You are on page 1of 226

Trk Folklorunda D Ruh Tasarm

Prof.Dr. Ali DUYMAZ*


zet: D ruh kavram ilk defa James Frazer tarafndan kullanlm bir kavram olarak bilinmektedir. Frazer zellikle masallarda devlerin, kahramanlarn ruhlarnn farkl yerlerde, farkl varlklarda yer aldn; dolaysyla lmeleri iin ruhun bulunduu yerin veya varln tespiti ve ncelikle onun ldrlmesi gereine iaret etmitir. Bu almada zellikle lm adet ve inanlar balamnda Trk folklorunda d ruh tasarm ve anlay zerinde durulup rnek metin ve uygulamalardaki yeri belirlenmitir. Bu ekilde eski dnemlerden bugne ulaan inan ve uygulamalar mukayeseli biimde tespit ve deerlendirme amalanmtr. Anahtar Kelimeler: Trk Folkloru, ruh, d ruh, lm

A. Ruh Kavrami Etrafnda


1. Ruh Kavram Ruh, hayat, yaamay salayan deiik glerin tamamndan oluan (Roux 1999: 109) tanmlanmas zor, deiken, seyyal ve soyut bir kavramdr. Konuyla ilgili alma yapanlar ruh, kut, can, tin, amin, umay, sne, sr, z, yula, jali gibi ruh karl kullanlan kelimeler arasnda herhangi bir ayrm yapmadan hepsini anlam bakmndan ya birbirinin yerine ve kartrarak ya da genelleyerek ve yuvarlayarak kullanmlardr. Yukarda ifade edilen tanmla da uygunluk gsteren ve kolay bir yol olan bu durum, ruhu tanmlamann aksine tanmlanamaz olua yneltmitir. Oysa ruh kavramnn olmasa bile en azndan bu szlerin her biri ya belirli kltrel tabakalara veya inan durumlarna ya da alndklar dilin dokusuna uygun olarak anlam nanslarna sahiptirler. Roux, konuyu btn ynleriyle tartm ve on maddede toplad belirli sonulara balamtr (Bkz. Roux 1999: 109-146). Ayrca bu konuda Abdlkadir nann eserinde de baz bilgiler yer almaktadr (nan 1986: 26-41). Biz, ruh kavram zerinde uzun uzadya durmak istemiyoruz. Ancak buradan ruh tasnifleriyle ilgili bir sonuca ulamay ve oradan da d ruh kavramna ulamay umuyoruz. Bedenle ruhu hem ayn, hem de birbirinden ayrlabilir kabul eden insanlar, bedenler gibi ruhlarn da olumlu veya olumsuz olabilecekleri inancn tamlardr. Bu bakmdan iyi, stn ruhla
*

Balkesir niversitesi, Fen-Edebiyat Fakltesi Trk Dili ve Edebiyat Blm / BALIKESR aduymaz@balikesir.edu.tr.

bilig Bahar / 2008 say 45: 1-22 Ahmet Yesevi niversitesi Mtevelli Heyet Bakanl

bilig, Bahar / 2008, say 45

birlikte kt ruh kavram da ortaya kmtr. Baz aratrmaclar ise Melanezya dininden alnma bir kavram olan ve stn ruh anlamna gelen manann, ilk dini tecrbe olabilecei grndedirler. 2. Ruhla lgili Baz Teori ve nanlar lkel toplumlarda ruhun, varlklarn veya bedenlerin kk ve somut bir modeli olarak alglanmasyla karlalr. Ruh, bedene nazaran daha uucu, naif ve nazik bir yapya sahip olarak tasavvur edilmitir. Uyku, rya, lm, baygnlk gibi durumlar, ruhun bedeni geici veya kalc olarak terk etmesi olarak yorumlanmtr (Frazer 1992: 120-122). Bu da ruhun hareketli, bedene gre daha uzun mrl ve daha ze ait bir unsur olduunu gstermektedir. Eski insanlarn her varlkta bir ruh olduu veya varsayd eklindeki inanlar srasyla animizmi / animatizmi, tabiat inancn, manizmi (atalar ve ller ibadeti), totemizmi, fetiizmi, politeizmi (ok tanrclk) ve nihayet monoteizmi (tek tanrclk) dourmutur (Daha geni bilgi iin bkz. rnek 1988: 24-28). Bu arada pek ok din, mezhep vb. inan grubu ruhla ilgili deiik gr ve teorilere sahip olmulardr. Hull (enkarnasyon), tenash (reenkarnasyonmetempsycose), don deitirme (metamorphose) gibi kavramlar bunlarn balcalardr. Arapa kkenli szckler olarak da ruhun deiik varlklarda yer almas, deiik isimlerle belirtilmitir. Arapada ruhun bir insan bedeninden dier insan bedenine gemesine nesh, bir hayvan bedenine gemesine mesh, ot ve aalara gemesine resh, madenlere girmesine ise fesh denir. Konunun phesiz bir baka boyutu da inan ve din boyutudur. Bir takm inanlar ruh tasarmyla ilgili deiik boyutlarda inanmalarla sslenirken semav dinler, ruhu tamamen soyut ve alglanmas mmkn olmayan bir nesne olarak kabul etmi, beden-ruh paralellii ve teklii zerinde inanlara sahip olmu ve ruhu insan bilgisi dnda deerlendirmek gerektii sonucunu koymulardr. 3. Ruhla lgili Tasnifler Ruhla ilgili malzeme iki hususta tasnife tabi tutulabilir: Olumlu ve olumsuz olularna gre ve bedenle ilgili konumlarna gre. Bunlardan ilkinde iki trl ruh ortaya kar: 1. Mkemmel, iyi, yce, stn ruh; 2. Kt ruh. Bedenle ilgili konumlarna gre de iki eit ruhtan sz edilebilir: 1. ruh; 2. D ruh. Bu tasnif ekli birok kltr ve dinde de neredeyse ayn ekilde vardr. Trk kltrndeki kut kavramn bu anlamda bir stn ruh olarak nitelemek de mmkndr. Nitekim Roux, kutu btn boyutlaryla ele alm ve ruh-yaamsal g, uzun yaam destei, Allahtan gelir eklinde tanmlamtr (Roux 1999: 34-43, 144; Ayrca bkz. Roux 1994: 131-135). Bu balamda ruh tasarmnda, gkyznde bulunma, gk cisimleri veya uan
2

Duymaz, Trk Folklorunda D Ruh Tasarm

(ruhun uucu olduu tasarm da etkili) hayvanlarla ilikilendirme gibi durumlar ortaya kmtr. Akdoan, srck gibi kular ile kelebek, sinek, ar gibi uucularda tasavvur edilmesi gibi. Orhun abidelerinde geen kergek bolmak sz de genellikle olumlu, iyi, stn ve kutlu ruhlarn yksekte, gkte, ku tasarmyla sunulmas balamnda yorumlanmtr. Ku, lm ve ruh arasndaki paralelliklere dikkat eken Divitiolu, Ouzlarda bir ok kuun lm ongunu olarak ilev grdn ifade etmitir (Divitiolu 1994: 31-39). Kt ruh kavram genellikle yeraltyla ilgili grlmtr. Bu bakmdan baz kt insanlarn ruhlarnn yeraltna gittiine inanlmtr. Cehennemin dibi sz kalb herhalde bunu yanstan izlerden biri olmaldr. Kt ruhlarn timsali hayvanlar da genellikle insanlarca olumsuz karlanan, yeraltnda yaayan hayvanlardr. Bunlar arasnda ylan ve ejderhalar ba sray alrken kurbaa, kaplumbaa, domuz gibi hayvanlar da kt ruh simgeciliinde yer tutarlar. phesiz destan ve masallarda yer alan devler, tepegzler, ejderhalar, periler, canavarlar da bu balamda kt ruhla ilgili olaand varlklardr. Erlikin llerin canlarn almaya kalkmas, iyi insanlarn ruhlarnn ge, tanr katna, ktlerin ise Erlikin yanna yeraltna gidecei inanc yaradl destanlarnda anlatlmaktadr. Ayn destanda kt ruhlar olan Albs ve ulbusun yeraltndan dar kmasna msaade edilmemesi gerektii de anlatlr (Sakaolu vd. 2002: 171-172). ruh, ruhun bedenin herhangi bir yerinde tasarmlanmasdr. Ruhun beden iinde veya bedenin bir atnda tasarmlanmas da sz konusudur: Bunlar sa, trnak, kan, ben, karacier, kemik, iskelet, kafatas, nefes, plasenta gibi unsurlardr. Trk kltrnde plasentaya bal ruh kavramna yakn anlamda umay kavramn deerlendirmek mmkndr. Bu durumda ruhun dar kabilmesi, kaabilmesi mmkn olan yerler de dikkati eker. Bunlar az, gz, burun gibi vcutta yark veya delik olan yerlerdir. Esnerken ya da haprrken az kapatma, krk veya atlak bardak kullanmama gibi inan ve adetlerde karmza kan snrlandrmalar da bunun iaretidir. Ayrca zellikle yz, grnm ve bunlarn yansmas olan glge, ayna, cam, fotoraf ve resim de ruhun gemesi veya bulamas mmkn olan nesneler olarak kabul edilir. Dolaysyla bu hususlarda gece aynaya bakmann ve trnak kesmenin gnah saylmas, resim yaptrma ve fotoraf ektirmenin yasaklanmas gibi bir takm yasak ve tabular olumutur. Bir ruh, lm, hastalk ve uyku srasnda bedeni terk ediyor ise glge, ayna, cam, su gibi parlak ve ldayan nesnelerde barnabilir (Bkz. Frazer 1992: 143-146, 191-198; Roux 1999: 144). ruh, stn ruh ve kt ruhla ilgili ksa ve snrl bilgiler verdikten sonra asl konumuz olan d ruh anlayna gemek istiyoruz.
3

bilig, Bahar / 2008, say 45

B. D Ruh
1. Kavram Tarihin erken dnemlerinde yaayan insanlar, varlklarn ruh ve beden olmak zere iki boyutta tanmlamlardr. Ancak bu iki unsur, ayrlmaz bir btnlk oluturmaz. Ruh, hastalk, baygnlk, uyku veya rya gibi durumlarda vcuttan geici bir sre veya lm halinde srekli olarak ayrlabilir. Hayatn varl, ruhun varlna baldr. Ancak bu arada, ruh genellikle ksa periyotlarla yok olabilmektedir. Gerekte ilkel insan, ruhun kendini zaman zaman yok ettiine, gezintiye ktna, baz iler grdne, kendi amalar iin ruhunu ve dier ruhlar dar karabilecek bir gce sahip olduuna inanr. Ruh, ya irade ve istekle ya da zorla veya gaflet halinde dar karlr ve bir sre sonra da geri dnmek zorundadr. D ruh teorisi, yaayan insann ruhunu, gvenlik iin hayvan ve bitkiler gibi d objelerde brakabilme imknna inanmaktr. D ruh kavram ilk defa James Frazer tarafndan kullanlm bir kavram olarak bilinmektedir. Frazer zellikle masallarda devlerin, kahramanlarn ruhlarnn farkl yerlerde, farkl varlklarda yer aldn; dolaysyla lmeleri iin bu ruhun bulunduu yerin veya varln tespiti ve ncelikle onun ldrlmesi gereine iaret etmitir. Biz bu bildirimizde zellikle lm adet ve inanlar balamnda Trk folklorunda d ruh tasarm ve anlay zerinde durup rnek metin ve uygulamalardaki yerini belirlemeye alacaz. Bylece eski dnemlerden bugne ulaan inan ve uygulamalar mukayeseli biimde tespit etmeyi ve deerlendirmeyi dnyoruz. nce kavramn alanna dair literatre temas edelim. Kavram, Altn Daldan, yani James Frazerden alnmadr. Frazer, Altn Dal adndaki iki ciltlik ve Trkeye ok ge evrilen eserinde d ruh kavramndan ilk defa sz etmektedir. Frazer, d ruh kavramn bedenin yaamas ve lmesinde etkili olan, fakat farkl bir nesne / hayvan, eya vs. de bulunan ruh olarak alglamaktadr. Dnyada ve Trkiyede yaplan hemen hemen btn almalarn erevesi, Frazer tarafndan izilmitir. Son yllarda Trkiyede d ruh kavramyla ilgili yaymlanm iki yaz ilgi ekmitir. Bunlardan biri, kavrama lm ruhu gibi ak ve anlalr olmayan, stelik herhangi bir altyaps da bulunmayan bir terim bulmu ve zellikle Trkiye d Trk destanlarndan rnek metinler vermitir (Bekki 2004). Bir dieri ise d can diyerek Frazerden aynen alnt yapma kolayclna dmek istememitir. Bu sonuncu yazda kavram tartlmadan d cann yaz ncesi devre ait bir inan olduu ve sadece fantezi-hayal rn masallarda yaad iddias bulunmaktadr (Sever 2003: 161-164).

Duymaz, Trk Folklorunda D Ruh Tasarm

Ancak ruhun bedenden darda bulunmas deiik biimlerde de anlalabilir. Mesela ruh; lm, uyku, rya, baygnlk gibi durumlarda ya da irad (amanlarn ruhlarna hakimiyetleri gibi) veya gayri irad biimde (ruh alnmas veya bedeni terk eden ruhun geri dnememesi) biimde darda tutulabilir. Bunlar da bedenin dna km, dnda kalm, yani d ruh olmu deil midir? Ksacas anlatmalara ve inanlara gre ruhun bedende bulunmamas, beden yaarken de mmkndr. O halde Frazerin d ruh kavram yle anlalabilir: Bedende ruh yoktur, ancak bedenin dnda ve ounlukla beden sahibinin veya srdalarnn bilgisi ve kontrolnde bir yerde, bir varlkta ruh bulunmaktadr. Tek tasavvur edilen ruhun ka veya g konumuzla ilgili deildir. Ayrca bu konu ruh g, hull, enkarnasyon, reenkarnasyon vb. gibi konular ierdii ve Hinduizm bata olmak zere pek ok din ve inanta varln koruduu iin geni ve hatta iinden klmaz bir husustur. Ancak ikili-oklu ruh anlay veya beden-ruh ayrmas bizim konumuza daha yakndr. Ksacas biz d ruh kavramn yaayan bedenden farkl bir yerde, objede, nesnede, varlkta tasavvur edilmesiyle ilgiliyiz. Yani beden ile ruh, farkl veya ayrlabilirse bir d ruhtan sz edilebilecei kanaatindeyiz. Bu bakmdan nce kimlerin veya nelerin ruhu bedenleri dndadr, yani kimlerin bedenini ldrmek iin beden d bir varlkta yer alan ruhu ldrmek gerekir, bunu sorgulamak gerekir. 2. Kimlerin Ruhu Dardadr? James Frazerin Altn Dal adl eserinde d ruha sahip olanlar devler, bycler, periler diyar yaratklar, gulyabaniler gibi olaan d varlklar ile prensesler, prensler ve krallar gibi srad insanlar veya kahramanlardr (Frazer 1992: 270-278). Trk masallar ve dier halk anlatlarnda da benzer bir durumla karlarz. ncelediimiz masal aratrmalarnda d ruhun devlerde, ccelerde ve cinpulat gibi olaanst varlklarda yer aldn gryoruz. (Seyidolu 1975: 98; Sakaolu 2002: 198, 201; Alptekin 2002: 137). Destan ve halk hikyelerinde ise Alp Mana, Ak Kbek, MaadayKara, Er-Samr, Han-Pdey, Altay-Buuay, Kkin-Erkey, Kara-Par, Kartaga-Mergen, k Garip, Nevruz Bey, Yaral Mahmut gibi kahramanlarn d ruha sahip olduklar dikkati ekmektedir. Bu durum, anlatnn trnden ve niteliinden kaynaklanmaktadr. 3. Ruh Neden ve Ne Kadar Sreyle Dardadr? Ruh tasarmnda psikolojik sebepler vardr. Mesela gen kalma, lmszlk, tehlikelerden korunma, gvenlik vb. Dolaysyla d ruhlar genellikle kapal, uzak, ulalmaz ve gizli mekn ve nesnelerde tasavvur edilmilerdir. Bunlar arasnda en youn ksm yeralt diyar oluturmaktadr. Ruhla yeralt hayvanlar arasndaki iliki kt ruh tanmlamasyla ilgili olduu gibi
5

bilig, Bahar / 2008, say 45

yeralt hayvanlarnn gen kalma ve uzun yaamalaryla da ilikili grlmtr. Mesela Melanezya-Trobriand adalarnda yerliler, ruhlarn yeraltndaki hayvanlar gibi (ylan, kertenkele vs.) gen kaldn, hatta tuzlu suda ykanp denizin akntsyla ocuklap kadnlarn karnna girerek yeniden dnyaya geldiklerine inanrlar (Malinowski 1998: 133-134). Frazer d ruhu, yani insanlarn ruhlarn darda bir yerde tutmasn genel olarak sadece gvenlik sebebine balar. Ancak totemcilikte tehlikenin cinsel yaamla tanana kadar ortaya kmadna inanld iin d ruh anlaynn ancak erginlenmeyle birlikte gelitiini syler ve bu erginlenme treninin lp dirilme veya taklidinden olumasn da buna balar (Frazer 1992: 322). Bu inana gre ergin olmam kiilerin ruhlar tehlikede saylmad iin ruhun da darda tutulmasna ihtiya olmamaktadr. Ancak erginlenmeyle tehlike olumakta ve dolaysyla ruh darda bir varla braklmaktadr. Mesela Yaral Mahmut hikyesinde ruhu, doumu salayan dervi tarafndan annesine verilen bir bakta olan Mahmuta, bak ancak bydnde verilebilecektir (Alptekin 1997: 212-213). slm dininde ergin olmayan ocua sabi denmesi ve masum saylmas inancyla balantl grlen bu durum Alp Mana destan ile k Garip hikyesinde de baka biimde karmza kar. Alp Mana sevgilisine ulamak iin uzun ve zor bir akna karken sadandan kard oktaki ruhunu, ihtiyar gemiciye brakr. Sonuta dnnde ihtiyara brakt oku alr, yani tehlike geince can bedene geri dnm olur (Ergun 1998: 120-121, 138-139). k Garip de sevgiliye-butaya ulamak iin gurbete karken ald iki sazdan birinde olan ruhunu evinde brakr. k Garipin dnnde de, yani tehlike geince saz kendi kendine almaya balar veya teli krlr. Bu da ruhun bedene geri dndnn simgesi saylabilir (Trkmen 1995: 243; Alptekin 1997: 222-223). 4. D Ruh Nelerdedir? D ruh, genelde olumsuz veya olaanst varlklarn ve kiilerin greceli lmszln ifade etmekte kullanlan ve baz canl/cansz varlklarda, uzak, gizli, kapal, ulalmaz meknlarda tutulan bir olgudur. Barnd eyler de ku cinsleri, dier hayvanlar, bitkiler veya cansz varlklardr. Burada da tabiat ile insan / dev paralellii vardr. Bu durum olumsuz olmasyla mana / kutun zdddr. Devin ruhunu, onun tutsak ettii kzn bilgisiyle (Tepegzde alar bilgi verirler) kahraman bulmakta ve yok etmektedir. Bu da d ruhun genelde olumsuz varlklarda yer aldn ortaya koyar. Bir dier husus ruhun barnd varlklardr. Bu durum kltr ve dinler tarihiyle ilgilidir. Totemistik dnemlerde hayvanlar, fetiizm dneminde objeler, ziraat-tarm dneminde aalar ve bitkiler d ruha barnaklk etmilerdir. Ruh, genel anlamda canl ya da cansz herhangi bir nesnede ise
6

Duymaz, Trk Folklorunda D Ruh Tasarm

animizm, bir objede veya eyada ise fetiizm, bir hayvanda ise totemizm olarak kabul edilmitir. Frazer, d ruh kavramn Halk Masallarnda D Ruh ve Halk Tresinde D Ruh olarak iki blmde ele almtr. Masal rnekleri iinde Hint, Arap, Msr, Alman, skandinav, talyan, Kemir, Malaya, Mool, Kelt, Kabil, Macar, Yunan ve Trk masallar n sralarda yer alr. Trk masallar olarak Tatar iirlerinden ve masallarndan rnekler vermitir. Bizim incelediimiz metinlerle de destekleyerek d ruhun nelerde olduunu yle bir tasnifle deerlendirebiliriz: I. D ruh hayvanlardadr. Totemcilikle ilgisi kurulan hayvanda d ruh tasarm en yaygn olarak karlatmz durumdur. Canl olmalar ve deiik nitelikleri bunda etkili olmu olabilir. Mesela, Moqui ve Zuni Kzlderilileri insan ruhlarnn uzun yaamalar dolaysyla kaplumbaa, ay, geyik, kurt, tavan gibi klan atalarnn, yani totemlerin bedenlerine g ettii inancndadrlar (Frazer 1992: 99-100). Altay efsanelerine gre Erlik, Tanrya ben lm adamlarn canlarn alacam diye istekte bulunur, Tanr ona kendisinin can yaratmasn syler. Bunun zerine Erlik, eline eki, rs ve krk alr. Erlikin yaratt varlklar ve hayvanlar; kurbaa, ylan, domuz, deve ve albs, ulbus (kt ruhlar)tur. Ayrca Tanrnn alp atee att krk, bir kadna dnr, Tanr kadnn yzne tkrnce kadn eti yenmez, ty yelek olmaz, Kurday kuuna dner. Erkek de yzne tkrlnce Yalban adl bir kua dner (Sakaolu vd. 2002: 171). A. Kularda / Uuculardadr: Bu balk altnda ele aldmz metinlerde ya ku olarak genel bir ad kullanlm ya da kuun cinsi, nitelii veya says verilmitir. Bu kular arasnda papaan, gvercin, srck, sere, kumru gibi kular ile ar, eek ars, sinek, kelebek gibi uucular yer almaktadr (Frazer 1992: 269-295). Er-Ttk destannda oin Kulak adl devin ruhu Al-Taik denen yerdeki altn pnardaki sar baln karnndaki gm sandn iindeki krk kutadr (gel 1993: 545). Maaday-Kara destannda Kara Kula Kaann ruhu bldrcn yavrularndadr (Bekki 2004). Trk masallarnda devin cannn kularda olduuyla ilgili rnekler vardr. Mesela bir masalmzda devin can aynn karnndaki kutadr (Alptekin 2002: 137), bir dier masalmzda Hint dandaki danann karnndaki serededir (Seyidolu 1975: 98). Bir Erzurum masalnda da devin can, Kaf danda oturan kardeinin kalbindeki kutunun iinde bulunan sinektedir (Seyidolu 1975: 98). Kularn ruhun sakland bedenler arasnda yer almasnn sebebi, kular ile ruh tasarm arasndaki rtme olsa gerektir. nk ruh en ok kularla arm yapan bir kavramdr. Bu da uuculuuyla ilgilidir. Sinek, kelebek ve arya benzetilmesi ise uuculuklar yansra

bilig, Bahar / 2008, say 45

kklklerinden ve bedene rahat girip kabilecekleri yapya sahip olmalarndandr. B. Srngenlerdedir: Ylan bata olmak zere bir ok srngen, d ruhun barnd hayvan olarak tasavvur edilmitir (Frazer 1992: 269-295). Ylanla ilgisi olduu iin bir ejderha olarak da karmza kabilir. Ylanlar yeralt dnyasnda yaar, Trk yaratl destanlarnda Erlik tarafndan yaratlm hayvanlardandr (Sakaolu vd. 2002: 171). ekilsizlii temsil eder. nsan ktle srkleyen nefisle zdeletirilmitir. amana, yeraltndaki yolculuklarnda klavuzluk eder, hayat aacnn kklerinde ylan vardr. Ylanlar ah ahmeran da yeraltnda yaar, ba insan eklindedir, hazineleri bekler (Bkz. Seyidolu 1998: 86-92). Abdal Musa vilayet-namesinde Teke Beyinin ruhu bir canavardadr (Ocak 1984: 109). Melanezya-Trobriand adalarnda yerliler, ruhlarn yeraltnda yaadklarna inanmaktadrlar. Yeraltndaki hayvanlar gibi (ylan vs.) gen kaldn, hatta tuzlu suda ykanp denizin akntsyla ocuklap kadnlarn karnna girerek yeniden dnyaya geldiklerine inanmaktadrlar. nsanlar da ruhlarla birlikte eskiden yeraltnda yaarlarm ve genleme zellikleri varm. Sonra bunu kaybetmiler, ruhlar ise gen kalmaya devam etmilerdir (Malinowski 1998: 133-134). C. Su ve Deniz Hayvanlar / Yzclerdedir: Genel adyla balk, d ruh tasarmnda kullanlan deniz hayvandr (Frazer 1992: 274-275, 294). Bir masalmzda devin can gldeki kurbaann karnndaki sar apar kutudadr (Alptekin 2002: 137). Er-Ttk destannda oin Kulak adl devin ruhu Al-Taik denen yerdeki altn pnardaki sar baln karnndaki gm sandn iindeki krk kutadr (gel 1993: 545). D. Dier Hayvanlardadr: Maral veya geyik, horoz, bok bcei gibi dier baz hayvanlarda da d ruh tasarm grlmektedir (Frazer 1992: 275291). Tva destanlarndan Han ilgi Attg Han-Hlkte Demir-Mgenin dokuz canndan birisi, yedi rman tesindeki yedi tayga ilerisindeki yedi sakarl kren geyiktedir (Orus-Ool 1996: 3-60). Trk masallarnda geyie ek olarak koyun, dana, ay, tavan, samur gibi hayvanlar da d ruh tasarmna katlr (Alptekin 2002: 137; Seyidolu 1975: 98; Sakaolu 2002: 201). Altay destan Kkin Erkeyde yeraltnda yaayan Sokor Kaann askerlerinin ruhlar bir sandk iindeki samurlardadr (Dilek 2002: 191). II. Aalarda ve Bitkilerdedir: Genel olarak aata tasavvur edildii gibi akasya, am, kayn gibi aa cinslerinde ve arpa, kabak, msr gibi tahl ve meyvelerde, hatta iek, mavi gl aac gibi bitkilerde de d ruh tasarm vardr (Frazer 1992: 279-283). III. Cansz Varlk ve Nesnelerdedir: D ruhun sakland nesnelerin banda kutu, ekmece, sandk, ie, torba gibi kapal kaplar gelmektedir (Frazer
8

Duymaz, Trk Folklorunda D Ruh Tasarm

1992: 269-295). Er-Ttk destannda oin Kulak adl devin ruhu Al-Taik denen yerdeki altn pnardaki sar baln karnndaki gm sandn iindeki krk kutadr (gel 1993: 545). Kkin Erkeyde Sokor Kaann askerlerinin ruhlar bir sandk iindeki samurlardadr. (Dilek 2002: 191). Trk masallarnda kutu, ok kullanlan bir nesnedir (Seyidolu 1975: 98; Alptekin 2002: 137). Bunlarda temel alnan husus, ruhu saklayabilecek bir yap arz etmeleridir. Ama ruhun sakl gizli, kapal, gzden ve tehlikeden uzak tutulmasdr ve insan zihni bu konuda ok deiik tepkilerle akla gelmeyecek ve uzak nesneleri tercih etmitir. Ayrca gerdanlk, bilezik gibi ss aralar da herhalde bedenle ilgilerinden dolay tercih edilmilerdir. Bir masalmzda devin can, kulandaki kpededir (Sakaolu 2002: 198). Masallarmzda gerdanlk, bilezik, yzk, boncuk gibi ss eyalar genellikle kz kahramanlarn ruhunu simgelemektedir (Bekki 2004). Trk masallarnda lme veya yeniden dirilie sebep olan varlklar arasnda gerdanlk, bilezik, yzk gibi ss eyalar da yer alr. l gibi olan kz boynundaki gerdanlk karlnca (Alptekin 2002: 136) veya bilezik koluna taklnca dirilir (Alptekin 2002: 136; imek 2001: 220). Bu eyalarn d ruhu temsil ettii aka grlmektedir. Yzkle ilgili konuya dhil olduunu dndmz bir baka rnek de Dede Korkut Kitabndaki Tepegz hikyesinde gemektedir. Peri kz, Konur Koca Saru obandan doan olu Tepegze tenini kl kesmemesi, vcuduna ok batmamas iin bir yzk verir (Ergin 1997a: 206-215). Bu da d ruhun bir baka boyutta ilenmesi olmaldr. D ruhun bulunduu varsaylan bir baka grup nesne de silah ve sava gereleridir. Ok, kl, mzrak gibi silahlarda kahramann ruhunun bulunduu dikkati eker. Mesela bir talyan masalnda mzrak (Frazer 1992: 279), Tatar anlatmalarnda ise altn ok ve altn klcn kullanld grlmektedir (Frazer 1992: 294). Tva destanlarndan Han ilgi Attg HanHlkte Demir-Mgenin dokuz canndan birisi elik klcndadr (OrusOol 1996: 3-60). Alpam destannn Altay varyant olan Alp Mana destannda yerle gn birletii yerde Akal ata binen Ak Kaann erkek yz grmeyen, erkek eli demeyen Erke Karak adndaki kzn almaya giden Alp Mana, ihtiyar gemiciye sadandan kard dokuz keli bakr okunu verir ve Benim lp lmediimi bu oktan anlayabilirsin. lrsem veya yaralanrsam bakr okum paslanr. Yenersem, sa olursam gne gibi parlar der. Ayn destann devamnda oku ihtiyarn elinden alan dostu suya atar, ld iddiasn ispat iin kuru kemiini gsterir. Ancak ihtiyar, oku sudan karr ve parladn grp Alp Manan yaadn anlar (Ergun 1998: 120-121, 138-139). k Garip gibi sevgiliye-butaya ulamak iin yani tehlikeli yere giderken Alp Manan da ruhunu okta brakt9

bilig, Bahar / 2008, say 45

dikkati ekmektedir. Silah kategorisine dahil edebileceimiz bir baka nesne de bak veya akdr. Tva destanlarndan Han ilgi Attg HanHlkte Demir-Mgenin dokuz canndan birisi, ediinin arasndaki polat sar aksndadr (Orus-Ool 1996: 3-60). Er-Samr destannda Kara Bknn d ruhu paasndaki bandadr (Dilek 2002: 81). Elif ile Mahmut hikyesinde Mahmutun ruhu bir baktadr. Doumuna vesile olan dervi, Mahmutun annesine bydnde verilmek zere bir bak verir. Ancak bak knndan karlrsa Mahmut lecektir. Bir cad, sevgilisi Eliften sihirle rendii bilgiyle ba knndan karp kuyuya atarak Elifi padiaha gtrr. Mahmutun arkada da remil atarak Mahmutun ruhunun nerede olduunu renir ve ba kuyudan kartarak Mahmutun yeniden dirilmesini salar (Alptekin 1997: 212-213). Ban bydnde verilmesi din kavramyla sabilik anlayyla ilgili olabilir. nk baz inanlara gre ergin olmam kiilerin ruhlar tehlikede saylmad iin ruhun da darda tutulmasna ihtiya olmamaktadr. Ancak erginlenmeyle tehlike olumakta ve dolaysyla ruh darda bir varla braklmaktadr. Klta d ruh tasarmnn farkl bir yansmas da sadece kendi klcyla veya zel bir klla ldrlen kahraman veya varlklardr. Bilindii gibi Tepegz, Basat tarafndan kendi klcyla ldrlr. Bir maarada iki kl vardr, biri knl, biri knsz. Knsz kl, inip kmaktadr. Bu klc kendi klcyla ve aala almaya alr, olmaz, sonunda ok atarak, bal bulunduu zincirden koparr ve bu klla Tepegz ldrr. Bu bilgiyi Basata Tepegzn kendisi vermitir (Ergin 1997a: 213). Bu kl da bir d ruh tasarmnn sonucudur. Nitekim Frazer, buna benzer rnekleri vererek eer bir insann lm bir nesnedeyse insann o nesneden gelen bir vurula ldrlmesi ok doal bir ey olur demektedir (Frazer II: 325). Kendi klcyla ban kesilerek ldrlmesi motifi, Tatarlarn Ak Kbek destannda da vardr. Buna gre Salr Kazan, ayandaki elmas klcyla ldrlebileceini, Ak Kbekin klcnn kendine kr etmeyeceini syler. Nitekim Ak Kbek Salr Kazan ayandaki elmas klla ldrebilir (Duymaz 1997: 116-119). Halk hikyelerimizde rastladmz bir baka nesne ise sazdr. k Garip hikyesinde en belirgin rneini grdmz saz, anlatnn tr ve kahramann niteliiyle ilgili seilmi bir rnektir ve olduka ileri bir aamay iaret eder. k Garip hikyesinde k Garip gurbete karken iki tane saz alr, sazn birini yanna alr, birini eve asar. Anasna Ana bu saz burada asl kalsn, kimse el ayak vurmasn. Eer bu sazn telleri kendi kendine krlrsa bil ki Garipin lmtr. Yok, krlmazsa bil ki Garipin hayattadr. Bir gn mr olursa gelir kar der. Sonuta Garip eve dndnde sazn teli krlr veya kendi kendine almaya balar (Trkmen 1995: 243; Alpte10

Duymaz, Trk Folklorunda D Ruh Tasarm

kin 1997: 222-223). Burada kla getikten sonra ve gurbete sevgilisine ulamak iin balk toplamaya giderken sazda ruh braklmas ilgi ekicidir. Tehlike getikten sonra sazn telinin krlmas, ruhun geri dnmesi olarak da yorumlanabilir. Nevruz Bey hikyesinde sazda d ruhun bir baka ekilde yansmas vardr. Nevruz, kla getikten sonra annesinden duvardaki saz ister. Fakat annesi saz alamaz, elini uzattnda yukar ykselir, elini ektiinde saz yerine gelir. Bunun zerine Nevruz, saz ancak kendisi alabilir (Duymaz 1996: 28, 138). Buradaki saz ile Tepegzn klcnn inip kma noktasndaki benzerlii dikkat ekicidir. Yan yana yatmak durumunda kalan sevgililerin saz veya klc araya koyarak murat alp vermemesi saza veya klca yklenen baka bir simgedir. Bununla nefse hkimiyet anlatlr, ancak saza ve klca verilen anlam, ruhun sazda ve klta bulunmasyla ilgili gibi grnmektedir. Ayrca cinsel temas tehlikesi ve yasana dikkat etmek gerekir. Bu motif Dede Korkutta Serek ve Kantural boylarnda, Tahir ile Zhre, Nevruz Bey ve ah smail hikyelerinde yer almaktadr. Ayrca Radloff tarafndan derlenen ki Karde adl masalda da vardr. Sazn ve klcn anlam anlatnn temasna ve kahramann tipine gre deiir (Duymaz 1996: 30). Araya kl koyma Anadolu masallarnda da vardr (Sakaolu 2002: 238). Bakaca krk, kum tanesi, stun gibi ok eitli nesneler de d ruh tasarmnda kullanlmaktadr (Frazer 1992: 269-295). Cansz varlk ve objelerde d ruh tasarmyla ilgili rnekleri geniletebiliriz. Masallarmzda kap, krek, sprge, paspas gibi deiik nesneler de devreye girer (Alptekin 2002: 137). Burada Er Ttk destannda Er-Ttkn ruhunun ocak tann altndaki eede olduunu da hatrlatalm (gel 1993: 544). IV. Dier Nesne ve Varlklardadr: Yumurta, d ruh tasarmnda ska karmza kan bir varlktr. Hem kapal olmas hem de can ortaya karmas bakmndan ruh tasarmnda kullanlmtr (Frazer 1992: 280, 281, 283, 284, 288). Gmhaneden derlenen bir masalda da Cinpulatn can bir geyiin karnndaki tavann iindeki yumurtadadr (Sakaolu 2002: 201). Ate, kz ve odun da d ruh tasarmnn bir baka nesnesidir (Frazer 1992: 277). 5. D Ruhlarn Mekn Bilindii zere slamiyet ncesinde Trkler dnyay tabaka olarak alglamlardr: Yeralt, yeryz ve gkyz. Yeralt Erlikin mekndr, yeryz insann, gkyz ise Tanrnn. Bu katmanlar kendi iinde de tabakalara ayrlrlar. Ancak insan btn nesneleri, olaylar ve durumlar bu l anlaya gre deerlendirme yolunu tutmutur. Baz kltrlerde bu l yap

11

bilig, Bahar / 2008, say 45

bir dalizme de yerini brakr. Ancak Trk kltr ve mitolojisinde genellikle bu l yap kendini gstermektedir. nsan bu yapnn ortasnda, bir baka ifadeyle orta dnyada yer alr. Bir bakma tanrsal sema ile eytani yeralt arasndadr ve irade itibariyle zgrdr, yani irade sahibidir ve isterse yeraltna isterse gkyzne ait unsurlara yakn durup kendi yapsn olumlu veya olumsuz biimde tayin edebilir. Bu bakmdan insanlar davranlarna gre deerlendirilirler. Ruhlar da lmden sonra veya lmeden nce herhangi bir ekilde (esrime, rya, baygnlk veya gvenlik gerekesiyle iradi olarak ve kendi iradeleri dnda alnarak) davranlarna gre yeraltna ya da gkyzne giderler. Bu balamda ruhlarn topland veya bulunduu meknlar da l bir yap ve karakter nitelii gsterir. yi ruhlar gkyzne giderler, bu itibarla da gkyz varlklaryla cisimletirilirler: Kular gibi. Kt ruhlar ise yeraltna giderler veya yeraltnda kt ruhlar bulunur. Bunlarda da ruh yeralt varlklaryla benzetirilir. D ruhlar, orman, su ba, kuyu, pnar ve maara gibi yeraltnn simgesi veya yeraltna geiin yolu olan meknlarda barnrlar. Ayrca gl, da ve aalarda d ruhlarn barnd metinlerde yer almtr. nsan-aa, su, orman arasndaki mistik balar vardr. nsanlarn atalarnn ruhlarnn toplanma yeri olarak aa, yeralt, gkyz gibi deiik tasarmlar vardr. a. Yeralt Yeralt, erken dnemlerde yaayan insanlarn zihninde olumsuzluklarla ilgili bir arm dnyasna sahiptir. Trk kltrnde Erlikin ve Erlike tabi olanlarn, yani kt ruhlarn, kt insanlarn lmden sonraki ruhlarnn bulunduu bir yerdir. Yeraltndan gelen kt ruhlar, insanlara zellikle destan kahramanlarna trl ktlkler etmektedir. Radloffun derledii Altay efsanelerine gre Tanr Kayra Kan, Erliki k diyarndan kovmu, karanlk diyarnn nc katna srmtr. Erlik, burada yoldan kard insanlardan, yani kt ruhlardan ibaret bir halk oluturur (Sakaolu vd. 2002: 171, 173-174). Dede Korkut Kitabnda Tepegz, bir yeralt ruhu" saylmaktadr (gel 1995: 68-70). Er Ttk destannda yeraltndan kan, yeraltnda yaayan, kahraman alp yeraltna gtren devler vardr. Mesela oin Kulak adl dev, yeraltnn kaps saylan bir kuyudan kmtr. Er Ttk bu devi karp beslemitir, sonunda bu dev onun canna kastetmitir. Temir Kulak adl dev Er Ttk alp yeralt diyarna gtrr (gel 1993: 543-545). Altay destan Kkin Erkeyde, kahramann kz kardei Sokor Kaan tarafndan yeraltna karlr, Kkin Erkey burada Sokor Kaann ordusunu sandkta samur eklinde olan ruhlarn ldrerek yener (Dilek 2002: 191). En yaygn ve bilinen masallarmzdan Zmrdanka
12

Duymaz, Trk Folklorunda D Ruh Tasarm

masalnda da dev bir kuyudan girdii yeralt diyarnda yaar (Duymaz 1998: 91-97). Kuyu ve maara gibi mekn unsurlarn da aslnda yeralt balamnda ele almak gerektiini dnyoruz. nk bunlar yeraltna alan kaplar olarak ilev grrler. Dede Korkut Kitabndaki Tepegz hikyesinde Tepegzn meknyla ilgili deiik yerlerin ad anlrken arlk maaralardadr. Bu maaralardan biri koyunlarn konduu, biri ise kllarn bulunduu yerdir (Ergin 1997a: 206-215). Bu birka rnek bile yeraltyla ilgili olarak u tespiti yapmamza imkan verir: a) Yeralt, karanlklar ve ktlkler diyardr. Erlik ve avanesi burada yaarlar. yi insanlar ve ruhlarn aldatarak ya da zorla kararak bu diyara ekmek isterler. Bu balamda dev, tepegz, gulyabani, canavar, ylan, ejderha vs. yeralt varlklar olumsuz addedilmitir. b) Yeralt, kt insanlarn lmden sonra ruhlarnn barnd bir yerdir. b. Orman ve Aa Ormanlar karanlk, esrarengiz ve vahi hayvanlar olmas dolaysyla kt varlklarn yaad bir yer olarak tasavvur edilmi meknlardandr. Abdlkadir nan, orman kltnn ilkel topluluklarn orman mahsulleriyle ve avclkla geindikleri devrin hatras olduunu ancak daha sonra ziraat ve geni bozkrlarda obanlk ile geinen uluslarda orman kltnn eski nemini kaybettiini ve orman tanrlarnn da kt ruh sayldn kaydetmektedir (nan 1986: 62). Lebed Tatarlarnn yaradl efsanesine gre bataklklar ve kara orman Erlik yaratmtr (Sakaolu vd. 2002: 176). Radloff derlemesi bir Altay efsanesinde de Erlikin kt ruhlarnn daha iyi yaadklarn gren Kayran Kan, onun semasn ykmak iin Mandireyi gnderir, bu semann yklmas ile byk dalar, derin uurumlar ve onlarn arasnda geilmesi imknsz ormanlklar peyda olmutur (Sakaolu vd. 2002: 174). Orman tanrlar, ruhlar iin nemli bir rnek bir Tatar masal kahraman olan relidir. nl Tatar airi Abdullah Tukayn iirletirdii bu efsanevi varlk Tatar folklorunda orman cini olarak da adlandrlr. reli halk inancna gre ormanda yaayp insanlar gdklayarak ldren mahlk, orman cinidir. Szn etimolojisi sivri el olarak yaplrken reli ile orman ilikisi ilgi ekicidir. Ayn mahlukun uva kltrndeki eklinin erkek olann ad Upate, diisi ise Arsurridir (ner 1991: 196-197). Ouz Kaan Destannda Kyandkat, byk, ulu bir orman iinde yaar (Ergin 1988: 14, 30). Birok kltrde olduu gibi aa, Trk kltrnde de genellikle olumlu, retken ve hayat baheden bir klttr. Ancak aalarn mekn kapsayan nitelikleri dolaysyla kklerinde veya dibinde ylan, ejderha tasavvuru
13

bilig, Bahar / 2008, say 45

da dikkat ekmektedir. Zmrdanka masalnda, Smer destan Glgamta, Er Ttk destan gibi pek ok metinde bu yapy grrz (Duymaz 1998: 91-97). Er Ttk destannda Ay-Kulak adl dev, eri kavak aacnn dibini mesken tutmutur (gel 1993: 544). Tva destanlarndan Han ilgi Attg Han-Hlkte Demir-Mgenin dokuz canndan birisi otann eiindeki iki demir kavaktadr (Orus-Ool 1996: 3-60). Ayrca aalar ruhlarn toplandklar yerler olarak da tasarlanmlardr. Aalarn dallarndaki kular iyi ruhlarla, kklerindeki ylan gibi mahlklar ise kt ruhlarla zdeletirilmitir. c. Pnar (Su Kaynaklar) Yeraltndan kan pnarlar, gzeler ve kaynaklar veya su balar, ruhlarn toplandklar yerler olarak kabul edilirler. Yeraltndan gelen su kaynaklar, pnarlar, yeralt ruhlarnn dar kmas iin deta bir yol, gei, kap grevi grrler. Bu bakmdan su iyesi, su ban bekleyen ejderhalar, su ban tutan dev motifleri masallarda ska karmza kan motiflerdir. Tepegz, Konur Koca Saru obann Uzun Bnar denilen yerde peri kzyla ilikisinden dnyaya gelmektedir. Bir yl sonra peri kz Tepegz bir ynak iinde yine pnarn bana brakmaktadr. Pnar, perilerin bulunduu bir mekn olarak dikkatlere sunulmaktadr (Ergin 1997a: 207-208). Ouz Kaan destanndaki Kyandkatn yaad yerle ilgili bilgilerde orman ve su unsurlar dikkati eker. Kyandkat, iinden bir ok dereler ve rmaklar akan byk bir orman iinde yaamaktadr (Ergin 1988: 14, 30). Yunan mitolojisinde Odissenin mcadele edip kr ettii Polifem, denizler tanrs Poseidonun oludur. Er-Ttk destannda Yel Mous ad verilen dev, suda yzen bir cierden ortaya kmtr. Yine ayn destanda oin Kulak adl devin ruhu Al-Taik denen yerdeki altn pnardaki sar baln karnndaki gm sandn iindeki krk kutadr (gel 1993: 543-545). Bir Taeli masalnda devin can gldeki kurbaann karnndaki sar apar kutudadr (Alptekin 2002: 137). . Da Dalar, klt olarak btn mitolojilerde yer alm doal mekn unsurlarndandr. Ele aldmz konu balamnda dalarn da yer almas, devlerin d ruhlarnn dalar gibi ulalmaz ve yksek yerlerde olmasyla ilgilidir. Bu itibarla dalarn bir kutsal mekn veya klt oluundan ziyade ruhu saklamak gibi ilevsel bir amala kullanldn dnmekteyiz. Bir iki rnek verelim: Devin can bir masalmzda Hint danda danann karnndaki serededir (Seyidolu 1975: 98), bir baka masalmzda ise Kaf danda oturan kardeinin kalbindeki kutunun iinde bulunan sinektedir (Seyidolu 1975: 98). Gmhane masalnda Cinpulatn can bir dadaki geyiin / tavann karnndaki yumurtadadr (Sakaolu 2002: 201).
14

Duymaz, Trk Folklorunda D Ruh Tasarm

d. Dier Meknlar Bazen d ruhun mekn ad belli bir yer veya bir meskn mahal olabilir. Taeli masalnda ccenin can, Kendir kalesinde bulunan bir koyunun karnndaki kutudadr (Alptekin 2002: 137). Tepegz hikyesinde Salahana Kayas, knbet gibi yerler Tepegzn yaad yerler arasnda saylr. Knbet, Tepegzn hazinesini saklad yerdir (Ergin 1997a: 206-215). Bu da bize hazine ba bekleyen ylan veya ejder motifini hatrlatmaktadr. 6. D Ruhu Olan Varlklarn Nitelikleri Devler ve kahramanlarn d ruh sahibi olduklarn ifade etmitik. D ruh tayan insan d varlklarn nitelikleri ve ekilleriyle ilgili olarak metinlerde ok farkl bilgiler mevcuttur. Bunlarn ncelikle olaan ekilde domadklar dikkati ekmektedir. Bu varlklarn doumlarna sebep olan olaylarn banda bir tre veya yasan ihlali gelmektedir. Dede Korkut Kitabnda Tepegzn doumu yasak iliki sonunda gereklemektedir. Bir yasan, trenin ihlal edilmesi sonucunda; ferdin iledii bir kusur sonunda btn Ouz toplumu ceza grmektedir (Ergin 1997a: 206-215). Johannes Benzingin verdii bilgilere gre uvalardaki Arsurri ad verilen varlklarn doumu, lm ekli normal olmayan insanlardan doma eklindedir. Katolik geleneine gre ya srlmesi gerekirken srlmemesi, papazn din vecibeleri yerine getirmemesi, defnedilirken vcudu tamamen toprakla kaplanmamas ya da ormanda len kiiler Arsurri doumuna sebep olur. Ayrca ihtiyar, kr, sar, tek gzl, sakat, hasta insanlar ormana terk etme veya ldrme deti zerine bunlarn ruhlarnn ormanda bulunduu ve alayp haykrarak dolatklar inanc vardr. Arsurrilerin ldrlmeleri durumunda bunlarn her damla kanndan yeni Arsurri doacana inanlmaktadr (ner 1991: 198). Burada dikkat eken husus, lnn ruhunun bir ekilde ormanda bir varlkta yaamaya devam etmesidir. Bu bakmdan devler ile kt ruhlar arasnda bir kken ilikisi kurmak yanl olmasa gerektir. kinci bir husus bu varlklarn ekil bakmndan normal olmamalardr. Anlatlardaki elikili ekil bilgileri veya normal olmamaya atf yapmalar bunu gsterir. Yaradl destanlarnda Erlikin yaratt veya yaratlmasna sebep olduu eylerin hepsi biimsizdir, ie yaramazdr (Sakaolu vd. 2002: 167-176). Er Ttk destannda devlerin adlar ve ekilleriyle ilgili bir ok ayrnt bulunmaktadr (gel 1993: 542-547). Ama bu ekiller bile birbirinden ok farkllklar gstermektedir. Buna Ouz Kaan destanndan rnek verelim. Destanda kyandkat olarak okunan varlk iin aratrmaclar okunuu bata olmak zere herhangi bir kesin sonuca ulaamamlardr. Bang ve Rahmeti, kelimenin metindeki dokuz eit yazl biimini vermi15

bilig, Bahar / 2008, say 45

ler, bu ekillerin hepsinde tek sz grmenin mmkn olmadn ve mellifin ayn hayvan ayr ayr iki ya da isimle yazm olmasn kabul etmek gerektiini ifade etmilerdir (Bang vd. 1936: 35-36). Pelliot da deiik okumalarn eletirisini yaparak kelimeyi qaat okumu, Sanskrite gergedan anlamna gelen khadga szyle ilgisini kurmutur (Pelliot 1995: 2325). Anlam olarak ise yrtc hayvan, gergedan, tek boynuzlu at, yaban eei ve hatta airet ad gibi anlamlandrmalar olmutur. Ancak resimde grld gibi bu varlk at vcutlu, geyik bal, tek boynuzlu bir masal hayvandr. Daha dorusu bu bir kaos simgesi, yeralt ruhlarnn temsilcisi veya orman iyesi bir devdir ve ekilsizlik bu devin esas niteliklerinden birisidir. Nitekim Tatar masal ve mitoloji unsuru reli de alnnda boynuzu olan, gzleri ukur, salar dik bir varlktr (ner 1991: 197; reli ve Arsurriler hakknda daha geni bilgi iin bkz. Tatar Miflari 1996: 148159). ekilsizlikle ilgili bir rnek de yldr yldr yldran bir ynaktan domas, sapanla vurduka, tekmeyle teptike bymesi, ibret bir nesne olmasdr. Sonunda Aruz Koca mahmuzuyla dokununca yarlr, gvdesi adam, tepesinde bir gz var mahluk ortaya kar (Ergin 1997a: 206-215). D ruha sahip devlerin bir dier nitelii de insanlara zarar vermeleri ve hatta insan yemeleri, yani yamyamlklardr. Devler, kahramanlar ve zellikle kzlar karp meknlarnda tutsak ederler, su ban tutup insanlara su vermezler, ar hazinelerin bekiliini yaparlar. Yamyamlkla ilgili olduka gelimi bir dneme ait metin saylan Dede Korkut Kitabnda bile bilgiler mevcuttur. Tepegz hikyesinde Aruz Koca, Tepegz Basatla birlikte bakp bytmek iin evine getirir. nce stle beslemek ister, ancak stanalarnn stn, kann ve cann alr, bir kazan st yetmez. Sonunda oyun oynad ocuklarn kulaklarn, burunlarn yemeye balar. Evden kovulduktan sonra da Ouzdan anlamal olarak her gn iki insan yemeye devam eder (Ergin 1997a: 208). Masallarda ve destanlardaki bir ok yeralt yarat da insan eti yemektedirler.

Sonu Ruhun beden dnda bulunmas inan, yani geici bir zaman dilimi iin vcutta durmayan, gvenli yerlerde yaayan d / ayrlabilir ruh inanc, ruhun doutan veya daha sonra her zamanki evi olan bedeninden, farkl dier nesnelerde var olduu inanlarnn toplamdr. Bu, antropologlar tarafndan d (external) ya da ayrlabilen (separable) ruh olarak bilinen bir olgudur. Bu ayn zamanda bir eit hayat belirtisidir, suyun bulanmas, silahn paslanmas, sazn telinin krlmas ve nesnenin durum deitirmesi o insann lm, hastal veya tehlikede olduu eklinde yorumlanr. Buna karlk baz metin ve inanlarda bu nesne, dorudan ruhun meskeni veya mekn olarak belirtilmezse bu durum kltrn gelimi
16

Duymaz, Trk Folklorunda D Ruh Tasarm

bir aamasnn sonucudur. Mesela kahramanlk destanlarnda ok, kl gibi silahlarn ve halk hikyelerinde sazn konumu byledir. Kendi silahyla ldrlme, araya kl koyarak szleme, nian anlamnda sevgililerin karlkl hediyelemesi gibi durumlar da d ruh anlaynn gelimi kltrlerde yaama ekline birka rnektir. Sonu olarak d ruh anlaynn birka tipte karmza ktn gryoruz. Prens, prenses, kral vs. gibi aristokrat ve olumlu tiplerde; dev, tepegz, gulyabani gibi olaand yaratklarda. Burada sradan insanlarn d ruh tasarmna konu olmadklar grlmektedir. Bu anlamda kiinin ruhunu dar karabilme, onu kontrol edebilme ve nerede olduunu bildirmeme gibi glerinin olmas gerekir. Buna Roux, hakim ruh / sahip ruh demektedir (Roux 1994: 131). Kahramanlarn ruhu, tehlikeli yolculuklara ve mcadelelere hazrlandklarnda gvenlik iin belirli bir sreliine dar alnmaktadr. Bu sre, erginlenme sonras balar, tehlikenin gemesine kadar srer. Destan ve halk hikyelerinde erkek kahramanlarn, masallarda ise kadn kahramanlarn ruhlar darda olmaktadr. Destan kahramanlarnn ruhlar ok, mzrak, kl, bak gibi sava aletlerinde yer alrken kadn kahramanlarn ruhlar bilezik, yzk, gerdanlk gibi ss eyalarna gemektedir. Devlerin ruhu ise, llerin kt ruhlarndan olumu grnyor. Bunlar kt ruhlarn ve kaosun simgeleridir. Yeraltnda yaarlar, insanlara ktlk yaparlar, kahramanlar en ok zorlayan, almas zor engellerdir. Kahramann dzeni yeniden ina etmesi iin bu varlklar alt etmesi gerekmektedir. Sonuta gnah, su ve ceza kavramna bal olarak olumu kt ruhlar ve onlarn trevi devler ile bunlar yenerek dzeni yeniden kurma lksn tayan kahramanlar d ruh tamaktadr. Bunlar arasndaki mcadele sembolik anlamda bunlarn ruhlar, dolaysyla kinattaki btn unsurlar arasndaki bir mcadeleye dnmektedir. Hangi kaynakl olursa olsun d ruh inanc, sonuta byk oranda dind / slam d alanla snrlanmtr. Bu balamda deerlendirirsek d ruh inancnn izleri ve yansmalarnn devam ettii halk edebiyat ve halk inanlarn u ekilde deerlendirebiliriz: a) nandrclk, kutsallk ve ciddiyet nitelii azalm masallarda orijinaline yakn bir ekilde devam etmektedir. Ancak Frazerin de ifade ettii gibi bugn masallarda inanlmaz grnen bir ok unsur ve motif ilkel insan iin son derece ciddi ve inanlr bir deer tamaktayd. Bu adan masallar bu inanlar saklamlar, modern insann fantezisi gibi grnerek ciddi gzlerden kamlardr. b) Fantastik nitelikler tayan ve daha ziyade slam d Tva, Altay gibi Trk topluluklarnda anlatlan destanlarda kahramanlarn mcadele etti17

bilig, Bahar / 2008, say 45

i olaan ya da olaand varlklarda d ruh inancnn yansmalaryla karlarz. Bunlarda d ruh kahramanlarn silahlarna yansyp bir deiim geirmitir. c) Baz halk hikyelerinde d ruh yansmas motifleriyle karlamaktayz. Bu hikyelerde de kahramann d ruhu, hikyenin temasna gre klca, baa ve saza gemektedir. Burada d ruh inancnn yava yava estetik bir motif olmaya yneldii, inan boyutunu yitirmeye balad grlr. ) Alevi-Bekta inanlarnda ve bu inanlar konu alan efsane ve menakpnamelerde d ruh yansmalar grlr (Bu konuda bk. Ocak 1983; Ocak 1984). d) Snni akideye bal inan gruplarnda ise esasa mteallik inanlarda deil, ama folklorik bir kalnt / iz olarak trelerde, geleneklerde ve inanlarda saklanarak yaamaya devam etmilerdir. Mesela Aydndaki derlemelerimiz srasnda genlerin balarna taktklar kefiye ad verilen baln, askere veya gurbete gittiklerinde evin tavanndaki kirilerden birine asld ve gencin hayatyla ilgili izlerin bu eyasndan takip edildiini derlemitik.

Kaynaka
ALPTEKN, Ali Berat (1997), Halk Hikyelerinin Motif Yaps, Ankara: Aka Yaynevi. (2002), Taeli Masallar, Ankara: Aka Yaynevi. BANG, W.-G. R. Rahmeti (1936), Ouz Kaan Destan, stanbul: Brhaneddin Basmevi. BEKK, Selahattin (2004), Trk Halk Anlatlarnda lm Ruhu, Mill Folklor, Yaz 2004, 53-66. DLEK, brahim (2002), Altay Destanlar I, Ankara: Trk Dil Kurumu Yaynlar. DVTOLU, Sencer (1994), Ouzdan Selukluya (Boy, Konat ve Devlet), stanbul: Eren Yaynclk ve Kitaplk Ltd. ti. DUYMAZ, Ali (1996), Nevruz Bey Hikyesi, Aydn: Mill Folklor Yaynlar. (1997), Bir Destan Kahraman Salur Kazan, stanbul: tken Neriyat. (1998), Anadolu ve Balkan Trklerinin Halk Anlatmalarnda Mitolojik Bir Ku: Zmrdanka, Balkesir niversitesi Sosyal Bilimler Enstits Dergisi, I(2), Temmuz 1998, 91-97. ERGN, Muharrem (1988), Ouz Kaan Destan (Tercme-Metin-Szlk), stanbul: Hlbe Basm ve Yayn Tic. A. .
18

Duymaz, Trk Folklorunda D Ruh Tasarm

(1997a), Dede Korkut Kitab I (Giri-Metin-Faksimile), Ankara: Trk Dil Kurumu Yaynlar. (1997b), Dede Korkut Kitab II (ndeks-Gramer), Ankara: Trk Dil Kurumu Yaynlar. ERGUN, Metin (1998), Altay Trklerinin Kahramanlk Destan Alp Mana, Ankara: Kltr Bakanl Yaynlar. FRAZER, James G. (1991), Altn Dal Dinin ve Folklorun Kkenleri, I. C., ev. Mehmet H. Doan, stanbul: Payel Yaynevi. (1992), Altn Dal Dinin ve Folklorun Kkenleri, II. C., ev. Mehmet H. Doan, stanbul: Payel Yaynevi. NAN, Abdlkadir (1986), Tarihte ve Bugn amanizm, Ankara: Trk Tarih Kurumu Yaynlar. MALNOWSK, Bronislaw (1998), lkel Toplum, Ankara: teki Yaynevi. OCAK, Ahmet Yaar (1983), Bekta Menakpnmelerinde slm ncesi nan Motifleri, stanbul: Enderun Kitabevi. (1984), Trk Halk nanlarnda ve Edebiyatnda Evliya Menkabeleri, Ankara: Kltr ve Turizm Bakanl Yaynlar. ORUS-OOL, S. M. (1996), Ar Haan. Tva Ulustu Maadrlg Tooldar, Kzl 1996, s. 3-60. GEL, Bahaeddin (1993), Trk Mitolojisi (Kaynaklar ve Aklamalar le Destanlar) I. Cilt, Ankara: Trk Tarih Kurumu Yaynlar. (1995), Trk Mitolojisi (Kaynaklar ve Aklamalar le Destanlar) II. Cilt, Ankara: Trk Tarih Kurumu Yaynlar. NER, Mustafa (1991), Abdullah Tukayn Bir iiri: reli, Trk Dili ve Edebiyat Aratrmalar Dergisi, VI, zmir, Ege niversitesi Edebiyat Fakltesi Yaynlar, 193-239. RNEK, Sedat Veyis (1988), lkellerde Din, By, Sanat, Efsane, stanbul: Gerek Yaynevi. PELLIOT, Paul (1995), Uygur Yazsyla Yazlm Uuz Han Destan zerine, ev. Vedat Kken, Ankara: Trk Dil Kurumu Yaynlar. ROUX, Jean-Paul (1994), Trklerin ve Moollarn Eski Dini, ev. Aykut Kazancgil, stanbul: aret Yaynlar. ROUX, Jean-Paul (1999), Eskia ve Ortaada Altay Trklerinde lm, ev. Aykut Kazancgil, stanbul: Kabalc Yaynevi. SAKAOLU, Saim (2002), Gmhane ve Bayburt Masallar, Ankara: Aka Yaynevi.

19

bilig, Bahar / 2008, say 45

SAKAOLU, Saim-DUYMAZ, Ali (2002), slmiyet ncesi Trk Destanlar, stanbul: tken Neriyat. SEVER, Mustafa (2003), Masallarda D Can (Cann Beden Dnda Saklanmas), Mill Folklor, 60, K 2003, 161-164. SEYDOLU, Bilge (1975), Erzurum Halk Masallar zerinde Aratrmalar, Ankara: Atatrk niversitesi Yaynlar. (1998), Kltrel Bir Sembol: Ylan, Folkloristik: Prof. Dr. Dursun Yldrm Armaan, Ankara, 86-92. MEK, Esma (2001), Yukarukurova Masallarnda Motif ve Tip Aratrmas, I. C., Ankara: Kltr Bakanl yaynlar. Tatar Miflari yeler, Ianuvlar, Irmnar, Fallar, m-Tomnar, Snamlar, Yolalar, (1996), Kazan: Tatarstan Kitap Neriyat. TRKMEN, Fikret (1995), k Garip Hikyesi nceleme-Metin, Ankara: Aka Yaynevi.

20

The Concept of the External Spirit in Turkish Folklore


Prof.Dr. Ali DUYMAZ
*

Abstract: The concept of the external spirit has first been used by James Frazer. Frazer has pointed out that usually the spirits of giants and heroes in fairy tales are located externally, in a different place or being. Such figures death is only possible through the death of their spirits, which requires identifying the external location of the spirit. This study focuses on the concept of the external spirit in Turkish folklore, especially within the context of death rituals and beliefs, by analyzing a variety of sample texts. Through such analysis, the study aims to make a comparative assessment of beliefs and practices that have survived since ancient times to this day. Key Words: Turkish Folklore, Spirit, External Spirit, Death

Balikesir University, Faculty of Science and Letters, Department of Turkish Language and Literature / BALIKESR aduymaz@balikesir.edu.tr.

bilig Spring / 2008 Number 45: 1-22 Ahmet Yesevi University Board of Trustees


*
: , (James Frazer). , , , , , , . , , , . , . : , , ,

* , , / aduymaz@balikesir.edu.tr.

bilig Zima 2008 Vpus: 45: 1-22 Popeitel#skiy Sovet Universiteta Axmeta Wsavi

Atatrk Dneminde Romanyadan Trk Gleri (1923-1938)


Dr. nder DUMAN*
zet: 93 Harbinden sonra balayan ve kimi zaman kitlesel nitelik kazanan Romanyadan Trkiyeye ynelik gler, cumhuriyet dneminde de srmtr. 19231933 ve 19341938 dnemleri olmak zere iki ayr kesitte incelenebilecek olan bu gler neticesinde yz binin zerinde Trk, Anadoluya g etmitir. Trkiye Cumhuriyeti Hkmeti her iki dnemde de sadece Mslman Trklerin gne izin verirken, nemli bir nfusa sahip Hristiyan Gagauz Trklerinin gne ise souk bakm, bu husustaki talepleri geri evirmitir. Anahtar Kelimeler: Atatrk Dnemi, Trk Gleri, Romanya, Trkiye, Gagauz Trkleri

Giri Bireylerin ya da toplumsal kmelerin daha iyi artlarda yaamak amacyla bir corafya zerinde yer deitirmeleri anlamna gelen ve demografik bir sreci ifade eden g, insanlk tarihiyle zde bir olgudur (pek 2000: 1, Yaln 2004: 1-11). Hi kukusuz bu olguyla en youn biimde i ie yaayan topluluklarn banda da Trkler gelmektedir. Daha I. yzyldan itibaren Orta Asyadaki Trk boy ve oymaklar yaam artlarn iyiletirmek amacyla Asyann gneyine ve batsna akmaya balamlardr (Feher 1999: 1-7). Hazar Denizinin kuzeyinden Balkanlara ilerleyen ilk Trk gruplar zamanla kaybolmu, gneyden Anadoluya ilerleyen gruplar ise Seluklu ve Osmanl Devletlerini kurmulardr. Doudan batya ynelik bu nfus hareketlilii Osmanllar dneminde de ivmesini kaybetmemi, Balkanlara nemli oranda Trk nfus yerletirilmitir (lksal 1966: 15-21).
Osmanl Devletinin Balkanlardaki varl yaklak 500 yl srd. Ancak 19. yy.n son eyreinden itibaren Ruslarn Balkanlara girii ve nihayetinde 93 Harbinin kaybedilmesi ile Osmanl Devleti blgedeki hkimiyetini kaybetti. Sz konusu blgede Bulgaristan, Romanya, Srbistan ve Karada gibi ulus devletlerin kurulmas ve bunlarn homojen bir nfus yaratmak amacyla uyguladklar politikalar Trkleri bu sefer ters istikamette, bat-dou ynnde g etmee zorlad (pek 1999: 14-21, Todorova 1997: 348-349).

Ondokuz Mays niversitesi Fen-edebiyat Fakltesi / SAMSUN onderduman@hotmail.com

bilig Bahar / 2008 say 45: 23-44 Ahmet Yesevi niversitesi Mtevelli Heyet Bakanl

bilig, Bahar / 2008, say 45

Bu tarihten itibaren sadece Balkanlardan deil, Osmanl Devletinin hkimiyetini kaybettii dier yerlerden de Anadoluya Trk gleri gerekleti. Gelinen noktada Anadolu, deyim yerindeyse Trkler iin son snma noktas oldu. Nitekim bu gerek Falih Rfk Atay tarafndan u ekilde dile getirilmitir. Biz, Tunadan Nazl Bodin trksyle, Afrikadan Cezayir Mar ile, Arabistan denizlerinden Ey Gziler mersiyesi ile alaya alaya, Anadolu toprana gettik (Atay 1970: 86) Balkanlardan Anadoluya ynelik Trk gleri cumhuriyet dneminde de devam etmitir.

A. Glerin Sebepleri
1. Trkiye Cumhuriyetinin Nfus Politikas Nfus, tarihin hemen hemen her dneminde siyas, iktisad ve asker g sembol olarak kabul edilmitir. Her ne kadar 18. yy. dan itibaren Malthusun, nfus art hznn denetlenmemesi durumunda insanln byk bir felaketle karlaaca yolundaki grleri ska yinelense de, insanolunun ekonomik, toplumsal ve demografik geliim sreci sz konusu gr tekzip etmitir (Irmak 1981: 211-212). Nitekim 20. yy. n ilk eyrei itibariyle genel anlay, nfus artnn devletlere hem iktisad, hem de siyas ve asker g kazandraca ynndeydi (Zaim 1973: 23, Sara 1997: 32). Nfusun siyas, iktisad ve asker adan nemli bir g gstergesi olduu bu ortamda, Osmanl Devleti ve onu takip eden Trkiye Cumhuriyeti Devleti eksik nfus(1) sorunuyla kar karyayd. nk Balkan Savayla balayan, I. Dnya Savayla devam eden ve Mill Mcadele ile sonulanan on yllk bir dnemde Anadolu nfusu 18 milyondan 13 milyona dm, % 30a yakn bir nfus kayb yaanmt (Tekeli 1990: 59). Ayrca 1920li yllarn banda genel salk nlemlerinin yetersizliine karlk stma, verem, frengi, trahom, tifo ve dizanteri gibi bulac hastalklar sonucu yksek lm oranlar dikkati ekmekteydi (Irmak 1981: 214, Talas 1992: 50). Ksacas gen Trkiye topraklarnn genilii dikkate alndnda az ve ayn zamanda salk sorunlaryla ykl bir nfus devralmt. Nitekim bu gerek Gazi Mustafa Kemalin 16-17 Ocak 1923de stanbul gazetecileri ile yapt mlakatta da gndeme gelmi ve Gazi burada Hakikaten memleketin nfusu yn- teessf bir derecededir tespitini yapmt. Mustafa Kemal Paa bu konumada, Trkiyenin yars kadar topraa sahip Almanyann 70 milyonluk bir nfusu beslediine dikkat ekiyor ve gen Trkiyenin bundan daha fazla olmas gerektiini ifade ediyordu. Mustafa Kemal Paa konumasnn devamnda ise nfus probleminin zm yolunda uygulanacak politikann esaslarn da yle anlatyordu: shhi ve ictimai tedbirler almak lazm gelir. Bunun iin icap ederse ve aramzda
24

Duman, Atatrk Dneminde Romanyadan Trk Gleri (1923-1938)

mtehasss yoksa nerede varsa oradan mtehasss celbedeceiz. Fakat ayn zamanda hudud- milliye haricinde kalan ayn rk ve ayn harstan olan anasr da getirmek ve nfusumuzu tezyid etmek lazmdr Eer Rusyadan da getirmek mmkn olursa, oradan da getireceiz. Fakat bence Garb Trakyadan kmilen Trkleri nakletmek lazmdr (nan 1982: 5354) Grld zere yeni devletin nfus politikas, genel salk nlemlerinin alnmas ve dardan gmen getirilmesi, en basit ifadeyle nfusun artrlmas esasna dayanyordu. Zaten lkenin iinde bulunduu artlar da bu politikay gerekli klmaktayd. 1927 yl itibariyle Trkiye 762.736 kilometre kare olup, 13.648.270 kiilik bir nfusa sahipti. Dolaysyla kilometre kareye ortalama 18 kii dmekteydi. Bu oran Bat ve Gney Avrupa lkeleriyle mukayese edildiinde, Trkiyenin az nfuslu bir lke olduu gerei ortaya kyordu. Nitekim kilometrekareye talyada 133, Romanyada 62, Bulgaristanda 58 ve Yunanistanda 49 kii dmekteydi (eref Nuri 1935: 2). Trkiyenin nfusa ihtiyac olduunun bir dier gstergesi ise, ziraata elverili arazinin boluuydu. Nitekim lkenin toplam yzlmnn % 31i ziraata elverili olup, bunun sadece % 15, 67si zerinde tarm yaplabilmekteydi (Neet Halil 1932: 41). Trkiye gen bir lkeydi ve hzla kalknmak zorundayd. Bu da ksa vadede ancak tarmsal retimi arttrmakla salanabilirdi. lkenin mal durumu tarmda makinelemeyi mmkn klmad iin, zirai retimi gelitirmenin tek yolu ise emek arzn geniletmek, dier bir ifadeyle bo ve zengin araziyi enlendirmekti. lkenin iinde bulunduu dhil vaziyetin yan sra Avrupadaki bir takm gelimeler de, bol nfus politikasn gerekli klmaktayd. Dnyada ve zellikle de Avrupada smrgecilik rzgrlar henz etkisini kaybetmemiti. Avrupada hl Anadolunun bir Trk yurdu olma zellii kazanmad iddialar dile getirilmekte, Trkiyenin gsterildiinden daha az bir nfusa sahip olduu ifade edilmekteydi. Yaylmac bir politika izleyen ve hatta Akdeniz ve Ege adalarnda hak iddia eden talya diktatr Mussolini, 1926 ylnda yapt bir konumada, Trkiyenin gerek nfusunun alt milyon olduunu sylemiti (Ar 1992: 415). Bu iddia gen Trkiye iin nemli bir tehdit unsuruydu. Hele bu iddiann daha birka yl ncesinde bamszlk sava verilen lkelerin birinden gelmi olmas durumun ciddiyetini daha da arttryordu. Grld zere Trkiye, cumhuriyetin ilk yllar itibariyle ekonomik kalknmasn salayacak insan unsuruna sahip olmak ve dtan kaynaklanan iddia ve emellere kar lkeyi korumak iin artma esasna dayanan bir nfus politikas izlemek zorundayd. Nitekim bu zorunluluktan tr hkmetler, ok nfus, tok nfus, en ve zengin nfus siyaseti takip etmi25

bilig, Bahar / 2008, say 45

lerdir (Ar 1992: 415-416). Bu siyasetin gerei olarak bir taraftan lke iinde nfusu arttrmaya ynelik bir takm tedbirler alnrken(2), dier taraftan Ocak 1923te Mustafa Kemalin de iaret ettii zere Balkanlardaki Trk kitlenin Anadoluya g ettirilmesine allm, hatta bu gler tevik edilmitir (BCA 272.12/58.154.18, BCA 272, 12/60.166.17, aaptay 2002: 224). Trkiye dardan gmen getirerek nfusu sadece nicelik olarak deil nitelik olarak da gelitirmek amacndayd. Beklentiler, Anadolu insanna nazaran daha zengin ve eitimli olan bu kitlenin hem 1923 Trk Yunan Nfus Mbadelesi ile kaybedilen nitelikli nfusun yerini alabilecei, hem de hzl ekonomik kalknmann lokomotifi roln stlenebilecei ynndeydi (Kzlay 7.12.1937, pek 2005: 184-186). 2. Yaanan Yerde Kendini Gsteren Baz tici Faktrler Kiiler iin hem yaanan hem de g edilmesi dnlen yerlerde baz itici ve ekici faktrler vardr. Yaanan yerde kendini gsteren itici faktrler siyas, iktisad, sosyo-kltrel, ailev ve kiisel sebeplere dayanyor olabilir (Yaln 2004: 31). Romanyadaki Trkler asndan itici faktrlerin neler olduunu ifade etmeden nce u tespitleri yapmak yerinde olacaktr. 1920li yllar itibariyle Bulgaristan ve Yugoslavyaya nazaran Romanyadaki Mslman Trkler din, kltr ve eitim alanndaki aznlk haklarn daha rahat kullanabilmekteydiler. Yaklak 190 bin nfusa sahip olan Mslman Trkler, seim kanunundan faydalanarak Romanya meclisinde kendilerini temsil edecek vekiller seebilmekte, din tekiltlarn kurabilmekte ve okullarda Trke dersi alabilmekteydiler (lksal 1976: 1084). Buna karlk Hristiyan Gagauz Trkleri ise aznlk olarak kabul edilmedikleri iin ayn haklara sahip deillerdi. Yine ayn yllar itibariyle Trkiye Romanya siyas ilikileri de iyi ve samimi bir hava ierisinde devam etmekteydi (zgiray 1996: 119). Trklerin aznlk haklarn kullanabilmeleri ve iki lke arasndaki iyi ilikilere ramen, Romanyadaki baz gelimeler Trkleri g etmeye sevk etmitir. Bu itici faktrlerin ilki toprak meselesidir. Romanya sava ncesi dnemde byk toprak sahipliine dayal feodal yapnn egemen olduu bir tarm toplumu zellii gstermekteydi. Ancak sava iinde yaplan harcamalar ve alnan malubiyetler ile lkenin sosyo-ekonomik yaps nemli lde bozuldu. Sz konusu durumun kendi iktidarn olumsuz ynde etkileyeceini gren Kral Ferdinand Kasm 1918de, byk toprak sahiplerinin karlarn gzetmekten vazgeerek, 100 hektarn zerindeki mlkiyetli arazilerin istimlk edilerek, ihtiya sahibi kyllere datlmas ve istimlk
26

Duman, Atatrk Dneminde Romanyadan Trk Gleri (1923-1938)

bedelinin %35inin devlet tarafndan karlanmas hususunda bir karar ald. Nitekim sz konusu karar 17 Temmuz 1921den itibaren yrrle kondu (Kollu 1996: 166, ksz 1996: 77). Dolaysyla bu durum dier tm byk toprak sahipleri gibi Trkleri de olumsuz ynde etkiledi. Bunun yan sra Romanya Hkmeti 1924te Trklerin youn biimde yaad Dobruca blgesinde ikinci bir istimlk kanunu tatbikatna giriti. Buna gre herkes elindeki arazinin kendisine ait olduunu tapu senedi veya ahitlikle ispata davet edildi. Hkmetin ilnna gre sahiplik durumunu ispat edenler arazilerinin te ikisine kavuabilecek, geriye kalan miktar ise devlete intikal edecekti (lksal 1966: 48). Oysa uygulama ok daha farkl tarzda gerekleti. Hkmet el koyaca toprak orann te bir olarak aklamasna ramen, sahiplik durumunu ispat eden Trklerin ou topraklarnn yarya yaknn brakmak zorunda kaldlar. Ayrca Romanya Hkmeti ou defa ziraata elverili verimli ksmlar istimlk ederken, kumlu ve talk ksmlar Trklere brakt (BCA 030.10/116.810.13). Dolaysyla zorlukla geinen pek ok Trk kyls artk ailesine bakamaz hale geldi (Cumhuriyet 3 Birinci Kanun 1934: 6). Romanya Hkmeti el koyduu bu topraklar, Makedonya ve Banattan getirdii Ulahlara verme karar ald ve bylece Dobrucann Romenletirilmesi hususunda nemli bir adm att (BCA 030.10/116.810.13). Trkleri ge iten bir dier faktr ise Romanyann 1920lerin bandan itibaren Makedonya ve Banattan getirdii Ulahlar Dobrucaya yerletirme abalardr (BCA 030.10/116.809.3). Bu abann ilk aamas yukarda da ifade edildii zere Romanya Hkmeti Dobrucada uygulam olduu istimlk politikasdr. Hkmetin ngrd yerletirme plnna gre Makedonya ve Banattan getirilen Ulahlar ilk etapta, evleri ina edilinceye kadar, Trklerle ayn yerlerde yaayacaklard. Nitekim bu kararn tatbikiyle birlikte iki unsur arasnda anlamazlklar kmaya balam, ilerleyen dnemlerde Ulahlar Trkleri blgeden karmak iin camilere hakaret etmek, avlulara domuz brakmak, emelere pislik srmek gibi eylemlere bavurmulardr (BCA 030.10/116.810.13, BCA 030.10/247.668.13). Ulahlarla atmay gze alamayan pek ok Trk ailesi evlerini terk etmi ve Trkiyeye g etmek zere hazrlklara balamtr. Dolaysyla Romanyann Dobrucay Romenletirmek politikas ksa srede olumlu ynde sonu vermeye balamtr. Gn itici faktrlerinden bir dieri ise Trklerin angaryaya tabi tutulmalar ve baz blgelerde can ve mal emniyetlerinin tmyle yok olmaya balamasyd. zellikle snr boylarndaki Trk kylleri angaryaya tabi idi. Bu kyller yln her dnemi snrdaki askerlere her trl lojistik destei salamakta, ancak buna karlk hibir cret alamamaktaydlar. Trkler yine baz yerlerde
27

bilig, Bahar / 2008, say 45

itilip kaklmakta ve hatta kimi zaman ldrlmekteydiler. Romanya Hkmeti ise bu sularn faillerinin yakalanmas hususunda kendinden beklenen yetkinlii gsterememekteydi (BCA 030.10/116.810.13). Tm bunlarn yan sra 1929 ekonomik bunalmnn olumsuz etkileri de Trkleri ge sevk etmekteydi. Romanyadaki Trkler ounlukla tarm sektrnde faaliyet yrtmekteydiler. 1929 bunalm ise Romanya ekonomisini olduka kt vurmu, pazar olduka daralmt. Pazarn daralmas kyllerin ellerindeki rn satamamas anlamna geliyordu. Dolaysyla rettii mal satamayan Trk kylleri, mali tablosu hi de i ac olmayan Romanya Hkmetinden de yardm alamadklar iin olduka zor gnler geirmekteydiler (Kollu 1996: 172-173). Netice itibariyle elinden topra alnan, Ulahlarla bir arada yaamak zorunda braklan, angaryaya tabi tutulan, can ve mal gvenlii tehlikeye giren ve iktisaden olduka zorlanan Trkler iin tek are Trk bayrann glgesine snmakt. Nitekim Trkiye Cumhuriyeti Devletinin de bu g tevik etmesi ile on binlerce insan g yollarna dmtr.

