You are on page 1of 119

MNR POLTKA

AL AKAY

Q>

BALAM

ONSOZ
inr Politika 1999-2000 ders ylnda yaplan derslerden ortaya kmtr. Uzun zamandan beri minrlk zerine dnmekteydim. 1996 ylnda "Aznlk" adl bir serginin kra-trln yapmtm. Burada Deleuze ve Guattari'den yola karak minr edebiyat zerine dnm ve onlarn kulland anlamda kullanmtm. 6. stanbul Bienali srasnda ada sanat ile ilgili ileri izlerken minrlk kavramnn plastik sanatlara kaydn fark ettim. Bu minvalde yazdm yazlardan sonra Fransa'da yaplan Lyon Bienali benim bu saptamalarma destek verir nitelikteydi. "Egzotizmin Blm" tam manasyla ikili bir ekilde ilemekteydi. Herkes herkesin "dousunda"yd artk. Egzotizm ve primitivizm bu anlamda ada sanat sergilerinin ana malzemesi arasndayd: Chen Zhen adl anghay doumlu sanatnn almalar da nce Venedik Bienali'nde (1999) sonra da her yerde grlmeye balad. FIAC 200 Fuar da ona yer verdi. En son olarak da bu nsz yazdm sralarda Art Presse dergisi ona birka sayfa ayrd (Eyll 2000). Bu geliimin balangc ise 1989 ylnda Vilette Park ve Beaubourg Sanat Merkezinde yaplan "Dnya Bycleri" sergisinde Jean-Hubert Martin'in "Primitivizmi" ve sanat olarak gzkmeyen by nesnelerini sergilemesiyle yeniden gndeme geldi. ada sanat artk edebiyatn peinden minrlk kavram zerine almaya, ilemeye balamt. Aslnda biraz daha geriye doru bakldnda Picasso'dan Matisse'e; daha nce Gaugin'den geerek ve Fovistler ve Dada ile ve de Alman ekspresyonizmiyle ve de Amerikan eks-presyonizmiyle ve de ve de .... Birok yerde Beuys'den bile geerek primitivizmin ve egzotizmin yeni ekillerle yeniden ve yeniden ve yeniden sorunsallatrldn fark etmemek imkan-

Balam Yaynlar 156 nceleme/Aratrma 101 ISBN 975-6947-45-4 Ali Akay Minr Politika Ali Akay Balam Yaynlar Birinci Basm: Kasm 2000 Kapak Resmi: Seza Paker / Gkkua, 7,2000 Bask: Kardeler Matbaas

BALAM YAYINCILIK Ankara Cad. 13/1 34410 Caalolu-stanbul Tel: (0212) 513 59 68

sz hale geliyor. Toplumsal yaamda okkltrllk kavram ve de postkolonyalizm sylemi hem primitivizmi hem de egzotizmi toplumun iinden gelen dinamikler olarak sanata ve edebiyata yanstt (Fransz antropolog Maurice Godelier Afrika ve Okyanusya Mzesi'nin 2004 ylnda kurulmasnda danmanlardan biri olarak "postkolonyal bir politikann icad edilmesi sayesinde" bu projenin hayata geirildiini sylemitir. Ancak Amerika kaynakl bu sylem Fransz kolonisinden Malililere ve Fildii sahillerinin yerli sanatlarna yer vermekten ok, kendi topraklarnda yaayan Amerikal yabanlarn sanatlarna yer verdiini sylemektedir. Bkz. Hugo Lacroix, "La Tache de la panthere", Art Presse, Mays 2000). Yine Fransa'da Jacques Kerchache'n bu yerli -ilkel sanatlarna olan hayranl ve koleksiyonunu bu ynde yapmas "zgr ve eit" sanatlara verdii deeri gsterirken, ayn zamanda Louvre Mzesi koleksiyonuna olan yaknln da o zamanki Paris Belediye Bakan Jacques Chirac'dan getii ileri srlmektedir. Edebiyat alannda ise baka rnekler var; ancak bunlar da ayn yllara rastlar gibi durmakta. lk olarak Salman Rdi'nin edebiyatm ve de zellikle "eytan Ayetlerini dndmzde; bu kitapta canavarlaan ve ayn zamanda "batllaan veya ngilizleen" Hintlilerin ilkellikle olan balantsn hatrlamamak mmkn deil. Dinlerin ve ritellerin zerine dnen bir edebiyat ile bu ekilde bycl sergi salonlarna tayan dnce arasndaki yakn ba grlmezse grlmez bir ba olarak durmakta. Chen Zhen'i dinlediimizde 196O'l yllarn sylemi ile 199O'l yllar arasndaki ayrm dikkat ekicidir: "1960'lardaki mcadelede aka iktidar odaklarna, yani sisteme kar tavr alnmaktayd. Batl olmayan sanatlar da batl deerlere kar mcadele etmekteydiler; ama merkezde oturuyorlard." Chen Zhen kendisine yeni bir direnme stratejisi bulduunu sylemektedir: "Yeniden marjinallemenin salanmas asndan yeni bir pozisyon nasl bulunabilir? Kltrel klielere kar sava alan nasl oluturulur? Transtecrbeleri-mi nasl yapabilirim? Aralarnda yer deitiren bir gmen olmak iin "teki" kltrlere girmek nasl mmkn olabilir? Bu-

rada artk kimlik sorunu olarak soru nerden geliyorsunuz deil, nereye gidiyorsunuz olmaktadr". Chen Bat'da deil lkesinde yaamakta ve Batda sergilemektedir. lkemizde Blent angar, Halil Altmdere, Hale Tenger, Aydn Murtazaolu, Glsn Karamustafa vb. da benzer bir durumdadr. Bu ok ilgin bir ekilde ileri doru giden bir kimlik meselesini bize sunmaktadr. Gemi ve geleneksel kimlik yerini ileriye dnk olulara doru brakmaktadr. Deleuze ve Guattari'nin "ka izgisi" diye adlandrdktan kavram ada sanat iinde artk rneklenmeye balanmtr. Onlar edebiyattan ve iirden ve sinemadan rnekler vermekteydiler; bugn ressamlar, sanatlar bu sorunlarla uramaktalar. 1991'den beri ileri srmekte olduum ve sanatlarn sosyolojik ve siyasal meseleleri sorun-sallatrdklar "gerei" daha ok belirginlemeye balamtr. Konum-lar'dan (1991) beri bu kitaplara hep yansmtr zannediyorum. Kvrmlar (1996); Postmodern Grnt (1997); Emre Zeytinolu ile birlikte yazdmz Kavramn Snrlarnda (1998); Armaan ve Sanatn Sosyolojik Gz (1999), hepsinde satr aralarnda bunu bulmak mmkndr. 1995'den beri kratrln yaptm sergilerde de bunu hep gazetelerde aklamak ihtiyacn duydum. Sanat ve Sosyoloji seminerlerinde (Yap ve Kredi'de 1995-96)yine bunu anlatan konumlan sorunsallatrdm. Bir bakma Chen Zhen gibi tecrbelerimi birer trans-tecrbe veya disiplinler-aras tecrbeler olarak ele aldm. Sanatn ve de zellikle ada sanatn bir tecrbe alan olduunu, nemli olann araylar ve deneyler olduunu vurgulamaya altm. Sosyolojiye de bu ekilde yaklatm. Bourdieu'nn, Baudrillard'm, Maffesoli'nin burada zellikle nemli bir yere sahip olduunu dnyorum. Nat-halie Heinich ise sosyologlar arasnda bu durumu fiilen en ok pratik edenlerden birisi. Nicholas Bourriaud ise, "likisel Estetik" adl almasyla bana en yakn yerde duranlar arasnda, Guattari'nin terimleriyle sanat yapmak bana yakn gelen tutumlar. Bunlar tanmadm halde bana kitaplaryla yakn gelen arkadalar.

Bu andan itibaren sanatta ve sosyolojide politik olarak mi-nrl ele almann zamannn geldiini dnmeye baladm. Bu da bir sre oldu. Banda tam olarak gelitirmediim; ama giderek konunun gbeine doru girmeye balayarak eski metinlerle har neir olmaya balayan bir grup olduk. Bunlara rencilerim katlmaya balad. Bu yl iinde birok rencim derslerdeki aktif katlmlaryla konunun ilerlemesine ve de eski metinleri baka bir gzle okumaya bana yardmc oldular. Onlarn ve baz sanatlarn sorularyla ilerlemeye baladm. Armaan kitabyla birlikte Minr Politika'nm oluumunda katllar olan Mimar Sinan niversitesi Fen-Edebiyat Fakltesi, Sosyoloji Blm rencilerimi, bu anlamda, ok ilgin bir konumda bulduumu sylemeliyim. ok merakl ve atak olarak konular zerinde dnmeye baladlar. zellikle, burada tam katlmlaryla ve derslerdeki sunumlaryla Engin Sustan, Narin Badatl, Bar Baaran, Baak Demir, Berrak Dal, Selin Olgaer, Burak Artan'a ve de metinletirmekte yardmc olan Ezel Yurdadn'e teekkr borluyum. Aynca Ender Keskin hem derslerdeki enerjisiyle hem de daha sonra bu kitabn oluumundaki yardmlaryla mteekkir kaldm bir kiidir. Bu ekle gelen kitabn oluumunda byk katklar vardr. Ayrca son olarak primitivizm ve minrlk konusunda tarttm ve bu tartmalar srasnda beraber gezdiimiz sergilerle annda rnekleri tartma konusu edebildiim, bana insann znn tembellik olduunu yazan Malevitch'in kitabn (La Paresse comme la verite effective de l'Homme) gsteren Seza Paker'e ve minr politika ve sanat zerine benimle yapt tartmalardan dolay mer Ulu'a da teekkr borluyum. Beni, bir yerde, tartmalaryla bu dersi yapmaya ve bu kitab oluturmaya tevik ettiklerini syleyebilirim. Ali Akay stanbul, 12 Ekim 2000

24 Ekim 1999 inr politika bize 20. yzyl tarihinin 19. yzyldan gelen izgisini sanatta, edebiyatta, felsefede ve sosyolojide verdi. Ancak bu yaklam 20. yzyl iinde aydnlanma felsefesinden gelen ilerleme dncesi ile birletiinde, minrlk yerine yetkin ve toyluktan km majr rnekler halinde dnceyi etkisi altna ald. 20. yzyl bann antropoloji almalar ilkellerle ilikiliyken, ikinci yarsnn banda yapsalclkla birlikte, yapsal antropoloji ilkel temas yerine karmza "yaban" topyasn karrken, daha evvel Rousseau tarafndan gelitirilmi bir tema olan "iyi yerli" topyasn sundu. Burada yabanlar ve tarih temas Bat merkezli bir okumadan uzaklatrlarak, yeni batan hem Batnn tarihi hem de nc Dnya veyahut Gney'in ve Dou'nun tarihi okunmaya baland. Btn bir 20. yzyl burada gelime, ilerleme kavramlarn Bat ile hesaplama anlamnda ele aldnda, majr temalar topyann majrletirilmesi; btn bunlar hep genel kavramlar olarak karmza kt. Minrlk bize bunun tersini gstermeye almaktadr. zellikle Deleuze ve Guattari'nin Kafka okumas minr temaya byk bir alm imkan sunmutur. Gnmzde ada sanat kendisim 20. yzyln ba ile birletirirken, bir yz yldan kma gemi bir yzyla girmeyle ayn anlamda kullanlr oldu. Primitivizm ve minrlk grsel sanatlarda n plana kartlarak, Batl ve yerli ayrm yerliden yana, yerelden yana ele alnd. Burada sanatnn tamamen ki-iselletirdii, znelletirdii sanat eserleri kendilerini minr eserler olarak ortaya koydular. Tracy Emin rnei yaad aklar gsterirken hem kimsenin ilgisini ekmez gibi gzken aklarn ve cinsel hayatn ortaya dkerken, buradan bir sanat eseri ortaya kartt. rnekleri oaltabiliriz. En vahi ve minr duygular sanatta en krlgan ve yine minr malzemelerle kendilerini ifade ettiler. Sulu boyalar, desenler, mumdan yaplma almalar sanat tarihinde tuval resminin yannda birer

minr malzeme olarak durmalarna ramen, ada sanat onlar gerek bir sanat nesnesinin tecrbe aletleri haline soktu.

Marksizm'in sosyalist toplumu kendisini kurmaya urarken, Doudan gelen rzgar Sovyetler Birlii'nde sosyalist rejimi kurduunda sylemin topik hali kendini bir geree terk etmiti. Bu rnekten yola karak 20. yzyl siyaset tarihi gerek politikalar zerine kendilerini kurarlarken, srekli varolan durumun "kurtarlmas" zerine ve de "hikmet-i hkmet" zerine dndler. Reel politikada Sovyetler Birlii nc Dnya halklarnn yannda emperyalist Bat ve Amerika ile mcadele ederken kendi halkndan bu mcadeleye katk bekledi. Yllar sren bu katk sonunda duvarn kmesi sonrasnda yerini yeni bir topya arayna brakt. Bu topya 21. yzylda belki Marx'tan kan ama gncel siyasetle snrl kalmayan, Malevitch'in "tembellik insann doasndadr" vecizesiyle sanatta kendine yeni yerler edinmeye alt. ada sanat siyasi alanda kurulmu olan bu sylemi 21. yzyla doru tarken, yeni bir topya iddiasn tayabilir. topya, komnist toplumunu neredeyse ortaya karyordu. Bu biraz yabanlara, ilkellere ait bir toplumsal gndelik yaam biimi gibi duruyordu. 20. yzyln siyasi pratii bunu mmkn klmad. Ama bir baka adan baktmzda, yaban-lardaki toplum biiminin kar piramidal bir yapda olduunu gryoruz; bu da efin alkanl sayesindedir. Dierlerinin tembellik yapma hakkna sahip olduu szkonusu edilebilir. Bu, antropolog Pierre Clastres'in* Devlete Kar Toplum kitabndaki "Kzlderili efinin Felsefesi" adl metinde gstermi olduu meseledir. Clastres, C. Levi Strauss'un izinden yapsalc bir analiz yaparken; yabanlarda ve modern toplumlardaki yaam farklarndan, gndelik yaam pratiklerinden yola karak, Marx'ta olPierre Clastres, Devlete Kar Toplum, ev.: Mehmet Sert, Ayrnt Yaynlan.

duu gibi ilerleyen bir toplumsallk deil de; toplumsalln farklarn, hatta "geri" gibi duran ilkellerin daha demokratik olduunu iddia eden metinler yazyor. "Modern toplumlarmzda her ne kadar bolluktan, insan haklarndan, demokrasilerden vs. bahsetsek de, bu anlanlar yabanlarda daha fazla vardr ve daha merudur. nk hiyerari devletli toplumlarda olduu gibi piramidal yapda genilemiyor, tersine piramit ters-yz edildii zaman bu toplumsallk anlalabilir". Devletli toplumlarda bir merkez, ondan sonra snflar veya snf fraksiyonlar vs. var. Her katman Marksist anlamda st snflar veya ezilen snflar diye ikiye ayrldnda snf katmanlarn gsteriyor. Ama Marx'taki burjuvazi veya ii snf gibi kaba ayrmlar, modern toplumlara uygulamaya pek imkan olmuyor. Bu nedenle kendisi de Marast olan baka bir sosyolog; Poulant-zas, Marx'taki snfsal analizin ikili olduunu, fakat bunun modern toplumlarn anlalmas iin yetmediini, bunun iin de snf fraksiyonlar kavramndan bahsetmek gerektiini gsteriyor. O anlamda da devletli toplumlardaki yap da; merkez devlet, idaresi altnda devlet brokrasisi ve st snflar burjuvazisi, altta ise kyller ve orta snf, isizler gibi katmanlar szkonusu. Bu l ideoloji aray aslnda... nsanlarla devlet arasndaki kamusal alanda sz syleme haklarnn, hukuki yaplarn e merkezli olmas zerine kurulu olmas. Clastres'e gre ise; devletli toplumlardaki bu farkllama dzeni, demokrasi meselesinde bir handikap. efin en altta durduu, en ok alt, dier kabile insanlarnn ise hi almadan srekli art tketip; hediyeleri alp, rahat bir yaam srdrmelerin-deki imkan, ancak demokrasi sayesinde varoluyor, o da yaban-lardaki demokrasi. Bunun anlam, efin yapt ilev, en iyi avc olmak; en ok hikaye anlatabilmek, en iyi i yapmak ve gndelik yaamnda bunlarn dnda btn zamann almaya ayrarak, kabilenin dier yeleri iin hediyeler yapabilmek. O zaman alma zamannda ortaya kan artn, eften kabileye doru -devletli toplumlardaki durumun tersine- ilediini gryoruz.

Osmanl piramidal yapsnda da, devletli toplumlar dzenine benzer bir piramidal yap szkonusu. Bu piramit yapsnda yukardakiler iiyi smrrken; yabanllarda ise tm kabile, efi smryor. Yabanllarda lider konumunda olan insan en ok alan, en ok dl veren durumunda; dierleri ise btn gn pipo iiyor, yatyor, akamlar efin avladklarndan yemek yiyor vs. efin iyi bir avc olmas gerekiyor. nk btn kabileyi besleyecek hayvan vurmas gerekli. Dolaysyla efin art kabileye dalmaya balyor. Byle bir durumda iktidarn tabandan yayld sylense de, Clastres baka bir eyden daha szediyor ki, bu da efin tek avantaj olan poligaminin olmas; yani kabiledeki kadn dolamnda efin ok kadnla evli olabilme imkan var. Bu bakmdan da bu -yaznn ortaya kt dnem- birka yazar saymazsak, feminist yaklamlarla kadnn toplumsal konumu insanlarn ok fazla ilgilendii konulardan deil, o dnem daha ok konuulan, snfsal yap nasl zlecek, snflar arasndaki ayrmn nasl ortadan kalkaca, kol emei ile kafa emei arasndaki ayrm vs. olduu iin, Clastres'in dncesindeki demokrasi de artn dalm zerine kurulu. Kadn dalm pek nemli gibi durmuyor burada. Yabanllarn piramidal yapsnda altta duran ef aslnda poli-gamlkla toplumsallk iinden bir ayrm elde ediyor: Bir artk veriyor, ayrm elde ediyor. Bu noktada, yabanllarda arta karlk ayrcalk alan efin varl, buna kar devletli toplumlarn hem artk hem de ayrcaln alnd piramidal yaps. Clastres'in fark artk zerinden hesaplanrken, ayrcalk meselesi o dnem belki de gndemde deildi. Bu iki piramidal yapdaki insanlar bir ekilde btn bir toplumsallktan ayryorlar -Devletli yapnn piramidinin bandaki iin, hem ayrcalk hem artn kendisine doru yneldii bir yap szkonusu; Yabanl kabilenin ters piramidal yapsndaki ef, artk yerine poligamik ayrma sahip. Bu noktada bir anlamda efin bu ayrcal onu toplumun iinde farkl bir yere getirirken, ayn zamanda farkl bir bilince ulatryor. Bu bilin, onu kolektif bilinten ayran bir bilintir. Bu ayrm yaparken, efin bir takm teknik bilgilere ihtiyac szkonusu ve genelde babadan

oula geen bir izgi bu. Teknik bilgiler insan genelde kalabaln olduu ortamda ayran eyler. Bu bilginin de miras gibi ilerlii szkonusu. Benzer bir ekilde Byc de aman da toplumsaln olduu alanda gruptan veya kabileden farkl bir ekilde giyiniyor, davranyor, farkl ilalar iiyor ve retiyor. Genelde amanlar iin medecineman ad (hasta, iyiletiren kii) kullanlr. Bunlarn ounun fiziksel sakatlklar vardr. Bu da onlar toplumdan ayran bir zelliktir. Aksak Timur hem aman hem de Kaan'd. Cengiz Han da topald. Samanlarla (yani Kamlarla) Kaanlar arasnda bir benzerlik szkonusu. Biri iktidardaki sava, dieri byc. Dume-zil'den yola karsak; "iktidarlar genelde ift kutuplu, biri egemenlik zerine kurulu olan siyasi iktidar, br ise by veya din zerine kurulu olan iktidar, dnyay kontrol edebilmek. Bunlarn arasnda bir egemenlik savandan, bir iktidar savandan sz edebiliriz. Hangisinin toplumu ynetecei meselesi. Bu 4. yzylda Orta Asya'daki bir Gktrk kabilesinden Selukluya; Selukludan Osmanlya; Osmanldan Trkiye Cumhuriyeti'ne kadar pek deimi gibi durmuyor. Avrupa'da da ayn durum szkonusu. Kraliyetlerle Papalk arasndaki iktidar savalar da ayn durumun Avrupa ayandaki rnekleri. Napolyon bile Papa'y emirle huzuruna getirterek ta giyiyor. Bunu, dini olann da meruiyeti olmas sebebi gerekletiriyor. Yavuz Sultan Selim'in Ridaniye ve Mercidabk seferi ve savayla halife olmas, Osmanlnn Arap ve Mslman dnyas zerinde byk bir meruiyet kazanmasn ortaya koydu. Fas kralnn da ayn iddias szkonusu. Burada ilgin bir nokta da Osmanlnn Kuzey Afrika'da Fas'a kadar ilerleyip, Fas'a girmemi oluu. Fas'n kendi tarihinde Fas kralnn halife olduu iddias var. Din ve Hukuk-Politika ilikisi bugnk en temel siyasi kavgalardan birisi, kim ynetecek, kim en meru erk sahibi, iktidar sahibi olacak? Ancak ister siyasi-hukuki otorite, ister dini otorite olsun, aman veya Kaan belli bir tarihi sraya gre bir anlamda toplumsal ayrmlarn ortaya kartyorlar. amanlar otlarn sahiJL3L

bi olarak hem zehir hem de panzehir verebiliyorlar. Ecza deposu olduklar iin en iyi uyuturuculara da sahipler. Samanlarn sk sk seyahat ettiklerini, kstebek gibi yerlerin altna girip oradaki kt ruhlarla tantklarn dnrsek, bir masal gibi gelse de, toplumlar bu masallara inanyorlar. amanlar teknik sahibi, otlara sahip, ila yapabiliyorlar, hastalan iyiletiriyor, ifal otlan tanyorlar vb. Bu bakmdan br dnyalara gidip geliyorlar (amanik bir extas durum). Btn bunlarla aman veya Byc toplumsaldan kendisini ayryor, birey olarak ortaya kmaya balyor, bireyselleiyor, kolektif bilinten znel bilince sahip olmaya balyor. Bilin terimlerini kullanrsak burada "bilin farkll" var. Eer grnt farkllklarn kullanrsak, amanlar kadn kyafetleri giyiniyor, boyanyorlar. Bu durumda ne erkek ne kadn, ne bu dnyada ne br dnyada, dolaysyla "arada" bir durumda amanlar. Ne erk sahibidirler ne de idare edilebiliyorlar. Ne zaman ki -Ergenekon hikayesinde olduu gibi- bir demirci demiri dvp, bir kl yapyor, o zaman Kaan bir kl darbesiyle amann bylerini zyor. Klcn ortaya kmasyla iktidar, bysellikten tinsellikten maddi hayata doru geiyor. Gzle grnr ve darbeyi yiyince de duyulur bir etki -klcn etkisinde olduu gibi, saplanyor vs.- amann bysel dnyas ya uyuturucuyla ya otlarla metafizik bir hale kyor. Tasvirlerde azizlerin bandaki halenin oluu bir k olmas gerei var, bu da ayrcalktr: Tanrnn koruduu insan. Burada amanlar da kendilerini kolektif bilinten aynyorlar ama iin iine kl girince ayn zamanda demirci olan Kaan, sava iktidarn bysel iktidar karsnda daha kuvvetli bir ekilde ortaya kartyor. Ergenekon'da demir da delip bir demirci tarafndan yol gsterilme hikayesi tamamen bu demirci hikayesiyle alakal. Kaan (kurt) yol gsteriyor. Tam bir efsane ama efsanenin metallerle ilgili bir gerei var. Demir da yok ama demir dven biri ortaya kyor. Zeus'la Prometheus'taki atein alnmasnda olduu gibi. Pro-metheus'un atei almas ve atei kullanabilen bir demirci olmas miti, Mezopotamya'daki Kawa mitinde olduu gibi, Ortadou, Kuzey Amerika, kuzey Asya, Latin Amerika kendi demircileri, kendi samanlar olan yerler.

Aslnda bu maddi dnya ve manevi dnya ayrm, iki bal bir iktidar modelinin en toplumsal ve siyasi gstergelerinden biri olarak kyor karmza. Btn bu srete, ister a-man-Kaan, ister frk-demirci olsun, ikisi de teknik kullanyor. Bu noktada aslnda nemli gibi duran bilgi ve teknik sahibi olan birinin brlerinden kendini farkllatrmas ve dierlerini ynetmeye balamas. Burada, Foucault'nun "Bilgi ve iktidar" eksenlerinin birletiini gryoruz; bilgi sahibi olann iktidar sahibi olmasn gryoruz. Bu durum modern toplumlarda da byledir. Bilgi sahibi olanla, iktidar sahibi olanlar aa yukan benzer kiiler. Gnmz siyasetileri, onlarn bildii baz eyleri herkes bilmiyor. Bu yzdendir ki Antik Yu-nan'da sanat szcnn karl olarak techne (teknik) szc kullanlmtr; sanat bilgi, teknik bilgi demektir. Sanat; tekniin sahibidir. Tekniin sahibi aman, byc; retoriin sahibi siyaseti ve bir hukuki bilgi sahibi adalet datcs iktidar oluumlan iinde bunlar en belli bal odaklardr. Danmanlar, Osmanldaki vezirler, Enderun'dan yetien insanlar imparatorluu ynetiyorlar. aman, ef kolektif bilinten ayr-lrken kendi znelliini ortaya koyuyor, zne oluyor; kolektif zneden kp, bireysel zne oluyorlar. Burada zne vardr, doa nesnesidir onun. Byle bir ilikide ynetenlerle, toplumdan kendini ayranlarla, ynetilenler veya alt kesitte duranlar her ne kadar manevi ve maddi dnya ayrmnda yaam olsalar bile, sk sk bu iki dnyann gndelik yaam pratiklerinde ayrldn, ama ayrlrken de beraber olmaya devam ettiini grebiliyoruz. Bu, bir verme modeli; iktidar sahiplerini topluluktan ayryor ve bu sayede de iktidar devam edebiliyor. Modelde de aslnda Romallann "everjet" dedikleri (ba yapan, bahi veren) bir tr iktidann kendi yapsn salamlatrmak teknii var. Devletli toplumlann bandakiler de ara sra Kzlderili efin yaptn -reayaya bir eyler vermek vs.- yapmak zorundalar. Ara sra pramidel yapnn tabann oluturan kesime, reayaya, teba-ya bireyler vermek zorunluluu. Yabanllarn ters evrilmi yaps devletli toplumda da bir ekilde devam edebiliyor. Ekonomik ve siyasi olarak stnln ortaya koyan kiiler, kral-

lar, sultanlar, bycler, adalet datclar, erk sahipleri ve zenginlik sahibi olan insanlar belirli dnemlerde bireyler vermek durumunda kalyorlar. Bu gnmzdeki sponsorluk sistemi gibi bir ey: Ba, hediye, armaan verilmesi... Armaan bu noktada, gerek yabanlda, gerekse modern toplumlarda olabilen bir harcama modeli. Armaan: iktidar salam tutmak ve bakaldrlar engelleme modeli. Armaan dediimiz zaman, din, by vb. konulan ele alm olan bir sosyologdan, Marcel Mauss'dan szetmemiz gerekir. M. Mauss, Durkheim ardllarndan. 1923 ylnda Sosyoloji Yll dergisinde armaan zerine yazlan bir metninde Mauss, Melanezia ve Polynezya yerlilerinin toplumsal yaamdaki armaan verme modelini inceliyor. Buna gre de ilkellerde bir mbadele sisteminin olduunu sylyor. Bu sistemde armaan veren biri verdii armaann karln almak durumunda. nk toplumsal mbadelenin olmas iin, alp verme ilikisi art. Bunun da ilemesi toplumsal bir koul olarak karmza kyor; Armaan veren armaan alr; nk armaan veren kii -bu bir anlamda armaan kavramnda en nemli meseleyi ortaya kartyor- beraberinde armaanla birlikte verdii nesnenin ruhunu da veriyor. Burada ok deiik iliki var, Batl feodal veya kapitalist toplumlarda pek olmayan bir deiim, mbadele ilikisi. Marcel Mauss'un incelemi olduu toplumlarda bir nesnenin ruhu veriliyor nesneyle beraber; karlnda bir karlk nesne alnyor onun ruhuyla beraber. Burada armaan alacak olan, karln veremeyecekse armaan istemez. nk karln veremeyecekse borlanacaktr. Bu bor maddi deil de manevi bir borsa; bir korku szkonusu burada: manevi borcun nasl denecei, manevi borcun deerinin ne olduu vs. Bu parayla llecek bir ey deil. Nesneyle beraber ruh dolam szkonusu burada ve lanetlenme korkusudur borlu olann korkusu. br dnyadaki ruhlarn o nesneyle beraber ona geldiini ve geriye gitmesi gerektiini dnen toplumlar mevcut. Gnmz toplumlarnda da bunlarn kalntlarn, versiyonlarn bulmak mmkn. Dilenciye para vermemekle cezalandrlacamz korkusu, vs. Ruhani bir iliki, kendilerinden bir eyler veriyor olma. Armaan, alnan kar-

snda en aa onun deerinde ve hatta daha deerli bir ey vermek zerine kurulu olan bir sistem. Armaan almak ve vermek ilikisi yabanlarda ve modern toplumlarda benzer bir ekilde ilev grebilen bir sistem, hatta bu gnk Bat toplumlarnda isizlik krizi devlet iinde bir tr armaan sistemine dnyor. iddetli eylerin olmas iin nasl bir para denebileceine ynelik dnceler vs. szkonusu ki tm megapoller-de en byk korku; gnn birinde isiz fakirlerin ba kaldraca korkusu. ilerin yrmeleri kendi haklarn almak zere hukuki bir eylemi ierirken, isizlerinki hukuka dahil olmayan, irrasyonel bir durum. Ve tm bu durumlarda mthi bir iddet gsterimi szkonusu toplumlarda. M. Foucault'nun Deliliin Tarihi kitabnda belirttii hastanenin kurulmasyla birlikte, evsiz, isiz, hasta, deli, sapkn vs. hepsinin ayn anda bir mekana kapatlmasnda olduu gibi, bugn de artk post-modern toplumlarmzda gettolar ayn ilevi gryor (varolar). ehirlerin belirli yerlerinde veya dlarnda yle mahalleler kuruluyor ki, buraya ne iktidar ne polis girebiliyor, ne de oradakiler dar kabiliyor. Byle bir toplumsallk durumunda bu armaan sistemi gitgide gndeme gelmekte olan bir sistemdir. siz kadnlarn evlerinde yemek yapma, ocuk bakma saatlerinin cretlerinin denmesinden bahsediliyor. Kapitalize olmayan zamanlarn, domestik ilerin kapitalize edilme zorunluluu, kapitalizmin ok daha bymeye balad 21. yzyla girerken, her an kapitalize edilmek zerine dnlmektedir. Bu anlamda da bu armaan sistemi, en ilkelden en modern veya post-modern ekonomik ve siyasi ilikilere kadar, birbirlerinin yerini ikame edercesine varlklarn srdryorlar. Burada verme, zenginlikten verme veya elde olann fazlasn verme ilikisi, kapitalizmle alakal gibi ortaya konuluyor. slam'daki zekatn da ilevi bu anlamda benzer denilebilir. ktidarlarn bysel-dini veya siyasi-hukuki ayrmlaryla, birbirleri arasndaki yneten-ynetilen, ezen-ezilen vs. ilikilerde en materyalist olannda kapitalizmde laik bir tensel-lik sorunu en ekonomik haliyle gndeme gelebilir.

JLZL

1 Kasm 1999
Clastres Yapsalc Bir Antropolog ve Devlete Kar Toplum kitabnn ilk iki makalesinde, siyasi antropolojide iktidar biiminin ekilde sorunsallatrlyor oluunun analizini yapyor. Birinci makalesinde Bat gibi tarihi olmayan toplumlarn, iktidar mekanizmasn nasl oluturmadklarn gstermeye alan Clastres, La Pierre'in sylemi olduu baz tabirler zerinde duruyor; "tohum halinde", "baaramam", "tamamlanm" gibi szcklerin farkl bir iktidar anlayndan bakarak sylenebileceini; ama aslnda ilkellerdeki iktidar biiminin farkl olduunu iddia ediyor. R. Lowie'nin 1948'de kaleme ald varsaymlarla ilgili konulara ilikin olarak, yazarn da belirttii gibi etnoloji kuram birbirine kart olan iki zt siyasal iktidar dncesi ile -ki bu iki zt siyasal iktidar dncesi ayn zamanda birbirini tamamlamaktadr- bu dnceler arasnda gidip gelmektedir. Bu dncelerden ilki ncelikle siyasal rgtten tamamiyle yoksun yaban toplumlar^ bu toplumlar ya anari zerine kurulmu ya da, tarihin bir devresinde, belirli bir siyaset ncesi devrede takl kalmtr. Dieri ise yaban toplumlardan ancak kk bir blmn insana yakr, insana zg bir rgtlenme biimiyle kendi siyasal rgt aamasna gelmi, fakat bu durumda da despotluk meydana gelmitir. Sonu olarak her iki dnce ya despotluk ya Uranlk kendini gstermektedir. Siyasal rgt eksiklii ve bunun sonucunda meydana gelen despotluk, anari ya da rgtn ar derecede glenerek bir despotlua dnmesi; birbirini tamamlamakla birlikte, birbirine tamamen zt gibi grnmektedir. Burada Amerika'da bulunan yaban toplumlarda ele alnan en belirgin zellik basit demokrasi anlay ve eitlik durumudur. Bu demokrasi eilimi Gney Amerika'da yaayan pek ok kabile -adalarda yaayanlar hari- eflik otoritesine dayanan bir ynetim biimiyle hatta otoritesi olmayan bir eflik mekanizmasyla ynetilmekteydi. Toplumsal tabakalama ve siyasal rgtlenmeyle birlikte bu otoritenin

meydana gelebilecei dnlebilir. Ancak otorite yaban toplumlarnda tamamiyle glge mekanizmas eklinde yrtlmekteydi. Hatta baz yerli kabilelerde ef kurumunun olmadna da rastlanmaktadr. Otoritesi olmayan eflik kurumunun nasl iledii ve bu tr toplumlarda siyasal iktidarn nasl olup da yaratlmad sorularna Lowie madde halinde yant veriyor: ef, ncelikle bir bar mimar olmak durumundadr, sa vata ve barta toplum ierisindeki sivil ve askeri topluluklar arasnda meydana gelebilecek anlamazlklar, kavgalar ya da eitli problemleri zebilecek ve buna egemen olabilecek lml bir eilim izmek zorundadr. ef, topluluun her talebine cmert bir anlayla karlk vermek durumundadr. Bu talepler av, ss eyalar vs. tm ko nularda toplumun tm isteklerine cevap vermesi gerekmekte dir. ef, iyi bir hatip, belagat ustas olmak durumundadr. Gn aardnda veya gn batmnda ef, toplumun karsna karak, gelenek ve greneklere gre yaamann ne kadar doru olduu vs. konularnda konuur ve topluluk yeleri de efi dinler; bu konuda efin iyi bir hatip olmas gerekir. Sava ve bar zamannda olmak zere, efin otoritesi iki farkl durum eklinde karmza kmaktadr. Bar zamannda ef; tamamiyle lml, ok fazla otoriteye sahip olmayan bir portre izmekle birlikte; sava zamannda otoriteyi daha fazla ele almakta, askeri ve sivil iki grubu uzlatrarak sorunlarn stesinden gelmeye almaktadr. Pek ok yaban kabilede sklkla rastlanan bir dier nokta ise, savan bitmesinin ardndan efin btn gcnn bittiinin grlmesidir. Baz kabilelerde her iki durum iin -sava ve bar iin- iki ayr efin mevcudiyetinden szetmek olas. Dolaysyla efin en nemli grevlerinden biri topluluk iinde bar ve uyumun egemen olduu bir ortam salamaktr. Otoritenin kaynann ne olduu, nereden geldii konusu da nem tamakta; ef saygnln yitirmemeli, adil olmaldr
_1SL

ki kabile yeleri efin bu adil oluu, cmertlii, bar mimar olmas ve belagatna dayanarak onun szn dinleyebilsinler. ef eer cmert olmazsa, kabile yeleri kendisini yamalamak konusunda bir hakka sahip olabiliyorlar -bu duruma hem Kuzey hem de Gney Amerika yerlilerinde rastlamak olas-. Yani iyi avc olan ef ayn zamanda kabile yeleri talep ettii srece onlar iin avlanmak ve onlarn ihtiyalarn karlamak zorundadr. C. Levi Strauss bu durumu "ef hibir zaman hayr dememek durumundadr. nk cimrilik ve iktidar hibir zaman birarada yrmez" eklinde aklyor. Hatiplik konusu ise siyasal iktidar iin hem bir n koul hem de bir aratr. Birok toplulukta ef okeli olma hakkna sahiptir. Doal dengenin saysal olarak salanmas zorunluluu, byle bir ayrcaln bata ef olmak zere baz kiilere okelilik hakknn verilmesine sebep olabiliyor. Bu kadn saysyla balantl bir durum. Yerli topluluklar ounlukla oke-lidir. Bu okelilik tamamen efe tannm bir durumdur. Bu kabilelerde meclis kurumu vardr, efin her konuda dant, fikir ald bir kurumdur. Meclis en gl savalardan oluur. Bu savalar da eitli durumlarda -sava kazanld durumlarda vb.- okelilie sahip olabilmektedirler. Bir veya birka kadn amamak kaydyla. ok eli olan ef sahip olduu kadnlara ve toplulua iyi bakabilmenin gerei olarak iyi bir avc olma zorunluluundadr. Bu sistem babadan oula geen bir sistemle yrmektedir. Ancak oul, anlan bu vasflara haiz deilse sava sonunda galibiyetler alm birine veya erkek kardee de verilebilir eflik. Evlilik konusunda en ok grlen kz kardele yaplan evliliktir. Toplum, mallarn kadnlarn ve szcklerin mbadele-siyle tanmlanyor. Kadnlar topluluktan efe doru sunulmakta iken; mallar eften toplulua doru sunulmakta, iki farkl durum ortaya kmakta. Yarg mekanizmasnn ilerliine baktmzda, ef burada yarglayc bir hakim yerine, daha ok bir hakem; bartrc, uzlatrc bir hakem grevindedir. Bu kabilelerde ef, ok sa-

de, fazla maddi zenginlie sahip olmayan bir portre izmektedir. Eleri de topluluun ihtiyalarn giderebilecek ynde efe yardmc olmaktadrlar. Yaban toplumlarnn kk bir blmnde otorite bu ekilde kendini gstermektedir. Burada szedilen yabanlar, evrensel ilkeller veya yabanlar deildir. Btn kabileler, topluluklar veya topluluklar birlii konfederasyonlar vs. birlemeler iinde her yerde eflik mekanizmasnn bu ekilde ilediini syleyemeyiz. Clastres makalesinde bir yanda Kuzey Bat Amerika'daki Ant Dalarnn ierdii kltrel yap arasnda bir fark ortaya koyuyor. O fark da spanyol ve Portekizlilerin 16. yzyln ikinci yarsnda Amerika'nn Gneyi zerine yapm olduklar bu istila srasnda, nkalar, Aztekler gibi yaban topluluklarda kendilerininki-ne benzer bir iktidar oluumunu gryorlar. Piramit yukardan aaya doru deiiyor. Tabandaki insanlar modern toplumlarda adna "ezilenler" denen kesim, vergi ykmllyle mlkiyet hakkna sahip olmayarak, eflerine veya krallarna bal olarak yaamay srdryorlar. PvClastres, bunun yannda btn yabanlarn iktidar mekanizmasnn bu ekilde olmadn sylemek istiyor. nk bir yanda Bat'daki iktidar oluumuna benzer bir iktidar varken -nkalar'da oluu gibi- dier yanda baka kabilelerde bu l ilikiyi grmek mmkndr diyor. Bar bir ef; savarken bir bar yapmak zere savayor. Ilml bir eilimi temsil eden, sava ancak savann gayesi iki dman taraf arasnda dengeyi bulabilmek. Bir bilge konumundaki kiinin ef olmas gerekiyor. kinci nemli husus cmertlik: Cmertlik dediimiz zaman devletli toplumlarla kyasladmz zaman, bu toplumlar mlkiyetin ve mallarn arzndaki dalmn farkl olduunu gryoruz. Batdaki ilikide, devletli dier yaban toplumlardaki ilikide; mlkiyetin tepedeki krala ait olduu; mallarn ise alttan iktidara -yukar- doru dolama girdii bir model szko-nusu. Oysa P. Clastres'in modelinde mal ve kadn arasndaki dalm ters bir ekilde iliyor. ef mal veriyor, topluluk da ona kadnlar veriyor. Demek ki ncelikle bir toplumla ef arasnda ikili iliki -ister devletli ister devletsiz toplumlarda ol_2J_

sun- biimi olarak var. P. Clastres'in burada sorunsallatrd ey demokrasi anlay ve eitlik duygusunun farkl oluu zerine, szedilen kabilelerde demokrasi anlayna gre iktidar btn gcn tabandan alyor ve ald iktidarn da bir zaman var; her zaman o iktidara sahip deil. Sava zamannda ve bar zamannda olmak zere ikiye ayrlan bir iktidar sahiplii var. O halde burada sivil ve askeri ayrm siyasi terminolojide birbirinin kart olarak gzkyor. Burada beliren sorun da, sivil olann askeri olann kart olup olmad meselesidir. Yzyln balarnda Gramsci "Hapisane Defterleri"* notlarnda sivil toplumdan szediyor ve sivil toplumun siyasi toplumun kart olduunu ne sryor. Devletli toplumlarda siyaset hem askeri hem de .... Ama sivil toplum alan ayn zamanda siyasi toplum alanna dahil oluyorsa, bu ikisi arasnda bir ayrm nasl ortaya kar diyor Gramsci. ktidarn oluumunda sivil toplum alan -resmi siyasi partilerin dndaki alanlar burada sivil toplum dedii Gramsci'nin- siyasi toplumun dnda olanlardan mteekkil. Bunu Gramsci'den nce Hegel ve Marx sorunsallatryor. kisinde de farkl bir ekilde ele alnan sivil toplum anlay szkonusu. Hegel'e gre sivil toplum mutlakla ulama yolunda bir etaptr. Aile birimi, toplumun temelini oluturur; ardndan aileler birliinden ortaya kan bir sivil alan vardr ki bu sivil toplumdur ve sivil toplum bir kamu mekandr. Aile zel mekandr. zel mekanla (mahrem olarak) kamu arasndaki sentez ikisinden farkl bir etab ortaya kartyor ki bu da devletin olduu alandr. Devlet, sivil toplumdan ve aileden olumu bir yaplanma biiminde iktidarn oluumu aile biriminden ve aile biriminin kamu alannda sz syleyen kesiminden (sivil toplum) oluuyor. kisinden Hegel'e gre baka bir sentez ortaya kyor. Ve o sentez idari alan, toplumu yneten alndr. Hegel'de devlet ve idareciler ayn politik btnlk iinde ortaya kabiliyorlar.
Antonio Gramsci, Hapishane Defterleri, ev. Adnan Cemgil, 1975 Payel Yay., 1986 Belge Yay.

Burada pek ok problemle karlayoruz. Bunlardan biri aile ve sivil toplumdan olumu bir sentez olan devletin ayn anda hem devlet kurumunu hem de hkmet kurumunu iermi olmas. Devleti kim ynetiyor? sorusu sorulduu zaman bir hkmeden hkmet meselesi szkonusudur. Yasalar yapan ve idare eden; yasama, yrtme, yarg arasndaki ilikide yrten ksm ve bu dier iki alandan da bamsz olmaldr. Yarg ayr yasama ayr ve yrtme ayr olmak zere mercii bunlar, Montesquieu'nun kuvvetler ayrm zerine olan toplumsal dzeni. Hegel'de sivil toplum aileler sentezinden oluuyor ama aileye bir antitez olarak ortaya kyor diyalektik bir iliki szkonusu. Hegel "tez ile antitezin bir sentezi olmas gerekir" diyor. Antropolog ve sosyologlar bu meseleleri sorun haline getirirken, bamllk teorisyenlerinden biri olan A.G. Frank; Latin Amerika'da Azgelimiliin Tarihi'nde* ("Dnyasal Birikim") ve Msrl Samir Amin Eitsiz Mbadelece* -Marx zaten bunu iddia ettii iin, bu marxist sosyologlar- ayn iddiay 20. yzyl iinde bir kez daha tekrarlyorlar. Yabanlarla Batl toplumlar arasndaki ilikide nemli gibi duran: 1) Tarihin farkl olarak dnlmesi, 2) leri-geri arasndaki ilikinin anlamszlamas. 3) Siyaset zerine kurulu bir antropoloji -bu yabanlarla ilgili veya Batl olabilir, antropoloji Bat iin de sz konusu olabilir. Hegel'in kle-efendi diyalektii tamamen bir antropolojiye dayanyor. Btn bunlar zaman sorunsalatmlmas asndan yeni bir epistemolojiyi, bilimsel bilgiyi ortaya kartyor. lerleyen deil; e zamanl hatta nekahat devresine giren bir tarih ve yine tm bunlar baka bir tarih anlay deil de gemiten nasl hesaplaacamz sorunsallatran, gemie bakarak bugn diyeceimiz zerine bir tarih anlay. Gemie bakarken de gemiin tarihine deil, arkeolojisinden, bugnn katmanlarndan baklyor. Arkeoloji eer toprak katmaniarysa katmanlar s-tste ylm vaziyettedir. Tarih dediimiz zaman, geriye doA. Gunder Frank,L'acumulation Mondale, alman Levy, 1977. S.
Amin, Le Developpement Inegal, Ed. Minuit, 1973.

ru bak vardr, corafya yoktur. Corafyann olmad tarihten corafyann olduu bir tarihe gei var. zetle, konumuzda P. Clastres'in yapsalc bir analizle yapm olduu yabalardaki efin felsefesi; dier yandan da askeri ve sivil meselesi zerinde durup, bunlarn ne ekilde sorunsal-latrld szkonusu edildi. Buradan yola karsak en son ilerleme ve geri kalma zerine olan bir -60-70'lerde moda olan- sosyoloji anlayndan bahsedildi ve bunun da bugn hl ne kadar tartlan birey olup olmad, kuramsal tartmalardan biri olarak karmzda durmakta. nk bu ilerleme ve geri kalma meselesi; Batl ve Doulu olma meselesi, 3. Dnyal veya sanayilemi olma meseleleri aslnda hep pozitivizmle alakal. Sosyolojinin ilk kt anla alakal gibi grnmekte. A. Comte* Hal Kanunu adn vermi olduu evrimci anlaynda bir eyin bitip, yerine baka bireyin geldiini iddia etmiti. Sosyal Fizik ad altnda P. Clastres'e baktmzda yapsalc analizin A. Comte sosyolojisiyle alakal olmadn grrz. Clastres, yerlilerde, yabanlarda demokrasi fikrinin ok daha kuvvetli olabileceinden sz ediyordu. lerleyen bir tarih anlaynda bunun mmkn olmas, kabul grmesi olanakl durmuyor. nk ilerleyen bir tarih anlayna gre ilkellikten bollua doru giden bir toplumsallk szkonusu. Ancak ilerleyen toplumlarda retim daha fazla geliir, gelitii iin artk oalr ve artn oalmas beraberinde artk deerdeki greli veya mutlak meselesini gndeme getirdikten itibaren teknolojiyi devreye sokar. Teknolojiyle de daha fazla geliilir vs. P. Clastres'de tam tersine, Kzlderili efinin en ok alan, en ok artk reten, en ok konuan ve en ok armaan veren kii oluu gzkyor. Buna gre bu ilerlememe fikri ne srlyor: stemli, iradeli olarak toplumsal evrim Clastres'in ele alm olduu ve sorunsallatrd devletin iktidarn frenleniAuguste Comte, La Science Sociale, Gallimard 1972; Pierre Macherey, Comte, Le Philosophie et les Sciences, PUF 1989.

yor. Bu bir anlay ve zihin meselesi ve buna gre de C. Levi Strauss scak ve souk toplumlar anlayyla birlikte; evrilen toplumlarla, evrilmeyen toplumlar ayrmtr. Evrilmeyenler yabanlar, evrilenler ise Batllard. Bu noktada evrilme, ilerleme, geri kalma, geri braktrlma, az gelimilik, gelimilik, yardm, IMF, Dnya Bankas vs. gelien bir kurumlar sosyolojisi iinde ortaya bir zaman meselesi kmaktadr; yabanlar zaman nasl alglyor, Batllar zaman nasl alglyor sorunsal. Buna gre de, Batnn belli bir tarihten itibaren zaman ilerleyen zaman olarak dnmesi aslnda btn Bat'y kapsayan bir tarihsellik iermiyor, nk Batnn bugn zerine yaslanm olduu toplumsal model eer Eski Grek ve Roma ise, Ro-ma'da ve Eski Greklerde zamann ilerleme zerine kurulu olmad yapsal analizlere dayanan edebiyat aratrmalar tarafndan ortaya konuyor. Vernant, Detienne veya Vidal Naquet gibi aratrmaclar, tarihi filologlar Hesiodos'un, Theogo-nia'sna, Yunan Mitolojisini ele alm olduu almasnda -eer geliim varsa- geliimin iki e zerine kurulu olduunu gsteriyor: biri l, dieri lszlk. Dike: adalet duygusu, ayn zamanda l; Hibris ise lsnn karlmas ve bunun mitolojide bir yerden bir yere doru veya lszlkten lye veya lden lszle doru giden bir izgi olmadn, tersine devirlere gre l ve lszln arasnda gidi ve gelilerin olduunu gsterdiler. Devir, devri-daimle alakal, daima bir devir geliyor, bir devir de gidiyor. Bu noktada devirler arasndaki, dnemler arasndaki ilikiler ilerleme zerine deil, ama paradigmatik ilikiler olarak ortaya kyor; bir dnemin anlayyla dier dnemin anlay farkl, ama buna ramen bir yerden bir yere doru giden bir izgi szkonusu deil. Eski Yunan'da devirlerin altn, gm, demir ve bakr dnemlerine gre ayrld iddiasn ortaya atan Hesiodos'tur. Ve her dnemde de Zeus kaf-smda dier tanrlarn ve insanlarn tavrlar ayn ekilde deil. Altn devri, btn dinlerde olduu gibi en parlak devir, herey yolunda gidiyor; Zeus, Clastres'in efi gibi alyor, cengaverlere yiyecek sunuyor, atee sahip, avlanyor ve atete

etleri piirip insanlara ve cengaverlere yemek sunuyor. Zeus burada Clastres'in efi gibi bir konumda. Daha sonra kahraman cengaverler, sava niteliklerini kaybedip yava yava tembelleiyorlar ve Zeus'un vermi olduu hediyelerin, yiyeceklerin karln ve o Zeus'un sunduuna karlk olarak Zeus'a olan saygda eksik, geri kalyorlar ve Dike (l), Hub-ris'e (lszlk) dnyor. Adalet duygusu zayflyor. Tam bu arada demir devrine doru giderken nl Pandora hikayesi var. Prometheus atei aldnda Zeus buna ok fkeleniyor ve "bundan sonra insana ne yiyecek ne de pimi et var" diyor, "madem atei aldlar, kendileri piirsinler" dedikten sonra bir de Pandora'mn kutusunu ayor ve kadn karyor. Pando-ra'mn kutusundan kan ktlk kadnn ortaya kmas olarak ele almyor ve "bundan byle artk ben deil, siz alacaksnz; topra ekeceksiniz, ekinleri toplayacaksnz, kadnlarnz alacaksnz, dlleyeceksiniz" diyor Zeus. nk daha nce ne kadn var, ne ocuk. Cengaverler kalkanlaryla kllaryla topraktan fkryorlar ve Pandora'mn kutusuyla Prometheus mitolojisiyle birlikte Zeus tembel tann haline geliyor, ayn zamanda bu Yahudi-Hristiyan tanrsnn da durumunu gsteriyor. Zeus'a ok benzeyen bir tanr anlay var, her iki dinin kutsal kitabnn: Tanr evreni yaratrken 6 gn alp, 7. gn tembellik yapyor ve buna gre de bundan byle tanr hep tembel kalmaya balyor ve dnyay temaa ediyor. Buna ileride tekrar dneceiz. Zeus da tek tanrl dinlerin tanrlar da artk tembel tanrlar olarak insanla bakyorlar sadece. 7 rakamnn kutsall ayn zamanda 7. rakamla birlikte aylakln ve tembelliin ortaya ktn -tanrlar asndan- bize gsterirken; insanlar asndan da retimi gstermeye balyor. Bu noktada ilerleyen toplum, gelime, yabanlara kar. Batl anlaynn ilk prensiplerinden biri olan alma, retim yapma, tembel olmama, tanrlardan insanlara ters bir hediye; artk bundan byle almaktan baka ans yoktur insann. Artk tanrlar deil, insanlar, kalabalklar almaya balyor. Burada btn bir Bat mitolojisi, Grek mitolojisi, hatta Yahudi-Hristiyan mitolojisi P. Clastres'deki "ef gibi alyor. al_2fi_

an lider, ef tanr, gnn birinde artk tembellik yapmaya abalayp, arta elkoymaya alr. Artk bundan byle gerek yabanlar, gerek Yahudi, Hristiyan ve Mslman toplumlarn insanlar Tanr iin bir eyler yapmak zorundadr. O klasik soruda olduu gibi: "Bugn tanr iin ne yaptn?" Tanrya bir eyler sunmas, adak adamas gerekir, hediye vermesi vs. Artk alarak yapabilecek olan bir ey yakalyor insanlar ve eflerine, dini liderlerine veya ruhani tinsellie.... O zamandan itibaren piramit ters evrilmeye balyor; iktidar modeli sivri olan yerde aaya doru eilen ve hiyerarik olarak sistemin sra dzeni iinde bulunanlar yeralmaya balyor bu izgi iinde. P. Clastres'in efinin benzeri olarak gerek Yunan, Hristiyan, Yahudi, gerek Mslman hiyerarisinde, devleti, piramidal iktidarn olutuu formasyona doru bir ekil deitirme -konfigrasyon- ortaya koydular. O zaman Batnn nc Dnya veya Gney ve Dou toplumlar zerindeki egemenlii hakimiyetinin kurulu tarihi birinin retken, tekinin daha az retken olmasndan kaynaklanan bir ayrmla paralanacaktr. Batllar alanlar; endstriyel olanlar ve kapitalist artk deeri ortaya koyan toplumlar olarak ele alnacak; karsnda tembel zenciler, Afrikallar, "tembel Doulular, gebejer, retmeyen, retemeyen veya retmek teknolojisine, bolluuna sahip olmayp kapitalize olamam olanlar" eklinde ele alnmaya balanmtr. Bu ayrmn tarihi olarak ortaya atld zihinsel yzyl da .S. 4. yzyldr. Roma mparatorluu'nda Kons-tantin zamannda Aziz Agustinus .. ve .S. meselesini ortaya koyuyor, o andan itibaren zaman ve retim, bir yerden bir yere doru ilerleyen bir retim halinde dnlmeye balanyor; zamann ilerleyii; retimin gelierek ilerleyii. P. Clastres'in bahsettii yerliler, Vernant, Detienne, Vidal Naquet'in bahsetmi olduu Eski Grekler tarihi ve zaman evrimsel ve dnemsel olarak alglyorlar. Esremli bir zaman anlay ilerlemeyen dngsel bir zaman anlay, mevsimler zerine kurulu. Burada kaybolan bir ey olmad gibi, sadece dnen birey vardr. Kresel, yuvarlaktr, dngsel, evrimseldir, helezonik, labirentiktir ama dz deildir.
J2JL

