Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

TURKIYE IKTISAT TARIHI
TURKIYE IKTISAT TARIHI
TURKIYE IKTISAT TARIHI
Ebook581 pages6 hours

TURKIYE IKTISAT TARIHI

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

Kitap, bir iktisatçı gözüyle Türk tarihini çoğu zaman belgelerden hareketle anlama ve yorumlama çabalarını aksettirmektedir. Aynı zamanda iktisadın, bir hesap-hendese konusu değil, bir kültür konusu olduğunu belirtmekte ve gerçekten Türkiye'nin ihtiyaçlarını dikkate alan bir ik

LanguageTürkçe
PublisherDergah
Release dateApr 26, 2016
ISBN9789759956318
TURKIYE IKTISAT TARIHI

Related to TURKIYE IKTISAT TARIHI

Titles in the series (1)

View More

Related categories

Reviews for TURKIYE IKTISAT TARIHI

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    TURKIYE IKTISAT TARIHI - Ahmet TABAKOGLU

    TÜR­Kİ­YE İK­Tİ­SAT TA­Rİ­Hİ

    Ah­met Ta­ba­koğ­lu

    Tür­ki­ye İk­ti­sat Ta­ri­hi’nin ya­yın hak­la­rı Dergâh Ya­yın­la­rı’na ait­tir.

    Dergâh Ya­yın­la­rı: 122

    Sertifika No: 14420

    Ta­rih Di­zi­si: 11

    ISBN: 978-975-995-632-5 (kitap)

    978-975-995-631-8 (eKitap)