B. Gler Atatrk dneminde Romanyadan Trk glerini 1923-1933 ve 1934-1938 gleri olmak zere iki ayr dnemde incelemek gerekmektedir. nk her iki dnem gler gerek nitelik ve gerekse nicelik bakmndan farkllk gstermektedir. lk dnem gler kk gruplar halinde gereklemi ve gelenlerin ou serbest gmen(3) statsnde kabul edilmilerdir (Geray 1962: 11, lksal 1966: 181). Buna karlk ikinci dnem gler kitlesel boyutta olup, gelenler isknl gmen(4) statsnde devlet eliyle yerletirilmilerdir (Cumhuriyet 28 Austos 1935: 2, Son Posta 28 Mays 1935, Geray 1962: 11). 1. 1923-1933 Dnemi Gler Ulahlarn Dobrucaya yerletirilmesi ve zellikle de 1924 istimlk kanununun tatbiki ile Trkler, Romanyadaki yaam koullarnn kendileri iin artk hi de kolay olmayacan anlamlard. Dolaysyla Trkler yava yava ellerindeki menkul ve gayrimenkulleri satarak, pasaport temin etmeye ve konsoloslar vastasyla Trkiyeden g talebinde bulunmaya baladlar. Trkiye Hkmeti prensip itibariyle bu talepleri geri evirmedi ancak, lkenin mal imknlarn snrl olmas nedeniyle sadece, herhangi bir ekilde yardm talep etmemek artn, dier bir ifadeyle serbest gmenlik statsn kabul edenlere g izni verdi (BCA 272.12/56.143.95, BCA 272.12/56.142.24). Dolaysyla gmenlerin Trkiyeye gelirken yaamlarn idame ettirecek madd imknlar da beraberlerinde getirmeleri gerekiyordu. Nitekim 1928e kadar ki g srecinde gelenlerin ounlukla ziraatla uraan mstakil iftiler olduklar ve arazi satlarndan elde ettikleri
28

Duman, Atatrk Dneminde Romanyadan Trk Gleri (1923-1938)

nemli miktardaki nakit paralarla Trkiyeye giri yaptklar tespit edilmektedir (BCA 272.12/60.166.17). Dolaysyla bu ilk be yllk dnemde Trkiye Hkmeti hem iskn masraf yapmam, hem de nemli miktardaki bir sermayenin lkeye giriini temin etmitir. Buna karlk Romanya Hkmeti, Trklerin g ile lkedeki zenginliin yava yava darya ktn grerek, bu sreci engellemek zere 1928 ylnda baz giriimlerde bulundu. ncelikle pasaport alma aamasnda baz engeller koydu. Ardndan Romanya partilerine ye olan ve glerle birlikte karlar zedelenmeye balayan nfuzlu Trklerle ibirlii yaparak, g aleyhinde propaganda faaliyetleri yrtt. Nitekim bu almalar ksa srede etkisini gsterdi ve 1928 ylnn ikinci yarsndan itibaren Trk glerinde bir durulma gzlendi (BCA 272.12/ 60.166.17). Bu aamada Trkiyenin tepkisiz kalmas beklenemezdi. Nitekim bu hususta ilk giriim Trkiyenin Bkre elisinden geldi. ncelikle pasaport alma aamasnda karlan engellerin kaldrlmas ve g aleyhinde yaplan propagandalara son verilmesi hususunda Romanya resm makamlar nezdinde baz giriimlerde bulunan eli, 25 Haziran 1928de Ankaraya bir yaz gndererek, Trkiyenin olaya mdahil olmasn istedi. Eliye gre Trkiye ncelikli olarak pasaport temini hususunda karlan glklere kar diplomatik giriimlerde bulunmal ve g aleyhinde bulunan nfuzlu Trklere emval-i metrukeden toprak vererek, onlar kazanmal, ardndan da imam, retmen ve mizah gazeteleri vastasyla Romanyada g propagandas yapmalyd (BCA 272.12/60.166.17). Elinin tedbir mahiyetindeki bu nerilerine karlk, Trkiyenin ne tr giriimlerde bulunduu tespit edilememekle birlikte, 1933te bir dier eli Hamdullah Suphi Beyin(5) pasaport karmada yaanan zorluklardan bahsediyor olmas (BCA 030.10/247.668.13), mevcut sorunlarn hl zme kavuturulamadn gstermekteydi. Bu problemlere ramen 1928den sonraki srete az da olsa Romanyadan Trkiyeye ynelik gler devam etmitir (BCA 030.10/116.809.3). Bu on yllk dnemde serbest gmenlerin yan sra ok az miktarda isknl statde gmen de kabul edilmitir. Bunlar daha ok 1924 istimlk kanunu sonrasnda ileyecek topra kalmayan ve geim skntsna den kimselerdi. Trkiye Hkmeti bu durumdaki Trklerin pasaport ilemlerini konsoloslar vastasyla halletmi, nakliye masraflarn karlam ve isknlarn salamtr (BCA 030.10/81.530.7). Netice itibariyle 1923-1933 g dneminde serbest ve isknl statde, kk gruplar halinde Romanyadan Trkiyeye toplam 33.852 kii g etmitir (Geray 1962: 11).

2. 1934-1938 Dnemi Gler 1930larn ba itibariyle Romanyadaki Trklerin yaam artlar olduka arlamt. Bir yandan ekonomik deeri olan topraklarn istimlk edilme29

bilig, Bahar / 2008, say 45

si, dier yandan Ulahlarn basklar, can ve mal gvenliinin ortadan kalkmas, angarya ve ekonomik buhrann olumsuz etkileri gten baka kar yol brakmamt. Nitekim bu durum Bkre Elisi Hamdullah Suphi Beyin 26 Mays 1932 tarihli raporunda yle anlatlmaktayd. Vakit getike Trk halknn mukavemeti her suretle azalmaktadr. Bir gn gelecektir ki muhaceret hareketi, nne geilmek imkn olmayan bir sel halini alacaktr Ya btn mal ve mlklerini brakarak firar ediyormu gibi Romanyay terk edecekler yahut da bunlarn ellerindeki son servetler de pasaport temini urunda rvet olarak yabanc ellere gidecektir(BCA 030.10/116.809.3) Hamdullah Suphi Beyin bu ngrs ksa bir sre ierisinde gerekleti. 1932 yl sonbaharndan itibaren Dobrucadaki birok Trk aile maln, mlkn yok pahasna satmakta ve bir an nce Trkiyeye g etmenin yollarn aramaktaydlar (BCA 030.10/246.667.10). Bu hareketlilie karlk Trkiye Hkmeti, kitlesel bir g karsnda gmenlerin sevk, iae ve iskn ile ortaya kacak masraf karlayabilecek mal imknlardan yoksundu (BCA 030.10/116.809.3). Dolaysyla hkmet 1933 yl banda Bkre eliliine bir talimat gndererek, muhtemel bir kitlesel gn nlenmesi hususunda gerekli tedbirlerin alnmasn istedi (BCA 030.10/246.667.10). Elilik ile hkmet arasndaki bu yazmalar devam ederken, Romanyadaki Trkler arasnda g hazrl had safhaya ulamt. Herkes ev ve arazisini satma telandayd. Dolaysyla Trklerle meskn blgelerde arazi fiyatlar olduka dt. Dobrucadaki Romen ve Bulgarlar Trklerin er ge gideceini bildikleri iin toprak satn almnda istekli davranmyor, fiyatlarn daha da dmesini bekliyorlard (Ulus 4 Eyll 1935: 1). Hatta bazlar aralarnda bir takm teekkller oluturarak fiyatlar kendileri belirlemekte ve tekel halinde satn alm yapmaktaydlar (Cumhuriyet 9 Austos 1935: 3). Doal olarak bu durum fiyatlar asgari seviyeye ekiyordu (Cumhuriyet 5 Nisan 1934: 4). yle ki mtemelt(6) ile birlikte arazisinin dekarn 300-400 leye satmak durumunda kalanlara ska rastlanmaktayd (BCA 030.10/247.668.13). Trklerin bu youn g hazrlklarna karlk Hamdullah Suphi Beyin alm olduu tedbirler neticesinde 1933 yl iinde kitlesel bir g yaanmad. Sz konusu yl iinde sadece 3.273 kii Trkiyeye g etti (BCA 030.10/81.531.8). Ancak alnan tedbirler ksa sre ierisinde etkisini yitirmi olsa gerek, 1934 yl ilkbaharnda Dobrucadaki Trkler kitleler halinde liman kenti Kstenceye doru akmaya baladlar. Ev ve arazilerini satan ve geriye kalan mallarn da arabalara ykleyen Trkler, Silistre, Pazarck ve Tozakan sancaklarndan hareketle 4-5 gnlk bir yolculuk neticesinde
30

Duman, Atatrk Dneminde Romanyadan Trk Gleri (1923-1938)

Kstenceye varmakta ve bir an nce Trkiyeye ulama aray ierisine girmekteydiler (Cumhuriyet 3 Birinci Kanun 1934: 6). Kukusuz bu acelenin arkasnda, yaanan skntlarn etkisi bykt; ancak Kstence limannda gmen nakletmek iin bekleyen vapur sahipleri de yaptklar almalarla bu g etme srecini tetiklemekteydiler. Daha nce de ifade edildii zere Trkiye, kitlesel bir ge hazrlkl olmad iin gmenlere vapur tahsis etmemiti. Buna karlk Kstencedeki gmenler ise bir an nce Trkiyeye varmak iin nakliye cretini ceplerinden demeyi gze alarak, vapur kiralama yolunu tutmulard (Akam 7 Terin-i Sani 1934: 1). Mmkn olduu kadar ok gmen tayarak, daha fazla kazan peinde koan vapur sahipleri ise kendi aralarnda rekabete girerek, kylere kadar gitmekte ve gmen toplamaktaydlar (Cumhuriyet 13 Mays 1935: 2). Dolaysyla tm bu almalar g hareketliliine nemli lde ivme kazandrmaktayd. 1934 yl sonbaharnda yaklak 30 bin kii Trkiyeye g etmek zere Kstencede topland (Akam 16 Terin-i Evvel 1934: 3). Gmenler iin buradaki en nemli sorun hamal cretleriydi. rgtl biimde alan hamallar, gmenlerin ar eyalarn ve hayvanlarn tayfalarn tamasna izin vermiyor, dolaysyla kendi tekellerinde olan bu i iin yksek cretler talep ediyorlard (Cumhuriyet 9 Austos 1935: 3). Pasaport ve nakliye cretlerini ceplerinden deyen gmenler, ellerindeki son paray da hamallara vermek zorunda kalyorlard. Nitekim 1934 yl Aralk aynda Trkiyeye gelen 1.583 kiilik bir kafileyi Tekirdada karlayan Trakya Umumi Mfettii brahim Tali Beyin raporuna gre, gmenlerin elindeki toplam para 2.500 lirayd ve en varlkl gmende bile sadece 1, 5 lira vard (BCA 030.10/72.472.7). Grld zere gmenler 1934 yl sonu itibariyle tm madd glerini yitirmi biimde Trkiyeye gelmekteydiler. Vapurlara binene kadar byk madd klfetler yklenen gmenlerin, gvenli ve rahat bir yolculuk yaptklar sylenemezdi. Mmkn olan en ucuz tarifeyle yolculuk yapmak isteyen gmenler, vapurlarn donanm ve kapasite itibariyle nakliyata elverili olup olmad hususunu pek gzetmemekteydiler. Bunu frsat bilen vapur sahipleri ise telsiz tertibat dahi olmayan vapurlara (BCA 030.10/81.531.4, Akam 16 Terin-i Evvel 1934: 3) kapasitesinin ok zerinde yolcu ve eya istif etmekteydiler (BCA 030.10/116.810.13). Nitekim bu artlar altnda sadece Haziran-Austos 1934 dneminde 4.337 kii Trkiyeye gelmitir (Cumhuriyet 13 Birinci Terin 1934: 1). 1934 yl sonuna gelindiinde Kstencede konsolosluktaki ilemlerinin bitirilmesini bekleyen yaklak 10 bin gmen bulunmaktayd. Bu say 1935 yl bandan itibaren yine artmaya balamt. Artk ok yaydan k31

bilig, Bahar / 2008, say 45

m, bu insanlarn belli bir program dahilinde Trkiyeye getirilmesi zorunlu hale gelmiti. Nitekim bu gerekten hareketle Trkiye Hkmeti, Romanyadaki Trklerin gn belli bir dzene kavuturmak ve onlarn hak ve menfaatlerini korumak zere Bkre Elisi Hamdullah Suphi Beyi grevlendirdi (Akam 1 Mart 1935: 1). Hamdullah Suphi Beyin giriimleri sonucunda, iinde Romanya Babakan, ileri ve Ziraat bakanlarnn da bulunduu bir komisyon kuruldu. 21 ubat 1935te yaplan ilk komisyon toplantsnda bata pasaport olmak zere Trklerin gler esnasnda karlatklar problemleri en yetkili makamlara anlatan Hamdullah Suphi Bey, bundan sonraki g sreci hakknda baz nerilerde bulundu. Hamdullah Suphi Bey, Trklerin oturduklar blgelerin 3 veya 4 mntkaya ayrlmasn ve bu mntkalarn belli bir sra ile g etmesini, Trklerden geriye kalan menkul ve gayrimenkullerin karma bir komisyon tarafndan tespit edilmesini ve deerlerinin saptanmasn, bunlarn Romanya Hkmeti tarafndan satn alnarak, bedelinin ksmen nakit ksmen petrol ve kereste ile denmesini talep etti. Hamdullah Suphi Bey ayrca, Trk ahaliye ky ky mterek pasaport verilmesini ve czi bir cret talep edilmesini, vergi borlarnn affedilmesini ve de rhtm ve iskelelerde hamallara denen yksek cretlerden Trklerin bak tutulmasn istedi. Hamdullah Suphi Beyin bu istekleri Romen yetkililerce prensip itibariyle kabul edildi (BCA 030.10/247.668.16). Btn bu prensip kararlar Trkiye Dileri Bakan Tevfik Rt Arasn 10 Mays 1935 tarihli Bkre ziyaretinde tekrar mzakere edildi ve uygulama aamasna geilmesi hususunda bir karara varld. Bu ziyaretten ksa bir sre sonra da Romanya Hkmeti ilk adm atarak, liman ve rhtmlarda hamallara ait olan yk tama tekelini Trk gmenler iin geici olarak kaldrd. Buna gre artk gmenler eyalarn ve hayvanlarn vapurlardaki tayfalara ykletebileceklerdi (Cumhuriyet 9 Austos 1935: 3). Romanyada Trk g ile ilgili olarak grmeler devam ederken, Trkiyede hkmet de gmenlerin tanmas iin vapur acenteleriyle grmeler yapmaktayd. Nitekim bu grmeler neticesinde tama bedeli bteden karlanmak zere Bursa, Nazm, Hisar, Adana ve Adnan vapurlar sahipleriyle anlald. Anlamaya gre vapur sahipleri eyas ile birlikte her bir gmeni Kstenceden stanbula 290 leye (237 kuru) tayacakt (Akam 10 Haziran 1935: 5). Tm bu g hazrlklar yaplrken, Romanyadaki Trk eli ve konsoloslar da hummal bir alma ierisindeydiler. nk Trakya Umumi Mfettii brahim Tali Bey 20 Mart 1935de Bkre eliliine gnderdii yazda (BCA 030.10/116.810.13), Romanyadan bir yl iinde 50 bin gmen alnabileceini ifade etmiti. Dolaysyla eli ve konsoloslar da bu kotay
32

Duman, Atatrk Dneminde Romanyadan Trk Gleri (1923-1938)

doldurabilmek iin olduka youn biimde almakta, srekli olarak i blgelerden Kstenceye gmen sevk etmekteydiler. Nitekim yaz aylarna gelindiinde Kstencede yaklak olarak 30 bin kiilik bir gmen ktlesi mevcuttu. Eli ve konsolosluk grevlilerinin bu youn almalarna karlk, nakliyat ii olduka ar iliyordu. Ayda sadece bir sefer yaplabilmekte, dolaysyla vapurcular bundan olduka ikyet etmekteydiler (Cumhuriyet 10 kinci Terin 1935: 1). Srecin bu kadar ar ilemesinde memur yetersizlii nedeniyle ilemlerin gereinden fazla uzamasnn da etkisi vard; ancak asl sebep, gmenlerin Trkiyedeki iskn iin yaplan hazrlklarn tamamlanmasnn beklenmesiydi (Cumhuriyet 25 Eyll 1935: 2). skn blgelerindeki hazrlklar tamamlanmadka, Kstencedeki vapurlara limandan k izni verilmiyordu. 1935 yl yaz aylar boyunca gmen nakliyat aralklarla devam etti. Ancak Eyll ay sonlarna gelindiinde vapurcular yaptklar seferlere ait navlun cretlerinin denmediini gereke gstererek sefere kmayacaklarn iln ettiler ve dolaysyla gmen sevkyat durdu (Cumhuriyet 24 Eyll 1935: 2). Vapurcularn ifadesine gre toplam bor 5 milyon ley civarndayd (Son Posta 19 kinci Terin 1935: 9). Vapur sahipleri ayrca, gmen bana 290 ley zerinden mukavele yaptklarn ve o zaman 81 leyin 1 liraya denk geldiini, oysa son zamanlarda leyin lira karsnda % 44 orannda deer kaybettiini ifade ederek, aradaki farkn tama cretlerine yanstlmasn talep etmekteydiler (Son Posta 21 kinci Terin 1935: 8). Deniz Ticaret Mdrl ile vapurcular arasndaki grmeler yaklak bir ay srd. Grmeler neticesinde borlarn hemen denmesi ve bundan sonra gmenlerin nfus bana 360 kuru zerinden tanmas hususunda anlamaya varld. Anlamaya gre ayrca vapurcular gmenlerin canl hayvanlar iin 625, arabalar iin ise 500 kuru tama creti alacaklard (Cumhuriyet 24 kinci Terin 1935: 8). Vapurlarn navlun cretleri ile ilgili grmelerin devam ettii sralarda, Kstencede ve Dobrucann i blgelerinde g iin gerekli hazrlklarn tamamlam 25 bin kiilik (BCA 030.10/72.475.2) bir kitle heyecanla Trkiyeye kavumay beklemekteydi. Ancak bu heyecanl bekleyi 25 Eyll 1935de Ankaradan Bkre eliliine ulaan bir yaz ile yerini hayal krklna brakt. nk sz konusu yazda, 1935 yl iin artk Trkiyeye gmen gnderilmemesi istenmekteydi. Buna gereke olarak da, eldeki tahsisatn gelenleri bile barndrmaya kfi gelmemesi gsterilmekteydi (BCA 030.10/116.810.13). Anlald kadaryla Trkiye Hkmeti Romanya ve dier Balkan lkelerinden gelen gmenleri yerletirmek hususunda btesinden kaynaklanan nemli sorunlar yayordu. Ald bu son kararla, g geici de olsa durdurarak, zlmesi sonradan mmkn
33

bilig, Bahar / 2008, say 45

olmayacak bir takm problemlerin nn almak niyetinde olsa gerekti. Bu iyi niyete karlk 25 Eyll tarihli yaz, Trkiyenin g ve iskn plnlamas iini iyi bir biimde yapamad gereini de ortaya koyuyordu. nk yukarda da ifade edildii zere Trakya Umumi Mfettii 1935 yl iin sadece Romanyadan 50 bin gmen kabul edilebileceini ifade etmi, eli ve konsolosluklar da ona gre alma yrtmlerdi. Oysa gelinen noktada sz edilen miktarn yarsndan biraz fazlas Trkiyeye g etme imknna kavumu (BCA 030.10/116.810.15), geride hayal krklna uram bir kitle braklmt. Dolaysyla 1935 yl iinde Trkiyede g ve iskn ii ile uraan kurumlarn e gdml biimde hareket etmedii, yaplan plnlamalarda lkenin mevcut imknlarnn pek de gzetilmedii gerei ortaya kyordu. Trkiye Hkmeti Bkre eliliinin yan sra Romanya Hkmetine de bir yaz gndererek, 1935 yl iin artk gmen gnderilmemesini istedi (Cumhuriyet 12 kinci Terin 1935: 1). Bu talep, mallarn bir yl nce tasfiye eden ve nakledilmeyi bekleyen 8 bin gmenin Kasm 1935 sonlarnda Trkiyeye gnderilmesinden sonra tam olarak uygulamaya konuldu (Cumhuriyet 22 kinci Terin 1935: 1). 1935 yl iinde mallarn tasfiye ederek Kstencede g etmeyi bekleyen 15 bin kii ise ya geldikleri blgelere geri gnderildi, ya da konsolosluka kiralanan hanlara yerletirildi (Cumhuriyet 24 kinci Terin 1935: 8, Son Posta 26 kinci Terin 1935: 1). 1935 yl iinde mallarn tasfiye ederek g bekleyen 15 bin gmenin mevcudiyeti ve glerin belli bir dzen ve program dahilinde gereklemesi zorunluluu karsnda Trkiye, 1936 yl banda Bkre elilii vastasyla Romanya resm makamlarna bavurarak (Akam 9 ubat 1936: 1), daha nce mutabk kalnan, ancak yazl hale getirilmeyen prensip kararlarnn mukavele haline getirilmesi talebinde bulundu. Bkre Elisi Hamdullah Suphi Bey vastasyla yrtlen grmeler Nisan ay sonlarnda tamamlanarak, bir mukavele metni ortaya karld. Metin zerindeki almalar yaklak drt ay srd ve nihayet 4 Eyll 1936da g mukavelesi taraflar arasnda imza edildi. Mukaveleye gre, Dobrucada oturan Mslman Trk tebaa be sene zarfnda Trkiyeye g ettirilecek ve bu belli bir program dahilinde sancak sancak icra edilecekti. Gler her iki tarafn katlmyla kurulacak bir komisyon marifetiyle yrtlecekti. Gmenlerin ehir harici gayrimenkulleri Romanya Hkmetine kalacak, bunlarn bedelleri hektar bana 6.000 ley zerinden hesaplanacak ve bor olarak kaydedilecekti. Romanya, toplam borcun % 25ni kereste, % 25ini canl hayvan, % 10unu petrol ve geri kalan da dier bir takm eya ile deyecekti. Gmenler ehir dahilindeki gayrimenkullerini ise kendileri satacak ve bedeli ile de kereste, petrol vs. gtrebileceklerdi. ahsi eyalarn, ift hayvanla34

Duman, Atatrk Dneminde Romanyadan Trk Gleri (1923-1938)

rn, tarm alet ve edevatn yanna alabilecek olan gmenler, fert bana 1.000 ley ile 2.000 ley deerinde dviz karabileceklerdi (Cumhuriyet 11 Birinci Kanun 1936: 2, Altu 1991: 117-118). Trkiye ile Romanya arasnda sz konusu mukavele ile ilgili almalar srerken, bir yandan da gler devam etmekteydi. 1935 yl iinde mallarn satm, ge hazr halde bekleyen 25 bin kii 1936 yaz aylar iinde Trkiyeye tand (Ulus 17 Nisan 1936: 6, Son Posta 16 Temmuz 1936: 4). Ancak bunlar menkul ve gayrimenkullerini nceden sattklar iin 4 Eyll 1936 tarihli mukavele artlar dnda brakldlar. G mukavelesinin tatbiki ile ilgili almalar 1937 ylnn ilk gnlerinde balad. ncelikle, g edecek kimselerin krsal blgelerdeki gayrimenkullerinin tespiti ve kayt altna alnmas iin iki lke temsilcilerinden oluan bir komisyon kuruldu. Trkiye bu komisyona Tokat Mebusu Nazm Poroy, Avukat Kemal Bey ve bir ktip ile katld (BCA 30.18.1.2/74.40.5, BCA 30.18.1.2/77.68.6). Sz konusu komisyon 1937 yl iinde Trkiye g etmesi ngrlen 15 bin kiinin (Son Posta 28 Mays 1937: 4) geride brakaca ev ve arazinin tespit ve kaydn yapmaya alt. Kayt almalar yaplrken, bir taraftan da ilemleri tamamlanan gmenlerin tanmasna allmaktayd. Nitekim bu kapsamda Trkiye Hkmeti ilk olarak 1935 ylnda tespit edilen tama cretlerinin yksek olduunu dnerek, vapurcularla tekrar masaya oturdu. Yaplan grmeler neticesinde Kalkavanzadelerle, Kstence stanbul arasnda her bir gmenin 190 kurua, canl hayvanlarn 3 liraya ve arabalarnda 280 kurua tanmas hususlarn ieren bir mukavele yapld. Mukaveleye gre ayrca, zmire yaplacak seferlerde bu cretlere % 50 orannda zam uygulanacakt (Son Posta 17 Haziran 1937: 4, Anadolu 19 Haziran 1937: 6). Nitekim bu tarife zerinden 1937de 15 bin ve 1938de 10 bin civarnda Trk, Kstenceden stanbul ve zmire tanmtr. 4 Eyll 1936da Romanya ile g mukavelesi yaplmas ve srecin buna gre iletilmesi, nceki yllarda yaanan g ve iskn ile ilgili sorunlar nemli lde azaltmtr. Bununla birlikte mukavele ile birlikte tarm ve ticaretle uraan zengin Trklerin de herhangi bir madd kayba uramadan g etmeleri salanm, lkeye petrol ve kerestenin yan sra nemli miktarda nakit ak salanmtr. Netice itibariyle 1934-1938 aral Trk glerinin en youn yaand dnem olmu ve bu dnemde 80 binin zerinde Mslman Trk Trkiyeye g ettirilmitir (Geray 1962: 13).

3. Gagauz Trklerinin G Meselesi 1930larn banda 250 bine yakn bir nfusa sahip olan Gagauz Trkleri, Romanyada daha ok Basarabya ve Dobruca blgelerinde yaamaktayd35

bilig, Bahar / 2008, say 45

lar(7). Ortodoks Hristiyanl inancna sahip olan Gagauz Trkleri, bu nitelikleri nedeniyle gerek Osmanl idaresinin ve gerekse Trkiye Cumhuriyetinin ilgisini eken bir topluluk deildi. Zaten cumhuriyet idaresi de ad geen topluluk hakkndaki ilk bilgileri 1930larn bandan itibaren blgedeki konsoloslarndan almaya balamtr (Anzerliolu 2006: 32). Gagauzlar hakkndaki bilgiler Hamdullah Suphi Beyin 1931 ylnda Bkre eliliine atanmas ile nemli oranda artm ve Gagauz g meselesi de bu tarihten itibaren gndeme gelmitir. Hamdullah Suphi Bey Bkree geldikten ksa bir sre sonra Gagauz Trkleri ile yakndan ilgilenmeye balamtr. Nitekim Gagauz Trkleri balkl ilk raporu elilik grevine atanmasnn sadece yedi ay sonrasna, 18 Ocak 1932 tarihine aittir. Hamdullah Suphi Bey sz konusu raporda, Gagauzlarn tarihi, fiziki grnleri, rf, adet ve gelenekleri hakknda bilgiler vermekte ve Trklnden phe edilemeyecek olan bu kitlenin Trkiyeye kabul hususundaki mit ve beklentisini u cmlelerle ifade etmekteydi: Eer Trk milliyetperverlii, eski Rumelinin koskoca bir parasnda asrlardan beri anadillerini sadakatla muhafaza eden bu eyi ahlak sahibi, salam ve gzel Trk halk ile alakadar olmaya balar ve bunlara tarihi hakikati telkin ile kendilerini Trk camiasna davet ederek baka milletler arasnda bsbtn eriyip kaybolmalarna mani olursa ve nihayet mit ve temenni ettiim zere Anadolunun kaplarn Trk rknn bu z evladna aar ve eski maruf tesamuhuna gre onlara dini hrriyetleriyle beraber yer ve yurt gsterirse bo olan Anadolu kendisine sadakatla ve merbut kalaca muhakkak olan yep yeni bir kuvvet kazanr (BCA 030.10/246.666.30, Anzerliolu 2006: 40). Hamdullah Suphi Bey bu satrlar kaleme alrken, 1923de Ortodoks Karaman Trklerinin mbadeleye tabi tutulduu gereini unutmu olmasa gerektir. Bu adan Ortodoks Gagauz Trklerinin Trkiyeye g hususunda mit beslemesi ve bu hususta talepte bulunmas olduka ilgintir. Hamdullah Suphi Beyin iindeki mit ilerleyen yllarda tkenmemi olsa gerektir ki, 24 Ekim 1934 tarihli raporu da ayn konuyla ilgiliydi. Yine Gagauz g hususundaki mit ve beklentisini ifade ediyordu. Ancak bu sefer farkl olarak, sanki Gagauz Trklerinin Mslman Trklerden daha nitelikli bir nfus olduunu ispat etmek gayreti ierisindeydi. Nitekim ona gre, Mslman Trkler ok ekingen ve ok ylgn olduu iin hislerini cokunlukla gstermekten ekinmekte, Gagauz Trkleri ise ok daha uyank, daha zengin, daha tahsilli ve daha yetimiti. Yine ona gre, slm terbiyesi Mslman Trklerin btn heveslerini ldrm geride gndelik hayatn iinde kaybolmu gayesiz bir millet brakmt. Buna karlk Gagauz Trkleri dipdiri, ruhu istekle, mcadele kuvvetiyle dolu bir un36

Duman, Atatrk Dneminde Romanyadan Trk Gleri (1923-1938)

surdu. Dolaysyla ssz Anadoluya nee, refah ve umran getirecek asl kitle Gagauz Trkleriydi (BCA 030.10/247.668.14, Anzerliolu 2006: 4445). Bu raporun, Dobrucadaki Mslman Trklerin kitlesel olarak Trkiyeye kabul edilmeye balad tarihlere denk gelmesi rastlant olmasa gerekti. Anlald kadaryla Hamdullah Suphi Bey sz konusu raporla, Trkiyenin olduka nitelikli bir nfusu grmezden geldiini dnmekte ve st kapal biimde de olsa hkmeti eletirmekteydi. Hamdullah Suphi Beyin bu raporlar ile Trkiyenin gndemine giren Gagauz g meselesinin kamuoyunda yerini almas ise ancak, 1935 yl Aralk ay sonlarnda Yaar Nabi Nayrn Ulus gazetesinde yazm olduu makaleler ile mmkn olabilmitir(8). Yaar Nabi Bey 1935 yl iinde Balkan lkelerine bir gezi yapm ve bu makaleleri de Romanyadaki izlenimlerine dayal olarak kaleme almt. Yaar Nabi Bey bu makalelerde Romanyadaki Gagauzlarn Trklkleri hakknda bilim adamlarnca ortaya konulmu ilm delilleri ayrntl biimde anlatmakta ve Gagauzlarn Trkiyeye g etmek hususunda ne kadar istekli olduklarn ifade etmekteydi. Hamdullah Suphi Beyin grlerini destekler nitelikteki bu makalelere ynelik en nemli tepki Trkiye dndan, Trkiyenin Madrid Elisi Tevfik Kmil Beyden geldi. 18 Ocak 1936da Bavekil smet nnye bir yaz gnderen Tevfik Kmil Bey, Gagauzlarla ilgili Ulusta yaynlanan makalelerden ve radyoda yaplan Gagauz msamerelerinden haberdar olduunu ifade etmekte ve tm bunlar Gagauz gn meru klmaya ynelik propagandalar olarak nitelendirmekteydi. Gagauzlarn Trk olduu yolundaki ilm delillere pek de itibar edilmemesi gerektiini belirten Tevfik Kmil Bey, bu iddiasn dorulayacak kendince baz tespitler yapmakta ve Gagauzlarn Trklkle rabtalarnn kalmadn ifade etmekteydi. Gagauz g lehinde gazeteler vastasyla yrtlen propagandaya kesinlikle itibar edilmemesini isteyen Tevfik Kmil Bey, yazsnn sonunda u dncelere yer vermekteydi: Mbadele ve ona tekaddm eden milli hareket sayesinde milli birlii te[e]sss eder gibi olan memleketimize yeniden bir Ortodoks cemaati getirmek kendi yaptmz yine kendimiz ykmak, gelecek asrlarda fitne ve uri unsurlarn biriktirmek olur. Trk gazeteleri bundan saknmaldr. Bunu kestiremeyecek kadar dnn ac misallerini unutmu olanlarn mazarratna mani olacak hkumettir. (BCA 030.10/116.810.12). Grld zere Tevfik Kmil Bey burada 1923-24 Trk Yunan nfus mbadelesine gnderme yapmakta, mbadele ile yekpare, trde bir yap oluturulduuna dikkat ekmekte ve bu yapnn Gagauz g ile bozulmamas gereine iaret etmekteydi.

37

bilig, Bahar / 2008, say 45

Madrid Elisi Tevfik Kmil Beyin 31 Ocak 1936da yine ayn konuyla ilgili olarak Bavekil smet nnye bir yaz daha gnderdiini tespit etmekteyiz. Baz yabanc gazetelerde Gagauzlarn stanbulda iskn edilme taleplerine karlk Trk Hkmetinin bunu kabul etmedii yolunda baz haberler okuduunu ifade ederek yazsna balayan Tevfik Kmil Bey, Gagauzlar Trkiyeye getirmek zere baz kimselerce yldr mesai sarf edildiini belirtmekte ve hkmetin bu almalar boa karmasndan duyduu memnuniyeti dile getirmekteydi. Tevfik Kmil Bey son olarak sz yine 1923-24 nfus mbadelesine getirmekte ve [Gagauzlar da]1923 senesinde Trkiye topraklarnda mukim bulunmu olsayd, Mbadele Komisyonu onlar emsali gibi Yunanistana sevke mecbur [tutulacaklard] hatrlatmasn yapmaktayd (BCA 030.10/116.810.12). Tevfik Kmil Beyin Bavekil smet nnye gnderdii yazlarn nasl karland, hkmet zerinde nasl bir etki uyandrd ve ne ekilde cevaplandrld hususunda bir bilgiye ulalamamtr. Ancak ilgintir hemen hemen ayn gnlerde Ulus gazetesi yazar Yaar Nabi Nayr, 1935 Balkan gezisi izlenimlerini Balkanlar ve Trklk adl bir eserde toplam ve yaymlamtr. Yaar Nabi Bey 256 sayfalk eserin 58 sayfasn Romanyadaki Gagauzlara ayrmt. Yaar Nabi Bey burada, Gagauzlarn yaam olduklar tm skntlara ramen dil, kltr, rf ve adet bakmndan Trklklerini olduka canl bir biimde muhafaza ettiklerini ifade etmekte ve buna dair pek ok rnek sunmaktayd. Din inan dnda Anadolu insan ile hibir fark olmayan bu kitlenin, Trkiyeye g etmek hususunda olduka istekli olduunu belirten Yaar Nabi Bey, Hristiyan Trklerin Trkiyede yadrganacaklar, hatta kt muamele grecekleri eklindeki dncelere kar kmakta, Osmanl dneminde Hristiyanlarla Mslmanlarn bir arada yaayabildikleri gereinden hareketle, dil ve kltr birlii tayan iki kitlenin ok rahat kaynaacana olan inancn ifade etmekteydi. Ona gre, Gagauzlarn dindarl, Anadolu Mslmanlarnn din duygular gibiydi. Her iki kitlenin de inanlar yzeyseldi ve taklitilikten ibaretti. Gerek Hristiyanlk ve gerekse Mslmanlk her iki halkn ruhuna ve uuraltna ilememiti. Dolaysyla Gagauzlar da tpk Mslman Trkler gibi devleti en kutsal bir varlk tanyan ve ona tapan laik vatandalar olabilirlerdi (1936:106-109). Yaar Nabi Bey tpk Hamdullah Suphi Bey gibi, Gagauz gyle birlikte Trkiyenin olduka nitelikli bir nfusa kavuacan ve bu nfusun da lke ekonomisinin nemli dinamiklerinden biri olacan dile getirmekteydi. Nitekim bu husustaki grleri u ekildeydi. Gagauzlar, bugn bulunduklar yerlerde imrenilecek ve takdirle anlacak medeni eserler vcuda getirmilerdir. Bu alkan, enerjik, kafalar aydnlk, kltre ve iyi yaamaya kymet veren unsurlarn anayurda gelmesi, yalnz
38

Duman, Atatrk Dneminde Romanyadan Trk Gleri (1923-1938)

memleket nfusunu arttrmakla kalmayacak, ayn zamanda nispeten geri olan Anadolu kylleri iin bir rnek tekil edecek ve aralarna kavutuklar Mslman kyllerin seviyelerinin ykselmesine hizmet edeceklerdir. Bandan arabn kendi eken, halsn ve giyecek eyasn evinde kendi eliyle ve ok zevkli bir ekilde kendisi yapan Gagauzlar, bizim aradmz ve beklediimiz kyllerdir. Onlarn memleketin ykselmesinde ve byk Trkiye idealinde oynayacaklar rol gmelerinden ok zaman gemeden gzlerimizin nne serilecek ve ekonomimizdeki hayrl tesirleri derhal kendini gsterecektir (1936:109-110). Muhtemel bir Gagauz gnn yararlarn bu ekilde sralayan Yaar Nabi Bey, son olarak g sonras iskn meselesine temas etmekteydi. Gagauzlarn mmkn olduu kadar toplu bir biimde iskn edilmesini isteyen Yaar Nabi Bey, iskn mntkas hakknda corafi bir mekn ismi zikretmemekte, ancak bulunduklar yerlerin iklim ve toprak artlarna en yakn blgelere yerletirilmelerinin uygun olacan ifade etmekteydi (1936:110). Yaar Nabi Beyin kitabnda dile getirdii bu grlerin Gagauzlarn Trkiyeye g meselesinde kamuoyunu ne ekilde ve ne lde ynlendirdii tespit edilememekle birlikte, hkmet zerinde olumlu bir etkisinin olmad kolaylkla sylenebilir. nk 4 Haziran 1936da Romanya ile yaplan g mukavelesinde, Gagauzlardan hibir ekilde sz edilmemi, sadece Mslman Trklerin g ve onlarn geride brakaca menkul ve gayrimenkullerin durumu deerlendirilmitir. Bu son gelime hi phesiz bata Yaar Nabi Bey olmak zere, Gagauz g lehinde bulunan kimselerin midini byk oranda krm olsa gerektir. Bununla ilgili tek istisna belki de Bkre Elisi Hamdullah Suphi Beydir. Nitekim Mustafa Baydardan rendiimize gre, Hamdullah Suphi Bey, Basarabyann 1940da, Dobrucann da 1944te Kzlordu birliklerince igaline dein, Gagauzlarn Trkiye g ettirilmesi hususundaki midini ve hayalini kaybetmemitir (1968: 159).

Sonu 1. Cumhuriyetin ilk yllar itibariyle artma esasna dayal bir nfus politikas izleyen Trkiye, bu politikann gerei olarak Balkanlarda Osmanl Devletinin bakiyesi olan Trkleri Anadoluya tamtr. Bu kapsamda cumhuriyetin ilk on be ylnda, dier bir ifadeyle Atatrk dneminde yaklak 114 bin kii Romanyadan Trkiyeye gelmitir. 2. Trkiye bu gler neticesinde zengin ve eitimli bir nfusu Anadoluya tayarak zira kol gcn arttrm, emek arzn geniletmi, dolaysyla tarma elverili atl topraklarn iletmeye almasn temin etmitir. zellikle 1923-1928 ve 1937-1938 dnemlerinde gmenlerin beraberle39

bilig, Bahar / 2008, say 45

rinde getirmi olduklar dviz, petrol ve kereste ise gelien Trkiye ekonomisine nemli katklar salamtr. 3. 1930 sonras dnemde Romanyadaki Ortodoks Hristiyanlk inancna mensup Gagauz Trklerinin g ettirilmesi iin Bkre Elisi Hamdullah Suphi Tanrver ve Ulus gazetesi yazar Yaar Nabi Nayrn baz teebbslerde bulunduklar, hatta bu g lehinde propaganda yaptklar tespit edilmektedir. Ancak Trkiye Cumhuriyeti Hkmeti bunlara itibar etmemi ve 1923de Ortodoks Karaman Trklerinin Yunanistana gnderilmesi gereinden hareketle Gagauz Trklerinin gne izin vermemitir. Dolaysyla bu kararllk, Trkiyede ulus-devlet oluumu srecinde din adan trde bir yapnn da olduka nemsendii gereini ortaya koymaktadr.

Aklamalar
1. Eksik nfus, insan saysnn lke kaynaklarn ve endstrisini iletmeye ve dier hizmetleri grmeye yetmemesi anlamna gelen bir terimdir. pek, 2005, 174-175. 2. Bu tedbirler iin bkz. Babakanlk Cumhuriyet Arivi (BCA), 030.10/26.147.2.; BCA, 30.18.1.1/023.16.1. Solak, 1998, 126; pek, 2005, 181-184. 3. Serbest gmen, hkmetten yardm talep etmemek artyla, istedii yere yerleme salhiyeti verilen kimseler iin kullanlan kanun bir tabirdir. 4. sknl gmen, Hkmet yardmyla iskn edilen ve gsterilen iskn mntkasnda belli bir sre oturmak artn kabul eden kimseler iin kullanlan kanun bir tabirdir. 5. Hamdullah Suphi Bey Trk Ocaklarnn kapatlmasnn hemen ardndan 1931de Bkre orta elisi olarak atanmt. Bak. Dastan, 2002. 6. Mtemelttan kast ev ve ahrdr. 7. Gagauzlar hakknda daha geni bilgi iin bkz. Manof 1939; lksal 1966, GngrArgunah 1998. 8. Bu makaleler iin bkz. Ulus, 22 lkkanun 1935, s. 4.; Ulus, 23 lkkanun 1935, s. 4.; Ulus, 25 lkanun 1935, s.4.; Ulus, 27 lkkanun 1935, s. 4.; Ulus, 28 lkkanun 1935, s. 4.; Ulus, 31 lkkanun 1935, s. 4.

Kaynaka
A. Arivler Babakanlk Cumhuriyet Arivi (BCA) B. Gazeteler Akam Anadolu Cumhuriyet Kzlay Son Posta Ulus
40

Duman, Atatrk Dneminde Romanyadan Trk Gleri (1923-1938)

C. Kitap ve Makaleler ALTU, Ylmaz (1991), Balkanlardan Anayurda Yaplan Gler, Belleten, LV/212: 109-120. ANZERLOLU, Yonca (2006), Bkre Elisi Hamdullah Suphi ve Gagauz Trkleri, Bilig, 39: 31-51. ARI, Kemal (1992), Cumhuriyet Dnemi Nfus Politikasn Belirleyen Temel Unsurlar, Atatrk Aratrma Merkezi Dergisi, VIII/23: 409-420. ATAY, Falih Rfk (1970), Taymis Kylar, Baha Matbaas: stanbul. BAYDAR, Mustafa (1968), Hamdullah Suphi Tanrver ve Anlar, Mente Kitabevi: stanbul. AAPTAY, Soner (2002) Kemalist Dnemde G ve skn Politikalar, Toplum ve Bilim, 93: 218-241. DAISTAN, Adil (1992), Hamdullah Suphinin Romanya Bykelilii ve Gagauz Trkleri, Atatrk Aratrma Merkezi Dergisi, XVIII/54. FEHER, Gza (1999), Bulgar Trkleri Tarihi, Trk Tarih Kurumu Yaynlar: Ankara. IRMAK, Yakut (1981), Atatrk Dneminde Nfus Politikas, Atatrk Dneminde Trkiye Ekonomisi Semineri (8-9 Haziran). GERAY, Cevat (1962), Trkiyeden ve Trkiyeye Gler ve Gmenlerin skn (1923-1960), Ankara. GNGR- ARGUNAH, Harun- Mustafa (1998), Gagauzlar, tken Yaynlar: stanbul. NAN, Ar (1982), Mustafa Kemal Atatrkn 1923 Eskiehir-zmit Konumalar, Trk Tarih Kurumu Yaynlar: Ankara. PEK, Nedim (1999) Rumeliden Anadoluya Trk Gleri, Trk Tarih Kurumu Yaynlar: Ankara. (2005), Atatrk Dneminde Trkiyenin Nfus Siyaseti, Beinci Uluslararas Atatrk Kongresi (8-12 Aralk 2003), I: 173-190. (2000), Mbadele ve Samsun, Trk Tarih Kurumu Yaynlar: Ankara. KOLLU, Atilla (1996), Trkiye Balkan likileri 1919-1939, Hacettepe niversitesi Atatrk lkeleri ve nklp Tarihi Enstits (Yaymlanmam Doktora Tezi), Ankara. MANOF, Atanas (1939), Gagauzlar (Hristiyan Trkler), ev. Trker Acarolu, Varlk Neriyat: Ankara. NAYIR, Yaar Nabi (1936), Balkanlar ve Trklk. NEET Halil (1932), Davamz, Himaye-i Etfal Kitab. ZGRAY, Ahmet (1996), Trkiye-Romanya Siyasi likileri (1920-1939), Trk Kltr Aratrmalar, 34 (1-2): SARA, Hseyin (1997), Ekonomik ve Sosyal Boyutuyla slmda Nfus Politikas, Trkiye Diyanet Vakf Yaynlar: Ankara.

41

bilig, Bahar / 2008, say 45

SOLAK, Ferruh (1998), Trkiye Nfusunun Cumhuriyet Dnemindeki Geliim Seyri, Yeni Trkiye Cumhuriyet zel Says I, 23-24: 126-129. EREF Nuri (1935), skan Kanunu ve Yurtlandrma Politikamz, Ulus, 27 Temmuz. KSZ, Hikmet (1996), Trkiye Cumhuriyeti Devletinin Atatrk Dnemindeki Balkan Politikas (1923-1938), stanbul niversitesi Atatrk lkeleri ve nklap Tarihi Enstits (Yaymlanmam Doktora Tezi), stanbul. TALAS, Cahit (1992), Trkiyenin Aklamal Sosyal Politika Tarihi, Ankara: Bilgi Yaynevi TEKEL, lhan (1990), Osmanl mparatorluundan Gnmze Nfusun Zorunlu Yer Deitirmesi ve skn Sorunu, Toplum ve Bilim, 50: 49-71. TODOROVA, Maria (1997), Balkanlar Tahayyl Etmek, ev. Dilek endal, letiim Yaynlar: stanbul. LKSAL, Mstecip (1966), Dobruca ve Trkler, Ankara: Trk Kltrn Aratrma Enstits Yayn (1976), Romanya Trkleri, Trk Dnyas Elkitab, Trk Kltrn Aratrma Enstits Yayn, Ankara. YALIN, Cemal (2004), G Sosyolojisi, An Yaynclk: Ankara. ZAM, Sabahaddin (1973), Trkiyede Nfus Meselesi, Boazii Yaynlar: stanbul.

42

Turkish Emigration from Romania to Turkey during the Presidency of Atatrk (1923-1938)
Dr. nder DUMAN

Abstract: The emigration from Romania to Turkey started after the 1877-1878 war against Russia and continued until the early years of the Turkish Republic. Over one hundred thousand Turks emigrated to Turkey during the initial years of the Republic. This phenomenon can be analyzed under two subtitles: emigration during 1923-1933 and emigration during 1934-1938. Interestingly, in both periods the Turkish Government allowed only Muslim Turks to become immigrants while the emigration demands of the Turkish-speaking Christian Gagauz Turks were turned down. Key Words: Presidency of Atatrk, Turkish Emigration, Romania, Turkey, Gagauz Turks

Giresun University, Faculty of Arts and Sciences / GRESUN onderduman@hotmail.com

bilig Spring / 2008 Number 45: 23-44 Ahmet Yesevi University Board of Trustees

(1923-1938)
. *
: , 93 (- ) , . , 1923 1933 1934 1938 ., . , , . : , , , ,

, / onderduman@hotmail.com

bilig Zima 2008 Vpus: 45: 23-44 Popeitel#skiy Sovet Universiteta Axmeta Wsavi

Krm Sava Sonras Adana Eyaletine Yaplan Nogay G ve sknlar (18591861)


Yrd.Do.Dr. Hilmi BAYRAKTAR*
zet: Krm Sava, Nogay Trkleri iin bir dizi trajedinin de balangc olmutur. Sava srasnda Osmanl Devletinden yana tavr koyan Nogaylar, sava sonrasnda Rus arl tarafndan yurtlarndan srlmlerdir. Osmanl Devletine snmak zorunda kalan Nogaylar iskn edilmek zere Rumeli, Anadolu ve Suriyedeki eyaletlere gnderilmilerdir. skn yeri olarak seilen vilayetlerden birisi de Adanadr. Bunun nedeni hem burann dier Osmanl vilayetlerine oranla daha az nfus younluuna sahip olmas hem de burada verimli arazilerinin bulunmasdr. Bu balamda 18591861 yllar arasnda Adana Eyaletine 20.511 Nogay yerletirilmitir. Bunlardan bir ksm Ceyhan Nehri boylarna toplu olarak yerletirilirken, bir ksm da kylere 12 haneyi gemeyecek ekilde yerletirilmitir. Toplu olarak yerletirilenler kimliklerini koruyabilmiken, kark olarak yerletirilenler iskn edildikleri kylerin kimliklerini benimsemilerdir. Kpak bozkrlarnda devlet otoritesinden uzak, bana buyruk bir hayat srmeye alm olan Nogaylar, tpk gebe Trkmenler gibi Osmanl hukuk yapsna uyumda sknt ekmilerdir. Ancak ksa sre sonra Osmanl Devletinin kendilerinden bekledii faydalar salar duruma gelmilerdir. Anahtar Kelimeler: Osmanl Nfusu, Nogay, Adana, g ve iskn

Giri Toplumlarn dinamizmi olan nfus, devletlerin de en byk zenginlik kaynadr. Ekonomik, sosyal ve kltrel almalarda nfusu ve niteliklerini dikkate almadan yaplacak deerlendirmelerin fazla bir anlam olmayacaktr. Bu balamda uzun sreli ve yenilgiyle sonulanan savalar sonucunda kaybedilen topraklardaki Trk ve sair Mslman nfusun glerinin ok sk yaand XIX. yzyl, Trk tarihi asndan ayr bir nem tamaktadr. Zira bu nfus hareketleri Osmanl Devletinin ekonomik ve toplumsal yapsn kknden sarsmtr. XIX. yzyldaki gleri irdelemeden, bugnk Trk Devletinin ve toplumunun demografik dalmnn doru olarak tahlil edilmesinin ve anlalmasnn olduka g olaca kanaatindeyiz. Haddizatnda o dnemdeki siyasal, ekonomik, sosyal ve kltrel yaamdaki youn deiim, bugnk
*

Seluk niversitesi Eitim Fak. Tarih ABD / KONYA hbayraktar27@hotmail.com

bilig Bahar / 2008 say 45: 45-72 Ahmet Yesevi niversitesi Mtevelli Heyet Bakanl

bilig, Bahar / 2008, say 45

Trk toplumunun ve modern Trkiye Cumhuriyetinin de ekillenmesini salamtr. Biz burada toprak kayplarnn bir sonucu olarak ortaya kan gmen meselesinin halli iin Adana Eyaletine yaplan isknlar zerinde durmakla yetineceiz. Ancak daha nce g, gmen ve srgn kavramalar zerinde durmak istiyoruz. G, iktisadi, sosyal veya siyas sebepler yznden insanlarn, toplumlarn yer deitirmesi, gmen ise kendi yurdundan ayrlarak baka bir lkeye gidip yerleen kimse demektir (Szlk 1995: 1018-9). Gleri, ekonomik, din ve mill v.s. sebeplere dayandrmak mmkndr. Gmenleri de g sebeplerine gre; anlamalara tabi gmenler, milletleraras gmenler, tahliye olunanlar ve mlteciler gibi snflandrmak mmkndr (pek vd. 1999: 661). Srgn, ise ceza olarak oturduu memleketten karlp baka bir yere gnderilen kimsedir (Szlk 1995: 2632). Nogaylarn Osmanl topraklarna gelileri g m yoksa srgn olarak m deerlendirilmedir? Belgelerde ska kendi istekleri ile geldii vurgulanmaktadr. Bu durumda g gibi grnmektedir. Ancak gn Ruslarn Krm ve Kafkasyay istilas sonucu baladn unutmamak lazmdr (Gzaydn 1943: 63; Habiolu 1993). arlk Rusyasnn Nogay topraklarnda yapt zulm ve yldrma hareketleri karsnda Nogaylarn vatanlarn terk etmekten baka arelerinin kalmad dikkate alndnda, srgn gibi g demek daha doru olur diye dnyoruz.

Nogaylar Kimlerdir? Nogay kelimesinin Moolca it anlamna gelen totemistik Nohol kelimesinden geldii dncesi genel bir kanaattir (Gllda 1999: 556564; Kalkan 2006: 216). Ayrca Nogay kelimesinin bir ahs ad olup, Altnorda Devletinde 12701299 senelerinde yaam olan bir beyin adndan kaynakland da ifade edilmektedir (Gllda 1999: 556564). Kalkan (2006: 220) ise bir Trk boyu olan Nogaylarn Moolistan dneminden nce tarih sahnesine ktn Krgz, Kazak ve zbekler ierisinde Nogay unsurlarnn bulunduunu ifade etmektedir. 1605 senesinde Kuzey Kafkasyaya bir seyahat yapan Fransz seyyah Tavarnier (2006: 321), Nogaylarn Kk Tatarlar olarak da adlandrldklarn belirtmektedir. M. Alpargu (2007: 32) da Nogaylarn oluumunda Mool Mangtlarn, yerli Aslarn, Kpak, Kangl, Trkmen, Kongrat gibi Trk boylarnn etkili rol oynadn ifade etmektedir. Nogay Hanl kurulduunda snrlar Volgadan rtie ve Hazar Denizinden Aral Glne uzanmaktayd (Kalkan 2006: 216). Nogaylar, Altnorda Devletinin yklmasndan sonra kendi ordalarn yani hanlklarn kurmulardr (Alpargu 1996: 28-43). Adanaya g eden Nogaylar, Krmn kuzeyinde Kpak bozkrlar ile Kuzey Kafkaslarda Kuban ve Dastan arazilerinde yaamaktaydlar (Babakanlk Osmanl Arivi (BOA) A.MKT. UM, nr, 422/46; BOA. A.MKT.
46

Bayraktar, Krm Sava Sonras Adana Eyaletine Yaplan Nogay G ve sknlar (18591861)

NZD, nr, 320/57; BOA. A. MKT. MHM, nr, 191/13). Karasal iklime sahip bu blgeler sert k koullarnn yaand bir corafya idi.

Rus Yaylmacl ve Osmanl- Nogay likileri Osmanl-Nogay ilikileri, XVI. yzyln balarna kadar inmektedir. Fakat bu dnemdeki ilikiler st dzeyde olmayp, bireysel olarak Osmanl topraklarn kullanarak hacca gidecek olan Nogaylarn karlatklar glkleri izale etmekten ibaretti (Belgeler 2004: 3; Cevdet Paa 1307). Ancak 1552de Kazann ve 1556da da Astrahann Rus ar Korkun van tarafndan igaliyle balayan ve 17681774 Osmanl-Rus Sava sonras Kk Kaynarca Antlamas ile Krmn kaybedilmesiyle Rus yaylmacl hz kazanmt. Bu durum Krm, Kafkas ve bilahare de Trkistan iin bir dnm noktas olmutur. 1783te Krm Hanl, Ruslar tarafndan ilhak edilerek bamszln yitirmi, Kpak Bozkrnn kaplar da Ruslara almtr (Bice 1991: 43). Bu gelimeler karsnda Osmanl Devletinin blge halklar ile daha yakn ilikiler kurma zorunluluu ortaya kmtr. Soucak Muhafz Ferah Ali Paann gayretleri, bunun gereklemesini salamtr (Bice 1991: 66). OsmanlNogay ilikileri, Ruslarn Krm igal etmelerinden sonra farkl ve ok daha cidd bir boyut kazanmtr. Bu olaydan sonra Ferah Ali Paa yeni yurt iin yardm isteyen Nogaylar Kafkasyada Haclar ve Anapa Kaleleri ile Hatukay yresine yerletirmitir (Gke 1979: 59-72). Osmanl-Nogay ilikisi Krm Savana kadar artarak devam etmitir (Togan 1947: 163-166).
Krm Sava srasnda Krml Tatar ve Nogaylar ile Kuzey Kafkasya halklarnn Osmanldan yana tavr koymas Ruslara bekledii frsat vermitir. Ruslar, Krmn igaliyle birlikte blgeyi Ruslatrmak amacyla iskn faaliyetlerine hz vermitir (Firuzolu 1999: 687696). Zira Ruslar, Krm ve Kafkaslarn ellerinde kalabilmesinin temel artnn; nfusunun ounluunu oluturan Trk ve sair Mslmanlarn blgeden uzaklatrlp, yerine Rus nfusun iskn edilmesi gerektiini ok iyi biliyorlard (Go 1334: 126-170). Bu amala Ruslar, blgenin asl sahipleri olan Trklerin topraklarna el koymu, ar vergilerle blge halknn fakirlemesi salanmtr ((Gzaydn 1948: 82-83). Ayrca zoraki Hristiyanlatrma ve askeri ykmllklerin uzun tutulmas gibi politikalarla blge halk canndan bezdirilmitir. 1915 senesinde Alman Von. P. Go (1334: 125-190) Rus arlnn Avrupa Trkistan olarak adlandrlan blgeyi Ruslatrmak iin her trl cebr yola bavurduunu, Trk nfusunu blgeden uzaklatrarak Ruslatrdn ifade ederek bu gerekleri ortaya koymaktadr. 1854 sonlarna doru Rus ar, Karadeniz kysnda oturan tm Mslmanlarn i vilayetlere g ettirilmesini istemitir (Firuzolu 1999: 687-696). Bir soykrmdan korkan blge halk da kitleler halinde bir ka hareketi balatmtr. Osmanl Devletinin 300.000 gmeni kabul edeceini bildirmesi,
47

bilig, Bahar / 2008, say 45

gmen aknnn balamasna neden olmutur. Osmanl Devletinin bu tavr kimilerince g tevik olarak deerlendirilmektedir. Olaylarn geliimi bizi ayn kanaate ynlendirmemektedir. Biz bunu kurtaran yok mu lklarna verilen; biz buradayz cevab olarak yorumluyoruz. Nitekim Trk toplumu hangi devirde olursa olsun rk, mezhep, din fark gzetmeksizin yurtsuz kalan herkese kaplarn amtr. Kafkaslardan Anadoluya yaplan gn gnll ve ou kez Osmanlnn zendirmesi ile gereklemedii, Osmanl Devletinin ncelikli hedefinin blge halkn olduu yerde korumak olduunu Viyana Konferansna memur olan Ali Paaya verilen talimatta grmek mmkndr. Bu talimatta; Krm, erkezistan ve Dastann Rusyalnn pene-i kahrndan kurtarlmasnn politik ve insani adan en doru yol olaca belirtilmektedir (Trkgeldi 1987: 344). Bu da bize Osmanl Devletinin temel hedefinin blge insann yerinde korumak olduunu gstermektedir. Blge halkn yerinde koruyamayan Osmanl aresiz kaplarn onlara am ve yarm yzyl akn srecek olan gler balamtr. Osmanl Devletine: 1856da balayan bu youn g dalgasna ramen, 1860 senesine kadar iltica eden muhacirlerin ekonomik ve sosyal sorunlarnn halledilecei bir tekilat oluturulmamtr. ltica olduka snrda bulunan ilgili sancak beylerine gnderilen emirlerle halledilmeye allmtr (Eren 1966: 39). Ancak bu durum, o zamana kadar gmenlerle ilgilenilmedii anlamna gelmemektedir. Krm Sava ile birlikte g ve gmen ileri ehremanetine verilmitir. Ancak bakentte artan erkez ve Nogay gmen says sadece gmenlerle ilgilenecek bir tekilatn kurulmasn zorunlu hale getirmitir. Bu amala 02.01.1860 tarihinde Trabzon Valisi Hafz Ali Paa bakanlnda bir Muhacirin Komisyonunun kurulmas kararlatrlmtr (BOA. MAD, nr, 9072, varak 10/b; Eren 1966: 39-56). Bu komisyonun kurulmas ile ilgili yaynlanan nizamnamenin 15. maddesinde erkez, Tatar ve Nogaylarn ekserisinin Adana, Halep, Suriye ve bir miktarnn da Konyaya sevk edilmekte olduu, ayrca Zor Sancana isknn da uygun olacan belirtilmektedir (Eren 1966: 96113). Varna ve Selanikte olup buralara iskn edilecek olan muhacirlerin Antalya, Silifke, Mersin, skenderun, Trablusam, Akka ve Hayfa limanlarna gnderilecei bildirilmitir.(Eren 1966: 110).

G Srasnda Adana Eyaleti Gn ve gmenlerin daha iyi deerlendirilebilmesi iin bu sradaki Adana Eyaletinin corafyasna, mlk-idar durumuna ve demografik yapsna bakmak yerinde olacaktr.
Dousu Bereket, kuzeyi Kozan ve Bulgar, bats il Dalar, gneyi ise Akdeniz ile evrili Adana Eyaleti Seyhan, Ceyhan ve Gksu nehirleri ile bu nehir48

Bayraktar, Krm Sava Sonras Adana Eyaletine Yaplan Nogay G ve sknlar (18591861)

lerin sulad ukurova ve Gksu olmak zere iki byk ve verimli ovaya sahiptir. 1858 tarihinde iyiletirilen Mersin Liman ile skenderun skelesi, Adanay d dnyaya balayan nemli kaplar durumundadr (BOA. A. MKT, MVL, nr, 101/25). Yine yzyln sonuna doru Mersin-Adana arasna denen demir yolu, burann neminin bir kat daha artmasna neden olmutur. klime gelince; dalk blgelerde olduka sert geen ka ramen, ovalar aksine yumuak ve yaldr. Yazlar rutubetli ve scaktr. Bu iklim yaps gmenler iin Adanay yaanmaz bir yer yapmtr. Adana Eyaletinin nfusuna gelince; elimizdeki ilk nfus ve mlki idar verileri 1831 senesine aittir (Karal 1943: 212-213). Buna gre 1831 senesinde Adana Eyaletinde 21.252si Mslman, 2.130u Rum ve Ermeni kark olmak zere reaya, 2.826s Ermeni ve 5.824 de Mslman Fellah olmak zere toplam 32.073 erkekten ibarettir. Buna gre nfusunun % 15,5i gayrimslimdir. Gayrimslim ve Fellahlar kardmz zaman ise nfusunun yaklak % 66,25inin Trk olduu grlecektir. 1850lerde ise Adana Eyaleti, dousunda Halep ve Diyarbakr, kuzeyinde Sivas ve Konya, batsnda yine Konya Vilayetlerinin bulunduu olduka geni bir eyalettir (Adana Vilayeti Salnamesi 1309: 1-2). Bu dnemde dier eyaletlerde olduu gibi Adanann da mlk-idar yapsnda bir istikrar yoktur ve snrlar srekli deimektedir. Adana Eyaleti, glerin yaand 1859 senesinde; Adana, Tarsus, zeyr (Payas), Belen, Mara, Karaisal, Yregir, Byk Dndarl, Nahiye-i Aa Dndarl, Saram, Karakla, Karacalar, Sis, Misis, Burendi, Ayas kaza ve nahiyeleri ile Hacl, Karakeili, Karakulu, Karamer, Kap Taifeli, Kabasakal Akakoyunlu, am Bayat, Bozdoan, Sofular airetlerinden olumaktadr (Osmanl Devlet Salnamesi 1273: 97). Nogaylarn, Adana Eyaletine yerletirilmesinin temel nedeni burann o dnemde insan younluu en az olan vilayetlerden birisi olmasdr. Nitekim 1859 ylndan itibaren balayan ve 1895e kadar aralksz devam eden Nogay, erkez, Kazak, Rumeli, Girit gleri ile Osmanl vatanda ger Trkmen airetlerinin blgeye isknndan sonra bile eyalette kilometrekareye den insan says itibariyle olduka tenha saylabilecek bir nfus younluu grlmektedir1. Ayrca ilenebilir verimli arazi miktarnn okluu da Adanaya isknn sebeplerinden biridir. Konu ile ilgili bir belgede ukurova arazi-i haliyesinin imar zmmnda (BOA. DH. MKT, nr, 1427/30) ibaresi kullanlmaktadr. Yani Muhacirlerin buraya yerletirilmelerinin nedenlerinden birinin de Adanadaki bo araziler olduu anlalmaktadr.

Adanaya Gnderilen Gmen Miktar Krm Sava sonrasnda Osmanl Devletine g eden muhacir says ile ilgili farkl bilgiler vardr. Cevat Eren, Krm ve Kafkaslardan Balkanlara, Anadolu
49

bilig, Bahar / 2008, say 45

ve Suriyeye 1.000.000dan fazla gmenin geldiini ve bunun 600.000 kadarnn Anadolu'ya yerletirildiini belirtmektedir (Eren 1966: 75). Saydam (1999: 677-686), A.C. Erenin rakamlarna yakn olarak 18591866 tarihleri arasnda Krm ve Kafkasyadan 700.000 kiinin geldiini, buna 1/3lk lm de eklendiinde 1.000.000dan fazla kiinin g ettiini yazmaktadr. Firuzolu (1999: 687-696) bu sayy 647.044 kii olarak vermektedir. Ona gre bunlarn 70.000ini Nogaylar oluturmaktadr. Gzaydn (1948: 85) da 18591864 yllar arasnda Krm Trkleri ile g eden erkezlerin ve Nogay Trklerinin saysnn 700800 bin civarnda olduunu, bunlarn 180.000ini de Nogaylarn oluturduunu belirtmektedir. Bunlarn kesin nfuslar yerletirildikleri Balkanlar ile Amasya, Tokat, Sivas, ankr, Adapazar, Aydn, Adana, Konya, Karahisar- ark, Mara, Bursa, Halep, Beyrut, Ankara, Halep, am, Amman gibi vs. vilayetlerdeki nfuslarnn tek tek tespitiyle mmkn olacaktr. Adanaya iskn edilen Nogay miktarna gelince; Kelmit, Kamu, Kpak, Mankt, Toktam, Ponad, Kasalay, Kara Mirza, Nevruzolu Timur Bey, Kasayolu Tankmend, Petun, Klnminkad, Cemboyluk kabilelerinden olmak zere toplam 20.580i akn Nogay iskn edilmitir (BOA. A. MKT. NZD, nr, 288/14). Bizim tespit edebildiimiz ve Adanaya ulaan gmen miktarlar ve tarihleri yledir: lk kafile 14 Austos 1859 tarihinde 104 hane ve 587 kii olarak Adanaya gnderilmilerdir (BOA. A. MKT. NZD, nr, 288/14); Bu ilk kafileyi takiben 1 Kasm 1859da 622 hane ve 3445 kii (BOA. A.MKT. NZD, nr, 293/93); 14 Aralk 1859da 806 hane ve 4031 kii (BOA. A.MKT. NZD, nr, 298/105) gelmitir. 1860 ylnn ilk kafilesi 2 Mart 1860da Krmdan 292 hane ve 1171 kii olarak gelmitir (BOA. A.MKT. NZD, nr, 320/57); Bunu takiben 7 Mart 1.217 hane ve 4790 kii (BOA. A.MKT. UM, nr, 401/97); 11 Mart Kelmid Kabilesinden 706 kii (BOA. A.MKT. UM, nr, 399/71); 07 Haziran Kamu Kabilesinden 34 hane ve 301 kii (BOA. A. MKT. NZD, nr, 314/65); 05 Austos Dastandan ve Kamu Kabilesinden 10 hane ve 46 kii (BOA. A. MKT. MHM, nr, 191/13); 16 Temmuzda Toktam ve Turuzolu Kabilelerinden 8 hane ve 26 kii (BOA. A. MKT. NZD, nr, 317/97); 06 Austos Kamu Kabilesinden 5 hane ve 19 kii (BOA. A.MKT. NZD, nr, 320/66); 13 Austosta Nevruzolu Kabilesi merasndan Timur Bey Kasayolu Tankmend cemaatinden 7 hane ve 41 kii (BOA. A.MKT. NZD, nr, 321/32); 23 Austosta Krmdan Kpak Kabilesinden 47 hane ve 183 kii, Mankt Kabilesinden 43 hane 287 kii ve Petu Kabilesinden 125 hane ve 721 kii (BOA. A. MKT. UM, nr, 422/46); 12 Eyllde Pemad ve Mankt, 16 Ekimde Kara Mirza Kabilelerinden toplam 311 hane ve 1818 kii (BOA. A.MKT. NZD, nr, 324/29; BOA. A. MKT. UM, nr, 432/27); 25 Ekimde Kpak kabilesinden
50

Bayraktar, Krm Sava Sonras Adana Eyaletine Yaplan Nogay G ve sknlar (18591861)

116 hane ve 618 kii (BOA. A.MKT. NZD, nr, 325/69); 26 Ekimde Kpak Kabilesinden Hoca Ahmet takmndan 12 hane ve 53 kii (BOA. A.MKT. NZD, nr, 328/79); 18 Aralkta Kasalay Hoca Temur Bey takmndan 12 hane ve 68 kii (BOA. A. MKT. NZD, nr, 335/61); 1861in ilk kafilesi 2 ubatta Kpak, Minkat ve Petun kabilelerinden 215 hane ve 1191 kii olarak gelmitir (BOA. A.MKT. UM, nr, 449/77); bunu 23 Nisanda ki Cemboyluk kabilesinden 10 hane ve 49 kii izlemitir (BOA. A. MKT. NZD, nr, 349/47); yine 24 Austosta Petun kabilesinden 74 hane 360 kii (BOA. A.MKT. MHM, nr, 232/26) olmak zere iki yl ierisinde toplam 4070 hane ve 20.511 Nogay g etmitir. Grld gibi ilk dnem Nogay gleri, Austos 1859 Austos 1861 yllar arasnda 2 yl srmtr. Adanaya ilk Nogay kafilesi 104 hane ve 587 nfus ile Erkn- Harp Binbalarndan Tevfik Beyin refakatiyle 14.08.1859 tarihinde zel bir vapurla Mersin skelesine getirilmi ve buradan da Tarsusa gtrlmlerdir (Alpargu 2007: 136; BOA. .DH, nr, 446/29488). Mart 1860a gelindiinde Adanaya gnderilen ve hanelerine yerletirilen Nogay says 14.000i bulmutur (BOA. A.MKT. UM, nr, 401/97). Austos 1859Austos 1861 yllar arasnda toplam 4.070 hane yani yaklak 20.587 Nogay gmen Adana Eyaletine iskn amacyla gnderilmitir. Bizim tespit ettiimiz bu rakam toplu veriler ieren Osmanl ariv kaytlar da teyit etmektedir. Nitekim 19.01.1861 tarihinde Adana Meclisinden stanbula gnderilen bir yazda; 18591861 yllar arasnda 4.000 hane ve 20.000i akn Nogayn Adana Eyaletine yerletirildii belirtmektedir (BOA. A.MKT. UM, nr, 449/77; BOA. .DH, nr, 587/40871). Bir baka belgede de 1859-1869 seneleri arasnda Adana Eyaletine yine 4.000 hane yani yaklak 20.000 Nogayn yerletirildii ifade edilmektedir (BOA. .DH, nr, 587/40871). Bu miktar, Adanann g ncesi nfusuyla kyaslandnda gmen miktarnn ne kadar ciddi bir rakam olduu ortaya kmaktadr. Buna gre Tarsusa perakende yerletirilenlerle birlikte Adana Sancann toplam 14.764 hanelik nfusunun 4.000 hanesini, dier bir ifadeyle % 27.09unu oluturmaktadr. Mslmanlar arasndaki oran ise % 29.35tir. Bu ok byk bir orandr.

Muhacirlerin skn Osmanl yazmalarnda muhacirlerin yerletirilmesi hususunda iskn, iv, tavattun veya mutavaattn tabirleri kullanlmtr (BOA. .DH, nr, 587/40871). Tavattun yani vatan edindirme tabiri rasgele kullanlmamtr. Osmanl Devleti gmenleri gelip geici olarak grmeyip, kalc olarak alglamtr. Gelenleri kendisinden bir para grd iin de bu tabiri kullanmtr.
skn edilecek muhacirlerin isim ve eklleri bir deftere yazlm, bylece gmenlerin kayt altna alnmas salanmtr (BOA. A.MKT. NZD, nr,
51

bilig, Bahar / 2008, say 45

308/53). Gmenler daha ok Mersin iskelesine vapurlarla getirilmitir (BOA. A.MKT. NZD, nr, 293/93). Bununla birlikte perakende olarak Trabzona gelip Adanadaki akrabalarnn yanna yerlemek isteyenler de kara yolu ile Adanadaki iskn mahallerine gnderilmilerdir (BOA. A.MKT. UM, nr, 399/71). sknlar, biri toplu dieri kark olmak zere iki ekilde yaplmtr.

A- Toplu sknlar:
skn Yerlerinin Tespiti 14 Austos 1859da Tevfik Beyin refakatiyle Tarsusa getirilen ilk Nogay kafilesi, daim iskn mahallinin tespitine kadar burada bekletilmilerdir (BOA. .DH, nr, 446/29488). Adanadaki kalc iskn yerlerinin seimi ilk gelen kafileye braklmtr. Bu balamda Tevfik Bey ve sekiz gmen temsilcisi blgeyi tanyan bir memurla birlikte birka gn boyunca Adana Sancan gezerek, uygun blgenin tespitine almlardr. Gmen temsilcileri Adanaya yaya olarak dokuz saat mesafede bulunan zeyr Sancana bal Kurtkula ve Misis arasndaki ukur ve Ark Ovalarnn ortasndan akan Ceyhan Nehrinin iki yakasna isknlarn uygun olabilecei kanaatine varmlardr. skn blgesini tespit eden muhacirler, iskn kylerinin nerelere kurulaca konusunda kendi aralarnda grmler ve ky yerlerinin tespiti iin de ayrca Zaptiye Binbas Yeken Aa ile birlikte 12 muhacir temsilcisi tekrar tespit edilen blgeye gitmiler ve kylerin Yarsuvad denilen yerde kurulmasna karar vermilerdir (BOA. .DH, nr, 446/29488). Gmen temsilcileri kendilerine gsterilen bu ilgiden dolay padiaha bir teekkr mektubu gndermeyi de ihmal etmemilerdir (BOA. .DH, nr, 446/29488). skn mahalli konusunda bu kafileden hemen sonra gelenlerin de grleri nemli lde dikkate alnmtr2. Bu gmenler mmkn olan en hzl ekilde yerletirilmeye allmtr. Nitekim 14.12.1859 tarihi itibariyle Adana Eyaletine gnderilen 4.031 kiilik Nogay muhacirinden 1836snn kalc iskn mahalline yerletirilmeleri salanmtr (BOA. A.MKT. NZD, nr, 298/105). Yeni gelen Nogay kafileleri ile birlikte Yarsuvad Ky hzla bym ve Muhacirin adyla Nahiye haline getirilmitir. Bu yeni oluturulan nahiyenin mdrlne de Nogaylarn iskn ve uyumunda byk gayreti grlen Nogay ileri gelenlerinden Hac smail Efendi tayin edilmitir (BOA. .DH, nr, 587/40871; BOA. A. MKT. MHM, nr, 436/86). Nogaylardan sonra erkez ve Rumeli gmenlerinin de isknyla birlikte Muhacirin Nahiyesi hzla bymtr. Merkezi Yarsuvad olan Muhacirin Nahiyesi ile Cerid Nahiyeleri birletirilerek Hamidiye Kazas kurulmutur (BOA. .DH. nr, 1311/1311.N.15; Ahmet erif, 1999: 130). Bilahare

52

Bayraktar, Krm Sava Sonras Adana Eyaletine Yaplan Nogay G ve sknlar (18591861)

Hamidiye Kazasnn ad rfiye olarak deitirilmitir (Ahmet erif 1999: 130). Kark skn Ceyhan Nehri boylarna toplu olarak yerletirilen bu muhacirlerden baka Adana, Yregir, Karaisal ve Tarsus Kazalar kylerine birer ikier hane olmak zere yerletirilen nemli bir Nogay iskn daha vardr. 20 ubat 1860ta Adanaya gnderilen 663 hane Nogay muhacirlerinden 154 hanesi talimat gerei Tarsus Kazas, 138 hanede 508 kiisi de Adana Kazas kylerine kark olarak iskn edilmilerdir. Bunlardan baka 12.09.1860ta Pemad ve Mankt kabilelerinden 311 hane 1818 kii (BOA. A.MKT. NZD, nr, 324/29), 25.10.1860 tarihinde Kpak kabilesinden 116 hane ve 618 kii (BOA. A.MKT. NZD, nr, 325/69), 26.10.1860da Kpak kabilesinden ve Hoca Ahmet Efendi takmndan 12 hane ve 53 nfus (BOA. A.MKT. NZD, nr, 328/79), 18.12.1860 tarihinde Kasalay kabilesinden ve Hoca Temur Bey takmndan 12 hane ve 68 nfus Adana Sanca kylerine kark olarak yerletirilmitir (BOA A. MKT. NZD, nr, 335/61). Yine 17 hane Yregir Nahiyesi kylerine ve 50 hane de Adana merkez kylerine kark olarak iskn edilmitir (BOA. A. MKT. UM, nr, 580/58). Biz bu ekilde iskn emri verilen 1169 hanenin yani yaklak 5.845 kiinin tespitini yapabildik. Bununla birlikte Cevdet Paann 1867 senesine ait nfus verilerinde muhacirlerle ilgili olarak Ceyhan nehri boylarnda toplu olarak iskn edilen 2500 haneden bahsedilmektedir. Bir hane be kii zerinden hesaplandnda yaklak 12.500 kiinin toplu iskn edildii dnlebilir. Ancak 18591861 yllar arasnda 4.070 hane veya 20.580i akn kiinin iskn edildiini de biliyoruz. O zaman geriye kalan 1570 haneyi akn Nogayn kark olarak yerletirildii ortaya kmaktadr. Ky ve kasabalara bir iki hane olarak yerletirilen yaklak 1570 hane Nogayn bir ksm da Fellah kylerine yerletirilmi ve nfuslar bu kyller ierisinde ve Fellah olarak zikredilmitir. Aslnda o dnem kylerin ounlukla 510 haneden ibaret olduu ve her bir kye 12 hane Nogay gmeninin yerletirildii dnlrse kylerin nfusu ierisinde Nogaylarn ne kadar nemli bir yer tuttuu da anlalacaktr (BOA. A. MKT. UM nr, 518/58; BOA. A. MKT. UM, nr, 521/17). Kark skna Duyulan Tepkiler Dnemin yazmalarnda hengme (BOA. A.MKT. UM, nr, 414/24) olarak tanmlanan youn g, bir takm skntlar da beraberinde getirmitir. Balangta iskn yeri ve ekli herhangi bir skntya sebep olmamasna ramen bilahare en nemli skntlardan birisi haline gelmitir. Aslnda iskn srasnda ailelerin ve kabilelerin blnmemesi ilkesine azami lde uyulmaya all53

bilig, Bahar / 2008, say 45

mtr. Nitekim ilk kafileden sonra Adanaya iskn olunan gmenlerin byk bir ksm akrabalarnn buraya iskn olunmasn gereke gstererek yine Adanaya iskn olmak istemiler ve bu istekleri genellikle de kabul grmtr3. Bununla birlikte gmenlerin isteklerinin dikkate alnmad zamanlar da olmutur. Nitekim gn younlat ve hengmenin artt 1860 Temmuzunda akrabalarnn Adana ve Konya taraflarnda iskn olduunu gereke gstererek buralara iskn olmak isteyen muhacirlerden bir ksmnn bu istekleri; muhacirlerin her istedikleri mahale nakil ve hareketleri bilahare hibir mahale yerleemeyerek pek ok zaman bedeviyetle srar muceb olaca mtebdir denilerek reddedilmitir (BOA. A.MKT. NZD, nr, 319/65). Ancak asl sorun gnderilecek olan vilayetin neresi olaca deil, iskn eklinden kaynaklanmtr. Haddizatnda 18591861 yllar arasnda Adanaya gnderilen 20.580i akn muhacirden 17 bininin yerletirilmesinde bir sorun yaamazken, gelen son 34 bin gmenin isknnda cidd sorun yaanmtr (BOA. A.MKT. UM, nr, 449/77). Bunun nedeni de kark iskn emirleridir. Hlbuki ilk kafilelerin iskn toplu olarak yaplm ve bir sorun da yaanmamt. Geri sonraki gmenler, aresizlikten kark yerletirilmek iin dileke vermek zorunda kalmlardr. Aksi halde akrabalarnn bulunduu vilayete gitmelerinde sknt kabilmekteydi. Ancak devlet de bu kark isknda biri yeni glerle birlikte ba gsteren hazine darlna bir are olmak, dieri gmenlerin yeni toplumsal yapya uyumlarn kolaylatrmak gibi iki nemli fayda ummaktayd. Zira toplu isknlarda iskn evleri, tohumluk ve ziraat yapabilmek iin gerekli olan alet ve edevat devlet tarafndan salanmaktayd. Hlbuki kark isknda kylerde bo veya harap olan evler kyller tarafndan onarlarak yeni mesken inas masrafndan kurtulaca gibi dier ihtiyalar da iskn edilecek kydeki ahali tarafndan karlanacakt. Gerekten beklenildii gibi de olmutur (BOA. A. MKT. UM, nr, 518/58; BOA. A. MKT. UM, nr, 521/17). Bu balamda Nogaylarn Kpak, Minkat ve Petun kabilelerinden daha nce gelenler gibi kark olarak iskn kararlatrld. Ancak kark iskn kararlatran yeni Nogay kafileleri bu durumdan hi memnun olmamlar ve byk skntlar karmlardr. 215 hane ve 1.191 kiilik bir kafile Adanaya deil, Nide ve Bor taraflarna toplu olarak yerletirilmekte srar etmitir. Gmenlerin bu srar hkmet tarafndan ho karlanmam ve Tarsusa geici olarak yerletirilmeleri kararlatrlmtr. Daha sonra gelenlerle birlikte saylar 3 4 bini bulan bu muhacirler birbirlerinden g alarak Tarsusta kark iskna iddetle direnmilerdir. Bunlar Uzunyayla veya Eski Msr Valisi brahim Paa tarafndan Glek Boaznda kurulan Tekfur adl yere toplu olarak yerletirilmek istenmilerdir (BOA. A.MKT. UM, nr, 449/77).

