You are on page 1of 79

Muhammed'in Hayatı

Muhammed'in dogumu

Yer Arabistan'in Mekke sehri, Tarih 570. Amine isimli dul bir kadin,
Muhammed ismini verdigi bir cocugu dunyaya getirmistir. Hatta bazi
rivayetlere gore Muhammed'in annesinin o'na ilk verdigi isim Kotan
(dogrulugu tartisilir) ve bu isim 50 yil sonra Medine'ye goc ettiginde halk
tarafindan "hamd edilen kimse" anlaminda Muhammed olarak
degistirilmistir. Kuran-i Kerim'de defalarca "hamd, yalniz Allah'a
mahsustur" dendigi halde, Muhammed, hamd edilen kisi anlamindaki
kendi isminden hic bir zaman rahatsiz olmamistir.

Muhammed babasini dogumundan kisa bir zaman once kaybetti. Annesi


Amine ise genc yasta yoksullugun ve Arap kulturunde dul bir kadin olarak
yasamanin verdigi zorluklar ile depresyonlar gecirdi. Bazi bilimsel
arastirmalara gore hamilelik zamaninda depresyon gecirmis kadinlarin
cocuklarinda sinirsel, icine kapaniklik, saldirganlik, kisilik ve davranis
bozukluklari olduklarini saptamaktadir. Bu tur rahatsizliklari Muhammed'in
ilerki yasaminda rahatlikla gorebilmekteyiz.

Muhammed daha 6 aylikken annesi Amine o'nu amcasi Ebu-Leheb'e


verdi. Ebu-Leheb zamaninin en varlikli kisilerinden biridir. Zaten Amine'nin
Muhammed'i evlatlik olarak vermesi de finansal nedenlere dayalidir. Dul,
fakir ve genc yasta kocasini yitirmis bir kadin olarak depresyon gecirmistir.
Muhammed'e bakacak durumu olmadigi gibi kendisine yeni bir koca
bulmak icin Muhammed'i evlatlik olarak vermek zorundadir. Gunumuzde
bile cocuklu bir bayanin koca bulmakta nasil zorlandigini gorebiliyor isek,
1400 sene oncesinin col bedevi kulturunde bunun ne kadar zor oldugunu
anlamak icin alim olmaya gerek yoktur.

Muhammed cocukluk yasami boyunca hep siginti olarak yasamistir.


Buyudukce buyudugu evin aslinda kendi annesinin ve babasinin evi
olmadigini anlamis ve kendisini hep siginti olarak gormustur. Kendisini
senede 1 veya 2 kere ziyarete gelen oz annesinin onu neden istemedigine
bir anlam verememistir. Anne ve baba sevgisinden yoksun bir cocuktu
Muhammed. Amcasi Ebu Leheb ve karisi da ona hic bir zaman gercek
anne-baba sevkati gostermemistir. Fakat her ne kadarda Muhammed'e
sevgi ve sefkat gostermese de, o'nu buyuten, midesine ekmek koyan
kisilerdir. Muhammed ilerki yillarda buyuyunce Ebu leheb ve karisina
kendisini buyuttukleri icin su sozlerle tesekkur etmistir;
Tebbet
1. Ebû Leheb'in elleri kurusun. Zaten kurudu.
2. Ona ne malı fayda verdi, ne de kazandığı.
3. O, bir alevli ateşe girecektir,
4, 5. Boynunda bükülmüş hurma liflerinden bir ip olduğu halde sırtında
odun taşıyarak karısı da (o ateşe girecektir).

Muhammed psikolojik rahatsizliklari olan bir cocuktu. O yuzden dogru


durust hic bir arkadasi yoktu. Sut annesi Halime MUhammed'de ki
psikolojik rahatsizliklari cok acik ve net gorebiliyordu.

Ibni Ishak, Muhammed'in psikolojik rahatsizliklarini su sekilde anlatiyor;

Halime ve Muhammed'in amcasi anlatiyor;


"Bunun üzerine ben ve babası evden çıkıp Muhammed?in yanına
vardık. Çocuğu
yüzü sararmış bir durumda ve ayakta bulduk. Ben ve babası onu
kucaklayıp
Ey çocuğum! Sana ne oldu? Deyince o bize Üzerlerine beyazlar
elbiseler
giyinmiş iki adam beni yere yatırdılar. Karnımı yardılar ve karnımdan bir
şey
çıkardılar. Sonra onu yine yerine koydular. dedi. Bunun üzerine çocuğu
alıp
birlikte döndük.

Babam ve oglum filmini hepiniz izlemisinizdir. Muhammed'in cocukluguna


birebir ornek bir film. Filmde dogum aninda annesini yitirmis ve babasi
hapiste oldugu icin anne ve baba sevgisinden yoksun buyumus bir cocuk
anlatiliyor..Cocugun tek arkadasi tipki Muhammed gibi onun bakicisi
kadindir. Filmdeki cocuk tipki Muhammed gibi kendi yasiti hic bir arkadasi
olmadigindan kendine, hayali dunyada yeni yeni arkadaslar buluyor.
Cucelere, kovboylara, inlere ve cinlere konusuyor. 1400 sene once
etrafinda cinler melekler goren kucuk Muhammed'in, 1400 sene sonra
babam ve oglum filminde kendini Alice harikalar diyarinda zanneden
cocuktan hic bir farki yoktur.

Muhammed'in kendi oz annesine olan kini buyudukce de kendini


gostermistir. 114 sure ve 6000'i askin ayetten olusan kitabinda hic bir
zaman kendi annesi Amine'den bahsetmemistir. Isa'nin annesi meryem
icin boy boy ayetler yazan Muhammed, kendi oz annesi icin kitabinda tek
bir soz bile etmemistir.
Bugun bilimsel arastirmalarda kanitlanmis diger bir gercek ise sudur ki;
kucukluklerinde anne sevkati gormeyen cocuklar buyuduklerinde tum
kadinlara karsi kin beslemektedirler. Tum seri kadin katilleri, anne sevgisi
hic gormemis, annelerinden nefret etmis psikolojik rahatsizliklari olan
kisilerdir. Muhammed'in neden kadinlardan bu derece nefret ettigi, onlari
ikinci sinif kisilikler olarak gordugu hep annesinden kaynaklanan psikolojik
rahatsizliklara dayalidir. Ayrica anne sevgisinden yoksun buyuyen
cocuklar buyuduklerinde de kendilerinden cok olgun, yasca buyuk
kadinlarda cinsel cekicilik bulmaktadirlar. Muhammed'in 25 yasinda , 40
yasinda ki hatice ile evlenmesinin nedeni belkide yillardir aradigi anne
sevkatini hatice'de gormus olmasi muhtemel bir tahmindir. Tabii Hatice'nin
serveti de bonus.

Muhammed ve Hatice

"Kucuk Muhammed" konusundan sonra artik genclik cagina gelmis


Muhammed'den soz edelim biraz..

Muhammed 25 yasina geldiginde, amcasi Ebu Talip ona Hatice isminde


cok unlu ve zengin bir tuccarin yaninda is buldu.
Hatice dul bir kadindi ve eski kocasindan 3 cocgu bulunuyordu.
Muhammed'in zekasi ve icine kapanikligina asik olan Hatice Muhammed'e
evlenme teklif etti.

Muhammed cocuklugundanda gelen hem duygusal ve hem finansal bir


boslugun icinde idi. Firsat bu firsat deyip haticenin teklifini tereddutsuz
kabul etti. Muhammed hatice'de hem yillardir aradigi anne sevgisini
buluyor ve hemde para ve servete kavusuyordu..Bundan sonraki
hayatinda artik calismasina hic gerek yoktu..

Ve calismadi da..Muhammed artik cocukluk yillarinda ki siginti, istenmeyen


cocuk degil, sevilen , saygi duyulan "zengin" bir kisilikti. Hatice evin reisi
olarak ticaret ile kostururken Muhammed ekmek elden su golden zamanini
hep bos islerde ve magarada geciriyordu.. Para kazanma gibi bir derdi
yoktu. Okuma ve yazmayi bu zaman icinde ogrendi diyebiliriz (bu bir
tahmin)..evdeki 10 cocugunu (3 haticeden, 7 de kendisinden) hatice ile
birakip, magarasina cekiliyor ve tipki cocuklugundaki gibi hayali
arkadaslari ile oynuyordu..

Ayse, Muhammed'in magarada cokca gecirdigi zamanlari su hadiste bize


bildiriyor;
Ravi:Aişe
Hadis:Resulullah (sav)`a vahiy olarak ilk başlayan şey uykuda gördüğü
salih rüyalar idi. Rüyada her ne görürse, sabah aydınlığı gibi aynen
vukua geliyordu. (Bu esnada) ona yalnızlık sevdirilmişti. Hira
mağarasına çekilip orada, ailesine dönmeksizin birkaç gece tek başına
kalıp, tahannüsde bulunuyordu. -Tahannüs ibadette bulunma demektir.-
Bu maksadla yanına azık alıyor, azığı tükenince Hz. Hatice (ra)`ye
dönüyor, yine aynı şekilde azık alıp tekrar gidiyordu.

Hadistende anlasildigi gibi Muhammed'in artik hic bir derdi hic bir kaygisi
yoktu.
Zaman Muhammed icin su gibi akiyordu. hersey cok guzeldi artik.
40 yasina geldiginde bir gun magara'da Muhammed daha once hic
yasamadigi bir olay ile karsi karsiya kaldi;

Bir gün ona melek gelip: "Oku!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Ben
okuma bilmiyorum!" cevabını verdi. (Aleyhissalatu vesselam hadisenin
gerisini şöyle anlatıyor: "Ben okuma bilmiyorum deyince) melek beni
tutup kucakladı, takatim kesilinceye kadar sıktı. Sonra bıraktı. Tekrar:
"Oku!" dedi. Ben tekrar: "Okuma bilmiyorum!" dedim. Beni ikinci defa
kucaklayıp takatim kesilinceye kadar sıktı. Sonra tekrar bıraktı ve "Oku!"
dedi. Ben yine: "Okuma bilmiyorum!" dedim. Beni tekrar alıp, üçüncü
sefer takatim kesilinceye kadar sıktı. Sonra bıraktı ve: "Yaratan Rabbinin
adıyla oku! O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku, Rabbin kerimdir, o
kalemle öğretti, insana bilmediğini öğretti" (Alak 1-5) dedi." Resulullah
(sav) bu vahiyleri öğrenmiş olarak döndü. Kalbinde bir titreme (bir korku)
vardı. Hatice`nin yanına geldi ve: "Beni örtün, beni örtün!" buyurdu. Onu
örttüler. Korku gidinceye kadar öyle kaldı. (Sükunete erince) Hz. Hatice
(ra)`ye başından geçenleri anlattı ve; "Nefsim hususunda korktum!" dedi.
Hz. Hatice de: "Asla korkma! Vallahi Allah seni ebediyen rüsvay
etmeyecektir. Zira sen, sıla-i rahimde bulunursun, doğru konuşursun,
işini göremeyenlerin yükünü taşırsın. Fakire kazandırırsın, misafire ikram
edersin, Hak yolunda zuhur eden hadiseler karşısında (halka) yardım
edersin!" dedi.

Muhammed'in magarada elinde bir kitap oldugu asikar. Cunku hayali


dunyasinda gordugu yaratigin ona durduk yerde oku demesi icin onunde
yada elinde bir kitap olmasi lazim. Zaten baska turlu bir insan kitap yada
okunulacak hic birsey olmadan ne diye yillarca magarada oturur
durur..Muhammed'e gelen bu ilk vahiy(!)(nobet) sonrasinda, artik
Muhammed kendisinin bir peygmber oldugunu zannetmesi icin yeterli bir
nedendi..
Her ne kadar da ona gorunen hayali yaratik "sen peygambersin" demese
de, muhammed artik kendi gozunde bir peygamberdi..
Muhammed'in psikolojik rahatsızlığı

Muhammed'in vahiy anlarinda yasadiklarini yakinlarinin agizlarindan


dinleyelim. Hadislere bir goz attiktan sonra olaylara bilimsel aciklamalar
getirecegim;

Ravi:Ümmü`l-mü`minîn Âişe

Hadis:Şöyle demiştir: Hâris b. Hişâm radiya`llâhu anh Resûlu`llâh


salla`llâhu aleyi ve sellem`den: "Yâ Resûllâ`llâh, sana vahiy nasıl gelir?"
diye sordu. Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: Ahyânen
bana çıngırak sesi gibi gelir ki bana en ağır geleni de budur. Benden o
hâl zâil olur olmaz (Meleğin) bana söylediğini iyice bellemiş olurum.
Ahdânen Melek bana bir insan olarak temessül eder. Benimle konuşur.
Ben de söylediğini iyice bellerim. -Âişe radiya`llâhu anhâ der ki:
Resûl`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`i soğuğu pek şiddetli bir günde
kendisine vahiy nâzil olurken görmüşlüğüm vardır. (İşte öyle soğuk
bir günde bile) kendisinden o hâl geçtiği vakitde şakaklarından
şapır şapır ter akardı.

Ravi:Ubadetu`bnu`s-Samit

Hadis:Resulullah (sav)`a bir vahiy geldiği zaman, vahiy sebebiyle onu bir
gam ve keder alır, yüzünün rengi uçardı. Bir gün Cenab-ı Hakk yine
vahiy indirmişti ki aynı hal onu sardı. Keder hali açılınca: "(Zina haddiyle
ilgili hükmü) benden alın. Allah onlar hakkında yol kıldı (yani çok açık
şekilde had beyan etti): Bekar bekarla zina yapmışsa cezası yüz sopa
ve bir yıl sürgündür. Dul dulla zina yaparsa yüz sopa ve recm`dir."

Ravi:İbnu Abbas

Hadis:"Ey Muhammed! Cebrail sana Kur`an okurken, unutmamak için


acele edip onunla beraber söyleme (sadece dinle)" (Kıyamet 16)
mealindeki ayet hakkında şu açıklamayı yaptı: "Hz. Peygamber (sav)
vahiy geldiği zaman büyük bir şiddet (ve ağırlık) hissederdi. Bunun
tesiriyle dudaklarını kımıldatırdı. Bunun üzerine şu ayet indi. (mealen):
"(Ey Muhammed, Cebrail sana Kur`an okurken acele edip onunla
beraber söyleme (sadece dinle). Onu toplamak ve okutmak bize
aittir" (Kıyamet 16). İbnu Abbas devamla der ki: "Ayette geçen "onun
toplanması" tabirinden murad "(yeni nazil olan) ayetin Hz. Peygamber
(sav)`in kalbinde toplanması, yerleşmesi, sonra da Hz. Peygamber (sav)
tarafından okunmasıdır." "Biz vahyi okuduğumuz zaman, sen onun
kıraatine uy" (18. ayet) ayetinde de, "Dinle ve sus, sonra onu sana biz
okuturuz" denmektedir. Bu vahiyden sonra, Cibril (a.s.) vahiyle gelince,
sadece dinlerdi. Cibril gidince yeni gelen vahyi, kendisine nasıl okunmuş
ise, öylece okurdu."

Ravi:Aişe

Hadis:Resulullah (sav)`a vahiy olarak ilk başlayan şey uykuda


gördüğü salih rüyalar idi. Rüyada her ne görürse, sabah aydınlığı gibi
aynen vukua geliyordu. (Bu esnada) ona yalnızlık sevdirilmişti. Hira
mağarasına çekilip orada, ailesine dönmeksizin birkaç gece tek başına
kalıp, tahannüsde bulunuyordu. -Tahannüs ibadette bulunma demektir.-
Bu maksadla yanına azık alıyor, azığı tükenince Hz. Hatice (ra)`ye
dönüyor, yine aynı şekilde azık alıp tekrar gidiyordu. Bu hal, kendisine
Hira mağarasında Hak gelinceye kadar devam etti. Bir gün ona melek
gelip: "Oku!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Ben okuma bilmiyorum!"
cevabını verdi. (Aleyhissalatu vesselam hadisenin gerisini şöyle
anlatıyor: "Ben okuma bilmiyorum deyince) melek beni tutup kucakladı,
takatim kesilinceye kadar sıktı. Sonra bıraktı. Tekrar: "Oku!" dedi. Ben
tekrar: "Okuma bilmiyorum!" dedim. Beni ikinci defa kucaklayıp takatim
kesilinceye kadar sıktı. Sonra tekrar bıraktı ve "Oku!" dedi. Ben yine:
"Okuma bilmiyorum!" dedim. Beni tekrar alıp, üçüncü sefer takatim
kesilinceye kadar sıktı. Sonra bıraktı ve: "Yaratan Rabbinin adıyla oku!
O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku, Rabbin kerimdir, o kalemle
öğretti, insana bilmediğini öğretti" (Alak 1-5) dedi." Resulullah (sav) bu
vahiyleri öğrenmiş olarak döndü. Kalbinde bir titreme vardı. Hatice`nin
yanına geldi ve: "Beni örtün, beni örtün!" buyurdu. Onu örttüler. Korku
gidinceye kadar öyle kaldı. (Sükunete erince) Hz. Hatice (ra)`ye
başından geçenleri anlattı ve; "Nefsim hususunda korktum!" dedi. Hz.
Hatice de: "Asla korkma! Vallahi Allah seni ebediyen rüsvay
etmeyecektir. Zira sen, sıla-i rahimde bulunursun, doğru konuşursun,
işini göremeyenlerin yükünü taşırsın. Fakire kazandırırsın, misafire ikram
edersin, Hak yolunda zuhur eden hadiseler karşısında (halka) yardım
edersin!" dedi. Sonra Hz. Hatice, Aleyhissalatu vesselam`ı alıp Varaka
İbnu Nevfel İbnu Esed İbnu Abdi`l-Uzza İbni Kusay`a götürdü. Bu zat,
Hz. Hatice`nin amcasının oğlu idi. Cahiliye devrinde Hıristiyan olmuş bir
kimseydi. İbranice (okuma) yazma bilirdi. İncil`den, Allah`ın dilediği
kadarını İbranice olarak yazmıştı. Gözleri ama olmuş yaşlı bir ihtiyardı.
Hz. Hatice kendisine: "Ey amcaoğlu! Kardeşinin oğlunu bir dinle, ne
söylüyor!" dedi. Varaka Aleyhissalatu vesselam`a: "Ey kardeşim oğlu!
Neler de görüyorsun?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam gördüklerini
anlattı. Varaka da O`na: "Bu gördüğün melektir. O, Hz. Musa`ya da
inmiştir. Keşke ben genç olsaydım (da sana yardım etseydim); keşke,
kavmin seni sürüp çıkardıkları vakit hayatta olsaydım!" dedi. Resulullah
(sav): "Onlar beni buradan sürüp çıkaracaklar mı?" diye sordu. Varaka:
"Senin getirdiğin gibi bir din getiren hiç kimse yok ki, ona husumet
edilmemiş olsun! O gününü görürsem, sana müessir yardımda
bulunurum!" dedi. Ancak çok geçmeden Varaka vefat etti ve vahiy de
fetrete girdi (kesildi).

Ravi:Yahya İbnu Ebi Kesir

Hadis:Ebu Seleme İbnu Abdirrahman`a Kur`an`dan ilk inenin ne


olduğunu sordum. "Ya eyyühe`l-Müddessir (ey örtüsüne bürünmüş)!
(suresi)dir!" dedi. Ben; "İyi ama, başkaları ilk inenin İkra` bismi
Rabbikellezi halak (süresidir). diyorlar" dedim. Bunun üzerine Ebu
Seleme: "Ben bu hususta Hz. Cabir (ra)`e sormuştum. O bana; "Sana,
Resulullah Aleyhissalatu vesselam`ın söylediğinden başka bir şey
söylemeyeceğim, Aleyhissalatu vesselam: "Bir ay kadar Hira
magarasına mücavir oldum (itikafa girdim). Mücaveretimi (itikafımı)
tamamlayınca, dağdan indim. Derken bana bir seslenen oldu. Sağıma
baktım, hiçbir şey görmedim. Soluma baktım, yine bir şey
görmedim. Arkama baktım bir şey görmedim. Derken başımı
kaldırdım, bir şey gördüm, ama (bakmaya) dayanamadım. Hemen
Hatice`nin yanına geldim: "Beni örtün!" dedim. Derken şu ayetler
nazil oldu. (Mealen): "Ey örtüsüne bürünen! Kalk! (insanları ahiretle)
korkut! Rabbini büyükle, elbiseni temizle. Pislikten kaçın.." (Müddessir
suresi). Bu vahiy namaz farz kılınmazdan önceydi."

Ravi:Ömer

Hadis:Resulullah (sav)`a vahiy indiği zaman, yüzünün yakınlarında arı


uğultusu gibi bir ses işitilirdi. Bir gün, O`na vahiy indirildi. Bir müddet
öyle kaldı. Sonra o hal açıldı. O da Mü`minun suresinden ilk on ayeti
okudu: "Mü`minler kurtuluşa ermiş, umduklarına kavuşmuşlardır. Onlar
namazlarını Allah`tan korkarak, hürmet ve tevazu içinde ve tadil-i erkan
ile kılarlar. Onlar dünya ve ahiretlerine faydası dokunmayan her türlü
şeyden yüz çevirirler. Onlar nail oldukları her türlü nimetin zekatını
aksatmadan verirler. Onlar namuslarını korurlar. Ancak hanımlarına ve
cariyelerine karşı müstesna, bunlarla olan yakınlıklarından dolayı
kınanmazlar. Kim helal sınırını aşarak bunların ötesine geçmek isterse,
işte öyleleri haddini aşmış olanlardır. O mü`minler ki, Allah`a ve kullara
karşı olan emanet ve mesuliyetlerini yerine getirirler ve sözlerinde
dururlar. Onlar namazlarını devamlı olarak, vaktinde ve şartlarına riayet
ederek kılarlar, işte onlar varislerin ta kendileridir. Onlar Firdevs
cennetine varis olurlar. Onlar orada ebedi olarak
kalacaklardır" (Mü`minun, 1-11). Arkadan dedi ki: "Kim bu on ayeti
yerine getirirse cennete girer." Sonra kıbleye yöneldi ve ellerini kaldırıp:
"Allahım (hayrımızı) artır, bizi (iyilik yönüyle) noksanlaştırma. Bize ikram
et, zillete düşürme. Bize ihsanda bulun, mahrum etme. Bizi tercih et,
(düşmanlarımızı) bize tercih etme. Allahım, bizi razı kıl, bizden de razı
ol!" buyurdular.

Ravi:Ibnu Mes`ud

Hadis:Allahu Zülcelal hazretleri vahiy suretiyle konuştuğu zaman sema


ehli bir ses işitir ki bu, demir bir zincirin düz bir kaya üzerinde
hareket etmesiyle çıkan çıngırak sesine benzer. Sema ehli bu sesi
duyunca korku ve haşyetten bayılırlar. Cibril (a.s.) kendilerine
gelinceye kadar bu halde devam ederler. O gelince korku, kalplerinden
açılır. Hemen: "Ey Cibril, Rabbiniz ne buyurdu?" diye sorarlar. O: "Hakkı
söyledi" der. Sema ehli hep bir ağızdan: "el-Hak, el-Hak" diye söyleşirler.

Ravi:Zeyd b. Sâbit

Hadis:"Resûlu'llâh ... Efendimize gelen vahyi yazardim. Vahiy nâzil


oldugu vakitte (onu) bir sikinti kaplar, inci taneleri gibi siddetli bir
ter dökerdi de ondan sonra açilirlardi. Kendileri bana imlâ buyurur, ben
de yazardim..."

Ravi:Ebû Hüreyre

Hadis:"Vahiy nâzil olurken en evvel vücûd(una) bir titreme gelirdi";


"Vahiy nüzûl ederken kendilerini (tasa ve kaygi kaplar yüzü kül gibi
olur), gözlerini kaparlar ve horultuya (benzer) siddetli siddetli nefes
alirlardi"

Ravi:Aişe

Hadis:Hz. Peygamber (sav)`e (yahudiler tarafından) sihir yapıldı, öyle


ki, Resulullah (sav) yapmadığı bir şeyi yaptım vehmine düşüyordu.
Bir gün benim yanımda iken Allah`a dua etti, sonra tekrar dua etti. Ve
dedi ki: "Ey Aişe, hissettin mi, sorduğum hususta Allah bana fetva
verdi?" "Hangi hususta Ey Allah`ın Resulü?" dedim. "İki kişi bana gelip,
biri başucumda, diğeri de ayak tarafımda oturdu. Biri diğerine: "Bu zatın
rahatsızlığı nedir?" dedi. öbürü: "Büyüdür!" dedi. Önceki tekrar sordu:
"Kim büyüledi?" Diğeri: "Lebid İbnu`l`A`sam adındaki Beni Züreykli bir
yahudi" diye cevap verdi. Öbürü: "Büyüyü neye yaptı?" dedi. Arkadaşı:
"Bir tarakla saç döküntüsüne ve bir de erkek hurma tomurcuğunun içine"
cevabını verdi. Diğeri: "Pekala, şimdi nerede?" diye sordu. Arkadaşı:
"Zervan kuyusunda!" cevabını verdi." Bunun üzerine Resulullah (sav)
Ashabından bir grupla birlikte (ra) kuyuya gitti, ona baktı, kuyunun
üzerinde bir hurma vardı. Sonra benim yanıma dönüp: "Ey Aişe! Allah`a
yemin olsun, kuyunun suyu sanki kına ıslatılmış gibi (bulanık) ve (o kuyu
ile sulanan) hurma ağaçlarının başları da sanki Şeytanların başları
gibiydi!" dedi. Ben: "Ey Allah`ın Resulü! Onu (kuyudan) çıkardın mı?"
diye sordum. "Hayır!" dedi ve ilave etti: "Bana gelince, Allah bana afiyet
lütfetti ve şifa verdi. Ben ondan halka bir şer gelmesine sebep olmaktan
korktum!" Resulullah onun gömülmesini emretti ve yere gömüldü."

Tum anlatilan rivayetler tip dilinde "Temporal Lob Epilepsi" diye


adlandirilan hastaligin belirtileridir.

Temporal Epilepsi hastaliginin belirtileri;

Halüsinasyon: bir his organını uyaran hiçbir nesne veya uyarıcı


olmaksızın, alınan bir hissin mevcudiyetine inanma halidir. Varsanı olarak
da bilinir. Muhammed'in melekler, cinler gibi mantik disi varliklari gormesi,
bugun tip dilinde ancak bu sekil izah edilebilir.

