You are on page 1of 798

DA VNC FRES DAN BROWN

Tesekkr ncelikle, bu proje zerinde bunca aba sarf ettigi ve kitabn ne hakknda oldugunu tam anlamyla kavradg iin, dostum ve editrm Jason Kaufmana tesekkr ederim.Da Vinci Sifresi nin yorulmak bilmez sampiyonu, olaganst temsilcim ve gvenilir dostum Heide Langea tesekkr ederim. Doubtedaydeki harika takma cmertligi, inanc ve fevkalade rehberliginden tr duydugum minneti kelimelerle ifade edemem. Bu kitaba basndan beri inanan Bill Thomas ve Steve Rubine zellikle tesekkr ederim. Ayrca yaynevindeki ilk destekilerim, Michael Palgon, Suzanne Herz, Janelle Moburg, Jackie Everly ve Adrienne Sparks liderligindeki gruba, Doubledayin sats blmndeki yetenekli insanlarna ve o harika ceket iin Michael Windsora tesekkr ederim. Bu kitabn arastrma asamasndaki cmert yardmlarndan tr, Louvre Mzesine, Fransa Kltr Bakanlgna, Gutenberg Projesine, Fransa Milli Ktphanesine, Gnostic Cemiyeti Ktphanesine, Louvreun Tablolar Inceleme ve Belgeleme Servisi Blmne, Catholic World Habere, Greenwich Kraliyet Rasathanesine, Londra Arsiv Dernegine, Westminster Abbeydeki Resmi Belge

Koleksiyonuna, John Pike ve Amerikan Bilim Adamlar Federasyonuna, Opus Dei iindeki tecrbeleriyle ilgili gerek olumlu gerek olumsuz hikyelerini paylasan bes ( faal, iki eski) Opus Dei yesine tesekkrlerimi sunarm. Ayrca arastrma yaptgm kitaplar bulup sunan Water Street Kitabevine, Altn Oran ve Fibonacci Dizimi konusundaki yardmlarndan tr matematik gretmeni ve yazar babam Richard Brown, Stan Flanton, Sylvie Baudeloque, Peter McGuigan, Francis Mclnerney, Margie Wachtel, Andr Vernet, Anchorball Web Mediadaki Ken Kelleher, Cara Sottak, Karyn Popham, Esther Sung, Miriam Abromowitz, William Tunstall-Pedoe ve Griffin Wooden Browna minnettarm. Ve son olarak, kutsal disilere bunca yklenen bir romanda, hayatma etkisi olan iki olaganst kadndan bahsetmemek nankrlk olurdu. Bunlardan ilki annem, Connie Brown -yaz ortagm, beni yetistiren kadn, mzisyen ve rnek aldgm kisi. Ve esim Blythe -sanat tarihisi, ressam, editrlerin en iyisi ve sphesiz tandgm en yetenekli kadn. GEREK: Sion Tarikat -1099 ylnda kurulmus olan gizli Avrupa cemiyeti- gerek bir topluluktur. 1975 ylnda Parisin Milli Ktphanesi,Sir Isaac Newton, Botticelli, Victor Hugo ve Leonardo da Vinci de dahil olmak zere, Sion Tarikatnn saysz yelerinin isimlerini ieren, Les Dossiers

Secrets(Gizli dosyalar) diye bilinen parsmenleri ortaya karmstr. Opus Dei olarak bilinen Vatikan Piskoposlugu, beyin ykama, bask ve "bedensel ile" denen tehlikeli bir ibadet yapldgna dair tartsmalar yaratan, koyu dindar bir Katolik mezhebidir. Opus Deinin, New Yorkta 243 Lexington Caddesindeki 47 milyon dolara mal olan Dnya Merkez Brosunun insaat henz tamamlanmstr. Bu romanda bahsi geen tm sanat eserleri, mimari yaplar, belgeler ve gizli ayinler gerektir. nsz Louvre Mzesi, Paris 22:46 Meshur Mze Mdr Jacques Saunire, mzedeki Byk Galerinin kemerli geidinde sendeledi. Grebildigi en yakn tabloya, bir Caravaggioya dogru hamle yapt. Varakl ereveyi kavrayan yetmis alt yasndaki adam, sanat saheserini duvardan kncaya dek kendine dogru ekti ve Saunire, tablonun altna srtst ygld. Yaknlardaki demir parmaklkl kap, tahmin ettigi gibi, grltl sesler kartarak indi ve salonun girisini kapatt. Parke zemin sallanmst. Uzak bir mesafede alarm zilleri almaya baslamst.

Soluk soluga kalan mze mdr, bir sre hareketsiz kalarak nefesini dengelemeye alst. Tablonun altndan srnerek kt ve kendine saklanacak uygun bir yer arad. Tylerini rpertecek kadar yakndan gelen bir ses duydu. "Kprdama." Elleriyle dizlerinin stnde duran mze mdr donakalmst. Yavasa basn evirdi. Kilitli kapnn dsnda, yalnzca bes metre tede, ona saldran kisinin devasa silueti durmus, demir parmaklklar arasndan bakyordu. Hortlak gibi solgun bir yze ve beyaz salara sahip, uzun boylu, iri csseli biriydi. Koyu krmz gzbebeklerini pembe iris evreliyordu. Albino ceketinden kardg silahn namlusunu, parmaklklar arasndan mze mdrne dogrulttu. "Kamamalydn." Aksannn nereye ait oldugunu anlamak kolay degildi. "Simdi bana nerede oldugunu syle." Galerinin zemininde savunmasz bir halde melen mze mdr, "Sana daha nce de syledim," diye kekeledi. "Neden bahsettigin hakknda hi fikrim yok!"

"Yalan sylyorsun." Hayalet gzlerindeki prlt dsnda kprtsz duran adam, ona bakt. "Sen ve kardeslerin, size ait olmayan br seye sahipsiniz." Mze mdr adrenalinin arttgn hissetmisti. Adam bunu nasl biliyor olabilirdi ? "Bu gece gerek koruyucularna iade edilecek. Bana saklandg yeri sylersen yasarsn." Adam silah mze mdrnn basn hedef alacak sekilde dogrulttu. "Bu, ugruna lecegin bir sr m?" Saunire nefes alamyordu. Adam basn yan yatrarak, silahn namlusundan dikkatle bakt. Saunire kendini savunarak ellerini kaldrd. Yavasa, "Bekle," dedi. "Sana grenmek istedigin seyi syleyecegim." Mze mdr ardndan gelen kelimeleri zenle seti. Syledikleri, hibir zaman ihtiya duymamay mit ederek, defalarca tekrar ettigi bir yalandan ibaretti. Mze mdr konusmay bitirdiginde, saldrgan kendinden emin bir ifadeyle glmsedi. "Evet. Digerleri de bana aynen bunlar sylemisti." Saunire pes etmisti. Digerleri?

Dev adam, "Digerlerini de bulmustum," diye alay etti. "n birden. Az nce sylediklerini teyit ettiler." Bu dogru olamazd! Diger snchauxun kimligiyle birlikte mze mdrnn gerek kimligi, sakladklar eski sr kadar kutsald. Saunire simdi, snchauxlarnn kat kurallar takip ederek, kendi lmlerinden nce ayn yalan sylediklerini anlyordu. Bu, protokoln bir parasyd. Saldrgan bir kez daha silahyla nisan ald. "Sen ldgnde, geriye geregi bilen tek kisi ben kalacagm." Gerek. Mze mdr bir anda, durumun gerek dehsetini kavramst. Ben lrsem, gerek sonsuza dek yok olacak. Igdsel olarak, korunmak iin srnmeye alst. Silah patladgnda, mze mdr midesine giren merminin yakc ssn hissetti. Yzst dst... acya kars mcadele veriyordu. Saunire yavasa dnd ve parmaklklarn arkasnda, saldrgannn bulundugu yere dogru bakt. Adam simdi Saunirein basna ldrc bir nisan almst. Saunire gzlerini kapatt, dsncelerinde korku ve pismanlk frtnalar kopuyordu. Bos bir mermi kovanndan gelen ses, koridorda yankland.

Mze mdrnn gzleri aniden almst. Adam neredeyse saskn bir ifadeyle bakslarn silahna indirdi. Ikinci kez ates etmeye yeltendi ama sonra Saunirein karnna bakp srtarak, vazgeti. "Buradaki isim bitti." Mze mdr basn egdiginde, beyaz pamuklu gmlegindeki kursun deligini grd. Ggs kemiginin birka santim altnda, ince bir kan dairesiyle evrelenmisti. Midem. Kursun, kalbini insafszca syrmst. BirCezayir Savas gazisi oldugundan, mze mdr bu korkun uzun lme daha nce tank olmustu. Mide asitleri ggs bosluguna szp, onu iten ie yavasa zehirlerken on bes dakika can ekisecekti. Adam, "Ac iyidir baym," dedi. Ardndan gitti. Artk yalnz kalan Jacques Saunire, bakslarn bir kez daha demir kapya yneltti. Kapana kslmst ve kaplar en azndan yirmi dakika daha almayacakt. Bu sreden sonra yanna varan kisi ancak lsn bulabilirdi. Buna ragmen, artk duydugu korku, lmekten ok daha byk bir korkuydu. Srr birine aktarmalym.

Glkle dogrulurken, ldrlen diger kardesini hayal etti. Kendilerinden nceki nesli dsnd... greve getirilecek kadar gvenilen bu insanlar. Krlmayan bir bilgi zinciri vard. Artk, tm tedbirlere... tm sasrtmacalara ragmen, Jacques Saunire geriye kalan tek halka ve saklanan en gl srlardan birinin tek koruyucusuydu. Titreyerek ayaga kalkt. Bir yolunu bulmalym... Byk Galeride kslp kalmst ve yeryznde mesaleyi devredebilecegi tek bir kisi vard. Saunire zengin hapishanesinin duvarlarna gz gezdirdi. Dnyann en nl tablolarndan olusan koleksiyon, ona eski bir dost gibi glmsyordu. Yzn acyla burusturarak, tm gcn toplad. nndeki vahim grevin, geriye kalan hayatnn tm saniyelerini alacagn biliyordu. 1 Robert Langdon yavasa uyand. Karanlkta bir telefon alyordu, tiz ve tandk gelmeyen bir zil sesiydi. Basucundaki lambaya dogru

uzanp at. Gzlerini ksarak etrafa baktgnda, XVI. Louis tarz mobilyalarla dsenmis, duvarlarnda el boyamas freskler ve maundan yaplms devasa bir yatak bulunan, lks bir Rnesans yatak odas grd. Hangi cehennemdeyim? Sifoniyerin stnde duran koyu krmz bornozun stnde, HOTEL RITZ PARIS etiketi vard. Sis perdesi yavasa kalkmaya baslamst. Langdon ahizeyi kaldrd. "Alo?" Bir erkek sesi, "Bay Langdon?" dedi. "Umarm sizi uyandrmamsmdr." Langdon sersemlemis bir halde basucundaki saate bakt. 00:32yi gsteriyordu. Yalnzca bir saattir uyuyordu ama kendini l gibi hissediyordu. "Resepsiyondan aryorum efendim. Rahatsz ettigim iin zr dilerim, fakat bir ziyaretiniz var. Acil oldugu konusunda srar ediyor." Langdon hl kendine gelememisti. Bir ziyareti mi? Bakslar, komodinin stndeki burusuk el ilanna sabitlendi. PARIS AMERIKAN NIVERSITESI Iftiharla sunar!

HARVARD NIVERSITESI, DINI SIMGEBILIM PROFESR ROBERT LANGDON ile BIR AKSAM Langdon inledi. Bu aksamki seminer Chartres Katedrali talar arasna saklanms baz pagan sembolleri ile ilgili bir dia gsterisi seyirciler arasndaki baz muhafazakr tipleri kzdrms olmalyd. Herhalde koyu dindar bir alim, biraz kavga etmek iin onu kaldg yere kadar takip etmisti. Langdon, "zgnm," dedi. "Ama ok yorgunum ve..." Ses tonunu alaltp, fsldayarak konusan resepsiyon grevlisi, "Fakat efendim," diye srar etti. "Ziyaretiniz nemli bir adam." Langdon biraz duraksad. Dini tablolar ve simgebilim klt hakknda yazdg kitaplar onu sanat dnyasnda istemese de nl biri haline getirmisti. stelik geen yl Vatikanda karstg ve genise haber yaplan hadise, nn yzlerce kez artrmst. O gnden beri kapsna dayanan kendini begenmis tarihilerle, sanat merakllarnn arkas kesilmiyordu. Nezaketi elden brakmamaya zen gsteren Langdon, "Rica etsem," dedi. "Bu kisinin ismini ve telefon

numarasn alp sal gn Paristen ayrlmadan nce kendisini arayacagm syleyebilir misiniz? Tesekkr ederim." Resepsiyon grevlisi itiraz edemeden telefonu kapatt. Artk yatakta oturan Langdon, kapagnda ISIKLAR SEHRINDE BEBEKLER GIBI UYUYUN. PARIS RITZDE UYKU, diyerek vnenMisafir Iliskileri Brosrne kaslarn atarak bakt. Arkasn dnp, odann diger ucundaki boy aynasna yorgun gzlerle bakt. Karssnda ona bakan adam -salar daglms ve bitkin- bir yabancyd. Tatile ihtiyacn var Robert. Geen yl ondan ok sey gtrmst ama aynalarn bunu ispat etmesi hosuna gitmiyordu. Genelde sert bakan gzleri bu gece bulank ve iine kms grnyordu. Kirli sakal enesini ve gamzeli yanaklarn rtmst. Sakaklarndaki griler artmaya, simsiyah salarnn ilerine sokulmaya baslamst. Bayan meslektaslar, gri salarn bilim adam grntsn vurguladg hususunda srar etseler de, Langdon durumu ok daha iyi anlyordu. Boston Magazine beni byle bir grseydi.

Geen ayBoston Magazine , Langdon mahcup ederek onun ismini, en fazla merak uyandran on kisi arasnda yazmst... ne ise yaradg anlaslmaz bu onur onu, Harvardl meslektaslarnn attg taslarn hedefi haline getirmisti. Bu gece, evden drt bin bes yz kilometre uzakta, bu paye onu kendi verdigi seminerde avlamak zere yeniden yzeye kmst. Paris Amerikan niversitesinin, Dauphine Salonundaki ev sahibesi, "Bayanlar baylar..." diye duyurmustu. "Bu aksamki konugumuzun tantlmaya ihtiyac yok. Kendisi saysz kitabn yazardr: Gizli Mezheplerin Sembolojileri, Illuminati Sanat, Ideogramlarn Kaybolan Dili ve Dini Ikonoloji kitaplarnn yazar oldugunu syledigimde abartms saylmam. Pek ogunuz snflarda onun yazdg kitaplar okuyorsunuz." Kalabalktaki grenciler hararetle baslarn salladlar. "Bu gece kendisini etkileyici zgemisini anlatarak tantmay planlamstm. Ama..." Muzip bakslarn sahnede oturan Langdona evirmisti. "Dinleyicilerden biri az nce bana ok daha fazlasn verdi...ilgin bir tantma ne dersiniz?" Boston Magazinein bir kopyasn elinde tutuyordu.

Langdon korkuyla irkilmisti. Bunu hangi cehennemden buldu? Ev sahibesi budala makaleden setigi pasajlar okuduka, Langdon sandalyesinde biraz daha bzlyordu. Otuz saniye sonra kalabalk srtmaya baslamst ve kadnn susmaya niyeti yoktu. "Ayrca Bay Langdonn, geen yl Vatikandaki kardinaller meclisinde aldg alslmadk rol konusunda konusmay reddetmesi ona merak sayacnda daha byk puanlar kazandryor." Ev sahibesi kalabalg kskrtyordu. "Daha fazlasn duymak ister misiniz?" Kalabalk alkslad. Kadn yeniden makaleye daldgnda, Langdon adeta yalvaryordu. Biri onu durdursun. "Baz gen onur konuklarmz gibi yakskl ve seksi olmasa da, krkl yaslarndaki bu akademisyende bilimsel ekicilikten daha fazlas var. Onun byleyiciligi, bayan meslektaslarnn kulaklara ikolata diye nitelendirdigi, alak ve bariton sesinde yatyor." Salon kahkahaya bogulmustu. Langdon glmsemek iin kendini zorlad. Bundan sonra ne olacagn biliyordu "Harris tviti giyen Harrison Ford"

ile ilgili sama sapan bir dize ve o aksam Harris tvitiyle, balkyaka Burberrysini giymenin sakncas olmayacag sonucuna varms oldugundan, mdahale etmeye karar vermisti. Langdon zamansz bir anda ayaga kalkp, onu podyumun kenarna iterken, "Tesekkrler Monique," dedi. "Gerekten deBoston Magazine in uydurma hikyeler yazmakta stne yok." Utanga bir tavrla iini ekerek dinleyicilere dnd. "O makaleyi kimin getirdigini grenebilirsem, konsolosluktan snrds etmesini isteyecegim." Kalabalk glmst. "Pekl, arkadaslar hepinizin bildigi gibi, bu aksam sembollerin gc hakknda konusmak iin buradaym..." Langdonn otel odasnda alan telefonunun sesi, bir kez daha sessizligi blmst. Kulaklarna inanamayarak homurdand ve telefonu at. "Evet?" Tahmin ettigi gibi, arayan resepsiyon grevlisiydi. "Bay Langdon, tekrar zr dilerim. Misafirinizin su an odanza dogru gelmekte oldugunu bildirmek iin aradm. Sizi uyarmam gerektigini dsndm." Langdon artk iyice aylmst. "Odamabirini mi gnderdin?"

"zr dilerim efendim, ama byle bir adam... onu durduracak yetkim yok." "Bu adam tam olarak kim?" Ama resepsiyon grevlisi telefonu kapatmst. Hemen ardndan Langdonn kapsnda gl bir yumruk sesi duyuldu. Ayak parmaklarnn sabun kpg gibi yumusak halya gmldgn hisseden Langdon yataktan glkle kalkt. Otel bornozuna sarnp, kapya gitti. "Kim o?" "Bay Langdon? Sizinle konusmam gerekiyor." Adamn aksanl bir Ingilizcesi vard. Sesi tiz ve otoriterdi. "Ismim Tegmen Jerome Collet. Adli Polis Merkezinden." Langdon duraksad.Adli polis mi? DCPJ, ABDdeki FBIn dengiydi. Langdon zincirini karmadan kapy birka santim aralad. Karssnda durmus ona bakan yz ince ve temizdi. Son derece zayf olan bu adam, resmi grnsl mavi bir niforma giyiyordu. Ajan, "Ieri girebilir miyim?" diye sordu. Yabancnn feri snms gzleri kendisine bakarken Langdon ne yapacagna karar veremedi. "Ne hakkndayd?"

"Yzbasm, zel bir meselede sizin uzmanlgnza basvurmak istiyor." "Simdi mi?" Langdon agzndan kacaklara hkim oldu. "Saat gece yarsn geti." "Bu gece Louvre Mzesi mdryle randevunuz oldugu dogru mu?" Langdon birden kaygland. O ve saygn Mze Mdr Jacques Saunire, Langdonn o aksamki seminerinden sonra bulusmay planlamslar, ama Saunire randevuya gelmemisti. "Evet. Bunu nasl bildiniz?" "Randevu defterinde isminize rastladk." "Umarm her sey yolundadr." Ajan derin bir i ekti ve kapnn dar aralgndan Polaroid fotograf uzatt. Langdon fotograf grnce, tm vcudu kaskat kesildi. Langdon tuhaf resme bakarken, ilk basta duydugu tiksinme ve sok, yerini gittike byyen bir fkeye brakyordu. "Kim byle bir sey yapms olabilir?" "Simgebilim konusundaki bilginiz ve onunla bulusma plannz gz nnde bulundurarak, bu soruyu yantlamamza sizin yardmc olacagnz mit ediyorduk."

Langdon resimden gzlerini ayrmyordu. Duydugu dehsete simdi bir de korku eklenmisti. Dehset verici ve son derece garip fotograf, huzurunu bozan bir dj vu hissi veriyordu. Bir yl kadar nce Langdonn eline bir cesedin fotograf gemis ve kendisinden benzeri bir yardm istenmisti. Yirmi drt saat sonra, Vatikan sehrinde neredeyse hayatn kaybediyordu. Bu fotograf tamamyla farklyd ama yine de senaryodaki bir sey rahatszlk verecek derecede tandk geliyordu. Ajan saatine bakt. "Yzbasm bekliyor efendim." Langdon, onu glkle duymustu. Gzleri hl resme dikilmis duruyordu. "Buradaki sembol ve vcudunun o kadar tuhaf..." Ajan, "Durusu mu?" diye sordu. Langdon basn sallad. Kafasn kaldrrken rperdigini hissetti. "Bunu yapacak kisiyi hayal edemiyorum." Ajan serinkanl grnyordu. "Anlamyorsunuz Bay Langdon. Bu fotografta grdklerinizi..." Duraksad. "Bay Saunire kendi yapt." 2

Bir kilometre tede, Silas isimli hantal Albino, Rue La Bruyeredeki lks ta konutun n kapsndan topallayarak geti. Uyluklarnn hemen stne taktg kancal kee kemer, etine iyice gmlmst ve ruhu, efendisine hizmette bulunmus olmann verdigi tatminle mutluluktan uuyordu. Ac iyidir. Konuta girince, krmz gzleri lobiyi tarad. Bostu. Arkadaslarn uyandrmamak iin, merdivenleri sessizce kt. Yatak odasnn kaps akt; burada kilitlemek yasakt. Ieri girerek, kapy arkasndan kapatt. Oda sade dsenmisti. Kaba tahta zeminde yatak olarak kullanlan hasr ve am agacndan bir sifoniyer vard. Bu hafta burada misafirdi, New Yorkta ise yllarca benzeri bir mabette kutsanmst. Tanr bana barnak ve hayatm iin bir ama verdi. Silas bu gece borcunu geri demeye basladgn hissediyordu. Hemen sifoniyerin yanna giderek, en alt ekmecedeki cep telefonunu alarak, bir numara evirdi. Bir erkek sesi, "Evet?" diye cevap verdi. "gretmenim, dndm."

Ondan haber almaktan hosnut oldugu anlaslan ses, "Konus," diye buyurdu. "Drd de ld. snchaux... ve Byk statn kendisi." Sanki dua etmek iin ayrlms, ksa bir sessizlik yasand. "O halde, herhalde bilgiyi almssndr, degil mi?" "Drdnn syledigi birbirini tutuyor. Ayr ayr konustular." "Ve sen de onlara inandn m?" "Syledikleri rastlant olamayacak kadar birbirini tutuyor." Heyecanl bir nefes sesi. "Mkemmel. Kardesligin gizlilik konusundaki namnn devam etmesinden korkmustum." "lm korkusu gl bir motivasyon aracdr." "Pekl grencim, bana bilmem gerekeni syle." Silas kurbanlarndan topladg bilginin sok etkisi yaratacagn biliyordu. "gretmenim, drd de clef de votenin var oldugunu dogruladlar... efsanevi kilit tasnn ." Telefonun diger ucundaki hzl nefes als duydu, gretmenin heyecann hissedebiliyordu. "Kilit tas. Aynen tahmin ettigimiz gibi." Ilme gre, kardeslik tasn -bir clef de votenin... ya da kilit tasnn kardesligin en byk srrnn nihai

mevkiini gsteren gravrl bir tabletin haritasn yapmst... bu bilgi o kadar glyd ki, onun korunmas kardesligin varolusunun sebebi haline gelmisti. gretmen, "Kilit tasna sahip oldugumuzda," dedi. "Yalnzca bir adm kalms olacak." "Dsndgnzden daha yaknz. Kilit tas burada, Pariste." "Pariste mi? Inanlmaz. Fazlasyla kolay." Silas o aksam daha nce meydana gelenleri anlatt... kurbanlarnn drdnn birden, lmeden saniyeler nce, srlarn aklayarak Tanrsz yasamlarn nasl aresizce geri almaya alstklarn. Her biri Silasa tpatp ayn seyleri sylemisti -kilit tas, Paristeki eski kiliselerden birinin iine ustalkla saklanmst Saint-Sulpice Kilisesindeydi. gretmen, "Tanrnn evinin iine," diye glk att. "Bizimle nasl da dalga gemisler!" "Yzyllar boyunca yaptklar gibi." gretmen bu zafer ann iyice hazmedebilmek iin bir sre sessiz kald. Sonunda konustu. "Tanrya byk bir hizmette bulundun. Bunun iin yzyllardr bekliyoruz. Tas benim iin ele geirmelisin. Hemen. Bu gece. Tehlikeleri biliyorsun."

Silas saysz tehlike oldugunu biliyordu ama gretmenin buyrugunu yerine getirmek olanaksz gibiydi. "Kilise kale gibidir. zellikle de geceleri. Ieri nasl girecegim?" gretmen muazzam nfuzu olan birinin kendinden emin sesiyle yaplmas gerekenleri aklad. Silas telefonu kapattgnda, teni beklentinin heyecanyla rperiyordu. Bir saat, dedi minnetle kendine, neyse ki gretmen ona, Tanrnn evine girmeden nce gnah kartacak vakti tanmst. Ruhumu bugn isledigi gnahlardan arndrmalym . Bugn isledigi gnahlarn kutsal bir amac vard. Yzyllardr Tanrnn dsmanlarna kars savas alyordu, Bagslanacag vaat edilmisti. yle bile olsa, Silas gnahlarnn bagslanmas iin fedakrlkta bulunmas gerektigini biliyordu. Perdeleri kapatarak, soyundu ve odann ortasnda diz kt. Basn asag egerek, kalasnn etrafna dolanan kee kemere bakt. Tarkin tm sadk mritleri bu aleti takarlard, Isann ektigi aclar hatrlatacak cinsten, ete srekli batan sivri metal kancalarla dolu, deri bir kays. Aletin verdigi ac, ayn

zamanda bedenin arzularna hkim olmasna da yaryordu. Silas keeyi o gn, gerekli grlen iki saatten daha fazla taktg halde, bunun sradan bir gn olmadgn biliyordu. Tokay kavrayarak, bir dis geri ekince, etine daha fazla batan kancalar yznden irkildi. Yavasa nefes vererek, strabnn arndrc ayininin tadn kartt. Ac iyidir, diye fsldad Silas. Peder Josemara Escrivnn gretmenlerin gretmeni- kutsal mantrasn tekrar ediyordu. Escriv 1975 ylnda ldg halde hikmeti devam ediyor, szleri yere diz kp "bedensel ile" diye bilinen kutsal ibadeti yerine getiren binlerce sadk hizmetkr tarafndan fsldanyordu. Silas artk dikkatini, yerde yannda dzgnce sarl duran, dgml agr ipe vermisti. Cezalandrma . Dgmler, kurumus kanla katlasmst. Kendi strabnn etkilerini temizlemek isteyen Silas hzl bir dua okudu. Ardndan, ipin bir ucundan tutarak gzlerini kapatt ve omzunun arkasndan serte indirirken, dgmlerin srtna arpmasn hissetti. Yeniden kendini krbalayarak, omzunun arkasna kuvvetle vurdu. Kam darbelerini tekrar, tekrar indirdi.

Bedeni cezalandrma. Sonunda kann aktgn hissetti. 3 Citron ZX, Opera Binasnn ve Vendme Meydannn nnden geip, gneye ilerlerken, kuru nisan havas camdan ieri giriyordu. Yolcu koltugunda oturan Robert Langdon, dsncelerinden arnmaya alsrken, sehrin kendisini fazlasyla yordugunu hissediyordu. Tras olmak ve dus almak grntsn adama evirmisti, ama endisesini gidermeye pek yaramamst. Mze mdrnn cesedinin rktc grnts aklndan kmyordu. Jacques Saunire ld. Langdon, mze mdrnn lmyle byk bir kayba ugradgn hissediyordu. Saunire mnzevi bir yasam srmekle tannmasna ragmen, sanata olan tutkunlugu onu saygn bir adam haline getirmisti. Poussin ve Teniersin tablolarndaki gizli sifreler hakknda yazdg kitaplar, Langdonn en sevdigi ders kitaplaryd. Langdon bu aksamki grsmeyi drt gzle beklemis ve mze mdrnn gelmemesi onda hayal krklg yaratmst.

Mze mdrnn cesedinin grnts bir kez daha zihninde canland. Bunu kendine Jacques Saunire mi yapt? Langdon grnty zihninden atmak iin kendini zorlayarak, basn evirip pencereden dsar bakt. Dsardaki sehir uyanmaya baslyordu, sokak satclar,badem sekerlemesi arabalarn sryor, garsonlar p torbalarn kaldrm kenarna tasyor, geceden kalma sklar yasemin kokular tasyan meltemde smemek iin birbirlerine sokuluyorlard. Citron kaosun iinden yetkiyle geerken, iki tonlu ahenksiz sireni trafigi bak gibi yaryordu. Otelden ayrldklarndan beri ilk kez konusan ajan, "Yzbas, bu aksam Pariste bulundugunuzu grenmekten son derece memnun," dedi. "ok talihli bir tesadf." Langdon talihli olmak dsnda her seyi hissediyordu, ayrca tesadf, kesinlikle gvenmedigi bir kavramd. Hayatn, farkl amblemlerle ideolojilerin birbirleriyle gizli bagllklarn kesfetmekle geiren biri olarak Langdon dnyay birbirine iyice dolanms tarihin ve olaylarn bir ag gibi gryordu. Baglantlar

grnrde olmayabilir , diye sk sk tekrarlard. Harvarddaki simgeleme derslerinde, ama her zaman oradadrlar, yzeyin hemen altna gmlmslerdir. Langdon, "Sanrm," dedi. "Size kaldgm yeri Paris Amerikan niversitesi mi syledi?" Sofr basn iki yana sallad. "Interpol." Interpol, diye dsnd Langdon. Elbette. Avrupadaki tm otellerde giris srasnda pasaport sormann formaliteden daha fazlas oldugunu unutmustu, kanunlar byleydi. Tm Avrupada herhangi bir gece, Interpol yetkilileri kimin nerede uyudugunu tam olarak tespit edebilirlerdi. Herhalde Langdon Ritzde bulmak topu topu bes saniyelerini almst. Citron sehrin gneyine dogru ilerlerken, sag taraftan gkyzne uzanan Eyfel Kulesinin aydnlatlms silueti belirdi. Onu grnce Langdon, Vittoriay dsnd. Bir yl nce, her alt ayda bir, dnyadaki romantik yerlerden birinde bulusmaya sz vermislerdi. Langdon, Eyfel Kulesinin bu listede yer alacagn tahmin ediyordu. Ne yazk ki, Vittoriay en son Romadaki grltl bir havaalannda peli bir yldan fazla oluyordu. Ajan yana dnerek, "Ona bindiniz mi?" diye sordu.

Langdon basn kaldrp ona gz atarken, yanls anladgna emindi. "Affedersiniz anlayamadm?" "Harika, yle degil mi?" Ajan n camdan Eyfel Kulesini gsteriyordu. "Ona bindiniz mi?" Langdon gzlerini devirdi. "Hayr. Kuleye kmadm." "Fransann semboldr. Bence mkemmel." Langdon dalgn bir edayla basn sallad. Simgebilim uzmanlar genellikle Fransann maoluk, zamparalk, Napolyon ve Cce Pepin gibi tehlikeli, ksa boylu liderlerle tannan bir lkenin - yz metrelik penisten daha uygun bir ulusal amblem seemeyecegini sylerlerdi. Rue de Rivoli kavsagna vardklarnda krmz sk yanyordu ama Citron durmad. Ajan sedan gazlayarak, nl Tuileries Bahelerinin -Parisin Central Park- kuzey girisi olan Rue Castiglionenin agalkl bir blgesine dogru srd. Pek ok turist, yanls bir tercme yaparak Jardins des Tuileries ismini burada aan binlerce laleye atfederlerdi ama aslnda Tuileriesin, daha az romantik bir ad vard. Bir zamanlar bu park, Parisli mteahhitlerin sehrin nl krmz kiremitlerini -ya datuiles - retmek iin kil

kardklar devasa bir kaz alanyd. Sessiz parka girdiklerinde ajan kontrol panelinin altna uzanarak, ac ac ten sireni kapatt. Langdon ani sessizligin getirdigi huzurla rahat bir nefes ald. Arabann dsnda, tekerleklerin engebelerden geerken kardg trtl ses uyutucu bir ritim yaratrken, halojen farlarn soluk sg akll bulvarn stnde gezindi. Langdon her zaman Tuileriesin kutsal bir yer oldugunu dsnmst. Buras, Claude Monetnin biim ve renkle oynadg ve gerek anlamda Empresyonist akmn dogusuna ilham veren bahelerdi. Bu gece ise her nedense garip bir sekilde, kt bir seylerin habercisi gibiydi. Citron batya ynelerek, parkn merkez bulvarna dogru, sola sapmst. Sofr yuvarlak bir glcgn etrafndan kvrlp, ssz bir caddeden geerek, arka taraftaki genis avluya kestirmeden gitti. Langdon simdi Tuileries Bahelerinin dev bir tas kemerle belirlenmis bittigi yeri grebiliyordu. Arc du Carrousel. Arc du Carrouselde bir zamanlar yaplan alemlere ragmen, sanat tutkunlar bu yere bambaska bir

sebepten tr nem verirlerdi. Tuileriesin sonundaki kordondan dnyann en iyi sanat mzelerinden drd grlebiliyordu... her biri pusulann ayr bir noktasnda bulunuyordu. Langdon sag taraftaki pencereden Seine ile Quai Voltairein arkasndaki, eski tren istasyonunun -simdiki Muse dOrsay- arpc derecede aydnlatlms cephesini grebiliyordu. Sol tarafa gz attgnda, Modern Sanat Mzesine ev sahipligi yapan ultramodern Pompidou Centern tepesini seebiliyordu. Langdon arka tarafnda batya dogru ise Muse du Jeu de Paumeu belirleyen eski Ramses dikili tasnn, agalarn stnden ykseldigini biliyordu. Ama dnyann en nl sanat mzesi haline gelen yekpare tastan yaplms Rnesans saray, doguya dogru tam nlerinde kemerin gerisindeydi. Muse du Louvre. Gzleri byk yapnn tamamn grmek iin nafile bir girisimde bulundugunda, Langdon tandk bir merak duydu. Louvreun grkemli cephesi, insan hayrete dsrecek kadar genis meydann karssnda,

Paris semalarna ykselen bir kale gibi duruyordu. U uca eklenmis Eyfel Kulesi uzunlugundaki Louvre, at nal sekliyle Avrupadaki en uzun binayd. Mzenin kanatlar arasndaki doksan bin metrekarelik ak meydan bile, cephenin grkemiyle yarsamazd. Langdon bir keresinde Louvreun evresi etrafnda yryerek, bes kilometrelik yol kat etmisti. Bir ziyaretinin bu binadaki 65.300 sanat eserini bes gnlk bir sre iinde grebilecegi tahmin edilmesine ragmen, ogu turist Langdonn "Diyet Louvre" diye bahsettigi ksaltlms bir tur atmay tercih ediyordu. Bu tur, mzedeki en nl objeyi -Mona Lisa, Milo Vens veZafer Tanras Nikeyi grebilmek iin atlan bir srat kosusuydu. Art Buchwald bir zamanlar sanat saheserini bes dakika elli alt saniyede grdgn syleyerek vnmst. Sofr kk bir el telsizi kartarak ksaltlms bir Franszcayla konusmaya baslad. "Monsieur Langdon est arriv. Deux minutes." (Bay Langdon geldi. Iki dakika sonra oradayz) Telsizden desifre edilemeyen czrtl bir teyit geldi.

Aygt yerine koyan ajan, Langdona dnd. "Yzbasile ana giriste bulusacaksnz." Sofr meydanda ara trafigini yasaklayan isaretleri hie sayarak, gaza bast ve Citroni kaldrma dogru srd. Iskl fskiyelerin su pskrttg yedi gen havuzla evrelenen ana giris, artk grlebiliyordu. La Pyramide. Paris Louvreun yeni girisi mzenin kendisi kadar nl olmustu. in kkenli, Amerikal mimar I. M. Pei tarafndan tasarlanan tartsmal, dmi-modern cam piramidi, Rnesans avlunun asaletini bozdugunu dsnen gelenekiler tarafndan hl hor grlyordu. Goethe mimariyi mzigin donmus hali diye tanmlamst. Peiyi elestirenler ise bu piramide karatahtay izen trnak diyorlard. Bununla birlikte hayranlar, Peinin yirmi bir metre uzunlugundaki seffaf piramidinin, Louvreun gelecek bin yla tasnmasna yardmc oldugunu, eski yapyla modern metotlar -eskiyle yeni arasnda sembolik bir bag- arasnda gz kamastrc bir sinerji yarattgn syleyerek yceltiyorlard. Ajan, "Piramidimizi begeniyor musunuz?" diye sordu.

Langdon kaslarn att. Grnse baklrsa Franszlar bunu Amerikallara sormaktan hoslanyorlard. Elbette bu soruda baz anlamlar yklyd. Piramidi begendiginizi itiraf etmek sizi zevksiz bir Amerikal yapyor, begenmediginizi sylemekse Franszlara hakaret gibi alglanyordu. Langdon, "Mitterand cesur bir adamd," diyerek kaamak bir cevap verdi. Piramidin yapm isini baslatan, merhum cumhurbaskannda "Firavun Kompleksi" oldugu syleniyordu. Parisi Msr sanat, el sanatlar ve dikili taslaryla doldurmaktan tek basna sorumlu olan Francois Mitterandn, Msr kltrne olan tutkunlugu o denli asryd ki, Franszlar ondan hl Sfenks diye bahsediyorlard. Langdon konuyu degistirerek, "Sefinizin ismi nedir?" diye sordu. Sofr piramidin ana girisine yaklasrken, "Bezu Fache," dedi. "Biz kendisine le Taureau deriz." Btn Franszlara bir hayvan takma ad verilip verilmedigini dsnen Langdon gzlerini ona evirdi. "SefinizeBoga m diyorsunuz?" Adam kaslarn yay gibi yukar kaldrd. "Franszcanz sylediginizden daha iyiymis Bay Langdon."

Langdon,Franszcam berbattr , diye dsnd, amaZodyak ikonografim iyidir. Taurusun anlam boga demekti. Astrolojinin sembolleri tm dnyada aynyd. Ajan arabay durdurup, parmagyla iki esmenin arasndan piramidin yan tarafndaki genis kapy gsterdi. "Giris buras. Iyi sanslar baym." "Sz gelmiyor musunuz?" "Bana sizi burada brakmam emredildi. Yapmam gereken baska isler var." Langdon iini ekerek, arabadan indi. Bu da senin numaran. Ajan arabay gazlayarak uzaklast. Langdon tek basna ayakta durup, uzaklasan farlara bakarken, avludan kolaylkla kp, bir taksi evirebilecegini ve yatagna dogru yol alabilecegini fark etti. Ama iinden bir ses, ona bunun kt bir fikir oldugunu sylyordu. Havuzlarn yarattg sise yaklasrken, baska bir dnyaya alan hayali bir esikten getigini hissediyordu. Aksamn rehaveti yeniden bastrmaya baslamst. Yirmi dakika ncesine kadar, otel odasnda uyuyordu. Simdi ise Sfenks tarafndan yaptrlms seffaf piramidin nnde durmus, Boga lakapl bir polisi bekliyordu.

Bir Salvador Dali tablosunda kapana ksldm, diye dsnd. Langdon ana girise dogru yrd, devasa dner kapyd. Arkasnda los ve bos bir fuaye vard. Kapy alacak mym? Langdon acaba Harvardl nl Msr uzmanlar hi piramidin n kapsn alp, cevap beklemisler midir, diye dsnd. Cama vurmak iin elini kaldrd ama asagdaki karanlgn iinden beliren bir figr, dner merdivenden hzla kmaya baslad. Koyu renkli, omuzlarna dar gelen kruvaze bir takm elbise giymis, tknaz yapl ve esmer br adamd. Gl bacaklarnn stnde aka anlaslan bir yetkiyle yryordu. Cep telefonuyla konusuyordu ama kapya geldiginde grsmeyi bitirdi. Langdona ieri girmesini isaret etti. Langdon dner kapy iterek ieri girerken, "Ben Bezu Fache," diye kendini tantt. "Adli Polis Merkezi sefiyim." Meslegine uygun bir sesi vard, yaklasan frtnay andran... grtlaktan gelen hrltl bir ses. Langdon tokalasmak iin elini uzatt. "Robert Langdon." Fachenin iri eli, Langdonnkini ezici bir kuvvetle sard. Langdon, "Fotograf grdm," dedi. "Ajannz, bunu Jacques Saunireinkendisinin yaptgn syledi..."

"Bay Langdon," derken Fachenin gzleri onunkine kilitlenmisti. "Fotografta grdkleriniz, Saunirein yaptklarnn sadece baslangc." 4 Genis omuzlarn arkaya atp, enesini ggsne gmen Yzbas Bezu Fache, kzgn bir boga gibi yryordu. Geriye dogru taranms briyantinli koyu renk salar, genis alnndaki derin izgileri vurguluyordu. Yakndan baknca koyu renk salar, kk kaslarnn ortasndaki izgiyi vurguluyor ve onun, bir savas gemisinin pruvasna benzemesini saglyordu. O yaklasmadan evvel, koyu renk gzleri nam saldg ciddiyetini korku verici bir aklkla ortaya koyarak, sanki yeryzn kasp kavuruyordu. Langdon, yzbasnn pesinden giderek, nl mermer basamaklardan cam piramidin altndaki avluya indi. Asag inerlerken, makineli tfekle bekleyen iki adli polis muhafznn arasndan getiler. Mesaj akt: Bu aksam Yzbas Fachenin izni olmakszn hi kimse buraya giremez veya dsar kamazd. Zeminin altna indiklerinde Langdon heyecannn arttgn hissetti. Fachenin davranslar hi de

misafirperver saylmazd, ayrca bu saatte Louvreun kabristan andran bir havas vard. Merdivenler, karanlk bir sinema salonunun koridoru gibi, her bir basamaga gmlms minik dseme ampulleriyle aydnlatlmst. Langdon kendi ayak seslerinin stlerindeki camda yank yaptgn duyabiliyordu. Yukar baktgnda, esmelerden yaylan sisin seffaf damn stnden ince izgiler halinde getigini grebiliyordu. Genis enesiyle yukary isaret eden Fache, "Siz tasvip ediyor musunuz?" diye sordu. Oyun oynamak iin kendini fazlasyla yorgun hisseden Langdon derin bir nefes ald. "Evet, piramidiniz harikulade." Fache homurdand. "Parisin yz karas." Birinci darbe. Langdon, ev sahibinin memnun edilmesi zor biri oldugunu fark etmisti. Bu piramidin, Cumhurbaskan Mitterrandn kesin istegi zerine, tam olarak 666 cam panodan insa edildigini acaba Fache biliyor mudur, diye dsnd. Bu garip istek, 666 saysnn Seytann says oldugunu iddia eden komplo merakllar arasnda daima atesli bir tartsma konusu olmustu. Langdon konuyu amamaya karar verdi.

Yerin altndaki fuayeye dogru indike, alan karanlktan yavasa syrlyordu. Louvreun, yer seviyesinin on sekiz metre asagsna yaplms alt bin bes yz metrekarelik lobisi, usuz bucaksz bir magaray andryordu. Yukardaki bal rengi taslardan yaplms cepheyle uyumlu olmas asndan, sar mermer dsenmis yeralt koridoru, genellikle gn sg ve turistlerle canlanyordu. Ama bu gece tm alana soguk ve esrarl bir hava veren lobi, ssz ve karanlkt. Langdon, "Peki mzenin her zamanki gvenlik personeline ne oldu?" diye sordu. "Geici olarak uzaklastrldlar," diye cevap veren Fachenin sesi, sanki Langdon onun takmnn btnlgn sorguluyormus gibi kmst. "Bu gece girmemesi gereken birinin ieri girdigi ortada. Tm personel Louvreun Sully Kanadnda sorgulanyor. Mzenin gvenligini bu gece benim ajanlarm devrald." Facheye ayak uydurmakta hzl davranan Langdon basn evet anlamnda sallad. Yzbas, "Jacques Saunirei ne kadar iyi tanyordunuz?" diye sordu. "Aslna bakarsanz hi. Bugne kadar hi karslasmadk."

Fache sasrmsa benziyordu. "Bu gece ilk kez mi bulusacaktnz?" "Evet. Verdigim seminerden sonra Amerikan niversitesinin resepsiyonunda bulusmay planlamstk ama o gelmedi." Fache kk not defterine bir seyler karalad. Yrrlerken, Langdon, Louvreun daha az bilinen piramidine-La Pyramide Inverse - tavandan asag sarkt gibi ters sarkan dev atya gz att. Fache, Langdon ksa bir merdivenden kemerli bir tnelin agzna getirdi. Tabelann stnde DENON yazyordu. Denon Kanad, Louvreun ana blm arasnda en nl olanyd. Fache birden, "Bu geceki bulusmay kim istedi?" diye sordu. "Siz mi o mu?" Soru garipti. Tnelden ieri girerlerken Langdon, "Bay Saunire istedi," diye yantlad. "Birka hafta nce sekreteri e-posta vastasyla benimle temas kurdu. Mze mdrnn, bu ay Pariste seminer verecegimi duydugunu ve orada bulundugum sre iinde benimle bir seyi tartsmak istedigini syledi." "Ne tartsacakt?" "Bilmiyorum. Herhalde sanattr. Onunla ortak ilgi alanlarmz var."

Fache kuskulu grnyordu. "Grsmenizin ne hakknda olacagna dair en ufak bir fikrinizyok mu? " Langdonn hi fikri yoktu. O da merak etmis ama daha ak konusmasn istemeye cesaret edememisti. oka sayg duyulan Jacques Saunirein gizlilige dskn oldugu ve ok az toplant yaptg iyi bilinirdi; Langdon, onunla bulusma frsatna sahip oldugu iin minnettard. "Bay Langdon cinayet kurbannn ldrldg gece sizinle ne tartsacagn en azndan tahmin edemez misiniz? ok yardm dokunabilir." Bu manidar soru Langdon rahatsz etmisti. "Gerekten bilemiyorum. Sormadm. Temas kurmas bile beni gururlandrmst. Bay Saunirein alsmalarnn hayranym. Verdigim derslerde onun kitaplarn kullanrm." Fache bunu defterine not etti. Artk iki adam Denon Kanadnn giris tnelinde yar yola gelmislerdi. Langdon her ikisi de hareketsiz duran yolun sonundaki yryen merdivenleri grebiliyordu. Fache, "Demek ortak ilgi alanlarnz vard?" diye sordu. "Evet. Aslna bakarsanz, geen yln ogunu Bay Saunirein uzmanlk alan hakknda yazacagm

kitabn taslagna ayrdm. Beynine girmek iin sabrszlanyordum." Fache basn kaldrd. "Pardon?" Bu deyimin karslgnn bulunmadg belli oluyordu. "Onun konu hakkndaki dsncelerini grenmek iin sabrszlanyordum." "Anlyorum. Peki konu neydi?" Langdon tam olarak nasl izah edeceginden emin olamadg iin tereddt etti. "Aslnda taslak, tanralara tapnmay gsteren ikonografi hakknda, disilerin kutsallg kavram, sanat ve bununla ilgili semboller." Fache tombul elini salarnda gezdirdi. "Saunirein bu konu hakknda bilgisi var m?" "Herkesten daha fazla." "Anlyorum." Langdon, Fachenin hibir seyi anlamadgn fark etmisti. Jacques Saunire, dnyadaki en nl tanra ikonografi uzman olarak kabul ediliyordu. Saunirein bereketle ilgili rliklere, tanra kltlerine, Wiccaya ve kutsal disilere olan tutkusu bir yana, mze mdrlg yaptg yirmi yllk memuriyeti sresince Louvreun

dnyadaki en byk tanra sanat koleksiyonuna sahip olmasn saglamst, Delphideki en eski Yunan tapnagndan rahibelerin labrys baltalar, altn ylanl asalar, kk melekleri andran yzlerce Tjet hayat sembol, eski Msrda kt ruhlar kovmak iin kullanlan sapl kasnak seklindeki ngraklar ve Tanra Isis tarafndan tedavi edilen Horusu gsteren heykelcikler serisi. Fache, "Belki de Jacques Saunirein sizin kitap taslagnzdan haberi vard," diye fikir yrtt. "Ve kitabnz konusunda size yardmc olmay teklif etmek iin bulusmak istedi." Langdon basn iki yana sallad. "Dogrusunu isterseniz kitabmn taslagndan henz kimsenin haberi yok. Hl msvedde halinde ve editrm dsnda kimseye gstermedim." Fache sessizlesti. Langdon msveddeyi kimseye gstermemesinin nedenini aklamad. yz sayfalk msveddeye Kayp Kutsal Disinin Sembolleri adn vermeyi dsnyordu, mevcut dini ikonografilerin geleneklere aykr yorumlarn sunuyordu ve kesinlikle tartsmalara yol aacakt.

Langdon hareketsiz yryen merdivenlere yaklastgnda, Fachenin artk yannda olmadgn fark ederek durdu. Arkasn dndgnde, onun birka metre uzaktaki servis asansrnn yannda bekledigini grd. Fache asansrn kaplar alrken, "Asansr kullanacagz, dedi. "Eminim mzedeki mesafenin yaya dolaslamayacak kadar uzun oldugunu biliyorsunuzdur." Langdon asansrn iki katl Denon Kanadna kmay kolaylastracagn bildigi halde kprdamad. "Bir sorun mu var?" Fache kapy tutarken, sabrszlanmsa benziyordu. Langdon derin bir nefes alarak, havadar yryen merdivene hasretle bakt.Hibir sorun yok , diyerek kendine yalan syledikten sonra, asansre dogru zoraki admlarla yrd. Langdon ocuklugunda terk edilmis bir kuyuya dsms ve kurtarlana kadar, o darack alandaki suyun iinde lmle mcadele etmisti. O gnden beri kapal yerlerde kalma fobisi vard, asansrler, metrolar, kapal tenis salonlar. Langdon hi inanmadg halde, kendi kendine srekli,asansr kesinlikle gvenli bir makine, diyordu.

Kapal bir blmeden sarkan, kk metal bir kutu! Nefesini tutarak asansre bindiginde, kaplar kapanrken adrenalinin verdigi o tandk rpertiyi hissetti. Iki kat. On saniye. Asansr hareket etmeye basladgnda Fache, "Siz ve Bay Saunire," dedi. "Hi konusmadnz m? Hi karslasmadnz m? Birbirinize postayla hibir sey gndermediniz mi?" Bir garip soru daha. Langdon basn iki yana sallad. "Hayr. Hi." Fache duyduklarn hafzasna alyormus gibi basn yana yatrd. Hibir sey sylemeden, gzlerini krom kaplara dikti. Yukar karlarken, Langdon dikkatini etrafndaki drt duvar haricinde ne varsa ona vermeye alst. Parlak asansr kapsnn yansmasnda yzbasnn kravat ignesini grd, on siyah oniks ilistirilmis gms bir ha. Langdon bunu son derece sasrtc bulmustu. Crux gemmata stnde on degerli tas bulunan haolarak bilinen bu sembol, Isa ile on iki havarisini simgeleyen bir Hristiyan ideogramyd.

Langdon nedense Fransz polisinin dini inanlarn bu denli ak biimde gstermesine sasrmst. Ama ne de olsa buras Fransayd; Hristiyanlk burada dogmak kadar nemli bir din degildi. Fache birden, "Bu bircrux gemmata, " dedi. Sasran Langdon karssndaki yansmada Fachenin gzlerini grebilmek iin basn kaldrd. Asansr sarslarak durdu ve kaplar ald. Langdon hemen, Louvre galerilerinin nl yksek tavanlar sayesinde ferah olan genis koridora kt. Bununla birlikte, adm attg dnya bekledigi gibi degildi. Sasran Langdon aniden durdu. Fache, ona bakt. "Anladgm kadaryla Bay Langdon, Louvreu kapandktan sonra hi grmemissiniz?" Sanrm grmedim, diye dsnen Langdon, bulundugu yeri alglamaya alst. Genellikle bol skla aydnlatlan Louvre galerileri bu gece son derece karanlkt. Yukardan szlen beyaz sgn yerine, sprgeliklerden krmz bir sk huzmesi yaylyordu, yer dsemelerine tutturulan aralkl krmz sk benekleri.

Langdon karanlk koridora baktgnda, bu manzarayla karslasacagn tahmin etmesi gerektigini fark etti. Byk galerilerin hemen hepsi geceleri krmz sk kullanrlard, asag seviyeye yerlestirilen zararsz sk, personelin koridorlarda dolasmasna olanak saglarken, tablolarn sga maruz kalarak ypranmasn geciktiriyordu. Bu gece mzeye bir agrlk kmst. Glgeler her yere uzanyor, tonozlu yksek tavanlar siyah, alak bir bosluk gibi grnyordu. "Buradan," diyen Fache aniden saga dnerek, birbirine bagl galerilerden gemeye baslad. Gzleri karanlga alsmaya baslayan Langdon, onu izledi. Byk ebatlardaki yaglboyalar, karanlk odada gelisen fotograflar gibi canlanyordu... tablolardaki gzler, odalardan geerken onu takip ediyorlard. Mze havasnn tandk kokusunu karbon kokusu tasyan, kuru bir hava alabiliyordu. Ziyaretilerin sebep oldugu karbondioksitin asndrc etkilerini nlemek iin sanayi tipi, kmr filtreli nem gidericiler yirmi drt saat boyunca alsrd. Duvarlarn tepelerine yerlestirilen gvenlik kameralar, ziyaretilere ak bir mesaj gnderiyordu:

Sizi gryoruz. Hibir seye dokunmayn. Langdon kameralar isaret ederek, "Aralarnda gerek olan var m?" diye sordu. Fache basn iki yana sallad. "Elbette yok." Langdon buna sasrmamst. Bu byklkteki mzelerin video kameralarla izlenmesinin fahis bir maliyeti vard ve etkili degildi. Kontrol edilmesi gereken binlerce metrekarelik alanyla Louvreun gzetleme isi iin yzlerce teknisyene ihtiyac olacakt. Byk mzelerin ogu artk "evreleme gvenligini" kullanyorlard. Hrszlar dsarda tutmay unut. Onlar ieride tut. evreleme yntemi mze kapandktan sonra devreye sokuluyordu. Davetsiz bir misafir sanat eserlerinden birini yerinden kardgnda, galerinin etrafndaki ks blmeleri kapanyor ve hrsz kendini polis gelmeden nce parmaklklarn arkasnda buluyordu. nlerindeki mermer koridorda sesler yank yapyordu. Grlt, sag taraftaki genis kapsz odadan geliyor gibiydi. Parlak bir sk koridora tasmst. Yzbas, "Mze mdrnn ofisi," dedi.

O ve Fache odaya yaklastklarnda Langdon ksa koridordan, Saunirein lks alsma odasna gz att, ahsap kaplama duvarlarda Byk Ustalarn tablolar, zerinde altms santim boyunda zrhl bir svalye heykeli bulunan muazzam byklkteki antika masa. Bir avu polis ajan odada kosusturuyor, telefon grsmeleri yapp notlar alyorlard. Ilerinden biri Saunirein masasna oturmus, dizst bilgisayarda yaz yazyordu. Mze mdrnn zel ofisinin bu aksam iin DCPJnin geici komuta merkezi oldugu anlaslyordu. Fache, "Monsieurs," diye seslendiginde adamlar dnp baktlar. "Ne nous drangez pas sous aucun prtexte. Entendu?" (Baylar bir sey bahane edip bizi rahatsz etmeyin. Anlasld m?) Ofisteki herkes anladgn gstererek basn sallad. Langdon otel odalarnn kapsna, yzbasnn sylediklerinin ana fikrini anlayacak kadar NE PAS DERANGER yazs asmst. Fache ile Langdon hibir suretle rahatsz edilmeyeceklerdi. Ajanlardan olusan kk cemaati geride brakan Fache ve Langdon karanlk koridorda ilerlediler. Iki

metre ileride, Louvreun en popler blmnn -la Grande Galerie- girisi hayal gibi belirdi. Sonsuz gibi grnen bu koridorda Louvreun en degerli Italyan sanat saheserleri bulunuyordu. Langdon, Saunirein cesedinin burada bulunacagn nceden sezmisti; Byk Galerinin nl parke zemini Polaroidde kusursuz biimde grlyordu. Yaklastklarnda Langdon girisin, ortaag kalelerinde akn yapan ordular uzak tutmak iin kullanlanlara benzer devasa elik bir kapyla kapandgn grd. Parmaklklarn yanna vardklarnda Fache, "evreleme gvenligi," dedi. Barikat, karanlkta bile bir tanka dayanabilecek gibi grnyordu. Langdon parmaklklarn arasndan, Byk Galerinin los blmelerine gz att. "nden buyurun Bay Langdon," dedi. Langdon dnd.nden nereye buyuraym? Fache parmaklklarn dibindeki zemini isaret etti. Langdon asag bakt. Karanlkta fark etmemisti. Altms santim kadar yukar kaldrlan barikatn altnda dar bir alan almst.

Fache, "Buras Louvre gvenligi iin hl yasak blge," dedi. "Police Technique et Scientifiqueden (Teknik birim) gelen takmm arastrmalarn henz bitirdiler." Aklg gsterdi. "Ltfen altndan geiniz." Langdon ayaklarnn dibindeki darack srnme aralgna baktktan sonra gzlerini agr demir kapya evirdi. Saka yapyor, yle degil mi? Barikat, izinsiz girenleri ezmek iin hazr bekleyen giyotine benziyordu. Fache Franszca bir seyler sylenip saatine bakt. Ardndan dizlerinin stne kerek, hantal vcudunu parmaklklarn altndan geirdi. Diger tarafa geince ayaga kalkp, parmaklklarn arasndan Langdona bakt. Langdon derin bir nefes ald. Avularn cilal parkenin zerine yerlestirerek, karnnn stne yatt ve kendini ileri itti. Tam altndan geerken Harris tvidinin ensesi parmaklklarn altna takld ve basnn arkasn demirlere arpt. ok hos Robert,diye dsnrken el yordamyla kendini kurtarp, diger tarafa geti. Ayaga kalktgnda Langdon gecenin ok uzun sreceginden sphelenmeye baslamst.

5 Murray Hill Binas -Opus Deinin yeni Dnya Merkez Brosu ve konferans salonu- New Yorkta 243 Lexington Caddesinde bulunmaktadr. Indiana kiretas ve krmz tugladan olusan 12.500 metrekarelik alan kaplayan gkdelen 47 milyon dolara mal olmustur. May& Pinska tarafndan tasarlanan binada yzden fazla yatak odas, alt yemek salonu, ktphaneler, oturma odalar, toplant salonlar ve ofisler bulunmaktadr. Ikinci, sekizinci ve on altnc katlarda, mermerle donatlms sapeller vardr. On yedinci kat tamamyla mesken olarak kullanlmaktadr. Erkekler, binaya Lexington Caddesindeki ana kapdan girerler. Kadnlarsa yan sokaktan giris yaparlar ve binada bulunduklar srece erkeklerden "akustik ve grsel" olarak ayrlmslardr. O aksamn erken saatlerinde Piskopos Manuel Aringarosa, gzlerden uzak teras katndaki dairesinde kk bir seyahat antas hazrlayarak, geleneksel siyah cppesini giymisti. Normalde beline mor kusagn takmas gerekirdi ama o, bu gece halk arasnda dolasacagndan sahip oldugu yksek mevkiiyle dikkat ekmek istemiyordu. Parmagndaki 14 ayar altn etraf iri elmaslarla evrili mor ametist tasn stne elle

piskoposluk armas islenmis yzgn, sadece bilen bir gz fark edebilirdi. Seyahat antasn srtna alarak, dairesinden kt. Iinden bir dua okudu ve asagda kendisini havaalanna gtrmek zere bekleyen sofrnn bulundugu lobiye indi. Artk Romaya gidecek ticari uakta oturmakta olan Aringarosa, Pencereden dsarya, karanlk Atlantike bakt. Gne batmt ama Aringarosa kendi yldznn ykseldigini biliyordu. Bu gece savas kazanlacak, diye dsnd, oysa yalnzca birka ay nce, imparatorlugunu ykmaya kalksan ellere kars kendini gsz hissediyordu. Piskopos Aringarosa, Opus Deinin genel baskan olarak, hayatnn son on yln "Tanrnn Eserinin" -yani Opus Dei-mesajn yaymak iin harcamst. 1928 ylnda papaz Josemara Escriv tarafndan kurulan cemaat, muhafazakr Katolik degerlerini yeniden hayata geirmis ve yelerini, Tanrnn Eserini meydana getirebilmek iin, kendi hayatlarndan byk fedakrlklar yapmaya tesvik etmisti. Opus Deinin geleneki felsefesi baslangta Ispanyada, Franco rejiminden nce kk salmst,

ama Josemaria Escrivnn 1934te yaynladg The Way (Tark) Tanrnn Eserini meydana getirebilmek kisinin hayatnda yapmas gereken 999 meditasyon sekli isimli ruhani kitabyla birlikte Escrivnn mesaj tm dnyaya yaylmst. Artk krk iki dilde milyonlarca kopyas bulunan Tark sayesinde, Opus Dei kresel bir g haline gelmisti. Opus Deiye ait okullara, egitim merkezlerine ve hatta niversitelere dnyann her byk sehrinde rastlanabilirdi. Opus Dei, dnyadaki en hzl byyen ve mali adan en gvenli Katolik organizasyonuydu. Ne yazk ki Aringarosa, dini kinizm, mezhepler ve Incilin televizyondan grenildigi bir agda, Opus Deinin sahip oldugu zenginlikle gcn spheleri stne ektigini grenmisti. Muhabirler genellikle, "Pek ok kisi Opus Deinin bir beyin ykama tarikat oldugunu sylyor," diye stne gelirlerdi. "Bazlar da size asr muhafazakr gizli Hristiyan cemiyeti diyorlar. Hangisisiniz?" Piskopos sabrla, "Opus Dei ikisi de degil," diye cevap verirdi. "Bizler bir Katolik Kilisesiyiz. Bizler, gnlk yasantlarmzda Katolik gretilerini zenle izlemeyi seen Katolik bir topluluguz."

"Tanrnn Eserinde saflk yeminleri edilmesi, kiliseye zekt vermek, gnahlar iin kendini dverek ve keeyle kefaret denmesi gerekli midir acaba?" Aringarosa, "Siz Opus Deinin sadece kk bir grubundan bahsediyorsunuz," demisti. "Katlmn farkl seviyeleri vardr. Opus Deinin binlerce yesi evlidir, aileleri vardr ve Tanrnn Eserini kendi topluluklarnda yaparlar. Digerleri manastr okullarmzda nefislerini krarak sade bir hayat yasarlar. Bu tercihler kisiye aittir ama Opus Deideki herkes Tanrnn Eserini yaparak dnyay daha iyi bir yer haline getirme amacn paylasrlar. Elbette bu takdir edilecek bir araystr." Buna ragmen, bu mantk nadiren ise yarard. Medya her zaman skandallar pesinde kosard ve byk organizasyonlarn ogunda oldugu gibi Opus Deinin yeleri arasnda da, tm grubun namn glgeleyecek sapkn ruhlar vard. Iki ay nce, Ortabatdaki bir niversitedeki Opus Dei grubu, yeni mritlerin dini bir deneyim gibi alglamas iin, onlara kendilerini fazlasyla zinde hissetmelerini saglayacak meskalin verirken yakalanmst.

Bir baska niversite grencisi igneli kee kemerini tavsiye edilen gnlk iki saatten ok daha uzun kullanms ve sebep oldugu enfeksiyonla kendisini lmn esigine getirmisti. Ksa sre nce Bostondaki gen bir yatrm bankacs, intihar etmeden nce tm birikimlerini Opus Deiye brakmst. Yoldan karlms koyunlar, diye dsnd Aringarosa, onlar iin zlyordu. Elbette en byk utanca, Opus Deinin nl yesi ve basnn oka yer verdigi sapk FBI ajan Robert Hanssen sebep olmustu. Onun mahkemede yarglanrken, kendi karsyla sevismelerini arkadaslarna seyrettirmek iin, yatak odasna gizli video kameralar yerlestirdigi ortaya kmst. Hakim, "Dindar bir Katolikin eglence anlays byle olamaz," demisti. Ne yazk ki, tm bu olaylar Opus Dei Farkndalk Sebekesi (ODAN) diye bilinen yeni gzlem grubunun gelismesine yardmc olmustu. Grubun popler web sitesi -www.odan.org- katlmn tehlikeleri konusunda uyarda bulunan eski Opus Dei yelerinin korkutucu hikyelerini aklyordu. Artk medya

Opus Deiden "Tanrnn Mafyas" ve "Isa Mezhebi" diye bahsediyordu. Anlamadgmz seylerden korkarz, diye dsnd Aringarosa bu elestirmenlerin Opus Deinin ka hayat zenginlestirdigini bilip bilmediklerini merak ediyordu. Grup, Vatikann tam onayn alms ve takdis edilmisti. Opus Dei, Papann kisisel bir piskoposluk makamdr. Bununla birlikte son zamanlarda Opus Dei, medyadan daha kuvvetli bir g tarafndan tehdit ediliyordu... Aringarosann saklanamayacag Eklenmedik bir dsman. Bes ay nce iktidar kaleydoskopu sarslmst ve Aringarosa hl yedikleri darbenin altndan kalkmaya alsyordu. Aringarosa uagn penceresinden asagdaki okyanusun karanlgna bakarken kendi kendine, "Nasl bir savas baslattklarn bilmiyorlar," diye fsldad. Bir an iin gzleri kendi garip yznn -esmer ve uzun, gen bir misyonerken Ispanyada yedigi yumrukla daglan, yass ve egri bir burun- yansmasna odakland. Artk fiziksel kusurlarn nemi yoktu. Aringarosa ruhani bir dnyada yasyordu, bedensel degil. Jet uag Portekiz sahillerinin stnden uarken, Aringarosann cppesinin altndaki cep telefonu

sessiz bir sekilde titresmeye baslad. Uus ynetmeligi geregi, uuslar srasnda cep telefonlarnn kapal tutulmas gerektigi halde Aringarosa bu agrya mutlaka cevap vermesi gerektigini biliyordu. Bu numara sadece bir kiside vard, telefonu Aringarosaya gnderen kiside. Heyecanlanan piskopos sessizce cevap verdi. "Evet?" Arayan kisi, "Silas kilit tasnn yerini buldu," dedi. "Pariste. Saint-Sulpice Kilisesinde." Piskopos Aringarosa glmsedi. "O halde yaklastk." "Hemen alabiliriz. Ama senin nfuzuna ihtiyacmz var." "Elbette. Bana ne yapmam gerektigini syle." Aringarosa telefonu kapattgnda kalbi hzla arpyordu. Baslattg olaylarn karssnda kendini kk hissederken, bir kez daha karanlk geceye bakt. Sekiz yz kilometre tede, Silas isimli Albino kk bir legenin zerine egilmis, suda dnen krmzlklar seyrederken srtndaki kanlar temizliyordu. Mezmurlardan, beni rdkotuyla temizle ve ben arnaym, duasn okudu. Beni yka ve ben kardan daha beyaz olaym .

Silas nceki hayatndan beri hissetmedigi bir nseziye sahip oldugunu hissediyordu. Bu onu hem sasrtyor, hem de heyecanlandryordu. Son on yldr Tariki izliyor, kendini gnahlardan arndryor... hayatini yeniden kuruyor... gemisindeki siddeti siliyordu. Ama bu gece, her sey geri gelmisti. Gmmek iin onca ugrastg nefret yeniden kabarmst. Gemisinin bu kadar abuk su yzne kmas onu ok sasrtyordu. Elbette tm bunlarla birlikte, becerileri de geri gelmisti. Paslanmst ama ise yaryordu. Isann mesaj barstr... vahsete karsdr... sevgidir.Silasa baslangtan beri gretilen ve kalbinde tasdg mesaj buydu. Ve simdi, Isa dsmanlarnn yok etmeye alstklar mesaj da buydu. Tanry siddetle tehdit edenler siddetle karslasacaklardr. Bunu kaldracak ve degistirecek kimse yoktur. Isann askerleri iki bin yl boyunca, degistirmeye alsanlara kars kaderlerini savunmuslard. Silas bu gece savasa agrlmst. Yaralarn kuruladktan sonra, ayak bileklerine kadar uzanan kapsonlu cppesini giydi. Dz, koyu

renk ynden yaplmst ve cildiyle, sann beyazlgn ortaya karyordu. Kusag beline bagladktan sonra, kapsonu kaldrd ve krmz gzleriyle aynadaki yansmasn hayranlkla izledi.arklar dnmeye baslamst. 6 Gvenlik kapsnn altndan iki bklm geen Robert Langdon artk Byk Galeri girisinde duruyordu. Uzun ve derin bir kanyon agzna bakyordu. Galerinin her iki tarafndan ykselen dokuz metrelik plak duvarlar, yukardaki karanlkta belirsizlesiyordu. Aydnlatmalardan kan krmzms sk, yukar dogru yaylarak, tavana kablolarla tutturulmus Da Vincilerden, Titianlardan ve Caravaggiolardan olusan muhtesem koleksiyonu suni alevlere boguyordu. Natrmortlar, dini sahneler ve peyzajlar, soylularla, siyasetilerin portrelerine eslik ediyordu. Louvreun en nl Italyan eserleri Byk Galeride bulundugu halde, ziyaretilerin pek ogu bu kanadn en sasrtc zelliginin nl parke zemini oldugunu dsnrd. Diyagonal dsenmis mese rabtalarn olusturdugu geometrik desen, optik bir yanlsamaya sebep olurdu, ok boyutlu bu ag grnts

sayesinde ziyaretiler, attklar her admda degisen bir yzeyde gezindiklerini hissederlerdi. Langdonn gzleri zemini tararken, sol tarafnn birka metre ilerisinde polis bandyla evrelenmis, yerde yatan beklenmedik bir nesne grp durdu. Facheye dogru dnd. "Bu yerdeki... birCaravaggio mu?" Fache bakmadg halde, basyla onaylad. Langdon tablonun iki milyon dolar degerinde oldugunu tahmin ediyordu ama buna ragmen, degersiz bir poster gibi yerde duruyordu. "Yerde ne isi var?" Fache, ona ters ters bakyordu ama ierlemedigi belliydi. "Buras cinayet mahalli Bay Langdon. Hibir seye dokunmadk. Bu tabloyu mze mdr duvardan karms. Gvenlik sistemini bu sekilde devreye soktu." Langdon olanlar gznde canlandrabilmek iin arkasn dnp kapya bakt. "Mze mdr alsma odasnda saldrya ugrams, Byk Galeriye kams ve bu tabloyu duvardan skerek gvenlik sistemini devreye sokmus. Kap derhal asag inerek tm kslar kapatms. Bu galeriye girmenin ya da buradan kmann tek yolu bu kap."

Langdon sasrmst. "Yani mze mdr kendisine saldran Byk Galeriye mi kilitledi?" Fache basn iki yana sallad. "Bu gvenlik kaps, Saunire ile saldrgann birbirindenayrd. Katil suradaki koridorda kald ve Sauniree bu kapdan ates etti." Fache altndan getikleri kapnn parmaklklarndan sarkan turuncu etiketi gsterdi. "Teknik blm bir silahtan kan izler buldu. Parmaklklarn arkasndan ates etmis. Saunire burada tek basna ld." Langdonn gznn nne Saunirein cesedinin fotograf geldi. Bunu kendisinin yaptgn sylemislerdi. Langdon nlerindeki devasa koridora bakt. "Peki cesedi nerede?" Fache hal kravat ignesini skstrarak, yrmeye baslad. "Sizin de bildiginiz gibi. Byk Galeri epey uzundur." Eger Langdon dogru hatrlyorsa, tam uzunlugu drt yz elli metreydi, yani u uca eklenmis Washington Ant uzunlugundayd. Yan yana iki yolcu trenini iine alabilecek koridorun eni de bir o kadar nefes kesiciydi. Koridorun ortasna, zevkli bir ayra islevi gren ve trafigin sagl sollu akmasna yardmc

olan devasa bir ayakl vazo yerlestirilmisti. Bakslarn ileri dikerek, koridorun sagndan hzl bir sekilde ilerleyen Fache simdi sessizdi. Langdon ise bu kadar ok sanat saheserinin yanndan bakmak iin bile durmadan geerek saygszlk yaptgn dsnyordu. Zaten bu skta fazla bir sey gremezdim, diye dsnd. Ne yazk ki, zayf krmz sk, Langdonn aklna Vatikan Gizli Arsivlerinin los sgnda yasadg son deneyimi getirmisti. Romada lmle burun buruna geldigi gnle bu gece birbirine ok benziyordu. Hayalinde yeniden Vittoria belirdi. Aylardr onu ryalarnda grmyordu. Langdon yalnzca bir yl nce Romada olduguna inanmyordu, ona aradan sanki asrlar gemis gibi geliyordu. Baska bir yasam. Vittoriadan en son aralk aynda mektup almst, karmask fizik arastrmalarna devam etmek iin Cava Denizine gittigini syleyen bir kartpostal... kedibalklar glerini takip etmek iin uydulardan faydalanmakla ilgili bir sey. Langdon hibir zaman, Vittoria Vetre gibi bir kadnn onunla niversite lojmanlarnda yasamaktan mutlu olacag hayaliyle kendini kandrmamst, ama Romadaki karslasmalar

onda, asla hissedebilecegini zannetmedigi bir zlem duygusu yesertmisti. Hayat boyunca tutkunu oldugu bekrlk ve beraberinde getirdigi zgrlkler bir sekilde sarslms... yerine, geen yl daha da byyen beklenmedik bir bosluk duygusu getirmisti. Hzla yrmeye devam ediyorlard ama Langdon hl ceset grememisti. "Jacques Saunire bu kadar ileri gidebilmis mi?" "Bay Saunirein midesine bir kursun isabet etmis. ok yavas lms. Yaklask on bes ya da yirmi dakika iinde. ok kuvvetli bir adam oldugu belli." Langdon afallams bir ifadeyle dnd. "Gvenligin buraya gelmesi on bes dakika m alms?" "Elbette hayr. Louvre gvenligi, alarm alar almaz harekete gemis ve Byk Galeri kapsnn kilitli oldugunu grms. Kapdan baktklarnda, koridorun sonunda birinin yrdgn duymuslar ama kim oldugunu grememisler. Seslenmisler fakat cevap alamamslar. Bunun sadece sulu olabilecegini varsayarak protokole uymus ve adli polisi aramslar. On bes dakika iinde olay yerine geldik. Geldigimizde, barikat altndan geebilecek kadar kaldrdk ve ben ieri bir dzine silahl ajan gnderdim.

Ieri gireni yakalayabilmek iin tm galeriyi aradlar." "Ve?" "Ierde hi kimseyi bulamadlar. Bir istisna var..." Koridorun uzak bir noktasn isaret ediyordu. "Onun dsnda." Langdon bakslarn kaldrarak, Fachenin uzattg parmag takip etti. Ilk nce Fachenin koridorun ortasndaki byk mermer bir heykeli gsterdigini sand. Ama yrmeye devam edince, Langdon heykelin arkasndakini grebildi. Koridorun metre ilerisinde, tasnabilir bir heykel kaidesinden zemini aydnlatan spot lamba, galerinin krmz ortamnda beyaz bir sk adacg yaratyordu. Mze mdrnn plak cesedi, parkelerin stnde ve sgn tam ortasnda, mikroskop altndaki bir bcek gibi yatyordu. Fache, "Fotograf grmstnz," dedi. "Bu yzden fazla sasrtc olmamal." Cesede yaklasrlarken Langdon iinde korkun bir rperti hissetti. nnde, o ana dek grdg en garip imgelerden biri duruyordu. Jacques Saunirein solgun cesedi parke zemin zerinde, ayn fotografta grldg gibi yatyordu.

Langdon cesedin yannda durup, sert sgnda altnda gzlerini ksarken kendine, Saunirein hayatnn son dakikalarn vcuduna bu garip sekli vermekle geirdigini hatrlatt. Saunire onun yasndaki bir erkek iin fazlasyla formda grnyordu... ve tm kaslar apak grlyordu. stndeki giysilerin hepsini karms, dzgnce yere koymus ve genis koridorun tam ortasna, odann uzun kenaryla ayn hizaya gelecek sekilde srtst uzanmst. Kollaryla bacaklarn, karda melek izi kartan ocuklar gibi genise amst... belki de, grnmeyen bir kuvvet tarafndan ekistirilen bir adam gibi demek daha uygun olur. Saunirein ggs kemiginin tam altndaki kan lekesi, kursunun etini deldigi yeri isaret ediyordu. Alan yara, saslacak kadar az kanams ve kararms kk bir kan izi brakmst. Saunirein sol isaret parmag da kanlanmst. Kendi korkun lm dseginin huzur bozucu sahnesini yaratmak iin yarasna batrdg belli oluyordu; kendi kann mrekkep, plak karnn ise tuval gibi kullanarak, vcuduna basit bir sembol izmisti, bes kseli yldz olusturacak sekilde izilmis bes dz izgi.

Bes kseli tlsm yldz. Saunirein gbegindeki kanl yldz, cesedine gulyabani havas vermisti. Langdonn grdg fotograf yeterince rktcyd ama simdi, bu sahneyi kendi gzleriyle grmek onu fazlasyla huzursuzlandrmst. Bunu kendine o yapt. "Bay Langdon?" Fachenin koyu gzleri yine ona evrilmisti. Langdon, "Bes kseli yldz," derken, sesi engin boslukta yanklanmst. "Dnyadaki en eski sembollerden biri. Isadan drt bin yl ncesinden beri kullanlyor." "Peki anlam ne?" Langdon bu soruyla karslastgnda her zaman tereddt ederdi. Birisine, bir semboln "ne anlama" geldigini sylemek, bir sarknn ona kendisini nasl hissettirecegini sylemekle aynyd... bu, kisiden kisiye degisirdi. Beyaz bir Ku Klux Klan baslg Birlesik Devletlerde nefret ve rklk agrsmlar yaparken, ayn kostm Ispanyada dini inanla ilgili bir anlam tasrd.

Langdon, "Semboller farkl meknlarda, farkl anlamlar tasrlar," dedi. "Esasen, bes kseli yldz, bir pagan semboldr." Fache basn sallad. "Seytana tapma." Langdon, "Hayr," diyerek dzeltti. Setigi kelimeleri daha ak kullanmas gerektigini fark etmisti. Son gnlerde pagan kelimesi, seytana tapma ile neredeyse esanlaml kullanlyordu, bu, ok byk bir yanls kanyd. Kelimenin kkleri Latincedekipaganus kelimesine kadar gidiyordu ki, tarada oturanlar anlamna geliyordu. "Paganlar" tasrada blgelerindeki dogaya tapnan, dinlerine sadk kalan, diger dini gretilerden habersiz tasra insanlaryd. Dogrusunu sylemek gerekirse kilise, tasra kylerinde yasayanlardan ylesine korkard ki, masum bir kyl "villager" kelimesi bile degiserek -vilain- kt ruhlu adam anlamnda kullanlmaya baslanmst. Langdon, "Bes kseli yldz," diyerek daha ak konusmaya baslad. "Dogaya tapnmakla ilgili, Isa ncesinden gelen bir semboldr. Eski ag insanlar, yasadklar dnyay iki yar halinde dsnrd, erkek ve disi. Tanrlarla tanralar bir g dengesi kurarlard. Yin ile yang. Erkek ile disi dengelendiginde

dnyaya ahenk gelirdi. Dengesizlik oldugunda kaos yasanrd." Langdon, Saunirein karnn isaret etti. "Bu bes kseli yldz, btn varlklardaki disiyi temsil eder, ilahiyat tarihilerinin kutsal disi ya da ilahi tanra dedikleri bir kavram. Saunire bunu herkesten daha iyi bilirdi." "Saunire karnna bir tanra sembol m izmis?" Langdon bunun garip grndgn kabul etmek zorundayd. "Bes kseli yldz, en bilindik yorumuyla Vens sembolize eder, cinsel ask ve gzellik tanras." Fache plak adama gz atarak, homurdand. "Eski dinler dogann ilahi dzenine dayanrd. Tanra Vens ile Vens gezegeni aynyd. Tanra gece gkyznde yer sahibiydi ve pek ok isimle anlrd -Vens, Dogu Yldz, Ishtar, Astarte- hepsi de doga ve Dnya Ana ile baglar olan gl disi kavramlard." Fache sanki seytana tapma fikrini tercih edermis gibi, simdi ok daha dertli grnyordu. Langdon bes kseli yldzn en sasrtc zelligini onunla paylasmamaya karar verdi... Vensle olan baglantsnn grafiksel kkeninden. Langdon gen bir astronomi grencisiyken, Vens gezegeninin her

drt ylda bir ekliptik semada bes kseli mkemmel bir yldz izdigini grendiginde ok sasrmst. Eskiler bu fenomeni kesfettiklerinde ylesine bylenmislerdi ki, Vens ile onun bes kseli yldz mkemmellik, gzellik ve cinsel askn sembol haline gelmislerdi. Eski Yunanda, Vensn bysne vg olsun diye, onun drt yllk devrini Olimpiyat Oyunlarn dzenlerken kullanmslard. Bugnlerde pek az insan, drt ylda bir yaplan modern Olimpiyat Oyunlarnn hl Vensn devrelerini takip ettiginin farkndadr. Bundan daha da az insan, bes kseli yldzn Olimpiyat amblemi olmak zereyken son anda degistirildigini bilir, oyunlarn ok kapsaml ruhunu ve ahengini daha iyi yanstmas amacyla bes kseli yldz, i ie geen bes halkayla degistirilmistir. Fache birdenbire, "Bay Langdon," dedi. "Bes kseli yldzn seytanla da bir ilgisi olmal. Sizin Amerikan korku filmleri bunu ok ak gsteriyor." Langdon kaslarn att. Tesekkrler Hollywood . Bes kseli yldz, artk seytani seri katil filmlerinde, genellikle Satanistlerin dairelerindeki duvara diger seytani sembollerle birlikte izilen, grsel bir klise halini almst.

Langdon sembol bu haliyle grdgnde daima hsran duyard; bes kseli yldzn gerek kkenleri olduka tanrsald. Langdon, "Sizi temin ederim," dedi. "Filmlerde grdklerinize ragmen, bes kseli yldzn seytani anlamlar tarih asndan yanlstr. Orijinal disi anlam dogrudur, fakat bes kseli yldz sembol bin yl iinde gerek anlamndan saptrlmstr. Bu davada, kan dkerek." "Anladgma pek emin degilim." Langdon az sonra syleyeceklerini kelimelere nasl dkecegini dsnrken Fachenin kravatndaki haa bakt. "Kilise, baym. Semboller olduka esnektir ama eski Roma Katolik Kilisesi bes kseli yldz degistirdi Vatikann pagan dinlerini yok etme ve kitleleri Hristiyanlastrma kampanyasnn bir paras olarak kilise, pagan tanrlaryla tanralar kars karalama kampanyas at ve onlarn ilahi sembollerini seytani anlatmlara soktu." "Devam edin." Langdon, "Kargasa zamanlarnda buna olduka sk basvurulur," diyerek devam etti. "Yeni dogan bir

g var olan sembolleri devralr ve anlamlarn yok etmek iin zaman iinde onlar ypratr. Pagan sembolleriyle Hristiyan sembolleri arasndaki savasta paganlar kaybetti; Poseidonun atall balk zpkn seytann yabas, bilge kocakarnn sivri sapkas bir cad sembol ve Vensn bes kseli yldz bir seytan isareti oldu. Langdon durdu. "Maalesef Birlesik Devletler Ordusu da bes kseli yldzn anlamn arptt; su anda bizim en sk kullandgmz savas sembol. Sembol savas uaklarnn stne iziyor ve generallerin omuzlarna takyoruz."Ask ve gzellik tanras iin bu ok ac. "Ilgin." Fache kanatlar ak kartal pozisyonundaki cesede bakp basn sallad. "Peki ya vcudun pozisyonu? Bundan ne anlam karyorsunuz?" Langdon omuzlarn silkti. "Pozisyon, bes kseli yldz ve kutsal disiyle olan baglantsn kuvvetlendiriyor." Fachenin yzne dsnceli bir ifade geldi. "Anlayamadm?" "Yineleme. Bir sembol tekrar etmek, anlamn kuvvetlendirmenin en basit yoludur. Jacques Saunire,

bes kseli yldz pozisyonu alms." Bir tane bes kseli yldz iyiyse, iki tane daha iyidir. Fache elini yeniden briyantinli salarna gtrrken, gzleri Saunirein kollar, bacaklar ve basnn olusturdugu bes kseyi takip etti. Ilgin bir tahlil." Durdu. "Peki yaplaklg?" Kelimeyi telaffuz ederken adeta homurdanyor, yaslanan bir erkek vcudunu grmekten rahatsz olmus gibi sesler kartyordu. "Elbiselerini neden karms?" Iste bu iyi bir soru,diye dsnd Langdon. Polaroidi ilk grdgnden beri ayn seyi dsnyordu. En iyi tahmini, plak bir insan formunun Vens fikrini onaylatmann bir baska yolu olduguydu, cinsellik tanras. Modern kltr, Vensn erkek/disi birlesimiyle olan iliskisini olusturdugu halde, keskin bir kkenbilimsel gz, Vensn "zhrevi" kelimesinde isaret ettigi anlam fark edebilirdi. Langdon bu konuya girmemeye karar verdi. Bay Fache, size Bay Saunirein bu sembol zerine neden izdigini ya da neden bu sekli aldgn izah edemem, ama Jacques Saunire gibi bir adamn bes kseli yldz, disi tanrsallgnn isareti olarak kabul ettigini syleyebilirim.

Bu sembolle kutsal disi arasndaki iliski, sanat tarihileriyle simgebilim uzmanlar tarafndan olduka iyi bilinir." "Iyi. Peki kendi kann mrekkep olarak kullanmas?" "Belli ki, yazacak baska malzemesi olmadg iin." Fache bir sre sessiz kald. "Esasen ben, kendi kann, polisin belli basl adli metotlar uygulamas iin kullandgna inanyorum." "Affedersiniz?" "Sol eline bakn." Langdonn gzleri, mze mdrnn renksiz kolundan sol eline kadar olan ksm tarad ama hibir sey gremedi. Ne yapacagn bilmeden cesedin etrafnda dnd ve yere meldi, artk mze mdrnn byk bir keeli kalem tuttugunu grebiliyordu. Fache, Langdon oldugu yerde brakp, arastrma malzemeleri, kablolar ve elektronik cihazlaryla dolu birka metre tedeki seyyar masann yanna giderken, "Saunirei buldugumuzda bunu elinde tutuyordu," dedi. Masay karstrrken, "Size syledigim gibi," dedi. "Hibir seye dokunmadk. Bu esit kalemleri bilir misiniz?" Langdon kalemin markasn grebilmek iin biraz daha egildi. STYLO DE LUMIERE NOIRE.

Sasknlk iinde basn kaldrd. Siyah sk kalemi ya da filigran kalemi mzeler, restorasyon mimarlar ve sahtecilik polisinin nesneler zerine grnmeyen isaretler brakmak iin tasarladklar bir tr zel keeli kalemdi. Isaret kalemi, sadece siyah sk altnda grlebilen, alkol bazl kmayan floresan bir mrekkeple yazard. Son zamanlarda mze personeli bu kalemleri, restorasyon gereksinimi duyan tablolarn ereveleri zerine grnmeyen isaretler koymak iin tasyorlard. Langdon ayaga kalkarken, Fache spot lambann yanna gidip kapatt. Galeri birden karanlga gmlmst. Ksa bir krlk yasayan Langdonn spheleri artyordu. Fachenin parlak mor skla aydnlanan silueti belirdi. Elinde tasdg sk kaynag onu menekse rengi bir pusla kaplyordu. Gzleri mor skla parlayan Fache, "Bildiginiz gibi," dedi. "Polis siyah sk aydnlatmasn, cinayet mahallindeki kan ve diger adli delilleri arastrmak iin kullanr. Bu yzden ne kadar sasrdgmz tahmin edebilirsiniz... Sonra, aniden sg cesede yneltti. Asag bakan Langdon, sasknlktan yerinde srad.

nndeki parke zeminde parlayan grnt yznden kalbi hzla arpyordu. Mze mdrnn el yazsyla karalanms son szleri, cesedinin yannda mor sltlar yayyordu. Langdon titrek skl metne bakarken tm geceyi kaplayan sis perdesinin giderek yogunlastgn hissetti. Langdon mesaj bir kez daha okuduktan sonra Facheye bakt. "Bu da ne demek byle!" Fachenin gzlerinin ak parlad. "Bu, baym, cevaplamak iin geldiginiz sorunun ta kendisi." Az ileride, Saunirein ofisinde, Louvrea geri dnen Tegmen Collet mze mdrnn devasa masasndaki ses konsoluna iyice egilmisti. Saunirein masasnn ksesinden onu seyrediyor gibi grnen robotumsu ortaag svalyesinin verdigi huzursuzluk dsnda, Collet kendini olduka rahat hissediyordu. AKG kulaklgn takt ve sabit disk kayt sistemindeki girdi seviyelerini kontrol etti. Tm sistemler isliyordu. Mikrofonlar hi aksamadan alsyordu ve ses kalitesi kristal berraklgndayd. Le moment de vrit, (Gerek simdi ortaya kacak) diye dsnd.

Glmseyerek gzlerini kapatt ve banda kaydedilen Byk Galerideki konusmann geri kalannn tadn kartmak iin rahat bir pozisyon ald. 7 Saint-Sulpice Kilisesinin ikinci katnda koro balkonunun sol taraf meskene ayrlmst. Tas zeminli ve iinde az mobilya bulunan iki odal daire, on yldan fazladr Rahibe Sandrine Bieilin eviydi. Resmi evi yakndaki kadnlar manastrndayd ama o, kilisenin sessizliginden hoslanyor ve st katta bir yatak, telefon ve kk bir ocaktan olusan odada huzur buluyordu. Kilisenin conservatrice daffaires ine gre, kilisenin dinle ilgisi olmayan tm islerinden Rahibe Sandrine sorumluydu, genel bakm, yardmc eleman ve beki alm, kapal oldugu saatlerde kilisenin gvenligi ve komnyon sarabyla ince biskvi gibi malzemelerin siparisi. Bu gece ise kk yatagnda uyurken, telefonun tiz sesiyle uyanmst. Yorgun bir halde, ahizeyi kaldrd. "Rahibe Sandrine. Saint-Sulpice Kilisesi." Adam, Franszca, "Merhaba rahibe," dedi. Rahibe Sandrine yatagnda dogruldu. Saat ka? Patronunun sesini tandg halde, on bes yl sresince

hi onun tarafndan uyandrlmamst. Basrahip, ayinden sonra dogruca evine giden dindar bir adamd. Basrahip, mahmur ve sinirleri gergin sesiyle, "Sizi uyandrdysam zr dilerim rahibe," dedi. "Sizden bir ricada bulunacagm. Belki onu tanyorsunuzdur. Az nce Amerikan piskoposundan bir telefon aldm. Manuel Aringarosa?" Opus Deinin baskan m?"Elbette onu tanyorum. Kiliseden onu bilmeyen mi var? Son yllarda Aringarosann piskoposluk makam g kazanmst. 1982 ylnda Papa II. John Paul, tm ibadetlerini resmen onaylayarak onlar "Papann kisisel piskoposluk makamna" getirdiginde, serefleri srayarak ykselmisti. Fakat Opus Deinin ykselisiyle, zengin mezhebin Vatikan Dini Isler Enstitsne -daha ok Vatikan Bankas olarak bilinir- yaklask bir milyar dolar aktararak, iflastan kurtarsnn ayn yla denk gelmesi sphe uyandrcyd. Kaslar yukar kaldran bir baska olay ise Papann genellikle yz yl sren bekleme dnemini yirmi yla indirerek Opus Dei kurucusunu azizlik mertebesine hzla ykseltmesiydi. Rahibe Sandrine, Opus Deinin Romadaki makamndan sphe duysa da, Papayla tartsacak hali yoktu.

Basrahip, ona huzursuz sesiyle, "Piskopos Aringarosa benden bir iyilik istemek iin arams," dedi. "Bu gece Paristeki mritlerinden biri..." Rahibe Sandrine garip ricay dinlerken sasknlg giderek artyordu. "Affedersiniz, acaba Opus Dei mridinin bahsettiginiz ziyareti sabaha kadar bekleyemez mi acaba?" "Korkarm bekleyemez. Uag sabah erkenden kalkyormus. Hayat boyunca Saint-Sulpicei grmek istemis." "Ama kilise gndzleri ok daha ilgi ekicidir. Saint-Sulpicei benzersiz klan seyler, yuvarlak pencereden giren gn sg ile gnes saatin stndeki glgelerdir." "Rahibe, size katlyorum, bununla birlikte eger bu gece gelmesine izin verirseniz bunu kisisel bir iyilik olarak kabul edecegim. Orada yaklask saat... birde olacak diyelim mi? Yani yirmi dakika sonra." Rahibe Sandrine kaslarn att. "Elbette. Memnuniyetle." Basrahip, ona tesekkr ettikten sonra telefonu kapatt. Saskn vaziyetteki Rahibe Sandrine, uyku mahmurlugunu zerinde atana kadar bir sre scak yatagnda kald.

Bu geceki telefon aklna birtakm dsnceler getirmis olsa da, altms yasndaki beden eskiden oldugu kadar hzl uyanamyordu. Opus Dei, onu her zaman rahatsz ederdi. Piskoposlugun bedensel ile rituellerine bagllg bir yana, kadnlara baks alar hl ortaag seviyesindeydi. Kadn mritlerin hibir cret almadan erkekler ayindeyken onlarn kaldg yerleri temizlemeye zorlandgn; erkekler hasr dseklerde yatarken, kadnlarn tahta zeminde uyudugunu; ve kadnlarn daha fazla bedensel ile ekmeye mecbur edildiklerini duydugunda sok geirmisti... tm bunlar islenen ilk gnahn bedeliydi. Havvann bilgiyi aga karan elmadan aldg srk, kadnlarn sonsuza kadar demekle ykml olduklar bir kefaret gibiydi. Katolik Kilisesi kadn haklarna daha ok deger vermek yolunda ilerlerken, Opus Deinin bu gelismeyi tersine evirmeye alsmas zcyd. Her seye ragmen Rahibe Sandrine emir almst. Bacaklarn yataktan asag sarktarak, yavasa ayaga kalkt. plak ayaklar tas zemine temas ettiginde ii rperdi. rperti vcuduna yaylrken, iini bir korku kaplad. Kadn sezgisi mi?

Tanrnn bir kulu olarak Rahibe Sandrine kendi ruhunun sakinlestirici sesini dinleyerek huzur bulmay grenmisti. Ama bu gece, bu sesler iinde bulundugu bos kilise kadar sessizdi. 8 Langdon parkeye karalanms mor metinden gzlerini ayramyor, Jacques Saunirein son szleri, Langdonn hayal bile edemeyecegi veda mesaj niteligindeydi. Mesajda syle yazyordu: 13 - 3 - 2 - 21- 1 -1 - 8- 5 On Draco devini al! On sahte alim! Bunun ne anlama geldigi konusunda Langdonn en ufak fikri olmamasna ragmen, Fachenin neden ilk anda bes kseli yldz seytana tapma ile bagdastrdgn anlyordu. On Draco devini al! Saunire, seytana gerekten atfta bulunmustu. Say serileri de bir o kadar tuhaft. "Bir ksm saysal sifreye benziyor." "Evet," dedi Fache. "Kriptograflarmz zerinde alsyorlar. Bu saylarn onu ldren kisiyi

bulmamzda anahtar rol oynayacagna inanyoruz. Belki degistirilmis bir telefon numaras ya da bir tr sosyal kimlik numarasdr. Saylar size sembolik bir anlam ifade ediyor mu?" Langdon saylara yeniden baktgnda, herhangi bir sembolik anlam kartmasnn saatler alacagn anlad. Eger Saunire bu niyetle yazdysa. Langdona saylar rasgele seilmis gibi geliyordu. Birtakm anlamlara gelen sembolik say dizilerine alsknd ama buradaki her sey -bes kseli yldz, metin ve saylar en basit seviyede birbirinden bagmszd. Fache, "Daha nce," dedi. "Saunirein burada yaptklarnn bir mesaj iletme abasnda oldugunu iddia etmistiniz... tanralara tapnma ya da bu tarz bir sey. Bu mesaj iddianzn neresine oturuyor?" Langdon sorunun tumturakl oldugunu biliyordu. Ksa mesaj, Langdonn tanralara ibadet senaryosunun hibir yerine uymuyordu. On Draco devini al? On sahte alim? Fache, "Bu metinde bir esit sulama seziliyor. Siz ne dersiniz?" dedi.

Langdon, mze mdrnn lmek zere oldugunun bilinciyle Byk Galeride hapis kaldg son dakikalarn hayal etmeye alst. Mantkl geliyordu. "Katiline bir sulamada bulunmas mantkl olabilir, sanrm." "Elbette benim isim, bu kisiyi isimlendirmek. Size bir soru soracagm Bay Langdon. Saylar bir kenara brakrsak, size bu mesajda en garip gelen ne oldu?" En garip?lmek zere olan bir adam kendini galeriye kilitlemis, zerine bes kseli bir yldz izmis ve yere gizemli bir sulama karalamst. Garip olmasayd nasl olurdu acaba? Aklna ilk geleni syleyerek, "Draco kelimesi mi?" diye atld. Langdon, Dracoya -M 7. yzyldaki acmasz politikacatfta bulunmasnn mmkn olmadgna neredeyse emindi. "Draco devi garip bir kelime seimi." "Draco mu?" Fachenin sesinde artk sabrszlk kokusu vard. "Buradaki asl meselemiz Saunirein kelime seimi degil." Langdon, Fachenin aklndaki meselenin ne oldugundan emin degildi, ama Draco ile Fachenin iyi geinecegini dsnmeye baslamst.

Fache tatsz bir tonla, "Saunire bir Franszd," dedi. "Pariste yasad. Ama yine de bu mesaj yazmay tercih etti..." Yzbasnn sylemek istedigini yeni yeni fark eden Langdon, "Ingilizce," dedi. Fache basyla onaylad. "Tam olarak. Nedeni konusunda fikriniz var m?" Langdon, Saunirein kusursuz Ingilizce konustugunu biliyordu ama yine de son szlerini yazmak iin neden bu dili setigini anlayamyordu. Omuzlarn silkti. Fache, yeniden Saunirein karnnn stndeki bes kseli yldz isaret etti. "Seytana tapmayla hi ilgisi yok mu? Buna hl emin misiniz?" Langdon baska bir seyden bu kadar emin olamazd. "Sembol ile metin arasnda iliski yok gibi. zgnm daha fazla yardmc olamayacagm" "Belki bu biraz aklk getirir." Fache cesetten uzaklasarak, siyah sg bir kez daha ykseltti, bu kez sk daha byk bir evreyi aydnlatyordu. "Peki simdi?" Langdonun saskn bakslar altnda, basit bir ember mze mdrnn cesedi etrafnda parldad.

Grnse gre Saunire yere uzanms ve kalemle etrafnda uzun yaylar izerek, kendini emberin tam ortasna yerlestirmisti. Bir anda anlam aklga kavusmustu. Langdon soluk soluga, "Vitruvius Adam," dedi. Saunire, Leonardo da Vincinin en nl eskizinin gerek boyutlu bir kopyasn yapmst. Anatomik adan zamannn en dogru izimi olarak kabul edilen Da Vincinin Vitruvius Adam tm dnyada posterlerde, fare altlklarnda ve tisrtlerde kendini gstererek, modern kltrn ikonu haline gelmistir, Bu nl eskizde, iine plak bir erkek yerlestirilmis mkemmel bir daire grlr... erkegin kollar ve bacaklar yanlara dogru aktr. Da Vinci, Langdon hayretle rperdi. Saunirein niyetinin son derece ak oldugu inkr edilemezdi. Mze mdr hayatnn son dakikalarnda giysilerini karms ve vcudunu Leonardo da Vincinin Vitruvius Adam gibi emberin ortasna yerlestirmisti. ember o ana dek eksik olan kritik geydi. Disi bir koruma sembol ile plak adamn etrafndaki

daire Da Vincinin kastettigi mesaj tamamlyordu erkek ve disi ahengi. Ama simdi asl soru, Saunirein bu nl izimi neden taklit ettigiydi. Fache, "Bay Langdon," dedi. "Herhalde sizin gibi biri Leonardo Da Vincinin karanlk sanatlara olan egiliminden haberdardr." Langdon, Fachenin Da Vinci bilgisinden etkilenmisti ve bu bilgi yzbasnn seytana tapmayla ilgili sphelerini olduka iyi aklyordu. Da Vinci tarihiler iin, zellikle Hristiyan geleneginde daima zor bir ikon olmustu. nsezileri kuvvetli bir dhi olmakla birlikte, gze arpan bir homoseksel ve dogann ilahi dzenine tapan biriydi. Bu ikisi onu Tanrya kars srekli gnah isleyen biri haline getiriyordu. Ayrca sanatnn bu davranslar ona seytani bir hava veriyordu: Da Vinci insan anatomisi zerinde alsmak iin cesetleri mezardan karr, ters el yazsyla gizemli gnceler tutar, kursunu altna dnstrecek simya gcne sahip olduguna ve lm erteleyecek bir iksir yaratarak Tanry kandrabilecegine inanrd.

Daha nce hi dsnlmemis korkun savas ve iskence silahlar icat ederdi. Yanls anlaslmalar gvensizlie sebep olur,diye dsnd Langdon. Da Vincinin ortaya koydugu nefes kesen Hristiyan sanat bile, sanatnn arpk bir ruh dnyasna sahip oldugu ynndeki nn artrmaktan baska bir ise yaramamst. Vatikann verdigi yzlerce krl siparisleri kabul eden Da Vinci, Hristiyan temalarn kendi inanlarn ifade etmek iin degil, ticari birer girisim olarak resmetmisti, savurgan hayat tarzn srdrebilmek iin bir ara olarak kullanmst. Ne yazk ki Da Vinci, genellikle onu besleyen eli sinsice srarak kendi kendini eglendiren biriydi. Pek ok Hristiyan tablosuna, Hristiyanlkla ilgisi olmayan gizli semboller yerlestirmisti, bylelikle kendi inanlarn yceltiyor, kiliseyi ise belli etmeden kmsyordu. Langdon bir kere Londradaki Ulusal Galeride "Leonardonun Gizli Yasam: Pagan Sembolizmi ve Hristiyan Sanat" konulu bir seminer bile vermisti. Langdon, "Kayglarnz anlyorum," dedi. "Ama Da Vinci gerekte asla karanlk sanatla ugrasmad.

Kiliseyle srekli ihtilaf halinde de olsa, manevi degerlere fazlasyla nem veren biriydi." Langdon bunu sylerken aklna garip bir fikir gelmisti. Yeniden yerdeki mesaja bakt. On Draco devini al! On sahte alim! Fache, "yle mi?" dedi. Langdon kelimelerini dikkatle seti. "Saunirein Da Vinci ile pek ok ortak manevi ideolojiye sahip oldugunu dsnyorum, bunlara kilise modern dinden kutsal disiyi karttg iin duyduklar endise de dahil. Belki de Da Vincinin nl izimini taklit ederek, Saunire modern kilisenin tanralar seytanlastrmas yznden duyduklar ortak hsran dile getiriyordu." Fachenin gzleri tas kesilmisti. "Saunirein kiliseye sahte aziz ve Draco seytan dedigini mi dsnyorsunuz?" Langdon bunun kulaga abartl geldigini ama bes kseli yldzn bu fikri onayladgn itiraf etmek zorundayd. "Sadece Bay Saunirein hayatn tanra tarihini incelemeye adadgn ve bu tarihi silmek iin en ok Katolik Kilisesinin ugras verdigini sylyorum. Son vedasnda Saunirein hayal krklgn ifade etmek istemis olmas muhtemel."

"Hayal krklg m?" Artk Fachenin sesinde saldrgan bir hava vard. "Bu mesaj kulaga hayal krklgndan dahafkeli gelmiyor mu sizce de?" Langdonn sabr tkenmek zereydi. "Yzbas, benden Saunirein burada sylemeye alstg seyi tahmin etmemi istediniz ve ben de size bunu sylyorum." "Yani bunun kiliseye yaplan bir sulama oldugunu mu?" Dislerini kenetleyerek konusan Fache enesini skyordu. "Bay Langdon yaptgm iste pek ok cesetle karslastm, izin verin size bir sey syleyeyim. Bir adam baska biri tarafndan ldrldgnde, aklndan geen son dsncelerin hi kimsenin anlamayacag manevi bir ifade yazmak olduguna inanmyorum. Sadece tek bir sey dsndgne inanyorum." Fachenin fsltl sesi havay ikiye bld. "Intikam. Saunirein bu notu, bize onu ldren kisiyi haber vermek iin yazdgn dsnyorum." Langdon dikkatle bakyordu. "Ama bunun hibir anlam yok." "Yok mu?" Yorgun ve bitap bir sekilde, "Yok," diye cevap verdi. "Bana Saunirein, belli ki davet ettigi biri

tarafndan ofisinde saldrya ugradgn sylemistiniz." "Evet." "O halde mze mdrnn kendisine saldran kisiyi dsnmek mantkl olur." Fache basn sallad. "Devam edin." "Yani Saunire kendi katilini tanyorsa, bu ne esit bir ima olabilir? Parmagyla yeri gsterdi. "Sifreli saylar. Sahte alimler. Draco devleri. Karnndaki bes kseli yldz. Hepsi fazlasyla gizemli." Fache bu fikir daha nce hi kendisinin aklna gelmemis gibi kaslarn atyordu. "Bir fikriniz var sanrm." Langdon, "Mevcut sartlar gz nnde bulundurarak," dedi. "Sanrm eger Saunirein niyeti size onu ldren kisiyi sylemek olsayd, birisinin ismini yazard." Langdon bunlar sylerken, Fachenin yzne gecenin basndan beri ilk kez bir glmseme yayld. Fache, "Precisement," dedi. "Aynen." Ses cihazlarn kurcalayan ve Fachenin kulaklktan gelen sesini dinleyen Tegmen Collet,bir ustann karttg ise tank oluyorum, diye dsnyordu. Sper ajan, yzbasy Fransz emniyet teskilatnn zirvesine bu gibi zamanlarn ykselttigini biliyordu.

Fache baska kimsenin cesaret edemedigini yapacak. Zamann emniyet teskilatnda, bask altnda insann kendine son derece hkim olmasn gerektiren sasrtma sanat artk var olmayan bir yetenekti. ok az insan bu islerde yeteri kadar sogukkanllga sahipti ama Fache bu is iin dogmus gibiydi. Kendine hkim olusu ve sabr, neredeyse mekanikti. Fachenin bu geceki yegne istegi, sanki bu tutuklama kisisel bir meseleymisesine, cinayeti zmlemek gibiydi. Fachenin ajanlarna bir saat nce verdigi brifing her zamankinden ok daha ksa ve saglamd. Jacques Saunirei kimin ldrdgn biliyorum, demisti Fache. Ne yapacagnz biliyorsunuz. Bu gece hata istemiyorum. Ve su ana dek hi hata yaplmamst. Collet sphelinin suuna Fachenin emin olmasn saglayan delili henz grenememisti ama Bogann igdlerini sorgulamamas gerektigini iyi biliyordu. Baz zamanlar Fachenin sezgileri neredeyse dogast gibiydi. Ajanlardan biri etkileyici bir olayda Fachenin altnc hissine sahit olduktan sonra,Tanr onun

kulagna fsldyor, diye iddia etmisti. Collet eger Tanr diye bir sey varsa, Bezu Fachenin en sevdigi kullar arasnda oldugunu kabul etmek zorundayd. Yzbas dini trenlere ve gnah kartma ayinlerine srekli halkla iliskileri iyi tutmak adna nemli tatillerde kiliseyi dolduran diger yetkilerden ok daha sk giderdi. Birka yl nce Papa Parisi ziyaret ettiginde Fache izleyiciler arasnda olmak iin olduka gayret gstermisti. Simdi ise Fachenin Papa ile ektirdigi fotograf ofisinin duvarnda aslyd. Ajanlar kendi aralarnda ona gizlice Papalk Bogas diyorlard. Collet halkn nne fazla kmayan Fachenin son yllarda Katolik sbyanclk skandal yznden szn saknmadan kendinden bahsettirmesini ironik buluyordu. Bu papazlar iki kez asmak lazm! Fache byle beyanat vermisti!Birincisinde ocuklara kars isledikleri sular yznden. Ve bir kez de Katolik Kilisesinin ismini ktye kardklar iin. Colletnin iinde, Fache en ok ikincisinin sinirlendirdigine dair tuhaf bir his vard. Dizst bilgisayarna dnen Collet, bu gece buradaki sorumluluklarnn diger yarsyla ilgilenmeye baslad

GPS tarama sistemi. Ekrandaki grnt, Denon Kanadnn Louvre Gvenlik Biriminden yklenen, yapsa sema niteligindeki ayrntl zemin plann veriyordu. Gzlerini, galeriler ve koridorlardan olusan labirentte gezdirirken, Collet aradgn buldu. Byk Galerinin tam ortasnda kk krmz bir noktack yanp snyordu. Nisan. Fache bu gece avnn yularn elinden brakmyordu. Akllcayd. Robert Langdon serinkanl bir msteri kmst. 9 Bezu Fache, Bay Langdon ile yapacag grsmenin kesilmemesini garantiye almak iin cep telefonunu kapatt. Ancak ne yazk ki, iki ynl telsiz zellikleriyle donatlms pahal bir model oldugundan, verdigi emirlere ragmen ajanlarndan biri tarafndan kendisini takip etmekte kullanlyordu. "Yzbas?" Telefon ksa mesafeli telsiz gibi czrdad. Fache dislerinin nefretle birbirine kilitlendigini hissetti. Colletnin bu katil zanlsnn sorusturmasn blmesine neden olacak kadar nemli bir sey hayal edemiyordu, zellikle de su kritik noktada.

Langdona zr dileyen sakin bir baks frlatt. "Bir saniye ltfen." Telefonu kemerinden kard ve telsiz frekans dgmesine bast. "Evet?" "Capitaine, un agent du Dpartement de Cryptographic est arriv." (Yzbas, kriptoloji biriminden bir ajan geldi) Fachenin fkesi bir anda gemisti. Bir kriptograf m? Yanls zamanlamaya ragmen bu iyi bir haberdi. Yerdeki sifreli metni bulduktan sonra Fache, Saunirein anlatmaya alstklarn birinin sylemesi umuduyla, cinayet mahallinin fotograflarn Kriptografi Birimine gndermisti. Bir sifre zc gelmisse, bu, byk olaslkla birilerinin Saunirein mesajn zdg anlamna geliyordu. Fache ses tonuyla sylediklerinin harfiyen anlaslmamasna olanak saglayarak, "Su anda mesgulm," dedi. "Kriptografa komuta merkezinde beklemesini syleyin. Adamla isim bittikten sonra konusurum." Ses, "Bayan," diye dzeltti. "Ajan Neveu gelmis." Fache her geen dakika bu aramadan daha az memnun oluyordu. Sophie Neveu, DCPJnin en byk hatalarndan biriydi.

Ingilteredeki Royal Hollowayde kriptografi okuyan Parisli gen desifreci Sophie Neveu, iki yl nce bakanlgn polis glerine daha fazla kadn eleman alma girisimiyle, zorla Fachenin basna yklmst. Fache bakanlgn politik dzenlmelere girismesinin birimi zayflattgn ne sryordu. Kadnlar polis isi iin yeterli fiziksel gce sahip olmamakla birlikte, getirisi olmayan mevcudiyetleri sahadaki erkeklerin dikkatini dagtarak tehlikeye atyordu. Fachenin korkusuysa, Sophie Neveunun hepsinden fazla dikkat dagtmasyd. Otuz iki yasndayd ve inat bir azimle ilerliyordu. Ingilterenin kriptolojik metodunu sevkle desteklemesi, kendi stndeki Fransz kriptograflarn ileden karyordu. Facheye en agr geleni ise orta yasl erkeklerle dolu bir alsma yerinde, ekici gen bir kadnn gzleri isten alkoyup kendi zerine ekecegi evrensel geregiydi. Telsizdeki adam, "Ajan Neveu sizinle hemen konusmak konusunda srar ediyor yzbas. Onu durdurmaya alstm ama galeriye dogru yola kt bile," dedi. Fache duyduklarna inanamayarak tiksintiyle irkildi. "Kabul edilemez! ok ak belirtmistim..."

Robert Langdon ksa bir sre iin Bezu Fachenin fel geirdigin sand. Yzbas enesi kapanp gzleri yerinden frladgnda cmlesinin ortasndayd. Ileri atlan bakslar, Langdonn omzunun stndeki bir seye sabitlenmis gibiydi. Langdon ne oldugunu grmek iin arkasn dnemeden, bir kadnn ahenkli sesini duydu. "Excusez-moi, messieurs." (zr dilerim, baylar) Langdon dndgnde gen bir kadnn yaklastgn grd. Uzun akc admlarla koridordan onlara dogru yryordu... yrysnde akldan kmayan bir kesinlik vard. Siyah taytnn stne diz boyuna uzanan krem rengi sveter giyen, otuz yaslarnda ekici bir kadnd. Omzuna dklen kzl sk salar, yznn scaklgn ereveliyordu. Harvardn yurt odalarndaki duvarlar ssleyen para avcs sska sarsnlarn aksine, bilakis saglkl kadnn sade bir gzelligi ve gven duygusunu yanstan kendine zg bir havas vard. Langdonn saskn bakslar altnda kadn dogruca onun yanna gelerek elini nazike uzatt. "Bay Langdon, ben DCPJnin kriptoloji biriminden Ajan Neveu." Kelimeler dudaklarnn arasndan Anglo-Franko aksanyla yuvarlanyordu. "Tanstgmza memnun oldum."

Langdon, onun yumusak elini, avucunun iine ald ve bir an iin kadnn gl bakslarna hapsoldugunu sand. Zeki ve berrak, zeytin yesili gzlere sahipti. Sinirle derin bir nefes alan Fachenin paylamaya baslayacag anlaslyordu. Hzla dnerek ondan nce davranan kadn, "Yzbas," dedi. "Sorusturmay bldgm iin mazur grn ama..." Fache, "Ce nestpas le moment!" (Simdi sras degil)diye kkredi. "Size telefonla ulasmaya alstm." Sophie, Langdona nezaket gstererek szlerine Ingilizce devam etti. "Ama cep telefonunuz kapalyd." Fache, "Bilerek kapattm," diye tslad. "Bay Langdonla grsyorum," Heyecansz bir tonla, "Saylar desifre ettim," dedi. Langdon kalbinin heyecanla arptgn hissetti. Sifreyi mi zms? Fache nasl davranacagn bilemiyor gibi duruyordu. Sophie, "Izah etmeden nce," dedi. "Bay Langdona acil bir mesajm var." Fachenin ifadesi derin bir kaygya dnsmst. "Bay Langdona m?"

Basn sallayp, Langdona dnd. "ABD Bykeliligiyle temas kurmanz gerekiyor Bay Langdon. Size Birlesik Devletlerden bir mesaj varms." Langdon sasrarak tepki vermisti, sifreden dolay duydugu heyecan yerini ani bir endiseye brakyordu. Birlesik Devletlerden bir mesaj m? Ona kimin ulasmak isteyebilecegini tahmin etmeye alst. Pariste bulundugunu sadece birka is arkadas biliyordu. Fache genis enesini duydugu haberle skmst. Kuskulu bir sesle "ABD Bykeliligi mi?" diye sordu. "Bay Langdonburada bulacaklarn nereden biliyorlard?" Sophie omuzlarn silkti. "Grnse baklrsa Bay Langdonn otelini aramslar ve resepsiyon memuru onlara Bay Langdonn bir DCPJ ajan tarafndan gtrldgn sylemis." Fachenin can sklms gibi grnyordu. "Ve sonra bykelilik DCPJkriptoloji birimiyle mi temasa geti?" Sophie donuk bir sesle, "Hayr efendim," dedi. "Sizinle grsmeci iin DCPJ santraln aradgmda, Bay Langdon bekleyen bir mesaj oldugunu sylediler ve size ulasrsam bu mesaj iletmemi istediler."

Akl karstg belli olan Fache kaslarn att. Konusmak iin agzn atg srada, Sophie yeniden Langdona dnmst. Cebinden kk bir kgt kararak, "Bay Langdon," dedi, "Bykeliliginizin mesaj servis numaras burada yazyor. Mmkn oldugunca abuk aramanz istediler." Manidar bir baksla kgd ona uzatt. "Ben sifreyi Yzbas Facheye aklarken, sizin bu grsmeyi yapmanz gerekiyor." Langdon kgd inceledi. zerinde Paristeki bir telefon numarasyla dahili hatt yazyordu. "Tesekkrler," derken biraz tedirginlik hissediyordu. "Nereden telefon edebilirim?" Sophie sveterinin cebinden telefonunu kartmaya basladg srada Fache, onu eliyle savusturdu. Artk patlamak zere olan Vezv Yanardagna benziyordu. Gzlerini Sophieden ayrmadan kendi cep telefonunu karp uzatt. "Bu hat gvenlidir Bay Langdon. Kullanabilirsiniz." Langdon, Fachenin gen kadna duydugu fkeyi anlamakta glk ekiyordu. Rahatsz oldugu halde yzbasnn telefonunu ald. Fache derhal Sophieyi kolundan tutup uzaklastrarak, onu sessiz biimde azarlamaya baslad.

Yzbasdan gittike daha da az hoslanan Langdon, tuhaf sohbete arkasn dnerek, cep telefonunu at. Sophienin ona verdigi kgda bakarak numaray evirdi. Telefon almaya baslamst. Bir kez ald... iki kez ald... kez ald... Sonunda baglant saglanmst. Langdon bykelilik santralnn cevap verecegini tahmin ediyordu, bunun yerine kendini bir telesekreter aletini dinlerken buldu. Kayttaki sesin tandk gelmesi garipti. Bu ses Sophie Neveuya aitti. Kadn sesi, "Bonjour, vous tes bien chez Sophie Neveu," (Merhaba, ben Sophie Neveu) dedi. "Je suis absente pour le moment, majs..." (Simdi size yant veremiyorum, ama...) Langdon sasknlk iinde Sophieye dnd. "Affedersiniz Bayan Neveu. Sanrm bana verdiginiz..." Sophie sanki Langdonn sasknlgn bekliyormus gibi hemen atlarak, "Hayr, dogru numara," dedi. "Bykeliligin otomatik mesaj sistemi var. Mesajnz dinlemek iin ulasm sifrenizi girmeniz gerek." Langdon gzlerini dikmis bakyordu. "Ama..."

"Size verdigim kgttaki basamakl numara." Langdon garip yanlslg aklamak iin agzn at ama Sophie, ona susmasn syleyen ok ksa bir baks frlatt. Yesil gzleri kristal kadar berrak bir mesaj iletmisti. Soru sorma. Sadece yap. Sersemleyen Langdon, kgttaki dahili numaray tuslad: 454. Sophienin braktg mesaj birden kesildi ve Langdon elektronik bir sesin Franszca: "Bir yeni mesajnz var," dedigini duydu. Grnse baklrsa 454 Sophienin evden uzaktayken mesajlarn dinlemek iin kullandg ulasm numarasyd. Ben bu kadnn mesajlarn m dinleyecegim? Langdon artk bandn dndgn duyabiliyordu. Sonunda durdu ve makine devreye girdi. Langdon mesaj dinlemeye baslamst. Hattaki ses yine Sophieye aitti. Mesaj, korkak bir fsltyla, "Bay Langdon," diye baslyordu. "Bu mesaja tepki vermeyin. Sakince dinleyin. Su anda tehlikedesiniz. Verdigim talimatlara harfiyen uyun." 10 Silas, gretmenin onun iin kiraladg siyah Audinin direksiyonunda oturuyor ve muhtesem

Saint-Sulpice Kilisesine bakyordu. Asagdan projektrlerle aydnlatlms iki an kulesi, binann uzun gvdesinin stnde saglam bekiler gibi duruyorlard. Her iki yanda, ince desteklerden olusan glgeli sra, gzel bir yaratgn kaburgalarn andryordu. Kfirler kilit tasn saklamak iin Tanrnn evini kullandlar. Kardeslik bir kez daha yanlsama ve dzenbazlk konusundaki efsanevi nn teyit etmisti. Silas kilit tasn bulup, gretmene vermek iin sabrszlanyordu, bylece kardesligin uzun zaman nce vefakrlardan aldgn yerine koyabileceklerdi. Bu, Opus Deiyi ok gl klacak. Audiyi Saint-Sulpicein nne park eden Silas derin bir nefes alrken kendini, akln elindeki isten temizlemeye ikna etmeye alsyordu. Srt hl aksamn erken saatlerinde kendine verdigi bedensel ileden tr agryordu ama bu ac, Opus Dei, onu kurtarmadan nceki hayatnda ektigi kederlerle kyaslandgnda hafif kalyordu. Hatralar hl ruhunu ele geirmeye alsyorlard. Silas kendine,nefretinden arn , diye emir verdi. Sana ktlk yapanlar bagsla.