54

Bayraktar, Krm Sava Sonras Adana Eyaletine Yaplan Nogay G ve sknlar (18591861)

Muhacirlerin direnii zerine Adana Eyaleti Meclisi, zorla iskn edilmeleri ile ilgili bir mazbatay 09.01.1861 tarihinde stanbula gndermitir (BOA. A.MKT. UM, nr, 449/77). Ancak isknn zorla yaplamayaca cevabn almlardr. Ayrca dier eyalete gitmelerine de msaade edilmesinin sz konusu olamayaca ilave edilmitir. skn edilmek istenilen Tekfur adl yere gelince; burann nemli bir geit olan Glek gzerghna yakn bir yer olmas dolaysyla gvenlik asndan muhacir yerleimine almas mahzurlu grlmekteydi. Ayrca arazisinin talk olmas ve kn ok fazla kar yamas gibi nedenlerle barnmalarnn mmkn olamayaca, oraya yerlemeleri halinde yaban adamlar olacaklar dnlmekteydi. Adana Meclisi de bu emre binaen, muhacirlere nasihatiler gndermekten baka are bulamamtr. Fakat muhacirler nasihat kabul etmemi, isteklerinde srar etmi ve kendilerinin yalnzca kendi hanlarndan emir alacaklarn beyan ederek ipleri iyice germilerdir. Oysa bunlarn iskn olmamalar bir taraftan Mersinde bulunan yabanc devlet temsilcileri nezdinde devleti kk drrken, dier taraftan bunlara verilmeye devam eden yevmiyeler ekonomiyi de dara sokmaktayd. Ayrca babo gezen muhacirlerden bir ksm da blgede ekili araziye zarar vermekteydi (BOA. A.MKT. UM, nr, 449/77). Ancak sonraki gelen kafileler de kark iskna direnecek ve bylece muhalif grup iyice glenmi olacakt. Nitekim 14.02.1861 tarihinde Tarsusa birka gn nce gelmi han ve dkknlara yerletirilmi olan yeni muhacir kafilelerine, Kaymakam Bey ald emir gerei kylere yerletirileceini bildirmiti. Ancak bu kafileler de kark yerletirilmeye kar km ve Anadoluda yaylak ve btn kabilenin yerleebilecei geni bir yerin verilmesini istemitir. Muhacirler arzuhallerinin sonunda devleti tehdit etmekten de geri kalmam ve aksi halde burada on be gn daha kaldktan sonra Anadolu tarafna geeceklerini bildirmilerdi (BOA. A.MKT, NZD, nr, 345/52). Muhacirlerin srar zerine Adanaya kendilerinin iskn edilmek istedikleri hatrlatldktan sonra, buraya gnderilmeleri iin ok para harcand, yine Anadoluda yerleebilecekleri yerlerin uzak olduu, ok masraf gerektirdii ve kendilerine de zahmet verecei bildirilmitir. Yine de istemezlerse yakn ve kolay olaca gerekesiyle ya Adanadaki Ramazanolu Yaylasna ya da Halep veya Mara civarnda havadar bir yere isknlarnn yaplabilecei bildirilmitir (BOA. A.MKT, NZD, nr, 345/52; BOA. A. MKT. MHM, nr, 223/3). Muhacirlerin isteklerinde direnmeleri zerine hkmet de sertlemeye balam ve 04.08.1861 tarihinde bir tezkire gndererek kendilerinin Osmanl Devletinin daveti ile gelmediklerini, kendi istekleri ile geldiklerini, bunlarn tekrar gnderilmesi gerektii halde devletin bunlara ak bir iltimas ile fedakrlk yaparak kabul ettii hatrlatlmtr (BOA. A.MKT. MHM, nr,
55

bilig, Bahar / 2008, say 45

223/1). Bunca fedakrlk ile lkeye kabul edilen muhacirlerden kurallara uymalar istenmitir.

Muhacirlere Yaplan Yardmlar


Devlet Yardmlar Devlet, gmenlere yapt yardmlarn byk ksmn Muhacirin Komisyonu vastasyla yrtmekteydi. Ancak bu komisyon tarafndan yaplan harcamalardan baka, gnderildikleri vilayetlerde yerel ynetimler ve halk tarafndan da nemli miktarda yardmda bulunulmutur. Muhacirlere yaplan yardmlar nakil masraf, yevmiye, iskn evleri, arazi, kz ve tohumluk yardmlar gibi birka balk altnda toplamak mmkndr. Bu yardmlar balamnda Muhacirin Komisyonu 18591865 yllar arasnda yani 5 sene on bir ay zarfnda 12.663.615 kuruluk bir harcama yapmtr. Bunun 2.147.447 kuruu hayr sahipleri tarafndan yaplan balardan meydana gelmekteydi4. Adanaya gnderilen ilk muhacir kafilesinin Mersine kadar olan vapur creti ile buradan daimi iskn yerlerine kadar olan araba ve hayvan kiralar komisyon tarafndan denmitir (BOA. A. MKT. NZD, nr, 288/14). Bundan baka hane ve kylerini kuruncaya kadar stanbuldayken verildii gibi kz ve erkek 15 yana kadar olanlar iin 1er ve 15 yandan bykler iin 2er kuru yevmiye verilmitir (BOA. A. MKT. NZD, nr, 288/14). Ayrca ellerinde fakirlik pusulas bulunanlara kii bana gnlk yarm kyye un veya bedelinin datlmas kararlatrlmtr (BOA. A. MKT. NZD, nr, 298/105; BOA. A. MKT. NZD, nr, 328/79). Bu yevmiyelerin Adana Mal Sand aracl ile on be gnde bir denecei bildirilmitir (BOA. A. MKT. UM, nr, 399/71). denen yevmiyelerin yars Komisyon Sandndan, yars da mahall idare tarafndan karlanmtr (BOA. A. MKT. NZD, nr, 317/97). Ancak gmenlerin hemen hepsi fukarayd ve iskna kadar deil, yeni mahsuln alnmasna kadar yardm yaplmalyd. Devlet bu durumu dikkate almtr. Nitekim 14.12.1859 tarihi itibariyle Adana Eyaletine gnderilen 4.031 kiilik Nogay muhacirinden 1836snn yerlemi olmas gerekesiyle yevmiyeleri kesilmi (BOA. A. MKT. NZD, nr, 298/105), ancak fakir olanlarna yeni mahsul kncaya kadar uygun miktar buday verilmesine devam edilmesi dnlm, bilahare ounluunun fakir olduu gz nne alnarak yardmn hepsine yaplmasna karar verilmitir (BOA. A. MKT. NZD, nr, 298/105). Yine toplu olarak iskn edilecek her gmen aileye nfuslarna uygun birer hane ve muhacirlerin yanlarnda getirdikleri kle ve cariyeler iin de hanelerine birleik odal meskenler ina edilmitir (BOA. A. MKT. NZD, nr, 288/14). Ayn ekilde kark olarak iskn edilen muhacirlere de iskn evleri yaplmtr. Ancak bu evler devlet tarafndan deil, yerletirildii ky ahalisi tarafn56

Bayraktar, Krm Sava Sonras Adana Eyaletine Yaplan Nogay G ve sknlar (18591861)

dan yaplmtr (BOA. A. MKT. UM, nr, 518/58; BOA. A. MKT. UM, nr, 521/17; Tercman- Ahval, 22 Cemaziyel Evvel 1278: Say 122). Muhacirler iin inas kararlatrlan evler, ana yap malzemesi kam olan ve blge halknn hu dedii yaplardr. Muhacirler kamtan yaplan bu tr evleri istememilerdir. Bunun zerine muhacir ileri gelenlerine blge dolatrlm, ta ve aa gibi ina malzemelerinin bulunmad, bu malzemelerin temininin ok byk masraflara sebep olaca anlatldktan sonra, blge halknn da bu tr evlerde oturduu gsterilerek ikna edilmilerdir (BOA. .DH, nr, 446/29488; BOA. A. MKT. UM nr, 518/58; BOA. A. MKT. UM, nr, 521/17). skn edilen gmenlere yaplan yardmlardan birisi de arazi datmdr. Bu grev Adanadaki iskndan sorumlu Tevfik Efendiye verilmitir. Yanna da Adana arazi memuru Sadullah Efendi ile Mal Kalemi memurlarndan Sami Efendi geici olarak grevlendirilmitir (BOA. A. MKT. UM, nr, 4432). Bu balamda her haneye ekip biebilecekleri kadar arazi ile birer ift kz ile lzumu kadar tohumun verilmesi kararlatrlmtr. Byk tahl ziraatnn yaplaca arazilerden baka yine tapulu olmak kaydyla bahe ve avlularn da verilmesi kararlatrlmtr (BOA. A. MKT. NZD, nr, 288/14). Ancak bir ksm blge halk muhacirlerin artarak gelmeye devam ettiini grnce kendi haklarna bir zarar gelecei korkusuyla devlete ait bo arazileri ilemeye, kylerinin dnda kalan arazileri bile ucuz bedelle tapulamaya, senetsiz hak iddiasnda bulunmaya ve kylerinden bir hayli uzak yerlerin kendilerine mahsus yaylak olduu iddiasnda bulunmaya balamlardr. Btn bunlar, muhacirlere verilecek bo arazi konusunda sknt ekilmesine neden olmutur. Yaplan suiistimallerin farknda olan hkmet, bu tr senetsiz ve ucuz arazi satlarnn aratrlmas iin bir emir yaynlanmtr. Emir gerei 19.11.1861 tarihinde Adana Mutasarrf Ahmet Bey tarafndan yaplan incelemede kylerde gmenler iin gereinde ok miktarda bo arazinin bulunduu grlm ve btn muhacirlere ekebilecekleri kadar arazi verilmitir (BOA. A. MKT. UM, nr, 517/88). Ne var ki; gelen muhacirler olduka fakirdiler ve yalnzca arazi verilmesi sorunlarn zmemekteydi. Zira gmenlerin ne bu arazileri ileyecek tarmsal donanm, ne de ekebilecekleri hububatlar vard (BOA. . DH, nr, 587/40871; BOA. A. MKT. MHM, nr, 436/86). Bu nedenle alet ve tohumluk yardm da yaplmalyd. Bu amala her bir muhacir hanesi iin tohumluk yardm olarak 4er kile buday ve arpa datlmtr (BOA. A. MKT. UM, nr, 521/17; BOA. A. MKT. UM, nr, 518/58). Ayrca blge halk tarafndan balanan kzler gmenlerin imdadna yetimitir. Kark iskn olan gmenlere de yerletirildii ky halk tarafndan hem tohumluk yardmnda bulunul-

57

bilig, Bahar / 2008, say 45

mu hem de ekimleri yaplmtr (BOA. A. MKT. UM, nr, 518/58; BOA. A. MKT. UM, nr, 521/17). Verilmesi kararlatrlan yardmlar erevesinde Adana Valilii, 1859 senesine mahsuben muhacirlerin iskn, refah ve asayilerinin teminine sarf edilmek zere 150.000 kuru istemitir (BOA. A. MKT. UM, nr, 401/97). 23.01.1861de de hazine tarafndan muhacirlere erzak bahalar ile araba ve katr creti olarak 161.332,5 kuru gnderilmitir (BOA. . DH, nr, 467/31228). Ancak muhacir saysnn gn getike artmas zerine Adana Eyaleti gelirinden ayrlan paralar kfi gelmemeye balam, bu nedenle Kayseri, il ve Alaiyye Sancaklarnn 1859/60 senesi gelirlerinden 150.000 ve Mara Sanca emvalinden 145.022 kuru daha gnderilmitir. Ancak bu paralar da yetmemi ve Adana Eyaletine ait virg, bedelat- askeriye, mteferrik rsum varidat gibi gelirlerin yan sra 235.539 kuruluk Adana Eyaleti aarnn bir senelik gelirlerinin de muhacirlerin masraflar iin buraya braklma istei kabul edilmitir (BOA. A. MKT. UM, nr, 418/10). Adanaya gnderilen gmenlerin younluu ve bunlarn her hususunun akeye muhta olmas nedeniyle Adanadan asker masraflar iin ayrlan para dahi muhacirlere sarf edilmek zorunda kalnmtr (BOA. A. MKT. NZD, nr, 307/54). Adana Eyaletinde iskn olunan muhacirler iin 1861 Martndan Hazirann sonuna kadar drt ay zarfnda yevmiye, tohumluk zahire vs. masraflar iin de toplam 592.162,5 kuru harcanmtr. Muhacirlerin arkasnn kesilmemesi, her geen gn artan miktarda yenilerinin gelmesi Adana Eyaleti ynetici ve halknn iskn konusunda ok byk sknt ekmesine neden olmutur. Adanaya iskn olunan muhacirlerin masraflarnn karlanmas iin 1860/61 senesi emvalinden olmak zere Adana, Kayseri, il, Alaiyye Sancaklarnn emvalinden de bir miktar para ayrlmtr (BOA. A. MKT. MHM, nr, 242/38). Fakat bu paralar da yetmemitir. Bu nedenle 1.000.000 kuruun Harput ve Mu Sancaklar emvalinden karlanmas kararlatrlmtr (BOA. A. MKT. MHM, nr, 242/38). Ayrca Urfa Sancandan da para gnderilmesi karara balanmtr (BOA. A. MKT. MHM, nr, 242/38). Yine verilmesi kararlatrlan kz ve tohumluk buday iin Adana emvalinin yetmeyecei ve kalan 2.000.000 kuruun da bir an nce gnderilmesi Maliye Nezaretinden istenmitir (BOA. A. MKT. NZD, nr, 298/105). Grld gibi gmenlerin iskn bir hayli harcama gerektirmi, Adana ve evresi gelirleri yetmemi, Harput ve Mutan dahi para transferi yaplmak zorunda kalnmtr. Devlet, muhacirlerin yerleip retici duruma gelmelerinden sonra da gerektiinde yardmda bulunmaktan kanmamtr. Ceyhan Nehri boylarna yerletirilen Nogay muhacirleri birbirine gelip gitmekte glk ekmeleri zerine masraf hazineden olmak zere 10.000 kuru bedelli bir saln yaplmas ka58

Bayraktar, Krm Sava Sonras Adana Eyaletine Yaplan Nogay G ve sknlar (18591861)

rarlatrlm ve muhacirlerin muafiyetlerinin kalkmasna kadar cretsiz yararlanlmas salanmtr (BOA. A. MKT. MVL, nr, 146/76). Halkn Yardmlar Ksa bir srede saylar yz binleri bulan muhacirlerin ihtiyalarnn sadece devlet imknyla karlanmas mmkn deildi. Halkn da yardmna ihtiya vard. Bu balamda Adanallar daha iin banda muhacirlerin kalc isknna kadar, geici olarak yerletirildikleri han ve dkkn kiralar iin 101.590 kuruluk bata bulunmulardr. Yine Adana ve Tarsus Sancaklar kylerine yerletirilen muhacirler iin blge halk tarafndan Adana Sanca kylerinde 67 ve Tarsus Sanca kylerinden 103 olmak zere toplam 170 hane gnlden ve karlksz olarak ina edilmitir (Tercman- Ahval, 22 CemazilEvvel 1278: Say 122). Ayrca blge halk, her bir muhacir hanesi iin 4er kile tohumluk buday ve arpa banda bulunmutur. Karaisal ahalisi de 45 hane ina ve 200 kile tohumluk buday ve arpa balamtr. Hane ve tohumluk yardmndan baka 71 adet kz banda bulunulmutur (Tercman- Ahval, 22 Cemazil-Evvel 1278: Say 122). Trklerin yan sra Ermenilerin de balar dikkat ekmektedir. Muhacirlere yaplan toplam 71 adetlik kz bann 12 tanesi Adana Ermenileri tarafndan balanmtr (Tercman- Ahval, 22 Cemazil-Evvel 1278: Say 122). Bu da 1860larda Ermenilerle Trkler arasnda bir husumetin olmadn, Ermenilerin Trklerle ne kadar i ie olduklarn gstermesi bakmndan gzel bir rnektir. Hkmet, ahalinin yardmn arttrmak iin bir takm teviklerde de bulunmutur. Bu balamda yardmsever Adanallarn isimleri Takvim-i Vekayi ve Ceride-i Havadis gazetelerinde yaynlatlmtr (BOA. A.MKT. NZD, nr, 308/26). 20.01.1862 tarihli Tercman- Ahval gazetesinde Adana Mutasarrf Ahmet Paa, vilayet erkn ve erafnn muhacirlere yaptklar kz ve sair yardmlar tafsilatl bir ekilde ilan edilmitir (Tercman- Ahval 18. Recep 1278: Say 133). Bu yardm kampanyas srasnda da 95 adet kz balanmtr. Yardmlar gazetelerde ilan edilerek blge insan taltif edilmi, yardmlarn devamnn salanmas amalanmtr. Bu yardmlar Anadolu Trknn perian durumdaki Nogay Trklerine nasl sahip ktnn, onlarn dertlerine nasl ortak olduunun da bir gstergesidir.

Yaanan Zorluklar, Geri Dnme Giriimleri ve Osmanl Devletinin Tutumu Nogay muhacirlerinin yaad sorunlar; nakil srasnda yaanan zorluklar, kark iskn, salgn hastalklar, Osmanl hukuk sistemine uyum problemleri; Nogay beylerinin Osmanl tabiiyetiyle birlikte kendi halklar zerinde nfuzlarn kaybetme endiesi ile geriye dn tevikleri ve iklim artlarna allamamas
59

bilig, Bahar / 2008, say 45

gibi birka balk altnda toplamak mmkndr. Bu olumsuzluklar da gmenlerin geri dnme isteklerini arttrmtr. Yukarda kark iskn kararyla yaanan zorluklardan bahsettiimiz iin bu konuyu tekrar ele almayacaz. Nakil Srasnda Yaanan Zorluklar 12 Mart 1860 tarihi itibariyle stanbula gelen erkez ve Nogay Muhaciri says 14.000i bulmu ve bunlar arasnda salgn hastalklar ba gstermeye balamt. Bu itibarla gmenlerin bir an nce daimi iskn yerlerine gnderilmeleri gerekmekteydi (BOA. A.MKT. NZD, nr, 308/26). Muhacirler kiralanan gemilerle Mersin iskelesine nakledilmilerdir. Ancak sknt bununla bitmemitir. Mersin skelesine youn miktarda gelen muhacirlerin Adana, Tarsus ve Karaisal kazalarndaki daimi iskn mahallerine nakilleri ile bunlara verilen un yardmnn nakli srasnda byk skntlar yaanmtr. zellikle youn olarak gelindii dnemlerde parasal skntnn yan sra nakil vastalar sknts da yaanmtr. Mart 1860 tarihinde bir anda gelen 1.217 hane 4.790 kiinin naklinin birka gn gibi ksa bir srede yaplacak olunmas sknt yaratmtr. Haddizatnda blge halk ticaretle deil ziraatla megul insanlardr. Dolaysyla cret karl nakliyatlk yapan ok byk gruplar bulunmamaktadr. Muhacirlerin younlat dnem ise mart aydr. Her ne kadar buday ve arpa daha nceden ekilmi ise de, pamuk, susam, ttn, dar, bostan gibi rnler henz ekilmektedir. Yani blge halk kendi ileriyle megul olmak zorundadr. Ayrca Adanada bulunan ger airetlerin de yaylaya kma vaktidir. Yani hayvan sahibi gerler de blgeyi terk etmek zeredir. Adanada bulunan az miktardaki nakliyeci de ya odun ve kmr nakliyatyla ya da daha nce Adanaya iskn kararlatrlan muhacirlere yaplmakta olan meskenler iin kam veya ahap nakliyat ile uramaktadr. Bu itibarla muhacirlerin sevki ve un yardmlarnn naklinde byk skntlar yaanmaktadr. Bu ihtiyalarn karlanmas iin 500 hayvana ihtiya duyulmaktadr. Bunlarn karlanmas halinde ahalinin daha nceki gibi gelenleri evkle karlayaca bildirilmitir. skn olunanlara verilen un yardm bazen Adana, Tarsus ve Karaisal Sancaklar ahalilerine bazen de Kayseri, Konya ve Ankara taraflarndan gelen devecilere saatte 60ar para cretle naklettirilmitir (BOA. A.MKT. UM, nr, 401/97). Ancak bunlar zm olmam ve bunun zerine masraflar devlet tarafndan karlanmak zere Cebel-i Kozandan hayvan satn alnmtr (BOA. A. MKT. UM, nr, 418/10). Salgn Hastalklar Dolaysyla Yaanan Skntlar Muhacirlerin yaad skntlardan biri de stma ve nezle gibi salgn hastalklardr. Buna bir zm olarak 05.09.1861 tarihinde yaynlanan bir emir ile vilayetlerde bulunan Memleket Doktorlarnn muhacirlere de dier Osmanl vatandalar gibi bakacaklar ve gerekli olan ilalarn vilayet tarafndan kar60

Bayraktar, Krm Sava Sonras Adana Eyaletine Yaplan Nogay G ve sknlar (18591861)

lanmasna karar verilmitir (BOA. A. MKT. UM, nr, 500/82). Ancak Adanada bu hastalklarla mcadele edecek iki yerli doktor var ise de bunlar devletten maal Memleket Hekimleri deildi. Kaldki; muhacirlerin iskn edildii yerler Adana merkezine yaya 6 ile 18 saat arasnda deien mesafedeydi. Yani iskn olduka dank yaplmt. Dolaysyla muhacirler iin grevlendirilecek hekimlerin kalaca bir merkez de yoktu. Bu duruma bir zm olarak Adanadaki hekimlerden birisi aylk 1000 kuru maala ve lzumlu alet ve ilalarla zaman zaman muhacirleri ziyaret ettirilerek hastalara bakmas kararlatrlmt. Yerli Airetlerin Olumsuz Tavrlar Yerleik Trkler Nogaylar iin ellerinden gelen yardm esirgememilerdir. Bu konuyu yardmlar blmnde ele aldmz iin burada tekrar ele almayacaz. Ancak muhacir gebe Trkmen Airetleriyle ciddi sorunlar yaamtr. Bunun nedeni muhacirlerin, bo ama gebe Trkmen Airetlerinin otlaklar zerine yerletirilmi olmasdr. Bu durumu kendi haklarna saldr kabul eden airetler de muhacirlere rahatszlk vermi ve aralarnda kk apl atmalar kmtr. Blgede bulunan ger Tecirli ve Cerid Trkmen Airetlerinin Mays 1860 tarihinde Nogay muhacirlerini rahatsz etmeleri zerine, bu airetlerin slah ve saldrlarn engellenmesi iin sert tedbirler alnmak zorunda kalnmtr (BOA. A.MKT. UM, nr, 403/44). Ancak kkl tedbirler alnamamtr. Nitekim Ekim 1860 tarihinde Adana Eyaletinde Sarbaheye yerletirilen Nogay muhacirlerinin Kara Mirza kabilesi ile Avar Airetinden Haclar oyma ekyalar arasnda atmalar olmu, hkmet Haclar Airetinin isknna karar vermitir. Ancak Adana Mutasarrflnn bunlarn sktrlmadka iskn olunamayaca ynndeki karl zerine, imdilik asker bir hareketin mmkn olamayaca, her iki tarafn mahkeme edilmesi, asker hareketin bilahare yaplaca bildirilmitir (BOA. A.MKT. UM, nr, 432/27). Muhacirleri gebe Avar Airetlerinin saldrlarndan korumak, refah dzeyini arttrmak ve asayiini salamak zere 12.05.1862 tarihinde Meclis-i Valaya bir takm tedbirleri ieren layiha sunulmutur. Bu layihann beinci bendinde, muhacirleri rahatsz eden Avar Airetlerine kar alnacak nlemlerden bahsedilmektedir. Aslnda daha nce yaplan almalarla Avarlarn byk ounluu yerleik hayata geirilerek disiplin altna alnmt. Ancak bir ksm henz yerletirilememi ve bunlarn yerletirilmesini biraz zaman alacandan, bu sre zarfnda blgede 78 blk svari ve 12 tabur ehaneci Nizamiye Askerlerinin bulundurulmas istenmitir. Fakat imdilik o blgede bylesine byk bir askeri kuvvetin bulundurulmasnn mmkn olamayaca ve ellerindeki ile yetinmeleri gerektii cevabn almlardr (BOA. A.MKT. MVL, nr, 146/31). Bu durum Frka-i slhiyenin kurulup
61

bilig, Bahar / 2008, say 45

blgedeki btn airetleri zorunlu iskna tabi tutmasna kadar devam edecektir. Aslnda bu sadece Adanada ortaya kan bir durum deildir. Dier vilayetlerde de ayn sorunlar yaanmaktayd. Nitekim Ankarada yaylalara yerletirilen muhacirlere, burada klamakta olan baz airetler rahatszlk vermi, byle olaylarn meydana gelebileceinden dolay Adana Mutasarrfl da uyarlmt (BOA. A.MKT. NZD, nr, 403/44). Adanann kliminden Kaynaklanan Olumsuzluklar Muhacirler iin dier bir sknt da Adanann iklimidir. Scak ve rutubet Adanay muhacirler iin yaanmaz hale getirmektedir. Muhacirlerin Adanann b havasyla uyum salayamamalar nedeniyle telef olduklarn dile getiren ok sayda dileke gndermi olmalar, iklim artlarna uyumun, en nemli sorunlardan birisi olduunu gstermektedir. Adanann iklimine alamayan Petun kabilesinden 74 hane 360 kii dileke vermekle kalmam, tekrar kendi vatanlarna dnmek iin Trabzona gitmitir (BOA. A.MKT. NZD, nr, 371/29). Burada kafilenin ikna edilerek daha nce yaadklar corafyaya uygun olan Erzurum havalisine iskn olunmalarna karar verilmitir (BOA. A.MKT. MHM, nr, 232/26). Ancak Osmanl Hkmeti, iltica eden ve burada grdkleri hogr ve yardmlar ile yeni kazandklar vatandalktan ve kardelerinden mazhar olduklar bunca yaknla ramen geri dnmek bir tarafa akllarndan bile geirmenin insafszlk olacan dnmekteydi (Tasvir-i Efkar 23 Muharrem 1284: Say 486). Haddizatnda bu durum dost ve dmana kar acizlik gstergesi de olacakt (BOA. A.MKT. NZD, nr, 371/29). Bu gibi hadiselerin tekrar etmesinden endie eden hkmet, 12.06.1862 tarihinde Adana Mutasarrf Ahmet Beyden muhacirlerin hepsinin gerekten hava ve suyuna uyum salayp salanamadklarnn aratrlmasn istemitir (BOA. A. MKT. MHM, nr, 223/3). Yine uyumsuzluun birka kiiden mi yoksa hepsinden mi kaynaklandnn incelenmesini, eer birka kiiden kaynaklanyorsa bu kiilerin dierlerini de etkileyerek byk huzursuzluklar karabilecei hatrlatlyordu. Ancak uyumsuzluk genel ise bunlar orada daha fazla tutmann anlamsz olaca dncesiyle Ramazanolu yaylasna veya Mara civarnda havadar bir blgeye ya da dier bir yere isknlarnn yaplaca ifade edilmitir (BOA. A. MKT. MHM, nr, 223/3). Anadoluda Taninin yazarlarndan Ahmet erif (1999: 130), 1910 senesine ait verdii bilgilerde Balangta 2530 bin Nogayn Muhacirin Kazas civarna yerletirilmesine ramen iklimle uyuamadklarndan bugn pek az kalmtr diyerek iklim artlarna uyumsuzluun ac sonucunu ortaya koymutur. Karlalan bunca olumsuzluklara ramen muhacirler ksa srede ziraata ve ticarete alm, tketici durumdan retici durumuna gelebilmilerdir. skn62

Bayraktar, Krm Sava Sonras Adana Eyaletine Yaplan Nogay G ve sknlar (18591861)

dan bir yl sonra 05.08.1861 tarihinde Takvim-i Vekayi (27 M 1278 : Say 617 )de konu ile ilgili yaynlanan bir haberde; Adanaya gnderilen muhacirlerin tamamnn iskn edildii, arazi, tohumluk ve kz yardmlarnn saland, muhacirlerin artk yerli hkmne girdii ifade edilmitir. Haddizatnda Nogaylar ziraatla yetinmeyerek 700800 kz arabas da imal edip kendi ihtiyalar haricinde blge ahalisinin de ihtiyalarn grmeye balamlardr. 1858/59 senesinden itibaren yerletirilen muhacirlere tannan on yllk vergi muafiyeti 1868/69 senesinden dolmu ve blge aarnn emaneten toplatlmasna karar verilmitir (BOA. .DH, nr, 587/40871; BOA. A. MKT. MHM, nr, 436/86). Yani vergi mkellefi olarak da Osmanl ekonomisine katk salar duruma gelmilerdir. Devlet muhacirlerle iskn sonras da ilgilenmeye devam etmitir. skndan sadece bir yl sonra Sadaretten Adana Mutasarrflna gnderilen bir yazda muhacir talimatnamesi gereince bunlarn bir an nce ziraat ve ticarete altrlmas gerektii, ancak buna dair merkeze bir bilginin gelmedii bildirilmitir. Yine oraya ok byk miktarda nfusun gnderildii, bunlar ierisinde akta kalanlarn olabilecei, bunlarn sorumluluklarnn hkmete ait olduu, blge halknn muhacirlere yardm iin tevik edilmesinin ok nemli olduu srarla vurgulanmtr (BOA. A.MKT. UM, nr, 448/21). Zira muhaceretten on yl sonra 1868 tarihinde bile gmenlerin durumu ile ilgili olarak bilgi aknn devam ettii grlmektedir. Adanadan Halep Vilayetine gnderilen bu bilgi notlarnn birinde Nogaylarn ok ksa bir srede ziraata alt, bylece hem kendilerinin nimet-i medeniyetten lezzetyb olduklar ve hem de aar vergisi vererek devletin gelir temin ettii belirtilmektedir (BOA. . DH, nr, 587/40871). Nogaylarn isknnda ve uyumunda byk gayreti grlen Nogay ileri gelenlerinden Hac smail Efendiye yapt hizmetlerden ve dier Nogay ileri gelenlerinin de teviki amacyla beinci rtbeden bir Mecidiye Nian verilmesi uygun grlmtr (BOA. .DH, nr, 587/40871; BOA. A. MKT. MHM, nr, 436/86). Ayn ekilde Adana Valisi Ahmet Paa muhacirlerin iskn ve uyumundaki gayretlerinden dolay Padiahn takdirine mazhar olmutur (Takvim-i Vekayi 27. M. 1278: Say 617).

Muhacirlerin Uyum Konusu Kpak bozkrlarnda devlet otoritesinden uzak bana buyruk bir hayat srmeye alm Nogaylar, Osmanl hukuk yapsna uyumda bir hayli sknt ekmilerdir. Bu uyum zorluu, bir ksm Nogay muhacirinin tekrar kendi lkelerine dnme isteini kamlamsa da bir mddet sonra uyum salanmtr.
Osmanl topraklarna g eden Nogaylar arasnda asl uyum zorluu eken zmre; halk deil saylar 2530u gemeyen Nogay beyleridir (Alpargu
63

bilig, Bahar / 2008, say 45

2007: 151-163). Zira Nogay halk Rusya idaresindeyken beylerine kar bir takm angarya ve vergi ykmlsydler. te bu nedenle Nogay beyleri 21.09.1859 tarihinde yani Adanaya gelir gelmez eski topraklarnda Nogay halknn kendilerine kar olan sorumluluklarn bir dilekeyle stanbula bildirmi ve imdiye kadar bu aidatlarla yaaya geldiklerini, tarm, ticareti ve Osmanl lkesinde ne suretle idare olunacaklarn bilmediklerini, bu itibarla idareye muhta bulunduklarn ifade etmilerdir. Bu dilekede her beyin kendine gre bir cemaat olduu, lm halinde cemaatin oullar arasnda paylald belirtildikten sonra, halkn beylerine kar kanun- kadim zere grev ve sorumluluklar da yle sralanmtr (BOA. AMKT. UM, nr, 414/24); 1- Gebe bir yaam sren Nogaylar yurt kurulacak yerde ncelikle beylerin yurtlarn kurmakla ve etrafnn surlarn tanzim etmekle ykmlydler. Sonra kendi yurtlarn kurarlar, 2- Bir Nogay beyi cemaatinin obasn ziyaret ederse, obadaki her hane birer inek vermekle ykmldr. Bu yl boyunca defa tekrar edilse defa inek getirilmek zorundadr, 3- Her Nogay kestii hayvann sa st tarafndan alt kaburgalarna kadar olan ksm beyine gndermek zorundadr. Eer beye ait olan ksmdan et koparlrsa btn hayvan beyin hakk olur, 4- Mahsuln kaldran bir Nogay rnnden yedi kleini beyine vermek zorundadr. Ayrca her hane bir araba ot ve kn bir araba odun getirmekle ykmldr, 5- Nogay beylerine gelen misafirler Nogay halk tarafndan misafir edilir ve rahat ettirilmek zorundadr. Eer bunu reddederlerse ceza olarak bir inek alnr, 6- Nogay beyi bir yere gitmek istediinde cemaatinden kimi isterse onu yannda gtrebilirdi. Yine bey halktan istediinin hayvann alp binebilirdi. Eer hayvan sahibi rza gstermezse byk cezaya arptrlrd. Sonra geri vermek zere ksra olan kimseden bazen ksra bazen de eeini alabilirler, 7- Koyunu olandan yazn bir kuzu, gzn bir ko alnmaktayd. taat etmeyenler iddetle cezalandrlr, ayrca ceza olarak bir kz alnr, 8- Kavga eden taraflardan ceza olarak birer inek veya kz alnrd. Kavga edenlerden birine yardm eden kiiye de bu ceza kesilirdi. Yine kavga edip birbirine silah ekenlerden de ceza olarak birer kz alnr, Balangta kendilerinin ancak kendi hanlarndan emir alacaklarn beyan eden Nogay halk (BOA. A. MKT. UM, nr, 449/77), bir mddet sonra Osmanl kanunlarn renip, bunlarn lehlerine olduunun farkna vardktan
64

Bayraktar, Krm Sava Sonras Adana Eyaletine Yaplan Nogay G ve sknlar (18591861)

sonra beylerinden ikyeti olmaya balamlardr. Zira geldikleri dnemde Osmanl topraklarnda halkn angarya ve vergi ykmll sadece devlete karyd. Bu itibarla Nogay halk geldiklerine memnun olurken, beyleri rahatsz olmulard. Nogay mltecilerinden bir ksm Meclis-i Ali-i Tanzimata mracaat ederek, beylerinin ziraat yapmaktan kanarak kendilerinden eski usul aidat almaya altklarn, oysa hicretten sonra dier Osmanl vatandalarnn sahip olduklar haklara kendilerinin de sahip olduklarn, adalet ile bunlarn zulmlerinden kurtulmak isteklerini bildiren dilekeler gndermilerdir (BOA. A. MKT. MHM, nr, 188/51). Meclis-i Tanzimat da muhacirlerin Osmanl vatanda olduktan sonra Nogay Beylerinin hkm- nfuzunun kalamayaca ve bunlarn da dier Osmanl vatandalar gibi olduuna karar vererek beylerin basksnn engellenmesi iin tedbir alnmasna hkmetmitir (BOA. A.MKT. UM, nr, 414/24). Ancak bir gerek de vard ki; Nogay beylerinin uyumlarnn zaman alaca ve bu sre ierisinde msamahal olunmas gereiydi. Yazmalardan devletin uyum zorluunu dikkate ald anlalmaktadr. Adanaya yerletirilen muhacirlerin davalarnda ve len kiinin miras konusunda nasl bir yol izleneceine dair Adana Naibi tarafndan eyhlislama gnderilen 14.01.1862 tarihli bir soruya karlk, eyhlislam, bunlara da dier Osmanl vatandalarnn tabii olduu kanunlarn uygulanaca, nk bunlarn artk Osmanl uyruuna girdiini ifade edildikten sonra, ancak bunlarn Osmanl kanunlarn renmesinin zaman alaca, bunun dikkate alnmas gerektiini bildirmitir (BOA. A.MKT. UM, nr, 531/57). Yani Osmanl Devlet adamlar yaanacak uyum zorluklarnn farkndayd ve bunlar da dikkate almlard. Nogay beylerinin rahatsz olduu konulardan birisi de din grevlileriyle ilgilidir. Kendi memleketlerinde din grevlilerinin yalnzca vefat edenlere ve camilere kart ve hkmet edemedikleri, oysa Osmanlda bunlarn her ie kart vurgulanmaktadr (BOA. AMKT. UM, nr, 414/24). Bu ikyetin temelinde Osmanl Devletinin yaptrlan cami ve mescitlere muhacirlerden kiileri tayin etmesi ve muhacirlerle ilgili muhatap olarak da beylerini deil, bu din grevlilerini dikkate almas yatmaktadr. Osmanl ise bunu yaparken onlarn yeni yerlerini yadrgamamalarn amalanmt (BOA. A. MKT. MHM, nr, 238/11). Nogaylardaki din adamlarna kar bu bak as laik Trkiye Cumhuriyetinin bu blgede daha kolay kabullenilmesini saladn dnyoruz. Yukarda sraladmz bunca Nogay gne ve yaanan olumsuzluklara ramen bir Nogay kopuntusunun (diasporasnn) olumam olmas dikkat ekicidir. Bunun birok nedeni vardr. Bizce bunun nedenlerinden biri gmenlerle mevcut halk arasnda etnik farkn olmaynn tesinde; iskn dneminde olduka fazla olan ger Trkmen airetlerinin yaam tarzlar ile Nogaylarn yaam tarzlarnn benzerliidir. Bu durum mevcut Trk halkyla gmenlerin kaynamasn
65

bilig, Bahar / 2008, say 45

bir kat daha hzlandrmtr. Nitekim J.B. Tavarnier, Nogaylarn, Kk Tatarlar yerleik olduklarndan dolay aaladklarndan bahsetmektedir (Tavernier 2006: 321). Bu aslnda sadece Nogay Trklerine zg bir dnce deildi. Cefa istersen ek-bi; sefa istersen kon-g diyen ger Anadolu Trklnn de hayat felsefesini ortaya koymaktayd. Aslnda iklim artlarnn ve yerleik hayata uyum sorunlarnn aynsn hlihazrda buraya henz iskn edilmeye allan gebe yerli Trkmenler de yayordu. Bir dier sebep de Osmanl-slam g kltrdr (Karpat 2003: 3). Btn Mslmanlarn doal lkesi durumundaki Osmanl Devleti, kendisine iltica eden Mslmanlara elinden gelen her trl madd ve manev destei salamaya almtr. Bu durum ise gmenlerin yeni lkelerine uyumunu hzlandrm ve Osmanl Devletinde kendisini yabanc hissettirmeyerek bir kopuntunun olumasn engellemitir. Haddizatnda devlet de bir takm muafiyetlerle onlarn uyumunu kolaylatrmaya almtr. Bu balamda 1856 tarihli bir iradeyle 25 yl boyunca askerlikten, 10 yl boyunca da vergilerden muaf tutulmulardr (BOA. . MM, nr, 266. Ek: 1). Ancak gmenlerin srekli artmas artlarn arlamas bu muafiyetlerin srekli deimesine neden olmutur. Bu balamda Nogaylar 10 sene boyunca vergiden, aardan ve askerlik hizmetlerinden muaf tutulmulardr (BOA. A. MKT. NZD, nr, 288/14). uras da bir gerek ki; byle bir kopuntunun olumas gelecekte bir gn gelenlerin tekrar gitme olasln beraberinde getirecekti. Oysa bu Osmanl Devletinin hi istemedii bir durumdu. Dnemin ekonomik, sosyal ve siyas kemekeliini de sebeplerden biri olarak grmek mmkndr. Savalar, ard arkas kesilmeyen gler, ktlklar, salgn hastalklar hayatta kalma mcadelesi insanlarn g zerinde uzun uzadya dnmelerini engellemi, ortalk durulduktan sonra da her ey olup-bitmi ve uyum byk lde zaten salanm ve artk yapacak fazla bir ey de kalmamt. Nitekim glerden 23 yl sonra Adana Vilayeti Salnamesinde merkez kasaba olan Yarsuvadn gerek tarmsal ve gerek sanayi asndan dier kasabalardan ok daha ileri bir duruma geldii belirtilmektedir (Adana Vilayeti Salnamesi 1309: 77). Bu da bize gelen muhacirlerin ziraata ve sanayiye ilgi ve istidatlarnn yksek olduunu ve yeni vatanlarna ksa srede alp, kendilerinden beklenen faydalar saladn gstermektedir.

Sonu Krm Savanda lkelerini arlk Rusyasnn igalinden kurtarmak iin Osmanldan yana tavr koyan Nogaylar, savatan sonra Rus arlnn bir katliama girimesinden korkarak, 1856 tarihinden itibaren Osmanl topraklarna snmaya balamlardr. Temel hedefi blge halkn olduu yerde ko66

Bayraktar, Krm Sava Sonras Adana Eyaletine Yaplan Nogay G ve sknlar (18591861)

rumak olan Osmanl Devleti, bunu baaramaynca yz binlerce muhacirle ba baa kalmtr. Devlet, ok ksa bir srede stanbula ylan on binlerce muhacirin uygun yerlere isknna karar vermitir. Bu balamda, Adana Eyaletine 18591861 yllar arasnda Krmn kuzeyinde Kpak bozkrlar ile Kuzey Kafkaslarda Kuban ve Dastan arazilerinde yaamakta olan Nogaylarn Kelmit, Kamu, Kpak, Mankt, Toktam, Ponad, Kasalay, Kara Mirza, Nevruzolu Timur Bey, Kasayolu Tankmend, Petun, Klnminkad, Cemboyluk kabilelerinden olmak zere toplam yirmi bini akn Nogay, gnderilmi ve iskn edilmitir. O dnemde toplam 14.764 hanelik nfusun 4.070 hanesinin Nogay olduu dnldnde, Adanaya iskn edilen muhacir saysnn ne kadar ciddi bir rakam olduu daha iyi anlalacaktr. skn iin Adanann tercih nedeni; insan younluu en az olan vilayetlerinden biri olmasdr. Ayrca ilenebilir verimli arazi miktarnn okluu da sebeplerinden bir bakasdr. skn, biri toplu, dieri kark olmak zere iki ekilde yaplmtr. lk gelen kafileler toplu olarak yerletirilirken, sonra gelenler yaanan maddi zorluklar dolaysyla kylere birer-ikier hane olmak zere kark yerletirilmitir. Kylere bir iki hane olarak yerletirilen Nogaylarn byk bir ksm Fellah kylerine yerletirilmi ve nfuslar bu kyller ierisinde ve Fellah olarak zikredilmitir. Toplu olarak yerletirilen Nogaylar kltrel kimliklerini uzun sre koruyabilmiken, kylere kark olarak yerletirilenler koruyamamtr. Devlet, muhacirlere mesken, arazi, kz ve tohumluk gibi bir takm yardmlarda bulunmutur. Bu harcamalardan baka, gnderildikleri vilayetlerde yerel ynetimler ve halk tarafndan da nemli miktarda yardm yaplmtr. Trklerin yan sra Ermenilerin de balar dikkat ekmektedir. Hkmet ahalinin yardmn arttrmak iin bir takm teviklerde de bulunmutur. Nogaylarn yaad bir takm zorluklar geri dnme isteklerini artrmlardr. Ancak sorunlar ksa srede halledilmi ve muhacirler tketici durumdan retici duruma gelmilerdir. Kpak bozkrlarnda devlet otoritesinden uzak, bana buyruk bir hayat srmeye alm olan Nogaylar, tpk gebe Trkmenler gibi Osmanl hukuk yapsna uyumda sknt ekmilerdir. Ancak en byk sknty Nogay beyleri yaamtr. Buna, eski memleketlerinde halk zerindeki otoritelerini yeni lkelerinde de devam ettirememeleri neden olmutur. Nogay beylerinin rahatsz olduu konulardan birisi de din grevlilerinin Osmanldaki ayrcal idi. Zira Nogaylarda din grevlileri yalnzca cenaze ilerine ve camilere karabilmekte, hkmet ilerine mdahil olamamaktayd. Nogaylarn bu anlay laik Trkiye Cumhuriyetinin bu blgede daha kolay kabullenilmesini salamtr. lkeye g eden gmenlerin bir an nce retici durumuna gelmeleri ve vergi mkellefi olmalar iin her trl tedbir alnmtr. Krm Sava sonras
67

bilig, Bahar / 2008, say 45

Krm, Kafkas ve Hazar Trklnn urad bu trajik srgnler, Osmanlda Trk milliyetiliinin yeermesine vesile olarak ok nemli bir balangc da ortaya koymutur. Bunca Nogay gne ve yaanan olumsuzluklara ramen bir Nogay kopuntusunun vukuu bulmamas dikkat ekicidir. Biz bunun nedeninin her iki toplum arasndaki soy birliinin yan sra, yaam felsefelerinin benzerliinin de etkili olduu kanaatindeyiz.

Aklamalar
1. 1895 senesinde Adana Eyaletinde 37.550 kilometrekare ve 406.429 adet nfus ile kilometrekareye ortalama 10,8 kii dmektedir (Ali Cevat 1313: 11). Ayn dnemde Ankara Eyaletinde kilometrekareye 10,6; Konyada 11,87; Halep Eyaletinde 12,65; Bursada 19,11; Kastamonuda 33,66 kii dmektedir. Trkiye ortalamas da 12,15 kiidir. Grld gibi bunca iskndan sonra bile nfus younluu olduka dktr. 2. Haddizatnda Adanaya gnderilen 07.03.1860 tarihli bir emirde; buraya gnderilen 1.217 hane ve 4.790 Nogayn istedikleri mahalde yerletirilmelerinde itina gsterilmesi istenmektedir (BOA. A.MKT. UM, nr, 401/97). 3. 11.03.1860ta Trabzona gelen ve daha nce Adanaya yerletirilen Nogaylarn akrabalarndan olan Kelmid Kabilesinden Abdullah Efendi ve El-Hac Hakk Efendiler stanbula giderek 706 kiilik kabilesinin de Adanaya iskn isteinde bulunmular, bu istekleri uygun bulunarak Adanaya gnderilmilerdir (BOA. A.MKT. UM, nr, 399/71); Yine 07.06. 1860 tarihinde Kamu Kabilesinden 34 hane ve 301 kii (BOA. A. MKT. NZD, nr, 314/65); 06.08.1860 tarihinde Kamu Kabilesinden 5 hane ve 19 kii (BOA. A.MKT. NZD, nr, 320/66); 13.08. 1860 tarihinde Nevruzolu Kabilesi beylerinden Timur Bey ve Kasayolu Tankmend 7 hane ve 41 nfusluk kafileleriyle (BOA. A.MKT. NZD, nr, 321/32); 05.08.1860 tarihinde Kamu Kabilesinden 10 hane 46 kiilik bir kafile (BOA. A. MKT. NZD, nr, 314/65); 23.04.1861 tarihinde Canboyluk Kabilesinden Edirneye iskn edilen bir grup muhacir (isteyenlerin nakil masraflar kendilerince karlanmak zere Adanaya isknlarna izin verilecei bildirilmitir (BOA. A. MKT. NZD, nr, 349/47), ayn gerekeyle yani akrabalarnn bulunduu gerekeleriyle Adanaya iskn edilmek iin istekte bulunmular ve bu istekleri yerine getirilmitir. 4. Maliye Hazinesinden Muhacirler iin 1858/59 senesinde 900.000, 1859/60 senesinde 2.819.907, 1860/61de 1.254.760, 1861/62de 321.559, 1862/63de 554.265, 1863/64 680.000, 1864/1865te 1.000.385 denmitir (BOA. MAD, nr, 9072, varak 10/b).

Kaynaka
BOA A. MKT. NZD, nr, 335/61;BOA. A. MKT. UM, nr, 432/27; BOA A.MKT. UM, nr, 422/46; BOA. A.MKT. UM, nr, 531/57; BOA. A. MKT. MHM, nr, 188/51;BOA. A. MKT. MHM, nr, 191/13; BOA. A. MKT. MHM, nr, 223/3;BOA. A. MKT. MHM, nr,
68

Bayraktar, Krm Sava Sonras Adana Eyaletine Yaplan Nogay G ve sknlar (18591861)

238/11;BOA. A. MKT. MHM, nr, 242/38; BOA. A. MKT. MHM, nr, 436/86; BOA. A. MKT. MHM, nr, 760/16; BOA. A. MKT. MVL, nr, 101/25; BOA. A.MKT. MVL, nr, 146/76; BOA. A. MKT. NZD, nr, 288/14; BOA. A. MKT. NZD, nr, 298/105; BOA. A. MKT. NZD, nr, 307/54;BOA. A. MKT. NZD, nr, 314/65; BOA. A. MKT. NZD, nr, 317/97; BOA. A. MKT. NZD, nr, 328/79;BOA. A. MKT. NZD, nr, 335/61; BOA. A. MKT. NZD, nr, 349/47; BOA. A. MKT. UM nr, 518/58;BOA. A. MKT. UM, nr, 399/71;BOA. A. MKT. UM, nr, 401/97; BOA. A. MKT. UM, nr, 418/10;BOA. A. MKT. UM, nr, 422/46;BOA. A. MKT. UM, nr, 4432; BOA. A. MKT. UM, nr, 449/77; BOA. A. MKT. UM, nr, 500/82;BOA. A. MKT. UM, nr, 517/88; BOA. A. MKT. UM, nr, 521/17; BOA. A. MKT. UM, nr, 580/58; BOA. A.MKT, NZD, nr, 345/52; BOA. A.MKT. MHM, nr, 223/1;BOA. A.MKT. MHM, nr, 232/26; BOA. A.MKT. MVL, nr, 146/31; BOA. A.MKT. NZD, nr, 293/93;BOA. A.MKT. NZD, nr, 298/105; BOA. A.MKT. NZD, nr, 308/26; BOA. A.MKT. NZD, nr, 319/65;BOA. A.MKT. NZD, nr, 320/57; BOA. A.MKT. NZD, nr, 320/66; BOA. A.MKT. NZD, nr, 321/32;BOA. A.MKT. NZD, nr, 324/29; BOA. A.MKT. NZD, nr, 325/69; BOA. A.MKT. NZD, nr, 328/79;BOA. A.MKT. NZD, nr, 371/29; BOA. A.MKT. NZD, nr, 403/44; BOA. A.MKT. UM, nr, 399/71;BOA. A.MKT. UM, nr, 401/97; BOA. A.MKT. UM, nr, 414/24; BOA. A.MKT. UM, nr, 448/21; BOA. A.MKT. UM, nr, 449/77;BOA. DH. KKT, nr, 1427/30; BOA. DH. MKT, nr, 1366/30; BOA. DH. MKT, nr, 1386/13;BOA. DH. MKT, nr, 144/5; BOA. DH. MKT, nr, 478/32098; BOA. . DH, nr, 467/31228; BOA. . DH, nr, 467/31256; BOA. . DH, nr, 587/40871; BOA. . MM, nr, 266. Ek: 1;BOA. .DH, nr, 446/29488; BOA. .DH. nr, 1311/1311.N.15;BOA. MAD, nr, 9072, varak 10/b; Hicr 1273 Tarihli Osmanl Devleti Salnamesi. Hicr 1278 Tarihli Osmanl Devleti Salnamesi. Hicr 1298 Tarihli Osmanl Devleti Salnamesi. Hicr 1309 Tarihli Adana Vilayeti Salnamesi. Takvim-i Vakay, fi 27. M 1278, Defa: 617. Tasvir-i Efkr, 23 Muharrem 1284, Numro: 486. Tercman- Ahval Gazetesi; 18. Recep 1278: Defa 33. Tercman- Ahval, 22 Cemaziel-Evvel 1278: Say 122,. Tetkik Eserler AHMET Cevdet Paa (1307), Krm ve Kafkasya Tarihi, Konstantiniye: Kitabhane-i Ebu Ziya. (1991), Tezkir, Tezkire 36, Ankara: TTK Yay. AL Cevad (1313), Memalik-i Osmaniye'nin Tarih ve Corafyas Lgat, Ksm- Evvel Luat- Corafya: Dersaadet: Mahmud Bey Matbaas.
69

bilig, Bahar / 2008, say 45

AHMET erif (1999), Anadoluda Tanin, haz: M. . Breki, C. I, Ankara: TTK Yay. ALPARGU, Mehmet (1996),XVI. Yzyln Ortasnda Nogay Trkleri ve Ordalar, Emel Der., 215: 28-43. (2007), Nogaylar, stanbul: Deiim Yay. Belgelerle Osmanl Trkistan likileri (XVI. XX. Yzyllar) (2004), Ankara: TC Babakanlk Devlet Arivleri Genel Mdrl Yay. BCE, Hayati (1991), Kafkasyadan Anadoluya Gler, Ankara: TDV Yay. EREN, Ahmet Cevat (1966), Trkiyede G ve Gmen Meseleleri Tanzimat Devri, lk Kurulan Gmen Komisyonu, karlan Tzkler, stanbul: Nurgk Matbaas. FRUZOLU, Safarov Rafik. (1999), Krm ve Kafkasyadan Osmanl mparatorluuna Gler, Osmanl, C. 4: 687-697. GO, V. P. (1334), Beynel Milel Usul- Temsil skn- Muhacirin, terc: Habil Adem, stanbul: Kitabhane-i Sud. GKE, Cemal (1979), Kafkasya ve Osmanl mparatorluunun Kafkasya Siyaseti, stanbul: amil Eitim ve Kltr Vakf Yay. GZAYDIN, Ethem Feyzi (1948), Krm: Krm Trklerinin Yerlemeleri ve Gmeleri, stanbul: Vakit Mat. GLLDA, Nesrin (1999), Nogay Trkleri, Trkler, C. 20: 557-564. HABOLU, Bedri (1993), Kafkasyadan Anadoluya Gler, stanbul: Nart Yay. PEK, Nedim (1999), 93 Muhacereti, Osmanl, C. IV, 661-667. KALKAN, Mustafa (2006), Krgzlar ve Kazaklar, stanbul: Selenge Yay. KARAL, Enver Ziya (1943), Osmanl mparatorluunda lk Nfus Saym 1831, Ankara: statistik Genel Mdrl Yay. KARPAT, Kemal (2003), Osmanl Nfusu (1830-1914) Demografik ve Sosyal zellikleri, ev. B. Trnak, stanbul: Tarih Vakf Yurt Yay. rnekleriyle Trke Szlk (1995), C. 2, Ankara: MEB Yay. SAYDAM, Abdullah (1999), Krm ve Kafkasyadan Yaplan Gler ve Osmanl skn Siyaseti (1856-1876), Osmanl C. 4: 677-685. TAVERNER, Jean Babtiste (2006), Tavernier Seyahatnamesi Stefanos Yerasimos Ansna, ev. T. Tundoan, stanbul: Kitapyaynevi. TOGAN, Zeki Velidi (1947), Bugnk Trk li (Trkistan) ve Yakn Tarihi, stanbul: Enderun Kitabevi. TRKGELD, Ali Fuat (1987), Mesil-i Mhime-i Siyasiye, C. III, Ankara: TTK Yay.

70

Nogay Settlement in the City of Adana Following the Crimean War (1859-1861)
Assist.Prof.Dr. Hilmi BAYRAKTAR*
Abstract: The Crimean War served as the beginning of a series of tragedies for Nogay Turks. The Nogays, who were on the side of the Ottomans during the war, were forced by the Russian Czar to leave their lands once the war was over. They therefore sought refuge in Ottoman land and were sent to live in the Ottoman states around the Balkans, Anatolia, and Syria. One of the cities chosen for Nogay settlement was Adana because it was less populated and was a fertile region for agriculture. Between the years 1859-1861, 20511 Nogays settled in Adana. While some of these were made to settle altogether along River Ceyhan, others were scattered and made to join a variety of small villages around Adana. Those who settled altogether managed to retain their identities, whereas those who were scattered adopted the way of life of the villages they joined. Just like the nomadic Turkmens, the Nogays, who had been used to leading lives on the Kipchak plains free from state authority, initially experienced difficulties adapting to life under Ottoman law. In a short time, however, they started making the contributions expected of them by the Ottoman State. Key Words: Ottoman Population, Nogay, Adana, emigration, settlement

Seluk University, Faculty of Education, Program in History / KONYA hbayraktar27@hotmail.com

bilig Spring / 2008 Number 45: 45-72 Ahmet Yesevi University Board of Trustees

(1859 1861)

*

: . , , . , , , , . , , . , . 1859 1861 . 20.511 . , 1-2 . , , , , , . , , , , . , , . : , , ,

* , , / hbayraktar27@hotmail.com

bilig Zima 2008 Vpus: 45: 45-72 Popeitel#skiy Sovet Universiteta Axmeta Wsavi

Saruhan Sancanda Temettuat Tahriri


Yrd.Do.Dr. Ertan GKMEN*
zet: XIX. Yzyln ilk yarsnda vergi kaynaklarn yeniden tespit ederek halkn zerindeki vergi ykn hafifletmek ve vergi adaletsizliini nlemek amacyla yaplan temettuat yazmlar pek ok ehrin ve kazann sosyo-ekonomik ve demografik yapsn ortaya koymamz salayacak nemli bilgiler iermektedir. Manisa ve kazalarnda da belirtilen amalar iin Temmuz 1845te balayp Mart 1846 ylnda biten yazmlar yaplmtr. Temettuat yazmlar iin pek ok ktip istihdam edilmitir. Yazmlar srasnda, ktiplere denen maalar yannda, yazm malzemeleri ve ktip yolluklar iin baz harcamalar yaplmtr. Bu almada, Babakanlk Osmanl Arivindeki 8222 numaral Maliye Masrift defterindeki bilgilere gre, bu yazmlarda yaplan masraflarn kazalara gre dalm, yazmlarda grev alan ktiplerin says ve temettuat yazmlarnn ne zaman bitirildiine ilikin bilgiler verilmitir. Anahtar Kelimeler: Tanzimat, Manisa, Temett, Masraf, Osmanl mparatorluu, Ktip

A- Temettuat Yazm ve Temettuat Defterleri Tanzimat Ferman ile Osmanl Devletinin idar ve adl yapsnda yaplan deiikliklerin yannda, tebaann hukuk eitlii ilkesine uygun olarak mal alanda da birtakm yenilikler yaplmtr. Bu yenilikler arasnda, devletin gelirlerinin kontrol altna alnmas, vergi konusunda halk arasndaki eitsizliin ve hakszln giderilmesi, vergi verecek ahlinin tespit edilmesi ve mkellefler zerindeki ar vergi yknn hafifletilmesi yer almaktadr. Bu yeniliklerle halkn refaha kavuturulmas, devletin gelirlerinin artrlmas ve devletin gelir-gider dengesinin yeniden tesis edilmesi amalanmtr. Bunu gerekletirmek iin daha nce deiik adlarla alnan vergilerin yerine tek bir verginin konulmas dnlm ve hane reislerinin gelirlerinin tespitine ynelik temett saymlar yaplmtr (Ktkolu 1995: 395). Bylece ahslarn yllk kazanc zerinden tahsil edilen yeni bir vergi sistemi domutur. Bu vergi sistemine temel oluturmak amacyla 1840 ylnda temettuat saymna balanmtr. Bu saymlar, yeni vergiler konulaca eklinde algland iin baz yerlerde karklklar kmasna neden olmutur. Bu nedenle ilk saymlardan istenilen netice elde edilememitir. Ancak saymlardan
*

Celal Bayar niversitesi Fen Edebiyat Fakltesi Tarih Blm / MANSA ertan.gokmen@bayar.edu.tr

bilig Bahar / 2008 say 45: 73-90 Ahmet Yesevi niversitesi Mtevelli Heyet Bakanl

bilig, Bahar / 2008, say 45

vazgeilmemi ve saymn 1844 ylnda yeniden yaplmasna karar verilmitir (oruh 2002: 650). Saymlarda bu defa herhangi bir karklk ortaya kmamas ve saymn usulne uygun olarak yaplmas iin vali ve defterdarlara talimatlar ve numneler gnderilmitir. Saymlar, merkezden gnderilen memurlarca deil, saym yaplan mahallin muhtar, imam, gayrimslimlerin yaad yerlerde ise o yerin papaz veya kocabalar marifeti ile ve ziraat memuru ve vekilleri nezaretiyle yaplmtr. Defterlere; herkesin arazisi, hslat, gelir getiren gayrimenkulleri, toplam temettat, esnaf ve tccarlarn yllk temettleri, bir senede verdikleri r ve vergi-i mahssas yazlmtr (Tozduman 1992: 19). Tahrir defterleri, XV. ve XVI. Yzylda bir yerleim biriminin vergi mkellefleri ile bu mkelleflerden tahsil edilmesi gereken toplam vergi miktarn ve toplam verginin hangi kalemlerden olutuunu gsterirken, temettuat defterleri vergi mkellefinin adn vergiye esas olan gelir kaynan, kaynan yllk gelirini ve bu gelirlere gre konulan vergiyi vermektedir (ztrk 2000: 534). Ayrca vergiye tbi mkelleflerin meslekleri bu defterlerde tek tek belirtildii iin ehir ve kasaba halknn hangi meslekleri icra ettii de tespit edilebilmektedir (Gran 1985: 303-305). Vergi mkelleflerinin adlar ile aile adlar ve lkaplar da bu defterlerde belirtilmitir. Bu bilgiler yannda, vergi muafiyeti olan imam, mezzin, pri fni, kreki ve Askir-i Mansre tekd gibi kiiler de bu defterlerde zikredilmitir (Ktkolu 1995: 398, 405). Yine, bu defterlerdeki bilgilerden, kent ve krsal alandaki toprak miktar, rn eitleri iin ayrlan topran dnm olarak bykl, bu ekili alanlardan elde edilen toplam hslat, dnm bana verimlilik, tarm iletmelerinin bykl, hayvancln kent-ky ekonomisindeki yeri, kent ekonomisinde nemli yeri olan sna, ticar ve hizmet i kollarnn durumlar tespit edilebilmektedir ztrk 2000: 533). B- Manisa ve Kazalarnda Temettuat Yazm Osmanl Devletinde ehirden iftlie kadar olan yerleim yerlerinin sosyal ve ekonomik durumu hakknda ok detayl bilgiler veren temettuat defterlerinin ehir tarihilii asndan nemi olduka byktr. Bu neminden dolay, 1988 ylnda aratrmalara almasna ramen ksa zamanda ok sayda almaya konu olmutur (1). Temettuat defterlerine gre, Manisa ve kazalarnn sosyal ve ekonomik tarihini ortaya koymak iin de birka alma yaplmtr. Bu almalardan ikisi kazalara, birisi de Manisa merkeze aittir (2). Babakanlk Osmanl Arivinde bulunan ve Saruhan sancanda temettuat yazm iin yaplan masraflar gsteren defterden (3), Saruhan sanca ve kazalarnda temettuat yazm srasnda ka ktibin grev aldn, bu ktiplerin ka ay sre ile altn, ne kadar aylk aldklarn ve yazm iin daha baka ne gibi masraflarn yapldn renebiliyoruz. 27 Ra 1264/4 Mart
74

Gkmen, Saruhan Sancanda Temettuat Tahriri

1848 tarihli bu defterde yazmda grev alan ktiplerin ismi ayr ayr belirtilmitir. 1- Manisa ve Kazalarnda Temettuat Yazmnn Yapld Tarihler: Defterdeki bilgilere gre, baz kazalarda temettuat yazmnda birden fazla ktip grev almtr. Ayn kazada yazm yapan ktipler birbirinden farkl tarihlerde yazma balamlardr. Dolays ile kazalarn temettuat yazmlarnn balang ve biti tarihleri tespit edilirken, yazma erken balayan ve yazm ge bitiren ktiplerin grev sreleri dikkate alnmtr. Aadaki tabloda her kaza iin tahririn balang ve biti tarihi ile tahririn ka ay srd gsterilmitir.
Tablo-1 Kazalarda Yaplan Temettuat Yazmlarnn Balang-Biti Tarihi le Yazmlarn Sresi
Kaza Ad Manisa Nahiye-i Palamut Grdk Turgutlu Maa Ilca Nif Akhisar Marmarack Demirci Grds Kayack Menemen Gzelhisar- Menemen Mendehora Foateyn Adala Borlu Damarmaras Sart Tahririn Balang Tarihi Temmuz 1261/Temmuz1845 Austos 1261 Eyll 1261 Austos 1261 Terin-i Evvel (Ekim)1261 Terin-i Sn (Kasm)1261 Knn- Sn 1261 Eyll 1261 Temmuz 1261 Austos 1261 Eyll 1261 Eyll 1261 Knn- Sn 1261 Austos 1261 Temmuz 1261 Knn- Sn 1261 Knn- Sn 1261 Knn- Evvel 1261 Tahririn Biti Tarihi Mart 1262/Mart1846 Knn-i Sni 1261 ubat 1261 ubat 1261 ubat 1261 ubat 1261 ubat 1261 ubat 1261 ubat 1261 ubat 1261 ubat 1261 ubat 1261 ubat 1261 ubat 1261 Knn-i Sni 1261 ubat 1261 ubat 1261 24 Knn- Sn1261 Tahririn Sresi (Ay) 10 Ay 6 6 7 5 4 2 5.5 8 7 6 6 2 7 7 2 2 1Ay 24 Gn

Kaynak: BOA, ML. MSF, No: 8222

Tabloda grld zere, temettuat tahririne en erken Temmuz, en ge Ocak aynda balanmtr. On yedi kaza ve bir nahiyenin on drt tanesinde yazm 1261 ubatnda tamamlanmtr. Palamut nahiyesi ile Adala kazasnda yazm Kanun- Sn 1261 tarihinde bitmitir. Sadece Manisada tahrir 1261 ylnda bitirilemeyip Mart 1262 ylna sarkmtr.
75

bilig, Bahar / 2008, say 45

2- Temettuat Yazmnda Grev Alan Ktipler ve Bu Ktiplere denen Maalar: Manisa ve kazalarndaki temettuat yazmlar, defterde kendilerinden ktip olarak bahsedilen kiilerce yaplmtr. Kazalarda yaplan temettuat tahrirlerinde farkl sayda ktip grev almtr. Bu ktiplerin says bir ile on drt arasnda deimektedir. Aada verilen tabloda, kazalardaki tahrirlerde grev yapan ktiplerin says, bunlarn en ksa ve en uzun sre grev yaptklar zaman aral, ktiplere denen en dk ve en yksek aylklar gsterilmitir.
Tablo-2 Kazalarda Yaplan Temettuat Tahririnde Grev Alan Ktiplerin Says, altklar Sreler ve Ktiplere denen En Dk ve En Yksek Aylklar
Katiplerin Kazada Yazm Yaptklar En Ksa ve En Uzun Sre (Ay) 2-10 1,5 2-6 2-7 2-5 2-4 2 15 Gn-5,5 2-8 7 2-7 6 2 3-7 3-7 2 2 1 Ay 24 gn Kazada Yazm Yapan Ktiplere denen En Dk Aylk (Kuru) 100 80 100 100 200 250 200 100 100 90 250 200 250 120 150 150 150 200 Kazada Yazm Yapan Ktiplere denen En Yksek Aylk (Kuru) 300 200 150 200 200 250 200 250 300 120 400 200 250 200 300 150 150 200

Kaza Ad

Ktip Says

Manisa Nahiye-i Palamut Grdk Turgutlu Maa Ilca Nif Akhisar Marmarack Demirci Grds Kayack Menemen Gzelhisar- Menemen Mendehora Foateyn Adala Borlu Damarmaras Sart

9 7 3 5 7 3 1 14 7 2 6 1 1 4 4 1 1 1

Kaynak: BOA, ML. MSF., No: 8222

Temettuat yazmnda en fazla ktibin grev yapt kaza Demirci olup, tahrirde on drt ktip grev almtr. Ktipler bu kazann yazmn alt ayda gerekletirmilerdir. Ktiplerin en uzun sre ile tahririni yaptklar kaza ise Manisadr. Manisa ve kazalarnda temettuat tahririnde grev yapan ktiplerin tmnn saysn tam olarak tespit etmek gtr. nk, ktipler ierisinde
76

Gkmen, Saruhan Sancanda Temettuat Tahriri

ayn ad tayan birok kii bulunmaktadr. Mesela, defterde ayn kazada veya farkl kazalarda grev yapan ktiplerden Emine drt, Mehmede sekiz, Ahmede be, Abdullaha iki, brahime drt, Hfz brahime iki, Hfz Mehmede drt, ve Abdurrahmana iki yerde rastlanmaktadr. Bu ktiplerden bazs ayn ad tamakla birlikte bunlarn birbirinden farkl kiiler olduunu sylemek mmkndr. nk, bu kiilerin tahrir yaptklar sreler birbiri ile akmaktadr. Bu kiiler unlardr: Emin Efendi, Ahmed Efendi, Abdullah Efendi, mer Efendi, Halil Efendi, Sleyman Efendi, Bekir Efendi, Hfz Mehmed Efendi, Abdurrahman Efendi ve kir Efendi. Benzer isimli ktiplerden Mehmed Efendi, Hfz brahim Efendi, brahim Efendi, Ali Efendi, Hasan Efendi ve Mustafa Efendilerden bazlarnn grev sreleri birbiri ile akmadndan, bu ktiplerin ayn kiiler olduu ve farkl kazalardaki yazmlara katlm olabilecekleri ihtimal dahilindedir. Manisa ve kazalarndaki temettuat tahrirlerinde grev yapan ktiplere on aylk sre ierisinde toplam 53115 kuru denmitir. Tahrirde grev yapan ktiplere almalar karl aylk olarak ne kadar para deniyordu? Defterden edindiimiz bilgilere gre, her ktip iin farkl miktarlarda aylk deme yaplmtr. Ktiplere denen aylk miktar 80 kuru ile 400 kuru arasnda deimektedir. Defterde, bu farkll aklayacak bilgi bulunmasa da, bunun ktiplerin nitelikleriyle ilgili olduu dnlebilir. Aadaki tabloda, yazm gerekletiren ktiplerin aldklar maa miktarlarna gre says verilmitir.
Tablo.3 Ktiplere Verilen Aylk cretler ve Bu cretleri Alan Ktiplerin Says
Maa Miktar (Kuru) Bu Miktar Alan Ktip Says 80 85 90 100 120 150 200 240 250 300 340 360 400 Top lam 77

11

14

23

11

Kaynak: BOA, ML. MSF, No: 8222

Tablodaki bilgiler, ktiplerin byk bir ksmna 100 kuru ile 250 kuru arasnda aylk dendiini gstermektedir. Belirtilen miktarlar arasnda aylk denen ktiplerin says 65 olup bunlar yazm gerekletiren ktiplerin % 84 n oluturmaktadr. 3- Temettuat Yazm in Yaplan Dier Masraflar: Temettuat yazm iin yaplan masraflar sadece ktiplere denen aylklardan ibaret deildi. Ktiplere denen aylklarn yannda, yazm srasnda kullanlan krtasiye malzemeleri iin yaplan harcamalar, ktiplerin kazalardaki perakende airetlerin emlk ve arazilerini yazmaya giderken kullandklar bargirlerin cretleri de bu masraflara dhildi. Aadaki tabloda tahrirlerde yaplan bu tr masraflara ilikin bilgiler verilmitir.
77

bilig, Bahar / 2008, say 45

Tablo-4 Kazalarn Temettuat Yazmnda Ktiplere Verilen Aylklar le Krtasiye Masraflar ve Bargir cretleri (Kuru)
Kaza Manisa Nahiye-i Palamut Grdk Turgutlu Maa Ilca Nif Akhisar Marmarack Demirci Grds Kayack Menemen Gzelhisar- Menemen Mendehora Foateyn Adala Borlu Damarmaras Sart Toplam Krtasiye Masraf 458 300 200 200 200 285 200 100 307 300 292 200 3042 Ktipler in Maa demeleri 9825 3140 1700 4000 3500 1840 400 5435 5900 1470 6425 1200 500 2720 3900 500 300 360 53115 Bargir creti 300 600 159 86 1220 65 2430 Toplam 10283 3740 2500 4200 3859 1840 400 5720 6100 1656 6732 1500 500 3012 5320 500 300 425 58587

Kaynak: BOA, ML. MSF, No: 8222

Sancak genelinde yaplan tahrirler iin krtasiye masraf olarak 3042 kuru, ktiplere verilen aylklar iin 53115 kuru ve bargir creti olarak da 2430 kuru denmitir. Manisa ve kazalarnda temettuat tahriri iin yaplan masrafn toplam 58587 kurutur. Bu meblan %90,6s ktiplere maa olarak, % 5,1i krtasiye masraf ve %4,1i de bargir creti olarak denmitir. Defterde alt kazann krtasiye masraf belirtilmemitir. Bu kazalarn krtasiye masraf ktiplere verilen maalarla birlikte yazlm olmaldr. Yine on iki kazann tahrir masraflar ierisinde bargir creti grlmemektedir. Bu kazalarn tahrir masraflar ierisinde bargir cretinin grlmemesi bu kazalarda perakende airetin yaamad anlamna gelmemektedir. nk, Demirci kazasna ait temettuat defterlerinde perakende olarak yaayan airetlere rastlanmaktadr (Gkmen 2007: 73). Kazalar ierisinde en fazla krtasiye masraf Manisa, Menemen, Palamut nahiyesi ve Foateyn kazalarndaki tahrirlerde yaplmtr. En az krtasiye harcamas ise 100 kuru ile Kayack kazasndaki yazmda yaplmtr. Krtasiye masraflar ile yazmlarda yaplan harcamalar arasnda bir orantnn olmad grlmektedir. Gzelhisar- Menemen kazasnn toplam 1500 kuruluk tahrir harcamasnn krtasiye masraf 300 kuru iken,
78

Gkmen, Saruhan Sancanda Temettuat Tahriri

6732 kuru tahrir masraf olan Menemen kazasnn krtasiye masrafnn daha fazla olmas beklenirken bu miktar 307 kuru olarak gereklemitir. Kazalar ierisinde en fazla tahrir masraf hangi kaza iin yaplmtr? Tablodaki rakamlar, en fazla masrafn 10283 kurula Manisaya ait olduunu gstermektedir. Manisa kazasn 6732 kurula Menemen, 6100 kurula Grds, 5720 kurula Demirci ve 5320 kurula Adala kazas takip etmektedir. Kazalar ierisinde tahrirler iin en az masraf 300 kuru ile Damarmaras iin yaplmtr. Dier kazalar iin yaplan tahrir masraflar 10283 kuru ile 300 kuru arasnda deimektedir. Temettuat tahrirleri iin yaplan bu masraflarn kazalardan elde edilen toplam temettuatlar ile arasnda bir oran var myd? Elimizde kazalarn toplam temettuatn gsteren rakamlar olmadndan bunu belirlemek mmkn olmamtr. Peki yazm masraflar ile kaza nfuslar arasnda bir ilgi var mdr? Tahrirlerden birka yl ncesine (1842) ait nfus verileri ile (Bilgi 1997: 25-31) yaplan bu masraflar karlatrldnda byle bir ilginin olmad grlmtr (4). nk, 1842 ylnda Grdes kazasnn nfusu 6254 iken, bu kazadaki yazmlar iin 6100 kuru harcanmtr. Oysa ayn tarihte 4460 nfusa sahip Menemen kazasnn tahrir masraflar 6732 kurutur. Ayn ekilde, 1842 ylnda 3545 nfusa sahip Akhisar kazas temettuat yazmlar iin 1840 kuru harcanmken, Akhisardan daha fazla nfusa sahip Foateyn kazas (3265) temettuat yazmlar iin 3012 kuru harcama yaplmtr. Zikredilen bu kazalarn yazm masraflarna etki edecek bargir creti de bulunmamaktadr. Bu durumda, kazalarn corafi bykl ile yazma konu olan emlkin miktar masraflarda belirleyici rol oynam olmaldr.