Bat'nm kendi zaman anlaym btn kresel dnyaya kabul ettirii ise aa yukar 15. yzyl sonu, 16. yzyl civardr denilebilir. spanyol ve Portekiz gemicileri, denizcileri yeni ktaya ulap, o ktaya medeniyet getirmeye urayorlar -Ba-t'nn medeniyetini ve inan sistemlerini-. O zaman ilk emperyalist, smrgesel diyebileceimiz ilikiler ortaya kmaya balyor. Doru olan, evrensel olan bir anlay, buna sahip olmayanlara tamyor. Yerlilere, din, medeniyet ve teknoloji gtrlp; bu teknoloji ve medeniyet sayesinde byk bir yerli kym ortaya kartlyor. Kta Avrupa'sndan Amerika'ya tanan gemiciler, beraberinde Batllarn alk olduu, baklk kazanm olduu her trl mikrobu, hastal tayorlar ve bu byk bir kyma neden oluyor. nk daha nce hi bilmedikleri mikroplarla karlaan bu yerliler ve onlarn baklk sistemi annda iflas ediyor, kitle lmleri ortaya kyor. 1980'lerden beri adndan ok szedilen Aids iin, benzer bir yorum yapyor Batllar. Afrikal maymunlarn sahip olduu bu virsn, seyahatlerin oalmas ve cinsel ilikilerle Bat'ya tanp, maymundan insana geerek hastala neden olduunu savunuyorlar. Bu olduka rk olarak nitelenebilecek bir betimlemeyi ortaya kartyor. Burada maymun metaforu hem maymunun kendisini hem de zenci Afrikaly belirtiyor ve Aids'in onlardan taman bir virs olduu ileri srld balangta. Ardndan baka bir ayrmc iliki szkonusu edildi; virs heterosekseller deil de homosekseller tad denildi. Bu da bir maymundan beyaza; bir de beyazn teki maymunundan (zenciden) bir heteroseksele tanmas. Geliimin mant srekli birinin dieri stndeki egemenliini ve stnln kantlamaya alyor ve ne zaman ki ters taraftan bir ey szyor o zaman hemen sylem stnler ve stn olmayanlar arasndaki ilikide berraklayor. Demokrat cumhuriyeti Batnn sylemi, Clastres'in bahsetmi olduu gibi, yle sylendii gibi cumhuriyeti, eitliki deil, onun maymun yerine koymu olduu yerlinin toplumsal oluumunu en azndan mesafe duygusu, iktidara olan mesafesi ilikisi bakmndan ele alndnda grntde daha demokra_2S_

tik gibi duruyor denilebilir. Burada ilerleme ve geri kalma meselesindeki sorun nedir? Eer ilerlemek dierlerinden stn olmak, dierlerini eziyor, brlerinin stnde teknolojik bir stnle sahip olup, refah olgusunu glendiriyorsa, Bat iin bu ilerleme demek olabiliyor. Ama Clastres'in meselesi farkldr, burada kimin daha fazla artk rettii deil; kim daha az alyor; kim daha az retken ayn zamanda bo zamann geniletiyor diye soru ortaya konulduunda, ilerleme gerileme meselelerinde deiiklik grlmeye balyor. Yani ilerleyen bir mantkla ortaya atlm olan Marx'n sosyalizmi veya komnizm dnldnde, Clastres'in topluluklarnda Marx'n neredeyse yaamakta olduunu gryoruz ve zaten Marx da kendi modernitesini ortaya kartrken biraz teknolojik diyebileceimiz, sonu belli olan bir zaman fikrinden tekrar geriye dn alglarm gibi, ilerleye ilerleye geriye dnmek fikrini gelitirir, belki de 19. yzyl insan olarak Marx baka bir ey dnemeyecektir- o paradigmann iinde ama geldii noktadan dn, tam da bir yaban toplumuna dn dndrtyor- nsann 9-12 saat deil de, sadece kendisi iin birka saat alp; sadece kendisi iin kendi elencesi iin hobileri olmas ve istedii hayat pratiklerini yaamaya almas tamamen Bat'nn ilerlemi, sanayilemi toplumunda yaayan insann modelinden farkl bir modeli ortaya kartyor. Kresel ve kapitalist insan ok alan, ok kazanan, mmkn olduu kadar bilgisini arttrp, dnyada ve toplumlarnda ileri safhalarda yer alabilen insanlardr. Marx'm kafasndaki insan bu insan deil ve yeni diye sunduu insan tipi biraz yerliye benziyor -iki saat balk tutan, saat sohbet eden insan-. Kapitalist rasyo-nalite iinde byle olsayd kapitalizm kendi kendine km olurdu. kmemesi iin de 19. yzyl veya 20. yzyl sonunda olduu gibi bu insanlar byk bir ala ve sefalete itecekti. nk u anki Bat'nm yaad durum 19. yzyldaki yaanan duruma benziyor -bir farkla: 19. yzyl insan i bulamyor deil, almyordu ve daha yeni insan ilikileri, kapitalizm ilikileri belirlenmekteydi. Ama bugnn kapitalize insan istese de alamyor, isizlik kronik bir durumda.
J2SL

C. Levi Strauss'un veya Clastres'in veya dier yapsalclarn antropolojik, yapsal antropolojik almalar aslnda yaban zihniyetiyle Batl zihniyet arasndaki farkn hiyerarik olmamas zerine kurulu. Biri dierinden daha zeki vs. deil, hatta C. Levi Strauss brikoloj kavramn (yaptaklk) ileri srer. Yaptak zihniyetin, Batl bilimadam zihniyetiyle ayn mant tadn gstermek ister. "Yaptak" bilimsel bir yntemdir yapsal antropolojiye gre. Einstein'n grelilik teorisi ne kadar bilimsel ise vs. yaptaklk da o kadar bilimseldir. nk bilimsel yntem dediimiz ey, bir dnme biimidir, bir i yapma biimidir; ister teorik ister pratik anlamda, dolaysyla bir i yapma biimi olarak techne, teknik, tekniin Greke'sini dnrsek de bir sanat. Bilim yapma biimi sanat yapma biimidir ayn zamanda. Bunlar arasnda byk anlay farklar yoktur. Her bir beceri, el becerisi veya kafa becerisi belirli bir yaptak zihniyete yaslanr. Dncenin baka bir dnceyle kyasland ve onunla girmi olduu ilikide yeniden ayn farkl farkl elerden yeni bir eser karmak gibi bir ey. Byk sanatlarn ayn zamanda bilim adam olarak ele alnmas bouna deildir. Devrimci dnce bilimde olduu kadar sanatlarda da olan bir eydir. Zaten 17. yzyla kadar art-liberales liberal sanatlar- kendi iinde matematii, fizii, astronomiyi, el zanaatln ve dier sanatlar da ieriyordu. Retorik, konuma zerine konuma ekli: szn imge gibi sunulmas, metaforlar, iir. 20. yzyln balarndaki avangard hareketler, Picasso, Kbizm, Dadaizm, Fturizm varolan duruma ve statkoya kar kmakla alakal ve kbizm ve klid geometrisi kart gelimeler dneminin matematikilerinin ve fizikilerinin imzasn tayor. klidi, gen zerine kurulu espastan, drdnc boyutun yzey zerine tanmasna doru giden bir yeni espas anlayn ileri sren Reiman fiziinden etkilenen Picasso, boyutlu perspektiften kp, drdnc boyutu; grnmeyen boyutu ayn tuval zerine tayor. Bu ayn zamanda olan bir ey. Marx'la Darvvin arasndaki iliki rnein, Marx Kapital'm ilk cildini yazar yazmaz, hemen Dar-win'e gnderiyor ve "ben de sizin gibi yaptm ve bir yerden bir
_3fl_

yere gittiini gsterdim. nsan maymundan geliyor gnmze, gidiat inceleyip, sermayenin ortaya kn, kymetli madenlerden paraya, paradan da sermayeye geen bir tarihi anlattm. Siz insanlk tarihinin biyolojik evrimini anlatrken, ben de ekonomik evrimini anlattm" diyor. Bu ok yakn rneklere benzer bir ekilde Andre Breton ve Freud var. Ryalarn yorumu ve srrealistlerin rya yorumu gibi otomatik yazy ortaya koymas. Aklndan her geenin yazlmas Dada akm, buna benzer bireydir ve 20. yzyl avan-gardlarnn hepsi de primitivizmden geliyorlar. Picasso drdnc boyutla ilgileniyor, buraya da Afrika masklarndan ve Msr resim anlayndan geliyor. Profilden bakan yz; gzn direkt bakyor oluu. Dadaistler, kabarelerdeki Afrika masklarndan yararlanrken katlar makasla kesmek yerine Afrikallar gibi elleriyle yrtyorlar. Bu primitivizm. Bat'nm 20. yzyl devrimlerini ortaya karyor ve hi rastlant deil ki; CLevi Strauss, Andre Breton ayn gemide Alman nazizminden kaarken Jung, Freud ve ayn ekilde yzyln balarnda Amerika'ya doru giderlerken, nl sz, ayn Batllarn spanyol ve Portekizlilerin Gney Amerikal yerlilere tam olduklar mikroplar gibi, Freud'un bilind mikrobunu getirdii syleniyor. Bu nedenle psikanalizin ilk olarak burada yaygn olduunu gryoruz. Tm bunlar veridirler, ama bu veriler Bat'nm toplumsal ve sanatsal anlaylarnn zamanla hesaplamasndan geen verilerdir. A. Comte'dan balayan 19. yzyl zaman anlay kkenlerini Descartes'da buluyor. Ama Descartes'da dahi zne ve nesne ayrm; beden ve ruh ayrm 18. yzylda hl tablo zerinde elerin yanyana kurulmasyla ele almyor. 19. yzylda ilk defa tablo fikrinden vazgeiliyor Bat'da ve ilerleyen bir zaman fikri elerin birbirinin ardna dizilmesiyle ele alnmaya balanyor. Burada devrim fikrinin ilk defa yeniyi ortaya karttn sylemek mmkn. Daha evvel revolution yeni anlamn iermiyor; yldzlarn devirlerini tamamlayp, eski yerlerine yerlemesi demektir. Tekrar yerini alan yldz takm. 18. yzyl sonuna kadar yeni diye bir anlay yoktu, ilerleyen tarih

<>y
,k & ka<*ar

f hzanmas ' ln W zaman geiyor, en edilemiyor. Yap lsal diyebilecei l ^ge 19. yzyl kadar uzun srdf
l M

r tarih anlay

brnde nas1 Isa st hi

fa

* Wesi gibi, llerin

JI

^cesi

ak

* wn an la y 1 ^ ilerle yen ama geri d- ^ bir anlayi A C ' " mte'den itibaren yava kaybediyoruz. Ama buna ra-hl bu anlayn iinde. Mars'n dkonnizm, ilkel komnizmin 1 zneyle geri gelecek, proletarya onbir tezde olduu gibi ayaklar yere modern zne bizi ilkel komnist ir, devrimci zne olarak -bu YahuU devam ettiini grmek mmkn. 3em hem de doast bir modernite Sanayi toplumunun ve onun ortaya koyuyor, hem de modernliin War kmazda olduunu gsterim dem '^alanndaki sol, a kaPitalist o'duklarm. dnr- lg ba h riar 5 y . devleti savun"

isi jdugv> o BuH"

4, ^^er :
nnIr

;lt=r-

' a c abmidir bu Uaa kendi d ^ -y'^ek

dnyalam olduunu syly Mrika ' Latin Amerika ve lu bir smr dnyas var, ad . Marx son dnemlerinde sk sk Ruyaya dikkat ekmeye bah_
3Z-

'

yor. Kapitalizmin ok da gelimemi olduu Rusya'da devrimin olmasnn nedenleri nelerdi? in'de veya dier nc Dnya lkelerindeki ulus devlet devrimlerinde olduu gibi, tuhaf bir ekilde devrimler gelimemi yerlerde oluyor, Rusya'da, in'de, Trkiye'de, Hindistan'da, Kuzey Afrika lkelerinde. 19. yzyl iin Bat'dan kopmaz ve Bat'ya kar antiem-peryalist hareketler, doas gerei belki de bu blgelerde oldu. Marx zamannda bunlarn ilk nveleri, belirtileri ortaya km ve Marx'n yazlarnda -Dou Sorunu yazlarnda-ATT tartmalarnn Sovyetler Birlii'nde yasaklanmas da S.S.C.B.'nin bir Asya Tipi retim Tarz yeri olduunu ortaya karaca gerekesine dayanyor. Merkezi otoritelerin gl olduu yerlerde devrimler oluyor. Gnmz solu -ister Avrupa'da ister Avrupa dnda olsun- ulus devleti savunur, kresel bir dnyaya kar kan solun nerisi ulus devlet olduunda, ulus devletin u anki durumuna da baktmzda karmza nasl bir tablo kacaktr? Ulusan gelien bir sermaye, dnya pazarna hakim olmaya alyor, ithalat ye ihracat bunlar gerekletiriyor, devlet brokrasisi ve devlet de bunlara hkmetleriyle destek salyor ve ulus devletin yapsna gre de bugn Kemalizm diye ad geen, modern diyebileceimiz bir ideolojik yaplanmas var. Fakat btn bunlarn ortaya kartt tablo ynla isizin olduu, lmpenlerin dolat ve her trl lmpenin de pop kltr sayesinde her an ykselme ihtimalinin olabilecei kapitalist liberal bir Trk ryas grnts sergiliyor. Eer savunulmas gereken bu ise, bunun ierisinde yayoruz zaten. Ama buna kar uluslararas hukukta Trkiye'nin iilerine kimse karamaz deyip, her trl demokratik hakkn kstland, insan haklarna saygnn olmad bir ulus devlet yaps varsa, burada sol olarak savunulacak pek fazla bir ey kalmyor. Tersine, ulusan sermaye gibi, ulusan kltr de ulus-devietleri ortadan kaldrmyor ve kaldracaa da benzemiyor ama yeni hukuki ereve iinde ulusan hukuklar nasl gelitirilir bunun zerinde ok tartma yaplyor. Hukuki durumun ulus devlet snrnda kalmamas, ulus devletlerin kendi iindeki

j\ 1
II

.. ^Plarnn hukukun zayflatlmas anlamna ^ UJ u. J ^k ynl yatrm anlamalar buna kar kan gler ... pt snrlarnn zlecei iin deil, ama btn Sl bu ^ nrlar iinde Amerikan kltrnn ve Holywood si-i j*1' PP kltrnn btn dnyay hegemonyas altna , ?U korktuu iin, buna kar kyor, ulus devleti sa-, . . . l$n deil. Ulus devletin olmazsa olmaz art; bir devle rme h kimsenin karmamas, kendi egemenlii ve . ^ku ile ynetilmesi. 19. yzyldan beri sermaye ulu- n ^S^akta, aristokrasi ulusar. Hatta sadece ve sadece
KSil

15 Kasm 1999

illi I

, , r lan orta snf kyller ve iiler. Her zaman -200 yl-, - ^ grlmektedir ki aristokrasi kendi iinde bir zincir-rrw turuyr- Avrupa kraliyetlerinin birbirleriyle rv yapt s. ile saray aristokrasisi diye bilinen grup dnyasal Ah H^ten* ^ermaye ^e aym ekilde Marx'm syledii gibi 4 K ^ri .. neredeyse oraya ynelen bir sermaye var. Eer o "^ kstlyorsa, kaak olarak kyor bu. Eer bir lke-TT ". *v^Hin kendi para birimi yerine dolarla veya markla ev
K it" J I ?niT\

veri yaplyorsa, artk ulus devlet denilen eyin JJ , , ^ ynnn arlndan bahsetmek pek olas deil. v ,. . leti en ok savunmak isteyen gruplar en askeri, en ,
Y al polisiye w
r J e

mafya gruplardr.

osyolojik olarak toplumsal paralanma, blnme gruplara ayrlma, baka bir ifadeyle sosyallikler analizi denilen bir dnem iinde, sivil toplum-devlet arasndaki bu kartln anlam ne olabilir tartmalar balamnda, snfsal olan baz elikilerin ayn zamanda kltrel elikilerle ilikisini ele almak gerekecektir. nk 19. yzyl sosyolojisinden farkl olarak gnmz tartmalar iinde bilin ve bilgiden bahsediliyor -Trk halknn bilinlendii fakat bilgi sahibi olmad gibi konular szkonusu ediliyor-. Bu balamda bilimsel bilgi ne anlama sahip olabilir? Bilimsel bilginin meruiyeti nedir? gibi bilim dnyas iin yeni olabilecek sorular sz konusu. Bilginin ve iktidarn iieliinden bahsederken, bu balamda da P. Clastres'in rneinden yola klmas gerekirken; ayn zamanda en az iktidara sahip olan kii olduu zerinde duruldu. Fakat burada bir fark vard, ki o da Kzlderili efinin poly-gami olmasyd. Dier yandan bycler ve Samanlardan bahsederken de bu insanlarn kolektif, toplumsal bilincin dnda, kendi znel bilinlerini gelitirmi olduklar szkonusu edilmiti. Ve o bakmdan da yine Kam (aman) ve Kaan arasndaki bir iktidar mcadelesinden szettik. aman ya da bycnn yapt teknikle bilgi arasndaki iliki belki de gnmze doru bunu tarsak baka bir ilikiyi gndeme getiriyor, o da tekniin (tehcne) sanatla olan alakas; teknik sahibi olan kii sanatkardr. Biraz daha ileri gidip, unu da diyebiliriz: amanlar ve byclerin de bir teknii var ve o teknik sayesinde baz eyleri bilebiliyorlar. Ayn ekilde Kzlderili efinin en iyi avc, en iyi szc, vs. olmasnn belirli bir bilgi ve o bilginin teknik gc ile alakal olduu dnlebilir. Bu balamda da teknik, bilgi ve sanat ilgilendiren bir ey diyebiliriz. Aslnda, 18. ve 19. yzyl bilim dnyas daha dorusu pozitivizmi, 17. yzyldan balayan bir pratikle; zneyi veya kiiyi, bal bulunduu doal ve sosyal ortam iinde ayr bir yere koydu: Descartes 17. yzylda znenin nesne kar-

sndaki farklln ve znelliini gndeme getirdi. Burada sz edilen zne madem ki doal ve sosyal durum karsnda kendi znelliini ortaya koyabiliyor, bunun iin de bilimsel ve nesnel bilginin varlna dayanabiliyor, o halde bu znenin -modern znenin kuruluundan szediyoruz- bahsettiimiz amandan ve bycden fark nerede? amanlar ve bycler iin, kendi toplumsal kolektif bilincinden uzaklap, kendi bilincini ortaya koyuyor ve kendi tekilliinde kendi farkn, kiiselliini ortaya koyuyor dediimiz zaman, aslnda ciddi bir sorunla karlayoruz. nk birinde Kaan veya aman doadan kopmu deil; doa zerinde belirli bir teknie sahip sadece ve bir zne olarak ortaya kmyor, bir znellii szkonu-su deil, ama buna ramen kolektif bilinten farkllaan bir kiilii var. Ama asla bu dnce zne ve nesne farkm ortaya koymu deil. Modern dnemde ise Descartes'la balayan bir sre hem zneyi etrafndaki nesnelerden ayryor; hem de znenin nesneler ve doa karsndaki gcn ispatlamaya alyor; doa zapt-u rapta alnmaya allyor ve modern bilim de bunun zerine ina ediliyor. Bu noktada modern bilim nesnel bir bilim olarak karmza kyor ve diyor ki bu nesnel bilim, bilimlerin sanatlardan farkl birey olduunu iddia ederek; bilimsel dncenin hem doay kontrol altna alacan, hem de toplumu denetleyebileceini ileri sryor. Foucault'nun, 18. yzylda yeni bir iktidar modeli ortaya karken, hapishane modelinden yola kmas bu anlamda nemli bir noktaya iaret ediyor; nk sk dzen kapal mekanlarda daha ok kendini gsterebiliyor. Ama bunun uzants yine Foucault'nun sylemi olduu gibi, toplumsal emee ve onun kurumlarna ve tm topluma doru yaylan bir ekilde geniliyor. Bu noktada denetleme mekanizmas bilimsel bir ekilde dnp, toplum ve doay egemenlik altna alabiliyorsa ve buradan da bir "ilerleme" bir evrilme veya refaha kma projeleri gerekletiriliyorsa; burada teknolojik bir buluun varolduunu syleyebiliriz. Doa egemenlik altna alnarak, toplum dzenlenecek ve toplumlardaki eitlik ve adalet ilkeleri salaJfiL

nacak. Bu 18. yzyl iinde gelien Aydnlanma sosyal dncesiyle, onun uzants olan, siyasi Fransz ihtilali ile ve ihtilal son-rasyla, Comte sosyolojisiyle ele alnan bir sistemletirme. Bu dnce zerinde bir yandan ulus devlet kuruluyor, Cumhuriyet kuruluyor. Cumhuriyet Napolyon savalaryla teki lkelere yaygnlatrlyor, her bir sava Fransz ihtilalinin ideallerini tamak zere, ispanya'ya talya'ya Almanya'ya ihra ekliyor veya Birinci Dnya Sava sonrasndaki imparatorluklar knce, Osmanl, Avusturya-Macaristan vs. ulus devletler kuruluyor ve ayn bilimsel mantk sregeliyor. Bugn tekrar baktmz noktada btn bu arzulanan hedef tamamen tali kalm durumda. nk, toplum denetlenemiyor, homojenletirilemiyor, toplum tamamen kontrol altna alnm bir ekilde adil, eit, zgr ve kardeesine yaayamyor, tm bunlar sosyal problemleri tekil ediyor, yansra ho-mojenletirme istenci ierisindeki iktidarlar olaanst bask rejimleri oluturuyor, Fransz ihtilalindeki terr ve sonrasndaki dier tm 20. yzyl totaliter rnekleri ancak zgrlklerin kstlanmasyla baz eyleri dengeleme amacndalar. Ve sanayilemenin tm, tm bir sanayileme tarihi byk bir katastrof-la neticeleniyor -ozon tabakasnn yrtlmas, evre kirlilii vs. Bununla beraber doann egemenlik altna alnmas mmkn gibi durmuyor, 20. yzyl sonundaki afetler de bunu gsteriyor, seller, depremler, volkanik hareketler... Btn bir bilimsel bilginin kurmaya alt sistemin olaanst bir "iflas" szkonu-su, hatta bilimin kendisi, en bilimsel alannda -fizik, matematik, jeoloji, vs.anlalmaz bir ekilde, ayn dili bile konuamyor. 20. yzyl banda, modern bilimin oluumundan beri bu sorun mevcut. nk 6O'l yllarda bir paradigmatik deiimden bahsedilebiliyordu. Bilimsel Devrimlerin Yaps'm yazd zanian Thomas Kuhn 62'de, her dnemin bilimsel bilgisinin ayr olduunu ama bunlarn da mutasyonla deitiini sylemitir -bir bilimsel bilgi kyor, yerine yenisi geliyor-. 20. yzyl daha ciddi bir problemle kar karya kald. nk ayn paradigma iinde elikilerin de olduunu grd; Einstein grelilii ile kuantum fizii birbiriyle eliiyor ama ikisi de doru
_32_

kabul ediliyor. Ardndan matematik ve geometri; 20. balarnda kbizmle birlikte anlan iki bilim adam var ve Lobatchauski. Biri kliti, geometrinin tersini idediyor -genin i alarnn toplam 180'dir. Byle bir olmadn ispatlayan geometriciler grubu kyor ve SruP 180'den daha byk ve 180'den daha kk olmak . Daha sonra 80'li yllara gelindiinde daha tuhaf bir dudumla karlald ki, bu aslnda bilimle iktidar arasndaki ili-kiyi gsterirken, ayn zamanda bilimin de tuhafln sergiliyordu. O da Benveniste'in saf suyun bellei olduu iddiasyd. >Iesne-zne ayrm zerine kurulu olmayan amanistik gruplarda, doa ile iliki dengeden geiyor, doa zerindeki bir teknikten geiyor: otlarn ve doal durumun bir teknikle ngrs szkonusu iken, modern dnya ngrsz bir bilimselliin iine katlyor. En belirgin durum da bugn Trkiye'deki durumdur. Her bir deprem uzman baka bir ey sylyor; sosyolog ve psikologlar da "yardmc" oluyorlar onlara. Bir baka ey daha var ki, olaslk zerine kurulu olmadndan daha inandrc duruyor, bir teknik zerine kurulu. O da tekniin, en arkaik anlamyla sanat olmu olmas ve sanatn da bir bilgi tr olarak 20. yzyl sonunda ortaya atlmas. Bu yzdendir ki birok yazar, sosyolog, filozof, hatta bilim adam kendi uralarn brakp; sanata ait bir alana doru girmilerdir. Thomas Kuhn, tm yapsalclk sonras filozoflar grubu; Baudrillard, Julia Kristeva, bunlardan bazlardr. nemli olan bilgi trnn 20. yzyl sonunda farkllamaya balamasdr. Bilimsel bilgiden ok, teknik bilgi veya sezgisel bilgi zerine dnmeye balamak. Sosyolojinin de burada farkl bir yeri var, o da kendi bilimsellik iddiasnn dnda baz eyler yapmaya alm olmas. amanistik dnemde olduu gibi veya P. Glastres'in bahsettii modern yerli kabilelerde olduu gibi -oradaki bilimsel teknik veriye gre- farkl, z-ne-nesne veya insan-doa kartlndan kurulmuyor, Rous-seau'nun ilk kez ciddi bir ekilde, doal durumla sosyal durum arasndaki fark kuran kii olmas -Descart bir mantkla- bir eylere iaret ediyor. nk tam bir 17. yzyl dncesi iinde

btn aydnlanma ve btn modern dnem ayn inanc paylayor. Doal bilimle sosyal bilim ayrm, eer kabul ediliyorsa ki bu kabul ediliyor, bilim dnyas iin model alnan yine doal bilimler oluyor. Marx KapitaVi yazdnda Darwin'e "ben de sizin sylediinizi yapyorum" diyor. Marx'da da Hegelci bir teknolojiyle birlikte Darwinci bir evrimcilik szkonusu. Foucault "Kelimeler ve eyler'&e Marx' Adam Smith ve Ricardo ile ayn episteme iinde dnd zaman benzer bireyi sylyor. ster liberal ister anti-liberal olsun sonuta ayn konuyu tartyorlar. Bugn siyasi alanda eitli sylemler mevcut ama tartma balamna baktmzda ayn ey zerine tartldn gryoruz. Bu tartmalar neticesinde ne isizlie vs. are bulunabiliyor ne de doa egemenlik altna alnabiliyor.

29 Kasm 1999

odernliin iinde, modernliin kriziyle birlikte kresel dnyann nasl ekillendiine deinmi; P. Clastres'in iktidar mekanizmasn ele almtk. Bu balamda baka bir yazara deineceiz. Siyaset sosyolojisi yapyor ve o anlamda da kendine gre bir kavramsallatrma ortaya kartyor Ulrich Beck.* Alman bir sosyolog ve 1986'da kan Risk Toplumu adl kitapla gndeme geldi ve bu kitapla; post-modern bir anlat iin, modernlik yeni batan nasl ele alnabilir konusunu so-runsallatrd. Ve risk toplumuyla birlikte -1974 krizinden sonra- yeni bir modernite nerisinde bulundu. Bu modernlik de adna refleksivite (dnmsel) denilen bir modernlik anlay. Buna gre Beck, modern toplumun ortaya kmasn yeni batan okuyor ve diyor ki; genelde modernlik sanayi toplumuyla birlikte ele alndnda ve sanayi toplumunun skma-syla (ki bu 70'li yllar krizi ve 80'li yllara tekabl ediyor Bat tarihinde) sanayi sonrasna giden bir dnemde, sanayi sonras modernliin sonrasyla rttrlyor. Bu ilk nermedir, biz bunu biraz amaya kalktmzda, modernliin sanayi sonras toplumu iinde krize girme meselesini biraz amaya altmzda unu syleyebiliriz: Beck'in sylemi olduu gibi acaba modernlik gerekten sanayi toplumuyla birlikte mi ele alnd? Hegel veya Hegel'den yola karak Habermas'n "Modernlik zerine Sylem" adl almasn dnrsek, burada modernliin sanayi toplumuyla direkt bir alakasnn olmadn greceiz. nk modernlik, Hegel'de ve Habermas'ta 1. keifler, 2. reform, 3. Fransz ihtilali eklinde geliiyor. Byle bakarsak, Beck'in sylemi olduu sanayi toplumuyla direkt olarak modernliin alakas olmadn sylemek olas. Bu noktada demek ki modernlik direkt olarak sanayi toplumuyla ortaya km olduu sylenen bir kavram deil.
Ulrich Beck, Siyasalln cad, ev.: Nihat lner, letiim Ya-t ynlarl999. Habermas, Le Discours sur la Modernite, Gallimard, 1988.
_4_

Bunun yannda -Beck'in hi deinmedii- 17. yzylda Fransa'da yaplan bir tartma -eskiler ve modernler tartmasyine sanayi toplumuyla alakal deil, D'escartes dneminde gerekleiyor ve o dnemde edebiyatta, sanatta yaplan bir tartma. Edebiyat modern mi olmal yahut eski Grek ve Roma kltrne mi dayanmal? Bu tartma da sanayilemeyle alakal deil. Dolaysyla Beck'in sorunsallatrmas, direkt olarak sosyolojik bir sorunsallatrma olarak kyor karmza. Yani modernlie sadece toplumsal ve iktisadi anlamyla bakmak durumunda kalyor Beck. Bunu sylerken de modernliin sanayi toplumuyla snrl kalan zayf bir tez olarak kyor karmza. nk zaten modern olmak demek -17. yzyldaki tartmaRnesans'ta olduu gibi Grek ve Roma'ya dn m, yoksa yeniyi ortaya kartmak m? Bununla alakal olarak, Beck en bata bunu gzard etmi oluyor. Fakat tuhaf bir ekilde, Trke'ye evrilen "Siyasalln icad" adl kitap ilk olarak 20. yzyl bann soyut sanat akmn ortaya karanlardan biri olan Vasily Kandisky'den balyor. Kandisky'nin bir metninden yola karak 19. yzyl ile 20. yzyl arasnda bir fark olduu iddiasyla kendi "Risk Toplumu" kavramna deinmeye alyor. Kandisky'ye gre 19. yzyl ikili kartlklarn yzylyd ve "ya da, ya da" -"ya o, ya da br"- sorusu zerine odaklanyordu. Ya modern, ya eski; ya sac ya solcu vs. ikili bir kartlk var ve bunlardan bir tanesinin doru olduu tezi 19. yzyln hakim tezi gibi duruyor ki bunu bir lde sosyo-lojize edersek, 19. yzyl dnrlerine bakarsak -bu Marx olabilir, Hegel olabilir- onlarda gerekten ikili bir kartln olduunu sylemek mmkn gibidir. Marx; burjuvazi mi, ii snf m? Sermaye mi, emek mi? Hegel'deki diyalektik amalar ise ikili kartlar olarak; tez ve antitezi aan bir sentez fikri ile oluur. Btn bunlar Kandisky'nin sylemi olduu ikili kartlk meselesini gndeme getirebilir. Ve Kandisky 1919 ylnda yeni sorunun "ya da, ya da" olmaktan ok "ve" zerine kurulduunu -"o ve br"- sylyor. "Ve" yeni bir ba ortaya kartyor. 20. yzylda artk sanayi toplumunu sanayi sonras m, modern ncesi mi, modern sonras m gibi o ikili kartlk-

1'' il - -i?1? >"em de dieri" ilikisinin birden egemen f ,,?' ls ^in birden beraber yaayabilecei bir yeni sy-/ < ; n e Of taya kyor. Buradan yola karak diyor ki /', ^ r.nlik -buna klasik modernlik adn veriyor- asln-f lmdye kadar modern olmad". Heidegger'in sorduu 4nce dh yrbu: "Dnce nedir? sorusuna Heidegger: vvan^'w^unmeye balayamadmz dnmektir" yantveriyordu. Modernlik de Beck'de daha modernliin radikal olarak oror-A kamad yer oarak gzkyor. Radikal bir modernlik l f, ama modern olmayan bir modernlik var. Bu da modernli-lf iinde, eskiden arta kalan elerin hl srmesi. Beck'in UavramsallatlrmaS yine burada baka bir kuramsal, teorik fileri hatrlatyOr bu da; 6O'l yllarda Althusser, Poulantzas U Marksist filoZo'flarn sylemi olduuna ok benziyor. Alt-Lser "retim biimleri, birbirlerine eklemlenir, birbirinin \f girer" diyOr Bu bir retim biiminin dier retim bii-J/le eklemlenmesi iin bunlarn "saf olmamas gerekir. Saf \ retim biimi yoktur. Kapitalizmin iinde her zaman fekler mev C u ttur. Dier taraft ar ^ Althusser'den yola kan Poulantzas /ekilde ben2er bir dnceyi ifade ediyordu: "Saf retim yw yoktur, nku sosya formasyonun iinde, toplumsal ^umun iinde retim biimleri birlikte varolurlar". Bu nok-l& modernite Beck'in gznde Marksist dnrlerde oluu i karmak, heterojen bir yapy ortaya kartyor. Farkl Jftm ilikilerinin farkl retim biimlerinin bir alanda -ki bu o toplumsal oluum- birlikte, ayrk olarak varolmalarn geriyor. BeCk de buna benzer bir ey sylyor: "Modernlik jj)a modern olmadl nk eer modern eski ile kendi lks-^oparan bir e 4, modernliin iinde eski eler mevcut-$? nk btn kapitalizm tarihi iinde mevcut olan g, (^dal ilikiler, toprak kant vb. Marx'n sorunsallatrd gamlar rnoj ernite eklinde ortaya ktlar. Burada Beck'e f radikal bi r edemizin daha olmad ve modernliin de Jnay toplumuyla direkt alakas vard. 80'li yllarda sanayi

toplumu krize girdiinde de krize giren aslnda, olmayan moderniteydi. Burada ak bir ekilde bir tarafgirlik gzkyor: Modern sonras deyimini kullanmamaya almak, post - modern kavramn kullanmamay denemek. nk post - modern kavramnn anlamlarndan bazlar Beck'in radikal modernlii iinde benzer koullarda varln srdryor. Ve unu sylyor Beck: "20. yzyl eer Kandisky'nin sylemi olduu gibi Ve'lerin toplumuyla yani sanayi ncesi ve sonras, sa ve sol, kadn ve erkek vs. ayrmlar yerine bunlarn ayrk birliktelii zerine kuruluyorsa modernlik; radikal modernliin olmas iin baka bir ey daha gerekiyor, o da; toplumsal alann maruz kald, kontrol edemedii kendi bilinli egemenliinin dnda bulunan baka elerin bu yeni modernlik iinde -radikal modernlik iindegvensiz bir ekilde kendini gstermeye balamas. nk bu insanlarn maruz kald bir durum. nsana dardan gelen, gvensiz elerin ne olabilecei sorusu ortaya kt noktada btn bu iinde yaadmz -Trkiye, Bat vb.-sorunlarnn en belli ballarndan biri bu dandaki ge gibi duruyor. O da "Doa"dr. Doa, insann dnda insann maruz kald bir ge olarak kyor Beck analizinin iinde. Deprem zerine olan konumalarmzda, uzmanlarn birbirleriyle olan uyumazlndan ve bilimin krizinden bahsetmitik. Aslnda Beck'in syledikleri bu bahsettiklerimize yakn: "Bu yeni dnemde ekolojik dengesizliklerin olduu dnemde, hi bir uzman, mhendis, yapm oluu incelemenin sonunda raporunu ortaya koyduu zaman, raporunu yazan dier uzmanla uzlaamyor. "Buradan itibaren diyor ki Beck: "Sigorta irketleri uzmanlarn raporlarna inanarak sigorta yapmaktan vazgemeye baladlar". Burada Beck'in "risk toplumu" kavram da nem kazanmaya balyor. Eer uzman raporlar karsnda sigorta irketleri raporlara inanmayp; sigorta kontratlarn yenilemiyor veya yapmyorlarsa burada bir ihtilaf durumu ortaya kmtr. Yani bilimsel bir doru-yanl ilikisi. O bakmdan da yine bir construction yaparsak Beck'in sylemi olduu ve ilk oluan radikal modernlik bir anlamaz-

lk iine giriyor. nk uzman ve sigortac diyemiyoruz, uzman ve dier uzman diyemiyoruz, ya o uzman ya br uzman demek zorundayz. Veya ya bu sigorta ya br sigorta demek zorundayz. Burada Kandisky'nin "ve"si bu sigorta irketleriyle vatandalar veya irketler arasndaki ilikilerde yrmyor. Daha siyasi alanlarda yryor bir lde. Bugn sa m, sol mu sorusu belki sorulabilecek bir soru; bunlarn fark var m? Ayn eyi mi sylyorlar? vs. Ama bu rnee bakarsak, uzmanlar aras "ve" ilikisi hl krizde gibi duruyor. Eer bir rapor karsnda dier rapor ikisini de dikkate almyorsa, veya birini dikkate alp, tekini almyorsa, buna gre de sigortalamyorsa eer, ilk risk gesiyle kar karya kalmyor demektir. Sigortalanmayan bir ticaret ilikisi bina ve emeki ayn zamanda ortaya kmaya balyor. "Risk Toplumu" dendiinde bir yandan ekolojik riskler dier yandan siyasal riskler szkonusu; bu ayn zamanda refah toplumunun ve devletinin iflas ile alakal. Byle olduunu dndmzde risk toplumunun, sanayi toplumu iinde yeni bir etap oluunu dnmemiz mmkn hale gelecektir. Bir ey daha var ki, insann dnda olan, maruz kald (doann kirlenmesi, nkleer santrallar, sanayi kurulular vs.) doann aslnda, ok kartezyen bir ekilde modernliin iinde zaptu rapta alnmaya alld ama alnamadn ortaya karmaktadr. Doa kontrol edilemiyor nk doa birok adan bizimle yeniden hesaplamaya giriiyor. Bu anlamda Trkiye'de ekolojist hareket hi olmamasna sesini duyuramyor -Euro Gold'a kar direnen Bergamallardan Gkova santraline direnenlerden baka doayla alakamz yok gibi- siyasi olarak bu tip bir rgtlenmenin, siyasi bir dayanmann neredeyse hi olmad bir toplumuz galiba. Almanya'da ok gl bir hareket var; Fransa'da iki ekolojist parti var. Ekolojistlerin semeni de Beck'in sylemi olduu gibi aslnda sa ve sol ayrmlar zerinden konumuyor, yani emek ve sermaye elikisinden domuyor; doa ve toplum arasndaki ilikiyle, uyumla alakal. Ekolojik dengenin bozulduu ve hatta merkezle evre arasndaki ilikilerde atklarn ihra edildii btnlemi dnya

kapitalizminde, btn bu ilikiler uluslararas hukukta da sorunlar kartan konular. Hukukun ulusal bir hukuk olarak sorunlar zemedii bir yeni uluslararas ilikiler durumuna sokuyor bizi. Baka bir taraftan bakarsak bu risk toplumu kavram iinde u sorularla karlayoruz. "Kimler riskli yerlerde oturuyor?" ernobil'de oturan Ruslar anssz bir corafya iinde buna maruz kalacaklardr. ernobil, ulusal snrlar aan, rzgaryla, streosferiyle, hatta fizikteki "kelebek" etkisiyle sadece ernobillilerin deil ama D. Bloku, Trkiye, ran ve hatta Batl lkelerin bir ksmn da iine alabilecek bir ekilde, nkleer riski, tehlikeyi ulus devlet snrlarnn dna tayan bir tehlikeyle, riskle dolu. Sosyal alana baktmzda, sosyal sigortal olanlarla olmayanlar arasndaki ayrm gitgide ayrmaya balad (Bat'da). Bir yerde garantililer, dier yanda garantisizler ikili bir toplumsallk iinde yer aldlar. Beck'in de sylemi olduu gibi nc Dnya artk Batnn iinde, 4. Dnya diyorlar buna ve Bat'da megalopollerde yaayan evsizler, isizler, serseriler ve fahielerden oluuyor. Uluslararas alanda gerek su, gerek mafya ilikileri konusunda olduka sorun kartan ve sk sk reklam ve halkla ilikiler kampanyalaryla zerinde durulan bir sorun olarak kyor karmza. Fahielik ve kk ocuk fahielii. "Tacize hayr" kampanyalar, toplumsal bir sorun olarak kmaya balad. stanbul'daki tinerci ocuklar buna rnek olarak gsterebiliriz. Bu bakmdan risk, Beck'in syledii anlamda ekolojik, toplumsal ve cinse dair bir sorun. Hem sanayi toplumunun kavramlarndan biri olan smfsalh ieriyor -fakirler, gmenler, isizler, ilticaclar-, hem de daha post modern dnemde ortaya kan etnik veya dini taleplerle g ve iltica konularnda gndeme geliyor. O anlamda da risk her an ve herkesin yaamakta olduu bir durumu ifade ediyor. Kubrick'in "Gz Tamamen Kapal" filmi aslnda bu risk toplumuna muhafazakar bir rnek gibi kyor karmza. Aile d her ilikinin, aids, tarikatlar, siyasi gler, cinayetler vs. riskleriyle rl bir tehlike emberi olarak gsterilmesi.

Beck'in kavramsallatrd risk toplumunun iinde ocuk tacizinden ayr bir fotoraf ve video pornografisi kaydediyorlar ve Kubrick'in ima etmi olduu topluluk -byk iadamlar, politikacalar vs.- iinde kahramann gerekten ldrld filmlerden haz duyuyor. Ortaya kartlan birok vaka belgesel gibi ekilen filmin iinde erkek veya kadn kahramanlar gerekten ldrlyorlar. Bu sinema dnyasnn hayalilii ile toplumsal gereklik arasnda mulakl hem pekitiren hem de ortadan kaldran bir durum. -Post-modern edebiyat iin "ha-yalgc ile gerein birbirine karmas gibi-burada gerek ile hayalgc gerekten birbiri iine karyor. Alman haz hayalde geiyor, film seyrediyor, ama bunun yannda gerek bir ldrme sahnesi seyrediyor. Riskin ve modernlik krizinin bu fantazmalarla, fetilerle, pornografiyle alakas aslnda daha bandan beri Marx'n sorunsallat bir konuydu. Kapital'in ilk cildinde "mallarn fetiizmi" diye bir blm var. Ve Baude-laire 19. yzylda yazd iirlerinde, yine bu alan yeni, byk maazalar, vitrinler, pasajlar -ona flneur (gezgin aylak) adn veriyor* btn bu sergilenen mallar pasajlarda vitrinlerden seyrediyor, ayn zamanda onlara sahip olmaya alyor. Marx'n sylemi olduu deiim deerleriyle alakal bir durum, kullanmak iin deil, deitirmek zere ald bir ey. Ama her trl deiime aktr bu; mbadele olabilir, armaan eklinde bir mbadeleyi de gndeme getirebilir veya fan-tazma dei tokuu yapabilir, sinemada olduu gibi; paramzn karlnda bir hikaye anlatyor. Mitolojinin de yapt bunun gibi, hikaye anlatyor. Deiim lerinin gelebildii en son nokta ve ok riskli. Kubrick'in filminde konu edilen veya rnekleri 80'li yllardan beri zellikle A.B.D.'de ok sk rastlanan vakalardan biri olan bu tip pornografiler polisiye ve hukuki sorunlar kartyor. Hukuki sorun yn; bakan kii katil deil ama, al zevk, katletmekten geilen bir filmin gerekten ldrldn bilerek seyretmekten oluuyor: Gerek bir cinayet filmi seyredenler sulu mudur? gibi yeni bir hukuki sorunu ortaya kartacaktr bu.

19. yzylda Krafft-Ebing* adl psikiyatr btn cinsel sapknlklarn tasnifini yapyor. Bunlar; rntgencilikten kk kzlarn salarn gizlice kesmeye dek eitlenen eitli sapknlklar ieriyor. Roland Barthes ada Sylenceler'de boks yapan iki sporcuyla boa greilerinin ne kadar estetik olduu zerinde duruyor, boann katledildiini seyreden insanlar grp. Beck "risk toplumunun analizi iinde modernlik yeni batan yeni haliyle ele alnmal" diyor. "Btn riskleri de ekolojik, siyasal, toplumsal vs. bunun iin de modernliin kendi modernlii zerine dnmesi lazm". Bu da refleksif (dnmsel) olarak diyor ve refleks ile refleksivite arasnda bir ayrm yapyor. "Sanayi toplumunun modernlii reflekslerle hareket ediyordu, bilinli deildi" diyor. Doaya kar, dmana kar refleksleri vard, ama refleksivite (yanstma dnme) refleksif olduu zaman, kendi kendini yanstyor ve kendini kendi nnde grdnde (!!) kendi zerine dnmesi kabil oluyor. Dolaysyla modernliin modernlik zerinde dnmesi (radikal modernlik, dnmsel ...) iin refleksif kavramndan farkl olarak Mark Auge adl bir antropolog; "st modernlik kavram" raf-leksif moderniteye kar daha m zayf kalr?" diyor. Refleksif modernite ve bir ekilde insanlarn risklere kar daha temkinli olabileceini, daha eletirel olabileceini sylyor ve eski modernliin eletirelliini yetersiz gryor. Kant'n veya Marx'n eletirisi yetersiz gibi gelmiyor (modernlik iin). Marksizmden kurtulmu bir entelektel dnya refleksif modernlii daha rahat tartabilir refleksif modernlii diye dnyor Beck. Beck'in kavramsallatrmas zellikle "post-modern" dememek zere (bundan imtina eden bir yaklamla) bir modernlii yeni batan ele almak zere. nk sorunlar benziyor, ekolojik dengesizlik her yerde olabilecek olan sorunlarn ulusar olmaya balamas ulus devlet krizleri, kreselleme, bunlar Dr. Richard Von Krafft-Ebing, Psychopathia Sexualis, Paper-back Library ne, N.Y. 1965.

hep post-modernie iinde ele alman kavramlar. Ama Beck'in bu kavramlar ele alrken yaklam yine modernden yola karak, post'a gemeden modernliin iinde kalmaya alyor. Klasik modernlik iin eletirelliin eksik olduunu syleyen bir modernlikten szediyor. "ya, ya"dan "ve"ye geen bir ilikiden szediyor, bu da Nietzsche iin "ya o, ya o" yoktur, ikili bir dnceye sahip deildi Nietzsche. Marx ve Hegel iin bu doru olabilir ama baz dnrler iin bu szkonusu olmayabilir. Beck btn bunlar yazarken Habermas'n iletiimsel eylemine de kar kyor. nk sorun zneler aras iletiim eksikliinden gelmiyor ve bundan baka Habermas'n sylemi olduu gibi insanlar diyalog yaparlarsa anlaacaklar diye bir sorun szkonusu deil. Bu insan ok homojen olarak kabul etmek anlamna gelecek bir ey. Bu bakmdan demokrasilerin bir diyalog zerinde bir zneler aras iletiim zerinden kurulmu olmas tezine de kar kyor Beck. Ve bu bakmdan da aslnda birok post modernite iinde tartlan konular ele alyor, yazarlar ele alyor ama bunlarn radikal modernizm iinde nasl zlebileceini dnmeye alyor. Klasik ve radikal ayrm yaparken radikal demokrasi iin kulland kavram "refleksif' kavram. Ama ayn zamanda st-modernlikten veya post modernlikten ok da farkl birey ifade etmiyor. Bir kavram deiiklii yaanmakta olan sorunlarn niteliini deitirebilir mi? sorusu sorulabilir burada. Ayn zamanda "ve" balac ile birlikte modern olan dnmsel modernlik de bir belirsizlik zerine kuruluyordu. Risk var, risk olduunda da teknolojik bir yaklam yok Beck'in. Zaten riskin olduu yerde zneler -Beck'in anlatt anlamdaki toplumsal yapda zneler aras ilikilerde diyalog mmkn deil. Belirsizlik meselesi, 80'li yllarda Beck'in sylemi olduu risk toplumunda ilk defa ortaya kan birey deil. 20. yzyl sanat, Dada, Futurizm avangard hareketi, de ayn deneysellik ve belirsizlik zerine kurulu, akkanlk zerine kurulu; bilimsel adan da bu byledir. Kuantum fiziinin en belirgin

esi belirsizliktir. Dolaysyla teolojik bir yaklam yok Beck'in ama belirsizlii risk toplumuna balamas ancak sosyolojik olarak sylenebilecek bir eydir. Kandisky'den yola kp, Sartrelarla devam eden bir sosyolojiyi srdrmek, beraberinde riskle belirsizlii balamaya yeterli olmuyor, eksik kalyor. nk ulus devlet snrlarn aan bir ekolojik katastrof nereye gidecei, kimin tarafndan nerede kontrol altna alnaca belli olmayan bir durum. Dolaysyla belirsizlik tayor iinde. Modernite dnmsel olduu zaman Beck orada sanki daha bilinli bir modernlie yaklamdan bahsediyor ama, ayn ekilde aydnlanmay ele alacak ne kadar tatmin edici olaca tartmaya ak.