Kas gerilmesi(kaslarin istek disi hareket etmesi):kasların istem dışı


oluşan seğirmelerini, spazmlarını ya da hareketlerini içeren bir grup
duruma verilen ortak bir isim.

Korku: Muhammed'in korkudan ortulere sarinip dolandigini anlatan durum.

Anormal agiz hareketleri:Muhammed'in dudaklarinin neden istek disi


hareket ettigini anlatan durum.

Terleme: Hadislerde acikca belirtiliyor ki, Muhammed vahiy anlarinda "en


soguk gunlerde dahi" yuzunden ve vucudundan sakir sakir terler akiyor.

Yuz kizarmasi: Temporal Lob epilepsi hastalarinda gorulen bu belirti,


Muhammed'in vahiy aninda da acikca goruluyor.

Hizli kalp atislari

Amnezi veya hafıza kaybı: ornek olarak verdigim son hadiste acikca
goruluyor ki, Ayse'nin de anlatimiyla "öyle ki, Resulullah (sav) yapmadığı
bir şeyi yaptım vehmine düşüyordu." Muhammed'in hafiza kaybi
yasadiginin acik belirtisi.

Aslinda Temporal Lob epilepsi hastaliginin tedavisi bugun mumkundur.


Fakat o zaman bu hastalik hakkinda insanlar bilinc sahibi olmadiklari icin
bu tur eylemleri cinler, periler, melekler ile aciklayabilmistir.

Temporal Lob Epilepsi gibi kolayca tedavi edilebilen hastaliktan daha


tehlikeli ve tedavisi daha da zor olan bir hastalik vardir ki, o nun adi da
Islamdir. Islam hastaliginin en buyuk tehlikesi ise, bu hastaliktan etkilenmis
kisilerin hastaliklari hakkinda en ufak bir bilgiye sahip olmamalaridir.
Hastaligi olduguna inanmayan kisiler ise dogal olarak tedaviyi reddederler.

Muhammed ve peygamberlik kariyerinin baslangici

Muhammed, psikolojik rahatsizliginin Temporal Lobe Epilepsi


(Muhammed'in hastaligi hakkinda okumak icin Tikla!) neden oldugu
halusunasyon sonucu gormus oldugu hayali yaratik Cebrail ile
karsilastiktan sonra hanimi Hatice'nin onayini da alarak artik peygamber
olduguna iyice inanmis ve boylece ilahi(!) mesajlarini halka sunmaya
baslamistir.

Peki neydi bu mesaj? Mesaj su ki, Muhammed artik bir peygamberdir ve


sonuc olarak herkes ona saygi gostermeli, itaat etmeli, ornek kisi olarak
gormeli, sevmeli, karsi gelmemeli ve korkmalidir. 23 yil suren
peygamberlik kariyeri suresi icerisinde mesaj hic degismemistir. Islam'in
temelini olusturan mesaj kisilerin Allah'a manevi, peygamber'e ise hem
manevi ve hemde maddi sekilde itaat etmeleridir. Bunun disinda baska bir
mesaj yoktur. Muhammed'e itaat etmeyen kisi hem bu dunyada ve hemde
oldukten sonra oteki dunyada cehennem azabi ile cezalandirilacaktir.

Muhammed peygamberligini ilan ettikten sonra yillarca Mekke'li putperest


halk ve taptiklari putlarla alay etmistir. Akabinde ise Mekkeli putperest
halk, Mecnun (deli, oynak..Bakiniz Hicr:6 ) diye kaale almadiklari
Muhammed ve o'na inanan kisilerle irtibatlarini kesmis ve sonuc olarak
muslumanlar dislandiklari topraklardan "Muhammed'in talimati"
dogrultusunda Abisinya'ya goc etmislerdir. Olaylarin iyiye gitmedigini
farkeden Muhammed, hem Abisinya'ya goc etmek zorunda kalan
muslumanlari geri getirebilmek ve hem de sayica kat kat fazla olan
putperest mekkelilerin muslumanlara uyguladiklari boykota son vermek ve
gonullerini almak icin yeni bir plan duzenlemistir.

Buyuk Islam alimi Ibni Sad'in "Tabakat" isimli eserinde kalame aldigi
hadiseye gore Muhammed, Mekkeli putperest halkin kutsal putlari Lat,
Uzza ve Menat'i su sozlerle ovmustur;

"Lat'ı, Uzza'yı ve... üçüncü olan Menat'ı gördünüz mü? İşte bunlar, yüce
tanricalardir... Sefaatleri de elbette ki umulur." (Kuran 53: 19-20)

Bu sozler karsisinda sinirleri iyice yatisan Mekkeli halk artik muslumanlara


karsi boykotu kaldirir ve muslumanlar Abisinya'dan mekke'ye geri donerler.

Kisa bir zaman sonra Allah ve insanlar arasinda olan kendi elcilik
pozisyonunu riske attigini ve Allah'a ortak kostugunu anlayan Muhammed
derhal ayetleri iptal eder ve o ayetlerin Allah'tan degil duzenbaz seytanin
bir baska oyunu oldugunu vurgular. Seytan ayetlerinin yerini ise su ayetler
alir;

Necm
19. Gördünüz mü Uzza'yı, Lât'ı.
20. Ve ötekini, üçüncüsü olan Menât'ı.
21. Erkek size, dişi Allah'a mı?
22. İşte bu, insafsız bir bölüştürme.

Ustteki ayetlerden cikan anlam sudur;

"Kendiniz erkek evlatlariniz ile gurur duyar iken Allah'a kiz evlat ha??"
Arap toplumunda disi ikinci sinif canlilar olarak benimsendikleri icin Allah
bu yakistirmayi kendisine hakaret saymis ve sert bir dille bu yakistirmanin
adil olmadigini tembih etmistir.

Muhammed'e inanan bir cok kisi bu fiyaskodan sonra islam'i terketmistir.


Muhammed insanlarin guvenini yeniden kazanmak icin kendisine yeni bir
strateji hazirlamistir. Yeni strateji ise soyledir;

Hac
52. Biz senden önce hiçbir resul ve nebi göndermedik ki, o bir şey
tasarladığında/okuduğunda, şeytan onun düşünce ve dileği içine bir şey
atmış olmasın. Ama Allah, şeytanın attığını siler, sonra kendi ayetlerini
muhkemleştirir. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir.
53. Bu, Allah'ın; şeytanın attığını, kalplerinde hastalık olanlara, gönülleri
katılaşanlara bir fitne yapması içindir. Zalimler, geri dönülmez bir ayrılık
ve kopuş içindedirler.

Muhammed'in ayetlerini kendi cikari dogrultusunda uydurdugunu anlayan


bircok kisi Islam'i terketmistir. Ustte ki ayetlerden anlasilan sudur ki, "Ben
Muhammed, sayet bir gaf yapar ve siz bunu yakalar iseniz, yakalayan
kisilerin kalplerinde bir hastalik oldugu icin suclu ben degil, kalpleri
hastalikli olan kisilerdir".

Peygamberliginin ilk 13 senesi boyunca sadece 70-80 kisiyi kendisine


inandirabilmistir. Muslumanlar gunumuzde bile "Muhammed-ul emin", yani
"guvenilir kisi" (not= Muhammed'e emin yakistirmasi aslinda guvenilir kisi
oldugundan degildir. Daha sonraki yazilarimda bu konuya aciklik
getirecegim) diye yere goge sigdiramadiklari efendilerinin nasil olurda 13
sene gibi uzun bir zaman icerisinde bu kadar az, cogu kendisine en yakin
kisiler ve bir kac esir kole disinda kimsenin ona inanmamasina, hatta
mekkelilerin o'na "deli, oynak, kafayi yemis" yakistirmalari yapmalarina
mantikli bir cevap verememislerdir.

O gunun devrinde Mekkeliler kisilerin dini inanclarina toleransli insanlardi.


Cok tanrili dinlere inanan toplumlar dogal olarak kisilerin dini inanclarina
karismazlar. Muhammed'in kendi putlarina karsi alayci sozlerine her ne
kadar gucenselerde, dinlerinin toleransli yapisi sonucu Muhammed'e hic
bir zaman zarar vermemislerdir.

Mekke'de gecen 13 sene sonrasi bir yere varamayacagini anlayan


Muhammed artik kendisine yeni bir strateji gelistirir ve yanina inanan
muslumanlari da alarak Yatrib'e(Medine'ye) goc etmeye karar verir. Kurulu
duzenlerini birakmak istemeyen muslumanlar bu karara hic te sicak
bakmamistir. Bu karara en cok sevinen kisiler daha onceden musluman
olmus kolelerdir. Kole sahibi bir cok kafir, Mekkeli zengin kisiler, kacmaya
calisan musluman kolelerini yakalamis ve dovmustur. Her ne kadar
gunumuz Islami filmlerde ve kitaplarda bu olaylari sanki islam'a yapilan bir
zorlama olarak empoze etmeye calissalar da, isin asli ortada direk Islam
dinine yapilan bir zorlama yoktur. Mekkeliler dogal olarak "sahip olduklari"
koleleri bedavaya birakmak istememis ve koruma altinda tutmuslardir.
Muhammed ve Muhammed'in kisisel egosu olan Allah hic bir zaman
kolelige karsi degildi. O yuzden dir ki Islam hic bir zaman kolelige son
vermemistir. Aksine Muhammed Medine'ye goc ettikten sonra, yillardir
hasret kaldigi destegide arkasina alinca binlerce insani, kadin, genc, coluk,
cocuk demeden kolelige zorlamistir. Muslumanlar tarih boyunca bu sekil
bir cok temelsiz iddialarda bulunmuslardir. Politeist, yani cok tanrici
insanlar kimin hangi tanriya taptigi konusu ile zerre kadar ilgilenmezlerdi.

Kabe o zamanin devrinde tam 360 farkli puta ev sahipligi yapmistir. Tipki
Orta Asya'da yasayan her Oguz Boyunu temsil eden damgalarin oldugu
gibi , her Arap kabilesini sembolize eden birer put kabede bulunmakta idi.
Mekkeliler hic bir zaman aralarinda dini inanclari yuzunden savasmamistir.
Tarih Islam'dan once boyle bir hadiseyi kaydetmemistir. Asil Arabistan
yarimadasinda din adina yapilan savaslar Islam ve Muhammed'in gelisi ile
baslamistir.

Hicret
Egoist kocasi Muhammed'in yani sira bir suru cocuga da bakmakla mesgul
olan Hatice artik ticaret'e fazla zaman ayiramiyor, serveti yavas yavas yok
oluyordu. Evin diregi Hatice oldukten kisa zaman sonra Muhammed'in
destekciligini, koruyuculugunu yapan amcasida vefat etmisti. Bu iki kisinin
olumu ve mekkelilerin Muhammed'i kaale almayisi sonrasi artik
Muhammed baska bir sehre goc etmek, insanlari kendisine inandirmak
icin yeni bir sehirde, yeniden sansini denemek istiyordu. Ilk etapta
kendisine inananlarin medine'ye goc etmesini emretti. Bir onceki yazimda
da bahsettigim gibi kurulu duzenlerini ve ailelerini birakmak istemeyen
muslumanlar tereddute dusmuslerdi. Bu durum karsisinda Muhammed
careyi muslumanlari tehdit etmek ve korkutmakta buluyordu. Bakiniz Nisa
suresi 97 nolu ayette Muhammed Medine'ye, daha dogrusu o zamanki
ismi ile yahudi sehri yatrib'e gitmek istemeyen muslumanlara nasil
sesleniyor;

"İşte bunların gidecekleri yer cehennemdir. O ne kötü varış yeridir."

Muhammed bir gece dusmanlarinin onu oldurmek istedigini iddia ediyor ve


Ebu bekir'in o'na medine'ye giden yolda eslik etmesini istiyordu. Bu olay
assagidaki ayette su sekilde dile getiriliyor;

Enfal
30. Hani kafirler seni tutuklamak veya öldürmek, ya da (Mekke'den)
çıkarmak için tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kuruyorlar. Allah da tuzak
kuruyordu. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.

Yukaridaki ayetten anladigimiz kadari ile Allah Muhammed'e tuzak


kuruldugunun habercisi oluyor ve O'nu uyariyor. Muhammed ise arkasinda
koskoca Allah'i oldugu halde careyi Ebu bekir'e siginmakta buluyor. Sirf
yukaridaki ayet bile Muhammed'in ne kadar paranoyak bir kisilik oldugunu
anlamamiz icin yeterli bir kanit. Muhammed 13 sene boyunca mekkelilerin
putlarini assagilayip hakaret etmis ve mekkeliler kendisinin kilina bile zarar
vermemistir. Muhammed'in "kendi paranoyak iddialari disinda"
mekkelilerin ona tuzak kurup oldurecegini bildiren hic bir tarihi kaynak
yoktur.

Muhammed'in medine'ye kactigi gece Hicri takvimin basladigi gundur.


Muhammed Medine'de Mekkeli sofistike, bilgili ve zengin araplarin aksine
daha cok geri kafa, egitimsiz ve isci kismi araplarla karsilasti. Medine'nin
zengin, aristokrat kismi yahudilerden olusmaktaydi. Para, Mal, mulke
muhtac fakir araplar Muhammed'in sarap akan nehir, tomurcuk memeli
huriler ve taze taze hurmalar turu masallarina ister istemez inanmak
durumundaydilar. Mekke'de adi "deli" olarak bilinen Muhammed'in lakabi
medineli halktan sir gibi saklaniyordu tabi.

Muhammed peygamber oldugunu ilan eden tek Arap degildi. Aksine Arap
yarimadasinda Tanri elciligi gayet yaygin bir meslekti. Civar sehirlerde de
peygamberligini ilan etmis ve insanlara Tanri mesajlari ogutleyen kisiler
vardi. Aralarinda en meshur olani ise "Museyleme" idi. Museyleme
peygamberligini Muhammed'den bir kac sene once ilan etmisti ve
"Muhammed'ul Emin'in(!)" aksine kendi sehrinde, kendi tanidigi insanlarin
arasinda cokta basarili idi. Baska bir sehire goc etme gibi bir derdi yoktu.
Arap yarimadasinda bulunan diger peygamberlerin hicbirisi Muhammed
gibi kisilerin uzerinde dinlerini degistirmeleri icin kaba kuvvet kullanma ya
da saltanat kurma gibi gayeleri yoktu. Onlar sadece kendi hallerinde, kendi
sehir sinirlari icerisinde insanlara bariscil, arkadas yanlisi ogutler
veriyorlardi. Muhammed arabistan'in ilk savasci peygamberi idi.
Museyleme dahil hic bir peygamber Arabistan'da rant kavgasi icinde
degillerdi.

Medinelilerin Muhammed'i peygamber olarak kabul etmelerindeki etken


Muhammed'in ogretici ogutleri degil, daha cok verdigi damak sulandirici
vaadler, kendisinin de Arap olusu ve Yahudiler karsisinda hissettikleri
eziklikten dolayidir. Yahudiler kendi inanclarina gore "Secilmis, ustun
insanlardir". Tipki bugunde oldugu gibi petrol sayesinde sans eseri zengin
olmus araplarin o zamanlar bile gipta ile baktiklari kisilerdi. Medine'nin
tumu yahudilere aitti. Kisaca medine, yani yatrib bir yahudi sehri idi. Ebu
El Farah Ali tarafindan yazilmis "Kitab el-Afgani" isimli eser, yahudilerin
Medine de ki ikametlerini Musa zamanina kadar dayatir. Medine'de ki
yahudi halk esnaf, kuyumculuk, ticaret, ciftcilik ile geciniyor ve soylu
ailelerden geliyorlar idi. Sehirdeki Arap nufusu ise yahudilerin sahip
olduklari is yerlerinde calisiyordu. Araplarin Medine'ye goc etmelerinin
sebebi ise 450 yillarinda yemen'de yasanan bir tufandan dolayi idi.
Muhammed ile musluman olmayi kabul ettiklerinde ise yahudi isverenlerini
katlederek mallarina konmuslardir.

Medine'ye iyice yerlesen Muhammed ve ona inanan fakir halk artik yavas
yavas Yahudilerin mallarini gasp ediyor, kervanlari basiyordu. Muhammed
ve onca muridinin medinede helal yollardan ekmek bulduklarini kaynaklari
ile aciklayacak, belgeleyecek ve kanitlayacak kisiler var ise buyursun bize
Muhammed'in o kadar kisiyi eskiyalik yapmadan nasil doyurdugunu
"belgeleriyle" kanitlasin.

Yahudiler ise aliskin olmadiklari bu eskiyaliga karsi fazla bir direnc ya da


kaba kuvvet kullanmiyor, sadece muslumanlara kendilerini kurtarici "yeni
bir mesih'in gelecegini" bildiririyorlardi.

Buyuk islam alimi Ibn Isak, Islam'in en degerli eserlerinden biri olarak
gosterilen "Siret Resul" adli kitabinda yahudilerden irfan(bilim) ve kitap ehli
kisiler olarak bahsetmis ve muslumanlarin yahudilere yaptigi eskiyaliklara
ve gasp olaylarina anlatabildigi en guzel dille kitabinda yer vermistir.

Muhammed her zaman kendisini ve ona inananlari magdur ve eziyet


ceken insanlar olarak gostermistir. Gunumuzde bile Islami terorist orgutleri
tipki peygamberleri gibi ayni oyunu oynamakta ve onca masum insani
oldurdukleri halde devamli kendilerini magdur insanlarmis gibi gostermeye
calismakla beraber, tum dunyayi islam'a karsi cephe almakla
suclamaktadir.

Muhammed Mekke'den medineye goc etmesine, mekkelilerin o na ve ona


inananlara eziyet ettigini sebep olarak gostermeye calismistir..Halbuki
Muhammed her ne kadar kendisini magdur gostermeye calissa da ayetler
isin gercegini tum ciplakligi ile gozler onune seriyor;

Nahl
41. Zulme uğradıktan sonra Allah yolunda hicret edenlere gelince,
elbette onları dünyada güzel bir şekilde yerleştiririz. Ahiret mükafatı ise
daha büyüktür. Keşke bilselerdi...

Muhammed, Mekkede ki evlerini terk etmelerini ve yaninda medine'ye


gelmelerini emrettigi muslumanlara ustteki ayeti yazmak zorunda kalmistir.
Nedeni ise mekkede kurulu duzenlerini birakip Medine'de issiz gucsuz,
evsiz barksiz kalan muslumanlarin beyinlerini yine cennet vaadleri ile
yikamaktir. Inananlarin gozunde artik Muhammed'in kredisi tukeniyordu.
bazilari artik medine'den firar etmeye baslamisti.. Bir baska tehdit iceren
ayeti ise su sekilde yazdirmistir;

Nisa
89. Arzu ettiler ki kendilerinin küfre saptıkları gibi siz de sapasınız da
beraber olasınız. Bu sebeple, onlar Allah yolunda hicret edinceye kadar
içlerinden dost edinmeyin. Eğer bundan yüz çevirirlerse onları yakalayın
ve bulduğunuz yerde öldürün. Onlardan ne bir dost edinin, ne de bir
yardımcı.

Sadece yukarida ki ayet bile aslinda eziyet cektirenin mekkeliler degil tam
aksine Muhammed oldugunu anlamak icin yeterlidir. Ailesini, colugunu,
cocugunu, dogdugu topraklari ve kurulu duzenini birakmak istemeyen bir
insan sizce olumu ne kadar hak ediyor?Muhammed'in empoze etmeye
calistigi gibi oratada buyuk bir cile zulum var ise cehennem azabli
tehditlere ne gerek olabilir? Muslumanlarin o eziyet ve cileden kacmak icin
Mekkeyi seve seve terketmeleri gerekmiyor mu? Insanlari surekli hicret
etmek icin zorlayan, tehdit eden hatta etmeyenlerin oldurulmelerini
emreden bir insan sizce bunu neden yapiyor olabilir? Bir tek neden var.. O
da "kontrol"..

Muhammed narsist bir kisilige sahip oldugu icin insanlarin uzerinde her
yonuyle kontrol sahibi olmak istemistir.

Cok degil, 1977 yilinda Amerika'nin eyaleti olan indiana'dan, Guney


Amerika ulkesi Guyana'ya tipki Muhammed ve muridlerinin yaptiklari gibi
bir hicret yapilmisti..

Hicreti gerceklestiren kisi Jim Jones ve 900 kisilik muridi idi.

Jim Jones Kimdir?

James Warren "Jim" Jones (13 Mayıs 1931 - 18 Kasım 1978) ABD'li
"People's Temple (İnsan Tapınağı) kilisesinin kurucusu vaiz. 1978 yılında
Guyana'da kendi ve müridlerine özel kasabası Jonestown'da 911 müridini
aynı anda intihar etmeye ikna etmiş ve kendisi de müridleriyle birlikte
ölmüştür. (kaynak vikipedi)

Jim Jones, 900 kisilik muridlerine kendisini mesih olarak inandirmis ve


onlari Televizyon, radyo gibi aydinlatici ve bilgilendirici cihazlardan ve Jim
jones'in emellerine mani olabilecek murid yakinlari ve ailelerinden uzak
tutabilmek icin Guyana denen ulkeden balta girmemis ormanin ortasinda
bir arsa satin aliyor ve kendisine muridleri ile yeni bir hayat baslatiyordu.
Guyana ormanlarindan satin aldigi arsaya "Jonestown" yani"Jones'un
kasabasi" ismini vermistir. Tipki Muhammed'in medine'nin yatrib olan
onceki ismini sehri ele gecirdikten sonra "medinetul nebi" yani
"peygamberin sehri" olarak degistirmesi gibi..

*Jim jones Amerikadan guyana'ya goc ediyor...Muhammed mekke'den


medineye goc ediyor.
*Jim jones muridlerinden elde ettigi paralar ile yeni aldigi kasabasina kendi
ismini veriyor, Muhammed Yatrib'in ismini "peygamberin sehri" olarak
degistiriyor..
*Jim Jones muridlerinin tum dis dunya ile baglantilarini kesmelerini ve
yalnizca kendi aralarinda kaynasmalaraini emrediyor, Muhammed "her
musluman muslumanin kardesidir, kafir kisi babaniz bile olsa dostluk
etmeyin" diyor.
*Jim Jones muridlerinin karilari ve kizlari ile seks yapiyor, Muhammed
gelini ile seks yapiyor ve tum akrabalarinin kizlarini kendisine helal kiliyor..

Jones muridleri tarafindan adeta tapilan bir kisi idi. Muridleri ona buyuk bir
ictenlikle "Father" yani "Baba" diye hitab ediyorlardi. Zaman gectikce artik
Jones kendini "Mesih" ilan etmisti. Muridleri uzerindeki etkisi arttikca
muridlerin o'na daha cok itaat etmelerini ve daha cok bagli kalmalarini
istiyordu. Muridleri o'na itaat etmek icin adeta birbirleri ile yarisiyordu.
Jones muridlerine dunyanin buyuk bir nukleer facia sonucu yerle bir
olacagini soyluyor ve bu faciadan kurtulacak olanlarin sadece o'na
inananlarin olacagini savunuyordu.

Bu durum, Islam dini ve Muhammed'i benzer bir sekilde tanimliyor.


Muhammed peygamberligini ilk ilan ettigi zamanlarda sadece bir "uyarici"
oldugunu soyluyor, insanlarin Allah'a ve kiyamet gunune inanmalarini
ogutluyordu. Jones'un Nukleer facia gunu ve mesihlik rolu, Muhammed'in
uyarici rolu ve kiyamet gunune adeta birebir ornektir. Muhammed'de tipki
Jones gibi muridleri uzerinde etkisi buyudukce onlardan daha cok itaat
isteginde bulunuyor, evlerini terkedip hicret etmelerini istiyor ve kendisine
inanmayanlari cehennem azabi ile tehdit ediyordu.

Muhammed'in bir cok nutku direk olarak Allah'a sirk kosmayi elestiren
turdedir. Fakat Muhammed'i en cok sinirlendiren ve ayetlerinden de
anlasildigi gibi kin kusturan iki faktor vardir. Birincisi kendisini assagilayan
ve kucuk goren kisilere olan kini. Ikincisi ise o'nun tarafindan karsi tarafa
kacan, yani islami terkeden kisilere olan kini idi.

Jim Jones sahibi oldugu tarikat orgutunun ve muridlerinin yaptigi


milyonlarca dolar degerindeki bagislarla Guyana'da balta girmemis
ormanlarda "Jonestown" adini verdigi koca bir arsa satin aliyor ve
muridlerini Amerika'da ki ailelerinden ayirarak tam 911 muridi ile oraya
yerlesiyordu. Muridlerinin dis dunya ile baglantilarini keserek bu sekilde
uzerlerinde total kontrol sahibi oluyor ve kolayca beyinlerini
yikayabiliyordu. Muhammed'in neden muslumanlarin Mekke'den
Medine'ye onunla birlikte hicret etmelerini istemeside tamamen ayni
sebeptendir. Muslumanlar uzerinde devamli kontrol sahibi olmak ve surekli
elinin altinda tutarak beyinlerini yikayabilmek. Muhammed tipki Jim
jones'in muridlerini ailelerinden ayirdigi gibi, muslumanlari ailelerinden
ayirmak istemistir. Kendisine daha bagli olan muslumanlari, ailelerini ve
evlerini birakmak istemeyen muslumanlara karsi kullanmistir;

"Enfal 72. İman edip hicret eden ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla
cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp (onlara) yardım edenler var ya,
işte onlar birbirlerinin velileridir. İman edip hicret etmeyenlere gelince,
hicret edinceye kadar, onların velayetleri size ait değildir. Eğer din
konusunda sizden yardım isterlerse, sizinle aralarında sözleşme
bulunan bir kavme karşı olmadıkça, yardım etmek üzerinize borçtur.
Allah yaptıklarınızı hakkıyla görendir."

Ustte ki ayette diyor ki; Muslumanlar hicret etmek istemeyen diger


muslumanlarin koruyuculugunu yapmasinlar. Muhammed boylece hicret
etmek istemeyen muslumanlari hicret etmek icin zorluyor ve "Allah
yaptıklarınızı hakkıyla görendir." diyerek, Allah'in onlari izledigini soyluyor
ve emellerine kavusmak icin boyle korkutuyordu.