Sonu Manisa ve kazalarnda yaplan temettuat tahrirleri iin unlar sylemek mmkndr: Kazalarda tahrir en erken Temmuz 1261 (Temmuz 1845) tarihinde balam ve en ge Mart 1262 (Mart 1846) ylnda tamamlanmtr. Yazmlar iin yaplan 58587 kuru masrafn 1262 (1846) yl vergisinden karlanmas dnlmektedir. Tahrirde grev alan ktiplerin grev sreleri birbirinden farkldr. Ktiplere yazm iin 80 ile 400 kuru arasnda aylk denmitir. Ktiplere denen paralar yannda krtasiye malzemeleri iin yaplan harcamalar ve ktiplerin perakende airetlerin emlklerini yazmaya giderken kullandklar bargir cretleri de masraf olarak kaydedilmitir. Baz kazalarn temettuat yazm fazlaca ktip tarafndan gerekletirildiinden bu kazalardaki tahrirler ksa srede bitirilmitir. Tahrirlerin byk blm 1261 yl ubatnda tamamlanmtr. Baz kazalarda tahrirler sadece bir ktip tarafndan yapldndan birka ay srmtr.

79

bilig, Bahar / 2008, say 45

Aklamalar
1. Temettuat defterlerine dayal olarak yaplan almalardan bazlar unlardr. Ahmet Ak-Said ztrk, Yozgat Temettuat Defterleri, stanbul, 2000; Mbahat Ktkolu, zmir Temett Saymlar ve Yabanc Tebaa, Belleten, c. 63, S. 238, Aralk 1999, s. 755-774; Said ztrk, Ondokuzuncu Yzylda St Kazasnn Sosyal ve Ekonomik zellikleri, St, VIII. Osmanl Sempozyumu (Eyll 1994, St); Said ztrk Tanzimat Dneminde Bir Anadolu ehri Bilecik, stanbul, 1996; Haydar oruh, Temettuat Defterlerine Gre Erzurum ehri (1260-1844), (M. . Baslmam Yksek lisans Tezi,) stanbul, 1997. 2. Bu almalar unlardr: Ertan Gkmen, Tanzimattan kinci Merutiyete Demirci Kazas, zmir-2007, Hill Orta, Tanzimattan I. Merutiyete Manisa Kazas, Ege niversitesi Sosyal Bilimler Enstits Yakna Tarihi Anabilim Dal, zmir-1996, (Baslmam Doktora Tezi); Sabri Srgevil, Kemalpaa (Nif) evresinin Tarihi, zmir-2000. 3. Babakanlk Osmanl Arivindeki bu defterin knyesi BOA., ML. MSF, No: 8222 4. Manisa ve kazalarnn 1842 ylndaki nfuslarn u ekildedir: Manisa 25629, Demirci 12330, Grds 6254, Turgutlu maa Ilca 4861, Menemen 4460, Akhisar 3545, Foateyn 3265, Nif 2869, Grdk 2512, Adala 2199, Kayack 2030, Borlu 1500, Gzelhisar- Menemen 865, Marmara 806, Mendehora 676, Da Marmaras 624, Sart 369. Bkz Bilgi a.g.m., s 23-32 EK-Saruhan Sanca ve Kazalarnn Temettuat Yazm iin Yaplan Masraflar Gsteren Defterin Transkripti Saruhan Sancann Temettuat Tahrrinde Zikr-i t Kazlarda stihdm Olunan Ketebeye Verilen Ma ve Mhiye ve Masrft- Sirelerinin Mikdrn Mbeyyin Defteridir.

Kaz-i Manisa
Ma- Ketebe-i Mmileyhim Guru Mh Beher Mh Guru 3000 10 300 Ma- Emin Efendi an ibtid-i Temmuz sene 61 il gye-i Nisan sene 62 1800 09 200 Ma- Hfz Mehmed Efendi an ibtid-i Temmuz sene 61 il gye-i Mart sene 62 1600 08 200 Ma- Sadk Efendi an ibtid-i Temmuz sene 61 il gye-i ubat sene-i minh 800 08 100 Ma- Ahmed Efendi an ibtid-i Terin-i Evvel sene 61 il gye-i Mays sene 62 450 4,5 100 Ma- Abdullah Efendi an ibtid-i Terin-i Evvel sene 61 il 15 ubat sene-i minh 900 4,5 200 Ma- brahim Efendi an ibtid-i Terin-i Evvel sene 61 il 15 ubat sene-i minh 375 2,5 150 Ma- Ali Efendi an ibtid-i Knn- Evvel sene 61 il 15 ubat sene-i minh
80

Gkmen, Saruhan Sancanda Temettuat Tahriri

300 600 9825 458 10283

2 3

150 200

Ma- Mehmed Efendi an ibtid-i Austos sene 61 il gye-i Eyll sene-i minh Ma- Abdi Efendi an ibtid-i Knn- Evvel sene 61 il gye-i ubat sene-i minh Masrf- mhimmt- krtsiye ve sire Ceman Yekn

Nhiye-i Palmud Nm- Dier Karye-i Yaya


Ma- Ketebe-i Mmileyhim Guru Mh Beher Mh Guru 900 6 150 Ma- Salih Efendi an ibtid-i Austos sene 61 il gye-i Knn- Sn sene-i minh 700 3,5 200 Ma- mer Efendi an ibtid-i Austos sene 61 il 15 Terin-i sn sene-i minh 480 4 120 Ma- Hasan Salih Efendi an ibtid-i Eyll sene 61 il gye-i Knun- Evvel sene-i minh 240 3 80 Ma- Mehmed Efendi an ibtid-i Eyll sene 61 il gye-i Terin-i Sn sene-i minh 360 4 90 Ma- brahim Efendi an ibtid-i Eyll sene 61 il gye-i Knun- Evvel sene-i minh 120 1,5 80 Ma- Halil Efendi an ibtid-i Terin-i Evvel sene 61 il 15 Terin-i Sn sene-i minh 340 4 85 Ma- Thir Efendi an ibtid-i Terin-i Evvel sene 61 il gye-i Knn- Sn sene-i minh 3140 300 Perkende emlk tahrri in baz mahallere gnderilen ktip Ali Efendiye verilen cret 300 Masrf- mhimmt- krtsiye 3740 Ceman Yekn

Kaz-i Grdk
Ma- Ketebe-i Mmileyhim Guru Mh Beher Mh Guru 1200 6 150 Ma- Mustafa Efendi an ibtid-i Eyll sene 61 il gye-i ubat sene-i minh 300 2 150 Ma- Emin Efendi an ibtid-i Knun- Sn 61 il gye-i ubat sene-i minh 200 2 100 Ma- Mehmed Efendi an ibtid-i Knn- Sn sene 61 il gye-i ubat sene-i minh 1700 600 Perkende emlk tahrri in baz mahallere gnderilen efendilere cret-i bargir 200 Masrf- Mhimmt- Krtsiye 2500 Ceman Yekn

81

bilig, Bahar / 2008, say 45

Kaz-i Turgudlu maa Ilca-i Saruhan


Ma- Ketebe-i Mmileyhim Guru Mh Beher Mh Guru 1400 7 200 Ma- brahim Efendi an ibtid-i Austos sene 61 il Gye-i ubat sene-i minh. 1200 6 200 Ma- Ahmed Efendi an ibtid-i Austos sene 61 il gye-i Knn- Sn sene-i minh 600 4 150 Ma- Sleyman Efendi Efendi an ibtid-i Tern-i Sn 61 il gye-i ubat sene-i minh 300 2 150 Ma- Mustafa Efendi an Knun- Sn sene 61 il gye-i ubat sene-i minh 500 5 100 Ma- Bekir Efendi an Terin-i Evvel sene 61 il gye-i ubat sene-i minh 4000 200 Masrf- Mhimmt- Krtsiye 4200 Ceman Yekn

Kaz-i Nif
Ma- Ketebe-i Mmileyhim Guru Mh Beher Mh Guru 1000 5 200 Ma- kir Efendi an ibtid-i Tern-i Evvel sene 61 il gye-i ubat sene-i minh 400 2 200 Ma- Abdullah Efendi an ibtid-i Tern-i Sn sene 61 il gye-i Knn- Evvel sene-i minh 400 2 200 Ma- mer Efendi an ibtid-i Tern-i Sn sene 61 il gye-i Knn- evvel sene-i minh 500 2,5 200 Ma- smil Efendi an ibtid-i Tern-i Sn sene 61 il 15 Knn- Sni sene-i minh 400 2 200 Ma- Ali Efendi an ibtid-i Tern-i Sn sene 61 il gye-i Knn- Evvel sene-i minh 400 2 200 Ma- brhim Efendi an ibtid-i Knn- Sn sene 61 il gye-i ubat sene-i minh 400 2 200 Ma- Emin Efendi an ibtid-i Knn- Sn sene 61 il gye-i ubat sene-i minh 3500 159 Dhil-i kazda bulunan arin emlk tahrrinde virilen cret-i brgir 3659 200 Masrf- Mhimmt- Krtsiye 3859 Ceman Yekn

82

Gkmen, Saruhan Sancanda Temettuat Tahriri

Kaz-i Akhisar
Ma- Ketebe-i Mmileyhim Guru Mh Beher Mh Guru 1000 4 250 Ma- Ahmed Efendi an Tern-i Sn sene 61 il gye-i ubat sene-i minh 340 1 Ma- Osman Efendi an Tern-i Sni il gye-i mh- mezkr sene 61 500 2 250 Ma- Hasan Efendi an ibtid-i Knn- Sn sene 61 gye-i ubat sene-i minh. 1840 Ceman Yekn

Kaz-i Marmarack
Ber-y ma- Ktib Sleyman Efendi an btid-i Knn- Sn sene 61 il gye-i ubat sene-i minh. Mh 1 Guru 200 Mh 2 Guru 400

Kaz-i Demirci
Ma- Ketebe-i Mmileyhim Guru Mh Beher Mh Guru 500 2 250 Ma- Mehmed Efendi an ibtid-i Eyll sene 61 il gye-i Tern-i Evvel sene-i minh 240 1 Ma- Mustafa Efendi an ibtid-i Eyll sene 61 il gye-i mh- mezbr 100 1 Ma- Hac Hfz Efendi an ibtid-i Eyll sene 61 il gye-i mezbr 250 1 Ma- Rid Efendi an ibtid-i Eyll sene 61 il gye-i mah- minh 900 4,5 200 Ma- Hfz Mehmed Efendi an ibtid-i Eyll sene 61 il 15 Knn- Sn sene-i minh 100 1 Ma- Mehmed Efendi an ibtid-i Eyll sene 61 il gye-i mh- mezkr. 360 1 Ma- Hfz brhim Efendi an ibtid-i Eyll sene 61 il gye-i mh- minh 150 1 Ma- Ali Efendi an ibtid-i Eyll sene 61 il gye-i mh- mezkr 1375 5,5 250 Ma- Bekir Mehmed Efendi an ibtid-i Eyll sene 61 il 15 ubat sene-i minh 400 4 100 Ma- Hasan Efendi an ibtid-i Tern-i Evvel sene 61 il gye-i ubat sene-i minh. 400 4 100 Ma- Ahmed Efendi an Tern-i Sn sene 61 il gye-i mh- ubat sene-i minh 400 4 100 Ma- Kadir Efendi an ibtid-i Tern-i Evvel sene 61 il gye-i ubat sene-i minh
83

bilig, Bahar / 2008, say 45

200 60 5435 285 5720

2 0,5

100 120

Ma- hinzde Ali Efendi an Knn- Sn sene 61 il ubat sene-i minh Ma- Musa Efendi an ibtid-i ubat sene 61 il 15 mh- mezkr. Masrf- Mhimmt- Krtsiye Ceman Yekn

Kaz-i Grds
Ma- Ketebe-i Mmileyhim Guru Mh Beher Mh Guru 900 3 300 Ma- Abdurrahman Efendi an ibtid-i Knn- Evvel sene 61 il gye-i ubat sene-i minh 300 2 150 Ma- Hafz Mehmed Efendi an ibtid-i Eyll sene 61 il gye-i Tern-i Evvel sene-i minh 300 2 150 Ma- Hfz smail an Eyll sene 61 il gye-i Tern-i Evvel sene-i minh 1400 7 200 Ma-.Feyzullah Efendi an ibtid-i Austos sene 61 il gye-i ubat sene-i minh 2000 8 250 Ma- kr Efendi an ibtid-i Temmuz sene 61 il gye-i ubat sene-i minh 800 4 200 Ma- kr Efendi an ibtid-i Tern-i Sn sene 61 il gye-i ubat sene-i minh 200 2 100 Ma- Dervi Mehmed Efendi an ibtid-i Knn- Sn sene 61 il gye-i ubat sene-i minh 5900 200 Masrf- Mhimmt- Krtsiye 6100 Ceman Yekn

Kaz-i Kayack
Ma- Ketebe-i Mmileyhim Guru Mh Beher Mh Guru 840 7 120 Ma- Mehmed Efendi an ibtid-i Austos sene 61 il gye-i ubat sene-i minh 630 7 90 Ma- Mustafa Efendi an ibtid-i Austos sene 61 il gye-i ubat sene-i minh 1470 86 Perkende emlk tahrri in baz mahallere gnderilen ktibin brgir creti 100 Masrf- Mhimmt- Krtsiye 1656 Ceman Yekn

84

Gkmen, Saruhan Sancanda Temettuat Tahriri

Ma- Ketebe-i Mmileyhim Guru Mh Beher Mh Guru 1500 6 250 Ma- Hafz Mehmed Efendi an ibtid-i Eyll sene 61 il gye-i ubat sene-i minh 1500 6 250 Ma- Hafz Ahmed Efendi an ibtid-i Eyll sene 61 il gye-i ubat sene-i minh 1500 5 300 Ma- Halil Efendi an ibtid-i Tern-i Evvel sene 61 il gye-i ubat sene-i minh 500 2 250 Ma- Sleyman Efendi an ibtid-i Knn- Sn sene 61 il gye-i ubat sene-i minh 800 2 400 Ma- Numn Efendi an ibtid-i Knn- Sn sene 61 il gye-i ubat sene-i minh 625 2,5 250 Ma- Mustafa Efendi an ibtid-i Knn- Evvel sene 61 il 15 ubat sene-i minh 6425 307 Masrf- mhimmt- krtsiye 6732 Ceman Yekn

Kaz-i Menemen

Kaz-i Gzelhisar- Menemen

Ber-y ma- Ahmed Efendi an ibtid-i Eyll sene 61 il gye-i ubat sene-i minh Guru Mh Beher Mh Guru 1200 6 200 300 Masrf- mhimmt- krtsiye ve sire 1500 Ceman Yekn

Kaz-i Mendehora

Ber-y ma- brhim Efendi an ibtid-i Knn- Sn sene 61 il gye-i ubat sene-i minh

Guru Mh Beher Mh Guru


500 2 250

Kaz-i Foateyn
Ma- Ketebe-i Mmileyhim Guru Mh Beher Mh Guru 1400 7 200 Ma- Ali Efendi an ibtid-i Austos sene 61 il gye-i ubat sene 61. 600 3 200 Ma- Bekir Ali Efendi an ibtid-i Knn- Evvel sene 61 il gye-i ubat sene-i minh 360 3 120 Ma- Rza Efendi an ibtid-i Knn- Evvel sene 61 il gye-i ubat sene-i minh 360 3 120 Ma- Sleyman Efendi an ibtid-i Knn- Evvel sene 61 il gye-i ubat sene-i minh 3720 292 Masrf- mhimmt- krtsiye 3012 Ceman Yekn
85

bilig, Bahar / 2008, say 45

Kaz-i Adala
Ma- Ketebe-i Mmileyhim Guru Mh Beher Mh Guru 2100 7 300 Ma- Abdurrahman Efendi an ibtid-i Temmuz sene 61 il gye-i Knn- Sn sene-i minh 600 3 200 Ma- mer Efendi an ibtid-i Austos sene 61 il gye-i Tern-i Evvel sene-i minh 600 4 150 Ma- Ali Efendi an ibtid-i Temmuz sene 61 il gye-i Tern-i Evvel sene-i minh 600 4 150 Ma- Hasan Efendi an Temmuz sene 61 il gye-i Tern-i Evvel sene-i minh 3900 1220 Perkende Airin emlklar tahrri iin ketebeye verilen cret-i brgir vesire 200 Masrf- Mhimmt- Krtsiye 5320 Ceman Yekn

Kaz-i Borlu

Ber-y ma- Mehmed Efendi an ibtid-i Knn- Sn sene 61 il gye-i ubat sene-i minh Guru Mh Beher Mh Guru 500 2 150

Kaz-i Damarmaras

Ber-y ma- Hasan Efendi an ibtid-i Knn- Sn sene 61 il gye-i ubat sene-i minh Guru Mh Beher Mh Guru 300 2 150

Kaz-i Sart

Ber-y ma- Halil Mehmed Efendi an ibtid-i Knn- Sn il 24 Knn- Sn sene-i minh Guru Mh Beher Mh Guru 360 2 24 Yevm 200

Toplam 58587 Guru


Liva-i mezbrun hv old kazlarn b-irde-i seniyye temettuat tahrrinde istihdm olunan ketebeye hr- muhtelife zarfnda virilen ma ile masrf- krtsiye ve sire ber-vech-i bl elli sekiz bin beyz seksen yedi gurua bli olub ve mebli-i mezbr slifz-zikr kazlarn altm iki senesi virg malndan tavz sretiyle it klnm olman cbnn icrs hussu devletl El-hc Sib Paa hazretleri zamnnda bmazbata inh olunmu ise de henz buna dir bir gne emr ve irde-i seniyye zuhr itmemi oldndan tekrr ifde-i keyfiyete ibtidr klnm olmala bu bbda erefsnh buyrulacak irde-i seniyyenin bir gn evvelce ir hussuna msade-i

86

Gkmen, Saruhan Sancanda Temettuat Tahriri

seniyyeleri yn buyrulmak bbnda emr-i fermn hazret-i men lehl-emrindir. 27 Rebil-Evvel Sene 64/4 Mart 1848 Bende Kaymakam- Liva-i Mezbr Mhr (Mehmed Sdk) Bende Mdr-i Ml Mhr Bende Metropolit Mhr Bende Aza Mhr Bende Aza Mhr Ed-D Mft Mhr Ali Ed-D Nib Mhr Mustafa Nzif

Bende Mmeyyiz-i Yahd Mhr Bende Az N-Mevcd

Bende Mmeyyiz-i Ermeni. Mhr Bende Az Mhr

Bende Mmeyyiz-i Rum Mhr Bende Az Mhr (Mehmed Said)

Kaynaka
Babakanlk Osmanl Arivi, ML. MSF, No: 8222 Ak, Ahmet-ztrk, Said (2000), Yozgat Temettuat Defterleri, stanbul. Bilgi Nejdet, (1997), Saruhan Sancann 1842 Yl Nfusu, Manisa Dergisi, Say 14, s. 23-32 oruh, Haydar (1997), Temettuat Defterlerine Gre Erzurum ehri (1260-1844), (M. . Baslmam Yksek lisans Tezi), stanbul. (2002), Temett Vergisinin Yaps ve 1844 Yl Saym Sonular, Yeni Trkiye Trkoloji ve Trk Tarihi Aratrmalar zel Says III, (45), s. 650-670 Gkmen, Ertan (2007), Tanzimattan kinci Merutiyete Demirci Kazas, zmir. Gran, Tevfik (1985), On Dokuzuncu Yzyl Ortalarnda demi Kasabasnn Sosyo-Ekonomik zellikleri, Ord. Prof. mer Ltfi Barkana Armaan, stanbul niversitesi ktisat Fakltesi Mecmuas, 41/14, stanbul, s. 301-345 Ktkolu, Mbahat (1995), Osmanl Sosyal ve ktisad Tarihi Kaynaklarndan Temett Defterleri , Belleten, c.LIX/.225, s. 395-413 (1999), zmir Temett Saymlar ve Yabanc Tebaa, Belleten, 63/ 238, s. 755-774 Orta, Hill (1996), Tanzimattan I. Merutiyete Manisa Kazas, Ege niversitesi Sosyal Bilimler Enstits, zmir (Baslmam Doktora Tezi). ztrk, Said (1996), Tanzimat Dneminde Bir Anadolu ehri Bilecik, stanbul. (2000), Konya Temettuat Defterleri , Uluslararas Kuruluunun 700. Yldnmnde Btn Ynleriyle Osmanl Devleti Kongresi 7-9 Nisan 1999, s. 533-540, Konya,

87

bilig, Bahar / 2008, say 45

Serin, Mustafa (1998), Osmanl Arivinde Bulunan Temettuat Defterleri, T.C Babakanlk I. Milli Ariv uras, 20-21 Nisan 1998, Tebliler, Tartmalar, s. 717728, Ankara, Srgevil, Sabri (2000), Kemalpaa (Nif) evresinin Tarihi, zmir. Tozduman, Arzu (1992), Aydn Gzelhisarnn Sosyal ve ktisad Durumu 1844, stanbul niversitesi Sosyal Bilimler Enstits Osmanl Messeseleri ve Medeniyeti Tarihi Bilim Dal, stanbul, (Baslmam Yksek Lisans Tezi).

88

Dividend Registers in The Sandjack of Saruhan


Assist.Prof.Dr. Ertan GKMEN*
Abstract: The temettuat (dividend) registers were kept throughout the first half of the 19th century in order to re-identify sources of tax revenue to prevent injustice in tax payment and to decrease the amount of tax citizens were expected to pay. These registers contain a lot of valuable information to help us determine the social, economic and demographic structure of many cities and towns. Such registers were also kept in Manisa and surrounding towns from July 1845 to March 1846. Many clerks were employed for keeping these registers, and the expenditures made during this time included not only clerks salaries but also travel allowances and writing material costs. This study makes use of the Maliye Masafirat record no. 8222 in the Prime Ministry archive in order to provide information on the expenditures made by each surrounding town, the number of clerks employed for keeping the registers and the amount of time it took to complete registration. Key Words: Tanzimat Period, Manisa, Dividend, Expenditure, Ottoman Empire, Clerk

Celal Bayar University, Faculty of Science and Letters, Department of History / MANSA ertan.gokmen@bayar.edu.tr

bilig Spring / 2008 Number 45: 73-90 Ahmet Yesevi University Board of Trustees


*
: , XIX , , - . 1845 1846 . . . , 8222 , , , . : , , , , ,

* . , , / ertan.gokmen@bayar.edu.tr

bilig Zima 2008 Vpus: 45: 73-90 Popeitel#skiy Sovet Universiteta Axmeta Wsavi

Tonyukuk Yaztndaki Problemli Bir Cmle zerine*


Yrd.Do.Dr. Erhan AYDIN
**

zet: Tonyukuk Yaztnn 8. satrnda (T I G 1) geen iaretinin ses deeri zerinde uzun sre tartlm ve bu iaretin hangi ses ya da sesleri karlad ortaya konmaya allmtr. Bu iaretin hangi ses ya da sesleri karlad netlik kazanmad iin de iaretin bulunduu kelime ile cmle, eitli ekillerde okunmu ve anlamlandrlmtr. Sz edilen iarete genellikle a eklinde ses deeri verilmi ve bu iaret, Hemikrgak (E41) Yaztnda geen benzer iaret ile e tutulmutur. Ancak iaretinin yannda bulunan ve ince nly gsteren g2 sesi gzard edilmi ya da yanl yazm olduu ne srlmtr. Bu yazda eklindeki iarete yeni bir ses deeri verilecek, kelime yeniden okunacak ve anlamlandrlacak, kelimenin yazmnda herhangi bir yanllk ya da eksiklik olmad ortaya konmaya allacaktr. Yaznn ilk blmnde daha nce yaplan almalara deinilecek, sonra kendi grlerimizi dile getireceimiz blm de 1) iaretine *lb ift nsz ses deerinin verilmesi, 2) uuk kelimesinin incelenmesi, 3) *elbeg kelimesinin incelenmesi, olmak zere e ayrlacaktr. Anahtar Kelimeler: 1. Trk runik metinleri. 2. Kk Trkler. 3. Tonyukuk Yazt.4. uuk. 5. elbeg

Giri T I G 1 (8)de geen iaretinin ses deeri zerinde uzun sre tartlm ve bu iaretin hangi ses ya da sesleri karlad ortaya konmaya allmtr. Hangi ses ya da sesleri karlad kesin olarak belirlenemedii iin, iaretin bulunduu cmle de uzun zaman tartlmtr. Bu almada, iaretine verilen ses deerleri ve iaretin getii cmlenin okunuu ve anlamlandrma denemeleriyle daha nce ortaya konulan grler kronolojik olarak sralandktan sonra hem sz edilen iarete yeni bir ses deeri verilecek hem de cmle yeniden okunup anlamlandrlacaktr. Kendi grlerimizin dile getirildii blm 1) iaretine *lb ift nsz ses deerinin verilmesi, 2) uuk kelimesinin incelenmesi, 3) elbeg kelimesinin incelenmesi olmak zere e ayrlacaktr.

**

Bu yaz 11-13 Mays 2005 tarihlerinde yaplan I. Trkiyat Aratrmalar Sempozyumuna (Gazi niversitesi/Ankara) sunulmu bildiridir. Erciyes niversitesi Eitim Fakltesi Trke Eitimi Blm / KAYSER erhana@erciyes.edu.tr

bilig Bahar / 2008 say 45: 91-102 Ahmet Yesevi niversitesi Mtevelli Heyet Bakanl

bilig, Bahar / 2008, say 45

nceki Okuyu ve Anlamlandrmalar Radloff: yagmz (?) tgir uuk tg rti, biz bg rtimiz. gegen den Angriff unserer Feinde war es hart wie Sehnen (?), wir aber waren die Bege (1899: 5); szlkte: *uuk die Sehne (?) (1899: 92); bg der Beg (1899: 102).
Thomsen: Thomsen 1916 ylnda yaymlanan Turcica adl almasnda andg kelimesini aklarken T I G 1de geen g iaretlerini andg olarak okumu, Radloffun bg okuyuunu ve wir aber waren die Bege eklindeki anlamlandrmasn eletirdikten sonra kendisi de so waren (lebten) wir eklinde anlamlandrmtr (2002: 411, not 2). Thomsen, Tonyukuk metnini btnyle yaymlamam ancak 1924 ylnda yaymlanan almasnda bu blmn ikinci ksm, yani g iaretleri ile ilgili okuma ve anlamlandrma denemesini devam ettirmi ve kelimeyi andg olarak okumu, so war unsere Lage olarak anlamlandrmtr (1924: 163). Orkun: yagmz tere uuk te erti; biz se ertimiz Dmanmz etrafta ku gibi idi. Biz mteyakkz (?) idik (1936: 102). Szlkte: uuk ku, avcu kuu (1941: 122); sg uyank, zeyrek, mteyakkz (1941: 97). Orkun, notlarda (not: 4) Thomsenin andeg eklindeki okuyuunu eletirerek burada bulunan iaretin nt olamayacan, nt ift nsznn baka bir iaretle gsterildiini vurguladktan sonra KT D 12 ve BK D 11de geen kam kagan ssi bri tg rmi yags ko tg rmi cmlesi ile paralellik kurmaya almtr. Sonu olarak Kgarde geen sak er kelime ikilisinden hareket ederek problemli kelimeyi se okumu ve mteyakkz (?) olarak anlamlandrmtr (1936: 122-123). Gabain: k < Sod. (wk, wq) sakin (1988 296) ve yagmz tgr uuk tg rti dmanmz etrafta uar gibi idi (1988: 286). Elve: A. U. Elve, Trkeye evirdii J. Denynin Trk Dili Grameri adl eserinin sonuna ekledii notlarda problemli olan g iaretlerini g okumu ve sessiz olarak anlamlandrmtr (Deny 1941: 902). Malov: yagmz tgir uuk tg rti, biz g rtimiz (1951: 61). vragi nai bli krugom, kak hine ptits, m bli (dlyanih) padalyu (1951: 65). Tuna: yagmz tegre uuk teg erti biz aak [teg] ertimiz evre dmanmz da doruu gibi idi, biz da dibi gibi idik (1957: 78). Tuna, problemli cmleye ait aklamalarnda Thomsen ve Malovun okuma ve anlamlandrma nerilerine deindikten sonra Orkun ve Elvenin okuma ve zellikle anlamlandrma denemelerini eletirmitir. Tuna, burada zerinde durduumuz iareti Hemik-rgak Yaztnda geen ve iaretine benzer iaret ile e tutmu ve sz edilen iaretin a olarak okunmas gerektiini savunmutur. iaretinin ardndan gelen ve genellikle g2 olarak okunan sesin de k1 okunmas gerektiini belirtmi ve kelimeyi aak olarak okumu, da dibi olarak anlam92

Aydn, Tonyukuk Yaztndaki Problemli Bir Cmle zerine

landrmtr. Cmlede geen uuk kelimesi iin de dan zirvesi, sivri tepesi anlamn vermitir (1957: 77-78). Elve: A. U. Elve, O. N. Tunann kendi grlerini eletirmesine cevap olarak kaleme ald yazsnn banda kk hecede yuvarlak nlnn gsterilip gsterilmedii sorununu tarttktan sonra problemli kelimeyi g okumakta srar etmitir. Elve, problemli cmleyi u ekilde okuyup anlamlandrmtr: yagmz tgr uuk tg rti biz g rtimiz dmanmz (epe)evre cin gibi idi biz (hareketsiz) sessiz idik (1958: 85). Elve, uuk iin cin, peri anlamn vermi ve bu nerisini de Derleme Szl ve Tanklaryla Tarama Szlne dayandrmtr. g iin ise sessiz anlamn vermitir (1958: 85). Aalto: yagmz tgr uuk tg rti biz sg rtimiz, Unser Fett zu berhren es war wie Sehnen. Wir waren (wie) ein Aas (1958: 32-33). Giraud: yagmz tgr uuqtg rti biz atg rtimiz (1961: 54). Szlkte: u- voler, senvoler, u-uk envol (1961: 155); a oiseau de proie, gerfaut (1961: 138). Notlarda: Giraud cmleyi KT D 12 ve BK D 11de geen kagan ssi bri-tg rmi, yags ko-tg rmi cmlesi ile bu cmleyi anlam bakmndan karlatrm ve Kgarde geen a ya ile il yaplan bir ku ad. Bunun ya avu iine srlrse ya avucun arka tarafna da geermi (I, 40) ile de karlatrmtr (1961: 78). Stebleva: yagmz tgir uuq tg rti biz g rtimiz (1965: 86), vragi nai krugom bli, kak hitsne ptits m bli padalyu (1965: 125). Tekin: yagmz tgr uuq tg rti, biz aig (?) rtimiz (1968: 249), Our enemies were like peaks (?) around us, and we were like a mountain pass (?) (1968: 284). Szlkte: uuq summit, peak (?) (1968: 389); aig (?) mountain pass (?) (1968: 304). DTS: uuq hinaya ptitsa (?): yagmz tegir uuq teg erti vragi nai bli krugom kak hine ptits (604). Ergin: yagmz tegre ouk teg erti, biz isig ertimiz (1970: 92), Dmanmz etrafta ocak gibi idi, biz ate idik (1970: 53). Szlkte: ouk ocak (1970: 124); isig s, scaklk, hararet, ate (1970: 115). Aydarov: yagmz tegire uuk teg erti biz eg ertimiz vragi nai krugom bli kak hine ptits, m bli padalyu (1971: 325). Clauson: Clauson uuk maddesini aklarken kelimenin ook olamayacan ifade etmitir. CCde geen uux chaff ekline de deinen Clauson, anlamlar farkl olan ve hepsi de uuk eklinde yazlan kelimeleri incelemitir. Sonu olarak Clauson da uuk kelimesine ku anlamn vermi, problemli cmlenin ilk ksmn u ekilde okuyup anlamlandrmtr: yamz tegre uuk teg erti our enemies were all round us like a flock of birds (EDPT 23a).
93

bilig, Bahar / 2008, say 45

Erdal: yagmz tgr uuk tg rti our enemies around [us] were as if flown away. Erdala gre bu pasajn yorumu tatmin edici deildir. Ona gre uuk kelimesi u- to fly fiilinden yaplm olup kendiliinden (spontane) bir kelimedir (1991: 252). Recebov-Memmedov: yagmz tgir uuk tg erti, biz g ertimiz (1993: 118), yagmz etrafda yrt gu tek idi, biz sayg idik (1993: 122). Szlkte: uuk gu, ov guu (1993: 381); g (sg) le (?), yem (1993: 383). Tekin: y(a)g()m()z t()gr ouk t()g ()rti biz a <t>()g ()rt(i)m(i)z Dmanlarmz epeevre ocak gibi idi; biz (ortadaki) a gibi idik (1994: 5). Szlkte: ouk ocak (1994: 63); a a, yemek, yiyecek (1994: 54). Aklamalar blmnde, nceki okuyu ve anlamlandrmalar eletiren Tekin, cmlede geen ve genellikle veya okunan iareti, Yenisey yaztlarnn bazsnda getii ifade edilen iaret ile e tutmu ve bu iareti a olarak okumutur. Ayrca yazcnn t2 harfini yazmay unuttuunu da ne srmtr (1994: 31). Berta: Berta da kendinden nceki okuma ve anlamlandrma denemelerini verdikten sonra problemli cmlenin ilk ksm (yagmz tgr uuk tg rti) zerinde durmutur. Berta, hem u- fliegen anlam zerinde durmu ve kelimeyi u- *-ok eklinde vermi hem de CCde geen uuk Spreu kelimesine dikkat ekmitir. Ancak Bertaya gre uuk kelimesinin anlam Spreu deil; saysz anlam verebilecek bir kelimedir. Bu sebeple CCde geen uuk Spreu anlamnn metne uygun dmediini belirtmi, cmleyi u ekilde anlamlandrmtr: unsere Feinde waren ringsum genau wie [unsere] Grenze(n). Burada u Grenze + (O)k (kuvvetlendirme edat) eklinde dnlmtr (1995: 315-316). Tekin: y(a)g()m()z tgr ooq t()g ()rti our enemies were like a hearth arround (us), biz a <t>()g ()rt(i)m(i)z we were like food (in a cooking pot) (1995a: 213). Tekin: yamz tere ouk te erti; biz a <t>e ertimiz Dmanlarmz epeevre ocak gibi idi; biz (ortadaki) a gibi idik (1995b: 84 ve 85). Szlkte: a a, yemek, yiyecek (1995b: 98); ouk ocak (1995b: 107). Rybatzki: yagmz tgr uuq tg rti biz a tg rtimiz (1997: 46). Unsere Feinde um uns herum waren wie eine Schar gewhnlicher Vgel, wir waren wie Raubvgel (?) (1997: 87). Rybatzki T I G 1deki hem ouk/uuk hem de a ~ a ekilleri zerinde durmutur. Yazmzn sonunda deineceimiz gibi Yenisey yaztlarnn birkanda geen iaret ile benzerliinin sz konusu olmadn belirtmitir. zellikle iaretinin s2 ve 2yi karlayamayaca zerinde duran Rybatzkiye gre Tonyukuk yaztnda s2 ve 2 ayr iaretlerle gsterilmitir (1997: 30, not 9). eviri blmnde de her iki kelime (uuq ve a)
94

Aydn, Tonyukuk Yaztndaki Problemli Bir Cmle zerine

deerlendirilmitir. Rybatzki, burada uuq < u- fliegen + -uq deverbale Substantive eklinde aklama yapmtr. Rybatzki de dierleri gibi KT D 12 ve BK D 11de geen kam kagan ssi bri tg rmi yags ko tg rmi cmlesi ile ilikilendirmitir. a kelimesi iin de Kgardeki a kelimesinden hareketle *mytischer Vogel, Phnix; wilder Vogel, Raubvogel anlamn vermi ve Man. anggak < angga + ak schafartiges weisses Fabeltier ohne Maul eklinde aklama yapmtr (1997: 89, not 238). Taube: J. Taubeye gre metin u ekilde okunmal ve anlalmaldr: yagmz tgr uuk tg rti biz tg rtimiz unser Feind ringsum war wie Gefleug. Wir waren wie Jagdwild (2002: 336). Taube, aklamalarnda da problemli ikinci cmlede geen iaret iin ya a[t]g ya da a[t]g okunabilir demektedir (2002: 351). Taube, Rybatzkiden farkl olarak t2 sesinin unutulduu fikrini savunmayp kare eklindeki iareti dorudan t ift nsz olarak okumaktadr. Karcavbay: S. Karcavbaya gre cmle u ekilde okunmal ve anlamlandrlmaldr: yagmz tegire uuk teg erti, biz eg ertimiz (2003: 216). javmz aynala jrtk kustay edi. Biz [ortadag] jemtik ispetti edik (2003: 221). Bylelikle Karcavbay, uuk kelimesine jrtk kus: yrtc ku; eg kelimesine de jemtik: yrtc ku yiyecei, le anlamlarn vermitir. Berta: Berta, 2004 ylnda Macarca olarak yaymlad ve eski Trk yaztlarnn bazlarn iledii eserinde bu cmleyi u ekilde okuyup anlamlandrmtr: yagmz tgr uuk tg rti biz ?.g rtimiz (2004: 48) A bodun jllakott (tkp. Torka tele) volt. Ellensgnk krben ngyzmban (tkp. Mint a pelyva volt. Mi? Voltunk (2004: 77). Trkesi: Bodun boaz tok idi. Dman etrafta saman p gibi (ok sayda) idi. Biz ? idik. Berta, problemli ilk kelimeyi uuk eklinde okuduktan sonra saman p olarak anlamlandrmakta, ikinci kelimeyi ise soru iareti ile karlamaktadr. Bizim Okuma ve Anlamlandrma Denememiz Bu cmleyi iyi anlayabilmek iin paragraf olduu gibi aaya alyorum (Tekin 1994e gre): Keyik yiy tabgan yey olurur ertimiz bodun boguzi tok erti yagmz tegre ouk teg erti biz a <t>eg ertimiz ana olurur erkli oguzduntan kreg kelti. Hem bu satrda hem de bir nceki satrda, yani T I B 7de Tonyukuk, durumlarnn iyi olduundan bahsetmektedir. Av hayvanlar yiyerek yaadklarndan ve milletin karnnn (boaznn) tok olduundan sz ettikten sonra etraftaki dmanlardan ve etraftaki dmanlarn kendileri iin tehlike oluturmasndan sz etmesi bizce cmlenin akna uygun dmemektedir. Halbuki bodun boguzi tok erti milletin karn (boaz) toktu cmlesinden sonra halkn refahnn iyi dzeyde olduundan ve dmanlarnn sefalet iinde
95

bilig, Bahar / 2008, say 45

olduklarndan sz eden bir cmle ile devam etmesi metnin akna daha uygun der. Kanaatimizce nceki okuyularda hep etraftaki dmanlarn tehlikesinden bahsedilmesinin en nemli sebebi KT D 12 ve BK D 11de geen kam kagan ssi bri tg rmi yags ko tg rmi babam kaann ordusu kurt gibi imi; dman (ise) koyun gibi imi cmlesidir. Oysa burada yaplan karlatrmada dmanlarn tehlikesi, milletin g durumda olular vs.den deil aksine bolluk, bereket ve refah dzeylerinden sz edilmektedir. Bize gre cmle u ekilde okunmal ve anlalmaldr: yagmz tegre *uuk teg erti biz *elbeg ertimiz, dmanlarmz etrafta tahl kabuu, saman (mec. yoksul, sefalet iinde) gibi idi biz (ise) zengin (bolluk iinde) idik. Her iki kelime de cmleye ve paragrafn btnne uygun dyor olsa da iaretine *lb ift nsz ses deerini vermekte ihtiyatl davranmaktayz. 1. iareti: Tonyukuk I-II yaztlarnda bu iarete bir kez rastlanmaktadr. O da ilediimiz cmlede gemektedir. Bu iarete nd, t, , s, gibi deiik ses deerleri verilmitir. Bunlardan ses deerinin verilip genellikle a olarak okunmasnn en nemli dayana, Yenisey yaztlarnn birkanda geen (rn. E41) ve iaretine benzeyen ve genellikle 1 ses deeri verilen iarettir. Oysa bu yazttaki (Hemik-rgak) iaretin kelerinde kntlar bulunmakta olup iaretinden bu ynyle ayrlmaktadr, kr. (Tekin 1999: 15). Hlbuki Malov, Hemik-rgak (E41) Yaztndaki bu iareti tam bir kare eklinde kaydetmise de metnin fotoraflarnda bu iaretin keleri kntldr, kr. (Malov 1952: 73 ve 75) ve (Vasilev 1983: 106). Dolaysyla iareti ile birletirmek en azndan eklen mmkn grnmemektedir. stelik yaztlarda hem hem de sesini gsteren ve sklkla kullanlan iaretler bulunmaktadr. Bugne kadar verilen ses deerlerinin hibiri tatmin edici deildir. Yaztn gney yznn ilk satrndan itibaren bolluk, zenginlik ve refah iinde bir yaantdan sz edilmektedir. Ardndan gelen cmlenin de bu bolluk ve zenginlik ifade eden cmleyi anlam bakmndan tamamlayabilmesi gerekir. Yukarda da sylendii gibi bizden nceki aratrmaclar, hep etraftaki dmanlarn varlndan hareketle mcadele izlenimi veren (vasf ismi) kelimeler aram ve cmleyi de bu ekilde aklamaya almlardr. Bizim bu iarete *lb ift nsz ses deerini vermi olmamz yadrganabilir; ama yaztlarda herhangi iki sesin bir araya gelerek ift nsz oluturmasnn baka rnekleri bulunmaktadr. stelik drt tata da (Kl Tigin, Bilge Kaan, Tonyukuk I ve II) l ve b nszlerinin yan yana gelerek bir kelime oluturduklarna dair rnek bulunmamaktadr. Burada l ve b seslerinin yan yana gelmesine rnek olarak l-bilge (KT D 11; BK D 10) gsterilebilirse de il ve bilge kelimeleri ayr ayr kelimelerdir. Ayn ekilde l-teri (KT D 11; BK D 10) de ayr iki kelime olduu iin lt ift nszn karlayan iaret (M) ile yazlmam; l ve t ayr ayr

96

Aydn, Tonyukuk Yaztndaki Problemli Bir Cmle zerine

iaretlerle yazlmtr. ift nsz arama zorunluluu sonucunda *lb ift nsz ile karlanabileceini dnmekteyiz.

iaretinin

2. uuk: Bu kelime genel olarak ouk/uuk eklinde okunmu ve ocak, zellikle u- fiilinden u-uk ku, yrtc ku gibi anlamlar verilmitir. Bizim dncemize gre *uuk kelimesi CCde de geen saman p, kabuu; tahl kabuu anlamnda olup mecazi olarak yoksul, fakir; zavall; sefalet iinde anlamnda kullanlmtr. Cmlede geen ve benzetme ilgisi kuran teg edat da savmz destekler niteliktedir. uuk saman p, tahl kabuu kelimesi u metinlerde gemitir: uu [uuH] spreu. towp pros, CC 164, 23 l; kr. CCnin Trkiye Trkesine evirisinde uuh samanl buday, tnaz (Grnbech 1942: 204). uuh samanl buday, tnaz (KTS 291). Clauson da CCde geen uux kelimesini szlne alm ve chaff anlamn vermitir (EDPT 23a). Kar.Mal. uuk kabuk, tahl kabuu; uuk brtk ii bo tahl tanesi; uuklu buday ii bo buday tanesi (Tavkul 2000: 416). 3. elbeg: kinci sorunlu kelimeyi de herhangi bir eksik veya yanl yazm olduunu dnmeden *elbeg olarak okuyor ve zengin, varlkl, bolluk iinde anlamn veriyoruz. Aslen Moolca olan *elbeg kelimesi ile ilgili karlatrma malzemeleri de aada sralanmtr: elbek, elpek reichlich. elbek meg toj das reichliche, ewige Mahl, CC 150, 4; elbeklik berfluss, abundancia CC 140, 5; kr. CCnin Trkiye Trkesine evirisinde elbek bol, geni, zengin elbek mengg toy zengin, ebedi ziyafet, elbeklik fazlalk (bolluk) (Grnbech 1942: 61). Grnbech, elbek, elpek kelimesinin Moolca olduunu kaydetmitir. elbek bol, geni, zengin (KTS 71); elpek bol, geni, zengin (KTS 72). Tuv. elbek bol, bereketli, mebzul, kr. elbekiir bollamak, bereketlenmek; elbekil bolluk, bereket (Arkolu-Kuular 2003: 40). Alt. elbek yeterli, bol; dz, geni; elbek bargan mal emtir ok mal gitmi meer; Altaycada elbek isminden fiil de yaplmtr: elbekte- yeterli ve bol yapmak; elbektet- yeterli ve bol yaptrmak (Grsoy-Naskali-Duranl 1999: 81). Tel. elbek geni, enli (Ryumina-Srkaeva-Kuigaeva 2000: 35). Yak. lb razmnojatsya; Kom. lbk, Oyr. Soy. elbek dostatok, obilny, Hak. ilbek obilie, irokiy, velikiy, Yak. lb- mnogiy < Mo. elbe viel, reichlich sein, elbe-g reichlich, berfluss (VEWT 40); *lgd Hak. ilde mnogo, Tel., Sag., Koyb. ild gengend; Tar. Ker. lk viel, sehr viel; Soy. eln dovolno (VEWT 39).
97

bilig, Bahar / 2008, say 45

Bu kelimenin Moolca olduunda kuku yoktur: elwg reichlich; berfluss. [elbe-g, Yak. elb-, Man. elbe-, vgl. el deb, elege de] elwgdji in grossen mengen vorhanden sein; reichlich sein; elwdjil berfluss, reichtum; elwg viel, reichlich vorhanden sein; genug haben (des guten) (Ramstedt 1976: 120). elbeg bolluk; bol, bereketli, zengin; geni veya bol (giysi vb.); elbegken bol ve verimli, bol veya verimli ey; elbegsi- bol veya bereketli olmak, verimli olmak; elbegsil bolluk, okluk, bereket, verimlilik; elbegsire- bol ve verimli olmak, bereketli olmak, bollamak; elbegtey bol, bereketli, verimli; elbegcibollamak, bereketlenmek, bol ve verimli olmak, bereketli olmak, bollamak, elbegcigl- verimli ve bereketli hle getirmek, bollatrmak, bol olmasna yardm etmek; elbegcil bol olma sreci veya bol olma durumu (Lessing 2003: 487-488).

Sonu Tonyukuk Yaztnn I. tan gney yznn 1. satrnda geen cmleyi aadaki ekilde okuyup anlamlandryoruz:
Yagmz tegre *uuk teg erti biz *elbeg ertimiz dmanlarmz etrafta tahl kabuu, saman gibi (mec. yoksul, sefalet iinde) gibi idi; biz zengin (bolluk iinde) idik.

Kaynaka
AALTO, P.-G. J. RAMSTEDT-J. G. GRAN (1958): Materialien zu den alttrkischen Inschriften der Mongolei. Journal de la Socit FinnoOugrienne LX/7, 3-91. ARIKOLU, E.-K. KUULAR (2003): Tuva Trkesi Szl. Ankara: TDK. AYDAROV, G. (1971): Yazk Orhonskih Pamyatnikov Drevnetyurkskoy Pismennosti VIII veka. Alma-ata: Akademiya Nauk Kazakskoy SSR. BERTA, . (1995): Neue Lesung- und Deutungsvorschlge fr die Inschrift Touquq. Acta Orientalia Academiae Scientiarum Hungaricae XLVIII (3), 313-320. (2004): Szavaimat Jl Halljtok, A Trk s Ujgur Rovsrsos Emlkek Kritikai Kiadsa. Szeged: JatePress. CC bk. K. GRNBECH (1942). CLAUSON, S. G. (1972): An Etymological Dictionary of Pre-Thirteenth-Century Turkish. Oxford: The Clarendon. DENY, J. (1941): Trk Dili Grameri (Osmanl Trkesi). ev.: A. U. ELVE. stanbul: Maarif Vekleti Matbaas. DTS bk. V. M. NADELYAYEV vd. (1969). EDPT bk. S. G. CLAUSON (1972).

98

Aydn, Tonyukuk Yaztndaki Problemli Bir Cmle zerine

ELVE, A. U. (1958): Bir Yaz Meselesi zerine. Trk Dili Aratrmalar YllBelleten 1958, 69-85. ERDAL, M. (1991): Old Turkic word formation. A Functional Approach to the Lexicon I-II. Turcologica: 7, Wiesbaden: Otto Harrassowitz. ERGN, M. (1970): Orhun Abideleri. stanbul. GABAIN, A. v. (1988): Eski Trkenin Grameri. ev.: M. AKALIN. Ankara: TDK. GIRAUD, R. (1961): LInscription de Ban Tsokto, Paris: Librairie dAmerique et dOrient. GRNBECH, K. (1942): Komanisches Wrterbuch, Trkischer Wortindex zu Codex Cumanicus. Kopenhagen. Trkesi: Kuman Lehesi Szl. ev.: K. AYTA. Ankara, 1992: Kltr Bakanl. GRSOY-NASKAL, E.-M. DURANLI (1999): Altayca-Trke Szlk. Ankara: TDK. KARCAVBAY, S. (2003). Orhon Muralar. Astana. KTS bk. R. TOPARLI vd. (2003). LESSING, F. D. (2003): Moolca-Trke Szlk. ev.: G. KARAAA. Ankara: TDK. MALOV, S. E. (1951): Pamyatniki drevnetyurkskoy Pismennosti, tekst i issledovaniya. Moskva-Leningrad. (1952): Eniseyskaya Pismennost Tyurkov. Moskva-Leningrad. NADELYAYEV, V. M.-D. M. NASLOV-E. R. TENEV-A. M. ERBAK (1969): Drevnetyurkskiy Slovar. Leningrad: Akademiya Nauk SSSR. ORKUN, H. N. (1936): Eski Trk Yaztlar I. stanbul: TDK. (1941): Eski Trk Yaztlar IV. stanbul: TDK. RADLOFF, W. (1899): Die alttrkischen Inschriften der Mongolei, die Inschrift des Tonyukuk. Zweite Folge. St-Petersburg. RAMSTEDT, G. J. (1976): Kalmckisches Wrterbuch. Helsinki: Lexica Societatis Fenno-Ugricae III. RECEBOV, E.-Y. MEMMEDOV (1993): Orhon-Yenisey Abideleri. Bak. RSNEN, M. (1969): Versuch eines Etymologischen Wrterbuchs der Trk-sprachen. Helsinki: Lexica Societatis Fenno-Ugricae XVII. RYBATZKI, V. (1997): Die Toukuk-Inschrift. Szeged: Studia Uralo-Altaica. RYUMINA-SIRKAEVA, L. T.- N. A. KUIGAEVA (2000) Telet Az Szl. ev.: . H. AKALIN; C. TURGUNBAYEV. Ankara: TDK. STEBLEVA, . V. (1965): Poeziya Tyurkov VI-VIII. vekov. Moskva: Izdatelstvo Nauka. TAUBE, J. (2002): Eine runentrkische Inschrift (Tonyukuk, 01-16) im Lichte von Jean Gebsers Geschichte der Bewusstwerdung (Mit einem Nachtrag zu Tonyukuk 17-32). Splitter aus der Gegend von Turfan, Festschrift fr Peter Zieme anlsslich seines 60. Geburtstags. Hrsg. M. LMEZ-S.-C. RASCHMANN. stanbul-Berlin, 333-365. TAVKUL, U. (2000): Karaay-Malkar Trkesi Szl. Ankara: TDK.

99

bilig, Bahar / 2008, say 45

TEKN, T. (1968): A Grammar of Orkhon Turkic. Bloomington, The Hague: Indiana University. TEKN, T. (1994): Tunyukuk Yazt. Ankara: Simurg. (1995a): Some Remarks on the Tunyukuk Inscription. Belk Bitig. Sprachstudien fr Gerhard Doerfer zum 75. Geburtstag, Hrsg. M. ERDAL-S. TEZCAN. Wiesbaden, 209-222. (1995b): Orhon Yaztlar, Kl Tigin, Bilge Kaan, Tunyukuk. stanbul: Simurg. (1999): Hemik-rgak Yazt. Trk Dilleri Aratrmalar 9, 5-15. THOMSEN, V. (1924): Alttrkische Inschriften aus der Mongolei. Zeitschrift der Deutschen Morgenlndischen Gesellschaft 78, 121-173. (20022): Turcica. Orhon Yaztlar Aratrmalar. ev.: V. KKEN. Ankara: TDK. 315-428. TOPARLI, R.-H. VURAL-R. KARAATLI (2003): Kpak Trkesi Szl. Ankara: TDK. TUNA, O. N. (1957): Baz ml Gelenekleri, Bunlarn Metin ncelemelerindeki nemi ve Orhon Yaztlarnda Birka Aklama. Trk Dili Aratrmalar YllBelleten 1957, 11-81. VASLEV, D. D. (1983): Korpus Tyurkskih runieskih pamyatnikov basseyna Yeniseya. Leningrad: Akademiya Nauk SSSR. VEWT bk. M. RSNEN (1969).

100

On A Problematic Sentence in The Tonyukuk Inscription*


Assist.Prof.Dr. Erhan AYDIN**
Abstract: The sound value of the symbol , which appears in the 8th line (T I G 1) of the Tonyukuk Inscription, has been debated for a long time, and efforts have been made to determine which sound or sounds correspond to this symbol. Since researchers have not been able to finalize discussion concerning the sound value of this symbol, the word as well as the sentence in which this symbol is found have been read and interpreted in a variety of ways. Scholars have usually preferred to attribute the sound value a to this problematic symbol and to equate it with a similar symbol found in the Hemik-rgak (E41) Inscription. and However, the g2 sound, which appears beside the symbol represents a front vowel, has been either overlooked or treated as a spelling error. This article aims to attribute a new sound value to the symbol and therefore to re-read and re-interpret the word containing this symbol. It also attempts to demonstrate that the word has not been misspelled in any way. The first part of the article provides an overview of previous studies on this issue. The second part, where the author puts forward his own argument, is divided into three sections: 1) attributing *lb double consonant sound value to the symbol , 2) analyzing the word uuk, 3) analyzing the word *elbeg. Key Words: Turkish runic texts, Kk Turks, Tonyukuk Inscription, uuk, elbeg

**

This article was presented as a paper in the 1st Symposium on Turkic Studies held at Gazi University, Ankara, 11-13 May 2005. Erciyes University, Faculty of Education, Department of Turkish Education / KAYSER erhana@erciyes.edu.tr

bilig Spring / 2008 Number 45: 91-102 Ahmet Yesevi University Board of Trustees

*
**
: 8- (T I G 1), , . , , , , -. , , , - ( 41). g2 . , , , , - . , , : 1) *lb ; 2) ; 3) *elbeg. : , , , ,

* I- ( / ), 11-13 2005 . ** , , / erhana@erciyes.edu.tr

bilig Zima 2008 Vpus: 45: 91-102 Popeitel#skiy Sovet Universiteta Axmeta Wsavi

Kazak Trklerinde Defin Merasimi ve A Verme Gelenei


Yrd.Do.Dr. Fatih NAL*
zet: Kazaklarda defin merasimi, lmle ilgili olarak grlen yas alametleri, matem tutma ekil ve adetleri Gktrklerin ve Ouzlarn gelenekleriyle byk benzerlik gsterir. Bozkr geleneklerini, konar-ger yaam tarzn yakn zamana kadar srdrmeleri dolaysyla Kazaklar, eski Trk geleneklerini, slamn etkisiyle oluan yeni biimleriyle de olsa zamanmza dek tamlardr. Trk topluluklarnn yaad muhtelif corafyalarda olduu gibi gnmzde Anadolu topraklarnda da bu geleneklerin izlerine ska rastlanr. almamzda 15-19. asrlarda konar-ger Kazak urularnn cenaze defin trenlerini, slam ncesi inan erevesinde oluan geleneklerin slam sonrasndaki yeni ekillerini ve ne gibi deiime uradn ortaya koyacaz. Anahtar Kelimeler: As, Ak y, Kara Turgzuv, Davir/Iskat, Bata, At Tuldav, Joktav, Bayge

Giri Gelenek ve greneklerin olumasnda inanlar bata olmak zere toplumun hayat tarz ve buna bal olarak gelien toplumsal ihtiyalar nemli rol oynar. Defin trenleri her dnemde ve her toplumda dini inancn en belirgin hususiyetlerini yanstr. Bu nedenle Kazaklarn defin ve a verme geleneini ortaya koyarken ncelikle bu hususa temas etmek gerekir.
Kazaklarn Kazak adyla ortaya klar, 15. asrn ortalarndan itibarendir. Bu tarih artk Kazaklarn slam inan ve gelenekleriyle uzunca bir dnemdir tant, slam ncesi geleneklerin byk lde deiime urad bir evredir1. zellikle ehir ve kale hayat sren, tarm ve ziraatla uraan yerleik kesimlerde gelenek ve grenekler, cenaze defin ilemleri, daha fazla slami tesir altnda kalmakla birlikte, Kazaklarn byk ounluunu oluturan konarger urular arasnda bu tesir, daha az olmutur. Halkn dini ileri, kendilerini Arap soyuna balayan ve zamanla bozkrda sosyal bir zmre haline gelen kojalar (hoca) tarafndan yrtlmtr. 16 ve 17. asrlarda Trkistan, Harezm, Buhara, Astrahan ve Kazan Trk-slam kltr ve medeniyet merkezlerinin tesiriyle Kazaklarn siyasal ve toplumsal hayatnda slam dini, nemli bir yer edindi. Bu merkezlerden gnderilen din adamlar ve tccarlar dini
*

Ordu niversitesi Fen Edebiyat Fakltesi Tarih Blm / ORDU fatih2unalan@yahoo.com

bilig Bahar / 2008 say 45: 103-130 Ahmet Yesevi niversitesi Mtevelli Heyet Bakanl

bilig, Bahar / 2008, say 45

canlanmada aktif rol oynad. Ancak Kazaklarn byk ounluunu oluturan konar-gerler 19. asrn sonlarna kadar slami inan erevesinde oluan gelenek ve greneklerle birlikte, eski adetlere de bal kalmlardr. Baka bir ifadeyle eski gelenekleri slami formata uyarlamaya almlardr. Bu karakter hem itikadi hem de ameli sahada kendini gstermitir. Kazaklarda len kiinin bedenen ldne, ruhunun ise yaamaya devam ettiine inanlrd. len kii iin, geldii yere dnd manasna gelen kayts bold, yeni bir hayata balad manasna gelen dniye sald ve buna benzer slam inancyla rten ifadeler kullanlr. Eski Trk bozkr inan sisteminin ana unsurlarndan biri olan atalar klt, slam sonrasnda dahi Kazak inanlarnda nemini korumutur. Bilindii zere eski Trk inancnda da ruhun ebediliine inanlrd. Ruh (kut) bedenden knca, lm vaki olur, bu yzden lm byklere tazim edilir, atalarn ruhlarna adaklar adanr, kurbanlar kesilirdi. Atalara sayg baba hukukunun inan sahasndaki belirtisi idi. Asya Hunlar, Tabgalar, Gktrkler ok defa kutsal maaralar nnde atalarnn ruhlarna kurban sunarlar, atalara ait hatralar kutsal sayarlard (Kafesolu 1989: 291). Onlarn inancnda kainatn yaratcs Tanr Tegri ebedidir. Trklerin hayat ile ilgilenen ulu bir varlktr. Onun iradesiyle zafere ulalr, iradesine uymayanlar cezalandrlr. O balar, bitkiyi canlandrr. lm onun iradesine baldr. Her eyi bilir, her eye kadirdir. Manevi gcn tek kayna olan Tanr, maddi semada ayr bir manevi kudrettir (Kafesolu 1989: 295-296). slam sonrasnda konar-ger Kazaklar arasnda Tanr inanc ve atalarn ruhlarna tazim, slami inanla bir arada devam etmitir. Tanr lafz Allah lafzyla, din lafz ise ruh ile birlikte dnlmtr. Bu sentez halkn dilinde tegri-alla (Tanr-Allah) , din-arvak (din-ervah) biiminde kendini gstermitir. Kazaklar ata-babaya yani ecdada tazim ederek ve snarak, berekete, mutlulua, mal ve mlklerinin gvene kavuacana inanmlardr (Kazak SSR 1983: 375). Hayvanlarna hastalk gibi herhangi bir zarar geldiinde atalarnn mezarlar bana gtrlerek onlardan ifa, medet ummulardr. Atalarnn ruhlarnn kendi soylarndan gelenleri koruduuna inanlarak, sportif msabakalarda, ounlukla da muharebelerde, cephede ne atlma veya kuatmay yarma esnasnda, milleti gayrete getirmek, harp dzeni salamak maksadyla uran2 adlandrlan ecdadn adn haykrmlardr (Minjanul 1984: 34-49). Yedi atann bilinmesi, Kazak desturunun ana unsurlarndan biri olmutur. Bu suretle her bir Kazak yedi atasn bilmek zorundadr.

104

nal, Kazak Trklerinde Defin Merasimi ve A Verme Gelenei

Manevi kuvvet tasavvur edilen tabiat kuvvetleri jer-ana (yer ana), su-ana (su ana) eski Trk kavimlerinde olduu gibi Kazaklar arasnda da kutsal saylrd. Her eyi temizleyeceine inanlan ate yine kutsald. Yaylaya karken iki byk ate yaklr ve g kervan, koyun ve sr srleri bu iki atein arasndan geirilirdi (Kazak SSR 1983: 376-377). Kutsal saylan bu unsurlar halk inanlarnda da kendini gstermitir. Atete bir mddet tutulan koyun krek kemiinin sramasna gre fala baklrken, eitli dualar okunmas da ihmal edilmemitir. zellikle kadnlar yeni adra ilk girilerinde veya ilk ocuklar doduu zaman ate nnde eilip atein zerine ya paralar atmaya devam etmilerdir (Radloff 1994: 256-257). Kazaklar arasnda amanizmin tesirleri, slam sonrasnda dahi gelecekten haber veren cin-bakslar kanalyla halk arasnda varln srdrmtr. Kumalak veya bal (fal) amaya dini-slami klf giydirilerek bu ile uraanlar keramet sahibi olarak grlmtr. 19. asrn ikinci yarsndan sonra Kazaklar arasndan slam inan ve itikadnda nemli ilerlemeler kaydedildi. zellikle Kuzey illerinden Tara ve Toboldan gelen Tatar eitimciler, Kazak bozkrlarnda ciddi manada modern dini eitim faaliyetlerine balad. slam dininin retilmesinin yan sra, okumayazma alannda da byk gayret gsterildi. Kazan tccarlar, Kazaklar arasnda slam yayma faaliyetleri yrtt gibi, Kazak genleri de Kazan, Ufa gibi merkezlerde bulunan Tatar medreselerinde eitim grd. Gerek slamn yaygnlamasyla birlikte dine bal geleneklerde de nemli deiimler yaand. Kazaklarn, zellikle geleneksel defin ve a trenlerinde bu deiim dikkati eker.

A (As) /Yog Treni Usuz bucaksz geni bozkrlarda asrlarca konar-ger yaayan Kazak Trkleri iin bayram ve trenler dini, toplumsal ve hatta siyasal ihtiyalarn giderildii bir bulumadr. Bu gibi vesilelerle, birbirinden uzak mesafelerde konarger hayat sren insanlar bir araya gelir, hal-hatr sorulur, bozkrda meydana gelen gelimelerden birbirini haberdar eder, talepler dile getirilir, urulararas anlamazlklar, etin davalar burada zlr. Dini veya toplumsal tren ve bayramlar vesilesiyle verilen ziyafetlerde dknler, fakir fukara, biare insanlar, yolcular yer ier. Bu trenlerin ihtiam, len kiinin devlet ve toplum katndaki konumuna, makam ve mevkiine baldr. len kii tre3 slalesinden biri ise veyahut bu zmreye mensup olmayp yine toplum katnda saygnl olan biy/b4 veya batr5 ise trenler daha muhteem bir ekilde organize edilir.
Kazaklarn en byk hanlarndan olan Ablay Hana verilen a, hem mkemmel organize edilmesi hem de trenin sonunda yaplan at yarlarnda dereceye giren 40 ata dl (bayge) verilmesi bakmndan en muhteemi
105

bilig, Bahar / 2008, say 45

kabul edilir (Kurbanali 1910:671). Kazak sultanlarndan Barak Tre iin verilen a, uzun sre halk arasnda yad edilmi, Kazak bozkrlarnn her yannda bu tren hakknda destanlar sylenmitir. XIX. yzyldaki mehur a trenlerinden biri, mekey uruundan zengin birinin lm zerine yaplmtr. Bu a, ikli uruundan Ktibar Biy ile Tama uruu zenginlerinden Maman bay arasnda kan kavga mnasebetiyle mehur olmutur. Argn uruu halk ozanlarndan Yusuf Bey bu a treni hakknda Ayman-olpan adl bir iir yazmtr (nan 1986: 194). Argn uruundan Kazbek Biye ve Nayman uruundan Narnbay Kuttubay Biye yaplan a trenleri, son derece muhteem olmas dolaysyla, Kazak bozkrlarnda, yllarca dilden dile dolamtr (Kurbanali 1910: 491). Kk Orda Kazaklarnn bamszlk mcadelesi nderlerinden Srm Batrn a treni de bunlar arasnda saylr. Eski Trklerde lmle ilgili tm tren, ziyafet ve kutlamalarn ortak ad olan yog/yo kelimesinin karl, Kazaklarda as eklinde devam etmi, yog kelimesi ise lnn ardndan yaklan at/mersiyenin ad olan yogtav/joktav kelimesiyle Kazak dilinde varln muhafaza etmitir. Moolcaya djok eklinde geen ve yemek, enlik anlamnda olan yog terimine ve bundan treyen yogla, yog kelimelerine ilk defa Orhun yaztlarnda rastlanmaktadr (nan 1986: 192). Divan Lgat-it-Trkde (1999: 143) yog, matem, yas, l gmldkten sonra veya yedi gne kadar verilen yemek diye izah edilmektedir. Yine Divan Lgat-it-Trkte (1999: 309) yoglad kelimesi, ol lgge yogladi (o, l iin yemek verdi) eklinde aklanmaktadr. Kutadgu Biligde (1979:549) yog, yas, matem anlamnda kullanlmtr. Kazaklarda cenaze defin ilemlerine, ly ahirete yolcu etme manasna gelen meyit uzatuv denir. lnn ardndan yaplan tren, lnn geride brakt aile fertleri, akrabalar ve kendi uruu iin hem madden hem de manen byk bir g gsterisi ve gurur kaynadr. Bu trenler, ecdada, ataya olan yksek sayg dolaysyla nemli bir vazife addedilmitir. Kazaklar iin zenginliin, mal ve servetin ihtiamnn sergilenmesinde bu gibi trenler birer vesiledir. Fakirliin bir utan kayna sayld Kazak toplumunda lm zenginin maln saar, fakirin eteini aar atasz, bu noktada manidardr. Kazaklarda a vermek, yani cenaze trenleri ve lenler tertip etmek, yaygn ve muteber tutulan eski bir gelenektir. lenleri, iip-elenmek eklinde anlamamak lazmdr. Bu lenler, sportif msabakalara dayal olup, genelde at zerinde yaplr ve ayn zamanda bozkrda her an ortaya kabilecek bir sava hazrl mahiyetindedir. A trenleri, Kazaklar arasnda, zellikle 18. ve 19. asrlarda son derece yaygnlamtr. Hastalk ve lm anndan itibaren lyle ilgili ilemlerin her aamasnda bozkr evresinde oluan eski inan ve yaam tarznn izleri grlr. l adr kurulmas, bu geleneklerden biridir.

106

nal, Kazak Trklerinde Defin Merasimi ve A Verme Gelenei

Ak adr Kurulmas Ak y Tigv Kazaklarda lm vukuu bulduunda ilk olarak len kii adna ak y ak adr kurulur (Kurbanali 1910: 492.) Cenaze adr veya l adr diyebileceimiz bu uygulama, Hunlarda, Tu-kiularda, Kitanlarda, Kumanlarda ve Moollarda da mevcuttu. Moollarda l evi, len hanlarn kutsal ruhlarna ayrlan gsterili bir adr anlamna geliyordu. Dini ayinlerin yaplmas iin lnn hayatta iken oturduu adr veya bunun yerine geici bir l evi kurulduu bilinmektedir (Roux 2001: 280, 292). in kaynaklarna dayanarak verilen bilgilerde Gktrklerde bu gelenein mevcut olduu grlmektedir. Tan slalesi tarihinde, Gktrklerin ly adra koyduklar, lnn oullar, torunlar, erkek, kadn, baka akrabasnn atlar ve koyunlar keserek bu adrn nne serdikleri, l adrnn etrafnda, at zerinde yedi defa dolatklar zikredilir (nan 1986: 177). IX. Yzyl Ouz boylarnn defin treni hakknda bilgi veren bn Fadlan (1995: 40), onlardan biri hastalanrsa, uzak bir yere adr dikip hastay oraya koyduklarn, o kiinin iyileinceye yahut lnceye kadar o adrda kaldn nakleder. l adr, UrenhaTubalarda da vardr. Tubalar, biri lrse derhal baka bir adra karp kee veya deri ile rterler (nan 1986: 183). Kubbeli Trk adrn andran slam dnyasndaki klasik trbe geleneinin, Trklerin slam ncesindeki bu uygulamasnn bir uzants olduu dnlebilir.
Kazaklar bu gelenei devam ettirerek, l iin zel adr kurmaya zen gstermilerdir. adrn rengi konusunda, eski Trklerle ilgili kaytlarda aklk olmamakla birlikte, Kazaklarda beyaz keeden olduu kesindir. lnn giyim-kuam, hayatta iken kulland ara-gereleri, silah ve eyer takmlar vb. nesi varsa, her eyi bu adrda sergilenir, ocuklarnda ve akrabalarnda bulunan kymetli eyalar dahi bu eve konur, an sonuna kadar burada zenle muhafaza edilirdi. Byk an sonuna kadar taziyeler burada kabul edilir, atlar joktav burada yaklrd. lm gerekletiinde ilk olarak lnn yz kbleye evrilerek yatrlr, yzne temiz bir rt serildikten sonra etraf perdeyle evrilir (Mnjan 1994: 392-393). Trklerde, slam ncesi devirlerde l, yln belirli gnlerinde defnedilirdi. Gktrklerde defin merasimi iin yaprak dkm veya aalarn yapraklanmas zaman beklenirdi (Rasonyi 1993: 27). lkbaharda lenleri sonbaharda, otlarn ve yapraklarn sarard zaman, kn veya gzn lenleri ise iekler at zaman gmerlerdi (nan 1986: 177-178). slam sonrasnda, lnn uzun sre bekletilmesi gelenei sona erdi. Kazaklarda l adrnn kurulmasndan hemen sonra etrafa cenaze iin haber salnr ve bu duyurma iine, zamanla szl edebi unsurlardan biri haline gelen yestirtuv denir. Geleneklere gre cenaze, uzaktaki akraba ve dostlarn haberdar edilmesi iin 13 gn bekletilir. Bu gnlerde yakn akrabalar ra yakp, l adrnda, l107

bilig, Bahar / 2008, say 45

nn yannda nbet tutar (Mnjan 1994: 392-393). Haberi alan yakn dost ve akrabalar hemen atlanarak gelir ve len kii, tre slalesinden ise haynam, alelade halktan biri ise bavrm hitabyla aile bireyleriyle grr, kucaklar, ba sal diler. Daha sonra cenaze ilemleri iin gerekli olan kefen ve dier cenaze ara-gereleri hazrlanr ve bu arada fidyesinin verilmesi ihmal edilmez. Fidye, dokuz zerinden verilir. Mollalara Kuran- Kerim hatmetmeleri iin emir verilir. Hatim yapan kiilere, yerine gre at veya deve hediye edilir (Kurbanali 1910: 492). Bu iler tamamlandktan sonra lnn ykanmas ilemine geilir. Cenaze, ykama ilemini bilen aile bireyleri ya da mollalar tarafndan, adrn ierisinde, perdeyle ekilen ksmda ykanr. Bunun ardndan ahiret kebin diye adlandrlan ak kefene sarlr. Kefenlenen cenaze, son olarak ak keeye ya da kilim veya halya sarlarak defnedilecek mekana byle gtrlr. Kullanlan bu kilim veya hallar definden sonra mescide hibe edilir. lnn ykanmas ve kefenlenmesi, slam ncesinde de Trklerde gelenekti6. slam geleneklerindeki gibi ly ykama, kefenleme ve cenaze namaz ilemleri, Kazak Trklerinde de uyguland.

Davir Yrtme/Iskat karma Kazaklarda, slam toplumlarndan farkl olarak, lnn ykanmas ve kefenlenmesinden hemen sonra, daha l adrdan karlmadan nce yaplan davir ve skat ilemi vardr ki, bu uygulamada, eski inanlarn izleri grlr. slam geleneklerinden nce Kazaklar, l adrnn eiine, ala iple bal 9 tane at getirerek dini tren yaparlar, len kiinin gnahlarnn bunlara geeceine inanrlard. Daha sonra bu atlar kabir bana gtrerek kurban ederlerdi. len kiinin ok sevdii at da kesilip ba kabre konurdu. Ayrca Trk bozkr kavimlerinde olduu gibi yeniden hayata dnecei inancyla deerli eyalar, mzra, sada, klc, eyer takm, giyecek ve yiyecekleri, l ile birlikte kabre konurdu. slami gelenek ve greneklerin glenmesiyle birlikte l adr etrafnda ayin yaplan ve kabir bana gtrlerek kurban edilen atlarn yerini dier hayvanlar da almaya balad. Bu hayvanlar kabir banda kurban edilmeyerek bu defa, davir yrten mollalara ve fakir-fukaraya verilmeye baland (Kazak SSR 1983: 377). Davir yrtme ilemi yle yaplrd: Kurban edilecek hayvanlar, yine eski gelenekte olduu gibi ala iple balanp, adrn nne getirilir. Bu ile vazifeli kii, mal balanan ala ipi tutup, skat denilen, lnn bir yllk yerine getirilmeyen oru, namaz ve daha baka farzlarnn yerine getirilmesi sorumluluunu zerine almas iin lnn yannda oturan mollaya tutturur. Molla kabul ettim diyerek ipi alp tekrar verir. len kiinin ya kadar bu ilem tekrar edilir. Davir yrtme olarak adlandrlan bu uygulama, bl ana gelmemi kiiler iin yaplmazd. Bu mal, ilemin sonunda mollalara ve fakir fukaraya verilir. Davir ve skat bittikten sonra l evden karlr ve slami usllere gre cenaze namaz klnr.
108

nal, Kazak Trklerinde Defin Merasimi ve A Verme Gelenei

Cenaze namazndan sonra cenaze, kazlm olan kabir bana getirilir. Eer lnn defnedilecei yer uzakta ise, l, devenin srtna konarak yzne kilim rtlerek gtrlr. l yaknlar tarafndan kabre konan cenazenin ba gney, aya kuzey, yz kble istikametine getirilir ve zeri tahta ile kapatlr. Kabir banda olanlarn tamam, usulen lnn zerine bir para toprak atar ve zeri toprakla rtlr (Mnjan 1994: 392-393). Mezar banda okunan Kuran- Kerimden sonra l adrna dnlr. Cenazeye katlanlara eitli ikramlarda bulunulur.

Kara Balama Kara Turgzuv Kazaklarda yas alametlerinden ilki, l adrna kara balamadr. Kara ve ak renklerinin her ikisi de Trklerde matem alametleri arasnda gze arpar. Dede Korkut hikayelerinde Beyrekin anas, ak peremlidir. Ak peremli anas alad, gznn yan dkt. Kzkardei ise karalar giyinmitir. Yedi kz kardei ak kardlar, kara elbiseler giydiler. Beyrekin nianls kara giydi, ak kard (nan 1986: 196). Kazaklarda l adrnn ak olmas, len kiinin einin ak brkey (beyaz brk) balamas, erkek evlatlarn ak belbev (beyaz kuak) kuanmalar, tertemiz ve onurlu bir hayatn sona erdii anlamn tar. Bununla birlikte Kazaklarda yas alameti, umumiyetle karadr.
ly defnettikten sonra lnn ocuklar ve yaknlar toplanarak, l adrnn eiine matem alameti olarak srk veya mzrak zerine keli kara kuma veya keeden kara adlandrlan bir alem balar ve Kazaklarda buna kara turgzuv denir (Kurbanali 1910: 492; Kazak SSR 1983: 378). Karal y tabiri, Kazak Trkesinde l evini ifade eder. Kara balamak Trk topluluklarnda eski bir gelenektir. dil Bulgarlarnn defin treninden haber veren bn Fadlan (1995: 67), lnn adr kapsna gelerek mthi ve vahi seslerle aladklarn, klelerin kendilerini kam ile dve dve feryat ettiklerini ve lnn adrna bayrak astklarn nakleder. dil Bulgarlar, iki sene dolunca, adrn kaps zerine astklar bu bayra indirip salarn keserler (nan 1986: 188). Yasl adrn zerine bayrak asmak adeti, Ouzlarda da mevcuttu. Dede Korkut hikayelerinden Beybrek hikayesinde karalu, gkl ota zikredilmektedir. Bu ifade, Ouzlarda, yasl adrn zerine kara ve gk bayrak asldnn iaretidir (nan 1986: 196). Moollara seyahat eden Carpini (2000: 41), Moollarda lmcl hastala tutulan kiinin adrna kara keeye sarl bir mzrak saplanarak hastann tecrit edildiini syler. Abdlkadir nan (1986: 196), kendi mahedelerinde, Krgz-Kazaklarn yas alameti olarak sadece ehitler iin ak bayrak ektiklerini nakleder. Kazak Trklerinde len kii, eer alelade halktan ve gen biri ise kzl renkli, yal ise ak, orta yata ise bir taraf kara bir taraf kzl renkli alem balanr (Kurbanali 1910: 492; Mnjan 1994: 394-395). Tre slalesi iin alem balama farkldr. Onlarda bu adet, tu itibariyle yaplr. Kzl tuluk treye l109

bilig, Bahar / 2008, say 45

dklerinde dahi kzltu, ak tuluk treye aktu, kk tuluk treye kktu dikerler. Yals, genci iin durum ayndr. l iin dikilen alem hangi renkten olursa olsun musibet, bela, kara gn iareti olarak kara diye tabir edilir (Kurbanali 1910: 492). Karay erkekler, adrn eiine itina ile diktikten sonra, onun tertip ve dzeni ile kzlar ilgilenir. Matem alameti olarak kara turgzuvun sebeplerinden birisi, a vermenin balangc ve iareti saylr. Kara kterdi sz ise a verme ykmlln gsterir. lnn yaknlar sca scana kara turgzuva karar vermez ise, daha sonralar a vermelerine pek rastlanmaz. Bunun iin lnn kederli yaknlar, namnn yrmesi iin vakit kaybetmeden karar vermek durumundadr. Kara balamann sebeplerinden dieri ise, iareti grenlerin fatiha okumann art olduu bilinciyle gelip Kuran okumas, aln, susuzluunu gidermesi ve btn bunlarn lnn ruhuna ulaaca inancdr (Kurbanali 1910: 492-493). Kazaklar arasnda l kan ev, bu iaretten dolay karal y adlandrlr ve karn ackan karal adra gitsin sz, bu yzden sylenir. Gelen giden ziyaretiler karal yde karlanr ve uurlanr. Ayn urua (boy) mensup, blmelerin (alt boylar), avllarn (obalar) tamam, evinden l kan aileyi yalnz brakmaz, g vakti birlikte konar, birlikte gerler (Kurbanali 1910: 494). lmn 7. gn yedisi verilir. O gn cenazeyi ykayan kiilere elbise ve kuma datlr. 18. asr Kazak biylerinin en byklerinden Tlebinin lmnn yedisini, yakn dostu aprat Kazbek yle anlatr: Ben Tle Aann lmne yetiemedim. Yedisine ancak yetiebildim. Biyin (Tlebi) balalarnn hepsi benden bykt. Dokuz olu bellerine ak belbev (kuak) sarm, ellerine asalarn alp, saf halinde duruyordu. Bundan baka Senkibayn, oybekin evlatlar olmal asaya dayanarak alamakta olan kiiler bir hayli fazla. Bara ara alayan kz ve gelinlerin says da az deil. Yana yetip ld iinmidir nedir, alama ve glmeler karkt (aprat 1993: 247-248). lmn zerinden krk gn getikten sonra krk, bir yl dolduunda ise ileriki ksmlarda ayrntl vereceimiz byk a ve lenler tertip edilir.