Saint-Sulpicein tas kulelerine bakan Silas bu tandk akntyla... onu genlik yllarndaki dnyas olan hapse bir kez daha atarak, gemisi hatrlatan o gle mcadele etti. Arafa dair anlar, her zamanki gibi duygularnda frtnalar kopartarak geldiler... ryen lahana kokusu, llerin, insan sidiginin ve dsklarn pis kokusu. Pirenelerin uguldayan rzgrna kars aresizlik gzyaslar ve unutulmus adamlarn hkrklar, Andorra, diye dsnrken kaslarnn gerildigini hissediyordu. Silasn, Ispanya ile Fransa arasndaki o kra ve ssz hkmdarlkta lmekten baska hibir sey istemedigi tas hcresinde titrerken kurtarlmas inanlmazd. O zamanlar bunu anlamamst. Isk, gk grltsnden ok sonra gelir. Ailesinin kendisine verdigi ad hatrlamamasna ragmen, o zamanlar ismi Silas degildi. Yedi yasndayken evden ayrlmst. Iri csseli bir rhtm isisi olan sarhos babas, Albino bir evlat sahibi oldugu iin fkeliydi. Oglann utan verici durumundan tr annesini sulayarak, onu srekli dvyordu.

ocuk, annesini korumaya kalktg zaman kt sekilde dayak yiyordu. Bir gece korkun bir kavga olmustu ve annesi bir daha ayaga kalkamamst. ocuk, annesinin yannda dururken, olanlar engelleyemedigi iin dayanlmaz bir vicdan azab duymustu. Bu benim suum! ocuk vcudu bir seytan tarafndan idare ediliyormusasna mutfaga giderek bir kasap bag almst. Hipnotize olmus bir halde, babasnn sarhos yattg yatak odasna ynelmisti. ocuk tek kelime etmeden onu srtndan baklamst. Babas ac iinde feryat ederek, yan dnmeye alsms ama oglu onu bir kez, bir kez, bir kez daha baklamst, ev sessizlige kavusana kadar. ocuk evden kams, fakat Marsilya sokaklarn bir o kadar dsmanca bulmustu. Garip grns, onu evden kaan diger genler arasnda istenmeyen biri haline getiriyordu. Harap olmus bir fabrikann bodrum katnda, iskeleden aldg meyve ve ig balkla tek basna yasamak zorunda kalmst. Tek arkadas plkte buldugu yrtk prtk dergilerdi ve onlar okumay kendi kendine grenmisti.

Geen zamanla birlikte glenmisti. On iki yasna geldiginde baska bir basbos, yas kendinden iki kat byk bir kz sokaklarda onunla dalga gemis ve yemegini almaya kalksms ve kendini lmne dayak yerken bulmustu. Yetkililer onu kzn stnden ektiklerinde ona bir ltimatom vermislerdi -ya Marsilyay terk edersin ya da ocuk hapishanesine gidersin. ocuk sahilden asag inerek Toulona gitmisti. Zaman getike sokaklardaki acyan bakslar, korku dolu bakslara dnmst. ocuk gl gen bir erkek olmustu. Insanlar yanndan geerken, fsldatklarn duyabiliyordu. Bir hayalet, diyorlard, beyaz tenine bakarken gzleri korkudan alrd. Seytani gzlere sahip bir hayalet! Ve o kendini bir hayalet gibi hissediyordu... seffaft... bir limandan br limana szlyordu. Insanlar sanki onun iini gryorlard. On sekiz yasnda, bir liman kasabasnda kargo gemisinden bir ka kurutulmus jambon almaya alsrken, bir ift tayfa tarafndan yakalamst. Onu dvmeye baslayan iki denizci tpk babas gibi bira kokuyordu.

Canavarn korku ve nefret dolu anlar su yzne kmst. Gen adam elleriyle, ilk denizcinin boynunu krmst. Ikincisinin ayn kaderi paylasmasn gelen polisler engellemisti. Iki ay sonra prangalarla Andorradaki hapishaneye varmst. Gardiyanlar onu plak ve sms bir halde ieri tkarken hcredekiler, hayalet kadar beyazsn, diyerek onunla alay etmislerdi. Mira el pectro! Belki de hayalet bu duvarlardan geer! Geen on iki yl sresince, seffaflastgn anlayncaya kadar bedeni ve ruhu soldu. Ben bir hayaletim. Agrlgm yok. Yo soy un espectro... plido como una fantasma... caminando mundo a solas. Bir gece hayalet, diger tutuklularn bagrslaryla uyanmst. zeri de uyudugu zemini hangi grnmez gcn salladgn ya da hcresindeki harlar hangi kuvvetli elin silkeledigini bilmiyordu ama o ayaga frlar frlamaz, tam uyudugu yere iri bir kaya paras dsmst. Tasn geldigi yeri grmek iin basn kaldrdgnda

sallanan duvarda bir delik aldgn grd, arkasnda on yldr grmedigi bir manzara vard. Ay. Yer hl sallanrken, hayalet kendini engin bir manzaraya alan uurumdan ormana inen, dar bir tnelin iinde ilerlerken buldu. Alk ve yorgunluktan lgna dnms bir halde gece boyunca asag dogru kostu. Bilincini kaybetmek zereyken, safak vakti kendini tren raylarnn ormann iinden getigi bir aklkta buldu. Raylar takip ederken sanki ryasnda yryordu. Grdg bos yk vagonuna sgnmak ve dinlenmek iin kvrld. Uyandgnda tren hareket ediyordu. Ne kadar oldu? Ne ka daruzaktaym? Midesinde bir sanc byyordu.lyor muyum? Yeniden uyudu. Uyandgnda bu kez birisi ona bagryor, vuruyor ve yk vagonun asag itiyordu. Kanlar akarken ac iinde, kk bir ky yemek arayarak dolast. Sonunda, vcudu bir adm daha atamayacak kadar gsz dst, yol kenarna uzand ve bilincini kaybetti. Isk yavasa belirdi ve hayalet ka zamandr l oldugunu tahmin etmeye alst. Bir gn? gn? nemi yoktu. Yatag bulutlar kadar yumusakt ve havada tatl bir mum kokusu vard. Isa oradayd ve ona bakyordu.

Buradaym, dedi Isa. Tas kenara yuvarland ve sen yeniden dogdun. Uyudu ve uyand. Zihni bulanmst. Cennete hi inanmamst, buna ragmen Isa, onu gzetiyordu. Yatagnn yannda yemek belirdi ve hayalet onu yedi, adeta kemiklerinin stnde et olustugunu hissediyordu. Yeniden uyudu. Uyandgnda Isa hl ona glmseyerek konusuyordu. Kurtarldn oglum. Benim yolumu izleyenler kutsananlardr . Bir kez daha uyudu. Ac dolu bir glk hayaleti uykusundan kaldrmst. Vcudu yataktan frlayarak, koridordan seslerin geldigi yere yneldi. Mutfaga girdiginde iri bir adamn ufak tefek bir adam dvdgn grd. Hayalet sebebini bilmeksizin iri adam yakalad ve onu duvara frlatt. Adam katgnda hayalet, rahip kyafeti giymis yerde yatan gen bir adamn yannda duruyordu. Rahibin burnu fena halde krlmst. Kanlar iindeki adam yerden kaldran hayalet, onu koltuga gtrd. Rahip garip bir Franszcayla, "Tesekkrler dostum," dedi. "Bags paras hrszlar buraya ekiyor.

Uykunda Franszca konustun. Ispanyolca da biliyor musun?" Hayalet basn hayr anlamnda iki yana sallad. Bozuk Franszcasyla, "Ismin nedir?" diyerek devam etti. Hayalet ailesinin kendisine verdigi ismi hatrlayamyordu. Tek duydugu hapishane gardiyanlarnn alayc szleriydi. Rahip glmsedi. "No hay problema.Benim adm Manuel Aringarosa. Madridli bir misyonerim. Buraya,Obra de Dios iin bir kilise kurmaya gnderildim." Neredeyim?" Sesi derinlerden geliyordu. "Oviedo. Ispanyann kuzeyinde." "Buraya nasl geldim?" "Birisi seni kapma brakms. Hastaydn. Gnlerdir buradasn." Hayalet kendisiyle ilgilenen gen adama bakt. Birisi ona iyi davranmayal yllar olmustu. "Tesekkrler rahip." Rahip kanl dudagna dokundu. "Mtesekkir olan benim dostum." Hayalet ertesi sabah uyandgnda, dnyas daha berrakt. Yatagnn stndeki armha bakt. Artk onunla konusmadg halde, varlgnda huzur buluyordu. Yatagnda dorulunca, komodinin stnde buldugu

gazete kuprn grnce sasrmst. Bir haftalk makale Franszcayd. Hikayeyi okudugunda korku duydu. Daglardaki bir hapishaneyi ykan bir depremden ve tehlikeli mahkmlarn serbest kaldgndan bahsediyordu. Kalbi arpmaya baslamst. Rahip kim oldugumu biliyor! Uzun zamandr duymadg bir duyguyu yasyordu. Utan. Sululuk. Bunlara yakalanma korkusu eslik ediyordu. Yatagndan frlad. Nereye kaacagm? Kapdan gelen ses, "Kitab Mukaddes," dedi. Hayalet korku iinde dnd. Gen rahip ieri girerken glmsyordu. Burnu garip bir sekilli sargya alnmst ve elinde bir Incil tutuyordu. "Senin iin Franszca bir tane buldum. Isaretli blm." Ne yapacagn bilemeyen hayalet Incili ald ve pederin isaretledii blme bakt. Afetler 16. Dizelerde, plak ve dvlms bir halde hcresinde yatarken Tanrya ilahiler syleyen Silas isimli bir mahkm anlatlyordu. Hayalet dizeye geldiginde nefesi kesilmisti. "...Ve birden byk bir deprem oldu, bylece hapishanenin temelleri sarsld ve tm kaplar ald."

Gzlerini rahibinkilere dikmisti. Rahibin yznde scak bir tebessm vard. "Bundan byle dostum, eger baska adn yoksa ben sana Silas diyecegim." Hayalet bos bir ifadeyle basn sallad. Silas. Ona beden verilmisti. Benim adm Silas . Rahip, "Kahvalt vakti," dedi. "Bu kiliseyi kurmakta bana yardm edeceksen gce ihtiyacn olacak." Akdenizden 6000 metre ykseklikte, 1618 sefer sayl Alitalia trblansa girerek zpladgnda, yolcular tedirginlik iinde kmldanmslard. Piskopos Aringarosa durumu fark etmemis gibiydi. O, Opus Deinin gelecegini dsnyordu. Paris plannn gelismelerinden haberdar olmak iin sabrszlanrken, Silasa telefon aabilmeyi diliyordu. Ama bunu yapamazd. gretmen nceden belirtmisti. Fransz aksanyla Ingilizce konusan gretmen, "Bu sizin kendi gvenliginiz iin," diye aklamst. "Elektronik haberlesmeyi, nasl dinlenecegini bilecek kadar iyi biliyorum. Sonular size felaket getirebilir." Aringarosa onun hakl oldugunu biliyordu. gretmen son derece dikkatli bir adamd. Kimligini Aringarosadan gizlemesine ragmen kendisine itaat ettirmeyi iyi biliyordu. Ayrca, bir sekilde ok gizli bir

bilgiye ulasmst. Kardesligin en nemli drt yesinin isimleri! Bu, gretmenin ortaya karacagn iddia ettigi byk dl alma yetisine gerekten sahip olduguna piskoposu ikna eden delillerden biriydi. gretmen, ona, "Piskopos," demisti. "Tm ayarlamalar yaptm. Planmn basarya ulasmas iin, Silasn gnler boyunca sadece benimle grsmesine izin vermek zorundasnz. Siz ikiniz konusmayacaksnz. Ben onunla gvenli kanallardan temasa geecegim." "Ona saygl davranacak msnz?" "Inanl bir adam en yksek saygy hak eder." "Mkemmel. O halde kabul ediyorum. Bu is bitene kadar Silas ve ben konusmayacagz." "Ben bunu sizin kimliginizi, Silasn kimligini ve kendi yatrmlarm korumak iin yapyorum." "Yatrmlarnz m?" "Piskopos, eger yeni gelismeleri grenme hrsnz sizi hapse gtrrse, cretimi deyemeyeceksiniz." Piskopos glmsemisti. "Iyi bir nokta. Isteklerimiz birbiriyle rtsyor. Tanr yardmcn olsun!" Yirmi milyon euro, diye dsnd uagn penceresinden dsar bakan Piskopos. Bu tutar Amerikan Dolar

cinsinden asag yukar ayn rakama esitti. Bu kadar gl bir sey iin ok dsk bir cret. gretmen ile Silasn basarsz olmayacaklarna yeniden gven duydu. Para ve inan, ok gl tesvik unsurlaryd. 11 "Une plaisanterie numirique?" Sophie Neveuya inanmayan gzlerle bakan Bezu Fache sinirden mosmor kesilmisti. Saysal bir saka m? "Saunirein sifresiyle ilgili profesyonel grsnz, bunun bir esit matematiksel saka oldugu yolunda m?" Fache bu kadnn kstahlgn kesinlikle anlayamyordu. Fachen isine burnunu izinsiz sokmakla kalmams, simdi de onu Saunirein hayatnn son dakikalarnda matematiksel bir saka yaptgna ikna etmeye alsyordu. Sophie, Franszca, "Bu sifre," dedi. "Samalgn basitlestirilmesi Jacques Saunire bunu hemen fark edecegimizi dsnms olmal." Sveterinin cebinden bir kgt kararak Facheye uzatt. "Desifre edilmis hali burada." Fache kgda bakt. 1 - 1 - 2 - 3 - 5 - 8 - 13 - 21 "Bu mu?" diye atld. "Yaptgnz tek sey, saylar artan sraya sokmak m?"

Sophie kendinden memnun tebessm edecek kadar cesaretliydi. "Kesinlikle." Fachenin ses tonu grtlaks bir homurtuya dnsmst. "Ajan Neveu bununla hangi cehenneme varacaksnz bilmiyorum ama bir an nce varsanz iyi olacak." Grnsnden, hl ABD Bykeliligindeki mesajn dinledigi anlaslan, telefonu kulagna bastrms Langdona bir gz att. Fache, Langdonn benzi atms ifadesinden haberlerin iyi olmadgn sezinlemisti. Sophie meydan okuyan tehlikeli bir tonla, "Yzbas," dedi. "Elinizdeki say dizimi, tarihteki en nl matematiksel dizimlerden biridir." Fache nl olma mertebesine erisecek bir matematik dizimi bulundugunun farknda bile degildi ve Sophienin dsncesiz ses tonu kesinlikle hosuna gitmemisti. Fachenin elindeki kgd basyla isaret ederek, "Bu Fibonacci Dizimi," dedi. "Her bir saynn, kendisinden nceki iki saynn toplamna esit oldugu bir say dizisidir." Fache rakamlar inceledi. Her say, gerekten de nceki iki saynn toplamna esitti ama Fache tm bunlarn Saunirein lmyle baglantsn anlayamyordu.

"Bu ardsk say serisini, on nc yzylda, matematiki Leonardo Fibonacci buldu. Saunirein yere yazdg tm saylarn nl Fibonacci Dizimine ait olmas kesinlikle tesadf olamaz." Fache dakikalarca gen kadna bakt. "Pekl, eger tesadf degilse, Jacques Saunirein neden byle bir sey yaptgn syler misin? Ne diyor? Bu ne anlama geliyor?" Sophie omuzlarn silkti. "Hibir sey. Bu basit bir kriptografi sakas. Tpk, bir siirin kelimelerini alp, herhangi biri kelimelerin ortak paydasn fark edecek mi diye onlar gelisigzel karstrmak gibi." Fache ne dogru gzdag veren bir adm att ve yzn Sophieninkine olabildigince yaklastrd. "Umarm bundan daha tatminkr bir aklaman vardr." Geriye dogru egilirken Sophienin yumusak hatlar sasrtacak kadar sertlesmisti. "Yzbas, bu gece burada olanlarn ciddiyetini gz nnde bulundurarak, Jacques Saunirein sizinle oyun oynadgn bilmek isteyeceginizi dsndm. Belli ki istemiyormussunuz. Kriptoloji mdrne artk bizim yardmmza ihtiyacnz olmadgn bildirecegim."

Bunu syledikten sonra topuklarnn stnde dnd ve geldigi yne dogru ilerlemeye baslad. Hayretler iindeki Fache, onun karanlkta kaybolusunu izledi. Bu kadn akln m kard? Sophie Neveu az nce kendi eliyle profesyonel intiharn imzalamst. Fache hl telefonda olan Langdona bakt. Telefondaki mesajn dinlerken, eskisinden daha kaygl grnyordu. ABD Bykeliligi. Bezu Fache pek ok seyi kmserdi... ama ok az onu ABD Bykeliligi kadar fkelendirebiliyordu. Fache ile bykeli ortak dsisleri mevzularnda sklkla boynuzlarn birbirine geiriyordu, en ok arpstklar konu turist Amerikallarn polis glerince alkonulmasyd. DCPJ, hemen her gn uyusturucu bulundurmaktan Amerikal grencileri, yas kk fahiselerle birlikte olan Amerikal isadamlarn, dkknlardan mal alma ve mlke zarar verme nedenleriyle Amerikal turistleri tutukluyordu. ABD Bykeliligi yasal olarak mdahale edebilir ve sulu vatandaslarn, avularna ufak bir saplak yemekle paay kurtaracaklar Birlesik Devletlere iade edilmesini isteyebilirdi. Ve bykeli istisnasz her olayda bunu yapyordu.

Fache buna,lmasculation de la Police Judiciaire, (Adli polisi igdis etmek) diyordu. Paris Match Fachenin, Amerikal bir suluyu srmaya alsan, ama ABD Bykeliligine bagl oldugu iin bunu beceremeyen bir polis kpegi gibi gsteren karikatrn yaynlamst. Fache kendi kendine, ama bu gece degil, dedi. Kaybedecek ok sey var. Robert Langdon telefonu kapattgnda, hasta gibi grnyordu. Fache, "Her sey yolunda m?" diye sordu. Langdon glkle basn iki yana sallayabildi. Cep telefonunu geri alrken Langdonn ter dktgn gren Fache, haberlerin kt oldugunu hissetmisti. Facheye garip bir ifadeyle bakan Langdon, "Bir kaza," diye geveledi. "Bir arkadas..." Tereddt etti. "Sabah ilk uakla eve dnmem gerekiyor." Langdonn yzndeki sok ifadesinin gerek olduguna Fachenin hi sphesi yoktu, bununla birlikte bir baska duyguyu daha hissedebiliyordu, sanki Amerikalnn gzlerine ani bir korku dolmus gibiydi.

Langdon dikkatle izleyen Fache, "Bunu duyduguma zldm," dedi. "Oturmak ister misiniz?" Galerideki seyir banklarndan birini isaret etti. Langdon bos bakslarla basn sallayp, banka dogru birka adm att. Duruyor, her geen dakika kafas biraz daha karsms grnyordu. "Aslnda sanrm, tuvaleti kullansam iyi olacak." Fache oyalandklar iin kaslarn atmst. "Tuvalet. Elbette. Birka dakikalk ara verelim." Geldikleri uzun koridorun gerisini gsterdi. "Tuvaletler mze mdrnn ofisinin arka tarafnda." Langdon Byk Galeri koridorunun diger tarafna bakarak duraksad. "Sanrm su tarafta daha yakn bir tuvalet var." Fache, Langdonn hakl oldugunu fark etti. Yolun te ikisini gelmislerdi ve Byk Galeri bir ift tuvaletle son buluyordu. "Size eslik edeyim mi?" Galeride ilerlemeye baslayan Langdon basn iki yana sallad. "Gerek yok. Sanrm birka dakika yalnz kalmaya ihtiyacm var." Langdonn koridorda tek basna ilerlemesi Fachenin ok da hosuna gitmemisti ama Byk Galeriden

tek ksn diger tarafta oldugunu bildiginden rahatt, altndan getikleri kap. Bu byklkteki bir yer iin Fransz yangn ynetmeligi pek ok acil ks merdiveni yaplmasn gerektirdigi halde, Saunire gvenlik sistemini alstrdgnda bu merdivenler otomatik olarak kilitlenmisti. Evet simdi sistem sfrlanms ve merdivenler yeniden almst ama nemi yoktu, ds kaplar alrsa yangn alarm devreye girecekti, stelik dsarda DCPJ ajanlar bekliyordu. Fachenin haberi olmakszn Langdonn dsar kmas olas degildi. Fache, "Bir sreligine Bay Saunirein ofisine dnmem gerekiyor," dedi. "Ltfen gelip, dogrudan beni bulun Bay Langdon. Tartsmamz gereken pek ok sey var." Langdon karanlkta kaybolurken elini sallar gibi yapt. Arkasn dnen Fache, fkeyle diger yne dogru ilerledi. Kapya geldiginde altndan geerek Byk Galeriden kt, koridorda yrd ve Saunirein ofisindeki komuta merkezine frtna gibi dald. "Sophie Neveunun bu binaya girmesine kim izin verdi?" diye bagrd. Ilk cevap veren Collet oldu. "Dsardaki gvenlik grevlilerine sifreyi zdgn sylemis."

Fache etrafna baknd. "Gitti mi?" "Sizinle birlikte degil mi?" Gitmis." Fache karanlk koridora bir gz att. Belli ki Sophie, dsar kmadan evvel durup diger grevlilerle sohbet edecek halde degildi. Fache bir an iin, giris katndaki gvenlik polislerine telsizle Sophieyi durdurmalarn ve binadan kmadan yanna getirmelerini sylemeyi istedi. Bunu bir kez daha dsnd. Konusan sadece gururuydu... Son sz sylemeyi istiyordu. Bu gece yeterince oyalanmst. Onu kovmak iin sabrszlanrken, kendi kendineAjan Neveu ile daha sonra ilgilenirsin, dedi. Aklndan Sophieyi kartan Fache, bir sre iin Saunirein masasnda duran minyatr svalye heykeline bakt. Sonra Colletye dnd, "Onu gryor musun?" Collet basn bir kez sallad ve dizst bilgisayarn Facheye evirdi. Zemin planndaki krmz nokta aka seilebiliyor ve UMUM TUVALET yazan odada yanp snyordu. Bir sigara yakp, koridora dogru yryen Fache, "Gzel," dedi. "Bir telefon aacagm. Langdon tuvaletten baska bir yere gitmesin."

12 Robert Langdon Byk Galerinin sonuna dogru yorgun admlarla yaklasrken, sersemledigini hissediyordu. Sophienin telefon mesajn zihninde tekrarlayp duruyordu. Koridorun sonunda, uluslararas isaret dilinde p adamlarla ifade edilen tuvaletin skl tabelalar onu, zerinde Italyan izimlerinin bulundugu labirent seklindeki bir dizi blmeye gtrmst. Blmeler tuvaletleri grnrden saklyordu. Erkekler tuvaletini bulan Langdon ieri girdi ve sklar at. Ierisi bostu. Lavabonun yanna giderek, yzne soguk su arpt ve aylmaya alst. Kuvvetli floresan sg plak fayanslarda parlyor ve ierisi amonyak kokuyordu. Yzn kurularken, tuvaletin kaps gcrdayarak ald. Arkasn dnd. Yesil gzleri korkuyla parlayan Sophie Neveu ieri girmisti. "Tanrya skr ki geldiniz. Fazla vaktimiz yok." Lavabolarn yannda duran Langdon, DCPJ Kriptograf Sophie Neveuya sasknlkla bakyordu. Langdon yalnzca dakikalar nce yeni gelen kriptografn deli oldugunu dsnerek, telefondaki mesajn dinlemisti.

Ama dinledike, Sophie Neveunun son derece ciddi oldugunu anlamst. Bu mesaja tepki vermeyin. Sakince dinleyin. Su anda tehlikedesiniz. Verdigim talimatlara harfiyen uyun. Tereddt eden Langdon, Sophienin tavsiyelerine uymaya karar vermisti. Facheye, telefonun lkesinde kaza geiren bir arkadasyla ilgili oldugunu sylemisti. Daha sonra Byk Galerinin sonundaki tuvaleti kullanmak istemisti. Nefes nefese kalan Sophie, simdi onun nnde duruyordu. Langdon floresan sgnda onun gl havasnn yumusak hatlarndan kaynaklandgn grnce sasrmst. Sadece bakslar sertti ve ok katmanl Renoir portrelerini arstryordu... gizemli fakat belirgin, gizem perdesini bir sekilde kaybetmeyen bir yreklilik. "Sizi uyarmak istedim Bay Langdon..." diye sze baslayan Sophie hl nefes almaya alsyordu. "Siz gzetim altndasnz. Polis sizi gzaltna ald." Konusurken, aksanl Ingilizcesi fayans duvarlarda yanklanarak, sesine boguk bir nitelik kazandryordu. Langdon, "Ama... neden?" diye sordu. Sophie, ona telefonda bir aklamada bulunmustu ama bunu, onun agzndan duymak istiyordu.

Ona doru adm atarken, "nk," dedi. "Fachenin bu cinayetteki bas sphelisi sizsiniz." Langdonn kelimelerle aras iyiydi ama yine de son derece mantksz geliyordu. Sophieye gre, Langdon bu gece Louvrea simgebilim uzman olarak degil, bir spheli olarak agrlmst ve DCPJnin en sk kullandg sorgu metotlarndan birinin gzetim altndaki sulu hedefi oldugunun farknda degildi. Bu usta aldatmacada polis spheliyi cinayet mahalline davet eder ve sinirlerine hkim olamayp, kendini ele verecegini mit ederek onunla mlakat yapard. Sophie, "Ceketinizin sol cebine bakn," dedi. "Sizi gzaltna aldklarna dair bir delil bulacaksnz." Langdon gittike evhamlanyordu. Cebime mi bakaym? Bir ucuz sihir numarasna benziyordu. "Sadece bakn." Sasknlk iindeki Langdon, elini tvit ceketinin sol cebine gtrd, o cebi hi kullanmazd. Cebi kurcaladgnda hibir sey bulamad. Ne bekliyordun ki? Yeniden Sophienin deli olabilecegini dsnmeye baslamst. O srada parmaklar beklenmedik bir nesneye dokundu. Kk ve sertti. Minik nesneyi

parmaklaryla tutarak dsar kartt ve hayretle bakt. Saat pili byklgnde, dme seklinde metal bir yuvarlakt. Daha nce hi grmedigi bir seydi. "Bu ne?..." Sophie, "GPS takip noktacg," dedi. "Bulundugu yeri devaml, DCPJnin gzlemleyebildigi Kresel Mevki Sistemine gnderir. Bunu, insanlarn yerini izleyebilmek iin kullanrz. Dnyann herhangi bir yerinde altms santim hata payyla tam yerini gsteriyor. Sizi elektronik takibe aldlar. Otelden sizi almaya gelen ajan, siz odadan kmadan nce onu cebinize yerlestirdi." Langdon otel odasn hatrlamaya alst... aldg ksa dus, giyinmesi, odadan karlarken DCPJ ajannn Langdonn tvit ceketini tutmas. Dsars soguk Bay Langdon, demisti ajan. Pariste bahar sarklarda sylediginiz gibi degildir. Langdon, ona tesekkr etmis ve ceketi giymisti. Sophienin zeytin rengi gzleri samimiydi. "Daha nce size takip noktacgndan bahsetmedim nk cebinizi Fachenin yannda aramanz istemedim. Onu buldugunuzu bilemez." Langdonn nasl tepki vermesi gerektigine dair hibir fikri yoktu.

"Sizi GPS takibine aldlar nk kaabileceginizi dsnyorlard." Durdu. "Aslnda, kamanz umut ettiler; bu sekilde davalar kuvvetlenecekti." Langdon, "Neden kaaym ki?" diye sordu. "Ben masumum!" "Fache tam tersini dsnyor." fkelenen Langdon takip noktacgn atmak iin p kovasna dogru ilerledi. "Hayr!" Sophie, onun kolunu tutarak durdurdu. "Onu cebinizde brakn. Eger onu atarsanz sinyal hareket etmeyi kesecek ve noktacg buldugunuzu anlayacaklar. Fachenin sizi yalnz brakmasnn tek sebebi, bulundugunuz yeri takip edebilmeleri. Eger ne yaptgn kesfettiginizi dsnrse..." Sophie cmleyi tamamlamad. Bunun yerine metal diski Langdonn elinden ald ve tekrar tvit ceketinin cebine att. "Noktack sizinle kalsn. En azndan simdilik." Langdon hibir sey anlayamyordu. "Fache, benim Jacques Saunirei ldrdgm nasl dsnebildi?" "Sizden sphelenmek iin inandrc sebepleri var." Sophienin yznde kat bir ifade vard.

"Burada henz grmediginiz bir delil var. Fache bunu sizden dikkatle saklad." Langdon bakmakla yetiniyordu. Saunirein yere yazdg metnin satrn hatrlyor musunuz?" Langdon evet anlamnda basn sallad. Langdon saylarla kelimeleri beynine yazmst. Sophie artk fsltyla konusuyordu. "Ne yazk ki, sizin grdgnz mesajn tamam degildi. Fachenin fotografn ektikten sonra, siz gelmeden nce silip temizledigi drdnc bir dize vard." Langdon filigran kaleminin znr mrekkebinin kolaylkla kartldgn bildigi halde, Fachenin delili neden sildigini tahmin edemiyordu. Sophie, "Fache, mesajn son dizesinden," dedi. "Sizin haberiniz olmasn istemiyordu." Durdu. "En azndan sizinle isi bitene kadar." Sophie sveterinin cebinden fotografn bilgisayar ktsn kard ve amaya baslad. "Fache, Saunirein mesajnda sylediklerini zebilmemiz umuduyla, bu gece cinayet mahallinin grntlerini

kriptoloji birimine gnderdi. Buradaki, mesajn tamamnn fotograf." Sayfay Langdona uzatt. Langdon hayretle resme bakt. Yakndan ekilen fotograf, parke zemindeki parltl mesaj gsteriyordu. Son dize, Langdonn midesine bir yumruk gibi inmisti. 13 - 3 - 2 - 21 - 1 - 1 - 8 - 5 On Draco devini al! On sahte alim! P. S. Robert Langdon bul 13 Langdon saniyeler boyunca, Saunirein dipnotunun grndg fotografa hayretle bakt.P.S. Robert Langdon bul. Ayaklarnn altndaki zemin sallanyormus gibi hissediyordu. Saunire benim ismimi ieren bir dipnot mu brakt? Ne kadar dsnrse dsnsn, nedenini kavrayamyordu. Sophie srarc bakslarla, "Fachenin bu gece sizi neden buraya getirttigini ve neden bas sphelisi oldugunuzu," dedi. "Simdi anlyor musunuz?" Langdonn o anda tek anlayabildigi, Saunirein katilini ismiyle ihbar edecegini sylediginde Fachenin neden o denli memnun grndgyd.

Robert Langdon bul. Langdon, "Saunire bunu neden yazd?" diye sordu, sasknlg fkeye dnsyordu. "Ben Jacques Saunirei niye ldrmek isteyeyim?" "Fache nedenini henz bulamad ama belki siz aklarsnz umuduyla bu geceki tm konusmanz kaydediyordu." Langdon agzn at ama tek kelime edemedi. Sophie, "Minyatr bir mikrofon takt," diye aklad. "Sinyali komuta merkezine gnderen cebindeki bir vericiye bagl." Langdon, "Bu imknsz," diye kekeledi. "Sahitlerim var. Seminerden sonra dogruca otelime gittim. Otel resepsiyonuna sorabilirsiniz." Fache bunu yapt bile. Elindeki rapor, resepsiyon grevlisinden odanzn anahtarn saat on buuk civarnda aldgnz gsteriyor. Ne yazk ki cinayet saat on birde islendi. Otel odanzdan rahatlkla grnmeden ayrlms olabilirsiniz." "Bu delilik! Fachenin elinde hi delil yok!" Sophienin gzleri,hi delil yok mu , dercesine bymst. "Bay Langdon, isminiz cesedin yannda

yerde yazyordu ve Saunirein randevu defteri, cinayetin islendigi saatte onunla birlikte oldugunuzu sylyor." Durdu "Fachenin elinde sorgulama iin sizi merkeze gtrmeye yetecek kadar kant var." Langdon birden bir avukata ihtiyac oldugunu anlad. "Bunu ben yapmadm." Sophie iini ekti. "Bu Amerikan televizyon dizisi degil Bay Langdon. Fransada kanunlar polisi korur, suluyu degil. Ne yazk ki bu davada isin iine medya da giriyor. Jacques Saunire Pariste tannan ve sevilen bir kisiydi, cinayet haberi sabah gazetelerinde yer alacaktr. Hemen bir aklama yapmas iin Facheye bask yapacaklar, nezarette bir spheli bulundurmas onun asndan ok daha iyi olur. Sulu olun ya da olmayn, gerekten olanlar zene kadar sizi DCPJde tutacaklardr." Langdon kendini kafese tklms bir hayvan gibi hissediyordu. "Bana tm bunlar neden anlatyorsunuz?" "nk Bay Langdon, sizin masum oldugunuza inanyorum." Sophie bir sre uzaklara, daha sonra tekrar onun gzlerine bakt. "Hem ayrca, basnzn belada olmas bir bakma benim suum."

"Affedersiniz? Saunirein suu benim stme atmassizin suunuz mu?" "Saunire suu sizin stnze atmaya alsmyordu. Bu bir hatayd. Yerdeki o mesaj aslnda bana yazlmst." Langdonn bunu kavrayabilmesi bir dakikasn ald. "Anlayamadm?" "O mesaj polise yazlmamst. Mesaj bana yazmst. Sanrm her seyi ylesine hzl yapmas gerekiyordu ki, polisin bundan ne anlayacagn dsnemedi." Durdu. "Saysal sifrenin bir anlam yok. Saunire sorusturmaya kriptograflarn katlmas iin bunu yazd, bylece basna gelenlerden hemen haberim olacakt." Langdon ilgiyi kurmaya baslamst. Sophie Neveunun akln karms olmas bu noktada yoruma akt ama en azndan kendisine neden yardm etmeye alstgn artk anlyordu. P.S. Robert Langdon bul. Mze mdrnn Langdon bulmas iin kendisine sifreli bir dipnot braktgna inandg belliydi. "Peki ama mesaj neden size braktgn dsnyorsunuz?" Yavan bir sesle, "Vitruvius Adam," dedi. "Da Vincinin alsmalar arasnda en sevdigim eskiz daima bu olmustur. Bu gece onu benim dikkatimi ekmek iin kulland."

"Bekle biraz. Yani mze mdrnn, senin en sevdigin eseribildigini mi sylyorsun?" Basn sallad. "zgnm. Bastan sylemeliydim. Jacques Saunire ve ben..." Sophienin sesi bogulmustu. Langdon, onun sesinde bir melankoli sezinledi, grnrn altnda yatan bir ac vard. Sophie ile Jacques Saunirein zel bir iliskisi bulundugu belli oluyordu. Fransada, yaslanmaya baslayan erkeklerin gen metresler tuttugunu bilen Langdon, nnde duran gen ve gzel kadn inceledi. yle bile olsa Sophie Neveu kiralk bir kadna hi benzemiyordu. Sesi artk fslt haline dnsen Sophie, "On yl nce kopmustuk," dedi. "O zamandan beri hemen hemen hi grsmedik. Bu gece Kripto telefonla ldrldg haberini alnca ve ben vcudundaki sekillerle yerdeki metni grnce, bana bir mesaj gndermeye alstgn fark ettim." "Vitruvius Adamyznden mi?" "Evet. Ve P.S. harfleri yznden." "Dipnot mu?"

Basn hayr anlamnda sallad. "P.S. benim ismimin basharfleri." "Ama senin adn Sophie Neveu." Sophie basn evirdi. "Ben onunla yasarken P.S. benim takma admd" Yz kzarmst. "Prenses Sophieanlamna geliyor." Langdon hi tepki vermedi. "Aptalca, biliyorum," dedi. "Ama bu on yl nceydi. Ben kk bir kzken." "Sen onu kk birkzken mi tanyordun?" Olduka iyi," derken gzleri dolmustu. "Jacques Saunire benim bykbabamd. 14 Komuta merkezine girerken, sigarasndan son bir nefes alan Fache, "Langdon nerede?" diye sordu. "Hl erkekler tuvaletinde efendim." Tegmen Collet bu sorunun gelecegini tahmin ediyordu. Yzbas, omzunun stnden GPS noktasna baktgnda, Collet arklarn dnmeye basladgn duyar gibi olmustu. Fache gidip Langdon kontrol etme arzusunu bastrmaya alsyordu. Aslnda gzaltna

alnan kisiye istedigi kadar sre ve mmkn oldugunca zgrlk verilerek, kendini serbest zannetmesi saglanrd. Langdonn kendi iradesiyle dnmesi gerekiyordu. Yine de aradan on dakika gemisti. ok uzun. Fache, "Langdonn bizi atlatma ihtimali var m?" diye sordu. Collet basn iki yana sallad. "Erkekler tuvaletinde hl kprdanmalar gryoruz, bu GPS noktacgn hl tasdg anlamna geliyor. Belki de rahatszlanmstr. Noktacg bulmus olsayd, kartp kamaya alsrd." Fache saatine gz att. "Gzel." Fachenin zihni hl mesgul gibi grnyordu. Collet gece boyunca yzbasda alslmadk bir gerginlik hissetmisti. Genellikle olaylara tarafsz bakan ve bask altnda sknetini kaybetmeyen Fache bu gece sanki sel meselesi gibi davranyor ve isine duygularn karstryor gibiydi. Sasrmamak gerekir,diye dsnd Collet. Fachenin bu tutuklamaya fazlasyla ihtiyac var. Son gnlerde Bakanlar Kurulu ile medya Fachenin saldrgan tarzn, nemli bykeliliklerle ztlasmasn ve

yeni teknolojik yaptg byk yatrmlar aka elestirir olmustu. Bu gece bir Amerikalnn teknoloji sayesinde, nemli bir su yznden tutuklanmas, Facheye ynelik elestirileri uzun bir sre susturacak ve iyi bir ikramiyeyle emekli oluncaya dek grevde kalmasna yardmc olacakt. Bu ikramiyeye ihtiyac oldugunu Tanr da biliyor, diye dsnd Collet. Fachenin teknoloji tutkusu hem mesleki, hem de sahsi alanda zarar vermisti. Tm birikimlerini teknoloji lgnlg ugruna harcadg ve gmlegini bile kaybettigi syleniyordu. Ve Fache sadece en iyi kalite gmlekler giyen bir adamd. Bu gece hl bol vakti vard. Talihsiz olmasna karsn, Sophie Neveunun sebep oldugu kesinti sadece ufak bir przd. O artk gitmisti ve Fachenin elinde hl oynayacag kartlar vard. Langdona isminin yerde yazdgn henz sylememisti. P.S. Robert Langdon bul. Amerikalnn bu kk delil karssnda gsterecegi tepki onu ele verecekti. Ofisteki DCPJ ajanlarndan biri onu, "Yzbas," diye agrd.

"Bu telefona cevap vermeniz iyi olacak sanrm." Kaygl bir ifadeyle, elinde telefon ahizesini tutuyordu. Fache, "Kim o?" diye sordu. Ajan kaslarn att. "Kriptoloji birimi mdr." "Ve?" "Sophie Neveu hakknda efendim. Ters giden bir seyler var." 15 Zaman gelmisti. Siyah Audiden inerken Silas kendini gl hissediyordu. stnden kaan cppesi, gece esintisiyle hsrdyordu. Havada degisim rzgrlar esiyor. nndeki isin kuvvetten ok incelik gerektirdigini biliyordu, bu yzden silahn arabada brakmst. On mermi alan Heckler Koch 40 ona gretmenvermisti. Tanrnn evinde lm silahna yer yoktur. Bu saatte byk kilisenin nndeki meydan bombostu. SaintSulpice in bittigi yerde grlebilen tek canl, gece gezinen turistlere satlk mallarn gsteren ergenlik agndaki fahiselerdi. Kemale ermis vcutlar Silasn beline tandk bir ihtiras yayyordu. Igdsel olarak kaslan uyluklar, kancal kee

kemerinin etine batmasna neden oldu. Ihtiras bir anda snmst. Silas on yldr kendini tm cinsel zevklerden, hatta kendi kendine yaptklarndan bile uzak tutuyordu. Tark emrediyordu, Opus Deinin izinden gitmek iin ok fazla fedakrlkta bulundugunu biliyordu ama karslgnda ok daha fazlasn almst. Mebbet bekrlk yemini ve tm sahsi menfaatlerden feragat etmek byk fedakrlk saylmazd. Iinden ktg yoksulluk ve hapishanede kat cinsel vahsetler dsnldgnde, mebbet bekrlk tahamml edilebilir bedeldi. Tutuklanp, gemi ile Andorradaki hapishaneye gnderildiginden beri ilk kez Fransaya geri dnen Silas anavatannn, kurtarlms ruhunnun vahsi anlar canlandrarak, kendisini snadgn hissedebiliyordu. Yeniden dogdun, diye hatrlatt kendine. Tanrya bugn sundugu hizmet bir cinayet gnahn gerektirmisti ve Silas biliyordu ki bu, sonsuza kadar kalbinde sessizce tasmas gereken bir fedakrlkt. Inancnn ls,katlanabildigin aclardr,demisti ona gretmen. Silas aclara yabanc degildi ve kendini, ona verilen vazifelerin daha yksek bir makamca emredildigini syleyen gretmene ispat

edebilmek iin sabrszlk duyuyordu. Kilise girisine dogru ilerleyen Silas, "Hago la obra de Dios," (Tanrnn isi) diye fsldad. Devasa kapnn glgesinde duraksayp, derin bir nefes ald. Yapmak zere oldugu isi ve kendisini ieride gerekten neyin bekledigini o ana dek fark etmemisti. Kilit tas. Bizi son hedefimize gtrecek. Hayalet beyaz yumrugunu kaldrd ve kapya kez vurdu. Dakikalar sonra, devasa ana kapnn srgleri hareket etmeye baslad. 16 Sophie binadan ayrlmadgn Fachenin ne zaman anlayacagn dsnyordu. Langdonn tamamyla altst oldugunu grnce, kendi kendine onu erkekler tuvaletinde yakalamakla dogru bir is yapp yapmadgn sorgulad. Baska ne yapabilirdim? Gznn nne, bykbabasnn rlplak, kollarn ve bacaklarn ams yerde yatan cesedini getirdi. Bir zamanlar onun iin bykbabas her sey demekti, ama bu gece Sophie, onun iin neredeyse hi

zlmedigine sasryordu. Iliskileri, yirmi iki yasndayken mart aynda bir gece aniden sona ermisti. On yl nce. Sophie, Ingilterede okudugu niversiteden eve birka gn erken dnms ve yanlslkla, bykbabasn grmemesi gereken bir seyi yaparken grmst. Bugne dek inanmakta glk ektigi bir sahneydi bu. Kendi gzlerimle grmemis olsaydm... Bykbabasnn aklama girisimlerine dayanamayacak kadar utanms ve sasrms olan Sophie, yanna biriktirdigi paray alarak, derhal ev arkadaslaryla kendine kk bir daire bulmustu. Grdkleri konusunda kimseyle konusmamaya yemin etmisti. Bykbabas kartpostallar ve mektuplar gndererek Sophieye mitsizce ulasmaya alsms ve bulusup bir aklama yapabilmek iin yalvarmst. Nasl aklayacakt? Sophie, ona bir kez hari hi cevap vermemisti, kendisini aramasn veya onunla halk iinde grsmesini yasaklamst. Yapacag aklamann, durumun kendisinden daha dehset verici olmasndan korkuyordu. Ama Saunire ondan hi vazgememisti. Simdi ise Sophiede, on yl boyunca biriken bir ekmece

dolusu mektup vard. Bykbabas sznde durarak onun istegine asla kars gelmemis ve bir kez olsun telefon etmemisti. Bu aksamstne kadar. "Sophie?" Bykbabasnn telesekreterindeki sesi, sasrtc derecede telasl kyordu. "Bugne kadar senin istegini yerini getirdim... ve aramak bana ac veriyor, ama seninle konusmam lazm. Korkun bir sey oldu." Paristeki dairesinin mutfagnda duran Sophie, bunca yl sonra onun sesini yeniden duyunca bir rperti hissetmisti. Yumusak sesi, tatl ocukluk anlarn aklna getiriyordu. "Sophie, ltfen dinle." Kk bir kzken hep yaptg gibi, onunla yine Ingilizce konusuyordu. Okulda Franszca als. Evde Ingilizce als. "Sonsuza kadar bana kzgn kalamazsn. Yllardr sana gnderdigim mektuplar okumadn m? Hl anlamyor musun?" Durmustu. "Her seyi bir anda konusmamalyz. Ltfen bykbabann bu istegini yerine getir. Beni Louvredan ara. Hemen. Sanrm her ikimiz de byk tehlikedeyiz."

Sophie telesekreterine bakakalmst. Tehlike mi? Neden bahsediyordu? "Prenses..." Bykbabasnn sesi, anlayamadg bir sekilde titredi. "Senden baz seyleri sakladgm biliyorum ve bu bana, senin sevgine mal oldu. Ama bu senin iyiligin iindi. Artk geregi grenmelisin. Ltfen, sana ailen hakkndaki geregi anlatmalym." Sophie kendi kalbinin atsn duyabiliyordu. Ailem mi? Sophienin ebeveynleri o henz drt yasndayken lmslerdi. Arabalar kprden nehre umustu. Bykannesiyle, erkek kardesi de arabadaydlar ve Sophienin tm ailesi bir anda yok olup gitmisti. Bunu kantlayacak bir kutu dolusu gazete makalesi vard. Bykbabasnn szleri, iini beklenmedik bir zlem duygusuyla doldurmustu. Ailem! O ksack an iinde Sophie, kck bir kzken kendisini uykularndan uyandran ryadan sahneler grmst: Ailem hayatta!Eve dnyorlar! Ama, ryasnda oldugu gibi, sahneler bulanklasarak kaybolmuslard. Ailen ld Sophie. Eve dnmyorlar.

Bykbabasnn banttaki sesi, "Sophie..." dedi. "Yllardr sana anlatmak iin bekliyordum. Dogru zaman bekledim ama artk vakit doldu. Beni Louvredan ara. Bu mesaj alr almaz. Btn gece burada bekleyecegim. Korkarm her ikimiz de tehlikedeyiz. Bilmen gereken o kadar ok sey var ki." Mesaj sona ermisti. Sophie sessizlik iinde titreyerek dururken, sanki dakikalar gemis. Bykbabasnn braktg mesaj dsnnce, sadece bir aklama mantkl geliyordu ve gerek niyeti anlaslyordu. Bu bir yemdi. Belli ki, bykbabas onu mitsizce grmek istiyordu. Her yolu deniyordu. Adama duydugu tiksinti artmst. Sophie, onun lmcl hastalga yakalanp, torununun kendisini son kez ziyaret etmesini saglamak iin aklna gelen her trl hileye basvurdugunu dsnd. Yine de akllca bir seim yapmst. Ailem. Simdi, Louvreun erkekler tuvaletinde ayakta dururken, aksamst aldg telefon mesajndaki seslerin

yanklarn duyabiliyordu. Sophie her ikimiz de tehlikede olabiliriz. Beni ara. Onu aramamst. Hatta buna niyet bile etmemisti. Ama simdi, spheciliginin ona hata yaptrdgn anlyordu. Bykbabas, kendi mzesinde ldrlmst. Ve yere bir sifre yazmst. Sophieiin bir sifre yazlmst. Bundan emindi. Anlamn anlamams olsa da, Sophie mesajn sifreli tarzndan, kelimelerde kendisinden bahsedildiginden emindi. Sophienin kriptoloji tutkusu ve yetenegi, Jacques Saunire ile birlikte bymenin getirdigi bir sonutu, Saunire de sifrelere, kelime oyunlarna ve bulmacalara merakl biriydi. Gazetedeki kriptogramlar ve bulmacalar zerek ka pazar geirdik? Sophie on iki yasndaykenLe Monde un bulmacasn yardm almadan zebiliyordu. Bykbabas, ona Ingilizce bulmacalar, matematik bilmeceler ve sifreli bulmacalar getirmeye baslamst. Sophie hepsini bir solukta zyordu. Sonunda bu tutkusunu, adli polis iin sifre zmek olarak meslege dnstrmst. Bu gece Sophienin kriptograf yan, bykbabasnn iki yabancy bir araya getirmek iin kullandg

basit sifreye sayg gstermeye zorluyordu. Sophie Neveu ve Robert Langdon. Asl soru suydu,niye? Ne yazk ki Sophie, Langdonn gzlerindeki saskn ifadeden, bykbabasnn ikisini bir araya getirme nedeni hakknda Amerikalnn da kendisinden fazla bir sey bilmedigini seziyordu. Yeniden bastrd. "Siz ve bykbabam bu gece bulusmay planlamsnz. Ne hakkndayd?" Langdon allak bullak olmus gibiydi. "Bulusmay sekreteri ayarlad ve herhangi bir neden belirtmedi ve ben de sormadm. Fransz katedrallerindeki pagan ikonografileri hakknda seminer verecegimi duydugunu dsndm. O, bu konuyla ilgileniyordu ve konusmadan sonra iki imek iin bulusmann eglenceli olacagn dsnmstm." Sophie bunu yutmamst. Baglant uydurmayd. Bykbabas, pagan ikonografisi hakknda, dnyadaki herkesten daha fazlasn biliyordu. Bunun dsnda, neredeyse mnzevi bir hayat yasayan bykbabas, nemli bir mesele olmadka nne gelen Amerikal profesrle muhabbet edecek trden bir adam degildi.

Sophie derin bir nefes alp, biraz daha kurcalad. "Bu aksamst bykbabam beni arayarak, onun ve benim byk tehlikede oldugumuzu syledi. Bu, sizin iin bir sey ifade ediyor mu?" Langdonn mavi gzleri kaygyla dolmustu. "Hayr, ama olanlar gz nne alrsak..." Sophie basn sallad. Bu aksamki olaylar dsnldgnde, korkmamas aptallk olurdu. Bitap dsms bir halde tuvaletin diger ucundaki kk dkme camn yanna yrd ve camn iine gmlms alarm kablolarnn ardndan sessizce dsary seyretti. Olduka yksekteydiler, en azndan on iki metre. Iini ekerek gzlerini kaldrd ve Parisin byleyici manzarasn seyretti. Sol tarafndaki Seine Nehrinin karssnda, Eyfel Kulesi duruyordu. Tam nnde Arc de Triomphe. (Zafer Ant) Ve sag tarafnda, Montmarte yamalarnn tepesinde, beyaz cilal tas sasaal mabetler gibi parlayan SacrCoeurun zarif arabesk kubbesi grlyordu. Denon Kanadnn en batsndaki bu noktada, Louvreun ds duvaryla arasnda yalnzca ayrc bir

kaldrm bulunan Carrousel Meydannn kuzey-gney geidi, binayla neredeyse ayn hizadayd. Sehrin geceleri alsan nakliye kamyonlar, asagda trafik sgnn degismesini beklerken durmus farlaryla sanki Sophieye gz krpyorlard. Yanna gelen Langdon, "Ne syleyecegimi bilmiyorum," dedi. "Bykbabanzn bize bir seyler anlatmaya alstg ortada. Ancak bu kadar yardmc olabildigim iin zgnm." Langdonn derin sesinde samimi bir znt hisseden Sophie, pencereye arkasn dnd. Iinde bulundugu bunca derde ragmen, ona yardmc olmak istiyormus gibi grnyordu. Iindeki gretmen, diye dsnd Sophie, DCPJnin spheliler konusunda ne kadar heyecanl oldugunu anlad. Bu adam anlaysszlga dn vermeyen bir akademisyendi. Bu da ortak noktamz,diye dsnd Sophie. Bir sifre zc olarak Sophie hayatn anlamsz verilerden anlam kartmakla kazanyordu. Bu gece yapabildigi en iyi tahmin, Robert Langdonn farknda olsun ya da olmasn, ihtiya duydugu bilgiye sahip olduguydu. Prenses Sophie, Robert Langdon bul. Bykbabasnn mesaj daha ak olabilir miydi?

Sophienin Langdonla daha fazla zamana ihtiyac vard. Dsnmek iin zamana. Gizemi birlikte zmek iin zamana. Ne yazk ki vakit tkeniyordu. Basn kaldrp Langdona bakan Sophie, aklna gelen tek oyuna basvurdu. "Bezu Fache sizi her an nezarete gtrebilir. Sizi bu mzeden kartabilirim. Ama simdi harekete gemeliyiz." Langdonn gzleri bymst. "Kamam m istiyorsunuz?" "Yapabileceginiz en akllca is bu olur. Eger Fachenin simdi sizi nezarete gtrmesine izin verirseniz, DCPJ ile ABD Bykeliligi davanza hangi mahkemenin bakacag konusunda kavgalarn bitirene kadar Fransz hapishanesinde kalrsnz. Ama eger buradan kp bykelilie giderseniz, o zaman hkmetiniz, siz ve ben bu cinayetle ilginiz olmadgn kantlayana kadar sizi korur." Langdon hi de ikna olmusa benzemiyordu. "Unut gitsin! Tm kslarda Fachenin silahl adamlar var! Vurulmadan kurtulsak bile, kamak beni sulu gstermekten baska bir ise yaramaz. Facheye yerdeki mesajn size yazldgn ve benim ismimin bir sulama olmadgn anlatmak zorundasnz."

Alelacele konusan Sophie, "Bunu yapacagm, " dedi. "Ama siz ABD Bykeliligine gven iinde girdikten sonra. Buradan sadece bir ka kilometre uzaklkta ve arabam mzenin hemen nnde duruyor. Burada Facheyle basa kmaya alsmak kumar olur. Anlamyor musunuz? Bu gece sizin sulu oldugunuzu kantlamay Fache kendine grev edindi. Tutuklanmanz geciktirmesinin tek sebebi iddiasn kuvvetlendirecek yanls bir hareket yapmanz ummas." "Kesinlikle. Kamak gibi." Sophienin sveterindeki cep telefonu birden almaya baslamst. Muhtemelen Fache idi. Elini cebine sokarak telefonu kapatt. Hzl konusarak, "Bay Langdon," dedi. "Size son bir soru sormam gerekiyor."Ve tm gelecegin buna bagl olabilir. "Yerde yazanlar elbette sizin sulu oldugunuzu gstermiyor, ama Fache takmna aradg adamn siz oldugunu syledi. Sulu oldugunuza ikna olmasnn baska bir sebebi aklnza geliyor mu?" Langdon birka saniye sresince sessiz kald. "Hayr hi gelmiyor."

Sophie iini ekti. Demek ki Fache yalan sylyor. Sophie nedenini tahmin edemiyordu ama su noktada asl konu bu degildi. Asl konu, Bezu Fachenin bu gece her ne pahasna olursa olsun Robert Langdon parmaklklarn arkasna tkmak istemesiydi. Sophienin Langdona kendisi iin ihtiyac vard ve bu ikilem onu tek bir sonuca gtryordu. Langdon ABD Bykeliligine gtrmeliyim. Pencereye dnen Sophie, dkme cama yerlestirilmis alarm kablolarna ve bas dndrc on iki metre ykseklikten asagdaki kaldrma bakt. Bu ykseklikten atlarsa Langdonn kemikleri krlacakt. En iyi ihtimalle. Yine de Sophie kararn vermisti. Robert Langdon, istese de, istemese de Louvredan kaacakt. 17 "Cevap vermiyor da ne demek?" Fache duyduklarna inanmyormus grnyordu. "Cep telefonunu aryorsun, yle degil mi? Yannda oldugunu biliyorum." Collet dakikalardr Sophieye ulasmaya alsyordu. "Belki de pili bitmistir. Ya da zil sesi kapaldr."

Fache telefonda Kriptoloji mdryle konustugundan beri endiseli grnyordu. Kapattktan sonra Colletnin yanna gitmis ve Ajan Neveuyu telefonla aramasn emretmisti. Collet bunu basaramamst, Fache ise kafesin iindeki bir aslan gibi drt dnyordu. Collet, "Kripto neden arams?" demeyi gze ald. Fache, ona dnd. "Draco devi ve sahte alimlerle ilgili hibir sey bulamadklarn sylemek iin." "Bu kadar mi?". "Hayr, ayrca saylarn Fibonacci Dizimini olusturdugunu ve hibir anlam ifade etmedigini sylemek iin aramslar." Colletnin akl karsmst. "Ama bunu sylemesi iin zaten Ajan Neveuyu gndermislerdi." Fache basn iki yana sallad. "Neveuyu onlar gndermedi." "Ne?" "Mdrn anlattklarna gre, emrim zerine tm takmna ona gnderdigim resimleri arastrmalarn sylemis. Ajan Neveu geldiginde, Saunirein fotograflaryla sifreye syle bir bakms ve tek kelime etmeden ofisten ayrlms. Mdr, onun davransn sorgulamadgn nk fotograflardan dolay znt duydugunu anladgn syledi."

"znt m? Daha nce hi len birinin cesedini grmemis mi?" Fache ksa bir an iin sessiz kald. "Benim bundan haberim yoktu, grnse gre alsanlardan biri syleyinceye kadar mdrn de haberi olmams, ama Jacques Saunirein Sophie Neveunun bykbabas oldugu anlaslyor. Collet syleyecek kelime bulamyordu. "Mdr, Neveunun ona simdiye dek Saunireden hi bahsetmedigini nl bir bykbabaya sahip olmaktan dolay kendisine ayrcalkl davranlmasn istemediginden byle davrandgn tahmin ettigini syledi." Fotograflar grnce zldgne sasrmamak gerekir. Collet, gen kadnn kendi ailesinden birinin yazdg sifreyi desifre etmesi iin agrlmasnn ne kadar ac bir tesadf oldugunu tahmin edebiliyordu. Yine de davranslarnn mantkl bir aklamas yoktu. "Ama saylarn Fibonacci Dizimini olusturdugunu fark ettigi ortada, nk buraya gelip bize syledi. Neden buldugunu kimseye sylemeden ofisten ayrldgn anlamyorum." Colletnin aklna, skntl gelismeleri aklayacak tek bir senaryo geliyordu. Saunire sorusturmaya

kriptograflarn dahil edilmesi umuduyla yere saysal bir sifre yazms ve bylece kendi torununun da dahil edilmesini saglamst. Peki mesajn geri kalan ksmnda bir sekilde kendi torunuyla m haberlesiyordu? yleyse, mesaj ona ne sylyordu? Ve Langdon bulmacann neresine uyuyordu? Collet dsncelerini devam ettiremeden, mzenin sessizligi alarm sesiyle bozuldu. Zil, Byk Galerinin iinden geliyormus gibi alyordu. Ajanlardan biri, "Alarme!diye bagrd, bir yandan Louvreun gvenlik merkezindeki yemine bakyordu. "Grande Galene! Toilettes Messieurs! (Byk Galeri! Tuvaletler msy) Fache, Colletye dnd. "Langdon nerede?" "Hl erkekler tuvaletinde!" Collet dizst bilgisayarnda yanp snen krmz noktay gsterdi. "Cam krms olmal!" Collet, Langdonn uzaga kaamayacagn biliyordu. Paris yangn ynetmeligi, halka ait binalarda drt buuk metreden yksek pencerelerin krlabilir camdan yaplsn gerektirse de, Louvreun ikinci katndaki bir pencereden kanca ve merdiven olmadan kmak intihar olurdu. Bundan baska, Denon

Kanadnn bat ucunda, stne atlayacak agalar ya da imen yoktu. Tuvalet penceresinin tam altnda, ds duvarlarn birka metre ilerisinde iki seritli Carrousel Meydan yer alyordu. Ekrana bakan Collet, "Aman Tanrm; diye bagrd. "Langdon pencere kenarna dogru hareket ediyor!" Ama Fache oktan harekete gemisti bile. Omuz klfndan Manurhin MR-93n eken yzbas, ofisten dsar frlad. Yanp snen nokta pencere kenarna gelip, beklenmedik bir harekette bulunurken Collet ekran sasknlkla izliyordu. Nokta, bina cephesinin dsna kmst. Neler oluyor, diye dsnd. Langdon kenarda m duruyor yoksa... "Tanrm!" Nokta, duvarn daha da tesine giderken Collet ayaga frlad. Sinyal bir sre iin titrestikten sonra yanp snen nokta binann ds cephesinin yaklask bir metre ilerisinde aniden durdu. Bilgisayarn tarayan Collet, ekrana Parisin sokak haritasn agrarak GPSi yeniden ayarlad. Grnty byttgnde sinyalin tam yerini grebiliyordu. Artk hareket etmiyordu.

Carrousel Meydannn tam ortasnda kprdamadan duruyordu. Langdon atlamst. 18 Colletnin telsizinden yaylan ses, alarm sesini bastrrken Fache, Byk Galeride kosturuyordu. Collet, "Asag atlad!" diye bagryordu. "Sinyal Carrousel Meydannn zerinde grnyor. Tuvalet penceresinin dsnda! Ve simdi hi hareket etmiyor! Tanrm, sanrm Langdon az nce intihar etti!" Fache sylediklerini duymustu ama mantkl gelmiyordu. Kosmaya devam etti. Koridor sonsuza kadar devam ediyormus gibi uzanyordu. Saunirein cesedinin yanndan geerken, bakslarn Denon Kanadnn sonundaki blmelere evirmisti. Alarm sesi artk daha da yksek kyordu. "Bekleyin!" Telsizden bir kez daha Colletnin sesi ykselmisti. "Hareket ediyor! Tanrm, yasyor! Langdon hareket ediyor." Fache attg her admda koridorun uzunluguna lanet ederek kosmaya devam etti.

"Langdon daha da hzl hareket ediyor!" Collet hl bagryordu. "Carrouselden asag kosuyor. Bekleyin... hzlanyor. ok hzl hareket ediyor!" Blmelere varan Fache aralarndan geti ve tuvalet kapsna dogru kostu. Artk telsizden gelen ses, alarm yznden glkle isitiliyordu. "Arabaya binmis olmal! Sanrm arabada! Ben..." Fache dogrulttugu silahyla erkekler tuvaletinden ieri daldg anda Colletin kelimeleri alarm sesi tarafndan yutuldu. Kulak trmalayc ses sebebiyle yzn burusturarak ieriyi tarad. Tuvaletler bostu. Lavabo ksmnda kimse yoktu. Fachenin gzleri hemen odann arka tarafndaki krk cama evrildi. Aklgn yanna kostu ve kenardan asag bakt. Langdon grnrlerde yoktu. Fachenin akl hi kimsenin byle bir lgnlg deneyecegini almyordu. Bu kadar yksekten dstyse, kesinlikle ok kt yaralanms olmalyd. Sonunda alarm sustu ve Colletnin sesi telsizden yeniden baslad.

"...gneye gidiyor... daha hzl... Carrousel Kprsnden Seinei geiyor!" Fache sola dnd. Carrousel Kprsnden geen tek tast, Louvredan gneye dogru ilerleyen rmorklu devasa bir yk kamyonuydu. Kamyonun ak kasasna musamba bir branda gerilmisti, uzaktan bakldgnda kocaman bir hamaga benziyordu. Fache rpertici bir endise duydu, Bu kamyon, sadece dakikalar nce tam tuvalet penceresinin altndaki krmz skta durmustu. Fache,delice bir risk, dedi kendi kendine. Kamyonun o brandann altnda ne tasdgn Langdonn bilmesine imkn yoktu. Ya kamyon elik tasyor olsayd? Ya da beton? Hatta ya p tasyor olsayd? On iki metrelik bir atlays. Bu lgnlkt. Collet, "Nokta dnyor!" diye bagrd. "Saint-Pres Kprsnden saga dnyor!" Kprden geen kamyon yavaslamst ve Saint-Pres Kprsnde saga dnyordu,Demek yle, diye dsnd Fache. Hayret iinde kamyonun kseyi dnerek kaybolusunu seyretti. Collet dsardaki ajanlara srekli, Louvreun dsna kmalarn ve takip iin aralarna binmelerini sylyor, bu arada telsizle

kamyonun degisen mevkiini dakikas dakikasna bildiriyordu. Fache artk sonuna geldiklerini biliyordu. Adamlar dakikalar sonra kamyonu evreleyeceklerdi. Langdon hibir yere kaamayacakt. Tabancasn yerine koyan Fache tuvaletten kp, telsizle Colleti arad. "Arabam getirin. Tutuklama srasnda orada olmak istiyorum." Fache Byk Galeride kosustururken, Langdonn dssten sonra hayatta kalp kalmadgn dsnyordu. Aslnda fark etmezdi. Langdon kat. Sank suludur. Tuvaletten yalnzca bir buuk metre uzakta Langdon ile Sophie, srtlarn tuvaletleri gizleyen byk blmelerden birine yaslams bir halde, Byk Galerinin karanlgnda duruyorlard. Fache elinde tabancasyla yanlarndan hzla geip banyoya girerken, kendilerini glkle saklayabilmislerdi. Son altms saniyenin nasl getigini bilmiyorlard. Sophie dkme cam pencereyi ve iinden geen alarm kablolarn incelerken, Langdon islemedigi bir sutan tr kamay reddederek erkekler tuvaletinde duruyordu. Ardndan Sophie, dss lyormus

gibi dikkatle asagdaki sokaga bakmst. Sophie, "Ufak bir gayretle buradan kabilirsiniz," dedi. Gayret mi?Huzursuzlanarak, tuvalet penceresinden dsar bakt. Sokakta, ift rmorklu devasa bir kamyon, pencerenin altndaki krmz sga dogru ilerliyordu. Kamyonun kocaman kasasnn stne, yk kaplayan mavi bir musamba gerilmisti. Langdon, Sophienin aklndan, dsndklerinin gememesini diliyordu. "Sophie ben buradan kesinlikle atlamam..." Takip noktacgn kartn." Sasknlk iindeki Langdon elini cebine gtrp, kk metal yuvarlag arad. Sophie, onu elinden alp, hemen lavabonun yanna gitti. Eline kaln bir sabun kalb alp, parmagyla iyice iine gmd. Disk, yumusak yzeyin iine gmlnce, deligi kapatt ve bylece aleti sabunun iine iyice yerlestirmis oldu. Sabun kalbn Langdona veren Sophie, lavabolarn altndan agr ve silindir seklinde bir p kovas ald. Langdon itiraz edemeden, p kovasn elinde ko bas gibi tutarak pencereye kostu.

p tenekesinin altn pencerenin tam ortasna vurarak, cam paralamst. stlerindeki alarm kulak trmalayc bir ses seviyesinde almaya baslamst. Bana sabunu verin!" Sophie alarm yznden glkle duyulan sesiyle bagryordu. Langdon sabunu onun eline tutusturdu. Sabunu avulayan Sophie, krk pencereden asagda bekleyen kamyona bakt. Hedef olduka bykt sabit duran kocaman bir tente ve binayla arasnda en fazla metre vard. Sophie trafik sklar degismek zereyken derin bir nefes ald ve sabun kalbn geceye frlatt. Kamyona dogru dikine dsen sabun kalb, brandann kenarna indi ve trafik sg yesile dnerken yk kasasnn iine dogru kayd. Langdon kapya dogru srkleyen Sophie, "Tebrikler," dedi. "Az nce Louvredan katnz." Erkekler tuvaletinden kap, Fache tam yanlarndan geerken glgelere saklandlar. Yangn alarm sustugunda, Langdon, Louvredan ayrlan DCPJ sirenlerini duyabiliyordu. Polis ks.

Fache de kosarak gitmis ve Byk Galeri bosalmst. Sophie, "Byk Galerinin yaklask bes metre gerisinde bir yangn merdiveni var," dedi. "Artk muhafzlar gittigine gre, buradan kabiliriz." Langdon gece boyunca baska bir sey sylememeye karar vermisti, Sophie Neveunun ondan ok daha akll oldugu ortadayd. 19 Saint-Sulpice Kilisesinin Paristeki en tuhaf tarihe sahip oldugu sylenirdi. Msr tanras Isis onuruna yaplan eski bir tapnagn stne insa edilen kilise, mimari adan Notre Damea santimi santimine benziyordu. Bu tapnak, Marquis de Sade ile Baudelairein vaftizine ve Victor Hugonun evlilik trenine ev sahipligi yapmst. Kiliseye bagl olan ilahiyat fakltesinde kars geleneki tarihe dair ok sayda belge bulunuyordu ve saysz gizli cemiyetin toplant yeri olmustu. Bu gece Saint-Sulpicein o byk ana nef mezar kadar sessizdi, yasama dair tek belirti aksamn erken saatlerinde yaplan ayinden kalma tts kokularyd. Silas kendisini mabede alan Rahibe Sandrinein

tavrlarnda bir huzursuzluk sezinlemisti. Aslnda buna sasrmyordu. Silas, insanlarn grntsnden rahatsz olmalarna alsknd. Rahibe, "Amerikalsnz," dedi. Silas, "Aslen Franszm," diye yantlad. "Ispanyada greve agrldm ve simdi Birlesik Devletlerde okuyorum." Rahibe Sandrine basn sallad. Yumusak gzlere sahip ufak bir kadnd. "Ve Saint-Sulpicei hi grmediniz mi?" "Bunun basl basna bir gnah oldugunu dsnyorum." "Gndzleri daha gzeldir." "Buna eminim. Bununla birlikte, bu gece bana bu frsat sundugunuz iin size mtesekkirim." Bunu basrahip rica etti. Anlaslan gl dostlarnz var." Hibir sey bilmiyorsun, diye dsnd Silas. Ana koridorda Rahibe Sandrinein pesinden giderken, Silas mabedin sadeligine sasrmst. Renkli fresklere, yaldzl sunaklara ve ahsabn scaklgna sahip Notre Damen aksine, Saint-Suipicein Ispanyadaki sssz katedralleri anmsatan bir sadeligi ve boslugu vard. Dekore edilmemis olmas, ierisini daha da byk gsteriyordu. Silas tavanda ykselen tonozlara baktgnda, devasa bir gemi

teknesinin altnda durdugunu hayal etti. Uygun bir grnt,diye dsnd. Kardeslik gemisi sonsuzluga dek alabora olmak zereydi. Ise baslamak iin sabrszlanan Silas, Rahibe Sandrinein yanndan ayrlmasn diliyordu. Silasn kolaylkla etkisiz hale getirebilecegi ufak bir kadnd ama gerekli olmadka g kullanmamak iin yemin etmisti. O, takva sahibi bir kadn ve kardesligin, kilit tasn saklamak iin kilisesini semesi onun suu degil. Baskalarnn gnah yznden o cezalandrlmamal. "Benim yzmden uykusuz kalmanz beni ok mahcup etti rahibe." "Hi nemli degil. Paristeki vaktiniz kstl. Saint-Sulpicei karmamalydnz. Kilisenin daha ok mimarisiyle mi yoksa tarihiyle mi ilgileniyorsunuz?" "Dogrusu rahibe, ben ruhani yanyla ilgileniyorum." Rahibe hos bir kahkaha att. "Sylemeye gerek bile yok. Turunuza nereden baslamam gerektigini dsnyordum." Silas gzlerinin sunak zerine odaklandgn hissetti. "Tura gerek yok. Fazlasyla nezaket gsterdiniz. Etraf kendim gezebilirim." "Sorun degil," dedi. "Zaten uyandm artk."

Silas yrmeyi durdurdu. Artk en n sraya gelmislerdi ve sunak sadece drt buuk metre tede duruyordu. Dev gibi vcudunu ufak kadna evirdi, krmz gzlerine bakarken kadnn geri ekildigini hissedebiliyordu. "Eger kabalk olmazsa rahibe, Tanrnn evinde yryp tur atmaya alskn degilim. Etrafa bakmadan nce biraz yalnz kalp dua etmemin sakncas var m?" Rahibe Sandrine tereddt etti. "Oh, elbette. Sizi kilisenin arka tarafnda bekleyecegim." Silas agr elini yumusak bir hareketle kadnn omzuna koydu ve asag dogru bakt. "Rahibe, sizi uyandrdgm iin zaten sululuk duyuyorum. Sizi uykunuzdan daha fazla alkoymak istemem. Ltfen yatagnza dnn. Ben sunagn keyfini kartr, sonra da kiliseden karm." Rahibe rahatsz olmus gibiydi. "Sizinle ilgilenilmedigini dsnmeyeceginize emin misiniz?" "Hayr kesinlikle. Dua yalnz yaplacak bir istir." "Nasl isterseniz." Silas elini kadnn omzundan ekti. "Iyi uykular rahibe. Tanrnn huzuru sizinle olsun."

"Ve sizinle." Rahibe Sandrine merdivenlere yneldi. "Ltfen dsar karken, kapnn arkanzdan iyice kapandgndan emin olun." "Dikkat edecegim." Silas, onun merdivenlerden karak gzden kaybolusunu seyretti. Sonra arkasn dnp, n srada diz kerken, kee kemerin bacagna battgn hissetti. Ulu Tanrm, bugn yapacagm isi senin rzan iin yapyorum... Sunagn stndeki koro balkonunun karanlgnda melen Rahibe Sandrine, sessizce trabzandan asag bakp, tek basna diz ken cppeli kesisi seyrediyordu. Ruhunda hissettigi ani korku, hareketsiz kalmasn glestiriyordu. Ksa bir an iin, bu gizemli ziyaretinin, onu hakknda uyardklar dsman olabileceginden sphelendi. Bu gece, yllardr tasdg emri yerine getirmek zorunda kalabilirdi. Karanlkta saklanp, onun her hareketini izlemeye karar verdi. 20 Glgelerin arasndan frlayan Langdon ile Sophie, Byk Galerinin bos koridorunda yangn merdiveni ksnn bulundugu yere dogru usulca ilerlediler.

Langdon ilerlerken, kendisini karanlkta yapboz bulmacas zmeye alsyormus gibi hissetti. Bu bilmecenin son boyutu fazlasyla can skcyd:Adli polis sef beni cinayet sebebiyle ieri tkmaya alsyor. "Sence," diye fsldad. "Yerdeki mesaj Fache yazms olabilir mi?" Sophie, ona bakmak iin dnmedi bile. "Imknsz." Langdon o kadar emin degildi. "Sulu grnmem iin olduka srarl gibi. Belki de ismimin yerde yazmasnn davasn glendirecegini dsnmstr." "Fibonacci Dizimi? P.S.? Tm o Da Vinci ve tanra sembolleri? Bu bykbabamn isi olmal." Langdon, onun hakl oldugunu biliyordu. Izlerdeki semboller birbirlerine mkemmel uyum saglyorlard bes kseli yldz,Vitruvius Adam , Da Vinci, tanra ve hatta Fibonacci Dizimi. Ikonograflar buna Esevreli Sembolik Set derlerdi. Hepsi de krdgm olmus biimde birbirine baglyd. Sophie, "Ve bu aksamst beni telefonla aramas," diye ekledi. "Bana bir sey anlatmas gerektigini syledi. Louvredaki mesajn bana nemli bir sey anlatmak iin harcadg son aba olduguna eminim,

anlamanza yardmc olacagnz bir sey olmal." Langdon kaslarn att. On Draco devini al! On sahte alim! Hem Sophienin, hem de kendi iyiligi iin mesaj anlayabilmeyi isterdi. Bakslarn gizemli kelimelere evirdigi andan itibaren her sey sarpa sarmst. penceresinden yaptg sahte atlays, Fachenin gzndeki poplaritesini bir nebze olsun arttrmayacakt. Belki de Fransz polis sefi, tutuklamak iin bir kalp sabun pesine dsmenin esprili bir yann grebilirdi. Sophie, "ks kapsna az kald," dedi. "Sence bykbabann mesajndaki saylar , diger satrlar anlamakta anahtar olabilir mi?" Langdon bir zamanlar, sifrenin baz satrlarnn diger satrlar desifre edecek ipular veren, Bacon (Ingiliz bilim adam) el yazmalar zerinde alsmst. "Gece boyunca saylar dsndm. Toplamlar, blmleri, arpmlar. Hibir sey kartamadm. Matematiksel olarak rasgele yerlestirilmisler. Kriptografik anlamszlk." "Ama yine de tm saylar Fibonacci Dizimine ait. Bu tesadf olamaz."

"Degil. Fibonacci saylarn kullanmak, bykbabamn bana seslenisinin bir baska yoluydu; mesaj Ingilizce yazmak, en sevdigim izimdeki gibi yatmak ya da stne bes kseli yldz izmek gibi. Tm bunlar benim dikkatimi ekmek iin yapt." "Beskseli yldzn senin iin bir anlam var m?" "Evet. Anlatmaya frsat bulamadm ama beni bytrken bes kseli yldz bykbabamla aramzdaki zel bir sembold. Eglence olsun diye Tarot kartlaryla oynardk ve benim kartmher seferinde tlsmlardan kard. Desteyi kendisinin dizdigine eminim, ama bes kseli yldzlar bizim aramzdaki kk sakayd." Langdon bir rperti hissetti. Tarot mu oynamslard? Ortaaga ait Italyan kgt oyununda geleneklere kars o kadar ok sembol vard ki, Langdon yeni kitabnda bir blm tamamyla Tarota ayrmst. Oyunun yirmi iki kartnn Basrahibe, Imparatorie ve Yldz gibi isimleri vard. Ilk baslarda Tarot, kilisenin yasakladg ideolojileri asmak iin gizli bir yol olarak tasarlanmst. Simdilerde ise Tarotun gizemli zellikleri modern falclara devredilmisti.

Tarotta disilerin kutsallgn bes kseli yldzlar temsil eder, diye dsnd Langdon. Eger Saunire oyun kartlarn torununa eglence olsun diye kendisi dizdiyse, yldzlar kullanarak uygun bir saka yapmst. Yangn merdivenine geldiklerinde Sophie, ak kapy dikkatle at. Alarm almamst. Sadece dsar alan kaplar alarma baglyd. Sophie Langdon dar bir dner merdivenden asagya dogru indiriyor, basamaklardan indike hzn arttryordu. Arkasndan kosusturan Langdon, "Bykbaban," dedi. "Sana bes kseli yldz anlattgnda, tanralara tapnmaktan ya da Katolik Kilisesinin duydugu ierlemeden hi bahsetti mi?" Sophie basn iki yana sallad. "Ben isin matematiksel ksmyla daha fazla ilgileniyordum, Altn Oran, PHI, Fibonacci Dizimi, bu gibi seyler." Langdon sasrmst. "Bykbaban sana PHI saysn gretti mi?" "Elbette. Altn Oran." Donuk bir ifade taknmst. "Aslnda, benim de yar altn oldugum konusunda saka yapard... bilirsiniz, ismimdeki harfler yznden." Langdon bunu biraz dsndkten sonra mrldand.

s-o-PHI-e Asag inerlerken, Langdon akln PHIa vermisti. Saunirein verdigi ipularnn, ilk basta dsndgnden ok daha tutarl oldugunu anlamaya baslamst. Da Vinci... Fibonacci saylar... bes kseli yldz. Tm bunlarn, Langdonn snflarnda defalarca dersini verdigi sanat tarihinin temelini olusturan tek bir kavramla baglantl olmas inanlmazd. PHI. Kendini birden Harvardda, "Sanatsal Sembolizm" dersi verirken tahtaya en sevdigi sayy yazyormus gibi hissetti. 1.618 Langdon hevesli grencilerini grmek iin arkasn dnyordu. "Bana bu saynn ne oldugunu kim syleyebilir?" Arka srada oturan matematik blm son snf grencilerinden biri elini kaldryordu. "Bu PHI says." Sayy fi diye okumustu. Langdon, "Iyi is kardn Stettner," diyordu. "Herkes PHI ile tanssn." Stettner srtarak, "PI ile karstrlmasn," diye eklemisti. "Biz matematikiler syle deriz: PHI, PIden H

kat daha havaldr!" Langdon glmst ama espriyi baska kimse anlamamst. Stettner yerine kt. Langdon, "Bu PHI says," diye devam etti. "Bir nokta alt yz on sekiz sanatta ok nemli bir saydr. Bana nedenini kim syleyebilir?" Stettner dstg durumu kurtarmaya alsyordu. "ok hos oldugu iin mi?" Herkes gld. Langdon, "Dogrusu," dedi. "Stettner yine hakl. Evrendeki en gzel saynn PHI oldugu varsaylr." Kahkahalar aniden kesilince, Stettner gurur duymustu. Langdon projeksiyon makinesine diyalar yerlestirirken, PHI saysnn Fibonacci Diziminden tretildigini anlatyordu, yalnzca her rakam, kendisinden nceki iki saynn toplamna esit oldugu iin degil, ayn zamanda komsu saylarnblmleri asag yukar 1.618PHI saysn verdigi iin nl olan bir dizemdi. Langdon PHInn asl akl karstran yannn gizemli matematiksel dousunun dsnda, dogadaki temel yap tas oldugunu aklad. Bitkiler, hayvanlar ve hatta insanlardaki boyutlar hep ayn orana, PHInn le oranna kesinlikle bagl kalyordu.

Isklar kapatan Langdon, "PHInn dogada her yerde bulunmas," dedi. "Elbette tesadfn ok tesindedir ve bu yzden eskiler PHI saysnn evrenin yaratcs tarafndan nceden tasarlandgna inanmslardr. Eski bilim adamlar bir-nokta-alt-yz-on-sekiz saysnn Altn Oran oldugunu ilan etmislerdi." On srada oturan gen bir bayan, "Bir dakika," dedi. "Ben biyoloji son snf grencisiyim ve dogada daha nce bu Altn Orana hi rastlamadm." "yle mi?" Langdon srtmst. "Hi ar kovanndaki erkek ve disi arlar arasndaki iliskiyi incelediniz mi?" "Elbette. Disi arlarn says her zaman erkek arlardan fazladr." "Dogru. Peki, dnyadaki herhangi bir ar kovannda yasayan disi arlarn saysn erkek arlarn saysna bldgnzde hep ayn sayy elde ettiginizi biliyor muydunuz?" "yle mi oluyor?" "Ya. PHI." Kzn agz ak kalmst. "IMKNI YOK!" Langdon spiral deniz kabuklarnn diyalarn gsterip glmserken "Var!" diye misilleme yapt. "Bunu tandnz m?"

Biyoloji grencisi, "Sedefli deniz helezonu," dedi. "Batmazlgn saglayabilmek iin etrafndaki kabuguna gaz pompalayan kafadan bacakl bir kabukludur." "Dogru. Peki her bir spiral apnn digerine orannn ne oldugunu tahmin edebilir misiniz?" Kz deniz kabuklusunun ortak merkezli emberlerine spheyle bakyordu. Langdon basn sallad. "PHI. Altn Oran. Bir-nokta-alt-yzon-sekizin bire oran." Kz saskn grnyordu. Langdon bir sonraki diyaya gemisti, ayieginin yakndan bir grns. "Ayiegi ekirdekleri zt spirallerle byrler. Her birinin apnn digerine orann tahmin edebilir misiniz?" Herkes, "PHI m?" dedi. "Bingo." Langdon diyalar ard ardna gstermeye baslamst, spiral am kozalaklar, bitki saplarndaki yaprak dzenleri, bcek kesitleri. Hepsi de Altn Orana hayrete dsrecek derecede uyuyordu. Birisi, "Bu ok sasrtc," diye haykrd. Bir baskas, "Evet," dedi. "Ama bunun sanatla ne ilgisi var?"

Langdon, "Aha!" dedi. "Sormanza sevindim." Bir baska diya gsterdi Leonardo da Vincinin nl plak erkegini gsteren soluk sar bir parsmen -Vitruvius Adam. Bu ismi De Architectura metninde Altn Oran ven Romal muhtesem mimar Marcus Vitruviusdan almst. "Kimse insan vcudunun ilahi yapsn Da Vinci kadar iyi anlayamad. Da Vinci insan kemik yapsnn tam oranlarn lmek iin cesetleri mezardan karrd. Insan vcudunun, oranlar her zaman PHI saysna esit olan yap taslarndan meydana geldigini ilk o bulmustur." Snftaki herkes ona kuskuyla bakyordu. "Bana inanmyor musunuz?" Langdon meydan okuyordu. "Dusa bir daha girdiginizde, yannza bir mezura aln." Birka futbol oyuncusu ks ks gld. Langdon, "Sadece siz gvensiz sporcular degil," diye hatrlatt. "Hepiniz.Kzlar ve erkekler Deneyin. Basnzdan yere kadar olan mesafeyi ln. Bunu, gbek deliginizden yere kadar olan mesafeye bln. Bilin bakalm hangi sayy elde edeceksiniz?" Sporculardan biri inanmayan bir sesle, "PHI degil tabii ki!" diye agzndan kard.

Langdon, "Evet PHI," diye cevap verdi. "Bir-nokta-alt-yzon-sekiz. Baska rnek ister misiniz? Omzunuzdan parmak ularnza kadar olan mesafeyi ln, daha sonra bunu, dirseginizden parmak ularnza kadar olan mesafeye bln. Yine PHI. Baska bir tane? Kaladan yere kadar olan mesafeyi, dizden yere kadar olan mesafeye bln. Yine PHI. Parmak eklemleri. Ayak parmaklar. Belkemigi blmleri. PHI. PHI. PHI. Dostlarm, her biriniz Altn Orann yryen birer armagansnz." Karanlk oldugu halde, Langdon hepsinin sok oldugunu grebiliyordu. Bunda tandk bir scaklk hissediyordu. Ders vermesinin sebebi de buydu. "Dostlarm, anlayacagnz gibi, dnyadaki kaosun altnda bir dzen vardr. Eskiler PHI kesfettiklerinde Tanrnn dnya yap tasyla karslastklarna emindiler ve dogaya bu yzden taptlar. Sebebi anlaslyor. Dogada Tanrnn elinin var oldugu aktr, gnmzde bile paganlar mevcuttur... Toprak Anaya sayg duyan dinler. Pek ogumuz doga iin paganlar gibi bayram yapar, ama bunun farkna varmayz. Mesela 1 Mays buna mkemmel bir rnektir, baharn kutlans...

cmertligini sunmak iin topragn canlanmas. Altn Orann znde var olan sihir, zamann baslangcnda yazlmstr. Insan dogann kurallarna gre oynar ve insan sanatla, Yaradannn elinin gzelligini taklit etmeye alstgndan, bu dnem sanatta Altn Orana bol bol rastlayacagmz tahmin edebilirsiniz." Sonraki yarm saat sresince Langdon onlara Michelangelonun, Albert Drerin, Da Vincinin ve digerlerinin sanat eserlerine ait diyalar gstermis ve her sanatnn, kompozisyonunda Altn Orana bilinli bir dikkatli bir biimde bagl kaldgn aklamst. Langdon, Yunan Partenonunun, Msr piramitlerinin ve hatta New Yorktaki Birlesmis Milletler binasnn mimari llerinin PHI saysna uydugunu sylemisti. PHI, Mozartn sonatlarnn dzenlemelerinde, Beethovenin Besinci Senfonisinde, Bartkun, Debussynin ve Schubertin eserlerinde grlyordu. Langdon onlara, Stradivariusun bile nl kemanlarndaki fdeliklerin yerlerini belirlemekte PHI saysn kullandgn anlatmst. Tahtaya dogru yryen Langdon, "Sonu olarak," demisti. "Yenidensembollere dnyoruz."

Bes kseli yldz olusturacak sekilde birbiriyle kesisen birka dogru izmisti. "Bu dnem greceginiz en gl sembollerden biri bu. Bes kseli yldz olarak bilinen bu sembol, pek ok kltr tarafndan hem kutsal, hem de sihirli kabul edilmistir. Bana nedenini syleyebilir misiniz?" Matematik grencisi Stettner elini kaldrd. "nk bes kseli yldz izerseniz, dogrular kendiliginden Altn Orana bagl olarak ksmlara ayrlr." Langdon, ocuga bakp gururla basn sallamst. "Gayet iyi. Evet, bes kseli yldzdaki tm dogru paralarnn oranlar PHI verir. Bu sembol Altn Orann en yksek ifadesidir. Bu yzden, tanra ve kutsal disi ile ilintili olan bes kseli yldz, daima gzellik ile mkemmelligin sembol olmustur." Snftaki kzlarn yz sevinle parlamst. "Bir hatrlatma ocuklar. Bugn Da Vinciye syle bir degindik, ama bu dnem onun hakknda ok fazla sey grecegiz. Leonardo eski tanralara ok dskn biriydi. Yarn size, tanralara sunulan grp grebileceginiz en hayret verici armagan olanSon Aksam Yemegi freskini gsterecegim."

Birisi, "Saka m yapyorsunuz?" dedi. "Son Aksam Yemeginin Isa ile ilgili oldugunu zannediyordum." Langdon gz krpt. "Hi tahmin edemeyeceginiz yerlerde gizli semboller var." Sophie, "Haydi," diye fsldad. "Ne oldu? Neredeyse geldik. Devam edin." Kendini uzak ryalardan kopup gelmis gibi hisseden Langdon, ayagn kaldrd. Merdiven basamaklarnda durdugunu ve ani bulusunun etkisiyle donakalms oldugunu fark etti. On Draco devini al! On sahte alim.! Sophie dnms ona bakyordu. Bu kadar basit olamaz,diye dsnd Langdon. Ama elbette yle oldugunu biliyordu. Louvreun derinliklerinde... aklnda PHI ve Da Vinci dsnceleri, Robert Langdon, anszn Saunirein sifresini zmst. "On Draco devini al!" dedi. "On sahte alim! Bu en basit sifre biimi!" Sophie merdivenlerde onun nnde durmus, sasknlkla bakyordu. Sifre mi?

Gece boyunca kelimeleri incelemis ve herhangi bir sifreye rastlamamst. zellikle de basit bir sifreye. "Kendin syledin." Langdonn heyecan sesine yansyordu. "Fibonacci saylar sadece sraya dizildiklerinde bir anlam ifade ediyorlar. teki trl matematiksel anlamszlktan teye gitmezler." Ne hakknda konustuguna dair Sophienin en ufak fikri yoktu. Fibonacci saylar m? Bu saylarn, Kriptografi Biriminin ise dahil edilmesi iin yazldgna emindi. Baska bir anlam da m var? Elini cebine daldrd ve bilgisayar ktsn kararak, bykbabasnn mesajn yeniden incelemeye koyuldu. 13 - 3 - 2 - 21 - 1 - 1 - 8 - 5 O n Dr a c o d e v i n i a l ! Onsahtealim! Saylar ne demek olabilir ki? Kgd eline alan Langdon, "Karstrlms Fibonacci Dizimi bir ipucuydu," dedi. "Saylar, mesajn geri kalann desifre etmek iin yol gsteriyor. Metne de aynn uygulamamz iin diziyi srasna gre yazmad. On Draco devini al? On sahte alim? Bu satrlarn hi anlam yok. Bunlar sadece karsk yazlms harfler."

Langdonn ima ettigini alglayabilmesi Sophienin sadece bir saniyesini alms ve bunu glnecek kadar basit bulmustu. "Yani sence mesaj... "bir anagram m?" Langdona bakyordu. "Gazetedeki karstrlms kelime bulmacalar gibi mi?" Langdon, Sophienin yzndeki spheyi grebiliyor ve bunu anlayabiliyordu. ok az kisinin fark edebildigi anagramlar modern zamann eglencesi haline gelmesine ragmen, kutsal sembolizm konusunda olduka kesin bir tarihe sahipti. Gizemli Kabala gretileri anagramlara dayanrd, yeni anlamlar tretmek iin Ibranice kelimelerin harflerinin yerini degistirmek. Rnesans dnemindeki Fransz krallar anagramlarn sihirli bir gce sahip olduklarna ylesine inanrlard ki, nemli evraklardaki kelimeleri inceleyerek daha iyi karar vermelerine yardmc olmalar iin anagram uzmanlar grevlendirirlerdi. Romallar anagram ilminears magna derlerdi... "byk sanat." Langdon gzlerini Sophieninkilere dikmisti. "Bastan beri bykbabann sylemeye alstg gzmzn nndeydi ve bunu anlayabilmemiz iin bize yeterince ipucu brakmst."

Langdon baska bir sey sylemeden ceketinin cebinden bir kalem kard ve satrlardaki harfleri yeniden sraya dizdi. OnDracodevinial! Onsahtealim! Su dizelerin mkemmel bir anagramyd.... LeonardodaVinci! MonaLisa! 21 Mona Lisa. Yangn merdivenlerinde duran Sophie, bir an iin Louvredan dsar kmaya alstgn unutmustu. Anagramla ilgili yasadg sasknlga, simdi bir de mesaj kendisinin desifre edememesinin verdigi utan eslik ediyordu. Sophienin karmask sifre analizindeki uzmanlg basit kelime oyunlarn grmesini engellemisti ama bunu anlamas gerektigini biliyordu. Her seyden nce anagramlara yabanc degildi, zellikle de Ingilizce olanlarna. Kklgnde, Ingilizce imla bilgisini gelistirmek iin bykbabas ona anagram oyunlar getirirdi.

Bir keresinde Ingilizce "planets" kelimesini yazms ve ayn harfleri kullanarak esitli uzunluklarda bu kelimeden altms iki farkl kelime tretilebilecegini sylemisti. Sophie hepsini buluncaya kadar Ingilizce szlgn arastrarak gn geirmisti. Bilgisayar ktsna bakan Langdon, "Inanamyorum," dedi. "Bykbaban lmeden nceki son dakikalarnda nasl olmus da bylesine karsk bir anagram yazms?" Sophie bunun aklamasn biliyordu ve bunu fark ettiginde kendini daha da kt hissetti. Anlamalydm! Simdi -kelime oyunlarna dskn ve bulmaca tutkunu- bykbabasnn nl sanat eserlerinden anagramlar yaratp kendini eglendirdigini hatrlyordu. Dogrusu, Sophie henz kk bir kzken yazdg anagramlardan biri Saunirein basn belaya sokmustu. Bir Amerikan sanat dergisiyle rportaj yaparken, Picassonun Les Demoiselles Avignon (Avignonlu Kadnlar) adl sanat eserinin, sama sapan karalamalar anlamna gelen vile meaningless doodles cmlesinin mkemmel bir anagram oldugunu syleyerek,

modern Kbist hareketinden hoslanmadgn belirtmisti. Bu, Picasso hayranlarnn hi hosuna gitmemisti. Basn kaldrp Langdona bakan Sophie, "Bykbabam bu say anagramn daha nceden bulmus olmal," dedi. Ve bu gece, sifre kullanmak zorunda kalmst. Bykbabasnn sesi rpertici bir sesle sesleniyordu. Leonardo da Vinci! Mona Lisa! Sophie, onun son szleriyle neden nl bir tabloya seslendigini anlayamyordu ama aklna gelen bir neden vard. Rahatsz edici bir neden. Bunlar onun son szleri degildi... Mona Lisay grmesi mi gerekiyordu? Bykbabas, ona orada bir mesaj m brakmst? Bu ihtimal kesinlikle akla yaknd. Ama her seyden nce tablo Devlet Salonunda duruyordu... yani sadece Byk Galeriden girilebilen zel odada. Sophie odaya alan kaplarn, bykbabasnn cesedinin bulundugu yerin sadece yirmi metre tesinde oldugunu fark etmisti. lmeden hemen nce kolaylkla Mona Lisann yanna gitmis olabilirdi.

Sophie yeniden merdivenlere baktgnda kararsz kalmst. Langdon mzeden hemen karmas gerektigini biliyordu ama igdleri ona tam tersini sylyordu. Denon Kanadna ocuklugunda yaptg ilk ziyaret aklna geldiginde, bykbabasnn kendisine syleyecek bir srr varsa, yeryznde Da Vincinin Mona Lisa sndan daha uygun bir yer olmadgn anlamst. Bykbabas mze kapandktan sonra, kk ellerinden tutup Sophieyi bos koridorda yrtrken, "Biraz daha ilerde," diye fsldyordu. Sophie henz alt yasndayd. Devasa tavanlara ve bas dndrc zemine baktgnda kendini ufack hissetmisti. Bos mze onu korkutmustu ama bunu bykbabasna belli etmeye niyeti yoktu. Dislerini skp bykbabasnn elini brakmst. Louvreun en nl odasna yaklasrlarken, bykbabas "Ilerde Devlet Salonunda duruyor," demisti. Bykbabasnn asikr heyecanna ragmen Sophie eve gitmek istiyordu. Mona Lisann resimlerini kitaplarda grms ve hi de begenmemisti. Insanlarn neden bu kadar abarttklarn anlayamyordu. Sophie, "Can skc," diye yaknd.

Bykbabas, "Skc," diye dzeltti. "Okulda Franszca. Evde Ingilizce." "Louvre benim evim!" diye srar etti. Bykbabas bitkin bir kahkaha att. "Haklsn. O zaman sadece eglence olsun diye Ingilizce konusalm." Sophie suratn asp yrmeye devam etti. Devlet Salonuna girdiklerinde, gzleriyle dar oday tarad ve onur ksesine gelince durdu, sag taraftaki duvarn ortasndaki koruyucu pleksiglas blmenin arkasnda bir portre tek basna asl duruyordu. Bykbabas esikte durup, tabloyu gsterdi. "Haydi git Sophie. ok az insan onu tek basna grme sansna sahiptir." Sophie telasn bastrarak, odada yavasa ilerledi. Mona Lisa hakknda duyduklarndan sonra, kendini kral ailesinin huzuruna kyormus gibi hissediyordu. Koruyucu blmenin nne geldiginde nefesini tutup basn kaldrd ve her seyi bir anda anlamaya alst. Ne hissetmeyi umdugundan emin degildi ama bunlar hissedecegini dsnmedigi kesindi. Hibir sekilde sasrmamst. Hayret duymuyordu. O nl yz, kitaplardaki gibi grnyordu. Bir seylerin olmasn

sessizce beklerken, zaman ona sonsuzluk gibi gelmisti. Tam arkasna gelen bykbabas, "Syle bakalm ne dsnyorsun?" diye fsldad. "Gzel, yle degil mi?" "ok kk." Saunire glmsemisti. "Sen de kk ve gzelsin." Ben gzel degilim,diye dsnmst. Sophie kzl salarndan ve illerinden nefret ediyordu, ayrca snftaki tm erkeklerden daha iriydi. Mona Lisa ya yeniden bakp basn iki yana sallad. "Kitaplardakinden bile kt. Yz... sisli." Bykbabas, "Hafif puslu," diye ders verdi. "Hafif puslu," diye yineleyen Sophie, yeni kelimeyi tekrar etmeden konusmann sona ermeyecegini biliyordu. Bykbabas, ona, "Buna resim sanatnda sfumato tarz denir," demisti. "Ve bunu yapmak ok zordur. Leonardo da Vinci bu konuda herkesten iyiydi." Sophie yine de resmi begenmiyordu. "Bir sey biliyormus gibi grnyor... okuldaki ocuklarn bir srr oldugu zamanlardaki gibi." Bykbabas glmst. "nl olmasnn bir nedeni de bu. Insanlar neden glmsedigini tahmin etmeyi seviyorlar."

"Sen neden glmsedigini biliyor musun?" "Belki." Bykbabas gz krpmst. "Bir gn sana onun hakknda her seyi anlatacagm." Sophie ayagn yere vurdu. "Sana srlardan hoslanmadgm sylemistim!" "Prenses," diyerek glmsemisti. "Hayat srlarla doludur. Hepsini birden grenemezsin." Sesi merdivenlerde yanklanan Sophie, "Ben geri dnyorum," dedi. Langdon, "Mona Lisaya m?" diye geri ekildi. "Simdi mi?" Sophie tehlikeyi gzden geirmisti. "Ben cinayet zanls degilim. Sansm deneyecegim. Bykbabamn bana ne anlatmaya alstgn anlamam gerekiyor." "Peki ya bykelilige ne oldu?" Sophie, Langdon kaak durumuna dsrp sonra da terk ettigi iin pismanlk duyuyor ama baska are bulamyordu. Merdivenlerin asagsndaki metal kapy isaret etti, "O kapdan geip, skl ks isaretlerini takip edin. Bykbabam beni buradan geirirdi. Isaretler sizi gvenlik turnikelerine kartacak. Tek ynldr ve dsar alrlar." Langdona araba anahtarlarn uzatt. "Benimki, alsanlar blmndeki

krmz araba. Merdiven kapsnn tam nnde duruyor. Bykelilige nasl gideceginizi biliyor musunuz?" Elindeki anahtarlara gz atan Langdon basn evet anlamnda sallad. Sesi yumusayan Sophie, "Dinleyin," dedi. "Bykbabamn banaMona Lisa nn bulundugu yerde bir mesaj braktgn dsnyorum... onu kimin ldrdgne dair bir ipucu olabilir. Veya neden tehlikede oldugumu anlatyordur."Ya da aileme ne oldugunu. "Gidip grmeliyim." "Ama sana neden tehlikede oldugunu anlatmak istediyse, neden bunu ldg yere yazmad? Bu karmask kelime oyununa ne gerek var?" "Bykbabamn bana anlatmaya alstg seyi baskalarnn duymasn istedigini sanmyorum. Polisin bile." Bykbabasnn,ona ok zel bir mesaj iletmek iin sahip oldugu tm imtiyazlar kullandg belli oluyordu. Bunu sifre halinde yazms, isminin bas harflerini eklemis ve ona Robert Langdon bulmasn sylemisti... Amerikal simgebilimcinin sifreyi zdg dsnlecek olursa, gerekten akllca bir fikirdi. "Kulaga her ne kadar garip gelse de," dedi. "SanrmMona Lisa y herkesten nce benim ulasmam istiyor."

"Ben de geliyorum." "Hayr! Byk Galerinin daha ne kadar bos kalacagn bilmiyoruz. Sizin gitmeniz gerek." Langdon tereddt ediyordu. Akademik merak mantgna galip gelip onu yeniden Fachenin ellerine atmak istiyor gibiydi. "Simdi. Gidin." Sophie, ona minnetle glmsedi. "Sizinle bykelilikte bulusacagm Bay Langdon." Langdon hosnutsuz grnyordu. Sert bir sesle, "Seninle orada bir sartla bulusurum," diye cevap verdi. Duraksayan Sophie sasrmst. "Peki nedir bu sart?" "Bana Bay Langdon demeyi brakacaksn." Sophie, Langdonn yzndeki arpk glmsemeyi fark ettiginde glmseyerek karslk verdi. "Bol sans Robert." Langdon basamaklarn akndaki zemine indiginde, beziryag ve al burnuna dolmustu. Ilerideki skl SORTIE/IKIS tabelas, uzun bir koridoru isaret ediyordu. Langdon koridora girdi. Sag tarafta, esitli onarm asamalarndaki heykeller ordusunun dolustugu karanlk bir restorasyon stdyosu yer alyordu. Solda ise Langdon, Harvarddaki resim snflarn andran stdyolar grd

-svaleler, tablolar, paletler, ereve malzemeleri- yani bir sanat montaj hatt. Langdon koridorda ilerlerken, Cambridgedeki yatagnda uyanmasna imkn olup olmadgn dsnyordu. Btn gece garip bir rya gibiydi. Louvredan kamak zereyim... bir kaak gibi. Saunirein zekice yazlms anagram mesaj hl aklndayd ve Langdon, SophieninMona Lisa da ne bulacagn merak ediyordu... bir sey bulursa tabii, Bykbabasnn o nl tablonun yanna bir kez daha gitmesini istediginden emindi. Bu her ne kadar mantkl gelse de, Langdon rahatsz edici bir eliskiye dsmst. P.S. Robert Langdon bul. Saunire, Sophienin onu bulmasn isteyerek, Langdonn ismini yere yazmst. Ama neden? Sadece anagram zmesine yardm etmesi iin mi? Byle olmamalyd. Her seyden nce Saunirein, Langdonn zellikle anagram konusunda uzman oldugunu dsnmesine bir neden yoktu. Sahsen tansmadk bile. Daha da nemlisi, Sophie anagram kendisinin zmesi

gerektigini sylemisti. Fibonacci Dizimini fark etmesi gereken kisi Sophie idi ve hi sphesiz Sophie biraz daha zaman olsayd, Langdonn yardm olmakszn sifreyi de zecekti. Anagram Sophienin tek basna zmesi gerekiyordu. Langdon bundan giderek daha da emin olmaya baslamst ve vardg bu kan, Saunirein eylemlerinin mantk zincirinde bir bosluk brakyordu. Neden ben?Koridorda ilerlerken Langdon nedenini merak ediyordu. Saunire son nefesini verirken yllardr grsmedigi torunundan neden beni bulmasn istedi? Saunire neyi bildigimi dsnyordu? Langdon beklenmedik bir sasknlkla aniden durdu. Gzlerini iri iri aarak elini cebine gtrd ve bilgisayar ktsn kard. Saunirein mesajnn son iki satrna bakyordu. P.S. Robert Langdon bul. Gzlerini iki harfe dikmisti. P.S. O anda Saunirein bulmacal sembollerinin gerek anlamn zmst. Sembolizm ve tarih hakkndaki mesleki

dagarcg bir anda beyninde simsek gibi akmst. Jacques Saunirein bu gece yaptklarnn mkemmel bir anlam vard. Gizli imalarn ne anlama geldigini anlayp bir araya getirmeye alsrken Langdonn zihni hzla alsyordu. Geri dnerek, geldigi yne dogru bakt. Vakit var m? nemi olmadgn biliyordu. Langdon hi tereddt etmeden, uzun admlarla merdivenlere dogru kostu. 22 En ndeki srada diz ken Silas mabette etrafn gzleriyle tararken dua ediyormus gibi davranyordu. ogu kilise gibi Saint-Sulpice de byk bir Roma ha seklinde insa edilmisti. Ortadaki uzun blm ana nef dogrudan ana sunaga gidiyor ve orada kanat diye bilinen daha ksa blmle aprazlamasna kesisiyordu. Nef ile kanadn ana kubbenin altnda kesistigi yer, kilisenin kalbi olarak kabul edilirdi... en kutsal ve mistik noktas. Bu gece degil,diye dsnd Silas. Saint-Sulpicein srr baska bir yerde sakl.

Basn sag tarafa evirerek, son sralarn arkasndaki ak alana dogru gney kanadna bakt. Kurbanlarnn bahsettigi nesneye bakyordu. Iste orada. Gri granit zeminin iine gmlms, cilal ince bir serit parldyordu... kilisenin zemininde beliren altn izgi. izginin stnde, cetvelde oldugu gibi baz isaretler vard. Silasa bunun basit bir semsiye, paganlarn gnes saati gibi kullandg astronomik bir aygt oldugu sylenmisti. Tm dnyada yasayan turistler, bilim adamlar, tarihiler ve paganlar, bu nl izgiyi grmek iin Saint-Sulpicee gelirlerdi. Gl izgisi. Silas gzleriyle sagdan sola dogru ilerleyen ve kilisenin simetrisiyle uyusmayan garip bir ayla nnde beliren pirin izgiyi yavasa takip etti. Ana sunagn karssndan geen izgiyi Silas gzel bir yzdeki bak izine benzetmisti. Serit, komnyon parmaklgn ikiye ayryor ve enine dogru uzanarak, sonunda kuzey kanadna erisiyordu. Burada ise, beklenmedik bir objenin karssna varyordu. Heybetli bir Msr dikilitas.

Parlak Gl izgisi burada doksan derecelik dikey bir dns yaparak, dikilitasn zerinde ilerliyor, piramidin tepesine kadar dokuz metre ktktan sonra sona eriyordu. Gl izgisi,diye dsnd Silas. Kardeslik kilit tasn Gl izgisine saklad. O aksamn daha erken saatlerinde Silas, gretmene kilit tasnn Saint-Sulpicede saklandgn sylediginde gretmenin sesi spheli kmst. Ama Silas drt kardesin de kendisine tam olarak ayn yeri tarif ettigini syleyip Saint-Sulpicedeki sar izgiden bahsettiginde, gretmen bir nefeste o ismi sylemisti. "Sen Gl izgisinden bahsediyorsun." gretmen, Silasa abucak Saint-Sulpicein benzersiz nl mimarisini anlatmst, mabedi mkemmel bir kuzey-gney eksenine ayran pirin izgi. Bir esit eski gnes saati, bir zamanlar ayn yerde duran pagan tapnagnn isaretiydi. Gney duvarndaki yuvarlak pencereden giren gnes snlar, zamann aktgn gstererek, gndnmnden gndnmne izgi boyunca her gn biraz daha ilerliyordu. Bu kuzey-gney seridi Gl izgisi olarak biliniyordu. Gl sembol yzyllar boyunca haritalarla ve

dogru yolu gsteren ruhlarla iliskilendirilmisti. Hemen her haritann zerine izilen pusula gl, Kuzey, Dogu, Gney ve Baty gsterirdi. Rzgargl olarak bilinen sembol, sekiz ana rzgr, sekiz ara rzgr ve on alt eyrek rzgr olmak zere, toplam otuz iki rzgrn geldigi yn gsterirdi. Bir dairenin iine yerlestirildiginde, pusulann bu otuz iki noktas mkemmel bir biimde otuz iki yaprakl geleneksel gl andrrd. Kuzey ucu okbasyla isaretlenmis yn gsteren izim, gnmze kadar pusula gl olarak anlmst... ya da daha ok fleur-de-lis (Fransann eski armas) sembol. Yerkrenin stnde Gl izgisi meridyen ya da boylam Kuzey Kutbundan Gney Kutbuna izilen hayali bir izgiydi. Elbette sonsuz sayda Gl izgileri vard nk, yerkrenin herhangi bir yerinden, Kuzey ve Gney kutuplarn birbirine baglayan herhangi bir izgi ekilebilirdi. Ilk denizciler bu izgilerden hangisinin Gl izgisi sfr boylam oldugunu bulmaya alsmslard, yani dnyadaki tm diger boylamlarn hesaplanabilecegi izgiyi. Bugn ise bu izgi Ingiltere, Greenwichteydi. Ama her zaman orada olmamst.

Greenwich baslang meridyeni olarak seilmeden ok nceleri, tm dnyann sfr meridyeni dogruca Parisin ve Saint-Sulpice Kilisesinin stnden geerdi, SaintSulpicedeki pirin isaret dnyann ilk baslang meridyeninin bir ansyd ve Greenwich bu serefi Parisin elinden 1888 ylnda aldg halde, asl Gl izgisini grmek hl mmknd. gretmen, Silasa, "Demek efsane gerekmis," dedi. "Tarikatn kilit tasnn Gl Isaretinin altnda oldugu sylenir." Sralardan birinde hl diz kmekte olan Silas etrafta kimsenin bulunmadgndan emin olmak iin gzlerini kilisede gezdirdi. Bir an iin koro balkonundan bir hsrt geldigini sand. Dnp birka dakika boyunca o yne bakt. Hibir sey yoktu. Yalnzm. Ayaga kalkarak, yzn sunaga dnd ve kez diz kt. Sonra sola dnd ve kuzeye dikilitasa dogru uzanan parlak Gl izgisini izledi. O srada Romadaki Leonardo da Vinci Havaalannda, inis pistine arpan tekerlek sesleri Piskopos Aringarosay uykusundan uyandrd.

Dalmsm,diye dsnd, uyuyacak kadar rahatlams olduguna sasrmst. Uakta, "Benvenuto a Roma, (Romaya hos geldiniz) diye anons edildi. Dogrulup oturan Aringarosa siyah cppesini dzeltti ve yzne bir glck yerlestirdi. Bu yolculugu yaptgna memnundu. ok uzun zamandr savunmadaydm. Ama bu gece, kurallar degismisti. Daha bes ay nce Aringarosa kaderin geleceginden endiseleniyordu. Artk, Tanrnn da izniyle, zm kendiliginden olusuyordu. Ilahi mdahale. Eger bu gece isler Pariste planladg gibi yrrse, Aringarosa yaknda Hristiyanlk dnyasnda onu en gl adam haline getirecek bir seye sahip olacakt. 23 Sophie nefes nefese, Devlet Salonunun -Mona Lisann bulundugu oda- genis tahta kaplarnn nne varmst. Ieri girmeden nce, koridorun iki metre kadar tesinde, bykbabasnn cesedinin spot sg altnda yattg yere dogru gnlsz bir baks att. Duydugu vicdan azab ylesine siddetli ve aniydi ki, sululuk duygusuna derin bir znt eslik ediyordu.

Bu adam son on yl iinde onu defalarca arams, ama Sophie hibir sey yapmamst, gnderdigi mektuplarla paketleri amadan bir ekmeceye tkms ve onu grmek iin harcadg abalar geri evirmisti. Bana yalan syledi! Korkun srlar saklad!Ne yapmam gerekiyordu? Ve iste bylece onu hayatndan karmst. Tamamen. Artk bykbabas lmst ve onunla mezarndan konusuyordu. Mona Lisa. Byk tahta kaplara uzanp itti. Kap gcrdayarak ald. Bir sre iin kap esiginde duran Sophie nndeki byk drtgen odaya gz gezdirdi. Buras da hafif bir krmz skla aydnlatlmst. Devlet Salonu mzenin en nadir culs-de-saclarndan (kmaz sokak) biriydi. Byk Galerinin ortasnda bulunan ve ks olmayan tek oda. Odann tek girisi olan bu kap, kars duvardaki drt buuk metrelik dev bir Boticelliye bakyordu. Bunun altnda, parke zeminin ortasna, Louvreun en degerli hazinelerini hayranca izleyen ziyaretilerin bacaklarn uzatp dinlenebilmeleri iin ok byk sekizgen bir divan yerlestirilmisti.

Sophie ieri girmeden nce bir seyi yanna almay unuttugunu biliyordu. Siyah sk. Koridordan, uzaktaki sklarn altnda yatan ve etraf elektronik cihazlarla evrili bykbabasna bakt. Eger buraya bir sey yazmssa, bunu mutlaka filigran kalemiyle yazms olmalyd. Derin bir nefes alan Sophie bol skla aydnlatlms cinayet mahalline kosusturdu. Bykbabasna bakamyordu, dikkatini sadece teknik blmn kullandg cihazlara vermisti. Kk bir kzltesi fener bularak sveterinin cebine att ve koridordan aceleyle Devlet Salonunun ak kaplarna geri kostu. Sophie kseyi dnerek, esige admn atmst. Ama onun girisini odann iinden kendisine dogru gelen beklenmedik ayak sesleri karslad. Burada biri var! Krmz sisin iinde birden hayaletimsi bir figr belirmisti. Sophie srayarak geri ekildi. "Iste buradasn!" Langdonn silueti Sophienin nne ktgnda, boguk fslts duyulmustu. Sophienin ii sadece ksa bir sre iin rahatlamst. "Robert, sana buradan kman sylemistim! Eger Fache..." "Neredeydin?"

"Siyah sk bulmam gerekiyordu," diye fsldarken, eliyle havaya kaldrmst. "Eger bykbabam bana bir mesaj braktysa..." "Sophie, dinle." Langdon mavi gzlerini ona dikmis nefesini tutuyordu. "P.S. harfleri... sana baska bir sey ifade ediyor mu? Herhangi bir sey?" Seslerinin koridorda yanklanmasndan endise eden Sophie, onu Devlet Salonundan ieri ekip devasa ift kapy sessizce kapatt ve ieriden kilitledi. "Sana sylemistim, Prenses Sophienin ilk harfleri." "Biliyorum, ama baska bir yerde daha grdn m? Bykbaban P.S. harflerini baska bir sekilde kullanms myd? Monogram olarak kullanms ya da sahsi esyalarnn stne yazms olabilir mi?" Bu soru Sophieyi sasrtmst. Robert bunu nasl bilebilir? Sophie, gerekten de P.S. harflerini daha nce bir esit monogramda grmst. Dokuzuncu yasgnnden bir gn nceydi. Dogum gn hediyelerini bulmak iin gizlice evi aryordu. O zamanlar bile kendisinden saklanan srlardan hoslanmazd. Bu yl Grand-pre bana ne ald? Raflar ve ekmecelerin iini aramst. Bana istedigim bebegi ald m?

Nereye saklams olabilir? Tm evi arayp, hibir sey bulamayan Sophie, bykbabasnn yatak odasna gizlice girme cesaretini gstermisti. Onun odaya girmesi yasakt ama bykbabas asagdaki kanepede uyuyordu. Bir gz atp kacagm! Gcrdayan parkenin stnde parmaklarnn ucuna basarak dedesinin gardrobuna gitmis ve elbiselerinin arkasndaki raflar aramst. Hibir sey yoktu Ardndan yatagn altna bakt. Hl bir sey yoktu. alsma masasnn yanna gitmis ve ekmeceleri teker teker aarak, dikkatlice karstrmaya baslamst. Buralarda benim iin bir sey olmal! Son ekmeceye geldiginde hl oyuncak bebege dair bir ize rastlayamamst. Keyifsiz bir sekilde son ekmeceyi at ve bykbabasnn giydigini hi grmedigi siyah kyafetleri bir kenara itti. ekmecenin arka tarafnda parlayan altn gzne ilistiginde ekmeceyi kapatmak zereydi. Kstekli bir cep saatine benziyordu, ama bykbabasnn bunlardan kullanmadgn biliyordu. Ne oldugunu anlamaya alsrken kalbi hzla arpyordu. Bir kolye!

Sophie zinciri dikkatle ekmeceden kard. Ucundan sarkan harika altn anahtar grdgnde ok sasrmst. Agrd ve parlyordu. Bylenmis bir halde yukar kaldrd. Daha nce grdg anahtarlara hi benzemiyordu. Genellikle anahtarlar yass ve entikli olurdu ama bunun her taraf kabarckl gen bir gvdesi vard. Byk altn bas ha biimindeydi ama normal bir haa benzemiyordu. Art isareti gibi, esit uzunlukta kollar vard. Han ortasna garip bir sembol yerlestirilmisti -iege benzer bir desenle i ie gemis iki harf. Harfleri okuyup, kaslarn atarken, "P.S.," diye fsldad.Bu ne olabilirdi ki ? "Sophie?" Bykbabasnn sesi kap esiginden gelmisti. Irkilerek dnerken anahtar yere dsms ve yksek bir ses karmst. Bykbabasnn yzne bakmaya korkarak, gzlerini yerdeki anahtara dikmisti. Basn kaldrp, "Ben... dogum gn hediyemi aryordum," derken onun gvenine ihanet ettigini biliyordu. Bykbabas, sonsuzluk kadar uzun gelen bir sre boyunca esikte durmustu. Sonunda skntyla uzun bir nefes almst. "Anahtar yerden al Sophie."

Sophie anahtar tekrar eline almst. Bykbabas ieri girmisti. "Sophie, baskalarnn zel hayatna sayg gstermelisin." Nazik bir sekilde melip anahtar ondan almst. "Bu anahtar ok zeldir. Eger onu kaybetseydin..." Bykbabasnn yumusak sesi onun kendini daha da kt hissetmesine neden olmustu. "zgnm Grand-pre. Gerekten zgnm." Durmustu. "Bunun dogum gnm iin bir kolye oldugunu sanmstm." Bykbabas, ona bir sre bakt. "Bunu bir kez daha syleyecegim Sophie, nk nemli. Baskalarnn zeline sayg duymay grenmelisin" "EvetGrand-pre ." "Bunu baska zaman konusuruz. Simdi bahenin temizlenmesi gerekiyor." Sophie aceleyle gnlk isinin basna kosmustu. Ertesi sabah Sophie, bykbabasndan hibir dogum gn hediyesi almamst. Yaptgndan sonra almay beklemiyordu. Ama bykbabas gn boyunca onu tebrik bile etmemisti. O gece zgn bir ruh haliyle yatagna girmisti. Ama yataga girdiginde, yastgnn stnde onu bekleyen bir kart bulmustu. Kartn

stnde basit bir bilmece yazyordu. Bilmeceyi henz zmeden glmsemeye baslamst. Bunun ne oldugunu biliyorum! Bykbabas aynn onun iin son ylbas sabah yapmst. Bir define av! zene kadar bilmeceyi azimle okumustu. Cevap, onu evin baska bir blmne gtryordu, orada da baska bir kart ve baska bir bilmece bulmustu. Bu bilmeceyi de zerek, bir sonraki karta kosmustu. Evin iinde lgnca ileri geri kosusturuyor, bir ipucundan digerine geiyordu. Son buldugu ipucu onu dogruca kendi yatak odasna yneltmisti. Sophie merdivenleri atlayarak kms, yatak odasndan ieri dalms ve sonunda durmustu. Odann ortasnda, gidonuna kurdele baglanms krmz bir bisiklet duruyordu. Sevinle glk atmst. Odann ksesinden glmseyen bykbabas, "Oyuncak bebek istedigini biliyorum," demisti. "Bundan daha ok hoslanacagn dsndm." Ertesi gn bykbabas patikada yanndan kosarak, ona nasl bisiklete binilecegini gretmisti.

Sophie imenlerin arasna dalp dengesini kaybedince ikisi birden otlarn stne yuvarlanms ve glmslerdi. Sophie, onu kucaklayarak, "Grand-pre," demisti. "Anahtar iin gerekten zr dilerim." "Biliyorum tatlm. Affedildin. Sana kzgn kalamam. Bykbabalarla torunlar daima birbirlerini bagslarlar." Sophie sormamas gerektigini biliyor ama kendini tutamyordu. "O neyi ayor? Daha nce hi yle bir anahtar grmedim. ok gzeldi." Bykbabas bir sre sessiz kalmst. Sophie, onun nasl cevap verecegini dsndgn anlayabiliyordu. Grand-pre asla yalan sylemez. "Sonunda, "Bir kutuyu ayor," demisti. "Orada pek ok sr saklyorum." Sophie suratn asmst. "Srlardan nefret ediyorum!" "Biliyorum, ama bunlar nemli srlar. Ve bir gn sen de onlara benim kadar sayg gstermeyi greneceksin." "Anahtarn stnde harfler ve bir iek grdm." "Evet, o benim en sevdigim iek. Ad Fleur-de-lis. Bahede onlardan var. Beyaz olanlar. Ingilizcede bu ieklere zambak deniyor." "Onlar biliyorum!Benim de en sevdigim iekler!"