ASL

6 Aralk 1999 eck'in modernleme ile alakal olarak ele alm olduu sanayi toplumunun aydnlanma ile alakas direkt olarak kurulmasa bile aydnlanmay ikili bir srete ele aldn gsteriyor. Biri sanayi modernliine ayrlan bir aydnlanma biimi; br ise adna refleksif veya dnmsel dedii ikinci bir aydnlanma biimi. Aydnlanmann iinden bir geliim izgisi, Beck'in modernite meselesinde ele ald gibi, ayn ekilde aydnlanmay yeni batan ele alan bir tavr ortaya kartyor. Bu tavr da biraz refleksif modemite ile alakal, yani ekoloji ile ulus devlet sonras dinamiklerle ilgili. Aydnlanma ve entelektellerin konumu sanayi toplumunda ve ncesinde nasl geliti diye bakarsak ve Bat Avrupa'dan bahsediyorsak eer; orada Fransa'daki bir rnekten yola kacaz. 17. yzyldaki bu rnekten yola karak, modernlik ve post-modernlik tartmalarnda sk sk adndan bahsedilen bir Avrupa ii tartmadan sz edeceiz. Bu tartma Fransa'da, ngiltere'de ve talya'da 17. yzylda ele alman bir tartmadr; "eskiler ve yeniler" tar-tmasdr bu. Antikler ve modernler tartmas ve modern szc burada sanayi toplumu ncesinde ele alman bir kavram olarak kyor karmza ki Beck'in "basit modern" olarak adlandrm olduu modernlik bu noktada Beck'in kavramsal-latrmas iinde gndeme geliyor. Fakat ilerleme zerine kurulu bir gr meselesi Beck'in snrlarn izmi olduu kav-ramsallatrmann dnda kalan bir yapy ortaya koyuyor. Antikler (eskiler)-modernler (yeniler) tartmas ayn zamanda baka bir kurumun ortaya kmasyla ilgili. Bu kurum da bir eit aydnlanma dnemi iindeki entelektellerin tavryla direkt ilgili gibi duruyor. nk bahsedilen kurum ve tartmann yapld yer Fransz Akademisi ve 17. yzyln ikinci yarsna doru (1634-1635) gelirken Kardinal Richelieu tarafndan kurulan bu kurum hl Fransa'da varlm srdryor. Edebiyatlarn, yazarlarn vs. konumalarn yaynlayan bu kurum hl ayn geleneksel -modern bir kurum olmasna ra-

men- geleneksel bir tavrla ele alnr. nk gnmzde bile 17. yzyl kyafetleriyle trenler yaplmaktadr. Bu tartmann en nemli elerinden biri, geride kalan gemite duran kltrle, gelmekte olan kltr arasndaki tercih meselesidir. Yani bir grup akademisyen Grek ve Roma Antik kltr rerine dnmenin gerekliliinden bahsederken, bunun karsnda baka bir grup bunlarn eskidiinden, an deitiinden, deien a iinde de edebiyatlarn, airlerin vs. nemli eserler vermi olduu bir edebiyat biimini ortaya kartmak durumunda olduklarndan bahsetmektedirler. Bir yandan eskiler savunuluyor, dier yandan dnemin insanlar ve onlarn gelecekteki konumu tartlyor. Burada ikili bir dinamik szkonusu. Biri Fransz Akademi-si'nin kendi i yaps ve iktidarla ilikisi zerine -kraliyet ilikisi, Kardinal Richelieu ile alakas- dier yandan da yazarlarn kendilerine olan olaanst gvenleri sayesinde o eserlerin, Antik dnemin eserleriyle edeer saylmasn beraberinde getiriyor ve yeniler kendi eserlerini o denli gl buluyorlar ki Platon'la, iero ile edeer olduklarna dair bir iddia ortaya atyorlar. Bu da eski/yeni tartmasn alevlendiriyor. Burada bir yandan aydnlanmay ve moderniteyi oluturacak hatta gnmze kadar gelen bir kavram nem kazanyor. Bu kavram aslnda zaten Yahudi-Hristiyan dncesi iinde oluan bir kavram ama modemler ve antikler tartmasnda daha ok gndeme geliyor: lerleme kavram (terakki kavram). Bunu modernler ileri sryorlar. Modernlere gre dnya ilerleme zerine kurulmutur ve bu yzden de gemiteki eserler gemie aittir. Ama artk yeni eserler "yeni" mant zerinden kurulmaldr ve daha iyidir. nk ilerleyen ey (terakki eden ey) bir evvelkine gre onu aar. Burada gryoruz ki, bir yandan Hegel ile kar karyayz, Bat dncesinin ya da Bat metafiziinin amalarla ilerleyen bir mant, onun uzantlar Marx ve Marksistler. Bir de sanayi toplumu mant var ilerleme zerine kurulu. Beck'in bahsetmi olduu bir terakki meselesinin sanayi toplumu tarafndan gelenekselliin arkada braklmasyla alakal olduunu biliyoruz. Bu anlamda da ilerle-

_5_

me en temel kavramlardan biri olarak karmza kyor. Bu bakmdan hem aydnlanma dncesi hem Bat pozitivizminin tartmas ok temel tartmalardan birisidir. Bu tartmay Fransa'da iki tane nemli ahsiyet srdryor, iki air srdryor. Bunlardan birisi Perrault, br ise Boileau'dur. Bunlar Fransz Akademisi iinde bu ikili tartmay balatan iki nemli kiidir. kisi de iyi air, eserleri hl Fransz edebiyat tarihi iinde okutulan kiiler. Ve bu tartma iinde hem Fransz Akademisinin kuruluu ve onun iktidarla alakas hem de gerici ve ilerici kavramlarnn siyasi anlam zerine bu tartma nem tayor. Bunlar Fransz Akademisi iinde bu tartmay balattklarnda Akademinin kuruluunda nemli bir yazar ve iktidar ilikisi var. Bu da uradan geliyor: Modernleen bir Fransa var ve Paris 13. Louis dneminde balayan ve 14. Louis dneminde iyice merkeziliin nem kazand srada edebiyatlarn toplanma merkezi haline gelmeye balyor. Ve burada Paris'in konumu kendisini talya ile kyaslayan bir grngy ortaya karyor. nk daha nce talyan Akademisi ve onun dili olan (Romann dili olan ve zellikle Vatikan'n dili olan) Latin dili edebiyat dili olarak tm Avrupa entelektellerinin diliydi. Kim edebi ya da felsefi bir metin yazacaksa Ltince olarak yazmakta zorunlu hissediyordu. Bu Latince metinleri Avrupal entelekteller, hatta krallar bile okuyorlard. Latince bir st dil halinde geliiyor ve entelekteller kendi aralarndaki tartmalar bu st dil sayesinde gerekletiriyorlard. Bunu aklamak iin u rnei verebiliriz; eczanelerden aldmz ila prospektslerinde bir dil vardr, onu kimse kolay anlayamaz, isimlerin neredeyse hepsi Latincedir, bunu ancak tpla alakal olanlar veya oradan buradan bir ekilde Latince'ye aina olanlar anlayabilir. Edebiyat metinleri de ayn ekilde bir st dili oluturur ve bu st dil de entelektellerin dili olarak grnmektedir. Richelieu, bu merkezilemeye balayan merkantilist bir iktisad savunmakta olan Fransz teritorial devletin kuruluu srasnda 20. yzyla kadar srecek olan bir darbeyi gerekleti_52_

rir. Darbe diyorum nk darbenin Franszca kelimesi "devlet darbesi"dir. Bir devlet darbesi gerekleir. nk etrafnda (1600'l yllarn ilk yarsnda) edebiyatlar toplamaya balyor. Kendisi de edebiyat meraklsdr ve bunlarla bir entelektel g oluturmaya alyor. Yani Gramsci olsayd buna "hegemonya" derdi. Bir hegemonya oluturmaya alyor ve bu hegemonya sayesinde hem Fransa'y hem de Fransz dilini uluslararas evrensel bir dil haline getirecek kurulu kurmaya alyor. Bu da Fransz Akademisi'dir. Burada nemli bir yardm szkonusu, kendi kendine gelen bir yardm: Descartes. Descartes yine 17. yzyl iinde 'Yntem zerine Sylem" kitabn yaynlad zaman, bunu felsefeciler ya da edebiyatlar okusun diye deil, Fransz halk okusun diye yazyor ve Franszca olarak yaynlyor. Bylece ilk defa olarak edebi ve felsefi deeri olan bir metin Franszca olarak yaynlanm oluyor. Bu btn bir felsefe dilinin Franszcaya kaymasn salayacaktr. Ona cevap verenler de Franszca yazmaya balayacaklardr. rnein Leibniz, daha sonra Descartes eletirisi yaparken Franszca'y kullanmaya balyor, Alman olmasna ramen. Bu bakmdan Richelieu'nun yapt bu hareket art Descartes'n Franszca yazm olduu "Yntem zerine Sylem"* metni, Avrupa iinde Latin dili egemenliine son verip yerine Fransz dili egemenliini n plana karyor. Bylece modernlerle eskiler arasnda temel bir fark olumaya balyor. nk eskilerin dili Grek ve roma dili olan Latince ve btn Rnesans bildiimiz gibi eski Grek metinlerinin yeni batan tercmesi, Latince yani kilisenin dili tarafndan gerekletiriliyor. O anlamda dilin evrensel anlamda -dini anlamda- evrensel bir dil olan Latince'den Franszca'ya gemesi bir modernite olarak kyor karmza. Tpk reform srasnda ncil'in Almanca'ya evrilmesi gibi. Buna benzer bir hareket olarak reform hareketi var, ancak bu reform dinde deil dildedir. O bakmdan ilerleme fikriyle Fransz evrenselciliinin direkt alakas ortaya km oluyor. Yani sonuta insan haklar bildirgesi yaynland zaRene Descartes, Yntem zerine Sylem, ev.: Aziz Yardml, deal996.

^an (ihtL f1^) knun Franszca olmas Fransa adna Sonrasl !a %etrt,e, y^ manda evrensel olmas dilin evrenselli-jN kiVe ^n^Plnlalr bir ey var ortada. Yani, bildirge, Hnat:yor' vo^^'n Fransz dilinde yazld iin Fransz Hna JeSllse? %a bu dil evrensel bir dil olarak kabul ryor^e seslenmi olarak ifade ediliyor: Herke-o> nerl^|ajiara. Bou bouna btll 18 . 19 y^da ^\,, , ?, U / lH' hukuk dili Franszca kalmyor ve yine '%na OL lllklle!^11 entelektelleri Franszca renip Fran-Jzdilindeymn tv^}yazip5 mektuplamalar evrensel dili kul-%or ki bu da modern bir ey ve sanayi u srasnda Richelieu bir yandan etra-yazarlar, edebiyatlar toplarken, ayn /h e ba mu klmaya alyor. Ama bir ke, } 16. yzyldan kalma bir Fransz gelene-^ Zenginlikler Analizf nin yazan- onun ? iindeki her trl lonca belirli bir ser-u^k o serbestlik sayesinde iktisadi olarak ~ M( v H '-J^^&n koruyarak uluslararas alanda vAvmpa pJe t>agJ ede %bete iktidardan bamsz olarak kl. ^1MC" 1/ , bilsin diye byle bir gelenek var. Ve bu *!.. i, hareK^ l onca kummu iin geerli Franszca'da ^, r tU^/', beden anlamnda, ya da birlik anlammher C" i </t\ ^ { emirlerini direkt olarak kralndan ^di , alI ,^^ iakla ykmldr. Mesela iplikiyse ^lanm Vllysa pamuku loncas gibi. Bu lonca siskendi sert>estlikl pan ^/ erini edinmek zorunnsaniy%z ^^^5^ kurarken kendine ve :e lar "' A ak Akademiyi kurmak istiyor. Fakat kurui p tiik okrak orgtlenmiler Dolaysy ia . -"" '^ 1 . , *//' ^ e loncann oluum kanunlarna gre ^serbesij ^^y^ Ve bu serbesti de aydnlarn veya ente-^nd klerini serbeste syleme haklarn-^ r gelenektir, kraliyet bahesindeki bir U bouna deildir, yani Aydnlanma

dncesinin salonlar ve Aydnlanma dnrleri, daha sonra 20. yzyl entelektelleri hatta yakn zamana kadar 1970'lere kadar Fransa'dan ve Fransa'daki serbestiden kmad. Bask tabii olacak ya iktidar hereyi serbest brakyor deil ama bir gelenek olarak serbest brakma ounluunu hissediyor. Mesela Fransa'da Richelieu serbest brakma meselesinde Akade-mi'nin topraklarna girmiyor, idaresine karmyor. Girip onlar dinleyip unu yapm, bunu yapn demiyor. Bir eyler dikte etmiyor. Ama tabii, kulislerle, daha sonraki konumalarla vs. herhalde iktidarn klasik mekanizmas olarak, bir iktidar oluturan kulisleri yapmaya devam ediyordur. Bir rnek olarak; Atina'nn dna srlen bir edebiyat bir daha oralara gelemiyor. Baz rnekler var ama o rneklere gre de en azndan tamamen bunlarn serbest olduklarn sylemek mmkn deil. Tpk Cezayir Sava'nda 1950'li yllarda Fransz entelektellerinin yine iktidar tarafndan tam manasyla "temizlenmesi" gibi. Yani iktidarlar bir gelenei srdryorlar ama ayn zamanda iktidarn geleneini de srdryorlar. kili bir iktidar gelenei var orada. Serbest brakmak ayn zamanda da kontrol etmek. Ama serbest brakmak meselesi burada nemli bir kap gibi, eik gibi duruyor. nk o gelenekten yola karak aydnlanma gelenei de bu serbestlii ortaya kartacak. Biliyorsunuz belki Aydnlanma entelektelleri aristokratlarn salonlarndan da destekleniyorlar. Fransz Akademisi'ne dnersek, ayn ekilde bu lonca serbestisi sayesinde kendilerinin bir bamszl var. Madem ki Fransz dili evrensel, Latinceden farkl olarak ortaya kyor, o halde modernlii savunan Richelieu ve 14. Louis -Gne Kral-bu modernliin iktidarn belirleyen kiiler olarak ortaya kyorlar. Bir yerde daha sonra kullanlacak olan kavramn onlar iin kullanlmas uygun gibi duruyor ki bu kavram; "aydnlanm despot" kavramdr. Yani ileriye dnk, terakkici, aydnlanma yanls ama, ayn zamanda tepeden inmeci, karar merkezden veren bir gelenek bu. Bu noktada iktidarn ikili bir dinamiinden szederken unu sylemek mmkn: iktidarlar hem bir despot gelenei srdryorlar, hem de aydnlanm

SNaya lk a r t v o r la r - Yani serbest bir merkezi ka -S ri ' a ma nCC Serbest braklan, sonra denetlenen hir rn1Sne uyg^nsa serbestlii kendi iktidar iin kulla-^ ">zi kr^Hyet modeli elesini lduk a l bir kyor ortaya. 14. Louis de rh<VnI? 9 ^ ekiIde daha neml Cer d1 Franszca kullanyor. Bura-' v , a vebu olarak kullamh-Y ler h ** 14' ^ous Fransasmm dili ise, edebiyatlar, fel- K> kullanyorsa, yava yava baka bir alana daha f l T ^ llsenin * ullanm olduu dilden uzaklamaya ba- V k^ ulal maya balan yor. Zaten bir st dil hnn!? llan ' halkm yalnzca dinsel dualarda kulland ama Dunun tesinde kullanlmayan bir dil Latince. Dier yanarkenT bir dil Ol f y ile ve PapaIlk kurumu ile FianS1ZCa kendi evre nselliini ortaya !?%

hesaplayor veortaya 1701 14 LouS; Tann &al Va Gf ' - kan


modernli-

k hkmd

ar bu

hem H kavramlaryla birletiriyor. Hem ilerici edebiyat- itidir V krid bl z % S ken ama aslnda despot bir mer-mfnet bir 2* bunU C PerraUt le BoiIeau asndaki tart-T Permu t kilde g stenyor -Ikisi d e sz dern; m dern Ve kraldan yana ve krala syleme hakkna sa-'Jdzvo> methi- uvor n5 iirIer yaZiyr Ve rIerini Fransz Akademisin- ka ^ m O f? a ma i k t i d a r d a n y a "a. Byle bir pa- h vet B. karya ka lmyOr ' Der yanda karsndaki ede-nl Amakral leau ^ nCl ?* kSayihyor ' ^ nk ikilerdenya-Hk Birada ik ka ^ meSaf ' alan ' hatta ona kar ^ $* bir darla m afe k ymak a1Slndan modern ile a kii-k sndaki ndei efgdyOr GeneIde modern insa "" fark e d ilericil^ n d ama modern olduu ve modern olbir evrmC UgU' deVrmd Oduu lde de M- bit IS olutUran kler ldu u sz S konusu iken; bu-%Tumla kar~1 kariya kalyruz: Gerici olan, kra- bahsettiimiz iktidar klasik anlamda bir ikti n deVlet ve onun hkmeden hkmeti veya

Snin bylf bI gem tuhaf bir ekilde Wzi ilerici-

2 ^

nla-

kral, parlamentosu vs. Burada iktidarn siyasi iktidar politikas eletiriliyor. Bununla birlikte btn bir Avrupa edebiyat, Avrupa dncesi ve Avrupa iktisadi ilikileri belirleniyor. Latince yerine, uluslararas hukuk Franszca olacaktr ve Fransa merkezli bir Avrupa dnyas teekkl edecektir. Bylece eski-yeni tartmas iinde iktidara kar tavr almyor. ktidar kraln kendisi; tavr alanlar ise antik anlamda edebiyatn srmesini savunanlardr, gemii savunanlardr. ktidara kar lonca sisteminin bir serbestisi olma gelenei var ve Richelieu egemenlii altna almak istiyor Akademiyi ama, byle bir gelenek yok Fransa'da. Bu tartma balamnda modern olan merkezi krallk. 14. Louis zamannda 17. yzyldaki ilericilik-gericilik meselesi zaten varolan krallk zerinden kuruluyor. Merkezi kralln savunmu olduu kltr politikasnn karsna kanlar gericiler (Antikleri savunanlar). Burada baka bir rnek verirsek; ayn mant grebiliriz: Nerede bir ilericilik szkonusu, bu muhalefet ille de ilericiler tarafndan yaplmayabiliyor. Mesela Nikaragua'daki 1979 sonrasnda Sandinistalar iktidar ele geirdikleri zaman, muhalefettekiler, saclar, Somozist idi. Muhalefetin her zaman ilerici ve mo-dernlerce gerekletirileceinin bir mantyd. lerici kavramnn ille de ileriye dnk bir muhalefeti, bir yenilii, iktidar-dl gerektirmediini gsteren bir rnekle kar karyayz. Yani iktidarn istedii ey eer modernlik ise modern oluyor ve muhalefettekiler de gemi deerleri savunanlardan oluuyor. Bazen iktidarlar tam tersi de olabilir. 1980'lerde Thatcher muhafazakar gelenekleri savundu ve iktidardayd. Burada hep kafamzdaki pozitivizm bizi ekillendiriyor, cumhuriyetler ve demokrasiler birlikte ele alnrlar; laiklik yine ayn ekilde ilericilik demektir. Bunun karsnda gericiler vardr... gibi ok ematik bir ayrm tamamen Ulrich Beck'in sylemi olduu sanayi modernizmine benzeyen bir ikileme ve "ve, ve" zerinden kurulu. Ama her ey "ve, ve" zerinden direkt olarak kurulmu deil. Ama modern zaman Bat metafiziinden yola kan "ya o, ya o" zerinden kurulu bir mant da yok deil. Burada da aslnda "ya ilerici, ya gerici" zerinden dnlyor,
_57_

ya antikler, ya mode^.^ Ama burada ok temel bir siyasi ayrm var, o ayrm da ^j zerinden kaynaklanan bir ayrm; Fra nszca'nn yerlem^ ura1 i y or. Modern ve Antik Ediimiz ey; 1) Her modernite yeniyi olutururken, yem h^p siyasi olarak siyasi yeniyi de getirir mant ki bu 19. ve 2fj yzy pozitivizminin ortaya kartm lU u r mantlk ? ^. > 17. yUZyla baktmzda karmza kmKultre i P olit k k d l i k

msralarna inanp a gemiin Ak^defflisini unutabir misiniz? diyor Boi-leau. Akademi, eskide^ bamda Platon ve adna Mzler deni- d o k u z k A^d

? ^. . yUZyla baktmzda karmza km y: n! Kultrei. Polit*kaya muhalif olmak modernlikten veya altikhkten (ilericilikte^ veya gericilikten) gemiyor. Genelde l9 . ve 20. yzyl manta iktidar ve devletler kapitalist devler olduundan dol^ y ona kar1 olan muhalefet de hep sol-dan ve aydnlardan, marjinaierden gelebilir gzkmesine ramen, aslnda her zan Xan bu geerli deildir. Burada nemli ola bir rnek daha var Fransz dili ile birlikte loncalardaki serbestleme gelenei ie' birlikte aslnda belki de Aydnlanma gelenei ortaya atlyo^ Maliyet kendi iinde kendi muhalefeti hazrlyor. nk ^ u ede biyatlar Fransz Akademisi iin bir devlet kurumu ve bu kurum lonca gibi iliyor; lonca gibi serbest ve serbest old^ u iin de yazar savunduu eyi rahata syleyebiliyor, kar t^taf da dinliyor buniL Bu bir gelenektir. Trkiye de eksik olan ^ ir geenektir bu. Tanzimat'tan itibaren bir Batllamann it}deki aydnlanma konumuna bakarsak, Osmanlda srgne gnderiyorlar, sz syleme imkanlar kstlanyor fikirlerini r^paratorluk smrian dahilinde dile getir-me imkanlar kstlanp p^^ di er tarafta Boileau savundu-U dnceyi btn F^ansaya kar1 syleyebiliyor ve kraliyeti d6 eletirebiliyor bu b^^^ Ve C. Perrault'un ^ ^ i n i n sembolleri. Daha sonra da bunu Roma, sonra da italya da alm ve onann bu sembolne kar diline kar, yeni bir s^ mbolik ortaya tartlyor, entelektel lerindokuz klz sembolii; bu d^ kraliyet Fransa's iinde ve 14. Loulen sembolleri. Daha muhale in iktidarda oldu^ sraarda salonlarda geliiyor sonra da bunu is>n fet. Aristokratlarn sal^j^^ mz ik dinleniyor, edebi eserler okunuyor ve yava siyasete dair yeni fikirler ortaya

kmaya balyor. rnein kuvvetleraras ayrmlardan bahse-dilebiliyor. Herey kraln elinde iken, Montesquieu bir ayrmdan bahsediyor, farkl alanlar olmasndan, merkezi grn paralanmas gereinden szediyor; herey in bir elden yneti-lemeyeceini sylyor. Rousseau da ayn ekilde klar yapabiliyor. Voltaire de tamamen entelektel salonlardan kan bir aydm ve onlarla yllarca mektuplayor. Her seferinde kendi piyeslerinin oynanmasn salyor. Bu piyeslerinde de savunduu mesele, ngiltere'de grm olduu ayr bir parlamenter sistemin olmas. Fransz Akademisi bu anlamda bir aydnlanmann ncln yapyor diyebiliriz. nk entelekteller, yazarlar her zaman kilise, aristokratlar ve krallarla ili dl olmular. Ama burada daha nceki Ortaa entelektelleri veya talyan Rnesans aydnlar karsnda ilk defa halkn anlad dilden yazan bir yazar topluluu ortaya kyor. Bu ok nemli bir fark. nk daha nce ancak sekinlerin anlayabilecei dilde yazan aydnlar ilk defa halkn okuyabilecei dileme yazyorlar.
_58_

Fransz devriminin znesi halk; Fransz dili ile alakal. Fransz nsan Haklan Bildirgesi ile Franszca konuan halk ile aydnlar arasnda bir iliki kurulmu oluyor. Edebiyatta da bu bakmdan ok siyasi bir i yapyorlar. Richelieu o bakmdan 14. Louis ile birlikte kendi dnemlerinin itibarn salyorlar ama ayn za manda iten ie de kraliyetin kuyusu kazlmaya balanyor. Bu anlamda modernler ve Antikler tartmas modernite anlamnda ele alnyor. nk modern ve post - modern tartmalar da aym ekilde gidiyor ve muhafazakarlar ad altndaki baz post-modernist gr sahibi sanatlar veya edebiyatlar, gemiin arkeolojisiyle mouernite eletirisini gerekletiriyorlar ve post-modern kavramnn iindeki en temel szcklerden biri olan eklektizm, burada sanata ynelik bir eklektizm szkonusu. Resimde bu ok belirgin bir ekilde kendini gsteriyor. Post-modern ressamlar 80'li yllarda Poussin'nin resmine benzer resimler yapyorlar, Poussin'nin resmine benzeyen resimler ayn zamanda Ajkadia ile ilgili. Arkadia Eski Grek Roma ve talyan geleneindeki Akademinin semboldr. Do-

o Akademi hem

.ister

itayan>

ister

B eaU Ve Perrault

m^ bir e *n e.eti-

27 Aralk 1999

S2

odernlik balamnda Beck gibi modernlii hem eletirel olarak ele alan; hem de modernliin daha tesine gitmekte direnen bir filozofun yaklamm, M. Foucault'yu ele alacaz. Foucault'nun hem genel metinlerine bir bak zellikle de zne, znellik ve Descartes modern zneye kar gelitirmi olduu znellik, bireyselleme boyutunu ele aldmzda, burada Foucault'nun dier yapsalclk sonras dnrlerde olduu gibi kendine zg bir terminoloji gelitirmi olduunu gryoruz. Bu modern zne olarak insann bir yandan Dele-uze ve Guattari'de olduu gibi makinasalln dndrrken, Foucault'da beden zerine odaklanan iktidar ve onun oluumlar belli bir teknoloji zerinden gerekleiyor, yani bedenin kendi kendini denetim altna almas ve bu kendi kendini denetim altna almasndan ortaya kan bir beden teknolojisi hem bedenin neye maruz kaldn; nelere direnebildiini, nelere kar direnme imkann elinden alndn bize gsteriyor. Bu znenin dnen, ruhu dndren ve zihinsel bir ekilde varln ortaya koymaktan ok direkt, en maddi haliyle bedeninin kendisi zerindeki teknolojiyi meydana getiriyor. Bu teknoloji ikence denetleme mekanizmalar, emir-komuta zincirleri, okullardaki bedenin eitilmesi sreci gibi denetim mekanizmalarnn aslnda ocuklar daha sonraki hayatlarna doru bir altrma olduu ve retmenin de dzen szckleriyle bedensel oluumu nasl desteklediini gsterir. Bu bakmdan da szel olan, sylemsel olan, maddi olan gibi durmamasna ramen, aslnda en maddi olanla btnleiyor, u an yapmakta olduumuz bu anlatlanlar yazya geirme sreci de zihinsel deil, bedensel bir eitim sistemidir. Futbolcularn eitilmesinde olduu gibi, ocuklar da kalemle, katla, el ile bu eitim sistemi iinde bedensel bir kontrol mekanizmas iinde tutuluyor.

_fi_

Bedensel bir arzu, bedensel bir istekle znenin zne olma halinde hem kendi kendini znelliin dna itmesi, hem de znellik ile znellik-d arasnda, bedenin onlara kar vermi olduu reaksiyonlar ve etkilere kar bedenin yapt bir takm tepkiler, bedenin doal oluumlar iindedir. zne de kendi kendisini o anlamda bir kendilik teknolojisi ile kendi ve ben arasndaki ayrm gibi anlatmak daha uygun dmekte. Burada benlik teknolojisi yerine kendiliin teknolojisi demek daha doru, nk "benlik" znenin kendi kendine olan bilinciyle alakal bir sre, "kendilik" ise maruz kalan bedenlerle alakal bir ey. Foucault'nun "kendilik" veya "benlik" zerine sorunlarna ilikin sunumu; Benlik teknolojisi benliin yaygn ekilde evrilmi -kurmak dediimiz zaman ina etmekten, yoktan var etmekten bahsediyoruz- kendi kendinin teknolojisi ile varolan bedenin zerine kendini kontrol etmek, denetlemeye uramak ve denetlettirmek birlikte ele almyor. Burada beden genetik ve ontolojik olarak mevcut. nsan doutan itibaren ben olmuyor; egosuna doutan sahip deildir. Lacan'nm ayna evresinde ocuk kendini aynada olan imgesinden varediyor, orada nce "ben" yoktur, nce "sen" var ve "sen" sayesinde kendine bakarak "sen" diyor, kendini "sen" diye adlandryor. Daha sonra benlie sahip olmaya balyor, ben tekinden geiyor -teki de ben'im aslnda-. Ben bedenin varolduktan eitimden sonra 6-8 aylk olduktan itibaren aynada hem cinselliini, hem kendiliini, kendi egosunu n plana karmaya baladktan sonra ben'i kurmaya balyor. Ben, sonuta bireyin dndakiler tarafndan kuruluyor, kolektif bir kurulu sreci szkonu-sudur burada. Bu nedenle "ben"in kurulmas, insann kendi kendisini kurmas demek deil, bakalar tarafndan ve kendi tarafndan varln kurmaya balamas ve kendinin bir "ego"sunun olduunun farkna varmaya balamas. Ama bu farkna varmak da hep "tekf'nden geen bir farkna varmadr

ve bu bakmdan da bir teknolojidir bu.* nsann kendisi, kutsal kitaplarda tanrnn imgesi insann kendisi tanrdan gemektedir. nsann yokoluu meselesi de bununla alakaldr. nsanln tarihinde, Grek toplumunda yalnzca "varolma" fiili mevcut, bunun iin felsefe Yunan'dan balatlyor. Bu fiil dier uygarlklarda olmayan bir szck. Ama bu varolmak, mevcudiyet, insann insan olarak varolmasndan deil, insann bir varlk olarak varolmasnda oluuyor. Heidegger buna "arada olan varlk" diyor. Varlk sonuta insann kendisi olmaktan baka, hayvanlarn da, bitkilerin de ve her trl mahlukatn da adlandrlmasdr. Bir varlk dediimiz noktada, insan, hayvan, mahluk, hatta hayaletler de aklmza gelebilir. Bu bakmdan belki de insann kendisi, kendi kendisini kurmaya alrken, gkteki n hayaleti gibi kendini ortaya kartyor. Bu bakmdan da insan varl aslnda klasik ada ortaya kan bir sre. Kelimeler ve eyler'de Foucault'nun gsterdii ey budur. Klasik ada ortaya kp; modern dnemde varolmaya balayan bir ey insann dillendirilmesi, humanizma; insani olan, beeri olan dil-lendirildii zaman bir epistemik geerlilii olmaya balyor, paradigmatik bir geerlilii olmaya balyor. Bir dneme ait bir ey ve onun iin Nietzsche'den, 19. yzyl sonundan beri insan denilen varln lmnden bahsediliyor, nk insann bilekesi deimeye balyor burada artk; tanryla birleen insan, gemi uygarlklar ve Bat Hristiyan geleneinde Mslman, Yahudi toplumlarnn oluturduu insan figrlerinin her biri tanrnn imgesi veya hayaleti. Ne zaman ki bilimsel devrim dnyann bir gezegen olduunu, gne sistemini ve antropolojik insan figrn ortaya kartyor; belki de Foucault tarafndan Kant'n antropolojisiyle birlikte ele almyor. 1700'l yllara ve oradan itibaren de 18. ve 19. yzyllara "insan a" ad veriliyor, nk insan artk orada tanrya ihtiyac olmayan bir varlktr, zerklemeye balayan bir varlktr.
Lacan'm 1946'daki makalesi bunun zerinedir ("ayna evresi"). Makale ilk olarak 1938'de Encyclopedie Franoisede, yaymlanmtr.

imti

lan, evsiz-barkszlar hepsi ortak bir mekanda olabiliyorlard. Bunlarn ayr ayr terapiye ihtiyalar olduunu gzlemliyor ve onlar insan olarak ele almak gerektiine iaret ediyor. nk bir adan insann dnyas, insann dnemi balyor, Kant'n antropolojisinde olduu gibi. Burada biri Foucault'nun mik-ro-iktidar kavramyla ilikili, dieri de daha ok Rnesans sonras aydnlanma ve akln delilikle olan ilikisine rnek olarak mikro-iktidar artrabilecek bir rnek. Foucault, Deliliin Tarihinde ktlesel yapsnn ve deerlerinin simgeletii kck bir dnyadr dknler evi. Burjuvazi hastalar hi kullanmamakla birlikte, onlar dlamak iin kulland yntemlerle sistemini salamlatran ve sistemin btnsel ileyiine katkda bulunan politik durumu ortaya koymakta ve bu analizi gerekletirmektedir. Burjuvazi gerei iktidarla ilgilenir. Daha nceden belirtildii gibi akl hastanesinin her iki ilk biiminde yeni birisi - aslnda bu yeni kii kendisinde baba, yarg, uzman vb. geleneksel kiilikleri de toplad. Tarihsel olarak akl hastanesinde byle bir doktor figrnn nemi bir hayli stratejiktir. nk akl hastanesi burjuva toplumunun devasa yaplarnn ve deerlerinin simgelendii bir tr mikro cosmosu oluturan bir yapya sahiptir. Burada Foucault akl hastanesindeki hekimin ileviyle, makro iktidar gndermesi yapyor. O. Tekeliolu Descartes balants yaparak "Descartes'de delilik deneyimini dnmeyen bir zne gibi tanmlar ve iyi bilinen bir antikite nosyonunu izleyerek, insanolunun znde dnen bir yaratk olduunu iddia eder. Dolaysyla delilik, dncenin olduu bir durumu temsil eder. Bununla birlikte Descartes'a gre ussal dncenin saf biimi olan us delilik durumunu dlar: "Bir insann hasta olmas olanakldr, ama dncelerin asla". Bu noktada yle bir rasyonalite var ki, Descartes'a gre, onun dnda birey olarak hastalk vardr, ama akln hasta olmas olas deildir. Muhafazakarlarn, Ortodokslarn, ecinsellii bir vaka gibi ortaya koymas, czamllarn nceki toplumsal alandan dlanmalar szkonusu. Deliler bir anlamda czamllarn yerini alyor. Yani daha ncesinde bedensel bir ayrm var, czamllarn ok be_6fi_

lirgin farklar var insan fizyolojisinden, bu nedenle czamllar dlanyor. Daha sonra deliler ayn ekilde kapatlmaya maruz kalyor. Klasik a ncesinde Foucault'nun gsterdii gibi, insann kendine dnk sorunlar daha ok ontolojinin teleolojik gn-dermeleriyle ilgili. Ayn dnemlerde -Foucault da bunlar gsteriyor- znenin kendisine ait sorunlarn ontoloji dna kmasnn izlerini bulabiliyoruz. rnein Hristiyanlkta "gnah kartma ve itiraf pratikleri. Foucault'nun "Benlik Teknolojileri" metni Platon'nun Sokrates-Alkibiades diyaloguna dayanyor ve iki temel fragman var; "kendini bilmek" ve "kendine dikkat etmek." Foucault'nun almas boyunca gsterdii ey modern bilimle birlikte, "kendine dikkat etmek"ten "kendini bilmeye" doru giden bir evrilme szkonusu. Antik metinlerde grlen "kendine dikkat etme" yerini modern bilimle birlikte "kendini bilmek"e brakyor. "Bilen zne" ya da epistemolojiyi dndmzde bunun mantksz olmadn grebiliriz. Foucault'nun grne gre insan tzsel bir varlk deildir. Bu anlamda sylemler ve epistemeler birer tarihsellik toplam ya da kuramlarn tarihsellikleri olarak insan znn soykt olarak anlalabilir. Benlik teknolojisinden bir alntyla baladmzda Foucault 4 teknoloji ve 4 egemenlik tipi olarak; Teknoloji nesneleri retmemize, dntrmemize ve kullanmamza imkan veren retim teknolojileri, aretleri, deerleri, simgeleri ya da anlam kullanmam za imkan veren iaret sistemleri teknolojileri, Bireylerin hareket tarzn belirleyen ve onlarn bireylik lerini belirleyen ve zneyi nesneletiren iktidar teknolojileri, Bireylerin kendi bedenleri ve ruhlar, dnceleri, hare ket tarzlar ve varolu biimleri zerinde, kendi imkanlar ya da bakalarnn yardmyla bir dizi operasyon yapmalar ve bylece belli bir mutluluk, armmlk, bilgelik, lmszlk ha line ulamak zere kendilerini dntrmelerini salayan benlik teknolojileri.

/.I

yani ben> t'cla bizleri en ok ilgilendiren 3. ve 4. teknolojiler, sizm'in ^ Ve iktidar teknolojileridir. Burada bir de Mark-zeririe *%n zerine kurulu alan: Gstergebilim, iaretler Marksi^kselen teknoloji dneminin iki ana beeri bilimi; zerine !\ ekonomik verileri ve gstergebilimin iaretler loji tat^ Si u hali ondan sonraki beden zerine olan tekno-dara becf^amiy^a siyaset bilimi. Marksizm'in ekonomisi, ikti-lim ve 4 Ver zerindeki teknoloji kuran siyaset, gsterge bi-Dnethj' ^vut da psikanaliz, ryalar ve insanlarn endieleri. ? 4 bei bal disiPlmi burada sz konusu olan. 3 ve 4 e ^ ilikiyi y netseu ^ olarak ifade ederken, Foucault nabilif 5k degiIlcie yine bir mikr-iktidar kavramyla akla-grseler vivCault bu drt teknolojinin nadiren ayr ayr ilev ini $v^ het birinin belirli bir egemenlik tipinde btrileti-ucault'^Vebiliriz diyor. "Kendini bilmek" anlam olarak Fo-ton'u n o* bir ziie arkeolojisi olarak adlandrlabilir ve Pla-mu gck^krates-Alkibiades diyalogunu kullanarak bu dn-aras^j ^ivoX- "Kendini bilmek" ve "kendine dikkat etmek" anlatty \i a yrm Platon diyaloglar zerinden aarken yle tn iartMu- "Kendine dikkat etmek daha ok bir yaam sana-S 0Ste rrrS ediyo r- Ben'e ynelik zen, tz olarak ruha zen yi kenSSk deil, etkinlie ynelmektir. Kendine dikkat etme-iaret V\e ilgilenmek olarak kodluyor ve bu yaama sanatn dst^^vyor. Kendine dikkat etmek dsturu kendini bilmek kat k ^Xu ine auTuyr- ^utun bunlarn yansra kendine dik-nin teJ^t\rnde yaz yazmak da nem tayordu. Dikkat etme-dan teC^l zel uklerinden biri, kiinin kendi hakknda sonra-t ^ ar okumas gereken notlar almasn, risaleler ve mek-n Vazinasn ve kiinin ihtiyac olan gerekleri yeniden tes'i^ Hvrak zere defter tutmasn gerektiriyordu. Sokra-Tanp, Mektuplar bu z altrmann bir rneini oluturur, insa^ ^^r gnce tutann, kendini gznn nnden ayrmayan lar)^ ^Hduuna iaret ediyor (Yaadm Gibi, Dergah Yaynni zerine"de kendine dikkatin Hristiyan ilecilii- mutuladn sylyor Foucault ve Georgias'n
JBfl_

Foiica

dnyadan ve evlilikten vazgeme; bedenin temizlii, lmszle kavuma gibi Hristiyanl ayrtran pratikler neriyor ve burada kendinden vazgeme szkonusudur. Ancak "kendine dikkat etme"de -Tanpnar'da ve Platon diyalogunda olmad ekliyle, Georgias'ta kendinden vazgemek szkonusuy-du. Foucault'nun yapt ey, antik gelenek ile Hristiyan gelenei arasndaki ikilii, benliin farkl biimlerini alarak ortaya koymak ve burada Hristiyan ilecilii ile Hristiyanln "kendini bilme"sindeki kendinden vazgeii gstermektir. Antik kltrdeki "kendine dikkat etme"de de aksine kendinden vazgememek, kendini oluturarak pratiklere ynelmek szkonu-su ve bu yzden bugn yaama sanat, yaama estetii vs. sze-dilmekte. Foucault, iki mirastan szederken "biz kendimize dikkat etme"yi bir ahlakszlk olarak, tm muhtemel sapknlklardan ka arac olarak grmeye daha ok eilimliyiz. Selamet koulunun "kendinden vazgeme"ye bal olduu Hristiyan ahlak geleneinin mimardr. Kendinden vazgeiin yolu da paradoksal bir biimde "kendini bilmek"tir. Kendine dikkat etmekle kendini bilmek arasndaki izgi budur. nsann kendini bilmesi gerekiyor, nk kendinden vazgemesi gerekiyor bu noktada. Ama "kendine dikkat etmek" de kendini bilmeye dnk bir zen szkonusu deil; aksine oluturmaya dnk bir pratik var. Bunun yansra dsal bir yasaya adaletin temeli olarak sayg gsteren bir laik gelenei de miras alr. Bu durumda kii ahlakn temeli olarak benliine nasl sayg duyabilir? Bizler kabul edilebilir davrann kurallarn bakalaryla olan ilikilerde arayan toplumsal ahlakn varisleriyiz. 16. yzyldan bu yana yerleik ahlaka ynelik eletiriler, benliin tannmas ve bilinmesinin nemi adna yrtlyor. Bu nedenle kendine dikkat etmek ahlakla badatrlabilir bir ilke olmaktan ok, kendini etkinlik iinde grmekle ilintileridir ilebilir. "Kendini bil" ilkesi "kendine dikkat et" ilkesini glgede brakt. nk bir ilecilik ahlak olan ahlakmz benliin kiinin red-debilecei bir ey olduu konusunda srar eder. kinci neden Descartes'tan Husserl'e dein kuramsal felsefede benlik bilgi-

JB9_

sinin, yani dnen znenin bilgi kuramnda gittike artan nem kazanmasdr. Foucault'nun Seneca'dan alntsnda "gerekletirebildiim ahlaksal ilerleme konusunda lmn szne inanacam, kendimi kendimin yargc yapacam ve erdemi dudaklarmda m yoksa yreimde mi yaattm bileceim gn bekliyorum" (M. Foucault, Ders zetlen, YKY, ev. Selahattin Hilav). Erdem yrekle ve szle yrek arasnda bir bilinmezlik arasnda duruyor ve sylemsel mi yoksa ben'e ait bir ey mi olduu konusunda phesi var Seneca'nn. Rousseau tiraflar'da "kendimi srekli biimde aa dkme ihtiyac duyuyorum. Kaytsz artsz bir biimde itiraf etmek zere, yreimi her an dudaklarma gtryorum" der. Seneca'da yrek ve dudaklar iki ayr sylemi artryordu bize; Rousseau dudaklarn yreine dkyordu. Grek felsefesi kendini bilmek meselesi, tm slam dncesi de aslnda bu metinlerin evirisinden ortaya kyor. Trkiye'nin yakn tarihine ilikin pek ok rnek vermek olas. Bunun, ynetsellik mekanizmasnn ikili ilikiler biimiyle ele almak olas. Deindiimiz Foucault'nun iktidar ve benlik teknolojileri zerinde bunu ynetselliinin ikili mekanizmas olarak dnebiliriz. Burada hem iktidarn benlikleri kurmas, hem de iktidar benliklerin kendisinin kurmas, ya da kendi kendisini kurmas konusunda oluturucu olmas, eitim kurumlar rneinde sekiz yllk eitim tartmalar srecinde, ocuklarn bilinlerinim olutuu devre olarak 10-13 yalar aras olduu dncesinden hareketle, bu srecin mutlaka irticai tehlikeye kar eitilmelerini elde tutma gereine ilikin yaklamlarn ortaya konulmas. Bu noktada ocuun sosyalizasyon srecinin, sylemlere angaje edilmesi. Kamu hayatndan szeder-ken, kamu sal, kamu hijyeninin salanmas vs. buradan 50'li yllarda Trkiye'de adab muaeret dernekleri dernekleri gibi oluumlar szkonusu. Bu derneklerin yapt ey de geleneksel deerlerimizi kaybetmeyelim ama dier yandan da modernlemeye devam edelim. Bunu rnek kent vatanda olmak vs. Vapurlarda afileri sergilenen "iyi vatanda olun" rnekleri

gibi. Ve burada Foucault dolaysyla modern devletin btnletirerek kurma stratejisi ve bu anlamda da modern devletin nasl giriken bir yap olduunu gsteriyor. Burada devletin ya da devletin kurumlarnn yapt ey darda brakmamak, olabildiince btnletirmek, iktidarn yeni teknolojisini oluturmakta. Bu nedenle benlik teknolojileri aslnda iktidar teknolojilerinden ok daha geerli ve hesapl eylerdir. nk btnlemeye yani znenin sylem ierisine net olarak kendisini konumlamasna o sylemle btnlemesine yolaan eylerdir. Bir baka rnei lkedeki muhalif hareketlerden verebilmek mmkn; "Susma, sustuka sra sana gelecek" slogan da aslnda tam anlamyla muhalif hareketle -Trkiye'de birey zneye dair tartmalarn yaand dnemler- znenin kendisine bir muhalefet teknolojisini iermesini istiyor; susmamasnn kendisinin isel sreleri tarafndan motive edilmi bir kurgu olmas gerektiine iaret ediyor. Foucault nasl bir zne neriyor? Foucault'nun rasyonel akln kurulmasyla ilgilendiini belirtmitik ve bu kurulmann biimleriyle ilgilendiini belirt-mitibvBu noktada tbbn normal ve patoloji ayrmlarn; akln kendisinin kendinin teki olarak delilii icat etmesini vs. zetle, Foucault'nun gstermeye alt eyin tzsel olarak insann, belki de evrensel olarak insann olanakszlyd. Foucault'nun izdii drt teknolojiden bahsetmitik. Bunun iin de Foucault'nun kulland Platon diyaloglarnda Sokra-tes ile Alkibiades diyalogunu kullanmt. Burada iki temel ilke karmza kmaktayd. "Kendini bilmek" ve "kendine dikkat etmek". Foucault bu iki ilke zerinden modern bilimin yani modern epistemolojinin ve onun pratiklerinin nasl bir "ku-rulma"ya uradn gstermeye alyor ve bundan da "kendine dikkat etme" ilkesinin "kendini bilme"ye evrilmesi olarak szediyordu. Daha nce kendine dikkat etme, kendini bilmeyi de ierirken, daha sonrasnda kendine dikkat etme, kendini bilme tarafndan alta almyordu ve ortadan kayboluyordu. Bu ikisi arasndaki deiimi modernlik iin kendini bilme ilkesi insan bilimleriyle yaknlatryor ve bu "kendilik iin" karln, modernlik iinde, modern epistemolojisinde buluyordu.

j i n d u r . ^ ^ a n n e n z o r ^ ^ ^ c e l m e k t e o l a n k i i eyin b u old uunu biliriz. Hem ae sdu

, **** vazgeie f^^an pratii ballig101 'aret ediyor. Daha sonra, y olumaya
d aha so nta yasik dnem ve burada^ oz a s l Mlaoma, Rnesans, Aydnlanm atlas.

son S " *\endim m6 klerle balyor, 0tiyor,Vl,rm^n\^ ncende, b^ura

bilmenin Hristiyan ^
? Ve bunun

bir^znellikw.^ v a r o . * 137.^i, a** m, ta, f <^%odernlik iinde "ken1 1


l" ' '? konusuna girmeden nce, m
amaya

y e ni

*** ilkesinin birey %$& b d a


tyle y eritildiini
akacaz. e l
bif

Fouca_

rnei

metnin

inde eldiini amaya a k metnin Uk iddiaS1 vasltasyla g^ rmeye ^^^^Unayanlrn Ortakl, ^ da var de Alphons,, Lingis ' in Ortak BreytenOUy /AVfntl YaV ^ kitabndaki temalar aslna* ^C ise, bu sorubl . ^^4a eF F^^^C ise,cemaaf ve "birey" bu bu soru" r e y^ l l l k ^ ne ne r dj gnu ^" ^ " c e maaf ve " bi r ey"rd? bu c abii /"kamus^ olaIl " ve "zel" olan ya da c aabiir las, Bk d ne nerjg olaIl ve y a l a a n. naa Sl lll ^ b i l i r iriz; ? ^ * Z^ las , B cemaat lk"zel S ^ bili z; ? Li^. babnda buna b b ^ ^ lc&BM ortak bir k ^ r0 eg, ^ernformasyonuny si arasnda bif rnei degerle ylen ola^ e ortaklaa bir e

4odern

^^ZV^l, "^

degerlend ^r

sayda b ve

yle

ortaklaa ^ bir eyler_ ma e ^ eyi olanlar ke . kalar. Herkes y^ dnlr genellikle. ^ rm lmekte olanlara

olm he rkes

ll ^fl& Heidegge,
Yalnz

zorunluUgu

krde .

^ ^

deil;

len cfl ennds ^ e ^i ardlna k^^ giden ve artk yapafilerin Va nlfld a son a n a kadar katoay s ^^ k ca k hi b lr yi kalmadnda da onun yan bir du_

orunda ^unu yreiyle *?***& Jpflmas gereken

annemiz, babamz ya da sevdiimiz olduunu, hayatmz birlikte geirdiimiz biri olduu iin deil, yan yatakta ya da yan odada tek bana len kii zamanda kalabilir. Sadece bireysel ahlakn kritik noktas mdr insanlar ister hastanelerde olsun, ister kpr altlarnda tek balarna lmeye terkeden; bir toplumun kendisini kkten yktn dnmeye baladm....". Burada, byk oranda ayn tr bir "yaltma"y grmek mmkn. Ayn zamanda cemaatin ilevinin tanmlanmas asndan modernlik projesi olarak cemiyetleri gryoruz. kinci rnek de yine Lingis'in kitabndan Bat akl ya da rasyonel ak-j| m kurulmas ve bunun gndelik pratiiyle ilgili bir rnek: "Bat'nm bilim dedii ey gzlemlerinin birikimi deil; aklayc sistemlerdir. Husserl, bilim ve felsefeyi douran rasyonel iradeyi bir neden sunma iradesi olarak tanmlamtr. Nedenler dncenin rndrler. Rasyonel bilgi de kendini yabanc glerin eylemlerinin bireyle zerinde brakt izlerin toplam olarak deil de; bir ina almas olarak sunar. Burada ina hem rasyonel bilimin kuruluu asndan, hem de znenin kendisini kurmas asndan szkonusudur." Heisenberg'den yapt alntda; "Heisenberg rasyonel bilim diye yazmtr; kendisinde, btn temel paracklarn zelliklerinin ve her trl maddenin davranlarnn karlaca tek bir denklem yazmaya dayanr". Rasyonel bilim, evrensel-letirilmi yasalar, hem ahlak iin hem znenin kurulmas iin, znenin evrensellii iin ortaya konan evrensellik diyebileceimiz ey, rasyonel bilimin kurulmas. Pratikle ilgili bir baka rnek: "Neden sunma iradesi, belli bir sylem pratiinin karakteristik zelliidir. Antik Yunan'm ticaretle geinen kentlerine gelen yabanclar Yunanllara sorarlar: Bunu neden byle yapyorsunuz? nsan gruplarnn kendi farkllklarn izip gelitirdii her toplumda bunun cevab u olmutur ve olmaktadr: Bunu byle yapmay bize babalarmz rettii iin; bunun byle olmasn tanrlarmz buyurduu iin. Yunanllar babas bu babalardan, tanrs bu tanrlardan olmayan yabancnn kabul edebilecei, akl banda

w S
o-1
-t
p

S M S 5' . 1
S* S o 3 .1

g- ~g |r. - b o s w ^"S g. 3 F'S =

P CT*

" 1 1 o 5^
. ^j fN^ h-t ^. H^

lliltll- iflr?i-fh-^ tm*


P* 9/
^:

a S S.

&9T.

o o

5-v-<

o P P -g. % g-1
o-

;? i B-| t % i * ||5 i l ilili; 6t; s 2*.


^
3
3

r. &. z. s 3 r S- s; o-^ & e- f-S a E & 5r


?. & - ^P

o N

^ P 9*. S

'3 p
ct> O- < />

>-*

(D p, *fl a p

o P a o o o *I ; P o a
S o S ^3
P

cSc s*. 3 ?r^ p ~ w R" - ^ - ^- -j >- r\- ^r -4


rt W P O **. M.

- - ^
n ftot P

-^ * -

;iptl
<ro

3 -i

" 4 i . >

n
M M

a o

IHI? t?

<<j r^

yorum" yerine; "dnlyor" veya "yaplyor" ntr, tekil alan kullanm olduu hep dikkat eken bir ey. F. Keskin'in makalesinde belirtmi olduu gibi, aslnda tam da Kant'daki modern zne fikriyle, kendini bilme arzusu duyan bir znenin etikas veya etosu yaama biimi burada birbiriyle kesiiyormu gibi duruyor ve o anlamda da etik'in kendisi, kendi kendinin koyduu yasalardan geen bir tay ortaya kartyor. Yani insan kendini akn kanunlara deil ama kendi kendinin koymu olduu, kendi yasalarn, kendi bana ve kendi zerklii iinde ortaya koymas sayesinde, kendi yaamndan bir sanat eseri karmaya imkan bulacaktr diyor ki, bu rnek Sokrates ile Alkibiades rnei olarak Cinselliin Ta-rihi'nde ele alnyor. Burada tam da post-modernite iinde Amerikallarn ele alm olduu Foucault'nun ne kadar modern terimler iinde dnm olduunu grebiliriz. Btn bu meseleler, Deleuze, Derrida, Foucault'nun post-modern okumasnn Amerikallar tarafndan veya onlarn buradaki yansmalar tarafndan ne kadar yanl okumalar olduunu gsteren rnekler bu cmleler. Tekil dnce, modern bir dncedir, post-modern dnce deildir. Post-modern dnemin iinde olabilir belki ama, bakt yer modern dncenin daha tesine gitmiyor. yle bir eletiri gelebilirdi: Kant'n da Foucault da olduu gibi "kendiliinden hareket ederek ahlak temellendirdii sylenebilir. nk Foucault'nun nerdii ey de kendilik teknolojisidir. Ama burada ok temel bir fark var, o da Kant kendilikten, kendinden hareket ederek evrensele doru giderken, Foucault iin kendi olsa olsa tekillik pratiinden baka bir ey olmuyor. Birincisi, zne teorisi deil, znenin kendi kendinden bir sanat eseri karmas; bir bireysellik veya znellik ortaya atmas. zne baka bir ey nk. kincisi tekil denilen ey evrenselin kart deil, evrensel ile genel arasnda, ikisini birden kapsayan bir alan. Hem evrenseli hem de geneli karlyor, yani hem bir'i, hem de ou kapsayan bir okluk alan. Bu bakmdan da partikler olan, bir'e ait olan bir ey deil tekil; tekil bir oulluk gstergesi ayn zamanda. Ama
JZfi_

evrenselin de genelin de tmn kapsamayan, ikisinin arasndaki bir alan tekil alan; enderliklerin olduu bir yer. yle bir nesnellik ki bu kendilik nesnesinden bahsediyor kendisi zerine hakikati sylerken bakalarnn hakikatiyle de ilgilenmeden edememitir. Kendi varln dnme sokan bir nesne olmutur. Kant ahlak kendi znesini de dolama sokarak onu dierlerinin hakikati olarak yani rasyonel akln hakikati olarak da dolama sokabilmitir byk oranda. Evrensellik de byle bir eydir aslnda. Herkesin kabul etmi olduu varsaymndan yola karak evrensel oluyor birey. Objektiflii olduu inancm tayan bir dnce evrensellik. Ama evrensel olan, herkesin ayn eyi dnmesini, dnebilme imkann ortaya koyamyor. Bu bir zorlama biiminde ortaya kyor. Bir akl zerinden ve o akim neden-sonu ilikilerine dayanarak aydnlanma zne teorisine gre akl ra-tio'yu kartyor. Asl kkeni Descartes, sahip olabilecei ve zerinde hakimiyet kurabilecei, bunun iin de akln kullanabilecei bir zne-nesne ilikisi. Ve bu zne-nesne ilikisinden de evrensel bir zne ortaya karmak gerekecek, nk evrensel zne de btn znelerin hepsinin karsnda farkl farkl nesneleri ele alabilecei ve hepsini de ayr ayr ekilde ele alabilecei bir zne alan olarak kyor karmza. Yani her zne ayn eyi dnmeli; ayn ekilde kendine nesne olarak ayn eyalar ortaya kartabilmeli. ki ayn eyi dnen zne arasndaki iliki farkl farkl dnen znelerin ilikisi olacaktr burada. Kle ve efendi diyalektiini dndmzde, iki znenin ayn anda ayn eyi dnmesi mmkn deildir. Dolaysyla Descartes'm evrensel znesi veya Kant'n evrensel znesi veya evrensel znenin zerinden kurulu evrensel srekli bar temas ne kadar mmkn? kincisi ise, aydnlanmann kendi projesinin iindeki tarihi geliimine baktmzda aydnlanma Kant'a gre eer toyluk halinde k, erginlik hale ge-ise burada demektir ki ergin olmayan birok insan o aydnlanmaya sahip olamayacak. Dolaysyla bir sorun kacaktr ortaya; ya aydnlanmay aydnlanmayanlara gtrecekler -anlayacak, aydnlanabilecek- veya aydnlanmay anlayamayacak.