Alama Gelenei Eski Kazak geleneklerinde lnn ardndan ann verilmesine kadar matem tutulurdu. Kazaklarda len kiinin kars cenaze evden karlrken alar ve elini yzn yolard. Yl boyunca karalar balar, bana ise onurlu bir lme izafeten ak brkey (beyaz brk) takard (Mnjan 1994: 394-395). l kan hane halk, znt ve aclarnn tezahr olarak czi caral, yi garal (yz yaral, evi karal) eklinde tasvir edilirdi.

110

nal, Kazak Trklerinde Defin Merasimi ve A Verme Gelenei

lnn ardndan alama, feryat etme, paralanma btn Trk kavimlerinde ortak bir gedir. Orhon yaztlarnda Kltegin ve Bilge Kaana yaplan matem trenlerinden, Gktrklerin yas tutarken salarn, kulaklarn kestikleri, feryat ederek aladklar anlalmaktadr (nan 1986: 196). bn Fadlan (1995: 67), dil Bulgarlarnda lnn arkasndan kadnlarn deil erkeklerin aladn nakleder. Bulgarlarda, bir adam ld gn, erkekler gelip lenin kubbeli adrnn kapsnda dururlar. En irkin, en vahi bir ekilde bararak alamaya balarlar. Yine eski Ouzlarn yas adetleri, Dede Korkut hikayelerinde tafsilatl anlatlmtr. Beyrekin babas kaba sarn kaldrp yere vurdu. ekti yakasn yrtt. Oul oul diyerek alad, inledi. Ak peremli anas alad, gznn yan dkt. Ac trnaklaryla, ak yzn paralad, al yanan ekti yrtt. Simsiyah san yoldu. Kz, gelini kas kas glmez oldu (nan 1986: 196). Alama ve at yakma, Moollarda da vard. Moollara seyahat eden Rubruk (2001: 42), Moollardan biri ldnde, ona hkrklarla alayarak at yaktklarn zikreder. Radlof (1994: 271), Kazaklarda ly gren kadn ve akrabalarnn ulumaya benzer bir sesle alamaya baladklarn, kadnlarn inelerle yzlerini paraladklarn, salarn yolduklarn nakleder. Kazak ve Krgzlarda lnn ardndan matem tutmann en belirgin zellii, Kazaklar arasnda joktav/coktav adlandrlan at yakma geleneidir.

At Yakma Joktav Eski Trkede sau veya sav, matemname, mersiye veya halk arasnda at olarak bilinen l ile, lmle ilgili sz veya iirlere, Kazaklar arasnda joktav/yogtav denir. Joktav kelime olarak eski Trklerde lmle ilgili tm tren, ziyafet ve kutlamalarn ortak ad olan yog/yu kelimesinden tremitir. Ancak Kazaklarda bu kelime, sadece at karlar. Kazaklarda adrn eiine balanan kara, obann erkekleri tarafndan itina ile dikildikten sonra, joktav olarak adlandrlan at yakma fasl balar (Kurbanali 1910: 493). Joktav, l yaknlarnn znt, keder dolaysyla rasgele yaknp szlanarak alamasndan farkl olarak, belirli bir edebi slp, kural ve kaidelerle ortaya konan, sanat deeri olan edebi rndr. Byk kiiler iin eskiden mezar talar zerine belirli bir edebi formatta yazlan bu atlar, gnmzde bir edebiyat tr olarak gelimitir.
lnn ardndan yaklan at gelenei, Trklerde tarihin derinliklerine kadar gitmektedir. Avrupa Hun hkmdar Attilann cenaze treni tasvir edilirken, ozanlar ve savalarn, Hun dilinde atlar sylediinden bahsedilmektedir. Muncukun olu Attila, en kahraman milletlerin efendisi. Sen skitya ve Germanyaya sahip olduun gibi, saysz ehirleri de zaptettin. Her iki Roma imparatorluunu da korkutarak kendine diz ktrdn. Onlardan yllk vergi aldn. Kaderin btn bunlar yaptktan sonra dmanlarn hyanetinden yahut yarasndan deil, halknn arasnda hibir ac duymadan ldn
111

bilig, Bahar / 2008, say 45

(Ahmetbeyolu 2001: 106). Yine Alp Er Tunga ad, en eski Trk atlarndandr. Alp Er Tonga ldi m, Isz ajun kald mu, dlek in ald mu, Emdi yrek yrtlur, dlek yara kzetti, Or tuzak uzatt, Beler bein aztt, Kasa kal kurtulur (Kaya 1999: 256). Krgz destan Manasta at gelenei grlr. Kketayn lm zerine Kketay Hann anas karalar giyer, ei Glaym, altm kadnla birlikte at syler (Kaya 1999: 250). Bunun gibi hemen btn Trk topluluklarnda at yakma gelenei mevcut olup, bu gelenee gnmzde de sklkla rastlanr. Gnmzde Anadolunun eitli yrelerinde at gelenei canl olarak yaamaktadr. Kazaklarda joktav, len kiinin ei ve ounlukla da yetikin kzlar ve gelinleri tarafndan, bazen de mehur aknlar tarafndan sylenir ve lmn birinci yl dnmne kadar devam ederdi. Erkek ocuk veya kz lm ise analar tarafndan, eer len kadn ise varsa byk kz, yoksa yakn kadn akrabalarndan biri bu vazifeyi stlenir (Radloff 1994: 271). Anadolunun muhtelif yrelerinde de bu kurala uyulduu grlmektedir. Erzurum ildir bunun, Meyvesi baldr bunun, Anas yok alaya, Bacs lldr bunun (Kaya 1999: 252). Kazaklarda erkeklerden ancak mehur aknlar, halk arasnda tannm ahsiyetler iin joktav karr. 18. asr Kazak ozanlarndan Umbeteyin Bgembay Batrn lmne ithaf ettii Joktavda, Bgembayn Jongarlarla savalardaki kahramanlklar dile getirilmitir (Kazak SSR 1982: 204). Buhar Jravn Ablay Han iin Joktav (29 sayfa), Kaz Davst Kazbek Biyi kz Kamkann joktav (21 sayfa), Abayul Abii ei Magn Joktav (125 sayfa), Kazaklar arasnda sekin Joktavlar arasndadr (Kenjeahmetul 1994: 56). Kazaklar arasnda len kiilerin ardndan joktav karan ve Joktav adlandrlan zel kiilerin olduu da bilinmektedir (Kazak Tili 1979: 71). Joktavda; lnn gzel meziyetleri, bahadrl, hatiplii, erdemleri, zenginlik ve beylii ne kadar gzel huylar varsa bunlar birer birer sralanr. Onunla ayn zaman paylam maruf ve mehur kiiler, atta yad edilir (Kurbanali 1910: 493-494). Kiinin hayatndaki nemli hadiselerin tamam, joktavda dile getirilir. Adetlere gre at, gn doarken ve gn batarken olmak zere gnde iki kez sylenir (Mnjan 1994: 394-395). Joktav szleri olduka tesirli olup, kiinin bilinen hayatn naklettiinden dolay dinleyenleri adeta hkrklara boar. Radloffun (1994: 272-273) naklettii Sultan Batr bek, adnda bir Kazan Balgn adndaki kz ld zaman kzn anas u joktav yakmtr. Yedi yana gelince Kuran verdim, okusun diye mollaya gnderdim, Ardnda ablas yok, bacs yok, Bir tanemi kocaya niin verdim. Ak kei geliyor bak yavrusuna, St veriyor ak memeden yavrusuna, Yanma gel ikimiz de alayalm, Gider belki tanrnn da kulana. Djn boyundan halk gei-

112

nal, Kazak Trklerinde Defin Merasimi ve A Verme Gelenei

yor, Bir kat apandan souk geiyor, Ah ben alamayaym da kim alasn, Balgnn imdi artk snyor. l yaknlarnn taziye ziyaretlerinde, g vakti yol gzergahnda herhangi bir oba grldnde veya konaklayacak yere ulaldnda, yine at yakmaya balanr (Kurbanali 1910: 494). Taziyeye gelenler l adrna alnr. Burada yal kadnlar, balarnda uzun balk, gelinler savkele (Kazak kzlarnn dnde giydikleri dantela ve madeni sslerle tezyin edilmi sivri bir gelin bal) giymi olarak bir saf, gen kzlar da kendi kyafetlerini giyinmi olarak baka bir saf tutarak daimi bir surette joktava devam ederler. Gelenler bu atlar byk bir hu ile dinledikten sonra lnn yaknlar ah ekip alar. Joktav bittikten sonra Kuran okunur (Kurbanali 1910: 496).

Ters Motif ve Davranlar Matem alameti olarak eski Trklerde yo/a trenlerinde, lm sonras hayatn, yaanan hayatn tersi olaca inancyla sergilenen ters motif ve davranlar, Kazak Trklerinin geleneklerinde de gze arpar. Bu matem alameti, slam ncesi inan ve geleneklerin, slam sonrasndaki bir uzantsdr. Rasonyi (1993: 28), Trklerin ve yurt kuran Macarlarn, l ile birlikte mezara konan eyalarnn mezara tersine konduunu syler ve bunun amanizmle ilgisi olduunu belirtir. 1063de vefat eden Sultan Turula yaplan yas treninde, trene katlanlar, atlarnn eyerlerini ters evirmilerdir (Kaya 1999: 251). Bu adet XIV. yzylda Anadoluda Sinop yresi Trklerinde bn Batuta tarafndan yle tespit edilmitir. Sinopa vusulmzden drt gn sonra Emir brahimin validesini teyi ettim. Olu dahi ba ak ve piyade olarak revan oldu. Umer ve memlik ba ak olduklar halde cenazede bulundular. Lakin kad ile hatip ve fukah libaslarn ters giymekle beraber balarn amayp amme yerine serlerine siyah ynden birer mendil sardlar (nan 1986: 199). Bu rnekleri oaltmak mmkndr. Nitekim II. Muratn lm treninde, trene katlanlarn atlarnn eyerlerini ters evirdikleri (Kaya 1999: 252), Yavuz Sultan Selimin yeeni Sleyman Beyin cenaze treninde, yine atlarn eyerlerinin ters evrildii mahede edilmitir (Smer 1992: 299).
Bu davran, Kazaklarda da grlmektedir. Krgz-Kazaklarn baz boylar, joktav sylerken yzleri duvara bakar, yani ters oturarak syler (nan 1986: 199). l kan evin gen kzlar, matem dneminde, g esnasnda tumaklarn (av derisinden ounlukla da kara kuzu derisinden veya samur krknden yaplan zeri kumala rtl, sivri ulu ve kulaklkl, kn giyilen balk) tersinden giyerler (Kurbanali 1910: 494). Yine len kiinin en sevdii atnn kuyruu kesilerek, zerine eyer takm ters evrilerek yerletirilir ve ann verilmesine kadar bu tutum devam ettirilir.
113

bilig, Bahar / 2008, say 45

Gnmzde Anadolunun eitli yrelerinde halen bu geleneklere rastlanr. Kars yresinde lye alayan kadnlarn dnmeleri, salarn kesmeleri ve elbiselerini ters giymeleri, yaayan bir gelenektir (Kaya 1999: 254). Kerkk Trklerinde bir delikanl sevdiine kavuamadan lrse, cenazesinde onun en sevdii trk tersinden alnr. Kerkkller bu adeti, Tez yuun, tez kaldrn, mehterim terse aldrn manisiyle ifade eder. Yine Anadoluda hoyratlarn tersinden alnmas gelenei vardr.

Fatiha Bata Meclisi


Kazaklarda slamiyet sonras oluan cenazeyle ilgili dini geleneklerden birisi de bata meclisi kurulmasdr. Bata sz, fatiha sznden bozulmu bir kelimedir. Bata, lnn ardndan okunan Kuran ve yaplan duadr. Ancak bu toplantda l adna tertip edilen ziyafet, daha n plandadr. lmn ardndan yakn akrabalar ve civar avllardaki kiiler, bata okumak iin ne zaman geleceklerini l evine nceden haber verirler. Belirlenen gnde kmz tulumlarn ve kurbanlk hayvanlarn yanlarna alarak btn avl halk ile birlikte l evine gelirler. l kan ev de bataya gelecek kiileri nceden bildiklerinden, buna gre tm avl halk ile birlikte karlamaya hazrlanrlar (Kazak Ahvalinden 1907: 39-41). Adetlere gre bataya gelecek kiilerin getirdii hayvanlar, l evine kalr. Konaklar iin l evinde et hazrlanr. Yaklan atlarn ardndan bata meclisinde oluan hznl hava, yerini sknete, ardndan neeye brakarak ziyafet ksmna geilir (Kazak Ahvalinden 1907: 39-41).

Atn Dul Braklmas At Tuldav


Trkler arasnda ok yaygn olan yas alametlerinden biri de, lnn hayatta iken bindii atn kuyruunun kesilmesidir. At kuyruu, Trkler arasnda evde, otada, atn boynunda, mezarda, bata, savata ise yiidin mzranda sembold. Yiidin at, onun en yakn bir ei gibi grlyordu. Eri len at, erin kars gibi dul kalm oluyor ve bu, kuyruk kesme yoluyla sembolletirilmi oluyordu. Altaylarda yaplan kazlarda Pazrk mezarndan karlan donmu atlarn kuyruklarnn kesik olmas, bu gelenein ne kadar eskiye dayandn gzler nne sermektedir (nan 1986: 199). Tiyan-an Krgzlar, lnn hayatta iken bindii atn kuyruunu kesip, mezarn zerine diktikleri bir sra balarlar. Eski Ouzlar; slam dininin kabulnden ok sonra bile bu adete riayet etmilerdir. Dede Korkut hikayelerinin kahramanlar, son vasiyetlerinde yle der: Akboz atmn kuyruunu kesiniz ak karp kara giyiniz. Beyrekin lmnden sonra Akboz atn kuyruunu kestiler. Krk elli yiit kara giyip gk sarndlar. Tul at kelimesi aa114

nal, Kazak Trklerinde Defin Merasimi ve A Verme Gelenei

taycada savata binmek iin hazrlanan at anlamn ifade eder. etin savalara girmek zere hazrlanan sava erler, atlarnn kuyruklarn kesip tu yapmak suretiyle kendilerinin fedai olduklarn, kendilerini lme adadklarn ilan ederler (nan 1986: 198). 1063de vefat eden Sultan Turula yaplan yas treninde, trene katlanlarn atlarnn kuyruu kesiktir (Kaya 1999: 251). Malazgirt savandan nce Alparslann atnn kuyruunu kesmesi, kendisini ehitlie adadn gsteriyordu (gel 2000: 197). Osmanl geleneklerinde de buna rastlanmaktadr. Nitekim Fatih Sultan Mehmetin padiahl srasnda babas II. Muradn lm zerine trene katlanlar, atlarnn kuyruklarn kesmiler, eyerlerini ters evirdikleri gibi, yaylarn krp tabutun zerine koymulardr (Kaya 1999: 252). Yine Yavuz Selimin yeeni Sleyman Bey 1513de Msrda vefat etmi ve cenaze treninde, tabutunun nnde kuyruklar kesilmi, eyerleri ters evrilmi olan atlar gtrlm, krlm olan yaylar ile sar da tabutunun zerine konmutur (Smer 1992: 299). Bu gelenek Kazak Trklerinde yakn dneme kadar devam edegelmitir. Kazaklarda len kiinin yedisinde verilen ziyafetten sonra lnn hayatta iken bindii en sevdii atlardan bir-iki tanesinin kuyruu ve yelesi kesilir. Kuyruu kesilen atn zerine eyer takm ters evrilerek yerletirilir. Onun zerine de lnn elbiseleri ve malakay apkas yerletirildikten sonra yular sap ile l adrna getirilerek balanr. Joktav eliinde atn kuyruu kesilir (Radloff 1994: 227). Kazaklarda bu adete at dul brakmak manasnda tuldav denir. At kuyruunu kesmek, lm armak, lme davet karmak manasna geldii iin Kazaklar arasnda sebepsiz yere birinin atnn kuyruunu kesmesi iddetle yasaklanm ve bu gibi durumlarda ar cezalar getirilmitir. Tullanan bu ata artk hi kimse binemez (Kurbanali 1910: 493). G vakti geldiinde len kiinin kzlar tumaklarn dndan giyerler ve karay ellerine alarak tullanan at srerler. Boyun dier kzlar da bunlara elik ederek g kervannn en nnde yollarna devam ederler. Onlarn arkasndan hatunlar, lnn devesini srerek yaknlarndan oluan bir grupla onlar takip ederler (Kurbanali 1910: 494). Yasl g kafilesi, yol gzergahnda rastlad her obann yanndan geerken tullanan at sren hanmlar ve kzlar, hkrklarla alar. A verme ilemi tamamlandktan sonra en son olarak tullanan bu at, kesilir. Bu esnada len kiinin kars ve ocuklar, atla son defa vedalar. Bu atn kesilmesi, an sona erdii anlamna gelir. Bundan sonra baka bir hayvan kesilmesi yasaktr. En son kesilen bu atn eti, toplumun nde gelen kiilerine ikram edilir (Kurbanali 1910: 497). A sona erdikten sonra tullanan atn ba, drt trna ve derisi, lnn mezarna gtrlerek braklr (Kazak SSR 1983: 378).
115

bilig, Bahar / 2008, say 45

Mezara Kmbet Kmbez/Beyit Yaplmas lmn birinci yl dnmne kadar taziyeler ve taziyenin icaplar yerine getirilir. Bu esnada lnn defnedildii mola adlandrlan mezar zerine eski Trk geleneklerinde olduu gibi tatan oba yaplr. Kazaklarda buna kmbez, zrat, kesene veya ev manasna gelen ve Arapa bir kelime olan beyit de denir.
lnn mezarna trbe yaplmas, Trklerde eski bir gelenektir. Gktrkler, saygn kiilerin mezar stne toprak yarak kurgan yapard. in snrlarndan Macaristana kadar uzanan bozkr yolu boyunca bu kurganlar sralanr. Mezara kahraman lnn hayatta iken ldrd dmanlarn balbal7 (kamennaya baba/ta nine) ad verilen tatan yontma tasvirleri dikilir. Bu gelenek, Ouzlarda da vardr. bn Fadlan (1995: 40)n naklettiine gre, eer len kii salnda dman ldrm kahraman biri ise, ldrd insanlarn saylar kadar aatan suret yontup bunlarn kabrinin zerine dikilirler. bn Faldan, Ouzlarn, Bunlar onun hizmetileridir. Cennette ona hizmet edecekler dediklerini nakleder. XI-XIII. asrn balarnda slmi uslde defin gelenekleri, Kazakistann gneyi ve Yedisuda geni olarak yaygnlamtr. Buna mukabil bu dnemde ehir halk arasnda dahi eski geleneklerin izleri, arkeolojik materyallere bakarak anlalmaktadr (Kazakistan Tarihi 1996: 481-482). Kazak toplumunda saygn kiilerin kabri tatan, yuvarlak veya kenarl korgan eklinde ina edilir ve ularna ke yerletirilir. Mehur kiilere, btn halk toplanarak, ta tuladan minareli, gsterili kmbetler de ina eder. Byle korganlarn ii, len kiinin dier akrabalarnn da defnedilmesine uygun olarak genitir (Mnjan 1994: 394). Bu trbelerin ihtiam, len kiinin toplum ve devlet katndaki derecesiyle dorudan ilgilidir. 18. asrn ilk yarsnda Rus hakimiyetini tanyan mehur Kazak hanlarndan Ebulhayr ld zaman yaknlarnn, Hann anna yakr byk bir trbe yaplmas hususundaki abalar, Ruslarla, Kk Cz Kazaklar arasnda sorun yaanmasna sebep olmutur. Neticede, istenildii kadar ihtiaml olmasa da trbenin yaplmasna Rus idaresi raz olmu ve sorun halledilmitir. Ebulhayra yaplan trbe, kare biiminde ve kemerlidir (Yorulmaz 2005: 396-397). 15-17. asrlarda len Kazak hanlarndan, sultanlarndan bazlar, Altnorda hanlarnn defnedildii Sarayik8 (Sarayck)e ve bazlar da Trkistan ehrindeki Hoca Ahmet Yesevi trbesine defnedilmilerdir. Bunlardan Kasm Hann ve Janibek Hann trbeleri Sarayiktedir. Kazak Hanlar, Trkistanda, trbeler ve dini muhteval imaretler yaptrd. 17. asrda Kazak Hanlarndan Esim Han ve Jangir Hann Trkistandaki kabirleri zerine trbeler dikilmitir (Kazak SSR 1983: 321). Bu trbeler, kumbetli imaretler eklindedir. Yine Karabatr, Tretam, ekniyaz trbeleri,
116

nal, Kazak Trklerinde Defin Merasimi ve A Verme Gelenei

Karatav eteklerindeki kabirlere yerletirilen imaretler bu ekildedir. Srderya civarndaki Karmak-Ata trbesi kmbetli, birbirine denk uzunlukta alt kelidir. Orta Kazakistann Ultav civarndaki trbeler ok keli ve ykseke ina edilen mozole biimindedir. Trbelerde ava, avlanma gibi len kiinin hayatndan kesitleri ihtiva eden ekil ve motiflere rastlanr. Jezkazgan civarndaki trbelerin birinde, len sava at binip, kl kuanm halde resmedilmitir. Yem nehri sahasnda, Kulsar trbesinin yzeyine ilenen oyma motifler, Srderyann, Talas civarnn, u Havzasnn boyundaki antlardaki duvar resimleri, iindeki eya, ara ve gereleriyle birlikte kee adr ve Kazaklarn yaamndan rnekler yanstmaktadr (Kazak SSR 1983: 334). Han ve sultanlardan baka hretli Kazak komutanlarndan bazlarnn da Trkistana defnedildii grlmektedir. 18. asrn mehur komutanlarndan Bgembay Batr Arkada Silti boyunda ld halde cesedi Trkistana getirilerek Yesevi trbesi yanna defnedilmitir (aprat 1993: 385). Mezar yeri, eski Trk ve daha ok Mool geleneklerinde olduu gibi Kazaklarda da bazen gizli tutulur. zellikle savalarda ok dman kan dken batrlarn lmnde buna rastlanr. Nitekim 18. asrda Kalmklara kar savalarda byk hret kazanan Kabanbay Batrn gmld yer, aibelidir. Gmld yerin Arkada Sarbel mntkasnda olduu bilinmekle birlikte, tam yeri tespit edilememitir. ada aprat bununla ilgili olarak yle der: Kabanbay hayatnda pek ok kimseyle hasm oldu, dmanlarn ldrd. Bu yzden mezarnda rahat braklmas iin, lsnn yatt yeri belirsiz braktrd (aprat 1993: 385). Kmbet yapldktan sonra kk bir a verilir ve bunun adna at yarlar tertip edilir. Kazaklar bunu beyit a, kmbet banda icra edilmesinden olsa gerek beyit ba diye adlandrrlar (Kurbanali 1910: 495). Bu ziyafetin ardndan ulu ala ilgili hazrlklara geilir.

A Vermek As Beruv Defin treniyle ve ller kltyle bal en eski ve ibtidai trenlerden biri, l a denilen trendir. Gnmzde lleri anma trenleri, eski devirlerde llere a verme treninin tekaml etmi eklidir. l a treninin en ilkel ekli, yakn zamana kadar Tayga ormanlarnda kalm olan amanist boylarda grlmtr. btidai devirlerde a, dorudan doruya lye sunulmu kurbanlardr ki, bununla onlarn zararlarndan kurtulmak istenirdi. Altay ve Yenisey amanist boylarnda defnin 3.,7., 20., 40. gnlerinde ve 6. aynda lye a verme trenleri yaplr (nan 1986: 189-190). Yaplan kazlarda elde edilen bulgular, lenle birlikte mezara lnn kymetli eyalarnn yan sra yiyecek-iecekler de sunulduunu gstermitir. Carpini (2000: 42), Moollarn, l gmme adeti ve mezarlarndan bahsederken byle bir soylu otan iinde oturmu vaziyette nnde bir masa, masa stnde bir kase dolusu et
117

bilig, Bahar / 2008, say 45

ve bir testi kmz, bir ksrak veya yavrusu, bir at, eer ve zengileri ile birlikte gmlr der. Pazrkta bulunan drt ayakl ta masalar bunu teyit etmektedir (Roux 2001: 284). Kumanlarn, mezarlarndan bahseden Rubruk (2001: 42-43), Kumanlarn, mezarlarnn zerine bir tepe yaptklarn ve bunun zerine, dou ynne dnk ve karnnn zerinde elinde bir kase olan heykel diktiklerini nakleder ve bir cenazede 16 at postunu, mezarn etrafndaki 4 kazk arasnda astklarn grdm. Ayrca buna imek iin at st (kmz) ve yemek iin et ilave ettiler der. Ouz boylarnn defin treninden bahseden bn Fadlan (1995: 40), lnn mezara yerletirilmesini anlatrken, eline nebiz (iecek) dolu tahta kadeh tutturduklarn, nne de nebiz dolu bir tahta kap koyduklarn syler. lye a verme ile ilgili eski Trk gelenekleri, sembolik manada da olsa, 18. asr Kazak Trklerinin mezarlarnda resmedilmitir. Kazak hanlarndan Ebulhayrn mezarnn stndeki kubbeye aklm bir mzrak ile mezarn kubbesine aslm kak, kase, at kuyruu, dar kn ve daha baka eyalarn bulunduu bilinmektedir (Yorulmaz 2005:397). Eski devirlerde dorudan lye sunulan a, sonralar kurban sunmak, daha sonralar lnn ruhunun da itirak ettii tasavvur edilen ziyafetler tertip ederek kurbanlar kesmek eklini almtr. A/yog treni, Gktrklerde, lmn birinci yl dnmne rastlayan yaz aylarnda yaplrd. Ouzlar Anadoluya geldikten sonra da bu geleneklerini srdrmlerdir. Ouz kahramanlar lrken ak-boz atm boazlayp am veriniz diye vasiyet ediyorlard (nan 1986: 193). Bu ekilde a treninin yapld yerlere, hatra olarak antlar dikildii malumdur. Orhun antlarnn bulunduu mekann, yog/a trenlerinin yapld mekanlar olduu tahmin edilmektedir (nan 1986: 193). A verilen yere ant dikme geleneine Kazaklarda da rastlanmtr. 1920de Jayk nehri boylarnda konar-ger Caalbayl uruunun yaylalarnda, A.nan (1986: 194) tarafndan bu gelenek mahede edilmitir. Birinci Dnya Savanda Bat cephesinde len bir Kazak Trknn ann verildii yere, lnn akrabalar tarafndan toprak yn zerine kitabe dikilmitir. Eski Trklerdeki a/yog trenlerinin en mtekamil ekline, yakn dnemlere kadar Kazak Trklerinde mahede edilmekteydi. Kazaklarda bu trenin en st noktas len havas ierisinde tertip edilen ve as olarak adlandrlan ziyafet ve bunun sonunda yaplan bata at yarlar bayge olmak zere spor msabakalaryla talandrlrd. Kmbetin yaplmas ve beyit ann verilmesinden sonra ulu an hazrlklarna balanr, obann ileri gelenleri bir araya gelerek, en byk an yani ulu an tertip ve dzenini burada grrler. Davete ne kadar kiinin arlaca, ne kadar kurban kesilecei, ka tane adr kurulaca, ocan nerede ve hangi su banda yaklaca bu toplantda belirlenir (Kurbanali 1910: 495). Ulu a, genellikle 3-4 gn, bazen daha da uzun srerdi.
118

nal, Kazak Trklerinde Defin Merasimi ve A Verme Gelenei

lk olarak savun aytuv adlandrlan davet yaplr. Sav sz Divan Lgat-itTrk (1999: 154)de sz, haber, salk, mektup, bundan treyen sav kelimesi ise eli eklinde izah edilmektedir. Bu sz Kazaklarda yaklak ayn manada olup, aa davet etmeye savun aytuv denir. Byk alarda davet edilenlerin says 15 bin kiiye kadar kar. Davete arma ileminde aile, uru balar gibi toplumsal zellikler aranmaz. Her kesimden insanlar davet edilir. Byk ahsiyetlerin, hanlarn, sultanlarn lmnde ise lke genelinde davetler yaplr (Tayjanova 1995: 197). Bu gelenek eski Trklerde devlet merasimi, bazen milletleraras bir buluma eklindedir. Eski Trklerde hakan ve byk kahramanlarn a trenine, hakimiyeti altndaki btn lkelerden uluslar itirak ederdi. Orhun yaztlarnda, kuzey lkelerinden Ktaylar, Tatabiler, gneyden Tibetliler, Batdan Sodllar, Farslar, Buharallar, Trgiler, inliler bu trenlere katlmtr (nan 1986: 193). Manas destannda zikredildii gibi, Han Kktey anda Semerkantllar, Krmllar, Ouzhan ili, t ili, maaralarda ve ormanlarda yaayan avc kabileler, hatta Ruslar, inliler, Kalmklar gibi baka dinden kavimler dahi davet edilmilerdir (nan 1986: 194-195). A merasiminin balayaca tarihten birka ay, hatta bir yl ncesinden davet edilecek kiilere, an hangi tarihte, nerede yaplaca, at yarlarnda dereceye gireceklere verilecek dl (bayge) duyurulurdu. Buna Kazaklar da -yukarda da ifade ettiimiz gibi- eski Trkedeki sav sznden gelen savun aytuv denir. Davet edilenler, an balamasndan evvel katlp-katlamayacaklarn kesin olarak bildirirler. Katlacan bildirenler, ayn zamanda an kurallarna gre hareket edeceklerine ve herhangi bir huzursuzlua meydan vermeyeceklerine dair sz verirler. Zira alar, bozkrda tertip edilen en ihtiaml kurultaylar derecesinde olduu iin organizasyon da o muhteemlikte olmal ve ayn zamanda yerli ve yabanc hasmlar tarafndan sabote edilmesine frsat verilmemelidir. A trenine, zellikle hanedan mensuplarnn defin merasimine yaplan davete icabet etmek, eski Trklerde hakimiyetin tannmas olarak da telakki edilmi, icabet edilmedii hallerde davetliler dman saylmtr. Bu davetlerdeki tehditkar ifadeler, bu hususu gstermektedir. Manas destan, Han Kktey andan bahsederken, Han Kkteyin olu, aa gelmeyecek olanlar u ifadelerle tehdit etmitir: Bu ama gelmezse, Grnmesin gzme, Darlmasn Szme, Gzel adrlarn yama edeceim, Oullarn esir, kzlarn cariye yapacam (nan 1986: 194-195). Bu davet ekli, yani savun aytuv, Kazaklarda daha basit bir davet eklindedir. Kazaklar, byk alarda, dier Kazak ordalarnn ileri gelenlerini ve Krgz urularn davet ederler. Kazak Hanlarna tertip edilen alardan en by ve muhteemi saylan Ablay Han anda her Kazak Ordas bulunmu ve Kazak boylar ve urularnn ittifakn sergilemesi bakmndan bu a, gvde
119

bilig, Bahar / 2008, say 45

gsterisine dnmtr. Kazaklarda aa davet yapldktan sonra yar at sahipleri, bu sre iinde, atlarnn bakmn ve yara hazr hale getirilmesini salar. Belirlenen gn geldiinde a veren aile, a verilecek mekana yerleir. A verilecek blgede bu sre ierisinde a veren obann ve onun yaknlarnn dnda kalan obalar konaklayamaz. Burasnn genellikle ak alanlar, rmak ve nehir sahilleri ya da dalarn arasndaki geni dzlkler olmasna zen gsterilir. Bu mekana yerletikten sonra adrlar kurulur, atlar balanarak salmaya balanr ve kmzlar hazrlanr. adrlar kurulur. Ocaklar kazlarak et piirilecek kazanlar yerletirilir. Kk alarda konaklar iin 40-50 adr, byk alarda 100, 200 belki 300 ve daha fazla adr kurulup, gelen davetliler karlanmaya balanr (Kurbanali 1910: 495). Kk Orda batrlarndan Srma yaplan ata, davetliler iin birka yz adr kurulduu, 2000 at, 2500 koyun kesildii ve 5000 elek kmz iildii bilinmektedir (Material 1940: 15). Meyka nehrinin kuzeyinde Atabek adnda bir Kazakn babas iin verdii aa katlan Radloff (1994: 274), davetliler iin 100e yakn yurt/adr kurulduundan, yurtlarn hepsinin ak keeden yaplm ve ierisi de ilemeli hal ve keelerle rtlm olduundan bahseder. An ilk gnnden itibaren konaklar akn akn gelmeye balar. Her uru, gelenek ve greneklere uygun ekilde, yani batrlar, pehlivanlar, yar atlar, ozan ve airleri ve hatta ata kurban edecei hayvanlarn da yanna alarak davete itirak eder (Kenjeahmetul 1994: 41). Davet edilenler, kendi oba byklerinin nderliinde, ilk olarak kara balanm olan ak adra yani l adrna girip Kuran okur, dua ederler. Ardndan konuklarn dinlenmesi iin kendileri iin zel hazrlanm adrlarna gtrlr. Burada kmz ve ay ikram edilir. Kmz ikram etmek ok eski bir gelenek olduu halde, ay ikram, 19. asrn ortalarna doru gelenek haline gelmitir (Kurbanali 1910: 496). A iin kesilecek hayvanlarn kesimine balamadan bir gn nce, ocak a yaplr. Ocak a adna kk apta bir at yar olan, 1,2-2 km mesafede ve yandan byk atlarn koulduu kunan bayge msabakas organize edilir. Sonraki gn hayvanlar kesilir ve etler, zel hazrlanan adra tanr (Kurbanali 1910: 496). Radloffta (1994: 274) yukarda sz konusu olan ata, hayvanlarn kesimiyle 400-500 kiinin megul olduu, kazanlarn yannda dalar kadar et yld ve 30 at ile 150 koyun kesildii nakledilir. Burada bir taraftan kesime devam edilir bir taraftan piirilen etler ve zenle hazrlanan byk kmz tulumlar, konaklara datlr. Gzlemlerinde Buras kark bir manzara arz ediyordu diye nakleden Radloff (1994: 274), asrlardr devam eden geleneklerin ve oluan byk tecrbenin farknda olmasa gerek. Zira byk alarn organizesinde, tertip ve dzenin salanmasna en ince ayrntsna kadar byk bir titizlikle dikkat edilirdi. lk olarak adrn
120

nal, Kazak Trklerinde Defin Merasimi ve A Verme Gelenei

birinden balayarak dzenli bir ekilde tabak datma ilemi yaplr, tabak datma ii belirli bir dzen ierisinde gerekletirilirdi. Bu ile vazifelendirilen ve tabak diye adlandrlan kiiler, konaklarn kald adrlar tek tek dolaarak, her adrda ka kiinin olduunu ve ne kadar tabaa ihtiya olduunu nceden tespit ederler. Bunu yaparken adrn kapsna nbeti dikilir. Nbeti, saym esnasnda adra giri ve klar kontrol ederek saymn salkl yaplmasn salar. Cemiyetin ileri gelenlerine, itibar sahibi kiilere ku tabak verilir. Konuklar iin kurulan adr ile ahane arasndaki mesafe, genelde uzak olur ve bu yzden tabaklar atla tanr. Tabaklar, o gn en gzel kyafetlerini giyerler. En iyi atlarna biner ve gm eyer takmlarn kuanrlar (Kurbanali 1910: 496). nlerinde bakanlar olur ve onun klavuzluunda, dzenli bir ekilde tespit ve datm ileri yaplr. Bakanlarnn arkasnda aydav adlandrlan kii yer alr. Tabaklarn datmnda karklk yaanmamas iin bir de gzeti adlandrlan grevli bulunur. Bu ekilde a verme ilemi bir ka gn devam eder. A verme ilemi tamamlandktan sonra en son tullanan at kesilir. Bu atn kesilmesi, an sona erdii anlamna gelir. Bundan sonra baka bir hayvan kesilmesi yasaktr. Tullanan at kesildii srada kadnlar ve kzlar feryad basar. En son kesilen bu atn eti, toplumun nde gelen kiilerine ikram edilir (Kurbanali 1910: 497). Ziyafette en yksek dereceli misafir tr olarak adlandrlan eref yerine oturur ve ziyafet sahibinin akrabalarndan biri, ev sahiplii vazifesini grr. Misafirlere Kazaklarn geleneksel yemei olan beparmak, kmz ve ayran sunulur. Her yerde neeli bir hava hkm srmeye balar. Geceleri sra sra ateler yaklr, yurtlarda ve ak alanlarda sohbetler, akalamalar olur. airler, ozanlar iir okur ve varlkl insanlar tarafndan bu kiilere hediyeler verilir. An son gn, bata at yarlar olmak zere eitli sportif msabakalara sahne olur. Bayge, bu msabakalarn ortak addr.

At Yarlar Bayge/Payke Bayge kelimesinin asl py- ghtr. Kararn verildii merci, karargah anlamnda Kazaklar arasnda bayge ekline dnmtr. Genel olarak at yarlar diyebileceimiz bayge kelimesi, ayn zamanda yar neticesinde dereceye gireceklere verilecek olan dln de addr (Kurbanali 1910: 497). Cenaze lenlerinin dnda, zamanla byk dnlerde, bayramlarda, ziyafetlerde dzenlenen at yarlarnda ne kanlara, meydana kan pehlivanlara, atmada galip gelen aknlara, ozanlara verilen dl, bayge olarak adlandrlmtr. Baygenin ka ata verildii ve kymeti, lenin ihtiam derecesini gstermesi bakmndan nemlidir. Kazak tarihinde en byk a treni, 40 ata bayge verilmesi dolaysyla Ablay Han a olarak zikredilir. 19. asrn sonlarnda Sleyman bin dilbik Mirzann anda da yaklak 40 ata bayge verildii malumdur (Kurbanali 1910: 671).
121

bilig, Bahar / 2008, say 45

Bozkr kavimlerinde, hayatn her alannda nemli yeri olan at, lm trenlerinde de nemli bir unsurdur. Avrupa Hun hkmdar Attilann cenaze treni tasvir edilirken, ordugahn ortasndaki ipek adrn ierisine naann konulduu ve adrn etrafnda Hun askerlerinden sekin svarilerin sava oyunlar oynadndan bahsedilir (Ahmetbeyolu 2001: 106). Gktrklerin defin treni hakknda malumat veren in kaynaklarnda, lnn adra konulmasndan sonra, adrn etrafnda at zerinde yedi defa dolatklarndan bahsedilir (nan 1986: 177). Yine Krgzlarn eski zamanlardaki a treni hakknda malumat veren Manas destannda, muhtelif msabakalarn yapld, at kousuna yzlerce atn itirak ettii haber verilir (nan 1986: 194195). Btn bunlar, baygenin eski bir Trk geleneinin tekaml etmi ekli olduunu gstermektedir. Kazaklarda at yarlar, mesafeye gre deiik isimlerle adlandrlr. Alaman bayge, kunan bayge (1,2-2 km mesafede ve 3 yandan byk atlar koulur), dnen bayge (2,4-4,8 km mesafede ve 4 yaa kadar olan atlar koulur) gibi. Bunlardan alaman bayge 25, 50 hatta 100 kmlik mesafede yaplan en eski ve popler msabaka eklidir. Bu msabaka tarz zbeklerde poyga ve Krgzlarda da ab eklinde adlandrlr. Alarda ou zaman bu yar yaplr. Dz alanda ileri doru tabii engeller zerinde, soylarna baklmakszn snrsz sayda atlarn katlmyla gerekleir. Yara katlacak atlarn seiminde; atn cinsi, trnaklar, ykseklii ve zellikle gslerinin gl olmasna dikkat edilirdi. Alarda gerekletirilen alaman bayge iin, esnek hareket edebilen, uzun soluklu atlar tercih edilir. Msabakaya katlacak iddial atlar, nazardan saknlmas iin kimseye gsterilmez ve bakm gizli yaplr. Binicileri ounlukla 8-14 ya arasndaki ocuklardan oluur (Tayjanova 1995: 200-201) ve bu ocuklara bayge bala denir (Kazak Tili 1976: 185-186). Biniciler, yar esnasnda, genelde beyaz gmlek ve balarna krmz renkli balk giyerler (Tayjanova 1995: 200-201). Tullanan atn kurban edilmesinden bir gn sonra, yani trenin son gn sabah erken saatte at yarlarna balanr. Verilecek olan dller sergilenir. dl, ou defa dokuz adettir. En kymetlisi jambu (altn/gm) veya deve ise buna ilaveten 8 adet mal veya 8 adet baka eya tayin edilir (Kurbanali 1910: 498). Baygenin derecesi, Kazak toplumunda bir gurur ve onur kaynadr. Bu sebepledir ki, bir at baygesine 100 ylk ve buna yzlerce ake ve jambu gm dahi ortaya konarak dln bykl konusunda birbiriyle yartklar rivayet edilir (Kurbanali 1910: 499). Labak Kuvat olunun anda ba baygeye 100 ylk, 1 ota, tek hrgl 9 adet deve, 9 at ve 9 adet kunduz konulmutur (Kenjeahmetul 1994: 14). Kazaklar arasnda byle bir lene itirak eden Radloff (1994: 275-276), verilecek mkafatlar hakknda yle bahseder: At yar iin ortaya toplam 10 dl konulmutu. Bunlardan
122

nal, Kazak Trklerinde Defin Merasimi ve A Verme Gelenei

birincisi, btn ev eyasn ihtiva eden ve krmz bezden hazrlanm kk bir yurttu. Bunun nnde, eyerli bir at zerine binmi ve gelin kyafetine brnerek bana savkele giymi bir kz duruyor. Yurdun evresinde her biri 50er tane deve, at, inek ve koyun sralanmt. kinci dl, on yambu gm ile her cinsten 10ar adet hayvandan oluuyordu. Sonuncu mkafat, 5 adet attan ibaretti. Karak adlandrlan kiinin uzun bir srn bana korum keeden alem balayp yksek sesle uran ararak at yarlarnn yaplaca tarafa ynelmesi msabakann balayacana iarettir. Karaknn atn srmesiyle birlikte halkn tamam atlarna biner ve her kabile kendi urann haykrarak, karaky takip eder. Karak kmbe veya bayge tbe adlandrlan noktada bunlar karlar. Buras baygenin karargah olur (Kurbanali 1910: 497). Yarlarn tamam buraya geldikten sonra yara katlacak olan atlar saylr. Ka ata bayge verilecei, birinci ata, sonuncu ata ne dl verilecei hatrlatlr. Yar noktasna yani kmbeye, kendisine gvenilen zel karai konulur ve buraya ulaamayan atlara dl verilmez (Kurbanali 1910: 497). ou yarta atlar yedekli olur. Jyrik at olarak adlandrlan iddial hzl atlarn yan sra dl alr midiyle yardmc atlar da yara dahil edilir. Her kabile kendi uranlarnn, yani ulu ecdadnn isminin haykrldn duyunca, galeyana gelerek yarlara katlmak ister. Yedekileri az olan yarlar, a veren obann urann haykrrlar. Halkn ou bu obadan olduu iin onlarn yardm ve tezahratn beklerler (Kurbanali 1910: 498). Yar atlar, nce bir sra halinde ar ar seyircilerin arasndan geirilir ve seyirciler tarafndan alklanr. Daha sonra start verilir. At zerindeki seyircilerden bir ksm, belirli bir uzaklktan yarlar takip eder ve uran ararak tezahratta bulunur. Atlar yara ktktan sonra dnlerine kadar yine atla yaplan (jorga jars, says, avdarspak, kkpar tartuv, jambu atuv, kumis aluv) veya kaba kuvvete dayanan msabakalar icra edilir. Gre, bu msabakalardan biridir. Gre yaplacak alann evresi iple ekilir. Msabakaya katlan greiler elbiselerini karr ve bellerine kumatan geni bir kuak balayarak gree tutuurlar. Elleriyle kuaklardan yakalayarak rakibini yere devirmeye alr. Gerilmi adaleli, herkl gibi vcutlar muhteem bir manzara tekil ediyordu diye tasvir eden Radloff (1994: 276), galip gelenlere ipek elbise, koyun, kuak, eyer, gm ilemeli gem ve kay takm takdim edildiini nakleder. Bir baka msabaka olan gmis aluv, gm bir jambunun yere konarak, drt nala koan bir svarinin birdenbire yana sarkarak gm paray yakalamas eklindedir. Gm, baarl olan kiinin dldr. Atla yaplan dier bir msabakay Radloff (1994: 277) yle anlatyor: At zerinde giden bir adam, yerde duran bir koyunu arka bacandan yakalayarak havaya kaldrp sallad ve ileriye frlatt. Hayvann baca ile derisi adamn elinde kalm, gvdesi ise cansz olarak yere saplanmt.
123

bilig, Bahar / 2008, say 45

Yara kan atlarn dnmeye balad haber verilince halk yeniden yara odaklanr. Seyircilerden bir ksm, yine atlarnn zerinde yara katlm olan kendi yaknlarna tevik ve tezahratta bulunmak iin belirli bir uzaklktan yarlarn istikametine ynelir. izgiye bir km kala heyecan, doruk noktaya ular. Start izgisine ulaldnda, dle hak kazanan kii, bu dlleri yara katlan ve katlmayan kendi uruundan kiilerle paylar (Kurbanali 1910: 498).

Trenin Sona Ermesi At yarlarnn tamamlanp dllerin verilmesinden sonra, kadnlar ve kzlar tarafndan bir yl boyunca muhafaza edilmi olan ve kara denilen alem balanm mzrak, halkn ierisinden birine krdrlr. Bu esnada kadn ve kzlar yine feryat ederler. zel hazrlanm olan l adrnn ierisinde sergilenen eya ve ara gereler, baka birine darmadan ettirilir. Bu ile vazifelendirilen her iki kiiye at, apan benzeri hediyeler verilir (Kurbanali 1910: 499). Bu gelenek, eitli bozkr kavimlerinde grlr. Moollarn l gmme adetlerinden bahseden Carpini (2000: 42), l gmlrken mezarna altn ve gm konulduunu, hayatta iken genellikle bindii arabasnn ve paralanm adrnn yerle bir edildiini syler. Eyalarn paralanmas gelenei, UrenhaTubalarda da mevcuttur. l ile birlikte gmlen eyalarn krp paralayan Tubalarn inancnda bu hayat, lmden sonraki hayatn tam tersidir. Bu yzden bu dnyada krlmazsa, teki dnyada lye krk olarak verilirmi (nan 1986: 184-185).
Kazaklarda bu son vazifenin de icrasndan sonra merasim sona ererek insanlar kendi mutad hayat megalelerine dnerler. znt ve keder sona erer. Matem alameti olarak lnn einin balad karalar ve ak brkesi karlr (Mnjan 1994: 395). Bu ayn zamanda matemin sona erdii ve kadnn artk evlenebileceinin iareti saylr. l yaknlar, vefat eden kiiye kar son vazifenin byk bir zen ve cmertlikle icra edilmi olmasnn gururunu tarlar (Kurbanali 1910: 499). Uzak ellerden aa katlan kiiler uurlandktan sonra trenler sona erer. Tre ve beg gibi ynetici zmreden biri ld ve evlatlarnn a vermeye imkanlarnn msait olmad durumlarda, bu durumu kendileri iin bir onur meselesi addeden kabilelerden biri, bu vazifeyi zerine alrd. Yneticilerine bu son vazifelerini byk bir sorumlulukla yerine getirerek, onun ann tarihin sayfalarna bu a merasimiyle kaydederlerdi (Kurbanali 1910: 499). Ruslarn Kazakistan igalinden sonra zellikle 19. asrn ikinci yarsndan itibaren gelenek ve grenekler, ciddi manada deiime urad. 19. asrn sonlarna doru Argn ve Aln urular, bu gelenee son vermitir. Ardndan Nayman urular arasnda da gelenek byk lde zayflamtr. Bunun
124

nal, Kazak Trklerinde Defin Merasimi ve A Verme Gelenei

sebebinin banda, Kazak urular arasndaki ittifakn zayflayarak, riyaset ihtiraslarnn artmas yan sra, masrafn okluu ve dahas lye hibir faydas olmad ynnde halk arasnda yaygnlaan dncelerdir (Kurbanali 1910: 499). Bu dncelerin olumasnda din adamlarnn byk rol olmutur. Bu gelenein cehalet dnemi rn olduunu, lye hibir faydas olmadn, ayrca israfn Mslmanlkta haram olduunu nasihat eden din adamlar, halk ikna etmeyi baararak, a iin yaplan giderlerin bundan sonra lye Kuran okuyan mollalara verilmesini salamlardr (Kurbanali 1910: 500). Kazaklar arasnda a vermeye muktedir, yani varlkl ve mehur kiiler arasnda a verme geleneini terk edenlerin ilki, 1873-74lerde vefat eden Tume Camantukun evlatlar olarak bilinir. A vermenin ahirette lye hibir fayda salamayaca, sraftan baka bir ey olmad inancyla halk tarafndan yadrganmay dahi gze alarak bu gelenei yerine getirmemilerdir. Ardndan yine dindar kiilii ile tannan Caysan blgesi ileri gelenlerinden Hac Kurban Efendi, babas adna a vermemi, bunun yerine civar illerde bulunan mescitlere ikier er adet at hediye ederek Kuran hatmi yaptrmtr (Kurbanali 1910: 671). Bylece zamanla a verme geleneinin yerini, hatim indirme gelenei almtr. Ancak Kazaklar arasnda her iki anlay da bir mddet devam etmitir. A verme geleneini srdrme konusunda srarl olan kesimler, hatm-i Kuran da devam ettirmilerdir. Bazlar da a geleneini terk ederek bunun iin yaplan masraflar, hac vazifesinin yerine getirilmesine ve fukaralara yardm etmeye adamtr.

Sonu Kazaklarda lm anndan itibaren lyle ilgili yaplanlarn her aamasnda, bozkr evresinde oluan eski Trk inan ve yaam tarznn slam inancyla btnlemesinin tezahrleri grlr. Gnmzde taziye evi diyebileceimiz ve gemii Hunlara kadar uzanan l adrnn kurulmas, yana, mevkiine ve cinsiyetine gre, siyah, beyaz ve krmz renklerin hakim olduu matem alametlerinin grlmesi, lnn ardndan alama, at yakma, ters motif ve davranlarn sergilenmesi, belirli zamanlarda a verilmesi, bunlardan bazlardr.
Trk kavimlerinin Orta Asyadan Anadoluya, Avrupaya kadar yayld tm sahalarda lmle ilgili inan ve gelenekler, byk benzerlik gsterir. Eski Trk inancnn hakim olduu Hunlar, Gktrkler zamanndaki inan ve uygulamalar, Trk kavimlerinin slam medeniyetiyle tanmasnda bir gei dnemi diyebileceimiz Karahanllar, Gazneliler, Seluklular ve hatta Osmanllar dneminde dahi bu gelenekler, ksmen devam etmitir. lmle ilgili olarak Trk tarih ve kltrnn derinliklerinden gnmze ulaan gelenekler, yerleik hayata ge intibak eden Trk topluluklarnda ise daha belirgindir. Eski Trk inancn ve buna bal gelenekleri, 20. asrn ba125

bilig, Bahar / 2008, say 45

larna kadar geleneksel Trk bozkr yaam tarzn devam ettirmi olmalar dolaysyla canl tutan Kazaklar, Krgzlar ve hatta Anadolunun baz yrelerinde konar-ger yaamn izlerini tayan Trk topluluklar, gnmzde de sakl tutmaktadrlar.

Aklamalar
1. slamiyet, daha VIII. asrn ortalarndan itibaren Maverannehirde etkisini gstermeye balam, X. asrn banda Karahanllar devleti zamannda ise zellikle ehir ve kalelerde camiler ve mescitler yaygn hale gelmitir. Yine X. asrdan itibaren slami uslde cenaze defni ve Mslman mezarlklar yaygnlamtr. X-XI. asrlara ait en eski Mslman mezarlar, Kuyrktbeye civar yerlerde bulunmutur. Bkz., Kazakstan Tarih I, Kazakstan Respublikas Glm Ministrlii Glm Akademiyas, Almat 1996, s.481-482. Trklerde slam ncesi ve slam sonrasnda mezar kltyle ilgili olarak bkz., Gazanfer ltar, Eski Trklerde Mezar Klt ve Gnmze Yansmalar, Hac Bekta Veli, S 27, Gz 2003, s.11-19. 2. Her boyun uran, o boyun cetlerinin veya o boydan km bir kahramann adndan alnr. Her boyun kendine ait mstakil bir uran olmakla birlikte hepsine ortak olan Ala Kazak halk arasnda azdan aza sylenegelen tarihi efsanevi bir kiiliktir. Onun, bozkrda bir ok dank boyu birletirerek ilk defa bir birlik kurduu sylenir ve bu kii rivayetlerde Ala Han olarak adlandrlr. Kendi soylarn Ala Hana balayan Kazaklar, muharebelerde umumen bu ilk ataya atfen Ala urann kullanrlar. Harp esnasnda Ala sesinin ykselmesiyle btn Kazak urular, adeta tek yumruk haline dnr. 3. Tabgalardan beri mevcut olan ve Orhun kitabelerinde ska rastlanan ve kanun manasnda kullanlan tre terimi, Orta Asyada Trk-Mool hakimiyetinden itibaren kanunu yapan veya uygulanmasna nezaret eden kiiler, yani ynetici zmre iin kullanlmaya balanmtr. Kazak devlet ve toplum hayatna da bu manada geen tre tabiri, Kazaklar arasnda aksyek olarak adlandrlan ve soylar Cengiz Hana dayanan ynetici zmreyi ifade eder. 4. Trk kavimlerinde beg, bag, bey, be gibi eitli ekillerde telaffuz edilen bu unvan, eski Trk devletlerinde kaann yardmclar durumunda olup, ili korur, ilin ilerine bakard. Siyasi bir birlik olan boyun banda bulunan bu kiiler, boydaki i dayanmay salar, hak ve adaleti dzenler, gerektiinde boyun menfaatlerini silahla korumakla ykmldr. Kazaklarda Biy veya B eklinde telaffuz edilen bu nvana sahip kiiler, Kazak boylar arasnda hemen hemen ayn grevi icra ettiler. Ancak halk arasnda adaleti ve i dayanmay salayan hakim, kad mertebesinde bulunan bu kiilere biy, hann saraynda idari grevde bulunan kiilere ise beg ya da ordabegi nvan verildi. 5. Bahadr kelimesinin Kazaklardaki telaffuz ekli olan batr, halk ierisinden kan kahraman, yiit, cesur, adil meziyetlerini tayan kiilere denir. zellikle dmanlarla olan mcadelelerde bu vasflaryla dikkati eken kiilere uygun grlen sfattr. zellikle Kalmklara kar etin mcadelelerin verildii 18. asrda, lkesini bileiyle,

126

nal, Kazak Trklerinde Defin Merasimi ve A Verme Gelenei

yreiyle savunan Kabanbay Batr, Bgembay Batr ve Navrzbay Batr, Kazaklarn en mehur batrlar arasndadr. 6. lnn kefenlenmesi eski Trklerde de mevcuttu. Orhun abidelerinde bundan sz edilmekte ve Kagarl Mahmutda kefen sz esk tabir edilmitir. Bununla birlikte slam ncesi bozkr kavimlerinde lye ceket giydirdikleri, kuan kuandrdklar, yayn yanna koyduklar nakledilir. Bkz., bn Fadlan, s. 40. 7. Balballarla ilgili olarak bkz., W. Barthold, Trklerde ve Moollarda Defin Merasimi Meselesine Dair, ev. Abdlkadir nan, Belleten, XI/43, 1947, s.515-539. 8. Yayk nehrinin aa kysnda bulunan bu ehir 1580de Rus Kossaklar tarafndan tamamiyle tahrip edilmitir. Hatta ller mezarlarndan karlmlardr. Bkz., Barthold, a.g.m., s.538.

Kaynaka
AHMETBEYOLU, Ali (2001), Avrupa Hun mparatorluu, Ankara: TTK Yaynlar. BABAYEV, D (1996), Kazakstan Tarih, Almat: Ravan Yaynevi. BARTHOLD, W (1947), Trklerde ve Moollarda Defin Merasimi Meselesine Dair, ev. Abdlkadir nan, Belleten, XI/43, s.515-539. Divan Lgat-it-Trk (1999), III, ev, Besim Atalay, Ankara: Trk Dil Kurumu Yaynlar bn Fazlan Seyahatnamesi (1995), Haz. Ramazan een, stanbul: Bedir Yaynevi LTAR, G (2003), Eski Trklerde Mezar Klt ve Gnmze Yansmalar, Hac Bekta Veli, S 27, Gz 2003, s.11-19. NAN, Abdlkadir (1986), Tarihte ve Bugn amanizm; Materyaller ve Aratrmalar, Ankara: TTK Yaynlar. JEAN-PAUL ROUX (2001), Trklerin ve Moollarn Eski Dini, stanbul: Kabalc Yaynevi. JOHANN de PLANO CARPN (2000), Mool Tarihi ve Seyahatname, ev. Ergin Ayan, Trabzon: Derya Kitabevi. KAFESOLU, brahim (1989), Trk Milli Kltr, stanbul: Boazii Yaynlar. KAYA, Doan (1999), Anonim Halk iiri, Ankara: Aka Yaynlar. Kazak Ahvalinden (1907), Kazan: Maarif Ktphanesi Yaynlar. Kazak SSR Tarih; Kne Zamannan Buginge Deyin (1982), III, Almat: Kazak SSR Glm Akademiyas Yaynlar (1983), II, Almat: Kazak SSR Glm Akademiyas Yaynlar Kazakstan Tarih (1996), I, Almat: Kazakstan Respublikas Glm Ministrlii Glm Akademiyas Yaynlar. Kazak Tilinin Tsindirme Szdigi (1976), II, Almat: Kazak SSR Glm Akademiyas Yaynlar (1979), IV, Almat: Kazak SSR Glm Akademiyas Yaynlar KENJEAHMETULI, Seyit (1994), Kazaktn Salt Desturleri Men Adet-Gruptar, Almat: ?

127

bilig, Bahar / 2008, say 45

KURBANAL HACI HALDOLU (1910), Tevarih-i Hamse-i arki, Kazan: rnek Matbaas. Material Po storii Kazahskoy SSR (1785-1828) (1940), IV, Leningrad-Moskva: zdatelstvo Akademii Nauk SSSR. Kutadgu Bilig (1979), III, Haz.Kemal Eraslan, Osman F.Sertkaya, Nuri Yce, stanbul: TKAE Yaynlar MINJAN, Nigmet (1984), Kazaklarn Damga ve Parolalar Konusunda Aratrmalar, Byk Trkeli, 1984, s. 34-49. (1994), Kazaktn Kskaa Tarih, Almat: Jaln Yaynevi. GEL, Bahaeddin (2000), Trk Kltr Tarihine Giri, VI, Ankara: T.C. Kltr Bakanl yaynlar. RADLOFF, W (1994), Sibiryadan, II, ev. Ahmet Temir, stanbul: Milli Eitim Bakanl Yaynlar. RASONY, Laszlo (1993), Tarihte Trklk, Ankara: Trk Kltrn Aratrma Enstits Yaynlar. SMER, Faruk (1992), Ouzlar (Trkmenler), stanbul: Trk Dnyas Aratrmalar Vakf Yaynlar. APIRATI KAZIBEK BEK TAVASARULI (1993), Tup-Tukiannan zime eyin; 1776 Jl Jazlgan Kazak Tarih, Haz. B. Kdrbekul, Almat: Jaln. TAYJANOVA, G.E (1995) Kazahi; storiko-Etnografieskoe ssledovanie, Almat: Kazahstan Yaynevi. WLHELM VON RUBRUK (2001), Moollarn Byk Hanna Seyahat (1253-1255), ev. Ergin Ayan, stanbul: Ay Yaynevi. YORULMAZ, Osman (2005), Kazak Trklerinde Defin Adetleri ve Merasimler, Prof.Dr. Ramazan EEN Armaan, 387-401.

128

The Burial Ceremony and the Tradition of Meal Offering of Kazakh Turks
Assist.Prof.Dr. Fatih NAL*
Abstract: The Kazakh burial ceremony and mourning practices are highly similar to Gokturk and Oghuz traditions. Because Kazakhs have kept to their steppe traditions and nomadic life style until recently, they have been able to preserve their older Turkish traditions, which they still practice today, though in a slightly changed form due to the influence of Islam. Similar to the case concerning any geographical region inhabited by Turkish communities, traces of these old Turkish traditions can be found rather frequently on Anatolian soil, too. This study focuses on the burial ceremonies of nomadic Kazakh tribes from the 15th to the 19th century and explores how pre-Islamic traditions were re-shaped after the adoption of Islam. Key Words: As, Ak y, Kara Turgzuv, Davir/Iskat, Bata, At Tuldav, Joktav, Bayge

Ordu University, Faculty of Science and Letters, Department of History / ORDU fatih2unalan@yahoo.com

bilig Spring / 2008 Number 45: 103-130 Ahmet Yesevi University Board of Trustees

.

*

: , , . , , , , . , , . 15-19 ., , . : , , , /, , , ,

, , / fatih2unalan@yahoo.com

bilig Zima 2008 Vpus: 45: 103-130 Popeitel#skiy Sovet Universiteta Axmeta Wsavi

Dilbilgiselleme zerine Bir nceleme


Yrd.Do.Dr. Kerim DEMRC*
zet: Artzamanl bak asndan, dildeki deiimin bir rn olan dilbilgiselleme, genel olarak szlkbirimlerin ve baz dilsel yaplarn baka biimbirime dnmesi olarak tanmlanmaktadr. Zaman ierisinde belli artlarda ve oranlarda deiime urayan isim ve fiil gibi kimi bamsz biimbirimler uzun bir sre sonunda zaman eki/kipi, durum eki, yardmc fiil, edat, bala vb. olarak yeni dilbilgisel ilevler stlenmek suretiyle semantik altyaplar morfolojik veya leksikal unsurlarla doldurma yoluna giderler. Bir yandan bir tr fosilleme saylan bu oluum meydana gelirken te yandan ayn ad ve eylemler ounlukla bamsz olarak esas ilevlerini de devam ettirmektedirler. Birok dilde bulunan dilbilgisellemenin Trkede farkl biimleri mevcuttur. Bu yaznn amac, bir anlamda dilin ihtiya giderme yntemi olan dilbilgisellemeyi tanm, ksa tarihi, zellikleri ve baz trleri bakmndan ele alp genel hatlaryla incelemektir. Bunun yannda bir amacmz da bu terimin Trkolojideki kullanmna katkda bulunabilmektir. Anahtar Kelimeler: Dilbilgiselleme, ayn anda var olma, artzaman, ezaman, dilbilgisellemede yn, leksikalizasyon

Giri Farkl dillerde grlen dilbilgiselleme, modern dilbilim kitaplarnda bazen semantik bazen sentaktik deiim balklar altnda anlatlan bir deiim srecinin addr. Tarihi dilbilim almalarnda ska kullanlsa da Trkede terim olarak yeterince yaygn deildir. Bu yazda, Bat dillerinden Almancada Grammatikalisierung, Franszcada Grammaticalisation, ngilizcede Grammaticalisation vb. ile adlandrlan ve gramerleme olarak da adlandrabileceimiz bu dil olay iin dilbilgiselleme terimini tercih edeceiz (bk. Vardar: 2002: 72). Dilbilgiselleme terimi aklanrken konu dilbilgisine uygunluk (gramerce doruluk) veya uygun olmama (gramerce yanllk) yaklamyla deil dilbilgisel ilev esasna gre ele alnacaktr. Terim olarak ortaya k ve tanm Dilbilgisellemenin dilbilimsel bir terim olarak kullanlmaya balanmas, HintAvrupa dilleri uzman ve bir zamanlar Saussuren rencisi olan Fransz Antonie Meillete dayandrlmaktadr (Campbell 1999: 238; Hopper and
*

Pamukkale niversitesi Eitim Fakltesi / DENZL kerimdemirci@yahoo.com

bilig Bahar / 2008 say 45: 131-146 Ahmet Yesevi niversitesi Mtevelli Heyet Bakanl

bilig, Bahar / 2008, say 45

Traugott 2000: 18). Meillet bir yazsnda dilbilgisellemeyi, eskiden bamsz olan bir kelimenin dilbilgisel bir karakter yklenmesi olarak tarif etmitir Lattribution du caractre grammatical un mot jadis autonome (1912: 130-148). Meilletin bu fikrinin temel kaynaklarndan biri Alman dnr Wilhelm von Humboldt (1767-1835) teki ise yine bir Alman gramerci Georg von der Gabelentzdir (1840-1893). Bu iki bilim adamnn aada ksaca anlatlacak olan grleri dilbilgiselleme teriminin fikirsel altyapsn hazrlamtr. W. von Humboldt, Dilbilgisel yaplarn douu ve bu yaplarn dncenin evrimine etkileri adl yazsnda gramerin belli aamalar sonunda ortaya ktn savunur. Bir baka deyile bu dnce, dillerin sadece somut fikirleri ifade edebilen basit bir seviyeden balayp u anki gelimi dilbilgisel seviyeye doru bir evrim yaadn ne srer. Humboldta gre bu deiim sreci drt kademede gerekleir. lk kademede, anlatlan eyler iaret edilir, somut nesneler ve bunlarn ilikileri konuma esnasnda ak olarak ifade edilmez, ancak dinleyici bunu karm yoluyla anlamaldr. Buna pragmatik safha denebilir ki bu dilin ilkel safhas mahiyetindedir. kinci admda anlatmda bir dzen/sra geliir. Objelerin devaml kullanlmas belirli bir kelime sralamasnn domasna sebep olur. Bu safhaya szdizimsel safha denebilir. Buna paralel olarak bu srete kelimeler kendi gsterdikleri anlamlarnn dnda farkl ilevler yklenme eilimine de balarlar. nc aamada ise farkl ilevler stlenen kelimeler nceden gsterdikleri anlamsal fonksiyondan bir hayli uzaklarlar. Bylece konumada/ifadede, hem ana kelimeler hem de ilgi kuran kelimeler ortaya km olur. Dilbilgisel anlamda eklerin ve kklerin ortaya k bu devreye tekabl eder. Biimbilimsel aama denilebilecek drdnc safhada dildeki ekler ve kkler yapsal ve ilevsel belirginlik kazanr. Bu aamada, oluan morfolojik birimlerin kullanlmasyla yeni kelimeler meydana getirmek/tretmek mmkndr. Humboldt sonralar kltrel balamda ele ald insan dillerinin oluumunu belirtilen bu sre ile izah etmitir. Gnmzde dil tipolojisinde kullanlan yalnlayan, eklemeli ve bknl (Eker 2005: 334) dil yaklamlar Humboldtun bu drt aamal izahna dayansa da (Hopper and Traugott 2000: 18-21) onun bu yaklamn birok dilin tasnif lt olarak deil, bir dilin urad deiim sreci olarak alglamak gerekir. On dokuzuncu yzyln sonuna doru dilbilgiselleme zerine yaplan almalar bu iin adnn konmas dnda, bir gelenek oluturacak sayya ular. Tam bir adlandrma yapmasa da, dilbilgisellemenin tasvirini yapan ve tanmna kapsaml bir ekilde k tutanlardan biri de yukarda bahsettiimiz Alman Georg von der Gabelentzdir. Gabelentz (1891: 241) okurlarndan, dilbilimsel yaplar, dier insanlar i bulma kuyruunda beklerken kendileri
132

Demirci, Dilbilgiselleme zerine Bir nceleme

ie alnan, terfi ettirilen, yarm maal olarak altrlan ve sonunda emekli edilen devlet memurlar eklinde tahayyl etmelerini ister. Bir memurun emekli edilmesi gibi dildeki yaplar da zayflar (verblassen), renkleri solar (verbleichen), bundan dolay yeniden boyanmalar gerekir. Daha kts, bu yaplar lebilir ve canlar km bir halde mumyalanarak cesetler halinde saklanrlar (1891: 242). Bu benzetmeyle olay bir sre olarak niteleyen Gabelentz dilbilgisellemenin iki eilimin sonucu olduunu belirtir. Birincisi dildeki telaffuz kolaylna kama eilimi, ikincisi ise farkllk yaratma eilimidir. Telaffuzdaki rahatlklar kelimelerde ses ypranmalarn ortaya karrken kelimenin yeni telaffuzu ile eskisi arasndaki deime zamanla anlam farklarn beraberinde getirir. Bunun neticesinde ses yaps deien kelime yeni ilevler yklenir. Anttilaya gre (1989: 149) dilbilgiselleme aslnda -snrlar bazen karsa da- bir dilin grameri ve szvarl arasnda temelde var olan farkn bir gstergesidir. Geleneksel olarak, baz kesime noktalarnn olmasyla birlikte gramer ve szvarl ayr iki alan olarak alglanmaktadr. Szvarl kurallar gstermezken gramer, kurallar temsil eder. Szvarlndan alnan bir kelimenin anlam alannn snrlandrlmas zamanla kelimenin temel anlamnn tamamen kaybolmasna sebep olabilmektedir. Eklemeli dillerin ekim ekleri ounlukla bu yolla, yani bamsz kelimelerin eklemesiyle olumutur. Yukarda bahsettiimiz zayflama ve solma gibi bak asn Lyle Campbell (1999: 238) daha bilimsel terimler kullanarak dilbilgisellemenin semantik zayflama ve fonolojik ypranma olduunu belirtir. Bundan dolay Heine ve Reh (1984: 15) dilbilgisellemeyi semantik karmakln, pragmatik nemin, sentaktik zgrln ve fonetik zn kaybolduu bir evrim olarak tarif eder. Bu yaklamlar, aslnda dilbilgiselleme olaynn ana izgilerini tekil eder. Buradan yola karak dilbilgisellemenin ne anlama geldiine bakalm. Antonie Meilletin terimi kullanmaya balamasndan sonra dilbilgiselleme, birok dilci tarafndan tanmlanmtr. Trk dilbilimci Berke Vardar, dilbilgisellemeyi, dilin evrim sreci iinde bir szlkbirimin biimbirime dnmesi (Vardar 2002: 72) eklinde tarif eder. Batl kaynaklarda da (Matthews 1997: 151; Campbell 1999: 238; Anttila 1989: 149; Trask 1996: 143; OGrady, Dobrovolsky and Aronof 1997: 676) benzer tanmlar yaplmaktadr. Kristen Malmkjaer de ayn tanm yapmaktadr, fakat piin (pidgin) ve kreol (creol) dillerini anlatrken piinlerin oluup oturmas srecini dilbilgiselleme rnei olarak gsterir (Malmkjaer 1996: 88). Tm bu tanm ve tasvirleri zetlemek gerekirse dilbilgiselleme, dillerdeki baz kelimelerin byk bir lde gerek anlamlarn kaybedip yapsal olarak fosillemeleri1/kalplamalar, dilde semantik grevden ziyade dilbilgisel ilev yklenmeleri demektir. Aada belirtilecei zere, baz szcklerin eklemedikleri halde

133

bilig, Bahar / 2008, say 45

dilbilgisel adlandrma ynyle ad/ilev deitirmeleri de bir anlamda dilbilgiselleme olarak kabul edilmelidir.

Dilbilgiselleme rnekleri Bir deiim sreci olan dilbilgiselleme birok dnya dilinde farkl oranlarda ve deiik biimlerde kendini gsterir. Birden ok oluum yolu olan dilbilgisellemeyi yalnz kelimelerin eklemesi2 olarak alglamamak gerekir. rnein, baz bamsz biimbirimler ek haline gelip sonradan sesbirimleirken bazlar yardmc fiil, kip, edat, bala, belgisiz zamir vs. ilevleri kazanrlar. Bu blmde Trkede ve deiik dillerde grlen yeni ilevler kazanm farkl dilbilgiselleme rnekleri incelenecektir. Birok dilde birden fazla dilbilgiselleme rnei bulunduundan burada seilen rmekler de ayn trde olmayp eitlilik arz etmektedir.
Trk lehelerinde tasvir fiiller olarak adlandrlan baz yardmc fiillerin ilevleri bir dilbilgiselleme srecini gsterir. Trkiye Trkesinde en bilinen dilbilgiselleme rnei imdiki zaman eki olarak kullanlan ve devam etme bakn3 (aspekt) sergileyen yor morfemidir. *yaz-a yaz-ZARF FL yor-r yr-GEN Z..3.T (Johanson 1995: 316).

Bu morfemin yr- fiilinin ses ve anlam erozyonu sonucu ekletii kabul edilir4. Modern Trk lehelerinin ounda (Karaay, Krgz, Kazak, Uygur, zbek vs.) dur-, otur-, yr- ve yat- gibi fiiller eklemedikleri halde imdiki zaman ve devamllk bildiren gramer yaplar olarak kullanlmaktadrlar. Bu kullanmlara baklnca, Trkedeki yor ekinin yr- eyleminden gelmi olabilecei gayet makul grnmektedir. Trkiye Trkesinde dilbilgiselleme srecini tamamlam olan yor Trkmen Trkesinde iki durumu bir arada yaamaktadr. Birleik fiil yaplarnda ikinci fiil olarak kullanlan yr- fiili de, eklemi yr (yr, -yr) morfemi de imdiki zaman ilevi grmektedir5. Kazak Trkesinde ise eklemeye rastlanmaz, cr- fiili yardmc fiil olarak zaman ve bak grevi stlenir. Trkiye Trkesi yor- [bamsz morfem] > -yor [baml morfem] Trkmen Trkesi yr- [bamsz morfem] > -yr [baml morfem] Kazak Trkesi cr- [bamsz morfem] > cr- [baml morfem ilevli yardmc fiil] (Demirci 2006: 49). Bu rnekte yr- fiili bir sre olan dilbilgisellemeyi farkl evrelerde yaayp yanstmaktadr. Orhun abidelerinde de eklemenin olduu gze arpar. Dolaysyla yr- fiilindeki dilbilgisellemenin Trk dillerindeki yazya geme srecinden ok nce balad sylenebilir.

134

Demirci, Dilbilgiselleme zerine Bir nceleme

Anta qalmi yir sayu qop tor l yoriyur rtig Orda, geri kalanlarla her yere hep zayflayarak, lerek yryordun [Kl Tigin Gney 9] (Tekin 1968: 232). Tara yoryur tiyin k idip balqdaq taqm, tadaq inmi, tirilip yetmi r bolmi. Dar yryor diye ses iitip, ehirdekiler daa km, dadakiler inmi, toplanp yetmi er olmu [Kl Tigin Dou 12] (Tekin 1968: 265). Baz Trk lehelerinde (Trke, Azerice) bil- fiilinin, bazlarnda (Kazak, Krgz, zbek, Uygur vs.) al-, bazlarnda (Kumuk, Oryat) bol- fiilinin szlk anlamndan syrlarak yeterlik yerine kullanlmalar dilbilgiselleme rneidir. Birleik fiil yaplarnda ikinci fiilin yardmc fiil olarak dilbilgisellemesi HintAryan dillerinde de byk bir yer tutar; gitmek, vermek, almak, atmak, vurmak, salmak, uyanmak, gelmek, oturmak, dmek vs. (Hopper and Traugott 2000: 109) gibi fiiller eklememi fakat dilbilgisellemi kelimelerdir. Main gaanaa gaa Ben ark syleBen ark syleyebilirim Main Hindi bol Ben Hinte konuBen Hinte konuabilirim letaa alletaa alhuu 1.T huu 1.T huu 1.T

Main Hindustani khaanaa pakaa letaa Ben Hindistan yemek piiralBen Hint yemekleri piirebilirim (Demirci 2006: 105).