"O zaman seninle bir anlasma yapacagm." Bykbabasnn kaslar, ona her nasihat verisinde oldugu gibi iyice yukar kalkmst. "Eger anahtarm sr olarak saklayabilirsen ve bu konuda ne benimle, ne de bir baskasyla bir dahaasla konusmazsan bir gn onu sana veririm." Sophie kulaklarna inanamamst. "Verecek misin?" "Sz veriyorum. Zaman geldiginde anahtar senin olacak. stnde senin ismin yazyor," Sophie kaslarn att. "Hayr yazmyor. P.S. yazyor. Benim ismim P.S. degil!" Bykbabas sesini alaltarak, kimsenin duymadgna emin olmak istiyormus gibi etrafa bakmst. "Peki Sophie, P.S.in bir sifre oldugunu bilmen gerekiyor. Bunlar senin isminin gizli basharfleri." Gzleri bymst. "Benim gizli basharflerim mi var?" "Elbette. Torunlarnher zaman sadece bykbabalarnn bildigi gizli basharfleri vardr." Bykbabas onu gdklad. "Prenses Sophie." Sophie kkrdamst. "Ben prenses degilim!" Bykbabas gz krpmst. "Benim iin ylesin."

O gnden sonra bir daha asla anahtar hakknda konusmamslard. Ve ismi Prenses Sophie olmustu. Sophie, Devlet Salonunda sessizce durmus, kaybnn acsna katlanyordu. Ona garip bir sekilde bakan Langdon, "Basharfler," diye fsldad "Onlar grms muydun?" Sophie mzenin koridorlarnda fsldayan bykbabasnn sesini duyar gibi oldu. Bu anahtar hakknda asla konusma Sophie. Ne benimle, ne de bir baskasyla. Bagslama konusunda bykbabasna karslk veremedigini biliyor ve gvenini yeniden sarsp sarsmayacagn dsnyordu. P.S. Robert Langdon bul. Bykbabas Langdonn yardm etmesini istemisti, Sophie basn evet anlamnda sallad. "Evet daha nce P.S. harflerini bir kez grmstm. ok kkken." "Nerede?" Sophie tereddt etti. "Onun iin ok nemli olan bir seyin stnde." Langdon gzlerini onunkilere dikmisti. "Sophie bu ok nemli. Bana harflerin yannda bir sembol olup olmadgn syleyebilir misin? Mesela birfleur-de-lis olabilir mi?"

Sophie hayretten geriye dogru sendeler gibi oldu. "Ama... bunu nereden biliyor olabilirsin?" Langdon rahat bir nefes alp, sesini alaltt. "Bykbabann gizli bir cemiyet yesi oldugundan emin gibiyim. ok eski bir gizli kardeslik." Sophie karnnda bir seyin dgmlendigini hissetti. O da bundan emindi. On yl sresince, bu dehset verici geregi teyit eden olay unutmaya alsmst. Akla gelmeyecek bir olaya tank olmustu. Bagslanamazd. Langdon, "Fleur-de-lis," dedi. "P.S. harfleri ile bir araya geldiginde, kardesligin resmi armasn meydana getirir. Onlarn logosunu." "Sen bunu nereden biliyorsun?" Sophie iinden, Langdonn da bir ye oldugunu sylememesi iin dua ediyordu. "Bu grup hakknda bir kitap yazmstm," derken sesi heyecandan titriyordu. "Gizli cemiyetlerin sembollerini arastrmak benim uzmanlk alanm. Kendilerine Prieur de Sion -Sion Tarikat- diyorlar. Merkezleri burada Fransada ve tm Avrupada ok gl yeleri var. Aslna bakarsan, dnyadaki en eski gizli cemiyetlerden biri."

Sophie daha nce onlar hakknda hibir sey duymamst. Langdon artk hzla konusuyordu. "Tarikatn yeleri arasnda tarihin kltrl isimleri vard: Boticelli, Sir Isaac Newton, Victor Hugo gibi adamlar" Durdu, ardndan akademik coskuyla, "Ve Leonardo da Vinci," dedi. Sophie, ona bakyordu. "Da Vinci gizli bir cemiyet yesi miydi?" "Da Vinci, kardesligin Byk stat olarak 1510 ile 1519 yllar arasnda tarikata baskanlk etti. Bu da bykbabann Leonardonun alsmalarna ynelik tutkusunu aklayabilir. Ikisi arasnda tarihi bir kardeslik bag var. Ve her sey, tanra ikonolojisi, paganizm, disi ilahlar ve kiliseyi kk grmeye olan meraklarn mkemmel bir biimde aklyor. Tarikatn tarih boyunca kutsal disilere kars byk bir sayg gsterdigine dair pek ok vesika var." "Bana bu toplulugun tanralara tapan bir esit pagan mezhebi oldugunu mu sylyorsun?" "Daha ok tanralara tapan pagan mezhebi olduklarn sylyorum. Ama daha da nemlisi, ok eski bir srrn muhafzlar olarak bilinirler. Bu da onlar tahmin edilemeyecek kadar gl klar."

Langdonn gzlerindeki inanca ragmen, Sophie kesinlikle inanmayan bir ifade taknmst. Gizli bir pagan mezhebi mi? Leonardo da Vincinin baskanlk ettigi bir mezhep mi? Kulaga tamamyla sama geliyordu. Ve unutmaya alstg halde, zihni on yl geriye gitmeye alsyordu -yanlslkla bykbabasn bastg ve hl kabul edemedigi o olaya sahit oldugu geceye. Aklamas bu olabilir miydi? Langdon, "Yasayan tarikat yelerinin kimlikleri son derece gizli tutulur," dedi. "Ama ocukken grdgn P.S. ve fleur-de-lis bunun kantyd. Bu sadece tarikatla ilgili olabilir." Sophie artk Langdonn, bykbabas hakknda daha nce tahmin ettiginden ok daha fazlasn bildigini anlyordu. Bu Amerikalnn onunla paylasmas gereken ok sey oldugu belliydi ama buras yeri degildi. "Seni yakalamalarna izin veremem Robert. Konusmamz gereken ok sey var. Gitmen gerek!" Langdon, onun sesini ancak belli belirsiz bir mrlt olarak duyabiliyordu. Hibir yere gitmeyecekti. Simdi baska bir yerde kaybolmustu. Eski srlarn yzeye ktg bir yerde. Unutulmus tarihin glgelerden syrldg bir yerde.

Langdon suyun altnda hareket ediyormus gibi yavasa basn evirdi ve krmz sisin arasndanMona Lisa ya bakt. Fleur-de-lis... Lisa iegi... Mona Lisa. Hepsi birbirinin iine girmisti, Sion Tarikat ile Leonardo da Vincinin en derin srlarn aktaran sessiz bir senfoni gibiydi. Birka kilometre tede, Les Invalidesin ardndaki nehir kenarnda ift rmorklu kamyonun silah zoruyla durdurulan sofr sasknlktan agz bir kars ak, adli polis sefinin bir kalp sabunu hrsla Seine Nehrinin kabarms sularna frlatmasn seyrediyordu. 24 Silas Saint-Sulpicedeki dikilitasn st tarafna dogru bakarken, heybetli mermerin gvde uzunlugunu hesaplamaya alsyordu. Kaslar zindeleserek gerilmisti. Yalnz oldugundan emin olmak iin bir kez daha kilisede etrafna iyice bakt. Daha sonra mecburiyetten degil de, daha ok saygsndan heykelin altnda diz kt. Kilit tas Gl izgisinin altnda sakl. Sulpice dikilitasnn altnda. Tm kardesler bunu teyit etmislerdi.

Artk dizlerinin stnde duran Silas ellerini tas zeminin stnde gezdirdi. Karolardan birinin kabilecegini gsteren herhangi bir ize rastlamamst, bu yzden yumruguyla yere yavasa vurmaya baslad. Sar izgiyi takip ederek dikilitasa biraz daha yaklastgnda, izgiye komsu olan her karoya vurdu. Sonunda birinin sesi digerlerinden farkl gelmisti. Yerin altnda bos bir alan var! Silas glmsedi. Kurbanlar dogruyu sylemislerdi. Ayaga kalkp, mabette yer karosunu krmaya yardm olacak bir sey arad. Silasn tepesindeki balkonda duran Rahibe Sandrine glkle soluk alyordu. En byk korkusu gereklesmisti. Bu ziyareti grndg gibi degildi. Gizemli Opus Dei kesisi Saint-Sulpicee baska bir amala gelmisti. Gizli bir ama iin. Srlar olan tek kisi sen degilsin,diye dsnd. Rahibe Sandrine Bieil, bu kilisenin sadece bakcs degildi. Ve bu gece eski arklar dnmeye baslamst. Bu yabancnn dikilitasn altna gelmesi kardeslikten bir isaretti. Sessiz bir tehlike alarmyd.

25 Paristeki ABD Bykeliligi, Champs-Elysesnin hemen gneyinde, Avenue Gabrieldeki kk bir sitedir. dnmlk arazi ABD topragyms gibi kabul edilir, yani bu arazinin stnde duran herkes, Birlesik Devletlerdeki kanunlara tabi tutulur ve ayn korunma haklarna sahiptir. Bykelilikte gece vardiyasnda alsan santral memuru, telefon aldgndaTime dergisinin uluslararas basksn okuyordu. "ABD Bykeliligi," diye cevap verdi. "Iyi aksamlar." Arayan kisi Fransz aksanyla Ingilizce konusuyordu. "Yardma ihtiyacm var." Adamn kullandg nazik kelimelere ragmen, ses tonu sert ve resmiydi. "Bana, otomatik sisteminizde benim iin bir mesaj oldugu sylendi. Ismim Langdon. Ne yazk ki, haneli erisim sifremi unuttum. Yardmc olabilirseniz, ok sevinirim." Santral memuru sasrarak susmustu. "zgnm efendim. Mesajnz olduka eski olmal. Bu sistem iki

yl nce gvenlik tedbirleri nedeniyle kaldrld. Ayrca tm erisim sifreleri bes haneliydi. Size mesajnz oldugunu kim syledi?" "Yani otomatik telesekreter sisteminiz yok mu?" "Hayr efendim. Size gelen mesajlar hizmet blmmzde el yazsyla alnr. Isminiz neydi?" Ama adam telefonu kapatmst. Bezu Fache, Siene Nehrinin kysnda asag yukar volta atarken kendini sersem gibi hissediyordu. Langdon yerel bir numaray evirirken, sonra haneli bir sifreyi girerken ve sonra da bir kayd dinlerken grdgne emindi. Ama Langdon eger bykeliligi aramadysa, kimi arams olabilirdi? Iste o anda, cep telefonuna bakan Fache, cevab ellerinde tuttugunu fark etti. Langdon bu aramay benim telefonumdan yapt. Cep telefonunun mnsne girerek, son aranan numaralardan Langdonn yaptg aramay buldu. haneli 454 saysnn takip ettigi bir Paris numarasyd. Numaray yeniden arayan Fache hattn almasn bekledi. Sonunda bir kadn sesi cevap verdi. Kayttaki ses, "Bonjour, vous tes bien chez Sophie Neveu," diyordu.

"Jesuis absentepour lemoment, mais..." Fache rakamlar tuslarken kan kaynamaya baslamst 4... 5... 4. 26 O muazzam nne ragmen,Mona Lisa sadece yetmis sekiz santime elli santim ebatndayd... Louvreun hediyelik esya dkknnda satlan posterlerinden bile daha kkt. Devlet Salonunun kuzeybat duvarnda, alt santim kalnlgndaki pleksiglas panelin arkasnda asl duruyordu. Kavak agacndan yaplms bir tahta panonun stne boyanan resmin o bugulu havas Da Vincinin, birbirinin iinde kaybolan formlar anlamna gelen sfumato tarzndaki ustalgn ortaya koyuyordu. Mona Lisa-ya da Fransada dedikleri gibiLa Jaconde Louvrea getirildikten sonra iki kez alnmst. En son 1911 ylnda Louvreun "salle impntrable" Carre Salonundan alnmst. Parisliler sokaklarda aglams ve hrszlarn tabloyu iade etmeleri iin gazetelere ilanlar vermislerdi. Mona Lisa iki yl sonra Floransada bir otel odasndaki sandgn altndaki sahte blmelerin iinde bulunmustu.

Sophieye aka bir yere gitmeyecegini belirtmis olan Langdon, Devlet Salonunda onunla birlikte hareket ediyordu. Sophie siyah sg atgndaMona Lisa hl iki metre tede duruyordu. Fenerden kan mavi sk nlerinde yelpaze gibi almst. Sophie, bir maden araycs gibi sg yerde ileri geri hareket ettirirken, gazsl mrekkebin izine rastlamaya alsyordu. Onun yanndan yryen Langdon sanat saheserleriyle karslasmann verdigi tatl rpertiyi hissetmeye baslamst bile. Sophienin elindeki siyah sktan kan morumsu sgn tesini grebilmek iin kendini zorlad. Sol tarafta, bos parke denizindeki karanlk bir adaya benzeyen, sekizgen divan grlyordu. Langdon artk duvardaki karanlk cam paneli grmeye baslamst, arkasnda, zel hcresinin duvarlar arasnda, dnyann en nl tablosunun asl durdugunu biliyordu. Langdon,Mona Lisa nn dnyadaki en nl tablo olarak n kazanmasnn muammal glmseyisiyle ilgisi olmadgn biliyordu. Sanat tarihileri ya da komplo merakllar tarafndan onun hakknda yaplan

gizemli yorumlarla da ilgisi yoktu. Mona Lisa nn bu kadar nl olmasnn nedeni ok basitti nk Leonardo da Vinci, onun en byk basars oldugunu sylemisti. Gittigi her yere bu tabloyu beraberinde tasr ve nedeni soruldugunda disi gzelliginin en yce ifadesinden ayrlmann ona zor geldigini sylerdi. Buna ragmen pek ok sanat tarihisi Da VincininMona Lisa ya duydugu saygnn, sanatsal ustalgyla ilgisi olmadgndan sphelenmisti. Gerekte bu tablo, sradan bir sfumato portresiydi. Pek oklar Da Vincinin bu esere duydugu saygnn ok daha derin bir seyden kaynaklandgn iddia etmisti: resmin iinde sakl gizli bir mesaj. DogrusuMona Lisa iinde en ok espri barndran resimlerden biriydi. Tablonun ierdigi ift anlamlar ve eglendirici kinayeler, sanat tarihi kitaplarnda aklanmst ama, inanlmaz bir sekilde insanlarn byk bir ksm onun glsn byk bir gizem olarak nitelendiriyordu. Langdon ilerlerken,hi de gizemli degil, diye dsnd, tablonun belirsiz erevesi sekillenmeye baslamst. Hi de gizemli degil.

Langdon,Mona Lisa nn srrn son olarak alslmadk bir toplulukla paylasmst -Essex Ile Cezaevindeki bir dzine hkmlyle. Langdonn hapiste verdigi seminer, Harvardn hapishanelere egitim ulastrma programnn bir parasyd. Langdonn meslektaslar bunaMahkmlar Iin Kltr diyordu. Karanlk hapishane ktphanesinde projektrn basnda duran Langdon,Mona Lisa nn srrn seminere gelen mahkmlarla paylasyordu. Onlarn konuyla ilgilenmelerine olduka sasrmst, stn kr dinliyorlard ama akllydlar. Mona Lisann ktphane duvarndaki sktan grntsne dogru yryen Langdon, "Fark edebileceginiz gibi," demisti. "Yznn arkasnda esit olmayan bir fon var." Langdon dikkat ekici tutarszlg gsteriyordu. "Da Vinci sol taraftaki ufuk izgisini sagdakinden belirgin derecede asagda izmisti." Mahkmlardan biri, "Yzne gzne mi bulastrms yani?" diye sormustu. Langdon kkrdayarak glmst. "Hayr. Da Vinci bunu sk yapmazd. Dogrusu, bu Da Vincinin basvurdugu ufak bir hileydi. Da Vinci sol taraftaki kr plann daha asagda tutarak,Mona Lisa nn sag

tarafta oldugundan daha byk grnmesini saglamst. Resmin iindeki kk bir Da Vinci sakas. Tarihte erkeklere ve disilere atfedilmis ynler vardr, sol disi, sag erkektir. Da Vinci disi ilkelerin byk bir hayran oldugundanMona Lisa y sol tarafta, sagdan daha byk grnecek sekilde izmisti." Keisakall ufak bir adam, "Ben onun o biim oldugunu duymustum," demisti. Langdon yzn burusturmustu. "Tarihiler genellikle byle demezler ama evet, Da Vinci bir homosekseldi." "Bu yzden mi disilere kafay bu kadar takmst?" "Aslna baklrsa Da Vinci, erkekle disi arasndaki dengeyi vurgulard. Insan ruhunun, erkek ve disi unsurlar bir arada olmadan aydnlanamayacagna inanrd." Birisi, "Yani pililerle babafingolar gibi," diye seslenmisti. Bu szler abartl kahkahalara neden olmustu. Langdon hermaphrodite kelimesinin kkenbilmsel aklamasn yapp, Hermes ve Afroditle olan baglantsn anlatmay dsnms ama iinden bir ses ona szlerinin bu kalabalkta kaybolacagn sylemisti. Iri kym bir adam, "Hey, Bay Langford," dedi. "Mona Lisann Vincinin kadn klgnda kendi resmi

oldugu dogru mu? Bunun dogru oldugunu duydum." Langdon, "Bu dogru olabilir," demisti. "Da Vinci sakac biriydi veMona Lisa ile Da Vincinin kendi yzne ait izdigi portreler bilgisayarda karslastrldgnda nemli benzerlikler bulundu. Da Vinci her neyin pesinde olursa olsun," demisti. "OnunMona Lisa s ne disi, ne de erkekti. Iinde ince bir androjen mesaj var. Her ikisinin birbirinin iinde erimis hali." "Bunun,Mona Lisa nn irkin bir pili oldugunu sylemenin Harvardcas olmadgna emin misin?" Langdon glmst. "Hakl olabilirsin. Ama Da Vinci tablonun androjen olduguna dair pek ok ipucu brakmst. Aranzda hi Amon diye bir Msr tanrs duyan var m?" Iri adam, "Evet ya!" demisti. "Erkek bereket tanrs!" Langdon etkilenmisti. "Btn kutu Amon prezervatiflerinin stnde byle yazyor." Iri adam arszca srtmst. "n tarafta elinde ko bas tutan bir erkek var stnde Msr bereket tanrs oldugu yazyor." Langdon bu markaya asina degildi ama korunma reticinin hiyeroglifleri dogru kullandgna memnun olmustu.

"Aferin. Amon gerekten de ko bas tutan bir erkekle ifade edilir ve onun rasgele cinsel iliskileriyle kvrml boynuzlar, gnmzn cinsel argosu azgn ile iliskilidir." "Atma!" "Atmyorum," demisti Langdon. "Peki Amonun kars cinsteki denginin kim oldugunu biliyor musunuz? Msr berekettanras? " Sorunun ardndan saniyeler sren bir sessizlik hkim olmustu. Elinde bir keeli kalem tutan Langdon onlara, "Isis," dedi. "Demek bir erkek tanr Amon var." Bunu yazmst. "Ve bir de disi tanra Isis, eski resim yazlarnda bir zamanlar ona LISA denirdi." Langdon yazma isini bitirince, projektrden uzaklast. AMONLISA "agrsm yapyor mu?" diye sormustu. Birisi soluk soluga, "Mona Lisa... tanr askna," demisti. Langdon basn sallamst. "Beyler,Mona Lisa nn sadece yz androjen olmakla kalmaz, ismi de erkek ile disinin ilahi birlesiminin bir anagramdr. Ve iste bu dostlarm, Da Vincinin kk srr veMona

Lisa nn bilmis glmsemesinin nedenidir." Mona Lisadan metre kadar tede birden dizlerinin stne ken Sophie, "Bykbabam buradayd," dedi. Siyah sg usulca parkedeki bir noktaya tuttu. Ilk basta Langdon hibir sey grememisti. Ama sonra onun yannda diz ktgnde, parldayan ufak bir damlack grd. Mrekkep mi? Birden, siyah sgn aslnda ne is iin kullanldg aklna gelmisti. Kan. Tyleri rpermisti. Sophie haklyd. Jacques Saunire lmeden nceMona Lisa y ziyaret etmisti. Ayaga kalkan Sophie, Bir nedeni olmasayd buraya gelmezdi," diye fsldad. "Burada bana bir mesaj braktgn biliyorum." Mona Lisa ya dogru son admlarn hzla atarak, tablonun hemen nndeki yere sk tuttu. Isg plak parkenin stnde ileri geri hareket ettiriyordu, "Burada hibir sey yok!" Langdon o srada,Mona Lisa nn nndeki koruyucu camn stnde mor bir parlt grmst. Egilerek Sophieyi bileginden tuttu ve sg yavasa tablonun stne dogrulttu. Her ikisi de donakalmlard.

Camn stnde, tam olarakMona Lisa nn yzne gelecek sekilde karalanan drt kelime mor skla parlyordu. 27 Saunirein masasnda oturan Tegmen Collet, duyduklarna inanamadgndan, telefonu kulagna iyice bastryordu. Facheyi dogru mu duydum? "Bir kalp sabun mu? Ama Langdonn GPS noktacgndan nasl haberi olmus olabilir?" Fache, "Sophie Neveu," diye karslk verdi. "O syledi." "Ne! Neden?" "Iyi soru ama az nce onun ispiyonladgn kantlayacak bir kayt dinledim." Collet syleyecek kelime bulamyordu. Neveu ne dsnyordu? Fachenin elinde Sophienin bir DCPJ operasyonuna mani olduguna dair kant vard. Sophie Neveu kovulmakla kalmayacak, ayn zamanda hapse atlacakt. "Ama yzbasm... peki o zaman Langdon simdi nerede?" "Orada hi yangn alarm ald m?" "Hayr efendim." "Byk Galeri kapsnn altndan geen kimse de olmad degil mi?"

"Hayr. Kapda Louvre gvenlik grevlisi duruyor. Sizin emrettiginiz gibi." "Peki, o zaman Langdon hl Byk Galeride olmal." "Ierde mi? Ama ne yapyor ki?" "Louvre gvenlik grevlisi silahl m?" "Evet efendim. Kdemli bir memur." Fache, "Onu ieri gnderin," diye emretti. "Adamlarm birka dakikadan nce o blgeye gnderemem ve Langdonn kamasn istemiyorum. Fache durdu. "Ayrca grevliye Sophie Neveunun da onunla birlikte olacagn haber versen iyi olur." "Ajan Neveunun gittigini sanyorum." "Onun gittigini tam olarak grdn m?" "Hayr efendim, ama..." "Iyi, oradaki kimse de gittigini grmedi. Sadece ieri girdigini grdler." Collet, Sophie Neveunun cesareti karssnda kk dilini yutmustu. O hl binann iinde mi? Fache, "Bu isi hallet," diye emretti. "Oraya geldigimde Langdon ile Neveuyu namlunun ucunda istiyorum."

Rmorklu kamyon uzaklasrken, Yzbas Fache adamlarn toplad. Robert Langdon etin ceviz kmst ve simdi Ajan Neveu, ona yardm ediyordu. Onu yakalamak dsndgnden daha zor olabilirdi. Fache isi sansa brakmamaya kararlyd. Kesin emirler vererek, adamlarnn yarsnn Louvrea geri gitmelerini istedi. Diger yary, Langdonn Pariste sgnacag tek olas liman beklemeye gidecekti. 28 Langdon, Devlet Salonunda pleksiglasn stnde parlayan drt kelimeye hayretle bakyordu. Mona Lisa nn gizemli glsne entikli bir glge dsren kelimeler, havada uusuyor gibiydi. Langdon, "Tarikat," diye fsldad. "Bu, bykbabann bir ye oldugunu ispatlyor!" Sophie, ona akl karsms bir ifadeyle bakyordu. "Sen bunu anladn m? Dsnceleri budaklanrken Langdon basn sallayarak, "Kusursuz," dedi. "Tarikatn en temel felsefelerinden birini aklyor!" Sophie,Mona Lisa nn yzne karalanan prltl mesaja merakla bakt.

KARA RIYA AKLI BILSEK Langdon, "Sophie," dedi. "Tarikatn tanralara tapnma gelenegini srdrmesi, eski Hristiyan kilisesindeki iktidar sahibi kimselerin, kadnlarn degerini dsrecek ve durumu erkekler lehine evirecek yalanlar syleyerek dnyay aldattg inancna dayanr." Kelimelere bakan Sophie sessizligini srdryordu. "Tarikat, Constantin ile erkek veliahtlarnn, kutsal disileri seytan gibi gsterecek bir propaganda baslatarak dnyay disil paganizmden erkek Hristiyanlga dndrdgne ve tanralar modern dinden sonsuza dek kardgna inanr." Sophie kuskulu bir ifadeyle bakyordu. "Bykbabam buraya beni bunu bulmam iin gnderdi. Daha fazlasn sylemeye alsms olmal." Langdon, onun ne demek istedigini anlyordu. Bunun bir baska sifre oldugunu dsnyor. Langdon orada gizli bir anlam olup olmadgn su anda syleyemeyecekti. Akl hl Saunirein braktg mesajn ak yrekliligiyle bogusuyordu. Kara riya akl bilsek,diye dsnd. Gerekten de ok kara.

Modern kilisenin gnmzn karmask dnyasna getirdigi onca yenilikleri hi kimse reddedemezdi ama bununla birlikte, kilisenin hilekr ve vahsi bir gemisi vard. Pagan ve disilere tapan dinleri "imana getirmek" iin baslattklar merhametsiz hal seferleri yzyl srmst. Katolik Engizisyonu, hi tartsmasz insanlk tarihinin en fazla kana bulanms kitabn yaynlamst. Malleus Maleficarum -ya da Cadnn Balyozu- dnyaya "serbest dsnen kadnlarn tehlikelerini" bildirmis ve papazlara onlar nasl bulacaklarn, iskence edeceklerini ve yok edeceklerini anlatmst. Kilisenin belirttigi bu szde "cadlarn" hepsi kadn alimlerden, rahibelerden, ingenelerden, mistiklerden, doga sklarndan, bitki toplayclardan ve "dogal hayata sphe ekici sekilde uyum saglayan" kadnlardan olusuyordu. Ayrca ebeler de dogum srasndaki sancy azaltacak, doktrinlere kars gelen tp bilgisini kullandklar iin ldrlyorlard -kilise, bu acnn Havvann Bilgi Elmasn yedigi ve bylece Ilk Gnah fikrine sebep oldugu iin verilen bir ceza oldugunu iddia ediyordu. yzyl boyunca cad av srasnda

kilise bes kadn yakmst. Yaplan propagandalar ve kan dkm ise yaramst. Gnmz dnyas bunun bir kantyd. Bir zamanlar ruhani aydnlanmann mutlak yars olarak sayg duyulan kadn, dnyadaki mabetlerden kovulmustu. Hi kadn Ortodoks haham, Katolik papaz, Mslman imam yoktu. Bir zamanlarn kutsal Hieros Gamosu -erkek ile kadn arasndaki dogal cinsel birlik, bu sayede her biri ruhen btnleniyorduutan verici bir davrans sekline sokulmustu. Bir zamanlar Tanr ile sylesmek iin disi meslektaslaryla cinsel birlesmeye ihtiya duyan kutsal adamlar, artk seytann isi olarak grdkleri dogal seks gdlerinden korkuyorlard. nk seytan en sevdigi su ortagyla isbirligi iindeydi...kadnlarla. Kadn ile sol taraf iliskisi bile kilisenin karalamalarndan nasibini almst. Fransa ve Italyada "sol" -gauche ve sinistra- kelimelerinin ima ettigi anlamlar olumsuzdu, fakat sag taraf iin kullanlan kelimeye drstlk, ustalk ve dogruluk gibi anlamlar yklenmisti. Gnmze kadar radikal dsnceleresol kanat ,

mantksz dsnceleresol beyin ve seytani olan her seye netameli sinister denildi. Tanralarn gnleri sona ermisti. Saat durmustu. Toprak Ana,erkeklerin dnyas haline gelmisti ve devir, ykm ile savas tanrlarnn devriydi. Erkek egosu disi dengi tarafndan iki bin yl basbos braklmst. Sion Tarikat, modern zamanda kutsal disilerin bu sekilde silinmesinin, Hopi Yerli Amerikallarn koyanisquatsi "dengesiz hayat" dedigi seye sebep olduguna inanyordu. Yakt testosteron olan savaslarn, kadndan nefret eden cemiyetlerin artmasnn ve Toprak Anaya kars giderek artan bir saygszlgn olusturdugu dengesiz bir duruma sebep oldugunu dsnyorlard. Sesi arka taraftan gelen Sophie, "Robert," diye fsldad. "Biri geliyor!" Langdon koridordan gelen ayak seslerini duydu. "Buraya!" Sophie siyah sg kapatp, Langdonn gznn nnden adeta kaybolmustu. Langdon geici bir krlk yasad. Nereye! Gzleri semeye basladgnda, Sophienin odann ortasna dogru kosturup, sekizgen divann arkasna saklanan siluetini grd. Arkasndan frlamak zereyken

duydugu grleyen ses onu oldugu yere iviledi. Kapda duran adam, "Arrtez!" (Dur) diye seslendi. Louvreun gvenlik grevlisi, Langdonn ggsne nisan aldg silahn ileri dogrultmus bir halde Devlet Salonundan ieri girmisti. Langdonn kollar igdsel olarak havaya kalkt. Muhafz, "Couchez-vous!" diye emretti. "Yere yat!" Langdon birka saniye iinde yzkoyun yere uzanmst. Muhafz hemen yanna gelerek bacaklarn tekmeleriyle birbirinden ayrd. Silahn Langdonn srtna bastrarak, "Mauvaise ide, Monsiur Langdon," (ok kt fikir msy) dedi. "Mauvaise ide." Parkenin stnde elleri ve kollar yanlara alms bir halde yatan Langton durumu bir para komik bulmustu. Vitruvius Adam, diye dsnd. Ama yzkoyun yatyor. 29 Silas Saint-Sulpicede sunaktan aldg agr demir samdan tutmus dikilitasa dogru tasyordu. Samdann gvdesi tokmak grevi grecekti. Yerdeki boslugu rten gri mermere baknca, kapag ses kartmadan

kramayacagn anlad. Mermer ve demir. Sesi tonozlu tavanlarda yanklanacakt. Rahibe onu duyar myd? Simdiye dek uyumus olmalyd. yle bile olsa, bu Silasn almamay tercih ettigi bir riskti. Demirin ucuna saracak bir bez bulmak iin etrafna bakt ama sunaktaki keten rtden baska bir sey gremedi, onu da kirletmek istemiyordu. Cppem, diye dsnd. Koca kilisede tek basna oldugunu bildiginden cppesini zd ve stnden kard. kartrken, yn liflerin srtndaki ak yaralara battgn hissediyordu. Kask bag haricinde plak kalan Silas cppesini demir samdann alt ucuna dolad. Ardndan, yer karosunun tam ortasn hedef alarak vurdu. Boguk bir ses kt. Tas krlmamst. Samdann gvdesiyle yeniden vurdu. Yine hafif bir ses kt ama bu kez bir atlak olusmustu. Kapak nc sallaysnda nihayet paraland ve tas paralar yerin altndaki bosluga dkldler. Bir blme! Kalan paralar abucak ekip kaldran Silas bosluga bir gz att. Yannda diz kerken kalbi hzla arpyordu. Soluk avucunu kaldrp ieri daldrd.

Ilk basta hibir sey hissetmedi. Blmenin zemininde sadece tas vard. Daha sonra elini biraz daha derinlere soktugunda, Gl izgisinin altnda bir seye dokundu! Kaln bir tas tablet. Parmaklaryla ucundan kavrayarak, tableti yavasa dsar kard. Ayakta durup buldugu nesneyi incelerken, zerine kelimeler kaznms yontma bir tas levha tuttugunu fark etti. Bir an iin kendini modern zamann Musas gibi hissetmisti. Silas tabletin stndeki kelimeleri okurken sasknlk iindeydi. Kilit tasnn bir harita, bir dizi talimatlar ya da sifrelerden olusmasn bekliyordu. Buna ragmen kilit tasnda en basit yaztlardan biri vard. Eyub 38:11 Bir Incil ayeti mi?Silas bu sadelik karssnda hayrete dsmst. Aradklar seyin saklandg gizli yer bir Incil ayetinde mi aklanmst? Kardeslik, dogrulukla alay etmek iin hibir seyden ekinmemisti! Eyub. Otuz sekizinci sure. On birinci ayet. Silas on birinci ayetin szlerini tam olarak hatrlamasa da, Eyub Kitabnn Tanr inanc birok snavdan basaryla geen bir adamn yksn anlattgn biliyordu.ok uygun, diye dsnrken

heyecann bastrmakta glk ekiyordu. Dnp omzunun stnden baknca, parldayan Gl izgisini grd ve glmsemesini engelleyemedi. Ana sunagn stndeki yaldzl rahlede, deri kapl ak braklms kocaman bir Incil duruyordu. Rahibe Sandrine yukardaki balkonda titriyordu. Asagdaki adam cppesini kardg srada rahibe, uzaklasp aldg emirleri yerine getirmek zereydi. Onun kaymak beyaz tenini grdgnde dehsete dsmst. Genis ve solgun srt kan krmz syrklarla doluydu. Bulundugu yerden bile yaralarn yeni oldugunu grebiliyordu. Bu adam merhametsizce krbalanms! Ayrca kalasnn etrafndaki kanl kee kemeri ve altndaki yaradan damlayan kan grmst. Nasl bir Tanr bir vcudun byle cezalandrlmasn ister? Rahibe Sandrine, Opus Deinin hayat boyunca anlayamayacag bir sey oldugunu biliyordu. Ama o anda ncelikli kaygs bu degildi. Opus Dei kilit tasn aryor. Rahibe Sandrine dsnecek vakti olmadgn bildigi halde, bunu nereden bildiklerini tahmin edemiyordu. Kanlar iindeki kesis simdi yeniden cppesini giyiyordu. Sunaga ve stndeki Incile dogru ilerlerken

mkafatn skca kavramst. Rahibe Sandrine nefesini tutarak balkondan ayrld ve koridordan kaldg odaya kosusturdu. Elleriyle dizlerinin stne kerek, ahsap karyolasnn altna uzand ve yl nce oraya sakladg mhrl zarf ald. Zarf yrtarak anca, iinden drt tane Paris telefon numaras kt. Titreyerek numaralar evirmeye baslad. Asagda ise, Silas tas tableti sunagn stne brakms, hevesli ellerini deri Incile evirmisti. Uzun beyaz parmaklar sayfalar evirirken terliyordu. Eski Ahite geerek, Eyub Kitabn buldu. Otuz sekizinci sureyi at. Parmaklarn metinde asag dogru kaydrrken, okuyacag kelimeleri tahmin etmeye alsyordu. Onlar liderlik yapacaklar! On birinci ayeti bulan Silas cmleyi okudu. Sadece yedi kelimeden olusuyordu. Akl karsms bir halde yeniden okurken, bir seylerin son derece yanls gittigini sezinliyordu. Ayette su basit kelimeler yazyordu: BURAYA KADAR GELECEKSIN, AMA DAHA ILERI DEGIL. 30

Gvenlik grevlisi Claude Grouard,Mona Lisann nnde yzkoyun yatan esirinin basnda dikilirken, fkeden kuduruyordu. Bu hergele Jacques Saunirei ldrd! Saunire, Grouard ve adamlar iin ok sevdikleri bir baba gibiydi. Grouard tetigi ekip, Robert Langdonn srtna bir kursun saplamaktan baska bir sey istemiyordu. Kdemli bir memur olan Grouard, dolu silah tasyan az saydaki grevliden biriydi. Kendi kendine Langdon ldrmenin, Bezu Fache ve Fransz hapishanelerinin ektirecegi strapla karslastrldgnda ok hafif kalacagn hatrlatt. Grouard kemerinden kk telsizini karp destek istemeye alst. Ama tek duydugu parazitli bir sesti. Bu odadaki elektronik gvenlik, bekilerin iletisim sistemini alsmaz hale getiriyordu. Kapya dogru gitmeliyim. Grouard silahn Langdona dogrultmus bir halde, yavasa kap esigine dogru gerilemeye baslad. nc admnda, onu durduran bir seye rastlamst. Bu da ne byle! Odann ortasnda belirsiz bir grnt beliriyordu. Bir siluet. Odada bir baskas m vard?

Karanlkta hareket eden bir kadn, sol taraftaki duvara dogru yryordu. Renkli fenerle yerde bir sey aryormus gibi, nne morumsu bir sk demeti ileri geri hareket ediyordu. Kim var orada?"diye soran Grouard, son otuz saniye iinde adrenalinin ikinci kez tavana vurdugunu hissetmisti. Birden silahn nereye dogrultacagna veya hangi yne dogru hareket edecegine karar veremedi. Elindeki skla hl yeri tarayan kadn sakin bir tonla, "Teknik blm diye cevap verdi. Police Technique et Scientifique. Grouard terliyordu. Ben tm ajanlarn gittigini sanyordum! Artk kzl tesi mor sgn teknik blmle bagdastgn fark etmisti ama yine de DCPJnin burada neden delil aradgn anlayamyordu. Grouard, "Votre nom!"" diye seslendi. Igdleri ona bir seyin gerektigi gibi olmadgn sylyordu. "Repondez! (cevap verin) Ses, sakin, Franszca, "Cest moi," (benim) diye karslk verdi. "Sophie Neveu. Grouardn zihninin derinliklerinde bir yerlerde bu isim kaytlyd. Sophie Neveu? Bu, Saunirein

torununun ismiydi, yle degil mi? Kk bir kzken buraya gelirdi ama bu yllar nceydi. Bu kesinlikle o olamaz! Hem Sophie Neveu bile olsa, bu ona gvenmek iin yeterli bir sebep degildi; Grouard, torunuyla Saunire arasndaki hznl ayrlg duymustu. Kadn, "Beni tanyorsun," diye seslendi. "Ve bykbabam Robert Langdon ldrmedi. Inan bana." Memur Grouard bunu yutacak kadar saf degildi. Destee ihtiyacm var! Bir kez daha telsizini deneyip, parazit sesleri duydu. Kap girisi hl alt metre arkasndayd, bu yzden silahn yerde yatan adamdan ayrmadan yavasa gerilemeye baslad. Grouard admlarn geri geri atarken, odann diger tarafndaki kadnn UV sgn yukar kaldrarak, Devlet Salonunun arka ksmnda,Mona Lisa nn tam karssnda asl duran resmi inceledigini grd. Hangi resme baktgn gren Grouard yutkundu. Tanr askna ne yapyor bu kadn? Odann arka tarafndaki Sophie Neveu, alnndan soguk terler damladgn hissediyordu. Langdon hl kollar ve bacaklar ak bir halde yerde yatyordu. Dayan Robert. Geldim. Muhafzn her ikisini de

vurmayacagn bildiginden, Sophie dikkatini elindeki ise verdi ve zellikle bir sanat eserinin -bir baska Da Vincietrafndaki alan iyice gzden geirdi. Ama UV sg srads bir ize rastlamamst. Ne yerde, ne duvarlarda, ne de tablonun stnde. Burada bir sey olmal! Sophie bykbabasnn sifrelerini dogru zdgne kesinlikle emindi. Baska ne kastetmis olabilir? Inceledigi basyapt bir buuk metrelik bir tabloydu. Da Vincinin resmettigi tuhaf sahnede, tehlikeli kntl kayalklar zerinde kucagnda Bebek Isayla oturan Bakire Meryem, Vaftizci Yahya ve Azrail Melegi grlyordu. Sophie kkkenMona Lisa ya yaptg her ziyarette bykbabas onu kolundan srkleyerek bu ikinci tablonun basna getirirdi. Grand-pre, ben buradaym! Ama gremiyorum! Sophie arkasnda duran grevlinin telsizinden yardm istemeye alstgn duyabiliyordu. Dsn! Mona Lisann koruyucu camna karalanan mesaj gznde canlandrd.Kara riya akl bilsek.

Karssndaki tablonun nnde, mesaj yazlacak koruyucu herhangi bir cam yoktu ve Sophie, bykbabasnn bir basyaptn stne yaz yazarak asla zarar vermeyecegini iyi biliyordu. Durdu. En azndan nne degil. Gzlerini yukar, tabloyu tasmak iin tavandan sarkan uzun kablolara dikti. Olabilir mi? Ahsap ereveyi sol tarafndan kavrayarak kendine dogru ekti. Tablo olduka bykt. Sophie, onu duvardan ekerken tablonun arka taraf duvardan ayrlmst. Sophie basyla omuzlarn tablonun arkasna sokup arka yzeyi incelemek iin siyah sk tuttu. Sezilerinin yanls oldugunu anlamas yalnzca birka saniyesini almst. Tablonun arkas bostu. Mor yazlar yoktu, sadece eskiyen tuvalin kfl kahverengi arka yzeyi... Dur biraz. Sophienin gzleri, ahsap erevenin alt kenarna yerlestirilmis parlak bir metalin sltsna taklmst. Bu kk nesne, tuval ile erevenin bulustugu ksmdaki aklgn iine skstrlmst. Arasndan parlak altn bir zincir sarkyordu.

Sophie zincirin tandk altn bir anahtara bagl oldugunu grnce hayrete dst. Genis ve oymal bas ksm ha seklindeydi ve stne Sophienin dokuz yasndan beri grmedigi mhr baslmst. P.S. harfleriyle birlikte bir fleur-de-lis. Sophie o anda bykbabasnn hayaletinin kulagna fsldadgn hissetti. Vakti geldiginde anahtar senin olacak. Bykbabasnn ldg halde verdigi sz tutmas, bogaznn dgmlenmesine neden oldu. Bykbabasnn sesi,bu anahtar bir kutuyu ayor , diyordu,orada pek ok srrm saklyorum. Sophie artk o geceki kelime oyununun sadece bu anahtar iin oynandgn anlad. Bykbabas ldgnde yannda bu anahtar vard. Polisin eline dsmesini istemediginden, onu bu tablonun arkasna saklamst. Sonra, sadece Sophienin bulmas iin dahice bir hazine av planlamst. Gvenlik grevlisinin sesi, "Au secours!" (imdat) diye bagrd. Sophie anahtar tablonun arkasndan asrarak, UV feneriyle birlikte cebine att. Tuvalin arkasndan bakarken, grevlinin mitsizce hl telsizinden birilerine ulasmaya alstgn grebiliyordu. Langdon hedef

alan silahn ondan ayrmadan kap girisine dogru geriliyordu. Telsizine bir kez daha, "Au secours!" diye bagrd. Parazit. Buraya gelen turistlerinMona Lisa y grdklerini vnerek anlatmak iin evi aramaya alstklarnda, cep telefonlarnn alsmadgn hatrlayan Sophie,telsizi alsmyor, diye dsnd. Duvarlardaki yogun izleme tertibat yznden, koridora kmadka herhangi bir haberlesme sisteminin islemesine imkn yoktu. Grevli hzla ksa dogru ilerliyordu ve Sophie abuk davranmas gerektigini biliyordu. Arkasnda durdugu byk tabloya basn kaldrp baktgnda, o gece Leonardo da Vincinin bir kez daha yardmna kostugunu grd. Silahn adama dogrultmus olan Grouard kendi kendine, birka metre kald, diyordu. Odann diger tarafnda duran kadnn sesi, "Arrtez! Ou je la dtruis! (Dur! Yoksa buna zarar veririm) diye yankland. Grouard o tarafa bakp durdu. "Mon dieu, non!" (Aman Tanrm, hayr) Krmzms sis bulutunun iinden, kadnn byk tabloyu kablolar kartp yere indirdigini grebiliyordu.

Bir buuk metre yksekligindeki tablo, kadnn tm vcudunu gizliyordu. Grouard ilk nce tablonun yerinden oynayan kablolarnn neden alarmlar alstrmadgn dsnd ama sonra, kablo vericilerinin alarm iin yeniden alstrlmas gerektigini anlad. Ne yapyor! Grdgnde kan dondu. Tablo ortasndan bel vermeye, Bakire Meryem, Bebek Isa ve Vaftizci Yahya arplmaya baslamst. Paha biilemez Da Vincinin bkldgn dehsetle seyreden Grouard, "Non! diye glk att. Kadn dizini arka taraftan tablonun ortasna bastryordu. "NON! Grouard dnerek, tabancasn kadna dogrulttu ama hemen o anda bunun bos bir tehdit oldugunun farkna vard. Tablo sadece bir bez parasyd ama kesinlikle delinemezdi stne alt milyon dolarlk bir zrh giyiyordu. Bir Da Vinciye kursun skamam! Kadn sogukkanl bir sesle Franszca, "Silahnla telsizini yere brak," dedi. "Yoksa dizimi bu tabloya geiririm. Sanrm bykbabamn bu konuda neler hissedecegini iyi biliyorsundur."

Grouard sersemlemisti. "Hayr... ltfen. BuKayalklar Bakiresi! Silahyla telsizini yere brakp, ellerini basnn stne kaldrd. Kadn, "Tesekkrler," dedi. "Simdi sylediklerimi tam olarak yap ki, her sey yolunda gitsin." Birka dakika sonra, Sophie ile birlikte yangn merdiveninden zemin kata kosarak inen Langdonn kalbi hl gmbrdeyerek atyordu. Yerde titreyerek yatan grevliyi Devlet Salonunda braktklarndan beri ikisi de tek kelime etmemisti. Simdi grevlinin silahn skca tutan Langdon, ondan kurtulmak iin sabrszlanyordu. Silah agrd ve ona son derece yabanc geliyordu. Basamaklar ifter ifter atlayan Langdon, neredeyse mahvetmek zere oldugu tablonun ne kadar degerli oldugu konusunda Sophienin bir fikri olup olmadgn merak ediyordu. Yaptg sanatsal seim, bu geceki macerayla son derece rtsyordu. Eline aldg Da Vinci, tpkMona Lisa gibi, sanat tarihileri arasnda gizli pagan sembolleri ierdigi dsncesiyle olduka nlyd. Kosarlarken, "ok degerli bir rehine setin," dedi.

"Kayalklar Bakiresi," diye cevap verdi. "Ama onu ben degil, bykbabam seti. Tablonun arkasnda benim iin bir sey brakms." Langdon, ona saskn bir baks frlatt. "Ne! Ama hangi tablo oldugunu nereden anladn? Neden Kayalklar Bakiresi? " "Kara riya akl bilsek." Yzne zafer kazanms bir glmseme oturmustu. "Ilk iki anagram gremedim Robert. ncy karamazdm," 31 Rahibe Sandrine, Saint-Sulpicedeki odasnda telefona, "Hepsi ld!" diye kekeledi. O srada bir telesekretere mesaj brakyordu. "Ltfen an! Hepsi ld!" Listedeki ilk telefon numaras korkun sonular dogurmustu histerik bir dul, cinayet davas zerinde ge saatlere kadar alsan bir dedektif ve matemli bir aileyi teselli eden ciddi bir rahip. Her baglant da lmst. Ve simdi de drdnc numaray aradgnda ilk ne ulaslamadg mddete aranmayacak olan numarada karssna telesekreter kmst. Karslama mesajnda hibir isim verilmiyor, sadece arayan kisinin mesajn brakmas isteniyordu.

Mesaj brakrken, "Yerdeki karo krld!" diye yalvard. "Diger ld!" Rahibe Sandrine, korudugu drt adamn kimliklerini bilmiyordu, ama yatagnn altna tkstrdg zel telefon numaralar tek bir kosulda aranabilirdi. Yz olmayan haberci ona,eger bu yer karosu krlrsa, demisti,st kademeye erisildi demektir. Iimizden biri lmle tehdit edilmis ve mitsiz bir yalan sylemek zorunda kalmstr. Numaralar ara. Digerlerini uyar. Bizi bu konuda yzst brakma. Bu sessiz bir alarmd. Basit oldugu kadar saglam ve gvenilirdi. Ilk plan onu hayrete dsrmst. Kardeslerden birinin kimligi tehlikeye girdiginde, digerlerini uyarmaya yarayan mekanizmay baslatacak bir yalan syleyecekti. Ama bu gece, bir kisiden fazlasnn kimligi tehlikeye dsms gibiydi. Korkuyla, "Ltfen cevap verin," diye fsldad. "Neredesiniz?" Kapdan gelen derin bir ses, "Telefonu kapat," dedi. Dehsetle arkasn dnnce, dev csseli kesisi grd. Agr samdan elinde tutuyordu. Rahibe, titreyen elleriyle telefonu yerine koydu.

Kesis, "ldler," dedi. "Drd birden. Ve beni aptal yerine koydular Bana kilit tasnn yerini syle." Rahibe Sandrine geregi syleyerek, "Bilmiyorum!" dedi. "Srr digerleri saklyordu."lms olan digerleri!" Beyaz yumruguyla demir samdan kavrayan adam, ona dogru ilerledi. "Sen bir kilise rahibesisin, buna ragmen onlara m hizmet ediyorsun?" Rahibe Sandrine meydan okuyan bir tavrla, "Isann gerek bir mesaj vard," dedi. "Ben bu mesaj Opus Deide gremedim." Kesisin gzlerinde birden gazap frtnalar koptu. Samdan sopa gibi sallayarak bir hamle yapt. Rahibe Sandrine yere dserken, aklndan son geen dsnceler, kt bir seylerin olacagyd. Drd birden ld. Kymetli gerek sonsuza dek kayboldu. 32 Denon Kanadnn bat ucundaki gvenlik alarm, Langdon ile Sophie Paris aksamnn kucagna kosarken, yakndaki Tuileries Bahelerindeki gvercinleri rktp karmst.

Sophienin meydann kars tarafnda duran arabasna kosarlarken, Langdon uzaklardan gelen polis sirenlerini duyabiliyordu. Meydanda park halinde duran iki kisilik krmz arabay isaret eden Sophie, "Iste suradaki," dedi. Saka yapyor yle degil mi?Ara, Langdonn hayatnda grdg en kk arabayd. Sophie "SmartCar," dedi. "Yz kilometrede bir litre yakyor." Sophie arabay alstrp, akl taslarndan kaldrma kana kadar, Langdon kendini yan koltuga ancak atabilmisti. Araba kaldrmda ilerleyip, Carrousel de Louvredaki adacgn bulundugu yere srayarak inerken arabann n paneline tutundu. Sophie bir an iin merkezi evreleyen taflanlarn arasndan geip adacktan dmdz giderek ksayolu kullanmay ve bylelikle ortadaki genis imenlik alana ulasmay dsnd. Carrousel du Louvreun etrafndaki taflanlarn ortadaki tehlikeli ukuru -La Pyramide Inverse saklamaya yaradgn bilen Langdon, "Hayr!" diye bagrd. Bas asag duran bu gkdelen piramidi daha

nce mzenin iinden grmst. Tek bir lokmada SmartCar yutabilecek byklkteydi. Bereket versin ki, Sophie geleneksel yolu tercih edip direksiyonu saga krms ve dsar kncaya kadar daire izmisti. Daha sonra sola dnd ve kuzey seridini takip ederek, Rue de Rivoliye dogru hzland. Arkalarndaki iki tonlu polis sirenlerinin sesi artk daha yksek gelmeye baslamst ve Langdon yan aynadan baktgnda farlar grebiliyordu. Sophie, Louvredan daha hzl uzaklasabilmek iin gaza basnca SmartCarn motoru itiraz etti. Elli metre ileride, Rivolideki sk krmzya dnd. Sessizce kfreden Sophie hzn kesmeden devam etti. Langdon kaslarnn gerildigini hissediyordu. "Sophie?" Kavsaga geldiklerinde ok az yavaslayan Sophie farlarn at ve yeniden gaza basp, bos kavsaktan sola keskin bir dns yapmadan nce her iki yne de syle bir bakt. Batya dogru bes yz metre kadar gittikten sonra Sophie genis bir adann etrafndan saga sapt. Ksa sre iinde Champ-Elyses Bulvarnn kars tarafnda ilerlemeye baslamslard.

Dz yolda gitmeye basladktan sonra Langdon yan pencereden boynunu uzatp Louvrea dogru bakt. Arkalarndan polis takip ediyormus gibi grnmyordu. Mzenin nnde bir mavi sklar denizi toplanmaya baslamst. Kalp ats sonunda yavaslayan Langdon nne dnd. "Bu ilginti," dedi. Sophie, onu duymusa benzemiyordu. Gzlerini, Parisin Besinci Caddesi diye bilinen lks magazalarn yer aldg kilometrelik Champ-Elyses Bulvarna dikmisti. Bykelilik sadece bir buuk kilometre uzaklktayd. Langdon koltuguna yerlesti. Kara riya akl bilsek. Sophienin akln bu kadar hzl alstrmas gerekten etkileyiciydi. Kayalklar Bakiresi. Sophie, bykbabasnn onun iin tablonun arkasna bir sey sakladgn sylemisti. Son bir mesaj m? Langdon, Saunirein zekice dsnlms saklama yerine hayranlk duymaktan kendini alamyordu; Kayalklar Bakiresi o gecenin birbirine bagl sembol zincirine tam olarak uyuyordu. yle grnyordu ki

Saunire, her seferinde Leonardo Da Vincinin karanlk ve muzip ynne duydugu hayranlg dile getirmisti. Kayalklar Bakiresi teklifi Da Vinciye Lekesiz Dogum Kardesler Birligi diye bilinen bir kurulustan gelmisti. Milanodaki San Francesco kiliselerindeki sunakta bulunan lemenin ortas iin bir tabloya ihtiya duyuyorlard. Rahibeler, Leonardoya tablonun tam ebatlarn ve istedikleri temay belirtmislerdi... bir magaraya sgnan Bakire Meryem, Vaftizci Bebek Yahya, Azrail ve Bebek Isa. Da Vinci onlarn istedigi gibi alstg halde, isi teslim ettiginde grup dehsete dsmst. Tabloyu tartsmal ve rahatsz edici ayrntlarla doldurmustu. Tabloda, kolunu bebek Isa oldugu tahmin edilen bir ocuga dolams mavi sabahlk iindeki Bakire Meryem grnyordu. Meryemin karssnda, ne bir ocukla, ki onun da Vaftizci Yahya oldugu tahmin ediliyordu, Azrail oturuyordu. Bununla birlikte, alsldk Yahyay vaftiz eden Isa betimlemesinin yerine bu kez bebekYahya, Isay vaftiz ediyordu... ve Isa yetkisini ona veriyordu! Bundan daha da sknt verici olan, Meryemin bir elini bebek Yahyann basnn stnde tutmas ve tehditkr bir tavr iinde olmasyd

-elleri, grnmeyen bir bas kavrayan kartal penesi gibiydi. Son olarak, en belirgin ve en korkutucu grnt: Meryemin kvrlms parmaklarnn tam altnda Azrailin yaptg kesme isaretiydi -sanki Meryemin penemsi elinin tuttugu grnmeyen bas boynundan kesip ayryor gibiydi. Langdonn grencileri, Da Vincinin ikinci bir tablo yaparak kardesler cemiyetini yumusattgn grendiklerinde daima sasrrlard. Bu "hafifletilmis"Kayalklar Bakiresinde tm bireyler daha geleneksel bir sekilde tasvir edilmislerdi. Ikinci tablo simdi Londradaki Ulusal Galeride sergileniyordu ama Langdon yine de Louvreda yer alan daha ilgi ekici resmi tercih ediyordu. Sophie arabay Champ-Elysesde hzla srerken Langdon, "Tablonun arkasnda ne vard?" diye sordu. Sophie gzlerini yoldan ayrmad. "Bykelilige gven iinde girdikten sonra sana gsterecegim." "Bana gsterecek misin? " Langdon sasrmst. "Sana maddi bir nesne mi brakms?" Sophie ters ters basn sallad. "stnde fleur-de-lis ve P.S. harfleri var."

Langdon kulaklarna inanamyordu. Sophie arabann direksiyonunu saga krp, lks Hotel de Crillonun en Parisin seritli diplomatik mahallesine hzla dnerken,bu isi basaracagz, diye dsnyordu. Artk bykelilige bir kilometreden az kalmst. Sophie sonunda nefesinin yeniden normale dndgn hissetti. Arabay srerken bile Sophienin akl cebindeki anahtardayd. Yllar nce onu grdg ana ait hatralar, kollar esit ha biimindeki altn bas ksm, gen gvde, ierdeki yazlar, kabartmal iek mhr ve P.S. harfleri. Geen yllar sresince anahtar Sophienin aklna nadiren gelmis olsa da, istihbarat camiasnda yaptg grev ona gvenlik hakknda pek ok sey gretmisti ve artk anahtarn garip grnts ona ok sasrtc gelmiyordu. Lazerle islenmis bir matris. Kopyalanmas imknsz . Kilidi dndren disler yerine bu anahtarda yer alan lazerle yaplms karmask kabarcklar elektronik bir gz tarafndan inceleniyordu. Eger gz, altgen kabarcklarn dogru aralklarla yerlestirildigine ve evrildigine karar verirse kilit alacakt.

Sophie bylesi bir anahtarn neyi aacagn tahmin edemiyor ama Robertn syleyebilecegini sezinliyordu. Her seyden nce, daha grmeden anahtarn stndeki kabartmal mhr tarif etmisti. st taraftaki armh formu, anahtarn bir tr Hristiyan rgtne ait oldugunu gsteriyordu ama Sophie lazer islemeli matris kullanan bir kilise bilmiyordu. Ayrca bykbabam Hristiyan degildi... Sophie on yl nce bunun ispatna tank olmustu. Ne gariptir ki, bykbabasnn asl tabiatn ona gsteren bir baska anahtar ok daha normal bir anahtar olmustu. Charles de Gaulle Havaalanna inip, eve giden bir taksiye atladgnda lk bir aksamstyd. Grand-preaz sonra beni grdgne ok sasracak, diye dsnyordu. Ingilteredeki okulundan bahar tatili dolaysyla eve birka gn erken dnen Sophie, onu grmek ve alstg desifre metotlarn ona anlatmak iin sabrszlanyordu. Ama nedense Paristeki eve vardgnda bykbabasn orada bulmamst. Hayal krklgna ugramst

ama gelmesini beklemedigini biliyordu. Belki de Louvreda alsyordu. Ama bugn cumartesi, diye hatrlad. Hafta sonlarnda nadiren alsrd. Hafta sonlarnda genellikle... Sophie srtarak garaja kosmustu. Elbette arabas orada degildi. Hafta sonuydu. Jacques Saunire sehirde araba kullanmaktan hoslanmazd. Arabay tek bir yne gitmek iin almst -Parisin kuzeyinde, Normadiyadaki satosuna gitmek iin. Sophie Londrann kesmekesinde geirdigi aylardan sonra doga kokusunu almak ve hemen yola kmak iin sabrszlanyordu. Aksamn erken saatleri oldugundan, derhal yola koyulup ona spriz yapmaya karar vermisti. Bir arkadasnn arabasn dn alan Sophie, kuzeye ynelerek Cruelly yaknlarndaki ssz daglara dogru yol ald. Bykbabasnn inziva ksesine giden zel araba yoluna saptgnda saat onu biraz geiyordu. Yol yaklask bir buuk kilometre uzunlugundayd ve Sophie ancak yolu yarladgnda agalarn arasndan evi grmeye baslamst -bir dag kenarndaki ormann iine yaplms, dev gibi eski tas bir sato. Sophie bu saatte bykbabasnn uyuyor olabilecegini aklndan geirmisti ama evin sklarnn

parldadgn grnce olduka heyecanland. Park edilmis arabalarla dolu garaja vardgnda sevinci sasknlga dnsmst -Mercedesler, BMWler, Audiler ve bir Rolls-Royce. Sophie bir mddet baktktan sonra kahkaha krizine tutuldu. BenimGrand-pre m, nl mnzevi! Grnse baklrsa Jacques Saunire grndg kadar mnzevi biri degildi. Sophie okuldayken bir partiye ev sahipligi yaptg belli oluyordu ve arabalarn grnsne baklrsa, Parisin en nfuzlu kisileri partiye katlmslard. Ona srpriz yapmak iin sabrszlanan Sophie hemen n kapya kostu. Kapya vardgnda kilitli oldugunu grd. Kapy yumruklad. Kimse cevap vermedi. Saskn bir halde evin etrafnda dnd ve arka kapy denedi. Cevap yoktu. Akl karsms bir sekilde biraz durup dinledi. Tek duydugu, vadinin etrafnda dnerken hafif ugultular karan serin Normandiya havasyd. Mzik almyordu. Ses yoktu. Hibir sey duyulmuyordu.

Sophie ormann sessizligi iinde evin yan tarafna gidip, bir aga gvdesine trmanarak yzn oturma odasnn penceresine dayad. Ieride grdkleri bir anlam ifade etmiyordu. "Burada kimse yok!" Birinci katn tamam bombos grnyordu. Insanlar nerede? Kalbi hzla arpan Sophie, odunluga gidip bykbabasnn ra kutusunun altnda sakladg yedek anahtar ald. n kapya kosup ieri girdi. Bos antreye admn attgnda gvenlik sisteminin kontrol paneli yanp snmeye baslamst... ieri giren kimsenin, gvenlik alarm almaya baslamadan dogru sifreyi tuslamas iin 10 saniyesi oldugunu gsteren uyar. Parti verirken alarm m alstrmst? Sophie abucak sifreyi girdi ve sistemi kapatt. Ieri girdiginde tm evin bombos oldugunu grd. Yukar katta da kimse yoktu. Bir kez daha bos oturma odasna indiginde bir sre sessizce durdu ve neler oldugunu anlamaya alst. Iste o anda derinden gelen sesleri duydu. Ve bu sesler asagdan geliyor gibiydi. Sophie bir anlam veremiyordu.

Egilerek kulagn yere dayad ve dinledi. Evet, sesler kesinlikle asagdan geliyordu. Sark sylyor gibiydiler... Korkmustu. Sesten daha rktc olan, bu evin bir bodrum kat olmadgn hatrlamasyd. En azndan benim bildigim bir bodrumu yok. Arkasn dnp oturma odasn gzleriyle tarayan Sophie, evde yerinde durmayan tek bir nesneye rastlamst -bykbabasnn en sevdigi antika Aubusson duvar hals. Genellikle dogu duvarnda sminenin arkasnda asl dururdu ama o gece pirin kornisinden kenara ekilmisti ve arkasndaki duvar gzler nne seriyordu. plak lambri duvara dogru yryen Sophie sark seslerinin ykseldigini hissetti. Tereddt ederek kulagn duvara yaslad. Artk sesler daha berrakt. Insanlar kesinlikle sark sylyor... Sophienin anlayamadg kelimeler kullanyorlard. Bu duvarn arkasnda bir bosluk var! Panelin kenarlarn eliyle yoklayan Sophie gizli bir oyuk buldu. Titizlikle islenmisti. Kayarak alan bir kap. Kalbi deli gibi arparken parmagn delige yerlestirdi ve ekti. Agr duvar ses kartmadan yana kayd. Ilerideki karanlkta sark syleyen sesler yanklanyordu.

Kapdan geen Sophie kendini dnerek asag inen, kaba tas bir merdivende buldu. ocuklugundan beri bu eve gelirdi ama bu merdivenin varlgndan bile haberi yoktu! Asag indike hava serinlemisti. Sesler daha da belirginlesti. Artk kadn ve erkek seslerini duyuyordu. Dner basamaklar grs asn engelliyordu ama son basamakta n almst. Arka tarafta bodrum katnn kk bir parasn grebiliyordu, titresen turuncu alevlerle aydnlanan tas. Nefesini tutan Sophie birka adm daha yaklast ve neler oldugunu grmek iin meldi. Grdklerini anlayabilmesi birka saniyesini almst. Buras bir yeralt odasyd, dagdaki granitten oyulmus kaba bir odaya benziyordu. Ierideki tek sk, duvarlardaki mesalelerden geliyordu. Devlerin aydnlattg odann ortasnda yaklask otuz kisi ember olusturacak sekilde duruyordu. Hayal gryorum,dedi Sophie kendi kendine. Bu bir rya. Baska ne olabilir? Odadaki herkes maske takmst. Kadnlar beyaz tl gecelikler ve altn ayakkablar giymislerdi.

Maskeleri beyazd ve ellerinde altn kreler tutuyorlard. Erkekler uzun siyah tunikler giymislerdi ve maskeleri siyaht. Dev bir satran tahtasndaki piyonlara benziyorlard. emberdeki herkes ileri geri sallanp yerde duran bir seyi husu iinde zikrediyorlard... Sophienin gremedigi bir seyi. Sark yeniden baslamst. Hzland. Artk grlyordu. Daha hzl. Katlmclar ieri dogru birer adm atp, diz ktler. Sophie o srada neye tanklk ettiklerini grebilmisti. Dehsetle geriledigi halde, bu manzara hafzasndan sonsuza kadar silinmeyecekti. Tiksinti duyan Sophie arkasn dnp, tas duvarlara tutunarak merdiveni trmanmst. Kapy ekerek kapattktan sonra evden kat ve gzyaslar iinde Parise geri dnd. O gece hayal krklgna ve ihanete ugrams bir halde esyalarn toplayp evden ayrld. Yemek odasndaki masann stne bir not brakmst. ORADAYDIM. BENI BULMAYA ALISMA. Notun yanna satonun odunlugunda duran yedek anahtar brakt. "Sophie!" Langdonn sesi dsncelerini blmst. "Dur! Dur!"

Hatralarndan uyanan Sophie aniden frene asld ve araba patinaj yaparak durdu. "Ne? Ne oldu?" Langdon nlerindeki uzun caddeyi gsteriyordu. Grdgnde Sophienin kan dondu. Yz metre kadar ilerideki kavsak DCPJ polis arabalaryla kapatlmst. arpk park edilmislerdi ve niyetleri belliydi. Gabriel Bulvarn kapatmslar! Langdon iini ekti. "Bu gece bykelilik yasak blge mi ilan edildi?" Sokagn asagsnda, arabalarnn yannda duran iki DCPJ polisi simdi onlarn bulundugu yne dogru bakyorlard. nlerindeki caddede bylesine tuhaf biimde duran farlarn ne oldugunu merak ettikleri ortadayd. Pekl Sophie, yavasa dn. SmartCar geri vitese takarak, puanlk bir dns yapt ve araba aksi istikamete dndrd. Uzaklasrken, arkasndan patinaj yapan tekerleklerin sesini duydu. Sirenler almaya baslamst. Sophie kfrederek gaza bast. 33 Sophienin SmartCar diplomatik semtteki bykelilikler ve konsolosluklarn nnden hzla ilerledi.

Sonunda bir yan sokaga saparak saga dns yapt ve tekrar grkemli Champ-Elyses Bulvarna kt. Yumruklarn bembeyaz oluncaya kadar skan Langdon yolcu koltugunda iki bklm oturuyor ve peslerinden gelen polis olup olmadgn kontrol etmek iin arka tarafa bakyordu. Birden kama kararn vermemis olmay diledi. Sonra kendine, bu karar sen vermedin, diye hatrlatt. GPS noktacgn tuvalet penceresinden attgnda bu karar onun adna Sophie vermisti. Simdi bykelilikten tam gaz uzaklasp Champ-Elysesnin hafif trafiginde ylankavi kvrmlar izerken Langdon seeneklerinin daha da ktye gittigini hissediyordu. Sophie polisi atlatms gibi grnyordu ama Langdon en azndan o an iin, sanslarnn devam edeceginden spheliydi. Direksiyon basnda oturan Sophie, elini sveterinin cebine daldrp kk metal bir nesne kartarak Langdona uzatt. "Robert, suna bir baksan iyi olacak. BykbabamnKayalklar Bakiresi nin arkasnda bana braktg sey bu." Aklna gelen agrsmlardan tr tyleri rperen Langdon nesneyi eline alp inceledi. Agrd ve armh biimindeydi.

Ilk nce bir cenaze pieusu -mezarlkta topraga gmmek iin tasarlanan bir tr minyatr an ivisituttugunu dsnd. Ama daha sonra hatan devam eden gvdenin gen ve prizma formunda oldugunu fark etti. Ayrca gvdenin stnde titizlikle islenerek gelisigzel dagtlms gibi grnen yzlerce minik altgen kabarck vard. Sophie, ona, "Lazerle kesilmis bir anahtar," dedi. "Elektrikli bir gz bu altgenleri okuyor." Bir anahtar m?Langdon daha nce byle bir seyi hi grmemisti. Serit degistirip kavsaktan dnerken Sophie, "Arka tarafna bak" dedi. Langdon anahtar evirdiginde hayretten agz bir kars ak kald. Han tam ortasna, bir fleur-de-lis ile P.S. harfleri zenle kabartlarak islenmisti. "Sophie," dedi. "Sana bahsettigim mhr bu! Sion Tarikatnn" resmi amblemi." Sophie basn sallad. "Anahtar ok uzun zaman nce grdgm sana sylemistim. Bana bundan bir daha asla bahsetmememi sylemisti"

Langdonn gzleri kabartmal anahtar stne akl kalmst, Ileri teknoloji retimiyle stndeki asrlk semboller, eski ve yeni dnyay birbirine kaynastrmst. "Bana bu anahtarn, pek ok srr sakladg bir kutuyu atgn sylemisti." Langdon, Jacques Saunire gibi bir adamn ne tr srlar saklayabilecegini dsnnce bir rperti hissetti. Eski bir kardesligin, ftrist bir anahtarla ne isi oldugunu tahmin edemiyordu. Tarikatn varolusunun tek sebebi bir srr korumakt. Inanlmaz gce sahip bir srr. Bu anahtarn bir ilgisi olabilir mi? Bu dsnce tm zihnini sarmst. "Neyi atgn biliyor musun?" Sophie hayal krklgna ugrams gibi grnyordu. "Senin bildigini sanyordum." Langdon elindeki ha dndrp, incelerken bir sre sessiz kald. Sophie, "Hristiyan isine benziyor," diye srar etti. Langdon bundan o kadar da emin degildi. Anahtarn bas ksm geleneksel uzun kollu Hristiyan Hana degil de,

Hristiyanlktan bin besyz yl nceki kare -drt kolu da esit uzunlukta- halara benziyordu. Bu tr halarn uzun kollu Latin Hayla gsterilen armhla hi ilgisi yoktu. olarak Romallar tarafndan bir iskence aleti olarak kullanlmst. Langdon kullandklar semboln tarihte ok vahsi bir ismi yansttgn, "armha" bakan Hristiyanlarn ok az bir ksmnn bilmesine her zaman hayret etmisti. "Ha" ve "armh" kelimeleri Latincedekicruciare fiilinden geliyordu... yani iskence. "Sophie," dedi. "Sana syleyebilecegim tek sey, bunun gibi esit kollu halarn barsl halar olarak kabul edildigi. Kare biimleri, armha germe islemi iin elverisli degildir, ayrca dengeli dikey ve yatay eksenleri erkek ile disinin dogal birlesimini gsterir. Bylece sembolik olarak tarikatn felsefesiyle rtsrler." Sophie, ona bezgin bir ifadeyle bakt, "Hi fikrin yok, yle degil mi?" Langdon kaslarn att. "En ufak bir agrsm bile yapmyor." "Pekl, yoldan kmamz gerekiyor." Sophie dikiz aynasn kontrol etti. "Bu anahtarn neyi atgn bulmak iin gvenli bir yere gitmemiz gerek."

Langdon hasretle Ritzdeki konforlu odasn dsnd. Ama seenekler arasnda olmadg gayet akt. "Paris Amerikan niversitesindeki ev sahiplerime ne dersin?" "Anlaslr. Fache onlar kontrol edecektir." "Tandklarn olmal. Burada yasyorsun." "Fache telefonumu arastrp, is arkadaslarmla konusacaktr. Benim tandklarm tehlikeli olur, ayrca otel bulmak da iyi bir fikir degil, nk kimlik soruyorlar." Langdon bir kez daha, Louvredayken Fachenin kendisini tutuklamasna izin vermenin daha iyi olacagn dsnyordu. "Bykeliligi arayalm. Durumu aklayabilirim, bykelilik de bizimle bir yerde bulusmas iin birini gnderebilir." "Bizimle bulusmak m?" Sophie dnp, ona deliymis gibi bakyordu. "Robert, sen hayal gryorsun. Bykeliliginin kendi arazisi dsnda hibir yetkisi yok. Bizi almas iin birini gndermeleri, Fransz hkmetinden kaan birine yardm etmek olur. Olmaz. Eger bykeliligine gidip,

geici sgnma hakk isteseydin bu olabilirdi ama onlardan Fransz emniyet glerine kars harekete gemelerini nasl istersin?" Basn iki yana sallad. "Bykeliligini simdi ararsan sana basn daha fazla belaya sokmaktan kanman ve Facheye teslim olman syleyeceklerdir. Ardndan bir mahkeme yaplmas iin diplomatik kanallar kullanacaklarna izin verecekler." Basn kaldrp, ChampElysesdeki sk dkkn vitrinlerine bakt. "Yannda ne kadar nakit var?" Langdon czdanna bakt. "Yz dolar. Birka euro. Neden?" "Kredi kartn yok mu?" "Elbette var." Sophie gaza basarken, Langdon onun bir plan yaptgn sezmisti. Tam nlerinde, Champ-Elysesnin bitiminde, Fransann en genis adacgyla evrelenmis Arc de Triomphe Napoleonun askeri gcn vmek iin yaplan elli metrelik ant- duruyordu. Adacga yaklasrlarken, Sophienin gzleri yine dikiz aynasndan "Simdilik onlar atlattk," dedi. "Ama bu arabada kalrsan bes dakika gemeden enseleniriz."

Langdon,demek baska bir araba alacagz, diye dsncelere dalmst,artk iyice sulu olduk . "Ne yapacaksn?" Sophie SmartCar adacga dogru srd. "Gven bana." Langdon, hi tepki vermedi. Gven duygusu, bu gece ona fazla bir sey kazandrmamst. Ceketinin kolunu geriye syrarak saatine bakt -onuncu yas gnnde ebeveynlerinin armagan ettigi- Mickey Mouse marka bir koleksiyon retimiydi. ocuksu kadran genellikle tuhaf bakslar zerinde toplasa da, Langdon asla baska bir saat almamst; biim ve renk bysyle ilk olarak Disney animasyonlar sayesinde tansmst. Simdi ise Mickey her gn, Langdonn ruhen gen kalmasn saglyordu, Ama o anda Mickeynin kollar garip bir a yaparak, bir o kadar garip bir zaman gsteriyordu. Sabaha kars 02:15. Bilegine bakp SmartCar genis adacgn etrafndan dndren Sophie, "Ilgin bir saat," dedi. Langdon ceketinin kolunu asag ekerken, "Uzun hikye," diye cevap verdi.

"yle oldugunu tahmin edebiliyorum." Sophie, ona bakp abucak glmsedikten sonra, adacktan ayrld ve sehir merkezinden uzaga, kuzeye dogru yol ald. Iki yesil sg g bela yakaladktan sonra nc kavsaga ulast ve Malesherbes Bulvarna dogru keskin bir sag dns yapt. Diplomatik semtin zengin grnsl agal yollarndan kmslard. Artk daha karanlk olan sanayi mahallesinde ilerliyorlard. Sophie sola dndkten ksa bir sre sonra Langdon nerede olduklarn anlad. Gare Saint-Lazare. nlerinde duran cam atl tren istasyonu, uak hangaryla bir serann garip uzantsn andryordu. Avrupadaki tren istasyonlarna hi uymuyordu. Bu saatte bile ana girisin yannda yaklask yarm dzine taksi bekliyordu. Srt antal ocuklar istasyondan kp adeta hangi sehirde olduklarn hatrlamaya alsyormus gibi gzlerini ovustururken, sandvi satan satclar el arabalarn sryorlard. Yolun ilerisinde bir ift ve sehir polisi, yolunu sasrms turistlere yn tarif ediyordu. Sophie SmartCarn taksilerin arkasna ekip yolun kars tarafndaki park alan yerine krmz blgeye park etti.

Langdon henz neler oldugunu sormaya frsat bulamadan, Sophie arabadan inmisti. nlerinde duran taksinin penceresine kostu ve sofrle konusmaya baslad. Langdon arabadan indiginde Sophienin taksi sofrne bir tomar para verdigini grd. Taksi sofr basn salladktan sonra Langdonn saskn bakslar altnda arabaya onlar almadan uzaklast. Taksi uzaklasrken, kaldrmda Sophienin yanna giden Langdon, "Neler oldu?" diye sordu. Sophie tren istasyonu girisine dogru ilerlemeye baslamst bile. "Haydi. Paristen ayrlan ilk trene iki bilet alacagz." Langdon onun yanndan aceleyle kosusturdu. ABD Bykeliligine giden bir buuk kilometrelik yolculuk, artk tam anlamyla Paristen kama operasyonuna dnsmst. Langdon bu fikirden gittike daha az hoslanyordu. 34 Piskopos Aringarosay Leonardo da Vinci Uluslararas Havaalanndan alan sofr, kk ve gsterissiz siyah bir Fiat sedanla gelmisti. Aringarosa, tm Vatikan aralarnn, zerinde Papann mhrn

tasyan bayraklar ve madalyonlarla ssl, byk lks arabalardan olustugu gnleri hatrlad. O gnler geride kald. Vatikan arabalar artk az gsterisliydiler ve genellikle isaret tasmyorlard. Vatikan bunun daha iyi hizmet verebilmek iin masraflardan ksmak niyetiyle yapldgn sylese de, Aringarosa daha ok bir gvenlik meselesi oldugunu dsnyordu. Dnya lgna dnmst ve Avrupann pek ok yerinde Hazreti Isay sevdigini ilan etmek, arabann stne hedef tahtas resmi izmek gibi bir seydi. Aringarosa siyah cppesini eteklerinden toplayarak arka koltuga bindi ve Castel Gandolfoya giden uzun yolculuk iin yerine iyice yerlesti. Bes ay nce yaptg yolculugun br benzeri olacakt. Geen yl Romaya yaptgm yolculuk,diye dsnd. Hayatmn o uzun gecesiydi. Vatikan bes ay nce telefon ederek, Aringarosann derhal Romaya gelmesini buyurmustu. Hibir aklama yapmamslard. Biletlerin havaalannda. Papa gizem perdesini kapal tutmak iin elinden geleni yapmst, en yksek rtbeli papaz iin bile. Aringarosa gizemli agrnn, Opus Deinin son zamanlarda halkla iliskilerde kazandg basary

-New Yorktaki Dnya Merkezinin tamamlanmas- kutlamak amacyla Papa ile diger Vatikan yetkililerinin fotograflarnn ekilebilecegini dsnmst. Architectural Digest, Opus Dei binas iin, "Katolikligin, modern manzarayla yce bir sekilde bagdasan parlak feneri" diye bahsetmisti ve son zamanlarda Vatikan "modern" kelimesini ieren her seye kars yaknlk duyuyor gibi grnyordu. Aringarosann, istemeden de olsa daveti kabul etmekten baska aresi yoktu. ogu muhafazakr papaz gibi, mevcut Papalk ynetiminin bir hayran saylmayan Aringarosa, yeni Papann makama geldigi ilk yl derin kaygyla izlemisti. Grlmemis bir liberal olan Papa Cenaplar, Vatikan tarihindeki en tartsmal ve alslmadk kardinaller meclisi sayesinde Papalga atanmst. Daha sonra ise beklenmedik bir anda iktidara geldigi iin mtevaz olacag yerde, Hristiyanlgn en yksek makamyla ilgisi olan tm bilekleri bkmekte hi vakit kaybetmemisti. Kardinaller Meclisinden srekli liberal destek alan Papa, Papalk misyonunun "Vatikan doktrinlerini agdaslastrmak ve Katolikligi nc bin yla hazrlamak" oldugunu ilan ediyordu.

Aringarosa, syledigi szlerle bu adamn, Tanrnn yasalarn yeniden yazabilecegine ve gerek Katolikligin gerektirdiklerinin modern dnyaya ters dstgne inananlarn kalplerini yeniden kazanacagna inanacak kadar kstah olmasndan korkuyordu. Aringarosa, Papa ile dansmanlarn, kilisenin kurallarn yumusatmann sadakatsizlik ve korkaklkla kalmayp ayn zamanda siyasi bir intihar olacagna ikna etmek iin, tm siyasi nfuzunu -Opus Deinin semenleriyle banka hesabnn miktar dsnldgnde olduka byk saylrd- kullanyordu. Kilise kanunlarn bir nceki yumusatma girisiminin -2. Vatikan fiyaskosu- geriye zarar verici bir miras braktgn hatrlatyordu: Artk kiliseye gelenlerin says her zamankinden daha dskt, bagslar sfr tketmek zereydi ve kiliselere atayacak yeterli sayda Katolik papaz yoktu, Aringarosa insanlarn kilisenin yol gstermesine ihtiyac var,diye srar etmisti, srtlarn svazlayp smartmasna degil. Aylar nce o gece, Fiat havaalanndan ayrlrken Aringarosa, Vatin Sehri yerine doudaki dolambal

bir dag yoluna gittiklerini grnce Sofrne, "Nereye gidiyoruz?" diye sormustu. Adam, "Alban Daglarna," diye yantlamst. "Toplantnz Castel Gandolfoda. Papann yazlk evi mi?Aringarosa daha nce oraya hi gitmemis ve gitmek de istememisti. On altnc yzyldan kalma hisar, Papann yazlkevi olmasnn yan sra, Avrupadaki en gelismis astronomi gzlemevlerinden biri olan Specula Vaticanaya Vatikan Rasathanesi- ev sahipligi yapyordu. Aringarosa, Vatikann bilimle ugrasmasn bir trl iine sindirememisti. Bilimle inanc kaynastrmann mantg ne olabilirdi ki? Tanr inanc tasyan bir adam, bilimle tarafsz ugrasamazd. Imann ise fziksel olarak teyit edilmesine gerek yoktu. Yldzlarla kasm gkyzne dogru ykselen Castel Gandolfo alanna girdiginde,yine de geldik iste, diye dsnd. Garaj yolundan bakldgnda Gandolfo, intihar atlays yapmay dsnen devasa bir tas canavara benziyordu. Uurumun tam kenarna insa edilmis sato, Italyan medeniyetinin besigine dogru egilmisti, Romay kurmadan nce Curiazi ile Orazi kabilelerinin uzun zaman savastklar vadi.

Gandolfonun silueti bile grlecek bir manzarayd... bu cosku verici uurum sahnesinin etkisini artran etkileyici bir mimarisi vard. Aringarosa simdi, Vatikann bina atsna iki dev alminyum teleskop kubbesi yerlestirerek mahvettigini grmekten znt duyuyordu. Bir zamanlarn bu magrur yapsn adeta, komik sapka giymis gururlu bir savas konumuna dsrmslerdi. Aringarosa arabadan indigi srada bir Cizvit rahibi kosusturarak, karslamak iin yanna geldi. "Hos geldiniz piskopos. Ben Peder Mangano. Bir gkbilimciyim." Ne kadar iyi. Aringarosa homurdanarak onu selamladktan sonra, ev sahibinin pesinden satonun antresine girdi, Rnesans sanatyla astronomi grntlerinin zevksiz karsmndan olusan genis ve ak bir alan. Kendisine eslik eden rahibi traverten merdivenlerde takip eden Aringarosa konferans salonlar, derslikler ve turist bilgilendirme hizmetlerine ait isaretler grd. Vatikann her seferinde ruhani gelisim iin mantkl rehberlik hizmetinden geri kalp, turistlere astrofizik dersleri vermeye bir sekilde vakit buldugunu dsnmek onu sasrtmst.

Aringarosa, gen rahibe, "Sylesene," dedi. "Kuyruk ne zaman kpegi sallamaya baslad?" Rahip, ona tuhaf bir biimde bakt. "Efendim?" Bu gece yine o tartsmay amamak dsncesiyle Aringarosa konuyu kapatt. Vatikan delirmis . Taviz vermeden ona degerleri gretmek yerine, smark ocuklarnn kaprislerine boyun egen senge ebeveynler gibi, kilise de gittike yumusuyor, dogru yoldan sapan bir kltre ayak uydurmaya alnyordu. st kattaki genis koridor olduka lks dsenmisti ve pirin tabelal kaplarn bulundugu yne dogru ilerliyordu. ASTRONOMI KTPHANESI Aringarosa burada Vatikan Astronomi Ktphanesi Copernicus, Galileo, Kepler, Newton ve Secchinin nadir bulunan alsmalar da dahil olmak zere, yirmi bes binden fazla eser bulundugunu duymustu. Iddia edildigine gre Papann kdemli alsanlar da burada zel toplantlar dzenliyorlard.. Vatikan Sehri snrlar iinde yapmak istemedikleri toplantlar. Kapya yaklasan Piskopos Aringarosa, ieride duyacag haberi ya da harekete geirecegi olaylar

zincirini kesinlikle tahmin etmiyordu. Bir saat sonra toplantdan sendeleyerek karken, kt olaylara dair imalar yerine oturmaya baslamst. Bundan alt ay sonra! diye dsnmst. Tanr yardmcmz olsun! Simdi Fiatta oturmakta olan Piskopos Aringarosa, o toplanty dsnrken yumruklarn sktgn fark etti. Yumrugunu gevsetip, yavasa derin bir nefes ald ve kaslarn gevsetti. Fiat daglara trmandka, kendi kendine, her sey yolunda gidecek, dedi. Yine de cep telefonunun almasn diliyordu.gretmen beni neden aramad? Silas su ana kadar kilit tasna ulasms olmalyd. Sinirlerini yatstrmaya alsan piskopos, yzgndeki mor ametist tasa bakarak meditasyon yapt. Piskoposluk armas islenmis yzgnn elmaslarn dokusunu hissederek, kendi kendine bu yzgn yaknda sahip olacag gten ok daha kk bir gcn sembol oldugunu hatrlatt. 35 Gare Saint-Lazaren ii, Avrupadaki diger tren istasyonlarna benziyordu. Her zamanki mdavimleriyle -mukavva kutular tasyan evsizler, srt antalarnn stnde uyuyup MP3 alarlarn

dinleyen gzleri apaklanms kolej grencileri ve sigara ien mavi niformal hademeler- dolu byk bir ambardan ibaretti. Sophie basn kaldrp yukarda asl duran sefer tablosuna bakt. Siyah beyaz kutucuklar bilgi yenilendike dnerek degisiyordu. Listenin en stnde syle yazyordu: LILLE-HIZLI TREN- 03:06 Sophie, "Keske daha erken hareket etseydi," dedi. "Ama Lille isimizi grr." Daha erken mi?Langdon saatine baktgnda 02.59 oldugunu grd, Tren yedi dakika sonra hareket edecekti ve henz biletlerini bile almamslard. Sophie, Langdon bilet gisesine dogru srkleyerek, "Kredi kartnla bize iki bilet al," dedi. "Kredi kart harcamalarnn takip edildigini sanyordum..." "Kesinlikle." Langdon, Sophie Neveuya yetismeye alsmaktan vazgeti. Kredi kartn kullanarak Lillee iki bilet ald ve Sophieye uzatt. Sophie, onu Lille yolcularnn trene binmeleri iin son agrnn yapldg peronlarn bulundugu yne dogru gtrd.

nlerinde on alt farkl peron ayrm uzanyordu. Sag taraftaki nc peronda Lille treni ayrlmak zere ddgn ttryordu, ama Sophie, Langdon kolundan tutup tam ters istikamete srklemeye baslamst bile. Hzla yan taraftaki lobiye dnerek, gece boyunca ak bir kafeteryann nnden getiler. Sonunda yan kapdan istasyonun bat tarafndaki sessiz sokaga kmslard. Bir taksi tek basna kapnn nnde bekliyordu. Sofr, Sophieyi grnce farlarn yakp sndrd. Sophie arka koltuga atlad. Langdon, onun ardndan bindi. Taksi istasyondan uzaklasrken Sophie yeni satn aldklar biletleri kartarak yrtt. Langdon derin bir nefes ald. Yetmis dolar ok gzel harcadk. Gerekten katklarn Langdon ancak, taksi Rue de Clichyden kuzeye giden dz bir yola ktktan sonra anlamst. Sag taraftaki camdan Montmarteyi ve Sacr-Coeurun gzel kubbesini grebiliyordu. Bu manzaray, kars istikametten geen polis arabasnn sklar bld.

Sirenler uzaklasana kadar Langdon ile Sophie baslarn asag egdiler. Sophie, taksi sofrne sadece sehir dsna kmasn sylemisti. Langdon, onun enesini sktgn grdgnde, bir sonraki adm hesapladgn sezinlemisti. Langdon ha seklindeki anahtar cama tutarak yeniden incelemeye koyuldu. Anahtarn nerede yapldgn belirten herhangi bir isaret bulmak amacyla gzlerine yaklastrd. Aralkl sokak lambalarnn sgnda tarikat mhr dsnda hibir isarete rastlayamad. Sonunda, "Hibir anlam ifade etmiyor," dedi. "Hangi ksm?" "Bykbabann, ne yapacagn bilmedigin bir anahtar bulman iin bunca zahmete girmesi." "Sana katlyorum." "Tablonun arkasnda baska bir sey yazmadgna emin misin?" "Her yeri aradm. Hepsi bu kadar. Bu anahtar tablonun arkasna skstrlmst. Tarikat mhrn grdm, cebime attm ve sonra ktk." Simdi gen gvdenin kr ucuna bakmakta olan Langdon kaslarn att. Hibir sey. Gzlerini ksarak

anahtar yaklastrd ve bas ksmn keti. Orada da bir sey yoktu. "Sanrm bu anahtar yakn zaman nce temizlenmis." "Neden?" "Tuvalet ispirtosu gibi kokuyor." Sophie, ona dnd. "Anlamadm?" "Sanki birisi buna temizleyici sv srms gibi." Langdon anahtar burnuna gtrerek koklad. "Diger tarafta daha keskin." Arka taraf evirdi. "Evet, alkol bazl, bir temizleyiciyle ya da..." Langdon durdu. "Ne?" Anahtar sga tutarak, han zerindeki przsz yzeye bakt. Baz yerlerde parldyordu... sanki slakms gibi. "Cebine atmadan nce bu anahtarn arkasna ne kadar iyi baktn?" "Ne? Iyi bakmadm. Acele ediyordum." Langdon, ona dnd. "Siyah sk hl yannda m?" Sophie elini cebine sokarak, UV feneri kard. Langdon feneri eline alp at ve sg anahtarn arka tarafna tuttu. Anahtarn arka taraf hemen renklenmisti. Bir yaz grnyordu, Aceleyle yazlmst ama okunuyordu.

Langdon glmseyerek, "Evet," dedi. "Sanrm ispirto kokusunun nereden geldigini biliyoruz." Sophie anahtarn arkasndaki mor yazya hayretle bakyordu. 24RueHaxo Bir adres! Bykbabam bir adres yazms! Langdon, "Nerede buras?" diye sordu. Sophienin hi fikri yoktu. Tekrar ne dogru egildi ve taksi sofrne heyecanla, "Connaissez-vous la Rue Haxo? (Haxo Sokagn biliyor musunuz?) diye sordu. Sofr ksa bir sre dsndkten sonra basn sallad. Sophieye bu adresin, Parisin bat tarafndaki ds mahallerinde bulunan tenis stadyumuna yakn oldugunu syledi. Sophie, sofrden onlar hemen oraya gtrmesini istedi. Sofr, ona Franszca, "En abuk Bois de Boulogneden gideriz, dedi. "Olur mu?" Sophie kaslarn att. Aklna daha az sakncal yollar da geliyordu bu gece fazla seici davranamayacakt. "Oui."Amerikal turisti biraz sasrtabiliriz. Yeniden anahtara bakan Sophie, 24 Rue Haxoda ne bulabileceklerini tahmin etmeye alst. Bir kilise mi? Bir esit tarikat merkezi mi?

Aklna tekrar on yl nce bodrum katnda tank oldugu gizli ayin grntleri geldi ve iini ekti. "Robert, sana anlatacagm ok sey var." Durdu taksi batya dogru hzla yol alrken gzlerini ona dikmisti. "Ama nce bana Sion tarikat hakknda bildigin her seyi anlatman istiyorum." 36 Louvre gvenliginden Grouard Devlet Salonunun nnde, Sophie ile Langdonn onu nasl etkisiz hale getirdiklerini anlatrken Bezu Fache ates pskryordu. Lanet tabloya neden ates etmedin! "Yzbasm?" Komuta odasnn bulundugu ynden atlan Tegmen Colletnin sesi duyuldu. "Yzbasm simdi grendim. Ajan Neveunun arabasnn yerini tespit etmisler." "Bykelilige ulasms m?" "Hayr. Tren istasyonuna gitmis. Iki bilet alms. Tren az nce hareket etmis." Fache, Memur Grouard basndan savarak Colleti yakndaki kk odaya ekti ve en alak sesiyle konusmaya baslad. "Hangi yne gitmisler?" "Lille."

"Yem olabilir." Fache plan yaparken iini ekti. "Pekl, bir sonraki istasyonu uyar, her ihtimale kars treni durdurup arasnlar. Arabasn oldugu yerde brakn ve geri dnmeleri ihtimaline kars sivil polisler yerlestirin. Yaya kama ihtimaline kars istasyon civarndaki sokaklar aramalar iin adam gnderin. Istasyondan kalkan otobs var m?" "Bu saatte yok efendim. Sadece taksiler var." "Gzel. Sofrleri sorgulayn. Bakn bakalm herhangi bir sey grmsler mi? Daha sonra taksi sirketiyle temas kurup eskallerini bildirin. Ben de Interpol arayacagm." Collet saskn grnyordu. "Tm teskilata haber verecek misiniz? Fache duyacag mahcubiyete zlyor, ama baska are gremiyordu. Kafesi hemen ve sk kapat. Ilk saat ok nemliydi. Kaaklarn firar ettikten sonraki ilk saat yapacaklar tahmin edilebilirdi. Her zaman ayn seylere ihtiya duyarlard. Yolculuk. Barnak. Nakit. Kutsal l. Interpoln n birden

gz ap kapayncaya kadar yapacak gc vard. Paristeki seyahat acentelerine, otellere ve bankalara Sophie ile Langdonn fotograflarn fakslamak onlar kapana kstracakt, sehirden kaamayacak, hibir yerde saklanamayacak ve tannmadan nakit para ekemeyeceklerdi. Firariler genellikle sokaklarda panikler ve aptalca bir sey yaparlard. Araba almak gibi. Dkkn soymak gibi. aresizlikle bir banka kart kullanmak gibi. Hangi hatay yaparlarsa yapsnlar, yetkililerin yerlerini saptamasn kolaylastrrlard. Collet, "Sadece Langdon, yle degil mi?" diye sordu. "Sophie Neveunun pesinde olamazsnz. O bizim ajanmz." "Elbette onun pesindeyim!" diye parlad Fache. "Sophie onun tm pis islerini yaparken, sadece Langdon yakalamak ne isimize yarar? Neveunun personel dosyasn incelemeyi dsnyorum, arkadaslar, ailesi, tandklar, yardmn isteyebilecegi herhangi birini. Orada ne yaptgn sandgn bilmiyorum ama ona isinden daha fazlasna mal olacak!" "Benim telefon basnda m olmam istersiniz yoksa takipte mi?" "Takipte ol. Tren istasyonuna git ve takm koordine et. Dizginler sende ama benimle konusmadan harekete geme."

"Peki efendim." Collet dsar kt. Kk odada dururken Fache kendini gergin hissediyordu. Pencerenin dsnda, parlayan piramidin yansmalar havuzda dalgalanyordu. Ellerimin arasndan kaverdiler. Kendini sakin olmaya davet etti. Interpoln uygulayacag baskdan egitimli bir ajan bile kolay kurtulamazd. Kadn bir kriptografla bir gretmen mi? Safak skmeden yakay ele verirlerdi. 37 Bois de Boulogne, diye bilinen ormanlk parkn pek ok ismi vard ama Parisin eskileri ona "Dnyevi Zevkler Bahesi" derlerdi. Bu vg dolu szlere ragmen, gerek bunun tam tersiydi. Boschun ayn isimli tablosunu gren herkes kinayeyi anlyordu; orman gibi resim de karanlk ve sapknd, sapklarla fetisistler iin bir Araf gibiydi. Geceleri ormann rzgrl patikalar, insann agza alnmayan en derin tutkularn gereklestirmek iin dnyevi zevkler sunan prltl kiralk vcutlarla dolard... kadn, erkek ve arada kalan digerleri. Langdon, Sion Tarikat hakknda Sophieye anlatacaklarn aklnda toparlarken, bindikleri taksi parkn

agal girisinden geip, kaldrm taslarnn zerinden batya yneliyordu. Parkn gece mdavimleri glgeler arasndan syrlp, mallarn farlarn sgnda sergilerken Langdon dikkatini toplamakta glk ekiyordu. Ilerideki iki stsz ergen kz, taksiye gzleri yuvalarndan frlayarak baktlar. Arkalarnda duran iyice yaglanms tanga klotlu adam arkasn dnp kalalarn gerdi. Yanndaki dev gibi sarsn kadn mini etegini kaldrarak, aslnda kadn olmadgn gsteriyordu. Tanrm bana yardm et!Langdon bakslarn taksinin iine evirerek derin bir nefes ald. Sophie, "Bana Sion Tarikatn anlat," dedi. Langdon basn sallarken, anlatacag efsane iin aklna daha uygunsuz bir yer gelmiyordu. Nereden baslayacagn dsnd. Kardeslik w bin yldan daha eskiydi... srlar, santaj, ihanet ve hatta fkeli bir Papa merhametsiz iskenceleriyle dolu bir tarih. "Sion Tarikat," diye baslad. "Sehri fethetmesinin hemen ardndan, 099 ylnda Kudste Fransz kral Godefroi de Bouillon tarafndan kuruldu" Sophie gzlerini ondan ayrmadan basn sallad.

"Iddialara gre Kral Godefroi ok gl bir srra sahipti... Isa zamanndan beri ailesinin sakladg bir srra. ldkten sonra srrnn kaybolacag endisesiyle, gizli bir kardeslik kurdu. Sion Tarikat ve onlara srrn nesilden nesile gizlice aktararak koruma grevini verdi. Tarikat Kudste bulundugu zaman boyunca, bir zamanlar Sleyman Mabedinin bulundugu yerin stne insa edilmis Herod Tapnagnn ykntlar altna gml gizli belgeleri grendiler. Bu belgelerin, Godefroinin gl srrn teyit ettigine ve kilisenin bu tehlikeli srr ele geirmek iin her seyi yapacagna inandlar." Sophienin bakslarndan tam anlayamadg belli oluyordu. "Tarikat, ne kadar vakit alrsa alsn bu belgeleri tapnagn altndan kurtarmaya ve sonsuza dek korumaya yemin etti, bylece gerek asla yok olmayacakt. Tarikat, belgeleri ykntlar arasndan kurtarmak iin askeri bir kuvvet olusturdu -Isann Fakir Svalyeleri ve Sleyman Mabedi Tarikat isminde dokuz svalyeden olusan- bir gruptu." Langdon durdu. "Daha ok Tapnak Svalyeleri ismiyle bilinirler."

Sophie duydugu ismi hatrlaynca basn kaldrp sasknlkla bakt. Langdon verdigi seminerlerden, dnyadaki herkesin en azndan ismen Tapnak Svalyelerini duydugunu biliyordu. Akademisyenler iin Tapnaklarn tarihi, gereklerin, ilmin ve yanls bilginin salt geregi iinden ayklanamayacak kadar i ie gemis, bulank bir dnyayd. Son zamanlarda Langdon, Tapnak Svalyelerinden bahsetmekten bile ekiniyordu, nk Komplo teorileriyle dolu imal soru yagmurlarna tutuluyordu. Sophie sklmsa benziyordu. "Yani Tapnak Svalyelerinin, gizli belgeleri kurtarmak iin Sion Tarikat tarafndan m kuruldugunu sylyorsun? Ben Tapnaklarn Kutsal Topraklar korumak iin olusturuldugunu sanyordum." "Ortak bir yanls yarg. Tapnaklar grevlerini, haclar korumak kisvesi altnda yrtyorlard. Kutsal Topraklardaki asl amalar, tapnagn altndaki belgeleri ele geirmekti." "Peki bulmuslar m?" Langdon srtt. "Bunu kimse tam olarak bilmiyor, ama tm akademisyenler su konuda hemfikirler:

Svalyeler ykntlarn altndabir sey buldular... onlar, hayal edilebilenin ok tesinde zengin ve gl klan bir sey." Langdon, Sophieye Tapnak Svalyelerinin kabul edilen tarihini akademik bir dille anlatarak, Ikinci Hal Seferleri srasnda Svalyelerin Kutsal Topraklardaki durumunu ve Kral II. Baldwine orada bulunma sebeplerinin yoldan geen haclar korumak oldugunu sylediklerini aklad. Maas almadklar ve fakirlik yemini ettikleri halde. Svalyeler kraldan barnacak yer ve tapnagn altndaki ahrlarda kalmak iin izin istemislerdi. Kral Baldwin askerlerin istegini kabul etmis ve Svalyeler harap tapnakta zor sartlar altnda yasamaya baslamslard. Langdon barnmak iin setikleri yerin tuhaflgnn tesadf olmadgn aklad. Svalyeler, tarikatn aradg belgelerin ykntlar altnda gml olduguna inanyorlard... Kudslakdasn, yani Tanrnn bizzat oturduguna inanlan kutsal odann altnda. Yahudi inansnn temelinde bu yatyordu. Svalyeler yaklask on yl ykntlar arasnda yasams ve byk bir gizlilik iinde kaz yapmslard. Sophie, ona bir gz att. "Ve sen onlarn bir sey kesfettigini sylemistin."

Langdon, "Evet elbette kesfettiler," diyerek kazlarn dokuz yl srmesinin sebebini ve Svalyelerin sonunda aradklarn bulduklarn aklad. Hazineyi mabetten alarak Avrupaya gtrmslerdi ve orada nfuzlar bir gecede artmst. Svalyelerin Vatikana santaj yapp yapmadgn ya da Kilisenin onlara sus pay verip vermedigini kimse bilmiyordu ama Papa II. Innocent hemen Tapnak Svalyelerine snrsz g veren bir Papalk bildirgesi yaynlams ve onlarn "kendilerine mnhasr yasalara tabi olduklarn" ilan etmisti gerek dini, gerek siyasi anlamda tm krallklardan ve piskopos hklardan bagmsz zerk bir ordu. Vatikandan yeni aldklar kaytsz sartsz salahiyetle Tapnak Svalyeleri, gerek say, gerekse siyasi g bakmndan inanlmaz bir hzla bymsler ve bir dzineden fazla lkede saysz mlk edinmislerdi. Iflas eden soylulara kredi saglayp, karslgnda faiz alarak modern bankaclg oturtmuslar ve zenginlikleriyle nfuzlarn kat kat arttrmslard. 1300lere gelindiginde Vatikann sagladg ayrcalklar Svalyelerin o kadar fazla g kazanmasna

yardmc olmustu ki, Papa V, Clement bir seyler yaplmas gerektigine karar vermisti. Fransa Kral IV. Philippe ile isbirligi yapan Papa, Tapnaklar ortadan kaldrp hazinelerini ele geirmek iin dhice bir plan hazrlad. Bylece sahip olduklar srrn idaresi Vatikana geecekti. Papa Clement, CIAe tas kartacak askeri bir hileyle, tm Avrupadaki askerlerinin 13 Ekim 1307 Cuma gn, ayn anda aacaklar mhrl emir mektuplar yollamst. Ayn on nde safak skerken mhrler alms ve iindeki dehset ortaya kmst. Clement mektubunda Tanrnn kendisine sahsen grndgn ve Tapnak Svalyelerinin seytana tapmak, homoseksellik, armh karalamak, hemcinslerine dsknlk ve Tanrya kfreden diger davranslarndan tr gnahkr olduklar konusunda uyardgn iddia etmisti. Tanr, Papa Clementten Svalyeleri yakalayarak dnyay onlardan temizlemesini ve Tanrya kars isledikleri suu itiraf edinceye kadar iskence etmesini istemisti. Clementin sinsi operasyonu saat gibi islemisti. O gn saysz Svalye yakalanms, merhametsizce iskence grms ve gnahkr olduklar gerekesiyle yaklmst. Bu trajedinin yanklar

modern zamana kadar gelmisti; gnmzde bile ayn on ne gelen cuma gnleri ugursuz saylyordu. Sophie akl karsms bir ifadeyle bakyordu. "Tapnak Svalyeleri yok mu edildi? Ben Tapnak kardeslerinin hl var oldugunu sanyordum." "Varlar, farkl isimler altnda. Clementin sahte sulamalarna ve onlar silip sprmek iin gsterdigi abalara ragmen Svalyelerin gl ittifaklar vard ve ilerinden bazlar Vatikann temizlik operasyonundan kurtulmay basardlar, Tapnaklarn gcnn temelini olusturan belgelerden olusan hazinesi Clementin asl hedefiydi, ama onu elinden kard. Belgeler uzun zaman nce Tapnaklarn glge mimarlarna teslim edilmisti, yani Sion Tarikatna. Onlarn gizlilik perdesi Vatikan katliamndan kurtulmalarna yardmc oldu. Vatikan yaklastgnda, tarikat talimatlara uyarak gece vakti belgeleri Paristen, Tapnaklarn La Rochelle deki gemilerine kard." "Belgeler nereye gitti?" Langdon omuzlarn silkti. "Bu srrn cevabn sadece Sion Tarikat biliyor. Belgeler bugn bile

tartsmalara ve speklasyonlara yol atgndan, yerlerinin defalarca degistirildigine ve tekrar saklandgna inanlyor. Son zamanlardaki speklasyonlara gre belgeler Ingilterede bir yerde gizli." Sophie endiseli grnyordu. Langdon, "Bu srra ait efsaneler," diye devam etti. "Bin yl devam etti. Belgeler, onun gc ve akladg srrn tm tek bir isimle biliniyor, Sangreal. Hakknda yzlerce kitap yazld. ok az gizem tarihilerin Sangreal kadar ilgisini ekmistir." "Sangreal mi? Franszcadakisang ya da Ispanyolcadakisangre kelimesiyle bir ilgisi var m? Yani kan?" Langdon basn sallad. Sangrealin bel kemigi kand ama Sophienin anladg sekilde degil. "Efsanenin anlaslmas g, ama unutulmamas gereken en nemli sey, tarikat muhafzlarnn geregi aklamak iin tarihteki dogru an bekliyor olduklar." "Hangi geregi? Hangi sr bu kadar gl olabilir?" Langdon derin bir nefes alarak, glgelerden syrlan Paris manzarasna bakt. "Sophie,Sangreal kelimesi ok eski bir kelimedir. Yllar iinde bir baska deyise dnsmstr... daha modern bir kelimeye."

Durdu. "Sana gnmzde kullanlan ismini syledigimde, bildigini anlayacaksn. Aslnda, dnyada yasayan herkes Sangrealin hikyesini biliyor." Sophie spheyle bakyordu. "Ben hi duymadm." "Elbette duydun." Langdon glmsedi. "Sadece ondan Kutsal Kse diye bahsedilmesine alsknsn, o kadar." 38 Sophie taksinin arka koltugunda Langdon bastan asag inceledi. Saka yapyor. "Kutsal Kse mi?" Langdon ciddi bir ifadeyle basn evet anlamnda sallad. "Kutsal Kse,Sangreal kelimesinin gerek manasdr. Deyim, Franszcadaki Sangraal kelimesinden treyerek Sangreal seklini alms. Ve sonra da iki kelimeye blnms,San Greal olmus." Kutsal Kse. Sophie dilbilimsel baglar hemen fark etmemis olduguna sasrmst. Ama yine de Langdonn iddialar onun iin bir anlam ifade etmiyordu. "Ben Kutsal Ksenin bir kadeh oldugunu dsnyordum. Ama sen bana Sangrealin bir esit karanlk srr aklayan belgelerden olustugunu syledin." "Evet, ama Sangreal Belgeleri Kutsal Kse hazinesinin sadece yars . Geri kalan Kse ile birlikte gml...

ve gerek anlamn aklyorlar. Belgelerin Tapnak Svalyelerine bunca g vermesinin nedeni, sayfalarda Ksenin gerek tabiatnn aklanmasyd." Ksenin gerek tabiat m?Sophie artk ipin ucunu iyice karmst. Kutsal Ksenin, Son Aksam Yemeginde Isann imek iin kullandg ve Arimateal Yusufun armha gerilen Isann kann doldurdugu kadeh oldugunu sanyordu. "Kutsal Kse, Isann Kadehi," dedi. "Daha basit olamazd." Ona dogru egilen Langdon, "Sophie," diye fsldad. "Sion Tarikat iin Kutsal Kse bir kse degil. Kse efsanesinin -ayinde kullanlan kadeh - dhice dsnlms bir alegori oldugunu iddia ediyorlar. Kse efsanesindeki ayinde kullanlankadeh , baska bir seyin, ok daha gl bir seyin mecazi hali." Durdu. "Bykbabann kutsal disilere yaptg sembolik atflar da dahil, bu gece bize anlatmaya alstg her seyle mkemmel uyum saglyor." Hl emin olmayan Sophie, Langdonn yzndeki sabrl glmsemeden onun aklnn karsmasn anlaysla karsladgn sezmisti. Langdonn gzleri yine de ciddiyetini koruyordu,

Sophie, "Peki Kutsal Kse bir kadeh degilse," diye sordu. "O zaman nedir?" Langdon bu sorunun gelecegini tahmin etmesine ragmen, ona nasl anlatacagna karar veremiyordu. Cevab tarihsel sralamaya uygun biim vermezse, Sophie sasrp kalacakt. Birka ay nce zerinde alstg kitabn msveddelerini editrne verdigi zamanda adam ayn tepkiyi gstermisti "Bu alsma neyi iddia ediyor?" Editr neredeyse boguluyordu. Elindeki sarap kadehini brakms, tabagnda yarm kalan yemegine bakarak, "Ciddi olamazsn," demisti. "Bir yl arastrma yapacak kadar ciddiyim." New Yorkun nl Editr Jonas Faukman, keisakaln sinirli bir edayla kasmst. Faukmann nne, meslek hayat boyunca baz tehlikeli kitaplar geldigine hi sphe yoktu ama bu, ona kk dilini yutturacak cinstendi. Faukman sonunda, "Robert," demisti. "Beni yanls anlama. Senin alsmalarna baylyorum ve birlikte ok iyi isler kardk. Ama bylesi bir fikri yaynlayacak olursam, ofisimin nnde insanlar aylarca gsteri yaparlar. Ayrca senin nn de zedeler. Tanr askna, sen Harvardl bir tarihisin hzla shret olmak

isteyen bir popu degil. Bunun gibi bir teoriyi destekleyecek geerli delilleri nereden bulmus olabilirsin?" Langdon kendinden emin bir glmsemeyle tvit ceketinin cebinden bir kgt paras karms ve Faukmana uzatmst. Kgtta, ogu en ok satan akademik kitaplardan olmak zere, elliden fazla baslk kaynak gsterilerek sralanmst -kimi yeni, kimi yzyllar ncesine ait tannms tarihilerin kitaplar. Tm kitap isimleri, Langdonn ne srdg teoriyi destekliyordu. Faukman listeyi incelerken, dnyann dz oldugunu henz kesfetmis bir adam gibi grnyordu. "Bu yazarlardan bazlarn tanyorum. Bunlar... gerek tarihiler!" Langdon srtmst. "Grdgn gibi Jonas, bu sadece benim teorim degil. Uzun zamandr mevcut. Ben sadece zerine eklemeler yapyorum. Simdiye dek hibir kitapta Kutsal Kse efsanesi sembolik adan ele alnmad. Teoriyi desteklemek iin buldugum ikonografik delil, sey, son derece ikna edici. Faukman hl listeye bakyordu. "Tanrm, bu kitaplardan biri Sir Leigh Teabing tarafndan yazlms... Ingiliz Kraliyet Tarihisi." "Teabing hayatnn byk ksmn Kutsal Kse zerinde alsarak geirdi. Onunla tansmstm.

En byk ilham ondan aldm. Bu listedeki tm isimler gibi Jonas, o da inananlardan biriydi." "Yani simdi sen bana bu tarihilerin hepsinin seye inandgn..." Kelimeleri sylemeye dili varmayan Faukman yutkunmustu. Langdon bir kez daha srtmst. "Kutsal Kse insanlk tarihinde en ok aranan hazine olmustur. Kse efsanelere, savaslara ve bitmek tkenmek bilmeyen sorulara neden oldu. Sadece bir kadeh olmas mantkl geliyor mu? Eger yleyse, digerkutsal hazineler de ayn ya da daha byk ilgi uyandrmalyd -Dikenli Ta, armhta kullanlan Gerek Ha, Titulus- ama yle degiller. Tarih boyunca aralarnda en zeli Kutsal Kse olmus." Langdon srtt. "Artk nedenini biliyorsun." Faukman hl basn iki yana sallyordu. "Ama yazlan bunca kitaba ragmen, bu teori neden bilinmiyor?" "Bu kitaplar yzyllar boyunca olusan tarihle yarsamazlar, zellikle de bu tarih tm zamanlarn en ok satan kitab tarafndan onaylanmssa." Faukmann gzleri bymst. "BanaHarry Pottern Kutsal Kseden bahsettigini sylemeyeceksin, degil mi?" "Ben Incilden bahsediyordum."

Faukman geri ekildi. "Bunu biliyordum." "Laissez-lai! Sophienin haykrs taksinin iinde nlamst. "Brak onu!" Sophie ne egilerek taksi sofrne bagrrken, Langdon yerinden srad. Langdon, sofrn telsiz mikrofonunu eline alp konustugunu grmst. Sophie arkasn dnp, elini Langdonn tvit ceketinin cebine daldrd. Langdon neler oldugunu anlayamadan, silah ekip sofrn ensesine dayamst. Sofr o anda telsizi elinden brakt ve bosta olan elini basnn stne kaldrd. Langdon, "Sophie!" diye hayretle bagrd. "Sen ne halt..." Sophie, sofre, "Arrtez!" diye emretti. Titreyen taksi sofr emre itaat edip arabay durdurdu ve park etti Langdon taksi sirketinin n konsoldan gelen metalik sesini duydu. Telsiz, "...qui sappelle Agent Sophie Neveu..." (Ajann ismi Sophie Neveu)diye czrdad. "Et un Amricain, Robert Langdon..." (Amerikalnn ismi Robert Langdon) Langdon kaskat kesilmisti. Bizi bu kadar abuk mu buldular? Sophie, "Descendez, in," dedi.

Sofr taksiden karken kollarn titreyerek basnn stne ve geriye dogru birka adm att. Sophie camn indirmis ve silahn pencereden, hayret iindeki taksi sofrne dogrultmustu. Alak bir sesle, "Robert," dedi. "Direksiyona ge. Sen kullanacaksn." Langdon silah tutan bir kadnla tartsacak degildi. Arabadan inip, direksiyona geti. Elleri hl basnn stnde duran taksi sofr kfredip duruyordu. Arka koltuktaki Sophie, "Robert," dedi. "Sanrm sihirli ormanmz yeterince grdn." Basn sallad. Gereginden fazla. "Gzel. Bizi buradan kart." Arabann kumanda cihazlarna bakan Langdon tereddt etti. Kahretsin, Langdon arabann vitesiyle debriyaj pedaln yoklad. "Sophie? Belki de sen..." Sophie, "Yr!" diye bagrd. Dsardaki birka fahise, neler olup bittigini grmek iin onlara dogru yaklasyordu. Kadnlardan biri telefonuyla bir numaray aryordu. Langdon debriyaja basarak vitesi, birinci vites olmasn mit ettigi disliye geirdi. Gaz pedalna basarak kontrol etti.

Langdon debriyaj pedaln brakmst. Taksi ne dogru srarken tekerlekler uguldad. Araba yalpalarken kalabalk saklanacak yer bulmak iin kasyordu. Cep telefonlu kadn agalarn arasna kosarak, ezilmekten son anda kurtulmustu. Araba sallanarak yola ktgnda Sophie, "Doucement? dedi. "Yavasla, ne yapyorsun?" Langdon gcrdayan tekerlek seslerini bastrmak iin bagrarak, "Seni uyarmaya alstm," dedi. "Ben otomatik araba kullanyorum!" 39 Rue la Bruyeredeki tas binann bos odas pek ok kedere sahit oldugu halde Silas solgun bedeninin o an ektigi straba esdeger bir ac dsnemiyordu. Kandrldm. Her seyi kaybettik. Silas tuzaga dsmst. Kardesler, gerek srlarn aklamak yerine lmeyi tercih ederek yalan sylemislerdi. Silasn gretmeni aramaya mecali yoktu. Silas kilit tasnn sakl oldugu yeri bilen drt kisiyi ldrmekle kalmams, Saint-Sulpicedeki rahibeyi de ldrmst. O, Tanrya kars geliyordu! Opus Deiyi kk gryordu!

Dsnmeden islenmis bir cinayet, kadnn lm isleri haddinden fazla karstracakt. Silasn Saint-Sulpicee girmesini saglayan telefonu Piskopos Aringarosa amst; rahibenin ldrldgn kesfettiginde basrahip neler dsnecekti? Silas, onu yatagna yatrdg halde, basndaki yara izi belirgindi. Silas yerdeki krk karolar da yerine koymaya alsmst ama verdigi bu hasar da fazlasyla belli oluyordu. Oraya birinin gittigini anlayacaklard. Buradaki isi bittiginde Silas, Opus Deide saklanmay planlyordu. Piskopos Aringarosa beni korur. Silas, onu Opus Deinin New York merkezinin duvarlar arasnda meditasyon yapp ve dua ederek geirecegi hayattan daha fazla mutlu edecek bir yasam dsnemiyordu. Bir daha dsar admn atmayacakt. Ihtiya duyacag her sey o mabette bulunacakt. Beni kimse zlemeyecek. Ne yazk ki Silas, Piskopos Aringarosa gibi bir adamn bu kadar kolay unutulmayacagn biliyordu. Piskoposu tehlikeye attm. Silas dalgn gzlerle yere bakarken, kendi hayatna kymay dsnyordu. Her seyden nce... Ispanyadaki o kk kilisede onu egitip, bir ama edindirerek Silasa hayat veren Aringarosa idi.

Aringarosa, ona, "Dostum," demisti. "Sen bir Albino olarak dogdun. Baskalarnn seni bunun iin ayplamasna izin verme. Bunun seni ne kadar zel kldgn anlamyor musun? Nuhun da bir Albino oldugunu farknda degil misin?" "Geminin Nuhu mu?" Silas bunu daha nce hi duymamst. Aringarosa glmsyordu. "Evet, Geminin Nuhu. Bir Albinoydu Senin gibi, onun da teni melekler kadar beyazd. Bunu iyi dsn. Nuh dnyadaki hayat kurtard. Sen byk isler yapmak iin dnyaya geldin Silas. Rab, seni bir neden iin zgr brakt. agry duydun. Isini yapman iin Rabbin sana ihtiyac var." Silas zaman getike kendine farkl bir adan bakmay grenmisti. Ben safm. Beyazm. Gzelim. Bir melek gibi. Ama o anda konuttaki odasnda, babasnn gemisten gelen hayal krklgna ugrams fsldayan sesini duydu. Tu es un dsastre. Un spectre. (Sen bir felaketsin. Bir hayaletsin) Silas tahta zeminde diz kerek bagslanmak iin dua etti. Ardndan, cppesini kararak bir kez daha kendini cezalandrmaya baslad.