1978 yilinda Jones'in People's Temples tarikatina mensup muridlerinin


Amerika'da ki aileleri Guyana'da ki yakinlari hakkinda endiselenmis ve
endiselerini Amerikan Kongre uyesi Leo Ryan'a beyan etmislerdi. Leo
Ryan kultu incelemeye alarak yaninda bir gazeteci ile Guyana'ya ucuyor
ve tarikat uyeleri ile irtibat kuruyordu. Beyni yikanik tarikat uyeleri
Jones'tan cok memnun olduklarini ve Amerika'ya geriye donmeyi
akillarinan bile gecirmediklerini iletiyorlardi. Fakat Jones'in muridlerinden
iki aile ortada donen duzembazligin farkina varmis olduklari icin gizlice Leo
Ryan ile kontak kuruyor ve geri donmek istediklerini ona bildiriyordu. Leo
Ryan ve bu iki aile aralarinda plan yaparak Jonestown'dan kacis gununu
belirlemislerdi. Firar planlarinin farkina varan kult lideri Jim Jones,
muridleri ile birlikte toplam 5 kisi olan iki aileyi ve Leo Ryan'i oldurmustu.
Amerikan kongre uyesi ve 4 Amerikan vatandasini katleden Jim Jones
artik isin sonuna geldiginin farkina varmis ve muridleri ile ormanda bir ayin
duzenleyerek ictikleri zehirli icecek sonucu toplam 911 muridi ile hayatini
noktalamistir.

"Son Ayin" olarak bilinen bu olayin video kayitlari mevcuttur. Video'da


gorunen o dur ki muridler Jones'in "Serefle ölün!" sozleri sonrasi zehirli
icecekleri seve seve iciyor ve cocuklarina iciriyorlardi. Assagida tercume
ettigim konusmalar direk videodan alintidir;

Jim Jones: Ben sizlere iyi bir hayat vermek icin elimden gelenin en iyisini
yaptim. Buna ragmen, bir avuc insan, yalanlariyla bizim hayatlarimizi
yasanamaz bir duruma getirdiler. Eger baris icinde yasayamiyorsak, o
halde baris icinde olelim. (Burada muridler arasinda alkis kopuyor).. Bizler
ihanete ugradik. Bizim yapacagimiz eyleme topluca intihar denilemez. Bu
eylem devrimci bir harekettir.

Birinci kadin: Ben hayatta kalmamiz icin bir umudumuzun oldugunu


dusunuyorum..

Jones: Gunu geldiginde tum insanlar hayata gozlerini yumacaktir.

Cemaat: Evet!!! Evet!! Evet!! (diye haykiriyor)

Jones: Su anki durumumuz bu dunyada bize cehennemden bile beter bir


hayat yasatacaktir. Benim icin olum korkunc bir sey degildir. Esas lanetli
olan bundan sonra yasamaktir. Bu durumda yasamanin bir anlami yok!

Birinci kadin: Ama ben olumden korkuyorum!

Jones: Hic zannetmiyorum korktugunu..

Birinci kadin: Bence bir kac kisinin ihaneti yuzunden 1000 kadar insanin
kendini oldurmesi anlamsiz. Ben buradaki cocuklara ve bebeklere
bakiyorum ve yasamayi hak ettiklerini dusunuyorum.

Jones: Ama sence onlar daha cogunu haketmiyor mu? Onlar barisi
hakediyor. Insanlara verecegimiz en iyi ifade sekli, bu kahrolasi dunyadan
cekip gitmemiz olacak! (Cemaat alkisliyor)

Birinci Adam: Tamamdir hanim kardesim! hersey bitti artik..Iyi bir gun
gecirdik. (Alkis)

Ikinci adam: Emri verdiginiz takdirde hayatimizi noktalamaya haziriz!

Jones: Lutfen Tanri askina hadi baslayalim. (cemaat "Baba! baba! diye
tempo tutuyor)

Ucuncu adam: Babamiz bizi buralara kadar getirdi. benim secenegim


baba ile olmek!

Jones: Serefle olmeliyiz...Hadi! cabuk! cabuk! Olmek bu hayatta


yasamaktan kat kat daha iyi.

Bu teyp medya'da yayinlandiginda dunyada sok etkisi yaratmisdir. Kulte


mutlak baglilik, suursuzca sadakat tipki Jones'in muridlerinin yaptigi gibi
Islam'in temel taslarindan sadece bir kacidir. Inananlar Allah'a ve
Muhammed'e bagliliklarini ve sadakatlerini kanitlayabilmeleri icin kendi hur
iradelerinden vazgecmeli, aileleri ve en yakinlari dahil hicbirseyi
onemsememeliler. Muhammed Kuran'da "doğru söyleyenler iseniz haydi
ölümü temenni edin!(Bakara 94)" demistir. Bir baska ayette Muhammed
yine yahudilerin Allah'a bagliliklarini kanitlamalari icin yine olmelerini
istemistir;

"Ey Yahudi akidesini benimseyenler! Bütün insanlar değil de, yalnız


kendinizin Allah'ın dostları olduğunu iddia ediyorsanız, (bunda da)
samimi iseniz haydi ölümü isteyin!" Cuma:6

Ortada bariz ve cok net bir sekilde gorunen gercek sudur ki, Muhammed
ve Jim Jones gibi sapik dusunceli narsist kisilere gore insanlarin Allah'a
olan bagliliklarini kanitlayabilmeleri icin olmeleri gerekmektedir.
Jones'in tarikatina mensup muritler surekli cezalandirilma korkusuyla
yasarlardi. Jones muritlerinin en ufak bir yanlisinda onlari cezalandirir ve
disiplini saglamak icin hunharca dovdururdu. Bu sekilde o cok arzuladigi
itaati saglamaktaydi. Ayrica muritleri arasinda en ufak bir gevsekligin ve
isteksizligin ortaya cikmasina neden olacak tum faktorlerin onlemini
aliyordu.

Muslumanlarda tipki Jones'in muritleri gibi tum hayatlarini surekli korku


icinde yasarlar. Kendileri gibi dusunmeyen insanlari kendilerini en cok
korkutan cehennem, seytan gibi absurd ve batil seylerle korkutmaya
calisirlar. Bu korkunun nereden geldigini anlamak icin Kuran'dan sadece
bir kac ayet okumak yeterlidir. Muslumanlar kultleri ile ilgili hic bir seyi
kafalarinda sorgulayamazlar. Muhammed'in peygamberligini veya Kuran'in
ilahiligini sorgulamaya kalkismak, muslumanlarin beyinlerinin korku ile
kilitlendigi ve kuyruk sokumlarina kan dolasiminin durdugu andir.

Muslumanlarin tek korkusu sadece psikolojik degildir. Fiziksel cezalarda


Islam'in temel taslarini olusturan tamamlayici bir terbiye seklidir. Musluman
cocuklar daha kucuk yaslarda medreselerde dayak yemeye alistirilir ve
islamin kontrol mekanizmasini beyinlerine iyice kazimak icin ayak
bileklerine zincirler takilir. Bunun bir cok ornegini az gelismis, fakat Islami
gelismis musluman ulkelerden cok daha iyi uygulayan Pakistan ve
Afganistan gibi ulkelerde cokca gormekteyiz. Fiziksel cezalar sadece
cocuklarla kalmiyor, yetiskinlerde seriatin on gordugu sekilde kirbaclaniyor
ve hatta taslanarak oldurulebiliyorlar.

Muhammed ve Jim Jones gibi narsist kisilerin, kendilerine zit goruslu ve


karsit fikirli insanlara tahammulu yoktur. Her ikiside muridlerinin onlari
elestirmelerini ve sorgulamalarini yasaklamistir. Muhammed kendisine
karsi savasan kisileri yalniz ona inandiklari takdirde affetmistir..Ornegin
kuzeni Ebu Sufyan..Ebu Sufyan Muhammed'in Mekke'yi ele gecirecegini
onceden sezdigi icin musluman olmus ve hatta Mekke ele gecirildikten
sonra oraya Muhammed tarafindan vali olarak adanmistir. Fakat
Muhammed kendisine inanmayanlari ve kendisini ciddiye almayanlari asla
affetmemis ve kellelerini vurdurmustur. Yuzlerce hatta binlerce insan sirf
Muhammed'e inanmadiklari ya da Islam'i terkettikleri icin kellelerini
kaybetmislerdir.

Iste bu yuzden Muhammed karsit fikirli insanlara hic bir zaman tolerans
gostermedi ve o'na inanan muslumanlar hala bugun ayni gelenegi
surdurmektedir. Islam ve Muhammed karsiti konusan insanlar teker teker
susturulmaktadir. Iste bu yuzdendir ki, Islam'i terkeden bizlerin sesi
duyuldukca muslumanlar gercegi gorecek, mensubu olduklari kultu ve bin
yillik yalani sorgulama gucunu ve cesaretini kendilerinde hissedeceklerdir.
Jones'in tam 6 yil boyunca yuksek rutbeli muridlerinden biri olan ve
sonradan duzembazligin farkina varip People's Temples'i terkeden Jeanne
Mills adli eski tarikat uyesi soyle konusmustur; "Kilisede kusursuz bir
sekilde uygulanan onemli bir kanun vardi. Hic kimse Jones'i
elestirmeyecek ve sorgulamayacak." Bu dusunce tarzi bugun
muslumanlarda da ayni sekilde devam etmektedir. Hic kimse Muhammed'i
sorgulayamaz ve elestiremez.

Bugun Islam dininin sart kostugu seriat kanunun uygulandigi bir ulkede
yasayan insanlar, Muhammed veya Islam'i elestirildikleri takdirde
oldurulurler. Sayet Islami bir ulkede yasamiyorsaniz musluman olmadiginiz
halde bile suikasta kurban edilebilirsiniz. Hollandali film yapimcisi Theo
Van Gogh islamda kadinlarin yerini anlatan bir film yapmis ve
muslumanlar tarafindan katledilmistir. Ettore Caprioli, "Seytan Ayetleri"
kitabini Italyanca'ya cevirdigi icin feci sekilde yaralanmistir. Hitoshi Igarishi,
ayni kitabi Japonca'ya cevirdigi icin Tokyo'da muslumanlar tarafindan
oldurulmustur. William Nyagaard, ayni kitabi Norvecce'ye cevirdigi icin
bicak darbeleri almis ve sans eseri hayatta kalmayi basarabilmistir.

Amac, insanlarin gozunde o kadar cok teror estirmektir ki, hic kimse
Islam'a karsi elestirilerde bulunmaya cesaret edemesin. Deborah Blakey,
People's Temples'in bir baska eski uyesi tarikatten ayrildikdan sonra
tarikat hakkinda soyle bir konusmayi dile getirmistir; "Jones hakkinda en
ufak bir anlasmazligi bile hainlik kabul ederdik. Her ne kadar icinde
oldugum durumun yanlis oldugunu biliyordumsa da, fikir ayriligina dusen
insanlarin Jones'i cok sinirlendirdiklerini bildigim icin her zaman sustum."

Jim Jones bayan muridleri ile surekli cinsel iliskiye girmekten zerre kadar
cekinmemistir. Muhammed'de ayni sekilde akrabalari ve kucuk yasta
kizlarla hicte ahlaki bulmadigimiz cinsel munasebetlerde bulunmustur.
Muhammed'in en kucuk yasta ki hanimi Aise, Ahzab suresinin 51. ayeti
indikten sonra ortada donen duzembazligi sezmis ve rahatsizligini su
sekilde dile getirmistir;

"Bakıyorum da, senin Efendi Tanrın , yalnızca senin şeyinin keyfini


yerine getirmek için koşuyor."

Muhammed kendi gelini Zeynep ile evlenmis, Mariye adli cariyesi ile diger
karisi Hafsa'nin yataginda yakalanmis, daha oyuncak caginda olan 9
yasinda ki Ayse ile evlenmistir. Ustelik kendisine gelen vahiylerin en
iyilerini Ayse'nin yatagindayken aldigini iddia etmistir. Hayatinin son
yillarinda bir gun emekleyen tatli bir kucuk bebegi gormus ve ailesine
bebek buyuyunce onunla evlenmek istedigini soylemistir. Ne sansli ki,
kucuk kiz daha buyuyemeden Muhammed geberip gitmistir. Kafirlere karsi
duzenledigi baskinlarda genc kizlari cariye olarak almis ve ailelerini
oldurmus ve oldurtmustur.

Burada aklimizda bir soru belirebilir. "Madem Muhammed bu kadar kotu


birisi, neden insanlar onun peygamberligine inanmakta devam
ediyorlardi?" O donemde yasamis tum Araplarin bunca kotuluge neden
ses cikatmadiklari bir baska sorudur. Oysa bunun nedeni de zaten
korktuklari icindi. Muhammed kendisi hakkinda ileri geri konusanlari teker
teker susturmustur.

Jones'in muridleri kendi aileleri ve en yakinlari aralarinda bile Jones


hakkinda ileri geri konusamamislardir. Kisinin annesine ya da babasina
bile guvenirliligi yoktu. Herkes Jones'in muhbirligi gorevini yapiyordu.
Tarikat karsiti her soylem ve dedikodu Jones'e bildirilirdi. Muritler Jones'e
olan bagliliklarini bu sekilde ispatliyordu. Tipki Jones gibi Muhammed'in de
inananlari arasinda ona haber ve bilgi veren adamlari vardi. Tum
muslumanlar potansiyel ispiyoncu durumunda idi. Muhammed muritlerini
birbirlerine karsi kullanmak ve uzerlerinde daha cok kontrol sahibi olmak
icin su ayeti indirmistir;

"Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ederlerse, babalarınızı ve


kardeşlerinizi bile dost edinmeyin. İçinizden kim onları dost edinirse, işte
onlar, zalimlerin ta kendileridir." Tevbe 23

Muhammed-ul emin zirvaligi

Muslumanlar Muhammed'in zamaninda sozune cok guvenilir bir kisi


oldugunu ve durust oldugundan dolayi Mekkelilerin o'na "Muhammed-ul
emin" yani guvenilir kisi dendigini soylerler.

Oncelikle belirtmek isterim ki "Emin" sifati sadece Muhammed'e degil,


baskasi namina mal goturup mal satan emanetcilere verilen bir sifattir.
Muhammed hatice icin calistigi zamanlarda tipki baska tuccarlara calisan
diger "emanetciler" gibi "Emin" diye taninirdi.. Turkce'mize arapcadan
gecen emanet kelimeside zaten emin kelimesinden turemistir.

Kisiye emin sifati verilmesi icin sadece emanetci olmakda gerekmiyordu..

Emin el-mektebe = Kutuphane bakicisi yada emanetcisi

Emin el-şorta= Guvenlik yada zaptiye

Meclis el- umna= Mutemet meclisi "umna"kelimesi emin kelimesinin cogul


seklidir.

Mekkelilerin Muhammed'e cok guvendikleri icin emin ismini verdikleri


iddiasi tamamen uydurmaca ve duzmecedir..

Mekkelilerin Muhammed hakkinda aslinda ne dusundukleri Kuran'da


yazmaktadir..

"Dediler ki: "Ey kendisine Zikir (Kur'an) indirilen kimse! Sen mutlaka
delisin!"

Muhammed ve Obsesif-Kompulsif Bozukluk

Temporal Lobe Epilepsi (TLE) teshisi konmus kisilerde diger psikiyatrik


hastaliklarida gormek mumkundur.

Muhammed'in ayrica Obsesif-Kompulsif Bozukluklari olmasi cok buyuk


ihtimaldir. Bu durum, uyguladigi ve muridlerine uygulattigi obsesif
rituellerden acikca gorulmektedir. Ruh hastaliklari merkezinin konu ile ilgili
bir makalesinden ufak bir alintiyi sizlerle paylasmak istiyorum. Assagida ki
paragrafi lutfen okuyunuz;

"OKB ve nörolojik bozukluklar arasında bir ilişki olduğu uzun zamandır


dikkat çekmiştir. Epileptik nöbetlerde; kafa travması, beyin enfarktı,
beyin tümörleri, herpes simpleks ensefaliti, gelişimsel bozukluklar,
diabetes insipitus, multipl skleroz ve akut intermitant porfiride, OKB
semptomlarının ortaya çıktığı bildirilmiştir.
Bu konuda yapılan ilk çalışmaların birinde, 104 obsesif hastanın %
19,4'ünde ensefalit, menenjit, epilepsi gibi nörolojik bulgular
saptanmıştır." Kaynak (http://www.epilepsiveben.com/
obsesif_kompulsif_bozukluk)

Yukarida alintiladigim ruh hastaliklari merkezinin yaptigi anlatima gore,


Muhammed'in Obsesif bozukluklarinin oldugunu soyleyebiliriz. Muhammed
abdest'in nasil alinacagi ve namazin nasil kilinacagi gibi bir cok rituel
saplantilari olan bir kisiydi. Kisilerin ellerini, burnunu, kulaklarini nasil
yikamalari gerektigini anlatmistir. Tum bu batil ritueller normal bir kisi icin
anlamsiz gelebilir. Fakat Obsesif bozukluklari olan bir kisi icin bu ritueller
"olmazsa olmaz" misali cok anlam tasimaktadir.

Bazı Obsesif-Kompulsif Bozukluk Belirtileri (Uzm.Dr.Sibel Mercan)

• Kendi başına veya yakınlarının başına bir kötülük geleceği düşüncesi


• Tekrarlayan ve kontrol edilemeyen cinsel düşünceler
• Dinle ve ahlaki değerlerla aşırı uğraşma

Kaynak (http://www.donusumkonagi.net/makale.asp?
id=4576&baslik=obsesif_kompulsif_bozuklugu_belirtileri_nelerdir_&i=obse
sif_kompulsif)

• Kendi başına veya yakınlarının başına bir kötülük geleceği


düşüncesi

Muhammed her zaman oldurulme korkusu ile yasardi. Paranoyak


dusuncelerini Kuran'a bile yazmistir.

• Tekrarlayan ve kontrol edilemeyen cinsel düşünceler

Muhammed'in hayati boyunca cinsellikle ilgili saplantilari surmustur.

• Dinle ve ahlaki değerlerla aşırı uğraşma

Bu belirti hakkinda yorum yapmama hic gerek yok sanirim.

Obsesif bozukluklari olan hastalarin diger bir saplantisi ise sayilardir.


Saplanti kisiden kisiye cift ya da tek sayilar olarak degisir. Hastalar surekli
kafalarinda yada parmaklariyla herseyi sayarlar.

Muhammed'in saplantisi tek sayilardi. Ozellikle "3".

Abdest
3 kere agza su verme

3 kere burna su verme

3 kere yuzu yikama

3 kere sag kolu yikama

3 kere sol kolu yikama

3 kere sag ve sol ayak yikama


3 kere yikamanin anlami vedir?
Kisinin elini islayipta boynunu ve basini silmesi onu ne kadar
temizleyebilir?
Neden hep sag taraf once yikanir?
Tum bunlar, temizlikle yakindan uzaktan hic bir ilgisi olmayan anlamsiz
rituellerdir.

Muhammed'in rituelleri "teyemmum" ile daha da belirgin bir gorunus


kazanir. Kisi su bulamazsa teyemmum yolu ile temizlenmelidir.

Sadece yukarida ki ornekler bile Muhammed'in psikolojik saplantilarini


gormek icin yeterlidir.
Ayni sey namaz icinde soylenebilir. Ornegin secde, kiyam, rukuh vs.

Müslim’in “Sahih”inde yer verdiği bir hadis vardır. Hadis şöyledir:

Hz. Aişe, Hz. Peygamber (sas)’in bu gece (Şaban’ın ortasında ) Baki


Mezarlığı’nı ziyaret ettiğini söyler: “-Ey Aişe, sen gördüğünde bana
Cebrail geldi ve seslendi. Ben onu senden gizledim. Ona cevap verdim.
O, sen elbiseni çıkardığın için yanına girmiyordu. Uyuduğunu sandım,
seni uyandırmayı doğru bulmadım, heyecana kapılmandan korktum.
Cibril bana dedi ki;
“Rabbin senin Baki Mezarlığı’na gitmeni ve onlar (orada yatanlar) için
bağışlanma istemeni emrediyor.” Ben;
“Onlar için nasıl dua edeyim?” deyince, buyurdu ki; “Şöyle (dua et):
Mü’min ve müslimler diyarının insanları! Size selam olsun. Allah bizden
önce gidenlere ve bizden sonrakilere merhamet etsin. İnşallah yakında
biz de sizlere kavuşacağız.”
(Müslim, Cenaiz, 103)

Belli Allah iyice oynatmis ki, peygambere gecenin ortasinda mezarliga


gitmesini ve oluler icin bagis dilemesini emrediyor. Allah gariban
Muhammed'i gecenin o saatinde rahatsiz etmeden oluleri direk
bagislayamiyor mu?

Müslim'in bir diğer rivayetinde şöyle denir;

"Halk ikindi namazı sırasında acele etti ve bir kısmı alelacele abdest
aldı. Biz onlara ulaştık. Ökçelerine (topuklarina) su değmemiş,
parlıyordu. Bunun üzerine Aleyhissalâtu vesselâm:

"Ökçelerin ateşte vay hâline! Abdesti tam alın!'' buyurdular.''


Ustte ki hadisten acikca anlasiliyor ki Muhammed abdesti temizlik icin
degil, ritueli icin aliyordu. Muhammed topuklarin su ile yikanmadigi
takdirde cehennem atesinde yanacagini dusunuyordu. Bugun tum
dunyadaki muslumanlar iste bu gibi hadislere bakarak abdest alirlar ve
peygamberlerinin psikolojik saplanti rituellerini sanki ilahi bir temizlenme
sekliymis gibi uygularlar..

Muhammed ayrica muridlerine sicmaya giderken yanlarina 3 cakil tasi


almalarini emretmistir. Oyle ya, psikolojik rahatsizliginiz varsa 3 çakil tasi
kıçı iyi temizler.

Böl ve ele geçir taktiği

Muhammed, Medine'de issizlik ve yoksulluk yuzunden firar eden


muslumanlarin karinlarini doyurabilmesi icin Mekkeli kervanlara baskinlar
duzenlemeye ve ganimetlerine el koymaya baslamisti. Surekli Medinelileri
Mekkelilere karsi kiskirtiyor ve Mekkelilerin onlari evlerinden zorla
cikarttiklarini iddia ederek, ganimetlerin bu yuzden onlara helal oldugunu
soyluyordu.

Hac Suresi
39. Kendilerine savaş açılan müslümanlara, zulme uğramaları sebebiyle
cihad için izin verildi. Şüphe yok ki Allah'ın onlara yardım etmeğe gücü
yeter.
40. Onlar, haksız yere, sırf, "Rabbimiz Allah'tır" demelerinden dolayı
yurtlarından çıkarılmış kimselerdir. Eğer Allah'ın, insanların bir kısmını
bir kısmıyla defetmesi olmasaydı, içlerinde Allah'ın adı çok anılan
manastırlar, kiliseler, havralar ve mescitler muhakkak yerle bir edilirdi.
Şüphesiz ki Allah kendi dinine yardım edene mutlaka yardım eder.
Şüphesiz ki Allah çok kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir.

Muslumanlar efendilerinin yaptigi sinsilik ve hilekarliklardan ovune ovune


bahsederler. Duzembazlik ve hilekarligi peygamberlik gibi ilahi bir mevkiye
layik goren ve bundan pekte hosnut bir bicimde bahseden sitelere
internette rastlamak mumkun . Muslumanlarda Muhammed'i yaptiklarindan
dolayi sorgulayabilme cesareti yoktur. O yuzden Muhammed'in her yaptigi
isi dogru olarak gorurler. O yapmis ise dogrudur. Bakiniz Ibni Ishak "Siret
Resul" adli eserinde Hendek savasinda olan bir hadiseyi nasil anlatmistir;

Nuaym b. Mes'ud (ra), gizlice müslüman olmuştu. Allah Resûlü, ona bir
müddet daha müslümanlığını gizlemesini söylemiş.. ve onu bu
muhasara esnasında, çok mühim işlerde kullanmıştı.
Nuaym, hem Kureyş'in hem de Yahudiler'in itimat ve hürmet ettikleri bir
insandı. Efendimiz, ona harbin bir taktik olduğunu söylemiş ve idare-i
kelâm etmesine de izin vermişti. Nuaym, bu ruhsat üzerine Yahudiler'e
giderek: Kureyş sizi terkedecek ve Muhammed (sav)le baş başa
bırakacak. Düşünün o zaman haliniz nice olur. Eğer bu durumda kalmak
istemiyorsanız, onların ileri gelenlerinden bir kaçını rehin olarak
yanınızda alıkoyun dedi. Onlar Nuaym'a olan itimatlarından dolayı bu
sözlere kesin olarak inandılar.
Nuaym daha sonra Kureyşe gitti. Onlara da: Yahudiler Muhammed
(sav)le gizlice anlaştılar. Sizin ileri gelenlerinizden birkaçını rehin edip
ona teslim edecekler. O da onlara ilişmeyecek. Sakın sizden böyle bir
talepte bulunurlarsa onların dediğini yapmayın dedi. Kureyşliler de,
Nuaym'a itimat ettiklerinden, onun bu tekliflerinden zerre kadar
şüphelen-mediler.
Kureyş ileri gelenleriyle Yahudi liderleri, birgün bir araya geldiler. Her iki
taraf ta birbirinden şüpheleniyordu. Evvela Yahudiler sözü açtı ve: Siz
başınız sıkışınca çekip gidecek ve bizi bu adamla baş başa
bırakacaksınız. Teminat için bize birkaç rehin vermezseniz biz savaşı
bırakacağız dediler. Kureyş, zaten böyle bir teklif bekliyordu. Nuaym'ın
sözünü hatırladılar ve tabii bu teklifi reddettiler. Onların reddi, Yahudilere
de Nuaym'ı tasdik ettirdi. Böylece ittifak bozulmuş oldu ve Yahudiler
harp sahnesinden çekilmeye başladılar.
Nuaym Müslüman olalı birkaç gün olmuştu. Allah Re-sûlü'nün insanları
tanımadaki isabetine bakın ki, hemen Nuaym?ın becerebileceği bir işi
ona teklif etmiş, o da arızasız bu işi yerine getirivermişti. (Ibni Ishak,
Siret Resul.)

Yani Ibni Ishak'in yukarida bize anlattigi hikaye diyor ki;

Muhammed iki kabileyi iftira ile birbirine dusurmustur. Ornek kisi, durustluk
abidesi Muhammed bir kere daha muslumanlara ne kadar guvenirilir bir
kisi ve sozunun eri, durust oldugunu kanitlamistir. Muslumanlara ise bu
saatten sonra Muhammed ile bolca ovunmek duser.

Muhammed kendisine inananlari diger ayetlerde "Allah'in agziyla" su


sekilde savasa davet etmistir;

Enfal suresi
65. Ey Peygamber! Müminleri savaşa teşvik et. Eğer içinizde sabırlı
yirmi kişi bulunursa iki yüz kişiye galip gelirler. Eğer içinizde (sabırlı) yüz
kişi bulunursa, inkar edenlerden bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar
anlamayan bir kavimdir.

