You are on page 1of 340

journal for studies of belief, culture and mythology

ISSN 1304-5482

inan, kltr ve mitoloji aratrmalar dergisi


ISSN 1304-5482

MIGRATION, HEGIRA and DIASPORA Islamism and a Modern Melancholia: Away From Home-Coming Yasin AKTAY The Hegira of The Prophet Muhammad in Relation Extraordinary Events Mehmet AZML
G, HCRET ve DASPORA

G, HCRET ve DASPORA
Yasin AKTAY slamclk ve Bir Modern Melankoli: Eve Dn(eme)mek Mehmet AZML Olaanst Olaylar rgsnde Hz. Peygamberin Hicreti Kadir ALBAYRAK Tebdl-i Meknda Ferahlk Var mdr veya Eynel-Mefer? Celaleddin ELK Almanyada Trkler: Srekli Yabanclk, Kltrel atma ve Din Mustafa ALICI Diasporada Diyalog? Batda Mslman
Gruplarn Dinleraras Diyalog Perspektifleri

Is There Relief in Changing of Place or Where is The Refuge? Kadir ALBAYRAK


Permanent Alienation, Cultural Conflict and Religion

Turks in Germany: Celaleddin ELK

The Perspectives for the Interreligious Dialogues of Muslim Groups in the West

Dialogue in Diaspora? Mustafa ALICI

European Muslims and The Quran


-Interpretation and Integration in Diaspora-

Necmettin GKKIR

Necmettin GKKIR Avrupal Mslmanlar ve Kuran -Diasporada Tefsir ve EntegrasyonRamazan ADIBELL Mircea Eliade ve Srgn Hadisesinin Anlamlandrlmas Ali Osman KURT Yahudilikte Srgn Metaforu: Bo lke Miti ve ncir Benzetmesi Hakan OLGUN Asur Gleri ve Kimlik Aray Mehmet ALICI
Mitolojik Bir Hafzann Ynlendirdii Bir G:

Mircea Eliades Making Sense of Exile Ramazan ADIBELL


An Evaluation in the Context of the Myth of the Empty Land and the Fig Comparison

Exile Metaphor in Judaism: Ali Osman KURT

Assyrian Migrations and their Struggle for Identitiy Hakan OLGUN


A Migration Which a Mythological Memory Guides:

The Movement of Puritanist Migration Mehmet ALICI

Puritanist G Hareketi

volume: 5 number: 3 Sep. - Dec.08

2008

5/3

cilt: 5 say: 3 Eyll - Aralk08

MLEL VE NHAL
inan, kltr ve mitoloji aratrmalar dergisi
ISSN: 1304-5482

G, HCRET ve DASPORA

Cilt/Volume: 5 Say/Number: 3 Eyll Aralk / September December 2008

MLEL VE NHAL
inan, kltr ve mitoloji aratrmalar dergisi Cilt/Volume 5 Say/Number: 3 Eyll Aralk / September December 2008
ISSN: 1304-5482 Sahibi / Owner Milel ve Nihal Eitim, Kltr ve Dnce Platformu Dernei adna inasi Gndz Yaz leri Sorumlusu / Legal Representative Yasin Aktay Editr / Editor inasi Gndz Editr Yrd. / Co-Editor Cengiz Batuk Say Editr / Editor of Issue Necdet Suba Yayn Kurulu/ Editorial Board* Alpaslan Akgen, Ayaz Akkoyun, Yasin Aktay, Mahmut Aydn, Cengiz Batuk, inasi Gndz, brahim Kayan, Necdet Suba, Burhanettin Tatar

Danma Kurulu/Advisory Board*


Baki Adam (Prof. Dr., A..); Mohd. Mumtaz Ali (Prof. International Islamic Univ. Malezya); Adnan Aslan (Do. Dr., SAM); Kemal Ataman (Yrd. Do. Dr., Uluda .); Mehmet Akif Aydn (Prof. Dr., Marmara .); Ylmaz Can (Prof. Dr., O.M..); Ahmet akr (Yrd. Do. Dr., O.M..); Mehmet elik (Prof. Dr., Celal Bayar .); Waleck S. Dalpour (Prof. University of Maine at Farmington); smail Engin (Dr., Berlin); Cemalettin Erdemci (Do.Dr. Y.Y..); Tahsin Grgn (Do. Dr., SAM) Ahmet G (Prof. Dr., Uluda .); Recep Gn (Do. Dr., O.M..); Mevlt Gngr (Prof. Dr., ..); mer Faruk Harman (Prof. Dr., Marmara .); Erica C.D. Hunter (Dr., Cambridge Univ.); Mehmet Katar (Do. Dr., A..); Mahmut Kaya (Prof. Dr., ..); Sadk Kl (Prof. Dr., Atatrk .); evket Kotan (Dr., Ankara); lhan Kutluer (Prof. Dr., Marmara .); George F. McLean (Prof. Catholic Univ., Washington DC); Ahmet Yaar Ocak (Prof. Dr., Hacettepe .);Hakan Olgun (Yrd. Do. Dr., ..); Jon Oplinger (Prof. University of Maine at Farmington); mer zsoy (Prof. Dr., Frankfurt Univ.); Roselie Helena de Souza Pereira ; (Mestre em Filofia-USP; UNICAMP Brasil); Ekrem Sarkolu (Prof. Dr., S.D..); Hseyin Sarolu (Prof. Dr., ..); Bobby S. Sayyid (Dr. Leeds Univ.); Mustafa Sinanolu (Do. Dr., SAM); Mahfuz Sylemez (Do. Dr. Hitit .); Necdet Suba (Yrd. Do. Dr., Mula .); Blent enay (Do. Dr., Uluda .); smail Tapnar (Do. Dr. Marmara .); Cafer Sadk Yaran (Prof. Dr., ..); Ali Murat Yel (Yrd. Do. Dr., Fatih .); Hseyin Ylmaz (Do. Dr., Y.Y..); Ali hsan Yitik (Prof. Dr., D.E..)
* Soyadna gre alfabetik sra / In alphabetical order

Bask / Publication Doanbey Ladin Ofset - stanbul, Mays 2009


2.Mat. Sit. 3 NB 15 Topkap stanbul

Ynetim Yeri / Administration Place Milel ve Nihal Eitim, Kltr ve Dnce Platformu Dernei Hsambey Mh. Haydarbey Cd. No: 3, Tel: (0212) 533 97 31 Fatih / stanbul www.milelvenihal.org / www.dinlertarihi.com e-posta: milelnihal@dinlertarihi.com Milel ve Nihal ylda say olarak drt ayda bir yaymlanan uluslararas hakemli bir dergidir. Milel ve Nihalde yaymlanan yazlarn bilimsel ve hukuki sorumluluu yazarlarna aittir. Yaym dili Trke ve ngilizcedir. Yaymlanan yazlarn btn yayn haklar Milel ve Nihale ait olup, yayncnn izni olmadan ksmen veya tamamen baslamaz, oaltlamaz ve elektronik ortama tanamaz. Yazlarn yaymlanp yaymlanmamasndan yayn kurulu sorumludur.

bu sayda
4-12
Editrden

Makaleler 13-50 51-79 81-104 105-142 143-187 189-237 239-256 257-267 269-301
Yasin AKTAY slamclk ve Bir Modern Melankoli: Eve Dn(eme)mek Mehmet AZML Olaanst Olaylar rgsnde Hz. Peygamberin Hicreti Kadir ALBAYRAK Tebdl-i Meknda Ferahlk Var mdr veya Eynel-Mefer? Celaleddin ELK Almanyada Trkler: Srekli Yabanclk, Kltrel atma ve Din Mustafa ALICI Diasporada Diyalog? Batda Mslman Gruplarn Dinleraras Diyalog Perspektifleri Necmettin GKKIR European Muslims and The Quran -Interpretation and Integration in DiasporaRamazan ADIBELL Mircea Eliade ve Srgn Hadisesinin Anlamlandrlmas Ali Osman KURT Yahudilikte Srgn Metaforu: Bo lke Miti ve ncir Benzetmesi erevesinde Bir Deerlendirme Hakan OLGUN Asur Gleri ve Kimlik Aray Mehmet ALICI Mitolojik Bir Hafzann Ynlendirdii Bir G: Puritanist G Hareketi

303-321 Kitap Tantm ve Tenkitler

323-326 Jytte Klaussen, slam Yeniden Dnmek 327-329 Fatmagl Berktay,Tek Tanrl Dinler Karsnda Kadn 329-333 Hakan Olgun, Luther ve slm

Milel ve Nihal Geleneinden


335-339 Bir Srgn Hikyesi

Editrden

Duraanlk ve Hareketlilik Arasndaki Farkllamalar

G, pek ok sosyologun da zerinde durduu gibi birey, grup ya da toplumlarn nicelik ve niteliklerine baklmakszn ister sembolik ister fiziksel olsun kendi snrlarndan kopma abalarn yanstr. Her snr am da giderek baka bir snrlamaya dahil olmay gerektirir. Bir snrdan baka bir snra geme ve orada kalc olma abas pek ok etkiyi de harekete geirir. Bylece g ve bu balamdaki eylemlerle insann corafi hareketliliine ve bu hareketliliin yol at bir dizi soruna dikkat ekilmektedir.. G, Hicret ve Diaspora sorunlarnn ele alnd bu dosyada duraanlk ve hareketlilik arasndaki farkllamalara, bu ilikisellikle birlikte ortaya kan sonulara vurgu yaplmaktadr. Tarihsel tanklklarmz, toplumsal ve kltrel hareketliliin dntrc etkisine sk sk vurgu yaplmasna izin vermektedir. nsanlk tarihinin, iine her zaman gleri de katan sreler sayesinde sk bir dnm geirdiini biliyoruz. Tarihin gelgitleri nemli lde glerle gerekleiyor; dncede, kltrde ve baka toplumsal

konularda esasl krlmalar, paralanma ve evrilmeleri tetikleyen asl unsurlar her zaman glerle balyor. Yurt edilen meknlar sadece corafyayla snrl deildir. Bedenlerimiz kadar dncelerimizin de, fikirlerimiz kadar kltrlerimizin de bir ana yurdu var. Fiziki meknlar kadar entelektel ya da dini meknlar da her huzur araynda kendine yeni ve kalc bir yurt tutmaya almaktadr. Birey ve toplumun gerekliine odaklanldnda hi phesiz en nemli semboller aidiyet, mensubiyet ve referans silsilelerinde ikindir. Gndelik hayatn ina srelerinde bir paradigmaya duyulan ihtiyacn arkasnda her zaman gvenlik ve huzur aray yer almaktadr. Hayatn karmakl ve dnyann giderek gerek bireye gerekse topluma bir hayli dar gelmeye balamas, gerekeleri ister ekonomik, ister dinsel ya da baka bir gerekeye dayansn, yer deitirme arzusunu kamlamaktadr. te yandan bu arzu, her zaman bir imkn bolluuna kap aralamas asndan verimli de olmaktadr. Nihayet birey ve toplum sahip olduu karlarnn peinde yaam alann geniletmek, evrenini gelitirmek ve sonuta yeni birtakm gvenlik alanlar yaratma konusunda kendini sreklilik iinde yenileyen bir aray iindedir. Esasen bn Haldunun kuramsal temelini oluturduu g teorisi de sonuta asabiyetten hadarilik ve medeniyete kadar deien bir ekilde mekn ve corafya algsnn farkllamasna vurgu yapmaktadr. Modern bir karlatrma yapmak gerekirse gte ok daha geni bir zorunluluk, ihtiya ve gereklilikler szkonusudur. Yer deitirme siyasetinin ideolojik, dinsel ya da ekonomik yanlarna vurgu yapmak mmkndr. Derinlikli bir ama etrafnda gerekletirilen ve sonuta birey ya da toplumun kendi corafyasn terk etmesiyle sonulanan her g tehcir, srgn, asimilasyon ve diaspora vs. gibi kavramlar da iine katan yeni bir literatr yaratmaktadr. Bu kavramlar iinde zellikle srgn, diaspora ve hicret kavramlar, belli birtakm gerekelerle ilikilendirilmeleri asndan nemli lde din dnyasnn siyaset jargonuna dhil edilmilerdir. Yahudi srgn ve bu srgnn halkalar arasnda yer alan diaspora kavram, bugn kendi kavramsal erevesini geniletip daha geni bir balamda kullanlyor olsa da znde dinsel hare-

ketliliin kuatc evrenine bal zgn bir leheye sahiptir. Bu balamda Hicret kavram ise bal bana slamla ilkili bir kavramdr. nan zgrlnn ve buna bal limitlerin sarslmasyla ilgili srelerde Mslman geleneinin bir imkn olarak devreye soktuu hicret, sadece fiziksel bir yer deitirmekle snrl kalmakszn zihinsel, entelektel ve ahlki alanlardaki yerlerinden edilme ve hareketlilii de kapsamaktadr. slamn erken dnemlerinde Hz. Peygamberin rehberliinde gerekletirilen Habeistan ve Medineye ynelik hicretler, bu aktivitenin ncelikle dinsellikle kaim tutulmas gereken tabiatn aklamaktadr. Hicret, slami gelenekte ancak bir ibadet olarak deerlendirilebilir ve her ibadet gibi o da son tahlilde bir niyet ve menseke tabidir. stismar, arptlmas ve anlam kaybna ura(tl)mas mmkndr. i pekl boaltlabilir ya da zayf bir seremoniye dntrlebilir. Bu balamda Hicretin Kuranda ve Hz. Peygamberin snnetinde aka dile getirilen anlamna ynelik ihya abas derin bir dikkati, kararllk ve sorumluluu beraberinde getirmektedir. Modern ada Mslman glerinin tamam iin hicret muamelesinde bulunmak zordur. Bununla birlikte dinin anlam alannn her geen gn yeni tarz vurgularla farkllatn da unutmamak gerekir. te yandan kimlik aray ve asimilasyon karsndaki direnme safhalar da, hicretin kurucu anlamna uzak kalmamay gerektirmektedir. Benzeme, dlanma, aznlk stats ve kltrel kimlikte sabitlenme gibi hususlar yeni g trafiinin rettii sorunlar yanstmaktadr. Bugn Mslman dnyadan corafi olarak kopmu pek ok Mslman, sonuta Darul-slamn kysnda ok zel koullara muhatap olarak yaama abas gstermektedir. Kimi aratrmaclar, ortaya kan sonulardan hareketle bu yeni durumun oluturduu yaplar iin diaspora kavramn kullanmaktan kanmamaktadr. Nihayet Mslman gmenler de slam dnyasndan organik dzeyde kopmu olsalar da bulunduklar yerlerde ok zgn gelimelerin habercisi olabilmektedirler.

Milel ve Nihal dergisinin elinizdeki bu saysnda szkonusu yaplanmalar farkl boyutlaryla ele alnmaktadr. Dosyamzda yer verdiimiz Yasin Aktayn SAMda gerekletirdii slamclk ve Bir Modern Melankoli: Eve Dn(eme)mek balkl konumas adeta konuya ilikin bir ereve yazs mahiyetinde. Bu sunumunda Aktay, insanlar iin bir kez ve btn zamanlar iin geerli bir modelin varl dncesinin modern topyalarn bir tahayyl olduunu vurgulamakta ve bu tahayyln btn siyaset felsefelerini eninde sonunda yeniden gerekletirilebilecek bu modeli tekrar tesis etme telana soktuunu ifade etmektedir. Aktaya gre modern ideolojiler, bylece idealize ettikleri bir ideal modele tekrar dnmek zere kitleleri motive etmeye almaktadrlar. Ne var ki bu modellere ulald varsaylan her seferinde gerekte bir o kadar da bunlardan uzaklald gerei travmatik hayal krklklaryla birlikte yaanmaya devam etmektedir. Aktaya gre tarihin bir dneminde yaanm bir modeli anakronik bir yolla tekrar restore etmeye almak olsa olsa bir Siyonizm olarak tipletirilebilir. Yahudilerin 2500 yl nce yaanm tecrbelerini modern zamanda bir daha gerekletirme abalar btn dnya iin birok acya, kendilerinde ise gerilim ykl bir melankoliye mal olmaktadr. Oysa aslnda hibir zaman o modele geri dnme salanamyor. Aktay, Yahudilerin yaklamlarna karlk slamn, tarihle bu ekilde bir inat didime yerine, hicreti baz alan varolu modeliyle hem tarihi hem btn insanlar daha gereki, ulalabilir olana ynelttiini iddia etmektedir. Aktaya gre slam, gerei ziona kurban etmeyen yaklamyla bir hayat dini olarak, melankolinin karsna siyaseti koymaktadr. Mehmet Azimli ise almasn Olaanst Olaylar rgsnde Hz. Peygamberin Hicreti balyla sunmaktadr. Azimlinin makalesinde ele ald temel sorun Hicretin kavrann zorlatran hatta saptran kimi yaklamlarn kkenlerinden kaynaklanmaktadr. Hz. Peygamberin Mekkeden Medineye hicretinin gerek anlamnn olaanst olaylar rgs iinde rtldne inanan yazar, Onun hicreti konusundaki gerek abartl gerek uydurulmu olduka kabark bir klliyata dikkat ekmektedir. Azimliye gre bu rivayetler, yeterli bir dikkat ve zenin sk sk ihmal edilmesine

bal olarak gnmze kadar ulamay baarmtr, hatta btn bu aktarmlar sahih kavillerle yan yana zikredilebilmitir. Yazar, szkonusu rivayetlerin ayklanmas gerektiine ilikin hassasiyetle konuya yeni bir yaklam getirmekte ve mantki ve akli yorumlarla mevcut sorunun alabileceini dnmektedir. Ona gre Hz. Peygamberin hicreti her eyden nce insani aba ve uralarla gerekletirilen sahici bir harekettir. Ne yazk ki efsaneler ve abartl hikyeler bu gerekliin zerini rtmtr. Hicret konusuna odaklanan bir dier makale ise Kadir Albayraka aittir. Tebdl-i Meknda Ferahlk Var mdr veya Eynel-Mefer? balkl almasnda Albayrak, Hicreti insanlk tarihinin en nemli fenomenleri arasnda saymaktadr. Ona gre hicret sadece Peygamberlere has bir hareket de deildir. Kahramanlar, kavimler hatta kimi dier canllar da srekli hicret halindedirler. yle ki insanlk tarihinin hicretle balad bile sylenebilir. nk hicret zorunlu bir tercihtir. Nihayet o, inan sahipleri iin vazgeilmez bir son seenek olarak da okunabilir. Albayrak bu balamda her medeniyeti hicretin birer meyvesi olarak grmektedir. Bu balamda yazar slam medeniyetini de Hz. Muhammedin hicretinden sonra geliip serpilen zgn bir oluum olarak deerlendirmektedir. Almanyada Trkler: Srekli Yabanclk, Kltrel atma ve Din balkl makalesiyle dosyamzda yer alan Celaleddin elik ise dikkatlerimizi, modern zamanlarda yaanan g olaylarna ekmektedir. elik, Mslman Trklerin getiimiz yzyln ortalarndan itibaren Avrupaya doru ynelen glerini kritik ettii makalesinde, bu gelimelerin ortaya kard bir dizi sorunu, Almanya zelinde tartmaya amaktadr. Trk gmenlerin din ve kimlik sorunlarn, zamanla form ve anlam deiikliine urayan konumlarndan hareketle ele alan elik, g literatrne yansyan kimi kuramsal almlarla yetinmeksizin, Trk gmenlerin znel durumlarna odaklanarak zenginletirdii bir ereve oluturmaya almtr. Gerekten de Trk gmenlerin Almanyadaki stat ve konumlarnn geicilikten kalclla dnmesiyle birlikte deien sosyo-kltrel pozisyonlar, gle ilgili klasik yaklamlar zorlayan yeni almlar gerektirmektedir.

Mustafa Alc Diasporada Diyalog? Batda Mslman Gruplarn Dinleraras Diyalog Perspektifleri balkl makalesinde, pratik ve gncel bir sorun etrafnda oluan Mslman gmen deneyimlerinin sorgulamasn yapmaktadr. Yazara gre, Bat oulculuuna katk salayan gmen veya mhtedi Mslmanlar inan, uygulama, bayram ve dier sembolik deerlerini en derin huu iinde tam olarak ifa etmek iin aba harcamaktadrlar. Alcnn katks, Batda teki din mensuplaryla birlikte bar iinde ve toplumla bark yaamak isteyen farkl etnik kimliklerdeki Mslmanlar iin dinler aras diyalogun ok boyutlu anlamn irdelemektir. Necmettin Gkkrn Trkeye Avrupal Mslmanlar ve Kuran -Diasporada Tefsir ve Entegrasyon- balyla evrilebilecek makalesinde (European Muslims and The Quran -Interpretation and Integration in Diaspora), kinci Dnya Sava sonras Avrupada hzla artan Mslman nfusun Kuran anlaylarndaki deiimi ve buna paralel olarak da metodoloji araylarn incelemektedir. Gkkr, zorla veya gnll olarak vatanlarndan uzakta yaamak anlamnda teolojide de ska kullanlan diaspora kavramnn slami terminolojideki karlnn hicret olduunu iddia etmektedir. Yazara gre, Hz. Adem ve Havvann cennetten karlmasnn ve yeryznde yaamaya zorlanmasnn, insanlk tarihinin diaspora ile baladn kantladn iddia ettii makalesinde hicret olaynn genel geer nemine vurgu yapmaktadr. Yazar, Hz. brahim, Hz. Yusuf, Hz. Musa gibi pek ok peygamberin ksalarnda da aka grld gibi Kuran, vatanlarndan uzakta yaamak zorunda kalan inan sahiplerine vurgu yapmaktadr. Gkkr, gnmzde vaat edilmi topraklardan uzakta yaamay ifade edecek bir ekilde Yahudilere ait bir terminoloji olarak kullanlan diaspora kavramnn, slamda -Mslmanlar iin bir toprak/vatan snrlamas olmamas nedeniyle kullanlmasnn ne derece doru olduunu tartmakta ve bu kavramn kullanlmasn, zellikle teolojik adan zayf ve yetersiz bulmaktadr. Bununla birlikte Gkkr, kavramn belli bir ihtiyat iinde kreselleme ve gler neticesi oluan farkl etnik kimliklerin, hak ve zgrlklerin korunmas iin kullanlabileceini dnmektedir.

Ramazan Adbelli ise teolojinin nemli balklarndan biri olan srgn olayn ele almaktadr. Mircea Eliade ve Srgn Hadisesinin Anlamlandrlmas balkl makalesinde Adbelli, tarih boyunca bireysel ya da toplumsal dzeyde pek ok kiinin zerinde yaadklar topraklardan srlerek dnyann drt bir tarafna daldklar gereinden hareketle 20. yzyln en nemli dinler tarihilerinden biri olan Mircea Eliaden bizzat kendi tarihsel-dinsel zmlemelerinden hareketle onun srgn tecrbesini zmlemeye allmaktadr. Yazara gre srgn tecrbesi tarihi, sosyolojik, politik vb. ynlerden incelenebilir, ancak hibir gzlem kiisel bir deneyimin aa kard tanklklar anlatmaya yetmez. Bu nedenle Adbelli, zmleme aygt olarak bu tecrbeyi dardan bir gzlemci gibi deil, o tecrbeyi yaayan kii perspektifinden anlamay mmkn klan fenomenolojik yaklam esas alarak incelemesini derinletirme arzusu tamaktadr. Benzer bir konuyu farkl bir perspektifle ele alan Ali Osman Kurt ise Yahudilikte Srgn Metaforu: Bo lke Miti ve ncir Benzetmesi erevesinde Bir Deerlendirme balkl makalesinde, Yahudi tarihinde savalar ve srgnler yoluyla birok kez yaanan k ve sapmalara deinmekte ve bu balamda Asur, Babil ve Roma dneminde yaanan srgnleri, Yahudi yaamnda ve dncesinde yaratt etkilerden hareketle dile getirmektedir. Kurta gre bu srgnler, Yahudilerin din dncesinde byk bir ke sebep olmutur. Srgnden dnte, srgne gidenlerle gitmeyenler arasnda baz anlamazlklar yaanmtr. Yaanan olaylar, srgne gnderilmeyenler asndan, srgne gitmekten daha ar olmutur. Hatta srgne gitmeyenler yabanc olarak kabul edilip dlanabilmitir. Kurt, srgne btn Yahudilerin gnderildiinden hareketle ortaya kan yeni tanmlamalara dikkat ekmektedir. Yazara gre bo lke miti ve incir metaforu son derece aklayc birer kavramsal ema retmektedir. Nitekim srgnle birlikte, lke tamamen bo kalm ve buna bal olarak da sadece srgne giden ve tekrar dnebilenler gerek Yahudi olarak grlebilmitir. Nihayet Yahudi Peygamber Yeremya, srgne gidenleri iyi incirlere benzetip verken, geride kalanlar da rk incirler olarak tanmlam ve eletirmitir.

Hakan Olgun da makalesinde Asuri Gleri zerinden dinsel kimlik taleplerinin seyrini izlemektir. Olgun, Asur Gleri ve Kimlik Aray balkl makalesinde, tarihsel Mezopotamyann kadim uygarlklarnn nesilleri olarak bilinen ve Hz. sann dilini kullandklaryla vnen Asrileri, g ve kimlik talepleri ekseninde ele almaktadr. Dini aidiyetleri Hristiyanlk olan Asurler, kristolojik ekimeler neticesinde Bat Hristiyanlndan koparak asrlarca Mslman egemenlii altnda yaamlardr. Ne var ki bu kadim medeniyetin sonraki kuaklar Ortadouda yaanan byk savalarn ve modern an ideolojik ve politik akmlarnn etkisiyle ana corafyalarndan koparak Mezopotamyay terk etmi ve Batda gmen topluluklar durumuna dmlerdir. Olgunun makalesinde, balangta ekonomik glklerle mcadele eden Batdaki Asur gmenlerin, ksa srede dou Hristiyan gelenei ile milli ve etnik kimliklerini birletirerek gl bir Asur diasporas oluturduklar vurgulanmaktadr. Olgun, bir gn ana corafyalarna dnecekleri umudunu ilerinde yaatan Asurlerin kimlik araylarn ve donanmlarn irdelemektedir. Son olarak Mehmet Alc da Mitolojik Bir Hafzann Ynlendirdii Bir G: Puritanist G Hareketi balkl makalesinde ngilteredeki Protestan Puritan Hareketinin 1630larda younluk kazanan Amerika gnn arka plann ve bu gn mitoslatrlmas srecini ele almaktadr. Alcya gre sadece g deil, bu arzunun geri planndaki sosyo-politik ve dini-ahlki nedenlerin varlna da dikkat etmek gerekir. rnein Puritanlar ile Kraliyet arasndaki muhalefet sreci her zaman dikkat ekici olmutur. Nihayet bu kartln sertlemesi, Puritan hareketin siyasi ve dini adan gcn yitirmesine yol am ve acilen bir zm yolu bulunmasn elzem klmtr. Alcya gre tam da bu noktada Puritanlar, ngilterede yaamann mmkn olmadna hkmederek Amerikaya g fikrini ortaya atmlardr. Yazar gerekte basklardan kurtulmann bir yolu olarak bavurulan g hareketini, siyasi, dini, sosyal ve ahlki durumlarn gz ard ederek daha ok mitolojik boyutta ele almaya gayret etmitir. Aslna baklrsa btn bu mitolojik sylemin temel referanslarn Eski Ahitte bulmak mmkndr. Bununla birlikte Puritanlar Alcnn da gsterdii gibi, Eski

Ahitteki ilahi cezalandrmalar, peygamberlerin kavimlerini terk edii ve benzeri hikyelerle ngilteredeki yaamlarn benzetirerek Amerikaya g yeni bir mit haline dntrmlerdir. Grld gibi bu dosyada yer alan yazlarda g, hicret ve diaspora kavramlarnn kuatc anlamlarna younlalmaktadr. Kabaca sekler bir kavram olarak tanmlansa da g, nihayetinde her tr yer deitirmeyi, iine dinsel, kltrel ya da entelektel, hatta olduka sradan talepleri de katan bir talepkarlk dzeyi olarak deerlendirilebilir. Teolojinin nemli kavramlar arasnda yer alan ve zellikle srailoullarnn tarihsel gerekliiyle zdeleen srgn olay, Mslman geleneinde yeniden kavramsallatrlan Hicretle birlikte esasl bir terminolojik destek kazanmtr. G ya da Hicretin oluturduu yeni durumlar, srpriz koullarn dayatt yeni gereklikler, bata Yahudilik olmak zere pek ok dini ve kltrel gelenek iin artk rahatlkla kullanlabilen diaspora szcn de ilevsel klmtr. Mslman toplumlarn birer muhacir olarak konumlandklar yeni corafyalarda, geleneksel yahudi diasporasnn deneyimlerinden farkl olarak neler yaadklar ancak yeni yeni birer inceleme konusu yaplabilmektedir. Bu dosya szkonusu gerekliin belki de en mtevaz admlarndan birini tekil etmektedir.

Necdet Suba

NOT: Milel ve Nihal dergisinin 2009 yl iinde yaymlanacak saylarn arlkl konular ve say editrleri yledir: 2009/1 Mitolojik Anlat ve Kssa Cengiz Batuk 2009/2 Bir Arada Yaama Mahmut Aydn 2009/3 bn Hazm Burhanettin Tatar Aratrclarmzn, bilim insanlarmzn ve entelektellerimizin gerek bu konularda gerekse konu harici katklarn bekliyoruz.

slamclk ve Bir Modern Melankoli: Eve Dn(eme)mek *

Yasin AKTAY
Atf/: Aktay, Yasin, (2008). slamclk ve Bir Modern Melankoli: Eve Dn(eme)mek, Milel ve Nihal, 5 (3), 13-50. zet: nsanlar iin bir kez ve btn zamanlar iin geerli bir modelin varl dncesi modern topyalarn bir tahayyldr. Bu tahayyl btn siyaset felsefelerini eninde sonunda yeniden gerekletirilebilecek bu modeli tekrar tesis etme telana sokmutur. Modern ideolojiler bu adan idealize ettikleri bir ideal modele tekrar dnmek zere kitleleri motive etmeye almlardr. Ancak bu modellere ne zaman ulald sanlrsa o kadar da uzaklald gerei travmatik hayal krklklaryla birlikte yaand. Tarihin bir dneminde yaanm bir modeli anakronik bir yolla tekrar restore etmeye almak bir Siyonizm olarak tipletirilebilir. Yahudilerin 2500 yl nce yaanm tecrbelerini modern zamanda bir daha gerekletirme abalar btn dnya iin birok acya, kendilerinde ise gerilim ykl bir melankoliye mal olmaktadr. Oysa bir yandan da aslnda hibir zaman o modele geri dnme salanamyor. slam ise tarihle bu ekilde bir inat didime yerine, hicreti baz alan varolu modeliyle hem tarihi hem btn insanlar daha gereki, ulalabilir olana yneltmektedir. Bylece gerei ziona kurban etmeyen yaklamyla slam bir hayat dini olarak, melankolinin karsna siyaseti koyar. Anahtar Kelimeler: Siyon, hicret, Mslman diasporas, melankoli, zion olarak devrim.

Bu yaz, SAMda 20 ubat 2005 tarihinde irticalen verilmi bir konferansn bant zmlemesinin dzeltilmi eklinden olumaktadr. Prof. Dr. Seluk niversitesi, Fen-Edebiyat Fakltesi, Sosyoloji Blm.

MLEL VE NHAL
inan, kltr ve mitoloji aratrmalar dergisi cilt 5 say 3 Eyll Aralk 2008

Yasin AKTAY

ok deerli misafirler. Hepinizi saygyla selamlyorum. Konumama Adnan beyin sunuunda deindii balkla ilgili yeknu bir hikye oluturan bir tashihle balamam gerekiyor. Basit bir tashih diye geitirmek istemiyorum. nk baln oluumuyla ilgili hikye balbana birka konuya deinmem iin iyi bir vesile oluturuyor. Hikye konferansn balnn duyurusunun slamclk: bir modern melankoli: Eve dn(eme)mek eklinde yaplmasyla tamamlanm. Benden bir konuma yapmam istendiinde konumay dndm balk iinde slamclk szc yoktu. Adnan Bey letiim Yaynlarnn Modern Trkiyede Siyasi Dnce ad altnda yrtt ansiklopedik almann altnc cildinin (slamclk) editrln stlenmi olmam vesilesiyle slamcl da kapsayacak bir balk isteyince, ben de bir ekilde slamcl bala ekleyebileceini syleyerek geitirmiim. Byle bir eklemenin ne kadar farkl yollarla yaplabileceini bu vesileyle grm oldum. Benim zihnimden geen ekleme yolu iki nokta st ste (:) olmaktan ziyade slamclktan sonra bir ve ilavesinin yaplmasndan daha fazla geiyordu. Takdir edersiniz ki orada iki nokta veya ve ilavesi arasndaki fark ok ey ifade ediyor ve slamcl topyekn bir melankoliye indirgeyebilen ve son zamanlarda slamclk hakkndaki bir tr sylemsel kkrtmaya katlmay m edebilecek bu iki noktann yerine bir ve ikamesi yapmay zellikle gerekli gryorum. Bununla slamcla zsel olarak bir melankoli yaktrmaktan ziyade eve dnememe temas etrafnda tehis ettiim ve her trl modern ideolojiye veya varolua bulaabilen bir modern melankolinin tipolojisini baz alarak baz slamc sylemlere eletirel bir yaklamda bulunmay umuyorum. Aslnda sz balktan amken, bu baln da evveliyat var. Adnan Beyin de mavafakatyla onu da anlatmak istiyorum. lk konuma davetini aldmda bildirdiim balk Mslmanlarn bir Zionu var mdr? eklinde idi. Bata kabul grd bu balk. Ancak iki gn sonra Mslmanlarn meselelerinin Yahudi terminolojisiyle ele alnmasnn muhtemel sakncalar dolaysyla uyandrd tereddt dolaysyla deitirilmesi istenince ben de

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

14

slamclk ve Bir Modern Melankoli: Eve Dn(eme)mek

Zion yerine Arz- Mevud kelimesini nerdim. Bu da ayn kapya kar dncesi oluunca, ben de hem bu anlam bir ekilde ierecek, hem de slamclk cildinde yazdm yazlardaki genel tutumumu zetleyebilecek bir balk olarak bu balkta karar kldm. O halde bu zorunlu tashihlerden sonra konumama Mslmanlarn bir Ziona ihtiya duyup duymamasyla ilgili sorunun mazeretini ortaya koymakla ilerlemem gerekiyor. Dahas, bir bal formle etme aamasnda ortaya kan teredddn hakkn vermek gerekiyor. Mslmanlarn meselelerini Yahudi terminolojisiyle ifade etmek niye? Mslmanlarn yaamakta olduklar baz sorunlar ifade etmenin baka yollar m tkendi? Bu soruyu atlarsak Mslmanlarn bir Ziona ihtiyalar var mdr? Zion, Diaspora ve Hicret ncelikle Mslmanlarn bir durumlarn Yahudi terminolojisiyle ifade etmenin iki mazereti var. Birincisi amzn siyasal hareketlerinde, ideolojilerinde ve bunlarn trl toplumsallama biimlerinde bir zion tasavvurunun tam da Yahudilikteki ilevine paralel bir ilev yklenerek yerletiini gryorum. nsanlarn belli bir topyaya, gemi bir ideal duruma (altn aa) veya bir anayurda kar besledikleri zlem, bugnk veya buradaki hayatlarn geici, hatta geersiz ve anlamsz kld lde, zion tasavvuru devreye girer. Bu dzeyde bugn ve buray kurtaracak hibir zm yoktur. Bugn hep gemesi beklenen bir yok-zaman, buras da bir ekilde kurtulunmas gereken bir yok-mekndr, diasporadr. Bugn ve buras, yaanan hayat iinde bir istisnadr ve stelik yle bir istisnadr ki, btn hayatlar tketen, hayatlara hkim olan bir durumdur. nk ne gemi bir altn tecrbe bir daha tekrarlanabilmektedir, ne de gemie veya arz- mevuda dnlebilmektedir. Arz- mevud bu dnyada ideal bir kiiliin, gerek bir tecrbenin sergilenebilecei yegne yer ve ortam ise, ona ulaamadan geen sre iinde herhangi bir ahlki ilkenin ikamesi mmkn olmaz. Ahlk zion dediimiz ortam adna zaten askya alnmtr. Grndnden ok daha kapsaml uzanmlar olan bu dnce, fark edilebilecei gibi aslnda gnmze zg deil, aksine alabildiine

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

15

Yasin AKTAY

evrensel bir dnce ve eyleme biimidir. Her kltre ve her dnceye bulama ihtimali olan bir tr ahlki olumsuzluktur. Tabii ki bu tarz bir olumsuzluktan Mslmanlar da zsel olarak masum olamazlar. Nitekim Mslmanlarn baz siyasal tutumlarna veya tasarmlarna yer yer bulaan bir hastalk olarak baz rneklere deinirken bu kavramsallatrmann ak faydasn grebileceimizi umuyorum kincisi, sonuta bunun bir kavramsallatrma olduunu unutmamak gerekiyor.. Kavramsal pragmatizme inanan biri olarak, abartmamak artyla durumumuzu ilevsel olarak ifade edebilecek her trl kavramsallatrmann denenmesinin, dnceye denmesi gereken bir bedel olduunu dnyorum. Her kavramsallatrmann metaforik bir ilevi var. Anlam gtrmek istediimiz yere gtrp gtrmyor olduuna gre snanr. Mslmanlarn bir Ziona ihtiyalar olup olmad sorusuna gelince, belki de en son sylememiz gereken bir eyi hemen imdi syleyerek bu soruya olumsuz cevap verdiimizi aklayabiliriz. Mslmanlarn bir Zionu yoktur, nk Mslmanlk herhangi bir Ziona geri dnmeyi hedefleyen bir hayat tarz yerine hicret tecrbesini esas alan bir dindir. Dolaysyla burada Zion kavramnn, Hicret tecrbesinin bir yanna k tutmak zere aydnlatc bir ilevi olduu hemen fark edilebilir. Kukusuz hicretin birok ynn biliriz. Kukusuz hicreti kendi bana ele almak iin belki de byle bir kavram ithaline gerek bile duymayz. Ancak burada kullandmz bu kavram sayesinde, bu kavramn iaret ettii hayat tarzndaki bir durum, bize Hicreti hatrlatyor, aratyor ve bylece Hicretin baka bir vesileyle kolayca akla gelmeyecek bir yanna k tutuyor. O da udur: Hicret bir ileriye doru harekettir. Varoluun srekli yeni almlarla mmkn olduunun idrakidir. Yeriniz, ortamnz, imknlarnz daralnca, kaderinizin tayininin sizin elinizde olduunun idrakidir. Bu daralmaya bir mazeret olarak snmaya kar bir hatrlatmadr. Apak bir imkndr. Hicret gidilen, varlan yerin, ulalan imknlarn, gelinen zamann yurt edinilmesidir. Dnyann her yerinin Allahn arz olduunu bilmek ve

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

16

slamclk ve Bir Modern Melankoli: Eve Dn(eme)mek

geride braklm bir tecrbeye, bir duruma, bir topraa, bir zamana, var olmann olmazsa olmaz art olarak bakmamaktr. Varlan her yerde Mslmanca bir varoluun btn imknlarnn ikin olduunu, bunlar bulup ortaya karmann bir grev ve sorumluluk olduunu bilmektir. Oysa bir ziona sahip olduunuz zaman, ulatnz hibir yerle btnleemezsiniz. Hlihazrda yaamakta olduunuz hibir yeri, ortam, durumu yurt bilemezsiniz. Sizin btn sadakatiniz eninde sonunda geri dneceiniz bir yere yneliktir. Btn tasarlarnz, hayatla ilgili gerekletirmek istediiniz btn hayalleriniz, btn arzularnz bu ziona geri dn artna baldr. Onun dndaki btn varolu zaten geicidir. Levinasn Odyseus ile Hz. brahim arasnda yapt bir karlatrmay hatrlayalm. Hz. brahimin hayat yaama biimi hep ileriye dorudur. Evinden bir defa ayrlr ve bir daha hi geri dnmeyi dnmez, hayatn nne kard imtihanlar tek tek yaamaya, gemeye alr. Her bir mtihan onu nihayetinde Allaha daha fazla yaklatrr, ama bu dnyada bir hayli yol kat ettirir. Oysa Odyseus btn hayatn sadece evine, Ihtakiye, geri dnmek zere yaar, dnyann baka yerlerindeki baka tecrbelere, baka deerlere kapal kalr. Levinasn Hz. brahimin tecrbesinde altn izdii bu zellik Peygamberimizin Hicretinin de zelliidir. Peygamber efendimiz Hicret ettii yerden bir daha geri dnp Mekkeye yerlemeyi, eve dnmeyi hi dnmemitir. Hicretten sonra Medineyi yurt edinmitir. Kendisinden sonra devam eden aknlar ve fetihler srecinde de dnyann her tarafna giden Mslmanlar vardklar yerleri kendilerine yurt edinirken hibir zaman tekrar doduklar yerlere geri dnmeyi bir hayat ideali olarak koymamlardr. Asr- saadete bir zlem duydularsa da bunun bir daha ele geirilebilecek bir ey olmadn bildiler, bu da hibir zaman onlar yaadklar dnemde veya artlarda en iyisini gerekletirmeye almaktan alkoyan bir zion tasavvuruna dnmedi. Peki slam bir varoluun hem tarihsel hem de genel itikad kurucu tecrbesi hicret ise, bir sapma yolu olarak ziondan veya ta-

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

17

Yasin AKTAY

biri caizse bir eit slami siyonizmden bahsetmemizi gerektiren ne tr olaylar yaanmtr? Neye dikkat ekmeye alyoruz bununla? Bununla, basite, Mslmanlarn belli bir dnem yaad varsaylan tarihsel bir tecrbesinin btn zamanlar iin bir model haline getirilmesine ve bu modelin hayata geirilmedii lde bu adan ve bu yerden bir kopukluk duygusu retmeye dayanan siyasal sylemleri kast ediyoruz. Bu kopukluk duygusu bal bana bir melankoli, bir depresyon durumunu ifade ediyor. Siyasal slamn veya slamcln sonu olarak ifade edilen, grece daha dsal yaktrmalar ya bu durumu tasvir ediyor veya slamclarn bu yaktrmalara verdikleri tepkiyi ekillendiriyorlar. slamclk adna ortaya konan metinlerin nemli bir ksmnn bir eve dn mitosunu srekli canl tuttuunu sylemek abartl m olur? Modern dnyaya slamn cevab, slam toplum yaps, slam devlet dzeni gibi metinlerin resmettii topyalar, bugn yaanmas muhtemel bir neriden ziyade geri dnlmesi gereken bir durum, bir ev tahayyln canlandryor. Bu balk altnda ortaya konulan klliyatta resmedilen toplumda retrospektif bir tarih inas olduu aktr. Tarih bugnden, bugnn kavramlaryla yazlr. Bu anlamyla bugne ilikin bir eydir. O kadar bugne ait ki, slami toplum dzeni bal altna sdrlan modelin ounu Peygamberimiz bile uygulamamtr. Ona bile fazla gelir. Onun zamannda her ey btn yalnlyla gerek. Gerek btn olumsallyla birlikte gerekleir. Gerein iinde Mslmanlarn deiik durumlarda aldklar tutumlar, o dnemin Mslmanlarn akln nak nak iler. Genellikle yaln haliyle gerek ok cazip gelmiyor. Bugnden idealize edilen gemi zamanda yaanan gerek acaba yaand esnada yaayanlarna da ayn eyi hissettirmi midir? Oysa burada resmedilen model, peygamber zamanndan balayarak btn slam tarihi iinde ortaya konulmu ve bugnn deerleriyle seilebilecek btn olumlu yanlar birletirir, btnletirir ve bir slam model bal altnda toplar. Bu byk modelin sadece baz fragmanlar Peygamberimiz zamannda veya onun tarafndan uygulanmtr. Tarih denizi zerinde bu kadar rahat

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

18

slamclk ve Bir Modern Melankoli: Eve Dn(eme)mek

yzebilme imkn yadrganamaz. Tarih bize doas gerei bu olana salar. Ancak, bu seicilikle elde edilen bir modelin herhangi bir siyasal hareketin ulamas gereken bir hedefi olarak konulmasnda trajik bir durum ortaya kar. Model zihinsel olarak ina edilen bir eydir. Bir model olduu bilindiinde yine ok ciddi bir sorun yok, ancak, bu model ulalmad takdirde her trl tecrbeyi eksik, gayr- sahih bir yoksunlukla brakrsa sorun orada balyor. Zihinsel inann bir rn olan model, bir sre sonra bir kutsalla brnnce, bu tarihsel projeksiyonlar birer kutsal metin haline gelince gncel meselelerden iyice koparmakta, bir tr anakronizm retmektedir. Hatta anakronizm bile demek ok doru deil. nk anakronizmde baka bir tarihe ait bir tecrbenin tarihsel balamndan kopartlarak gnmze uyarlanmas szkonusudur. Oysa burada tarihin belli bir dnemine atfedilen bir mkemmellik, akas gemiin yceltilmesi esasna gre ileyen basit bir ina vardr. Osmanl toplumuyla ilgili olarak da benzer bir tarihyazm hepimizin malumudur. 625 yl sren ve ktaya yaylan topraklarda trl tecrbelerin toplam olan bir Osmanl toplumu adeta blnmez bir btnlk ve tutarllk olarak resmedilip, iinden her trl ktln giderildii mkemmel bir model haline getirilir. Giderek bugnn aalanmas, gemiin yceltilmesi esasna dayanan bir nostalji edebiyat, tarihle ilgili btn algmza hakim olurken gnmze ancak gemie geri dnmeden giderilemeyecek bir ktlk atfedilir. Gemie geri dnmek ontolojik olarak mmkn olamayacana gre, bu edebiyatn pratikte ne ie yaradna bir bakmak gerekiyor. Muhafazakr sylemin tipik ve basit bir rnei diye de geitirilebilir hatta. Oysa bunun, siyasal ve toplumsal dzey zerinde srekli ad konulmam, bir bask ve ebedi gnah suu altnda tutmak gibi otoriteryen bir sonucu geitirilemez, nk fiilen yaanan budur. Aslnda siyonizmin de ontolojik olarak mmkn olmayacak olan bir eye duyulan taleple ilgili olduunu biliyoruz. Yani 2500 yl nce kt bir topraa ayn g ve ihtiamla geri dnmeye ve

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

19

Yasin AKTAY

Tanrnn vaad ettii dnlen bir yere dnlebileceine dair bir inanca dayanyor. Freud, tam da baba katili Oedipusun libidinal (ana rahmine dnme) arzusuna dayal kompleksle (Oedipus kompleksi) bir arada dnr bu durumu. kt yere tekrar geri dnme, esasen imknsz olan bir eydir, o yzden bir tr komplekstir, dolaysyla bir tr hastalk, sapknlktr... nsan kt yeri tam hatrlar m? Yahudiler karldklar topraklar hatrlar m? 2500 yl nceki atalarndan kalma bir miras davasnn peine dmek nasl bir eydir? Tanr gerekten byle bir ey istemi olabilir mi? 2500 senelik bir sre bir mlkn ka defa savala veya baka trl meru bir yolla el deitirmesine imkn tanr? Yahudi teoloji-politiine dardan sorulabilecek sorular bunlar. Yahudilerin gittikleri her yeri diaspora olarak grmelerinin, dolaysyla yaadklar yerlere deil eninde sonunda ulaacaklar baka bir yeri, yurdu, zaman daha ncelikli olarak grmelerinin, onlarn tarihsel tecrbelerine veya imajlarna hep bir gvensizliin yaktrlmasnda bir rol oynamam olduunu syleyebilir miyiz? Gerekten de bugn srail devleti kurulmu oldu. srailoullar tekrar bu topraklarda toplanma sreci neredeyse tamamlanmak zere. Bu toplananlarn ne kadar srailoullar olduklar ayr bir tartma (nk buraya da karmak kimlik politikalar giriyor) ancak bu toplanmann neye mal olduunu bir grmek lazm. nsanln hayrna kaydedilebilecek, baka insanlarn da takdirlerine konu olabilecek en ufak bir deer var m bu toplanmada? Yahudilerin kendilerini en gvensiz hissettikleri yer zion dedikleri, ev dedikleri srail topraklardr. Siyonizm sylemine kendini bir an iin kaptrp soluu srailde alm yzbinlerce Yahudi buralar tekrar terk edip geldii topraklarna geri dnmenin yollarn aryor. nk Siyonizm tarihin izgisinin ar zorlanmasna, tarihin gidiatnn inkr edilmesine, bakalarnn cehennem addedilmesine dayanan bir tarihsel zorlama. ok zorlaynca krc oluyor, nce kendine kar, nk kendi istediini de elde edememi oluyor aslnda. Bir de btn insanla kar. Sadece srailoullarnn metinlerinde yazann gereklemesi uruna binlerce yldr buralarda yaamakta olanlarn yurtlarndan karlmalar gerekmektedir. Bu-

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

20

slamclk ve Bir Modern Melankoli: Eve Dn(eme)mek

nun hibir nemi yoktur. Metinde byle yazyor byle olacaktr. Bu Derridann bahsettii anlamda metinsel iddetin, metinmerkezcilikten kaynaklanan iddetin en veciz ifadesi: byle yazlmtr ve byle olacaktr. Belki bu tr mlahazalarn dorudan yeri deildir. Burada ziona, yani eve yeniden dnle ilgili mitoslarn birer hastalk olduunu, stelik birok siyasi hareketi etkisi altna alm olduu iin ister iktidarda, ister muhalefette, entegrist politikalarn da kaynan oluturduklarn anlatmaya alyorum. slamn gelii, diye bir deyimi hepimiz biliriz. Bu deyi, basit bir devrim durumuna veya toplumun modelletirilmi topyekn bir dnmne tekabl ediyordu. Yetmili ve seksenli yllarda Arap lkelerindeki slamc hareketlerin sosyalist devrim ufuklarndan veya ran Devriminin at bir eylemsel ufuktan besleniyordu. Devrim ve Zion Devrim kavramnn ciddi bir eletirisi yaplmad. Neydi devrim? Neyi getiriyordu, neyi gtryordu? Gerekten de kendisine yklenen anlamlaryla bir devrim mmkn myd? Belli ki devrimin bile son derece metafizik bir karl vard. Bu yzden devrim gereiyle yzleenlerin ksa srede bir hayal krklyla karlamalar artc deil. Ulatklar yerin kendisine devrimle mevud olan arz olmadn anlamakta gecikmediler. Ama byle bir arzn olmad, hayatn tamamna yaylacak bir imtihann olumsall sonucunu karmak yerine melankolik bir ruh hali sard ortal. Dolaysyla slamn gelii deyimi, bir Mslmann varlyla slamn zaten mevcut olduu gereini gz ard eden, bir Mslmann varlnn slamn da varln tecessm ettirdiine dair bir inanszlk durumunu da ifade ediyor. Melankoli baarszlk durumunda ortaya kan bir eydir. Beklentiler byk olunca baarszlk mukadder oluyor. Bu da kanlmaz olarak melankolik ruh halini hakim klyor. Onun iin insann gcnn ok stnde eyler yklenmesi slami olamaz. Byle bir sylemin sac ve uyumcu bir ideolojiyle ok kolay buluabi-

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

21

Yasin AKTAY

leceinin farkndaym. Kast ettiimin mevcut hakim dzenin deerleri ve yapsyla uyum iinde yaamaya raz olmak anlamna gelmediini bu yzden belirterek tedbirimi alaym. Srekli olarak tasavvur ettii bir eve, z yurda, model tecrbeye, yaanmn tekrar yaanmasna geri dnmeye ayarlanm bir hayat, her zaman bu melankoliyi retmeye tenedir. nk hayatn hibir tecrbesi btn bileenleriyle tekrarlanamaz. stelik bu durum sadece Mslmanlara zg de deildir. Eve dnmek veya dnememekle ilgili gerilimlerin yaratt melankolik hal, modern insann tamamnda etkili olabilen bir haldir. Btn modern ideolojilerin bylesi bir nbetleri vardr. Modern dnyann tasvirlerinden bazlar insann yersiz-yurtsuzlamasn bu dnyann baskn kltr olarak iaret ederler. Trkeye de Modernleme ve Bilin bal altnda evrilmi olan Bergerlerin kitabnn asl bal Evsiz Bilintir (Homeless Mind). Modern dnya yaratt yksek corafi hareketlilik sayesinde zaten neredeyse hi kimsenin doduu yerde lmesine imkn tanmyor. Ayrca yksek deiim hz sayesinde herkesin hayat artlarn, kltrel ortamn birka kez deitirmesine yol ayor. Buna bir de ulalamayan topyalar, gerekleemeyen hayalleri eklemek gerekiyor. Modern dnyann yaratt bu yksek hareketlilik herkeste bir yerinden yurdundan edilmilik duygusu yaratrken, bu kopukluun iki eit telafisi yoluna gidildi. Bir yandan gemie duyulan nostaljik bir zlem, bir daha dnlemeyeceini bilse de gemi bir yaantya duyulan zlemler veya bundan arta kalan izlerin peine den bir nostalji turizmi, otantiklik turizmi vs. Dier yandan bu kopukluk duygusunu telafi etmek zere retilen topyalarn, ki ou gemite kklendii ve gemiteki bir tecrbeye geri dn imleyen eylerdir bunlar, gerekletirilmesi uruna yrtlen siyasi mcadeleler var. Bu mcadeleler, insann ulaaca belki de restore edilmi ev beklentisine cevap veriyordu. Ancak bu ev, bu sla, bir trl ulalamayan bir ev olarak kald. Adna ideolojilerin sonu da denilen son bir kresel krlma, insanlarn bir eve dn ihtimalini iyice azalttka melankolinin, yani ulaamamann, yani tasarlananla gerekleenin ar kopukluu hayatn baat modu haline geldi.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

22

slamclk ve Bir Modern Melankoli: Eve Dn(eme)mek

Tekrar belirtmek isterim ki, slam, Mslmanlar bir zion beklentisinin iine sokmaz. Tarih iinde yaanm herhangi bir tecrbenin tekrarlanabileceine, bir zamana, belli bir yere tekrar geri dnlebilecei ihtimalini ak tutmaz. Dnlmedii takdirde yaanabilecek hayatlar gayr- sahih addedecek ekilde bir arz- mevudu yoktur. Tarih boyunca baz Mslmanlar byle bir tasavvuru sahiplenmi olabilirler, ama bu kesinlikle slamn kendi dsturlarndan kaynaklanan bir ey deil, baka ideolojilerle eklemlenmenin sonucu olarak ortaya km olsa gerek. Mslmanlarn bir asr- saadet zlemi iinde olduklar, bu dnemi bir hasretle anmalar dorudur. Zaman zaman bunun da benzer bir ilevinin olmu olduu da dorudur. Ancak asr- saadet, asla tekrar geri dnlebilecek ve tekrarlanabilecek bir ortam veya tecrbe olarak kabul edilmemitir. Shhat dzeyini sizden daha iyi takdir edemeyeceim metimin en hayrllar benim ashabm, ondan sonra onlara tabi olanlar, ondan sonra da onlara tabi olanlardr diye bilinen hadis-i erif, tarihin bu dneminin biricikliini ve bir daha tekrarlanamayacan da ifade ediyor. Tarihte yaanm bir mkemmel tecrbe varsa bile bunun tekrarlanmasna ynelik bir ykmll yoktur Mslmanlarn, nk bu, insann gcn ve takatini aan bir ey olurdu. Allah da insana kaldramayaca bir yk yklemez kukusuz, bundan, eer Allah yklemise insann bu yk kaldrabilecei sonucu da kar, ancak ayrca Allahn bunu istemediini ok iyi biliyoruz. Her Mslman kendi zel imtihann yaar nk. Her Mslmann imtihan kendine zgdr, kendine zel olarak hitap eden sorulardan oluur. Melankolinin insann tasarlad ile ulaabildii arasndaki kopukluktan kaynakland dnlrse, slamn temel felsefesinde tevfikin Allahtan olduuna dair derin inan bu kopukluu amay Mslmanca bir hayat iin bir koul olarak konumlandrmaz. Aksine ideal bir Mslmanlk her ortamda mmkndr, ama bunun formu ve muhtevas ortamna gre deiir. Daha ak bir ifadeyle, kelime-i ehadet getiren her insan slama bulunduu yerden itibaren bir adm atm olur. O andan itibaren ok ideal bir Mslman olmak iin bazen ok fazla ey yapmas

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

23

Yasin AKTAY

gerekmeyebilir. nk slam basite kurumlardan ibaret deildir. Kurumlam ve rgtlenmi bir yap demek deildir. man ve ameldir. Bu tarihsel anlamda kurumlam yaplar var olduu halde slam olmayabilir, ortalktan kaybolmu olabilir. Buna mukabil bu kurumlar var olmad halde, buna iman edip Salih amel ileyen biri slamn somut varln ikame etmi olabilir. slam bir insann imannda ve amelinde yaar nk ve bunun iin belirlenmi, koullanm bir tarih, zaman veya mekn yoktur. slamn en temel zion-politikas da, teori-pratik dengesi de, varolusal koulu da budur. Bu sylediklerimiz, slama btn zamanlarda ve btn meknlarda tekrarlanabilecek bir model atfetmekle ilgili sorunlar erevesinde daha iyi anlalabilir. Bir kere ve btn zamanlar iin vaz edilmi tarih-st, toplum-st bir model tasavvurunun kendisi her eyden nce bandan sonuna kadar tarihseldir. Belli bir tarihin veya belli bir toplumsal durumun ideolojik tasavvurundan trer byk lde. Allaha kaytsz artsz ynelmi ve bakalarna kulluu reddetmi bir insann veya grubun pratiinden baka bir ey olmayan slamn her dnemki tezahr de farkllamak durumundadr. nk bu pratii monolojik bir konuma belirlemez. slama muhalif olanlarn tepkileri, dilleri, duyarllklar ile slamn arsna kulak verenlerin ilgileri, dertleri, kaliteleri ve sorunlarnn diyalektik ilikisi, hatta eklemlenmi ilikisi belirler. Bu anlamyla her slam toplumunun sergiledii Mslmanlk performans, pratii veya modeli biriciktir. Bir baka yerde veya meknda btn bileenleriyle tekrarlanmas dnlemez. Tabii ki bu tekrarn imknszl, belli ortak ilke veya dsturlardan esinlenme iradesini veya bu ilke ve dsturlar gerekletirme niyetini dlamaz. slamn her koulda en ideal formuyla mmkn olduunu, fakat bu ideal formun zamana gre deitiini sylemekle, acaba slamn veya Mslmanlarn her ortama uyan bukalemun insanlar olduklarn m sylemi oluyoruz? Aksine. slamn uyumcu bir tabiatndan ziyade atmac bir tabiat olduunu sylemek bile

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

24

slamclk ve Bir Modern Melankoli: Eve Dn(eme)mek

mmkndr. Her ortamda slamn -yani Mslmanca bir varoluun, slamn Allahn birliine inanan biri veya birilerinin inan ve eylemleriyle somutlamasnn- muhtevasnn veya formlarnn deiebileceini sylemek, zorunlu olarak ortamn gcne teslim olmay gerektirmez. Aksine bu ortamda atlacak bir deerin, bir gcn, bir toplumsal veya ahlki unsurun tr, yaps, gc ve konumu, paralel olarak Mslmanlarn da gc ve duyarllklar da bu muhtevay ekillendirebilir. Son derece dinamik bir durum takibi gerektiren bu toplumsal ve siyasal fkh ierisinde ideal olanla buluamamak, ziona ulaamamak diye bir sorun olmaz, nk yaplmas gereken her ne ise, bunun gerektirdii g her insann yan bandaki imknlar ierisinde mndemitir. deal bir hayat, ideal bir tavr, ideal bir varolu ertelenemez. Bunu Hicretle ilgili ayet eliinde de tezekkr edebilirsiniz: Melekler kendi nefislerine zulmedenlerin hayatna son verecekleri zaman derler ki: "Nerde idiniz?" Onlar: "Biz, yeryznde zayf braklmlar (mstazaflar) idik." derler. (Melekler de:) "Hicret etmeniz iin Allahn arz geni deil miydi?" derler (Nisa 97). Burada Allahn arz, insann kendisinden beklenen sorumluluu ortaya koyma konusunda ne srlebilecek her trl koulu ama konusunda nne imknlar konulmu olduunun bir iaretidir. Allahn arz genitir, yeter ki insan bunu deerlendirmesini bilsin. Allahn arz genitir, dolaysyla acizlie yer yok. Allahn arz genitir, dolaysyla insann elini kolunu balad dnlen belli sosyal, tarihsel ve hatta bireysel koullara bir mecburiyet yoktur. Mecburiyet sylemleri acizlik sylemleri, mazeretten baka bir ey deildir. Gidilmesi gereken yer, hibir zaman insann gitmesinin mmkn olmad bir yer olamaz. Bu yer her zaman ulam mmkn olan bir yerdir. Yeter ki insan kendi koullarna metafizik bir sabitlik atfediyor olmasn. Btn bunlardan sonra, Trk slamcln bir modern melankolinin sorunlar asndan veya bir tr Siyonizm kavramsallatrmas eliinde okumamz gerektirenin ne olduu zerinde dnebiliriz. Gerekten Trk slamclnn bir tr Siyonizm hastal-

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

25

Yasin AKTAY

na bulama riski var mdr? Bu konunda msaadenizle, kalan vaktimi de daha iyi deerlendirmek zere, daha nce tuttuum baz notlar okumak istiyorum.1 Gerei Ziona Kurban Etmek Modern dnyada gerek genel batllama dalgalaryla, gerek zelde smrgeleme tecrbelerinde ve daha da zelde hilafetin kaldrlmas vesileleriyle yaanan byk yenilgi, Trk slmclnn zbilicinin kurucu unsurunu oluturmutur. Bunun tezahr biimlerinden birisi tam bir maduriyet ve mazlumiyet duygusu ve sylemi eklinde ortaya km ve slmc edebiyata bir drama etkisi olarak damgasn vurmutur. Bu travmay birinci elden yaayan ilk kuan farkl ekillerde de olsa benzer zellikler sergileyen tepkilerini daha nce deiik vesilelerle tekrarladm baz simalarn tipik hale gelmi tavrlaryla yle rnekleyebiliriz: skilipli atf Hocann ahsnda yeni duruma mutlak bir uyumsuzluk ve bireysel bedenler zerinde kutsanarak var olmay arayan yeni siyasal bedene kendi bedenini teslim etmenin mutlak reddi; bunun bedeli alarak bireysel bedenin iptali. Mehmet Akifin ahsnda, bir diyarla kurulan her trl baa fiilen hicret seeneinin ak olduunun ilan; Elmall Hamdi Yazrn ahsnda halife-sonras koullarda anlamszlam bir sosyal hayattan uzlet; Said Nursi ahsnda da yar-uzlet iinde bir tr mteabih siyaset eliinde yeni varolu imknlarnn aray. Ama hepsinde de baskn olan, halife-sonras artlarn slam fkh asndan tanmlanmam-kodlanmam doas dolaysyla oluan gl bir boluk durumudur. Halife-sonras diye adlandrmay uygun grdmz bu durumun en belirli zellii, bir siyasal bedensizleme olmutur. Dnyada kendi kulvarndaki din topluluklar arasnda bir tek Mslmanlar bu yeni dnemde siyasal bir bedenden, bir karar odandan yoksun hale gelmitir. Bir karlatrma iin Katoliklerden Protestanlara, Yahudilerden Mormonlara kadar birok din topluluu gz nnde bulundurulabilir.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

26

Bu notlar, Modern Trkiyede Siyasi Dnce serisinde slamclk cildinde yer alan Halife-Sonras artlarda slamcln z-Diyar Algs balyla yer alan makalenin sonu ksmndan uyarlanarak alnmtr

slamclk ve Bir Modern Melankoli: Eve Dn(eme)mek

Bu rnekleri bugn ortaya koymann nemi slmcln daha sonra kat edecei veya edemeyecei mesafelerde bu travmann belirleyici etkilerini kestirmeye yardmc olabilmesidir. Bir srlmlk, dalmlk duygusu boyutu da olmutur bu etkinin ve btn srgn tecrbelerinde olduu gibi, srld yere geri dnme ukdesi brakmtr. Tabii ki bir yenilgiyi hibir ey olmam gibi kabul etmek beklenemez, hele bu yenilgi hileli ve haksz bir mcadelenin sonucu olmusa, bir rvan duygusu oluturmamas da beklenemez. Bununla birlikte hep bir rvan beklentisi ve hesabyla yaamann, yaanan hayatn hakkn tam anlamyla verme sorumluluunu erteleyen bir geici hal etiini geerli kldn da grmek gerek. slm bir siyaset teorisinin veya pratiinin tarihsel koullardan bamsz gelimesini de beklemek gerekmiyor, aksine bu teori ve pratiin taleplerinin bazen bakalarnn grece znel tecrbelerinin ufkundan kendi ufkuna bir gei yapmas gerekiyor. Geici olarak kodlanm haller, belli bir tarihsel dnemin Mslmanlarnn srekli hallerini glgede brakan bir duygu durumu yaratyorsa, beklenebilecei gibi, her trl etik ilkenin tutarl takibini imknsz klyor. slmcln halife-sonras artlar byk lde bu diasporik etiin snrlarna mahsur kalmtr. Diaspora olarak yaanan bir hayatn iindeki ahlk yk bir "zion"a ulamak iin kurban edilmitir. Diaspora Yahudilerin Filistinden karlarak dnyada dar olduklar vatanszlk, savrulmuluk, dalmlk durumunun zel addr. Ancak Diasporay niteleyen daha nemli zellik, bu durumda yaayan Yahudilerin ktklar yerden ulatklar yeri hibir zaman kendilerini yurt bilmemeleri, hep ktklar yere bir gn bir daha dnmeyi uman bir hayat yaamalardr. Bu durum, Yahudileri eninde sonunda varacaklar Zionun dndaki her taraf geici bir yer olarak grmelerine yol amtr. Dolaysyla Zion, kaybedilmi bir tecrbenin bir daha elde edilebilmesi beklentisine dayanr. Esasen hibir tecrbenin tekrar btn bileenleriyle birlikte elde edilemeyecei, tartlmaz bir gerek olduuna gre, bu beklentinin makul bir dinsel (en azndan slm) karl da olamaz.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

27

Yasin AKTAY

Btn bir slm siyaseti belli bir tecrbenin btn bileenleriyle restorasyonuna indirgeyen yaklamlarn iki ynl idealizasyonlar, slm siyasetin hayatla balarn koparabiliyor. Birincisi, idealize ettikleri bir tarihsel an vardr, bu anda her ey mkemmeldir, hibir sorun neredeyse kayd edilemez. kincisi de, bu tecrbenin tekrar yakalanabileceine dair beklentidir. Oysa daha nce de deindiimiz gibi, daha geerli slm metinler, btn tecrbelerin biricikliini telkin eder. Herkesin imtihannn kendisini baladn, gemiteki insanlarn hikyelerinden ancak ibretler alnabileceini, onlarn hesabnn Allaha ait olduunu syler. Kavram son zamanlarda g sosyolojisinde, dnya leinde yaanmakta olan ve giderek daha fazla nfusu iine alan bir yersizleme-yurtsuzlama durumuna iaret etmek zere kullanlmaktadr. Diaspora kavramnn slmclarn kendilerini hissettikleri bir durumu ifade etmek zere kullanm, zellikle slmclarn Cumhuriyet dnemi itibariyle Trkiye, vatan, devlet, millet alglar zerinde dnmeyi kolaylatrmas asndan denemeye deer bulunmutur. Dorusu sergilemeye altmz rneklerin baz ak telaffuzlarnn da bunu biraz daha kolay akla getirdiini kabul etmek gerekiyor. Kendilerini her zaman Trkiyenin asli unsuru olarak saym olan Mslmanlarn sava sonras artlarda maruz kaldklar duruma uygun bir aklamalar yoktu. Daha dorusu grnen tek aklama ihanete uram olduklar ve sahip olduklar her eyin ellerinin altndan kaym olduuydu. Bu topraklar zerindeki doal haklar Mslman olmak dolaysyla tartlamazd. Bu topraklar bir vatan klan ey slmn kendisiydi. Ama yeni durumda bu topraklarn nitelii sadece ibana gelenlerin slmn siyasal varlna kar hasmane tutumlar dolaysyla vatan olmaktan kamazd. Yeni siyasal bedenin de sembolik sermayesini byk lde slami kavramlar zerindeki yatrmlaryla tesis etmi olmas, dorusu slmc kesimin kafasn sadece daha fazla kartrmaya yaryordu. Her eyden nce slmn toprak anlay diasporik bir bilincin gelimesine msait deildir. slmn vatanla ilikisini en iyi

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

28

slamclk ve Bir Modern Melankoli: Eve Dn(eme)mek

belirleyen Hicret kavram ve tecrbesi, bazen karld bir topra tamamen gzden karmay gerektiren bir fedakrla tekabl ettiine gre, bir anlamda geri dnsz bir sretir. Bu da yaanan bir tecrbeye geri dnlemeyeceine dair daha insani ve daha gereki bir bilinlilii iaret eder. Dier yandan z yurdunda maruz kalnm srgn durumu, neticede bir halet-i ruhiyedir ve bu topraklar zerindeki bir tecrbeye ilikindir. Burada yerliliin, yabancln, srgnn, diasporann, fenomenolojik birer alg olarak kaydedilmesi nemlidir. slmc hareketin kuaklar getike farkllaan gereklerine daha elverili, paralel bir bilin durumunun elik etmedii zerinde durulabilir. Bu durumda yaanan gereklerle iinde bulunulan halet-i ruhiye arasndaki makas almakta, slmc sylem ve pratiin geneline hkim olan bir melankoli (depresyon) bu konudaki slm kurumlarn, rnein cemaat, maslahat ve ictihad kurumlarnn devreye girmesine engel olmaktadrlar. slmc edebiyat veya dncenin daha sonraki temsilcilerinin byk oranda estet ahsiyetler arasndan km olmasna karlk, belki bundan dolay bu travmatik tecrbe kalc etkiler yapmtr. Necip Fazldan Sezai Karakota, Nuri Pakdilden smet zele uzanan slmc muallimlerin, hibirisinin geleneksel anlamyla bir slami eitim formasyonuna sahip olmamas dikkat ekicidir. Ayrca kiisel olarak kaydedilen zelliklerinde ortak olann hepsinin de sosyal ilikilerinde ciddi anlamda sorunlu olmas yeterince anlaml deil midir? Hibirisinin kafasnda idealize ettii trden bir slm tecrbeye karlk gelebilecek hibir sosyal oluum veya siyasal ittifak arayna yanamamas, slmcln bir imknszn siyaseti olarak, diasporik meknlarda gezinmesinde ciddi anlamda etkili olmutur. Edebiyatn kurgusal dnyas bu anlamda fenomenolojik bir imkn olarak yaanan dnyaya istenilen grntnn giydirilmesinde etkili olmu olabilir. Ancak bu giysinin bile retilmesinde yaanan dnyann hzna tekabl etmekte zorlanan yaval, szkonusu melankolik hallerin yaanmasnda ciddi anlamda etkili olmutur-olmaktadr. slmclarn yeni durumlar iin siyaset teorilerini (slm terimlerle konumak gerekirse, fkhlarn) eskiden ayarlayan ulemann yerine zamanla ve maruz kalnan

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

29

Yasin AKTAY

bir sonu olarak alm olan estet ahsiyetler slmc hareketi duygu ve muhayyile baznda nemli lde beslemi, belli bir yere getirmitir. Ancak btn beklentilerin diasporik bir haleti ruhiyeyle bir Zion zlemine balanm olmas, szkonusu siyasalln hem imknlarn hem de slm snrlarn iaret etmektedir. Konumam burada tamamlyorum, varsa sorularla baz noktalar daha fazla amay umuyorum. Soru-Cevap-Tartma Ali Durusoy: Yasin hocaya ok teekkr ediyorum. Mfit bir konumadan mstefid olduumu belirtmek istiyorum ncelikle. Ben bir-iki noktaya deinmek istiyorum, tabi alanm deil ncelikle onu syleyeyim. Ben bir sosyolog deilim yani. slmn bir siyonizme ihtiyac olmadn syledi. Tabi buna katlyorum da. Fakat bir slm asabiyet, bni Haldn kavramn kullanrsak, zannedersem bir Mslman asabiyetine ihtiya olduunu dnyorum. Bu da benim kanaatimce dik durmaktr. Yani bir takm deerler karsnda yamulmamak, en azndan zalimin yannda yer almamak gibi. Hi deilse bir slm asabiyete Mslmanlarn ihtiya duyduunu dnyorum. kinci aklamam, ya da sorum diyelim: slm bir modelin olmamas, paket bir devlet dzeni, ya da paket bir siyaset veya paket bir hukuk dzeni nermediini sylediler. Ben ayn ekilde bir paket slm ilimler modelinin de olmadn dnyorum, fakat bu modellerin oluumuna ait temel ilkelerin var olduunu dnyorum. Elbetteki bir paket slm devlet, ya da hukuk veya siyasal yaam biimi diyelim, en genel anlamda olmaz, ama hi deilse bu modeli, bizim ina edeceimiz temel ilkelerin ierdiini, zaten eer bunlar da iermiyorsa o zaman slm yaam diye bir eyin sz konusu olamayacan dnyorum. Tabii ki matematik ya da mhendislik hibir zaman u kprnn ya da bu binann modelini iermez. Ama mhendislik bilgisi olmadan bir binay ina edemeyiz. Bir kpr kuramayz veya bir yol yapamayz. Nasl matematiin bu modelleri oluturmamzdaki temel ilkeleri n bilgiler ierdii gibi din de, yani Kurn- Kerm diyelim, yeni bir hayat

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

30

slamclk ve Bir Modern Melankoli: Eve Dn(eme)mek

modeli oluturmada en azndan bize bir-iki tane de olsa ok ynlendirici ok kapsaml birtakm modeller ya da ilkeler vazeder. Mesel bunlardan en a adalet ilkesidir. Yani adaletin ls ounluk deildir. Bu da modern hayata meydan okumann en temel eylerinden birisidir. Yani imdi bir model nermiyor diye de ite iinde bulunduumuz artlara gre mi yaayaym? yle bir sz de var, Eer inandnz gibi yaamazsanz, bu defa yaadnz gibi inanmaya balarsnz. Yani bunun ortasn bulmak lazm galiba diye dnyorum. Hilfetle ilgili bir sorum da u olacak. Yani hilfet biraz fazla ne kt. Hilfetin de, bildiim kadaryla, ben tarihi deilim ama XIX. yzylda daha ok n plana ktn dnyorum. Yani hilfetin olduu dnemlerde de Mslman toplumlarda kendi ilerinde de sorunlar yaand. O zaman da bunlar zlmedi. Yani iki slm lkesi birbiriyle savat, biz bunu tarihte biliyoruz. Avrupann tarihinde de biliyoruz, Vatikann da zemedii sorunlar var. te I. Dnya Sava, II. Dnya Sava. Yani bunlarn da gc biraz fazlaca abartlm gibi. Hilfet de gndeme Bat karsndaki sorunlar zlemediinde, siyas sorunlar karsnda bir zm-snak eklinde gndeme geliyor. Yani bunun rolnn biraz ne kmas biraz fazla gibi geliyor yani. Bu yzden bu konularda bir aklama eer biliyorsa tabi imdiden teekkr ediyorum. Yasin Aktay: ok teekkr ediyorum. Aslnda bugnk dnyada Mslmanlarn zellikle siyas adan bir odaktan yoksun olmalarndan bahsederken hilfet diye bir kavramdan zorunlu olarak bahsetmek gerekiyor. nk Mslmanlarn byle bir siyas odaa sahip olduklar en son dnem bir halifelerinin olduu bir dnemdi. Dediinizde de haklsnz hilfetin olduu dnemlerde Mslmanlar yle ok da hilfetten memnun saylmazlard. unun zerinde bile dnebilirsiniz: hilfetin kaldrlmasna en fazla itiraz edenlerin veya hilfetin kaldrlmasndan dolay en fazla mutsuz olanlarn eski metinlerine bakyorsunuz, hilfeti yerden yere vuran yazlar yazmlar yani. nk hilfet o gnk ileyii itibariyle ok da idealleriyle badaan bir yapda veya durumda deil.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

31

Yasin AKTAY

Art, tabii ki hilfetin kullanmnda son derece siyas hesaplar yani hilfetin siyasete alet edilmesi gibi durumlar da sz konusu olmutur. Hilfet veya her trl dini temsil mekanizmas, her zaman byle bir rmeye konu olabilir. Dier dinlerin mesel Protestanlarn veya Katoliklerin rneini verirken, onlarn byle bir siyas odaklarnn var olmasn mutlak bir avantaj veya iyilik olarak sunduumu ltfen dnmeyin. Aksine onlarn byle bir kurumunun varlnn bir dinin sahih ideallerini gerekletirmek bakmndan hibir ie yaramadn rahatlkla grebiliyoruz. Bu dinlerin bu kurumlar ne ie yaryor ve ne tr ilevleri var? Dnya smrge ynetimlerinde, dnya iktidarnda, dnya kapitalizminde ne tr rolleri olduuna bakld zaman belki de bizzat bu tr kurumlar yznden dnyada insanlarn dinle sahih anlamda karlamamalar gibi bir duruma, hatta karlamalarn engelleyici bir duruma yol ayor. Ancak ben iin sadece bu dini ve otnatik boyutundan deil, bir de siyasi sonularndan bahsediyorum burada. Global bir siyaset anlamnda Mslmanlarn bugnk durumlarnn bir isminin belki konulmas gerekiyorsa, Mslmanlarn siyasi kronolojisi de gz nnde bulundurularak halife-sonras artlarn temyiz edilebileceini dnyorum. Yani belki fazla bulunmu olabilir bu vurgu. ok da fazla birey syleyemem tabi. Dier soru zionla bn Haldunun asabiyet kavramn birbiriyle irtibatlandryor ve slamda bir asabiyetin varlnn zionun yokluu iddiasyla eliebileceini dndryor. Dorusu Mslman siyasetin temeli tam da bn Haldunun kulland anlamyla asabeyidir. Bundan da Mslmanlarn birbirleriyle salt Mslman olmak vasflar itibariyle bir taraf, bir topluluk, bir mmet, bir millet oluturmalardr. Din nasihattir mealinde bir hadis-i erif vardr ve ben o hadisin detaylarn (Said imek hocadan) rendiimde gerekten, slamn siyaset teorisiyle ilgili zaten bildiim bir ey ok anlaml bir boyut kazand zihnimde. Bu hadisin ilk artrd ey slmn veya dinin insanlarn birbirlerine srekli vazu nasihat ettikleri, birbirlerinin btn alanlarna bu vesileyle mdahil olduklar bir sosyal davran tipolojisidir. Oysa hadisin devamnda dini kime kar bir nasihat olduu soruluyor. ncelikle

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

32

slamclk ve Bir Modern Melankoli: Eve Dn(eme)mek

Allaha nasihat olduu syleniyor, sonra resulne, sonra dier mminlere nasihat olduu sylenir. Bir insan Allaha nasl nasihat edecektir, peygambere nasl nasihat edecektir? Daha teknik deerlendirmelerde belki bu anlamn hakk veriliyordur ancak genellikle bu anlam zerinde pek dnlmediini, nasihat kavramnn dorudan vazu nasihat anlamna alndn biliyoruz. Oysa buradaki kullanmndan nasihatn samimiyet anlamna geldii anlalyor ki, bu durum, konumuz asndan, ok anlaml sonular veriyor. Yani bir Mslmann baka insanlara, yani Allaha kar, Peygambere kar ve dier mminlere kar samimi olmann dinin btn anlamn kuattn anlyoruz. Samimi olma hali, drst olmay, yanda veya taraftar olmay da gerektirir. Bu da asabiye kavramndan beklediimiz meziyetleri veriyor. Bu hadis-i erifi Allah iin sevip, Allah iin buzetme ynndeki slam dsturla, ve kukusuz baka birok dsturla bir arada dndmzde, dini tecrbenin siyasallktan ayramayan doasn takdir edebiliriz. slmn btn zamanlarda tekrarlanabilecek sabit bir model, bir uygulama ve program paketi olarak dnlmesine kar kmakla, her dnemde slamn pekl sahih bir slam tecrbe ortaya koyabilmek iin kaynak veya referans oluturabilecek ilkelerinin olmadn sylemi olmuyoruz. Bu biricik tecrbelerin olumasn salayabilecek, diyelim ki bu spesifik durum iin nerilebilecek ne tr dsturlar veya pratikleri vardr sorusu tam da karlk vermekten huzurlarnzda haya edebileceim bir eydir. Elbette ki kula kulluun reddi ve bu sayede insan haysiyetinin korunmas, adaletin hem siyasi hem ekonomik hem de her sahadaki tesisi, insan zgrlne kast eden her trl engelin ortadan kaldrlmas veya daha klasik tasnifle, din ayrm yaplmakszn insan aklnn, malnn, neslinin, dininin emniyetli klnmas her dnemdeki slami pratiin sergilenmesinde gzetilen ve bu pratii her dnemin artlarna gre ekillendiren en temel dsturlardr. lhan Kutluer: Yasin hoca hogeldiniz. Konumanzda daha ok 1923 sonras, hatta hilfeti esas alrsak 1924 sonras, slmclnn savrulmuluundan dem vurarak devam ettiniz konumanza. Biz

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

33

Yasin AKTAY

Mmtazer Trkneden slmclk dncesinin Namk Kemallerle baladn okumutuk. smail Kara ise daha ok II. Merutiyet sonras modern slmclk ideolojisi zerine younlat eserlerinde, biz de onu izledik okuduk, rendik. Bu arka plan gz nnde bulundurulduunda, konumanz dinledikten sonra u soru akla geliyor: hilfet-ncesi veya sonras, isterseniz Cumhuriyet-ncesi veya sonras da diyebilirsiniz, Tanzimattan balayarak slmclk ideolojileri veya akm iinde bir sreklilik gryor musunuz? Yani Cumhuriyet sonras gelien slmclk dncesinin II. Merutiyet sonrasnda ve Tanzimatta kkleri var m? Bu sreklilikler neler? Eer varsa kkl deimeler neler? Bunu unun iin soruyorum. u ana rahmine dn meselesi biraz kafama takld. Genel Mslman zihniyet ve inan dnyas olsun, slmclk ideolojisi olsun, Asr- Saadeti bir ana rahmine dnme duygusuyla deil de rneklik alma fikri iinde deerlendiriyor zannediyorum. Genel anlay iinde sahabinin her birinin Mslmanlar iin bir yldz olduunu belki onlara hibir zaman ulaamayacaklarn ama onlarn kendilerine daima yol gstereceklerini dnr. Dolaysyla Mslmanlarn buna bir ideal rnek toplum, bir sve-i hasene, bir ideal model ortaya koymu ve bunu hayata geirmi toplum gzyle baktklarn ve onlarn sadece rneklik alnmas gerektiini dndklerini zannediyorum. Asr- Saadet vurgusunun byle bir fikre dayanmas ile eski slmclarn Tanzimat dneminde Ali Suavi, Namk Kemal olsun. II. Merutiyet sonrasnda yaayan bildiimiz slmclar olsun. Bunlarn daha ileriye bakan hatta modern anlamda progressif (mterakki, ilerici) diyebileceimiz bir gr benimsediklerini gryoruz. Onlar can-hra bir feryatla adeta slmn mani-i terakki olmadn haykrdlar ve gelecein slmla kurulmasnn mmkn olduunu ve bunu modern ada yine slmla en ideal ekilde ve en adil ekilde gerekletireceklerini dndler. Cumhuriyet sonras slmclar estet kiiler diye tanmladnz. Hakikaten ou gazetelerde fkra yazardr, airdir, edebiyatdr. Halen bu byle devam edegelmektedir. Bunlarn fikr tutumlarnda ise moderniteyi

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

34

slamclk ve Bir Modern Melankoli: Eve Dn(eme)mek

amansz bir ekilde eletirmeleri gze arpyor. Bunun en kristalize biimlerini ismini verdiiniz iin zikrediyorum, smet zelin fikriyatnda gryoruz. Arada demek ki birtakm deiiklikler olmu. Yani Cumhuriyet dnemi slmclaryla ondan nceki slmclar arasnda. Soruma bu aklamadan sonra tekrar dnerek sorumu yineliyorum: Tanzimat, II. Merutiyet sonras ve Cumhuriyet dnemi slmclar arasnda bir sreklilik gryor musunuz? Deime gzlemliyor musunuz? Eer deime gzlemliyorsanz en radikal deiiklikler neler? Teekkr ederim. Yasin Aktay: ok teekkr ediyorum lhan beye. Mlahazanz bir soruyla bitirdiiniz iin o soruya direkt cevap vereyim hemen, yle devam edeyim. Bir siyasal dnce izgisinde srekliliklerin aranmasnda baz sorunlarn olduunu kaydederek balayaym. Toplumsal yaplarda veya dncelerde radikal kopularn olup olmamasna dair, sosyolojik literatrde deiik rivayetler vardr. Yani bir toplumda bir anda dnceler yok olup, tekrar hi olmadk baka dnceler ortaya kabilir mi? Veyahut sre giden gelenekler byle radikal kopular yaayabilir mi? slamc dnce ve siyaset alannda, Cumhuriyet dneminde, uzun bir fetret dnemi yaandn hepimiz biliyoruz. Ondan sonra ortaya kan dnrler eliyle tekrar canlandrlan veya tekrar ilk ifadeleri ortaya konulan izgiler arasnda asgari bir sreklilik bulmak, eldeki malzeme gz nnde bulundurulduunda, takdir edersiniz ki hi de zor deil. Bu fetret dnemininse birok bakmdan ciddi farklara yol am olduu aktr. Her eyden nce toplumsal taban ve kken itibariyle Cumhuriyet ncesi slmclaryla Cumhuriyet sonras slmclarn ok farkl olduklarn hemen syleyebiliyoruz. Bunun dnceye bir ey yanstmamas mmkn deil. Nedir o fark? Mesel Cumhuriyet ncesi dnemde ki, bunun zerinde ok fazla durulduu iin bana ait tespit de olmadn, sadece benim de benimsediim bir gr olduunu sylemek durumundaym- slmc kuak daha ziyade devlet brokrasisi ierisinde veya devletin deiik birimleriyle bir ekilde balantl olan elit bir tabakadr. Bu kuak, mesel Namk Kemalden balayn, Ziya Paaya, Said Halim Paaya ve dierlerine, yani Sebilrread yazarlarna, zellikle

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

35

Yasin AKTAY

Mehmet kif Ersoya kadar (ki, bunlarn ilgi ve tartmalar da kendi aralarnda bir kuak fark deerlendirmesine konu olacak kadar farkldr, burada girmiyorum) bunlarn hepsi sonuta devlet veya siyasetin en yksek dzeyinde etkili aktrlerden oluuyor. Bunlarn slamc dnceleri, sonuta var olan bir devletin nasl daha slam klnabilecei, bu devlete ynelik batl veya isel tehditlerin nasl giderilebilecei sorusuna cevap aryor. Varolan bir slm siyasal bedenin, varolan bir siyas btnln nasl korunabilecei, nasl ilerletilebilecei, dnyadaki dier benzer siyas bedenlere kar rekabeti nasl srdrebilecekleri ynndeki sorulara cevap araynca belirleniyor. Bu esnada, batllamann dayatt yeni dnsel, kltrel ve toplumsal kurum veya etkilerin oluturduu psikolojik etkiye kar koymaya alan, slmn bu konuda bizim btn ihtiyalarmza cevap veren reeteleri zaten ieriyor olduuna dair savunmac bir tutum sergiliyor. Ayrntlarn, zikrettiiniz aratrmaclarn yeterince ortaya koyduu eyler bunlar. Yani bu dnem iindeki slmclk belki eski rejimin veya Osmanlnn son dnemlerinin resm ideolojisiydi, slamclarn nemli bir ksm da bu resm ideolojinin en nemli szcleri, teorisyenleri, ajanlar durumundayd. Oysa Cumhuriyet sonras slamcl, bilhassa ellili yllarn sonlarndan itibaren iyice gn yzne kmaya balayan toplumsal ve kltrel dalgada temayz eden bir akm olarak slamcln en nemli vasf, toplumdan neet etmesidir. Dnem dnem sac savrulmalar yaamsa da, hatta bazen bizzat sac bir ideolojiye dnebilmise de toplumsal kkeni itibariyle bu dnemin slamcl alt kesimlerden gelip yukarlara doru trmanmaya alan bir hareketi temsil ediyor. Byle bir hareket olmas onun ideolojik veya sylemsel muhtevasn da byk lde belirlemekte ve eskisinden tabii ki bir hayli farkl klmaktadr. Devlet ve devletle ilgili sembolik sermayeye kar daha eletirel, daha mesafeli ve toplumsal kesimlerin zlem ve taleplerini daha fazla yanstan bir sylem sz konusu oluyor. Dier yandan Cumhuriyet sonras dnemde saydm isimle-

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

36

slamclk ve Bir Modern Melankoli: Eve Dn(eme)mek

rin bir ksmnn dnce dnyalar ve siyasi tasavvurlar zaten Osmanlnn son dnemlerinde ekillenmi olduu iin yle bir sreklilik zaten kendiliinden var. rnein, asl metinlerini Cumhuriyet sonras dnemde yazm olan Elmal Hamdi Yazrn eitimi ve ekillenii zaten Osmanlnn son dneminde olmutur. Necip Fazl Ksakrek, belki Osmanlnn son zamanlarnda henz slamc dnceyle irtibat kuramayacak bir yatadr, dncesindeki slamc vurgu sonradan oluuyor ama sonuta yine kk Osmanlya giden bir tarikatn ierisinden geliyor ve dnce dnyas, anlam dnyas, duygu dnyas ondan etkilenerek oluuyor. rnekler oaltlabilir. Bu anlamda zaten ok radikal bir kopukluk olmas mmkn deil, olsa bile temel iddialar baznda bir srekliliin varlna bir engel tekil etmemi grnyor. Hatta daha tesini syleyebiliriz: 60l, 70li, 80li yllarda ortaya kan yeni slmc hareketin, hani tercme hareket diye nitelenen ve genellikle yerli olmayan, dardan bir hareket olarak nitelenen slmc hareketin metinleriyle bizzat bu slmc insanlarn metinleri arasnda ok ciddi paralellikler var. Mesel ben editrln yaptm Modern Trkiyede Siyas Dnce-slmclk cildinin arka ksmna, zgn metinler ksmna Elmall Hamdi Yazrdan bir metin koydum. Benzer birok metinler arasndan setiim tipik bir metindi. O metinlerin Elmall Hamdi Yazra ait olduunu bilmeyin, yani balktaki ismin zerini kapatn, Seyyid Kutubdan veya Mevddden metinler okur gibi okuyabilirsiniz onlar. Ve bu metinlerin ierdii yorumlar, yani slmc dncenin en radikal yorumlarn bize telkin eden yorumlar, bu anlamda kresel lekte, btn dnyada slm-siyas bilincin ve dncenin ok ortak, hatta evrensel bir boyutunun olduunu dndryor. Bu anlamda sadece Osmanlnn ierisinde Osmanldan Cumhuriyete gelen kuak ierisindeki bir sreklilik-sreksizlikten bahsetmeyi braknz, slm dnyasnn genelinde byle bir sreklilik olduundan bile bahsedebiliriz. Yani o anlamda slmclk bence sadece Trkiyeye zg bir dnce olarak deerlendirilemez. Yani evrensel boyutlar daha belirgin bir dnce olarak ele alnabilir. Tabi bizim ansiklopedinin kompozisyonunda slamclk cildine denk den bir tercihin

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

37

Yasin AKTAY

belirleyicilii szkonusudur. Teknik olarak Modern Trkiyede Siyas Dnce Ansiklopedisi Cumhuriyet sonras dnemle ilgiliydi. O yzden mesel Mmtazer Trknenin zerinde odakland Jntrk Hareketi veya smail Karann zerinde durduu Merutiyet dnemi slamclklarna zellikle girmedik. 1. ciltte yani Tanzimattan ve Merutiyetten devreden miras cildinde onu bakalar yapt ve zannediyorum burada zaten hem Mmtazer Trkneden hem de smail Karadan da birer makale alnd ve en azndan bu proje kapsamnda yani Modern Trkiyede Siyas Dnce projesi kapsamnda o ak bir ekilde kapanm oldu. Bnyamin Erol: Yasin beye ok teekkr ediyorum. imdi Allah Rasl Beytullahtan kt. Medineye gt ve geri dnmedi diye ifade buyurdular. Aslnda Beytullahtan Arzullaha gm oldu. Allahn arz geni deil mi? diye yet-i kermede ifade buyurur. Geri dnd oray da Dra (eve) katt, geniletti. Dolaysyla herhangi bir zion fikri olmadan illa ki oraya dnlecek gibi bir duruma dmedi. Tespitiniz gayet yerinde, yani zion yerine hicretin esas olmas slmn alm nemsediini, hatta yetteki Arzullah ifadesi belki btn dnyaya almay iaret eder. imdi bu tespitlerden sonra aklma iki ey geldi. Bir tanesi, Drl-slm, DrlHarp tartmalarnda ska kullanlan mam- fiye nisbet edilen bir kavil vardr: Mslmanlar herhangi bir yere sahip kmlarsa ve sonra oray kaybetmilerse yine o corafya, o blge Mslmanlarn blgesidir ve oray yeniden elde etmeleri onlara vaciptir. Mesel bunun en tipik rnei belki Endls corafyasdr. imdi bu gr dikkate alarak sizin bu konunuz erevesinde Mslmanlarn, aslnda tamam, bir Arz- Mevdlar yok, bir yerlere dnmek durumunda deiller, ama ister Asr- Saadet fikri olsun, ister yaadklar yerde bir Medine toplumu bir meden toplum oluturabilme ideali olmamal m? Sizin biraz daha konuyu amanz bakmndan soruyorum. ok istifade ettim teekkr ediyorum. Yasin Aktay: Ben de teekkr ediyorum. imdi benim anlattklarmn Mslmanlar mevcut hal her ne durumda olursa olsun buna raz olmallar m? eklinde bir soruyu rettii anlalyor. Dik-

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

38

slamclk ve Bir Modern Melankoli: Eve Dn(eme)mek

kat ettiyseniz konumam esnasnda bir ara bir kulvara girdim bocaladm, girmemin uzun mlahazalar gerektireceini hissettiim bir yer olduunu hissettim ve ekildim oradan. Tam bu noktaya denk gelmiti. Yani Mslmanlarn yaadklar herhangi bir yerle btnleme ekilleri ne olmaldr? Bir hadis-i erifte Allah tarafndan isyankr ve gnahkr kavimlerini uyarmakla grevlendirilen bir grup mminin, zamanla kavimleriyle birlikte helk edildii, nk kavimlerini bir sre uyardktan sonra kavimleriyle ba edemeyeceklerini dnerek artk yapacak bir ey yok diyerek teblii braktklar anlatlr. Siyaset kavramnn zaten durumu lehinize evirme ii olduunu dnn. slami siyaset, durumu Mslmanlarn lehine evirme mcadelesi olarak, toplumun seviyesi her ne ekilde olursa olsun, bu toplum iinde durumu Mslmanlarn rahat, huzur hatta konforlu yaama standardna ulama ve toplumsal refahn paylamnda en yksek pay ele geirme mcadelesi meselesi deil. Bir Mslmann misyonu kendinde mndemitir zaten. Yani dolaysyla Mslmann siyasetinden bahsederken onlarn da pembe panjurlu evlerinin olmasndan, kimsenin onlara bulamamasndan, onlarn da kimseye bulamadklar bir hayat tarzna raz olabilme ihtimali zerinde durmuyoruz. Tabi ki ortalkta bir ktlk varsa dzeltebilecekleri kadar bu ktl dzeltmekle uramak slm bir siyasetin en temel misyonudur. Dier yandan bir zion dncesine sahip olmamak demek, mevcut duruma raz olmay gerektirmez. Mevcut duruma muhalif olmann tek yolu ise bir zion dncesine sarlmak deil. Aksine bir ziona balamak, muhalefetin btn taleplerini te dnyalk klan bir eydir. Bu dnya iin mmkn olan bir ey istememenin baka bir yoludur. Bir Medine hayali veya zlemi iinde olmak hibir Mslmann reddedebilecei bir ey deildir, ancak bu zlemin siyasi programa evirisi, tarihten ve toplumdan kopartmamal, gerekten kar klacak dmana, defedilecek ktle, nehyedilecek olan mnkere yabanclatrmamal. Gnmzn ktln, ktlk olarak tehis etme basiretinden yoksun brakmamal.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

39

Yasin AKTAY

Burada lhan beyden zr dileyerek demin bir sorusuna cevap verirken atladm imdi hatrladm dier sorusuna dnm olaym. Mslmanlarn Asr- Saadeti yaanabilecek meru ve ideal tek model almakla bu zion dncesi (ana rahmine dn kompleksi) arasnda nasl bir irtibat kurulabilir? Mslmanlarn Asr- saadetle ilgili geleneksel olarak getirdikleri, yaadklar, hissettiklerinin kavramsallatrdmz anlamyla bir Siyonizm ierdiini, dorusu dnmyorum. Asr- saadetle ilgili idealizasyonlarn zellikle insanla ilgili tasavvurlarmzda ayaklarmz yerden kesen bir tarafnn her zaman olduu dorudur. Daha modern bir retim olarak kendini Asr- saadete dayandran gelecek tasarmlarnn yarattklar asr- saadet mitoslarnn, bu anlamda tarihle, insan gereiyle, varolusal tecrbeyle ciddi sorunlar olduunu syleyebiliriz. Bu sorunlarn gerekle ilk yzlemelerinde, melankolik bir ruh halinde durulacak travmalara yol atn, zamanmzdan bir dizi rnekle gsterebiliriz. Ne yapyor bu melankolik haller? Mslman yeryznde stlenilebilir ve merulatrlabilir bir eylem olarak siyasetten, dolaysyla aslnda hayattan koparyor. Hibir ekilde slamiletirilemeyen hayat tecrbesi iinde, slam dolaysyla imknsz bir ideal haline getirilerek her yanyla ertelenir. Gelecekte yaanaca umulan, ama bir trl ele gemeyen ideal hayatlar, bugnn reel, dolaysyla kirli dnyas tenzih edilir. Yine de kendini bilen Mslmanlarn bu konuda ciddi bir sorunu olduklarn zannetmiyorum desem, bu tahlilimin yaratt karamsar havay databilir miyim?. Yani burada bazen kendimize durumdan vazife karmak iin Mslmanlar hep yanl dnmeye abone addederek ortal velveleye vermenin de benzer (bugn iinde iyinin mmkn olmad, hep ertelendii ve telendii [differance] dncesi ynnde) bir sonucu olabileceini gryorum. Oysa Mslmanln bir ideolojikleme, belli bir ideolojinin etkisine girme nnda bu tr bir kopmann ok kolaylkla yaanabildiini grebiliriz. Esasen tarihten istinta edilen modellerin asl sorunu bir daha tekrarlanamamas deil, gerekten bu modelin bugnden kavramsallatrld ekliyle yaanm olup olmaddr. Takdir edeceiniz gibi bu modele dair tarihyazm da bugnn

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

40

slamclk ve Bir Modern Melankoli: Eve Dn(eme)mek

bir projeksiyonudur ve yle bir modelin yaanmad herhangi bir durumu tamamen gayr-i slm bir hayat tarz saymak slami bir hayatn reel boyutuna kar iyice soutucu bir etki yapmaktadr. Oysa eer slmi siyaset varsa orada slm vardr. slm siyaset de her Mslmann en temel varolu dzeyinde hemen ortaya kabilen, ulalabilen bir eydir. Yani kula kulluu reddettii, Allah sevenleri sevip dost edindii, Allaha dmanlk edenleri dost edinmedii lde Allaha, Reslne ve mminlere kar samimiyeti hayatnn temel ilkesi kld lde ki bunlar Mslman olmann en temel dzeyine ait tutumlardr- slm siyasetin zaten var olduunu syleyebiliriz. Orada slm var, bilfiil orada slm var. Mesel biraz sloganik bir ifade biimi de olsa, bir yaklam biimine de gnderme yapmak zere tekrarlayaym: Mekkede cami yok, slmn idari veya sosyal kurumlar yok ama slm bilfiil vardr. Nerededir slam? Peygamberin ve arkadalarnn teblilerinde, mcadelelerinde, yaantsnda vardr. Peygamber ileride size bir hayat vadediyorum orada her ey ok gzel olacak demiyor. Tam da o gn, orackta, filen, yetimin hakkn koruyor, mazlumlarn zulme uramasna engel olmaya alyor, muhta insanlara yardmc oluyor. stn bir ahlk bidesi olarak zaten insanlara rnek olmaya devam ediyor. Yani gelecekte yaanacak bir yerde vadedilen bir ey deil slm. Hemen bugn, burada olabilen bir eydir, anlamnda sylemeye alyorum. Nevin Meri: ncelikle hogeldiniz. Biraz kart gibi. Yani daha ontolojik anlamda dnyorum da, ev ile model ayrmas yapmamz gerekiyor galiba, ya da ben yle yaplnca ancak anlayabildim, bir yerlere oturtabildim konumalarnz. nk en bata dediniz ki eve dnebiliyorsak, dnmsek bu bir baardr, bir sorun yok. Ama konumann ieriinde menzilin nemli olmad, menzile giden yolun nemli olduu eklinde bir ifade geti. Byle olunca, yani bir menzil nemli deilse, menzil yoksa o zaman eve dnememek de bir sorun olmuyor, yani melankoli falan da olmuyor. Ayrca, bunun devamnda da acaba bir seklerleme, Protestanlamann meruiyeti mi salanm oluyor? Yani, bilemiyorum burada bir kafa karkl olutu. Teekkr ederim.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

41

Yasin AKTAY

Yasin Aktay: Ben teekkr ederim. Burada tabi konumam boyunca balkta yerini bulan evin neyi temsil ettiine ilikin bir eylerin kendiliinden aa km olmasn umduumu fark ettim. Eve dnememeyi, eve dnmeye alt halde dnememeyi bir melankolik durumu sembolize edebilecek bir deyim olarak dndm. Bununla bir yanda da aslnda modernite ierisinde birtakm edebiyatlarn rettikleri bir ev sylemine atfta bulundum. Burada evin ne olduu sorun deil, tabii ki insanlarn neyi ev olarak grdkleri, neyle ev olarak varolusal bir ba kurduklar nemli. nsanlarn topyalar, rettikleri ve ulamay umduklar siyasal nirvanalar, hep bir ev olarak dnld. Kimse evinde yaamyor amzda. Herkes evinden uzakta yayor. Ba dndrc bir deiim hz var. Sadece ulalamayan topyalar, varlamayan itakiler, gerekleemeyen siyasi hedefler anlamnda deil, modern hayatn hzl ve her eyi yakp ykan, kat olan her eyi de buharlatrp gtrd bir durumdan sz ediyoruz. Bu deiim hznn insanlar evsiz-yurtsuzlatrdna dair bir edebiyat geliti. Bu, yaanlan her tecrbeyi bir uzaklama olarak hisseden insanlarla doldurdu dnyay. Uzaklamann kendisi melankolik bir durumdur. Ama ayn zamanda yaanlan hayat, bir yandan ameldepratikte hrsla, tutkuyla sahiplenirken, itikatta srekli aalayan bir tutarszl norm haline getirdi. Tabii ki burada ev hakkndaki tasavvurlarn bir tr retrospektif bakla, bir eski hal nostaljisiyle, bir yeniden yaratmla belirlendiini belirtmeye gerek yok. Mesel bir gurbet hayatna ktktan sonra srekli ev zlemi eken insanlar grmsnzdr. Bunlarn bir de eve dnme hallerini gz nnde bulundurun. Eve geldiklerinde artk evin kendi evleri olmadn hissederler ou kez. Bu tabi btn romanlarda veya btn tecrbelerde byle yaanmayabilir, ama tipik bir durumdur. Eve dner ve artk evde huzur bulamaz, tekrar onu gurbet eker. Gurbet nk daha ekici gelmeye balyordur. Gelinen yata, ulalan hayat safhasnda gurbetin varolusal olumsall, evin o sabit duraanlndan daha cazip gelir. zellikle XIX-XX. yzyl Trk edebiyatnda veya Trk sinemasnda 1950 sonras dnemde yaanan o mehur gn en azndan resmedildii durum

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

42

slamclk ve Bir Modern Melankoli: Eve Dn(eme)mek

bu. Bunu bilfiil yaayan birok insann da zannediyorum katlabilecei bir eydir bu. Yani insan srekli evde yaayamaz. Mehur felsefeci Heideggerin home-coming Eve Dn Kehre diye bahsettii bu hareketin varolusal bir anlam vardr. Evin ev olduunu anlamak iin, evin nasl bir huzurun kayna olduunu anlamak iin bile dar kmak zorundadr. Dar kldnda, akabinde de geri dnldnde evin evlii anlamn deitirmitir. Evin sakini deilse bile evin kendisi evden kmtr. Eve geri dndnz zaman da o hasret, sla hasreti falan sizi eker, tekrar eve dnersiniz fakat artk ne siz artk o eski sizsiniz, o evdeki durumdasnz ne de evi muhtemelen zannettiiniz gibi bulursunuz. Ev size artk o huzuru vermemeye balyordur.2 lyas elebi: Ben de teekkr ederek szlerime balamak istiyorum. imdi benim sorum nisbeten cevapland, ama belki bir vurgu yapm olurum. imdi Byk toplumlarn, byk devletlerin, diyelim ki, Yunanllarn, Yahudilerin t asrlara varan Almanlarn hedefleri oluyor. Bu durumda Mslmanlarn da ileriye ynelik kendilerine byk hedefler koymalar ve hayaller kurmalar herhalde yararl olur gibi geliyor. Hz. Peygamber mesel diyor ki: yle bir gn gelecek ki Yemenden Hicaza giden adam hibir eyden korkmayacak. Ftuhat ilgili yetlerde ve hadislerde bylesine byk hedefler konuluyor. te Kostantiniye fethedilecek diyor mesel hadiste. Sanki bir hedef koyuyor gibi. Mesel Kuranda da yeryznde fitne kalmayncaya kadar gibi ifadeler var. imdi byle baknca, yani bizim corafya anlamda demiyo2

Bu temann daha felsefi ierimleri, eski Yunanda her trl hareketin hep bir asl hareketin, yani dn telafisi olarak dnld balama iaret eder. Platonun en iyi ifade ettii ekliyle Ruhun Oluu, geldii yere dnmektir. Dnyaya ilk gelii bir dt ve bu yzden temel ey bu d mmkn mertebe hzla gidermek, ruhun deime alanna hapsolduu yanln dzeltmektir. Ruhun hakiki kaderi, asl Varlk ve saf mevcudiyet alanndaki kkenlerini yeniden ele geirmektir < Dolaysyla Platonda her ey geriye doru hareket eder: dm olandan asl olana, duyumlanabilir olandan duyumlarst olana, kopyadan orijinale, kayptan yeniden bulmaya, unutmuluktan hatrlamaya doru. zetle, harekete yn veren, iinde hareketin kendisinin almas gereken bir ey olduu nostaljinin dinamiidir (John D. Caputo, Tekrar ve Kinesis: Kirkegaard ve Metafiziin k, nsan Bilimlerine Prolegomena: Dil, Gelenek ve Yorumun iinde, derleyen ve eviren Hsamettin Arslan, stanbul: Paradigma Yaynlar, s. 129).