Trkede dilbilgisellemenin dier rnekleri ise ekfiilin oluumu olarak gsterilir. Ekfiil olarak kullanlan Im, -sIn, -Iz eklerin ahs zamirlerinden, DIr ekinin tur- fiilinin geni zaman ekiminden ve imek (i-) fiilinin er- olmak fiilinden geldii bilinir (Demir ve Ylmaz 2003: 170, 186; Atabay, Kutluk ve zel 1984: 215-216; Eker 2005: 373). er- > itur-ur > DIr bn trk bn ben trk-m edg er-r men iyi-y-im sn trk sn sen trk-sn edg er-r sen iyi -sin edg tur-ur iyi-dir

135

bilig, Bahar / 2008, say 45

Standart Trkede fonetik olarak fazla grlmeyen i- fiili (ekfiil) Demir ve Ylmazn belirttiine gre Trabzon azlarnda hlen yaamaktadr: insan iyuk insanz (Demir ve Ylmaz 2003: 186). Baz bat dillerine baktmzda olduka nemli baz dil unsurlarnn dilbilgiselleme yoluyla olutuunu grrz. ngilizce, Roman dilleri (Franszca, spanyolca, talyanca, Portekizce, Romence) ve Yunanca gibi baz Avrupa dillerinde genel bir eilim olarak gelecek zaman ekleri/kipleri bamsz szcklerin ses veya ilev deitirmeleri sonucunda dilbilgisellemilerdir. ngilizcedeki en belirgin rnekler will ve go fiilleridir. Biri istemek (will), teki gitmek (go) anlamndaki bu fiillerden will genel anlamda bir gelecek zaman kipi olurken go ise yakn gelecek iin kullanlan bir kiptir (Campbell 1999: 238-239). If you will Eer istersen (fiil), I will sleep/Ill sleep Uyuyacam (kip) I am going to school Ben okula gidiyorum (fiil), I am going to eat/I am gonna eat Yiyeceim (kip) Modern Yunancada gelecek zaman eki olan a, Klasik Yunancada istemek anlamndaki thlei kelimesinin ekil, anlam ve ilev deitirmi halidir (Campbell 1999: 238-239). R. L. Trask birok dilde go gitmek, come gelmek, want istemek ve must mecbur olmak fiillerinin ska gelecek zaman eki/kipi olarak kullanlr hale geldiklerini syler. Benzer bir ekilde, aadaki tablo habeo sahip olmak fiilinin Latinceden spanyolcaya geerken ekleerek gelecek zaman morfemi olduunu gstermektedir (Trask 1996: 144145): Latince Cantare habeo Cantare habes Cantare habet Cantare habemus Cantare habetis Cantare habent spanyolca Cantar ark syleyeceim Cantars Sen ark syleyeceksin Cantar O ark syleyecek Cantaremos Biz ark syleyeceiz Cantars Siz ark syleyeceksiniz Cantarn Onlar ark syleyecekler

Ayn gelime Franszca birinci tekil ahs ekimi iin Cantare habeo> chante-r-ai ark syleyeceim yolunu izlemitir (Hopper and Traugott 2000: 44). Fark dillerde nceden deiik anlamlara sahip olan birok kelime gnmzde yeni anlamlar ve ilevler stlenmi ekler olarak dilde yerlerini almlardr: Bir Ural dili olan Macarcada bl ad i, z, ekirdek ynelme bildiren -be eki durumuna gelmitir. Macarcadaki ekleme ile ilgili ayrntl bilgi iin Christian Lehmana (2002: 75) baklabilir. Fincede bir ad olan keralla zamannda, srasnda ekleerek ke olmutur ve ile anlam katar. Fince vuosi yl, sene > -uus
136

Demirci, Dilbilgiselleme zerine Bir nceleme

(r. uut-uus yenilik). Eski ngilizce, hd durum, zellik > -hood -lik (motherhood annelik), lc vcut, ekil > -ly -ce/-ca (nicely gzelce); Franszca, mente fikir > -ment rnekleri eklemeyi gstermektedirler (Anttila 1989: 149-150). nemli rneklerden biri de ngilizce lets (haydi) ifadesidir. let izin vermek, brakmak ve us biz, bize, bizi kelimelerinden oluan lets yaps ounlukla dilbilgiselleerek ierisindeki us ibaresinin kelime (let) us > (let)s ek > (lets)s fonem yolunu izlemesiyle farkl anlam ve ilevler yklenir. Normalde birinci ahs(lar) iin kullanlmas gereken bu kalp Lets you and him fight Hadi sen ve o kavga edin, Lets you go first, then if we have any money left Ill go Hadi nce sen git, eer paramz kalrsa ben de giderim., Lets wash your hands Hadi ellerini yka gibi rneklerde birinci ahs(lar)dan syrlmtr (Hopper and Traugott 2000: 10-14). Buraya kadar verdiimiz rneklerin dnda ngilizcedeki birok gramer kalb bamsz biimbirimlerin ilev deitirmesi sonucu ortaya kmtr. Dilbilgiselleen have, be, wish, need, make, ought (< owe borcu olmak fiilinin ikinci hali) vs. ngilizce zamanlarn ve kiplerin ana unsurlarndandr. Hopper ve Traugottn aktardna gre Lightfoot (1982: 159) u anda zaman ve kip bildiren can, could, may, might, must, shall, should, will, would, do, didin Eski ngilizcede tpk bir fiil gibi hareket ettiklerini bildirir (Hopper and Traugott 2000: 46-47). Standart dillerin baz konuma gruplar tarafndan bozulmasyla/deitirilmesiyle kimi dil yaplar yeni dilbilgisel ilevler kazanabilirler. Esasen piin ve kreoller bir anlamda bu yolla oluturulan basitletirilmi toplama dillerdir. Piin olup olmad tartma konusu olan Zenci ngilizcesinde dilbilgiselleme saylabilecek gelimeler olmutur. Amerikada yaayan siyahlarn kullandklar baz dil unsurlar dilbilgisel bir tutarllk kazanarak gramer ilevleri stlenmilerdir. Olmak/bulunmak anlamndaki be fiili buna bir rnektir. Siyah ngilizcesinde John be happy cmlesi standart ngilizcede John is always happy John her zaman mutludur eklindedir (Fromkin and Romdan 1993: 290). Bir baka deyile be olmak fiili, always daima, her zaman zarf durumuna geerek hem anlam hem ilev deiikliine uramtr. Buna da bir tr dilbilgiselleme demek yanl olmasa gerek. Benzer bir durum Trkenin Kbrs azlarnda grlr. Birleik zamanl fiillerin yapsnda yer alan veya bildirme unsuru olan imi Trkede rastlanmayan bir ekleme sergiler. Kbrs azlarnda imi, genel Trkede olduu gibi yklemin bir paras olarak yklemden sonra deil, cmle banda veya cmlenin baka bir unsurundan sonra gelebilir. Aadaki rneklerde imi hem sentaktik hem de semantik farkllklar gsterir:

137

bilig, Bahar / 2008, say 45

Kbrs Trkesi Mi sonunda akn ilan etdi Mi Ahmet okula gitmeyecek yarn Sonundam akn ilan etdi Sonunda akn ilanm etdi

Standart Trke [Gya/sylediine gre] Sonunda akn ilan etmi [Gya/sylediine gre] Ahmet yarn okula gitmeyecekmi. Ak sonunda ilan etmi Sonunda akn ilan etmi (Demir 2002: 132-133).

Zenci ngilizcesinde de grdmz deiimin kurall/tutarl hale gelmesi zellii Demirin sonu blmnde belirttii gibi (Demir 2002: 136) Kbrs azlarnda da tutarldr. Miin bir kelimeye eklenmemi olarak kullanlmasnn gya/sylendiine gre anlam katmas, eklendii unsuru semantik bakmdan vurgulu hale getirmesi ve imi alan unsurun cmle sonunda kullanlmamas gibi zellikler sentaks ve semantik tutarllklar gsterir. Bu durumu da bir tr dilbilgiselleme kabul etmek gerekir. imdiki zaman ekinin ve ekfiilin dilbilgisellemesi bamsz morfemleri baml morfemlere dntrd halde baz edatlarn olumas6 zarf fiil yardmyla gerekleir. gr-e>gre (grmek fiilinden), de-(y)-e>diye (demek fiilinden), de- > dein (demek fiilinden), tr- > tr (t- gemek fiilinden) vb. bunlardan bazlardr (Johanson 1995: 316; Gabain 2000: 94; Tekin 1968: 166-167). Trkede kullanlan yeter ki, yoksa, tut ki, kald ki, demek, demek ki, isterister, olsun olsun vs. gibi balalar da dilbilgisellemi unsurlar olarak kabul edebiliriz. Szck tr olarak aslnda fiil kkenli olan bu kelimeler gramer ynnden ilev deitirerek cmleleri birbirlerine balayan bala haline gelmilerdir. Bir, insan, adam vb. kelimeler aslnda birer isimken belgisiz zamir olarak da kullanlabilirler. Bu, bir tr dilbilgisellemedir: Kalar atk birisi vard, tahsildar Fethi Efendiye benziyordu. nsann (adamn, bir kimsenin) ad kmaktansa can kmas yedir. (Atabay, Kutluk ve zel 1984: 126, 129). Adamn bir ey yapas gelmiyor. Benzer ekilde ngilizce one bir, body vcut, gvde, thing nesne vb. gibi kelimeler asl anlamlarnn dnda belgisiz zamir olarak kullanlrlar. One bir says ayn zamanda belirsizlik artikeli olarak da kullanlr (Campbell 1999: 240). u rnekte one kelimesi dilbilgisellemitir: Repair your car or Tamir et senin araba veya Araban tamir et veya yenisini al
138

buy al

a bir

new yeni

one bir

Demirci, Dilbilgiselleme zerine Bir nceleme

Burada, one kelimesi car kelimesini karlar. Bu durumda fonetik ypranmann olmad bir dilbilgiselleme grmekteyiz. Yazmzn bundan sonraki blmnde dilbilgisellemenin en belirgin iki zelliine bakacaz. Bunlar ayn anda var olma ve dilbilgisellemede yndr.

Ayn anda var olma Dilbilgisellemenin oluum seyrini takip edebilmek iin olaya ezamanl ve artzamanl yaklalmas gerekir. Tarihi dilbilim ve etimolojinin metot olarak kulland artzamanl yaklam bizi deiimin balad muhtemel noktaya gtrrken, dil birimlerinin halihazrdaki durumlar ise ezamanl bir bakla incelenir. Bu yaklamlardan hareketle dilbilgiselleme konusunda karmza iki durum kmaktadr. Birinci durumda biimbirim szlk anlamn ve ilk ilevini devam ettirirken ikinci durumda ayn biimbirim farkl kullanma ve ileve sahip olmaktadr. Baka bir ifadeyle, bir biimbirimin deiime uramam ekli de deimi ekli de ayn anda dil ierisinde kullanmda olabilir. Bunu, ayn anda var olma (coexistence) terimiyle adlandrmann doru olaca kanaatindeyiz (Hopper and Traugott 2000: 36). rnein Trke yrfiili halen konuma ve yaz dilinde fiil olarak kullanlrken dilbilgisellemi hali de bir gramer gesi olarak kullanlmaktadr. Yukarda bahsettiimiz yeterlik bildiren yardmc fiiller bil-, al-, bol- ve benzer ilevlerdeki dier tasvir fiilleri hem fiil olarak hem de zaman veya bak bildiren yardmc fiiller olarak ayn anda kullanlmaktadrlar. Edatlardan gre ve diyeyi ele aldmzda, dilbilgisellemelerine paralel olarak, gr- ile de- fiil kklerinin farkl yaplarda bamsz fiiller olarak, e zarf fiil ekinin bamsz farkl yaplarda zarf fiil eki olarak halen kullanldn grrz. Ayn anda var olma durumu will, go, lets, wish, need, make, have, do vs. gibi kelimeler iin de geerlidir. Yunanca thlei fiili bugn thl hina grph cmlesinde hem Yazmak istiyorum hem de Yazacam anlamnda kullanlabilir (Campbell 1999: 238-239). Ayn anda var olmay u ekilde gstermek mmkndr: A baml morfem > A baml morfem A baml morfem > B bamsz morfem Dilbilgisellemede yn Buraya kadar baktmz dilbilgiselleme rneklerinin ana gvdesini tek ynlln (unidirectionality) oluturduunu grdk. Herhangi bir bamsz biimbirim belli bir balamda gerek anlamn ve ilevini kaybederek dilbilgisel bir gsterge (grammatical marker) olmaktadr. Sonunda bu biimbirim bamszln kaybederek bir ek durumuna gelmekte ve morfolojik anlamda baka bir ad almaktadr. Dilbilgisellemeye genel anlamda bakldnda deiim srecinde bu ekilde bir tek ynllk vardr (Trask 1996: 146-147):
bamsz biimbirim baml biimbirim

139

bilig, Bahar / 2008, say 45

Fakat bu durum her zaman, tek ynl olarak ilememektedir. rnekleri az olsa da, baml bir biimbirimin zaman ierisinde bamsz bir biimbirime dnmesi de mmkndr. imdilik ancak istisna denilebilecek bir oranda rastladmz bu ters yndeki deiimin rnekleri teki rneklere nazaran fazla deildir. Ters ynde hareketi gsteren baz rneklere bakalm: Trkede gemi zamann rivayetini bildiren -mI baml morfemi Milere mulara kulak vermem cmlesinde bir isim gibi ekimlenerek sylenti kelimesi yerine kullanlmtr. Ayn ekilde, isimlere eklenerek meslek ad belirten cI baml morfemi de clar, cular eklinde bir fikrin taraftar anlamnda konuma dilinde kullanlmaktadr. Bask dilinde tasun eki nceleri eklendii isimlere lIk anlam katard. rnein eder gzel kelimesi bu eki alnca edertasun gzellik biiminde kullanlmaktayd. Ayn ek imdi tasun biiminde kalplaarak kalite anlamna gelen bamsz bir szck olarak kullanlmaktadr. Bamszlaan bu ek yeni yapm ekleri alr bir duruma dahi gelmitir: tasunezko kalitatif, nitel. -ism eki ngilizcede benzer bir deiim sreci yaamtr. Normalde bir kelimeye bal olduunda doktrin, meslek veya reti anlam katan bu ek imdi tek bana bu anlamlar karlayan bir kelime olarak kullanlabilmektedir. I am not interested in all these isms Bu doktrinlerin hibiriyle ilgilenmiyorum cmlesi dilbilgisel adan doru bir cmledir. Hatta ismden hareketle biri kp wasm7 gn gemi doktrin kelimesini uydurmutur (Trask 1996: 146-147). Trkeye bat dillerinden giren ayn ekin benzer bir yol izledii grlr. Muhtemelen, -izm eki Trkede kelime olarak ilk defa Cemil Meriin zmler idrakimize giydirilen deli gmlekleri. tibarlar menelerinden geliyor. Hepsi de Avrupal (1996: 90) cmlesinde kullanlmtr. Burada dikkat eken bir durum da kkleen eklerin ek olarak kullanldklarnda sahip olduklar anlamlardan tamamen uzaklamamalardr.

Sonu Sonu olarak dilin adeta biyolojik bir varlk gibi deiim yaad, kendi ierisinde yeni biimler oluturma yoluna bavurduu grlmektedir. Dilbilgisellemenin niin cereyan ettiini sorup bu soruya her bir dilbilgiselleme rneini kapsayacak ekilde doyurucu bir cevap vermek olduka zor olsa da dilbilgiselleme, dilin ihtiya duyduu dilbilgisel unsurlar yaratma yollarndan biri olarak karmza kmaktadr. Trkede birinci tekil ahs, imdi, gelmek eylemi yapmak unsurlarn ekimli bir halde sylemek istediimizde Gel-(i)yor-um veya gel-mekte-(y)im diyoruz. Trke, yr- fiiline yor grevi, -mek isim fiil eki ve te bulunma hal ekine, onlar birletirerek, zaman ilevi yklemitir. Bu bir nevi yeniden grevlendirmedir. Dil, kendi i dinamiklerini kullanarak semantik derin yapsnda kavram olarak mevcut olan durumlara morfolojik temsilciler meydana getirmektedir. Bunu elindeki malzemeyi kullanarak yapmaktadr. Bunun bir tek trnn olmadn grdk.
140

Demirci, Dilbilgiselleme zerine Bir nceleme

rneklerde grld gibi dilbilgiselleme ounlukla bamsz biimbirimlerin baml biimbirimlere, edatlara, balalara, yardmc fiillere vs. dnmesi eklinde tek ynl ve uzun zaman dilimine yaylm bir seyir izler. Dilbilgiselleen unsurlar farkl oranlarda ses, ekil, szdizimi ve anlam dzeyinde ilev deiikliine urarlar. Her ne kadar, dilbilgisellemede ounlukla tek ynllk gzlense de istisnai olarak baz durumlarda eklerin baml biimbirimlere dnmesi de sz konusudur. te yandan dilbilgiselleme eilimi gsteren baml biimbirimlerin bir koldan deiime uradn, dier yandan deiime uramadan varlklarn srdrdklerini grrz. L. Campbell (Campbell 1999: 241) birok dilbilimcinin dilbilgisellemeyi dil ierisinde bamsz bir konuma sahip olmayan (unique) bir durum olarak grdn syler. Ona gre, bu yaklamla dilbilgiselleme, kendine zg bir mekanizmas bulunmayan fonetik deiim, semantik deiim ve yeniden analiz (reanalysis) gibi teki mekanizmalara bal olduunda bir anlam ifade eden bir olaydr. Bizce bu bak as dilin kendi ihtiyalarn gidermek iin kulland byk bir sistem olan dilbilgisellemeye gereince nem vermeme demektir. Oysa dilbilgiselleme doldurduu boluk itibaryla tek bana incelenmeyi gerektiren bir dil olaydr. Dolaysyla, amacmz dilbilgiselleme terimine dil incelemelerinde hak ettii yeri vermek ve bu terime biraz olsun kullanm yaygnl kazandrabilmektir. Bir yaz ile ancak ana hatlarn grebildiimiz bu konunun ses bilgisinden anlam bilgisine dilbilimin btn boyutlar iinde daha derin ve ayrntl olarak incelenmesi gerekir.

Bu yaz ICANAS 38de bildiri olarak sunulmutur. 1. Dilbilgisellemeyi bir sre olarak anlatrken fosilleme veya kalplama gibi ifadelerin kullanlmas bir eliki olarak alglanabilir. Baz durumlarda ilev deiiklii olduktan sonra ses deiiklii devam edebilir. rnein ngilizce will kelimesi istemek anlamndan gelecek zaman kipi grevine getiinde ilev deiiklii tamamlanmtr fakat ses deiiklii devam etmitir. I will Ill. Trke yor->yor>yo rnei de aslnda bir ilev fosillemesi olarak alglanmaldr. En az aba yasasyla will fiilini ll yapan yr fiilini konuma dilinde yo haline sokan ana dil konuucusunun fonetik ypratmay nerede durduracan kestirmek olduka zordur. 2. Lyle Campbell (1999: 239-240) saylar olduka fazla olan dilbilgiselleme trlerinin en sk grlen otuz farkl trn kitabnda gsterir. Ancak bu yaz dilbilgiselleme terimini genel olarak ele aldndan trler konusu ayrntl bir biimde ilenmeyecektir. 3. Bak (Aspekt) konusuyla ilgili ayrnt iin Mustafa Uurlunun Trkiye Trkesinde Bak (Aspektotempora)adl yazsna baknz: Demir, Nurettin ve Emine Ylmaz (2003), Trk Dili El Kitab, Ankara: Grafiker. 246-258; Trkbilig 2003/5: 124-133. L. Johanson, (1971), Vorstudien zu einer Beschreibung des Trkeitrkischen Aspektsystems, Uppsala: Acta Universitatis Upsaliensis, Studia Turcica Upsaliensia, 1.
141

Aklamalar
*

bilig, Bahar / 2008, say 45

4. Geni zaman eki (a)r/-(I)rn da yr- fiilinden geldii tartmas vardr. Kuznetsova gre, yor-/yr- fiilinin hareket bildiren fiillere taklarak ilkin ve uzun zaman- yardmc fiil olarak kullanlm olabilecei, kel-, ket-, bar-, in-, k- gibi fiillere balandktan sonra yar yardmc fiil olmaktan kp tam yardmc fiil haline gelip baka fiillere de katlmaya balam olaca dnlr. Geni zamanla gelecek zaman eki ok sonradan ortaya kmtr (Kuznetsov 1997: 207). 5. Trkmencede sadece yr- fiili deil farkl fiiller de eklemedikleri halde zaman bildirirler. alp yr alyor, okp yrs okuyoruz, alp otr alyor, gelip yatr geliyor (Buran ve Alkaya 2001: 86). 6. Baz kelimelerin oluum yollarndan biri olarak ilev deitirme veya convertion terimi de kullanlmtr. Bkz. Mustafa Sar, 2000, Trkiye Trkesinde Szck Trlerinin Deiiklie Uramas, Trkoloji Dergisi, XIII. Cilt, 1. Say, s. 227-242. Bize gre bu tr ilev deitirme dilbilgisellemeden ayr olarak incelenmelidir. Mesela ngilizcede water su kelimesinin I drink water only Sadece su ierim cmlesinde isim olarak, I water the garden every morning Her sabah baheyi sularm cmlesinde fiil olarak kullanlmas dilbilgisellemedeki gibi zaman ierisinde fonetik ve semantik erozyon sonucunda olumu bir deiim deildir. Bu konu ayrca incelenmesi gereken dilbilgisel bir olaydr. Aslnda water kelimesinin hem su hem de sulama anlamnda kullanlmas bir anlam gelimesi olarak da alglanmaldr, dilbilgisellemede ise tek ynde bir daralma sz konusudur. Ayrca Vecihe Hatibolu, 1974, Trkedeki Eklerin Kkeni adl makalesinde Trkedeki eklerin meydana gelmesinde, balca yolun etkili olduunu ve baz ekler balangta ayr szckler olduklar halde, kullanl ve anlam zorunluu ile zamanla ek durumuna gemekte olduunu syler. Fakat dilbilgiselleme tabirini kullanmaz. Buna mukabil kelimelerin ekletiini syler. Burada ekleme bizim bu yazda kastettiimiz gibi tam bir terimsel kullanmda kullanlmtr. Ahmet Buran da ayn kelimeyi bildiri balnda kullanr. Ahmet Buran (1999), Trkede Kelimelerin Eklemesi ve Eklerin Kkeni, 3. Uluslar Aras Trk Dil Kurultay Bildirileri 1996, Ankara: TDK Yaynlar. Dolaysyla, bizim yazmzn bir amac da dilbilgisellemeyi bir terim olarak tantmaya almaktr. 7. Traskn bu rneindeki ironik nokta udur. ism ekinin ierisindeki is ngilizcede imdiki zaman eki olarak kabul edilince ism gncel doktrin, reti anlamna gelir. Bu varsaymla gn gemi doktrin, reti de wasm kelimesiyle ifade edilir, zira was, isin gemi zaman ekimidir. Bunun etimolojik bir kymeti olmasa da dilin ne kadar farkl yntemlerle kelime rettiini gstermesi bakmndan bir anlam vardr.

142

Demirci, Dilbilgiselleme zerine Bir nceleme

Kaynaka
ANTTILA, Ramio (1989), Historical and Comparative Linguistics, Amsterdam/Philadelphia: John Benjamins Publishing Company. ATABAY, Nee, brahim Kutluk ve Sevgi zel (1984), Szck Trleri, Ankara: Trk Dil Kurumu. BURAN, Ahmet ve Ercan Alkaya (2001), ada Trk Leheleri, Ankara: Aka. BURAN, Ahmet (1999), Trkede Kelimelerin Eklemesi ve Eklerin Kkeni, 3. Uluslar Aras Trk Dil Kurultay Bildirileri 1996, Ankara: TDK Yaynlar. CAMPBELL, Lyle (1999), Historical Lingustics, Cambridge, Massachusetts: MIT Press. DEMR, Nurettin (2002), Kbrs Azlarnda imi Hakknda, Bilig, Gz 2002, Say 23: 129-140. DEMR, Nurettin ve Emine Ylmaz (2003), Trk Dili El Kitab, Ankara: Grafiker. DEMRC, Kerim (2006), Kazakh Verbal Structures and Descriptive Verbs, Maryland: Dunwoody Press. EKER, Ser (2005), ada Trk Dili, Ankara: Grafiker. ERGN, Muharrem (1995), Orhun Abideleri, stanbul: Boazii Yaynlar. FROMKIN, Victoria and Robert Romdan (1993), An Introduction to Language, Harcourt Brace College Publishers. GABAIN, A. Von (2000), Eski Trkenin Grameri, Ankara: Trk Dil Kurumu. GABELENTZ, von der Georg (1891), Die Sprachwissenschaft, Ihre Aufgaben Methoden, und bisherigen Ergebnisse, Leipzig: Weigel. [Paul J Hopper ev Elizabeth Closs Traugott baz alntlar bu kitaptan alnmtr]. HEINE, Bernd and Mechthild Reh (1984), Grammaticalisation and Reanalysis in African Languages, Hamburg: Buske. [Lyle Campbell baz alntlarnn buradan aktarlmtr]. HATBOLU, Vecihe (1974), Trkedeki Eklerin Kkeni, Trk Dili, C. XXIX, S. 268, Ocak 1974 HOPPER, Paul J. and Elizabeth Closs Traugott (2000), Grammaticalization, Cambridge University Press. HUMBOLDT, Wilhelm von (1825), ber das Entstehen der grammaticalischen Formen und ihren Einflu auf die Ideenentwicklung, Abhandlungen der Kniglichen Akademie der Wissenschaften zu Berlin: 401-30. JOHANSON, Lars (1989), Aorist and Present tense in West Oghuz Turkic, Journal of Turkish Studies, Volume 13: 99-105. (1995), On Turkic converb clauses, Converbs in Cross-Linguistic Perspective: Structure and Meaning of Adverbial Verb Forms-Adverbial Participles, Gerunds- (adl kitapta blm) Berlin New York: Mouton de Gruyter, Editrler: Haspelmath, Martin and Knig Ekkehard.

143

bilig, Bahar / 2008, say 45

KUZNETSOV, Petro . (1997), Trkiye Trkesinin Morfoetimolojisine Dair, Trk Dili Aratrmalar Yll Belleten 1995, Ankara: Trk Dil Kurumu. LEHMAN, Christian (2002), Thoughts on Grammaticalization, (Second revised edition-Online Copy). LIGHTFOOT, David (1982), The Language Lottery: Toward a Biology of Grammars, Cambridge, MA: MIT Press: MALMKJAER, Kristen (1996), The Linguistics Encyclopedia, London and New York: Routledge. MATTHEWS, P. H. (1997), Concise Oxford Dictionary of Linguistics, Oxford, New York: Oxford University Press. MEILLET, Antonie 1912, Lvolution des formes grammaticales, Scienta (Rivista di Scienza) 12, No. 26, Reprinted in Meillet 1958: 130-148. MER, Cemil (1996), Bu lke, stanbul: letiim Yaynlar. (Yayna hazrlayan: Mahmut Ali Meri). OGRADY, William, M. Dobrovolsky and M. Aronoff (1997), Contemporary Linguistics. New York: St. Martins Press. SARI, Mustafa (2000), Trkiye Trkesinde Szck Trlerinin Deiiklie Uramas, Trkoloji Dergisi, XIII. Cilt, 1. Say: 227-242. TEKN, Talat (1968), A Grammar of Orkhon, Bloomington: Indiana University Publications. TRASK, R. L. (1996), Historical Linguistics, London, New York, Sydney, Auckland: Arnold. VARDAR, Berke (2002), Aklamal Dilbilim Terimleri Szl, stanbul: Multilingual.

144

An Overview of Grammaticalisation
Assist.Prof.Dr. Kerim DEMRC*
Abstract: From a diachronic standpoint, grammaticalisation is commonly defined as a part of the natural process of language change, where, under certain circumstances, various lexical items and linguistic elements turn into different forms to serve grammatical functions. Over a substantial amount of time, some free morphemes such as nouns and verbs obtain new grammatical tasks becoming modals, case markers, auxiliary verbs, postpositions, connectives etc. Through grammaticalisation, new morphological forms come to represent certain semantic structures that lack morphological and phonetic representation on the surface. As this kind of language change takes place on the one hand, the same nouns and verbs continue to function as free morphemes keeping their original linguistic meanings and assignments intact, on the other. This process is observed in several languages worldwide independent of their genetic affinity. Various forms of grammaticalisation can be observed in Turkish as well. The aim of this study is to identify the elements and look into some forms of grammaticalisation observed both in Turkish and some other world languages. The study also aims to make a contribution to the employment of this term in Turkology studies. Key Words: Grammaticalisation, coexistence, diachronic, synchronic, direction in grammaticalisation, morpheme, allomorph

Pamukkale University, Faculty of Education / DENZL kerimdemirci@yahoo.com

bilig Spring / 2008 Number 45: 131-146 Ahmet Yesevi University Board of Trustees


*
: , , , . , , , , / , , , , .., . , (), . , , . , , , . . : , , , , ,

, / kerimdemirci@yahoo.com

bilig Zima 2008 Vpus: 45: 131-146 Popeitel#skiy Sovet Universiteta Axmeta Wsavi

Searching for Excellence in Educational Communication: The Role of IQ, EQ and SQ


Assist.Prof.Dr. Nilay (BAOK) YURDAKUL* Assoc.Prof.Dr. Mjde KER-DINCER** Assoc.Prof.Dr. Z.Beril AKINCI VURAL***
Abstract: All the new approaches in different disciplines imply that education is not a static area, and the communication skills of educators play a highly important role in this non-static process. This puts forward the fact that both educators and students have to cyltivafe themselves in the search for excellence in education. In other words, being a master in communication is the equal responsibility of the two parties since effective communication requires mutual transaction. Even though it seems to be the responsibility of both sides, the modeling role of educators seem to be much more important throughout the education process. From this perspective, achieving excellence in the education process depends on the ability and effectiveness of educators in integrating their analytical, emotional and spiritual quotient. The competence of educators in this regard are of great importance if the students are to be guided in the best way possible. This paper dwells on the search for excellence in developing the communication skills of educators. The authors intend to discuss IQ, EQ, and SQ altogether from the perspective of communication in order to point to the significant role they play in improving educators communication skills. Key Words: Educational Communication, Intelligence Types, Intelligence Quotient (IQ), Emotional Intelligence (EQ), Spiritual Intelligence (SQ)

Introduction The main goals of the educational system are to adapt the students to life as individuals having analytic, emotional and spiritual qualities, and to help them in gaining an outlook to words the world with higher self-confidence and self*

** ***

Ege University, Faculty of Communication, Department of Public Relations and Publicity / ZMR nilay.yurdakul.basok@ege.edu.tr mujde.ker.dincer@ege.edu.tr z.beril.akinci@ege.edu.tr

bilig Spring / 2008 Number 45: 147-164 Ahmet Yesevi University Board of Trustees

bilig, Spring / 2008, Number 45

awareness. Many educators, scientists and researchers have put forward and accepted the fact that the fundamental characteristics needed for success in life are multi-dimensional. Regarding this, the role of education can not be underestimated in preparing the students for life appropriately and allowing them to be happy and satisfied individuals with personal integrities. The fundamental objective of education is to educate the individual for the world, society and the environment he/she is living in and to give the energy he/she needs in order to contribute to improving the quality of the world itself (Ergin 1998: 227). To achieve all the above mentioned goals, it is of great importance for the educators who have to supply the needed background to their students, to integrate their analytical intelligence (IQ), emotional intelligence (EQ) and spiritual intelligence (SQ) in order to create inner synergy and expose a powerful modeling role. Within the educational process of transmitting the knowledge and the experiences of the teachers, communication is a sine qua non component. Actually, communication seems to be a fundamental element in education. By building an effective communication bridge among teachers and students, the skills mentioned below can be achieved: To find out the most rational way by using IQ, To find out the most suitable behavior by using EQ, To find out the most common causes and common interests and behave accordingly in order to enrich humanity by using SQ.

Educational Communication Achieving educational goals requires, on the one hand, planning the activities effectively, and on the other, an effective coordination like harmony in an orchestra. Education is described as a process that aims at student development and involves planned activities in order to start, accomplish, and sustain learning, and the applier of this process is the teacher. (Acikgoz n 2003: 20) Actually, accomplishing educational goals depends on the effectiveness of teaching processes and this highlights the role of teachers throughout this process since effectiveness depends on their attributes and communicative styles in educational environments.
Education, in general, is described as acquiring the needed knowledge, skills and understandings in order to take part in society and as developing personalities. Communication is barically described as the process of sharing ideas and feelings through symbols. From a broad perspective, communication is to transmit and receive ideas and opinions via oral, written and visual tools or combination of all these, in order to create a mutual understanding. (Sillars
148

Yurdakul, Ker-Dincer, Aknc Vural, Searching for Excellence in Educational Communication:

1995: 47) The main aim of communication is to create a transactional atmosphere in which the source and receiver of a message experience sharing their opinions, attitudes, behaviors etc. simultaneously. Taking into consideration the definition of educations and communication together, educational communication can be defined as a transactional process in which educators and students create a joint communication climate which changes from moment to moment as the conversation unfolds and the thoughts, attitudes and behaviors of both parties influence each other in some way. In this respect through educational communication, students may supply the experience, information and virtues they require in various stages of their life span to succeed common understanding in social interactions. On the educators side, however, the communicative outcome may be different; it may be the reshaping and revising the communication styles of themselves in order to create a satisfactory educational atmosphere, analyze their students necessities and requirements a be role models for their students personal communication skills. Actually, all the harmonious outcomes of educational communication would lead students and educators to live more successful and self-fulfilling lives. It is not certain whether or not the relationship style between educators and students determine the success and efficiency in such learning environments, too. The relationship style between educators and students and the quality of these relationships have direct impact upon academic achievement and student behavior. In order to develop communication skills throughout the education process, an educator should ask the following questions to himself/herself (Ergin 1998: 227): What do I expecting after sending my message? What would I like to accomplish in order to influence my surrounding? What do I expecting my students to believe in, say and do as a result of my communication? In forme psychology, what kind of impact would I like to create and what kind of reaction would I like to receive from my students? Taking into consideration the questions above, one should first of all consider the concept of intelligence in educational communication, and then should handle the subject from the perspective of IQ, EQ, and SQ and investigate how to integrate these abilities in to the educational processes. Intelligence like communication has always been one of the most fascinating areas by being the arduous way to learn about human individuality. Due to its important mission in learning and teaching, many researchers have tried to define intelligence from different perspectives. Before reaching a consensus on definitions of intelligence a good many definitions were
149

bilig, Spring / 2008, Number 45

proposed, and at last two main definitions were accepted commonly. The First of the two definitions comes from "Intelligence: Knowns and Unknowns" a report of a task force convened by the American Psychological Association (Sternberg 1997: 1030-1037): Individuals differ from one another in their ability to understand complex ideas, to adapt effectively to the environment, to learn from experience, to engage in various forms of reasoning, to overcome obstacles by taking thought. Although these individual differences can be substantial, they are never entirely consistent: a given persons intellectual performance will vary on different occasions, in different domains, as judged by different criteria. Concepts of intelligence are attempts to clarify and organize this complex set of phenomena. A second definition of intelligence comes from "Mainstream Science on Intelligence", which was signed by 52 intelligence researchers in 1994 (Gottfredson 1997: 13-23): A very general mental capability that, among other things, involves the ability to reason, plan, solve problems, think abstractly, comprehend complex ideas, learn quickly and learn from experience. It is not merely book learning, a narrow academic skill, or test-taking smarts. Rather, it reflects a broader and deeper capability for comprehending our surroundingscatching on, making sense of things, or figuring out what to do. The two commonly accepted definitions of intelligence focus on one main issue, and that is the importance given to the effective flow of human interactions depending on communication competence. Regarding educational communication processes, educators, as they hold the steering wheel in the education system should pay attention to various intelligence levels within the classroom. Paying attention to intelligence contributes to developing common understanding among educators and students. Because through the educational communication process the intelligence levels of both sides increase the shared field of experience. It also plays a key role in overcoming various burdens on different personalities. Since it is a transactional process the intelligence level of the communication parties may satisfy both sides and may contribute to mutual understanding in educational communication.

Intelligence Types Since definitions of intelligence emphasize the importance of it in human relationships, and its various impacts on life-long learning process, this har placed various intelligence types at the core of intelligence studies.

150

Yurdakul, Ker-Dincer, Aknc Vural, Searching for Excellence in Educational Communication:

At the beginning of the twentieth century, as psychologists discovered ways and means to measure intelligence, Aristotle's definition of man as 'a rational animal' developed into an obsession with the intelligence quotient, IQ. In the mid1990s, Daniel Goleman popularized research into emotional intelligence (EQ), pointing out that EQ is a basic requirement for the appropriate use of IQ. Near the end of the twentieth century, there is enough collective evidence from psychology, neurology, anthropology and cognitive science to show us that there is a third 'Q', called spiritual intelligence or 'SQ'. Intelligence Quotient (IQ): Intelligence quotient, commonly known as IQ, is the ratio of a person's mental age to his/her chronological age (multiplied by 100) that can be measured by an intelligence test (http://dict.die.net/iq/: 15.09.2005). IQ testing was first coined by Alfred Binet and his colleague Theodore Simon. The two researchers together created the Stanford-Binet IQ testing in 1905 aiming to identify students who could benefit from extra help in school. Their assumption was that a lower score on IQ scale indicated the need for more teaching, not an inability to learn. This test became widely accepted at the beginning of the 20th century. Today the commonly used IQ test is the WISC-III test, originally developed by David Wechsler in 1974. The WISC-III test comprises ten types of problems, categorized by difficulty and by skill type (verbal and performance scales). While calculating the IQ, took age into account. In other words, in the computation of the IQ, an age-correction takes place. Because of this feature, the IQ stays constant over the life span (http://www.psyonline.nl/: 28.09.2005). Another notable type of IQ test is the Bailey Scale of Infant Development, regarded as the 'best' means of testing cognitive development in infants (http://www.arikah.net/: 06.10.2005). Today IQ testing is used not primarily for children, but for adults to indicate their mental abilities relative to others of approximately the same age compared to the general population. IQ tests include questions on reasoning ability, problem-solving ability, ability to perceive relationships between things and ability to store and retrieve information. IQ tests measure this general intellectual ability in a number of different ways. They may test (Sensiper 2005): Spatial ability: the ability to visualize manipulation of shapes. Mathematical ability: the ability to solve problems and use logic. Language ability: The ability to complete sentences or recognize words when letters have been rearranged or removed. Memory ability: the ability to recall things presented either visually or orally.
151

bilig, Spring / 2008, Number 45

Questions in each of these categories test for a specific cognitive ability, but many psychologists hold that they also indicate general intellectual ability. And for the measurement, IQ tests use a standardized scale with 100 as the median score. On most tests, a score between 90 and 110, or the median plus or minus 10 indicates average intelligence. A score above 130 indicates exceptional intelligence and a score below 70 may indicate mental retardation (http://www.psyonline.nl/: 28.09.2005). Many questions are asked such as, Can one increase his IQ level? or What are the ways of improving IQ?. IQ tests measure a persons ability to understand ideas but cannot measure the quantity of his/her knowledge and learning new information does not automatically increase his/her IQ level. Learning may exercise minds, however, which could help you to develop greater cognitive skills and on the other hand scientists do not fully understand this relationship. The connection between learning and mental ability is still largely unknown, as are the workings of the brain and the nature of intellectual ability. Intellectual ability does seem to depend more on genetic factors than on environmental factors, but most experts agree that environment plays some significant role in its development (Brain 2005). So the IQ score is relatively stable, no matter what education one acquires. This does not mean that the intelligence level cannot be enhanced. IQ tests are only one imperfect method of measuring certain aspects of intellectual ability. A lot of critics point out that IQ tests don't measure creativity, social skills, wisdom, acquired abilities or a host of other things we consider to be aspects of intelligence. The value of IQ tests is that they measure general cognitive ability, which has been proven to be a fairly accurate indicator of intellectual potential. There is a high positive correlation between IQ and success in school and the work place, but there are many, many cases where IQ and success do not coincide (Goleman 2000: 160-167). Emotional Intelligence: Emotional intelligence (EQ) was first mentioned by Peter Salovey and John Mayer in their joint work in 1990. After this in 1995 Daniel Goleman brought the term to public awareness with his bestselling book, Emotional Intelligence: Why it can matter more than IQ. In his book Goleman defined EQ as "the capacity for recognizing our own feelings and those of others, for motivating ourselves, for managing emotions well in ourselves and in our relationships." (Goleman 1995: 268-269). In other words, emotional qualities such as self-control, zeal and persistence and the ability to motivate oneself that are needed for success in every aspect of life are described by EQ.

152

Yurdakul, Ker-Dincer, Aknc Vural, Searching for Excellence in Educational Communication:

Golemans starting point on his EQ studies depends on Howard Gardners early studies on multiple intelligences. Gardner in his study defined at least eight different varieties. These are (Gardner 1993: 73-277): Linguistic: Sensitivity to sounds, structure, meanings and functions of words and language (writer, orator). Logical-Mathematical: Sensitivity to, and capacity to discern logical or numerical patterns: ability to handle long chains of reasoning (scientist, mathematician). Spatial: Capacity to perceive the visual-spatial world accurately and to perform transformations on ones initial perceptions. (artist, architect) Bodily-Kinesthetic: Ability to control ones body movements and to handle objects skillfully. (athlete, dancer, sculptor, surgeon) Musical: Ability to produce and appreciate rhythm, pitch, and timbre; appreciation of the forms of musical expressiveness. (composer, performer) Interpersonal: Capacity to discern and respond appropriately to the moods, temperaments, motivations, and desires of other people. (counselor, political leader) Intrapersonal: Access to ones own emotional life and the ability to discriminate among ones emotions; knowledge of ones own strengths and weaknesses. (psychotherapist, religious leader) Naturalistic: Ability to perceive the environment and ecosystems; knowledge of relationships in nature. (naturalist, environmentalist) To reach a new model of EQ, researchers added self-awareness, personal decision making, managing feelings, handling stress, empathy, communications, self-disclosure, insight, self-acceptance, personal responsibility, assertiveness, group dynamics, and conflict resolution etc. to interpersonal and intrapersonal intelligences mentioned in multiple intelligence. Although many subjects are taken into account and all are equally important, five domains stand up as the parameters of emotional intelligence (Goleman 1995: 37-43); Self-awareness- Capacity for understanding one's emotions, one's strengths, and one's weaknesses. The ability to recognize a feeling as it is happening is fundamental to emotional intelligence. If you are unable to notice your emotions, you can be overwhelmed and can flounder at the mercy of these strong feelings. Managing emotions- The ability to maintain an even keel or bounce back quickly from lifes upsetting developments builds on the preceding skill.

153

bilig, Spring / 2008, Number 45

You want to have a sense of control over your emotions so that you can deal with them appropriately. Self-motivation- Underlying the accomplishment of any sort of goal is the ability to marshal our emotions in pursuit of that end. For creative tasks, focus and mastery (learning to delay gratification and stifle inappropriate desires) are important skills, and emotional control is essential. Recognizing the emotions of others- People skills are based on a capacity for empathy and the ability to stay tuned to the emotions of others. Empathy kindles altruism and lies at the basis of professions that deal with caring for others, such as teaching, management, and the healing arts. Handling relationships- Interpersonal effectiveness is dependent on your ability to manage the emotions of others. Brilliant projects and innovative insights are often never realized because of a lack of social competence and leadership skills. The competency in these clusters must be in place for an individual to be effective in different aspects of life. Especially for those responsible for education, their communal and ethical life depending on self-restraint and compassion, and the skills associated with EQ. Due to its importance in interpersonal interactions and on communication competence, many questions are asked, such as Can EQ level be tested? or What if someone does not have the required level in EQ level? Unlike IQ, to form tests measuring EQ level is really hard because the components of EQ are highly subjective. Again unlike IQ, which is considered an absolute given from birth, emotional intelligence is thought to be cultivated and enhanced throughout life by paying attention, reading books on or taking courses on components of EQ such as emotional self-awareness, accurate selfassessment, self confidence, empathy, social awareness, emotional selfcontrol, trustworthiness, conscientiousness, adaptability, optimism, achievement orientation, communication, change catalyst, and relationship management (Goleman et al. 2002: 37-40). Spiritual Intelligence: Spiritual intelligence or SQ is a coined term. It sounds familiar, yet most people have never heard the term, never read about it, and never discussed it with anyone else. Some may think they know its meaning, but they may be confusing spiritual intelligence with spiritual knowledge. Spiritual intelligence is a way of thinking. We are all born with it, live with it, and use it. It can never be taken from us. Yet many have not named it and do not make a conscious choice when they use it (Edwards 1999: 2-4). As Dana Zohar describes in her joint book SQSpiritual Intelligence, the Ultimate Intelligence; SQ is what we use to
154

Yurdakul, Ker-Dincer, Aknc Vural, Searching for Excellence in Educational Communication:

develop our longing and capacity for meaning, vision and value. It facilitates a dialogue between reason and emotion, between mind and body. SQ allows us to integrate the intrapersonal and the interpersonal, to transcend the gap between self and other (Zohar and Marshall 2001: 22-35). In another definition SQs scientific side is mentioned as: the intelligence with which we address and solve problems of meaning and value, the intelligence with which we can place our actions and our lives in a wider, richer, meaning-giving context, the intelligence with which we can assess that one course of action or one life-path is more meaningful than another" (Zohar and Marshall, 2004: 26). Unlike IQ, which computers have, and EQ which exists in higher mammals, SQ is uniquely human. SQ is linked to humanity's need for meaning, an issue very much at the forefront of people's minds as the world becomes a large, single global village in which everyone knows the others hearts. SQ allows us to dream and to strive. It underlies the things we believe in and the role our beliefs and values play in the actions that we take and the shape we give to our lives. It is the intelligence with which we ask fundamental questions and with which we reframe our answers. It nourishes our relationship with all the living beings, defines and follows a moral-ethical path, and practices loving kindness (Buzan 2001: 25-40). SQ is learned and can be enhanced through integrating the skills of emotional intelligence with specific spiritual qualities. The needed qualities to increase SQ are: identifying our deepest values and sense of meaning in life, establishing a practice of spiritual mindfulness and integrating it into our daily lives, nourishing our intuitive wisdom, increasing our capacity for love and compassion, expanding our capacity for forgiveness, understanding and applying spiritual boundaries, managing emotions and behavior and living with zeal, dignity, and empathy. Additionally SQ takes part in our journey of finding our inner-self. Until now, no strictly ruled and concrete SQ tests have been designed. Researchers discuss that it is really hard to evaluate something that is so relative, but instead of measuring it with tests they prefer to use the observation technique. So after mentioning the qualities to increase SQ, the indications of a highly developed SQ according to the researchers findings include: (Zohar and Marshall, 2001: 30-31): the capacity to be flexible, a high degree of self- awareness, a capacity to face and use suffering, a capacity to face and transcend pain,
155

bilig, Spring / 2008, Number 45

the quality of being inspired by vision and values, a reluctance to cause unnecessary harm, a tendency to see the connections between diverse things, a marked tendency to ask Why? or What if? questions and to seek fundamental answers, being field-independent possessing a facility for working against convention. After mentioning the qualities that need to be enhanced and the indicators of high degree SQ level, we have to deal with some ways to improve SQ. Some of the ways can be listed as: putting yourself in charge of how you think, how you feel and how you behave. Controlling how you think will determine your beliefs, your values and the way you process information. Controlling how you feel will allow you to be the one who decides your emotions and the way you respond to the events in your life. Controlling your behavior will help you to avoid the missteps that causes you sorrow and to do the things that bring you joy. SQ empowers you to assert selfcontrol and achieve personal happiness. Finally, Danah Zohar points out, it is important to emphasize that a mere sense of spiritual intelligence does not guarantee that we can use it creatively in our lives. To have high SQ is to be able to use the spiritual to bring greater context and meaning to living a richer and more meaningful life, to achieve a sense of personal wholeness, purpose and direction (Zohar and Marshall 2004: 61-75).

The Connection between IQ, EQ, and SQ Nowadays these three intelligence types are seen interwoven in order to create mutual understanding among human beings. Namely, no single intelligence can be effectual without the other and all together they unite to create excellence in communication. In other words, EQ and SQ are not the opposites of IQ; they all together work as, dynamic partners in the conceptual and real world.
Various researches were made on cognitive skills since the beginning of the 70s proved -unlike common opinion- that skills depending on IQ level are not the ultimate ones needed for the life success of a person. Although researchers proved the importance of IQ in professional accomplishments, they also indicated that around only 25% of the success is devoted to it. Since IQ provides a basic standard for jobs that require technical expertise, without the appropriate level of IQ one cannot be successful in that particular job. However, in jobs where the same technical expertise is performed by all workers, the quality needed to show superior performance and to be much more successful
156

Yurdakul, Ker-Dincer, Aknc Vural, Searching for Excellence in Educational Communication:

than the others depends on the workers EQ level. According to these findings, in todays world in almost every kind of job, emotional competence is valued twice as much as cognitive skills (Goleman 2000: 35-36). In addition to studies emphasizing the importance of EQ, a series of researche was done at the end of the 20th century, indicating that in some conditions such as solving interpersonal conflicts and intrapersonal dissatisfactions where a person feels himself/herself helpless, unhappy or useless, sometimes EQ is left un-sufficient. In solving these sorts of problems the existence of a third kind of intelligence SQ- is accepted. Especially where IQ is left un-sufficient in human relationships, EQ and SQ are seen as the fundamental tools in communicating. EQ guides the way to analyze the conditions people are in and the suitable behaviors fort hat particular incident. SQ provides the possibility for people to ask themselves if they are satisfied or not with the situation they confront. In other words, it conveys an inner guidance whether a change and transformation is needed or not. SQ is a prerequisite for the proper functioning of IQ and EQ. While IQ enables people to find out the most logical answers to various incidents, it also helps people to approach these incidents in a cognitive way and behave rationally. On the other hand, EQ helps people to analyze various situations depending on their emotions and guides them about how to behave in such situations. Finally, SQ helps people to ask whether they would like to be in that situation or not according to their own intuitions. When we look for a solution, IQ helps our mind to operate objectively while EQ analyses emotions, SQ helps us to pay attention whether our attitudes and behaviors are in harmony with the Universes. IQ runs within physical limits, EQ handles incidents within emotional limits, and SQ knows that possibilities in life are eternal and below surface, there is a constant flow of divinity. According to SQ, all the troubles we face in life are a sort of lesson in human development. The most important point is to render life more meaningful. Facing various incidents, IQ asks What do I want? while EQ asks, What do we want?, and in addition SQ would pay attention to the Universe. According to IQ happiness is wealth, fame and present pleasures such as music and entertainment. According to EQ happiness is found to be in emotional meanings. According to SQ happiness is continual road to enthusiastic luminous be it in happiness or in sorrow (Bozdag, 2002: 38). What is ideal, is to use these three intelligence types together and in conjunction with each other. Actually the human brain is inherently capable

Universe: The Universe is here used to cover the energy that is every where and vital for our existence.

157

bilig, Spring / 2008, Number 45

of doing this. This process leads to a dialogue among IQ, EQ, and SQ, which in turn leads to an equilibrium point for development and transformation.

How Educators May Use IQ, EQ and SQ Throughout The Educational Communication Process It is not certain whether or not there is a strong correlation between the academic achievements of students and their psychological requirements. If it is to obtain quality in education, apart from many other factors, educators have to find suitable ways to solve the problems of their students as much as possible. And to achieve this, educators should be well trained in areas such as class management, educational communication and psychology because education also has a meaning of sharing love and knowledge passing from the individual to the family and then to the whole humanity. The final goal is to train loving, respecting, responsible, successful, self-confident, virtuous, assertive etc. individuals. As seen, the main goal of education is also the goal of psychological health (Yavuzer 1999: 215).
The nature of education is aspires to help students acquire more than just knowledge. Educators strive to help their students develop into concerned citizens, active participants in their organizations and communities, and loving family members. So not only IQ but also EQ, and SQ competencies enable a person to use their knowledge effectively toward building a better society and becoming a better person. From this point on, the IQ, EQ, and SQ interaction in the educational communication process gains another dimension. Since during communication interactions emphasizing message content to the neglect of relational factors arent practical, the Coordinated Meaning Management Theory (CMM) emphasizes the importance of coordinating our actions with the behavior of others, to make sense of that interaction, and to remind ourselves that some things in life are not known (Griffin 2000: 66). From this perspective: good communication occurs when we and others are able to coordinate our actions sufficiently well so that our conversations comprise social worlds in which we and they can live well- that is with dignity, honor, joy, and love (Pearce 1994: 366). This type of interaction is called cosmopolitan communication and the communicators are named cosmopolitan communicators. Cosmopolitan communicators call to mind a citizen-of-the-world who is able to interact comfortably with others who come from diverse cultural-backgrounds, hold different values, and express discrepant beliefs. According to Pearce, true cosmopolitan communicators are rare because they need the wisdom of a sage, the patience of a saint, and the skills of a therapist (Pearce 1994: 370-372).
158

Yurdakul, Ker-Dincer, Aknc Vural, Searching for Excellence in Educational Communication:

Especially educators understanding, valuing and adapting CMM theory throughout their educational communications have to act as cosmopolitan communicators because this may help both parties to have more self-fulfilling communication outcomes. Balancing IQ, EQ, and SQ competencies on the road to become cosmopolitan communicators is the first step to be taken. For such an effective cosmopolitan communication process, first of all educators should learn to talk positively, listen emphatically, and accept students as they are. As a second step educators have to realize their roles as role-models for their students. In Social Learning Theory, Albert Bandura mentions the importance of learning through observing others behaviors (Okay, Okay 2001: 75-76). So with their professional and even with their private lives educators have to reflect their high IQ, EQ, and SQ balanced cosmopolitan communication styles to their students, in other words mentors of life for their students. Educators must keep in mind that education is not programming the students according to their own personal needs and rights but to orient their students towards life according to their studens own abilities and characteristics (http://www.ogretmenlik.com/: 12.09.2005). A eat of research carried out on intelligence types puts forward the fact that EQ and SQ have the capacity to be developed while IQ can be developed only to a degree (http://www.iqtest.com/: 15.09.2005). This scientific finding puts the burden on the shoulders of educators in the educational communication process. So educators should first have the capacity of integrating their own IQ, EQ, and SQ competencies (Table 1) and should then reflec these competencies to their students.
IQ Competencies Receive information Store information Using information cognitively Keeping in memory Connecting old and new information EQ Competencies Self-awareness Paying attention to emotions Controlling emotions Communicating effectively High level of concentration High degree of external motivation Developing leadership potential SQ Competencies Reaching a higher level of self-awareness Comprehending the meaning of life Taking pleasure of life Enjoying curiosity that comes with learning Integrating with all forms of universe (nature affection) Developing self-respect Developing self-motivation Accepting the guidance of intuitions

Table 1. IQ, EQ, and SQ Competencies


159

bilig, Spring / 2008, Number 45

Educators can train their students according to the above mentioned competencies. But to develop self-awareness is a prerequisite of this process. In other words, educators should ask questions to themselves, considering the meaning of knowledge, feelings and life itself and be able to assimilate these answers within themselves. In order to understand whether an educator has an integrated IQ, EQ, and SQ competency, it is possible to interrogate his/her way of approaching life, knowledge, love, nature, and observe his/her comprehension, tolerance and compassion. To develop and integrate these competencies, below are the behavioral types that educators should consider: 1. The attitude of the educators at the very beginning of the academic term is important from the perspective of students. Positive attitudes, behaviors and approaches shape the first impressions of students. 2. Educators should be well educated in their own professional topics and transmit what they know persuasively. 3. Active and empathic listening is of great importance both from the point of educators and students. 4. Educators should pay attention to their students psychology and emotions. In this way, they can help their students to develop their emphatic skills, and overcome fear, anger, sorrow and such negative feelings more easily. 5. Educators should also help their students on how to manage themselves, what to consider in social relations, how to motivate themselves and how to improve team work etc. 6. They should also encourage their students to engage in various activities in order to increase their general knowledge, which in turn would support the students IQ, EQ, and SQ. 7. Educators can also use humor and real life stories throughout the educational communication process, which would enlighten both their own and their students lives. Educators should also consider the below points while developing one to one relation, with their students (Celep 2002: 120-122): 1. When a problem or an unsuitable situation arises, educators should prefer to talk directly to the student himself/herself instead of talking with others. 2. Being polite may help establishing reliable relations. 3. Using eye contact and all the other nonverbal means effectively may increase the level of communication sincerity. 4. Using I-language conveys minimum negative evaluations about the students and this may improve the interpersonal communication between educators and their students. 5. Instead of asking direct judging questions to the students about their misdeeds, trying to ask questions such as, Do you think you are right? or Can I help you?

160

Yurdakul, Ker-Dincer, Aknc Vural, Searching for Excellence in Educational Communication:

Conclusion Recent studies show that high IQ is not a guarantee for a successful, prestigious and happy life. However, in most educational institutions academic achievement and high grades are still valued. Unfortunately, developing social and emotional abilities, paying attention to the other voice of mind are underestimated in educational communication. Usually socializing students in the current curriculum, supplying them with a strong infrastructure by improving their interpersonal communication skills are taken as secondary items through this process. Recent research on EQ points out individuals with high emotional and social skills have more happy and productive lives. The ones that can not control their emotions are usually found to be in a troubled spirit and in an internal struggle which hinder their clear thinking and concentration. However, the ones with high EQ and SQ seem to have more advantageous positions both in their private and professional lives. People with high SQ level have the ability to give inspiration to others. So especially the educators whose mission is to train their students mentally, emotionally, and spiritually have to learn to integrate their IQ, EQ, and SQ in the first place. From this perspective, primarily educators should train themselves in these three intelligence types as much as possible and use them all effectively in conjunction with each other through educational communication as cosmopolitan communicators. Success wile come to those who have the curiosity to travel along their personal development pathway and the capacity to interrogate themselves and the meaning of their lives. After educating themselves, cosmopolitan educators can be role models and train their students in this process since students of the modern, global, and competing world should not only be handled with their cognitive abilities, but also with their personal abilities. In conclusion, it is very important to integrate IQ, EQ, and SQ competencies in to educational communication. That is why this process should be strategically planned, managed and evaluated by educators and by the school management, and in order to accomplish this, it is a prerequisite to supply the needed training courses to educators not only on communication skills but also on EQ and SQ literacy. References
AIKGZ N, Kamile (2003), Etkili renme ve retme, zmir: Eitim Dnyas Yaynlar. BRAIN, Marshall (2005), What Constitutes a Person's IQ? http://www.howstuffworks.com/question455.htm, 15.09.2005. BUZAN, Tony (2001), The Power of Spiritual Intelligence, USA: HarperCollins. BOZDA, Muhammed (2002), Ruhsal Zeka, stanbul: Nesil Yaynlar.
161

bilig, Spring / 2008, Number 45

CELEP, Cevat (1997), retmenlik Yeterlilik Duygusu, Yaadika Egitim Dergisi, Ocak/ubat, Istanbul (100-110). EDWARDS, Paul (1999), The Spiritual Intelligence Handbook, USA: Emmanuel Meals. ERGN Akif (1998), retim Teknolojisi: letiim, 2.Baski, Ankara: An Yaynclk. GARDNER, Howard (1993), Frames of Mind: The Theory of Multiple Intelligence, NY: BasicBooks. GOLEMAN, Daniel (1995), Emotional Intelligence; Why It Can Matter More Than IQ, NY: Bantam Books. (2000), Working With Emotional Intelligence,. NY: Bantam Books. , BOYATZIS, Richard E., McKEE, Annie (2002), Primal Leadership: Realizing the Power Emotional Intelligence, Boston: Harvard Business School Publishing. GOTTFREDSON, Linda S. (1997), Mainstream Science on Intelligence: An Editorial with 52 Signatories, History, and Bibliography, Intelligence, 24(1), 13-23. GRIFFIN, Em (2000), A First Look At Communication Theory, 4th Edition, Boston: McGraw-Hill. OKAY, Ayla, OKAY, Aydemir (2001), Halkla likiler: Kavram, Strateji ve Uygulamalar, stanbul: Der Yaynlar. PEARCE, W. Barnett (1994), Interpersonal Communication: Making Social Worlds, New York: HarperCollins. SENSIPER, Sylvia (2005), Emotional intelligence: More important Than IQ? http://community.healthgate.com/GetContent.asp?siteid=ucsd&docid=/healt hy/mind/1999/emotintell/index, 03.10.2005. SILLARS, Stuart (1995), letiim, Ankara: zgn Matbaaclk. STERNBERG, R. J. (1997), The Concept of Intelligence and Its Role In Lifelong Learning and Success, American Psychologist, 52(10), 1030-1037. YAVUZER, Haluk (1999), ocuk Psikolojisi, Istanbul: Remzi Kitabevi. ZOHAR, Dana, MARSHALL, Ian. (2001), SQ: Connecting with Our Spiritual Intelligence, USA: Berrett-Koehler. , MARSHALL, Ian (2004), Spiritual Capital: Wealth We Can Live By, USA: Berrett-Koehler. , MARSHALL, Ian (2004), Ruhsal Zekamzla Baglant Kurmak SQ, (cev: B. Erdemli, K. Budak), stanbul: Meta Yaynlar. IQ, http://dict.die.net/iq/, 15.09.2005. IQ Testing, http://www.psyonline.nl/en-iq.htm, 28. 09.2005. Intelligence Quotient, http://www.arikah.net/encyclopedia/Intelligence_quotient#IQ-and-g, 06.10.2005 Etkili Ogretmenlerin Ozellikleri, http://www.ogretmenlik.com/makale3.htm, 12.09.2005.

162

Eitimde letiimde Mkemmellik Aray: IQ, EQ, SQ Zekalar ve levleri


Yrd.Do.Dr. Nilay BAOK YURDAKUL* Do.Dr. Mjde KER-DINCER** Do.Dr. Z.Beril AKINCI VURAL***
zet: Deiik disiplinlerde benimsenen yeni yaklamlarn tm, eitimin sabit zellikler iermediine dikkat ekmektedir. Deiimin ok nemli bir unsur olduu bu alanda, eitimcilerin iletiim becerilerinin nemi, zellikle vurgulanmas gereken bir konudur. Eitimin en verimli halini alabilmesi, hem eitimcinin hem de rencinin iletiim becerilerini gelitirebilmeleriyle yakndan ilgilidir. Etkili iletiimin gerekleebilmesi ise, yine her iki tarafn da bu konuyu nemsemesine ve iletiim becerilerini arttrabilmek iin sorumluluk almasna dayanr. Eitim sreci boyunca, her konuda olduu gibi, iletiimin gelitirilmesi konusunda da eitimcinin renciye iyi rnek olmas gerekmektedir. Eitimde mkemmellie ulaabilmek iin gelitirilmesi gereken iletiim becerileri, ancak eitimcinin sahip olduu, ksaca IQ, EQ ve SQ diye adlandrlan beyinsel zeka, duygusal zeka ve ruhsal zeka trlerini birletirerek kullanabilmesiyle yakndan ilikilidir. Bu almada, IQ, EQ ve SQ zeka trleri, eitimde iletiimin gelitirilebilmesi asndan ele alnacak, eitimcilerin bu konuda ok daha baarl olabilmeleri iin her zeka trn de etkili bir biimde kullanabilmelerinin nemi vurgulanacaktr. Anahtar Kelimeler: Eitimde letiim, Zeka Trleri, Beyinsel Zeka (IQ), Duygusal Zeka (EQ), Ruhsal Zeka (SQ)

** ***

Ege niversitesi, letiim Fakltesi, Halkla likiler ve Tantm Blm / ZMR nilay.yurdakul.basok@ege.edu.tr mujde.ker.dincer@ege.edu.tr z.beril.akinci@ege.edu.tr

bilig Bahar / 2008 say 45: 147-164 Ahmet Yesevi niversitesi Mtevelli Heyet Bakanl

: IQ, EQ SQ.
* -** . ***
: , . , , . , , . , , , . , , . . . IQ, EQ SQ . : , , (IQ), (EQ), (SQ)

** ***

, , / nilay.basok.yurdakul@ege.edu.tr mujde.ker.dincer@ege.edu.tr z.beril.akinci@ege.edu.tr

bilig Zima 2008 Vpus: 45: 147-164 Popeitel#skiy Sovet Universiteta Axmeta Wsavi

XV-XVI. Asrlarda Akehir Kent Merkezinin Nfus Yaps


Yrd.Do.Dr. Doan YRK*
zet: Eski alardan itibaren kullanlan kervan yollarndan birinin stnde kurulmu olan Akehir, zellikle Anadolu Seluklular dneminde bakent Konyaya yaknl nedeniyle nemli bir ticaret ve kltr merkezi haline gelmitir. Bu canlln, Osmanl idaresine getii dnemde de srdrd anlalmaktadr. 1476 ve 1483 tarihli vakf defterlerinde, ehir merkezinde 5 zaviye, 2 cami, 1 klliye, 1 medrese ve 35 mescit grlmektedir. lhakn hemen akabinde 1466da yaplan tahrirde mahalle saysnn kabarkl, ehir nfusunun younluu, farkl sfat ve unvanlarla anlan sosyal zmrelerin eitlilii dikkat ekmektedir. Bilhassa hac unvanl kiiler en kalabalk kesimi oluturmaktadr. Btn bunlar Akehirde kentlemenin Osmanllardan nce Seluklu ve Karamanoullar dneminde gerekletiini gstermektedir. Bu almada, 1466daki durum tespiti yapldktan sonra 1500, 1522, 1524, 1530, 1539 ve 1584 tarihlerinde ehirdeki mahalle yaps, nfus potansiyeli ve sosyal zmrelerin hangi boyutlarda gelime veya daralma gsterdii incelenmeye allacaktr. Anahtar Kelimeler: Akehir, Mahalle, Nfus, Hane, Bive, Mcerret, Muaf

Giri Anadolunun bat ve kuzeybat Anadolu blgelerine gei noktasnda, Sultan dalarnn dou eteinde kurulmu olan Akehir (Darkot 1997: 277), elverili doal evre artlarnn da etkisiyle, gerek coraf konumu ve gerekse stratejik neminden dolay, yerleme tarihi boyunca eitli devletlerin hkimiyeti altnda kalmtr (Arn vd. 2003: 147). Ayrca, eski alardan itibaren ticaret, hac, posta ve asker yollar zerinde bulunmasndan dolay nemli bir yerleim merkezi olarak dikkat ekmitir1. lk defa Makedonyal Prens Philomelosun M. III. yzylda Philomelion adyla kurduu ehir, Roma imparatorluk dneminde nce Asia, daha sonra da Pisidia eyaletinin snrlar iinde yer almtr (ahin 1989: 298). Anadolunun Trkler tarafndan fethi ile birlikte Anadolu Seluklu Devleti idaresine girerek Akehir adyla anlmaya balanmtr (Konyal 1945: 43). Bu dnemde Akehir ve evresi, geni
*

Seluk niversitesi Fen-Edebiyat Fakltesi Tarih Blm / KONYA dyoruk@selcuk.edu.tr

bilig Bahar / 2008 say 45: 165-198 Ahmet Yesevi niversitesi Mtevelli Heyet Bakanl

bilig, Bahar / 2008, say 45

bir tarmsal art blgeye sahip olmasndan (zcan 2005b: 2) dolay sultanlara yakn kiilere, emir ve beylere ikta veya has eklinde tevcih edilmitir (Aksaray 2000: 56; bn Bibi 1996: 266, 267). Ayrca, Anadolu Seluklularnn idaresinde, bakent Konyaya yaknl ile de nemli bir ticaret ve kltr merkezi haline gelmitir. Nitekim XIII. yzyl kaynaklar Aksaray, bn Bibi ve Anonim Seluknme, Akehir ve evresini olduka canl bir ekilde tasvir ederlerken, yanndaki kylerin bile ehri andrdndan sz etmektedirler (Baykara 1990: 35-36). Yine 1476 ve 1483 tarihli vakf defterlerinde, Nidir, Yazyahsyan, Kozaa gibi kylerdeki vakf eserlerinin fazlal, bu durumu desteklemektedir2. Hatta bu vaziyet, XVI. yzylda da devam etmi, Nidir, Kozaa, Maruf, Bermende ve Erigz gibi merkeze yakn kyler, kazada en fazla vergi mkellefine sahip yerlemeler arasnda zikredilmilerdir (Faroqhi 2004: 245). Yine 1639 ylnda buradan geen Evliya elebi, iki katl, tahtadan yaplm, ssl ve gzel evler ile mescit, tekke, medrese, mektep, han ve dkknlardan bahsetmekte; ulema, ayan ve sipahilerin gsterili elbiseler giydiini belirtmekte; ehirde yaayanlarn ounun tccar, ii ve sanatkr olduklarn bildirmektedir (1996: II, 702). elebinin verdii bilgilerden Akehirin XVII. yzylda da nemli bir merkez olduu anlalmaktadr. Anadolu Seluklularnn inkrazyla nce Erefoullar, sonra da Hamidoullarnn egemenliine geen Akehir (Uzunarl 1988: 58-65), 1381 ylnda Hamidoullar beyi Kemleddin Hseyin Bey tarafndan Beyehir, Seydiehir, Isparta, Yalva ve Karaaa ile birlikte 80.000 altn karlnda Osmanllara satlmtr (k Paa-zde 1333: 59-60; Ner 1995: 209). Ayn topraklar kendi idaresi altna almak isteyen Karamanllar iin bu gelime, ciddi bir tehdit olarak alglandndan (nalck 2003: 20), blge, srekli Osmanllar ile Karamanllar arasnda nfuz mcadelelerine sahne olmutur. 1465 tarihine kadar eitli aralklarla Osmanllarla Karamanllar arasnda el deitiren Akehir, bu tarihte Yapaolu Ali Beyin ehre suba tayin edilmesiyle3 Osmanl idaresine girmitir. Bununla beraber Akehirde Osmanl hkimiyetinin salanmas, 1476da gerekleebilmitir (Erdoru 1990: 128). Osmanl idaresine 1465ten itibaren giren Akehirde, XV-XVI. yzyllar boyunca fizik yapnn nasl bir gelime gsterdii, vakf eserlerinin mahallelerin kuruluundaki etkisi; nfusta meydana gelen dalgalanmalar, ehir sakinlerini oluturan kesimler ve nfusun mahallelere gre nasl bir dalm gsterdii, incelememizin konusunu oluturmaktadr. Akehir hakknda bilgi edinebildiimiz 7 adet tapu tahrir defteri bulunmaktadr. Bunlar; H.870/M.1466 tarihli MAD 241 (Erdoru 1999: 2-3; Yrk 2006), H.906/M.1500-1501 tarihli TT 40 (387 Numaral 1996: 6), H.929/M.1522-1523 tarihli TT 4554, H.931/M.1524 tarihli TT 399 (Erdoru 1998: 4; Bakrer vd. 1975: 462), H.937/M.1530 tarihli TT 387 (387 Numaral 1996: 6), H.946/M.1539-1540
166

Yrk, XV-XVI. Asrlarda Akehir Kent Merkezinin Nfus Yaps

tarihli TT 415 (387 Numaral 1996: 6) ve H.992/1584 tarihli TK 146 (387 Numaral: 7) numaral tahrir defterleridir.

1- Akehir Mahalleleri Trk-slam ehirlerinin temel idar birimlerini oluturan mahalleler, genellikle bir mescidin etrafndaki deiik sayda evlerden meydana gelmektedir (bkz. Ergen 1984: 69-78). ehirlerin genilemesi ve gelimesi yeni mahalleler kurulmas yoluyla gerekletiinden, Osmanl ehrinde mahalle, vazgeilmez bir unsurdu (Kuban 1968: 63). Akehirde 1466da mahalle says 41 iken, 1500de 40, 1522, 1524 ve 1530da 41, 1539da 42, 1584te ise yine 41dir. Mahallelerin saylarnda ciddi bir art veya eksilmenin meydana gelmemesi, Akehir kent merkezindeki nfus ve ehir olgusunun Osmanl hkimiyetinden nce ekillendiine delalet etmektedir.
ncelenen dnem ierisinde mahalle isimlerine bakldnda, baz mahallelerin isimlerinin tamamen, bazlarnn temelde ayn olmakla birlikte, zaman zaman ufak deiikliklerle anld, bazlarnn da hi deimedii gzlenmektedir. rnein, 1466daki Reisolu Mahallesi 1500de Veled-i Reis, 1522, 1524, 1530, 1539 ve 1584 tarihlerinde Ahi Reis adyla kaydedilmitir. Yine, 1466da Paa veled-i aylu Mahallesi, 1500de aylu Mescidi, sonraki tahrirlerde ise aylu olarak yazlmtr. Bunun gibi misalleri oaltmak mmkn olduundan, bu durumda olan mahallelerin farkl isimleri, tablo Ide parantez iinde verilmitir. Parantez dnda gsterilen mahalle adlarnn tercihinde herhangi bir kstas bulunmamakla beraber, 1466 tarihli ilk defterdeki isimler kullanlmtr. Akehir ve evresinin Osmanl idaresine gemesiyle birlikte 1466da yaplan tahrire bakldnda, ehirdeki mevcut mahallelerin says 41i bulmaktadr. Bu mahallelerin ekseriyeti, ayn isimle anlan mescitler etrafnda ekillenmitir. Bu durum 1466 tarihli mufassal defterden ziyade, 1476 ve 1483 tarihli vakf defterlerinden takip edilebilmektedir. Vakf defterlerinde ehir merkezinde en az 35 mescidin varl dikkat ekerken, bunlardan 27 tanesi, bulunduklar mahallenin ismiyle kaydedilmitir. Bir baka deyile bu 27 mahallenin ekirdeini mescitler oluturmutur5. 1466 tarihli ilk mufassal defterde ise mescit adyla zikredilen mahalle says sadece 3tr (bkz. Tablo I). Mescit ismiyle anlan mahallelerin dnda, ahs adlar tayan mahalleler de bulunmaktadr. Bunlardan 18i mescit6, 1i zaviye7, 2si belirsiz8 olmak zere, toplam 21 mahalle, ahs ad tamaktadr (bkz Tablo-I). Bu kiilerin kulland sfat ve unvanlarn incelenmesi, mahallelerin kuruluu hakknda genel bir kanaat uyandrabilir. Bunlarn hac (3), ahi (3), hoca (2), kad (1), bezci-fakih (1), kazanc (1), seydi (1), tay (1) gibi lakap ve unvanlar ile anlmalar toplum iinde saygn bir konumda olduklarn gstermektedir. Mahalle kurucularnn kim ve ne tr zelliklere sahip olduklar bilinmemekle birlikte, ehirde
167

bilig, Bahar / 2008, say 45

grev yapan yneticiler ile eraf, ulema ve manevi nder durumundaki insanlar olabilecei sanlmaktadr. Nitekim ayn adla anlan bir mahallenin kurucusu olan Seydi Mahmud Hayran, air Nbi tarafndan Akehir irfan dairesinin kutbu olarak gsterilmitir (Konyal 1945: 438). Ahi unvanl mahalle ve kiilerin varl, Akehir kent merkezindeki ahi tekilatnn canlln ve nemini gstermesi bakmndan nazar- itibara alnmaldr. Mahalle isimlerinin bir dier zellii de, bunlardan bazlarnn Balkpazar ve Pazarba gibi arya; Bezirhane ve Yahdan gibi iletmeye; Kreki gibi meslek grubuna, Kzlcaky ve Kycez gibi ky meneine, imaret ve medrese gibi yaplara ve Ermeniyan gibi gayrimslim nfusa atf yapmalardr. Bunun yannda hibir snflandrmaya girmeyen Duraz ve Gzrler gibi mahalleler de bulunmaktadr. Ayrca 1476 tarihli vakf defterinde, tahrir defterlerinde olmayan ve gnmzde de varln srdren Seluk adl bir mahalleye rastlanmaktadr. Bu isim, Osmanl ve Karamanllardan nce blgede hkm sren Seluklular artrmaktadr. Buna gre, Akehir mahallelerinin isim almalarnda, ahs adlarnn, mescit, zaviye, imaret, medrese gibi vakflarn ve meslek gruplarnn etkili olduu grlmektedir. Vakf destekli trbe, zaviye, medrese, hamam vs. gibi imaret siteleri olan klliyeler, toplumsal ihtiyalar karlamann yan sra, kentin ekim alanlarn oluturduklarndan, mahallelerin kurulu ve gelimesinde nemli roller oynamlardr (Barkan 1963: 239-296). Nitekim Seydi Mahmud Hayran Zaviyesi, Hasan Paa mareti ve Mesut Paa mareti (maret-i Khne) (TK 564: 54a), Medrese (muhtemelen Ta Medrese)9 evrelerinde ayn adlarla anlan mahallelerin teekkllnde messir olmulardr. zellikle Hasan Paa mareti hakkndaki bilgiler, bir mahallenin tesisinde bu tip yaplarn etkisini gstermek bakmndan olduka ilgintir. Bu site, Rumeli Beylerbeyi (Ceylan 1993: 22) Abdlhay (Abdlvhip) olu Hasan Paa tarafndan 914/1508 tarihinde, cami ve imaret tamamlanarak vakfiyesi hazrlanm, fakat iki sene sonra drttlimin de yaplmasyla, klliye halinde 916/1510 ylnda hizmete sunulmutur (Konyal 1945: 318-332; Demiralp 1996: 54). Bu ekilde kurulmu olan vakflarn ayn zamanda bo, ssz, harap ve tarma almas arzu edilen topraklarn enlendirilmesinde de kullanld malumdur (Barkan 1942: 354-365). Buna gre; imaret, cami ve drttlimden oluan klliyenin hali yerde olmasndan dolay, iskna almak istenmi ve nfus nakledilmitir. Bu amala imaret etrafna 40 nefer kimse yerletirilmi, Sultan Selim de bunlar avarzdan muaf tutmutur. Buraya yerleenlerle bir mahalle kurulmu, bu mahalledekilerin muafiyeti, Kanuninin saltanatnn ilk yllarnda da aynen kabul edilmi (TT 455: 470), fakat bir mddet sonra, 1524te muafiyetleri kaldrlmtr (TT 399: 318).