Bu noktada anlamas iin ona basknn yaplmas szkonusu olacak. Dolaysyla bir tahakkm, iktidar meselesiyle kar karya kalmyor. Evrensellik de byle bir ey. Descartes'n zne teorisi byk oranda "dnyorum yleyse varm". Foucault'nun yapt dnyor olmak ve var olmak arasndaki ilikiyi kesmek. Foucault'nun sorusu: "Evrensel olann ne olduuna ilikin olarak, dnmekte olduumuz mu, varolmak m, yoksa dnmek varolmak m?" Bu Heideg-ger'in sorusu aslnda."Daha dnmeye balamadmz bilerek dnmeye balamak". Dnmeye baladmz zaman, biz dnmediimizi anlayabiliyorsak, o zaman zaten dnen bir zneyle, dndn anlamayan znenin ayrmyla kar karya kalacaz. Yani zne paralanacaktr orada; biri dndn bilen, dndn syleyen zne, br ise daha dnmeye baladn dnemeyen zne. Dnmeye baladn dnemeyen zneyle, dnd zaman dndn syleyen zne, iki ayr zne olarak kyor karmza. Biri dndn biliyor, br daha dnmediini biliyor. Foucault'nun "yaltlmla" veya "kapatlma"ya kar sunduu bir alternatif olup olmadna baktmzda, "zne ve k-tidar"dan bir alnt: Foucault; "kendimizi hem devletten hem de devlete zg bireyselletirme trnden zgr klmak, yeni znellik biimleri gelitirmek. Burada buna yeni bir znellik dediimiz noktada bu biimin olaslk olmasn nasl salayabiliriz diye sorabiliriz. 1997 ylnda yaynlanan Toplum ve Bilim dergisindeki makalesinde Ferda Keskin, "znenin nominalist bir indirgemesini yapmak, bunu kendimizin tarihselletirilmi bir ontolojisi olarak kullanabilmek" olarak zetliyor. 18. yzyl sonunda Kant bir Alman gazetesinde "Aydnlanma Denen ey Nedir?" balyla ksa bir yaz yaynlad. Bu yazya o dnemde gnmze de grece nem gzyle bakld. Bu yazy ilgin ve artc buluyorum. nk ilk kez bir filozof sadece bilginin sistemini ya da metafizik temellerini deil; tarihsel bir olay, gncel ada bir olay incelemeyi felsefi bir dev olarak nermitir.

1784'de ortaya att bu soruya Kant, u an olup biten nedir? Bize ne olmaktadr? Bu dnya iinde bulunduumuz bu devir, imdi iinde yaadmz an nedir? gibi sorular sormak istemitir. Baka bir ifadeyle soru uydu: "Aydnlanma olarak, aydnlanmann bir tan olarak biz kimiz?" Bunu Descartes'n znesiyle karlatralm: Ben kimim, biricik fakat evrensel ve tarih d bir zne olarak ben kimim? Descartes, btn insanlar tm mekanlar ve tm zamanlar adna sz almaktadr. Descartes'n sorusu iin Foucault'nun eletirisinin tarihselletiril-memi bir ontoloji olduunu syleyebiliriz. Fakat Kant baka bir ey sorar: "tarihin belirli bir annda bulunan bizler kimiz?" Felsefenin bu zelliinin giderek daha ok nem kazandn dnyorum. Hegel, Nietzsche rnei Felsefenin dier grmn yani evrensel felsefe ortadan kalkmamtr. Ancak iinde yaadmz dnyay eletirel bir biimde zmlemek giderek en byk felsefi dev haline geliyor. En byk felsefi sorun, yaadmz dnemdir. u belirli anda olduumuz ey. Bu gn asl hedef ne olduumuzu kefetmek deil, burada kendini bilmek deil, olduumuz eyi reddetmektir. Modern iktidara ait yaplar uyguladklar ezamanl genelletirme ve btn-clletirmede siyasi bir nitelik tayan bu ifte zorlamadan kurtulmak iin olabileceimiz eyi dlemeli ve ina etmeliyiz. *** Sonu olarak gnmzn etik sorunu, kendimizi hem devletten hem ona bal bireyselletirme eklinden kurtarmaktr. Bir ka yzyl nce dayatlan bu tr bir bireysellik yeni znellik biimlerini oluturmutur. Bireyin Foucault'da ortaya kmas hapishane modelinde beliriyor; hcre sistemiyle birey kyor ortaya. O bakmdan devlet tarafndan ortaya kartlan bir-bir denetim altnda tutulacak olan bir bireyle, Fouca ult'nun bahsetmi olduu devletten ve onun iktidar teknolojilerinden serbestlii olan, zgrlemi olan bireyselleme ayr eylerdir. Orhan Tekeliolu tarihselletirilmi ontoloji dedii nominal indirgemesiyle, Orhan Tekeliolu teorik benlik veya teorik z-

ne diye bir kavramsallatrma kullanyor. O halde teorik kendiliin amac, iktidar ilikilerine tabi klnm ve yeni bir znellik reten, u anki bilgilere meydan okumaktr. Bunun anlam ok aktr; teorik zne iktidar rejiminin yapsal haritas karmak ve znelliinin bastrlm ve baml klnm bilgileri adna, bilgi hiyerarisini yeniden ina etmek zorundadr. Fouca-ult'nun metninde olabileceimiz eyi dlemek ve ina etmek vard, burada da baka bir bilgi hiyerarisini ina etmekten s-zediyor O. Tekeliolu ve olabileceimiz eyi dlemek ve onu ina etmek Foucault'nun yeni znellik bilimleri olarak dledii bu olsa gerek. Kendini hem iktidarn teknolojilerinden, hem de kendilik teknolojilerinden kurtarm bir kii.

10 Ocak 2000 ant ahlakndan bahsederken, koulsuz buyruk, koullu buyruk olarak ikiye ayrdn sylemitik. Kendilik teknolojisi olarak zerinde durduumuz ise koulsuz buyruktu. Foucault'da yeni znellik biimlerinin olup olmad yantn verirken de Foucault'nun iki nemli kavram: znenin no-minalist indirgemesi ve kendimizin tarihselletirilmi ontolojisi kavramlar. Bu sorunun sorulmasnn yle bir anlam var; Kant'n metni boyunca gndermede bulunduu bir dnem var, bu dnem de Byk Friedrich dnemi olarak biliniyor. Prusya prensi olan Friedrich'in adn alan bu dnem ayn zamanda Aydnlanma dnemi olarak da biliniyor. Bu nedenle birok kiiye Aydnlanmann ne olduuna ilikin bir soru soruluyor dergide. Kant'n verdii yant da bu alanda hem kendi zgrlk kavramndan ne anlad yani Kant ahlaknda zgrlk kavramnn yerinin ne olduunu anlamay ieriyor; hem de zgrlk kavramn kitleyle, kamu zgrlyle ilikilendire-rek kuruyor. Kamusal olarak zel olan ilikisini gstermeye alyor Kant. Foucault buna "Kant, insanolunun olgun olmama durumundan kurtulmas iin gerekli olan iki kouldan bahseder. Bu koullar da ilkin ruhsal ve kurumsal, etik ve politiktir." Bir bireye, zneye ikin olan alan etik; kamusal olana ilikin alan ise politik alan. Metin boyunca, insann kendi suuyla dm olduu bir "ergin olmama durumundan" bahsediyor Kant. Bu ergin olmay durumunu ise insann, kendi akln bir bakasnn klavuzluuna bavurmadan kullanamaynda buluyor. Ama metnin devamnda syledii gibi, aslnda insanlar bu ergin olmay durumundan pek de rahatsz deiller. Foucault da ayn soruna deiniyor. Hem insanlar bu ergin olmay durumunun farknda deiller, ya da farkndalar ve bundan ok fazla rahatsz deiller, hem de ergin olmay durumundan kmak istiyorlar. Kant bunu yle aklyor: "nsanlar dogmalar ve izilmi kurallarla yaamaya ylesine altlar ki onlar iin bir bakasnn

JB_

JBJL

nerisiyle yaamak o kadar kolay ve rahat ki artk kendi akllarn kullanarak eylemde bulunmak gibi bir arzuya sahip deiller". Baka bir ilke kyor karmza, o da "kendi suu olan ergin olmay" durumu ve buna kar olarak; "bilmek ve tanmak yrekliliini gstermektir. Kii, "kimse" demek ayn zamanda. Bat dillerinde "person" kii demektir. O anlamda ntr bir zne kyor karmza; ne olduu belli olmayan, kim olduu belli olmayan bir kii. Kiinin kendisi "kimse" demektir (Bkz, Ali Akay, Michel Fouca-ult'da ktidar ve. Direnme Odaklar, Balam Yay.; "zne olmadan kii olmak" diye nitelendirdiimiz yaklam). Bandan beri syleyegeldiimiz ekliyle Foucault eit ontoloji ortaya kartyordu: ktidar, bilgi ve kendilik. zne ve ktidar metninden yaptmz alntda Foucault, iktidarn ontolojisi olarak "kendilik" ile ilikisini koruyordu, devletle veya iktidar teknolojileriyle ve o onun kendilik zerindeki teknolojisiyle uramaktan bahsediyordu. Orhan Tekeliolu bilgi hiyerarisiyle, yeni bir bilgi hiyerarisi yaratmakla dier varolan kurmakla ilgili bir sreci iaret ediyor. Ontoloji olarak bilginin kendini bize gsteriyordu. Burada kendiliin tarihselletirilmi ontolojisiyle znenin soyk-tn anlayabiliriz. Tekeliolu'nun metafor olarak kulland Foucault'nun almalar, bizim kendimiz zerinde kendilik teknolojilerini kurmamzda ve bizim yeni znelsellikler yaratmamzda nasl yararl olabilir? Tekeliolu da bu soruyu soruyor ve cevab bir meteior olarak "alet anta"sm kullanmakla zdeleiyor. "Alet antas", Foucault temel bir ey sylemiyor, Foucault'nun syledii srekli syledii baka bir ey var "tek bir bilgi ve durumlara gre deiiyor; bu yzden biz onu sabit rasyonel olarak kullanamayz ama bu bir alet antas olabilir. Alet antas diye szn ettii Foucault'nun tarihselletirilmi ontoloji dedii ey ya da znenin nominalist indirgemesi dedii ey, tarttmz tekil dnceye yaklatrlarak ortaya ko-yulabilecek bir ey.

"Alet kutusu" bir metafor ve 1972'de Deleuze ve Foucault'nun aydnlar zerine yapm olduklar konumalardan L'Arc dergisinden kalan bir metafor. Bir dnrn, yazarn, filozofun vs. syledii veya yazd, yapt eser, nerme, fikir vs. bunu olduu gibi alp, her balamda kullanlmas deil; tam da tarihselletirildii anlamda, belirli balamlarda farkl farkl anlamlar ierecek olan yorumlar sayesinde, fikirleri veya dncelerin kullanlmasn ngren bir dnce biimi olarak kyor karmza alet kutusu. Aratrma yapan veya bir konu zerinde alan kiinin oradan veya buradan dnceyi veya ekilleri vs. almakla aslnda ykml hale geliyorlar. Yani her balamda genelgeer fikirleri ortaya koymak deil; rnein her zaman iin bir snf mcadelesi zerine dnmek deil, ama balamna gre sorununa gre sonu vermesini ortaya karmak veya sorunun onunla alakas olmadn dnmek gibi bir yeni dnce ekillenmesi konfigrasyonu olarak kyor karmza. Daha nce aydnlarn yapm olduu ezen-ezilenin olduu dnyann siyasal, konjonktrel dzenlerinde genelgeer sylemler retmek, byk teoriler retmek yerine, entelektellerin durumuna karar verecei ve tarihsel balam inceledikten sonra teorik yansmalarn ortaya koyabilecei bir dnce eklini nermesi bakmndan nemli. Burada evrensel teoriler deil, evrensel ve her balamda kullanlmas imkan olan teoriler deil; tersine baz balamlarda kullanlabilecek ama baz balamlarda bir kenara braklacak olan teoriler kyor karmza. Ve onu bulmak da tarihsel ontoloji dedii yeni inceleme konusunun p anki tarihsel durumuma gre analiz etmenin ve teoriyi de buna gre kullanmann imkanlarn sunan farkl bir dnce tarz. Bu bakmdan da evrensel bir dnce tarzyla kendini ayryor. Ama bu evren-, selliin reddi anlamna da gelmiyor. Tekeliolu'nun kitabna yazdm nszn son paragrafnda belirttiim gibi; "kendi kendine duyulan endie, kiiyi birey gibi modern kapatc pratiklere esir etmeksizin, zne gibi btncl ve kurgusal deerlere maruz brakmakszn ileyen bir tecrbedir. Bu da bir tekillik pratiidir. zne deil, olay ol-

maktan geer, bu baka bir deyile olu-izgisidir." (Orhan Te-keliolu, Michel Foucault ve Sosyolojisi, Balam Yaynlar) Foucault'nun Deleuzc bir okuma ekli oluyor ama belirtildii gibi olu balamlara alan gittii yolu kendisi bulan biraz da tecrbe olarak, gz kapal olarak alan bir dnceyi kartyor. Olay olmak dedii her ann kendi dnm pratii iinde bir kk olay olarak ortaya kmas, yani her trl bireyin kendi yaantsna ait olup, ayn zamanda kendi yaantsnn sorunlarn ortak platformda ortak mekanda dierleriyle g ilikisi halinde ortaya karttnda olay zerinden kurulu bir znellik kacaktr karmza; her zne kendi znelliini belirli balamlarda farkl farkl ortaya koyabilecektir. Ayn olay iki farkl durumla anlatnda, farkl farkl anlatml durumla kar karya kalmas ki; o iki ayr znellik biimi. Foucault'daki znellik, yani tarihsel balama ait znellik, hatta Deleuzec okuma olarak bakarsak; her an kendinde farkllk tayan bir momenti oluturuyor ki bu aslnda He-gel'den de ok ayr bir dnce deil gibi. Hegel'in "olu"uyla, tarihsel perspektifi ile Deleuze'n "olu"u arasnda benzerlikler mevcut. Ama tek fark; Hegel'in nihai bir hedefi var, Dele-uze'deki "oluu"nun byle bir hedefi yok, nereye gittii belli deil. Ama momentler olarak ok benziyor.

17 Ocak 2000
Kant'm ne srm olduu bu nerme ok nemli bir ey. nsan eer kendi beenisini, kendi seeneini, kendi isteini kendi kendine syleyebiliyorsa, aydnlanma vardr. Bakasnn etkisinde kullanyorsa aydnlanma ortadan kalkyor bu noktada. Trkiye'de aydnlanma zerine yaplan bir sr laf, yaz vs. pop kltr iinde btn Bat btnlemi kapitalist toplumlar iin geerli olan bir sre ama burada daha youn bir ekilde bu yaanyor ve o anlamda da zel tv'ler, zel kanallar, zel radyolar vs. birok program bu balam iinde Kant'm bu sorusunun hl gncellii olduunu dnmek yerinde aslnda. nk genelde bu "konuan Trkiye","dnen Trkiye" vs. eklindeki laflarda (nk laf syleniyor baka bir ey deil) bu birine dayanmak ihtiyac, birine yaslanmak ihtiyac temel gibi gzkyor. Medya, sorduklar sorular, bilenler uzmanlar vs. ve arkasndan da insanlar konuuyor. Burada gzken ey insanlarn kendi kendilerine, kendi isteklerine gre, kendi beenilerine gre konuamadklar. Btn yaplan konumalar hep klieler veya birine gndermelerle devam ediyor. Kimse kendi dncesini "ben byle dnyorum" diyen bir zne", "person" gibi gzkmyor. O bakmdan da bu modern, post-modern tartmalar hatta belki de postmodern kresel ve post kresel sonras bir dnemdeki Trkiye veya dnya iinde Kant'n "Aydnlanma Nedir?" metni; btn bir aydnlanma problematiinin dnda, ayr bir nem tayor gibi gzkyor. nk eer aydnlanma sadece teleoloji, ileriyi dnmek, devrim ve gelecek nedir gibi sorular deil de, "u anda konuan insan kendi kendine bakasnn etkisinde kalmadan nasl konuuyor" sorusuysa eer, orada aydnlanma -belki- nem kazanmaya balyor. Aydnlanmann kurumlarnn eletirisi aydnlanma eletirisini beraberinde getiriyorsa ki bu btn yapsalclk sonras ve post modernizm iin geerli olan bir ey, Kant'm sorduu soru bu modernite eletirisi ve aydnlanma eletirisi iin geerli de-

il. ok modern soru "toyluk sonras, ergenlik ncesi" minr olmaktan kp, majr plan insan nasl karar verecek? kinci soru: Kai'n sorusu yine beraberinde bir majrite sorusunu soruyor; ounluk yahut ergin olma hali ve ergin olma hali dnda kalan insanlar bu aydnlanma iine girmiyorlar -16 veya 18 yandan kk minr olmak; akli yetkinlie ulamam iman yetkisi yok, hrsz, sulu vs.- o bakmdan Aydnlanma ikinci bir problematiin zerine oturuyor ki o aslnda Aydnlanmann sekin taraf olarak gzkebilir- nk orada ancak minrlkten kanlar, yani rtne erenler sz syleme hakkna ve dnme hakknda sahipler. Kant'm sorusu bize pek uymuyor.. Ama dier yandan minr iler yapmak; rtne erimemi gibi gzken ilerle uramak ki btn bir modern edebiyat ve resim bunun zerine kuruldu- Kafka, Picasso, empresyonistler, 19. yzyln ikinci yarsndan itibaren sanat mi-nrlkle urat, minrlj arad. Primitivizmi ortaya kartmaya alt ve Bat tarihinin erikin, erien, yksee doru kan teleolojik yapsnn dna kmaya alt. Oradan baktmzda Kant'm bu "Aydnlanma Nedir?" sorusunun ok byk problemleri kacaktr karmza. Medya iinde konumlanan programlar veya onun izleyicisi veya konuanlar arasnda genelde bir uzmanlar ounluu hakim gibi gzkmekte. Eer aydnlanma, minrlkten kmak, ergin olmaksa, bir de imza meselesi var, "ben buyum, imzam atyorum, erginim ben". nsann ergin hale gelmesi, minrlkten kmas, imza atmasyla alakal bir sre. Hukuki olarak imza atma yetkisine sahip olmak, ehliyeti olabilir, banka hesab aabilir, bankadan para ekebilir, kimsenin bamls olmadan, anne-baba bamls olmadan. Aydnlanma olmas iin imza gerekiyor ve btn bir hukuk tarihi, sanat tarihi, isim ve imza zerine dnyor. Tm 20. yzyl bunun zerine oturur. Fakat bu mzikte en byk darbeyi alyor. Resimde, romanda, kitapta hep yazar var, ismi de var yazarn. Ama bu 80 sonras Bat'da ortaya kan tek-no-elektronik mzik, ilgin bir oluum ortaya kartmaya ba-

lad: mzisyenler kendi isimlerini saklamaya baladlar. DJ'ler ortaya kmaya balad ve bunlar imza atmaya balad. Ve DJ imzas altnda kimin mzii mix ediliyor, kimin edilmiyor, hukuki olarak ortadan kalkt. Bu enteresan durumu Plastik sanatlarda da grmek mmkn. Ortak yaplan almalarda isimler var ama kimin neyi yapt belli deil. Tm bu durumlarda Kant'm sorusu minrlkten kma hali dnda, yeni bir oluum var. Bu oluuma Kant cevap veremiyor. Ama dier yandan popler kltre baktmzda da uzmanlar ve halk meselesi minr halin dna kmak zere kurulu bir tavr deil. Minrlkte kalm bir tavr ve bu kamu alannda, zel alann siyasi gcn gsteremiyor. Siyasi gcn nerede gsterebiliyor? Bir tek sivil toplum kurumlarnda, sivil toplum kurumlar da homojen olmayan ve kolektif bir imzann atlabildi-i gruplardr. Bireyin kendi kendine kendi rtn ispatlad bir ortamn dndaki oluumlar. Bireyselleme diyebileceimiz birinin kendi adna bir laf sylemesiyle, bir partinin, sendikann veya bir sivil toplum rgtlerinden birinin ortak bildirisi zerinden konumak, kolektif bir gr savunmak ayr eylerdir. Kant'm bahsettii, kolektif olmayan bireyler kendi kendinin erginlik yani rtn ispatlayan insan durumunu ortaya kartmak hali. Burada bir kmaz, bir paradoks var. kmazlardan biri: "minrlkten kmak doru mu?" Belki bu soru yanl bir sorudur, ama siyasi olarak baktmzda, etik olarak, plastik olarak baktmzda sorular ayr ayr sorulmaya balanyor. Evrensel, genelgeer bir aydnlanma sorusu deil belki Kant'n sorusu. Etik, politik ve estetik anlamda ayr ayr somlar sorup; ayr ayr cevaplar arayabileceimiz bir soru "aydnlanma nedir?" Bu anlamda baktmzda da siyasi olarak veya etik olarak rtn ispatlamayla plastik olarak minr hale gei arasnda bir ayrmlar paketi kyor karmza. O bakmdan da 1. kurumlar eletirisi, 2. bireyin kolektif mdahaleleri, 3. plastik mdahaleler. Burada Kant'm sorusu kronik bir soru, zaman-d bir soru. Ama kamu alan ve bireyin etik ve politik tavrnda Kant'm sorusu almam bir sorudur, Kant'm metninde

_az_

"benim yerime dnen bir kitabm, vicdanmn yerini tutan bir din adamm, perhizimle ilgilenerek karar veren din adamm var, ben neyi dneyim?" diye soruyor. Hayat, Yelpaze gibi dergiler, 60'larda moda, mzik, sinema, yemek, gnlk yaam, diki-nak, hereyin birarada sunulduu dergiler. 80 sonras bu alanlarn uzmanlaarak farkl dergilerde yer aldn grrz. zellemi alanlarda retim yapmaya balyorlar. Dergiler hem bilgisayar dergileri hem moda dergileri, hem iktisat dergileri tamamen Kant'n sorusuna tam karln veriyorlar. Doktorun, modacnn, uzmann vs. Doktorun, hukukunun dedii ey direkt ticari ve gndelik yaamn, saln alanlar. Okul, salk, i hayat. nemli faktr giriyor iin ime. Burada hoca, doktor ve danman. Bunlar devreye giriyor, bu noktada da btn bir medya izleyicisi borsaya, top 10'a ayn onlarn ona vermi olduu veriler baznda cevap vermeye balyor. Yani eer dolar dyor diyorlarsa, Mark'a yneliyor, Tarkan'n arks ykseliyorsa ona yneliyor. Btn Top lO'larn popler kltrn belki de en etkin alanlarndan bir tanesi ve Kant'n sormu olduu soruyla alakal. Foucault iin Kant'n bu metninin nemi u: Foucault bu metin iin Kant'n minr bir metni olduunu sylyor; nk felsefe metni deil bu, deniyor ve bu yzden senelerce felsefe-cer DU metinle uramyorlar. Foucault bu metnin nemli olduunu, nk modern felsefenin de "aydnlanma nedir?" sorusuna yant arad biliniyor. Ve o modern felsefe byk oranda imdiyi yantlamaya alyor, imdinin, u an iinde bulunduumuz ann, aydnlanan olarak bizler kimiz? sorusunu soruyor. Bu yzden, bir balam iine oturttuu iin nemli. Foucault Kant'la Descartes' ayrmt. Descartes'ta da bir z-nelsellik, zne var ama bu znenin snr yok, balam yok. Ama Kant bunu bir balama sokuyor. Kant'n bu metni, byk oranda kamu zgrl ile kiinin zgrln bir arada tutuyor. Kant'n "u anda neredeyim? ne yapabilirim? ne umabilirim?" sorular balamla alakal sorular. Foucault'da 4rt teknolojiden bahsetmitik. Son iki tanesiyle iktidar ve kendilik teknolojisiyle uramtk. Foucault,
_8fl_

"Kant'n aydnlanma metnini belirleyen iki temel ge etik ve politiktir" derken, aslnda etikle kendilik teknolojisine gnderme yapyor. Kendilik teknolojisi ulus devlet formunda ya da modernliin btnletirdiini, artk darda tutmadn iine aldn, onu kapsadn; bu anlamda rasyonel akln oluum srelerinin iktidar teknolojisinin iselletirilmesi olduunu belirtmitik. ktidar teknolojisiyle kendilik teknolojisi arasndaki ilikiyi gstermeye almtk. Kant'n arzusu da, kendi akllarndan kp bunu dolama sokan znelerden oluan bir cumhuriyetti, demitik. Buradaki Foucault'nun da syledii gibi, aydn despotizmiyle demokrasiyi yanyana koymak. Leninist teoride ayn ey devam edecektir. Bilin tayan, avangard ii. Devam ediyor ve diyor ki "dogmalar ve kurallarla yaamaya almz. Bunlardan kmas zordur znenin, kiinin ama kitlenin aydnlamas daha kolaydr" diyor. Aslnda sylediinin tam tersini yapyor yani hem akim zgrlemesini arzulayan yanda dururken Kant, etikten kp kiiden kp-kitle iine girdii zaman, kitlenin zgrln snrlayan bir ekilde gsteriyor kendini bu anlamda. nk yine kitleyi bakas tarafndan belirlenen hale sokuyor. Kant ve Mendelshon zamann felsefe uzmanlar ve bir baka tuzak da dergide bunun yaynlanm olmas, onlarn da birer felsefe uzmanlar olmas. Uzmanlar okumak baka bir ey; uzmanlara dayanarak dnmek baka bir ey, uzman olmak baka bir eydir. de farkldr. Uzmana dayanmak -Foucault'ya, Kant'a vs.- bilim dnyasnn felsefe veya sosyoloji dnyasnn balanglar. Ama oraya dayanp, kendi argmanlarn, kendi kantlarm sadece onlarn laflar zerine kurduu zaman, o zaman aydnlanmann dna klmaya balanyor. Minr halinden majre geilmiyor. Foucault bunu yantlyordu. Tekeliolu'nun szn ettii "alet antas" metaforu, yeni znellik dediimiz eyi nasl kullanacamz konusu. Bir alet antas metaforu diye dnebiliriz. Tarihselletirilmi ontolojiyi kullanmann belki de en iyi yolu bu. Foucault, dergilerin misyonunun bugnlerde, aslnda cevab bilinen eyler konusunda bilgi vermek olduunu sylyor. O gn iinde, ya-

sanlan bir sreti ve bu yzden nemli Foucault iin Kant'n sorusu veya bu sorunun Kant'a sorulmas. O dnem iinde ya-sanld halde aydnlanma devriydi. Foucault'nun syledii gibi, Kant'n bu metni, byk -majr anlamda- felsefe metinleri arasnda -salt akl, pratik akl ve 3. kitap olan yarg gucu dnda- Kant'n minr metinlerinden biridir. Kant majortey aydnlanma ile birletirmeye urarken, minr bir metin yazyor. Bu da nemli bir ey aslnda. Kant kiinin zgrl kavramyla yola kyordu. Ahlak yasasn kurarken, kendi iinden kan znenin, kendisini nesne-letirmesi ve salad evrensellik fikri; ayn ey zgrlk m de geerli. nk "aydnlanma iin zgrlkten baka hibir eye gerek yoktur" diyor. En zararsz zgrln kitlelerin nnde akl her ynyle apak olarak kullanmak zgrl olduunu savunuyor. "Ama her yerde, yer yanda 'dnmeyin, aklnz kullanmayn' diye bamldm iitiyorum" diyor ve devam ediyor: "Subay; dnme, eitimini yap! Maliyeci; duun-me, vergini de! Din adam, dnme, inan! diyor. u dnyada yalnz bir kii var ki o da istediin kadar, istediin eyi dn, ama itaat et! diyor". te bunu syleyen Byk Friedrich. Bu buyruun aydnlanma iin nasl bir rasyonel bir buyruk olabileceini sorunsailatmyor ve Kant bu buyruk iin baskc bir buyruk deil diyor ve yle devam ediyor: "Eer evrensel uygar bir toplumun yesi olarak kendinizi tantma durumundaysanz, rnein bir bilgin sfatyla kendi dnme yetisine dayanarak yazlarnzla kamuyu ynlendirebilir, her hal ve durumda akln kullanabilir ama zamannda edilgin olarak da olsa grev yapt durumlar ve ileri de zarara uratmadan yapar bunu. Herhangi bir emir aldnda asker, o emrin doruluunu veya yanlln dnmez ve dnmemek zorundadr. Onu uygulamak zorundadr. Ama bu emrin dnda, subayn aklnn bir zgr yan ve hali korunabilir. O halde ona, askerlik sistemi ierisindeki emir-komuta zincirini sorgulama hakk tanr" diyor. "Ayn ekilde yurtta iin maliyecinin kendisine getirdii "vergi de!" dsturu asla soruturulamaz. nk ynetimin devamll szkonusudur burada. Ayn yurtta aklnn zel haln kul-

lanarak kamusallk iindeki vergi alma biimlerini eletirebilir" diyor. Din adam kendisinin inanmaya dair sorunlar varsa, bunlar inanma biimleri iinde aktarmamak zorundadr, buna hakk yoktur. Ama ayn din adam bir bilgin olarak aklnn zel halini kullanarak, kendi teolojik eletirisini getirebilir, ama bunu yapt yer nemlidir" diyor. Din adam kamu mekannda yapyorsa bu eletirisini, reform yapyor demektir. Bu karkla yol at iin meru grlmyor. Kant'n aslnda sylemeye alt veya kurduu ey; modernlik iin bildiimiz tanml roller; o roller iinde yaanan gereklik ya da, o rollere gre biimlenen gereklik ve davran biimleri. Kant aslnda bunlar kodluyor ve bu davran biimleri aslnda kendiliinden; kendi eletirisini de ierisinde tayor. "Bir iktidar erki bir yasay koyacaksa, onun iin belki de l olabilecek tek soru vardr: acaba ayn ulus karar vermede kendi bana braklsayd bu yasay kendi kendisine de koyar myd?" gibi mulak bir lt sunuyor burada Kant. Bir ulusun kendi kendisine bile ykleyemeyecei herhangi bireyi hkmdar ya da yneticisi ona haydi haydi ykleyemez. Yasa koyma yetkisi olan hkmdara bu yetki yalnzca hkmdarn, ulusun iradesini, kendi iradesinde toplam olmas nedeniyle verilmitir. Burada irade sorunu var ve o irade sorununun, yneten olarak iktidarn sahibi, ama o iktidar erkini, o iradeyi ald yer ulus. Burada Kant'a gre bir eliki yok, nk bandan beri Kant iin kii kendinden kyor ve kendisini dolama sokuyor ve ayn zamanda yasalar nesneletii, dolama soktuu zneyle uyarlk tayor. Bu anlamda, onun temsili olan hkmdarn verecei yasa da ondan yani ulusun kendisinden bamsz olmayacak. Temsili bir demokrasi de olsa ad, bu bir eilimin iareti olacaktr. Kant ikinci olarak "din bakmndan ergin olmay, her eyden daha tehlikeli, zararl ve onur krcdr" diyor ve "Din, bilimler ve sanat" baln koyuyor devamnda. Bilimler ve Sa-natlar'da yine Byk Friedrich byk bir rnek zgrleme konusunda. Fakat bilimlerde ve sanatlarda zgrle ncelik tanyan bir devlet bakannn dnme biimi daha ileri bir ya31-

ylm gsterir ve kendi yasas asndan bir bile vatandalarnn kendi akllarn serbeste ve herkese ak olarak kullanmalarna izin vermesinde hibir tehlikenin bulunmadn bilir. Herkesin nnde daha iyi bir yasann yaplmas iin onlarn dncelerini alr. Bu da kamuoyu dediimiz ey, konuan Trkiye, proje reten Trkiye vs. Bu durum yrrlkteki yasann doru, iten ve ak bir eletirisini getirse bile; nmzde bu tre uygun ok parlak bir rnek vardr. Bu rnek Byk Fri-edrich'tir. Burada syledii ey Kant'n, hkmdar iin akllarn serbeste ortaya dkmelerinde herhangi bir tehlike yok. nk bu Foucault'nun kendilik teknolojileri dediimiz eyler tarafndan belirlemitir zaten. Rasyonel akl ve o akln da havuzun dna kmas, bireyler sylemesi ok olanakl deil. Herkes belirlenmi olan daarck dahilinde konuuyor. Bunun dnda bir neri kmyor. nk bunun meruluu yok. Kant son olarak unu soruyor:" Acaba imdi aydnlanm bir ada m yayoruz?" Yantn veriyor: "Hayr, aydnlanm bir ada deil fakat aydnlanmaya giden bir dnemde, bir aydnlanma dneminde yayoruz" diyor. "Evrensel aydnlanmaya gidilen yoldaki engeller, insann kendi suuyla dm bulunduu bu "ergin olmay" durumundan kurtuluuyla ilgili. Glkler, yava yava da olsa giderek azalmaktadr. te bu bakmdan amz bir aydnlama adr ya da Friedrich'in yzyldr." Bylece evrensel aydnlanma ile Byk Friedrich aydn despotizmi ayn potada erimi ve birbirinin iine gemi oluyor. Foucault'nun iktidar ve kendilik teknolojilerinin geliimini zetleyen bir metin bu. Yani nasl oluyor da insan bir ergin olmay durumun iinde? Ve biliyor ki bu aydnlanma bir durum deil ve aydnlanma zorunda ergin olmayan kii. Ergin olmayan durum buna ramen sryor. nk ergin olmay durumu hl meru ve uygun ve ok daha rahat. nk onlarn yerine dnen ve hareket eden bireyler var. Foucault "Doruyu Syleme Sanat" adl metinde Kant'm "Aydnlanma Nedir?" metnini yerli yerine oturtmaya altm diyor. Bu metnin ilevi, anlam neydi, bunu oturtmaya altm diyor. O yzden bu metin boyunca kullandmz tarihselleti_92_

rilmi ontolojinin kaynaklarndan biri olarak imdinin, yaa-an ann sorunsallatrlmasn istiyor ve burada iki soru var: aydnlanma nedir? ve Devrim nedir? Aralarndaki ilikide bir lnceleyen sonralayan ilikisi var mdr? Bunu rahatlkla bugn syleyebiliriz. Foucault bunu sylyor "hibir dnem daha nce kendi ismini bu kadar net olarak bu biimde koymamt. Yaanan anda kendisine aydnlanma dememiti. Bu dnem o idi. Foucault, Kant'n Fransz devriminden sonra nasl dndn de merak ediyor. Bu nedenle ilgileniyor bu metinle. Bugn geriye bakp; byk oranda aydnlanmann meruiyetini salayan eyin Fransz devrimi olduunu syleyebiliriz. nk bir iktidar biimi, kendi meruluunu salyor. Bu anlamda onu nceleyen diyebileceimiz bir sre aydnlanma dncesi kendi meruluunu salyor bunun zerinden. "Kant'n bu metninde ilk kez ortaya atlan soru "imdi"nin sorusudur; imdi ne olduunun sorusudur. u anda ne oluyor? Bugn ne oluyor? kendimizi iinde bulduumuz imdi nedir? yazdm an kim tanmlyor? Foucault'nun Kant'm metninde bulduu btn zellik buradadr. Kant'n yaanan anla ilgili bir sorunsald bu soruyu yeniden rettiini, sorduunu sylyordu. "Ksaca Kant'n metnini ortaya ktn grdmz konuulan filozofun ait olduu felsefi bir olay olarak imdidir, Kant'n da kendisini iinde konumlandrd bir dnem olarak "imdi". "Burada devrim nedir sorusunu Kant iin nasl yantlayabiliriz?" diye soruyor Foucault. Kant'n kiinin zgrl fikrinden, kitlelerin zgrl fikrine geite devrimin ilevi olamayaca ya da bu aydnlanmann nasl bir biimde kendisini gsterebilecei konusunda yantlarn grdk. Burada yine btnletirme, Foucault'nun gsterdii eyi, onun iin modern epis-temenin kuruluuyla ilgili bir eye iktidarn evresindekileri kendisiyle btnletirmesiyle ilgili devrim istei insann ahlaki eiliminin bir iaretidir. Eer ahlaki eilimin bir iareti ise bu kiiden kp kitleye doru giden onun iinde kendisini datan bir sretir. Foucault'nun sormu olduu soru bireysel zgrlkten kolektif zgrle geile devrim arasndaki iliki

i;labilir ., i s j - Fransz devriminin oluturduu ortam ve dev-ilmajQrUtly^iye Kant'n sorduu soru arasndaki iliki, im bireyim i *; e \ iktif

er
v,

lt n " do 8 ruyu s y leme sanat" dedii ey; Eski paresia . kavramyla yani drst olma, insann ken- \ine drst olmas hali. Doruyu sylemek gerekten ^ m sylemek. Hem kendine hem etrafa kafasndan c klamak. Bir itiraf hali doruyu sylemek. Ama srf

\ olmas, devrimin doruyu yapp yapmadnn sorudiiyorm?

^i^ devr n' *kesin avaa kalktllj nerkesin bask altndan kur-iel -aj,' \e geleni ykp yakt, krd bir elence, bir ri- K' an bakaldr. Varolan kurallarn tam tersini
t|lclu

rinj\ toplum arasndaki iliki, devrim kavramyla irn a^kr eibi gzkyor. Burada birincisi bakaldr ve i, bJ^Niaki fark' ayrm' ikincisi devrimin bir erginlik lir. i .%mi *se bu" iinrlk hali olduu sorusu sorulan ^ devrin1 olmadan evvel bakaldr bir bayram yeri k a kalktll nerkesin bask altndan kur laldr. k bakmdan ocuklukla alakal bir kavram ba-n'in mehur sz: "Goizm, komnizmin ocuk-bzi okau%" fla kaldrmak, spontan hareketler, ademi mer-blbiruU\r btn bunlar ocuklukla yani minrlkle 9du ala-[ olarak bakaldry sorunsallatrabiliriz. Arka-^akaldran kitlelerin daha sonra kurallarm" n yeni yap ve Kant'n sorduu anlamda da inama cfu ^v toplumun sunu ergin hali yani. ok fazla srmeyecek taek !ll\ sarecinde srecek. Ayn ekilde yine Lenin'den -o metinler batan okunabilir belki- Devlet ve bir devlet merkeziyetinde kurulma durumu ortaya kartabilecek bir ue ey ve yine Kant'la artk imza atma yetkisine sahip bir duruma V^tdar. Yani sovyetten devlete geen bir 17. yz\ poucault'nun "Doruyu Syleme Sanatnda, sormu aslnda sorularn kendisinin balyla da ala-e^ \ bir yerde. Bakaldrnn ocukluk, devrimin ise

iSj) *;e \ ^oiektif majorite anlamnda. Yani kolektif

doruyu sylemek yani Dorunun Dostlar Dernei, Hakikat Aray Dernei, bir evrensel hakikat var o hakikati bulanlar dernei. Kendi dorusunu syleme hareketi ise entelektel bir tavr deil, bu ayn zamanda entelektel olduu kadar her kiiyi ilgilendiren bir ey. Cierinden kan laf, aklndan m geliyor? Yrektin mi geliyor? Yrekten geliyorsa doruyu sylyor. nk yrein syledii doru. Akl rasyonalize ediyor. Teleolojik hakikat ile pareria arasndaki fark orada yatyor. Foucault ikinci blme gemeden nce bizi una hazrlyor; onun epistemesi srece ait bir akl kullanm zerine. Bu akl kullanmnn Kant metni zerinden nasl ilikilendirilebi-leceine hazrlyor. e ayrm ve aydnlanmay sorunsallat-ryor tekrar. Ve aydnlanmann zgr bir irade kullanm olarak hem etik hem politik bir sre olarak hem iktidar hem de kendilik teknolojisiyle balantl olarak kendi hakikatini dolama sokan bir nesne hali olarak dnyor. Bir ncs de tekilden evrenselletirmeye doru giden bir sre. Kant'n insanolu szcn nasl kulland bunu nasl dolama soktuunu, bu kavram nasl kullandna ilikin bir devam var. yle sylyor: "Aydnlanmann, nceden varolan irade, otorite ve akln kullanmn birbirini balayan ilikilerde bir deiim olarak tanmlanyor. Yani baka bir otorite var. "Kant, insanlarn krkrne ve aklszca itaat etmesini deil; akln kullanmn belirlenmi koullara uyarlamalarn ister. Akim zel kullanm dedii buydu. Ve akl da grnen belli hedefler tarafndan buyruk altnda bulundurulmaldr. Bylece akim zgr kullanmndan szedemeyiz." Foucault metnin devamnda da srekli olarak -kendisi de Friedrich'i kullanm- rasyonel despotizm adn vermi. zgr aklla rasyonel despotizmin szlemesi yani etikle politik olan; etik olan zgr irade, zgr akl; rasyonel despotizm de akln zel halleriyle uyumlu hale gelebilecek bir ynetim biimidir. Burada bir tavr olarak dnyor modernlii Foucault -modernlii pre-modern ile post-modern arasndaki bir sre, bir form olarak deil; bir ta-jvr olarak dnyor. Baudelaire'de bu tavrn kendisini grdmz sylyor ve modernlik, insann kendini zne olarak

1-3

o >- S o

PR
J

c/> 3 p* 03

S 3 P ^ g c/>

1.
P

9
p < pl p* o> o P(D

sr E

'E
C/3 O*

P r:

as
3=?;
< 3 p s a
PP

* P

I p- p
en P* P
c/5 p -* 5r*

OO

5< O*

a* p

lVl!l.|
^ o-, s ^ f

, er

\ O
o

P-> P P 00. P
i-*P "O P I1 P >> P

3 S'O. O*
P !

S.e i PP-
p- p '"

p-gl.S & 5
CD

5 3

^ P- g
P

o as Pp

B o P*- p 3 P P,rLa< P

s
P e

N 03' p-. P r o P -, o
O P

^ S- o-- S 6- ^

P*.C/5 p

| 8- S S
S S, 2 S.
P P P P
lt O 0 Q c l-t_ C/l

o- ^ P f- P. 9S. ?1 55 p & g r. p. o s=. S P p

:-.;-|l.I.lfI
-1* t-r\ p <; p r+

p P/ B*. 8 2 Pj; r p #.P, O P p

S
^ H 00

S i s
g. 3
&
00

S S
IO* p

o
^- p

er
p ' O'

O/lU o.!

S.

P3. P -3 P3 P

p S Po-, i 3 e ^ P

B ,s s. -g 11,
oP P

8.
*"% p
W5

o* S 3 f es
p9

p5

P* <o rt P- r^VT3 *-i

6*.

%9 P X/i

9-S* W 8*

^
o
p . 2L 3

Oo

f '0 &
p
P

'/s.

g.

P ^ p

S
p.

C/5

gels'in de buna dayanan devrimin kanlmazl yolundaki retileri burjuva devletle ilgilidir. Proleter diktatrl ancak zora dayanan bir devrimle burjuva devletini ykabilir. Lenin'e gre devlet zel bir iktidar rgtdr ve bir snfn baka bir snf zerinde bask uygulad bir iktidar rgtdr. Snf olarak rgtlenmi proleteryanm burjuva snfnn direncim krmak amacyla devlete gereksinimi vardr. lk etapta retim aralarnn zel mlkiyetine dayanan toplumdaki egemen snflar, proleterya zerinde bask kurmak ve smrlerine srdrmek amacyla devlete ihtiya duyarlar ve ayn ekilde siyasal egemenlie yani devletle gereksinimi vardr. nk o da aznln direncini krmak istemektedir ve aznla kar ounluun karlarn korumak zorundadr. Dolaysyla devlete gereksinim vardr. Kant'n "Aydnlanma Nedir?" metninden ve Foucault'nun devrim kavramndan yola karak Lenin'in bu metnine geldik. Bu metinlere geri dnerek onun yeni okumalar, yeni perspektifler getirebiliyor insana. Lenin'in eletirmi olduu sosyal demokratlar -ki bunlara ou zaman "sosyal oven" diyor- milliyeti olanlarn Marksizm'in ieriini boalttklarn iddia ediyor. Lenin'in ieriini doldurmu olduu ierie uymayan bir ierik getirdikleri iin onlar eletiriyor ama temelde yle bir sorun ortaya kyor: 1917 ylnn Austos ay iinde ilk defa bu metin ortaya ktnda, Nisan'dan itibaren balayan Sovyetlerin iktidar, konseylerin iktidar bir kaos yarattn dnlebilir. nk bir i sava var Meneviklerle Bolevikler arasnda ve ayn zamanda bir dnya sava, Dnya savanda bir kopma szkonusu. Rus mparatorluu'ndan Sovyetler Bir-lii'ne gei sz konusu ve byk bir toprak alan zerinde kurulu bir imparatorluk -daha sonraki analizlerde ortaya kaca gibi- bir klasik Asya geleneinden geliyor ve Lenin de aslnda bir yerde devralan kiisi, deitirirken. Bu balamda baktmzda bir kere devrim sonras anaristlerin ngrm olduu devletin ortadan kalkmas gibi geili olmayan ama mutas-yonla alan annda deien, deiimini ortaya kartan bir yapya tahammlnn olmad, kaotik ortamdan kmann

yolu burjuva devletinin egemenliine son verip, snf savayla yeterli kalmayan bir Marksizm nermesi szkonusudur. Bu da zorunlu olarak, snf savandan bir adm daha teye giden proleterya diktatrl kavramyla aklanabilir. Burada nasl bir hareket var? Bir ikame szkonusu, burjuva devletinin yklp -yni burjuvazinin karlar zerinde kurulu devlet anlay hukukunun, demokrasisinin vs. bunlarn bir anda baka bir yapya ikame edilmesini gerektiren bir merkezi yaplanma hali. Yani devlet proleteryanm devleti olarak diktatrln onun iin de bu merkezi yaplanmann olumas iin de burjuva kavramlarndan biri olan demokrasinin yadsnmas gerekecektir. nk ona daha sonra ihtiya kalmayaca dnlyor. Burada ilk bata devletin snflar-st bir yapsnda bahsediliyor. nk snflarn ortaya kmasyla devlet ortaya kacak. Bu hep ele alm olduumuz pozitivist ilerlemeci bir tarih anlay zerinden Engels'in dnm olduu bir devletin ortaya kma teorisi. Fakat o dnemin antropolojisi, o dnemin bilimsel bilgisi iinde Engels'in ne srm olduu bu ilerleyen tarih iindeki geliim evresinde devletin ortaya kmas ve birgn yok olmas yine bize dz, izgisel bir tarihte yaamakta olduumuzu ileri sryor ve bunun iin de sk sk "gei" kelimesi kullanyor. Bir yerden bir yere gei evresi. nk proleter diktatoryas da yine ayn ekilde bir gei evresi; devletin merkezi devlet olarak ortaya kmasyla yokolmas arasnda bir evre olarak dnlyor. Ne zaman ki komnist toplum ve snflarn uzlamas ortaya kabilecek, o zaman snflara ihtiya kalmayacak; snflara ihtiya kalmaynca da snflar yznden ortaya km olan devlet kendi kendine yok olacaktr. Lenin byle bir gei evresinde ancak devletin ortadan kalkabilecei teorisine evet diyebiliyor ve anaristlere kar kyor. Dier yanda sosyal demokratlara kar kyor, nk sosyal demokratlar bir diktatrlk kavram yerine Marx'n snf mcadelesi kavram zerinde duruyorlar. Ama hakl olarak, snf mcadelesi kavramnn Marx'a ait bir kavram deil, burjuva tarihilerinin kavram oluunu sylyor. Bu da Fransz tarihisi Guizot' nun ortaya atm olduu bir kavram. Marx'n
jaa_

kavramlarna bakacak olursak, aslnda bir yanda liberal iktisatlarn kavramlarndan yani Smith ve Ricardo'da onun He-gel okuyuundan gelen bir izgide Marx'a geliyor bu kavramlar, retim, retim, retim aralar vs. Dier yandan tarihilerden gelen bir snf mcadelesi kavram var. Burada da aslnda Marx'n bir yarats olmad grlyor. Yani onlarn kavramlarn alp, bir adm daha ileriye gtrmeye alyor. Burjuvaziyle aristokrasi arasndaki o snfsal elikiyi bu sefer eskiyen burjuvaziyle yeni devrimci snf olan proleterya arasnda grmeye alyor. Burada bir hakimiyet teorisi var aslnda. Hakimiyet teorisi arasnda Marx'm ngrd belki de Althus-ser'in sylemi olduu gibi, en salam kavram Marx'a ait bir kavram, emek gc kavram. Emek gc zerinden btn bir sermaye oluumunu grmek Marx'm retim zerinden dnen Smith, Ricardo herkesin bireysel karlarnn ortak kara dnecei teorisi, yani grnmez el teorisi, "herkes ortak kara alyordur" bizi elbette ki Marx'a ait bir tez olmaktan kyor. nk birey zerinde kurulu bir anlay var. Bir Ro-binson ve Cuma hikayesi diyebiliriz belki de. "Her birey kendi dzenini kurarken kolektif, toplumsal dzeni kurmaktadr aslnda" tezi, liberalizmin tezlerinden biri aslnda. Marx ve daha sonra Lenin bu birey zerinden kurulu olan bir toplumsallk karsna kolektif zneyi kartyor yani devrimci olan prole-teryayla, reaksiyonel olmaya balam olan burjuvazi arasndaki elikide bunu grmek diye. Burada bir mesele uzlama zerinden kyor. Uzlald zaman devlet kendini lavedebilecek, o halde aznln devleti ounlua kar almakta. Burjuva devleti aznlk olarak dnlen burjuvazinin ve sermaye sahiplerinin devleti olup, ounluk olan kyl ve ii karsnda burjuvalarn deerlerini, kltrn ve karlarm savunuyor olarak kyor karmza ve bunun karsna, o halde bu sefer ounluun iktidarnn gelmesi lazm Lenin'e gre. ounluk; ezilenlerdi bunlar ise iiler ve kyllerdi. Burada bizim azmlk-ounluk kavramlarmzla kar karya geliyoruz. Kolektif bir aznlk ve kolektif bir ounluk kavram. Kant'm aydnlanm insan zerinden
100

dnen, aydnlanma kuramnn vermi olduu "bir" zerinden kurulu bir birey zerinden, kii zerinden kurulu aydnlanmann ounluk olma daha dorusu majr olmasyla, ergen olmasyla, ounluun ergen olmas arasnda bir paralellik grmek mmkn burada. Lenin'in aydnlanmas ergenlemi bir ounluun iktidar: iiler ve kyller kendi karlar iin devlet aygtn kendi lehlerine dndrmekle ykmller ve onlar bu ekilde devrimcileebiliyorlar. O halde Lenin'deki Kant anlamda aydnlanmaya baktmzda diyebiliriz ki; ounluun ergenlik yama gelmesi, diktatrln ilan etmesiyle ortaya kabiliyor. Yani halkn kendisinin ounluk olarak aydnlanm olmas. Bunun iin ne yapmas lazm? devlet aygtn igal etmesi lazm. Burjuvalar atp, onun yerine proleterya devletinde proleter ahlakn gelitirmesi lazm. nk merkezi devlet zerinden kurulan bir aydnlanmann bize gsterdii ey bu aslnda -Kant anlamda aydnlanmaya baktmzda ve Lenin'i o ekilde okuduumuzda- aydnlanma denilen eyin ergenlikle alakal olduu; ergenliin de bir merkezi yapy kolektif olarak igal etmesiyle birlikte, bir tr proleter aydnlanmasnn ortaya ktn gryoruz. Bu proleter aydnlanmas nedir? ster burjuva aydnlanmas, ister proleter aydnlanmas olsun, bizim karmza kan iki yz yllk bir tarih, Bat'da burjuvaziyle rgtlenmi bir devlet brokrasisini, sosyalist ad altndaki rejimlerde ise proleterya diktatrl kavramyla rgtlenmi bir yeni tip brokrasi ortaya kard. Ve o yeni tip brokrasi, belki de aslnda Kaf-ka'nm Dava'da, ylmeri/ca'da Ceza Smrgesinde veya in Sed-di'nde incelemi olduu birbirine eklemlenen iki brokratik mekanizmay bize kartyor, Lenin'in tam tersine. Sovyetler Birlii'nin olaanst bir entelijansiya yan kartt ortaya, Nomanklatura denilen kavramla kemikleen bir parti ve brokrasi yapsn ortaya kartt. Merkezi devletin, devrimin merkezi idaresini stlenen partiyi ortaya karttn ve o bakmdan Kafka'daki eski tip brokrasiyi canlandrdn syleyebiliriz. Yani in mparatorluu brokrasisi merkezi yapda ve tepeden kontrolle ileyen bir brokrasi. Merkezdeki bir ya

n etraf kontrol ettii, neredeyse tanrnn gz gibi, tepe-d^n kontroll totaliter bir parti yapsnn brokrasisini bize yemden canlandrd bu Leninist devlet modeli. Bunun tersine &at Avrupa veya Amerika liberal brokrasisi yeni tip bir r-g-tlenme biimi olarak, yatay rgtlenme biimlerine doru gediyor. Yani aslnda pop kltrnn yaygnlat 1940'larda, Amerikan toplumunda sava sonras Bat Avrupa'da daha sonrada 50'lerde, 60'larda nc Dnya'ya doru yaylan PP tryle birlikte yatay bir yaygnlk kazanan burjuva Ulturi, onun pOp|er kupr ve bu kltrn yaylmasnda sponsorluk yapan, yani para veren idari mekanizmann brokrasisi arasndaki iliki, Bat'yla Dou'yu birbirinden ayrmaya Italaoi; Modern bir brokrasi, halkn kendi kendine iselle-trogbir zgrlk ortamn -zgrlk ortamnn basksn daha ogrusu- ortaya kartrken, herkes kendini zgr zannediyor araa srekli maniple edildiinin farknda olmayan zgrlk ortam sz konusu . Bu Bat Avrupa tipi brokrasinin ortaya kartm olduu zgrlk kavramn bize sundu. W. Benimin den Derrida'ya kadar hukuki yap nasl alt inceleme en yaplyor. Dier yandan ise devletin merkezi yapsndan sonra devletin ortadan kalkacan ileri srerek; tam tersine dev eti zgrlk ve demokrasi kstlaycs bir aygt haline evi-JJn enmist merkezi devleti ve devrimci partisi ve proleteryas 12 eski tip brokrasiyi yeniden canlandrd. Yani Lenin'in soy ediinin tersine, aslnda brokrasi bir gei dneminden s0 r<> yeni bir brokrasiye doru toplumsal iktidar dnt-recegmi nm dnebiliriz. Leninist Merkezi Devlet, Kafka'daki h a merkezi brokrasisini yeni batan kurdurdu ki, Wh yllar iinde K. Wittfogel tarafndan Asya Tipi retim arz olarak adlandrlan toplumlarda toplumsal gelenek, j rtezi yaplanmalar her seferinde yeni batan daha gl 1 ekilde oturtmakla ykml oluyor ve bu merkezi yaplanr dayokolmaktan ok, daha ok glenmeye balyorlar, ^orbaov'un yapm olduu saydamlk politikas bu ileyen ? a bir omak gibi girdiinde, batan aa btn yapy de-m irmeye kalkarken, bir modern anlamda byk bir devleti
1X12.

kk ayr paralara blmeye balad. Bu metinden yola karsak, birinci etik burjuva etiinin dntrlmesi politik olarak gerekletiriliyor, merkezi devlet - sosyalist devlet bu sefer- ve sosyalist etik diye bir ey kacak ortaya. Ama o etik, No-manklatura'nm bir etikas olarak gndeme geliyor. Kant'n aydnlanan bireyi ergen olmak istiyorsa, burada da devlet ergen olmak istiyor; ounluun egemenliini istiyor, iinin ve kylnn ergenliini istiyor. Aydnlanan ergenlik kavram sorunlu bir kavram. Kant'n aydnlanan majr bireyiyle, devrimin aydnlanan majr ve ounluu ieren brokratik devleti, sosyalist devleti, proleterya devleti sorunlu kavramlar gibi gzkyor ve sorun majr olmaktan kaynaklanyor. Ne zaman yetikin olmaya kalklyor, yetikinlikte bir evrim, ilerleme, gei ve bir yere varma inanc yatyor ve ne zaman bir yere varmaya kalklyorsa, o zaman da ister modern brokrasi, ister geleneksel -Rus, in vs.brokrasisi gibi merkezi yaplanmalar bi-' zi ancak erginlie tayor. Majr olmak merkezi olmaktan, ilerlemekten ve de aydnlanmadan geiyor. Aydnlanan bireyin majrlk hakkyla kolektif znenin aydnlanma hakk arasnda olaanst bir tezat, eliki, farkllk gzkmeye balyor. Nereden kyor bu? Kendi kendine karar verebilen bir bireyin aydnlanmasnn ne kadar nemli olduunu sylemi olduumuz gibi, ayn ekilde kolektif znenin aydnlarn merkezi yapy ele geirmesi de o kadar tehlikeli gibi. Aydnlanma kavramlarndan bir tanesi pozitif bir tanesi ise negatif bir anlama sahip. Ne zaman kii kendi kendine karar verebiliyor, kendi zgrln, etiini, bilincini, politiini kurabiliyor; orada aydnlanma Kant'n aydnlanmas olumlu bir anlamda hatta Habermas'm da sylemi olduu gibi, kurtarlmas gereken bir modernite olarak dururken; kolektifletike bu aydnlanma znesi, o kadar kanlmas gereken bir aydnlanm politik zne gibi durmaya balyor ki, problem kolekti-viteden, cemaatten ve kiiden geen bir problem olarak kyor karmza. Orada birey ve kii ayrm nemli. Kimse olmayan bir kiiyle person, kimse -birey olmaya alan burjuva bireyi arasndaki iliki, aydnlanan kiiden geen bir pozitiflii

B.S
5>" S" o^' ?. * lPT* ^: ** 3 - o p> < ^^ S p p a
>H c/ H

5~ P- O C:

.!.. 8.*
5T^ S y*. o p- *"* 7^ H-*" p 3 P CT . -* f^i

p2 c
O P5

B B
T
1

s* o> 5 2
Q. P O>^#

^ S S a> 1 ''P^ c? ^ S 3 o O)
p

^ P - H - ^ P P ^ f t ) P O

* 3. 7 5f ^ r 53

^ * 2: 3 ?. p
52 p s1 P
-t (/ >"

s, p. a
a
< p_

9*. P*

2
P^

63

P* S

f^SES^o-g^g *
r~: -* r L-t vw [/] <^ _; *
V -

_-*

EP'S S .

oO

3 -

L o

^ __ ^ CT

c/ \

^ a- P^
o

&

s1
, ^< R CC -t rv >-

2
i"

a&
n )
H
C

s
t

5
H c_ p

S af- S
p
T:

3 gp
t* h

# > CL; S

a. ^
T

P t-t e: 3 C fc

114f 1,lli! iifff


f
h
k-

li! 15 51

:|
* *T\ /Ti

-1 &
ki 3

'

r p

> O N

Q :
l

a. - 1 5 E 3' <-r

0<

.*

<
W"

f3 E
p

S i
^ * ti.

s*s
BJ

<3" 5
*

S-S-?
s^ c

-2 3 ) ^ : ETrS O r+

. O C/3

-c

* S !

s-f
"^ (K

J *^ P

s- P- 5* 2

fcr.

ss
! ppc

cra< a

,.3 S
-t - C

S1
5

.Cg
3c P

^v^ 2 ^
a g

n ?
3

q . K-

. a e
- 9*. t * & a. t ' O: P

er 2'. S. rS

1
C/5

- a *-< ^ . '

P* C)

iSaa R- ^ '' ^
P* O: o-P

3 (D

l !