40 Vites koluyla mcadele eden Langdon arabay sadece iki kez stop ettirerek kardklar taksiyi Bois de Boulognenin sonuna kadar gtrmeyi basard. Ne yazk ki, durumun komikligi, telsizle srekli sofrlerini arayan taksi sirketinin sesiyle glgeleniyordu. "Ara bes-alt-. Neredesin? Yant ver!" Langdon parkn ksna ulastgnda gururunu ayaklar altna alarak frenlere asld. "Sen kullansan daha iyi olur." Sophie direksiyona getiginde rahatlamsa benziyordu. Birka saniye iinde, Dnyevi Zevkler Bahesini geride brakarak, arabay Alle de Longchampdan batya dogru srmeye baslamst. Langdon, Sophienin hz ibresini saatte yz kilometreye karmasn seyrederken, "Rue Haxo hangi ynde?" diye sordu. Sophie gzlerini yoldan ayrmyordu. "Taksi sofr Roland Garros Tenis Stadyumuna yakn oldugunu sylemisti. O blgeyi biliyorum." Langdon bir kez daha agr anahtar cebinden kard ve avucunda tartt. ok nemli bir nesne

oldugunu hissedebiliyordu. Belki de kendi zgrlg bile bu anahtara baglyd. Langdon, Sophieye Tapnak Svalyelerinden bahsederken, bu anahtarn stnde tarikat mhrn tasmasnn yan sra, Sion Tarikatna daha derin baga sahip oldugunu fark etmisti. Esit kollu ha dengenin sembolyd ama ayn zamanda Tapnak Svalyelerini simgeliyordu. zerine esit kollu krmz halar islenmis beyaz tunikli Tapnak Svalyeleri resimlerini herkes grmst. Aslnda Tapnaklarn hann kollar ularda biraz genisliyordu ama yine de esit uzunluktaydlar. Kare ha. Tpk bu anahtarn stnde oldugu gibi. Langdon ne bulacaklarn tahmin etmeye alsrken hayal gcnn lgna dndgn hissetti. Kutsal Kse. Neredeyse bunun samalna kahkahalarla glecekti. Ksenin Ingilterede bir yerlerde olduguna ve en azndan 1500 senesinden beri, Tapnaklara ait pek ok kiliseden birin altndaki odada gml olduguna inanlyordu. Byk Usta Da Vincinin dnemi. Tarikat nemli belgelerini gven iinde saklamak iin nceki yzyllarda pek ok kez yerlerini

degistirmek zorunda kalmst. Tarihiler, Kudsten Avrupaya geldiginden beri Ksenin alt kez yer degistirdigini dsnyorlard. Kse son olarak 1447 ylnda grlmst. Saysz tank bir yangn ktgn ve belgelerin, her birini ancak alt adamn tasyabildigi drt dev sandga yklenerek yanmaktan son anda kurtarldgn anlatmst. Bunun ardndan bir daha Kseyi grdgn iddia eden biri kmamst. Artk sadece belgelerin Byk Britanyada, Kral Arthurun ve Yuvarlak Masa Svalyelerinin topraklarnda oldugu fsldanyordu. Her nerede olursa olsun, iki temel gerek vard: Leonardo yasarken Ksenin nerede oldugunu biliyordu. Saklandg bu yer, gnmze kadar muhtemelen degismemisti. Iste bu yzden, Kse tutkunlar hl Ksenin yerini aga karan gizli bir ipucuna rastlayabilmek iin, Da Vincinin eserleriyle gnlklerini derinlemesine inceliyorlard. Kimileri,Kayalklar Bakiresi deki daglk arka plann, Iskoyadaki magaralarla dolu daglarn topografyasyla uyustugunu iddia ediyordu. Kimileri iseSon Aksam Yemegi ndeki havariler spheli oturus dzeninin bir esit sifre oldugu konusunda srar

ediyordu. Bazlar iseMona Lisa nn rntgen filmlerinden, aslnda Isisin lapislaz tasl kpesini takarken resmedildiginin anlasldgn iddia ediyordu... Da Vinci daha sonra bu ayrntnn stn boyamaya karar vermisti. Langdon kpenin var olduguna dair hibir ispata rastlamams, yle olsa bile Kutsal Kse ile baglantsn anlayamamst, ama Kse merakllar hl internetteki ilan panolarnda ve sohbet odalarnda bkp usanmadan bu konuyu tartsyorlard. Srlara herkes baylr. Ve srlar devam ediyordu. Bunlardan en yenisi elbette, Da Vincinin nlAdoration of the Magi sinin (Madonnaya Tapnma) boya katmanlarnn altnda korkun bir gerek sakladgnn kesfedilmesiydi. Italyan sanat uzman Maurizio Seracini,New York Time s Magazinein "Leonardo Sahteciligi" baslgyla anlattg hikyeyi ortaya karan kisi olmustu. Seracini, spheye hi mahal brakmadan, resimdeki gri-yesil fonun gerekten Da Vincinin alsmas oldugunu ama resmin ona ait olmadgn ortaya koymustu. Gerek suydu ki, ismi bilinmeyen bir ressam,

Da Vincinin lmnden yllar sonra onun eskizlerinin zerinden geerek resmi doldurmustu. Ama sahtekrn yaptg resmin altndaki sey ok daha rahatszlk vericiydi. Kzltesi reflektografi makineleri ile ekilen fotograflar ve rntgen filmleri, bu hilekr ressamn, Da Vincinin eskiz alsmasn doldururken, altta kalan resimden sphe ekecek farkllklar izdigini gsteriyordu... sanki Da Vincinin asl niyetini gizlemeye alsmst. Resmin altnda her ne varsa, halkn bilmeye hakk vard. Ama Floransadaki Uffizi Galeri yetkilileri durumdan mahcubiyet duyarak, resmi derhal sokagn karssndaki bir depoya gndermislerdi. Galerinin Leonardo salonuna giren ziyaretiler, bir zamanlarTapnma nn bulundugu yerde yanltc ve zr iermeyen madeni bir levha buluyorlard. BU ESER , RESTORASYON ALISMALARINA HAZIRLIK AMACYLA TANI TESTLERINDEN GEMEKTEDIR. agdas Kse avclarnn garip yeralt dnyasnda, Leonardo da Vinci hl en byk muammayd. Onun eserleri bir srr aklayacak gibi grnyordu ve belki bir kat boyann altnda, belki ak bir

manzarada sifrelenmis bir halde veya belki de hibir yerde, hl sakl duruyordu. Da Vincinin bos mitler uyandran ipular, merakllar hayal krklgna ugratmak ve bilmisMona Lisa nn yzne halinden memnun bir glmseme oturtmaktan baska bir ama gtmyor olabilirdi. Sophie, Langdon dsncelerinden ayrarak, "Elinde tuttugun anahtarn, " diye sordu. "Kutsal Ksenin sakl oldugu yeri amas mmkn m?" Langdon zorlama bir kahkaha attgnn kendisi bile farkna varmst. "Gerekten hi sanmyorum. Ayrca Ksenin Ingilterede sakl olduguna inanlyor, Fransada degil." Sophieye hikyeyi ksaca anlatt. Sophie, "Ama tek mantkl cevap Kseymis gibi geliyor," diye srar etti. "Elimizde tarikat mhrn tasyan son derece gizli bir anahtar var ayrca bize Sion Tarikat yelerinden biri tarafndan iletildi... ki, sen bana onlarn Kutsal Kse muhafzlar oldugunu sylemistin." Langdon, onun iddiasnn mantkl oldugunu kabul ediyordu ama sezgileri bunu kabul edemeyecegini sylyordu. Tarikatn Kseyi bir gn nihai dinlenme yeri olarak Fransaya getireceklerine dair yemin

ettiklerini anlatan sylentiler vard ama bunun olduguna dair hibir tarihi kant bulunmamst. Tarikat Kseyi Fransaya getirmis olsa bile, tenis stadyumunun yanndaki 24 Rue Haxo adresi pek de soylu bir nihai dinlenme yerine benzemiyordu. "Sophie, bu anahtarn Kutsal Kseyle nasl bir iliskisi olabilecegini gerekten kestiremiyorum." "nk Kse Ingilterede olmal, yle degil mi?" "Sadece bu degil. Kutsal Ksenin yeri tarih boyunca en iyi saklanan srlardan biridir. Tarikat yeleri kardesligin st kademelerine ulasmadan nce gvenilir olduklarn kantlayp, Ksenin bulundugu yeri grenmek iin yllarca beklerler. Bu sr, blmlere ayrlms karmask bir sistemle korunur ve tarikat kardesligi olduka genis oldugu halde, herhangi bir zamanda yalnzda drt ye Ksenin nerede oldugunu bilir... Byk stat ile onun snchaux u. Bykbabann en yukardaki bu drt kisiden biri olma ihtimali olduka zayf." Gaz pedalna iyice basarken Sophie,bykbabam onlardan biriydi, diye dsnd. Bykbabasnn kardeslikteki konumunu spheye hi yer brakmayacak sekilde teyit eden bir grnt hafzasna kaznmst.

"Bykbaban st kademelerdeolsa bile, kardeslik dsndan hi kimseye hibir sey aklamasna izni olmazd. Seni i embere almas olanaksz." Bodrumdaki ayini gzlerinde canlandran Sophie, ben oraya girdim bile,diye dsnd. Normandiyadaki satoda o gece sahit olduklarn Langdona anlatmann vakti gelip gelmedigini dsnd. Duydugu utan on yldr tek bir Tanrnn kuluna bile anlatmasna engel olmustu. Dsnmek dahi tylerini rpertmisti. Uzaklarda bir yerlerde sirenler alarken, 016 olugunun giderek arttgn hissetti. Ileride beliren Roland Garros tenis stadyumunu grmenin heyecann duyan Langdon," Iste orada!" dedi. Sophie yolunu stadyuma dogru degistirdi. Birka denemeden sonra Rue Haxo kavsagn buldular ve daha az say ieren tabelalarn gsterdigi yne saptlar. Yoldaki sanayi siteleri ve is merkezleri artmst. Yirmi drt numaray bulmamz gerekiyor,diye dsnen Langdon gizliden gizliye ufukta bir kilise kulesi aramakta oldugunu fark etti. Samalama. Bu mahallede Tapnaklarn kilisesi mi olabilir mi hi? Sophie parmagyla isaret ederek, "Iste orada!" diye glk att.

Langdonn gzleri nlerinde uzanan yapya kayd. Bu da ne byle? Modern bir binayd. n cephesinin st dev bir neon kare hala donatlms bir kaleye benziyordu. Han altnda su kelimeler yazyordu: ZRIH EMANET BANKAS Langdon, Tapnaklar kilisesi hayallerini Sophieyle paylasmadgna memnundu. Hibir anlam iermeyen sembollerden gizli anlamlar karmaya alsmakla geen bir meslek hayat, insan byle yapyordu. Langdon bu kez de, esit kollu barsl han, Isvire bayragnn sembol olarak seildigini unutmustu. En azndan gizem zlmst. Sophie ile Langdon, ellerinde Isvire bankasndaki bir kasann anahtarn tutuyorlard. 41 Castel Gandolfonun nnde, uurumun ve kayalklarn stnde dnen soguk dag havas, Fiattan dsar admn atan Piskopos Aringarosay karslad. Bu cppeden daha kaln bir sey giymeliydim, diye dsnrken, sdgn belli etmemeye alsyordu. Bu gece ihtiya duyacag son sey zayf ya da rkms grnmekti.

Satonun en st katnda, sevimsiz bir aydnlk yayan pencereler hari tm bina karanlkt. Ktphane, diye dsnd Aringarosa. Uyanklar ve bekliyorlar. Rzgra kars yrrken basn ne egdi ve rasathane kubbelerine bakmamaya alsarak yoluna devam etti. Onu kapda karslayan rahip uykulu grnyordu. Bes ay nce onu karslayan yine ayn rahipti ama bu gece daha az misafirperver davranyordu. Saatine bakarken, endiseliden ok rahatsz olmusa benzeyen rahip, "Sizi merak ettik piskopos," dedi. "zrm kabul edin. Bugnlerde havayollarna gven olmuyor." Rahip anlaslmayan bir seyler mrldandktan sonra, "Yukarda bekliyorlar. Size eslik edecegim," dedi. Ktphane, yerden tavana kadar koyu renk lambri kapl kare seklinde genis bir salondu. Her tarafta tka basa dolu yksek kitaplklar vard. Siyah bazaltla sslenmis kehribar mermer yerler, insana burasnn bir zamanlar saray oldugunu hatrlatyordu. Odann kars tarafndan gelen bir erkek sesi, "Hos geldiniz piskopos," dedi.

Aringarosa konusan kisiyi grmeye alst ama sklar yeterli degildi... her yerin sl sl parladg ilk ziyaretinde oldugundan ok daha lostu. Uyans gecesi. Bu gece insanlar, ortaya kacak olandan utanyormus gibi saklanmslard. Aringarosa olduka yavas, krallara yaksan admlarla ieri girdi. Odann arka tarafndaki uzun masada oturan erkegin sekillerini grebiliyordu. Ortada oturan adamn silueti hemen seiliyordu... obez Vatikan sekreteri, Vatikan Sehrindeki tm resmi islerden sorumlu yetkili, diger ikisi yksek rtbeli Italyan kardinallerdi. Aringarosa ktphaneden geerek, onlara yaklast. "Vaktinde gelemedigim iin zrlerimi sunarm. Farkl zaman dilimlerindeyiz. Yorgun olmalsnz." Elleri muazzam gbeginde kavusmus duran sekreter, "Hi degiliz," dedi. "Buraya kadar geldiginiz iin mtesekkiriz. Uyank kalp sizi karslamak yapabileceklerimizin asgarisidir. Size kahve ya da kendinize getirecek baska bir sey ikram edebilir miyiz?" "Sradan bir ziyaretmis gibi davranmamay tercih ederim. Diger uaga yetismem gerekiyor. Hemen meseleye girebilir miyiz?"

Sekreter, "Elbette," dedi. "Tahmi ettigimizden ok daha abuk davrandnz." "yle mi yaptm?" "Daha bir aynz vard." Aringarosa, "Kayglarnz bes ay nce dile getirdiniz," dedi. "Beklememe gerek var myd?" "Hakikaten. Buldugunuz zmden son derece memnunuz." Aringarosa gzleriyle uzun masay takip ederek, byk siyah bir antaya bakt. "Istedigim sey bu mu?" "Evet." Sekreterin sesi huzursuz gibiydi. "Bununla birlikte, isteginizden kayg duydugumuzu itiraf etmeliyim. Biraz sey gibi..." Kardinallerden biri, "Tehlikeli," diye cmleyi tamamlad. "Bunu sizin iin bir yere havale edemeyecegimizden emin misiniz? Ykl bir meblag. " zgrlk pahaldr. "Kendi gvenligim hususunda hibir endisem yok. Tanr benimle birlikte." Adamlar spheyle bakyorlard. "Tam olarak istedigim fonlar m?" Sekreter basn sallad. "Vatikan Bankasndaki bags bonolar. Dnyann her yerinde nakitle degistirilebilir."

Aringarosa masann sonuna yryerek, evrak antasn at. Iinde Vatikan mhrn ve tasyan kisiye deme yaplmasn garantileyen POR- TATORE baslgn tasyan iki kaln bono destesi vard. Sekreter gergin grnyordu. "Bu fonlar nakde evirmis olsayd, hepimizin ok daha az endiselenecegini sylemeliyim piskopos." antay kapayan Aringarosa,o kadar nakdi tasyamam, diye dsnd. "Bonolar nakde evrilebiliyor. Bunu siz sylediniz." Kardinaller birbirlerine huzursuz bakslar frlattktan sonra, ilerinden biri sonunda, "Evet ama bu bonolarn Vatikan Bankasndan ktg hemen anlaslacaktr." Aringarosa iinden glyordu. gretmenin Aringarosaya paray Vatikan bonolar seklinde almasn sylemesinin asl sebebi de buydu. Bu isin iinde hepimiz varz. Aringarosa, "Bu son derece yasal bir islem," diye savundu. "Opus Dei, Vatikan Sehrinin sahsi piskoposluk makamdr ve Papa Hazretleri paray uygun grdg sekilde harcayabilir. Herhangi bir kanun ignenmis olmuyor."

"Dogru ama..." Sekreter ne dogru egilince oturdugu sandalyenin altndan atrtlar geldi. "Bu fonlarla ne yapmay amaladgnz hakknda hi bilgimiz yok ve eger bir sekilde yasal degilse..." Aringarosa, "Benden istediginiz sey gz nne alnacak olursa," diye karslk verdi. "Bu parayla yapacaklarm sizi ilgilendirmez." Uzun bir sessizlik oldu. Hakl oldugumu biliyorlar,diye dsnd Aringarosa. "Simdi sanrm benden bir sey imzalamam isteyeceksiniz." Hepsi sanki hemen gitmesini istiyormus gibi ayaga frlayarak kgd ona dogru ittiler. Aringarosa nnde duran kgda bir gz att. zerinde mhr vard. "Bana gnderdiginiz kopyann ayn m?" "Kesinlikle." Aringarosa belgeyi imzalarken ne kadar az duygulandgna sasrmst. Buna ragmen diger adam rahat bir nefes alms gibiydiler. Sekreter, "Tesekkrler piskopos," dedi. "Kiliseye vermis oldugunuz hizmet asla unutulmayacak." Evrak antasn kaldran Aringarosa umudun ve yetkinin agrlgn hissediyordu. Drt adam syleyecek

baska bir sey varms gibi bir sre birbirlerine baktlar ama grnse gre yoktu. Aringarosa arkasn dnerek, kapya yneldi. Aringarosa kap esigine geldiginde kardinallerden biri, "Piskopos?" diye seslendi. Aringarosa duraksayp dnd. "Evet?" "Buradan nereye gideceksiniz?" Aringarosa bu sorunun ieriginde cografi degil, ruhani bir anlam tasdgn sezmisti ama bu saatte ahlak tartsmaya niyeti yoktu. "Paris," diyerek kapdan dsar kt. 42 Zrih Emanet Bankas, Isvirenin geleneksel mevduat bankaclgnda modern isimsiz hesap hizmeti saglayan, yirmi drt saat ak birGeldschrank bankasyd. Zrih, Kuala Lumpur, New York ve Pariste subeleri bulunan banka, son yllar ierisinde isimsiz ve resimsiz hesaplar iin bilgisayar kaynakl sifre ve dijital destek hizmeti vermeye baslamst. Bu operasyonun can damar en eski ve en basit hizmetlerden biri olan-anonyme Lager- sorgusuz sualsiz emanet hizmetine ya da diger adyla isimsiz banka kasas hesaplarna dayanyordu.

Hisse senedinden, degerli tablolara kadar mal varlklarn isimsiz atrdklar kasalarda saklamak isteyen msteriler, ileri teknoloji sayesinde gizlilik perdesi altnda, istedikleri zaman yine isim vermeden emanetlerini geri alabiliyorlard. Sophie taksiyi son duraklarnn nne ekerken, binann kaba mimarisine bakan Langdon, Zrih Emanet Bankasnn ok az espri anlaysna sahip oldugunu dsnd. Tamamen elikten yaplms gibi grnen drtgen binann hi penceresi yoktu. Devasa bir metal tuglay andran yapnn n cephesinde parldayan drt buuk metre yksekliginde neon bir kare ha vard. Isvirenin bankaclkta gsterdigi gizlilik hakknda sagladg n, lkenin en fazla gelir getiren ithal rnlerinden biri olmustu. Bu gibi tesisler sanat camiasnda tartsmalara yol ayordu nk, sanat hrszlarnn ortalk sakinlesene kadar aldklar sanat eserlerini yllarca saklayabilecekleri mkemmel bir yer saglyorlard. Gizlilik kanunlar uyarnca emanetler polis teftislerinden korundugu ve hesaplar isimler yerine kasalara aldg iin, hrszlar mallarnn gvende oldugunun ve asla bulunmayacaklarnn bilinciyle rahata eriyorlard.

Sophie taksiyi, bankann garaj yolunu binann altna dogru inen rampay kesen grkemli kapnn nnde durdurdu. Yukardaki video kameras onlara evrilmisti. Langdon nedense, buradaki kamerann Logdakinin aksine gerek oldugunu hissediyordu. Sophie cam indirerek, sofr tarafndaki elektronik podyumu inceledi.. bir LCD ekranda yedi farkl dilde talimatlar yazyordu. Listenin en stndeki yaz Ingilizciydi. ANAHTARI SOKUN Sophie lazer isi anahtar cebinden kararak, dikkatini yeniden podyuma verdi. Ekrann altnda gen bir delik vard. Langdon, "Iimden bir ses, uyacak diyor," dedi. Sophie anahtarn gen gvdesini delikle hizalayarak iine soktu ve gvde tamamen girinceye kadar itti. Bu anahtar evirmeye gerek olmadg ortadayd. Kap o anda almaya baslad. Sophie ayagn frenden ekerek, ikinci bir kapya ve podyuma ilerledi. Arkalarndaki kap kapandgnda, ykseltme havuzundaki gemi gibi kapana kslmslard. Langdon bu kstrlmslk hissinden hoslanmamst. Dua edelim de, ikinci kap da alssn.

Ikinci podyumda da ayn talimatlar yazyordu. ANAHTARI SOKUN Sophie anahtar soktugu anda ikinci kap hemen ald. Birka dakika iinde, asag meyilli rampadan, binann iine dogru ilerlemeye baslamslard. Yaklask bir dzine ara kapasiteli garaj kk ve lostu. Ziyaretileri metalden yaplms dev bir kapya kadar uzanan, beton zeminin stndeki krmz hal karslyordu. Zt mesajlara bak,diye dsnd Langdon. Hos geldiniz ve ieri girilmez. Sophie girise yakn bir yere taksiyi park edip, motoru durdurdu. "Silah burada braksan iyi olur." Memnuniyetle,dye dsnen Langdon silah koltugun altna itti. Sophie ile Langdon krmz halnn stnden elik kapya dogru yrdler. Kapnn kolu yoktu ama yanndaki duvarda bir baska gen delik duruyordu. Langdon, "Yavas grenenler girmesin," dedi. Gergin grnen Sophie kahkaha att. "Iste giriyoruz." Anahtar delige yerlestirince, kap ieri dogru

hafife gcrdayarak ald. Birbirlerine bakan Sophie ile Langdon ieri girdiler. Kap arkalarndan ses kartarak kapand. Zrih Emanet Bankasnn antresi, Langdonn o gne dek hi grmedigi grkemli bir sekilde dsenmisti. ogu banka alsldk cilal mermer ve granitle yetinirken, burada duvardan duvara metal ve kabara kullanlmst. Bunlarn dekoratr kim,diye dsnd Langdon. Birlesik elikiler mi? Sophienin gzleri lobiyi tararken, ayn oranda sasrms grnyordu. Her taraf gri metalden yaplmst... yer, duvarlar, tezghlar, kaplar, hatta lobi merdivenleri bile kalptan kms metale benziyordu. Etkileyici bir etki yaratyordu. Mesaj akt: Banka kasasna giriyorsunuz. Onlar ieri girerken, tezghn arkasnda duran iriyar bir adam basn kaldrarak bakt. Seyretmekte oldugu kk televizyonu kapatt ve onlar hos bir glmsemeyle selamlad. Devasa kaslarna ve tasdg tabancaya ragmen, diksiyonundan yontulmus bir Isvireli komi oldugu anlaslyordu. "Bonsoir," dedi. "Size nasl yardmc olabilirim?"

Iki farkl dille yaplan karslama treni, Avrupal evsahibinin yeni konukseverlik numarasyd. Hibir ima iermeyen karslama, ziyaretiye istedigi dille cevap verme frsatn tanyordu. Sophie herhangi bir dille cevap vermedi. Altn anahtar adamn nndeki tezgha brakmakla yetindi. nne bakan adam derhal durusunu diklestirdi. "Elbette. Asansrnz koridorun sonunda. Oraya gittiginizi birine bildirecegim." Sophie basn sallayarak anahtar geri ald. "Hangi kat?" Adam, ona garip bir baks frlatt. "Anahtarnz asansre hangi kata kacagnz syleyecektir." Sophie glmsedi. "Ah, evet." Grevli yeni gelen iki ziyaretinin asansre ilerlemesini, anahtar yerlestirmesini, binmelerini ve grnrden kaybolmalarn izledi. Kaplar kapanr kapanmaz, telefonu eline ald. Geldiklerini hi kimseye bildirecek degildi; buna gerek yoktu. Msterinin anahtar giris kapsna girdigi anda kasa grevlisi otomatik olarak ikaz edilmisti zaten. Grevli, bankann gece mdrn aryordu. Telefon hatt alarken, televizyonunu yeniden at ve

seyretmeye baslad. Seyretmekte oldugu haberler sona eriyordu. nemli degildi. Televizyondaki iki yze yeniden bakt. Mdr telefona cevap verdi. "Oui?" "Burada bir durum olustu." Mdr, "Neler oluyor?" diye sordu. "Fransz polisi bu gece iki kaagn pesinde." "Yani?" "Her ikisi de az nce bankamzdan ieri girdiler." Mdr alak bir sesle kfretti. "Tamam. Hemen Msy Vernet ile temas kuracagm." Grevli telefonu kapatarak, baska bir numara evirdi. Bu kez Interpol aryordu. Langdon asansrn yukar kmak yerine asag iniyormus gibi bir his uyandrmasna sasrmst. Kaplar alana kadar Zrih Emanet Bankasnn ka kat altna indiklerini anlayamad. Umurunda degildi. Asansrden kms olduguna memnundu. Onlar karslamak iin bekleyen grevli, etkileyici bir nese iindeydi, son derece muntazam, flanel bir takm elbise giyen yaslca ve tatl biriydi, yksek teknoloji dnyasnda, eski zaman bankaclarna benziyordu.

Adam, "Bonsoir," dedi. "Iyi geceler. Beni izleyebilir misiniz, sil vous plat ?" Cevap vermelerini beklemeden topuklarnn stnde dnd ve metal koridorda canl admlarla yrmeye baslad. Langdon yannda Sophieyle birlikte bir dizi koridorlardan ve yanp snen ana bilgisayarlarn bulundugu genis odalarn nnden geti. elik kapnn nne gelen adam, "Voici," diyerek kapy onlara at. "Iste geldik." Langdon ile Sophie, bir baska dnyaya adm atmslard. nlerinde duran kk oda, iyi bir otelin lks oturma odasna benziyordu. Metalle ve perinler gitmis, yerini sark hallar, koyu mese mobilyalar ve yastk sandalyeler almst. Odann ortasndaki genis masann stnde, hl baloncuklar karmakta olan bir sise Perrierin yannda iki kristal bardak duruyordu. Yanndaki makinede kahve pisiyordu. Saat gibi alsyorlar,diye dsnd Langdon. Saat isini Isvirelilere brakmak lazm. Adamn yznde anlaysl bir glmseme belirmisti. "Anladgm kadaryla bu bize yaptgnz ilk ziyaret," dedi. Sophie tereddt ettikten sonra basn sallad.

"Anlyorum. Anahtarlar genellikle miras olarak braklrlar, bu yzden ilk kez gelen kullanclar protokol bilmezler." Ieceklerin durdugu masay gsterdi. "Oday dilediginiz kadar kullanabilirsiniz." Sophie, "Anahtarlarn miras olarak braklabilecegini sylemistiniz, degil m?" diye sordu. "Evet. Anahtarnz bir Isvire say hesabna aittir ve genellikle nesilden nesile miras braklrlar. Altn hesaplarn en ksa kasa kiralar elli yldr. Pesin denirler. Bu yzden aile iinde pek ok kez elden ele getigini grrz." Langdon, ona bakyordu. "Elli yl m?" Adam, "En az," diye yant verdi. "Elbette daha uzun dnem iin kasa kiralanabilir ama pek kullansl degildir. Hesapta elli yl sresince hareket grlmezse, kasadakiler otomatik olarak imha edilirler. Kasanza ulasmanz iin islemleri baslataym m?" Sophie basn sallad. "Ltfen." Grevli kolunu lks salona dogru sallad. "Buras sizin zel grs odanz. Ben odadan ktktan sonra, kasann iindekileri grmek ve degistirmek iin istediginiz kadar vakit harcayabilirsiniz, kasa kutunuz... buraya gelecek."

Havaalanlarndaki bagaj bantlarn andran bir tasyc bandn odaya giris yaptg arka taraftaki duvara yrd. "Anahtarnz buradaki yuvaya sokacaksnz..." Tasyc banda bakan genis bir elektronik konsolu gsterdi. Konsolun stnde benzer bir gen delik vard. "Bilgisayar anahtarnzn stndeki isaretleri onayladgnda hesap numaranz gireceksiniz ve kasa kutunuz banka kasasndan buraya gnderilecek. Kasayla isiniz bittiginde yeniden tasyc bandn zerine brakp, anahtarnz karn ve islemi tersten tekrar edin. Her sey otomatige baglandgndan, islemleriniz bu banka personelinden bile gizlidir. Herhangi bir seye ihtiyacnz olursa, odann ortasndaki masann stnde duran agr dgmesine basn." Telefon aldg srada Sophie bir soru sormak zereydi. Adam saskn ve mahcup grnyordu. "Izninizle ltfen." Masadaki kahveyle Perrierin yannda duran telefonun basna gitti. "Oui?" diye cevap verdi. Arayan kisiyi dinlerken kaslar atlyordu. "Oui... oui... daccord." Kapattktan sonra zorla glmsedi. "zgnm, simdi yannzdan ayrlmam gerekiyor. Evinizdeymis gibi hareket edin." Hemen kapya yneldi.

Sophie, "Affedersiniz?" diye seslendi. "Gitmeden nce bir seyi aklga kavusturabilir misiniz? Bir hesap numaras girecegimizden bahsetmistiniz, yle degil mi?" Kapda duran adam solgun grnyordu. "Evet elbette. ogu Isvire bankasnda oldugu gibi, kasa kutular bir sayya bagldrlar, isme degil. Sadece sizin bileceginiz bir hesap numaranz ve bir anahtarnz var. Anahtar, kimliginizin sadece yarsn olusturur. Sahsi hesap numaranz diger yarsdr. Aksi takdirde, anahtarnz kaybettiginizde bir baskas onu kullanabilirdi." Sophie duraksad. "Peki ya bana miras brakan kisi bir hesap numaras vermediyse?" Bankacnn kalbi tekledi. O zaman burada hi isiniz yok demektir! Onlara sogukkanllkla glmsedi. "Birinden size yardm etmesini isteyecegim. Ksa sre iinde burada olur." Odadan kan bankac, kapy arkasndan kapatarak agr kilidi evirince onlar ieriye kilitlemisti. Sehrin diger ucunda Collet telefonu aldg srada Gare du Nord Tren Istasyonunda duruyordu. Arayan Fache idi. "Interpol bir ipucu bulmus," dedi. "Treni brak. Langdon ile Sophie, Zrih Emanet

Bankasnn Paris subesine gitmis! Adamlarn hemen oraya gndermeni istiyorum." "Saunirein Ajan Neveu ile Robert Langdona ne anlatmaya alstgna dair bir gelisme var m?" Fachenin ses tonu soguktu. "Sen onlar tutuklaynca Tegmen Coller, ben onlara bizzat soracagm." Collet mesaj almst. "Yirmi drt Rue Haxo. Hemen yzbasm." Telefonu kapatarak, adamlarn telsizle bilgilendirdi. 43 Zrih Emanet Bankas Paris Subesi Baskan Andr Vernet, bankann stnde lks bir dairede yasyordu. Sahip oldugu ihtisaml eve ragmen, her zaman LIle SaintLouisde nehir kysndaki dairelerden birinde yasamak istemisti. Burada karslastg pis zenginler yerine, orada gerek ekabirlerle grsecegi bir hayat srebilirdi. Emekli oldugumda, diyordu Vernet kendi kendine,bodrumumu en nadide Bordeaux saraplaryla dolduracagm, salonumu bir Fragonard ya da bir Boucher ile ssleyecegim ve gnlerimi Quartier Latinde antika mobilyalar ve kitaplar aramakla geirecegim.

Vernet uyanal sadece alt buuk dakika olmustu. Buna ragmen bankann yeraltndaki koridorlarnda kostururken, terzisiyle berberinin yanndan yeni kms gibi grnyordu. Kusursuz bir ipek takm giyen Vernet yrrken agz spreyini skt ve kravatn dzeltti. Farkl zaman dilimlerinden gelen msterilerini karslamak iin uykusundan uyanmaya yabanc olmayan Vernet, uyku alskanlklarn Masai savaslarna gre dzenlemisti... en derin uykularndan uyandktan sonra, saniyeler iinde savasa hazr olmalaryla nl Afrika kabilesi. Vernet savasa hazrm, diye dsnrken, szlerinin bu geceki duruma uymasndan korkuyordu. Altn anahtar sahibi msteriler her zaman fazladan ilgi isterlerdi, ama adl polisin pesinde oldugu bir altn anahtar msterisi son derece hassas bir mevzuydu. Bankann, sulu olduklarna dair ispat olmadg mddete msterilerinin gizlilik haklarn korumas yznden gvenlik gleriyle srekli kavga halindeydiler. Vernet kendi kendine,bes dakika, dedi. Polis gelmeden bu insanlar bankadan kartmalym. abuk hareket ederse, yaknda olmas muhtemel bu felaketten ustalkla kurtulabilirdi. Vernet polise,

kaaklarn belirtildigi gibi bankasna gerekten girdigini ama msteri olmadklar ve hesap numaralar olmadg iin geri evrildiklerini syleyebilirdi. Lanet bekinin Interpol aramams olmasn diliyordu. Ama saatte on bes euro kazanan bir bekide takdir yetkisi olmas beklenemezdi. Kap esigine geldiginde derin bir nefes ald ve kaslarn gevsetti. Ardndan, yzne zorla yumusak bir glmseme oturtarak kapnn kilidini at ve odadan ieri lk bir meltem gibi girdi. Gzleri msterileri bulur bulmaz, "Iyi geceler," dedi. "Ben Andr Vernet. Size nasl yard..." Cmlenin geri kalan bogaznn bir yerine dgmlenmisti. nnde duran kadn, Vernetnin karslasmay hi ummadg bir ziyaretiydi. Sophie, "Affedersiniz, tansyor muyuz?" diye sordu, Sophie bankacy tanyamamst ama bir an iin adam hayalet grms gibi olmustu. Banka baskan, "Hayr..." diye kekeledi. "yle oldugunu... sanmyorum. Hizmet verdigimiz msterileri tanmayz." Nefes verdikten sonra sogukkanllkla glmsedi. "Yardmcm bana bir altn anahtarnz oldugunu ama hesap numarasn bilmediginizi syledi. Bu anahtara nasl sahip oldugunuzu sorabilir miyim?"

Adam dikktle inceleyen Sophie, "Bykbabam verdi," diye yantlad. Adamn rahatszlg artk daha da ak anlaslyordu. "yle mi? Bykbabanz size anahtar verdi ama hesap numarasn vermeyi unuttu mu?" Sophie, "Vakti kalmadgn sanyorum," dedi. "Bu gece ldrld." Sophienin kullandg kelimeler adamn geriye dogru sendelemesine neden olmustu. "Jacques Saunire ld m?" diye sorarken gzleri dehsetle dolmusu. "Ama... nasl?!" Simdi hayretten sendeleme sras Sophiedeydi. "Bykbabamtanyor muydunuz? " Bankac Andr Vernet bir o kadar saskn grnyordu, bir sehpaya tutunarak dengesini korumaya alst. "Jacques ve ben arkadastk. Bu olay ne zaman oldu?" "Bu aksamn erken saatlerinde. Louvreda." Vernet deri sandalyenin yanna giderek, adeta iine gmld. "Her ikinize de ok nemli bir soru sormalym." Basn kaldrp nce Langdona sonra Sophieye bakt. "Ikinizden birinin bu lmle bir ilgisi var m?" Sophie, "Hayr!" diye haykrd. "Kesinlikle yok."

Vernet yzn burusturup duraksad ve dsnmeye baslad. "Resimleriniz Interpol tarafndan her yere dagtlyor. Sizi bu sekilde tandm. Cinayetten aranyorsunuz." Sophie yklmst. Fache Interpole mi haber verdi? Yzbasnn Sophienin tahmin ettiginden daha hrsl oldugu belli oluyordu. Vernetye ksaca Langdonn kim oldugunu ve o gece Louvreda yasananlar anlatt. Vernet saskn grnyordu. "Ve bykbabanz lrken, size Bay Langdon bulmanz syleyen bir mesaj m brakt?" "Evet. Ve bu anahtar." Sophie altn anahtar tarikat mhr arka tarafta kalacak sekilde Vernetnin nndeki masaya brakt. Vernet anahtara bakt ama dokunmak iin hibir eylemde bulunmad. "Size sadece bu anahtar m brakms? Baska bir sey yok mu? Herhangi bir kgt paras?" Sophie, Louvredayken aceleye geldigini biliyordu amaKayalklar Bakiresinin arkasnda baska hibir sey grmedigine emindi. "Hayr. Sadece anahtar." Vernet aresizce iini ekti. "Korkarm her anahtar, sifre olarak geen on haneli bir hesap numarasyla birlikte islevlik kazanyor. O say olmadan anahtarnz hibir ise yaramaz."

On hane. Sophie gnlszce olaslklar hesaplad. On milyardan fazla seenek vard. DCPJnin en gl zmleme bilgisayarlarn bile getirse, sifreyi krmas yine de haftalar alrd. "Ama elbette msy, bu sartlar altnda siz bize yardmc olabilirsiniz." "zgnm. Gerekten hibir sey yapamam. Msteriler gvenli bir terminalden kendi hesap numaralarn kendileri seerler, bu da hesap paralarn sadece msterilerle bilgisayarlarn bildigi anlamna geliyor. Msteri gizliligini bu sekilde saglyoruz. Ve tabii alsanlarmzn gvenligini." Sophie anlamst. Lks magazalar da ayn seyi yapyorlard. ALISANLARDA KASA ANAHTARI YOKTUR. Bu banka birisinin anahtar almas halinde, alsanlardan birini hesap numaras iin rehin alma riskini ortadan kaldrmst. Langdonn yanna oturan Sophie basn indirip anahtara, sonra da Vernetye bakt. "Bykbabamn bankanzda ne sakladgna dair fikriniz var m?" "Hayr hi fikrim yok. Geldschrank bankasnn anlam budur."

Sophie, "Monsieur Vernet," diye srar etti. "Bu gece vaktimiz kstl Olabildigince ak konusmaya alsacagm." Altn anahtara uzanarak tersini evirdi. Tarikat mhrn gsterirken adamn verecegi tepkileri izliyordu. "Anahtarn stndeki bu semboln sizin iin bir anlam var m?" Fleur-de-lise bakan Vernet hi tepki vermedi. "Hayr, ama msterilerimizin ogu anahtarlarnn stne sirket logolarn ya da isimlerinin basharflerini isletirler." Hl adam dikkatle incelemekte olan Sophie, iini ekti. "Bu mhr, Sion Tarikat diye bilinen gizli bir cemiyetin sembol." Vernet yine hi tepki vermemisti. "Bu konu hakknda hibir sey bilmiyorum. Bykbabanz arkadasmd ama daha ok isten bahsederdik." Gergin grnen adam, simdi kravatn dzeltiyordu. Sophie sesini biraz daha sertlestirerek, "Monsieur Vernet," diye bastrd. "Bykbabam beni bu gece arayarak, benim ve kendisinin byk bir tehlikede oldugumuzu syledi. Bana bir sey vermesi gerektigini syledi. Bana bankanza ait bir anahtar verdi. Simdi o ld. Bize syleyeceginiz herhangi bir seyin faydas dokunabilir."

Vernet terlemeye baslamst. "Bu binadan kmalyz. Korkarm polis ksa sre sonra burada olur. Bekim Interpol aramas gerektigini dsnms." Sophie de bundan korkuyordu. Sansn son bir kez daha denedi. "Bykbabam bana ailem hakkndaki geregi anlatmas gerektigini sylemisti. Bu size bir sey ifade ediyor mu?" "Mademoiselle, aileniz siz kkken bir araba kazasnda ld. zgnm. Bykbabanzn sizi ok sevdigini biliyorum. Iliskinizi kesmenizde tr ne kadar ac ektigini bana defalarca anlatmst." Sophie nasl karslk verecegine karar veremiyordu. Langdon, "Bu hesabn Sangrealle ilgili bir seyler iermesi mmkn m?" diye sordu. Vernet, ona garip bir baks frlatt. "Ne oldugu hakknda hi fikrim yok." Tam o srada Vernetnin cep telefonu ald ve o da, telefonu kemerinden kard. "Oui?" Dinlerken yzndeki saskn ifade giderek endiseye dnst. "Polis mi? Bu denli abuk mu?" Kfrettikten sonra Franszca birtakm talimatlar verip, az sonra lobide olacagn syledi.

Telefonu kapattktan sonra Sophieye dnd. "Polis her zamankinden daha hzl davranms. Biz konusurken yola kmslar bile." Sophienin oradan eli bos ayrlmaya niyeti yoktu. "Onlara oktan gelip gittigimizi syleyin. Bankay aramak isterlerse, arama emrini sorun. Bylece biraz zaman kazanrz." Vernet, "Dinleyin," dedi. "Jacques dostumdu ve bankamn bu trden bir baskya hi ihtiyac yok. Iste bu iki sebepten tr, bu tutuklamann benim alanm dahilinde gereklesmesini istemiyorum. Bana bir dakika verirseniz, yakalanmadan bu bankadan kmanza nasl yardmc olabilecegimi dsnecegim. Bunun haricinde, ben bu ise karsmam." Ayaga kalkp, kapya yrd. "Burada kaln. Baz ayarlamalar yapp hemen dnecegim." Sophie, "Ama kasa kutusu," diye yineledi. "Brakp gidemeyiz." Kapya dogru acele eden Vernet, "Yapabilecegim bir sey yok," dedi. zgnm." Sophie, onun arkasndan bakarken, bykbabasnn yllar boyunca gnderdigi ve kendisinin amadg

saysz mektup ya da paketin herhangi birinde hesap numarasn verip vermedigini dsnyordu. Langdon aniden ayaga kalktgnda, Sophie, onun gzlerindeki beklenmedik parlty sezinlemisti. "Robert? Glmsyorsun?" "Bykbaban bir dhiydi." "Anlayamadm?" "On hane dedi, degil mi?" Neden bahsettigi hakknda Sophienin en ufak fikri yoktu. "Hesap numaras," derken tandk bir glmseme yzne yaylmaya baslamst. "Numaray bize braktgna eminim." "Nerede?" Langdon cinayet sahnesi fotografnn bilgisayar ktsn karp harm stne koydu. Langdonn hakl oldugunu anlamak iin Sophienin ilk satr okumas yeterliydi. 13 3 2 21 1 1 8 - 5 OnDracodevinial! Onsahtealim! P.S.RobertLangdonbul

44 Bilgisayar ktsn incelerken, kriptograf duyular harekete geen Sophie, "On hane," dedi. 13 3 2 21 1 1 8 - 5 Grand-prebu hesap numarasn Louvreda yere yazmst! Sophie karstrlms Fibonacci Dizimini parkenin stnde ilk grdgnde, yazlmasnn tek amacnn DCPJnin kriptograflar aramasn saglayarak, Sophieyi ise karstrmak oldugunu dsnmst. Daha sonra saylarn, diger satrlar desifre etmek iin ipucu verdigini grmst...dzensiz bir dizi... saysal anagram. Simdi ise hayretten saskna dnms bir sekilde saylarn ok daha nemli bir anlam oldugunu gryordu. Bykbabasnn gizemli kasa kutusunu aacak son anahtar bu saylard. Langdona dnen Sophie, "ift anlaml bilmecelerde ustayd," dedi. ok anlam ieren her seye baylrd. Sifrelerin iindeki sifrelere." Langdon tasyc bandn yanndaki elektronik konsola dogru yrmeye baslamst bile. Sophie bilgisayar ktsn eline alarak onun pesinen gitti.

Konsolda, bankalarn ATM terminallerindekine benzer bir tus takm vard. Ekranda bankann ha seklindeki logosu grnyordu. Tus takmn yannda gen bir delik bulunuyordu. Sophie hi vakit yitirmeden anahtar gvdesini yuvaya soktu. Ekran o anda degisti. HESAP NUMARASI: -------------Imle yanp snyor, bekliyordu. On hane. Sophie bilgisayar ktsndaki saylar okurken, Langdon tuslad. HESAP NUMARASI: 1332211185 Langdon son haneyi girdikten sonra ekran tekrar yenilendi. farkl dilde yazlms bir mesaj grnyordu. En stteki Ingilizciydi. UYARI: Giris tusuna basmadan nce ltfen hesap numaranz hatasz girdiginizden emin olunuz. Kendi gvenliginiz iin, bilgisayar hesap numaranz tanmadg takdirde sistem kendiliginden kapanacaktr.

Sophie kaslarn atarak, "Fonction terminer," dedi. "Tek sansmz var gibi grnyor." Standart ATM makineleri, banka kartn alkoymadan nce dogru PIN kodunu girmek iin deneme hakk verirdi. Bunun sradan bir nakit ekme makinesi olmadg ortadayd. Ekrana girdikleri sayyla elindeki bilgisayar ktsn dikkatle karslastran Langdon, "Sayy dogru girdik sanrm," dedi. Eliyle GIRIS tusunu isaret etti. "Atesleyelim bakalm." Isaret parmagn tus takmna uzatan Sophie aklna gelen garip dsnceyle tereddt etti. Langdon, ona, "Hadisene," diyerek hzlandrmaya alst. "Vernet az sonra burada olur." "Hayr." Sophie elini geri ekmisti. "Asl hesap numaras bu degil" "Elbette bu! On haneli. Baska ne olabilir ki?" "Fazlasyla gelisigzel." Gelisigzel mi?Langdon bu fikre kesinlikle katlmyordu. Banka msterilerinden PIN kodlarn gelisigzel saylardan semelerini isterdi, bylece numaray kimse tahmin edemezdi. Elbette buradaki msteriler de hesap numaralarn gelisigzel saylardan seeceklerdi.

Sophie ekrana yazdg her seyi sildi ve kendinden emin bir ifadeyle Langdona bakt. "Bu gelisigzel saynn, Fibonacci Diziminden seilmesi byk bir tesadf olurdu." Langdon onun hakl olabilecegini fark etmisti. Sophie daha nce bu saylar Fibonacci Dizimini olusturacak sekilde sralamst. Bunun olabilme ihtimali gerekten ok dskt. Sophie sanki hesap numaras ezberindeymis gibi bir kez daha tus takmna uzanms, yeni bir say giriyordu. "Ayrca bykbabamn sembollere, sifrelere olan tutkusu gz nne alnrsa, mutlaka kendisi iin anlam ifade eden bir hesap numaras semis olmal, kolaylkla hatrlayabilecegi bir sey." Sayy yazmay bitirdikten sonra sinsi bir ifadeyle glmsedi. "Gelisigzel gibi grnen... amaolmayan bir sey." Langdon ekrana bakt. HESAP NUMARASI: 1332211185 Ekrana baktg anda Sophienin hakl oldugunu anlamas Langdonn sadece saniyelerini almst. Fibonacci Dizimi

1-1-2-3-5-8-13-21 Fibonacci Dizimi, on haneli tek bir say haline getirildiginde kesinlikle ne oldugu anlaslmyordu. Hatrlamas kolay ama grns gelisigzel. Saunirein asla unutamayacag on haneli dhice bir sifre. Bunun dsnda, Louvreun zeminindeki karsk saylarn sraya sokuldugunda nl diziyi meydana getirmesini mkemmel bir biimde aklyordu. Sophie uzanarak GIRIS tusuna bast. Hibir sey olmad. En azndan fark edebilecekleri bir sey olmad. O srada, bankann altlarnda bulunan yeralt mahzenindeki robotumsu bir pene harekete gemisti. Tavana bagl ift eksenli bir tasma sisteminde kayarak hareket eden pene, aldg koordinatlara dogru ilerliyordu. Asagdaki beton zeminde, devasa bir zgarann stnde yan yana dizilmis plastik kasalar duruyordu... bir yeralt odasna sralanms kk tabutlar andryorlard. Pene, dogru noktaya geldiginde durup alald, bu srada elektrikli bir gz, kutunun stndeki barkod numarasn okuyordu.

Ardndan, pene bir bilgisayar hassasiyetiyle agr kulpu kavrad ve kutuyu diklemesine kaldrd. Devreye giren yeni cihazlarn yardmyla pene kutuyu odann diger ucuna tasd ve tasyc bandn zerine geldiginde durdu. Sonra kol kutuyu nazike brakarak, geri ekildi. Kol devre ds kaldktan sonra tasyc bant dnmeye baslad... Yukarda, Sophie ile Langdon tasyc bandn hareket etmeye basladgn grnce rahatlamslard. Bandn yannda dururlarken, kendilerini iinden ne kacagn bilmedikleri gizemli bir bavulu bekleyen yorgun tatilciler gibi hissediyorlard. Tasyc bant odaya, sag taraflarndaki hareketli kapnn altndaki dar aralktan girdi. Metal kap yukar kayarak aldgnda, tasyc bandn gerilerinde muazzam bir plastik kutu belirmisti. Bu siyah ve plastik kutu, Sophienin tahmin ettiginden ok daha bykt. Uaklarda evcil hayvan tasmaya yarayan kafeslerin deliksiz olanlarna benziyordu. Kutu, tam nlerine gelince durdu. Orada sessizce duran Sophie ile Langdon, gizemli kutuya gzlerini dikmislerdi.

Bankadaki diger her sey gibi, bu kutu da sanayi yapmyd, metal menteseleri, zerinde bir barkod etiketi ve agrlga dayankl kulplar vard. Sophie, onu dev bir alet antasna benzetmisti. Sophie hi vakit kaybetmeden, nnde duran iki tokay zd. Sonra Langdona gz att. Agr kapag birlikte kaldrarak, arkaya dogru ittiler. ne dogru yaklasarak, kasann iine dikkatle baktlar. Sophie ilk baktgnda kutunun bos oldugunu sanmst. Ardndan bir sey grd. Kutunun en altnda duruyordu. Tek bir nesne. Ayakkab kutusu byklgndeki cilal tahta kutunun menteseleri oymalyd. Parlak mor agacn koyu damarlar vard. Sophie bunun gl agac oldugunu fark etti. Bykbabasnn en sevdigi. Kapagnda gzel bir gl deseni bulunuyordu. Sophie ile Langdon birbirlerine sasknlkla baktlar. Sophie egilip kutuyu kavrayarak, dsar kard. Tanrm, ne kadar agr! Byk bir dikkatle genis masann stne tasyp, brakt. Langdon, yannda duruyordu. Her ikisi de,

bykbabasnn bulmalar iin gnderdigi kk hazine sandgna gzlerini dikmisti. Langdon kapaktaki el oymas bes yaprakl gle hayretle bakyordu. Bu trden gl sekillerini pek ok kez grmst. "Bes yaprakl gl," diye fsldad. "Tarikatn Kutsal Kse iin kullandg semboldr." Sophie dnp ona bakt. Langdon, onun ne dsndgn anlayabiliyor, kendisi de ayn seyi dsnyordu. Kutunun boyutlar, iindekinin agrlg ve tarikatn kullandg Kse sembol kuskusuz tek bir sonuca gtryordu. Isann Kadehi bu sandgn iinde. Langdon bir kez daha kendisine bunun mmkn olmadgn syledi. Sophie, "Bu bir," diye fsldad. "Kadehi koymak iin en uygun boyut." O bir kadeh olamaz. Sophie kutuyu amaya hazrlanarak, sandg masann stnde kendine dogru ekti. Fakat o kutuyu hareket ettirirken beklenmedik bir sey oldu. Kutudan garip lkr lkr bir ses geldi. Langdon iyice anlamak iin kulagn egdi. Iinde sv m var? Sophie de ayn derecede sasrms grnyordu. "Sen de duydun mu?..."

Langdon bos bir ifadeyle basn sallad. "Sv." Ileriye uzanan Sophie yavasa kopay at ve kapag kaldrd. Iindeki nesne, Langdonn o gne dek grdg hibir seye benzemiyordu. Ama her ikisi de bir seyi o anda iyice anlamst. Bu kesinlikle Isann Kadehidegildi. 45 Bekleme odasndan ieri giren Andr Vernet, "Polis yollar kapatyor," dedi. "Sizi buradan kartmak zor olacak." Kapy arkasndan kaparlarken, tasyc bandn zerindeki plastik antay grnce, oldugu yerde srad. Tanrm! Saunirein hesap numarasn m buldular? Sophie ile Langdon masadaki byk ahsap bir mcevher kutusuna benzeyen seyin basnda birbirlerine sokulmuslard. Sophie hemen kapag kapatp basn kaldrd. "En basndan beri hesap numaras bizdeydi," dedi. Vernetnin sesi solugu kesilmisti. Bu her seyi degistiriyordu. Gzlerini saygyla kutudan kard ve bir sonraki hareketini planlamaya alst. Onlar bankadan kartmalym! Ama polis yollar kapatms

oldugundan, Vernetnin aklna bunu yapmann tek bir yolu geliyordu. "Mademoiselle Neveu, sizi bankadan gven iinde kartabilirsem, bu nesneyi yannzda m gtreceksiniz, yoksa ayrlmadan nce kasaya iade mi edeceksiniz?" Sophie, Langdona bir baks frlattktan sonra Vernetye dnd. "Yanmzda gtrmemiz gerekiyor." Vernet basn sallad. "ok gzel. O halde bu nesne her ne ise, koridorda yrrken onu ceketinize sarmanz tavsiye ederim. Baska birinin grmesini istemem." Langdon ceketini karrken, Vernet tasyc bandn yanna giderek bos kasay kapatt ve ekrana bir dizi emirler girdi. Tasyc bant, zerindeki plastik kasayla birlikte asagdaki mahzene dogru hareket etmeye baslad. Vernet altn anahtar konsoldan kararak, Sophieye uzatt. "Bu yoldan ltfen. Acele edin." Arka taraftaki ykleme havuzuna gittiklerinde Vernet polis arabas sklarnn yeraltndaki garaj doldurdugunu grd. Kaslarn att. Rampay kapatyor olmalydlar. Gerekten bu isi alnmn akyla basaracak mym? Artk terlemeye baslamst.

Vernet bankann kk zrhl aralarndan birini isaret etti. Transport sr , Zrih Emanet Bankasnn sundugu diger bir hizmetti. Byk ve agr arka kapy aarken, "Kargo ksmna gein," diyerek, eliyle parlayan elik blmeyi gsterdi. "Hemen dnerim." Sophie ile Langdon araca binerlerken, Vernet ykleme havuzu denetisinin ofisine girerek kamyonun anahtarlarn ald ve kendine bir sofr niformasyla sapkas buldu. Ceketiyle kravatn kararak, sofr ceketini giymeye baslad. Her ihtimale kars, niformasnn altna omuz tabancas klfn takt. Dsar karken sofrn tfekliginden bir tabanca ald ve klfa yerlestirdi, niformasn stne ekti. Kamyona geri dnen Vernet sapkayla yzn iyice rterek dikkatle, bos elik kasann iinde oturmakta olan Sophie ile Langdona bakt. "Bunun ak durmasn istersiniz herhalde," diyen Vernet, ieriye uzanp, tavandaki tek ampul yakmak iin duvardaki dgmeyi evirdi. "Ayrca otursanz iyi olur. Kapya giderken hi sesinizi kartmayn." Sophie ile Langdon metal yere oturdular. Langdon tvit ceketine sarmalanms olan hazineyi kucagna ald.

Vernet agr kaplar rterek onlar ieri kilitledi. Ardndan direksiyona geip, motoru alstrd. Zrhl kamyon rampay karken Vernet sapkasnn altnda biriken terleri hissetmeye baslamst. n tarafta tahmin ettiginden daha fazla polis sg oldugunu grebiliyordu. Kamyon rampay kmaya basladgnda, geislerine izin vermek iin kaplar ieri dogru ald. Vernet ilerleyip bir sonraki bilgisayar mekanizmasna gelmeden nce kapnn arkasndan kapanmasn bekledi. Ikinci kap kalktgnda, ks yolu almst. Rampann nn kesen polis arabas dsnda. Vernet alnn silip, arac ileri dogru srd. Leylek gibi bir polis memuru dsar kp, barikatn birka metre ilerisinde ona durmasn isaret etti. Dsarda drt devriye arabas park etmisti. Vernet durdu. Sofr sapkasn daha da asag indirerek, kltrl terbiyesinin elverdigince kaba grnmeye alst. Direksiyonun basndan ayrlmadan kapy at ve sert yzl ajana bakt. Vernet sert bir ses tonuyla, "Geis iznin var m?"diye sordu.

Ajan, "Je suis Jrome Collet," dedi. "Adli polisten tegmen." Kamyonun yk kasasn isaret etti "Bunun iinde ne var?" Vernet bozuk bir Franszcayla, "Nerden bileyim?" diye karslk verdi. "Ben sadece bir sofrm." Collet etkilenmise benzemiyordu. "Iki suluyu aryoruz." Vernet gld "O halde dogru yere gelmissiniz. Sofrlgn yaptgm bu heriflerden bazlarnn o kadar ok paras var ki, mutlaka sulu olmallar." Ajan, Robert Langdonn pasaport resmini kaldrd. "Bu adam bu gece bankanza geldi mi?" Vernet omuzlarn silkti. "Hi fikrim yok. Bizim msterilerin yanna girmemize izin vermiyorlar. Ieri girip n masaya sormanz gerekiyor." "Bankanz ieri girmek iin bizden arama belgesi istiyor." Vernet tiksintili bir ifade taknd. "Mdrler. Agzm atrmayn benim." "Kamyonu an ltfen." Collet yk kasasn gsteriyordu. Vernet ajana bakarak, igren bir kahkaha att. "Kamyonu amak m? Bende anahtarlar var m sanyorsunuz? Bize gvendiklerini mi dsnyorsunuz? Bana dedikleri bozukluklar grmeniz lazm."

Ajan spheli bir ifadeyle, basn yana dogru egmisti. "Kendi kamyonunuzun anahtarlarnn sizde olmadgn m sylyorsunuz?" Vernet basn iki yana sallad "Yk kasasnn anahtarlar yok. Sadece kontak anahtar. Bu kamyonlar, ykleme havuzundaki denetiler tarafndan mhrleniyor Sonra birisi yk kasasnn anahtarn vars yerine gtrene kadar kamyon yerinde bekliyor. Anahtarlarn alcya ulastg agrsn aldktan sonra, yola kmak iin onay alyoruz. Daha nce degil. Hibir zaman ne tasdgm bilmem." "Bukamyon ne zaman mhrlendi?" "Saatler nce olmal. Bu gece St. Thuriala kadar gidecegim. Kargo anahtarlar oraya ulasms." Ajan hi cevap vermeden susuyor, gzleriyle adeta Vernetnin zihnini okumaya alsyordu. Bir ter damlas Vernetnin burnundan asag akmak zereydi. Burnu ceketinin koluyla silip, yolunu kesen polis arabasn isaret ederken, "Sakncas var m?" diye sordu "ok uzun bir yolum var." Ajan, Vernetnin kolunu gstererek, "Btn sofrler Rolex mi takyor? " diye sordu.

Vernet basn egip baktgnda, ceket kolunun altndan parlayan son derece pahal saatinin kaysn grd. "Nerde. "Bu bok mu? St. Germain des Prsteki Tayvanl sokak satcsndan yirmi euroya aldm. Size krka satarm." Ajan biraz duraksadktan sonra kenara ekildi. "Hayr tesekkrler. Gvenli yolculuklar." Kamyon sokagn elli metre uzagna gidene kadar Vernet nefes almad. Simdi baska bir sorunu vard. Yk. Onlar nereye gtrecegim? 46 Odasndaki hasr kilimin stnde yzkoyun yatms olan Silas taze krba yaralarnn phtlasmasn bekliyordu. Bu gece kendine verdigi ikinci cezalandrma onu sersemletmis ve gsz brakmst. Ayrca kee kemerini artk kartmas gerekiyordu, kalalarnn i ksmlarndan kan aktgn hissedebiliyordu. Yine de kays kartmak hakkn kendinde grmyordu. Kiliseye ihanet ettim. Daha da kts, piskoposa ihanet ettim. Bu gecenin Piskopos Aringarosann kurtulus gecesi olmas gerekiyordu. Piskopos bes ay nce

Vatikan Rasathanesinden dndgnde, onu derinden degistirecek olan bir sey grenmisti. Haftalarca depresyonda gezen Aringarosa, en sonunda haberi Silasla paylasmst. Silas, "Ama bu imknsz!" diye haykrmst. "Bunu kabul edemem!" Aringarosa, "Dogru," demisti. "Insann aklna gelecek trden degil, ama dogru. Sadece alt ay var." Piskoposun szleri Silas dehsete dsrmst. Kurtulmak iin dua etti ve o karanlk gnlerde bile Tanrya ve Tarke olan inancn kaybetmedi. Bir ay sonra bulutlar mucizevi bir sekilde aralanms ve umut sg dogmustu. Aringarosa buna,ilahi mdahale demisti. Piskopos ilk kez umutlu grnyordu. "Silas," diye fsldamst. "Tanr bizeTarik i korumamz iin bir frsat sunuyor. Tm mcadeleler gibi bizim mcadelemiz de fedakrlk gerektirecek. Sen Tanrnn neferi olacak msn?" Silas, Aringarosann -ona yeni bir hayat veren adamnnnde diz kms ve, "Ben Tanrnn kuzusuyum. Beni yreginizin diledigi gibi gdn," demisti. Aringarosa ortaya kan frsat anlattgnda Silas bunun sadece Tanrnn yardmyla olabilecegini anlamst.

Mucizevi kader! Aringarosa, Silasa plan yapan adamla kendine -gretmen diyen bir adam- temas kurdurtmustu. gretmen ile Silas asla yz yze gelmedikleri halde, her telefon konusmalarnda Silas, onun hem inancna, hem de gcnn byklgne korkuyla karsk sayg duyuyordu. gretmen, her yerde gz ve kulag olan, her seyi bilen bir adama benziyordu. Silas, gretmenin bu bilgileri nasl topladgn bilmiyordu, ama Aringarosann ona byk bir gveni vard ve Silasa da aynn yapmasn sylemisti. Piskopos, Silasa, "gretmenin sylediklerini yap," demisti. "O zaman zafere ulasrz." Zafer. Silas simdi plak zemine bakarken zaferin ellerinden kams olmasndan korkuyordu. gretmen aldatlmst. Kilit tas meselesi dolambal bir kmaza dnsmst. Ve bu dzenin iinde tm umutlar yok olmustu. Silas, Piskopos Aringarosay arayp onu uyarmak istiyordu, ama gretmen o gece iin dogrudan yapacaklar tm iletisimi yasaklamst. Kendi gvenligimiz iin. Sonunda dayanlmaz korkularn yenen Silas ayaga kalkp, yerde duran cppesini ald.

Cebinden telefonunu kard. Basn utanla sallarken telefon numarasn evirdi. "gretmen," diye fsldad. "Her seyi kaybettik," Silas, adama nasl tuzaa dsrldgn tm drstlgyle anlatt. gretmen, "Inancn ok abuk kaybediyorsun," diye karslk verdi. Yeni bir haber aldm. Beklenmedik ama iyi bir haber. Sr devam ediyor. Jacques Saunire lmeden nce srr devretmis. Seni yaknda arayacagm. Bu geceki isimiz henz bitmedi." 47 Zrhl kamyonun los yk kasasnda yolculuk yapmak, hcrenin iinde mebbet hapse gtrlmek gibi bir histi. Langdon kapal yerlerde gelip kendisini vuran o tandk heyecan duygusuyla bogusuyordu. Vernet bizi sehirden gvenli bir mesafeye gtrecegini syledi. Nereye? Ne kadar uzaga? Langdonn bacaklar yerde bagdas kurup oturmaktan uyustugundan, vcudunun alt ksmnda kan dolasmn saglayacak yeni bir pozisyon ald. Kollaryla bankadan aldklar garip hazineye sk sk sarlmst. Sophie, "Sanrm artk otoyola ktk," dedi.

Ayn seyi Langdon da hissetmisti. Kamyon, rampann sonundaki cesaret krc duraklamann ardndan sola dnms, bir iki dakika sonra saga sapmst. Simdi ise son sratle gidiyor gibiydi. Altlarndaki kursun geirmez lastikler yumusak asfalt zerinde vzldyordu. Dikkatini zorla kollarnda tuttugu gl agacndan kutuya vermeye alsan Langdon kymetli bohasn yere brakt, ceketini at ve iinden kutuyu kararak kendine ekti. Sophie yan yana oturacaklar sekilde pozisyonunu degistirmisti. Langdon birden kendilerini, ylbas agacnn altnda birbirine sokulmus! iki ocuk gibi hissetti. Gl agac kutunun scak renkleriyle tezat olusturacak soluk bir agatan, muhtemelen disbudaktan yaplms olan gl islemesi, los skta belirgin biimde parlyordu. Gl. Gizli cemiyetler gibi pek ok ordu ve din bu sembol stne kurulmustu. Rozenkruzlar. Gl Ha Svalyeleri. Sophie, "Devam et," dedi. "A sunu." Langdon derin bir nefes ald. Elini kapaga uzatrken, hayranlk uyandrc aga oymasna son bir kez daha bakt ve sonra kancay aarak kapag kaldrd ve iindeki nesneyi ortaya kard.

Langdon bu kutunun iinde bulabilecekleri nesneye dair pek ok fantezi kurmustu ama btn tahminleri yanls kmst. Kutunun yumusak koyu krmz ipek i yzeyinin stne yerlestirilen nesne, Langdonn anlayabilecegi trden bir sey degildi. Cilal beyaz mermerden oyulmus, tenis topu kutusu byklgnde tas bir silindirdi. Bununla birlikte tek bir gvdeden olusmak yerine, tas silindir pek ok paradan olusuyor gibiydi. Amerikan sekerli regi byklgndeki alt mermer yuvarlak, ince bir pirin karkas zerine yerlestirilip bir araya getirilmisti. Boru seklindeki bir kaleydeskopa benziyordu. Silindirin her iki ucu da, ii grlmeyecek sekilde mermer bir kapakla rtlmst. Iindeki sv sesini duyan Langdon silindirin iinin oyuk oldugunu tahmin etti. Tpn etrafndaki oymalar da ilk baksta, silindirin gizemli yaps kadar Langdonn dikkatini ekmisti. Alt diskin her birine, digerinden farkl harfler kaznmst... tm alfabe. zerinde harfler bulunan silindir Langdona ocuklugunda en sevdigi oyuncagn hatrlatmst... farkl kelimeler tretmek iin evrilebilen harf tabletleri takl bir sopa.

Sophie, "Etkileyici, yle degil mi?" diye fsldad. Langdon basn kaldrp ona bakt. "Bilmiyorum. Bu da ne byle?" Simdi gzleri parlayan Sophie idi. "Bykbabam hobi olarak bunlar yapard. Leonardo da Vinci tarafndan icat edildiler." Sophie los skta bile Langdonn gzlerindeki sasknlg grebiliyordu. Silindire yeniden bakan Langdon, "Da Vinci mi?" diye mrldand. "Evet. Bunakripteks deniyor. Bykbabamn anlattgna gre planlar da Vincinin gizli gnlklerinden birinde bulunmus." "Ne ise yaryor?" Sophie, o gece olanlar dsnldgnde cevabn ilgin bir anlam ierdiini biliyordu. "Bu bir kasa," dedi. "Gizli bilgileri saklamak iin." Langdonn gzleri daha da byd. Sophie, bykbabasnn en sevdigi hobisinin Da Vincinin icatlarnn modellerini yapmak oldugunu aklad. Ahsap ve maden atlyesinde saatler geiren yetenekli bir zanaatkar olan Jacques Saunire, nl

ustalarn taklitlerini yapmaktan hoslanrd... esitli emaye isleriyle Faberg Yumurtalar ve Leonardo da Vincinin sanattan ok pratik alsmalar. Da Vincinin gnlklerine syle bir bakmak bile, neden dehasyla oldugu kadar basladg isi bilinmemekle nl oldugunu anlamaya yeterdi. Da Vinci asla yapmadg yzlerce icadn modelini izmisti. Jacques Saunirein en byk ugras, Da Vincinin aprask icatlarn hayata geirmekti... saatler, su pompalar, kripteksler ve hatta simdi gururla masasnn stnde duran eklemli ortaag Fransz svalyesi. Anatomi ve vcut hareketi alsmalarnn bir rn olarak Da Vincinin 1495 ylnda tasarladg robot svalyenin i mekanizmas, yanlssz eklemler ve tendonlar ieriyordu. Ayrca dik oturabilecek, kollarn aabilecek, bklebilir boynu zerindeki basn oynatabilecek ve anatomik yaps dogru bir eneyi ap kapayabilecek sekilde tasarlanmst. Sophie daima bu zrhl svalyenin, bykbabasnn yaptg en gzel nesne oldugunu dsnmst... bu gl agac kutunun iindeki kripteksi grene kadar. Sophie, "Kkken bana bunlardan bir tane yapmst," dedi. "Ama bu kadar sslsn ve bygn hi grmedim."

Langdon gzlerini kutudan ayrmyordu. "Ben hi kripteks diye bir sey duymadm." Sophie sasrmamst. Leonardonun retmedigi icatlarnn stnde hibir zaman alslmams ya da onlara isim verilmemisti. Kripteks terimi bykbabasnn uydurdugu bir kelime olmalyd. Parsmen kgtlar ya dakodeks stne yazl bilgiyi saklamak iin kriptoloji bilimini kullanan bu alet iin uygun bir terimdi. Sophie pek sk bahsedilmese de, Da Vincinin birkriptoloji ncs oldugunu biliyordu. Sophienin niversitedeki gretmenleri, veri saklamak iin bilgisayarda sifreleme yntemlerini anlatrlarken, Zimmerman ve Schneier gibi agdas kriptograflar vmsler fakat asrlar nce ilk sifreleme biimlerini icat etmis olan Leonardodan bahsetmemislerdi. Bunu Sophieye anlatan kisi elbette bykbabas olmustu. Zrhl kamyon otoyolda grleyerek ilerlerken Sophie, Langdona kripteksin uzun mesafelere gvenli mesajlar gndermek iin Da Vincinin buldugu zm oldugunu aklad. Telefonlarn ve e-postalarn olmadg bir dnemde, insanlarn uzaktaki birilerine zel bilgi gndermek iin yaz yazmaktan ve tasyan

kisiye gvenmekten baska aresi yoktu. Ne yazk ki ulak, mektupta degerli bir bilgi oldugundan kuskulandgnda mektubu yerine ulastrmak yerine iindeki bilgiyi rakiplere satarak daha ok para kazanabilecegini dsnrd. Tarihteki pek ok byk zek, bilginin korunmas iin kriptolojik zmler retmislerdi: Jl Sezar, Sezar Kutusu adl bir sifreli yazm teknigi gelistirmisti; Isko Kraliesi Mary, icat ettigi sras degistirilmis sifrelerle hapisten gizli bildiriler gndermisti; ve dhi Arap bilim adam Ebu Yusuf ismail al-Kindi srlarn, zekice tasarladg ok alfabeli bir sifreleme sistemi sayesinde korumustu. Bununla birlikte Da Vincimekanik bir zm retmek iin matematikten ve kriptolojiden uzak durmustu. Kripteks. Mektuplar, haritalar, semalar ve akla gelebilecek her seyi gvenlikle saklayabilecek bir muhafaza. Bilgi kripteksin iine yerlestirildikten sonra, ancak dogru parolay bilen kisi ona erisebilirdi. Sophie disklerin stndeki harfleri gstererek, "Bir parolaya ihtiyacmz var," dedi.

"Bir kripteksin alsma sistemi bisiklet kilitlerine benzer. Numaralar dogru sray olusturacak sekilde dizildiginde kilit alr. Bu kriptekste ise bes harf var. Dogru sra dizildiginde ierdeki disler yerine oturur ve silindir ayrlr." "Peki iinde ne olur?" "Silindir aldktan sonra ortadaki bos blmeye ulasabilirsin. Orada da genellikle gizli kalmasn istedigin bilginin yazl oldugu kgt rulosu bulunur." Langdon inanmyormus gibi grnyordu. "Ve bykbaban kkken sana bunlardan yapt, yle mi?" "Daha ufaklarndan, evet. Dogum gnlerimde birka kez bana kripto verip bir bilmece sormustu. Bilmecenin cevab kripteksin parolas olurdu. Cevab bulduktan sonra ap dogum gn kartm alrdm." "Bir kart iin fazla ugrastrc." Hayr, kartlarda genellikle baska bir bilmece ya da ipucu yazl olurdu. Bykbabam evin iinde hazine av oynamaya baylrd, gerek hediyeme giden ipucu zincirleri. Her hazine av, dlm alacagm temin eden bir karakter ve erdem snavyd. Ve snavlar asla kolay olmazd."

Tekrar alete bakan Langdon hl spheli grnyordu. Peki, ama niye ortadan ikiye ayrmyorsun ki? Ya da krmyorsun? Metal hassas grnyor, ayrca mermer de yumusak br kaya." Sophie glmsedi. "nk Da Vinci bundan ok daha akllyd. Kripteks herhangi bir sekilde zorlanarak alacak olursa, iindeki bilgi kendi kendini yok edecek sekilde tasarlamst. Izle." Sophie kutuya uzanarak, dikkatle silindiri kard. "Ieri konulacak olan bilgi ilk nce papirs kgdna yazlr." "Tirseye degil mi?" Sophie basn iki yana sallad. "Papirs. O gnlerde koyun tirsesin daha sk kullanldgn ve daha dayankl oldugunu biliyorum ama mutlaka papirs olmas gerekiyordu. Ne kadar ince olursa o kadar iyi." "Tamam." "Papirs, kripteksin iindeki blmeye yerlestirilmeden nce, krlgan cam bir sisenin etrafna sarlrd." Sophie parmagyla kriptekse hafife vurunca iindeki svdan ses geldi. "Ii sv dolu bir sise." "Ne svs?" Sophie glmsedi. "Sirke."

Langdon ksa bir sre duraksadktan sonra basn sallad. "Dhice." Sirke ve papirs,diye dsnd Sophie. Herhangi biri kripteksi zorla amaya kalkstg takdirde cam sise krlacak ve sirke abucak papirs eritecekti. Gizli mesaja ulasan kisinin elinde bir topak kgt hamurundan baska bir sey olmayacakt. Sophie, "Anlayacagn gibi," dedi. "Iindeki bilgiyi grenmenin tek yolu bes harfli sifreyi bulmak." Aklndan abucak degisimleri hesaplad. "On iki milyondan fazla ihtimal var." Aklndan yaklask on iki milyon soru geiyormus gibi grnen Langdon, "Sen yle diyorsan yledir," dedi. "Iinde nasl bir bilgi oldugunu tahmin ediyorsun?" "Her ne ise, bykbabamn ok gizli bir sr olarak saklamak istedigi ortada." Kutunun kapagn kapatp, stndeki bes yaprakl gl oymasna bakarak duraksad. Onu rahatsz eden bir sey vard. "Sen gln Kse iin kullanlan bir sembol oldugunu mu sylemistin?" "Kesinlikle. Tarikat sembollerinde gl ve Kse ayn anlama gelirler"

Sophie kaslarn att. "Bu ok garip, nk bykbabam bana her zaman gln gizlilik anlamna geldigini sylerdi. Evdeyken gizli bir telefon grsmesi yaptgnda benim odasna girmemi istemedigi zamanlar kapsna bir gl asard. Benim de aynn yapmam sylerdi." Tatlm, demisti bykbabas, birbirimize kaplar kilitlemek yerine, rahatsz edilmek istemedigimiz zamanlarda kapmza bir gl la fleur des secrets asabiliriz. Bu sekilde birbirimize sayg duyup gvenmeyi grenebiliriz. Gl asmak eski bir Roma gelenegidir. "Sub rosa," dedi Langdon. "Romallar, toplantlarnn gizli oldugunu anlatmak iin gl asarlard. Bylece toplantya katlanlar gln altnda -ya da sub rosakonusulanlarn sr olarak kalmas gerektigini bilirlerdi." Langdon abucak, tarikatn gl Kse sembol olarak kullanmasnn tek nedeninin sadece gizlilik dsncesinden kaynaklanmadgn aklad. En eski gl trlerinden biri olanrosa rugosann , ayn Vens yldz gibi bes yapraga ve besgen bir simetriye sahip olmas. gle,kadnlkla gl ikonografik baglar saglyordu. Bununla birlikte gln "dogru yn" ve yol bulmak kavramlaryla ok yalan baglar vard.

Pusula gl, ayn Gl izgisi gibi, seferilere haritalardaki boylamlara bakarak yn bulmakta yardmc oluyordu. Bu yzden disi kadeh ve gizli gerege gtren yldz anlamndaki gl, pek ok adan gizlilik, kadnlk ve yn tayini Kseyi tanmlayan bir sembol olarak kabul edilmisti. Langdon aklamasn bitirdiginde, yz ifadesi birden dondu. "Robert? Iyi misin?" Gzlerini gl agac kutuya dikmisti. Yzndeki korkulu sasknlk ifadesiyle, "Sub... rosa," diye mrldand. "Olamaz." "Ne?" Langdon gzlerini yavasa yukar kaldrd. "Gl isaretinin altnda," diye fsldad. "Bu kripteks... Sanrm bunun ne oldugunu biliyorum." 48 Bu tas silindiri onlara kimin verdigini, nasl verdigini dsnen Langdon kendi tahminine glkle inanyor ve kutunun stndeki gl oymasna baktka tek bir sonuca varabiliyordu. Tarikatn kilit tasn tutuyorum. Efsane akt.

Kilit tas, gl isaretinin altndaki sifreli bir tastr. "Robert?" Sophie, onu inceliyordu. "Neler oluyor?" Dsncelerini toparlayabilmek iin Langdonn biraz zamana ihtiyac vard. "Bykbaban hi sana clef de vote diye bir seyden bahsetti mi?" Sophie, "Kasa anahtar m?" diye tercme etti. "Hayr, bu tam tercmesi oluyor. Clef de vote sk kullanlan bir mimari terimdir.Vote banka kasas degil, tonoz anlamnda kullanlr. Tonozlu tavanlar gibi." "Ama tonozlu tavanlarn anahtar olmaz." "Dogrusunu istersen vardr. Her tas kemerin ortasnda, takoz gre grerek paralar birbirine tutturan ve tm yk tasyan bir tas vard Mimari anlamda bu tas, kemerin anahtardr. Ingilizcede biz buna kilit tas diyoruz." Langdon anladgndan emin olmak iin Sophienin gzlerine bakt. Bakslarn kriptekse indiren Sophie omuzlarn silkti. "Ama bunu bir kilit tas olmadg ortada." Langdon nereden baslamas gerektigini bilemiyordu. Bir duvarc teknigi olarak tas kemerler yapmakta kullanlan kilit taslar, eski Msr kardesliginin en iyi korunan srlarndan biriydi. Kraliyet Kemeri Derecesi.

Mimari. Kilit taslar. Hepsi birbirine baglyd. Kemerli geit yapmakta kullanlan kilit taslarnn nasl kullanlacagna ait gizli bilgi, Masonlarn bu kadar zengin olmalarna yardmc olan bilginin bir parasyd ve titizlikle saklanan bir srd. Kilit taslar her zaman iin bir gizlilik gelenegi olmustu. Ancak yine de gl agac sandgn iindeki silindir bambaska bir seye benziyordu. Tarikatn kilit tas -eger ellerindeki sey gerekten buysakesinlikle Langdonn tahmin ettigi gibi bir sey degildi. Langdon, "Tarikatn kilit tas benim uzmanlk alanm degil," diye itirafta bulundu. "Benim Kutsal Kseye olan ilgim daha ok sembolik anlamda, bu yzden onun nasl bulunacagna dair verilen bilgileri hi nemsemedim." Sophienin kaslar keman yay gibi gerilmisti. "Kutsal Kseyibulmak m? " Langdon basn kaygyla sallarken, kullanacag kelimeleri dikkatle seti. "Sophie, tarikat ilmine gre, kilit tas sifreli bir harita... Kutsal Ksenin saklandg yeri gsteren bir harita." Sophienin yzndeki ifade donmustu. "Bunun o oldugunu mu sylyorsun?" Langdon ne syleyecegini bilmiyordu. Kendisine bile inanlmaz geliyordu ama bununla birlikte aklna

gelen tek mantkl cevap kilit tasyd. Gl isaretinin altna saklanms sifreli bir tas. Kripteksin Leonardo da Vinci -Sion Tarikatnn Byk Ustastarafndan tasarlanms olmas, bunun gerekten tarikatn kilit tas oldugunu gsteren bir isaretti. Eski Byk Ustann taslaklar... yzyllar sonra bir baska tarikat yesi tarafndan hayata geirilmis . Aradaki bag gz ard edilemeyecek kadar asikrd. Tarihiler son on yldr kilit tasn Fransz kiliselerinde aryorlard. Tarikatn sifreli terimlerine asina olan Kse avclar,la def de vote un, bir kilisedeki kemere yerlestirilmis oymal ve sifreli gerek bir kilit tas oldugu sonucuna varmslard. Gl isaretinin altnda. Mimaride kullanlan gller dipsiz kuyuydu. Gl pencereleri. Gl rlyefleri. Ve elbette bolca rastlanlan besparmakotu. .. kemerlerin en tepesindeki kilit tasnn stnde grlen bes yaprakl dekoratif iekler. Saklama yeri seytana tas kartacak cinstendi. Bilinmeyen bir kilisenin kemerine yerlestirilmis Kutsal Kase haritas, altndan geen kr kilise cemaatiyle alay ediyordu. Sophie, "Kripteks bir kilit tasolamaz, " diye itiraz etti. "Yeterince eski degil. Bunu bykbabamn

yaptgna eminim. Eski Kse efsane* bir paras olamaz." Bedenini bir heyecan kapladgn hisseden Langdon, "Dogrusu" dedi. "Kilit tasnn yakn zaman nce tarikat tarafndan yapldgna inanlyor." Duyduklarna inanamayan Sophienin gzleri parlamst. "Ama eger bu kripteks Kutsal Ksenin saklandg yeri aklyorsa, bykbabam, onu bana niye versin? Onu nasl aacagm ya da onunla ne yapacagm bilmiyorum. Hatta Kutsal Ksenin neoldugunu bile bilmiyorum." Langdon, onun hakl oldugunun farkndayd. Sophieye Kutsal Ksenin gerek tabiatn anlatmaya frsat bulamamst. Bu hikyenin beklemesi gerekiyordu. Su anda dikkatlerini kilit tasna vermislerdi. Eger bu gerekten oysa... Langdon altlarndan gelen kursun geirmez tekerlek vzltlarn bastrarak Sophieye, kilit tas hakknda duydugu her seyi abucak anlatt. Yzyllardr, tarikatn en byk srrnn -Kutsal Ksenin yeri- asla bir yere yazlmadg iddia ediliyordu. Gvenlik tedbiri olarak bu bilgi, gizli bir ayin srasnda yenisnchale

sifahen aktarlyordu. Bununla birlikte son yzyl ierisinde tarikat politikasnn degistigi fsldanyordu. Belki de yeni elektronik dinleme tertibatlar gerekesiyle tarikat, kutsal saklama yerini bir daha asla konusmamaya ant imisti. Sophie, "Peki o zaman srr nasl aktardlar?" diye sordu. Langdon, "Iste kilit tas o zaman devreye girdi," diye aklad. "En stteki drt yeden biri ldgnde, geriye kalan asagdaki kademelerden birini yenisnchal aday olarak seecekti. Yenisnchala Ksenin yerini sylemek yerine onu, bu bilgiyi hak ettigini kantlayacak bir snava sokarlard." Sophie bu duyduklarndan tedirgin olmus gibi grnyordu. Langdon birden bykbabasnn onun iin hazine avlar -preuves de mrite- dzenlediginden bahsettigini hatrlad. Kilit tas kavram da aynyd. Ayrca, bu gibi snavlar gizli cemiyetler arasnda olduka yaygnd. En iyi bilineni, yelerin bir srr saklayabildiklerini kantlayp, yllar boyunca bir dizi erdem snavlarndan geerek st kademelere ykseldigi Masonlard. Adaylar en st seviye olan otuz ikinci derece Mason mertebesine erisinceye kadar

verilen grevler gittike agrlasrd. Sophie, "Demek kilit tas bir preuves de mrite, " dedi. "Yenisnchal atgnda, iindeki bilgiyi hak ettigini kantlams oluyor." Langdon basn sallad. "Bu tip seylere yabanc olmadgn unutmusum. "Sadece bykbabam sayesinde degil. Kriptolojide buna kendini etkilendirme lisan denir. Yani, eger onu okuyacak kadar akllysan, orada sylenenleri okumaya hak kazanrsn." Langdon bir sre tereddt etti. "Sophie eger bu gerekten kilit tasysa, bykbabann buna sahip olmas Sion Tarikatnda ok yetkili biri oldugunu gsterir, farknda msn? En stteki drt yeden biri olmal." Sophie iini ekti. "Gizli bir cemiyette yetki sahibiydi. Buna eminim. Ama bunun tarikat oldugunu sadece tahmin edebilirim. Langdon, onun sylediklerini sonradan kavrayabilmisti. "Onun gizli bir cemiyette ye oldugunu biliyor muydun? " "On yl nce, grmemem gereken bir seyler grdm." Durdu. "Bykbabam grubun sadece st

kademelerinde degildi... sanrm en yksek dereceli ye oydu." Langdon, Sophienin az nce sylediklerine inanamyordu. "Byk stat m? Ama... senin bunu bilmene imkn yok!" "Bundan bahsetmemeyi yeglerim." Sophie basn evirdi. Yznde kararl olmakla beraber, ac dolu bir ifade vard. Langdon sasknlgndan nutku tutulmus bir halde oturuyordu. Jacques Saunire mi? Byk stat m? Dogru ktg takdirde byk yanklar uyandracag halde, Langdon son derece mantkl oldugunu hissediyordu. Her seyden nce, eski Tarikat Byk statlar da sanat ruha sahip tannms kisilerdi. Bu geregin ispat yllar nce ParistekiMilli Ktphane de bulunan veLes Dossiers Secrets diye bilinen belgelerle ortaya kmst. Tm tarikat tarihileri ve Kse merakllar Dossiersi okumustu. 4 lm 249 numarasyla katalogda yerini alanDossiers Secrets , pek ok uzman tarafndan tasdik edilmis ve tarihilerin uzun zamandr sphelendigi seyi dogrulamst: Tarikatn Byk statlar arasnda Leonardo da Vinci, Botticelli, Sir Isaac Newton, Victor Hugo ve Parisli nl ressam Cocteau yer alyordu.

Neden Jacques Saunire olmasn? Langdonn spheleri, bu gece Saunire ile bulusacagn hatrladnda yogunlast. Tarikatn Byk stat benimle bulusmak istedi. Neden? Sanat hakknda sohbet etmek iin mi? Birden bu ihtimalin dsk oldugunun farkna vard. Her seyden nce, eger Langdonn sezileri dogruysa, Sion Tarikatnn Byk stat kardesligin efsanevi kilit tasn torununa devretmis ve ayn zamanda ondan Robert Langdon bulmasn istemisti. Anlaslmaz! Langdonn hayal gc, Saunirein davransn aklayacak kosullar tahmin edemiyordu. Saunire kendi lmnden endise duymus olsa bile srr bilen ve bylece tarikatn gvenligini garantileyen snchaux daha vard. Saunire, kilit tasn torununa vermek gibi byk bir riski neden gze almst, zellikle de ikisinin iyi anlasamadg dsnlecek olursa? Ve ayrca neden Langdon ise karstrmst... tamamyla yabanc birini? Bu bulmacann bir paras eksik,diye dsnd Langdon.

Cevaplarn beklemesi gerektigi ortadayd. Yavaslayan motor sesi, her ikisinin de basn kaldrmasna neden olmustu. Lastiklerin ezdigi akl tas sesleri duyuluyordu. Neden simdiden kenara ekiyor, diye dsnd Langdon. Vernet onlar sehrin iyice uzagnda, gvende olacaklar bir yere gtrecegini sylemisti. Kamyon hzn kesmisti ve bozuk bir yoldan ilerliyordu. Sophie, Langdona endiseli bir baks frlattktan sonra kripteks kutusunu aceleyle kapatarak, kapag mandallad. Langdon ceketini giydi. Kamyon durdugunda, arka kap kilidinin aldgn duydular ama motor hl alsyordu. Kaplar iki yana aldgnda, yoldan iyice uzak ormanlk bir alana park etmis olduklarn gren Langdon sasrmst. Vernet gzlerini ksms bir halde karssna dikildi. Elinde bir tabanca tutuyordu. Vernet, "Bunun iin zgnm," dedi. "Gerekten baska seenegim yok." 49 Andr" Vernet elinde tabancayla gerekten tuhaf grnyordu ama Langdon, onun gzlerinde grdg kararllg snamamak gerektigini anlamst.

Kamyon kasasnn arka ksmnda oturan Langdon ve Sophieye silahn dogrulturken, "Korkarm srar etmek zorundaym," dedi. "Kutuyu brakn." Sophie kutuyu ggsne bastrd. "Bykbabamla arkadas oldugunuzu sylemistiniz." Vernet, "Grevim bykbabanzn mevduatn korumak," diye yant verdi. "Ve su anda tam olarak bunu yapyorum. Simdi kutuyu yere brakn." Sophie, "Bykbabam bunu bana emanet etti," diye srar etti. Silahn daha yukar kaldran Vernet, "Dedigimi yapn," diye emir verdi. Sophie kutuyu ayagnn dibine brakt. Langdon silah namlusunun kendisine evrilmesini izledi. Vernet, "Bay Langdon," dedi. "Kutuyu bana siz getireceksiniz. Ve sunu bilin ki, bunusizden istiyorum nk ates etmekten ekinmeyecegim kisi sizsiniz." Langdon inanmayan gzlerle bankacya bakyordu. "Bunu neden yapyorsunuz?" Vernet, "Neden oldugunu tahmin ediyorsunuz?" diye aksanl Ingilizcesiyle karslk verdi. "Msterimin mal varlgn korumak iin."

Sophie, "Artk msterinizbiziz, " dedi. Vernet byk bir degisim geirmisti, gzleri artk buz gibi bakyordu. Mademoiselle Neveu, bu gece bu anahtarla hesap numarasn nasl ele geirdiginizi bilmiyorum ama isin iine bir cinayet karstg ortada. Islediginiz sularn boyutunu bilseydim, bankadan kmanza asla izin vermezdim." Sophie, "Size syledim," dedi. "Bykbabamn ldrlmesiyle bizim hibir ilgimiz yok!" Vernet, Langdona bakt. "Ama radyoda sizin sadece Jacques Saunirein degil,diger kisinin de katili olarak arandgnz iddia ediliyor" "Ne!" Langdon hayretten agz ak kalmst. cinayet daha m? Saynn kendisi, onu bas spheli olmas gereginden daha fazla etkilemisti Bunun tesadf olma ihtimali yok gibi grnyordu. snchaux mu? Langdon bakslarn gl agac kutuya indirdi. Eger snchaux ldrldyse, Saunirein baska sans yoktu. Kilit tasn birine devretmesi gerekiyordu., Vernet, "Ben sizi teslim ettigimde bunu polis halleder," dedi. "Bankam bu ise gereginden fazla karst."

Sophie, Vernetye bakt. "Bizi teslim etmeye niyetiniz olmadg belli, Bizi bankaya geri gtrmeliydiniz. Ama onun yerine buraya getirip, silah ekiyorsunuz." "Bykbabanz beni bir sebepten tr seti... mal varlklarnn gvende ve gizli kalmas iin. Bu kutunun iinde her ne varsa, onun polis sorusturmasnda kataloga alnan bir delil paras olmasn istemiyorum. Bay Langdon, kutuyu bana getirin." Sophie basn iki yana sallad. "Yapma." Patlayan mermi sesiyle, kursun stndeki duvar deldi. Bos mermi kovan yk kasasnn zeminine dserken, yank sesi kamyonun arkasn sallamst. Kahretsin!Langdon oldugu yerde kald. Artk Vernet kendinden daha emin bir tavrla konusuyordu. "Bay Langdon, kutuyu aln." Langdon kutuyu kaldrd. "Simdi bana getirin." Vernet arka tamponun nnde durmus, ne dogru uzattg silahyla ieri dogru nisan almst. Langdon elinde kutuyla birlikte ak kapya dogru yrd. Bir seyler yapmalym, diye dsnd Langdon. Tarikatn kilit tasn baskasna vermek zereyim!

Langdon kapya dogru ilerlerken, yukarda durdugu daha da belirgin bir hal almst. Bu durumu avantaja evirip eviremeyecegini dsnd. Vernet silahn yukar kaldrdg halde, Langdonn diz hizasna geliyordu. Iyi bir tekme mesela? Ama ne yazk ki Langdon yaklasnca tehlikeli durumu fark eden Vernet, geriye dogru adm atarak yaklask iki metre uzaklast. Yeterince uzaga ekilmisti. Vernet, "Kutuyu kapnn yanna brakn," diye emretti. Baska seenek gremeyen Langdon melerek, gl agac kutuyu kapnn tam nne brakt. Simdi ayaga kalkn." Langdon ayaga kalkmaya hazrlanrken, kap esiginin yannda duran bos ve kk mermi kovann grnce duraksad. "Ayaga kalkn ve kutudan uzaklasn." Metal esige bakan Langdon biraz daha duraksad. Daha sonra ayaga kalkt. Bunu yaparken, kovan dikkatle kapnn alt esigindeki dar kntya ayagyla iteledi. Tamamen ayaga kalknca geriye adm att. "Arka duvara kadar gidip arkanz dnn." Langdon syledigini yapt.

Vernet kalbinin hzla arptgn hissediyordu. Silah sag eliyle tutarken, sol elini tahta kuruya dogru uzatt. Kutunun fazlasyla agr oldugunu fark etmisti. Iki elimi kullanmalym. Bakslarn yeniden tutsaklarna evirerek, riskleri hesaplad. Her ikisi de yk kasasnn arka duvarnda, en azndan drt metre uzaktaydlar. Silahn aceleyle tamponun stne brakarak, kutuyu iki eliyle kaldrd ve yere brakt. Sonra silahn yeniden kavrayp, kasann iine dogrulttu. Esirleri kprdamamst. Mkemmel. Simdi geriye kaplar kapatp kilitlemek kalyordu. Kutuyu ksa bir sre iin yerde brakarak, agr metal kapy tutup kapatmaya baslad. Kapy nnden asrrken, itilmesi gereken srgy tutmak iin uzand. Kap grlt kartarak kapannca Vernet srgy kavrayarak sola itti. Srg birka santim hareket ettikten sonra, beklenmedik bir seye taklarak, kars kola girmedi. Neler oluyor? Vernet yeniden itti ama srg kapanmyordu. Mekanizma esit hizada degildi. Kap tam kapanmad! Panikleyen Vernet kapya yaslanarak serte itti ama yerinden kprdamyordu. Bir sey engelliyor! Vernet kapya

omuz atmak iin yan dndg srada kap dsar dogru aniden alarak Vernetnin suratna arpt ve onu arkast yere yapstrd. Burnu krlms ve acyordu. Vernet elini yzne gtrp, burnundan akan kan hissederken silah elinden umustu. Robert Langdon yaknlarnda bir yerlere atladgnda Vernet ayaga kalkmaya alst ama gremiyordu. Gzleri buland ve tekrar srtst dst. Sophie Neveu bagryordu. Birka dakika sonra Vernet zerinde bir toz ve egzoz duman hissetti. Tekerleklerin akl taslarn ezdigini duydugunda dik oturdu ve tam o anda kamyonun genis dingil mesafesi yznden dns tamamlayamadgn grd. Duyulan ezilme sesiyle birlikte n tampon bir agaca arpmst. Motordan hrltlar geldi, aga egildi. Sonunda yars yerde kalan n tampon oldu. Zrhl kamyon, n tamponunu yerde srkleyerek uzaklast. Kamyon asfalt yola ulastgnda aracn farlar geceyi aydnlatmst. Vernet gzlerini yeniden kamyonu park ettigi yere evirdi. Zayf ay sgnda bile orada hibir sey kalmadgn grebiliyordu. Tahta kutu gitmisti.

50 Castel Gandolfodan ayrlan armasz Fiat sedan, Ablan Daglarndan asagdaki vadiye dogru kvrlarak ilerliyordu. Arka koltukta oturan Piskopos Aringarosa, kucagndaki evrak antasnn iinde bulunan bonolarn agrlgn hissederek glmsedi. gretmen ile degis tokusu yapmasna ne kadar zaman kaldgn merak ediyordu. Yirmi milyon euro. Kucagndaki para Aringarosaya bundan ok daha degerli bir g satn alacakt. Araba Romaya geri dnerken Aringarosa bir kez daha gretmenin kendisini neden henz aramadgn dsnd. Cppesinden cep telefonunu kararak, sebeke sinyalini kontrol etti. Hi sinyal yoktu. Dikiz aynasndan ona bakan sofr, "Sebeke burada ekmiyor," dedi. "Yaklask bes dakika iinde dagdan inmis oluruz, o zaman sebeke ekecektir." "Tesekkr ederim." Aringarosa birden kaygland. Daglarda ekmiyor mu? Belki de gretmen tm bu sre boyunca kendisine ulasmaya alsmst. Belki de bir seyler yanls gitmisti.

Aringarosa hemen telefonunun sesli mesaj kutusunu kontrol etti. Hibir sey yoktu. Sonra yeniden gretmenin asla kaytl bir mesaj brakmayacagn fark etti; haberlesme konusunda muazzam tedbirler alan bir adamd. Bu modern dnyada aka konusmann sakncalarn gretmenden daha iyi kimse bilemezdi. Sahip oldugu sasrtc gizli bilgileri toplamasnda elektronik dinleme cihazlar byk rol oynamst. Bu yzden sk nlemler alyor. Ne yazk ki gretmenin ihtiyat tedbirleri arasnda Aringarosaya herhangi bir agr numaras vermemesi de yer alyordu. gretmen ona,temas ben kuracagm, demisti. Bu yzden telefonunu yanndan ayrma. Simdi telefonunun dogru alsmadgn fark eden Aringarosa, gretmenin srekli arayp cevap almams olmasndan korkuyordu. Bir sorun oldugunu dsnecek. Ya da bonolar alamadgm sanacak. Piskopos terlemeye baslamst. Ya da daha kts... paray alp katgm dsnecek! 51

Saatte altms kilometre gibi dsk bir hzla ilerledigi halde, zrhl kamyonun asag sarkan n tamponu bos banliy yoluna srtnerek, motor kapagna kvlcmlar sayordu. Yoldan kmalyz,diye dsnd Langdon. Nereye gittiklerini bile glkle grebiliyordu. Kamyonun isleyen tek far ortasndan krlmst ve otoyolun kenarndaki agalara arpk bir sk demeti yayyordu. Bu "zrhl kamyondaki"zrhlarn nde degil, sadece yk blmnde bulundugu belli oluyordu. Yolcu koltugunda oturan Sophie, kucagndaki gl agac kutuya bos gzlerle bakyordu. Langdon, "Iyi misin?" diye sordu. Sophie sarslmsa benziyordu. "Ona inanyor musun?" "Diger cinayet hakknda m? Kesinlikle. Pek ok soruyu cevaplyor... bykbabann kilit tasn aresizce devretmeye alsmasn ve Fachenin beni yakalama azmini." "Hayr, Vernetnin bankasn korumaya alsmasndan bahsediyordum." Langdon, ona bakt. "Aslnda ne oldugunu dsnyorsun?" "Kilit tasn kendisinin almak istedigini."

Langdon bunu aklna bile getirmemisti. "Bu kutuda ne oldugunu nereden bilebilir ki?" "Bankasnda saklyd. Bykbabam tanyordu. Belki de olanlar biliyordur. Kseyi kendi almak istemis olabilir." Langdon basn iki yana sallad. Vernet o tip birine benzemiyordu. Tecrbelerimden grendigim kadaryla, insanlar Kseyi sadece iki sebepten tr isterler. Ya saftrlar ve Isann uzun zamandr kayp olan kadehini aradklarna inanrlar..." "Ya da?" "Ya da geregi bilirler ve bu yzden tehdit altndadrlar. Tarihte Kseyi yok etmek isteyen pek ok grup olmustur." Aralarnda yasanan sessizlik, yere srten tampon sesinin iyice duyulmasna yardmc olmustu. Birka kilometre yol kat etmislerdi. Kamyonun nnden gelen kvlcmlar seyreden Langdon tehlikeli olup olmadgn dsnyordu. Yine de baska bir arabaya bindikleri takdirde dikkat ekeceklerdi. Langdon kararn vermisti. "Su tamponu geri takmaya alsacagm." Bankete ekerek, kamyonu durdurdu. Sesler sonunda kesilmisti.

Langdon kamyonun nne dogru yrrken kendini hi alsmadg bir sekilde gergin hissediyordu. Bu gece bir baska silahn namlusuna bakmak onu kendine getirmisti. Cigerlerine derin derin gece havas ekti ve akln basna toplamaya alst. Aranan biri olmann verdigi vahametin yan sra, simdi bir de tasdg sorumlulugun agrlgn hissetmeye baslamst. O ve Sophie, tm zamanlarn en byk gizemine giden sifreli talimatlar tasyor olabilirlerdi. Bu yk yeterli degilmis gibi, Langdon simdi de kilit tasn tarikata iade etme sansnn yok oldugunu gryordu. Diger cinayet haberinin korkun bir anlam vard. Tarikat zld. Tehlikedeler. Kardesligin izlendigi ya da aralarnda bir muhbir oldugu anlaslyordu. Saunirein kilit tasn Sophie ile Langdona devretmesini aklyordu... kardesligin dsndan kimseler, tahmin edilemeyeceklerini bildigi kisiler. Kilit tasn kardeslige iade edemeyiz. Langdonn herhangi bir tarikat yesini nasl bulacagna dair bir fikri olsa bile, kilit tasn almak iin adm atacak kisinin dsman kma olaslg da vard. En azndan su an iin, isteseler de istemeseler de kilit tas Sophie ile Langdondayd.

Kamyonun n taraf Langdonn tahmin ettiginden daha berbat grnyordu. Sol far artk yoktu, sag far ise yuvasndan dsar frlams bir gze benziyordu. Langdon, onu dzeltti ama tekrar frlad. Tek iyi haber, n tamponun neredeyse dsmek zere olduguydu. Langdon sk bir tekme savuranca, tamamen krp yerinden karabilecegini anlad. arplms metale pes pese tekmeler savururken, Sophie ile daha nce yaptg konusmay hatrlad. Sophie, ona,bykbabam telefonuma bir mesaj brakms, demisti. Bana ailem hakkndaki geregi aklayacagn sylemis. O an iin hibir sey ifade etmemisti ama simdi Sion Tarikatnn isin iinde oldugunu bildiginden, Langdon yeni bir olaslgn sz konusu oldugunu hissediyordu. Tampon birden grltl bir ses kartarak koptu. Langdon nefes almak iin durdu. En azndan kamyon artk Drt Temmuz maytaplar gibi grnmeyecekti. Tamponu kaldrarak, agalarn arasna srklerken buradan nereye gideceklerini dsnyordu. Kripteksi nasl aacaklarna ya da Saunirein bunu onlara neden verdigine dair hi fikirleri yoktu. Ne yazk ki, bu gece hayatta kalmalar bu ok nemli

sorularn cevaplarna bagl gibiydi. Yardma ihtiyacmz var. Langdon kararn vermisti. Profesyonel yardma. Kutsal Kse ve Sion Tarikat dnyasnda, bu tek bir adam anlamna geliyordu. Ama elbette asl sorun bu fikri Sophieye kabul ettirmekti. Zrhl aracn iinde Langdonn dnmesini bekleyen Sophie, kucagndaki gl agac kutunun agrlgn hissederek yaknyordu. Bykbabam bunu bana niye verdi? Onunla ne yapacagna dair en ufak bir fikri yoktu. Dsn Sophie! Akln kullan. Grand-pre sana bir sey anlatmaya alyor. Kutuyu aarak, kripteksin stndeki harflere bakt. Hak ettigini ispatlamak. Bunda bykbabasnn parmagnn oldugunu hissedebiliyordu. Kilit tas, sadece uygun kisinin izleyebilecegi bir haritadr. Halis muhlis bykbabasnn isi gibiydi. Kripteksi kutudan karan Sophie, parmaklarn harflerin zerinde gezdirdi. Bes harf. Yuvarlaklar teker teker evirdi. Mekanizma yavasa hareket etti. Diskleri, setigi harfler kripteks silindirinin her iki

ucunda bulunan iki pirin hiza ubugu arasnda sralanacak sekilde dndrd. Simdi yuvarlaklar, Sophienin fazlasyla bariz oldugunu bildigi bes harfli bir kelime olusturmuslard. K-A-D-E-H Silindiri nazike iki ucundan tuttu ve hafif bir bask uygulayarak ekti. Kripteks almyordu. Iindeki sirkeden sesler geldigini duyunca durdu Sonra tekrar denedi. V-I-N-C-I Yine hi hareket yoktu. K-E-M-E-R Hibir sey olmamst. Kripteks sapasaglam kilitli duruyordu. Kaslarn atarak gl agac kutuya yerlestirdi ve kapagn kapatt. Dsarda duran Langdona bakarak, bu gece onunla birlikte oldugu iin minnet duydu. P.S. Robert Langdon bul. Bykbabasnn onu da isin iine karstrma mantg simdi aka anlaslyordu. Sophie, bykbabasnn niyetini anlayacak kadar bilgiye sahip degildi, bu yzden Robert Langdon ona rehber atamst. Egitimini stlenecek bir zel gretmen. Fakat ne yazk ki Langdon, bu gece gretmenlikten ok daha fazlasn yapmak zorunda kalmst.

Bezu Fachenin hedefi haline gelmisti... ve Kutsal Kse yi ele geirmek isteyen bilinmeyen bir gcn. Kse sonunda ne kacakt? Sophie bunun cevabn bulmann hayatn tehlikeye atmaya degip degmeyecegini dsnd. Zrhl kamyon tekrar hzlandgnda Langdon artk onu ok daha rahat kullanabildigi iin halinden memnundu. "Versaillese nasl gidildigini biliyor musun?" Sophie yan gzle ona bakt. "Dolasmak iin mi?" "Hayr, bir planm var. Tandgm bir din tarihisi Versailles yaknlarnda yasyor. Yerini tam olarak hatrlamyorum ama bulabiliriz. Ismi Leigh Teabing. Eski bir Ingiliz Kraliyet Tarihisi." "Pariste mi yasyor?" "Teabingin en byk tutkusu Ksedir. On bes yl nce tarikat kilit tasyla ilgili fsltlar ayyuka ktgnda, onu kiliselerde arayp bulma midiyle Fransaya tasnd. Kilit tas ve Kse hakknda baz kitaplar yazd. Onu nas aacagmza ve sonra onunla ne yapacagmza yardmc olabilir." Sophie kaygl gzlerle bakyordu. "Ona gvenebilir misin?" "Ne iin gvenebilir miyim? Bilgiyi almayacagna m?"

"Ve bizi ele vermeyecegine?" "Ona polis tarafndan arandgmz sylemek niyetinde degilim. Her seyi yoluna sokana kadar bizi evine kabul edecegini sanyorum." "Robert, Fransadaki tm televizyon kanallarnn resimlerimizi yaynlamak iin hazrlk yaptgnn bilmem farknda msn? Bezu Fache medyay daima kendi lehine kullanr. Tannmadan etrafta dolasmamz imknszlastracagna eminim." Fevkalade,diye dsnd Langdon. Fransz televizyonunda ilk sahne alsm "Parisin En ok Arananlar" dizisinde olacak. En azndan Jonas Faukman bu ise sevinecekti; Langdon haberlere her konu olusunda kitap satslar artyordu. Sophie, "Bu adam yeterince iyi bir arkadas m?" diye sordu. Langdon, Teabingin zellikle de bu saatte televizyon seyreden biri oldugunu sanmyordu ama yine de dikkate alnacak bir soruydu. Sezgileri Langdona Teabingin kesinlikle gvenilecek biri oldugunu sylyordu. Sgnlacak ideal bir liman. Sartlar gz nne alnca Teabing onlara mmkn oldugunca

yardm etmeye alsacakt. Sadece Langdona iyilik borcu oldugu iin degil, ayn zamanda bir Kse arastrmacs oldugu iin. stelik bir de Sophie, bykbabasnn Sion Tarikatnn Byk stat oldugunu sylyordu. Bunu duydugunda, sorunu zmelerine yardmc olmak iin Teabingin agznn suyu akacakt. Langdon, "Teabing gl bir mttefik olabilir," dedi. Tabii ona ne kadarn sylemek istedigine bagl. "Fache para dl koyabilir." Langdon gld. "Inan bana bu adamn ihtiyac olan son sey para." Leigh Teabingin serveti, kk lkelerin zenginligi ile boy lsebilirdi, Ingilterenin ilk Lancester Dknn torunu olan Teabing, sahip oldugu Paray eski moda bir yolla elde etmisti... miras yoluyla. Paris yaknlarndaki on yedinci yzyl saraynda kendisine ait iki zel gl vard. Langdon onunla ilk kez, yllar nce Ingiliz Radyo Televizyon Yayn Sirketi vastasyla tansmst. Teabing BBCye, televizyon seyircilerine Kutsal Ksenin tartsmalar yaratacak tarihini aklayacag bir tarih belgeseli fikriyle gelmisti. BBC prodktrleri Teabingin nerisine scak bakmslar, arastrmalarna ve

dayanaklarna baylmslard ama o kadar sasrtc ve hazmedilmesi o kadar zor bir konuydu ki, kaliteli yaynclk nlerine leke gelmesinden ekinmislerdi. BBC itibar korkularn Teabingin, hepsi de kendi yaptklar arastrmalarla Kutsal Ksenin sasrtc yapsn dogrulayan dnyann saygn tarihilerinden uzman agrlmas teklifiyle zmst. Langdon seilenler arasndayd. BBC, Langdon film ekimi iin Teabingin Paristeki maliknesine gndermisti. Teabingin zengin grnsl kabul salonunda kameralar karssna geerek kendi hikyesini paylasms, farkl bir Kutsal Kse hikyesini ilk duydugunda sphelendigini itiraf ederek, dogru olduguna emin oluncaya dek yllarca arastrma yaptgn anlatmst. Langdon en sonunda kendi arastrmalarndan bazlarn aklamst... tartsmal iddialar kuvvetle destekleyen bir dizi sembolik baglar. Program Britanyada gsterime girdiginde, zengin kadrosuna ve kaynak gsterilen delillere ragmen, iddialar popler Hristiyan inancna ylesine ztt ki, annda simsekleri zerine ekmisti. Birlesik

Devletlerde hi yaynlanmadg halde, yanklar Atlantiki asmst. Langdon ksa sre sonra eski bir arkadasndan bir posta kart almst... Philadelphia Katolik Piskoposu. Kartta sadece sunlar yazyordu: Sen de mi, Robert? Sophie, "Robert," diye sordu. "Bu adama gvenebilecegimizden emin misin? " "Kesinlikle. Meslektasmn paraya ihtiyac yok, ayrca Fransz yetkililerinden hoslanmadgn biliyorum. Fransz Hkmeti tarihi bir arazi satn aldg iin ondan fahis vergi alyor. Fache ile isbirligi yapmak iin acele etmeyecektir." Sophie karanlk yola bakt. "Ona gidersek, ne kadarn anlatmak istiyorsun?" Langdon kaytsz grnyordu. "Inan bana, Leigh Teabing Kutsal Kse ve Sion Tarikat hakknda bu dnyada yasayan herkesten daha fazlasn biliyordur." Sophie, ona bakt. "Bykbabamdan da m fazla?" "Kardesligin dsndaki herkesten demek istedim." "Teabingin kardeslik yesi olmadgn nereden biliyorsun?" "Teabing tm hayatn Kutsal Kse hakkndaki geregi aklamaya alsmakla geirdi. Tarikat ise onun

zyapsn sakl tutmaya yeminli." "Bana kar atsmas gibi geldi." Langdon, onun kayglarn anlyordu. Saunire kripteksi dogrudan Sophieye vermisti ve iinde ne oldugunu veya onunla ne yapacagn bilmedigi halde, isin iine tamamen yabanc birini sokmaya tereddt ediyordu. Iinde barndrdg bilgi gznne alndgnda bu dogru bir igd saylrd. "Teabinge hemen kilit tasndan bahsetmemiz gerekmez. Hatta belki de hi bahsetmemiz gerekmez, Evinde saklanp dsnebiliriz ve belki onunla Kse hakknda konustugumuzda bykbabann bunu sana neden verdigi hakknda bir fikir edinebilirsin." "Bize," diye dzeltti Sophie. Langdon mtevaz bir gurur duydu ve tekrar Saunirein neden kendisini bu ise karstrdgn merak etti. Sophie, "Bay Teabingin asag yukar nerede oturdugunu biliyor musun?" diye sordu. "Chteau Villette adnda bir yer." Sophie, ona dnerek, inanmayan gzlerle bakt. "Chateau Villette m dedin?" "Evet o."

"Iyi arkadasms." "Oray biliyor musun?" "Evet. Satolarn oldugu blgede. Buradan yirmi dakika uzakta." Langdon kaslarn att. "O kadar uzak m?" "Evet, bu arada sen de bana Kutsal Ksenin gerekten ne oldugunu anlatabilirsin." Langdon duraksad. "Sana bunu Teabingde anlatrm. O ve ben efsanenin farkl alanlarnda uzmanz, bu yzden ikimiz birlikteyken tam hikyeyi grenebilirsin." Langdon glmsedi. "Ayrca Kse Teabingin hayat saylr, Kutsal Kse hikyesini ondan dinlemek, Izafiyet Teorisini Einsteindan dinlemek gibi olacaktr." "Dua edelim de Leigh gece yars misafirlerinden rahatsz olmasn." "Unutmadan syleyeyim, Sir Leigh." Langdon bu hataya yalnzca bir kez dsmst. "Teabing ilgin biridir. Yllar nce York Saraynn zengin tarihini yazdktan sonra kralie tarafndan svalye payesi verilmisti." Sophie dikkatle ona bakt. "Saka yapyorsun, degil mi? Simdi bir svalyeyi mi ziyaret edecegiz?"

Langdon beceriksizce srtt. "Ksenin pesindeyiz Sophie. Bize bir svalyeden daha fazla kim yardmc olabilir?" 52 Versailles yaknlarndaki 185 dnmlk Chteau Villette, Parisin yirmi bes dakika kuzeybatsndayd. 1668 ylnda Francis Mansart tarafndan Aufflay Kontu iin tasarlanan malikne, Parisin en nemli tarihi satolarndan biriydi. Chteau Villette, tasarmn Le Notreun yaptg iki drtgen gl ve baheleriyle, bir malikneden ok mtevaz bir kaleyi andryordu. Insanlar buraya sempatiylela Petite Versailles diyorlard. Langdon zrhl kamyonu, garaj yolunda titreterek durdurdu. Grkemli gvenlik kapsnn ardndaki ayrlarda Sir Leigh Teabingin maliknesi ykseliyordu. Kapdaki tabela Ingilizceydi: ZEL MLKTR. GIRILMEZ. Teabing evinin kendisine ait bir Ingiliz adas oldugunu gstermek istercesine, tabelalar Ingilizce yazmakla yetinmemis, kapnn dahili haberlesme sistemini kamyonunsag tarafna gelecek sekilde yerlestirmisti... Ingiltere hari dnyann her yerinde yolcu koltugunun bulundugu tarafa.

Sophie yanls yerde duran sisteme tuhaf bir baks frlatt. "Ya sofrn yannda kimse yoksa?" "Sorma." Langdon bu konuyu Teabingle daha nceden tartsmst. "Her seyin vatanndaki gibi olmasn tercih ediyor." Sophie camn asag indirdi. "Robert, sen konussan daha iyi olur." Langdon dgmeye basmak iin Sophienin bulundugu tarafa dogru egildi. Bunu yaptg srada Sophienin i gcklayc parfm kokusu buru deliklerinden sznca, ne kadar yakn olduklarnn farkna vard. Garip bir sekilde egilmis beklerken, kk hoparlrden alan telefon sesi duyulmaya baslamst. Sonunda czrtlarn ardndan, sinirli bir adam aksanl Franszcasyla cevap verdi. "Chateau Villette. Kim aryor?" Sophienin stne abanms olan Langdon, "Ben Robert Langdon," diye seslendi. "Sir Leigh Teabingin bir dostuyum. Yardmna ihtiyacm var. "Efendim uyuyor. Ben de yle yapyordum. Onunla ne isiniz vard?" "zel bir konu. Kendisini ok ilgilendirecek bir konu."

"O halde eminim yarn sabah sizi memnuniyetle kabul edecektir." Langdon agrlgn biraz daha vererek uzand. "ok nemli." "Su anda Sir Leigh uyuyor. Eger arkadasysanz, saglgnn iyi olmadgndan haberiniz vardr." Sir Leigh Teabing kkken, ocuk felci geirmisti ve simdi koltuk degnekleriyle yryordu, fakat son ziyaretinde Langdon, onu o kadar canl ve neseli bir adam olarak grmst ki, bunun bir hastalk oldugunu unutmustu. "Ltfen kendisine Kse ile ilgili yeni bir bilgi edindigimi syleyin. Sabaha kadar bekleyemeyecek bir bilgi." Uzun bir sessizlik oldu. Kamyon grltler kartarak yerinde sayarken, Langdon ile Sophie beklediler. Tam bir dakika gemisti. Sonunda birisi konustu. "Sevgili dostum, zannedersem hl Harvard Standart saatine gre yasyorsun." Kendinden emin ve yumusak bir ses konusuyordu. Agr Ingiliz aksann tanyan Langdon glmsedi. "Leigh bu mnasebetsiz saatte uyandrdgm iin zrlerimi kabul et."

"Usagm bana, Pariste bulunmakla kalmayp, bir de Kseden bahsettigini syledi." Bunun seni yatagndan kaldracagn dsndm." "yle yapt." Eski bir dostun iin kapy ama ihtimalin var m?" Geregi arayanlar arkadastan tedir. Onlar kardestir." Teabingin dramatik konusmalar yeglemesine alskn olan Langdon gzlerini Sophieye evirdi. Teabing, "Aslna bakarsan kapy aacagm," dedi. "Ama ilk nce kalbinin dogrulugundan emin olmalym. Bir seref snav. soruyu cevaplandracaksn." Iniltiler karan Langdon, Sophieye fsldad. "Buna tahamml edeceksin. Sana ilgin bir tip oldugunu sylemistim." Herkl gibi bir ses tonuyla, "Ilk sorun," dedi Teabing. "Sana ay yoksa kahve mi ikram edeyim?" Langdon, Teabingin Amerikallarn kahve alskanlg hakkndaki duygularn biliyordu. "ay," diye cevap verdi. "Earl Grey." "Mkemmel. Ikinci soru. St m seker mi?" Langdon tereddt etti. Sophie kulagna, "St," diye fsldad. "Sanrm Ingilizler stl iiyor,"

Langdon, "St," dedi. Sessizlik. "Seker?" Teabing cevap vermedi. Bekle!Son yaptg ziyarette kendisine ikram edilen iecegi hatrlayan Langdon, bu sorunun bir aldatmaca oldugunu fark etmisti. "Limon!" dedi. "Limonlu Earl Grey." "Dogru." Teabing gerekten keyiflenmise benziyordu. "Ve son olarak, en ciddi soruyu sormalym." Teabing durup, resmi bir sesle konusmaya baslad. "Harvardl kreki Henleyde en son hangi senede Oxfordlu birini geti?" Langdonn hi fikri yoktu ama sorunun tek br sebepten sorulmus oldugunu dsnebiliyordu. "Elbette byle bir rezalet hi yasanmad." Kap almst. "Kalbin dogru dostum. Girebilirsin." 53 "Monsieur Vernet!Zrih Emanet Bankasnn gece mdr, telefonda baskann sesini duyunca rahatlamst.

"Nereye gittiniz efendim? Polis burada, herkes sizi bekliyor." Banka baskan kaygl bir sesle, "Ufak bir sorunum vard," dedi. "Acil yardmnza ihtiyacm var." Mdr,ufak bir sorundan daha fazlas var, diye dsnd. Polis bankay tamamen kusatmst, ayrca DCPJ sefinin bizzat bankann istedigi arama emriyle gelecegini sylyorlard. "Size nasl yardm edebilirim efendim?" " numaral zrhl kamyon. Onu bulmalym." Mdr sasknlkla dagtm izelgesini inceledi. "Burada. Asagdaki ykleme havuzunda." "Dogrusunu istersen hayr, orada degil. Kamyon, polisin pesine dstg iki kisi tarafndan alnd." "Ne? Dsar nasl ktlar?" Telefonda ayrntlara girmeyecegim. Yalnz su anda banka iin son derece talihsiz olabilecek bir durumla kars karsyayz." "Ne yapmam istiyorsunuz efendim?" "Kamyonun acil durum vericisini devreye sokman istiyorum." Gece mdrnn gzleri, odann kars tarafndaki LoJack kontrol tusuna gitti. Bankann tm

kamyonlar, pek ok zrhl araba gibi, bandan harekete geirilebilen. uzaktan kumandal bir telsiz sistemiyle donatlmst. Mdr, bir karlma olaynn ardndan bunu sadece bir kez kullanmak zorunda kalmst ve sistem kusursuz bir sekilde islemisti... kamyonun yerini tespit edip, koordinatlar otomatik olarak yetkililere iletmisti. Ama mdr bu gece, baskann biraz daha tedbirli davranmak istedigi izlenimine kaplmst. "Efendim, LoJack sistemini devreye soktugum anda, vericinin yetkililere bir sorunumuz oldugunu haber vereceginin farkndasnzdr." Vernet birka saniye sessiz kald. "Evet, biliyorum. Yine de yap. numaral kamyon. Bekliyorum. Tespit ettigin anda kamyonun tam yerini bilmek istiyorum." "Hemen efendim." Otuz saniye sonra, krk kilometre tedeki zrhl kamyonun yk kasasnn altna gizli kk vericinin sg yanarak alsmaya baslad. 54 Langdon ile Sophie zrhl kamyonu, kenarnda kavak agalarnn dizildigi kavisli yoldan eve dogru

srerlerken, Sophie kaslarnn gevsedigini hissetmeye baslamst bile. Yoldan kms olmak rahatlatcyd, ayrca iyi huylu yabancnn sahip oldugu bu zel malikneden daha gvenli bir yer aklna gelmiyordu. Genis araba yoluna saptklarnda, Chateau Villette sag taraflarnda belirmisti. katl ve en azndan altms metre yksekligindeki yapnn gri tas cephesi, dsardaki spot sklaryla aydnlatlyordu. Mkemmel bakml baheleriyle, cam gibi parldayan durgun glet kaba cepheyle yan yana duruyordu. Ierideki sklar yanmaya baslamst. Langdon n kapya kadar srmek yerine, arac yesillikler arasndaki parka ekti. "Yoldan fark edilmeye gerek yok," dedi. "Ya da Leighi neden zrhl bir arala geldigimiz konusunda meraklandrmaya." Sophie basn sallad. "Kripteksi ne yapacagz? Burada brakamayacagmz ortada ama Leigh grrse, ne oldugunu bilmek isteyecektir." Arabadan inerken ceketini karan Langdon, "Endiselenme," dedi. Tvit ceketini kutunun etrafnda sararak, bebegi kucaklar gibi kolunun altna ald. Sophie kuskulu grnyordu. "Anlaslr."