Muhammed onceki yazilarimda da belirttigim gibi muslumanlari sanki


magdur olan ve eziyet cekenler gibi gostermeye calismis ve beyinlerini
yikamistir. Asil kervanlara saldiran, eskiyalik ve gasp yapanlarin kendilerigi
oldugu halde durumun adaletli gorunebilmesi icin sucu her zaman icin
kafirlere atmistir. Tipki bugunki geri kalmis Arap ulkelerin geri
kalmisliklarinin nedenini Israil ve Amerika olarak gosterdigi gibi. Onlar
bugun sadace tipki peygamberlerinin 1400 sene once yaptigini yapmakta
ve "magdur olan" kisileri oynamaktadirlar.

Ortada ki celiski barizdir. Muhammed once Mekkelileri evlerinden zorla


cikartiyor, onlari cehennem azabi ile korkutmakla kalmayip ustune ustluk
birde oldurulmelerini emrediyordu. Diger bir tarafta ise "Sizi zorla
evlerinden cikartanlara karsi", yani Mekkelileri sucsuz olduklari halde
suclayarak savasi korukluyordu.

Bu strateji Muhammed'i olaganustu derecede basarili yapmisti.


Muhammed "bol ve ele gecir" taktiginin ustasi idi. Kabileleri kabilelere,
aileleri ailelere ve hatta evlatlari babalarina (Tevbe 23.) bile dusman
ederek, onlari bolerek uzerlerinde kontrol sahibi olmayi basariyordu. Kisa
bir zaman icerisinde bu taktik ile tum Arap yarimadasini domine etmeyi
basarmisti.

Tum bu olanlari "Araplarin salakliklarina" baglamak dogru olmaz. Bugun


bile bati ulkelerinde Islam virusu ile enfekte olmus yabanci bir kisi, tipki
1400 sene once anasina babasina sirt donmus col bedevisi arap gibi
ailesine dusmanlik edebilmektedir. John Walker Lindh (Walker hakkinda
okumak icin tikla!) genc yasta bu virus ile enfekte olduktan sonra
Afganistan'a gitmis ve el kaide'ye katilarak kendi ulkesine karsi savas
yapmistir.

BBC muhabiri Yvonne Ridley adinda bir baska bayan ise 2001 senesinde
Taliban tarafindan ele gecirildikten sonra bebek katili teroristlerden
"ozgurluk mucahitleri" olarak soz etmis ve bombalama olaylarini
destekleyici beyanatlar vermistir..Ayrica Ridley, Urdun'de 60 kisinin
acimasizca olumune neden olan bir olayda, olayin mimarisi Ebu Musab al
zervaki'den "kahraman" diye soz etmistir..

Cennet vaadleri ve bu yoldan insanlari siddete tesvik

Kuran'in bir cok suresinde muslumanlari "kanunsuz kazanca tesvik


eden" (ornegin ganimet, kole, cariye, ahirette ise huri, sarap akan irmaklar
vs) ayetleri gormek mumkun. Ornek olarak su ayeti verebiliriz;

Fetih Suresi
20. Allah size, elde edeceğiniz birçok ganimetler vaad etmiştir.

Bu kanunsuz ve adaletsiz kazanci muslumanlarin icinde elbette ki iclerine


sindiremeyenler olmustu. Muhammed adamlarinin yaptiklari kanunsuzlugu
hakli bir dava gibi gostermek ve vicdan azabi cekenlerin sesini kesmek
icin kisisel egosu Allah'i soyle konusturmustur.;

Enfal suresi
69. Artık elde ettiğiniz ganimetten helal ve temiz olarak yiyin. Allah'a
karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok
merhamet edendi.

Ustte ki ayetten acikca goruluyor ki, "Caldiginiz mallar, irzlarina gectiginiz


kadinlar, esir olarak aldiginiz coluk cocuk size temiz ve helal. Sakin ola ki
Allah'a karsi gelmeyin"

Buyuk Turk Hukumdari Timurlenk 1336-1405 yillari arasi yasamis, tipki


tarihte diger bir cok Turk hukumdarlari gibi Islam'in afyonunu yutmus Turk
atalardan yalnizca bir tanesidir. Timurlenk Muhammed'in bu yaptigi
kanunsuzlugu malesef hicte yadirgamamis olacak ki, bizzat kendi
tarihcileri tarafindan yazilmis "Malfuzat-i Timuri" adli eserinde Hindistan'a
yaptigi seferi kendi agzi ile su sekilde aciklamistir;

"Bunca zahmet ve zorluluga karsin benim Hindistan'a gelmemde 2


neden vardir. Birincisi Islam dusmani kafirlerle savasmak ve bu dini
savas sonucunda oteki dunya icin bir kazanc elde edebilmek. Ikincisi ise
cismi bir nedendi. Kafirlerin mallarini yagmalayarak Islam ordusuna
maddi guc katmak. Kafirlerin mallarini yagmalamak Allah'a inanan biz
muslumanlar icin ana sutu gibi helaldir."
(Malfuzat-i Timuri, Timurlenk)

Farzedelim ki, muslumanlar Mekke'den zorla cikarildilar. Bu sekilde


dusundugumuz takdirde bile muslumanlarin kafir kerevanlarina saldirip
mallarini gasp etmeleri, erkekleri oldurup kadinlari cariye, cocuklari ise
birer kole olarak almalari, sizce ilahi bir yaraticinin emri olabilme ihtimali
var mi? Kovuldugumuz bir sehrin, hic tanimadigimiz bir vatandasinin
malina el koyup onu oldurmek ve karisina goz dikmek, degil ilahi, normal
siradan bir ahlak anlayisina sigiyor mu? Iste muslumanlar ayni ahlak ve
mantik cercevesinde bugun bile masum insanlari coluk cocuk, yasli genc
demeden bu sekilde bombalamakta ve yaptiklarinin dogru oldugunu
dusunmektedir. Peygamber efendileri bunu aynen bu sekilde uygulamis
ise bunu sorgulamak yada ahlak anlayisina uyar bir sekile sokmak, ustte
enfal suresinin 69. ayetinde de belirttigim gibi (Artık elde ettiğiniz
ganimetten helal ve temiz olarak yiyin. Allah'a karşı gelmekten sakının.)
hic bir muslumanin haddine degildir. Muslumanlar icin herhangi bir ulkenin
onde gelenleri bir konusma esnasinda Islamiyet hakkinda kucuk dusurucu
yada assagilayici bir gaf yapar ise, o ulkenin her masum vatandasini
oldurmek, elinde silah, yuzunde maskeli Islam teroristleri ve basinda takke
ya da turban, elinde ise Kuran ile ilimli gorunmeye calisan potansiyel
teroristler icin artik farz olmustur. Masum insanlar teroristler tarafindan
vahsice oldurulurken, gunluk hayatta icice yasadigimiz ilimli
muslumanlarin bile bazen bu tur gaddarliklara sevindiklerini hepimiz
gormekteyiz. Cunku olen kisi bir musluman degil, Allah'tan baska bir
tanri'ya tapan kafir, pislik bir kisi.. Bugun dunyada muslumanlar tarafindan
gerceklestirilen her olay, uygulanan politika ve yapilan her eylem tipki
1400 sene onceki efendilerinin yaptiklarinin kopyasidir.

Hac suresinin 39. ayetinde Muhammed yine her zaman ki gibi kendisini
magdur taraf gibi gostermis ve su sozleri Kuran'a yazdirmistir;

"Kendilerine savaş açılan müslümanlara, zulme uğramaları sebebiyle


cihad için izin verildi."

Bu ayet Osama Bin Laden'in 9/11 olaylarindan sonra TV'ye cikip yaptigi
insanlik disi eyleme agzindan salyalar akarak sebep gosterdigi ayettir. Bu
ornegide goze alarak Islami Teror'un, Islam ile alakasi olmadigini
soyleyebilir miyiz?

Mekke'den Muhammed ile hicret etmis muslumanlarin sayisi Medine'de


parmakla sayilacak kadar azdi. Islami kaynaklar nufuslarini 80 ila 100
arasi olarak bildirmektedir. Muhammed'in baskin ve yagmalamalarda daha
etkili olabilmesi icin "Ensari" adini verdigi, yani Ensar kentinden Medine'ye
goc etmis ve daha henuz cicegi burnunda musluman olmus, "yardimci"
kisilere ihtiyaci vardi.

Allah'a inanmak ve kerevan eskiyaligi yapmak farkli seylerdir.


Muhammed'den once Araplar dini savas nedir bilmezlerdi. Bugun bile
muslumanlar arasinda sikca gordugumuz kisiler Allah'a inandiklari halde
gasp ve eskiyaligi ne kosullarda olursa olsun dogru bir hareket bicimi
olarak gormez, kisileri dini inanclari yuzunden birer pislik ve oldurulmeye
layik kisiler olarak kabul etmek istemezler. Bu turde insanlarin aklini
celebilmek icin Sallalahu Aleyhu ve Sellem efendi Allah'in agzina su
sozleri koymustur;

Bakara suresi
216. Savaş, hoşunuza gitmediği halde, size farz kılındı. Olur ki, bir şey
sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin
için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz.

Cok gecmeden goruldu ki peygamber efendinin emekleri bosa gitmemisti.


Haksiz kazancin hakli olarak gosterilmesi ile galeyana gelen Araplar, birde
ustune ustluk olumden sonraki hayatta hurilerin, kosklerin, hic bosalmayan
sarap kadehlerinin de verdigi garanti ile peygamberlerinin her turlu vahsi
emellerine alet oluyor ve onca masum tuccar, kadin ve cocuklarin
riziklarina el koyuyordu. Savas ganimetleri ile gucune guc katip zafer
sarhosu olan Muhammed bu sefer citayi daha da yukseltmekte
gecikmiyor, muslumanlarin Allah yolunda savasmalarini sadece bilek
gucleri ile degil, ayrica maddi ve finansal gucleri ile de yapmalarini
emrediyordu.

Bakara suresi
195. (Mallarınızı) Allah yolunda harcayın. Kendi kendinizi tehlikeye
atmayın. İyilik edin. Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever.

Iste tum bu carpitilimis ahlak anlayisi yuzunden insanlar bugun bile kendi
benliklerini, kendi insani yasam kurallarini hice sayarak beyinleri yikanik bir
sekilde hic tanimadiklari, hic bilmedikleri insanlari, sirf dini inanclari
birbirleri ile uyusmuyor diye nefret edebilmekte ve hic acimadan
oldurebilmektedir. Muhammed kendi menfaati ve kendi egoist, narsist
emelleri icin tum bu vahsiligi "Allah'i memnun eden davranis bicimi" olarak
gosteriyor ve insanlarin beynini bu sekilde yikiyordu.

Muhammed, muslumanlar tarafindan cihad icin yeterli finansal destegi


goremedigi zamanlarda kuplere biniyor ve Allah'i surekli konusturuyordu;

Hadid suresi
10. Size ne oluyor da, Allah yolunda harcama yapmıyorsunuz? Halbuki
göklerin ve yerin mirası Allah'ındır. İçinizden, fetihten (Mekke fethinden)
önce harcayanlar ve savaşanlar, (diğerleri ile) bir değildir. Onların
derecesi, sonradan harcayan ve savaşanlardan daha yüksektir. Bununla
beraber Allah hepsine de en güzel olanı (cenneti) vadetmiştir. Allah
bütün yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.

Nasil olurda aramizda halen ahmak insanlar Allah'in dinini yayabilmesi icin
paraya ihtiyaci oldugunu ve muslumanlarin para harcamasini savunabilir?
Koca Allah muslumanlarin eline mi baka kalmis? Sirf bu ustte ki ayet bile
Kuran'in Allah degilde, para, san, sohret ve ranta susamis Muhammed
tarafindan yazildigini gostermek icin yeterlidir. Muhammed birde tum
bunlarin ustune ustluk, Allah yolunda harcanan paralarin aslinda
muslumanlara cennette mukafat olarak geri donecek bir borc oldugunu
soylemekteydi. Allah'in dini icin insanlardan borc para istemesini hangi akil
mantik sahibi insan aciklayabilir?

Hadid suresi
11. Kim Allah'a güzel bir borç verecek ki, Allah da onu kendisine kat kat
ödesin. Ona çok değerli bir mükafat da vardır.

Muhammed ustteki ayeti ile artik cihad icin servetlerini harcayan insanlara
Allah'in borclu kisi oldugunu soyluyordu. Muhammed'e inanan masum
araplar artik cihad yolunda paralarini ve servetlerinide harciyordu. Allah
yolunda servetlerini harcayip boburlenen muslumanlar vardi ki,
Muhammed narsistligi ve "tek itaat edilen kisi" olma istegininde verdigi
kiskanclik ile bu kisilere tahammul edemiyor, boburlenen kisilerin seslerini
kesmek icin su ayeti yazdiriyordu;

Bakara suresi
262. Mallarını Allah yolunda harcayan, sonra da harcadıklarının
peşinden (bunları) başa kakmayan ve gönül incitmeyenlerin, Rab'leri
katında mükafatları vardır. Onlar için korku yoktur. Onlar
üzülmeyeceklerdir de.

Kafirlerin boyunlarina vurdurup emellerine birer birer ulasmaya baslayan


Muhammed, artik muslumanlara Allah yolunda yaptiklarindan dolayi adeta
tesekkur ediyor ve Allah'in bunu hic bir zaman unutmayacagini dile
getiriyordu;

Muhammed suresi
4. inkâr edenlerle karşılaştığınız zaman boyunlarını vurun. Nihayet onları
çökertip etkisiz hale getirdiğinizde bağı sıkı bağlayın (sağ kalanlarını esir
alın). Artık bundan sonra (esirleri) ya karşılıksız ya da fidye karşılığı
salıverin. Savaş sona erinceye kadar hüküm budur. Eğer Allah dileseydi
onlardan öc alırdı. Fakat sizi birbirinizle denemek için böyle yapıyor.
Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların amellerini asla boşa
çıkarmayacaktır.

Ustteki ayetten anlasilan sudur ki; Allah istese kafirleri siz muslumanlarin
yardimi olmadanda oldurebilir. Fakat bunu muslumanlari sinamak icin
yapiyor. Tipki herhangi bir mafya cetesi yada teror orgutune yeni uye
olmus caylak kisinin, lidere kendisini kanitlamak icin yaptigi kanundisi
eylem gibi. Islam dininde inanc, kisilerin kana ne derece susamis
olduguna gore olculur. Muhammed insanlarin beyinlerini yikamaya soyle
devam ediyor;

Enfal suresi
60. Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın.
Onlarla Allah'ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve bunlardan başka sizin
bilmediğiniz fakat Allah'ın bildiği diğer düşmanları korkutursunuz. Allah
yolunda her ne harcarsanız karşılığı size tam olarak ödenir. Size
zulmedilmez.
Muhammed cihad yolunda cimri davrananlara ve cihada yardim edenlere
ayrica su vaadlerde bulunuyor;

Saf suresi
10. Ey iman edenler! Sizi elem dolu bir azaptan kurtaracak bir ticaret
göstereyim mi size?
11. Allah'a ve peygamberine inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah
yolunda cihat edersiniz. Eğer bilirseniz, bu sizin için çok hayırlıdır.

Rahman suresi
53. O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
54. Onlar astarları kalın ipekten olan döşeklere yaslanırlar. Bu iki
cennetin meyveleri (zahmetsizce alınacak kadar) yakındır.
55. O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

Nebe suresi
31, 32, 33. Şüphesiz Allah'a karşı gelmekten sakınanlara bir kurtuluş,
bahçeler, üzümler, kendileriyle bir yaşta, göğüsleri çıkmış genç kızlar ve
dolu dolu kadehler vardır.

Hadid suresi
7. Allah'a ve Resülüne iman edin ve sizi üzerinde tasarrufa yetkili kıldığı
maldan, (Allah yolunda) harcayın. İçinizden iman edip de (Allah yolunda)
harcayanlar var ya; onlar için büyük bir mükafat vardır.

Ustteki ornek verdigim ayetler bir cok Islami kurulusun neden teroru
desteklediginin acik gostergesi niteligindedir. Akli basinda bir insan Din ve
Teror gibi birbirine iki zit unsurun neden Islam ile birlestigini kolaylikla
anlayabilir. Fakat hayatinin her saniyesini cehennem azabinin korkusu ve
Allah'in her saniye onu dikkatlice izledigini zanneden bir musluman icin bu
pekte gozle gorulur kolay bir durum degildir. Bugun dunyada bir cok Islami
kurulus ve dernek, islam terorizmine masa altindan milyonlarca bagis
yapmaktadir. Bize gore bu durum terore hizmet, onlara gore Allah'a.

Muhammed kendisine inananlar arasinda "isteksizlik" veya "yorgunluk"


hissettiginde, yine her zaman ki gibi Allah'i konusturmus ve onlari bu
sekilde savas icin motive etmeye calismistir;

Muhammed suresi
20. İnananlar, "Keşke bir sûre indirilse!" derler. Fakat hükmü apaçık bir
sûre indirilip de onda savaştan söz edilince; kalplerinde hastalık
olanların, ölüm baygınlığına girmiş kimsenin bakışı gibi sana baktıklarını
görürsün. O da onlara pek yakındır.

Insanlar Kuran'in Allah tarafindan gonderildigine inandikca, hosgoru, Islam


terorizmine yenik dusmeye yuz tutmus bir davranis bicimi olarak kalmaya
muhtactir. Islam'in oldugu yerde ibadet ozgurlugu hic bir zaman var
olmayacaktir.
Baskınlar ve Yağmalamalar

Muslumanlar Muhammed'in "sozde" din adina yaptigi savaslardan gururla


soz ederler. Oysa ki Muhammed cogu zaman yeri belirlenmis, anlasilmis,
her iki tarafinda vurusmaya karar verdigi savas turunden her zaman
kacinmistir. Muhammed'in stili sinsice pusuya yatmak, dusmani gafil
avlamak ve dusmani hic beklemedikleri bir anda yakalayip tum erkekleri
kilictan gecirip kallesce soykirim yapmaktir.

Muhammed Medine'ye goc ettikten sonra, hayatinin son on senesinde


o'na inananlarinda cogalmasi ile artik saga sola saldirmak ve civarda teror
estirmek icin kendinde yeterli gucu hissetmistir. Buyuk Islam alimi Ibni
Sad, "Kitab-al Tabakat" adli eserinde Muhammed'in bu son on yili
icerisinde "74 baskin" yaptigini kitabinda belirtmistir. Muhammed kendisi
bizzat baskinlarin 27 tanesini komuta etmisdir. Arapca yazilmis tum Islami
eserlerde bu baskinlara "Gazve" denir. Muhammed'in adamlarini
gorevlendirdigi ve kendisinin katilmadigi baskinlara ise "Sariyyah"
denmektedir. Bu Arapca olan her iki kelimeler (Gazve, Sariyyah) Turkce
"baskin, gafil avlama, ani atak ya da pusu" anlamindadir.

Muhammed gazvelerde hicbir zaman kendisi kilic sallamamistir. Her


zaman icin "surekli ovdugu" suvarileri arkasinda gazveyi arkadan izlemis
ve talimatlar vermistir. Bugune kadar okudugum hic bir Islami kaynakta
Muhammed'in gazvede bizzat kilic salladigina dair bir yaziya rast
gelmedim. Lakin yaniliyor isem, lutfen kaynak belirtip, yanlisimi duzeltiniz.
Bu konu hakkinda muslumanlar her zaman icin "Dendan-i saaddet"
hadisesini ornek gosterirler. Uhud Savasinda peygamberin disinin kirilmasi
olayina muslumanlar "dendan-i saadet" adini vermislerdir. Muhammed'in
Uhud'da disinin kirilmasini, peygamberin cephede aslanlar gibi
dovustugune ornek gosterirler ki, isin asli hicte oyle degildir. Muhammed'in
disi, "Utbe bin Ebu Vakkas" isimli bir dusmanin eline bir tas alip, uzaktan
Muhammed'e atmasi sonucu peygambere isabet etmis ve migferini
yamultup disini kirmistir. Utbe'nin Muhammed'e savas aninda tas
atmasinin nedeni de zaten Muhammed'in surekli suvarileri tarafindan
korunmasi ve kimsenin yanina yaklasamamasindandir. Basta Cebrail
olmak uzere, muslumanlari koruyan tum meleklerin neden Sallalahu
Aleyhu ve sellem'in disinin kirilmasina engel olmadigi ya da bir baska
deyimle "olamadigi" da diger bir ilginc meseledir.

Muhammed her zaman icin saldirdigi ve yagmaladigi kasaba ve sehirleri


gafil avlamistir. Hazirliksiz insanlarin uzerlerine cullanarak onlari katletmis,
ciftlik hayvanlarina, mallarina ve depolarda ki silahlarina el koymustur.
Muhammed'in capulculari masum halkin kadinlarina ve cocuklarina el
koymus, aralarinda para karsiligi takas etmis ya da kendilerine kole olarak
tutmuslardir.

Abdullah Ibnu Avn, Islami kaynaklarda bu gazvelerden birini su sekil


anlatmistir;

"Nafi'ye yazarak savastan once musrikleri Islam'a davet etme


hususunda sordum. Su cevabi verdi: "Bu Islam'in basinda idi. Resulullah
aleyhissalatu vesselam Beni Mustalik'e ani baskin yapti. Adamlari gafildi,
hayvanlari su kenarinda sulanmakta idi. Savasabilecekleri oldurdu, kadin
ve cocuklarini da esir etti. O gun Cuveyriye validemizi esir almisti.
Bunu bana Abdullah Ibnu Omer rivayet etti. Abdullah bu orduya asker
olarak katilmisti."

Buhari, Itk 13, Muslim, Cihad 1, (1730); Ebu Davud, Cihad 100, (2633).

Musluman tarihciler bu baskinda 600 esir, sayisiz ganimet, 2000 deve ve


5000 kucukbas hayvanin ele gecirildigini rivayet ederler.

Muslumanlar bugun bile tum dunyanin ofke ve igrenclikle karsiladigi


terorizm olaylarinda hemen savunma moduna gecip Islami teroristlerin
islamla bir alakasi olmadigini ve islamda masum kadin ve cocuklarin
oldurulmesinin yasak oldugunu soylerler. Oysa ilimli ve kolpa
muslumanlarin bilmedikleri diger bir bildiri vardir ki, Muhammed gece
baskinlarinda kadin ve cocuklarin oldurulmesine karsi gelmemistir. Sonuc
olarak Islami her zaman savunma durumunda olan ve bu forumda bile
cokca gordugumuz ilimli muslumanlar Islami gercek musluman olan
mucahit (cihad eden) teroristlerden daha iyi bilmemektedirler.

Bakiniz Sa'b Bin Cessame bu konu hakkinda peygambere bizzat sordugu


soruyu nasil anlatmaktadir;

Rasulullaha, müşriklerin, gece baskınlarında öldürülen çocuk ve


kadınları hakkında soruldu. Rasulullah , Onlar müşriklerdendir diye
cevap verdi. Başka bir rivayette ise şöyle geçmektedir: Rasulullah'a
(sallallahu aleyhi ve sellem), atlı bir grubun geceleyin düşmana
saldırması esnasında, müşriklerin çocuklarından isabet alanların durumu
ile alakalı soruldu. Bunun üzerine şöyle cevap verdi: Onlar
babalarındandır.

İbn-i Kudame ise bu konu hakkinda bizi su sekil aydinlatmaktadir;

Kafirlere geceleyin baskın yapmak ve haber vermeden öldürmek caizdir.


Ahmed, geceleyin baskın yapmakta bir sakınca olmadığını söyler. Zaten
Rumlara geceleyin baskın yapılmadı mı? Düşmana geceleyin
saldırmanın mekruh olduğunu söyleyen kimse bilmiyoruz. Süfyan, Zuhri,
Abdullah bin Abbas ve Sab bin Cessame sened zinciri ile Rasulullah'tan
(sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle aktarılır: Müşriklerin evlerine gece
baskın düzenliyoruz, onların kadın ve çocuklarını esir alıyoruz, bunda bir
sakınca var mıdır?? diye soruldu. Bunun üzerine Rasulullah (sallallahu
aleyhi ve sellem): Onlar da onlardandır diye cevap verdi."

Gunumuzun cogu musluman ilahiyatcilari bu cirkin hadiseleri ortbas


edebilmek ve hakli gosterebilmek icin turlu turlu bahaneler uretmektedirler.
Bir cogu bu kallesce planlanmis baskinlarin nedeninin aslinda kafirlerin
muslumanlara karsi birbirleri ile gizli gizli anlastiklarindan dolayi oldugunu
savunurlar. Ancak kafirlerin birbileri ile gizli anlasmalar yapmalari,
kendilerini musluman yagmaci ve haydutlardan korumalari disinda ne gibi
bir kazanc saglayacagi da bir baska soru. Kadinlari ve cocuklari zalim
kisiler tarafindan esir alinan insanlarin neden kendi aralarinda sirf koruma
amacli tedbirler alma hakkinin olmadigini dusunsekte cozemeyiz. Oysa
ortada gizli anlasmalar degil, Muhammed'in ganimet, sehvet ve servet
arzusundan baska hic bir sey yoktur. Asıl guclendikten sonra anlasma
bozan da Muhammed'in ta kendisidir.