1 '|1 3 op
1
5 P
P

s s1- p-?r.^t p. -3 9-1t-t s*. PO> O p " pP n


P
1

a--a :

3a'
o

0Q cr fi

8.
(D

p jg'

w3P

o3
H p

5-

o 4g

a ^ o-
P

pr. p. S' s* a. c/5 qs . & o "


o *?? X Bt s ?r
^

^B p 5
p

S S

B.

3 BT

3- on trr o o

3* 3
.

II
o

N ao

VS

P
fcC/3

o
ET ^

3. 3 rr 3 e CVCs

8.
a

1
o
*
C

CU

o-- 3
O

P P

I "so* a
<

3 52. '
Cu

w-

P -t P

E.

t* h-

i 5*.fi 0

er
i T3
7? -

s -2P i

3< ^

S = a

a* pP

gO
p
I-t

p ^ 3

R-.Sp

3- ^ o
Op

&

^2
a p.c^-p
.

5*.
p 3

3
o
-t

3 P

&

8* cr ^ T3
W S ja N^ Bj p - cr ET
H

3
co

-t

O :
>-t

I I

fi

R-

sr

lerinde de Almanya ve ingiltere rneindek. ^pmalan somut olarak tahlil ediyor ve oradaki metinlerle pol Alman komnistleri kendilerini i k . n m h a l e adlandmyor. Alman Komnist Parsndeki Botae t ap k z eri nden Le ni n t ez l eri ni *^ \* m ^ polemik grdklerinin bir ksm ise yle; ?? % r . D i k t a t r l p k i m ^ ^ { f ^ sa proleter snf m?" Bu yazy ele alyor Len yor: "Bylece imdi artk birbirinin karsn * Partisi vard,r. Birisi devrimci savam, yukarda"^ meyi ve ynetmeyi dnen, liderlerin bir koal;synJ ne girmesini salayacak durumlar yaratmak " Pa ter uzlamalar, kabul eden liderlerin P5tlsldirn';ke''bu sava-ci sava.m,n atlmn aadan geleceine manan,*bu sava , m d a a k a b u h e de f e g t r e c e k o l a n ^ " ^ 7 ^ .

Uyan her trl Per- Srin dS var-^SKS bizim P rob,emimz

^nitnun zerine yle ^^S etmeye kalkrlar ve ak,U. ^SffiC


yorlar. Yman smflara *^ karsna konmas
ancak genel olaraK r e t i m s i s t e m i n d e t u t t u u ye r e ? . ^ d S nnde tutmadan, toplumsal retim s.ste^ behr tutan kategorilerin kar.sma ko da hf rn bir kural olarak ve ou durumlarda hi uygar lkelerde -siyasal partiler a ^* sal partilerin de genel olarak en^ok otrl' olan, en deneyimli ve sorumlu bireylerden topluluuna ynetildiini biliriz Bu ^ frtnah ilerlemesi ve i savan gelimesi sonucu

diktatrl m, yoksa snf ^3 m? biiminde diktatrl m, yoksa ynlarn diktatrl m * koymak bile inanlmaz bir umutsuzlua yol aan fikr karm as, anlamna gelir. Bu adamlar tamamen ozgun ta ey *_

legaliteye hzl gemek durumunda oluan bir sapmadr" diyor. Ve bu liderler ynlar arasndaki ayrln teorik, tarihsel arka pratiklerine bir vurgu yapyor: "Liderler ile ynlar arasndaki ayrlk, zellikle emperyalist savan sonunda ve sava izleyen sreler ierisinde btn lkelerde daha da belirginlemi ve daha da belirli bir durum almtr." Proleterlerin snf birliinin en yksek birimi olan proleteryamn devrimci partisi gelimeye balad zaman, sendikalar kanlmaz olarak baz gerici zellikleri, bir eit mesleki dar grllk, siyaset d kalma eilimi, bir eit hareketsizlik vb. eilimi gstermeye baladlar. Lenin, "Ama dnyann hi bir yerinde proleteryamn gelimesi, sendikalar olmadan, sendikalarn ve ii partisinin karlk kme eilimi olmadan gereklememitir ve gerekleemez" diye yazyor. Sendikalarn bir komnizm okulu olarak da deerlendirilebileceini sylyor: "Proleterlerin kendi diktatrln uygulamada zorunlu bir komnizm okulu, bir hazrlk okulu olarak lkenin btn ekonomisinin ynetenin, derece derece ilkin ii snfnn, u ya da bu meslein deil, tm ii snfnn eline, sonra da emekilerin tmnn eline gemesi iin, zorunlu ii rgt olarak varlklarn srdrdklerini ve daha uzun sre de srdreceklerini unutmamalyz" diyor. Ve gerici sendikalarn dnda kalmann devrimci harekete zarar vereceini savunuyor. "Biz bu hareketi bu ynlar kendi yanmza ekmek iin yaparz" diyor ve ii ynlarnn biraraya geldikleri yerlerin de sendikalar olduunu sylyor. Dolaysyla devrimci partilerin gerici de olsa sendikalar iinde bulunmasnn ve propaganda yapmasnn gerekli olduunu sylyor. Bir dier polemik konusu da; burjuva parlamentolara katlp katlmamak zerine. Yine Alman komnistlerinin metinlerinden alntlar veriyor Lenin. Tabii yantlar olumsuz Alman komnistlerinin. Aktarm yle: "Tarihsel ve siyasal bakmdan artk zamann doldurmu olan parlamenter savam biimlerine her trl dn, artk kesin olarak reddedilmelidir" diyor Sol Alman komnistleri. Lenin bunu gln olarak nitelendiriyor, zellikle parlamentarizme dn lafnn gln olduuil-

nu sylyor. "Yoksa Almanya'da imdiden Sovyet Cumhuriyeti mi kuruldu" diyor. "O halde dnten nasl sz edebiliriz? Parlamentarizm tarihsel olarak zamann doldurmutur, ama bu propaganda anlamnda dorudur" diyor. "nk herkes bilir ki pratikte altedilmekten henz daha ok uzaktr". Ve bunu ayor, yine Frankfurt merkezli bu grubun kitapndan alnt yapyor: "Merkezin -merkezdeki Katolik Partisi- siyasetini izleyen milyonlarca ii kar devrimcidir diyor Alman Sol Komnistler. Eer milyonlarca proleter yalnzca genel olarak parlamenterizmden yana olmakla kalmayp ayn zamanda aka kar devrimci iseler, parlamentarizmin siyasal olarak zamann doldurmu olduunu nasl syleyebiliriz? Besbelli ki parlamentarizm Almanya'da siyasal olarak henz zamann doldurmu deildir. Besbelli ki Alman Sollar kendi isteklerini, kendi politik ideolojik tutumlarm nesnel gereklikle birbirine kartrmlardr" diyor. Ve "parlamentarizm kukusuz zamann doldurmutur" diyor. "Ama esas mesele burada bizim iin propaganda anlamnda zamann doldurmu olan eyin aslnda geni Alman emeki kitleleri ve ynlar iin gerekten zamann doldurup doldurmaddr" diyor. Ve ekliyor: "Burjuva parlamentosunu ve btn dier gerici kurumlar datmaya gcmz yetmedii srece bu kurumlarla almak zorundasnz. Bunu yapmazsanz da gevezeden baka bir ey deilsiniz" diyor. Son blmde de uzlama konusundaki polemie geliyor Lenin. Buna rnek olarak Engels'in 1874'deki 33 Blanqu-ist-Komnist bildirisine yazd eletirileri rnek olarak gsteriyor. Buradan yapt alntlar yle: "Biz komnistiz diye yazyorlar, nk biz zafer dnemini uzaklatrmaktan ve klelik dnemini uzatmaktan baka bir sonu vermeyen aradaki aamalardan, uzlamalardan gemeden amacmza ulamak istiyoruz." Engels buna not olarak unu yazm: "Kendi sabrszln teorik bir iddia olarak ileri srmek ne ocuka bir saflktr". Lenin bunu gelitirerek yle yazyor: "Aktr ki uluslar ve uluslararas snflar ve partileraras son derece aprak ilikilerin bazen szkonusu olduu politikada, bir grev yznden

varlan uzlamann meru mu, yoksa ihanet eden bir sendika liderinin bir grev krcsnn eseri mi oluunu saptamak sorunundan ok, zm daha zor durumlarla karlalacaktr" diyor. Ve zellikle bunu vurguluyor: "Her duruma uyan bir reete ya da hibir zaman uzlalmayacak iiminde bir genel kural bulmaya kalkmak samalktr" diyor. "Tarihin her zel ya da zgn annda karmza dikilen pratik siyasal durumlarda kabul edilmesi olanaksz uzlamalar, oportnizmi temsil eder uzlamalar, devrimci snfa ihanet niteliindeki uzlamalardan ayrt etmeyi bilmeli ve bunlarn i yzn aa varmak iin ve onlara kar mcadele vermek iin, btn olanaklar kullanlmaldr" diyor. 1914-1918 emperyalist sava srasnda oportnizmin balca ve temel biimi olan sosyal ovenizmin yani bu savaa gerekte kendi ulusal burjuvalarn karlarnn savunulmas anlamna gelen ulusal savunmann desteklenmesi oldu diyor. Savatan sonra soyguncularn rgt olan Cemi-yet-i Akvam'm savunulmas devrimci proleteryaya kar ve Sovyet hareketine kar kendi lkesinin burjuvazisiyle dorudan ya da dolayl olarak koalisyonun savunulmas Sovyetler iktidarna kar burjuva arlamentarizminin ve burjuva demokrasinin savunulmas. te son hesapta her seferinde devrimci proleterya iin ve onun davas iin meum bir oportnizmle sonulanan kabul edilmesi olanaksz uzlamalarn belli bal belirtileri bunlar olmaldr". Bu uzlama taktiinin nesnel zeminini de proleterya toplumsal snflarn varl ama zellikle de proleteryann kapitalizm dnemindeki tabakalara ayrlm olmasndan hareketle aklamaya alyor. Kylden orta kylye geii yanstan son derece eitli toplumsal tiplerle evrili olmasayd, proleteryann kendisi de mesleksel gruplar ve bazen dinsel vb. gruplar olarak blnmeseydi, kapitalizm kapitalizm olmazd. Proleteryann ncs iin onun bilinli blm iin, Komnist Partisi iin gerektiinde zig-zagl, dolambal yolda yrmenin ve kk retici partileriyle anlamalar yapmann, uzlamaya varmann gerei bundan domaktadr" diyor. Bundan sonra ilerleyen metin ngiltere'deki sol komnist eilimlerle ilgili. Burada tezler birbirleriyle ayn parlamento,

Sendika

astada ingiltere'deki sapmalar mazur got olduunu ve llder, sylyor. Kautsk>' P^ irivor ki bunlara ve her ikisini de ayn cmlede b rarayag .> sag l a doktrincilik" ve '\ol doktnnchk <hyorL^ ^ ^ ^ doktrinciliin temel sebebi, yem doktrinciliin ha n ^ ier J kl erde s rekl i srar her trl et m e. ^ tas. ise, yeni iengm kusursuz ^ ut ak o a rak rednesnel deiiklie kars, taknk kabul mda da belirt.letmemeleri. Belirli etki detmekte i deiici unve inat etmeleri. D dii gibi zellikle . Aslmda ok devrimci hareketin dolarak sol en doktrincilik ve sag mcadele ,;, iddiada olmas, yan biimlen,ekseninde^kav politikac alanmas! blnmesi ve bir metinle kar.. dikkat ekici t m olmamal m gibi, zaman. ola bi n ", " f ^ nesnel koullar, bUmsel, ^^at m olmama g sendikaclk iinde partmm yer ol m ^ aynzaman direkt o dnem Sovyetler Birliini^ karl k ar. da Avrupa solunu rtgilendren bir^polern ^ Qgu; ^. ayz. Ama sonuta burada en be\rg^ y merkezi lktl lin'in bir parti politikas ve oP^* K ikma danm oluturma abas olarak etoy^ tezler mutolarak en son uzlama zerine^len sum r ku ^ ^ hi ideolojik ve sylemsel brtaktk^vag sonuta LenuVin daha solunda katato nister dlanlar arasndaki; biri Sosyal Demok^ r ^ in s0 . ^ wk m olarak . eri Goistler, sol komunzmndeKi g F in s0 Sik esnekliini kabul ^^fiS bizi mm b nunda. Ve bu esneklik mese

J^ ^.^

nist denilen sa gruplar -Lenin'e gre- isterse Goist veya Sol Komnist denilen ar sol gruplar olsun, bunlarn eylemlerinin ocuksuluu nplana kyor. nk Lenin'e gre bilimsel analiz yaplmyor. Bir yandan Kautsky'le olan tartmalar dier yandan sendikalarn iinde gelien yani daha pratik anlamda devrimci gruplarn snf fraksiyonlarn ele almakszn, incelemeksizin bu Sosyal Demokrat ya da Goist gruplarn bir devrim pratiinin eletirisi kyor karmza. Burada en nemli soru: Diktatrl kim ynetecek meselesi, yani snflar m yoksa Parti mi? Bu tartma bizi direkt partinin yaplanma istencinin, yani majr bir merkeziyetiliin br denetim altna alnamaz grnen pratiklerle olan ilikisinde (1. sendikalarn iinde, 2. snf fraksiyonlarnn iinde olan gruplar nasl denetlemek mmkndr sorusu, tamamen majr bir soru, btncl temel bir soru) Anarist hareketlerle ilikisi kitle, snf ve birey tartmalarna bizi balyor. Burada, Lenin iin, nemli gibi duran ey, kitlenin homojen yapsnn kurulabilmesi, Parti sayesinde. Yani btnlemi bir ii aristokratlar olsun, yar proleteryalar olsun, yar kyller olsun vs. btn bu alt snf katmanlarnn, yani ezilen snflar katmanlarnn birinin homojenletirilmesi ana sorunlardan biri olarak kyor karmza ki bu tam da bir btnletirme politikas. Yani kk kk, para para gibi duran eyleri birletirme politikas. imdi dier yandan bakarsak bu sosyolojinin de problemi. Yani bu homojenletirme meselesi A. Comte'dan balayp, yakn zamanlara kadar -kabaca 70'li ylla-, [ ra kadar- gelen sosyolojinin de sorunu. Ve sosyoloji ayn Lenin'm yapm olduu gibi "Comte Fransz ihtilali sonras paralanmlklar nasl btnletirilecek, yeni burjuva devrimiyle nasl btnleecek, toplum nasl bir burjuva toplumu olacak" sorusunu soruyor. Marx'm ve Hegel'in de kullanm olduu gibi, nasl sivil toplum olarak burjuva toplumu oluacak? Sosyolojinin sorusu sivil toplum oluturmak, yani burjuva toplumu oluturmak nasl mmkn ise, Lenin'in sorunu da bir aama sonra komnist toplum iinde ezilenlerin homojen btnletirmesi nasl mmkn olacak sorusuyla tam bir paralellik

politikayla ^^tf^S^to***.
leeei pragmatk esneklikle kar k a ^ y k waAki v m Bu metni minr olmak \ ^L a birin cisi, ister oport-balamnda okumaya kalkarsak; burada 112.
mkl

*8
1O

a "2 S 5*
oa3
p ^
4

S Kfe

3 P
N

g g* p
H N

% S$** p &O p- a ^ i-1


P

H^S R. p
f n>
;

a P- 3
>-t. H-l

p
r*

P-P k ^ . - j j ( .-s p ot/5 p

!H!!.!
a e P-

R ^ (jq a P/

o o^'

3 go^
!^* P
H-t

VP cr i - P

""" ^.

63

S: 5 <

a" O

a >-t
P*
P

5' es>"

o ^

a P p P
P

e^^gcro
P

..
P

35

"B"

o 3

,o
O p S. p ^ -i- t
P
O 3Q -t

t s a
P- Cu

ES oo J 5

_
o

*^ o |P- 3 | _ | . ( |
(D j^ *"" O : ($

3
1

S* p ta
O P
N

p' ?V

2 ^'
51 P Et r
P
C/5

a'
P PL

^' P ^ : O P

3- P 2-oq er
P

J p * C : pc p o p N
f1

P
I-t

<_ -T. t-t ut/ p


* -f

01

* S" 1:1 II s *
p O _. N r*

ao
(D

P B p" ^ a "" N 63 P P

C- a o

'O

'3 . p
p

cr
o

" 2-d5< P*
p
P 1

cr. P p- 3 P ft

cr

eP

<

i** O 5^ O 3 3

o o
c r

cjs S 2. i ^

g
p. pl

&
a^
a P

11 f
a

p3
5- ^
P

P N_

es--

S. f P - S 3 cr <? *? rr r-

o O P <

(t

ff. S : ^ &

^ & " p.

i
(

r<

ri- TS

ES

H=-

P es

_ _

6 S . ' a p
P P

&
R P. O

P -?L
p

3
1 1 /

65" 3

FJ. P P a "^
O)
oC/5

fi P

W* 2.

1
^
P

4
a o
s *

3.

H-t

2
o

" g
P P

B . o s = B * 2 " . 3 " s : o
P

d
O

btn minr oluumlar daha bandan yoketmekle sonulanabilecek olan bir merkeziyetilii ngryor. Ayn "Devlet ve Devrn"de olduu gibi, devletin meruiyeti merkeziyetiliinden, devrimin meruiyeti de merkezi partiden gemek zorundadr. Burada da yine uluslararas gruplar, Sosyal Demokrat, Katolik, Sendikalist, Goist vs. ne olursa olsun, btn bu gruplar kendi oluumuna imkan tanmmakszn merkezden denetlenecek, onun dndaki hali ise (minrce) ocuka ve antibilimsel olarak grme tavr ve dnemin en aalayc eletirilerinden biri olan "kk burjuvalk" ad altnda bir karalama politikas olarak gzkyor. Kapitalizmin, tketim toplumunun cazibesi gibi btn dnya entelektelleri ayn cazibeye kapld. Bu Sovyetler Birlii'ndeki Bolevik merkezli yaplanmas yani Picasso'dan Nazm Hikmet'e, Neruda'ya vs. herkesi komnist partili yapt. Burada bir cazibe, bir duygulanm kullanmak, hissiyat kullanmak meselesi var. Hissiyat majrletirmeye uramak szkonusu. Malevitch'in beyaz zerine beyaz tuvalinde de tam bir ken-dindelik var. Beyaz duvarda beyazn rengi al, tonlar arasndaki farkllamalar szkonusudur. Enformel, ekilsiz renklerin varl szkonusudur burada. Sanatta, resimde enformel ne ise u an tahta zerindeki yeil rengin ald tonlar da ayn ey. Tm tahtay silmeniz durumunda soyut bir tablo varolacaktr karmzda. Yeil tahta enformel bir eser olarak kyor karmza; alyla, silgi izleriyle, yer yer beyazla-m grnmyle bir resim var karmzda. Beyaz duvar daha da enteresan, direkt Malevitch'e gnderme yapyor. Malevitch resim tarihinde en minr tabloyu gerekletiren kii. Beyaz tuval zerine beyaz boya kullanyor; tam bir beyaz duvar aslnda. Alm olduu tonlar ekilsiz ve aslnda onlar bir z oluturuyor; bir z bu -Spinoza'daki z gibi bir eyi ekilsiz ama bir tutarll var. Ne zaman ki bunun zerine biz bireyler iziyoruz, bireylemeler balyor ve bireyler beyaz duvarn ekillenmesi. Beyaz duvar ekil alyorsa eer kendine o zaman ze-

rindeki ekiller arasnda farklar balyor. Bu ekilleri izmeden evvel de aslnda -tahtadaki farkl renklerde olduu gibi-bireyselleme ncesi gibi farklar potansiyel olarak duruyordu. Bu yaptmz ekiller, tm bu soyut ekiller ve somutlamaya balayan ekiller sonuta bu z ve zn dndaki her trl deiimi ieren bireyleri bize gsterecek ki birey meselesi tam da Lenin'de hastaln parmak baslmas gereken noktalarndan biri olarak kyor karmza. nk kitle karsnda bireyin ne nemi olaca. Anaristlerin bireyi ancak bilimsel olmayan bir okuma sunabilir olmalarna gre. Btnsel bir sosyoloji de olduu gibi -A.Comte sosyolojisi ve devam- btnsel bir devrimci pratikte olduu gibi merkez partisinin her alana szmas ve egemenlii altnda merkezi olarak oluturmas. Ve btn bu meselenin de bize ayn zamanda aydnlanmann devam olarak sunulmas. Marjlarda, periferi-de, kenarlarda gelien pratiklerin nasl paranoyak bir hareketle denetim altna alnmaya alldn gsterecek 20. yzyl tarihi iinde. nk bahsettiimiz pratik -Lenin ve devam pratii- Dou Bloku pratikleri, btn bunlar bizim iin zc pratikler. Yani bir amaz, bir zamanlar btn gcyle anti ka-pitalistliiyle, dnya kapitalizmini ve onun sava sonras merkezi olan Liberal Amerikan ideolojisine kar direnmeye urat 50 ksur yllk bir pratik. Sonuta Sovyetler Birlii'ne ve dier Dou Bloku lkelerine bakarsak nc Dnyala-madan baka bir pratii vermedi; yani bugn geldiimiz nokta Lenin'in metinlerinden yola karak merkezi otoritenin kurulmasndan itibaren ve de II. Dnya Sava sonrasnda btn bir Dou Avrupa'y nc Dnya iinde byk bir corafi alan kapsar. Gelinen noktann en azndan bugn iin majrlk meselesinde zellikle ne kadar yanltc olduunu sylemeye doru gidecek. Ve belki de bu soru sorulabilir: "Birok farkl oluumlar ayn zamanda engelleyen bir merkezi yaplanma mdr burada karmza kan?" nk 68 pratii bunun tam tersini gsterdi ve 68 pratii o bakmdan baarl sayld. 68 ocuksu gruplarn elence iin, devrim iin, glmek iin bakaldrdklar bir an aslnda, tam bir komnizm pratii, ortak bir pratik.

68 pratii spontan idi, merkezi parti yaplanmalarnda onlara kar olaanst bir bakaldrma pratii olarak karmza kt. Onun "kendinde" ve "kendi iin" gibi bir problemi olmad. nk orada ayr ayr gruplar kesitiler, birbirleri rastladlar. ki Fransz sosyologunun kitabnda (L. Waquant, .... Le Novel Esprit du Capitalisme, Gallimard, 1999) bahsettii ey avangard sanat nasl kapitalizm iselletirdi. 1970 sonras toparlanan kapitalizm ve 70 sonrasnda ken sosyalizmin pratiklerinin arasndaki ilikiyi doru buluyorum. Kapitalizmin avangard sanat pratiini kendi iine ekerek, ondan g alarak beslenmesinin ok byk etkisi var. nk, sonuta, Sovyetler Birlii'nde geliti btn bu avangard sanat. Yani nerede bir canllk var, o canll bomaktan geen bir merkezi sistem, her eyi bomaya alyor. Lenin'in paranoyak merkeziyetinin karsnda kapitalizm, izofreniyi benimsiyor; nk, Sovyetler Birlii'nde srekli merkezden emirle kodlar koyma sistemi var. Kapitalizmin en nemli zellii, belki de, bu, merkezileme meselesinde odaklanyor. Merkez bir tek ey istiyor; merkezi devrim. Kapitalizmde byle bir ey yok. Hangi g ondan yanaysa sermaye oraya gider. Kr haddi neredeyse, sermaye oraya gider. Yani btn Bat Avrupa ve Amerika kapitalizminin tarihi 20. yzyl tarihi de, aslnda; ii hareketleri, sendika hareketleri vs. birlikte geliir hatta bugnk gelmi olduu teknolojik serbest zaman brakma meselesiyle, insanlara ne kadar daha kendilerine harcayacak zaman brakmak lazm ki o zamanlar patronlar iin geirsinler. Yani bu olaanst baar. "Bana zaman brakacaklar ki, ben bana maa verenler iin kazandm harcayabileyim." Sanat pratii kapitalizmin bugnk anlamndaki zaferini tarken, sanat pratiinin Sovyetler Birlii'ndeki reddi sistemin kmesini beraberinde getirdi. Malevitch balangta devrimi destekliyordu. Bugnk ressamlara baktmzda, ayn ekilde sitasyonistlere ve Guy Debord'a eildiimizde, gsteri toplumunun ve tketim toplumunun cazibesini yaratan eylerin heryerde mallardan, mallarn sunulmasndan ve reklamlardan getiini syleyebiliriz.

20 Mart 2000

mek ve alma zerine Malevitch'ten yola karak tembellikten bahsedeceiz. Yine ayn ekilde Mars'n tarih okumasn da dnrseniz, emein rol hem iktisat teorisinde hem Marksist iktisat teorisinde, hatta toplumsal kurulu olarak emei dndmzde yine ok byk kavramlardan biri olarak kyor karmza: emek. retim zerine kurulu, emek zerine kurulu, emein smrs zerine kurulu bir dnya tarihi, emei ve retimi neredeyse snflarn oluumunda -ki Marx'ta bu tarihin motoru olarak dnlen birey-majr bir kavram olarak karmza karyor. K. Malevitch bahsetmitik. "Beyaz tuval zerine beyaz boya" yani resmin artk ne figratif ne de soyut olduu, ama bir tr kendi homojenlii iinde alma gre iinde farkl tonlar potansiyelini tayan bir tablo olarak beyaz zerine beyaz tuval kt karmza ve oradan yola karak da bu majr kavram, emek karsnda, minr kavram tembellik (almama hakk) kavram olutu. Hem Paoul Laforgue hem de Malevitch ve 1921 ylnda yaynlanm metini ve bir gnde yazd sylenen metin (15 ubat 1921) sz konusu. Buna gelmeden nce Poul Lafar-gue'nm Tembellik Hc/c/a'ndan bahsetmek gerekiyor. Kitap 1883'de yazlyor. 1917 devrimiyle Laforgue'nm Tembellik Hakk zerine yazd metni dnrsek ve de btn Marksist tarih kuramnn emein smrlmesi zerinden gittiini dnrsek, tembellik eden bir devrimci ii snfnn 1917 devrimindeki yceltilmi, bytlm devrimci ii sylemi ve figrleriyle bu almayan ve almad iin de o heybetli ii gcn gsteren dev gibi heykeller deil de, kamburu km, az ak, gzleri kapal uyumu birini dnrsnz. Bunun tembelliiyle Sovyetler Birlii'ndeki idealize edilmi ii arasndaki tezat bana biraz abartl bir biimde Laforgue ve Lenin arasnda varolmam bir iliki kurmu olduunu dndryor. Hem Benja-min'in metni, hem bu metin, hem de Malevitch'in metninin
119.

&

minr metinler olarak gemesinin zelliklerinden bir tanesi de Marx'm KapitaVini dndmzde, hacim olarak ve boyutlaryla kyasladmzda, emek zerine kurulu majr-byk metinlerde yine karmza ayn "byklk-kklk" sorunlar iinde kacaktr. Sovyetler rneinde emein yabanclamasnn nemli bir sebebi var. nk anlalan ii snf kendi iktidarn kurduu iin harcayaca emek asla yabanclam olamaz. Laforgue girite Descartes ve Danvin'den alnt yapm. Laforgue'da ilerleme temas sadece "modern" emek kavramyla ilgili. Bu anlamda ilerleme temas mesela teknoloji deil. Darwinci olarak bakarsak, parmaklarn kullanlmaya balanmas antropolojik olarak alet kullanmaya baladktan sonra elin almaya balad hep sylenir. te bu insann Klasik Marksist teorinin Darvvinci okunuu iinde doayla alet arasndaki geliim nasl insan el emeini kullanr haline getirdi. Bizi bu anlaya doru gtrr. Yani btn bir tarihi marksist adan okuma el emeinden geiyor. Zaten yllarca sosyalist yahut komnist sol iindeki tartmalar hep el emei ve kafa emeinin smrs zerine srer. Yani bunlar nasl ayn tip smrye maruz kald halde, biri dieri zerine iktidar kurabiliyor. Kafa emei ve kol emei smrye kar ne zaman kesiecekler ve ortak eyleme girebilecekler? Bu doru son, asla doru eyleme dnememi. Ama aslnda btn bir devrim teorisi iinde dnlen ey -68'de yaand- retken emek ve retken olmayan emek arasndaki farkllklar hangi koullarda ortak bir noktada birleecekler ve orada bir patlama noktas ortaya kacak? 68 bir bakaldr an olarak bunu gerekletirdi. nk orada ev kadnndan, feministe, renciden iiye, sendikal olandan sendikal olmayan alanlara kadar 68 Ma-ys' bir bakaldr ann toplumsal bir harekete dntrebildi. Birka ay srd. Sonra bu ok iddial "ocuka" bakaldr bir devrim olarak, kendi kurallarn koymaya balaynca bu kesimeler paralanmaya balad.

Lafargue'm bu almasnda drt blm var; ilk blmde genel olarak alma dogmasnn nasl doduundan sz ediyor. Kapitalizmin nasl olup da insanlar alma doasna ikna ettiini anlatyor. Bunu anlatrken de Antik Yunan'la balant kuruyor. O dnemdeki metinlerden alnt yaparak almann ikinci snf birey olduunu, sadece klelerin altm ve yurttalar iin almann byk aalanma olduunu sylyor. Ve almann bir dogma oluunu Hristiyanlk ortaa ve bunun sonrasndaki kapitalizme balyor. Ve birinci blm yle balyor: }%\ snf tarihi ilerletme grevini unutup, igdlerine ihanet ederek kendilerini alma dogmasna kurban etmitir. Cezas sert ve korkun olacaktr". Lafargue; almann zenginlik getirmeyeceini byk bir sefalet getireceini syler. i snfnn bilinlenmesi alma esnasnda ve alma annda ortaya kan bir sre olarak dnlyor. Ancak bu gn iin bilinlik faktrnn yeni bir teknoloji haline gelen "bo zaman kullanmyla" olutuunu syleyebiliriz. "almann Kutsanmas" adl blmde ise, yine aama aama 1700'lerin sonundan 1800'lere iktidarlarla almay zetliyor. Napolyon'dan bir alnt yaparak; "halk ne kadar ok alrsa, ktlkler o kadar azalr" diyor. Tpk Deliliin Tari/fnde bahsedildii gibi, delilie kar da almak bir ila. nsan bedenen yorulduunda dnemeyecek ve dnemeyecei iin de delirmeyecek. Lafargue, burada, emein zgrlemesi kavramna geiyor. Ortaadan farkl olarak, yeni dnemde emein zgrlemesi denen eyin aslnda sadece emeini zgrce satabilme zgrl olduunu aslnda biliyoruz. Ve Laforque bunu fark etmeyenleri eletiriyor. alma dogmasnn getirdii baskdan dolay kendi zevklerinden ktklarn, elenmeye dnk herhangi bir istek duymadklar gibi, elenmeye dnk yeni projeler gelitirmekte ok ksr kaldklarn anlatyor. Bu blmde makine teknolojisinin gelimesiyle birlikte insanlarn yaptklar ileri daha ksa zamanda bitirmesi gerekirken, nasl oluyor da ii snfnn alma sresi ksalmyor? Buna Yunandan rnekler vererek balyor. Son blm "yeni mzie yeni ses" diye 12

balyor. Bu dnemde artk ii snfnn nasl mcadele etmesi gerektii, nasl karlk gelmesi gerektiini sylyor. Burada u soruyu sorabiliriz: alma ile sefalet nasl birlikte ileyebiliyor? Lafargue'in metninde -ki bu Marksist bir metin ve o perspektiften bakldnda- iinin alarak sefalete dm olmas tam bir yabanclama teorisi olarak gzkyor. Yani ne kadar ok alrsa, o kadar ok yoruluyor ne kadar ok dnyay gzelletirirse, kendisi o kadar irkin kalyor, dnyay ne kadar ok uygarlatrrsa kendisi o kadar hayvanla-yor. Yeni almayla Marx'n kurmu olduu iliki ok prob-lematik bir iliki. Yani btn liberal iktisatlarn retim ve emek zerinden kurulu olan modern iktisat kavramn temelden eletiren aslnda Marx'n kendisi. Yani yukarda sylemi olduumuz gibi, retim gleri zerine konuurken, tarihin motorunun snflararas savalar olduunu sylerken, aslnda Marx'n kafasnda art deer teorisinin olduunu biliyoruz. Peki, art deer teorisi nedir? retim eer zaman zerinden kurulursa, 19. yzylda olduu gibi, bir insan harcad emek gcnn saatinin hepsini kendisi iin harcamyorsa, burada art deer var demektir. Demek ki art deerin olmas iin, Lafargue'in sylemi olduu gibi; alan iinin ayn zamanda harcad gcn tekabl olacak olan sadece creti olmayp, toplumsal olarak da sefil koullarda hayatm srdrmesyle birleen bir teoriyle kar karya kalyoruz Marx'n teorisiyle. Bu sefalet Marx yahut Lafargue'in bakm olduu anlamda iktisadi bir sefalet deil, psiik yahut psikolojik bir sefalet; ok alp kazanp hayatn anlamszlatran kiinin sefaletidir. O bakmdan ikisinin ayr ayr ama birlikte iledii daha modern bir teori. Yani Deieuze ve Guattari'nin Kapitalizm ve izofre-ni'si bunu daha iyi dile getiriyor. Yani bir yandan kapitalizm yani iktisadi olarak smr, bir yandan izofreni yani psikiyatrik smr. Lacanc (194O'l yllar) okuma yapsalc bir okuyu ortaya kartyor. Para ve Psikiyatri arasndaki ilikiyi ok temel bir ekilde ortaya koyuyor. Yani, insann psikiyatr karsnda kendi sorunlarn anmsarken harcad zamann karsnda bir

para vermek durumundadr. Eer diyor Lacan, "para teorisi yoksa psikiyatristin iyiletirme gc de olmaz". Ayn bu ama-nist ilikilerde olduu gibi, Armaan* ilikisinde olduu gibi. Bir ey vereceksiniz ki karln alabilesiniz. Bir vereceksiniz ki karlnda bir ruh alabilesiniz. Yahut fal baktrdnz yle deil mi, para veriyorsunuz karlnda laf alyorsunuz. Psiki-yatristler- hastasnn ilikisi de ayn ekilde. Konuan hasta, dinleyen psikiyatrist. Eskiden amanlar konuuyor, hasta dinliyor, Psikiyatri ncesi tpta doktor tavsiyede buluyor, hasta yapyordu. Burada tam tersi bir iliki var. Doktor sadece dinliyor ve arasra da ynlendiriyor, o da her seansta deil. nk nemli olan hastann kendi kendine harcad zamana karlk dedii para kadar hatrlatmakla ykml olmas. Bir ilk sahneye dn, doum sahnesine dn var hep. Btn bir psikiyatri bunun zerine kurulu yukarda verilen rnekteki ok alan ok kazanan ve hayatnn anlam olmad iin de kazand paray ne yapacam bilmemekte olan bir ok insan da ayn zamanda bir tr kapitalizmde olduu gibi, bir bunalm edebiyat, bir iktidar teorisi karyor karmza; kapitalizmin nasl zayf-gl olmaya deer yaratarak kendini alaltan insanlara ihtiyac varsa -ki zerinde iktidarn kuracakpsikiyatrstlerin de hastalara ihtiyalar var diyor, Deieuze ve Guattari. Ayn ikilide bir baka model kyor ortaya; biri psikiyatrinin ve psikanalizin basks, br iktisadi olarak kapitalizmin basks. Verdiimiz rnek bu okumayla ilikili olabilir ama ilk soru eer sefillikle alma arasndaki iliki nasl kurulmu diye sorulduunda o zaman Marx'n, Lafargue'nn, hatta Male-vitch'in analizleri, aslnda, iktisadi olarak almayla alakal. Malevitch de ayn eyi sylyor ve diyor ki "eskiden kapitalizmin yaptnn ayns yapyor sosyalizm". Ne yapyor? nsanlara alma akn alamaya alyor, ayn kapitalizmde olduu gibi. Sosyalizm de insann doasn, emek zerinden alma zerinden yakalamaya alyor ve zgrlk alann almakta aryor ve bu gerek kapitalizmde gerek sosyalizmde -SSCB rBkz., Ali Akay, Armaan, Balam Yay., 1999).
123L

i-3

*-/

seUnina' PersPektifine gre mmkn olabildiini dnr-liyle * tecrbesinin de bize geleneksel olan hayatn mode-bir, Aacan sylemek bana anst r bugn muhafazakar kalrsa ona^lm.grn y y - Hangi perspektiften baklrsa, A~ bir anlam kazanr. Tecrbe de keif var.

27 Mart 2000
ukarda aylaklk meselesinden, Baudelaire'den, bir tr flneur olarak Benjamin'den sz ettik. Zppe yerine ayn anlama gelen Dandy kelimesini kullanmay tercih ediyorum. Dandy tipi olarak flneur yani kalabalklarn yalnz olan kii, almayan bir tip olarak kyor karmza. Ve btn yapt ey bir tr temaa, temaa etmek-seyretmek. Seyretmek, ayn zamanda gzlem yapmakla beraber ele alman bir kavram. Mesela, sanatta bir tabloyu temaa etmek, ona bakp, onun iindeki verilerin zerinden dnmek demek. Yukarda verdiimiz Bedevi rnei gibi. Mesela kz, yani hayvanlar. Bunlar bizim iin olumsuz eyler. Trene bakmak demek dnmemek demek. Baudelaire ya da Brumell de bir tr sanat dandy prototipleri olarak Paris'te 19. yzylda kendi yaam biimlerini ve kyafetlerini oluturan tipler. Yani alan yahut fakir her neyse, insanlarn giydii kyafetlerin dnda kendilerini bir birey olarak ortaya koyan kimseler. Ve Paris'in 19. yzyl iindeki yava yava gzlemleriyle aydnlanan pasajlarnda Baudelaire'in yapt ey yeni modern eyleri temaa etmek ve temaa ettii zaman da ortaya yazdklar kyor. Baudelaire, byk bir rastlant sonucu u onda rnek olarak 'air olduu gibi ayn zamanda bir sanat eletirmeni ve modernite zerine yazd yazlarda srekli "modern ressam kimdir" sorusu zerinde duruyor. Guy De Car bir gazeteci, muhabir ve gittii yerdeki olaylar resmedip, onlar gazeteye yollayarak yaynlayan bir karikatrist. Baudelaire btn Bat sanat tarihiyle karlatrdnda onu modern sanat olarak gsteriyor. Baudelaire'in resim betimlerinde yazm olduu bir sr karikatrist daha var. Ve her biri de sanat tarihinin byk "T" ile yazlm tarihi iinde dikkate alnmayacak olan tipler. (Byk ressamlar, byk, iddial eserler kartyorlar. Mesela Foucault'nun yapt analizi hatrlarsak; Velasquez sayesinde bir temsiliyet meselesi gndeme gelecek. Kraln artk merkezde temsif edilme duramun-

12a

129.

05

BJ s* g-^

s B" i
C/3 ^

es *
(-f -*

cr es > 2 0Q^

o
Pen

UCA

!HS*

to

0Q' O

r-

cr 2 3 3 o

e
' ^ g rR* 3 g & & M ge ^
CC CT rT

|.f Is

2*. P L ' 3' ^ ,o tf ri

& il 11III

o er o

Hristiyan dnyasnda, kapitalizme dnk bir ahlak alma zerine, yahut Hristiyanln emrettii gibi gzkrken de tuhaf bir ekilde bizi Hristiyanla balyor. Kardelik, eitlik, zgrlk vb. Aydnlanmann yapt ey birazck Hristiyanl ayaklarnn stne bastrmak, laikletirmek. Ama ortak noktalar da ktlklerin anasnn tembellik olduu. Ve btn insanlk tarihi boyunca bu sz her yerde geerli ve insann eylemlerini zel bir ekilde belirliyor: Okullar, alma kamplar vb. Mesela Foucault'nun hapisane modeli zerinden yapm olduu analizleri, yeni hapishane modeli aslnda "gzetleme toplumu" modelinin ilk aamas gibi duruyor. Herkesin kal-k-yat saatleri, alma saatleri belli. lk alma evleri bu kapatlma mekanlarnda kuruluyor. Fabrika iileri gibi mahkumlar Avrupa'da altrlyor. te bu emek zerinden kurulu dnya ayn zamanda liberal okumayla A. Smith'in olduu kadar, Marx'm da teorisiyle rtyor. Komnist toplumun topyas aslnda Malevitch'in dnyasna daha yakn Marx'ta emek zerinden kurulu bir dnyann aslnda emek smrsnn eletirisi, en iddetli ekilde ortaya koyuluyor. Marx'n kuram zerinden kurulu bir sosyalist toplum modeli de -Sovyetler Birlii modeli- sonuta emei ycelten bir sistem olarak kyor, tam tersine olarak. Emek, dnyay deitirecek olan bir unsur olarak grlyor. Ama komnizme topya olarak bakarsak, orada emekten ok tembellie yakn bir ey var. Yani Marx'm komnist insan, ilkel insan gibi yaayan yani modern olmayan toplumun insan. Ama Sovyetler Birlii'nde deneyimin gsterdii ey, Amerika ile yarma. Kim daha fazla fze yapacak, kim daha ok sanayileecek, kim daha fazla silah retecek, kim daha fazla ar sanayi ortaya kartacak; bunu yceltiyor. Yani emein smrsn sosyalist toplum idealine doru ynlendirmesi bir tarafta kapitalist toplum ideolojisine ynlendirilmesi, br tarafta olmak zere. Aslnda ayn eyi yapyorlar. Malevitch'in burada gsterdii de aslnda Sosyalizm adn alyor, insann geleceini emek zerinden dnrken, kapitalizmin yapt eyden farkl bir ey gerekletirmiyor". Aslnda 132.

kapitalizm kart gibi dururken ayn mekanizmay altrmaya devam ediyor. Kapitalist toplumlarda insan emeinin s^ mrs var, sosyalist gstergede ise makinalaan bir sanayinin insanlar kurtaraca inanc var. Yani gnn birinde her eyi makinalatrd zaman insan rahatlayacak ve tembelleebile-cek. Ama tabii kapitalist mantn alt Marx'n yapt analizi dnrsek, mutlak artdeer ile greli artdeer arasndaki fark teknolojik donanmdan geiyor. Art deer greli-letike makinalar devreye giriyor ve smrnn younluu artyor ve buradan yola karak btn ktlklerin anas tembelliktir sznden yola karak, Malevitch bize, bugne kadar tembellie kar yaplan gsterilerin ok doru olmadn gsteriyor. nk, niin emek bu kadar ok yceltiliyor? Bunun tersine tembellik bir aalk nesnesi yahut ktl besleyen bir ey olduu ileri srlyor. Burada demek ki zafer iinin gcnden, emekten geen bir zafer ve zaten hem (1920'lerde) kapitalist toplumlarda hem de sosyalist toplumlarda emek zerinden kurulu bir baar, bir zafer, eer inanlan bir ey olmasayd, bu sosyalist blokla, kapitalist blok arasnda mcadele de olmazd. Kapitalistlerin korkusu da ayn zamanda ayn ey olarak duruyor. Dnya eer sosyalizme doru gidiyorsa emek smrs zerinden kazanlan artdeer elimizden gidecek. Buna karlk sosyalistler unu sylyor: "Gelir dalmndaki adaleti yle bir ekilde kurmak lazm ki, kapitalistlerin elinde biriken para daha fazla dalsn ve bu ekilde sanayileme daha adil bir ekilde ortaya ksn ve eitlik, hukuki eitliin yanna iktisadi eitlik de yerlesin. Ve Malevitch iin sosyalizmin btn yapmas gereken ey, kapitalistlerin elinden tembellik yapma ihtiyacn alp, topluma yaymak. Bunun bir zenginletirme olduunu dnebilir miyiz? Dnemeyiz, nk herkesin ortak bir ekilde varolan zenginlikten adil bir pay almas demek, bazlarnn biraz daha fazla alrken, dierinin fakirlemesi demek. Sonuta bir dalm, bir pay varsa, o pay kapitalist toplumlarda birinin lehine doru alrken, br toplum idealinde dengeyi, eitlii salayan bir sistem olarak ortaya kyor. Fakat tabi 1921 ylnda, Malevitch daha sonra oluacak 133

olan Sovyet brokrasisini dnmyor. nk kemikleen brokrasi daha sonra ortaya kan bir ey. Devrim gereklemi ama yrmeyen eyler de var ayn zamanda. Malevitch de Sovyetler Birliinden Bat'ya doru gidecek, nk onun yapt tipte sanat Sovyetlerde lanetleniyor. Balangta fakirlerin zenginletirilmesi iin sosyalizm var gibi gzkyor. Fakat bu siyasal, uluslararas ve iktisadi bir mcadele. Ve btn bir Sovyetler Birlii halklarnn 1930'dan itibaren, nce Nazilerle sonra kapitalist dnyayla hesaplamak adna, srekli zenginleme olanaklar kstland. Ve her zaman Sovyetler Birliinin sz u oldu "Bekleyin, tm dnya sosya list olduunda zenginleeceksiniz. nk u onda onlara yar dm etmemiz lazm ....." Burada bir de iktidarn yaylma zelliini yok ettiini hatrlayabiliriz. nk iktidarn zerine yaslanabilecei varlklar yok oluyor. Niin insanlar kendi tahakkmleri iin bu kadar urarlar? Eskiden bugne kadar sorulan sorulardan bir tanesidir. Yani "niin bedenler kendilerini hakimiyet altna alacak olan hkmdarlara imkan salarlar?" mkan salamak, zaten varolmak eylemini beraberinde getiriyor. Eer o varlk yoksa o varln zerine kuvvet gider mi? Yani "sfr noktas" denilen ey, 'T^eyaz zerine beyaz" tabi ki ayn zamanda varl yok ettii gibi, iktidarn kullanm dokularn da yok ediyor. Yani bedenlerin emek gc olarak kendilerini ortaya atmaktan geriye ekilmeleri ile birlikte onlarn stne yaslanarak ykselecek olan bir sermaye de yahut devlet iktidar da kendi gcn kaybediyor. Yani yine klasik bir sorundur bu, Marx'n sylemi olduu gibi, art deer olmazsa nasl sermaye haline gelecek? Yahut tebalar olmazsa krallar nasl "kral" olacaklar? veya vatandalar olmayan bir lke nasl devlet haline gelecek? Btn bu sorular varlk zerine kurulu sorular. Burada baka bir tema olarak kahvehaneleri birer tembellik ve bo zaman mekanlar olarak rnekleyebilir miyiz? 1700'l yllarda alyor ilk kahveler. ngiltere'den moda halinde Fransa'ya geiyor. Malevitch'in bahsettii aylaklk, kahve
13A

aylakl deil. Bedevi rnei daha tembellie yakn bir rnek, kahveden. nk kahvede tembellik edilmiyor, kahvede bir tketim gerekleiyor. retken bir emek yok orada (ama 19. yzyla bakarsak, 19. yzyl kahvelerinde iktidara kar rgtlenme alanlardr. 1940-50 yllarnn pastahaneleri gibi). Bu kahvelere baktmz zaman orada tembellikten ok aylaklk gryorum. Burada tembellik kavramyla aylaklk kavramna bakarsak. Aylaklk; 20. yzyl sonu almayan insan modeli, isiz insan, i bulamayan insandr aylak. Dandy onun iin aylak deil, flneur. Geziniyor, dolayor. Trke'de bizim aylak dediimiz ey 20. yzyln ikinci yarsnn sonunda ortaya kan isizler, garantisizler. Bauman'n ele ald birey var. Kreselleme zerine bir kitap bu.* Orada bugnn aylakl ortaya koyuluyor. Bugnk anlamyla kahve daha ok ii olmayanlarn gidip zaman geirdikleri bir yer. Baz kahvelerin o bo zaman iinde i bulma olanaklar salayan mekanlar bunlar ayn zamanda. Mesela mafya rgtlenmeleri kahvelerden geen bir ey, ayn ekilde devrimci rgtlenmeler de kahvelerden geiyor. Ama mesela, Avrupa'da bir kahve, Trk mahallesindeki bir kahve- oraya gelenlerin, i sahibinin ilan ast bir mekan, ii bulma kurumu kahveler. Eer byle bakarsak, kahveye aylaklk var ama ne flneurlk var, ne de tembellik var. nk tembellik entelektel bir ey. Tembel olmak dediimiz ey Malevitch'in yaratmak zerine kurulu bir ey. nk demek ki insann yaratcln engelleyen bir ey. Tembel dediimiz insan tipi, Baudelaire olsun, Malevitch olsun, yaratma imkanlar bulunan, ura iinde olan insanlar. Onun iin de daha sonra Tanr ile kyaslanyorlar. Tembel olan Tanr ile kyaslanyor, nk tembellik yapmak demek yani nesnellik dna kmak, varlk dna kmak demek, varolan koullardaki yaam biimleri dna kmak demek, yani bir ka izgisi oluturmak demek. Yani bir olu haline girmek demek. Bugnk insana sunulan olanaklarn dna do-Zygmunt Bauman, Kreselleme, ev.: Abdullah Ylmaz, Ayrnt Yay. 1999.
135

o sr

&^

bir eyin baladn gsteriyor. Ama en azndan Malevitch'in metni hl ereksel bir dil, bir nihai nokta inanc, zgrleme anma doru bir gidiat var. Bu gidiat da mkemmellik terimi ile belirtiyor. Tm bu minrlk, tembellik ayn zamanda mkemmel olmakla birleecek. Mkemmellik nedir, sorusuna da Malevitch: "Gnn birinde yeni bir beden, yeni bir makine, yeni bir aygt, emek gcnn smrld bu durumdan kartacak -bu Sovyetler Birlii'nde yaayan ve devrimi destekleyen bir kiinin metinleri karmzdakiler- ve bugn dnya baka bir grnme brnecek ve gelecekteki mkemmelliin yoluna doru gidecek. Bir insan, bir halk, bir insanlk tmyle gnn birinde bir amaca doru gidecektir ve bu da mkemmellik demektir" diye cevap veriyor. Yani mkemmellik Tanrnn yapt eydir. Burada biraz da tinsel bir boyutla kar karya kalyoruz. nk bu onun sylemi olduu gibi fiziki dinlenmeden ok, ruhun dinlenmesi. Bedensel dinlenme demek, hem bedeni hem ruhu ayn anda dinlenme iine koymak ve Tanrnn yapm olduu m kemmellie doru giden bir yola koymaktr. Yola koymak nedir? yola koymak deyince mesela 20. yzyl filozoflarndan Heidegger "Hi Bir Yere Varmayan Yollar" adl kitabnda* tecrbe zerine kurulu bir sanat yani aratrma yoluna girmek iin ve de daha yakn bir zaman iin ka izgileri oluturmak amacnda olup, tzsel gerek ve sanat arasndaki yapsal ilikiyi kurmaya almaktadr. Byle baktmzda Heidegger'den farkl olarak Deleuze ve Guattari'nin kavramlar burada Malevitch'in bir metniyle bir tr ilikiye giriyor. Ve zaten Deleuze ve Guattari'nin "Felsefe Nedir?" metninde syledii gibi-felsefe konstrktivisttir diyorlar. Felsefe Deleuze ve Guatta-ri'de Malevitch'e yakndr. Oradan baktmzda uradaki metinlerle, bilinli veya bilinsiz -Deleuze ve Guattari bu metni okudular m bilmiyoruz- ama direkt bir ba kurmak mmkn. Martin Heidegger, Chemins qui ne menent nulle part, Gallimard 1962.