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

43

Yasin AKTAY

rum ama belki biraz idealist anlamda hayal anlamda bir siyonumuzun olmas daha yararl deil mi? Zararl olma yerine daha faydal bir ey deil mi? Keke olsa da, hepimiz o hedefi hayal etsek. Burada bir ey de belki, mesel ada Mehdi dncesi, belki de ayn konumda olan birok mezhep tarihte kaybolup gitmesine ramen, onlarn gnmze kadar gelmesini de salamtr. Yani byle olumlu bakamaz myz bu konuda ne dersiniz? Yasin Aktay: slmn o tr hedefleri dikkat ederseniz son derece ucu ak, dnyann her tarafnda ve her zaman gerekletirilebilecek genel zlemler. Sabit bir nokta adres, detaylar belirlenmi bir paket tarif edip bunu belli bir tarihe ve topluma atfetmiyor yani. Tamam, insanlar gvenlik ierisinde yaayacaklar, bu son derece gayr-i adil artlarda, adalet ve gvenlik zlemi eken insanlar motive eden bir ey. Ama ayn zamanda o gn iin de kendisini en otantik bir hayat yaamaktan alkoymuyor bu zlem. Oysa zion nasl bir eydir? Adrese teslim bir toplumsal proje deil midir? Ortadouda, Filistin blgesinde hem de belli bir tarihte bir grup insann belli bir program erevesinde toplanmasndan bahsediyoruz yani. Vaad edildiine inanlan bu ziona ulamak uruna tarihin btn akn tersine evirmek, insanlarn asrlarca iledikleri hayatlarn yerle bir ederek, tekrar kadim k noktasna geri dnmek. Geri dnldnde btn dnya tarumar edilmi olacak, hi kimseye, ne kendisine ne baka insanlara bir mutluluk getirmeyecek bir kavumadr bu. Dahas kavuuncaya kadar da zaten her trl iyilii ertelemeyi gerektiren bir hayat programdr. slama bir ekilde bulamasnn tehlikesinden bahsettiimiz siyonizmle ilgili tarzlar tam da bunlar. Tabi ki slami oluumlarn hepsinin byle olduunu sylemiyorum. ok haklsnz yani, hedef tayini yapmayan bir siyas hareket, bir gelecek ufku olmayan bir siyas hareket, zlemleri, hayalleri olmayan bir siyas hareket zaten siyas hareket olmaz. Ama bahsettiimiz ey, daha ziyade ie balarken, siyas bir yolculua karken, insan gcnn, takatinin ok stnde hatta tesinde eyler talep eden ve hatta bunun adna karlksz ekler kesen, tabiatyla baaramad zaman btn hayallerine, ideallerine ve hatta bugnne hacizler koydurtan siyas

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

44

slamclk ve Bir Modern Melankoli: Eve Dn(eme)mek

hareketlerden bahsetmi oluyoruz birazck. Adnan Aslan: zninizle bir soru da ben sormak istiyorum. imdi siz aslnda bir nev bir pazarlk neriyorsunuz galiba. Yani bir taraftan bu mevcudu tespit eden veyahut tayin eden modern oluu hesaba katmak durumundayz. ok fazla da romantik olmayalm ama ok o kadar da gemii unutmayalm. Tam iki arada bir derede durumu... Bu durumda gelenein yeniden kazanlmas veyahut inas gibi kavramlar fazla uuk mu bulursunuz? Ve unu sormak istiyorum. Siz dediniz ki adrese teslim modeller ok da gereki deil ama sonunda da bir model de siz teklif ettiniz. Halifelik ve post-halifelik dneminden bahsettiniz. imdi bu kavramn modern dnyann oluturduu siyas artlarda gereklii ne kadar mmkn olur. Yasin Aktay: Birincisi post-halife kavram bir model nerisi deil. Bu var olan durumu tasvir ederken bavurduum bir kavramsallatrmadan ibarettir. Bu kavramsallatrmayla zaten iinde yaamakta olduumuz bir dnemi iaret ediyoruz. kincisi, tabi gelenein yeniden inas deyimi bana pek cazip gelmiyor. Zira biz her eyden nce zaten bir gelenein iinden gidiyoruz. Hayatmz bir gelenein iinde srdryoruz ve her daim, yaptmz her ile o gelenei de retmeye devam ediyoruz. Biz bir gelenein iinden kp bir yere gidemiyoruz, bir gelenekten kopmuyoruz ki.. Yani ama geleneimiz.. Adnan Aslan: Affedersiniz, bu gelenek derken siz modern oluumlar da bunun iine katyor musunuz? Yasin Aktay: Tabi ki. Bizim u anda yaamakta olduumuz geleneimize Cumhuriyet tecrbesi de dhildir. O Cumhuriyetin posthalife artlar da, bu dnemde hayatmza u veya bu ekilde dahil olmu olan her ey de dhildir. Biz yle bir gelenekten geliyoruz. Hatta belki de bu gelenek bizi daha ok fazla belirliyordur. Bizim mesel slmla veya sahip olduumuz kendimize zg slam yorumlaryla tanmamz, biraz irdeleyelim, herkes kendi zel hayatnda irdelesin, hi de geleneksel yollardan olmamtr. Son derece modern yollarla olmutur. Yani kitap okuduk ve slmn daha tu-

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

45

Yasin AKTAY

tarl, daha mantkl, kiisel olarak bize daha uyan, ruhumuza daha ok hitap eden taraflarn kefettik ve bilincimiz byle ekillendi. Ha bunun arasnda bir sr baka kitaplar okumuuzdur. O kitaplar arasnda bir eyler ekilleniyor kafamzda. Yani fiilen ilemekte olan ve herkesi belli ekillerde dnmeye veya eylemeye sevk eden bir gelenek yoktur. Hatta diyebilirim ki, fiilen yaanmakta olan bir gelenekle atarak slm bilin ekilleniyor Trkiyede. Sadece Trkiyede deil birok yerde zannediyorum byle oluyordur. Zaten iin doas da budur. Yani btn hareketler btn toplumsal hareketler bir ekilde gelenekle atarak var olurlar, ama ayn zamanda o gelenee bir eyler katarak ve o gelenein de bir sonucu olarak ortaya karlar. O gelenekle atma an ok nemlidir. Onu iyi tasvir etmek lzm ki, ne yapldn, ne olup bittiini, neyin nereden kaynaklandn bilelim. Yani Trkiyede bugnk grnmyle slami dnce ve oluumlar bir anda byle hd-i nabit gibi ortaya kmad tabiki. Bunlar bir ey dourdu. Fakat bu ey, bugn kendisine atfettiimiz anlamlaryla bir gelenek, yaayan bir slm gelenek deildi. Yani Trkiyedeki slami gelimelerin tabii ki bir takm geleneksel referanslar ve etkilenimleri vardr, ama bu haliyle o gelenein doal bir sonucu deil. Kiisel olarak ben hl okuduum slm metinlerin hangi slm gelenein hangi noktasna denk dtn aratrmaya alyorum, yani bugn alabildiine modern yollarla edindiim bilgilerin slam dnce tarihi iindeki muadillerini bulmaya alyorum. Bu konuda hi kimsenin benden farkl olduunu da sanmyorum. Alabildiine kopuk, yani o konuda o kadar da tutarl bir manzara yok karmzda. Gelenek dediimiz ey zaten yle ok tutarl bir ey deildir. Gelenek dediimiz son derece karmak bir eydir. Gelenek ve modernlik arasndaki iliki konusu tabi baka bir konudur. Adnan Aslan: Affedersiniz, iki soru var, onlar da alacaz ve bitireceiz. Aslnda benim de bu konuda baz syleyeceklerim var, ama bunu imdilik gemek zorundayz. Nevin ztrk: Din sosyolojisi sahasnda doktora yapyorum burada. Haddim olmayarak mikrofonu aldm, ama ben sizin syle-

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

46

slamclk ve Bir Modern Melankoli: Eve Dn(eme)mek

diklerinizden biraz baz sonular karmaya altm da, bunlar byle mi, diye bunu sormak istedim. imdi ideadan yola karak eyay belirlemeye almak, model kurmak derken, Komnizm rneini verdiniz. Ve bunun aslnda solcularn bile beklemedii bir ekilde sonulandn ve byk bir d krkl yarattn sylediniz. Buradan yola karsak Allah Reslnn ettii bir dua aklma geliyor: Allahm bana eyann hakikatini olduu gibi gster. Yani biraz bu deil mi? Eyann hakikatini de gz nne alarak bir yaam modeli oluturmak; eer ill bir model gerekiyorsa veya dediiniz gibi: ilkeler var. Ama bu ilkeleri modelletirmeden bizatihi reel hayat ierisinde gerekletirmeye almak. Bunlar zellikle bugn Mslmanlarn bir siyasas ya da bir fkh ya da byle bir resm organ yok dediniz ya? zellikle ferd bazda yaamaya almak temel deil midir zaten? Bu balamda da ele alrsak yine dnya (ya da yeryz) bana bir mescid klnd hadisine de balarsak, Mslman aslnda belli bir toplumun insan mdr, yoksa bir dnyal mdr? Bir dnyal mdr Mslman. Yani ill gidecei bir yerin hayali olmal mdr kafasnda, yoksa aslnda o dnyay da aslnda o dnyay da iinde barndran bir insan mdr? Yani insanda pek ok dnya vardr. nsan pek ok yeryz gibi, pek ok gezegeni, dnyay aslnda iinde barndrr. Bir bu, bir de bizim din anlaymzda bir tekrar din alglaymzda bir sorgulamaya gitmemiz gerekmiyor mu burada? Yani eer Mslman bir dnyalysa o takdirde bizim zionumuz ya da (baz kitaplarnda ya da makalelerinde Ahmet Yaar Ocakn anlatt gibi) altna diye kutsallatrmamalyz, yani belli bir evreyi, tarihin herhangi bir srecini kutsallatrmaya gitmeden, ama ayn zamanda olabilir en yakn o dnemde yaanmtr ve bu da bizim hatramzda durmaldr. Ama bu o dnemin bu ada, bu dnyada yeniden var olaca ve yaatlaca anlamna gelmez. Yasin Aktay: imdi tabi bu dnyalln mahiyetini de iyi takdir etmeliyiz. Mslman da bir toplumun iinde ve bir tarihin iinde doar. Bir babadan, bir anneden doar. Kardeleri vardr, abileri

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

47

Yasin AKTAY

vardr, ablalar vardr, belli bir tarihin btn boyutlarnn ierisindedir. Ve bu anlamda Mslman bir dnyal olarak dnmek tarihsellikten ve toplumsallktan yoksun bir mahlk olarak dnmek anlamna gelmiyor. Aksine dnyallk tam da tarihsellik ve toplumsalla ikin bir varlk olduunu dnmeyi gerektirir., ve uzaylya.. Tabi bu deyimin baz kullanmlar, hatta tnlamalar, belli milliyetiliklere kar bir tr tepki olarak ho gelebiliyor, sanyorum siz de tam da bu anlamyla bunu zikrettiniz. Yani slm belli bir millilie hasretmek veyahut belli bir tarihe hasretme ynndeki abalara kar bir direncin ifadesi olarak saygda bulunulabilir de. Ama sonuta bir sosyolog olarak dnrseniz, hibir insan Kantn resmettii anlamda gkte asl duran bir insan deildir. Bir tarihe ve bir topluma gelmitir, belli bir gerek ahsiyeti vardr ve o gerek ahsiyetinden sorumluluklar yklenmeye balar. eyma Arslan: Teekkr ederim. ok ksa bir soru soracam. nsanlarn artk doduklar yerde lmediklerini syledik ve burada ok kltrl toplum yaplarna dikkat ektik. ok kltrl toplum yapsnn szn ettiimiz bu tr zion ideallerine veya idealize edilmi bir deerler btnne etkisi nasl olabilir? Sizin ngrnz nedir? Yasin Aktay: ok kltrl bir toplumda deerler dnyasnda bir travmann, akabinde bir anomi durumunun yaanmas sosyologlarn bildik tasvirleri veya ngrleridir. Kentlemenin veya sanayi toplumunun kozmopolit durumuyla ilgili bu en bildik teorilerindendir ve hl yanllanm deildir. Fakat belki de sanayi toplumunun ilk aamalarndaki hal budur, ama sonradan kendi farkllam modellerini kendisi retiyor. Yani ok farkl deer dnyalarndan bir sr insan bir yerde topland zaman insanlarn kendi deerlerine olan inanlarnda ilk anda bir gvensizlik ve inanszlk durumunun yol at bir grecelik durumu szkonusu oluyor. Bu da ksa bir srede deersizlie, normsuzlua ve anomi durumuna dnyor. Bu Durkheimden beri herkesin tekrarlad bir teori. Teorik olarak da akla ok yatkn geliyor.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

48

slamclk ve Bir Modern Melankoli: Eve Dn(eme)mek

Fakat tabi bu ok kltrlln ierisinde insanlar uzun sre bu tarz deer yoksunluu veya bu tarz ahlk dstur yoksunluu iinde yaayamyorlar. Ahlk ilkelerden yoksun bir hayat biimini uzun sre kaldramyorlar. Btn toplumda geerli olacak daha st bir balayc normatif ahlk ilkelerini bir refleks olarak gelitiriyorlar. Bu, din konusunda da byle olmutur. Din konusunda da, btn modernist ve pozitivist teorilerin dinin eninde sonunda yok olaca ynnde ngrlerle belirlendiini biliyoruz. Modern hayatn ilk zamanlarnda dinle ilgili tutumlar bu ynde bir trendi hissetmeye yol aacak bir manzara arz ediyordu.. Hakikaten de oluan yeni kent yapsnda, sanayi toplumunun rettii yeni kent yapsnda dinin herhangi bir tutama kalmamken, yani bu gidiat byle giderse, yaknda hi kimsenin dine inanmayaca beklentisinin olumas son derece normaldi. Ama sanayi toplumu, kent toplumu yaygnlatka insanlar arlacak bir biimde ok daha fazla dinlerine, inanlarna balanmaya baladlar. Muhtemelen tekiyle karlanca, pozitivist ngrlerin hesaplayamad bir tepki olarak, kendilerini kendi kltrel kimliklerini daha ok hatrlamaya balyor insanlar. yle bir etki de szkonusu oldu. Dinle ilgili sorular, esasen son derece evrensel ezel, ebed sorular. Yani yle belli dnemlerde, hangi sosyolojik etkiler olursa olsun, dinin soru alann tamamen ortadan kaldran bir etki yapamaz. Yapsa bile bu ilelebet kalc olamaz. Dinin tarihsel olarak ykselii ve dne tekabl eden bir sarka modeli durumu daha iyi aklar sanrm. nsanlarn belli dnemlerde dinden uzaklatklar ve belli dnemlerde dine girdikleri bir zaman vardr. Yani bir sarka hareketi dnyada gzlemlenir ve bu model, bu da sonuta sosyolojik bir model ama bu model bana her zaman daha tutarl gelmitir. u anda muhtemelen sarkacn dinler lehine btn dnyada sadece Trkiyede deil btn dnyada yani ite Hristiyan, Yahudi ve Mslman lkelerin hepsinde din lehine bir hareketin hznn gittike artt bir yere doru gidiyoruz. Bunun zion dncelerine etkisine gelince. Bugn siyonizmin ismiyle de msemma ekli, tam da bu okkltrl kresel dnya

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

49

Yasin AKTAY

dzeni ierisinde btn dnya lkelerinin siyasetlerindeki merkezi konumuna sahiplenmi durumda. Yani Orta Douda asl Siyonist politikalar uruna giriilen siyasetlerin yol at sorunlar btn dnya lkelerinin uluslar aras ilikilerinin nirengi noktasn oluturmaktadr. Bu byle olduka, ya zion tasavvurlar arasnda bir atmann daha da iddetlenmesini bekleyebiliriz veya tam da, dnyann mr vefa ederse, bu atmalarn sonucunda zion tasavvurlarna kar bir tedbir dncesinin galip gelmesini. Adnan Aslan: Efendim sayn Yasin Aktaya ok ok teekkr ediyoruz. Sizlere de terif ettiiniz iin teekkr ediyoruz. Yasin Aktay: Ben de ok teekkr ederim.

Islamism and a Modern Melancholia: Away From Home-Coming


Citation/: Aktay, Yasin, (2008). Islamism and a Modern Melancholia: Away From Home-Coming, Milel ve Nihal, 5 (3), 13-50. Absract : The idea of the existence of a model once and for all for human-being is the product of the imagination of modern utopias. This kind of imagination has mobilized all political philosophies to the quest for eventually establishing this model. Modern ideologies have tried to mobilize the masses for the efforts of restoring back this model. However, as much as people have thought to have approached the fulfillment of this model, they have been disappointed for they indeed have realized the fact that this closeness is just an illusion. The attempts to restore a historical experience assumed as once and for all are typified as Zionism. The strive of the Jews for restoring their motherland on the base of being promised has caused much pains for humanity, and a melancholia filled of tension on themselves. In fact, however, it is impossible to catch back that imagined model. Islamic philosophy of history is assumed to take hijrah as its existential base and by so doing it proposes more realistic and touchable experience. Thus, it is argued in this article that Islam does not sacrifice the real for the sake of an imagined Zion, a promised golden age or ideal experience so that it put the political against the melancholia. Key Words: Zion, Hijrah, Muslim Diaspora, Melancholia, Revolution as Zion.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

50

Olaanst Olaylar rgsnde Hz. Peygamberin Hicreti

Mehmet AZML*
Atf/: Azimli, Mehmet, (2008). Olaanst Olaylar rgsnde Hz. Peygamberin Hicreti, Milel ve Nihal, 5 (3), 51-79. zet: Bu almamzda, Hz. Peygamberin Mekkeden Medineye hicretini olaanst olaylar erevesinde tahlil etmeye altk. Onun hicreti konusunda gerek abartl gerek uydurulmu ynla rivayet bulunmaktadr. Bu tr rivayetler, sahih olan rivayetlerle birlikte aktarla gelmektedir. Bu almamzda bu tr abartl veya uydurma rivayetleri gereinden ayrmak iin gerek rivayet ve ravi tahlilleri gerekse de mantki ve akli yorumlarla bir sonuca varmaya altk. almamz sonucunda Hz. Peygamberin hicretini daha ok insani yn ve insani aba ve uralarla gerekletirdiini anlatmaya altk. Anahtar Kelimeler: Hicret, Mbalaa, nsan aba, Olaanst.

Giri Hicret konusu eskiden beri slam tarihi kitaplarnda detaylca anlatlan bir konudur. Bu anlatmlarda genelde hicretin sebeplerisonular zerine detayl bilgiler verilir. Bu almamzda bu tr anlatmlardan te, hicret srasnda meydana geldii nakledilen birtakm olaanst olaylar incelemek ve baz tahlillerde bulunmak istiyoruz. unu hemen ifade edelim ki; biz burada hicret srasnda meydana geldii iddia edilen olaylar erevesinde mucize
*

Do. Dr., Dicle niversitesi lahiyat Fakltesi.

MLEL VE NHAL
inan, kltr ve mitoloji aratrmalar dergisi cilt 5 say 3 Eyll Aralk 2008

Mehmet AZML

konusunun gerekliinin olup olmadn tartmayacaz. Bu konu, teden beri kelamclarn tartt kelam bir problemdir.1 Bu sebeple bu tartmay kelamclara brakp, Hz. Peygamberin Mekkeden Medineye gidii srasnda meydana gelen olaylarn etrafnda rlm kimi abartl anlatmlarn tarihi veriler asndan gerekleip gereklemedii konusunda deerlendirmelerde bulunmak ve bu konudaki kanaatlerimizi aktarmak istiyoruz. Bunu yaparken kullandmz kaynaklar artk ilim lemince iinde bol miktarda hurafelerin olduu eserler kabul edilen kitaplar deil, slam tarihileri tarafndan birinci el kaynak olarak genel kabul grm eserleri ve hadis kitaplarn esas alp bu eserlerdeki konuyla ilgili problemli rivayetleri deerlendireceiz. Siyerdeki olaanst ve abartl rivayetlerin, anlatm tarz asndan Medine dnemine nispetle daha bulank grnen Mekke dneminde daha fazla olduunu da ayrca belirttikten sonra hicrete basamak tekil eden Akabe olay ile konuya girmek istiyoruz. Hicret srasndaki olaylar anlatrken olaylar btn ayrntlar ile aktarmaktan ok, problemli konulara deinerek gerekli olduunu dndmz izahlar yapmak istiyoruz. Akabe Beyatlar Srasnda eytann Rol slam tarihi kaynaklarnda kinci Akabe Beyatlar yapld srada eytann bu beyat olayn gzetledii2, beyat yapldktan sonra Mekkelilere bunu haber vermek zere yksek sesle bard,3 bu sesi duyan Mslmanlarn bu sesten dolay ok korktuu, Hz. Peygamberin bunun zerine eytan tehdit ettii ve Mslmanlara

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

52

Bu konudaki tartmalar iin bkz. Sleyman Nedv, Asr- Saadet, ev: mer Rza Dorul, stanbul, 1978, III, 1-250(eserin ilk iki cildi Mevlana ibliye dier ciltler ise Nedvye ait olmasna ramen, latinize edilirken sehven ibl eklinde yazlmtr. Eserin 1928deki Osmanlca basksnda bu yanllk grlmemektedir); brahim Cokun, Din-Bilim Uzla ve Kurann Akl Mucizelii, Akademik Aratrma, Konya, 2001, say, 1, s. 201; Ahmet Erkol, Hz. Peygamberin Mucizesi Meselesi Ve Nbvvetin spatnda nikak- Kamer (Ayn Yarlmas) Hadisesi le lgili Bir Deerlendirme, Dicle n. lahiyat Fak. Dergisi, Diyarbakr, 1999, c.I, s. 292; Osman Karadeniz, lim ve Din Asndan Mucize, stanbul, 1999. bn Sad, et-Tabakatul-Kbra, Beyrut, 1985, I, 223. Diyarbekr, Tarihul-Hams, Beyrut, trz., I, 319.

Olaanst Olaylar rgsnde Hz. Peygamberin Hicreti

rahat olmalarn, adrlarna dnmelerini istedii,4 bunun zerine yeni beyat etmi olan Ensarn beyatn verdii cokuyla, Hz. Peygamberden Minadaki haclar ldrmek iin izin istedikleri, ancak Hz. Peygamberin bu konuda daha emrolunmadklarn syleyerek savamay reddettii belirtilir.5 Esasnda u konu iyi bilinmektedir ki; tarihte anlatlan kimi efsane ve hurafeler dnda insan-eytan aras byle bir iliki olduu grlmemitir.6 Hz. Peygamberin yirmi yllk peygamberlik hayatnn hibir dneminde eytann konumas ve bu konumay hem mriklerin hem de Mslmanlar duyduuna dair bir olay da mevcut deildir. Szkonusu rivayette yer alan olay da, muhtemelen bir yanl anlama sonucu ortaya ksa gerektir. Bu konuda aktarlan rivayetlerin devamndaki bilgiler de bu yanl anlama ve aktarmann ipularn bize sunmaktadr. Rivayetin devamnda Ensarn Minadaki haclar ldrmeleri konusunda Hz. Peygamberden izin istemeleri, muhtemelen Minadaki haclar arasnda bulunan birinin olay gzlemlemesi sebebiyle Minadakilere haber verme endiesi olabilir. Oradaki adrlarda kalan birinin bu l atmasndan dolay Ensar, onlarn hepsini ldrmeyi istemi olabilirler. Deilse Minadaki bu insanlar hangi suu ilemilerdir ki ldrlsnler? Zaten baz rivayetlerde bu l atan ahsn, Kurey mriklerinden Mnebbih b. Haccacn sesine benzedii belirtilir.7 Bu anlamda bu ses, muhtemelen beyati gzlemleyen Kurey mriklerinden Mnebbih b. Haccacn veya beyati gzlemlemek iin adrlar arasnda dolaan Kurey mriklerinin casuslarndan birisinin sesi olabilir.8

4 5

bn Him, es-Siret-Nebeviyye, Beyrut, 2000, IV, 78. Belazurnin aktarmad bu olay Taberde bu ekilde gemektedir. Bkz. Taber, Tarihul-mem vel-Mlk, Beyrut, 1995, I, 563. Taberde Hz. brahimin olunu Kurban kesme olaynda eytann Hz. brahim, Hz.smail ve Hz Hacere gelip fitne verdiinden bahsedilmektedir. Bu olayda anlatlan aslnda onlarn her birinin kendi nefsiyle mcadelesinin sembolize edilmesinden baka bir ey deildir. Bkz. Taber, I, 164. Haleb, nsnul-Uyn, Beyrut, 2002, II, 25; Bu konudaki deiik rivayetler iin bkz. M. Asm Kksal, slam Tarihi, stanbul, 1987, VI, 43. Muhammed Gazali, Fkhus-Sire, ev; Resul Tosun, stanbul, 1987, 170.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

53

Mehmet AZML

Olay gzlemleyip Kureylilere haber veren kiinin bu tavr eytanca bir tavr olduu iin Hz. Peygamber bu ahs hakknda eytan szcn kullanm da olabilir. Nitekim Hz. Peygamber buradaki ifadesinde bu yapt iin hesabn ona soracan da ilave etmitir.9 Btn bu deliller gsteriyor ki beyat olayn gzetleyen bir mrik, durumu Kurey mriklerine iletmi, meseleyi renen Kureyliler de kendilerine ulaan haberler zerine ertesi gn olay ciddi olarak soruturmaya balamlardr. Hibir Kureyli mrik de olayn kendilerine olaanst bir ekilde ulatna dair bir ifadede bulunmamtr. Olay farkl bir adan deerlendirirsek; eer eytan Hz. Peygamberin mrikler asndan kt ve tehlikeli olan faaliyetlerini mriklere haber veriyor veya mrikler adna casusluk yapyorsa(!) bu eytan, biraz sonra detaylca aktaracamz gibi, evinden gizlice kaarken kendisini ldrmeye gelen mriklere Hz. Peygamberin evden ayrldn neden bildirmiyor? Veya Hz. Peygamberin maaradaki yerini mriklere neden gstermiyor? Byle bir hizmeti yaparak mrikleri hem birok eziyetten ve hem de bin deve gibi maddi ykten de kurtarm olurdu(!) Akabe beyatleri grmeleri srasnda beyat alnrken Cebrailin hazr olduu ve baz sahabenin de onu grd 10 eklindeki rivayetler ise, olay realiteden uzaklatrp gizemli hale getirme amacyla aktarlm ykler olsa gerektir. Necidli eyh Olay Hicret srecinde dikkat eken rivayetlerin banda Necidli eyh olay gelir. Rivayetlere gre Mekkeliler, Hz. Peygamberi ldrmek zere Darun-Nedveye toplanmaya baladklar srada eytan, Darun-Nedvenin kapsnda bir ihtiyar suretinde belirdi. Toplant gayet gizli olduundan ve nemli bir karar alnacandan dolay giri-klar kontrol ediliyordu. Kapda bekleyen bu ahsa kim olduu sorulduunda -aslnda eytan olmasna ramen Ne-

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

54

10

bn Him, IV, 78; bn Sadda bu ifade bulunmamaktadr. Hz. Peygamber Sadece: adrlarnza dnn demektedir. bn Sad, I, 223. Haleb, II, 25.

Olaanst Olaylar rgsnde Hz. Peygamberin Hicreti

cidli bir eyh olduunu, toplant yaplacan iittiini,11 konumalara katk yapmay amaladn sylyordu.12 Bunun zerine toplantya alnd. Rivayetlere gre bu ahs, toplant srasnda Hz. Peygamberin hapsedilmesini isteyenlere kar, bu fikrin yanl olduunu, hapsedilirse onun kaarak taraftarlarna katlacan ve daha byk bir sorun olacan syledi. Toplantdakilerin Hz. Peygamberin Mekkeden srlmesini istediklerinde ise bu fikrin hi uygun olmadn, eer byle yaparlarsa onun etkileyici slubu ile herkesi kandracan ve beraber olduu toplulukla Kureyin zerine yryeceini ifade etti.13 Nihayet eytan, Eb Cehilin btn kabilelerden birer gencin seilip Hz. Peygamberin ldrlmesini savunan grn uygun bulup hararetle destekledi.14 Haimler aleyhinde kararlar alnaca iin Mekkenin sadece byk kabile eflerinin katld, mrik Haimilerin bile alnmad ok gizli bu toplantya,15 ad-san bilinmeyen, Mekkelilerin hi birinin tanmad -baz rivayetlere gre insan klnda eytan olduunu zannettikleri-16 bu ahsn katlmasn kabul etmek, Mekke siyasi yaps ve Darun-Nedvenin ileyii asndan kabul edilebilir bir durum olarak gzkmemektedir.17 eytann DarunNedvede Mekkenin kabile dengelerini bilen bir eda ile yorumlarda bulunmas, Hz. Peygamber hakknda Mekkelilerden daha iyi bir ekilde analizler yapmas karsnda Mekke liderlerinin buna mdahale edip Kimsin? Nereden geldin? Bu bilgileri nereden biliyorsun? gibi sorular sormas gerekirdi. Bu sorular sormalarn bir kenara brakn Necidli eyh, bir uzman gibi Mekkelilerin bilmediini biliyor, onlara uyarlarda bulunuyor, akl veriyor, onlar da hibir itirazsz hep onu tasdik ediyorlar. Bu tezatlardan dolay Necidli htiyar rivayetine itibar etmemek gerekir.18 Buraya eytann katlm yoktur. Bu rivayet,
11 12 13 14 15 16 17 18

Taber, I, 566. bn Sad, I, 227. bn Kesr, el-Bidaye ven-Nihaye, Beyrut, 1966, III, 175. bn Him, IV, 123. Bu toplantya katlanlarn listesi konusunda bkz. bn Him, IV, 123. Belazur, Ensabul-Eraf, am, 1997, I, 300. Adnan Demircan, Nebev Direni Hicret, stanbul, 2000, 110. Ahmet nkal, Hicret, DA, stanbul, 1998, XVII, 460.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

55

Mehmet AZML

toplant srasnda Eb Cehilin sunduu grlerin eytan grler olduuna vurgu yapmak zere ortaya konulsa gerektir. Bylece olay olaan st hale getirilmitir. eytann insanla bu ekilde bir iletiimi mmkn gzkmemektedir. Ancak ok yerinde bir ifade ile Darun-Nedvede verilen karar eytanca bir dncenin rndr. denilebilir.19 Bu noktada meselenin bir dier ynne daha iaret etmek istiyoruz. Birbirine dman topluluklar, dman olduu toplum 20 ve corafyas aleyhinde rivayetler uydurmulardr. 21 Bu rivayet te Necidliler aleyhine uydurulan rivayetlerden olsa gerektir. Buna benzer baka rivayetler de aktarlmaktadr. Necidli htiyar rivayetinin benzeri, Hz. Peygamberin peygamberliinden nceki Kbe yapm hadisesinde de ortaya kar. Aktarldna gre, Hz. Peygamber, Hacerul-Esvedin tanmas olaynda hakem olunca, eytan Necidli bir ihtiyarn klnda: Bu kadar yal insanlar dururken niye bu gencin bu ii stlenmesine raz oldunuz? diyerek itiraz eder. Yine Hz. Peygamberin, Necidte fitneler olacan, eytann boynuzunun oradan doduunu, eliyle o blgeyi gstererek: eytan bu blgeden kar dedii aktarlr. 22 Yine benzer bir rivayet slamn geliinden nce eytan suretindeki Necidli bir adamn Hz. Peygamberin Kbe hakemlii srasnda bulunduu aktarlr.23 Yukarda anlatlanlar, hicret srasnda ortaya kan Necidli htiyar klndaki eytan olayn da yeterince izah eder kanaatindeyiz. Bu tr rivayetler, Necit kart birileri tarafndan uydurulmu olabilir. Hz. Peygamberin, Kendisine Kar Hazrlanan Suikast Olayn Haber Al Rivayetlere gre Darun-Nedvede alnan suikast karar, Cebrail tarafndan24 Hz. Peygambere derhal haber verilerek yatanda
19 20 21

22 23

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

56

24

Demircan, 111. Ekrem Ziya mer, Hadis Tarihi, ev; smail Kaya, Konya, 1990, 66. Sadk Cihan, Uydurma Hadislerin Douu ve Sosyo-Politik Olaylarla lgisi, Samsun, 1997, 110. Suheyl, er-Ravzul-Unf, Beyrut, 2000, IV, 124. Bkz. bn Sad, I, 147; rivayet farklar iin bkz. Kksal, II, 193. bn Him, IV, 125.

Olaanst Olaylar rgsnde Hz. Peygamberin Hicreti

yatmamas konusunda tenbih edildi.25 Bunun zerine o da tedbirini alarak26 hicret hazrlna giriti.27 Hz. Peygambere hayatnn skk anlarnda geldii aktarlan28 bu tr yardmlarn gelip gelemeyecei konusu nem arz ettiinden dolay, Hz. Peygambere gelen ilah yardm konusuna da bir nebze deinmek istiyoruz. Bilginler, Hz. Peygambere ilah yardm konusunu Kurandan ayetlerle29 aklama gayretine girerler. Bu tr anlatmlara gre, Hz. Peygamberin her anna rabbani irade karmakta, onu korumakta, maarada melekler onu kanatlaryla rtmektedir.30 Bu tr yardmlar izah sadedinde de ilah dinin yok olmamas iin bunun mmkn olduu belirtilmektedir. 31 Bu konuda baz olaylar hatrlatarak konuya aklk getirmek istiyoruz. Uhud sava srasnda Kureyliler, Hz. Peygamberi ldrmek iin zel lm timi hazrlamlard. Bu lm timinden Hz. Peygamberi kurtarabilmek iin birok Mslman cann vermiti.32 Bu zor ve skk Uhud ortamnda Hz. Peygamber yaralanm, kan dklm ve bir maaraya zor snabilmiti.33 Ayrca Uhud olayndan daha kt bir olay, Taifte yaadn, bann yarldn, ayaklarnn kan iinde kaldn biliyoruz. 34 Burada ona talar atarak ldresiye dvmler, her taraf yara-bere olmu bir ekilde kendini bir baheye zor atmt. Meseleye eski Peygamberler a-

25 26 27 28 29

30

31 32

33 34

Taber, I, 567. bn Sad, I, 227. Belazur, I, 301. Demircan, 120. Maide, 67.Tefsirlerde bu ayetin Mekkede indiine dair kaytlar vardr. Buna ramen Hz. Peygamberi Haim oullarnn korumaya devam etmesi ilgintir. Bu da daha ok ruhi ve psikolojik yardm anlattn gsteren delillerdendir. Bkz. Taber, Tefsirut-Taber, Beyrut, 2001, VI, 366;Reit Rza, Tefsirul-Menar, Trz, byy, IV, 473; Ayrca bkz. Muhammet Esed, Kuran Mesaj, Tevbe Suresi 26. ve 40. ayetlerin tefsiri ve Al-i mran Suresi 124-125. ayetlerin tefsiri, dipnot, 93. Mnir Muhammed Gadban, Nebev Hareket Metodu, ev; Tark Akarsu, stanbul, 1991, I, 194. Bkz. Demircan, 112. Hz. Peygamber kendisini lmden kurtarmak iin Ensardan 9 kiinin arka arkaya ehit olmas zerine: Kardelerimize insaf etmedik demiti. Mslim, Sahih, stanbul, 1981, Cihat ve Siyer, 37. Vakdi, Kitabul-Meazi, Beyrut, 1984, I, 245. bn Sad, I, 212.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

57

Mehmet AZML

sndan da bakarsak, Hz. Zekeriyyann ldrldn,35 olu Hz. Yahyann bann kesildiini,36 Kuranda bahsedilen Ashab Ressin peygamberlerini kuyuya atp talayarak ldrdklerini biliyoruz.37 Bu noktada konunun daha net anlalmas iin u sorulara cevap bulmak gerekmektedir. Bu tr ilah yardmlar Allahn kinattaki hangi yasasna gre almaktadr? Allahn Evrende koyduu yasalarn deimediini Kuran bize bildirmektedir.38 Allahn evrensel yasalar deimiyorsa, bu yardmlar neden dolay bir yerde gerekleirken, dier yerde gereklememektedir? Hz. Peygamberi tehlikelerden koruyan yardmlar konusunu kabullendiimizde, baz sorunlar ortaya kmaktadr. Eer ilah yardmn kural veya yasas yukarda denildii gibi skk anlar ise, Hz. Peygamberin ve birok sahabenin cann feda etmesi sayesinde lmden kl pay kurtulduu Uhud Savanda veya Uhud Savandan daha kt bir gn olan Taifte bu yardmlarn gelmemesi tuhaf deil mi? Eer bu yardmlar ilah bir yasa erevesinde ise, Hz. Peygamberi Cebrailin haber vermesiyle lmden kurtaran Allah, herhalde Hz. Zekeriya ve olu Hz. Yahyay veya kendilerine gnderilen peygamberlerini kuyuya atp ldren Ashab- Ressin elinden peygamberlerini ve yine hi mensubu olmadan ldrlen birok peygamberi de kurtarmas gerekirdi. Aslnda bu ilah yardm konusu tamamen snnetullah dediimiz evrensel yasalar erevesinde ilemektedir. Allahn yeryznde koyduu yasalar vardr ve Allah bu yasalarn kesinlikle deimeyeceini belirtmektedir.39 Bu dorultuda Allahn Hz. Peygambere Cebrail vastasyla olay bildirmesi de ilah yasalara mutabk grnmemektedir.40 Meselenin bir dier boyutu ise davetini
35 36 37 38 39

40

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

58

Geni bilgi iin bkz. M. Asm Kksal, Peygamberler Tarihi, stanbul, 2005, II, 298. Taber, I, 346. Geni bilgi bkz. Mevdudi, Tefhimul-Kuran, ev; Heyet, stanbul, 1991, III, 589. Fatr Suresi, 43. Rad Suresi 11; Bu konuda Sadece bu ayetin aklamas Sadedinde bkz. Cevdet Said, Bireysel ve Toplumsal Deimenin Yasalar, stanbul, 1991. Burada yanl anlamay nlemek iin u izah yapmay gerekli gryoruz: Bizim buradaki dncelerimiz, profan-dnyev bir peygamber anlayn kabul ettiimiz veya Allah-Peygamber aras vahiy d zel diyalogunu gz ard

Olaanst Olaylar rgsnde Hz. Peygamberin Hicreti

ilah yardmlar sayesinde yayan bir peygamberin rneklii de sz konusu olamaz. Zaten eer byle ilah yardmlarla tebliini yayan bir peygambere, insanlarn ilk itiraz: o peygamberdir bize rnek olamaz. sz olacaktr. Allah ise onu bize sve-i Hasene -en gzel rnek- olarak vasflandrmaktadr.41 Bu tr yardmlarn olmad konusunda konuya lahi kudret isterse btn bu yardmlar yapamaz m? sterse yapar dncesi ile yaklamak da, meseleyi anlamaya almaktan te kolaycla ka trdr. Bu dnce ile yola klmas sonucunda, yaplmam eyleri, yaplm gstermeye kalknca bunlarn sonu gelmeyecektir.42 Bu ksa izahattan sonra btn bu tartmalar bir kenara brakp, Darun-Nedvede alnan kararn Hz. Peygambere ulamas meselesine dnersek, meselenin bu ekilde problemli olmasndan olsa gerek, baz bilginlerimiz suikast haberinin Hz. Peygambere Cebrail yoluyla deil de, Darun-Nedvedeki toplantnn zaten gizli olmadn, tersine umumi bir toplant olduunu, haber almasnn normal olduunu, bu yzden umumi toplantnn sonularnn ona rahatlkla ulaabilecei43 grnde iseler de, toplantnn gizli yaplmasndan dolay bu yorumun da pek tutarl olmad kanaatindeyiz. Biz, suikast haberinin Hz. Peygambere ulatrlmas konusunda -Hamidullah hocann da itibar ettii gibi- gizli plan renen
ettiimiz anlamna gelmemelidir. Hz. Peygamberin Kuran dnda da vahiy ald konusunda Kuranda da iaretler bulunmaktadr. Ancak bundan, Hz. Peygamberin hayatnn her safhasnda, ilah yardmlar sayesinde davetini yapt, Allahn devaml olarak onun hayatna mdahil olduu ve adm ba mucizeler gsterdii eklindeki bir anlay karlmamaldr. nk bu tr vahiylerin ilah yardm amal olmad aktr. Bkz. Mevdudi, Tefhimul-Kuran, IV, 391; Ayrca deiik rnekler iin bkz. Hayri Krbaolu, slam Dncesinde Snnet, Ankara, 2000, 234-235. Ahzab Suresi, 21. bn Kayym El-Cevziyye, Zadul-Mead, Trc ve Thk; Muzaffer Can, stanbul, 1990, III, 1056. dipnot, 25. Kuranda bahsedilen, hicret srasnda ilah yardmla ilgili olarak bu yardmn manevi gler yardmyla verilen bir skunet ve tec anlamnda olduu konusunda bkz. Muhammet Esed, Kuran Mesaj, ev; Cahit Koytak, Ahmet Aktrk, stanbul, 1999, Tevbe Suresi 26. ve 40. ayetlerin tefsiri ve Al-i mran Suresi 124-125. ayetlerin tefsiri, dipnot, 93. Gazali, 176.

41 42

43

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

59

Mehmet AZML

birisi vastasyla olduu eklindeki bn Sadn rivayetine itibar ediyoruz. bn Sadn rivayetine gre; Hz. Peygamberin byk halas Rukayka bt. Sayfi b. Haim, -muhtemelen dedikoducu komularndan duyup-44 Kureyin toplandn ve bu gece kendisine suikast yapacaklarn Hz. Peygambere bildirdi. Rasulullah da yatana Hz. Aliyi brakp evden ayrld.45 Bu rivayetin daha makul olduu kanaatindeyiz. Burada unu da ifade edelim ki, hicret olay, bu suikast kararn duyup aniden verilen karar sonucu ortaya km bir durum deildir.46 ki yla kadar varan bir sre boyunca tasarlanm,47 hazrlklar yaplm, tedbirler alnm, bir hicret plan oluturulmutur. Bu hazrlklar erevesinde Mekkede byle bir sre bekleniyordu. Mekkelilerin bir gn bu ie kkl bir zm iin karar verecekleri belliydi. Hicretine izin verilmeyen Hz. Eb Bekir de bu sebeple iki deve satn alm besliyordu.48 Hz. Peygamber, mcadelesini mucizeler zerine deil, hayatn gerekleriyle uyumlu, makul ve mantkl bir takm tedbirler alarak gerekletirdi. Hicret plann ona gre yapt. Bunun tersine rivayetlerin ise ilk kaynaklardan daha ok muahhar kaynaklarda aktarlmas dikkat ekicidir.49 Baz rivayetlerde Hz. Peygamber ve gen yeeni Alinin, Medineye hicretten bir gece nce gecenin karanlndan yararlanarak Kbedeki putlar bunlar krdklar ve Alinin same b. Zeyd (same o yllarda daha ocuktur) ile putlar yere atp hurda haline getirdiinden ayrca pislikleri getirip putlarn zerine attklarndan bahsedilmektedir. 50 Ancak bu rivayetler o gnk Mekke ortamnda Hz. Peygamberin putlara kar tavryla uyumamaktadr. O gnk ortamdaki putlara kar tavr Kuran yle belirlemektedir:
44

45 46 47 48 49

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

60

50

Muhammed Hamidullah, slam Peygamberi, ev; Salih Tu, stanbul, 1980, I, 173. bn Sad, VIII, 52. Buhari, Sahih, stanbul, 1982, libas, 16. Philip K. Hitti, slam Tarihi, ev; Salih Tu, stanbul, 1989, I, 172. bn Him IV, 128. Musa Bac, Hz. Peygamberin Beeri Yn, Ankara, 1999, (Baslmam Doktora almas), 177. Hamidullah, 203.

Olaanst Olaylar rgsnde Hz. Peygamberin Hicreti

onlarn putlarna svmeyin ki, onlar da sizin ilahnza dmanlkla svmesinler.51 Bu durumda aktarlan bu rivayetler kurann belirledii tavra terstir. O artlarda putlara svmeyi ile yasaklayan bu anlay onlar krmaya hi izin vermeyecektir. Bu rivayetler muhtemelen Hz. Alinin stnlne vurgu adna ia taraftarlarnca ortaya konulmu rivayetler olsa gerektir. Hz. Peygamberin Evden Ayrl Hicret ncesi Hz. Peygamberin evinden ayrlp maaraya ulamas konusu da sisli ve bulank konulardan biridir. Bu konudaki rivayetlerde birok amazlar bulunmaktadr. Genelde bilinen rivayetler, onun Hz. Eb Bekirin evinde buluup beraberce maaraya gittiini belirtirken,52 baz rivayetler Hz. Peygamberin kendi bana evinden ayrldn ve maaraya gittiini, giderken Hz. Aliye Hz. Eb Bekir gelirse ona yolculuk iin yiyecek, deve ve rehber tedarik etmesini sylemesini ve onu maaraya gndermesini emrettii aktarrlar. Sonuta meseleyi Hz. Aliden renen Hz. Eb Bekirin maaraya geldii ve Hz. Peygambere yetiince Hz. Peygamberin onu mriklerden biri zannettii, acele ederken ayan talara vurduu ve ayann kanad, bu kanamann maaraya ulancaya kadar devam ettii belirtilir.53 Hicretin bu dnemi iin anlatlan bir dier rivayet ise: Darun-Nedvede alnan karar gerei Mekkedeki her kabileden seilen genlerin Hz. Peygamberin evini kuatp onu evinde ldreceinin karara baland eklindedir.54 Ancak evi kuatanlarn listesinin verildii rivayetlere baktmzda; bu listede verilen on iki kiinin braknz gen olmay, o gnlerde 53 yalarnda olan Hz. Peygamberden daha yal insanlar olduunu gryoruz. Bunlar o gnlerde Mekkedeki lider tabakasndan olan Eb Cehl, Ukbe b. Ebi Muayt, Nadr b. Haris, meyye b. Halef, Eb Leheb, Zema b. Esvet, Ubey b. Halef gibi mriklerdi.55 Muhtemelen genlerin

51 52 53 54 55

Enam, 108. bn Sad, I, 228. Taber, I, 567. bn Him, IV, 125. bn Sad, I, 228.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

61

Mehmet AZML

ekinebileceinden veya ikna edilip geri evrileceinden endie ederek dmanlna gvenilen ve kl kullanabilecek kimseler toplanm olmaldr. Konuyla ilgili aktarlan problemli rivayetlerden biri de udur; Hz. Peygamber, evden ayrlrken evi kuatan grubun bandaki Eb Cehil, etrafndakilerle konuurken Hz. Peygamberin vaatlerini sralayarak alay etmeye balaynca, Hz. Peygamber Eb Cehile hitaben: evet bunlar ben sylyorum, sen de o cehenneme gireceklerden birisin eklinde cevap verir.56 Bu durumda, eer Hz. Peygamber, bu cevab sesli olarak syledi ise, mriklerin Hz. Peygamberi fark etmesi gerekirdi. Yok eer iinden syledi ise, o zaman cevap vermesinin hibir anlam olmayacaktr. Gizlenerek kaan bir insann bu tr tavrlar da bulunmas da biraz tuhaf gzkmektedir. Ayrca bir dier eliki de, Hz. Peygamber evden karken hem gizleniyor, hem de evi kuatanlara kendini hissettirecek ekilde zerlerine toprak atyor.57 Yine evden karken stne bir avu kadar toprak att on iki tane mriin nasl oluyorsa stleri balar toz iinde kalyor ve bundan haberleri olmuyor, ta ki sabah olunca fark ediyorlar(!)58 Bunlar da rivayetteki abartlar ve apak elikilerdir. Esasen kendisine evinde o gece suikast yaplacan renen Hz. Peygamberin evinde kalmas mmkn deildir. O gn kimde geirdii de belli deildir.59 ldrleceini bile bile evine gitmesi, her meselede tedbiri elinden brakmayan ve bunu mmetine tavsiye eden bir peygamber iin uygun grnmemektedir. Buna gre o, mrikler onun evini kuatmadan nce evinden ayrlmtr ve yukarda aktardmz ekilde -Hz. Eb Bekirin gelip meseleyi Hz. Aliden renmesi rivayetini esas alrsak- muhtemelen evi

56 57 58

59

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

62

Taber, I, 568. bn Sad, I, 228; Diyarbekr, I, 327. bn Him, IV, 127. Mriklerin gece baskn yapmayp sabah beklemesinin sebebi, muhtemelen Haimilerin tek kabileyi sulamasndan ekindiklerinden ve gndz gzyle bu suikastn ilenmesinin daha uygun olacan dndklerinden dolay olsa gerektir. Geceyi baka bir sahabenin evinde geirmitir. Bilgi iin bkz. Filibeli Ahmet Hilmi, slam Tarihi, Edisyon; Cem Zorlu, stanbul, 2005, 184, dipnot, 99.

Olaanst Olaylar rgsnde Hz. Peygamberin Hicreti

kuatlmadan nce maaraya gitmitir. Hz. Eb Bekir de kuatma ncesi meseleyi renip maaraya ulamtr. Deilse Hz. Eb Bekirin bu kuatma esnasnda Hz. Aliye gelip durumu sormas da mmkn deildir.60 Konuyla ilgili aktarlan, Hz. Peygamberin yatana yatmas iin brakt Hz. Alinin banda Cebrailin, ayaklarnda ise Mikailin nbet tutarak onu koruduklar eklindeki61 rivayetler, muhtemelen ilerce uydurulmu olabilir. Zaten rivayetin, i temaylleri bulunan tarihi Yakubiden gelmesi de bunu gstermektedir. Sevr Maarasnda Saklanmaya Gidi Hicret konusunu incelerken Hz. Peygamberin sakland Sevr Maarasndaki olaylar incelemeden nce Kureylilerin Hz. Peygamberi maaraya kadar takibi konusuna deinmek istiyoruz. Rivayetlerde Suraka b. Malikin, Mekkeliler tarafndan Hz. Peygamber ve Hz. Eb Bekirin izlerini takip etmekle grevlendirildii, Surakann da maarann 40 zira62 yaknna kadar izleri takip ettii belirtilir.63 Hlbuki btn siyer kitaplar tarafndan aktarlan udur ki, Suraka burada deil, Hz. Peygamber maaradan ayrldktan sonra, yolculuu esnasnda Medine yolunda Hz. Peygamberi takip edecektir. Burada muhtemelen bir kartrma olsa gerektir.64 lk kaynaklarda da yer almadndan dolay bu tr rivayetler ihtiyatla karlamak gerekir. Ayrca rivayetlerde ayak izlerinin maaraya kadar ulat, iz srclerin de maaraya kadar bu izleri takip ettikleri belirtilir.65 Bu rivayetlerden Hz. Peygamber ve Eb Bekirin kendi izlerini

60

61 62

63 64

65

Gazali, bu rivayetlerdeki elikilerden dolay Hz. Peygamberin, evinin kuatldn fark etmesi zerine Hz. Aliyi yerinde yatmas konusunda tembihleyerek, gece karanlndan ve dardakilerin gafletinden istifade ile kp gittiini belirtir. Gazali, 179. Yakubi, Tarihul-Yakub, Beyrut, 1993, I, 358. Zira, arn ile ayn ldedir. Arn= 68 cm. Bkz. Asm Demir, slam Tarihinde lk Kullanlan l Birimleri, Diyarbakr, 2002, 11. (Baslmam alma) bn Sad, I, 229; bn Kesr, III, 182. Bu rivayetin ravilerinin Enes b. Malik ve Zeyd b. Erkam gibi Medineli ocuk sahabelerden ve Muire b. ube gibi Medine dneminin ortalarnda slam seen Taifli biri olmas da dikkat ekicidir. Bkz. bn Kesr, III, 182. Belazur, I, 302.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

63

Mehmet AZML

yok etmeyecek kadar tedbirsiz olduklar ortaya kyor. Hlbuki hicret planna gre Hz. Eb Bekirin azatls Amir b. Fuheyre, Hz. Eb Bekire ait keileri bu blgede dolatrarak sadece bu ikisinin deil, onlara erzak tayan Esma bt. Ebi Bekirin ve onlara gnlk gelien olaylar gece gelip aktaran Abdullah b. Ebi Bekirin izlerini de imha ediyordu. Bu kadar ayrntl dnlen hicret planna gre, bu tedbirler de alnsa gerektir. Bu anlamda Mekkelilerin izleri takip ederek maaraya ulamas konusu itibar edilmemesi gereken problemli bir konudur. Bu tr rivayetleri esas alarak iz takipilerinin izleri takip ederek maaraya ulatklarn farzetsek bile, bu takip olsa olsa Sevr Dann eteklerine kadar yaplabilir. nk herkesin rahatlkla bilebilecei, tarafmzca da ziyaretimiz srasnda grlmtr ki, Sevr Da dier Mekke dalar gibi talktr. z takibi yaplabilecek ekilde bir kum veya toprak zemin bulunmamaktadr. Tarihi Mesud, meselenin bu boyutuna: Bu da sert ve yaln kayalklardan olumaktadr. nsann izlerinin kabilecei toprak, amur veya kum gibi eyler bulunmamaktadr. szleriyle ok gzel deinmektedir.66 Bu durumda talarn zerine iz brakmak mmkn olmadna gre byle bir iz takibi ile maaraya ulamak da mmkn deildir. Rivayetlerdeki bir dier paradoks ise, Hz. Peygamber ve Hz. Eb Bekirin izlerini bu kadar yksek bir tepede olan maaraya kadar takip eden ve blgedeki obanlar tarafndan kaaklarn maarada olabileceklerini renen 67 mriklerin biraz sonra aktaracamz olaanstlkleri grerek maaraya bakmadan ayrlmalardr. Eer izler maarann nne kadar geliyor ve onu arayan insanlar bu maaraya her ne olursa olsun bakmyorlarsa, bunun mantksal kabul edilebilir bir yan yoktur. Belki de tek kabul edilebilir yn hicretle ilgili aktarlan rivayetlerin abartlar ierdii gereidir.68 Hatta baz bilginler Hz. Peygamberin Medine yolu tarafnda deil, ters istikamette saklandndan dolay mrikler tara-

66 67

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

64

68

Mesud, Mrcuz-Zeheb, Beyrut,1997, II, 174. Diyarbekr, I, 328; Muhammed Hseyn Heykel, Hz. Muhammetin Hayat, ev; Vahdettin nce, stanbul, 2000, I, 312. Caetani, slam Tarihi, ev: H. Cahit Yaln, stanbul, 1924, III, 59.

Olaanst Olaylar rgsnde Hz. Peygamberin Hicreti

fndan bulunamadn, dolaysyla mriklerin maaray aramadklarn belirtirler.69 Maaradaki Olaanst Olaylar Hicret srasndaki olaanstlklerin en fazla nemle anlatlanlar, Hz. Peygamber maara iken meydana geldii aktarlan hdiselerdir. Rivayetlere gre, Hz. Peygamber ve Hz. Eb Bekir maaraya girdikten sonra onlar gizlemek iin Allahn emriyle maarann giriinde bir akasya aac olumu, 70 ayrca bir ift gvercin bu aacn zerine yuva yapp yumurtalar brakm, yine maarann giriine bir rmcek a rm,71 ieride ise Hz. Peygambere zarar vermemesi iin bir delii ayayla kapatan Hz. Eb Bekiri ylan srm ve Hz. Peygamber, ylan tarafndan sokulan kabarkl eliyle srerek iyiletirilmitir.72 Yine Mriklerin maaraya girmesi durumunda Hz. Peygamber ve Hz. Eb Bekirin binip kaabilecekleri demirlemi hazr bir geminin Hz. Peygamber tarafndan Hz. Eb Bekire gsterildii eklinde rivayetler bulunmaktadr. 73 imdi bu hdiseleri ele alalm. Maarann aznda aacn olumas, rmcein a kurmas, gvercinin yuva yapmas meselesi, birok ayrnty bize aktarmalarna ramen, ilk siyer kaynaklarndan Taber ve bn Hiamda gememektedir. Belazurde ise sadece rmcek olayndan bahsedilmektedir.74 Ayrca hadis kaynaklarnda uzunca anlatlan hicret olaylar srasnda bu olaylar aktarlmamaktadr.75 Bu tip bilgiler daha ok muahhar kaynaklarda bulunmaktadr.76

69 70 71 72 73 74 75

76

R. Dozy, Tarihte slamiyet, ev: Abdullah Cevdet, stanbul, 1908, I, 83. Diyarbekr, I, 327. bn Sad, I, 229. Diyarbekr, I, 327; Beyhaki, Delailn-Nbvvet, Beyrut, 1985, II, 477. bn Kesr, III, 183. Belazur, I, 302. Sadece bn Hanbelin Msnedinde rmcek olay geer. Bkz. Ahmet b. Hanbel, Msned, Beyrut, trz., I, 348. bn Hanbelde geen rivayetin ravisinin gvenilir olmad hakknda bkz. bn Kayym El-Cevziyye, Zadul-Mead, Trc ve Thk; Muzaffer Can, III, 1056. dipnot, 20. Bac, 177.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

65

Mehmet AZML

Bu rivayetlerin ravilerine de rical bilginleri tarafndan ok esasl tenkitler yaplmtr.77 Misal olarak verecek olursak, Zeheb el-Mizanda rivayetin ravisi Avn b. Amr hakknda Buharinin mehul mnker dediini, rivayetin dier ravisi Eb Musabn bilinmediini anlatr.78 bn Kayym el-Cevzi, ravilerin zayflna deinirken,79 Sleyman Nedv bu rivayetlere esasl tenkitler yaparak raviler hakknda Yahya b. Mainin hitir dediini ve bu anlatlan olaylarn hepsinin, masal ve hikyeden ibaret olduunu belirtir.80 Bu trden rivayetlere genelde olumlu yaklaan bn Kesir bile kendi aktard ve yukarda verdiimiz; hazrlanm bir gemiden bahseden rivayet iin: bu konuda kuvvetli veya zayf bir rivayet ve senedin bile bulunmadn belirtir.81 Hz. Eb Bekiri ylan sokmas meselesine gelince, bn Hiam gibi ilk kaynaklar, Hz. Hz. Eb Bekirin ylan gibi hayvanlardan temizlemek iin maaraya nce girip temizlik yaptn bildirir, ancak bu sokma hadisesinden bahsetmez. Bu rivayet de ilk kaynaklar da bulunmayan, sonradan ortaya konulmu bir aktarmdr. Zeheb ravinin salam olmayp mnker ve mehul olduunu belirtilir.82 bn Kesir, bu rivayette gariplik ve mnkerlik vardr demektedir.83 Hz. Peygamber ve Hz. Eb Bekirin Sevr Maarasnda saklandklar srada meydana geldii aktarlan bu olay, anlatm tarzndan da sonradan ortaya konulduu anlalmaktadr.84 Bu sebeplerle bu tr rivayetler ihtiyatla karlanmaldr. Rivayetlerdeki bir takm ayrntlar muhtemelen abartlmtr. Zira ayrntlar hayalleri, hayaller ayrntlar besler.85 Aa yetimeyen bir yerde akasya veya pskll bir aa trnn yetimesi, 86 hem

77 78 79 80 81 82

83 84 85

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

66

86

ibli, I, 200. Zeheb, Mizanul-tidal, Beyrut, 1995, V, 370. bn Kayym el-Cevziyye, Zadul-Meat, Beyrut, 1990, III, 52. Bu konuda yaplm detayl ravi tahlilleri iin bkz. Nedv, III, 184. bn Kesr, III, 183. Zehebi, Siyer-u Alamun-Nbela, Beyrut, 1997, I, 268; bn Kayym El-Cevziyye, Zadul-Mead, Trc ve Thk; Muzaffer Can, III, 1056. dipnot, 25. bn Kesr, III, 180. Demircan, 123. Demircan, 126. Diyarbekr, I, 327.

Olaanst Olaylar rgsnde Hz. Peygamberin Hicreti

aacn hem rmcein ikisinin birden maaray kapatmas gibi gariplikler bir tarafa, mriklerin maara etrafnda dolat ve Hz. Eb Bekirin korktuu srada, Hz. Peygamber neden bu olaylar aktararak korkmamasn sylemiyor da, Kuran ifadesiyle: Allah bizimledir87 veya ncleri Allah olan iki kiiden bahsederek moral vermeye alyor?88 Hlbuki bu grnen somut mucizelerden(!) aatan, rmcekten, gvercinden bahsederek moral vermesi gerekirdi.89 Sonuta: Aa, gvercin, ylan ve gemi rivayetleri senet itibariyle zayf ve de ilmi ller ile de uyumamaktadr. Asl yoktur. Bunlar Hz. Eb Bekiri stn tutma gayretiyle ortaya atlan yalanlardr.90 Maara ile ilgili aktarlan abartlar bunlarla snrl deildir. Nitekim mrikler maara evresinde onu ararlarken, Hz. Peygamberin ayakta namaz kld belirtilir.91 Bu gn btn hccacn bildii ve tarafmzdan da gzlenen bir gerektir ki, Sevr maarasnda ayakta namaz klnmas mmkn deildir. Bu abart ii o kadar ileri gtrlmtr ki, Hz. Eb Bekirin oluna: insanlar aras tehlikeli bir olay vuku bulduunda maaraya snmasn, oraya rzknn her gn sabah akam geleceini. belirttii nakledilir.92 lk halife olduu gn ocuklar a kalaca iin pazara rzk aramaya koan ve bu yzden kendisine maa balanan bir insann slamda kabul edilmeyen bir tarzdaki bu tevekkl anlayn sylemesi mmkn gzkmemektedir.93 Tarihilerimiz meseleyi bu noktada brakmamlar, rmcein marifetlerinin bununla kalmadn, Hz. Davut (as)a da yardm ettiini, ayrca Hz. Hseyinin torunu olan Zeyd b. Alinin 122/740 tarihinde Emevilere kar isyan sonucu ldrlp cesedi

87 88

89 90

91 92 93

Tevbe Suresi, 40. Buhari, Libas, 16; Mslim, Fedails-Sahabe, 1; Tirmizi, Snen, stanbul, 1981, Tefsir,10. Bkz. Heykel, I, 314. bn Kayym El-Cevziyye, Zadul-Mead, Trc ve Thk; Muzaffer Can, III, 1056, 25.dipnot. (Bu tr uydurmalar muhtemelen Snni paradigma tarafndan iann Hz. Aliyi n plana alma gayretine kar ortaya koyulmutur.) bn Kesr, III, 181. bn Kesr, III, 183. Bkz. bn Sad, III, 183.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

67

Mehmet AZML

yaklarak klleri Frat nehrine atlmadan94 nce plak cesedinin asld srada, rmcein onun avretinin grnmemesi iin avretini rttn belirtirler.95 Buna gre onun katledilmesine ve cesedinin yaklmasna ses karmayan Allah, cesedinin grnmemesi iin rmcek gndermi olmaktadr.(!) Maarann nne yuva yapan gvercin hakknda da Allahn bu gvercine mkafat olarak onu mbarek kld ve onu hareme yollad, Mekkedeki gvercinlerin bu iki gvercinin soyundan geldii belirtilir.96 Konuyu bitirmeden nce unu da ifade edelim ki, bu olaylar Hz. Peygamberin emrine rmcein ve gvercinin amade edilmesi97 eklinde bir ifade tarzyla zmek de mmkn deildir. Olay aslnda Hz. Peygamberi da-ta demeden arayan mriklerin birok kovuk ve maarann bulunduu Sevr Danda onu bulamamalardr.98 Zaten bu kadar geni bir arama alannda mrikler onlar daha ok Sevr maarasnn bulunduu Yemen ynnde deil, tam ters istikametteki Medine ynnde aryorlard. Hicret Yolcularnn Bir obandan St stemeleri Hicret yolculuu srasnda meydana geldii belirtilen birok harikulade olaylardan bahsedilir. Bunlardan biri de bir obana urayp ondan st istemeleri ve st vermeyen bir koyundan mucize eseri olarak st sap imeleridir. Bu konuda birok deiik rivayet gelmitir.99 Bu konudaki rivayetlerde birok kartrmalar yaplmtr.100 Misal verecek olursak Hz. Eb Bekir ile Hz. Peygamberin hicretten nce Mekke Dnemi srasnda yanna urayp st itikleri ve Mslman olmasna sebep olduklar Abdullah b. Mesut ile ilgili rivayet, kartrlarak hicret rivayetleri iinde anlatlmaktadr.101 Bu konuda Buharide geen bizzat Hz. Eb Bekirden gelen bir rivayete gre ise anlatlanlarn tersine Rasulullah, yolda susa94 95 96 97 98

99 100

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

68

101

Taber, IV, 193. Diyarbekr, I, 328. bn Kesr, III, 182. Demircan, 126. Ahmet elebi, Hz Muhammedin Hayat, ev: Hasan Fehmi Ulus, stanbul, 1997, 73. Bu rivayetlerin detaylar iin bkz. bn Kesr, III, 187 vd. Bu rivayetlerin rivayet analizleri iin bkz. Nedv, III, 184. bn Kesr bu kartrmann olduunu belirtir. bn Kesr, III, 185.

Olaanst Olaylar rgsnde Hz. Peygamberin Hicreti

ynca bir obana koyunlarnda st olup olmadn sormular, o da olduunu syleyince samasn rica etmiler ve imilerdir. Bu olay da bizzat Hz. Eb Bekir anlatmaktadr ve bir mucizeden bahsetmemektedir.102 Olay bu ekilde anlamann bir mahsuru olmasa gerektir. Yolcularn bu ekilde davranmas kadar da normal bir ey yoktur. Bu olayla ilgili olarak aktarlan st vermeyen koyundan st kartlmas gibi harikulade olaylar, Demircann yerinde ifadesiyle; mm Mabed kssasndan esinlenerek uydurulmutur. Zira Hz. Peygambere yakan adm ba mucize gstermesidir.(!)103 Bu arada anlatlan birok hikye ve uydurma olay bulunmaktadr. Bunlar detaylca aktarmay zait gryoruz. Sadece daha iyi anlalmas iin artk pes dedirttiren bir rivayet rnei ile iktifa ediyoruz. Rivayete gre, Hz. Peygamber hicreti srasnda bir kadndan su istemi, o da vermemi bunun zerine Hz. Peygamber o kadn kayaya evirmi ve bu kaya hala orada duruyormu. 104 Hz. Peygamber, kendisine Mekke dnemi boyunca dvme, svme, zerine ikembe koyma dahil yapmadklar ikenceleri brakmayan Eb Cehil, Ukbe b. Ebi Muayt gibilerini, ayrca ldrmek zere evini kuatan mrikleri, yine hicret srasnda onu yakalayp ldrmek zere peinden koan Surakay talatrmyor da, su isteine olumsuz cevap vermekten baka suu olmayan bir kadn kayaya eviriyor. Eer su vermemek talama sebebi olacaksa, Boykot yllarnda Mslmanlara yiyecek ve su vermeyerek alktan ocuklarn lklar atarak lmelerine sebep olanlar talamas gerekmez miydi?105 Btn bu anlatlanlar, kendisine su vermeyeni taa evirecek kadar ta kalpli bir ekilde tasvir edilen o merhametli peygambere iftiradan baka bir szckle aklanamaz. mm Mabed Olay Rivayetlere gre, hicret yolcular mm Mabed isimli kadnn adrna uramlar ve bu kadndan st istemiler, -o sene ktlk
102 103 104 105

Buhari, Menakbul-Ensar, 44; ayrca bkz. bn Kesr, 187. Demircan, 130. Suheyl, IV, 149. Belazur, I, 269.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

69

Mehmet AZML

vard-106 kadn da koyunlarda st olmadn syleyince orada bulunan ksr bir koyunu sap hem kendileri imiler, 107 hem de adr sahibine iirmiler, arta kalann da kadnn kocas gelince imitir. mm Mabed, durumu soran kocasna, Hz. Peygamberin fizik yapsn emailini uzunca aktarmtr.108 Hz. Peygamberin sad bu ksr koyunun, hicretin on sekizinci senesine kadar kald ve ktlk durumlarnda st verdii belirtilir.109 Bu olay, ilk siyer kaynaklarndan Taber ve bn Hiamda ve hadis kaynaklarnda gememektedir.110 Sadece biraz ilerde bahsedeceimiz, bir cinin Mekkeye gelip hicret yolcularnn durumunu haber vermesi olayndan bahsederken, hicret yolcularnn mm Mabedin adrna uradklar anlatlmakta, ancak bu aktarlan mucizelerin hi birinden bahsedilmemektedir.111 mm Mabed rivayetinin shhati ile ilgili olarak ok uzun tahliller yapan Sleyman Nedv, rivayetin ravileri konusunda birok problemlerin olduunu, baz ravilerin sahabeden olup olmadklarnn belli olmadn, yine baz ravilerin mehul olduunu, Zehebnin bu rivayetlerin hi birinin senetlerinin sahih olmadn sylediini, ayrca mm Mabedin yapt Hz. Peygamberin emailini tantan uzunca anlatmnn uydurma olduunu, yine hicret senesinde ktlk olduunun sabit olmadn aktarr.112 Rivayetle ilgili birok amazlar bulunmaktadr. Baz rivayetlerde tek koyundan st salrken, bazlarnda birden fazla koyun salmtr.113 Hlbuki eer mucize gerekiyorsa, tek koyundan kan stn herkesi doyurmas daha etkili bir durum olurdu. mm Mabed, kssas rivayetleri incelendiinde olaylarn tasvirinde uydurmalarn rivayete ilave edildii izlenimi kmakta-

106 107 108 109 110

111 112

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

70

113

bn Kesr, III, 192. Diyarbekr, I, 331. bn Sad, I, 231. Belazur, I, 304-305. mm Mabed rivayeti daha ok muahhar kaynaklarda aktarlmaktadr. Bu kaynaklarn listesi iin bkz. bn Kayym El- Cevziyye, Zadul-Mead, Trc ve Thk; Muzaffer Can, III, 1059, 29. dipnot. bn Him, IV, 139; Taber, I, 570. Nedv, III, 186. bn Kesr, III, 191.

Olaanst Olaylar rgsnde Hz. Peygamberin Hicreti

dr. Bu kssa ile ilgili aktarlan olayn benzer rivayetlerinden, bu rivayetin ilavelerle baka ekle sokulmu olduu ihtimali bulunmaktadr.114 Aslnda yukarda da aktardmz gibi yolcular, yolculuun gerei olarak gereksinimlerini uradklar yerlerden talep ederler. Hz. Peygamber de hicreti srasnda mm Mabedin adrna uram, aln ve susuzluun getirdii zorunlulukla oradan st istemi ve verilen st imitir.115 Bunun dnda aktarlanlar yceltme amacyla yaplan abartmalardr. Cinin Haber Getirmesi Rivayetlere gre Mekkedeki Mslmanlar, hicret eden Hz. Peygamber ve yanndakileri merak ediyorlard. Hz. Peygamberin Mekkeden ayrlnn nc gn bir cin Mekkenin aa tarafndan yukar tarafna kadar kt ve beyitler syleyerek hicret yolcularnn hicret srasnda takip ettikleri yolu anlatt. 116 Onun sesini duyuyorlar, ancak ahsn gremiyorlard.117 Bylece Mekkedeki Mslmanlar yolcularn durumunu renip rahatlamlard.118 Bu olay, daha nce anlattmz eytann, Akabe Beyatlarn mriklere haber vermesi olayna benzer bir olaydr ve o vesileyle belirttiimiz gibi, ne bundan nceki Mekke Dneminde ne bundan sonraki Medine Dneminde sahabeler iin byle bir haberleme tr ve iletiim olay grlmemitir. Bu rivayet, Cahiliyye dnemi yaygn bir alglama olan; cin ve eytann insanlar zerindeki gl bir etkisi olduu inancnn bir yansmas olsa gerektir. Ayrca rivayetlerde baz amazlar bulunmaktadr. Rivayetlerde yolculuu anlatan cinin Mekkeye nc gn geldii aka zikredilmektedir.119 Hz Peygamber ve Hz. Eb Bekirin maarada gn kaldklar da aktr.120 O halde bu haber getiren cin, hicret

114 115 116 117 118 119 120

Demircan, 130. Gazali, 186. Taber, I, 570. bn Sad, I, 229. bn Him, IV, 139. Taber, I, 570. bn Him, IV, 135.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

71

Mehmet AZML

yolcular yolun yarsndaki Kudeyt blgesinde 121 mm Mabedin adrna uradklar haberini nasl getirebiliyor? Bu durumda cinin, hicret yolcular mm Mabedin adrna uramadan nce urayacaklarn bilerek bunlar aktarmasn gerektirir ki bu da mmkn deildir. Bu durum rivayetin en belirgin amazdr. Bu olay, muhtemelen Mekkede Mslmanln gizleyen birinin,122 mriklerin takibatna ramen Hz. Peygamberin nasl kurtulduunu anlatan ve Mekkelilerden intikam almak iin sylemi olduu iirlerin, Mslmanlar arasnda yaylmas ve ilaveler yaplarak efsaneletirilmesidir. Zaten bu cinin syledii iirde; iki kiiden bahsetmesi de gsterir ki bu iirleri syleyen air, hicrete tam vukufiyeti olmayan, rehber Abdullah b. reykt ve Amir b. Fuheyrenin hicrete katldklarndan haberi olmayan biridir. Eer bu aktaran bir cin olsayd hicreti gerekten gzetleyerek, gelip olay tam olarak anlatabilecekti.123 iirin metnine de baklrsa st verdii iddia edilen mucize koyunun bundan sonraki tarihlerde artk her geli gidiinde st verdiinden bahsedilmektedir. Bu da bu iirin sonradan yazldn gsteren kantlardandr. Nitekim Hz. Peygamberin hicretiyle ilgili daha sonralar da birok iir ve mersiyeler yazlmtr.124 Surakann Takibi Rivayetlere gre Mdlic kabilesinden Suraka b. Malik b. Cuum, Mekkelilerin yakalayana verecekleri yz develik dl almak zere drt kiilik hicret kafilesini takibe kar. Takip srasnda at defa arka arkaya tkezlenir ve der. O, her dnde kalkar fal oklarna bakar,125 fal oklarndan da olumsuz ynde tavsiyeler kmasna ramen iki mzraklk bir mesafe kalncaya kadar takibini srdrr. Ancak en sonunda atndan der126 ve atn ayann

121

122 123 124

125

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

72

126

Hicret yolculuunun gzerghlarnn izimi iin bkz. brahim Saram, Hz Muhammet Ve Evrensel Mesaj, Ankara, 2003, 123. Gazali, 186. bn Him, IV, 139. H. brahim ener, Hicretle lgili iirler ve Tahlilleri, stem, Konya, 2004, yl: 2 say:4, 73. Buhari, Menakbul-Ensar, 44. Diyarbekr, I, 331.

Olaanst Olaylar rgsnde Hz. Peygamberin Hicreti

sapland yerden ate ve duman ykselince Hz. Peygamberden eman diler.127 Taber bu olaydan bahsetmemektedir.128 Suraka olaynda ncelikle tek kiinin drt kiiyi takip etmesi, saldrmas ve drt kiinin ondan korkmas olaynn problemli olduunu dnyoruz.129 Ayrca rivayetlerdeki tabloya gre Suraka bu kargaalk srasnda Hz. Peygamberin duasn iitiyormu. Buna gre onun duyabilmesi iin Hz. Peygamberin adeta haykrarak dua etmesi lazmdr. Yine eer Hz. Peygambere okuduklarn iitecek kadar yaklatysa, dse bile kalkp rahatlkla onlar yakalayabilirdi. nk deve ile yolculuk ediyorlard.130 Rivayette ilgin bir ekilde Hz. Peygamber, Surakann aleyhine dua edince Suraka at kuma saplanyor.131 Suraka, atnn kurtulmas iin yalvaryor, Hz. Peygamber dua ediyor, at kurtuluyor, buna karn Suraka yine saldryor Hz. Peygamber tekrar dua ediyor. 132 Bu arada Surakann hicret srasnda Mslmanl kabul etmedii, sekiz sene sonra Mekke fethi srasnda Mslman olduu kesin olmasna ramen,133 rivayetlerde sanki slam kabul etmi, Mslman olmu bir kii portresi iziliyor. Buna gre o, Hz. Peygamberin duasna snyor, onlara yardm ediyor, geri dnerek gelenleri eviriyor, hatta durumu fark eden Eb Cehile iirlerle bandan geen mucizeleri anlatyor, dahas bu iirlerde Hz. Peygamberin delilli bir peygamber olduunu sylyor. Eer byleyse neden slama girmiyor da Mekke Fethine kadar bekliyor?134 Hz. Peygamberi peygamber olarak vasfeden ve bu kadar mucizeye

127 128

129 130 131

132 133 134

bn Sad, I, 232. Belki de bu olayn etkisiyle muhtemelen Surakaya kar dmanlkla uydurulan bir rivayet Taberde gemektedir. Buna gre Kureyliler, Bedr savana hazrlanrken eytan, Surakann klna girip Mekkelileri savaa tevik etmitir. Bkz. Taber, II, 25. Bu drt kii isteseler onu ldrrlerdi. Bkz. Saram, 122. Buhari, Menakbul-Ensar, 44. Baz tarihiler Surakann atnn ayaklarnn saplanmadn Sadece atnn aha kalkmas veya ayaklarnn taa taklmas neticesinde korkuya kapldn belirtirler. Emile Dermenghem, Hz. Muhammedin Hayat, ev; Reat Nuri Gntekin, stanbul, 2006, 149. bn Sad, I, 232; Ebl-Fida, el-Muhtasar fi Ahbaril-Beer, Beyrut, trz, I, 189. Belazur, I, 305. Beyhaki, II, 489; Suheyl, IV, 141.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

73

Mehmet AZML

ahit olan bir insann sekiz yl sonra Mslman olmas da 135 bunlarn mucizeler deil, sonradan kurgulanm rivayetler olduunu gsteren kantlardandr. Aslnda btn bunlar, kitaplarmzda harikulade olaylar erevesinde gelitirilip rlen ve Hz. Peygamberi ldrmeye gelen bir zorbann, bir anda koruyucu konumuna gemesi eklinde bir olay olarak aktarlmtr.136 Bir dier garip anlatm ise ilk kaynaklarda gemeyen bir rivayettir. Buna gre Suraka ile Hz. Peygamber adeta koyu bir sohbete balarlar. Bu srada Hz. Peygamber, Surakaya gelecekle ilgili mjdeler sadedinde,137 Kisrann bileziklerini koluna takaca mjdesini verir.138 Mslmanl kabul etmeyen bu insana bu ekilde mjdeler verilmesi pek makul gzkmemektedir. Bu yzden bu rivayet muhtemelen sonradan kurgulanm bir rivayettir.139 Suraka olayn izah ederken karmza kan en ilgin paradoks, Surakann atndan her dnde fal oklarna bakmas ve fal oklar ona defa yapt iin yanl olduunu sylemesine ramen yoluna devam etmesidir. Kuran bize: iki, kumar, fal oklar eytann amelinden birer murdardr.
140

diye nitelemeler yaparken

biz, Hz. Peygamberin bykln ispat iin, fal oklarnn bile onu desteklediini gsterme sadedinde bir mucizeden bahsediyoruz. Yani bir anlamda Hz. Peygamber iin fal oklarnda fayda umuyoruz, fal oklarndan bile mucize retiyoruz. O yce insann bu tr mucizelere ihtiyac yoktur, o btn bunlardan berdir. Surakaya Eman Verilmesi Meselesi Rivayetlerde Suraka konusu aktarlrken,141 Surakann bu zor artlar altnda korku ve endie altnda142 Hz. Peygamberden eman
135 136

137 138 139

140

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

74

141

bn Kesr, III, 282. Benzer bir kurgulanm anlatm rnei, Hz. merin Mslman oluu olay iin anlatlr. Bkz. Mehmet Azimli, Hz.merin Mslman Oluu le lgili Rivayetin Tarihsel Balamda Farkl Bir ekilde Okunuu, slamiyat, Ankara, 2003, say I. bnl-Esir, II, 105. Suheyl, IV, 141. Sleyman Nedv, Hz. Peygamberin gelecekle ilgili syledii birok rivayeti kitabna alp incelemesine ramen bu rivayeti aybla ilgi haberler blmne almamtr. Nedv, III, 126 vd. Maide, 90. Belazur, I, 305.

Olaanst Olaylar rgsnde Hz. Peygamberin Hicreti

istedii,143 bunun zerine Hz. Peygamberin de ona eman yazdrtt belirtilir.144 Eman meselesi problemli bir meseledir. Aslnda bu eman isteme meselesi rivayetin kendi iinde bir amazdr. Memleketinden korkular ierisinde gizlenerek ayrlan bir insan yakalamak zere takip eden birisinin eman istemesi zor bir ihtimaldir.145 Bir insann eman istemesi iin saldrya uramas gerekir. Burada saldran Surakadr. Saldrsnn baarsz olduunu farz ettiimizde bile, hicret yolcular ona saldrmyorlar ki eman istesin. Bu anlamda bu olay muhtemelen bir kurgudan ibarettir. Ayrca bu emann yazlp yazlmad da phelidir. Zaten hibir rivayette emann metni bulunamamaktadr.146 Surakann bu emana nasl bir ihtiyac olup olmad bir yana, yurdundan kaan ve yolda yannda yiyecekleri dahi bulunmad iin adrlara urayp yiyecek isteyen bu yolcularn, o zaman iin olduka klfetli bir i olan ta, kemik, deri vs. 147 yaz malzemesini yanlarnda tamalar mmkn deildir.148 Rivayetlerdeki bir dier amaz, eman yazd belirtilen Hz. Eb Bekir149 veya Amir b. Fuheyrenin150 okuma yazma bilip bilmedikleri konusudur. Amir bir azatl kledir ve Mekkedeki okur-yazarlar listesinde ikisinin de isimleri gememektedir.151 Onlarn okuryazarln savunanlar bile sadece Suraka olayn delil olarak vermek zorunda kalmlardr.152

142

143 144 145 146

147 148 149 150 151 152

Rivayetler olay yle anlatmaktadr ki; Sreka korku iinde kaan bu insann, geleceinin parlakln adeta tahmin ettii iin(!) ondan eman istemi gibi bir durum ortaya kmaktadr. Buhari, Menakbul-Ensar, 44. bn Him, IV, 141. Demircan, 133. Muhammed Hamidullah, el-Vesaikus-Siyasiyye, ev; Vecdi Akyz, stanbul, trz, 58. bn Him, IV, 141. Demircan,133. bn Him, IV, 141. Buhari, Menakbul-Ensar, 44. Belazur, Futuhul-Buldan, Beyrut, 1991, 457. Mustafa Azami, Asr- Saadette Vahy Katipleri, Asr- Saadette slam, ev; Durak Pusmaz, Editr; Vecdi Akyz, stanbul, 1994, I, 386.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

75

Mehmet AZML

Surakaya emann yazlmas meselesinde Adnan Demircann da yerinde bir tespiti ile bir kartrma yaplmtr.153 Hz. Peygamber, hicretin ikinci ylnda Zl-eyre Gazvesi srasnda Surakann da mensubu bulunduu Mdlic oullarna misafir olmu, burada ar derecede ikram grm, onlarla baz antlamalar yapm154 ve emanlar vermiti.155 te muhtemelen burada verilen emanlar ile hicret olay srasndaki yaananlar arasnda irtibat kurulmu ve Surakaya eman verilmesi hikyesi kurgulanmtr. Bureyde b. Husaybn Mslman Olmas Hicretle ilgili
156

aktarlan

rivayetlerden

biri

de

Breyde

b.

Husaybn

kendi topraklarndan geen hicret yolcularyla kar-

lamas ve Hz. Peygamberin onlara slam teklif etmesiyle Mslman olmalar olaydr.157 Bu olay, genelde ilk kaynaklarmzda ve Ktb- Tisa dediimiz dokuz hadis kitabnda aktarlmamaktadr. Hz. Peygamberle konuup, konuma slubundan etkilenmeleri eklindeki detaylar ise daha ok muahhar kaynaklarda bulunmaktadr.158 Rivayet hakknda ok nemli baz tenkitler olmasna ramen,159 Breydenin o tarihten bir mddet sonra Medineye yerlemesi ve Hz. Peygamberin emrine girip hara memuru 160 olmas gibi olaylar Breydenin hicret srasnda Hz. Peygamberin slubundan ve ho tavrlarndan etkilenerek Mslman olduu eklindeki rivayeti destekleyen unsurlar olarak dnlebilir.

153 154 155 156

157 158

159

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

76

160

Demircan, 132. Belazur, I, 336; Hamidullah, I, 472. Mehmet Ali Kapar, Hz. Peygamberin Mriklerle Mnasebeti, stanbul, 1987, 216. Breyde hakknda fazla bilgi iin bkz. Zeheb, Siyer-u Alamun-Nbela, II, 469; Ahmet nkal, Breyde DA, stanbul, 1991, IV, 492. Belazur, I, 304. Kaynaklarn listesi iin bkz. Zekeriya Gler, Hicret srasnda Hz. Peygamberin slubundan Etkilenerek Mslman olan Breyde b. Husayb Hadisesi Ve Gnmze Yansmalar, stem, 2004, say, 4, s. 63. Zeheb, rivayetin ravilerinden Evsin metruk olduunu belirtir. Bkz. Zehebi Siyer-u Alamun-Nbela, I, 275; Ayrca rivayetin aslnn olmad konusunda baz hadisilerden ciddi tenkitler bulunmaktadr. Bkz. bn Teymiyye, el-KelimutTayyib, Thk; Muhammed Nasruddin el-Elbani, Beyrut, 1405, 125, Elbannin ilgili dipnotu. Belazur, I, 621.

Olaanst Olaylar rgsnde Hz. Peygamberin Hicreti

Hicretle ilgili olaylarn tahlillerine son vermeden nce bir iki anekdotu da aktarp, almamz sonulandrmak istiyoruz. Hicretle ilgili anlattmz ve deerlendirmeye tabi tuttuumuz bu kadar olaya ramen, hicret boyunca bu olaylar gzlemleyen rehber Abdullah b. reyktn Mslmanl tercih etmemesi de ilgin bir olaydr. Eer imdiye kadar anlatlan bu mucizev trden olaylarn ahidi ise, herhalde Mslman olmas gerekirdi diye dnyoruz. Ancak tarihen sabittir ki, daha sonraki yllarda bile slama girmedii kesindir.161 Bu da imdiye kadar anlattmz trde olaylarn gereklemediinin kantlarndan biri olsa gerektir ve zaten bu trde rivayetlerin ou Hz. Peygamberin vefatndan asrlar sonra yazlm kitaplarda mevcuttur.162 Hicret konusunu son bir anekdotla bitirmek istiyoruz. Hz. Peygamberin hicreti srasnda yolda rastlayan ve Hz. Eb Bekir ama giden tccarlardan olduundan dolay onu tanyanlar, ona Hz. Peygamberi gstererek kim olduunu sordular. Hz. Eb Bekir de yol rehberi olduunu sylemitir.163 Ayn eyler Medinede de gerekleti. Medineye ulatklar srada Hz. Peygamber, sukut edip bir kenara oturmutu. Ensar, Hz. Eb Bekiri peygamber zannettiler. Biraz sonra Hz. Eb Bekirin Hz. Peygambere hrmet ve hizmetini grnce onu tanyabildiler.164 Bu trden olaylar da gstermektedir ki, Hz. Peygamber, zorluklar altnda gizlenerek, a kalarak, kimliini saklayarak, tannmadan yoluna devam etti ve nihayet Medineye ulat. Sonu Hz. Peygamberin hicreti etrafnda anlatlan baz olaanst olaylar konu edindiimiz bu almamzda, Hz. Peygamberin Mekkeden ayrlmadan nceki meydana gelen olaylardan balayarak Medineye varna kadarki yolculuu srasnda yaand iddia edilen baz rivayetleri tahlil etmeye altk.

161 162 163 164

Beyhaki, I, 479. Demircan, 134. bn Sad, I, 235. Buhari, Menakbul-Ensar, 44.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

77

Mehmet AZML

Hicret srasndaki olaylar anlatan rivayetlerde genelde grdmz zere, Hz. Peygamberin hayatnn her annda Allahn korumas altnda olduu, sknt durumunda Allahn mdahalesiyle zorluklar at ve bu durumlarda birok mucizeler gsterdii grlmektedir. Rivayetlerde zaman zaman da eytan ve cinlerin insan suretine girip duruma mdahale ettii grlmekte, bu da onun hayatn daha gizemli ve efsanevi hale sokmaktadr. Bu rivayetler, bazen kabile taassubuyla, bazen Hz. Peygamberi yceltme adna, bazen de olaylar gizemli hale getirme adna uydurulmutur. Aslnda hicret, onun hayatnn normalliini gsterirken, olaan st bir hale dntrlmtr. Btn bu tr anlatmlarn, aslnda ne kadar zor artlarda korkarak, gizlenerek, aya kanayarak, alk ekerek, skntlar ierisinde davetini yeni yurtlara ulatrma gayreti iinde olan bir peygamberin hayatn anlatml bir elenceye dntrerek biraz da okuyanlar ve dinleyenleri rahatlatmak ve merak uyandrmak adna Allahn her an ona yardmc ve hayatna mdahil olduunu, ayrca Hz. Peygamberin adm banda mucize gsteren birisi olduunu anlatma adna Kassaslar tarafndan ortaya konulan rivayetler olduu kanaatindeyiz. Bu tr anlatmlar onun hayatna anlam katmad gibi, onu rneklikten ve gereklikten de uzaklatrmaktadr. lk kaynaklarmzdan ok sonraki asrlarda yazlm kaynaklarda bolca bulunan bu mucizeler, onun hayatnn gerekler zerine deil de, onun dndaki biz insanlarn gerekletiremeyecei trden mucizeler zerine kurulmu bir hayat mcadelesi olduunu gstermektedir. Bylece bu trde rivayetler, genelde inanlmas g ve evrensel yasalara aykr olarak zaman zaman Hz. Peygamberin de kt bir tantmn yapmaktadr. Aslnda Hz. Peygamberin elinden gelen olaanst bir ey yoktu. O, insan abalarla elinden geldiince davetini yaymaya alt. unu aka sylemek mmkndr. Onun elinden gelseydi, yapabilseydi, imkn olup becerebilseydi tasavvuf ilminde Tayy- Zaman denilen ekilde bir anlamda uarak Medineye ulard.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

78

Olaanst Olaylar rgsnde Hz. Peygamberin Hicreti

Ama o, Arap corafyaclarnn Mekke ile Medine arasndaki araziyi tantrken, yolcularn yolculuunu kolaylatracak su ve bitkiye rastlanmayan, korku verici sarp ve sert bir yer olarak tanttklar yerlerde, ana yoldan sapmak zorunda kalarak dolaysyla suyollarndan gidemedii iin birok zorluklar ekti. Korkarak, titreyerek, saklanarak, a kalarak, bunun sonucu olarak urad yerlerden st isteyerek, tehditler altnda, can korkusu yaarak yolculuk yapt. O, nce insan sonra resuld, kendine ulaan vahyin aktarcsyd ve ancak byle rnek olabilirdi.