168

Yrk, XV-XVI. Asrlarda Akehir Kent Merkezinin Nfus Yaps

Mahalle oluumunda dikkat eken bir baka hususiyet ise ehir yaknndaki bir veya birka kyn zaman iinde ehirle btnlemesidir. Bunlar balangta ehre tabi birer ky iken sonra ehir nfusuna dhil edilmiler, daha sonra da mahalle olarak zikredilmilerdir. Akehir mahallelerinden biri olan Kycezin de byle bir aamadan getii sanlmaktadr. Zira 1466da Mahalle-i Kycez tbi-i ehir olarak yazlmken, sonraki tahrirlerde direk mahalle eklinde kaydedilmitir10. Yine ayn tarihteki Kzlcaky adl mahallenin daha sonra Kzlca adyla anlmas burann balangta ky olabilecei ihtimalini kuvvetlendirmektedir11. Benzer durum Aksaray ehrinde de grlmektedir. 1500de Karye-i Yenice tbi-i ehir eklinde yazlan ky ehir merkezinde gsterilmi, sonraki tahrirlerde ise Mahalle-i Yenice adyla kaydedilmitir (Yrk 2005: 44, 46). 1466da 41 olan mahalle saysndan 3nn ismi yazlmazken, Uzun Hseyin, Kazancolu, Gzrler ve Ermeniyn mahallelerine sonraki dnemlerde rastlanmamaktadr. Bu mahallelerin ortadan kalkmasndan ziyade, zamanla isimlerinin deiiklie urad veya baka mahalleler ile birletikleri dnlmektedir. Bu dnemde tek gayrimslim mahallesi olarak dikkat eken Ermeniyn Mahallesi, sonraki tarihlerde grlmemekte, bunun yerine Ahi Yadigr ve Seydi Mahmud Hayran mahallelerinde Mslmanlarn yannda gebrn adyla anlan bir baka gayrimslim cemaate tesadf edilmektedir. 1500de mahalle says 40a derken yeni mahalle isimleri dikkat ekmektedir. Bunlar; Seyfeddin, Pazarba, Mescid-i Nakka, Kreki, Duraz ve imenli mahalleleridir. Bunlardan en azndan bir veya ikisinin 1466da isimsiz yazlan mahallelerin adlar olabilecei sanlmaktadr. Yine 1476 tarihli vakf defterinde Tatlar (TK 564: 51a) ve Seluk (TK 564: 54a) adl iki mahalleye rastlanrken mufassal defterlerde bu isimlerin gememesi olduka ilgintir. 1522, 1524 ve 1530 tarihli defterler benzer sonular ihtiva etmektedirler. Bu dnemde mahalle says ise tekrar 41e ykselmitir. Bir nceki tarihte var olan Cerraholu Mahallesinden bahsedilmemi, bunun yerine Hoca ve adn Hasan Paann yaptrd imaretten alan maret-i Cedid mahallesi ortaya kmtr. 1539da mahalle adedi 42ye ykselmitir. Bu tarihte nceki dnemde mevcut olan mahallelere, Hisar adyla baka bir mahalle daha eklenmitir. 1584te ise mahalle adedi tekrar 41e dmtr. 1539daki mahallelerden Hoca ve maret-i Cedid mahalleleri kaybolmu, bunlarn yerine 1466 ve 1500 tarihlerinde grlen Cerraholu (Cerrah) mahallesi tekrar canlandrlmtr. Mahallelerden farkl olarak ehzade Sultan Abdullah tarafndan ehir yaknna yaptrlan zaviyenin sakinleri olan eyh ve derviler de 1500, 1522 ve 1539 tarihlerinde ehir nfusuna dhil edilmilerdir (bkz Tablo-II).
169

bilig, Bahar / 2008, say 45

Bu bilgiler dorultusunda Akehir mahallelerinin kendi iinde olduka hareketli bir yapya sahip olduu sonucuna varlabilir. ncelenen dnem (14661584) iinde nfus potansiyelinde % 28,32lik bir art gzlenmesine ramen, mahalle saysnda neredeyse hibir deiiklik olmamtr. Bu durum, ehirlemenin, Osmanl ynetiminden nce gerekletiini gstermektedir. Osmanllarda mahallenin fiziki snrlar belli olduuna gre (Ergen 1984: 7273), ehir merkezindeki mahallelerde (varolar hari) byme veya klme; bir mahallenin baka bir mahalleye ilhak edilmesiyle ya da bir mahalleden baka bir mahallenin ifrazyla gerekleebilmektedir. Bunun yannda nfus artna paralel olarak var olan evlere ek odalar, hcreler veya ikinci bir kat yaplarak geniledii de sylenebilir. Ayrca her tahrirde farkl mahallelerin bymesi veya klmesi, dnemlere gre baz mahallelerin bir takm zellikleri dolaysyla, neminin artt ya da azaldndan kaynakland iddia edilebilir. Gnmzde Akehir kent merkezi, 21 mahalleye blnm durumdadr. ehrin yerleim plan erevesinde eski mahalleler ksmen ayn adlarn muhafaza ederek merkezi olutururken, yeni mahalleler de daha ok ehrin genileme alanlarnda kurulmutur. Gazi, Kuruay, Seyran, stasyon, Yeni, Tipi, Kozaa ve Yarenler gibi 8 yeni mahalle, eski yerleim birimlerini evrelemektedirler. Buna gre ehir ncelikle, kurulduu Sultan dalarnn etekleri boyunca gney ve kuzey ynne yaylm, daha sonra da Afyon-Konya karayolu istikametinde gelime seyrini srdrmtr. Osmanl dnemi mahallelerinin kaplad fizik alan ile bu gnk mahallelerin fizik alan phesiz ayn deildir. nk gerek yaplama, gerekse nfus younluu bakmndan ehir, Osmanl dnemi ile kyaslanamayacak kadar bymtr. Bu bakmdan XV-XVI. yzyllardaki mahallelerin bir ksm bugn eski adlarn muhafaza eden mahallelerin iinde kalm olmaldrlar. rnein maret-i Cedid-i Hasan Paa, Kalayc, Medrese ve Seydi Mahmud Hayran gibi mahalleler snrlar geniletilmi mahalleler iinde kalrken, eski yerleim yerlerinden bir ksm da Yldrm, Nasredin Hoca, Ant ve Eskikale gibi mahalle isimleri ile anlmtr. Dier taraftan XV-XVI. asrlardan itibaren Ahi Celal, Altunkalem, ay, imenli, Kzlca, Kuu, Kileci ve Meydan gibi 8 mahalle hl varlklarn devam ettirebilmilerdir. Tahrir defterlerinden farkl olarak 1476 tarihli vakf defterinde ismi geen Seluk Mahallesi de gnmze kadar yaayabilen mahalleler arasnda zikredilmelidir. XV-XVI. yzyllarda 40-42 mahallesi ile 2500-7000 arasnda bir nfusu barndran Akehir, 2000 yl nfus saymna gre 21 mahallesi ile 63.050 kiilik bir nfusa ev sahiplii yapmaktadr. Gnmz saym sonular mahalle mahalle yazlmayp, toplam verildiinden; mahalle bana den ortalama nfus maalesef nceki dnemlerle karlatrlamamaktadr.
170

Yrk, XV-XVI. Asrlarda Akehir Kent Merkezinin Nfus Yaps

Tablo I- Akehir Mahalleleri


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 38 46 47 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 Mahalleler Ahi Celal (Mescid-i Ahi Celal) Ahi Mahmud Ahi Yadigr (Ahi Yadigr Mescidi) Ali Gene Mescidi (Ali Gene) Altun Kalemli Arifolu (Veled-i Arif) Balkpazar Bezci Ahmed Fakih (Bezci) Bezirhane Canbaz Celalolu (Veled-i Celal) Cerraholu (Veled-i Cerrah) imenli nd.Krvan (imenli) Tayolu Mehmed veled-i vaz (Tay) Duraz Gzrler Grgen (?) Hac Ku (Mescid-i Hac Ku) Hac Kapan Hisar Hoca Hoca mer Hoca Paa ki Kapulu maret (maret-i Khne) maret-i Cedid-i Hasan Paa Kad Kemaleddin Kazancolu Kzlcaky (Kzlca) Kycez Krd Kreki Medrese Mescid-i Kileci (Kileci) Mescid-i Nakka (Nakka) Meydan (Meydan- Hac Ramazan Mescidi) Namaz nd. Habbz Hamza (Namazgh) Paa veled-i aylu (aylu Mescidi, aylu) Pazarba Reisolu (Veled-i Reis, Ahi Reis) Sergiz (Sergiz nd. Blkba) Seydi Mahmud Hayran Seyfeddin Tercman Uzun Hseyin Yahdan Ermeniyan simsiz simsiz simsiz Ant Eskikale Gazi stasyon Kozaa Kuruay Nasreddin Seluk Seyran Tipi Yarenler Yeni Yldrm Toplam 1466 + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + 41 1500 + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + 40 1522 + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + 41 1524 + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + 41 1530 + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + 41 1539 + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + 42 1584 + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + 41 2000 + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + 21

171

bilig, Bahar / 2008, say 45

2- Akehir Kent Merkezinin Nfusu Akehir nfusu ile ilgili ilk sistematik bilgilere Osmanl kaynaklarnda rastlanlmaktadr. Buradaki ehirlemenin Anadolu Seluklular zamannda gerekletii yukarda belirtilmiti. Seluklu dnemi ehir dokusunun oluumu hakknda tarihi kaytlar, vakflar ve kitabeler nda genel bir kanaate sahip olunabilmektedir. Ancak Osmanl ncesi nfus yaps iin maalesef dzenli bir kaynak serisinden bahsetmek mmkn deildir. Baz aratrmaclar ehirlerin, ekonomik verileri (Togan 1942: 24), kaplad corafi alan ile cami ve mescitlerin ortalama meknsal byklkleri (Baykara 1998: 71, 124-128) ve dnemin tarihi kaytlarndan hareketle bir takm nfus tahminlerinde bulunmulardr (bkz. zcan 2005a: 176-179). Anadolu Seluklu dnemi kentlerinin nfus yapsn be ayr lekte inceleyen zcan, Akehirin 13.000 civarnda nfus potansiyeline sahip olduunu belirlemitir (2005a:179, 313). Baka bir almasnda ise mescitlerin mahalle merkezlerini oluturduu dncesiyle Seluklular dnemine tarihlenen 1 Ulu caminin (yaklak 12001500 kii) ve 11 mescidin (her mescidin ortalama 50-70 kii) alabilecei toplam cemaat kapasitesini 5 katsays ile arparak 6000-7500 arasnda bir deer elde etmitir (2005b: 5-6). Bu yntemlerin Osmanl dnemine ait nfus hesaplamalarnda kullanlmadn belirtmekte fayda vardr. nk Osmanl dneminin nfus tahminlerinde esas alnan vergi kaytlar, Seluklu ve Beylikler devirleriyle kyaslanamayacak kadar sistematiktir. Ayn yntemi Osmanl dnemi Akehirine uyguladmzda XV. asr iin (3 cami, 35 mescid) yaklak 26000-34000, XVI. asr iin ise (3 cami, 45 mescid) 2900038000 arasnda bir nfus ortaya kmaktadr ki, bu sonularn olduka abartl ve gerei yanstmaktan ok uzak olduu, Osmanl dnemi tahrir kaytlarndan anlalmaktadr. Nitekim 15-16. asrlar iin tespit ettiimiz nfus deerleri aadaki tablo IIIde gsterilmitir.
Akehir kent merkezi iin yukarda verilen tahmini nfus rakamlarn olduka abartl bulmakla birlikte, bu devirde nemli bir nfus potansiyelinin var olduunu dnmekteyiz. Nitekim bakent Konyaya yaknl, iktisadi potansiyeli, Mool Noyan ve Seluklu emirlerine ikta olarak verilmesi, Bizans ile Konya arasndaki en nemli ticaret yolu zerinde ve u blgede olmas, Akehirin nemini arttrmaktadr. Anadolunun fethi srecinde XI. asrn sonlar ile XII. asrn ilk yarsnda Konyann yakn savunma blgesi olmu, bu dnemde byk Trk kitlelerinin isknna uramtr. (Baykara 1990: 37). Anadolu Seluklu Devletinin Mool egemenliine girmesinden sonra 1261 ylnda Ahi Evren nderliinde ahiler ve Trkmenler, Krehirde ayaklanma balatmlardr. Bu isyan, Krehir Emiri Nureddin Caca tarafndan edit bir ekilde bastrlm, pek ok ahi ve Trkmen de kltan geirilmitir (Bayram 2006: 210). Mool basksndan kurtulmak isteyen ahi ve Trkmenler, Kre172

Yrk, XV-XVI. Asrlarda Akehir Kent Merkezinin Nfus Yaps

hir ve evresini terk ederek Akehir, Sivrihisar, Karahisar, Denizli, Uak, Ktahya ve Bilecik gibi u blgelere yerlemilerdir. Bu glerden sonra blgede nfus kesafetinin arttn ve kalabalk bir ahi nfusunun olutuunu syleyebiliriz (Bayram 2006: 256). Nitekim Akehirdeki XIII-XIV. yzyllara ait ahi mezar talarnn bolluu buna delalet etmektedir (Konyal 1945: 528529). Bu dnemde, u blge olmas hasebiyle kalabalk bir nfus potansiyeli barndran Akehir, ayn zamanda eitli meslek dallarnn icra edildii nemli bir ticaret merkezi haline gelmitir. 1336 tarihinde lhanllara vergi veren 36 memlik-i Rum ehri arasnda Akehir, en fazla vergi deyen (Konya ve Sivas hari) altnc kent olarak dikkat ekmektedir (Togan 1931: 22-25). XV. yzyln ikinci yarsnda ise Astarc, A, Attar, Babn, Balk, Bezci, Bezzz, Breki, Cullh, eri, krk, ifti, ulcu, Deirmenci, Dellk, Demirci, Eleki, Eskici, Eeki, Habbz, Hafffiye, Hallc, Hasrc, Helvyi, Kanc, Kalkanc, Kasap, Ksedz, Kazanc, Knc, Kirii, Kuu, Kreki, Merkepi, Mutaf, Nalband, Neccar, Nemeddz, Oku, Pabuu, Pamak, Sabuncu, Sarra, Src, Srmake, Tabbak, Takac, Takkaz, Takyeci, Terzi, Toprak gibi esnaf ve zanaatlar Akehirde faaliyet gstermilerdir (MAD 241: 9b-23b; Uzluk 1958: 42-49; Erdoru 2004: 131-147). Mevlna Celaleddin Rmi, Sadreddin Konevi, Hac Bekta Veli, Nasreddin Hoca, Yunus Emre ve Ahi Evren gibi Trk kltr tarihinin en nemli simalar, XIII. yzyla damgalarn vurmulardr. Bunlardan Nasreddin Hoca (D.1208-.1284) Sivrihisarda domu ve bym ancak Akehirde yaam ve lmtr (Konyal 1945: 456-477, 721-787)12. Baykara, Akehirin XIII. yzylda nemli bir ticaret ve kltr merkezi haline geldiini ve Nasreddin Hocann da bu yzden Sivrihisar terk ederek Akehire yerletiini sylemektedir (1990: 36). Nitekim bu dnemde Nasreddin Hoca ile bilirlikte Seydi Mahmud Hayran .1269 (Konyal 1945: 443), eyh Sinaneddin Klahdz ve Ahi Musa (Eflk 1986: I, 129, II, 232) gibi ahsiyetler, Akehir dnce ve kltr atmosferini oluturmulardr. Akehir ve evresini dier Karaman eyaleti topraklarndan ayran en belirgin zellik, Osmanl egemenliine giren ilk yerlerden olmasdr. Bu bakmdan Konya, Kayseri, Aksaray, Nide, Larende, Ereli gibi kaza ve sancaklara ait mevcut ilk mufassal defterler 888/1483 (TT 38) ve 906/1500-1501 (TT 40) tarihli iken Akehirinki 1466 tarihlidir (MAD 241). Defter, ilhakn hemen akabinde hazrlanm olduundan gei dnemi srecinde Osmanlnn blgedeki ilk uygulamalar hakknda detayl bilgiler sunmaktadr. Daha ok Rumeli topraklarnda ve gayrimslim reayada rneini grdmz bive adyla anlan dul kadnlar (nalck 1993: 58; Lowry 1981: 145-161) ile Ayie binti amlu, Halis Hatun, Berat Hatun, Yar Hatun, Alem Hatun ve Can Hatun (MAD 241: 9b, 13a, 15b, 17a, 21b) gibi herhangi bir zellii zikredil173

bilig, Bahar / 2008, say 45

meyen kadnlarn mevcudiyeti, defterin bir dier hususiyetini tekil etmektedir. Bu 6 kadnn her ne kadar statleri belirtilmemise de, hane sahibi olmalarndan dolay deftere yazldklar phesizdir. Zira baka bir surette kadnlarn mufassal defterlere yazlma ihtimali yoktur (bkz. nalck 1993: 31-65). Fakat neden kadn hane sahibi deil de, erkek hane sahibi olarak kaydedildikleri bilinmemektedir. Ayrca isimsiz, maret, Balkpazar, Kzlcaky ve Ahi Celal mahallelerinde baz erkek ocuklarn adlarnn yazlmad, bunun yerine babalarnn isminden sonra raiyyet ismi tarznda tutulmu iki olu veya olu var gibi kaytlar grlmektedir. Bu durumdaki 12 ocuun mcerret olmalarndan dolay isimlerinin belirtilmedii sylenebilirse de, dier 123 mcerredin adlarnn mevcudiyeti vaziyeti olduka belirsiz klmaktadr. Defterde her mahallenin hane, bive ve mcerret rakamlar kaytl olup nefer yeknlar olmadndan ismi yazl ehirli, tek tek saylarak nefer deeri elde edilmitir. Buna gre 1022 hane, 84 bive, 135 mcerret ve 1241 neferden oluan nfus; defterdeki ehir gelirlerinin topluca listelendii blmde 1034 hane, 85 bive, 139 mcerret ve 1258 neferden olumaktadr. Bizim bulduumuz deerler ile defterde verilenler arasnda kk de olsa farkn bulunduu aktr. Nfus hesaplamalarnda her mahallenin nefer ve hane rakamlarn tablo IIde ayr ayr gsterdiimizden, birinci saysal deerler dorultusunda hareket edeceimizi belirtmekte fayda vardr. Buradaki bivelerin de hane reisi sfatyla yazldklar malumdur. Bilindii gibi nfus hesaplamalarnda genelde hane, zaman zaman da nefer verileri dikkate alnmaktadr. Hane 5 (Barkan 1953: 12; Gyn 1979: 331-348), nefer de, 3 katsays (Cook 1972: 85; z 1999, 63) ile arplarak toplam tahmini nfus bulunabilmektedir. Banda erkeklerin bulunduu haneler 5 ile dul kadnlarn reisliini yapt haneler ise 4 kat says ile hesaplanmaktadr (Lowry 1981: 43, 154). Fakat hane yerine nefer rakamlarndan hareketle tahmini nfus bulunmak istenildiinde, biveler de dhil olmak zere deftere yazl ehirlinin hepsi nefer iine alnmaktadr (Jennings 1976: 43; Lowry 1981: 146). Akehirin 1466da nefer, 1539 ve 1584 tarihli mufassal defterlerinde de hane saylar yazlmamtr. Btn tahrir sonular iin ortak bir arpann kullanlmas tahmini nfus rakamlarn daha anlalr klacaktr. Bu bakmdan 1466, 1500, 1522, 1524 ve 1530 tahrirlerindeki nefer ve hane rakamlarn nefer x 3 ve hane x 5 kat saylar ile arptmzda her iki saysal deer arasnda ciddi bir fark olumaktadr. Nefer kat saysn 3,5a ektiimizde13 hane x 5in sonularna daha yakn deerler elde edilmektedir. Bu yzden nefer iin nefer x 3,5 hane iin de hane x 5 forml kullanlacak, biveler de 4 katsays ile arplacaktr. 1539 ve 1584 tahrirlerinin hane rakamlar verilmediinden btn hesaplamalar esas olarak nefer zerinden yaplacak, hane x 5 kat saysnn sonular ise tabloda gsterilecektir. Ayrca okuyucunun ham rakamlar zerinden de bir sonuca
174

Yrk, XV-XVI. Asrlarda Akehir Kent Merkezinin Nfus Yaps

gidebilmesini salamak iin nefer, hane, bive, mcerret ve muaf toplamlar da verilecektir. Her eyden nce bu deerlerin izafi olduu, her blgeye, itima zmreye ve ailelerin meguliyet tarzna gre deiebilecei de sylenilmelidir (bkz. Barkan 1953: 12).
Tablo II- Akehir Mahallelerinin Nfus Dalm14
Mahalleler Ahi Celal Ahi Mahmud Ahi Yadigar Ali Gene Mescidi Altun Kalemli Arifolu Balkpazar Bezci Ahmed Fakih Bezirhane Canbaz Celalolu Cerraholu imenl nd.Krvan Tayolu Mehmed veled-i vaz Duraz Gzrler Grgen (?) Hac Ku Hac Kapan Hisar Hoca Hoca mer Hoca Paa ki Kapulu maret maret-i Cedid-i Hasan Paa Kad Kemaleddin Kazancolu Kzlcaky Kycez Krd Kreki Medrese Mescid-i Kileci Mescid-i Nakka Meydan Namaz 1466 Nf* 28 32 52 30 22 25 63 38 53 40 38 14 19 23 12 14 23 58 8 39 53 25 26 53 22 32 12 62 47 13 1466 Hn 22 21 44 22 17 18 48 29 41 36 37 8 15 20 10 11 21 52 8 33 44 21 22 40 20 28 10 52 41 8 1466 Bive 2 3 4 4 3 3 5 1 4 2 1 2 1 2 1 2 6 2 4 1 4 3 1 1 2 4 5 1500 Nf 20 21 16 11 11 21 24 15 33 23 25 11 11 15 22 15 13 13 30 16 22 20 22 20 8 18 9 12 22 7 22 27 1500 Hn 13 11 11 8 9 11 21 9 19 17 19 5 5 8 16 9 8 7 25 14 12 12 12 13 4 13 5 7 13 5 17 19 1522 Nf 18 18 28 19 14 25 28 14 28 26 23 4 13 18 6 12 14 10 39 17 29 29 40 12 33 8 22 10 11 16 13 26 31 1522 Hn 14 11 18 6 5 19 18 7 17 21 17 1 7 12 3 7 9 6 28 11 21 17 8 22 5 13 7 7 10 8 17 25 1524 Nf 18 18 27 19 14 25 28 14 28 27 23 4 18 19 6 13 14 10 39 17 29 29 40 12 33 8 27 10 11 16 13 26 31 1524 Hn 16 12 19 10 9 22 19 7 23 21 16 2 12 15 3 7 11 6 28 11 21 20 39 9 26 6 14 8 7 10 8 19 25 1530 Nf 18 18 27 19 14 25 28 14 28 27 23 4 18 19 6 13 14 10 39 17 29 29 40 12 33 8 27 10 11 16 13 26 31 1530 Hn 16 12 19 10 9 22 19 7 22 21 16 2 12 15 3 7 10 6 28 10 21 20 39 9 26 6 14 8 7 10 8 19 25 1539 Nf 21 22 28 24 16 22 29 19 28 23 22 12 21 24 13 13 16 11 10 48 17 35 25 21 21 37 17 25 20 18 23 17 34 33 1584 Nf 31 29 107 54 39 61 28 29 64 57 46 19 20 13 54 28 10 19 42 49 21 51 46 35 60 22 76 35 27 59 46 89 59

175

bilig, Bahar / 2008, say 45

Paa veled-i aylu Pazarba Reisolu Sergiz Seydi Mahmud Hayran Seyfeddin Tercman Uzun Hseyin Yahdan Ermeniyn simsiz simsiz simsiz Zviye-i Sultan Abdullah Toplam

12 18 33 26 20 32 38 35 28 13 10 1241

10 16 29 18 16 30 29 30 28 9 8 1022

1 3 3 1 3 84

9 5 12 8 23 10 13 14 5 674

6 3 10 6 10 7 9 11 439

13 8 11 7 29 8 10 26 7 773

6 4 7 1 18 6 6 12 457

13 8 11 6 29 8 10 26 777

10 6 9 4 24 7 6 16 563

13 8 11 6 29 8 10 26 777

10 6 7 4 24 7 6 16 558

15 12 21 14 30 10 21 19 15 922

16 15 43 48 87 21 38 48 1741

* 1466 tarihinde nefer rakamlar defterde yazl olmayp, tarafmzdan verildiinden italik gsterilmitir.

1466da Akehir nfusu 4343 kii iken (1241 nefer, 1022 hane, 84 bive, 135 mcerret), ehrin en kalabalk mahallesi Balkpazar (63 nefer), en az nfuslu mahallesi Hoca Paadr (8 nefer). Nfusun mahalle ortalamas ise 30,26 neferdir. 1500de bir nceki tahrire deftere gre yazm sisteminin farkllat, en azndan bivelerin yazlmad buna karlk mcerretlerin de hi dikkate alnmad grlmektedir. Bu tarihte ehir nfusu % 45,69luk bir dle 2359a inmitir (674 nefer, 439 hane ve 18 muaf). En fazla nfuslu mahalle Bezirhane (33 nefer) iken, en az nfuslu olan da Pazarbadr (5 nefer). Nfusun mahalle ortalamas 16,85 neferdir. 1522, 1524 ve 1530 tahrirleri benzer saysal deerleri vermektedirler. Akehir kent merkezinin nfusu, 1522de bir nceki tahrir defterine gre % 14,66lk bir artla 2705 kiiye (773 nefer, 457 hane, 124 mcerret, 178 muaf) karken, 1524 (777 nefer, 563 hane, 115 mcerret, 95 muaf) ve 1530da 2719 kii (777 nefer, 558 hane) olarak kalmtr. Bu dnemde nefer ve mcerret rakamlar birbirine olduka yakn olmasna ramen, hanede ksmen, muaf saylar arasnda ise byk bir fark gzlenmektedir. Bu durumun 1522de muaf kaydedilenlerin, 1524te normal reaya statsne dntrlmesinden kaynakland sanlmaktadr. nk her iki tahrirde ehirdeki kaytl nfus, hemen hemen ayn olmasna ramen, 1522 tarihli tahrirde kendilerine muafiyet bahedilenler 1524 tahririnde sradan ehirli olarak yazlmlardr. Bununla birlikte hane saylarnda da 1522 tahririne gre ksm bir art grlmektedir. Her tahrir defterindeki en kalabalk ve en az nfuslu mahallelere bakldnda, maret-i Cedid-i Hasan Paa (40 nefer) ile i-

176

Yrk, XV-XVI. Asrlarda Akehir Kent Merkezinin Nfus Yaps

menli (4 nefer) mahallelerinin ba ektikleri grlecektir. Nfusun mahalle ortalamas 1522de 18,85 iken, 1524 ve 1530da 18,95 neferdir. 1539da ehir nfusu artmaya devam ettiinden 3227 kiiye (922 nefer, 51 mcerret, 48 muaf) ykselmitir. 1522 tarihine gre nfustaki art % 19,29dur. Nfusla birlikte mcerret ve muaf saysnn da paralel bir ekilde artmas beklenirken aksine azalmalar, zerinde durulmas gereken bir hususiyettir. Bu tarihte mufassal defterlerin tertip usulnde baz deiikliklere gidildii, bunun akabinde de hane saylarnn yazlmad anlalmaktadr. Osmanllarda reayann vergilendirmesi hane esasna gre dzenlenmi olmasna ramen, burada hane saylarnn belirtilmemesi dikkat ekmektedir. 1539da en fazla nfusu olan mahalle Hoca mer (48 nefer) iken, en az nfusu olan mahalle Hoca (10 nefer) ve Seyfeddin (10 nefer), mahalle bana den nfus ortalamas ise 22,09 neferdir. XVI. yzyln ikinci yarsndan sonra Akdeniz havzasnda (Braudel 1993: 396-398) ve Osmanl Devleti bnyesinde (Barkan 1953: 14-24) grlen nfus artna paralel olarak, Akehir kent nfusunda da nceki tahrire gre (1539-1584), 55 yllk sre iinde, % 88,81lik bir k sz konusudur. ehir merkezinde nfus artna etken olan amillerin banda krsal kesimden baz konar-ger unsurlarn ve perakende cemaatlerin zellikle, toprakl-evli erkeklere gre hareket kabiliyeti daha yksek olan bekr erkeklerin (slamolunan 1991: 174) i bulmak amacyla ehre gelip yerletikleri sylenebilirse de, bunun boyutlar hakknda kesin bir kanaat belirtmek mmkn deildir. Bu dnemde ehir, 6093 kiilik (1741 nefer, 510 mcerret, 78 muaf) bir nfusla XV ve XVI. yzyln en kalabalk insan kitlesini barndrmaktadr. 1584te mcerretlerin says bir nceki tahrir defterinde grlen rakamlardan 10 kat daha fazladr. Bu tarihte en kalabalk mahalle Ahi Yadigr (107 nefer), en az nfuslu mahalle Tay (13 nefer) iken, mahalle bana den nfus ortalamas ise 42,46 neferdir. Tablo IIye bakldnda, yetikin bekr erkek olarak adlandrlan mcerretlerdeki dalgalanma dikkat ekmektedir. 1466dan itibaren nefer iinde says artmaya balayan bekrlarn oran 1539da % 553e dm, 1584te ise aksi ynde bir gelime ile % 29,09a ykselmitir. Tm bu saysal verilerden, XVI. yzyln son eyreindeki nfus artyla doru orantl olarak, bekr erkeklerin saysnda da nemli bir artn meydana geldii anlalmaktadr. Tablo III, tahrir defterlerindeki vergi mkelleflerinin saylar dikkate alnarak hazrlanmtr. ehirde yaayan ve defterlere yazlmayan asker snf mensuplar ile sancakbeyi emri altndaki zmrelerin bu rakamlara dhil edilmedii belirtilmelidir. stanbul dndaki Osmanl ehirlerinde asker ve idar personelin saysnn toplam nfusun % 10u civarnda olduu tahmin edilmektedir (Barkan 1978: 168). Ayrca din ve vakf grevlilerinden oluan muaf zmrenin de vergi
177

bilig, Bahar / 2008, say 45

ykmls nfusun en az % 10unu tekil edebilecei vurgulanmaktadr (Ergen 2006: 108). Akehir kent merkezindeki bu kabil kiilerin ne kadarnn, muaf kesimlerin tamamn oluturduu belirsizdir. Zira muaf addettiimiz kiilerin tahrirlere gre ehir nfusuna oran olduka dengesizdir. 1500de % 2,6 1522de % 23, 1524te %12,2 1539da % 5,2 1584te de % 4,4tr. 1500, 1539 ve 1584 tahrirlerinde en yksek % 5 seviyesine ulaabilmelerine karn, 1522de % 23, 1524te ise % 12,2 dzeyinde kalmlardr. Bu durum tahrirlere gre defterlerin tertip ve dzenindeki farkllamaya delalet etmektedir. Buradan hareketle, Akehir kent merkezi iin tespit edilen nfusun tablo IIde grlen rakamlardan daha fazla olaca sylenebilir. Nefer lei erevesinde tahmini nfusun tespitinde muaflar da vergi mkellefi saysna dhil edildiinden, % 10luk asker ve idar personeli eklediimizde toplam nfus 1466da 4777, 1500de 2594, 1522de 2975, 1524 ve 1530da 2990, 1539da 3549, 1584te ise 6702 civarnda kmaktadr.
Tablo III- XV-XVI. Yzyllarda Akehir Kent Merkezinin Nfusu
Tarih 1466 1500 1522 1524 1530 1539 1584 Nefer 1241 674 773 777 777 922 1741 Hane 1022 439 457 563 558 Bive 84 Mcerret 135 124 115 51 510 Muaf 18 178 95 48 78 Nfus (Nefer x 3,5 + A* 4343 + 434 = 4777 2359 + 235 = 2594 2705 + 270 = 2975 2719 + 271 = 2990 2719 + 271 = 2990 3227 + 322 = 3549 6093 + 609 = 6702 Nfus (Hane x 5) 5446** 2195 2285 2815 2790 -

* Asker ve idar personel ** Hane x 5 + bive x 4

Yukardaki Akehir kentinin XV-XVI. yzyl nfus deerlerine bakldnda, kesin rakamlar dikkat ekmektedir. Bu durum, nfus hesaplamasnda kullandmz arpanlardan kaynaklanmaktadr. Bunun yerine nfus toplamlarn yuvarlamak belki daha doru bir yaklam olabilir. nk bulduumuz rakamlar zaten arpanlara gre deimekte ve zaman zaman da kan sonular arasnda byk farkllklar olumaktadr. Ancak belli arpanlara gre kesin rakamlarn verilmesi, tahrirler arasndaki deiim veya geliimi daha net bir ekilde grmek asndan da olduka nemli olabilir. Bu nedenle biz nfus rakamlarn belli aralklar arasnda yuvarlamak yerine katsay leinde kan kesin sonular vermeyi yeledik. Osmanl kentleri zerine alan Faroqhi, nfus potansiyeline gre, 400-999 arasnda vergi mkellefi olan yerlemeleri kasaba, 1000-2999 arasndakileri orta byklkte kent, 3000 vergi mkellefinin stndekileri ise byk kentler olarak adlandrmtr (2004: 13-15). Buna gre; Akehir 1466da orta byklkte, 1500-1539da kk kasaba, 1584te ise yine orta byklkte bir kent grnm arz etmektedir. 1466 tarihli veriler dorultusunda, Akehirin
178

Yrk, XV-XVI. Asrlarda Akehir Kent Merkezinin Nfus Yaps

Karamanoullar zamannda nemli bir ticaret merkezi olduunu ve bu canlln Osmanl-Karaman mcadeleleri dneminde de devam ettirdiini syleyebiliriz. Osmanlya ilhaknn hemen akabinde bile 41 mahallesi, 1022 erkek, 84 kadn hanesi, 135 mcerretten oluan toplam 1241 neferiyle kentin bykl ve hareketlilii gze arpmaktadr. Akehirin Osmanl dnemi balarndaki bu grnm, Seluklu ynetiminin son dnemlerindeki karklklarn etkisini, Karaman idaresinde 15. yzyl ortalarnda nemli lde zerinden attn gstermektedir (Faroqhi 2004: 46). zellikle dkkn, kervansaray ve hanlarla desteklenen ok sayda kurulmu vakf ile ticar vergilerin varl bunun en belirgin gstergesidir (bkz. TK 564, MC.0116/1; MAD 241: 24a-24b). Akehir Osmanl egemenliine getikten sonra 1466 ile 1500 arasnda (nefer baznda) % 46lk bir nfus kaybna uram, bu tarihten sonra nfus ksmen artmaya balam, nihayet 1584te en yksek seviyeye ulaabilmitir. ki dnem arasndaki (1466-1584) nfus art oran sadece % 28,32dir. Bu oran baz Osmanl sancak ve kazalarnda grlen nfus art ile kyaslanamayacak kadar dktr (z 2000: 528; Ko 1999: 537-545). Buradan hareketle ehir nfusundaki dalgalanmalar 1466-1500 ve 1500-1584 eklinde iki dnemde incelemekte fayda vardr. lk dnemde nfusta ciddi bir azalma sz konusu iken, ikinci dnemde yava yava artmaya balad grlmektedir. Eski alardan itibaren g hareketleri, istilalar, savalar, siyasi istikrar, doum ve lm oranlar arasndaki denge ile salgn hastalklar bir blgede nfusun artmas veya eksilmesindeki en nemli etkenlerin banda gelmektedir. zellikle salgn hastalklarn grld dnemlerde insan saysnda ciddi azalmalarn olmas kanlmazdr (McNeill 2003: 472-476). Ancak incelediimiz kaynaklar iinde 1466 ile 1500 arasnda Akehir nfusunu derinden etkileyecek byle bir hastala tesadf edilmemitir. Osmanl-Karaman mcadeleleri dneminde Akehir ve evresi snr olmas hasebiyle zaman zaman el deitirmi, ksmen de tahribata uramtr (Konyal 1945: 85-111). Blgede Osmanl hkimiyeti 1465ten itibaren tesis edilmeye allm (MAD 241: 9b) 1466da bir saym yaplm ve Akehir subalna Yapa airetinden Yapaolu Ali Bey tayin edilerek sknet temin edilmitir (MAD 241: 9b). Fatihin II. Karaman seferi sonucunda ilhak edilen Karaman beyliinin topraklarndan Konya, Aksaray, Larende ve Ereli gibi ehirlerin Mslman ve Hristiyan ahalisinden stanbula srgn yapld bilinmekte (Tekinda 1963: 62; k Paa-zde 1333: 173; Ner 1995: 791), Larende ehrinin de Gedik Ahmed Paa tarafndan harabeye evrildii ikri tarafndan anlatlmaktadr (1946: 197). Kroniklerimizde Akehir iin ne byle bir tahribattan, ne de srgnden bahsedilmemekle birlikte, az da olsa stanbul ve Rumeliye ynelik srgn karld sylenebilir. Nitekim 1483 tarihli Karaman eyaleti vakf defterinde Akehirdeki Hazreti Mevlna
179

bilig, Bahar / 2008, say 45

Celaleddin evlad vakfnn mutasarrf olan Emir Ali elebi evladnn Rumeliye srld anlalmaktadr (MC.0.116/1: 89a). Ayrca ehzade Cemin II. Bayezide kar hareketi ve Karaman beyleri ile onlara taraftar airetlerin Osmanl egemenliine direnmeleri, harp sahas iinde bulunan yerleik ahaliyi olumsuz etkileyeceinden nfusta baz azalmalarn olmas da kanlmazdr. Ancak btn bu sebeplerin 34 yllk sre iinde meydana gelen % 45,69luk bir d tam olarak izah edemedii aikrdr. Dier yandan nfusta XVI. yzyln bandan yzyln sonlarna doru srekli yukarya doru bir art gzlenmektedir. 1500 ile 1584 tarihleri arasnda meydana gelen deiimin rakamsal boyutu % 158,3dr. Bu dnemdeki nfus art Nidede % 169,9 (Oflaz 1992: 97-98), Lrendede % 203,4 (Akz 1992: 125-126), Aksarayda ise % 112,9 (Yrk 2005: 56-57) civarnda gereklemitir. XVI. yzyln ikinci yarsndan itibaren Osmanl ve Akdeniz havzasndaki nfusun genilemesinden yukarda bahsedilmiti. Bymenin doum oranlarna ne derece bal olduunu ksmen de olsa test etmek mmkndr. Elimizde 1572 tarihli Aksaray ve Kohisar kazalarndan Kbrs Adasna srlm ailelerin kaytlar bulunmaktadr (KK 2551). Bu iki kazadan 250si ocuklu, 66s ocuksuz toplam 316 hane srgn edilmitir. Srgnlerin sahip olduklar ocuk says ise 466dr. Buna gre hane bana den ocuk says 1,47 ocuksuz 66 haneyi dtmzde ise 1,86dr (Akz vd. 2004: 94). Halbuki 1500-1584 arasnda Aksaray Sancandaki nfus art % 189,33tr (Yrk 2005: 139). Buradan da anlalaca zere hane bana den ocuk says veya doum oranlar ile nfus artn izah etmek mmkn deildir. Bu durumda nfustaki byme konar-gerlerin iskn ve g hareketleri ile ancak ksmen aklanabilir (slamolu-nan 1991: 173-179; Faroqhi 2004: 270).

3- Gayrimslimler Osmanl Devletindeki gayrimslimlerin ekseriyetini Hristiyanlar, Ermeniler ve Yahudiler oluturmaktadr. Ermeni ve Yahudiler genellikle etnik kimlikleri ile adlandrlrken, Hristiyanlar ise daha ok gebran ismiyle nitelendirilmilerdir. Bunlar rk itibariyle genellikle Rum olabildikleri gibi Trk de olabilirler. Nitekim Orta Anadolunun birok yerinde olduu gibi Akehirde de gebran adyla anlan Trke konuan ve Trke isimler alan Hristiyan Trklere rastlanmaktadr. Bunlarn konutuklar dile Karamanlca, kendilerine de Karamanl denilmektedir (Baykurt 1932). Dil, kltr ve etnik adan Trk, din bakmdan Hristiyan olan bu Trklerden bazs, nicelik itibariyle az da olsa Akehir kent merkezinde ikamet etmekteydiler. 1466da Akehirdeki gayrimslimlerin tamam Ermeniyn Mahallesinde oturmaktaydlar. sminden de anlalaca zere bu mahallede Ermenilerin yayor olmas beklenmektedir. Fakat ismi yazl olanlara bakldnda, Ermenilere atfedebileceimiz hibir ahs adna rastlanmamaktadr. Mahallede ilk iki sray Seluklu ve Beylikler dnemi ile Osmanl Devletinde XV. yzyln sonlarna kadar Trk toplum ve
180

Yrk, XV-XVI. Asrlarda Akehir Kent Merkezinin Nfus Yaps

ticar hayatn ynlendiren en nemli messeselerden biri olan Ahilerin, Akehirdeki kethda ve babalarnn isimleri almaktadr. Baba, oul olduklar anlalan bu iki kiinin gayrimslim olmas mmkn deildir (Kazc 1989: 527-528). Zira ahilik, Trk esnaf ve sanatkrlar arasnda dayanma ve yardmlamay tesis eden bir esnaf tekilat olmakla birlikte ayn zamanda, din ve ahlak eitimi veren de bir kurumdur (aatay 1981: V). Ancak bu 2 kiinin neden gayrimslimler iinde yazld maalesef izah edilememektedir. Dier taraftan oban, Kaplan, Aydn, Tanrvermi, Yakub, Satlm, Murad, Emir, Karagz, skender, Hzr, Abraham, Evanis ve Arslan gibi isimlerin mevcudiyeti, Ermenilerden ziyade gebran diye nitelendirilen Hristiyan Trkleri -gayrimslimleri- artrmaktadr. Buradaki Ermeni mahallesinin idar bir nite mi, yoksa gayrimslim unsuru ifade etmek iin kullanlan izaf bir terim mi olduu tam anlamyla anlalamamaktadr. Sonraki tahrirlerde bu mahallenin adnn gememesi ve gayrimslimlerin 2 ayr mahallede zikredilmeleri, izafiyete ynelik bir kanaat uyandrrken, Ermeni mahallesinde bir tek Ermeninin bulunmamas da gerek bir mahalle olabilecei ihtimalini akla getirmektedir. Biz buradaki mahallenin Ermeniyn eklinde anlmasnn, ehirdeki gayrimslimleri bir balk altnda toplama gayretinden kaynaklandn dnmekteyiz (Erdoru 1988: 194-213). Yine 1584te gebran nfusun Mahalle-i gebrn___ der mahalle-i Seydi Mahmud Hayran ve Gebrn___ der mahalle-i Ahi Yadigr (TK 146: 11a) eklinde Mslmanlardan ayr yazlmas bu kanaati destekler niteliktedir. Yukardaki bilgilerden hareketle mahalle sakinlerinden en az 2 kiinin (ahi kethdas ve ahi baba) Mslman olduunu syleyebiliriz. Bu durumda mahallenin 35 nefer, 30 hanesinden 2 nefer ve 2 hane karlarak (33 nefer, 28 hane) nfus hesaplandnda 115 kii yapmaktadr. Bu dnemde gayrimslimlerin Mslman nfusa oran % 2,80dir. 1500 ile 1584 tarihleri arasnda Akehir gayrimslimleri (gebrn), Mslmanlarla birlikte Ahi Yadigr ve Seydi Mahmud Hayran mahallelerinde yaamlardr. Tahrirlere gre nfus rakamlar ise yledir: 1500de 28, 1522 ve 1524te 35, 1539da 42 ve 1584te 283 kiidir. En kalabalk olduklar 1584te bile Mslman nfusun ancak % 4,64n oluturabilmilerdir.
Tablo IV- Akehirdeki Gayrimslim Nfus
Mahalle Ad Ermeniy n Ahi Yadigr Seydi Mahmud Hayran Toplam 1466 Nf 33 33 1466 Hn 28 28 1500 Nf 3 5 8 1500 Ha 1522 Nf 5 5 10 1522 Hn 1524 Nf 5 5 10 1524 Hn 1530 Nf 1530 Hn 5 4 9 1539 Nf 6 6 12 1584 Nf 48 33 81

181

bilig, Bahar / 2008, say 45

4-ehirdeki Sosyal Yap ve Muaf Zmreler Osmanl toplum yaps hukuk bakmdan Mslim ve gayrimslim, idar bakmdan da asker ve rey olmak zere ikiye ayrlr. Her trl vergiden muaflar asker, vergi veren ehir ve ky sakinleri ile konar-gerler de reyy olutururlar. ehir sakinleri genellikle ziraatin dnda ticaret, zanaat, endstri vs. gibi ilerle megul olduklarndan rettikleri ve sattklar mallarn vergisinden baka, avarz vergisine muhataptrlar (Halaolu 1991: 101-103). Bu bakmdan avarz, rsum ve rden bak tutulanlar ehl-i berat adyla anlan muaf zmreyi oluturmaktadr. Bunlar bilfiil askerlik hizmeti yapan idar, asker ve ilmye snfna mensup kiiler olabilecekleri gibi, salk problemleri yznden veya belli bir hizmet karlndan dolay vergi muafiyeti bahedilen kiiler de olabilirler (Barkan 1966: 4). Buradan hareketle aada incelenecek olan kesim daha ok herhangi bir zelliinden dolay avarz vergisinden muaf tutulan zmredir. Bununla birlikte ehrin sosyal bnyesini oluturan eitli kesimlerin vazifelerine gre gruplandrlarak deerlendirilmesi Tablo Vte grdmz sfat, unvan ve grevlerin daha fazla anlam kazanmasn salayacaktr.
Karaman topraklar Osmanl egemenliine girince, buraya vali olarak ehzadelerin tayin edildii bilinmektedir. nce Fatihin oullar ehzade Mustafa ve Cem, II. Bayezidin baa gemesiyle de ehzade Abdullah ve ehinah Karaman topraklarnda idarecilik yapmlardr (Uzunarl 1975: 662-663). Konyaya atanan bu ehzadelerin dier Karaman ehirlerinin idar mal ve asker ilerine de kartklar hususu, blgeye ait mufassal defterlerden takip edilebilmektedir (bkz. TT 40, TT 63, TT 455, TT 399, TT 415). Bu ehzadeler zaman zaman Konya dndaki ehirlerde de ikamet etmilerdir. rnein Akehir kent merkezi yaknndaki dere iinde, yeillii bol, havas ve suyu temiz olan Tekke veya Ba Tekke adyla anlan yere ehzade Abdullahn dinlenmek iin sk sk geldii, kendisine bir kk, yoldan gelip geenlere ynelik de bir zaviye yaptrd bilinmektedir (Konyal 1945: 356-358). ehzadelerin ksa aralklarla da olsa ehirde ikamet etmelerinden dolay hizmetlerini gren kiilerin bulunmas doal karlanmaldr. Bu bakmdan arabdar, saraydar, ser-sitni ve kapc gibi grevliler ehzade kullar olarak dikkat ekmektedir. ehirdeki asl ynetici konumunda olan sancakbeyi ve adamlarna baktmzda maalesef bunlarla ilgili ok az bir memuriyet adna rastlanmaktadr. Sancak merkezlerinde sancakbeyinden sonra en yetkili kii kaddr. Kadlar sahip olduklar idar, kaz, hukuk ve beled yetkileriyle bulunduklar yerin hem hkimi, hem belediye bakan, hem de halkn her konuda mracaat edebilecei sosyal gvenlik makamyd (Ortayl 1994). Kadlarn yetkileri kaza snrlar iinde geerli olduundan bir kaza kadsnn baka bir yerde
182

Yrk, XV-XVI. Asrlarda Akehir Kent Merkezinin Nfus Yaps

ikamet etmesi beklenmez. Halbuki ehirde 1524 ve 1539da birer Akehir kads15 dnda, 1522de shakl kads (TT 455: 468), 1524te stanbul hslar kads16, 1539da Konya, rgp, Krehir, Haymaver ve Uluborlu kadlar17 ile 1584te Ilgn kads18 bulunmaktadr. shakl ve Ilgn kazalarnn Akehir Sancana bal olmalar hasebiyle kadlarn sancak merkezinde ikamet ederek vazifelerini naipleri vastasyla yrttkleri sylenebilir. Benzer durum Manisada da grlmektedir. 1575 ylnda Ilca, Selendi ve Adala kazalar kadlar Manisa ehir merkezinde ikamet etmekte ve grevlerini de buradan yrtmekteydiler (Emecen 1989: 39). Nitekim 10 Ekim 1571 tarihli bir mhime hkmnden, Akehir kaza merkezinde kadya veklet eden bir naibin mevcudiyeti ile Hatipolu Ahmed ve arkadalarnn mahkemeyi basp naibi fena halde dvdkleri anlalmaktadr (MM 23, 55/116). Yine 4 Nisan 1579da Akehir naiplerinden Fethullahn hakkndaki ikyetlerden dolay teftii emredilmi, fakat suhte basknnda ehre faydas olaca dncesiyle yiitba tayin edilmitir (MM 36, 172/470). 5 Mays 1580 tarihli Akehir beyine ve shakl kadsna gnderilen baka bir hkmde ise, naib Hzr lyasn erir ve aki olduu bildirildiinden naiblikten ref olunmas istenmektedir (MM 43, 35/73). Grld gibi naiplik kurumu olduka yaygn bir ekilde kullanlmtr. Fakat stanbul hslar ile Konya ve Krehir gibi Akehirden ok daha byk ve gelimi merkezlerin kadlar ile corafi bakmdan Akehire ok daha uzak olan rgp, Uluborlu ve Haymana kadlarnn ehirde ikameti olduka ilgintir. Bunlardan shakl kadsnn bilfiil kadlk yapt19 belirtilmiken, dierleri iin herhangi bir aklama yaplmamtr. Bu durum zikredilen kadlarn sabk kadlar olabilecei ihtimalini de dndrmektedir. ehirdeki nemli memuriyetlerden biri de phesiz kethdalardr. ounlukla esnaf, ulema ve din adamlarnn ileri gelenlerinden seilen kethdalar, ehir halk ile merkez arasndaki ilikilerin dzenlenmesi ve yerine getirilmesi gibi grevler ifa etmektedirler (Ergen 2006: 166-169). 1466da 5, 1522 ve 1539da da 1er kethdadan bahsedilmektedir. 1466daki kethdalardan 1i ehir, 1i balar, 1i ahi, dier 2sinin ne kethdas olduu ise zikredilmemitir. Ehl-i rf diye de tabir edilen asker snf mensuplarnn sipahi, sipahizade ve tekatlerine az da olsa rastlanmaktadr. Bunun yannda kalabalk bir avarzdan muaf ve msellem ehirlinin varl dikkat ekmektedir. Bu balamda, muaf kesimin zellikle 1522de Hasan Paann yaptrd imaret etrafnda ekillenen, mahalle halkna tannan avarz muafiyetiyle saylarnn artt, bir sonraki tahrirde bu muafiyetin kaldrlmasyla da azald anlalmaktadr (TT 455: 470; TT 399: 318).

183

bilig, Bahar / 2008, say 45

Vakflarn Osmanl ehirlerinin fizik oluumunda sosyal ve iktisad yaplanmasnda nemli fonksiyonlar icra ettikleri bilinmektedir. Vakflar mtevelli, eyh, nzr, zviyedr gibi yneticilerden hizmetlilere kadar geni bir idari kadroyu da bnyelerinde barndrmaktadrlar. Bu kiilerin tamam olmasa da bir ksmn tahrir defterlerinde grmek mmkndr. Bilhassa 1522de dier tahrirlere gre daha kalabalk bir vakf personeline rastlanmaktadr. Yine vakflar iinde deerlendirilmesi gereken imam, mezzin, hatip gibi din grevlileri ile eitim-retim alannda faaliyet gsteren mderris ve muhassllar bir baka grubu tekil etmektedir. mam ve mezzinlerin saylarnn 1522den itibaren artmaya balamasnn, zamanla imamlarn mahalle iindeki mevkilerinin daha fazla nem kazanmasndan kaynakland sylenebilir (bkz. Beydilli 2001: 5-12). Akehirde 1476da 1i mamur 2si harap, 1i nesh edilmi 4 (bkz Uzluk 1946: 42, 43, 44, 49), 1483te 1i Hac Ramazan Mescidine ilhak edilmi 3 (Erdoru 2004: 133-135), 1500de 3 (TK 565: 114b, 115b, 130a), 1530 ve 1584te 2 (387 Numaral: 74-76; TK 584: 101b-102a) medrese bulunmaktadr. Bu medreselerde eitim-retim gren renciler 1466 ve 1500 tahrirlerinde zikredilmezken, sonraki tahrirlerde belirtilmitir. Buna gre muhassllarn says 1522de 14, 1524te 18, 1539da 6, 1584te ise 8dir. Medreselere gre renci saysndaki azlk, muhassllarn tamamnn yazlmam olabilecei ihtimalini kuvvetlendirmektedir. Zira XVI. yzyln bandan itibaren meydana gelen nfus art neticesinde, krsaldan ehre balayan g ile birlikte, bedava yeme ime ve barnma imkn salayan vakf destekli medreseler, bekr erkekler arasnda en fazla rabet gren kurumlarn banda gelmekteydi. Ancak XVI. yzyln ortalarna gelindiinde yeterli sayda mevki olmadndan zellikle tara medreselerinden mezun olanlar iin ciddi bir istihdam sknts ba gstermiti (Barkey 1994:155-168; Faroqhi 2006: 142). Medrese mezunu suhtelerin geimlerini salamaya ynelik ehir ve krsal evrede kardklar olaylar merkez idareyi sarst gibi toplum iindeki asayi problemlerini de beraberinde getirmitir (Akda 1995: 153-282). XVI. yzyln ikinci yarsnda Akehir ve evresi de suhte ekyasnn basknlarna maruz kalmtr. Akehirde ortaya kan suhte ekyasnn oald (MM 21: 247/595/6 Nisan 1573; MM 40: 109/242/4 Ekim 1579; MM 62: 82/180/24 Nisan 1587), ehri bastklar (MM 35: 300/759/29 Eyll 1578), halka salgn salarak olan ektikleri (MM 35: 160/407/19 Austos 1578), attarlar basp ehri atee verdikleri, 1 kiiyi ldrp, 17 kiiyi yaraladklar (MM 35: 203/509/4 Eyll 1573) ve halka tecavz ettikleri (MM 40: 175/387/12 Ekim 1579) eitli belgelerden anlalmaktadr. Hz. Muhammedin soyundan geldiine inanlan seyyid ve eriflere Osmanl idarecileri tarafndan bir takm muafiyetler bahedilmenin yannda, toplum
184

Yrk, XV-XVI. Asrlarda Akehir Kent Merkezinin Nfus Yaps

iinde de byk bir sayg ve sevgi gsterilmitir. (bkz. Kl 2005). Akehir kent merkezinde bunlara sadece 1522de rastlanmaktadr. Toplam 5 nefer sdtn 3 l-i Resl, dier 2si de erifzde adyla kaydedilmitir. Sonraki tahrirlerde sdt sfatyla anlan ehirli bulunmamaktadr. 1522 ncesine ait mufassal defterlerde seyyid ve eriflerle ilgili herhangi bir kayt grlmezken 1476 ve 1483 tarihli vakf defterlerinde Kad zzeddin Medresesini tasarruf eden Emir elebi bin Yadigrn Hz. Muhammedin soyundan geldiinin zikredilmesi (TK 564: 50a; MC.0116/1: 80b), bunlarn en azndan 1466dan beri ehirde ikamet ettiklerine delalet etmektedir. 1522den sonraki tahrirlerde seyyid ve erifler yerine, eriflik iddiasnda bulunan Zeyni veled-i Emirahn kayd dikkat ekmektedir (TT 415: 332). Zeyniden bu iddiasn ispatlayabilmesi iin nakibleraftan hccet getirmesi istenmitir. Muaf snfn oluturan asker, idar, ilm ve din zmrelerin dnda fni, pir-i fni, ama, sil ve gib gibi fakirlik ve beden zrnn yannda kayp ve vefat etmi durumda olanlar da muaflar grubuna dhil edilmilerdir. 1522 ile 1524 tahrirlerinde zellikle ya gemi ihtiyar ehirlinin says 19-20 nefer arasndadr.
Tablo V- Muaflar
Muaflar arabdr- ehzade arabdr Saraydr- ehzade Ser-sitni-i ehzade Alemdr Hacib (Kapc) Kapu eri Mjdeci Siphi Siphi-i mtekid Siphizde Shib-i timar - Kapucu Timar eri Zemete mutasarrf Silahdrn- dergh- li Mlzm Kad Kethd Shib-i bert Muf Ktip Mtevelli Cbi Ferr Mrabdr- mret Meremmeti eyh Dervizde ve limzde 1466* 1 1 1 5 1 1500 1 1 1 1 2 2 2 1 1522 1 1 1 3 1 1 1 46 1 4 3 1 1 1 3 1 1524 1 1 1 2 1 1539 2 3 1 1 6 1 2 1584 3 2 1 2 1 2 -

185

bilig, Bahar / 2008, say 45

Nzr Hizmetkr- zviye Der hizmet-i Sultan Selim Zviyedr mam mam ve ktip mam ve hatip Hatip Mezzin Halife Hfz Mderris Muhassl Ehl-i ilim Ehl-i ilim ve viz Mtekid-i ehl-i ilim erifzde l-i Resul erfet davas gden mam - l-i Resul Pir ve ama Ama Pir-i fani Fani Gyib Sil Mteveffa Demre (?) Toplam

16 1 1 27

2 3 1 1 18

2 6 1 31 1 6 1 14 2 2 1 1 3 19 9 3 4 2 178

6 32 1 18 1 3 20 2 95

2 14 2 6 1 1 1 1 2 2 48

1 33 3 1 15 1 8 4 1 78

* 1466 tahririnde hibir ehirli muaf olarak adlandrlmamtr. Buradaki asker, idar, din ve ilm grevliler tarafmzdan tespit edilip tabloda gsterilmitir.

Tablo Vte grlecei zere, ehirdeki muaf zmrelerin says tahrirlere gre azalp oalmaktadr. 1466da hibir ehirliye muafiyet verilmemi ya da belirtilmemitir Fakat ahs adlarnn bazlarnn zerine yazlan aklayc bilgilerden 27 kiinin muaf durumda olduu anlalmaktadr. 1500de bunlarn says 19a dm, 1522de 178e km, 1524te 95e, 1539da 48e inmi, 1584te ise 78 kiiye ykselmitir. zellikle 1522 ve 1524 tahrirlerinin rakamlar zerinde durmak istiyoruz. Bu iki tahrire konu olan ehir nfusunun neredeyse tamam ayn kiiler iken hane ve muaf saylarndaki fakllk dikkat ekmektedir. Bu durumun, devlet yneticilerinin zamanla muaf addedilen gruplar normal rey statsne indirgemek isteinden kaynaklanm olmas muhtemeldir. Nitekim 1522de memuriyeti veya herhangi bir zellii dile getirilen ehirlinin, 1524 tahririnde neredeyse yars hakknda byle bir aklama yaplmamtr. Bilhassa vakf grevlisi ve yneticilerinin 1524te dikkate alnmamas olduka ilgintir. Benzer ifadeler 1539 tahriri iin de sylenebilir. Zira bu dnemde de muaflarn says bir nceki tahrire gre neredeyse % 50 orannda dmtr. Muaf olarak adlandrdmz kiilerin
186

Yrk, XV-XVI. Asrlarda Akehir Kent Merkezinin Nfus Yaps

ehir nfusuna oranna gelince; (1466da % 2,1) 1500de % 2,6 1522de % 23, 1524te % 12,2 1539da % 5,2 1584te de % 4,4tr. Muaf zmrelerin dnda isimlerinin nnde veya sonunda baz sfat, unvan ve lakab yazlm kimseler de bulunmaktadr. Bunlardan bir ksm kent sakinlerinin hangi ehir veya kyden gelip yerletiklerini, bir ksm da mensup olduklar boy veya taifeyi belirtmektedir. Akehirde ikamet eden Aksarayl, Tarsuslu, Erelili, Karamanl, ranl ve aml kiilerin daha ok ticaret amacyla buraya gelip yerletikleri sanlmaktadr. Adal, Kulfall, Tatar, Varsak ve Esb-kean gibi konar-ger taife mensuplarnn ok az da olsa ehirde yaadklar sylenebilir. Trk toplum hayat iinde bey, paa, elebi, abdal, baba, dede, eyh, dervi, sofu, mevlna, hac, hoca, halife gibi sfat, unvan ve lakaplar kullanan kiilere byk bir sevgi ve sayg duyulmaktadr.. Bunlarn ekseriyeti din ve ilm bir mahiyet ierirken bey ve paa resm (Pakaln 1993: I, 212-213; II, 755-757), elebi ise soyluluk ve deerlilik anlamnda sosyal bir stat unvan (Ergen 1995: 143) olarak kullanlmtr. Bilindii gibi hac unvan, maddi gc olan bir Mslmann belirlenmi zaman iinde Kbe, Arafat, Mzdelife ve Minay ziyaret edip belli baz din grevleri yerine getirmesinden (Harman 1996: 382) sonra verilmektedir. Hac farizasn yerine getirmek ayn zamanda nemli bir maliyet gerektirdiinden hac unvan ile anlan kiilerin hayli zengin ya da en azndan iyi durumda olduklar sonucuna varlabilir. Ayrca hacca gitmi olmann bu kiilere nemli bir itibar ve saygnlk kazandrd da phesizdir. Yukarda bahsedilen hac sfatndan baka bir de havce yazlp hoca veya hce eklinde okunan kelime ise Osmanl toplumunda daha ok byk tccar, mteebbis veya patron manasnda kullanlmtr (nalck 1993: 194). Burada bahse konu olan haclarn tccar anlamna gelen hoca veya hce kelimesiyle bir ilgisi yoktur. Akehir kent merkezindeki haclarn says 1466 ve 1500 tarihlerinde olduka kabark iken sonraki tahrirlerde ciddi ekilde azalma gstermitir. Bu durum ehir nfusu iindeki zenginlerin adedinde ksmen de olsa bir dn gstergesi olabilir. 1466da neferin % 9,58ini, 1500de % 11,42sini, 1522de % 5,95ini, 1524te % 6,30unu, 1539da % 2,16sn ve 1584te % 3,79unu haclar oluturmaktadr. ehir toplumlar iindeki en nemli gruplarn banda phesiz ahiler ve fakihler gelmektedir. Bunlarn Osmanl devletinin kurulu ve gelimesinde nemli roller oynadklar bilinmektedir. Fakihler slm ilimleri uzmanlar olarak Osmanl hukuk yapsn rgtlerlerken (nalck 2004: 52), ahiler de esnaf, sanatkr, tccar ve dier dallardaki meslek adamlar olarak ehirlerde sosyal ve ekonomik dzenin kurulmas yannda, kltrn de gelimesini salamlardr (Cumbur 1985: 87). Akehir kent merkezindeki ahi ve fakihlerin de iktisad, sosyal ve kltrel hayatn ekillenmesine nemli katklar sa187

bilig, Bahar / 2008, say 45

lad phesizdir. Nitekim ahi unvanl kiiler adna kurulmu vakflar20 ile fakih unvanl vakf mtevellilerinin21 varl, bunlarn toplum iindeki nfuzlarna delalet etmektedir. Bunlarn en kalabalk olduu dnem ise 1466 tarihidir. ehir merkezinde dikkat eken bir baka zmre de kle meneli olduklar sanlan gulam, kul, kulolu, siyah ve mutaklardr. Tahrir defterlerine falan mutak- filan eklinde kaydedilenler, kul (kle) iken daha sonra efendileri tarafndan hrriyetleri balanan kimselerdir (Emecen 1989: 61). Bu gibi kiiler hrriyetlerine kavutuktan sonra da efendilerinin ismiyle anlmlardr. Kle sahibi olmak ciddi bir ekonomik g gerektirdiinden, bunlarn kullandklar unvan ve sfatlar zerinde durulmaldr. 1500, 1522, 1524 ve 1584 tahrirlerindeki kle sahiplerinin daha ok bey, paa, avu, aa, hac, dervi, baba, dede gibi sfat ve unvanlar tadklar grlmektedir.
Tablo VI- ehirlilerin simlerindeki Sfat ve Unvanlar
Sfat ve Unvanlar Acem amlu Aksaray Tarsus Ereli Karamanl Nidirli Adal Kulfal Tatar Varsak Esb-kean Bey Paa elebi Abdal Baba Dede eyh Dervi Sofu Mevln Hac Hoca Halife Fakih Ahi Ahi Baba Gulam Kul Kulolu Siyah Mutak TOPLAM 1466 1 1 3 1 2 2 1 2 1 1 11 1 6 119 5 8 8 1 5 3 1 183 1500 2 2 1 1 1 1 5 1 4 2 2 77 1 4 4 7 115 1522 1 1 2 2 3 2 4 46 1 2 2 13 79 1524 2 2 3 4 2 49 1 1 5 13 82 1539 6 1 1 1 2 4 8 20 3 1 2 49 1584 2 4 1 2 1 66 2 4 4 3 13 102

188

Yrk, XV-XVI. Asrlarda Akehir Kent Merkezinin Nfus Yaps

Tablo VIda grlen, herhangi bir zellii dolaysyla eitli unvan ve lakaplarla anlan ehirlilerin dnda, ayn ekilde nne ve sonuna farkl sfatlar konulmu baba isimlerine de rastlanmaktadr. Bu sfat ve unvanlardaki eitlilik, Akehir kent merkezinde yaayan ehirlilerin asker, din, ilm ve itima grev, ura ve mensubiyetlerini gstermesi bakmndan dikkate alnmaldr. Tablo VIIde grlen babalara ait unvan ve sfatlarn ekseriyeti yukarda incelendiinden, burada tekrar zerinde durmayp, liste halinde vermekle yetineceiz.
Tablo VII- Baba simlerindeki Sfat ve Unvanlar
Sfat ve Unvanlar Acem amlu Karamanl Kozaal Nidirli Karaaa Tatar avu Kapc Hademe eri Ktip Aa Bey Paa Baba Dede eyh Sofu Kad Mft Mderris Hoca Hac Hafz Halife Mevln Vaiz Fakih Ahi Toplam 1466 2 1 1 1 2 1 2 1 2 33 2 2 50 1500 1 1 1 1 1 1 1 1 6 2 1 1 2 50 1 1 3 75 1522 1 2 3 2 45 1 1 55 1524 1 1 3 3 2 3 2 40 1 1 57 1539 1 2 1 1 1 26 1 1 4 3 41 1584 1 2 1 2 43 1 1 1 52

Sonu XIII-XIV. yzyllarda Anadolu Seluklular dneminde Akehir, bakent Konyaya yaknl ve lkenin u blgesinde konumlan ile byk bir ticaret, kltr ve nfus potansiyeline ev sahiplii yapmtr. zellikle Mool istilasndan sonra Sivas, Krehir ve Kayseri gibi yerlerden kopup gelen kalabalk bir ahi ve Trkmen kitlesinin yerleimine sahne olmutur. Bu zelliini Osmanlya ilhak edildii dneme kadar koruduu, 1466 tarihli tahrir defterinden anlalmaktadr. Bu tarihte, ehir merkezindeki nfus younluunun yannda,
189

bilig, Bahar / 2008, say 45

eitli meslek kurulular ile sosyal bnyenin temel yap talarn oluturan bey, paa, elebi, abdal, baba, dede, eyh, dervi, sofu, mevlna, hac, hoca, halife, fakih ve ahi gibi sfat, unvan ve lakaplar kullanan kalabalk bir zmreye tesadf edilmektedir. XVI. yzylda Akdeniz havzasnda ve Osmanl devleti genelinde grlen nfus artna Akehirde de rastlanmaktadr. Fakat nfustaki daralma ve genilemeye neden olan etmenler tam olarak izah edilememitir. Kentteki fizik yaplanma Anadolu Seluklu ve Karamanoullar zamannda ekillenmi, Osmanllar dneminde gelierek devam etmitir. Nitekim ehrin eski dokusu gnmz Akehirinin merkezini oluturmutur. Yine Anadolu Seluklular ve Karamanoullar devrinde u blgede bulunmas hasebiyle nemli ticaret, kltr ve nfus potansiyeline sahip olan ehir, Osmanllar dneminde sradan bir kent olmann tesine geememitir.

Aklamalar
1. Sevin 2001: 5-11; Turan 1946: 474; zergin 1959: 55-144; Ekin 2002: 19-28; etin 2004: 1-25; Sak vd. 2004:181-221. 2. TK 564: 55a-56a; MC.0116/1: 84b-88a; Konyal 1945: 540-640. 3. Vilyet-i Akehir timar- Ali Beg fil-ir-i Zilhicce 869, Nefs-i Akehir hssa-i Suba Ali Beg veled-i Yapa MAD, 241, s.9b. 4. Bu defter yeni bir tahrir olmayp, 1518 ylnda bn Kemal tarafndan dzenlenen TT 63 numaral defterin baz yerlerini Sultann emri ile Bayezid elebinin tashih edip dzelttii nshadr (Akgndz, 1991: 323; 1994: 383). Nitekim TT 455in ierisinde hemen hemen btn mahalle, ky ve cemaatlerin zellikle raiyyet ksmndaki kaytlarna ilave bilgiler girildii grlmektedir. Yine bir baka yerde Haydar elebi defterinden sonra shak Bey tashihinden bahsedilmektedir (TT 399, s.273). Bu kayt da TT 455e atf yapyor olmaldr. Zira Haydar elebi defterinden sonra bn Kemal defteri gelmektedir. Her iki kaynaktaki verilerden hareketle TT 455in baz blmlerinin Bayezid elebi, baz blmlerinin de shak Bey tarafndan tashih edilip dzenlenmi olabileceini dnyoruz. Defterin tarihine gelince; bu dzeltme veya tashihin I. Selim dneminde mi, yoksa I. Sleyman dneminde mi yapld belli deildir. Defterin tarihini Faroqhi (1983: 221) Kanuninin saltanatnn ilk yllar, Akz (1992:7) ve Ceylan (1993: 2) 1521-1522, Erdoru (1998: 4), Oflaz (1992: 8) ve Gm (2001: 13) 1518, biz ise daha nce 929/1522-1523 yln kabul ettiimizden (Yrk 2005: 5-7) yine bu tarihi kullanacaz. 5. Bkz. TK 564: 50a-55a; MC.0.16/1: 80b-91a. Hoca mer Mescidi, Hoca Paa Mescidi, Veled-i Reis Mescidi, Habbaz Hamza Mescidi, Ahi Celal Mescidi, ki Kapu Mescidi, Celal Mescidi, Balkpazar Mescidi, Veled-i Bezci Mescidi, Hac Ku Mescidi, Veled-i Arif Mescidi, Kzlca Mescidi, Hac Kapan Mescidi, Ahi Yadigr Mescidi, Tercman Mescidi, Ahi Mahmud Mescidi, Veled-i Tay Mescidi, Seyfeddin Mescidi, Kileci Mescidi, Altun Kalemli Mescidi, Uzun Ali Mescidi, Paa veled-i
190

Yrk, XV-XVI. Asrlarda Akehir Kent Merkezinin Nfus Yaps

aylu Mescidi, Veled-i Sergiz Mescidi, Kazanc Mescidi, Yahdan Mescidi, Grgen (?) Mescidi, maret Mescidi. 6. Hoca mer, Hoca Paa, Veled-i Reis, Habbaz Hamza, Ahi Celal, Celal, Veled-i Bezci, Hac Ku, Veled-i Arif, Hac Kapan, Ahi Yadigr, Veled-i Tay, Uzun Ali, Veled-i Sergiz, Ali Gene, Paa veled-i aylu, Ahi Mahmud, Kazancolu. 7. Seydi Mahmud Hayran Zaviyesi 8. Cerraholu, Kad Kemaleddin, , 9. MAD 241, s.18a; TT 40, s.640; TT 455, s.468; TT 399, s.317; DAGM 387, s.70; TT 415, s.337; TK 146, s.10a. 10. MAD 241, s.23a; TT 40, s.648; TT 455, s.471; TT 399, s.319, DAGM 387, s.70; TT 415, s.339; TK 146, s.11a. 11. MAD 241, s.19a; TT 40, s.653; TT 455, s.468; TT 399, s.316, DAGM 387, s.70; TT 415, s.337; TK 146, s.6a. 12. Nasreddin Hoca ile Ahi Evrenin ayn kiiler olduuna dair bkz. (Bayram 2006). 13. Endstri ncesi toplumlarda toplam nfusun yetikin erkek saysnn -drt kat olduu varsaylmaktadr Faroqhi, 2006: 13; Jennings 1976: 51. 14. Yukardaki tabloda defterlerin tertibinden kaynaklanan baz farkllklardan dolay nefer ve hane esasl bir birlik salanamamtr. yle ki, 1466 tarihli defterde nefer rakamlar yerine hane ve bive, 1500, 1522, 1524 ve 1530 tahrirlerinde nefer ve hane, 1539 ve 1540 tahrirlerinde ise sadece nefer rakamlar zikredilmitir. Bu durumda 7 tahrirden 6snda nefer rakamlar ortak bir deer olarak karmza kmaktadr. 1466nn ehirlileri tek tek saylarak nefer adetleri tespit edildiinden, btn tahrirler iin nefer ortak bir veri olarak kullanlmtr. Ayrca erkek hanelerin yannda kadn haneler de bulunduundan bunlar da ayr bir stunda gsterilmitir. Buna karlk 1539 ve 1540 tahrirlerinde hane rakamlar verilmediinden tabloda gsterilememitir. 15. Mevlna emseddin veled-i Hac brahim, kad-y Konya TT 455, s.312; Mevlna Tceddin veled-i Hzr, kad-y Akehir TT 415, s.332. 16. TT 399, s.316. Mevlna emseddin veled-i Hac brahim, kad-y hssah-i stanbul. 17. TT 415, s.336. Mevlna Hac Ali veled-i Hac Murad, kad-y Konya; mer veled-i Mevlna eyh kad-y Haymaver; Hac Sinan veled-i Hac Bli, kad-y rgb; Muslihiddin veled-i Pir Ahmed, kad-y Krehir; TT 415, s.Mevlna Sinan veled-i Mustafa, kad-y Uluborlu. 18. TK 146, s.10b. Mevlna Abdurrahman veled-i Hseyin, kad-y Ilgn. 19. TT 455, s.468. Mevlna Ali Bli, bil-fiil kad-y shaklu. 20. TK 564, s.50a.Vakf- Mescid-i Ahi Cemal, s.51b. Vakf- Mescid-i Ahi Celal, s.54a. Vakf- Mescid-i Ahi Mahmd, s.54b. Vakf- Zviye-i Ahi Msa; MC.0116/1, s.86a. Vakf- Zviye-i Ahi Cemal. 21. MC.0116/1, s.82a. Vakf- Mescid-i Krzn, der tasarruf- imam brahim Fakih.

191

bilig, Bahar / 2008, say 45

Kaynaka Babakanlk Osmanl Arivi: Tapu Tahrir Defterleri (TT): Nr. 38, 40, 63, 455, 387, 399, 415. Kamil Kepeci Mevkfat (KK): Nr. 2551. Mhime Defterleri (MM): Nr. 21, 23, 35, 36, 40, 43, 62. Maliyeden Mdevver Defterler (MAD): Nr. 241.
stanbul Bykehir Belediyesi Atatrk Ktphanesi: Muallim Cevdet Yazmalar (MC): Nr. 0.116/1. Ankara Tapu Kadastro Genel Mdrl Kuyd- Kadme Arivi: Tahrir Defterleri (TK): Nr. 146, 564, 565, 584. AKDA, Mustafa (1995), Trk Halknn Dirlik ve Dzenlik Kavgas Celal syanlar, stanbul: Cem Yay. AKGNDZ, Ahmet (1991-94), Osmanl Kanunnmeleri ve Hukuk Tahlilleri, III, VIII, stanbul: Osmanl Aratrmalar Vakf Yay. AKZ, Aleddin (1992), XVI. Asrda Karaman Kazs, (S. Sosyal Bilimler Enstits Yaynlanmam Doktora Tezi), Konya. AKZ, Aleddin Doan Yrk (2004), Aksaray Sancandan Kbrs Adasna Srgn Edilen Aileler, Orta-Dou Aratrmalar Dergisi, II/1, Elaz: 82-142. ARIN, Kenan Mustafa Uzan (2003), Akehirin Kuruluu, Gelimesi ve ehirsel Fonksiyonlar, Atatrk niversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, III/30, Erzurum: 139-167. IK PAA-ZDE (1333), Tevrh-i l-i Osman, stanbul: Matbaa-i mire. BAKIRER, mr Suraiya Faroqhi (1975), Dedii Dede ve Tekkeleri, Belleten, XXXIX/155, Ankara: 447-471. BARKAN, . L. (1953), Tarihi Demografi Aratrmalar ve Osmanl Tarihi, Trkiyat Mecmuas, X, stanbul: 1-26. __________ (1963), Barkan, ehirlerin Teekkl ve nkiaf Tarihi Bakmndan: Osmanl mparatorluunda maret Sitelerinin Kurulu ve leyi Tarzna it Aratrmalar, ktisat Fakltesi Mecmuas, XXIII/1-2, stanbul: 239-296. __________ (1966), Edirne Asker Kassamna it Tereke Defterleri (1545-1659), Belgeler, III/5-6, Ankara: 1-469. __________ (1978), Research on Ottoman Fiscal Surveys, Studies in the Economic History of the Middle East, Edited by M. A. Cook, Oxford: 163-171. __________ (1942), Osmanl mparatorluunda Bir skn ve Kolonizasyon Metodu Olarak Vakflar ve Temlikler II Vakflarn Bir skn ve Kolonizasyon Metodu Olarak Kullanlmasnda Dier ekiller-, Vakflar Dergisi, II, Ankara: 354-365. BARKEY, Karen (1999), Ekyalar ve Devlet Osmanl Tarz Devlet Merkezilemesi, (ev.Zeynep Altok), stanbul: Tarih Vakf Yay. Babakanlk Devlet Arivleri Genel Mdrl Osmanl Arivi Daire Bakanl Defter-i Hakan Dizisi- (1996), 387 Numaral Muhsebe-i Vilyet-i Karaman ve Rm Defteri (937/1530), I, Ankara.
192

Yrk, XV-XVI. Asrlarda Akehir Kent Merkezinin Nfus Yaps

BAYKARA, Tuncer (1990), Nasreddin Hoca ve Dnemi, I. Milletleraras Nasreddin Hoca Sempozyumu Bildirileri, 15-17 Mays 1989 Ankara, Ankara: TC. Kltr Bakanl Yay., __________ (1998), Trkiye Seluklular Devrinde Konya, Konya: Konya Valilii l Kltr Mdrl. BAYRAM, Mikil (2006), Sosyal ve Siyasi Boyutlaryla Ahi Evren Mevln Mcadelesi, Konya. BEYDLL, Kemal (2001), Osmanl Dneminde mamlar ve Bir mamn Gnl, stanbul: TATAV Yay. BRAUDEL, Fernand (1993), II. Felipe Dneminde Akdeniz ve Akdeniz Dnyas, (ev. M. Ali Klbay), Ankara: mge Kitabevi. BAYKURT, Cami (1932), Osmanl lkesinde Hristiyan Trkler, stanbul. CEYLAN, Aleddin (1993), Kann Zamannda Akehir Kazs, (S. Sosyal Bilimler Enstits Yaynlanmam Doktora Tezi), Konya. COOK, M. A. (1972), Population Pressure in Rural Anatolia 1450-1600, London. CUMBUR, Mjgn (1985), Anadolu ehirlerinin Kuruluunda Ahlerin Yeri, Trk Kltr ve Ahilik, XXI. Ahilik Bayram Sempozyumu Teblileri 13-15 Eyll 1985, Krehir: 87-93. AATAY, Neet (1981), Bir Trk Kurumu Olan Ahilik, Konya: Seluk niversitesi Yay. ETN, Cemal (2004), XVII. ve XVIII. Yzyllarda Konya Menzilleri, Konya: (S. Sosyal Bilimler Enstits Yaynlanmam Yksek Lisans Tezi). DARKOT, Besim (1997), Akehir, slam Ansiklopedisi, I, Eskiehir: MEB Yay., 277. DEMRALP, Yekta (1996), Akehir ve Kylerindeki Trk Antlar, Ankara: TC. Kltr Bakanl Yay. EKN, mit (2002), XVII XVIII. Yzyllarda Osmanl mparatorluunda Ulam ve letim rgtlenmesi zerine Bir Aratrma, Ankara: (A. Sosyal Bilimler Enstits Yaynlanmam Doktora Tezi). EMECEN, Feridun M. (1989), XVI. Asrda Manisa Kazas, Ankara: TTK. ERDORU, M. Akif (1990), Akehir Sancandaki Dirliklerin III. Murad Devrindeki Durumu ve 1583/991 Tarihli Akehir Sanca cmal Defteri, OTAM, I, Ankara: 128__________ (1998), Osmanl Ynetiminde Beyehir Sanca (1522-1584), zmir: Akademi Kitabevi. __________ (2004), Murad elebi Defteri: 1483 Ylnda Karaman Vilyetinde Vakflar III, Tarih ncelemeleri Dergisi, XIX/1, zmir: 119-154. ERGEN, zer (1984), Osmanl ehrindeki Mahallenin lev ve Nitelikleri zerine, Osmanl Aratrmalar, IV, stanbul: 69-78. __________ (1995), Osmanl Klasik Dnemi Kent Tarihiliine Katk XVI. Yzylda Ankara ve Konya, Ankara: Ankara Enstits Vakf Yay. __________ (2006), XVI. Yzyln Sonlarnda Bursa, Ankara: TTK. EVLYA ELEB (1996), Evliya elebi Seyahatnamesi, I-II, stanbul: dal Neriyat.
193

bilig, Bahar / 2008, say 45

FAROQHI, Suraiya (1983), The Peasants of Saideli in the Late Sixteenth Century, Archivum Ottomanicum, VIII: 215-250. __________ (2004), Osmanlda Kentler ve Kentliler, (ev. Neyyir Kalaycolu), stanbul: Tarih Vakf Yurt Yay. __________ (2006), Osmanl ehirleri ve Krsal Hayat, (ev.Emine Sonnur zcan), Ankara: Dou Bat Yay. GYN, Nejat (1979), Hne Deyimi Hakknda, EFD, XXXII, stanbul: 331348. GM, Osman (2001), XVI. Yzyl Larende (Karaman) Kazasnda Yerleme ve Nfus, Ankara: TTK. HALAOLU, Yusuf (1991), XIV-XVII. Yzyllarda Osmanllarda Devlet Tekilat ve Sosyal Yap, Ankara: TTK. HARMAN, mer Faruk (1996), Hac, DA, XIV, stanbul: Trkiye Diyanet Vakf Yay., 382-386. BN BB (1996), El-Evamirl-Alaiye Fil-Umuril-Alaiye (Selukname), I, (haz.Mrsel ztrk), Ankara: TC. Kltr Bakanl Yay. NALCIK, Halil (1993), Osmanllarda Raiyyet Rsmu, Osmanl mparatorluu Toplum ve Ekonomi, stanbul: Eren Yaynclk, s.31-65. __________ (1993), 15. Asr Trkiye ktisadi ve Sosyal Tarihi Kaynaklar, Osmanl mparatorluu Toplum ve Ekonomi, stanbul: Eren Yaynclk, 187-203. __________ (2000), Osmanl Fetih Yntemleri, (ev. Oktay zel), Stten stanbula Osmanl Devletinin Kuruluu zerine Tartmalar, Derl. Oktay zel Mehmet z, Ankara: mge Kitabevi, 443-472. __________ (2003), Osmanl mparatorluu Klasik a (1300-1600), (ev. Ruen Sezer), stanbul: YKY. __________ (2004), Osmanl Tarihinde Dnemler, Devlet Toplum Ekonomi, Osmanl Uygarl, I, yay. hzl. Halil nalck Gnsel Renda, Ankara: TC. Kltr ve Turizm Bakanl, 31-239. SLAMOLU-NAN, Huricihan (1991), Osmanl mparatorluunda Devlet ve Kyl, stanbul: letiim Yay. JENNINGS, Ronald C. (1976), Urban Population in the Sixteenth Century: A Study of Kayseri, Karaman, Amasya, Trabzon and Erzurum, International Journal of Middle Eastern Studies, VII: 21-57. KAZICI, Ziya (1989), Ahi Baba, DA, I, stanbul: Trkiye Diyanet Vakf Yay., 527528. KERMDDN MAHMUD- AKSARAY (2000), Msmeretl-Ahbr, (ev. Mrsel ztrk), Ankara: TTK. KILI, Rya (2005), Osmanlda Seyyidler ve erifler, stanbul: Kitap Yaynevi. KO, Yunus (1999), Osmanl mparatorluunun Nfus Yaps (1300-1900), Osmanl, IV, Edt. Gler Eren, Ankara: Yeni Trkiye Yay., 535-550. KONYALI, brahim Hakk (1945), Nasreddin Hocann ehri Akehir, stanbul: Numune Matbaas.
194

Yrk, XV-XVI. Asrlarda Akehir Kent Merkezinin Nfus Yaps

KUBAN, Doan (1968), Anadolu Trk ehri Tarihi Gelimesi, Sosyal ve Fiziki zellikleri zerinde Baz Grler, Vakflar Dergisi, VII, Ankara: 53-73. LOWRY, Heath W. (1981), Trabzon ehrinin slmlama ve Trklemesi 1461-1583, stanbul: Boazii niversitesi Yaynlar. McNEILL, William H. (2003), Dnya Tarihi, (ev. Aleddin enel), Ankara: mge Kitabevi. MEHMED NER (1995), Kitb- Cihan-nm, I, (yay. Faik Reit Unat Mehmed A. Kymen), Ankara: TTK. OFLAZ, Mustafa (1992), 16. Yzylda Nide Sanca, (A. Sosyal Bilimler Enstits Yaynlanmam Doktora Tezi), Ankara. ORTAYLI, lber (1994), Hukuk ve dare Adam Olarak Osmanl Devletinde Kad, Ankara. Z, Mehmet (1999), XV-XVI. Yzyllarda Canik Sanca, Ankara: TTK. __________ (2000), 15-16. Yzyllarda Anadolunun Sosyal Tarihine Dair Aratrmalar: Genel Bir Deerlendirme, Uluslar aras Kuruluunun 700. Yl Dnmnde Btn Ynleriyle Osmanl Devleti Kongresi 07-09 Nisan 1999, Konya: 525-531. ZCAN, Koray (2005a), Anadoluda Seluklu Dnemi Yerleme Sistemi ve Kent Model(ler)i, (S. Fen Bilimleri Enstits Yaynlanmam Doktora Tezi), Konya. __________ (2005b), Anadoluda Ortaa Kent Morfolojisi Seluklu anda Akehir, Akademik Aratrmalar Dergisi, Yl 6, S.24, stanbul: 1-13. ZERGN, M. Kemal (1959), Anadolu Seluklular anda Anadolu Yollar, EF Tarih Blm (Yaynlanmam Doktora Tezi), stanbul. PAKALIN, M. Z. (1993), Osmanl Tarih Deyimleri ve Terimleri Szl, I-II, stanbul. SAK, zzet Cemal etin (2004), XVII. ve XVIII. Yzyllarda Osmanl Devletinde Menziller ve Fonksiyonlar: Akehir Menzilleri rnei, S.. Trkiyat Aratrmalar Dergisi, S.16, Konya: 179-221. SEVN, Veli (2001), Anadolunun Tarihi Corafyas, I, Ankara: TTK. AHN, lhan (1989), Akehir, DA, II, stanbul: Trkiye Diyanet Vakf Yay., 298299. KAR (1946), Karaman Oullar Tarihi, yay. hzl. M. Mesud Koman, Konya. TEKNDA, ihabeddin (1963), Son Osmanl Karaman Mnasebetleri Hakknda Aratrmalar, EF Tarih Dergisi, XIII/17-18, stanbul: 43-76. TOGAN, Zeki Velidi (1942), Moollar Devrinde Anadolunun ktisad Vaziyeti, Trk Hukuk ve ktisat Tarihi Mecmuas, C.I, stanbul: 1-42. TURAN, Osman (1946), Seluklu Kervansaraylar, Belleten, X/39, Ankara: 471496. UZLUK, Feridun Nfiz (1958), Fatih Devrinde Karaman Eyleti Vakflar Fihristi, Ankara: Vakflar Umum Mdrl Neriyat. UZUNARILI, . Hakk (1975), Sancaa karlan Osmanl ehzadeleri, Belleten, XXXIX/156, Ankara: 659-696.
195

bilig, Bahar / 2008, say 45

__________ (1988), Anadolu Beylikleri ve Akkoyunlu, Karakoyunlu Devletleri, Ankara: TTK. YRK, Doan (2005), XVI. Yzylda Aksaray Sanca (1500-1584), Konya: Tablet Kitabevi. __________ (2006), 1466 Tarihli Mufassal Deftere Gre Beyehir ve evresindeki Osmanl Timar Dzeni Hakknda Baz Grler, I. Uluslararas Beyehir ve Yresi Sempozyumu 11-13 Mays 2006, Yaynlanmam Bildiri.