Ama Malevitch'in zaten br metinlerini okuduklarna gre, yani bunu varsayalm. Sprematizm nedir? Bunun trkesi yok. Spra; stlk demek, mkemmeliyetilik diyebiliriz belki, ama tam da bu anlama geldiini syleyemeyiz. Mkemmeliyetilik baka bir ey; yapt hereyi mkemmel yapan insanlara mkemmelli-yeti diyebiliriz. Buradaki mkemmellik baka birey. Ama hemen bunun arkasndan Kandinsky "Sanatta zihinsellik" diye bir metni kaleme alacak. Ama zihinsellik aslnda spirtu-aliszm, tinselliktir. Sprematizm, zihinsellik deil. Mkemmele ulamak sz aslnda tm evreni tpk insan ortaya kartrken emek harcayan Tanrnn farkl gc gibi dnmek gerekiyor. Burada Tanrnn yapt ey tabi ki fiziki bir g deildi. Ve diyor ki bunun sonucunda; "Madem ki Tanr elleriyle fiziki olarak insan yaratmad, o zaman dinlenmeye ihtiyac yok. Ama alt, yaraty gerekletirmek iin de aslnda szckler syledi. Mesela "Adem ksn!" dedi. Btn bu "olsun" dedii eyi btn evrende alt defa tekrar etti. Ve bu ekilde kendi tahtnda, Tanr ki tahtnn ismi de tembellik taht- dinlendi ve kendi bilgeliini de temaa etti". Tanr kendi tembellik tahtnda dinlendi ve kendi bilgeliini temaa etti. Ve burada Tanr mkemmelliini bu temaa sayesinde gerekletirdi. Yani Tanrnn bilgelii, hem evreni yaratt hem de bize onun baknn evrendeki yaratlm halini bize sundu. Kendi bakn bize sundu. Yani tamamen bir sanat eylemi var burada. Tanr, bakarak yaratyor, kelime sylyor -iir gibi- kelimeyi telaffuz etmesiyle beraber o kelime varlk kazanyor ve bu tanrnn gznden baklm bir ekilde bizim gzlerimize sunuluyor. Yani burada bir tr bak meselesi var. Zaten de burada sylemi olduu ey: Tanr alt gnde dnyay yaratt ve yedinci gn artk almay brakp, tembellik yapp, dnyay temaa etmeye balad. Mesela Zeus, tek alan Tanr. P. Clastres'in efi gibi Tanr da ilkel bir ekilde alyor -tek bana- ama sihirli bir gc var. "Ol" diyor, oluyor. Zeus da yle. Burada aslnda Malevitch'in syledii ey tembellik hakkn kapitalistler emekli olduklarnda kazanabiliyor olma139

bir eyin balad^/^ metni hl ereks anna doru bir ile belirtiyor. T kemmel olmakl Malevitch: "G yeni bir aygt, kartacak -bu leyen bir kii baka bir gr yoluna dor gnn birin mellik dem Yani mj da tinsel sylemi si. Bedeni da dinle

^ vapmak lazm ki Kk sadece sersahiplerinin yesan o zaman varjl nedir? reti\, sosyalist veya ka}tl s olacak. Yani onun ipsinin yokolma teh-/arlk dlma itildii dnyas bir anda kendi ;aklar. nk insan bu-anda onun tembellii ola-insanln dnrleri b-j hayvanlar varlk dla akilde ancak varlklarn gs-arada artk diyalektik bir ne-gemeyen varlk dnn ancak j olumlayc dnce var. Ve bu ulam olduu mkemmel varlk

dar, iktidarlar devirmekten gememeli. Buradaki sfr noktasnda bir iktidar ele geirmek veya devirmek deil, geriye ekilip, iktidarszlk ann bulmak herkesin kendi iktidarszlk ann bulmas nem kazanyor. Zira, gnlk yaamda bunun nasl kurulaca baka bir problem. Foucault'nun son metinlerinde "her insann kendi bedeninden bir sanat eseri karmas" dedii, aslnda Malevitch'in yaklamyla birleebilir. Minr sanat, sanat tarihinin veya siyaset tarihinin bize sunmu olduu tm bu tarih oluumlarnn iindeki verilerin dnda dnen, eylemi gerekletiren kii olarak gzkyor.

dir? Heide^ rbe i iin yi

varlk kendi varlna ve retimine ilan da, hayvanlar da buraya doru jr. Bu bakmdan beyaz zerine beyaz nsel devrim fikrini dnp yaratmaya . kyor karmza. Marx'n komnist niza kyor: u kadar saat kitap okuyan, tutan kimse. Mesela sanat veya sanat ;i veya komnist insan arasndaki iliki tu-ilmamn, emein smrs olarak kyor minr olarak devrim -yani iktidar alan, ele ievrimci bir dnceye kar adlandracamz mlayc pasiflik, geri ekilmeyen olumlayc pa-iktidarszlk nk, burada iktidar yok. nk >k ngrl bir ekilde, iktidar meselesini ortaya icault'nun yahut yapsalclk sonras dnrlerin :de farkettii eyi, Malevitch 1921'de yazm. kti140

1A1

10 Nisan 2000

alevitch'in insann gereklii olarak "tembellik" kitabndan bahsettik. Ve Malevitch'in sprematizm akm iinde "beyaz zerine beyazMan, yani renkteki eriilebilecek olan en mkemmel an olan "sfr noktasndan ve bunun tanrsal mkemmellikle alakasndan bahsettik. Ayn zamanda Malevitch'in S. Birliinde yaayan bir Rus vatanda olarak sosyalist toplumun ve kapitalist toplumun birlikte ileyi tarzlarn emek zerinden dnd iin, insann gereklii olan yani mkemmellik, tembellik meselesini anlayamadklarn yazdn sylemitik. Buna biraz devam ettikten sonra aylaklk meselesinin gnmzdeki konumuna deinebiliriz. Malevitch "tembelliin btn ktlklerin anas olmas" yaklam karsnda, bunun ne kadar tinsel, Tanr'ya ait olduunu syleyerek, aslnda sosyalizmin kapitalizmle birlikte insann temel meselesinin tembellik olduunu farknda olup ama bu farkmdal toplumsal alanda gerekletiremediini sylemiti. Burada kapitalist sistemlerde kapitalist snf iin, yani tembellik hakkna eriebilecek olan snf iin btn aralarn mubah olduu, nk zenginlik sayesinde yani art deer zerinden elde edilen kazan sayesinde kapitalistlerin zenginlikleriyle tembellik hakkna sahip olduklar alt snflarn ise hayatlar boyunca almak zorunda kaldklar iin, byle bir haklar olmad fikrine deinilmiti. Buradan gnmzn aylaklna doru gemeye alrsak; yle bir ey kar karmza: Malevitch iin sanat ancak bir mkemmeliyete erime durumunda kalan kimsedir. Tabi burada u tip sorularla karlalabilir: Sz edilen mkemmeliyet fikrine sadece sanatlar m eriebilme hakkna sahipler? Ya da; hi almayan biri dolaysyla hi paras olmayan biri tembellik hakkna nasl eriebilecek? Aslnda bu gibi sorular toplumsallkla alakal olarak baz zorluklar beraberinde getirmiyor deil. Hi almayan kii nasl yaayacak? Bunun Bat tarihi iinde bir takm karlklar oldu aslnda. Hi almayanlar yaa142.

yabildiler, hem de rahat yaayabildiler. Ama burada almak tan kast, el emei harcamaktr. El emei harcamadan top lumda kimler yaayabilir? Buraya geldiimizde, tekrar benzer bir soruyla karlaabiliriz: Kimler almadan toplumlarda or tak bilinten bireysel bilince ulap, toplum dzeyinde bir ko numa gelip, toplumsal alanda el emei harcamadan, bu ii ba aryor? Burada tabi ki aklmza aman rnei geliyor. Bildii miz gibi aman' erk sahibi olarak dnmyoruz. nk bu rada erk sahipleri daha sonra geliyor. Belki "kudret" diyebili riz. Siyasi iktidar olmayp kudreti olanlar. aman, byc gibi kiilikler. Ama bunlar da bunun yannda belirli fiziksel sakat lklar sayesinde bu konuma yerleiyorlard. Bycler ve Sa manlar dnrsek, bunlar genellikle doal insani durumlar dan eksiklikler tamalar sayesinde fazladan "kudret" sahibi olan insanlardr. Samanlarla bycler aslnda bir tr iyiletir me pratiine sahip olan kiilerdir. Ama nasl iyiletiriyorlar? Yer alt ve yer st gleriyle nasl ilikiye giriyorlar? Ya da br dnyadakilerle nasl ilikiye giriyorlar? Eer Samanlarn kulland davulu ve danslarn ve hayvan taklitlerini dnr sek, bu insanlar bir nevi mkemmellie ulam kiilerdir. Sa kat olup da, bunu denetim alma alan kiilerdir. Yani gszlkleriyle g elde etmilerdir ve kudret kazanmlardr. Bu ayn zamanda sanatsal da bir sorun. Bir tiyatrocuyu dne lim, dans ve tiyatro aslnda mimetik bir iliki.* Demek ki amanik faaliyetinde sanatsal bir faaliyet var. Ama btn top lum amanik ayinim bilmiyor. Demek ki ilkel veya yabanlarda byc ve samanln toplum zerindeki etkisi, stnl bir tr onlarn toplumsal durumdan ayrlmalaryla, ve kendi ayr calklarn ortaya koymalaryla gerekleiyor. Bir "ayrcalk" var. ok sosyolojik bir kavramla kar karyayz: "ayrcal" olanlar. Sosyolojik olarak ayrcal olan insanlar -toplumun ileri gelenleri, krallar, burjuvalar, aristokratlar, zenginler, vs.kendi farkl konumlarn ortaya koyabilenlerdir. Zenginlik de sosyal bir ayrcalktr. * * Robert Wilson'un minr tiyatrosu buna rnek olabilir.

Daha nce szn ettiimiz flneur ve dandy kavramlatr-malarn anmsayacak olursak, burada nasl bir ayrcalktan sz edilebileceini sorabiliriz. Bunlar iin parasal yada stat-sel bir ayrcalk deil, minrlk zerine kurulu bir ayrcalktan sz edebiliriz. Bu ayrm, kendi farklarn toplumda ortaya koymalarndan kaynaklanr. imdi asl sorumuz netleti saylr: Minrlk zerine kurulu ayrcalk nedir? Berduuunun ya da serseriliinin farkllk olarak adn koymak. Yani zenginliin ayrcalna karlk, parasal ya da toplumsal statnn en aasna geip, orada farkll ortaya koymak. Burada Ki-nik'leri rnek gsterebiliriz. Kiniklerin kendilerini kpeklerle zdeletirdiklerini biliyoruz. Diyojen en bilinen rnek. Diyo-jen toplumun iinde doada yaar gibi yayor. Kpekler gibi. Kiniklerin yapt ey, "toplumun en aal olma" konumundan, fark ortaya karmak. Burada dandy rneine yakn bir rnek var, ksaca minrlkten geen bir rnek. Baudelaire de ayn ekilde bir rnek . Hatta daha yakm bir tarih, Roland Barthes bu rnee yakn bir ekilde, geceleri Paris'te dolayor.* "Berdu veya serseri olu"... Bu bir burjuvann ya da aristokratn kendini brlerinden ayrmasndan farkl bir ayrma biimidir. stten bakan deil, "aaya doru" giden bir ayrma biimidir. te Baudelaire rneindeki flneur bu tip bir minr ayrcalk diyebileceimiz bir olu'a gidiyor. Minr ayrcalk; en fakirden daha fakir, en sefilden daha sefil gzkmek... Bu ayn zamanda ruhun da bedensel sefillikle bulutu-rulmas gibidir. Mesela Kinikler hi ykanmazlar. Neredeyse onlarn toplumsal ayrm doal; kokuyorlar. Bunun iin yanlarna yaklalmyor. Dandy ise, tam bir Kinik olmasa da, onun aaya gidi srecini yayor. Bir metafor olarak dnrsek Samanlarn yer altna inmesiyle, dandy'lerin yahut flneur'lerin yer altna inmesi, kelimesi kelimesine yer altna inmekten geiyor. Yani bir nevi "underground" kltr. Ayn zamanda kalabaln iindeki herhangi birinin yer alt hareketi var. Bu bir * Bkz., R. Barthes Ara Anlar, Kaf Yay., 2000.
144

"olu-ka" izgisi. Mesela 19. yzylda Gaugin'in, Lautrec'in izgisi bir "olu" izgisidir (Toulouse Lautrec kk yata attan dp cce kalm ve burjuva bir aileden gelmesine ramen, kendisi Paris'in Kuzeyinde fahieler ve kankan yapan dans ve konsomatris kadnlarla yaamtr). Minr olua gidi, ka izgisinde: toplumun altna girmek, normlarn altna girmek, aile altna girmek "Altna girmek"; yer altna girmek anlamnda syleniyor, yahut toplum, norm ve aile dna kmak, onlar dnda yaamak. Burada mkemmellik biimi bir ey yapmamak deil, tam tersine srekli bir i karmak, eser vermek ama toplumsal anlamda emek srecine katlmamaktr. Art deer yaratmamak, ona el koymamak, burada mkemmellie doru giden bir deer aray var. El koymak yok. Ne zorbaca, ne kapitalist anlamda deere el koymak sz konusu deil. Paul Gaugin rneini verebiliriz. Gaugin de ailesini terk ediyor. Vahi akmn (fovist) onun sayesinde ktn sylemek mmkn. Minrlk meselesinde yava yava 20. yzyl bana doru gelmeye balyoruz. Baudelaire ve Gaugin rneklerinden fo-vizme girmeye baladmzda, fovistler bir hayvan "olu "a gidii, bu anlamda sanatta hayvansallama srecini rnekliyor. Bir tr isel iddet, kendi ayrln yaptyla ifade eden bir iddettir. Toplumsal anarist bir iddetten ok, ie dnk bir iddettir. Ve bu aadan, minr bir tr ayrcalk, yahut kendini toplumdan ayrma bizi baka bir aire gtrebilir: Arthur Rimbaud. Rimbaud ilk defa "benlik" ve "teki" meselesini ortaya koyan airlerden bir tanesidir. Rimbaud yle sylyor: "En hayvan, en aal, rklarn en zencisi olmak istiyorum". Yani toplum tarafndan en fazla dlanan rnekleri olmak istiyorum diyor. Zenci "olu", hayvan "olu", aalk "olu"... Temizlikle, klkla, modayla dnsel bir ayrmclk olarak kyor karmza ve sanatla buluuyor. O zaman minr bir sanat
14J5.

minr bir edebiyat, minr bir resim bir tr ayrcalk ortaya karma biimi. Ancak bu ayrcal egemen unsurlardan deil, egemen unsurlarn tam zdd olan unsurlardan ortaya karmay ieriyor. Bir tr devrimci klasik yani bir entelektelin kendini proleterya zdeletirmesinden siyasi olarak farkl fakat tavr olarak benzer bir tutumu ieriyor. Mesela bou bouna 19. yzyl sonu ve 20. yzyl banda "sanat ve bohem hayat" ayn ekilde adlandrlmad. 20. yzyldan baka bir rnei, Picasso'yu dnrsek, onun hayat zerine ekilen bir filmi rnek olarak kullanabiliriz. Bu filmde onun eserlerini almak isteyen burjuva ve aristokratlar kapsnda nasl beklettiini hatrlatabiliriz. Bu bize bir tr g ilikisini gsteriyor. Yani parann gcne kar, sanatn gcyle karlk veriyor. Minr tavr, zenci sanatnda, Kara Afrika'da ve yabanlardan gelen bir hareket. Yani Bat'nm smrgeetirdii, ezdii, kle olarak satt insanlardan geen bir sanat anlay. Az nce szn ettiimiz gibi, bir tr yer altna gei. Silahl olmayan bir yer alt. te dandy ya da flneur bu gelenein iinden geliyor. Yani Kiniklerden uzanan bir izgi. Malevitch ise tembellikten bahsettiinde, beyaz zerine beyaz dedii zaman, aslnda bu srecin en son noktasna varmaya alyor, en mkemmel yer altna ini... izgisi, rengi olmayan ve kendini ancak bolukta kaybedecek kadar (sfr noktas dedii ey) m-kemmelletiren. O halde tembellik emek karsnda dnce tarihinde sosyoloji tarihinde ciddiye alnmayan bir kavram. Tembellik sadece toplumun dnda olma hali olarak kyor karmza. Bir tr bireyleme sreci. Nasl aman, byc kolektif bilinten kendini bireysel bilince ayryorsa, burada da sanatsal tavr, yine kolektif bilin durumundan kendini ayryor. Anti sosyolojik bir durum sz konusu. Comte, Durkheim ve benzeri sosyolojik ynelimlere kar bir tavr. Bunun da bir karl var. Mikro sosyoloji aslnda minr, detay zerine kurulu tavrlarn aratrlmasn kapsyor. Mikro sosyoloji, insanlarn nasl gruplatklarn, iktidar ilikilerini nasl kurduklarn deil, bu ilikilerin ortaya koyulusunda, hangi detaylarla byk toplumsal deiimler ortaya kyor, bunu inceliyor.

Mikro sosyolojinin bireyi bile incelemediini syleyebiliriz. Bireyin bir tavrn, bir andaki tavrn incelediini syleyebiliriz. Mesela gnmzden bir rnek verirsek; bir alan aratrmas nasl yaplr? rnein aratrma alan lokanta olsun. Buradaki mekan, yerletirme biimleri, masalar, duvarlar, yani orada sabit sermaye nedir? Baklar, atallar hangi maddeden yaplm, duvarlarda ne tip bir dekorasyon var? Mekan bykl, bulunduu konum, mahalle vs. nce bir fiziki aratrma. Bunun zerine o fiziki aratrmaya gre, ieri gelen insanlar arasndaki ilikiler. Lokanta sahibi ile mteriler arasndaki g ilikileri ve mterilerle dier mteriler arasndaki g ilikileri. Btn sosyoloji aratrmas bu deikenler zerinden kuruluyor. Fakat byk (S) harfi ile sosyoloji, ieri giren ak-trlerler nasl inceleyecek? Mesele ieri giren kii bilinen biri mi? Eer bilmen biri ise, ilikiler hemen toplumla kurulmaya balanacak, z Ama buradaki kiilerin fiziki ya da toplumsal konumlar bata gelecek. imdi sralarsak, bu rnekte unlar var: 1) nce fiziki mekan dedik, nerede bulunduu nemlidir. Trkiye'de mi, Fransa'da m, stanbul'da m, vb. 2) Bulunduu fiziki mekann yerini nemseyeceiz. Esnaf lokantas m, lks bir lokanta m? rnein Beikta'taki bir esnaf lokantasnn garsonu nasl davranyor, orta snf bir lokantada bir garson nasl davranyor? Ya da lks bir lokantay dnelim. Bir davran ilikisi farkll mikro sosyolojiyi ilgilendiren konu. G ilikileri analizinde genelde garsonun ne zamandan itibaren nasl davranaca konusu mikro sosyolojinin konusudur. Burada davranlar ok nemseniyor. Artk psikolojiye giden bir hat var. Davran detaylar analizi minr detaylarn analizi olarak dnlebilir. En dikkat ekici isimlerden bir tanesi Gabrielle Tarde'dr . Onun mikro sosyolojisi tam da minr bir sosyolojidir. nsanlarn neyi, ne zaman, nasl taklit ettikleri ana sorunlarndan biridir. Hemen hepsi kk detaylar zerine kurulur. Bkz., Gabriel Tarde, Les Lois Sociales, Les Empecheurs de Pen-ser en Rend 1999.
4Z

Bu minr olua dnersek, tembellik ve aylaklk meselesini dndmzde, karmza baka bir sorunsal kyor. Bu da modern kapitalizmin ortaya kard yeni bir durumdur: sizlik. sizliin olduu yerde tembellik ve isizlik arasndaki iliki nasl kurulacak? Bu bir irade midir? Yahut zorunlu bir durum mudur? 70'li yllardan beri Bat kapitalizmi nce petrol krizi ad altnda geen daha sosyolojik olarak transnasyonel burjuvazinin tekelci burjuvazi karsndaki egemenlii olarak adlandrabileceimiz yeni bir oluuma girdi. Ve buna gre de Bat lkelerinde kalifiye olmayan iiler sanayinin kmesiyle ya da daha dorusu emek gcnn daha ucuz olduu yerlere kaydrlmasyla bir isizlik krizine girdi. Ve bu durumda da ya gmenler ya mlteciler ya da yerel vatandalar i bulamaz duruma geldiler. Bu aa yukar 30 yllk bir sretir. Bunun sonular sosyal sigorta sahibi olmamak, saln bozulmas, biraz daha marjinal bir rnek verecek olursak; rencilerin renim srelerini uzatmalar olarak dnlebilir. Mesela Trkiye'de alanlarn neredeyse %45'i kayt d ekonomiden geiniyor. Buraya vergisiz alanlar, mafya ve kara para vb. dahil. Batda bu tip bir kayt d ekonomi imkan olmad iin, isizlik krizleri daha vahimdir. Art, buradaki insanlar aras yardmlama ilikileri ile Batdakiler daha farkl. Burada bir tr aylak olma, tembel olma, iktisadi olarak rasyonel bir ey. ki saat dilencilik yapmak varken, sekiz saat almaya gerek yok. rnein mahalle yardmlama konusunda nemli bir kamusal alan. Aylaklk modern kapitalizmde minr olu'la bir alakas olmayan gayet de ekonomik rasyonalitesi olan bir anlama geliyor. Dilenmek almaktan ok para getiriyor. rnein son yllarda sk sk rastlanan ve kadnn evii emeini cretlendirmeye dnk sendikal almalar hatrlayabiliriz. Bunu refah devleti iin bir adm olarak deerlendirebiliriz. Baka bir adan bakacak olursak, btnlemi dnya kapitalizminin girmedii alan, corafi blge kalmad gibi, en "mahrem" alanlara da szdn sylemek mmkn. Sendikalarn sosyal refah devleti adna aldklar tavr ile, deien kapitalizm arasnda bir uyum var. Yani sendikal hareket isizler ad-

na konuurken, kapitalist ekonominin girmedii yerlere de girmeye alyor. Hatta yine son dnemlerde rastladmz bir baka durumu anmsatabiliriz. yle ki kadn dourganl ile karlanabilir bir emek kategorisi iinde deerlendirilmeye baland. Tayc anne olarak adlandrlan durumun zeti budur. rnein 1980'lerde feministler, kadnlarn dourganlnn yine kadnlarn verimliliini drd gerekesiyle doumlara kar kyorlard. Peki bu sre bizi nereye gtrecek? rnein doum kapi-talize bir hal mi alacak? Yahut dandy ve berdu rneinde olduu gibi, insanlar hayattan ve paradan kamaya m alacaklar? O anlamda sanatsal klar boubouna psikanaliz tarafndan kullanlmyor. Bir tr ka izgisini minrle gidi izgisi eklinde sanatla buluturduumuzda ykm srecine sokmamakla kar karya brakyor kiiyi. Mesela Male-vitch'te alma gibi olaanst bir pozisyon var aslnda. Mzisyen, ressam vs. Fakat emek anlamnda bir kullanm yok bu almann. Tembellik olarak adlandrlyor almak. Deersizlik, kapitalizm anlamnda deeri yok. te aylaklk o halde modern dnyadaki zorunlu durumdur. Ve artk bir ayrcalk deildir. nk artk -drt milyon isiz varsa, bu farkl olmaktan kmtr. Malevitch'in nerisine gre sanat eer tembellik hakkna sahip olarak mkemmellie eriebiliyorsa, herkes sanat olabilir mi?

149

17 Nisan 2000 alevitch'in S.S.C.B. eletirilerinde grdk ki, tembellik insann znde olan bir ey; ama kapitalist ve sosyalist dnyalar insan tembellii zerinden deil de almas ve emei zerinden deerlendirdiler. Lenin'in, "Kant'da Aydnlanma Nedir?" adl makalesinde olduu gibi, majrlk aray, toyluktan k meselesi ve Lenin'in "ocukluk hastal" olarak adlandrd sol komnizm bu bakmdan bize yeni almlar ve yeniden eletirel okumalar sunmakta. Burada, Bakunin'in temel fikirlerinden yola karak; anarizm felsefesinin ana hatlaryla, Lenin'in merkezi devlet ve Boleviklerin iktidar fikirlerine kar kan anarizmin gnmzdeki hali ve Deleuze ile Guattari'den yola karak "minr-lk" diye adlandrdmz kavram ile alakas zerinde duracaz. Bakunin'in "Devrimci El Kitab", "Federalizm", "Tanr ve Devlet", "Devlet ve Anari" makalelerinden yola kacaz. lk olarak devletsiz bir toplumun oluumu zerine odaklanan Bakunin'in dncesi, otoritesiz bir zgrl ngrmektedir. Sosyalistlerde var olan halk devleti veya proleter devlet fikrinin tersine Bakunin, devletin zorunlu olarak klelik ve kulluk yaratan bir aygt olabileceini iddia eder. Bu nedenle, "devlet ve otorite sonuna kadar red edilmelidir" derken Marx'n devletin bask arac olduunu sylemesine yaslanr. Aralarndaki ayrm u ekilde ifade edilebilir: Olas bir devrim durumunda Bakunin, devletin tamamen ortadan kalkmas gerektiini yazarken, Marx devletin sosyalist bir aamadan gemesini doru bulur. Ancak bu aamadan sonra devlet yok olabilecektir. Burada Marx'n, Hegel'in felsefesinden ne kadar etkilenmi olduunu fark edebiliriz. Ayrldklar nokta, o halde, budur. Bakunin, "Devrimci El Kitab"nda devrimin acil pratik sorunlar zerinde durur. Mkemmel anari toplumundan ok, bir eylem kitab olarak dnebiliriz bu yazy. zel sanayi sektrlerinin toplumsallatrlmasmdan yana gzkmeyen Bakunin, ncelikle miras hakknn ortadan kalkmas gerektiini

dnr. Bylece ii snfna ait bir mlkiyet, zel mlkiyetin yerini alacaktr. Ancak bu zaman alacak bir sretir, hemen gerekletirilemez. Bu kitapta Bakunin, ani bir toplumsallamann brokratik bir yapy ortaya karabilecei kehanetinde bulunur. Bu ekilde bilincin olumasnn zorunluluu zerine dnr. i snfnn zerine dardan bir bilin verme sz konusu olamaz. Burada Lenin ile Bakunin'in ayrld noktaya yaklayoruz: ii snfna bilin verecek olan "avantgarde" iiler, Bakunin iin sadece brokrasinin ortaya kmasndan baka bir ie yaramaz. Bu, brokratik iktidar douran bir oluum olarak kabul edilir. i snfnn bilinlenmesi entelektellere braklmamaldr. Devrimin bakalar, yani devrimci pratik tarafndan ynlendirilmesi deil, kaostan geen bireylerin var edecei bir devrimcilikle mmkn olabilir. "Devrimci El Kitab"nda Bakunin ayrca gelecein toplumunun uluslar zerine kurulamayacan yazar. rgtlenmenin baarl olabilmesi iin ulus-devletler deil, uluslararas bir dayanma gereklidir. Burada da Bakunin'in merkezi devlet fikrinden ne kadar uzakta olduunu grmekteyiz. Gnmzde Avrupa Birlii toplumunun geliimiyle Bakunin'in fikirleri arasnda ne kadar paralellik kurmak mmkn olur, sorusunu sorduumuzda, hemen belirtmeliyiz ki, AB'nin kapitalistik yapsyla Bakunin'in dncesi arasnda hibir benzetme yapamayz. Sorulan bu soruyu doru bulmadm ifade etmeliyim. ktidar ve otorite AB iin temel ilkeler arasndadr. Avrupa Birlii iinde federalizm zerine ele alman son tartmalarla, belki, Bakunin'in federalizmi arasnda benzerlik var m, sorusunu sorabiliriz. Bakunin "gelecekteki Avrupa devletlerinin birlemesi"nden sz etmektedir. Baka bir sorun da Bakunin'in temsiliyet kart tavrdr. Bolevikler iin proleteryay mecliste temsil eden bir temsilcilerin bulunmas ana temsili mekanizmay ortaya karmaktadr. Bu parti tarafndan ve onun brokrasisi tarafndan mmkn klnmaktadr. ktidarn yok edilmesi, ancak temsil mekanizmasnn dna 151

SO.

kldnda ve federasyonlarn bireyler tarafndan ynlendiril dii bir durumda mmkn olabilecektir. Merkezsizleme diye adlandrabileceimiz bu durum da, Marx'm aamal sosyaliz minin tam tersidir. : Bilginin merkeziletirilmesi de yine iktidar sorunuyla ilintilidir. Bilgi yukardan aaya doru deil de, aadan yukarya doru gelitirilebilecek bir eydir. "Devrimci El Kitab"nda Bakunin unlar belirtir: "Tanr kltnn yerine insanla saygy, sevgiyi koyan, insan haklarna saygl bir insan vicdann adaletin tek temeli, kayna olarak grr, zgrln salt olduunu dnr. Bir insann zgrlnn baka bir insann zgrln engellemesini doru bulmaz. Kii ancak dierlerinin zgrln tam ve resmen rzasyla kabul edip, genilettii lde gerekten zgr olmu olur. Bu nedenle tek kiinin zgrl ancak herkesin eit olmasyla elde edilebilecek bir ey olarak grnr. Burada birey haklar ortaya kar. Kurulabilecek bir anarist toplumda birey haklar yle olanakldr: tm giderler toplumun btesi tarafndan karlanmak zere, her erkek ve kadn doumlarndan itibaren yetikinliklerine kadar; bakm, yiyecek, salk, alma, kyafet gibi haklara sahip olacaktr. ki yetikin cinsin zgrl, tembellik veya aktif olma, alma zgrl, ahlakl veya ahlaksz olmak zgrl, kimseye kar sorumlu olmakszn kendiliinden bile kurtulma zgrldr sz konusu olan. zgrlk ancak zgrlk ile nihai hedefine ulaabilir". Bakunin'e gre "bakalarnn zgrl benim zgrlm kstlamak yerine, benim zgrlm sonsuzcasna serbestletirir ve mmkn klar. zgrlkler zgrlklerden gemektedir." Bireylerin zgrl sonuna kadar savunulmakszn zgrlk ortamnn olanakl klnamayacan savunur Bakunin. "nsan, Toplum ve zgrlkler" yazsnda: "Toplumla karlatnda ve ona kartnda bireyin nce geldiini, kolek-tifliin ise daha sonra mmkn olabileceini" savunur. Liberallerin toplum ve birey arasndaki ilikisine ramen, Bakunin "birey ve toplumun birbirlerine ezamanl olarak gemi olduklar" fikrini ileri srer. Bunun da doal bir durum olduu-

nu yazar. zgrlk sorununun patlak verdii her yerde insanlarn otoriteye kar kma haklar olduunu hatrlatr. Bakunin "Tanr ve Devlet" adl makalesinde, anarist bir toplum kuramn oluturmaya alr. Otoritenin doas, otorite ve bilim arasndaki ilikiyle, birey dikkate alndnda devletin ban vurgularken, Bakunin burada "otorite ve bilim" ve de "insan, toplum ve zgrlk" blmlerini yukardaki yazsnda gelitirir. "Otorite ve Bilim" adl blmde doal yasalar dikkate alr ve doal durumun insan zgrl ile alakal olduunu yazar. Ancak, insan bu doal yasalara itiraz etme hakkm tar bnyesinde. Doa isel bir yasa olmaldr; nk iktidar tarafndan ynlendirilemez ve dardan verilemez. Halbuki bunun tersi olarak, devletin ve resmi kurumlarn yeni ideolojilerinin ve otoritenin yasaklar dsaldr. nsana dardan verilemezler bunlar. Yasalar bu nedenle red edilmelidir. "Bilim ve Otorite"de unlar sylemektedir: "Uzmanlam bir iktidar bizi yozlamaktan baka bir yere gtrmemektedir. Uzmanlarn olduu yerde kitleler ancak kr bir kalabalk olarak gzkebilirler. Bilginler topluluu neticede, devletin hegemonyasna yarar. O sebeple toplumlarda dsal yasalar ve otorite olmamaldr. Bunlar birbirlerine yaslanmaktadrlar. Burada sadece klelerin var olduu bir toplum mmkn olabilir." Ancak buna ramen, Bakunin ayakkab sz konusu olduunda "ayakkabcnn otoritesine ve bilgisine saygm vardr" diyerek, zgn bilgilere bavurulabileceini de gzard etmez. Ama onlarn insan zerindeki zorunlu otoritesinin de karsna klmas lazmdr, diye dnr. Eletiri ve red hakk her zaman sakl kalmaldr. Otoriteler arasnda kyaslama da yaplabileceini ve birden ok uzmann fikrini aldktan sonra karar verilebileceini ileri srer. Bakunin, "ok zel konular" olduunda bile, bir tek otoriteyi kabul etmemektedir. Birilerinin fikirlerine ne kadar bal olursak olalm, hibir zaman tamamen onun fikirlerine boyun ememe zgrln her seferinde saklayan Bakunin,"bilimin mutlak otoritesinin zerine fikirlerini yaslar. nk Bakunin'e gre bilimin temel amac fiziksel ve toplumsal yaamdaki maddi, entelektel, ahlaki, gn153

p, O :

*>

"

** S JK" & p-^ t C

L8*f o
P

v<- c< p. E L S

CfQ< 'i
p w P

3 o 1/1

er o^S S a- fi-a
*"* p

8.
P

8*

8-

er
3

O* P

p-l. ^.

3 p
r * P B

3 S" E^ ^^3 5 - cf & 5 S- S' Soa^ ^ % rr


P 3 ^ P * . 5
O- O=
O &

3 S.e
M

S QJfi t2Se 1*^ P fl> c/3


{< S^ P* O
P

S- S' O

3' P -

63

9 p?

a P* a>,K
% S*. N B

er.
o PP

>

2 i B .a

^ si
3<

I s:- 9.B
P Q H P

52. ^ a

^5 '
P

SS
p-

&8

8-1 f

p,. J-.
C/l

3 o-- 2 o.3. S

burada devreye girebilir; bu da anaristlerin birey ve toplum merkezli grlerinden ok baka yerlere tamaktadr bizim dncemizi. Minr bir yaklamn mikro-sosyoloji ile olan alakas, anarizm ile ilintili gzkmemektedir. Siyaset arlkl metinlerde siyasetin btncl yaklamlar ve varsaymlar bireyin karmaas karsnda aciz kalyor. "ktidarda olmak" ne demek sorusu da sadece siyasi olarak sorula-bilecek bir konu olarak kalyor; halbuki yukarda ele aldmz ekilde bu bir psikanalitik ve erotik sorudur ayn zamanda. Ama norm asndan kimin ne zaman hangi tr bir gc dieri zerinde kuracan ve bunu kullanaca hakknda bize ok fazla ipucu vermiyor. Cinselliin bile iki cinsli olmas (biseks-ellik meselesi) iktidar oluumlarnda minrlk kavramyla ok anlaml bir ilikiyi oluturmuyor. Salt siyasi metinler yeteri kadar aklayc olamyor. Aalk-olu diye adlandrdmz (Baudelaire, Rimbaud vb.) ey ile gnmz toplumlarnn travesti hikayeleri ok farkl. Aalk-olu bir bakma entelektel bir hareket; Sart-re'm "kendi snfma ihanet etmekteyim" dedii gibi bir ey. Toplumda para kazanmak iin fuhu yapldnda toplumsal normlarla btnleildiinde aalk-olu'tan sz etmek mmkn olmaz. Zengin olmak, baarl olmak, itibar kazanmak minrlk ile alakal olarak durmamaktadr. Marjinal olann normlara girmeye almasyla alakal olarak grlmelidir. Flneur olmak baka bir eydir. Aznlk olmak, travesti, Krt veya Yezidi ne olursa olsun, minr olmak ile ayn olu iine girmek demek deil. Minrlk yukardaki bir konumdan kendi kendisinden feragat etmekten geen bir ey olarak okunmal. Bir ok aznlk, toplum iinde kendi iktidarlarn kurmaktan baka bir ey yapmayan pratiklere yneliyorlar. Maf-yavari oluumlar da bunlarn rnekleri arasnda saylabilir. Mafya devlet kart olarak olusa da bir "sivil toplum" olarak okunabilir mi? Yahut da sivil toplum olarak kabul edildii durumlarda, nasl olur da sivil toplum kurumlarna gven salayabiliriz? Mafyalar veya siyasi"azmhklar" siyasi oluumlar olarak sadece mikro devletler kurma hayaliyle var olabiliyorlar.
1S&

Tek farklar devletin genileme alanlarnn daha fazla olmas ve marjinal kk aznlk gruplarnn bu olanaklarnn daha az olduu gereidir. Aalk-olu iinde "sonsuzcasna doru" giden bir izgiden sz etmek mmkndr. Hi bir grup veya kii sonsuzcasna klmedike minr olua veya devrimci olua tekabl edememektedir. Her birinin fark her bir kk alann dier alanlardan farkllamas zerinden belirgin klyor kendisini. Kk paralanan devletler, Ortaa senyrleri, mafyavari oluumlar, devletin oluumunda yeni gler olarak postmo-dern dnemin iinde kendilerini ortaya koymakta aciz deiller; ancak bunlarn oluumlarnn minr politikayla hi bir alakalarnn olmadnn zerine sk sk basarak sylemeliyiz. Gnmz rneklerinden bahsedersek; tabii ki Alaaddin akc rnei siyaset ile gizli servislerle ve mahalle kabadayl ile birleen glerin bazen siyasi dnyay ne kadar etkilemekte olduunu grebiliriz. Bu alardan baktmzda 21. yzyl anarizmi olsun, Ba-kunin anarizmi olsun, minr politika ve yapsalclk sonras dnce ile ilintilendirilmesi ok zorlayor. zgrln bir "an" meselesi olmas fikri ilgin bir fikir. Ancak, bu gnmzdeki anarist sylem iinde bir anlam kazanyor: Bergsoncu ve dolaysyla Deleuzec bir an ancak bugnn anarizm okumas iinde mmknlemekte. Bu okumada yapsalclk sonras dncenin byk bir etkisi olduunu sylemek doru olacaktr. Ancak bu an negatif zgrlk kavramyla anlalr klmyorsa, o zaman baz teorik sorunlar kacak karmza; ve bunu Deleuze ile birletirmek olanakszlaacak. Difrensiyel hesapta olduu gibi, en kk farkn nemi teoride anlamazlklar douruyor. Bu anlamda halka ve bireylere zgrlk vaadinde bulunan ada anarizm iin de syleyebiliriz ki, aslnda Sade, Nietzsche ve Foucault'nun zgrlkleriyle direkt olarak alakal deil. Mikro iktidarlar gz nne alnm gibi durmuyor; nk daha btnsel bir yaklam sz konusu. Anarizmin etkin olduu 19. yzyl sonunun genel fikirlerinin havasndan ayr olduunu dnmek, zaten bir adan safdillik
159

er 3 S

3 3 P

N oc/3

ftf

O: H P

KT .

&3

a. sr s 3 3 g s g- _8 ! S* 1 |
CTQ

P3 o
CD

2^

&3 2- p
Q

^
i*

OQ < "e
u

E* o E* Bl

P
ffi

5rr* 3

P
CD 3 3: H-T

p
(-(

3 3'

^ O:
p

CD^

"

P
S:
i

cr. P

2 E^ 3
P
CD "

3
CD

3
3
C/3 ST

=i
*

o- " ' " p


CD

D CL D

2
C L 3 t B *
r +

^3 5"|gfg
3
J

| B.U :
3 p CD P

CD

3= < 3

: < j " 3

, ^ ^

^ P R* 3'
CD* P ^ 3 3.

-* er -< H2. c^ -* L t- 2:
" ^ n ^ 3 m

a 8 I
CD

" " 3 3 S CD 3 3: C D f a f o p p a ^ S ^ CD *

O* E' 2". D- p

|f I lif S'IHI ?
""
- 1 1 5 ^ '

*<
n

3-

CD |-L

5' r 1 3 0 - 0 3 - 3 3 "S-
. P P. -; KT P . Co o 3
N

*" 3 g cT o. 5" 5- 3

CD

0Q(
CD

iJ ^ C c 2TT (5 i H i W^

2 - g 3. er 3"

P CD ^" <O_, p CD P CD O* r* 3"


p 5G

^' er.
?

S1.SS _
1

* 3 I. ?
ff*. p: P "&
0
&3

S 3

sf i.ft-5

lip-! s*
^ sr
^ ^ P p D

<O

3 Ke

O-

^ 2 -" 3* CD

CD"

00 3

CT-8 g '

S'SB.
^

8fff.l& S R
p* g: " J * ^ S3
3 CD
CD

S 3er H *S

EI " PT e
pr o- 3: er 3
er ^*CD oCD cx er o 3t 3

i? I
1 ^^ P^*

8p5, C/3 P
>S

^"^

- S 3 e

3 M2

t- 3 & 8.

CD

p P^ E
}

S. o, B 3 W1 3 S*

ft

CD

H ^^'

8* *e sI 5 S. o^

2tg.*
3 S-

P.3

CD

<
* "

^
3 P !-

W3 3 !^" 3 OT

CD

tan ktnda zdelii bozmu olur. Bakasnn bedeni de bana ait olmaktan kar ve kendini temsil etmekten baka bir ey yapmaz. nk zaten kendi iinde, kendi doall iinde ve kendiliinden olarak beden iki cinsiyeti iinde tadnda, kurumsal dil darbe alm olmaktadr. Bedeni olan "ben", "ben"i kazanrken, teki beden bana ait olmayan olarak benim tarafmdan kaybedilir. Eksilme eylemi, ite bu kaybetme annda gereklemektedir. Bir bedene sahip olmann temsiliyetinin art kendime has olan bir bedene sahip olarak deil de, bir edepsizliin zgl koullarnda imkanl hale gelmektedir. En byk su Sade iin, bakasnn bedenine zarar vermek deil; kendi bedeninin egemenliini oluturan kurumsal dili yapbozumuna uratarak, dilin iinden kurum d, ahlaksz bir grnty edepsiz sayesinde sunmak olur, devrimci diye adlandrabileceimiz minr politik eylemde (Sadizmin bakasna eziyejt ektirmekten ok baka bir okumas olduunu gstermitir Pierre Klossovski). Bu eylemin kendisi cinsel olduu kadar, annda siyasi bir eylem olarak okunabilir ve Klossovski'nin de bize gre, yapt yorum bu minvaldedir. Bu durumda hayalgc gerek bir temsiliye-tin yerini alr: Cinayetin romans hayalgc gerek olan deil, kurgusal bize gstermektedir. Aydnlanm diye adlandrlm insanlar yeni bir anayasa ile birlikte yeni haklar ortaya karrlarken, vatandalar onlarn bu yeni fikirlerine boyun emekten teye gidemeyecektir. Sade bunu sorun olarak ortaya koymaktadr. Buna gre, halka kalan seilmilerin fikirlerini kabul etmekten baka bir ey deildir. Gne kral 14. Louis rneinde olduu gibi, gnein klar sadece parlar ve dnyaya yansr; bu da cama yansyan n parlaklnda tpk yldzlarda olduu gibi insanlar sndrr. Bu metinler ebedi arlkl metinler olarak grnmek-teler ama halka haykrmaktan baka bir ileri de yok gibi durmaktadr. Sade'm, burada z ettii, temsilcilerinize sizin yerinize idare etmek zere iktidar brakmayn; nk cumhuriyet onlara

braklacak bir ey deildir. Cumhuriyet ve egemenlik herkese aittir. Burada, ok aydnlanmac bir tavr var, ancak, bu tavr beraberinde bir bireyin her trl norm ii ve d bir oluumu, bir paralanmay, bir ayrkl oluturduunu dndmzde hi de Bakunin'in ele alm olduu salt birey fikriyle alakal olmadn grmekte gecikmeyiz. O bakmdan, Sade'm tavr aristokrat ama kral tarafndan hapse attrlan bir cumhuriyeti aristokratn tavr olarak karmza kmaktadr. Hapse atlmasnn nedeni ise sanldnn aksine iddetli bir cinsel yaam yaam olmasndan ok, o dneme ait olan tpk sylemlerin bir dneme ait olduu gibi, bir aristokrat yaamnn cinsel sapknlklarn kaleme alp, tarihe bir belge olarak brakt iindir. Psikiyatri tarafndan ad sadizm ile btnleen Sade, burada ve bu tavrlarda ve tutumda, bir cinsel sapkndan ok, cumhuriyet tutkunu bir aydnlanmac olarak ele alnabilinir. Bu sylemsel devrimde en aa tabakalarn gittikleri yere Bastille hapishanesine kapatlyor, ikayet mektuplar sayesinde. Karsnn annesi tarafndan ikayet edilen Sade, yaamndan ak aristokrat deerleri yerle bir ettiinden dolay saldrya urayarak, ieri tklyor. Tm rejim aleyhtarlarnn kaderi Sade'm da kaderiyle birleiyor. SSCB'de Paradjanov'un ecinsellii veya Fransz Komnist Partisi'nde Gide'in smrlenlere kar tavrndan ok, ecinsellii yznden "dnek" kategorisine konulmas gibi, Sade de sapkn olarak kabul edilen entelektellerin kaderini paylar. En karanlk ve en izbe yerlerde aalk snflarn hayatn pratik ederken, Foucault'nun veya R. Barthes'm pratikleriyle benzerlik gstermektedir. Ba-udelaire veya Rimbaud ayn ekildedir. Minr olu ve aalk olu burada daha anlaml hale gelmektedir; yaayarak yazlan kuramsal olmaktan ok pratii belirleyen yazlarn, minr oluundan sz etmekteyiz. Sade bunu yazdndan dolay hapislik oluyor. Sade'n yazdklarna ne kralclar ne de cumhuriyetiler tolerans gsterebiliyor. 2 Nisan 1789'da devrim sayesinde Sade da hapisten kartlyor; ama cumhuriyetilerin baskc tutumlarna kar gsterdii tepkiler onu yine cumhuriyet zaman da hapise yollamaktan kurtaramyor; ancak Robespierre'm
163

idam onu bir kez daha giyotinden kurtaryor. Metinlerinden ve kitaplarndan bir ounu da hapisteyken yazyor: Paradja-nov'un dedii gibi, Gulak kamplarndan ktnda "Bazlarnn Oxford'dan kt gibi, ben de kamplardan eitilmi bir ekilde ktm. Onlarca eser, onlarca desen vb. rettim" diyor Arte'de, televizyonda kendisiyle yaplan bir konumada. 21. yzyln anarizmi olarak adlandrlan dnme iin, bunun yapsalclk-sonras dncenin sayesinde yeniden bir okumayla canlanan bir anarizm olduunu syleyebiliriz. Bu tip bir kuramsal anarizmin ne yollara gidecei, yapbozumsal yola m yoksa arkeolojik yola m gireceini 21. Yzyln zaman birimi iinde ancak yaarken grmek mmkn olabilecek.

24 Nisan 2000

pistemolojik ve sylemsel bir oluumun Bakuninci bir diyalektik dnce ile ilgili olmayacan syledik. Burada bunu, yeniden hatrlatabiliriz. Dayanma ve direnme biimleri ne kadar bireycilik zerine kurulu olursa olsun, yine de, birey zerinden kurulu bir zgrln yapsalclk-sonras ile alakal olmadn tekrarlayabiliriz (daha fazla bilgi iin. Bkz. Ali Akay, ktidar ve Direnme Odaklar, Balam Yay. 1995, 2000). Modern bir bireyden ok bir bireyselcilik sreci ve kiilik bireyden daha n plandadr Foucault'nun Dele-uze'n okumalarnda. Bugn anarizmin kuramsal okunuu ne anlama gelebilir? sorusunu sorduumuzda, yanlsamann var olduunu da hatrlatmtk.