The Hegira of the Prophet Muhammad in Relation Extraordinary Events


Citation/: Azimli, Mehmet (2008). The Hegira of the Prophet Muhammad in Relation Extraordinary Events, Milel ve Nihal, 5 (3), 51-79. Abstract: In this study, we tried on analyze The Hegira of the Prophet Muhammad from Mecca to Medina in relation extraordinary events. There are whether exaggerated or invented too many rumors about his hegira. That kind rumors are always being transferred with true rumors. In this study, we tried to reach a result with whether rumor and analysis of person who relates or rational interpretation to distinguish exaggerated and invented rumors from true. At result of the study we tried to explain The Prophets human side and realize his hegira with human effort. Key Words: The Hegira, Exaggerated, Human Effort, Extraordinary.Asad, Talal, (2008).

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

79

Kii lkesinden niin vazgeemez? Bunu yapamayz, nk mezarlar beraberimizde gtremeyiz; babalarmzn ve dedelerimizin mezarlar kklerimizdir. Kklerinden koparlan bir bitki yaayamaz. Dolaysyla kalmak zorundayz.

Aliya zzetbegovi
zgrle Kam, Klasik Yay. st., 2006, s.148.

Tebdl-i Meknda Ferahlk Var mdr veya Eynel-Mefer?

Kadir ALBAYRAK*

Atf/: Albayrak, Kadir (2008). Tebdl-i Meknda Ferahlk Var mdr veya Eynel-Mefer?, Milel ve Nihal, 5 (3), 81-104. zet: Hicret insanlk tarihinde nemli bir fenomendir. Peygamberler, kahramanlar, kavimler hatta kimi hayvanlar bile tarih boyunca hicret etmilerdir. Aslnda insanlk tarihi hicretle balamtr da denebilir. Hicret zorunlu bir tercihtir. nk o son seenektir. te yandan birka istisna dnda peygamberlerin hepsi ve din kurucular da hicret etmilerdir. Bu anlamda medeniyetler hicretin bir meyvesi olarak ortaya kmtr. slam medeniyeti de Hz. Muhammedin hicretinden sonra geliip serpilmitir. slam hicret ayn zamanda slam takvimin de balangcdr. Biz bu yazmzda hicret fenomeni zerine yar akademik ve estetik bir makale denemesi yaptk. Bu, zmden daha ok sorgulamaya dayal bir deneme oldu. Anahtar Kelimeler: Hicret, dinler ve hicret, gnmzde hicret, firar, peygamberler ve hicret.

Giri Hicret, tecridin sonunda meydana gelen bir tercihtir. 1 zden ve hakikatten kopuk, dnyev i/ret ierisinde deiime 2 direnerek

* 1

Do. Dr., ukurova niversitesi lahiyat Fakltesi. Hicret kelimesinin hecelerinin tersten okunuu tercih eklindedir. Biz burada bu dil oyunundan te, gerek anlamda hicretin bir tercih olduunu da vurgulamak istedik.

MLEL VE NHAL
inan, kltr ve mitoloji aratrmalar dergisi cilt 5 say 3 Eyll Aralk 2008

Kadir ALBAYRAK

yaamaya alm olanlarn anlamalar ve onaylamalar mmkn olmayan bir tercih. Hicret, insanlk tarihi boyunca din anlaylar, yaaylar derinden etkilemi olan esrarengiz bir olgudur. Bu etkinin sebeb-i hikmeti, hicretin insanlar alm bulunduklar gnlk hayat tarzlarndan, hayvan hazlardan, geleneksel dnce formlarndan koparyor olmasnda aranabilir. Hicret, buzdann grnen ksm- asgardr. Herkes bu grnen ksm grnd iin gryor. Esasen, grnmeseydi onu gren olmayacakt da. Grenin cehdinden deil, grnenin kendini sunmasndan kaynaklanan bir durum sz konusu. Nitekim hicret denince anlalan genel geer kanaati Cemil Meri, Ali eriatiden aktarrken diyor ki; Hicretten Mslmanlarn anlad, Peygamberin emriyle belli sayda sahabenin Mekkeden Habeistana ve Medineye gmeleridir. Yani onlara gre hicret, coraf ya da siyas sebepler yznden ilkel veya yar meden bir kavmin, bir blgeden baka bir blgeye gn belirten tarih bir kavramdr. Ben yle dnmyorum. Kurandan kardm mana, hicretin derin bir felsef ve sosyal prensip olduudur. Tarihte bildiimiz yirmiyedi medeniyetin hepsi hicretten sonra ortaya kmlardr. Baka bir deyile, hibir ilkel toplum, yaad yurdu brakp baka bir lkeye gmeden medenilememitir. 3 u halde hicret, statik kallara kar dinamik bir tutumu bilinli bir tercihtir. Fransz etnolog Lucien Lvi Bruhl ve Romen asll dinler tarihisi Mircea Eliaden ifadesiyle tekrarlayacak olursak hicret, medeniletirici kahramanlarn yolu yordamdr.4 Hicret medenileme ve medinelemedir. Yani byk topluluklar, deiik inan ve dnceleri bir arada (b)arndrma iradesi, idaresi, ikamesi ve idamesi; canlln, enerjinin, kardeliin yeniden iadesidir.
2

3 4

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

82

Gerek anlamda bir deiim, deiik dnce ve anlaylarn birbirlerine demeleri ile gerekleir. Hicret bu deimeyi ve dnmeyi gze alabilme cesaretini ierir. Hicreti gze alamayanlar bakalarna demeyen ve deilmeyi de istemeyen, herhangi bir deere sahip olmayanlardr. Cemil Meri, Krk Ambar, letiim Yaynlar, stanbul 2006, II, 214. Medeniletirici kahramanlar kavram ile ilgili olarak bkz. Lucien Lvi-Bruhl, lkel Toplumlarda Mistik Deneyim ve Simgeler, ev. Ouz Adanr, Dou Bat Yaynlar, Ankara 2006, 171, 242; Mircea Eliade, Kutsal ve Dind, ev. Mehmet Ali Klbay, Gece Yaynlar, Ankara 1991, 179.

Tebdl-i Meknda Ferahlk Var mdr veya Eynel-Mefer?

Dinler ve peygamberler tarihine bakldnda hicret/g kadar etkileyici bir baka fenomene ok az rastlanr. Biraz nce dile getirdiimiz kavramla tekrarlayacak olursak bu esrarengiz kaderin, en derin, en gizemli sorusu da u noktada dmleniyor olmal: Acaba hicret mi hicrandan kaynaklanr, yoksa hicran m hicretten? Her halkrda hicret de olsa, hicran da olsa ortada bir uzaklama, ayrlk ve g vardr. Ne var ki her uzaklama bir baka eye yaknlama deil midir? Mlkn, memleketin tamam sonuta Allaha aitse, hicretle muhacire u hatrlatlyor olmal: Ey insan! Kendini unutup, senin olmayana ken/dininmi gibi drt elle sarlma. Her ey f/ani. Dnyev eyler greceli, ebed olan unutma, gr eceli. yleyse hicret eyvah deil, ok derinlerden bir htr, yakc bir iftiraktr. Bu hn aresini hibir he/kim bulamaz, knhn hibir hakm izah edemez. k Veyselin dizelerinde zetledii tarzda bu kavruluun tek ilac, bu savruluun son dura topraktr: Dost dost diye nicesine sarldm, benim sadk yrim kara topraktr. Hicret kaderin bir tercihidir demitik. Hi kimse kendi memleketinde peygamber olamaz yargs bu gerein bir i(f)adesidir. Kimler hicretin hicranyla yanp tutumad ki? Kavimler hicret etti, peygamberler, mistikler, limler, airler, filozoflar. Eflatun, Aziz Pavlus, Aziz Augustinus, Gazali, bn Arabi, Mevlana, Yunus, bn Haldun ve daha niceleri. Hicret yle erdirici bir enerjiye sahiptir ki, onun sayesinde birok fert ve topluluk en gzel dnyev nimetlere nail olmu, tam tersine hicret etmeyen mnkir mstekbirler tarih sahnesinden zail olmulardr. Ull-azm peygamberlerin hemen hepsi irki reddederek yola revan olmulardr. Ne ilgintir ki, Hz. Davud ve Hz. Sleyman ise geleneksel hicret tecrbesini yaamadlar. Her eyin bir istisnas olduu hatrlandnda ve dahas bu iki eliyi derinlemesine ett ettiimizde hicretin yakn ve uzak hedefleri daha iyi anlalyor sanki. Nedir bu ikisine zg durum? Her iki elinin erkleri, gleri, devletleri vard zaten; hicret etmelerine gerek yoktu. u halde, rahatsz edici de olsa zihin yle bir sonuca ulamak zorunda his-

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

83

Kadir ALBAYRAK

sediyor kendini: Gller gmezler. Hicret zulme dar olan aresiz zayflarn g araynn kanlmaz bir sonucudur. Ne var ki Hz. sann da uzun soluklu hicret etmediini veya etmeye frsat bulamadan bu dnyadan gp gittiini hatrladmzda, az nceki yargmzn geersiz olduunu tespit etmek durumunda kalyoruz. Fakat Hristiyanla gre, o iki bin ksr yl nce; benim memleketim bu dnyada deil parolasyla ge hicret etmi ve o zamandan beri avdet iin msait zaman kollamaktadr. Kuranda ve Szlkte Hicret Hicretin Trke karl olan g kelimesini kullanmak tam olarak iime sinmiyor dorusu. Zira g bir yandan artryor te yandan szcn izini biraz daha srersek gme ihtimali de ortaya kyor. Gn, ya banda terkedilen yer gm oluyor veya sonunda gidilen yer gertiliyor. Dam ger ve canllar altnda kalr. Gmen kular insann iini burkuyor ve bu tabir, g szcn hicrete yaklatrarak onu daha munis bir hale getiriyor. Dnyadan glr ve gzler arkada kalr. Nihayet izini srerken, Yunusun o unutulmaz msralar sayesinde g kelimesini sevmeye balyor insan: Ah nice bir uyursun uyanmaz msn, gt kervan kaldk dalar banda. Bylece insann ii g kelimesine snmaya balyor. Arapa kkenli olan hicret szc szlkte terk etmek anlamna gelir. Bu manada Arapada falan kii bana ktlk etti, ben de onu terk ettim denilir. Esasen terk (etmek) de Arapa kkenlidir. Dolaysyla hicret; brakmak, ekip gitmek, uzaklamak gibi anlamlar artrmaktadr. Hicret bir yerden baka bir yere, bir lkeden baka bir lkeye ve gnmzde bir ktadan baka bir ktaya gitmektir. Hicretin zdd ise avdettir, yani dn. Hecertl-beyt terektl-beyt demektir. Evimi terk ettim, braktm, terk-i diyar eyledim. Istlahta ise hicret kfr diyarndan slam diyarna g etmek anlamna gelir. Aslnda bunun hakiki anlam ktlkleri, Allahtan maadasn terk etmektir. Beyin gne de Hicret-il-ukl deniliyor. Bedenler mukim olduklar

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

84

Tebdl-i Meknda Ferahlk Var mdr veya Eynel-Mefer?

beldelerden gnce, grlnce, akl baka yerlerde gezinmeye balar ve nihayet akllar bedeni de peine katarak, gler katarna katlr. Bylece hicret dn olmayan bir yolculuk olur. Kuranda ve Arapada hicret kelimesine akraba birok kavram bulunmaktadr. Kuran ayetleri incelendiinde firar,5 hurb, rihle,6 terk,7 firak,8 sefer,9 huru,10 zihab, serab,11 itizal12 gibi kavramlarla hicret arasnda yakn bir ilikinin olduu fark edilebilir.

5 6

10

lah, slam, insan arya kulak asmak istemeyenler ondan kaarlar. (Nuh 6). Kurey sresinde (2. ayet) rihle tabirini grrz. Bu tabir gidi-dn olan, madd ykle yklenmi kervanlar ierir. Yusuf sresinin 70 ve 75. ayetlerinde de Yusuf kssas anlatlrken rihle tabirinin yk olarak ifade edildii dikkat eker. er-rihle fi talebil-ilm ayn ekilde belli bir sre ilim rendikten sonra asl vatana dn iaret eder. Kurann birok yerinde grlen terk fiili deiik anlamlara gelmektedir. ldkten sonra miras brakmak (Nisa 11-12, 33, 176), Allahn nurundan uzaklap karanlklarda kalmak (Bakara 17). Kyame sresinde (36. ayet) ise insann kozmik sorumluluuna Yaratcnn bakn beyan ederken rastlyoruz: nsan kendisinin sorumsuz/babo braklacan/terkedileceini mi sanyor? Fark, firak ve Furkan ayn kkten tremitir. Kuran, hak ile batl ayrmann ls olarak bir furkandr. Musaya furkan verilmitir (Bakara 53). Tanrnn elileri arasnda fark gzetmemek slam imannn gereidir (Bakara 136, 285). Allah ile elilerinin arasn ayrmaya yeltenmek kfirlerin zelliidir (Nisa 150). Her hikmetli i o gece ayrdedilir (Duhan 4), Kuranda doruyla yanl ayranlar (Mrselat 4) eklinde ayetler mevcuttur. Musa da; Ya Rabbi, dedi, ben kendimden ve kardeimden bakasna malik deilim. Bizimle, o yoldan km toplumun arasn ayr (Maide, 25) diye dua ederken bu kavram kullanr. Bellirli bir ama uruna yola kmak iin sefer kelimesi kullanlr. Bu ksa ayrlk sresince ibadetlerde ruhsatlar kullanlr veya askya alnr (Bakara 185, 283, Nisa 43, Maide 6). Deiik versiyonlaryla Kurann yaklak 150 yerinde kullanlan huru kelimesi kmak, kartmak gibi anlamlara gelir. dem ile Havva bulunduklar yerden kartlmtr (Bakara 36, Araf 27), Allah yerden bitkiler kartr (Bakara 22, 61, 267, Araf 57), Allah gizli olanlar ortaya kartr (Bakara 72), Allah insanlardan birbirinizi yurtlarnzdan kartmayn diye sz almtr (Bakara 84-85), mminleri yurtlarndan karanlar yurtlarndan karmak gerekir (Bakara 191), Allah mminlerin dostudur ve onlar karanlklardan aydnla kartr (Bakara 257), Allah lden diriyi, diriden de ly kartr (Ali mran 27, Yunus 31), g edenler, yurtlarndan karlanlar, yolumda ikence edilenler, vuruanlar ve ldrlenler... Elbette onlarn ktlklerini rteceim ve onlar, altlarndan rmaklar akan cennetlere sokacam (Ali mran 195), size ne oldu ki Allah yolunda ve Rabbimiz bizi u halk zalim kentten kar, bize katndan bir koruyucu ver, bize katndan bir yardmc ver! diyen zayf erkek, kadn ve ocuklar urunda savamyorsunuz? (Nisa 759), mmin Allah ve elisi uruna hicret etmek iin evinden kar (Nisa 100), kirli bir toplumda temizlenenler yurtlarndan

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

85

Kadir ALBAYRAK

Hani, Ragb el-Isfahani hi tahrif etmeden arifane bir ekilde hicreti ne gzel tarif etmi: Mfaraketl-insani ayrah imma bil-bedeni ev bil-lisan ev bil-kalb.13 Bu tanm okuduumuz zaman, Ragpta gpta ile bakakalacamz muhteem bir gzellikle karlayoruz. Yani hicret insann bakasndan bedenen, lisanen veya kalben ayr dmesi/ayrlmas demektir. Nisa 34. ayette bu anlamda bedenen hicreti grmek mmkndr: Hrnlk etmelerinden korktuunuz kadnlara t verin, yataklarda onlara sokulmayn/onlar yataklarnda yalnz brakn<. te kalple ve lisanla terkedilmiliin rnek ayeti: Eli de: Ya Rabbi, kavmim, bu Kuran terk edilmi (mahcr) braktlar demitir.14 Mahcr edilen ey mahcb olur. Terkedilen utanr, hznlenir, sklr, yz kzarr ama intikam almaz, barp armaz. Kuranla ilgilenmemek, okumamak, gzelliklerini hayata yanstmamak, zikriyle kalbi rpertmemek onu terkedi ve ondan uzaklamadr. Kurana gre hicretin en gzel ekilde olmas gerekir: Onlarn dediklerine sabret ve gzelce onlardan ayrl.15 Pislikten/ktlkten kan16 emr-i ilahisinden ise byk hicreti anlamak gerekir dense yeridir. Hicretin hemen ardsra cihat gelir. Hadi gnmzde kimseyi incitmeyecek ekliyle mcahede ve itihat diyelim de sorun ortadan kalksn! Onlar ki inandlar, g ettiler, Allah yolunda savatsrgn edilirler (Araf 82), gsteri ve nmayi iinden yurtlarndan kan gayri samimiler vardr (Enfal 47), inanmayanlar inananlar kendilerinin addettikleri yurtlarndan karrlar (brahim 13) vb< Serab, yolunu tutup gitmek anlamnda Kehf sresinde balk iin kullanlan bir kavramdr. kisi (yrdler), iki denizin birletii yere varnca, balklarn unuttular, (balk) syrlp denizde yolunu tuttu. (Kehf 61). tizal kelimesi ayrlp bir kenarda beklemek, kesine ekilmek, soyutlanmak, uzakta durmak anlamlarna gelir. Gemi, onlar dalar gibi dalga(lar) arasndan geirirken Nuh, bir kenarda duran oluna: Yavrum, bizimle beraber bin, kfirlerle beraber olma! diye seslendi (Hud 42). Uzakta durmak anlamnda da (Ahzab 51) kullanlmtr. Ragb el-Isfahani, el-Mfredat, Lbnan 1998, 514. Furkan, 30. Mzzemmil, 10. Mddessir, 5.

11

12

13 14 15

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

86

16

Tebdl-i Meknda Ferahlk Var mdr veya Eynel-Mefer?

lar; ite onlar, Allahn rahmetini umarlar. Allah, ok balayan, ok merhamet edendir.17 Hicret bolluk, bereket getirir. Allah yolunda g eden kimse, yeryznde gidecek ok yer ve bolluk bulur. Kim Allah ve Elisi iin g etmek amacyle evinden kar da kendisine lm yetiirse, onun mkfat Allaha der. Allah, balayandr, esirgeyendir. 18 Hicret kavramnda biraz kama, biraz korku ve biraz da endie vardr: Uykuda olduklar halde sen onlar uyanklar sanrsn, onlar (uykuda) saa sola eviririz. Kpekleri de girite iki kolunu (n ayaklarn) uzatm vaziyettedir. Onlarn durumunu grseydin, mutlaka onlardan dnp kaardn. Ve onlardan iine korku dolard.19 Emir geldikten sonra hicrette gnlllk esastr. Gnll olmayann bahanesi bitmez: Onlardan bir grup da demiti ki: Ey Yesrib (Medine) halk, artk size duracak yer yok, (haydi durmayn, evlerinize) dnn (Yahut: Artk bu dinde durmanz doru deil, dnn). Onlardan bir topluluk da, Evlerimiz (salam deil), aktr diyerek peygamberden izin istiyordu. Oysa onlar (n evleri) ak deildi. Sadece kamak istiyorlard.20 Dier Dinler ncelenmeye Deer Uzak dou dinleri kapsamndaki Hinduizm, Buddizm, Taoizm, Caynizm ve Sihizm; Hristiyanlkta olduu gibi tenha yerlere, snr boylarna, da eteklerine manastrlar ve tapnaklar ina etmeyi geleneklerinin gerei grrler. Buralarda din adamlar mrlerini hem hicretle geirmekteler, hem de zaman zaman inananlarn toplumlardan hicret edebilmelerine vesile olmaktadrlar. Bilindii zere eski Hint geleneinde bireysel hicret daha muteber addedilmitir. Nitekim son Budda aydnlanmasn gerekletirmek iin aniden malayaniden tecrit etmiti kendisini. Bu amala ormanlara, dalara, llere hicret uygulamas bilinirdi. Buddann yolundan
17 18 19 20

Bakara, 218. Nisa, 100. Kehf, 18. Ahzab, 13.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

87

Kadir ALBAYRAK

giden rencileri onun mesajn Hindistan dna tamlar ve bu inanc yaymlardr. Budda 29 yanda babasnn sarayndan kam ve bir ormanda inzivaya ekilerek kat bir riyazete girmitir. Srekli riyazet ile arad eyi bulamayacan anlaynca, normal hayata dnmtr. Budda bulunduu yerden Benarese g etmek iin yola koyulur. Kendisine nereye gidiyorsun diye soranlara, dnyay aydnlatacak lambay/ yakmaya gidiyorum cevabn verir. Ganjn kar kysna gemek zorundadr ve Buddann kaykya verecek paras da yoktur. Bir anda o uarak kar kyya geer ve kayk onun kadr- kymetini idrak edemedii iin bu durumdan byk nedamet duyar.21 Nihayetinde Buddann yakt k dnyay aydnlatmaya balar. Hicretin akabinde yanan bir k. Caynizmin kurucusu Mahavira iindeki dmanlar yenen, ruhunu arndran kii anlamna gelmektedir. O da bu ekilde ktlklerden hicret etmeyi baarm bir kii olarak muzaffer lakabn almtr. Konfyanizmin kurucusu olarak bilinen Kung Fu-tzu doduu yeri terkederek senelerce inin deiik eyaletlerini gezmi, kendi prensiplerini retmi, felsefesini yaymtr. Bu gezileri srasnda ezilenlerin byk tevecchne mazhar olmu, ancak yneticiler nezdinde etkili olamam ve hayal krkl ierisinde memleketine dnmtr. Konfys bu hayat tarzndan dolay gezginci bilge olarak da adlandrlr. Taoizmin kurucusu Lao-Tse, Chau hanedannn yava yava kmeye yz tuttuunu grnce, bu kt sonuca tank olmamak iin hkmet merkezi olan Lo-Yang kentini brakarak batya doru g etmitir. Maniheistlerin inanlarn yaymak iin meakkatli yolculuklara, seferlere, glere katlandklar nakledilir. Mani, uzun yllar sresince eitli lkeleri gezerek retisini yaym, Trkistan ve

21

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

88

A. Ferdinand Herold, The Life of Buddha, tr. from French by Paul C. Blum, New York 1922, 115-116.

Tebdl-i Meknda Ferahlk Var mdr veya Eynel-Mefer?

Kuzey Hindistanda Manici topluluklar kurmu, farkl yrelerde kendi inancn yayma abasn srdrmtr. Mani daha sonra idam edilmi ve derisi yzlmtr. Topluca hicretin bir dier rnei de Parsiliktir. Parsilik slamiyetin ran corafyasna giriinden sonra Hindistana gm olan inan mensuplarn ifade eder. amanlar transa geer; vecd ve istirak ierisinde bedenlerini terk eder, gn katlarn katederler, yerin altlarn da. te yandan, ilkel olarak adlandrlan kabile dinlerinde bile g olayna sklkla rastlanmaktadr. ef ldnde, kabilesi eitli bysel nedenlerle yaad kyn yerini deitirmek zorunda kalr ve tamamen baka bir yere ger.22 Birok dindeki ask/etik yaam tarznn katlanlmas zor bir hicret olduunu sylersek geree bhtan etmi olmayz. Kimi inanlarda rastlanan aforoz, hicretin srgn ynne gzel bir rnek olarak anlalabilir. Burada, hicrete zorlanan, mehul bir srgn hayat yaayan, malum insan tipiyle kar karya kalyoruz. Gnll hicret edenler de vardr. Anneden, babadan, evlilikten, evden barktan, vatandan soyutlanarak, kendilerini neredeyse grevli olarak gtkleri lkelerde ehit ettirmek iin abalayan misyonerlerin bu psikolojisi baka trl nasl izah dairesine sdrlabilir?23 zetle, peygamberlerin veya din kurucularnn karsnda srekli olarak yakn akrabalarndan veya akraba olmayan kurulu dzenin liderlerinden bir muhalefet bulunmutur. Kutsal Kitapta hicretin ilk arketipini Kaldeden Filistine g eden Hz. brahimde gryoruz. Musa Firavunla mcadelesinden sonra Msrdan Kenan diyarna kavmiyle birlikte g etmi, Budda havarileriyle birlikte daim bir hicret halinde yaamtr. sa da mesajn yaymaya balad Celileden Kudse g etmek zorunda kalmtr. Ancak

22

23

Lucien Lvi-Bruhl, lkel nsanda Ruh Anlay, ev. Ouz Adanr, Dou Bat Yaynlar, Ankara 2006, 73. Bu psikoloji ile ilgili olarak bkz.: Karen Armstrong, Hazreti Muhammed, ev. Selim Yenieri, Koridor Yaynlar, stanbul 2005, 37-38.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

89

Kadir ALBAYRAK

Hristiyanlk tarihindeki asl g hadisesi sann armha gerilmesinden sonra Pavlus ve Petrusun, Yahudiler tarafndan reddedilen sann mesajn Roma ve Gentileye ulatrmalaryla vuku bulmutur.24 slam Tasavvufu ve Hicret Anlay Peygamberin Mekkeden Medineye hicreti, tasavvuf yolunun, vatandan ayrlp tekrar oraya dnmenin (ve bylece ruhun Allahtan Allaha yolculuunun mikrokozmik bir tasvirinin) ilk rnei haline gelmitir ve dolaysyla ancak byle bir yolculuk insan kemale erdirebilir.25 Tasavvuf edebiyatmz hicret anlayn ne gzel ifade etmi: Halvet der encmen. Halk iinde Hakkla babaa kalabilmek. mer Ltfi Barkann kolonizatr Trk dervileri, toplu mesrur hicretin en gzel rneklerinden birini tekil eder. Anadolunun ve Balkanlarn Mslmanlamas iin kendilerini feda eden alpler ve erenler hicretin alsn sergilemilerdir. te Balkanlarn manevi fatihi Sar Saltuk halen yayor; o da dnmemi medinesine. Merkezden periferiye hicret eden bu erler dier inan mensuplarn modus vivendileri ile cezbetmilerdi. M/T/ekkelerinin duvarlarnn bir yannda momento mori yazlyd, br yannda ise Y H. nk onlar asl hicretin lm olduunu biliyorlar ve terki de terk etmilerdi. Hicretin z deiim ve geliim demitik az nce. te, hicretin ardndan Yesrib Medine olmu, yani o bir slam evi haline gelmitir. Hicretinin akabinde Abramn Abrahama dnmesi gibi. Hicreti bir ksm mutasavvflar daha byk bir izzete ulaabilmek iin, vatanndan ayrlmak gerektii gereinin incelikli bir ifadesi olarak grmlerdir. Muhammed kbal gibi bir moderniste gre ise hicret, bir insann dar, dnyaya bal ve ulusalc kavramlara sarlmamasn ifade eder. 1947deki blnmenin ardndan Hindistandan kopup Pakistana g eden Mslmanlar kendilerine mu-

24 25

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

90

Moojen Momen, The Phenomenon of Religion, Oxford 1999, 313 Annemarie Schimmel, slamn Mistik Boyutlar, ev. Ergun Kocabyk, Kabalc Yaynevi, stanbul 2001, 220.

Tebdl-i Meknda Ferahlk Var mdr veya Eynel-Mefer?

hacir demilerdir. Bunun anlam, imansz Hindistandan inanlarn zorluklarla karlamakszn yaayabilmeyi mit ettikleri yeni lkeye hicret eden kii demektir. Ayrca Modern Kuzey Amerika Mslmanlar da, tpk Peygamberin sahabesi gibi, nceki yurtlarn terk edip, henz Mslman olmayan Amerikada yeni bir yurt edindikleri iin, bu hicret fikrinde bir teselli bulabilmektedirler.26 Annemaria Schimmel hicretin bu teselli edici ynne iaret etmekte hakldr elbette, fakat acaba Mslmanlar hlihazrda Pakistan ve Amerikada huzur ierisinde yaayabiliyorlar m? Kreselleen dnyamzda, bir yerde bir avu Mslmann huzur ierisinde yaamas dier yerlerdeki kanayan yaralara merhem olabiliyor mu? Kulardan Anka, dalardan Kaf hicretlerden itikf! tikaf, belli bir sre bilinli bir ekilde her eyden el etek ekerek, bir keye sessizce ekilmek olmal. Bunu Ramazan aynn son on gn deruhte etmek btn Mslmanlarn uhdesinde olan bir o/nurlu anlay, aray ve yaaytr. Tarih camilerimizde itikaf odalar mevcuttu. Belki de kemeke deryasnda huzur adalardr onlar. Haddizatnda buralarda yce yaratc kudretle babaa kalmaktan baka bir aresi de kalmyor mnzevinin. deta hicrete zorlanyor mmin. Bu itikaf meknlar, modern fakat derin olmayan ada insann beyninin alamayaca derecede konforludur. Eer konfor hibir eye ihtiya duymama duygusu ise, bu hissi ksa bir ziyaret esnasnda dileyen herkes yaayabilir. nsan bu kutlu meknda sadece bedenen bulunur. Zira itikaf ruhen bir hicrettir; beden Kaf danda sabitlenirken, ruh lemleri Anka kuunun kanatlarnda seyreyler. Hicret hemen her dem kolayca gereklemez; nk o bir servendir. Eriir menzil-i maksde heste giden, tizriftr olann pyine damen dolar. Bazen krk yl lde braklan vardr Musa misali, yle zaman gelir ki, Yunus gibi aceleyle terk-i diyar eyleyip krk gn baln karnnda kalan da olur.

26

Annemarie Schimmel, Tanrnn Yeryzndeki aretleri, ev. Ekrem Demirli, Kabalc Yaynlar, stanbul 2002, 89-90

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

91

Kadir ALBAYRAK

Hicret nice binlerce ince inci saklayan bir mana deryasdr. O mminin nemli gzlerle, buulu kalple, hznl yakardr Mevlasna. Hicret ehli, hicret ettike incelir, merhameti artar, dnyann ve iindekilerin faniliini, ayn zamanda kendi acizliini anlar. Hicret, rikkatten neet eden bir dikkattir. Eer sen kaba ve kat yrekli olsaydn etrafndan dalp giderlerdi27 mealindeki ayet bu inceliin en ince ifadesidir. Hicret bedenin, btn azalaryla birlikte bir tespih tanesi gibi dizilerek zikre koyulduu bir kulluktur. Mevlana ve neyi de ayrlklardan ikyet etmiyor muydu? Mevlana tamburasna da sz geiremiyordu; yakndlar birbirlerine ama birbirlerinden de yakndlar! Men i guyem, tamburem i guyed? Ben ne diyorum tam/buram ne alyor? Muhtemelen kalbini gstererek, ite tam buram, buram buram yanyor demitir! Yunusun dolab, senelerce alab iin inileyip durmad m? nk dolap alabndan ayr dmt. Ayr dmek ne gzyaartc, artc ve insann iini burkan bir tabirdir. Ayrlan dermi demek ki. Belki de dn sonucunda ayrlk gelir. Yuvasz kular veya kusuz yuvalar gibi. Kimi dinlere gre de insan asl kaynandan, cennetten, Tanrdan koparld iin yeryz cehennemine dmtr. Bu dnyada bir hanc olan insan, kvamna ermek iin sanclar ierisinde kvranr, (dur)duramaz. Tanrdan gayr her trl arzu, onun acsna tuz biber olmaktan baka bir ie yaramaz. Dnmz, Gnmz ve nmze Ynelik Hicret Sorgulamalar Tarihteki slam/Nebev hicretlerde, hi bir zaman hicret iin kalklan nokta; kalk mekn, hareket edilen yer; var mekn, slam topraklar deildi. Yani slam olmayan bir yerden, slam olmayan bir yere g edilmiti. Bu nemli bir tespit olarak kaydedilmeli. u halde, Hz. Muhammed Medinede slam devletini kurduktan sonra nereye hicret edilebilir ki? Zaten Hz. Peygamber fetihten sonra hicret yoktur buyurmutu. Gnmz dnyasnda ran, Msr,

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

92

27

l-i mran, 159.

Tebdl-i Meknda Ferahlk Var mdr veya Eynel-Mefer?

Arabistan, Trkiyeyi< slam devleti/lkesi saymazsak, o zaman slam diyar neresidir ki, orada ensar muhacirlere kucak asn? Nisa sresi 97. ayetinde Allah yle diyor: Melekler, kendi kendilerine zulmeden kiilerin canlarn aldklarnda, onlara, Ne ite idiniz? derler. Onlar da: Biz yeryznde zayf kimselerdik derler. Melekler: Allahn yeryz geni deil miydi, siz de orada hicret etseydiniz ya? derler. te bunlarn varacaklar yer cehennemdir. O ne kt gidi yeridir. M(f)essir deilim, olmaya da bir niyetim veya cretim de yok. Ancak, acaba burada mstazaf/zayf olmaklk beden ve mal bir zellik olarak m anlalmal? Gerekten gnmz dnyasnda bedenen ve iktisaden hicret creti bulamayan zayf Mslmanlar nasl terk-i diyar edecekler? Yolda telef olmazlar m/edilmezler mi? O halde ayetteki mstazaflar, manen ve imanen zayf olan, lakin maddeten ve ten asndan zengin Mslmanlar mdr? Eer byleyse zengin Mslmanlarn zaten hicrete gleri var ve muhtemelen hicrete onay verenler de onlardr. Dier taraftan mstekbirler sadece zenginler midir? Fakir olup da mstekbir olanlar olamaz m? Bir hadisin beyanna gre hicrette ama ne ise, insanlar ona mutlaka nail olacaklardr. phesiz burada hicrette kaybeden kimse yokmu gibi grnyor. Bu da gnmz dnyasnda ktye kullanlabilecek bir sorun ieriyor sanki. Ne deniyor hadiste: Kimin hicreti Allah ve Rasul iin ise onlara nail olur, kim dnya (lk) iin gerse o da onu elde eder, kim bir kadn iin savuursa ikamet yerinden, o da ona kavuur, evlenir. Ksacas ameller emellere gredir. Dahas gnmzde Mslmanlarn hicret ettikleri yerlerde, gyaplarnda cenaze namaz klabileceimiz Necailer veya Medineli Ensar var mdr? Sizinle bizim aramzdaki fark ancak u izgi kadardr diyerek bize kucak aacak kardeimiz Habeistan Kral nerede? Tebdil-i meknda ferahlk da yok gnmzde, Habeistan da! Kendilerine zulmedildikten sonra Allah urunda g edenle-

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

93

Kadir ALBAYRAK

ri, dnyada gzelce yerletireceiz, (onlara vereceimiz) ahiret mkfat ise daha byktr. Keke bilseler!28 Bu zulmn ls nedir? Kendilerine zulmedildii halde zulmedilmi gibi gsterip g edenleri nasl deerlendirmeli? Ayrca Mslman olmayp da zulme urayanlar nereye gecek? Ya zalim Mslmanlarn durumu ne olacak? Hicret bir huru harekt olarak da alglanabilir. Mminin ktlkleri terketmesi/hicret etmesi ve Allaha yaklamas farzdr denilmitir. Kck bir hcrede bile hicret tahakkuk etmez mi? Acaba her trl hicret farz mdr? nsan/mmin hicret etmeden hicreti yaayabilir mi? Yani hicret firar mdr, ka mdr, bir intikal midir, bir sefer midir? Hicreti hicret yapan ey nedir acaba? Hicret snnet ise cihat farz mdr halen? Yoksa ezmann tagayyr ile ahkmn tagayyr kanlmazdr ilkesi fehvasnca, hicret farz cihat mekruh mu oldu? Hicret dn planlayarak belli bir sre baka bir di/yara gitmek midir? Hicretin vakti, zaman, zemini var mdr? Hicret kimlere gereklidir? Niyet hicretin artlarndan mdr? Kimlerden, neden ve niin hicret etmek lazmdr? Hicrette mutlaka hicran aranmal mdr? Nereye, ne zaman kime hicret? Hicretin sebepleri farkl farkldr. Memleketinde yeterli yaam ve geim artlarn bulamayan kii hicret eder. Belki de bu bir gtr. Dahas bir aray da denebilir. Belki de snmak ister gnmz deyimiyle. ltica etmitir, mltecidir, snmacdr o, ve belki de sntdr. Gnmzde eer eldeki verilere gvenecek isek; dnyadaki toplam mltecilerin yaklak % 70i Mslman kimliini tayor. Bunlara muhacir denebilir mi? Modern dnyada farkl inanlara mensup herkes tek bir yere; Amerikaya veya Batya hicret ediyor. Snanlarn dinleri, dilleri, renkleri farkl olmakla birlikte snlan yer ayn. Sadece Mslmanlarn snaca bir yer var mdr acaba? Gnmzde Hz. Muhammed ve sahabiler yaasalard nereye hicret ederlerdi; bilinebi-

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

94

28

Nahl, 41.

Tebdl-i Meknda Ferahlk Var mdr veya Eynel-Mefer?

lir mi?29 Mslmanlar halen niin hac iin Mekke ve Medineye giderler de, hicret iin, Peygamberin fiil snnetine uyup Habeistana, Taife veya Mekkeye gitmezler? Herkes Batya hicret edebiliyor da, niin Mekkeye hicret edemiyor? Hicret kimi zaman lkesinde, yurdunda bulamad emn- emana kavumak umuduyla da gerekletirilir. Herkes gibi ben de merak edenlerdenim: Byle bir gvenli toprak paras var mdr yeryznde? Mslmann; burada ideallerimi, en azndan pratiklerimi deruhte edemiyorum. yleyse tamam, ite u lke bunun iin msait ve mnbit bir toprak parasdr, imanm orada nev nema bulacaktr diyebilecei bir yer var mdr? Gnmzde Mslmanlar hicret ettiklerinde sadece himaye mi isterler yoksa bunun yannda istemeseler bile bir de paye mi beklerler? Gnmz Mslmanlarnn vatan- aslsi neresi? En zengininden en fakirine kadar, en liminden en cahiline, erkeinden kadnna, idarecisinden idare edilenine kadar hangi Mslman gelimi bir Bat lkesinde yaamay reddedebilir? Hicret gnmzde cazip bir mekna gitmekle eanlaml hale gelmi oldu yoksa? Herkesin gittii yere hicret edilir mi? Hsl- kelam hicret, hi ret etmeden her eye evet demek midir? Peygamberlerin Hicreti Hicretin en by, en byl hicret, byklerin hicreti olmal. Bu herhangi bir cret karl olmayan, elilerin ve Tanrya aranlarn hicreti olsa gerektir. Peygamberlerin ilki ve atas Hz. demin hicreti cennetten yeryzne doru gereklemi kozmik bir hicret idi. Esasnda bu gnlsz bir hicretti. Belki de yeryzne, bir anlamda her hzne bir srgnd. Hicret snnetullahtr. Gelen Peygamberlerin gelenei, salih kullarnn uygulamas. Kimisi vardr yllarca teblide bulunmu ve karyesinden kovulmutur. Ad kavmine Hud, Semuda Salih Medyene uayb gnderilmiti. Yalanlandlar ve memleketlerinden

29

Snmada snan taraf iin bir slk olduu belli. Halbuki hicrette salk vardr. Snak, saanak yamurdan kaarken geici bir sre korunma amacyla iltica edilen yer olduu iin, insan durumun deimesini bekler durur sadece.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

95

Kadir ALBAYRAK

gmek zorunda kaldlar. Baala tapan zalim kavmi terketmesini lyastan istemiti Yaratan. O da onlar brakt ve bir daa snd. Fakat orada da rahat brakmadlar onu. Bunun zerine Allah onlar iddetli bir atele yok etti. Musa ekingen ve nazik bir tavrla Firavuna gelmi ve kavmini brakmasn istemiti. Firavun bbrlendi; bard ard. Ben sizin en yce ilahnzm diye meydanlarda meydan okudu. Bunun sonucunda o ve kavmi ibretengiz bir ekilde Kzldenizde bouldular. Daha sonra Nuhu, brahimi, Lutu, Salihi, Musay, Yunusu, Yusufu ve Hz. Muhammedi saymamz kanlmaz. Aralarnda hicret ynnden bir fark var mdr? Kimi limlere gre Hz. Muhammedin hicretinin en byk zellii slam devleti kurma dncesiydi. Nitekim Medinede bu gerekletirildi. Bylece Hz. Muhammed, ana tarafndan akrabalarnn bulunduu Medineye misafir oldu. Ailesiyle birlikte bu ehre yerleti ve orada anayasas olan bir ehir devleti kurdu. Yine de baz huzursuzluklar eksik olmad. ehirde kalabalk bir nfusa sahip olan Yahudiler, yeni anayasa onlarn da haklarn garanti altna alm olmasna ramen, dmanca bir tavr takndlar.30 Bedenen doulan yer mkerrem olsa da, orada zorluklarla ve basklarla baedemeyince iddet kullanmamak iin bir yesribe hicret edip oray tenvir etmeliydi. Mnevver Peygamberin aydnlatt ehir bu aydnlktan dolay aydnlanm ehir sfatn almtr. Peygamber Beytullahn bulunduu mkerrem Mekkeyi terkederek, bir daha oraya dnmemecesine, entelektellerin ehrine, aydnlanmlarn ehrine ikamet ederek dnyaya istikamet bahetmitir. yleyse hicrette istikamet mkerremlikten mnevverlie doru mu olmal? Nuhun hicreti deniz yolculuunu andrr tarzda ve her trl hayvanatla beraber gerekleen harikulde bir olayd. Ona hayva-

30

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

96

Eva de Vitray-Meyerovitch, Mekke, slamn Kutsal ehri, ev. Cemal Aydn, ule Yaynlar, stanbul 2003, 24.

Tebdl-i Meknda Ferahlk Var mdr veya Eynel-Mefer?

nat ve nebatat elik etmiti ama ei elik etmemiti. Olu da daa kamt, lakin sulardan kaamad. Hicret sadece enbiyann snneti deil. Maara ehli ehirden kap bir ine (Birine) snd. Dalarn kalbi olan maaralardan birine. Burada meknsal ve zamansal hicret i ie gemitir. Allah istediinde zaman da durdurur. (lerinden biri yle dedi): Mademki siz onlardan ve Allahtan baka taptklar eylerden ayrldnz, o halde maaraya snn ki, Rabbiniz size rahmetinden bir para yaysn (rzknz ap bollatrsn) ve (u) iinizden size yararl bir ey hazrlasn.31 Demek ki ashab- kehf, ashab- keyften dolay ehirden maaraya, Peygamberimiz ise maaradan ehre hicret etmitir. Balklar da hicret ediyor, bazen de hicret ettiriyor. Yunus peygamber rneinde olduu gibi. Kalem sresi 4850. ayetlerde Peygamberimize Yunusun yapt gibi yapmamas, kzgnlkla Allahn vahyini beklemeden hicrete yeltenmemesi emredilmektedir. Yunus yllarca abaladktan sonra hi kimse kendisine inanmaynca kavmine kzp deniz ar gitmek, kamak ister ama kendisini baln karnnda buluverir. Yunus bal tutacana balk Yunusu tutmutu ve mucizev deiim gereklemiti. brahimin hicreti de pek etin gemiti. Tekvin kitabna gre hicret onu batan aa deitirmi, hicretten nceki Abram artk hicretten sonra Abraham olmutu. 32 (Babas): Ey brahim, dedi, sen benim tanrlarmdan yz m eviriyorsun? Eer (onlara dil uzatmaktan) vazgemezsen, andolsun seni talarm. Uzun sre benden ayrl, git!33 brahim ben Rabbime gidiciyim. Bana hidayeti verecek olan Odur34 demiti. Bu gidi acaba beden bir gidi miydi yoksa zihn, fikr, amel ve din bir gidi mi? Nereye gidecekti ki orada Rabbi onu hidayete erdirsin?

31 32 33 34

Kehf, 16. Tekvin, 17:2 vd. Meryem, 46. Saffat, 99.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

97

Kadir ALBAYRAK

Philoya gre brahimin Mezopotamyay terketmesi ve adn deitirmesi derin anlamyla onun hayatn deitirmesini ifade eder. Alegorik olarak bunun anlam brahimin ruhunun Allaha yolculuk etmesidir. Adn deitirmesi de hicrette ne olduunun davurumudur. Ksacas bu deiim, yaratlan dnyaya gvenmekten vazgeip dorudan yaratcya gvenmeyi ifade etmektedir. Bu onun ruhunun seyehati ve karakterindeki deime demektir ki bu her dnemde olabilecek bir eydir. 35 Bilindii zere Hz. brahimin ikinci ei Hacer de hicretinden dolay bu ad almtr. Ayetlerde brahimin dini olarak nitelendirilen Hanifliin rkn- esasisi hicrettir. lk muhacir peygamber ayn zamanda ilk haniftir. Haniflik ktlerden, ktlklerden rcu etmek, uzaklamak ise bunun en gzel metodu elbette hicrettir. Dolaysyla hicret haniflik dininin genel ibadet tarzdr dememizde bir beis olmasa gerektir. Hicret ve Firar Trkede kamak fiili genellikle olumsuz bir anlamla ykldr. Kaamak yapmak, kaak gremek, gzlerini karmak, erkekliin onda dokuzu kamak, kz karmak, kaaklk, askerlikten firar etmek vb. Byk dnrmz Cemil Meri de Bu lkesinde ka yerlerini ve kaan kiileri tasnif etmitir: Bu Firar Bir Kabil Kompleksi, rfana Ka, Yunana Ka, rana Ka, Mutlaka Ka, Batya Ka.
36

Herhalde gnmzde en yaygn olan Ba-

tya ka olsa gerektir. Acaba irfan ve mutlak Batda m ki insanlar ve inananlar biteviye Batya kayorlar? Kurana baktmzda da kamaya (ki Kuranda firar fiili kullanlr) pek de olumlu bir anlam yklenmediini sezeriz. Allah inananlara, inanmak isteyenlere; Allaha kanz diye emir veriyor. Bu, dnyada her halkrda bir kaamak ve kaacak yer bulunacana delildir. Ancak ahirette inanmayanlara ve inanmak istemeyenlere Eynel-mefer? Nereye kaacaksnz imdi? diye

35

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

98

36

Halvor Moxnes, Theology in Conflict: Studies in Pauls Understanding of God in Romans, Leiden-Brill 1980, 131. Bkz. Cemil Meri, Bu lke, letiim Yaynlar, stanbul 1997, 139-159.

Tebdl-i Meknda Ferahlk Var mdr veya Eynel-Mefer?

soracak. Yaratma soruyla balamt Elest bezminde: Ben sizin Rabbiniz deil miyim? Yine soruyla bitecek: Ey nefer! Eynel mefer? demin hayrsz olu Kabil kardei Habili haksz yere katlettii iin firar eden ilk figr(an) olarak kutsal metinlerde anlmaktadr. Kendimi beyin damarlarmn en kk hcrelerine kadar anlamak iin zorlasam da, kutsal metinlere gre kimi peygamberlerin firar etmelerini anlayabileceimi sanmyorum. Bu rendiim ve inandm peygamber anlayna aykr geliyor. Eski ve Yeni Ahitte olduu gibi Kuranda da Yunus peygamberin memleketinden kat aka beyan edilmektedir.37 De ki: Eer lmden veya ldrlmekten kayorsanz, kamak size fayda vermez. Kasanz bile pek az bir zaman yaatlrsnz (sonunda yine lrsnz).38 Bu ayetlerin kfirlere ve mnafklara ynelik olduu anlalyor. O halde Allaha kan, ben size Onun tarafndan grevlendirilmi apak bir uyarcym39 ayeti, gemi peygamberlerin ve zellikle kendisine inanmayanlara kar Nuhun bir uyarsn gstermektedir. Benim davetim, onlara kalarn artrmaktan baka bir katkda bulunmad.40 Nuh senelerce hi sinmeden sineleri gzellikle fethetmek iin kavmine arda bulunmutu. Lakin nafile. nanmayan kavmin zellii yine ortaya kmt. Yine deiime direndiler. Kap gittiler, ama nereye? Baka bir yere deil, sadece Nuhun huzurundan katlar, balarn kuma gmdler, onlar katlar, Nuh ise hicret etti. Sizden korkunca aranzdan katm, sonra Rabbim bana hkmdarlk verdi ve beni elilerden yapt. 41 Hz. Musa elilikten nceki hayatn hikye ederken Firavundan korkup katn itiraf ediyor deta. Musa ayn korkunun izlerini hayat boyunca da unu37 38 39 40 41

Yunus, 1:1 vd; Saffat, 139-147; Matta, 12:39-41. Ahzab, 16. Zariyat, 50. Nuh, 6. uara, 21.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

99

Kadir ALBAYRAK

tamam ve bu yzden kardei Harunun da srekli yanbanda bulunmasn istemitir. Ancak Musann bu elilik dneminde btn korkularna karn Firavundan korkup kama ans yoktur. O gn insan: Kaacak yer neresi? der 42 ayeti artk denizin bittiini, gemilerin yakldn, umutlarn ykldn, dnyada saa sola kaarak kendini kurtaran, kamufle eden insana kral plak dendiini haber vermektedir. O gn durak da, duracak yer de Allahn huzurudur. Kimi zaman hicret edilmesine yardm etmek hicret etmek kadar erdemlidir. Daha 13 yalarnda bir ocuk iken Hz. Alinin Hz. Peygamberin yatanda saklanarak Onun hicret etmesine yardm etmesi tarihte az grlen bir fedailiktir. Ya Hz. mer? Gpegndz hicret etmemi miydi? Yani kamamt, korkmamt. O giderken yle meydan okuyordu: Anne babasn evlatsz, karsn kocasz brakmak isteyen babayiitlerinizi, ite u vadide bekliyorum. Ardm sra gelsin. Hz. merin hicretiyle karlatrldnda, bizzat Hz. Peygamberin hicreti esnasndaki ince ayarlara, tedbirler, planlara ve projelere, taktik ve stratejilere ap kalyor insan. Yol arkada ile beraber gece kapnn arkasndan, belki de parmaklarnn ucuna basarak, kuzeye deil de en az beklenen gneye doru ynelmesi, Ebubekirin klesi Amir b. Fheyray ise ayak izlerini imha etmesi iin geri gndermesi, Sevr maarasnda gn boyunca ilelere katlanarak kalmas insan hayretler iinde brakyor. Oysa ayn Rasul deil miydi gz ap kapayncaya kadar sra ve Mira hicretlerini yaayan? Mirataki ve hicretteki hikmeti anlayana ak olsun. Acaba Rasulullah hangisiyle bize rnek olmak istedi? Hicretle mi, mirala m? Birinde sebeplere ve vesilelere drt elle sarlma var, birinde sebep yok, vesile yok, el yok, yapma yok. Sadece var olan bir ey var. Ve esiz bir varolu.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

100

42

Kyame, 10.

Tebdl-i Meknda Ferahlk Var mdr veya Eynel-Mefer?

Hicret ve Duygu Dinlerin Ruhu adl eserinde Edgar Quinet; kinat mutlak bir teslimiyet iinde. Huzursuz olan sadece insandr. D dnyann sessizlii lgna dndryor insan. Ne istiyor? Arad ne? Bilmiyor ki. Yryor, boyuna rpnyor. Yer deitiren yalnz vcudu mu? Hayr; insiyaklar, duygular, tanrlar da mtehavvil. Sonsuza susuz. Sonsuzluk peinde hep.43 Quinet insan yek katre-i hn ve hezar endie diyen Sadiyi hakl kartyor. nsan bir damla kan ve batanbaa endie. Hicret gle oynaya olmaz. Gzya, hzn, endie, tedirginlik iermeli. Arkadalk, gven ve sadakat esasna bina edilmeyen bir hicret akamete uramaya mahkmdur. te Hz. Ebubekir. Maaraya Hz. Peygamberden nce giriyor; tehlikeleri izale ediyor. Dizini yastk yapp Peygamberin uyumasn salyor. Gzya damlyor vech-i nuranisine seyyidil enbiyann. O da, Korkma! Allah bizimle beraberdir cevabyla arkadann gzya katresine karlk veriyor. Yukarda, hicret evvelemirde kefetmek, deimek, deitirmek demitik. Bu yzden zordur. Zorlu yokutur. Yokutaki kutur, ele geiremezsin. Uar gider. Sadece bakakalrsn ardndan. Hele gnmz dnyasnda hicret esnasnda karlalan garip/yabanc gelenekler ve bilinmeyen yabanc diller insan daha da bir duygusal klyor, gzyalarn kalbe aktmaya sebeb oluyor. Hicret yeni bir yarat ve yaratla alan bereketli bir kap olarak grlmtr. Tarih boyunca byk insanlar, kahramanlar, airler, sanatlar, edipler, filozoflar tebdil-i mekn eylemilerdir. Bazlarnn ancak lleri dnebilmitir memleketlerine. Memleket ne gzel bir kelime. Meliklik, malikiyet, meleklik, mlk gibi eyleri artryor. Hicretten sonra gidilen yer memleketimiz olmuyor hibir zaman. Uzun sre gzler arkada kalanlar zler. Memleketin aydnlndan, gvenliinden gurbetin kasvetine tedirginliine den ve kendilerini srekli ksz, yetim grenler kendi ilerine

43

Meri, Krk Ambar II, 190.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

101

Kadir ALBAYRAK

dnyorlar ve retiyorlar. Srekli bir aray. Srekli bir hicran srekli bir atlak olur kalpte ve beyinde. Kalp ile akl arasnda gidip gelmeler hicretin belki de en d/alatcsdr. Bu kouturma esnasnda ilham pnarlar alr bir bir. Nitekim iir ve sanat bizzat birer hicret deil midir? airler iirde kelimeleri asl anlamlarndan/vatanlarndan koparp sadece kendilerine zg garip bir vatana tamyorlar m? Sanatta da objeler yine asl varlklarndan kopartlarak adeta baka bir lkeye/ilkeye gtrlmekte, herkes ona anlamal gzlerle bakmaktadr. Bunun gibi peygamberler de tarihin airleridir. Yerlemi anlaylar deitirmiler, insanlar allm dnce, anlay ve yaaylarndan uyandrmlar, hicret ettirmilerdir. Hicretin artrdklar Tarihte cereyan eden rneklerine baktmzda hicretin uzun bir ilah davet esnasnda karlalan dayanlmaz zorluklardan sonra gereklemi olduunu grrz. Szgelimi, Peygamberimiz birok hakaretler, saldrlar, itham ve iftiralar arasnda tam 13 yl mesajn duyurmaya almtr. Ona byc, sihirbaz, mecnun denildi. Ona inananlar vicdanszca yldrdlar, ldrdler. Btn peygamberlere de benzerleri yapld. Dahas deiik ikencelerden sonra hicret etmeye bile imkn ve frsat bulamadan ldrlen enbiya bile olmutur. te Zekeriya, Yahya, sa vb. Ehl-i hicret, Allahtan bir vahiy ve iaretten sonra hicrete koyulmulardr. Bunun biricik istisnas Yunus peygamberdir. O kavmine ok kzm, fkelenmi ve yola erken koyulmutur. Bunun iin Allah Hz. Muhammedi uyaryor: Sen Rabbinin hkmne sabret, balk sahibi (Yunus) gibi olma. Hani o, skntdan yutkunarak (Allaha) seslenmiti.44 Demek ki hicret irk ve korku, gvensizlik yurdundan islam ve iman yurduna intikaldir veya mistik anlamda meknsal olmasa da bir halden baka bir hale intikaldir.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

102

44

Kalem, 48.

Tebdl-i Meknda Ferahlk Var mdr veya Eynel-Mefer?

Hz. Peygamber ashabndan bir ksmna Habeistana hicret etmelerini u szlerle istemiti: Orada kimseye zulmedilmesine izin vermeyen bir kral var. Bu bir emn- eman hicreti idi. Ama Medineye hicret iman yurduna hicrettti. u halde darl eman ve darl iman olmak zere hicretin iki trnden bahsedilebilir. Genel olarak zahir hicret ve batn hicretten bahsedilir. Batn hicret ktl emreden nefsin bu isteklerinden ve eytann vesveselerinden hicrettir. Zahir olan ise imtihandan dolay din iin bir yerden baka bir yere intikal etmektir. Batn hicrete gndermede bulunulan Buhariden menkul bir hadiste nebiy-i zian diyorlar ki: Mslman, kendisi dndaki Mslmanlarn elinden ve dilinden gvende olduklar kiidir. Muhacir ise Allahn yasakladklarndan itinap edendir.45 Yine cismin ve kalbin hicretinden bahsedilmitir. Bedenen iki mekn arasndaki hicret ve kalbin Allah ve Rasulne hicreti. Asl hicret ite budur. nk beden kalbe tabidir. Bu yolla mmin Allah sevgisinden gayrsn, Allaha kulluktan tesini terketmi olur. Yani Allaha kanz ayetinin anlam da budur, senden sana snrm hadisinin de. yleyse hicret bir intikal-i beden deil inkyad- Rabbandir. Hicretin vey evlatlarnn, hormonlu meyvelerinin ad belki de getto ve diyasporadr. Hicreti tam olarak anlayamam, hicretin manevi boyutunu ihmal etmi, oldurmak veya olmak iin deil de, daha ok lmemek veya ldrmek iin gerekletirilmi glerin sonucunda oluan toplanma kamplarna getto veya diyaspora olarak baklabilir. Getto hicretin tersine, teki ile kaynama amal deil ayrma amal, ehirde fakat ehirli olamayan, ehrin merkezine giremeyen gmenler grubu. Diyaspora ise birlik ve kaynama hedefli deil, kurtulu amal ka gsteren, toplanmay deil yaylp salmay ngren, kklere bal kalmay deil, sadece hayatta kalmay merkeze koyan, siyasal ve ekonomik rengi ar basan, ounlukla etnik ve dar dinsel kkene dayanan bir dalgalantr; asla durulu deil.
45

Buhari, man, 3.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

103

Kadir ALBAYRAK

nsanlk tarihinin en yaygn, etkili, dntrc uygarl Bat uygarldr. nk bu uygarlk kavimler g, Slav gleri, Cermen gleri, Yahudi gleri ve nihayet Zenci, Budist, Hindu, in ve Mslman gleriyle deta bir g kazanmtr. Beyin g sayesinde devamlln salayan bir medeniyet. br yanda ise ruh gnn temsil ettii Uzakdou medeniyeti. Sonu olarak; lmeden nce lnz emri gereince, hesap gnnde bize sorulacak olan soruyu bu lemde sorarak eynelmefer dedikten sonra, ada savrululardan kurtulabilmek iin fe firr ilallah cevabyla, dalgal denizlerde salam limana demirlemeyi bir hicret tr olarak tercih etmenin zaman gelmitir diyebiliriz.

Is There Relief in Changing of Place or Where is the Refuge?


Citation/: Albayrak, Kadir, (2008). Is There Relief in Changing of Place or Where is the Refuge?, Milel ve Nihal, 5 (3), 81-104. Abstract: Migration (or Hijra) is a very important phenomenon in human history. Prophets, heroes, nations and even some animals migrated throughout history. Essentially, it can be said that human history started with migration. Migration is a obligatory preference. Because it is last alternative. On the other hand, all prophets and religion founders had migrated in their life, but exceptions. So we can say that civilizations are fruits of migration. Islamic civilization also had developed and spread after the Prophets migration. The calendar year of Islam begins with this migration. We attempted in this essay to write a semi-academic and aesthetic article about the phenomenon of migration. But it was an inquiry rather than a solution. Key Words: Migration, hijra, religions and migration, migration today, escape, prophets and migration.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

104

Almanyada Trkler: Srekli Yabanclk, Kltrel atma ve Din

Celaleddin ELK*

Atf/: elik, Celaleddin, (2008). Almanyada Trkler: Srekli Yabanclk, Kltrel atma ve Din, Milel ve Nihal, 5 (3), 105-142. zet: Bu makale, Almanyada yaayan Trk gmenlerin kimlik ve dinle ilgili sorunlarn, zaman ierisinde anlam ve boyut deitiren konumlarna gre tartmaktadr. D g ve gmenlerin konumunu aklayan eitli kuramsal yaklamlara deinilmi, ancak gmenlerin znel anlatlarna nem veren nitel bir yaklam izlenmitir. Bu erevede yaplan gzlem ve mlakatlar, yaznn temel veri kaynan oluturmaktadr. Trk gmenlerin Almanyadaki stat ve konumlarnn geicilikten kalclla dnmesiyle birlikte deien sosyo-kltrel pozisyonlar, konunun gle ilgili klasik yaklamlarn dnda ele alnmasn gerektirmektedir. Anahtar Kelimeler: D G, Gmen, Gmen Dindarl, Kimlik.

Giri Trklerin yaklak yarm asr nce balayan Almanyaya i g servenleri, sre ierisinde yeni sosyokltrel boyutlar kazanarak devam eden bir olgu mahiyetindedir. Bu olgu, sosyal bilim almalarnda ksmen paradigmatik yaklamlarn da devreye girdii
*

Do. Dr., Erciyes niversitesi lahiyat Fakltesi.

MLEL VE NHAL
inan, kltr ve mitoloji aratrmalar dergisi cilt 5 say 3 Eyll Aralk 2008

Celaleddin ELK

pek ok aratrma ve incelemenin konusu olmutur. Sz konusu almalar, Trk ii gnn kendine has zellikleri nedeniyle konunun zgn bir perspektiften ve kendi zel kavramlar balamnda ele alnmasn ne karmtr. Kuramsal yaklamlardaki bu gelimelere ramen, znde ok boyutlu bir fenomen zellii gsteren Trk ii g, kavramsal ve konumsal olarak deerlendirme zorluklar iermektedir. Bu zorluk, gn uzun zaman srecindeki anlam ve boyutlarnn, yaanan sosyoekonomik ve kltrel dnmlere bal deiebilen yapsndan kaynaklanmaktadr. Her eyden nce Trk gmen iilerinin imdiki durumlar balangtaki niyet ve eilimlerinden ok farkl bir konumu temsil etmektedir. Bununla birlikte altml yllardan sonra balayan yabanc ii g ierisinde en arlkl grubu oluturan Trkler1, zamansal-meknsal ve mesleki hareketlilik bakmndan misafirlik statsn aan bir dzeye gelmi olsalar da halen balang durumunu gzeten g ve uyum sorunlar balamnda tartlmaktadrlar. Alman ve Trk hkmetlerinin planlarna gre geici bir alma dnemini ieren ii g, zamanla ngrlenden farkllaarak sreklilik kazanan bir olguya dnmtr. Sz konusu olguda zellikle, i gc olarak gelenlerin sre ilerledike ailelerinin de ge dhil olmasnn belirleyici bir etkisi olmutur. E ve ocuklarn da katld g sreci, ekonomik konumun yan sra eitim ve kltrel imknlarn paylalmas orannda, geri dn niyeti de artk srekli olarak ertelenmi ve kalcln ortaya kard sorunlar tartlr olmutur. Gmenlerin zamanla ulatklar niceliksel bymeye bal sosyal ve kltrel iletiim alarnn salad dayanmann yan sra, memleketle balarn daha youn ve canl hale gelmesini salayan iletiimsel teknolojik gelimeler, bir yandan gurbette olmann duygusal ve zihinsel skntsn, dier yandan da memlekete olan zlem ve sla hasretinin yakcln hafifletmitir. Trkler sre iinde kendi kltr dnyalarna ait her trl maddi, manevi unsuru mevcut yaam evrelerine dhil etmiler, sosyal meknlarn ve yaama alanlarn kltr kklerine

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

106

Trklerin yabanc ii g iindeki oranlar %27,4tr. Bkz. TAM Vakf, 2002.

Almanyada Trkler: Srekli Yabanclk, Kltrel atma ve Din

gre deitirmilerdir. Her ne kadar yaama evrelerinde zgn sosyokltrel muhitler ina etseler de Trklerin bete biri Alman vatandalna gemi, mesleki stat bakmndan yatrm ve retime dnk giriimlerde rol oynamaya balam, eitimsel ve kltrel donanmlar ykselen yeni kuaklarla birlikte sosyal pozisyonlar da artk krk yl ncesine gre olduka farkllamtr. Btn bu srete Trkler artk yalnzca duygusal, zihinsel ve kltrel bakmdan deil, ayn zamanda ekonomik bakmdan da krk yl ncesinden ok farkl bir yerdedirler. Gn her iki boyutunda ve lkelerde yaanan deiimleri de eklediimizde, sz konusu olgunun mahiyetine klasik gmen sorunlar perspektifinden bakmann yetersiz kalaca aktr. Gmenlerin entegrasyonuyla ilgili btn resmi dzenlemelere, geen yllar ve tecrbelerin verdii yeni kazanmlara ramen, Trklerle toplumun dier yeleri arasndaki hukuk, siyas, kltrel ve ekonomik mesafelerin azalmam olmas, bu teoriler ve projeleri tartmaya ak hale getirmektedir. Trkler eitli ekillerde ana toplum yapsna ve onun sosyal etkinliklerine katlmaya almakta, hatta giderek artan karma evlilikler yoluyla yerleiklik niyetlerini perinlemeye almaktadrlar. Bununla birlikte, Trklerin toplumsal statlerinin, kamusal haklardan yararlanma ve bilin dzeylerinin, halen yeterli dzeyde olduunu sylemekte g grnmektedir.2 Gmenlerle ilgili yaklamlarn verili durumu ortaya koymann tesinde, bu duruma yol aan etkenleri bertaraf etmede de stratejiler retme sorumluluunu hatrda tutmak gerekmektedir. Bu makale genelde Almanyadaki Trk toplumunun ve zelde nemli bir ksm Almanyada doan ve orada byyen Trk genlerinin, kimlik, aidiyet ve din anlaylarn sz konusu problemler balamnda inceleme amac tamaktadr. Almanyaya ii g ve gn, vatandalk, entegrasyon, yasal ve sosyal gvenlik problemleri, kltrel karlama ve atma, seyahat ve serbest dolam, rklk gibi eitli boyutlar hakknda ok geni yerli ve yabanc literatrn bulunduu bilinmektedir. lgi konusu hususlarla birlikte makalenin temel problemi, gmenlik deneyimi iin2

TAM Vakf, 2001.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

107

Celaleddin ELK

de Trklerin sosyokltrel kimlik alglamalar ve dini yaaylar konusundaki znel yorumlarna odaklanmtr. Gmenlik halinin nitel zmlemeleri, gn znelerinin sosyal yaam pratiklerinde iliki ve srelere atfettikleri anlamlardan hareketle oluturulmutur. Veri kaynaklar, mikro-sosyolojik dzeyde yaanan deneyimleri tanmlamaya ve az saydaki gmenle grerek gelitirilen ilikiler temelinde gmen pratiinde ina edilen sosyal gereklii anlamaya dnk olarak, katlml gzlem, mlakat ve metin deerlendirmelerine dayanmaktadr. Gmenlik Tecrbesinde Sosyokltrel Deiimin Balklar Trk iilerinin yarm asra yaklaan Almanya g tecrbesi, gurbet temas etrafnda ekillenebilecek baz balklarla sorunsallamtr. Bunlar kukusuz ekmek paras uruna yerinden-yurdundan gen bir kitlenin zaman ierisinde her iki lkede ve toplumda brakt izler, yaratt problemler etrafnda ekillenmitir. Esasen gmenlik tecrbesinin znesi olan Trk iileri, bu srete pek ok madd-manev sknt, atma ve dramlara maruz kalmakla birlikte, yabanc bir kltrle karlama ve iliki kurmann zorluklaryla ba edebilme ve burada yeni bir hayat ina edebilmenin zgl pratiklerini de sergilemitir. Bunu yaparken zellikle kimlik, aile, genlik, din gibi belli bal konularda dile getirilebilecek sorunlarla karlam, kiisel ve grupsal deneyimlerin dnda ou zaman bu hususlar gn taraf olan her iki toplumun kurumlar tarafndan zlmeye allmtr. Gmenlik pozisyonunda ne kan atma unsurlar ise, kltrleraras karlama ve etkileim, yabanc dmanl ve ayrmclk, asimilasyon ve dlama, kurumsal ilikilere intibakszlk, gvensizlik ve gettolama gibi olgulara odaklanmaktadr. Elbette btn bunlar balangta geicilik zelliiyle tanmlanan gn zaman ierisinde kalclk karakteri kazanmas ve Trklerin Almanyada sosyal, kltrel ve ekonomik bakmlardan nemli bir toplumsal kesim olarak yer almasyla gelien sorunlardr. Ancak resm makamlar veya kurumlar nezdinde gmenlerin sosyokltrel hayat, ou zaman toplumsal ilikilerde grnenden farkl bir ekilde, zellikle de atmay ve uyum-

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

108

Almanyada Trkler: Srekli Yabanclk, Kltrel atma ve Din

suzluu ne karan bir balamda ele alnmaktadr. Dardan bakldnda bilimsel, aktel ve resmi raporlarda bile gmenler ve sorunlar zerine yaplan tanmlama abalarnn ounlukla deer ykl kavramlar ilevselletirmeye altklar grlr. Bu durum byk lde Trklerin Almanyadaki niceliksel ve niteliksel geliimini bir btn olarak deerlendiren istatistiksel raporlarn diline bal bir yansma gibidir. Elbette gmenlik tecrbesi g eden ve g alan topluluk arasndaki iliki ve etkileimlerde somutlaan bir yaam pratiidir. Bu yaam pratiinin en anlaml ifadesi, bizzat onu yaayanlarn dilinde karlk bulan anlatlar olaca iin, gmenlerle ilgili istatistik bilgiler kadar onlarn yaam dnyalar, kltrel, kimliksel sorunlar ve gelecek tasavvurlar zellikle kendi znel deerlendirmelerinde ayrntlarn gsterecektir.3 Gmen kimlii zerine yaplan almalar, Trk iilerini bu srece ilikin farkl kavramlarla ifade edilen bir tanmlama etkinliinin znesi yapmtr.4 Bu anlamda Trklerin gmenlik tecrbesi, sosyal bilimsel incelemelerde, diasporik kimlikten 5, izole, kapal, getto kltrne kadar uzanan farkl sosyolojik deerlendirmelerin konusu olmutur. Kimlik ekseninde yaplan baz deerlendirmelerde, belli bir kapallk iermekle birlikte bir AlmanTrk nitelemesinin kullanlmas dikkat ekicidir.6 Trk gmenlere ilikin tanmlama eilimleri ve kavramlatrmalarda giderek st bir kimlik olarak Avrupa kimlie yaplan vurgunun giderek art, sre iinde deiimin yansmalarn gstermektedir. Bu kimlik tanmlamasndaki gl Batllk imas, bir yandan Trkiyeli yani doulu olandan farkll ve bir yandan Avrupal bir gemie yap3

5 6

G alan toplum yelerinin gmenlerle ilgili duygu, dnce ve yaklamlarnn incelenmesi elbette bu tr almalarn bulgularn tamamlayabilecek nemli bir boyut olarak dnlebilir. Bu anlamda zellikle Trkiyede Gurbeti, Almanc, Alamanc, Almanyal, sonralar Avrupal Trkler, Almanyada ise Gastarbeiter, Auslander, gibi szckler yalnzca dtan yaplan bir ykleme deil, ou zaman gmenlerin kendilerini ifade etmede de kullandklar kavramlar olmulardr. Bu tanmlamalarn ou zaman nyargsal, dlayc ve aalayc baz kavramlarla da genilediini de belirtmek gerekir. Bk. Gksu 2000, 36. Kaya 1999. Nohl 1999, 91; Kayann almasnda kullanld gibi Euro-Trkler eklinde bir kavramsallatrma da bulunmaktadr. Bkz. Kaya 2007.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

109

Celaleddin ELK

lan iki ynl bir atf iermesi nedeniyle anlaml ve amal bir yorumlamadr. Bu durumda, deiimin her iki ynne de tank ve konu olan gmenler, hem Almanyadaki hem de Trkiyedeki sosyal yaam pratiklerindeki farkllamaya gre deien tutum allara ynelebilmektedir. Bu etkileimin en belirgin gstergelerinin ortaya kt boyut ise kimliksel alana ilikin olanlardr. Kimlik atmas, aray ve kurgusunun dnda nemli deiim balklar olarak din ve deerler gibi, yine kimlikle balantl saylabilecek balamlar ne kmaktadr. Kimlik Tartmalarn znel ve Nesnel Temelleri Trk ii gnn geicilikten kalcla dnmesiyle pek ok sorunlarla karlaan gmenler, bunlar iinde zellikle kltrel kimlikle ilgili olan sorunlar kuaklar boyunca yaamaktadrlar. Kimliksel etkileim, her eyden nce iinde bulunulan toplumla ilikilerin artna bal olarak, kltrel planda deerler, normlar ve anlaylar arasndaki farkllklarn, sosyoekonomik dzlemde ise farkl dzey ve statlerin karlatrlmas ile balamakta, ancak asl tetikleyici gdsn ise hissedilen ve uranan ayrmlarda kendini gstermektedir. Trklerin kimlik sorunlarnn znel temelleri sre iinde ev sahibi toplumla artan etkileimlerde, nesnel temelleri ise buradaki statlerinin kalcla dnmesiyle maruz kaldklar tepkilerde ortaya kmaktadr. Gmenlerde ve aznlk gruplarnda kimliksel ynelimin oulcu, uyumcu olmas ile dlayc, entegrist olmas arasndaki farkn nesnel temeli, daha ok ev sahibi toplumla kurulan sosyopsikolojik temasa gre ekillenmektedir. slami kltr ve geleneklerin belirleyici olduu bir yaam dnyasndan kopup gelerek, modern, sanayilemi bir toplumun bireyci kltryle karlaan gmen Trk iileri, bu srecin ok ynl etkileim ve sarsntlarna maruz kalmtr. Sre iinde nitelik ve anlam deitiren gurbet, farkllklardan daha ok ayrm, atma ve dlamalarn kkrtt bir aidiyet bilincini retmitir. Burada tepkisel unsurlarn motive ettii kimlik, sarsntnn iddetiyle ya kendi kltr kklerinden uzaklama, ya da kimlii, deer

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

110

Almanyada Trkler: Srekli Yabanclk, Kltrel atma ve Din

ve inanlar ar yceltme gibi kart pozisyonlarda temsil edilebilmektedir. Gmenler ilk dnemlerde gerek kltrel kaynaklara olan uzakl gerekse kltrel karlamann sarsntlarn heim gibi toplu yaama meknlarnda telafi etmiler, sre iinde dernekleme, cemaatleme ve kitle iletiim aralarnn kullanm yaygnl ile kimliksel referanslara daha kolay ulaabilmilerdir. Bu erevede gmen kimlii, yaanan gurbetin niteliine, toplumsal ve kurumsal yapyla ilikilere, ge atfedilen anlama, zdeleilen aidiyet gruplarnn din, siyas, mill, etnik vb. sylemlerine gre deien bir eitlilii iermektedir. Kimliin toplumsal kkene, Almanyada kal sresine, Alman toplumundaki sosyo-ekonomik statye ve memleketle ilikilere gre farkllaan desenleri, onun duruma gre nitelik deitiren ama yalnzca reaktif olarak aklanamayacak yapsn gz nnde tutmay gerektirir. Trk iileri gmenlik deneyimlerinde kltrel bakmdan kimlii etkileyen asimilasyon, entegrasyon, ayrlma ve marjinal kalma gibi deien politika ve pozisyonlarla kar karya kalmtr. G eden grubun sosyal ilikilere katlm dzeyi, ev sahibi toplumla temas ve iliki mesafesi, yeni kltr unsurlar ile gelecekten beklentiler, kendisine kar oluan sosyal tutumlar ile ald sosyal destekler, uyumla ilgili farkl konumlarn nedenini oluturmaktadr.7 Ancak g konulu aratrmalarda zellikle btnleme kavramna odaklanmas, buna karlk asimilasyon szcne pek rastlanmamas bir eletiri konusu olmutur.8 Esasen resmi politikalardaki btnlemeye yaplan ar vurgu, asimilasyonla ilgili tepkilerin de kaynan oluturmutur. Gmen iilerin Almanyadaki mevcudiyetinin geicilikten kalcla dnmesi, ev sahibi toplumda da, daha nce farkllk hakkn savunan politikalarn ikili bir toplum yaps dourabilecei endiesiyle deimeye balad anlalmaktadr. Almanyada da gmen iilere ynelik demokratik perspektifler btnleme kavramna dayanmaktadr. Ancak bu btnleme, toplumun amalarn paylama ve ortak bir bilin tamay ngrd zaman asimilasyon anlamna da

7 8

Kmbetolu 1997, 271. Beaud-Noiriel 2003, 15.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

111

Celaleddin ELK

gelebilir. Btnlemenin asimilasyona dnmemesi iin, yabanc iilerin yurttalk szlemesinin gereklerine uymakla birlikte, grupsal kimliini, zgl bilin ve amalarn da koruyabilmesi gerekir.9 Oysa grup kimliini koruyabilme konusunda zaten ciddi sorunlar yaayan Trkler, Almanya da asimilasyondan ayrtrlmas zor olan btnleme sylem ve politikalarna pek de gvenememektedirler. Almanyann yabanclar ve gmen politikalar, gmenlere daha iyi yarnlar hazrlamaktan uzak, bir o kadar da asimilasyona yakn grnmektedir.10 Kimlikle ilgili almalarda sosyolojik zneyi dlayc bir analiz ve argman kullanlmas ise, bir yntem ve kavramsallatrma sorunu olarak dikkat ekmektedir. Nitekim Almanyada yaayan yeni kuak Trklerin kimlik sorunlar balamnda yaplan tanmlarn ou, onlar iki kltr arasnda skm kurbanlar olarak yorumlamaktadrlar. Oysaki gmenlik deneyimindeki Trkler, her halkarda kltrler arasndaki o hareketli zemin zerinde varolma yetenei gelitiren zel kltrel bir kimlii temsil etmektedir. Kaya, bu anlamda srekli etkileimde bulunan kltrler arasndaki diyalogun rn olarak diyasporik kimlik kavramn kullanr.11 Bu balamda gmenler kendilerini evreleyen tekli kltre kar bir anlay gelitirerek hayatta kalrlar. Gmenin kltrler arasndaki yolculuu, kendini yeniden kefetmek ve yaamn deitirmek iin harcad enerji ve azim, hayatta kalma konusunda onu ustalatrrken, dier yandan huzursuz yaam ve devaml olarak bir mekndan dierine tanmas, kalc dostluklar ve komuluklar kurmasna izin vermez.12 Ancak Trk gmenleri etnik koloni olarak adlandrlan ikame grupsal dayanma alar ile g anlaml klan bir yaplama sergilemilerdir. Etnik koloni, Avrupa kentlerinde yabanclarn kendi i dinamiklerine dayanarak rettikleri sosyal iliki ve alar tanmlamada kullanlmaktadr. Koloniler, kimi yaklamlara gre iinde yerletikleri toplumla etkileerek sosyal iliki ve alarn gelitirmekte, bireylerin geni
9 10 11

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

112

12

Bilgin 1995, 90-93. Canatan 1990, 63-64. Kaya 1999, 42-43. Zaptolu 2005, 14-15.

Almanyada Trkler: Srekli Yabanclk, Kltrel atma ve Din

topluma uyum salamalar kolaylatrmakta, kimilerine gre ise grup ii dayanmay artrd iin da almay engellemekte ve gmen toplumu gettolatrmaktadr.13 Gmen cemaatlerinin etnik aznlklardan ayr zelliklerini vurgulayanlar, onlarn kkszlemeden kaynaklanan ar bir krlganla sahip olduklarn ve kendilerini birdenbire tmyle yaplanm bir toplum ile kar karya bulduklarn vurgular.14 Gmenlerin kimlik ve aidiyet araylar, yabanc bir kltrle karlamadan doan tedirginlik ve kaygyla birlikte, daha ok sosyal, ekonomik ve politik dlanmlk alglamasnn etkisiyle glenir. stelik bu kenara itilmilik, ezilmilik ve maduriyet alglamas ou zaman gmenlerin marjinal, radikal kimliklere yaslanmasnn ncelikli nedenini oluturur. Bu balamda resm g politikalar yalnzca kamusal alan dzenlemekle kalmamakta, ayn zamanda bireysel ve toplumsal kimlikleri ve kimlikler arasndaki ilikileri de etkilemektedir.15 Bir baka deyile burada Alman toplumuyla ve resmi kurumlarla yrtlen kltrel ve kurumsal etkileimde, kendilerinin dlayc, aalayc tavr, uygulama ve eylemlere maruz kaldklarn alglamalar nemli bir etkendir:
Evet, Trk genlerinde uyumsuzluk, iddet, radikal eilimler varsa bunun nedeni yalnzca Trk genlii deil, bu tepkiyi reten Alman toplumuna zg negatif etkidir. Bu sonu etkiye tepki olarak grlmelidir< (.B.)

Kltrel kimlik vurgusunun zellikle ikinci ve nc kuakta ortaya kmas anlaml grnmektedir. Burada birinci kuan aksine ikinci ve nc kuaklar kendilerini yeni lkenin ayn ya gruplar ile kyasladklar iin, yoksun brakldklar frsat ve olanaklar daha keskin biimde alglamaktadrlar. Oysaki ilk gelenlerde lkenin bir paras olma amac yoktu ve dk statlerine ramen anayurda kyasla durumlarnda bir ykselme gryorlar-

13 14 15

Heckmann-Unbehauen 1999, 79. Beaud-Noiriel 2003, 22. Bu konuda zellikle Almanya ve Hollanda rneinde farkllaan kanun ve uygulamalarn gmen Trk topluluklarnda farkl yansmalarn ele alan zgn bir alma iin bk. Tol 2008.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

113

Celaleddin ELK

d.16 Bu durumu gen kuaklar ve zellikle Trk renciler zerinden analiz eden bir retmen yle demektedir:
Kuaklararas farkllama vardr. Ancak zannedildii gibi deil. Bugn ikinci ve nc kuaklar diyebilirim ki Trkiyedeki genlerden daha bilinli ve direnli. nk bu genler artk eski, birinci kuak gibi dil bilmeyen iine kapal bir toplumda deil, Almancay biliyorlar ve kendilerine yaplan ayrmcln farkna vard iin cevap verebiliyor, kavgasn veriyor< (.B.)

Kimliksel ynelimlerin temel etkenlerinden birisi, ev sahibi toplumla ve tekiyle ilikilerin mahiyetinde ortaya kmaktadr. Ancak Trk gmenlerin ev sahibi toplumla temaslar, daha ok mesleki yaamda gerekleen snrl bir ilikidir. Gmen kimlii bu anlamda zellikle ilk dnemlerde onur krc ilikilerin tecrbesini yaadka ie kapanan, kendi dnyasna dnen bir kimliin belirtilerine sahip grnmektedir. Bu durum Almanyada daha bireysel ve korunmasz, ancak ayn zamanda daha fazla meydan okuyan bir yaamn iinde gmen z kimliinin yeniden tanmlanmas zorunluluunu dourmutur. 17 Almanya, artk geri dn gndemine sahip olmayan Trkler iin yaratlan yeni bir vatandr. Almanyada Trk kltrnn hemen btn zelliklerinin yaand, retildii ve temsil edilebildii yeni meknlarn, diyasporik zneler iin sembolik deer tad ortadadr. Bu meknlar her trl yapsal ve kltrel dlamaya kar korunmaya, hem de kendi kltrel aidiyetini ve kimliksel zelliklerini belli bir etkileim ortamnda srdrmeye imkn vermektedir.18 Gmenin ba etmesi zor olan dk gelir, elverisiz alma ve barnma koullar, sosyal uyum ve devinim frsatlarnn yokluu, ayrmclk ve dlanmann yaratt gvensizlik gibi glkler, onlar donanmsal zayflklarn bertaraf edebilecekleri ve kendilerini gven iinde hissedecekleri dayanmac alara yneltebilmektedir. Bu glklerle ekillenen gmenin toplumsal pozisyonu, belli lde radikal deiim imkn sunan yaplanmalarn da g kaynan olutu-

16 17

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

114

18

Unat 2002, 182-185. Richter-Yal 2005, 21. Kaya 1999, 52.

Almanyada Trkler: Srekli Yabanclk, Kltrel atma ve Din

rur.19 ok farkl din, etnik ve mesleki rgtlenmelerin gerekletirdikleri sosyokltrel aktiviteler, kimlii onore etmeye, yeniden retmeye ve aidiyet ihtiyacn gidermeye dnk ilevleriyle cazibe unsuru olmaktadrlar. Kimliksel sorunlarn ok boyutlu yaps onun sadece bir aidiyet probleminden tede, gndelik hayatn inasna, iliki ve srelere atfedilen anlamlara dikkat edilmesini gerektirmektedir. Abdelmalek ifte yokluk kavramyla gmenlerin sre iindeki yaadklarn tanmlamaya alr ve sorar; Uzun sren geicilik olgusu yalnzca zamansal bir elikiyi deil meknsal bir elikiyi de retir ve aslnda olmadmz bir yerdeki varlmz nasl srdrebiliriz? Bununla balantl olarak yalnzca ksmen varolmay nasl becerebiliriz? Bedenen olduumuz yerde manev adan olmamaya nasl alabiliriz? Bir yanda kkenimizin ait olduu toplumun geleneksel-cemaatsel dzeni, dier yanda g srecinde kefettiimiz, maruz kaldmz ve rendiimiz bireysel dzen arasndaki elikidir yaanan.20 Bu atmal srete kltrel kimlik mcadelesi, gmenin varolma stratejilerinde en nemli uraklardan biridir. Bu durumda zamansal ve meknsal dzlemde ilikiler nasl kurulmaktadr? ncelikle ba edilmesi gereken, ev sahibi toplumla ve buradaki kurumsal yaamla ilikilerin nitelii sorunudur. G Alan Toplumla ve Kurumsal Yaamla likiler Almanyada yaayan Trkler, geen sre iinde kendilerini misafir ii tanmndan km grseler de, ev sahibi toplumun bu daimi ikamet halleri zerine pek de olumlu dnmedii kanaatindedirler. Bir yabanc olarak byk lde Alman devletinin sosyal hizmet ve desteklerinden yararlansalar da, bu yardmlarn zaman ierisinde azalma eilimi gsterdii, yeni kan kanun ve dzenlemelerin mevcut durumu srekli olarak ktletiren ve geri dn zendiren bir nitelikte olduu vurgulanmaktadr. Btn bunlarla birlikte Alman vatandalna geen Trklerin oran srekli olarak artmaktadr. Gmen politikalarnn bu konuda belirleyici bir etkisi olmakla birlikte, bu eilim Trklerin Almanyada
19 20

Tatan 2003, 42. Sayad 2003, 27.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

115

Celaleddin ELK

misafir deil kalc olduunu gstermektedir. 21 te yandan Almanyada doan Trk vatandalarnn oran ve says Trk gmenlerinin sre iinde geldikleri aama hakknda bir bilgi verirken, gmen profilinin de giderek deitiini gstermektedir.22 Trklerin Almanyada kal sreleri arttka, Almanlarla ilikilerde araya mesafe koyma tutumunun dme eilimi gstermesi, bu deiimin sosyolojik gstergelerinden biri olarak okunabilir. Ancak bu ilikilerin skln etkileyen faktrlerden birisi de vatandalkla ilgilidir. Alman vatandalna geen Trklerin Almanlarla olan ilikileri (her ne kadar daha ok i hayatyla snrl kalsa da) dier Trklerden daha fazladr.23 Dolaysyla Alman vatandalna geme kalclk dnda ev sahibi toplumla ilikilerin de artn etkilemektedir. Gmenlerdeki bu deiime ramen Almanlarda Trklere kar dlayc nyarglarn zaman ierisinde giderek artn gsteren emareler bulunmaktadr. Nitekim kiisel olarak Alman komularyla iyi ilikilere ve onlarn olumlu zelliklerine vurgu yaplmakla birlikte, Trkler hakkndaki genel alglama ve kanaatlerinin olumsuzluu konusunda hemfikir olduklar bile sylenebilir. 24 Bu tutumlar ksmen Almanlarn Trklere kar dinsel ve tarihsel nyarglarna balamakla birlikte, nemli oranda da Trklerin yanl ve rahatsz edici tutumlarndan, uyum glklerinden, eitimsel ve kltrel donanmszlklarndan kaynakland belirtilmektedir. Bu konuda Trklerin zeletiriden kanmadklar, kendi ilerindeki olumsuz tipleri kyasya eletirdikleri grlmtr. Hatta yer yer Alman devletinin haklarda ve hizmetlerde geriye giden uygulamalarna bu tr hatal ve olumsuz tutumlarn etki ettiini dnmektedirler:
21

22

23 24

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

116

2000 yl sonu itibariyle 424.513tr. Ylda 80 ila 100 bin Trk Alman vatandalna gemektedir. Bkz. Berlin Bykelilii 2002, 9. Almanyada yaayan Trk vatandalarnn te birinden fazlas (%37,36) bu lkede domutur. Bkz. Berlin Bykelilii 2002, 5. Moellendorff, 24-26. Nitekim Der Spiegelin, yaplan bir aratrmadan aktardna gre Almanlarn nerdeyse yars (%48) Trkleri dier yabanc aznlklardan daha az sempatik grmekte, ve ayrca Pakistanl ve siyah Afrikallardan da daha itici bulmaktadr. Gksu 2000, 22.

Almanyada Trkler: Srekli Yabanclk, Kltrel atma ve Din Almanya doumluyum, bir alman kuyumcunun yannda alyorum. Yannda alan 11 kiiden yalnzca Trk olan benim. Almanlar arasnda yaayan bir Trk olarak, onlarn Trkler hakkndaki dnceleri, ok kt. Maalesef Almanlarn Trkler hakkndaki dnceleri hi iyi deil. Ne kadar kt, pis i varsa, nerde ahlkszlk, fuhu, hrszlk varsa hep bizimkiler bu ilere kart. Bu yzden Almanlarn kafasnda ok olumsuz bir Trk imaj var. Ben kendim bile arda yrrken, hareket ve davranlarndan kimin Trk olduunu ok iyi anlarm... (N.K.)

Gmen ailelerin evresel anlamda ie kapal bir hayat yaamalar, onlarn sosyal ve kltrel taleplerinde de ekingen ya da donanmsz kalmalarna yol amakta; dolaysyla bu durum onlarn kurumsal ilikilerden uzak kalmalarna, bir takm sosyal hizmet ve danmanlk hizmetlerinden yeterince yararlanamamalarna yol amaktadr.25 Kurumsal yaamla ilikilerde sosyoekonomik dzey kadar Almanyada kal sresi de belirleyici olmaktadr. Birinci kuak Trk gmenlerin ok byk bir ksmnn, aslnda ihtiya duyduklarn syleseler de, sosyal yardm almay reddettikleri de bilinmektedir. nk sosyal yardm alnmas, Almanyada varlk nedenlerini almak ve para kazanmak zerine anlamlandrm olan birinci neslin, bu durumu gurur krc bir durum olarak deerlendirmesi sz konusudur. 26 Elbette bu konuda gmenlerin kurumsal yaamla ilikilerini dzenleme ve frsatlardan yararlanabilme becerileri, ayn zamanda ev sahibi toplumun bu anlamda yapaca dzenlemelerle de ilgili bir boyut tar. Trklerin kurumsal ve kamusal yaamla ilikileri, g alan toplumun kltrel bir kimlik olarak Trklere bak, resmi kurum ve organizasyonlarn uygulamalar ciddi bir etken olarak grlmektedir. rnein Alman toplumunda artan yabanc dmanl olgusu, Trkler sz konusu olduunda daha da iddetli boyutlara ulamaktadr. Bu balamda Alman toplumu kltrel bakmdan kendinden olduka farkl grd Trkleri, kendi yaam tarz iin bir tehdit olarak alglayabilmektedir. Bu algnn artan isizlik ve

25 26

Nnning 2007, 218. ahin 2007, 262.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

117

Celaleddin ELK

ekonomik sorunlarla birlikte glendii, iddetlenerek yeni rk hareketleri besledii sylenebilir. Kendilerini bir tr dlama ve ayrma tabi tutma eylem ve politikalarnn znesi olarak gren Trkler, mevcut dayanma ve kimlik alarna daha farkl anlamlar ykleyebilmekte, bir toplumsal protesto ileviyle beliren marjinal gruplara snabilmektedir. Bu durumda Trklerin ev sahibi toplumla salkl iletiim kurmalar, hem kendi sosyal donanmszlklarndan, hem de kendilerine dnk nyarglar ve olumsuz yaklamlardan kaynaklanan isel ve dsal engellere taklabilmektedir.27 Ancak gerek modern Batl bir toplumun demokrasi geleneinde insan haklar, demokrasi ve kltrel oulculuk gibi deerlerin balaycl, gerekse bir hogr ve bir arada yaama gibi tarihsel birikim ve deneyimlere sahip Trk grup kimliinin karakteristik zellikleri, her iki toplumda da sembolik dzeyde de olsa birbirini tanmaya ve iliki kurmaya dnk giriimlerin anlaml temellerini salamaktadr. Bu erevede entegrasyona katkda bulunma amacna bal diyalog giriimleri dikkat ekmektedir. Nitekim eitli Alman gruplarnn diyalog amal olarak baz dini dernek ve rgtlenmelerin camilerine zaman zaman ziyaretlerde bulunduklar gzlenmitir. Ayn ekilde Almanyann eitli blgelerinde yaayan Trklerin Alman komularyla birlikte dzenledikleri toplantlara da Trk din grevlilerinin bilgilendirme amacyla katlmlar, bu ilikilerin karlklln gstermektedir. Bu toplantlardan birinde, uzun sre birlikte yaayan Almanlarn Trk komularyla nemli bir iletiim sorunu yaamadklar, ancak Trkiyeden gelen din grevlilerinin Almanca bilmemeleri, kendilerinin gen nfuslarnn azalmasna ramen, Trklerin ok ocuklu aile yaplar, slamiyetin kadna yaklam, Trk kadnlarnn sosyal etkinliklerde geri planda durmalar vb. konularda eletirel bir tutum iinde olmalar dikkat ekmitir. te yandan btn bu ortak etkinlik ve programlarda Alman topluluk ve gruplarnn Trklerle olan ilikilerini zellikle din dolaymnda kurmalar nem tamaktadr. Yani kltrler aras etkileim, tanma ve bilgilenme toplantlarnn ad daha ok dinleraras diyalog balamnda

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

118

27

Gll 2003, 24-25.

Almanyada Trkler: Srekli Yabanclk, Kltrel atma ve Din

gemektedir. Kukusuz bunun dnda da grupsal dzeyde sosyal temaslarn olduu sylenebilir. Ancak slam, Trklerle kurulan iliki ve etkileim ortamlarnn hem asl nedeni hem de zeminini oluturmaktadr. Hissedilen Ayrmclk: Toplumsal Gvensizlik Aznlk-gmen topluluklar iin, uyumsuzluk, atma ve su eilimlerinin potansiyel kayna olarak grlmek, ilikilerde ve zsaygda dezavantaj yaratan bir nyargdr. Sosyal, kltrel ayrm ve dlamalarn zeminini oluturan nyarglar, gmenler iin sosyal ilikilerde ve mesleki hareketlilikte ba edilmesi gereken engeller anlamna gelmektedir. stelik bu nyarglar, ekonomik sorunlar, isizlik ve sosyal atmalarn artt durumlarda, btn olumsuzluklar ve ktlkleri aznlklara ve gmenlere ykleyen rk saldrlara dnebilme tehlikesini her zaman iinde tar. Trkler giderek artan yabanc dmanl nedeniyle rk saldrlarn hedefi haline gelme kaygs iinde yaamaktadrlar. 28 Nitekim ayrmcla ve rkla kar yrtlen politikalarn da bazen kendilerini koruyamayacana ilikin deerlendirmeler bunu gsteriyor:
Alman devleti bu ayrmlar adeta destekliyor. Almanyada bir milyon Trk varken sadece bu eyalette 800 Trke retmeni vard. imdi nfusumuz tam kat oldu, ama Trke retmen says u anda 150 civarnda; says olduka azaltld. stelik bu retmenlerin belli bir Trke eitimi almalar, Trke retmeni olmalar da art deil. lgisiz, alakasz mesleklerden kiiler, hem de adamn bularak, arac koyarak bu ie alnyorlar. Bu tr ileri Trklere zg bilirdik, ama bu konuda Almanlar da byle davranyor. Peki, bunda ama ne? Ama, Trk ocuklar dilini renmesin, Trkeyi renmeden bysnler diye politikalarn buna gre yapyorlar...
28

Bu konuda zellikle Alman medyasna gvensizliin had safhada olduu anlalmaktadr. Grlen kiiler kendilerinin neo-nazilerce saldrya uramasna ramen, bu tr olaylarda polisin ve medyann yanl tutumlar taknarak, kendilerini sulu gsterdiklerini belirtiyorlar. Trk devletinin kendilerine sahip kmasn srarla vurguluyorlar. Yabanc dmanlnn art, gemite Yahudilerin bana gelenleri travmatik bir ekilde Trklerin kbusu haline getirmekte, Alman siyasetilerinin meseleye bakn ise oportniste bulmaktadrlar.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

119

Celaleddin ELK Almanlar milliyeti deil, ondan da ar, damarlarnda Nazi kan tayorlar. En ayrmc olmayan bile bir dereceye kadar yledir. te btn bunlar Trk ocuklarn kkrtmaya yetiyor. Ama ben de diyorum ki, iyi ki Almanlar bu ayrmcl yapmlar, yoksa ocuklarmzn direnci tamamen kaybolmu olacakt. ocuklar kendilerine yaplanlar karsnda kendi kimliklerine sarlyorlar< (.B.)

Moellendorfun aratrmas, Almanyada Trklerin kendilerine ayrmclk yapldna ilikin kanaatlerinin ne kadar gl olduunu ortaya koymaktadr. Buna gre Trkler, Almanyadaki yaamlar hakknda ounlukla olumlu bir deerlendirmeye katlsalar da, Alman toplumunda hakszla uradklarn dnmektedirler. Moellendorff, Trklerin te ikisinin Almanyada ikinci snf vatanda muamelesi grdklerini tespit etmitir. Ancak bir yandan onlarn ounluunun Almanyadaki yaamlarndan memnun ve gelecee iyimser bakmalar ile dier yandan hakszla urayan bir toplulua ait olduklar inanc arasndaki elikiye bir anlam verememi grnmektedir.29 Oysaki doksanl yllarla birlikte Alman devletinin yabanclar politikasnn ortaya koyduu ayrmlar giderek artmakta, yeni dzenlemelerde lkeye gelii, seyahati, ikameti kstlamaya ve hatta ikameti sona erdirmeye ilikin daha etkin aralar yaratlmaktadr. Ayrca medyann da Alman kamuoyunda nyarg oluturacak ekilde, Trk genleri arasna artan slamileme, kendi kendini gettolatrma eilimleri ve gen gmenlerin iddete yaknln irdeleyen yaynlara ve rk yaklamlara arlk verdii anlalmaktadr.30 Gmenlerin elikisi, ayn anda, yksek sosyal standartlara ulama imkn ile hakszla ve ayrmcla maruz kalma pozisyonlarnn yaratt gerilimde yatmaktadr Yaplan aratrmalar gstermektedir ki, aslnda Trk genleri iddete ve su ilemeye eilimli deil, aksine sosyal bir fenomen olarak Trklerin ve ailelerinin sosyal entegrasyonu ne kadar baarl ise, iddet kullanma oran o kadar dk olmaktadr. Hatta iddet oranlarnn blgesel olarak dalmnda grlen farkllklar,
29

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

120

30

Moellendorff, 24. Ayata 1999, 10, 18.