196

The Demographic Structure of the Town Center of Akehir during the 15th and 16th Centuries
Assist.Prof.Dr. Doan YRK*
Abstract: Located on one of the caravan routes used since ancient times, Akehir became an important center of culture and trade especially during the rule of the Anatolian Seljuks due to its closeness to the capital city, Konya. It is believed that Akehir maintained its central status under Ottoman rule too. According to the vakif registers of 1476 and 1483, the city held five zaviyes, two mosques, a kulliye, a medrese and thirty-five mescits. Another register kept immediately following the annexation of 1466 attracts attention to the significant number of residential quarters, the density of the citys population, and the diversity of social groups identified through a variety of different titles. The registers, for instance, indicate that at the time, especially those who had Hac (pilgrim) as a title made up the majority of the population of Akehir. All this evidence indicates that Akehir became urbanized at a time prior to Ottoman rule, during the reign of the Seljuks and the Karamanogullar. This study initially aims to identify the demographic condition of Akehir in the year 1466. It then examines the registers of the years 1500, 1522, 1524, 1530, 1539 and 1584 in order to trace the changes in the structure of the citys residential quarters and population potential and to provide an account of expanding and contracting social groups. Key Words: Akehir, Residential Quarter, Population, Household, Bive, Mucerret, Muaf

* Seluk University, Faculty of Science and Letters, Department of History / KONYA dyoruk@selcuk.edu.tr

bilig Spring / 2008 Number 45: 165-198 Ahmet Yesevi University Board of Trustees

XV XVI .
*
: , , , , , . . 1476 1483 . 5 , 2 , 1 35 ( ). , 1466 , , , , . . , . 1466 , , , 1500, 1522, 1524, 1530, 1539 1584 . : , , , , , ,

* , , / dyoruk@selcuk.edu.tr

bilig Zima 2008 Vpus: 45: 165-198 Popeitel#skiy Sovet Universiteta Axmeta Wsavi

Yayn Deerlendirme / Review Galata Bankerleri Cilt 1-2


Prof. Dr. Haydar KAZGAN ORION YAYINEV, ISBN: 975-6043-01-6 (Cilt 1), kinci Basm: 2005 ORION YAYINEV ISBN:975-6043-08-3 (Cilt 2), Birinci Basm: 2006 Yrd.Do.Dr. Fatih TEMZEL*
Finansal Piyasalar, finansal kurumlar ve finansal aralar, toplumlarn ihtiyalarn en uygun biimde karlamak zere, iinde bulunulan zamann koullarnda ortaya kmakta ve srekli geliim gstermektedir. Gelimenin hareket noktas gemi uygulamalar iken, yn, mevcut ihtiyalar karlamada grlen yetersizliklerdir. Deien yaam koullarnn bir sonucu olarak farkllaan ihtiyalar, uygun teknikler ile giderilebilir. Sz konusu ihtiyalar, bireyin ya da devletin finansal taleplerinden kaynaklandnda, zm iin uygun zemin, finansal piyasalardr. Karlanmas gereken ihtiyacn zellikleri, gemite bu trden bir ihtiyacn ne ekilde giderildii, mevcut finansal tekniklerin hangi noktalarda yetersiz kaldna ilikin bilgiler, ancak finansal piyasalarn gemiten bu gne geirdii evreleri doru deerlendirmek suretiyle elde edilebilir. Bylesi bir deerlendirmeyi, uluslar aras konjonktrdeki konumu da dikkate alarak Trkiye iin yapabilmek, Haydar Kazgan tarafndan kaleme alnan Galata Bankerleri isimli iki ciltlik eser ile olanakl hale gelmektedir. alma, Trkiye finansal piyasalarnn douu ve geliimi bakmndan kymetli bilgilerin titizlikle bir araya getirildii, Trke literatrdeki ender almalardan birisidir. Trkiyede Finansal Piyasalar ve Kurumlar, Kreselleme konusunda baka hibir alanda grlemeyen bir uyum yeteneine sahip bulunmaktadr Trk Mali Sektr. Uluslar aras kurallar, finansal teknikleri baaryla uygulama yannda, son dnemde grlen ibirlikleri ile yurt iinde ve ksmen de yurt dnda dikkate deer operasyonlar gerekletirmektedir. Galata Bankerleri isimli iki ciltlik eser, bir ynyle bu gn kimi zaman bulunduu nokta ile gururlandran mali sektrn doduu koullar belirtirken, dier ynyle de, gelime yolunda yaplan hatalar sergileyerek, gelecee dnk, bir yol gsterici rol oynamaktadr.
*

Anadolu niversitesi ktisadi ve dari Bilimler Fakltesi, letme Blm / ESKIEHIR ftemizel@anadolu.edu.tr

bilig Bahar / 2008 say 45: 199-204 Ahmet Yesevi niversitesi Mtevelli Heyet Bakanl

bilig, Bahar / 2008, say 45

Trke literatr bakmndan ender bulunan bir eser olan alma, zengin ierii ile de dikkat ekmektedir. ki cilt halinde yaynlanan Galata Bankerlerinin birinci cildi 22 blmden, ikinci cildi ise 34 blmden olumaktadr. Birinci ciltte yer alan blmler, birbirleri ile olan konu btnlklerine gre aadaki ekilde gruplandrlabilir. Birinci, ikinci ve nc blmde Galata Bankerlerini ortaya karan koullara, bankerlerin Osmanl Ynetimi ile ilikilerine ve ilk ilem deneyimlerine yer verilmektedir. Bu blmlerde dnemin ekonomik, siyasi konjonktr ve bunun bir gerei olarak finansman ihtiyac tanmlanmaktadr. Sz edilen finansman ihtiyacnn karlanmasna dnk olarak, gerek bankerlerin gerekse Osmanl Ynetiminin yaklamlarna ilikin rnekler yer almaktadr. Dnemin parasal tabannn zellikleri, bu kapsamda ilk akla gelen rnektir. Drdnc, beinci ve altnc blmde Osmanl Devletinin ilk Anonim irket kurma deneyimi ayrntl biimde anlatlmaktadr. irketi Hayriyenin kuruluunda Galata Bankerlerinin katks belirtilirken, anlatmn perde arkasnda, dnemin mteebbis profili resmedilmektedir. Osmanl Bankasnn kuruluu, dnemin ikinci nemli gelimesi olarak grlmektedir. Bu kurumun oluumuna Galata Bankerlerinin bak ile Lamartine olay, ilgi eken bir dier nokta olarak grlmektedir. Yedinci, sekizinci, dokuzuncu ve onuncu blmler genel olarak rgtlenmelere arlk verilen blmlerdir. Galata Bankerlerinin kendi aralarndaki tekilatlanmalar, Borsa ilemlerinin dzenlemesine dnk hukuki yaplanmalar, borsann da almas ve Galata Bankerlerinin kurduklar irketler, ayrntlar ile bu blmlerde yer almaktadr. Onbirinci blmden onbeinci blme kadar olan ksmda ise arlkl olarak Osmanl Ynetiminin finansal piyasalara, finansal piyasalarn da Osmanl Ynetimine ynelik giriimlerine yer verilmitir. Bu dnemin en nemli gelimelerinden birincisi, Mahmut Nedim Paann, Osmanl D Borlarnda yapt operasyondur. kinci nemli gelime ise, Bankerlerin, Abdlaziz ve Sadrazam Mahmut Nedim Paaya ynelik oyunudur. Bu noktada finansal sermayenin gc ve etkinliine ilikin ilk rnekler ortaya konulmaktadr. Bu nedenle, sz edilen blmde karlmas zorunlu dersler bulunmaktadr. Onalt ve onyedinci blmden, Osmanl Devletinde finansal piyasalara ve ilemlere aktan ilgisini gsteren ilk devlet adam Sadk Paa ve kariyerine ilikin bilgiler verilmektedir. Onsekizinci blmde, 1877-1878 Rus savanda Galata Bankerlerinin tutumlarndan rneklere yer verilmitir. Ondokuzuncu blmde, Galata Bankerlerine ve yaplan finansal opreasyonlara dnemin finansal ilemlerinden rnekler verilmektedir. Yirminci blmde, Osmanl Devletinde bor servisi uygulamalarnda yeni bir dnem olan Rusumu Sitte Ynetimi ve baarsndan sz edilmektedir. D-

200

Kazgan, Temizel, Galata Bankerleri Cilt 1-2

nemin gelir-gider ynetiminde yaananlar ve ynetim zafiyetinin, bir dnya devletini ne hale getirebildiine ilikin ac rnekler ortaya konmaktadr. Yirmibirinci ve yirmiikinci blmlerde Galata Bankerlerinin, Batl Finansrler ile rekabeti ve Galata Bankerlerinin deien koullara uyum salamak iin kurduklar kredi kurumlar anlatlmaktadr. Galata Bankerleri isimli almann ikinci cildi, otuzbe blmden olumaktadr. Bu blmlerden birinci, ikinci, nc ve drdnc blm, almann birinci blmnden alntlardan olumakta ve okuyucunun hafzasn tazelemeyi amalamaktadr. Beinci blm ve sonrasnn ortak bir zellii gze arpmaktadr. Bu zellik, yazarn ikinci ciltte arlkl olarak Osmanl ekonomisinde reel sektr mercek altna almasdr. Bu ekilde zamann alt yap yatrmlarna odaklanlmtr. Alt yap yatrmlarnn finansman srecinde, dnemin sosyal yapsn yanstan deerli tespitlere yer verilmektedir. Bu erevede yaplandrlm olan ikinci ciltte, aadaki blmler bulunmaktadr. Beinci ve altnc blm, Ttn Rejisi ve Reji irketinin kurulu sreci ve ayn dnemdeki ekonomik ve sosyal koullar ele alnmaktadr. Yedinci ve sekizinci blmde, Galata Bankerlerinin yaad ekonomik ve sosyal dnme yer verilmektedir. Galata Bankerlerinin gelir kaynaklarnda, bu dnemde eitlendirmeye gitmesi, kanlmaz bir zorunluluk olmutur. Mali araclk yannda piyangoculuk ilemleri de bankerlerin faaliyetleri arasnda yer almaya balamtr. Dokuzuncu ve onuncu blmlerde stanbulun su sorunu ve zm yolunda gerekletirilen faaliyetler yer almaktadr. Bu kapsamda stanbul Su irketi nin kuruluu, su tekelinin oluumu incelenmektedir. Hkmetin altyap yatrmlarn devreye almadaki tercihleri ve pazarlk kabiliyeti, gzler nne serilmektedir. Ad geen icraatlar, dnemin devlet ynetimine ilikin deerli fikirlerin oluumuna da yol aacak niteliktedir. Onbir, oniki ve onnc blmler, bir Galata Bankerinin, lmnden sonra brakt mirastan yola karak, yaad dneme ilikin deerlendirmeler yaplmaktadr. Bu blmlerde ayn zamanda, anlan dnemde, bankerlerin sosyal sorumluluk kapsamnda meydana getirdikleri toplumsal eserler ele alnmtr. Bankerlerin gelir dzeyleri ve buna bal olarak ortaya kan yaam tarzlar ele alnp, dnemin belli bal devlet adamlarnn gelir dzeyi ve yaam tarzlar ile karlatrlmtr. Ondrdnc, onbeinci ve onaltnc blmlerde Rumeli Demiryollar yatrm ve bu yatrmn finansmanna ilikin karar srecinde yaanan gelimeler ortaya konmaktadr. Rumeli Demiryollarnn finansman ile birlikte Osmanl Devletinin finansal operasyonlarnda kendisine yer bulan Baron Hir ve finansal yenilikiliine ilikin rnekler ile 1866 borlanmas nedeniyle gndeme gelen Abraham Kamonda, ele alnmaktadr.

201

bilig, Bahar / 2008, say 45

Onyedi, onsekiz, ondokuzuncu ve yirminci blmde okuyucu, Yabanclarn Galata Piyasasnda yer edinme abalarna tanklk etmektedir. Badat Demiryolunun yapmnn gndeme gelmesiyle birlikte, Alman finans kapitalinin, Galata Piyasasnda yer edinme abalar dikkat ekmeye balamaktadr. Galata Piyasasnda bu dnemde ortaya kan bir dier grup, Bulgarlardr. Bulgarlarn sermayedar olarak deil, Osmanl Devleti ile aralarnda bor paylamna ilikin sorunlarn zm srecinde piyasadan kendi lehine faydalanma gayretleri gze arpmaktadr. Galata Piyasasnda rekabetin artmas ile birlikte bat dnyasnn bankerleri ile Galata Bankerleri arasnda su yzne kan atmalar, gzler nne serilmektedir. atma ile kark rekabet ortamnda gerekleen borsa oyunlarndan rnekler, ilgi eken noktalar olarak n plana kmaktadr. Yirmibirinci blm, son derece ibret verici rneklerle yaplandrlmtr. Bu blm Tarm kredilerinin Osmanl Devletindeki uygulama biiminin akland bir blm olarak tanmlamak yanl olmayacaktr. Galata Bankerlerinden fakir iftiye doru tarm aletleri satclar ve yerel tefeciler araclyla gerekleen fon akm, Galata Bankerlerini zengin ederken, iftileri gittike yoksullatrmtr. Ziraat Bankasnn oluumunu hazrlayan koullar, bu dnemin rndr. Tarm finansman gibi bir konunun, nasl olup da lkede retim aralarnn dolayl yoldan ele geirilmesi uygulamasna dntne ynelik trajik rnekler, bu blmn en belirgin zelliidir. Yirmiikinci blmde Rumeli Demiryollarnn finansmannda ortaya kan sorunlar ve zm sreci incelenmektedir. Yirmi, yirmidrt, yirmibe ve yirmialtnc blmler arasnda bir konu btnl ya da bir baka ifadeyle sk balant bulunmaktadr. Bu blmlerde ilk olarak Osmanl Merkantilizmi ve Osmanl Finans Kapitalinin yazar tarafndan deerlendirmesi yaplmaktadr. Ardndan Galata Borsasnn D likilerine deinilmektedir. Bu kapsamda Galatann Alman, ngiliz ve Fransz rekabetine sahne oluuna dair bilgiler verilmektedir. Yirmiyedi, yirmisekiz ve yirmidokuzuncu blmlerde Galata Bankerlerinin Madencilik ve Anadolu Demiryollar konusunda, yabanc finans kapitali karsndaki rekabeti ele alnmaktadr. Otuz, otuzbir ve otuzikinci blmlerde, savunma ihtiyalarnn karlanmasnda Galata Bankerlerinin rolne deinilmektedir. Osmanl Donanmasnn modernizasyonu ile silah ithalatnda Galata Bankerlerinin finansr ve ithalat olarak konumu belirtilmektedir. Otuznc blm, Osmanl Eitim Politikas ve Borsaclk baln tamaktadr. Bu blmn en nemli katks, Osmanlda Trklerin nasl bir sre sonunda eitimden yoksun zellikle Rum ve Ermeniler karsnda ne denli mesleki yetersizliklere mahkum kaldnn ak biimde ortaya konmu olmasdr. Bu dnemde Trklerin ticaret ve finans sektrnde ya da bir baka zel teebbste grev almak yerine, srarla son derece snrl imkanlarla devlet kadrolarnda yer almak iin abaladklar, rneklerle aklanmaktadr. Bu
202

Kazgan, Temizel, Galata Bankerleri Cilt 1-2

sayede aslnda yaygn bir inan olan aznlklar tarafndan kontrol edilen finansal hizmetler vb. i kollarnda Trklere ynelik bir dlama politikas olduu inanc, kuvvetli biimde sarslm olmaktadr. Son blmde borsann gnlk ileyiine ynelik dzenlemelere duyulan ihtiya ve dnemin hkmetlerince alnan gn birlik tedbirlere, bankerlerin tepkisi yer almaktadr. Borsa ilemlerinin ilem saatleri dnda kalan zamanlarda yaplmasn engellemeye ynelik polisiye tedbirler ve Galata Bankerlerinin d piyasalara eriiminin engellendii gerekesiyle buna kar kmas belirgin gelimelerdir. Dikkat edildiinde kolayca fark edilebilecei zere ikinci cildin sonu yerine gemek zere, bir deerlendirmesi bulunmamaktadr. Bu tespit, yazar tarafndan tarihi srecin gnmze doru olmak zere devam ettirilecei izlenimini uyandrmaktadr. Bu izlenim de muhtemelen almann her okuyucusu gibi deerlendirme yazsn kaleme alan Dr. Fatih TEMZEL tarafndan da byk bir mutluluk, memnuniyet ve heyecanla karlanmakta ve eserin nc cildini temin edip okumak iin sabrszlanmasna neden olmaktadr. Yukarda Galata Bankerleri isimli almann I ve II ciltlerinde yer alan konu balklarna gre her blmnde yer alan en temel konulara deinilmitir. Belirtilmelidir ki, bu blmlerde kitaplarn okunmasn kolaylatran, akcln arttran ve phesiz incelenen dnemin zelliklerine ilikin fikir oluumuna imkan tanyan bir yap bulunmaktadr. Bu yap, birinci blmden itibaren kitabn her iki cildinde de olaylarn neden-sonu ilikisini korumaktadr. Bylelikle hem esas olarak incelenen Galata Bankerlerini hem de Galata Bankerleri ile ilikili ekonomik ve politik olaylardan hareketle bir dnemin anlatm geekletirilmektedir. Bylece, hangi finansal gelimenin, hangi koullarn rn olduu gibi hayat iinden olaylar ile toplumsal ve ekonomik koullar okuyucuya aktarlmaktadr. Bu konuda en arpc rneklerden birkan sralamak mmkndr. lk Trk Anonim irketi olan, Boazda yk ve yolcu tamacl iini yapmak zere oluturulan irketi Hayriyenin kurulu aamasnda Galata Bankerlerinin oynad rol, okuyucuya, birka bilgiyi ayn anda sunmas bakmndan nemlidir. Galata Bankerleri, irketi Hayriyede hissedar, komisyoncu ve ynetici olarak yer almlardr. irketin kurulmasn ve vapurlarn sipariini takiben teslimata yakn, ynetim problemleriyle kar karya kalnmtr. irketi ynetebilecek, iletmecilik faaliyetini yrtecek kimse bulunamamtr. Sonuta bu faaliyet de Galata Bankerleri araclyla yrtlmek durumunda kalnmtr. Sorun dikkatle incelendiinde, sadece finansman sorunu ya da yaratc fikirler retmek sorunu olmad grlmektedir. Ortada finansal anlamda fizibilitesi olan bir yatrm projesi bulunmasna, stelik projenin finansman da temin edilmi olmasna ramen giriimci, ynetici, iletmeci anlaya, ksmen de olsa sahip kadrolar bulunmamaktadr. Benzer ileri ok kk lekte gerekletirenler ise ksmen iin boyut olarak byk olmasndan, ksmen de devlet mdahalesinden ekindikleri iin ekimser kalmay tercih etmektedir. Bir baka rnek te Rusumu Sitte uygulamasdr.
203

bilig, Bahar / 2008, say 45

Rusumu Sitte, Duyunu Umumiyeye giden yolda son viraj olmas bakmndan trajik boyutu daha n planda olan bir uygulamadr. Bu uygulama ile Osmanl Devleti, borlarna karlk olarak Galata Bankerleri tarafndan oluturulan bir sendikaya, alt nemli gelirinin tahsilatn brakmtr. Bu durum sz edilen borlara karlk olan tahvillerin deerlenmesine yol aarak batl dier alacakllarn da dikkatini ekmitir. Bylece benzer bir idarenin kendileri tarafndan kurulmasn ve Osmanl Devletinin salayaca imtiyazlar stlenmesine ynelik olarak giriimlere balamlardr. Esasen Rusumu Sitte ynetimi, bir baka gerei de ortaya koymutur. yi idare edilmek kaydyla Osmanl Devletinin geliri inanlmayacak ekilde artabilmektedir. Osmanl Devletinde ynetim fonksiyonu veya devlet ynetimi, ekonominin ve hazinenin ynetimini ihmalden te tmyle gz ard ederek en byk hatalardan birini geekletirmitir. Rusumu Sitte ynetiminden bu ynetime geliri braklan sektrlerdeki ttn yetitiricisi ve ipek reticilerinin eskiye gre durumlarndan memnun hale gelmeleri ynetim etkinliinin neminin vurgulamaktadr. Kazgann almasnda, Tarm kredilerinin bile denetimsiz kalmas durumunda nasl bir smr arac haline gelebildii grlebilmektedir. Osmanlnn savunma sistemine dnk yatrmlara bile bankerlerin ne ekilde mdahil olduu, hayret uyandrmaktadr. Anadolu ve Rumeli demiryollarnn, eski teknolojiyi yksek bedelle ve kt ynetimlerle, stelik ge olarak ina edilmi olmasndan kaynaklanan devasa borlar anlayabilmek mmkn olmaktadr. Ulam alt yapsnn zamannda oluturulamamas nedeniyle Adapazarnda tarlada ryen rnlerin stanbula, orta Avrupadan ithal edilmek zorunda kalnmasna kadar ok sayda rnek, finansal piyasalarn, aralarn, ilemlerin ksaca finansal altyapnn nemini vurgulamaktadr. Bu da finans sektrnn mevzuat, kurumsal ve insan kaynaklar bakmndan ne kadar nemli ve gerekli olduunu, bundan daha arpc biimde gen nesillere aktarlmas olanann bulunamayacan dndrmektedir. Galata Bankerleri, finansal piyasalar ile ilikili almalar yrten akademisyenler iin olmazsa olmaz ktphane mcevheri konumunda kymetli bir eserdir. Finansal piyasalarda profesyonel olarak istihdam edilmek zere eitim gren renciler, mevcut uygulamalar kavramaya alrken, byk lde gemiten yararlanabilirler. Elbette en nemli hedef kitle devlet ynetimine aday olanlardr. Deerli almann bir seri olarak devam etmesi, ncelikle konunun stad Sayn Kazgann okuyucularna bir borcu olarak grlmektedir. te yandan bu eser, finans ve tarih alan uzmanlarnn ortak almalaryla, lkenin zengin tarihinin bir baka boyutunu gn na kartarak, ilgili literatr, s kumsallardan ak denizlere ulatrmada nemli bir adm olarak kullanlmaldr. Bu etkinin olumasn salayan yazarn zeni, titiz ve sabr dolu almas ile baarl anlatmdr. Okunmay ve ktphanelerde bulundurmay hak eden bir alma ifadesini kullanmak, bu nedenle abartl olmayacaktr.

204

David Crystal, Dillerin Katli, ev. Gkhan Cansz, Profil Yaynlar, stanbul 2007, 230 s. Roland Breton, Dnya Dilleri Atlas, ev. Orun Trkay, NTV Yaynlar, stanbul 2007, 80 s.
Do.Dr. Mehmet AYDIN*
Kasm (2007) aynn sonlarnda davetini kramayarak bir biyolog dostuma uradm. Dostum Hasan Korkmaz bir botanikiydi ve masasnda Trkiye Bitkileri Krmz Kitab (Erelti ve Tohumlu Bitkiler), [Ankara 2000] duruyordu. Dostum ilgimi eken bu kitabn Trkiyenin tehlikede olan bitki trlerini anlattn syledi. Tehlikede olan bitki trleriyle ilgili nlemler alnmalyd. Zira bir bitki trnn yok oluu ciddiye alnmas gereken bir durumdu. nk doal denge eitlilikten douyordu. Dolaysyla yok olan her bitki tr doal dengenin srmesi asndan tehdit anlamna geliyordu. Tehlikede olan bitki trleri gibi tehlike olan diller de var. 1992 ylnda Quebecte yaplan Uluslararas Dilbilim Kongresinde dilbilimciler bu tehlikeye iaret ederek UNESCOnun bu konuda acil nlem almas gerektiini beyan etmiler, UNESCO da beklenen karl vererek Kasm 1993teki bir konferansta Tehlikedeki Dillerin Krmz Kitab da dahil Tehlikedeki Diller Projesini kabul etmitir. Bitkilerin Krmz Kitab ile Dillerin Krmz Kitab arasnda iliki olmad sylenemez; ama tehlikedeki dillerin, tehlikedeki bitkiler kadar insanln ilgisini henz ekemedii sylenebilir. Herhalde Trkiyedeki pek az dilcinin 1992 ylnda Quebecte yaplan toplantdan ve bu toplantdan kan sonu bildirisinden haberi vardr. Laf aramzda benim bu toplantdan yine Virgln Mart 2003te yaymlanan 60. saysndaki yazm (Kaybolan Seslere At) ve bu erevede okuduum bir kitap dolaysyla haberim oldu. Bu kitap gerek Dillerin Katli ve gerekse Dnya Dilleri Atlas kitaplarnn kaynakasnda yer alan nemli bir eser: Daniel Nettle ve Suzanne Romaine, Kaybolan Sesler (Vanishing Voices: The Extinction of the Worlds Languages), ev. Harun zgr Turgan, Olak Yaynlar, 2001. Kaybolan Sesler ile Dillerin Katli iin ikiz kitaplar da denebilir. Hibir balamda olmad gibi dillerle ilgili olarak da len lr, kalan salar bizimdir denemez. Hele de dilin insan iin ne kadar deerli bir ara olduu*

Ondokuz Mays niversitesi Fen-Edebiyat Fakltesi / SAMSUN mehmeta@omu.edu.tr

bilig Bahar / 2008 say 45: 205-210 Ahmet Yesevi niversitesi Mtevelli Heyet Bakanl

bilig, Bahar / 2008, say 45

nu bilen dilci bunu hi syleyemez. stelik bir dilin deerli olduu ve bir dil ldnde nelerin kaybolduu duygusunu (Crystal 2007: 118) insanlarda uyandrma grevi dilcilerden bakasnn deildir. Bir dil artk konuan kalmamsa l saylr. Tabii ki kaytl haliyle varln devam ettirebilir- bu geleneksel olarak yazyla, yakn gemiten beri ses veya video arivleriyle olmakta ve bir anlamda yaamaya devam etmektedir ama onu akc ekilde konuacak kimse yoksa kimse ondan canl bir dil diye sz etmeyecektir. (DK, s. 24). Ka kii bir dilin yaamasn garanti edebilir? sorusunun cevab kolay deildir. Dnyann yaltlm krsal blgelerinde 500 kiilik bir grubun dilinin yaama ans varken, hzla byyen bir ehre dalm 500 kiilik bir aznln dilinin hayatta kalma ans epey dktr. Sonuta ok az sayda konuuru kalan herhangi bir dilin skntda olduu aktr. Crystal bu tehlikeli durumu yle aamalandrmtr: Yzden az konuuru kalan dil ok tehlikeli durumdadr. Be yzden az konuuru olan dil, yzden az konuuru olan dile oranla daha az tehlikede, binden az konuuru olan diller ise be yzden az konuuru olan diller dnldnde daha az tehlikededir. (s. 26). Bu konuda Bretonun Atlasnda ise yle denmektedir: 10.000-100.000 kiinin konutuu 1600 dil ciddi tehlike altnda; (konuuru) 10.000 kiinin altndaki 3250 dilse, bu tm dillerin yarsndan fazlas demek olsa da, imdiden can ekimekte. (s. 36). Yeryznde toplam olarak ka dil konuulmaktadr? sorusu onca gelimeye ramen zor bir sorudur. Ethnologue fihristindeki 6703 dil bal 39304 farkl ad tamaktadr. (s. 20). Dillerin adlandrlmas gibi iki iletiim aracndan hangisinin dil, hangisinin lehe saylaca konusu da sorun olmaya devam etmektedir. Dnya Dilleri Atlasnda dnyadaki dil says iki kaynaktan aktarlmtr: Dallasta Barbara F. Grimesn Summer Institut of Linguisticsin desteiyle, 1951den beri aa yukar her drt ylda bir yaymlad Ethnologue Languages of the World aralarnda birok Protestan misyonerin de bulunduu dnya apnda bir haberciler andan yararlanyor. Her sayda gitgide artan bir dil says karyor ortaya: 1992de 6528, 1996da 6703 (Dillerin Katlinde bu say esas alnmtr.), 1999da 6784. Gallerdeki Hebron Dilbilim Aratrma Merkezinden David Dalby 2000 ylnda yaymlad bir aratrmasnda dnyada 4994 d dil, 13840 i dil ve 8881 lehe bulunduunu ileri srmtr. (DDA, s. 15). Buradaki ltler farkldr. Crystale gre dnyada yalnzca 8 dil 100 milyondan fazla kiiden oluan bir topluluun dilidir. Bu dillerin toplam 2.4 milyar konuuru vardr. En ok kii tarafndan konuulan ilk yirmi dilin konuurlar toplam 3.2 milyardr. Bu say
206

Aydn, David Crystal, Dillerin Katli, Roland Breton, Dnya Dilleri Atlas

dnya nfusunun yarsndan fazladr. zmlemeye devam edilirse dnya dillerinin % 4nn nfusun % 96s tarafndan konuulduu sonucuna ulalabilir. statistie bir de tersinden bakalm: Dnya dillerinin % 96s nfusun % 4 tarafndan konuulmaktadr. Dilin lmyle ilgili yaplacak herhangi bir tartmann bu perspektiften ele alnmas gerekir. En aadaki stunda dnya dillerinin drtte birinin 1000den ve yarsnn 10000den az kii tarafndan konuulduunu grebiliriz. (DK, s. 28). Dillerin lmn Niin Umursamalyz? Dillerin Katli kitabndaki ikinci blmn temel sorusudur. Bu soruya Crystal be uzun cevap veriyor; ama bu uzun cevaplar nkl be ksa cmleye indirgiyor. Bu birer cmleye indirgenmi ksa cevaplar baz (sradan) okurlara yetebilir: 1. (Dillerin lmn umursamalyz). nk eitlilie muhtacz. (47) 2. nk dil kimlii ifade eder. (51) 3. nk diller tarih ambardr. (56) 4. nk diller insanln toplam bilgisinin bir(er) parasdr. (60) 5. nk diller bal bana ilgi kaynadr. (71) phesiz bu ksa cevaplar merakl okuru, sk okuru tatmin etmemi olmaldr. Bu yaz iki kitaba (baz kitaplara) iaret ediyor; ama bu yaznn o kitaplarn yerini tutma gibi bir iddias yok. Dilbilim asndan gstergeler, baka bir eyi temsil ederler, baka bir eyin yerini tutarlar; ama gstergeler baka bir ey deildirler. Yani gstergeler, gndergeleriyle ayn ileme tabi tutulamazlar. Sahi, zamirler de adlarn yerini tutarlar, adlar temsil ederler; ama adlar yerinden edemezler. Sylemeye bile hacet yok, sk okur bunlarn farkndadr, ama yazk ki sk okurlarn says ok deildir. nc blmde David Crystal diller neden lr? sorusuna cevap aryor. Elbette dillerin tek lm sebebi yok. Diller bu adan insanlar gibi deildir: (Bir) dilin lm raporuna tek bir neden yazmak ounlukla mmkn deildir (s. 109). Dillerin lm nedenleri arasnda diller zerindeki basklar da vardr. Afrikadaki devletlerin ou, dil eitliliini millet inas iin tehdit (olarak) grrler. Aznlklar blgenin her tarafnda herkesin malumu etnik atma yznden bu hkmetlerin endie kaynadr. ( s. 102). Bu tr basklar Joshua Fishmann dedii bir dilin folklorlamasna yol aabilir. Yani baz diller ilgisiz ve nemsiz alanlarda kullanlr ve sosyal ilev kaybna urar. Sosyal ilev kaybna urayan bir dil uzun sre hayatta kalamaz. Paradoksal durum bir eyler yapmazsak dillerin lecek olmasdr; ama gerek, bir eyler yapsak da lebilecekleridir. Bu yzden ne yapmalyz? (DK 112).
207

bilig, Bahar / 2008, say 45

Nereden balamal? Dillerin Katlindeki drdnc blmn temel sorusudur. Dillerle ilgili ilk yaplmas gereken ey belge ve bilgi toplamaktr. Bunun da belli bir maliyeti vardr: Tehlikeli Diller Vakf dil bana kabaca - bir dilbilimcinin iki yl altn farz ederek temel dilbilgisi ve szlk iin 56.000 dolar maliyet hesaplamtr. Dil bana 64.000 dolarn da yanl olmayaca belirtilen bu blmde 3000 (tehlikede olan) dile yl sreyle 575 milyon dolarn ayrlmas gerektii hesaplanm, bunun da OPECin gnlk petrol vergisiyle eit olduu vurgulanmtr. (s. 116). Nereden ve nasl balanrsa balansn dili lmekte olan topluluk diline aldr etmiyorsa, o dil iin fazla ey yaplamaz. nsanlarn kendi dillerine kar tutumlarnn olumsuz olmas artc derecede yaygndr. (s. 123) O zaman dilbilimciye den ilerden biri de bu tr topluluklarn nce dillerine aldr etmelerinin salamaktr. Bu da kolay deildir. nsann kendi dilini terk etme karar, dili konuan toplulukta zgven azalmasndan kaynaklanr (s. 134). Ancak bir topluluun yeleri dilin kltrn en nemli gesi olduunu bilerek dilin her bakmdan vazgeilmez bir ara olduunu dnmeye baladklarnda ok fazla sorun kalmaz. Yazar, beinci blmde neler yaplabilir? sorusunu enine boyuna tartyor. Burada da bir dilin hayatta kalmas alt arta balanyor. Baka aratrclar bir dilin korunup gelitirilmesini baka etkenlere balamaktadr. Bunlar byk lde birbiriyle rtmekte veya birbirini tamamlamaktadr. Crystal dilbilimcilerin rol zerinde dururken klinik dilbilimden sz eder (s. 169). Bu anlamda dilbilimcinin grevleri tehis ve deerlendirmeyle ilgili olanlar, tanmlama ve analizle ilgili olanlar, mdahale ve deerlendirmeyle ilgili olanlar olmak zere e ayrlmtr. (s. 170). Evet, diller ei grlmemi bir hzla lyorlar. Eer 1. blmde yer verdiim tahminler doruysa, ben bu kitab yazmaya baladmdan bu yana alt tane kadar daha yok oldu. diye hayflanyor Crystal (s. 192). Bu kitap Trkeye evrilip ben onun zerine yazncaya kadar acaba ka dil lmtr? Geriye rahata yaslanp olaylar akna brakamayz. Brakrsak, ortak belleimizin nemli bir blmn kaybederiz. Crystalin kitab nemli, ama Trkeye evrilmesi de nemli. (Buradan benim yazmn da nemli olduu gibi bir sonu mu kar?) Bunun iin eviriyle ilgili sorunlar zerinde durmaya demez bile. Roland Bretonun Dnya Dilleri Atlasna dilbilimci Joshua A. Fishman nsz yazm, bu atlasn dilbilim asndan da nemli olduunu gsteriyor. Her dil belli bir insan topluluun iletiim aracdr. Topluluklarn da yaadklar blge veya blgeler var. Dolaysyla dilleri bir atlasta da grmek gerek.

208

Aydn, David Crystal, Dillerin Katli, Roland Breton, Dnya Dilleri Atlas

ki yeni yayn ve baka yayn ve kaynaklar dolaysyla dnyada 6700 dilin konuulduunu syleyebiliyoruz. Ancak btn bu diller dnyaya egemen 200 devlette konuuluyor. Dnyaya egemen 200 devletten 160 ulusal dzeyde resmen tekdilli. Otuzu ikidilli, yedisi dilli (Belika, Lksemburg, Bosna, Eritre, Raunda, Seyeller, Vanuatu) ve ikisi de drtdilli (svire ve Singapur). Bu okdillilik ulus-devletin karmakark etnik kkenlerini (svire, Belika; Kanada, Finlandiya, Kbrs, Afganistan, Yeni Zelanda) olduu gibi dilin i eitliliini (Norve, Bosna) ve imparatorluk (ngilizce; Franszca; Portekizce, spanyolca) ya da din (Arapa) kkenli bir d dilin varln yanstabilir. Baz devletler blge dzeyinde baz dilleri resmi ya da yar resmi olarak kabul eder: Resmen okuluslu iki devlette grlen durum budur: 130 ulusu ve 55 zerk blgesiyle Rusya; 55 aznlk topluluu ve 150 zerk blgesiyle in. Kesin olarak tekuluslu ve resmen federal olan Hindistanda ulusal dzeyde iki resmi dilin yannda birou 35 Eyalet ve Birlik Toprann dilleri olan 18 anayasa dili bulunur. (s. 31). Dnya Dilleri Atlas gerek bir atlas gibi haritalardan grafiklerden, istatistiklerden oluuyor Ama esas olan diller ve dil topluluklaryla bunlarn yayld alan. Ancak birok adan Dillerin Katliyle rtyor ve ortaklayor. Ayrca iki kitabn da ayn dnemde (Ekim 2007) evirilerinin yaymlanmas ilgi ekici bir tesadf. Artk len diller eskisinden daha ok ciddiye alnyor yeryznde. Bu evirilerin yaymlanmas Trkiyede de konunun ilgi uyandrdnn gstergesi olarak yorumlanabilir. Her eye ramen iyimserlik grevimizdir. ki kitapta da 100 milyondan fazla kii tarafndan konuulan (en) byk diller arasnda Trke yok. Dnya Dilleri Atlasnda 10-100 milyonluk byk dil topluluklar iinde Trke var. (s. 37). Dardan Trkeye tm kollaryla bir btn olarak baklmyor, ayr ayr diller olarak baklyor. Atlasta son olarak da 6 lkeyi ve baka birliklerin kendilerini bir Trk diliyle ifade eden temsilcilerini bir araya getiren Trke Zirvelerinden de sz ediliyor. (s. 27). Bizim rettiimiz ulusal ve yerel bilgiyle evrensel ve uluslararas bilgiler bazen rtmeyebiliyor. Bu da belli evrelerce evrensel bilgiye souk baklmasna sebep oluyor. Peki, sorun nerede? lecek diller arasnda baka diller yannda (genel) Trkenin kollar da var. Bunlarn lmesi de hem insanln ortak mirasnn hem de bizim kltr mirasmzn nemli bir blmnn yok olmas anlamna geliyor. Bunlar iin de Unesconun katk yapmasn beklemek gerekir.

209

bilig, Bahar / 2008, say 45

Henz dnyada dillere, evreye gsterildii ekilde ilgi gsterilmiyor. Belki bunda dilbilimciler kabahatli. Bundan sonra evre konusundaki konferanslarn, kampanyalarn bir parasn da dil oluturabilir mi? (DK, s. 119) Ne dersiniz dilseverler? Dilleri sevmek insanlar, kltrleri ve toplumlar sevmektir. Sevdiimiz diller iin adm atmakta geciktiimizi bilerek diller iin derhal davrana geelim. lmekte olan bir dilin belgelenmesine katkda bulunmak onlara yanmaktan nemli. Diller lmesin

210

Einheit und Vielfalt in der trkischen Welt, Materialien der 5. Deutschen Turkologenkonferenz Universitt Mainz, yay. Hendrik Boeschoten, Heidi Stein, Turcologica 69, 405 s., 2007, Harrassowitz Verlag. Wiesbaden.
Prof.Dr. Emine YILMAZ*
Kitabn editrleri olan H. Boeschoten ve H. Steinin nszde belirttikleri zere, Einheit und Vielfalt in der trkischen Welt, 4-7 Ekim 2002 tarihleri arasnda, Almanyann Mainz ehrinde bulunan Johannes Gutenberg niversitesinin dzenlenmi olduu Beinci Alman Trkologlar Konferansnda sunulan 34 bildiriyi iermektedir. L. Johansonun editrln yapmakta olduu Turcologica dizisinin 69. kitabn oluturan bu bildiriler, arlkl olarak filoloji, dilbilim ve edebiyat alanlaryla ilgilidir. L. Johansonun, 2001 ylnda kaybettiimiz, karlatrmal Trkolojinin en byk isimlerinden biri olan J. Benzingin yaamn ve bilim anlayn deerlendirdii Johannes Benzing und die vergleichende Turkologie adl yazs dnda kalan 33 bildiri deerlendirilirken, filoloji ve dilbilimle ilgili olanlar seilmeye allmtr. Volker Rybatzki, Turkic personal names in Middle Mongol Sources?: Rybatzki, yazsnda, Moolca onomastik aratrmalarnda, Moolca isimleri Trke kkenli olarak aklama konusundaki yaygn eilime pheyle yaklar ve nce birka ayrmn mutlaka yaplmas gerektiini belirtir: 1. Moollarca kullanlan Trke isimler; 2. Trklerce kullanlan Trke isimler, 2a. Moolca konuulan evrede yaayan Trkler, 2b. Trke konuulan evrede yaayan Trkler. Rybatzki, in kltr zerindeki gl Orta Asya etkisi, 13. ve 14. yzyllarda inin Moolca isimlere kolayca adapte olmas gibi durumlar dikkate alarak, Trke adlarn her zaman Trke etnisiteyi gstermesi gerekmediini vurgular. Ayrca, iki dillilik nedeniyle, Trke bir adn Moolca bir biim

Hacettepe niv. Edb. Fak. retim yesi / ANKARA eyilmaz@hacettepe.edu.tr

bilig Bahar / 2008 say 45: 211-218 Ahmet Yesevi niversitesi Mtevelli Heyet Bakanl

bilig, Bahar / 2008, say 45

kazanabileceini de belirtir: T. altun, Mo. altan vb. Rybatzki bunu, ng. George, Alm. Georg, tal. Giorgio, Fin. Yrj vb. durumlarla karlatrr. Rybatzki ayrca, eitli kaynaklardan isimler toplayarak, bunlar, Orta Moolca metinlerde Trke isimlerin varln gstermek iin kullanmay bilimsel bulmadn da belirtir. Ona gre, doru bir deerlendirme iin, belli bir etnik grubun isimlerinin btnlkleri iinde deerlendirilmesi gerekir. Rybatzki, yntemle ilgili tm bu deerlendirmelerden sonra, rnek bir uygulama olmak zere, 2a-2b alt gruplarna ait olduunu dnd arslan ve qan unvanlarn ele alr ve ilgili tm metinleri tarayarak hangi dil evresine ait olduklarn belirlemeye alr. Klra Agyagsi, Mittelbulgarische Dialektemittelbulgarische Sprachzustand: Agyagsinin de yazsnn ilk blmnde deindii zere, Orta Bulgarcann, yani bugn yalnz uvaa ile temsil edilen Volga Bulgarcasnn birrnek bir dil olmad daha nce de pek ok aratrmac tarafndan incelenmi bir konudur. Agyagsi kendi kantlarn ne srmeden nce, farkl azlarn belirlenmesinde kullanlabilecek malzemenin elde edilebilecei kaynaktan sz eder: 1. Volga Bulgarcas ile yazlm, 14. yzyldan kalma mezar yaztlar, 2. Volga blgesinde konuulan dier dillerde bulunan Orta Bulgarca dn szckler, 3. uvaann 18. ve 19. yzyla ait yazl belgelerinde bulunan biimlerin Orta Bulgarca rekonstrksiyonlar. Agyagsi, daha sonra bu malzemeyi kullanarak, Orta Bulgarca nsz ve nl sistemlerindeki varyantlamay belirler. apkinoda bulunmu, 1291 ylna ait bir mezar tann iki ayr yznde, lk Trke y- sesinin c- ve (palatal) ile gsterilmi olmasndan yola karak, bu yaztn Volga Bulgarcasnn iki ayr diyalektini yansttn ne srer. Agyagsi, nl sistemindeki varyantlamay kantlamak iin Ana Permi ve Ana Votyak dillerindeki Volga Bulgarcas dn szcklerin ilk hece nllerini, Volga Bulgar mezar yaztlarndaki ilk hece nlleri ile karlatrr. Agyagsi, sonu blmnde, lk Trke nl niceliinin dikkate alnmas durumunda, Volga Bulgarcasnda ayr diyalektin varlndan sz edilebilecei sonucuna varr. Fikret Turan, The Mamluks and their acceptance of Oghuz Turkic as a literary language: political maneuver or cultural aspiration?: Turan, yazsnda, literatrde genellikle Kpakann Ouzcalamas olarak adlandrlan bir durumu yeni bir bak asyla bir kez daha deerlendirir.

212

Ylmaz, Einheit und Vielfalt in der trkischen Welt,

Turana gre burada szkonusu olan durum Ouzcalama deil, dil deitirmedir. Turan gre, gerekte, 14. yzyln banda her iki dil de konuulup yazlyor, bazen kark olarak da kullanlyorlard. Ancak 14. yzyln bandan itibaren Memluk lkesinde Ouzca eserler oalmaya balamt. Turana gre, Ouzca, ynetici snfn etnik yapsndaki deiikliklerin sonucunda Kpakann yerini almtr. Yani Memluk lkesi iinde yer alan erkez Memluklar (Burc Memluklar), 14. yzyln sonunda saltanat Kpaklardan, yani Bahr Memluklardan aldktan sonra Ouzcay Kpakaya tercih etmilerdir. Yazara gre bu kararn gerekesi, Kpaklar ynetimden uzaklatrmaktr. Abdurishid Yakup, Vacu or Gaju? On a place name in an 18th century Uyghur document: Yakup, Ankara, Etnografya Mzesinde bulunan ve A. Temir tarafndan 1951 ve 1961de yaymlanm olan iki Uygurca (Yeni Uygurca) metinde geen bir yer adnn hangi corafyay gsterdiini tartr. 18. yzyl Uygurcasyla yazlm olan ve Turfan Uygurlarnn 18. yzyln ilk yarsnda kuzeybat indeki Guazhouya glerini anlatan bu metinler az zellikleri tarlar. Yakup, benzer metinlerin Qing hanedanna ait kaynaklarda da bulunduunu, ancak Uygurlarn kendileri tarafndan yazlm belgelerin bu iki Ankara metniyle snrl olduunu belirterek, belgelerin nemini vurgular. Yakup, A. Temirin okuduu belgenin yeni bir yazevrimini ve ngilizceye evirisini verir. Buna gre, Ankara metninde iki kez geen ve A. Temirin bu Vacu biiminde okuduu WJW szcn Gaju olarak okur ve bu kelimenin Guazhou yer adnn Turfan blgesindeki telaffuzu olduunu belirtir. Yazar ayrca, yer adnn doru okunmasnn gn yerini de gstermesi asndan ok nemli olduunu belirtir. Margerete I. Ersen-Rasch, Ein paar Bemerkungen zum Genitiv im Trkischen: Yazar, makalesinde, ilgi durumunun ekli ve eksiz yaplarnn Trkedeki ilevleri zerinde ayrntl olarak durur ve bunu yaparken de, kendisinin de belirttii gibi L. Johansonun 1977 ylnda yaymlanm olan Bestimmheit und Mitteilungsperspektive im trkischen Satz (ZDMG III: 2) adl makalesinde ortaya konulmu olan ilkelerden hareket eder.

213

bilig, Bahar / 2008, say 45

A. Vefa Akseki, Zur Frage der Numeruskongruenz zwischen Subjekt und Prdikat im Trksichen: zne ve yklem arasnda say asndan uyum/uyumsuzluun tartld bu yazda, Akseki bu uyum-uyumsuzluk konusunda, literatrdeki tartmann geni bir zetini ve kullanlm olan ltleri verir: uyulmas zorunlu olmayan ynerge, bat dillerinin etkisi, canl-cansz, canszn kiiletirilmesi, insan ve dier canllar, etken-edilgen, znenin grup olarak alglanmas, metin dilbilimi ve pragmatik vb. Akseki tm bu ltleri sraladktan sonra, bu uyum/uyumsuzlukta dil tipolojisinin, kelime semantiinin, szdiziminin ve hepsinden nce de metin dilbilimsel etkenlerin nemli rol oynadn belirtir. Esin leri, berlegungen zur Untersuchung der Verben auf +lA-mAk: Yazda, Trkenin en ilek addan eylem treten eklerinden biri olan +lA art ve e zamanl bir yntemle ele alnr ve bugnk ilev ve kullanmlar tm ynleriyle ortaya konulmaya allr. Nurettin Demir, Sprachkontakt gebundenen Stzen: in Nordzypern? Bemerkungen zu

Daha nce de eitli yazlaryla Kbrs aznn sesbilgisel, biimbilgisel ve szdizimsel zelliklerini incelemi olan Demir, bu yazsnda Kbrs azna zg baml cmle tiplerini deerlendirir. Yaz iki temel blmden olumaktadr: lkinde ki, u, o u/o su ve hani szcklerinin bamllatrc e olarak kullanld cmle rnekleri ele alnr: O gelin ki ald hi yaramaz; Benim arkadam u beraberdik onu grdm, vb. kinci blmde ise bitimli fiillerle yaplm olan birleik cmle yaplar deerlendirilir: ekdi klc vursun; kmazd dar grsn gendini vb. Demir, yazsnda, Kbrs aznda Standart Trke tipi birleik cmle rneklerinin de kullanldn (r. Biz geride galrdk gz seyretmeye vb.), ancak Kbrs az iin tipik olann yukardaki biim olduunu belirtir. Hint-Avrupa tipi cmle bamllatrmaya ok benzeyen bu tarz, Demire gre ilk bakta Yunanca ile uzun ve youn bir ilikinin sonucu gibi grnse de, dikkate alnmas gereken dier etkenler de vardr. Adadaki ngilizcenin varl, anayurttan tekrarlanan gler vb. Hans Nugteren, Oghuz and non-Oghuz lexemes in Salar:

214

Ylmaz, Einheit und Vielfalt in der trkischen Welt,

Nugteren, yazsnda, Trke konuulan dnyann gneydou kysnda Ouz alt grubuna ait tek dal olarak niteledii Salarcann szvarln ele alr. Salarcann, Ouz grubundan ayrldktan sonra Ouzca olmayan pek ok zellik kazandn, hem dier Trk dillerinden, hem de dier dillerden alntlar yaptn belirten Nugteren, Salarcadaki aatayca, Kpaka ve Gney Sibirya alt katmanlara dikkat eker. Salarcann szvarln kaynaklar asndan deerlendiren Nugteren, ilk gruba ntr (tanmlanamaz) dedii Trke szckleri yerletirir. al-, arka, ay gibi szcklerin yer ald bu grup Nugterene gre zel bir katman gstermez ve en byk gruptur. Dier bir grup ise tipik Ouzca szckleri ierir: gulux, seci sere, sor- sormak vb. Nugterenin belirledii, Ouzca olmayan grupta ise pidi- yazmak, emes deil, yan- dnmek gibi szckler yer alr. Nugteren, szvarlnn yansra, Salarcadaki Ouzca olmayan sesbilgisel gelimelere de dikkati eker: nsz sonras ve szsonu g korunumu, sesinin geliimi, y->n- geliimi, -d-, -d nszlerinin -y-, -y dndaki seslere deimesi vb. Nugteren, farkl alt gruplardan yaplm dnlemeler veya farkl i gelimeler sonucunda Salarcann szvarlnda ortaya kan ift biimler zerinde de durur: yaman~yemen<yaman; yumax~yimax<yumgak vb. Nugteren bu ayrntl deerlendirmelerden sonra ulat sonular yle zetler: Salarca szcklerin en byk blm hem genel hem de zel nitelikler tadklar iin u ya da bu gruba dahil edilemezler. Byk bir grup szck Ouzca veya aatayca kkenli olarak snflandrlabilir. Kpakay hatrlatan birka szck aatayca yoluyla girmi olmaldr. Gney Sibirya Trkesi olduu ne srlen zellikler karmaktr. Bunlar dank alntlar olabilecekleri gibi, eski Uygurca kalntlar olarak da aklanabilirler. Baz szcklerin yaps, Salarca, Modern Uygurca ve Bat Yugurca arasnda yakn bir balant akla getirse de bu farkl Trke alt grubun, paylatklar benzerliklere ve fonetik gelimelere ramen, aralarnda youn bir iliki bulunduuna dair yeterli kant yoktur. Tooru Hayasi, On the distribution of Eynu, a Modern Uyghur-based secret language spoken in South Xinjiang, China: Hayasi bu yazsnda, bilimsel literatrde Eynu olarak adlandrlan ancak yerli Uygurlarn Abdal dedii ve Taklamakan lnn gney kysnda yaayan
215

bilig, Bahar / 2008, say 45

insanlarn dilini ele alr. Ladsttter ve Tietze gibi aratrmaclara dayanarak, Eynu halknn kkeni konusunda kabul edilebilir bir teorinin henz bulunmadn ne sren Hayasi, nceki almalar da belli kylerden toplanm malzemeye dayal olmalar ve farkl Eynu gruplar arasndaki linguistik varyantlar dikkate almamalar nedeniyle eletirir. Hayashi, Hinjiang Sosyal Bilimler Akademisinin de desteiyle, 1997den beri yrtmekte olduu saha almalaryla, farkl kylerden toplam olduu szckler zerindeki fonetik farkllklara odaklanr ve Eynu halknn bugnk blgelerine nasl daldklarna dair ip ular bulmaya alr. Hayashi,eyxil, Xeni, Tamighil ve Ba Qaun kylerinden toplad malzemeyi karlatrarak u sonulara ular (Xeni ve Tamighili Xoten ad altnda birletirir): eyxil, Xoten ve Qaun azlarnda fonetik, semantik ve leksik farkllklar varsa da tam uyum gsteren rnekler de bulunmaktadr; Xoten ve Qaunun szvarl, eyxilden daha farkldr; Xoten ve Qaundaki rneklerin byk bir ounluu daha fazla fonetik farkllk gsterdii halde, birka durumda eyxildeki biimler daha ok deimi grnr; Xoten ve Qaundaki malzeme anlamsal adan da eyxildeki malzemeden daha fazla deimitir. Buna gre; Eynu szvarlnn byk ounluu bugn Qaun ve Xotende yaayan Eynularn diline eyxilden daha nce girmitir. Bu durum u varsaym da dorular: Qaun ve Xoten halk, Xinjiangda eyxil halkndan daha uzun sredir bulunmaktadr. Szl geleneklerinde de zaten atalarnn batdan geldikleri anlatlmaktadr. Mevlt Gltekin, Das Suffix -GAn im afghano-zbekischen Dialekt von Saripul: Saripul Afgan-zbek diyalektindeki -GAn ekinin ilev ve kullanmlarnn ele alnd bu yazda malzeme, Saripul doumlu ve Trkiyede eitim grm iki kii ve yazarn M. Asf Yoldala birlikte yaymlam olduu Afganistan zbekesi Trke Szlkten (Ankara 2002) alnmtr. Gltekin nce -GAn ekinin tarihi Trk lehelerindeki durumu ve bugnk fonetik biimlerini verir ve daha sonra Saripuldaki -gan/-gen, -qan/-ken biimlerinin ilevlerini ele alr. Gltekinin szkonusu ekle ilgili belirlemeleri yle zetlenebilir:

216

Ylmaz, Einheit und Vielfalt in der trkischen Welt,

Ekin palatal -gen/-ken biimlerinin kullanm daha yaygndr. Bitimli fiil ve sfat-fiil ilevleri ok sk grlr. sim tretme ilevine ise ok seyrek rastlanr: qatken kuru<qat- kurumak gibi. Gltekin ayrca -(I)yken kullanmnn da Standart zbeke -(a)ytgann ksa biimi olduunu dnr ve bunu geni ve gelecek zaman partisipi olarak adlandrr. Gltekinin dikkat ektii ilevlerden biri de -GAnn iyelik ekleri ve kel-, bolyardmc fiilleriyle olan kullanmdr: ye-gen-im kemeydi vb. Mustafa Uurlu, Die falschen Freunde: ein Problem bei der bersetzung zwischen den Trksprachen: Trk dilleri arasndaki aktarma sorunlarna daha nce de deinmi olan Uurlu, bu yazsnda tam e deerlik (ses, dz anlam, arm, metin trne uygunluk, kullanm ekli vb. asndan tam rtme), kabul edilebilir e deerlik (baz ynlerden rtme) ve yalanc e deerlik (ayn kaynaktan gelen fakat kavram alanlar e deer olmayan szckler. Bu tip szcklerin kavram alan hi rtmeyebilir veya ksmen rtebilir) terimlerini akladktan sonra, zellikle yalanc e deerlikin ne olduunu rneklendirmeye alr. Uurlu yalanc e deerlii aklamak iin Kazaka ve Trkeden besin almak, vcut organ ve yaama mekan alanlarndan kavram seerek karlatrr: Kazaka je-, i- =~ Trke ye-, iKazaka ayak =~ Trke ayak Kazaka y =~ Trke ev Uurlu, bu szcn kavram alanlarnn ksmen rttn, ksmen rtmediini belirterek unu vurgular: Birlikte kullanlan szckler, var olan e deerlii yok etmemekte, olmayan e deerlii gz nne sermektedir. Uurlunun vurgulad bir dier nokta, leheler aras aktarmada asl zenin, tam e deer grnen fakat yalanc e deer olan bu szcklere gsterilmesi gerektiidir. Birsel Karako, Nogaischen: Ein berblick ber postverbiale Konverbien im

Karako, Nogaycadaki fiil+zarf-fiil eki+yardmc fiil tipindeki birleik fiilleri incelemi olduu yazsnda, nce bu yapnn Trk dillerindeki tipolojisini ele
217

bilig, Bahar / 2008, say 45

alr, daha sonra da Nogaycadaki biimsel kategorileri snflandrr. Karako, Nogayca yaplar nce basit ve kompleks olarak ikiye ayrr, sonra da kompleks olan yaplarn kendi iinde e ayrldn belirler. Karako, bu teorik giriten sonra, Nogaycadaki -(A)yatqanda, -(A)yatrganda, -Aturganda, (A)yatqan zamanda, -(A)yatrgan zamanda, -A turp, -(A)yatp, -(A)yatrp ve -A berip yaplarnn ilevlerini ayrntl olarak inceler. brahim Ahmet Aydemir, Zur aspektotemporalen Interpretation von Konverbien im Altai-Tuwinischen: Aydemir yazsnda, L, Johansonun 1971de yaymlanm olan Aspekt im Trkischen adl almasndaki temel ilke ve terimlerden yola karak, AltayTuvacasndaki zarf-fiil yaplarn kln/grn asndan deerlendirir.

218

bilig
Trk Dnyas Sosyal Bilimler Dergisi Ahmet Yesevi niversitesi Mtevelli Heyet Bakanl Yayn lkeleri

bilig, K/Ocak, Bahar/Nisan, Yaz/Temmuz ve Gz/Ekim olmak zere ylda


drt say yaymlanr. Her yln sonunda derginin yllk dizini hazrlanr ve K saysnda yaymlanr. Dergi, Yayn Kurulu tarafndan belirlenen yurtii ve dndaki ktphanelere, uluslararas indeks kurumlarna ve abonelere, yaymland tarihten itibaren bir ay ierisinde gnderilir.

bilig, Trk Dnyasnn kltrel zenginliklerini, tarih ve gncel gereklerini


bilimsel ller ierisinde ortaya koymakta; Trk Dnyasyla ilgili olarak, uluslararas dzeyde yaplan bilimsel almalar kamuoyuna duyurmak amacyla yaymlamaktadr.

bilig'de, sosyal bilimler alannda, Trk Dnyasnn tarih ve gncel problemlerini bilimsel bir bak asyla ele alan, bu konuda zm nerileri getiren yazlara yer verilir.

bilig'e gnderilecek yazlarda; alannda bir boluu dolduracak zgn bir makale olmas veya daha nce yaymlanm almalar deerlendiren, bu konuda yeni ve dikkate deer grler ortaya koyan bir inceleme olma art aranr. Trk Dnyasyla ilgili eser ve ahsiyetleri tantan, yeni etkinlikleri duyuran yazlara da yer verilir. Makalelerin bilig'de yaymlanabilmesi iin, daha nce bir baka yerde yaymlanmam veya yaymlanmak zere kabul edilmemi olmas gerekir. Daha nce bilimsel bir toplantda sunulmu bildiriler, bu durum aka belirtilmek artyla kabul edilebilir. Yazlarn Deerlendirilmesi

bilig'e gnderilen yazlar, nce Yaym Kurulunca dergi ilkelerine uygunluk asndan incelenir. Akademik tarafszlk ve bilimsel kalite en nemli kriterlerdir. Uygun bulunanlar, o alandaki almalaryla tannm iki hakeme gnderilir. Hakemlerin isimleri gizli tutulur ve raporlar be yl sreyle saklanr. Hakem raporlarndan biri olumlu, dieri olumsuz olduu takdirde, yaz, nc bir hakeme gnderilebilir veya Yayn Kurulu, hakem raporlarn inceleyerek nihai karar verebilir. Yazarlar, hakem ve yayn kurulunun eletiri ve nerilerini dikkate alrlar. Katlmadklar hususlar varsa, gerekeleriyle birlikte itiraz etme hakkna sahiptirler. Yayna kabul edilmeyen yazlarn, istek hlinde bir nshas yazarlarna iade edilir.

219

bilig'de yaynlanmas kabul edilen yazlarn telif hakk Ahmet Yesevi niversitesi Mtevelli Heyet Bakanlna devredilmi saylr. Yaynlanan yazlardaki grlerin sorumluluu yazarlarna aittir. Yaz ve fotoraflardan, kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazm Dili

bilig'in yazm dili Trkiye Trkesidir. Ancak her sayda derginin te bir orann gemeyecek ekilde ngilizce ve dier Trk leheleri ile yazlm yazlara da yer verilebilir. Trk lehelerinde hazrlanm yazlar, gerektii takdirde Yayn Kurulunun kararyla Trkiye Trkesine aktarldktan sonra yaymlanabilir. Yazm Kurallar Makalelerin, aada belirtilen ekilde sunulmasna zen gsterilmelidir: 1. Balk: erikle uyumlu, onu en iyi ifade eden bir balk olmal ve koyu harflerle yazlmaldr. 2. Yazar ad(lar) ve adresi: Yazarn ad, SOYADI BYK HARFLERLE olmak zere, koyu, adresler ise normal ve eik karakterde harflerle yazlmal; yazarn grev yapt kurum, haberleme ve e-posta (e-mail) adresi belirtilmelidir. 3. zet: Makalenin banda, konuyu ksa ve z biimde ifade eden ve en fazla 150 kelimeden oluan Trke zet bulunmaldr. zet iinde, yararlanlan kaynaklara, ekil ve izelge numaralarna deinilmemelidir. zetin altnda bir satr boluk braklarak, en az 3, en ok 8 szckten oluan anahtar kelimeler verilmelidir. Makalenin sonunda, yaz bal, zet ve anahtar kelimelerin ngilizce ve Rusalar bulunmaldr. Rusa zetler, gnderilmedii takdirde dergi tarafndan ilave edilir. (ngilizce yazlarda Trke zet de eklenmelidir.) 4. Ana Metin: A4 boyutunda (29.7x21 cm.) ktlara, MS Word programnda, Times New Roman veya benzeri bir yaz karakteri ile, 10 punto, 1.5 satr aralyla yazlmaldr. Sayfa kenarlarnda 3'er cm. boluk braklmal ve sayfalar numaralandrlmaldr. Yazlar 10.000 kelimeyi gememelidir. Metin iinde vurgulanmas gereken ksmlar, koyu deil eik harflerle yazlmaldr. Alntlar trnak iinde verilmeli; be satrdan az alntlar satr arasnda, be satrdan uzun alntlar ise satrn sandan ve solundan 1.5 cm ieride, blok hlinde ve 1 satr aralyla 1 punto kk yazlmaldr. 5. Blm Balklar: Makalede, dzenli bir bilgi aktarm salamak zere ana, ara ve alt balklar kullanlabilir ve gerektii takdirde balklar numaralandrlabilir. Ana balklar (ana blmler, kaynaklar ve ekler) byk harflerle; ara ve alt balklar, yalnz ilk harfleri byk, koyu karakterde yazlmal; alt balklarn sonunda iki nokta st ste konularak ayn satrdan devam edilmelidir.

220

6. ekiller ve izelgeler: ekiller, kltmede ve basmda sorundan kanmak iin siyah mrekkep ile dzgn ve yeterli izgi kalnlnda aydnger veya beyaz kada izilmelidir. Her ekil ayr bir sayfada olmaldr. ekiller numaralandrlmal ve aklamalar her eklin altna balyla birlikte nce Trke, sonra ngilizce olarak yazlmaldr. izelgeler de ekiller gibi, numaralandrlmal ve aklamalar her izelgenin stne balyla birlikte nce Trke, sonra ngilizce olarak yazlmaldr. ekil ve izelgelerin balklar, ksa ve z olarak seilmeli ve her kelimenin ilk harfi byk, dierleri kk harflerle yazlmaldr. Gerektiinde, aklayc dipnot veya ksaltmalara ekil ve izelgelerin hemen altnda yer verilmelidir. 7. Resimler: Parlak, sert (yksek kontrastl) fotoraf kdna baslmaldr. Ayrca ekiller iin verilen kurallara uyulmaldr. ekil, izelge ve resimler toplam 10 sayfay (yaznn te birini) amamaldr. Teknik imkna sahip yazarlar, ekil, izelge ve resimleri aynen baslabilecek nitelikte olmak art ile metin iindeki yerlerine yerletirebilirler. Bu imkna sahip olmayanlar, bunlar iin metin iinde ayn boyutta boluk brakarak iine ekil, izelge veya resim numaralarn yazabilirler. 8. Kaynak Verme: Metin iinde gndermeler, parantez iinde aadaki ekilde yazlmaldr.
(Kprl 1944); (Kprl 1944: 15).

Birden fazla yazarl yaynlarda, metin iinde sadece ilk yazarn soyad ve vd. yazlmaldr: (Gkay vd. 2002). Notlar, sadece aklama iin kullanlmal ve metnin sonunda verilmeli, buradaki gndermeler de metin iindeki gibi olmaldr. Kaynaklar ksmnda ise, birden fazla yazarl yaynlarn dier yazarlar da belirtilmelidir. Metin iinde, gnderme yaplan yazarn ad veriliyorsa kaynan sadece yayn tarihi yazlmaldr: Tanpnar (1976: 131), bu konuda . Yaym tarihi olmayan eserlerde ve yazmalarda sadece yazarlarn ad; yazar belirtilmeyen ansiklopedi vb. eserlerde ise eserin ismi yazlmaldr. kinci kaynaktan yaplan alntlarda, asl kaynak da belirtilmelidir: Kprl (1926) ..... (elik 1998'den). Kiisel grmeler, metin iinde soyad ve tarih belirtilerek gsterilmeli, ayrca kaynaklarda da belirtilmelidir. nternet adreslerinde ise mutlaka kaynaa ulama tarihi belirtilmeli ve bu adresler kaynaklar arasnda da verilmelidir: www.tdk.gov.tr/bilterim (15.12.2002)
221

9. Kaynaklar: Metnin sonunda, yazarlarn soyadna gre alfabetik olarak aadaki ekillerden birinde yazlmaldr. Kaynaklar, bir yazarn birden fazla yayn olmas halinde, yaymlan tarihine gre sralanmal; bir yazara ait ayn ylda baslm yaynlar ise (1980a, 1980b) eklinde gsterilmelidir:
Kprl, Mehmet Fuat (1961), Azeri Edebiyatnn Tekaml, stanbul: MEB Yay.

Timurta, F. Kadri (1951), "Fatih Devri airlerinden Cemal ve Eserleri", Trk Dili ve Edebiyat Dergisi, IV (3): 189-213. Shaw, S. (1982), Osmanl mparatorluu, ev. M. Harmanc, stanbul: Sermet Matb. Yazlarn Gnderilmesi Yukarda belirtilen ilkelere uygun olarak hazrlanm yazlar, biri orijinal, dier ikisi fotokopi olmak zere nsha olarak, disket veya yazlabilir diskiyle birlikte bilig adresine gnderilir. Yazarlarna raporlar dorultusunda gelitirilmek ve/veya dzeltilmek zere gnderilen yazlar, gerekli dzenlemeler yaplarak disketi ve orijinal ktsyla en ge bir ay iinde tekrar dergiye ulatrlr. Yayn Kurulu, esasa ynelik olmayan kk dzeltmeler yaplabilir. Yazma Adresi: Ahmet Yesevi niversitesi bilig Dergisi Editrl Takent Cad. 10. Sok. No: 30 06430 Bahelievler / ANKARA / TRKYE Tel: (0312) 215 22 06 Fax: (0312) 215 22 09 www.yesevi.edu.tr/bilig bilig@yesevi.edu.tr

222

bilig
Journal of Social Sciences of the Turkish World Ahmet Yesevi University Board of Trustees Editorial Principles bilig is published quarterly: Winter/January, Spring/April, Summer/July and Autumn/October. At the end of each year, an annual index is prepared and published in Winter issue. Each issue is forwarded to subscribers, libraries and international indexing institutions within one month after its publication. bilig is published to bring forth the cultural riches, historical and actual realities of the Turkish World in a scholarly manner; to inform the public opinion of international level scientific studies on the Turkish world. Articles primarily related to social sciences subjects and those dealing with past and current issues and problems, suggesting solutions are published in bilig. Articles forwarded for publication should be original, contributing to knowledge and scientific information in related fields or bringing forth new views and perspectives on previously written scholarly papers. Articles introducing works and personalities of particular importance, informing readers of new activities related to the Turkish world can also be published in bilig. In order for any article to be published in bilig, it should not have been previously published or accepted to be published elsewhere. Papers presented at a conference or symposium may be accepted for publication if clearly indicated so beforehand. Evaluation of Articles Articles forwarded to bilig are first reviewed by the Editorial Board in terms of journals publishing principles. Academic objectivity and scientific quality are considered of paramount importance. Those considered acceptable are initially referred to two referees who are well-known for their works in relevant fields. Names of the referees are kept confidential and referee reports are safe-kept for five years. For publication of articles, two positive reports are required. In case one referee report is negative while the other is favorable, the article may be forwarded to a third referee for further evaluation or alternatively the board, based on the contents of the reports may feel confident to make a final decision. The authors are to consider the criticism, suggestions and corrections offered by the referees
223

and by the editorial board. If they disagree, they are entitled to counterpresent their views and justifications. Final decision rests with the editorial board. Only original copies of the declined articles are returned upon request. The royalty rights of the accepted articles are considered transferred to Ahmet Yesevi University Board of Trustees. However the overall responsibility for the published articles belongs to the author of the article. Quotations from articles including pictures are permitted with full reference to the article. The Language Turkish is the language of the journal. Articles in English or in other Turkish dialects may be published, not to exceed one third of an issue. Articles submitted in other Turkish dialects may be published after they are translated into Turkish, upon the decision of the Editorial Board as necessary. Writing Rules In general, following rules are to apply to writing for bilig articles: 1. Title of the article: Title should be suitable for the content and one that expresses it best, and should be in bold letters. 2. Name(s) and address(es) of the author(s): Names and surnames are written in capital letters and bold, addresses in normal italic letters; the institution the author is associated with, his/her contact and e-mail addresses should also be specified. 3. Abstract: At the beginning, the article should include an abstract in Turkish, briefly and laconically expressing the subject in maximum 150 words. There should be no reference to used sources, figure and chart numbers. Leaving one line empty after the body of abstract, there should be key words, minimum 3 and maximum 8 words. At the end of the article there should be titles, abstracts and key words in English and Russian. In case Russian abstract is not submitted it will be included by the journal. (An English abstract should also accompany the articles in Turkish) 4. Main Text: Should be typed in MS Word program in Times New Roman or similar font type, 10 type size and 1,5 line on A4 format (29/7x21cm) paper. There should 3 cm free space on the margins and pages should be numbered. Articles should not exceed 10.000 words. Passages that need emphasizing should not be bold but in italic. Quotations should be in italic and with quotation marks; inquotations less than 5 lines between lines and those longer than 5 lines should be typed with indent of 1,5 cm in block and with 1 line space. 5. Section Headings: Main, interval and sub-headings can be used in order to obtain the well-arranged narration of information in the article and these headings may be numbered if necessary. Main headings (main sections, references and appendices) should be in capital letters; interval and sub224

headings should be bold and their first letters in capital letters; at the end of the sub-headings writing should continue on the same line after a colon (:). 6. Figures and Tables: Figures should be drawn on tracing or white paper in ink so as not to cause problems in printing or reducing the size. Each figure should be on a separate page. Figures should be numbered with a caption of the title in Turkish first and English below it. Tables should also be numbered and an explanation have the title in Turkish first and English below it. The titles of the figures and tables, and also explanations should be clear and concise. The first letter of each word should be capitalized. When necessary footnotes and acronyms should be placed below the captions. 7. Pictures: Should be on highly contrasted photo papers. Furthermore, rules for figures and tables are applied to pictures as well. In special cases, color pictures may be printed. The number of pages for figures, tables and pictures should not exceed 10 pages. (one-third of article) Authors having the necessary technical equipment and software may themselves insert the related figures, drawings and pictures into the text. Those without, shall leave the proportional size of empty spaces for pictures within the text, numbering them. 8. Indicating sources: Endnotes should only be used for explanation, and at the end of the text. References within the text should be given in parentheses as follow: (Kprl 1944); (Kprl 1944: 15) When sources with several authors are referred, the name of the first author is given and for others et. al' is added. (Gkay et al. 2002) Full reference, including the names of all authors should be given in the list of references. If the name of the referred author is given within the text, then only the publication date should be written: Tanpnar (1976: 131) on this issue . In the sources and manuscripts with no publication date, only the name of the author; in encyclopedias and other sources without authors, only the name of the source should be written. In secondary sources quoted, original source should also be pointed to: Kprl (1926) ..... (in elik 1998). Personal interviews can be indicated by giving the last name(s) and the date(s); moreover they should be stated in the references. www.tdk.gov.tr/bilterim (15.12.2002) 9. References: Should be at the end of the text in alphabetical order, in one of the ways shown below. If there are more than one source by the same author,

225

then they will be listed according to their publication date; sources of the same author published in the same year will be shown as (1980a, 1980b): Kprl, Mehmet Fuat (1961), Azeri Edebiyatnn Tekaml, stanbul: MEB Yay. Timurta, F.Kadri (1951), Fatih Devri airlerinden Cemal ve Eserleri, Trk Dili ve Edebiyat Dergisi, IV (3) : 189-213. Shaw, S. (1982), Osmanl mparatorluu, ev. M. Harmanc, stanbul: Sermet Matb. How to Forward Articles The articles duly prepared in accordance with the principles set forth are to be sent in three copies; one original, two photocopied forms with a floppy disk or compact disc, to bilig at the address given below. The last corrected fair copies in diskettes and original figures are to reach bilig not later than one month. Minor editing may be done by the Editorial Board. Correspondence Address Ahmet Yesevi niversitesi bilig Dergisi Takent Caddesi, 10. Sok. Nu: 30 06490 Bahelievler - ANKARA / TRKYE Tel: (0312) 215 22 06 Fax: (0312) 215 22 09 www.yesevi.edu.tr/bilig bilig@yesevi.edu.tr

226

You might also like