***
"Yeni Bin Yl iin Ortodoks Olmayan Dnceler" bal bizi yeni bir alana doru gtrmekte gibi duruyor. 12 farkl makaleden oluan kitap anarizmi zmlemeye ve gncelletirmeye kalkyor. Girite "devlet bir devrimle yklabilecek bir ey deil" diye yazdklarnda "devrimin stratejisi" daha anlaml hale gelebiliyor. Bireyin minr anlanlarm iinde bulunduu toplumsal ilikilerde devlet iktidarn bir yere yerletirip, glerden bir yap ortaya karld iddias ortaya konuluyor. Anarizmin felsefi olarak devleti iktidar oda olarak karsna yerletirmesinin sebebi devlet iktidarnn topyekn iktidarnn ortadan kaldrlmas ile, kurulacak olan topyann en nemli dayana insann doas olduu syleniyor. ncelikle ortodok-siden uzaklaarak , "Anarizm, nsan Doas ve Tarih" makalesi anarist perspektiften gelien insan doasnn ikili karakterinden bahsediliyor. Biri evrensel anlamdaki kt olarak kabul edilen, dieri ise balama gre deiiklik gsterebilen, iyi karakter. Ancak bunun zerinden insanln ktlk yapma kapasitesinin iktidar ehveti zerinden gelitii ileri srlrken merkezi devlete genel olarak mesafeli, iktidar toplumlardan kaldrmann imkanszl zerine dnen bir fikirle kar
M.

karya kalyoruz. Bu "insan doas" zerine gelitirilen indirgemeci bir anarist apriyoriyi reddeden bir dnce ortaya koyuyor. Anarist kuramdaki kkl yeniliin en nemli motivasyonlarndan birinin de, aslnda 1970'den beri tartlmakta olan yapsalclk sonras analizleri ile ilintili olduunu syleyebiliriz. 1960'lar sonunda ilk olarak feminist sylem iinde ortaya atlan "kiisel olan politiktir" slogan ile ifadesini bulan bu sylem 19. yzyln yaklamlarnn yetersizliini aklamakta ve anarist kuramclar iin bir nevi rnek cmle olarak ortaya kartlmaktadr. Ancak 19. yzyln en ok kullanlan dncelerinden biri olan diyalektik dnce biiminin deiim zerine kurulu, sentezlerin ve sentezlerin almas ve buna bal olarak da toplumsal deime ile sentezlerdeki niceliksel oal-Wm niteliksel sramalara urayaca ve yeni bir aamaya ' ""* -""ini belirlediinde, metin-

odele b-

sorunlar,

malarn niteliksel svm" ___ geecei dncesi, diyalektiin yapsn belrleagmuv, ___ lerde hesaplamalarn bu yzyln sylemi iinde kaldn iddia edebiliriz. Marxistlerin de ayn ekilde hesaplamalar benzer diyalektik yntemlerle gelitirildiinde, Marx'n Hegel-ci yn grnr kalmaktadr. Anarist dnce ile marxist dnce arasndaki fark da makro boyutlarda iktidar ile hesaplamak konusunda benzerlikler tar. Ama, devletin ve de toplumda bireyin analizlerinde farkllarlar. Marksiszmin oul-laan retim ilikileri ve biimleri makro analizlerle geliirken, iktidar sadece devlet ve sivil toplum arasnda hapsolmu olarak, Marx'ta devlet odakl; anaristlerde devlet kart olarak gelitirilmitir. Bu gnk anarizm gnmz sylemine yaknlaarak bireyin ve devletin iki antagonist kutup gibi ele alnmasn dnr. rnein 1980'li yllarda hem Dou Bloku, hem Trkiye ve angklosakson marksistlerin yapsalclk sonras ile iice geirdikleri bir okuma sivil toplum ve devlet arasndaki elikileri bir zgrlk alanna kar bir baskc alan ilikisi haline evirdi. Yani devlet baskc kutbu olutururken sivil toplum halkn iktidara kar bakaldrd, sivil itaatsizlik gsterdii, z-grletii, diktatrleri devirdii bir sylem pratii halinde ele alnd. 1980 sonrasn dndmzde eski Dou Bloku pra166

ektif yeni

ceva

ilikilerin yapsalclk sonras tarfmdan yeniden deerlendirle-mesini hatrlatyor. Lyotard'n ideolojilerin sonu byk sylemlerden k olarak adlandrd postmodern durum anari-zimde de karmza kyor. Byk anlatlarn sonu bu balamda bir meta anlat olarak duruyor. alma teknii olarak da indirgemeci zmlemeler yerlerini Foucault ve Deleuze'un dncenin bir "alet kutusu" metaforu ile dolduruyorlar. Buradaki btncl sylemlerin sonu anarizmde ideolajinin kt kaderi gibi duruyor. lgin bir noktaya gelmekteyiz. Bir siyasi ortamda anarizm kuramsal olarak nasl kurulabilir sorusu* yeni batan bir meta anlat olarak kurulabilmesi ile baz yaknlklar tayor. Marksizm iflas etti ise eer, marksizm zerinden kurulu toplumsal retim ilikileri, Dou Bloku, Sovyetler, in btn bunlar bir dzenin sora ermesi ile, 1989'daki duvarn metoforik olarak ve reel olarak ortadan kaldrlmas perspektifinde liberalizm ve sivil toplum sylemi yine btncl meta anlatlarla bulumakta. Bizim minr politika diye adlandrdmz kuramsal yaklamla yukardaki yeni liberal veya anarist birey temas yaknlktan ok uzaklk ve bir mesafe meydana getirmektedir. 21. yzyl anarizmi bireyler aras ilikileri ve g ilikilerini sorunsallatryorsa, insanlar aras ilikiler ve de bar sylemi sz konusu edildiinde, ilk planda Nietzsche'in bir yaklamndan bahsedebiliriz. Nietzsche'de g ilikileri tm ilikileri belirlemekte. Ancak iktidar ilikileri farkl bir ey. Bu anlamda yapsalclk sonrasnn Nietzscheci perspektifi ile 21. yzyl anarizminin perspektifi benzerlikler tayor. "Anarizm Ykc Bir Akm m?" makalesi iinde yazarlar Ortodoks sosyalizmden etkilenen bir muhalefet biim ve aralarnn yeni dnemde yeniden dntrlmesi zerine yazdklarnda, anarizmin uzun sredir farkl politikalar gelitirmi olduunu ne sryorlar. Burda 196O'l yllarn Sitasyonistle-ri ve 1968 sonras pratiklerle baarl olmayan, baarsn sadece kltrel ve sosyal alanda gsteren yeni yaam biimleri ortaya koyan bir dnem iinde, Guy Debord'un gsteri toplumu ile btnleen bir toplumsal durum karmza kyor. Eer,

bu hareket Sitasyonistlerden balad ise devrimci dnce kendisini yapsalclk sonras dnrlerinde gelitirdi. Bu bakmdan ilk olarak Debord tarafndan modern gndelik yaam gsteri toplumu olarak ortaya konuyorsa, 20. yzyln en arpc ve devrimci bir okumas da kapitalizme yaplan eletirilerle Deleuze ve Guattari tarafndan gerekletirildii sylenebilir. Bu yzden anarist kuramn da yapsalclk sonrasna dayanarak yapm olduu kapitalizm eletirisi, zellikle anglosak-son dnyasnda bir eitim sorunu olarak ele alnd dnlebilir. Metin okumaktan geen bir alma biimi yazarlarn ve dnce yaplarnn giderek balamlara gre deitiini ileri sren yap bozum anarizmi bu sefer de Derrida ile buluturmaktadr. Ortak sylemi iinde gncelleen dncenin kav-ramsallatrlmas Nietzsche, Heidegger, felsefede zdelik yerine fark, siyasi analizlerde Laclau ve Mouffe tarafndan gelitirildi. Yukarda ad geen makalede Sitasyonizm ile iliki yeni toplumsal hareketler olarak eylemsizlik izgisi iinde kuruluyor. Yerel olana, zerk olana eilen yapsalclk sonras anarizm iin Sitasyonistlerle birlikte sre gelen bir ortodoksiden kopu sz konusu edilebilir. Burda yeni toplumsal hareketlerle btnlemek iin yeni bir eylem izgisi olarak gnmzn evreci, feminist ve ecinsel hareketleri yeni mcadele biimlerine rnek olarak gsteriliyor. Buradan baktmzda 20. yzyln sonunda i gcnn deil de yksek teknolojinin younluunda bir toplumsallk kyor. Batda sendikal hareketlerin minr sylemi ileri srmelerinden ok, makinalar ve teknoloji youn bir art deer sylemi szkonusu edilebilir. Bu sendikal sylemlerin daha nce ele alm olduumuz Male-vitch'in insann z olan tembellik sorunu ile alakas olmad aikar. nk Malevitch insanla tembellik hakkn verecek bir toplumsal durumu ortaya kartrken, kapitalizm ve sosyalimin ister emek isterse de teknoloji youn olsun, insann emei zerinden alma gc zerinden toplumsal kurmak istemesini eletiriyordu. Anarist sendikal hareketlerde yine emek zerinden dnlen toplumsallk tembellik hakkn g-

; u . ,

VfarkU bir grnt b^ su a ^ ^ X ol arak m aki na i l e bu u Ue bWik mak, \vrammm kurucusu Guattar n . Yamye ktadr Vsal odlara sokulduunda bir an M ^ b \zyurtsuzlama noktas^ en u fc Bu da baka br Vsnce minr bir duunce oU" Ue bizi btunlestrrWian Gabriel Tarde'n mJ^^ gelen b ^ j , oji bir btn culu-Ven, Durkheim'n poW bakma b-| ile farklar ^ tur^fd fd Lniz sosyolojik analizlerle ben-m sosyallikler ^'^^Sojinin byk harfle.yaz. dgr-zerlikler tamaktadr. ^u S^yfarkWaan davran biimlerin, nn tersine, kk analiz n plana karr. nu tam

i b

^ ^ ^
nra

lprinbirdekonstrk-

^f^sanaca k

madan

bir

dn

Rim

imbaud

burada

daki snrlar kaldrmakla kalmyor, ek asll biri olarak Al-manca'nn sz dizimini de baka boyutlara tayor. Ve yine dili iinden maynlyor. "Ana dilinde yabanc olmak" denilebilecek bir azlk biimini gerekletiriyor. Aznlk olu, aznlk gibi olmay deil; tam da bir yersizyurdsuzlatrmay gerektiriyor. nk saysal olarak ok olabilecei gibi az olan bir grubu da ierebiliyor. Minr bir edebiyat nedir? metnine geldiimizde, gznn-de bulundurulan ierikler ve onlarn biimleri olduunu syleyerek balyor Deleuze ve Guattari. fadenin biimden soyutlanamaz olduunu, nk byle bir soyutlama yapld takdirde, ierikler dzeyinde bile bir k yolu bulunamayacan; sadece ifadenin bize ancak yol ve yntemi verebileceini sylyor. Kafka ifade sorununu burada soyut bir ekilde ortaya koyuyor. Aslnda Varova ve Prag'daki Yahudi edebiyat bunun bir rnei. Minr edebiyat, minr bir dilin edebiyat deil, daha ok bir aznln majr dilinden yaplan bir edebiyatdr. Bu edebiyatn ilk karakteristii dilin yersizyurdsuzlamadan etkilenmesi. Kafka bu anlamda Pragl Yahudilerin yazya erimesinde engel tekil eden bir kmaz tanmlyor ve burada edebiyatta imkanszlk meydana getiriyor. Birincisi, yazmamann imkanszl. kincisi, Almanca'da baka trl yazmann imkanszl. ncs Almanca yazmann imkanszl. Yazmamann imkanszlnda ulusal, belirsiz ve de bask altna alnm bir kimlik var. Ve bu bilin zorunlu olarak edebiyata geiyor. Almanca'da baka trl yazmann imkanszl ise, Pragl Yahudiler iin ilkel ek yurdu ile aralarnda indirgenemez bir mesafe olmasndan kaynaklanyor. Almanca yazmann imkanszl ise, Almanca'nn kitlelerden kopuk bir dil olmas ve Yi-diin ekoslovakyal Yahudiler tarafndan kullanlmasdr (Burada Kafka'nn Max Brod'a yazd mektup rnek olarak kullanlabilir). Kafka burada yine Prag Yahudilerinin karBkz., Maurice Blanchot, de Kafka Kafka, Idees/Gallimard 1981.
172

lastii imkanszlktan szeder. Deleuze ve Guattari'ye gre bu 20. yzyl balarnda yalnzca Prag Yahudilerine zg bir dilsel mahrumiyet deil, tm dnyada, kendilerini yabanc olan bir kltrn diliyle ifade eden tm aznlklarn ve marjinal gruplarn ortak tipik zellii olduudur. ounluk ile aznlk dilleri iki ayr eit dil deil, ayn dilin iki olas uygulamasdr. Ve grlen o ki, aznlk dilinin ifadesel zellii, ounluk dilinin sabitlerini baltalamaya ve bylece onu yersizyurdsuz-latrma iine sokmaya olanak tanr. Minr edebiyatn ikinci karakteristii burada hereyin siyasi olmas. Majr edebiyatlarda bunun tam tersine bireysel davalar bireysel olmayan davalara erimeye meyilli. Majr edebiyatlarda sosyal ortam, evre ve geri plan ilevi gryor. Minr edebiyatta ise tam tersine en kk mekan bile, her trl dava bile bireyselletiriliyor. Ve her dava siyasete balanyor. Bir bakma minr edebiyatta bireysel dava majr hale geliyor. Kafka minr edebiyatn amalar arasnda baba-oul arasndaki atmann arndrlmas ve bunu tartmann imkanlarnn yaratlmasn sayyor. Ama bu dipal bir fantazm olarak yok burada. Bu bir siyasal program. Minr edebiyatn nc karakteristii ise hereyin kolektif bir deer almas. Yazarn tek bana syledii eyler bile aslnda hl ortak bir eylemdir. Syledii veya yapt dierleri hemfikir olsun veya olmasn zorunlu olarak siyasaldrlar. Siyasi olan tm szceyi kapsamtr. Bu edebiyat tm ktmserliine ramen aktif bir dayanma reten bir edebiyattr. Eer yazar bu krlgan cemaatin d-mdaysa veya onun kenarndaysa bu konunun onu aslnda baka alternatif potansiyel cemaat yaratmaya, baka bir bilince, baka bir duyarlla yneltir. Bylece edebi makina, gele-i cek olan bir devrimci makinann vardiyasn devralm olur. ; "Edebiyat halkn davasdr" diyor burada Deleuze ve bunu Kafka'nn gncesindeki "Edebiyat, edebiyat tarihnin olmaktan ok, halkn iidir" ifadesine dayandryor.

za

' V

1 y^{ sorun bu terimlerde ortaya konmasna ramen, " i%em iki zneli geleneksel kategorilere -anlat-ai)( kahraman, hayal kuran, kurulan- gre anlatsn i \yl Kafka, yazar ve efendi edebiyatn reddettii ^, racl\'c ilkesini de abucak brakyor. Burada artk bir V H '^ de1' SadCCe anlatmn kolektif dzenlemesi \ ^ hil V" harfi ne bir kiiyi ne de anlatcy belirtiyor. %V afla tna taklh olarak duran bir bireyden ok, ma-I ?.elVeWenleme "kolektif bir fail" olarak bulunuyor. V* ^k tamna minr bir edebiyatn malzemesini ile-*f HylV\ olduSunU skyor. Gncesinde kulland "k-^ si 1Se Uhtellei, byk bir milletinkinden daha ksa defi oyduuna gre, varolan malzemeyi daha derin i\ v T^ada iyi br rnek gibi duruyr- Deleuze ve Gu-\i at ar r ^ f \V kavramn baz edebiyatlar nitelemediini ''A J: ni y Jr denilen edebiyatn barndaki tm devrimci mj v ^^ ko uilarm belirle diini sylememiz gerekti-|s r> , a ^Deleuze ve Guattari'nin Kafka metni i -\K d ,LHiyata en detayl ve en yaygn ekilde uygulan-jj\ iyor^a Kafka'nn ana temasnn bir "kksap", bir "s-|\Wslnde A>k bir yabani ot gibi merkezsiz bir yap tad-|,v\i akl di Ak aacnn antitezi olan kksap, bu genel pro- Wjeerlendiriliyor. Kk aac hiyerari paralar Aoenli balantlar ierirken, kksap ise tersine, .yaylman okluklar ifade ediyor. Deleuze ve Guatta-\ ^ gnlkleri, mektuplar, hikayeleri, romanlar l^dalan bir kksap haritasn kardm gr-yiada kksap'n ne anlama geldiinden ok, na-J sorguluyorlar. Tm anti-dip boyunca Dele-ediy^yi yorum objesi olarak bilin dnn psikanaliz Da^i) fasn iaret ediyor. Ve bilin d burada here-u w, retiyor. Sadece rettii eyin tarifine ihtiyac ; " ^ yan Deleuze ve Guattari, Kafka'nn almala-^arzu pratiklerinin", bunlarn almlarnn en-vnetamorfozlarnn izini srmekle kalmyor; ay-

m zamanda Kafka zerinde yazlan belki de temsil nitelii tayan btn almalar eletirmeyi neriyor. Deleuze ve Guattari, Kafka'nn en yakn arkada olan Max Brod almasn defalarca vurguluyor. Trajik bir yazar olarak kesinlikle grmyorlar. Tersine dnyadan kopuk olmayan, politik ve neeli bir yazar olarak gryorlar. Tanmlanmaya allan anlamda Kafka, gereki bir yazar olarak karmza kyor. A. Robbe-Grillet'e gre, Kafka imgesel gryle maddesel bir dnya yaratmtr. Ona gre Kafka'nn hikayeleri bir alegoridir ve iki dnya tasarm vardr. Burada Pla-ton'u da anmsamak mmkn: Bilinen dnya ve gerek dnya. Romancnn grevinin ise bir tr arabuluculuk olduunu syleyebiliriz. Grneni tasvir ederek, onlarn arkasndaki gizlenen gerekleri yanstmaktadr. Deleuze ve Guattari iin ise, Kafka'da bunlar ylesine bir edebiyat makinasdr ki, minr edebiyatn tm genel problematii burada konumlanmtr. Kafka'nn analizinde minr edebiyat ya da aznlk edebiyat, etnik bir grubun toplu yaamnda bir odak noktas grevi stlenmitir. Sosyal problemleri zmeksizin, iinde elikilerin telaffuz edilebilecei bir ara salyor. Burada belki en nemli ey, edebiyatla politikann bu edebiyatta birbirleriyle sk bir iliki iinde olmasdr. Bu edebiyatta halkn yaamn merkezinde olduunu ve minr edebiyat olan bir ulus iin edebiyatn, edebiyat tarihinden ok insanl ilgilendirdiini syleyebiliriz. Deleuze ve Guattari Kafka'nn minr edebiyat iin (aznlk edebiyat) sosyal ve politik fonksiyon gsteren bireysel ifadelerden ok, toplu sesleri tevik eden, besleyen kuvvetli bir "yersizyurdsuzlama" emsali bir edebiyat olarak betimleyerek geniletiyorlar. Ve Deleuze Guattari iin Kafka'nn bireysel dnceyi yanstmayan ama buna ramen sosyal tasvirleri maniple eden, tmyle politik bir yazar olduu kesindir. Minr bir edebiyat figr olarak Kafka'nn ele aln bize baz almlar salayacaktr. Bunlardan biri dersin bandan beri yapm olduumuz "devrimci sylem" ile, "minr politika" arasndaki ayrmdr ve burada yeniden karmza kmaktadr. En bata zne ve anlatmn kolektif dzenlemesi arasndaki

fark, "devrimci olu" diye adlandrlan bir ifade biimine bizi gtryor. zne dediimiz zaman Descartes'a, Kartezyen dnceye, Hegel'e, bilin felsefesine, z bilincin sahibi olan ve z bilinle birlikte hem kendinde, hem de kendi iin -kendinin farknda olan- bir znenin bilince erimesine ve ardndan da devrimci zne dediimizde; gnmz kapitalistik retim biimi iinde bunun ne anlama geldiine ve kim olduu gibi sorulara bizi gtryor. Derslerimiz srasnda Marksist sylem iindeki zne fikri zerine de konutuumuzu hatrlyoruz. Marx'n burada zellikle retici gleri dndn, "tarih yapmak" fikrinin de bunun bir bilince dnm haliyle mmkn olduunu grmtk. Ve bilindii gibi Marx bilinten szettiinde, hemen herzaman maddi yaam koullarn dnmekteydi. Bu anlamda Marx bir zne ideolojisi yaparken materyalisttir, idealist deildir. Aslna baklrsa, ideolojik bir sylemden ok, maddi bir sylemi ortaya kartr. nk Marx'n kendisi aslnda bir bilin felsefecisidir. Fakat Marx'n yeni batan ele aln ve bu ekilde de bir devrimci zne ortaya koymu olmas, bizi prole-terya ile birletirecek byk bir projeyi (anlat) beraberinde getirecektir. Ve burada bilinli zne olmak art kiilerin yabanclamadan kurtulmasna olanak salayacaktr. Yani zne bu ekilde smrldnn farkna vararak, kendi z bilinci sayesinde devrimci bir potansiyel olarak ortaya kacaktr. Bu 19. ve 20. yzyl tahlillerinde nemli bir gsterge. Btn bu nemi ile birlikte, net bir ekilde gryoruz ki aslnda Marx'n sz ettii, majr bir bilintir ve Kartezyen felsefe ile ilintili bir ekilde zne felsefesi yaplmaktadr. Bu da bizim minr bir politikann dnda bir sylemle kar karya olduumuzu gsteriyor. Kafka rnei, Beckett rnei, hatta modern sanatlar diyebileceimiz 20. yzyl bandaki Dada hareketi, zetle tm bunlar bizi bir tr minr olu'a doru srkleyen sanat biimleri olarak karmza kacaktr. nk Kant'n "aydnlanma tedir?" sorusunda olduu gibi, erginlie doru giden bir yol deil, kendi iindeki aznl baskn hale getiren bir soru, miZfi

nrlk sorusu. Bu bakmdan da majr politikadan, edebiyattan, sanattan ayrlyor minr politika ve sanat; ama minrl- n iinde en majrle kar karya kalyor. Kendi tekilliinde, kendi oluunda en kk bir bir olay, dram birdenbire byk bir sosyal problem ve siyasetle iice sokulacak hale geliyor. rnein 1980 sonrasnda Trkiye'de sadece Gneydou'da boaltlan bir kyde domu olmak bile, hi politika yapmakszn, o olayn kendisinin politik olmasna yeterli. Burada kiinin siyasi iler yapmas, siyasete girmesi bile gerekmiyor. Yani boaltlan bir kyde domu olmak, tek bana ister politik anlamda, ister edebiyat ya da sanat anlamnda, minrlk iinde olma durumunu gsteriyor. Sadece aznlk bir yerden gelmi olmas onu balbana politikann byk P'si ile kar karya brakr.

zz

8 Mays 2000

inr sanatn plastik sanatlardaki kurucularndan olduunu syleyebileceimiz Fluxus grubu iindeki Maciunos, Beuys, Cage, Filliou gibi sanatlarn yapt ey bize Kaf-ka'nn ve Beckett'in yapt eyi gsteriyor. Nedir bu? rnein Cage bize sessizliin mzii olduunu hatrlattnda, "beyaz zerine beyaz" gibi bir eyden, sesin bir yerden yersizyurdsuz-lamasndan bahsediyor. Majr mzik yerine minr-minimal bir mzik trn sunuyor. Beuys'un yapt ey ise, Dada hareketinde Marcel Duchamp'n yapt gibi, bakann sanat yapt ve herkesin sanat olabilecei nermesini bugne tamas. u an Karaky'deki bir sanat mekannda yaplan "Dol-durma-Boaltma" adl sergide kullanlan malzemeler (akl ta, yapay hal, bir bank, merdiven, uyar klar) yoluyla Beuys'un nermesinin, "herkes sanat olabilir" nermesinin iine girebiliriz. nk herkesin kullanabilecei bir malzeme var karmzda. Duchamp'n bakmakta olan kiinin sanat eserini yapt nermesi de yine burada karmza kmaktadr. Bu sergide yere dklm olan akl talar, akl tozlar zerinde gezinen ayaklar, her seferinde sanatnn yapm olduunu bozmasyla, ok oynak bir malzeme ile kar karya olduumuzu gsteriyor. Sanatnn yapt ile sergiyi gezenin dorudan mekana girdiinde bast her alan, sanatnn yaptm bozup yeni batan ina ediyor. Burada akl ta ve tozunun birer inaat malzemesi olmas bir konstrksiyon olmakta oluunu gsteren bir ey. Bir park konstrksiyonu ve o anlamda da minimal eler bize minr bir sanat biimini ve minr sanat biimi iinde de her an deimekte olan bir eserin olu halini ortaya koyuyor. yle zetlenebilir belki; eserin olu hali ilk etapta sanatlarn fikirsel dzeydeki dncelerinin maddilemi olmasyla yani bir malzemeye dnm olmasyKratrln yapm olduum ve Seza Paker ile Anabelle Hu-baut'nun gerekletirdii Bir Dkkan Bir Sanat Mekan'nda yaplan (Nisan, 2000) sergiden sz ediliyor.
17flL

la, ikinci etapta da malzemenin bir inaat malzemesi olmas dolaysyla bize her an yeniden ina edilebilir bir eserle kar karya olduumuzu gsteriyor. Yani biten, ressam taraftan son rtuunun yapld, sonra da aslp sergilendii tuvali deil; her an herkesin iine girdiinde interaktif bir ekilde bozaca ve yeniden yapaca bir ile, eserle kar karya kaldmzda, devaml bir devingenlik halinde olan bir eser greceiz. Yani son noktas olmayan bir eser. O halde, bir tr malzemenin performansndan bahsedebiliriz. Burada performans da sanatnn herhangi bir mekanda gsteride bulunmasndan farkl olarak seyircilerin kendilerini performansa katyor. Ve her seyirci edimsel hareketini, performatif hareketini mekana girdii andan itibaren gerekletirmeye balyor. Ve yerin malzemesi her an her bir kii ieriye girdiinde deiiyor ve her deiiklik kendi kendine kmldamaya ve izleyiciyi iine ald zaman da kendi eklini deitiren bir eseri ortaya koyuyor. Fluxus bir eser iin yani akkan akmlar ieren ve herkesin kendi mevcudiyeti sayesinde -sanat olmas, sanattan anlamas, ocuk olmas vb. burada hi nemli deil- oraya gelip onlarla oynamas, basmas yeterli bir ekilde kayganl, devingenlii bize gsterebilir. Oraya gelen bir ocuun mekanda yerdeki kumlarla akl talaryla oynam olmas ve onlarn halini kendine gre dzenlemesi ve kendine orada bir snr oluturmas, kendi bana eserin bir ocuk tarafndan yapldn bize gsterebilir. ocuun yapt bir eser ile iki sanatnn yapt bir eser ayn eser. Burada tam bir minrlk szkonusu. Bu konutuklarmz Kafka'nn romanlar zerinden de ileyebiliriz. Zaten Deleuze ve Guattari'nin Kafka kitabnda da balangcnda bir soru ile karlayoruz. "Kafka'nn eserine nasl girilmeli?" Kaps yok bunun. Esere girmek; bu bir kk-saptr. Ayn ekilde "ato"nun birok girii olduu gibi. Birden fazla kaps olan bir ato ve Kafka'nn eseri. Birden fazla kaps olan bir eser; nereden girilmeli? Bahsedilen esere de devingenliin iinde sadan m girilecek, yoksa soldan m? Yoksa orada duran bir bankn arkasndan m girilecek? Bu girilerin hepsi mmkn. Dolaysyla tek bir girii olmayan eser. Bir ka-

za

pisi olmamas demek, bize ayn zamanda bunun izgisel bir tarihi olmamasn da gsterir. Tarihin eer bir kaps varsa -yaznn bulunuu- yazdan gnmze gelen bir izgi bize nasl gsterir? 19. yzyl pozitivizmi ve Danvinci devrim teorisinin dnda ok kaps olan ve ok farkl kltrleri yanyana getirebilen baka bir biyoloji doa bilimleri olduunu biliyoruz. Cari von Linne ilk defa trlerin tasnifini yapan kii, Foucault'nun "Kelimeler ve eylerdin ilk ksmnda, doa bilimleri ile ilgili ksmda, ele alm olduu bir klasik dnem tasnif biimini gerekletiren kii. Burada bir tablo modeli var, Leibniz'de olduu gibi. 18, 19. yzyl dncesi bir tablo dncesi ve tablonun iinde yerleri olan trler var -tasnif edilmi trler. Halbuki Darwin Linne'nin ele ald epistemolojik tablo biiminden uzaklap, 19. yzyl epistemolojisine giriyor. Marx'n, Com-te'un, Durkheim'n iinde olduu bir epistemenin iine giriyor Darvvin. Trlerin evriminde bize gsterdii gibi, sudan kaynaklanan bir evrimi, evrimsel okumay gerekletiriyor. Fakat 6O'l yllarda farkl bir biyoloji okumas kyor, Kladistik deniliyor. Buna gre ise trler bir evrimden ok, bir yaknlamann rn. Kim kimle daha yakn? Kim nereden geliyor sorusunu sormaktan ok, kim kimle daha yakn sorusundan oluuyor Kladistik yntem. Yani tek girii olmayan, birden fazla tr ayn tablo iine yerletirebilen bir yntemi ortaya koyuyorlar. Buna gre de bir empanze ile insan arasndaki yaknlk, empanze ile orangutan arasndaki yaknlktan daha yakn -empanze insana daha ok benziyor ve insan trnn iine giriyor, orangutan insan trnn iine girmiyor. Maymundan insana giden bir izgi deil, ayr ayr kompartmanlar olan bir biyoloji okumas. Veya timsahlar kertenkeleden daha ok kua benziyorlar. Niye? nk azlarnn altndaki ukur -kertenkelenin aznda ukur yok, ama kularn ve timsahlarn azlarnn altnda ukur var- bu trleri yaknlatryor. Bu ynteme gre btn bir felsefe tarihi, sanat tarihi ve minr bir edebiyat diyeceimiz politik tarih, tuhaf bir ekilde adaln yaayanlarn mevcudiyetinden veya varlndan

deil, gemite olanlarn yeniden gncellemesi sayesinde kendi oluumunu salyor. Minrlk dediimiz zaman, burada bir zne znenin varh-jh yerine bir anlatmn kolektif dzenlemesinden bahsettik. Kafka, Beuys, Cage, bunlar zne olmaktan okta anlatann kolektif dzenlemesini sergiliyorlar. Yani bir okluk sozkonu-su. stelik rnek vermi olduum Karaky deki serginin Doldurma-Boaltma", Seza Paker, Anabelle Hubaut) kl oluumu -iki sanat tarafndan yaplmas- zne meselesini tamamen ortadan kaldryor. Orada bir Habermas m sylemi olduu gibi, znellikleraras bir iletimsellk yok. Tersine kl bir klpma sz konusu. Birinin dieri tarafndan kaplrken, dierinin de br tarafndan kaplmas. Bylelikle ortaya ne bir anlatm znesi, ne de bir szce znesi kyor. Burada ne bir anlatm znesi ne de bir szce znesi sz konusu. Eer "Kafka bize yabanclamay anlatyor1 deseydm, Kafann anlatm znesi yabanclama olacakt. Buna daha basite konusu diyelim. Konu, szce znesinin kiinin benlii ise, anlatm znesini oluturuyor. Kafka burada ne bir konu an atyor, ne kendi benliini ortaya koyuyor. Edebiyatn mnorlugu bura-dan gelmekte. Madem ki Kafka ne anlatra ne de szce znesini ortaya koyuyor ve kolektif bir dzenleme ortaya kartyor o halde bu nedir? Btn bir Yahudi toplumunun krdan ehre gou szkonusu. Kafka'mn baba ile ilikisi bir gn dta. Obur Yahudi aileleri gibi bu sadece Kafka ya zg degl. Birok aile eitli ehirlere yerleiyorlar ve orada ticaret yapyoar O halde bir tr dar* ile iliki var. Dars nedr? Kolek f b n dzenleme var dedik, nk hikayelenen tek br Yahudi nm hikayesi deil. nk dar ile ilikiye giriliyor ve butun bir Dou Avrupa Yahudilerinin ticareti, brokrat d > ve od. kargndaki ezilmiliini ifade ediyor Brokratik il Almanca olmasna ramen, kendi dilleri tam bir Almanca degY.d, ek ve Almanca karm bir dil konuuluyor. Trkiye de ok bilinen azmhklar sorunu ile birlikte Trkiye snrlar iinde yaayan Yahudilerin rnekleri verilebilir. Rumlar ve Ermenler-

aa

de olduu gibi aznlk haklarndan yararlanamayan Yahudiler durumu, Cumhuriyetin kurulu yllarna denk gelen "vatanda Trke konu!" kampanyalar ile Kafkagil bir durumu artryor. Burada Mario Levi'nin znesiz bir dil iinde edebiyatn sunuyor olmas, Trke'den de bir aznlk dili olutuunu bize gsterebilir. Yahut Murathan Mungan rneinde olduu gibi. Dolaysyla anlatlan kolektif bir hikaye. Tekil bir birey tarafndan sunuluyor, ancak o birey birey deil, nk kendi hikayesi daha hikaye balamadan herkesin hikayesi ile kesiiyor. Benzer bir ekilde Krtleri rnek vermitik. Sadece Yahudi olmas, sadece Yidi, ek dili ve Almancay kullanm olmas, Kafka'y siyasi bir yazar yapmaya yetiyor. Ve Deleuze ve Gu-attari'nin sylemi olduu gibi, olmayan ama olmakta olan bir dili ortaya kartyor. Devrimci olu, burada devreye giriyor. Yani okdilli bir yazm. stelik de 1920'lerde Yahudi cemaatinde eski Kabala diline olan yaknl -ki o dili Yahudiler unutmular ve kullanmyorlar- bir de Yidiin iinden bir aznlk dili oluturmasn salyor. Eski Kabala dili Yahudi dili, ek dili, Alman dili btn bir edebiyat dili haline geliyor ve burada yeni bir dil ortaya kyor. Deleuze ve Guattari'nin syledii olmayan ama olmakta olan dili kurmalar da yeni bir olmayan dili ortaya kartmalar da minr politikann, majr devrimci hareketiyle bizi direkt ilikiye sokmaya balyor. Burada yava yava baka bir merhaleye doru geliyoruz. Minr dil, minr edebiyat, minr politika, minrlk -bunun ierisinde'tembellik, Malevitch'in "beyaz zerine beyaz" vs. koyduk-minr alandan majr alana doru gitmekte. Yani merkezi parti iktidarnn majr yapsndan balayan hareketi burada minr hareketten yola kyor. Tam tersi bir yoldan hareket ediyor, ama kesitii nokta ayn. Minrden majr politika yapmak. Ve majr politikann kendisini minr olann iinde datmak. Yani Marx'n onbirin-ci tezindeki "filozoflar dnyay yorumlamakla yetiniyorlar, as-lolan onu deitirmektir" nermesiyle, minr politika ayn ey, ama k noktas farkl. Merkeziyetilikten, erginlikten, merkezi partiden deil; en kede kalm olandan, en marjinal gibi 1&2

durandan, en minr alanda nerdii yeni sunum bizi majr bir politika yapmakla yanyana getirmekte. Bir kesime noktas var burada. Minr politikann ne koyduu bir kesime noktas. Byle baktmzda bir yandan metaforlarla ilemeyen bir edebiyat demitik. nk edebiyatn, iirin kendis i bir tr edebiyata gre metaforlarla alr. Burada Kafka baka trl edebiyat yaptn sylyor ve mesela 1921 'deki gncesinde diyor ki: "Metaforlar, edebiyatta beni en ok umutsuzlua iten eyler". Yani metaforla yaplan edebiyat Kafka'y en mutsuzlua doru gtren edebiyat. Gregor Samsa'nn dnmnde bir bcek olu'a girmesi, insann bcek gibi olmas deil, -bir otorite, bir brokrasi veya baba karsnda- gerekten bir hayvan olu vardr. Halbuki Kafka'y biz metaforla okusaydk, bcek gibi bir insan (bcekleen insan) diyecektik. O edebiyat "edebiyat yapmak iin yapan" edebiyata kar sslemek, tebihlerle ilerlemek, gndermeli yaz bu tr bir edebiyatn umutsuzluk dolu olduunu sylyor. Onun iin de her trl metaforu, sembolizmi ve anlam doluluu ldryor diyor, Deleuze ve Guattari. Eser kendinin anlamn her bir ayak oraya bastnda kendini yeniden oluturacak. Eseri yapann sanatnn elinde tekelinde deil, eserin anlam. Anlam sanatnn dnd, dnmedii, dnemedii hepsi birlikte varolacaktr. Dnd bakan tarafndan anlalacak ve ya ania-lamayacak ama bakan kendi perspektifini, kendi mdahalesini oraya koyduu zaman, eserin anlam iinde onun yeni fikirleri, yeni perspektifleri ve baklar meruluk iinde varolacaktr. Ve burada ayn ekilde Meta-morphos (dnm), her trl metaforun karsnda bulunur. Gmen ii iinde olduu dilin sesi ile yabancln ortaya koyuyor, aksanyla. stanbul'daki Doulunun, Trke'yi doulu aksanyla konumas gibi. Yabancln, farkll, aznln, aznlk olmasn, sesiyle ortaya koyuyor ve standart dilin sesini yersizyurdsuzlatr-yor. Trk entelektellerinin ounun ortak kaygs haline gelen Trke kullanmnn bozulmas, medya sektrnde sk sk karmza kyor. Bu minrlk asndan ok sorunlu bir grnt ifade ediyor. nk aydnlanm, dili iyi bilen edebiyatlar

lar, gazeteciler, ke yazarlar, edebiyat eletirmenleri, syleyi yanllklarn yahut mantki yanllklar polisiye bir biimde aratrp ortaya koyuyorlar. Halbuki orada o dili bilmedii, o dili kullanmad dnlen bir tr aznlk var. Gen, ocuk veya hayalgcn cmlenin iine sokan edebiyatlar, veyahut da dili bozmaya alan dnrler. Btn bunlar bize minr bir sesi, minr bir kelime kullanmn ve cmle yapsn, cmle kuruluunu gsteriyor. Ve bir tr dilin iinden maynlanmas denen ey bunu ieriyor. Sz dizimi, kelime ve zerinden kurulu bir yersizyurdsuzlama. u sorulabilir: "Kafka bunu bilerek yapyor, ama spiker bunu bilmedii iin yapyor". Bu bence hi sorun deil. Edebiyat veya grtlaktan kan ses eer ifade ise, ifade de znenin ifadesi olmaktan ok, bilinli znenin ifadesi olmaktan ok, bir anlatmn kolektif znesi ise, bu bize bilinli olarak yaplan hatay deil de, genellemi olan bir hatann dorulanmasn gsterir. Eer bir grup genlik ayn ekilde kullanyorsa bu dili, spikerin de kulland bu dildir. Ylmaz Erdoan'n dolaysyla Mkremin'in dili de bir grubun dili ve anlatmn kolektif dzenlemesinin dilini bize gsteriyor. Bunlar dilbilimsel olmaktan ok, sosyolojik, ancak mikrososyolojik olgular ve aznlk ve ounluk olarak deil de, olu koullarna gre baktmzda kendilerine gre, kendi meruiyetleri olan diller olarak karmza kyor. Doru edebiyat yapmak, majr edebiyatn iinde kalmak, dili renmek, bilmek ve edebiyat bilinli olarak kullanmaktan geen bir edebiyat. Minr edebiyatta ise sadece standart dili iveli aksanl konumakla bile doumundan ve yresinden dolay olduundan, her yaplan yanl dilin iinde siyasi bir yanla dnr, bir tavr halini alr. Bu ister bilinli, ister bilinsiz yaplsn, ok farketmez gibi gzkyor. Kafka'nn bunu bilinli yaptn biliyoruz. Ama minrlkten bahsediyorsak ve minr olmak her standart dili konuan kiinin kendi iindeki nc dnyay bulmas meselesi ise, yani iindeki kekemelii kendi yeraltna, kendi iindeki aalk oluu, kendi iindeki tembellii, kendi iindeki o'yu, dili iinden maynlayan kulla-

nm tarzm bulmasysa eer bu, doallkla ortaya kyorsa, orada minrlk vardr. Empresyonistler arasnda Manet boyutlu kliti bir perspektif anlayn ilk kran kii ise, bunu yapm olduu hataya borlu. Yapt tabloda ufuk izgisini doru izememiti nk. Hatay stlenip, onu benimsemek bazen minr politikann iinde olan bir ey. nk minr politika nce dnlen, kurgulandktan sonra da gerekletirilen bir eylem deil, yersizyurdsuzlama ve ka izgisi halindeyken bulunmakta olan bir silah minr politika. Baka bir rnei de Lenin ile Kautsky arasndaki polemikte bulabiliriz. Lenin'de merkezi bir devletin hereyi toparlamasna karn, Kautsky'de aznlklara ynelik bir teorik eletiri var. Ancak aznlk konusunda asl sz edeceimiz yazarlar ise Kari Renner (1870-1950), Otto Bauer (1881-1938). Ren-ner etnik snrlara dahil olan kk oluumlar fikrini ortaya atyor ve her bir milli eilime gre de dilin, kltrn nemi zerinde duruyor. Buradan yola karak da bir hukuki btnleme olarak milli komnler kurma fikrini gelitiriyor. Milli komnler kurmak demek, Rusya'daki veya Avusturya Macaristan mparatorluundaki, daha ok Avrupa'nn Dousu ile ilgili olan ksmnda yeni bir hukuki lonca sistemi gelitirip -bir tr cemaat sistemi- bunu kamu ve zel hukuka gre yeni bir ekilde dzenlemeye uramak. Buna bir tr kk bilimlerden oluan, hatta mahalle sistemleri gibi alan minr rgtler ve o minr rgtlerin oluturaca aznlklar hakknda hukuk politikalar gerekletirmek. Ve Renner ayr ayr olan bu aznlk gruplarn bir milli snr iinde kalmadan, milli snrlardan ayrlmalarn dnyor. Her bir etnik grup kendi milli komnn kuracak ve her bir milli komnn kendi hukuk sistemi olacak ve bu ekilde de bunlar ulus-devlet snrlarnn iinde kendi zerklikleri iinde yaayacak. Ve bu siyasi, hukuki ve kltrel olarak kopma fikrini ieriyor, ama separatizmi ieriyor. Renner'e gre aznlklarn ayr ayr paralara blnmesi lazm. Dolaysyla her bir bireyin aznlk cemaati iinde kolektif kltr, kolektif dili ve kendi bireysellii olmas gerekecek. Yani gelenek zerinden kurulu olan cemaatin iinde

,- cemaatn dnda kendi bireyliini de ortaya koayn zamanda. .. ?. . i 1 D J J ,. ^zgurlue sanp olmas gerekecek. Bunun iin de , i i i ^ dzenlemeleri ve zel hukuk dzenlemeleri bu kamu hukuki .. . . 1 1 1 1 1 ,,, . . - ayr ayr dzenlenmesi gereken kurulular olaJ & aznlklar iJ^ ' * rak dnl/ ' , , . , . .. . _ ,,. ndak dier sm ise Otto Bauer dr. Bauer ar s a n ama o da aznlk f politikalaryla yaknar s a f ^ Tarihsiz milletlerin tarihlerinden szediyor. O an lc rt#* ^ v millet olarak ortaya kmam olan etnik zaman ^nillet politikas, milliyetilik politikas olduungrup arn 1 ^^ Renner'de olduu gibi bir tr Nationali.a # J \ tte, devletin kltr milliyetilii yapmasndan
taten bundert ^ -1 . n *
J

sorunun Bunun iin de ayn blgede yaayan ekler, Y^ n ptvanyallar, Polonyallar gibi aznlk gruplarnn, a u l ' olarla milli, etnik, bamszlk hareketleri olutur& s ayr ayr grUP1
186

111

. ^auer m sorunsallatrd sadece aznlklar deil, a s v ip toplamdan kopmu proleteryay da aznlk ola -ayn zaman g u ^ ilgin bir konu. nk ii snfn ho ra uunuy ^ n o\ Tak deil, hem bir ulus devlet snrlarna m(jlen 1 ^jiyle, kltryle bal olan bir proleterya, hem ag 10 a , de yersizyrdsuz bir proleteryadan bahsedi^j^y yersizyrdsuz bir proleteryadan bahsedi, ger ^ en azn( j an j^jj. hetorojen bir durum var. Ve i y T ' e ^kyn, topran terkedip, kente gelip ii ol SUZ ro e ^ TM^ P l terya ile milli proleterya arasnda bir mu- ye zy unun fa^jn^a ve 0 bakmdan da hem ayr ayr problem old^^ u an , , . .:...*..c\ c>l proteteryay hem de proleteryann tumumu grup ar -runu gibi ele almaya alyor. Bauer'in Ren1F 'HZl f ki m^ proleterya ile aznlklarn proleteryas ara-ner e". ^^^mlenme" teorisi gelitirmesi; dolaysyla da pro-snc a u olarak, heterojen bir yap olarak bir tr "aznlk e e ^y a y ^ kabul etmesi; ayn zamanda milli ve etnik zn-f tf U ^ n^ a ozer ^ m i o rtava koyacak olan ama etnik po! . arm I l olmayan, yani ayrlk olmayan bir politikay l 1 a ne U ara .^ j^ennerm "blmeci" politikasnn karsnda, ^ A u* snfsal bir blnmeden bahsediyor. Ve aznlk Bauer, danfl . , . , . , ,. , , ., ,-f fakirlik sorunu, yan proleterya sorunu olablece-

masna Bauer kar kyor. nk bunun asimilasyonculuk kart bir hareket ve antiasimilasyonist bir ideoloji olacan sylyor. ilerin bir devrim stratejisi iinde proleterya ideolojisine asimile olmas gerekirken, aznlklarn dil ve kltrlerinin buraya girmesini proleterya devrimi iin tehlikeli olduunu dnyor. nk heterojen olan bir ii snfnn btnl bu ekilde yara alm ve tehlikeye girmi oluyor. ki ayr aznlk dncesi ve bu iki ayr dncenin de her birinin kendi asndan aznlk sorununa bak aslnda Kaf-ka'nn da kendi ironisi, dili, kanun karsndaki tavr gibi sorunlarda, bu kuramlarla bizi yakndan ilgilendirir gibi duruyor ve hatta Kafka belki de diyebiliriz ki, bunlarn dnda farkl bir dnyay dnyor: Aznlklarn kendi zerkliklerinden ok, milli dilin iinde aznlk dili oluturmaya alyor. Minr politika her bir aznln kendi zelliini deil, milli dilin iinden bir minr dilin ortaya kmasn hedefleyen bir durum. Bu bakmdan Kafka'nn tutumu, bahsetmi olduumuz iki aznlk politikasndan da farkl. Btn bu oluum dahilinde Lenin uluslararas sosyalist en-ternasyonelde, bu minrite, aznlklar sorunu zerine ok youn bir ekilde eilerek, bunun bir "an ruhu" olabileceini sylyor. Lenin'in muhtemelen "an ruhu" dedii ey; Bat'nn kylerinde her bir kilisenin yerel saate gre anlarn almas, her birinin ayr ayr zamanlarda kendi oluumlarn kurmaya almalar, btnlk bir politikaya zarar verecei dncesini gelitiriyor. Dolaysyla daha ok aznlklarn ortak eyleminden szedebiliriz. Ve o bakmdan da Bauer'in fikirlerine Lenin daha yatkn gzkyor. Proleteryann ayr ayr etnik dil ve kltr gruplarnn oluturulmasndan ok, ann ayn yerden, merkezden alnp, merkezin hareketinden yana olduunu grmek mmkn oluyor. Rusya'da devrim sonrasnda aznlklarn savunulmas ve merkez komitenin homojen iktidar arasnda gzken Menevik ve Bolevik kavgas, 1903'deki Sosyal Demokrat Kong-re'de tam bir kopma ile sonulanyor. Menevikler her bir aznlk grubunun z ynetiminden, z belirlenmesinden sz iflZ

ederken, Bolevikler, dolaysyla Lenin merkezi devleti savunuyor. Bu noktada Rusya'da adna Bundistler denilen Yahudi gruplar Meneviklerle ittifaka giriyorlar. Burada Bundistlerin Meneviklere eklemlenmesi, Rusya'da daha sonra gerekletirilecek olan anti-semit politikalara bir n unsur olarak duruyor diyebiliriz belki. Sovyetler Birlii'nde anti-semit politikalar Stalin dneminde younluklu bir ekilde gzkyor ve 1948'de srail'e doru yaanan youn g, buradaki anti-semit politikalar gsteriyor. Ayn ekilde 1933'deki Sovyetler Birlii ile Nazi Almanyas arasndaki anlama, birok komnist Yahudi'nin aknlna yolayor. Ayn dnemlerde dnyann pek ok yerinde anti-semitist hareketlerle karlamak mmkn. Burada Trkiye rneini yine Fransa'da Dreyfus davas rneini hatrlayabiliriz. Btn bu rklk Avrupa'da bir Yahudi politik ve kltr bilincinin gelimesine neden oluyor. Irkla kar gelien bu tavr Yahudi ii snf iin normal haklar istiyor. Bu haklarn savunulmas asndan da iki ayr izgi var. Birisi yurtular diyebileceimiz teritoryalistler (toprak zerine politika kuranlar kastediliyor), br ise ekstra teritoryalistler, yani toprak zerinden politika kurmayanlar. Bu iki ayr grten ilki toprak devleti, bir ulus-devlet kurulmas zerinden dnyor; br ise Bundistlerde olduu gibi, toprak zerinden devlet kurmak deil, aznlk kltrn ve dilini desteklemek gerektiini sylyor. 19. yzyl sonundaki bu mesele bugn hl Fransa'nn, eski Yugoslavya'nn, eski Sovyetler Birlii'nin olduu kadar Trkiye'nin de problemleri arasnda gzkyor. Trkiye rnei aklmza geldiinde, u ana kadar grdmz yaklamlardan farkl olarak, Ali Bula'n "Medine Vesikas"n hatrlayabiliriz. Bula, aznlklar meselesini bir tr Bauerci ve Leninist strateji iinde islamn garantisi altnda birleme olarak dnyor. Dolaysyla aznlk sorunu etnik ve dilsel sorun deil, dini bir sorun olarak karmza kyor. Osmanl sistemini dndmzde aznlklarn zerklikleri siyasi bir plana tanmyor. Asker deiller, devletin yksek kademelerinde yer alan insanlar deiller, ancak ticari haklar var.
188

Ve ticari haklar onlar Avrupa ile baladndan, sonuta emperyalizm ittifaks gruplara dnmelerine yolamyor. Tanzimat sonrasnda artk bunlarn birer aznlk grubu deil de, n vatanda konumuna gelmeleri, birer zne olarak kabul edilmeleri ve hukuki olarak kamu hukukuna bal olmalar, Batllarn aznlk haklar zerinden Osmanlya direttii bir yap olarak ortaya kyor. Bu ise aslnda tam bir dlama politikas. Etniklik deil, tamamen dini cemaatlerin etnik hale getirilmesi sz konusunu bu noktada. Ve asl mesele gayrimslim meselesi. Zmniler gayrimslimlerin ortak ad ve rnein fazla vergi dyorlar. Ama kendi aralarndaki ayrlma Rum, Ermeni, Yahudi ayrm dinsel ayrm olarak sonradan geliyor. Mesela Rumlarla Ermenilerin ayn mezhepten olmalar, onlarn ayr ayr gruplarda olmasn engellemiyor. Kimi zaman Rumlar, kimi zaman Ermeniler en sonunda Yahudiler Osmanl ticareti iinde ykselen gruplar. Yunanistan'n bamszl ve 1915 meselesi Yahudileri Osmanlya yaklaan aznlklar arasnda tek bana brakyor. Osmanlnn kuruluu sralarnda ise Rum aznlk Osmanlya yakn aznlk grubunu oluturuyor. Ticaret yapanlar arasnda Yahudilerin 15. yzyldan beri Avrupa iinde birbirlerine olan gvenleri dikkat ekiyor. O srada bir Yahudi'nin imzalad bir kada karlk talya'daki bir Yahudi, bu kadn garantisi altnda mallar veriyor ve parasn alyor. ek gibi ileyen "sz" zerine kurulu bir sistem var. Bir cemaat szlemesi. Max Weber'in tezlerine yakn bir ey karmza kyor. Herbir dinsel cemaat ticari olarak bir garantr oluyor. Protestan etikas: Protestan birey eer borlanrsa o cemaat onun borcunu deyebiliyor. Bu yzden Weber'in dinsel analizleri bir cemaat analizi ayn zamanda. Kapitalizm bir cemaat tarafndan yaratlyor. Marx'da bunu snflar olarak gryoruz, bir eit seklerleme karmza kyor. Her cemaat kendi iinde yaamm belirliyor. Yahudi cemaatinde Hahamba karar veren kiiyse, Mslman cemaatinde Kad karar veriyor. Osmanl sisteminin belki de bu kadar uzun sreli olmasnda, bir vergi sistemi dahilinde kltrel ve ticari olann tannmasnn etkili olduunu syleyebiliriz.