Almanyada Trkler: Srekli Yabanclk, Kltrel atma ve Din

gen gmenlerin evrelerinde ne kadar kabul edildikleriyle yakndan balantl grlmtr. te yandan geleneksel aile yapsnn yan sra Almanyada kal sresi ile imknlara ulam dzeyi arasndaki farklar da, genlerde iddet eilimlerini aklamada dikkate alnmas gereken faktrler olarak ne kmaktadr.31 Genler zellikle sosyal katlm ve buluma gerektiren ortamlarda bir takm dlayc ayrmsal uygulamalarla karlaabilmekte, bunun sarsc etkisi ou zaman rencide eden topluma kar bireysel ve kimliksel bir fkeye dnebilmektedir. Bu balamda sklkla, gmen ocuklarnn bu tr ilikilerde fark ettikleri dlanma ve kendilerine kar mesafeli duruun, onlarda Trk olma bilincini uyandrdnn ifade edilmesi nemlidir. Bylece, daha nce sz konusu olmayan kendilerini Trk olarak m, Alman olarak m hissettikleri sorusu bu aamada ciddi bir ynelii ortaya karmaktadr. Burada genlerin sosyalizasyonu aile ile toplum, zellikle de eitim ve arkada gruplar balamlarnda kan atma noktalarnda bir takm sendelemeler iermektedir. Kendi aile ortamlarnda kendi kltrlerine gre Trk gibi yetien ocuklar, sosyal srete Alman gibi davranmaya koullanmaktadrlar. Trk genlerinin okul ilikilerinde de daha ok Trk ve dier yabanc kkenli ocuklarla arkadalk etmeleri,32 gmen ocuklarnn hangi sosyalleme srelerine ve muhite ait olduklarna anlamak bakmndan nemlidir. Gksu, yabanc dmanl ve rkln Almanyada yaayan Trklerin en nemli problemi olduu kansndadr. Trklerin Almanyadaki en byk yabanc topluluk olmas, zaman zaman ykselen yabanc dmanlnn da birinci hedefi haline gelmelerinin nedenidir. Her ne kadar Almanyada yabanc dmanl ve rklk kart bir toplumsal muhalefet ve dayanma bulunsa da Trkleri asl kayglandran gelime Alman Devletinin, politikaclarnn ve medyasnn uygulama ve pratiklerinde yabanc dmanln tevik eden tutumlar iinde olmasdr:

31 32

Pfeiffer&Wetzels 2000, 4-5, . Akn 2005, 38

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

121

Celaleddin ELK Alman devleti ve kurumlar srekli bizimle ilgili almalar, anketler yaparak, bizimle ilgili yeni kanunlar kartp, iimizi giderek gletiriyor. Bizi buradan atmak iin elinden geleni yapyor< Alman devleti rasist bir devlet. Son zamanlarda dnyann her tarafnda gmen kabul ediyor; onlar kabul ediyor, biliyor musun niye? nk Almanyada karlarnda byk bir Trk kitlesi var, merkezde Trkler var. Bu gc dengelemek iin Afrikadan bile yabanc kabul ediyor. Bize ise Almanca art getiriyor<(T.A.) Alman medyas asla tarafsz deil, tam tetiki bir basn. Trklerle ilgili en ufak olumsuz bir haberi kullanyor. Etik yok, etik davranmyor. Birok olumlu haberi grmezken, olumsuz bir haberi alabildiine kullanyor< (S.A.) Alman polisi iki alman veya iki Trk kavga ettiinde ayrm yapmyor. Ancak bir Almanla bir Trk kavga ettiinde Alman tutuyor. Ne ayrm yokmu, hem de nasl ayrm yapyor< (Z..)

Bu yaklam ve dzenlemelerin doal sonucu Trkler, sosyal kayplara en fazla urayan ancak en az korunan bir toplumsal kesim olarak, ekonomik dalgalanmalardan en fazla ve ilk etkilenenler olmaktadr.33 Trkler giderek pek ok alanda kendilerine yaplan ayrmn farknda, ancak bu ayrmlarn onlarn entegrasyon probleminden kaynaklandn dnenler var. Dzen bozucu hareketler ve su eilimlerinin Trklerin arasnda yaygn olduunu Trkler de kabul etmekte,34 ancak bunun birinci derecede isel nedeni olarak buradaki Trk aile yapsnn dayankszl, dsal nedeni ise Trklere kar kullanlan nyarglara iaret edilmektedir. Trk gmenler her ne kadar zaman iinde bir takm ayrmlar ve olumsuzluklar yaasa da, Almanyaya gn getirdii sosyal ve ekonomik kazanmlardan da vazgemeleri sz konusu deildir. Gmenlerin ocuklar ve torunlar ya uzun sredir Almanyada

33 34

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

122

Gksu 2000, 94-95. Ancak aratrmalar gsteriyor ki, Trklerin iledikleri sular, Almanyada bulunan yabanclarn ortalamasndan daha dktr. Bkz. Berlin Bykelilii 2002, 50.

Almanyada Trkler: Srekli Yabanclk, Kltrel atma ve Din

ya da zaten orada domular ve artk geri dnmek istemiyorlar. 35 Nitekim Trkler arasnda Alman toplum dzenine olumlu yaklam eiliminin yksekliini gsteren sonular bu anlamda dikkat ekicidir. Konrad Adenaur Vakfnn aratrmasna gre Trkler arasnda adil veya ksmen adil bir toplumda yaadklarn dnenlerin oran %90dan fazladr. Oysa bu oran Almanlarda %50 dzeyinde kalmaktadr. Bir baka deyile Almanlarn yaklak yars kendi toplum dzenlerinde adaletsizlikler olduunu dnmektedir.36 Ancak bu tutum ve kanaatlerin, karlatrma deikenlerine gre farkllaabilecei sylenebilir. rnein kendilerini ncelikle geldikleri koullara gre karlatran birinci kuak Trklerle, Almanyada doan ve buradaki toplumsal sistemde yer almaya alan sonraki kuak Trklerin bu konuda farkl tepkilerde bulunmas, gzlemlerimizle teyit edilen yksek olaslkl bir varsaymdr. Gmenlik Deneyiminde Deien Aile Yaps Yurtdna ii g, Trk toplum yapsnda yeni bir aile tipinin kavramsallatrlmasna yol aacak kadar derin etkiler brakmtr.37 Almanc aile ge bal olarak ekonomik stats ykselmi, kltrel etkileimin baz zelliklerini de transfer eden, ama ksmen paralanm bir aile tipidir. Ancak iki kltr arasnda yaanan karlama ve atmalarn derin sarsntlar da bu aile tipinde somutlamtr. Paralanm gmen ailesinin maruz kald sorunlar, her ne kadar baz destek meknizmalaryla telafi edilse de fiili durum aile ii ilikiler dzenini deitirmeye zorlamtr. Gn her iki tarafnda yer alan aile bireyleri iin bu yeni durum, geleneksel aile dokusunun giderek farkllamas anlamna gelmekteydi. Aile ii yaantlarda Anadoludan tanan gelenekler belirleyici iken, okul ve iyeri gibi kamusal sosyal ortamlardaki modern Bat kltrnn davran normlar arasnda belli bir eliki ve atma sz konusuydu. Bu duruma orada ina olan gmen dernek, rgt ve cemaatlemelerinin sunduu elikilerde eklenince, ocuklar ve

35 36 37

Zaptolu 2005, 14-15. Moellendorff, 8-9. Alamanc Aile kavramsallatrmas iin bk. Yasa 1979, 183-184.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

123

Celaleddin ELK

genler bata olmak zere bu gelimeler en ok gmen ailesinde sarsc etkilere yol amtr.38 te yandan Almanyada veya Trkiyede, ailenin geriye kalan yeleri; koruyan, esirgeyen, ilgilenen bir aile bynn eksikliini hep hissetmilerdir. Paralanm aile en byk etkisini, ocuklar zerinde gsterir:
Almanlar genelde Trklere kar ilerinde iyi eyler beslemiyorlar. Geri bunda Almanlarn biraz katks olmutur. Kendi almadklar ar ve pis ilerde biz altk, ama Trk ocuklarnn bu duruma dmesinde birinci sorumlu bence aile yaps< lk kuak kayp kuak, onlar almaktan eve ve ocuklara ilgi gstermediler. ocuklar evde eitim ve huzur bulamyorlard, sokakta byyorlar ve eitiliyorlard. Sokaklar ise ktlklerle doluydu. Ben kendim de her pislii yaadm, her eyin iinde oldum. Eer ailelerimiz bize zaman ayrsalard, bizimle ilgilenselerdi, ailede huzur olsayd, Trk ocuklar byle olmazd<. (H.R., Teknisyen)

Yeni ve farkl bir gurbet mekn olarak Almanya, sosyal donanm zayf ve dil bilmeyen Trk iileri iin alma ritminden, hayat koullarna, insan ilikilerinden sosyal evresine kadar ok zorlu bir yaam dnyasna geii ifade ediyordu. nan, kltr ve davran sistemleri bakmndan tamamen farkl ve yabanc bir toplumda, aile byklerinin, hem kendileri hem de ocuklar iin iletiim, salk, eitim ve ekonomik anlamda zmesi gereken devasa sorunlar bulunuyordu. Oysa bunlarla ba edebilmek iin, ne zaman ne de imkn vard ve bu srete en byk bedeli ocuklar dyordu. Balangta bekr iiler olarak balayan Trk gmen ailesinin yaps, zaman ierisinde aile birleimlerine ramen, boanmalar, ikinci evlilikler, karma evlilikler39, anlamal evlilikler
38 39

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

124

Gnay 2003, 59. lk dnemlerde Trk erkeklerin Alman kzlaryla Mslman olma kouluna bal olarak gerekleen bu evliliklerin zaman ierisinde nitelik deitirdii, Mslman olma artnn giderek kaybolduu grlmektedir. Karma evliliklerde ikinci dalga, Trk kzlarnn yabanc erkeklerle nce Mslmanla gemeleri kouluyla evlenmeleri olgusudur. Ancak zaman ierisinde, artk her iki tarafn da kendi dininde kalmas anlay kabul grmeye balar. Bu olgunun kabul ve tutum deiimine dindar ailelerde bile rastlanmas dikkat ekici bir gelimedir. Ancak bu tr evliliklerde kltrel kodlarn ve geleneklerin zaman ierisinde atmasna bal olarak byk oranda ayrlklarn ortaya kt ve ocuklarn bal bana bir aile sorunu haline geldii anlalmaktadr.

Almanyada Trkler: Srekli Yabanclk, Kltrel atma ve Din

gibi, bu srece zg bir dnmn etkilerinde ekillendi. Yklan yuvalar, karma evlilikler, sahipsiz kalan ya da yabanc anne veya babada kalan ocuklar bu aile yapsna ilikin yaanan travmann gstergeleridir. ocuklarda scak aile ortamna zlem, bu durumu yanstan sinema, film ve dizilere olan ilgide kendini gsteriyor:
Ben babamn klna zarar gelmesine izin vermem. te ben bu tr eyleri seviyorum, bu yerli dizi aile deerleri ve ball iin mesaj veriyor. Bu diziden bunu seviyorum.(M.B.)

Gmen ailesinde aile ii ilikiler sistemi giderek deimekte, bu deiimin en byk sanclarn ise kz ocuklar ve kadnlar ekmektedir. alabilen Trk kadnlar belli lde ekonomik imknlara ve zgrle sahip olmakla birlikte, ev hanm olarak kalan ve alamayanlar ise psikolojik sorun ve bunalmlarla kar karyadrlar. Gmenlerle yerleik toplum arasndaki daha ok kltrel farkllktan kaynaklanan mesafeli yaamla birlikte, aznlk toplumuna ve kltrne kar nyarglar ortaya kmaktadr. Bu n yarglar, zellikle Avrupadaki toplumsal yaamda fazla yer almayan Trk kadnna ynelik olarak younlamaktadr. 40 zellikle Trk kadn balamnda tartlan aile ii iddet, zorla evlilik ve tre cinayetleri gibi konu balklar onlar bask altnda yaayan ve ezilen bir figr olarak tanmlamaktadr. Trk kadn bylece dil bilmez, eitim seviyesi dk ve ou zaman da kat dindar gibi kalp yarglarda resmedilen bir uyumsuzluk semboldr. Ancak bu yarglara ramen aratrmalarda, otuz ya alt Trk kadnlarnn %77sinin Almanya eitimli olduu, erkeklerden daha iyi bir Almanca seviyesine sahip olduklar anlalmtr. stelik kadn ve ocuklara ynelik iddete erkeklerin kadnlardan daha fazla kar kmalar, Almanlarla youn bir irtibata sahip olmalar da41 bu erevede bilinen kalp yarglar bozmaktadr. Almanyada ki Trk kadnlarnn gerek toplumsal stat ve gerekse madd refah bakmndan Trkiyeden daha iyi konumda olduklar, ekirdek aileye geile birlikte kadna aile karar alma

40 41

TAM Vakf 2006, 1. TAM Vakf 2006, 1, 5.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

125

Celaleddin ELK

meknizmalarnda daha fazla yer verildii ifade edilmektedir. 42 Ancak ekirdek aileye dnse bile Trk gmen ailesinin Almanyadaki en ar ykn ve problemlerini kadnlarn tad anlalmaktadr. Alman kamuoyunda da Trk kadn, slam ve Kadn balkl tartmalarn znesi olarak alglanmaya ve bu erevede yeri tayin edilmeye allmaktadr. slamiyet ve Kadn zerine pek ou oryantalist-zc bak asn yanstan yaynlar, Trk toplumunda ve Almanyada yaayan Trk kadnlarnn toplumsal pratiini grmezden gelmektedir. Bu durum ister istemez Trk kadnlarna ynelik nyarglar pekitirmeye yaramaktadr. Dindar gmen ailesinde kadnlarn ifte izolasyonla kar karya olduu ifade edilmektedir. Buna gre onlar ncelikle kendi yaam evrelerinde geleneksel ve dinsel kabullerden dolay evle snrl kalmakta, sosyal ve kltrel etkinliklere katlamamaktadrlar:
DTBde Kadnlar Kltr Merkezi var, ama pek faaliyet yok. Kahvehane erkeklere hizmet ediyor. Almanyada kadnlar bunalm iinde, ben inanyorum ki hepsinin psikolojik destee ihtiyalar var. Burada kapana kslm durumdalar<. (A.K.) Bayan din grevlilerinin bilgice yeterli olmadn dnyorum. Bizim dinimiz son din, hak din, ancak papazlarn bizim imamlardan daha iyi daha iyi yetitirildikleri ve daha fazla bilgiye sahip olduklarn dnyorum. Kadnlarn bu konuda o kadar ok yardma ihtiyac var. (F.D.)

Ancak dier yandan da ok byk oranda Mslman Trk kadn meslek sahibi olarak kendi kiisel ve madd zgrln ina etmitir. Dolaysyla bu durum geleneksel aile yapsnda ve cinsiyet rollerinde deiimlere yol amtr.43 Alman hkmetinin Almanca renme ve kursa gitme art en ok kadnlar tarafndan yerine getirilmekte, kadnlar Almanca kurslarna youn bir ekilde katlmaktadrlar. Btn bunlarla birlikte Almanyada Trk ailesi, eitim, ekonomi, din, sosyalleme ve dini yaant gibi balklarla

42

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

126

43

Gksu 2000, 244. NRW 1997, 68.

Almanyada Trkler: Srekli Yabanclk, Kltrel atma ve Din

ilikisi iinde yaplacak projektif ve stratejik aratrmalarn odandaki yerini korumaktadr. Genlik; Varolma Tecrbelerinde ekillenen Kimlik Genlerle ilgili sorunlar temelde aile yapsyla bantl olsa da, bir sosyal kategori olarak genliin ayr bir balk altnda deerlendirilmesi gerekmektedir. Almanyada Trk genliinin sorunlar ounlukla ikinci veya nc kuak almalarnn konusu olarak ele alnmtr. Ancak genlerin problemleri belli kuaklar ve dnemle snrlanamayacak kadar eitlilik arz etmektedir. Bu balamda genlerin cinsiyet, eitim, toplumsal kken, aile yaps, ekonomik durum gibi dzeylerde farkllaan sorun ve deneyimlere sahip olduklar sylenebilir. Almanyada eitimin tr ve zellikle Trk ocuklarnn alm olduklar eitim ve baar dzeyleri, onlarn sosyal konum ve devingenliklerini etkileyen bir faktr durumundadr. Ancak zellikle nc ve drdnc kuak Trk ocuklarnn temel sorunlarndan biri anavatann dili ve kltrn yeterince renememeleri gereidir. Yeni kuak Trk genleri genel anlamda kendilerini iki kltr arasnda kalm gibi grmekte, her iki tarafn ksm zelliklerini yaayan ama gerekte hibir tarafa ait olmayan bir kltrel kiiliin problemlerini yaamaktadrlar. Trk genlerinin imkn ve frsatlardan yararlanamamas gerei, onlarn marjinalliklere ve sua ynelme eilimlerini yaratan yapsal faktrlerden biridir.44 Almanyadaki Trk genlerinin kimlik sorunlar ou nyargl saylabilecek kavramsallatrmalarla tartlmtr. Kayann belirttiine gre Trk genleri kimliksiz, kltrsz, kayp kuak, dejenere olmu, arada kalm ve kimlik krizi yaayan topluluklar olarak tanmlanagelmilerdir. Bu deerlendirmelerin yalnzca akademik evrelerle snrl kalmadn, hatta gmenlerin kendileri tarafndan da adeta kabul grd gzlemlenmitir. Ancak Kayaya gre Trk genlerini iki kltr arasnda skm kurbanlar olarak alglayan btn yaklamlar, sosyolojik zneyi dlamaktadrlar. Zira Trk genleri de kltrler

44

Gksu 2000, 77-80.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

127

Celaleddin ELK

arasndaki o hareketli zemin zerinde varolma yetenei gelitiren zengin kltrel bir kimlii temsil etmektedir.45 Bu durumda gmen ocuklarnn nasl bir kltrel etkileim iinde olduklarn bilmek, dnm anlamak asndan nem tamaktadr. Anlalan genler, aile ve topluluk tarafndan aktarlan kltrel biim ve deerlerle, g alan toplumun kltr arasnda bir seim yapmaktan ok, her iki kltrel biimin arasnda bir ncsn yaratmaktadrlar. Genlerin evde, okulda ve sokakta tamamen farkllaan kltr evreleriyle muhatap olmas ve bunlar arasnda denge kurmaya almalar, yaanan kltrel atma sorununun nedenini oluturmaktadr. Genler, aile ve topluluk tarafndan aktarlan kltrel eleri, kendi alglama biimlerine ve bu eleri yeniden bir araya getirme biimlerine gre farkl bir ekilde ina ederek deiiklie urattklarndan, onlara bata aktarlan kltr eleri kendi isel tutarln yitirmekte ve bambaka bir temsil biimine dnmektedir. Bu farkl temsil biimleri byk lde Trkiyenin ve Trklerin g alan lkedeki imgelerinin de etkisinde kalmaktadr.46 Almanyada Trk genleri ile ilgili almalar, onlar ounlukla ikinci kuak hatta nc ve drdnc kuak kavram altnda ele almlardr. Ancak bu terimin baz yaklamlarda eletirilerek, g ve gmenlik tecrbesinin esasen g eden birey ve ailelere has olduu, ikinci kuak gibi terimlerin gmenlik tecrbesiyle ilikisinin olmad da belirtilmektedir.47 Bu anlamda Almanyada yaayan Trk genlerinin durumu ok eitlilik gstermektedir. Aileleriyle birlikte gen, daha sonra aile birletirme kapsamnda gelen ve Almanyada doan genlerin birbirlerinden farkllaan yn ve sorunlar bulunmaktadr:
Almanyada nc kuak Trklerin byk sorunlar var. Bana gre artk Trke de dnemiyorlar. Ailelerle ok ciddi problemleri var. ocuklar ailelerini, aileler ocuklarn dinlemiyor. Gelecek kuaklar asndan gelecek pek parlak grnmyor. (H..)
45 46

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

128

47

Kaya 1999, 42-43. Frat 2003, 81. Frat 2003, 73.

Almanyada Trkler: Srekli Yabanclk, Kltrel atma ve Din

Grme yaptmz bir ailenin Almanyada doan ve orada byyen nc kuak ocuklarnn evde bile Trke konumamas dikkat ekici bulunmutur. Bu durumun genel bir olgu haline geldiinin pek ok kii tarafndan ifade edilmesi ise konunun boyutlarn gstermesi asndan son derece nem arz etmektedir. Trke neredeyse bu ocuklar iin bir yabanc dil haline gelmektedir ve bu olgu ciddi bir kltr ve kimlik problem olarak Trk ailelerinin karsnda durmaktadr. Ancak ailenin byklerinden birisi, orada kald yirmi yla ramen en byk problemin dil bilmemek olduunu belirterek, Trklerin genelde bu konuda dile getirdikleri cmleleri paylayor: Dil bilmiyorsan ansn yok, Eer Almancay Trke kadar iyi konuabilseydim, siyas anlamda daha etkili olabilirdim. Benim iin burada balca sorun dil, zaten tm ilk kuak iilerin sorunu bu< 48 Twardella, birinci kuan geleneksel dinsel bir sosyalleme srecinden gemesine ramen, Almanyada byyen ikinci kuan sosyalleme tecrbesinin gerek Almanyada okumalar gerekse buradaki kltrden olduka etkilenmeleri nedeniyle belli lde farkllatn belirtir. Elbette burada her iki kuan nasl bir ortak yaam tecrbesi geirdii sorunu kolaylkla yantlanabilir bir ey deildir. Ancak her iki kuakta da ok farkl etkileim kalplar tespit edilebilir.49 Kecskesin aratrmasna gre, Trk genleri zerinde zellikle komuluk ve eitim kurumlar ok gl bir etki ve a bireimine sahip grnyor. Topluluk ii evlilik tercihlerinde zellikle dindarlk ve cinsiyetin gl bir etken olduu tespit edilmi bu gstergelerin yannda cami ziyaret skl, hem a ii ilikileri hem de topluluk ii evlilikleri nemli lde etkilemektedir. 50 Bununla birlikte, daha ok Almanyada doan ve byyen genlerin dzgn Trke cmle kuramamalar ve yalnzca kelime dzeyinde konuabilmelerine ilikin gzlemlerimiz, olgunun hangi boyutta ele alnmas gerektiini gstermektedir. Bu grmelerde baz

48 49 50

Algan 2005, 61. Twardella 2002, 65-66. Kesckes 2000, 61.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

129

Celaleddin ELK

genler, din hakknda hibir dnceye sahip olmadklarn, fakat zaman zaman Cuma namazna, onu da tandklaryla buluma ve grme amal olarak gittiklerini ifade etmilerdir. Nitekim nc kuak Trk genlerinin bizzat kendi ifadelerinde en byk problem olarak dine ilgisizlii iaret etmeleri, zerinde nemle durulmas gereken bir sonutur. Yine onlarn en nemli ikinci problemi ise ailevi problemlerdir.51 Bu durum, genlerin problemlerinin banda zgveni salanm gl bir kimliksel tanmlamayla ilgili bir boyutun gstergesi olarak yorumlanabilir. Bu erevede Almanyada yaayan Trklerin en nemli problemlerinden birisi genlerin kltrel aidiyet ve ilikileri gibi konularda odaklanmaktadr. Genler, geri bulunduklar lkenin dilini ebeveynlerine gre daha iyi konuabilmektedirler, ancak onlar bu durumda giderek kendi z kltrlerinden de uzakta yetimekte ve bir aidiyet sorunu yaamaktadrlar. Genlerin aidiyet sorunu, zellikle kendilerinin yabancln hissettiren sosyo-kltrel ilikilerde ortaya kmakta, bu durumlarda gelien kimliksel refleksler tartma konusu olmaktadr. Trk genlerinin yalnzca sosyal hayatta srdrdkleri ilikilerde deil, okullarda da rtl bir ayrmcln ve nyargl tutumlarn muhatab olduklar, ancak bu durumun onlarn kendi kimliklerine ynelmelerine neden olduu sklkla ifade edilmektedir:
Bugn genlik iki arada kalmtr. Radikallikler varsa bunun nedeni Trklere uygulanan ayrmclktr< Alman toplumu uyum szyle asimilasyonu kastetmekte aslnda. Kanunlar rkl, ayrmcl yasaklyor, ancak toplum iinde, eitim kurumlarnda yaanan ayrmcla bu kanunlarn yapabilecei fazla bir ey yok< Okullarda Trk ocuklar her trl ayrmcla ve aalamaya maruz kalmaktadrlar. retmenler kastl olarak ders gerei olmad halde Ermeni sorununu getiriyorlar. te siz Trkler Ermenileri katlettiniz, siz byle bir milletin ocuklarsnz diye aalyorlar. Ancak bu ocuklar artk babalar gibi deil, kendilerine yaplanlar anlyor, ayrma-aalamaya uradklarn hissediyorlar. Bu ekilde konuan retmenlere kar k-

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

130

51

Gll 2003, 184.

Almanyada Trkler: Srekli Yabanclk, Kltrel atma ve Din yorlar. retmenler ise bu ocuklar sorun karan uyumsuz tipler olarak dlyorlar. Ondan sonra Trkler zaten problemli, btn ktlkler onlarn bu tutumlarndan kaynaklanyor diyorlar. (A.T.)

Kltrler arasndaki hareketli ve atan bir zeminde varolma mcadelesi veren Trk gmen ocuklar, dil, eitim, kimlik, din ve sosyalleme gibi konularda g tecrbesi yaamayan yatlarna gre daha youn gerilimlerle ba etme sorumluluu yklenmektedirler. Esasen btn entegrasyon ve diyalog politikalarnn da hedef kitlesi olan genler, bu srete bir aile scakl kadar, bir gven unsuru olarak Trk devletinin ve resmi kurumlarnn sahiplenici ilgisini daha fazlasyla ve daimi biimde grmek istiyor. Anlam ve lev Sistemi Olarak Gmenin Dini Dini aidiyet Almanyadaki Trklerin kltrel kimliklerinde ve sosyal ilikilerinde ok boyutlu anlam ve ilevler tamtr. Akn boyutunda hayat ve varoluu anlamlandran din, sosyal gereklikle ilikisi iinde gmenin de ihtiyac olan merulatrma, dayanma, kimlik ve aidiyet gibi boyutlar ikame ve ina etmitir. Gmen topluluun gurbetteki varoluunu anlamlandran, birletiren ve g haline getiren dini ballk, tekiyle ilikilerde de zel bir iletiim dili gelitirmeye imkn verir. Ancak dini yaayn baz zgl yansmalar, iinde yaanan toplumun deer ve normlaryla ortaya kan atmalarn da temelini oluturur. Gruplararas ilikilerde balayc ya da dlayc motiflerin kaynan oluturan din, zelde ise dinsel etkileimin sarsc deiimleriyle kar karya kalr. Almanyaya g, kiinin bir yandan kendi dininden farkl bir dinle, dier yandan da kendi dininin Almanyaya zg yaplam ekilleriyle karlamas anlamnda arpc bir tecrbedir. Almanyadaki Trklerin dini hayat, buradaki srecin belli lde izlerini tamakla birlikte, daha ok Trkiyedeki dini grup, cemaat ve hareketlerin lokal sylemlerinin ve paralanmlklarnn adeta bir izdm grnmndedir. Dini yaplanmalarn sylem ierii ve ideolojik durular byk lde Trkiyede belirlenen gndemi takip etmekte, gemi tasavvurlar gibi gelecek

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

131

Celaleddin ELK

tasarmlar da sz konusu ideallere gre ekillenmektedir. Geri gmenler iin din ve dini yaay her ne kadar nceki kltrn bir devam gibi grnse de, o yeni kltr evresinde yepyeni bir anlam kazanmakta ve farkl ilevleri yerine getirmektedir.52 Ancak bu farkllaan ilevleriyle birlikte, Almanyadaki Trkler iinde ounluu oluturan kesim Anadolu Mslmanl kltrne bal ve Almanyaya beraberlerinde getirdikleri gelenek ve greneklerini srdryor. Alman medyasndaki yansmalara baklrsa, yaanan sorunlarn banda, grc usul evlilikler, namus cinayetleri, rt-trban tartmalar geliyor. Dindar muhafazakr Mslmanlarn, bireysel ve bamsz yaama biiminin yansmas olan zgrleme ve cinsel zgrle ve genel olarak dine ve dolaysyla slama ynelik eletirilere kar tepkili olduklar ifade edilmektedir. Ayn ekilde slamla yorulmu kltrel evrelerden gelen insanlarn, laiklemi Batl bir topluma entegre olmalarnn kolay olmad, ama bunu bir dogma haline getirmenin de o kadar yanl olduu savunulmaktadr.53 G srecinde slamla karlaan Alman kamuoyunda, zellikle slam ve entegrasyon konusunda belli farkllamalar bulunduu anlalmaktadr. Buna gre; slamiyetin Alman toplumundaki ok kltrllk eilimi iin bir ans olduu gibi integrasyonu hzlandrabilecei, slamiyetin Trklerin Alman toplumuna uyumunu engelledii ve slam din sadece Trk toplumunun entegrasyonunu engellemekle kalmayp ayn zamanda marjinalleerek bir tehlike unsuru olduu eklinde farkl eilim ne kmaktadr.54 Ancak slamiyet artk btn Avrupa iin bir g fenomeni olmann tesinde yerleik hale gelen bir gereklii de ifade etmektedir. Yaanan pratie hangi kavramla yaklalrsa yaklalsn, her halkarda gmenlerin dini yaantlar ve dinle olan ilikileri, yaadklar sosyokltrel sorunlardan bamsz ele alnamayacak kadar i ie ve etkileimseldir. Ancak dini anlay, tutum ve davranlarla rgtlenmelerin etkileimsel boyutu daha ok Alman52

53

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

132

54

Tatan 2003, 75. G sonras dinin kazand anlam iin ayrca bkz. Usta 2008, 40. Deutschland 5/2008/, 36-37. Gll 2003, 30.

Almanyada Trkler: Srekli Yabanclk, Kltrel atma ve Din

yada karlalan sosyokltrel sorunlarla ilikili iken, ideolojik ereve ve karakteristik zellikler ise zellikle anavatandaki geleneksel ve dinsel unsurlarca belirlenmektedir. D g sreci krsal geleneksel yapdan kopup gelen Trk iilerinin her eyden nce kendi geleneksel dnyalarndan tamamen farkl bir sosyokltrel dnyaya adm atmalar nedeniyle, sarsntl ve sancl bir karlamann tecrbesidir. Elbette bu srete kltrn en nemli unsuru, bir dnya kurma ve anlamlandrma sistemi olarak dinin konumu ve dinle ilgili anlaylar ok belirleyici olmutur. ilerin kendi aralarnda oluturduklar aile, yakn akraba, arkada ve hemerilik gibi birincil iliki gruplar, hem gemile balar, hem de yeni toplumda geleneksel tutum ve davranlar srdrme imkn salamtr. Anavatanla anlaml kltrel temaslarn sklk ve younluu yeni toplumdan etkilenme derecesini belli llerde snrlandrmtr. Bu erevede bir dayanma ve himaye a olan dini grup ve cemaatler de gmen iiler iin bir koruma, gvenlik ve dayanma ile birlikte dini deerlere dayal bir kimliin kaynan oluturmulardr.55 Ancak Almanya tecrbesinde farkllaan ve belli lde ilevselleen Mslmanlk anlay ve tanmlamalar, bu srece zg paral ve atmac bir gelenein ortaya kmasna yol amtr. Sosyal donanmszlk iindeki Trkler iin yabanc bir lkede yaanan maduriyet, yalnzlk ve dlanmlk duygusunun bytt kimlik ve snma aray, bir dayanma ve kimlik a olarak marjinal dini grup ve cemaatlerin, bu ihtiyaca cevap verme potansiyellerini harekete geirmitir.56 Kltrleme, entegrasyon, marjinalleme, ie kapanma ve kimlik sorunlar ile kar karya kalan gmenlerin hayatnda din, zellikle bir snak, btnleme, dayanma, telafi ve bavuru kayna olarak ok boyutlu ve ok ilevli bir olgu olarak yer almtr. Bu durumda din ayn zamanda baz radikal oluumlar iin hem bir savunma hem de protest ideolojiye dnen bir atma faktr olarak da karmza kmaktadr.57 zetlemek gerekirse, gmenler iin dinin ve dinsel nitelikli grup ve cemaatlerin ilevleri, ya sosyalleme ya da kim55 56 57

Tatan 2003, 130. Perembe 2005, 9. Gnay 2003, 64.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

133

Celaleddin ELK

lik yaklamlaryla ele alnmtr. Sosyalleme yaklam, dinin yeni kltr evresindeki gereklik yorumlarna kar, gmenlerin kendi iinde bir dayanma grubu oluturmalarn vurgulayan bir aklamadr. Kimlik teorisi ise, gmen gruplarn dini kendilerini ycelten bir anlam sistemi olarak alglamas ve dinin, kimlii belirleyen en nemli faktr olarak ne kmasna iaret eder. 58 te yandan Almanyada son dnemlerde ok tartlan bir sorun olarak zellikle dinin etkisinde farkl kesimlerin birbirinden kopuk yaamalar olgusu paralel toplumlar kavramyla ifade edilmektedir. Bu durumun nlenmesi iin diyalog ve entegrasyonun gelimesine katkda bulunmak zere ilk olarak 2006 ylnda Almanya slam Konferans gerekletirilmitir. slam Konferans gibi oluumlarn amacnn, slami inancn zn koruyarak, ama ayn zamanda sahiplenilen deer yarglarn ve gelenekleri Alman hukuk ve deerler sistemiyle badatracak bir yol bulunarak bir tr Avrupa slam gelitirmek olduu ifade edilmektedir. 59 Bu balamda Avrupa pratiinde, giderek Avrupa Birlii iindeki Mslmanlar kapsayan ve byk lde Avrupal deerler ve kimlikle zdeleen bir slam anlayna yani Euro-slam tartmalarna Trkler de dahil olmaktadr. Ancak bu kavramlatrma belli lde sosyolojik temellere sahip olmakla birlikte, farkl gmen politikalar ve gmenlik deneyimleri nedeniyle daha ok stratejik deerlendirmelerin konusu gibi grnmektedir. Gmenlerin Avrupa tecrbesine bal dini eilim, tutum ve davranlarnda meydana gelen deiimler, zellikle kuaklararas boyutta ortaya konmaktadr. Buna gre birinci kuan byk lde geleneksel slami yaaylarna bal kald, ikinci kuan bir taraftan geleneksel slam kefetmesi ve dier yandan iinde yaadklar toplumla etkileimi nispetinde zellikle dinin Batl deerlerle rten ynlerine nem verdii, nc kuan ise ncekilerle kyaslanmayacak bir manevi boluk olgusu iinde pa-

58

59

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

134

Hans Mol Theory and Data on the Religious Behaviour of Migrantsdan naklen Tatan 2003, 47. Konuyla ilgili haber iin bkz. Deutschland, Say5/2008 Ekim/Kasm, 53, Avrupa slam konusunda bkz. Deutschland, 37.

Almanyada Trkler: Srekli Yabanclk, Kltrel atma ve Din

ralel inanlara yneldii vurgulanmaktadr. 60 Ancak yine de dinsel anlaylar ve pratiklerin byle kuaklarla snrl kalmayan eitlilii gz ard edilmemesi gereken bir husustur. Bir baka deyile her kuakta birbirinden ok farkl dinsel oluum ve ynelimlerin mevcudiyeti sz konusudur. Ortak olan ise, bu dinsel kimlik ve ynelimlerin farkllama nedenlerinin anavatana; yaplanma, etkinlik ve etkileim kaynaklarnn ise gmenlik tecrbesine dayanmasdr. Trk gmen kitlesinde yaygn dindarlk biimleri, Anadoludan getirilen geleneksel din anlayna dayanmakla birlikte, Almanyada ekillenen din organizasyonlar tarafndan da ksmen ynlendirilmektedir. Trklerin g srecinde kurduu cami, dernek, birlik ve at organizasyonlar, kltr, bo zamanlar ve sosyal hizmetlerle ilgili giriimler, spor dernekleri ve yine kadn, genlik, iadamlar, retmenler ve benzeri mesleki rgtlenmelerle byk eitlilik iermektedir.61 Gmenin sosyal hayatnda zel bir takm anlamlandrma ve dayanma gibi ilevleri yerine getiren din, bunu daha ok organizasyonel boyutta gerekletirir. Trk din organizasyonlar gmenlerin gei koullaryla ilgili bir himaye ve destek a olmakla birlikte, genel anlamda Trkiyedeki toplumsal kodlara gre ok paral bir grnt sunarlar. Grupsal kimlik, yapsal hedefler, ynlendirici motifler ve tartma balklarn Trkiyedeki kklerinden alan din ve nitelikli organizasyon ve oluumlarn, nispeten kendi mensup ve ballar iin bir himaye sistemi gibi altklar, yelik sisteminden ok gnl bana dayal yaplanmalar olduklar anlalmaktadr.62 Dini organizasyonlarn simgesel ve yapsal evresi, bir ibadet mekn olan camide somutlamtr. Ancak cami, Almanyada yaayan Trkler iin, salt ibadet mekn olmann dnda farkl sosyal ilevler yklenmitir. Cami, anavatandan tanan kltr ve deerlerin paylald, bir takm kurs ve eitim hizmetlerinin su-

60 61 62

Tatan 2003, 130-131. zcan 1989, 23. DBin ilk din grevlilerini 1979 yllarnda gndermeye balad Almanyada 2200 civarnda Cami dernei bulunmaktadr. Bkz. Altnta 2003, 101-103.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

135

Celaleddin ELK

nulduu, karlalan sorunlarn zmne alld, ev sahibi toplumla dinsel ve kltrel ayrlklarn sembolize edildii bir mekndr.63 Meknsal birlikteliin odanda yer alan cami, bir yandan ibadet mekn olma ilevini yerine getirmekte, dier yandan kitabevi, kahvehane, bakkal, market, dil ve eitim kurslar, hanmlar brosu, seyahat acentas ve konferans salonu gibi i ie gemi yaplarla gmenlere bir sosyokltrel ortam sunmaktadr. Btn bu anlamlarda cami neredeyse anavatann kltrel temel unsuru olarak grlmektedir.64 Kutsal meknlarda icra edilen dinsel pratiklerin, topluluk ierisinde dayanmaya yardmc olma ve grup kimliinin birey tarafndan hissedilmesini salama 65 gibi ilevleri gz nnde tutulduunda, gmenler iin camilerin zel anlam ortaya kar. te yandan cami, Trklerin Almanyada maruz kaldklar kurumsal ve kltrel dlanmalara kar, oluturduklar dinsel temelli rgtlenmelerin de bir mekndr. Yerel dzeyde cami dernekleri etrafnda oluturulan rgtlenmelerle, ilerleyen aamada emsiye-at rgtlenmeleri gerekletirilmitir.66 Ancak camilerle birlikte btn sivil rgtlenmenin, daha ok Trkiyedeki sosyopolitik tartmalara duyarl atmac ve paralanm grnts, Trkler tarafndan zaman zaman eletirilmekte ve kendilerine yaplan hakszlklara kar gszlklerinin ve maduriyetlerinin bir nedeni olarak gsterilmektedir:
Burada buuk milyon Trk yayor, ama bizden ok daha az topluluklar bile haklarn ok daha kolay bir ekilde savunabiliyorlar. Biz bu kadar blk-prk olmasaydk, Trklere kar yaplan hakszlklara gbirlii iinde cevap verebilseydik, Alman hkmeti bizimle ilgili olumsuz kararlar alamazd< (M.A.)

Almanyaya ii g, orada rgtlenmi baz din gruplarca Peygamberin hicretiyle kavramsal bir benzetmenin konusu olmu, anavatanla ilgili zlem ve duygular da ifade eden bir boyut olarak benimsenmitir. Benzer ekilde, ancak bu sefer Almanyann sosyal

63 64 65

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

136

66

Tatan 2003, 15. Unat 2002, 115. Atay 2004, 21. Gll 2003, 35.

Almanyada Trkler: Srekli Yabanclk, Kltrel atma ve Din

devlet ortam ierisinde eitim, salk ve isizlik gibi konularda bireyi koruyan pratikleri karsnda baz Trkler, yaadklar sosyal devlet gereini asr saadet kavramyla zdeletirilerek ifade edebilmektedirler. Bu erevede Alman devletinin zellikle sosyal gvenlik, salk ve eitim gibi alanlardaki sosyal devlet anlayyla somutlaan hizmetlerine ynelik olumlu yaklamlar dikkati ekmektedir.67 sizlik, ocuk, e yardm gibi tamamen bireyi korumaya dnk sosyal devlet uygulama ve hizmetleri, kimilerince ideal bir slam toplumunun zelliklerine benzetilmekte ve onaylanmaktadr. Ancak grmelerimizde, Alman devletinin bireye sunduu bu sosyal hizmet ve gvencelerin, baz gmenler tarafndan suiistimal edilmesi nedeniyle, bu iyiletirici ve koruyucu uygulamalarn giderek daha snrl hale getirildii, sk kontrol ve beyanlarla denetim altna alnd da ifade edilmitir. Trk gmenler arasnda sosyal hizmetler alanndaki bu daralma ve geriye gidiin sorumlusu olarak ok sayda Trkn bu yasa ve dzenlemeleri istismar edecek ekilde davranmalarna iaret edilmektedir. Bununla birlikte bu deerlendirmelerin ahit olunan ve dile getirilen marjinal rneklerden hareketle ie dnk bir eletiri niteliinde olduu gz nnde tutulmaldr. Sosyal gvenlik ve hizmetler alanndaki daralmann daha ok Almanyann kendi ekonomik ve sosyal sorunlar balamnda etkin olan nedenleri bulunmaktadr. Alman ekonomisinin iinden getii sre, nfusun giderek yalanmas, sosyal sigorta ve emeklilik sisteminin artan yk ve Avrupa Birlii ile Dou Avrupa lkelerinden gelen nfusun artrd sorunlar da bu gerilemenin nesnel etmenleri olarak ne kmaktadr. Gmen Dindarl, znel Seklerleme ve Diyalog Batl bir toplumda farkl dinlerle etkileim ve bir arada yaama tecrbesi, gmen dindarlnda znel seklerleme diyebileceimiz bir eilimi glendirmi grnmektedir. Nitekim bir aratr67

Almanyada yaayan Trkler byk lde bu yapsal zelliklerinden dolay devlet ve toplumsal kurumlara olduka yksek dzeyde gven duymaktadrlar (Adalet, Anayasa Mahkemesi, Hkmet, Polis %45ten fazla). Fakat ayn ey, Federal Almanya ordusu (%26) ve Hristiyan kiliseleri (%16) iin geerli deildir. Bkz. Moellendorff, 3.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

137

Celaleddin ELK

ma, Almanyada yaayan Trkler arasnda seklerleme eilimlerinin yksekliini artc bir sonu olarak deerlendirmektedir. Aratrmaya gre, Trklerin yars iin din nemli bir rol oynamaktadr; Trk kkenli Alman vatandalarnda ise bu oran yalnzca te birdir. Almanyadaki Trklerin olduka byk bir ksm (%77), Hristiyanl da eit bir din olarak kabul eden, hogrl bir slamiyete inandklarn belirtmiler.68 Dindarlk dzeyleri ile ilgili Kayann aratrmas, ok snrl (%8) bir kitlenin din inanlar tzselletirdii ve grece sekler yaamdan uzak kalmaya altn tespit etmektedir. Bu snrl slami diyasporik kimliin dnda kalan geni kitle ise, slam dinini tzselletirmeden yaayan, dini, yer yer sembolik bir dzeyde tecrbe eden, sekler bir yaam tarzn benimseyen, farkl din ve kltrlerin biraradaln mmkn bulan ve kendilerini Almanyal-Mslman-Trk eklinde tanmlamakta saknca grmeyen 69 ana gvdeyi oluturmaktadr. Kukusuz seklerleme eilimleri konusunda zellikle dindarln toplumsal boyutu ile ilgili zel aratrmalarn yaplmasna ihtiya vardr. Gmen-aznlk psikolojisinin dinsel aidiyeti bir kimlie dntrme eilimi ile senkretik ve oulcu bir din anlayna yol alma arasnda farkllaan tepkiler gelitirmesi muhtemeldir. Seklerleme eiliminin bu durumda, gmenin yaad sosyokltrel artlar ile din bilgilenme kaynaklar ve kimliksel ynelimleri arasnda ok sk bir ilikisinin bulunduu aktr. Bir kimlik ve aidiyet arac olarak ilev gren din, ayn zamanda bu kimlik araclyla tekiyle iliki kurabilmenin de dil ve zeminini yaratmaktadr. Dinsel farkllk bir kimlii ok keskin bir ekilde tekinden ayrt ederken, dier yandan paradoksal olarak tekilerle iliki kurabilmenin de bir gerekesini sunuyor. Almanyada ok farkl dinden ve kimlikten insanlarla karlama tecrbesi, gmenlerde dinsel partiklarizmi zayflatc bir etki yapmaktadr. Farkl dinsel kimlikler ve cemaatlerle karlama, bazlarnda kendi din kimliine ynelik sk bir balla ve ie kapanmaya yol aarken, bazlarnda farkllklara hogryle yaklaabilme ve

68

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

138

69

Moellendorff, 3-4. Kaya 2007, 242-243.

Almanyada Trkler: Srekli Yabanclk, Kltrel atma ve Din

oulcu din anlaylarn uyandrmaktadr. Alglama veya yorumdaki bu farkllk, Almanyada yaanan g tecrbesinin nitelii kadar gelinen sosyokltrel muhit ve yaama bak alar da belirleyici olmaktadr. Farkl dinlerle karlama ve bir arada yaama tecrbesi, bir sosyal faaliyet olarak dinleraras diyalog ve etkileimi Trk gmenlerin ilgi alanna sokmu grnmektedir. Bu erevede Trkler ve Almanlar arasnda eitli vesilelerle ortaya konan faaliyetler zel bir nemi hak etmektedir. Ancak burada iaret edilen olgu, gnmzde eitli din gruplarla zdelemi ve bir proje olarak ifade edilen dinleraras diyalog deildir. Diyalog temelinde yrtlen faaliyetler, esasen uzun sredir bir arada olan Trk ve Alman toplumlar arasnda din organizasyonlar araclyla gerekletirilmektedir. Dinler aras diyalog konulu toplant veya etkinlikler, kukusuz belli bir akademik ve entelektel birikime sahip uzmanlar ynetiminde yrtlebilecek bir giriimdir. Fakat son derece nem arz eden bu etkinliklerin kurumsal ve dnsel alt yapsnn yeterlilii ve denetimi konusunda sorunlar olduu anlalmaktadr. te yandan toplumsal dzlemde farkl din mensuplarnn yakn sosyal ilikilerine ramen, tarihsel ve teolojik temelli tartmalarda farkllklarn ve rekabetin ne ktna ahit olunmaktadr. Baz gmenlerce, bu tr etkinliklerin sosyal ilikilerin dnda bir fayda salamad, hatta baz durumlarda Trklerin aleyhine bile olabilecek sonulara yol at ifade edilmektedir:
Bence diyalog-miyalog hikye, hibir yarar yok, bu kadar senedir yaplan diyaloglarda Almanlarn bir adm bile bize yaklatklarn grmedim, hatta diyalog bizim ocuklar dinden karyor, bizim aleyhimize oluyor. (Y.F.)

Dinleraras diyalog giriimlerine ramen Alman toplumunda da Trklere ve onlarn dinlerini yaama biimlerine kar ounlukla bilgisizlik, kiisel deneyim eksiklii ve nyarglardan beslenen ihtiyatl bir yaklamn bulunduundan sz edilebilir. Ancak yine de Mslmanlarn dinlerinin gereklerini yerine getirme haklar, Almanlarn byk ounluu tarafndan benimsenmi grnmektedir. Nitekim KAVn aratrmasna gre Yaknlarda bir

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

139

Celaleddin ELK

caminin bulunmas ok az kii tarafndan rahatsz edici bulunmaktadr. Bununla birlikte ayn lde de Mslmanlardan kendi kltrel kimliklerinden vazgemeksizin evrelerine saygl olmalar istenmektedir.70 Alman kamuoyunun bu ihtiyatl yaklamnda slamn teorik ve sosyolojik grnmlerinin, Batl kltr deerlerine gre ekillenmi toplum dzenlerini bozabileceine ynelik bir kaygnn izleri grlebilir. Aktr ki bu endie ve nyarglar medyann manipulatif yaynlaryla da glendirilmektedir. Ancak derinliine bakldnda, farkl inanlara sayg ve hogrye dayal bir tecrbeyi temsil eden Trk Mslmanlnn, bu trden kayglar ve speklasyonlar hafifleten tarihsel bir arka plana sahip olduu grlecektir. Sonu Yurtdna ii g Trk toplum hayatnda brakt etkiler bakmndan sosyal bilim aratrmalarnn da temel konu balklarndan birini oluturmaktadr. Gn zaman ierisinde deien nitelii ve anlam, gle ilgili almalarda da farkl kuram ve modellerin devreye girmesine yol amtr. Balangtaki geri dne ayarl g srecinin, kalclk eksenine ve yeni yurttalk ilikileri temeline kaymas, gmenlerle ilgili aratrma ve politikalar da, sz konusu deiimi kendi sosyal gerekliinde anlama ve yorumlamaya zorlamaktadr. Trklerin g servenleri, eer g alan lke asndan ele alnyorsa entegrasyon, uyum ve gmen yasalar gibi sosyopolitik dzeyde, gn znesi asndan yaklalyorsa da kltrel karlama, atma, yabanc dmanl, rklk gibi kavramlarla sosyokltrel dzeyde tartlmaktadr. Gmen kimlii Trk ve Alman kamuoyunda, meselenin kendilerine yansyan ynleriyle kavramsallatrlm, sosyolojik incelemede ise bu deneyim, diasporik kimlik, gettolama ve etnik koloni gibi, yaklamlara gre farkllaan kodlarda ele alnmtr. ki kltr arasnda ya da kltrler aras hareketli zeminde varolma mcadelesine giren gmenin, baetmesi gereken kayg, nyarg ve sosyal engellerin yk karsndaki tedirgin duruu, onu ou zaman kltrler ara-

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

140

70

K. Adenauer Vakf 2003, 18-19.

Almanyada Trkler: Srekli Yabanclk, Kltrel atma ve Din

snda skm ve yabanclam bir kurban gibi tanmlanmasna yol amtr. Nitel ynteme gre gmenlerle yaptmz grmelerde ifade, diyalog ve sembolik anlatmlarnn tanmlayc analizinden hareketle, kltrel kimlik, sosyal gvenlik ve yurttalk haklar ile bir sosyalizasyon ve aidiyet unsuru olarak din gibi konularn konumalara hakim temalar olduu saptanmtr. Gmenler iin gurbetin anlam, ulalan yaam standard, kltrel etkileim ve toplumsal statye gre nitelik deitirmekte; sosyoekonomik kazanmlar, kltrel ve yasal haklar ile donanm ykselen Trkler kendilerine Almanyada bir gelecek dnrken, sosyal ve kltrel kayplara urayan, ayrm ve dlama tecrbesi yaayan, yabanclama ve kltrel kimlik kayglarn hisseden Trkler ise Almanyadaki gelecekten pek umutlu olmadklarn vurgulamlardr. Bununla birlikte hemen btn Trkler, gmenlerle ilgili tartlan entegrasyon, uyum ve gmen yasas gibi sosyopolitik dzenlemeleri kendilerine dnk ayrmc ynelimleri pekitireceini dnmektedirler. Dinin gteki ve gmenlik deneyimindeki anlam g ncesine gre farkllar. Hatta din, gmenin sre iindeki deien konum ve yaam dzeyine gre de farkllaan anlam ve ilevler ortaya koyabilir. Gn balarnda daha ok sosyalizasyon ileviyle ne kan din, kendini ayrm ve dlamaya maruz hisseden yaral ruhlar iin bir kimlik arac ve yceltilmi aidiyet formnda snak olabilmektedir. Gmen dindarl ile ilgili kuramsal yaklamlarda da din, bu nedenle, ya sosyalizasyon ya da kimlik arac olarak ilevsel ynleriyle ne karlmakta, dinsel ynelimler daha ok kltrel kimlik tartmalarnda ve zellikle organizasyonel ve siyasal etkileimdeki boyutuyla dikkate alnmaktadr. Oysa dinin gndelik hayat gereklii iinde gmenlerin kendi sosyokltrel dnyalarn ina ederken isel bir dinamik olarak ok geni bir anlam sistemini ifade ettii ve srekli yeniden inalarn potansiyel kayna olduunu grmek gerekmektedir. Bu durum, dinin, oulcu bir kltrde, farkl dini yaama kalp ve anlaylarnn bir

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

141

Celaleddin ELK

arada bulunduu bir ortamda, hem kendini koruma hem de tekiyle diyalog kurma asndan yeni yorum potansiyelini de gz nne karmaktadr. Btn bunlarla birlikte Almanyada yaayan Trkler iin din, kendini Avrupal Trkler olarak gren kesimler iin, bazen Avrupa-slam formunda bazen de diyaloga ak, bireyci yorumuyla seklerlemi bir biime dnmekte, ama daha genel ve yaygn kitle iin folklorik ve geleneksel zellikleri iinde kimlikle btnlemi ve onu tamamlayan bir unsur zelliiyle tanmlama arac olmaya devam etmektedir. Organizasyonlar ve derneklerle eitli din grup ve cemaatleri rgtleyen dindarlk ise, zellikle dayanma ve himaye sistemine dayal olarak varln srdrmektedir. Anlalan g srecinde dinsel sistem, kltrel biim ve yorumlarn z kimliin derinlerinde tasa da, iinde yaanlan toplumla yapsal ve kltrel ilikilerin etkisine ak, yeni evreyi ve o evreyle olan balar ina etmenin zemini olmay srdrmektedir.

Turks in Germany: Permanent Alienation, Cultural Conflict and Religion


Citation/: elik, Celaleddin, (2008). Turks in Germany: Permanent Alienation, Cultural Conflict and Religion, Milel ve Nihal, 5 (3), 105-142. Abstract: This article discusses the problems of religion and identity of Turk emigrants who live in Germany according to status meaning and dimension that change in time. In this article, it is touched on the various theoretical approaches that clarifies the status of external migration and emigrants, but followed the qualitative approach that gives importance to the special narration of emigrants. The observation and interviews that occurred in that perspective are resources of data bases in this article. With reference to this fact, the status of Turks emigrants in Germany transformed from temporary to permanent statue. This change of socialcultural position of emigrants is required to handle this issue aside from classical approaches. Key Words: External Migration, Emigrant, Identity.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

142

Diasporada Diyalog? Batda Mslman Gruplarn Dinleraras Diyalog Perspektifleri

Mustafa ALICI*
Atf/: Alc, Mustafa (2008). Diasporada Diyalog? Batda Mslman Gruplarn Dinleraras Diyalog Perspektifleri, Milel ve Nihal, 5 (3), 143-187. zet: Bat oulculuuna katk salayan gmen veya mhtedi Mslmanlar, inan, uygulama, bayram ve dier sembolik deerlerini en derin huu iinde tam olarak ifa etmek iin aba harcarlar. Bu makale, etkili smrge imparatorluu ok kltrl yaps, bir dier kadim smrgeci devlet Fransann diyalog- laiklik diyalektiine skan karma kltrel oulculuu, Almanyann asimilasyondan ziyade entegrasyon talep eden i gc arlkl dnyas ile ABDnin hem Amerikal hem de etnik dindar olmaya izin veren liberal oulculuu ile belirginleen Batda teki din mensuplaryla birlikte bar iinde ve toplumla bark yaamak isteyen farkl etnik kimliklerdeki Mslmanlar iin dinler aras diyalogun ok boyutlu anlamn irdelemeye alacaktr. Anahtar Kelimeler: Dinleraras Diyalog, Diaspora, oulculuk, Batda Mslmanlar.

Giri: Trans-Nasyonalizm ve oulculuk Kltr Balamnda Batda Mslman Gruplar XXI. Asrda Bat toplumlar, ok kltrl, ok dilli, ok uluslu ve oulcu sosyolojik yapya sahiptir. yle ki dnyann bu blgesi, kresellemenin daha fazla hissedildii ve daha fazla sistemli ve bir o kadar karmak ayrmalarn veya bir araya gelmelerin grld ortamlar sunar1. Buna karn kltrel krlma, devamllk
* 1

Do. Dr.,Rize niversitesi lahiyat Fakltesi. Clifford Geertz, Available Light, Princeton 2000, 245- 247.

MLEL VE NHAL
inan, kltr ve mitoloji aratrmalar dergisi cilt 5 say 3 Eyll Aralk 2008

Mustafa ALICI

hatta entegrasyon veyahut asimilasyonlara bal artan gerilimlerle rl bu lkelerdeki farkl millet ve kltrdeki insanlar arasndaki sorunlar, her zamankinden daha fazla hogr, diyalog ve yaknlamalar davet etmektedir. Bilhassa Avrupa ve Kuzey Amerika, geirdii nemli fikri ve tarihsel sreler sonucu bizzat kendi sakinleri tarafndan uluslararas toplum, kltrlerin buluma noktas, oulcu cemiyet, modern dnya iletiim toplumu veya ok uluslu toplum gibi etiketlerle yaftalanmaktadr 2. Dahas ou gmen iin Bat, adalk fenomeni, refah alemi veya kltr anlamna gelebilmekte ve corafi bir alandan ziyade insanln doal evriminin zirve noktas ve olgunluk safhas saylabilmektedir3. Gnmzde kendi vatanlarndan kopup gelen gmen gruplar iin trans-nasyonalizm ve diaspora kavramlar kresel g teorisyenlerinin ska kulland anahtar kavramlardr. Diaspora, genel olarak gemi asrlarda Yahudiler ve Ermeniler iin kullanlan bir kavram olsa da gnmzde daha geni bir kullanm alanna sahip bir kavram haline gelmitir. Hatta sosyal oulculuk teorisyenlere gre zorlayc artlar altnda harekete geen bir topluluun bir baka mekn ve balam hakkndaki kolektif bir hafza olarak alglanan gmen kltr, zaman iinde daha zel anlamda etnik ve kltrel kimliklere brnerek yeni mahalli alanlara girmek, daha kresel bir anlama sahip olmak gibi kavramlarla 4 hatta alt- kltrler, misafirler, geici iiler ve aznlklar gibi yeni terimlerle zorunlu iliki iine girmitir5. Bu bakmdan Batya giden gmenlerin, szde asimilasyon, ar uyumlu olma veya btn-

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

144

Claire Kramsch, In Search of the Intercultural, Journal of Sociolinguistics, 6/2 (2000), 275- 276. Ataullah Siddiqui, Christian- Muslim Dialogue in the Twentieth Century, Great Britain 1997, 130. Caroline B. Brettel, Introduction: Global Spaces/Local Places: Transnationalism, Diaspora, and the Meaning of Home, Identities: Global Studies in Culture and Power, 13 (2006), 327. Gerard Chaliand, Jean- Pierre Rageau, The Penguin Atlas of Diasporas, New York 1995, XIII.

Diasporada Diyalog

leme gibi fiziki meydan okumalarla karlamalar sosyal plralizm teorisyenlerinin ana meseleleri arasndadr6. Trans-nasyonalizm bazen diaspora yerine kullanlmsa da daha ok bir dizi ekonomik, siyasi, sosyal faktrler ve smrge sonrasna ait sebeplerden dolay kendi ulus devletinden gnll olarak farkl bir lkeye gen veya srgne gitmeyi kabul eden bireylerin sosyal kurumlarn, hareket alanlarn ve kltrleraras etkileimlerinin tamamn kapsar7. Gmen arlkl farkl kltrlere sahip lkelerin ok ska yaad kltrleraras iletiimler, kendini hayati bir ara olarak ortaya koyar. Bu tr toplumlarda antropolojik adan kltr daha ok renilen, srekli paylalan, kalplaan etnik tavrlar, sosyal organizasyonlar, etnolojik temele dayanan ideolojileri ve popler din inanlar ierir8. Trans-nasyonalizm ve diaspora hareketlenmelerinin youn olarak yaand ana muhatap meknlar olarak Bat topraklar, tek sesli bir ulus kltr yanstmayan aksine sosyal ve teolojik oulculuu ne karan ok uluslu, daha fazla diyalojik bir iletiimle, sylem ve pratikte ok dinli farkllklar ibirliine dntrmek isteyen karakteristiklere sahiptir9. Daha zel anlamda Batya gen ve yaamaya balayan Mslmanlar iin din, kendilerine kimlik ve anlam katan en temel unsur olduu iin dindar kalmak, Mslmanlar bir baka varlk moduna yeni yaam meknlarna tayacaktr10. Mslmanlar iin diaspora kltr esasen yoktur. Yeryznn mescit klnd, iki dounun ve iki batnn Rabbine inanan Mslmanlar iin meknda yabanclamak veya getto kltr oluturmak dinsel deil belki etnik kkene bal tali konulardan saylabilir.

10

Steven Vertovec, The Hindu Diaspora: Comparative Patterns, London- New York 2000, 141- 142. Brettel, 329; Peggy Lewitt, Transnational Migration: Taking Stock and Future Direction, Global Networks, 1 (3) 202. L. Groff, Intercultural Communication, Interreligious Dialogue, and Peace, Futures, 34 (2002), 702. Kate Mc. Farlane, Diaspora, Cultural Practice and Syncetic Visuality, Journal of Intercultural Studies, 25/2, 2004, 175- 183. Clifford Geertz, The Interpretation of Cultures, New York 1973, 119- 120.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

145

Mustafa ALICI

Bu dorultuda Bat oulculuu iindeki gmen ve muhtedi Mslmanlar, inan, uygulama, bayram ve dier sembolik deerlerini en derin huu iinde tam olarak yapmak ve eskisi gibi yeniden yaamak iin aba harcayacaklardr. Ancak bunu hissetmek iin ise oulcu ortam gerekliini en bandan kabullenmeleri ve tekiyle yakn temas doru ve vazgeilmez bir ara grmeleri gerekecektir11. Gmenlere evsahiplii yapan Batda Mslman gruplarn varl bilhassa II. Dnya Savandan sonra artmtr. Avrupada oluan insan gc ihtiyac veya bu dnemden itibaren Kuzey Amerikaya balayan smrge sonras beyin gleri ve dier g dalgalar ile bata Mslman lkelerden olmak zere pek ok insan bu lkelere gitmitir. 2006 ylnn rakamlaryla Avrupa Birliine ye olan lkelerin %6s (380 milyonun 25 milyonu, 12. 5 milyonu Bat Avrupada) daha zel olarak Fransann (60,1 milyon) %10u, ngilterenin (59.3 milyon) %2,5i, Almanyann (82,6 milyon) %3,7si, talyann (57,5 milyon) %2, 4, spanyann (41,3 milyon) %1,2si, Hollandann (16,2 milyon) %5,4 ve Belikann (10,4 milyon) %7si Mslman gruplarca oluturulmaktadr. Bu lkeler ayn zamanda hzl ihtida hareketlerinin yaand alanlardr. Mesela sadece 1995- 2005 yllar arasnda 50 bin Franszn Mslman olduu tahmin edilmektedir12. Bunun yannda yenidnya Amerika Birleik Devletleri (ABD)nin (291,5 milyon) %2, 11i eitli Mslman gruplarca meydana getirilmektedir13. Avrupada yaayan ve farkl lkelerden farkl adet ve geleneklere sahip Mslman gmen gruplar Snni (Arap, Trk, Afgan, Malay, Urdu, Hinli), ii (ran ve Tanzanyal) ve Ahmedi (Pakistanl ve Nijeryal), Sufi (Senegalli) ve Nakibend (Bangladeli)
11

12

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

146

13

Mustafa Malik, Muslim Pluralize the West, Resisit Assimilation, Middle East Policy, 11/1 (Spring 2004), 56. Avrupada Mslman varl konusunda geni bilgi iin; Philip Jenkins Demographics, Religion, and the Future of Europe, Orbis, (Summer 2006), 520- 539; Talip Kkcan, The Making of Turkish- Muslim Diaspora in Britain: Religious Collective Identity in a Multicultural Public Sphere, Journal of Muslim Minority Affairs, 24/2 (October 2004), 244- 245; www.islamicpopulation.com/ europe_islam.html (15/03/2007) http://www.islamicpopulation.com/america_islam.html (15/03/2007).

Diasporada Diyalog

kkenliler oluturmaktadrlar. Bunlara ilave olarak Avrupa kkenli mhtedilerin oluturduklar zgn gruplarda varlklarn gl olarak hissettirmek istemektedirler14. Batdaki etnologlara gre Mslman gruplar genel olarak krsal kesimlerden ziyade byk ehirlerde veya bu ehirlerin banliylerinde kmelenmilerdir. yle ki bazen yerli halk kendi lkesinde yabanc kalm gibi hissedebilmektedir. Yine bazen vasfsz gmen hkmnde saylan eitimsiz kitleler kendilerini yabanclam, sosyalleememi veya bulunduu lkenin kltrel yapsna ayak uyduramamlardr. Ancak yine de yaplan aratrmalarda, radikal gruplarn haricindeki ana gmen gruplarn ok kltrl Bat toplumlarna uyum saladklar, barl atmosfere yeni soluklar kazandrdklar, kendi toplumlarnn gelimesi iin katkda bulunduklar ve mevcut politik sisteme ayak uydurduklar sylenebilir15. Buna ramen baz ktmser dnrler ise Mslmanlarn Batda aznlk gibi grldklerini ve kltrel adan bir tr bir rklkla kar karya olduklarn sylerler16. Gnmzde Batdaki Mslman varl, lkelerin fiili pozisyonunu, siyasetini ve geleceini etkileyecek nemli faktrlerden biridir. Gemiten beri bir tehdit olaca ngrlen bu varlk uyumlu oluuyla dikkatten kamamtr. Bu ynyle slam, zamanla tarihten gnmze Bat medeniyetini ekillendiren GrekoRomen, Yahudi- Hristiyan gibi drt temel unsurun yannda bir beincisi olarak kabul edilmektedir17. Gnmzde ve doal olarak gelecekte Bat, byk lde Hristiyanlk, slam ve Seklerizm lemesinin karlkl iliki iindeki durumlaryla ekillenecektir. yle ki Bat dnyasnda slam ile Seklerizmi iki nemli meydan okuma gren pek ok eser kaleme

14

15 16

17

Justo Lacunza Balda, Muslim- Christian Dialogue in the United Kingdom Challenge and Opportunity- London 28th February 2002, http://www.catholicew.org.uk/unity/documents/COFMuslimChristianDialogueintheUK28Feb02.pdf (14/05/2007). Amiti Etzoni, From Empire to Community, New York 2000, 30- 150. Ataullah Siddiqui, Christian- Muslim Dialogue in the Twentieth Century, Great Britain 1997, 179. Siddiqui, 199.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

147

Mustafa ALICI

alnmtr18. Seklerizmi bir tarafa koyarsak Batda genel anlamda slam ile karlamada iki nemli tepkiden bahsedilebilir; birincisi ktmser yaklam yanstmaktadr. Bu yaklam dillendiren ada arkiyat (slam Tarihi uzmanlarndan) Prof. Dr. Bernard Lewis, 2004 ylnda verdii bir mlakatta yle derson gstergelere gre slam XXI. Asrn sonunda Avrupada ounluk durumuna geecek ve Avrupa, Magribin bir paras olmaktan kurtulamayacaktr19. Bu olaan tavr, zellikle 11 Eyll saldrlarndan sonra pek ok Bat lkesinde (bilhassa ABD, Britanya ve Kanadada) yaayan Mslmanlar zerinde dini ne karan kimlik krizlerine bilhassa sosyo-kltrel gven bunalmlarna doru srkleyen negatif bir tesir meydana getirebilecektir20. Bunun yannda iyimser hatta eklektik bir yaklam da vardr; bu, gnmzde sosyolog ve antropologlarn zerinde durduu bir nemli nokta olarak Avrupaya uygun onunla uzlaabilen bir slam tipi (Euro-Islam) anlaydr. Bu aratrmaclara gre Avrupada doup byyen ikinci ve nc nesil Mslmanlar, yava bir evrimle yeni bir slam anlay gelitirmilerdir. Bu slam anlay, daha liberal, her iki taraf iin de daha entegral ve daha diyalojik bir yaklam tarz sunabilmektedir21. Bu ynde Hollandal Dinler Tarihisi ve slamolog Jacques Waardenburga gre slam, Bat toplumlarnda etnik farllklarn da nne geerek gittike din merkezli yeni bir toplum ortaya karmaktadr22. Sonuta genel anlamda Hristiyanlar, slam ve Mslmanlar, kendileri iin
18

19 20

21

22

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

148

Bunlarn en nemlileri Juan Jose Tamayo- Acosta, Adios a la christiandad, (Hristiyanla Elveda) Madrid 2003; Callum G. Brown, The Death of Christian Britain: Understanding Secularisation, 1800- 2000 (Britanya Hrsitiyanlnn lm; Seklerlemeyi Anlamak (1800- 2000), Routledge 2001; Bat Yeor, Eurabia: The Euro- Arab Axis( Avroarabistan;Avro- Arap Ekseni), Fairlegh 2005. Jenkins, 522. Cynthia Baker, Globalization and the Cultural Safety of an Immigrant Muslim Community, JAN Original Resarch, (July 2006), 297. Talip Kkcan, Avrupadaki slam: erdeki Tehdit?, Anlay, 18 (Kasm 2004), 59. Avrupa slam konusunda yaplan dier nemli almalar arasnda Jorgen S. Nielsen, Towards a European Islam, Warwick 2000; Tariq Ramadan, To Be a European Muslim, Leicester 1999. Jacques Waardenburg, The Institutionalization of Islam in the Netherlands, 1961- 86, The New Islamic Presence in Western Europe, ed. Tomas GerholmYnvge Gorg Lithman, New York 1988, 81.

Diasporada Diyalog

siyas, kltrel ve din adan bir tehdit olarak grebilmektedirler. Bilhassa Bat Avrupada pek ok sradan Hristiyanlar iin slm kavram, hala kutsallk adna yaplan kanl savalar, terrizm, fanatizm, fundamentalizm, iddet, kadnlara zulm ve onlar aalama, ada yaam standartlarn kr bir ekilde inkar ve temel insan haklarn ihlal etmekle zde grlmektedir. Ancak Hristiyanlar, byle yaparken kendi inanlarnn etkisinde kalarak slm ile Mslmanlar zde grdklerinin farknda deildirler23. Batdaki gmen Mslmanlar, genel olarak z vatanlarndan uzak olmann bilinciyle ilk balarda kendi kltrel balamlarn gettolar oluturmadan snrlar izerek korumak isterken, ya dier insanlar yabanc, batl tehdit hatta dman olarak grmek yahut tarihsel, teolojik ve sosyolojik adan dinleraras ilikiler tecrbelerine sahip bir gelenee mensup olarak kendini ifade etme, dier kltrlerle baa kma ve tekine deerler aktarma gibi misyonlar stlenerek mutlu ve bar iinde yaamak ikilemi arasna skmlardr24. Batdaki entelektel Mslmanlara gre ait olduklar cemaatler, bata diyalog ve oulculuk olmak zere bulunduklar lkelerde ok kltrl, ok dinli ve ok rkl cemiyetlerin uyumlu birliktelikleri iin hayati katklar salamaktadrlar25. Bu bakmdan dinleraras diyalog, farkl milletlerden ve kltrlerden gelen insanlarn buluma ve ak yerleri olan ve olmay srdren Bat lkelerinde nemli ve hayati bir kavramdr. Bat inisiyatifinde ortaya kan diyaloun mahiyetine ait temel yap talarna baktmzda srasyla farkl dinlere mensup insanlarn inanlarn ve dncelerini birbirlerine zorla kabul ettirme yolunu sememek, eitlik, hogr, doruluk, samimiyet, sevgi ve saygl bir iyi niyet iinde ortak olan veya olmayan bir meselede bar, hrriyet ve aklk atmosferinde, tekini renmek, bilmek, tan23

24

25

Mohamed Arkoun, Is Islam Threatened by Christianity?, Cross-Currents, (Winter 1995), 469. Johnnes Lahnemann, Interreligious Understanding: Communities Developing at Different Tempos in a Local Contex, British Journal of Religious Education, 22 (3), 142- 143. Ataullah Siddiqui, 132- 133.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

149

Mustafa ALICI

mak, dinlemek ve anlamak amalanr. Bu ortamda taraflarn karlkl konuabilmeleri, ibirliine gidebilmeleri, birlikte yaayabilmeleri ve birbirlerini tecrbe edip hatta uzlaabilmeleri temel hedeflerdendir26. Bu balamda her lkeye ait farkl bir balam meydana geldiinden daha somut perspektiflerin ortaya karlmas adna soyut bir kavram olan genel bat kavramn daha zel hale getireceiz. Buradan hareketle biz bu almada Britanya, Fransa gibi eski gl smrgeci lkelere ve Almanya gibi daha ok sosyo-ekonomik sebeplere dayal i gc transferlerine sahne olan bir lkeye ve Yeni Dnya ryasnn temel oda Amerika Birleik Devletlerine yneleceiz. Bunu yaparken sz konusu lkelerin oulculuk asndan din demografisini, Mslman diyalog gruplarnn aktivitelerini ve o lkedeki etkin Mslman akademisyen ve katlmclarn diyaloa ynelik yaklamlarn yanstacaz. I. Smrgecilik Sonras Dnemde ok Kltrl Britanyadaki Mslman Gruplarn Dinleraras Diyalog Perspektifleri Din oulculuk asndan Britanya (veya Birleik Krallk), srasyla ngiltere, Galler, skoya ve Kuzey rlanday kapsayan bir lke olarak Dnyann nemli dinlerine mensup insanlar barndran eski smrge imparatorluudur. Bu corafya, 2001 nfus saym verilerine gre halknn %76snn kendisini dindar olarak tanmlad ve Hristiyanlar (42 milyon) bata olmak zere Mslman (1. 5 milyon), Hindu (560 bin), Sih (336 bin), Yahudi (267 bin), Budist (152 bin) ve Bahalerden (50 bin) oluan din cemaatlerin beraber yaad ak diyalog topraklar olarak grlmektedir27. yle ki Britanya sadece kendisine zg bir anlayla uzun bir tartmadan sonra pek ok yerde okullarda ortak sabah dua toplantlar veya kolektif ibadet toplantlarna evsahiplii bile yapmaktadr28.
26

27 28

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

150

Mustafa Alc, Mslman- Hristiyan Diyalou, stanbul 2005, 20; Michel Despland, Dialogue as a Literary Form Used in Western Inquiries into Religious Diversity, Unterwegs New Paths in the Study of Religions, ed. Christoph Kleine, Monika Schrimpf Mnchen 2004, 149-166. http://www.interfaith.org.uk/gettinginvolved.htm (15/03/2007). Johnnes Lahnemann, Interreligious Understanding: Communities Developing at Different Tempos in a Local Contex, British Journal of Religious Education, 22 (3), 148.

Diasporada Diyalog

Britanya Avrupadaki Mslmanlarn en geni haklara sahip olduklar bir lkedir. 2004 yl rakamlarna gre bu corafyada 1500 cami, 100 kadar Mslman eitim kurumu bulunmaktadr. Mslmanlar, genel olarak eski smrge dnemi lkelerden (Hindistan, Pakistan, Pakistan, Malezya, hatta Kuzey Kbrs) gelen Mslmanlardan gelen gmenlerdir29. ngiltereye Mslman g genel anlamda XIX. asrn ortalarndan itibaren balam zellikle 1869daki Svey Kanal projesi dolaysyla lk Mslman iilerin Cardiff, Liverpool, Pollockshield ve Londraya yerletikleri sanlmaktadr. Mslmanlarn gittike artt smrge dneminde ngiliz halknn da bu gmenlerin inanlarna ilgi duyduklar yine Mslman lkelerden eitim iin ok sayda Mslmann geldii gzlemlenmektedir. Bu elit gmenlerin ngiliz aristokrasiyle kaynatklar ve ngilterede slamn iyice yerlemesine katk saladklar sylenebilir. Sz gelii II. Dnya Savandan sonra entelektel olmayan ve dini daha ok gelenek olarak grenlerin bilhassa (Pakistanl Mslmanlarn) ngiltereye kitleler halinde g hzlanarak devam ederken onlara 1960lardan itibaren Malezya, Pakistan, Hindistan, Banglade, Irak, Suudi Arabistan gibi Mslman lkelerden eitim iin gelen Mslman genler katld. kinci byk g dalgas Dou Afrika lkelerinden geldi. Bu gmen Mslmanlar ounlukla tekstil ve elik sanayi iin gerekli i gcn karlamaktaydlar. Saylar gittike artan elit snfndan Mslmanlar ilk olarak 1962de Federation of Islamic Societies adyla bir kurulua sahip oldular. Bu kurumdan baka U.K. Islamic Mission (1962), The Muslim Students Society (1962), The Union of Muslim Organisations (1970), The Islamic Council of Europe (1973), Young Muslims (1984), The Islamic Party (1989), The Islamic Society of Britain (1990) ve Muslim Council of Britain (1997) bulunur. Gnmzdeki ok yeni yaplar arasnda The Muslim Parliament, The Muslim Council of Co-operation in Europe, The UK Action Committee of Islamic Affairs, The World Islamic Mission olduka faaldir. Bunlar iinde 380 kuruluu barn-

29

Geni bilgi iin; www.islamicpopulation.com/europe_islam.html (15/03/2007).

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

151

Mustafa ALICI

dran ngiltere Mslman Konseyi, (Muslim Council of Britain) Mslmanlarn lke apndaki en byk temsil organdr30. Britanya, oulculuk asndan baz nemli karakteristiklere sahip bir lkedir. yle ki bu lke, farkl etnik kkenli ama ayn dinden oulculuk kategorisi asndan rnek memleketlerden biridir. Yine etnik, cinsiyet, snf ve dil farkllklar daha fazla ne karan, etnik sorunlara annda mdahale etmek ve acil zm bulmak isteyen bir devlet siyasetine sahiptir. Ulusal bir yapda ortak ve beraber yaamak iin tam bir vatandalk hakkna sahip farkl gelenekten gelen din mensubu olma bilincini yaygnlatrmak hedeftir. Dinin etkinliinin azaltld bir hayat anlayna sahip cemiyet fakirleir. Mslmanlar dahil dindar insanlar, kendi sknt ve problemlerini daha fazla gndeme tamak isterler. Yapc ve olumlu dinler aras ilikiler ayn zamanda Britanyada yaayanlarn refahn ykseltir. Dinleraras nyarg, polemik veya husumetler ortaya ktnda devlet kontrolndeki eitim sistemleri ve resmi medya sorumlu davranmak zorundadr31. Britanyadaki oklu diyalog toplantlar, 1972de Dnya nanlar Kongresinin tekiliyle balad. Yahudi, Hristiyan ve Mslman katlmclar, tek Tanrya inanmann ve ayn ortak atadan gelmenin bilinciyle biraraya gelmeye baladlar. ngilteredeki Mslmanlar bu temaslar srasnda daha ok yerel sorunlar ne karmak isterler; genel olarak smrge topraklardan gelen insanlardan olutuundan gayr- Mslim bir lkede yaamann verdii beeri his, dil glkleri, kltrel farkllklar, eitim sorunlar ve beklentileri gibi bir dizi sosyal balam sorunlarnn yannda, Pazar gnleri dolu ve capcanl kiliseleri ve din ruh tayan dindarlaryla, Tanr, peygamberler zellikle sa Mesih gibi dirilii hi bitmeyen din konularyla, televizyonlarndaki tartmalaryla, fabrika, okul gibi kamu binalarnda derinden hissedilen Hristiyan atmosferle kuatlan Mslmanlar, byk bir meydan okumayla kar karya kalabilir hatta kendi slam alglarnn yeterli olmad veya klt30

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

152

31

Ataullah Siddiqui, Muslim in Britain: Past and Present, The Bulletin of Henry Martyn Instute of Islamic Studies, November 1995, 230-232; ayrca Ataullah Siddiqui, Christian- Muslim Dialogue in the Twentieth Century, 130- 133. Statement on Inter- Religions Relations in Britain, London 1991, 3- 16.

Diasporada Diyalog

rel din alglaryla iyice sulandrlm olduunu da fark edemeyebilirler. Britanya Kiliseler Konseyine ait Protestan kiliselerine ve zel olarak Anglikan Kilisesine mensup yerli halkn yaad Britanyadaki Mslmanlar, ayn zamanda hem kresel hem de lke apnda diyaloa nemli akademik katklar salayan lkelerin banda gelir. Mesela 1973 ylnda ngiltere, Leicester da kurulan The Islamic Fondation, bu yne arlk veren bir kurumdur. Balangta ngilteredeki mslman genlerin eitim problemlerine ynelik zmler retmek zere faaliyet gsteren vakf, ayn zamanda birlikte yaad toplumun oulcu anlaynn farknda olarak dier din mensuplaryla diyaloa girmiti 32. Britanyadaki Mslman gruplar, lke apnda faaliyet gsteren dinleraras diyalog forumlarnn da etkin yesidirler. Bunlar iinde en nemlisi the UK (Britanya iin Dinleraras A) adyla Londrada 1987 ylnda kurulan birlik olup ynetiminde Mslmanlarnkiler dahil 110 kurulu bulunmaktadr. Bu an temel amac lkede yaayan farkl din mensuplar arasndaki memleket apnda veya blgesel veya yerel anlamda diyalog faaliyetlerini koordine veya finanse etmektir33. Bu aa bal olan ve Mslmanlarn da dahil olduklar etkin ok dinli diyalog gruplar arasnda unlar sayabiliriz; Inter Faith Council for Wales, Northern Ireland Inter Faith Forum, Scottish Inter Faith Council, East of England Faiths Council, East of England Faiths Agency, Northwest Forum of Faiths, South East of England Faiths Forum, South West Council of Faiths, West Midlands Faiths Forum, Yorkshire and Humber Faiths Forum, Alif Aleph UK, Christians Aware Interfaith Programme, Christian Muslim Forum, East of England Faiths Agency, International Association for Religious, Freedom (British Chapter), International Interfaith Centre, London Society of Jews and Christians, Minorities of Europe, Inter Faith Action, Programme, Religions for Peace (UK), The Interfaith Foundation, The Three Faiths Forum, United

32

33

Siddiqui, Muslims Concern in Dialogue, University of Birmingham (Baslmam Doktora Tezi) Birmingham 1994, 163- 165. http://www.interfaith.org.uk (20/04/2007)

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

153

Mustafa ALICI

Religions Initiative (UK), Westminster Interfaith, World Congress of Faiths34. Birminghamda 1976dan beri faaliyet gsteren Selly Oak, slm ve Hristiyan-Mslman likileri Aratrma Merkezi (The Center for the Study of Islam and Christian-Muslim Relations)adl kurum ise Bat Avrupada gittike artan Mslman gmenlerin ve etnik aznlk cemaatleriyle ilikileri salkl temellere dayandrmak, slam hakkndaki kt imajlar dzeltmek ve szde tehditlerin var olmadn gstermek amacyla bilimsel abalara girmeyi hedeflemektedir35. Buras, Mslmanlarn da destekledii bir akademik merkez olup Mslman-Hristiyan ilikilerine dair ilmi makaleler yaynland Islam: Christian-Muslim Relations adl alt ayda bir kan nemli bir dergiye sahiptir. Bu dergi, hem Mslmanlar hem de Hristiyanlar tarafndan rabet grmektedir. Bu kurum, ayn zamanda lisans, yksek lisans ve doktora dzeyinde eitim vermektedir36. Britanyadaki Mslmanlar, bata Hristiyanlar olmak zere Hindu ve Budistlerle paylatklar ortamlarda, kurumsal adan desteklenen ve dzenlenen diyalog toplantlarna da hazrlkl olmak zorunda hissederler. Kurumlar tarafndan dzenlenen hayatla ilgili sorunlarn ele alnd diyalog toplantlar, inanlardan ziyade bir insan olarak dindarlar yanstacandan ayn zamanda slamn dnya gr ile sosyal hayatn problemlerine zm yollarn da kar tarafa sunma frsatn verecektir 37. zelde yerel veya blgesel diyalog toplantlar dzenleyen katlmclar, kendi sorunlarnn farknda olan, kk sayda katlmc kabul eden, ksa

34 35

36

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

154

37

http://www.interfaith.org.uk/mem_iforgs.htm Jrgen S. Nielsen, Foreword, (Hugh Goddard), Muslim Perceptions of Christianity, London 1996, VII. Michael Louis Fitzgerald, Chiesa Cattolica e Dialogo Mondiale delle Religioni, Il Cammino delle Istituzioni, Cristianesimo E Religione, ed. Giupesse Angelini, Milano 1992, 76; Bekir Karla, (Al Konumas), Kltrleraras Diyalog Sempozyumu, stanbul 1998, 17. Siddiqui, 120.

Diasporada Diyalog

srmeyen aksine aylarca celseler halinde cereyan eden, ncelikle birbirleri hakkndaki pheleri gidermeye alan karakterdedir38. Britanyadaki Mslman gruplar, ayn zamanda internetten faydalanmada en baarl kesimlerdendir. Din ve internet arasndaki ba inceleyen ada iletiim uzmanlarna gre siber ada bilgi ok etkili bir kudret olduundan, mesajlarn tm insanla ait olarak gren byk dinler, siber alemin fiziksel mekn kavramn aan frsatlar sunmasnn farkndadr. Bu bilinle batdaki Mslmanlar, kurduklar net siteleriyle hem mahalli anlamda tantc hem de kresel anlamda ibirlii olanaklarna sahip olmulardr. 1997 ylnn ilk yarsnda dnya web a asndan en fazla siteye (%80) sahip olan Batl Hristiyan gruplardan sonra bu lkelerde yaayan Mslmanlar da bu imkndan faydalanma yoluna gitmilerdir. nk batl bilgi toplumlarnda yaayan Mslmanlar, tm insanla ynelik slamn sesi olmak istemekte ve bu konuda slam lkelerinden daha baarl grnmektedirler39. Britanyadaki muhtedi Mslmanlar ise daha fazla bireysel tercihleri n planda tutacak faaliyetleri nemsemekte bilhassa dinleraras ilikilerde mistik unsurlara daha fazla nem vermekte sonuta scak ve manev atmosferlerin dourduu bir semereyle slam ile temas kurmalarn arzu etmektedirler40. Bu diyalog gruplarna bal olan lkedeki Mslman gruplarn genel diyalog faaliyetlerini zetlersek; bunlar, karlkl sayg ve anlayla kendi ruhani miraslarna bal kalarak oulcu bir toplumda bar iinde yaamak, farkl dini gruplar arasndaki anlay gelitirecek eserler yaynlamak, dinlerin ortak veya farkl ynlerine vurgu yapan diyalog eserleri basmak, her trl polemikten uzak bir ekilde ortak tv ve radyo programlar yaymlamak, farkl din mensuplar arasnda ortaya kan sosyal ve din sorunlarn zlmesine katk salamak, kutsal fenomen ve deerlere sayg

38

39

40

A. Wingate, Encounter in the Spirit: Muslim- Christian Meetings in Birmingham, Geneva 1988, 34. Suha Taji- Farouki, Muslim- Christian Cooperation in the Twenty First Century: Some Global Challenges and Strategic Responses, Islam and Christian Muslim Relations, 11/2 (July 2000), 189- 190. Ali Kse, Conversion to Islam-A Study of Native British Converts, London 1996, 142.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

155

Mustafa ALICI

gstermek, ok zel bir konu zerinde daha derinden almak zere ok dinli aratrma atlyeleri kurmak ve sonular kendi toplumlaryla paylaabilmek, genel mutabakat salandktan sonra her bir toplum lehine olmak bir mesele zerinde mmkn olan uzlama salamaya abalamak, yanl imajlar dzeltmek, karlkl objektif bilgi akn temin etmek, gerektiinde tavsiye organlar tekil etmekten ibarettir41. Daha zel anlamda Birleik Krallktaki Mslman kurulular, dinler aras faaliyetlerde ok nemli ve tutarl ilgi gstermektedirler. Zira Mslmanlarn ngiltereye gelmesiyle beraber kiliselerin Mslmanlara ilgisi artmaya balamtr. Her iki din mensuplar arasnda iyi komuluk ilikileri ve dindarlar arasndaki anlay artarak devam etmektedir. Genel anlamda inisiyatifler mahalli kiliseler tarafndan balatlsa da Mslmanlarn da katlmaya hevesli olduklar gzlemlenmektedir. ngilterede bilinen ilk resmi Mslman- Hristiyan diyalou Mays 1973de Wetherbyde Hristiyan Ruhani Blgesindeki slam konusuyla yaplmtr. Bu karlamann en somut meyvesi, ortak bir alma panelinin oluturulmasdr. Nitekim bu forum, her iki dine gre aile (1974) ve her iki dine gre ibadet ve dua gibi daha ziyade uyumu ve ortak deerleri ne karan konular ileyen toplantlar yapmtr42. Bunun karsnda ayn sosyal evreyi paylatklar yerli Hristiyanlar iin ise Mslman birinin Hindu veya Sihten fark olmayabilir. Dahas, 11 Eyll saldrlarndan sonra siyasi evrelerin nclnde medyada yerli veya gmen istisnasz tm Mslmanlarn ngiltereyi terk etmesi istenci dosa da aktif Mslman tekilatlar nispeten bu meydan okumay bertaraf etmek niyetinde olduklarn gryoruz. Mslman Britanyallara gre bu lkedeki Mslman varl, toplumu oulcu hale dntren onu diyaloa ak lke haline sokan i dinamiklerden birisidir. Hatta dine ve dinleraras ilikilere vurgu zellikle bu lke iin etnik milliyetilik gibi ayrtrc unsurlardan insanlar koruyacak etnik bir asimilas-

41

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

156

42

Interfaith Relations: UK in Europe, 2004 National Meeting Interfaith Network for UK, London 2004, 61- 62. Siddiqui, 232-235.

Diasporada Diyalog

yon yerine oulcu bir topluma btnlemi olmu bir gmen anlay ortaya kacaktr. Zaten diyaloun aslnda imaj dzeltici etkisi derhal Britanya Mslmanlarnn ilgisinden kamam her zamankinden daha fazla diyaloa ihtiya duyduklarn ifade etmilerdir43. Britanyadaki Mslman akademisyenler de dinleraras diyaloa perspektif kazandran yaklamlar retmektedirler. Bunlar arasnda Hasan Askari, Hurid Ahmad ve Ataullah Siddiqui saylabilir. Dr. Hasan Askari (1932-), Hindistan, Haydarabad doumlu ii bir Mslman olup Osmaniye niversitesinde sosyoloji renimi grdkten sonra 1970lerin sonunda ngiltereye g etti. Dinler Tarihisi William Cantwell Smith, Protestan teolog Stanley J. Samartha gibi ahslarn dostluunu kazand ve onlarn dinleraras ilikiler ve oulculuk fikirlerinden etkilendi. Ona gre Bat, ruhani dirili iin gerekli alt yapya sahiptir ve dinleraras diyalog fikrinin burada ortaya kmas nemli bir evrim srecidir. Bu ortamda Mslmanlarn, Hristiyan diyalog fikrini bir tr din deitirme yolu grmesinde birok hakl sebepleri vardr; a. Hristiyanlar Mslmanlara ok yabanc bir tavrla her asrda yenilenen ve genileyen bir teoloji ve iman anlayna sahiptirler, b. Geen asrlarda Hristiyanlk, smrgeci ve emperyalist bir anlayla Mslmanlara yaklamaktayd imdi ani bir deiimle diyalog istemektedirler, c. Hristiyanlar, teknolojik ve bilimsel gelimeleri kendi dinlerinden kaynaklandn ileri srmekte ve diyalou bir kltrletirme politikas olarak grebilmektedirler, d. Mslmanlarn diyaloa gvensizlikleri, teolojik veya dogmatik farklklarnn ardnda aranmamal Mslmanlardaki kltrel ve siyasi tecrbelerinde yatt artk bilinmelidir44. Askari, diyalogda Mslmanlarn artk dierleriyle ilikilerinde kendi gndemlerini dinamik tutup geniletmek iin daha

43

44

Mustafa Malik, Muslim Pluralize the West, Resisit Assimilation, Middle East Policy, 11/1 (Spring 2004), 70- 73. Hasan Askari, Spirutal Quest- An Inter-Religious Dimension, Pudsey 1991, 80- 83.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

157

Mustafa ALICI

fazla balamlarna dikkat ederek dorudan kutsal kaynaklara mracaat etmelerini, tarih boyunca bunlarn zerlerine sonradan giydirilen teolojik tartma ve sonular temel lt olarak grmemelerini tavsiye eder. Bu ynde dinleraras diyaloa girerken keskin ve ani metodolojik deiimlerden, hayati kavramlarda deiiklie gitmekten (sz gelii Kuran semantiinde olmad halde diyaloa semantik bir yer amaktan) saknmalarn ister45. Askari, bilhassa ehli kitap ile diyaloa girerken bu dinlerin inan, vizyon ve tarihlerini iyi irdelemeyi, zellikle Hristiyanlk ile Hristiyan dnyas kavramlarnn birbirlerinden ayrtrlmal gerektiini ileri srerek, daha derin bir yaklam olarak diyaloun her trl cemaat kaygsndan arndrlmasn savunur. Ona gre gerek diyalog, bir insan, Allahn kulu ve mahlk olarak grebilen gz tarafndan btn samimiyetiyle icra edilen bir beer karlamasdr. Bundan dolay Askari, kurumsal diyaloglara nazaran kiisel diyaloglar daha fazla nemser. Ona gre kurumsal diyalog bir trdr ama kiisel diyalog tekini, kii olarak grr46. Britanyada ikamet eden bir dier akademisyen Hurid Ahmad (1932- ) olup tpk Askari gibi Hint asll Mslmandr. lkrenimin Delhide tamamladktan sonra Karaide ekonomi ve slami bilimler okudu. Delhi gibi ok kltrl bir ehirde Mslman, Hindu, Hristiyan ve Sihlerle kiisel temas halinde uzun yllar bulunduktan sonra 1966 ylnda ngiltereye geldi ve 1969- 1972 yllar arasnda Leicester niversitesinde aratrmac olarak dersler verdi. Ona gre slam dnyas ile Hristiyan Dnyas hem buluabilecei ortak noktalara hem de bir araya asla gelemeyecei aykr noktaralara sahiptir. 1968 ylnda bizzat kurduu ve 1973 ylnda resmen faaliyete balatt Islamic Fondation adl vakf ile ulusal ve uluslararas diyalog faaliyetlerine girdi. Bu faaliyetleri neticesinde 1974- 1978 yllar arasnda ngilteredeki Yahudiler, Hristiyanlar ve Mslmanlar Konferans (JCM) adl yapnn bakan yardmcln ve 1976- 1978 yllar arasnda ise Birmingham-

45

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

158

46

Ataullah Siddiqui, Christian- Muslim Dialogue in the Twentieth Century, Great Britain 1997, 113- 114. Siddiqui, 120.

Diasporada Diyalog

da bulunan Centre for the Study of Islam an Christian Relations adl aratrma merkezinin danma kurulu yeliini icra etti. 1976 ylnda Romada Papalk Arap ve slam Aratrmalar Enstits (PISAI) nde slam dini zerine dersler verdi 47. Gmen bir bilim adam olarak Hurid Ahmada gre dinleraras diyalo ok sade bir dille, birbiri hakknda konumak yerine birlikte sohbet etmektir. O, buna diyaloun gerek ruhu ve ethosu adn verir. Onun dier din mensuplaryla diyalogda temel dayana Kurandr. nk bu kitap, diyaloa girdiinde mmine genilik ve cesaret baheden kudrete sahiptir. Mslmanlar, tekini dlamadan ve kendilerini tekilerden soyutlamadan doal bir tavrla dier din mensuplaryla temas iinde, sohbet iinde ve diyalog iinde olmaldr. slam, tabiat gerei davet dini olduundan Mslmann nemli bir karakteri, yzn tekine dnmesi, her trl rk, ekonomik siyasi ve ideolojik menfaati bir kenara brakp inancn tekiyle paylaabilmek iin herkesi kucaklayan bir davete sahip olmasdr. Dolaysyla davet bir tr hareket halindeki slam tanttndan tm insanlarn hayrna ve lehine olan iki kavram, davet ve diyalog rtebilmektedir. Hatta ona gre bilmek/tanmak eylemi hr bir ekilde tercih yapabilmek, renmek, ulamak, sohbet etmek, tartmak, ikna etmek, adaletli ve ihsan sahibi olmak gibi eylemleri iine alan hem davetin hem de diyaloun en nemli parasdr.48. Ahmada gre Kuran, inanmasak da kabul etmesek de dier insanlarn ilahlarn suistimal etmemeyi onlara svmemeyi aka emretmitir. Bu durum, tekilerle birlikte var olmann temelidir. Dahas Ahmada gre Al-i mran 3/64. ayeti49, kelimenin tam anlamyla diyalog ayeti (ayetl hivar) saylmaldr. Zira her diyalog srecinde ortak bir zemin ve zm bekleyen konuulacak aykr noktalar bulunmaldr. Aksi takdirde bu diyalog bir tr sarlar ve

47 48 49

Siddiqui, 123- 125. Ataullah Siddiqui, 125. De ki Ey Ehl-i Kitap! Sizinle bizim aramzda ortak olan kelimeye gelin; Allahtan baka mabud tanmayalm, Ona hibir ortak komayalm, birimiz bir dierimizi de Allahtan baka rabler edinmesin! -Eer bundan yz evirirlersedeyin ki : ahit olun biz muhakkak ki ona teslim olanlar( Mslmanlar)z.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

159

Mustafa ALICI

dilsizler diyalou olurdu. Ona gre Kuran- Kerim bu sreci ayn zamanda Ehl- Kitabn kestiklerini helal grmesi veya onlarn kadnlaryla evlenmeye izin vermesi gibi yaam ve reme gibi hayati konularda ak bir diyalogdan taraftr. Bu temel yaklamlardan hareketle Ahmad, diyaloun davetin nemli bir paras olduun kabul eder ve aksi bir durumu reddeder 50. Sonuta Britanyadaki Mslmanlar hem bu lkeye ait olmak hem de Mslmanca yaamay umut ederek diyaloa girmek istemektedirler. Problematik meseleler balamnda dnrsek Mslman gruplar, hkmet ve cemiyetin kendilerine tolerans ve sayg gstermesini ve karlkl anlay ve ibirliinin tevik edilmesini, slam kartlarnn bertaraf edilmesini, ittifak edilmese bile birlikte yaam iin ortak abalarn gsterilmesini en az Hristiyanlar kadar haklara sahip olmay beklerler. Sz gelii eit temsil hakkna, siyasi haklara, din ve rk dayal ayrmclklara maruz kalmamaya, din uygulama zgrlne sahip olmaya, slam dininin meru bir gelenek ve kltrel deerler sistemi olarak kabul edilmesi imknna kavumay arzu ederler51. Dolaysyla ngilteredeki Mslman gruplar, kendilerini bir tehdit veya tehlike olarak anlalmak yerine ileyen sosyal meknizma iin hayati entegral bir para olmak bu arada kendi evlerini de dzene koyarak hem bireysel hem de kollektif olarak kendi deer ve idealleriyle uyumlu bireyler olmak istemektedirler52. II. Diyalog- Laiklik Diyalektiinde Fransadaki Mslman Gruplarn Dinleraras Diyalog Perspektifleri 6 Milyon Mslman barndran (genel nfus iindeki oran %10) ve bylelikle Avrupadaki en kalabalk slam cemaatlerini barndran Fransa, bu nfusun ounu eski smrge topraklarndan gelen ( bata Cezayir olmak zere Kuzey Afrika lkeleri, Senegal, Mali gibi Sahra-alt Afrika lkelerden ) gmenlere borludur. Ayrca
50 51

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

160

52

Ataullah Siddiqui, 126- 128. Selcuk R. Sirin- Siobhan Fahy, Book Review- What Do You Muslim Wants? AVoice From Britain, The Society for the Phychological Study of Social Issues, 6/1 (2006), 285- 288; Interfaith Relations: UK in Europe, 2004 National Meeting Interfaith Network for UK, London 2004, 9- 54. Siddiqui, 130- 131.