Ganimetler sadece muslumanlara servet ve zenginlik getirmemisti. Esir


aldiklari kadinlarla cinsel iliskiye de giriyorlardi. Cuveyriye, kocasi
musluman haydutlar tarafindan katledilmis, Muhammed'in eskiyalarina esir
dusmus cok genc ve guzel bir kadindi. Muhammed'in en favori hanimi,
Kucuk Ayse, Cuveyriye'yi soyle anlatmistir;

Hz. Cüveyriye, Benî Müstalık Kabilesi reisi Hâris bin Ebî Dırar'ın kızı idi.
Müreysi Gazâsında alınan esirlerden biri de kendisiydi. Kocası Müsafi
bin Safvan Peygamberimizin amansız düşmanlarından biri idi. Harpte
öldürülünce Hz. Cüveyriye dul kalmıştı.
Esirler, mücahidler arasında bölüştürüldüğü zaman, Hz. Cüveyriye,
Sabit bin Kays ile amcası oğlunun hissesine düşmüştü.
Hz. Cüveyriye, Sabit bin Kays'la anlaşmış, kesişme yapmıştı.* Tayin
edilen fidyeyi ödediği takdirde hürriyetine kavuşacaktı. Fakat, fidye
ödeyecek imkânı yoktu. Bu sebeple Peygamber Efendimize müracaat
etti ve kurtuluş fidyesinin ödenmesi hususunda yardım talebinde
bulundu.
Resûl-i Ekrem Efendimiz, ona, "Sana, bundan daha hayırlı olan yok
mudur?" diye sordu.
Beklenmedik bir soruya muhatap olan Hz. Cüveyriye birden şaşırdı.
Hürriyetine kavuşmaktan, tekrar anne babasına, yurduna varmaktan
daha hayırlı ne olabilirdi?
Bir anlık bir tereddütten sonra, "Yâ Resûlallah!" dedi. "Hakkımda
yapacağınız bundan daha hayırlı şey nedir?"
Peygamber Efendimiz, "Senin kurtuluş fidyeni ödeyerek seni zevceliğe
kabul etmemdir" buyurdu.
Hz. Cüveyriye Bütün bütün şaşırdı. Esaretten kurtulduğu gibi, böylesine
büyük bir şerefe de nâil olacaktı. Bir an kendi âlemine daldı. Peygamber
Efendimizin yurtlarına varmadan bir kaç gün önceki rüyasını hatırladı: Ay
Medine'den sanki yürüyüp gömleğine girmişti.
Bir anlık bir şaşkınlıktan sonra, yüzünde sevinç alâmetleri belirdi.
Peygamberimizin teklifine cevabı şu oldu:
"Yâ Resûlallah! Eğer, beni bu şerefe nâil ederseniz, şüphesiz benim için
bundan daha hayırlı bir devlet ve saâdet olamaz!"

Ustte ki paylastigim hadis, muslumanlar tarafindan suslenip, orjinal


hikayenin carpitilmis seklidir. Cuveyriye'nin kocasi Muhammed'in ganimet
avcilari tarafindan katledilmistir. Vicdan sahibi hic bir insan, kocasi bizzat
Muhammed tarafindan oldurtulmus ve akabinde haydutlara esir dusmus
soylu bir bayanin haydut lideri Muhammed'e sevinerek "Yâ Resûlallah!
Eğer, beni bu şerefe nâil ederseniz, şüphesiz benim için bundan daha
hayırlı bir devlet ve saâdet olamaz!" gibi absurd bir soylemde
bulunacagina inanmaz. Evi basina yiklimis, tum ailesini yitirmis zavalli
genc Cuveyriye Muhammed'in evlenme teklifini seve seve degil, gidecegi
bir yeri kalmadigi ve musluman ganimet haydutlarindan korktugu icin kabul
etmistir. Ustte ki carpitilan hikayeden su anlam cikiyor ki, zavalli Cuveyriye
Muhammed'in teklifini kabul etmeseydi, haydutlarin orta mali olmaya
mahkum olacakti. Caresiz kalmis ve kaderine boyun egmistir. Bunun
baska bir izahiyati yoktur.

Muslumanlar Muhammed'in hanimlarinin cogunun caresiz dul hanimlar


oldugunu soylemektedirler. Akil sahibi bilir bir kisi, hayirseverligin tanimini
bilmiyor ise, Muhammed'in bu dul, caresiz, ozellikle genc ve guzel
hanimlari kendilerine acidigi icin sorumlulugu altina aldigini dusunebilir.
fakat ortada bariz bir sekilde gozden kacirdiklari nokta sudur ki, bu
hanimlarin dul kalmasinin nedeni de zaten Muhammed ve haydutlarinin
kocalarini oldurdugu icindir. Cuveyriye Muhammed ile evlendiginde 20,
Muhammed ise 58 yasinda idi. Islam tarihcileri Muhammed'in Hatice (ilk
karisi) oldukten sonra sadece guzel ve genc ve "cocuksuz" hanimlarla
evlendigini kabul etmektedirler. Evlendikleri hanimlardan otuzlu yazlarinda
olan sadece "Sevde binti Zem" dir. Muhammed'in Sevde ile
evlenmesindeki amac ta zaten cocuklarina bir "bakici" olarak istemesidir.
Sevde, Muhammed'in diger hanimlari gibi yirmili yaslarinda degil, otuz
yaslarinda bir kadin oldugu icin Muhammed Sevde'den cinsel bir zevk
almamis ve sirasini Ayse'ye vermistir. Buyuk Islam alimi Cerir el-Tabari,
eserlerinin birinde Muhammed, Hint Bint Ebu Talip (Ebu Talip kizi Hint)
isimli oz kuzenini kendisine istiyor, fakat Hint'in cocugu oldugunu
ogrenince vazgectigini bildiriyordu. Tabari, diger bir eserinde ise
Muhammed, Zia bint Amir'i (Amir kizi Zia) kendisine istemistir. Zia
peygamberin teklifini kabul etmis, fakat Muhammed Zia'nin cocugu
oldugunu ogrenince evlenmekten vazgecmistir.

Sahihligi kabullenmis diger bir hadiste ise Cerir ibn Abdullah isimli bir kisi
ve Muhammed arasinda soyle bir konusma gecmistir;

Câbir şöyle demiştir: Babam Abdullah, arkasında yedi yâhud dokuz kız
bırakıp vefat etti. Bir müddet geçince ben bir kadınla evlendim.
Peygamber :

"Evlendin mi yâ Câbir?" diye sordu. Ben:

Evet evlendim! diye cevâb verdim. O:

"Bakire kız ile mi, yoksa dul ile mi evlendin?" dedi. Ben:

Dul bir kadınla evlendim, dedim. Peygamber:

"Kendisiyle oynaşacağın, seninle oynaşacak- -yâhud: Kendi•siyle


gülüşeceğin, seninle gülüşecek- bir kızla evlenseydin ya!" bu yurdu.

Cüveyriyye nasıl Muhammed'in hanımı oldu

Islam'dan once Arap tarihine yuzeysel olarak baktigimizda, Muhammed'in


tesvik ettigi ve baslattigi savaslarin siddetinde hic bir savas olmadigini
gorebiliyoruz. Arabistan yarimadasinda Islam oncesi savaslar genellikle
kabileler arasindaki anlasmazliktan kaynaklaniyordu. Islam, Arabistan
yarimadasina yayilmasi ile yalnizca buyuk savaslar degil, insanlarin diger
masum insanlari inanc farkliligi yuzunden acimasizca oldurdugu
soykirimlari ve teroru de beraberinde getirmisti.

Muhammed'in peygamberlik kariyerinin ilk basladigi zamanlarda, kendi


memleketi ve dogup buyudugu sehir Mekke'de insanlar huzur ve baris
icerisinde bir hayat suruyordu. Tam 13 sene gibi uzun bir zaman icerisinde
sadece 70-80 civarinda kisiyi kendine inandirabiliyor ve bu kisilerin hepsi
savasabilecek gucte degillerdi. Kuran'in ilk ayetlerindeki sevgi ve baris
sozcuklerinin nedeni de zaten bundan kaynaklaniyordu. Muslumanlarin
savasacak kuvvetleri yoktu. Muhammed'in Medine'ye gocmesi ve cahil
Medine halkinin Muhammed'e inanmasi sonucu Muhammed gucleniyor,
cogu issiz, gucsuz capulculari da yanina alip fakir Medine halkinin
gecinebilmesi icin seyyar tuccarlarin kervanlarini yagmalamaya basliyordu.
Hicret'in 5. yildonumu muslumanlar icin cok onemli bir yildi. Muhammed'in
emri ile muslumanlar Medine'de cok zengin ve cogu mal mulk sahibi
kuyumcu olan bir yahudi kabilesi Banu Kaynuka'ya saldiriyor, uzum
baglarina, mucevherlerine, evlerine el koyuyor ve Banu Kaynuka'yi
yuzyillardir yasadiklari topraklardan kovuyor. Banu Kaynuka'yi Medine'den
kovup mallarinada el koyduktan sonra Muhammed bu sefer gozunu diger
bir yahudi kabilesi olan Bani Nadir'e ceviriyor. Muhammed yine ayni
sekilde Bani Nadir kabile liderlerini oldurup, mallarina el koyduktan sonra
geride kalan diger kabile bireylerini topraklarindan kovmustu. Hic bir
baskinda Yahudi kabileler herhangi bir direnis gostermemislerdi. Her iki
kabilede gafil avlanmis ve kendilerinden sayica ustun olan Muhammed'in
haydutlarina teslim olmus, kaderlerine boyun egmislerdi.

Gucsuz, caresiz, direncsiz kendi hallerinde yasayan kabilelerden


hayatlarini bagislama sureti ile kazanilan para, mal, mulk, mucevher,
toprak ve bitmek tukenmek bilmeyen bir servet azmi ile Allah'in sozde
elcisi kendine yeni bir kurban bulmakta gecikmiyor ve gozunu Medine
disinda olan Bani el-Mustalik'e ceviriyor.

Islam dininin en guvenilir kaynaklarindan olan Buhari, Bani el-Mustalik'e


yapilan baskini soyle dile getiriyor;

Ravi:Abdullah İbnu Avn

Hadis:Nafi` rahimehullah`a kıtalden önce (yapılan İslam`a) davet


hakkında sormak üzere yazmıştım. Bana şöyle yazdı: "Bu İslam`ın
evvelinde idi. Resulullah (sav) Beni Müstalik`e (önceden haber
vermeden ani) baskın yaptı. Onlar (bu sırada) gafil haldeydi, hayvanları
su kenarında sulanııyorlardı. Mukatillerini öldürdü, çocuklarını ve
kadınlarını esir aldı. O gün Cüveyriye`yi de ele geçirmişti."

HadisNo:4264

Muhammed kendi dinini Musevi dinine cok yakin derecede


sekillendirdiginde o'na inanan ilk insanlarin Yahudiler olacagini sanmisti.
Malesef, Yahudiler Muhammed'e ve vaadlerine yuz ceviriyor ve boylelikle
Muhammed hayalkirikligina ugruyordu. Muhammed bu yuzden dolayi
yahudilere asiri derecede kin guduyor ve ici onlara karsi intikam hisleriyle
alev alev yaniyordu. Muhammed yahudilere o kadar sinirlenmisti ki,
kiblenin yonunu Kudus'ten Kabe'ye (o zaman kabe sadece bir puthane idi.
Allah daha evinin beytullah yani kabe oldugunu aciklamamisti) ceviriyordu.
Muhammed Yahudilere o kadar kin besliyordu ki, bu kini cogu ayet ve
hadislerde gormek mumkun.
Maide 60. De ki: "Allah katında cezası bundan daha kötü olanları size
haber vereyim mi? Onlar, Allah'ın lanetlediği ve gazabına uğrattığı,
içlerinden maymunlar ve domuzlar çıkardığı kimseler ile şeytanlara
tapan kimselerdir. İşte bunların yeri daha kötüdür ve onlar doğru yoldan
daha çok sapmışlardır."

Ravi:İbnu Abbas

Hadis:Hz. Peygamber (sav)`ı Kabe`nin yanında otururken gördüm. Bir


ara başını semaya kaldırarak güldü ve şunu söyledi: "Allah Yahudilere
lanet etsin, Allah Yahudilere lanet etsin, Allah Yahudilere lanet etsin!
Allah onlara (ölmüş hayvanların) iç yağını yasaklamıştı tutup bunu
sattılar ve parasını yediler. Halbuki Allah bir millete bir şeyin yenmesini
haram etti mi, onun parasını da haram etti demektir."

HadisNo:217

Ravi:Adiyy İbnu Hatim

Hadis:Hz. Peygamber (sav) buyurdular ki: (Fatiha`da geçen) el-mağdub


aleyhim (Allah`ın gazabına uğrayanlar) Yahudilerdir, ed-dallin
(sapıtanlar) da Hıristiyanlar`dır"

HadisNo:440

Medine'de yasayan Arap halki genelde okuma yazmasi olmayan, cahil ve


gecimini yahudilerin sahip oldugu uzum baglarinda calisarak yahudilere
hizmet ederek sagliyorlardi. Medine'de ki Araplar genelde Yemen'den goc
etmis fakir kisilerdi. Medine'de yasayan Yahudiler ise 2000 yildir Medine'yi
yurt etmis, Tuccarligin kitabini yazmis, hepsi mal mulk sahibi zengin
kisilerdi. Fakat Muhammed'in kaba kuvvet stiline kolay lokma idiler. Cunku
Muhammed'in arkasinda ki haydutlar cahil, mal ve mulke ac,
Muhammed'in bir kelimesi ile evlerini yahudilerin basina yikabilecek
cinstendi. Hele ki haydutlarin bu yagmalama sonunda zengin yahudi
kizlarini cariye ve seks kolesi olarak alabilmesi istahlarini daha da
arttiriyordu.

Ahzab suresinin 21. ayetinde soyle diyor;

21.Andolsun, Allah'ın Resülünde sizin için; Allah'a ve ahiret gününe


kavuşmayı uman, Allah'ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek
vardır.
Muhammed'in Allah'i boylelikle Muhammed'in insanlar icin ornek bir kisi
oldugunu soyluyor ve muminlerin her islerini o'nun yaptigi gibi yapmasini
savunuyor.

Insanlarin malina mulkune kaba kuvvet ile el koyan, servet azmi icin
zengin kabile liderlerini olduren, kadinlari ve cocuklari esir alan, insanlari
binlerce yildir yasadiklari topraklardan kovan bir teroristi Allah nasil olur da
ornek kisi olarak gosterebilir, bu da ayri bir konu.

Neyse biz kaldigimiz yerden, Bani el-Mustalik konusuna devam edelim...

Muhammed Bani el-Mustalik arasinda olan bitenleri ogrenmek icin Barida


bin Hasib adinda bir kisiyi casuslukla gorevlendiriyor. Saldirinin uygun
oldugu bir zamanda haydutlarini Bani el Mustalik'in uzerine saliyor.
Saldirida 2000 deve ve 5000 kucukbas hayvan ile 600 kadar kisi esir
olarak ele geciriliyor.

Saldirida ele gecirlen esirlerin arasinda sonradan Muhammed'in hanimi


olan (asil adi Barra) Cuveyriye'de bulunuyordu. Muhammed'in yagmalama
kanunlarina gore esirler savas galipleri arasinda paylasiliyordu.
Cuveyriye'yi ele geciren sahis Tabit bin Kays'di. Cuveyriye zengin bir
kabile liderinin kizi oldugu icin musluman haydut takimina esir olarak
dusmek onu psikolojik olarak cok etkilemisti. Gururuna yediremiyordu. O
yuzden kendisinin berat edilmesi icin yuklu para teklif ediyordu. Tabit, 9
akce altin karsiliginda Cuveyriye'yi serbest birakmakta anlasmisti.
Cuveyriye zaten muslumanlar tarafindan oldurulen babasi ve ele gecirilen
parasi olmadigi icin bu parayi bulamazdi. O yuzden orgut basi
Muhammed'e yaklasip su sozleri soyledi;

"Ey Allah'in peygamberi Muhammed! Ben bu yorenin reisi El Haris bin


Zarar'in kiziyim. Bize saldirmaniz sonucu Tabit bin Kays'e esir dustum ve
benim siradan bir kisinin kizi olmadigim icin ondan beraatimi istedim.
Lutfen bana merhamet et ve
bu rezillikten kurtar."

ve Muhammed'in onunde aglayan zavalli kadina cevabi;

"Senin fidyeni ben odeyeyim, gel benimle evlen"

O durumda caresiz kalmis Cuveyriye ister istemez teklifi kabul ediyor ve


boylelikle Sallalahu Aleyhi ve sellem(!) kizin parasini Tabit'e oduyor ve
Cuveyriye'yi tapulu mali olarak satin aliyor.
Ortada cok acik ve net olan bir sey var ki Muhammed Cuveyriye'ye
acidigindan degil, yatagina atmak icin Tabit'den satin almistir. Acima hissi
olan bir kisi ASLA VE ASLA insanlari esir olarak yasatmak istemez,
esareti kokten bitirirdi. esir tuccarligi Muhammed zamaninda aksine tavan
yapmis, baskinlar sonucu ele gecirilen cariyeler ve kucuk yastaki
cocuklarla muslumanlara zenginlik katmisti. Ayrica bir erkegin bir kadini
hic tanimadan, kisiligini hic ogrenmeden evlenmek istemesi olayin en
buyuk kanitidir.

Muslumanlar bu konuda hep savunma durumundadirlar. Muhammed'in


hanimlari hep kocasi olmus dul kadinlardir derler. Fakat unuttuklari ve goz
ardi ettikleri bir gercek vardir ki, o kadinlarin dul kalmasinin nedeni zaten
Muhammed'in kocalarini oldurdugu ya da oldurttugu icindir. Cuveyriye'nin
Muhammed'in evlenme teklifini kabul etmemesi icin aptal olmasi gerekir.
Siradan bir hadutun eline dusmustur ve Muhammed'e muhtac kalmistir.
Muhammed'de firstattan istifade ederek 20 yasinda olan, guzel, genc ve
kendisinden 35-40 yas kucuk olan bir bayani yataga atmistir.

Isin enteresan tarafi ise Cuveyriye'nin asil ismi Barra, yani Turkce anlami
"Dindar, dinine bagli kisi" oldugu icin yaptiklarindan dolayi kendinde bir
kotuluk ve hata hissetmis ve ismini Cuveyriye olarak degistirmis.
Muhammed'in diger hanimi olan Zeyneb'in de gercek ismi Barra'dir.

Muslumanlar Cuveyriye icin Muhammed'le evlendikten sonra islam'a en


bagli kisilerden biri oldugunu savunurlar. Muhammed evden cikarken
Cuveyriye'yi ibadet ederken gorur, eve gelincede ayni sekilde Cuveyriye'yi
ibadet ederken gorurmus.

Muhammed Buhari'nin anlattigina gore Cuveyriye'ye bir gun soyle


buyurmus;

Ravi:Cüveyriyye

Hadis:Anlattığına göre, "Resulullah (sav) efendimiz bir gün sabah


namazını kılınca, daha kendisi namazgahında iken, erkenden yanından
çıkmış, gitmiş, kuşluktan sonra Cüveyriyye (aynı yerinde zikrederek)
otururken geri gelmiş ve: "Bırakıp gittiğim halde duruyorsun (hiç
yerinden kımıldamadın galiba?)" diye sormuştur. "Evet" cevabı üzerine
şunu söylemiştir: "Ben senden ayrıldıktan sonra dört kelime(lik bir dua)yı
üç kere okudum. Eğer bunlardan hasıl olan sevab tartılacak olsa, senin
burada sabahtan beri okuduğun duaların sevabının ağırlığına denk olur.
O dua şudur: "Sübhanallahi ve bihamdihi adede halkihi ve rıda nefsihi ve
zinete arşihi ve midade kelimatihi. (Allah`ı mahlukatı sayısınca, nefsinin
rızasınca, arşının ağırlığınca, kelimelerinin adedince tesbih
(noksanlıklardan tenzih) ederim."

ustteki hadisi okuduktan sonra kendimize sormamiz lazim;

Muslumanlar bu formul dururken neden gunde 5 vakit namaz kilarak


zamanlarini harcarlar?

Cogu insanin dusundugunun aksine, Muhammed'in asil emeli insanlara


din ogretmek degil, guc, kudret, servet ve para azmi idi. Senelerce itilip
kakilmis bir coban olmanin verdigi ezikligin disa vurusu, kisiler tarafindan
korkulan, saygi goren bir kisi olmakti. Din Muhammed tarafindan insanlarin
ona kolayca itaat etmesi icin kullanilan bir aractan baska hic birsey degildi.
Cogu zaman karsi tarafin islam'i kabul etmemesi muhammed'e gore daha
karli idi. Insanlarin herseyine el konuluyor, kadinlar cariye, cocuk cocuk
esir olarak aliniyor ve gucune guc katiyordu. Bu yuzden Bani el-mustalik
hic bir zaman uyarilmamis ve Buhari'nin de bize anlattigi gibi gafil
avlanmisti.

Muslumanlar bu yontemleri Muhammed oldukten sonra da sunnet olarak


devam ettirmistir.

Muslumanlar bir sehri ele gecirdiklerinde onlara karsi koyabilecek erkekleri


oldurur, mallarini yagmalar, kadinlari ve cocuklari esir olarak alirlar ve
ardindan kisileri gaddarca musluman yapma yollarina basvururlardi. Tipki
Kuteybe'nin Orta Asya'da ki atalarimiz Turkler'e uyguladigi yontemlerde
oldugu gibi. Bu yontemler Kuteybe gibi yuzlerce musluman gaddar ordu
komutanlarina basbuglari Muhammed'den kalma sunnetlerdir. "Ya
musluman olur serefe erersiniz, ya da agir cizye oder, aclik rezillik icinde
bir hayat surersiniz!"

Muhammed'in tecavuz ve iskence olaylari

Tecavuz

Muhammed baskin ve yagmalamalar sirasinda ele gecirilen masum


kadinlarin tecavuz edilmelerine karsi gelmemistir. Muhammed'in haydutlari
ellerinde tuttuklari esir kadinlarla cinsel iliskiye girmek istiyorlardi.
Kadinlarin cogu ya evli ya da kocalari musluman yagmalayicilar tarafindan
katledilmis kisilerdi. Muslumanlar kadinlarin hamile kalmamalari icin azil
(bosalmadan once penisi cekmek) yapiyorlardi. Buhari'nin bize aktardigi
bilgilere gore Muhammed bu konu hakkinda haydutlarina soyle bir oneride
bulunmustur;

"Rasulullah ile beni Mustalık gazvesine katıldık. Araplardan esirler aldık.


Kadınları arzuladık, gençlik bizi sardı. Azil yapmak istedik. Durumu
Rasulullah (s.a.v.)'a sorduk. Şöyle buyurdu: Azil yapmamanızı gerektiren
bir şey yoktur. (Yani azil yapabilirsiniz) Şüphesiz ki yüce Allah kıyamete
kadar yaratacaklarını yazmıştır."

Yukarida ki sahih hadisten de anlasildigi gibi Muhammed esir alinmis


kadinlarin tecavuze ugramalarina karsi gelmiyor, sadece meni penise
bosalmasa bile Allah o tohumun ruhunu yaratacagini savunuyor.

Iskence

Muhammed'in savas stili konusuna daha onceki yazilarda deginmistik.


Muhammed karsisindakileri her zaman icin gafil avlamak istemistir. Saldiri
yapacagi kisilere hic bir zaman onceden haber vermemistir.

Buyuk Islam alimi Ibni Ishak Heyber'in ele gecirilisini ve Muhammed'in


karisi Safiye'nin eski kocasi Kinane'ye yapilan iskenceyi su sozlerle
anlatmaktadir;

Muhammed, Safiyye'nin babasi Huyey b. Ahtab'i, ve kocasi Kinâne b.


Ebi'l Hukayk'i, ve kocasinin kardesi Rebi'b. Ebi'l-Hukayk'i esir olarak ele
geçirir ve her birini, Benû'n Nadir kavmi'ne âid hazinenin yerini
söylemeye zorlar, ve fakat onlardan olumlu bir cevap alamaz. Bu sirada
Muhammed'in katina gelen Yahudilerden biri: "Ben Kinâne'nin her sabah
iste su harabe etrafinda dolastigini görüyordum" diye bilgi verir.
Muhammed Kinâne'ye sorar, fakat o bilmedigini söylemekte israr eder.
Muhammed harabenin etrafinin kazilmasini emreder. Kazi sonucunda
hazinenin bir kismi bulunur. Muhammed Kinâne'den hazinenin kalan
kismini sorar fakat Kinâne bilmedigi söyler. Bunun üzerine Muhammed,
Kinâne'yi iskence yolu ile söyletmege çalisir. Zübeyr b. Avvam adindaki
adamina emir verir ve hazinenin nerede bulundugunu söyletmek üzere
Kinâne'ye iskence yapilmasini ister. Zübeyr elinde tuttugu bilek kemigi ile
Kinâne'nin gögsüne vurur ve ölecek dereceye gelinceye kadar onu
döver. Bir rivâyete göre ateste kizdirilmis demiri onun gögsüne tutar.

Fakat her seye ragmen Kinâne, hazinenin nerede oldugunu bilmedigini


söylemeye devam eder. Muhammed onun artik daha fazla iskenceye
dayanamayip ölecegini anlayinca yaninda duran Muhammed bin
Mesleme'ye teslim eder ve basini kesmesini emreder. Bu isi Muhammed
b. Mesleme'ye vermesinin sebebi, ona kardesinin intikamini alma firsatini
saglamak içindir. Çünkü Muhammed b. Mesleme ënin kardesi olan
Mahmud b. Mesleme daha önce Yahudiler tarafindan öldürülmüstür ve
iste simdi kardesi, onun intikamini alacaktir. (Bkz. Taberi, age, 1966, Cilt
II. sh. 610).
Muhammed Safiye'nin kocasi Kinane'yi oldurttugu gun Safiye'yi yataga
atmakta gecikmemistir;

Nihâyet yol üzerinde iken Ümmü Süleym, Safiyye`yi aleyhi`s-salâtü ve`s-


selâm için cihazlayıp gece olunca gerdeğe koydu. Artık Nebiyy-i Ekrem
salla`llâhu aleyhi ve sellem güveyi olmuştu. Sabah olunca: "Kimde bir
şey varsa getirsin." buyurdu. Kimi yağ, (kimi başka şey) getirdi. (Râvî der
ki: Enes) Sevîkı yâni kavudu da saydı zannederim. Enes der ki: (Hazır
olan) cemâat, hays yap(ıp ye)diler ki, Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve
sellem`in velîmesi bu olmuş oldu.

Muhammed'in iktidarsizligi

Muslumanlar arasinda Muhammed'in ustun cinsel guce sahip olduguna


dair yaygin bir inanc vardir. Muhammed'in sehveti hakkinda bir cok sahih
hadisler mevcuttur. Ornek olarak su hadise bir goz atalim;

Ebu Râfi (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu


vesselâm), birgün bütün hanımlarına uğradı. Her birisinin yanında ayrı
ayrı yıkandı. Kendisine:

"Ey Allah'ın Resulü dedim, en sonunda bir kere yıkansanız olmaz mı?"

"(Olmasına olur, ancak) böyle yapmak daha temiz, daha hoş ve daha
paktır!" buyurdular."

Ebu Dâvud, Tahâret 86, (219).