15 Mays 2000 znlklarla alakal olarak karmza kan dier bir yazar da Kont Sacher Masoch. Masoch Avustur -ya-Macaristan imparatorluunda yaam olan bir Slav yazar, edebiyat ve Almanca yazyor, Kafka rneinde olduu gibi bir rnekle kar karyayz. Fakat Almanca kendi iinden Slav-Balkan dilleriyle rlm vaziyette. Masoch'nun kendi dnemindeki siyasi aznlk gruplar ile ok yakn ilikide olduu biliniyor. nemli yaptlarndan biri Krkl Vens ve yans-ra kk hikayeleri var. Bu hikayelerde zellikle pan-slavizm Osmanl mparatorluu'nda Avusturya-Macaristan mpara-torluu'nda ieriden bir direnme hareketinin balad ve milliyeti hareketlerin, etnik milliyetiliklerin dini milliyetiliklerden daha kuvvetli bir ekilde kendini gstermi olduu bir dnem iinde ortaya kyor. Mazohizm kurucusu bir yazar ile daha nce szn ettiimiz flneur temas ve Baudelaire arasnda en aalk konuma girmek balamnda tuhaf bir yaknlk bulmak mmkn. ktidarn ve nazlarn egemen olmak zerinden deil de, egemenlik altna girmek zerinden oluturmak... Masoch'nun zellikle hayatna girmi olan kadnla yaad ilikiler ayr kadn figrn eserlerinde ortaya kartyor. Sonuncu kadn Vanda, Masoch zerine kk bir kitap yazan ve onu bir adan unutulmaktan kurtaran yazarlardan bir tanesi. Dieri de Fanny Phistor da Krkl Vens'n kahraman. Masoch'u unutulmaktan kartan dier kii de Krafft-Ebing adl bir pskiyatrist. Krafft-Ebing Cinsel Psikopat-lk adl kitabn yazar ve Masoch'nun Krafft-Ebing sayesinde ad ilk defa tp literatrne geiyor. Ebing cinsel sapknlklar teker teker tasnif eden Freud ncesi ilk psikiyatrist. Ebing fiziksel ve tensel ac duymak ile haz duymak arasndaki ilikileri Masoch'nun romanlarndan yola karak ortaya koyuyor. Masoch'nun n sznn yazar olarak grdmz Gilles Dele-

Presentation de Sacher-Masoch, Miniut Yay. 1967.

uze, Krafft Ebing'den bahsederken birok sapknlklarn rahatlkla yazldn -fetiler, llerle ilikiler, hayvani cinayetler, karn demeler, l sevicilii vs.- byk bir soukkanllk tadn ve btn bunlarn hibir deer yargs olmakszn tasnif edildiini, fakat tek bir rnein Ebing tarafndan "ok tehlikeli bir fetiist" olarak nitelendirildiini sylyor. Ebing: "Bu tip insanlar o kadar tehlikelidir ki, onlar muhakkak hastaneye tkmak lazm. Bir akl hastanesine tkmak lazm. Ancak iyiletikleri zaman onlar karmak mmkn olsun. Onlar en ufak bir acma duygusunu bile hissettirmiyorlar insana". Bu fetiistler otobslerde kk kzlarn salarn keserler. Salar kesilen ufak kz ocuunun annesinin, babasnn zntsn grd zaman, bunun anlalmasnn imkansz bir ey olduunu, kzn o gzel salarn kaybettiini ve bunu yapan delilerin de tmarhaneye atlmas gerektiini sylyor. Deleuze, Ebing'in yzlerce sapknlktan sonra byle bir sa kesme vakasnda bu kadar iddetli bir ekilde patlama gstermesini, sinirlerinin atlam olmasna dayandryor. "Bu da herkes iin bir ders olsun" diyor Deleuze. Bu kadar ok sapknlktan sonuncusuna gelirken, yava yava sinirler boalmaya balyor. Psikiyatrist Ebing, Masoch'u "cinsel olarak ezilmekten, kendini ezdirmekten zevk alan bir fetiist" diye tanmlyor. Burada Freud'dan da bildiimiz bir ifti hatrlatyor: "Sadolar ve Mazolar". Deleuze ise Krkl Vens'n nsznde btn pskiyatrlarn nasl yanldn Sado ve Mazo'nun bir ift olamayacan anlatyor. 1967 ylnda kan bu yaz Deleuze'n anti-dip'ten nce psikiyatrlara kar savunusunu gsteriyor. Bu Deleuze'n okumas asndan ilgin. Ama dier yandan bizim minrlk meselemizle alakal bir ey, "en aalk olmak" vs. Ayn zamanda siyasi olarak Masoch btn bir minr politika iinde aznlklarn folklorik zelliklerinden yararlanyor. Aznlk kltrn edebiyatn iine katan bir yazar. Almanca yazp Slav edebiyatn glendirmeye alyor. Ve tm Balkan milliyetilii iinde ne kadar aznlk varsa -Bulgar, Makedonyal, Srp, Hrvat, Arnavut vs.- bu aznlklarn kk kk, folklorik adetlerini ve onlarn yaam tarzlar zerine verill

aa

leri eserlerine aktaran bir yazar Masoch. O bakmdan da aznlk politikas ile dorudan alakal gzkyor. Masoch'nun ac, kanun ve haz arasndaki ilikilerini dndmzde, minr politika ve merkeziyetilik arasndaki iliki burada pisikiyatrik adan bizim bir rneimiz olarak kyor karmza. lgin olan dier bir vaka da, doktorlarn genelde vakalara isim vermi olmalarna ramen, Sade ve Masoch'dan baka isimlerini hastalk adna veren iki kii ile karlamamamz. Sade ve Masoch bir tr haz trne adlarn vermiler. Bu anlamda hastala ismini vermi olan bu ift Sade ve Masoch, Deleuze tarafndan nasl ayr bir erotik politikaya yerletiriliyor? Deleuze burada iki ayr tp ynteminden bahsederek bu ikilinin birlikte yahut ayr olarak nasl anlabileceini gstermeye alyor. Bu yntemlerden ilki doktorun bulduu, hastalklarn isimleri zerinden, semptomlar ayran veya birletiren veyahut daha nce birletirilmi semptomlar ayrp, baka trl birletiren bir tp tarihi. Pisikiyatri tarihinde semptomatik olarak Sade ve Masoch ayrlan deil, birleen ikili olarak gndeme gelmesine ramen, Deleuze baka bir semptomoloji yapp, baka bir belirti, tehis koymak, semp tomlar belirlemek yoluyla Sade ve Masoch'nun bir ift deil, ayr ayr ilevi olan iki ayr dnceyi, iki ayr hazz, iki ayr sapknl oluturmu olmalarna iaret ediyor ve yeni bir klinik tablo ortaya kartyor. Bu aslnda Foucault'nun Deliliin Tarihi'nin ilk banda czam, veba ve delilik arasnda kurmu olduu iliki gibi, deli figrnn vebal figrnn yerini alm olmas veya czaml figrnn yerini alm olmas gibi, burada da farkl bir klinik ayrm sz konusu ediliyor. Dier yandan Sade'n Masoch ile olan ilikisi ikisinin de eserlerinde doa felsefesini, antropolojiyi ve kltrn ve insann her trl kavramlatrlmasn ele alm olmalarndan gelir. Fakat bunlar nasl farkl farkl ele alnacak, Sade ve Ma-soch'u ayran bu farkllk ne olacak? Sade rneinden dnrsek kitaplar bize Afrikal, Asyal ve Avrupal insanlk tarihinden rneklerle sadizm arasndaki ilikileri kurmaya alyor. Sade'n kulland rnekler tarih kitaplarndan alm ol32.

duu rneklerdir: Msrllar insanlar altrrken nasl kamlarlard? Yahut kafann kesilmesinden sonra bir kafatas kltr nasl geliti? Bu temalar hem sanat tarihini hem antropolojiyi ilgilendiriyor. Btn bu yazd kitaplarda bir yandan edebiyat, bir yandan doal felsefe, bir yandan ise Franszlar "bir aba daha gerek Cumhuriyet olmamz iin" anlamnda bir siyaset ortaya koyuyor, temsiliyet zerine olumayan bir siyaset ksaca. nk Jakobenlerin devrimcilii karsnda Sade, temsili olann braklmas gerektiini ve her kk birimin kendi mevcudiyetini temsil olmakszn ortaya koymas gerektiinden bahsediyordu. Bu molekler politika, molekler devrim -Guattari- ve minr politika asndan nemli veriler oluturuyor. Bu arada Sade ve Sade'm eserlerindeki sadizm temas sinemaya uygulandnda Pasolini Sodom ve 120 Gn filmi karmza kmaktadr. Bu film tuhaf bir ekilde Sade'n Nazilerle olan alakasn ortaya kartan bir filmdir. talyan faistleri ikenceyi yapan insanlar. Ve hikaye anlatlyor, hikaye zerinden de o hikayenin heyecan ile bir cinayet ileniyor. Veya bir ac orjisi gerekletiriliyor. Bataille Erotizm kitabnda Sade'n Nazi-ikenceci dncesi ile alakas vurgulanrken, bunun ne kadar sama bir dnce olduunu yazdnda yle sylyor: "Hi bir sadist, hi bir ikenceci yaptn ikence eden bir insan olarak gstermez ve anlatarak vnmez, ikenceci susar." Sade'de ikence durumu ok paradoksal bir eydir, diyor. nk Sade ikence grenin gznden ikence eylemini gstermektedir. Auschvvitz toplama kampnda Yahudiler, lmle yaam arasndaki Yahudiler "Mslman" (der muselmann) diye adlandrlyor. Tanrya boyun emi Mslmanlar gibi Nazilere boyun emi Mslmanlar. Bu Mslman denilen Yahudilerden byk ounluu kamplarda ld. talyan bir ressam Giorgio Agamben'in Auschvvitz'den Kalanlar* kitabnda anlatlyor: Mslman denilenlerin resmini yapan talyan resGiorgio Agamben, Le qui reste d'Auschwitz, Bibliotheque Riva-ge, Payot 1999.

aa

sam Brera Akademisi'nde resim profesr Aldo Capri, Nazilerin de portrelerini yapyor o srada. Ve Naziler, Nazi subaylar, ikenceciler, Mslman denilen Yahudilerin resimlerini grdkleri zaman bakmak istemiyorlar. Ve ressam Aldo Cap-ri'ye onlarn resimlerinin izilmesini yasaklyorlar. Bu Batail-le'in sylediine ok yakn bir ey. Gerek ikenceci yaptn grmek istemez, tasvir etmek istemez. Cellat veya ikenceciyi dndmzde burada hazzn sz konusu olmadn syleyebiliriz. Onun iin bir ok ikenceci pimanlk duyuyor ve sonrasnda itiraflara balyor. Cellatln ise Avrupa'da aristokrasi gibi babadan oula geen bir meslek olduunu hatrlatabiliriz. Sade'm ikencecileri bastrlm bir eyi ortaya karmyorlar. Primo Levi'nin o mehur kitabnda* anlatt Mslmanlarn resmini bile grmeye dayanamayan Naziler gibi, Sade da btn bu tasvirleri yaparken ald hazdan bahseder. Bataille'n sylemi olduu gibi ikencenin, ikencecinin deil, ikence yaplann gznden anlatyor. Onun iin Sade gerek bir sadist deil. Sade da bir kurban olarak anlatyor. Justine ve Julliette hikayeleri, zellikle Justine bir kurban hikayesi ve Julliette de Fransz aristokrasisinin ve sarayn ileri gelenlerinin cinayetlerini anlatyor. Ve bundan nasl haz duyulur sorusu insann doasmdaki vahilikle aklanyor. Buraya devreye bir tip antropoloji giriyor. Sade btn bir Hristiyanln kurban temas zerine kurulu olduunu gsteriyor. Dini, teolojik temalar burada insanlar tarafndan iselletirilmi temalar olarak dnlyor. 18. yzyl insan bunlar ikenceyle, boyun edirmesiyle vs. yeni batan canlandryor. Sade ve Masoch arasndaki fark Deleuze gre aslnda tekrarlarn hzlandrlmas, yahut tekrarlarn askya alnmasnda yatyor. Tekrarlar Sade'n metinlerinde inceliksel olarak anlatlr. Ka krba yapld, ka ocuk ldrld, ka boyun kesildi ... Bir tr nicelik analizi sz konusu ve bu hep tekrar ediliyor. Ve her tekrar hzla birbirini takip ediyor. Bir sadik hz var Primo Levi, Les Naufrages et les Rescapes, Gallimard, Paris 1989. 194.

kurban trenlerinde. Bir scaklk var, bir hz var. Masoch'da ise bir donma var, bir yavalama var. Hatta yavalamann tesinde, askya alma szkonusu. Ve Sade'n filmatik imajlar karsnda, Masoch'nun fotografik imajlar var. Yani sabitle-mi imajlar. Krkl Vens'n en banda bir minenin karsnda oturmu olan Vens "bir kadn olmaktan ok, bu ad altnda erkek cinselliine sava aan bir ak tanrasnn kendisiydi" diye baladktan sonra, "yz solgundu, gzleri beyaza yaknd ve arasra ayaklarn stmak zere mineye doru uzatyordu". ok yava hareketler sz konusu Masoch'nun hikayesinde. "Ba olaanstyd, gzlerinin l ve talam olmasna ramen." Burada yine fotoraf imgesi karmza kyor: talam gzler. Masoch'nun haz dnyasnda hareketsizlik szkonusu. Zaten Krkl Vens'n alt bal da: Souk ve Korkun. Sa-de'da ise szn ettiimiz gibi, film imaj gibi bir hz szkonusu. Birka sayfada kamlar atlyor, kfrediliyor ve bunlar byk bir hzla gerekleiyor. Sade ve Masoch'nun ilikisi tam bir ters iliki. Sade hazz hz zerinden retirken, Masoch iin haz yavalkla ilintili. Freud ve Krafft-Ebing'e gre bir mazo-hist ancak bir sadisti kendine e olarak seebilecekken, burada ikisi ayr ayr iftler olarak karmza kyor. Sade'daki doalla nazaran Masoch'da bir teatralite szkonusu. Sade ifade ettii eylerin, bir caniyi bir kurbann gznden tasvir ederken; Masoch kurban konumunda olan kendisinden, kendi gznden bakarak tasvir ediyor. Bir sadist ile mazohist ift olduklarnda bir metin yazsalar, bu metinler uyumayacak. Deleuze bir ilk okul retmeniyken, Masoch bir eitimci, niversite hocasdr. nk ei olan Krkl ve kaml Vens'le yapaca hereyi Masoch'nun kendisi dikte edecek. Sade'da byle bir ey yok. Sade'da kurbanlar zavall vaziyette bekliyorlar. Bu bakmdan roller farkllayor. Ve ikili ift olmaktan uzaklayor. Masoch'nun antropoloji ve tarih temalarna olan alakas, zellikle Avusturya-Macaristan mparatorluu'ndaki 1848 devrimi ile kkensel bir ahlakszca bir ilikisi olduunu syl-

yor. Deleuze; nk bu alar boyunca sz konusu edilen cani ak temas, Masoch iin Avusturya-Macaristan mparatorluu' nda bulunan aznlklarn kaderlerinden ve adetlerinden alm olduu bir rezervdir, diyor. Onlarn adetleri, yaam biimleri ve yine kaderleri Masoch'ya ilham veriyor. Galiyahlar, Macarlar, Polonyallar, Yahudiler, Prusyallar, btn bunlar eserlerinin kahramanlar. "Habil'in Miras" adl kk bir hikayede Masoch ayn temay sz konusu olan aznlklarn azndan bir insanlk tarihi gibi anlatyor. Habil meselesinde ak, zel mlkiyet, para, devlet, sava ve lm temalar direkt bir aznlk politikas ile alakal. Savalar, lm, devlet bunun karsnda para, zel mlkiyet ve ak. Ve her biri btn gler annda kendi duyumsal caniliini ortaya kartacak. Ve bunun iin de bir kavram kullanyor Masoch: Spra-sansual, duyumsa-ma-st diyebileceimiz bir kavram. Vcudun her noktas du-yumsama-st bir uyar merkezi. Bu Deleuze ve Guattari'nin Anti-dip'te ele alm olduklar organsz beden temas ile ok ilintili. Freud'un bir hastas olan bakan Schreber vcudundaki derinin her bir parasnn bir kk hayvan olduunu sylediinde, spra-sansualite ile ok alakal bir ey sylemi oluyor. Masoch kardei Charles'a yazm olduu bir mektupta yle bir ey sylyor: "48 devrimlerindeki byk zaferi birletirmek ve Pan-Slavl ortaya kartmak iin, Slavlara gzel bir kadn despot lazmd, bir Katharina lazmd". Daha nce de sylediimiz gibi Osmanl mparatorluunda ve Avusturya-Macaristan mparatorluu'ndaki Pan-Slav hareketler ile alakal Masoch. Dil zerinden dnldnde Masoch'nun da bir Kafka kadar, bir Baudelaire kadar nemli olduunu dnebiliriz. Masoch'nun bu sabit imajlar, eitimcilii, gerekletirmi olduu tecrbenin de bir tr sanat olduunda odaklanyor. Deleuze Masoch'nun pratiinin doall arayan bir sanat ile alakasn dnyor. Talarn su tarafndan andrlp bir form kazandrlmas gibi, Krkl Vens de her bir harekette sabit dururken, bir heykel konumunda canl bir heykel.

ada sanatta Gilbert ve George adl bir ikili heykel temasndan yola karak kendi bedenlerini fotoraflayp sergiliyorlar. Daha yakn zamanda da Adel ve Eve ikisi de kadn klnda dolayor. Salar sfr numara ve canl heykel olarak performans yapyorlar. Bunlar minr performanslar. inli sanat gibi bir fabrikay uurmuyorlar havaya. inli bir sanat btn meselesi barutla fabrika veya mzeleri barut dyor ve duvarlar havaya uurmak iin de patlamalar gerekletiriyor. Ve patlamalardan ortaya kacak ekilleri de fotoaflayp sergiliyor. Bunlar daha majr hareketler. Veya Oleg Kulig kpei ile dolaan adam, kpeklik yapyor. Kimlik temas felsefedeki Kinizmin ada sanattaki grnmdr diyebiliriz. Foucault'nun Cinselliin Tarihi adl kitabnn nc cildinde bir insann kendi hayatndan bir eser karma temas zerinde durmas ve Sokrates ve Alkibiades rneini vermesi, insann kendisinden bir beden-heykel ortaya karmas, ada sanatta ska ele alman konulardan biri. Adel ve Eve gl kuvvetli olmadklar halde -ki bu bedenin heykel olarak ele alnmasyla gc arasndaki ilikinin bir kuvvet ilikisi olmasnn dndadr ve de 1980'li yllarda Kali-forniya'daki vcut gelitirme ve plaj gelenei ile Foucault'nun insan bedeninden bir eser karma temasnn ayn olmad grlecektir- ikisi de erkekken kadn, kadnken erkek klna girerek bir tr insan-st yaratk veyahut Nietzsche'nin terimiyle st-insan grntsn minr bir ekilde ortaya kartyorlar. Minrlk Masoch'nun heykelimsi figrleriyle (Krkl Vens, mermer vcut) Nietzsche'nin veya Marki de Sade'n Cumhuriyetilii ve onun eletirisi ile alakal bir konu olduunu ileri srebiliriz. Nietzsche'nin Zerdt'nde, ayn zamanda kendi hayatndaki l ilikiler, ayn Krkl Vens kitabnda Vanda'nn Masoch tarafndan betimlenmesiyle benzerlikler tamaktadr. Nietzsche'de bu, Wagner-Cosima iftinde gzkmektedir. Tpk Masoch ve Fanny iftinde olduu gibi. Wagner'i rnek aldmzda mzii ve ayn zamanda hayran olunan kars Cosima ve a Nietzsche bir l olarak ele alnrsa, bu l Thesee (Wagner), Ariane (Cosima) ve Diony-

az

sos (Nietzsche) ls olarak gzkmektedir. Thesee'nin hikayesi iinde onun tarafndan maaraya, labirentin iine ekilen Ariane ipi sayesinde Dionysos tarafndan kurtarlr. Burada Ariane stn-insan Thesee'yi takip etmez, st-insan Diony-sos'u takip ederek hayatn kurtarr. Dionysos Ariane'm boynundaki iple onun hayatn kurtarmaktadr. st-insan Dionysos mzik yapan filozof Ariane'a "kk yuvarlak kulaklarm al, tak ve mzii dinle" dedii zaman aslnda ona nian yzn hediye etmektedir. Yzn yuvarlakl ile kulaklarn yuvarlakl metaforik olarak bir zifaf ann gstermektedir. Burada majr kiilik olan Thesee deil, minr kiilik olarak st-insan izlenmektedir. Yahut da majrl terk edip minr-le doru giren kk kulakl minr kiilik hayat kurtarmakta ve labirentten Ariane' karmaktadr. Nietzsche'nin Diony-sos'u o anlamda st-insan olarak Wagner'in tam karldr. Bu yzden dolay Nietzsche daha sonra Wagner'in mzii yerine Fransz kankan danslarnn bestecisi Offenbach'n mziini tercih ettiini sylemektedir. Nietzsche'de Alman milliyetiliini grenlerin tersine, Nietzsche Alman Wagner'i deil, Fransz Offenbach' tercih etmektedir. Tpk Sade'n 120 Gn'nn Pasolini tarafndan filme alndnda Sade ve Naziler arasnda kurmu olduu ilikinin Bataille tarafndan izah edildii ekliyle geersiz olduu gibi. Alman mziinin entelektelliini, arln, terkedip hafif bir Fransz mziini tercih eden Nietzsche'nin Nazilii ve Alman milliyetilii ne kadar pheli ve aibeli bir sylem oluturduunu burada grebiliriz. Alman rkl ile alakas olmayan ve geriye dnk olmaktan ok, ileriye dnk deerleri tersyz eden bir Nietzsche sz konusudur. Bu da milliyetilik asndan Nietzsche'nin aznlk olu'u olarak adlandrlabilir. Bylelikle yeni deerler kurmak, alman milliyetiliini ve deerlerini yceltmek anlamna gelmemektedir. Ayn Ma-soch'da olduu gibi, Avusturya-Macaristan mparatorlu-u'nun majr deerleri yerine, aznlklar zerine yazm olduu hikayelerle aznlk olu'a giren bir yazardan bahsetmekteyiz.
198

Trk edebiyatnda da rnekler vardr. Sait Faik'in minr edebiyata yakn bir kiilik olduunu belki de ileri srebiliriz. ehirli yaam yerine balk yaamn tercih etmesi, bir balk gibi yaam olmas onu yksek deerlerden kartp, minr olu'a sokmas bize buraya ait rneklerden biri gibi gzkebilir. Ya da Ece Ayhan'n mlkiyeli bir kiilik oluturmak yerine, bir eli, bir konsolos, bir politikac olmak yerine, kendini minr olu'a brakp yazd iirleriyle batakhanelerdeki, mey-hanelerdeki aznlk yaamlaryla alakas olduu gibi, anakkale'ye ekilip merkez dnda yer alarak orada hayatn srdrmesi bir minr politika rneidir; iirlerindeki yenilik ve sapknlk gibi. Nietzsche'nin deyimiyle Sade'da Masoch'da ve burada Sait Faik veya Ece Ayhan'da hastalkl bir kiilik sapknlk bulmak mmkn. Ancak filozoflar ve airlerin dehalar ile hastalkl yaamlar arasndaki iliki olduunu da hatrlatan bir Nietzsche var felsefe tarihinde. Tpk kendisinin hasta olmas, kapanmas, hi bir ey syleyemez yazamaz hale gelmesi gibi. Bu salksz ve hasta kiiliklerin sapknlklarn ebedi dn temas ile reaktif olmayan hm insan olmayan, saldrmayan ve tersine hayat olumlayan kiilikler olmas bizim ebedi dn ve minrlk arasnda bir balant kurmamza yarar. Byk anlatlarn deil ama modernizmin bu anlatlarnn tersine postmodernizmdeki kk oluumlar ve anlatlar ve de paralanmalar minr edebiyatla alakal olabilirler. Siyasette de merkezi partilerin deil ama belki de yabanclama teorisinin -Marx'tan bahsederek bir geri gelii sz konusu olabilir. Nietzscheci olarak okursak Marx'taki yabanclama minrlk-le alakal olabilir. Bilindii gibi Althusser Marx'n Kapital'inin I.Cildine yazd nszde yabanclama metnini Hegelci bularak bunun bir minr metin olduunu iddia eder. Yani olgun olmayan bir Marx, minr Marx'tr. Daha sonra olgunlar ve yabanclama teorisinin zerine kar. Sonuta Marx'n minr-l, Nietzsche'nin ebedi dn' ve st-insan', Masoch'nun minr edebiyat ve aznlklarn folkloru zerine kurmu olduu yazlar, Sade'n kurbannn gznden yaplan ikenceleri
199

anlatmas vs. Btn bu rnekler bize minr olu'un felsefede, edebiyatta rnekleri olarak gzkmektedir. Bu anlamda minr bir Sade okumas Sade' ikence yapanlarn deil, ikenceye maruz kalanlarn yanma koyar. Sade'a gre, ikence insanlar ancak iktidarlar altna almak isteyenler tarafndan gerekletirilmektedir. Bunu sylerken ayn zamanda insann doasnda antropolojik olarak bir tr ac verme ve bu acdan haz alma diye bir duygunun olduunu da gstermektedir. Sade bunu dinlere ve antropolojiye balar. Dinlerde bulunan bu temann tek tanrl dinden seklerleme-ye ve aydnlanmaya doru giden yolda olgusal olarak rneklerini verir. Aristokrasinin, papazlarn, Justine'e nasl saldrdklarn, ikence yaptklarn, tecavz ettiklerini rnekleyerek ve betimleyerek anlatr. Bu hikayeler gazetelerde okumakta olduumuz Bosna olaylar yahut 19. yzylda Osmanl topraklarnda geen saldrlar, srmeler, kar saldrlar ile ne kadar benzerlikler tadn grebiliriz. Deleuze Sade'a atf yaparken onun bu tasvirlerini bir ilk okul retmeni edasnda anlattn yazar. Karsndakilere basit eyler retmektedir: nsann doasn. Masoch ise Deleuze tarafndan bir eitmen olarak, bir pedagog olarak gsterilmektedir. Eitmen de eitirken kendisine yaplan iddet hareketinden haz almakta ve eitimini bu haz iinde srdrmektedir. Masoch asla bir sadist tarafndan hazza itilemez. nk sadist Masoch'nun tersine ikenceyi yapan kimse olarak Ma-soch'ya zevk deil ac verir. nk Masoch'nun hazz gerekten ac duymaktan deil, temsili bir ac ekmekten gemektedir. Bunun iin de kendisine ift olarak bir sadisti deil, szlemeyle bir kiiyi, bir kadn veya bir erkei parayla tutar ve bu grevi yapan kii ac vermekten ok acnn verilme temsili-yetini sergilemektedir hareketlerinde. nk Masoch ac ektiren aktrn eitimini bu hareketler srasnda tamamlamaktadr. Yani ac eken pedagog, ac vermeye uraan rencesi-ne hazz anlatmaktadr. Sade'daki ikenceciler ise, renciler deil, hakimler, yarglayan politikaclardr.
2flfl.

22 Mays 2000 lumakta olan bir takm almalar zerinden bir ders yapmak istiyorum. Bunun iin de plastik sanatlarn bugnk grnm ile, sosyal bilimlerin yahut edebiyattan yola karak plastik sanatlarda minr kavram ile alakal almalar yapldn dnyordum. Onun iin de mikro-sosyolojide yahut edebiyatta, psikanalizde ve tabi doal olarak minrlk dediimiz zaman, Kant'm aydnlanmasndan balayp, siyasette nasl bir grnm aldn incelemek ve onun zerinden tekrar plastik sanatlara dnmekti. Bu hemen hemen gerekleti. Kabaca 19. ve 20. yzyl iinde iirde, edebiyatta en azndan edebiyatn felsefeye ve sosyolojiye yansd ekliyle, minrlk kavram ele alnd diye dnyorum. Bunun yannda bu derslere baladmz srada daha nce dnmediim baz metinler de okundu. Bunlarn iinde rnein Lenin'in Devlet ve DevrinC' yoktu. Ama ocukluk hastal meselesi aklmdayd. Anarizm konusu ise yine derslerde ortaya kt. Baudelaire, Benjamin, Rimbaud vs. btn bunlar zaten plastik sanatlardaki btn gelimelerle ok alakalyd. Minrl post-modern olarak adlandrmyorum. nk burada 19. yzyl sorunu mi-nriteler, aznlklar, 20. yzyl ba edebiyat sz konusu. "Transmodern" diye bir kelime kullanmak istiyorsak, kullanabiliriz. Plastik sanatlardan ilk rnek Malevitch olmak zere, epeyce rnek verdik. Minrlk kavramnn plastik sanatlara yansmas zerine dndk. Aslna baklrsa, dersin oluumu da plastik sanatlarla uraan sanatlarn minr kavramna gsterdikleri aknlktan kaynakland biraz da. "ada sanatn gelmi olduu son durum minrlktr" dediimde, "minrlk neymi" diye aldm sorular bu derslere yol at. Bir de minr dedikleri zaman, minrlk kavram aznlkla alakal bir kavram olarak yksek sanatlarn -resim, heykel gibi- minrlkle ne alakas olabilir? sorusundan yola karak,"bu minr olan nedir?" sorusuna geldik. Minr olan yksek kltrn, yksek

21

sanatlarn, yksek snflarn, yksek deerlerin, yksek olduu iddia edilen burjuva kltrnn dnda, akademik olann, sosyolojik olann dnda, sosyal bilimlere ait olann dnda, akademik resmin, plastik sanatlarn dnda olan bir oluumdur. Aslnda minrlkle kurmu olduum iliki nce biraz Venedik Bienali srasnda, biraz da stanbul Bienal'i srasnda olutu. Orada grm olduum almalar beni biraz minrl-e doru dnmeye gtrd. nk krlganlk kavram basit gibi durmasna ramen, olaanst bir deneyi, insansal deneyi, gncel yaamdaki deneyi ortaya koyan baz almalarla minr kavramn grsel sanatlarda edebiyatla yanyana getirdi diyebiliriz. Majr sanatlar nedir? sorusunu sorduumuzda, majr sanatlarn yksek sanatlarn bir tarihi olduu kacak ortaya. Zanaat, el becerisi, teknik ve sanat (greke: techne). Bu tekniin dnceyle birlemesiyle beraber -aa yukar Ortaa ve Rnesans dneminde gerekleen birey bu- mekanik sanatlar ad verilen resim ve heykel liberal sanatlara dnmeye balad. Ve liberal sanatlar iinde zellikle Leonardo rnei temel bir rnek gibi duruyor. Hem desen yapan, hem resim yapan, hem bunlar mimari yaplara gre uygulayan, ama ayn zamanda insann kafatas yaps, anatomi ve insanlarla hayvanlarn bedensel farkllklar, ilevsel farkllklar gibi bilimsel aratrmalar, liberal sanatlar ad altnda yaplyor. Burada bizim bu derste grm old umuz Fransz Akademisinin kurulmas, 17. yzyldaki eskiler ve yeniler tartmas, 16. yzyln sonunda talyan Akademisinin kurulmas ve Akademinin kurulmas ile birlikte, resim ve heykelin yksek sanat, zanaatn ise bugnk alak sanat haline gelmeye balamas ve aradaki hiyerarinin resim ve heykel lehine gelimesiyle Aka-demia'mn, akademik sanat 18. yzyla kadar sren bir tarih izgisi iinde, uzun dnem tarih iinde majr olarak ele almas karmza kyor. Yksek sanat yapmaya alyor ve Fransz htilali srasnda, 1800'l yllara doru giderken baz rnekler sanatn yksek akademik biimlerine deil, fakat deneysel trlerini gerekletirmeye alyor. Ve burada empresyonizm
202.

ncesinde -1850'li yllar ncesinde- bana nemli gibi gelen iki rnek var. Sanat tarihi ierisinde bir tanesi Delacroix. Baude-laire'in zerine yazlar yazm olduu Delacroix resim iinde frann kullanmnda byk bir serbesti getiriyor, rahatlama getiriyor, zgrlk alan amaya balyor. Aydnlanmadaki "insann zgrlemesi" fikri ile, resimdeki slubun zgrlemesi arasnda ok yakn bir tarihi paralellik olduunu sylemek mmkn. Bir baka rnek ise Fransz ihtilalinin idealleri ile siyasi olarak ihtilalin ideallerine inanan spanyadaki despotik ynetime kar Cumhuriyetin bir gn gelip onlar zgrletirecei-ne inanan Goya. Saray ressam iken birdenbire marjinalize olan, majrken minrleen -her anlamda minrleen, kulann sarlamas, hastalklar- ve btn bir aristokrat manyeriz-min dna kan bir Goya. Btn bunlar bir "minr olu" izgisini gsteriyor. Delacroix da aslnda benzer zelliklere sahip. Modern resme at yol, hem empresyonistlere alan bir alan, hem de empresyonizm sonras adna "vahiler" veya "fov-lar" denilen fovistlere alan bir alan. Bu Matisse ile btnleen bir izgi. Bu izgi bir tr Douya almla; kadn, Doulu, Yahudi ve efemine, toplumun efeminizasyonu ile gerekleiyor. Bunlar 20. yzyl banda byk bir sorun olarak kyor karmza. Viyana ve Alman anti-semit hareketlerinde toplumsal minrlemeye kar bir saldr szkonusu. Btn bu saydm eler kadna, ocua, douluya, homoseksele veya Yahudi'ye, gmene kar bir stn rk, stn mao deerler, askeri deerler ve faist g deerleri toplumun o gnk deyimiyle "hastalklamas"na kar bir tavr gsteriyor. Ve Viyana Hitler'in de domu olduu bir ehir olarak ok nemli bir yere sahip 19. yzyln banda. Psikanalizin ortaya kmas ve psikanaliz ile birlikte moda olan btn bu saydm minrleme diye adlandrabileceimizi toplumsaln, bir dekadans olduu, bir k olduu iddiasyla deerler erBkz. Jacques Le Rider, Modernite Viennoisc et crises de l'identite, P.U.F., Guadrige 2000. 2O2L

keksilemeye, gl olmaya ve saldrgan olmaya ve daha sava olmaya doru dnmeye balyor. I. ve II. Dnya Sava-'ndaki bu sava tavr ile majr olmak, yenmek tavryla mi-nrleme arasndaki bu iliki ok da siyasi ve sosyolojik bir iliki. Burada Masoch, Kafka, Wittgenstein, Musil, Freud ve takipileri toplumdaki bir dekadans temsil ediyor. Kald ki, 1937 ylnda Almanya'da yaplan bir sergide btn bu modern sanatlar diye adlandrlan avangard sanatlar -kbistler, dadaistler, fovistler ve Alman ekspresyonistleri- "dejenere sanat" ad altnda alaya almyorlar. Sanat nasl irkinleti, ktleti, Yahudileti, kadnslat ve kuvvetli izgiler, kuvvetli deerler, konular yerine, tuhaf renkler, doann renkleri yerine, ekspresyonistlerin yapm olduu gibi vahi renklerin srlmesi nasl gerekleti? Btn bu sre siyasi tarihle ok alakal. Fovist hareketin bir tr primitivizme dn ve dadaist hareketin; sava kart eylemler ve objelerden sanat yapmaya balamas ve mkemmeliyeti gl deerlerde deil ama gsz deerlerde arama-s-Malevitch'de "beyaz zerine beyaz"da olduu gibigibi. Btn bu srecin adna minrleme demek bana yanl gelmiyor. Bu minrleme hareketine kar gcn, akademizmin, "doru" diye adlandrlann kuvvetli bir ekilde gidip brn ezmeye uramas ile, savalar arasndaki g gsterileri, askeri deerler, faist ve Nazi deerleri ile I. Dnya Sava srasnda kurulan Avrupa'daki ulus-devletlerin kurulular srecinde sanatsal deerlerle glenen, ulus-devletle glene-n ilikilerin ancak minr olarak adlandrlan, siyasi, toplumsal ve sanatsal hareketlerin bastrmasyla gerekletirilmesi bizi 20. yzyl sonunda minrlkle, plastik sanatlarda olduu gibi etnik, dinsel ve cinsel kimliklerdeki yeniden patlamayla yeni bir ehreye brnyor. Ve minrlk diye adlandracamz bu geliim izgisi kendine yeni bir yol bulmaya alyor. Cinsel kimliklerin, aznlk kimliklerinin -ister etnik, ister dinsel, ister cemaatsel olsun- bu talepleri ile resimsel, grsel tecrbe ve deneysel almalar arasnda byk bir yaknlk sz konusu. Ve yine ayn ekilde bazen Cumhuriyeti deerler,
204

bazen Monarik deerler n plana kartlarak kraliyete, imparatorlua, emperyal devlete ve onun kutsal kilisesi olan Roma Kilisesinin deerlerine geri dn, dnyadaki ar sac-lama ve yeni saclamayla -Haider, Le Pen vs.- yeni bir reaksiyon alam kendini bulmaya balyor ve benzer bir ekilde 19. yzyl sonu ile 20. yzyl sonu arasndaki sknt, 19. yzyl sonunda karamsarl, dierinde ise Nietzscheci bir cokuyu, ironiyi ayn anda barndryor. Sknt da vurulduu zaman ya ktmserlii, karamsarl yahut da olaanst bir ironiyi, mizah gndeme getiriyor. Bugn de plastik sanatlarda benzer bir ekilde bu ironiyi ve bazen de bu sknty grmek mmkn. Bana yle geliyor ki ironi 20. yzyldan karken skntnn daha zerinde bir deere sahip. Nietzsche'nin dans ve kahkahas, Wittgenstein'n dil oyunlar, Foucault'nun gerek oyunlar vs. btn bu kavramlar elence kuramndan uzak da olsa, oyunsal bir ilikiyi ortaya koyup, yksek deerlerden, stn insann deerlerinden ayrlp bir trans - mtasyonla yatay geili bir dnmle yeni deerlere doru giderken, minrlkten geen bir ka izgisini ortaya karmay bildiler. Nedir bu izgi? Deleuze'n deyimiyle bu izgi bir ka izgisidir. Yksek deerlerden bahsederken, st kltrden, Avrupa burjuvazisinin 18. ve 19. yzyl iinde katettii snfsal ykselme srasnda edindii "haz alma" trlerine gnderme yapyoruz. Mzikte, operada ve grsel sanatlarda yksek sanatlar akademizmin karsnda kendisini modernize ederlerken, resim ve boyalar, renkler kendi yollarn 20. yzylda deneysel olarak bulmasn bildiler. izgiler, boyalar gzkmeyecek kadar frann darbeleriyle yapldnda, tfaiyeci Resmi ortaya karken, akademik resmi belirlemekteydi, buna karn empresyonistler, zellikle ilk bata Delacroix'mn etkisiyle Ma-net'nin dahiliiyle bu slubun dna kp, fra darbelerini renklerde grnr hale getirdiler. Akademik deerler dna kan empresyonizm ve postempresyonizm, Manet'ten geerek Van Gogh ve Gaugin'e kadar vahilik temasyla birletiler. zellikle postempresyonistler iinde gelen izgi Gaugin'den
25L

v;

Fovistlere, Matisse'e, Picasso ile Kbizme, Afrika ve Msr sanatndan geerek geldiler. Primitivizm ve minrlk 20. yzyln banda tam anlamyla grsel sanatlarda hakimiyetlerini akademizm karsnda gsterdiler. Fakat bunlarn parasal deerle bulumas onlar minrlkten majrle doru giden bir izginin iine soktu. Burada modernizm iindeki avangard, nc temas yksek sanatlarn karsnda bir tavra brnyor. Fakat bunu yaparken Afrika'dan, Dou'dan, Japonya'dan -19. yzylda Japon estamplar- faydalanrken, Bat sanat tarihi iinden ayrlmyor. Sanatlarn ou Alman, spanyol, Fransz, Hollandal Bat medeniyetinden yetiiyorlar. te bu fark bugn de bir ayrm ortaya koyuyor. 19. yzyl sonu ve 20. yzyl banda Bat sanat kendi minrln ararken rzgarlar Gney'den ve Dou'dan alyor ve bunu kendi sanat ortamna uyguluyor. Yani bir tr adaptasyon var. Van Gogh'un slubu; Japon sanatyla, Picasso'nun slubu; Msr ve Afrika sanatyla, Fovistlerin slubu; btn bir Okyanusya, Avustralya ve Melanezya ile alakal. Byle bir sre Kolomb sonrasnda mmkn olabilirdi. Bir yerli sanat, yerli zenginlii Avrupa'ya 16. yzylda nasl geldi? Ayn ekilde Kolomb beraberinde oradaki Kzlderililerin sanatlarn da getirdi. Albert Drer'in bunlara hayran kaldn biliyoruz. Bat sanatna bunlar dahil etmek Picasso'dan, Van Gogh'tan, Gaugin'den nce kimsenin aklna gelmiyor. Akademizmin ve yksek sanatlarn gc sosyal alandaki ykselen deerlerin ve burjuvazinin gcyle benzer bir ekilde "teki" veya "tekiler" diye adlandrabileceimiz alanlar adapte ediyorlar, kullanyorlar, yahut da hi grmezden geliyorlar. 1970'li ve 80'li yllara geldiimizde kresellemeyle alakal bir dnyaya giriyoruz. Orada "smrge sonras sylem" ad altnda nc Dnya'dan gelip de Bat'mn iinde yaayan ama kendi kkenindeki kltrel deerleri Bat'ya tarken, Bat'mn sanat dilini bozan bir anlayla -Kafka'nn ve Joyce'un yapm olduu gibi- minr bir edebiyat hareketiyle ve onun plastik sanatlarda rastlamaya baladmz rnekleriyle kar karyayz.

Yani nasl Kafka'da Yidi kltr, eke ve Almanca arasndaki ilikiler majr dili yani Almancay bozuyorsa; burada da plastik dil olarak resim dili, "heykel dili" bozan hem doudan hem primitivizmden, yabanlktan hem de kendi kltrel deerlerinden gelerek majr dili paralayan, majr dili yok etmeye alan bir sanat ortam hakim olmaya balad. Ama bu 1980'li yllarda yapldysa eer, bunun kkenleri modern sanatlara kadar gidiyor: Van Gogh'a, Gaugin'e, Picasso'ya, Jackson Pollock'a, Archile Gorky'ye kadar gidiyor. Gorky Ermeni, Ermeni kltrn getiriyor. Pollock Kzlderili ama-nist kltr resme tayor, bedensel resim, jestuel resim, acti-on-painting dedikleri ey, yani damlatma slubu (dripping). Btn bunlar yabanlarla, primitivizmle ve minrlkle, aznlk gruplaryla alakal eyler. 1980'li, 9O'l yllar bu tip aznlk almalarnn kratrler tarafndan da ok gndeme getirildii bir dnem. Burada 1989 ylnda Paris'te yaplan ve aslnda ok grlt karan, tartma karan ayn zamanda da btn bir sanatsal mekan, espas anlayn deitiren bir sergiden bahsedebiliriz: Dnya Bycleri Sergisi. Bu sergide Batllarn mistik ve ayn zamanda ironik almalaryla, sergiye arlan Afrikal, Okyanusyal gerek byclerin "by eserleri" yanyana sergileniyor. Bu sergi ile bycler ve sanatlar yanyana geldiler. 1988 ylnda "suyun bellei" teorisi ortaya ktnda, hem bilim zedeleniyordu hem de yine bycler, fizikiler ve ressamlar yanyana geliyordu. Sergide ressamlar, heykeltralar, enstalasyon yapanlar ile gerek bycler yanyana geliyorlar ve orada ok enteresan bir ekilde duvarda sergileme, dardan bakarak sergileme zerine kurulu olan Rnesans'tan beri gelien "temaa" sistemi ile (Bat'mn "uzaktan bakma" sistemi ile) bu byclerin labirentik iine alc espas anlaylar mthi bir ztJean Hubert Martin, bu sergiden sonra 2000 ylnn Temmuz aynda alan Lyon Bienali'nde yine, arl kratr olarak sergiyi yapt ve Aborjinlerin eserleri, primitivizm sergilendi. Zaten Lyon Bienali'nin kavram "Portage d'eyotisme" idi. Bat'mn Gney ve Dou'ya, onlarn da Bat'ya olan egzotizmleri sergilendi.
2Z

lk oluturuyor. Ve espas anlay bana kalrsa ok farkl bir yne doru ekiliyor ve daha sonra da kullanlyor. Seyirci herbir ynn alglayamayaca eserlerin iine arlyor. Daha nce ise seyirci uzaktan bakan biriydi, yani sadece "temaa" ediyordu. Kant'n ve Nietzsche'nin felsefedeki estetik alglamalaryla bu iki espas arasnda bir benzerlik var. Kant ressamn gznden ve ayn zamanda da izleyicinin gznden bakarak kurduu estetik teorisinde, "temaa" teorisinde, Nietzsche ise eserin iinden bakmak yoluyla benzerlik yaratyor. Dolaysyla Nietzsche'nin Dionysos temas ile Kant'n estetik temas arasnda hem Bat felsefesi hem sanat asndan ok ilgin yaknlklar kyor ortaya. Kant uzaktan bakan, yarglayan ve aydn-lanmac, uzaktan bakarak bir majrlk neren bir felsefenin ve estetiin kurucusu, eletirel bir yarg gc szkonusu. Nietzsche ise labirentik Dionysos ve ocuksu, hafifleyen, dans filozofun minr estetii, felsefesi ile; eserin kendi iinden eseri ele alan, espasn iinden bakan yaklamyla tam bir mi-nr-majr ztl oluturuyor. Kant iin bir majr estetiini, "yce" estetiini, Nietzsche iin ise bir dionysiak minr estetiini ortaya koymutur diyebiliriz. Ki Zerdt sonuta tam bir pagandr, ayn "dnya byclerinde olduu gibi. ki espasla iki estetik, felsefede Kant tamamen Batl, Nietzsche ise Batl olmayan bir bak ortaya kartyor. Bu bakmdan da Nietzsche ve Kant arasnda bir majr ve minr ayrm yapmak ok mmkn gibi duruyor. Dnya Bycleri sergisinde bu majr estetikle minr estetik ayn zamanda yaknlama ve farkllama reterek mthi bir ey ortaya kartyor. Bak farkll ve espas iinde beraber sergilenme, "yanyanalk" kyor ortaya. Yanyanalk kavram minr oluumlar bakmndan bir meru alan salyor. Nasl ki toprak, topran yere yerletirilmesi, boyalarn bysel ayinlere gre dzenlenmesi ile, tuvalin veyahut heykelin, yahut obje zerinden kurulu Dada hareketi ile balayan ready-made'lerin kullanm, dardan bakan gz ile iine giren arasndaki fark oluturuyorsa, majr ve minrn fark da buradan balyor.
208

Burada dikkatimizi ekmesi gereken dier bir aama da sanat tarihine girmeyen ve akademik alanlarda, niversitelerde kabul grmeyen malzemelerin ada sanat iinde kullanlmaya balamlmasdr. Malzeme bu adan ok nemlidir. Elence iin yaplan mumya malzemeleri, Paris'teki Grevin Mze-si'nde olduu gibi -ki 1960'lardan ve 70'lerden balayan bir sretir ama 90'larda daha belirgin bir hale gelmeye balamtr-mum malzemeden yaplma insan bedenleri, yksek sanat alanlar iine yerletirilmeye balanmtr. Dier bir rnek de plastik sanat objelerinin kullanmdr. Pazardaki malzemeler, mzeye ve sergilerin iine girmeye balayan ucuz malzemeler yoluyla minr sanat, sanat'n objeler yoluyla ortaya koyduu hiyerariyi krmaya balamtr. Burada karmza yine yanyanalk kmaya balamtr. Bir baka rnek de Amerikal zenci bir sanatdan geldi (Kara Walker). Turistleri elendirmek iin yaplan glge portreler ok da siyasi bir alma iinde kullanlmt. Malzemenin zayfl ve kullanlmasnn imkanszlna karn -balmumu, mum vs.- herkesin ekebilecei fotoraflarn, videolarn ve hatta gndelik hayatta ekilmi gibi duran kk aile fotoraflarnn sergilenmesi bize tam da birer popler kltr esi olan bu retimlerin yksek sanat alanna girmekte olduunu gsterdi.* O halde, ada sanatta bugn gelinen yerin deneysellii, zayf malzemesi, krlganl, kullanmdaki rahatl ve herkese olan akl hatta neredeyse "beceriksizce" sunulmas, tm bunlar minr bir estetiin edebiyatta olduu gibi hakim dili, plastik dili iinden maynlamaya baladn, bozmakta olduunu bize gsterdi. Bana kalrsa son stanbul Bienali'nin bu kadar tepki toplam olmas da biraz bu yeni oluumla alakal. Yani "kuvvetli i yok" denmesi. Bunun yerine kk kk "beceriksizlik" gibi duran suluboya desenlerin, animasyonlarn, neredeyse "p adamlardan olumakta olan sinemann, ocuk izimlerinin bize tam da minr sanat gsterdiini syleyebiliriz. Btn bu deneysel almalar sanatlarn kendi aratrma srelerini gsBkz., Ali Akay, "Krlgan ve Hayaletimsi Aznlk: Tutkunun Heyecan", Sanatn Sosyolojik Gz, s. 142, Balam Yay. 1999).
209.

teren almalar. Ortada bitmi hibir ey yok. Bir sre var ve her ey o srecin gsterilmesinden ibaret. Zannediyorum ki sanatn minrlemesi ile siyasetin, sosyolojinin hatta sz edilen "sosyolojinin byk krizi"nin, Tar-de'n mikro-sosyolojisinin, "postmodernizm" ad altnda gelmi olan dncenin krlganlnn, derinlik yoksunluunun, yzeyselliinin ve edebiyatn "minr olu" halinin ilikili olduunu syleyebiliriz. Plastik sanatlardaki kadar arlkl olmasa da dier alanlarda da en azndan bir parlt imkann ortaya kmaya baladn syleyebiliriz. zellikle siyaset alannn bu konuda karmaalarla dolu olduu dnlebilir. Zira minr olduu kadar majr beklentileri olan kimlik meseleleri de sz konusudur siyasette. "Ben de kltrmn stnln herkese tantacam", "ben de kendi devletimi kuracam", "ben de byyeceim" yahut; "ben de erkekleeceim" tipindeki talepler, aidiyetler minrn majr yansmalar olarak adlandrlabilir. nk burada kendisi minrken majrleme -byme- arzusunun n planda olduunu gryoruz. Halbuki minrn kendisi bir tr "Teneke Trampet", bymek istemeyen ocuk, cce kalmak isteyen varlktr. Gnter Grass'n bu roman bu bakmdan olaanst bir rnektir ve Nazizm srasnda bymek istemeyen bir ocuu bize gstermektedir. Ecinsel ve feminist sylemde de benzer bir durumla karlayoruz. Her ikisinde de tam anlamyla bir kimlik talebi sz konusu. Ecinsellerin kendi ecinselliklerine dnk ifadeleri "siyah gzeldir" yargsndaki kapallkla benzeiyor, "ibne teorisi" ("Queer theory") diye anlandryorlar. Tpk 196O'l, 70'li yllardaki feministlerin kimliksel talepleri gibi. Buraya sylenmek istenen ey, kimlik talepleri kapanp, kendi kimliini ne karmaya uratka -ister kadn, ister gay, ister lezbiyen olsun farketmez- majr olma yoluna giriliyor. Halbuki minr politikann en kand ey byme bu anlamda majrleme olmal. Minr politik, siyasi gruplarn iinde olmaktan ok, Foucault'nun Cinselliin Tarihfnde gstermi olduu gibi, bir tr minr bireyleme srecinden geecek olan bir politikadr. u an yapm olduumuz gibi, yaamn her annda aslnda bir 21a

politik eylem yapyoruz. Ressamn yapt, airin yazd, yahut da televizyonlarda izlediimiz reklamlar bile tamamen bir politik ekonomiyi ortaya koyuyor. zetle siyasi bir karla sahipler. Nasl ki aznlk olmak sadece bir aznlk cemaatinin yesi olmay bile bir aznlk politikas olarak sunuyorsa, sonuta minr politika da illa devletin, kurumlarn, niversitenin bildiimiz anlamda politikasndan geen bir politika olmamal. Bir anlamda yine Deleuze ve Guattari'nin "gebe dncesi" ile yani gebenin o kaan, kayan haliyle alakal bir ey olduunu iddia edebiliriz. Kafka zerine konuurken; Deleuze-Guattari minr bir edebiyatn, minr bir oluumun, minr bir resmin, desenin, gncenin kendisinin balbama bir politika olmu olmas, politikann ille de sivil toplum kurulularndan, partilerden, ordudan, televizyondan gemek zorunda kalmadn bize gsteriyor. Minr politika eer bir "politika"ysa ve majr olmak talebinde deilse, zaten merkezi partilerden, sivil toplum kurulularndan, bunlara dair bir aidiyet tamaktan yahut tarikat mensubu olmaktan, yahut uluslararas kurumlar iinde yeral-maktan gemeyen bir tavrdr. Minrln politikasndan sz ettiimizde, aslnda, yaamn kendisinin bir politika haline gelmesinden sz ediyoruz. Verdiimiz rneklerin hemen hepsi kuvvetini yaamdan alyor.

21

MNR POLTKA
AL AKAY
Minr Politika sosyal bilimlerde, siyasette ve sanatta 20. yzyl boyunca hakim olan egemenlik ve ergenlik kavramlarnn karsnda yer almaktadr. Tartma alann Malevitch, Kafka, Beaudalaire, Foucault, Deleuze, Sade ve Masoch'dan almakta ve Kant, Lenin, Bakunin'e kar izoanalitik bir ekilde gelitirmektedir. ada sanatn bugnk grnm sosyolojik ve siyasi olan sanata yaklatrmakta, sanattaki minrlu de dierlerine tamaktadr. AL AKAY
Ali Akay, Paris'te Sosyoloji, Felsefe ve Siyaset Bilimi okudu. Trklerde Devleti ktidarn Oluumu adl tezini 1986'da savundu. M.S.. Sosyoloji Blm retim yesidir. eitli dergilerde sanat-sosyoloji ve felsefe makaleleri yaymlanmtr. Yaymlanm kitaplar; Konumlar, Balam Yaynlar, 1991, Tekil Dnce, Af a Yaynlar, 1991,1999, Pisuarn Bir Dekonstrksiyonu (Emre Zeytinolu ile), Urart, 1994, Michel Foucault ktidar ve Direnme Odaklar, Balam Yaynlar, 1995, stanbul'da Rock Hayat (Derya Frat, Mehmet Kutlukan, Pnar Gktrk ile birlikte), Balam Yaynlar, 1995, Eletiri ve Eletiri Kuram zerine Sylemler (Yayna hazrlayan Mehmet Rifat), Dzlem Yaynlar, 1996, Kvrmlar, Balam Yaynlar, 1996, Postmodern Grnt, Balam Yaynlar, 1997, Kavramn Snrlarnda (Emre Zeytinolu ile), Balam Yaynlar, 1998, Sanatn Sosyolojik Gz, Balam Yaynlar, 1999, Armaan, Balam Yaynlar, 1999. evirileri: Gilles Deleuze- Felix Guattari, Kapitalizm ve izofreni I (Gebebilim ncelemesi: Sava Makinas), 1990, Kapitalizm ve izofreni II (Kapma Aygt), Balam Yaynlar, 1993, Gilles Deleuze -Claire Parnet, Diyaloglar, Balam Yaynlar, 1990, Felix Guattari, Ekoloji, Hil Yaynlar, 1990.

ISBN: 975-6947-45-4

BALAM

ii

9V89756

You might also like