Diasporada Diyalog

bu nfusun (400 bini) ounluu ii statsnde olan Trklerden oluur. slam Konseyi adyla resmi temsil organna sahip Fransa Mslmanlar, 1200 camileri vardr. Bu ynyle Fransada slam, ikinci nemli din demografik yapy oluturduundan ayn zamanda gndem belirleyici gtedir.53. Din oulculuk asndan baktmzda gmen Mslmanlara gre Fransa, ncelikli olarak resmen kat laik politik yapsyla ou kez din zgrlkler adna gmen ve yerli Mslmanlar gerilimli bir tehdit iinde brakmaktadr. Bu lkedeki Mslman-Hristiyan dinleraras diyalog toplantlar, son yllarda art gstermesine ramen, ayn laik politikalarn ortak meydan okumas altndadr. Dinin sosyo-politik alandaki nemi nispeten zayf olan dolaysyla daha az din oulcu bir atmosferin hissedildii Fransada dinleraras diyalog faaliyetlerinin dier Bat lkelerinden (mesela Britanyadan) doal olarak ayran en nemli taraf, formel ve dogmatik tarafa arlk vermesi, oklu diyalog toplantlarndan ziyade iki tarafl toplantlara daha fazla vurgu yapmas, dindarlarn elit kesiminin ( rahipler, imamlar, din cemaat nderlerinin), bir cemaate ait olduunu zellikle vurgulayarak sradan dindarlardan daha fazla diyalog katlmcs olabilmesidir. Bylece bu lkede dindarlar arasndaki diyalog faaliyetleri, hem laiklik bilincinin doal sonucu olacak hem de farkl laiklik yaklamlarn da ortaya karacaktr. Daha ksa bir ifadeyle Fransada diyalog, laiklik balamndan kendini koparamaz. Gene de Fransa, Mslmanlara diyaloa daha fazla nem vermeleri gerektii reten bir ortam sunduu iin, tekilerle birlikte yaam, yakn ibirlikleri ayn zamanda dinin sosyal ve siyasi etkinliinin artrlmasnda anahtar rol stlenecektir 54. Fransada lke apndan ziyade diyaloa giren mahalli kurumlar asndan zengin bir lke saylabilir. Genelde iki din mensuplarna arlk veren Fransada bu ynde Mslman ve Hristiyan entelektellerin oluturduu Groupe Islamo- Chretien gibi onlarca aktif diyalog grubu bulunmaktadr. sz gelii bu gruba gre
53 54

Geni bilgi iin; www.islamicpopulation.com/europe_islam.html (15/03/2007). Bkz; Malcolm D. Brown, An Ethnographic Reflection on Muslim-Christian Dialogue in the North of France: the context of lacit, Islam and ChristianMuslim Relations, Vol. 13/1 (1 January 2002), 5 23.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

161

Mustafa ALICI

iki dine mensup insanlar farkl kltrel balamlarda dnlmesi gereken tamamlayc dnya grlerine aittirler. Onlara gre diyalo, dengeli, dogmatik farkllklar kabul eden, karlkl ruhani durumlar ykseltici dostlua dayanan sretir55. Ancak u aikrdr ki Fransadaki Mslman- Hristiyan diyalog faaliyetleri dorudan laikliin ortaya kard sorunlarla snrl olmayan aksine bu balamdan kopmadan tahlil edilmek zorunda kalnan konulardan meydana gelmektedir. Sz gelii diyalog- laiklik diyalektiinde ortaya kan konular arasnda sosyal insani meseleler, slamn farkl temsil edilmesi, farkl din kimlikler, Cezayir ve Filistindeki sorunlar, Fransz gmen politikas, uyum sorunlar, insanlk onuru, yabanclara kar sorumluluklar, dua, hayat ve lmn din anlam, kltr gibi sorunlar saylabilir. Hatta her iki tarafn din uygulamalarn yakndan grme ve renme konusunda gittike artan arzular bile dikkatlerden kamaz 56. Fransadaki Mslman akademisyenlerin diyaloa teorik katks da inkar edilemez. Bunlardan biri olan ve 1921 Tunus doumlu olan Mohammad Talbi, Kuzey Afrika kkenli gmenler arasnda etkin bir isimdir. Zeytune niversitesinde teoloji renimi grdkten sonra 1947de Parise giden, Sorbonneda tarih doktorasn tamamladktan sonra 1947- 1966 yllarnda Fransa ile Paris arasnda mekik dokuyan Talbi, Tunusta 1986 ylna kadar slam Tarihi hocal yapt ve 1986 ylnda emekli olduktan sonra tekrar Fransaya dnd. Talbiye gre Mslmanlar, corafi snrlarla belirlenmi veya tek bir milletten oluan bir mmet kavramna artk sahip deillerdir. Aksine mmet, artk dierlerine doru kucaklarn aan ak fikirli kendi yetitii evrenin snrlarna bal kalmayan bir kucaklayclkta olmaldr. Mslmanlar, ounlukla ekonomik sebeplerden dolay kendi vatanlarndan ayrlmak zorunda kalnca milyonlarca gayr- Mslim ile beraber yaamak zorunda kalm ve kltrel bir fenomen olarak kendi dinlerine sarlmlardr. Bundan dolay ona gre slam mmeti, tekilerle birlikte

55

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

162

56

Guy Lepoutre, Le Groupe damitie Islamo- Chretien du Hamutmont Mouvaux, Paris 1996, 3. Brown, 15- 16.

Diasporada Diyalog

ayn kavak noktalarnda srekli karlalan oulcu bir evren teekkl ettirmelidir. slam, tekilerin varln ve hukuki haklarn kabul edip sayg gsterdiinden srekli kendi i dinamiklerini yenileyen bir Mslman toplum dier din mensuplaryla birlikte daha ok anlaml ve kendini tanmlayabilir bir vasfta olacaktr 57. tekilerle birlikte yaayabilen bir Mslman cemaat, hem iyi kurgulanm idealist ve teorik kavramlarla bezenmeli hem de dindarln srekli muhafaza ederek dinamik ve eylem dolu olmaldr. Byle bir cemaat, tekilere ynelirken, onlarn farklln gz nnde bulunduran bir bilinle karlkl anlay ve yardmlama iinde maddi ve manevi her seviyede birlikte yaayabilmelidir. Ona gre bu noktada diyalog kavram ne kacaktr. Diyalog, en sade bir tanmla bir zihin durumu bir atmosfer ve aklk olarak bir dostluk ve anlay tavrdr. Mslmanlar iin hatta slam dini iin diyalog, en geni anlamyla tm alemle temasn yeniden ve daha gncel olarak ikame edilmesi iin en zaruri ve en hayati aratr58. Talbi buna ramen diyalou bir uzlama sanat olarak grmez. Ona gre diyalogda orantsz katlmclar bile ciddi sorun oluturur. Ancak o, bilhassa Hristiyan alemindeki slam uzmanlarnn fazlalna karn, Mslmanlarda benzer uzman okluunu grememekten yaknr. Dahas Mslmanlar, ayn dnce safhalarndan gemedikleri Hristiyanlar kadar diyaloa hazrlkl deillerdir. Talbi, Mslmanlarn eitlik iinde diyaloa girmesinde baz riskleri vardr. Mesela tekine kar Zimm statsn iletmek, gnmzde artk geerliliini yitirmitir. Bunun karlnda Fransa gibi entelektel havann ar olduu lkelerde Mslman gruplarn kendilerini aznlk ve emniyetsiz bir ortamda gvenden yoksun hissetmeleri hogrszlkleri artrabilecektir59. Fransa Sorbonneda slami bilimler konusunda dersler veren Cezayir asll Mohammad Arkoun ise ok liberal hatta marjinal kalabilen bir bakla Hristiyanlarn, Mslmanlara bir tr himaye-

57 58 59

Siddiqui, 136- 139. Siddiqui, 140- 141. Siddiqui, 142- 145.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

163

Mustafa ALICI

cilik (mandatrlk) yaparak slamn geleceini belirlemede etkin roller stlenmesini ve teorik katklar salamasn talep etmektedir. Ona gre bu ayn zamanda diyaloun olumlu gemesine de katk salayacaktr. Hristiyanlar bu himaye ile ayn zamanda kendilerinin de hr bir ekilde diyaloa girmesini temin edebileceklerdir. Buna ilave olarak Arkoun, ktmser bir kaygyla yle bir soru sorar: Bir taraftan bilinleri kendi gerek geleneklerinden ayrlm dier taraftan da hem bilinleri btnyle gemiin bilinci hem de gnn bilinci iken ve ekonomik ve siyasal aclarla mcadele ederken dier insanlarla nasl yararl bir diyalog iine girebiliriz? 60. Arkoun, brahimi dinler arasnda gerektirileecek l bir diyalodan (trialojiden) yana olmasn istedii Mslmanlarn, dinleraras farkllklardan ok paralel noktalara bakmasn tavsiye eder. Ona gre gnmzde geleneksel inanlar, dogmalar ve deerler hakknda polemik retmek artk ok sama, romantik, aa uygun olmayan tavr olarak grlmektedir61. Zaten Katolik Kilisesi bata olmak zere dindarlar, tm insanlarn problemlerini ayn zamanda kendi dindarlarnn da paylat sorunlar olduunun farkna gittike daha ok varmaktadr. Gemite sosyal bilimlerin, normatif olmayan din bilimlerinin ortaya kmasna hatta gelimesine dayanak olmas gibi, gelecekte bu gibi ilimlerin dinleraras ilikilerde bilhassa teki dinlere ynelik aratrmalarda daha fazla uygulanmas mmkn olabilecektir. Bundan dolay Arkoun, teolojik ve siyasi adan her trl karlkl dlamalardan uzaklamay salk vererek tarih boyunca karlkl olarak retilmi geleneksel teolojik kavramlarn sorgulanp yeniden yorumlanmasn ister62. III. Gmenlerin Topluma Entegrasyonu: Almanyadaki Mslman Gruplarn Dinleraras Diyalog Perspektifleri Genel olarak Katolik ve Protestan kiliselerinin etki alanna blnm haldeki Almanya, modern sekler bir devlet olarak din, kilise ve devlet ilikilerinde nispeten uyumlu olmay srdrr. Alman60

61 62

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

164

Mohammad Arkoun, Supplique dun Musulman aux Chretiens, Les Musulmans, Paris 1976, 125. Kate Zabiri, Muslim and Christian Face to Face, Oxford 1997, 166. Mohammad Arkoun, Is Islamic Threatened by Christianity?, Christianity Among World Religions, ed. Hans Kng -Jrgen Moltman, Maryknoll 1986, 53-56.

Diasporada Diyalog

ya, bu adan dinleraras ilikiler ve kltrel yaknlamalarda Mslman gruplarn en hareketli olduu Avrupa lkelerinden biridir63. Bu lkedeki Mslman gmenlerin ou, ii statsndeki (Gastarbeiter) insanlarn ailelerden olumaktadr. 1961de ilk Trk ii gmenlerini (say olarak sadece 6700) kabul etmeye balayan (Bat) Almanya, 1970de 429.000 Trke ev sahiplii yaparken 1976da 1 milyon, 1981de 1.5 milyon, iki Almanyann birlemesinden nce 1986da 1. 9 milyon, gnmzde ise 2 milyonu aan sayda Trk ii potansiyeline sahip oldu. Trkler bu lkedeki en byk Mslman grubu (Mslman nfusun % 80i) oluturmaktadrlar. Birleme gereklemeden nce de Mslmanlarn, devletlerine bal resmi din kurumlar, din amal federasyonlar, kltr merkezleri, aktif camileri hatta yar politik tekilatlar bulunmaktayd64. Almanya ve Almanlar iin slam ve Mslmanlar, ilk bakta Almanyann tarihi boyunca Trklerle ilikilerinin tabii bir sonucu gibi gzken iki olgudur. Almanya uzun sren bir smrgecilik dnemi hi yaamam ve birka asrdr Osmanl ve Trkiye zerinden Akdeniz dnyas ile yakn iliki kurma siyaseti gtmtr65. Getiimiz asrda ba aktrlerinden biri olduu iki byk dnya savann yaralarn hzla saran bu lke, 1987de dou Almanya ile birlemesinden bu yana Hristiyanlarn Mslmanlarla ilikileri, olduka gelimitir. 82 milyon olan genel nfusun %70i bir Kiliseye ye olduunu beyan etmektedir. 1970lerden itibaren Protestanlar sayca stnlklerini kaybetmi olsalar da birlemeden sonra bu nfus artmtr. Ancak hala eski komnist topraklarn vatandalar dine kar gnlsz ve diren gstermektedirler 66.
63

64

65

66

Douglas Pratt- Barbara Gb, Islam and Christian- Muslim Relations in Germany: Recent Developments and Continuing Issues, Islam and Christian Muslim Relations, 18/1 (January 2007), 45. Heinz Klautke, Muslim nd Chiristian Relations in West Germany, Islamochris-tiana, 14 (1988), 255; http://www.salaam.co.uk/themeofthemonth/april02_index.php Jacques Waardenburg, Muslim Communities in Europe, Muslime in Europa, ed. Jacques Waardenburg, Berlin 2001, 74- 76. Christian Troll, Christian-Muslim Relations In Germany A Critical Survey, Islamochristiana, 29 (2003), 165- 167.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

165

Mustafa ALICI

Resmi rakamlara gre (2003 yl verilerine gre) Almanyada 3. 1 milyon Mslman (Trk, ranl, Afgan, Pakistanl, Hindu, eski Yugoslavya lkelerinden gelen Bonak ve Arnavutlar ) yaamaktadr. Bu rakamn %80i Snni, % 20si ise iilerden olumaktadr. Almanyada doan Mslmanlarn says ise 800 bin kadar olup Alman pasaportu tayanlarn says 732 bin iken toplam Mslman nfus iinde 13 bini Alman aslldr67. Pek ok Alman iin slam, dinden ziyade bir kltr ve lkeye sokulan yabanc bir unsur hkmndedir. Bu yzden dinleraras ilikiye girmek, onlar iin, kltrleraras iliki kurmak demektir. Bu noktada gmenlerle iliki ve iletiim kurmak, sosyal ve eitim boyutu da olan mali bir konudur. Buna ek olarak pek ok kez dier din mensuplaryla yardmlama iine girmekten ekinmeyen Almanyadaki kiliseler ise, diyalou akademik bir abalarla ve mali kaynaklarla finanse edilen bir yaknlama arac olarak grmektedir68. Almanyadaki gmen ounluun nc ve drdnc kuaklar devlet okullarnda okumakta ve ekonomik sosyal ve kltrel hayatn iindeki dinamik unsurlar olarak grev yapmaktadrlar. Artk Mslmanlar, binlerce ibadet meknna, sosyo-kltrel merkeze, camilerin hemen yanndaki din etkinlik alanlarna, helal kesim yapan kasaplara, slam referans alan banka ve sigorta irketlerine sahiptirler69. Genel olarak 2300 adet ibadet haneye sahip olan Mslmanlarn din adan Almanya zelinde iki etki sahasnda kaldklarndan sz edilebilir; geleneksel slam ve yeni Mslman hareketler. Almanyada bulunan geleneksel slamn daha ibirliki dolaysyla diaspora durumundaki Mslman gruplarn, yeni statkolara hazrlkl olmalar amacyla daha fazla diyaloa ak olduu hatta diyaloun bir gereklilik olduuna inand bilinmektedir. Mslman Hareketler ise dosta olmayan ve eski yntemlerle misyoner gibi davranmak isteyen gruplardr. Bu tavr, ou kez Bat cemi-

67 68

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

166

69

Troll, 167. Douglas Pratt- Barbara Gb, 45. Troll, 168.

Diasporada Diyalog

yeti iinde Batya kar durmak ve kendi yaad ortam kfirler topluluu grd iin diyaloa kapal polemiklere ak olmak anlamna yorumlanabilmektedir. zellikle Hristiyan bilimadamlar, 11 Eyll saldrlarndan sonra bu lkedeki cami ibadetine devam edenlerin saysnda ciddi bir artn olmasn ie kapanmaya delil gstermektedirler70. Mslman diyalog kurumlarna gelince; Almanyadaki pek ok Mslman din kurumlar ats altnda toplayan iki nemli yap bulunmaktadr. Bunlardan birincisi Federal Cumhuriyet slam Konseyi (Islamrat) olup bnyesinde 25 ayr kurum barndrrken dieri Almanya Mslman Merkez Konseyi (Zentralrat)dir ve 20 ayr dernekten olumaktadr71. Almanyadaki en etkili Mslman yaplar arasnda Trkisch-Islamische Union der Anstalt fr Religion e.V. (DITIB) bata gelmektedir. 1984de Diyanet leri Bakanlna bal olarak Klnde kurulan bu birliin bnyesinde 780 etkin kurum ve 118 bin ye barnmaktadr. Ana gayesi Trk iilerin din gereksinmelerini karlamaktr. DITIP, son yllarda etkin olarak dinleraras diyalog faaliyetlerine katlmaktadr. Bu yapnn dnda politik yaplar72, belli bir din harekete ait olanlar73, din milliyeti74 veya alevi dernekleri75 bulunmaktadr. Bunun yannda Mslmanlar Hristiyanlarla ortak diyalog kurumlar kurmaktan ekinmemektedirler. Sz gelii ChristlichIslamische BEgegnungssttte und Do-kumentationsstelle (CIBEDO), her iki din mensuplarnca 1978den beri hizmet veren, 1981den beri Franfurktta bulunan ve genel olarak slam dini, Almanyadaki Mslman- Hristiyan ilikileri ve dinleraras diyalog faaliyetleri gibi konularda akademik dokman salayan, katlmclar eiten ve taraflar arasnda temas kurmay amalayan bir kurumdur. Buna benzer bir yapda olan Islamisch-Christliche Arbeitsgemeinschaft
70

71 72 73 74

75

M. Salim Abdullah, Muslim Minorities in Western Europe, The Muslim World, 22 (February 1985), 6; ayrca Troll, 175. Douglas Pratt- Barbara Gb, 51. Mesela Islamische Gemeinschaft e.V. (IGMG). Mesela erband der Islamischen Kulturzentren e.V. (VIKZ). Mesela Fderation der Trkisch-Demokratischen Idealistenvereine in Europa e.V.(ADTDF). Mesela Fderation der Alevitengemeinden in Europa e.V. (AABF).

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

167

Mustafa ALICI

(ICA) ise 1976dan beri faal olarak daha ok pratik hayatn sorunlarn Katolik, Ortodoks ve Evanjelik mezheplerine bal Hristiyanlarla zmeye almaktadr. Yine Diyanete bal bir enstit olan Institut fr Information ber Islam und Dialog e.V. (INID) ise Klnde 2000li yllarn bandan beri etkin olarak diyaloglarn balatcs ve katlmcs olarak gayr- Mslimleri slam ve Mslmanlar konusunda bilgilendirmek hedefini tamaktadr. Bunlarn yannda Christlich-Islamische Gesellschaften (CIG) adyla 20 yl kadar nce diyalog faaliyetlerini koordineli olarak yrtmek isteyen ve nispeten teorik kltrel arlk vermek isteyen bir baka etkin birim daha vardr76. 2003 ylnda Mslman ve Hristiyan gruplarca bir tr emsiye grevi grmek zere kurulan Almanya, Mslman- Hristiyan Diyalog Konseyi (KCID), teolojik hedefler gtmeyen daha ok karlkl nyarglarn giderilmesi, dmanca imajlarn ve sansasyonel medya haberlerinin dzeltilmesi gibi pratik hedefler tayan kapsayc bir birim olarak faaliyetlerini srdrmektedir77. Temelde lke apnda faaliyet gsteren dier aktif diyalog birimleri arasna unlar da eklemek mmkndr; Christlich-islamische Begegnung Dokumentationsstelle, Christlich-Islamische Gesellschaft e.V., Christlich-Islamische Gesellschaft, Region Stuttgart e.V., Christlich-Islamisches Dialogforum, Dialogforum der Christlich-Islamischen, Gesellschaft, Region Stuttgart e.V., EK-D, Christlich-muslimischer Dialog, Islam Evange-lische Zentrals-telle fr Weltanschauungsfragen78. Almanyadaki Mslman nderler de teorik adan diyaloun mahiyeti konusuna katk da bulunmak isterler. Mesela Alman asll Mslman entelektel Murad Wilfred Hofmann, diyaloun gerekliliine gl bir ekilde iaret ederken Ahmad von Denffer ise diyalou, kendi konumunu tam olarak belirleyerek kendine ait deerlerin anlalmas ve paylalmas iin bir vasta olarak nemser. Burada mhtedi Mslmanlarn Hristiyanlarla bir eyler

76 77

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

168

78

Troll, 189- 190. Douglas Pratt- Barbara Gb, 54. Troll, 202.

Diasporada Diyalog

paylama arzusu hemen kendini belli eder. Bundan dolay onlar, Hristiyanlarla diyaloa girerken ortaya kabilecek senkretik tehlikelerde kar uyank kalmay ne karrlar79. Hamburgtaki ii slam Kltr Merkezinden Mehdi Razvi ise dinleraras diyalou, insanlarn bar iinde birlikte yaayabilmesi ve daha adil bir dnya gelitirmek iin vasta grr ve her dinden insann kendi iman ahadetini doru bir ekilde gstermesini ve teki insanlara model olmasn ister80. Bir dier Mslman uzman Nadem Elyas ise Almanyada Mslmanlar adna diyaloa girecek yetimi eleman skntsndan ve diyaloa giren Mslman katlmclar bekleyen, olumsuz imaj, dmanlk ve medyadaki yalan haberleri dzeltmek gibi bir sr grevden bahsetmektedir. Bundan dolay ona gre Almanyadaki dinleraras diyalog faaliyetleri, sosyo-politik ynleri ar basan teolojik ve bilimsellikten uzak bir mahiyettedir. Bu yzden o, bu lkede yaayan Mslmanlarn diyalog faaliyetlerinin, entegrasyona ynelik bir kpr olmas gerektiinin altn izmektedir. Zira eer Mslmanlarn cemiyet iindeki zgn sorunlarna sayg duyulursa diyalog faaliyetleri daha verimli geecektir81. Almanyadaki Mslmanlar iin dier din mensuplaryla diyaloa girmek ayn zamanda sosyal ve siyasi uzantlar ve balamlar olan bir konudur 82. Genel olarak Almanyadaki diyalog toplantlar, Mslmanlarn da kabul ettii temelde u ey zerine odaklanmaktadr: Dinleraras karlamalardan ekinmemek, tekiyle bulutuktan sonra karlkl anlay gelitirmek ve son olarak dier din mensuplaryla verimli ibirliine girmek. Mesela bu hedeflerin dorultusunda ylda iki kez dier din mensuplaryla beraber ortak dua gnleri dzenleyen Nrnberg diyalog grubu gibi uzmanlardan oluan yaplar, bar adna Hristiyanlarla birlikte dua etmekte, tefekkre dalmakta veya kutsal metinlerden okuyup ortak noktalara vurgu yapan ilahiler sylemektedirler. Ancak

79 80 81 82

Troll, 186- 187. Troll, 187- 188. Pratt- Gb, 54. Pratt- Gb, 42.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

169

Mustafa ALICI

bunlar, kesinlikle senkretik bir din icat etmek veya belli bir dini reklm etmek veyahut gizli bir misyonerlik ve sinsice kendi dinine evirmek maksad gdlerek yaplmamaktadr83. Bunun yannda Almanyadaki Mslmanlarn, topluma uyumda bir takm sorunlarla karlatklar aktr. Dindarlara kimlik verecek nemdeki din sembollerin fenomen haline getirilmesi ayn zamanda bu lkedeki dinleraras diyaloglarn temel konular arasnda olduu iin nemsenmektedir. Sz gelii federal eyaletlerde minarelerin boyunun 36 metreden 26 metreye indirilmesi, Mslman cenazelerin defin ilemleri veya mezarlklar sorunu, helal gda kodekslerinin ayarlanmas veya ezann darya okunup okunmamas gibi din eksenli ihtilafl konular, ou kez uyum sorunlar olarak alglanmaktadr. Bu tr gerilim yaratc meseleleri asgariye indirmek ve gayr- Mslimlerin korku ve endielerini gidermek zere devlet yetkilileri ve dinlerin temsilcilerinden oluan yuvarlak masalar veya takip komiteleri tekil edilebilmektedir84. Btn bunlarn tesinde Alman toplumundaki MslmanHristiyan ilikilerinde barl birliktelik ve yardmlamalarn temelinde Mslmanlarn Alman cemiyetine entegrasyonu yatmaktadr. Bu entegrasyon, Alman resmi devlet politikasna gre lkedeki farkl kltrden insanlarn katt bir zenginliktir. Bundan dolay, entegrasyon, Alman toplumunun tm sosyo-kltrel artlarn kabullenmek ve gereini yapmak anlamnda onur krc bir asimilasyon deil, etno- kltrel balamlar koruyan, din oulculua saygl ve bu deerlerin bir arada yaamasn salamak zere lkenin temel yasalaryla uyum iinde olmay gerektiren modern bir durumdur. Bylelikle Almanyada yaayan her Mslman, kendi inancn tam olarak yaabilme, kendi ocuklarn kendi inanc dorultusunda eitebilme ve kendi din kanaatlerinin propagandasn yapabilme hakkna sahiptir. Alman yasalarn gre sosyal entegrasyona katlan her farkl din grup iin din zgrl83

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

170

84

Johannes Lahnemann, Interreligious Understanding: Communities Developing at Different Tempos in a Local Contex, British Journal of Religious Education, 22 (3), 141- 148. Troll, 179- 181.

Diasporada Diyalog

n snrlar, tekilerin zgrlklerine zarar vermeyecek ekilde genitir85. Almanyada yaayan Mslmanlar iin dinleraras diyalog, ayn zamanda daha mahalli seviyede, cami cemaati veya kilise yeleri baznda veya gndelik hayatta yani yolda, ite, srekli grd dier kltrden insanlarla (bilhassa ev sahibi Hristiyanlarla) her an karlama anlamna gelir. Bu karlama, yava yava tanma haline dnnce Mslman, dier insanlarn, dinlerini ne karan dindar kimliklerinin farkna varacak bizzat yaanan bir din tecrbe eden birliktelikler anlamna dnecektir. yle ki ok youn gzlenen baka dinden biriyle evli bir Mslman veya kutsal topraklara Hac ziyaretin tamamlam veya kandil kutlayan Mslman bir aile, bu tecrbelerini Hristiyan komularyla veya i arkadalaryla veyahut evlilik yoluyla kazand yeni akrabalar ve tandklaryla paylaabilmektedirler. Dolaysyla Almanyadaki Mslman gruplar iin daha fazla mahalli anlam ve neme sahip kltrel diyaloglar, ayn zamanda dindarlar aras bir anlamay gelitirme ve karlkl pragmatik temelli eitimleri de davet edebilmektedir. Aksi takdirde zlmemi ve hal altna atlm anlama sorunlar, bir gn byk bir grltyle onarlmaz patlamalara yol aabilecektir. Bu bakmdan yerel bir dinleraras ibirlii, daha somut yardmlamalar davet etmektedir. Daha ailesel boyutta gzlemlenen komular arasndaki yardmlama ise zorunlu bir empatiyi, ayn sorunlarla karlaan dier insanlarn zmlerini benimseme ve onarn ekillendirdii dnyaya empatiyle bakmay getirir. Daha resmi veya kurumsal diyalog toplantlar ise siyasi ve diplomatik beceriler gerektirebilmekte ve katlmclar ise kamusal etkiye ve kabule ayan kimselerden olabilmektedir. Bu tr yaknlamalar, genel olarak resmi demelerin verildii, siyasi konularda gr-alverilerinin yapld toplantlardr. Bu toplantlar talepler ierdiinden ou kez Hristiyan katlmclar tarafndan bir tr taviz verme olarak alglanabilmekte ve pheyle karlanabilmektedir. Bundan dolay son zamanlardaki toplantlar, teolojik tart85

Troll, 178- 179.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

171

Mustafa ALICI

malar yerine daha demokratik ve liberal deerleri konu edinmektedir86. Dolaysyla bu lkedeki ok boyutlu dinleraras diyalog faaliyetleri ayn zamanda dinleraras eitimi de odakta grmektedir. Byle bir eitim, orta dereceli okullar kapsayan genilikte ve onlarn zihin yapsna uygun canl ve somut rneklerle hazrlanmak istenmektedir. Planlanan eitim programlar, hem farkl din mensubu komulara, din adna rnek kii, lider veya modelleri hem de onlarn inand din sistemlerin gerek anlamlarna inebilecek konular ierebilmektedir. Bu anlamda dinleraras diyalog faaliyetleri, ounlukla uyumlu bir eitim sistemindeki temel sorunlar hem zc hem de ortaya kmasn nleyici neme sahip olabilmektedir87. IV. 11 Eyll Sendromunun Glgesinde Diyalog: Amerika Birleik Devletlerindeki Mslman Gruplarn Dinleraras Diyalog Perspektifleri Yeni Dnya, Amerikan Ryas zgrlkler lkesi gibi 11 Eyll ncesinin popler etiketlere sahip olan, 11 Eyll sonrasnda ise ou Mslman iin ifte Standartlar lkesi haline dnen Amerika Birleik Devletlerinde ktaya en son gelen gmenler Mslmanlardr. Mslman nfusun 6 milyon kadar olduklar tahmin edilmektedir (toplam nfus yaklak 260 milyon). Bu gmenler genel olarak Filistin, Msr, Cezayir, Fas kkenli Araplar ile ranl, Afgan, Pakistanl, Endonezyal, Arnavut, Hindistanl, Trk ve Afro-Amerikan (siyah) Mslmanlardan olumaktadr 88. 1950lerden sonra youn bir g dalgasyla gelen Mslmanlar, iyi eitimli ve renim srmek isteyen insanlardan olumaktayd. Onlar bylece daha nceden gelip yerlemi olan AfroAmerikan Mslmanlara katldlar. Bu gruplarn byk etkisiyle 1970lerden sonra etkili Mslman tekilatlanmalar ortaya kt.

86 87 88

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

172

Pratt- Gb, 53. Lahnemann, 145-148; Pratt- Gb, 52- 53. Sulayman S. Nyang, The Muslim Community in the United States: Some Issues, Studies in Contemporary Islam, 1/2 (1999), 1-2; www.salaam.co.uk/theme ofthemonth/april02_index.php (28/04/2007).

Diasporada Diyalog

Gmenler balangta genelde uzun sre kalmak yerine eitimlerini tamamlayp vatanlarna dnmek niyetiyle geliyorlard. Ancak daha sonra planlarn deitirdiler ve ngilizceyi ortak iletiim ve yayn dili kabul ederek Amerikan toplumunda etnik kkenleri aan aktiviteler iine girmeye baladlar. 1980lerden itibaren Amerika toplumu Mslmanlar iin nispeten kolaylam imknlar sundu. 1990larn bandan itibaren ise Amerikan Mslman toplumu iinde Araplk (urubah), sekler Arap milliyetilii, nc dnya sosyalizmi ve slami ihya hareketleri yaylmaya balad. Bu dnemde slam deer ve normlarn yaygnlamas ve etkin role sahip konumlara ykselmek maksadyla yeni yeni kurumsallam Mslman gruplar, etkin komiteler veya lobiler kurarak politik olaylara yakn ilgi duyup ortak dmanlara kar Hristiyanlarla ibirliine ynelmek istediler. Bunun neticesinde Demokrat Partiyi byk lde destekleyen Mslmanlar, fakirlik, ii snfnn sorunlar ve zel cemiyet gereksinmeleri iin yardm szleri aldlar. zellikle 11 Eyll 2001 saldrlar sonrasnda oluan fiili durumda; savunmaya ekilen, tarihsel bir dnm noktas yaayan, ierdeki dman ilan edilen, phe, nefret, dmanlk ve iddete maruz kalan Mslmanlarn toplum merkezleri veya camileri, terr yuvas yaftas vurularak ska saldrlara maruz kalmakta hatta devlet eliyle zorla aranmak istenmekte, sivil haklar snrlanmakta veya gasp edilmektedir. Bu olumsuz tavrlar yoluyla Mslman bireyler, zorla toplumdan dlanmak istenen ve komulukta, okulda veya ite kolayca istenmeyen insan (persona non gratia) ilan edilebilmektedir89. Dlayc mekanizmalarn devreye sokan Amerikan toplumunda eski oulculuk kltr yerine getirilen paranoyac fobilerle dolu atmosferde yaamaya alan Mslman kimlii, drt katman zerine kendini bina etmektedir; kltrel, etnik/rksal, siyasi ve lengistik. Bu ok bal demografik vurguyla Amerikan Mslmanlarn Avrupadakilerden ayran en nemli zellik sosyal ve ekonomik yapya verdikleri katkdr. Nitelikli veya nite-

89

Christoph Schumann, A Muslim Diaspora in the United States?, The Muslim World, 97 (January 2007), 14- 27.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

173

Mustafa ALICI

liksiz ii snflarndan oluan Avrupa Mslman nfusunun aksine ABDdeki Mslmanlar genel olarak orta snfa ait doktor, mhendis ve akademisyen gibi eitimlilerden oluur. Bundan dolay Amerikan Mslmanlarn oulcu bir topluma ait olma ve gven duyma bilinci nispeten daha derindir. Zaten kendi vatanlarnda zlm grenler bile bulunduundan onlar iin Amerika, din zgrlk anlamna gelmektedir. Buna karn Mslmanlar tek bir eyalette younlamadklarndan Avrupadaki Mslmanlar gibi din adan abuk organizeli olmaya eilimli deillerdir. Hlbuki rnein Britanyada ki younlamadan dolay belli bir ehirdeki Mslman liderler, kolaylkla toplum szcl bile yapmaktadrlar. Son olarak Avrupaya trl sebeplerle gen Mslmanlarn ounun aksine Amerikan Mslmanlar isteyerek ve tercih ile orada bulunmakta veya bazen Amerikan potasnda erimeyi kabullenmektedirler90. Zaten Amerikan halk, genel anlamda Mslmanlarla temasa gemeden nce medya tarafndan desteklenen Ortadou kkenli sorunlarn etkisinde veya marjinal gruplarn yanstt nispeten bozuk bir slam imajna sahiptir. Bu yanl imaj, genel olarak snrl, yanl, nispeten salkl bilgilerden yoksun, kafa karklklarna yol aan, tekdze bir alg olup srekli olumlusuzluklarla beslenen bir anlaya kaynaklk etmektedir91. Amerikan Mslmanlarnn oluturduklar camiler, kltr merkezleri, mahalli veya renci derneklerinden baka Islamic Society of North America (ISNA), American Muslim Council (AMC), Islamic Circle of North America, Muslim American Society (MAS), Council of American Islamic Relations(CAIR) gibi lke apnda etkin gmen arlkl organizasyonlar, Louis Farrakhann The Nation of Islam adl grubu ve mam Warith Deen Muhammede ait Muslim American Society gibi nemli siyahi Amerikan topluluklar da aktif olarak diyalog faaliyetlerinde bulunmaktadr.
90

91

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

174

http://www.salaam.co.uk/themeofthemonth/april02_index.php (28/04/2007).; Siddiqui, 102. Nadira K. Charaniy Jane West Walsh, Interpreting the Experience of Christians, Muslims, and Jews Engaged in Interreligious Dialogues: Collaborative Research Study, Religious Education, 96/3 (Summer 2001), 354.

Diasporada Diyalog

Bu saylan etkin Mslman kurumlarn tamam, ubat 2003ten beri West Coast Dialogue of Catholics and Muslims adndaki diyalog birimine yedir. Bu birlikteliin temel hedefleri arasnda bar, adalet gibi doal insan tavrlarn toplum iinde desteklenmesi, zengin teolojik deerlerin ve geleneksel tecrbelerin daha barl bir dnya iin Amerikan toplumuna ilham kayna olmas, farkl teolojik ve kltrel noktalarn iddeti deil saygy gerektirmesi gibi temel ortak temalar bulunmaktadr92. Gndelik hayatlarnda Amerikan Mslmanlar, aktif diyalog faaliyetleriyle 11 Eyll sonrasndaki her trl olumsuzluklara ramen vitrinde olmay, endie etmemeyi, okullara devam etmeyi, toplum arasna fazla karmay, haksz yere sulanmaya sessiz kalmamay, gtkleri vatanlarna dnmeyi deil Amerikal olmay ne karmak istemektedirler. 11 yle ki Eyll ncesinde hidayetlere vesile olup birinin kurtulmasn ok isteyen Mslmanlar iin kendini daha fazla anlatmak, zorla zerlerine geirilen yanl imajlar silmek gerekler hakknda sohbet etmek olaan hale geldi. slamn kk deerlerini savunmak yerine, aktellikler ne karld. Bu balamda sz gelii Denverda 2003ten beri Mslman Amerikal kimliine daha fazla vurgular yaparak Ramazan aynda evsizlere barnma ve iae salama, salk hizmetleri gibi sosyal programlara giritiler ve pek ok slam merkezi ak cami uygulamasna geerek dier komularyla daha yakn ibirlikleri ve dostane ilikiler tesis etmeye baladlar93. Sonuta Amerikan Mslman gruplar iin diyaloun, Amerikan toplumundaki temel insani meselelerin fert ve kolektif olarak ele alnmas ve onlarn farkl dine mensup insanlar olarak kendi geleneklerine ait inan, ritel, bayram ve dier davran kalplarnn dorudan tantmnn yaplp anlalmasnn salanmas gibi iki amac daha ne kmaktadr94.
92

93 94

John Borelli, Christian- Muslim Relations in the United States: Reflections for the Future After Two Decades of Experience, The Muslim World, 94 (July 2004), 322- 323. Takim, 343- 345. Sulayman S. Nyang, Christian-Muslim in the United States of America Christian-Muslim Encounters, ed. Yvonne Y. Haddad - Wadi Z. Haddad, Gainesville, 1995, 328.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

175

Mustafa ALICI

11 Eyll saldrlarndan hemen sonra Mslmanlar oku atlatp abuk toparlandlar ve kendi kurumlarna bal bilgilendirme birimleri oluturarak her dinden insana hitap edebilen yeni projeler sunarak, teki din mensuplaryla yakn ibirliine girerek diyalou daha fazla nemsemeye baladlar. yle ki artk olaan hale dnen komulukta, okulda, cemiyet gruplarnda ve i yerlerinde haksz yere itham edildikleri, yapmadklar iddet ve terrden zr dilemek, pimanlk dilemek veya bir kez daha terr lanetlemesini istemek gibi talepler karsnda Mslmanlar, soyutlanp gettolar oluturmak yerine sabrla diyaloa ve ibirliine ak bir topluluk olarak tekiyle beraber yaam isteklerini srdrmektedirler. Sz gelii 1995deki Oklahoma veya 11 Eyll 2001 saldrlar gibi slamn ruhuna uymayan iddetlerin dardan gelen insanlarn yapt terrler olduunu akladlar ve bundan dolay toplum iinde oluan olumsuz baklarn batl ve haksz olduunu belirttiler. Hatta Mslmanlar, kendilerini daha iyi tantmak iin Amerikan toplumunun demokratik yapsna uyumlu, barl ve diyaloa uygun katklar salamak Amerika ile slam lkeleri arasnda bir tr kltrel alan olmak istediklerini ikrar ettiler 95. Dolaysyla Amerikan Mslmanlarna gre diyalog, kltrel adan tamamen mutasyona uramaktan koruyacak veya asimile olup yok olmaktan kurtaracak en nemli ara hatta toplumla ii ie bark yaayabilmek iin ibirliine ak yeni dnya vatanda haline sokacak bir sre hkmndedir96. Buna ilave olarak Amerikan Mslman cemaatleri iin diyalog, ayn lkeyi paylatklar insanlarn diyaloudur ve gndelik, pragmatik yararlar olan her trl olumlu katk veya karlamalar ifade eden, konumaktan ziyade kar taraf dinlemeyi kucaklayan bir kltrdr. Onlar iin farkllklar iinde tek bir kimlikte Amerikal olmak kadar gerekli

95

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

176

96

Samuel Almanda, Intercultural Dialogue Perspectives in Theological Education with Originary People, Journal of Latin American Hermeneutics, 1 (2004), 10; Schumann, 11- 29; Kien S. Lee, Building Intergroup Relations After September 11, Analyses of Social Issues and Public Policy, 2002, 131- 141. Mustafa Malik, 74; Borelli, 323- 324.

Diasporada Diyalog

bir eylem olan diyalog, senkretik olmayan her trl dinleraras birlikteliklere aklk anlamna gelmektedir97. Amerikadaki Mslmanlar, ounlukla Protestan Hristiyanlarla nispeten Katoliklerle diyalog faaliyetleri dzenlerlerken Yahudilerle sadece ok dinli toplantlar yoluyla bir araya gelmektedirler98. Bu dorultuda en somut diyalog rnei saldrdan hemen sonra 14 Eyll 2001de Islamic Society of North America (ISNA), American Muslim Council (AMC), Islamic Circle of North America, Muslim American Society ve Muslim American Society adl Mslman kurulularn nderleri ve United States Conference of Catholic Bishops adl Katolik Kilisesi biriminin bakannn imzasyla saldrlar knayan ve dinleraras ibirlii ve diyaloglarn devam etmesini Amerikan toplumuna iddetle tavsiye eden ortak bir deklarasyon yaynlamasdr. Bu deklarasyon zetle tm vatandalara, etnik, kltrel, rksal ve din gruplarn tamamnn tek bir oulcu toplum meydana getiren mozaikler olduunu hatrlatmaktadr 99. Ancak bu noktada Mslmanlar kendilerini doru anlatmak amacyla bazen geleneksel tavrlar zorlayarak ok marjinal bir biimde davranabilmektedirler. Sz gelii 9/11den sonra Georgetownda Mslmanlar balarnda bir imam olduu halde dinleraras dua an ad altnda Hristiyan, Yahudi, Hindu, Budist gruplarla beraber saldrlarda lenler iin balanma ve dua etme oturumu dzenlemilerdir. Bunun yannda Amerikadaki baz Amerikan Mslmanlar (sz gelii Afro-Amerikan kkenli The Nation of Islam grubu), dinleraras ilikilere ak kap brakrken daha zelde YahudiMslman diyalouna kar durabilmektedirler. Bunun iki ana gerekesi ileri srlmektedir; a. Ortadouda cereyan eden olaylarn etkisindeki aktel politik gerekeler. b. Yahudilerle ilgili olumsuz temel din referanslarn okluuna dayal teolojik temelli ge-

97 98

99

http://usinfo.state.gov/journals/itps/0806/ijpe/interfaith.htm (25/02/2007). Liyakatali Takim, From Conversion to Conversation: Interfaith Dialogues in Post 9- 11 America, The Muslim World, 94 (July 2004), 350-351. Borelli, 323- 324.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

177

Mustafa ALICI

rekeler100. Btn bunlarn yannda 2001 sonrasnda kurulan pek ok Mslman kltr ve genlik merkezi de, artan milliyeti duygularn paralelinde etnik ve milli kimlikleri ne kardklarndan tekilerle diyaloa karym gibi izlenim verebilmektedirler101. Amerikadaki Mslman gmenler arasnda baz akademisyenler de diyaloun teorik yapsna nemli katklar salamaktadrlar. Bunlar arasnda smail el- Faruqi, Mahmud Ayoub ve Seyyid Hseyin Nasr ne kmaktadr. smail Raji el Faruqi (1921- 1986), Filistin (Arap) asll Snni bir Mslman olup Beyrutdaki Amerikan niversitesinde felsefe eitimi grd. 1945de ngiliz Mandas srasnda eitli memurluklarda bulunduktan sonra Celilenin son Arap valisi olarak hizmet etti. Filistinin srail tarafndan igal edilmesi, onu ABDye tad ve 1952 ylnda Indiana niversitesinde iyiliin metafizik ve epistemolojik deeri konusunda doktora tezi hazrlad. 1954- 1958 yllar arasnda Msr, Ezher niversitesinde klasik slami ilimler okudu. Bir yl sonra Dinler Tarihisi, oulcu Profesr W. Cantwell Smithin daveti zerine Kanada, Montrealde Yahudilik ve Hristiyanlk konularnda aratrmalar yapt ve Christian Ethics (Amsterdam, 1968) adl nl eserini kaleme ald. 1960l yllarda Chicago niversitesi, teoloji fakltesinde misafir retim yesi olarak bulundu. 1968den 17 Mays 1986 ylndaki ehit ediliine kadar Temple niversitesinde bizzat ikame ettii slami Aratrmalar Blmne bakanlk etti. O, kendini slam ve dier dinler konusuna adayan Kuzey Amerikadaki ilk Mslman bilim adam olarak tannmaktadr102. El- Faruqi, hayatnn erken safhalarnda Arap milliyetiliine, batnn entelektel adan tenkit edilmesine meyletmiti. Ancak ABDye gmesiyle zihin yapsnda dnmler yaayacaktr. ncelikle o, mukayeseli din almalarnda baz temel prensiplere sahiptir; ona gre kutsal kitaplarn hi birisi birbirleriyle elimez. Hatta vahiy eseri olan tm hakikatler, daima insanln saf din tecrbeleriyle uyum iinde bulunurlar. Hristiyanlar ile Msl100

101

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

178

102

Sulayman S. Nyang, The Muslim Community in the United States: Some Issues, Studies in Contemporary Islam, 1/2 (1999), 3- 4. Takim, 350. Siddiqui, 85.

Diasporada Diyalog

manlar, srekli yakn iliki iinde olmas gerektiinden ilahi dinler de birbirleriyle iliki iinde olurlar ve vahyedilmi hakikatler tarlar103. smail el- Faruqye gre dinleraras diyaloglarda arlk (veya ncelik) teolojik sorunlara deil, insan bilhassa etik problemlere verilmelidir. Ona gre teolojilerin ele alnd diyaloglarda fazla deiim veya ilerleme gzkmeyebilir ama iki toplum, karlkl anlayn getirdii bir ortamda pekl insanca yaamay gerekletirebilirler. nk hem Kitab- Mukaddes, hem de Kurn- Kerim iin ahlk alan mminin yaad hayatn iindedir ve iki dinin ahlk konusundaki farkll, teolojik alandakiler kadar ihtilaflara sevkedici deildir104. Onun din anlaynda, idealler ve fiili eylemler dnyas gibi iki dzen salayc hemen ne kar. Ona gre bu ikisi hakikat tamazsa o zaman teki dinlerle ilgili yarglamalar da hakikat tamaz. Bundan dolay bir dinde idealler ile onlarn eylem halleri katiyen birbirleriyle elimemelidir. Mesela slamdaki idealler ve onlarn gereklikleri, birbirlerini tamamlayan unsurlar olarak zellikle Mslman- Hristiyan diyalounun garanti altna alnp anlaml hale gelmesi iin hayati derecede zorunludur. Burada dinleraras diyaloun iki nemli noktas hemen kendini belli eder. 1. Diyaloun ncelii, teolojik deil ahlki zeminlerde olmaldr ve buna bal olarak taraflar karlkl anlay iin en temel ahlki kurallara snmaldrlar. 2. Diyalog, dinlerin resmi sylemlerindeki dogmatik retilerinden ziyade aklk ve hrriyet atmosferler bahetmelidir. Belki bunlara u da ilave edilebilir; Faruqi iin dinleraras diyalog, uluslararas bir otorite kazanmal yani bir tarafn evsahibi teki tarafn misafir olduu bir toplant deil her iki tarafn da kendini evinde hissettii bir karlama olmaldr 105. smail Faruq bu anlamda davetin sadece bir ahadet sreci olmas gerektiini bylece yalnzca tekilere dini anlatma iini kapsama103

104

105

Ismail R. Al- Faruqi, Christian Ethics- A Historical and Systematic Analysis of its Dominant Ideas, Montreal 1967, 11-14. Ismail R. Al- Faruqi, Islam and Christianity: Diatribe or Dialogue, Journal of Ecumenical Studies, (Winter 1968), 58-60. Siddiqui, 86- 95.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

179

Mustafa ALICI

masn onlarn dinlenilmesi gerektiini de belirtir. Ona gre bu ift ynl trafik vastasyla Mslman kendisini ok daha iyi ifade edebilir ve tekinin kanaatlerini gz nnde bulundurarak onu ikna bile edebilir106. Mahmoud Ayoub (1935- ) Lbnan doumlu Arap Mslman bir ailede yetien ama eitim hayat srasnda alkantl bir din kimlik krizine girerek Hristiyanl seen Amerikal olarak bu lkedeki Mslmanlara diyalog perspektifi veren bir baka nemli figrdr. 1964de Pennsylvania niversitesinde ve 1966de Harvardda teoloji eitimi ald. Zaman iinde mensubu olduu Baptist Kilisesini terk etti ve ocukluk dnemi ald slami eitimin de katksyla sarsntlar yaad ve W. Cantwell Smithin byk telkinleriyle kendi kklerine geri dnerek yeniden slamla ereflendi ve bizzat Smithin danmanlnda 1975 ylnda ii teolojisinde fidyeye dayal ac ekme konusunda doktor tezi hazrlad. Ayoub, 1990lardan beri Temple niversitesinde slam Aratrmalar profesr olarak almaktadr. Ayouba gre diyaloa giren dindarlar, ou kez bir tek umut tarlar; diyaloa girdiim teki insanlarda bende bulunan hakikatin ne tr bir yansmas vardr? Yine ona gre dinleraras diyaloglar genel olarak kurtulu meselesini ana odak yapmaktadr. Bu yzden, gittike oulcu hale dnen zamanmzda zorunlu bir ekilde birlikte yaanacak tekiler mutlaka vardr. Bunun iin kendi geleneimizde bulunan tekileri dlayc unsurlar hzlca ayklamamz ve oulcu bir toplumun en nemli anahtar olan, karlkl bilmeyi ve tanmay gerekletirmemiz lazmdr. Bundan dolay ayn toplumu paylaan tekinin haklarn bilmek, tekine hrriyet tanmak yerine onu dininden evirmek diyalog srecinde ok yanl ve bir o kadar ucuz bir tavrdr 107. Amerikan Mslmanlarn yakndan ilgilendiren ve kresel bir etkiye sahip dier entelektel, ran asll filozof Seyyid Hseyin

106

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

180

107

Ismail R. Al- Faruqi, Rights of Non- Muslims Under Islam: Social and Cultural Aspects, Journal of Institue of Muslim Minority Affairs, c. I, sy. 1 (Summer 1979), 95-97. Siddiqui, 95- 99.

Diasporada Diyalog

Nasr (1933- )dr. Tahranda ii, dindar bir ailede doan Nasr, din ve edebiyat konusundaki ilk tahsilini yaptktan sonra ABDde fizik ve matematik renimi grd. 1958de Harvard niversitesinde slam bilimine arlk veren bilim tarihi konusunda master ve doktora yapt. 1963de Tahran niversitesine profesr olarak atand. 1979 ran devriminden sonra ABDye geri dnerek nce Temple niversitesine (1979) daha sonra George Town niversitesine, slam Aratrmalar blm bakanlna atand (1984). Tradisyonalist ekole mensup Nasra gre diyalog, zellikle Bat dnyasnda ve felsefe geleneklerinde ok onurlu bir terimdir ve dinin insanlar arasnda ortaya km pek ok ehresini (dinleri) bizzat katlmclarnn bir araya gelerek daha iyi bir ekilde anlamalarna gtren bir tartma srecidir. Diyalog, davetin zne ait bir para veya onun deimez bir metodu da olabilir. Mslmanlar, dinleraras diyalog yardmyla teki insanlar anlama seviyesine ulaarak slamn bir btn olarak dnyadaki roln anlam ve retilerini yayma frsatn yakalam olurlar. Bundan dolay slam Batnn btn unsurlaryla birlikte diyaloa girmelidir. Bu, ayn zamanda kendi mazilerinde tecrbe ettikleri ama gnmzde kaybetmi grndkleri dinin evrensel boyutlarn yeniden elde etmeye yardm edebilecektir. Nasra gre gnmzde Mslman taraf, gelenee en iyi bir ekilde yeniden geri dnebilirse, daveti bata Hristiyanlk, Yahudilik olmak zere teki dinlere kar siyasi bir tavrla dmanca tavr almak olarak alglamayacaktr 108. Seyyid Hseyin Nasra gre Mslmanlarn Hristiyanlarla yapaca diyaloglar, iki dinin kurtulu (necat) kavramlar ve evrensellik hususundaki iddialar zerine odaklanmaldr. Gene de Mslmanlarla Hristiyanlar arasndaki teolojik konularn ele alnd diyaloun teolojik adan zmszlk retmesi de mmkndr109.

108

109

Bkz; Adnan Aslan, Religious Pluralism in Christian and Islamic Philosophy- The Thought of John Hick and Seyed Hossein Nasr, Richmond 1998, 13- 25; Siddiqui, 149-159. Seyyed Hossein Nasr, Islamic- Christian Dialogue- Problems and Obstacles to Be Pondered and Overcome, The Muslim World, LXXXVIII, (July-Ocotober 1998), 219-224.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

181

Mustafa ALICI

Seyyid Hseyin Nasr, diyalou temelde yararl grmekle birlikte Mslmanlar adna baz ekincelerinin de altn izmektedir. Bir kere ona gre diyalog ok onurlu bir terim olarak Batya ve felsef geleneklerine ait olmasna ramen, sanlann aksine dorudan Hristiyanln mal deildir. nk ona gre Hristiyanlk ile Bat kelimeleri birbirlerinden ayrtrlmaldr. Bu yzden Mslmanlar Hristiyanlarla her diyaloa girdiklerinde, modern sekler anlay gibi bir nc ama gizli bir tarafn varlna hazrlkl olmaldrlar. Zaten Mslmanlarn, diyaloa girdiklerinde karlaacaklar en byk problem, Hristiyan tarafla deil Bat sekler kltryle diyaloa girdiklerini de sanmalardr. Bunun iin Nasra gre Mslmanlar, ncelikle Bat ile diyaloa girmelidirler; nk slm ile sekler anlay, ortak bir noktaya sahip deillerdir. Hlbuki Hristiyanlkla slm arasnda Tanr anlay gibi ok nemli bir ortak noktann bulunduu aka belirginlemelidir110. Diyaloun ekirdei olarak katlmclarn kimlerden olutuunun ve nasl olmasn istemediinin bilinmesini ne sren ve Tanrya inanmay, diyaloun en derinindeki temel unsur olarak gren Nasr, bu noktada diyaloun ana amacndan bahseder; kendi imanndaki zenginlii yeniden grmeyi ve iman salamln salamak, kendi inanc dnda da hakikatlerin varln kefetmek ve son olarak tm dinlerin ok daha derin anlamda birbirleriyle iliki iinde olduklarn kefederek aslnda tm dinlerin kkeninin Akn Gereklik olduunu kavramak. Bunlara ilave olarak Nasr, slam ve Hristiyanlk arasndaki meydana gelecek diyaloun teolojik olmayan muhtemel be alanndan daha bahseder; ateizm ve ada agnostik fikirlerle ortak mcadele, teknokrasi ve ekolojik tahribata kar ortak cephe alma, enerji krizini kar birlikte tedbirler alma, genliin temel sorunlarna g birlii yaparak ynelme ve son olarak inan ve gelecee dair ortak umutlar besleme111.

110

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

182

111

Siddiqui, 155. Siddiqui, 155- 156.

Diasporada Diyalog

Gambiya asll ve Afro- Amerikan Mslmanlarn nderlerinden Howard niversitesi (Washington), Afrika Aratrmalar retim yesi Prof. Dr. Sulayman S. Nyang ise dinleraras diyaloa teorik katk salayan bir dier nemli bilim adamdr. Ona gre her eyden nce diyalog, geniletilmesi gereken bir kavram olarak kresellemenin youn hissedildii bir dnemde tarihsel deeri olan ama zaman aan bir deerdedir. Yine insan olmak, dinlerin zaman iin hayati rolnn farknda olup tam yerlerini kavramak iin vazgeilmezdir. Zaten ona gre eitimli veya liderlik konumundaki Amerikan dindarlarn hi biri diyaloa kar duramaz ve srekli bu ynde katk salamak iin aba gsterir. Ancak dindarlar arasndaki diyaloglar, din inanlarn sulandrlmas iin deil, dinler ve dindarlar arasndaki ortak ve farkl noktalar iyice belirginletirip zmlemek iin vardr. Diyalog, toplumdaki kin, nefret ve dmanlk gibi konulara da eilmek onlar grp yenmek iin zaruridir112. Yine Nyanga gre dinleraras diyalogdan bahsederken u gerei hatrdan karmamak gerekir; din ile devlet arasnda keskin bir ayrm yapmak (yani sekler bir hayata ynelmek), dindarlar arasnda daha fazla kucaklamalar ve ibirliklerini artrabilecektir113.

Sonu II. Dnya Sava sonras etkilerini gl bir ekilde hissettiren Batdaki Mslmanlar 1970lerden itibaren bulunduklar lkelerdeki dier din mensuplar ile uluslararas, blgesel, ulusal, mahalli alanlarda seminer, konferans, kollkyum ve sohbet eklinde dinler aras diyalog faaliyeti gerekletirmeye balamlardr. Bir ynden lkelerin farkl politik ve ideolojik menfaatleri nda da tahlil edilmesi gereken Batda yaayan farkl etnik ve yaam ekline sahip Mslman gruplar iin derin teolojik konularn yan sra eitim, siyaset, meslekler ve medya alanlarndaki sosyal sorunlarla gler ve onlarn meydana getirdii problemler ile Mslmanlarn muhtemel bireysel, kltrel ve aileye dayal sorun112 113

Sulayman S. Nyang, Islam in the United States of America, Illinois 1999, 332. Nyang, 103.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

183

Mustafa ALICI

lar bilhassa kimlik krizleri gibi pratik hayata ait sorunlarn zm ayn ortam paylatklar Hristiyanlarla ele alnmas zorunlu konular arasndadrlar. nk kendisine ait olmayan YahudiHristiyan kltrne ve Greko-Romen kklere sahip sekler ve modern bir ortamda zlmeyen sorunlarn ylmasyla kendilerini yabanc ve dlanm hissettiklerini anlamaya balaynca, her insan gibi Mslmanlar da kendilerinden hibir zaman beklenmeyen bir tavrla snrlar iine ekip tarih boyunca yaamadklar bir tarzda soyut bir balamda yaamaya balayabilirler. Daha zel anlamda bir zamanlarn etkili smrge imparatorluu Britanyann halihazrda etnografiyi bariz olarak ne karan oulculuu, bir dier smrgeci g Fransann diyalog- laiklik diyalektiine skan karma kltrel oulculuu, Almanyann asimilasyondan ziyade entegrasyon talep eden i gc arlkl oulculuu ve ABDnin hem Amerikal hem de etnik dindar olmaya izin veren liberal oulculuu ile ekillenen Batda tekilerle birlikte bar iinde yaamak isteyen Mslmanlar iin dinleraras diyaloa girmek u anlamlara gelecektir; 1. Her eyden nce diyalog, doal olarak ou kez teolojik kayglardan ziyade pratik ve varolu temeline dayal pragmatik unsurlar ierebilmektedir. Zira Batdaki Mslmanlar, diyalou, dinlerin diyalou olarak deil farkl kltr, gelenek, medeniyetlerden gelen komu insanlarn bulumas, bir araya gelmesi ve birlikte yaayabilmesi olarak alglamak isterler. Dolaysyla lkelerinde grlmemi derecede oulcu bir ortamla karlaan Mslmanlar iin somut uygulamalar, din adna beklentilerin, ideallerin, tm insanl ilgilendiren evrensel fikirlerin bir adm nne gemitir. 2. Bat dnyasndaki Mslmanlarn diyaloun ilevsel yonne yaptklar teorik katklar, slam dnyasndaki diyalog faaliyetlerini ve teorik yaplarn derinden etkileyecek gce sahiptir. Sz gelii Batdaki Mslman toplumlar, diyaloun teorik boyutuna en nemli katk verecek Nasr, Arkoun, Talbi, Askari gibi nemli entelektellere de sahiptir. Bu nemli simalar, genel anlamda diyaloun insan unsuruyla olan vazgeilmez ilikisini bularak

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

184

Diasporada Diyalog

daha antropolojik bir anlaya sahiptirler. 3. Farkl dinlere mensup insanlarn bir arada yaamas, bir sosyal yap iinde farkl din kimliklerin, inanlarn varlna saygy ve bir atma olmadan dostane bir ekilde yaamaya gtren normlarn bulunmasn gerektirdiinden ayn hayat ve ortam paylaan tm insanlar gibi Mslman gruplar da hayatn anlamna ve amalarna uygun hareket ederler. Mslmanlar bunu yaparken doal olarak dindar kalmak ve bu durumu nesilden nesile srdrmek isterler. Zihnen oulcu bir ortama kendini hazr hisseden Mslmanlar, tekini anlama ve birlikte yaamann yollarndan biri olarak karlkl yardmlamaya girmekte endie tamadan ve soyutlanp dindar kimliklerini kaybetme korkusuna dmeden ayn ortam paylatklar dier din mensuplaryla ibirlii ve yardmlamay esas alarak hareket etmek isterler. Mslmanlar diyalog karlamalarn, camiler, kltr merkezleri, aratrma merkezleri, niversitedeki renci gruplar, sradan dindarlarn oluturduklar sosyo-ekonomik amal gruplar yoluyla srdrrler. 4. Dinleraras diyalog, ayn zamanda batdaki Mslmanlar iin teki din mensuplarn anlamay da gelitirir. Buradaki anlama ii ok derin ve tecrbe gerektiren bir anlay (verstehen) olup srasyla bilisel bir sreci glendiren bir usulde tekinin inancnn temel fenomenlerini yakndan grmeyi tekilerle kendilerini birletiren veya ayrtran unsurlar alglamay, belli bir soruna ynelik almalar yapld zaman her bir dinin temel kavramlaryla rl olan ama sadece yaknlama annda aa kabilen en ince detaydaki vurgu farklarn derinden kavramay ve ok yakn ibirlii srasnda beer sezgisi yardmyla empati kurarak din tecrbeleri yakndan grp hissedebilmeyi gerektirmektedir. Bu balamda Batdaki Mslmanlar, dnyann dier yerlerdeki Mslmanlara gre daha youn diyalog tecrbesi yaayan kiilerdir. 5. Dinleraras diyalog, ayn zamanda Bat toplumlarndaki Mslmanlar iin bir ynden de iletiim kprs demektir. ou kez din cemaatler, ncelikle ikame ettikleri dinlerle ilgili zel kurumlaryla, dier bir din mensubunun kurduu birimlerle temasa

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

185

Mustafa ALICI

gemekte, sonra kendi oulcu toplumu ve asli lke lehine olmak zere diyalog faaliyetlerine girmektedirler. letiime dayal toplumlarda btn oulcu toplumu ilgilendiren her sosyal eylem, ancak salkl yaknlamalar ile yani diyalog ile mmkn olabildiinden farkl dinlere mensup insanlar arasndaki iletiimler, diyaloa uygun bir tarzda gelitirilmek zorundadr. 6. Mslmanlar iin diyalog birimleri kurmak ve tekilerle yakn temasa gemek ayn zamanda kendi din inancn tam olarak gerekletirmek iin de nemsenmektedir. Sz gelii cami, kltr merkezi inas veya topluluklarn dier dnyevi veya ruhani gereksinmelerinin karlanmas iin bu tr faaliyetler nemli birer ara hkmndedir. Zira mahalli adan diyalog ok kltrl ortamlarda yaayan Mslmanlar iin kltrleraras bir yaknlama ve alveri anlamna gelir. Bylece Batda ierden biri olarak yaayan Mslmanlar iin mesafeli olmaktan ziyade yaknlamay ifade eden diyalog, uygun bir kltrel balam ve deerlerin doru olarak yaanp aktarm iin gerekecektir. 7. Bu ortamda farkl kltrlere sahip yzlerce insanla karlaabilen Batl Mslmanlar iin ne kan ey, ounlukla farkl bir kltrle karlama tecrbesidir. Ancak tpk 11 Eyll sonras ok ska grdmz bir durum olarak diyaloun, gndelik, ar pragmatik, ok kinetik konularla sulandrlmasna veya bir amblans arac gibi kullanlmasna kar uyank olunmaldr. Dolaysyla Batdaki Mslmanlar adna byk bir meydan okuma anlamna gelse de diyalog, gruplar betimleyici kltrel karlamalar sreci olabilir. Bylelikle her an kendi dininin somut bir modeli olarak alglanacak olan Mslmanlar iin diyalog faaliyetleri, farkl deer sistemlerinin ve uygulamalarn yanstld dev bir ayna veya test edildii kltrel bir uygulama alan olabilecektir. nk ABDde oulculuk asndan kltr, millet ile eanlaml grlmekteyken, ayn kltr kavram, Britanyada dil ile eanlaml saylmakta, glerin youn yaand Almanya ve Fransa gibi bat lkelerinde ise bu kelime bazen rk veya din hatta dnya gr veyahut medeniyetle eanlaml grlebilmektedir.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

186

Diasporada Diyalog

8. Batdaki Mslman gruplar, dinleraras diyalou ve oulculuu akademik bir eksersiz, bir hobi veya bir tercih olmaktan karp bir kltr ve yaam biimi haline sokan yerlerde yaadklarnn bilincindedirler. Mslmanlar, bunu yaparken kendi kutsal sylemlerinde detaylandrlan ve geleneklerinde tarih boyunca gerekletirdikleri tecrbelerden g ve cesaret alrlar. Onlar, hibir eyden ekinmeden ve endie etmeden ou kez liberal, kozmopolit ve modern kurallarla kendini harmanlayan bu lkelerde yaamay baararak aslnda bu lkelerin oulcu, ok kltrl toplum olarak anlmasna hayati katklar salayabilmektedirler. Zaten Mslmanlar, yaadklar lkelerde uzlamac ve diyaloa ak gruplar olduklarn kolayca kantlayabilmektedirler.

Dialogue in Diaspora? The Perspectives for the Interreligious Dialogues of Muslim Groups in the West
Citation/: Alc, Mustafa, (2008). Dialogue in Diaspora? The Perspectives fort he Interreligious Dialogues of Muslim Groups in the West, Milel ve Nihal, 5 (3), 143-187. Abstract: Muslims as Migrants or converted who contributed to the Western plurality give some enormous struggles to fulfill their creeds, practices, feasts and other symbolic values in the most awe condition. This article deals with the multi- dimensional meaning of the interfaith dialogue for the Muslim groups living in Britain of multi- cultures, for the Muslim groups living in French pluralism which has got a dialectical position with secularism, for the Muslim groups in Germany where the integration rather than assimilation is demanded and lastly for Muslim Groups living in the American pluralism which gives permission to be both American and ethnical one. Key Words: Interreligious Dialogues, Diaspora, Religious Pluralism, Muslim Groups in the West.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

187

hvan- Msliminin lideri Hasan el-Bennann torunu olan Tark Ramazan 1962 Cenevre doumlu ve svire vatanda. Avrupal mslmanlarn kimlik sorunlar zerine almalar bulunan Ramazan, slam ve felsefe alannda iki doktora sahibi. Fribourg niversitesinde slam aratrmalar ve Cenevrede Saussure Kolejinde felsefe profesr. Tark Ramazan Bizler kimiz sorusunu soruyor ve Avrupada doan Mslman kuaklarn yeni bir Avrupal slam oluturduklarna inanyor. Avrupa toplumlaryla yardmlamann ve salkl bir iliki gelitirmenin gerekliliine vurgu yapan Ramazann nemli kitaplarndan birisi de Avrupal Mslman olmak (1991)dir. Aadaki karikatr ei de Fransz bir Mslman olan Ramazann Fransz politikac Philippe De Villiers ile katld bir TV program sonrasnda gazetelerin tartma hakkndaki izlenimlerini yanstyor.

-Interpretation and Integration in Diaspora-*

European Muslims and The Quran

Necmettin GKKIR *
Atf/: Gkkr, Necmettin (2008). Avrupal Mslmanlar ve Kuran Diasporada Tefsir ve Entegrasyon-, Milel ve Nihal, 5 (3), 189-237. zet: Bu makalenin temel konusu, Ikinci Dnya Sava sonras Avrupada hzla artan Mslman nfusun, Kuran anlaylarndaki deiim ve buna paralel olarak metodoloji araylar olacaktr. Konunun ncelikle tarihsel arka plan deerlendirilecek ve Toplum-Kuran arasndaki diyalektik ilikiye teorik olarak dikkat ekilecektir. Avrupa Mslmanlar tarafndan kullanlan yaklamlar deerlendirmeye tabi tutulacak ve slam lkelerindeki geleneksel yap ile mukayeseleri yaplacaktr. Makalede ele alacamz zorla veya gnll olarak vatandan uzakta yaamak anlamnda teolojide de ska kullanlan diaspora kavramnn slami terminolojideki karl hicrettir. Bu terim Hz. Muhammedin Mekkeden Medineye gn ifade etmekte ve Mslmanlarn kulland takvimin balang tarihidir. Terminoloji slam literatrnde ska kullanlmaktadr. Hz. Adem ve Havvann cennetten karlmas ve yeryznde yaamaya zorlanmas, bize insanlk tarihinin diaspora ile baladn gstermektedir. Ayrca birok Kuran kssasnn konusu peyThis article is prepared as the part of a project, Ethics in Globalisation at Trinity College of Dublin, Department of Theology and Religion, Ireland in 2007. I like to thanks for their financial support. Yrd. Do. Dr., stanbul niversitesi lahiyat Fakltesi.

MLEL VE NHAL
inan, kltr ve mitoloji aratrmalar dergisi cilt 5 say 3 Eyll Aralk 2008

Necmettin GKKIR gamberlerin ve toplumlarn vatanlarndan uzakta yaamasyla ilgilidir. Mesela, Hz. brahim halkyla birlikte doduu topraklardan km ve Kenana yerlemi, Hz. Yusuf Msra zorla gtrlp kle olarak satlm ve hayatnn geri kalan ksmn burada geirmitir. Hz. Musann kavmini firavunun zulmnden kurtarmak iin Msrdan kp vaat edilmi topraklara yolculuk etmesi de buna rnek olarak verilmektedir. Gnmzde diaspora kelimesinin, Yahudilere ait bir terminolojisi olarak kullanlmas vaat edilmi topraklardan uzakta yaamay ifade etmektedir. Terminolojiyi slamda -Mslmanlar iin bir toprak/vatan snrlamas olmamas (bkz: Nisa 97) nedeniyle -kullanmak ne kadar dorudur? Bu sorun makalenin ierisinde deerlendirilecektir. Ksaca, terminolojinin Mslmanlar iin de kullanlmas, teolojik nedenlerden dolay mmkn olmad, ancak Kreselleme ve gler neticesi oluan farkl etnik kimliklerin, haklarn ve zgrlklerin korunmas iin diaspora teriminin kullanlabilecei iddia edilecektir. Ayrca bu terimin kullanlmasyla Mslmanlar Hz. Peygamberle kendileri arasnda dini duygusal bir ba kurma olana salamas asndan da nemlidir. Nitekim Hz. Peygamberin Medineye g etmesi, Avrupaya g eden mslmanlara bir rnek oluturmaktadr. Avrupa mslmanlar Kuran yorumlarken bu tecrbeyi kendileri iin model kabul etmektedirler. Ayrca Mslmanlar Geleneksel yorumbilim enstrmanlarn kullanlmaya devam etmek ile yeni sosyal yapya uyum salayacak yeni metodoloji araylar ierisinde de bulunmaktadrlar. Anahtar Kelimeler: Diaspora, Avrupal Mslman, Kuran, Yorum.

Introduction This study will make some preliminary observations about crucial shifts in the interpretation of the Quran, in particular, after the impact of western values in the context of diaspora. The objective of the study will seems to show the impact of European social concerns on understanding the Quranic texts and to demonstrate the changes of theological attitude towards the issues in accordance with contemporary political and social values. In other words, the real purpose of the study is to show that the European circumstances and conditions have affected the reception and the perception of the Quran. Therefore, the study very much hopes to stay with this line of inquiry and of this kind of questions: What does the Quran mean today to those Muslims living under European values? How can they usefully make a link between changing configurations of society and the Quran? How is the Quran explained by new concepts or in other words how is it interpreted in Europe? However, the foremost objective is to show the dy-

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

190

European Muslims and The Quran

namic and creative character of Tafsir/interpretation of the Quran. In general, I argue that the Quran has been persistently affected in different societies and culturally interwoven with systems. Regarding the interpretative process, the main hypothesis of this study is that reading the Quran in the history of Islam has not been independent from context corresponding to political, intellectual, and ethical concepts, and in particular, during the 20 th century, the traditional understanding of the Quran has been modified and redeveloped to an extent that is unprecedented in its long literary history. With the postcolonial development, one of the major features of this change has been the increase in the number of commentaries. The postcolonial period for Muslims is indeed a crisis for every element of the political and intellectual systems of Islam as they encountered with the enlightened and more or less secularized Europe. The Islamic world faced both a physical and an ideological challenge. As a solution, Muslim scholars suggest urgent reinterpretation of Islamic sources, in particular, the Quran for the changing society in the light of western political and social systems. What about diasporic society? Can the same thing be accommodated for immigrant European Muslims? How do they interpret the Quran in the light of the western values? Indeed, the case of Muslim Diaspora will be very good tester both for Islam and for the West. It is a good test for Muslim community to see to what extent they accommodate European and global values. It is also test for western world to see to what extent they are welcoming Muslim communities on the name of their own values, like multiculturalism, diversity, equality, and liberalism etc. Reading the Quran in diaspora has obvious peculiar character and is very far from the traditional meaning since the context and Muslim society have changed. Yet, Quranic interpretation since 19th century has been immensely transformed. The modern exegesis of the Quran began, not due to academic problems, but to colonial and modern world affairs. This has not just been a matter of diverse approaches and contents, but also of fundamental dif-

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

191

Necmettin GKKIR

ferences about what the Quran is, what the authority of classical Islamic sources in interpretation is, and which questions and issues within the interpretation are to be given priority. It is notable that post-colonial interpretation of the Quran since the beginning of the nineteenth century has been under the influence of Western imperialism.1 In that period, the reliability and applicability of Hadith and other traditional literatures are deeply questioned by these postcolonial thinkers. The existence or applicability of Islamic sources is questioned by many of them. This means that these Muslims often drop traditional interpretations of the Quran which they find too conservative, preferring instead readings which are more adaptable to modern and postcolonial society. Most Muslims reject derivation of Islamic sources from literal readings of single Quranic verses. In terms of the character of Postcolonial Interpretation of the Quran, we can clearly observe a general paradigm shift from the traditional style of interpretation of the Quran, the definition of the revelation, values and moral lives in accordance with new perspectives inspired by Western intellectual and cultural developments. A number of scholars in Europe and in the Muslim world began to re-interpret and to re-read the Quran through these postcolonial perspectives. They have pushed the limits of transformation and attempted to reinterpret the Quran according to the realities in the light of western values. 2 In this period, Muslim societies, on the other hand, have experienced significant transformations in practices. In the light of global values, for example democracy, social justice, liberalism, liberation and freedom, gender and race equality, tolerance, human rights etc, they call reinterpretation of the Islamic sources for new political and social spheres, relying on the assumption that Islamic values are compat-

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

192

For further discussion see: Edward Said, Culture and Imperialism, (London 1993), p. 8. For further information see: Gkkr, Necmettin, Critical Interpretation of Religious Texts in the West and the Reflection on the Study of the Quran Milel ve Nihal, v. 4 (2005), pp. 19-64.

European Muslims and The Quran

ible with modern values. They have criticized existing institutions and mentalities and have worked to provide some alternatives and foundations for many programs of traditional Islam. In spite of variety, they have re-shaped the conceptual world and re-set the terms of Islamic culture. As the result of this postcolonial impact on Islam, the notion of absolute equality of all humanity, human rights, women rights and their emancipations, the place of women in Islam, modern gender roles in Islam and Islamic feminism became the major concerns for new interpretations of the Quran. Because of this influence, liberal Muslims are often critical of traditional Islamic legal interpretations which allow polygamy for men, as well as the traditional Islamic law of inheritance under which daughters receive less than sons. It is also accepted by most Muslims that a woman may lead the state, contrary to traditional argument. In this sense, European Muslims may even have to engage in Islam, or understandings and interpretations of the Quran that were formulated in wholly different environment and conditions so as to find out traditional dynamism. In order for Muslims to be able to abide according to the teachings of the Quran in European society, they rethink, reinterpret, and reconstruct the Quran in civil society and the family. They also redefine the role of Muslim men and even more that of Muslim women, as self-responsible, maybe liberal individuals and at the same time as the members of the Muslim family, Muslim community and European civil society. The Concept of Diaspora and Its Modern Usage in Islam The term diaspora was first used to describe the scattered or displaced Jewish peoples who have left their original homeland either by force or by choice, but have continued connection and identification. Etymologically, diaspora derives from Greek dia (through) and speirein (to scatter). The word is used more broadly to refer to the cultural connections maintained by a group of people who have been dispersed or who have migrated around the

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

193

Necmettin GKKIR

globe. In Islamic terminology, the term diaspora is hijra which indicates forcedly or voluntarily to live outside of home-country and to immigrate. The term of muhajir which literary means who has undergone the migration has more specifically been used to refer to those companions of the Prophet who migrated from Mecca to Medina. This event was very significant and marked the dawn of a new era of progress for the Muslim community. From the Quranic narratives, diaspora is a long way and over-lasting story for human beings. The story starts with Adam and Eva as they expelled from paradise and had to live in the earth. 3 Abraham spent most of his life out of his land 4; Joseph was forcedly brought to Egypt5; Moses led his people on a mass immigration from Egypt to the Promised Land. The first diasporic event in Islamic history, however, occurred to a land on the African Continent to a country known as Habash (Abyssinia) where was ruled by a Christian King, Najashi (Negus). It is very interesting that direction of immigration which is towards to the West, to Africa, in fact, was also seen in the stories of Prophets Abraham, Joseph and Jesus. This direction identified in the Quran as from darkness into the light (65/11). The King Negus, after listening to the Quran, gave the refuge for Muslim to live and to practice their religion freely. They lived in Abyssinia ten years and re-immigrated to Medina when Muslim community was established. As the most prominent author who concerns for the meaning of first Muslims immigration and living in diaspora, M. Ali Kettani discusses the subject as like: Islam itself began as a minority, a minority of one person, namely that of Prophet Muhammed (peace be upon him)< Islam discourages a Muslim to acquiesce willfully to a state of minority if he cannot exercise his right to worship the One True God. In this case the Muslim is required to emigrate to a land more congenial to the practice of his faith, with the intention of returning to his
3 4

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

194

See: Surah al-Baqara, 2/38. See: Surah Maryam, 19/48-49; Surah al-Ankabut, 29/26. See: Surah Yusuf, 12/19.

European Muslims and The Quran

original homeland and securing his right to live according to the teachings of Islam. Emigrating for the protection of ones belief is an act of religious merit; in some cases it is even a religious duty. Such a man is a muhajir, but not a refugee. He is required to work hard to prepare for his return, and the Muslim community at large is required to help such muhajirs even if there might be no other way for them to return except by resorting to force. This is the case of the first Muslim wave of emigrants from Mecca to Abyssinia during the Prophets lifetime.6 The second most important immigration in early Islam was from Mecca to Medina with the entire Muslim believers. So important was this event for Muslims that it became later the starting time of the Islamic calendar (hijra). However, Muslim migrants are not merely concerned as foreigners or minorities in the Quranic discourse. In other words, diasporic situation which refers scattering and living outside of the home land has not merely a Quranic basement. Since the concept of land in the Quran are not demarcated geographically for Muslims as in the case of Promised Land for Jews. As a modern discussion, Muslims particularly in Europe came about as a result of contemporary hijra, immigration which has its roots in European colonialism and more effectively in economic reasons right after World War Second.7 Muslims mostly came to the West as immigrants to gain employment, raise family and live quality in the new host countries. But, today Muslims are no longer primarily immigrant communities but rather second and third generations participating in civil societies and professional economic life, in spite of the fact that they continue to be mistakenly identified as religious minorities. On the other hand, the converted Muslims, as being originally French, American or British and religiously Muslim at the same time, cannot be naturally identified as

Kettani, Muslim Minorities in the World Today, (London: Mansell Publishing 1986), p. 3. See: Jorgen Nielsen, Muslims in Western Europe, (Edinburgh: Edinburgh University Press 1995), pp.1-7.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

195

Necmettin GKKIR

minorities and the situation can not be called as diaspora. However, conceptualizing the Muslim community in Europe as minority or diaspora may be dealing with the global discourse of identity. In the global sense, the Muslim community finds legitimacy for their demands to recognize their cultural distinctiveness and social rights. Conceptualization of diaspora may be also dealing with the justification of the situation. Since, regarding to discussion, the relevant Quranic narratives, prophetic models, historical samples i.e. leaving home in search of a new life where one can freely practice his/her religion have been intensively used as reference in order to legitimate and to endow their situation with Islamic meaning. The Meaning of the Quran for Diasporic Society The Quran is the main religious source and supreme authority in Islam, as it is Speech of Allah (Kalam al-Allah). The Quran as being the divine guidance of Allah for humans establishes a living and dynamic relation between Allah and humans to provide a basis for the integration of individual and also social life and- in the final stage- for the creation of culture and civilization. Muslims, therefore, have always approached the Quran as a dynamic source and a prescriptive guidance for the society and its welfare. Accordingly, Muslim scholars have solved the concrete problems by applying the rules derived from the Quran. Abdulaziz Sachedina says regarding this point, *a+s long as the belief about establishing an ideal order on earth remained the major component of the living communitys faith and active response to the divine challenge, there remained the need to clarify the Quranic impetus in order to promulgate it at each stage of the communitys drive towards its ultimate destiny.8 Muslim intellectuals, throughout the history, hence, have produced an on-going and progressive way of interpretation and a fresh understanding by recontextualizing the

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

196

Abdulaziz Sachedina, The Nature of Scriptural Reasoning in Islam The Journal of Scriptural Reasoning, v.5/1 2005.

European Muslims and The Quran

Quran in the society. The most dynamic aspect of the Quranic revelation is its invitation to Muslims to reflect the meanings of messages in order to seek right guidance for establishing an ideal society. The main key to prosperity for this construction is the interaction between revelation and the processes of reasoning. Islam is not only a religion but also a way of life, which prescribes, exhorts, admonishes, and tells its adherents how to live individual and social lives. Hence, it is at once a religion, system of laws, social order, ethics, politics, economics etc. In other words, it is everything that every Muslim needs to live his or her life in this world. Because this guidance is from Allah, that is, the Muslim believes it is universal and eternal and valid and, therefore, right and proper, binding and inviolable in the life and living of the Muslim man, woman, and child, and in the collective life of the community. Therefore, Muslims have tried to determine the situation in which certain passages of the scripture had been revealed; the context of the Quran was reconstructed. Throughout the Islamic history, the Quran has been always taken out of its own first society and transferred into new societies. Every society and every individual assesses its own world and creates its own identity. This is inevitable, because every developmental stage presents problems, questions, and dilemmas of its own, which demand timely, suitable, and practical answers. As history would have it, Islam did spread beyond the boundaries of Arabia and today it is the global religion with hugely different faces and practices in the various parts of it. The question, therefore, is: How can Islamic scripture, the Quran be so read and interpreted and their meanings so understood, constructed, and applied by Muslims, living under hugely different ways of life in accordance with the fundamental teachings of the Quran? Islam was a practicable religion for Arabs in the time of the Prophet and even brought uplifting and beneficial change in Arab society. Is Islam an equally practicable religion for a variety of people in various parts of the world today? The Quran as the scripture of Islam can provoke a new reflec-

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

197

Necmettin GKKIR

tion on thinking and practice in every society. This is the process of on-going reception and reading of the Quran and very essential for the progress of theological thinking. This is what exactly Gadamer says that to understand a text always means to apply it to ourselves and to know that, even if it must be understood in different ways, it is still the same text presenting itself to us in different ways.9 Gadamer also identifies the application of the text in different places and times as a sharing of common understanding and agreement in content.10 Interpreter or reader who already possesses his personnel and cultural senses and prejudices which he brings to bear on the text, according to him, makes a conversation with the text.11 Going further, he claims that these personnel and cultural possesses are the preconditions for understanding. However, he distinguishes between acceptable and unacceptable prejudices by introducing the notions of authority and tradition in this regard. Therefore, personally or culturally all acknowledges engaged in understanding are concerned with the tradition. Gadamer say: Understanding is not to be thought of so much as an action of subjectivity, but as the placing of oneself within a process of tradition, in which past and present are constantly fused.12 As it is connected with tradition, understanding is to be conceived of merely as a reproductive procedure which is achieved in three dimensions: understanding (intelligere), interpretation (explicare) and application (applicare). The usage of the first two concepts, namely understanding and interpretation are identical. The concept of application is, however, considered by Gadamer as a determinant in the processes of understanding or interpretation: the interpreter dealing with a traditional text seeks to apply it to himself.13 But later, it will be clearly concluded that application sub-

9 10 11 12

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

198

13

Hans Gadamer, Truth and Method (London: Sheed and Ward 1979), p. 359. Gadamer, Ibid, p. 260. Gadamer, Ibid, p. 331. Gadamer, Ibid, p. 258. Gadamer, Ibid, p. 289.

European Muslims and The Quran

sumes every particular interpretation in the process of understanding so that all three concepts are after all seen as interchangeable. 14 The traditional scholars of interpretation essentially provide the principles that were applied in the development of Muslim society and its ever-expanding legal and ethical scope. In this intellectual process of providing exegetical principles for reflective reasoning, these scholars stand within a long and creative history in the development of the Quranic exegesis in Islam. Their approach has been to search for historical precedents and for extracting doctrinal and juridical principles from precise references in the Quran that are relevant to contemporary situations. Indeed, theologians most-systematically have set about accomplishing this task. The question is to what extend of the Quran, the foundational text of Islam is to be based and does it give sufficient evidences to every tradition of theological interpretation or is recourse to outside of the textual source also necessarily used as the key to the meaning of the revelation. In fact, the Quran constitutes the decisive source of the Islamic theology and faith systems. In relation to legal interpretation, reading the Quran is again not too much oriented on the literal sentence and verse. Instead law generates its own problems and hence systematizes them in different societies, strictly referring to textual source, the Quran to develop its traditional thinking. In this dynamic structure, the interpretation and society seem to be intertwined (Text and Context). That is to say that Interpretation of the Quran has been accepted a kind of dynamic system regulates needs of the constantly changing society. what about, then, the relation between the Quran and diasporic society who are immigrant Muslims in Europe living outside of Islamic world and tradition. Many Muslims in the West, after a period of settling down, are becoming more enthusiastic, organized, assertive and active to be European citizen. However, this creates very complicated and obstacle questions: are they European or Muslim? If they are Mus-

14

Gadamer, Ibid, p. 360.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

199

Necmettin GKKIR

lim what about compatibility of Islam with European value system, like secular and liberal democracy, pluralism, diversity, gender equality? Or if they have European identity what about then to be a part of the global Muslim umma /community and what about the Islamic traditional value systems. 15 In other words, is there any theological barrier which restrains citizenship or muslimhood? On the other hand, having being living in the secular and liberal western society, can Muslims in Europe technically be free from the systems and authorities of Islamic references? Instead, in order to successfully integrate them into Western society, they have very deeply referred to main Islamic references, particularly the Quran. Why this emphasis on the Quran? We know that the Quran is the main and supreme authority in Islam as it is the word of Allah and the Quran has always been regarded as one of the sources of Islam. Since the Quran is the prime authority for the social, political, ethical and legal system of all Muslims, new challenges and concerns for European Muslims can/should be accommodated, integrated and legally justified through the applicable interpretation of the Quran as it was in every hermeneutical tradition in the history of Islam. Many European Muslim thinkers tend to go back to the sources and read for themselves, exercising good judgment and trusting in their own personal opinions as to what the texts mean for Muslims in Europe today. There is a definite and urgent need to rethink the Quran in European society. Indeed, Muslim immigrants in Europe usually living their lives in much the same way, or as far as it is possible, according to what they were familiar with and habituated to in their old country. But whereas Muslims in the western world can still choose to live by traditional way, they can also choose to reinterpret and adjust the issues like authority, loyalty, polygamy, gender equality and so on and so forth. Muslim societies and families can reestablish the Muslims statuses, dignities, and rights in Europe. One of the prominent religious scholars,
15

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

200

For the relevant discussion see: Necmettin Gkkr, Political Language of Tafsir stanbul niversitesi lahiyat Fakltesi Dergisi, 2007/15, pp. 245-272.

European Muslims and The Quran

writing specifically for Muslims in Europe, Nadwi urges them to undertake a fresh study of the Quran<not with the aid of commentaries but with the depths of your hearts and minds<You should read it as if it were not an old scripture but one sent down for the present age, or, rather, one that is being revealed to you directly.16 European Muslims are hence told to imagine themselves as first people who just as the Quran was revealed to them in a particular setting in space and time, so must its message be made to speak to the particular circumstances of European life. An important name, Tariq Ramadan who frequently uses the term European Muslim, calls for a new way of reading the Islamic sources for Muslim living in the West. He is the grandson of Hassan al-Banna, the founder of the Muslim Brotherhood (Ikhvan al-Muslimin) in Egypt. Ramadans parents had to leave in diaspora. He hence encourages Muslims to concern to social and political engagement with non-Muslims. He suggests that as a community, Muslims possess responsibilities and duties in relations with nonMuslims. Ramadan says: *This+ approach<therefore enables us to define the European environment as a space of responsibility for Muslims<Muslims now attain, in the space of testimony, the meaning of an essential duty and of an exacting responsibility: to contribute, wherever they are, to promoting good and equity within and through human brotherhood.17 Having called for engagement, Ramadan calls for reinvigorating and reinterpreting the classical sources of Islam so as to adhere to Islamic identity as well. Ramadan writes: <Muslims will henceforth have to ask questions, not alone, not against the whole society, but now with their fellow citizens through a sincere and genuine shared preoccupation<The Mus-

16

17

Nadwi, Abul Hasan Ali, Muslims in the West: The Message and Mission, (Leicester: The Islamic Foundation 1983) p. 190. Ramadan, To Be A European Muslim, A Study of Islamic Sources in the European Context, (Leicester: Islamic Foundation 1999) p. 150.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

201

Necmettin GKKIR

lims religion commands them to strive for more justice, but this certainly does not mean that they should be concerned only with themselves and not collaborate with all those who try to reform society for the better, in the name of human dignity and respect. 18 European Muslims need to think about, interpret, and reconstruct Islam in their new environment, and the new conditions of life in which they have to live Islam. Needed urgently is an Islam rethought as a European religion, because only as a European religion can and will Islam help them to survive, succeed, and flourish as Europeans. In this sense, European Muslims may even have to engage in Islam, or understandings and interpretations of Islam that were formulated in wholly different environment and conditions so as to find out this dynamism. Muslim, in general, as they encounter the problems of integration in western world, are tends to solve them first with their own tools, the heritage of Islamic usul al-fiqh and usul al-tafsir which were specifically developed to deal with these kinds of challenges. Since the Muslim believes that there will be no more revelation to guide society after the death of the Prophet, they developed some systems to respond to change and to extend and apply the rules which are derived through legal reasoning. One of these dynamic methodological systems is formulated within the concept of almaqasid (the intents). Maqasid literary refers to understand the meaning of the Quran not only in its literal text but also in the intention of God/Allah and hence application to the divine guidance because of changing times and changing conditions in a society so that the Quran remains dynamic and creative, always applicable and always invigorating society. 19 The Quran provides a creed, a set of doctrines, a rite of prescriptive practices, and moral-ethical-spiritual attitudes and also a civilizational force that shapes the Muslims response to socialpolitical and individual realities in every historical stage and in
18 19

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

202

Ramadan, Ibid, p. 230. Mumisa, Michael, Islamic Law Theory and Interpretation, (Maryland: Amana Publications 2002) p. 15.

European Muslims and The Quran

every society. However, the Quran, by its nature, does not deal with these ideas directly or at least systematically. It is therefore important to trace the development of these ideas by examining the ways in which Muslim interpreters, theologians, jurists, sufis, activists, modernists, reformists and even European Muslims have reconstructed in accordance with their social realities and necessities. The brief outlook of interpretative tradition has already confirmed that there has been a progressive/on-going and a dynamic relationship between the revelation and social context; the Quran and Muslim society. This is obviously because of the fact that every text (i.e. the Quran and also the written documents of every interpretative tradition) speaks and reflects the language of its own society. The on-going relationship between text and society in traditional Islamic hermeneutics hence provides a persistent system to discover the divine legislation for all community in all times. In the history of the Quranic exegesis, the interpretation based on various political and theological trends in the community was most prone to contextual considerations and social developments. Ironically, it is the inherently subjective nature of interpretation that deals with many decisions within the interrelationships of society with the text. There has been a constant need to explain the revelation so as to uncover the principles that were applied in the development of Muslim society and its ever-expanding legal and ethical scope. The role of the Quran as the sole provider of the lifeorientational directives is even more critical in diasporic society. More importantly, if the legitimacy of European values, liberalism, equality, multiculturalism, diversity etc. depends upon Islam, then it has to institutionalize the role of scripture in formulating their policies covering all the aspects of society. It is here that the Quran and society need to reinforce each other in providing substantial solutions to the problems of times. Muslim scholars have throughout their social and political history developed hermeneutical principles to direct their interaction with the Quran in order to find ways of generating confidence that Allah and his revelation is the

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

203

Necmettin GKKIR

ultimate guide of the community. But in this process, Muslims have also used their rational-reflective abilities, ijtihad, tawil etc. derived directly from the revelation. That has been always resulted as rethinking of the Quran in every contemporary experience in every society. Integration Trough the Interpretation Muslim societies have today become part of the West as the result of complex nature of migration process. Because of the immigration to the West, Muslims now are the citizen of Europe. Muslims mostly came to the West as immigrants to gain employment, raise family and live quality in the new host countries during the last half of the century. But, today Muslims are no longer primarily immigrant communities but rather second and third generations participating in civil societies and professional economic life, in spite of the fact that they continue to be identified as religious minorities. But the converted Muslims, as being originally French, American or British and religiously Muslim, cannot be identified as minorities. This produced very complicated and obstacle picture: are they European or Muslim? If they have European identity what about compatibility of Islam with western value system, like secular and liberal democracy, pluralism, diversity, gender equality? Or if they are Muslim what about then to be a part of the global Muslim Umma /community and what about the Islamic traditional value systems. Indeed, Islam is not a new phenomenon for the West not the West is new ground for Muslims. The relationship between Islam and the West; Muslims and Western society starts with the beginning of Islam when it expanded out of Arabia towards to the West. Muslims ruled Spain and some areas of southern Italy and Sicily.20 The first encountering is, in fact, in the scene of battle, continuing with the Crusades. The Ottoman Empire has ruled Balkans and Europe from Hungaria to the part of Austria, from Greek to Alba-

20

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

204

For the Muslims of Sicily see: M. Amari, Storia dei Musulmani di Sicilia (Catania, 1933-39), 5 vols.

European Muslims and The Quran

nia for centuries. However, Muslim had to withdraw from Spain first in 1492, and then from other part of Europe. Muslim communities still live in geographical Europe, consisting the eastern countries like Bulgaria, Greek, Romania, Albania and Bosnia and the number of Muslims are approximately more than 40 million.21 Today several centuries later, Islam has returned not to occupy or to invade the West in this time, but to live together as the second or the third largest religious minority immigrants or converts. The capital cities for the Muslims are not only any more, as Esposito says, Cairo, Khartoum, Istanbul, Mecca, Riyadh, Amman, Damascus, Islamabad, Delhi, Kuala Lumpur etc. but also Paris, London, Manchester, New York and Berlin etc.22 The European Muslim, of course, contains a variety of people with certain diversities even in religious forms and expressions. The main distinction between Muslims in Europe is on the date of their existence in the region. The former Muslims in Eastern Europe have their own traditions. The newcomers are different from each other in ethnic, language, culture including traditions in the various regions and countries of origin. They also came from a society in which religious, social and national identities were closely interwoven. However, their next generations confront contradictions in their individual identities, collective identities, other Muslim identities and European identities. A third group also identified as European is who are converted Islam. They have supposedly own their European identity and values. Despite these different colours of Muslims, similar questions have been raised throughout the region. These questions mostly relate to places for worship and religious education, to the slaughter of (halal) meat, to the Muslim festivals, to the integration to the societies and to their identities.23 European Islamic discourse, eventually, has emerged and gradually developed after two generations

21 22 23

Quoted from: Jamal Malik, Ibem, p. 5. See: John Esposito, Islam: The Straight Path, p. 203. For further discussion on the initial problems of Muslim immigrants see: Jack Goody, Islam in Europe, (Cambridge: Polity 2004), pp. 95-109.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

205

Necmettin GKKIR

of immigrants. They now increasingly want to strip off immigrant minority position and integrate themselves into Europe with the contribution on the culture and civilization of Europe. With citizenship, they enable to carry out their religious duties on one hand, and on the other, they are demanded a high degree of social responsibility to the host society. This is not only because of their civil responsibility and also religious duty. The Sharia, Tariq Ramadan says, requires honest citizenship within the frame of reference constituted by the positive law of the European country concerned.24 Many Muslims in western society believes that their values are compatible with modern values. However, the earliest, especially the classical Muslim jurist-theologians, broadly speaking, refused to recognize equally co-existence between Muslim and non-Muslim people and considered jihad as the Islamic war instrument. However, there has been a dramatic transformation in society and politics of Muslims existing in the European context. The majority of Muslims in Europe now view Europe as their home. In order to successfully integrate them into Western society, they have also undergone a kind of religious reformation which reconstructs the systems of society and politics. For seeking to be accepted by the European countries that hosted them, Muslims, for instance, have determined to adapt Islam as a personal ritualistic religion detached for the most part from daily-life and to minimize any differences in their appearance, taking a language that fits with the liberal values. Therefore, on an individual and even on community basis, Muslims could or can successfully integrate themselves into Western society, or at least enable to live in a dialogue and empathy, on the condition that they accommodate the western values. So, they will be European citizens and Muslims at the same time.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

206

24

Tariq Ramadan, To be a European Muslim, p. 172.