Teabing kapy asla kendisi amaz; salona konugundan sonra girmeyi tercih eder. O bize katlmadan nce bunu saklayacak bir yer bulurum. Langdon duraksad. "Aslnda, onunla tansmadan nce seni uyaraym. Sir Leighin, diger insanlarn biraz... garip buldugu bir espri anlays vardr." Sophie bu gece artk onu baska bir seyin sasrtabilecegini sanmyordu. Ana girise giden patika akl taslaryla dsenmisti. Kvrlarak, greyfurt byklgnde pirin bir kap tokmag olan, mese ve kiraz agacndan yaplms kapya dogru gidiyordu. Sophie tokmaga uzandg srada ieriden ald. stne henz geirdigi belli olan beyaz kravatyla smokinindeki son dzeltmeleri yapan, resmi ve zarif bir usak karslarnda duruyordu. Elli yaslarnda grnyordu ve zarif bir ehresi vard. Yzndeki sert ifade orada bulunmalarna hi memnun olmadgn spheye yer brakmayacak kadar iyi anlatyordu. Agr Fransz aksanyla, "Sir Leigh birazdan asagda olacak," dedi, "Giyiniyor. Ziyaretilerinin karssna gecelikle kmaktan hoslanmaz. Ceketinizi alabilir miyim?" Langdonn kollarndaki sarmalanms tvit cekete dogru uzand.

Tesekkrler, ben rahatm." "Elbette ylesiniz. Buradan ltfen." Usak onlar lks mermer antreden geirerek, pskll Victoryan abajurlarn hafife aydnlattg, ince bir zevkle dsenmis kabul salonuna gtrd. Ieride pipo ttn, ay yapraklar, scak Ispanyol sarab ve tas yapnn kendine has kokusunun bilesiminden olusan bir esit saray kokusu hkimdi. Arka duvardaki prltl iki zrhl elbisenin ortasnda, kz evirmeye yetecek byklkte bir smine duruyordu. Smineye dogru yryen usak melerek, nceden yerlestirilmis mese ktkleriyle ralarn stne bir kibrit att. Ates hemen yanmaya baslamst. Adam ayaga kalkarak ceketini dzeltti. "Efendim kendinizi evinizde hissetmenizi istedi." Bunu syledikten sonra Sophie ile Langdon yalnz brakarak, odadan ayrld. Sophie sminenin yanndaki hangi antikaya oturacagna karar vermeye alsyordu... kadife Rnesans divan m, rustik kartal penesi ayak salncakl sandalye mi, yoksa Bizans mabedinden alnms gibi grnen tas sralara m?

Kripteksi ceketinden karan Langdon kadife divann yanna giderek, tahta kutuyu grnmeyecek sekilde altna itti. Ardndan ceketini silkeleyerek yeniden giydi, klapalarn dzeltti ve sakladg hazinenin stne otururken Sophieye glmsedi. Divana,diye dsnen Sophie, Langdonn yanna geti. Sophie byyen alevlere bakp, scagn keyfini karrken, bykbabasnn bu odaya baylacagn dsnd. Koyu lambri kapl duvarlarda eski ustalarn tablolar aslyd. Sophie bunlardan birinin, bykbabasnn en sevdigi ikinci ressam olan Poussine ait oldugunu fark etmisti. Sminenin stndeki rtnn zerinde, Isisin kaymaktasndan yaplms bir bst oday seyrediyordu. Msr tanrasnn altndaki sminenin iinde, ayaklk olarak kullanlan iki tas gargoyle (Gotik mimaride su oluklarn ssleyen agz ak insan ya da hayvan seklindeki sslemeler) tehditkr bogazlarn gstermek iin agzlarn amslard. Sophie kklgnde gargoylelerden hep korkmustu; ta ki yagmurlu bir gnde bykbabas onu Notre Dame Katedralinin tepesine kartana kadar.

Agzlarndan yagmur suyu pskrten gargoyle oluklarn gstererek, "Prenses, bak ne kadar aptal yaratklar," demisti. "Bogazlarndan gelen komik sesi duyuyor musun?" Bogazlarndan gelen gurultulu sesi duyan Sophie glmseyerek basn sallamst. Bykbabas, ona, "Gargara yapyorlar," demisti. "Gargarac! Bu aptal gargoyle ismini bu yzden almslar." Sophie bir daha onlardan korkmamst. Ac cinayet geregi aklna yeniden geldiginde, bu tatl hatra Sophieyi hznlendirdi. Grand-pre gitti. Divann altndaki kripteksi gznde canlandrrken, Teabingin onun nasl alacagn bilip bilmedigini merak etti. Hatta acaba ona sormal myz? Bykbabas son szleriyle ona Robert Langdon bulmasn tembihlemisti. Baska birini karstrmaktan I bahsetmemisti. Robertn takdirine gvenmeye karar veren Sophie, saklanacak bir yere ihtiyacmz vard, diye dsnd. Arkalarndan gelen bir ses, "Sir Robert," diye seslendi. "Bakyorum bir bayanla seyahat ediyorsun." Langdon ayaga kalkt. Sophie de pesinden dikildi. Ses, ikinci katn karanlklarna kvrlarak kan bir

merdivenin tepesinden gelmisti. Basamagn en stndeki kisi karanlklar arasnda hareket ederken sadece silueti seiliyordu. Langdon, "Iyi geceler," diye seslendi. "Sir Leigh, size Sophie Neveuyu takdim edeyim." "Seref duyarm." Teabing sga kmst. "Bizi kabul ettiginiz iin tesekkr ederim," diyen Sophie, artk adamn metal bacak sspansiyonlar ve koltuk degnegi kullandgn grebiliyordu. Her seferinde bir basamak iniyordu. "Hayli ge oldugunun farkndaym." "O kadar ge ki hayatm, artk erken saylr." Gld. "Amerikal msnz?" Sophie basn iki yana sallad. "Parisienne." "Ingilizceniz fevkalade." "Tesekkr ederim. Royal Hollowayde okudum." "Bu her seyi aklyor." Teabing topallayarak asag iniyordu, "Belki Robert size Oxford yollarn asndrdgm sylemistir." Langdona seytani bir glmsemeyle bakt. "Ama garanti olsun diye Harvarda da basvurmustum." Basamaklarn sonuna inen ev sahibi, Sir Elton Johndan daha fazla svalye gibi grnmyordu.

Sisman ve krmz yzl Sir Leigh Teabingin kzl gr salar ve konusurken parldayan neseli ela gzleri vard. Pilili bir pantolonla, yeleginin altna bol bir ipek gmlek giymisti. Bacagndaki alminyum desteklere ragmen, bilinli bir aba gstererek degil de sanki gerekten soylu oldugu iin tasdg bir asalet vard. Teabing, Langdonn yanna giderek elini uzatt. "Robert, kilo vermissin." Langdon srtt. "Sen de almssn." Tombul gbegine hafife vuran Teabing, bir kahkaha patlatt. "Touch.Son gnlerdeki tek bedeni zevkim mutfak." Daha sonra Sophieye dnerek, elini yavasa kaldrd, basn hafife egerek nefesini usulca parmaklarna verdi ve gzlerinin iine bakt. "Leydim." Zamanda geis mi yaptgn yoksa tmarhaneye mi geldigini kestiremeyen Sophie, Langdona bakt. Kapy aan usak, elinde ay tepsisiyle ieri girerek, sminenin nndeki masaya yerlestirdi. Teabing, "Bu Rmy Legaludec," dedi. "Usagm." Zayf usak resmi bir bas hareketiyle yeniden odadan ayrld. Teabing aresiz bir hastalktan bahsediyormus gibi, "RmyLyonlu, " dedi. "Ama ok gzel soslar yapyor."

Langdon sasrmsa benziyordu. "Ben Ingiliz alsanlar getirtecegini sanmstm." "Tanr askna, hayr! Fransz vergi memurlarndan sonra, isteyecegim kisi Ingiliz bir as." Sophieye bakt. "zr dilerim,Mademoiselle Neveu. Franszlara duydugum hosnutsuzluk, emin olun politikaclar ve futbolcularla snrl. Hkmetiniz param alyor ve futbol takmnz bizi kk dsrd." Sophie, ona yumusak bir ifadeyle glmsedi. Bir sre Sophieye bakan Teabing, daha sonra Langdona dnd. "Bir seyler olmus. Her ikiniz de sarslmsa benziyorsunuz." Langdon basn sallad. "ok ilgin bir gece geirdik Leigh." "Hi sphem yok. Kseden bahsederek, gecenin bir yars haber vermeden kapma geliyorsunuz. Sylesene, bu gerekten Kseyle mi ilgili, yoksa gece yars beni ayaga kaldrabilecek tek sey oldugunu bildigin iin mi bu yalan kullandn?" Koltugun altndaki kripteksi gznde canlandran Sophie,her ikisi de, diye dsnd. Langdon, "Leigh," dedi. "Seninle Sion Tarikat hakknda konusmak istiyoruz."

Teabingin gr kaslar yay gibi olmustu. "Koruyucular. Demek gerekten Kse hakkndayms. Bilgi getirdiginizi sylememis miydiniz? Yeni bir seyler mi var Robert?" "Olabilir. Pek emin degiliz. nce senden bilgi edinebilirsek, belki fikrimiz daha iyi olusur." Teabing parmagn sallad. "Seni kurnaz Amerikal. Karslkl bir oyun demek. Pekl. Hizmetinizdeyim. Size ne anlatabilirim?" Langdon iini ekti. "Bayan Neveuya Kutsal Ksenin gerek tabiatn anlatma nezaketinde bulunursun diye dsnmstm." Teabing sasrmsa benziyordu. "Bilmiyor mu?" Langdon basn sallad. Teabingin yzndeki glmseme gittike yaylyordu. "Robert, bana birbakire mi getirdin?" Sophieye kaamak bir baks atan Langdon yzn burusturdu "Bakire,Kse hayranlarnn, gerek Kse hikyesini hi duymayanlar iin kullandklar bir terimdir." Teabing hevesle Sophieye dnd. "Ne kadar biliyorsun, hayatm?

Sophie abucak Langdonn kendisine aklams olduklarnn ksa bir zetini verdi... Sion Tarikat, Tapnak Svalyeleri, Sangreal Belgeleri pek oklarnn bir kadeh degil... ok daha gl bir sey oldugunu iddia ettigi Kutsal Kse. "Bu kadar m?" Teabing, Langdona ayplayan bir baks frlatt. "Robert, senin centilmen oldugunu sanyordum. Onu en zevkli ksmndan mahrum brakmssn!" "Biliyorum, dsndm de belki sen ve ben..." Langdon yaksksz mecazn yeterince uzadgn fark etmisti. Teabing ise oktan Sophieyi prltl bakslarnn etkisi altna almst. "Sen bir Kse bakiresisin hayatm. Ve inan bana, ilk tecrbeni asla unutmayacaksn." 55 Divanda Langdonn yanna da oturan Sophie ayn iip kk rekleri yerken, kafeinle yemegin verdigi keyfin tadn karyordu. Bacak destekleri tas smine duvarna arpan Sir Leigh Teabing, atesin nnde asag yukar yryordu. Vaaz verir gibi bir sesle, "Kutsal Kse," dedi. "Insanlarn ogu bana onun yerini sorar. Korkarm bu

soruyu asla cevaplayamayacagm." Dnerek, bakslarn dogruca Sophieye evirdi. "Bununla birlikte... asl yerinde olan soru: Kutsal Ksenin ne oldugudur." Sophie simdi her iki erkek arkadasnda da akademik bir hava sezinliyordu. Teabing, "Kseyi tam olarak anlayabilmek iin," diye devam etti. "Ilk nce Incili anlamalyz. Yeni Ahiti ne kadar iyi biliyorsun?" Sophie omuzlarn silkti. "Pek fazla degil. Beni Leonardo da Vinciye tapan bir adam bytt." Teabing hem sasrms, hem de memnun olmus gibiydi. "Aydnlanms bir ruh. Fevkalade. O halde Leonardo da Vincinin Kutsal Kse srrn saklayanlardan biri oldugunu biliyorsundur. Ve sanatnda birtakm ipular verdigini." "Robert bana bu kadarn anlatt, evet." "Peki Da Vincinin Yeni Ahit hakkndaki grslerini?" "Hi fikrim yok." Odann sonundaki kitaplg gsterirken, Teabingin gzleri neseyle "Robert, rica etsem yapabilir misin acaba? En alt rafta. La Storia di Leonardo. "

Odann kars tarafna giden Langdon byk bir sanat kitab bularak yanlarna getirdi ve aralarndaki masaya brakt. Teabing kitabn yz Sophieye gelecek sekilde evirdi ve agr kapag aarak, arka kapaktan alntlar gsterdi. zellikle bir alnty isaret eden Teabing, "Da Vincinin polemikler ve speklasyonlar hakkndaki defterinden," dedi. "Sanrm bunun konumuzla ilgili oldugunu dsneceksin." Sophie kelimeleri okumaya baslad. Pek oklar, aptal kalabalg aldatarak, yanlsamalardan ve sahte mucizelerden gelir elde etmistir. -LEONARDO DA VINCI Baska bir alnty isaret eden Teabing, "Iste bir baskas," dedi. Kara cehalet bizi yanls yola gtrr. Ey! Biare lmller, gzlerinizi an! -LEONARDO DA VINCI Sophie ufak bir rperti hissetti. "Da Vinci Incilden mi bahsediyor?" Teabing basn sallad. "Leonardonun Incil hakkndaki hisleri, dogrudan Kutsal Kse ile baglantlyd.

Aslnda Da Vinci gerek Kseyi resmetmisti, sana biraz sonra gsterecegim, ama nce Incilden bahsetmeliyiz." Teabing glmsedi. "Ve Incil hakknda bilmen gereken her seyi Katedral Meclisi yesi nl Martyn Percyden dinleyebiliriz." Teabing bogazn temizleyerek, "Incil cennetten faksla inmedi," dedi. "Affedersiniz, anlayamadm?" "Incil, insan rndr hayatm. Tanrnn gnderdigi bir sey degildir Incil mucizevi bir sekilde gklerden inmedi. Insanoglu onu alkantl zamanlarn tarihini tutmak iin var etti, sonra saysz tercmelere evrildi, eklemeler ve yenilemeler yapld. Gerek tarih asla tam olarak bu kitapta anlatldg gibi degildi." "Peki." "Isa Mesih, insanlara son derece tesir edebilen tarihi bir kisilik. Belki de dnyaya gelmis en gizemli ve telkin yetenegi en gl liderdi. Vahiy alan bir Mesih olarak Isa krallar devirdi, milyonlar pesinden srkledi ve yeni felsefeler buldu. Kral Sleyman ve Kral Davutun soyundan geldigi iin, Yahudi Krallg tahtnda hak iddia edebiliyordu. Bilindigi yasam lke apndaki binlerce mridi tarafndan kaleme alnd."

Teabing ayndan bir yudum aldktan sonra, rtnn stne geri koydu. Yeni ahit iin seksenden fazla Incil yazld, ama bunlardan birka kabul edildi. Matta, Markos, Luka ve Yuhanna bunlardan bazlar." Sophie, "Hangi Incillerin kabul edilecegini kim belirledi?" Teabing, "Aha!" diyerek sevkle parlad. "Hristiyanlk tarihinin cilvesi. Bugn bildigimiz Incil, pagan Roma imparatoru byk Constantine tarafndan yazdrld." Sophie, "Ben Constantinein Hristiyan oldugunu sanyordum," dedi. Teabing, "Hemen hemen," diye alay etti. "Kars koyamayacag lm dseginde vaftiz edilene kadar bir pagan olarak yasad. Constantine zamannda Romann resmi dini gnese tapnmakt -Sol Invictus mezhebi ya da Yenilmez Gnes- ve Constantine basrahipti. Romada yeni bir dinin yaylmas onun iin talihsizlik olmustu. Isa, Mesihin armha gerilmesinden yz yl sonra Isa mritleri katlanarak artyordu. Hristiyanlarla paganlar savasmaya baslamslard ve anlasmazlk o boyutlara gelmisti ki, Romay ikiye blmekle tehdit ediyordu. Constantino bir seyler yaplmas gerektigine karar verdi. 325 ylnda Romay

tek bir din altnda birlestirmeye karar verdi. Hristiyanlk." Sophie sasrmst. "Pagan bir imparator resmi din olarak neden Hristiyanlg sesin?" Teabing kkrdad. "Constantine ok iyi bir isadamyd. Hristiyanlgn ykselise getigini grebiliyordu, bu yzden kazanacak ata oynad. Tarihiler hl Constantinein gnese tapan paganlar Hristiyanlga nasl dndrdgne hayret ederler. Pagan sembollerini, tarihlerini ve ayinlerini byyen Hristiyan gelenegine yerlestirerek, her iki tarafn da kabul edebilecegi karma bir din yaratmst." Langdon, "Byc degisikligi," dedi. "Hristiyan sembollerinde pagan dinine ait izler inkr edilemez. Msrllarn gnes emberleri Katolik azizlerin haleleri oldu. Isisin mucizevi bir sekilde gebe kaldg oglu Horusu emzirdigini resmeden harfler, Bakire Meryemin Bebek Isay emzirdigi modern sahnelere dnst. Ve Katolik ayinindeki tm grsel unsurlar piskoposluk tac, sunak, ilahi okumak ve komnyon, Tanry yeme treni- dogrudan eski pagan dinlerinden alnd." Teabing iniltili bir ses kard. "Bir simgebilimcinin Hristiyan ikonlar zerine konusmaya baslamasna

izin vermeyeceksin. Hristiyanlkta hibir sey orijinal degildir. Hristiyanlk ncesi tanr Mithra -Tanrnn Oglu ve Dnya Isg diye bilinir- 25 Aralkta dogmustu, sonra bir tas mezara gmld ve gn sonra yeniden dirildi. Bu arada 25 Aralk ayn zamanda Osirisin, Adonisin ve Dionisosun dogum gndr. Krisna dogdugunda beraberinde altn, tts ve laden reinesiyle gelmisti. Hristiyanlgn kutsal gn bile paganlardan alntdr." "Ne demek istiyorsunuz?" Langdon, "Aslnda," dedi. "Hristiyanlkta Yahudilerin Sabat olan cumartesi gn kutsaldr ama Constantine, onu, paganlarn gnes kutlamas gnyle aksmas iin degistirmisti." Srtarak duraksad. "Gnmzdeki kilise cemaatinin ogu, pagan gnes tanrsnn vldg gn oldugunu bilmeden pazar -Sunday (Gnes gn)-ayinlerine giderler." Sophienin bas dnyordu. "Tm bunlarn Kseyle ilgisi var m?" Teabing, "Olduka," dedi. "Henz bitmedi. Dinlerin harmanlandg bu dnemde, Constantinein yeni Hristiyan gelenegini saglamlastrmas gerekiyordu, bu yzden Nikaia Konseyi diye bilinen nl bir

ekmenik toplants dzenledi." Sophie bunu sadece Iznik Amentsnn (Iznikte 325 ylnda kurulan kilise meclisinin kararlastrdg Hristiyanlk umdeleri) dogdugu yer olarak biliyordu. Teabing, "Bu toplantda," dedi. "Hristiyanlk pek ok adan ele alnp, oylama yapld... Paskalya tarihi, piskoposlarn rolleri, kutsal tren ynetimi ve elbette Isann Tanrsallg." "Tam anlayamadm. Tanrsallg m?" Teabing, "Hayatm," dedi. "Tarihin o anna kadar Mesih, mritleri tarafndan lml bir peygamber olarak kabul ediliyordu... byk ve gl bir adam ama sonuta bir insand. Bir lml." "Tanrnn Oglu degil yani?" Teabing, "Dogru," dedi. "Mesihin Tanrnn Oglu oldugu Nikaia Konseyinde teklif edilmis ve oylanmst." Durun biraz. Isann Tanrsallgnn oylama sonucu ortaya ktgn m sylyorsunuz?" Teabing, "Oybirligiyle de denilebilir," diye ilave etti. "Yine de, Isaya Tanrsallk tanmak Roma

Imparatorluguyla yeni Vatikan ssn birlestirmekte nemli bir rol oynamst. Constantine, Mesihi resmen Tanrnn Oglu kabul etmekle Isaya insan dnyasnn tesinde var olan bir ilaha, gcne kars konulmaz bir varlga dnstrmst. Bylece paganlarn Hristiyanlga daha fazla kars gelmelerini engellemekle beraber, artk Isa inanlarnn kendilerini sadece kutsal bir kanal vastasyla bagslanmalar saglanms oldu... Katolik Roma Kilisesi." Sophie kendisine baknca, Langdon basn hafife sallayarak duyduklarn onaylad. Teabing, "Her sey gle ilgiliydi," diye devam etti. "Isann Mesih olmas kilise ile devletin islemesi iin elzemdi. Pek ok alim, kilisenin Isay mritlerindenaldgn , insanlga getirdigi mesaj kardgn, anlaslmaz bir Tanrsallk perdesine sardgn ve kendi gcn yaymak iin onu kullandgn iddia eder. Bu konuda pek ok kitap yazdm." "Sanrm dindar Hristiyanlar bu yzden size her gn nefret mektuplar yolluyordur." Teabing, "Bunu neden yapsnlar?" diye kars geldi. "Egitimli Hristiyanlarn byk ogunlugu inandklar

dinin tarihini biliyorlar. Isa gerekten byk ve gl bir adamd. Constantinein el altndan yrttg politik manevralar Isann hayatnn ihtisamna glge dsrmez. Kimse Isann sahtekr oldugunu sylemiyor ya da dnyay etkisi altna alp insanlara daha iyi hayatlar sundugunu inkr etmiyor. Tek syledigimiz, Constantinein Isann nfuzundan ve neminden faydalandg. Ve byle yaparak, Hristiyanlg bugn bildigimiz sekline soktu." Sophie bakslarn nnde duran sanat kitabna evirdi. Ap, Da Vincinin Kutsal Kse resmini grmek iin sabrszlanyordu. Teabing daha hzl konusarak, "Dgm burada," dedi. "Constantine Mesihin statsn, lmnden yaklask drt yzyl sonra ykselttigi iin, hazrda onun hayatn lml bir adam olarak anlatan binlerce belge duruyordu. Constantine tarih kitaplarn yeniden yazmak iin cesur bir hamle yapmas gerektigini biliyordu, Iste Hristiyanlk tarihinin en byk an o zaman olustu." Teabing gzlerini Sophieye dikerek durdu. "Constaintine, Isann insani zelliklerini anlatan kutsal kitaplar lanetleyen ve onu tanr gibi gsteren Incilleri ycelten, yeni bir Incil yazlmasn emretti. Eski Inciller

yasaklanmst, toplatlp yakldlar." Langdon, "Ilgin bir sey ekleyeyim," dedi. "Yasaklanms Incilleri Constantinein yazdrdgna tercih edenler kfir ilan ediliyordu. Kfirheretic- kelimesi tarihin bu dneminden gelir. Latincedeki haereticus kelimesi seim anlamna geliyordu. Isann asl tarihini seenler, dnyan ilk kfirleriydi." Teabing, "Constantinein ortadan kaldrmaya alstg Incililerden bazlarnn," dedi. "Gnmze kadar gelmesi tarihiler iin byk bir sanstr. Lut Gl Yazmalar, 1950lerde Yahuda lnde Kurman Vadisi yaknlarndaki bir magarada sakl bulundu. Ve tabii bir de 1945te Nag Hammadide bulunan Kpti Yazmalar. Bu yazmalar gerek Kse hikyesini anlatmakla kalmyor, Isann peygamberligini insans terimler iinde aklyordu. Elbette yanls bilgilendirme gelenegini srdren Vatikan, bu yazmalarn duyulmasn engellemek iin elinden geleni yapt. Neden yapmayacaklard ki? Yazmalar, tarihi uyusmazlklarla uydurmasyonlar gn sgna kartarak, yeni Incilin siyasi karlar gden adamlar tarafndan derlenip dzenlendigini aka ortaya koyuyordu Isa Mesihi Tanrsallastrarak, onun nfuzunu

kendi iktidarlarn saglamlastrmak iin kullanmslard." Langdon, "Bununla birlikte," diye kars geldi. "Modern kilisenin bu belgeleri saklamaya alsma abasnn, yerlesmis samimi bir Isa inancndan kaynaklandgn unutmamak gerekir. Vatikan bu tezat yazmalarn sahte ahitten baska bir sey olmadgna gerekten inanan, dindar adamlarla doludur." Teabing, Sophienin karssndaki sandalyeye otururken kkrdad. "Grdgn gibi profesrmzn kalbi Romaya kars benden daha yumusak. Yine de, gnmz papazlarnn bu belgelerin sahte oldugu inandklar konusunda hakl. Bu anlaslr bir sey. Asrlarca Constant Incilinin gerek olduguna inandlar. Hi kimse bir fikre, fikrin esaslarn aslayandan daha fazla inanmaz." Langdon, "Demek istiyor ki," dedi. "Atalarmzn tanrlarna taparz. Teabing, "Demek istiyorum ki," diye itiraz etti. "Atalarmzn bize Isa hakknda grettigi hemen her sey yanls. Kutsal Kse hikyelerinde oldugu gibi." Sophie bir kez daha nndeki Da Vinci alntsna bakt.Kara cehalet bizi yanls yola gtrr. Ey! Biare lmller, gznz an!

Kitab eline alan Teabing, ortasn at. "Ve son olarak, sana Da Vincinin Kutsal Kse resmini gstermeden nce, suna bir bakman istiyorum." Her iki sayfay kaplayan renkli bir resim amst. "Sanrm bu freski tanmssndr." Saka yapyor yle degil mi?Sophie, tm zamanlarn en nl freskine -Son Aksam Yemegi- Milano yaknlarndaki Santa Maria dele Grazie duvarndaki efsanevi Da Vinci resmine bakyordu. Ypranms freskte, ilerinden birinin kendisine ihanet edecegini akladg srada Mesih ile havarileri betimlenmisti. "Bu freski biliyorum, evet." "O halde belki su kk oyunu benimle oynarsn. Gzlerini kapatabilir misin?" Sophie tereddt ederek gzlerini kapad. Teabing, "Mesih nerede oturuyor?" diye sordu. "Ortada." "Gzel. Peki o ve havarileri hangi yiyecegi krp yiyorlar?" "Ekmek."Elbette. "Muhtesem. Peki hangi iecek?" "Sarap. Sarap imislerdi."

"Harika. Ve son soru. Masada ka sarap bardag var?" Aldatmacal bir soru oldugunu fark eden Sophie duraksad. Ve yemekten sonra, Mesih sarap kadehini alarak havariyle paylast. "Bir bardak," dedi. "Kadeh."Isann Kadehi. Kutsal Kse. "Mesih tek bir sarap kadehini digerlerine geirmisti, komnyon trenlerinde gnmz Hristiyanlarnn yaptg gibi." Teabing iini ekti. "Gzlerini a." Sophie gzlerini at. Teabing kendinden memnun bir ifadeyle tebessm ediyordu. Sophie basn egip resme baktgnda, Isa dahil, masadakiherkesin bir sarap bardag oldugunu grnce sasrmst. On bardak. Ayrca bardaklar kk, sapsz ve camdan yaplmslard. Resimde kadeh yoktu. Kutsal Kse yoktu. Teabingin gzleri parlad. "Hem Incilde, hem de Kse efsanesinde Kutsal Ksenin ortaya ks an olarak anlatldg dsnldgnde biraz garip, sence de yle degil mi? Herhalde Da Vinci Isann Kadehini izmeyi unutmus." "Sanat alimleri bunun farkna mutlaka varmslardr." "Da Vincinin bu resimde, ogu alimin grmedigi veya grmezden gelmeyi yegledigi anomalilerini

duysan sasarsn. Bu fresk aslnda Kutsal Kse gizeminin anahtardr. Da Vinci Son Aksam Yemeginde her seyi gzler nne sermistir." Sophie eseri hevesle inceledi. "Bu fresk bize Ksenin gerekte ne oldugunu anlatyor mu?" Teabing, "Ne oldugunu degil," diye fsldad. "Kimoldugunu. Kutsal Kse bir nesne degildir. O aslnda bir... kisidir." 56 Sophie uzunca bir sre Teabinge baktktan sonra Langdona dnd. "Kutsal Kse bir insan m?" Langdon basn sallad. "Aslnda bir kadn." Langdon, Sophienin yzndeki bos ifadeden onun iyice koptugunu anlad. Ilk duydugunda kendisi de benzer bir tepki vermisti. Ksenin ardndaki sembolik anlam kavradktan sonra kadn baglants daha ak grlyordu. Teabing de ayn sekilde dsnyordu. "Robert, belki de artk simgebilimcinin aklama yapma zaman gelmistir, ne dersin?" Yakndaki bir masadan aldg kgd Langdonn nne koydu. Langdon cebinden bir kalem kard. "Sophie, agdas disi ve erkek sembollerini biliyor musun?"

Bilindik erkek sembol > ve disi semboln + izdi. Sophie, "Elbette," dedi. Alak bir sesle, "Bunlar," dedi. "Orijinal erkek ve disi sembolleri degiller. Pek oklar erkek sembolnn kalkan ve mzraktan, disi sembolnn ise gzelligi yanstan bir aynadan geldigi yanlgsna dser. Dogrusu semboller, tanr gezegen Mars ve tanra gezegen Vens iin kullanlan eski astronomi sembollerinden gelir. Ilk semboller ok daha basitti." Langdon kgda bir baska ikona izdi. Ona, "Bu sembol,erkek iin izilen orijinal ikonadr," dedi. "Gelismemis bir penis." Sophie, "Tam isabet," dedi. Teabing, "Sanki," diye ekledi. Langdon devam etti. "Bu ikona bak agz olarak bilinir ve saldrganlkla erkekligi temsil eder. Dogrusunu istersen bu penis sembol gnmzdeki askeri niformalarda rtbe nisan olarak hl kullanlyor." "Gerekten." Teabing srtyordu. "Ne kadar ok penisin varsa rtben o kadar yksektir. Erkekler erkektir." Langdon yzn burusturdu. "Devam edecek olursak, disi sembol tahmin edecegin gibi tam tersidir."

Kgda baska bir sembol izdi. "Buna kadeh denilir." Basn kaldrp bakan Sophie saskn grnyordu. Langdon onun baglanty anladgn grebiliyordu. "Kadeh," dedi. "Bir kseye ya da tasa benzer ya da daha nemlisi kadn rahmini andrr. Bu sembol disilik, kadnlk ve dogurganlkla ilgilidir." Langdon simdi dogruca ona bakyordu. "Sophie, efsane bize Kutsal Ksenin bir kadeh oldugunu sylyor... bir tas. Ama Ksenin kadeh olarak tasvir edilmesi, Kutsal Ksenin asl yapsn korumak iin uydurulmus bir alegoriydi. Yani, efsanede kadeh, ok daha nemli bir seyin mecaz olarak kullanlyor." Sophie, "Bir kadn," dedi. "Kesinlikle." Langdon glmsyordu. "Kse aslnda eski bir kadnlk semboldr. Kutsal Kse kutsal disiyi ve elbette simdi kilise tarafndan tamamen yok edilmis olan tanray temsil eder. Kadnn gc ve onun hayat verebilme yetisi bir zamanlar kutsald ama erkek egemen kilisenin ykselisine tehdit olusturuyordu. Bu yzden kutsal disi seytanlastrld ve ona gnahkr dendi. Havvann elmay yiyerek

insan rkn kse ugrattg ilk gnah kavramn yaratan Tanr degil,insand . Bir zamanlar hayat veren kutsal kadn artk dsman olmustu." Teabing, "Sunu eklemeliyim ki," dedi. "Kadnn hayat vermesi kavram ilk dinin temelini atmstr. ocuk doumu mistik ve gl bir seydi. Ne yazk ki Hristiyan felsefesi biyolojik geregi grmezden gelerek kadnn yaratc gcn zimmetine geirmis ve Yaratcyerkek ilan etmistir. Baslangta bize Havvann Ademin kaburgasndan yaratldg anlatlr. Kadnlar erkeklerin bir yan rn olmustu. Ve ayrca gnahkr. Baslang, tanra iin sonun baslangc olmustu." Langdon, "Kse," dedi. "Kayp tanrann semboldr. Hristiyanlk tavana ktgnda, eski pagan dinleri hemen yok olmad. Kayp Kseyi arayan svalye efsaneleri, aslnda kayp kutsal disinin arandgn anlatan sak hikyelerdi. Kadehi aradgn iddia eden svalyeler, kadnlara boyun egdiren, tanralar dslayan, inanmayanlar yakan ve paganlarn kutsal disiye sayg gstermesini yasaklayan bir kiliseden korunmak iin sifreli bir biimde konusuyorlard."

Sophie basn iki yana sallad. "Affedersiniz, Kutsal Ksenin bir kisi oldugunu sylediginizde ben onu gerek bir insan sanmstm." Langdon, "yle," dedi. Heyecanla ayaga kalkmaya alsan Teabing, "Amaherhangi bir kadn degil," diye agzndan kard. "Tasdg sr ylesine gl ki, aklandgnda Hristiyanlg temelinden sarsmakla tehdit ediyor." Sophie duygularna kaplms gibiydi. "Peki bu kadn tarihte tannms biri mi?" "Olduka." Teabing koltuk degneklerini alarak, koridora yneldi. "Ve eger alsmay baska bir yerde srdrebilirsek dostlarm, size onun Da Vincinin izdigi resmini gstermekten seref duyarm. Iki oda tedeki mutfakta usak Rmy Legaludec sessizce bir televizyonun nnde duruyordu. Haber kanal bir adamla bir kadnn fotograflarn gsteriyordu... Remynin az nce ay ikram ettigi iki kisiyi. 57 Zrih Emanet Bankasnn dsndaki barikatta duran Tegmen Collet Fachenin bir arama emriyle

gelmesinin neden bu kadar uzun srdgn merak ediyordu. Bankaclarn bir sey sakladg belli oluyordu. Langdon ile Neveunun daha nce geldigini ve dogru hesap numarasn bilmedikleri iin geri evrildiklerini iddia etmislerdi. Peki o zaman neden ieri girip bakmamza izin vermiyorlar? Sonunda Colletnin cep telefonu ald. Arama Louvredaki komuta merkezinden yaplyordu. Collet, "Hl arama emri karamadnz m?" diye sordu. Ajan, ona, "Bankay unut," dedi. "Yeni bir ipucu aldk. Langdon ile Neveunun saklandg yeri tam olarak tespit ettik." Collet kendini arabasnn kaportasna serte brakarak oturdu. "Saka yapyorsun." "Banliyde bir adres aldm. Versailles yaknlarnda." "Yzbas Fache biliyor mu?" "Henz bilmiyor. nemli bir telefon grsmesi yapyor." "Yola kyorum. Msait oldugunda beni aramasn sagla." Collet adresi alarak arabasna atlad. Bankadan uzaklasrken, Langdonn bulundugu yeri DCPJyekimin ihbar ettigini sormay unuttugunu fark etti.

nemli de degildi. Collet spheciliginin ve eski krdg potlarn bedelini deme sansna sahip oluyordu. Meslek hayatnn en nemli tutuklamasn gereklestirmek zereydi. Collet kendisine eslik eden diger bes arabaya telsizle bildiri yapt. "Siren almayn. Langdon geldigimizi anlamamal." Siyah bir Audi, krk kilometre ilerideki bir tasra yolunda kenara ekmis ve bir tarlann kenarnda glgeler arasna park etmisti. Silas dsar karak, nnde duran muazzam yapy evreleyen demir parmaklklara gz gezdirdi. Uzaktaki satoya giden, ay sgnn vurdugu egime bakt. Asag katn tm sklar yanyordu. Bu saat iin pek de alsldk degil, diye dsnen Silas glmsedi. gretmenin ona verdigi bilginin dogrulugu ortadayd. Bu evden kilit tasn almadan kmayacagm, diye ant iti. Piskoposu ve gretmeni yzst brakmayacagm. Heckler Kochundaki on mermilik sarjrn kontrol ettikten sonra, parmaklklarn arasndan iterek imenlik araziye dsrd. Ardndan, parmaklklar st ksmndan kavrayarak kendini yukar ekti ve diger tarafa atlad. Kee kemerinin verdigi acy dikkate almayan Silas silahn kavrayarak imenli yokustan

yukar uzun yrysne baslad. 58 Teabingin "alsma odas", Sophienin hayatnda grdg hibir alsma odasna benzemiyordu. Svalyenin, en lks ofis odalarndakilerden en az alt, yedi kat daha genis,alsma masas, fizik laboratuvar, arsiv ktphanesi ve kapal bit pazarnn garip bir karsmn andryordu. Yukardan sarkan avizeyle aydnlatlmst. Usuz bucaksz yer karosunun stnde, kitaplarn, sanat eserlerinin, el sanatlarnn ve elektronik cihazlarn bilgisayarlar, projektrler, mikroskoplar, fotokopi makineleri ve tarayclar altnda kaybolan alsma masalar vard. Ayaklarn sryerek odaya girerken utanga grnen Teabing, "Buras balo salonuydu," dedi. "Dans etmekle ilgili ufak bir sorunum var." Sophie tm gecenin, hibir seyin bekledigi gibi kmadg bir alacakaranlk kusagna dnstgn hissediyordu. "Hepsi alsmalarnz iin mi?" Teabing, "Geregi grenmek hayatmn ask oldu," dedi. "Ve en sevdigim metresim Sangreal."

Kutsal Kse bir kadn,diye dsnen Sophienin akl, hibir anlam ifade etmeyen birbiriyle baglantl fikirlerin karmasas iindeydi. "Kutsal Kse oldugunu iddia ettiginiz bu kadnn sizde birresmi oldugunu sylemistiniz." "Evet ama bu kadnn Kse oldugunu ben iddia etmiyorum. Bunu Isa kendisi iddia etti." Gzleriyle duvarlar tarayan Sophie, "Bu tablo hangisi?" diye sordu "Hmmm..." Teabing unutmus gibi yapt. "Kutsal Kse. Sangreal. Kadeh." Birden dnp arkasndaki duvar gsterdi. OrayaSon Aksam Yemegi nin iki buuk metre uzunlugunda bir basks aslmst, yani Sophienin az nce baktg resmin ayn. "Iste orada!" Sophie bir seyleri kardgna emindi. "Bana az nce gsterdiginiz resmin ayn." Teabing gz krpt. "Biliyorum, ama bytlms hali ok daha heyecan verici. Sen de yle dsnmyor musun?" Sophie yardm istercesine Langdona dnd. "Ben koptum." Langdon glmsedi. "Ksenin gerekten Son Aksam Yemeginde grldg ortaya kt.

Leonardo onu gze arpacak bir sekilde tabloya dahil etmisti." Sophie, "Dur biraz," dedi. "Bana Kutsal Ksenin birkadn oldugunu sylediniz. Son Aksam Yemegi, on erkegin gsterildigi bir resim." "yle mi?" Teabing kaslarn yukar kaldrd. "Yakndan bak." Sophie tereddt ederek resmin yanna gidip on figr inceledi, ortada Isa Mesih, solunda alt havari ve sagnda alt havari. "Hepsi de erkek," diye teyit etti. "Ya?" dedi Teabing. "Peki Hz. Isann sag yannda, onur koltugunda oturana ne demeli?" Sophie, Mesihin hemen sagndaki figr dikkatle inceledi. Bu kisinin yzne ve vcuduna bakarken, iinde byk bir sasknlk uyand. Omuzlarna dklen kzl salar, narince kvrlms elleri ve ggsleri olduguna dair bir ipucu vard. Bu hi sphesiz... bir kadnd. Sophie, "Bu bir kadn!" diye glk att. Teabing glyordu. "Srpriz, srpriz. Inan bana bu bir hata degil. Leonardo cinsler arasndaki farklar boyamakta bir ustayd." Sophie gzlerini Isann yanndaki kadndan ayramyordu. Son Aksam Yemeginde on erkek

olmas gerekiyor. Bu kadn kim?Sophie bu klasik resmi defalarca grdg halde bu bariz uyusmazlg hi fark etmemisti. Teabing, "Herkesin gznden kaar," dedi. "Bu sahne hakkndaki inancmz o kadar sabittir ki, zihnimiz uyusmazlg grmemizi engeller." Langdon, "Buna skitoma denilir," dedi. "Beyin gl semboller karslanca bunu bazen yapar." Teabing, "Bu kadn fark etmemis olmann bir sebebi de," dedi. "Sanat kitaplarndaki fotograflarn ogunun 1954 ylndan nce ekilmis olmasdr, o zamanlar ayrntlar hl kir katmanlarnn altnda saklyd ve on sekizinci yzylda resmin zerinde beceriksiz eller tarafndan restorasyon alsmalar yaplmst. Ama artk fresk, Da Vincinin asl boyadg kata kadar temizlendi." Fotograf gsterdi, "Iste." Sophie resme daha da yaklast. Mesihin yanndaki dindar ifadeli agrbasl bir yze sahip, kzl sal gen bir kadnd ve ellerini nazike kavusturmustu. Kiliseyi tek basna paralayacak olan kadn bu mu? Sophie, "Kim bu kadn?" diye sordu. Teabing, "Bu kadn hayatm," diye yant verdi. "Magdalal Meryem."

Sophie, ona dnd. "Fahise mi?" Teabing bu kelime kendisini sahsen yaralams gibi ksa bir nefes ald. "Magdalene yle biri degildi. Bu talihsiz yanls kavram, eski kilisenin baslattg karalama kampanyasndan miras kald. Tehlikeli srrn -yani Kutsal Kse roln- rtbas etmek iin kilisenin Magdalal Meryemi karalamas gerekiyordu." "Roln m?" Teabing, "Dedigim gibi," diye aklama yapt. "Eski kilisenin tm dnyay lml Isann Tanrsal olduguna inandrmas gerekiyordu. Bu yzden Mesihin dnyevi zelliklerini anlatan tm surelerin Incilden karlmas lazmd. Fakat zellikle bir dnyevi temann surelerde srekli yenilenmesi, eski editrlerin cann skmst. Magdalal Meryem." Durdu. "Daha da nemlisi, Isa Mesihle olan evliligi." "Affedersiniz anlayamadm?" Sophienin gzleri nce Langdona sonra Teabinge evrildi. Teabing, Tamamen tarihi kaytlara dayanyor," dedi. "Ve Da Vinci bu geregin kesinlikle farkndayd. Son Aksam Yemegi, zellikle izleyicisinin yzne Isa ile Magdalalnn bir ift oldugunu haykrr."

Sophie freske yeniden bakt. "Mesih ile Magdalalnn giysilerinin, birbirlerinin aynadaki yansmas gibi olduguna dikkatini ekerim." Teabing freskin ortasndaki iki figr gsterdi. Sophie bylenmisti. Elbette giysilerindeki renkler yer degistirmisti. Mesih krmz bir elbise ile mavi harmani giyerken, Magdalal Meryem elbisesi mavi harmanisi de krmzyd. Yin ve yang. Teabing, "Daha da tuhaf olan ksmna gelecek olursak," dedi. "Mesih ile esinin kala ksmndan birlesmis oldugunu ve geriye dogru karslkl yaslanarak, aralarnda ters bir bosluk olusturduklarn grrz." Teabing henz konturlarn zerinden gemeden, Sophie boslugu grmst... resmin odak noktasndaki sekilin su gtrr yan yoktu. Langdonn az nce Kse, kadeh ve kadn rahmi iin izdigi sembolle aynyd. Teabing, "Son olarak," dedi. "Eger Mesih ile Magdalalya insan gibi degil de, kompozisyon unsurlar olarak bakarsan, baska bir biimin ortaya ktgn greceksin." Durdu. "Alfabedeki birharf. " Sophie ilk baksta grmst. Harfi okumak, onu oldugundan hafife almak gibi olacakt.

Birden Sophienin resimde grebildigi tek sey bu harf olmustu. Resmin tam ortasnda, koskocaman kusursuz bir M harfi belirginlesiyordu. Teabing, Tesadf olamayacak kadar mkemmel, yle degil mi?" diye sordu. Sophie hayrete dsmst. "Neden orada?" Teabing omuzlarn silkti. "Komplo teorisyenleri bu harfinMatrimonio ya daMagdalal Meryemi temsil ettigini sylyorlar. Dogrusunu istersen, bundan hi kimse emin degil. Emin olunan tek sey orada sakl duran M harfi. Kseyle ilgili saysz eserde sakl bir M harfi vardr... filigran olarak, resmin altnda sakl olarak ya da kompozisyonda yanlsamalar yaratarak. Ama elbette en belirgin M harfi, Sion Tarikatnn eski Byk stat Jean Cocteaunn yaptg, Londradaki sunag ssleyen Parisli Meryeminde grlr." Sophie aldg bilgiyi dsnp tartt. "Mesihin Magdalal ile olan evliliginin kant oldugu iddia edilemese de, gizli M harflerinin merak uyandrc oldugunu itiraf etmeliyim." st kitaplarla dolu, yakndaki bir masaya dogru ilerleyen Teabing, Hayr, hayr" dedi. "Daha nce de

syledigim gibi, Mesih ile Magdalal Meryemin evlilikleri tarihi tutanaklarn bir paras." Kitap koleksiyonunu karstrmaya baslamst. "Ayrca Isann evli bir adam olmas, Incildeki bekr Isa grsnden ok daha mantkl." Sophie, "Neden?" diye sordu. Teabing kitaplarn karstrrken konusmay ksa sreligine devralan Langdon, "nk Mesih bir Yahudiydi," dedi. "Ve o zamanlardaki kltr, Yahudi bir erkegin bekr kalmasn yasaklyordu. Yahudi geleneklerine gre evlenmemek aypt, Yahudi bir babann oglu iin uygun bir es bulmas zorunluydu. Eger Isa evli olmasayd, Incil ayetleri bundan mutlaka bahseder ve normal olmayan bekrlgnn bir aklamasn yapard." Teabing buldugu koca bir kitab kendine dogru evirdi. Deri kapl bask, dev bir atlas byklgndeydi. Kapakta syle yazyordu:Gnostig Ilahileri. Teabing kapag kaldrarak atgnda Langdon ile Sophie yanna gittiler. Sophie eski yazlardan alnmsa benzeyen bytlms pasaj fotograflarn grebiliyordu, el yazsyla yazlms yrtk prtk papirsler. Eski dili tanmamst

ama yan sayfada tercmeleri yazyordu. Teabing, "Bunlar daha nce bahsettigim Nag Hammadi ve Lut Gl yazmalar," dedi. "En eski Hristiyan kaytlar. Ne yazk ki Incildeki ayetlerle uyusmuyorlar." Kitabn orta ksmn aarak, parmagyla bir pasaj isaret etti. "Filippos Suresi baslamak iin iyi bir yer." Sophie pasaj okudu: Ve Kurtarcnn yoldas Magdalal Meryemdir. Isa, onu tm mritlerden daha fazla sever ve genellikle onu dudaklarndan perdi Diger mritler bu duruma ierler ve knadklarn ifade ederlerdi. Ona, "Neden onu hepimizden daha fazla seviyorsun?" derlerdi. Okuduklar Sophieyi sasrtmst ama kesin bir yarg uyandrmyorlard. "Evlilik hakknda hibir sey sylemiyor." "Au contraire." Ilk satr gsteren Teabing glmsedi. "Herhangi bir Arami uzman sana o gnlerde yoldas kelimesinin,es anlamnda kullanldgn syleyecektir." Langdon basn sallayarak onaylad. Sophie ilk satr tekrar okudu. Ve Kurtarcnn yoldas Meryemdir.

Teabing kitab karstrarak diger pasajlar gsterdi. Magdalal Mesihin romantik bir iliskisi oldugunu gren Sophie olduka sasrmst. Pasajlar okurken, kklgnde bykbabasnn kapsn hnla alan kzgn papaz hatrlamst. Kapy aan kk Sophieye ters bir baks frlatan papaz, "Buras Jacques Saunirein evi mi?" diye sormustu. "Bu yazs hakknda onunla konusmak istiyorum." Papaz bir gazeteyi tutuyordu. Sophie, bykbabasn agrms ve iki adam alsma odasna girerek, kapy kapatmslard. Bykbabam gazeteye bir sey mi yazd? Sophie hemen mutfaga kosup, sabah gazetesinin sayfalarn karstrmaya baslamst. Ikinci sayfadaki makalede bykbabasnn ismini grmst. Okudu. Sophie yazlan her seyi anlayamamst ama sanki, papazlarn basks altndaki Fransz Hkmetinin, Mesihin Magdalal Meryem isimli bir kadnla sevistigini konu edinenIsann Son Gnahadl bir Amerikan sinema filmini yasakladg anlatlyordu. Bykbabas makalesinde kilisenin kstahlk yaptgn ve yasaklamakla hata ettigini sylemisti.

Papazn tepesinin attgna sasrmamak gerekir,diye dsnd Sophie. "Bu pornografi! Dine saygszlk!" diye bagran papaz alsma odasndan frlayarak, n kapya ynelmisti. "Bunu nasl onaylarsn? Bu Amerikal Martin Scorsese Tanrya kfrediyor, kilise onun Fransada hibir sekilde isim yapmasna izin vermeyecek!" Papaz dsar karken kapy arkasndan arparak kapatmst. Bykbabas mutfaga girdiginde, Sophienin elinde gazeteyle kaslarn attgn grmst. "Hzl davranmssn." Sophie, "Sence Isa Mesihin kz arkadas m vard?" "Hayr hayatm, ben kilisenin bize hangi fikirleri benimseyip benimsemeyecegimizi dayatmamal dedim." "Mesihin kz arkadas var myd?" Bykbabas bir sre sessiz kalmst. "Olsayd ok mu kt olurdu?" Sophie dsndkten sonra omuzlarn silkmisti. "Bence sakncas yok." Sir Leigh Teabing hl konusuyordu. "Seni Mesih ile Magdalal Meryemin birlikteligine dair saysz referansla skmayacagm. Modern tarihiler bunu clkn kartncaya kadar arastrdlar. Yine de bir seyi

belirtmek isterim." Baska bir pasaj gsterdi. "Bu Magdalal Meryem Suresinden." Magdalal adn tasyan bir sure oldugunu bilmiyordu. Metni okudu: Ve Petros dedi ki: "Kurtarc bizim bilgimiz olmayan bir seyi gerekten bir kadnla m konustu? Hepimiz simdi o kadn m dinleyecegiz? O kadn bize tercih mi etti?" Ve Levi cevap verdi. "Petros, sen her zaman abuk sinirlenen biri olmussundur. Simdi senin o kadnla bir rakip gibi ugrastgn gryorum. Eger Kurtarc, onu degerli klmssa, sen kim oluyorsun da o kadn reddediyorsun? Elbette Kurtarc o kadn ok iyi tanyor. Onu bizden daha fazla sevmesinin nedeni bu." Teabing, "Bahsettikleri kadn," dedi. "Magdalal Meryem. Petros onu kskanyordu." . "Mesih, Meryemi tercih ettigi iin mi?" "Sadece bu degil. Isin ciddiyeti sevgiden ok daha bykt. Surenin bu ksmnda Mesihin yaknda yakalanp, armha gerileceginden sphe ettigi anlatlr. Bu yzden Magdalal Meryeme kendisi ldkten

sonra kilisesini nasl devam ettirecegine dair talimatlar verir. Sonu olarak Petros bir kadnn arkasnda ikinci srada bulunmaktan tr hosnutsuzlugunu dile getirir. Zannedersem Petros cinsiyet ayrmclg yapyordu." Sophie duyduklarn kavramaya alsyordu. "BuAziz Petrosdegil mi? Mesihin kilisesini insa ettigi kayalk." "Ayn ama isin iinde bir bityenigi var. Degistirilememis olan bu dizelere gre Isa, Hristiyan Kilisesinin kurulus direktiflerini Petrosa vermemisti. Verdigi kisiMagdalal Meryemdi." Sophie, ona bakt. "Yani Hristiyan Kilisesinin bir kadn tarafndan devam ettirilecegini mi sylyorsunuz?" "Plan buydu. Isa ilk feministti. Kilisesinin Magdalal Meryeme emanet edilmesini istemisti." Son Aksam Yemegine isaret eden Langdon, "Ve Petrosun bu konuda bir rahatszlg vard," dedi. "Buradaki Petros. Da Vincinin onun Magdalal Meryeme duydugu hislerin bilincinde oldugunu anlayabilirsin." Sophienin bir kez daha nutku tutulmustu. Resimde Petros tehditkr bir sekilde Magdalal Meryeme dogru egiliyor ve bak gibi tuttugu eliyle onun boynunu kesiyormus gibi yapyordu. Kayalklar Bakiresindeki ayn tehditkr el hareketi!

Petrosun yanndaki havarileri isaret eden Langdon, "Ve burada," dedi. "Biraz netameli gibi, degil mi?" Sophie gzlerini ksarak baktgnda, havarilerin arasndan bir el ktgn grd. "Bu el bir haner mi tutuyor?" "Evet. Yine de biraz garip, eger kollar sayarsan bu elin... hi kimseye ait olmadgn greceksin. Vcudu yok. Belirsiz." Sophienin akl fazlasyla karsmst. "Affedersiniz, ben tm bunlarn Magdalal Meryemi nasl Kutsal Kse yaptgn hl anlayamadm?" Teabing yeniden, "Aha!" diye bagrd. "Iste asl mesele de bu!" Bir kez daha masaya dnerek, genis bir izelge kartt ve Sophienin nne at. Ayrntl bir secere grlyordu. "ok az kisi Magdalal Meryemin Isann sag kolu olmasnn yan sra, zaten gl bir kadn oldugunu bilir." Sophie simdi soyagacnn baslgn grebiliyordu. BENJAMIN AILESI Soyagacnn st ksmlarnda bir yeri gsteren Teabing, "Magdalal Meryem burada," dedi. Sophie sasrmst. "Benjamin Hanedanndan biri miydi?" Teabing, "Tamamen," dedi. "Magdalal Meryem soylu biriydi."

"Ama ben Magdalal Meryemin fakir oldugu izlenimini edinmistim." Teabing basn iki yana sallad. "Gl aile baglarnn kantlarn yok etmek iin Magdalaly bir fahise gibi tantmslard." Sophie kendini yeniden Langdona bakarken buldu, o da tekrar basn sallad. Sonra Teabinge dnd. "Peki ama Magdalal Meryemin soylu olmasnn eski kilise iin ne gibi birsakncas vard?" Britanyal glmsedi. "Sevgili ocugum, kiliseyi bu kadar kayglandran Magdalal Meryemin soylu olmas degil, yine soylu bir kan tasyan Isa ile birlikte olmasyd. Bildigin gibi Matta Incilinde bize Mesihin Davut Hanedanndan geldigi sylenir. Ayn zamanda Kral Sleymann -Yahudi Kral- torunudur. Isa, gl Benjamin Hanedanndan biriyle evlenerek iki soylu kan birbirine harmanlams oldu, bylece tahtta yasal iddia edebilecek ve Sleyman zamannda oldugu gibi krallklar canlandracak potansiyel bir siyasi birlik yaratmst." Sophie sonunda onun bunu asl konuya baglayacagn sezinlemisti.

Teabing simdi heyecanl grnyordu. "Kutsal Kse efsanesi, asil kan anlatan bir efsanedir. Kse hikyesinde bahsedilen Isann kan ile dolu olan kadeh ...aslnda Magdalal Meryemi anlatr... Mesihin soylu neslini tasyan kadn rahmini." Kelimeler Sophienin aklna kaznmadan nce balo salonunda yanklanarak geri dnms gibiydi. Magdalal Meryem, Isa Mesihin soylu neslini mi tasyordu? "Ama Isann nasl nesli olur, onlarn?..." Durup Langdona bakt. Langdon tebessm etti. "ocuklar olmalyd." Sophie donup kalmst. Teabing, "Suraya bakn," diye veryansn etti. "Insanlk tarihindeki en byk rtbas buydu. Isa Mesih evlenmekle kalmams, ayn zamanda baba olmustu. Tatlm, Magdalal Meryem, Kutsal Kseydi. Isa Mesihin asil nesli ile dolu olan kadehti. Soyu tasyan rahim ve kutsal meyvenin ktg zm bagyd." Sophie kollarndaki tylerin diken diken oldugunu hissediyordu. "Ama bu kadar byk bir sr, bunca yl boyunca nasl sakl kalms?"

Teabing, "Tanr askna!" dedi. "Kesinlikle sakl tutulmad! Isa Mesihin soylu nesli, tm zamanlarn en ok anlatlan efsanesidir... Kutsal Kse. Magdalal Meryemin hikyesi yzyllarca her trl mecaz ve lisan kullanlarak avaz avaz dnyaya ilan edildi. Gzlerini atgn anda onun hikyesini her yerde grebilirsin." Sophie, "Peki Sangreal Belgeleri?" diye sordu. "Onlar da Mesihin soylu neslini ispatlyorlar m?" "Evet." "O halde Kutsal Kse efsanesi tamamyla soylu nesille ilgili." Teabing, "Harfi harfine," dedi. "Sangrealkelimesi San Grealden gelir... ya da Kutsal Kseden. Ama Sangreal kelimesinin en eski blnme sekli farklyd." Teabing bir msvedde kgdna yazarak, Sophieye uzatt. Sophie, onun yazdgn okudu. SangRea1 Sophie o anda tercmeyi fark etmisti. Sang RealaslndaAsil Kan anlamna geliyordu. 59 New Yorktaki Lexington Caddesinde bulunan Opus Dei merkezinin lobisindeki erkek resepsiyon

grevlisi telefonda Piskopos Aringarosann sesini duyunca sasrmst. "Iyi geceler efendim." Alslmadk bir sekilde endiseli konusan piskopos, "Bana mesaj brakan oldu mu?" diye sordu. "Evet efendim. Aradgnza ok memnun oldum. Size dairenizden ulasamadm. Yarm saat kadar nce acil bir telefon mesaj aldnz." "yle mi?" Aldg haberle rahatlams gibiydi. "Arayan kisi ismini brakt m?" "Hayr efendim, sadece bir numara." Santral numaray verdi. "lke kodu otuz m? Fransann kodu yle degil mi?" "Evet efendim, Paris arayan kisi onunla hemen baglant kurmanzn ok nemli oldugunu syledi." "Tesekkr ederim. Bu telefonu bekliyordum." Aringarosa grsmeyi hemen bitirdi. Resepsiyon grevlisi ahizeyi yerlestirirken, Aringarosann telefon hattndan neden czrtl sesler geldigini merak etti. Piskoposun gnlk plan, onun bu hafta sonu New Yorkta olacagn gsteriyordu ama sesi dnyann bir ucundan geliyor gibiydi. Resepsiyon grevlisi omuzlarn silkti. Piskopos Aringarosa son birka aydr olduka tuhaf davranyordu.

Fiat, Romadaki Ciampino Charter Havaalanna yaklasrken Aringarosa,cep telefonum ekmemis olmal, diye dsnd.gretmen bana ulasmaya alsyordu. Aringarosa telefonu kardg iin endiselenmekle beraber, gretmenin Opus Dei merkezini aramakta saknca grmemesinden isaret almst. Bu gece Pariste isler yolunda gitmis olmal. Aringarosa numaray evirirken, yaknda Pariste olacag iin canlanyordu. Safak skmeden ayak basms olacagm. Aringarosann kiraladg uak Fransaya gitmek iin onu bekliyordu. Bu saatte ticari havayolu sirketlerini kullanmay dsnemezdi, zellikle de evrak antasndakileri gznnde bulundurdugunda. Hat almaya baslamst. Bir kadn sesi cevap verdi. "Direction Centrale Police Jdiciaire" Aringarosa tereddt etti. Bu beklenmedik bir seydi. "Ah, evet... Benden bu numaray aramam istenmis." Kadn, "Qui tes-vous?" dedi. "Isminiz?" Aringarosa ismini verip vermemek konusunda kararszd. Fransa adli polisi mi? Kadn, "Isminiz monsieur?" diye srar etti.

"Piskopos Manuel Aringarosa." "Un moment." Hatta bir klik sesi duyuldu. Uzun bir bekleme sresinin ardndan, sert ve kaygl sesiyle bir baska adam telefonu cevaplad. "Piskopos, sonunda size ulastgma ok memnun oldum, Sizinle tartsmamz gereken pek ok konu var." 60 Sangreal... Sang Real... San Greal... Asil Kan... Kutsal Kse. Hepsi i ie gemisti. Kutsal Kse Magdalal Meryem... Isa Mesihin asil soyunun annesi.Sophie sessiz balo salonunda durup Robert Langdona bakarken, yeni bir dalgann zihnini karstrmaya basladgn hissediyordu. Teabing ile Langdon bu gece masaya ne kadar delil koyarsa, bulmaca o kadar belirsizlesiyordu. Bir kitap rafn karstran Teabing, "Anlayacagn hayatm," dedi. "Kutsal Kse hakkndaki geregi dnyaya anlatmak isteyen tek kisi Leonardo degildi. Isa Mesihin asil soyu, ok sayda tarihi tarafndan genis kapsaml biimde anlatlmstr." Parmagn dzinelerce kitabn stnde gezdirdi. Basn yana egen Sophie kitap isimlerine gz gezdirdi.

TAPINAKI KESFI: Isann Gerek Kimliginin Gizli Bekileri KAYMAKTASI KAVANOZU TASIYAN KADIN: Magdalal Meryem ve Kutsal Kse DIZELERDEKI TANRIA Kutsal Disiyi Geri Istemek Kitaplarn arasndan kaln kapakl, yrtk prtk birini karp, Sophieye uzatan Teabing, "En ok duyulan bu olmal," dedi. Kapakta syle yazyordu: KUTSAL KAN, KUTSAL KSE Alkslanan Uluslararas En ok Satan Sophie basn kaldrp bakt. "Uluslararas en ok satan m? Ben bunu hi duymadm." "Sen daha kktn. Bin dokuz yz seksenlerde ortalg fena halde karstrmst. Bana gre yazarlar incelemelerinde baz belirsiz bosluklar brakms ama temel iddialar olduka kuvvetli, ayrca sonunda Isann bir nesli oldugu fikrini aga karms oldular." "Kilisenin bu kitaba tepkisi nasl oldu?" "Elbette ok fkelendiler. Ama bu beklenen bir seydi. Her seyden nce, Vatikan bu srr drdnc

yzylda rtbas etmeye alsmst. Hal Seferlerinin bir sebebi de buydu. Bilgileri toplayp, yok etmek. Magdalal Meryemin eski kilisenin erkeklerine kars olusturdugu tehdit ykcyd. Mesihin kilise kurma grevini verdigi kadn olmakla kalmyor, kilisenin yeni ilan ettigi ilahn aslnda lml nesiller dnyaya getirdiginin fiziksel ispatn tasyordu. Magdalal Meryemin gcne kars kendini korumak isteyen kilise, onu bir fahise olarak tantt ve Isann onunla evlendigine dair tm delilleri saklad. Bylece Isann yasayan vrisleri bulundugu ve lml bir peygamber oldugunu iddia edecek kimse kalmayacakt." Sophie basn sallayan Langdona bakt. "Sophie bunu dogrulayan tarihi deliller olduka saglam." Teabing, "Itiraf etmeliyim ki," dedi. "Iddialar mthis ama bu rtbas olayna basvurmak iin kiliseyi harekete geirecek gl unsurlar vard. Halkn kanbagn grenmesi durumunda, kilisenin srekliligi mmkn degildi. Mesihin bir ocugunun var olmas, Isann Tanrsallgna ve dolaysyla kendini, Tanr katna ulasmann ve cennet krallgna girmenin tek yolu olarak ilan eden Hristiyan Kilisesine zarar verecekti."

Aniden Teabingin kitaplarndan birinin srtn isaret eden Sophie, "Bes yaprakl gl," dedi. Gl agac kutunun stndeki kabartmayla ayn desen. Langdona gz atan Teabing srtt. "Gznden hibir sey kamyor. Yeniden Sophieye dnd. "Bu tarikatn Kse semboldr. Magdalal Meryem. Ismi kilise tarafndan yasaklandg iin onu pek ok gizli takma isimle andlar. Kadeh, Kutsal Kse ve Gl." Durdu. "Gln, Vens bes kseli yldz ve klavuz Pusula Glyle baglar vardr. Bu arada kelimesi Ingilizce, Franszca, Almanca ve diger pek ok dilde birbirine benzer." Langdon, "Gl," diye ilave etti. "Ayn zamanda Erosun anagramdr, yunan cinsel ask tanrs." Teabing konusmaya devam ederken, Sophie, Langdona hayretle bakt. "Gl, daima disi cinselliginin en nemli sembol olmustur. Ilkel tanra mezheplerinde bes yaprak, disi hayatnn bes evresini temsil ederdi... Dogum, det, annelik, menopoz ve lm. Modern aglarda iek aan gln, kadnlkla olan baglarnn ok daha grsel oldugu kabul edildi." Roberta bir gz att. "Belki bunu simgebilimcimiz aklayabilir."

Robert tereddt ediyordu. Fazlasyla uzun srmst. Teabing, "Ah, Tanrm," diye yaknd. "Siz Amerikallar fazlasyla erdemlik taslyorsunuz." Yeniden Sophieye bakt. "Robertn geveledigi sey, amakta olan iegin kadn cinsellik organna benzedigi, insanoglunun dnyaya adm attg yce iek. Georgia OKeeffenin resimlerini grmssen, ne demek istedigimi anlarsn." Yeniden kitap rafn isaret eden Langdon, "Burada asl konu," dedi. Tm bu kitaplarn ayn tarihi iddiay ispatladg." "Isa bir babayd." Sophie hl emin olamyordu. Teabing, "Evet," dedi. "Ve Magdalal Meryem, onun asil soyunu tasyan rahimdi. Sion Tarikat gnmze kadar Magdalal Meryeme Tanra, Kutsal Kse, Gl ve Ilahi Anne olarak tapmstr." Sophienin aklna yeniden bodrum katnda grdg ayin gelmisti. Teabing, Tarikata gre," diyerek devam etti. "armh olay srasnda Magdalal Meryem hamileydi. Isann dogmams ocugunun gvenligi iin Kutsal Topraklardan (Filistin) kamaktan baska aresi yoktu. Mesihin gvendigi amcas Arimateal Yusuf un yardmyla Magdalal

Meryem, o zamanlar gizlice Gaul olarak bilinen Fransaya gelmisti. Oradaki Yahudiler arasnda kendine sgnacak gvenli bir yer buldu. Kzna dogum yaptg yer oras, yani Fransayd. Ismi Sarah idi." Sophie basn kaldrp bakt. "ocugun ismini gerekten biliyorlar m?" Bundan ok daha fazlas biliniyor. Yahudi koruyucular Magdalal ile Sarahnn hayatlarn dikkatle inceleyip kaleme almslard. Magdalalnn ocugunun Yahudi krallar -Davut ve Sleyman- soyundan geldigini unutmamak gerekir. Bu yzden Fransadaki Yahudiler Magdalalln kutsal asaleti oldugunu kabul ettiler ve ona soylu krallarn atas olarak gsterdiler. O dnemde saysz alim Magdalal Meryemin Fransada geirdigi gnleri, Sarahnn dogumu ve gelecek kusaklarn aile agac dahil olmak zere, tarihsel bir dille yazmst." Sophie saskna dnmst. "Isa Mesihin soyagac m var?" "Dogru. Ayrca Sangreal Belgelerinin kse taslarndan biri oldugu dsnlyor. Isann ilk torunlarnn tam seceresi." Sophie, "Ama Isann torunlarn yazan bir secere varsa ne olacak yani?" diye sordu.

"Bu hibir seyi kantlamaz. Tarihiler dogrulugunu ispatlayamazlar." Teabing kendi kendine gld. "Incilin gerekligini ispatlayamayacaklar gibi." "Yani?" "Yani tarih daima kazananlar tarafndan yazlr. Iki kltr arpstgnda, kaybeden silinir ve tarih kitaplarn kazanan taraf yazar... kendi davalarn ycelten ve kaybeden dsman kk dsren bir tarih. Napolyon bir zamanlar, Tarih, zerinde anlasmaya varlan bir masaldan baska nedir ki? demisti." Glmsedi. "Tarih, yaps itibariyle daima tek tarafl bir tutanaktr." Sophie hi byle dsnmemisti. "Sangreal Belgeleri, Isa hikyesinin diger yzn anlatr. Sonunda hikyenin hangi tarafna inanacagn imanna ve kisisel takdirine bagldr, ama en azndan bilgiler gnmze kadar gelmistir. Sangreal Belgeleri, on bin sayfalk bilgi ierir. Sangreal hazinesinin grg tanklar, drt dev kasada tasndklarn sylemislerdir. Bu kasalarda Purist Belgelerinin oldugu sanlmaktadr... Isann ilk inanlar tarafndan

yazlan, Constantine ncesi degistirilmemis binlerce sayfalk belge. Isadan tamamyla insan bir gretmen ve peygamber diye bahsediyorlard. Ayrca hazinenin bir ksmnn efsaneviQ Belgelerinden -Vatikann bile var olduguna inandgn itiraf ettigi el yazmalarolustugu sylentiler arasndadr Iddia edildigine gre, kendi el yazsyla yazlms Isa gretileri." "Isann kendi el yazs m?" Teabing, "Elbette," dedi. "Mesih kendi papazlgnn tarihini neden tutmasn? O gnlerde pek ok kisi bunu yapard. Hazinenin iinde inanlan bir baska belge deMagdalal Gnlg diye bilinen el yazmalar. Magdalal Meryemin Isa ile olan iliskisini, armha gerilisini Fransada geirdigi gnleri anlatan kendi yazlar." Sophie bir sre sessiz kald. "Bu drt sandk belge, Tapnak Svalyelerinin Sleyman Mabedinin altnda buldugu hazine mi?" "Kesinlikle. Svalyeleri bu denli gl klan belgeler. Tarih boyunca saysz Kse arastrmasna konu olan belgeler." "Ama Kutsal KseninMagdalal Meryem oldugunu sylemistiniz. eger insanlar belgeleri aryorlarsa, neden Kutsal Kseyi aradklarn sylyorsunuz?"

Teabing gz ucuyla ona bakarken, ifadesi yumusuyordu. "nk Kutsal Ksenin saklandg yerde bir lahit var." Dsarda rzgr agalar arasnda ugulduyordu. Teabing artk daha alak sesle konusuyordu. "Kutsal Kse arays, aslnda Magdalal Meryemin kemikleri nnde diz kme araysdr. Dslanan birinin, kayp kutsal disinin ayaklar dibinde dua etmek iin klan bir yolculuk." Sophie birden meraklanmst. "Kutsal Ksenin saklandg yer... bir mezar m?" Teabingin ela gzleri bugulanmst. "yle. Magdalal Meryemin cesedinin ve onun gerek hayat hikyesini yazan belgelerin bulundugu bir mezar. Kutsal Kse arays, her zaman iin Magdalal arays olmustur. Sulanan Kralie, ailesinin hakl iktidar talebinin kantyla birlikte gmld." Teabing kendini toparlarken, Sophie biraz dsnd. Bykbabas hakkndaki bunca sey hl bir anlam ifade etmiyordu. Sophie sonunda, "Tarikat yeleri," dedi. "Bu kadar yl sresince, Sangreal Belgeleriyle Magdalal Meryemin mezarn korumak grevini mi yerine getirdi?"

Evet, ama kardesligin daha nemli bir grevi daha vard...nesli korumak. Isann soyu srekli tehlike altndayd. Eski kilise, onun neslinin artmasndan, Mesih ile Magdalal srrnn aga kmasndan ve temel gretilerine meydan okumasndan korkuyordu... kadnlarla arkadaslk etmeyen ve cinsel iliski kurmayan ilahi bir Mesih." Duraksad. Her seye karsn Isann nesli, on besinci yzyldaki cesur bir harekete kadar Fransada gizlice ogald. Fransz asillerinden biriyle evlenildi ve Merovingian Hanedan diye bilinen bir soy olustu." Bu haber Sophieyi sasrtmst. Fransadaki her grenciye Merovingia terimi gretilirdi. "Merovingianlar Parisi kurdular." "Evet. Kse efsanesinin Fransada bu kadar nl olmasnn nedeni de bu. Vatikann Kse arayslar, aslnda bu asil hanedan yelerini gizlice yok etme girisimleridir. Kral Dagoberti duydun mu?" Sophie bu ismi tarih dersindeki tyler rpertici bir hikyeden syle byle hatrlyordu. "Dagobert bir Merovingian kralyd, yle degil mi? Uyurken gzlerinden hanerlenmisti." "Kesinlikle. Vatikann Pepin dHeristal ile ortak suikast girisimi, On yedinci yzyl sonlar. Dagobertin

cinayetiyle Merovingian Hanedan neredeyse yok oluyordu. Bereket versin ki, Dagobertin oglu Sigisbert saldrdan kamay basarms ve nesli devam ettirmisti. Aileye daha sonra Godefroi de Bouillon da eklenmisti... Sion Tarikatnn kurucusu." Langdon, Tapnak Svalyelerine," dedi. "Sangreal Belgelerini Sleyman Mabedinin altndan almalarn syleyen adam. Bylece Merovingianlarn Isa Mesih ile kan bag oldugunun ispatn elinde bulunduracakt." Iini agr agr eken Teabing basn sallad. "Gnmzdeki Sion Tarikatnn ciddi bir vazifesi var. Onlarn yk kat agr. Kardeslik Sangreal Belgelerini korumak zorunda. Magdalal Meryemin mezarn korumak zorundalar. Ve elbette Isa soyunu yetistirip, korumak zorundalar... Merovingian Hanedanndan gnmze kadar gelen birka soylu yeyi." Kelimeler boslukta asl kald. Sophie kemikleri yeni bir tr gerekle yanklanyormus gibi tuhaf bir titreme hissetti. Gnmze kadar yasams olan Isa torunlar. Bykbabasnn sesi yine kulagna fsldamaya baslamst. Prenses, sana ailen hakkndaki geregi anlatmalym.

Vcudunu bir rperti kaplad. Asil kan. Inanamyordu. Prenses Sophie. "Sir Leigh?" Usagn kelimeleri duvardaki dahili haberlesme sisteminden czrdayarak ykseldiginde Sophie yerinden srad. "Acaba mutfakta bana bir sre eslik edebilir misiniz?" Teabing vakitsiz kesinti yznden kaslarn att. Cihazn yanna dgmeye bast. "Rmy, bildigin gibi misafirlerimle ilgileniyorum. Eger mutfaktan baska bir seye ihtiya duyarsak kendimiz alabiliriz. Tesekkrler ve iyi geceler." "Odama ekilmeden nce sizinle grsmem gerekiyor efendim. Ltfen." Teabing sylenerek dgmeye bast. "abuk ol Rmy." "Evle ilgili bir mesele efendim. Misafirlerin duymas hos olmayabilir." Teabing inanamyormus gibi bakyordu. "Sabaha kadar bekleyemez mi?" "Hayr efendim. Sorum bir dakikanz bile almayacak."

Teabing gzlerini yuvarlayarak Langdon ile Sophieye bakt. "Bazen kimin kime hizmet ettigini merak ediyorum." Dgmeye yeniden bast. "Hemen geliyorum Remy. Gelirken bir sey getirmemi ister misin?" "Sadece baskdan kurtaracak zgrlk efendim." "Remy hl yanmda alsmann tek sebebinin ok lezzetli biberli bonfile pisirmek oldugunun farknda msn?" "Tevecchnz efendim. Tevecchnz." 61 Prenses Sophie. Teabingin koltuk degneklerinin koridorda giderek azalan tkrtlarn dinlerken, Sophie iinden bir seylerin koptugunu hissediyordu. Uyusmus bir halde arkasn dnnce, bos balo salonunda Langdon ile karslast. Langdon, onun akln okuyormusasna, basn iki yana sallyordu. "Hayr Sophie," diye fsldarken, gzleriyle adeta onu temin ediyordu. "Bykbabann tarikatta oldugunu ve sana ailen hakknda bir sr vermek istedigini grendigimde ayn dsnce benim de aklmdan geti. Ama bu imknsz." Langdon durdu. "Saunire bir Merovingian ismi degil."

Sophie rahatlamas m yoksa hayal krklg duymas m gerektigine karar veremedi. Daha nce Langdon, ona annesinin gen kzlk soyad gibi alslmadk bir soru sormustu. Chauvel. Sorunun anlam simdi ortaya kmst. Gergin bir ifadeyle, "Peki ya Chauvel?" diye sordu. Langdon bir kez daha basn iki yana sallad. "zgnm. Bunun senin iin baz sorular cevaplayacagn biliyorum. Merovingianlarn sadece iki baglants kald. Onlarn da soy isimleri Plantard ve Saint-Clair. Her iki aile de saklanyor, tarikat tarafndan korunuyor olmallar." Sophie isimleri iinden tekrarladktan sonra basn hayr anlamnda sallad. Ailesinde Plantard ya da Saint-Clair adnda kimse yoktu. Simdi akntya kars krek ektigini hissediyordu. Bykbabasnn kendisine aklamak istediklerini anlamaya, Louvreda oldugundan daha yakn degildi. Bykbabasnn o aksamst ailesinden hi bahsetmemis olmasn diledi. Eski yaralar yeniden amst.ldler Sophie. Geri gelmeyecekler. Annesinin uyumas iin geceleri ona ninni sylemesini, babasnn omuzlarnda gezdirmesini,

bykannesiyle erkek kardesinin yesil gzleriyle ona bakp glmsemelerini hatrlad. Hepsi gitmisti. Geriye yalnzca bykbabas kalmst. Ve simdi o da gitti. Yalnzm. SessizceSon Aksam Yemegi ne dnen Sophie, Magdalal Meryemin kzl salarna ve sakin gzlerine bakt. Kadnn ifadesinde, sevdigi birini kaybetmenin yansmas grlyordu. Bunu Sophie de hissedebiliyordu. "Yumusak bir sesle, "Robert?" dedi. Langdon, ona yaklast. "Leighin Kse hikyesinin her yerde oldugunu syledigini biliyorum ama ben bu gece ilk kez duydum." Langdon teselli edici bir tavrla elini omzuna atmak istiyor gibi bakt ama kendini tuttu. "Hikyeyi daha nce duydun Sophie. Herkes duymustur. Sadece duydugumuz zaman fark etmeyiz." "Anlamyorum." "Kse hikyesi her yerde var ama gizli bir sekilde. Kilise, Magdalal Meryemden bahsetmeyi yasakladgnda, onun hikyesi ve nemi daha tedbirli kanallarla gelecek kusaklara aktarlmalyd...

mecaz ve sembolizm ieren kanallarla." "Elbette. Sanat." LangdonSon Aksam Yemegini isaret etti. "Mkemmel bir rnek. Gnmze kadar gelen pek ok sanat, edebiyat ve mzik eseri gizlice Magdalal Meryemle Isann hikyesini anlatr." Langdon, ona ksaca Da Vinci, Botticelli, Poussin, Bernini, Mozart ve Victor Hugonun yasaklanan kutsal disinin arandgn fsldayan alsmalarn anlatt. Sir Gawain ve Yesil Svalye, Kral Arthur ve Uyuyan Gzel gibi efsaneler, Kse alegorileriydi. Victor HugonunNotre Damen Kamburu ve MozartnSihirli Flt Mason sembolleri ve Kse srlaryla doluydu. Langdon, "Bir kez Kutsal Kseyi aramaya basladn m," dedi. "Her yerde onu grrsn. Resimlerde. Mzikte. Kitaplarda. Hatta izgi filmlerde, ocuk parklarnda ve sevilen filmlerde." Langdon, Mickey Mouse saatini kaldrarak, Walt Disneyin yaptg iste hayat boyunca Kse hikyesini gelecek nesillere aktarmaya alstgn syledi. Disney yasadg mddete, modern zamann

Leonardo da Vincisi diye vlmst. Her iki adam da yasadklar zamann tesinde, yetenekli birer sanat, gizli cemiyet yeleri ve en nemlisi sakac insanlard. Leonardo gibi Walt Disney de sanatna gizli mesajlar ve semboller yerlestirmeye baylrd. Egitimli bir simgebilimci, eski Disney filmi seyrederken bir kinaye ve mecaz yagmuruna tutuldugunu hissederdi. Disneyin ogu gizli mesaj din, pagan mitleri ve eziyet gren tanra hikayeleriyle ilgili olurdu. Disneyin Sinderella ,Uyuyan Gzel vePamuk Prenses gibi masallar yeniden ele almas bir tesadf degildi -hepsi de bir kutsal disinin hapsedilmesini anlatyordu. AyrcaPamuk Prenses teki zehirli elmann -zehirli elmadan srk alan prensesin kendinden gemesi- Havvann Cennet Bahesinden kovulmasna ak bir gnderme oldugunu anlamak pek de zor degildi. Uyuyan Gzel deki Prenses Aurora ise -sifreli ismi "Gl" idi ve onu kt caddan korumak iin ormann derinliklerinde saklanyordu- ocuklar iin yazlms bir Kse hikayesiydi. Disneyin sirket imajna karsn, alsanlarnn eglenceli bir yan vard ve sanatlar Disney rnlerine

gizli semboller karstrmaya baylrlard. Langdon grencilerinden birininAslan Kral DVDsini snfa getirdigi gn unutamyordu. grenci filmi bir sahnesinde dondurdugunda, Simbann basnn stnde uusan toz taneciklerinin belirgin bir sekilde SEKS kelimesini olusturdugu grlyordu. Langdon bunun pagan cinselligine yaplan bir gnderme olmak yerine, izgi film sanatsnn ocuka sakas oldugunu dsnse de, Disneyin sembolizm anlaysn kmsememek gerektigini grenmisti. Kk Denizkzndaki dini semboller tanra ile ylesine zdeslesiyordu ki, tesadf olmas mmkn degildi. Langdon,Kk Denizkzn ilk grdgnde, Arielin denizin altndaki evindeki resmin, on yedinci yzyl sanatlarndan George de la TourunTvbekar Magdalal -yasakl Magdalal Meryeme hrmeten yaplms nl bir tablo- tablosunun ayns oldugunu ve tm dekorun doksan dakika boyunca aka Isisin, Havvann, balk tanra Piscesn ve tekrar tekrar Magdalal Meryemin kutsallgna sembolik gndermeler yaptgn fark edince nefesi kesilmisti. Kk Denizkzna verilen Ariel isminin, kutsal disiyle gl baglar

vard ve Isaya Kitabndaki "kusatma altnda! Kutsal Sehir" ile ayn anlamdayd. Ve elbetteKk Denizkznn dalgalanan kzl salar bir tesadf degildi. Koridordan koltuk degneklerinin sesleri duyulan Teabing, alslmadk biimde canl admlarla yryordu. alsma odasna giren ev sahibinin yz sertti. Soguk bir sesle, "Aklama yapsan iyi olur Robert," dedi. "Bana kars drst davranmadn." 62 Sogukkanllgn bozmamaya alsan Langdon, "Leigh, suu benim stme atyorlar," dedi. "Beni tanrsn. Kimseyi ldremem." Teabingin sesi yumusamamst. "Robert, Tanr askna, seni televizyonda gsteriyorlar. Yetkililerin seni aradgn biliyor muydun?" "Evet." "O zaman gvenimi suistimal ettin. Buraya gelerek beni tehlikeye atmana ve evimde saklanabilmek iin Kse hakknda sorular sormana sasryorum." "Ben kimseyi ldrmedim."

"Jacques Saunire ld ve polis senin yaptgn sylyor." Teabing zgn grnyordu. "Sanata o kadar katkda bulunan biriydi ki..." "Efendim?" Usak alsma odasnn kapsnda, Teabingin arkasnda ellerini kavusturmus bir halde duruyordu. "Onlara yolu gstereyim mi?" "Ben yaparm." Teabing topallayarak alsma odasnda yrd, cam kaplarn kilidini at ve arka baheye giden yolu gsterdi. "Ltfen arabanza binip, buray terk edin." Sophie yerinden kprdamad. "Elimizdeclef de vote hakknda bilgi var.Tarikatn kilit tas. " Birka saniye ona bakan Teabing alayc bir tavr taknd. "mitsiz bir hile Robert, onu ne kadar aradgm biliyor." Langdon, "Syledikleri gerek," dedi. "Bu gece buraya gelisimizin nedeni, seninle kilit tasn konusmaya geldik." Usak mdahale etti. "Buray terk edin yoksa yetkililere haber verecegim." Langdon, "Leigh," diye fsldad. "Yerini biliyoruz." Teabingin sert tutumu bozuluyor gibiydi. Rmy odann ortasna dogru sert admlarla yrd. "Hemen gidin! Yoksa zor kullanmak..."

Arkasn dnp, laf usagnn agzna tkayan Teabing, "Rmy!"dedi. "Bize biraz izin ver." Usagn agz ak kalmst. "Efendim? Kars kmak zorundaym. Bu insanlar..." "Bu konuyla ben ilgilenecegim." Teabing koridoru gsteriyordu Sok etkisi altndaki birka saniyenin ardndan Rmy, basn ne egerek azarlanms bir kpek gibi dsar kt. Ak kaplardan gelen serin aksam rzgrnda Teabing, yzndeki tedbirli ifadeyle Sophie ile Langdona dnd. "Bylesi daha iyi. Kilit tas hakknda ne biliyorsunuz?" Teabingin alsma odasnn dsndaki sk taflanlarn arasnda saklanan Silas silahna sarlms, cam kapdan ieri bakyordu. Birka dakika nce evin etrafnda dolasrken, Langdon ile kadn genis alsma odasnda konusurlarken grmst. O harekete geemeden, koltuk degnekli bir adam ieri girip, Langdona bagrmaya baslams, kaplar iterek ams ve misafirlerinden gitmelerini istemisti. Sonra kadn kilit tasndan bahsetmis ve her sey degismisti. Bagrtlar fsltlara dnsmst. Tutumlar yumusamst. Ve cam kaplar abucak kapanmst.

Simdi taflanlarn arasna saklanan Silas, camdan ieri bakyordu. Kilit tas evin iinde bir yerlerde. Silas bunu hissedebiliyordu. Konusulanlar duymaya can atarken, karanlgn iinde cama biraz daha yaklast. Onlara bes dakika sre tanyabilirdi. Kilit tasnn yerini aklamazlarsa, ieri girip onlara zorla syletecekti. alsma odasndaki Langdon, ev sahibinin sasknlgn hissediyordu. Sophieye bakan Teabing, "Byk stat m?" diyerek yutkundu. " Jaques Saunire mi?" Onun gzlerindeki sasknlg gren Sophie basn sallad. "Ama bunu bilemezsin!" "Jacques Saunire benim bykbabamd." Teabing koltuk degneklerinin stnde sendelerken, basn sallayarak yan Langdona gz att. Teabing yeniden Sophieye dnd. "Bayan Neveu, nutkum tutuldu. Eger bu dogruysa, kaybnz iin gerekten zgnm. Itiraf etmem gerekiyor ki, Pariste tarikat yesi olabilecek kisilerin bir listesini tutmustum. Pek oklaryla birlikte Jacques Saunire de bu listedeydi. Ama Byk stat diyorsunuz kabullenmek zor."

Teabing bir sre sessiz kaldktan sonra basn iki yana sallad. "Yine de mantkl gelmiyor. Bykbabanz tarikatn Byk stat olsa ve kilit tasn kendisi yaratms olsa bile, onu nasl bulacagnz size asla sylemedi. Kilit tas kardesligin nihai hazinesine giden yoldur. Torunu olun ya da olmayn, bu bilgiye ulasmaya yetkili degilsiniz." Langdon, "Bay Saunire bilgiyi devrederken lmek zereydi," dedi. ok az seenegi vard." Teabing, "Seenee ihtiyac yoktu," diyerek kars kt. "Ayn srr bilen snhaux daha var. Sistemin gzelligi burada. Ilerinden biri Byk statlga terfi eder ve aralarna yeni birsnchal alarak, kilit tas srrn paylasrlar." Sophie, "Sanrm haberleri tamamen dinlememissiniz," dedi. "Bykbabamn yan sra, bugn nemli Parisli daha ldrld. Hepsi birbiriyle baglantl gibi grnyor." Teabingin agz ak kalmst. "Ve siz de onlarn sey oldugunu dsnyorsunuz..." Langdon, "Snchaux," dedi. "Ama nasl? Katilin Sion Tarikatnn en st drt yesinin birden kimliklerini grenmesi imknsz! Bana

bakn, ben onlar yllardr aryorum ama hl bir yenin ismini bile bilmiyorum. snchaux ile Byk stat bulup ayn gn iinde ldrdklerine inanmak biraz zor." Sophie, "Sanrm bilgiyi bir gn iinde edinmisler," dedi. "Kulaga, iyi planlanms bir suikast gibi geliyor. Organize cinayet rgtleriyle mcadele etmek iin kullandgmz bir tekniktir. DCPJ belirli bir gruba kars harekete gemek isterse, aylarca onlar dinleyip gzetleriz, tm basrol oyuncularn tespit eder ve hepsini ayn anda ele geiririz. ban basn yakalamak. Lideri olmayan grup kargasaya dser ve diger bilgileri ak verir. Birinin, en bastaki kisilerin kilit tasnn yerini aklayacagn umarak sabrla izlemesi ve sonra saldrms olmas muhtemel." Teabing ikna olmusa benzemiyordu. "Ama kardesler asla konusmazlar. Gizlilik yeminleri var. leceklerini bilseler bile." Langdon, "Kesinlikle," dedi. "Yani eger srr asla aklamadlar ve ldrldlerse..." Teabing yutkundu. "O zaman kilit tasnn yeri sonsuza dek kaybolacakt!"

Langdon, "Ve beraberinde," dedi. "Kutsal Ksenin yeri." Langdonn agzndan kan kelimelerle Teabingin vcudu adeta salland. Ardndan daha fazla ayakta durmaya mecali yokmus gibi, kendini bir sandalyeye brakp, pencereden dsar bakt. Yanna giden Sophie yumusak bir sesle konusuyordu. "Bykbabamn iinde bulundugu durum gznne alnrsa, tamamen mitsizlik iin de srr, kardesligin dsndan birine geirmeye alstg dsnlebilir. Gvenebilecegini dsndg birine. Ailesinden birine." Teabingin benzi atmst. "Ama byle bir saldry yapabilecek kisi... kardeslik hakknda bunca bilgiyi grenebilecek biri..." Durdu, farkl bir korku duymaya baslamst. Tek bir gcn isi olabilir. Bu tip bir sznty ancak tarikatn en eski dsman yapabilir." Langdon basn kaldrd. "Kilise." "Baska kim olabilir? Roma yzyllardrKse yi aryor." Sophie kusku duyuyordu. "Bykbabam kilisenin ldrdgn mi dsnyorsunuz?" Teabing, "Kilisenin kendisini korumak iin tarihte isledigi ilk cinayet bu degil. Kutsal Ksenin

beraberindeki belgeler ok tehlikeli ve kilise onlar yllardr yok etmek istiyor," diye yantlad. Langdon, Teabingin, bu belgeleri elde etmek iin kilisenin insani alenen ldrdg iddiasn kabullenmekte glk ekiyordu. Yeni rahip ve kardinallerin ogu ile tansms olan Langdon, onlarn asla bir suikast planlamayacak, dinine derinden bagl adamlar olduklarn biliyordu. Tehlikeler ne olursa olsun. Sophienin de aklndan benzer dsnceler geiyor gibiydi. Tarikat yelerinin kilise dsndan biri tarafndan ldrlmeleri olas degil mi? Ksenin gerekten ne oldugunu bilmeyen biri? Her seyden nce Isann Kadehi ekici bir hazine. Hazine avclar ok daha az iin bile cinayet isliyor." Teabing. Tecrbelerimden grendigim kadaryla," dedi. "Insanlar ulasmak istediklerini elde etmekten ok, korktuklarnn baslarna gelmemesi iin daha byk tehlikeleri gze alrlar. Ben bu suikastta tarikata kars mitsiz bir saldr sezinliyorum." Langdon, "Leigh," dedi. "nermede paradoks var. Katolik papazlar, eger bu belgelerin sahte olduklarna inanyorlarsa, onlar bulup yok etmek amacyla neden tarikat yelerini ldrsnler? "

Teabing kkrdayarak gld. "Harvardn fildisi kuleleri seni yumusatms Robert. Evet, Romadaki papazlarn iman ok kuvvetli ve bu yzden inanlar, kutsal saydklar her seye kars kan bu belgeler de dahil olmak zere, her trl felakete kars koyabilir. Ama ya dnyann geri kalan? Kesin itikat sahibi olmayanlara ne olacak? Dnyadaki zorbalklara bakp bugn Tanr nerede diyenlere ne olacak? Kilise skandallarna bakp kendi papazlarnn ocuklara cinsel taciz yaptgn saklamak iin yalan syleyen bu adamlar kim oluyor da Isa hakkndaki geregi konustuklarn iddia ediyor, diyenlere ne olacak?" Teabing durdu. "Bu insanlar Robert bilim kilisenin Isa hikyesinin yalan oldugunu ispatladgnda, kendilerine anlatlan en byk hikyenin, tm zamanlarn en ok satan hikyesi oldugunu dsnecekler." Langdon cevap vermedi. Teabing, "Belgeler ortaya karsa sana ne olacagn syleyeyim," dedi "Vatikan iki bin yllk tarihinde grlmemis bir inan kriziyle karslasacak." Uzun bir sessizligin ardndan Sophie, "Ama bu saldrnn sorumlusu ise, neden simdi harekete getiler?

Neden bunca yldan sonra? Tarikat Sangreal Belgelerini sakl tutuyor. Kiliseye tehdit olusturmuyorlar ki." Skntyla iini eken Teabing, Langdona bakt. "Robert sanrm sen tarikatn son hamlesini biliyorsundur?" Langdon dsndg anda nefesinin kesildigini hissetti. "Biliyorum." Teabing, "Bayan Neveu," dedi. "Kilise ile tarikat arasnda yllardr szl bir anlasma vard. Kilise tarikata saldrmayacak, tarikat da Sangreal Belgelerini gizli tutacakt." Durdu. "Ama tarikat tarihinin bir blmnde srr aklamak iin yaplan bir plan hep vardr. Tarihteki o zel gn geldiginde kardeslik sessizligi bozmay ve Sangreal Belgelerini dnyaya aklayp, Isa Mesihin gerek hikyesini haykrarak en byk zaferine ulasmay planlamstr." Sophie sessizce Teabinge bakyordu. Sonunda o da oturdu "Ve siz bugnn yaklastgn m dsnyorsunuz? Yani kilise bunu biliyor mu? Teabing, "Speklasyon," dedi. "Ama ok ge olmadan belgeleri bulmak iin kiliseyi saldrya tesvik edebilecek bir olaslk."

Langdon, Teabingin sylediklerinin akla yatkn olmasndan huzursuzlanmst. "Sence kilise gerekten tarikatn gizli tarihini grenmis olabilir mi?" "Neden olmasn... eger kilisenin tarikat yelerinin kimliklerini grendigini varsayabiliyorsak, o halde mutlaka planlarn da grenmis olmal. Kesin tarihi bilmeseler bile, batl inanlar onlar bu yargya gtrms olabilir." Sophie, "Batl inanlar m?" diye sordu. Teabing, "Kehanet," dedi. "Byk bir degisiklik agndayz. Yakn zaman nce bin yl sona erdi ve onunla birlikte iki bin yllk Balk Burcu ag da kapand... ayn zamanda Mesihin burcu. Herhangi bir astroloji simgebilimcisinin syleyecegi gibi, Balk Burcuna gre, insana ne yapmas gerektigi yksek makamlarca sylenmelidir, nk insan kendisi iin neyin iyi oldugunu dsnme yetenegine sahip degildir. Dolaysyla hararetli bir din devri yasanmstr. Fakat simdi, Kova Burcu agna giriyoruz, bu burca gre insan geregi grenecek ve kendi adna dsnme yetenegine sahip olacaktr. Aradaki ideolojik degisim ok byk ve gereklesmeye baslad."

Langdon rperdigini hissetti. Astrolojik kehanetler onun iin hibir zaman ilgin ya da kayda deger olmamst ama kilisede yakn takipileri oldugunu biliyordu. "Kilise bu geis dnemine Zamann Sonu diyor." Sophie spheyle bakyordu. "Dnyann sonu gibi mi? Kyamet mi?" Langdon, "Hayr," diye cevap verdi. "Bu ortak bir yanlg Pek ok dinde Zamann Sonundan bahsedilir. Bahsedilen dnyann sonu degil, agn sonudur, Isann dogumuyla baslayan Balk ag iki bin yl srd, kapanan bin ylla sona erdi. Simdi Kova agna getik, Zamann Sonu geldi." Teabing, "Kse tarihilerinin ogu," diye ekledi. "Tarikat sahiden geregi aklamay planlyorsa, tarihin bu annn sembolik adan uygun olacagna inanyor. ogu tarikat uzman, ki bunlara ben de dahilim, kardesligin yapacag aklamann yeni bin ylla aksacagn tahmin ediyordu. yle olmadg ortada. Kabul etmek gerekir ki, Roma takvimi astrolojik tarihlerle tam olarak uyusmaz, bu yzden kehanette baz karanlk alanlar var. Kilise kesin tarihin yaklastgn ierden mi haber ald yoksa astrolojik

kehanet yznden endiseye mi kapld bilemiyorum. Zaten hi nemli degil. Her iki senaryo da kilisenin kendini mdafaa etmek iin tarikata kars saldrya karar vermesinin nedenini aklyor." Teabing kaslarn att. "Ve inan bana, eger kilise Kutsal Kseyi bulursa onu yok edecek. Beraberinde belgeleri ve Magdalal Meryemin kalntlarn." Gzleri yasarmst. "Iste o zaman hayatm, yok olan Sangreal Belgeleriyle birlikte tm kaytlar kaybolacak. Kilise binlerce yllk tarihi yeniden yazmak savasn kazanms olacak. Gemis sonsuza dek silinecek." Sophie yavasa ha seklindeki anahtar sveterinin cebinden kararak Teabinge uzatt. Anahtar eline alan Teabing, dikkatle bakt. "Aman Tanrm, Tarikat mhr. Bunu nereden buldunuz?" "Bu gece bykbabam lmeden nce bana verdi." Teabing parmaklarn han stnde gezdirdi. "Bir kilise anahtar m?" Sophie derin bir nefes ald. "Bu anahtar kilit tasna ulasmaya yaryor." Teabing yzndeki inanmayan ifadeyle basn aniden yukar kaldrd. "Imknsz! Hangi kiliseyi atlams

olabilirim? Fransadaki btn kiliseleri aradm!" Sophie, "Kilisede degildi," dedi. "Bir Isvire emanet bankasndayd." Teabingin heyecanl grnts kaybolmustu. "Kilit tas bir bankada myd?" "Kasa," diye dzeltti. Bir banka kasas m?" Teabing basn hzla iki yana sallad. "Bu imkansz. Kilit tasnn gl isareti altnda sakl olmas gerekiyordu." Langdon, "yle," dedi. "Bes yaprakl gl kabartmal gl agacndan bir kutunun iinde saklyd." Teabing iyice afallamst. "Siz kilit tasngrdnz m? " Sophie basn sallad. "Bankaya gittik." Gzleri korkuyla dolan Teabing yanlarna yaklast. "Dostlarm, bir seyler yapmalyz. Kilit tas tehlikede! Onu korumak bizim grevimiz peki ya baska anahtarlar varsa? Mesela ldrlensnchauxlarda? Eger kilise de sizin yaptgnz gibi bankaya girebilirse..." Sophie, "O zaman ok ge kalms olurlar," dedi. "Kilit tasn biz aldk." "Ne! Kilit tasn saklandg yerden kardnz m?" Langdon, "Endiselenme," dedi. "Kilit tas iyi bir yerde sakl."

"Umarm, fazlasyla iyi bir yerdedir!" Kendini tutamadan srtan Langdon, "Aslnda," dedi. "Koltugunun altndaki tozlar hangi sklkta temizledigine bagl." Chateau Villettein dsnda esen rzgr artms ve pencerenin yanna emekleyerek yaklasan Silasn cppesini havalandrmst. Konusulanlarn ogunu duyamadg halde, kilit tas kelimesi pek ok kez camdan dsar szmst. Ieride. gretmenin szleri kelimesi kelimesine aklndayd. Chateau Villetteye gir. Kilit tasn al. Kimseye zarar verme. Simdi Langdon ile digerleri aniden baska bir odaya geerek, alsma odasnn sklarn sndrmslerdi. Silas avna yaklasan bir panter gibi cam kapya dogru, srnerek ilerledi. Kilitli olmadklarn grnce ieri girerek, kaplar arkasndan sessizce kapatt. Diger odadan gelen boguk sesleri duyabiliyordu. Silah cebinden karan Silas emniyeti at ve koridorda ilerlemeye baslad. 63

Tegmen Collet, Leigh Teabingin garaj yolunun basnda tek basna durmus, heybetli eve bakyordu. Issz. Karanlk. Saklanmak iin iyi bir yer. Collet yarm dzine adamnn sessizce itlerin etrafn sardgn grd. zerinden asp, evi birka dakika iinde kusatabilirlerdi. Langdon, Colletnin adamlarnn ani baskn yapmas iin daha uygun bir yer seemezdi. Sonunda telefonu aldgnda, Collet, Facheyi kendisi aramak zereydi. Fache, gelismelerden Colletnin tahmin ettigi kadar memnun degildi. "Neden kimse bana Langdonn yerini tespit ettigimizi sylemedi?" "Telefonda grsyordunuz ve..," "Tam olarak neredesin Tegmen Collet?" Collet, ona adresi verdi. "Arazi, Teabing isimli bir Ingilize ait. Langdon buraya gelmek iin hatr saylr bir yol kat etmis, ara gvenlik kapsnn ardnda. Ieriye zorla girildigine dair bir belirti yok, yani Langdon ev sahibini tanyor olabilir." Fache, "Geliyorum," dedi. "Yerinizden ayrlmayn. Bu meseleyle sahsen ilgilenecegim."

Colletnin agz bir kars ak kald. "Ama yzbasm, yirmi dakika uzaktasnz! Hemen harekete gememiz gerekli. Onu kseye skstrdm. Toplam sekiz adamm var. Drd tfekli, digerlerinin tabancas var." "Beni bekleyin." "Yzbasm, ya ierde Langdon birini rehin almssa? Ya bizi grp yaya kamaya karar verirse? Simdi harekete gememiz gerek! Adamlarm pozisyonlarn ald ve hazr bekliyorlar." Tegmen Collet, harekete gemek iin benim gelmemi bekleyeceksiniz. Bu bir emirdir." Fache telefonu kapatmst. Hayret iindeki Tegmen Collet, telefonunu kapatt. Fache ne diye beklememi istiyor? Collet cevab biliyordu. Sezilerinin kuvvetli olmasyla n yapmasna ragmen, Fache gururuna fazlasyla dskn biriydi. Fache tutuklama vesilesiyle itibarn artrmak istiyor. Televizyonlarda Amerika kadar kendi yznn de gsterilmesini istiyordu. Patron gelip gn kurtarana kadar Colletnin vazifesi kaleyi kollamakt. Beklerken, Fachenin gecikmesinin baska bir nedeni aklna geldi. Hasar kontrol. Emniyet teskilatnda, bir kaagn tutuklanmas sadece bir nedenden tr geciktirilirdi, sphelinin suundan emin

olmadklar zamanlarda. Fache, Langdonn aradgmz adam olmadgndan m spheleniyor? Bu dsnce korkutucuydu. Yzbas Fache, Langdon tutuklamak iin o gece herkesi seferber etmisti... Interpol bile cinayet zanlsn aryordu. Ayrca Fransz televizyonunda tannms bir Amerikaly cinayet suuyla haksz yere yarglarsa, bu isin siyasi sonularndan Bezu Fache bile kurtulamazd. Eger Fache simdi bir hata yaptgn fark etmisse, Colletye harekete gememesini sylemesi mantkl olurdu. Fachenin ihtiya duyacag son sey Colletnin masum bir Ingilizin zel mlkne yldrm baskn yaparak Langdon silah zoruyla almasyd. Collet bununla birlikte, Langdonn masum olmasnn davadaki en garip paradokslardan birini akladgn fark ediyordu: Kurbann torunu Sophie Neveu, neden katil zanlsna yardm etmisti? Langdonn haksz yere sulandgn bilmedigi mddete tabii. Fache bu gece Sophienin tuhaf tutumunu aklamak iin tm aklamalar dsnmst. Bunlara, Saunirein tek vrisi olan Sophienin gizli sg Robert Langdon miras paras iin bykbabasn ldrmeye ikna etmis olmas da vard. Saunire bundan

sphelendiyse, polise P. S. Robert Langdon bul, diye bir mesaj brakms olabilirdi. Collet isin iinde baska bir is oldugundan emindi. Sophie Neveu, bylesine alak bir ise karsmayacak kadar gvenilir biriydi. "Tegmenim?" Ajanlardan biri kosarak yanna geldi. "Bir araba bulduk. Collet, ajann pesinden garaj yolunun yaklask elli metre arkasn yrd. Ajan, yolun kars tarafndaki genis banketi isaret etti. Orada, allklar arasnda siyah bir Audi, neredeyse grnmeyecek biimde park edilmisti. Kiralk araba plakas vard. Collet kaportay tuttu. Is hl hissediliyordu. Hatta scakt. Collet, "Langdon bununla gelmis olmal," dedi. "Araba kiralama sirketini arayn. alnms m grenin." Peki efendim." Parmaklklarn bulundugu taraftan bir baska ajan, Colletye seslendi. Tegmenim, suna bir bakar msnz?" Colletye bir ift gece grs gzlg uzatt. "Garaj yolunun bitimindeki koruluga bakn." Collet gzlg tepeye dogru kaldrd ve grs ayarlaryla oynad. Yesilimsi sekiller yavasa belirginlesmeye baslamst. Garaj yolundaki virajdan baslayarak, yukar dogru takip etti ve korunun

oldugu yerde durdu. Bakakalmst. Orada, agalarn arasnda zrhl bir kamyon duruyordu. Colletnin o gece Zrih Emanet Bankasndan ayrlmasna izin verdigi kamyonun aynyd. Bunun bir esit garip rastlant olmasn diliyor, ama olmadgn biliyordu. Ajan, "Her sey ortada," dedi. "Langdon ile Neveu bankadan bu kamyonla kamslar." Colletnin sesi kesilmisti. Barikatta durdurdugu zrhl kamyonun sofrn dsnd. Rolex. Gitmek iin sabrszlanmas. Yk kasasn kontrol etmedim. Collet bankadan birinin Langdon ile Sophienin bulundugu yer hakknda yalan syleyip, kamalarna yardmc oldugunu fark etmisti. Ama kim? Ve neden? Belki de Fache, bu yzden Colletnin henz harekete gemesini istemiyordu. Belki de Fache bu aksamki olaya Langdon ile Sophieden daha fazla kisinin karstgn dsnyordu. Peki Langdon ve Sophie zrhl kamyonla geldiyse, siyah Audiyle kim geldi? Yzlerce kilometre gneyde, kiralk bir Beechcraft Baron 58 Tiren Denizi stnden kuzeye dogru uuyordu. Gkyz sakin oldugu halde, her an midesinin bulanabilecegini hisseden Piskopos Aringarosa,

elinde koltugun arkasndaki torbayla hazr bekliyordu. Parisle yaptg grsmenin bekledigi telefonla ilgisi yoktu. Kk kabinde tek basna oturan Aringarosa, parmagndaki altn yzg dndrd ve duydugu korku ve mitsizlik hislerini bastrmaya alst. Pariste her sey ters gitti. Gzlerini kapayan Aringarosa, Bezu Fachenin durumu dzeltebilmesi iin bir dua okudu. 64 Divanda oturan Teabing, kucagndaki tahta kutuyu bebek besigi gibi tutarken, kapaktaki zenle islenmis gl kabartmasna hayranlkla bakyordu. Bu gece hayatmn en tuhaf ve en sihirli gecesi oldu. Teabingin basnda, Langdon ile yan yana duran Sophie, "Kapag an," diye fsldad. Teabing glmsedi. Bana acele ettirme. Kilit tasn arayarak geirdigi yllardan sonra, bu ann her salisesinin tadn kartmak istiyordu. Avucunu tahta kapagn stnde gezdirirken, kabartmal iegin dokusunu hissediyordu. "Gl," diye fsldad. Gl, Magdalaldr, Kutsal Ksedir. Gl, yolu gsteren pusuladr. Teabing kendini sersemlemis gibi hissediyordu. Kilit tasn aradg yllar boyunca, Fransadaki tm kiliselerin ve

katedrallerin gizli geitlerine, gl pencerelerin altndaki yzlerce kemere bakmst. La clef de vote... Gl isaretinin altndaki tas anahtar. Teabing yavasa kapagn kilidini aarak, kaldrd. Bakslar sonunda kutunun iindekiyle karslastg anda, bunun kilit tas olabilecegini anlamst. Birbiriyle baglantl dner harflerle bezenmis tas bir silindire bakyordu. Grdg nesne ona sasrtc derecede tandk geliyordu. Sophie, "Da Vincinin gnlklerine bakarak tasarland," dedi. " Bykbabamn hobisi bunlar yapmakt." Elbette, diye dsnd Teabing. Eskizlerini ve taslaklarn grmst. Kutsal Kseye gtren anahtar bu tasn altnda yatyor. Teabing nazike tuttugu agr kripteksi kutudan kaldrd. Silindirin nasl alacagna dair en ufak fikri olmamasna ragmen, kendi kaderinin iinde durdugunu hissediyordu. mitsizlige kapldg anlarda Teabing hayatn adadg bu araysn dllendirilip dllendirilmeyecegini sorgulamst. Artk bu spheler sona ermisti Eski kelimeleri duyabiliyordu... Kse efsanesinin dogusunu:

Vous ne trouvez pas le Saint-Graal, cest le Saint-Graal qui vos trouve. Kseyi sen bulamazsan, Kse seni bulur. Ve bu gece inanlmaz bir sekilde, Kutsal Kseyi bulmak iin gerekli olan anahtar, n kapsndan ieri girmisti. Sophie ile Teabing kripteks ile oturup, sirkeden, harflerden ve sifrenin ne olabileceginden bahsederlerken, Langdon gl agac kutuya daha iyi bakabilmek iin, odann arka tarafndaki aydnlk bir masaya gtrd. Teabingin az nce syledigi szler, Langdonn zihninde tekrarlyordu. Ksenin anahtar gl isaretinin altnda gizli. Langdon kutuyu sga tutarak, gl kabartmasn inceledi. Ahsap isleri ve kabartmal mobilyalar sanattaki uzmanlk alanna girmese de, Madrid yaknlarndaki Ispanyol manastrnn mozaik kapl nl tavannn, yapmndan yzyl sonra dklerek, kesisler tarafndan alttaki svaya yazlan kutsal metinleri aga karttgn hatrlyordu. Langdon gle bir kez daha bakt. Gln altnda. Sub Rosa.

Sr. Koridorda duydugu bir arpma sesi Langdonn arkasn dnmesine neden oldu, Teabingin usag gemis olmalyd. Langdon yeniden kutuya dnd. Gl karp karamayacagn dsnrken parmaklarn kabartmann kenarlarnda gezdiriyordu, ama isilik mkemmeldi. Gl islemeyle, zerine yerlestirildigi ii oyulmus katman arasna keskin bir bak sokabilecegini dsnd. Kutuyu aarak, kapagn iini inceledi. Girinti knts yoktu. Kutunun pozisyonunu degistirdiginde sk, kapagn altnda ve tam ortasnda kk delige benzeyen bir seyi aydnlatmst. Langdon kapag kapatarak, kabartmal sembol st tarafndan inceledi. Delik yoktu. Iinden gemiyor. Kutuyu masann stnde brakarak, gzleriyle oday arad ve tutturulmus bir kgt destesi grd. Atas alarak kutunun yanna gitti. Kapag ap, deligi yeniden inceledi. Atas dzlestirip bir ucunu dikkatle delikten ieri soktu. Nazike itti. Fazla kuvvet harcamasna gerek kalmamst. Masann stne dsen bir

seyin sesini duymustu. Bakmak iin kapag kapatt. Yapboz paralarna benzeyen kk bir tahta parasyd. Tahta gl kapaktan karak, masann stne dsmst. Sesi solugu kesilen Langdon, kapakta gln ktg noktaya bakyordu. Oraya, kusursuz bir el tarafndan, daha nce hi grmedigi bir dilde drt satrlk bir metin kaznmst. Sami dili karakterlerine benziyor,diye dsnd Langdon amalisan tanyamadm. Arkasnda hissettigi ani bir hareket dikkatini ekmisti. Basna yedigi apansz bir darbe onu dizlerinin stne yuvarlamst. Yere dserken, silah tutan, soluk bir hayaletin etrafnda dolastgn grdgn sand. Ardndan her taraf simsiyah oldu. 65 Sophie Neveu emniyet teskilatnda alstg halde o geceye kadar kendisine hi silah dogrultulmamst. Simdi bakmakta oldugu silah, uzun beyaz sal, devasa bir Albinonun soluk elinde duruyordu. rktc krmz gzlerle Sophieye bakyordu. zerine giydigi yn cppe ve belindeki ip kusakla, ortaagdan

kalma papazlar andryordu. Sophie, adamn kim oldugu konusunda tahmin yrtemedigi halde Teabingn, isin arkasnda kilisenin yer aldg hakkndaki sphelerine sayg duymaya baslamst. Kesis boguk sesiyle, "Ne iin geldigimi biliyorsunuz," dedi. Sophie ile Teabing, saldrgann istegi zere kollarn havaya kaldrms bir halde divanda oturuyorlard. Langdon inleyerek yerde yatyordu. Kesis gzlerini derhal Teabingin kucagndaki kilit tasna evirdi. Teabingin meydan okuyan bir sesi vard. "Bunu aamazsn." Silahn bir Sophieye bir Teabinge eviren kesis, biraz daha yaklasarak, "gretmenim ok aklldr," diye cevap verdi. Sophie, Teabingin usagnn nerede oldugunu merak ediyordu. Robertn dstgn duymad m? Teabing, "gretmenin kim?" diye sordu. "Belki sorunu parayla zebiliriz," Kseye paha biilemez." Biraz daha yaklast. Teabing, kesisin bacagndan akan kann toplandg bilegini gstererek, sakin bir tonla, "Kanaman var," dedi. "Ve topallyorsun." Teabingin yan basnda duran metal koltuk degneklerini gsteren kesis, Senin gibi," diye yantlad.

"Simdi kilit tasn bana ver." Teabing saskn bir sesle, "Sen kilit tasn biliyor musun?" diye sordu. "Benim ne bildigimi bos ver. Simdi yavasa ayaga kalk ve onu bana ver. "Ayaga kalkmakta glk ekiyorum." "ok iyi. Kimsenin ani hareket yapmamasn tercih ederim." Teabing sag eliyle koltuk degneklerinden birini, sol eliyle kilit tasn tuttu. Agr silindiri sol eliyle tasrken yalpalayarak ayaga kalkt ve sonra sag koltuk degneginin zerine dogru egildi. Kesis dogrudan Teabingin basna dogru tuttugu tabancasyla ona otuz santim kadar yaklast. Kesis silindire dogru uzanrken, Sophie kendini son derece aresiz hissediyordu. Teabing, "Basaramayacaksn," dedi. "Bu tas ancak uygun kisi aabilir." Uygun kisinin kim olduguna Tanr karar verir,diye dsnd Silas, Kolu titremeye baslayan koltuk degnekli adam, "Biraz agr," dedi "Hemen almazsan, korkarm yere dsrecegim!" Tehlikeli bir sekilde salland.

Silas tas almak iin ne dogru adm att, fakat o bunu yaptg srada koltuk degnekli adam dengesini kaybetmisti. Koltuk degnegi kaynca, sag yanna dogru yklmaya baslad. Hayr! Tas kurtarmak iin atlan Silas, bu srada silahn indirmisti. Ama kilit tas ondan uzaga dogru hareket ediyordu. Adam sag tarafa dserken, sol eli arkaya gitti ve silindir avucundan kayarak koltugun stne frlad. Ayn anda, adamn altndan kayan koltuk degnegi havada genis bir kavis izerek Silasn bacagna dogru yneldi. Koltuk degnegikee kemerine arptgnda, taze yaralarna batan kancalar Silasn bedenine muazzam bir ac vermisti. Iki bklm kalan Silas dizlerinin stne knce, kemerin daha da batmasna neden olmustu. Kulaklar sagr edecek bir sesle patlayan silahtan kan kursun, Silas yere dserken kimseye zarar vermeden dseme tahtalarna saplanmst. Silahn kaldrp, yeniden ates etmeye frsat bulamadan, kadnn tekmesini enesine yedi. Garaj yolunun sonunda duran Collet patlama sesini duymustu. Boguk ates sesi, damarlarndaki kann hzlanmasna neden oldu. Fache yola kms oldugundan, Langdon bu gece tek basna yakalama hayalleri

zaten suya dsmst. Ama Fache grevini ihmal ettigi gerekesiyle onu Yrtme Tetkik Kurulunun nne kartrsa, Colletnin isi bitecekti. Evde bir silah patlad! Ve sen garaj yolunun sonunda m bekledin? Collet gizli baskn sansnn oktan katgn biliyordu. Ama ayn zamanda orada bir saniye daha hibir sey yapmadan durursa, sabaha meslek hayat diye bir sey kalmayacagn da biliyordu. Mlkn demir kapsna bakarken kararn verdi. "Asag indirin." Robert Langdon sersemlemis basnn derinliklerinde silah sesini duymustu. Ayrca bir de feryat duymustu. Kendi feryad m? Kafatas arkasndan matkapla deliniyormus gibi hissediyordu. Yaknlarda bir yerlerde, insanlar konusuyorlard. Teabing, "Neredeydin sen?" diye bagryordu. Usak telasla ieri girmisti. "Neler oldu? Aman Tanrm! Bu kim? Polisi arayacagm." "Kr olas! Polisi arama. Bir ise yara da, git su canavar baglayacagmz bir seyler getir." Sophie arkasndan, "Ve biraz buz," diye seslendi.

Langdon yine kendinden gemisti. Daha ok ses. Hareketler. Simdi divanda oturuyordu. Sophie, onun basna bir buz torbas koymustu. Kafatas agryordu. Sonunda Langdonn gzndeki bulanklk gittiginde, yerde yatan birini grd. Hayal mi gryorum? Albino kesisin dev cssesi baglanms Ve agzna yapskanl bant yapstrlmst. enesi yarlms ve sag kalasnn oldugu taraf kan iinde kalmst. O da kendine yeni geliyor gibiydi. Langdon, Sophieye dnd. "Bu kim? Ne... oldu?" Teabing topallayarak yanna geldi. "Acme Ortopedi tarafndan yaplan bir Excalibur sallayan svalye hayatn kurtard." Ha?Langdon dik oturmaya alst. Sophienin duyarl dokunusu onu kendine getirdi. "Kendine biraz zaman tan Robert." Teabing, "Korkarm," dedi. "Bayan arkadasna iinde bulundugum durumun tatsz faydalarn gsterdim. Sanrm herkes durumumu hafife alyor. Langdon oturdugu divandan kesise bakp, neler oldugunu tahmin etmeye alst. Teabing, "Kee kemer takyordu," diye aklad.

"Ne takyordu?" Teabing yerde duran kanlanms kancal deri kays gsterdi, "Nefis terbiye kemeri. Kalasnn stne takmst. ok dikkatli nisan aldm" Langdon basn ovusturdu. Nefis terbiye kemerlerini biliyordu. "Ama nasl... bildin?" Teabing srtyordu. "Hristiyanlk benim uzmanlk alanm Robert baz tarikatlar duygularn fazlasyla belli ediyorlar." Koltuk degnegiyle kesisin cppesinden szan kan isaret etti. "Bunun gibi mesela." Ksa sre nce medyada gsterilen Opus Dei yesi Bostonl nl isadamlarn hatrlayan Langdon, "Opus Dei," diye mrldand. Endiseli is arkadaslar bu adamlar paral takm elbiselerinin altna terbiye kemerleri taktklar gerekesiyle halkn gz nnde sulamslard. Aslnda adamn byle bir sey yaptg yoktu. Opus Deinin pek ok yesi gibi, bu isadamlar da nemsiz kisilerdi ve bedensel ceza ibadetinde bulunmuyorlard. Dindar birer Katolik, ocuklarna bagl birer baba ve cemaatin mdavim yeleriydiler. Ama medya elbette, onlarn mezheple olan ruhani bagna deginir deginmez, mezhebin daha kat olan "asl"

yelerini.. Su anda Langdonn nnde yatan kesis gibi yelerini sayp dkmeye baslamst. Teabing kanl kemere yakndan bakyordu. "Ama Opus Dei neden Kutsal Ksenin pesinde olsun?" Langdon bunu dsnemeyecek kadar sersemlemisti. Tahta kutunun yanna yryen Sophie, "Robert," dedi. "Bu nedir Langdonn kapaktan karttg gl kabartmasn tutuyordu. "Kapaktaki oymal yaznn stnde duruyordu. Alttaki metnin bu kilit tasn amak iin ipucu verecegini sanyorum." Sophie ile Teabing henz cevap veremeden, bir kilometrelik gar yolunun asagsnda aniden sirenler ve mavi polis sklar belirmisti Teabing kaslarn att. "Dostlarm, sanrm bir karar vermemiz gerekiyor. Ve bunu abuk yapsak iyi olacak." 66 Collet ile ajanlar, ellerinde silahlaryla Sir Leigh Teabingin n kapsndan ieri daldlar. Daglarak, birinci kattaki tm odalar aramaya basladlar. Kabul salonunun zemininde bir kursun deligi, biraz kan, kancal tuhaf bir kemer ve ksmen kullanlms yapskanl bant rulosu buldular. Birinci kat tamamen bos gibi grnyordu.

Collet, adamlarn ikiye blp bodrum katyla, evin arka tarafn arayacag srada, st kattan sesler geldigini duydu. "Yukardalar!" Genis merdivenlerden kosarak yukar kan Collet ve adamlar, karanlk yatak odalaryla koridorlardan geerek sesin geldigi yere yaklasrken, kocaman evi oda oda aradlar. Sesler, uzun bir koridorun sonundaki odadan geliyor gibiydi. ks yollarn kapatan ajanlar, koridorda agr admlarla ilerlediler. Son odaya geldiklerinde, Collet kapnn ardna kadar ak oldugunu grd. Sesler aniden kesilmis, yerini makine sesini andran bir grlt almst. Collet kolunu yana kaldrarak isaret verdi. Usulca kapnn nne gelerek sk dgmesini at. Dnerek odaya girmis, adamlar arkasndan ieri dalms ve Collet bagrarak silahn... hibir seye dogrultmustu. Bosbir misafir odas. El degmemis, Grltl araba motoru sesleri, yatagn yanndaki duvara monte edilmis siyah bir elektronik panelden geliyordu. Collet, evin diger yerlerinde de bunlardan grmst. Bir esit dahili haberlesme sistemiydi.