Ustteki hadisten anladigimiz kadari ile Muhammed bir gecede tum


hanimlarini sirayla ziyaret ederek hepsi ile yatabilecek guce sahiptir. Oysa
ki durum tamamiyle Muhammed'in duzmecesidir. Muhammed "50'li
yaslarindan sonra" artik iktidarsiz bir erkektir. Gunumuzde sehveti ve
cinsel gucu hakkinda boburlenen kisilerin "cogunun" aslinda cinsel yonden
iktidarsiz ve kompleksli kisilikler oldugunu bilmekteyiz. Muhammed'in
sehveti hakkinda gecen tum rivayetler 50'li yaslarindan sonra ortaya
cikmistir. Muhammed Hatice ile olan evliligi doneminde 40 yasini askin bir
hanimdan 7 tane cocugu olmustur. Oysa ne hikmettir ki 40 kusur yasinda
bir bayandan yarim duzine cocuk yapan Muhammed, 50'li yaslarindan
sonra onca gencecik kizlarla evlenmesine ragmen hic bir cocugu
olmamistir.

Muslumanlar ustte ki paragrafimdan sonra hataya dustugumu,


Muhammed'in iktidarsiz olmadigini iddia edebilir ve kanit olarak Mariye'den
olan "sozde" oglu Ibrahim'i ornek gosterebilirler. Islami kaynaklara gore
Muhammed'in Mariye'den bir oglu olmustur.

Isin enteresan tarafi ise, Islam alimi Ibni Sad, "Tabakat" adli eserinde
Mariye'yi Medine'de surekli ziyaret eden hristiyan bir adamin olduguna dair
bilgilere eserinde yer vermistir. Ayni bilgilere Taberi'de de rastlamak
mumkun. Rivayet'e gore Mariye ve Mebur hakkinda cikan dedikodulara
son vermek icin Muhammed Ali'yi gorevlendirir ve Mebur'u oldurmesini
emreder. Mebur Ali'yi karsisinda gordugunde korkudan entarisini kaldirir
ve avret yerini Ali'ye gosterir. Mebur'un cinsel organi olmadigini goren Ali,
Mebur'u oldurmekten vazgecer ve Mebur'un hadim oldugunu
Muhammed'e bildirir.

Oncelikle aklimiza gelen soru sudur ki, Muhammed neden sucsuz bir
kisinin oldurulmesini istemistir? Mebur gercekten penissiz ya da hadim bir
kisi ise o halde Muhammed bunu neden bilemedi ve Ali'yi o'nu oldurmekle
gorevlendirdi? Mebur Ali'nin o'nu oldurecegini nereden biliyordu da
entarisini kaldirip avret yerini gosterme ihtiyacini kendinde hissetti?

Muslumanlarin bu durumu ortbas etme cabalarinin bir diger sekli ise


Mebur'un aslinda Mariye'nin kardesi oldugudur. Mebur Mariye'nin kardesi
olsa idi bir kere medine'de dedikodu cikmasina hic bir gerek kalmazdi.

Diger bir ortbas cabasi ise Mebur'un cok yasli bir erkek olmasidir. Oysa ki
yine islami kaynaklardan okudugumuz bilgilere gore Mebur, Sirin ve
Mariye Muhammed'e Misir hukumdari Mukavkis tarafindan gonderilen 3
kolelerdir. Misir hukumdari Muhammed'e neden yasli bir kole
gondermistir? Hatta yolculuk sirasinda Sirin ve Mariye'nin guvenligine de
bizzat Mebur ustlenmistir. Mebur cok yasli bir erkek ise Mariye ve Sirin'in
guvenligini nasil saglayacakti?

Ayse hakkinda cikan dedikodularda da Safvan'a hadim iftirasi atilmamis


miydi? Muhammed'in hanimlari ile anilan tum erkekler neden hep hadim
damgasi yiyiyordu?

Tum bu ortbas cabalari neden? Hikayeler neden birbirini tutmuyor?


Muhammed'in gizlemeye calistigi gercek nedir?

Yoksa Ibrahim Muhammed'in degilde, asil Mebur'un mu ogluydu?

Devam ediyorum....

Diger bir rivayete gore Ibrahim dogdugunda Cebrail melegi Muhammed'e


gelerek "Esselamu aleykum ya aba ibrahim" (selamun aleykum ya
ibrahim'in babasi) demistir. Apacik belli ki Muhammed yine her zaman ki
gibi Cebrail'den tasdik alarak medine'de cikan dedikodu ve soylentileri
susturmak istemistir.

Muhammed narsist kisiliginin yani sira kendisini bir seye inandirmakta ve


sartlandirmakta usta idi. Psikolojik rahatsizliklari sebebiyle kendisinin
peygamber olduguna inanan Muhammed, Ibrahim'in de kendi oglu
olduguna da inanmis ve Ibrahim 16 aylik bir bebek iken oldugunde
aglamistir. Fakat icindeki suphe hic bir zaman dinmemistir.

Muhammed, Ibrahim dogdugunda 60 yaslarinda yasli ve ihtiyar bir


adamdi. Mariye cok genc ve guzel bir kadin olmasina ragmen Muhammed
hic bir zaman onunla evlenmedi. Cunku hakkinda cikan dedikodular ve
icindeki suphe muhammed'i her zaman rahatsiz etmistir. Mariye ile neden
evlenmediginin sebebi gun gibi asikardir.

Yine Ibni Sad'in "Tabakat" adli eserine baktigimizda, Ibrahim bebek iken
Muhammed onu kollarina almis ve Ayse'ye soyle demistir; "Bak, bana ne
kadar benziyor degil mi?". Ayse Muhammed'in sorusuna su cevabi verir;
"Ben pek bir benzerlik gormuyorum". Muhammed ise " Tombul yanaklarini
gormuyor musun?" diye cevap verir. Ayse bu sefer " Yeni dogan her cocuk
sut ictigi icin tombul yanaklidir" cevabini verir.

Diger bir yalan ise Muhammed'in 30-40 erkegin sehvet gucune sahip
oldugudur. Muhammed'in yapmak istedigi hayatinin son 10 senesinde
yasadigi cinsel acizligi gizlemektir. Yazimin basinda da belirttigim gibi
Muhammed 25-35 yaslari arasinda tam 7 cocugu olmustur ve bu
cocuklarin tumu 40 yasini askin Hatice'dendir. Muhammed'in haremindeki
karilari ve cariyelerinin hicbiri Muhammed'e cocuk verememistir. Sorunun
nedeni ise Muhammed'in iktidarsizligidir.

Daha onceki yazilarimda Muhammed'in psikolojik rahatsizliklarini ve


epilepsi olabilme ihtimalini saglam kaynaklarida ele alarak yazmistim.
Ayrica nette ufak bir arastirma sonucu buldugum "Epilepsi ve cinsellik"
adinda bir yazidan ufak bir alintiyi sizlerle paylasmak istedim;

"Sıklıkla bu tedavi ömür boyu sürdürülür. Birçok hastalıkta olduğu gibi,


hastalığın kendisi de, kullanılan ilaçlar da cinsel yaşamı etkileyebilir.
Hastanın varsa cinsel eşi ile birlikte, tedaviyi düzenleyen nöroloji
uzmanıyla bu konuda konuşmasında büyük yarar vardır."
Kaynak (http://epilepsiveizmir.tr.gg/Epilepsi-ve-Cinsellik.htm?
PHPSESSID=edb81d7fcd76e786211a51dad3dd0518)

Muhammed son 10 senelik yasami ve iktidarsizligi suresince hanimlarini


(ozellikle ayse'yi) eliyle oksayarak tatmin etmeye calismistir.
Diger bir rivayete gore Cabir ibn Abdullah isimli bir kisi ve Muhammed
arasinda soyle bir konusma gecmistir;

Câbir şöyle demiştir: Babam Abdullah, arkasında yedi yâhud dokuz kız
bırakıp vefat etti. Bir müddet geçince ben bir kadınla evlendim.
Peygamber :

"Evlendin rni yâ Câbir?" diye sordu. Ben:

Evet evlendim! diye cevâb verdim. O:

"Bakire kız ile mi, yoksa dul ile mi evlendin?" dedi. Ben:

Dul bir kadınla evlendim, dedim. Peygamber:

"Kendisiyle oynaşacağın, seninle oynaşacak- -yâhud: Kendi•siyle


gülüşeceğin, seninle gülüşecek- bir kızla evlenseydin ya!" bu yurdu.

Muhammed'in cogu hadislerde karilari ile cinsel iliskiye girmeyip sadece


oksadigi ve kadinlarin mahrem yerlerini elledigi vurgulaniyor. Hatta bazi
hadislerde ise Muhammed cogu zaman cinsel iliskiyi "kafasinda
canlandiriyor" ve bu yolla kendini tatmin etmeye calisiyordu;

"Hz. Aişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissâlâtu


vesselâm)'e (yahudîler tarafından) sihir yapıldı. Öyle ki, Resülullah
(âleyhissalâtu vesselâm) yapmadığı bir şeyi yaptım vehmine
düşüyordu."
Buhârî, Tıbb 47, 49, 50, Cizye 14, Edeb 56; Müslim, Selâm 43, (2189).

Ustteki hadiste anlatilmak istenen sudur ki, Muhammed Ayse ile oynastigi
vakitler hayal gucunu kullanarak Ayse ile cinsel munasebette oldugunu
gozlerinde canlandiriyordu. Muhammed iktidarsizligini yahudilerin o'na
buyu yaptigi gerekcesi ile gizlemeye calisiyordu. Bir diger hadiste ise Ayse
su sozleri kullaniyor;
"Sizden hanginiz, nefsine, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın nefsine
hakim olduğu kadar hakim olur?" Buhari, Hayz 5; Müslimm

Genc yasin verdigi tecrubesizlikle, Ayse bu durumu "peygamber'in nefsine


hakimiyeti" olarak kabulleniyor, ya da Muhammed o'na oyle diyordu.
Halbuki Muhammed'in hicte nefsine hakim olabilen birisi olmadigini hem
Mariye ile Hafsa'nin yataginda yakalanisindan ve hemde Safiye'yi kocasini
oldurerek dul bir kadin olarak aldigi gunun aksami yataga atmasindan
biliyoruz. Ayrica yine Ibni Sad'in "Kitab El-Tabakat El-kabir" adli eserinde,
Ayse'nin su sozlerine rastlamaktayiz;

"Ben peygamberin avret yerini hic bir zaman gormedim.."

Muhammed'in hanimlarina neden avret yerini gostermediginin yorumunu


sizlere birakiyorum..

Buraya kadar yazdiklarimin hepsi sadece birer spekulasyon.


Muhammed'in gercekten iktidarsiz oldugunu ustteki yazdigim orneklerden
cikarmak kisinin kendi hur iradesine kalmis bir durumdur. Fakat Ibni Sad,
Islam aleminin gelmis gecmis en buyuk alimi ve bizzat kendisininde
ogretmeni olan Omer Ibn Vakid el-aslami'nin su sozlerine kitabinda yer
veriyor ,ki bu sozler Muhammed'in iktidarsiz oldugunun kesin delili
diyebiliriz.

Allah'in Resulu cinsi münasebetlerde onceden gucsuz oldugunu


soylerdi. "Sonra Allah bana tas icinde pismis bir et gonderdi. Yedikten
sonra her zaman kendimde gerekli gucu hissettim" Tabakat, Cilt 8

Ustteki sozler Muhammed'in itirafi degil de ne olabilir? Cebrail'in


Muhammed'e sihirli yemekler sunup o'nu 30-40 erkegin sehvetine
eristirdigini belirten hadislere sikca rastalamaktayiz. Allah neden
Muhammed'in sehvetini guclendirmek icin Muhammed'e pismis et veriyor?
"ol" diyerek bu isi beceremiyor mu? Yoksa Muhammed insanlara sehveti
ile boburlenebilmesi icin bu tur abzurd bir hikayeyi insanlara anlatarak
kendi egosunu mu tatmin ediyordu? Bugun bile Arap kulturunde kisinin
cinsel gucu erkekliginin sembolu degil mi?
Peygamberin olumune neden olan hastalik ihtimali

Muhammed genc yaslarinda yakisikli biri olarak anilirdi. Fakat ilerki


yillarinda etrafindaki kisiler Muhammed'in gorunumunde gariplik
hissetmeye baslamislardi. Muslumanlar peygamberlerinden bahsederken
gercek ve mantik disi benzetmelerde bulunurlar. Ornegin guldugunde
dislerinin gunes gibi parlamasi veya yururken ona golge etmek icin
devamli uzerinde bir bulutun onu takip etmesi gibi hayal urunu bir suru
soylemleri bir cok kere duymusuzdur. Tum bunlar mantik disi ve bilime
aykiri oldugu icin bu orneklerden soz etmeyecegim. Assagida
Muhammed'in fiziksel ozelliklerini ve gorunusunu liste halinde saglam
kaynaklara dayanarak yaziyorum;

El ve ayaklari iri, dolgun ve kalindi

Hz. Ali şunu söylemiştir: "Rasulullah'in (s.a.v.) elleri iriydi."

Osman Ibn Abdilmelik şöyle dedi: Hz. Ali'nin arkadaşlarından olan


dayım, bana, Hz. Ali'nin şöyle dediğini anlattı:

"Rasulullah'ın (s.a.v.) el ve ayakları dolgundu (kalındı)."

Avucu genis ve yumusakti

El-Hasen, dayısı Hind'in şöyle dediğini rivayet etti: "Rasulullah'ın (s.a.v.)


avuçlarının içi genişti."

Enes şöyle demiştir:"Ben, Rasulullah'ın (s.a.v.) avucunun


yumuşaklığını atlasta ve ipekte görmedim."

Mariye şunu söyledi: "Peygamber'e (s.a.v.) beyat ettiğimde, o güne


kadar onun elinden daha yumuşak bir ele dokunmamış tim."

Kafasi buyuktu

El-Hasen Ibn Ali, dayısı Hind Ibn Ebi Hale'nin şu sözünü ri•vayet etti:
"Rasulullah'ın (s.a.v.) başı büyüktü."

Nafi Ibn Cübeyr şöyle dedi: Ali Ibn Ebu Talib, bize, Peygamber'i (s.a.v.)
tarif ederken şöyle dedi: "Onun başı büyüktü."
Iri kemik ve iri eklemliydi

Hind şöyle demiştir: "Rasulullah'ın (s.a.v.) bilekleri uzun, mafsalları


(eklemleri) kalındı."

Derisinde et parcaciklari (peygamberlik muhru)

"Ben Resulullah Efendimizin kürek kemikleri arasında bulunan


nübüvvet mührünü gördüm. O, güvercin yumurtası büyüklüğünde
kırmızımtırak bir yumru idi (Et-Tirmizi İmam Ebu İ'sa Muhammed,
Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara,1976, s. 36) ."

Genis gogus ve omuzlar

El-Bera İbn Azib şunu söyledi: "Rasulullah'ın (s.a.v.) omuzları genişti."

El-Hasen, dayısı Hind'in şöyle dediğini anlattı:"Rasulullah'ın (s.a.v.)


göğsü enli, göğsü ve karnı bir seviyedeydi, çıkık değildi."

Vucud kaslari genis (enli)

Et-Teveme'nin mevlası (azatlı kölesi) salih şöyle dedi: Ebu Hureyre,


Rasuhıllah'ı (s.a.v.) tarif ederken şöyle dedi: "Rasulullah'm (s.a.v.)
pazıları enliydi."

Parmaklar kalin ve uzun

Hz. Ali şunu anlattı: "Rasulullah'ın (s.a.v.) avuç ve ayaklan dolgundu,


parmaklari uzundu." [43]

Kavisli burun

Hind Ibn Ebi Hale şöyle dedi: "Rasulullah'm (s.a.v.) burun kemiğinin
ortasında bir kavis vardı. Burnunda, ona güzellik veren bir parlaklık
vardı. Dikkat etmeyen kimse onun burun kemiğinin uzun olduğunu
zannederdi."

Genis agiz

Cabir Ibn Semura şöyle dedi: "Rasulullah (s.a.v.) geniş ağızlıydı."


Gozler iri

"Mübarek gözleri büyük idi." (Imam-ı Ahmed Kastalani, (Mevahib-i


ledünniyye)

Disler seyrek ve aralikli

Cumey' şöyle dedi: "Rasulullah (s.a.v.) geniş ağızlı ve seyrek dişliydi."

İbn Abbas şöyle dedi: Rasuhıllah'm (s.a.v.) Ön dişleri seyrekti.

Uzun Boyun

Ummu Ma'bed Rasulullah'ı tarif ederken şöyle demiştir: "Onun


boynunda uzunluk vardı."

Yuzunde ve ciltte parilti (yaglanma)

El-Hasen, dayısı Hind'in şöyle dediğini rivayet etti: "Her türlü büyüklük
Rasulullah'ta (s.a.v.) toplanmıştı. Onun yüzü, ayın ondördü gibi
parlardı."

Kalin saclar

Hz. Aişe şöyle demiştir: "Peygamber (s.a.v.) tarakla saçlarını


taradığında sanki kumlan kazırcasma tarardı."

Sık Sakal

El-Hasen Ibn Ali, dayısı Hind'in şu sözünü söyledi: "Rasulullah'ın (s.a.v.)


sakalı sıktı."

Ali Ibn Ebi Talib şunu söyledi: "Rasulullah'm (s.a.v.) sakalı sıktı."

Ummu Ma'bed: "Rasulullah'm (s.a.v.) sakalı sıktı" demiştir,


Gür Ses

Mübarek sesi, kimsenin sesinin yetişemediği yere yetişirdi. ( Imam-ı


Ahmed Kastalani, (Mevahib-i ledünniyye)

Vucudunda sertlik yada kireclenme belirtileri

Yana ve geriye bakacağı zaman bütün bedeni ile dönüp bakardı


( Imam-ı Ahmed Kastalani, (Mevahib-i ledünniyye)

Yururken one dogru egilme

Peygamberimiz önüne bakarak, süratle yürürdü. ( Imam-ı Ahmed


Kastalani, (Mevahib-i ledünniyye)

Yürüdüğü zaman adeta yukarıdan aşşağı iniyormuş gibi kuvvetli


adımlarla yürürdü.. (Tirmizi, Es-semailul Muhammediye)

Cildinin rengi beyaz ve kirmizimsi

Hz. Ali şunu söyledi: "Rasulullah'ın (s.a.v.) rengi, kırmızılığı bulunan


beyazdı."

Korkunc gorunum

Resulullah efendimizi ansızın gören kimseyi korku kaplardı. ( Imam-


ı Ahmed Kastalani, (Mevahib-i ledünniyye)

Parfum duskunlugu

"Gercekten ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i misk surunurken


gordum. Yoksa o koku degil miydi?" Nesai, Hacc,231, (5, 277); Ibnu
Mace, Menasik 70, (3041).

Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu


vesselam)'a, ihrama gir(ece)gi zaman (ihrami icin), keza ihramdan ciktigi
zaman da Kabe'yi tavaftan once hill'i icin, icinde misk bulunan surunme
maddesini su iki elimle surdum."
Buhari, Hacc 18, 143,
Bas agrisi

Hz. Peygamber’in baş ağrısı ve şiddetli ateşi vardı. (http://


www.diyanet.gov.tr)

"Yâ Âişe! Senin değil, asıl benim vay başım. Senin başının ağrısı geçer
gider. Baş ağrısı, benimkidir." http://www.menzil.net

Kaynaklar
http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=405
http://egitimhane.blogcu.com/12643581
http://islah.de/siret/sir00004.pdf

Tum bunlar tipta Akromegali diye adlandirilan hastaligin belirtileridir.

Akromegali Hastalığı Hakkında Bilgiler

Akromegali Nedir, Hipofiz bezinin aşırı büyüme hormonu salgılaması


sonucu gelişen bir hastalıktır.

Akromegali hastalığında iskelet, yumuşak doku ve iç organlar aşın ölçüde


büyür. Büyüme özellikle el, ayak ve yüz çıkıntılarında belirgindir ve
hastaya tipik bir görünüm verir.

Akromegali Hastalığı Belirtileri

Hastalığın ilk görüşte tanınmasını sağ•layan özgün belirtisi vücudun uç


noktalarının büyümesidir. El ve ayaklar iridir; abartılı bir şekilde genişleyen
el parmakları sosis gibidir. Parmak uçlan dikdörtgen bir biçim alır. Burun iri
ve şiş, üzeri tüylü ve gözeneklidir. Elmacık kemikleri, alın yayı, çene ve
çene
köşelerinin aşın genişlemesi hastaya akromegaliye has bir yüz görünümü
verir. Yüzün boyuna doğru uzamasıyla normal oranlar kaybolur. Yüzün alt
yansı belirgin bir şekilde uzar. Kafa ense yönünde büyüme gösterir. Çene
öne çıkar (prognatizm). Çenenin genişlemesiyle diş yuvalan birbirinden
uzaklaşır. Bütün bu değişiklikler çok yavaş ve başlangıçta hiç belirti
vermeden gelişir. Hasta genellikle olayı rastlantı sonucu fark eder:
Yüzüğünün parmağına girmediğini, ayakkabılarının giderek sıktığını,
eldiven ve şapka ölçülerinin arttığını görür. Akromegalinin bu belirtilerine
genellikle baş, şakak ve elmacık kemikleriyle kol ve bacaklarda duyulan
ağrılar öncülük eder. Yorgunluk ve bezginlik duygusu ön plandadır.
Halsizlikle birlikte ruhsal bozuklukların, şaşkın, cansız, anlamsız bakışların
eşlik et•tiği bir ruh hali (apati) ve elemli davranışlar görülür.
Yumuşak dokular da büyümeden etkilenir. Özellikle altdudaklar, dil ve dış
eşey organları kalınlaşır.
İskelet büyümesi sonucunda köprücük kemiği, kaburgalar, kürekkemikleri,
el ve ayak kemikleri çıkıntılı, köşeli bir biçim alır ve kalınlaşır. Eklem
yerlerinde aşın esneklik gelişir. İstenirse el parmaklan ön kola paralel
olacak kadar geriye bükülebilir. Bunun nedeni eklem kılıfının genişleyerek
rahatlamasıdır. Gırtlak kıkırdakları ve ses tellerinin genişlemesi sonucunda
ses gürleşir ve kalınlaşır.

Kas sistemindeki büyümeyle birlikte önceleri güç artışı da görülür. Ama


sonradan bunun kas dokusundaki yağlanmaya bağlı yalancı bir büyüme
olduğu anlaşılır.

İyice büyüyen dil çiğneme ve konuşma bozukluklarına neden olur. Deri


katmanlarının da büyümesi (hipertrofı) ile deri kalınlaşmış, derialtı
dokularının kütlesi artmıştır. Genişleyen ter bezleri deriye nemli ve yağlı
bir görünüm verir. Saç telleri kalınlaşır, saçlar nemlidir. Bazen yüzde de
görülen yaygın kıllanma başlar. Bu, kadınlarda, vücut ölçülerinin de
kalınlaşmasıyla erkeksi bir görünüme neden olur.

Diger belirtiler

• Terleme ve vücut kokusu (Muhammed'in parfum duskunlugunu anlatan


belirti)

• Ellerde ve ayaklarda büyüme (Muhammed'in iri elleri ve ayaklari)

• Ciltte kalınlaşma ve Yağlanma, sivilcelenme (Muhammed'in cildinde ki


parlakligin nedeni)

• Seste kalınlaşma ( Mubarek sesi, kimsenin sesinin yetişemediği yere


yetişirdi.)

• Dil, dudaklar, burunda büyüme (Muhammed'in burnunda kanca seklinde


buyuyen kemik)

• Horlama (Muhammedin horladigina dair bir kac hadis mevcut..dogrulugu


tartisilir)

• Baş ağrısı (Muhammed'in son gunlerinde iyice artan bas agrisinin


nedeni)

• Erkeklerde iktidarsızlık (Muhammed'in ilerleyen yaslarinda iktidarsiz olma


ihtimali hakkinda okumak icin..Tiklayiniz
• Yumuşak doku (Muhammed'in ellerinin, avuc icinin ve ayak altinin
yumusakligi)

• Deri dokusunda küçük fazlalıkların oluşması (Muhammed'in


peygamberlik muhru dedigi sirtindaki kucuk et parcasi)

• Kalınlaşmış kaburgalar sayesinde fıçı göğüs oluşumu (Muhammed'in


genis gogsunun nedeni)

Kaynaklar:

http://zehirlenme.blogspot.com/2008/03/akr...e-tedavisi.html
http://www.basmakci.com/Forum.asp?forum=ok...9&yanilik=0
http://www.generalforum.org/dahiliye-t21975p2.html?
http://www.webturkiyeportal.com/webforum/9...akromegali.html

A'dan Z'ye Muhammed,

DAYAKCI

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Yedi yaşına geldi mi çocuğa namazı


emredin, on yaşına geldi mi kılmadığı takdirde dövün." (Tirmizi'nin
rivayetinde "Çocuğa namazı yedi yaşında öğretin, kılmadığı takdirde on
yaşında dövün" şeklindedir.)

Ebu Davud, Salat 26, (494); Tirmizi, Salat 299, (407)

ALDATICI

Hafsa : “Tanrı elçisi! Sen beni kötü duruma düşürdün, aşağıladın. Öyle bir
şey yaptın ki, benzerini hiçbir karına yapmadın! Benim günümde, benim
sıramda ve benim yatağımda bir cariyeyi yatırıp yapıyorsun!”

Muhammed: “Vallahi Billahi Marya ile bir daha yatmayacağım!”


“Hafsa! Marya’ yı kendime haram etsem de ona bir daha yaklaşmasam;
bundan hoşnut olur musun?
“Evet!”
Muhammed hemen ant içmiştir:
“Hafsa! Aramızda kalsın, bunu sakın kimseye söyleme, olmaz mı?”
“Tamam!”

(Bkz. Taberi, Camiu’l-Beyan,28/102)


HILEKAR

Resulullah (sav) gazveye çıkmaya karar verdiği zaman, şaşırtarak başka


bir zan uyandırır ve: "Harb bir hiledir" derdi.

Kaynak: Ebu Davud, Cihad 101, (2637); Buhari, Cihad 157; Müslim, Cihad
18, (1740)

ALAYCI (Hicv)

Resulullah (sav), Kureyza günü, (şairi) Hassan İbnu Sabit'e: "Müşrikleri


hicvet, zira Cebrail seninle beraberdir!" dedi.