European Muslims and The Quran

Around the world, some Muslim thinkers have, indeed, produced a considerable body of liberal thought within Islam. They interpret the Quran and Hadith, the main two sources of Islam, from modern and global perspectives rather than from the traditional Muslim point of view. Their main difference with more conservative Islamic thought is in orientation of interpretation of how to apply global values to Islamic thoughts. It is therefore not surprising to find that Muslims in the West has turned away from traditional religious leadership and authority. Intellectually they have tended towards major figures within the wider Muslim world such as, Fazlur Rahman, Abdolkarim Soroush, Mohammed Asad, and most deeply Sheikh Yusuf al-Qaradawi. Simultaneously, there has emerged within Europe itself a new breed of Muslim leadership, often focused around highly-educated, relatively young, professionals and intellectuals. Some of the key figures in Europe, and more specifically the UK, are Ziauddin Sardar and Tariq Ramadan. Tariq Ramadan, in particular, employs a particular mode of analysis focusing on sociological and historical reconstructions of society in Europe. For the discovery of the changeable and mutable meaning to reconstruct the historical context of the revelationevent compares it with the context of European Muslims. According to Ramadan, Muslims re-interpret the Quran and Islam in the context of Diaspora in Europe. Rereading of Islamic traditional examples is also imporatant. Muslims in Diaspora, for example, resemble their minority situation with Prophets immigrant from Mecca to Medina as the first community was established together with other religiously and ethnic groups. By doing so, they bypass the traditional political attitude against non-Muslim minorities in Muslim land and avoid to tackle with the other contextual understandings. Relying on their ideas, this book underlines how exegetical writings are linked to, or generated by, various religious and/or secular discourses and debates in particular within these values (democracy, liberalism, individualism, equality etc.). As Islam has

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

207

Necmettin GKKIR

become global religion, and its radically changed manifestation in the world has turned into a predominantly non-Eastern religion, its new European face shaped by European Muslims which is manifested most prominently in society, individual, gender, family and ritual practices hypnotically beckon our attention to study how the new reality is accommodated. We will follow the questions particularly on the the question and the idea that cultural ethics emanating from secular, liberal even multicultural global world has created internal transformations within European face of Islam; reshaped the lenses for reading the Quran. It is, therefore, of interest to see on the extent of global values and ethics within the circle of European Muslim community. By doing so, we can better understand the integrative function of Interpretation in the context of and cultural dynamics of the Globalization.
Islamic Model of Society, Umma and its Definition in Diaspora

The term of umma etymologically comes from Arabic roots (amama), meaning to seek, to go intentionally forward, and to seek the right path25 or ( umm) meaning mother26 and hence seems more likely to refer to people and community who shares some commons.27 These two roots may signify the existence of matrilineal system in early Arab society. Maysam al-Faruqi, in this regard, maintains that it was through the mother (umm) that one identified with a tradition (umma), namely the maternal tribes ways and customs.
28

It also refers to a way of life comes from

tradition. That is why umm can be used as a synonym of imam. It

25

26

27

28

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

208

See: Jamaluddin Muhammad b. Mukarram Ibn Manzur, Lisan al-Arab, (Bayrut: Dar al-Kutub al-Ilmiyyah 1990), v. 1 p. 44-45. R. Paret, Umma, First Encyclopedia of Islam 1913-1936, (Reprinted) (Leisen, New York Kobenhavn, Kln: E. J. Brill 1987), v. 8, p. 1015. And also see: F.M. Deny, Umma in Encyclopedia of Islam (Second Edition) (Leiden: Brill 2000), v. 10, p. 859. For further information see: F.M. Deny, Ibid, pp. 859-863; Peter Mandaville, Transnational Muslim: Re-imagining the Umma, (London and New York: Routledge 2001), pp. 69-81; Maysam J.al-Faruqi, Umma: The Orientalist and the Quranic concept of Identity Journal of Islamic Studies v. 16 (2005), pp. 22-34 See: Maysam J. al-Faruqi, Umma: The Orientalist and the Quranic Concept of Identity, p. 23.

European Muslims and The Quran

is clearly, therefore, used in the sense of path, tradition, way and goal throughout pre-Islamic literature.29 Hence, the word of umma, in fact, refers to the group who is gathered together voluntarily in the tradition, law or religion, while the ethnic and tribal community who shares common race and language are expressed by the words of jamaa, qawm, qabila, shab etc. The ultimate meaning of the word with these roots, claimed, seems to signify that group or people is not a primary meaning for umma but a derived one: only the group that follows a certain law is an umma, not any group.30Although the usage in the meaning of community is debatable, its importance for Muslim culture started with the Quran. Whereas W. M. Watt believes that umma was the sort of word that could be given a new shade of meaning and it was capable of further development subsequently31, some other western scholars32 are on the opinion that the word was essentially tribal, it came eventually to assume a religious dimension.33 For most western scholars34, the term of umma in pre-Islamic Arabia refers to tribal communal system in the synonym of qawm. This thesis clearly expressed by Watt. Watt generally maintains that the concept of religious community/umma is a late invention that could not have occurred to the Prophet in a time and place where only a tribal structure not a religious communal system.35 Based on this postulate, they have speculated that the word is borrowed from other sources in origin from Hebrew (umma)36, Aramaic (ummetha)37 or from Akkad (ummatu) brought into

29 30 31 32 33 34 35

36 37

al-Faruqi, Ibid, p.23. al-Faruqi, Ibid, p.24. W.M. Watt, Muhammed at Medina, (Oxford 1956), p. 240. For instance see: R. Paret, Umma, p. 1015 and F.M. Deny, Umma p. 859. See: Maysam J. al-Faruqi, Ibid, p. 6. For the discussion see: Maysam, Ibid, pp. 1-34. See: W.M. Watt, Islamic Political Thought, (Edinburgh: Edinburgh University Pres, 1987), p. 9-14. R. Paret, Ibid, p. 1015. J. Horovitz, Jewish Proper Names and derivatives in the Koran, Hebrew Union College Annual, v. 2 (1924) p. 190. And also see: R. Paret, Ibid, p. 1015.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

209

Necmettin GKKIR

Arabic language through Christian and Jewish usage. 38 They support with this argument that since umma had only limited usage in pre-Islamic Arabia and is found in other Semitic sources where it refers to tribe, it must then be barrowed and strictly means tribal system. But this common usage of the term may not imply a foreign origin. The Quran uses the term sixty-four times; fifty-three in Meccan, eleven in Medinan surahs and the plural ( umam) form in thirteen cases. The term in the Quran primarily refers to a group of living beings having certain characteristics in common. The Quran says: There is not an animal in the earth, or a flying creature flying on two wings, but they are umam (groups) like you. We have neglected nothing in the Book (of our decrees). Then unto their Lord they will be gathered.39 Each species is an umma40, originating from a common mother/source (umm). Therefore, from this point of view, the human being is also a single umma, since it has a common origin, as the Quran says: Mankind were but one community41 According to the Quran, the first umma of human being whereas started as a single community, it was divided into various communities; The Quran says: Had Allah willed He could have made you (all) one umma42, but he in fact created a number of umam (plural of umma) with their own characteristic religious rituals.43 In the Quran, as a religio-communal term, umma basically refers to a community sharing common religion. The Quran says: And for every umma there is a messenger.44 It indicates also a gener-

38

39 40

41 42 43

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

210

44

Arthur Jeffery, The Foreign Vocabulary of the Quran, (Baroda: Oriental Institute 1938), p. 69. For further information see: W.G. Lambert, The Names of Umma Journal of Near Eastern Studies, v. 49 (1990) pp. 75-80 and E. Giannakis, The Concept of Umma, pp. 99-100. Surah al-An am: 38. See Ibn Jarir al-Tabari, Jami al-Bayan an Tawil Ay al-Quran, v. 11 p. 345; Ibn Kathir, Tafsir al-Quran al-Azm (edition critics: Muhammad Ibrahim al-Banna et. all. stanbul: Kahraman 1985), v. 3 p. 238. Surah Yunus: 19. And Surah al-Baqara: 213. Surah al-Nahl: 93. And also see: Surah al-Shura: 8. For instance see: Surah al-Hajj: 34. Surah Yunus: 47.

European Muslims and The Quran

ation of contemporaries sharing a common belief and value system as in this verse: And they say: If the Beneficent One had (so) willed, we should not have worshipped them. They have no knowledge whatsoever of that. They do but guess. Or have We given them any Scripture before (this Quran) so that they are holding fast thereto? No, for they say only: Lo! we found our fathers following a religion, and we are guided by their footprints. And even so We sent not a warner before you (Muhammad) into any township but its luxurious ones said: Lo! We found our fathers following a religion, and we are following their footprints.45 In a similar way, the Prophet Abrahams model of righteousness is also described as umma.46 The term of umma sometimes means in the Quran a particular time of period47; the life span of each community which is fixed by Allah and many passed away. Above verses mostly belong to Meccan surahs and has meanings fit to its context. As a matter of fact, in Meccan surahs, the term has comprehensive meanings which are the community of beings, well-knit community, belief and value system, model of a community and the lifetime of a community. In the Medinan verses, specifically the Muslim society in history and in the period of Muhammad is in agenda. The word firstly used in the context of Abrahams prayer for his offspring for being submissive (Muslim) community as saying: Our Lord! And make us submissive unto You and of our offspring a community submissive unto You.48 The verse explains what Muslims ( ) means and who they are. The followers of previous messengers are frequently described by the expression of Muslim in the Quran, and their religion is named as Islam. Indeed, the term of Islam, the name of only religion of Allah, consists not only that of Prophet Muhammad but also of who are before him. Abraham, Ishmael, Isaac, Jacob, Moses and Jesus were all Muslim, according to the Quran, because they surrounded to the will of Allah and followed His guidance as their way of life. The Quran says about the discussion on Abrahams religion hap45 46 47 48

Surah Zuhruf: 20-23. For instance see: Surah al-Nahl: 120. For instance see: Surah al-Araf: 34 and also see Surah Yusuf: 45. Surah al-Baqara: 128.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

211

Necmettin GKKIR

pens between Jews and Christians: O people of the Book! Why do you argue about Abraham, when neither Torah nor Gospel were revealed until after him! Have you no sense? Indeed, you are those who argue about that of which you have some knowledge; why then do you argue concerning that of which you have no knowledge? Allah knows, but you do not. Abraham was neither a Jew nor a Christian, but was an upright man who is a Muslim.49 The disciples of Jesus are also concerned as Muslim.50 Thereafter, the followers of Muhammad are charged with responsibility of the term as a final community and defined as a group of believers with a special role as follows: And thus We have appointed you to be a balanced community in the middle way.51 And eventually the followers of Prophet Muhammad formed the best community 52 ever created by Allah. However, the chronological development of the meanings of umma in the Quran both in Mecca and Medina period from the human being communities to a more focused reference to the Muslim community with the historical development of the prophetic message. The concept of umma53 in Islamic tradition is, Hamilton Gibb argues54, the key-word for seeking the historical development of Islam. As a matter of fact, the first umma of Islam was established as a society with political authority and autonomy, as well as religious and socio-political characteristics that is described55 originally as a sort of defense alliance pact which united the city of Medinas clans in a pledge to protect the Prophet Muhammad and the first believers of Mecca people and codified in a document known as the Constitution of Medina. This alliance system provided a sense of authority of Muhammad and a complete loyalty to him as
49 50 51 52 53

54

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

212

55

Surah Ali Imran: 65-67. See: Surah al-Maidah: 111. Surah al-Baqara: 143. Surah Ali Imran: 110. For specific information about the concept see: E. Giannakis, Aspects of the Concept of Umma in its Formative Period, (Unpublished Dissertation) The University of Birmingham, 1981; idem, The Concept of Umma Graeco-Arabica, v. 2 (1983) pp. 99-111. Sir Hamilton A.R. Gibb, The Community in Islamic History in Proceedings of the American Philosophical Society, v. 108 (1963), p. 173. For instance see: Peter Mandaville, Ibid, p. 71.

European Muslims and The Quran

the leader of Medinan communities including local clans. It is disputable whether Jewish were considered inside or outside of this first umma. W. M. Watt, think that they with their various tribes belonged to the Medinan Umma of Muhammad.56 Rudi Paret, in this regard, claims that they were in the alliance pact but later, because of political conditions they were declared a separate umma with a separate religion.57 However, R.B. Serjant58 and Frederick M. Deny59 have denied that they were inside of the umma. They think it was a kind of tribal confederation not a kind of religiously unity in the sense of Medinan verse. Indeed, preserved by Ibn Ishaq60 in his Sira, The Constitution of Medina is a collection of documents issued on various occasions during Medinan period and is of very valuable historical evidence as a unique source of ideas underlying the Islamic community in its early formative period.61 The term umma occurs twice in the documents and reveals that Jewish community was considered within the first umma of Islam in the political sense not in religious. They are recognized in some fashion the validity of their community. Still, the Muslim community remains the best and balanced community and is the true inheritor of Abrahamic line. Hence they are still invited to

56 57 58 59

60

61

W. M. Watt, Political Thought, p. 5. R. Paret, Umma, p. 1015. R.B. Serjant, The Constitution of Madinah, Islamic Quarterly, v. 8 (1964) p. 13. Frederick M. Deny, Umma in the Constitution of Medina Journal of Near Eastern Studies, v. 36 (1977) p. 44. Ibn Hisham cited from Ibn Ishaq in his al-Sirah al-Nabawiyah, Kahirah, (Dar alFikr (no date), p. 527-31). For English translation of Ibn Ishaq see: A. Guillaume, The Life of Muhammad: A Translation of Ishaqs Sirat Rasul Allah with Introduction and notes, (Karachi, Oxford, New York Delhi: Oxford University Press 1967), pp. 231-5. This statement dealing with the treaty with Jews in Medina was made in the fifth month of Hijra (For its dating see: al- Imam al-Shaykh Husayn b. Muhammad b. al-Husayn al-Diyarbakr, Trikh al-Khams fi Ahwli Anfasi Nafs, (Bayrut: Muessesetu Shabn, (no date but based on a manuscript published in 1283 of Hijra) v. 1, p. 353). R. B. Serjant has published its English translation with commentary: The Sunnah Jamiah, Pacts with Yathrib Jews, and the Tahrim of Yathrib: Analysis and Translation of the Documents comprised in the so-called Constitution of Medina , Bulletin of the School of Oriental and African Studies, v. 41 (1978) pp. 1-42. This document is, Serjant admits, unquestionably authentic in his The Constitution of Medina, Islamic Quarterly, v. 8 (1964), p. 3.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

213

Necmettin GKKIR

be the member of the society: O People of the Book! Come to a word common between us and you, that we serve none but God, and that we associate not with Him, and do not some of us take others as Lords, apart from God. And if they turn their backs, say: Bear witness what we are Muslims.62 The Quran seems to call on Christian and Jews to recognize the mission of the Prophet on a religious basis, presenting it as a continuation of the earlier missions. Christians and Jews are referred to as inside of the umma, defined by their religious beliefs. Ahl Kitap is not regarded as non-Muslims, on the contrary, are within Islam. They are frequently described by the Quran with similar names, such as, muslimun, and muminun. Indeed, the term of Islam consists not only the Religion of Muhammed but also of who are before him. For instance, the religion of Abraham is named Islam in the Quran. The Quran says: O people of the Book! Why do you argue about Abraham, when neither Torah nor Gospel were revealed until after him! Have you no sense? Indeed, you are those who argue about that of which you have some knowledge; why then do you argue concerning that of which you have no knowledge? Allah knows, but you do not. Abraham was neither a Jew nor a Christian, but was an upright man who is a Muslim... The term, indeed, underwent important developments immediately after Prophet Muhammad and became as a central normative concept which appealed for unity across only the global Muslim community not referring to Ahl Kitab. However, the term in the Quran particularly in Medinan verses indicates a multicultural, or in another word, very inclusivist sense. The main criterion is to believe in One God as in the society of previous Muslim Prophets, Abraham, Jesus, Moses etc. Hence, the term has no any sectarian or religious exclusion as explained by both traditional Islamic and Orientalist scholars but it has literally and essentially very multicultural sense. By the end of the nineteenth century, most of the Muslim lands had come under the colonial rule of the European powers.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

214

62

Surah Ali Imran: 64.

European Muslims and The Quran

The colonial situation created completely new notions of community in Islam. The multicultural character of umma was replaced by western-dominant notion of nation-states. Many Muslims under the citizenship of their nation-states felt culturally separated and free from the global umma. The concept of Pan-Islamism, as the foremost and influential one, was anti-national in orientation. Muslims were asked by this concept, to be loyal not to their nation-state authority but to a greater and more collective notion of community, umma.63 However, the contradictions between the traditional Muslim notion of umma and its modern reading as nation intensified in post-colonial period.64 And finally the second term, territorial nationalism has came to the scene. The notions of umma and dar (land) became two different concepts which have no any link to each other. The territory of the community became limited for only political citizenship of certain nations not all the community which has a common belief or value system but a common state, language, race etc. The Muslims are linked to other Muslim communities only through their status of citizenship. Subsequently, the idea of Muslim umma has been gradually transformed into national umma.65 Each nation formed a specific system with its own internal coherence, a superstructure which was practically self-sufficient. Because of the immigration to the West, indeed, Muslims eventually are the religious minority in Europe. The majority of Muslims in Europe now view Europe as their new (dar) land, home and territory where was before classified as outside of the umma land (dar al-harb) to live with others who were identified before as a non-believer (harbi) by classical thinkers. Indeed, the current presence in the West is of a very new situation for Muslims. They have certainly experienced the fact of being a minority in the history. But in that time, as Tariq Ramazan
63

64

65

For further information see: Manzooruddin Ahmed, Ibid, p. 80. And also see: Peter Mandavilla, Ibid, p. 76-77. See: Abdullah al-Hasan, Ummah or Nation? Identity Crisis in Contemporary Muslim Society (Leicester: Islamic foundation) 1992. For further information see: Ahmad S. Dallal, Ummah The Oxford Encyclopedia of the Modern Islamic World, v. 4 (1995) p. 269.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

215

Necmettin GKKIR

says, this is a different kind which Muslims are witnessing. 66 Muslims are living in the Western civilization with its machinery values that make difficult for every Muslim to define what their social and individual identities are Muslim Umma or European citizen. Whereas they are staying within the boundary of global/transnational Muslim community (umma), in order to successfully immigrate and integrate them into Western society, they have underwent a kind of interpretation which reconstructs a community fit to their own situation as a European citizen. Ramadan maintains: Before being a means of protection, however, Islam is an affirmative Faith which carries within itself a global understanding of creation, life, death, and humanity. This understanding is, or should be, the source of Islamic rules of thinking and behaviour and, at the same time, it should be shaped by a specific type of worship which encompasses the sphere of worship (ibadt) and more widely, the whole domain of social affairs (muamalt). One finds, expressed throughout the Quran, a perpetual movement, back and forth, between a global vision of the universe and humanity which is given birth to by the very essence of Faith- and, consequently, its implications in practice with the five daily Prayers, the annual payment of zakat, the fast of Ramadan and the duty of permanent social involvement. The latter are all acts of worship and, in turn, they reinforce, strengthen and mould Faith itself. 67 The Islamic communal identity, argued by him, can be remained by understanding the identity in this kind of global vision, universality. In this perspective, the Islamic essentials must be explained in the light of new context within European society.68 The first essential, for instance, must be redefined is the concepts of Dar al-Islam and Dar al-Harb which in the past refer to the land for Muslim umma to live. These two terms has lost their essentially bases. Instead, in the new context, the land has not any geographi66 67

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

216

68

See: Tariq Ramadan, To be a European Muslim, p. 2. Ramadan, Ibid, p. 3. See: Ibid, p. 117-8.

European Muslims and The Quran

cal restriction; the whole world (al-alam) is presented for Muslim umma to live. Ramadan rationales this new interpretation as like: It was the ulama who, during the first three centuries of Islam, by considering the state of the world its geographical divisions, the powers in place through religious belonging and influence as well as the moving game of alliances- started to classify and define the different spaces in and around them. This process was necessary for at least two reasons: first, by making out the Islamic territories, the ulama were able to point out what the essential conditions making a space or a nation Islamic were and what the rulings determining the political and strategic relations with other nations or empires were. Second, it allowed them to establish a clear distinction, as regard legal issues, between the situation of Muslims living inside the Islamic world and those living abroad or those who traveled often such as traders (and who thus required specific rulings). 69 These two concepts have been appointed in the Islamic law. But, because of two reasons, they are not utterly appropriate and hence should be redefined by taking into consideration the new vision of world, global culture. Ramadan continues: Based on the idea of two virtual entities (dar al-Islam and dar al-harb) having to come to an agreement, it seems impossible to use such a concept without precaution in our contemporary world. These entities do not have real and defined existences and the treaties, because of intricate political influences and imbalanced power struggle cannot be considered as expressions of agreement between two or more independent ad free governments. 70 This idea is commonly shared by other Muslims scholars 71, whereas some others72 keen to go on the traditional understanding. However, this is the discussion on the territory of Muslim commu69 70 71

72

Ibid, p. 123-4. Ibid, p. 128. For instance see: Faysal Mawlavi, al-Usus al-Shariyyah li al-Ilaqat, bayn alMuslimin wa Gayr al-Muslimin, Menilmontant 1987. For further information see: Ramadan, Ibid, p. 141-2.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

217

Necmettin GKKIR

nity. What about the identity of the community; does it also belong to European society with global characteristic values? Is the Muslim to be defined in the context of traditional Islamic notion of umma or simply a citizen of any European country? Is Muslim insider or outsider of the European society? These kinds of question will be asked in the terms of Ahl kitab/non-Muslims in Muslim society. For seeking to be accepted by the European countries of course, Muslims have answered the questions very affirmatively and determined to adapt Islam as a personnel ritualistic religion detached for the most part of daily life and to minimize any differences in their appearance, embracing a language fits to the western values. Therefore, on an individual basis, Muslims could or can successfully integrate themselves into Western society, or at least enable to live in a dialogue and empathy, on the condition that they contextualize the western values. So, they will be European citizens and a member of Muslim community/ umma at the same time.73 Religious Liberty and Freedom in Diaspora Muslim societies have today become part of the West as the result of complex nature of migration process. Muslims immigrate for social or economic reasons not necessarily religious ideas or duties. Many of the North or West Africans, Turks, or South Asians who migrated to European countries in search of work have remained profoundly attached to their countries of origin. In this respect they resemble the transnational movement in Europe and certain transnational practices are tied to religious practice. and to religious organisations. One of the most prominent in Europe is the Tablighi Jamaat which has its origins and centre in northern India, and sends followers out to urge Muslims residing elsewhere in the world to return to keep on the practice of Islam and also to maintain ties and communication between new places of residence and their centres. This and other religious groups maintain particularly strong ties to their homelands and maintain these ties across gen73

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

218

These questions frequently are under discussions. For further information see: Ramadan, Ibid, pp. 153-211.

European Muslims and The Quran

erations. In that respect these transnational religious movements develop a diasporic character. In Germany, for example, Islamic organisations has a great deal of attention is paid to the ties to Turkish homeland islamic movements. However, Muslims in Europe have also been attempting to develop forms of Islamic life and institutions compatible with the range of Western norms, values and laws. This sense of european Islam as a public space of reference and debate draws, of course, on Islams history of movement, communication and institutional innovation. Other features of Islamic religious practice promote the sense of a global community, the umma, among ordinary Muslims. The perduring role of Arabic as the primary language of worship made possible universal form of prayer among Muslims in all over the world. The standardisation of the Qurn, the requirement to pray in Arabic, and the popular enjoyment of reciting and writing verses of the Qurn promote among ordinary Muslims the sense of participation in a universal message. The annual pilgrimage brings Muslims together with fellow pilgrims. Five times daily, Muslims turn their bodies in the direction of Mecca in order to carry out the obligatory rituals of worship (salt). Even those Muslims who refer to their identitiy to different sects like would deny that Islam is or should be defined or bounded by local or national borders. This sense of Islams global character derives its power from the ways in which rituals reproduce the duties and practices of Muslims in every societies. This consciousness in turn supports the legitimacy and indeed the imperative of searching anywhere in the world for the highest authority on Islamic matters. This imperative creates specific networks of authority, learning and communication that are more historically and sociologically specific than the general sense of global umma-hood. As the result of immigration, transformations of Islamic societies show a predominant western influence. However, when Muslims did integrate this western material in their cultural

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

219

Necmettin GKKIR

framework, they pronounce the character of transformations as if it was Islamic. From a historical point of view, claiming that these values are an Islamic legacy has a dramatic underestimate of the long political tradition that has no direct achieve these values. It is no coincidence, for instance, that the Islam officially endorsed human rights and freedom of religion as late as after 19th century as a result of modernization process. In other words, it is simply not true that these values developed naturally or organically from theological roots deeply ingrained in Islamic tradition. Nonetheless, historically again, these concepts and values cannot be identified neither as Christian origin. The concept of liberalism refers to a modern doctrinal theory that seeks to remain as possible as neutral between the various ethical and moral fractions, traditions, religions in a society and seeks reasonable pluralism as a permanent feature of complex society.74 As we said, the political liberalism and pluralism impact on Muslims who persistently encounter the western values. Liberalism is generally dealing with individual differences. That is to say that political liberalism allows individuals to define and pursue their own ambitions, desire, values, ethics and goals and it is considered to be neutral as it is not committed to the pursuit of any given purpose. These all dealing with the impact of global values on Modern Islam are very well known or at least can be easily observed. However, to legislate the implementations of liberal values in the life of European Muslim society is very problematic, since, in liberal system, laws are value-neutral and allow individuals to make their own choices eclipses the presence of cultural differences in society. However it is very problematic even for liberals to allow: polygamy, sacrifices of animals, capital punishments, and so on. On the other hand, it is very problematic for the Muslim community to welcome: adultery, lesbian and homosexual marriages etc. If the state or religion does not legislate on these matters, it indicates that it does not consider them sufficiently important to the moral well74

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

220

Andrew F. March, The Demand of Citizenship: Translating Political Liberalism into Language of Islam Journal of Muslim Minority Affairs, v. 25(2005), p. 317.

European Muslims and The Quran

being of the community to require a collective, uniform and compulsory mode of behaviour. If they legislate, they take a specific stand.75 Nevertheless, Multicultural Laws and Ethics proceeded in the history Islam may enable to legitimate global values and ethics from the Islamic point of view. According to traditional practices, Islam is defined such a religion that has theological, ethical and social norms which are dominant in both state and in the life of every individual Muslims. Islam postulates for individuals two different spheres, religiousspiritual which is inner-life of believer and religious-legal which is outer-life including law, civil and even form of religious prayer. The first sphere is called system of Faith and generally accepted as a personal, private and deeply matter. It means that as one of the components of Islam, individual has a deep and sincere commitment to Allah to believe his existence and unity. The spiritual acceptance is strictly between God and individual. The compulsion or external mediators, even Prophets cannot involve in this relation. The Quran say: Had God willed, they were not unbeliever and we have no appointed you a watcher over them, neither are you their guardian76 The second sphere is involving of the system ethics and religious practices. The relationship between these elements is very complex. The Quran puts the faith into the component of religion together with ethics and ritual by distinguishing between muminun and muslimun.77 That is to mean that the invisible faith sincerely held will lead to correct ethical and ritual behaviour and the visible rules of ethics and the practice of religious rituals will lead to strengthen faith. And of course practices of all things by people together will lead more changes in the social, economic and cultural environment.

75

76 77

See: David Herbert, Religious Tradition in the Public Sphere in Muslims in the Margin, (Netherlands 1996), pp. 66-79. Surah al-Anam, 6: 107. See: Surah al-Hujurat, 49: 14.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

221

Necmettin GKKIR

In terms of the first sphere of religion, the Quran emphases absolute freedom as follows: There should be no compulsion in Religion. Truth stands out clear from Error. Whosoever rejects Evil and believes in God have grasped the most trustworthy hand-hold that never breaks. God is all-Hearing, All-Knowing.78 For unbelievers, the Quran declared that belief is a deeply inward and a matter of heart: Say: -O unbelievers, I serve not what you serve and you are not to serve what I serve, nor am I serving what you have serve neither are you serving what I serve. To you, your religion and to me, my religion.79 The question of apostasy is particularly important for understanding the religious liberty in diaspora. How could it be no compulsion in religion and a punishment for apostasy? It is indeed obvious that the aim of Islam is constitute a moral obligation to create a just society who commands good and forbid evil 80 And the punishment is only for inner society in the case of breaking the agreements and for only those who treat the society. That means there is no direct link between religious liberty and the punishment of apostasy in Islam. The former one is the issue of believing and faith whereas the latter is political social order of the state. The Quranic notion of apostasy is functionally and exclusively represented by the concept of irtidat. Yet the other term, kufr is synonymously used in the Quran to refer to same meaning. 81 However, the Quran distinguishes between these two terms. The first is used for who first believe in God but later turned and back and the second is used for who never believe and remain in his statement. Upon the Prophets death Muslim armies engaged in a number of battles that came later to be known as the wars of apostasy. The Arabs rebelled against the political authority of new Caliph,
78 79 80

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

222

81

Surah al-Bakarah, 2: 256. Surah al-Kafirun, 109: 1-6. Surah Ali Imran, 3:104. For instance see: Surah al-Nahl,16:106

European Muslims and The Quran

Abu Bakr and refused to pay the taxes. However, some of them were religiously revolt, challenging the religion of the state in Madina as they were led by so-called prophets, such as Musaylima in Yamama. In Islamic law, apostasy is defined as heretic and punishment is death. The male apostate is given a three-day period to reconsider his decision. If he ask forgiveness and believe again there are no legal consequences. If he does not then he legally deserve to be executed according to all jurists. 82 However, these legal statements were formulated in a context when apostate can easily escape to non-Muslim territory (dar al-harb) since the punishment can be changeable if the apostate is a woman according to Hanafi sect, for instance. Other legal consequences of the apostasy are that the property of the apostate is confiscated by the state and his wife or her husband is forcedly divorced which are not mentioned in the Quran nor in in Hadith sources, and hence very political and contextual decisions. However, today in western society, Muslims promote absolute liberty both in practice of religion and of thought as secularization and liberalization process in active. The people and the community are also loosing the traditional identity and refer to less religious symbols stressing more on the social and communal relationships. There are a number of Muslims who define themselves as non-practicing believers who still respect at a minimum the important duties, like circumcision, marriage, burial, etc. They generally are selective to observe and modify the injunctions of Islam as a function of his/her personal situation. Very frequently one meets young people of both sexes who accept the rules of Islam avoid prohibited foods, pray from time to time and fast during Ramadan and practice the religion as a matter of spirituality and

82

For legal discussion on apostasy see: Wael Hallaq, Apostasy Encyclopedia of the Quran (Leiden, Boston, Kln: Brill 2001), v. I, pp. 119-122.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

223

Necmettin GKKIR

personal ethics.83And finally they refer again to the verse of the Quran No compulsion in Religion. Political Authority and Loyalty in Diaspora The issue of authority of Muslim in diasporic society is of extreme importance as Muslims try to understand question of faith, practice, and identity in a new country and new culture. Who is has the authority to interpret Islam in a European Muslim community? This question is increasingly getting important. Muslims communities have very different policies as to how to organize the authority in Europe. Some of them are under influence of leaders and organizations in overseas countries, such as Jama at al-Islami in Pakistan and India, Ikhwan al-Muslimun in Egypt, Syria etc. An Imam in the Mosque generally can be the represent of these groups. However, Imams who have been trained in traditional Islamic cultures and institutions and arrive in Europe to lead in Mosques and Islamic organizations often know little of the societies into which they are suddenly thrown. This can lead to tensions within Islamic communities, especially when those communities are now composed of second and third generations who are themselves well acclimated to living in Europe. They try to replicate a traditional Islam that is not relevant to Muslim life in the West or a version of faith, practice that are so culturally bound that it reflect a strange life style of a country rather than of Europe. This kind of external authority has sometimes disintegrative function in multicultural societies. Hence, European Muslims are seeking new kind of leadership trained, located within, having knowledge about European culture and civilization, on one hand, having full of traditional understanding but ability to adopt to new situations on the other hand. This new kind of authority, then, has a high level of education and skills to reinterpret Islam to be relevant for the time and place and also to serve as an intermediary between host European and Muslim cultures.
83

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

224

Jocelyne Cesari, Modernisation of Islam or Islamisaiton of Modernity? Muslim Minorities in Europe and the Issue of Pluralism in Muslims in Europe. From the Margin to the Centre, (New Brunswick and London: Lit 2004), p. 97.

European Muslims and The Quran

This is, however, for recognizing the authority within the Muslim community itself and does not resolve political and social integration of Muslims into western society. The concept of authority which is expressed in Islamic terms should be translated into western paradigms. If the umma concept is already changed into the meaning of citizenship, then the theory of the leadership should be modified respectively. The idea of authority can be changed into the loyalty in favour of the state of citizenship in order to full integration and truthful participation into Western society. By doing so, they enable to carry out their religious duties on the one hand, and on the other, they are demanded a high degree of social responsibility to the host society. This is not only because of this citizenship consequences and also religious legal duty. The Sharia, Tariq Ramadan says, requires honest citizenship within the frame of reference constituted by the positive law of the European country concerned.84 Indeed, Ramadan is the foremost but not the last voice of a long story of Muslim minorities in Europe who is trying to make their diasporic lives meaningful with the help of Islamic interpretative devices. However, there exist most problems for Muslims now. Since the state is clearly and naturally entitled to full of loyalty. But to problem is to what extend is it? And what about the doctrine of absolute loyalty to a global Islamic community in the case of full integration of Muslims and not being a minority but being a part of the society? As a historical sample, the first Muslim migrant community in Abyssinia was loyal to Neguss authority and recognized his as their sovereign. In this regard, Tariq Ramadan states: The Muslim thus lived in a non-Islamic environment under the authority of a leader they respected for he was fair, trustworthy and generous. Umm Salamah, who lived in Abyssinia for several years within the small group of Muslim immigrants, explained later how they had appreciated this ruler and how they had hoped
84

Ramadan, To be a European Muslim, p. 172.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

225

Necmettin GKKIR

that his army, although he and his people were not Muslims, would defeat its enemies.85 Imtiaz Ahmed Hussain justifies also and recommends Muslims to be loyal to authority of their host country as saying: Perhaps the Muslim community in the West, hence, does not have a problem with expressing its loyalty to the sovereign. However, when they see far right political groups rallying around national symbols such as the flag and these being used as instruments of racial exclusion, they find it difficult to express their loyalty and belonging within such an exclusivist concept of what it means to be British.86 What about the doctrine of absolute loyalty to a global Islamic community, Umma including special duties not to kill fellow Muslims in the case of conflict? Lets read possible scenarios from Andrew F. March: A Muslim is permitted to join a non-Muslim army so long as that army is not engaged in hostilities with a Muslim army, here defined as an army with a predominant Muslim composition.87 Non Muslim is permitted to join a non-Muslim army voluntarily or through conscription as long as that army is engaged in hostilities with a Muslim army. Any Muslim so conscripted must refuse to serve.88 Non Muslim is permitted to join a non-Muslim army voluntarily or through conscription as long as that army is engaged in hostilities with a Muslim army. However, if a Muslim enjoys security and the freedom to manifest his religion in his non-Muslim

85 86

87

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

226

88

Ramadan, Ibid, p. 168. Imtiaz Ahmed Hussain, Migration and Settlement: A Historical Perspective of Loyalty and Belonging in British Muslims Loyalty and Belonging, (ed by Mohammed Siddique Seddon,Dilwar Hussain and Nadeem Malik, Leicester: Islamic Foundation, 2003), p. 31. March, Ibid, p. 326. Ibid, p. 327.

European Muslims and The Quran

country he is not allowed to actively harm that country or its interests.89 Non Muslim is permitted to join a non-Muslim army voluntarily or through conscription as long as that army is engaged in hostilities with a Muslim army. However, if a Muslim enjoys security and the freedom to manifest his religion in this non-Muslim country he may contribute to that countrys well-being and defence as anon-combatant.90 No Muslim is permitted to fight in any non-Muslim army, even to defend a territory in which he lives and is not oppressed, even when the aggressing force is not a Muslim one.91 In the last scenario, the duty of citizenship will be ignored and hence he would be legitimately punished. Because his homeland is under attack but he refuse to contribute to defend it as other citizens and prefer to stay in pacifism. Hence it can be tolerated by his citizen fellows and authorities. However, this succeeding scenario is more problematic: No Muslim is permitted to fight in a non-Muslim army, even to defend a territory in which he lives and is not oppressed, when the opposing force is a Muslim one. No Muslim is permitted to fight in a non-Muslim army, even to defend a territory in which he lives and is not oppressed, when the opposing force is a Muslim one. However, if the Muslim has been given security, treated fairly and allowed to manifest his religion in that territory, he ay not join the forces of the invading Muslim army and may not engage in any acts of sabotage or obstruction of the non-Muslim states effort to defend itself.92 All instances of non-Muslim hostilities against a Muslim force are illegitimate, even if the hostilities were initiated by a Muslim force. A Muslim force is always permitted to engage a non-Muslim
89 90 91 92

Ibid, p. 329. Ibid, p. 329. Ibid, p. 329. Ibid, p. 330.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

227

Necmettin GKKIR

force in battle if its purpose is the spread or advancement of Islam. A Muslim may never consider such use of force as unjustified.93 All instances of non-Muslim hostilities against a Muslim force are illegitimate, even if the hostilities were initiated by a Muslim force. A Muslim force is always permitted to engage a non-Muslim force in battle. However, not every single Muslim is required to join in such efforts or regard his participation as fard ayn94 Gender Equality There are a number of verses in the Quran that lay down its essential teaching on gender. The Quran appears to put both male and female Muslims on a plane of spiritual equality, it, on the other hand, certainly seems to put them on a footing of social, economic, psychological, and cultural inequality. In these respects, it favours what can only be described as patriarchy and sexual hierarchy, with superiority of the male over the female. We shall look at both sets of a few selected verses of each kind in the Quran, viz., those that favor the equality of man and woman and those that favor the inequality of man and woman. Among the verses that favor malefemale equality may be included also those that emphasizes the mutuality and/or complementary of the two. The decisive verse, which favours the equality of male and female, is: For Muslim men and women, for believing men and women, for devout men and women, For true men and women, For men and women who are Patient and constant, for men And women who humble themselves, For men and women who give In charity, for men and women Who fast (and deny themselves). For men and women who Guard their chastity, and for men and women who engage much in Gods praise, for them has God prepared Forgiveness and great reward.95

93 94 95

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

228

Ibid, p. 330-1. Ibid, p. 331. See: 33/ 35. Other verses of the Quran which support the equality of men and women are: The Believers, men and women, are protectors, one of another, they enjoin what is just, and forbid what is evil: they observe Regular prayers,

European Muslims and The Quran

The Quran gives an equal status to the women in terms of created by Allah. Mankind! We have created you from a male and a female, and made you into nations and tribes, that you may know one another. Verily, the most honourable of you in the Sight of Allah is the believer who has Taqwa (i.e. piety and righteousness) and loves Allah most. Verily, Allah is All-Knowing, AllAware. (49/13) In principle in the Quran men and women are equal because both have been created from the same nafs (lit. kind, and also soul): And Allah has given your zawj of your own nafs and has given you, through your mates children<(16/72) Muhammed Asad, in his The Message of the Quran explains the term, zawj as one of pair or a mate of the opposite sex, either husband or wife.96 And both genders will be rewarded according to their personal responsibility: As for anyone who does righteous deeds, and is a believer withal, him/her shall we most certainly cause to live a good life; and most certainly shall We grant unto such as these their reward in accordance with the best that they ever did.(16/97) In terms of equality, the Qurans basic stance is, indeed, that Muslim women are first and foremost Muslims, the religious equals of men, in particular in this verse: Allah imposes suffering on the hypocrites, both men and women, as well as on the men and women who ascribe divinity to aught beside him. And Allah turns in his mercy unto the believing men and women (33/73) The Quran also refers to women and men as one anothers protectors97. Muslim marriage is described in terms of love and mercy 98, and the Quran describes husband and wife as garments99 for one another. Despite those facts, there is a very controversial problem in Islam that is the issue of authority of man over women in the family and in the society. In the above verses of the Quran, certainly the
practice Regular charity, and obey God and His Apostle. On them will God pour His mercy: for God Is exalted in power, Wise. (9/71). Muhammed Asad, The Message of the Quran, (stanbul, 2006), p. 405. See: Surah Tawba, 9/71. See: Surah al-Araf, 7/189; Surah al-Rum, 30/21. See: Surah al-Baqarah, 2/187.

96 97 98 99

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

229

Necmettin GKKIR

intent of, at least, limited forms of equality of men and women are quite clear. Islam also makes the seeking, pursuit, and acquisition of education, learning, and knowledge an equal obligation of both men and women. At any rate, these verses of the Quran were so understood, interpreted, and constructed, and their teaching incorporated in real life that, in sum and substance, not equality in any sense of the word, but the inequality of men and women became the tradition and the general rule of Muslim life and living, and the principle of the Islamic social order. The Muslim women in Islam has been accepted as dependent members who dedicate themselves to carry out of the tasks of catering, procreation, raising and caring for children while the men are the maintainers and protectors of women, and it is, therefore, their religious, social, moral, and legal obligation to support women. Mens responsibility has been conventionally concerned to support their wife or wives, concubines and slave girls, and other womenfolk of the family and children and keeping the household financially solvent. Muslim women seem to be discriminated, subordinated, dominated, and oppressed not only by simple authority but also religiously authority of men. The inequality of the gender in Muslim society had consequences not only for Muslim individual, but also for Muslims society. Inequality in the home as an individual has been translated into inequality in society at large; ruled in the home and in the society; not ruler at all in the home not at all in the society. It is because of the fact that all aspects of Muslim society have been influenced when the one part was changed. Just as in the case of political authority how the concepts have been accommodated and new institutions have been reconstructed again and again with new terms of Khalifas (caliphs), sultans (kings), military rulers of Islam, and finally ulama (scholars), the concept of equality of genders also under the on-going reconstruction process of the social and cultural evolution of the religious, social, political, and cultural life of the umma, as a whole. The gender inequality, with the inferior statuses, rights, and

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

230

European Muslims and The Quran

role of Muslim women in contemporary Muslim societies and cultures, however, derive seemingly from the Quran. Among the verses of the Quran, the most decisive verse that supports malefemale inequality is in the Sura al-Nisa (the Chapter of Women), the fourth chapter of the Quran: Men are in charge of/are superior to/ have authority over women (al-rijal qawwamun ala al-nisa), because Allah has preferred some of them (men) over others (women) and because they (men) spend of their means. Therefore the righteous women are obedient, guarding in secret that which Allah has guarded. As to those from whom you fear rebellion, admonish them and banish them to separate beds, and beat them. Then if they obey you, seek not a way against them. For Allah is exalted, great. (4/34) (Translation is given according to the traditional understanding) This verse seems to be obviously concerned with domestic relations between couples. First, women are told that they are in control of men, i.e., husbands, who have responsible for their maintenance. Second, because of that men are physically stronger and take care of, provide for, support, maintain, and protect women, they are entitled to the unquestioned obedience of their wives to them, and, finally, they are told, in the event of nushuz, or disobedience by a wife, how the husband is to proceed in order to discipline her. Indeed, this attitude towards the women does not exist only in the Quran, but the Bible tells about the obedience too: To the woman he said, "I will greatly increase your pains in childbearing; with pain you will give birth to children. Your desire will be for your husband, and he will rule over you. 100 Bible even goes further and states that the wives are to submit to their husbands just as they submit to God: Wives, submit to your husbands as to the Lord. For the husband is the head of the wife as Christ is the head of the church, his body, of which he is the Savior. Now as the church submits to Christ, so also wives should submit to their husbands in everything101
100 101

See: Genesis 3:16. Ephesians 5:22-24. Another verse that is important to mention is as such: Wives, in the same way be submissive to your husbands so that, if any of them do not

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

231

Necmettin GKKIR

The obedience of the female partner, according to Muslim exegesis, includes the marital loyalty to the husband, decent behaviour toward him and good household management while male authority consists in the right of bodily punishment when his wife deserves it. Not only within the family and also in the political and social life, should women obey the authority of men. Classical commentaries generally maintain that the inequality between men and women is a natural order that regulates all kinds of relationship between them. On these bases, the term of Qawwam which is mentioned in the verse refers to the authority and the superiority of man over women in two reasons: the physical nature of man and their social and financial position in society and in the family. The society and individuals in Europe are, however, certainly, very different from that of what Islam emerged and developed. The message of the Quran is perfectly, and absolutely applicable to all times and context. As we said before, the inequality of the gender in Muslim society had consequences of forthcoming development and changes in society since a woman accepted as only a people who follow male ruler in the umma and as a wife of a husband who is authority in the home. This situation is very relevant and very fits to its own context and society. However, in the present day, particularly in Europe, as the society and individual are under the process of liberation and equalisation, women also play a social role in the society equally with men. Muslims women in Europe theoretically advocate or are expected to advocate gender equality raising and caring for children and sharing household tasks by both male and female members of the household as living in western society. That is to say that Muslims living in the West just begun to reconstruct the womens status interpreting the verses in ways which reflect the realities of european Muslim society and life. In the light of Western gender values e.g. justice, freedom, equality, rights etc, the womens places in the society and

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

232

believe the word, they may be won over without words by the behavior of their wives, when they see the purity and reverence of your lives. See: 1 Peter 3:1-2.

European Muslims and The Quran

in the home as a people and as an individual is now re-interpreted. The meanings, interpretations, and ideas about the qawwam, or the authority of men over women, are being changed in western Muslim society. Male power in western society is still exist in various degrees, but it has been always there as well. At any rate, it is very new that we should familiarize ourselves with what meaning, interpretations, and implications for gender relations Muslim women. The meaning of mens being of qawwam interpreted by Muhammed Asad, for instance, is full care for women. 102 From his point of view, the term is used to signify that men ought to provide for women in the context of child-bearing and rearing but does not signify that all men have unconditional authority over all women all the time, as traditional interpreters have claimed. Having being accommodated to suit western values, the term is translated as (to look after, to protect). This is because of the fact that inequality can easily be regarded as being objectionable and which raises questions, such as why, because men are physically stronger, they should have the right to control women; what about the woman who works and earns her own living and does not require her husband to support and maintain her. Amina Wadud-Muhsin also says: Needless to say, this verse covers a great deal more than just preference. This is classically viewed as the single most important verse with regard to the relationship between men and women: men are qawwamuna ala women.103 She continues to say: In this verse it means that men are qawwamuna ala women only if the following two conditions exist. The first condition is preference, and the other is that they support the women from their means. If either condition fails, then the man is not qawwam over that woman.104 Muhsin tends to first show that, traditional interpretation, is unwarranted and later

102 103

104

Asad, Muhammed, The Message of the Quran, p. 109. Muhsin, Amina Wadud, Quran and Woman, (Kuala Lumpur: Penerbit Fajar Bakti SDN. BHD, 1992), p. 70. Muhsin, Ibid, p. 70.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

233

Necmettin GKKIR

inconsistent with other Islamic teachings. The Quran, indeed, does not say that all men are superior to or better than all women. Nor even that Allah prefers all men to all women. Only the individual qualification is important.105 Thus, this understanding for them is in fact inconsistent with other Islamic teachings, since elsewhere in the Quran the following verse: The believers, men and women, are awliya, one of another (9/71) clearly indicates that Muslim men and women both are friends and equally protectors for each others. Conclusion Islam is a religious system that provides a creed, a set of doctrines, a rite of prescriptive practices, and moral-ethical-spiritual attitudes. Islam is also a civilisational force that shapes the Muslims response to social-political and individual realities in every stage and every society. However, the Quran, by its nature, does not deal with these ideas directly or systematically. It is therefore important to trace the development of these ideas by examining the ways in which Muslim interpreters, theologians, jurists, sufis, activists, modernists, reformists etc. have reconstructed Islam in every stage of history. Since the Quran revealed in the seventh century, scholars have to create solutions/traditions in accordance with the development of Muslim society. The role of the Quran as the sole provider of the lifeorientational directives is even more critical in the Muslim diaspora. European Muslims in western society believes that their values are compatible with modern values. However, the earliest, especially the classical Muslim jurist-theologians, broadly speaking, refused to recognize equally co-existence between Muslim and non-Muslim people and considered jihad as the Islamic war instrument. However, there has been a dramatic transformation in society and politics of Muslims existing in the European context. The majority of Muslims in Europe now view Europe as their home.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

234

105

See for instance : Surah al-Hujurat, 49/13.

European Muslims and The Quran

In order to successfully immigrate and integrate them into Western society, they have also undergone a kind of religious reformation which reconstructs the systems of society and politics. For seeking to be accepted by the European countries that hosted them, Muslims, for instance, have determined to adapt Islam as a personal ritualistic religion detached for the most part from dailylife and to minimize any differences in their appearance, taking a language that fits with the liberal values. Therefore, on an individual and even on community basis, Muslims could or can successfully integrate themselves into Western society, or at least enable to live in a dialogue and empathy, on the condition that they accommodate the western values. So, they will be European citizens and Muslims at the same time. Tariq Ramadan, in this regard, employs a particular mode of analysis focusing on sociological and historical reconstructions of society in Europe. For the discovery of the changeable and mutable meaning to reconstruct the historical context of the revelationevent compares it with the context of European Muslims. According to Ramadan, Muslims re-interpret the Quran and Islam in the context of Diaspora in Europe. Rereading of Islamic traditional examples is also dealing with issue of justification. Muslims in Diaspora, for example, resemble their situations with Prophets immigrant from Mecca to Medina as the first community was established together with other minority religiously and ethnic groups. By doing so, they bypassed the traditional political attitude against non-Muslim minorities in Muslim territories. Reflecting this change, this study underlines how exegetical writings are linked to, or generated by, various religious and/or secular discourses and debates in particular within multicultural and Inclusivist values. Moreover, as Islam has become global religion, and its radically changed manifestation in the world has turned into a predominantly non-Eastern religion its expression has ceased to be shaped by processes primarily at work in the Eastern culture. These new processes manifest most prominently

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

235

Necmettin GKKIR

in society that hypnotically beckons our attention to study how the new reality is accommodated. Cultural ethics emanating from secular, liberal even multicultural global world create internal transformations within European face of Islam; reshape the lenses for reading the Quran. In order for Muslims to be able both to abide according to the teachings of the Quran and to live successfully in new society, they rethink and reinterpret the Quran in the light of European civil society, liberty and equality. However, within the framework of understanding of the Quran, there are various interpretations that are preferred by and prevalent among Islams various sects, races, ethnic groups. This, particularly, in Europe is a new condition for living Islam. Today, Islam can be represented by different commandments, injunctions, traditions, institutions, concepts, precepts, norms. Indeed, Muslim immigrants in Europe are usually living their lives in much the same way, or as far as it is possible, according to what they were familiar with and habituated to in their old country. But there is secular and liberal society enable them choice in the matter, too. For example, they can continue to practice polygamy or monogamy in Europe. But whereas Muslims in the West can still choose to live by the instruction of the Quran, they can also choose to reinterpret, readjust, the teachings according to western values. In the West, they actually have a choice to do these things to integrate their societies into the western pattern with saving their identity at the same time.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

236

European Muslims and The Quran

Avrupal Mslmanlar ve Kuran -Diasporada Tefsir ve EntegrasyonCitation/: Gkkr, Necmettin, (2008). European Muslims and The Quran Interpretation and Integration in Diaspora-, Milel ve Nihal, 5 (3), 189237. Abstract: In Islamic terminology, the term diaspora is hijra which indicates forcedly or voluntarily to live outside of home-country and to immigrate. The term of muhajir which literary means who has undergone the migration has more specifically been used to refer to those companions of the Prophet who migrated from Mecca to Medina. This event was very significant and marked the dawn of a new era of progress for the Muslim community. However, Muslim migrants are not merely concerned as foreigners or minorities in the Quranic discourse. In other words, diasporic situation which refers scattering and living outside of the home land has not merely a Quranic basement. Since the concept of land in the Quran are not demarcated geographically for Muslims as in the case of Promised Land for Jews. As a modern discussion, Muslims particularly in Europe came about as a result of contemporary hijra, immigration which has its roots in European colonialism and more effectively in economic reasons right after World War Second. Muslims mostly came to the West as immigrants to gain employment, raise family and live quality in the new host countries. But, today Muslims are no longer primarily immigrant communities but rather second and third generations participating in civil societies and professional economic life, in spite of the fact that they continue to be mistakenly identified as religious minorities. On the other hand, the converted Muslims, as being originally French, American or British and religiously Muslim at the same time, cannot be naturally identified as minorities and the situation can not be called as diaspora. However, conceptualizing the Muslim community in Europe as minority or diasporic society may be dealing with the global discourse of identity. In the global sense, the Muslim community finds legitimacy for their demands to recognize their cultural distinctiveness and social rights. Conceptualization of diaspora may be also dealing with the justification of the situation. Since, regarding to discussion, the relevant Quranic narratives, prophetic models, historical samples i.e. leaving home in search of a new life where one can freely practice his/her religion have been intensively used as reference in order to legitimate and to endow their situation with Islamic meaning. Key Words: Diaspora, European Muslim, the Quran, Interpretation.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

237

Almanyaya ilk giden ailelerden birisi ve tek odal yaamlar.

Almanya giden ilk gurbetilerin trenle sevdiklerinden ayrllar

Mircea Eliade ve Srgn Hadisesinin Anlamlandrlmas

Ramazan ADIBELL*

Atf/: Adbelli, Ramazan,(2008). Mircea Eliade ve Srgn Hadisesinin Anlamlandrlmas, Milel ve Nihal, 5 (3), 239-256. zet: Tarih boyunca birok topluluk zerinde yaadklar topraklardan srlerek dnyann drt bir tarafna dalmlardr. Bu toplu srgnlerin yannda bireysel srgnlere de tarih boyunca rastlanlmaktadr. Her defasnda bir topluluk ya da bir kii ceza olarak, zerinde yaad topraklardan uzaklatrlmaktadr. Bu tr srgnlerin tarihi, siyasi, sosyolojik ve ideolojik ynlerini inceleyen ok sayda aratrma yaplmtr. Bu yazda, 20. yzyln en nemli dinler tarihilerinden biri olan Mircea Eliaden bizzat kendi tarihsel-dinsel zmlemelerine dayanlarak onun srgn tecrbesi zmlenmeye allmaktadr. Srgn tecrbesini tarihi, sosyolojik, politik vb. ynlerden incelemek her ne kadar bu olguyu farkl alardan izah ediyorsa da srgn olmann nasl bir ey olduu hakknda bilgi vermemektedir. Dolaysyla zmleme aygt olarak bu tecrbeyi dardan bir gzlemci gibi deil, o tecrbeyi yaayan kii perspektifinden anlamay mmkn klan fenomenolojik yaklam esas alnacaktr. Anahtar Kelimeler: Mircea Eliade, Srgn, Dindar nsan, Hermentik, Hatrlama.

nsanlk kadar eski olan srgn olgusu tarih boyunca bireylerin ve topluluklarn tecrbe ettikleri bir gerekliktir. Hep ac, hzn ve
*

Dr., Erciyes niversitesi lahiyat Fakltesi.

MLEL VE NHAL
inan, kltr ve mitoloji aratrmalar dergisi cilt 5 say 3 Eyll Aralk 2008

Ramazan ADIBELL

zlemi artran srgn hadisesi sadece tarih kitaplarnda deil, romanlarda ve iirlerde anlatlm, beyaz perdeye yanstlm, trklerde ve arklarda yanklandrlmtr.1 Her srgn kendine has bir trajediyi yaasa da btn srgnlerin ortak bir paydada bulutuklar grlmektedir. ster tarihi anlamda ister metaforik anlamda olsun srgn bir ayrln ifadesi olarak karmza kmaktadr. Srgndeki kii sevilenden ayrlmann acsn eken mahkmu temsil etmektedir. Dilimizdeki srgn kelimesi, oturduu, bulunduu yerden, lkeden ceza olarak baka bir yer veya lkeye gndermek, nefyetmek2 anlamna gelen srmek fiilinden tremitir. Srgn kavram ise ceza olarak belli bir yerin dnda veya belli bir yerde oturtulan kimse3 eklinde tanmlanmaktadr. Bat dillerindeki srgn terimi (Fr.: exile, ng.: exil, Alm.: exil, sp.: exiliado, tal.: esule, Port.: exilado) Latincedeki srgne gnderme, yasaklama, aforoz etme, atma, kovma, uzaklatrma, yasal haklardan mahrum etme anlamlarna gelen exilium teriminden tremitir.4 Srgne gndermek, kiiyi ceza olarak bir yere srmek, vatanndan uzaklatrmaktr.5 Arapada olduu gibi Osmanlcada da srgn kelimesinin karlnda kullanlan menfa kavram, srgn olgusunda bir cezann ve bir yasaklamann sz konusu olduuna iaret etmektedir. Dolaysyla srgn, kiinin zerinde doup byd, hayata gzlerini ilk at, iekleri ilk tand, glleri ilk koklad, ilk glmsedii, ilk alad toprak parasndan insann mah1

2 3 4 5

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

240

Bu konuda kendi kltrmzden birka rnek vermek yeterli olacaktr. Zlfi Livaneli ve Rafet El Roman gibi mzisyenler Srgn adl arklar sylemiler, Ozan Arif, Sezai Karako, Metin Altok, Nihat Behram gibi airler ayn adda iirler yazmlar, Yakup Kadri Karaosmanolu ve Refig Halid Karay gibi yazarlar bu balkta romanlar yazmlar, Fikret Hakan gibi ynetmenler srgn konulu filmler ekmilerdir. Trke Szlk, Srmek, 10. Bask, Trk Dil Kurumu, Ankara 2005, s. 1831. Trke Szlk, Srgn, s. 1831. Dictionnaire franais-latin, Exil, nouvelle dition, Paris 1852, s. 464. Dictionnaire de la langue franaise, Exil, Hachette, Paris 1993, s. 435; The Penguin English Dictionary, Exile, 2nd Edition, Penguin Books, London 2003, s. 485; Websters New Encyclopedic Dictionary, Exile, Revised Edition, Black Dog & Leventhal Publishers, New York 1995, s. 351; emseddin Sm, Kms- Trk, Srgn, Cilt 3, stanbul 1986, s. 1240; Dictionnaire de lAcadmie franaise, Exil, Tome I, septime dition, Paris 1878, s. 699.

Mircea Eliade ve Srgn Hadisesinin Anlamlandrlmas

rum edilmesidir. nsann ocukluk ann getii ve dolaysyla da btn ilklerin zerinde gerekletii bu mekna vatan ad verilmitir. Franszca, ngilizce ve Almanca gibi Bat dillerinde vatann anne ile zdeletirilmesi (Fr.: la mre patrie, ng.: the motherland, Alm.: das Mutterland) nasl ki cenin anne karnnda meydana gelerek fiziki zelliklerine elde ediyorsa dnyaya gelen ocuun da kltrel ve ruhsal zelliklerini doduu yerden aldna iaret etmektedir. Dier taraftan bu benzetme, ocuk ile anne arasndaki ballk, sevgi ve muhabbetin, kii ile vatan arasnda da var olduunu ima etmektedir. Dilimizde kullanlan Cennet vatanmz deyimi de aslnda bir toprak parasndan ibaretmi gibi grnen bu meknn ne kadar derin sembolik bir deere sahip olduunu gstermektedir. Konumuz srgn olduu iin ksaca vatan kavramna ilikin birka noktaya deindik. Bu kavramn analizi bal bana bir almay gerektirdii iin de bu konuyu geerek asl meseleye girmek istiyoruz. Tarihteki mehur srgn olaylarna rnek olarak Yahudilerin Filistinden srlerek dnyann drt bir yanna dalmalar, kinci Dnya Savann akabinde Krm Trklerinin vatanlarndan topyekn srgn edilmesi gsterilebilir. Bu toplu srgnlerin yannda bireysel srgnlere tarih boyunca rastlanlmaktadr. Her defasnda bir topluluk ya da bir kii ceza olarak, zerinde yaad topraklardan uzaklatrlmaktadr. Bu tr srgnlerin tarihi, siyasi, sosyolojik ve ideolojik ynlerini inceleyen ok sayda aratrma yaplmtr. Bu yazda, 20. yzyln en nemli dinler tarihilerinden biri olan Mircea Eliaden bizzat kendi zmlemelerine dayanarak onun kendi srgn tecrbesinin analizini yapmaya alacaz. Srgn tecrbesini dardan bir gzlemci gibi deil o tecrbeyi yaayan kii perspektifinden anlamak fenomenolojik yaklamla mmkn olmaktadr. Bu yaklamn ayrcalkl tarafnn daha iyi anlalmas iin Amerikal dinler tarihisi Joseph M. Kitagawann akvaryumdaki balk rneini verelim. Kitagawa, inceledii olay betimsel boyutla snrl tutan aratrmacy bir akvaryumun zerinde dolaan, i taraftaki balkla ilgili doru ve tam gzlemlerde bulunan ve gerekten konuyla ilgili bilgimize ok fazla katkda

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

241

Ramazan ADIBELL

bulunan, ama kendisine akvaryum bal olmann nasl bir ey olduunu hi sormayan ve hite renemeyen sineklere benzetmektedir.6 Srgn tecrbesini tarihi, sosyolojik, politik vb. ynlerden incelemek her ne kadar bu olguyu farkl alardan izah ediyorsa da srgn olmann nasl bir ey olduu hakknda bilgi vermemektedir. Dolaysyla bu eksiklii gidermek fenomenolojik yaklama dmektedir. Bu yaklam, antropologlarn insan duvardaki bir sinek gibi gzlemlemek ilkesi yerine insan insan gibi gzlemlemeyi amalamaktadr. Ama, inceleyen kiinin meseleye incelenen kii perspektifinden bakabilmesi ya da en azndan byle bir giriimde bulunmasdr. 1907 ylnda Romanyann bakenti Bkrete dnyaya gelen Eliade, henz dokuz yandayken Birinci Dnya Savan grmtr. Erken yata okumay renen Eliade, doa bilimlerine zellikle de bcek bilimine merak sarmtr. Ziarul tiinelor populare, Orizontul, Foaia Tinerimii, Lumea, Universul Literar, Adevrul Literar, vs. gibi gazete ve dergilerde genel halk kitlesinin anlayabilecei dilden bilimsel yazlar, gezi notlar, hikyeler ve edebi tenkit denemeleri yazan Eliaden on drt yandayken Felsefe Tan Nasl Kefettim balkl ilk yazs yaymlanmtr. On sekiz yana bastnda ise Eliade, yznc makalesine imza atmtr. Giovanni Papini ve Vittorio Macchieronun eserlerini okuyabilmek iin talyanca ve Max Mller ile James Frazerin kitaplarn okuyabilmek iin ngilizce renen Eliade, Mihalcescunun klavuzluunda branice ve talo Pizzinin grameriyle de Farsa renmeye balamtr. Ergenlik dneminde ilgi alan farkllaan Eliade, Lise yllarnda dini ve felsefi konulara ilgi duymaya balam ve bunun sonucunda da Bkre niversitesi Felsefe blmnde okumaya karar vermitir. Bitirme tezi olarak Rnesans dnemindeki talyan filozoflar ile ilgili yapt Rnesans Felsefesine Katklar balkl almas Eliadea Hmanizm hareketini yakndan tanma frsat vermitir. Sanskrite ve Hint felsefesi tahsil etmek zere Kasm 1928de Hin-

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

242

Joseph M. Kitagawa, Amerikada Dinler Tarihi, ev. Mehmet ahin, in Mehmet Aydn (ed.); Dinler Tarihinde Metodoloji Denemeleri, Din Bilimleri Yaynlar, Konya 2003, s. 18.

Mircea Eliade ve Srgn Hadisesinin Anlamlandrlmas

distana giden Eliade, burada Yoga tekniklerinin karlatrmal tarihi ile ilgili Doktora tezini hazrladktan sonra 1931 ylnn Aralk aynda lkesine dnmtr. Hindistandaki hocas Surandranath Dasguptann kz ile aralarndaki duygusal ilikiyi anlatan Maitreyi adl roman ile Yaymlanmam en iyi roman yarmasna katlan Eliade birincilik dln almtr. Birka ay sonra yaymlanan bu kitap lke apnda byk ilgi uyandrarak Eliadea n kazandrmtr. Mantk ve Metafizik Profesr olan Nae Ionesconun asistan olarak 1933 ylnda Bkre niversitesinde greve balayan Eliade, Londradaki Romanya eliliine kltr ataesi olarak tayin edildii 1940 ylna kadar bu grevini srdrmtr. kinci Dnya Sava baladktan sonra Almanya ile ittifak kuran Romanya hkmeti, ngilterenin 10 Ocak 1941 tarihinde diplomatik ilikilerini kesmesi zerine Londradaki Bykeliliini kapatarak Eliade Portekizin bakenti Lizbondaki Romanya Bykeliliine kltr maviri olarak atamtr. Kzl Ordu tarafndan igal edilen Romanya, 23 Austos 1944 tarihinde teslim olmu ve bylece idare komnistlerin eline gemitir. 1 Kasm 1944ten itibaren Eliaden grevine son verilmitir. Bu felaketler karsnda derin bir znt yaayan Eliade 20 Kasm 1944 tarihinde ei Nina Marein kanserden lm derinden etkilemitir. Ve bylece Lizbondaki grevi sona eren Eliade iin srgn ve sefalet hayat balamtr.7 1945 ylnn Eyll aynda Ninann kz Adalgiza ile birlikte Parise gelerek buraya yerleen Eliade, 1956 ylnda Chicago niversitesindeki Divinity Schoolda Joachim Wachn lm zerine bo kalan Dinler Tarihi krssne getirilmi ve lmne kadar (1986) ABDde yaamtr. Tarihteki nl srgnlerle kendisini karlatran Eliade, kendi durumunu Romal air Ovidden (M.. 43 M.S. 17) ziyade Floransal Ortaa airi Danteninkine (12651321) benzetmektedir. mparator Augustus tarafndan Karadeniz kysnda bulunan Kstenceye srgne gnderilen Ovidin kaybettii her eye kar z-

Mircea Eliade, Fragments dun journal II : 19701978, Gallimard, Paris 1981, s. 394; Mircea Eliade, Les moissons du solstice. Mmoire II, 19371960, Gallimard, Paris 1988, s. 55, 107-110, 150, 175.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

243

Ramazan ADIBELL

lem duymasndan dolay eserleri yaknmalar ve pimanlklarla doludur. Oysa Dante, srgn hayatnn getirdii mahrumiyeti kabul etmekle kalmam ayn zamanda bu tecrbeyi bir uyarm ve ilham kayna olarak alglayarak mehur eseri lahi Komedyay yazmtr. Eliade da tpk Dantenin yapt gibi srgnn meydana getirdii bunalm ve ayrlk karsnda karamsarla dmek yerine bu tecrbeyi olumlu hle dntrmek gerektiine inanmaktadr.8 Hatra defterine yazd 1 Ocak 1960 tarihli notta Eliade, Truva savana katlmak zere kral olduu thaka adasndan on yl uzak kalan Yunan mitolojisindeki lisi (Odysseus) rnek vermektedir. Eliadea gre her srgn, tanrlar yani yeryzndeki yazglar belirleyen gler tarafndan mahkm edildii iin thakaya doru yola koyulan bir lis konumundadr. Yunan tanrlarnn snava tabi tuttuu lis, Truva savandan sonra evine ulaabilmek iin dokuz yl uramtr. Eliade ise evine hibir zaman dnememitir. Eliade, srgnn eve giden yol zerine denen engeller veya tanrlar tarafndan arzu edilen bir dizi inisyatik snav olarak alglanmas gerektiini dnmektedir. 9 ki cilt hlinde yaymlanan hatratnn ngilizce evirisinin Srgnn Odysseusu baln tamas da Eliaden bu dncesine iaret etmektedir.10 Gncesine yazd 22 Kasm 1951 tarihli notta o, yle yazar:
8

9 10

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

244

Mircea Eliade, Ordeal by Labyrinth: Conversations with Claude-Henri Rocquet, The University of Chicago Press, Chicago - London 1982, s. 94. Mircea Eliade, Fragments dun journal I : 1945-1969, Gallimard, Paris 1973, s. 317. Eliaden kinci Dnya Savandan sonra kaleme ald gncelerinden setii kesitler Franszca olarak cilt hlinde yaymlanmtr: Fragments dun journal I (1945-1969) (Gallimard, Paris 1973); Fragments dun journal II (1970-1978) (Gallimard, Paris 1981); Fragments dun journal III (1979-1985) (Gallimard, Paris 1991). Ayrca Eliaden iki ciltlik hatrat yine Gallimard yaynevi tarafndan yaymlanmtr: Les Promesses de lquinoxe (1907-1937). Mmoire I (Gallimard, Paris 1980); Les Moissons du solstice (1937-1960). Mmoire II (Gallimard, Paris 1988). Eliaden gnceleri ngilizceye drt cilt hlinde evrilmitir: Journal I: 1945-1955 (Chicago University Press, Chicago 1990); Journal II: 1957-1969 (Chicago University Press, Chicago 1989); Journal III: 1970-1978 (Chicago University Press, Chicago 1989); Journal IV: 1979-1985 (Chicago University Press, Chicago 1990). Bu gncelerin birinci ve drdnc cildinin evirisi Eliaden eski rencilerinden Amerikal Mac Linscott Ricketts tarafndan yaplmtr. Dier taraftan

Mircea Eliade ve Srgn Hadisesinin Anlamlandrlmas

Vatanmzdan uzaklam olmamz, bizi artmaya ve dntrmeye ynelik ar bir inisyatik snavdr. Uzaktaki ulalmayan vatan, ruhsal olarak yani ruh eklinde gizlice ama gerekten geri dneceimiz bir Cennet gibi olacaktr. Danteyi ve onun srgnn ok dndm. Fiziki olarak lkemize dnp dnmeyeceimizin hibir nemi yoktur.11 Bunun yannda Eliaden srgn tpk Diaspora esnasnda skenderiyeli bir Yahudi gibi tecrbe ettiini belirtmesi, srgnn artk kavumas imknsz hle gelen vatan ile ilikisinin dini bir boyut kazandnn ak bir gstergesidir.12 Srgndeki Yahudiler, kovulduklar Kuds idealletirmilerdi.13 Akdenizin etrafndaki lkelere dalm olan Yahudilerin hepsi bu ideal etrafnda birleiyorlar ve daha da nemlisi bu sayede benliklerini koruyabiliyorlard. Platonik anlamda Kuds idealletiren Yahudiler yeryzndeki Kuds dnda bir de farkl bir mahiyette olan Gkteki Kudsn varlna inanyorlard. Gkteki Kuds, srgn sonrasndaki Yahudiliin gerek dini merkezi hline gelmiti.14 Srgn, insan vatanndan, anasndan, babasndan, kardelerinden, sevdiklerinden vs. fiziki olarak ayrmaktadr. Ancak vatann insann gnlnde ve hatralarnda yaamaya devam ettii de bir gerektir. Artk srgndeki insan, bizzat vatann deil onun imgesini tecrbe etmekte, vatann hayalinde ve ryalarnda yaamaktadr. Somut olarak Eliade, dil ve ryalar yoluyla vatanyla

11 12 13

14

Eliaden iki ciltlik hatratn da Ricketts evirmitir: Autobiography. Volume 1: 1907-1937: Journey East, Journey West (Chicago University Press, Chicago 1981); Autobiography. Volume 2: 1937-1960: Exiles Odyssey (Chicago University Press, Chicago 1988). Eliaden kinci Dnya Sava esnasnda Portekizde kaleme ald gncesi ilk nce 2001 ylnda Joachn Garrigs tarafndan spanyolcaya evrilerek yaymlanm (Eliade, Diario portugus (19411945), Kairs, Barcelona 2001) daha sonra da Rumence olan asl versiyonu yaymlanmtr (Humanitas Publishing House, Bucharest 2006). Eliade, Fragments dun journal I, s. 162. Eliade, Ordeal by Labyrinth, s. 90, 94. Mihaela Paraschivescu, Mircea Eliade Exile and Diasporic Identity, Journal for the Study of Religions and Ideologies, Vol. 5, No. 15 (Winter 2006), p. 21. Mircea Eliade, Impotriva Deznadejdii. Publicistica Exilului, Humanitas, Bucuresti 1991, s. 34. Mihaela Paraschivescu, Mircea Eliade Exile and Diasporic Identity, s. 22den alnt.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

245

Ramazan ADIBELL

irtibat devam ettirmi, yazd romanlarda hep Rumenceyi kullanmay tercih ettiini bildirmektedir. Srgndeki Rumen entelektellerin ana dilleri karsnda farkl tutum sergiledikleri grlmektedir. Birinci tutum, Paul Goma gibi okuyucu kitlesi olarak Rumenlere ynelerek edebi almalarn ana dillerinde yazmaya devam eden entelektellere aittir. kinci gruptaki Rumen yazarlar ise Emil Cioran ve Eugne Ionesco gibi ana dillerini tamamen terk ederek bulunduklar ev sahibi lkenin dilini benimsemilerdir. ounluk ise kendi z kimliini vazgemeyerek hem kendi dillerinde hem bulunduklar lkenin dilinde yazmaya karar vermitir.15 Pariste yaad yllarda kendisine yardm eden ve en samimi arkadalarndan olan Cioran ve Ionesconun aksine Eliade bu nc tutumu benimsemi ve bilimsel almalarn Franszca olarak kaleme alrken edebi almalarn Rumence yazmtr. Srgn iin vatan, konumaya devam ettii ana dilidir diyerek Eliade, srgnde fiziki bir ayrlk sz konusu olsa da bunun kltrel ayrl gerektirmediine vurgu yapmaktadr. 16 Az nce ifade edildii zere Eliade, srgn insann bana gelen bir felaket eklinde alglamak yerine, bunu kaderin bir paras olarak grmek gerektii dncesindedir. Madem srgn bir snavsa o hlde bunu baarmak iin gayret etmek gerekmektedir. Bu anlayla hareket eden Eliade, Dou lkeleri srgnleri olarak bir ey yapmalyz17 diyerek srgn karsnda edilgen deil etken bir tutum sergilenmesi gerektii kanaatine varmtr. 30 Aralk 1947 tarihinde Kral I. Michelin tahttan indirilerek srgne gnderilmesi ve bir Halk Cumhuriyetinin ilan edilmesiyle Romanya resmen komnist bir lke olmutur. Romanyadaki Sovyet igalinin geici olduuna ve Batl glerin bu duruma son vereceine birok Romanyal srgn gibi inanan Eliaden Romanyadaki gelien durum karsnda ak bir tutum sergilemezken bu tarihten sonra aktif bir rol oynamaya balad grlmektedir.
15

16

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

246

17

Lavinia S. Stan, The Cultural and Political Strategies of Exile: Romanians in the Cold War, in Ausma Cimdian, Jonathan Osmond (eds.), Power and Culture: Hegemony, Interaction and Dissent, Edizioni Plus, Pisa 2006, s. 150-151. Eliade, Les moissons du solstice, s. 27. Eliade, Fragments dun journal I, s. 126.

Mircea Eliade ve Srgn Hadisesinin Anlamlandrlmas

Claude-Henri Rocquet ile 1977 ylnda yapt syleide Eliade, lkesindeki komnist rejime kar nasl bir tavr taknd hususunda nemli aklamalarda bulunmaktadr. Romanyann iine dt bu trajik durum karsnda bir eyler yapmann gerektii kanaatine varan Eliade, bu konuda yaplabilecek tek eyin kltrel alanda faaliyet gstermek olduunu dnmektedir. Siyasi kargaa karmann pek etkili olmayacana inanan Eliadea gre baz tarihi anlarda sanat, bilim ve felsefe alannda yrtlen faaliyetler, insann bilincini dnme uratmak ve ona bir umut yakmak suretiyle siyasi bir etkiye sahip olur.18 Bylece srgnde olanlarn yapaca en etkili siyaset biiminin kltrel faaliyetlerde bulunmak olduunu dnen Eliade, Emil Cioran gibi Pariste bulunan birok Rumen srgn ile birlikte manifesto imzalamann ya da gazetelerde protesto yazlar yaymlamann ve dolaysyla politik faaliyetlerin bir fayda salamayaca, herkesin kendi alannda bir eyler yapmas gerektii kanaatine varmtr. Bu balamda Pariste Romanya Aratrma Merkezi kurulmu ve bir de Mihai Eminescu edebiyat ve kltr cemiyeti oluturulmutur. Bu cemiyet, Kasm 1948de milli air Eminescunun nl eseriyle ayn ad tayan Luceafarul (Sabah Yldz) adnda bir dergi yaymlamaya, zgr bir Romanya dncesini yaygnlatrmak amacyla da Romanyada yaymlanmayan edebiyat, tarih ve felsefe kitaplar neretmeye balamtr.19 Siyasi deiimin kltrel dnm araclyla gerekleeceine inanan Eliaden Marksizmi, dinler tarihi perspektifinden ele alarak analiz etmesi ve onu sert eletirilere tabi tutmas bu tarihi dnemin derin izlerini tamaktadr. Eliaden Marksizm zerinde arlkl olarak durmas da szn ettiimiz bu kltrel mcadelenin bir kolu olarak grnmektedir. Bu konuda Eliaden entelektelin faaliyetinin amacnn sadece insann bilgisini deil, zgrln de artrmak olduunu ifade eden Edward Said20 gibi dnerek hareket ettii ortaya kmaktadr.
18 19

20

Eliade, Ordeal by Labyrinth, s. 80. Eliade, Ordeal by Labyrinth, s. 79-80; Eliade, Les moissons du solstice, s. 117-118. Ayrca bkz. Florin Turcanu; Eliade : Le prisonnier de lhistoire, La Dcouverte, Paris 2003, s. 365. Edward Said, Entelektel: Srgn, Marjinal, Yabanc, ev. Tuncay Birkan, Ayrnt Yaynlar, stanbul 1995, s. 32

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

247

Ramazan ADIBELL

Eliade, komnizmi, nasyonal sosyalizm ile birlikte 20. yzyl Avrupasnda ortaya kan iki totaliter siyasi hareketten biri olarak deerlendirmektedir. Eliadea gre her ne kadar grnrde sekler bir karakter arz etse de bu iki hareket, bu dnyann sona ereceini ve bolluk ve mutluluk dolu yeni bir an balayacan haber vermeleri bakmndan eskatolojik unsurlara sahiptir. Marksizm ile ilgili bir pasajn Eliaden farkl kitabnda olduu gibi aktarlmas dikkat ekicidir.21 Aslnda Marxn snfsz toplumu ve bunun sonucunda tarihi gerilimlerin kaybolmas olaynn en yakn rnei, birok gelenee gre Tarihin balangcn ve sonunu betimleyen Altn a mitinde bulunmaktadr. Bu saygn miti Marx, Yahudi-Hristiyan mesihi ideolojisiyle zenginletirdi: Bir taraftan proletaryaya atfettii peygamberane rol ve soteriolojik ilev, dier taraftan Mesih sa ile Deccal arasnda olan ve birincinin nihai zaferiyle sonulanan kyamet atmas ile kolaylkla yaknlatrlabilecek olan yi ile Kt arasndaki nihai mcadele. Hatta Marxn Tarihin mutlak sonuna ilikin Yahudi-Hristiyan eskatolojik beklentisini kendi hesabna geirmesi de anlamldr. O, tarihin gerilimlerinin insanlk hlinin znde var olduu iin hibir zaman tamamen yok edilemeyeceini savunan (rnein Croce ve Ortega y Gasset gibi) dier tarihselci filozoflardan ayrlmaktadr.22 Eliade, Marksizmi, Hegelden sonra ortaya kan Tarihselcilik ve Varoluuluk gibi akmlar arasnda deerlendirmektedir.23 Bun21

22

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

248

23

Bu pasaj ilk nce Eliaden Les mythes du monde moderne *Modern Dnyann Mitleri+ (La Nouvelle Revue Franaise, 1 (1953), s. 440-458) yazsnda yer almaktadr. Daha sonra Eliade, bu yazy Mythes, rves et mystres adl kitabnn ilk blm olarak ayn balkla yaymlatmtr. Ayn yl yaymlanan Le sacr et le profane adl eserinin son blmnn sacr et le profane dans le monde moderne balkl son alt blmnde bu pasaj yeniden kullanlmtr. 1963 ylnda Diogne dergisinde kan Survivances et camouflage des mythes (s. 3-27) balkl makalesinde Eliaden bu pasaj bir kez daha kulland grlmektedir. Diogne dergisinde kan bu yaz, ayn yl yaymlanan Aspects du mythe (Gallimard, Paris 1963) adl kitabn son blm olarak (IX. Blm: s. 200-248) ayn balkl yaymlanmtr. Mircea Eliade, Le sacr et le profane, Gallimard, Paris 1965, s. 175-176; Eliade, Mythes, rves et mystres, s. 24-25; Eliade, Aspects du mythe, s. 225-226. Eliade, Le mythe de lternel retour, s. 11-12.

Mircea Eliade ve Srgn Hadisesinin Anlamlandrlmas

larn ortak zellii tarihi olay kendinden ve kendisi iin deerlendirmesidir.24 Dier bir ifadeyle bu dnce sistemleri, tarihi tasfiye ederek onda hibir akn anlam brakmamtr. Marksizm, tarih boyunca ekilen straplar, zulmleri, basklar, srgnleri, rezaletleri ve vahetleri nasl izah edecek diyen Eliade bu tr materyalist felsefelerin tarihi ve dolaysyla da insan kendilerine indirgeyerek anlamsz hle getirmekle ve son tahlilde de insan karamsar ve mutsuz bir duruma drd iin eletirmektedir. Ancak yukardaki pasajda vurguland zere Eliade, Marksizmi dier tarihselci felsefelerden ayr grmektedir. Zira her eye ramen Marksizm, tarihe bir anlam yklemektedir. Marksist felsefenin nihai amac tarihi hadiselerin dourduu deheti ortadan kaldrarak insan selamete kavuturmaktr. Bu felsefeye gre tarihin sonunda bir Altn a bulunmaktadr.25 Marxa gre insanlk tarihinin bandan beri sregelen tm gerilimlere ve atmalara gelecekteki snfsz toplum son verecektir. Bu Altn a, proletaryann nihai zaferi ile ortaya kacaktr. Dnya bir tr Cennete dnecektir. nsanlar hr olacak ve alk ekmeyecektir.26 Proletaryaya soteriolojik bir grev ykleyen Eliade, bu durumu dini sistemlerdeki mitik dnceyle karlatrarak szn ettiimiz benzerlikleri grmektedir. Daha da nemlisi Eliade, bu Marksist dncenin Yahudi-Hristiyan teolojisinden kaynaklandn dnmektedir.27 Hatra defterine yazd notlarda Eliaden Marksist dnceyi daha ak ve sert biimde eletirdii grlmektedir. Eliadea gre her ne kadar bu dnce kendine gre bir soterioloji oluturmu olsa bu da insann varolusal krizine zm sunmamaktadr. Zira Marksistlerin gelecekteki Cennetleri, bu gelecee ulaamayanlar iin bir anlam ifade etmeyecektir.28 Bu Cennet dnyada ve hayatta olanlar iin gerekleecektir. Gerekleirse tabii. Dolaysyla

24 25 26 27 28

Eliade, Le mythe de lternel retour, s. 165. Eliade, Le mythe de lternel retour, s. 167-168. Mircea Eliade, Mphistophls et landrogyne, Gallimard, Paris 1962, s. 226-227. Eliade, Fragments dun journal I, s. 180. Eliade, Fragments dun journal I, s. 304.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

249

Ramazan ADIBELL

Marksist felsefe lm karsnda dier tarihselci felsefeler gibi sessiz kalmaktadr. Dini sistemlerin eskatolojik tasavvurlar ise tam da bu probleme cevap sunmaktadr. Dolaysyla Marksist eskatolojinin sahte (pseudo) bir eskatoloji olduunu sylemek mmkndr. Sonuta Eliade, bu sistemin bir aldatmacadan ibaret olduunu ve modern insann varolusal bunalmna are olmadn ima etmektedir.29 6 Ocak 1960 tarihli notta Eliade, bu dncelerini ak ve net olarak u ekilde ifade etmektedir: Marksizmin ve tarihin materyalist yorumunun insann son snav olmas mmkndr. Snav, yani kaybolma riski. Tarih ncesinde birok defa kaybolmakla yz yze geldii gibi. Ya da bugn termo-nkleer silahlar yznden yok olma tehlikesi tad gibi. Materyalist ya da Marksist biimde dnmek, insann en bataki eiliminden vazgemek anlamna gelir. Dolaysyla da insan olarak yok olmak anlamna gelir.30 Eliade, aslnda sahte bir kurtulu vadeden bir sistemin peinden nasl bir takm insanlarn gittiini sorgulamaktadr. Eliade, insan maddeye indirgeyerek onu manevi boyuttan brakmann insan insan yapan eyi yok etmek anlamna geldiine dikkat ekmektedir. Zira insan, inanan bir varlktr. nsann homo religiosus olmas, Eliaden din bilimi almalarnn zerine kurulduu temel postlatlardan biridir. Biroklarnn zannettiinin aksine Eliade, insan dier canllardan stn klan eyin akl deil, inanma yetisi olduuna inanmaktadr. Modern insann yaad manevi krize insann inan boyutunu reddeden ideolojilerin sebep olduu iin bunlarn bu probleme are olmadn belirtmekle yetinmeyen Eliade, bu meselenin halli ynnde Batllara baka dnyalara doru pencereler amaya almaktadr.31 Marx, dnyay aklamak deil, deitirmek istiyordu. Metafizik kart olan Budda, ne Dnyann kkeni veya izah ne de insanlk hli ile ilgi-

29

30

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

250

31

Modern insan tabiriyle Eliade, kendisini srf tarihin bir rn olarak gren yani Tarihselcilii, Marksizmi veya Varoluuluu benimseyen insandr (Eliade, Le mythe de lternel retour, s. 175, dip. 8) Eliade, Fragments dun journal I, s. 318. Eliade, Fragments dun journal I, s. 414.

Mircea Eliade ve Srgn Hadisesinin Anlamlandrlmas

lenmitir. Dnyann deimesini insanlk hlinin kkten deimesi olarak kabul eden Marx gibi o da dnyay deitirmek istiyordu.32 Budda ve Marx hakknda yazd bu satrlar Eliaden kendi hermentik projesi iin de geerlidir. Hint dncesinde gerek olmayan bu dnyann gerek zannedilmesi maya kavram ile ifade edilmektedir. Mayann sebebi cehalettir. Dolaysyla mayadan kurtulmann yolu bilgiden gemektedir.33 Eliaden analizlerine gre dier materyalist felsefeler gibi Marksizm de bir mayadan ibarettir. O hlde bu yanltc durumdan kurtulmak iin insanlarn bilgilendirilmesi gerekmektedir. Ancak bu bilgi alelade bir bilgi tr deil, metafizik nitelikte bir bilgidir. Eliaden modern insana at pencerelerden bu bilgi girecektir. Onun hermentiinin nihai amac insan metafizik bilgi araclyla dntrmektir. Eliade, bunu kltrel dnm diye de nitelendirmektedir. Kltrel dnmn nasl siyasi deiime yol aaca bu noktada apak anlalmaktadr. Eliaden Marksizm ile dini dnce arasnda paralellik kurmas, her ikisinde de bir tr cennet tasavvuruna sahip olmasndan dolaydr. Eliaden bu hareket tarzn benimseyerek bu yaznn banda vatann Cennet ile zdeletirildiini ve dolaysyla da vatan zleminin Cennet zlemine benzetildiini ifade etmitik. Hem bir dinler tarihisi olan hem de Ortodoks Hristiyan bir kltrde yetien Eliade din bilimi almalarnda Cennet zlemini insann, zellikle de homo religiosus diye tabir ettii dindar insann temel zelliklerinden biri olarak grmektedir. Eliade, balangtaki Cennet mitinin evrensel bir karakter arz ettiini savunmakta ve bu tezini desteklemek amacyla Hint ve ran dinlerinde, Yahudilikte ve Yunan-Latin geleneklerinde ve hatta yamyamlarda dahi bu mitin izlerini gsteren rnekler sunmaktadr. 34 Bu mitler, belli bir
32 33

34

Eliade, Fragments dun journal I, s. 444. Konuyla ilgili ayrntl bilgi iin bkz. Mircea Eliade; Techniques du Yoga, Gallimard, Paris 1975, s 38-40 vd.; Mircea Eliade; Patanjali et le yoga, ditions du Seuil, Paris 1962, s. 17-21. Mircea Eliade, Le mythe de lternel retour. Archtypes et rptitions, Nouvelle dition revue et augmente, Gallimard, Paris 1969, s. 141 ; Mircea Eliade, Mythes, rves et mystres, Gallimard, Paris 1957, s. 44, 78. Ayrca bkz. Mircea Eliade, Images et symboles, Gallimard, Paris 1952, s. 208, 221.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

251

Ramazan ADIBELL

mitik olay (ritel bir hata) sonucunda gkyznn birden yeryznden ayrldn, aa ya da sarmaann kesildiini, tepesi gkyzne deen dan dzletiini anlatmaktadr. Eliade, mitlerin dile getirdii bu hatay, Yahudi-Hristiyan geleneindeki dem ve Havvann Cennetten atlmasn ifade etmek iin kullanlan d (la chute) kavramyla ifade etmektedir.35 Balangtaki cennetvari hayatn yitirilmesini sembolize eden bu d sonucunda insan bugnk insanlk hlini karakterize eden lmllk, strap ekme durumuna gelmitir. Eliadea gre insan bir an iin de olsa mitin anlatt o duruma yeniden gelme ihtiyacn hissetmektedir.36 nk Cennet zlemi, varlnn btnyle kutsala katlmak istedii hlde bu btnln aslnda sadece grnrde olduunu ve gerekte bizzat varlnn bir kopu sonucunda olutuunu kefeden insann derin arzularyla ilikilidir.37 Eliadea gre Cennet zlemi, insann Kozmos ierisindeki belirli bir durumunu yanstmaktadr. Bu zlem, monoteist dinler asndan bakldnda ilk insann iledii asli gnah/hata sonucunda meydana gelen dnden (la chute), yani Cennetten atlmasndan nceki durumuna yeniden kavuma zlemidir.38 Dten nceki dnemi Eliade, Hayal Zaman (le Temps du Rve) diye nitelendirmektedir.39 Eliaden bu dncelerini gelitirmesinde zellikle Freud ve Jungun Psikanaliz alannda yaptklar keifler nemli bir rol oynamtr. Bilinaltnn kefi, Eliadea insann sembolik ve mitik ve dolaysyla da dini ynne ilikin dncelerini salam bir teorik zemine oturtmasn salamtr. Psikanalizi Eliade nazarnda dier beeri disiplinlerden ayrcalkl klan en nemli noktalardan biri, bu disiplinin insann balangcna ilikin yaklamyla alakaldr. Zira dier beeri bilimler

35 36 37 38 39

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

252

Mircea Eliade, Mphistophls et landrogyne, Gallimard, Paris 1962, s. 243. Mircea Eliade, Trait dhistoire des religions, Payot, Paris 1949, s. 355-356. Eliade, Mythes, rves et mystres, s. 125. Eliade, Trait dhistoire des religions, s. 322. Mircea Eliade, Religion australiennes, 2nd Ed., Payot & Rivages, Paris 1998, s. 75; Mircea Eliade, Initiation, rites, socits secrtes, Gallimard, Paris 1959, s. 55.

Mircea Eliade ve Srgn Hadisesinin Anlamlandrlmas

insann balngcnn/bidayetinin/aslnn kusurlu olduunu ve bu durumun evrimle dzeldiini iddia ederken Psikanaliz, her insann bidayetinin mutluluk dolu ve bir tr Cennetten olutuunu savunmaktadr. Psikanalize gre insann bidayeti, gerek balangc, ilk ocukluk adr. Bu ada ocuk cennetvari mitik bir zaman ierisinde yani hayal zamannda yaamaktadr. 40 Tpk insanln Cennette balad gibi bireyin balangcn oluturan ocukluk tecrbesi de vatanda yaanmaktadr. nsanln ceza olarak Cennetten atlarak dnyaya srgne gnderilmesine paralel olarak su ileyen ya da sulu grlen birey de vatanndan uzaklatrlmaktadr. Dolaysyla srgn, Yahudilik ve Hristiyanlktaki d olayna tekabl etmektedir. Srgndeki insann tecrbesi de dnyaya atlan insann tecrbesine benzemektedir. Zira nasl ki homo religiosus, insanln balangcndaki mutluluk anna yani cennetvari duruma yeniden dnmek istiyor ve bunun zlemini ekiyorsa srgndeki birey de zerinde ocukluk yllarnn getii o topraklara ve o mutlu gnlere, o hayal zamanna yeniden kavumak arzusuyla vatan hasreti ekmektedir. Eliaden din bilimi almalar incelendiinde balang olgusunun ok nemli bir yere sahip olduu grlmektedir. Bilindii zere insanln ve kinatn balangcn izah eden anlatya kozmoloji ad verilmektedir. Az nce ifade edildii gibi tm dini sistemler insann bugnk hle balangta birtakm hadiselerin vuku bulmas sonucunda geldiini bildirmektedir. Eliadea gre kozmogonik mitler, insanlk hlini yani insann nereden geldiini, niin var olduunu, nereye gideceini, ksaca varoluun anlamn sunmaktadr. Kozmogonik mitin dier bir zellii de zaman ve mekn birletirmesidir. 41 Aslnda zaman ve meknn bu ilikisi gnlk hayatta her insann yaad bir tecrbe trdr. Nitekim Eliade da kendi hayatndan bir rnek sunarak meknn ve zamann nasl bir iliki ierisinde bulunduu hususuna aklk kazndrmaktadr. O, Venedike her gittiinde buraya ilk seyahat ettii zaman yeniden yaadn dile getirmektedir. Dolaysyla mekn btn gemii kendinde barn40

41

Eliade, Aspects du mythe, s. 100-101. Ayrca bkz. Eliade, Mythes, rves et mystres, s. 57. Eliade, Fragments dun journal I, s. 500.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

253

Ramazan ADIBELL

drmakta ve insann o gemii yeniden kefetmesini ya da dier bir ifadeyle o gemie yeniden dnmesini mmkn klmaktadr. Bylece mekn, insan yllar ncesine gtrerek ona gemie doru bir yolculuk yaptrmaktadr.42 Bylece her ne kadar mekn ve zaman iki farkl boyutu temsil etseler de bu iki boyutun kesitii noktalar bulunmaktadr. nsann zaman ierisinde gerekleen hayat tecrbesi ile bu tecrbenin gerekletii fiziki ortam btnlemektedir. Dier bir ifadeyle tarihi tecrbenin zamansal boyutu ile meknsal boyutu arasnda sembolik bir iliki meydana gelmektedir.43 Belirli bir mekn, insan o meknda gereklemi olan olaya gtrd gibi vatan da insan bir hayat kesitine, btn bir maziye nakletmektedir. Ben dediimiz eyin insann o gne kadar geirmi olduu hayat tecrbelerinin toplamndan meydana geldii dnldnde ve srgn anna kadar bu olaylarn zamansal boyutu meknsal boyutu oluturan vatan ile btnletii dikkate alndnda o zaman vatann benin bir paras olduu aka ortaya kmaktadr. D olayndan sonra balangtaki btnln blnd gibi srgn de benin btnln blmektedir. Dolaysyla tm arzusu balangtaki btnle yeniden kavumak olan homo religiosus gibi srgndeki kii de benliinin btnln muhafaza etmeye almaktadr. Chicagoda bulunduu yllarda Eliade, Romanya ve Dou Avrupadaki kozmogonik mitler, Dragos Voda, Miorita masal ve Rumen dini folkloru zerinde yazlar yazmaya devam etmitir. Bu yazlar De Zalmoxis Gengis Khan adl kitapta toplanarak 1970 ylnda yaymlanmtr. Eliade, sonralar Rumen manevi geleneklerini periyodik olarak incelemesinin ABDdeki kltrel pota ierisinde bir bakma kendi benliini koruma yolu olduunu fark ettiini bildirmektedir.44 Srgnde Eliade, kendi benliini kaybetmemek
42 43

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

254

44

Eliade, Ordeal by Labyrinth, s. 101. Tarihi meknlarn kendi fiziksel boyutlarna indirgenemeyeceini ve bunlarn insan ilikili bulunduklar tarihi olaylara gtrdklerini ifade eden Burhanettin Tatar da mekn ve zaman boyutu arasndaki ilikiye tarihsel meknlar balamnda dikkat ekmektedir. Bkz. Burhanettin Tatar, Tarihsel Mekn Fenomenolojisi: Bir Giri Denemesi, Milel ve Nihal, Cilt 4, Say 3 (Eyll-Aralk 2007), s. 1929. Eliade, Les moissons du solstice, s. 226.

Mircea Eliade ve Srgn Hadisesinin Anlamlandrlmas

iin Rumen folkloru ve dini gelenei ile ilgili yazlar yazmaya devam ettii gibi daha nce ifade edildii zere gnceleri yannda roman, hikye vb. tr edebi almalarn da anadilinde yazmaya devam etmi, ei Christinel ile Rumence konumutur. 45 Bu noktada Srgn iin vatan, konumaya devam ettii ana dilidir ifadesinin anlam daha iyi anlalmaktadr. Srgnn uzaklatrld vatann fiziki olarak tek bir boyutta tecrbe edebilmektedir; o da dildir. Dil insana benliini yani kim olduunu hatrlatmaktadr. Eski Yunancada hatrlatmak anlamnda anamnesis fiili kullanlmaktadr. Eliade, hermentik teorisini izah ederken Platonun anamnesis kuramna atfta bulunmaktadr. Platona gre renmek, hatrlamaktan ibarettir. Fiziki nesneler ruhun kendine dnerek bir tr geriye dnle kendini yeniden kefetmeye ve dnya tesi durumdayken sahip olduu bilgiye yeniden kavumay salamaktadr. 46 Buna benzer ekilde dil bir tr geriye dnle insann srgn ncesinde sahip olduu benlie kavumasn salamaktadr. Dier bir ifadeyle dil, kiinin vatan ile arasndaki ilikiyi canl tutmakta, gzden rak olann gnlden de rak olmasna engel olmaktadr. Vatan ksaca kiinin ait olduu yer eklinde tanmlarsak, dilin srgndeki insana ait olduu yerde olmadn hatrlattn grrz. Dil, srgne srekli olarak u mesaj vermektedir: Sen buralarn insan deilsin!. Kiinin ait olduu yerden ayrn dmesi hi kukusuz bir znt ve strap kaynadr. Bu strap da homo religiosusun strabna benzemektedir. Zira daha nce ifade ettiimiz gibi homo religiosus da bidayetteki kopu/d sonucunda ait olduu yerden uzaklatrlm ve dnyaya srgne gnderilmitir. Sonuta homo religiosus bir srgndr. Fakat o, kaybettii bidayetteki bu hle nihayette yeniden kavuma midi ve beklentisiyle yaamaktadr. Homo religiosus, hayat dizi gei (initiation) snav olarak grd iin47 midini yitirmemekte ve hayat bir boluktan veya bir sa45 46 47

Eliade, Ordeal by Labyrinth, s. 181. Eliade, Occultisme, sorcellerie et modes culturelles, s. 12. Eliade, Ordeal by Labyrinth, s. 89.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

255

Ramazan ADIBELL

malktan ibaret grmemektedir. Eliade, srgnn de bir tr snav olarak alglanmas gerektiini dnmektedir. nk bu ekilde bir anlam kazanan srgn hadisesi, Ovidin yapt gibi bir kayp deil en az gemiteki kadar mutlu bir gelecei elde etmenin bir arac hline gelmektedir.