Hemen yanna gitti. Panelin stnde yaklask bir dzine dgme vard: SALON... MUTFAK...AMASIRHANE...KILER Peki araba sesi hangi cehennemden geldi? YATAK ODASI... CAMEKNLI ODA... AMBAR KTPHANE Ambar!Collet saniyeler iinde asag inmis ve yolun stndeki adamlarndan birini yanna alarak arka kapya kosmustu. Adamlar arka taraftaki imenleri geerek, soluk soluga ypranms gri ambarn nne vardlar. Collet daha ieri girmeden, uzaklasan bir arabann motor sesini duyabiliyordu. Silahn ekerek, ieri girdi ve sklar at. Ambarn sag taraf, basit bir atlyeden olusuyordu -im bime makineleri, otomobil gereleri, bahe malzemeleri. Yakndaki duvarda benzer bir haberlesme paneli vard. Dgmelerden biri asag inmis, ierideki sesleri gnderiyordu. MISAFIR ODASI II. Collet fkeyle gerisin geriye dnd. Haberlesme sistemiyle bizi yanlttlar! Ambarn diger tarafna baktgnda, at ahrlarn grd. At yoktu. Ev sahibinin baska trden beygir gcn tercih ettigi belli

oluyordu; ahrla etkileyici bir araba parkna dnstrlmst. Harika bir koleksiyondu.. siyah bir Ferrari, yepyeni bir Rolls-Royce, antika bir spor Aston Martin bir Porsche 356. Son ahr bostu. Derhal oraya kosan Collet, yerdeki yag lekelerini grd. Arazinin dsna kamazlar. Garaj yolu ve kap, bu gibi durumlar nlemek iin devriye arabas tarafndan kapatlmst. "Efendim?" Ajan ahrlarn bittigi yeri gsteriyordu. Ambarn arka kaps sonuna kadar almst. Ambarn arkasnda karanlk, amurlu ve engebeli arazi grlyordu. Kapya kosan Collet karanlkta bir seyler grmeye alst. Grebildigi tek sey, uzaktaki ormann zayf glgesiydi. Araba farlar yoktu. Bu agalkl vadide dzinelerce yangn yolu ve av patikas olmalyd ama Collet onlarn ormana ulasamayacagndan emindi. "Birka adam al ve o blgeye yayln. Yaknlarda bir yerde aklp kalmslardr. Bu spor arabalar engebeli arazide fazla gidemez. Sey, efendim?" Ajan, pek ok anahtarn asl durdugu kancal paneli eriyordu. Anahtarlarn stnde

tandk marka isimleri yazyordu. DAlMLER..ROLLS-ROYCE...ASTONMARTIN... PORSCHE... Son anahtar kancas bostu. Collet anahtarn stndeki marka adn okudugunda, basnn dertte oldugunu anlamst. 67 Java Black Pearl modeli, drt ekerli Range Rovern dz vitesi dayankl polipropilen farlar, bir sr arka far ayar ve sag tarafta direksiyonu vard. Langdon arac kullanmadgna memnundu. Teabingin usag Rmy, efendisinden aldg emirler zerine, Chteau Villettenin arkasndaki ay sgnn aydnlattg arazide, arac olduka etkileyici bir ustalkla idare ediyordu. Farlarn amadan bir tepecigin stnden gemisti ve simdi araziden uzaklasarak uzun bir yokustan asag iniyordu. Uzaklardaki orman siluetine dogru gidiyor gibiydi. Kilit tasna iyice sarlan Langdon yolcu koltugunda arkasn dnerek, Sophie ile Teabinge gz att, Sophie kaygl bir sesle, "Basn nasl Robert?" diye sordu.

Langdon acyla glmsemeye alst. "Daha iyi, tesekkrler." Agrdan lyordu. Sophienin yannda oturan Teabing, omzunun stnden koltugun arasndaki bagaj blmesinde bagl yatan kesise bakt. Kucagnda kesisin tabancasyla oturan Teabing, eski bir fotografta avnn basnda poz veren safariye kms bir Ingilize benziyordu. Yllardr ilk kez egleniyormus gibi srtan Teabing, "Bu gece kp gelmene ok sevindim Robert," dedi. "Seni bu ise karstrdgm iin zgnm Leigh." "Oh, ltfen, hayatm boyunca bu ise karsmak iin bekledim." Teabing Langdonn arkasndaki n camdan uzun itlerin glgesine bakt. omzuna hafife dokundu. "Unutma fren sg istemiyorum. ok ihtiya duyarsan el frenini kullan. Ormann iine kadar girmek istiyorum. Evden bizi grecekleri sekilde bir riske girmemize gerek yok." Rmy yokus asag inerken, Range Rover itlerin arasndaki bir bosluktan geirmisti. Ara yalpalayarak zerinde imenlerin bittigi patikaya vardgnda, nlerindeki agalar ay sgn kesti.

nlerindeki herhangi bir seyi semeye alsan Langdon,hibir sey gremiyorum , diye dsnd. Etraf simsiyaht. Aracn sol tarafna aga dallan srttgnde Rmy diger tarafa dogru manevra yapt. Direksiyonu olabildigince dz tutarak otuz metre kadar ilerledi. Teabing, "Harika is karyorsun Rmy," dedi. "Yeterince uzaklastk sanrm. Robert suradaki havalandrmann altndaki kk mavi dgmeye basabilir misin? Grebiliyor musun?" Langdon dgmeyi bularak bast. Yolun stne yaylan zayf sar sk demeti, patikann her iki tarafndaki allklar grnr klmst. Langdon sis farlarn yaktklarn fark etti. Yolu grebilecekleri kadar sk saglamakla birlikte, ormann yeterince iine girdikleri iin bu farlarla uzaktan grnmeyeceklerdi. Teabing mutlu bir edayla, "Ee, Rmy," dedi. "Farlar atk. Artk hayatmz sana emanet." Sophie, "Nereye gidiyoruz?" diye sordu. Teabing, "Bu yol, ormanda yaklask kilometre kadar devam eder," dedi. "Arazinin ortasndan

geer ve kuzeye dogru kavis izer. Suya saplanmaz veya yolu kapayan aga ktklerine arpmazsak, besinci otoyola sag salim karz." Sag salim. Langdon baska seyler dsnmeye alst. Gzlerini, kilit tahta kutusunun iinde gvenle durdugu kucagna evirdi. Kapaktaki gl kabartmas yerine taklmst. Zihni karmakarsk oldugu halde, Langdon kabartmay yeniden kartp, altndaki oyma yazy incelemek iin sabrszlanyordu. Teabing, elini omzuna koydugunda kapaktaki kakmay kaldrmak zereydi. Teabing, "Sabrl ol Robert," dedi. "Zplayp duruyoruz ve stelik sk yok. Dua edelim de bir seyleri krmayalm. Aydnlktayken o lisan tanmadysan, karanlkta daha iyisini yapamazsn. Istersen simdi tek para halinde buradan uzaklasmaya konsantre olalm. Yaknda bu is iin yeterince vakit bulacaksn." Langdon, onun hakl oldugunu biliyordu. Basn bir kez sallayarak kapag kilitledi. Arka tarafta baglarndan kurtulmaya alsan kesis, inliyordu. Sonra aniden tekmelemeye baslad. Arkasn dnen Teabing, silah koltugun stnden ona dogrulttu. "Sikyetinizin nedenini

anlayamyorum baym. Evime izinsiz girip, sevgili dostumun kafasna kt bir darbe indirdin. Aslnda seni hemen cesedini ormanda rmeye terk edebilirim." Kesis sesini kesmisti. Langdon, "Onu yanmzda gtrmemiz gerektigine emin misin?" diye sordu. Teabing, "Katiyetle eminim," diye sesini ykseltti. "Cinayetten aranyorsun Robert. Bu hergele senin zgrlk biletin. Polis seni yakalamay pesinden evime gelecek kadar ok istiyor." Sophie, "Benim hatam," dedi. "Byk ihtimalle zrhl aracn ileticisi vard." Teabing, "Konu bu degil," dedi. "Polisin sizi bulmasna sasrmyorum, Opus Deinin bulmasna sasrdm. Bana anlattklarnzdan sonra, bu adamn adli poliste ya da Zrih Emanet Bankasnda bir baglants yoksa, evime kadar sizi nasl takip ettigini anlayamyorum." Langdon bunu biraz dsnd. Bezu Fache bu geceki cinayet iin bir gnah keisi bulmaya kesinlikle kararlyd. Vernet ise onlara aniden dsman olmustu. Langdonn drt cinayetle sulandgn bildigi

dsnlrse, bankacnn fikrini degistirmesi anlaslr bir seydi. Teabing, "Bu kesis yalnz alsmyor Robert," dedi. "Ve tm bunlarn arkasndakim oldugunu grenene kadar her ikiniz de tehlikedesiniz. Iyi haberse dostum, simdi g senin elinde. Arkamdaki canavar bu bilgiye sahip ve ipler her kimin elindeyse, su anda fazlasyla gergin olmal." Yola alsmaya baslayan Rmy hzn arttryordu. Bir esit su birikintisinin iinden getikten sonra, hafif bir rampa asp, yeniden inmeye basladlar. "Robert bana su telefonu uzatabilir misin acaba?" Teabing n konsoldaki telefonu isaret ediyordu. Teabing bir numara evirdi ve almas iin uzun sre bekledi. "Richard? Seni uyandrdm m? Elbette uyandrdm. Aptal bir soruydu. zgnm. Ufak bir sorunum var. Kendimi pek iyi hissetmiyorum. Tedavim iin Rmy ile birlikte Islesa gitmemiz gerekiyor. Sey, dogrusunu istersen, hemen. Bu kadar ge haber verdigim iin zgnm. Elizabethi yirmi dakika iinde hazrlayabilir misin? Biliyorum, elinden geleni yap. Grsrz." Telefonu kapatt.

Langdon, "Elizabeth mi?" dedi. "Uagm. Ona verdigim parayla kralienin fidyesi denirdi." Langdon arkasn dnp ona bakt. Teabing, "Ne?" diye hayret etti, "Adli polis pesinizdeyken Fransada kalmay dsnemezsiniz. Londra ok daha emniyetli." Sophie de Teabinge dnmst. "lkeden ayrlmamz gerektigini m dsnyorsunuz?" "Dostlarm, medeni dnyada, Fransada oldugundan ok daha fazla szm geer. Bununla birlikte, Ksenin Byk Britanyada olduguna inanlyor. Kilit tasn aabilirsek, eminim dogru yerde oldugumuzu gsterecek bir harita bulacagz." Sophie, "Bize yardm etmekle," dedi. "Byk bir tehlikeye atlyorsunuz. Fransz polisinde dostunuz kalmayacak." Teabing yzn burusturdu. "Fransayla isim bitti. Buraya kilit tasn bulmak iin tasnmstm. O is artk halloldu. Bundan sonra Chteau Villetteyi bile grp grmemek umurumda degil." Sophie kuskuyla sordu. "Havaalan gvenliginden nasl geecegiz?"

Teabing kkr kkr gld. "Ben Le Bourgetden havalanyorum -buradan fazla uzak olmayan zel bir hava sahasdr. Fransz doktorlar beni sinirlendiriyor, bu yzden tedavi grmek iin on bes gnde bir Ingiltereye uuyorum. Her iki tarafta da baz imtiyaz haklar iin deme yapyorum. Uaga bindikten sonra, ABD Bykeliliginden biriyle grsp grsmeyeceginize karar verirsiniz." Langdon aniden bykelilikle hibir sekilde grsmek istemedigin fark etti. Dsnebildigi tek sey kilit tas, yazlar ve sonunda Kseye ulasp ulasamayacaklaryd. Teabingin Ingiltere konusunda hakl olabilecegini dsnd. Gerekten de en yeni efsanelerde Ksenin Birlesik Krallkta oldugu anlatlyordu. Hatta Kral Arthur efsanesindeki Kse zengini Avalon Adasnn bile Ingiltere, Glastonburyden baska bir yer olmadgna inanlyordu. Kse her nerede olursa olsun, Langdon bir gn onu sahsen grecegini hi tahmin etmemisti. Sangreal Belgeleri. Isa Mesihin gerek hikyesi. Magdalal Meryem in mezar . Bir an iin, o gece kendini bir esit alacakaranlk kusagna dsms gibi hissetti... sanki gerek dnyann erisemeyecegi bir baloncugun iindeydi.

Rmy, "Efendim?" dedi. "Gerekten Ingiltereye bir daha dnmemek zere gitmeye kararl msnz?" Teabing, onu, "Rmy endiselenmene gerek yok," diye telkin etti "Kralienin lkesine dnmem, zevklerimden vazgeip hayatmn geri kalann ziyan edecegim anlamna gelmiyor. Ksa sre iinde yanmda temelli kalacagn tahmin ediyorum. Devonshireda muhtesem bir villa satn almay planlyorum, btn esyalarn getirtiriz. Macera olacak Rmy. Kesinlikle bir macera!" Langdon glmsemesine engel olamad. Teabing, Ingiltereye yapacag zaferli dnsn planlarn yaparken, Langdon kendini onun bulasc heveslerine kaptrmst. Camdan dsar bos gzlerle bakarak, sis farlarnn zayf sar sgnda geip giden agalar seyretti. Aga dallarnn yaladg yan ayna ieri dnmst. Langdon arka koltukta sessizce oturan Sophienin yansmasn grd. Onu uzun sre seyrettikten sonra beklenmedik bir memnuniyet duydu. Gece boyunca yasadg skntlara ragmen, Langdon byle hos bir arkadas bulmus olduguna minnettard.

Sophie dakikalar sonra, Langdonn gzlerini zerinde aniden hissetmis gibi ne dogru egilerek elini onun omzuna koydu ve svazlad. "Iyi misin?" Langdon, "Evet," dedi. "Bir sekilde." Sophie koltuguna geri yaslandgnda, Langdon, onun dudaklarnda belli belirsiz bir glmseme grd. Sonra kendisinin de srttgnn farkna vard. Range Rovern arkasna tkstrlms olan Silas glkle nefes alyordu. Kollar arkadan baglanmst, ayak bileklerine kadar amasr ipi ve yapskanl bantla sarlmst. Yoldaki her sarsnt, arpk duran omuzlarn da siddetli agrlara sebep oluyordu. Onu tutsak alanlar en azndankee kemerini kartmslard. Yapskanl bant yznden agzndan nefes alamadg iin iki bklm kvrldg bagaj blmndeki tozlar iine ekerek ancak burnundan soluyabiliyordu. ksrmeye baslad. Fransz sofr kaygl bir sesle, "Sanrm boguluyor," dedi. Silasa koltuk degnegiyle vurmus olan Ingiliz, dnp koltugun zenden atk kaslaryla Silasa bakt. "Ingilizler insann medeniyetini dostlarna gsterdigi merhametle degil, dsmanlarna gsterdigi merhametle

ltg iin sanslsn." Ingiliz egilip, Silasn agzndaki yapskanl band tuttu. Hzl bir hareketle, yerinden kard. Silas dudaklarnn yandgn hissetti ama cigerlerine dolan hava Tanrnn ltf gibiydi. Ingiliz adam, "Kim iin alsyorsun?" diye sordu. Silas, kadnn tekmeledigi enesindeki acyla, "Tanrnn isini yapyorum," diye tersledi. Adam, "Sen Opus Deidensin," dedi. Bu bir soru degildi. "Kim oldugum hakknda hibir sey bilmiyorsun." "Opus Dei kilit tasn neden istiyor?" Silasn cevap vermeye hi niyeti yoktu. Kilit tas Kutsal Kseye gtren bagd, Kutsal Kse ise yazgy korumann anahtar. Ben Tanrnn isini yapyorum. Tark tehlikede. Simdi Range Roverda baglaryla mcadele eden Silas, gretmenle piskoposun mitlerini bosa karms olmaktan korkuyordu. Onlarla temas kurmasnn ve korkun gelismeleri anlatmasnn imkn yoktu. Kilit tas beni tutsak alan kisilerde! Kseye bizden nce ulasacaklar! Silas karanlkta dua etti. Hissettigi acnn yakarslarn arttrmasna izin verdi.

Bir mucize Tanrm. Bir mucizeye ihtiyacm var. Silas saatler sonra bir mucizeye tank olacagn bilmiyordu. "Robert?" Sophie hl onu seyrediyordu. "Yznde komik bir ifade belirdi." Dnp ona bakan Langdon, enesini skms oldugunu ve kalbinin hzla arptgn fark etti. Aklna inanlmaz bir fikir gelmisti. Aklamas gerekten bu kadar basit olabilir mi? "Cep telefonunu kullanmam gerek Sophie" "Simdi mi?" "Sanrm bir sey buldum." "Ne?" "Sana birazdan anlatacagm. Telefonuna ihtiyacm var." Sophie endiseli grnyordu. "Fache grsmeleri dinliyor olabilir. Her ihtimale kars bir dakikadan ksa tut." Ona telefonu verdi. "Amerikay nasl arayacagm?" "demeli araman gerekecek. Benim hattm denizasr aramalara kapal." Langdon sonraki altms saniyenin gece boyunca akln mesgul eden soruyu cevaplayabileceginin

bilinciyle sfr tuslad. 68 Telefon aldgnda New Yorkta editr Jonas Faukman yatagna henz girmisti. Ahizeyi kaldrrken, aramak iin biraz ge , diye mrldand. Bir santral memuru, ona, "Robert Langdondan gelen demeli aramay kabul ediyor musunuz?" diye sordu. Sasran Jonas sg at. "Ha... elbette, tamam." Hatta klik sesi duyuldu. "Jonas?" "Robert? Gece yars beni uyandrp, bir de bana m detiyorsun?" Langdon, "Jonas, beni affet," dedi. "ok ksa kesecegim. Gerekten grenmem gerekiyor. Sana verdigim msvedde. Sende..." "Robert, zgnm, redaksiyon yaplms halini sana bu hafta gnderecegimi sylemistim ama isim basmdan askn. Gelecek pazartesi. Sz veriyorum." "Ben redaksiyonu sormuyorum. Bana sylemeden kopyalarn tantm iin gndermis olabilir misin?" Faukman tereddt etti. Langdonn son alsmasnda tanralara tapnma tarihi hakknda bir

arastrma- Magdalal Meryem hakknda bazlarn hayrete dsrecek pek ok blm vard. Ierik bolca kaynaga dayandrldg ve digerleri tarafndan desteklendigi halde, Faukman en azndan ciddi tarihilerden ve sanat duayenlerinden onay almadan Langdonn kitabn basmaya niyetli degildi. Jonas sanat dnyasndan on byk isim semis ve her birine kapak iin ksa bir onay yazs yazmalarn rica ettigi mektupla birlikte Langdonn alsmasnn tm blmlerini gndermisti. Faukman tecrbelerinden grendigi kadaryla, kitapta isimlerinin grnce hepsi bu frsata balklama atlayacakt. Langdon, "Jonas?" diye yeniden sordu. "Msveddeyi gnderdin yle degil mi?" Langdonn bundan memnun olmadgn sezinleyen Faukman kaslarn att. "Msveddeler temizdi Robert, ayrca harika vglerle sana srpriz yapmak istedim." Sessizlik. "Paris Louvre mze mdrne de gnderdin mi?" "Ne zannediyordun? alsmanda onun Louvredaki koleksiyonundan ska bahsetmissin, kaynakanda onun kitaplar var ve bu adam yurt ds satslarnda olduka etkili. Saunire byk bir dansmand."

Hattn diger ucundaki sessizlik uzun srd. "Ne zaman gnderdin?" "Bir ay kadar nce. Ayrca yaknda Parise gideceginden bahsettim ve ikinizin bulusmasn nerdim. Grsmek iin seni arad m?" Gzlerini ovusturan Faukman durdu. "Bekle biraz, senin bu hafta Pariste olman gerekmiyor muydu?" "Paristeyim." Faukman yatagnda dogruldu. "Beni Paristen mi demeli aryorsun?" Telif hakkmdan kesersin Jonas. Saunire sonra sana geri dnd m? alsmay begenmis mi?" "Bilmiyorum. Henz beni aramad." "Sey, sen uykuna devam et. Simdi kapatmam gerek ama bu ok seyi aklad. Tesekkrler." "Robert..." Ama Langdon telefonu kapatmst. Inanamayan bir edayla kafasn sallayan Faukman telefonu yerine koydu. Yazarlar, diye dsnd. Aklllar bile kak . Leigh Teabing, Range Roverda nahos bir kahkaha att. "Robert gizli bir cemiyeti arastran bir

arastrma yazyorsun ve editrn kopyasn bu gizli cemiyete gnderiyor, yle mi?" Langdon koltuguna gmld. "yle grnyor." "Kt bir tesadf dostum." Langdon bunun tesadfle alakas olmadgn biliyordu . Jacques Saunireden tanra tarihi hakkndaki bir alsmay onaylamasn istemek, golf hakknda yazlms bir kitab Tiger Woodsa sormak gibiydi. Ayrca tanra tapnmasyla ilgili herhangi bir kitapta Sion Tarikatndan bahsedilecegi neredeyse garanti gibiydi. Hl kkrdamakta olan Teabing, "Iste bir milyon dolarlk soru," dedi. Tarikat hakkndaki grslerin olumlu muydu, olumsuz mu?" Langdon, Teabingin asl sormak istedigini anlayabiliyordu. Pek ok tarihi, tarikatn Sangreal Belgelerini neden hl gizli tuttugunu sorguluyordu. Bazlar bilginin dnyayla oktan paylasldgna inanyordu. "Ben tarikatn tutumu hakknda yorum yapmadm." "Yani grmezden geldin." Langdon omuzlarn silkti. Teabingin belgelerin halka aklanmas gerektigine inandg belli oluyordu.

"Ben kardeslik tarihini yazdm ve onlar tanraya tapnan modern bir cemiyet, Kse koruyucular ve eski belgelerin bekileri diye anlattm." Sophie, ona bakt. "Kilit tasndan bahsettin mi?" Langdon yzn burusturdu. Bahsetmisti. Pek ok kez. "Ben bahsedilen kilit tasndan, tarikatn Sangreal Belgelerini korumak iin yapacaklarna bir rnek olarak bahsettim." Sophie sasrms grnyordu. "SanrmP. S. Robert Langdon bul , bylece aklanms oluyor." Langdon, Saunirein ilgisini asl ekenin arastrmada yazan baska bir sey oldugunu hissediyordu ama bu konuyu Sophieyle yalnz kaldgnda tartsabilirdi. Sophie, "Demek," dedi. "Yzbas Facheye yalan syledin." Langdon, "Ne?" diye sordu. "Ona bykbabamla hi karslasmadgn sylemistin." "Karslasmadm. alsmam editrm gndermis." "Dsn Robert. Yzbas Fache, editrnn gnderdigi zarf buluncaa onu senin gnderdigin sonucuna varmstr." Durdu. "Ya da daha kts. elden verdigini ve yalan syledigini dsnmstr."

Le Bourget Havaalanna vardklarnda Rmy Range Rover pistin sonundaki kk bir hangara dogru srd. Onlar yaklasrken haki renkli pantolon giyen dagnk sal bir adam hangardan dsar kosturarak el sallad ve oluklu dev metal kapy aarak, ierideki beyaz jet uagn gzler nne serdi. Langdon parldayan uak gvdesine bakt. "Elizabethbu mu? " Teabing srtt. "Kr olas Mans bile geer." Farlar yznden gzlerini krpstran hakili adam onlara yaklast. Ingiliz aksanyla, "Neredeyse hazr efendim," diye seslendi. "Gecikme iin zr dilerim ama beni hazrlksz yakaladnz ve..." Arabadakiler inmeye baslaynca laf ksa kesti. Sophie ile Langdona baktktan sonra Teabinge dnd. Teabing, "Ortaklarmla Londrada acil bir isimiz var. Kaybedecek vaktimiz yok. Ltfen hemen kalksa hazrlan." Teabing konusurken silah arabadan alp, Langdona uzatt. Tabancay gren pilotun gzleri yuvalarndan frlad. Teabingin yanna giderek. "Efendim, affedin ama diplomatik uus iznime gre sadece sizi ve usagnz gtrebilirim, misafirlerinizi alamam," dedi.

Teabing scak bir tebessmle, "Richard," dedi. "Iki bin sterlin ve bu dolu tabanca misafirlerimi gtrebilecegini sylyor." Range Rover gsterdi. "Ve arkadaki talihsiz herifi." 69 Hawker 731in Garrett TFE731 ikiz motorlar grleyerek, uag muazzam bir kuvvetle havalandrmst. Pencerenin dsndaki Le Bourget Havaalan sasrtc bir sratle geride kalyordu. Vcudu deri koltugunda gcn etkisiyle geriye giden Sophie,lkeden kayorum , diye dsnd. O ana kadar, Fache ile oynadg kedi fare oyununun bir sekilde Savunma Bakanlgna aklanabilir olduguna inanmst. Masum bir adam korumaya alsyordum. Bykbabamn lmeden nceki son istegini yerine getirmeye alsyordum. Sophie bu frsat kapsnn artk kapandgn biliyordu. Aranan bir adamn yannda, haber vermeden ve bagl bir rehineyle lkeden ayrlyordu. Eger bir "mantk snr" varsa, o snr asmst. Hem de ses hznda. Sophie kabinin n ksmnda -kapdaki altn madalyada yazdgna greFan Jet Elite Design -

Langdon ve Teabing ile yan yana oturuyordu. Pels dner koltuklar yerdeki raylar zerine oturtulmustu ve drtgen bir ahsap masann etrafnda yerleri degistirilebilecek sekilde tasarlanmst, ufak bir toplant odas. Fakat bu sahane dekor, uagn arka tarafnda, tuvaletin yanndaki ayr bir blmde Teabingin emirleri zerine yerde kanlar iinde yatan kesisin basnda elinde silahla nbet bekleyen Rmynin pek de sahane olmayan grntsn kamufle etmeye yetmiyordu. Teabing, "Dikkatimizi kilit tasna vermeden nce," dedi. "Izin verirseniz birka kelime etmek istiyorum." ocuklarna kuslardan bceklerden bahsedecek bir baba gibi ciddi grnyordu. "Dostlarm, bu yolculukta sadece bir misafir oldugumun farkndaym ve bu beni onurlandryor. Bununla birlikte, hayatm Kseyi aramakla geirmis biri olarak, geri dns olmayan bir yola admnz attgnz size hatrlatmam gerektigini dsnyorum." Sophieye dnd. Bayan Neveu, bykbabanz Kutsal Kse srrn devam ettirmeniz umuduyla bu kripteksi size verdi." "Evet."

"Bu yol her nereye gtrecekse gitmeye kararl oldugunuz anlaslyor. Sophie iinde bir baska drtnn de alev aldgnn bilinciyle basn sallad. Ailem hakkndaki gerek . Langdon kilit tasnn onun gemisiyle hibir baglants olamayacag konusunda telkin edici aklamalar yapms olsa da, Sophie hl bu gizemle kisisel bir baglants bulundugunu hissediyordu. Sanki bykbabas tarafndan ona emanet edilen bu kripteksi onunla konusup, yllar boyunca onu etkisi altna alan bosluga bir zm getirmeye alsyordu. Teabing, "Bu gece bykbabanz ve diger kisi ld," diyerek devam etti. "Bunu, kilit tasn kiliseye kaptrmamak iin yaptlar. Opus Deinin bu gece ona ulasmas an meselesiydi. Umarm bunun sizi, son derece mesuliyet isteyen bir pozisyona soktugunun farkndasnzdr. Mesale size verildi. Snmesine izin verilemeyecek iki bin yllk bir alev. Bu mesale yanls ellere devredilemez." Bakslarn gl agac kutuya evirerek durdu. "Bu konuda size baska sans tannmadgn gryorum Bayan Neveu, ama buradaki tehlikeler dsnlecek olursa, ya bu sorumlulugu oldugu gibi kabul edeceksiniz... ya da bu sorumlulugu

baska birine vereceksiniz." "Bykbabam kripteksi bana verdi. Sorumlulugu kaldrabilecegimi dsndgne eminim." Teabing duyduklarndan cesaret alms fakat ikna olmams gibiydi "Gzel. Hrs gerekli. Bununla birlikte, kilit tasn amann, beraberinde ok daha agr bir sorumluluk getirecegini anladgnza emin degilim" "Nasl yani?" Tatlm, aniden elinizde Kutsal Ksenin yerini gsteren bir harita tuttugunuzu farz edin. O anda, tarihi sonsuza dek degistirecek gerege sahip olursunuz. Insanlarn yzyllardr aradklar bir geregin koruyucusu olacaksnz. Bu geregi dnyaya aklama sorumlulugu sizin olacak. Bunu yapan kisiyi pek oklar yerecek, pek oklar vecek. Asl son grevi tasmaya yetecek gce sahip olup olmadgnz." Sophie duraksad. "Bunun benim kararm olacagna emin degilim. Teabingin kaslar yukar kalkmst. "Degil mi? Kilit tasn elinde tutan kisinin karar degilse, kimin karar olabilir?" Srr bunca zaman basaryla koruyan kardesligin."

Tarikat m?" Teabing kuskuyla bakyordu. "Ama nasl? Kardeslik bu gece dagld. Boynu vuruldu demek daha dogru olur. Ister konusmalar gizlice dinlenmis olsun, ister ilerinden biri casusluk yapms olsun, bunu asla bilemeyiz. Ama gerek su ki, biri onlar buldu ve en stteki drt yenin kimliklerini grendi. Bu noktadan sonra kardeslikten herhangi birine ben olsam gvenmezdim." Langdon, "Peki ne neriyorsun?" diye sordu. "Robert, tarikatn bunca yldr geregi sonsuza kadar tozlansn diye saklanmadgn sen de en az benim kadar biliyorsun. Srlarn paylasmak iin tarihteki dogru zamann gelmesini bekliyorlard. Dnyann geregi kaldrmaya hazr oldugu zaman." Langdon, "Ve sen bu zamann geldigine mi inanyorsun?" diye sordu. "Kesinlikle. Daha bariz olamazd. Tm tarihi isaretler uyuyor, ayrca eger tarikat geregi yaknda aklamaya karar vermediyse kilise neden saldrsn?" Sophie, "Kesis henz bize amacn anlatmad," diye kars kt.

Teabing, "Kesisin amac, kilisenin amac," diye yant verdi. "O byk yanlgy aklayan belgeleri ortadan kaldrmak Kilise bu gece amacna her zamankinden daha ok yaklast. Tarikat sana gvendi Bayan Neveu. Kutsal Kseyi kurtarmak grevi, tarikatn geregi dnyayla paylasmak istegini gereklestirmeyi de ieriyor." Langdon mdahale etti. "Leigh, Sophieden bu karar vermesini istemek, Sangreal Belgelerinin varlgn yalnzca bir saat nce grenen biri iin biraz fazla." Teabing i geirdi. "Bask yapyorsam zr dilerim Bayan Neveu. Dogruyu sylemek gerekirse, ben bu belgelerin her zaman halka duyurulmasndan yanaydm, ama karar yine de sizin. Sadece kilit tasn aabilirsek, olabilecekler hakknda fikir sahibi olmanz istedim." Sophie ciddi bir sesle, "Baylar," dedi. "Sizin de sylediginiz gibi, Kseyi sen bulmazsan, Kse seni bulur. Bir nedenden tr Ksenin beni bulduguna ve zaman geldiginde ne yapmam gerektigini bilecegime inanyorum." Her ikisi de sasrms gibiydi.

Sophie gl agac kutuyu isaret ederek, "O halde," dedi. "Haydi baslayalm. 70 Chteau Villettein kabul salonunda duran Tegmen Collet snmekte olan atesi seyrederken kendini aresiz hissediyordu. Dakikalar nce gelen yan odadaki Yzbas Fache telefonda kayp Range Rovern yerini tespit etmeleri iin gerekli talimatlar verirken bagrp duruyordu. Colletsimdiye kadar herhangi bir yere gitmis olabilir , diye dsnd. Fachenin verdigi emirlere itaat etmeyen ve Langdon ikinci kez elinden karan Collet, teknik blmn yerde kursun deligi bulmasna seviniyordu, en azndan Colletnin silah sesi duyduguna dair iddialarn desteklemisti. Yine de Fachenin surat aslmst ve Collet ortalk sakinlestikten sonra daha byk yanklar duyacagn hissedebiliyordu. Ne yazk ki burada bulduklar ipular, neler oldugunu ya da ise kimin karstgn aydnlatacak bir bilgi vermiyordu. Dsardaki Audi, sahte bir isim ve sahte bir kredi kartyla kiralanmst, ayrca bulunan parmak

izleri Interpoln veri bankasndakilerle uyusmamst. Bir baska ajan salondan ieri telasla girdi. "Yzbas Fache nerede?" Collet gzlerini korlardan glkle ayrp, basn kaldrabildi. "Telefonda." Odadan ieri hsmla giren Fache, "Telefonda degilim," diye mdahale etti. "Ne oldu?" Ikinci ajan, "Efendim, Zrih Emanet Bankasndan Andr Vernet nce merkezi arams. Sizinle zel olarak grsmek istiyormus. Hikyesini degistirmis." Fache, "Ya?" dedi. Simdi Collet de basn kaldrmst. "Vernet bu gece Langdon ile Neveunun bir sre bankasnda bulunduklarn itiraf etmis." Fache, "Biz bunu zaten biliyorduk," dedi. "Vernet neden yalan sylemis?" Sadece sizinle konusacagn sylemis ama tam isbirligi yapmay kabul etmis" Neyin karslgnda?" "Bankasnn ismini haberin dsnda tutmamz ve alnan esyay bulmasna yardmc olmamz

karslgnda. Langdon ile Neveu, Saunirein hesabndan bir sey alms gibi grnyor." Collet, "Ne?" diye patlad. "Nasl?" Fache gzlerini ikinci ajandan ayrmadan, vcudunu biraz geri ekti. Ne almslar?" "Vernet ayrntlara girmedi ama onu geri almak iin her seyi yapmaya raz gibi." Collet olanlar zihninde aklamaya alst. Langdon ile Neveu, bir banka alsann silahla zorlams olabilirler miydi? Belki de Vernetyi Saunirein hesabn amaya ve zrhl arala kamalarna yardmc olmaya zorlamslard. Her ne kadar mantkl gelse de, Collet, Sophie Neveunun byle bir seye karsacagna inanmakta glk ekiyordu. Bir baska ajan mutfaktan Facheye seslendi. "Yzbasm? Bay Teabingin hzl arama kaytlarn incelerken, Le Bourget Havaalanna ulastm. Kt haberlerim var." Fache otuz saniye sonra Chteau Villetteden ayrlmak zere hazrlanmaya baslamst. Teabingin yaknlardaki Le Bourget Havaalannda zel bir uag oldugunu ve yaklask yarm saat nce havalandgn grenmisti.

Telefondaki Bourget temsilcisi uakta kimlerin bulundugunu ve nereye gittigini bilmedigini iddia etmisti. Uus nceden planlanmamst ve uus plan bildirilmemisti. Kk bir hava sahas iin bile olduka yasadsyd. Fache dogru basky uygularsa aradg cevaplar bulabilecegine inanyordu. Kapya ynelen Fache, "Tegmen Collet," diye grledi. "Buradaki teknik blm sorusturmasnn basna seni brakyorum. Tm yetki sende. Benim gitmem gerek. Kendini bagslatmak iin dogru bir seyler yapmaya als. 71 Hawker rotasn dzeltip burnunu Ingiltereye evirdiginde Langdon kalkstan beri kucagnda korudugu gl agac kutuyu dikkatle kaldrd. Kutuyu masann stne koyarken, Sophie ile Teabingin merakla ne dogru egildigini hissedebiliyordu. Kapag kaldrp kutuyu aan Langdon, dikkatini kripteksin stndeki harflere degil, kapagn altndaki minik delige vermisti. Bir kalemin ucunu kullanarak, stteki gl kabartmasn dikkatle karp, altndaki metni aga kard. Sub rosa , diye mrldanrken, metne dikkatle yeniden baknca anlayacagn mit

ediyordu. Langdon tm enerjisini yogunlastrarak, tuhaf metni inceledi. Bir sre sonra, ilk hissettigi hsran duygular yeniden canlanmaya baslamst. "Leigh, hibir seye benzetemiyorum." Sophie masann karssnda oturdugu yerden metni gremedigi halde, Langdonn lisan hemen tanyamamas onu hayrete dsrmst. Bykbabam bir simgebilimcinin bile tanmlayamadg bir lisan m konusuyordu? Sonra hemen bunun o kadar da sasrtc olmamas gerektigini fark etti. Jacques Saunirein torunundan sakladg tek sr bu olmamalyd. Sophienin karssndaki Leigh Teabing patlamak zereydi. Metni grmek iin sabrszlanrken heyecanla titreyerek, kamburunu kartp kutuyu kapatms olan Langdonn arkasndan yazy grmek iin ne dogru egildi Langdon dalgn bir edayla, "Bilmiyorum," dedi. "Ilk tahminim Sami diliydi ama simdi o kadar emin degilim. Pek ok Sami dilinde harekeler vardr. Bunda yok." Teabing, "Belki de ok eskidir," diye tahminde bulundu. Sophie, "Harekemi?" diye sordu.

Teabing gzlerini kutudan bir an olsun ayrmyordu. "agdas Sami alfabelerinin ogunda nl harfler yoktur ve nsz harfle hangi nlnn beraberinde kullanlacagn gstermek iinhareke kullanrlar, nsz harflerin altna veya yanna eklenen minik noktalar ya da kesme isaretleri. Tarih asndan bakacak olursak,hareke ler lisana yakn zaman nce eklenmislerdir." Langdon hl kprdamadan yazy inceliyordu. "Belki de baska alfabeyle yazlms Sefardik dilidir..." Teabing daha fazla dayanamayacakt. "Belki ben..." Uzanarak kutuyu Langdonn nnden kendine dogru ekti. Langdonn bilinen eski dillere -Yunan, Latin, Roma- asina olduguna hi sphe yoktu ama ksa bir sre bakabildigi bu lisan Teabinge daha karmask bir dili, belki Rasi ya a STA"M (Ibranice sifreli el yazmalar) yazsn andryordu. Teabing derin bir nefes alarak, gzlerini oymal yazya dikti. Uzun sre tek kelime etmedi. Teabing her geen saniyede, kendine duydugu gvenin kayboldugunu hissediyordu. "ok sasknm," dedi. "Bu lisan simdiye dek grdgm hibir seye benzemiyor!" Langdon koltuguna ygld.

Sophie, "Grebilir miyim?" diye sordu. Teabing, onu duymams gibi davrand. "Robert, daha nce benzer bir sey grdgn sylememis miydin?" Langdonn can skkn gibiydi. "yle sanmstm. Emin degilim. El yazs bir sekilde tandk geliyor." Tartsmaya dahil edilmedigine pek sevinmedigi anlaslan Sophie "Leigh?" diye tekrar etti. "Bykbabamn yaptg kutuya bakabilir miyim?" Kutuyu ona dogru iten Teabing, "Elbette hayatm," dedi. Niyeti onu kmsemek degildi ama Sophie Neveunun onunla ayn kefeye konulmas iin bir frn ekmek yemesi lazmd. Eger bir Ingiliz Kraliyet Tarihisi ve Harvardl bir simgebilimci bile lisan tanmlayamyorlarsa... Sophie kutuyu inceledikten saniyeler sonra, "Aaa," dedi. "Tahmin etmeliydim." Teabing ile Langdon ayn anda dnp ona baktlar. Teabing, "Neyi tahmin etmeliydin?" diye sordu. Sophie omuzlarn silkti. "Bunun bykbabamn kullandg lisan oldugunu." Teabing, "Simdi bu metniokuyabildigini mi sylyorsun?" diye sesini ykseltti.

Eglenmeye basladg anlaslan Sophie, neseyle, "Hem de ok kolay," dedi. "Bykbabam bu dili bana alt yasndayken gretti. ok iyi biliyorum." Masann br tarafna dogru egilerek, Teabinge ters ters bakt. "Ve samimi olmak gerekirse baym, kraliyet ailesine bu kadar bagl olmanza ragmen yazy tanyamamanza ok sasrdm." Langdon bir anda anlamst. El yazsnn bu kadar tandk gelmesine sasmamak lazm! Langdon yllar nce Harvardn Fogg Mzesindeki bir davete katlmst. Harvarddaki egitimini yarm brakan Bill Gates, paha biilmez edinimlerinden birini mzeye vermek iin eski okuluna dnmst... Armand Hammer Vakfndaki ak arttrmadan satn aldg on sekiz sayfay. Arttrmay kazandg fiyat... 30.8 milyon dolar gibi saglam bir rakamd. Sayfalarn yazar... Leonardo da Vinci, idi. Bu on sekiz sayfa -simdilerde Leicester El Yazmalar olarak bilinen ve adn eski sahibi Leicester Kontundan alan- Leonardonun byleyici not defterlerinden geriye kalan son sayfalard. Denemeler,

Da Vincinin astronomi hakkndaki teorilerinin izimleri, jeoloji, arkeoloji ve hidroloji konusunda yaptg alsmalarn zetiydi. Langdon srada bekledikten sonra, paha biilmez parsmeni ilk grdg an asla unutamyordu. Mutlak hayal krklg. Sayfalar anlaslmazd. Gzel korunmus ve dzgn bir el yazsyla -krem rengi kgt stne krmz mrekkeple- yazlms olmasna ragmen, yazlar anlamsz grnyordu. Langdon ilk basta, Da Vinci defterlerine arkaik Italyancayla yazdg iin okuyamadgn sanmst. Ama daha yakndan inceledikten sonra, tek bir Italyanca kelimeyi, hatta harfi bile tanyamadgn fark etmisti. Sergi tezghnn basnda duran bayan doent, "Bunu deneyin efendim," diye fsldamst. Tezghn stnde zincirle asl duran el aynasn gstermisti. Langdon aynay eline alp, aynadaki metni incelemeye koyulmustu. Her sey bir anda anlaslr olmustu. Langdon, byk dsnrn fikirlerini okumaya ylesine heveslenmisti ki, onun saysz sanatsal yeteneginden biri olan tersten yazma slubunu unutmustu. Bylece yazdklarn kendisinden baska kimse

anlayamyordu. Tarihiler hl Da Vincinin eglence olsun diye mi yoksa omzundan yazdklarn okuyup fikirlerini almaya alsanlar uzak tutmak iin mi byle yazdg konusunda tartsyorlard ama gerek olan bir sey vard. Da Vinci cannn istedigini yapmst. Robertn kendisini anladgn fark eden Sophie tebessm etti. "Ilk birka kelimeyi okuyabiliyorum," dedi. "Ingilizce." Teabing heyecanlanmst. "Neler oluyor?" Langdon, "Tersten yazlms," dedi. "Bir aynaya ihtiyacmz var." Sophie, "Hayr yok," dedi. "Bu agacn yeterince ince oldugunu zannediyorum." Gl agac kutuyu duvardaki sga tutarak, kapagn altn incelemeye baslad. Bykbabas aslnda tersten yazamyordu, bu yzden ncenormal yazp, sonra kgd ters evirerek yazlarn stnden gemek gibi bir hileye basvuruyordu. Sophie, bykbabasnn metni bir tahtann stne yakarak dzden yazdktan sonra tahtann arkas kgt inceligine gelene kadar zmparaladgn tahmin ediyordu. Bylece tahtaya yaklarak kaznan yaz tersten bakldgnda okunur olacakt. Ardndan tahta parasn ters evirip yerine yerlestirmis olmalyd.

Sophie kapag sga iyice yaklastrdgnda hakl oldugunu grd. Isk ince tahtadan szlms ve kapagn arkasndaki yaz meydana kmst. Yaz okunuyordu. Basn utanla sallayan Teabing, "Ingilizce," dedi. "Anadilim." Uagn arkasnda oturan Rmy Legaludec, n tarafta konusulanlar duymak iin kendini zorluyor ama motor sesinden duyamyordu. Rmy gecenin aks seklinden hoslanmamst. Hem de hi. Ayaklarnn dibinde bagl bir sekilde uzanan kesise bakt. Adam hi kprdamadan duruyordu bir esit kabullenme haline gemis ya da sanki kurtulus iin sessiz bir dua okuyor gibiydi. 72 Langdon yerden en az bin alt yz elli metre ykseklikte, dikkatini Saunirein kapagn arkasndan sldayan ayna etkili siirine verirken, gerek dnyayla baglarn koparttgn hissediyordu. Hemen bir kgt paras bulan Sophie, yazy aynen aktard. Bitirdiginde, de srayla metni okudular. Bir esit arkeolojik bilmeceye benziyordu... kripteksin nasl alacagn vaat eden bir bilmece.

Langdon msr yavasa okudu. Eski hikmet sz zer bunu... ve toplar size savruk bir soyu... tapnak kilit lahde tapar... gerek neyse atbash sk tutar. Langdon msralarn hangi eski sifreyi anlatmaya alstgn dsnmeye baslamadan nce, ok daha belirgin bir tn sezinlemisti. Bir ksa bir uzun bes heceli l. Langdon, Vatikan Gizli Arsivlerinde geirdigi geen yl da dahil olmak zere Avrupadaki gizli cemiyetleri arastrdg yllar sresince hece lsyle olduka sk karslasmst. Bir ksa bir uzun bes heceli l, eski Yunan yazar Archilochustan, Shakespearee, Miltona, Chaucerden Voltairee kadar, tm dnyada yzyllarca tercih edilen bir siir ls olmustu. Bu kisiler sosyal yaptlarn, ogu agdaslarnn mistik zellere sahip oldugunu dsndg bir lyle yazacak kadar cesurdular. Bir hece bir uzun bes heceli lnn kkleri paganlara dayanyordu. Bir ksa bir uzun hece ls. Zt vurgulu iki hece. Vurgulu ve vurgusuz. Yin yang. Dengeli bir ift. Besli dizgi iinde. Bes heceli msra. Vensn ve kutsal disinin bes kseli yldzna ithaf en bes says.

Langdona dnen Teabing, "Bes heceli msra!" deyiverdi. "Ayrca msralar Ingilizce!La Lingua pura! Langdon basn evet anlamnda sallad. Kiliseyle geinemeyen pek ok Avrupal gizli cemiyet gibi tarikat da, yzyllar boyunca Ingilizcenin teksaf Avrupa dili oldugunu kabul etmisti. Latin Vatikan dili, kkenli Franszca, Ispanyolca ve Italyancadan farkl olarak Ingilizce, Romann propaganda makinesinden ayr tutulmus ve bylece kardesligin grenmesini gerektirecek kutsal ve gizli bir dil haline gelmisti. Teabing, "Bu siir," diye methetmeye baslad. "Sadece Kseden degil, ayn zamanda Tapnak Svalyelerinden ve Magdalal Meryemin daglan ailesinden bahsediyor! Daha baska ne isteyebilirdik?" Yeniden siire bakan Sophie, "Sifre," dedi. "Eski bir hikmet szne ihtiyacmz oldugu belli." Gzlerini krpstran Teabing, "Abrakadabra olabilir mi?" diye dalga geti. Bes harfli bir kelime,diye dsnen Langdon hikmet sz olarak nitelendirilebilecek eski kelimeleri aklndan geiriyordu... mistik tilavetlerden blmler, astrolojik kehanetler, gizli cemiyet talimatlar.

Wicca sihirleri, Msr by kelimeleri, pagan mantralar. Liste dipsiz bir kuyuydu. Sophie, "Sifrenin," dedi. "Tapnaklarla bir ilgisi var gibi grnyor. Metni yksek sesle okudu. "Tapnak kilit lahde tapar." Langdon, "Leigh," dedi. "Tapnak uzman sensin. Fikrin var m? Teabing uzun sre sessiz kaldktan sonra iini ekti. "Sey, kilit lahit bildigimiz mezar taslarndan olmal. Siir, Tapnaklarn kutsal saydg Magdalal Meryemin mezarndan bahsediyor olabilir. Ama bize fazla yardmc olmuyor nk mezarn yerini bilmiyoruz." Sophie, "Son msra," dedi. "Gerege atbash sk tutacak diyor. Bu kelimeyi duymustum. Albash." Langdon, "Hi sasrmadm," diye cevap verdi. "Kriptoloji 101 dersinde duymus olmalsn. Atbash Sifresi, insanlgn bildigi en eski sifredir." Elbette,diye dsnd Sophie.nl Ibrani sifreleme yntemi. Atbash Sifresi gerekten Sophienin kriptoloji egitiminin bir paras olmustu. M 500 tarihine kadar giden sifreleme yntemi, artk snflarda yer degistirmeli temel dng dzenine rnek olarak kullanlyordu.

Musevi kriptogramnn sk rastlanan bir biimi olan Atbash Sifresi, yirmi iki harfli Ibrani alfabesine dayanan basit bir yer degistirme sifresiydi. Ilk harf son harfle, ikinci harf sondan ikinci harfle yer degistiriyor ve bylece srp gidiyordu. Teabing, "Atbash son derece uygun," dedi. "Atbash ile sifrelenen metinlere Kabalada, Lut Gl Yazmalar ve hatta Eski Ahitte bile rastland. Musevi alimlerle mistikler, Atbash kullanarak hl gizli anlamlar karyorlar. Elbette tarikat da gretilerinin bir paras olarak Atbash Sifresini kullanacakt." Langdon, "Tek sorun," dedi. "Elimizde sifreyi uygulayabilecegimiz hibir sey yok." Teabing iini ekti. "Mezar tasnn stnde sifreli bir kelime olmal. Tapnaklarn kutsal saydg bu mezar tasn bulmalyz." Sophie, Langdonn yzndeki tatsz ifadeden, Tapnaklarn mezar tasn bulmann yabana atlacak bir is olmadgn anlamst. Anahtar Atbash,diye dsnd Sophie.Ama kapmz yok. dakika sonra Teabing hsranla derin bir nefes alarak basn sallad. Dostlarm, ne yapacagm

sasrdm. Rmy ile misafirimizi kontrol edip, bir seyler atstrrken bunu dsnmeme msaade edin." Ayaga kalkp uagn arkasna dogru ilerledi. Arkasndan ona bakan Sophie kendini yorgun hissediyordu. Pencerenin dsndaki safak ncesi karanlk mkemmeldi. Sophie reye inecegini bilmeden kendini uzay bosluguna frlatlms gibi hissediyordu. Bykbabasnn hazrladg bilmecelerle byms oldugundan nlerinde duran bu siirin, henz fark edemedikleri bir bilgi ierdigini hissedebiliyordu. Orada daha fazlas var,dedi kendi kendine. Ustalkla gizlenmis... ama yine de var. Ona rahatszlk veren dsnceler arasnda, kripteksin iinde bulacaklar nesnenin "Kutsal Kseye gtren bir harita" kadar basit bir sey olmadg da vard. Langdon ile Teabing, geregin mermer silindirin iine bulunduguna her ne kadar emin olsalar da, Sophie, bykbabasnn hazne avlarn, Jacques Saunirein srlarn kolaylkla aklamadgn bilecek kadar ok zmst. 73

Adli polis yzbass, kapdan ieri rzgr gibi girdiginde, Bourget Havaalannn gece vardiyasnda alsan hava trafigi kontrol memuru, bos bir radar ekrannn nnde uyukluyordu. Kk kuleyi admlaryla arsnlayan Bezu Fache, "Teabingin jet uag," dedi. "Nereye gitti?" Ingiliz msterisinin gizliligini korumaya alsan kontrol memurunun ilk yant gevelemek oldu. Ingiliz adam, havaalannn en saygn msterilerinden biriydi. Ama basaramad. Fache, "Pekl," dedi. "Uus plann bildirmeden zel bir uagn kalkmasna izin verdigin iin seni tutukluyorum." Fachenin isaret verdigi bir baska memur kelepelerle yaklasmaya baslaynca trafik kontrol memuru panige kapld. Polis yzbassnn bir kahraman m yoksa bir basbelas m oldugunu tartsan gazeteleri gznn nne getirdi. Bu soruya oktan cevap verilmisti. Kontrol memuru kelepelerle karslastgnda, "Bekleyin!" diye atld. Size su kadarn syleyebilirim. Sir Leigh Teabing tbbi tedavileri iin Londraya sk sk uar. Kentteki Biggin Hill zel Havaalannda bir hangar var. Londrann ds mahallelerinde."

Fache kelepeleri tutan adam el isaretiyle uzaklastrd. "Bu gece gidecegi yer Biggin Hill mi?" Kontrol memuru tm drstlgyle, "Bilmiyorum," diye cevap verdi. Uak her zamanki rotasndan kalkt ve son radar baglants Birlesik Krallk gsteriyor. Biggin Hill olmas son derece kuvvetli bir ihtimal." Uakta baskalar da var myd?" "Efendim, yemin ederim bunu bilmeme imkn yok. Msterilerimiz dogrudan hangarlarna gider ve uaklarna istedikleri gibi binerler. Uakta kimin oldugu, kars taraftaki havaalann gmrk yetkililerinin sorumlugundadr." Saatine bakan Fache, terminalin nnde duran jet uaklarna gz att. "Biggin Hille gidiyorlarsa, yere inmeleri ne kadar srer?" Kontrol memuru, kaytlarn karstrd. "Ksa bir uus. Uag yaklask saat... alt buukta inis yapabilir. Yani on bes dakika sonra." Fache kaslarn atarak adamlarndan birine dnd. "Buraya bir ara getirtin. Ben Londraya gidiyorum. Ayrca bana kent polisini bulun. Ingiliz MI5i olmasn. Bu isi sessiz halletmek istiyorum. Yerel

kent polisi. Teabing uagna inis izni verilmesini istedigimi syle. Sonra pistte etrafnn sarlmasn istiyorum. Ben oraya varana kadar kimse uaktan inmesin." 74 Hawkerin kabininde Sophienin karssnda oturan Langdon, ona, "Sustun," dedi. Sophie, "Sadece yorgunum," diye cevap verdi. "Ve siir. Bilmiyorum." Langdon da ayn seyleri hissediyordu. Motorlardan gelen vnlama sesiyle, uagn besik gibi hafif sallanmas insana uyku veriyordu, basnda ayrca kesisin vurdugu yer hl zonkluyordu. Teabing hl uagn arka tarafnda oldugundan Langdon, Sophieyle bas basa kaldg bu an degerlendirerek, bir dsncesini onunla paylasmaya karar verdi. "Sanrm, bykbabann neden bir araya gelmemizi planladgn biliyorum. Galiba sana aklamam istedigi bir sey vard." "Kutsal Kse ve Magdalal Meryem hikyesi yeterli degil mi yani?" Langdon nasl devam edecegine karar verememisti. "Aranzn almas. Onunla on yldr konusmamann sebebi. Sanrm sizi birbirinizden

ayran seyin ne oldugunu aklayabilecegimi mit ediyordu." Sophie koltugunda kprdand. "Bizi ayran seyin ne oldugunu sana anlatmadm." Langdon dikkatle ona bakt. "Bir seks ayinine tank oldun. yle degil mi?" Sophie kendini geri ekti. "Bunu nereden biliyorsun?" "Sophie, bykbabann gizli bir cemiyet yesi olduguna inanman saglayacak bir olaya tank oldugunu sylemistin. Ve grdgn sey, o gnden itibaren onunla bir daha konusmamana sebep oldu. Gizli cemiyetler hakknda az ok bilgim var. Grdklerini tahmin etmek iin Da Vinci olmaya gerek yok." Sophie bakslarn ona dikti. Langdon, "Bahar aylar myd?" diye sordu. "Ekinoks zaman olabilir mi? Mart ay ortalar?" Sophie pencereden dsar bakt. "niversiteden bahar tatili iin dnmstm. Birka gn erken gelmistim." "Bana anlatmak ister misin?" "Anlatmasam daha iyi olur." Bugulanms gzlerle birden dnd. "Ne diyecegimi bilmiyorum." "Hem kadnlar, hem erkekler mi vard?" Ksa bir duraksamadan sonra basn sallad.

"Beyazlar ve siyahlar giymislerdi degil mi?" Gzlerini sildikten sonra basn sallad. Biraz almsa benziyordu "Kadnlar beyaz tl gecelikler giymislerdi... altn ayakkablar vard. Ellerinde altn kreler tutuyorlard. Erkekler siyah tunik ve siyah ayakkab giymislerdi." Langdon duygularn belli etmemeye alst ama yine de duyduklarna inanamyordu. Sophie Neveu farknda olmadan, iki bin senelik kutsal bir trene tank olmustu. Sogukkanl bir sesle konusmaya alsarak, "Peki maskeler?" diye sordu. "Androjen maskeler?" "Evet, Herkeste vard. Birbirinin ayn maskeler. Kadnlarda beyaz. Erkeklerde siyah." Langdon bu trene dair birtakm tanmlamalar okumustu ve mistik kkenlerini anlayabiliyordu. Yumusak bir sesle, "Buna Hieros Gamos denir," dedi. "Iki bin yldan daha eskilere dayanr. Msrl rahipler ve rahibeler, disinin reme gcn kutlamak iin bu treni aralklarla tekrar ederlerdi." Durup, Sophieye dogru egildi, "Ve tabii eger manasn anlamaya hazr olmadan Hieros Gamosa sahit olduysan, seni sok edecegini tahmin edebiliyorum."

Sophie hibir sey sylemedi. Langdon, "Hieros Gamos Yunancadr," diye devam etti. "Kutsal evlilik anlamna gelir." "Benim grdgm, bir evlilik treni degildi." "Birlesmeanlamndaki evlilik, Sophie." "Yani seks gibi mi?" "Hayr." Yesil gzleriyle onu sorgulayan Sophie, "Hayr m?" diye sordu Langdon laf evirdi. "Sey... bir bakma evet, ama bugn anladgmz gibi degil." Grdkleri bir seks ayinine benzese de, Hieros Gamosun erotizmle bir ilgisi olmadgn aklad. Bu, dinsel bir ibadetti. Tarihte cinsel birlesim, disi ile erkegin Tanry deneyimledigi bir ibadetti. Eskiler, kutsal disiyi cinsel adan tanmadg mddete erkek ruhunun tamamlandgna inanrlard. Disi ile saglanan fiziksel birlesim, erkegin ruhani adan tamamlanmasnn vegnosis e ulasmasnn -Tanr bilinci- tek yoluydu Seks ayinleri, Isis zamanndan beri erkegin dnyadan cennete uzanan tek kprs olduguna inanlrd.

Langdon, "Erkek, kadnla birleserek," dedi. "Zihninin tamamen bosaldg ve Tanry anlayabildigi zirve anna ulasabilirdi." Sophie spheyle bakyordu. "Yani orgazm dua gibi miydi?" Aslnda Sophie hakl oldugu halde, Langdon umarszca omuzlarn silkti. Fiziksel adan baklacak olursa, dsncelerden tamamen soyutlanms, kopuk bir an erkek orgazmna eslik ediyordu. Ksa bir zihinsel bosluk. Tanrya baklabilecek bir dinginlik an. Meditasyon gurular, dsncelerden arnms benzeri hallere seks yapmadan geerler ve Nirvanay genellikle sonsuz bir ruhani orgazm olarak nitelendirirlerdi. Langdon alak bir sesle, "Sophie," dedi. "Eskilerin seks anlaysnn gnmzdekinden tamamen farkl oldugunu anlaman ok nemli. Seks yeni hayata, en byk mucize can verirdi ve mucizelere sadece bir Tanr sebep olabilirdi. Kadnn rahminde bir hayat retmesi onu kutsal klyordu. Bir Tanr. Cinsel birlesme, insan ruhunun iki yarsnn -erkek ve disibirlesmesi anlamna geliyordu, bylece erkek ruhani btnlge ulasyor ve Tanry paylasyordu. Grdgn seyin seksle degil, dinle ilgisi vard. Hieros Gamos

ayini bir sapklk degildir. ok kutsal bir trendir." Szleri ona tesir etmis gibiydi. Sophie gece boyunca mesafesini korumustu ama Langdon simdi ilk kez etrafna rdg duvarn atrdamaya basladgn gryordu. Gzlerinde yeniden yaslar belirdi ve onlar sveterinin koluyla kurulad. Langdon, ona biraz zaman tand. Kabul etmek gerekirse, seksin Tanrya ulasmak iin izlenen bir yol oldugu dsncesi, ilk baksta biraz akl karstrcyd. Langdonn Musevi grencileri, ilk Musevi geleneklerinin ayinleri ierdigini grendiklerinde sasknlktan kk dillerini yutarlard. Ibadethanede, asla olamaz. Eski Museviler, Sleyman Mabedindeki Kudslakdasta Tanryla birlikte, onun disi dengi Shekinahn da oturduguna inanrlard. Ruhsal btnlk arayan erkekler, sevisecekleri rahibeleri -veya hierodules - ziyaret etmek iin mabete gelirler ve fiziksel birlesme sayesinde kutsallg tecrbe ederlerdi. Musevilerin drt harfli YHWH kelimesi -Tanrnn kutsal adaslnda Yehova kelimesinden tretilmisti. ErkekJah kelimesi ileHavva nn Ibranilerden nceki olan Havahn androjen birlesimi.

Langdon yumusak bir sesle, "Eski kilise iin," dedi. "Insanlarn Tanrya ulasmak adna seksi kullanmas byk bir tehdit olusturuyordu. Kilisenin kendi kendine ilan ettigi Tanrya giden tek yol dsncesini glgeliyordu. Belirli nedenlerden tr seksi kt gstermek, igren ve gnahkr bir davrans olduguna inandrmak iin ellerinden geleni yaptlar. Diger byk dinler de aynn yapt." Sophie susuyordu ama Langdon, onun bykbabasn daha iyi anlamaya basladgn sezmisti. Langdon bu smestr ayn konuya derslerinden birinde deginmisti. grencilerine, "Seks hakkndaki dsncelerimizin eliskili olmas sasrtc m?" diye sormustu. "Eskiden gelen drtlerimiz ve fizyolojimiz bize seksin dogal bir sey oldugunu syler ruhani btnlge giden aziz bir yol ama modern din, bunun utan verici oldugunu aslar ve seytann isi olan seks drtlerimizden korkmamz gerektigini gretir. Langdon dnyada bir dzineden fazla gizli cemiyetin -pek oklar hayli nfuzluhl seks ayinleri yaparak, eski gelenekleri srdrdg geregiyle grencilerini daha fazla korkutmak istememisti. Gzleri Tamamen Kapal filminde

Tom Cruiseun canlandrdg karakter, son derece elit Manhattanllarn zel bir toplantsna gizlice girerek, Hieros Gamosa tank olmustu. Ne yazk ki film yapmclar pek ok noktay yanls anlamst ama fikrin temeli mevcuttu... cinsel birlesmenin bysn kutlamak iin bir araya gelen gizli bir cemiyet. "Profesr Langdon?" Arka sralarda oturan bir erkek grenci umut dolu sesiyle elini kaldrmst. "Kiliseye gitmek yerine daha fazla seks yapmamz gerektigini mi sylyorsunuz?" Langdon kkrdams fakat yemi yutmamst. Bu ocuklarn Harvard partilerinde seksten ok daha fazlasn yaptklarn duymustu. Tehlikeli bir blgede bulundugunun bilinciyle, "Baylar," demisti. "Hepinize bir teklifte bulunmak istiyorum. Evlilik ncesi sekse gz yummaya cret etmeden ve hepinizin lekesiz melekler oldugunu dsnecek kadar saf olmadan, size seks hayatnz hakknda su kk tavsiyede bulunacagm." Dinleyiciler arasndaki tm erkekler, ne dogru egilerek dikkatle dinlemislerdi. "Bir kadnla bir daha beraber oldugunuzda, kalbinize bakn ve sekse etik ruhani bir olgu olarak

yaklasmadgnz anlayn. Erkeklerin sadece kutsal disiyle birleserek ulasacaklar o ilahi kvlcm bulmak iin kendinize meydan okuyun." Kadnlar baslarn sallayarak, bilmis bir tebessm taknmslard. Erkeklerse garip bir sekilde kkrdayarak birbirlerine ak sak sakalar yapmslard. Langdon iini ekmisti. niversitedeki erkekler hl ocuktu. Basn uagn penceresine dayayp bosluga bakarken aln syen Sophie, Langdonn az nce anlattklarn dsnyordu. Iinde yeni bir pismanlk hissediyordu. On yl. Bykbabasnn, ona gnderdigi almams mektup tomarlarn dsnd. Roberta her seyi anlatacagm . Sophie basn pencereden evirmeden konusmaya baslad. Yavasa. Korkuyla. O gece olanlar yeniden anlatrken, zamanda geri gittigini hissetti... bykbabasnn Normandiyadaki satosunun yaknlarndaki ormanda dolasyordu... sasknlk iinde bos evi aryordu.., asagdan gelen sesler duyuyordu... sonra gizli kapy buluyordu. Tas merdivende, her admda bir basamak inerek usulca

bodrumdaki yeralt odasna vard. Toprak kokusunu alabiliyordu. Serinlik ve sk. Mart ayyd. Merdivende saklandg glgeler basndan, yabanclarn sallanarak ellerindeki mumlarla ilahiler syledigini duyuyordu. Rya gryorum,dedi kendi kendine. Bu bir rya. Baska ne olabilir? Kadnlarla erkekler sraya dizilmislerdi, siyah, beyaz, siyah, beyaz. Kadnlar hep birlikte ellerindeki altn kreleri kaldrp, her bir agzdan, "Baslangta seninle birlikteyim, kutsal olan her sey grnmeye basladgnda, gn dogmadan nce seni rahmimden karttm" diye seslenirlerken gzel gecelikleri dalgalanyordu. Kadnlar krelerini indirdiginde, herkes sanki vecit haline gemis gibi geri salland. emberin ortasndaki bir seye sayg gsteriyorlard. Neye bakyorlar? Sesler artk ykseliyordu. Daha yksek. Daha hzl. Kadnlar krelerini yeniden ykselterek, "Grdgn kadn sevgidir!diye bagrdlar. Erkekler, "O kadnn meskeni sonsuzluktur! diye cevapladlar.

Ilahiler yeniden baslamst. Artt. Grledi. Daha hzl. Katlmclar ieri dogru adm atarak, meldiler. Iste o an Sophie, sonunda hepsinin neyi seyrettigini grebilmisti emberin ortasndaki alak, ssl bir sunagn stnde bir adam yatyordu. plakt, srtst yatyordu ve yznde siyah bir maske vard. Sophie hemen adamn omzundaki dogum lekesinden, vcudu tanmst. Neredeyse bagracakt. Grand-pre! Bu grnt bile Sophieyi sok etmeye yeterdi ama fazlas vard. Gms renkli gr salar arkasndan sallanan, beyaz maskeli plak bir kadn, bykbabasnn stne kmst. Mkemmellikten ok uzak tombul bir vcudu vard ve ilahilere ritim tutarak sallanyordu -Sophienin bykbabasyla sevisiyordu. Sophie dnp kamak istedi ama yapamad. Ilahi sesleri ykselmeye basladgnda, yeraltndaki odann tas duvarlar onu ieri hapsetmisti. Katlmclarn olusturdugu ember simdi adeta sarta sylyordu ve sesler ykselerek lgn bir hal almst. Ani bir grlemeyle tm oda adeta doruk noktasnda patlad. Sophie nefes alamyordu. Sonra birden hkrarak sessizce agladgn fark etti. Arkasn dnerek usulca

merdivenlerden yukar, evden dsar kt ve titreyerek Parise geri dnd. 75 Aringarosa, Fache ile yaptg ikinci telefon grsmesini bitirirken, kiralk uak Monaconun titrek sklar stnde uuyordu. Yeniden torbaya uzand ama kendini kusamayacak kadar bitap hissediyordu. Su is bir sona erse! Fachenin verdigi son haber anlaslr gibi degildi ama bu gece artk her sey anlamn yitirmisti. Neler oluyor? Her sey kontrolden kmst. Silas nasl bir ise bulastrdm ? Kendimi nasl bir ise bulastrdm! Aringarosa titreyen bacaklaryla pilot kabinine yrd, "Vars noktamz degistirmem gerekiyor." Omzunun stnden bakan pilot gld. "Saka yapyorsunuz, yle degil mi?" "Hayr. Derhal Londraya gitmem gerekiyor." "Peder, bu kiralk bir uak, taksi degil." "Sana elbette daha fazla deme yapacagm. Ne kadar? Londra sadece bir saat kuzeyde ve ynmz degistirmemiz gerekmiyor, bu yzden..." "Para meselesi degil peder, baska sorunlar var."

"On bin euro. Hemen simdi." Gzleri hayretle alan pilot arkasn dnd. "Ne kadar? Nasl bir rahip bu kadar paray yannda tasr?" Aringarosa siyah evrak antasnn yanna giderek, at ve bonolardan birini kard. Bonoyu pilota uzatt. Pilot, "Bu nedir?" diye sordu. Vatikan Bankasndan alnms on bin euro degerinde bir bono." Pilot kuskuyla bakyordu. "Nakitle ayndr." Bonoyu geri uzatan pilot, "Sadece nakit nakittir," dedi. Aringarosa pilot kabininin kapsna tutunurken kendini olduka gsz hissediyordu. "Bu bir lm kalm meselesi. Bana yardm etmelisiniz. Londraya gitmeliyim." Pilot, piskoposun altn yzgne bakt. "Gerek elmas m?" Aringarosa yzgne bakt. "Bundan ayrlamam." Omuzlarn silken pilot, arkasn dnp dikkatini n camdan dsar verdi. Aringarosa derin bir znt hissetti. Yzge bakt. Onun temsil ettigi her seyi zaten kaybetmek zereydi.

Uzun bir sre sonra yzg parmagndan kararak, nazike kontrol panosunun stne brakt. Pilot kabininden agr aksak kan Aringarosa yeniden koltuguna oturdu. On bes saniye sonra, pilotun kuzeye dogru birka derece dndgn hissetti. Buna ragmen Aringarosann zafer an parampara olmustu. Her sey kutsal bir dava olarak baslamst. Zekice hazrlanms bir plan. Simdi ise iskambil kgdndan yaplan evler gibi kendi stne yklyordu... ve sonunda hibir yer grnmyordu. 76 Langdon, Sophienin kendi Hieros Gamos deneyimini hatrlamaktan dolay sarsnt geirdigini hissedebiliyordu. Kendi adna, bunu duyduguna sasrmst. Sophie tm ayine sahit olmakla kalmams, kendi bykbabasnn kutlandgn grmst... Sion Tarikatnn Byk stat. arpc bir topluluktu. Da Vinci, Botticelli, Isaac Newton, Victor Hugo, Jean Cocteau... Jacques Saunire. Langdon yumusak bir sesle, "Sana baska ne syleyebilirim bilmiyorum," dedi.

Sophienin yaslarla dolan gzleri, simdi koyu yesil grnyordu. "Beni kendi kz gibi bytt." Konusurlarken, Langdon, onun gzlerindeki duygusallg fark etti. Vicdan azab duyuyordu. Uzak ve derin. Sophie Neveu, bykbabasndan kamst ve simdi onu tamamen farkl bir adan gryordu. Dsarda safak hzla skyor, kzl hareleri sancak tarafnda toplanyordu. Asagdaki dnya hl siyaht. "Kumanyalar, sevgili dostlarm." Teabing, kutu kolalar ve krakerlerle yanlarna gelmisti. Yiyecekleri dagtrken, az miktarda oldugu iin bol bol zr diledi. Kesis dostumuz henz konusmuyor," dedi. "Ama ona biraz zaman tanyalm." Krakerini srarak, siire gz att. "Peki, hayatm, ilerleme kaydettiniz mi?" Sophieye bakt. "Bykbaban burada bize ne anlatmaya alsyor? Bu mezar tas hangi cehennemde? Tapnaklarn kutsal saydg su mezar tas." Sophie basn iki yana sallayarak sessizligini korudu. Teabing bir kez daha basn msralara gmerken, Langdon bir kutu aarak pencereye dnd. Zihni gizli ayin sahneleri ve zlmemis sifrelerle doluydu. Tapnak kilit lahde tapar. Kolasndan byk bir

yudum ald. Tapnaklarn kutsal saydg bir mezartas. Kola lkt. Gecenin karanlk perdesi hzla zlmeye baslamst. Langdon bu degisimi seyrederken, asagda parlayan bir okyanus grd. Ingiliz Kanal. Artk fazla kalmamst. Langdon gn sgnn ikinci bir aydnlanma getirmesini diledi ama dsarda hava aydnlandka gerekten daha da uzaklastgn hissediyordu. Bes heceli lnn ve ilahilerin, Hieros Gamos ile kutsal ayinlerin uagn gmbrtsyle yanklanan ritimlerini duydu. Tapnaklarn kutsal saydg bir mezar tas. Yzne sk vurdugunda uak yeniden kara parasnn zerinde uuyordu. Langdon elindeki kola kutusunu serte brakt. Digerlerine dnerek, "Buna inanmayacaksnz," dedi. "Tapnak lahdi... buldum." Teabingin gzleri faltasna dnmst. "Mezar tasnn nerde oldugunubiliyor musun? " Langdon glmsedi. "Neredeoldugunu degil.Ne oldugunu." Sophie daha iyi duyabilmek iin egildi. Akademik bulusun verdigi o tandk heyecann tadna vararak, "Sanrm aslnda lahitten degil, tas bir

bstten bahsediyor," diye aklad. "Yani mezar tas degil." Teabing, "Bst m?" diye sordu. Sophie de bir o kadar sasrms gibiydi. Langdon dnerek, "Leigh," dedi. "Engizisyon srasnda kilise Tapnak Svalyelerini her trl gnah islemekle sulamst, yle degil mi?" "Dogru. Her trl sulamada bulunmuslard. Sehvet dsknlg, haa isemek, seytana tapmak, kabark bir liste." "Ve bu listede sahte putlara tapmak da vard yle degil mi? Kilise Tapnaklar zellikle bir tas bste ibadet ettikleri gizli ayinler yapmakla sulamst... pagan tanrs..." Teabing, "Baphomet!" diye glk att. "Tanrm, Robert, haklsn! Tapnaklarn kutsal saydg bir tas bst!" Langdon abucak Sophieye, Baphometin yaratc reme gcyle baglantl bir pagan bereket tanrs oldugunu aklad. Baphometin o yaratc ve reme sembol olan bir ko ya da kei basyla temsil ediliyordu. Tapnaklar, tastan bir kopyasn yaptklar Baphometin basnn etrafnda ember olusturarak ilahiler sylyorlard.

Teabing, "Baphomet," diyerek kkrdad. "Trende aslnda cinsel birlesimin yaratc bys kutlanrd ama Papa Clemet herkese, Baphometin basnn aslnda seytan bas olduguna inandrd. Papa, Baphometin basn Tapnaklara kars baslattg davada idam ipi gibi kulland." Langdon, onu dogrulad. Seytan olduguna inanlan boynuzlu seytann kk Baphomete kadar gidiyordu. Kilise boynuzlu bereket tanrsn seytanla degistirmisti. Tamamen olmasa da kilisenin bu isi basardg ortadayd Geleneksel Amerikan Skran Gn masalarnda hl paganlarn boynuzlu bereket sembolleri vard. Bereket kfesi ya da "bereket boynuzu", Baphometin verimliligine atfta bulunurdu ve boynuzu krlan bir kei tarafndan emzirilen Zeus efsanelerine dayanrd. Keinin boynuzu sihirli bir sekilde meyvelerle dolmustu. Baphomet ayrca grup fotograf ektiren arkadaslardan sakac biri, digerinin arkasndan parmaklarn V seklinde havaya kaldrdgnda da grnrd; sakaclardan ok az alay ettikleri kurbanlarnn sperm saysnn bol oldugunu ilan ettiklerinin farkna varrd,

Teabing heyecanla, "Evet, evet," dedi. "Siirde bahsi geen Baphomet olmal. Tapnaklarn kutsal saydg tas." Sophie, "Peki," dedi. "Ama Tapnaklarn kutsal saydg tas bst Baphomet ise, bir ikilem var demektir." Kripteksin stndeki harfleri isaret etti. "Baphomet kelimesinde sekiz harf var. Burada ise sadece bes." Teabing genise srtt. Tatlm, Atbash Sifresi burada devreye giriyor." 77 Langdon olduka etkilenmisti. Teabing yirmi iki harfli Ibrani alfabesini alefbet ezbere yazmst, Ibrani karakterleri yerine Latin harflerini kullanarak yazmst ama buna ragmen, alfabeyi akc bir telaffuzla okuyordu. A B G D H V Z Ch T Y K L M N S O P Tz Q R Sh Th "Alef, Bet, Gimel, Dalet, Het, Vav, Zayn, et, Tet, Yod, Kaf, Lamed, Mem, Nun, Sameh, Ayn, Pe, Tsadik, Kof, Res, Sn ve Tav."Teabing alnnn terini silerek, tekrar ise koyuldu. "Ibrani dilinde sesli harfler yazlmaz. Bu yzden Baphomet kelimesini Ibrani alfabesiyle yazacak olursak, sesli harf dser ve geriye..." Sophie, "Bes harf kalr," diye atld.

Teabing basn sallayarak yeniden yazmaya koyuldu. "Tamam, iste Ibrani alfabesiyle Baphomet kelimesi byle yazlyor. Daha ak anlaslmas iin sesli harfleri de araya yazacagm." BaPV oM eTh "Elbette," diye ekledi. "Ibranicenin tersten yazldgn unutmamak gerekir ama Atbash bu sekilde daha kolay kullanrz. Bundan sonra, yerine kullanma tablosunu olusturmak iin tm alfabeyi orijinalinin tersinden yeniden yazmamz gerekiyor." Kalemi Teabingin elinden alan Sophie, "Daha kolay bir yolu var," dedi "Atbash da dahil, tm yer degistirmeli sifreler iin geerlidir. Royal Hollowayde grendigim ufak bir hile." Sophie alfabenin ilk yarsn soldan saga yazdktan sonra altna ikinci yarsn sagdan sola dogru yazd. "Kriptoloji analistleri buna katla-kvr derler. Yar yarya karstrlms. Ama iki kat daha temiz." A B G D H V Z Ch T Y K Th Sh R Q Tz P O S N M L Elisine bakan Teabing kkrdad. "Haklsn. Hollowaydeki ocuklarn islerini yaptklarna sevindim."

Sophienin yer degistirme matrisine bakan Langdon, eski alimlerin nl Sesak Gizemini zmek iin Atbash Sifresini ilk kullandklarnda hissettikleri dehseti duydu. Din alimleri yllarca Incilde Sesak diye bir sehirden bahsedildigini grp muallakta kalmslard. Bu sehir herhangi bir haritada ya da baska bir belgede grnmyordu ama Yeremya Kitabnda ska bahsi geiyordu, Sesak kral, Sesak sehri ve Sesak halk. Sonunda bir alim kelimeye Atbash Sifresini uyguladgnda sonulan herkesi hayrete dsrmst. Sesak kelimesinin aslnda olduka iyi bilinen baska bir sehrin sifrelenmis hali oldugunu ortaya koymustu. Sifre zme islemi olduka basitti. Sesakkelimesi Ibranicede Sh-Sh-K diye yazlyordu. Sh-Sh-K. harfleri yer degistirme tablosuna yerlestirildiginde, B-B-L harflerini veriyordu. B-B-L ise IbranicedeBabil diye okunuyordu. Gizemli Sesak sehrinin aslnda Babil sehri oldugu ortaya ktktan sonra, Inciller deli gibi arastrlmaya baslanmst. Birka hafta sonra Eski Ahitte alimlerin farknda olmadklar daha pek ok Atbash sifreli kelimenin bulundugu kesfedilmisti.

Heyecann bastrmakta glk eken Langdon, "Yaklasyoruz," diye fsldad. Teabing, "Adm adm Robert," dedi. Sophieye bakarak "Hazr msn?" Sophie basn sallad. "Pekl, Baphomet kelimesi nlleri indirgendiginde Ibranicede B-P-V-M-Th diye yazlyor. Simdi bes harfli sifremizi bulmak iin Atbash yer degistirme matrisine uygulayalm." Langdonn kalbi hzla arpt.B-P-V-M-Th. Simdi gnes pencerelerden ieri doluyordu. Sophienin yer degistirme matrisine bakarak, eviriyi yapmaya baslad. B yerineSh ...P yerineV ... Teabing Noel zaman gelen bir okul ocugu gibi srtyordu. "Ve Atbash Sifresi diyor ki..." Sesi kesilmisti. "Aman Tanrm!" yz bembeyaz olmustu. Langdonn kalbi tekledi. Sophie, "Ne oldu?" diye sordu. "Buna inanmayacaksn." Teabing, Sophieye bakt. "zellikle sen." "Ne demek istiyorsunuz?" diye sordu.

"Bu... gerekten dhice," diye fsldad. "Son derece zeki!" Teabing yeniden kgda yazd. "Davullar ltfen. Iste sifreniz." Yazdklarn onlara gsterdi. Sh-V-P-Y-A Sophie, "Bu ne byle?" diye kaslarn att. Langdon da anlayamamst. Teabingin sesi husuyla titriyordu. "Bu dostum, hikmet kelimesinin eski hali." Langdon harfleri yeniden okudu. Eski hikmet sz zer bunu. Bir saniye sonra her seyi anlamst. Bunu hi tahmin etmemisti. "Eski hikmet kelimesi!" Teabing kahkahalarla glyordu. "Harfi harfine!" Sophie nce kelimeye, ardndan kripteksteki harflere bakt. Langdon ile Teabingin gremedigi ciddi bir yanlslg fark etmisti. "Durun biraz! Sifre bu olamaz," diye kars kt. "Kripteksin stnde Sh harfi yok. Geleneksel Latin harfleri kullanlms." Langdon, "Kelimeyi oku," diye srar etti. "Iki seyi aklndan karma. Ibranicede Sh harfine kars gelen sembol, vurgu isaretine bagl olarak ayn zamanda S diye de okunabilir. P harfi de ayn sekilde F diye okunabilir.

SophieninSVFYA?diye dsnrken akl karsmst. Teabing, "Dhice!" dedi. "Vav harfi genellikle O seslisi yerine kullanlr." Yeniden harflere bakan Sophie, yksek sesle okumaya alst. "S... o... f...y... a." Kendi sesini duydugunda, agzndan kanlara inanamamst. "Sophia m? Bu Sophia diye mi okunuyor?" Langdon hararetle basn sallyordu. "Evet! Sophia, Yunancada hikmet demektir. Isminin kkeni Sophie, gerekten eski hikmet szdr." Sophie birden bykbabasna kars derin bir zlem duydu. Tarikat kilit tasn benim ismimle sifrelemis. Bogaznda bir yumru olusmustu. Her sey son derece mkemmeldi. Ama gzlerini kripteksin stndeki harflere evirdiginde, hl bir sorun oldugunu grd. "Ama durun... Sophia kelimesinde alt harf var." Teabing glmsemeye devam ediyordu. "Siire yeniden bak. Bykbaban eski hikmet sz, demis." "Evet?" Teabing gz krpt. "Eski Yunancada, hikmet S-O-F-I-A diye yazlr." 78

Sophie kripteksi kucagna alp harfleri evirmeye basladgnda korkun bir heyecan duyuyordu. Eski hikmet sz zer bunu. Langdon ile Teabing, onu seyrederlerken nefes almay unutmus gibiydiler. S... O... F... Teabing, "Dikkatli ol," diye uyard. "ok ok dikkatli ol." ... I... A. Sophie son harfi evirmisti. Basn kaldrp digerlerine bakarken, Tamam," diye fsldad. "Simdi ekip kartacagm." Langdon korkuyla karsk bir neseyle, "Sirkeyi unutma," diye fsldad. "Dikkatli ol." Sophie bununda ocuklugunda atg kripteksler gibi oldugunu biliyordu. Tek yapmas gereken silindiri her iki ucundan skca kavramak ve farkl ynlere dogru hafif bir basn uygulayarak yavasa ekmekti. Eger harfler, sifreye gre dogru sralanmssa, ulardan biri kayarak alacak ve Sophie ierideki, sirke sisesinin etrafna sarlms papirs sayfaya ulasa akt. Bununla birlikte eger yazdklar sifre yanlssa,Sophienin dsardaki ulara uyguladg bask ierideki manivelay harekete geirince

alttaki bosluga kayacakt. Eger Sophie silindirleri hzla ekecek olursa cam sise paralanacakt. Yavas ek,dedi kendi kendine. Sophie avu ileriyle silindirin ularn kavrarken, Teabing ile Langdon iyice egildiler. Sophie sifre kelimeyi zmenin verdigi heyecanla, neredeyse ieride bulmay umduklarnn ne oldugunu unutuyordu. Bu tarikatn kilit tas. Teabinge gre, Magdalal Meryemin ve Sangreal hazinesinin yerini gsteren, bir Kutsal Kse haritas vard... en byk sahibi belirsiz gizli gerek hazinesi. Tas tp tutan Sophie., bir kez daha tm harflerin ibre ile ayn hizada oldugunu kontrol etti. Ardndan yavasa ekti. Hibir sey olmamst. Biraz daha kuvvet verdi. Tas birden yerinden kayarak ayrld. Utaki agr para elinde kalmst. Langdon ile Teabing neredeyse ayaga frlayacaklard. Utaki kapag masann stne koyup, iindekini grmek iin silindiri yana egerken Sophienin kalbi yerinden frlayacak gibi olmustu. Bir parsmen! Sophie yuvarlanms kgdn ortasna baktgnda, silindir seklindeki bir nesnenin etrafna sarlms

oldugunu grd. Sirke sisesi oldugunu tahmin etti. Fakat sirkenin etrafna sarlan kgt alsldk hassas papirs degil, tirseydi. Bu garip, diye dsnd Sophie,sirke koyun derisinden yaplan tirseyi eritmez . Kgdn ortasna tekrar baktgnda, merkezdeki nesnenin sirke sisesi olmadgn fark etti. Tamamen farkl bir seydi. Teabing, "Sorun nedir?" diye sordu. "Parsmeni kartsana." Kaslarn atan Sophie yuvarlanms tirseyle birlikte etrafna sarldg nesneyi ekip, ikisini birlikte dsar kard. Teabing, "Bu papirs degil," dedi. "ok agr." "Biliyorum. Bu dolgu maddesi." "Ne iin? Sirke sisesi iin mi?" "Hayr." Sophie kgd atgnda, iine sarlan nesne ortaya kmst. "Bunun iin." Langdon tirse kgdn iindeki nesneyi grdgnde kalbi teklemisti. Teabing yutkunarak, "Tanr yardmcmz olsun," dedi. "Bykbaban merhametsiz bir mimarms." Langdon hayretle bakyordu. Saunirein isleri kolaylastrmaya hi niyeti olmadgn anlayabiliyorum. Masann stnde ikinci bir kripteks duruyordu. Dahakk. Siyah oniksten yaplmst. Birincisinin

iine yerlestirilmisti. Saunirein iftlere olan tutkusu. Iki kripteks. Her sey iftler halinde.ifte anlamlar. Erkek disi. Beyazn iinde siyah. Langdon nnde duran sembol zincirini sezinleyebiliyordu. Beyaz siyaha can verir. Her erkek bir kadndan kar. Beyaz-disi Siyah-erkek. Langdon uzanarak kk kripteksi eline ald. Birincisinin ayn gibiydi, sadece yar ebadnda ve siyaht. O tandk aglt sesini duydu. Daha nce duyduklar sv sesi bu kk kripteksin iinden gelmis olmalyd. Tirse kgdn onun nne iten Teabing, "E, Robert," dedi. "En azndan dogru ynde utugumuza sevinecegini dsnyorum." Langdon kaln tirse kgdn inceledi. Ssl bir hat yazsyla basta bir drt msral metin yazyordu. Yine bes heceli lyle yazlmst. Msra sifreliydi ama Teabingin Ingiltereye gitme plannn ise yarayacagn anlamas iin ilk msray okumas yeterli olmustu. PAPA SVALYE GMMS LONDRADA

Siirin geri kalannda, ikinci kripteksi aarken kullanlacak sifrenin ancak bu svalyenin sehrin bir yerindeki mezarnda bulunabilecegini ima ediyordu. Langdon heyecanla Teabinge dnd. "Bu siirde bahsi geen svalyenin ne oldugu hakknda fikrin var m?" Teabing srtt. "Hi fikrim yok. Ama hangi sifreye bakmamz gerektigini ok iyi biliyorum." O srada, en az bes kilometre nlerinde alt kent polis arabas, yagmurun slattg sokaklardan Biggin Hill zel Havaalanna dogru gidiyordu. 79 Tegmen Collet, Teabingin buzdolabndan bir Perrier aldktan sonra, yeniden hzl admlarla kabul salonuna yrd. Asl hareketin yasandg Londraya Fache ile birlikte gitmek yerine, burada Chteau Villettee yaylan teknik blme ocuk bakclg yapyordu. Simdiye dek ele geirdikleri ipularnn bir yardm dokunmamst: yere saplanan bir tek mermi; bak ve kadeh szcklerinin yazldg sembollerle karalanms bir kgt paras; teknik blmn Colletye muhafazakr Katolik grubu Opus Dei ile baglants oldugunu syledigi kanl bir kemer. Yakn zaman nce

bir haber program onlarn Pariste eleman toplamadaki saldrgan tutumlarn gn sgna karttgnda ortalk hayli karsmst. Collet iini ekti. Umarm bu mitsiz karsklktan bir anlam kar. Collet satafatl bir koridordan geerek, teknik blm memurunun parmak izi topladg genis balo salonuna girdi. Pantolon asks takan toplu bir adamd. Ieri giren Collet, "Herhangi bir sey var m?" diye sordu. Memur basn iki yana sallad. "Yeni bir sey yok. Evin geri kalanndakilerle uyusan baska parmak izleri var o kadar." "Yakee kemer stndeki parmak izleri?" "Interpol hl zerinde alsyor. Ben buldugumuz her seyi topluyorum." Collet masann stndeki iki mhrl torbay isaret etti. "Peki bu ne?" Adam omuzlarn silkti. "Alskanlk. Tuhaf buldugum her seyi torbalarm," Collet yanna gitti. Tuhaf m? Memur, "Su Ingiliz garip biriymis," dedi. "Suna bir bakn." Delil torbasn karstrarak, birini seti ve Colletye uzatt.

Fotografta bir Gotik katedralinin ana girisi grnyordu... kk kap esigine dogru giderek daralan geleneksel kemerler. Fotografa dikkatle baktktan sonra Collet, memura dnd. "Bu mu tuhaf?" "Arkasn evirin." Collet arkasn evirince, katedralin uzun nefinin paganlar tarafndan kadn rahmine atfedildigini anlatan Ingilizce karalamalar buldu. Bu garipti. Onu sasrtan, katedral girisini tasvir eden notlard. "Dur biraz. Katedral girisinin bir kadnn seyini temsil ettigini dsnyor..." Memur basn sallad. "Ayrca dudaks at srt ve girisin stndeki kk besparmakotunun temsil ettigi bir klitoris," Iini ekti. "Insan yeniden kiliseye gitmek istiyor." Collet ikinci delil torbasn eline ald. Plastigin iinde, eski bir belgeye benzeyen byk parlak bir fotograf durdugunu grebiliyordu. Baslkta syle yazyordu: Les Dossiers Secrets-Say 4 lm 249 Collet, "Bu ne?" diye sordu.

"Hi fikrim yok. Her tarafta bunun kopyalar vard, bu yzden torbaya attm." Collet belgeyi inceledi. SION TARIKATINI YNETEN BYK STATLAR JEAN DEGISORS 1188-1220 MARIE DE SAINT-CLAIR 1220-1266 GUILLAUME DE GISORS 1266-1307 EDOUARD DE BAR 1307-1336 JEANNE DE BAR 1336-1351 JEAN DE SAINT-CLAIR 1351-1366 BLANCE DEVREUX 1366-1398 NICOLAS FLAMEL 1398-1418 RENE DANJOU 1418-1480 IOLANDE DE BAR 1480-1483 SANDRO BOTTICELLI 1483-1510 LEONARDO DA VINCI 1510-1519 CONNETABLE DE BOURBON 1519-1527 FERDINAND DE GONZAQUE 1527-1575 LOUIS DE NEVERS 1575-1595 ROBERT FLUDD 1595-1637

J. VALENTIN ANDRA 1637-1654 ROBERT BOYLE 1654-1691 ISAAC NEWTON 1691-1727 CHARLES RADCLYFFE 1727-1746 CHARLES DE LORRAINE 1746-1780 MAXIMILIAN DE LORRAINE 1780-1801 CHARLES NODIER 1801-1844 VICTOR HUGO 1844-1885 CLAUDE DEBUSSY 1885-1918 JEAN COCTEAU 1918-1963 Sion Tarikat m,diye dsnd Collet. Tegmenim?" Bir baska ajan basn ieri uzatmst. "Yzbas Fatceye acil bir agr var fakat ona ulasamyoruz. Siz grsr msnz?" Mutfaga giden Collet, telefona cevap verdi. Arayan Andr Vernet idi. Bankacnn dzgn aksan, sesindeki gerginligi saklamaya yetmiyordu. "Yzbas Fachenin beni arayacagn dsnyordum ama henz ondan haber alamadm."

Collet, "Yzbas biraz mesgul," diye cevap verdi. "Ben yardmc olabilir miyim?" Bana bu geceki gelismelerden haberdar edilecegimin garantisi verilmisti. Collet bir an iin adamn ses tonunu tanr gibi oldu ama nereden tandgn kartamad. "Monsieur Vernet, Paristeki sorusturmadan su an ben sorumluyum. Ismim Tegmen Collet." Hatta uzun bir sessizlik oldu. "Tegmen, diger hattan aranyorum. Izin verirseniz kapatyorum. Sizi daha sonra arayacagm." Telefonu kapatt. Collet birka saniye sonra ahizeyi yerine koydu. Ardndan hatrlad. Bu sesi tandgm biliyordum! Yaptg kesif solugunu kesmisti. Zrhl aracn sofr. Sahte Rolex takan. Simdi Collet bankacnn neden telefonu kapatmakta acele ettigini anlayabiliyordu. Vernet, Tegmen Collet ismini hatrlamst... o aksam gznn iine bakarak yalan syledigi memur oydu. Collet bu garip gelismenin sonularn dsnmeye baslad. Vernet isin iinde. Igdleri ona, Facheyi

aramasn sylyordu. Bu sansl gelismenin onun yldznn parladg an olacagn hissedebiliyordu. Hemen Interpol arayarak, Zrih Emanet Bankas ve baskan Andr Vernet hakknda bulabildikleri her trl bilgiyi temin etmelerini istedi. 80 Hawker 731 kasvetli sabah yagmurunun iine dalarken Teabingin pilotu, "Emniyet kemerleri ltfen, bes dakika sonra iniyoruz," diye anons yapt. Teabing alalan uagn altnda uzanan kentin dumanl tepelerini grdgnde eve dnmenin keyfine vard. Ingiltere, Parise bir saatten daha yakn mesafedeydi ama arada daglar kadar fark vard. Bu sabah anavatannn nemli ve canl yesillikleri son derece konuksever grnyordu. Fransadaki gnlerim sona erdi. Ingiltereye zaferle dnyorum. Kilit tas bulundu. Ama elbette, kilit tasnn nerede oldugu sorusu hl gndemdeydi. Birlesik Krallkta bir yerde. Tam olarak nerede oldugunu hi bilmemesine ragmen, zaferin tadn almaya baslamst. Langdon ile Sophie bakmaya devam ederlerken Teabing ayaga kalkp kabinin kars tarafna geti ve

duvardaki bir panoyu yana kaydrarak, altnda gizli kasay ortaya kard. Sifreyi tusladktan sonra kasay at ve iki pasaport kartt. "Rmy ve benim belgelerim." Ardndan elli sterlinlik banknotlardan olusan kaln bir deste kard. "Ve sizin belgeleriniz." Sophie spheyle bakyordu. "Rsvet mi?" "Yaratc diplomasi. zel havaalanlar birtakm masraflar alrlar. Hangarda bir Ingiliz gmrk memuru bizi karslayacak ve uaga binmek isteyecek. Onun girmesine izin vermek yerine, Ingilterede bulundugunu kimsenin bilmesini istemeyen -basn yznden, bilirsiniz- nl bir Franszla birlikte seyahat ettigimi syleyip, sagduyusu iin ona bu cmert bahsisi verecegim." Langdon sasrms gibiydi. "Ve memur bunukabul edecek mi?" Herkesten kabul etmezler, ama bu insanlarn hepsi beni tanr. Tanrya skr silah kaaks degilim. Svalye ilan edildim." Teabing glmsedi. "yeligin getirdigi baz imtiyazlar var tabii." Rmy elinde tuttugu Heckler Koch silahyla koridorda belirmisti "Efendim, ben ne yapacagm?" Teabing, usagna bakt. "Biz dnene kadar senin misafirimizle birlikte uakta kalman istiyorum.

Londrada her gittigimiz yere onu pesimizden srkleyemeyiz." Sophie endiseli grnyordu. "Leigh, biz dnene kadar Fransz polisinin uagn bulacag konusunda ciddiydim." Teabing gld. "Evet, uaga binip Rmyyi bulduklarn dsnsene." Sophie, onun laubali tavrna sasrmst. "Leigh, bagl bir rehineyi uluslararas snrdan geirdin. Bu ciddi." "Benim avukatlarm da yle." Uagn arkasndaki kesise kaslarn atarak bakt. "Bu hayvan evime girdi ve az kalsn beni ldryordu. Bu bir gerek ve Rmy bunu dogrulayacak." Langdon, "Ama onu baglayp Londraya getirdin," dedi. Teabing sag elini kaldrarak, mahkemede yemin ediyormus gibi yapt. "Sayn yarg, Ingiliz mahkemelerini tercih ettigi iin bu tuhaf yasl svalyeyi mazur grn. Fransz yetkililerini aramam gerektigini biliyorum ama ben bir zppeyim ve su geis izni kagdyla Franszlarn davay yrtebilecegine gvenmiyorum. Bu adam beni neredeyse ldryordu. Evet, onu Ingiltereye getirmekte usagm bana yardm etmesi iin zorlayarak aceleci bir karar verdim ama byk bir bask altndaydm. Mea culpa. Mea culpa. "

Langdon kuskuyla bakyordu. "Syleyen sen olursan, belki ise yarar." Pilot arkaya dnerek, "Efendim?" diye seslendi. "Kuleden telsizle bildirdiler. Sizin hangarnzn yannda bir bakm sorunu yasyorlarms. uag dogrudan terminale indirmemi istediler." Teabing Biggin Hille on yldan fazladr uuyordu ve bu ilk kez olmuyordu. "Sorunun ne oldugunu sylediler mi?" "Kontrol memuru belirsiz seyler syledi. Galiba benzin istasyonundaki benzin kaag gibi bir seydi. Terminalin nne park etmemi ve sonraki uyarya kadar herkesin uakta kalmasn istediler. Gvenlik tedbiriymis. Havaalan yetkililerinden onay almadan uaktan inmeyecekmisiz" Teabing sphelenmisti. Byk bir benzin kaag olmal. Benzin istasyonu onun hangarndan en az yarm kilometre uzaktayd. Rmy de kayglanmsa benziyordu. "Efendim, alslmsn hayli dsnda." Teabing, Sophie ile Langdona dnd. "Dostlarm, bir hos geldin heyeti tarafndan karslanacagmza dair tatsz sphelerim var."

Langdon dsnceli bir tavrla iini ekti. "Sanrm Fache hl aradg kisinin ben oldugumu dsnyor." Sophie, "Ya yle," dedi. "Ya da hata yaptgn itiraf edemeyecek kadar kendini kaptrd." Teabing onlar dinlemiyordu. Fachenin ne dsndgn bir yana brakp, bir an nce harekete gemeleri gerekiyordu. Asl hedeften sasma. Kse. O kadar yaklastk ki. Altlarndaki inis takmlar ses kartarak aldlar. Langdon vicdan azab dolu bir sesle, "Leigh," dedi. "Onlara teslim olup, bu isi yasal yoldan halledebilirim. Sizi de karstrmams olurum." Teabing, "Oh, Tanr askna Robert," diyerek savsaklad. "Gerekten geri kalanmzn gitmesine izin vereceklerini mi dsnyorsun? Sizi buraya yasaya aykr bir sekilde getirdim. Bayan Neveu Louvredan kamana yardm etti ve uagn arkasnda bagl bir adam var. Kendine gel! Hep birlikte isin iindeyiz." Sophie, "Belki baska bir havaalan deneyebiliriz," dedi. Teabing basn iki yana sallad. "Eger simdi dnersek, baska bir yere indigimiz anda bizi askeri tanklarla karslarlar." Sophie yutkundu.

Teabing, Ingiliz yetkilileriyle karslasmay, Kseyi bulmalarna yetecek kadar uzatmak iin cesur bir karar vermesi gerektigini anlamst. Pilot kabinine dogru aksayarak giderken, "Bana bir dakika izin verin," dedi. Langdon, "Ne yapyorsun?" diye sordu. Teabing, "Sats toplants," derken, pilotu usulsz bir manevra yapmaya ikna etmenin ne kadara mal olacagn dsnyordu. 81 Hawkerson turunu atyor. Kontrol kulesine hzla giren Simon Edwards -Biggin Hill Havaalan zel Hizmet Mdr- yagmurun slattg piste gzlerini ksarak bakyordu. Cumartesi sabahlar erken kaldrlmaktan hi hoslanmazd, en zengin msterilerinden birinin tutuklanmasn seyretmek zere agrlmas onun iin zellikle sinir bozucuydu. Sir Leigh Teabing, Biggin Hille sadece zel hangar iin degil, ayn zamanda sk inis kalkslar iin her seferinde ayr bir avans creti dyordu. Genellikle havaalannn onun programndan nceden haberi olur ve gelisi iin sla bir protokol hazrlanrd. Teabing bylesinden hoslanrd. Hangarnda duran

zel imalat Jaguar tam depo doldurulur, cilalanr ve o gnnLondonTime s gazetesi arka koltuga braklrd. Gerekli evrak islemlerini ve valiz kontroln kolaylastrmak iin bir gmrk memuru uak hangarnda beklerdi. Baz zamanlarda gmrk yetkilileri zararsz organiklere genellikle lks yiyecekler gz yumarak Teabingden byk bahsisler alrlard. Bunlar, Fransz salyangozlar, islenmemis zel bir Roquefort peyniri ve baz meyveler gibi yiyecekler olurdu. Zaten gmrk kurallarndan pek ogu samayd ve Biggin Hill msterilerine yardmc olmayacaksa, bir baska havaalan olabilirdi. Teabinge, Biggin Hillde istedigi her sey sunulur ve alsanlar karslgn alrlard. Uagn indigini gren Edwardsn sinirleri iyice gerilmisti. Teabingin servetini harcama meraknn bir sekilde basn derde soktugunu dsnyordu; Fransz yetkililer onu yakalamaya hayli niyetli grnyorlard. Henz Edwardsa neyle sulandg sylenmemisti ama ciddi bir seyler oldugu belliydi. Fransz yetkililerin istegi zerine kent polisi Biggin Hill hava kontrolne Hawkerin pilotuyla temas

kurmasn ve msterinin hangar yerine dogrudan terminale inis yapmasn sylemesini emretmisti. Benzin sznts hikyesine inandg anlaslan pilot istegi kabul etmisti. Ingiliz polisi genelde silah tasmadg halde, durumun vahameti silahl bir kuvvetin agrlmasn gerektirmisti. Simdi sekiz silahl polis terminal binasnn iinde durmus, uagn motorlarn durduracag o an bekliyordu. Ayn anda bir pist grevlisi, bir daha hareket edememesi iin uagn tekerleklerinin altna gvenlik takozlar yerlestirecekti. Ardndan polisler ieri girip, Fransz polisi duruma mdahale etmek zere gelinceye kadar ieridekileri zapt edecekti. Sag taraftaki agalarn stnde uan Hawker, alalmaya baslamst. Simon Edwards inisi pist seviyesinden grmek iin asag kata indi. Kent polisi saklanmst, pist grevlisi ise elinde takozlarla bekliyordu. Piste inis yapan Hawkern burnu hafife yukar kalkt ve tekerlekleri toz kaldrarak yere degdi. Terminalin nnde sagdan sola dogru hareket eden uagn beyaz gvdesi yagmurlu havada parlyordu. Ama jet uag gaz kesip terminale dnecegi yerde, geis seridinden Teabingin hangarna

dogru yoluna devam etti. Tm polisler dnp Edwardsa baktlar. "Pilotun terminale gelmeyi kabul ettigini sylediginizi sanmstm!" Edwards saskna dnmst. "yle dedi!" Edwards birka saniye iinde, kendini uzaktaki hangara dogru hzla yol alan bir polis arabasnn iinde buldu. Teabingin Hawkeri sakince zel hangara girip gzden kaybolurken, polis konvoyu hl bes yz metre uzaktayd. Arabalar sonunda patinaj yaparak ak hangar kapsnn nne varnca, polisler silahlarn ekerek dsar dkldler. Edwards da dsar frlamst. Sesler sagr edecek kadar yksekti. Jet uag hangarda, bir sonraki kalks iin burnunu kapya vererek, her zamanki manevrasn tamamlarken Hawkern motorlar hl gmbrdyordu. Uak, 180 derecelik dnsn tamamlayp hangarn nne dogru ilerlerken Edwards pilotun saskn ve polis barikatndan dolay korkulu yzn grmst. Pilot uag durdurup, motorlar susturdu. Ieri dolusan polis, jetin etrafn sard. Edwards, uagn

kapsna dogru tedbirle yaklasan kent polis mfettisine eslik etti. Birka saniye sonra uak kaps dsar dogru ald. Uagn elektronik merdivenleri asag dogru alrken, Leigh Teabing kapda belirdi. Kendisine dogrultulmus silahlara bakarken, agrlgn koltuk degneklerine vererek basn kasd. "Simon, buralarda yokken polis piyangosunu mu kazandm?" Sesi endiseliden ok sasrms gibi kmst Bogazndaki dgm yutan Edwards, bir adm ne kt. "Gnaydn efendim. Karsklk iin zr dilerim. Benzin sznts vard ve pilotunuz terminale gelecegini sylemisti." "Evet, evet, sey, ona buraya gelmesini ben syledim. Randevuma ge kaldm. Bu hangara para dyorum ve benzin sznts hakkndaki su samalk bana abartl bir tedbir gibi geldi." "Korkarm buraya gelmekle bizi hazrlksz yakaladnz efendim." "Biliyorum. Programm dsnda hareket ettim. Aramzda kalsn, yeni tedavi gcrdamama sebep oluyor. Buraya motoru ayarlasnlar diye geldim." Polisler birbirlerine baktlar. Edwards irkilerek yzn burusturdu. "ok gzel efendim."

ne dogru adm atan kent basmfettisi, "Efendim," dedi. "Yarm saat daha uakta kalmanz istemek zorundaym." Teabing merdivenlerden inerken szlerini dikkate almams gibi davranyordu. "Korkarm bu mmkn degil. Doktordan randevu aldm." Uaktan inmisti. "Randevuyu karmay gze alamam." Basmfettis, Teabingin uaktan uzaklasmasn nleyecek sekilde yoluna kt. "Fransz Adli Polisinin emri zerine buradaym. Bu uak kanun kaaklarn tasdgnz iddia ediyorlar." Uzun sre gzlerini basmfettise diken Teabing, sonunda kahkahalarla patlad. "Su kamera sakalarndan biri mi? ok iyi!" Basmfettis istifini bozmamst. "Bu is ciddi efendim. Fransz uakta ayrca bir rehine tuttugunuzu iddia ediyor." Teabingin usag Rmy merdivenlerin basnda belirmisti. "Kendimi Sir Leigh iin alsan bir rehine gibi hissediyorum ama bana gidebilecegimin garantisini verdi." Rmy saatine bakt. "Efendim, gerekten gecikiyoruz.! Hangarn arkasnda duran Jaguar limuzini gsterdi. Devasa arabann iini gstermeyen camlar ve beyazl lastikleri vard. "Arabay getireyim." Rmy merdivenlerden inmeye baslad.

Basmfettis, "Korkarm gitmenize izin veremeyecegiz," dedi. "Ltfen uagnza dnn. Her ikiniz de. Fransz polis temsilcileri ksa sre sonra burada olacaklar." Teabing simdi Simon Edwardsa bakyordu. "Simon, Tanr askna, bu ok sama! Uakta baska kimse yok. Her zamanki yolcular var, Rmy, pilotumuz ve ben. Belki sen arabuluculuk yapabilirsin. Uaga binip, ieride baska kimsenin olmadgn teyit edebilir misin?" Edwards kapana ksldgn anlamst. "Evet efendim. Bakabilirim." Teabingin Biggin Hill msterisi olarak kalmas iin, Simon Edwards gibi zel havaalan mdrlerinin uaktakiler hakknda yalan syleyebilecegini bilen kent basmfettisi, "Kesinlikle bakamazsn!" dedi. "Ben kendim bakarm." Teabing basn iki yana sallad. "Hayr bakamazsnz mfettis. Bu zel bir mlk ve arama emriniz olmadg mddete uagmdan uzak duracaksnz. Burada size mantkl bir teklifte bulunuyorum. Teftisi Bay Edwards yapabilir." "Kabul etmiyorum."

Teabingin tavr sertlesmisti. "Mfettis, korkarm oyunlarnza katlacak vaktim yok. Geciktim ve gidiyorum. Eger bu sey beni durduracak kadar nemliyse, beni vurmak zorunda kalacaksnz." Bunu syledikten sonra Teabing ile Rmy, basmfettisin yanndan geip, limuzine dogru yrmeye basladlar. Leigh Teabingin meydan okuyarak yanndan geip gitmesi kent basmfettisinin hi hosuna gitmemisti. Imtiyazl kisiler daima kanunun stnde olduklarn dsnrlerdi. Ama degildiler. Basmfettis dnerek Teabingin srtna nisan ald. "Durun! Ates edecegim!" Teabing ne durdu, ne de arkasn dnp bakt. "Devam edin," dedi. Avukatlarm kahvalt yerine testislerinizi yer. Ve arama emri olmadan uagma binmeye cret ederseniz, ardndan dalagnz gelir." G oyunlarna yabanc olmayan basmfettis etkilenmemisti. Teabing teknik adan haklyd ve polisin jet uagna binmesi iin arama emrine ihtiyac vard ama uak Fransadan havalanmst ve nfuzlu Bezu Fache yetki verdigi iin kent basmfettisi, Teabingin uagnda saklamak iin bunca aba sarf ettigi seyi

bulmann kariyeri bakmndan ok daha iyi olacagna karar verdi. Mfettis, "Durdurun onlar," diye emir verdi. "Uag arayacagm." Adamlar silahlaryla Teabing ile usagnn limuzine giden yolunu kestiler. Teabing simdi arkasn dnmst. "Mfettis, bu size son uyarm, o uaga binmeyi aklnzdan bile geirmeyin. Pisman olursunuz." Tehdide aldrmayan basmfettis tabancasna sarld ve uagn merdivenlerinden yukar kt. Kapya ulastgnda ieriye bir gz att. Ksa bir sre sonra kabinden ieri girdi. Nasl yani? Pilot kabininde dehset dolu bakslarla oturan pilot dsnda uak bombostu. Insan hayatna dair en ufak belirti yoktu. abucak tuvaleti, koltuklar, bagaj blmn aradlar ama mfettis ieride saklanan hi kimseyi bulamad... hele birka kisiye dair hibir iz yoktu. Bezu Fache hangi akla hizmet etti?Leigh Teabing galiba dogruyu sylyordu. Bos kabinde tek basna duran kent basmfettisi glkle yutkundu. Kahretsin. Kzarms bir yzle

yeniden merdivene dnd ve gzleriyle hangar tarayarak, namlu altnda limuzinin yannda bekleyen Leigh Teabing ile usagna bakt. Mfettis, "Brakn gitsinler," diye emir verdi. "Yanls tyo almsz." Hangarn uzak bir ksesinde oldugu halde Teabingin gzlerinden alev pskryordu. "Avukatlarmn sizi arayacagndan emin olabilirsiniz Ve bir dahaki sefere Fransz polisine fazla gvenmeyin." Bu szlerin ardndan Teabingin usag limuzinin arka kapsn aarak, zrl efendisinin arka koltuga yerlesmesine yardm etti. Ardn usak arabann n tarafna yryerek direksiyon basna geti ve motoru alstrd. Jaguar hangardan karken, polisler alarak yol verdiler Limuzin havaalanndan hzla uzaklasrken, arka koltuktaki Teabing, "Roln iyi oynadn vefakr dostum," dedi. Ardndan gzlerini genis aracn los n koltuklarna evirdi. "Herkesin rahat yerinde mi?" Langdon usulca basn sallad. Sophie ile birlikte elleri kollar bagl Albinonun yannda hl yere melmis vaziyette duruyorlard. Dakikalar nce, Hawker bos hangara girdiginde, uak yarm dnn tamamlayp yavasladgnda

Rmy kapy amst. Polis hzla yaklasrlarken Sophie ile Langdon kesisi merdivenlerden srkleyerek indirmisler ve limuzinin arkasnda saklanmslard. Ardndan jet uagnn motorlar yeniden gmbrdeyerek uag dndrmeye baslams ve polis arabalar hangarn nnde patinaj ekerken manevrasn tamamlamst. Simdi limuzin hzla kente dogru yaklasrken Langdon ile Sophie, kesisi yerde brakarak dogruldular ve Teabingin karssndaki uzun koltuga oturdular. Ingiliz her ikisine de muzip bir tebessmle bakarak, limuzinin bar dolabn at. "Size birer iki ikram edebilir miyim? Biraz erez? Gevrek? Fndk? Seltzer?" Sophie ve Langdon hayr anlamnda baslarn salladlar. Teabing srtarak bar kapatt. "Peki o halde, su svalyenin mezarna dnelim..." 82 Limuzinin arkasnda Teabinge bakan Langdon, "Fleet Caddesi mi? diye sordu. Mezar Fleet Caddesinde mi? O ana kadar Leigh "svalyenin mezarn" bulacaklarn dsndg yer hakknda olduka kurnaz davranmst. Siire gre bu mezar kk kripteksi amak iin gerekli olan sifreyi verecekti.

Teabing srtarak Sophieye dnd. "Bayan Neveu, Harvardl ocuun siire bir daha bakmasna izin verir misiniz?" Sophie cebini karstrarak, tirseye sarl siyah kripteksi kard. Gl agac kutuyla byk kripteksi hep birlikte uagn ufak kasasnda brakmaya ve yanlarnda ok daha kk ve tasnabilir boyutlarda olan siyah kripteksi getirmeye karar vermislerdi. Sophie tirseyi aarak, sayfay Langdona uzatt. Langdon siiri uaktayken defalarca okumus olmasna ragmen, tam olarak nereden bahsettigini anlayamamst. Simdi kelimeleri yeniden yavasa ve dikkatle okurken, bes heceli ritimlerin anlam kartmasna yardmc olmasn diliyordu. Papa svalye gmms Londrada. Kutsal gazap cevap lms ona. Ara, kreyi kabre aitti. Gld teni doluydu gbegi. Lisan olduka basit grnyordu. Londrada gml bir svalye vard. Kiliseyi kzdracak bir sey yapmst. Bu svalyenin mezarnda olmas gereken kre kaypt. Siirin son msralar ise-Gld teni,

doluydu gbegi- kesinlikle Isann tohumlarn tasyan Magdalal Meryeme atfta bulunuyordu. Msrann ak diline ragmen Langdon hl bu svalyeninkim oldugunu veya nereye gmldgn kartamyordu. Ayrca mezarn yerini bulduklar anda kayp olan bir baska seyi aramalar gerekecekti. Ara kreyi kabre aitti? Teabing aresizlik iinde, "Hi fikrin yok mu?" diye sorarken, Langdon Kraliyet Tarihisinin bir cevap buldugunu hissedebiliyordu. "Bayan Neveu?" Sophie basn hayr anlamnda sallad. Teabing, "Siz ikiniz ben olmasam ne yapacaktnz?" dedi. "Pekl, size yardm edecegim. Gerekten ok kolay. Ilk dize anahtar. Okur musunuz ltfen?" Langdon yksek sesle okudu. "Papa svalye gmms Londrada." "Kesinlikle. Papann gmdg bir svalye." Langdona bakt. "Bu sana ne ifade ediyor?" Langdon omuzlarn silkt. "Papann gmdg bir svalye mi? Cenazesini Papann kaldrdg bir svalye." Teabing yksek sesle gld. "Oh, bu ok komik. Her zaman iyimsersindir Robert. Ikinci dizeye bak.

Bu svalye belli ki kilisenin kutsal gazabn ekecek bir sey yapms. Tekrar dsn. Kilise ile Tapnak Svalyeleri arasndaki bag dsn. Papann gmdg bir svalye mi?" Sophie, "Papannldrdg bir svalye mi?" diye sordu. Teabing glmseyerek onun dizine hafife vurdu. "Aferin tatlm. Papann gmdg bir svalye. Ya da ldrdg." Langdon 1307deki dillere destan Tapnak avn -sanssz on nc Cuma- dsnd. Papa Clement yzlerce Tapnak Svalyesini ldrp gmmst. "Ama papalar tarafndan ldrlen sonsuz svalye mezar olmal," Teabing, "Aha! Hi de yle degil!" dedi. "Pek oklar o anda yakld ogu tren yaplmadan Tiber Nehrine atldlar. Ama bu siir bir mezardan bahsediyor. Londradaki bir mezardan. Ve Londrada gml ok az svalye var." Isk akmasn beklermis gibi Langdona bakt. Sonunda fkelenmisti "Robert, Tanr askna! Tarikatn askeri kolu tarafndan Londrada insa edilen kilise... Tapnak Svalyelerinin yaptg!" "Mabet Kilisesi mi?" Langdon kesik kesik nefes ald. "Mezarlg m var?" "Grp grebilecegin en korkutucu on mezar."

Langdon, tarikat arastrmas yaparken pek ok kereler ismine rastladysa da, daha nce Mabet Kilisesini hi ziyaret etmemisti. Bir zamanlar Birlesik Krallktaki tm tapnak/tarikat faaliyetlerinin merkezi olan Mabet Kilisesine Tapnak Svalyeleri, Sleyman Mabedinin ve Romada sahip olduklar nfuzu borlu olduklar Sangreal Belgelerinin onuruna bu ismi vermislerdi. Svalyelerin Mabet Kilisesinin alslmadk ortamnda garip ve gizli ayinler gereklestirdiklerine dair pek ok hikye anlatlrd. "Mabet Kilisesi Fleet Caddesinde mi?" "Aslna bakarsan Fleet Caddesinden saplan Inner Temple Lanede." Teabing haylaz bir ocuk gibi davranyordu. "Yerini sylemeden nce biraz terledigini grmek istedim." "Tesekkrler." "Ikiniz de daha nce oraya hi gitmediniz mi?" Sophie ile Langdon baslarn salladlar. Teabing, "Sasrmadm," dedi. "Kilise byk binalarn arkasnda kalr. Oradaki varlgn birka kisi bilir. Issz eski bir yer. Mimarisi pagan stilindedir." Sophie sasrd. "Pagan m?"