Buhari, Edeb 91, Bed'u'l-Halk 6, Megazi 30; Müslim, Fezailu's-Sahabe


153, (2486)

SARALI (Epileptik)

"Resûlu'llâh(...)'i, sogugu pek siddetli bir günde kendisine vahiy nâzil


olurken görmüslügüm vardir. (Iste öyle soguk bir günde bile) kendisinden
o hâl geçtigi vakitde sakaklarindan sapir sapir ter akardi"

(Bkz. Sahih-i... Cilt I. sh. 2. Hadis no. 2)

"Vahiy nâzil olurken en evvel vücûd(una) bir titreme gelirdi"; "Vahiy nüzûl
ederken kendilerini (tasa ve kaygi kaplar yüzü kül gibi olur), gözlerini
kaparlar ve horultuya (benzer) siddetli siddetli nefes alirlardi"

(Bkz. Sahih-i... , I, sh. 5)

KADIN DOVEN

"Resulullah benimle olduğu gecelerden birinde aba ve ayakkabılarını


çıkardı ve örtüsünü yatağa serip uyudu. Bir süre sonra benim uyuduğumu
zannederek sessizce elbise- sini giydi, ayakkabılarını aldı., kapıyı açıp
dışarıya çıktı ve kapıyı yavaşça kapadı. Ben hemen elbisemi giyip başımı
örttüm ve onun ardı sıra gittim. Resulullah (s.a.a.) Baki mezarlığına gitti ve
biraz orada durdu. Ellerini üç kez göğe kaldırdı ve sonra hızla başka bir
yöne doğru gitti ve ben de peşinden gittim. Sonra eve doğru geldiğini
görünce ondan önce gelip hemen yatağa uzandım. Resulullah (s.a.a.)
içeriye girdiğinde buyurdu ki: "Aişe! Sana ne oldu? Niçin böyle
solukluyorsun? Neden kuşkulanıyorsun?" Ben: "Bir şey yok." dedim.
Resulullah: "Sen söylemezsen Rabbim bana haber verir." buyurdu. Ben:
"Ey Resulullah! Anam babam sana feda olsun." dedim ve sonra olup
bitenleri ona anlattım. "Önümdeki karartı sendin öyleyse, değil mi?"
buyurdu. "Evet bendim." dedim. Sonra eliyle göğsüme öyle vurdu ki,
göğsüm ağrıdı. Sonra buyurdu ki: "Allah ve Resulünün sana haksızlık
yapacağını mı zannettin?"

Sahih-i Müslim, c. 2, s. 669, h. 103; Müsned-i Ahmed bin Hanbel, c. 6, s.


221.

PEDOFIL (Subyanci)

Resulullah (sav), ben altı yaşında iken benimle evlendi. Medine'ye geldik.
Beni'l-Haris İbnu'l-Hazrec kabilesine indik. Ben hummaya yakalandım.
Saçlarım döküldü, (İyileşince) saçım yine uzadı. Annem Ümmü Ruman,
ben arkadaşlarımla salıncakta oynarken, bana geldi, benden ne istediğini
bilmeksizin yanına gittim. Elimden tuttu. Evin kapısında beni durdurdu.
Evimizde, ensardan bir grup kadın vardı. "Hayırlı, bereketli olsun!", "Uğurlu
mübarek olsun!" diye dualar, tebrikler ettiler. Annem beni onlara teslim etti.
Onlar kılık-kıyafetime çeki düzen verdiler. Beni, [kuşluk vakti aniden]
Resulullah (sav)('ın gelişinden) başka bir şey şaşırtmadı. Annem beni
O'na teslim etti. O gün ben dokuz yaşında idim.

Buhari, Nikah 38, 39, 57, 59, 61; Müslim, Nikah 69, (1422); Ebu Davud,
Nikah 34, (2121), Edeb 63

MAFYA BABASI

Ortalık durulunca Nebi’nin huzuruna getirdi, affedilmesini istedi, Biat’ının


kabulü için yalvardı. Bu rica üç kez tekrarlandıktan sonra ancak
Rasulullah(sav) İbn Ebi’s-Sarh’ın biatını kabul etti.Onlar gittikten sonra
Ashabına dönerek:
“Biat etmeden evvel içinizden bu adamı katledecek doğru biri çıkmadı mı?
Diye sordu.
Onlar da: “Biz işaretinizi bekliyorduk” cevabını verdiler. Bunun üzerine
Rasulullah(sav): “Bir Peygamber ima ile adam öldürtmez, açık konuşur.”

( İbn-i Sa’d, E.Davut, Nesei, Hakim, İbn-i Hişam, İbn-i Hacer)

TECAVUZCU
Resulullah (sav)'la birlikte Beni'l-Müstalik Gazvesi'ne çıktık. Arap
esirlerinden çokça esir ele geçirdik. Kadınlara karşı arzu duyduk. Çünkü
üzerimizde bekarlık şiddet kesbetmişti. Hep azil yapmak istiyorduk ve:
"Aramızda Resulullah (sav) varken, ona sormadan azil (Bosalmadan
penisi cekmek) yapmak olur mu?" dedik ve sorduk. "Hayır!" buyurdular.
"Bunu yapmamanız gerekir. Kıyametc kadar geleceği takdir edilen her
canlı mutlaka yaratılacaktır (siz tedbirinizle önüne geçemezsiniz)."

[ Buhari, Nikah 96, Büyu 109, Itk 13, Megazi 32, Kader 4, Tevhid 18;
Müslim, Nikah 125, (1438); Muvatt ]

ISKENCECI

Muhammed, Safiyye'nin babasi Huyey b. Ahtab'i, ve kocasi Kinâne b. Ebi'l


Hukayk'i, ve kocasinin kardesi Rebi'b. Ebi'l-Hukayk'i esir olarak ele geçirir
ve her birini, Benû'n Nadir kavmi'ne âid hazinenin yerini söylemeye zorlar,
ve fakat onlardan olumlu bir cevap alamaz. Bu sirada Muhammed'in katina
gelen Yahudilerden biri: "Ben Kinâne'nin her sabah iste su harabe
etrafinda dolastigini görüyordum" diye bilgi verir. Muhammed Kinâne'ye
sorar, fakat o bilmedigini söylemekte israr eder. Muhammed harabenin
etrafinin kazilmasini emreder. Kazi sonucunda hazinenin bir kismi bulunur.
Muhammed Kinâne'den hazinenin kalan kismini sorar fakat Kinâne
bilmedigi söyler. Bunun üzerine Muhammed, Kinâne'yi iskence yolu ile
söyletmege çalisir. Zübeyr b. Avvam adindaki adamina emir verir ve
hazinenin nerede bulundugunu söyletmek üzere Kinâne'ye iskence
yapilmasini ister. Zübeyr elinde tuttugu bilek kemigi ile Kinâne'nin gögsüne
vurur ve ölecek dereceye gelinceye kadar onu döver. Bir rivâyete göre
ateste kizdirilmis demiri onun gögsüne tutar.

Fakat her seye ragmen Kinâne, hazinenin nerede oldugunu bilmedigini


söylemeye devam eder. Muhammed onun artik daha fazla iskenceye
dayanamayip ölecegini anlayinca yaninda duran Muhammed bin
Mesleme'ye teslim eder ve basini kesmesini emreder. Bu isi Muhammed
b. Mesleme'ye vermesinin sebebi, ona kardesinin intikamini alma firsatini
saglamak içindir. Çünkü Muhammed b. Mesleme ënin kardesi olan
Mahmud b. Mesleme daha önce Yahudiler tarafindan öldürülmüstür ve
iste simdi kardesi, onun intikamini alacaktir.

(Bkz. Taberi, age, 1966, Cilt II. sh. 610).

IRZ DUSMANI
Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm
Hayber'e geldi. Allah kaleyi fethetmeyi müyesser kılınca, kendisine Safiyye
Bintu Huyey İbnu Ahtab'ın güzelliğinden bahsedildi. Safiyye'nin kocası
savaş sırasında öldürülmüştü. Kadın daha yeni evlenmişti. Aleyhissalâtu
vesselâm, ganimetten pay olarak kendisine onu seçti. Oradan Safiyye ile
birlikte çıktılar. Revhâ nem mevkiye geldiler. Aleyhissalâtu vesselâm
orada gerdek yaptı. Sonra küçük bir yaygı içerisinde hays (denen hurma,
yağ ve keş'ten mamul bir yemek) hazırladı. Sonra bana: "Etrafındakileri
çağır!" buyurdu. Bu, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın Safiyye için
verdiği düğün yemeği idi. Sonra oradan Medine'ye hareket ettik.
Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Safiyye için, bineğinin terkisine bir örtü
seriyordu. Sonra devesinin yanında çömelip dizini dayadı. Safiyye
radıyallahû anhâ, dizine basarak deveye bindi."

Buhari, salat 12, Esan 6, Salatu'l-Havf 6, Cihad 102, 130, Menâkıb 27,
Megazi 38; Müslim, Nikah 464, (1367); Ebu Davud, Harâc ve'l-İmaret 21,
(2996, 2997, 2298); Nesai, Nikah 79, (6, 131-134).

PUTPEREST

"Lat'ı, Uzza'yı ve... üçüncü olan Menat'ı gördünüz mü? İşte bunlar, yüce
tanricalardir... Sefaatleri de elbette ki umulur."

(Kuran 53: 19-20 Bknz; Seytan Ayetleri)

CIZYECI (Haraçci)

Bana ulaştı ki, "Resulullah (sav) Bahreyn Mecusilerinden cizye almıştır,


keza Hz. Ömer (ra) İran Mecusilerinden, Hz. Osman (ra) da Berberilerden
cizye almıştır."

Muvatta, Zekat 41, (1, 278)

Harb İbnu Ubeydillah, baba tarafından dedesi Umeyr es-Sakafi (ra)'den


nakleder: "Resulullah (sav) buyurdular ki: "Haraç Yahudi ve
Hıristiyanlardan alınan vergidir. Müslümanlara haraç yoktur." Bir rivayette
"uşur yoktur" buyurmuştur.

Ebu Davud, Harac 33, (3046-3049)

IFTIRACI
Nuaym b. Mes'ud (ra), gizlice müslüman olmuştu. Allah Resûlü, ona bir
müddet daha müslümanlığını gizlemesini söylemiş.. ve onu bu muhasara
esnasında, çok mühim işlerde kullanmıştı.
Nuaym, hem Kureyş'in hem de Yahudiler'in itimat ve hürmet ettikleri bir
insandı. Efendimiz, ona harbin bir taktik olduğunu söylemiş ve idare-i
kelâm etmesine de izin vermişti. Nuaym, bu ruhsat üzerine Yahudiler'e
giderek: Kureyş sizi terkedecek ve Muhammed (sav)le baş başa
bırakacak. Düşünün o zaman haliniz nice olur. Eğer bu durumda kalmak
istemiyorsanız, onların ileri gelenlerinden bir kaçını rehin olarak yanınızda
alıkoyun dedi. Onlar Nuaym'a olan itimatlarından dolayı bu sözlere kesin
olarak inandılar.
Nuaym daha sonra Kureyşe gitti. Onlara da: Yahudiler Muhammed (sav)le
gizlice anlaştılar. Sizin ileri gelenlerinizden birkaçını rehin edip ona teslim
edecekler. O da onlara ilişmeyecek. Sakın sizden böyle bir talepte
bulunurlarsa onların dediğini yapmayın dedi. Kureyşliler de, Nuaym'a
itimat ettiklerinden, onun bu tekliflerinden zerre kadar şüphelen-mediler.
Kureyş ileri gelenleriyle Yahudi liderleri, birgün bir araya geldiler. Her iki
taraf ta birbirinden şüpheleniyordu. Evvela Yahudiler sözü açtı ve: Siz
başınız sıkışınca çekip gidecek ve bizi bu adamla baş başa
bırakacaksınız. Teminat için bize birkaç rehin vermezseniz biz savaşı
bırakacağız dediler. Kureyş, zaten böyle bir teklif bekliyordu. Nuaym'ın
sözünü hatırladılar ve tabii bu teklifi reddettiler. Onların reddi, Yahudilere
de Nuaym'ı tasdik ettirdi. Böylece ittifak bozulmuş oldu ve Yahudiler harp
sahnesinden çekilmeye başladılar.
Nuaym Müslüman olalı birkaç gün olmuştu. Allah Re-sûlü'nün insanları
tanımadaki isabetine bakın ki, hemen Nuaym?ın becerebileceği bir işi ona
teklif etmiş, o da arızasız bu işi yerine getirivermişti.

(Ibni Ishak, Siret Resul.)

KATLIAMCI (Soykirimci)

Bu esirlerden erkek olanlar “Üsame Bin Zeyd” evinde; kadınlar ve çocuklar


ise “Remle Binti Haris” evinde toplatılırlar. Muhammed erkeklerin idam
kararını verdikten sonra Medine’ nin bugünkü pazaryeri olan semtte
hendekler-çukurlar kazılarak mezar gibi hazır hale getirilir. Daha sonra
erkekler eli kolu bağlı bir vaziyette ve kafileler halinde oraya yanaştırılıp
başları kesilir ve o çukurlara atılır. Muhammed bu kesim işleminde Hz. Ali
ve Zübeyr bin Avam’ı görevlendirmişti. Bilindiği gibi ikisi de Muhammed
tarafında cennetle müjdelenmiştir. Ali ve Zübeyr kesim işine devam
ederlerken Muhammed de bir yerde oturmuş onları seyrediyordu. Ayşe
(Hz.) nin aktardığına göre, bu kesim işi sabahtan akşama kadar sürmüş.
Erkekler idam edilirken, Yahudi kadınlar ve çocuklar da buna feryat edip
saçlarını başlarını yolmuşlar.

(Vakıdi, Meğazi, 2/512-517)

NAMUSSUZ

Muhammed, bu Yahudilerin karıları ve kızlarından 16 tanesini özel olarak


ayırıyor ve bunlardan Reyhane’yi kendine seçip geriye kalan 15 tanesini
de diğer önemli dostlarına dağıtıyor.
Bir Yahudi:“Artık her şeyimize el koydunuz, hiç olmazsa gözlerimizin
önünde namusumuza el uzatmayın” diyor. Fakat, Muhammed bunu
dinlemiyor

(Kaynak: Vakıdi, Meğazi, 2/250)

KADIN TUCCARLIGI

“Beni Kureyza Savaşı’nda kadınlar bölüşülürken bana üç tane düştü;


hepsini de sattım”

(Kaynak: Diyarbekiri, Tarihi Hamis,1/499 ve Vakıdi age 2/523-25)

SEKS DUSKUNU

Ebu Râfi (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm),


birgün bütün hanımlarına uğradı. Her birisinin yanında ayrı ayrı yıkandı.
Kendisine:
"Ey Allah'ın Resulü dedim, en sonunda bir kere yıkansanız olmaz mı?"
"(Olmasına olur, ancak) böyle yapmak daha temiz, daha hoş ve daha
paktır!" buyurdular."

Ebu Dâvud, Tahâret 86, (219).

TUZAKCI

"Nafi'ye yazarak savastan once musrikleri Islam'a davet etme hususunda


sordum. Su cevabi verdi: "Bu Islam'in basinda idi. Resulullah aleyhissalatu
vesselam Beni Mustalik'e ani baskin yapti. Adamlari gafildi, hayvanlari su
kenarinda sulanmakta idi. Savasabilecekleri oldurdu, kadin ve cocuklarini
da esir etti. O gun Cuveyriye validemizi esir almisti.
Bunu bana Abdullah Ibnu Omer rivayet etti. Abdullah bu orduya asker
olarak katilmisti."

Buhari, Itk 13, Muslim, Cihad 1, (1730); Ebu Davud, Cihad 100, (2633).

GADDAR

“Rasulullah’a (sallallahu aleyhi ve sellem), müşriklerin, gece baskınlarında


öldürülen çocuk ve kadınları hakkında soruldu. Rasulullah (sallallahu
aleyhi ve sellem), “Onlar müşriklerdendir” diye cevap verdi. Başka bir
rivayette ise şöyle geçmektedir: “Rasulullah’a (sallallahu aleyhi ve sellem),
atlı bir grubun geceleyin düşmana saldırması esnasında, müşriklerin
çocuklarından isabet alanların durumu ile alakalı soruldu. Bunun üzerine
şöyle cevap verdi: “Onlar babalarındandır.”

Sahihu Müslim Şerhi, Nevevi, 12/48-50

SUIKASTCI

Kim, Allah’a ve Rasulü’ne karşı savaşan kafirleri suikast ile öldürmenin


ihanet olduğunu veya İslam’ın bunu yasakladığını söylerse, Kitap ve
Sünnet’i yalanlamış ve sapıtmış olur. Nevevi (rahimehullah) şöyle der:
“Kadı Iyad der ki: Hiçbir kimse onu öldürmenin hainlik olduğunu
söyleyemez. Ali bin Ebi Talip’in (radıyallahu anh) bulunduğu bir yerde
adamın biri bunun hainlik olduğunu söylemiş, bunun üzerine Ali
(radıyallahu anh) bu kişinin hemen boynunun vurulmasını emretmiş ve
öldürülmüştür.”

Sahihu Müslim Şerhi, Nevevi, 12/160

CAPULCU

Resulullah (sav) bir ganimet ele geçirilince, Hz. Bilal (ra)`e emrederdi, o da
halka yüksek sesle duyulur, askerler de ganimet olarak ne ele geçirmişse
getirip teslim ederdi. Peygamberimiz (sav) de önce beşte birini (humus)
alır, geri kalanı taksim ederdi. Bir gün, (Bilal`in) çağırmasından sonra bir
adam kıldan mamul bir yular getirdi ve: "Ey Allah`ın Resulü, ganimet
olarak biz de bunu ele geçirmiştik!" dedi. "Sen," dedi, "üç kere bağırdığı
vakit Bilal`i işitmedin mi? O zaman niye getirmedin?" Adam, Resulullah
(sav)`a (gecikmenin sebebiyle ilgili olarak kabul görmeyen) özürler beyan
etti. Ancak neticede şu cevabı aldı: "Hayır! Bunu senden kabul etmiyorum.
Kıyamet günü sen bununla birlikte geleceksin."

Kutubu sitte, Cihad, Ravi: Amr Ibn'il As


NEZAKETSIZ

Bir kadın, perde gerisinden Resulullah (sav)'a eliyle bir mektup uzattı.
Resulullah (sav) elini derhal geri çekip: "Ne bileyim, bu el kadın eli midir,
erkek eli midir?" buyurdu. Kadıncağız: "Kadın elidir!" deyince Hz.
Peygamber (sav): "Sen kadın olsaydın, tırnaklarının rengini değiştirirdin"
buyurdu. Bununla kına yakmayı kastetmişti.

Ebu Davud, Tereccül 4, (4166); Nesai, Zinet 18, (8, 142)

FEMININ HIJYEN UZMANI

Ensardan bir Kadın, Resulullah, (sav)`a hayızdan nasıl yıkanacağını


sordu. Bunun üzerine, Aleyhissalatu vesselam da nasıl yıkanacaksa öyle
emretti ve dedi ki: "Miske bulanmış bir (bez, pamuk vs.) parçası al. Onunla
temizlen!" "Onunla nasıl temizleneceğim?" diye Kadın tekrar sordu.
Resulullah: "Onunla temizlen!" buyurdu. Kadın tekrar etti: "Nasıl?"
Resulullah: "Sübhanallah! Temizlen!" dedi. (Baktım ki anlamıyor;) Kadını
kendime çektim ve: "O parçayı, kan bulaşığına tatbik et!" dedim...

Sahih Muslim, Hayiz, Hadis 3790

ZAMPARA

Aklında bir şeyler olan bir Kadın vardı. Bir gün Resulullah (sav)`a: "Ey
Allah`ın Resulü! Benim sana bir ihtiyacım var!" dedi. Aleyhissalatu
vesselam: "Ey ümmü fülan, yollardan hangisini dilersen bak da ihtiyacını
göreyim" dedi. Kadınla birlikte bir sokağa gitti, Kadın da ihtiyacını arzetti.

Kutubu sitte, Ravi: Enes, Hadis 3434

Ben Hz. Enes (ra)`in yanında idim. Onun yanında bir kızı vardı. Enes dedi
ki: "Resulullah (sav)`a bir kadın gelerek nefsini ona arzetti ve: "Ey Allah`ın
Resulü! Senin bana ihtiyacın var mı?" dedi. Bunun üzerine Enes`in kızı:
"Bu kadının hayası ne kadar az! Ne ayıp, ne ayıp!" dedi. Enes: "Hayır, o
senden daha hayırlı! Resulullah`a rağbet ve arzu duydu ve nefsini ona
arzetti" buyurdu."

Sahih muslim, Nikah, Ravi; Sabit, 5621

NARSISIST
“Allahü teâlâ, İbrâhim oğullarından İsmâil’i seçti. İsmâil oğullarından
Kinâne oğullarını seçti. Kinâne oğullarından Kureyş’i seçti. Kureyş’ten
Hâşim oğullarını seçti. Hâşim oğullarından Abdülmuttalib oğullarını eçti.
Abdülmuttalib oğullarından da beni seçti.”

“Ben, Abdullah, Abdülmuttalib, Hâşim, Abdü Menaf, Kuseyy, Kilâb, Mürre,


Ka’b, Lüveyy, Gâlib, Fihr, Mâlik, Nadr, Kinâne, Huzeyme, Mudrike, İlyâs,
Mudar, Nizâr, Me’ad, Adnân oğlu Muhammed’im.

Ibn Sa'd, Tabakat, Cilt 1, Sayfa 27

BATIL (ilkel)

Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm


buyurdular ki: "Sizden birinizin (yemek) kabına sinek düşecek olursa, onu
iyice batırın. Zira onun bir kanadında hastalık, diğerinde şifa vardır. O,
içerisinde hastalık olan kanadıyla korunur."

Ebu Davud, Et'ime 49, (3844); Buhari, Tıbb 58, Bed'ü'l-Halk 14; İbnu
Mace, Tıb 31, (3504, 3505); Nesai, Fera' 11 (7, 178).

IKTIDARSIZ (Ilerleyen yaslarinda)

Allah'in Resulu cinsi münasebetlerde onceden gucsuz oldugunu soylerdi.


"Sonra Allah bana tas icinde pismis bir et gonderdi. Yedikten sonra her
zaman kendimde gerekli gucu hissettim"

Ibn Sa'd, Tabakat, Cilt 8


Muhammed ve Narsisizm

Islami arsivlerde Muhammed'in kisiligi hakkinda sayisiz kisa yazilar


bulunmaktadir. Bir cogu sahte ve gercekleri yansitmadiklari gibi, kutsal
bilinen kitap Kuran ile celismekte ve Islam dunyasi tarafindan orjinal kabul
edilmemektedir. Fakat bu kisa yazilar arasinda bazilari vardir ki, bunlara
"sahih" (gercek, esas) denir. Bu "sahih" hadislere bakarak Muhammed'in
kisiligi ve hayati hakkinda makul ve tutarli bir sekilde bilgi sahibi
olabiliyoruz.

Islam dunyasi Muhammed hakkinda objektif calismalara hic bir zaman


tolerans tanimadigi icin bu konu uzerinde ki calismalar maalesef limitli ve
kisitlidir. Boylece, bir insanin kisilik bozuklugu tum muritleri ve
taraftarlarina bir vasiyet misali miras olarak kalmistir.

Oncelikle konuya daha da derinden girmeden once narsisizm'in tanimina


bir goz atalim.

Narsisist kimdir?

“Herkesten farklı”, “olağanüstü”, “eşi bulunmaz”, “üstün”, “önemli” ve “çok


özel” bir kişi olduklarını düşünen; insanlara tepeden bakan; övünmeyi ve
övülmeyi çok seven; kendisinin ayrıcalıklı bir kişi olduğuna inanan;
karşısındakinin ne düşündüğüne ve ne hissettiğine aldırış etmeyen;
eleştirilmeye katlanamayan insanlardır.

Narsizmin çok özel bir türü de; Roma sezarları, Mısır firavunları, diktatörler
gibi çok güçlü kişilerde bulunan türüdür. Bu insanlar adeta nefes alıp
yürüyen yeryüzü tanrıları gibidirler kendi gözlerinde. Yaşam ya da ölüm
gibi önemli doğa olaylarına bile bir tek cümleyle karar verebilmekteydiler.
En büyük korkuları güçlerini kaybetmeleri, ölüm, etraflarındaki herkesin
kendilerine düşman olmasıydı. Güçlerinin ve şehvetlerinin bir sınırı
yokmuş gibi davranmaya çalışırlar, sayısız insan öldürüp, sayısız şatolar
kurarlardı. Varlıklarının kendilerinin de çözemediği sorununu insan
değilmiş gibi çözmeye çalışsalar da aslında durumları düpedüz deliliktir.
Dış dünya 'ben' olmadığı için, narsist kişi dış dünyayı anlayamaz/
algılayamaz ve bu durum kişide korku yaratır. Diktatör gitgide daha yıkıcı,
daha yalnız ve korkak olur.

Ustte ki paragraf tarafsiz bir sekilde konuyu okuyanlar icin Muhammed'i ne


kadar guzel tanimliyor degil mi?

Narsisistik kişilik bozukluğu olan kişiler, başkalarının düşünce ya da


isteklerine gereken ilgiyi gösteremeyen kişilerdir. Plan ve hedeflerine
ulaşamadıklarında, gereken ilgiyi göremediklerinde aynı Narkissos gibi
erirler, çökerler. Başkalarının hakkına saygı göstermeden ve gerçeklerle
bağdaşmasa bile daima kendilerini haklı göstererek ve o hedefi, gerekli
emeği vermeden bile haketmiş sayarak en onde, en gözde ve tek olmak
isterler. Kendilerini başkalarının yerine koyamaz ve başkalarini
anlayamazlar. Sanki her şey sadece kendileri için vardır ve ne olursa
olsun her şeyin kendi amaçlarına hizmet etmesi gerekir. Başkalarının fikir
ve hareketleri kendi amaçlarına hizmet ediyorsa vardır, aksi halde bu fikir
ve hareketler tahammül edilemez düşüncelerdir. Gerçekle bagdaşmayan,
başkalarinin zararına olup sadece kendi çıkarlarına uygun, kendi plan ve
hedeflerine hitap eden maddi ve manevi kazanç sağlayabilecek plan ve
hedeflerine ulaşamadiklarinda öfkelerine hakim olamaz, saldırganlaşır,
çöker hatta ağır psikotik tablolara girerler .