Mircea Eliades Making Sense of Exile


Citation/: Adbelli, Ramazan, (2008). Mircea Eliades Making Sense of Exile, Milel ve Nihal, 5 (3), 239-256. Abstract: Throughout history, many communities have been driven from the lands in which they had been living and have spread out all over the world. Alongside these collective exiles History has witnessed many cases of individual exiles. In each case one sees a community or a person being chased away from his homeland as a consequence of a penalty. A lot of surveys have examined the historical, political, sociological and ideological aspects of these kinds of exiles. This essay tries to analyze the exile experience of Mircea Eliade, one of the 20 century's most important historians of religions by grounding on his own historical-religious analyses. Although investigation of exile experience from a historical, sociological, political, etc... view explains this fact from a different angle theses approaches do not give any idea with regard to what it means to be an exiled. Therefore the analysis device used here is the phenomenological approach. This approach enables us to understand the person experiencing exile from his own perspective and not only as an observer from the outside. Key Words: Mircea Eliade, Exile, Homo Religiosus, Hermeneutics, Anamnesis

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

256

Yahudilikte Srgn Metaforu: Bo lke Miti ve ncir Benzetmesi erevesinde Bir Deerlendirme

Ali Osman KURT *

Atf/: Kurt, Ali Osman, (2008). Yahudilikte Srgn Metaforu: Bo lke Miti ve ncir Benzetmesi erevesinde Bir Deerlendirme, Milel ve Nihal, 5 (3), 257-267. zet: Yahudi tarihinde savalar ve srgnler yoluyla birok kez k ve sapmalar yaanmtr. Asur, Babil ve Roma dneminde yaanan srgnler, Yahudi yaamnda ve dncesinde nemli etkiler brakmtr. Srgnler, Yahudilerin din dncesinde byk bir ke sebep olmutur. Srgnden dnte, srgne gidenlerle gitmeyenler arasnda baz anlamazlklar yaanmtr. Yaanan olaylar, srgne gnderilmeyenler asndan, srgne gitmekten daha ar olmutur. Srgne gitmeyenler yabanc kabul edilip dlanmtr. Srgne btn Yahudilerin gnderildii, lkenin tamamen bo kald ve dolaysyla sadece srgne giden ve tekrar dnenlerin gerek Yahudi olduu sylenmitir. Yeremya Peygamber, srgne gidenleri iyi incirlere benzetip verken, geride kalanlar rk incirler olarak eletirmitir. Anahtar Kelimeler: Yahudilik, srgn, incir, kutsal soy, Samiriler, yabanc.

Giri Makalemizde konu edilen hususlar, Yahudi tarihinde hakknda en az bilgi ve belgenin olduu dnemleri kapsamaktadr. Mevcut bilgilerin ounluunu da Yahudi kutsal kitab Tanahtan okuyo*

Yrd. Do. Dr., Cumhuriyet niversitesi lahiyat Fakltesi.

MLEL VE NHAL
inan, kltr ve mitoloji aratrmalar dergisi cilt 5 say 3 Eyll Aralk 2008

Ali Osman KURT

ruz. Sz konusu veriler ise dneme ilikin temel kaynak veya kant deil, ancak birer hikye olarak deerlendirilmektedir.1 Bu makalede ama, Tanahta anlatlan srgn ve dn hikyelerini bir puzzle paralar gibi bir araya getirip, srgnden dnenlerle blgede bulunan insanlar arasnda cereyan eden mcadelenin gerek sebebini ve arka plann anlamaya almaktr. Bunu yaparken, n kabulle veya bir tezi ispat amacyla yola klmamtr. Burada ulalan sonular, Tanahn anlatmlarnn bizi gtrdnden bakas deildir. Yahudilikte Bo lke Miti ve ncir Benzetmesi Yahudilerin Yahudadaki son bakiyesi olan iki kabilenin srgn edilmesi, Yahudi soyunun akbetiyle ilgili endieleri beraberinde getirmitir. srail Krallndaki on Yahudi kabilesinin srgn edilmelerini takip eden yz elli yl akn bir srede geri dnemeyileri,2 henz srgn edilen Yahuda halk iin kendi gelecekleri adna umutsuzluk olmutur. Kendilerini daha nceden balarna gelecek felaketler konusunda uyaran Yeremya, bu kez onlara ngrleriyle umut olmutur.3 ncesinde bir srgnn kanlmaz olduunu syleyen, srgn olunca da ne kadar srgnde kalnaca ngrsnde bulunan Yeremya, srgne gnderilenler ve geride kalanlarla ilgili bir deerlendirmede bulunmu, srgndekileri iyi incirlere benzetirken, srgnden artakalanlar rk incirlere benzetmitir. <Rab bana tapnann nne konmu iki sepet incir gsterdi. Sepetlerin birinde ilk rne benzer ok iyi incirler vard; tekindeyse ok kt, yenmeyecek kadar rk incirler vard. Rab,
1

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

258

Bob Becking, Ezras Re-enactment of the Exile, Leading Captivity Captive/ The Exile as History and Ideology, (ed. Lester L. Grabbe), Sheffield Academic Press, England, 1998, s. 55. Shemaryahu Talmon, Exile and Restoration in the Conceptual World of Ancient Judaism, Restoration: Old Testament, Jewish, and Christian Perspectives, (ed. James M. Scott), Supplements to the Journal for the study of Judaism 72, Brill, Leiden, 2001, s. 120; Elias Bickerman, From Ezra to the Last of the Maccabees/ Foundations of Post-Biblical Judaism, Schocken Books, New York, 1962, s. 6. Rab diyor: Babilde yetmi ylnz dolunca sizinle ilgilenecek, buraya sizi geri getirmek iin verdiim iyi sz tutacam.Bkz. Yeremya 29/10; 25/12. Kr. II. Tarihler 36/22; Ezra 1/1.

Yahudilikte Srgn Metaforu: Bo lke Miti ve ncir Benzetmesi

"Yeremya, ne gryorsun?" diye sordu. "ncir" diye yantladm, "yi incirler ok iyi, brleriyse ok kt, yenmeyecek kadar rk." Bunun zerine Rab bana yle seslendi: srailin Tanrs Rab diyor ki: Buradan Kildan lkesine srgne gnderdiim Yahuda srgnlerini bu iyi incirler gibi iyi sayacam. yilik bulmalar iin onlar gzetecek, bu lkeye geri getireceim. Onlar bina edeceim, ykmayacam; onlar dikeceim, kknden skmeyeceim. Benim Rab olduumu anlayacak bir yrek vereceim onlara. Onlar benim halkm olacaklar, ben de onlarn Tanrs olacam. nk btn yrekleriyle bana dnecekler. <Yerualimden sa kp da bu lkede ya da Msrda yaayanlar yenmeyecek kadar rk incir gibi yapacam diyor Rab. Onlar btn lkelerin gznde iren, korkun bir duruma dreceim. Onlar srdm her yerde ayplanacak, ibret olacak, alaya alnacak, lanetlenecekler. Kendilerine ve atalarna verdiim topraktan yok olana dek zerlerine kl, ktlk, salgn hastalk salacam. 4 Birinci Mabetin son gnlerinde yaayan ve ayn zamanda srgne de giden Yeremya peygamberin, srgne gidenler ve geride kalanlarla ilgili syledii ifadeleri nasl anlamak gerekir? Srgne gitmeyip geride kalanlar neden bu kadar ktlenmi ve lanetlenmilerdir? Bunun sebebi din midir yoksa siyas ve ideolojik midir? Baz aratrmaclar, Yeremyann bu szlerinin metaforik anlam ierdiini, incir tebihiyle halknn hatasn vurgulamak iin iirsel bir abart yaptn, gerekte bu ifadelerin, halkn ahlk karakteri, dindarl ve drstlyle ilgili deil, onlarn gelecekteki kaderleriyle ilgili olduunu belirtmektedir.5 Fakat bu ifadelerin, srgn ve sonrasnda yaanan tartmalar gz nne alndnda, iirsel abartnn tesinde bir anlam tad kolaylkla grlecektir.

4 5

Bkz. Yeremya 24/1-10. Robert Davidson, Jeremiah: With Lamentations, Westminster John Knox Press, 1986, s. 38; Peter R. Ackroyd, Exile and Restoration/A Study of Hebrew Thought of the Sixth Century B.C, The Westminster Pres, Philadelphia, 1975, s. 2930.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

259

Ali Osman KURT

Srgn, Yahudilerin iledikleri gnahlarn karl olarak tanrsal bir ceza olarak grlmtr.6 Bu adan bakldnda srgn, tanrsal plann bir paras ve srgne gidenler bu plana rza gsterenler, gitmeyip geride kalanlar ise boyun emeyen asiler olarak deerlendirilebilir. Yeremyann yukarda nakledilen szlerini bu erevede anlamaya almak, konuyu balamndan koparmak ve olaya tek tarafl bakmak demektir. nk srgn sonras dnemi anlatan Tanah kitaplarnda, 7 srgnden dnenler ve onlarn yeniden yaplanma abalar zerinde durulurken, Yahudada kalm ve hi srgne gitmemi olanlar adeta grmezden gelinmi, hatta yok saylmtr.8 Tanahn srgne gitmeyip Yahudada kalanlardan neredeyse hi sz etmemesi zerinde duran aratrmaclar, bunu ideolojik sebeplere balamlardr. Onlar, Tanahn bu dnemi anlatan kitaplarnda, srgne gitmeyenlerin Tanr tarafndan tamamen reddedildikleri, bu nedenle onlarn srgn dn sonrasnda tarihsel hibir nemlerinin olmadnn vurgulanmak istendiini sylemilerdir.9 Yeremya, incir metaforuyla srgndekilerin kutsal topraklar yeniden imar edeceklerini, geride kalanlarn ise daha fazla ykm yaayacaklarn ileri srerek, Yahudi milletinin geleceini, geride kalanlarda deil, srgndekilerde grdn aka ortaya koymutur.10 Ayrca, Onlar benim halkm olacaklar, ben de onlarn Tanrs

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

260

10

Yahudilerin balarna gelen felaketleri tanrsal bir ceza olarak grmeleri ve gelitirdikleri srgn teolojisiyle ilgili bkz. Ali Osman Kurt, Yahudilikte Srgn Teolojisi: Tanrsal Bir Ceza Olarak Srgn, Din Aratrmalar, 8/25, ss. 61-78. Bu dnemle ilgili temel Yahudi kaynaklar; II. Tarihler (36:2023), Ezra, Nehemya, Hagay, Zekarya (18), apokrif 1. Esdras ile Josephusun Antiquities (XI. v.15) isimli eseridir. J. Maxwell Miller-John Haralson Hayes, A History of Ancient Israel and Judah, The Westminster Press, Philadelphia, 1986, s. 437, 445; S. A. Cook, The Age of Zerubbabel, Studies in Old Testament Prophecy/Presented to Professor Theodore H. Robinson, (ed. Harold Henry Rowley), Morrison and Gibb Ltd., Edinburgh, 1950, s. 19. Carl Schultz, The Political Tensions Reflected in Ezra-Nehemiah, Scripture in Context: Essays in the Comparative Method, (ed. Carl D. Evans, William W. Hallo, and John B. White), The Pickwick Press, Pittsburgh, 1980, s. 222223. Schultz, s. 223.

Yahudilikte Srgn Metaforu: Bo lke Miti ve ncir Benzetmesi

olacam szleriyle, srgnden dnenlerin seilmiliini vurgulamtr. Yeremya kitabnn baka bir yerinde, geride kalanlar benzer ekilde ok ar eletirilmi, bunlar dallim, yani Rabbin yolunu ve Tanrnn eriatn bilmeyenler olarak nitelendirilmitir.11 Anlalan odur ki, Yeremyann henz srgn esnasnda, srgne giden ve geride kalanlar iin yapt iyi-kt incir benzetmesini, dnemin konjonktrel artlarna balamak daha doru olacaktr. Srgn dnemiyle ilgili bir dier husus, srgnden sonra blgenin tamamen bo ve ssz kald dncesidir. Gerekte, iddia edildii gibi, srgn sonrasnda blge tamamen boaltlm m yoksa etnik bir devamllk olmu mudur? Bunun iin ncelikle srgne gnderilenlerin ve geride kalanlarn oran ve sosyal statlerinin bilinmesi gerekir. Bu mesele hakknda farkl grler bulunmaktadr. Konuyla ilgili bilgilerin kayna, II. Krallar, II. Tarihler, Yeremya, kinci aya12 ve Hezekiel kitaplardr. Bu kitaplarda srgne gnderilmeyip Yahudada kalanlarn says hakknda memleketin fakir olanlar (middallt hres) eklinde mulk bir ifade yer almaktadr.13 Bu ifade, Yeremya kitabnda halkn fakir olanlarndan bir ksm (middallt hm)14 eklinde biraz farkl, ancak benzer bir ifade vardr. II. Tarihler kitabnda ise srgne gnderilenlerin says hakknda bir bilgi verilmemi, Kudsn ilk igalinde halkn ounluunun kltan geirildii, son igalde ise geride kalanlarn tamamnn srgn edildii ifade edilmitir.15 Bu ifadeler, konuyla ilgili geleneksel gr temsil etmektedir.16
11

12

13 14 15 16

Yerualimin sokaklarn dolan ve imdi bakn ve anlayn ve meydanlarnda arayn. Eer bir adam bulursanz< gerek bunlar fakirdirler, sefihtirler. nk Rabbin yolunu, kendilerinin Allahnn eriatn bilmiyorlar. Bk. Yeremya 5:14. kinci aya, Tanahta ayr bir kitap olmayp, aya kitabnn 4055. blmleri iin kullanlan bir isimlendirmedir. Bkz. Amnon Netzer, Some Notes on the Characterization of Cyrus the Great in Jewish and Judeo-Persian Writings, Acta Iranica, II, Leiden, 1974, s. 35. Bkz. II. Krallar 25:11 vd. Bkz. Yeremya 52:15. Bkz. II. Tarihler 36:1720. Salo Wittmayer Baron, A Social and Religious History of The Jews, I, Columbia Univ. Press, New York, 1952, s. 105; Simon Dubnov, History of the Jews/From the

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

261

Ali Osman KURT

Tanahn ilgili kitaplarnda verilmek istenen ve baz kutsal kitap yorumcularnn da kardklar temel mesaj, srgn sonrasnda kutsal topraklarda Yahudi yaamnn sona erdii, ehrin tamamen bo ve ssz kald ynndedir.17 Son dnemde birok aratrmac, Tanahn deiik pasajlarnda ifade edildiinin aksine,18 blgenin tamamen ssz ve bo kalmadn, belli bir lde hayatn devam ettiini ileri srmtr. 19 Baz aratrmaclar, Tanahta yer alan, halkn tamamnn srgne gnderildii ynndeki bilgilerin abartl olduunu sylerken; 20 bazlar da bu ifadelerden, nfusun tamamnn srgne gnderildii sonucunun kmayacan belirtmitir.21 ehrin fakir olanlar hari tamamnn srgne gnderildiini savunan aratrmaclar ise srgnden sonra Yahudada Yahudi yaamnn byk oranda devam ettii tezini, hem Kutsal Kitaba, hem de tarihsel gereklere ve arkeolojik bulgulara aykr bulmak-

17 18

19

20 21

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

262

Beginning to Early Christianity, I, (Translated from the Russian by Moshe Spiegel), South Brunswick, New York, ty, s. 312. Baron, I/105; Dubnov, I/312; Becking, s. 41. Bkz. II. Krallar 25:1-21; Yeremya 39:1-10; 52:1-27; II. Tarihler 36:11-21 vd.; Kr. Daniel 5. Charles Cutler Torrey, Ezra Studies, The University of Chicago Press, Chicago, 1910, s. 285287; John Bright, A History of Israel, SCM Press, London, 1962, s. 324; Ackroyd, Exile and Restoration, s. 2031; Lester L. Grabbe, Israels Historical Reality After the Exile, The Crisis of Israelite Religion/Transformation of Religious Tradition in Exilic and Post-Exilic Times, (ed. Bob Becking-Marjo C. A. Korpel), Brill, Leiden-Boston-Kln, 1999, s. 22 vd.; Max L. Margolis- -Alexander Marx, A History of The Jewish People, Meridian Books, Philadelphia, 1962, s. 114; Georg Fohrer, History of Israelite Religion, (Translated by David E. Green), S.P.C.K., London, 1975, s. 308; Edwin M. Yamauchi, The Exilic and Postexilic Periods: Current Developments, Giving the Sense: Understanding and Using Old Testament Historical Texts, (ed. Michael A. Grisanti, David M Howard), Kregel Publications, America, 2003, s. 210; Andrew Thomson, Niels Peter Lamche, On the Problems of Reconstructing Pre-Hellenistic Israelite (Palestinian) History, Journal of Hebrew Scriptures, 3 (2000), s. 12. Torrey, s. 285. Peter R. Ackroyd, Israel Under Babylon and Persia, Oxford Univ. Press, London, 1970, s. 4; Sara Japhet, Exile and Restoration in the Book of Chronicles, The Crisis of Israelite Religion/Transformation of Religious Tradition in Exilic and PostExilic Times, (ed. Bob Becking-Marjo C. A. Korpel), Brill, Leiden-Boston-Kln, 1999, s. 39.

Yahudilikte Srgn Metaforu: Bo lke Miti ve ncir Benzetmesi

tadr.22 Bunlar, srgnler sonucunda Filistindeki Yahudi varlnn sona erdiini dnmektedirler.23 Baz aratrmaclar ise, savalar neticesinde asker, sivil ve din liderlerin idam edildiini,24 daha az tehlikeli olanlarn ise srgne gnderildiini ve Yahudada kalmalarna izin verilen fakir iftiler dnda lkenin tamamen boaltldn,25 hatta onlarn yerine de baka insanlarn yerletirilmediini syleyerek, uzlatrc bir gr ortaya koymulardr.26 Bazlar da Tanahtaki srgnden geriye baz fakirlerin kaldna ilikin szlerin, geride kalanlarn sosyal statleri hakknda bilgi verme amal olduunu sylemilerdir.27 Balangta belirttiimiz Yeremyann iyi-kt incir deerlendirmesi ve sonrasnda Tanahn ilgili kitaplarndaki srgne gnderilenlerin oranyla ilgili verdii farkl rakamlar ve bo lke sylencesiyle ulalmak istenen sonu nedir? Her iki husus birlikte ele alndnda, bu kitaplarda Yahudann gerek bakiyesinin srgne gidenler olduu, geride kimsenin kalmad veya kaldysa bile ok nemsiz olduu belirtilmek istenmitir. 28 Bylece srgn dnnde blgedeki halkla aralarnda kan anlamazlklara ve tartmalara teolojik bir boyut kazandrlmtr. Mukaddes zrriyet ve gerek Yahudi tartmalar bu dnemde byk nem kazanmtr. Dnten sonra yaanan ilk anlamazlk, srgnden dnenlerin srgne gnderilmi olan atalarnn mlknde hak iddia etmeleri sonucunda balamtr. Srgne gnderilmi olanlarn topraklar, ya geride kalan Yahudilerce veya srail krallnn Asurlular tarafndan 722de ele geirilip halknn srgne gnderilmesinden sonra, komu vilayetlerden getirilip blgeye yerletirilenler (Sami22 23

24 25 26

27 28

Baron, I/105; Bezalel Porten, Exile, Babylonian, Encyclopaedia Judaica, CD Edition. William Stein, Exile, Babylonian, The Universal Jewish Encyclopedia, (ed. Isaac Landman), IV, Universal Jewish Encyclopedia Company, New York, 1948, s. 209. Bkz. II. Krallar 25:1821. Bkz. II. Krallar 25:12. Bright, s. 324; Charles F. Pfeiffer, Exile and Return, Baker Book House, Michigan, 1962, s. 17; Grabbe, s. 16. Ackroyd, Exile and Restoration, s. 23. Schultz, s. 223.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

263

Ali Osman KURT

riler)29 tarafndan sahiplenilmiti. Srgnden dnenler bu arazilerin kendilerine verilmesi gerektiini iddia etmi, ancak hlihazrda bu topraklar zerinde yaayanlar buna yanamamtr. Srgndekiler geri dnnceye kadar, srgnde geride kalan Yahudilerle, Samiriler arasnda herhangi bir anlamazlk olmamtr. nk Samiriler zamanla srailin tanrsna ibadet etmeye balam30 ve kendilerini Yahudi olarak nitelendirmilerdir. Kark evlilikler neticesinde zamanla bu iki topluluk kaynamtr. Yahudilerle Samiriler arasndaki bar dnemi, Babil srgnnde bulunan Yahudilerin Yahudaya gelmelerine kadar devam etmitir.31 Pers imparatorlarnn izni ve desteini alm olan srgn oullar, blgede yaayanlar, Yahveye inanm ve Yahudi inancn benimsemi olmalarna aldrmadan, goyim yani yabanc kabul edip dlamlardr. Blgeye baka yerlerden getirilip yerletirilenler iin kullanlan Kutim32 kavram, zamanla, tam Yahudi olmayan, soyu kark anlamnda kullanlmtr. Samirilere33 kar ortaya konan bu tutum, sunan,34 mabedin35 ve ehrin duvarlarnn yapm36 ile kark evliliklerin sonlandrlmas37 srecinde yaanan olaylarda daha da iddetlenmitir. Samiriler, Yahudi soyundan olmadklar ve srgnde geride kalanlar da yabanc milletlerle kark evlilikler yoluyla asimile olduklar gerekesiyle, srgn oullarnca Yahudi saylmamlardr. Bunun bir sonucu olarak Yahudi tanm yeniden yaplm ve gerek Yahudi kimdir? sorusunun cevab bulunmaya allmtr.

29 30 31 32

33

34 35 36

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

264

37

Bkz. II. Krallar 17:24. Bkz. II. Krallar 17:25 vd. Yaar Kutluay, slam ve Yahudi Mezhepleri, Anka yay., stanbul, 2001, s. 197199. Blgede nfusun karmas zerine, yerleik Yahudiler, sonradan gelip yerleen Samirilere, Kutadan gelmi olanlar anlamnda Kutim demeye balamlardr. Bkz. Kutluay, s. 197199. Samiriler, bugn ismi Nablus (ekem) olan, Samaryada yaayan ve kendilerini Bene Yisrael veya omrim olarak isimlendiren kk bir topluluktur. Bkz. A. Cowley, Samaritans, The Jewish Encyclopedia, (ed. Isidore Singer), X, Funk and Wagnalls Comp., New York and London, 1905, s. 669. Bkz. Ezra 3:13. Bkz. Ezra 4:15. Bkz. Nehemya 2:1920. Bkz. Ezra 9:110:44; Nehemya 13:13, 2328.

Yahudilikte Srgn Metaforu: Bo lke Miti ve ncir Benzetmesi

Srgn sonrasn anlatan kitaplarda da, dierlerinde olduu gibi, srgnden sonra Yahudada Yahudi yaamnn varl kesinlikle kabul edilmez. Sadece srgndeki topluluk (golah) meru kabul edilir ve onlar zera hakode (mukaddes zrriyet) olarak tanmlanr. Yahudada kalanlar ise memleket kavimlerinin murdarlklar38 arasnda saylr.39 Yeremyann kt incir tebihi de, benzer yaklamn bir sonucu olarak, bu anlamda kullanlmtr. Buna gre gerek Yahudiler, Babilde veya diasporada yaayanlardr. Srgne gitmeyenler gerek Yahudi deildir.40 Buradan da anlalyor ki srgn, Yahudi kimliinin belirlenmesinde ve tanmlanmasnda milat olmutur. lk kez bu dnemde soya dayal bir Yahudi tanmlamas yaplm ve Yahudilerin mukaddes bir soy olduu vurgulanmtr. Bu tarihten itibaren, srailoullar ifadesi, Yahudada oturanlar anlamnda Yahudiler (branice Yahudim) olarak anlmaya balarken, srailoullar dini de Yahudilik (Yehudat) olarak isimlendirilir olmutur. Bylece Yahudim ifadesi,41 bir taraftan Yahudada oturanlar anlamnda blgesel, dier taraftan Yahudallarn soylar anlamnda etnik bir anlam kazanmtr.42 Bylece ilk kez Yahudi kavramnn etnik bir tanmlamas yaplmtr. Buna gre gerek Yahudi, Yakubun neslinden olan ve sadece srgnden dnen kk bir gruptur. 43 srail topranda sadece bir srail topluluu bulunmaktadr, onlar da srgnden
38 39

40

41 42

43

Bkz. Ezra 9:1-2, 11; Nehemya 10:28; kr. Ezra 4:4; 10:2, 11; Nehemya 9:24; 10:3031. Harold C. Washington, Israels Holy Seed and The Foreign Women of EzraNehemiah: A Kristevan Reading, Biblical Interpretation, 11/34 (2003), Brill, Leiden, s. 430; Grabbe, s. 2223; Ackroyd, Israel Under Babylon and Persia, s. 17. James Sanders, The Exile and Canon Formation, Exile: Old Testament, Jewish, Christian Conceptions, (ed. James M. Scott), Brill, Leiden, New York, 1997, s. 41. Bkz. II. Krallar 16:6; 25:25; Yeremya 32:12; 34:9; 38:19. Morton Smith, Jewish Religious Life in The Persian Period, The Cambridge History of Judaism/ Introduction; The Persian Period, Volume I, (ed. W. D. DaviesLouis Finkelstein), Cambridge University Press, Cambridge, 1991, s. 219223; Klaus Koch, Ezra and the Origins of Judaism, Journal of Semitic Studies, 19/2 (1974), s. 173 vd; Daniel J. Harrington, Invitation to the Apocrypha, Wm. B. Eerdmans Publishing, Cambridge, 1999, s. 164; Francine Kaufmann-Josy Eisenberg, Yahudi Kaynaklarna Gre Yahudilik, Din Fenomeni, (Derleyen ve eviren: Mehmet Aydn), Din Bilimleri yay., Konya, 2000, s. 89. Bkz. Ezra 4:1-5, 12; 5:5.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

265

Ali Osman KURT

dnenlerdir. Bylece, srgnden dnenlerle, srgne hi gitmeyip srail topraklarnda kalanlar veya sonradan oraya gelip yerleenler arasnda kesin bir ayrm yaplm, srgne gitmeyenler, Yahudi tanmnn dnda tutulmulardr.44 Hlbuki yine Tanahta, srgnden dnenlerin isimlerinin sayld listede,45 srail soyundan olmayanlarn da bulunduu ve yine dn yolunda Levililerden kimsenin olmad fark edilince, en azndan bazlarnn gitmeye ikna edilmeye alld ifade edilmektedir.46 Sonu olarak, srgnn tm Yahudileri kapsad, geride kimsenin kalmad ve Kuds ehrinin tamamen bo olduu dncesinin, tarihsel gereklikten ziyade bir mit olduu ve ideolojik bir yaklam sergiledii anlalmaktadr. 47 Yeremyann, gitmenin ve kalmann insanlarn tercihine braklmad bir durum iin, iyi-kt eklinde bir karlatrmaya gitmesi dikkati ekmektedir. O, srgne gidenleri verken, geride kalanlar iddetle eletirmitir. ayet bir karlatrma yaplacaksa bu, srgnden dne izin verildikten sonra kutsal topraklara dnenlerle, srgnde kalmay tercih edenler arasnda olmal deil midir? Zira dn iznine ramen, Yahudilerin byk ounluu Babilde ve yerletikleri dier blgelerde48 kalmay tercih etmilerdir.49
44

45 46

47

48

49

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

266

Smith, s.219; David Biale, Introduction to Part One: Mediterranean Origins, Cultures of Jews/A New History, (ed. D. Biale), Schocken Books, NewYork, 2002, s.5. Bkz. Ezra 2/19. Geri dn yolunca Kudste mabede hizmet edecek Levi oullarndan kimsenin olmad fark edilip, onlar yolculua ikna abalar katlmn boyutu hakknda bir fikir vermektedir. Bkz. Ezra 8:1520. Knud Jeppesen, Exile A Period-Exile A Myth, Leading Captivity Captive/ The Exile as History and Ideology, (ed. Lester L. Grabbe), Sheffield Academic Press, England, 1998, s. 139-144; Thomas L. Thompson, The Exile in History and Myth:A Response to Hans Barstad, Leading Captivity Captive/The Exile as History and Ideology, (ed. Lester L. Grabbe), Sheffield Academic Press, England, 1998, s. 101-118. rnein Yemen Yahudileri, Kudse dn iin yaplan arya uymam, bunun kurtulu iin doru bir zamanlama olmadn, ikinci kez yaplan mabedin de yeniden yklacan dnmlerdir. Bkz. Bat-Zion Eraqi Klorman, The Jews of Yemen in the Nineteenth Century: a Portrait of a Messianic Community, Brill, Leiden-New YorkKln, 1993, s. 167. Jacob Neusner, Exile and Return As The History of Judaism, Exile: Old Testament, Jewish, Christian Conceptions, (ed. James M. Scott), Brill, Leiden, New York, Kln, 1997, s. 222; Sanders, s. 39.

Yahudilikte Srgn Metaforu: Bo lke Miti ve ncir Benzetmesi

Srgn ve sonras dnemle ilgili almalarda bulunan bir aratrmacnn, tarihi gemite meydana gelmi olaylar veya olaylar zincirinin yeniden kurgulanmas50 eklindeki tarifi, Tanahtaki srgn hikyesinin, taraflardan birisinin grmezden gelinerek srgne gidenler lehinde yeniden kurgulanm olup olmad sorusunu akla getirmektedir. Srgn dneminde uzun yllar, nce Babil ve sonrasnda Pers hkimiyeti altnda bulunan Yahuda Krallnn iki kabilesinden, tekrar kutsal topraklara dnmeyi kabul eden ok az saydaki Yahudinin nasl olup da din ve siyas yaplanmada ok nemli baarlar saladklar aratrlmaya deerdir.

Exile Metaphor in Judaism: An Evaluation in the Context of the Myth of the Empty Land and the Fig Comparison
Citation/: Kurt, Ali Osman, (2008). Exile Metaphor in Judaism: An Evaluation in the Context of the Myth of the Empty Land and the Fig Comparison, Milel ve Nihal, 5 (3), 257-267. Abstract: In the Jewish history, it was happen a lot of declines and deviations through wars and exiles. Exiles in the period of Assyria, Babylon and Rome influenced remarkable effects on the Jewish life and mind. Exiles caused great decays in the Jewish religious thoughts. After the return from Babylon to Jerusalem occurred some conflicts between returnees and people of the land, that is the Jews who remained in Judah during to exile. In point of them these events was difficult than from captivity. They was considered foreign and excluded from community by returnees. It is said that all Jews was deported to captivity, the land was completely empty, and consequently true Jews only who deported and returned. Prophet Jeremiah praised who had been exiled as good figs and criticized who hadnt been exiled as bad figs. Key Words: Judaism, Samaritans, Jeremiah, exile, fig, holy race (zera kode).

50

Becking, s. 41.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

267

Toplama Kampndaki Yahudi Kadnlar, Polonya 1945.

Asur Gleri ve Kimlik Aray

Hakan OLGUN
Atf/: Olgun, Hakan, (2008). Asur Gleri ve Kimlik Aray, Milel ve Nihal, 5 (3), 269-301. zet: sann dilini kullandklaryla vnen Asurler, tarihsel Mezopotamyann kadim uygarlklarnn nesilleri olarak bilinmektedir. Dini aidiyetleri Hristiyanlk olan Asurler, kristolojik ekimeler neticesinde Bat Hristiyanlndan koparak asrlarca Mslman egemenlii altnda yaamlardr. Ne var ki bu kadim medeniyetin sonraki kuaklar Ortadouda yaanan byk savalarn ve modern an ideolojik ve politik akmlarnn etkisiyle ana corafyalarndan koparak Mezopotamyay terk etmi ve Batda gmen topluluklar durumuna dmlerdir. Balangta ekonomik glklerle mcadele eden Batdaki Asur gmenler, ksa srede dou Hristiyan gelenei ile milli ve etnik kimliklerini birletirerek gl bir Asur diasporas oluturmulardr. Diasporadaki Asurler, bir gn ana corafyalarna dnecekleri umudunu ilerinde yaatmaktadrlar. Anahtar Kelimeler: Asuri, Sryani, diaspora, Dou Hristiyanlar.

Giri Mezopotamya, Akad, Babil, Asur ve Fenikenin oluturduu ve birbirine benzer uygarlklarn kltrel birikimleri stnde ykse-

Yrd. Do. Dr., stanbul niversitesi lahiyat Fakltesi.

MLEL VE NHAL
inan, kltr ve mitoloji aratrmalar dergisi cilt 5 say 3 Eyll Aralk 2008

Hakan OLGUN

len kkl bir tarihin ana vatandr. Hristiyanlktan nce Mezopotamyada, giderek birbirine karan ve tm ayn Sm kkene dayanan milletler yaamtr. Sm iktidarnn son kalesi Yeni Babil (Kalde) mparatorluu M. 538de yklncaya kadar birbirlerine stnlk kurmaya alan Asur, Babil ve Armler, bu tarihten sonra yabanc glerin egemenliini kabul etmek zorunda kalmlardr. Bu durum akraba uygarlklara sahip olan tm bu halklar birbirine daha ok yaknlatrmtr. Hristiyanlk, bu birlemeyi salamlatran bir unsur olarak ortaya kmtr. Makalede Mezopotamya halklarnn Hristiyanl kabulnden teolojik blnmelere, slam idaresi altnda yaadklar dnemlerden 19. yzylda balayp gnmze kadar devam eden glerine kadar uzanan tarihsel sreleri ele alnacaktr. Bu toplumlarn diasporadaki dini, ekonomik ve sosyal tecrbeleri ile ana corafyalarna geri dn idealleri tespit edilecektir. Teolojik Blnme ve simlendirme Sorunu Mezopotamya tarihinde ok saydaki medeniyetin yer alm olmas, bu blgede yaayan milletlerin gnmzde ortak isimle nitelendirilmesini gletirmektedir. Bu isimlendirme sorunu, bir yandan kristolojik tartmalar nedeniyle dini gerekelere dayanrken dier yandan milli kimlik aray bakmndan etnik tanmlamalara dayanmaktadr. Dolaysyla isimlendirme sorunu, ncelikle 5. yzylda ortaya karak 16. yzyla kadar uzanan teolojik tartmalar temelli isimlendirmeler ile 19. yzyldaki misyon almalar ve oryantalistik tanmlar erevesinde ve daha ok etnik kkene vurgu yapan isimlendirmeler temelinde ortaya kmaktadr. Mezopotamya uygarl iinde ortaya kan Hristiyan toplumlar, kken itibaryla Irak, ran, Suriye, Lbnan ve Trkiye gibi Orta Dou lkelerinde yaamakta ve ana corafyalar olarak Hakkri dalarndan Musula kadar olan blgeyi iaret etmektedirler. Hristiyanla ilk inananlar ve sann dilini konuanlar olduklarn ifade eden bu toplumlar Hristiyanl kabullerinin sadan sonraki ilk yzyl iinde gerekletiine inanmakta ve bu durum tarihsel sre iinde yle yklenmektedir: Kuds cemaatinin misyon a-

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

270

Asur Gleri ve Kimlik Aray

lmalar sonucunda Antakyada baz putperestlerin Hristiyan olduu haberi Kudse gelir. Bunun zerine Petrus tarafndan Antakyaya gnderilen Barnabas, burada bir Hristiyan topluluu oluturulur ve Mesih (Hristiyan) ad ilk kez burada kullanlr (Res. 10:20).1 Ardndan Petrus, 34 ylnda Antakyaya gelerek burada Antakya kilisesini kurar. Kudsn 70 ylnda Titus tarafndan yklmas, buradaki cemaatin Dou rdndeki Pellaya g etmesi ve Romann basklar yznden misyon almalarna ara verilmesi nedenleriyle Antakya, Hristiyan dnyasnn nemli bir merkezi durumuna gelmitir.2 Bu merkez, rk ve kltr ayrmna dayanmadan ve politik destekten uzak bir yaplanma ile misyon faaliyetlerini yrtmeye almtr. Roma mparatorluunun hkim olduu corafyada Antakya, Roma ve skenderiyeden oluan merkez kendilerine yakn yerleim yerlerinde kiliseleme almalarna hz vermitir. Bu almalar putperest Roma mparatorluunun hmna uramakta gecikmemitir. mparatorluk, Hristiyanl kendi geleceklerini tehlikeye drecei gerekesiyle bu yeni inancn yaylmasn sert uygulamalarla engellemeye almtr. Hristiyanln Bat Roma mparatorluunun resmi dini olmas, Hristiyanlar zerindeki dini basklar sona erdirmi fakat bu kez teolojik blnmeler sorunu ortaya kmtr. sa Mesihin ift tabiatl (diyofizit) ya da tek tabiatl (monofizit) olduuna ilikin kristoloji tartmalar bu teolojik blnmenin kaynan oluturmaktadr. Antakya Sryani Ortodoks Kilisesinin zerk bir kilise haline gelmesine kadar uzanan konsiller zincirinde, ncelikle 431 ylndaki Efes Konsiline kadar sann tabiat zerinde iddetlenen tartmalar, Antakya Kilisesi bnyesinde paralanmalara yol am ve sonunda 451 ylnda Kadky Konsilinde alnan kararlar neticesinde bu kilise monofizit gr benimseyerek Bizans Kilisesinden ayrlmtr. Monofizit gr karsnda diyofizit gr benimseyen Nesturiler de kendi bamsz kiliselerini kurmulardr. Bu nedenle 5. yzylda Efes Konsili kararlarn reddeden
1 2

Mehmet elik, Sryani Tarihi, I (Ankara: Ayra, 1996), ss. 51-52. elik, Sryani Tarihi, I, s. 53.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

271

Hakan OLGUN

Konstantin patrii Nestoryusun dncelerine tbi olan Nesturiler (Dou Sryaniler) ve Antakya Kilisesinin monofizit grlerini savunan Jacobus Baradeus taraftar balamnda Yakubiler (Bat Sryaniler) olarak iki farkl kilise yaplanmas ortaya kmtr. 5. yzylda Efes Konsilinden balayarak 16. yzyldaki misyonerlik almalaryla devam edecek olan blnmeler Roma Katolik Kilisesine bal olanlar ve olmayanlar eklinde iki farkl ynde pek ok kilisenin ortaya kmasna neden olmutur. Sryani Ortodoks Kilisesi ve Nesturi Kilisesi, kristolojik tartmalar srecinde Romadan bamszlaan kiliselerdir. Ardndan Bizans imparatorunun bask ve zulmnden korkarak Kadky Konsili kararlarn benimseyen Sryanilerden oluan ve kraln yandalar anlamn iaret eden Malkoye Melkit topluluu ortaya kmtr. Bu topluluk 7. yzylda yine teolojik sebeplerden dolay bir blnme daha yaam ve Marunit Patriklii ad verilen bamsz bir patriklik kurulmutur. Bu patriklik 13. yzylda papala balanmtr. 3 16. yzylda ise Nesturi Kilisesi iindeki baz gruplarn papann otoritesini kabul ederek Romaya balanmalaryla birlikte Keldani Kilisesi kurulmutur. Keldani Kilisesi, Douda yaayan, fakat tarihte ilk defa Romadaki papala balanmay kabul eden kilise olmas nedeniyle zel bir yere sahip olmutur. 4 Papa tarafndan Dou Patrii olarak ilan edilen bu kiliseye Kaldeliler anlamnda Keldaniler ad verilirken Katoliklemeye yanamayarak eski inanlarnda kalan Nesturilere Asurler denmitir.5 Yakubilerden Roma Katolisizmine geenler ise Sryani Katolik olarak adlandrlmtr. 19. yzylda Sryani Ortodoks Kilisesi iindeki bir ihtilaf nedeniyle bu kiliseden ayrlarak Romaya balanan Katolik Sryaniler ortaya kmtr. Sryani Ortodoks Kilisesi de bu ayrma dikkat ekerek kendini Sryani Kadim Ortodoks Kilisesi

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

272

Blent enay, Ayrlm Dou Kiliseleri, Yaayan Dnya Dinleri, ed. inasi Gndz (Ankara: DB Yaynlar, 2007), s. 137. Kadir Albayrak, Ermeni, Sryani ve Keldani Kiliseleri, Yaayan Dnya Dinleri, s. 151. inasi Gndz, Keldani Kilisesi, Din ve nan Szl (Ankara: Vadi, 1998), s. 217.

Asur Gleri ve Kimlik Aray

olarak adlandrmtr. Bu kiliselere daha sonra Batl misyonerlerin etkisiyle kk de olsa bir Sryani Protestan topluluu eklenmitir. Dolaysyla ilk kilise geleneini srdren Sryani Ortodoks Kadim Kilisesine tarihi sre iinde alt kilise daha eklenmitir. Bunlar, Nesturi, Melkit, Marun, Keldani, Sryani Katolik, Sryani Melkit, ve Sryani Protestan kiliseleridir.6 Bu teolojik blnmelerin yansra hal seferleri ve Mool istilas, tarih iinde bu kiliseleri zayf dren dier olaylardandr. Bu saldrlar neticesinde blgenin manastrlar, kiliseleri, din adamlar ve okullar tamamen tahrip edilmitir.7 Mezopotamyann dou blgesindeki Nesturi kilisesi mensuplar ulalmas g dalara kap snrken bat blgesindeki Yakubiler byk kayplar vermilerdir. Mool basks Osmanlnn blgeye ulamasna kadar devam etmitir. Osmanl mparatorluunun 16. yzylda bu blgeye yerlemesi ve o zamana kadar blgede yaayan Hristiyanlar iin nemli bir istikrar salamtr.8 Osmanl ve ran snrlarnda yaayan Hristiyanlar zgn dini ve kltrel geleneklerini uzun sre korumay baarmtr. Ancak 19. yzyldan itibaren Batl kolonizasyon srecinin arkeolog ve misyoner ncleri tarafndan yeniden kefedilen buradaki Hristiyan kiliseleri, kltrel btnlkleri balamnda kkl bir deiime maruz kalmtr. Bat Hristiyanlnn blgedeki bu giriimi, ana corafyann gvensizliinde etkili olmu ve gnmze kadar devam eden dalma sreci balamtr. Nitekim diaspora ncesinde bu blgenin Hristiyan toplumlar, zellikle teolojik farkllamalar istismar eden ngiltere, Amerika ve Rusyann politikalarna alet edilmilerdir.9 Kolonizasyon ncs lkelerin blge zerindeki politik planlar ksa srede misyonerlik almalaryla birlemitir. Nitekim
6 7

Albayrak, Ermeni, Sryani ve Keldani Kiliseleri, s. 150. Ahmet Tan, Sryaniler ve Sryanilik, IV, haz. A. Tan vd. Son Sryani G (stanbul: Orient, 2005), s. 81. Yakup Bilge, Sryaniler ve Trkiyedeki Durumlar, Birikim, 1995, 71-72, s. 166. Eden Naby, The Assyrians of Iran: Reunification of a Millat, 1906-1914, International Journal of Middle East Studies, 8, 1997, s. 237.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

273

Hakan OLGUN

Roma Katolik ve Amerikan Protestan misyon hareketleri 1835te ncelikle Nesturilere ulamtr. Hristiyan misyon hareketleri Bat Hristiyanlnn mezhep farkllklarn ieren Batl eitim modelini bu toplulua sunduunda Nesturilerle birlikte blgenin dier kiliselerinin kendi aralarndaki birlii nemli zarar grmtr. nk misyonerlerin Bat dilleri bu toplumlarn eitim srecine dhil olmu, bylece edebiyat ve tarih konularnda orijinal kaynaklardan faydalanma imkn azalmtr. Batl misyonerlerin getirdii ve iinde genellikle Bat Hristiyanlna has mezhep farkllklarna dayal retilerin yer ald metinler kaynak olarak kullanlmtr. Buna bal olarak blgenin Hristiyan gelenei iinde yer alan kilise hukukuna dayal medeni hukuk metni olan Sunhadusa bile Batl eitim alan yeni nesil Hristiyanlarn ulamas nemli lde zorlamtr. Mezhep farkllklarna dayal eitimin etkisiyle geleneksel kltrle olan balar zayflam ve bu toplumlarn kendi kltrel temellerinden ve dini geleneklerinden uzaklamasnn yolu almtr.10 Batl misyonerler dorudan ya da dolayl olarak bu blgedeki Hristiyanlarn toplumsal birliinin salanmas veya bu srecin devam ettirilmesinden ok bu toplumlar yerel destekileri haline dntrmek suretiyle Batl devletlerin amalarna hizmet etmilerdir. zellikle Nesturiler zerinden blgenin Hristiyan kiliselerine ynelik misyon almalar ile bu toplumlarn Mslman corafya zerindeki planlar iin dini ncler olarak kullanlmas tasarlanmtr.11 Blgedeki Hristiyan kilise mensuplarna ynelik etnik kimlik tasarm abalar da kolonizasyon ve oryantalizm dneminin bir rn olarak ortaya kmtr. Bu dnemde Nesturi ve Keldaniler iin Asur ismi etnik bir nitelikte kullanlm ve bu topluluklar iin Asur isminin Hristiyanlk ncesine kadar uzand vurgulanmtr. Ancak Asur kavramnn kullanmn ok yeni olduu, zellikle 19. yzylda Asur, Keldani ve Nesturi konularn inceleyen Batdaki ok saydaki yaynn oryantalist aratrmalar, misyonerlik abalar ve kolonileme dneminde Asur etnik kimliinin
10

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

274

11

Naby, The Assyrians of Iran, ss. 239-240. Naby, The Assyrians of Iran, s. 249.

Asur Gleri ve Kimlik Aray

tesisi ile balantl olduu olduka yaygn bir kanaattir. 12 Bu Hristiyan kiliseleri asndan Asur kavramnn tarihsel ve etnik kkenliine vurgu yapan Batl misyoner ve oryantalistlerin yan sra, blgedeki dier bir etkin g olarak Rusyann da sz konusu toplumun kimlik oluumuna katk salayan bir aba iinde olduu bilinmektedir. Rusya 19. yzylda Dou kiliseleri zerinde ve bu kiliselere mensup insanlarn yaadklar blgede nfuz sahibi olmutur. Rusya ile ran arasndaki atmalardan etkilenen Urmiye blgesindekiler bata olmak zere bir ksm Nesturi ve Keldani, iinde bulunduklar corafyann olumsuzluu karsnda Rus Ortodoks Kilisesinin birleme arlarna olumlu cevap vermilerdir. Bylece Nesturi ve Keldani Hristiyanlar kendilerini Osmanldan zgrletireceini umuduyla Kafkasya zerinden Rusyann himayesine g etmilerdir. Rusya da zaman iinde Nesturi ve Keldanilerin toplumsal kimliklerini dinsel aidiyetlerinden ayrarak etnik kkene atfetme abas iinde olmutur. zellikle sekler dnrlerin Nesturi ya da Keldani gibi kendi kilise temeline dayal aidiyet tanmndan ok Asur kimlii zerinden milliyeti ve etnik bir kken tanm gelitirmelerinde Rusya gerekli koullar salamtr.13
12

13

ener Aktrk, Perspectives on Assyrian Nationalism, Hemispheres: Tufts University Journal of International Affairs, 2002, ase.tufts.edu/hemispheres/2002/Akturk. doc, s. 2. Rusyann Nesturi ve Keldani toplumlar zerindeki etkisi hakknda bkz. Aziz S. Atiya, A History of Eastern Christianity (London: Mathuen&Co Ltd., 1968), s. 281; Naby, The Assyrians of Iran, s. 41. Asuri nitelemesine kar zellikle Sryani kilisesi mensuplarnn youn tepkisi bir Sryani tarafndan u ekilde ifade edilmektedir: Asur ad, bir ngiliz Protestan uydurmas olarak ancak 1900 ylna kadar geri gitmektedir. Kt niyetli politik sebeplerle Musul blgesindeki Nasturilere 19191920 yllarnda bu isim verilmiti. Sryaniler kendilerini bu yabanc isimle nitelemezler. Nasturiler milliyetilik uruna pek ok ac ve straba uramlardr. Eer Yakubiler ayn kaderi paylamak istemiyorlarsa kendilerini Asur milliyetilik hareketinden uzak tutmas gerekir. Robert DeKelaita, The Origins and Developments of Assyrian Nationalism, Assyrian International News Agency, Books Online, www.aina.org, s. 20. Asur kavramnn oluturulmas gayretlerine ortak etimolojik kken tespiti erevesinde Asur ve Sryani terimlerinin ele aln da eklenmelidir. Bu iki kavramn ayn etimolojik kkenliliine iaret eden bu almalarda ne kan en yaygn iki kanaatten birisi Asur szcnn sonuna Yunanllar tarafndan bir y harfinin eklenmesi ve zaman iinde bataki a harfinin dmesi ile Asurun Sryaniye dnt; dieri ise zellikle Ermeni metinlerinde Sryani sz-

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

275

Hakan OLGUN

5. yzyldan gnmze kadar teolojik gerekeler, misyonerlik almalar ve oryantalizm erevesinde sz konusu kiliselere mensup Hristiyanlarn Nesturi, Keldani, Sryani, Asur ve Arm adlaryla nitelenmelerine ahit olunmutur. Esasen Sryani kavram daha ok Hristiyanlkla balantldr ve yukar Mezopotamyallarn Hristiyanl benimsedikten sonra edindikleri bir addr.14 Baka bir deyile, Sryani kelimesi Babil, Kalde ve Asur unsurlarnn Hristiyanlktan sonraki nitelemesini ifade eder. Gnmzde diaspora balamnda kullanlan Asur kavram ise tarihsel olarak ok eskiye gitmekle birlikte zellikle etnik bir kimlik oluturma balamnda kolonizasyon ann bir tanm olarak karmza kmaktadr. Dolaysyla etnik kimlik oluturma asnda Asurlu adlandrmas, Hristiyanlktan nceki dnem ile sonraki dnemi birbirine balayan bir nitelik kazanmtr. Bu kiliselerin mensuplarnn diasporada kilise merkezli bir bilin oluturmas niyetiyle ne kan Arm kavramnn kullanm ise daha yenidir. Bu niteleme de ayn halk iermesine ramen tarihiler sklkla Asur ve Sryani szcklerini kullanmaktadr. Fakat teolojik farkllamalardan ziyade g ve diaspora balamnda ele alacamz bu toplumun, aslnda 19. ve 20. yzyllarda maruz kaldklar misyonerlik, kolonizasyon ve oryantalizm srecinde Asur adnn daha n plana karld grlmektedir. Diasporadaki etnik kimlik tanmlamasnda da Sryani kavramnn yan sra, fakat ondan daha gl bir ekilde Asur kavram ne karlmaktadr. Dolaysyla daha ok diasporadaki Nesturiler ile Keldanileri nitelemekle birlikte teolojik ve tarihsel farkllklar gz ard edilerek Sryaniler iin de Asur nitelemesi kullanlmaktadr. Bunun sonucunda, Batdaki Sryani, Nesturi ve Keldani kiliselerinin mensuplarna ynelik g, diaspora ve entegrasyon gibi sosyolojik almalarn pek ounda zel kilise adlandrmalar gz ard edilerek yaygn olarak
cnn bana telaffuz asndan A harfinin eklenmesi ile Sryaninin Asori ve Asura dnt dile getirilmektedir. Bkz. John Joseph Assyria and Syria: Synonyms?, Journal of Assyrian Academic Studies, 11 (2), 1997, s. 39. Asur ve Sryani kelimelerinin ortak etimolojik kkene dayandran teoriler hakknda bkz. Robert Rollinger The Terms Assyrian and Syria Again, Journal of Near Eastern Studies, 65 (4), 2006, ss. 283-287. Aziz Gnel, Trk Sryanileri Tarihi (stanbul: Oya Mat. 1970), ss. 30.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

276

14

Asur Gleri ve Kimlik Aray

Asur nitelemesi kullanlmaktadr. Bu almalarda Asurlerin, Keldani, Nesturi ve Yakubileri ifade edecek ekilde ve farkl kilise mensuplarnn ancak ortak etnik kken ismi olarak kullanlan Asur kavramyla ele almann doru olaca dnlmektedir. 15 Bu makalede de bahsedilen gerekeler dorultusunda ve zel kilise adlarnn ifade edilmesi zorunluluu dnda sz konusu kiliselerin diasporadaki mensuplar iin Asur nitelemesi kullanlacaktr. B- Gler Asurlerin 19. yzyln balarnda balayp gnmze kadar devam eden ana corafyalarndan Bat lkelerine ynelik glerinin temel olarak ekonomik, sosyal ve siyasi nedenlere bal olduu bilinmektedir. Bazen bu nedenlerin sadece birisi glere yol aarken genellikle sz konusu gerekelerin her biri bir ynleriyle g hareketlerini hzlandrmtr. Asurlerin g srelerini ana hatlaryla gerekeleri balamnda kategoride snflamak mmkndr. (i) lk G Dalgas Asurlerin ana corafyalarndan Bat lkelerine ynelik klarnn 19. yzyln ilk dnemlerinde balad bilinmektedir. Blgenin ekonomik adan bir gelecek vaat etmemesi zerine i gcne sahip gen Asurlerin bireysel gleri balamtr. Asurlerin ilk g dalgas daha ok Amerika Birleik Devletlerine (ABD) yneliktir. Bu ilk g hareketi youn olarak I. Dnya Savann ncesinde ve daha ok ekonomik sebeplerle balamtr. Akas yoksulluk, Asurleri ana corafyalarn terk etmeye zorlamtr. Temel olarak Tur Abdin ve Hakkri snrlarna skm olarak yaayan, tecrit edildiklerini hisseden ve fakirleen Asurler iin bu g giriimi yeni bir gelecek aramann yolu olmutur. Balangta eitim dzeyi dk ve vasfsz ii konumundaki Asurlerin alabilir erkek bireyleri, bata ABD olmak zere dier Bat lkelerine g ederek

15

Vahram Pettorsan, Assyrians in Iraq, Caucasian Centre for Iranian Studies, 10 (1), 2006, s. 113.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

277

Hakan OLGUN

belli bir ekonomik seviyeye ulatktan sonra ailelerini yanlarna almlardr.16 Asurlerin ABDye g etmeleri 1870lere dayandrlmakla birlikte gn daha eski tarihlere kadar uzanaca varsaylmaktadr. 19. yzyln sonlarndan itibaren az ok devam eden Asur g, sonraki yllardaki gvensizlik ortamna paralel olarak artarak devam etmitir. Bu ilk g dalgas iinde daha ok ABD ve Kanadaya ynelik olan g hareketinde yer alan Asurler, bata tarm ve sanayi blgeleri olmak zere g edilen lkenin pek ok eyaletine yerleerek buralarda ii ve sanatkr olarak almtr.17 i g olarak ortaya kan bu ilk g hareketi sonras Bat lkelerinde gruplaan Asurlerin henz bir diaspora bilincine sahip olduklar sylenemez. Batdaki Asur diasporasnn, I. Dnya Sava srasnda ve II. Dnya Sava sonrasnda etnik, dini ve kltrel gerekelere dayal ikinci ve nc Asur g hareketleri erevesinde ekillendii grlmektedir. (ii) kinci G Dalgas I. Dnya Sava, sz konusu blgenin tarihi snrlarn ve toplumlar arasnda yzyllara dayal iliki dzenini kkten deitiren bir etki salamtr. 1914-1933 yllar arasnda Ortadouda yaanan byk kaoslar, sadece blgede yaayan Mslmanlar deil Asurleri de derinden etkilemitir. I. Dnya Sava srasnda Asurlerin Osmanlya sava aan Batl mttefik devletler yannda yer aldklar bilinmektedir. Bu taraftarln en bariz sebebi, mttefik devletler tarafndan Asurlere kendi ana corafyalar zerinde otonom bir idari blgenin tahsis edilecei vaadidir. Yzyllardr Osmanl egemenlii altnda yaayan Asurlere sivil ve politik haklarn tannaca ve blgede otonom bir idari blge verilecei vaatleri, Batl

16

17

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

278

Yoab Benjamin, Assyrian in Middle America: A Historical and Demographic Study of the Chicago Assyrian Community, Journal of The Assyrian Academic Society, ss. 21-22. Karen Dabrowska, Geoff Hann, Iraq: Then & Now (Guilford: Bradt Travel Guides Ltd.), 2008, s. 328.

Asur Gleri ve Kimlik Aray

mttefiklerin desteklenmesi iin nemli bir gereke olmutur. 18 Asurlerin blgedeki mttefik glerin ncs olan ngiltereye yaknlamalar, ok gemeden Hakkri, Tur Abdin ve Urmiyede asrlardr yaayan Asur toplumuna kar kadim Mslman komularnn phe ve endie ile bakmalarna neden olmutur. 19141918 yllar arasndaki sava ortam iinde Asurlerin byk can ve mal kayplarna uradklar bilinmektedir. Bu basklardan kurtulmay baaran Asurler, son are olarak o dnemde ngiliz glerinin elinde bulunan Iraka snmlardr.19 Iraktaki kamplarda ok zor artlar altnda yaayan Asurler, bata ABD olmak zere dier lkelere g etmeye balamlardr. Sava bittiinde ngilterenin, Asurlerin sivil ve dini haklarn koruma ynnde verdii gvenceden vazgetii fark edilmitir. zellikle Paris Bar Konferansnda dier katlmclarla birlikte ngiltere de siyasi anlamda bir Asur milliyetini tanmay reddetmitir. Bununla birlikte 1925te Milletler Cemiyeti, Irakn idaresini ngilterenin mandasna vermitir. Bylece Asurlere kar vaatlerini yerine getirme imknn elde etmesine ramen ngiliz otoriteleri Iraktaki Asurleri hem siyasi bir otonomi hem de sivil eitlik beklentilerinde hayal krklna uratmtr. Bu vaatlerin gereklemesinden umudunu kesen Asurlerin bir ksm dier Ortadou lkelerine bir ksm ise politik ve dini zgrlkler ve frsatlar lkesi olarak grdkleri Avrupa lkeleri ve Amerikaya ynelik mevcut g hareketlerini younlatrm ve zellikle 1925 ylna kadar bu istikametlere g aknlar devam etmitir.20 Asurler iin I. Dnya Savandaki politik kar hesaplarnn yol at sosyal kaos ortam henz bitmeden 1933de blgede yeni bir kriz dalgas daha yaylmtr. 1933 yl, Irak zerindeki ngiliz mandasnn bittii tarihi ifade etmektedir. ngiliz mandas sona erdiinde, Iraktaki Asurlerin byk ounluu kendilerini hl ka-

18

19 20

Yearbook 1996: Unrepresented Nations and Peoples Organization, ed. Christopher A. Mullen, J. Atticus Ryan (Boston: Maritunus Nijhoff Publishers, 1997), s. 51. Benjamin, Assyrian in Middle America, s. 23. Benjamin, Assyrian in Middle America, s. 23. Benjamin, Assyrian in Middle America, ss. 24-25.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

279

Hakan OLGUN

lc bir temel zerine yerletirilmeyen mlteciler olarak grmlerdir.21 Irakllar Asurleri, ngilizlere askeri destek verdikleri ve Irakllara kar bu askeri harektta yer aldklar iin ok olumlu bir tutumla karladklar sylenemez. Esasen Irak krall, Hristiyan topluluklarna kendi medeni hukuk meselelerinde yasal bir hak tanmaya isteksiz deildir. Fakat genel olarak Asurler, kendi isknlar iin ve kendi geleneksel adetlerine gre idare edilecekleri bir blgenin tahsis edilmesini istemilerdir.22 Bu talepleri adna Asurlerin Irak ordusuyla bir sre atma iinde olmular ve bu son atmalar Asurlerin ana corafyalarndaki varlk mcadelelerindeki umutlarn olduka azaltmtr. Hatta 1933 yl, Asur birlii umudunun nihayetini ifade etmektedir.23 Kuzeyde ise sava sonrasnda kurulan yeni Trk devleti balamnda Lozan Antlamasnda aznlk stats talebi olmayan Sryani ve Keldani kiliseleri patriklik merkezlerini Trkiyeden tamlardr. rnein Sryani patriklik merkezi 1934de ama nakledilmitir. 24 I. Dnya Sava srasndaki atmalar ve sava sonrasnda blge lkelerinin milliyeti ve ulus devleti yaplanmalar, Asurlerin blgeden gne yol aan en nemli nedenini ifade etmektedir.
21

22

23

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

280

24

Bu dnemde ngilterenin Asurlerin yerinden edilmelerinden ne denli sorumlu olduklar, dnemin ABD basnnda u ekilde deerlendirilmitir: I. Dnya Sava srasnda Asurler mttefikler tarafndan Mslmanlara kar savamaya tevik edilmilerdir. Bu sava, sadece dini prensiplerden dolay deil kendini koruma amacnn yan sra politik ve rki gerekelere de dayanmaktadr. Fransa ve ngiltere, blge lkelerini mandalar altna alrken bu srecin zorluunu Asurlular yaamtr. Eer mttefikler onlar Mslmanlarla ba baa braksalard, Mslmanlarla bir ekilde anlaabilirlerdi. Fakat bu imkn olumamtr. Bu halk ok sadktr ve sadakatleri onlara pahalya mal olmutur. Fransa ve ngiltere bu blgeyi mandasna alrken Asurlerin ABDye gleriyle bu milletin nemli bir sorumluluu ABDye verilmitir. Avrupann blge zerindeki hatas ABDye iki ekilde sorumluluk yklemitir. Birincisi, yardm organizasyonlar ile sava maduru olan insanlarn besin ve barnak ihtiyalarn salamak; ikincisi ise henz g eden veya g yolundaki aileleri ABDye ulap burada yerlemelerini salamak. Paul Shimmon, Assyrian Immigration, The New York Times (1 Mays 1922 sayl nsha). http://www.nytimes.com/ref/membercenter/ nytarchive.html Edward Every, Asurler, ev. S. Kl, Frat niversitesi lahiyat Fakltesi Dergisi, 10 (1), 2005, s. 104. Mordechai Nisan, Minorities in the Middle East: A History of Struggle and SelfExpression (North Caroline: McFarland & Company, 2002), s. 190. Tan, Son Sryani G, s. 81.

Asur Gleri ve Kimlik Aray

Bu ikinci gn zellii, aile ve kabile gleri eklinde gelierek birincisinden daha kapsaml olmasdr. Avrupa lkelerinden daha ok ABD kentlerine ynelik olan bu ikinci dalga g ynnn belirleyici unsuru olarak, ABDnin I. Dnya Sava sonrasnda ngiliz politikas karsnda Asur gmenlerle daha yakn bir iliki iinde olmas gsterilebilir. (iii) nc G Dalgas Bat lkelerini youn olarak etkileyen II. Dnya Sava, geici de olsa Asurlerin Ortadoudaki ana corafyalarndan glerini durdurmutu. Fakat bu blge uzun sredir ihtiyac hissedilen politik dzenini salam deildir. zellikle randa II. Dnya Savan takip eden karklklar, Asurlerin yaad krsal blgelerde hayat emniyetsiz klmtr.25 randa 1952 ylndaki Muhammed Musaddkn milli hareketi bu lkedeki Asurlerin gn hzlandrmtr. te yandan Irakta General Kasm liderliindeki cunta, her ne kadar Irakta demokratik rejimi kuraca vaadiyle Asurlere zgrlk ve normal yaamlarna dnme umudu alasa da durum deimemi ve lke anariye boulmutur. Bu artlar altnda Iraktaki Asurler iin lkeden ka en uygun seenek olmutur. 26 Dolaysyla 1960l yllarda giderek artan bu nc g dalgas, Asurlerin Bat lkelerine kitleler halinde yerlemelerini ve ilk kez diaspora kavram ve psikolojisi ile tanmalarna neden olmutur. 27 Irakta Arap milliyetilii, Trkiyede ulus-devlet yaplanmas, randaki i kargaalar Hristiyan Asurlerin uygun bir entegrasyon salama imknn engellemitir. Blgedeki Hristiyanlar iin zimm otonomisi artk Ortadou politik hesaplarnda geerli bir unsur deildir. Nitekim millet sistemi sona erdiinden, dini aznlklara mdahale etmek ya da onlara bask salamak, ada rejimlerin ileme yollarn glendiren ve merulatran bir ynelim olarak deerlendirilmektedir.28 ki byk dnya sava sonrasnda yeniden kurulan politik dengeler arasnda skan Asurler
25 26 27 28

Every, Asurler, s. 105. Benjamin, Assyrian in Middle America, s. 29. Bilge, Sryaniler, s. 9. Nisan, Minorities in the Middle East, s. 193.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

281

Hakan OLGUN

iin son dnemlerde Ortadou corafyasndaki belirsizlik ortam da durumu gletirmitir. 1980lerdeki ran-Irak Sava ve 1990daki Krfez Sava, yol at milli ekonomik krizler nedeniyle Asur gn artrmtr. Bu dnemde Asurler ABD, Avustralya, Kanada ve Avrupaya youn g vermitir. Asurleri etkileyen dier etken ise 1970lerin ortalarnda balayp 1990lara kadar uzanan Irak ordusu ile Krt topluluklar arasndaki atmalardr. Bu atmalardan dorudan etkilenen Asurler kylerini terk etmek zorunda kalmlar, nce Badat, Musul ve Kerkk gibi kentlerdeki Asurlere katlmlar daha sonra Batya dnk g dalgalarna katlmlardr.29 Trkiye balamnda ise 1960 yllarndaki Avrupaya dnk ii g dalgasna Trkiyedeki Sryani ve Keldani kiliselerinin mensuplar da katlmlar ve lkeden kan ilk gmenler 1967 ylnda svee ulamtr.30 Elbette bu gn ncelikli gerekesi ekonomiktir. Sryani ve Keldani vatandalarnn Trkiyeden gne neden olan bu gerekeye, ayn yllardaki Kbrs olaylar neticesinde Hristiyan aznlklara gsterilen tepki de eklenmelidir. 31 Az ya da ok Trkiyeden Batya ynelik yllar boyu devam eden gneydoudaki Hristiyan g, 1980den sonra toplu glerle hzlanmtr. Bu gler resmi dzeyde ekonomik sebeplere balanrken, dier sebeplerin varl da gz ard edilmez. rnein Trkiyenin gneydousundaki terr olaylar ve gvensizlik ortam bu dnemde balayan yeni g dalgasnn sebeplerinden bir dierini oluturmaktadr. te yandan Sryani kilisesi mensuplar Lozan Antlamas kapsamnda tesis edilen aznlk haklarna sahip olmadndan kendi okullarn kuramam ve Sryanicenin tamamen unutulmas tehlikesiyle karlamtr. Bunun nne gemek iin kiliselerde Sryanice kurslar dzenlenmise de kilise ve manastrlarda din ve dil dersi verilmesinde byk zorluklar yaanmtr. Bu nedenle Hristiyan din eitimi sorunu, gn nemli nedenlerinden birisi olarak gsterilmektedir.32
29 30 31

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

282

32

Benjamin, Assyrian in Middle America, s. 30. Nisan, Minorities in the Middle East, s. 192. Tan, Son Sryani G, s. 81. sa Karata, Trkiyede Sryani Olarak Yaamak, Birikim, ss. 158-159.

Asur Gleri ve Kimlik Aray

Trkiyeden Batya ynelik Hristiyan g, ekonomik nedenler, sosyal ilikiler, uluslararas ilikilerin i politikaya yansmas, anayasa ve uluslararas szlemelerden kaynaklanan hak ve zgrlklerin fiilen kullanlmamas olarak saylmaktadr.33 Bununla birlikte Trkiye, zellikle Arap krfezinde yaanan savalar nedeniyle blgeden kaan Keldani kilisesi mensuplarnn sndklar bir lke ya da Batya ynelik glerinin k kaps olarak kullanlmtr. zellikle 1980-1991 yllar arasnda Irak ynetiminin muhalif etnik gruplara ynelttii bask politikasndan etkilenen Hristiyanlar Trkiyeye g etmiler ve yaklak bir asr nce Hakkriden Iraka snan Hristiyanlarn torunlar, bu sefer dier etnik gruplarla birlikte snrn Trkiye tarafnda hayatta kalma mcadelesi vermilerdir. 34 Diasporada Asurler Son iki yz yldr ABD ve Avrupaya g eden Asurlerini diaspora bilincine ulamalarnda sosyo-ekonomik yaamlar, etnik kimlik araylar ve kilise ile dini aidiyet tanmlar belirleyici olmaktadr. Ana corafyada kalan Asurlerin yz yze kaldklar problemler, kendi aralarnda mezhep ve fraksiyonlara blnme, blgede artan Arap milliyetilii, Arap toplumlar iinde kltrel varlklarn koruyamama olurken, diasporada en nemli endie byk g dalgalaryla yneldikleri Bat toplumlar iinde yok olmaktr.35 Diasporadaki Asurlerin zellikle Bat lkeleri iinde asimilasyona direnme, kendini hem din hem de etnik aidiyet araylarna yneltmitir. Ancak diasporada dini ve etnik aidiyet aray, ncelikle sosyal

33 34

35

Yakup Bilge, Sryaniler: Anadolunun Solan Rengi (stanbul: Yeryz Yay., 1996), s. 96. Didem Dan, stanbulda Irakl Katolik Keldani Gmenler: Transit G ve Ulusar Dini Alar, Kkler ve Yollar: Trkiyede G Sreleri, der. A. Kaya, B. ahin (stanbul: stanbul Bilgi niversitesi Yaynlar, 2007), ss. 524-525. Peter BetBasoo, Brief History of Assyrians http://www.aina.org/aol/peter/brief.htm#1918. Dnya Asur Nfusu ve Dalm: aina.org (Revised on April 1, 2007).
Irak Suriye Lbnan ran rdn Trkiye ABD 1,500,000 700,000 100,000 50,000 44,000 24,000 400,000 Kanada Grcistan svire Yunanistan Avusturya talya Meksika 23,000 15,000 10,000 8,000 7,000 3,000 2,000 Fransa sve Brezilya Rusya Avustralya Almanya Y. Zelanda 20,000 120,000 80,000 70,000 30,000 70,000 3,000 Belika Ermenistan Danimarka ngiltere Hollanda Dier Toplam 15,000 15,000 10,000 8,000 20,000 100,000 3,447,000

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

283

Hakan OLGUN

ve ekonomik adan g lkelerinde tutunmu olmay gerektirmektedir. Sosyo-Ekonomik Yaam aamal bir g dalgas iinde ele aldmz Batdaki Asur topluluunun ilk gnn daha ok ekonomik nedenlerle kaynakland dikkate alndnda, Asur gmenlerin ncelikle ekonomik aba iinde bulunduu tahmin edilebilir. Nitekim bu erevede, Bat lkelerine ilk g dalgas iinde yer alan Asurler, tarm alanlar ve fabrikalar gibi daha ok beden gcyle allan alanlarda istihdam olmulardr. I. Dnya Sava yllarnda gerekletirilen ikinci g dalgas iinde yer alan ve daha ok ABD ve Kanadaya g eden Asurler iin ilk gmenlerin karlat durumdan farkl bir istihdam alan olduu sylenemez. Esasen Asurlerin Batya ynelik ilk g dalgalar, Bat toplumlarnn sanayi toplumu ve kapitalist ekonomi yolunda ilerleyileri srasnda meydana gelmitir. Bu durum Asurlerin kendi ana corafyalarndan ok farkl bir sosyo-ekonomik sreci ifade etmektedir. Ortadoudaki lkelerinde feodal retim tarznn hkim olduu ilikiler erevesinde yaayan Asurler, tmyle kapitalist ilikilerin hkim olduu Bat lkelerinde, bu yeni durum karsnda bocalamlardr.36 Asurlerin youn gnn Avrupallarn enformasyon toplumuna gei dnemine rastlamas, bu srada Avrupaya g eden btn gruplar zerinde olumsuz etkilere yol aarak Asurlerin gten kaynaklanan sorunlarn daha da arlatrmtr. ounlukla Ortadou lkelerinden g eden Asurler, geldikleri lkenin siyasal rejimi, dili, kltr ve bak asnn etkisini tadklarndan yeni lkelerinde pek ok uyum sorunuyla karlamlardr.37 Ancak zaman iinde misafir ii vasfndan mlteci statsne geilmesine paralel olarak Asurlerin tarm ve sanayi iiliinden zanaatlara hatta kk iverenlere dnme srecine girilmitir. zellikle son otuz yl ierisinde hizmet sektrne dayal belli bir ekonomik gce ulaan Asurler, 1990l yllardan itibaren
36 37

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

284

Bilge, Sryaniler, s. 9. Adnan Can, Asuri/Sryani G ve Etkileri, Avrupa Birlii, Trkiye ve Asuri/Sryani G Sempozyumu, s. 4. http://goc.bilgi.edu.tr/

Asur Gleri ve Kimlik Aray

byk yatrml ticaret giriimlerinde bulunmaktadrlar. lk g dalgasnn yn olan Amerikada Asurler, ekonomik yatrmlara daha erken dnemde baladklarndan zenginlemi toplumsal tabakalarn oluturmulardr.38 Bylece dini ve etnik kimliklerini canlandrma yolunda olan Asur diasporas, gmeni olduklar lkelerin hem ekonomik hem de politik yaamlarnda yer almaya balamlardr. Balangta ekonomik gayelerle Batya yerleen Asur gmenler yeni kuaklar iinden pek ok bilim adam, i adam ve hatta politikac yetitirmitir. Asur diasporasndaki sosyo-kltrel yaamn gelitiine dair en nemli rnek, Trkiyeden svee g eden Sryani kilisesi mensuplarnn politik baarsdr. Trkiyeden g ederek youn olarak svete Sdertlje blgesine yerleen Hristiyanlar balangta, zellikle yerel basn tarafndan olduka olumsuz bak asyla karlanmtr. Fakat bu topluluk ksa srede blgenin ekonomik ileyiinde yer alarak ev sahibi halk tarafndan kabul grmeye balamtr. 39 Asurler diasporada sahip olduklar sosyal ve siyasi haklara bakarak, varlk mcadelelerinin kendi milletlerinin politik bilimlerde eitim grm insanlarnn baarsyla srdrleceini dnmektedir. Nitekim diasporada parlamentoya giren hatta sve hkmet kabinesinde bakanlk grevine atanan Sryani kilisesi mensubu gmenler sz konusudur.40 G, Asurlerin geleneksel aile yapsn etkileyerek geni aileden ekirdek aileye gei srecini hzlandrmtr. Birey zerindeki etkilerine gelince, gle birlikte yaanan kltrel atmalar sonucunda ortaya kan bir olgu olan kltrel stres ise gn bireyler zerindeki etkisini ifade etmektedir. Nitekim Ortadou blgesinin geleneksel mirasn tayan diaspora Asurleri, sunduu frsatlarn yan sra Batnn geleneksel hayat anlaylarn olumsuz etkileyen

38

39

40

Bethil Bokfrlag, Mezopotamya Uygarlnda Sryani Halk (stanbul: Anadolu Ofset, 2008), s. 322. Charles Westin, Young People of Migrant Origin in Sweden, International Migration Review, 37 (4), 2003, s. 994. Turabdin doumlu brahim Baylan, 21 Ekim 2004 tarihinde sve hkmetinde Eitim Bakan olarak atanmtr.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

285

Hakan OLGUN

ynlerinden ikyet etmektedir.41 Bu olguyu, ana corafyada kalan aile fertlerine ynelik sorumluluk duygusunun artmas, dil ve kimlik atmasndan kaynaklanan iletiim zorluklar, i bulma ve meslek edinme gibi sorunlarn da iinde yer ald ounluk toplumuyla ortaklk kuramama sorunu, farkl bir toplumda ocuk yetitirme kaygs gibi eitli kiisel ve kiileraras gerilimlerle aklamak mmkndr. Bu trden sorunlarla karlaan kiilerde, alkolizm, depresyon, fazla para harcama tutkusu, z gvenin sarslmas ve psikolojik hastalklar gibi olumsuzluklar gzlenmitir. Gn aile ve birey dzeyinde yaratt bu gerilimler devam ederken Asur toplumunun fabrikada alan iiden, kk iletmeci statsne gemesiyle ekonomik gcn getirdii z gven sayesinde aile yapsnda ve kiileraras ilikilerde birtakm olumlu gelimelerin yolu almtr. Bu alandaki baarl rnekler, grubun dier bireylerini de bu ynde tevik etmitir. Ebeveynler kendilerinin yaad zorluklar ocuklarnn yaamamas iin eitime nem vermeye balamlardr. G edilen lkelerin genel olarak salad ekonomik refah seviyesi, sosyal ve siyasal zgrlkler ortam,

41

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

286

rnein ok gen yata ailesiyle birlikte Trkiyeden svee g eden bir Sryani kilisesi mensubu, kltrel kimliini gelitirme srecinde ihtiya duyduu haklara Trkiyede deil svete ulatn ifade etmektedir. svete ana dilini renebildiini ve Hristiyan dini hakknda daha ok ey bildiini dile getirmektedir. Bununla birlikte svete kendilerine has gelenein ktn de fark etmektedir. Bu erevede, aileler ocuklarn sve arkadalardan uzak tutmaya almaktadrlar. nk bu ailelerde ilikiler otoriter ve hiyerariktir. Aile iinde her ey byklerden ke doru yukardan aa bildirilir. Dolaysyla Asur aileler ocuklarn sve toplum yaps iinde uygulanandan farkl olarak ailelerinin gzetimi altnda ve Asur geleneine ait insanlarla evlendirme sorunu yaamaktadr. Bkz. Ursula Apitzsch, Religious Traditionality in Multicultural Europe, Identity and Integrity: Migrants in Western Europe, ed. Rosemaria Sackman vd. (Aldershot: Ashgate Publishing Limited, 2003), ss. 101 102. Beyruttan svee gen ve burada on yldan fazla bir sredir yaayan bir Asur kadn, Asur Hristiyan olduundan dolay gurur duyduunu, kimliin nemli olduunu fakat alnndaki siyah dvme iaretinden kendisinin farkllyla dikkat ektiini ifade etmektedir. Ona gre kendisi asla bir sveli olmayacaktr ve nereli olduu sorulduunda bir rpda sveli olduunu syleyememektedir. Bkz. Alan Pred, Even in Sweden: Racism, Racialized Spaces, and the Popular Geographical Imagination (California: University of California Press, 2000), s. 235.

Asur Gleri ve Kimlik Aray

misafir iilik duygusunun da byk lde ortadan kalkmasyla birlikte, belirli bir rahatlama salamtr.42 Diasporadaki Asurler, ok farkl lkelerin birbirinden uzak kentlerine daldklarndan kendi aralarndaki iletiim hattn kolayca kurduklar sylenemez. Bu durum kk Asur gruplarnn kendi aralarnda ve aile temeli zerinde varlk mcadelesi vermeleri sonucunu dourmutur. Bu nedenle Asurler g ettikleri lkelerde bir birlerine sk skya bal ve ok iyi organize olmu etnik gruplar olarak ortaya kmtr. Zaman iinde gelien iletiim imknlarn kullanan Asurler, uzak blgelerdeki halklaryla temaslar kurmakta, kaynaklarn biriktirmekte, masraflar paylamakta ve ibirlii iinde yaamlarn srdrmektedirler. Bu erevede kurulan eitli organizasyonlarla Asur toplumunun birliini salama amacyla eitim almalar ve sosyal faaliyetler dzenlemektedir.43 Ayrca, yeni g eden Asurlerle yardmlama ve dayanma amacyla tesis edilen yardm organizasyonlar bu lkelerdeki gmen servisleriyle i birlii iinde almaktadr. Yardm komitesi, zellikle Trkiye, Yunanistan ve talya gibi lkelerdeki gmen kamplarnda zor durumda kalm gmenlere yardmc olmaktadr. Bunun yan sra dil ve kltr koruyup gelitirme amacyla kurslar ve klpler etkin olarak almaktadr.44 Asur geleneinin ve mirasnn korunup yeni nesillere aktarlmasnda ne kan kurulularn banda Asur Akademik Topluluu (Assyrian Academic Society) gelmektedir. Sadece diasporadaki Asurlerin sorunlarn deil ayn zamanda otantik Asur geleneini ve dil mirasn koruyup glendirmek amacyla akademik aratrmalar, seminer ve konferanslar dzenleyen bu kurulu dncelerini Asur Akademik Topluluu Dergisi (Journal of the Assyrian Academic Society) ile duyurmaktadr.45

42 43

44

45

Can, Asur/Sryani G ve Etkileri, s. 6. Arian Ishaya, Assyrians, Encyclopedia of Canadas Peoples, ed. Paul R. Magocsi (Toronto: University of Toronto Press, 1999), s. 232. zellikle 1987de Kanadada kurulan Asur Ninova Klb ve Asur tar Topluluu ne kmaktadr. Bkz. Ishaya, Assyrians, s. 233. http://www.aas.net/oldsite/aboutaas.htm; http://www.jaas.org/aboutjaas.htm

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

287

Hakan OLGUN

(ii) Etnik Kimlik Dou kilisesi mensuplarna ynelik 19. yzylda Bat lkeleri ve Rusya nclnde balatlan etnik kimliklendirme sreci ve zellikle Keldani ve Nesturilerin Asur adyla etnik aidiyetlerinin ne karlmas sz konusu olmutur. Asur ad, diasporada etnik aidiyet vurgusundan dolay yaygn olarak kullanlan bir tanmlama olmutur. Etnik kimlik bilincini glendirme abasnda olan Asurler, zgr ve bamsz Asur idealinin yan sra hem Bat lkelerinde hem de Ortadouda haklarn elde etme ve gelitirme konusundaki youn bir isteklilik iindedir.46 Bu istek dorultusunda Batdaki Asurler arasnda ilk kez diaspora kimlii ve etnik varolu dncelerinin, 20. yzyln ikinci yarsndaki byk ideolojik akmlarn ortaya kmasndan itibaren hzlanmtr. Bu dnemde Asur aydnlarnn ideolojik adan sol eilime yakn olanlar, toplumun yeni ihtiyalarn karlamadn dndkleri eskisinden farkl bir rgtlenmeye ynelmitir. Bu erevede, kiliseden ziyade sivil kurumlara nem vermilerdir. Bu rgtlenmeye uygun olarak gelitirilen ideoloji, Hristiyanlk ncesi dneme kadar geri giderek kadim Asur medeniyetine ynelik daha etnik bir aidiyete atfen kendini Asurculuk adyla orta koymaktadr. 47 Diaspora Asurleri arasnda etnik kimliin tespiti fikrinin gelitii bu ideoloji iinde Asurlerin Hristiyanln ncesine uzanan ve Hristiyanlkla birlikte, Yunan kltr gibi dier kltrel etkiler zerinde bina olan geni bir Asur tanm sz konusudur. Bu erevede, tarihsel adan btn kltrel etkenler Asur kimliinin ortak temelini oluturmaktadr. Dolaysyla etnik kimlik tanmlar srecinde Asurlik balamnda siyasal bir toplum olma iddias dile getirilmekte ve bu toplumun Ortadouda demokratik hak ve zgrlklerini elde etmeleri ynnde siyasal rgtlenme ve tutum gelitirilmesi savunulmaktadr.48

46

47

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

288

48

Sargon Donabed, Ninos Donabed, Assyrian of Eastern Massachusettes (San Francisco: Arcadia Publishing, 2006), s. 9. Bilge, Sryaniler, s. 103. Bilge, Sryaniler, ss. 11-12.

Asur Gleri ve Kimlik Aray

deolojik Asur etnisite inasna ynelik bu abalar ksa sre iinde yine diaspora iinden eletirilere uramtr. 1960larn yaygn gr olan Marksist dncenin hkim olduu ve gelenein tm birikimlerinin reddedildii bir ortamda dnce rettii ileri srlen diasporadaki Asur hareketinin bu ideoloji dorultusunda atalarndan aldklar kltr mirasn ve kilise dhil her eyi demode ve khne sayarak hor grdkleri ve toplumdan kendilerini bilinsizce soyutladklar dile getirilmektedir. Asurlerin ideolojik aydnlarnn toplumsal soyutlanmalarnn ise halkn kilise balamnda gericilerin eline terk edildii gibi bir intiban domasna neden olduuna iaret edilmektedir.49 Asurlerin dini aidiyet ve etnik kimlik balamnda tanmlanmas abas iinde ortaya kan bu blnme, gnmzde nemli lde almtr. Bu erevede Asur kimlii zerinde vurgu yaparak uzun zamandan beri almalarn srdren Asur/Sryani federasyonlarnn nclndeki Asur hareketi, ulusal bir hareket olarak grlerek ve mezhep fark gdlmeksizin btn kesimleri bnyesinde toplayarak hak ve zgrlkler iin mcadele veren bir oluum olarak tanmlanmaktadr. Bu mcadelenin amac, bir yandan ana corafyadaki hak ve zgrlklerin salanmasna ynelik iken, dier yandan Avrupa ve Amerikaya uzanan diasporann kltrel geliim ve uyum sorunlarnn almasnda yol gsterici olarak tanmlanmaktadr. 50 Buna ramen, baz gruplarn kendilerini etnik adan Asur olarak nitelerken dier bazlarnn kendilerini dini adan Sryani olarak niteledikleri rneklere rastlanmaktadr.51 Asurlerin diasporada etnik bir kimlik tasarm, Bat siyaset ve dnce kurulular tarafndan da desteklenmektedir. Bu topluluun etnik aidiyet araylarn merulatran yaklamlar, ABDnin pek ok resmi veya sivil insan haklar raporlarnda, ana corafyaya yaplan atflarla vurgulanmaktadr. Asurlerin bir Hristiyan topluluu olmann yannda etnik bir grup olduuna da dikkat ekilen metinlerde, ana corafyann nemli bir ksmn ieren Irak devleti49 50

51

Asur-Sryani Kavgas Blnme Yaratt, Bilge, Sryaniler, ss. 113-114. Dnemin Asur Federasyonu adna Samuel Erta ile rportaj: Asur-Sryani Kavgas Blnme Yaratt, Bilge, Sryaniler, s. 114 Westin, Young People of Migrant Origin in Sweden, s. 922.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

289

Hakan OLGUN

nin tarihsel sre iinde pek ok Asurye kt muamele ettii ve ayrmcla tbi tuttuu dile getirilmektedir.52 Bu nedenle imdi Asur mcadelesinin yeniden yaplanmaya ve birlii salamaya ynelik olduu ifade edilmektedir. Yeniden yaplanp birliin salanmas, geriye dn ve bamszlk ideali iin nceden yaplmas gereken etkin almalar olarak grlmektedir. Zira Elisha Oushanann Uyan Asur53 msralarnda yer ald gibi, bu giriimlerin erken dnemlerdeki milli yenilenmenin ruhuna ar olduu dnlmektedir. Bu i canlanmann, corafi blnmeye ramen Asurlerin etnik, kltrel ve tarihsel kimliini koruma ynndeki enerjisini canlandrabilecei umulmaktadr. 20. yzyln ilk dnemlerinde, rnein Irakta yaayan Nesturi kilisesi mensuplar arasnda milli bir duygudan gvenle sz etmenin zorluunu hatrlatan Asurler, etnik kimliin gl tutulmamas durumunda yllar iinde asimilasyon ve unutulmuluun toplumun azmini ypratacan, blnmlk artlar altnda milli Asur duygusunu gelitirme ve glendirmenin daha problematik olacan dnmektedir.54 Diaspora Asurlerinin politika, mezhep, sosyal ve kltrel farkllklarna bakmakszn btn Asur tekilatlarn bnyesinde toplayan ve idealini tek bir millet iin bir isim, bir dil, bir liderlik ve bir ana vatan olarak tanmlayan Asur Evrensel Birlii (Assyrian Universal Alliance), 1968 ylndan beri nceliini milli birlikteliin tesisine vermektedir. Asur Evrensel Birlii, ideolojik prensiplerini, btn i ve d dmanlar karsnda Asurlerin atalarna ait ana corafyalarnda (Asurya) Asur milli, politik, kltrel, ekonomik ve kendilerine zg insani haklarnn kresel olarak savunulmas, korunmas ve gelitirilmesi olarak tanmlamaktadr. Asur Evrensel Birlii, Asurlere has milli kurulular arasndaki

52

53

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

290

54

Bkz. Sean D. Murphy, United States Practice in International Law, Vol. 1: 19992001 (Cambridge: Cambridge University Press, 2002), s. 318. Uyan Ey Asur! / Sre giden uykundan / Denizlerin ve okyanuslarn tesinden / Ovalarn ve dalarn arkasndan / Ve dnyann en uzak kelerinden / Senin azmetmi erkek ve kzlarnn / arsna kulak vermenin zaman geldi! Elisha Oushana, bkz. Nisan, Minorities in the Middle East, s. 193. Nisan, Minorities in the Middle East, ss. 192-193.

Asur Gleri ve Kimlik Aray

dzen ve uyumun salanmasnda nclk misyonu tadn ifade etmektedir. Dolaysyla bu birlik, Batdaki Asur milli-politik gruplar arasnda karlkl temas ve uyumu tesis eden bir sorumluluk tamaktadr. Asur Evrensel Birlii, Asurlerin milli ve blgesel haklarn yeniden geri alma konusunda Asur milli haklar ve zgrlklerinin tesis edilip korunmasn savunmaktadr. 55 (iii) Kilise ve Dini Aidiyet Glerin balarnda diaspora Asurleri uzunca bir sre kendi kiliselerine sahip olamamlardr. Pazar ayinleri, evlilik trenleri, vaftiz ve cenaze trenleri iin genellikle eitli Protestan kiliselerini hatta fabrika depolarn geici ya da kiralk olarak kullanmlardr. G hareketlerinin ilk dnemlerinde farkl kiliselerde ve binalarda kilise hizmeti alan Asurler, zamanla kendi cemaatinden toplad yardmlarla ksa srede kendi kiliselerini oluturmulardr. Ancak ok gemeden kiliselerin diasporadaki ilevinin sadece eitli ayin ve ritellerin yerine getirildii meknlar olmad, kiliseye balln dini aidiyet kimliinin de ifadesi olduu fark edilmitir. Bylece kendi ana dillerinde, kendi dini gelenekleri iinde ve kendi din adamlarnn idaresinde ibadet edebilecekleri bir Asur kilisesi ihtiyac duyulmutur. nk pek ok Asur, kendi kiliselerine sahip olmazlarsa diasporada kayp olacaklarn dnmektedirler. Onlara gre herhangi bir Hristiyan, Pazar ayini iin herhangi bir kiliseye gidebilirdi ama bir Asur ancak bir Asur kilisesine gitmelidir.56 Asurler g edilen lkelerde kendi kiliselerinin varln, toplumsal birliklerinin salaycs ve Asur etnik aidiyetlerinin ifadesi olarak grmeye balamlardr. Kilisenin Asur mirasnn korunup glendirilmesindeki rolne dikkat eken bu yaklam, kiliseden ziyade etnik Asur kimliine vurgu yapan ideolojik yaklama karlk olarak muhafazakr Asurler nclnde ortaya kmtr.57
Assyrian Universal Alliance, http://aua.net/aua/ideology.htm Madawi Al-Rasheed, In Search of Ethnic Visibility: Iraqi Assyrian Christian in London, ed., G. Baumann, T. Sunier, Post-migration Ethnicity: Cohesion, Commitmens, Comparison (Amsterdam: Het Spinhuis, 1995), s. 25. Bilge, Sryaniler, s. 103.

55 56

57

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

291

Hakan OLGUN

Kendini Armcilik olarak tanmlayan bu muhafazakr eilime gre Asur diasporasnn varl, kilise ve dini aidiyet temelinde gerekleecektir. Asurler gemite yaam ayn toplumun nesli ve havariler dneminde kurulmu kilisenin devam eden kuaklar olduklarn vurgulamaktadrlar. Bu nedenle diaspora Asurleri iinde Hristiyanlk temelinde gerekletirilen dini aidiyetin tespiti, kken olarak ncelikle Hristiyanl benimsemi Armlere atfedilmektedir. Sryanice balamnda Arm ile Sryani szcklerinin ayn anlam ifade ettii vurgulanarak, bu halkn kendi gelenek ve greneklerinin korunmas ve bu i iin kilise evresinde rgtlenilmesi savunulmaktadr. Bu yaklam iinde diaspora Asurlerinin Arm kkenleri zerinde ve Hristiyanlk inanc temelinde birlik ve beraberliklerini koruma fikri sz konusudur. 58 Asurler yabanc bir ortamda rgtlenerek ok eski kilise geleneklerini, sa Mesih ve havarilerinin de konutuu Sryanice veya Armce dillerini koruma altna almlardr. Bunun gereklemesindeki phesiz en byk pay sahibi, deiik lkelerdeki Asurleri birbirine balayan diasporadaki Asur kiliseleridir.59 Bu nedenle, diasporadaki Asurlerin tarihsel miraslar ile gelenek ve greneklerini korunmasnda kilise birletirici bir etki salamaktadr. Diaspora Asurleri iin artk kilise sadece dini bir kurum olarak deil ayn zamanda sosyal yaamlarnn ve etnik kimliklerinin oda olarak grlmektedirler. Nitekim g srecinde dinsel aidiyet, Asurler iin toplumsal birlikteliin salanmas adna kolaylatrc bir unsura dnebilmektedir. Asur gmenlerin ana corafyalarnda siyasi katlm ve ekonomik kaynaklara eriebilirliklerini kstlayan ve lkeyi terk etmelerine neden olan dini kimlikleri, g sreci baladktan sonra karlatklar skntlar hafifletmeye yarayan nemli bir araca dnmektedir. Toplumsal rgtlenmelerinde ve kimlik tanmlarnda en temel unsur olan din, g sreci boyunca ve zellikle gei lkelerinde ulusar dini kurumlarla

58 59

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

292

Bilge, Sryaniler, s. 12. Gabriel Rabo, Sryani Diasporasnda Kiliseler ve Kurulular, Avrupa Birlii, Trkiye ve Asur/Sryani G Sempozyumu, s. 2, http://goc.bilgi.edu.tr/

Asur Gleri ve Kimlik Aray

ilikiye geebilmelerini salam ve bu zorlu dnemde hayatlarn idame ettirebilmelerini kolaylatrmtr.60 Diasporadaki Asur kiliseleri, gmen toplumun dini aidiyet duygusunun yan sra zihniyet oluumunu da gzetleme misyonunu yklenmitir. Zira Asur kiliseleri ABD ve Avrupadaki yeleri balamnda pek ok geleneksel ve modern ideoloji ile yz yze kalmaktadr. Bu ideolojiler arasnda en uygun dengenin salanmas iin kilisenin en iyisini yapmas gerektii dnlmektedir. Bu erevede kilisenin grevinin ncelikle atalarndan devrald kimliini ve retilerini kaybetmemesi olduu fark edilmitir. Ardndan ise Asurlerin Bat lkelerindeki dalma ve yok olmalarnn nne geilmesi adna kilisenin manevi, sosyal ve politik varln srdrmeye almasnn nemi vurgulanmaktadr. Bununla birlikte, diaspora ortamndaki entegrasyon sorunu erevesinde olsa gerek, zel bir gelenein arkasnda tam olarak neyin olduunun fark edilmesi ihtiyacndan da sz edilmektedir. Yani diaspora Asurleri, etnik ve milli kimlik vurgusunu savunanlarn da katksyla zel bir gelenein arkasnda herhangi bir manevi fenomen olup olmad konusunda dikkatli olmaya arlmaktadr. Burada dikkat ekilen, modernizm deil gelenekselciliktir. Bu ekilde davranlmadnda, Mesihin mjdesinin gelenek tarafndan erozyona uratlaca ve verimsizletirilecei dnlmektedir. Kilisenin dini ve etnik aidiyet uurunu birletirmeye ynelik bu misyonu nedeniyle diaspora kiliselerinin kurulmasnda Asurlerin desteinin salanmas, kilisenin misyonunun gereklemesi adna bir gereklilik olarak grlmektedir.61 Asur milletinin politik sorunlarnn zmnde bu sreci srekli olarak ve geleneksel algnn snrlamalarn adeta aan bir inanla destekleyen kilise liderlii ne karlmaktadr. ABD ve Avrupada pek ok medya programnda Asu-

60

61

Dan, stanbulda Irakl Katolik Keldani Gmenler: Transit G ve Ulusar Dini Alar, ss. 522-523. Mar Odisho Oraham, History, establishment, language and doctrine of the Assyrian Church, Die Suryoye und ihre Umwelt: 4. deutsches SyrologenSymposium, Martin Tamcke, Andreas Heinz (Hg.), (Hamburg: LIT, 2005), s. 485.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

293

Hakan OLGUN

rlik merkezinde dini ve milli eitim programlar bu perspektifle gerekletirilmektedir.62 Kiliselerin kuruluundan sonra diasporadaki Asur topluluklar gittike gelien yasal haklar daha fazla kullanarak bulunduklar lkelerde dini topluluk statsyle hukuki bir kazanm elde etmilerdir. Bylece dini ve etnik miraslarn gen nesillere aktarabilmek iin yasal temellere dayanan imknlara kavumulardr. Bu erevede kiliseler, hafta sonlarnda kilise retmenleri din eitimi ve Sryanice dil dersleri vererek hizmet sunmaktadr. Din eitimi Sryanice icra edilmekte, yani din kadar dil eitimi de yaplmaktadr.63 Bu eitim programlar iinde riteller retilmekte, geleneksel bayramlar ve azizler gn kutlanmaktadr. Asur sivil rgtleri dier milli gnlerle birlikte kha-b-Nissan (Asur Ylba) ve ehitler gnn kutlamakta; eitim mfredat milli bilin ve btnl ncelemektedir. Ayrca kiliseler Sryanice, Arapa ve ngilizce olarak sreli yayn almalarnda bulunmaktadr. 64 Diasporada kilise kurumlarna kavuarak bu kurumlarn yrtt dini ve etnik temelli hizmetlerden istifade eden Asurler, bu suretle kendi kimliklerinin korunmas yolundaki en nemli unsuru yeniden onardklarn dnmektedirler. Gnmzde Asurler iin kilise, Asur birliinin bir sembol olarak grlmektedir.

62

63

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

294

64

Oraham, History, establishment, language and doctrine of the Assyrian Church, s. 484. Diasporadaki Asur gmenleri iinde Sryani kilisesine bal olanlar kilise evresinde daha iyi rgtleyebilmek ve onlara dini hizmet salayabilmek zere, 1977 ylnda amda gerekletirilen Antakya Sryani Ortodoks Kilisesi Kutsal Sinodu, birinin merkezi Hollandada olmak zere Orta Avrupa iin, dierinin de merkezi svete olmak zere skandinavya lkeleri ve Byk Britanya iin iki yeni abraiye kurulmas kararn almtr. Bu kararn alnmasyla Sryani Kilisesi tarihinde yeni bir sayfann ald ve Mezopotamyann Sryani halknn artk Avrupa ktas zerinde kk salmaya balayarak, Sryani halkn kendi lkesinin dnda, diasporada yeni bir kimlik aray srecini balatmasna ynlendirdii ifade edilmektedir. Abraiyelerin kuruluundan sonra gelitirme aamasna geilerek dini eitim kurumlar, genlik ve kltr dernekleri, zel din ve lisan okullar kurulmu ve bu abraiyeleri glendirmek zere din adam ve sivillerden oluan abraiye yksek ynetim kurullar ve yerel kilise meclisleri tekilatlandrlm ve zel tzk hazrlanmtr.63 Rabo, Sryani Diyasporasnda Kiliseler ve Kurulular, ss. 4-5, 10. Ishaya, Assyrians, s. 233.