"Pagan abidesidir," dedi. "Kilisenin sekli yuvarlaktr. Tapnaklar geleneksel Hristiyan ha temeline aldrs etmeden, kiliseyi gnesin serefine mkemmel bir daire biiminde insa ettiler." Kaslar seytani bir ifadeyle yukar kalkmst. "Romadakilerin cann ok fazla skacak bir mesele degildi. Stonehengei Londrann merkezinde yeniden diriltmis olmallar." Sophie, Teabinge bakt. "Peki siirin geri kalan?" Tarihinin neseli havas bozulmustu. "O kadar emin degilim Sasrtmal. On mezarn her birini dikkatle incelemeliyiz. Sans yzmze glrse, ilerinden birinin kayp kresi gzmze arpacaktr." Langdon geree ne kadar yaklastklarn fark etmisti. Eger kre sifreyi aklayacaksa, ikinci kripteksi aabileceklerdi. Iinde ne bulacaklarn tahmin etmeye alst. Langdon yeniden siire gz att. Baslangta var olan apraz kelime bulmacalarna benziyordu. Kseden bahseden bes harfli bir kelime mi? Uaktayken zaten muhtemel sifreleri denemislerdi -KADEH, EVLAT, GNES, VENS, MARIA, JESUS, SARAH- ama silindir almamst.

ok bilindiktiler. Gln dllenmis rahmini anlatan bes harfli baska bir kelime olmalyd. Leigh Teabing gibi bir uzman bile zorlamas, Langdona bunun bilindik bir Kse kelimesi olmadgnn isaretini veriyordu. Rmy omzunun stnden, "Sir Leigh?" diye seslendi. Aradaki blme ak oldugundan dikiz aynasndan onlar seyrediyordu. "Fleet Caddesinin Blackfriars Kprs yaknlarnda oldugunu mu sylemistiniz?" "Evet, Victoria Embankmenttan dn." "zgnm. Nerede oldugundan emin degilim. Genelde sadece hastaneye gidiyoruz." Langdon ve Sophieye bakarken gzlerini deviren Teabing homurdand. "Yemin ederim bazen ocuk bakclg yaptgm hissediyorum. Bir saniye ltfen. Kendinize iecek ya da atstracak bir seyler aln." Ak blmeden Rmy ile konusabilmek iin yanlarndan ayrlarak, n tarafa gitti. Sophie, Langdona dnerek alak sesle konusmaya baslad. "Robert, Ingilterede oldugumuzu kimse bilmiyor." Langdon, onun hakl oldugunu fark etmisti. Kent polisi Facheye uagn bos oldugunu syleyince Fache, onlarn hl Fransada oldugunu dsnecekti. Grnmez olduk. Leighin kk aldatmacas onlara

bolca vakit kazandrmst. Sophie, "Fache kolay vazgemeyecektir," dedi. "Bu tutuklamaya ok hevesli." Langdon aklna Facheyi getirmemeye alsyordu. Sophie bu is bittikten sonra Langdon temize karmak iin elinden geleni yapacagna sz vermisti, ama Langdon buna gerek kalmamasndan korkuyordu. Fache bu plann bir paras olabilir. Adli polisin Kutsal Kse meselesiyle isi olacagn akl almasa da Langdon bu gecenin, Fachenin su ortag olabilecegini gzard edemeyecek kadar fazla tesadfle dolu oldugunu dsnd. Fache dindar biri, ayrca bu cinayetleri benim stme ykmaya kararl. Ayrca bir de Sophie, Fachenin bu tutuklamaya fazlasyla hevesli oldugunu sylemisti. Her seyin tesinde Langdon aleyhinde saglam deliller vard. Louvreda yerde ve Saunirein not defterinde isminin yazmasnn yan sra simdi bir de yazdg kitap konusunda yalan sylemis ve kamst. Sophienin teklifi zerine. Elini onun bacagna koyan Sophie, "Robert, seni bunca derdin iine karstrdgm iin zgnm," dedi. "Ama burada olmana seviniyorum,"

Iltifatnda romantik olmaktan ok pragmatik bir hava vard, Ama Langdon aralarnda beklenmedik bir ekim olustugunu hissediyordu. Yorgun bir yzle glmsedi. "Uyuyabildigim zamanlar ok daha eglenceli oluyorum." Sophie bir sre sessiz kald. "Bykbabam sana gvenmemi istedi Bir kez olsun onu dinledigime memnunum." "Bykbaban beni tanmyordu bile." "yle bile olsa, onun isteyebilecegi her seyi yaptgn dsnmekten kendimi alamyorum. Kilit tasn bulmama yardm ettin, Sangreali akladn, bodrum katndaki ayini anlattn." Durdu. "Bu gece kendimi bykbabama bir sekilde geen yllardan daha yakn hissediyorum. Eminim buna sevinirdi." Artk ufuktaki Londra manzaras seher vaktinin aydnlgyla belirginlesmeye baslamst. Bir zamanlar Big Ben ile Tower Kprsnn hkim oldugu manzara simdi Milenyum Kubbesini selamlyordu... yz elli metre yksekligindeki ultramodern, dev Ferris dnme dolabndan, sehrin nefes kesici manzarasn grmek mmknd. Langdon bir kez binmeyi denemisti ama "kapsller" ona mhrl lahitleri hatrlattgndan ayaklarn karada tutmay ve manzaraya Thames Nehrinin kysndan bakmay tercih etmisti.

Langdon birinin dizini skarak onu geri ektigini hissetti. Sophie yesil gzleri ona bakyordu. Kendisiyle konustugunu fark etti. "Eger bulursak Sangreal Belgeleriyle ne yapmamz gerektigini dsnyorsun? diye fsldad. Langdon, "Benim ne dsndgm nemsiz," dedi. "Bykbaban kripteksi sana verdi ve igdlerin bykbabann ne yapman istedigini sylyorsa onu yapacaksn." "Ben senin fikrini soruyorum. Arastrma kitabnda bykbabamn gvenini uyandracak bir sey yazdgn ortada. Seninle zel olarak grsmek istemisti. Bunu ok nadir yapar." "Belki de bana her seyi yanls anladgm anlatacakt." "Fikirlerinden hoslanmadysa neden seni bulmam istesin? Kitabnda Sangreal Belgelerinin aklanmas gerektigini mi sylyordun yoksa gizin devam edilmesini mi?" "Ikisini de yazmadm. Arastrmam kutsal disi sembolleriyle ilgiliydi... Tarih boyunca yaplan ikonografilerin izini srdm. Kesinlikle ne Ksenin saklandg yerle ilgili, ne de aklanp aklanmamasyla ilgili bir yorumda bulunmadm."

"Ama bu konuda bir kitap yazyorsun, demek ki bilginin paylaslmas gerektigini dsnyorsun." "Isann farkl bir hikyesi oldugunu teorik adan tartsmakla digeri arasnda daglar kadar fark var..." "Digeri ne?" "Dnyaya Yeni Ahitin sahte oldugunu gsterecek binlerce eski belgeyi bilimsel ispat diye sunmak." "Ama bana Yeni Ahitin insan rn oldugunu sylemistin?" Langdon glmsedi. "Sophie, dnyadaki her trl inan insan rndr. Inancn tanm budur.,, dogru oldugunu dsndgmz ve ispatlayamadgmz seyi kabul etmek. Eski Msrllardan modern kiliseye kadar her dinde Tanr mecazlarla, alegoriyle ve abartyla anlatlr. Mecazlar aklmzn almadgn anlamasna yardm eder. Sorunlar kendi mecazlarmza kelime anlamyla inanmaya basladgmz zaman ortaya kar." "Yani Sangreal Belgelerinin sonsuza kadar sakl tutulmasndan yanasn, yle mi?" "Ben bir tarihiyim. Belgelerin yok edilmesine karsym ve ayrca din alimlerinin Isa Mesihin olaganst hayat hakknda daha fazla bilgi sahibi oldugunu grmek isterim."

"Sordugum soruya her sekilde kars geliyorsun." "yle mi yapyorum? Incil, dnyadaki milyonlarca insan iin bir rehber niteligindedir. Ayn sekilde Kuran, Tevrat ve Pali, Kanon diger dindeki insanlara rehberlik ederler. Eger sen ve ben Islam inancyla, Yahudi inancyla, Budist inancyla ve pagan inancyla elisen belgeler bulsaydk, bunu yapmal mydk? Budistlere bayrak sallayp, Budann aslnda nilfer ieginden dogmadgna dair kantlarmz oldugunu sylemeli miydik? Ya da Isann kelime anlamnda bir bakireden dogmadgn? Dinlerini laykyla anlayanlar, bu hikyelerin mecaz oldugunu zaten anlarlar." Sophie kuskuyla bakyordu. "Ama benim dindar Hristiyan arkadaslarm kesinlikle Isann suda yrdgne,gerekten suyu saraba dnstrdgne ve gerek bir bakireden dogduguna inanyorlar." Langdon, "Kesinlikle bundan bahsediyorum," dedi. "Dindeki alegoriler geregin bir paras oldular. Ve bu gerege inanarak yasamak milyonlarca insann hayatla mcadele edip, daha iyi insanlar olmalarna yardmc oluyor." "Ama inandklar gerek yalan."

Langdon kendi kendine gld. "Sifreleri zmesine yardmc oldugu iin hayalii saysna inanan matematiki bir kriptograftan daha fazla degil. Sophie kaslarn att. "Bu hi de adil degil." Aradan biraz zaman geti. Langdon, "Ne sormustun?" dedi. "Hatrlayamyorum." Langdon glmsedi. "Her seferinde ise yarar." 83 Sophie ve Teabingle birlikte Inner Temple Lanede Jaguar limuzinden inerken Langdonn Mickey Mouse saati yedi buugu gsteriyordu. l, binalarn olusturdugu bir labirentten, Mabet Kilisesinin dsndaki kk bir avluya girmislerdi. Kaba yontulmus tas yagmurda parlyor ve binann tepesindeki kumrular kuguruyorlard. Londrann eski Mabet Kilisesi tamamyla Caen tasndan yaplmst. Dramatik dairesel yaps, insann gzn korkutan cephesi, ortadaki ufak kulesi ve tek taraftan kan nefiyle kilise, bir ibadet yerinden ok

askeri kaleleri andryordu. On Subat 1185te, zamann Kuds Patrigi Heraclius tarafndan takdis edilen Mabet Kilisesi sekiz yzyl iinde, 1940 ylnda agr hasar aldg Luftwaffe bombardman hari, siyasi kargasalardan, Byk Londra Yangnndan, Birinci Dnya Savasndan sag kurtulmustu. Savastan sonra sade grkemine yeniden kavusturulacak sekilde onarlmst. emberin basitligi,diye dsnen Langdon, ilk kez grdg binaya hayranlkla bakyordu. Sade ve basit mimari, Incelik kazandrlms Pantheondan ok Romadaki kaba Castel Saint-Angeloyu andryordu. Sag taraftan knt yapan kk mstemilat gz zevkini bozuyordu ama asl yapnn orijinal pagan biimini bozmaya yetmemisti. Girise dogru aksayarak ilerleyen Teabing, "Cumartesi sabahnn erken saatleri , dedi. "Yani ugrasmamz gereken hizmetlilerle karslasacagmz sanmyorum." Kilisenin antresindeki tas girisin iinde genis bir ahsap kap vard. Kapnn sol tarafnda konser programlar ve kilise yardm ilanlarnn asl oldugu bir duyuru panosu yer alyordu ve kesinlikle oraya yaksmyordu.

Panoyu okuyan Teabing kaslarn att. "Ziyaretiler iin kaplar bir ka saat sonra alacak." Kapya yaklasp amay denedi. Kap yerinden oynamad. Kulagn ahsaba dayayarak ieriyi dinledi. Bir sre sonra geri ekildiginde yznde sinsi bir ifade vard. Duyuru panosunu gstererek "Robert yardm programna bakar msn? Bu hafta kim baskanlk ediyormus?" diye sordu. Kapnn vuruldugunu duydugunda, ierideki papaz yardmcs komnyon alann sprmeyi yeni bitirmisti. Duymazlktan geldi. Peder Harvey Knowlesn kendi anahtarlar vard ve daha birka saat gelmeyecekti. Kapy alan merakl bir turist ya da fakir olmalyd. Papaz yardmcs temizlige devam etti kapnn vurulmas kesilmemisti. Okumanz yok mu? Kapdaki panoda, kilisenin cumartesi gnleri saat dokuz buuktan nce almadg yazyordu. Papaz yardmcs isine devam etti. Birden kapdaki yumruklama sesi, sanki biri metal bir tokmakla vuruyormus gibi grltl bir hal ald. Elektrikli sprgeyi durduran papaz yardmcs sinirli admlarla kapya yrd. Ierideki kilidi evirerek,

kapy at. Kapda kisi duruyordu. Turistler, diye mrldand. "Saat dokuz buukta ayoruz." Liderleri gibi grnen iri csseli adam koltuk degneklerini kullanarak bir adm ne kt. Ingiliz Sakson aristokrat aksanyla, "Ben Sir Leigh Teabingim," dedi. "Sphesiz farknda oldugun gibi, drdnc kusaktan Bay ve Bayan Christopher Wrene eslik ediyorum." Yana ekilerek, kolunu arkasndaki ekici ifte dogru uzatt. Kadnn yumusak yz hatlar ve gr kzl salar vard. Adam ise uzun boylu, koyu renk sal ve fazlasyla tandkt. Papaz yardmcs nasl karslk vermesi gerektigini bilmiyordu. Sir Christopher Wren, Mabet Kilisesine bagsta bulunan en nl isimdi. Byk Yangnn sebep oldugu hasarn onarlmas iin elinden geleni yapmst. Ayrca on sekizinci yzyl baslarnda lmst. "Um... sizinle tansmak bana seref verdi." Koltuk degnekli adam kaslarn att. "Sats isiyle ugrasmadgn isabet olmus gen adam, hi ikna edici degilsin. Peder Knowles nerede. "Bugn cumartesi. Daha ge gelir."

Engelli adam yzn daha da burusturmustu. "Burada olacagn sylemisti ama yle grnyor ki, bu isi onsuz yapacagz. Fazla uzun srmez." Papaz yardmcs hl kapnn nnde durarak, yolu kapatyordu. Affedersiniz,ne uzun srmez?" Ziyaretinin gzleri ksld ve ne dogru egilerek, kimseyi mahcup etmek istemiyormus gibi fsldad. "Gen adam, burada yeni oldugun belli Sir Christopher Wrenin torunlar her yl buraya gelir ve kiliseye kllerinden bir tutam serper. Bu onun son istegi ve mirasyd. Bu geziden hi kimse hoslanmyor ama elden ne gelir?" Papaz yardmcs birka yldr burada alstg halde bu gelenegi daha nce hi duymamst. "Saat dokuz buuga kadar beklerseniz iyi olacak. Kilise henz almad, ben de sprmeyi bitirmedim." Koltuk degnekli adam fkeyle parlad. "Gen adam, bu binada senin sprebilecegin herhangi bir seyin kalms olmasn, bu kadnn cebindeki beyefendiye borlusun." "Affedersiniz anlayamadm?" Koltuk degnekli adam, "Bayan Wren," dedi. "Acaba bu mnasebetsiz gen adama klleri gsterebilir miydiniz?"

Kadn tereddt ettikten sonra, adeta kendine gelmis gibi elini sveterinin cebine gtrd ve koruyucu kumasa sarlms kk bir silindir kard. Koltuk degnekli adam, "Oldu mu, grdn m?" diye atld. "Simdi ya onun son istegine sayg gsterip, kllerini mabede serpistirmemize izin verirsin ya da Peder Knowlesa bize nasl davrandgn anlatrm." Peder Knowlesin kilise gelenegine bagllgn... daha da nemlisi, bu tarihi mabede glge dsrecek bir sey oldugunda ne kadar fkelenecegini ok iyi bilen gen adam tereddt etti. Ama Peder Knowles bu aile bireylerinin gelecegini sylemeyi unutmus olabilirdi. Eger durum buysa, onlar geri evirmenin riski, ieri alma riskinden ok daha bykt. Zaten en fazla bir dakika alacagn sylediler. Ne kadar zarar verebilir ki ? Papaz yardmcs, lnn ieri girmesi iin kenara ekildiginde, olan bitene Bay ve Bayan Wrenin de en az kendisi kadar sasrdgna yemin edebilirdi. Kararsz bir halde isine devam ederken bir yandan gzucuyla onlar takip ediyordu. l kilisenin ilerine ilerlerken Langdon kendini tutamadan glmsedi. "Leigh," diye fsldad.

"ok gzel yalan sylyorsun." Teabing gzlerini krpstrd. "Oxford Tiyatro Kulb. Hl beni oynadgm Julius Caesar anlatrlar. nc perdenin ilk sahnesini kimsenin benden daha iyi oynadgn sanmyorum." Langdon, ona bakt. "Ben o sahnede Caesarn ldgn sanyordum." Teabing kendinden memnun bir sekilde srtt. "Evet ama yere dsnce benim ehramm yrtlmst. Bu yzden yarm saat boyunca sahnede yerde yattm. Buna ragmen tek bir kasm bile kprdatmadm. Muhtesemdim, inan bana." Langdon yzn burusturdu. Kardgma zldm. Grup halinde ek binadan, ana kiliseye giden kemerli yola girdiklerinde Langdon gsterissiz sadelige sasrd. Sunak, dz bir Hristiyan sapelini andrdg halde, geleneksel ssleme izlerini tasmayan mobilyalar yaln ve soguktu. "Kasvetli," diye fsldad. Teabing sessizce gld. "Ingiltere kilisesi. Anglikanlar dinlerinde gsterise kamazlar. Dikkatlerini aclarndan uzaklastracak hibir sey gremezsin."

Sophie kilisenin dairesel blmne giden genis aklg gsterdi. "Buras kaleye benziyor," diye fsldad. Langdon, onunla ayn fikirdeydi. Duvarlar, bulunduklar yerden bile olduka saglam grnyordu. Alminyum koltuk degneklerinden kan sesler yank yaparken Teabing, "Tapnak Svalyeleri savasyd," dedi. "Dini nefer toplulugu. Kiliseleri onlarn kaleleri ve bankalaryd." Leighe bakan Sophie, "Bankalar m?" diye sordu. "Elbette, evet. Modern bankaclk kavramn Tapnaklar icat etti. Avrupal asilzadelerin alanlaryla birlikte yolculuk etmeleri tehlikeliydi, bu yzden Tapnaklar, onlarn altnlarn en yakn Mabet Kilisesine edip, Avrupadaki diger tapnak kiliselerinden ekmelerine imkn sagladlar. Tek ihtiyalar olan sey, gerekli evraklar gstermeleriydi." Gz krpt. "Ve tabii kk bir komisyon. Ilk ATMler bunlard." Teabing, gnes sgnn kzl renkli bir ata binen beyaz giysili svalyeden szldg vitray pencereyi gsterdi. "Alanus Marcel," dedi. "Bin iki yzl yllarn basnda Tapnak statyd. O ve ondan sonra gelenler Primus Baro Angiaede senatr koltuguna oturdular."

Langdon sasrmst. "lkenin ilk baronu mu?" Teabing basn sallad. "Bazlar Tapnak statnn kraldan daha fazla nfuza sahip oldugunu iddia eder." Daire seklindeki blme vardklarnda Teabing uzakta hl yerleri sprmekte olan papaz yardmcsna bakt. Sophieye, "Biliyor musun?" diye fsldad, "Tapnaklar bir yerden bir yere tasyp sakladklar zamanlarda Kutsal Ksenin bir kez bu kiliseye yerlestirildigi sylenir. Drt sandk Sangreal Belgesiyle Magdalal Meryemin lahdinin bu kilisede oldugunu hayal edebiliyor musun? Tylerimi diken diken ediyor." Dairesel blme girdiklerinde, Langdonn da tyleri diken diken olmustu. Gzlerini ierideki soluk tas duvarlarda gezdirerek, hepsi de i tarafa dogru bakan gargoyle, seytan, canavar ve acl insan yz oymalarna bakt. Oymalarn altnda daire seklindeki oday evreleyen tek bir oturma sras vard. Langdon, "Yuvarlak tiyatro," diye fsldad. Teabing koltuk degneklerinden birini kaldrarak, sol ve sag arka kseleri gsterdi. Langdon onlar grmst bile. On tas svalye. Besi solda. Besi sagda.

Yere meyilli yerlestirilmis gerek boyutlardaki oyma figrler, huzur iinde yatyorlard. Svalyeler zrhl giysileri, kalkanlar ve kllaryla betimlenmislerdi. Langdon mezarlar grnce, onlar uyurken birisi ieri gizlice girmis ve yzlerine al dkms gibi tatsz bir hisse kaplmst, hepsi de olduka eskimisti ama birbirlerinden hayli farklydlar, kol ve bacaklar farkl pozisyonlarda duruyordu, farkl zrhlar ve kalkanlarnn stnde farkl isaretler vard. Papa, svalye gmms Londra da. Daire seklindeki odada ilerlerken Langdon dizlerinin bagnn zldgn hissetti. Buras, oras olmalyd. Rmy Legaludec, Jaguar limuzini Mabet Kilisesinin yaknlarndaki pis bir sokaga ekerek, sanayi p tenekelerinin arkasnda durdu. Motoru susturarak etraf kolaan etti. Bostu. Arabadan inerek, arka tarafa yrd ve kesisin bulundugu orta blmeye geti. Remynin varlgn hissederek vecit halinden kan kesis, krmz gzleriyle korkudan ok merakla bakyordu. Rmy bu vefakr adamn sakin kalabilmesinden olduka etkilenmisti. Range Roverdaki ilk

bogusmadan sonra kesis iinde bulundugu durumu kabullenmis ve kaderini daha yksek bir gce teslim etmis gibiydi. Papyonunu gevseten Remy, kolal yksek yakasnn dgmesini at ve kendini, yllardr ilk kez nefes alyormus gibi hissetti. Limuzinin iki barndan kendine bir Smirnoff votka doldurdu. Tek dikiste ikisini bitirdikten sonra biraz durdu. Yaknda zengin bir adam olacagm. Bar dolabn arayan Rmy, standart bir sarap aacag buldu ve kk bagn dsar kartt. Bak genellikle sarap sisesinin mantar etrafndaki yaldz kesmek iin kullanlrd ama bu sabah ok daha farkl b amaca hizmet edecekti. Rmy elinde tuttugu bakla yzn Silasa dnd. Artk krmz gzlerden korku fskryordu. Remy glmseyerek limuzinin arka tarafna gitti. Baglaryla bogusan kesis kendini geri ekiyordu. Bag havada tutan Remy, "Kprdama," diye fsldad. Silas, Tanrnn onu terk ettigine inanamyordu. Silas kana susayan kaslarnn zonklamasn bile Isann ektigi aclarla bagdastrarak, baglamann verdigi fiziksel acy ruhani bir ibadete dnstrmst. Gece

boyunca kurtulus iin dua ettim. Bak asag inerken Silas gzlerini skca kapad. Krek kemiklerinde ani bir ac hissetti. Limuzinin arkasnda, kendini savunmaktan aciz bir durumda lecegine inanmayarak feryat etti. Tanrnn isini yapyordum. gretmen beni koruyacagn sylemisti. Silas srtna ve omuzlarna yaylan yakc scaklg hissettiginde, kendi kannn derisinin stne yayldgn hayal etti. Uyluklarnn delinirken verdigi agry duydugunda, hasara kars verilen o tandk mcadelenin basladgn hissedebiliyordu... vcudun acya kars savunma mekanizmas. Yakc scaklk tm kaslarna yayldgnda Silas gzlerini daha da sk kapad ve mrnn son dakikalarnda grecegi kisinin katili olmamas gerektigine karar verdi. Ispanyadaki kk kilisede duran gen Piskopos Aringarosay hayal etti... Onun ve Silasn kendi elleriyle insa ettigi o kilisede. Hayatmn baslangc. Silas vcudunu alevler sarms gibi hissediyordu. Smokini! adam aksanl Franszcasyla, "Bir iki al," dedi. "Kan dolasmna yardm eder." Silasn gzleri hayretle ald. zerine egilen bulank figr ona bir bardak iecek ikram ediyordu.

Yerdeki kansz bagn yannda kullanlms yapskanl bant duruyordu. Adam, "I bunu," diye yineledi. "Hissettigin ac kaslarna hcum eden Itandan kaynaklanyor." Silas duydugu korkutucu zonklamann karncalanmaya dnstgn hissediyordu. Votkann tad berbatt ama minnet duyarak iti. Kader bu gece Silasa pek ok tuzak hazrlamst ama Tanr mucizevi bir hareketle bunlarn hepsini zmst. Tanr beni terk etmedi. Silas, Piskopos Aringarosann buna ne diyecegini biliyordu. Ilahi mdahale. Usak, "Seni daha nce kurtarmak isterdim," diye zr diledi. "Ama buna imkn yoktu. Polis nce Chateau Villettee sonra da Biggin Hill Havaalanna geldi, ancak simdi frsat bulabildim. Anlyorsun, degil mi Silas?" Silas sasknlkta geri ekildi. "Adm biliyor musun?" Usak glmsedi. Silas dogrularak sertlesmis kaslarn ovalad. Kusku, minnet ve sasknlk duygular kabarmst. "Sen... gretmen misin?" Soruyu komik bularak glen Remy, basn iki yana sallad. "Keske kadar gcm olsayd. Hayr, ben

gretmen degilim. Senin gibi ben de ona hizmet ediyorum. Ama gretmen senden vgyle bahsediyor. Benim adm Remy." Silas sersemlemisti. "Anlamyorum. gretmen iin alsyorsan, Langdon neden kilit tasn senin evine getirdi?" "Benim evime getirmedi. Dnyann en nl Kse tarihilerinden Sir Leigh Teabing in evine getirdi." "Ama sen orada yasyorsun. Garip..." Langdonn sgnmak iin yaptg seime sasrmams gibi grnen Rmy glmsedi. "Her seyi nceden tahmin etmek mmknd. Kilit tas Robert Langdondayd ve yardma ihtiyac vard. Kamak iin Leigh Teabingin evinden daha mantkl bir yer olur muydu? Benim orada yasamam, gretmenin beni yanna almasnn ilk sebebiydi." Durdu. "Sence gretmen Kse hakknda bu kadar ok seyi nereden biliyor?" Simdi her sey aklga kavusmustu, Silas sasknd. gretmen, Sir Leigh Teabingin tm arastrmalarna ulasabilecek bir usag yanna almst. Mkemmel bir pland. Silasa dolu Heckler Koch silahn uzatan Rmy, "Sana anlatmam gereken baska seyler de var," dedi.

Ardndan, ak blmeden uzanarak torpido gzndeki kk tabancay kard. "Ama nce seninle bir isimiz var." Biggin Hillde uaktan inen Yzbas Fache, Teabingin hangarnda olanlar kent basmfettisinden dinlerken, duyduklarna inanamyordu. Mfettis, "Uag kendim teftis ettim," diye srar etti. "Ierde kimse yoktu." Kibirli bir tonla konusmaya baslad. "Ayrca eklemeliyim ki, eger Sir Leigh Teabing bana kars sulamalarda bulunursa..." "Pilotu sorguladnz m?" "Elbette hayr. O bir Fransz ve bizim yetkimiz sadece..." "Beni uaga gtrn." Hangara vardgnda, bir zamanlar limuzinin park ettigi yerin yanndaki spheli kan lekesini fark etmek Fachenin yalnzca altms saniyesini almst. Fache uagn yanna giderek, gvdeye var gcyle vurdu. "Fransz Adli Polisi. Kapy an!" Dehsete dsen pilot, hemen kapy ap, merdiveni indirdi. Fache yukar kt. Birka dakika sonra, tabancasnn da yardmyla, tutsak Albino kesisin tanm da dahil olmak zere drt drtlk bir itiraf dinlemisti Ayrca pilot, Langdon ile Sophienin Teabingin kasasna

bir esit ahsap kutu braktklarn grmst. Pilot kutunun iindekini bilmedigini syledigi halde, uus sresi boyunca Langdonn tm dikkatini ona yogunlastrdgn itiraf etmisti. Fache, "Kasay a," diye emretti. Pilot korkuyla bakyordu. "Sifreyi bilmiyorum!" "Bu ok kt. Sana pilot lisansnn devam edebilecegini syleyecektim." Pilot ellerini skt. "Buradaki bakm islerinde alsan birka kisi tanyorum. Belki onlar delebilir, olmaz m?" "Yarm saat sren var." Pilot telsizine uzand. Uagn arka tarafna sert admlarla yryen Fache, kendine sert bir iki hazrlad. Sabahn erken saatleriydi ama o henz uyumamst, bu yzden aksamdan nce imis saylmazd. Pels koltukta oturarak gzlerini kapatt ve neler oldugunu anlamaya alst. Kent polisinin hatas bana pahalya mal olabilirdi. Simdi herkes siyah Jaguar limuzini aryordu. Telefonu aldgnda Fache bir an olsun huzur bulmay diledi. "Alo?"

"Londraya geliyorum." Arayan Piskopos Aringarosa idi. "Bir saate kadar orada olurum." Fache oturdugu yerde dogruldu. "Parise gittiginizi zannediyordum." ok endiseliyim. Planlarm degistirdim." "Yapmamalydnz." "Silas sizde mi?" Hayr. Ben gelmeden kaaklar yerel polisi atlatms." Aringarosa birden fkelenmisti. "Bana gvence vermistin. Hani uag durduracaktn!" Fache sesini alaltt. "Piskopos, durumunuzu gz nnde bulundurarak, bugn benim sabrm snamamanz neririm. Silas ve digerleri mmkn oldugunca abuk bulacagm. Nereye ineceksiniz?" "Bir saniye." Aringarosa ahizeyi kapatt ve sonra yeniden konusma baslad. "Pilot Heathrowa inis izni almaya alsyor. Tek yolcusu benim ama yeni rotamz nceden bildirmemistik." "Ona kentteki Biggin Hill Havaalanna inmesini syleyin. Inis iznini ben alrm. Siz geldiginizde ben burada yoksam, bir araba sizi bekliyor olacak." Tesekkrler."

"Ilk konusmamzda belirttigim gibi piskopos, her seyi kaybetme tehlikesiyle kars karsya olan yalnz siz degilsiniz." 85 Ara, kreyi kabre aitti. Mabet Kilisesindeki her bir svalye, bas tas bir yastgn stnde, artst yatyordu. Sophie bir rperti hissetti. Siirde bahsi geen "kre", ona bykbabasnn bodrum katndaki aksam grdg sahneleri hatrlatyordu. Hieros Gamos. Kreler. Sophie ayn ayinin bu mabette de uygulanp uygulanmadgn dsnd. Daire seklindeki oda, bylesi bir pagan ayini iin zel yaplms gibiydi. Ortadaki plak alann etrafndan tas bir oturma sras geiyordu. Robertn da syledigi gibi yuvarlak bir tiyatro. Bu meknn aksamlar, ellerinde mumlarla ilahiler syleyen ve odann ortasndaki "kutsal birlesmeye" sahit olan maskeli insanlarla dolu oldugunu hayal etti. Bu sahneleri aklndan uzaklastrmaya alsarak, Langdon ve Teabingle birlikte ilk grup svalyelerin yanna gitti. Teabing titiz bir inceleme yapmalar gerektigi konusunda srar etmis olsa da Sophie

sabrszlanarak onlarn nne geti ve sol taraftaki bes svalyeye dogru yrd. Bu ilk lahitleri inceleyerek aralarndaki benzerlikleri ve farkllklar gzlemledi. Svalyelerin hepsi srtst yatyordu, ama nn bacaklar dmdz uzatlmsken, diger ikisi bacak bacak stne atmst. Bu garipligin kayp kreyle ilgisi yok gibi grnyordu. Sophie giysilerini inceledige, svalyelerden ikisinin zrhlar stne tunik, diger nn ise bileklerine kadar uzanan pelerinler giydigini fark etti. Bunun da hibir faydas dokunmayacakt. Sophie dikkatini geri kalan tek farkllga verdi ellerin durusu. Iki svalye kllarn tutmustu, ikisi dua ediyordu, birinin ise kollar yanndayd. Ellere uzun sre baktktan sonra, kayp kreye dair hi bir ipucuna rastlayamayan Sophie, omuzlarn silkti. Sveterinin cebindeki kripteksin agrlgn hissederek Langdon Teabinge bakt. Hl nc svalyenin basnda duran adamlar yavas ilerliyor, fakat onlar da aresiz grnyorlard. Beklemeye tahamml edemeden, ikinci grup svalyenin yanna gitti. Ak alanda kars taraf dogru yrrken, defalarca okudugu siiri iinden tekrar etti.

Papa svalye gmms Londrada. Kutsal gazap cevap olmus ona. Ara, kreyi kabre aitti. Gld teni, doluydu gbegi. Sophie ikinci grup svalyelerin yanna geldiginde, bu ikinci grubun ilkiyle ayn oldugunu fark etti. Hepsi zrhlar ve kllaryla, farkl pozisyonlarda yatyorlard. Onuncu ve sonuncu lahit hari. Hemen yanna kosturarak, dikkatle bakt. Yastk yok. Zrh yok. Tunik yok. Kl yok. "Robert? Leigh?" diye seslenirken, sesi bos odada yanklanyordu. "Burada eksik bir seyler var." Adamlarn her ikisi de baslarn kaldrarak, Sophienin yanna gitmek iin diger tarafa dogru yrmeye basladlar. Teabing heyecanla, "Bir kre mi?" diye sordu. Aceleyle yrrken metal koltuk degnekleri tempolu bir ses karyordu. "Bir kre mi kayp?" Onuncu lahite bakarken yzn burusturan Sophie, Tam olarak degil," dedi. "Svalye tamamyla kayp."

Yanna gelen iki adam hayretle onuncu lahde baktlar. Akta yatan bir svalye yerine bu lahitte, mhrl tas bir tabut vard. stte bir kapal olan bu tabut, ayaklara dogru inceliyor, yukar ktka genisliyordu. Langdon, "Bu svalye neden gsterilmemis?" diye sordu. enesine hafife vuran Teabing, "Byleyici," dedi. "Bu garip rnegi unutmustum. Buraya geleli yllar oluyor." Sophie, "Bu tabut," dedi. "Diger dokuz lahitle ayn zamanda ve ayn heykeltras tarafndan ovulmus gibi grnyor. Peki akta braklmak yerine bu svalye neden bir tabuta konulmus?" Teabing basn iki yana sallad. "Bu kilisenin gizemlerinden biri. Bildigim kadaryla kimse buna aklama getiremedi." Yznde rahatsz olmus bir ifadeyle ieri giren papaz yardmcs gen "Merhaba?" diye seslendi. "Kabalk gibi grnyorsa beni bagslayn ama klleri dagtmak istediginizi sylemistiniz, fakat siz tur atyorsunuz" Gence bakp kaslarn atan Teabing, Langdona dnd. "Bay Wren, anlaslan ailenizin hayrseverligi size eskisi kadar vakit tanmyor, belki klleri bir an evvel serpistirip gitsek iyi olur." Teabing, Sophieye dnd. Bayan Wren?"

Sophie tirseye sarl kripteksi cebinden kararak roln oynad. Teabing, gence dnerek, "O halde, dedi. "Simdi bizi biraz yalnz brakr msnz?" Papaz yardmcs gen yerinden kprdamad. Langdon dikkatle inceliyordu. "Yznz tandk geliyor." Teabing fkelendi. "Belki de Bay Wren buraya her yl geldigi iindir!" Belki de geen ylki Vatikan olaynda Langdon televizyonda grmstr, diye endiselendi Sophie. Gen, "Ben Bay Wren ile hi karslasmadm," diye srar etti. Langdon nezaketle, "Yanlyorsunuz," dedi. "Geen yl ayakst karslasmstk. Peder Knowles bizi resmen tanstramad ama ieri girdigimizde yznz hatrladm. Davetsiz geldigimizin farkndaym ama bize birka dakika daha izin verebilirsiniz. Bu lahitlere klleri serpistirmek iin o kadar uzun bir yoldan geldim ki." Langdon cmleleri Teabinge zg bir inandrclkla seslendirmisti. Papaz yardmcs gencin yznde daha da spheli bir ifade belirmisti. "Bunlar lahit degil." Langdon, "Affedersin anlamadm?" dedi.

Teabing, "Elbette onlar birer lahit," diyerek kars kt. "Neden bahsediyorsun sen?" Papaz yardmcs gen basn iki yana sallad. "Lahitlerde ceset olur. Bunlar ant tas. Gerek kisilerin ansna yaplms taslar. Bu figrlerin altnda ceset yok." Teabing, "Bu bir mezar," dedi. "Sadece modas gemis tarih kitaplarnda yle. 1950de yle bir olmadg ispat edilene kadar bunun bir mezar olduguna inanlyordu. Langdona dnd. "Ve bunu Bay Wrenin bilecegini tahmin ediyordu Geregi kendi ailesi ortaya kardgna gre..." Rahatszlk verici bir sessizlik hkim oldu. Antreden gelen kap arpmas sesi, skneti bozdu. Teabing, "Peder Knowles olmal," dedi. "Gidip baksan iyi olmaz m?" Papaz yardmcs kuskulu grndg halde, antreye geri dnerek Langdon, Sophie ve Teabingi yeni bir hznle bas basa brakt. Langdon, "Leigh," diye fsldad. "Ceset yok mu? Neden bahsediyor?" Teabingin can sklms gibiydi. "Bilmiyorum. Hep dsndm ki... burasmutlaka o yer olmal.

Neden bahsettigini bildigini sanmyorum. Hi anlam yok!" Langdon, "Siiri yeniden grebilir miyim?" dedi. Sophie kripteksi cebinden kararak, dikkatlice ona uzatt. Langdon tirseyi aarak, kripteksi elinde tutarken siiri inceledi. "Evet, siir kesinlikle bir mezardan bahsediyor. Anttan degil." Teabing, "Siir yanls olabilir mi?" diye sordu. "Jacques Saunire de benim yaptgm hataya dsms olabilir mi?" Biraz dsnen Langdon basn iki yana sallad. "Leigh, kendin syledin. Bu kiliseyi Tapnaklar insa etti, tarikatn askeri kolu. Iimden bir ses, eger burada gmlms svalyeler varsa, tarikatn Byk statnn bunu bilecegini sylyor." Teabing iyice sersemlemis gibiydi. "Ama buras mkemmel." Svalyelere dogru dnd. "Bir seyi atlyor olmalyz." Antreye giren papaz yardmcs gen, bos oldugunu grerek : "Peder Knowles?" Girisi iyice grebilmek iin biraz daha ilerlerken,kapy duyduguma eminim, diye dsnyordu. Kapnn yanndaki smokinli adam basn kasyor ve yolunu sasrms gibi grnyordu. Digerlerini ieri

alrken kapy kilitlemeyi unuttugunu fark eden gen kendi kendine kzmst. Simdi de grnsnden bir yerini aradg belli olan gln adam, sokaktan geerken elini kolunu sallayarak gelmisti. Bir stunun yanndan geerken, "zgnm," diye seslendi. "Kapalyz." Arkasndan gelen kumas hsrtsn duyup, tam dnmek zereyken bas geriye dogru ekildi ve gl bir el agzn kapatarak, glgn bastrd Gencin agzndaki el kar beyazyd ve alkol kokuyordu. Smokinli adam serinkanllkla ektigi kk tabancay dogrudan gencin alnna nisan ald. Papaz yardmcs gen kasklarnn sndgn hissedince, altn slattgn fark etti. Smokinli adam, "Dikkatle dinle," dedi. "Bu kiliseden sessizce kacak ve kosarak uzaklasacaksn. Durup oyalanmak yok. Anlasld m?" Gen agznda bir el varken elinden gelen en iyi sekilde basn sallad. "Eger polisi ararsan..." Smokinli adam silah etine bastrd. "Seni bulurum." Gencin bundan sonra hatrladg tek sey, bacaklarnda derman kalmayncaya kadar hi durmadan

dsardaki avluya kostuguydu. 86 Silas bir hayalet gibi hedefinin arkasndan yaklast. Sophie Neveu onun farkna ok ge varmst. Henz arkasn dnemeden Silas tabancann namlusunu onun srtna dayayp gl kolunu ggsnn etrafndan dolayarak, onun vcudunu kendi hantal vcuduna dogru ekti. Sophie irkilerek haykrd. Teabing ile Langdon bunun zerine sasknlk ve korku dolu ifadelerle yzlerini dndler, Teabing, "Ne?..." diye bagrd. "Rmyye ne yaptn?" Silas sakin bir sesle, "Seni tek ilgilendiren," dedi. "Benim buradan kilit tasyla kacak olmam." Rmynin de anlattg gibi bu grev temiz ve basit olacakt:Kiliseye gir, kilit tasn al ve dsar k; ldrmek yok, dvsmek yok. Sophieyi skca tutan Silas elini ggsnden beline ve oradan ceplerine kaydrarak, ilerini arad. Sophienin salarndan kendi alkoll nefesi ne karsan hafif esans kokusunu alabiliyordu. "Nerede ?" diye fsldad. Kilit tas daha nce onun cebindeydi. Peki simdi nerede?

Langdonn odann kars ksesinden yanklanan sesi, "Burada," dedi Silas dndgnde, siyah kripteksi elinde tutan Langdonn onu aptal bir hayvann karssndaki matador gibi ileri geri salladgn grd. Silas, "Yere brak," diye bagrd. Langdon, "Sophie ile Leighin kiliseden kmalarna izin ver," diye yantlad. "Bunu seninle aramzda halledebiliriz." Sophieyi kendisinden iterek uzaklastran Silas, silahn Langdona dogrultup, ona yaklasmaya baslad. Langdon, "Bir adm daha yaklasma," dedi. "Onlar binadan kana kadar olmaz." "Emir verecek pozisyonda degilsin." "Sana katlmyorum." Langdon kripteksi basnn stne kaldrd. "Bunu yere atp iindeki siseyi krmakta hi tereddt etmem." Silas tehdide dudak bkse de, korkuya kaplmst. Bu beklenmedik bir seydi. Silahn Langdonn basna dogrultarak, eli kadar iyi hkim oldugu sesiyle, "Kilit tasn kramazsn. Sen de benim kadar Kseyi bulmak istiyorsun," dedi.

"Yanlyorsun. Sen benden ok daha fazla istiyorsun. Bu is iin ldrebilecegini kantladn." On metre ilerideki kemerli geidin yanndaki n sralardan ieri bakan Rmy Legaludec, tehlikenin farkna varmst. Isler planladklar gibi gitmiyordu ve bulundugu yerden bile Silasn durumla basa kamadgn grebiliyordu. gretmenin verdigi emirlere gre Silasn silahn kullanmas yasakt. Kripteksi basnn stnde tutarken Silasn silahna bakan Langdon bir kez daha, "Brak gitsinler," dedi Kesisin krmz gzleri fke ve hsranla parlyordu, Remy, onun kripteksi elinde tutan Langdon vurabileceginden endise etti. Kripteks yere dsemez! Kripteks Rmynin zgrlge ve zenginlige giden biletiydi. Daha bir yl nce, Chateau Villettein duvarlar arasnda yasayan ve ekilmez ktrm Sir Leigh Teabingin kaprislerini yerine getiren elli bes yasnda bir usakt. Ardndan olaganst bir teklifle karslasmst. Rmynin Sir Leigh Teabing dnyann en sekin Kse tarihisi ile olan baglants ona hayat boyunca hayalini kurdugu her seyi saglayacakt. O andan itibaren Cheau Villettede geirdigi her dakika onu bu ana yaklastrmst.

Mabet Kilisesinin ibadet alanna ve Robert Langdonn elindeki kilit tasna bakan Rmy kendi kendine,o kadar yaknm ki, dedi. Eger Langdon onu yere dsrrse, her seyi kaybedecekti. Yzm gsterecek miyim?Bu, gretmenin kesinlikle yasakladg bir seydi. gretmenin kimligini bilen tek kisi Rmy idi. Yarm saat kadar nce, kilit tasn alma emrini aldgnda Rmy gretmene, "Bu greviSilasn yerine getirmesini istediginizden emin misiniz?" diye sormustu. "Ben de yapabilirim." gretmen kararlyd. "Silas drt tarikat yesi konusunda bize iyi hizmet verdi. Kilit tasn getirecektir. Senin ismin bilinmemeli. Digerleri seni grrse, onlarn da ldrlmeleri gerekir ve bu gece yeterince cinayet islendi. Yzn gsterme." Yzm degisecek,diye dsnd Rmy.demeye sz verdigin parayla bambaska biri olacagm. gretmen, ona plastik cerrahinin parmak izlerini bile degistirebilecegini sylemisti. Yaknda zgr olacakt plajda gneslenen bir baska tannmadk gzel yz. Rmy, "Anlasld," demisti "Ben Silasa perde

arkasndan yardmc olacagm." gretmen, ona, "Bilgin olsun Rmy," demisti. "Aradklar mezar Mabet Kilisesnde degil. O yzden korkma. Yanls yerde aryorlar." Rmy hayrete dsmst. "Sen mezarn yerini biliyor musun?" "Elbette. Sana daha sonra sylerim. Simdi hzl hareket etmelisin. Eger digerleri mezarn gerek yerini kesfedip, sen kripteksi alamadan kiliseden ayrlrlarsa Kseyi sonsuza dek kaybetmis olacagz." Kse Rmynin umurunda bile degildi ama gretmen, onun payn ancak Kse bulunduktan sonra deyecegini sylemisti. Yaknda sahip olacag paray her dsndgnde Rmynin bas dnyordu. Yirmi milyon euronun te biri. Sonsuza dek yok olmaya yeter de artar bile . Remy, gnesin altnda uzanrken baskalarnn bahsis alabilmek iin kendisine hizmet ettigi Cte dAzurdaki sahil kasabalarnn hayalini kurmustu. Ama simdi burada Mabet Kilisesinde Langdon kilit tasn krmakla tehdit ederken, Remynin gelecegi pamuk ipligine baglyd. Bu kadar yaklasp da her seyi kaybetmek fikrine katlanamayan Rmy, o cesur

hamleyi yapmaya karar verdi. Elindeki silah kk kalibreli Jgvdeli bir Medusa idi ama yakn mesafeden geregi kadar ldrc olacakt. Glgelerin arasndan kan Remy, dairesel blme girerek, silah Teabingin basna dogrulttu. "Uzunzamandr bunu yapmay bekliyordum yasl adam." Rmynin silah kendisine dogrulttugunu gren Sir Leigh Teabingin kalbi teklemisti. Ne yapyor? Teabing, Remynin elinde tuttugu Medusann kendi gvenligi iin Jaguarn torpido gznde sakladg silah oldugunu fark etti. Teabing hayretle, "Rmy?" diye titredi. "Neler oluyor?" Langdon ile Sophie de bir o kadar sersemlemislerdi. Teabingin arkasndan dolanan Rmy, silahn namlusunu srtnn sol tarafndan tam kalbine gelecek sekilde dayad. Teabingin omzunun stnden Langdona bakan Rmy, "Bu isi ok basit halledecegim," dedi. "Kilit tasn yere brak, yoksa silah ekerim." Langdon fel olmus gibiydi. "Kilit tasnn senin iin bir nemi yok," dedi. "Kesinlikle aamazsn." Rmy, "Kibirli budalalar," diye fkelendi. "Btn gece siirleri tartsrken sizi dinledigimin farknda degil

miydiniz? Duydugum her seyi digerleriyle paylastm. Sizden daha fazlasn bilen digerleriyle. Dogru yeri bile aramyorsunuz. Aradgnz mezar tamamyla farkl bir yerde!" Teabing panige kaplmst. Neler sylyor! Langdon, "Kseyi neden istiyorsun?" diye sordu. "Yok etmek iin mi? Zamann Sonu gelmeden, yle mi?" Remy, kesisi agrd. "Silas, kilit tasn Bay Langdondan al." Kesis ilerlerken Langdon geriye adm att ve yere atmak iin hazrlanarak kilit tasn iyice havaya kaldrd. Langdon, "Yanls ellere gittigini grmektense," dedi. "Krmay tercih ederim." Simdi Teabing dehsete kaplmst. Bir mr verdigi emegin gzlerinin nnde buharlastgn grecekti. Tm hayalleri yklmak zereydi. Teabing, "Robert, hayr!" diye glk att. "Yapma! Elinde tuttugun Kse! Rmy bana asla ates etmez. Birbirimizi on..." Remy tavana nisan alarak, Medusay atesledi. Ses, bu kadar kk bir silah iin muazzamd. Silah sesi tas odada gk grlts gibi yank yapmst. Herkes oldugu yerde dondu.

Remy, "Oyun oynamyorum," dedi. "Bundan sonraki srtna saplanacak. Kilit tasn Silasa ver." Langdon isteksizce kripteksi uzatt. ne adm atan Silas, krmz gzleri intikamn verdigi tatminle parlarken kripteksi ald. Kilit tasn cppesinin cebine yerlestiren Silas hl Langdon ve Sophieye dogru tuttugu tabancasyla geri ekildi. Usak binadan karken Teabing, Rmynin kolunu bogazna doladgn ve kendisini beraberinde srkledigini hissetti. Silah srtndan ayrmamst. Langdon, "Brak onu," dedi. Hl geri ekilmekte olan Rmy, "Bay Teabingi gezintiye karyoruz," dedi. "Polisi ararsanz o lr. Engellemeye alsacak herhangi bir sey yaparsanz lr. Anlasld m?" Sesi heyecandan atallasan Langdon, "Beni gtr," dedi. "Leighi brak." Remy kahkaha att. "Sanmyorum. Onunla yle hos vakit geirdik ki. Ayrca o hl isimize yarayabilir." Simdi de silahn Langdon ve Sophieden ayrmayan Silas geri ekilmeye baslamst. Rmy ksa

dogru Leighi srklerken, koltuk degnekleri arkasndan yere srtyordu. Sophie kararl bir sesle, "Kim iin alsyorsun?" diye sordu. Soru, ayrlmakta olan Remyyi gldrmst. "Bilseniz ok sasrrdnz Mademoiselle Neveu." 87 Chateau Villettein kabul salonundaki smine soguktu ama Collet Interpolden gelen fakslar okurken, nnde asag yukar dolanyordu. Bekledigi hibir sey yoktu. Resmi kaytlara gre Andr Vernet rnek bir vatandast. Poliste hi kayd yoktu, park cezas bile almamst. zel okuldan sonra Sorbonneda egitim grms ve uluslararas bankaclk blmn birincilikle bitirmisti. Interpol, zaman zaman Vernetnin isminin gazetelerde yer aldgn fakat hep olumlu ynde anldgn sylemisti. Adamn Zrih Emanet Bankas gvenlik sistemlerini, ultramodern elektronik dnyasnda bir numaraya tasyacak hale getirdigi anlaslyordu. Vernetnin kredi kart kaytlar sanat kitaplarna, pahal saraba ve yllar nce satn aldg ileri teknoloji rn mzik setinde dinledigi klasik

CDlere ogunlukla Brahms tutkunlugunu gsteriyordu. Sonu sfr, diyerek iini ekti Collet. Interpoln bu gece bulduklar arasnda sphelendigi parmak izlerinin Teabingin usagna ait oldugu anlaslyordu. Teknik blmn basmfettisi odann karssndaki rahat bir koltukta raporu okuyordu. Collet, ona bakt. "Bir sey var m?" Adam omuzlarn silkti. "Parmak izleri Rmy Legaludece ait. Kk ipulardan aranyor. Ciddi bir sey yok. Bedava konusmak iin telefon hatlarn kendine bagladg anlaslnca niversiteden atlms... sonra birka hrszlk. Zorla ieri girme. Bir keresinde acildeki nefes borusu ameliyatnn hastane faturasn demeden kams." Kkrdayarak basn kaldrd. "Fstk alerjisi." Collet bir restorann mnsndeki krmz biber sosunun iinde fstk yag oldugunu yazmadg iin yaplan polis sorusturmasn hatrlayarak basn sallad. Devaml msterilerden biri ilk lokmay yuttugunda anafilaktik sok geirerek lmst. "Herhalde Legaludec yakalanmamak iin burada yatl alsyordu. Mfettis sasrms grnyordu.

"Sansl gecesindeymis." Collet iini ekti. "Pekl, bu bilgiyi Yzbas Facheye iletsen iyi olacak." Bir baska teknik ajan telasla ieri girerken, mfettis dsar kt "Tegmenim! Ambarda bir sey bulduk." Ajann yzndeki heyecanl ifadeden Colletnin aklna tek bir ihtimal geliyordu. "Bir ceset." "Hayr efendim. Bu daha..." Duraksad. "Beklenmedik." Collet gzlerini ovusturarak ajann pesinden ambara gitti. Kf kokulu, genis alana girdiklerinde ajan odann ortasndaki tahta merdiveni isaret etti. at katna dogru uzanan merdiven, stlerindeki samanlgn kenarna dayanmst. Collet, "Merdiven daha nce orada degildi," dedi. "Hayr efendim. Yerde duran merdiveni grdgmde, Rolls Royceun yanndaki izleri inceliyorduk. Basamaklar asnms ve kflenmis olmasayd stnde durmayacaktm. Bu merdiven ska kullanlyormus. Samanlgn yksekligi merdivenin boyuyla uyusuyordu, bu yzden kaldrp, bakmak iin yukar ktm." Collet gzleriyle merdiveni takip ederek samanlga bakt. Birisi oraya dzenli olarak m kyor?

Bulundugu yerden samanlk bos bir alana benziyordu ama itiraf etmek gerekirse byk ksm arkada kaldgndan grnmyordu. Merdivenin basnda beliren kdemli teknik ajanlardan biri asag bakyordu. Lateks eldivenli elini Colletye sallarken, "Bunu kesinlikle grmek istersiniz tegmenim," dedi. Eski merdivenin basna giden Collet, alttaki basamaklar tuttu. Eski model merdiven Collet yukar ktka daralyordu. Collet tepeye yaklastgnda ince basamaktan neredeyse ayag kayp dsecekti. Asagdaki ambar dnyordu. Sonra dikkatle ilerledi ve sonunda tepeye ulast. Yukardaki ajan, ona bilegini uzatt. Onu yakalayan Collet tuhaf bir hamleyle yukar kt. Teknik ajan, tertemiz grnen samanlgn arkalarn isaret ederek, "Orada," dedi. "Burada sadece bir kisinin parmak izleri var. Ksa sre iinde kimlik tespitini yaparz." Collet los skta gzlerini ksarak arka duvara bakt. Bu da ne byle? Arka duvara son derece gelismis bir bilgisayar istasyonu yerlestirilmisti iki dev CPU, hoparlrleri olan bir dz ekran, bir dizi ana src,

kendi g kaynagna sahip oldugu anlaslan ok kanall bir ses konsolu. Insan alsmak iin ne diye ta buraya kar ki?Collet cihazn yanna yaklast. "Sistemi incelediniz mi?" "Dinleme sebekesi." Collet arkasn dnd. "Gizli kulak m?" Ajan basn sallad. "ok gelismis bir gizli kulak." Elektronik paralar, klavuzlar, aletler, kablolar, havyalar ve diger elektronik malzemelerle dolu uzun bir masay gsterdi. "Her kimse isini ok iyi biliyor. Buradaki malzemelerin ogu bizim kullandklarmzdan. Minyatr mikrofonlar, fotoelektrik sarj pilleri, yksek kapasiteli RAM cipleri. Su yeni nano srclerden bile var." Collet olduka etkilenmisti. Colietye hesap makinesinden daha byk olmayan bir para uzatan ajan, "Burada tam bir sistem var," dedi. Cihazdan otuz santim uzunlugunda, ucuna pul byklgnde folyo tutturulmus bir kablo sallanyordu. Sarj edilebilir pilleri olan yksek kapasiteli hard disk ses kayt sistemi.

Kablonun ucundaki bu folyo, mikrofonla fotoelektrik sarj pilinin birlesimi." Collet bunlar iyi tanyordu. Folyoya benzeyen bu fotosel mikrofonlar, birka sene ncesinin byk bulusuydu. Artk folyo mikrofona mesela bir ampuln metal altyla ayn sekil verilerek, ampuln arkasna hard disk yerlestirilebiliyordu. Mikrofon gnde birka saat gnes sg alabilecegi sekilde yerlestirildigi takdirde, fotoseller sistemi srekli sarj ediyordu. Bunun gibi dinleme cihazlaryla birisini sonsuza kadar dinlemek mmknd. Collet, "Yayn yaplyor muymus?" dedi. Ajan, bilgisayarn arkasndan dolasarak, duvar takip eden ve ambarn atsndaki bir delikten kan izole kabloyu gsterdi. "Basit radyo dalgalar. atda ufak bir anten var." Collet bu kayt sistemlerinin genellikle ofislere yerlestirildigini, hard diskte yeterince bos yer brakmak iin sesle harekete getigini ve gn iinde yaplan konusmalardan ksa blmler kaydederek, fark edilmemek iin ses dosyalarn aksamlar gnderdigini biliyordu. Dosyalar gnderildikten sonra hard disk

kendini temizliyor ve ertesi gn ayn islemleri tekrarlamak iin kendini hazrlyordu. Collet bakslarn, zerinde hepsi de numaralanms ve tarihlenmis yzlerce ses kasetinin bulundugu rafa evirdi. Birisinin isleri bayag yogunmus. Yeniden ajana dnd. "Hangi hedefin dinlendigine dair fikriniz var m?" Bilgisayarn yanna gidip, bir bilgisayar yazlmn aan ajan, "Sey tegmenim," dedi. "En garibi de bu..." 88 Langdon, Sophie ile birlikte Temple metrosundaki turnikelerden atlayp, tnellerin ve peronlarn olusturdugu labirentin derinliklerine ilerlerken kendini son derece bitkin hissediyordu. Korkun bir vicdan azab duyuyordu. Leighi bu ise bulastrdm ve simdi o byk tehlikede. Rmynin isin iinde olmas sok edici olmakla beraber mantklyd. Ksenin pesindeki her kimse, ieriden birini yanna almst. Benimle ayn sebepten tr Teabingin pesine dstler. Kse bilgisine sahip olan kisiler tarih boyunca, hrszlar ve benzeri alimlerine kendilerine eken birer mknats olmuslard. Teabingin isin basndan beri hedef olmas yznden Langdon kendini sulu hissetmemeliydi. Ama buna

engel olamyordu. Leighi bulup ona yardm etmeliyiz. Hemen. Langdon bat blmne ve oradan Circle Line peronuna giden Sophieyi takip etti. Sophie, Rmynin aksi yndeki ihtarlarna ragmen polisi aramak iin ankesrl bir telefona dogru kostu. Langdon pismanlkla yakndaki bir banka oturdu. Sophie numaralar tuslarken, "Leighe yardmc olmann en iyi yolu," dedi. "Londra yetkililerini hemen ise karstrmak. Gven bana." Langdon ilk basta bu fikri onaylamamst ama planlar gelistike, Sophienin dsncesi mantkl gelmeye baslamst. Teabing o an iin gvendeydi. Rmy ile digerleri svalyenin mezarnn yerini bilseler bile, kreyle ilgili sifreyi zmek iin Teabingin yardmna ihtiya duyabilirlerdi. Langdon, Kse haritas bulunduktan sonra olacaklardan endise ediyordu. Leigh onlara ayak bag olacak. Langdonn Leighe yardm etmesinin ya da kilit tasn bir daha grmesinin bir yolu varsa, ncelikle mezar bulmas sartt. Ne yazk ki, Rmy benden ok daha nde. Rmyyi yavaslatmak Sophienin vazifesi olacakt.

Mezar bulmak ise Langdonn. Sophie, Londra polisini Rmy ile Silasn kanun kaaklar olduguna inandrarak, peslerine dsmelerini ya da daha iyisi onlar yakalamalarn saglayacakt. Langdonn plan ise henz belirsizdi, dini bilgilerle ilgin genis bir elektronik veri bankasna sahip olmasyla nl Kings Collegea gitmeyi dsnyordu. Langdon bu yerin en iyi arastrma arac oldugunu duymustu. Dini tarihle ilgili herhangi bir soruya annda cevap alnabiliyor . Veri bankasnda "Papann gmdg svalyeyle" ilgili neler bulacagn tahmin etmeye alst. Trenin bir an nce gelmesini dileyerek ayaga kalkp yrmeye baslad. Sophienin ankesrl telefondan yaptg arama sonunda Londra polisine baglanmst. Santral memuru, "Snow Hill Birimi," diye at. "agrnz nasl ynlendirebilirim?" "Bir karma olayn bildirecegim." Sophie ksa ve zl konusmay iyi biliyordu. "Isminiz ltfen?" Sophie duraksad. "Fransz Adli Polisinden Ajan Sophie Neveu."

Rtbesi istenen etkiyi yaratmst. "Hemen efendim. Sizi bir dedektifle grstrecegim." Telefon baglanrken Sophie, polisin Teabingi karanlarla ilgili verecegi tarife inanp inanmayacagn merak ediyordu. Smokinli bir adam. Bir spheli daha basit nasl tespit edilebilirdi ki? Rmy kyafetlerini degistirse bile, yannda bir Albino vard. Fark etmemek imknsz. Bunun dsnda, yanlarnda bir rehine vard ve toplu tasma aralarn kullanamazlard. Londrada ka tane Jaguar limuzin olabilecegini dsnd. Sophienin dedektife baglanmas sonsuza dek srecek gibiydi. Hadisene! Hattn, baska bir numaraya aktarlyormus gibi bipleyip czrdadgn duyabiliyordu. On bes saniye geti. Sonunda hattn ucunda bir adam konusuyordu. "Ajan Neveu?" Hayrete dsen Sophie, sevimsiz ses tonunu hemen tanmst. Bezu Fache, "Ajan Neveu," dedi. "Hangi cehennemdesin?" Sophie syleyecek kelime bulamyordu. Sophie aradgnda santral memuruna kendisine haber vermesini tembihledigi anlaslyordu. Fache onunla Franszca konusarak, "Dinle," dedi. "Bu aksam korkun bir hata yaptm.

Robert Langdon masum. Ona ynelik tm sulamalar dst. Buna ragmen her ikiniz de tehlikedesiniz. Buraya gelmeniz gerekiyor." Sophienin agz ak kalmst. Nasl cevap vermesi gerektigini bilmiyordu. Fache kolay zr dileyen biri degildi. Fache, "Jacques Saunirein," dedi. "Bykbaban oldugunu bana sylemedin. Geen aksam iinde bulundugun duygusal gerilimi gz nnde bulundurarak, emirlere itaatsizlik etmene ses karmayacagm. Buna ragmen su anda senin ve Langdonn sgnmak iin en yakn Londra polis karakoluna gitmeniz gerekiyor." Londrada oldugumu biliyor mu?Fache baska ne biliyor?Sophie arka fondan gelen matkap ya da delgi makinesine benzer sesler duydu. Ayrca telefon hattnda tuhaf bir bip sesi kmst. "Bu numaray bulmaya m alsyorsunuz yzbas?" Simdi Fachenin sesi sert kyordu. "Sizinle isbirligi yapmamz gerek Ajan Neveu. Her ikimizin de kaybedecek ok seyi var. Buna hasar kontrol denir. Dn aksam yarglamamda hataya dstm ve bu hata Amerikal bir profesrle DCPJ kriptografnn lmne sebep olursa kariyerim sona erer."

Tren hafif bir ugultu kartarak yaklasrken istasyona lk bir rzgr dolmustu. Sophie o trene binmeye kesinlikle kararlyd. Langdonn da ayn dsncede oldugu belliydi; kendini toparlayarak Sophieye dogru yrmeye baslamst. Sophie, "Aradgnz adam Rmy Legaludec," dedi. "Teabingin usag. Mabet Kilisesinde Teabingi kard ve..." Ajan Neveu!" Tren grltyle istasyona girerken, Fache bagryordu. Bu ak bir telefon hattnda grslecek mesele degil! Sen ve Langdon derhal buraya gelin. Kendi iyiliginiz iin! Bu kesin emirdir!" . Sophie telefonu kapatarak Langdon ile birlikte trene atlad. 89 Teabingin Hawkerinin tertemiz kabini simdi elik paracklaryla dolmustu ve skstrlms havayla propan gaz kokuyordu. Bezu Fache herkesi gndermis, Teabingin kasasnda buldugu tahta kutu ve ikisiyle tek basna oturuyordu. Parmaklarn gl kabartmasnda gezdirerek, ssl kapag kaldrd, Iinde, harflerin dizilmis oldugu dairelerden olusan bir silindir buldu. Bes harf SOFIA yazacak sekilde dizilmisti. Bir sre kelimeye bakan

Fache, silindiri yerinden alarak her bir santimini incelemeye baslad. Ardndan, ularndan yavasa ekerek, bir tarafn digerinden ayrd. Silindirin ii bostu. Fache onu kutuya geri yerlestirerek, jetin penceresinden hangara bos gzlerle bakt ve Sophie ile yaptg ksa grsmeyle birlikte Chteau Villettedeki teknik blmden aldg haberleri dsnd. Telefonundan gelen ses, onu kurdugu gndz hlyalarndan uyandrd. DCPJ santralndan aranyordu. Santral memuru zr diliyordu. Zrih Emanet Bankasnn baskan, kendisine yzbasnn is iin Londra'da bulundugu sylendigi halde srekli aryordu. Fache istemeyerek santral memuruna telefonu kendisine baglamasn syledi. Adam konusmaya baslamadan Fache, "Monsiur Vernet," dedi. daha nce aramadgm iin zgnm. Mesguldm. Bankanzn ismi verdigimiz gibi medyada duyurulmad. Kaygnz nedir acaba?" Vernet, ona, Langdon ile Sophienin bankadan kk ahsap bir kutu aldklarn ve onlara yardm etmesi iin kendisini ikna ettiklerini anlatrken sesi olduka gergindi. Vernet, "Sonra radyoda onlarn

arandgn duyunca," dedi. "Kamyonu kenara ektim ve kutuyu geri istedim ama bana saldrp arac aldlar." Kapaktaki gl kabartmasna baktktan sonra bir kez daha kapag ap beyaz silindire bakan Fache, "Ahsap bir kutu iin endiseleniyorsunuz" dedi. "Kutunun iinde ne oldugunu bana syleyebilir misiniz?" Vernet, "Iindekilerin nemi yok," diye fkeyle cevap verdi. "Ben bankamn n iin endiseleniyorum. Simdiye kadar hi soyulmadk. Asla. Msterim namna bu mal yerine koyamazsam bu bizi mahveder." "Ajan Neveu ile Robert Langdonda bir anahtar ve sifre oldugunu sylemistiniz. Kutuyu aldklarn sylemenizin sebebi nedir?" "Bu gece insanlar ldrdler. Bunlara Sophie Neveunun bykbabas da dahil. Anahtar ve sifreyi hileyle ele geirdikleri belli." "Bay Vernet, adamlarm gemisiniz ve ilgi alanlarnz hakknda bir arastrma yapt. ok kltrl ve ince zevklere sahip bir adam oldugunuz ortada. Ayn zamanda sizinle gurur duyuldugunu da tahmin edebiliyorum. Benim gibi. Bu szlerin ardndan, adli polisin yetkili bir memuru olarak bankanzn ismiyle

birlikte kutunuzun da en emin ellerde olduguna sizi temin ederim." 90 Chateau Villettein samanlgnda duran Collet hayretle bilgisayar ekranna bakyordu. "Bu sistemtm bu yerleri gizlice dinliyor muymus?" Ajan, "Evet," dedi. "Bir yldan fazladr veri toplandg anlaslyor." Sesi solugu kesilen Collet yeniden listeyi okudu. COLBERT SOSTAQUE - Conseil Constitutionnel Baskan (Anayasa Konseyi Baskan) JEAN CHAFFEE - Muse du Jeu de Paume (Mzesi) Mdr EDOUARD DESROCHERS - Mitterand Ktphanesi, Kdemli Arsiv Memuru JACQUES SAUNIRE - Muse du Louvre (Mzesi) Mdr MICHEL BRETON - DAS Sefi (Fransz Istihbarat) Ajan ekran isaret etti. "Drt numara zellikle dikkat ekici." Collet bos gzlerle basn sallad. Bakar bakmaz fark etmisti. Jacques Saunire dinleniyormus. Listenin geri kalanna yeniden gz att. Herhangi biri bu nl insanlar dinlemeyi nasl basarabilir? "Ses dosyalarndan dinledigin var m?"

"Birka tane. En yenilerinden biri bu." Ajan birka bilgisayar tusuna bast. Hoparlrler czrdayarak faaliyete geti. "Capitaine, un agent du Dpartement de Cryptographie est arriv." Collet duyduklarna inanamyordu. "Bu benim. Bu benim sesim!" Saunirein masasnda otururken, Byk Galerideki Facheye telsizle Sophie Neveunun geldigini haber verdigini hatrlad. Ajan basn sallad. "Ilgilenen biri olduysa bu aksam Louvredaki sorusturmamzn byk ksm duyulmustur." "Dinleme cihazn aramas iin birini gnderdin mi?" "Gerek yok. Tam olarak nerede oldugunu biliyorum." Ajan, alsma masasnn stndeki eski notlarn ve kopya kgtlarnn basna gitti. Ilerinden birini seerek Colletye uzatt. "Tandk geliyor mu?" Collet hayrete dsmst. Elinde ilkel bir makineye ait eski bir diyagramn fotokopisini tutuyordu. Italyanca el yazsn okuyamyordu ama neye baktgn biliyordu. Tam zrh kusanms bir ortaag Fransz svalyesi. Saunirein masasndaki svalye! Colletnin gzleri, birisinin krmz keeli kalemle notlar karaladg fotokopi kgdnn kenarlarna kayd.

Franszca yazlan notlarda, svalyeye dinleme cihaznn en iyi sekilde nasl yerlestirilecegi aklanyordu. 91 Silas Mabet Kilisesinin yannda park edilen Jaguar limuzinin iinde oturuyordu. Rmynin bagajda bulduklar iplerle Teabingi baglayp, arka tarafa tkstrmasn beklerken, kilit tasn tutan elleri terlemisti. Sonunda Rmy limuzinin arkasndan inerek etrafnda dolasms ve Silasn yanndaki sofr koltuguna oturmustu. Silas, "Gvenli mi?" diye sordu. stndeki yagmur damlalarn silkeleyen ve omzunun stnden arka taraftaki glgeler arasnda iki bklm yatan Leigh Teabinge gz atan Rmy kkrdayarak gld. "Hibir yere gidecek hali yok." Teabingin boguk haykrslarn duyan Silas, Rmynin yapskanl bandn bir ksmn agzn kapamak iin kullandgn anlad. Rmy omzunun stnden Teabinge, "Ferme ta guele!"(Kapa eneni) diye bagrd. Rmy karsk kontrol paneline uzanarak bir dgmeye bast. Arkalarndaki sk geirmeyen blme

yukar kalkarak iki blm birbirinden ayrd. Teabing artk grnmyor ve sesi duyulmuyordu. Remy, Silasa bakt. "Onun inleyen namelerini yeterince dinledim." Dakikalar sonra, Jaguar limuzin sokaklarda hzla yol kat ederken, Silasn cep telefonu ald. gretmen. Heyecanla telefona cevap verdi. "Alo?" gretmen, tandk Fransz aksanyla, "Silas," dedi. "Sesini duymak beni rahatlatt. Bu, gvenlikte oldugunuz anlamna geliyor." Silas da gretmenin sesini duydugu iin rahatlamst. Aradan saatler gemisti ve operasyon garip bir boyut kazanmst. Simdi sonunda her sey yeniden normale dnms gibiydi. "Kilit tas bende." gretmen, ona, "Bu harika bir haber," dedi. "Rmy seninle birlikte mi?" Silas, gretmenin Remynin ismini kullanmasna sasrmst. "Evet. Beni Rmy kurtard." "Aynen ona emrettigim gibi. Yalnz senin bu kadar uzun sre bagl kalmana zldm." "Fiziksel rahatszlklarn nemi yok. nemli olan kilit tasnn bizde olmas." "Evet. Hemen bana gnderilmesi gerek. Zaman ok nemli."

Silas sonunda gretmenle yz yze gelmek iin sabrszlanyordu. "Evet efendim, seref duyarm." "Silas, onu hanaRmynin getirmesini istiyorum." Rmy mi?Silas hayal krklgna ugramst. gretmen iin yaptg bunca seyden sonra, dl ona kendisinin verecegini zannediyordu.gretmen Rmyyi mi tercih ediyor? gretmen, "Hayal krklgn anlayabiliyorum," dedi. "Ama ne yapmak istedigimi tam olarak anlayamadgn gryorum." Sesini alaltarak fsltyla konusmaya baslad. "Kilit tasn senin -bir sulu yerine kendini Tanrya adams biri olarak- getirmeni ok daha fazla isteyecegime inanmalsn ama Rmynin icabna baklmas lazm. Emirlerime itaatsizlik etti ve tm abalarmz tehlikeye atacak byk bir hata yapt." Tyleri rperen Silas, Rmyye gz att. Teabingi karmak, plann bir paras degildi ve onunla ne yapmalar gerektigi yeni bir sorun dogurmustu, gretmen, "Sen ve ben kendimizi Tanrya adamsz," diye fsldad, hedefimizden ayrlamayz." Telefon hattnda ugursuz bir sessizlik oldu. Iste sadece bu sebepten tr, kilit tasn bana Remynin

getirmesini istiyorum. Anlyor musun?" Silas, gretmenin sesindeki fkeyi sezmis ve daha anlaysl olmaysna sasrmst. Yzn gstermekten kanamazd, diye dsnd. Rmy yapmas gerekeni yapt. Kilit tasn kurtard. Silas, "Anlyorum," diyebildi. "Gzel. Kendi gvenligin iin, sokaklarda dolasma. Polis yaknda limuzini aramaya baslar ve yakalanman istemiyorum. Opus Deinin Londrada bir konuk evi var, yle degil mi?" "Elbette var." "Peki seni oraya kabul ederler mi?" "Kardes olarak kabul ederler." "O halde oraya git ve ortalarda grnme. Kilit tasn elime geirdigimde ve yeni sorunumla ilgilenmeye basladgmda seni arayacagm." "Londrada msnz?" "Sylediklerimi yap, her sey yoluna girecek." "Peki efendim." gretmen simdi yapmas gerekenlerden znt duyuyormus gibi iini ekti. "Rmy ile konusmamn vakti geldi."

Rmy Legaludecin hayatndaki son telefon konusmas olabilecegini hisseden Silas, telefonu ona uzatt. Rmy telefonu alrken, bu zavall kesisin kendisini bekleyen kaderden haberi olmadgn biliyordu. gretmenin amacna hizmet etmisti. gretmen seni kulland Silas. Ve senin piskoposun bir piyondu. Rmy yine de gretmenin ikna gcne hayrand. Piskopos Aringarosa her seye inanmst. Kendi hrs gzlerini kr etmisti. Aringarosa o kadar hrslyd ki, her seye inand. Rmy, gretmenden pek fazla hoslanmasa da, adamn gvenini kazandg ve ona yardmc oldugu iin kendisiyle gurur duyuyordu. Maasm alnmn teriyle kazandm. gretmen, "Dikkatle dinle," dedi. "Silas Opus Dei konuk evine gtr ve birka sokak tede brak. Oradan St. James Parkna git. Parlamentonun ve Big Benin yannda Limuzini Horse Guard Paradede brakabilirsin. Orada konusuruz." Bu szlerin ardndan baglant kesildi. 92

1829 ylnda Kral IV. George tarafndan yaptrlan Kings Collegen, Parlamentonun yanndaki Ilahiyat Fakltesi, kraliyetin bagsladg arazinin stndeydi. Kings Collegen Ilahiyat Fakltesi egitim ve arastrmada 150 yllk deneyime sahip olmakla birlikte, 1982de kurulan Sistematik Teoloji Arastrma Enstits dnyadaki en gelismis ve elektronik adan en ileri dzeyde dini arastrma ktphanelerinden birine sahipti. Langdon, Sophie ile birlikte yagmurdan kurtulup, ktphaneye girerken hl titriyordu. Arastrma ana salonu tpk Teabingin tarif ettigi gibiydi, on iki adet dz ekranl bilgisayar birimi olmasayd, Kral Arthur ile svalyelerinin rahata oturabilecegi devasa bir yuvarlak masann hkim oldugu, sekizgen bir oda. Salonun arka tarafndaki dansman ktphaneci, is gnne hazrlanmadan nce kendine bir fincan ay yapyordu. ay brakp yanlarna dogru yrrken, neseli bir sesle Ingilizce, "Harika bir sabah," dedi. "Size yardmc olabilir miyim?" Langdon, "Tesekkrler, evet," diye cevaplad. "Benim adm..." "Robert Langdon." Tatl tatl glmsedi. "Sizi tanyorum." Langdon bir an iin Fachenin onu Ingiliz televizyonlarnda da gstermis olmasndan korktu ama

ktphanecinin tebessm bunun tam tersini sylyordu. Shretin getirdigi bu tr beklenmedik anlara hl alsamamst. Ama yine de onun yzn yeryznde tanyabilecek biri varsa o da Ilahiyat Fakltesindeki ktphaneci olabilirdi. Elini uzatan kadn, "Pamela Gettum," dedi. Gleryzl ve akc bir sese sahip tatl dilli bir kadnd. Boynundan sarkan ereveli gzlgn camlar olduka kalnd. Langdon, "Memnun oldum," dedi. "Bu benim arkadasm Sophie Neveu." Iki kadn birbirlerini selamlar selamlamaz, Gettum hemen Langdona dnd. "Geleceginizi bilmiyordum." "Bunu biz de bilmiyorduk. Eger sizin iin fazla sorun yaratmazsa, baz bilgilere erismek iin yardmnz rica edecegiz." Gettum tereddt ederek kmldand. "Genellikle dileke ve randevu zerine hizmet veririz. niversiteden birinin misafiri olmadgnz mddete tabii." Langdon basn iki yana sallad. "Korkarm haber vermeden geldik Bir arkadasm sizden vgyle bahsediyor. Sir Leigh Teabing?" Langdon onun ismini telaffuz ederken hznl bir ac hissetti. "Ingiliz Kraliyet Tarihisi."

Gettum simdi anlamsa benziyordu. Gld. "Aman Tanrm, evet. Sahsna mnhasr biri. Fanatik! Buraya her gelisinde ayn arama kelimelerini kullanr. Kse. Kse. Kse. Yemin ederim, bu adam lse de araysndan vazgemez." Gz krpt. "Zaman ve para imkn insann byle lksler edinmesine yardmc oluyor, ne dersiniz? Tam bir Don Quixote." Sophie, "Bize yardm etmeniz mmkn m?" diye sordu. "ok nemli." Gettum bos ktphaneye gz attktan sonra, her ikisine birden gz krpt. "Sey, ok mesgul oldugumu iddia edemem, yle degil mi? Giris yaptgnz mddete, kimsenin fazla kzacagn zannetmiyorum. Ne yapmay dsnyordunuz?" "Londradaki bir mezar bulmaya alsyoruz." Gettum kararsz grnyordu. "Burada onlardan yaklask yirmi bin tane var. Daha belirleyici bir seyler var m?" "Bir svalye mezar. Ama ismini bilmiyoruz." "Bir svalye. Bu, seenekleri nemli lde azaltyor. Daha az rastlanan trden." Sophie, "Aradgmz svalye hakknda fazla bilgiye sahip degiliz," dedi. "Bildiklerimiz bundan ibaret."

Siirin yalnzca ilk iki satrn yazdg kagt parasn ona uzatt. Dsardan birine siirin tmn gstermekte tereddt eden Langdon ile Sophie, sadece svalyeyi tarif eden ilk iki dizeyi paylasmaya karar vermislerdi. Sophie buna,paylastrlms kriptoloji diyordu. Bir istihbarat ajan hassas veriler ieren bir sifre buldugunda, kriptograflarn her biri sifrenin farkl bir blm zerinde alsrd. Bylece sifre zldgnde, kriptograflarn hibiri desifre edilen mesajn tmn bilmezdi. Ama bu kez tedbir asrya kams olabilirdi; bu ktphaneci siirin tmn grse, svalyenin mezarn bulsa ve hangi krenin kayp oldugunu bilse bile, ele geirdigi bilgi kripteks olmadan degersizdi. Gettum bu nl Amerikal bilginin gzlerinden, ok nemli saydg mezar bir an evvel bulmak iin acele ettigini anlayabiliyordu. Yanndaki yesil gzl kadn da endiseli grnyordu. Sasran Gettum gzlklerini takarak, kendisine uzattklar kgd inceledi. PapasvalyegmmsLondrada.

Kutsalgazapcevapolmusona. Kadn misafirlerine bakt. "Bu nedir? Bir esit Harvard les av m?" Langdonn attg kahkahada zoraki bir hava vard. "Evet, onun gibi bir sey." Kendisine tm hikyenin anlatlmadgn hisseden Gettum durdu. Yine de merakn uyandrmst, dizeleri dikkatle dsnd. "Bu dizelere gre, svalye Tanry fkelendirecek bir sey yapms ama bir Papa, onu Londraya gmme nezaketinde bulunmus." Langdon basn sallad. "Herhangi bir agrsm yapyor mu?" Gettum bilgisayarlardan birine dogru ilerledi. "Hemen simdi yapmyor ama bakalm veri bankasndan neler bulacagz." Geen yirmi yl iinde Kings College Sistematik Teoloji Arastrma Enstits, muazzam bir metin koleksiyonunu dini ansiklopediler, dini biyografiler, dzinelerce lisanda kutsal yazlar, hikyeler, Vatikan mektuplar, papazlarn gnlkleri, insan dinine ait olarak nitelendirilebilecek her trl yaz dijital ortama tasmak ve katalogunu hazrlamak iin lisan evirisi yntemleriyle birlikte optik karakter tanma yazlmn

kullanmst. Artk bu genis koleksiyon gerek sayfalar yerine bitler ve baytlar formunda oldugu iin verilerin tmne birden ulasmak ok daha kolayd. Bilgisayar istasyonlarndan birinin nne yerlesen Gettum, kgt parasna gz attktan sonra yazmaya baslad. "Baslang olarak belirgin anahtar kelimelerle Boolen taramas baslatacak ve ne olduguna bakacagz." "Tesekkrler." Gettum birka kelime yazd: LONDRA, SVALYE, PAPA ARA tusuna bastgnda asagdaki devasa ana bilgisayarn saniyede 500 MB hzla verileri tararken kardg vnlamay hissetmisti. "Sistemden, bu anahtar kelimeyi birden ieren tm metinleri gstermesini istedim. Istedigimizden daha fazla sonu kacaktr ama iyi bir baslang." Ekranda ilk sonular belirmeye baslamst bile. Papay resimlemek. Sir Joshua Reynoldsn Toplu Portreleri. Londra niversitesi Yaynevi. Gettum basn iki yana sallad. "Aradgnzn bu olmadg ortada." Sonraki sonuca indi.

Alexander Popeun Londra Anlar. Yazar G. Wilson Knight. Yine basn hayr anlamnda sallad. Sistem alsmaya devam ederken, sonular eskisinden daha hzl dklyordu. ogu on sekizinci yzyl Ingiliz yazar Alexander Popedan bahseden dzinelerce metin belirmisti. Din karst, alayc epik siirlerinde ska svalyelerden ve Londradan bahsetmisti. Gettum ekrann en altnda yer alan nmerik ksma bir gz att. Mevcut sonular ve taranmayan veri alanndan kabilecek sonularn yzdesini hesaplayan bilgisayar, bulunacak sonulara dair kaba bir tahmin veriyordu. Bu aramada fazlasyla genis bir veri ortaya kacag anlaslyordu. Toplam sonularn tahmini says: 2692 Aramay durduran Gettum, "Parametreleri arttrmalyz," dedi."Mezarla ilgili sahip oldugunuz tek bilgi bu mu? Baska bir sey yok mu?" Langdon kuskulu gzlerle Sophie Neveuya bakt. Gettum bunun bir les av olmadgn sezmisti. Robert Langdonn geen yl Romada yaptklaryla ilgili

dedikodular kulagna gelmisti. Bu Amerikal dnyadaki en gvenli ktphaneye girmisti -Vatikan Gizli Arsivlerine. Langdonn ieride ne gibi srlar grendigini ve Londradaki mitsiz mezar araysnn, Vatikanda edindigi bu bilgilerle ilgili olup olmadgn dsnd. Gettum, insanlarn Londrada neden svalye aradklarn bilecek kadar tecrbeli bir ktphaneciydi. Kse. Gettum glmseyerek gzlklerini dzeltti. "Leigh Teabingin dostusunuz, Ingilteredesiniz ve bir svalye aryorsunuz." Ellerini kavusturdu. "Kse pesinde oldugunuzu tahmin ediyorum." Langdon ile Sophie sasknlkla birbirlerine baktlar. Gettum gld. "Dostlarm, bu ktphane Kseyi arayanlarn merkez ssdr. Leigh Teabing de onlardan biri. Keske her gl, Magdalal Meryem, Sangreal, Merovingian, Sion Tarikat, vesaire, vesaire araysmda ondan bir silin alsaymsm. Komplolara herkes baylr," Gzlklerini kararak onlara bakt. "Daha fazla bilgiye ihtiyacm var." Yasanan sessizlikte Gettum misafirlerinin gizlilik arzusunun, abuk sonu alabilmek hrsna yenik dstgn anlamst.

Sophie, "Iste," diye atld. "Bildigimiz her sey bu." Langdonn kalemini dn alarak kgda diger iki dizeyi de yazd ve Gettuma uzatt. Ara, kreyi kabre aitti. Gld teni, doluydu gbegi. Gettum iinden gld. Gl ve doluydu gbegi kelimelerini grdgnde,gerekten Kseymis, diye dsnd. Basn kgttan kaldrarak, "Size yardm edebilirim," dedi. "Bu siirin nereden geldigini sorabilir miyim? Ve neden bir kre aradgnz?" Langdon dosta bir tebessmle, "Sorabilirsiniz," dedi. "Ama ok uzun hikye ve ok az vaktimiz var." "Kendi isinize bakn demenin kibar yolu." Langdon, "Bu svalyenin kim ve nerede gml oldugunu bulabilirseniz, dedi. "Size sonsuza dek mtesekkir olacagz, Pamela." Yeniden yazmaya baslayan Gettum, "Pekl," dedi. "Ben devam edeyim. Eger bu Kseyle ilgili bir meseleyse, Kseyle ilgili anahtar kelimeleri de aramaya dahil edelim. Baslk ksmn karp, yaknlk parametre ekleyecegim. Bylece kan sonular sadece metindeki kelimeleri ieren ve Kseyle ilgili

kelimelerin yannda belirenlerle snrlanms olur." Ara: SVALYE, LONDRA, PAPA, MEZAR 100 kelime yaknnda: KSE, GL, SANGREAL, KADEH Sophie, "Bu ne kadar srer?" diye sordu. "Birka yz terabayt iinde ok gndermeli sahay aramak m?" ARA tusuna basarken Gettumun gzleri hafife prldad. "Yaklask on bes dakika." Langdon ile Sophie hibir sey sylemedikleri halde, Gettum bunun onlara sonsuzluk gibi geldigini hissetmisti. Ayaga kalkp, daha nce demledigi aydanlgn yanna yryen Gettum, "ay?" diye sordu. "Leigh benim ayma baylr." 93 Londradaki Opus Dei Merkezi, Kensington Bahelerinin kuzey parkuruna bakan 5 Orme Court adnda gsterissiz bir tugla binayd. Silas daha nce buraya hi gelmemisti ama binaya yaya olarak yaklasrken sgnma duygularnn arttgn hissediyordu. Limuzini ana caddeden uzak tutmak iin Rmy

yagmura ragmen onu biraz uzakta brakmst. Yrmek Silasn umurunda degildi. Yagmur onu temizliyordu. Rmynin teklifi zerine Silas silahn temizlemis ve kanalizasyon zgarasndan asag atmst. Ondan kurtulduguna memnundu. Kendini daha hafif hissediyordu. Bacaklar uzun sre bagl kalmaktan dolay hl agryordu, ama Silas daha byk aclara da katlanmst. Yine de Remynin limuzinin arkasnda bagl braktg Teabingi dsnmeden edemedi, Ingiliz acy hissetmeye baslams olmalyd. Buraya gelirlerken Silas, Rmyye, "Ona ne yapacaksn?" diye sormustu. Rmy omuzlarn silkmisti. "Buna gretmen karar verecek." Sesinde kararllk vard. Simdi Silas, Opus Dei binasna yaklasrken yagmur siddetini arttrd ve srlsklam olan agr cppesi, bir gn ncesinin yaralarn szlatmaya baslamst. Son yirmi drt saatin gnahlarn ardnda brakmaya ve ruhunu artmaya hazrd. Isi sona ermisti. n kapya giden kk avludan geen Silas kapnn kilitli olmamasna sasrmad. Aarak, az esyayla dsenmis lobiye adm att. Silas halya bastgnda, yukardaki elektronik zil ald. Sakinlerin gnlerini

odalarnda dua ederek geirdikleri bu gibi meknlarda ziller ska kullanlan Iv arat. Silas gcrtl parkeler zerindeki hareketin sesini duyabiliyordu Pelerinli bir adam asag indi. "Size yardm edebilir miyim?" Silas sasrtc grntsne dikkat etmeyecek kadar dsnceli gzlere sahipti "Tesekkrler. Benim adm Silas. Opus Dei yesiyim." "Amerikal msnz?" Silas basn sallad. "Sehre sadece bir gnlgne geldim. Burada dinlenebilir miyim?" "Sormanza bile gerek yok. nc katta iki bos oda var. Size ay ve ekmek getireyim mi?" Tesekkrler." Silas ok ackmst. Silas yukardaki tek pencereli odaya karak, slak cppesinden kurtuldu ve i amasrlaryla dua etmek iin meldi. Grevlinin yukar kp, kapsnn nne tepsiyi braktgn duydu. Silas dua etmeyi bitirdi, yemegini yedi ve uyumak zere yatt. kat asagda bir telefon alyordu. Silas karslayan Opus Dei yesi telefona cevap verdi. Arayan kisi, "Londra polisi," dedi. "Albino bir kesis bulmaya alsyoruz. Orada bulunabilecegine dair

istihbarat aldk. Onu grdnz m?" Adam sasrmst. "Evet, o burada. Bir terslik mi var?" "Simdiorada m?" "Evet, yukarda dua ediyor. Neler oluyor?" Memur, "Onu oldugu yerde brakn," diye emretti. "Kimseye tek kelime etmeyin. Hemen memur gnderiyorum." 94 Westminster, Buckingham ve St. James saraylarn evreleyen St. James Park Londrann ortasnda bir yesillik deniziydi. Bir zamanlar Kral VIII. Henrynin kapattg ve iini avlanmak iin geyikle doldurdugu park, artk halka akt. Londrallar gnesli gnlerde sgtlerin altnda piknik yapar ve Rus bykelisinin II. Charlesa hediye ettigi pelikanlarn glde yasayan torunlarna yem atarlard. gretmen o gn etrafta pelikan grememisti. Frtnal hava beraberinde okyanustaki martlar tasmst. imenler onlarla doluydu. Hepsi de ayn yne bakan yzlerce beyaz figr sabrla nemli rzgrn gemesini bekliyordu, Sabah sisine ragmen parktan Parlamento Binasyla Big Benin muhtesem manzaralar

grlebiliyordu. Meyilli imenlerden, rdek havuzunun yanndan ve su damlayan sgt agalarnn ince siluetlerinin nnden geen gretmen, svalyenin mezarnn bulundugu binann sivri kulelerini grebiliyordu. Rmyye buraya gelmesini sylemesinin asl sebebi buydu. gretmen, park etmis limuzinin n yolcu kapsna yaklasrken Rmy uzanarak kapy at. Dsarda biraz duran gretmen, yannda tasdg konyak matarasndan bir yudum ald. Ardndan agzn kurulayarak, Rmynin yanna geti ve kapy kapatt. Rmy kilit tasn bir dl gibi tutuyordu. "Neredeyse kayboluyordu. gretmen, Iyi is kardn," dedi. Kilit tasn gretmenin sabrsz ellerine brakan Rmy, "Iyi is kardk." diye yantlad. gretmen uzun sre hayranlkla bakarak glmsedi. "Peki ya silah temizledin mi?" "Buldugum yere geri koydum, torpido gznde." "Mkemmel." Konyaktan bir yudum daha alan gretmen mataray Rmyye uzatt. "Basarmz kutlayalm. Sona yaklastk."

Rmy siseyi minnetle kabul etti. Konyagn tuzlu bir tad vard ama Rmy nemsemedi. O ve gretmen artk gerekten ortak olmuslard. Hayatnn daha yksek bir konuma ykseldigini hissedebiliyordu. Bir daha asla usak olmayacagm. Rmy asagdaki rdek havuzuna bakarken Chateau Villette ok uzaklarda kalms gibiydi. Mataradan bir yudum daha alan Remy, konyagn kann sttgn hissetmeye baslamst. Bununla birlikte Remynin bogazndaki scaklk, yerini rahatszlk verici bir yanma hissine brakt. Papyonunu gevseten Rmy agzndaki kumluluk hissinden rahatsz olarak mataray gretmene geri uzatt. Zayf bir sesle, "Galiba yeterince itim," diyebildi. gretmen, "Rmy, senin de farknda oldugun gibi, yzm gren tek kisi sensin. Sana ok gvendim," dedi. Papyonunu daha da gevsetirken atesinin ykseldigini hisseden Rmy, "Evet," dedi. "Ve kimligin mezara kadar bende sakl kalacak." gretmen bir sre sessiz kald. "Sana inanyorum," Matarayla kilit tasn cebine atarak, torpido

gzne uzanan gretmen, kk Medusay kartt. Rmy bir an iin korkuya kapld ama gretmen onu da pantolonunun cebine soktu. Ne yapyor?Rmy aniden terlemeye baslamst. Artk zntl bir tonla konusan gretmen, "Sana zgrlk vaat ettigimi biliyorum," dedi. "Ama iinde bulundugun sartlar gz nne aldgmda, yapabilecegimin en iyisi bu." Bogazndaki siskinlik Rmyyi deprem gibi sarst. Daralan soluk borusundaki kusmuk tadyla, bogazn kavrayarak direksiyonun stne dogru sendeledi. Arabann dsndan duyulmaya yetmeyecek kadar ksk bir glk atabildi. Konyaktaki tuz tad etkisini gstermisti. ldrlyorum! Rmy inanamayan gzlerle dnp, yannda sogukkanllkla oturup n camdan dsary seyreden gretmene bakt. Remynin grs bulanklast ve nefes almakta zorland. Onun iin her seyi yaptm! Bunu nasl yapabilir! Rmy, gretmenin onu bastan beri mi ldrmeye niyetli oldugunu yoksa Mabet Kilisesindeki davranslaryla gvenini sarstg iin mi ldrdgn asla bilemeyecekti. Simdi dehset ve

intikam duygularyla dolmustu. Rmy, gretmene dogru hamle yapmak istedi ama sertlesen vcudunu hareket ettiremiyordu. Sana her konuda gvendim! Rmy yumruk haline gelen ellerini kaldrp kornay almak istedi ama yana kayarak, gretmenin koltuguna dst. Bogazn skan gretmenin yannda yan yatyordu. Yagmur daha da siddetlenmisti. Rmy artk gremiyordu ama oksijensiz kalan beyninin son zayf uyarc duyular almaya zorlandgn hissedebiliyordu. Dnyas yavasa kararrken Remy, Riviera dalgalarnn yumusak sesini duyduguna yemin edebilirdi. Limuzinden inen gretmen, kimsenin kendinden tarafa bakmadgna memnun olmustu. Baska sansm yoktu, diye dsnrken, az nce yaptklarndan tr ne kadar az pismanlk duyduguna kendisi de sasrmst,Rmy kendi kaderini izdi . gretmen grev tamamlandktan sonra Rmynin ortadan kaldrlmas gerekebileceginden basndan beri endise etmisti, ama Mabet Kilisesinde kendini gstererek bu gerekliligi hzlandrmst. Robert Langdonn Chateau Villetteye ani ziyareti gretmene hem beklenmedik bir hediye olmus, hem de onu ikileme dsrmst. Langdon kilit tasn dogrudan operasyon

merkezine getirmisti, bu hos bir srprizdi. Ama pesinden polisi de srklemisti. Tm Chateau Villettede ve samanlktaki dinleme nitesinde Rmynin parmak izleri vard. gretmen, Rmynin faaliyetiyle kendisininkiler arasnda her trl baglanty engelledigine seviniyordu. Rmy konusmadg mddete gretmeni hi kimse teshis edemezdi ve artk bu sorun da ortadan kalkmst. Limuzinin arka kapsna dogru ilerleyen gretmen,burada halletmemiz gereken tek bir sorun kald, diye dsnd. Yasananlar hakknda polisin hibir fikri olmayacak... ve onlara anlatacak yasayan hibir tank kalmayacak. Hi kimsenin bakmadgndan emin olmak iin etraf kolaan ederek, kapy at ve genis blme girdi. gretmen dakikalar sonra St. Jamess Parkn geride brakyordu. Geriye iki kisi kald. Langdon ve Neveu. Onlarn isi daha karmaskt. Ama stesinden gelmek mmknd. Ama su anda gretmenin ncelikle kripteksle ilgilenmesi gerekiyordu. Parka zafer edasyla gz gezdirerek, hedefini grd. Papa svalye gmms Londrada.

gretmen siiri duyar duymaz, cevab bulmustu. Buna ragmen, digerlerinin hl bulamams olmas sasrtcyd. Adaletsiz bir avantaja sahibim. Aylardr Saunirein konusmalarn dinlediginden Byk statn bir kez Da Vinciye besledigi kadar saygyla bu svalyeden bahsettigini duymustu. Bir kere grdkten sonra siirin bahsettigi svalyeyi anlamak son derece basitti Saunirein espritelligini kabul etmek gerekirdiama bu mezarn son sifreyi nasl aklayacag hl bir muammayd. Ara, kreyi kabre aitti. gretmen, nl mezarn ve en ayrt edici zelliginin fotograflarn belli belirsiz hatrlad. Muhtesem bir kre. Mezarn stne yerlestirilmis dev kre, neredeyse mezar kadar bykt. Krenin varlg gretmen iin hem cesaret vermis, hem de sknt yaratmst. Bir yandan yol gsteren bir levha gibiydi ama siire baklacak olursa, bulmacann eksik paras, svalyenin mezarnda bulunmasgereken bir kreydi ... zaten orada mevcut duran degil. Cevab ortaya karmak iin mezarda yapacag incelemeye gveniyordu. Yagmur hzn arttrmst. Kripteksi nemden korumak iin sag cebinin iyice derinlerine itti. Kk

Medusa marka tabancay sol cebine saklad. Birka dakika sonra, Londrann dokuz yz yllk en eski binalarndan biri olan sakin mabede giriyordu. gretmen yagmurdan kap ieri girdigi srada Piskopos Aringarosa dsar kyordu. Aringarosa, Biggin Hill Havaalannn slak pistinde uagndan indi ve soguk rutubete kars cppesine sarnd. Yzbas Fache tarafndan karslanmay umut ediyordu. Onun yerine semsiye tutan gen bir Ingiliz polis memuru yaklast. "Piskopos Aringarosa? Yzbas Fachenin gitmesi gerekiyordu. Sizinle ilgilenmemi syledi. Sizi Scotland Yarda gtrmemi istedi. En gvenlisinin bu olacagn dsnd." En gvenlisi mi?Aringarosa, elinde skca tuttugu Vatikan bonolaryla dolu antaya basn egerek bakt. Neredeyse unutmustu. "Evet, tesekkr ederim." Silasn nerede oldugunu merak eden Aringarosa polis aracna bindi. Dakikalar sonra polis taraycs bu sorunun cevabyla czrdad. 5 Orme Court. Aringarosa adresi hemen tanmst. Londradaki Opus Dei Merkezi.

Sofre dnd. "Beni hemen oraya gtr!" 95 Langdonn gzleri arama basladgndan beri ekrandan ayrlmamst. Bes dakika. Sadece iki sonu. Ikisi de birbiriyle alakasz. Endiselenmeye baslyordu. Yan odadaki Pamela Gettum, scak iecekleri hazrlyordu. Langdon ile Sophie, Gettumun nerdigi ayn yan sra aklszca kahve iip iemeyeceklerini sormuslard. Ama Langdon, yan odadaki mikrodalgadan gelen seslerden, isteklerinin hazr Nescafe ile dllendirilecegini anlayabiliyordu. Sonunda bilgisayar neseli bir bip sesi kard. Gettum ierideki odadan, "Yeni bir sonu daha buldu galiba," diye seslendi. "Baslg ne?" Langdon ekrana gz att. Ortaag Edebiyatnda Kse Alegorileri: Sir Gawain ve Yesil Svalye zerine Inceleme "Yesil Svalye alegorileri," diye seslenerek cevap verdi. Gettum, "Ise yaramaz," dedi. "Londrada gml fazla mitolojik yesil dev yoktur."

Ekrann nnde oturan Langdon ile Sophie, iki anlamsz sonucu daha sabrla beklediler. Bilgisayar bir kez daha biplediginde, karslarnda beklenmedik bir neri kmst. DIE OPERN VON RICHARD WAGNER Sophie, "Wagnerin operalar m?" diye sordu. Elinde bir paket hazr kahve tutan Gettum, kap esiginden bakyordu. "Bu ilgin bir eslesme olmus. Wagner svalye miydi?" Aniden merak uyanan Langdon, "Hayr," dedi. "Ama iyi tannan bir parmasondu." Mozart, Beethoven, Shakespeare, Gershwin, Houdini ve Disneyin yan sra. Masonlarla Tapnak Svalyeleri, Sion Tarikat ve Kutsal Kse arasndaki bag anlatan saysz kitap yazlmst. "Buna bakmak istiyorum. Tam metni nasl grebilirim?" Gettum, "Tm metni grmenize gerek yok," dedi. "Koyu renkli baslga tklayn. Bilgisayar, anahtar kelimelerinizi ieren tekli ncl kaytlar ve l artl kaytlar gsterecektir." Ne syledigi hakknda en ufak fikri olmamasna ragmen, Langdon yine de baslga tklad.

Yeni bir pencere almst. ...mitolojik svalye, Parsifal ismindeki bu... ...mecazi Kse arays tartsmal olarak... ...Rebecca Popeun opera antolojisi "Diva"nn... ...Wagnerin mezar Almanya, Bayreuthtadr... Hayal krklgna ugrayan Langdon, "Yanls papa," dedi. Buna ragmen sistemin kullanm kolaylgna hayran kalmst. Metindeki anahtar kelimelerle, WagnerinParsifal isimli operasnn Magdalal Meryem ve Isa Mesihin ocuklarna degindigini, geregi arayan gen bir svalyenin hikyesini anlattgn anlayabiliyordu. Gettum, "Sabrl olun," dedi. "Bu bir say oyunu. Brakalm da makine alssn." Sonraki birka dakika boyunca bilgisayar,trubadorlarla Fransann n gezgin halk ozanlar- ilgili bir metin de dahil olmak zere Kseyle ilgili pek ok sonu dkt. Langdon ozan(minstrel) ve papaz (minister)kelimelerin ortak bir etimolojik kkene sahip olmasnn tesadf olmadgn biliyordu. Trubadorlar, Magdalal Meryem Kilisesinin mzigi kullanarak halka kutsal disi hikyesini yayan gezgin hizmetkrlar ya da "papazlarydlar".

Trubadorlarn syledikleri "Hanmmzn" erdemlerini ven sarklar gnmze dek gelmistir. Kendilerini sonsuza dek adadklar gizemli ve gzel bir kadn. Kaln harflerle yazl baslga tklad ama hibir sey bulamad. Bilgisayar yeniden bipledi. SVALYELER, VALELER, PAPALAR VE BES KSELI YILDIZLAR: KUTSAL KSENIN TAROT TARIHI Langdon, Sophieye, "Hi sasrmadm," dedi. "Anahtar kelimelerimizden bazlar kartlarla ayn isimleri tasyor." Fareye uzanarak, baglant adresini tklad. "Bykbabann Tarot oynadgnz zamanlarda bundan bahsettigine emin degilim Sophie ama bu oyun, Kayp Gelin ile ona eziyet eden kt kilise hikyesini anlatan ksa soru-cevap kartlaryd." Sophie spheyle ona bakt. "Hi fikrim yoktu." "Iste asl konu da bu. Kse mritleri, mesajlarn mecazi bir oyun yoluyla greterek, kilisenin dikkatli gzlerinden saklams oldular." Langdon modern kgt oyuncularndan ka tanesinin, oyun kartlarnn stndeki drt isaretin kupa, maa, karo, sinek aslnda Tarotun dogrudan Kseyle ilgili drt

sembolnden kllar, kupalar, asalar ve tlsmlar geldigini bildiklerini merak etti. Maalar kllard -Bak. Erkek. Kupalar kupalard -Kadeh. Disi. Sinekler Asalard -Kraliyet Soyu. Filizlenen asa. Karolar Tlsmlard -Tanra. Kutsal disi. Drt dakika sonra, Langdon aradklarn bulamayacaklarndan endise etmeye basladg srada, bilgisayar yeni bir sonu gsterdi. Dehann Cazibesi: Modern Bir Svalye Biyografisi. Langdon, Gettuma, "Dehann Cazibesi mi?" diye seslendi. "Modern bir svalye biyografisi mi?" Gettum basn kseden uzatt. "Nasl modern olur? Ltfen bana Sir Rudy Giuliani oldugunu syleme. Sahsen ben bunun biraz yanls bir seim oldugunu dsnyorum." Langdonn, yeni svalye ilan edilen Mick Jagger hakknda kendine ait baz dsnceleri vard ama modern Ingiliz svalyeleriyle ilgili politikalar tartsmann sras degildi. "Bir bakalm."

Langdon dikkatini kaln harflerle yazlms anahtar kelimelere verdi. ...serefli svalye, Sir Isaac Newton... ...1727de Londra sehrinde ve ayrca... ...onun mezar Westminster Manastrnda... ...Alexander Pope, dostu ve meslektas... Sophie, Gettuma, "Sanrm modern greceli bir kelime," dedi. "Bu eski bir kitap. Sir Isaac Newton hakknda." Kap esiginde duran Gettum basn iki yana sallad. "Isimize yaramaz. Newtonn mezar Westminster Manastrnda, oras Ingiliz Protestanlarnn mekndr. Katolik bir Papann oraya gitmesine imkn yok. Krema ve seker?" Sophie basn sallad. Gettum bekledi. "Robert?" Langdonn kalbi hzla arpyordu. Gzlerini ekrandan ayrarak ayaga kalkt. "Aradgmz svalye Sir Isaac Newton," dedi. Sophie oturdugu yerde kald. "Neden bahsediyorsun?" Langdon, "Newtonn mezar Londrada," dedi. "Bilimdeki yeni kesfi, kilisenin hsmn zerine ekmisti.

Ayrca Sion Tarikatnn Byk statyd. Daha baska ne isteyebiliriz ki?" "Daha baska ne mi?" Sophie siiri gsterdi. "Peki Papann gmdg Svalyeye ne diyeceksin? Bayan Gettumu duydun. Newton Katolik bir Papa gmmemis." Langdon fareye uzand. "KatolikPapadan bahseden kim?" "Papa" yazan baglanty tkladgnda, cmlenin tamam ekranda belirdi. Sir Isaac Newtonn, krallarn ve soylularn katldg cenazesine baskanlk eden Alexander Pope, dostu ve meslektas olarak mezarna toprak serpistirmeden nce ona methiyeler yagdrd. Langdon, Sophieye bakt. "Ikinci aramada gerek Papay bulduk Alexander." Durdu. "Yani Alexanderin Pope soyad Papa anlamnda kullanlms." Papa svalye gmms Londrada ya da Pope svalye gmms Londrada. Ayn anlama geliyordu. Sophie yzndeki sasknlk ifadesiyle ayaga kalkt. ift anlaml kelimelerin ustas olan Jacques Saunire bir kez daha korkun zeki bir adam oldugunu kantlamst.

96 Silas srayarak uyand. Onu neyin uyandrdgna ya da ne kadar sredir uyuduguna dair fikri yoktu. Rya m gryordum? Hasr kilimin stnde dogrularak, Opus Dei konuk evinin koridorundan gelen sesleri dinledi. Sessizligi sadece asag katta, yksek sesle dua eden birinin mrltlar bozuyordu. Bunlar alsldk seslerdi ve aslnda ona huzur vermeliydi. Buna ragmen siddetli ve beklenmedik bir huzursuzluk hissediyordu. Sadece i amasrlaryla ayaga kalkan Silas, pencerenin yanna yrd. Takip mi edildim? Asagdaki avlu bostu, tpk ieri girerken grdg haldeydi. Dinledi. Sessizlik. Peki neden tedirginim? Silas uzun zaman nce nsezilerine gvenmeyi grenmisti. Hapse girmeden ok nce, nsezileri onun Marsilya sokaklarnda hayatta kalmasna yardmc olmustu... Piskopos Aringarosann ellerinde yeniden hayat bulmadan ok nce. Pencereden dsar baktgnda, itlerin arkasndaki bir arabann bulank siluetini fark etti. Arabann

tepesinde bir polis sireni vard. Koridordaki parkelerden bir atrt sesi geldi. Bir kap srgs hareket etti. Igdlerine gre hareket eden Silas odada hzla hareket ederek, aldgnda tam arkasnda olacak sekilde kapnn yannda durdu. Ieri frtna gibi giren polis memuru, bos gibi grnen odada dogrulttugu silahn sola ve saga gezdirdi. O henz Silasn yerini kesfedemeden, Silas atlarak omzuyla kapy ieri girmekte olan ikinci memurun yzne arpmst. Polis ates etmek zere dnerken Silas, onun bacaklarna dald. Silah ates aldgnda kursun, polisin incik kemigini kavrayan Silasn basnn tam stnden gemisti. Bacaklarn asagdan ekerek, polisi yere yatrd ve adam basn yere arpt. Kap esiginde sendeleyen ikinci polis memurunun kasklarna Silas bir tekme indirdi ve kvranan vcudunun stnden atlayarak koridora kostu. Silas neredeyse plak bir halde solgun vcuduyla merdivenlerden asag indi. Kendisine ihanet edildigini biliyordu ama kim? Lobiye indiginde, n kapda kosusturan baska polisler oldugunu grd. Silas diger yne dnerek, konuk evinin derinliklerinde ilerledi. Kadnlara ayrlan ksmn girisi. Tm Opus Dei

binalarnda bir tane var. Dar koridorlarda kvrlarak ilerlerken, bir mutfaga dalarak, tabaklar ve atal baklar deviren plak Albinodan uzak durmay yegleyen, dehset iindeki alsanlarn yanndan geti. Silas kazan dairesinin yanndaki karanlk koridora kostu. Aradg kapy bulmustu. ks tabelas, koridorun sonunda parlyordu. Kapdan karak vargcyle yagmura dogru kosan Silas alak banketten atlarken diger ynden gelen memuru ok ge fark etti. Iki adam arpstgnda Silasn genis ve plak omzu, diger adamn ggs kafesine ezici bir gle arpt. Polis memuru kaldrma srtst yglrken, Silas onun stne dsmst. Memurun silah takrtyla yere dst. Silas koridorda bagrarak kosan adamlarn sesini duyabiliyordu. Yuvarland ve diger memurlar geldigi srada yere dsen silah kapt. Merdivenlerden bir el silah sesi geldiginde, Silas kaburgalarnn altnda yakc bir ac hissetti, intikam hrsyla diger polise ates at ve kanlarn etrafa yayd. Birdenbire arkasnda karanlk bir figr belirmisti. Onun plak omuzlarn tutan fkeli eller, gcn

sanki seytann kendisinden almst. Adam, onun kulagna dogru bagrd. SILAS, HAYIR! Silas dnerek ates etti. Gz gze geldiler. Piskopos Aringarosa yere dserken, Silas dehset glklar atmaya baslad. 97 Westminster Manastrnda binden fazla insann mezar ya da saygn bir yeri vard. Dev tas yapnn ii krallarn, devlet adamlarnn, bilim adamlarnn, sairlerin ve mzisyenlerin hatralaryla doluydu. Mmkn olan her nisin ve duvar oyugunun iine yerlestirilmis mezarlar, mozolelerin en sahanesinden kubbeli lahdinde zel bir sapeli bulunan Kralie Elizabethin mezar asagda kimin kalntlarnn yattgn kisinin hayal gcne brakan, yzyllar boyunca zerinde gezinilmekten asnms mtevaz yer karolarna kadar genis bir yelpazeye yaylmst. Amiens, Chartres ve Canterburydeki byk katedraller gibi tasarlanms olan Westminster Manastr, ne bir katedral, ne de kilise olarak kabul ediliyordu. Sadece kraliyete bagl, kraliyete zg bir snfa aitti. 1066 ylnn Noel gn, Fatih Williamn ta giyme trenine ev sahipligi yaptg gnden bu yana, gz

kamastrc mabet, Gnah kartan Edwardn azizlik mertebesine ykseltilmesi, Prens Andrw ile Sarah Fergusonn nikh, V. Henry, Kralie Elizabeth ve Lady Dianann cenaze trenleri gibi saysz kraliyet ve devlet trenine sahit olmustu. Buna ragmen Robert Langdon bir olay hari, manastrn tarihine hi ilgi duymamst Ingiliz svalyesi Sir Isaac Newtonn cenazesi. Papa svalye gmms Londra da. Kuzey kanadndaki byk revaktan aceleyle geen Langdon ile Sophieyi, nezaketle karslayan muhafzlar onlar, manastra yeni ilave edilen Ve simdilerde Londrann birok tarihi binasnda bulunan genis metal detektrden geirdiler. Her ikisi de alarm alstrmadan altndan getiler ve Manastr girisine yneldiler. Langdon, Westminster Manastrna admn atar atmaz, ds dnyayla baglarn birden koptugunu hissetti. Trafik grlts yoktu. Yagmur sesi yoktu. Sadece, sanki bina kendi kendisiyle konusuyormus gibi ileri geri yanklanan sagr edici bir sessizlik hkimdi.

Hemen her ziyareti gibi Langdon ile Sophienin gzleri de derhal manastrn yukardaki gkyzn iine alyormus gibi grnen kubbesine kayd. Gri tas kolonlar, glgelerin arasna servi agalar gibi ykseliyor bas dndrc aklgn zerinde kavis izerek, yeniden tas zemine geri dnyordu. nlerindeki genis kuzey kanad vadisi, dik kayalklar ve vitrayl camlarla ayrlms derin bir kanyon gibi uzanyordu. Gnesli gnlerde manastrn zemininde prizmatik bir sk gsterisi olusurdu. Bugn ise, yagmur ve karanlk bu heybetli bosluga hayaletimsi bir hava vermisti... aslnda daha ok gerek bir ukuru andryordu. Sophie, "Tamamyla bos," diye fsldad. Langdon hayal krklgna ugramst. ok daha fazla insan grmeyi umut ediyordu. Halkn daha ok dolustugu bir yer. Langdon bos Mabet Kilisesindeki nceki deneyimlerinin tekrar etmesini istemiyordu. Turistlerin ugrak yeri oldugundan bir gvenlik sistemini bekliyordu ama Langdonn hatrnda kalan iyi aydnlatlms manastrdaki kalabalk turistlerin geldigi yaz sezonunda olusmustu. Bugn ise yagmurlu bir nisan sabahyd. Kalabalklarn ve parldayan vitray camlarn yerine grebildigi tek sey, bombos bir zemin

ve karanlk bos duvar oyuklaryd. Langdonn kuruntularn sezinledigi belli olan Sophie, "Metal detektrden getik," diye hatrlatt. "Burada birisi varsa bile silahl olamaz." Langdon basn sallad ama yine de temkinli davranmas gerektigini hissediyordu. Yanlarnda Londra polisini getirmek istemisti ama Sophienin ise kimlerin karstgna dair endisesi, onlarn yetkililerle baglar kurmasn engellemisti. Sophie,kripteksi geri almalyz, diye srar etmisti. Her seyin anahtar o. Elbette haklyd. Leighi canl kurtarmann anahtaryd. Kutsal Kseyi bulmann anahtaryd. Bunun arkasnda kimin oldugunu bulmann anahtaryd. Ne yazk ki kilit tasn geri almalar sadece simdi ve burada mmknd... Isaac Newtonn mezarnda. Kripteksi elinde bulunduran kisi, son ipucunu zmek iin mezar ziyaret etmek zorunda kalacakt ve eger simdiye kadar gelip gitmemisse, Sophie ile Langdon, onunla karslasmaya kararlyd. Aklga kmak iin sol taraftaki duvara dogru yryerek, bir dizi stunun arkasndaki karanlk yan

koridora getiler. Langdon kendi limuzininin arkasnda byk olaslkla bagl bir halde rehin tutulan Leigh Teabingin grntsn zihninden karamyordu. En stteki tarikat yelerinin ldrlmesini emreden kisi, yoluna kan digerlerini de ldrmekte tereddt etmeyecekti. Teabingin modern bir Ingiliz svalyesi kendi vatandas Sir Isaac Newton ararken rehin alnmas acmasz bir ironiydi. Etrafna baknan Sophie, "Ne taraftan?" diye sordu. Mezar. Langdonn hi fikri yoktu. "Bir gzetmen bulup sormalyz." Langdon burada amaszca dolasmamalar gerektigini biliyordu. Westminster Manastr, mozolelerden, kapal blmelerden ve gm nislerinden olusan karmask bir dehlizdi. Louvreun Byk Galerisi gibi, buraya da tek bir noktadan giriliyordu -az nce getikleri kap-, Ieri girisi bulmak kolay fakat ks bulmak imknszd. Langdonn meslektaslarndan biri buna gerek bir turist tuzag demisti. Mimari gelenege bagl kalnarak, manastr dev bir ha biiminde insa edilmisti. Bununla birlikte, ana nefin

birimindeki koridordan geilen arka taraftaki giris yerine diger kiliselerden farkl olarak, girisi yan taraftand. Ayrca manastra bir dizi kemeralt baglanmst. Ziyareti yanls kemerli geide atacag tek bir admla, yksek duvarlarla evrili bir ds pasajlar labirentinde kaybolacakt. Kilisenin ortasna dogru yryen Langdon, "Gzetmenler koyu krmz binisler giyer," dedi. Gney kanadnn en sonundaki yaldzl yksek sunaga bakan Langdon, ellerinin ve dizlerinin stnde emekleyen insanlar grd. Grndg kadar kutsal olmasa da, Sairler Ksesindeki yere kapanma haclg alsldk bir sahneydi. Mezarlara srtnen turistler. Sophie, "Ben gzetmen gremiyorum," dedi. "Mezar belki kendimiz bulabiliriz, olmaz m?" Langdon tek kelime etmeden manastrn ortasna dogru birka adm daha att ve sag taraf gsterdi. Sophie manastrn ana nefinin uzunluguna baktgnda sasrarak derin bir nefes ald. Simdi binann ne kadar byk oldugunu grebiliyordu "Ah," dedi. "Hadi bir gzetmen bulalm." O srada ana nefin yzlerce metre tesinde, koro sahnesinin arkasnda gzlerden uzakta kalan

Sir Isaac Newtonn mezarnn tek bir ziyaretisi vard. gretmen bu ant on dakikadr inceliyordu. Newtonn mezar, klasik kostmnn iindeki Sir Isaac Newtonn gururla kendi kitaplarna -Ilahiyat, Kronoloji, Optik ve Philosophiae Naturalis Principia Mathematica- yaslandg bir heykelinin zerinde durdugu byk siyah mermer bir lahitti. Newtonn ayaklarnn dibinde, parsmen kgd tutan iki kanatl erkek ocugu vard. Newtonn boylu boyunca yatan bedeninin arkasnda gsterissiz bir piramit ykseliyordu. Piramidin kendisi de tuhaf oldugu halde, gretmenin en ok merakn uyandran, piramidin ortasna yerlestirilmis dev sekildi. Bir kre. gretmen, Saunirein sasrtmal bilmecesini dsnd. Ara, kreyi kabre aitti. Piramidin n yznden dsar dogru kan dev kre, yarm kabartma seklinde oyulmustu ve tm semavi betimlemeleri ieriyordu; takmyldzlar, burlar kusag, kuyruklu yldzlar, yldzlar ve gezegenler, stnde ise, yldzlarla kapl bir alann altndaki Astroloji Tanras simgesi vard. Saysz kre.

gretmen mezar bulduktan sonra kayp kreyi bulmann kolay olacagn zannetmisti. Ama artk o kadar emin degildi. Gkyznn karmask bir haritasna bakyordu. Eksik bir gezegen mi vard? Takmyldzlardan astronomik bir kre mi kartlmst? Hi fikri yoktu. Buna ragmen gretmen cevabn son derece basit olacagndan spheleniyordu. "Papann gmdg bir svalye" gibi. Hangi kreyi aryorum? Kutsal Kseyi bulmak iin astrofizik uzman olmaya gerek yoktu elbette, yoksa yle miydi? Gld teni doluydu gbegi Bulundugu yere yaklasan turistler gretmenin dikkatini dagtms Kripteksi yeniden cebine att ve yaknlardaki masaya giderek, kseye bags paras atan ve manastr tarafndan cretsiz dagtlan mezara srtnme gerelerini yanlarna alan ziyaretileri dikkatle izledi. Ellerindeki fzen kalemleri ve byk kgtlarla, manastrn n ksmna, byk ihtimalle de Chaucere, Tennysona ve Dickensa duyduklar saygy mezarlarna srtnerek gsterecekleri Sairler Ksesine dogru ilerlediler.