Narsisistik kişilik bozukluğu tanı ölçütleri

Narsisistik kişilik bozukluğunun temel özelliği genç erişkinlik döneminde


başlayan ve süreklilik gösteren, davranışlarda gözlenen ya da hayal edilen
büyüklenmecilik, beğenilme gereksinimi ve eşduyum yapamamadır.
Amerikan Psikiyatri Birliği’nin DSM-IV tanı ölçütlerine göre narsisistik kişilik
bozukluğu denebilmesi için aşağıda verilen kişilik özelliklerin en az beşinin
bulunması gerekmektedir (Amerikan Psikiyatri Birliği 1994):

1. Kendisinin çok önemli olduğu duygusunu taşır (örn. başarılarını ve


yeteneklerini abartır, yeterli bir başarı göstermeksizin üstün biri olarak
bilinmeyi bekler)

2. Sınırsız başarı, güç, zeka, güzellik ya da kusursuz sevgi düşlemleri


üzerine kafa yorar

3. “Özel” ve eşi bulunmaz biri olduğuna ve ancak başka özel ya da


toplumsal durumu üstün kişilerin (ya da kurumların)

kendisini anlayabileceğine ya da ancak onlarla arkadaşlık etmesi


gerektiğine inanır

4. Çok beğenilmek ister

5. Hak kazandığı duygusu vardır: kendisinin özellikle kayırılacak olduğu bir


tedavi biçiminin uygulanacağı beklentileri ya da bu beklentilerine göre
uyum gösterme

6. Kişilerarası ilişkileri kendi çıkarı için kullanır: kendi amaçlarına ulaşmak


için başkalarının zayıf yanlarını kullanır
7. Empati yapamaz: başkalarının duygularını ve gereksinimlerini tanıyıp
tanımlama konusunda isteksizdir

8. Çoğu zaman başkalarını kıskanır ya da başkalarının kendisini


kıskandığına inanır

9. Küstah, kendini beğenmiş davranış ya da tutumlar sergiler

Kaynaklar
http://www.psikoloji.web.tr/narsistikkisilik.htm
http://tr.wikipedia.org/wiki/Narsisizm

Tum bu kisisel ozellikleri Muhammed'de gormek pekala mumkundur.


Muhammed Allah'in elcisi olmakla beraber, Ornek bir kisi oldugunu
(Ahzab: 21), ustu kapali bir sekilde diger peygamberlerden daha ustun
dereceli oldugunu (Bakara: 253), Alemlere rahmet veren kisi oldugunu
(Enbiya: 107) ve Makam-i mahmud oldugunu (Isra: 79) iddia etmistir.
Makam'i mahmud, Muhammed'in Allah'a ahiret gunu kimin cennete, kimin
cehenneme girecegine dair yapacagi danismanlik gorevine verilen makam
ismidir.

Assagidaki ayet Muhammed'in kendisini ne kadar sevdigini ve


buyuttugunu gozler onune seriyor;

Ahzab 56. Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber'e salât ediyorlar. Ey


iman edenler! Siz de ona salât edin, selam edin.

Muhammed kendisini o kadar yuce goruyor ki, bakiniz kisisel egosu olan
Allah'i nasil konusturuyor;

Kalem 4. Sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin.

Ahzab 46. Allah'ın izniyle kendi yoluna çağıran bir davetçi ve "aydınlatıcı
bir kandil" olarak gönderdik.

Ayrica Ibn Sa'd, Tabakat adli eserinde Muhammed'in su sozlerine yer


veriyor;

• "Cenab-ı Hak İbrahim'in (peygamber) evlatlarından İsmail'i, İsmail'in


evlatlarından Benî Kinane'yi, Benî Kinane'nin evlatlarından Kureyş'i,
Kureyş'ten Benî Hâşim'i, Beni Hâşim'den de beni seçti"

Muhammed hakkinda kendisinin ve Allah'in(!) beyan ettigi diger bazi


absurd iddialar ;

• “Ben yaratılış bakımından peygamberlerin ilki olduğum halde, onların


hepsinden sonra gönderildim.” (Hâkim)

• "Ey Resulüm, İbrahim'i dost, seni de sevgili edindim. Senden daha


sevgili hiç bir şey yaratmadım. Senin, benim indimdeki yüksek derecenin
bilinmesi için dünyayı ve dünya ehlini yarattım. Sen olmasaydın, kâinatı
yaratmazdım."(Mevahib-i ledünniyye)

• "Miracda Allahü teâlâ, Peygamber efendimize, Senden başka her şeyi


senin için yarattım buyurunca, Resulullah da, Ben de senden başka her
şeyi senin için terk ettim dedi." (Mirat-i kâinat)

• “Allah-u Teâlâ her şeyden evvel benim nurumu kendi nurundan


yarattı." (El-Mevâhib’ül-Ledüniyye)

kaynak
http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=406

Narsisist kisiler etrafindakilere kendinden emin ve guvenli kisiler olarak


gorunurler. Oysa ki bu kisiler kendi benlikleri ve kisilikleri hakkinda asla
emin olmadiklari gibi surekli disaridan gelen iltifatlara, hayranliklara ve
ovgulere muhtactirlar.

Muhammed muritlerinden o'na tapmalarini istememis ve sadece bir


"uyarici" oldugunu ilan etmistir. Fakat bunun yerine muritlerinden "Allah'a
ve Resuluna" itaat etmelerini istemistir. Bakiniz bir ayette Muhammed'in
kisisel egosu Allah, ne sekilde konusmaktadir;

Enfal 1. (Ey Muhammed!) Sana ganimetler hakkında soruyorlar. De ki:


"Ganimetler Allah'a ve Resûlüne aittir. O halde, eğer mü'minler iseniz
Allah'a karşı gelmekten sakının, aranızı düzeltin, Allah ve Rasûlüne itaat
edin."

Allah'in Araplardan calinmis herhangi bir ganimete ihtiyaci olmadigi icin,


calinan ganimetler direk olarak otomatikmen Muhammed'in cebine
iniyordu. Ayni sekilde dusunursek, Allah'i kimse goremedigi ve duyamadigi
icin, itaat edilen tek kisi Muhammed oluyordu. Kisilerin surekli Allah'tan
korkmalari gerektigini soyluyor ve korkan kisiler uzerinden surekli cikar ve
menfaat sagliyordu. Allah, Muhammed'in insanlara domine edebilmesi icin
gerekli olan tek varlik idi. Allah olmasaydi, Muhammed insanlari ne
korkutabilir, ne kisilerden olmelerini ve oldurmelerini isteyebilir, ne
muritlerinden kisilerin mallarina haksiz bir sekilde el koymalarini isteyebilir,
ne de masum kadin ve cocuklari esir ve cariye olarak aldirtabilirdi.
Muhammed'in Araplara hukmedebilmesi icin Allah'a mutlak ihtiyaci vardi.
Tum evreni "ol" diye yaratabilen bir Allah, ne komiktir ki kendi yarattigi
ganimetlere tekrar sahip olabilmek icin Muhammed ve Muhammed'in
donsuz eskiyalarinin eline baka kalmistir.

Islam bir din mi?, Din mi, kült mü?

Islam dunyada en buyuk 2. din olarak bilinmektedir. Dunya'da ki 1 milyari


askin musluman, Islam'in bir din oldugu gercegini pekistiriyor. Fakat
madalyonun obur yuzu neyi gosteriyor? Islam gercekten bir din mi, yoksa
bunca insani aldatan bir kult mu?

Yaziyi okuyan musluman kardeslerimiz kendilerine su an yine ayni soruyu


soruyordur. "Bu kadar insan yanlis olabilir mi?" Cevap olarak ta yine her
zaman ki klasik cumle, "Bu kadar insan inaniyor ise dogrudur."

Cok degil, bir kac yuzyil oncesine kadar, insanlarin bazisi degil tamami
dunyanin duz olduguna inanmakta idi. Demek ki hakikatlere, fikir ya da
oybirligi ile ulasamayiz. O zamanki insanlarin tamami dunyanin duz
olduguna inandigi halde hakikat yine degismedi. Dunya hep yuvarlak
olarak kaldi.

O yuzdendir ki, degil 1 milyari askin musluman, dunya nufusunun tamami


bile yanlis olabilir.

Sitede ki uye ve siteyi ziyaret eden musluman arkadaslarin bu yanlis


dusuncelerine aciklik getirdikden sonra simdi de konumuzun temel
noktasina deginmek istiyorum...

Islam bir din mi, yoksa kult mu?

Oncelikle kult teriminin aciklamasini maddeler halinde, derin bir sekilde


yapalim;

1) Kultler inanca bagli gruplari olusturur. Inandiklari kultler her ne kadar


zaman zaman fen, bilim ve mantik ile zit dussede inanclarini surdururler.

2) Kultlere inanan kisiler akil almaz metodlara basvurarak diger insanlari


kendilerine inandirmaya calisirlar. Hatta bazen kendi aileleri ve toplum
icerisinde ayrima neden olurlar.

3) Kendi cikarlarini dusunerek baskalarinin zihinlerini kontrol altinda


tutmaya calisirlar.

4) Liderleri vardir. liderlere saygi ve hurmet gosterilir.

5) Baskalarini kendi kultlerine inandirmak icin tum kult uyeleri birer


misyoner durumundadir.

6) Liderler, doktrinler ve kultsel organizasyonlar sorgulanamaz. Kultleri


sorgulayici, yalanlayici bilgilerden kacinilir.

7) Kult uyeleri, kultu sorgulayan tum elestirileri "seytani yalanlar" olarak


dusunen bir topluluk olarak yetistirilmelidir.

8) Kult uyeleri bir birleri arasinda casusluk yapar ve liderlere bildirir.

9) Kult uyeleri kultlerinin yanlis taninmamasi icin devamli savunucu


halindedir.

10) Inandiklari kult, "kayitsiz sartsiz dogrudur!"

11) Kult uyeleri kesinlikle kultu terketmis kisiler ile arkadaslik yapamaz.
kisiler akrabalari olduklari halde bile.

12) Uyelerin kultlerini terk etmemeleri icin turlu turlu korku tekniklerine
basvurulmustur. Terk edenler seytana tapanlardan olur ve cogu zaman
feci sekilde cezalandirilmalidir.

13) Kisilerin hissi duygulari kontrol halindedir. Kultun aksine en ufak bir
dusunceye kapilmamalari icin onlari 24 saat kontrol eden yuce bir varlik
vardir. Bu sekilde kisilerin dusunceleri kontrol altina alinir.

14) Kisilere cogu zaman egitim, kariyer sahibi olmak yada sosyal
yasamlari yerine kulte hizmet etmeleri emredilir.

15) Uyeler sadece kendi aralarinda kaynasabilirler. Baskalari ile dostluk


kurulmaz.

16) Vahiylere ve kiyamet gunune inanirlar (inandirilirlar).


Tum bu saydigim ozellikleri diger her dinde oldugu gibi, Islam'da da
gormek pek mumkun;

1) Kultler inanca bagli gruplari olusturur. Inandiklari kultler her ne kadar


zaman zaman fen, bilim ve mantik ile zit dussede inanclarini surdururler.

Islam, Muhammed'e kendilerini adamis insanlarin dini oldugu iddia edilir.


Mantik disi bir cok doktrinleri vardir. Ornegin; gozlerin gormedigi cinler,
melekler..
Monoteistik dinler insanlari bu tur batil inanc tekniklerin araciligi ile
korkutarak kontrol altina almaya calisir ve alir.
Kucuk yaslarda bize anlatilan oculer, periler buyudukce yerlerini cinlere,
meleklere seytanlara birakir. bu yuzden insanlari kontrol eden teknikler hic
bitmez.

2) Kultlere inanan kisiler akil almaz metodlara basvurarak diger insanlari


kendilerine inandirmaya calisirlar. Hatta bazen kendi aileleri ve toplum
icerisinde ayrima neden olurlar.

Muhammed kisileri evlerini terk etmeleri icin zorlamistir. Aile icinde


ayrimlara, yaprak dokumlerine neden olmustur.

"İman edip hicret etmeyenlere gelince, hicret edinceye kadar, onların


velayetleri size ait değildir." Enfal 72

Muhammed hicret etmeyenleri su sekilde korkutmus ve lanet etmistir;

"İşte bunların gidecekleri yer cehennemdir. O ne kötü varış yeridir." Nisa


97

Evlerini ve cocuklarini birakmak istemeyen kisilerin ne gunahi olabilir ki?


Muhammed daha da ileriye gitmis ve kendisi ile hicret etmek istemeyenleri
oldurtmek istemistir;

"Arzu ettiler ki kendilerinin küfre saptıkları gibi siz de sapasınız da


beraber olasınız. Bu sebeple, onlar Allah yolunda hicret edinceye kadar
içlerinden dost edinmeyin. Eğer bundan yüz çevirirlerse onları yakalayın
ve bulduğunuz yerde öldürün. Onlardan ne bir dost edinin, ne de bir
yardımcı." Nisa 89

3) Kendi cikarlarini dusunerek baskalarinin zihinlerini kontrol altinda


tutmaya calisirlar.
Muhammed insanlari kontrol altinda tutabilmek icin surekli cehennem
azabindan ve cennet vaadlerinden bahsetmistir.
Kisilerin beyinlerini devamli calkantida tutmak devamli namaz kilmalrini ve
oruc tutmalarini emretmistir.

4) Liderleri vardir. liderlere saygi ve hurmet gosterilir.

Muhammed her zaman kendine itaat edilmesini emretmistir..


Yemegin nasil yenilecegini, nasil konusulacagini, nasil gulunecegini, nasil
cise gidilecegini, nasil yatakta kadina yaklasilacagini ve hatta sicarken
kicin nasil silinecegini bile kendisinine bakarak ornek gostermistir. bugun
bile islam kultunun mensuplari herseyi onun yaptigi gibi yapmak icin yaris
icerisindedirler..Gorunuste her ne kadar Allah'in dini olsa da, islam dininin
her yonuyle Muhammed'in dini oldugunu gormek, pek akil gerektiren bir
durum degildir.

5) Inanan tum kult uyeleri birer misyoner durumundadir.

Islam'a inananlarin tumu Cihad, islami propaganda ya da servetlerini


islama harcama yollariyla islami promote etmek icin emredilmislerdir.

bakiniz; Kuran 4:95, 9:20, 49:15, 61:11

6) Liderler, doktrinler ve kultsel organizasyonlar sorgulanamaz. Kultleri


sorgulayici, yalanlayici bilgilerden kacinilir.

Islami elestirenlerin aci sonlarini hep birlikte gormekteyiz. Muhammed


kendi zamaninda da kendisini sorgulayani oldurur veya oldurturdu. Aradan
1400 sene gecti, ama degisen birsey olmadi. Islami elestiren bir cok kisi
halen su an olumle burun buruna..

7) Kult uyeleri, kultu sorgulayan tum elestirileri "seytani yalanlar" olarak


dusunen bir topluluk olarak yetistirilmelidir.

Islam'a inanan bir cok musluman dinini elestiren yazilari okumaya bile
tereddut etmez. Cunku onlara gore bu site, yani ateist forum bile seytanin
bir oyunudur. Sitede yazilari okuyan ve siteye tesaduf eseri girmis bir cok
musluman ziyaretci her ne kadar konulari okumak istesede, "gunaha
girerim, yanlis dusuncelere kapilirim" korkusundan siteyi derhal terkeder.
Dikkatinizi cekerim "ziyaretciler" diyorum.. Siteye uye olan ve islami koru
korune, mantik disi konularla savunan uyeler icin durum farkli..Onlara
Allah'in kendisi inip "ben yokum!" dese bile, onlar Muhammed'e o kadar
cok guvenmislerdir ki, "Bu da seytan'in bir oyunudur, seytan allah kiliginda
bize numara yapti" deyip inanclarina devam ederler. Sozun kisasi onlar
kultlerinden donmez! Beyinlerinin mantik isleyen tarafi disfonksiyon
durumundadir.

8) Kult uyeleri bir birleri arasinda casusluk yapar ve liderlere bildirir.

Muslumanlar efendimiz dedikleri liderlerininde emirleri dogrultusunda


etrafindaki tum kisilerin sosyal yasamlarina burun sokarlar. Bir kadini
kocasini aldatirken gorur veya duyarlar ise bunu derhal liderlerine bildirir,
ve duruma bir sekil ceza verilmesini isterler. kendilerini ilgilendirmeyen
tum ailevi olaylara musallat olup onlara ogut verir ve durumu nasil
cozeceklerini dine dayali maddelerle anlatirlar. Fakat hic bir zaman "ben
kim oluyorum ki, milletin sosyal yasantisina burun sokuyorum" gibi
dusuncelere kapilmazlar. Onlara gore en dogrusu sallalahu aleyhu ve
sellem'in kostugu yontemdir. Her musluman bi nevi ahlak polisidir.

9) Kult uyeleri kultlerinin yanlis taninmamasi icin devamli savunucu


halindedir.

Her musluman kultlerini temize cikarmak icin devamli savunucu


durumundadirlar.

Ornegin islam ulkelerinde kadinlar her zaman hayvan muamelesi


gormektedir. bunu hem erkekler ve hemde kadinlar bilir. Fakat hic bir
zaman bununla Islam'i degil, hep erkegi suclarlar. Gercegi bile bile yalan
soyleyiple kalmaz, birde ustune ustluk gururla islamda kadin ve erkek
esitliginden bahsederler..

Muslumanlari efendilerinin 9 yasinda ki kucuk bir kizla yatmasi rahatsiz


etmez. Esas onlari rahatsiz eden bu dogrunun gun isigina cikmasi..

Her musluman Cihad'in islam adina savas, islami yaymak icin savas
oldugunu bilir. Fakat hic birisi bunu kabullenmez ve aslinda bunun islami
savunma oldugunu iddia ederler. Muhammed zamaninda olmus onca
savaslarin neden %90'inin hep dusman topraklarinda gectigini
anlayamazlar. Madem savaslar islami savunma adina, o zaman neden
karsi tarafin topraklarina saldiran ilk taraf muslumanlar olmus? Hemde
karsi tarafin gafil oldugu, erkeklerin gece yarisinda cocuklari ile uyuduklari
zaman, yada gunduzleyin kisilerin dinlendigi zamanlar saldirilmistir.

Kuran Muhammed'in karsi tarafi nasil gafil zamanlarda ansizin avladigini


acikca gosteriyor:

"Nice memleketleri helak ettik. Onlara azabımız gece uykusuna


dalmışken, yahut gündüz istirahat halinde iken gelmişti." Araf 4
10) Inandiklari kult, "kayitsiz sartsiz dogrudur!"

Muslumanlar inandiklarinin kayitsiz sartsiz dogru olduguna inanirlar. Hic


bir sey onlari inanclarindan geri donduremez. Cogu seye mantik, fizik ve
bilim kurallari icerisinde inanamayacaklari halde, sirf "efendimiz oyle dedi"
diye inanirlar.

11) Kult uyeleri kesinlikle kultu terketmis kisiler ile arkadaslik yapamaz.
kisiler akrabalari olduklari halde bile.

"Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ederlerse, babalarınızı ve


kardeşlerinizi bile dost edinmeyin. İçinizden kim onları dost edinirse, işte
onlar, zalimlerin ta kendileridir." Tevbe 23

Eger sizler Tanri olsaydiniz, kisilerin sirf gormedigi, duymadigi, bilmedigi


tanriya inanmadiklari icin onlari babalarina dusman edermiydiniz? Boyle
bir Tanri ne kadar adil olabilir?

12) Uyelerin kultlerini terk etmemeleri icin turlu turlu korku tekniklerine
basvurulmustur. Terk edenler seytana tapanlardan olur ve cogu zaman
feci sekilde cezalandirilmalidir.

Muslumanlarin islami terketmelerini engelleyen iki unsur vardir.

Birincisi sonsuz cehennem azabi (ki bu batil inanci yenmek, hayatta kisinin
en zor basarabilecegi seylerin basinda gelir)

ikincisi ise aile fertlerinden ve toplumdan korkmak.. oldurulmekten


korkmak.

13) Kisilerin hissi duygulari kontrol halindedir. Kultun aksine en ufak bir
dusunceye kapilmamalari icin onlari 24 saat kontrol eden yuce bir varlik
vardir. Bu sekilde kisilerin dusunceleri kontrol altina alinir.

Allah onların bütün işlediklerini görür. (Bakara 96)

Şüphesiz Allah bütün yaptıklarınızı görür. (Bakara 110)

O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. (Bakara 137)

O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. (Araf 200)

Şüphesiz Allah, elbette hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. (Enfal 42)


O hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. (Enbiya 4)

Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. (Hac 74)

Allah onların gizli tuttuklarını da bilir, açığa vurduklarını da. (Bakara 77)

Allah bilir, siz bilmezsiniz. (Bakara 216)

Şunu da bilin ki Allah içinizden geçeni hakkıyla bilir. (Bakara 235)

İçinizdekini gizleseniz de, açığa vursanız da Allah onu bilir. (Al-i imran
29)

Göklerdeki her şeyi, yerdeki her şeyi de bilir. (Al-i imran 29)

şüphesiz ki Allah fesat çıkaranları çok iyi bilir. (Al-i imran 63)

Her ne harcarsanız Allah onu bilir. (Al-i imran 92)

Allah, kendisine karşı gelmekten sakınanları bilir. ( Al-i imran 115)

Şüphesiz Allah, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) bilir. (Al-i imran 119)

Allah onların saklamakta oldukları şeyi daha iyi bilir. (Maide 61)

Allah sizin açıkladığınızı da, gizlediğinizi de bilir. (Maide 99)

Şüphesiz senin Rabbin, haddi aşanları çok iyi bilir. (enam 119)

Ve bunun gibi yuzlerce daha ornek saymakla bitmez...Tum bunlar


insanlarin kafasinda onlari devamli gozetleyen bir bekcinin oldugunu,
Muhammed'i elestirme degil, elestirme "ihtimalini" bile yok etmek icin
planlanmis ve yazilmis cumlelerdir..

Surekli korku icerisinde, kendi acinacak hallerini gormezler, goremezler...

14) Kisilere cogu zaman egitim, kariyer sahibi olmak yada sosyal
yasamlari yerine kulte hizmet etmeleri emredilir.

Islam dininde genc insanlar kulte hizmet icin egitimlerini yarida birakir.
Bazilari ise cihad hizmetinde bulunmak icin gonullu terorist olurlar.

15) Uyeler sadece kendi aralarinda kaynasabilirler. Baskalari ile dostluk


kurulmaz.
"Ey iman edenler! Allah'a ortak koşanlar ancak bir pislikten ibarettir. Artık
bu yıllarından sonra, Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar. " Tevbe 28

"Mü'minler, mü'minleri bırakıp inkarcıları dost edinmesin. Kim böyle


yaparsa Allah ile bir ilişiği kalmaz." Al-i imran 28

16) Vahiylere ve kiyamet gunune inanirlar (inandirilirlar).

Kiyamet'e inanmak islamin sartlarindan biridir. Kiyamet'e inanmayan kisi


korkutulamaz. Bu yuzden kiyamet'e inanmak sartdir.

Sonuc olarak diyebiliriz ki Islam bir kulttur. hem de bugune kadar gelmis
gecmis kultlerin en buyugu.

Sevgili Muslumanlar,

Insanlik bugun tehdit altinda. Akla sirra uymayan gaddarligin gunden gune
cogalmasi bir yana, tum bu olanlarin arkasinda kem bir guc bizi
parcalamak, insanligi yok etmek istemektedir. Bu kotu olusumun faillerinde
cocuklara karsi bile aci hissi bulunmamaktadir. Her gun yeni bombalama
olaylari, masum insanlarin olduruldugu olaylari hepimiz buyuk bir sokla
izlemekteyiz.

Eski bir Cinli alim Sun Zi demis ki, "Dusmanini tanir ve ogrenirsen, maglup
edilemezsin". Bizler dusmanimizi taniyor muyuz? Tanimiyor isek, zaten bu
davayi kaybetmis, kaderimize boyun egmisiz demektir.

Terorizm bir ideoloji degildir, aractir. Fakat teroristler ideolojileri icin can
alirlar. O ideolojinin adi islam'dir.

Dunyada ki tum muslumanlar, terroistlerin "Huzur ve Baris dinini" yanlis bir


sekilde tanittiklarini ve Islam'in terorizme goz yummadigini savunmaktadir.

Dogru olan kim? Islami sabah aksam kendi dilleri Arapca ile okuyan,
Kur'an ile yatip Kur'an ile kalkan teroristler mi, yoksa hayatinda hic Kur'an
okumamis, cumadan cumaya ya da Ramazandan Ramazana islami
yasayan, aksam yemegi sonrasinda ailesi ile birlikte seyrettigi aksam
haberlerinde televizyona bakip " Gercek islam bu degildir" diyen, Ku'ran'i
okusada anlamayan ve yari dogru yari yanlis cevirilerle Islam'i anlamaya
calisan muslumanlar mi?

Ku'ran'i arastirmis ve Islam'i taniyan, hadisleri okumus ve Islam tarihini


incelemis bizler, Ku'ran'i elinde keles, belinde bomba sarili teroristlerin
kur'an'i daha iyi anladigini biliyoruz. Onlar (teroristler), peygamberlerinin
yaptiklarinin aynisini eksiksiz, hatta teknolojinin de sagladigi imkanlar ile
daha da fazlasini yapmaktadir. Cinayet, tecavuz, suikast, kafa kesme,
katliam gibi tum hadiseler Islam tarihinde bizzat Muhammed tarafindan
yapilmis ve yaptirilmis olaylardir.

Tum bu kotu olaylarin nedeni Islam, kaniti ise Kur'an'dir.

Onca teror olaylari, cinayetler, bombalamalar, savaslar, lincler Islam


yuzundendir. Bunu goremeyen insanlarin inatciliklarinin, dik basliliklarinin,
inkarlarinin, hircinliklarinin sebebi nedir? Cehennem ve Allah korkusu mu?
Inkar etmeye korktuklari hurafenin asil cehennemi gozlerinin onune
getirdigini gormekten aciz midir bu insanlar? Gercek zebanilerin mitolojik
varliklar degilde, coluk, cocuk, kadin demeden insanlari olduren Islam
teroristlerinin oldugunu goremezler mi bu insanlar? Uykudan uyanmak icin
daha kac kisinin olmesi, daha kac kadinin taslanmasi, daha kac masum
cocugun can vermesi gerekiyor?

Muslumanlarin artik Islami temize cikarma cabalarini, mazaretlerini ve


bahanelerini bir kenara birakmalarini ve 1400 yillik suren bu yalana artik
"dur" demelerini diliyorum.

Saygilar.

Yazar: Sexy Huri

Bu dosya assagida listelenen forumlardan alintidir.

http://forum.ateizm2.org
http://ateistplatform.ipbfree.com

You might also like