Asur Gleri ve Kimlik Aray

Bylece kilisenin, Asur kimliini oluturan dini geleneinin yzyllar tesindeki anlamn yzyllar sonra ve ana corafyadan bu kadar uzakta olan Asur diasporasna aktaraca dnlmektedir. Dolaysyla Asur diasporasna gre din, sadece inan ve riteller sistemi olmayp etnik kimlik ve aidiyetlerini ortaya koyma srecinin nemli bir boyutudur.65 Kilise, geleneksel olarak Asurler iin toplumsal faaliyetlerin merkezinde yer almakta, Asur dil ve kltrel mirasn koruma srecinde ok nemli bir rol oynamaktadr. Kilisenin diasporadaki geleneksel mirasn korunup glendirilmesine ynelik dini yaklam ile toplumsal kimliin Asur vurgusuyla yapld etnik temelli yaklam gnmzde nemli lde uzlamtr. Nitekim Sryanicenin unutturulmamas abalar, litrjik bir dille azizler gnnn yan sra milli ehitler gnnn de kutlanmas, Asurlerin dini aidiyetlerinin yannda etnik kimliklerini temellendiren bir tutumu ifade ettii grlmektedir. Geri Dn abalar G srecinin ilk devresinde, ekonomik gerekelerle ailelerini brakarak Batya g eden Asurler iin bu yolculuun geici olarak dnld aktr. Ancak arkada kalan ana corafyann kaotik ortam ve Batnn daha fazla frsat ieren sosyo-ekonomik evresinde yetien yeni nesiller hesaba katldnda geri dnn ok da uygun bir ideal olarak grlmeyecei anlalmaktadr. Yine de Bat siyaset ve dnce evrelerinde gelien etnik farkllklarn haklarnn teslimi ve tarihsel maduriyetlerin giderilmesi temeline dayanan politikalarn, Asur sivil rgtlerinin etnik ve dini aidiyete dayal tarihsel kken vurgusuyla birlemesi, diaspora Asurlerinin ana corafyaya geri dn idealini glendirmektedir. Geri dn abalar, gnmzde ana corafyay ieren ran, Irak ve Trkiye balamnda deerlendirildiinde, bu lkelerdeki genel siyasi ve kltrel yaplanmalarn Asurlerin dn srecini dorudan etkiledikleri ortadadr. Esasen ran, anayasal olarak, dier aznlklar gibi Asurlere de parlamentoda bir kiilik sandalye kontenjan tanyarak Trkiye ve Iraktan farkllamaktadr. Bunun65

Al-Rasheed, In Search of Ethnic Visibility, s. 26.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

295

Hakan OLGUN

la birlikte, son dnemlerde yaanan gelimeler nedeniyle Trkiye ve Irak blgeden g eden Hristiyanlarn geri dn umutlarn artran bir grnm sergilemektedir. Ana corafyaya geri dn ideali iin rgtl abalar iine giren diaspora Asurlerinin en kurumsal giriimi, ana corafyalarnda yar otonom bir devlet hedefi iin alan, yukarda iaret ettiimiz uluslararas Asur Evrensel Birliidir.66 (i) Trkiye Trkiyenin Avrupa Birliine (AB) yelii srecinde dini aznlklara ilikin politikalarnda dzenleme yapma ihtiyac, Trkiyeden g eden zellikle Sryani kilisesi mensuplarna geri dn iin umut vermektedir. Trkiyeye geri dnlerin imdilik genellikle kiisel giriimlerle gerekletii fark edilmektedir. Fakat Trkiyedeki Sryani kilisesi yelerinin g nedenleri ve geri dn imknlarnn daha kurumsal bir zeminde ele alnmasna ilikin tartmalar da devam etmektedir. Bu erevede Trkiyeden g eden blge Hristiyanlarna ilikin ilk bilimsel toplant stanbul Bilgi niversitesi, G Aratrmalar ve Uygulamalar Merkezinin nclnde Avrupa Birlii, Trkiye ve Asur/Sryani G Sempozyumu adyla 26-27 Mays 2005 tarihinde stanbulda gerekletirilmitir.67 Dieri ise, diasporadaki Sryani kilisesi mensuplarnn Avrupadaki nemli g lkesi sve merkezli Avrupa Sryani Birliinin (European Syriac Union) organizasyonu ile Midyatta 30-31 Mart 2007 tarihinde 1. Uluslararas Sryani Sempozyumudur.68

66 67

68

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

296

Yearbook 1996: Unrepresented Nations and Peoples Organization, s. 52. Sempozyum programnda u ana balklarda sunumlar yaplmtr: Asur/Sryanilerin Toplumsal, Siyasal, Dinsel, Dilsel, Etnik ve Kltrel Yaps. G, Gn Nedenleri ve Geri Dn. Asur/Sryani Diasporasnda Siyasal, Kltrel, Etnik ve Dinsel Kimlikler. ABye Katlm Srecinde Asur/Sryaniler ve okkltrllk. Bkz. Avrupa Birlii, Trkiye ve Asur/Sryani G Sempozyumu, http://goc.bilgi.edu.tr/ Sryanilerin kltrel ve toplumsal yaam st bal altnda sunumlarn yapld sempozyum, Avrupa Sryani Birlii (ESU), Ulalabilir Yaam Dernei ve Avrupa Birliinin katklaryla dzenlenmitir. http://www.midyat.net

Asur Gleri ve Kimlik Aray

Trkiyedeki Hristiyanlarn g ve diaspora sorunlar ile geri dn ideallerinin ele alnd bu etkinliklerde, bilimsel ve teknolojik devrimini tamamlayarak ekonomik, sosyal ve siyasal adan ilerlemi Avrupa lkelerine g eden ve feodal toplumun birok elerini hl bnyesinde barndran Asurlere yardm edecek tek destein, demokrasi ve Avrupadaki demokratik kitle rgtleri olduuna dikkat ekilmektedir. Ancak Avrupann destek verdii rgtlenme hrriyeti ve kiilerin rgt ats altnda bir araya gelme eiliminin, Trkiye, Suriye, Irak ve randa siyasal bir su gibi algland ve bu algnn da byk zorluklara neden olduu dile getirilmitir.69 Bununla birlikte, Trkiyedeki demokratikleme paketleri ve gven artrc nlemler sayesinde, dnyann drt bir yanna g eden gneydou blgesindeki Hristiyan nfustan bir ksm Trkiyeye dnme umudunu glendirmitir. imdilik dnenlerin says az olsa da geri dn istei kendini, lkedeki Sryani kiliselerinin onarm almalarnda ortaya koymaktadr. rnein, Adyamandaki Mor Petrus ve Mor Pavlus kiliseleri uzun sredir devam eden almalarn sonucunda aslna uygun olarak ksa sre nce restore edilmitir.70 Gneydou blgesindeki gvenlik ortamnn salanmas ve AB srecinde olumlu seyir izlenmesi durumunda, hlen Batya dnk g devam etse de Trkiyeden daha nce g eden Hristiyanlarn Tur Abdin merkez olmak zere kylerine geri dnme ve kilise ile manastrlarn onararak geleneksel evrelerini yeniden oluturma arzusu iinde olduklar bilinmektedir. Ancak geri dn ideali, Trkiyeli Sryanilerin bundan sonraki geliimi Trkiyenin demokratik deiimiyle yakndan ilgilidir szleriyle aklanmaktadr.71 (ii) Irak Iraktaki durum Asurlerin ana corafyasn ieren dier komu lkelerden daha farkldr. Son dnemlerde uzun yllardr sava ortam iinde olan Irakn hayati ve ekonomik adan gvensizlii,
69 70 71

Can, Asur/Sryani G ve Etkileri, ss. 2-3. Bkz. dem: stanbul Sryani Ortodoks Metropolitlii Haber ve Kltr Dergisi, 5, 2003. Bilge, Sryaniler, s. 103.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

297

Hakan OLGUN

pek ok Asurnin kendilerinden ncekilerin yolunu izleyerek g etmeleri sonucunu dourmutur. Ancak Iraktaki son sava ortam, sonular itibaryla Asurlerin yeniden ana corafyalarna dn hayalini canlandrm hatta pek ok siyasi ve kltrel haklara kavuma frsatn dourmutur. Bu erevede, son dnemde yeniden yaplandrlan Irak devleti anayasas almalar, Asurler iin geri dn konusunda olduka nemli bir balangc ifade etmektedir. Temsil edilmeyen Milletler ve Halklar Kuruluu (Unrepresented Nations and Peoples Organization) yesi olan Asur Evrensel Birlii, 27-29 Ekim 2006 tarihlerinde gerekletirdii VIII. Genel Toplantsnda Asur sorununun zmne ilikin bir takm kararlar deklare etmitir. Buna gre Asurlerin kuzey Irakta, atalarnn byk Zab ve Dicle nehri arasndaki blgesinde merkezi Irak hkmetinin idaresi ve BMnin himayesi altnda otonom bir yapya kavumas desteklenmektedir. Asur kylerinin ve kiliselerinin restorasyonu iin zel dzenlemelerin yaplmas; Asurlere Iraktaki kylerine ve evlerine dn hakk tannmas; uluslararas anlamalar ve szlemeler uyarnca Asurlere kendi kendilerini idare edecekleri zerklik hakknn garanti edilmesi; Irakta etnik farkllklar dikkate alan ve hukuk kurallar zerine dayanan ekliyle btn vatandalar arasnda eitlii ve insan haklarn garanti eden demokratik, sekler, oulcu ve parlamenter bir sistemin kurulmas istenmektedir. Bu beklentilere, herhangi bir bask olmakszn Asur dili, kltr ve geleneklerinin korunup uygulanmas istei de eklenmektedir.72 15-17 Aralk 2006 tarihinde "Asur Irakn gururudur, Irak Asurlerin anavatandr" sloganyla svete dzenlenen Geniletilmi Asur Konferansnda ise yeni Irak anayasas balamnda Asur toplumunun sorununa iaret edilmitir. Birincisi, Irak anayasas, Asurlerin bu lkenin kltrel ve tarihsel bir vehesini ifade ettiini gz ard etse de Asurlerin baskc diktatrlerden modern Irakn kuruluuna kadar byk hakszlklara urad vurgulanmtr. Bu hakszlklara karn Irak anayasasnn Asur
72

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

298

VIII General Assembly, Taipei, Taiwan, 27-29 October 2006, AssyriaResolution, http://aua.net/international/unpo/aua_103106.pdf

Asur Gleri ve Kimlik Aray

halkna ne haklarn verdii ne de onlar tarihsel gereklik ve milli eitlik ilkesi ile uyumlu olacak ekilde liyakat gsterdiine dikkat ekilmitir. Dolaysyla konferans, Asurlerin Irakn asli ve yerli halk olarak tannmas talebini kararlatrmtr. kincisi, Irak anayasasnn Asurolojistlerin ve Irakl tarihilerin katlmad ekilde yeni milli unsurlar icat ederek Asurleri blen trajedilere yol aacandan endie edilmektedir. Hlbuki Asuryanizmin, bir lkenin, halkn ve dilin kimlii olduu tarihi bir hakikat olduu dile getirilmektedir. Dolaysyla konferans, ortak milli kimlik olarak Asur kimliinin Irak anayasasnda onanmas talebini kararlatrmtr. ncs, Irakn politik yaamnda lkenin milli ve dini bileenlerini ortaya karacak yeni bir dneme girildiine iaret edilerek ancak bu dneme ilikin tasarmlarn vatanseverlikten ok dini temelli hizipilik, eitlik ve birlikte yaama ilkelerine aykr bir federalizm ierdii ileri srlmektedir. Buna bal olarak, Irakn federal haritasnn daha nceki diktatr idarelerin ve ayrlk hareketlerin politikalarndan doan demografik blnmln dikkate alnmadan izildii ifade edilmitir. Asur topluluunun teden beri maruz kald basklar ve glerle nfus azaltmnn salanmas nedeniyle ortaya kan demografik dengesizliin giderilerek, eitlik ilkesine dayal federatif yapnn Irak anayasasnda yer almas istenmektedir. Bu erevede g etmi Asurlerin ana corafyalarna dnmelerinin salanmas ve bu toplumun kendi atalar olan Asurlerin topraklarnda kimliklerini ve varlklarn koruma hakkna kavumalar istenmektedir.73 Diasporaya en fazla Asur g vermesine ramen hlen en youn Asur nfusunu barndran Iraktaki son gelimeler, Asurlerin anayasal dzenleme ile haklarnn koruma altna alnd bir sreci ifade ettii umudu, geri dn idealini elbette glendirmektedir. Ancak, daha nce de dikkat ekildii gibi, Batnn zgr ve teknolojik ortam iinde yetimi yeni nesil Asurlerin, gelecei hakknda hlen emin olunmayan Ortadou ortamna dnme

73

Bkz. Assyrian Expanded Conference Final Declaration, www.speakassyria.org

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

299

Hakan OLGUN

konusundaki kararllklarna dair ikna edici bir aratrmann varlndan sz edilemez. Sonu Osmanl devletinin k, sadece Osmanl egemenliindeki Mslmanlar deil dier dinsel mensubiyetleri de olumsuz etkilemitir. 19. yzylda Batl devletlerin politik amalarla nfuz ettikleri Ortadou blgesinde, dinsel aidiyetlerinden dolay Asurler ibirlii yaplabilecek unsurlar olarak deerlendirilmitir. Asurlere dini ve etnik yaplarn srdrebilecekleri otonom idare vaadinin, blgedeki sosyal blnmenin en nemli nedenlerinden birisi olduundan kuku yoktur. Ancak Asurlere ynelik bu vaadin gereklemesi bir yana, bu vaadin yzyllardr emniyet iinde yaadklar blgede byk bask altnda kalmalarnn en nemli nedeni olmas sz konusudur. Bu basklar, Asurlerin binlerce yllk ana corafyalarn terk edip Batya g etmelerinin phesiz ana gerekesidir. Geen yzyldan beri Ortadounun yattrlamam sosyal ve politik kaos ortam Asur gmenlerin Bat lkelerine ynelik yllarca devam eden g dalgalarn artrmtr. Asurlerin kadim corafyasn da ierecek ekilde Ortadou blgesini yurt edinmi btn halklara zarar veren bu gvensiz ortamn temelinde, ilk dnya sava arefesinde Bat dncesi iinde atelenen milliyetilik ve etnik aidiyet duygusunun nemli bir etki oluturduu sylenebilir. Nitekim rki, dini ve etnik kimlik erevesinde farkllama ve ayrma ile sonulanan ilk dnem milliyetilik akm, birlikte yaamaya ilikin geleneksel tecrbeyi nemli lde zayflatmtr. Sava sonrasnda Ortadou lkelerinin politik yaplanmas iin model olarak sunulan ulus-devlet anlaynn da dini ve etnik farkllamalar sorun haline dntren nemli bir etki salad grlmektedir. Dolaysyla, Asurlerin ana corafyas zerindeki Osmanlnn son dneminde balayp devam eden politik karmaann en byk etkisini hissedenler, Ortadounun dier halklaryla birlikte Asurler de olmutur. 19. yzyldan itibaren yaygnlaan eitli akm ve politikalar

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

300

Asur Gleri ve Kimlik Aray

nedeniyle Batnn Asurlerin gler tarihinin sorumlular listesinde olduu gnmzde daha ak bir ekilde fark edilmektedir. G eden Asurler ise nce misafir ii statsnde ardndan mlteci ve diaspora yeleri olarak etnik ve politik bir varlk srecini balatmtr. Bu varlk srecinin nemli bir ksm geriye, ana corafyaya dne iaret etmektedir. Ancak diaspora Asurlerinin geri dn abalarnda Batnn bu kez 20. yzyla has politika ve kuramlarn kendilerine referans aldklar grlmektedir. Hlbuki Batl referanslarn yan sra ana corafyay ieren kadim topraklarda asrlardr devam eden ok kltrllk tecrbesinin gz ard edilmemesi, geri dnn doal yollarnn tesisine katk salayabilecektir.

Assyrian Migrations and their Struggle for Identitiy


Citation/: Olgun, Hakan, (2008). Assyrian Migrations and their Struggle for Identitiy, Milel ve Nihal, 5 (3), 269-301. Abstract: Assyrians who prides themselves of using the same language as Jesus, known as the generations of historical Mesopotamians ancient civilizations. Despite belonging to Christianity, Assyrians had to lived under dominance of Muslims for many centuries in result of some Christological debates by breaking away from the western Christianity. Nevertheless, the following generations of that ancient civilization had to leave their homeland and transformed into an immigrant groups in the West in result of the great wars and ideological and political movements of the modern ages. Western Assyrian immigrants had to struggle against economic difficulties at the beginning, and then developed a strong Assyrian Diaspora by uniting its cultural and ethnic identity with eastern Christians. Diasporas Assyrians have been contiune to live with the hope of return to the homeland eventually. Key Words: Assyrian, Syriac, diaspora, Eastern Christianity.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

301

Balkanlardan ve Krmdan stanbula gelen muhacirler.

Stalin tarafndan Sibiryaya srgne gnderilen Ahskallar, 1944.

Mitolojik Bir Hafzann Ynlendirdii Bir G: Puritanist G Hareketi

Mehmet ALICI
Atf/: Alc, Mehmet (2008). Mitolojik Bir Hafzann Ynlendirdii Bir G:Puritanist G Hareketi, Milel ve Nihal, 5 (3), 303-321. zet: Bu alma, ngilterede Protestan Puritan hareketin 1630larda younluk kazanan Amerika gnn arka plann ve bu gn mitoslatrlmas srecini irdelemeyi hedeflemektedir. Bu noktada g arzusunun geri planndaki sosyo-politik ve dini-ahlki nedenlerin varl, ele alnmaktadr. Bu balamda Puritanlar ile Kraliyet arasndaki muhalefet sreci eitli alardan zikredilmektedir. Bu kartln sertlemesi, Puritan hareketin siyasi ve dini adan gcn yitirmesine yol am ve derhal bir zm yolu bulmasn elzem klmtr. te bu noktada Puritanlar, ngilterede yaamann mmkn olmadna hkmederek Amerikaya g fikrini ortaya attlar. Basklardan kurtulmann yolu olan g hareketi, siyasi, dini, sosyal ve ahlki durumlar gz ard edilerek mitolojik bir boyutta ele alnd. Bu mitolojik sylemin temel referanslar Eski Ahit kaynakldr. Puritanlar, Eski Ahitteki ilahi cezalandrmalar, peygamberlerin kavimlerini terk edii ve benzeri hikyelerle ngilteredeki yaamlarn benzetirerek Amerikaya g bir mit haline dntrdler. Anahtar Kelimeler: Puritanizm, ngiliz Anglikan Kilisesi, Amerika, G, Mitoslatrma, Eski Ahit.

Giri XVI. yzyl, Katolisizmi topyekn bir eletiriye tbi tutan Protestanln btn Avrupada tarih sahnesine kt dnem olarak bilinir. Kta Avrupasnda halk dzeyinde gerekleen ve zaman

Ara. Gr., stanbul niversitesi lahiyat Fakltesi.

MLEL VE NHAL
inan, kltr ve mitoloji aratrmalar dergisi cilt 5 say 3 Eyll Aralk 2008

Mehmet ALICI

zaman yerel yneticilerin desteiyle nevnema bulan reformasyon faaliyetlerinin aksine ngilterede reformasyon devlet eliyle gerekletirilmeye allmtr. Dahas bir millilik ve yerellik vurgusu ngiliz Kilisesinde etkisini yitirmemitir. ngiliz Anglikan Kilisesi reformasyon srecinin balad XVI. yzylda ve devamnda Katolisizmden ayrlamayan ama Protestan harekete de duyarsz kalamayan bir liturjiyi ve teolojiyi benimsemitir. Bunun etkin saiklerinden biri de kraliyet siyasetinin kiliseye aksettirilmesi olmutur. Anglikan Kilise yaplanmas dikkate alndnda, kilisenin merkeziyeti bir tavrla idaresi anlamna gelen episkopasi 1 geerliliini srdrmtr. Bunun yan sra dini pratikler ve teoloji balamnda ngiliz Kilisesinde Protestanln vurgusuna ramen Katolik uygulamalar devam etmitir. ngiliz Protestanlar zellikle de Puritanlar ngiliz Anglikan Kilisesinde gerekten bir reformasyonun gereklemediine sadece Roma Katolik Kilisesinin siyasi idaresini reddetmekten te bir ey yaplmad iddiasndaydlar. rnein kiliselerde altar masasnn yer ald, Katolik papaz kyafetinin hl giyildii ve benzeri katolisizmi andran faaliyetlerin varlndan sz etmekteydiler. Dolaysyla ngiliz Kilisesinde reformasyon adna yaplacak daha ok ey vard. Hlbuki Anglikanlar iin sre ierisinde ngiliz Kilisesinin reformasyonu iin yaplanlar yeterli saylm, Katolik ve Protestan olmak zere iki ar ucun ortas bulunmutu2. ngiliz Kilisesine dair bu dalist denebilecek liturjik ve teolojik yapnn Protestanlk lehine deimesi uruna aba gsteren ve
1

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

304

Episkopasi, piskoposlarn ynetimindeki kilise hiyerarisidir. VIII. Henry, Papalktan ngiliz Kilisesini ayrdnda, idare sisteminde kurumsal bir deiiklie gitmedi. Bu durumun en belirgin nedeni Havarisel balantnn devam ettirilmesidir. Bu tr bir benzetmeye gidilmesi, piskoposluun Tanr kaynakl bir yetki olduunun dorulanmas gayretinin bir tezahrdr. Bu balamda dnemin Anglikanlar, Kutsal Kitapta olmad iddia edilen kilise idare sistemini (Episkopasi) bu ekilde kabul edilebilir klmaya almlardr. J. Pelikan, ed., The Encylopedia of Christianity, Leiden, Brill, 2001, c. II, s. 107-108. R. J. Acheson, Radical Puritans in England 15501660, New York, Longman, 1993, s. 8; J. Adair, Founding Fathers, The Puritans in England and America, London, Dent and Sons, 1982, s. 85-86, The Advertisements (1559), (evrimii) http://history.hanover.edu/texts/ENGref/er81.html 10 ubat 2009.

Puritanist G Hareketi

bunda da yaklak bir asr boyunca srar eden Kalvinist bir hareket vard. Puritanizm olarak tanmlanan bu akmn taraftarlar, ngiliz Kilisesinin yeterince reforma tbi tutulmad iddiasndan hareketle Katolik unsurlardan tam olarak arndrlm olmay ifade eden ileri reformasyon idealini gelitirdiler. ngilterede reformasyonun Kta Avrupasndan farkl olmasna paralel olarak, Puritan hareket de Avrupada ada olan hareketlerden farklyd. Bunun en bariz iareti ise onlarn ngiliz Kilisesini asla terk etmeme abalar ve reformasyonu kilisede gerekletirme idealleriydi 3. Bu almada ise Puritanlarn XVII. yzyln ikinci eyreinde gerekletirdikleri Amerika gnn nedenlerini konu edinmektedir. Puritan hareketin savunduu kilise iinde ileri reformasyon idealine kar kraliyetin muhalif tutumunun dourduu en nemli sonulardan biri bu g olgusudur. Zira Puritanlar, muhalif olduklar kraliyetin kiliseden Puritanlar atarak ve onlarn siyasi adan etkin olduu parlamentoyu tatil ederek bir bask politikas izlemesi, yok olmayla yz yze kalan Puritanlarn acil bir zm yolu bulmalarn gerekli klmt. te tam da bu noktada Amerikaya g fikri ve bu fikir etrafnda gelitirilen mitolojik sylem, onlar iin kurtuluun yegne yolunu iaret etmitir. Kutsal metindeki argmanlar kendi hayatlaryla benzetiren Puritan hareketin nderleri, gn kitlesel bir hl almasnda ve mitoslatrlmasnda etkin bir rol oynamtr. Hlbuki bu gn dini-ahlki gerekelerinin yan sra, siyasi, sosyo-ekonomik arka plan vard. Bu almada Amerikaya Puritanist gn farkl nedenleri ve bu gn mitoslatrlmas zerinde durulacaktr. I. Gn Siyasi ve Ekonomik Boyutu ngilterede siyasi erkin kraliyet ve parlamentodan oluan dalist bir yap arz ettii grlr. Kraliyetin bir karar alrken bunu parlamentodan geirmesi, otoritenin bu iki kurum arasnda paylaldn gsteren iaretlerden biridir. Mesela VIII. Henry, manastrlarn
3

J. Spurr, The English Puritans, 16031689, New York, St. Martins Press, 1998, s. 29, 53, 56; S. Foster, The Long Argument; English Puritanism and The Shaping of New England Culture, 15701700, London, The University North Carolina Press, 1991,s. 53.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

305

Mehmet ALICI

ilgasna dair kanunu parlamentodan kararak uygulamaya koymutu. Hatta ikinci evliliinin geerlilii kilise ve parlamento tarafndan onaylanmt. Dolaysyla zaman zaman kraliyet tarafndan feshedilse de, dnemin parlamentosunun siyasi adan gz arde edilmeyecek bir gc vard. yle ki reformasyon hareketinin ngiltere topraklarna ayak basmasndan itibaren parlamento Katolik ve Protestan unsurlarn siyasi balamda kozlarn paylatklar adeta bir arenaya dnmt. Bu sreci belki de en verimli ekilde kullanan Puritanlar, feodal toprak sisteminden vazgeip kk imalathanelerle sanayileme peinde koan yeni orta snfn sempatisini kazanm ve onlar parlamentoda aktif rol alma konusunda ikna etmilerdi4. XVI. yzylda ngiliz Kilisesinin yaplanmas srecinde adndan ska sz ettiren Puritan hareket, sonraki asrda daha ok siyasi talepleri, kar klar ve parlamento iindeki aktif tutumuyla tarih sahnesinde yerini almtr. Ayrca ngilterenin siyasi gemiinde bir kraln idamna yol aan i savan (1642-1649) mimarlar arasnda da bu ar Protestan akmn taraftarlar etkin rol almlardr5. Puritanlar, XVII. yzyln ilk eyreinden itibaren g etmeye zorlayan ve ngiliz Kilisesinin Katolisizmden arndrlmas gayretinde mitsizlie dren etkenlerin banda siyasi otoritenin, daha dorusu kraliyetin I. Jamesten (1603-1625) bu yana uygulad politikalar vard. Zira kraliyet, Puritanlarn aktif olduu parlamentonun ald birok karar ya bozmu ya da aksi ynde tavr sergilemitir. Bu durum zelikle gn younluk kazand I. Charles (1625-1641) dneminde kendisini olduka hissettirmitir6.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

306

P. Collinson, The Elizabethan Puritan Movement, Oxford, Clarendon Press, 1991, s. 23; T. M. Lindsay, A History of The Reformation, c. II, New York, Charles Scribners Sons, 1917, s. 328; K. S. Latourette, A History of Christianity, London, Harper&Row, 1953, s. 801. J. T. Cliffe, Puritans in Conflict, The Puritan Gentry During and After The Civil War, London, Routledge Press, 1988, s. 42-49, 53-56. C. Durston-J. Eales, Puritan Ethos, The Culture of English Puritanism 1560-1700, ed. C. Durston, J. Eales New York, St. Martins Press, 1996, s. 14, 25, 30; P. Collinson, Elizabethan and Jacobean Puritanism as Forms of Popular Culture,

Puritanist G Hareketi

I. Elizabeth saltanatnn son yllarnda kilise liturjisi ve idaresi gibi konularda etkinliini yitiren Puritan hareketin gerileyi srecini, 1604 ylnda gerekletirilen Hampton Saray Konferansyla balatmak mmkndr. Bu konferans, Puritan rahiplerin yeni kral I. Jamese Binler Dilekesi diye adlandrdklar bir metinle bavurmalar neticesinde gerekletirilmiti. Ancak ad geen dileke erevesinde istenenlerin neredeyse hibirinin bu toplantda kabul grmeyii ve reddedilii, ngiliz Kilisesini Kalvinist bir yapda ekillendirmenin peinde olan Puritanlar hayal krklna uratmt. Yine bu srete I. James skoyay ngiltereyle birletirmi, ayn ekilde sko Kilisesini de kendisine balamt. Bunun yan sra Protestanlarn, zellikle Puritanlarn tasvip etmedii ve yasaklanmasn arzu ettii Pazar gnleri leden sonra yaplan elenceleri de Sporlar Kitab (Book of Sports) adyla yaynlayarak merulatrmt. Dolaysyla, dind addettii rfi uygulamalarn resmiyet kazanmas, Puritanlarn ahlki reformasyon abalarna byk bir darbe vurmutu7. ngiliz Kilisesinin reformasyonu iin abalayan ve siyasi otoritenin muhalefetiyle karlaan Puritanlar, Kta Avrupasndaki Protestan dindalarna da Otuz Yl Savalarnda destek veremeyileri onlar iin baka bir hzn kayna olmutu. 1618 ylnda patlak veren ve ksa srede btn Avrupaya yaylan Otuz Yl Savalar, Protestanlarn zaferi sonucu 1648 ylnda imzalanan Vestfalya Bar Antlamasyla sona ermitir. Bu antlamayla Katolik spanyann Avrupadaki gc krlm ve Protestan mezhepler resmi meruiyet kazanmtr. te bu dnemde ngiltere kral I. James, Katolik spanya ile Protestan Hollandadan birini tercih etmek ye-

The Culture of English Puritanism 1560-1700, s. 36; Latourette, A History of Christianity, s. 816. S. B. Babbage, Puritanism and Richard Bancroft, London, S.P.C.K, 1962 s. 47, 5456,58-59; Acheson, Radical Puritans, s. 19; Spurr, The English Puritans, s. 59; K. L. Sprunger, The Learned Doctor William Ames; Dutch Backround of English and American Puritanism, Urbana, University of Illinois Press, 1972, s. 7; The Millenary Petition (1603), http://coursesa.matrix.msu.edu/~hst201/MilliaryPetition.htm, 30 ocak 2009.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

307

Mehmet ALICI

rine ekimser bir tutum sergilemi ve Protestanlara yardm etmekten uzak durmutur8. James dneminde ar Protestanlara zellikle de Puritanlara ynelik bu baskc tutum, I. Charlesin 1625te tahta kyla daha da sertlemiti. Parlamentonun ilevini tam anlamyla yerine getirmesini engelleyen yeni kral, bununla da yetinmeyip 1628de parlamentoyu tatil etmi ve bir i savan kmasna zemin hazrlayan bir tutum izlemiti. Zira ngiliz Kilisesinin resmi kurumlarnda Puritan vaiz ve din adamlarnn kiliseden uzaklatrlmas nedeniyle etkinliini yitiren Puritan hareket, siyasi olarak sadece parlamento dzeyinde Puritan sempatizan orta snf araclyla etkiliydi9. Charlesi, 1641de kendi idamna gtren siyasi tavr zellikle de parlamentoya kar tutumunun seyri ele alnacak olursa, ncelikle onun krallk anlay nem kazanmaktadr. Ona gre kral, hibir ekilde halk tarafndan kontrol edilemezdi. nk kral ilahi adalete tbi olarak halk idare etmekle grevliydi. Dolaysyla krala kar halkn iradesinin tezahr saylabilecek parlamentonun da bir nemi yoktu. Bu dncesinin izdmleri parlamentonun yakalama emri verdii Roger Manwaringi (15901653) piskopos atamasnda ve parlamento muhalifi Buckingham dkn kraliyet danman yapmasnda ortaya kt. Bunun tesinde birok kilise yetkilisinin ve parlamenterin kar kna ramen Fransz bir Katolik olan Henrietta Maria (16091669) ile evlendi10. Tahta knn ikinci ylnda kendisine yeteri kadar itaat etmediine inand parlamentoyu datan I. Charles, 1626da kendisine yakn isimlerden oluan yeni bir parlamento kurdu. Fakat
8

10

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

308

Foster, The Long Argument, s. 80, 127; M. Spahn, The Thirty years War, Catholic Encyclopedia, (evrimii) http://www.newadvent.org/cathen/14648b. htm , 16 Ocak 2009. C. Hill, 1640 ngiliz Devrimi, ev. Neyyir Kalaycolu, stanbul, Kaynak Yay., 1983, s. 52. C. Hill, Society and Puritanism in Pre-Revolutionary England, London, Mercury Books, 1966, s. 242. C. Walker, A History of the Christian Church, Edinburg, Clark&Charles, 1963, s. 411; H. J. Grimm, The Reformation Era, 1500-1650, New York, Macmillan, 1954, s. 551-552; H. Belloc, Charles I, Norfolk, IHS Press, 2003, s. 88-97; Hill, Puritanism and Revolution, s. 241.

Puritanist G Hareketi

kraln mutlak monari arzusu bu yeni parlamentoyu da rahatsz etti ve zellikle sonradan parlamenter olan ar Protestanlarn Hak Dilekesi adnda bir beyanda bulunmalarna yol at. Bu dileke, kraln yetkilerini ksmakta, btn harcamalarn parlamento rzasyla gerekletirilmesini ve vergilerin parlamento onayndan sonra yrrle girmesini istemekteydi11. Bunun zerine kral 1628de parlamentoyu tatil etti. Artk dini konular Kilise Temsilciler Meclisi ve kraln onayyla karara balanyor ve kraln ihtiya duyduu para da, parlamento onay olmakszn toplanyordu. 1629 yl geldiinde kraln Katolik ve kader konusunda zgr iradenin varlna vurgu yaparak Calvinin kader algsna iddetle kar kan Arminian unsurlardan kurduu yeni bir parlamento iba yapt. Dolaysyla zamanla Kalvinist Puritan sempatizan aristokrasi, parlamento ierisinde kendisine yer bulsa da, kral Sivil Savan patlak verdii gnlere dein ilerini parlamento olmadan grmekteydi12. te tam bu tarihlerde Puritanlar arasnda Amerikaya g dncesinin hayata geirilmesi, en st sradaki gndem maddesi haline gelmitir. Zira bu srete Puritanlarn ileri reformasyon adna toplumsal hayatn hibir alannda varlk gsterememeleri bu g fikrini biraz da zorunlu olarak tetiklemitir13. 1629da Fransayla 1630da spanyayla bar yapan kral, d siyaset balamnda iktidarn salama almaya alm, skoyayla da kendisini skolarn kral olarak tantan fakat ok uzun srmeyen bir bar antlamas imzalamtr14. Tahta kndan 1640a kadar parlamentoya ihtiya duymadan mutlak monarisini yrten I. Charles, mali skntlardan kurtulmak iin parlamentoya bavursa da, bundan bir netice alamamtr. Hatta skolarla yaplan savata parlamentonun desteinden yoksun olan kraliyet ordusu yenilmi ve Kuzey ngiltere sko ynetimine gemitir. 1640 Kasmnda tekrar toplanan parlamento, kraln birok yetkisine snrlama ge11

12

13

14

The Petition of Right (1628), (evrimii) http://www.constitution.org/eng/ petright.htm , 15 Ocak 2009; Hill, ngiliz Devrimi, s. 52. Hill, Puritanism and Revolution, s. 242; Grimm, The Reformation Era, s. 550; Spurr, English Puritans, s. 85. Spurr, English Puritans, s. 82-85; D. Christie-Murray, A History of Heresy, Oxford, Oxford University Press, 1989, s. 178 Grimm, The Reformation Era, s. 554.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

309

Mehmet ALICI

tirmi ve adeta fiili bir cumhuriyet halinin yaand bir sreci balatmtr15. Bu tarihten sonra kraliyet ordusuyla parlamento gleri arasnda bir i sava ortam yaanm ve parlamento bir sreliine de olsa, mutlak hkimiyet sahibi olmutur (1640-1660)16. Puritanlarn mitoslatrdklar gn arka plannda siyasi balamda etkinliklerini kendileri asndan kabul edilemeyecek derecede yitirmeleri yatmaktadr. Tarihsel srece dikkat edildiinde, gn artt 1620 yllarn sonu parlamentonun da I. Charles tarafndan tatil edildii srece denk dmektedir. Ayn ekilde hararetli g teebbslerinin parlamentonun hkimiyetinin yaand 1640 ve sonrasnda iyiden iyiye zayflad da gz nnde tutulmaldr17. Siyasi durumun yan sra Puritanist gn dile getirilmeyen ekonomik bir sebebi de yok deildi. Bir ada lkesi olan ngilterenin mli politikas ounlukla ticaret ve gmrk gelirleri zerinden yrtlmekteydi. Bunun yan sra kraliyet topraklarndan elde edilen gelirler de kraliyetin btesine nemli katklar salyordu. 1620lere kadar ekonomik bir istikrardan bahsedilse de, bu tarihten sonra sanayideki gerilemeyi tarmdaki d takip etmitir. lkenin ekonomik gcn zora sokan en nemli durumlardan biri de kukusuz savalard. zellikle XVII. yzylda I. Charles dnemindeki sava maliyetleri hzla artarken, kraliyet bu maliyeti karlayacak finansmana sahip olmadndan parlamentoyu yeni vergiler iin toplad. Bu durum parlamento ile kraliyet arasndaki gerilimin trmanmasna ve parlamentonun 1640ta kraln yetkilerini kstn ilan etmesine yol amtr18.

15

16

17

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

310

18

C. Tilly, Avrupada Devrimler, Yeni Yzyl Gazetesi Yay., t.y., s. 187; Hill, ngiliz Devrimi, s. 54 Grimm, The Reformation Era, s. 557-558; Walker, A History of the Christian Church, s. 412 Hill, Puritanism and Revolution, s. VII; Spurr, The English Puritans, s. 96; Grimm, The Reformation Era, s. 559-560, Spurr, English Puritans, s. 92; Foster, The Long Argument, s. 107; J. P. Kenyon, The Wordsworth Dictionary of British History, London, Wordsworth Editions, 1994, s. 237, 281; A. Delbanco, The Puritan Ordeal, London, Harvard University Press, 1989, s. 10-14, 43, 72-73; F. W. Mattox, The Eternal Kingdom; A History of the Church of Christ, Arkansas, Gospel Light Publishing, 1961, s. 289. Belloc, Charles I, s. 90-99; Foster, The Long Argument, s. 111,112

Puritanist G Hareketi

XVI. yzylda VIII. Henry dneminde ilga edilen ve mlklerine el konulan manastrlar, ekonomiye nefes aldran bir sonu dourmutur. Sonrasnda ise endstride bir gelime grlm ve kk imalathanelerde bir art gzlenmitir. Bu srada yeni ekonomik faaliyetlere ynelen toprak sahipleriyle tccarlar arasnda yeni bir iletiim ekli ortaya kmtr. Buna paralel olarak toprak gelirleriyle geinen feodal snf kraliyete daha yakn durmaya alrken, topraktan vazgeenlerin oluturduu bu yeni orta snf siyasi olarak parlamentoyu kendilerine yakn grmlerdi. I. Charles savalarla kraliyetin elindeki gelirleri sonuna kadar kullanrken parlamento zengin bir orta snfn eline gemiti. Bu durum kraliyetin savalardan dolay yapt borlanmadan kurtulmak iin parlamentoya bavurmasnn baka bir nedeniydi 19. II. Gn Din-Ahlk Arka Plan ngilterede Protestanlama, Kta Avrupasndan ayr bir bak asyla yol alm ve neredeyse kilise adna yaplan her eyde kraliyetin bir etkisi olmutur. En basitinden VIII. Henry dneminde ngiliz Kilisesinin Roma Katolik Kilisesinden ayrlmas bile bir halk hareketi olmaktan ok kraliyet erkiyle gerekletirilmitir. Zira VIII. Henry kendisi iin ngiliz Kilisesinin Yegne Yneticisi unvann kullanarak ve ngilterenin en yce ruhani makam saylan Canterbury Bapiskoposluuna bapiskopos atamasn kendi yapmt. Bu millilik ve tekdzelik dncesi, ayn ekilde Puritan hareketin ngiliz Kilisesinden ayrlmadan onu reformasyona uygun hale getirme abasnda grlebilir. nk Puritanlar da kilisenin Katolik unsurlardan arnm tekdze Kalvinist arlkl bir reformasyona sahip olmasn ve kraliyetin gzetiminde bulunmasn istemitir. Dolaysyla g olgusunun Puritan dncesinde yer etmesinde ngiliz Kilisesinin Katolisizmden arndrlmasnn mmkn olmayaca kanaati de etkili olmutur 20.

19

20

Hill, ngiliz Devrimi, s. 43-44; Tilly, Avrupada Devrimler, s. 154-155; Hill, Puritanism and Revolution, s. 4, 7-9. A. Maurois, ngiltere Tarihi, ev. H. C. Yaln, stanbul, Kanaat Kitabevi, 1938, s. 267-268; Latourette, A History of Christianity, s.798; Lindsay, A History of The Reformation, s. 330; Walker, A History of the Christian Church, s. 359.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

311

Mehmet ALICI

XVII. yzyln balarnda kilise ierisindeki yaplanma yoluyla kiliseyi, dolayl olarak da halk Puritanist ze dn reformasyona ynlendirme gayreti, zellikle Hampton Saray Konferans sonrasnda ahlki-rfi reformasyon ideali zerinden devam etmitir. Bylesi bir giriim, siyasi balamda kilise iin Puritan zihnin arzulad deiikliklerin artk sonusuz kalaca fikrinin neticesidir. Hatta bu konferans Puritanlar arasndaki ilk ciddi ayrmaya da yol am ve bir ksm radikal Puritan lkeyi terk etmitir21. Kraliyet dzeyinde etkinliklerini yitiren ve artk ngiliz Kilisesi ierisinde bir neticeye varlamayaca kansna varan bu ar Kalvinist hareket, reformasyon srecinin siyasi otorite yoluyla deil de toplumun iinden gelmesi gerektii dncesine ynelmitir. Bu balamda toplumu oluturan bireylerin hl ve hareketlerinin dini syleme uyarlanmasnn kurumsal dnm de tetikleyecei dnlmtr. Neticede de kendi vaizleri sayesinde halkn ahlki bir knt iinde olduuna, bu durumun bir an evvel dzelmesi ve putperestliin tezahr saylabilecek rf, adet ve sporlarn bir an nce yasaklanmas ve terk edilmesi gerektiine dair ateli vaazlar verilmeye balanmtr22. Bu srete Puritan vaizler srekli olarak ahlki bozulmuluk, rf ve adetlerdeki din dlklara vurgu yaparak bunun dini bir yozlamaya yol atn savunmulardr. Bu dnemin ne kan durumlarndan biri de Sebt gn uygulamalaryd. Puritanlar, Sebt gnn haftalk bir egzersiz ve bir eitim olarak alglam, bunu Tanr ile insan arasndaki ahit balamnda, seilmi insann, Tanrya itaatinin bir gsterimi, bir kant saymlardr. Kt sz syleme, sarholuk, tembellik, kiliseye gitmeme, dans, futbol, spor ve gezici tiyatrolar Puritanlarn iddetle kar kt ve derhal yasaklanmasn istedii ahlki ya da rfi uygulamalarn banda gelmitir. te btn bu olumsuz tablonun, ze dn bir ruhla arnd-

21

22

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

312

Spurr, English Puritans, s. 68-70; Collinson, The Elizabethan Puritan Movement, s. 465. Durston-Eales, Puritan Ethos, s. 14, 25, 30 Foster, The Long Argument, s. 78-82; Sprunger, William Ames, s. 22-25.

Puritanist G Hareketi

rlmasna ynelik hararetli vaazlar verip toplantlar dzenlediler. yle ki kilise de an alnmas dahi, dine daha sonra eklenmi pagan bir yenilik addedilmitir23. Bu vaaz ve toplantlarla da yetinmeyen Puritanlar, siyasi ve dini otoritelere bu ikyetlerini ieren dilekeler sunmulard. 1608de York kenti idarecilerine ehrin her yakasna Kutsal Kitap otoritesinin ulatrlmas ve Sebt gn yaplan suiistimallerin giderilmesi iin bavurmalar buna rnek olarak gsterilebilir. Bunun yan sra etkili bir basm-yayn almasna da girien Puritanlar sanki kilisenin reformasyonunun artk halk kitlelerinin ynlendirilmesiyle olacan dnmekteydiler24. Puritanist ahlki ve rfi reformasyon uygulamalar ve bu yndeki teorik almalarn bir netice vermesine ynelik umutlar oalmken, I. James tarafndan 1618de skoya ziyareti esnasnda Sporlar Kitab adl bir genelge yaynlanmtr. Bu metin, ierik olarak Puritanlarn o ana kadar karsnda durduklar ve dinde yenilik sayd birok rfi uygulamaya resmiyet kazandrmakta ve hatta kiliseyi bu ynde tevik etmekteydi. Bu metinde Pazar leden sonra dans ve okuluk gibi baz spor ve elencelerin yaplmasna izin veriliyor ve leden sonra kiliseye gitme art ortadan kaldrlyordu. Ancak Puritanlar bu abalarndan vazgemeyerek, kraliyete kar parlamento dzeyinde baz dzenlemeler yaparak durumu lehlerine evirmek istemilerdir. Bu srete Puritanist g hareketinin en nemli fikir adamlarndan bir olan John Winthrop birok yasa teklifi hazrlamtr. Ancak ilerleyen srete Puritanlarn halkla temaslarn salayan vaizlerinin susturulmasna ynelik kraln yaynlad Vaizler Talimatnamesine engel olu-

23

24

D. Newton, Papists, Protestants and Puritans 1559-1714, New York, Cambridge University Press, 1998, s. 28, 41; Collinson, Elizabethan and Jacobean Puritanism, s. 35-36; Adair, Founding Fathers, s. 99-100; Spurr, English Puritans, s. 72-73. Foster, The Long Argument, s. 78-82; Sprunger, William Ames, s. 22-25.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

313

Mehmet ALICI

namamtr. Ayrca, bu ynerge Puritan kitaplarn basmn da durdurmutur25. Dini pratikler balamnda halka ulamada g kaybna urayan hareket, liturjik ve teolojik adan ngiliz Kilisesindeki etkinliklerini Arminianlarn kiliseye alnmasyla yitirdiler. Zira kiinin kurtuluunun zgr eylemleriyle gerekleeceine inanan Arminian dnce, kurtuluun nceden seilmi olmakla mmkn olacan savunan kaderci Kalvinist ideolojinin tam karsnda yer almaktayd. Bu iki grubun en nemli karlamas saylan Dort Sinodu 1618 ylnda Hollandada yaplmtr. ngiliz Kilisesinden Kalvinistlerin katld bu sinod Arminian dnceyi knayan kararlar karsa da, bu dncenin ksa zamanda Kta Avrupasnda ve ngilterede yaylmasna engel olamamlardr26. Puritanlar, I. James dneminin sonlarna doru Hampton Saray Konferans sonrasnda giritikleri ahlki reformasyon teebbs, kraliyetin kar klaryla sekteye uramtr. Bunun yan sra, bu ar Kalvinist gelenek, I. Charlesin tahta kyla kilise ierisindeki konumlarn da yava yava Kalvinist teoloji kart olan Arminian din adamlarna kaptrmtr. Puritanist g hareketinin 1620lerin sonuna doru giderek ivme kazanmasnda kraliyetin nemli bir rol vard. Babasndan daha kat bir ekilde kendini mutlak bir monark olarak gren I. Charles, btn kademeleriyle devletin ya da lkenin kendi idaresi altnda olmasn istiyor ve bu erevede ar muhalif grd Puritanlar kiliseden uzak tutmaya, kiliseye ynelik kanunlar kendi kontrolndeki Kilise Temsilciler Meclisinden geiriyordu27.

25

26

27

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

314

Collinson, Elizabethan and Jacobean Puritanism, s. 36; Foster, The Long Argument, s. 115-116. Durston-Eales, Puritan Ethos, s. 22-23; Walker, A History of the Christian Church, s. 410 W. Ames, The Marrow of Theology, ed. John d. Eusden, Michigan, Baker Books, 1997, s. 7; D. F. Ottati, The Reformed Tradition in Theological Ethics, Christian Ethics: Problems and Prospects, ed., L. S. Chaill, J. F. Childress, Ohio, The Pilgrim Press, 1996, s.48; Sprunger, William Ames, s. 54-58; Acheson, Radical Puritans, s. 28; Sprunger, William Ames, s. 35; O. Chadwick, The Reformation, London, Penguin Books, 1990, s. 230. Spurr, English Puritans, s. 81-82; A. Simpson, Puritanism in Old and New England, Chicago, University of Chicago Press, 1972, s. 13; J. Eales, A Road to

Puritanist G Hareketi

Bu dnemin Puritanlar iin olduka zor getiinin gstergelerinden biri de, dnemin ruhban snfna dair listelerde bulunan isimlerin karsna Puritanlar iaret eden (P) harfinin konmas ve Ortodoks olduklar anlalsn diye Anglikanlar iin de (O) harfinin yazl olmasyd. Bu yolla kral elinden geldiince, Puritanlar ngiliz Kilisesinden uzak tutmaya alm, bu ise Puritanlarn g hareketinin younluk kazanmasnda etkili olmutu. Bunun da tesinde I. Charles, Puritanlarn basksyla kiliseden kaldrlan halarn, anlarn, altar/sunak masalarnn ve benzeri ikona ve tasvirlerin tekrar konmasn salamt. Bu durum Puritanlarn I. Charlesi din dman addetmelerinin nedenleri arasnda saylabilir 28. III. Gn Mitoslatrlmas Boyutu ngilterede reformasyonun kraliyet eliyle olmas, ngiliz Kilisesinin bandan beri srekli farkllaan durumlara sahne olmasna sebep olmutu. Bir dnem Protestan eilim hkimken hemen ardndan Katolisizme keskin dnler yaanmt. Bunun en bariz rnei Kanl Mary olarak bilinen VIII. Henrynin Katolik kz I. Marynin 1553-1558 yllar arasnda Protestan unsurlar srgne zorlamasdr. Puritan hareketin belki de ilk zorunlu g, bu dnemde Calvinnin Cenevresine olmutu. Zira I. Elizabethin tahta kyla ngiltereye dnen bu ar Protestan Kalvinist gelenein temsilcileri ksa sre sonra Puritan olarak bilinecekti29. XVII. yzyln ikinci yarsnn balarnda younluk kazanan Amerika gnden evvel, baz Puritanlarn Kta Avrupasna, zellikle Hollandaya gleri sz konusudur. Ancak Avrupaya yaplan glerden farkl olarak Amerikaya ya da kendi deyimleriyle Yeni ngiltereye gerekletirilen Puritanist g hareketinin geri plannda saklad siyasi, sosyo-ekonomik ve dini-ahlki saikleriyle farkllk arz eder. Bunun da tesinde, gn karakteristik yapsn beRevolution: The Continuity of Puritanism, 1559-1642, ed. C. Durston, J. Eales, The Culture of English Puritanism, New York, St. Martins Press, 1996, s. 203. Chadwick, The Reformation, s. 221; Latourette, A History of Christianity, s. 819. M. Aston, Puritans and Iconoclasm, 1560-1660, ed. C. Durston, J. Eales, The Culture of English Puritanism, New York, St. Martins Press, 1996 s. 101-103. Latourette, A History of Christianity, 808. W. Haller, The Rise of Puritanism, Philadelphia, University of Pennsylvania Press, 1972, s. 9.

28

29

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

315

Mehmet ALICI

lirleyen etkin nedenlerden biri de, bu gn yeni bir dnya hayali zerine kurulu olmasdr. Puritanlar iin Amerika, sadece Kutsal Kitap merkezli ze dn bir mantkla dzenlenecek ve btn kurumlaryla kendilerinin yn verecei adeta bir vatan ve bir snma yeri mesabesindeydi. Zira orada Puritanlar dini-siyasi konularda engelleyecek ne bir ngiliz Kilisesi ne de kraliyet vard. Bu durumu, Tanrnn sadk kullar olmalarna atfen kendileri iin Tanrdan bir ba, bir ltuf olarak grdler30. Bu hayalin temelinde zgrlk aray yatmaktadr. Bizzat kendilerini bamsz olarak hissedebilecekleri esiz bir yer olarak idealize ettikleri Amerika, onlarn politik, ekonomik ve dini balamda zgrl tadacaklar yeni dnyann kendisiydi. Zira ngilterede sosyo-politik zellikle dini ve ahlki adan istediklerine ulaamamlard31. Yukarda zikredilen siyasi, sosyo-ekonomik, dini ve ahlki arka planlarn g ncesi ve esnasnda yadsnamayacak bir tesiri olmasna karn, dnemin Puritan edebiyatna bakldnda durum hi de byle deildir. Hareketin nderlerine gre, ngiltere gnah deryas iinde yzen ve bundan dolay ksa zaman sonra Tanr tarafndan yok edilecek bir lke konumundadr. Bundan da te, kendilerine Tanrnn sadk kullar olarak da bir misyon ykleyen hareket, gerek dinin yaanaca bir topraa g etmenin kendilerinin nclnde yaplmas gerektiine inanmaktadr. Bu haliyle Puritanlar zerlerindeki siyasi ve kilise kaynakl dini basky bertaraf etme hatta bundan pay karma yoluna gittikleri grlmektedir. Bu sylemin somut dayanaklar arasnda kilisede KalvinistPuritanist teoloji kart olan Arminian yaplanma, ahlki reformasyon balamnda arzulananlarn kraliyet eliyle, Sporlar Kitab gibi, nne geilmesi ya da ngiliz Kilisesinde Puritanlarca Katolisizmin en bariz gstergesi olan episkopasinin devam edii gsterilebilir32.

30

31

32

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

316

Mattox, The Eternal Kingdom, s. 277; Acheson, Radical Puritans, s. 12; Ames, The Marrow, s. 4, 9; Sprunger, William Ames, s. 29, 31-33. G. Weaver, A. Mendelson, Americas Midlife Crisis: the Future of a Troubled Superpower, Boston, Intercultural Press, 2008, s. 79-80. A. Delbanco, The Puritan Ordeal, s. 10-14, 43, 72-73; Mattox, The Eternal Kingdom, s. 289.

Puritanist G Hareketi

Puritanist g hareketinin 1620lerde I. Jamesin basklaryla balam olsa da, kitlesel bir hl al, 1630lu yllara, zellikle I. Charlesin Parlamentoyu tatil etmesinin ertesine rast gelmektedir. O dnemde Amerikann Mayflower ve Plymouth kylarnda, zellikle 1628de Masssachusetsde, ngiltere ve Hollandadan gelen Puritanlar, koloniler kurmulard. Ancak byk g 1630da John Winthropun nderliinde Arbella gemisinin Amerikaya doru yol almasyla balad sylenebilir. Zira dnemin en nemli Puritan simalar, kendi durumlarn Kutsal Kitapta geen g ve benzeri durumlarla zdeletirmeye, Puritan sempatizanlar yeni bir dnya hayaline raz etmeye, belki de ngilterenin yaknda Tanrnn gazabna urayaca teziyle korkutmaya baladlar. Aslnda dnemin ngilteresinde sosyo-ekonomik durumunun pek i ac olmay da mitolojik sylemin kabul grmesine yol at. Bu srete yayn faaliyeti halkla temasn en kayda deer aracyd. te bu metinler erevesinde bir mitolojik g kurgusu oluturuldu 33. Amerikaya gn mitoslatrlmas hususunda dnemin ne kan simalarndan biri John Winthroptu. Ona gre ngilterenin iinde bulunduu durumdan kurtuluun tek yolu, bir gnah bataklna dnen bu lkeyi terk etmekti. Zira artk dzelmeyecek bir hl alan ngiltereye Tanrnn gazab yaknd. Buradan da anlalaca zere, Puritan hareket artk ileri reformasyonu yapacak g noktalarn tek tek yitirdiinden kendince bir k, bir kurtulu peine dmt. rnein Anglikan din adamlarnn basklarna maruz kalan Puritan bir vaiz ve hareketin nde gelenlerinden biri olan Richard Matter Amerikaya ulatnda, ngilterede yok olmaktan kurtulduu iin Tanrya kretmiti. Ayn ekilde, sonraki Puritanlar arasnda Yeni Kudsn Amerikan Nehemyas diye bilinen Winthropta Tanrnn kendilerinin yannda olduunu, Yeni ngilterenin bir ba olduunu hatta bir tepenin bana kuracaklar ehrin, insanlar kendisine hayran brakacan dile getiri-

33

Foster, The Long Argument, s. 75,109, 115-116; Walker, A history of the Christian Church, s. 412; Sprunger, William Ames, s. 7; F. J. Bremer, John Winthrop: Americas Forgotten Founding Father, Oxford, Oxford University Press, 2003, s. 187-188.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

317

Mehmet ALICI

yordu34. Bu balamda da Puritan vaiz ve yazarlar, zellikle Eski Ahit peygamberlerinin g hikyeleriyle kendi yaamlarn ortak bir payda olarak aksettirmeye ve ge dini daha dorusu mitolojik bir ereve izmeye altlar35. Amerikaya gn mitolojik bir ideal haline dntrlmesine birok rnek verilebilir. rnein lyas peygamberin putperestlikte srar eden ve onu ldrmeye alan kavminden ka ve daha sonra tekrar Tanr tarafndan gnderilmesi, kendilerini g olgusuna adam Puritan vaizlerin dilinden dmyordu36. Zira onlar da bir sreliine bu gnahkr lkeyi terk etmeyi ve nihayetinde gerek dini yeniden tesis iin geri dnmeyi telkin ediyorlard. Eski Ahit kaynakl bu hikye balamnda Puritanlar, dini adan bir d yaayan ngilterenin yerine Mesihin onlar iin her adan uygun olan Yeni ngiltereyi yarattna inanyorlard37. Winthrop ve evresindekilerin kulland bir dier kutsal metin pasaj da Lut peygamberin yaad Sodom ve Gomoradaki halkn Tanrya kar iledikleri byk gnahlar nedeniyle ateli kkrtle cezalandrlmalar sahnesiydi38. Puritanlar bu halkn ac sonunu, vaaz ve yazlarnn hareket noktas olarak alyorlard. Adeta ngilterenin bir Sodom, bir Gomora olduunu ve bu lanetlenmi lkeden Lut peygamber ve ona inananlar gibi bir an evvel kamak gerektiini vaaz ediyorlard39. Bu dnemin Protestanlar, iinde bulunduklar tarihi, adeta kozmik bir tarih olarak alglyor, kutsal metinlerde bahsi geen
34

35

36 37

38

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

318

39

R. Middlekauff, The Mathers : Three Generations of Puritan Intellectuals, 1596-1728, Berkeley, University of California Press, 1999, s. 20-21; Weaver, Mendelson, Americas Midlife Crisis, s. 1-2; Bremer, John Winthrop, s. 383. C. K. Shipton, The Hebraic Background of Puritanism, American Jewish Historical Society Publications, sa. 47, 19571958, s. 144; Foster, The Long Argument, s. 75,109. Ayrca bylesi bir durumun ya da olayn mitoslatrlmas ile ilgili olarak bkz. M. Eliade, Ebedi Dn Mitosu, ev., . Altu, Ankara, mge Kitabevi, 1994, s. 17-18, 47, 56; M. Eliade, Mitlerin zellikleri, ev. S. Rifat, stanbul, Om Kuram Yay., 2001, s. 184-185. I. Krallar. 19:1-21. Weaver, Mendelson, Americas Midlife Crisis, s. 88-89; Bremer, John Winthrop, s. 191-192; Foster, The Long Argument, s. 111,112. Yaratl 19:1-29. Durston-Eales, Puritan Ethos, s. 17; R. Middlekauff, The Mathers, s. 30.

Puritanist G Hareketi

olaanstlkleri zamanlarna uyacak ekilde yeniden kurguluyorlard. Zira birok metinde Eski Ahitte yer alan cezalandrma sahneleri ngiltereye uyarland. Mesela Hezekiel Kitabnn 9. blmnde yer alan Tanrnn Yerualimdeki gnahkrlar cezalandrmas hikyesi zikredilmekte ve Tanrnn kendileriyle ahitletii ancak onlarn buna riayet etmedikleri vurgusu ngiltereyle zdeletiriliyordu40. Parlamentonun ilevini yitirdii 1630da, Puritan vaizler artk ngiltere iin yaplacak bir eyin kalmadn telkin ediyor, dahas Fransz istilasnn yakn olduunu ileri sryorlard. Dnemin bir dier nl Puritan aktivisti ve ideologu Thomas Hooker, Puritanist gn mitoslatrlmasna katk salayacak vaazlar veriyordu. Hooker, Musann, zulmden dolay Msr diyarn terk etmesine paralel olarak, hitap ettii kitleye kraliyetin ve mevcut kilisenin zulmnden kamann teolojik bir dayana olarak Eski Ahitin k blmn gsteriyordu41. Zira ona gre, gelecek be yl ierisinde ngilterede kilisenin iinde bulunduu durumdan dolay Tanr tarafndan bir felaketle cezalandracakt. Bu mitolojik benzetirmesine bir yenisini Puritan aktivist, Nuh tufannn da kendilerinin durumuyla uyutuu ve dolaysyla gn artk bir Tanr buyruu nitelii kazandn dnyordu 42. Bunun tesinde Amerikann ya da Yeni ngilterenin Tanr tarafndan Nuhlarn ve Lutlarn bir sna olarak tasarlandn ne sryordu. Zira onlar brahimin ahdinin kendileri tarafndan devam ettirildiini, dolaysyla buna sadk kalmak adna ngilterenin terk edilmesini telkin ediyorlard43. 1630larda mitolojik unsurlarla gelitirilerek kitlesel bir hl alan Puritanist g hareketi, ngilteredeki Puritan varln tamamnn Amerikaya g etmesini salamamtr. sava srecinde bu durum kendisini aka ortaya koymaktadr. G hareketine katlmayan Puritanlar parlamentonun ynetimi ele geirmesine de-

40 41 42 43

Middlekauff, The Mathers, s. 22-23. k 6: 1-13; 12:31-51. Yaratl 6:1-22; 7:1-24. Foster, The Long Argument, s. 27, 110, 124; R. Middlekauff, The Mathers, s. 49.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

319

Mehmet ALICI

in baskya maruz kalsa da, ngiliz Kilisesine dair idealinden vazgemedi ve mesela i sava srecinde de kilise iin uygun grd deiiklikleri yapmaya alt. Ayn zamanda yukarda zikredilen mitoslatrma giriimi kendisini i sava esnasnda da gsterdi. yle ki her zafer ve yenilgi iin Kutsal Metin referansl telkinler dilden dile dolamt44. Sonu Burada, deien artlara uyum salayamayan Puritanlarn, yaadklar a bir bakma mitoslatrarak iinde bulunduklar durumdan kurtulmaya altklar grlmektedir. Tarihsel olarak bakldnda ise bu mitoslatrma faaliyetinin Puritanist gn younlamasnda yapt etki tezahr etmektedir. Puritan hareket g olgusunun glendii srece dein kilise ierisinde kalmay kendine temel ilke olarak semi ve teolojik ve pratik vurgularn buna gre belirlemiti. Ancak ngiliz Kilisesinde Puritanlar asnda bir tkanma nedeniyle, Puritanlar yeni bir teolojik argman ortaya koyarak mevcut sistemlerine bir alm getirme yoluna gittiler. Puritanlarn bu dnemde girdii kmaza ynelik rettii teolojik zm adeta hareketin yeniden canlanmasna yol amtr. Zira bu g sylemi, Puritan dncenin yerellikten kurtulmasna ve bir dnya algs gelitirmesine neden olmutur. Amerikann el dememi topraklarna ayak bastklarnda burann kendileri iin yaratldn dnen Puritanlar, artk kendilerinin Tanr tarafnda grevlendirildiklerine ve yeni bir dnya kurma grevinin kendilerine verildiine inandlar. Gn bizzat kendisi mitoslatrlrken ayn zamanda hareketin mntesipleri daha da ileri giderek Amerikann ya da Yeni ngilterenin kendisini de bir mit olarak algladlar. Kendilerini bu mitolojik veya kozmik tarihin ba aktr olarak gren Puritan hareket mensuplar hayatn her safhasn Kutsal Metin referanslar erevesinde dzenleme abas iinde oldular.

44

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

320

Cliffe, Puritans in Conflict, s. 19-21, 53-56; Hill, ngiliz Devrimi, s. 19-21 Spurr, The English Puritans, s. 112-113; Newton, Papists, Protestansts and Puritans, s. 50, 53.

Puritanist G Hareketi

Buradaki nemli sonulardan biri de, Puritan dncenin ngilterenin siyasi ve sosyo-ekonomik adan g kaybettiinin aikr olmasna ramen, mevcut olumsuzluklar yeniden mitolojik bir tarih algsyla yorumlayabilmesidir. Ortaya atlan bu mitolojik yorum tarihsel olarak baarya ulamtr. Zira bunun baarl olduunu sadece Amerikaya yaplan gte deil ayn zamanda ngilterede kalan Puritan kamuoyunun bu mitoslatrma yorumunu sivil sava srecinde ne denli ustaca kullanmasnda grmek mmkndr.

A Migration Which a Mythological Memory Guides: the Movement of Puritanist Migration


Citation/: Alc, Mehmet, (2008). A Migration Which a Mythological Memory Guides: the Movement of Puritanist Migration, Milel ve Nihal, 5 (3), 303-321. Absract : This article is aimed to study the background of the Protestant Puritanism migration to America which intensifies in 1630s and the period of mythologization of that migration in England. Herein, the existence of the socio-political and religious-ethical reasons in the background of desire of migration is dealt with. In this context, the opposition period between Puritans and Royalty is mentioned in different aspects. To get worse this disagreement was caused to lose the Puritan movement in the respect of political and religious and was required to find a way out, immediately. In this matter, Puritans put the idea of migration to America. Since, according to them living in England was impossible. Migration, as a way of escape from pressures, was discussed in the mythological dimension by reckoning without political, religious, social and ethical situations. The references of this mythological discourse are originated in the Old Testament. The Puritans, regarding their life in England as stories in the Old Testament which narrate the divine punishments, leaving the prophets of their tribes and so on, transformed migration to America to a myth. Key Words: Puritanism, Anglican Churh of England, America, Migration, mythologization, Old Testament.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

321

Stalinin Sibiryadaki lm kamplarndan bir grnt

Dersim Srgnleri, Uak, 1939

Kitap Tantm ve Tenkitler

Jytte Klaussen, slam Yeniden Dnmek: Bat Avrupada Siyaset ve Din,


ev. Mahmut Aydn, Liberte, Ankara, 2005, 340 s.

Avrupadaki youn Mslman gmen nfusu geici-misafir ii statsn oktan aarak neredeyse btn Avrupa devletlerini yeni politikalar retmeye zorlamaktadr. Ancak bu yeni politika araylar, bir sredir medeniyetler atmas tezi ve slamofobik eilimlerle kuatlm durumdadr. Avrupa hkmetleri kltrel oulculuk geleneinden yoksun olmann zafiyetini sergilerken Mslman aznlklar korku ve nyarglar ap kendilerini doru anlatamama handikap iindedirler. Mslmanlarn muhatap olduu slamofobik eilimler ile Avrupa hkmetlerinin kltrel oulculuk konusundaki endieleri, Jytte Klaussenin ele aldmz kitabnn temel tartma noktasn ifade etmektedir. Esasen yazarn tartmaya at ilk husus, sz edilen slamofobik eilimleri yanstr bir ierikle slamn Batnn evrensel deerleriyle uyuma sorunudur. slam ve demokrasi, slam ve insan haklar, sivil haklar ve ak toplum sorunlarna dair deerlendirmeleri, yazarn Bat kamuoyunda var olan genel slam alglarn yanstr niteliktedir. Klaussen, kitab boyunca Avrupann gmen Mslmanlar yannda bir tavr sergiler grnrken esasnda yazarn Bat evrensel deerleriyle uzlam bir Avrupal slam algsnn peinde olduu fark edilmektedir. Nitekim

MLEL VE NHAL
inan, kltr ve mitoloji aratrmalar dergisi cilt 5 say 3 Eyll Aralk 2008

Kitap Tantm ve Tenkitler / Reviews

yazar Batda slamn uyumu srecinde yetkin grd kiilerin profilini, din konusunda fazla bilgisi olmamakla birlikte dinsel fundamentalist olmayan, Kuran sadece literal boyutuyla grmeyen ve Avrupal bir halifenin peinde olmayan yeni Mslman elit olarak izmektedir. Avrupann eitli lkelerinde yaayan politikacdan akademisyene ve iiye kadar yz Mslman ile yaplan mlakatlara dayanan veriler nda yazar, bu kimseleri Avrupann Mslman aydnlar ve yeni siyasi elitleri olarak tanmlamaktadr. nk Avrupann bu Mslman siyasi liderleri, liberal demokrasiyi ykmay ve laik hukuku dinsel hukukla deitirmeyi amalamamaktadr. Bunlarn ou Mslmanlara sosyal entegrasyon sorumluluunu da gzeterek kiisel olarak dinlerinin gereklerini yerine getirebilecekleri kurumlar tesis etmeye almaktadr (s. 5). Yazara gre bu yeni Mslman elitler, kltrel olarak slami aidiyetlerini srdrrken, siyasal balamda insan haklar, toplumsal sayg, tanma ve eitlik gibi Bat deerlerine ilikin kavramlar olduka nemsemektedir (ss. 73-74). Tanmlad bu yeni Avrupal Mslman lider modelinin liberal deerlere ne kadar bal olduunu soran yazar, cevap olarak, pek ok Avrupal sosyal bilimci ve politikacnn phe ve endiesine ramen, Avrupal Mslmanlarn slam dnyasndaki kurumsallam doktrin ve ritellerden bamsz bir ekilde saf iman olarak slam gelitirme konusunda zgr olduunu adeta mjdelemektedir. Bu srete, eriatn anlam ve uygulamasn akl kullanarak yeniden yorumlama anlamndaki itihadn, inanlarn entegre edilmi yaam tarzlar iinde ifade etmek isteyen lml ve ilerici Mslmanlar iin can simidi olduu dnlmektedir (ss. 14-15). Klaussen, Mslmanlarn din ve politika anlaylarna dair Batya has kategorik tanmlama geleneini srdrmekte ve slamn entegrasyonuyla ilgili Mslmanlar drt modelde ifade etmektedir. Bu kategori, slamn Batl deerlerle uyum ve badamas gerei ile slami dinsel kurumlarn kilise-devlet ilikilerini dzenleyen mevcut yapya entegre edilmesinin gereine ilikin

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

324

Kitap Tantm ve Tenkitler / Reviews

sorulara verilen cevaplara dayanmaktadr: (i) Bu iki soruya olumlu cevap verenleri yazar sekler entegrasyoncu olarak tanmlamaktadr; (ii) slamn Batl deerlerle badat fikrine katlan fakat slamn kurumsal olarak entegrasyonunu istemeyenler Avrupal Mslmanlar olarak tanmlanmaktadr; (iii) Batl normlarn slami uygulamalarla uyumadn dnen ve slami kurumlarn mevcut Avrupa yaplaryla entegrasyonuna kar kanlar ise Yeni Gelenekiler olarak adlandrlmaktadr; (iv) slamn Batl deerlerle badatn dnen ancak asimilasyondan yana tavr taknanlar da din adam kart olarak tanmlanmaktadr (s. 129). Buna gre ikinci kategoride yer alan Avrupal yeni Mslman liderler slamn Batl deerleriyle uyumlu olduunu iddia etmekte, bununla birlikte kltrel kimliin korunmasn savunmaktadr. Bu yeni tip liderler, demokrasinin kurumlaryla megul olmak suretiyle liberalizmi kucaklayan, eitlik talebi iin insan haklarna mracaat eden, slam ile Hristiyanln eit deerde olduunu mdafaa etmek iin hmanist niversalizmin ilkelerine bavuran ncler olarak tanmlanmaktadr (s. 303). Batnn temel deerleriyle uzlam bir slam anlayna sahip olan yeni Mslman liderlerin bu tavrlarnn, kitabn orijinal isminde de yer alan slamn meydan okumas olarak grld anlalmaktadr. Ancak sz konusu Mslman elitlerin yeni slam tanmlarnn nndeki yegane engel fundamentalist eilimli dier Mslman yorumlar deildir. Bu engele Avrupal hkmetler de eklenmekte ve bu hkmetler en azndan Batl deerlerle uzlam olan Mslmanlara kar izledii pheci politikalar nedeniyle yazar tarafndan eletirilmektedir. Klaussenin kitabnda bu husus, Avrupal devlet idarecilerin ncelikle Mslmanlar ierecek ekilde ok kltrl toplumsal yaamn nn ap entegrasyonu kolaylatrmaya ilikin politikalarndaki baarlar sorgulanmaktadr. Avrupal devletlerin, slam Batl deerlerle uyum iinde olarak alglayan Mslman kanaat nderlerinin liderliindeki Mslman toplumlarn entegrasyonuna ok kltrllk temelinde ne kadar imkn tandklarnn cevab aranmaktadr. Bu erevede Avrupada yaayan Mslmanlarn kendi dini ve kltrel kimlik-

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

325

Kitap Tantm ve Tenkitler / Reviews

lerini kaybetmeden Avrupa toplumlarna entegre olma isteklerine karn Avrupa hkmetlerinin bu mesaja duyarsz kaldna iaret edilmektedir. Nitekim Avrupa hkmetlerinin Mslman aznlklarn bu istekleriyle birlikte Avrupaya entegre olmalar srecinde yeterli ve doru politika uygulayamamakla itham edilmektedir. Buna ek olarak, Avrupal devletlerin kendi politik yaplar iinde dinsel ve kltrel oulculuk anlayn gelitirme ynnde yeterince istekli olmadklarna dair pheler de dile getirilmektedir (ss. 157-159). Zira yazar, Mslman aznlklarn ana bnye Avrupa toplumlarna tek tarafl bir uyum ve eklemlenme abasn ifade eden kltr savan deil her iki tarafn bir biriyle etkileim iinde olduu doru entegrasyon srecini iaret etmektedir. Klaussen pek ok Avrupa lkesinden deiik mesleklerdeki Mslman bireylerle yapt grmelere dayal olarak fundamentalist Mslmanlar ile kltrel oulculuk ynnde zafiyet gsteren Avrupa politikalar arasnda slami meydan okuyucu yeni bir Mslman elit snfn gelitiini mjdelemektedir. Bununla birlikte kltr savan kkrtan pek ok Avrupaldan farkl olarak ve yine Avrupadaki pek ok Mslman entelektelin grlerine uygun olarak yazar, Batl deerlerle uyumunun yannda zgn bir Avrupa slamn savunmaktadr. Bu nedenle, Batdaki temel dini-sosyal paradigmalar yakndan takip eden bir akademisyen olan Mahmut Aydn tarafndan Trkeye kazandrlan Klaussenin kitab, evirmeninin ifadesiyle Avrupal Mslmanlarn Avrupada ne tr sorunlarla kar karya olduklarnn; din, politika, kimlik, sosyal entegrasyon ve ok kltrllk gibi konularda ne dndklerinin renilmesinin yan sra Batl zihnindeki Avrupal Mslman tanmnn anlalmas asndan da nem arz etmektedir. Hakan OLGUN
(Yrd. Do. Dr., ... F..)

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

326

Kitap Tantm ve Tenkitler / Reviews

Fatmagl Berktay, Tek Tanrl Dinler Karsnda Kadn, Metis Yaynlar, stanbul, 2000, 240 s.

Tarih boyunca hayatn muhtelif vehelerinde tartlan kadnn yeri ve anlam, son dnemlerde epeyce rabet gren bir konu haline geldi. Bu durum, kadnn tartmal konumundan m yoksa feministlerin kadn szm ona tarih ncesinde olduu gibi hak ettii yere oturtma gayretinden mi neet etmitir bilinmez ama konunun ok su getiren bir hamur kvamnda tartlmaya devam ettii ve edecei de aktr. zellikle, kadnn yerini anlamaya altmz saha din olunca durum daha da karmaklamaktadr. Bu adan, Siyaset bilimi sahasnda yaplm bir doktora tezi olan Tek Tanrl Dinler Karsnda Kadn kitab, esasen Hristiyanlkta ve slamiyette kadnn stats zerine karlatrmal bir yaklam iddias tamas asndan nem arz etmektedir. Yazar, kitabnda balangta Ana tanra nn var olduunu daha sonrasnda eitli sebeplerle bu anaerkil dzenden ataerkil dzene gei srecinde kadnn aa bir konuma itilerek, kadn bedeninin toplumsal denetime maruz kaldn ve kadnn ikincil statsnn doal kabul edilip, bunun onun bedeninin denetlenmesinin meru gerekesi saylmasnn her tek tanrl dinin ortak bak asn yansttn ifade etmektedir. Yine bu kitap, Amerika ve ran rneinden hareketle gnmzde Protestan ve slamc kktenciliin ykseliinin odak noktasnn kadnn konumu ve denetimi olduu iddiasn tamaktadr. ncelikle bu kitabn, yazarn akc dili sebebiyle konuya ilgi duyanlarn sklmadan okuyabilecekleri bir kitap olduunu syleyebiliriz. Buna ek olarak, yazarn geni bir kaynakayla hazrlam olduu kitap, tm tarihin feminist bir gzle okunup yorumlanma-

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

327

Kitap Tantm ve Tenkitler / Reviews

snn gzel bir rneini sunmaktadr. Ayn zamanda toplumsal, tarihi ve dini verileri indirgemeci bir gzle deerlendirmenin btn handikaplarn da ierisinde barndrmaktadr. Yazarn dini etkili bir merulatrma arac olarak grmesi bunun en ak gstergesidir. Yine yazarn savunduu zere, tanra kltnn hkim olduu toplumlarda anaerkil bir dzenin var olduuna dair sylem, bugn pek ok aratrmacnn bir anaerkillik miti yaratma abasndan baka bir ey olarak grmedii bir olgudan teye gidememektedir. Nitekim yazarn kitabnda Arap yarmadasndan verdii rneklerde, Hz. Muhammedin lmne sevinen, bayram eden rahibelerin bulunmas, genelleme yaplamayacak hususi bir rnek olarak anlalmaldr. Ayrca, bu durum tanra kltnn nemli bir yer tuttuu bu corafyada slamiyetten nce kadnn konumuna dair bildiimiz ok saydaki tarihi gereklikle tenakuz ierisindedir. Yine kitapta yazarn, slamn bu yarmadadaki tanralar olan Lat, Menat ve Uzzaya at sava yeni ataerkil dinin diil kutsallk esine dmanl olarak aklamasn son derece artc buluyor; bu olgunun, kalk noktasn tevhit olarak nitelendirebileceimiz slam dininin cinsiyet sz konusu olmakszn politeizmle verdii mcadele olarak anlalmas gerektii kanaatini tayoruz. Deinmemiz gereken baka bir husus da, Hristiyanlk ve slamdaki kadn kart sylemlerdir. Aslnda Hristiyanlkta buna temel tekil edecek ok sayda tarihsel ve teolojik malzeme mevcuttur. Yalnz, yazarn Yahudilikten bu yana Adem ve Havva kssasyla balatabileceimiz kadnn tekiletirilmesi srecinde, slam dinini de ayn kefeye koyarak dier dinlerin devam niteliindeki bir bak asyla sunmasnn son derece yanl olduunu belirtmeliyiz. Zira her medeniyet hakikati kendi dnyas lsnde anlamakta ve yorumlamaktadr. Bu adan, slamn zellikle teolojik olarak kadn kavramna yaklam dier dinlerdekinden farkllk arz etmektedir. Sonuta uras bir gerektir ki, ruh- beden ikileminde kadnn bedenle ilikilendirilmesine vurguda bulunan

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

328

Kitap Tantm ve Tenkitler / Reviews

yazarn, ataerkil bir dzene sahip olduunu syledii tek tanrl dinlerde erkein kadn bedenini denetlediini ve zgrln kstlad tezi ile kendisini modern olarak tavsif eden gnmz dnyasnda kadn bedeninin nasl algland arasndaki elikiyi izah etmekte hala glk ekmekteyiz. Maksude KURT
(Y.L.r., Rize niv. S.B.E..)

Hakan Olgun, Teolojik Uyum Sorunu: Luther ve slam, Aa Yaynclk, stanbul, 2008.

Milel ve Nihal dergisinin din, tecdid ve reform dosyasnn ele alnd saysnda Milel ve Nihal Gelenei ksmnda Osmanlnn Protestan reformunu nasl algladna dair birka tarihi rapor ele alnarak, Osmanlnn reform srecine dini ya da siyasi gerekelerle destek vermesi suretiyle, Avrupann ok mezhepli ve oulcu yapsna katkda bulunduuna iaret edilmi idi. Bu balamda, reform ann Protestan nclerinin Osmanl sembolnden Mslmanlara ve slama nasl baktklar merak konusu olabilir. Ayrca gnmz Bat toplumunda ok sayda gmen kkenli Mslmann olduu dnldnde, Batda son dnemlerde ortaya kan slamofobyann, reform teologlarnn asrlar nce tesis ettikleri slam algsyla ilgisi de baka bir merak konusudur. Bu iliki, Mslman bir lke olarak Trkiyenin Avrupa Birliine (AB) yelik sreci asndan da ele alnabilir. AB yelik srecinde uyum sorunu hukuki, sosyal, kltrel alanlarda ve hatta tarm politikalar gibi spesifik balamlarda tart-

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

329

Kitap Tantm ve Tenkitler / Reviews

lmasna ramen AB ile Trkiyenin dinsel ve teolojik konulara ilikin uyum/suzluk sorununun tartmalardan srarla uzakta tutulmaya alld bir gerektir. Ancak politikaclar bu sorunu dillendirmemeye alsa da, Papa XVI. Benediktin, Bizans mparatoru Manuel II. Palailogosa atfen syledii Muhammedin getirdii yeni eyleri bana gster bakalm! Bunu yaptnda, vaaz ettii inanc klla yaymay buyurmas gibi, yalnzca kt ve insanlk d eyler greceksin eklindeki beyan, AB ile Trkiye, daha genel bir ifadeyle Hristiyanlar ile Mslmanlar arasndaki olumsuz algy gzler nne serer niteliktedir. slamofobya diye isimlendirilen ve gnmzde yansmalarn ok farkl ekillerde tecrbe ettiimiz bu algnn tarihsel ve dinsel kkenlerinin de olduu muhakkaktr. Hatta Papa XVI. Benediktin henz papa olmadan nce, Osmanl mparatorluunun Viyana kaplarna dayanmasn hatrlatarak, Trkiyenin geleceini ABde deil, bir slam lkeleri rgtnde aramas gerektiini ifade etmesi ve Trkiyenin AB ile btnleme abalarn byk bir hata olarak nitelendirmesi, Trkiye ile AB arasnda kanmzca- belki de en temel sorun olan ve Bat zihninde hl geerliliini koruyan slamofobyann teolojik gerekelerinin ak bir ifadesi olsa gerektir. te tantmn ve deerlendirmesini yapmaya altmz kitap, Hristiyan reformcu Martin Lutherin slam ile Mslmanlara ynelik deerlendirmelerini ieren ve yakn zamana kadar Avrupann pek ok okulunda Hristiyanlk dersi mfredatnda yer alan iki risalesini/vaazn iermektedir. ki teolojik risale balamnda bu kitab hem Protestan reform ncs Lutherin slam ve Mslman algsn, hem Batdaki Mslman toplumlar tehdit eden slamofobik dncelerin tarihi teolojik kaynan ve hem de AB srecindeki grnmeyen teolojik atmay analiz etme abas olarak grmek mmkndr. Hristiyan reformu konusunda daha baka almalar da bulunan Olgunun derledii ve Sunu yazsyla birlikte yaymlad bu iki risale, Ortaada Hristiyan aydnlanmasnn ve Protestan reform hareketinin nclerinden Lutherin ve onun ahsnda Hristiyan zihninin slama ve Mslmanlara bak asn gzler nne serer niteliktedir.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

330

Kitap Tantm ve Tenkitler / Reviews

Dorusu, Protestan reform hareketinin Ortaa Roma Katolik Kilisesinin gcn nemli lde sarst ve Bat toplumu iin bilimsel gelimenin nndeki engelleri kaldrma konusunda Katolik dogmalarn tartmaya at genel kabul gren bir grtr. Ancak, Katolik Kilisesinin birok doktrinini eletiren bu hareketinin Hristiyanlk d dinlere ynelik geleneksel Katolik dmanln ayn lde reforme ettiini sylemek maalesef pek mmkn deildir. Hatta Lutherin, Katolik Kilisesinin Hristiyan olmayanlara ynelik teolojik dmanlk eilimini reforme etmek bir yana, 16. yzylda manifesto niteliinde kaleme ald ve biri Trklere Kar Sava Hakknda dieri Trklere Kar Duaya ar adl iki risaleyle gnmzde Bat toplumuna empoze edilen slam dini ve Mslman toplumu kaynakl korku ve endieyi krkledii bile sylenebilir. Trkleri ve Mslmanlar Tanrnn sopas ve eytann hizmetisi (ss. 33, 39) ve nsani bedenleme iindeki eytan (s. 46) olarak tanmlayan; slam kl doktrini (s. 42) ve Kuran yalanlarn ruhu (s. 47) olarak niteleyen Lutherin slam ve Mslmanlar hakkndaki yorumlarnn, Olgunun da ifade ettii gibi (ss. 10, 11) farkl perspektiflerde farkl anlamlar kazandn sylemek mmkndr. Bunlardan ilki, Lutherin sava, bar, dnyevi idarenin kutsall ve milliyetilik grlerine dayanan ve ki Krallk doktrini ile temellendirilen politik dnce perspektifidir. kincisi, sadece imanla aklanma, ncil-hukuk ayrm ve erdemli davranlar kurtulu srecinde gz ard eden teolojik dnce perspektifi ve ncs de, apokaliptik tarih anlay ve eytan ile Tanrnn fkesi gibi dncelerini ieren eskatoloji anlaydr. Hal seferlerini, imparator nclnde deil de papa nclnde gerekletii iin eletirmesi, Viyana kaplarna dayanan Trk tehdidini hadlerini aan gnahkr Hristiyanlar cezalandran Tanrnn eitici bir sopas (s. 11) olarak deerlendirmesi ve Trke kar savamak, gnahlarmz bu sopayla yoklayan Tanrya direnmek gibidir (s. 18) eklindeki ifadesi, onun slama ve Trklere ilikin politik ve eskatolojik dnce perspektifinin bir rn gibidir. Yine, Mesihin Tanrnn olu olduunu kabul et-

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

331

Kitap Tantm ve Tenkitler / Reviews

memesi nedeniyle slamn sadece akl dini olduunu savunmas ve Kurann Tanrnn szn ve ruhunu iermedii gerekesiyle onun vahiy rn olduunu reddetmesi de Lutherin slama ilikin teolojik dnce perspektifini gzler nne serer niteliktedir. Farkl perspektiflerden hareketle farkl ekillerde anlamlandrlma olana bulunan Lutherin Trklere ve Mslmanlara bakn, btn farkllklarna ramen genel olarak dlayc ve yarglayc olarak nitelendirmek mmkndr. Bu dlayclk ve yarglayclk, her iki risalede de aka belli olmaktadr. 1529 tarihli Trklere Kar Sava Hakknda isimli risalesinde Luther, her ne kadar Trk tehdit ve tehlikesini, bata Katolik Kilisesi ve papa olmak zere Hristiyanlarn Mesih retilerinden uzaklamalar ile ilikilendirerek politik bir balama oturtmaya alsa da, sonuta Avrupaya ynelik Osmanl tehdidini, yozlaan Hristiyan lemini cezalandran Tanrnn eli olarak yorumlayarak teolojik bir balamda anlamlandrmaya almaktadr. Yine 1541 tarihli Trklere Kar Duaya ar isimli ikinci risalesinde ise Luther, yaad dnemde Hristiyan toplumunun iine dt toplumsal zlme ve bozulmay eletirmekte ve bunun nedenini de Hristiyan inan ve deerlerinden uzak bir yaam srmeye balamaktadr. Ona gre, Hristiyan toplumu karsndaki Trk tehdidi de ite bu toplumsal bozulmann ve dinden uzak bir yaam srmenin karlnda Tanrnn Hristiyan toplumunu cezalandrmasnn bir arac olmaktadr. zm olarak ise Luther, gerek bireysel gerekse cemaat halinde tvbeler yaparak ve Tanrya dua ederek dinsel bir yaama dnmeyi ve Hristiyan deerlerine bal bir yaam srmeyi nermektedir. Sonu olarak Lutherin, politik ve teolojik gerekelerle Trkler ve slam dini hakknda sergilemi olduu olumsuz tavrla, gnmzde Bat toplumunun bilinaltnda sakl olan slama ve Mslmanlara ynelik korku ve endienin zihinsel ve psikoloijik altyapsn ekillendirdii ve bundan be asr nce kaleme ald iki yaz ile Bat zihnindeki slamofobiann teolojik temellerini att kolayca grlmektedir. te Olgunun Teolojik Uyum Sorunu: Luther ve

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

332

Kitap Tantm ve Tenkitler / Reviews

slam isimli yayn, toplumsal bir zenginlik olmas gereken dinsel ve kltrel farkllklarn tarihsel referanslar zerinden teolojik bir kartla ve dinsel atma alanna dntrlmesinin ve ayrca Lutherin bu kartlk ve atmaya katksnn bir analizi niteliindedir. Dolaysyla ABye katlm srecinde Trkiyenin, Hristiyan reformu anda glendirilen teolojik uyumsuzluk sorunuyla da ba etmesi gerekecektir.

Ferhat AKDEMR
(Yrd. Do. Dr., Sinop niv. Eitim Fak.)

Almanyadan 80lere ait bir manzara. Trkiyenin siyasal gndemi yakndan izleniyor ve o tarihlerde buradakine benzer manzaralar grlyor.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

333

1864de srgn edilen Kafkasyal gmenler hakknda hazrlanan raporlarn derlendii kitapn kapa.

Milel ve Nihal Geleneinden

Bir Srgn Hikyesi

Kuzeybat Kafkasyada yaayan blge halk ile Rusya mparatorluu arasnda (1830-1864) yaklak 34 yl devam eden bir sava yaanr. 1859da direni lideri eyh amilin esir edilmesiyle savata dengeler Ruslar lehine deiir. 1856 Paris anlamas sonrasnda Osmanlnn da blge halkn yalnz brakmas Ruslarn elini glendirmitir. 1859-1864 yllarnda yurtlarndan srlen erkesler deniz yoluyla, Kafkasya'da, Taman, Tuapse, Anapa, Tsemez, Soi, Adler, Sohum, Poti, Batum vd. limanlardan bindirilip Osmanl Devleti'nin Trabzon, Samsun, Sinop, stanbul, Varna, Burgaz ve Kstence limanlarnda indirilir. 1865-1866 srgn ile Osmanl-Rus harbinden sonraki 1878 tehciri kara yoluyla gerekletirilir. Deniz yoluyla gerekletirilen tehcir srasnda kullanlan teknelerin birounun Karadenizin azgn sularnda batt; bir ksmnn mrettebatnn yolcular denizin ortasna dktkten daha fazla para kazanmak iin geri dnerek yeni yolcular alma yoluna gittikleri; karaya -

MLEL VE NHAL
inan, kltr ve mitoloji aratrmalar dergisi cilt 5 say 3 Eyll Aralk 2008

Milel ve Nihal Geleneinden

kanlarn Osmanlnn bu denli byk gc kaldrabilecek altyap hazrlnn olmamas nedeniyle karada, limanlarda ldkleri anlatlmaktadr. Balkanlara giden erkesler daha sonra Batl devletlerin de bastrmasyla ikinci bir tehcire maruz kalarak Anadolu, Suriye ve rdne gnderilirler. Srgn yolunda ekilen ileler, yolda lenler ve feci durumlar Trabzon'daki Rus konsolosunun, tehcir ilerini idare etmekte olan General Katraef'e yazd raporda yle anlatlr: ''Trkiye'ye gitmek zere Batum'a 70.000 erkes geldi. Bunlardan vasati olarak gnde 7 kii lyor. Trabzon'a karlan 24.700 kiiden imdiye kadar 19.000 kii lmtr. imdi orada bulunan 63.900 kiiden her gn 180-250 kii lmektedir. Samsun civarndaki 110.000 kii arasnda her gn vasati 200 kii can veriyor. Trabzon, Varna ve stanbul'a gtrlen 4650 kiiden de gnde 40-60 kiinin ldn haber aldm."1 Fiilen 1800lerin balarnda balayan Kafkas halklar srgn Ruslarn son direnii grup Aibga topluluuna 12 Mays 1864'te boyun edirmeleri zerine 21 Mays 1864de resmen balar. Bu tarihten itibaren insanlar zorla gemilere, filikalara ve kayklara doldurularak Anadolu limanlarna ve bir anlamda lme gnderilirler. Zira limanlara sa salim ulamay baarsalar bile bu defa da orada kendilerini bekleyen skntlar vardr. Kukusuz Kafkas halklarn yaad bu dram Osmanlnn tarih sahnesinden ekilme srecinde yaanan dramlarn en ackllarndan birisi olmakla birlikte tek deildir. Srgn, tehcir ve zorunlu iskna maruz kalan birok Osmanl halk sz konusudur. Aada okuyacanz rapor 1864de krk dkk teknelerle Samsun limanna ulamay baaran insanlarn yaad dram anlatan bir gzlemcinin raporudur.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

336

. Berkof, Tarihte Kafkasya, stanbul, 1958, s.529.

Milel ve Nihal Geleneinden

Osmanl mparatorluu Salk Kuruluna Rapor2 Samsun, 20 Mays 1864

Baylar, Samsuna 6 gn nce geldim. Kentin ve talihsiz gmenlerin iinde bulunduklar durumu tarif etmeye szckler yeterli deil. Kentin hanlarnda, harabe binalarnda ve ahrlarnda ylan erkeslerden (8.000 ila 10.000 kadar) gayri, Irmak ve Derbentteki kamptan gelen 30.000i akn insan meydanlar doldurmakta, caddeleri tkamakta, sahipli arazilere girmekte, her yeri igal etmekte ve gn boyu buralarda kaldktan sonra ancak gn batmndan sonra ortalktan ekilmektedir. Kap eiklerinde, dkkn nlerinde, yollarn-meydanlarn orta yerlerinde, bahelerde, aa diplerinde, her yerde, hasta, lmek zere ve lm insanlar dolu. Gmenlerin bulunduu her yer, her sokak kesi, uradklar her bir nokta bir enfeksiyon yata haline gelmitir. Karantina brosunun birka adm tesindeki ancak 30 kii alabilecek bir depo binas nceki gne kadar hepsi hasta veya lmek zere olan 207 kiiyi barndryordu. Ben bu bulac hastalk yuvasn boaltmay stlendim. Bu korkun izbenin iine girmeyi hamallar bile reddetti. Oradan, deerli i arkadam Ali Efendinin yardm ile rme halinde birok ceset karttm. Bu olay kentte kalmalarna izin verilen gmenlerin ackl durumu hakknda bir nebze fikir verebilir. Trabzonda grdklerim Samsun kentinin sergiledii rkn manzara ile kyas kabul etmez. Kamplar ise bundan daha az iren bir manzara sergilemiyor. 40.000 ila 50.000 kii, kesin bir yoksulluk iinde, hastalklarn saldrs altnda, byk ksm lp giderek, balarnn zerinde bir at-

Report to the Board of Health of the Ottoman Empire, Samsun, May 20, 1864 balkl bu rapor Salk Mfettii Barozzi tarafndan hazrlanm ve sz konusu rapor The Timesin 13 Haziran 1864 tarihinde yaynlanmtr: The Sanitary Inspector on Service, Barozzi The Circassian Exodus, The Times, June 13, 1864, page 10. Bu ve benzer belgeler iin bk. http://www.circassianworld.com/Circassian_Emigrants.html ve http://www.circassianworld.com/pdf/CircassianSettlement.pdf.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

337

Milel ve Nihal Geleneinden

dan, ekmekten ve mezardan bile mahrum, buraya atlm durumdadr. Mutasarrf, donup kalm ve bylesi bir acil durumda ne yapacan bilemez durumda buldum. Ata Beyin ne paras var ne de kredisi. lleri kaldran adamlara deyecek paras bile yok. Pazarda ona pein parasz hibir ey verilmiyor. Kefen iin birka metre kaput bezi bile. Gmenlerle ilgilenecek hi kimse yok. lleri gmmek iin bir dzenleme yok. At yok, araba yok, tekne yok, hibir ey yok. Byk ounluu gnlerdir bir ey yememi olan gmenleri beslemek iin derhal are bulmak gerekiyordu. Birok msr tccarna ve zellikle de Bay Serkis Kirorkyana bavurdum. Onlar Mutasarrfla bir araya getirdim. imdi onlarn salad unu kullanmaktayz. Benimle birlikte buraya gelen smail Bey her bir gmene gnde 50 Dram (yaklak 200 gr. .N ) ekmek verilmesini gzetiyor. Ayrca, bir miktar da hint msr unu buldum ve bu kstl olanaklarla 70.000 ila 80.000 srgne biraz rahatlk salayabildik. kinci sorumluluum llerin kaldrlmas iin bir dzenleme yapmakt. Bunun iin karantina brosunun sandna bavurmam gerekti. Orada birka yz lira buldum. Sonra kentin boaltlmas ve limandaki 11 gemi ve 7 byk sandalda bekletmekte olduum erkeslerin karaya karlmas iin giriimde bulundum. Yolcular kentten birka mil uzaktaki Kumcucada karaya ktlar. Buraya son gnde kentteki kovuklardan kardm 3.000 ila 4.000 kiiyi yolladm. Kentin boaltlmasna devam ediliyor, ancak sandn kaynaklar da tkenmek zeredir. zmek zorunda olduumuz sorun mutlak para ve polis gc yokluudur. Hkmet kargaay nlemek iin parasal destei ve bir polis gcn salamakta acele etmelidir. u an burada, yiyecek ekmei olmayan 70.000 ila 80.000 kii bulunmaktadr ve bunlarn kargaa yaratabilecek davranlarn denetim altna alabilecek hi kimse yoktur. Keke Ekselans Byk Vezir buraya gelip bu kadersiz kentin ve kamplarn sergiledii manzaray grebilseydi.

MLEL VE NHAL
inan kltrmitoloji

338

Milel ve Nihal Geleneinden

Trk Hkmetinin bu kadar byk bir nfusu baka bir yere abucak tamasnn kolay olmadnn bilincindeyim. Ne var ki, gmenler iin gerekli para miktarn yollayarak Mutasarrfa yardmc olabilecek de yalnzca Hkmettir. Parayla kent ve Irmak boaltlr, gmenler Kumcuca veya Derbentte salkl kamplara yerletirilebilir, giyecek, amar, sabun hemen satn alnabilir, erzak temini garanti edilebilir. Bir kez daha yineliyorum: Burada 70.000 ila 80.000 gmen var. Birka gne kadar bu say ikiye katlanacaktr. Bylesine byk bir insan kitlesi nasl denetlenebilir? Nasl beslenir ve gereksinmeleri nasl karlanabilir? Bu gn bu ekilde kendi haline braklmas gerek bir felaket olacaktr. Limanda,10.000 erkesi stanbul Boaz azndaki byk limana tatmak amacyla kiralamaya teebbs ettiim 10 ila 20 byk tekne var. Kaynak yetersizlii nedeniyle yola kmalarn ertelemek zorunda kaldm. Sonu olarak, Mutasarrfn hi parasnn olmadn belirtiyorum. Burada gnlk ekmee gereksinimi olan 70.000 ila 80.000 kii vardr ve burada yeterli unumuz olsa bile mevcut frnlar yeterli olmayacaktr; peksimete gereksinimiz vardr. Alktan lenler vardr ve drt gndr gnlk taynlarn alamayanlarn says da ok fazladr. Grevli salk mfettii, Barozzi , erkes G, The Times, 13 Haziran 1864, Sayfa 10.

MLEL VE NHAL
inankltrmitoloji

339

You might also like