Tekrar yalnz kalan gretmen mezara biraz daha yaklasarak, onu tepeden trnaga inceledi. Lahidin altndaki pene ayaklarla baslad, oradan yukar Newtona, bilim kitaplarna, matematik parsmenleri tutan iki erkek ocuguna, piramidin n yzeyine, takmyldzl kreye ve sonunda nisin yldzlarla dolu kubbesine bakt. Burada hangi krenin olmas gerekiyordu... hangisi kayp?Sanki cevap Saunirein oyma mermerinden vahiy gelecekmis gibi, cebindeki kriptekse dokundu. Kseyle aramda sadece bes harf var. Koro sahnesinin ksesine dogru adm atarken, derin bir nefes ald ve basn kaldrarak uzaktaki ana sunagn uzun nefine bakt. Bakslar yaldzl sunaktan parlak koyu krmz binis giyen bir manastr gzetmenine kaymst. Onu el isaretiyle iki tandk sima yanlarna agryordu. Langdon ve Neveu. gretmen sakince koro sahnesinin arkasna dogru iki adm att. Bu ok hzl oldu. Langdon ile Sophienin sonunda siirin anlamn zerek Newtonn mezarna geleceklerini tahmin etmisti ama bu, onun tahmin ettiginden ok daha erken gereklesmisti. gretmen derin bir nefes alarak ihtimalleri gzden

geirdi. Beklenmedik olaylarla bas etmeye alsmst. Kripteksi elimde tutuyorum. Elini cebine sokarak, ona gven veren ikinci nesneye dokundu: Medusa marka tabancas. Tahmin edilecegi gibi, gretmen sakladg silahyla altndan geerken manastrn metal detektr tmst. Ama yine tahmin edilecegi gibi, gvenlik grevlileri gretmenin fkeyle karttg kimlik kartn grnce geri ekilmislerdi. Resmi rtbeler her zaman beklenen saygy uyandrrd. gretmen ilk basta kripteksi tek basna zmeyi umut etmis olsa da, simdi Langdon ile Neveunun gelisinin iyi bir gelisme oldugunu sezinliyordu. Bahsedilen "kre" ile ilgili basarszlgn gz nnde bulundurarak, onlarn uzmanlgndan faydalanabilirdi. Zaten eger Langdon siirdeki sifreyi zerek mezara kadar gelmisse, kreyle ilgili bir seyler bilme olaslg da vard. Ve eger Langdon sifreyi biliyorsa, dogru basky uygulamas yeterli olacakt. Ama elbette burada degil. zel bir yerde.

gretmen manastra gelirken yolda grdg kk bir tabelay anmsad. O an onlar ekecegi mkemmel yer kafasnda olusmustu. Simdi tek sorun... yem olarak neyi kullanacagyd. 98 Langdon ile Sophie kuzey koridorunda, onu ak neften ayran genis stunlarn glgelerinde yavasa ilerlediler. Nefin yarsna kadar yol kat etmis olmalarna karsn hl Newtonn mezarn gremiyorlard. Bir nise yerlestirilen lahit, bulunduklar ters adan grnmyordu. Sophie, "En azndan burada kimse yok," diye fsldad. Rahatlams olan Langdon basn sallad. Nefin Newtonn mezarnn yanndaki blm tamamen bostu. "Ben oraya gideyim," diye fsldad. "Sen burada kalp saklan, bir gren..." Sophie oktan saklandg yerden kms, ak alanda ilerlemeye baslamst. "...olursa diyecektim," diyen Langdon kosturarak yanna gitti. Genis nefi aprazlama geen Langdon ile Sophie, bos mitler uyandran niceliklerle dolu kabri

grdklerinde hi konusmadlar... siyah, mermer bir lahit... Newtonn boylu boyunca yatan bir heykeli... kanatl iki erkek ocuk... dev bir piramit... ve...devasa bir kre. Sesi sasrms gibi gelen Sophie, "Bunu biliyor muydun?" dedi. Ayn sekilde sasrms olan Langdon basn iki yana sallad. Sophie, "zerine takmyldzlar oyulmus gibi duruyor," dedi. Nise yaklastklarnda, Langdon yavasa ktgn hissetti. Newtonn mezar krelerle doluydu -yldzlar, kuyrukluyldzlar, gezegenler.Onun lahidinin stndeki kreyi m arayacakt? Bu is samanlkta igne aramaya benzeyecekti. Kaygl grnen Sophie, "Astrolojik simgeler," dedi. "Ve saylar ok fazla. Langdon kaslarn att. Kse ile gezegenler arasnda Langdonn aklna gelen tek bag, Vensn bes kseli yldzyd. Ama Mabet Kilisesine giderken zaten "Vens" sifresini denemisti. Sophie dogruca lahidin yanna yaklast ama Langdon birka adm geride durarak, manastr kolaan etmeyi yegledi. Basn egerek Newtonn yaslandg kitaplarn kapaklarn okuyan Sophie, "Ilahiyat" dedi. "Kronoloji

Optik. Philosophiae Naturalis Principia Mathematica?" Ona dnd. "agrsm yapyor mu?" Langdon dsnerek yaklast. "Hatrladgm kadarylaPrincipia Mathematika , gezegenlerin yerekimiyle ilgili bir seydi... bunlar kesinlikle kre ama ilgisiz grnyor." Krenin stndeki takmyldzlar gsteren Sophie, "Peki ya burlar?" diye sordu. "Daha nce Balktan ve Kovadan bahsetmistiniz, yle degil mi?" Zamann Sonu, diye dsnd Langdon. "Balk Burcunun sonu ve Kova Burcunun baslangcnn, tarikatn Sangreal Belgelerini dnyaya duyurmay planladg tarih oldugu iddia ediliyordu."Ama bin yl sessiz sedasz gelip geti ve tarihiler geregin ne zaman ortaya kacag konusunda muallakta kald. Sophie, "Siirin son dizesi," dedi. Tarikatn geregi aklamay planlamasyla ilgili olabilir." Gld teni doluydu gbegidiye. Langdon olaslg dsndgnde rperdigini hissetti. Dizeyi hi bu sekilde dsnmemisti. Sophie, "Bana daha nce," dedi. "Tarikatn gl ve bereketli rahmini aklamay planladg zamann,

dogrudan gezegenlerin -yani krelerin pozisyonlarna bagl oldugunu sylemistin." Ihtimalin giderek kuvvetlendigini hisseden Langdon basn sallad. Buna ragmen, igdleri ona anahtarn astronomide sakl olmadgn sylyordu. Byk statn nceki cevaplar hep kelime oyunlarna ve sembolik zelliklere sahiptiler -Mona Lisa, Kayalklar Bakiresi, SOFIA. Bu kelime oyunu kavram gezegen kreleri ve burlara kesinlikle uymuyordu. Su ana kadar Jacques Saunire ok titiz bir sifre yazar oldugunu ispat etmisti ve Langdon son sifrenin... tarikatn en byk srrn koruya bes harfin sembolik adan uyum saglamakla kalmayp, kristal berraklgnda olacagna inanyordu. Bu cevap da digerleri gibiyse, zdklerinde gn gibi ortada oldugunu anlayacaklard. Onu kolundan yakalayarak dsncelerini blen Sophie, ""Bak!" diye heyecanland. Dokunusundaki korkudan Langdon yanlarna birisinin geldigini sand ama Sophieye dndgnde siyah mermer lahidin stne dehsetle baktgn grd. Newtonn sag ayagnn yanndaki bir noktay isaret ederken, "Buraya biri gelmis," diye fsldad.

Langdon, onun neden kayglandgn anlayamamst. Dikkatsiz bir turist, mezarlara srttg fzen kalemini Newtonn ayagnn yanndaki lahit kapagna brakmst. Hibir sey demek degildi. Langdon, onu almak iin uzand ama lahide dogru egildigi anda cilal siyah mermer zerindeki sk degisti ve Langdon donakald. Sophienin neden korktugunu o an anlamst. Newtonn ayagnn dibindeki lahidin kapagna glkle grlen bir fzen kalemiyle yazlan mesaj okunabiliyordu: Teabing elimde, Papazlar Meclisi Binasnda gney ksna gidin, Oradan halka ak bostana kn. Langdon kalbi hzla arparken, yazlanlar iki kez okudu. Sophie basn evirerek, nefi inceledi. Kelimeleri grdkten sonra kapldg korkuya ragmen, Langdon kendi kendine bunun iyi haber oldugunu sylyordu. Leigh hl yasyor. Bunun bir anlam daha vard. "Sifreyi bilmiyorlar," diye fsldad. Sophie basn sallad. Yoksa neden burada olduklarn bildirsinler? "Sifreyle Leighi degis tokus yapmak isteyebilirler."

"Ya da bir tuzak." Langdon basn iki yana sallad. "Sanmyorum. Bostan, manastr duvarlarnndsnda. Halka ak bir yer." Langdon bir kez manastrn, kesise ferin dogal farmakolojik ilalar yetistirdigi gnlerden kalma Faklte Bostann ziyaret etmisti -kk bir meyve ve sifal ot bahesi. Byk Britanyadaki en eski meyve agalarn barndran Faklte Bostan, manastra yrmek zorunda kalmadan ziyaret edebildikleri ugrak bir meknd. "Sanrm bizi dsarda bir yere gndermek bir esit itimat gsterisi. Bylece kendimizi gvende hissedecegiz." Sophie spheli grnyordu. "Yani dsarda, metal detektrlerin olmadg bir yerde." Langdon yzn burusturdu. Syledikleri mantklyd. Krelerle dolu mezara bir kez daha bakan Langdon kripteks sifresi hakknda keske bir fikrim olsayd, diye dsnd... pazarlk yapabilecek bir seyi olurdu. Bu ise Leighi ben bulastrdm ve ona yardm etmek iin ne gerekiyorsa yapacagm. Sophie, "Notta Papazlar Meclisi Binasndan gney ksna gidin, diye yazyor," dedi. "Belki kstan

bostan grebiliriz. Bylece dsar kp, kendimizi tehlikeye atmadan nce durumu degerlendirebiliriz." Iyi bir fikirdi. Langdon, Papazlar Meclisi Binasnn, modern parlamento binasndan nce orijinal Ingiliz Parlamentosunun toplandg sekizgen bir salon oldugunu hatrlyordu. Oraya gideli yllar olmustu ama revakl avludan kldgn anmsayabiliyordu. Langdon geri birka adm atarak lahitten uzaklast ve geldikleri ynn aksi istikametinde nefin karssnda bulunan, sag taraftaki koro sahnesine bakt. Genis bir tabelann yannda tonozlu bir geit vard. BU YOLDAN: KEMERALT BASPAPAZN EVI FAKLTE BINAS MZE HAZINE ODAS AZIZ FAITH SAPELI PAPAZLAR MECLISI BINAS Langdon ile Sophie tabelann altndan kosarak geerken, tadilat dolaysyla baz blmlerin kapal oldugunu yazan kk ilan gremediler. Sabah yagmurunun slattg, yksek duvarlarla evrili st ak bir avluya kmslard. Tepelerindeki

rzgr, sanki birisi bir sisenin agzna flyormus gibi vzldayarak esiyordu. Avluyu evreleyen dar yrys yoluna girdiklerinde Langdon, kapal alanlarda hissettigi o tandk huzursuzlugu yasamaya baslad. Bu yrys yollarna kemeralt deniyordu, Langdon bukemeralt (cloister) kelimesinin, Latincedeki kapal yer fobisi (claustrophobic) kelimesiyle olan bagn i skntsyla fark etti. Dikkatini tnelin sonuna vererek Papazlar Meclisi Binas tabelalarn takip etti. Artk yagmur serpistiriyordu. Yrys yolu soguk ve kemeraltnn tek sk kaynag olan stunlu duvarlarn arasndan szan yagmur damlalar yznden nemliydi. Ktlesen havadan kaarak diger ynden gelen baska bir ift, yanlarndan kosusturarak geti. Simdi bombos grnen kemeraltnn, rzgrda ve yagmurda manastrn en cazip yer olmadgn itiraf etmek gerekirdi. Dogu kemeraltnn krk metre asagsnda sol tarafta, baska bir koridora baglanan bir kemerli geit belirmisti. Aradklar giris bu oldugu halde, giris bir kordonla ve resmi grnsl bir tabelayla kapatlmst. TADILAT DOLAYSYLA KAPAL

HAZINE ODAS AZIZ FAITH SAPELI PAPAZLAR MECLISI BINAS Kordonun arkasndaki bos ve uzun koridor, yap iskeleleri ve rtlerle kaplanmst.Langdon kordonun hemen arkasnda sagl sollu yeralan Hazine Odas ve Aziz Faith Sapeli girislerini grebiliyordu. Bununla birlikte Papazlar Meclisi Binas girisi koridorun sonunda, yani ok daha uzaktayd. Langdon bulundugu yerden bile, agr ahsap kapnn ardna kadar ak oldugunu ve Faklte Bostanna bakan kocaman pencerelerden giren grimsi dogal skla aydnlanan sekizgen i mekn grebiliyordu. Papazlar Meclisi Binasnn gney kapsna gidin, oradan halka ak bostana kn. Langdon, "Dogu kemeraltndan az nce ktk," dedi. "O halde bostana giden gney ks orada ve sagda olmal." Sophie kordonun stnden asarak ileri gitmeye baslamst bile. Karanlk koridorda aceleyle ilerlerken, arkalarnda kalan rzgr ve yagmur sesleri giderek zayflyordu. Papazlar Meclisi Binas, bir esit uyduya benziyordu... Parlamento toplantlarnn gizliligini

korumak iin uzun koridorun sonunda tek basna duran ek bina. Yaklasrlarken Sophie, "Kocaman grnyor," dedi. Langdon bu odann ne kadar byk oldugunu unutmustu. Girisin dsndan bile genis i mekna baktgnda, sekizgenin arka tarafnda tonozlu tavana kadar bes kat boyunca ykselen nefes kesici pencereleri grebiliyordu. Ieriden baktklarnda dsardaki baheyi gayet net grebildikleri ortadayd. Kap esiginden admn atan Langdon ve Sophie, gzlerini ksmak zorunda kaldlar. Karanlk kemeraltndan sonra Papazlar Meclisi Binas, onlara solaryum gibi gelmisti. Gney duvarn ararken, onlara bahsedilen kapnn mevcut olmadgn fark ettiklerinde odada metre kadar ilerlemislerdi. Kocaman bir kmazdaydlar. Agr kapnn arkalarndan kardg gcrtl sesle dndler. Bu srada kap gmbrtyle kapand ve srgs yerine oturdu. Kapnn nnde duran adam, kk silahn onlara dogrulturken olduka sakin grnyordu. Iri yapl ve alminyum koltuk degnekleri kullanan bir adamd.

Langdon bir an iin rya grdgn sand. Bu Leigh Teabing idi. 99 Medusa marka tabancasnn ardndan Robert Langdon ve Sophie Neveuya bakan Sir Leigh Teabing hznl grnyordu. "Dostlarm," dedi. "Dn gece evimden ieri girdiginiz andan itibaren, size zarar gelmesini nlemek iin elimden geleni yaptm. Ama srarclgnz artk beni zor duruma dsryor." Langdon ile Sophienin yzlerindeki sok ve ihanete ugramslk ifadesini grebiliyordu, ama yaknda her ikisinin de, yollarn kesistigi bu noktada onlar bulusturan olaylar zincirini anlayacaklarndan emindi. Her ikinize de anlatmam gereken o kadar ok sey var ki... hl anlayamadgnz o kadar ok sey var ki. Teabing, "Bu ise karsmaya," dedi. "Aslnda hi niyetim olmadgna ltfen inann. Evime siz geldiniz. Beni arayan siz oldunuz." Langdon sonunda, "Leigh?" diyebildi. "Sen ne yapyorsun Tanr askna? Basnn dertte oldugunu sanyorduk. Buraya sana yardm etmeye geldik!"

"Ben de byle yapacagnzdan emindim," dedi. "Konusmamz gereken ok sey var." Langdon ile Sophie, kendilerine yneltilmis tabancadan gzlerini alamyorlard. Teabing, "Sadece dikkatinizi ekmek iin," dedi. "Eger size zarar vermek isteseydim, simdiye kadar lms olurdunuz. Dn aksam evime geldiginizde, hayatlarnz kurtarmak iin her seyi tehlikeye attm. Ben onurlu bir adamm ve sadece Sangreale ihanet edenleri kurban edecegime kalbimle ant itim." Langdon, "Sen neden bahsediyorsun?" dedi. "Sangreale ihanet etmek mi?" Teabing iini ekerek, "Korkun geregin farkna vardm," dedi "Sangreal Belgelerinin neden dnyaya aklanmadgn grendim. Tarikatn geregi hibir sekilde aklamamaya karar verdigini grendim. Bin yln aydnlanmadan geip gitmesinin sebebi bu, Zamann Sonuna geldigimizde hibir sey olmamasnnsebebi bu." Langdon itiraz edecekmis gibi derin bir nefes ald. Teabing, "Tarikat," diyerek devam etti. "Geregi paylasmak gibi kutsal bir grevi stlenmisti. Zamann Sonu geldiginde Sangreal Belgelerini aklayacaklard. Da Vinci, Botticelli ve Newton gibi adamlar

yzyllar boyunca bu belgeleri korumak ve grevi devam ettirmek iin her seylerini tehlikeye attlar. Ve sonra, geregin ortaya kacag zaman, Jacques Saunire fikrini degistirdi. Hristiyanlk tarihindeki en byk sorumlulukla onurlandrlan adam grevini yapmaktan kand. Zamann dogru olmadgna karar verdi." Teabing, Sophieye dnd. "Kseye ihanet etti. Tarikata ihanet etti. Ve bu an mmkn klmak iin ugrasan tm nesillerin hatralarna ihanet etti." Sophie, "Sen?" diye sorarken farkna varmst. Basn kaldrp hrs dolu yesil gzleriyle ona bakt. "Bykbabamn cinayetinden sen mi sorumlusun?" Teabing alayc bir tavrla konusuyordu. "Bykbaban ve onunsnchaux lar Kseye ihanet eden kisilerdi." Sophie iinde byk bir fkenin bydgn hissediyordu. Yalan sylyor! Teabingin sesi acmaszd. "Bykbaban kendini kiliseye satt. Geregi sakl tutmas iin ona bask yaptklar ok ak." Sophie basn iki yana sallad. "Kilisenin bykbabam stnde hibir etkisi yoktu."

Teabing tuhaf sekilde gld. "Tatlm, kilisenin yalanlarn aklayacak olanlara bask yapmakta iki bin yllk tecrbesi var. Constantine zamanndan beri kilise, Magdalal Meryem ve Isa hakkndaki geregi basaryla gizli tuttu. Simdi, dnyay karanlkta tutmak iin bir yol daha bulduklarna sasrmamak gerekir, Artk kilise inanmayanlar kymdan geirecek Hallar bulamayabilir ama nfuzu en az o zamanlardaki kadar ikna edici. Bir o kadar da frsat." Bir sonraki fikrini iyice vurgulamak istiyormus gibi duraksad. "Bayan Neveu, bykbabanz bir sredir size aileniz hakkndaki geregi anlatmak istiyordu." Sophie hayrete dsmst. "Bunu nasl bilebilirsin?" "Benim hangi yntemleri kullandgmn nemi yok. Su anda anlamanz gereken nemli sey ise su." Derin bir nefes ald. "Annenizin, babanzn, bykannenizin ve erkek kardesinizin lm kaza degildi." Kelimeler Sophienin duygularn altst etmisti. Konusmak iin agzn at ama yapamad. Langdon basn iki yana sallad. "Sen ne diyorsun?" "Robert, bu her seyi aklyor. Tm paralar yerine oturuyor. Tarih kendini tekrarlar. Sangreal

Belgelerini gizli tutmak meselesine gelindiginde, cinayet islemekte kilisenin stne yoktur. Zamann Sonu yaklastgnda, Byk stat iin degerli olan kisileri ldrmekle ona ak bir mesaj gndermis oldular. Sesini karma, yoksa sradaki Sophie ve sen olursunuz." ocukluk aclarnn deprestigini hisseden Sophie, "O bir trafik kazasyd," diye kekeledi. "Bir kazayd!" Teabing, "Masumiyetini korumak iin uykudan nce anlatlan masallar," dedi. "Aileden sadece iki kisiye -tarikatn Byk stat ve tek torunudokunulmadgn dsnsenize. Kilisenin kardeslik zerinde hkimiyet sahibi olabilmesi iin mkemmel bir ift. Kilisenin geen yllar boyunca bykbaban, Sangreal srrn aklamaya kalkarsa seni ldrmekle ve Saunire tarikat eski yeminlerini tekrar gzden geirmeye ikna etmezse, basladklar isi bitirmekle tehdit ettiklerini hayal edebiliyorum." fkesi tepesine srayan Langdon, "Leigh," diye kars kt. "Elinde, kilisenin bu lmlerle ilgisi oldugunu ya da tarikatn kararn sessiz kalmak ynnde etkiledigini kantlayacak deliller olmadg belli." Teabing, "Delil mi?" diye pskrd. "Tarikatn etkilendigine dair kant m istiyorsun? Yeni bin yl geldi

ama dnya hl bilgisiz! Bu yeterli bir kant degil mi?" Teabingin kelimeleri kulaklarnda yanklanrken, Sophie baska bir konustugunu duydu. Sophie, sana ailen hakkndaki geregi anlatmalym. Titredigini hissetti. Bu, bykbabasnn ona anlatmak istedigi gerek olabilir miydi? Ailesinin ldrldg geregi? Ailesinin ldg trafik kazas hakknda tam olarak ne biliyordu? Sadece, yarm yamalak ayrntlar. Gazetelerdeki hikyeler bile belirsizdi. Kaza m? Uykudan nceki masallar m? Sophie aniden bykbabasnn gereginden fazla korumac oldugunu ve kkken onu yalnz brakmaktan hi hoslanmadgn hatrlad. Sophie byyp, niversiteye gittiginde bile bykbabasnn onu izledigi hissine kaplrd. Btn hayat boyunca, onu glge gibi izleyen tarikat yeleri olup olmadgn merak etti. Langdon inanmaz gzlerle Teabinge ters bir baks frlatarak, "Onun kullanldgndan m sphelendin," dedi. "Bu yzden mi onuldrdn? " Teabing, "Tetigi ben ekmedim," dedi. "Saunire, kilise ailesini ondan aldgnda zaten yllar nce

lmst. Serefi tehlikeye atlmst. Simdi bu acdan ve kutsal grevini yerine getirmekteki yetersizliginden kaynaklanan utancndan kurtuldu. Diger seenegi dsn. Bir sey yaplmas gerekiyordu. Dnya sonsuza kadar bilgisiz mi kalacakt? Kilisenin sonsuza kadar tarih kitaplarmza kendi yalanlarn sokmasna izin mi verilecekti? Kilisenin sonsuza kadar cinayet ve harala szn geirmesine msaade mi edilecekti? Hayr, bir sey yaplmas gerekiyordu! Ve simdi biz Saunirenin mirasn yerine getirmeye hazrz ve son derece byk bir yanls dzeltmeye." Duraksad. "mz. Birlikte." Sophie sadece kusku duydu. "Bizim sana yardm edecegimizi nasl dsnebilirsin?" "nk, hayatm, tarikatn belgeleri ortaya karamamasnn sebebi sensin. Bykbabann sana olan sevgisi, kiliseye meydan okumasna engel oldu. Ailesinin geri kalan tek ferdine misilleme yaplmas korkusu onu kstekledi. Geregi aklama sansna hi sahip olmad nk sen onun ellerini baglayarak ve onu bekleterek reddettin. Bunu, bykbabann hatrasna borlusun." Robert Langdon olaylar anlamaya alsmaktan vazgemisti. Aklndan geen soru seline ragmen, simdi

sadece tek bir seyin nemli oldugunu biliyordu... Sophieyi buradan canl karmak. Langdonn daha nce yanlslkla Teabingi bu ise bulastrmasndan duydugu sululuk duygusu, simdi Sophieye kaymst. Onu Chateau Villetteye ben gtrdm. Ben sorumluyum. Langdon, Leigh Teabingin onlar burada, Papazlar Meclisi Binasnda sogukkanllkla ldrebilecegine ve bu yolunu sasrms araysnda baskalarnn ldrlmesi isine bulastgna bir trl nanamyordu. Kaln duvarl ve kuytu ksedeki bu odada, zellikle de yagmurda, silah seslerinin duyulmayacag dsncesi onu huzursuz etti. Ve Leigh az nce suunu bize itiraf etti. Langdon sarslms gibi grnen Sophieye bakt. Kilise, Sophienin ailesini tarikat susturmak iin mi ldrtt? Langdon modern kilisenin insanlar ldrmedigine emindi. Bunun baska bir aklamas olmalyd. Langdon, Leighe bakarak, "Sophieyi brak," dedi. "Bunu sen ve ben tartsmalyz." Teabing garip bir sekilde gld. "Korkarm bu, benim gcmn yetmeyecegi bir gven gsterisi. Yine de, sana sunu nerebilirim." Silahn Sophieye evrili tutarak, koltuk degneklerine dayand ve cebinden

kilit tasn kard. Langdona uzatrken, biraz yana kayd. "Bir gven sembol Robert." Robert tedbirli davrand ve kprdamad. Leigh kilit tasn bize geri mi veriyor? Teabing, onu beceriksizce Langdona dogru uzatrken, "Al," dedi. Langdon, Teabingin onu geri vermesi iin tek bir neden dsnebiliyordu. "Zaten atn. Haritay iinden aldn." Teabing basn iki yana sallyordu. "Robert, kilit tasn zseydim, Kseyi tek basma bulmak zere oktan ortadan kaybolmus olurdum ve sizi de bu ise bulastrmazdm. Hayr, cevab bilmiyorum. Ve bunu rahatszlk duymadan itiraf edebilirim. Gerek bir svalye, Kse ugruna tevazu gstermeyi grenir. Kendisinden nce koyulan isaretlere uymay grenir. Bunu, manastra girdiginizi grdgmde anladm. Buraya gelmenizin bir nedeni vard. Yardm etmek. Ben tek basma zafer pesinde degilim. Kendi gururumdan ok daha byk bir efendiye hizmet ediyorum. Gerege. Geregi bilmek insanlgn hakk. Kse hepimizi buldu ve simdi ortaya karlmak iin yalvaryor. Birlikte alsmalyz."

Isbirligi ve gven ricalarna ragmen, Langdon ileri adm atp, soguk mermer silindiri kabul ederken, Teabing silahnn namlusunu hl Sophieye dogru tutuyordu. Langdon silindiri eline alp, geri adm atarken iindeki sirke sisesi lkrdad. zerindeki harfler hl karsk ve kripteks kilitliydi. Langdon, Teabinge gz att. "Onu su anda krmayacagmdan nasl emin olabiliyorsun?" Teabingin kahkahas rktcyd. "Mabet Kilisesindeki krma tehdidin bos bir tehdit oldugunu fark etmis olmalym. Robert Langdon kilit tasn asla krmaz. Sen bir tarihisin Robert. Iki bin yllk tarihin anahtarn elinde tutuyorsun... Sangrealin kayp anahtarn. Onun srrn korumak iin yaklan svalyelerin ruhlarn hissediyor olmalsn. Onlarn bos yere lmelerine izin mi vereceksin? Hayr, sen onlar temize karacaksn. Hayran oldugun diger byk adamlarn saflarna katlacaksn Da Vinci, Botticelli, Newton. Onlarn her biri su an senin yerinde olmay seref sayarlard. Kilit tasnn iindekiler su an bize yalvaryor. zgr braklmay bekliyorlar. Vakit geldi. Kader bizi bu ana getirdi."

"Sana yardm edemem Leigh. Bunu nasl aacagma dair en ufak fikrim yok. Newtonn mezarn ksa bir sre iin grdm. Sifreyi bilsem bile..." Gereginden fazla konustugunu fark eden Langdon sustu. "Bana sylemez miydin?" Teabing iini ekti. "Bana borlu oldugunu takdir etmemen karssnda hayal krklgna ugradm ve sasrdm Robert. Chateau Villetteye geldiginiz anda, Rmy ile birlikte isinizi bitirmek benim iin ok daha kolay olurdu. Ama ben daha saygn olan yapmak iin her seyi tehlikeye attm." Silaha bakan Langdon, "Bu asilce bir davrans m?" diye sordu. Teabing, "Saunirein hatas," dedi. "O vesnchaux lar Silasa yalan syledi. yle yapmasalard kilit tasn glk karmadan ele geirmis olacaktm. Byk statn beni aldatabilecegini ve kilit tasn arasnn ak oldugu torununa brakabilecegini nasl tahmin edebilirdim?" Teabing asaglayc gzlerle Sophieye bakt. "Bu bilgiye sahip olmaktan o kadar acizdi ki, simgebilimci bir bebek bakcsna ihtiyac vard." Teabing yeniden Langdona bakt. "Neyse ki Robert, isin iine senin girmen benim nm at.

Kilit tas emanet bankasnda sonsuza dek kilitli kalacag yerde, onu sen kartp benim evime getirdin." Baska nereye kaabilirdim,diye dsnd Langdon. Kse tarihileri toplulugu kktr. Ayrca Teabingle benim ortak bir gemisimiz var. Teabing simdi halinden memnun grnyordu. "Saunirein lmeden nce size bir mesaj braktgn grendigimde, degerli tarikat bilgisinin sizde oldugunu anladm. Bu kilit tasnn kendisi de olabilirdi, onu nerede bulacagnza dair bir ipucu da, bundan emin degildim. Ama pesinizde polis varken, kapma kadar ulasacagnzdan spheleniyordum." Langdon sinirle parlad. "Peki ya basaramasaydk?" "Size yardm eli uzatmak iin plan yapyordum. Hangi yoldan olursa olsun kilit tas Chateau Villetteye gelecekti. Sizin onu kendi ellerinizle getirmeniz, benim davamn hakl oldugunun ispatdr." "Ne!" Langdon dehsete dsmst. "Silas, Chateau Villetteye girip kilit tasn sizden alacakt, bylece size zarar vermeden aradan karacak, benim de ismimi spheliler arasna bulastrmayacakt. Ama Saunirein notlarnn karmasklgn

grdgmde her ikinizi de araysma bir sre daha dahil etmem gerektigine karar verdim. Tek basma devam edebilecegime kanaat getirdikten sonra Silas onu tekrar alabilirdi." Sophie ihanete ugradgn yanstan bir sesle, "Mabet Kilisesi," dedi. Anlamaya basladlar,diye dsnd Teabing. Mabet Kilisesi, kilit tasn Robert ile Sophieden almak iin mkemmel bir yerdi, ayrca siirde geen tarife uygun grnts onu makul bir yem haline getiriyordu. Rmynin aldg emirler akt... Silas kilit tasn alrken ortalarda grnme. Ne yazk ki Langdonn kilit tasn krma tehdidi, Rmynin panige kaplmasna neden olmustu. Kendi sahte karlma sahnesi aklna gelen Teabing hznle,keske Rmy ortaya atlmasayd, diye dsnd. Rmy benimle baglants olan tek kisiydi ve yzn gsterdi! Neyse ki Silas, Teabingin gerek kimliginden habersizdi ve onu kilimden karp, Rmynin baglayarak limuzinin arkasna atmasna kolayca inmisti. Ses geirmeyen ara blme yukar kalktgnda Teabing, sahte Fransz aksann kullanarak n koltukta oturan Silasa telefon etmis ve ona dogruca Opus

Deiye gitmesini sylemisti. Polise verilen isimsiz bir ihbar, Silas sahneden kaldrmaya yetmisti. Sorunlardan biri halledildi. Diger sorun daha bykt. Rmy. Teabing karar vermekte zorlanmst ama sonunda Rmy byk bir yk oldugunu ortaya koymustu. Ksenin her aransnda bir kurban verilmesi gerekir. En ak zm, limuzinin iki barndan Teabingin yzne bakyordu, bir matara, biraz konyak ve bir kutu fstk. Kutunun dibindeki tozlar Rmynin alerjisini tetiklemek iin yeterli olacakt. Rmy limuzini Horse Guards Paradee park ettiginde, Teabing arka taraftan kms, n koltugun kapsna dogru yrms ve Rmynin yanna oturmustu. Teabing, dakikalar sonra arabadan inmis, delilleri yok etmis ve grevinin son evresini tamamlamak zere yola kmst. Westminster Manastr ksa bir yrys mesafesindeydi. Teabingin bacak destekleri, koltuk degnekleri ve silah metal detektrn alstrms olsa da, gvenlik grevlileri ne yapacaklarn sasrmslard. Bacak desteklerini kartp, altndan srnerek gemesini mi istesek? Engelli bedenini

mi arasak? Teabing heyecandan sasran grevlilere daha kolay bir zm sunmustu Kraliyet Svalyesi oldugunu ispat eden kabartmal kimligini gstermisti. Zavall adamlar onu ieri buyur etmek iin neredeyse birbirlerini eziyorlard. Simdi hayretler iindeki Langdon ile Neveuya bakan Teabing, yaknda kilisenin ksne neden olacak plana Opus Deiyi ne kadar zekice alet ettigini aklama hevesine kars koyuyordu. Bu konunun beklemesi gerekiyordu. Su anda yaplmas gereken isler vard. Teabing akc Franszcayla, "Mes amis," dedi. "Vous ne trouvez pas le Saint-Graal, cest le Saint-Graal qui vous trouve." Glmsedi. "Birlesen yollarmz daha bariz olamazd. Kse bizi buldu." Sessizlik. Simdi onlarla fsltyla konusuyordu. "Dinleyin. Duyabiliyor musunuz? Kse bize yzyllar ncesinden sesleniyor. Tarikatn budalalgndan kurtulmak iin yalvaryor. Her ikinizin de bu frsat anlamanz rica ediyorum. Su anda son sifreyi zmek ve kripteksi amak iin bir araya gelmis daha ehil kisi olamazd."

Teabing susarken, gzleri sl sl parlyordu. "Hep birlikte yemin etmemiz gerekiyor. Birbirimize gvenecegimize ant ielim. Geregi ortaya karacagna ve aklayacagna dair bir svalye yemini." Teabingin gzlerinin derinliklerine bakan Sophie, sert bir sesle konustu. "Bykbabamn katiliyle asla yemin etmem. Ancak seni hapse gndermek iin yemin edebilirim." Teabing nce bozuldu sonra yeniden kararllkla konustu. "Byle dsndgnz iin zgnm mademoiselle." Dnp silahn Langdona evirdi. "Peki ya sen Robert? Benimle misin, bana kars msn?" 100 Piskopos Aringarosann bedeni pek ok ac ekmisti ama ggs kafesindeki merminin yakc scaklg ona tamamen yabancyd. Derin ve agr. Bu, bedenine degil... ruhuna aldg bir yarayd. Grmeye alsarak gzlerini at ama yzndeki yagmur, grsn bulanklastryordu. Neredeyim? Siyah cppesi dalgalanrken onun hantal vcudunu bir oyuncak gibi tasyan gl kollar hissedebiliyordu. Bitkin kolunu kaldrarak gzlerini sildi ve onu tasyan adamn Silas oldugunu grd. Sisli bir

kaldrmda ilerlemeye abalayan dev Albino; yrek paralayc bir sekilde feryat ederek, hastane diye bagryordu. Krmz gzlerini nndeki yola dikmisti ve kana bulanms solgun yznden asag gzyaslar akyordu. Aringarosa, "Oglum," dedi. "Yaralanmssn." Silas strapla burusturdugu yzn egip ona bakt. "ok zgnm peder." Konusamayacak kadar acl grnyordu. Aringarosa, "Hayr Silas," diye yant verdi. "zgn olan benim. Bu benim hatam."gretmen bana cinayet islenmeyecegini sylemisti ve ben de sana, ona itaat etmeni syledim. "ok hrslydm. ok korkmustum. Sen ve ben kandrldk." gretmen Kutsal Kseyi asla bize vermeyecekti. Yllar nce himaye ettigi adamn kollarndaki Piskopos Aringarosa, zamanda geriye yolculuk yaptgn hissetti. Ispanyaya. Mtevaz baslangc, Oviedoda Silas ile birlikte kk bir Katolik Kilisesi insa etmisti Daha sonra, New Yorka gelmis ve Lexington Caddesindeki Opus Dei Merkezinde Tanrnn zaferini ilan etmisti. Aringarosa bes ay nce ykc bir haber almst. Hayat boyunca verdigi emek tehlikedeydi. Castel Gandolfoda hayatn degistiren toplanty tm ayrntlaryla hatrlad... tm bu felaketleri harekete geiren haberi.

Aringarosa, Gandolfonun Astronomi Ktphanesinden ieri bas dik girmisti. Amerikada Katolikligi temsil ederken kardg stn isten tr srtn svazlamak iin sabrszlanan bir kalabalk tarafndan karslanacagn ve vlecegini dsnyordu. Ama orada yalnzca kisi vard. Vatikan sekreteri. Obez. Aksi. Iki yksek rtbeli Italyan kardinali. Sahte sofu. Ukala. Aringarosa sasknlkla, "Sekreter?" demisti. Resmi islerden sorumlu sisko deneti Aringarosann elini skms ve karssndaki sandalyeyi gstermisti. "Buyurun oturun ltfen." Bir seylerin ters gittigini sezinleyen Aringarosa oturmustu. Sekreter, "Sohbet etmeyi pek iyi beceremem piskopos," demisti. "Bu yzden ziyaretinizin asl sebebine gelecegim." "Ltfen. Ak konusun." Aringarosa, kendilerini stn grerek onu szen iki kardinale bakmst. Sekreter, "Sizin de farknda oldugunuz gibi," demisti. "Papa Hazretleri ve Romadaki digerleri son

zamanlarda Opus Deinin tartsmal uygulamalarnn getirdigi siyasi sonulardan kayglanyor." Aringarosa o anda tylerinin rperdigini hissetmisti. Kilisede ak fikirli bir degisiklige gidilmesini hararetle isteyen yeni Papayla bunu daha nce defalarca grsmst. Sekreter hemen ardndan, "Papa Hazretlerinin," diye ekledi. "Papazlgnz ynetim seklinizde herhangi bir degisiklige gitmenizi hos grmedigine sizi temin etmek isterim." Umarm yledir!"O halde neden buradaym?" Iri csseli adam iini ekmisti. "Piskopos, bunu daha ince bir sekilde nasl anlatrm bilemiyorum o yzden dogrudan syleyecegim. Sekreterlik Konseyi iki gn nce Vatikann Opus Deiye verdigi onay geri almay oy birligiyle kabul etti." Aringarosa yanls anladgna emindi, "Affedersiniz anlayamadm?" "ok ak bir sekilde ifade edildi, bugnden itibaren alt ay sonra, Opus Dei, Vatikann piskoposlugu olarak kabul grmeyecek. zerk ayr bir kilise olacaksnz. Papalk kendini sizden ayr tutacak.

Papa Hazretleri onaylad, biz de yasal evraklar hazrlamaya basladk." "Ama... bu imknsz." "Tam tersine, gayet mmkn. Ve gerekli. Papa Hazretleri yeni ye alma politikalarnzdan ve bedensel ile ibadetlerinizden rahatszlk duymaya baslad." Durdu. "Ayrca kadnlara ynelik uygulamalarnzdan. Samimi olmak gerekirse, Opus Dei yk ve utan kaynag oldu." Piskopos Aringarosa serseme dnmst. "Utan kaynag m?" "Bu noktaya gelmesine sasrmamanz gerekir." "Says giderek artan tek Katolik rgt Opus Dei. Rahiplerimizin says su anda bin yzn zerinde!" "Bu dogru. Hepimiz iin can skc bir durum." Aringarosa ayagn yere vurmustu. "Papa Hazretlerine 1982de Vatikan Bankasna yardm ettigimiz zaman da Opus Dei bir utan kaynag myms sorun bakalm." Sekreter sakinlestirici bir ses tonuyla, "Vatikan bunun iin daima mtesekkir kalacaktr," dedi. "Ama 1982deki mali cmertliginizin tek sebebinin ilk basta size piskoposluk mertebesi tannmas oldugunu dsnenler de var."

"Bu dogru degil!" Bu olumsuz ima Aringarosay derinden yaralamst. "Neden her ne olursa olsun, size iyi niyetli davranmay dsnyoruz. Yaptgnz bags da dahil ederek, size tazminat deyecegiz. Bes taksitte denecek." Aringarosa, "Beni satn m alacaksnz?" diye sormustu. "Sessiz sedasz gitmem iin para m deyeceksiniz? Opus Dei mantgn tek sesiyken yle mi?" Kardinallerden biri basn kaldrmst. "Affedersiniz, mantk m dediniz?" Aringarosa masaya dogru egilerek, sesini ykseltmisti. "Katoliklerin kiliseyi neden terk ettiklerini gerekten merak ediyor musunuz? Etrafnza bakn kardinal. Insanlar saygsn kaybetti. Imann getirdigi zorlukla yok oldu. greti ak bfeye dnst. Mahrum kalma, itiraf, komnyon vaftiz, ayin istediginizi sein hangi bilesimi isterseniz onu aln ve gerisin bos verin. Kilise ne esit bir klavuzluk sunuyor?" Ikinci kardinal, "nc yzyl kurallar," demisti. "Isann agdas mritlerine uygulanamaz. Bu kurallar, bugnn toplumuyla uyusmaz." "Iyi ama, Opus Deidekilere uyuyor!"

Sekreter kararl sesiyle, "Piskopos Aringarosa," demisti. "rgtnzn nceki Papayla olan iliskisine hrmeten Papa Hazretleri Opus Deiyekendi rzasyla Vatikandan ayrlmak iin alt ay sre tand. Size Papa Hazretleri ile olan grs ayrlgnz bir kenara brakmanz ve kendi Hristiyan rgtnz kurmanz tavsiye ederim." Aringarosa, "Itiraz ediyorum!" diye kars kmst. "Ve bunu kendim syleyecegim!" "Korkarm Papa Hazretleri artk sizinle grsmek istemiyor." Aringarosa ayaga kalkmst. "Eski Papa tarafndan kurulan zel piskoposlugu feshetmeye cret edemez!" "zgnm." Sekreter gzn bile krpmamst. "Tanr verir ve yine Tanr alr." Aringarosa bu toplantdan sasknlk ve panik iinde ayrlmst! New Yorka dndgnde sehir manzarasn gnlerce hayal krklgyla seyretmis, Hristiyanlgn gelecegi iin kederlenmisti. Her seyi degistiren o telefonu haftalar sonra almst. Arayan kisi Fransz aksanyla konusuyordu ve kendisinigretmen diye tantmst, bu piskoposlukta kullanlan bir lakapt. Vatikann Opus Deiden

destegini ekmeyi planladgn bildigini sylyordu. Bunu nasl bilebilir,diye dsnmst Aringarosa. Opus Deinin yakn gelecekteki fesih kararndan sadece Vatikann birka kodamannn haberdar oldugunu sanyordu. Haberlerin yayldg ortadayd. Konu dedikodular engellemeye gelince, dnyadaki hibir duvar Vatikann etrafndakiler kadar gzenekli olamazd. gretmen, "Benim her yerde kulagm var," diye fsldamst. "Ve bu kulaklar sayesinde nemli bilgiler edindim. Senin de yardmnla sana muhtesem bir g kazandracak olan kutsal bir mirasn saklandg yeri bulabilirim... bu g Vatikann nnde egilmesine yetecektir. Iman kurtarmaya yetecektir." Durmustu. "Sadece Opus Dei iin degil. Hepimiz iin." Tanr geri ald... ve Tanr yine verdi. Aringarosa bir umut sg grmst. Bana planndan bahset." St. Marys Hastanesinin kaplar tslayarak aldgnda Aringarosann bilinci yerinde degildi. Silas giriste, yorgunluktan bitap dsms bir halde sendeledi. Dizlerinin stne dserek yardm iin feryat etti. Resepsiyondaki herkes, kanlar iindeki bir din adam iin yardm isteyen yar plak Albinoya hayretle bakyordu.

Silasn bitkin vaziyetteki piskoposu sedyeye kaldrmasna yardm eden doktor, Aringarosann nabzn dinlerken hznl grnyordu. "ok kan kaybetmis. mitli degilim." Aringarosann gzleri krpst ve bir an iin bilinci geri geldi. Bakslarn Silasa evirmisti. "Evladm..." Silasn ruhunda pismanlk ve intikam frtnalar esiyordu. "Peder, tm hayatm harcayacak olsam da, bizi kimin aldattgn bulup onu ldrecegim." Aringarosa basn iki yana sallad. Onu gtrmeye hazrlandklar srada olduka zgn grnyordu. "Silas... benden hibir sey grenmediysen, ltfen... en azndan sunu gren." Silasn elini tutarak skt. "Bagslamak Tanrnn en byk hediyesidir." "Ama peder..." Aringarosa gzlerini kapad. "Silas, dua etmelisin." 101 Issz Papazlar Meclisi Binasndaki ufak kubbenin altnda duran Langdon, Leigh Teabingin silahna bakyordu. Robert, benimle misin, bana kars msn?Kraliyet tarihisinin szleri Langdonn zihninde yanklanyordu.

Langdon pratik bir cevap olmadgn biliyordu. Evet cevabyla Sophieyi satms olacakt. Hayr cevabn verirse, Teabingin her ikisini de ldrmekten baska aresi kalmayacakt. Langdonn snflarda geirdigi yllar, ona silah namlusunun karssnda ne yapmas gerektigiyle ilgili bir yetenek kazandrmamst ama snflarda grendigi bir sey varsa, o da eliskili sorulara cevap vermekti. Bir sorunun dogru cevab yoksa, tek bir drst yant vardr. Evet ile hayr arasndaki gri blge. Sessizlik. Langdon gzlerini elindeki kriptekse dikerek yrmeyi seti. Gzlerini kaldrmadan, genis odada geriye dogru adm att. Tarafsz blge. Kriptekse odakladg bakslarnn Teabinge isbirliginin bir ihtimal oldugu izlenimini vermesini, sessizliginin ise Sophieye onu yzst brakmadgn anlatmasn umuyordu. Bu srada dsnmek iin zaman kazanrm. Langdon, Teabingin de ondan tam olarak dsnmesini istedigini sanyordu. Kripteksi bu yzden bana verdi. Bu sayede verecegim kararn agrlgn hissedecegim. Ingiliz tarihi, Byk statn

kripteksinin Langdona iindekilerin byklgn fark ettirmesini, baska her seyi bastracak akademik merakn uyandrmasn, kilit tasn aamamalarnn, tarihin kaybolacag anlamna geldigini anlamaya zorlamasn umut ediyordu. Odann kars tarafnda namlunun ucundaki Sophieye baktgnda Langdon, onu kurtarmann tek yolunun kripteksin zor sifresini zmek oldugu dsncesiyle irkildi. Haritay ortaya karabilirsem, Teabing pazarlk yapacaktr. Dikkatini bu kritik greve vererek, yavasa uzaktaki pencerelere yaklast... zihninde Newtonn mezarndaki saysz astronomik simgeyi canlandrd. Ara,kreyikabreaitti Gldtenidoluydugbegi Onlara arkasn dnerek, yksek pencerelerin yanna giderken vitray camlarndan ilham almay umut ediyordu. Dsardaki Faklte Bostanna bakarken kendi kendine, Saunire gibi dsnmeye als,diyordu. Newtonn mezarnda hangi krenin olmas gerektigini dsnyordu? Yagan yagmurla birlikte yldz,

kuyrukluyldz ve gezegen imgeleri yanp snd ama Langdon onlar grmezden geldi. Saunire bir bilim adam degildi. O, beseri bilimler, sanat ve tarih adamydKutsal disi... kadeh... Gl... srgne giden Magdalal Meryem... tanrann dss... Kutsal Kse. Efsane, her zaman iin Kutsal Kseyi. gzlerden uzaktaki karanlkta dans eden, kulagna fsldayarak insan cazibesinin tuzagna dsren sonra sislerin iinde kaybolan zalim bir metres gibi betimlemisti. Faklte Bostannn hsrdayan agalarna bakan Langdon, onun neseli varlgn hissetti. Isaretleri her yerde grmek mmknd. Ingilterenin en eski elma agacnn dallar, sisin iinden frlayan sakac bir siluet gibi bes yaprakl tomurcuklarla bezenmisti ve hepsi de Vens gibi parlyordu. Tanra simdi bahedeydi. Yagmurda dans ediyor, asrlk sarklar sylyor, sanki Langdona bilgi meyvesinin elini uzatsa alabilecegi mesafede oldugunu hatrlatmak istermisesine tomurcuklu dallarn arkasndan bakyordu. Odann kars tarafndaki Teabing, bylenmis gibi pencereden dsar bakan Langdon, gnl rahatlgyla seyrediyordu.

Tam bekledigim gibi,diye dsnd Teabing. Dedigime gelecek. Teabing bir sredir, Langdonn Kseye giden anahtara sahip oldugundan spheleniyordu. Langdonn Jacques Saunire ile bulusacag gece Teabingin plann baslatms olmas bir tesadf degildi. Mze mdrn dinlemeye alan Teabing, adamn Langdon ile zel olarak bulusmak iin sabrszlanmasnn tek bir sebebi olduguna emindi. Langdonn gizemli alsmas tarikattakilerin damarna bast. Langdon geregi tesadfen buldu ve Sauinire, onun aklamasndan korkuyor. Teabing, Byk statn Langdon susturmak iin onunla bulusma ayarladgna emindi. Gerek yeteri kadar susturuldu! Teabing hzl davranmas gerektigini biliyordu. Silasn saldrs iki amaca hizmet edecekti. Saunirein Langdon sessiz kalmas ynnde ikna etmesini engelleyecek ve Teabing kilit tasn eline geirdikten sonra ihtiya duymas halinde Langdon hl Pariste olacakt. Saunire ile Silasn lmcl randevusunu ayarlamak fazlasyla kolay olmustu. Saunirein en byk korkusu hakknda ieriden bilgi aldm. Bir gn nce, aksamst Silas, mze mdrn telefonla arams

ve ok endiseli bir papaz gibi davranmst. "Monsieur Saunire, beni bagslayn ama sizinle hemen grsmem gerekiyor. Asla gnah kartmann kutsallgn bozmamalym ama bu kez sanrm, bozmam gerekiyor. Ailenizin bireylerini ldrdgn iddia eden bir adam bana gnah kartt." Saunire sasrms ve ayn zamanda endiselenmisti. "Benim ailem bir kazada ld. Polis raporu yeterince akt." Yemi elinden brakmayan Silas, "Evet, bir araba kazasyd," demisti. "Konustugum adam arabay yolun dsna ve nehre dogru ittigini syledi." Saunirein sesi kesilmisti. "Monsieur Saunire, bu adam simdi sizin gvenliginiz konusunda beni endiselendirmeseydi, bu telefonu size asla amazdm." Durmustu. "Adam ayn zamanda torununuz Sophieden de bahsetti." Sophienin adnn gemesi akan sular durdurmustu. Mze mdr hemen harekete gemisti. Silasa derhal, bildigi en emin yerde kendisini grmesini sylemisti... Louvredaki ofisinde. Ardndan tehlikede olabilecegini sylemek iin Sophieyi aramst. Robert Langdonla iecegi iki o anda iptal olmustu.

Simdi Langdon, odann diger tarafndaki Sophieden uzakta dururken, Teabing iki dostu birbirinden basaryla uzaklastrdgn hissediyordu, Sophie Neveu kars koyuyordu, fakat Langdonn olaylara daha genis adan baktg belliydi. Sifreyi tahmin etmeye alsyordu. Kseyi bulmann ve onu esaretten kurtarmann nemini biliyor. Sophie soguk bir sesle, "Onu senin iin amayacak," dedi. "Aabilecek olsa bile." Teabing elindeki tabancay Sophieye dogrulturken Langdona gzucuyla bakt. Artk elindeki silah kullanmak zorunda kalacagna emin gibiydi. Bu fikir onu rahatsz etse de, is o noktaya geldikten sonra tereddt etmeyecegini biliyordu. Ona dogru olan yapma frsatn tandm. Kse her birimizden daha nemli. O srada Langdon pencereye arkasn dnd. Aniden gzlerindeki umut sgyla onlara, "Mezar..." dedi. "Newtonn mezarnda nereye bakmamz gerektigini biliyorum. Evet, sanrm sifreyi bulabilirim!" Teabingin kalbi yerinden oynad. "Nereye Robert? Syle bana!" Sophienin sesi dehset doluydu. "Robert, hayr! Ona yardm etmeyeceksin, degil mi?"

Langdon kripteksi nnde tutarak kararl admlarla yaklast. Leighe dnerken bakslar sertlesmisti. "Hayr," dedi. "Senin gitmene izin verene kadar etmeyecegim." Teabingin olumlu dsnceleri kararmst. "Birbirimize ok yaknz Robert. Bana oyun oynamaya kalksma!" Langdon, "Oyun yok," dedi. "Seni Newtonn mezarna gtrecegim. Kripteksi birlikte aacagz." Gzlerini hrsla ksan Sophie, "Hibir yere gitmiyorum," dedi. " O kripteksi bykbabam bana verdi. O sizin degil, siz aamazsnz." Langdon korku dolu gzlerle dnd. "Sophie, ltfen! Tehlikedesin. Sana yardm etmeye alsyorum!" "Nasl? Bykbabamn korumaya alsrken ldgn simdi ortaya kartarak m? O sana gvendi Robert. Ben de sana gvendim." Langdonn mavi gzlerinde panik ifadesi vard. Onlar birbirine dsrmekten memnun olan Teabing glmsemesine engel olamamst. Langdonn centilmenlik abalar hayli glnt. Tarihin en byk srlarndan biri aga kacag srada, arays yolunda degersiz oldugunu ispat eden bir kadn iin

kendini tehlikeye atyor. Langdon, "Sophie," diye, yalvard. "Ltfen... gitmelisin." Sophie basn iki yana sallad. "Sen kripteksi bana verene ya da yere atp krana kadar buradan bir yere gitmem." Langdon, "Ne?" diye yutkundu. "Robert, bykbabam srrn katilinin elinde grecegine sonsuza dek kaybolmasn tercih ederdi." Sophienin gzleri yaslarla dolacak gibiydi, ama yle olmad. Dogrudan Teabingin gzlerine bakt. "Gerekiyorsa beni vur. Bykbabamn mirasn sana brakmayacagm." Pekl. Teabing silahyla nisan ald. Kripteksi dikkatli bir sekilde yere dogru uzatan Langdon, "Hayr!" diye bagrd. "Leigh, bunu aklndan bile geirirsen, yere atarm." Teabing gld. "Bu blf Remyde ise yarad. Bende islemez. Seni gayet iyi tanyorum." "yle mi Leigh?" Evet yle. Pokerde ustalasman gerek dostum. Birka saniyemi almasna karsn, artk yalan syledigini anlayabiliyorum. Newtonn mezarnda cevabn nerede olduguna dair hi fikrin yok.

"Sylesene Robert? Mezarn neresine bakman gerektigini biliyor musun?" "Biliyorum." Langdonn gzlerinde bir anlk tereddt yanp snd ama Leigh bunu grmst. Yalan sylyordu. Sophieyi kurtarmak iin mitsiz ve gln bir hile. Teabing, Robert Langdon konusunda derin bir hayal krklg yasyordu. Etraf degersiz ruhlarla evrili, yalnz bir svalyeyim. Ve kilit tasn tek basma desifre etmek zorunda kalacagm. Artk Langdon ile Neveu, Teabing iin tehditten baska bir sey degildiler... ve de Kse iin. zm her ne kadar ac olursa olsun, bu isi saglam bir bilinle yapabilecegini biliyordu. Tek sorun Langdon, kilit tasn yere brakmaya ikna etmekti, bylece Teabing tek kisilik oyununu sona erdirebilecekti. Sophieye ynelttigi silahn indiren Teabing, "Bir gven gstergesi," dedi. "Kilit tasn yere brak, konusalm." Langdon yalannn ise yaramadgn biliyordu. Teabingin yzndeki kara maskeyi grebiliyor ve zamann onlarn aleyhine isledigini biliyordu.

Bunu yere braktgmda, her ikimizi de ldrecek. Sophieye bakmadg halde, kalbinin sessiz bir aresizlikle kendisine seslendigini duyabiliyordu. Robert bu adam Kseye layk degil. Ltfen ona verme. Bedeli ne olursa olsun. Langdon kararn, pencerenin yanndan Faklte Bostanna bakarken dakikalar nce vermisti bile. Sophieyi koru. Kseyi koru. Langdon neredeyse aresizlik iinde bagracakt. Ama nasl yapacagm bilmiyorum! Yasadklar hayal krklg, simdiye dek hi duymadg bir karar vermesine neden olmustu. Gerek gzlerinin tam nnde duruyor Robert. Bu izlenime nereden kapldgn bilmiyordu. Kse seni kmsemiyor, degerli bir ruha sesleniyor. Leigh Teabingin birka metre nnde duran bir hedef gibi egilerek, kripteksi yere iyice yaklastrd. Silahn ona dogrultan Teabing, "Evet, Robert," dedi. "Yere brak." Langdonn gzleri yukar, Papazlar Meclisi Binasnn ak kubbesine evrildi. Biraz daha melerek,

bakslarn dogruca kendisini hedef alan Teabingin silahna indirdi. "zgnm Leigh." Langdon seri bir hareketle kolunu yukar dogru sallayarak srad ve kripteksi baslarnn stndeki kubbeye frlatt. Leigh Teabing parmagnn tetige dokundugunu hissetmemisti ama Medusa grltyle patlad. Az nce melen Langdonn vcudu simdi dimdik ayakta duruyordu ve kursun onun ayaklarnn tam dibine isabet etmisti. Teabingin aklnn bir yars yeniden nisan alp ateslemesini sylyordu ama daha gl olan diger yars gzlerini yukardaki kubbeye yneltti. Kilit tas. Teabingin tm dnyas agr ekim bir ryada uan kilit tasyla kaplanrken zaman durmus gibiydi. Trmansnn zirvesine ulasmasn seyretti... boslukta bir sre asl kalmasn... ardndan asag dogru taklalar atmasn, tas zemine kadar nce bir u, sonra digeri. Teabingin tm mitleri ve hayalleri yere dogru dikine dsyordu. Yere arpamaz! Yakalayabilirim! Teabingin bedeni igdlerinden aldg emirle hareket etti. Silah brakarak ileri atlrken, yumusak ve

bakml etlerinden koltuk degneklerini dsrd. Kollarn ve parmaklarn iyice uzatarak, kilit tasn yere dsmeden yakalad. Zaferle elinde tuttugu kilit tasyla ne dogru sendelerken Teabing, hzla yere dstgn biliyordu. Dssne engel olamad ve yere ilk nce ileri uzattg kollar arpt. Kripteks tas zemine arpmst. Iinde krlan camn korkun sesi geldi. Teabingin nefesi kesilmisti. Soguk zeminde uzanms yatarken, plak elleriyle tuttugu mermer silindire bakyor ve iindeki cam sisenin krlmams olmas iin dua ediyordu. Ardndan sirkenin keskin kokusu odaya doldu. Teabing silindirin yuvarlaklar arasndan avularna akan soguk svy hissetti. Panige kapld. HAYIR! Sirke dsar akarken, iindeki papirsn zldgn hayal edebiliyordu. Robert, seni ahmak! Sr yok oldu! Teabing hkrklarna mani olamyordu. Kse gitti. Her sey yok oldu. Langdonn davranslarna inanamayarak titreyen Teabing, kripteksi amak iin zorlad. Sonsuza dek yok olmadan nce tarihin kayp giden satrlarna ksa bir an da olsa bakmak istiyordu. Ama kilit tasn ularndan ektiginde,

silindirin almasna olduka sasrd. Hayretler iindeki Teabing kilit tasnn arkasna baknca ne oldugunu grd. Artk harfler karsk dzende degillerdi. Bes harfli bir kelime olusturmustu: MEYVE Langdon sogukkanllkla, "Havvann srk aldg kre," dedi. "Tanrnn gazabn zerine ekmisti. Ilk gnah. Kutsal disinin dssn sembol." Gerek Teabinge dayanlmaz aclar veren sert bir darbe indirmisti. Newtonn mezarnda olmas gereken kre, cennetten dserek Newtonn kafasna arpan ve hayatnn en byk isini yapmasn saglayan gl rengi elmadan baskas olamazd. Kutsal gazap! Gld teni, doluydu gbegi! Teabing, "Robert," diye kekeledi. "Sen onu atn. Peki... harita nerede?" Langdon gzn krpmadan elini tvit ceketinin st cebine gtrd ve dikkatle, yuvarlanms narin papirs kard. Langdon, Teabingin yattg yerin sadece birka metre tesinde papirs ap bakt. Uzun bir aradan sonra, Langdonn yzne bilmis bir tebessm oturmustu.

Biliyor!Teabingin kalbi bu bilgi iin can atyordu. Hayat boyunca kurdugu hayal tam nnde duruyordu. Teabing, "Syle bana!" dedi. "Ltfen! Ah Tanrm, ltfen! Henz ok ge degil!" Koridordan Papazlar Meclisi Binasna dogru ilerleyen ayak sesleri artarken, Langdon sessizce papirs kvrp, yeniden cebine yerlestirdi. Bos yere ayaga kalkmak iin debelenen Teabing, "Hayr!" diye bagrd. Kaplar aniden aldgnda, Bezu Fache hedefini yerde aresizce yatan Leigh Teabing arayan vahsi gzleriyle ieri arenaya atlan bir boga gibi girdi. Rahat bir nefes alan Fache, Manurhin marka tabancasn klfna sokarak Sophieye dnd. "Ajan Neveu. Senin ve Bay Langdonn gvende olmanz beni rahatlatt. Syledigimde gelmeliydiniz." Fachenin ardndan ieri giren Ingiliz polisi elem iinde kvranan tutsag yakalayarak kelepeledi. Sophie, Facheyi grdgne ok sasrms gibiydi. "Bizi nasl buldunuz?" Fache, Teabingi gsterdi. "Manastra girerken kimligini gstermek gafletinde bulunmus. Gvenlik

grevlileri, onu aradgmza dair yaptgmz polis yaynn duymuslar." "Langdonn cebinde!" Teabing deli gibi bagryordu. "Kutsal Kse haritas!" Polisler Teabingi ayaga kaldrp, dsar tasrken basn geriye atp adeta uludu. "Robert! Bana nerede sakl oldugunu syle!" Teabing uzaklasrken Langdon, onun gzlerinin iine bakyordu. "Sadece layk olan Kseyi bulur Leigh. Bunu bana sen grettin." 102 Silas sessiz bir boslukta izini kaybettirmeye alsarak topallarken, Kensington Bahelerine sis kmst. Islak imenlerin stnde diz ktgnde, ggs kafesinin altna aldg kursun yarasndan akan kann scaklgn hl hissedebiliyordu. Sis, burann grnsn cennete evirmisti. Dua etmek iin kanl ellerini kaldrarak, yagmur damlalarnn parmaklarn oksamasn ve onlar yeniden beyazlatmasn seyretti. Yagmur damlalar srtna ve omuzlarna daha siddetli arparken, vcudunun sisin iinde azar azar kayboldugunu hissetti.

Ben bir hayaletim. Yeni hayatn topraks nemli kokusunu tasyan bir rzgr onu yalad. Silas harabeye dnms vcudunda kalan her hcreyle dua etti. Bagslanmak iin dua etti. Merhamet iin dua etti. Ve her seyden nemlisi, akl hocas... Piskopos Aringarosa iin dua etti... Tanrnn onu vaktinden nce almamas iin. Daha yapacak o kadar ok isi var ki. Simdi sis, Silasn etrafnda dnmeye baslamst. Kendini o kadar hafif hissediyordu ki, sis dalgalarnn onu tasyacagna emindi. Gzlerini kapayarak son bir dua okudu. Sonra sisin derinliklerinden Manuel Aringarosann sesi ona fsldad. Bizim Tanrmz iyi ve merhametli bir Tanr. Sonunda Silasn acs azalmaya baslamst ve piskoposun dogru syledigini biliyordu. 103 Londra gnesi kendini gsterip yagmurun izlerini silmeye basladgnda aksamzerydi. Bezu Fache sorgulama odasndan kp, taksiye seslendiginde kendini ok yorgun hissediyordu. Sir Leigh Teabing

grltl bir sekilde masum oldugunu ilan etmisti. Kutsal Kse, gizli dokmanlar ve gizemli kardeslik hakkndaki tutarsz konusmalarna ragmen, Fache kurnaz tarihinin avukatlarna cinnet savunmas iin ortam hazrladgndan spheleniyordu. Fache, tabii, diye dsnd. Cinnet . Teabing masumiyetini her ynden koruyan bir plan belirlemekte ustalk gstermisti. Tamamyla masum olduklar ortaya kan iki grubu, Vatikan ve Opus Deiyi kendi karlar iin kullanmst. Kirli isi, fanatik bir kesis ve mitsiz bir piskopos tarafndan farknda olmadan yrtlmst. Daha da akllca davranarak, Teabing elektronik dinleme ssn, ocuk felci geirmis bir adamn ulasamayacag bir yere kurmustu. Gerek izleme, hizmetkr Rmy tarafndan yerine getirilmisti Teabingin gerek kimliginin tek srdas ve o alerjik reaksiyon yznden artk bir lyd. Fache,akli dengesi yerinde olmayan birinin isine pek benzemiyor, diye dsnd. Chteau Villetteden kan Colletten gelen bilgiye gre, Teabing o kadar kurnazd ki, Fache bile bundan bir sey grenebilirdi. Parisin en nemli ofislerinde basaryla dinleme cihazlar saklams olan Ingiliz

tarihi, Yunanllarn taktigini uygulamst. Truva atlar. Teabingin amaladg hedeflerden bazlar, ondan aldklar sanat eseri hediyelerine bogulmus digerleri farknda olmadan Teabingin belirli paralar koydugu mzayedelerde fiyat arttrmst, Saunirein olaynda, mze mdr, Teabingin Louvreda yeni bir Da Vinci Kanadna para saglamas ihtimalini tartsmak zere Chateau Villettede bir aksam yemegine davet edilmisti. Saunirein davetiyesinde, Saunirein yaptg sylenen robot svalyenin byleyiciliginden bahseden zararsz bir dipnot vard. Teabing, onu yemege getir, diye teklifte bulunmustu. Saunire grnse baklrsa bunu yapms ve svalyeyi, Remynin gze arpmayan bir ekleme yapmasna yetecek kadar uzun bir sre basbos brakmst. Simdi taksinin arkasnda otururken, Fache gzlerini kapad. Parise dnmeden nce yapacak son birsey kald. St. Mary Hastanesinin hasta odas gnesliydi. Hemsire, ona glmseyerek, "Hepimizi etkilediniz," dedi. "Adeta bir mucize gereklestirdiniz."

Piskopos Aringarosa hafife glmsedi. "Tanr her zaman yanmdadr. Hemsire islerini bitirdi ve piskoposu yalnz brakt. Yzne vuran lk gnes sgndan hosland. Dn gece, hayatndaki en karanlk gece olmustu. Elemle, cesedi parkta bulunan Silas dsnd. Ltfen beni affet, oglum. Aringarosa, Silasn serefli plannn bir paras olmasn istemisti. Bununla birlikte dn gece, Aringarosa, Saint-Sulpicede ldrlen rahibeyle olan iliskisi hakknda onu sorgulayan Bezu Facheden bir telefon almst. Aringarosa gecenin korkutucu bir dns yaptgnn farkna varmst. Drt yeni cinayet haberi, korkusunu straba dnstrmst. Silas, ne yaptn! gretmene ulasamayan piskopos, oyuna getirildigini anlamst. Kullanlmst. Eyleme dnsmesine yardmc oldugu rktc olaylar zincirini durdurmann tek yolu, her seyi Facheye itiraf etmekti ve bundan sonra Aringarosa ile Fache, gretmen, onu tekrar ldrmeye ikna etmeden nce Silasa yetiseceklerdi.

Kemikleri agryan Aringarosa gzlerini kapad ve nl Ingiliz svalye, Sir Leigh Teabingin tutuklanmasyla ilgili televizyon haberini dinledi.gretmen, halka akland. Teabing, Aringarosay plannda mkemmel bir piyon olarak semisti. Sonuta, Kutsal Ksenin arkasndan kr gibi gidebilecek ve her seyi kaybedebilecek benden baska kim vard ki? Kse ona sahip olan kisiye muazzam bir g getirecekti. Leigh Teabing, kimligini kurnazca korumustu. Fransz aksan ve dindar bir kalbi taklit ederek ve ihtiyac olmayan seyi maas olarak talep ederek... paray. Aringarosa sphelenmeyecek kadar istekliydi. Yirmi milyon euroluk fiyat etiketi, Kseyi elde etme istegiyle karslastrldgnda nemsizdi ve Vatikann Opus Deiye ayrdg demeyle, finansman sorunsuz isledi. Krler, grmek istediklerini grrler. Teabingin son hakareti, tabii ki, Vatikan bonolarndan deme talep etmesi olmustu, bylece eger bir terslik karsa, sorusturma Romaya kayacakt. "Sizi iyi grdgme sevindim, efendim."

Aringarosa kapdaki sert sesi tand ama yzn bu sekilde tahmin etmiyordu... sert, gl yz hatlar, arkaya yapstrlms briyantinli salar ve siyah takm elbisesinden uzanan genis bir boyun. Aringarosa, "Yzbas Fache?" diye sordu. Yzbasnn, Aringarosann dn geceki kt durumuna gsterdigi sefkat ve ilgi, daha narin bir fizigi agrstrmst. Yzbas yataga yaklast ve tandk, agr, siyah bir evrak antasn sandalyenin zerine koydu. "Sanrm, bu size ait." Aringarosa, bonolarla dolu olan evrak antasna bakt ve utan hissederek, hemen gzlerini kard. "Evet... tesekkr ederim." Parmaklarn yatak rtsnn dikislerinin zerinde gezdirirken, duraksad ve sonra devam etti. "Yzbas, bunu uzun zamandr dsnyorum ve sizden bir iyilik isteyecegim." "Tabii ki." "Silasn Pariste ldrdklerinin aileleri..." Duygularn bastrarak sustu. "Hibir tutarn zarar demeye yeterli olamayacagnn farkndaym ama bu evrak antasnn iindekileri aralarnda blstrebilirseniz... merhumlarn aileleri arasnda."

Fachenin koyu renk gzleri bir sre onu inceledi. "Erdemli bir jest efendim. Isteginizin yerine getirilmesini saglayacagm." Aralarnda agr bir sessizlik oldu. Televizyonda, zayf bir Fransz polisi genis bir alana yaylms maliknenin nnde basn toplants yapyordu. Fache, onun kim oldugunu grd ve dikkatini ekrana verdi. Sulayc bir ses tonuyla bir BBC muhabiri, "Tegmen Collet," dedi. "Dn gece, yzbasnz alenen iki masum kisiyi cinayetle sulad. Robert Langdon ve Sophie Neveu subenizden sikyeti olacak m? Bu, Yzbas Fachenin isine mal olacak m?" Tegmen Colletnin glmseyisi yorgun ama sakindi. "Deneyimlerimden, Yzbas Bezu Fachenin nadiren hata yaptgn syleyebilirim. Bu konu hakknda henz kendisiyle grsmedim ama nasl alstgn bildigim iin, Ajan Neveu ve Bay Langdon halka ilan edisinin, gerek katili ortaya karmak iin bir hile oldugunu dsnyorum." Muhabirler saskn bakslarla birbirlerine baktlar.

Collet devam etti. "Bay Langdon ve Ajan Neveunun bu kandrmacaya istekli katlp, katlmadklarn bilmiyorum. Yzbas Fache yaratc metotlarn genellikle kendisine saklar. Bu noktada kesin olarak syleyebilecegim, yzbasnn sorumlu kisiyi basarl bir sekilde tutukladg ve Bay Langdon ile Ajan Neveunun masum ve gvende olduklardr." Fache, Aringarosaya dnerken, dudaklarnda belli belirsiz bir glmseme vard. "Su Collet, iyi bir adam." Birka dakika geti. Sonunda, Fache elini alnnda gezdirip, san arkaya yapstrrken, Aringarosaya bakt. "Efendim, Parise dnmeden nce, konusmak istedigim son bir konu var. Londraya hazrlksz uusunuz. Rotay degistirmesi iin bir pilota rsvet verdiniz. Bunu yaparak, bir dizi uluslararas kanunu ihlal ettiniz." Aringarosa kt. "Umutsuzdum." "Evet. Adamlarm onu sorguya ektiklerinde pilot da yleydi." Fache elini cebine gtrd ve zerinde el isi bir piskoposluk armas bulunan mor renkli, tandk bir ametist yzk kard. Aringarosa yzg alp, parmagna takarken, gzyaslarnn aktgn hissetti. "ok kibarsnz."

Elini uzatp, Fachenin elini tuttu. "Tesekkr ederim." Fache yaptgnn nemsiz oldugunu el isaretiyle ima ederek, pencereye yrd ve sehre bakt. Dsncelerinin ok uzaklarda oldugu belliydi. Arkasn dndgnde belirsizlik iinde kvrandg hissediliyordu. "Efendim, buradan nereye gideceksiniz?" Aringarosaya ayn soru, bir gece nce Castel Gandolfodan ayrlrken de sorulmustu. "Sanrm, benim yolum sizinki kadar belirsiz." "Evet." Fache duraksad. "Sanrm, ben erken emekliye ayrlacagm." Aringarosa glmsedi. "Biraz iman, harikalar yaratabilir, yzbas. Biraz iman." 104 ogunlukla Sifre Katedrali denilen Rosslyn Sapeli, Iskoyada Edinburghun on bir kilometre gneyinde, eski Mitras mabedinin bulundugu tarafta yer alyordu. 1446da Tapnak Svalyeleri tarafndan insa edilen sapel, Yahudi, Hristiyan, Msr, Mason ve pagan geleneklerinden gelen esitli sembollerle donatlmst. Sapelin cografi koordinatlar, Glastonburyden geen kuzeygney meridyenine dsyordu. Bu Gl

izgisi boylam, Kral Arthurun Avalon Adasnn geleneksel isaretiydi ve Ingilterenin kutsal geometrisinin merkezi saylyordu. Rosslyn -Roslin olarak okunuyor- adn bu kutsal Gl izgisinden almst. Langdon ile Sophie kiraladklar arabay, sapelin kuruldugu kayalklarn dibindeki imli park alanna ekerlerken, Rosslynin sivri kulelerinin glgeleri uzuyordu. Onlar bekleyen seyin verdigi heyecanla her ikisi de uyuyamams olsa da, Londradan Edinburgha rahat bir uus yapmslard. Basn kaldrarak bulutlarla dolu gkyznn nndeki gsterissiz byk yapya bakan Langdon kendini tavsan deligine bas asag dsen Alice gibi hissetti. Bu birrya olmal. Bununla birlikte Saunirein son mesajnn daha ak olmayacagn biliyordu. Kutsal Kse Roslinin altnda Langdon, Saunirein "Kse haritasnn" bir diyagram hazinenin X isaretiyle gsterildigi bir izim olacagn hayal etmisti ama tarikatn son srr da Saunirein onlarla bastan beri konustugu sekilde aklanmst. Basit bir dize. Apak dizeler, spheye hi yer brakmadan aradklar yerin buras oldugunu

gsteriyordu. Rosslynden ismiyle bahsetmenin yan sra, dizeler sapelin mimari izgilerine de deginiyordu. Saunirein son aklamasnn aklgna ragmen Langdon aydnlanms olmaktan ok, sasrmst. Ona gre Rosslyn Sapeli ok anlaslr bir yerdi. Bu tas sapel yzyllar boyunca Kutsal Ksenin varlgndan sz edilen fsltlarla yanklanmst. Yeraltn tarayan radarlar yakn zaman nce, sapelin altnda sasrtc bir yapnn byk bir yeralt odas var oldugunu ortaya kardgnda bu fsltlar, bagrslara dnsmst. Bu derin mahzen stndeki sapeli glgede brakmakla birlikte, herhangi bir giris ya da ks yoktu. Arkeologlar gizemli odaya ulasmak iin kayalklar delme talebinde bulunmuslar fakat Rosslyn Vakf kutsal alanda her trl kazy aka yasaklamst. Elbette bu tavr, speklasyonlar arttrmaktan baska bir ise yaramamst. Rosslyn Vakf neyi saklamaya alsyordu? Rosslyn artk gizem arayclarnn hacc haline gelmisti. Bir ksm, bu koordinatlardan yaylan nedeni aklanamaz gl bir manyetik alann onlar buraya ektigini iddia ederken, bazlar kayalklardan mahzene giden gizli girisi bulmak iin geldiklerini sylyordu ama ogu, bu topraklarda yrmek ve Kutsal

Kse ilmini iyice ilerine sindirmek iin geldiklerini itiraf ediyordu. Langdon daha nce Rosslyne gelmemis olmasna ragmen, sapelin Kutsal Ksenin yeni yuvas oldugunu her duydugunda kendi kendine glerdi. Itiraf etmek gerekirse, Rosslyn bir zamanlar Kseye ev sahipligi yapms olabilirdi, uzun zaman nce... ama kesinlikle simdi degil. Son yllarda Rosslyne ok fazla dikkat ekilmisti ve birisi er ge mahzene girisin yolunu bulacakt. Kse uzmanlar Rosslynin bir tuzak yemi oldugu konusunda birleiyorlard... tarikatn ustaca rdg dolambal kmazlardan biri. Ama bu gece, tarikatn kilit tas alenen bu noktadan bahsettigi iin Langdon artk fazla ukalalk taslayamayacagn dsnyordu. Gn boyunca aklndan sasrtc bir soru gemisti; Saunire bizi bu kadar aleni bilinen bir yere getirmek iin neden bunca zahmete girdi? Tek bir mantkl cevab olabilirdi. Rosslyn hakknda henz anlayamadgmz bir sey var. "Robert?" Sophie arabann dsnda durmus, ona bakyordu. "Geliyor musun?" Yzbas Fachenin

onlara iade ettigi gl agac kutuyu tasyordu. Her iki kripteks de iinde, ilk bulduklarndaki gibi yatyorlard. Papirsteki siir ise ortasna yerlestirilerek kilitlenmisti... krlan sirke sisesi artk yoktu. akll uzun patikadan yryen Langdon ile Sophie, sapelin nl bat duvarn getiler. Sradan ziyaretiler knt yapan bu tuhaf duvarn, sapelin tamamlanamayan bir blm oldugunu sanrlard. Langdon ise geregin, daha ilgi ekici oldugunu hatrlyordu. Sleyman Mabedinin bat duvar. Tapnak Svalyeleri, Rosslyn Sapelini, Kudsteki Sleyman Mabedinin mimari bir kopyas gibi insa etmislerdi; dar drtgen bir ibadethane, ilk dokuz svalyenin paha biilmez hazinelerini sakladg Kudslakdas gibi bir yeralt mahzeni ve tm bunlar tamamlayan bir bat duvar. Langdon, Tapnaklarn modern Kse bankasn, Ksenin ilk saklandg yeri agrstracak sekilde insa etmeleri fikrinin ilgin oldugunu itiraf etmek zorundayd. Rosslyn Sapelinin girisi, Langdonn tahmin ettiginden daha gsterissizdi. Kk ahsap kapnn iki demir mentesesi ve meseden basit bir tabelas vard.

ROSLIN Langdon, Sophieye, bu eski adn, sapelin zerinde bulundugu Gl izgisi meridyeninden geldigini anlatt... ya da Kse alimlerinin inanmay tercih ettigi gibi, Magdalal Meryemden gelen soya ithafen "Gl Boyu" kelimesinden. Sapel ksa sre sonra kapanacakt. Langdon kapy anca, eski byk yap, uzun bir gnn sonunda yorgunlukla iini ekiyormusasna ieriden dsarya scak bir hav^ aknts olustu. Sapelin giris kemerleri oymal besparmak otlaryla sslenmisti. Gller. Tanrann gbegi. Sophie ile birlikte ieri giren Langdon, gzleriyle tm ibadethaneyi inceleyerek, her seyi hafzasna kazmaya alst. Daha nce Rosslynin ayrntl tas islemelerini kitaplarda okumus olmasna ragmen, kendi gzleriyle grmek byleyici bir tecrbeydi. Langdonn meslektaslarndan biri buna, semboller cenneti, demisti. Sapeldeki her bir yzeye semboller kaznmst; Hristiyan halar, Yahudi yldzlar, Mason mhrleri, Tapnak halar, boynuzlar, piramitler, astrolojik isaretler, bitkiler, sebzeler, bes kseli yldzlar ve gller.

Tapnak Svalyeleri, Avrupann her bir yanna tapnak kiliseleri diken, usta birer tas duvarcsyd, ama Rosslyn onlarn sevgi ve sayg ile harcadklar emegin en yce rnyd. Duvar ustalar islenmemis tek bir tas brakmamslard. Rosslyn Sapeli tm inanlarn... tm geleneklerin... ve her seyden nemlisi, doga ile tanrann mabediydi. Kilise, gnn son turunu yaptran gen bir adam dinleyen birka ziyareti dsnda bostu. Adam, onlar, yerdeki ok iyi bilinen bir hattn zerinden yrtyordu... mabetteki alt anahtar mimari noktay birbirine baglayan grnmeyen bir patika. Ziyaretiler yzyllar boyunca, noktalar birbirine baglayan bu dz izgiler zerinden yrmslerdi ve onlarn ayak izleri yeri asndrarak, kocaman bir sembol olusturmustu. Davutun yldz, diye dsnd Langdon. Kesinlikle tesadf degil. Ayn zamanda Sleymann mhr olarak bilinen bu altgen, bir zamanlar yldzlar gzetleyen rahiplerin gizli sembol olmus ve daha sonradan Israil krallar Davut ve Sleyman tarafndan benimsenmisti. Langdon ile Sophienin ieri girdigini gren gzetmen kapans vakti olmasna ragmen, tebessm ederek etraf diledikleri gibi gezebileceklerini isaret etti.

Langdon basn sallayarak tesekkr ettikten sonra, mabedin iinde ilerlemeye baslad. Bununla birlikte Sophie, yzndeki saskn ifadeyle giriste kalakalmst. Langdon, "Ne oldu?" diye sordu. Sophie gzlerini dikmis sapele bakyordu. "Sanrm... buraya daha nce gelmistim." Langdon sasrmst. "Ama Rosslynin adn bile duymadgn sylemistin." "Duymamstm..." Emin olamayan bir ifadeyle, gzleriyle mabedi tarad. "Bykbabam ok kkken beni buraya getirmis olmal. Bilmiyorum. Tandk geliyor." Ieriyi incelerken, daha emin bir ifadeyle basn sallamaya baslamst. "Evet." Mabedin n ksmn gsterdi. "Iki stun... bunlar grmstm." Langdon mabedin diger tarafnda titizlikle oyulmus iki stuna bakt. Gnn son sklar bat tarafndaki pencereden krmzms bir renkle szlrken, stunlarn islemeleri alev alms gibi grnyordu. Aslnda sunagn olmas gereken yerde duran iki stun, uyumsuz garip bir iftti. Sol taraftaki stun ok basit, dik izgilerle bezenmisken, sag taraftaki stunun ssl, devaml dnen spiral hatlar vard.

Sophie onlara dogru yrmeye baslamst. Langdon, onun pesinden gitti. Stunlarn yanna geldiklerinde Sophie hayretle basn sallyordu. "Evet, bunlar grdgme eminim." Langdon, "Grdgnden sphe etmiyorum," dedi. "Ama burada olmalar gerekmez." Sophie, ona dnd. "Ne demek istiyorsun?" "Bu iki stun, tarihte en ok kopyalanan mimari yaplardr. Tm dnyada kopyalar var." "Rosslynin kopyalar m?" Sophie kuskulu grnyordu. "Hayr. Stunlarn kopyalar. Daha nce sana Rosslynin kendisinin, Sleyman Mabedinin bir kopyas oldugunu syledigimi hatrlyor musun? Bu iki stun, Sleyman Mabedinin n tarafnda duran iki stunun tpatp kopyalar." Langdon sol taraftaki stunu isaret etti. "Buna Bogaz denir... ya da Duvarc Stunu. Digerinin ismi Jachindir ...ya da rak Stunu." Durdu. "Aslna bakarsan dnyadaki tm Mason tapnaklarnda bunun gibi iki stun vardr." Langdon, ona daha nce, Tapnaklarn modern Mason cemiyetleriyle olan gl tarihi baglarn

anlatmst. En nemli dereceleri olan rak Farmasonlar, Kalfa Farmasonlar ve Usta Farmasonlar, Tapnaklardan kalma deyislerdi. Sophienin bykbabasnn son siiri, Rosslyni artistik becerileriyle donatan Usta Masonlardan bahsediyordu. Ayrca Rosslynin yldz ve gezegen sslemeleriyle dolu tavanna da deginmisti. Hl stunlara bakmakta olan Sophie, "Daha nce hibir Mason tapnag grmemistim," dedi. "Bunlar burada grdgme memnunum." Yeniden gzlerini sapele evirerek, hafzasn canlandracak bir sey aryormus gibi etrafna bakt. Simdi son kalan ziyaretiler de ayrlyorlard ve gen gzetmen sapelin kars tarafndan hos bir tebessmle onlara dogru yryordu. Yirmili yaslarnn sonunda, Iskoya sivesiyle konusan, ak san sal yakskl bir erkekti. "Kapatmak zereyim. Aradgnz bulmanza yardmc olabilir miyim?" Kutsal Kseye ne dersin, demek istedi Langdon. Sophie ani bir ilhamla, "Sifre," diye atld. "Burada bir sifre var!"

Gzetmen onun duydugu heyecandan memnun olmusa benziyordu. "Evet efendim, var." Sophie sag taraftaki duvara dnerek, "Tavanda yazyor," dedi. "Suralarda... bir yerlerde." Adam glmsedi. "Grdgm kadaryla Rosslyne ilk gelisiniz degil." Sifre, diye dsnd Langdon. Bu bilgiyi unutmustu. Rosslynin saysz gizemleri arasnda, yzlerce tas blokun knt yaptg, ok fasetal bir yzeyden asag uzanan kemerli bir geit de vard. zerine sembol islenmis her bir blok, anlaslmaz bir dzende bir sifre olusturacak sekilde, rast gele yerlestirilmisti. Kimileri, bu sifrenin, sapelin altndaki mahzene giris yolunu akladgna inanyordu. Bazlar ise gerek Kse efsanesini anlattgna. nemi yoktu... kriptograflar, yzyllardr anlamn desifre etmeye alsyorlard. Rosslyn Vakf, gizli anlam zen kisiye cmert bir dl verecegini aklamst ama sifre gnmze kadar zlememisti. "Size gstermekten memnuniyet..." Gzetmenin sesi geride kald. Transa gemis bir halde, kemerli geide dogru tek basna ilerleyen Sophie,ilk sifrem,diye dsnd.

Gl agac kutuyu Langdona verdikten sonra Kutsal Kse, Sion Tarikat ve nceki gnn esrarn unutmus gibiydi. Sifreli tavann altna gelip, basnn stndeki sembolleri grdgnde hatralar canlanmaya baslamst. Buraya yaptg ilk ziyareti hatrlyordu ve hatralar onda beklenmedik bir znt yaratmst. Kk bir kzd... ailesinin lmnn stnden bir yl kadar gemisti. Bykbabas ksa bir tatil iin onu Iskoyaya getirmisti. Parise dnmeden nce Rosslyn Sapelini grmeye gelmislerdi. Aksamn ge saatleriydi ve sapel kapanmak zereydi. Ama onlar hl ierideydi. Kendini yorgun hisseden Sophie, "Eve dnebilir miyiz,Grandpre ?" diye yalvarmst. "Yaknda hayatm, ok yaknda." Melankolik bir sesi vard. "Burada yapmam gereken son bir sey var. Arabada beklemeye ne dersin?" "Yine sadece byklere zg bir sey mi yapacaksn?" Basn sallamst. "abuk olacagm. Sz veriyorum." "Kemerli geit sifresini yeniden deneyebilir miyim? ok eglenceliydi."

"Bilmiyorum. Ben dsarda olacagm. Burada tek basna korkmaz msn." "Elbette hayr!" diyerek fkelenmisti. "Hava henz kararmad bile!" Bykbabas glmsemisti. "Peki o zaman." Sophieyi daha ne gsterdigi kemerli geide kadar gtrmst. Sophie hemen tas zemine srtst yatarak, basnn stndeki cam paralarna bakmaya baslamst. "Bu sifreyi sen dnmeden zecegim!" "Yars yapalm o zaman." Egilip, onu alnndan pms ve yan taraftaki kapya dogru yrmst. "Ben dsarda olacagm. Kapy ak brakyorum. Bana ihtiyacn olursa seslen." Kapdan kp, aksamn zayf sklarna yrmst. Sophie bakslarn sifreye dikerek orada yatmst. Gzleri uykuluydu. Semboller birka dakika sonra birbirine karsmst. Sonra da yok olmuslard. Sophie uyandgnda, yer ona ok soguk gelmisti. "Grand-pre?" Cevap veren yoktu. Ayaga kalkarak, stn silkeledi. Yan taraftaki kap akt. Aksam karanlg

bastryordu. Dsarya ktgnda, bykbabasn kilisenin tam arkasndaki tas bir evin verandasnda durdugunu grd. Bykbabas, tel kapnn ardndan belli belirsiz seilebilen biriyle konusuyordu. "Grand-pre??" diye seslenmisti. Bykbabas arkasn dnerek ona el sallams ve biraz daha beklemesini isaret etmisti. Ardndan, ierideki kisiye son szlerini syleyerek, kapya dogru bir pck gndermisti. Sophienin yanna vardgnda gzleri yaslarla dolmustu. "Neden aglyorsunGrand-pre? ?" Sophieyi kaldrp, skca kucaklamst. "Oh Sophie, sen ve ben bu yl pek ok kisiye veda ettik. Bu ok zor." Sophie kazay, annesine, babasna, bykannesine ve bebek yastaki erkek kardesine veda edisini dsnmst. "Baskabirine mi veda ediyordun?" Sesi duygularla titrerken, "ok sevdigim bir dostuma," diye cevap vermisti, "Ve korkarm o kadn uzun sre bir daha gremeyecegim." Gzetmen ile yan yana duran Langdon sapel duvarlarn incelerken, bir kmaza gireceklerinden

endiseleniyordu. Sophie sifreye bakmak zere gitmis ve grnse gre artk hi yardm olmayacak Kse haritasn ieren gl agac kutuyla Langdon bas basa brakmst. Saunirein siiri Rosslyninden aka bahsettigi halde, Langdon geldiklerinden beri ne yapacaklarn bilemiyordu. Siir, "bak ve kadehten" sz ediyordu ama Langdon onlar hibir yerde gremiyordu. Kutsal Kse Roslinin altnda Bak ve kadeh bekidir ona Langdon bir kez daha bu gizemin henz aklanmams bir yan oldugunu hissediyordu. Gzetmen, Langdonn elindeki gl agac kutuya bakarak, "Insanlarn zeline girmekten nefret ederim ama," dedi. "Bunu nereden aldgnz... sorabilir miyim?" Langdon yorgun bir kahkaha att. "Bu gerekten ok uzun bir hikaye." Gzlerini bir kez daha kutuya eviren gen adam tereddt etti. "Bu ok garip bykannemde de bunun tpatp esi bir kutu var, bir mcevher kutusu. Ayn sekilde cilalanms gl agac, ayn gl kabartmas hatta menteseleri bile ayn."

Langdon, gen adamn yanldgna emindi. Eger dnyada esi benzeri olmayan bir kutu varsa, o da buydu... tarikatn kilit tas iin zel imal edilmis bu kutu. "Iki kutu birbirine benzeyebilir ama..." Yan taraftaki kapnn arpmasyla, her ikisi de bakslarn o yne evirdi. Sophie tek kelime etmeden dsar kmst ve yaknlardaki tas eve dogru kayalklarda yryordu. Langdon, onun arkasndan bakakald. Nereye gidiyor? Binaya girdiklerinden beri garip davranyordu. Gzetmene dnd. "Bu evin ne oldugunu biliyor musunuz?" Sophienin oraya gitmesine sasrms olan gen adam basn sallad. "Oras sapelin rektrlgdr. Sapel mdr orada yasar. Ayn zamanda Rosslyn Vakfnn baskandr." Durdu. "Ve benim bykannemdir." "Bykanneniz Rosslyn Vakfnn baskan m?" Gen adam basn sallad. "Onunla birlikte rektrlkte yasyorum. Sapeli idare etmesine yardm edip, tur rehberligi yapyorum." Omuzlarn silkti. "Hayatm boyunca burada yasadm. Bykannem beni o evde bytt." Sophie iin endiselenen Langdon, seslenmek iin sapelin kapsna dogru yrd. Yar yola geldiginde

durdu. Gen adamn syledigi bir seyin yeni farkna varmst. Beni bykannem bytt. Langdon nce kayalklarda yryen Sophieye, sonra elindeki gl agac kutuya bakt. "Imknsz." Langdon yavasa yeniden gen adama dnd. "Bykannenizde bunun gibi bir kutu oldugunu sylediniz degil mi?" "Tpatp ayn." "Onu nereden alms?" "Bykbabam onun iin yapms. Ben henz bir bebekken lms ama bykannem hl ondan bahseder. Elleriyle harikalar yarattgn syler. Her seyi yapabilirmis." Langdon hayal edilmesi imknsz baglantlarn ortaya ktgn hissediyordu. "Sizi bykannenizin byttgn sylyorsunuz. Ailenize ne oldugunu sormamn sakncas var m?" Gen adam sasrms gibi grnyordu. "Ben kkken lmsler." Durdu. "Bykbabamla ayn gn." Langdonn kalbi teklemisti. "Bir araba kazasnda m?" Gzetmen, zeytin yesili gzlerindeki hayret ifadesiyle geri ekildi. "Evet, bir araba kazas. Btn ailem

o gn ld. Bykbabam, ailemi ve..." Gzlerini kapya evirerek durdu. Langdon, "Ve kz kardesinizi," dedi. Kayalklarn stndeki tas ev, tpk Sophienin hatrladg gibiydi. Aksam karanlg kyordu, evin scak ve davetkr bir havas vard. Kapnn ak kafeslerinden dsar ekmek kokusu yaylyor ve pencerelerde altn rengi bir sk parlyordu. Sophie yaklasrken ieriden gelen hkrk seslerini duydu. Tel kapdan ieri baktgnda, koridorda yasl bir kadnn aglamakta oldugunu grd. Kadnn uzun, gr, gms rengi salar onun hafzasndaki anlar canlandrmst. Sophie kendisinin o yne dogru ekildigini hissederek, verandann merdivenlerine admn att. Yasl kadn bir adamn ereveli fotografna sarlms sevgi dolu bir zntyle parmaklarn adamn yznde gezdiriyordu. Bu, Sophienin ok yakndan tandg bir yzd. Grand-pre? Kadn dn gece, bykbabasnn zc lm haberini alms olmalyd.

Sophienin ayagnn altndaki tahtalardan biri gcrdaynca kadn yavasa dnd ve zntl gzleri Sophieyle karslast. Sophie kap gitmek istedi ama oldugu yerde akl kalmst. Fotograf brakp kapya dogru yaklasrken, kadn atesli gzlerini hi krpmamst. Iki kadn ince telin arkasndan birbirlerine bakncaya kadar sanki bir sonsuzluk yasanmst. Ardndan, kabaran bir okyanus dalgas gibi kadnn grnts belirsizlikten... inanmaysa... umuda... ve sonunda neseye dnsmst. Kadn kapy iterek at ve dsar kt. Sophienin soka ugrams yzn yumusak ellerinin arasna ald. "Oh, benim sevgili yavrum... haline bak!" Sophie, onu hatrlayamadg halde, bu kadnn kim oldugunu biliyordu. Konusmaya alst ama nefes bile alamyordu. Kadn, onun alnn pp, hkrarak aglarken, "Sophie," dedi. Sophie ancak fslt halinde konusabiliyordu. "Ama...Grandpre senin..." "Biliyorum," Kadn nazik ellerini Sophienin omuzlarna koydu ve ona tandk gzlerle bakt. "Bykbaban ve ben ok fazla sey sylemek zorunda kaldk. Dogru oldugunu dsndgmz seyi yaptk.

ok zgnm. Bu senin kendi gvenligin iindi prenses." Sophie, onun son szlerini duydugunda aklna hemen, onu yllarca prenses diye agran bykbabas geldi. Simdi bykbabasnn sesi Rosslynin eski taslarnda yanklanyor, topragn stne konarak, asagdaki bilinmeyen bosluklarda nlyor gibiydi. Kollarn Sophieye dolayan kadnn gzyaslar daha hzl akyordu. "Bykbaban sana her seyi anlatmay ylesine ok istedi ki. Ama ikinizin aras pek iyi degildi. ok ugrast. Aklanacak ok sey var. Aklanmas gereken o kadar ok sey var ki." Sophienin alnn bir kez daha pt. "Artk sr yok prenses. Ailen hakkndaki geregi grenmenin zaman geldi." Gen gzetmen gzlerindeki umut sltsyla baheden hzla kosarak gelirken, gzyaslar iinde birbirlerine sarlan Sophie ile bykannesi, verandann merdivenlerinde oturuyorlard. "Sophie?" Sophie gzyaslaryla ayaga kalkarak basn sallad. Gen adamn yzn tanmyordu ama kucaklasrken, damarlarnda dolasan kann gcn hissedebiliyordu... artk ortak oldugunu anladg kann.

Langdon, onlara katlmak zere imenlerden yrrken, Sophie daha dn kendisini dnyada yapayalnz hissettigine inanamyordu. Ve simdi, bir sekilde bu yabana yerde, fazla tanmadg kisinin esliginde, sonunda kendini evinde hissediyordu. 105 Rosslynde aksam olmustu. Tas evin verandasnda tek basna ayakta duran Robert Langdon arkasndaki tel kapdan gelen kahkaha ve birbirlerine kavusmann getirdigi mutluluk seslerinin tadn karyordu. Elinde tuttugu Brezilya kahvesi ile dolu fincan yorgunlugunu alrken, bu dinlencenin fazla srmeyecegini biliyordu. Artk vcudu dayanamayacak kadar bitkin dsmst. Arkasndan gelen bir ses, "Dsar ok sessiz ktnz," dedi. Arkasn dnd. Salar aksamn sklaryla prldayan, Sophienin bykannesi dsar kmst. Ismi, en azndan son yirmi sekiz yldr Marie Chauvel idi. Langdon yorgun bir ifadeyle tebessm etti. "Ailenizi biraz bas basa brakmak istedim." Pencereden baknca Sophienin erkek kardesiyle konusmakta oldugunu grd.

Marie gelip, yannda durdu. "Bay Langdon, Jacquesin ldrldgn ilk duydugumda Sophienin gvenligi konusunda dehsete dsmstm. Hayatm boyunca, bu aksam onu kapmn nnde grmek kadar rahatlatan bir sey olmad. Size ne kadar tesekkr etsem azdr." Langdon nasl cevap verecegini bilemiyordu. Sophie ile bykannesine zel konusmalarn teklif etmis olmasna karsn, Marie, onun da gelip dinlemesini istemisti. Esimin size gvendigi belli Bay Langdon, ben de yle yapacagm. Bylece Langdon, Sophienin yannda kalms ve Marienin, ailesi hakknda Sophieye anlattklarna sessiz bir sasknlk iinde dinlemisti. Her ikisinin de Merovingian ailelerinden olmas inanlmazd -Magdalal Meryem ve Isa Mesihin torunlar. Sophienin ailesi ve atalar, korunmak amacyla soyadlarn Plantard ve Saint-Clair olarak degistirmislerdi. Onlarn ocuklar bu kanbagnn dogrudan vrisleriydiler ve bu yzden tarikat tarafndan dikkatle korunmuslard. Sophienin ailesi sebebi belirsiz bir araba kazasnda ldgnde, tarikat asil soyun kimliginin kesfedilmesinden korkmustu.

Marie acyla titreyen bir sesle, "Bykbaban ve ben," diye aklad. "O telefonu aldgmzda derhal bir karar vermek zorundaydk. Ailenin arabas nehirde bulunmustu." Gzlerindeki yaslar kurulad. "Altmz siz iki torunumuz da dahil o gece ayn arabada seyahat edecektik. Son anda planlarmz degistirmistik, annen ve baban arabada yalnzdlar. Kazay duydugumuzda Jacques ve benim gerekte olanlar bilmemizin imkn yoktu... ya da bunun gerekten birkaza olup olmadgn." Marie, Sophieye bakt. "Torunlarmz korumamz gerektigini biliyorduk ve en iyisi oldugunu dsndgmz seyi yaptk. Jacques polise benim ve erkek kardesinin de o arabada oldugumuzu syledi... ikimizin cesedi akntya kaplms olmalyd. Daha sonra erkek kardesinle ben tarikatla birlikte saklandk. nl bir kisi oldugundan Jacques saklanmak gibi bir lkse sahip degildi. ocuklardan byk olan Sophienin Pariste kalp Jacques tarafndan yetistirilmesi daha mantklyd, tarikatn kalbine ve korumasna daha yakn olarak." Sesi fsltya dnsmst. "Yapmamz gereken en zor sey, aileyi blmekti. Jacques ile ben birbirimizi nadiren grdk, tabii en gizli

toplantlarda... tarikatn korumas altnda. Kardesligin sadk kaldg baz trenler vardr." Langdon hikyenin daha derinlere gidecegini, fakat geri kalann duymamas gerektigini hissetmisti. Bu yzden dsar kmst. Simdi Rosslynin sivri tepelerine bakarken, onun zlmemis srrn dsnmekten kendini alamyordu. Kse gerekten burada Rosslynde mi? Eger yleyse, Saunirein siirinde bahsettigi bak ve kadeh neredeler? Langdonn elini isaret eden Marie, "Onu ben alrm," dedi. "Oh, tesekkrler." Langdon bosalan kahve fincann geri uzatt. Marie, ona bakt. "Digerelinizdekinden bahsediyordum Bay Langdon." Bakslarn indiren Langdon, Saunirein papirsn tuttugunu fark etti. Daha nce gzden kardg bir seyi grmek umuduyla onu yeniden kripteksin iinden karmst. "Elbette, affedersiniz." Marie kgd alrken neseli grnyordu. "Pariste, bu gl agac, kutunun geri dndgn grmekten son derece memnun olacagn bildigim bir bankac var. Andr Vernet, Jacquesin ok yakn bir

arkadasyd ve Jacques, ona son derece gveniyordu. Andr, Jacquesin bu kutunun korunmas ricasn yerine getirmek iin her seyi yapard." Buna beni vurmak da dahil,diye dsnen Langdon, adamcagzn burnunu krms olabilecegini hatrlayarak, bu konuya deginmemeye karar verdi. Langdon Parisi dsndgnde aklna ayn gece ldrlen diger snchaux gelmisti. "Peki ya tarikat? Simdi ne olacak?" "arklar dnmeye baslad bile Bay Langdon. Kardeslik yzyllardr ayakta, bunu da atlatacaktr. st kademeye gemek ve yeniden yaplanmak iin srada bekleyenler var." Langdon gece boyunca Sophienin bykannesinin tarikat faaliyetleriyle yakn baglar oldugundan sphelenmisti. Her seyden nce, tarikatn her zaman kadn yeleri olmustu. Drt Byk stat kadnd. Snchauxlar geleneksel olarak erkeklerden -muhafzlarseiliyordu ama tarikatta kadnlarn daha yce bir stats vard ve herhangi bir kademeden en st kademeye geebilirlerdi. Langdon, Leigh Teabingi ve Westminster Manastrn dsnd. Aradan yllar gemis gibi geliyordu.

"Kilise esinize Zamann Sonu geldiginde Sangreal Belgelerini aklamamas yolunda bask yapyor muydu?" "Aman Tanrm hayr. Zamann Sonu paranoyak zihinlerin uydurmas. Tarikat gretilerinde, Ksenin aklanmas gereken tarihe deginen hibir sey yoktur. Tam aksine, tarikat her zaman Ksenin asla aklanmamas gerektigine inanmstr." Langdon sasrmst. "Asla m?" "Ruhlarmz ayakta tutan gizem ve meraktr, Ksenin kendisi degil. Ksenin gzelligi onun semavi dogasndadr." Marie Chauvel simdi Rosslyne bakyordu. "Bazlar iin Kse, onlara sonsuz hayat getirecek olan kadehtir. Bazlar iin ise, kayp belgelerin ve gizli tarihin arays. Ve pek oklar iin sanrm Kutsal Kse sadece muhtesem bir fikirdir... gnmzn kaos iindeki dnyasnda bile bizlere ilham verecek ulaslmaz bir hazine." "Peki ama Sangreal Belgeleri gizli kalrsa, Magdalal Meryem hikyesi sonsuza dek yok olmayacak m?" "yle mi olacak? Etrafnza bakn. Onun hikyesi resimde, mzikte ve kitaplarda anlatlyor. Her gn

biraz daha fazla. Sarka sallanyor, Tarihimizin tehlikelerini anlamaya baslyoruz... ve ykc yollarmz. Kutsal disiyi yeniden canlandrmamz gerektiginin farkna varyoruz," Durdu. "Kutsal disi sembolleri hakknda bir arastrma yazdgnz sylemistiniz, yle degil mi?" "Evet." Glmsedi. "Onu bitirin Bay Langdon. Onun sarksn syleyin, Dnyann modern ozanlara ihtiyac var." Verdigi mesajn zerinde yarattg agrlg hisseden Langdon sustu. Ilerideki ak arazide ay, agalarn stnde ykseliyordu. Gzlerini Rosslyne eviren Langdon, onun srrn grenmek iin ocuksu bir heves duydu. Sorma, dedi kendi kendine. Zaman uygun degil . Marienin elindeki papirse, sonra da Rosslyne bakt. Neseli grnen Marie, "Soruyu sorun Bay Langdon," dedi. "Dogruyu duymay hak ettiniz." Langdon yznn kzardgn hissetti. "Ksenin burada, Rosslynde olup olmadgn bilmek istiyorsunuz." "Bana syleyebilir misiniz?"

Marie fkelenmis gibi iini ekti. "Su insanlar neden Ksenin huzur iinde yatmasna izin vermiyorlar?" Sonra gld, eglendigi belli oluyordu. "Neden burada oldugunu dsnyorsunuz?" Langdon, onun elindeki papirs isaret etti, "Esinizin siiri aka Rosslynden bahsediyor ama bir de Kseye bekilik eden bak ile kadeh var. Orada bak ve kadeh sembollerini gremedim." Marie, "Bak ve kadeh mi?" diye sordu. "Tam olarak neye benziyorlar?" Langdon, onun kendisiyle dalga getigini anlamst ama oyuna katlarak, sembolleri abucak tasvir etti. Marienin yznden belli belirsiz bir hatrlama ifadesi geti. "Ah, evet, elbette. Bak, erkek olan her seyi temsil eder. Su sekilde iziliyor, yle degil mi?" Isaret parmagn kullanarak, avu iine bir sekil izdi. "Evet," dedi Langdon. Marie, seklin daha az kullanlan kapal biimini izmisti ama Langdon semboln her iki kullanlsn da nceden grmst. Yine avu iine izerek, "Ve tersi ise," dedi. "Disiyi temsil eden kadeh." "Dogru," dedi Langdon.

"Ve siz bana burada, Rossilyn Sapelinde var olan yzlerce sembol arasnda bu iki seklin yer almadgn sylyorsunuz, yle mi?" "Onlar grmedim." "Peki ben size gsterirsem, uyuyabilecek misiniz?" Langdon cevap vermeye frsat bulamadan, Marie Chauvel verandadan indi ve sapele dogru yrmeye baslad. Langdon, onun arkasndan kosturdu. Eski binaya girdiklerinde, Marie sklar at ve mabedin ortasnda, yerde duran sembol gsterdi. "Iste burada Bay Langdon. Bak ve kadeh." Langdon asnms zemine bakt. Bostu. "Burada hibir sey..." Iini eken Marie, sapelin o nl asnms yolu zerinde adm atmaya baslad. Langdonn aksamst grdg ziyaretilerin yrdg ayn yolda. Gzleri dev semboln farkna vardgnda, hl bir sey anlamyordu. "Ama bu Davutun..." Langdon sonunda hayrete dserek anladgnda, konusmay kesti. Bak ve kadeh. Birbirinin iine gemis.

Davutun yldz... erkek ile disinin mkemmel birlesimi... Sleymann Mhr... erkek ile disi ilahlarn Yahweh ile Shekinah oturduguna inanlan Kudslakdasn isareti. Langdon syleyeceklerini toparlayabilmek iin bir dakikaya ihtiyac vard. "Siir buray, Rosslyni gsteriyor. Kesinlikle. Mkemmel bir biimde." Sophie glmsedi. "yle grnyor." Aklna gelenler tylerini rpertmisti. "Demek ki Kutsal Kse altmzdaki mahzende, yle mi?" Marie gld. "Sadece ruhu. Tarikatn en eski vazifelerinden biri de Kseyi, sonsuza dek huzur iinde yatacag anavatan Fransaya geri gtrmekti. Onun gvenligini korumak iin yzyllar boyunca bir lkeden digerine tasdlar. Bu serefini zedeliyordu. Byk stat oldugunda Jacquesn grevi, onu Fransaya geri getirip, kralieye uygun bir dinlenme yeri insa ederek serefini onarmakt." "Peki bunu basard m?" Simdi yz ciddilesmisti. "Bay Langdon, bu gece benim iin yaptklarnz gz nnde bulundurarak,

Rosslyn Vakfnn baskan olarak, size Ksenin artk burada olmadgn syleyebilirim." Langdon srar etmeye kararlyd. "Ama kilit tas, Kutsal Ksenin simdi sakl oldugu yerden bahsetmeli. Neden Rosslyni isaret etsin?" "Belki de okudugunuzdan yanls anlam kartyorsunuzdur. Unutmayn, Kse yanltc olabilir. Merhum esimin oldugu gibi." "Ama daha ne kadar ak olabilir ki?" diye sordu. "Bak ve kadehle isaretlenmis bir yeralt mahzeninin stnde duruyoruz, Usta Masonlarn sanatyla sslenmis, yldzl bir tavann altndayz. Her sey Rosslyni anlatyor." "Pekl, su gizemli siire bir bakaym." Papirs aarak, siiri yksek sesle okudu. Kutsal Kse Roslinin altnda Bak ve kadeh bekidir ona Saheserler ssler yatagn Seyrederken yldzl semay Okumay bitirdikten sonra, yzne bilmis bir tebessm oturmas biraz zamann almst. "Aah, Jacques."

Langdon mitle onu seyrediyordu. "Bunuanlyor musunuz? " "Sapelin yerinde de sahit oldugunuz gibi Bay Langdon, basit seyleri grmenin pek ok yolu vardr." Langdon anlamak iin kendini zorlad. Jacques Saunire ile ilgili her seyin ift anlam var gibiydi ve Langdon daha tesini gremiyordu. Marie yorgunlukla esnedi. "Bay Langdon, size bir itirafta bulunacagm. Ksenin su an bulundugu yeri hi grmedim. Ama elbette, son derece nfuzlu bir erkekle evliydim... ve kadnlk igdlerim kuvvetlidir." Langdon konusmak zereyken Marie devam etti. "Bunca emegin ardndan, Rosslynden gerek cevaplarla ayrlamayacak olmanza gerekten zgnm. Ama bir sey bana, sonunda aradgnz bulacagnz sylyor. Bir gn anlayacaksnz." Glmsedi. "Bu gereklestiginde, srr saklayabileceginiz konusunda size, herkesten daha fazla gveniyorum." Kapya gelen birinin sesi duyuldu. "Her ikiniz de yok oldunuz," dedi Sophie. Kapda duran Sophieye dogru yryen bykannesi, "Gitmek zereydim," dedi. "Iyi geceler,prenses."

Sophienin alnn pt. "Bay Langdon ge vakitlere kadar ayakta tutma." Langdon ile Sophie, bykannesinin tas eve dogru yrmesini seyrettiler. Sophie, Langdona dndgnde, gzleri duyguluydu. "Tam olarak bekledigim son bu degildi." Iki kisi olduk,diye dsnd Langdon. Sophienin duygularna yenik dstgn grebiliyordu. Bu aksam aldg haberler, tm hayatn degistirmisti. "Iyi misin? Kabullenmesi zor bir durum." Sophie sessizce glmsedi. "Bir ailem var. Ise buradan baslayacagm. Kim oldugumuz ve nereden geldigimiz biraz vakit alacak." Langdon sessizligini bozmad. Sophie, "Bu geceden sonra da bizimle kalacak msn?" diye sordu. "En azndan birka gn iin." Bundan daha fazlasn istemeyen Langdon iini ekti. "Burada ailenle biraz bas basa kalman gerek Sophie. Sabah Parise geri dnyorum." Hayal krklgna ugrams, fakat yaplmas gerekenin bu oldugunu biliyormus gibi grnyordu. Bir sre

her ikisi de konusmad. Sonunda Sophie uzanarak onun elini tuttu ve sapelden dsar kard. Kayalklardaki kk bir kntya dogru yrdler. nlerinde uzanan Iskoya kr manzaras, aralanan bulutlarn arasndan szan ay sgyla kaplanmst. Elele tutusarak, zerlerine ken yorgunlugun verdigi sessizlik iinde durdular. Simdi yldzlar parlamaya baslamst ama dogu tarafndaki bir nokta hepsinden daha parlakt. Onu grnce Langdon glmsedi. Bu Venst. Eski tanra, sabit ve sabrl sgyla gkyznde parlyordu. Aksam serinlemeye baslamst, asagdaki ovalardan soguk bir rzgr esiyordu. Bir sre sonra Langdon, Sophieye bakt. Gzlerini kapatmst, dudaklarnda halinden memnun bir glmseme vard. Langdon kendi gzlerinin agrlasmaya basladgn hissedebiliyordu. Istemeden onun elini skt. "Sophie?" Sophie gzlerini yavasa aarak ona dnd. Yz ay sgnda ok gzel grnyordu. Uykulu bir ifadeyle ona glmsedi. "Merhaba." Langdon, Parise onsuz dnecegi iin beklenmedik bir znt duydugunu fark etti. "Sen uyanmadan

gitmis olabilirim." Durdu, bogaznda bir yumru dgmlenmisti. "zgnm, bu seyde pek iyi degilim..." Sophie uzanarak, yumusak elini onun yzne gtrd. Sonra ne dogru egilerek, yanagndan hafife pt. "Seni bir daha ne zaman grebilirim?" Onun gzlerinde kaybolan Langdonn bir an iin bas dnd. "Ne zaman m?" Durdu, ayn seyi kendisinin de ne kadar istedigini acaba biliyor mu, diye dsnd. "Sey, aslnda gelecek hafta Floransada bir konferans verecegim. Bir hafta kadar orada olacagm ve yapacak fazla isim olmayacak." "Bu bir davet mi?" "Lks iinde yasayacagz. Bana Brunelleschide bir oda ayrdlar." Sophie muzip bir edayla glmsedi. "ok sey bekliyorsunuz Bay Langdon." Kulaga nasl geldigini anladgnda laf evirmeye alst. "Ben aslnda sey demek..." "Sizinle Floransada bulusmak kadar ok istedigim bir sey olamaz Bay Langdon. Ama bir sartm var." Ciddi bir tonla konusmaya baslad. "Mze yok, kilise yok, mezar yok, sanat yok, kutsal emanet yok."

"Floransada m? Bir hafta boyunca m? Yapacak baska bir sey yok." Sophie uzanarak onu bir kez daha pt, bu kez dudaklarndan. Vcutlar bir araya geldi, nce nazike, sonra tamamen. Sophie kendini geri ektiginde, gzleri umut doluydu. "Evet," diyebildi Langdon. "Bu bir randevu." Sonu Robert Langdon srayarak uyand. Rya gryordu. Yatagnn yannda duran bornozun stnde HOTEL RITZ PARIS armas isliydi. Stor perdelerin arasndan szlen los sg grd. Aksam karanlg m seher vakti mi, diye dsnd. Langdonn vcudu scak ve halinden olduka memnundu. Son iki gndr uykusuzlugun acsn kartyordu. Yatakta yavasa dogruldugunda, onu neyin uyandrdgn fark etti... su garip dsnce. Gnlerdir bir bilgi yagmurunu zmlemeye alsyordu ama simdi daha nce hi dsnmedigi bir seyin zerine yogunlasmst. Olabilir mi? Uzun sre kprdamadan durdu.

Yataktan karak, mermer dusa ilerledi. Iine girdiginde, gl fskiyelerden fskran su omuzlarna masaj yapt. Ama aklndaki dsnce onu hl bylyordu. Imknsz. Langdon yirmi dakika sonra Ritz Otelden Vendme Meydanna kmst. Aksam olmak zereydi. Gnlerce uyumak, geceyle gndz birbirine karstrmasna neden olmustu... bununla birlikte akl tuhaf bir sekilde basndayd. Dsncelerinden arnmak iin otel lobisinde durup bir stl kahve imeye kendi kendine sz vermisti ama bacaklar onu dogruca n kapya, canlanmaya baslayan Paris aksamna tasmslard. Rue des Petits Champsdan doguya yryen Langdon giderek heyecanlanyordu. Rue Richelieuden, Palais Royal bahelerinden gelen yasemin kokularnn havay yumusattg gneye dnd. Aradgn grnceye kadar gneye dogru yrmeye devam etti. Cilal siyah mermerden yaplms, prl prl parlayan nl srakemer. zerine giderek, ayaklarnn altndaki yzeyi gzleriyle tarad. Birka saniye sonra, orada oldugunu bildigi seyi bulmustu... mkemmel bir dz izgi olusturacak sekilde yere gmlms

bronz madalyonlar. Her bir yuvarlagn ap bir santimdi ve zerlerine N ile S harfleri islenmisti. Nord. Sud.Madalyonlarn olusturdugu dz izgiyi gzleriyle takip ederek gneye dnd. Izleri takip ederek yeniden hareketlendi, yrrken kaldrma bakyordu. Comedie-Franaisenin ksesine geldiginde, ayagnn altnda baska bir bronz madalyon belirdi. Evet! Langdon yllar nce Paris sokaklarnn bu bronz isaretlerden 135iyle donatldgn grenmisti. Sehrin kuzey-gney ekseni zerinde kaldrmlara, avlulara ve sokaklara gmlerek yerlestirilmislerdi. Bir keresinde izgiyi SacreCoeurdan baslayarak, Seine zerinden kuzeye dogru takip etmis ve sonunda Paris Rasathanesine varmst. Iste orada izledigi kutsal yolun nemini kesfetmisti. Dnyann orijinal baslang meridyeni. Dnyann ilk sfr boylam. Parisin eski Gl izgisi Simdi Langdon Rue de Rivolde kosustururken, vars noktasnn uzanabilecegi kadar yaknda oldugunu hissediyordu. Bir bloktan az kalmst.

Kutsal Kse Roslinin altnda Simdi dalgalar halinde alglamaya baslyordu. Saunirein Roslin kelimesinin eski okunusunu yazmas... bak ve kadeh... ustalarn eserleriyle ssl mezar. Saunire bu yzden mi benimle konusmas gerektigini dsnyordu? Farknda olmadan geregi tahmin mi etmistim? Ayaklarnn altndaki Gl izgisini hissederek, onun rehberligini izleyerek, gtrdg yere dogru kosuyordu. Uzun Richelieu Geidine girdiginde, aklna gelenler yznden ensesindeki tyler rperdi. Bu tnelin sonunda, en gizemli Paris antlarndan birinin durdugunu biliyordu... 1980lerde Sfenksin kendisi, gizli evrelere dahil oldugu fsldanan bir adam, Francois Mitterand tarafndan smarlanan ve masraflar denen ant. Parise braktg son miras Langdon birka gn nce ziyaret etmisti. Baska bir mr. Langdon son kalan enerjisiyle geitten frlayarak o tandk avluya kt ve durdu. Nefes nefese kalms bir halde yavasa gzlerini kaldrd ve hayretler iinde nnde duran parltl yapya bakt.

Louvre Piramidi. Karanlkta parlyordu. Hayranlkla izleyisi ksa srd. Sag tarafnda olan seyle daha ok ilgileniyordu. Dndgnde, ayaklaryla yeniden eski Gl izgisinin grnmez patikasn takip ettigini hissetti. Ayaklar onu avludan kararak Carrousel de Louvrea gtrd... dzgn itlerle evrili devasa dairesel imenlik. Tarih ncesi aglarda Paristeki dogaya tapma festivalleri burada kutlanrd... verimliligi ve tanray kutlamak iin dzenlenen neseli ayinler. Langdon taflanlar asarak, imenlikli alana girerken, bir baska dnyaya admn attgn hissediyordu. Bu kutsal toprak simdi sehrin en alslmadk antlarndan biriyle isaretlenmisti. Tam ortada, topraga kristal bir yark gibi dalan camdan yaplms dev ters piramidi birka gece nce Louvreun bodrum katndaki antresinde grmst. La Pyramide Inverse. Langdon rkek admlarla kenara kadar yrd ve Louvreun kehribar rengi skla aydnlatlms yeralt

tesisine bakt. Gzleriyle sadece devasa ters piramide degil, ayn zamanda onun tam altnda yatan seye bakyordu. Asagdaki odann zemininde, en minik yaplardan biri duruyordu... Langdonn alsmasnda bahsettigi yap. Langdon akla hayale gelmeyecek ihtimalin verdigi dehsetle rpermisti. Bakslarn kaldrp yeniden Louvrea bakarken, mzenin dev kanatlarnn kendisini kucakladgn hissetti... dnyann en gzel sanat eserleriyle ssl koridorlar. Da Vinci... Botticelli... Saheserler ssler yatagn Bir kez daha merakla bakslarn cama indirerek, asagdaki minik yapya bakt. Oraya inmeliyim! Adacktan karak, avludan Louvreun yksek piramit girisine dogru kosturmaya baslad. Gnn son ziyaretileri mzeden azar azar kyorlard. Dner kapy iterek ieri giren Langdon, merdivenden piramidin asagsna dogru inmeye baslad. Havann giderek serinledigini hissedebiliyordu. En alta ulastgnda, Louvreun avlusunun altndan

La Pyramide Inverse ye dogru uzanan uzun tnele girdi. Tnelin sonunda genis bir odaya ulasmst. Tavandan sarkan ters piramit tam nnde duruyordu... nefes kesici bir V seklindeki cam. Kadeh. Langdon gzleriyle asag dogru daralan formunu takip ederek, yerden iki metre yukarda duran ucuna bakt. Iste onun tam altnda, o minik yap duruyordu. Minyatr bir piramit. Sadece doksan santim boyundayd. Bu devasa tesiste, kk boyutlarda insa edilmis tek yap oydu. Langdonn alsmas, Louvredaki tanra sanat koleksiyonunu anlatmakla beraber, bu mtevaz piramitten de bahsetmisti. "Minyatr yap, sanki bir buzdagnn tepesiymis gibi, yerden yukar dogru knt yapar... asagya gizli bir oda gibi saklanms, piramit seklindeki devasa bir mahzenin zirvesi." Bos antrenin yumusak sklaryla aydnlatlms iki piramidin ular birbirlerine bakyordu. Gvdeleri mkemmelce yerlestirilmisti, ular neredeyse birbirine degiyordu. Kadeh yukarda. Bak asagda.

Bak ve kadeh kaps stnde bekilik eder. Langdon, Marie Chauvelin szlerini duyuyordu. Bir gn her seyi anlayacaksn. Ustalarn eserleriyle evrili eski Gl izgisinin altnda duruyordu. Saunirein gzetleyebilecegi daha iyi bir yer olabilir miydi? Simdi artk en sonunda, Byk statn dizelerinin gerek manasn anlayabiliyordu. Gzlerini gkyzne evirerek, camn stndeki yldzlarla dolu geceye bakt. Altnda uyur yldzl semann Unutulmus szler, karanlkta hayalet mrltlar gibi yanklanyordu. Kutsal Kse arays, Magdalal Meryemin kemikleri nnde diz kme araysdr. Dslanan kadnn ayaklar dibinde dua etmek iin klan bir yolculuktur. Robert Langdon iinde uyanan ani bir sayg drtsyle dizlerinin stne kt. Bir an iin bir kadn sesi duydugunu sand... yzyllarn getirdigi bilgelik... topragn derinliklerinden yukar dogru fsldyordu.

You might also like