    1. b. Ekim 1986, 2. Ekim 1994, 3. b. Ka­sım 1997, 4. b. Ka­sım 1998,

    5. b. Ni­san 2000, 6. b. Ekim 2003, 7. b. Ara­lık 2005, 8. b. Mart 2008

    Göz­den ge­çi­ril­miş 9. Bas­kı: Aralık 2009, 10. b. Kasım 2010

    Gözden geçirilmiş 11. b. Nisan 2012

    12. Baskı: Mart 2014

    Sayfa Düzeni: Ayten Balaç

    Seri Kapak Tasarımı: Işıl Döneray

    Kapak Uygulama: Ercan Patlak

    Basım Yeri: A.B.D

    Dağıtım ve Satış: Ana Yayın Dağıtım

    Molla Fenari Sokak Yıldız Han No: 28 Giriş Kat

    Tel: [212] 526 99 41 (3 hat) Faks: [212] 519 04 21

    Cağaloğlu / İstanbul

    Dağıtım ve Satış (Global): CAGALOGLU Global

    Hobyar Mah. Cemal Nadir Sokak. Büyük Milas Han No: 24- 229

    Cagaloglu, İstanbul 34100 TR

    t: +90 (212) 639 0100

    f: +90 (212) 639 4542

    info@cagaloglu.com II www.cagaloglu.com

    Printed in the United States of America

    Ah­met Ta­ba­koğ­lu

    TÜR­Kİ­YE İK­Tİ­SAT TA­Rİ­Hİ

    İçin­de­ki­ler

    ON BİRİNCİ BASKININ ÖNSÖZÜ, 9

    SEKİZİNCİ BASKININ ÖNSÖZÜ, 10

    YEDİNCİ BASKININ ÖNSÖZÜ, 11

    BEŞİNCİ BASKININ ÖNSÖZÜ, 12

    İKİNCİ BASKININ ÖNSÖZÜ, 13

    BİRİNCİ BASKININ ÖNSÜZÜ, 14

    KISALTMALAR, 15

    TABLOLAR, GRAFİKLER, 17

    Gİ­RİŞ: USÛL HAK­KIN­DA/ 19

    I. TA­RİH / 21

    A. TA­Rİ­HİN TA­Rİ­Fİ VE ÇE­ŞİT­LE­Rİ / 23

    B. TA­Rİ­HİN ME­TO­DU / 24

    1. Tah­lil / 24, 2. Ter­kip (Sen­tez) / 26

    II. İK­Tİ­SAT / 27

    III. İK­Tİ­SAT TA­Rİ­Hİ / 30

    A. İK­Tİ­SAT TA­Rİ­Hİ­NİN DOĞU­ŞU / 30

    B. AL­MAN TA­RİH­Çİ OKU­LU / 32

    C. İN­Gİ­LİZ TA­RİH­Çİ OKU­LU / 35

    D. YE­Nİ BİR Bİ­LİM OLA­RAK İK­Tİ­SAT TA­Rİ­Hİ / 37

    E. İK­Tİ­SAT TA­Rİ­Hİ­NİN Dİ­ĞER Bİ­LİM­LER­LE İLİŞ­Kİ­Sİ / 38

    F. İK­Tİ­SAT TA­Rİ­Hİ­NİN KO­NU­SU VE GÖ­RE­Vİ / 40

    G. İK­Tİ­SAT TA­Rİ­Hİ­NİN ME­TO­DU / 40

    H. İK­Tİ­SADÎ GE­LİŞ­ME MER­HA­LE­LE­Rİ / 42

    1. Doğ­ru­sal ge­liş­me te­ori­le­ri / 42, 2. Dö­nem­sel ge­liş­me te­ori­le­ri / 45,

    I. TÜRKİYE İK­Tİ­SAT TA­Rİ­Hİ / 48

    Bİ­RİN­Cİ Kİ­TAP/ OS­MAN­LI ÖN­CE­Sİ TÜRKİYE İK­Tİ­SAT TA­Rİ­Hİ / 51

    Bİ­RİN­Cİ BÖ­LÜM: TÜRKİYE İK­Tİ­SAT TA­Rİ­Hİ­NİN TE­MEL­LE­Rİ VE DÖ­NEM­LE­Rİ/ 53

    I. ANA­DO­LU’NUN İK­Tİ­SADÎ YA­PI­SI / 56

    A. ANADOLU VE MEZOPOTAMYA’NIN COĞRAFYASI / 59

    B. ANADOLU EKONOMİSİ / 62

    1. Anadolu’nun Dış Ticarî İlişkileri / 62, 2. Hitit Ekonomisi / 71, 3. Diğerleri / 80

    II. ES­Kİ TÜRK­LER­DE İK­Tİ­SADÎ HA­YAT / 85

    A. ASYA VE TÜRKİSTAN / 85

    B. TÜRKİSTAN VE TÜRKLER / 86

    C. TÜRKİSTAN DIŞINDAKİ TÜRKLER / 93

    III. İSLÂM EKO­NO­Mİ­Sİ / 96

    A. TA­Rİ­Hİ GE­Lİ­ŞİM / 96

    B. SİS­TEM / 105

    1. Ev­re­nin den­ge­si / 106, 2. İn­sa­nın den­ge­si / 106, 3. Top­lu­mun den­ge­si / 106

    İKİN­Cİ BÖ­LÜM: OS­MAN­LI ÖN­CE­Sİ Müslüman TÜRK DEV­LET­LE­RİN­DE EKO­NO­Mİ / 111

    A. İLK Müslüman TÜRK DEVLETLERİ / 111

    1. Volga Bulgar Hanlığı / 111, 2. Karahanlılar / 111, 3. Tolunoğulları / 112,

    4. İhşidîler / 112, 5. Gazneliler / 112, 6. Hârezmşâhlar / 113

    B. BÜYÜK SELÇUKLULAR / 113

    1. Üniter ve merkezî devlet / 116, 2. Toprak sistemi / 118,

    3. Sosyal ve İktisadî Refah / 122

    C. ANADOLU TÜRK DEVLETLERİ / 123

    1. Danişmendliler / 123, 2. Saltuklular / 124, 3. Mengücükler / 124,

    4. Artuklular / 125, 5. Ahlatşâhlar (Ermenşâhlar, Sökmenliler) / 126

    D. ORTADOĞU TÜRK DEVLETLERİ / 126

    1. Dımaşk (Şam) Atabeyleri/126, 2. Musul Atabeyleri/127, 3. Erbil Atabeyleri/127, 4. Azerbaycan Atabeyleri / 127, 5. Fars Atabeyleri / 128, 6. Eyyûbîler / 128,

    7. Memlûkler / 128

    E. DİĞERLERİ / 129

    ÜÇÜN­CÜ BÖ­LÜM: ANA­DO­LU SEL­ÇUK­LU­LA­RI (1075-1318) / 130

    I. Sİ­YASÎ YA­PI / 130

    II. SOS­YAL YA­PI / 136

    A. NÜ­FUS VE İS­KÂN / 136

    B. SOS­YAL TA­BA­KA­LAŞ­MA VE YER­LE­ŞİM / 141

    1. Gö­çe­be­ler / 141, 2. Köy top­lu­lu­ğu / 142, 3. Şe­hir top­lu­lu­ğu / 144

    III. MALÎ YA­PI VE İK­Tİ­SADÎ RE­FAH / 148

    A. MER­KEZ MA­Lİ­YE­Sİ / 148

    B. İK­TA SİS­TE­Mİ / 150

    C. VA­KIF SİS­TE­Mİ: SOS­YAL VE İK­Tİ­SADÎ RE­FAH / 153

    IV. ÜRE­TİM VE Tİ­CA­RET / 156

    A. ÜRE­TİM YA­PI­SI / 156

    1. Ta­rım ve hay­van­cı­lık/156, 2. Sa­na­yi ve Ma­den­ci­lik/158, 3. Es­naf Teş­ki­la­tı/160

    B. PA­RA VE Tİ­CA­RET / 164

    1. Pa­ra-kre­di ve Fi­yat­lar / 164, 2. Ti­carî ya­pı / 169

    V. ANA­DO­LU TÜRK BEY­LİK­LE­Rİ (XI­II. YÜZ­YIL SON­LA­RI-XV. YÜZ­YIL) / 181

    İKİN­Cİ Kİ­TAP/ OS­MAN­LI EKO­NO­Mİ­Sİ / 185

    Gİ­RİŞ: OS­MAN­LI EKO­NO­Mİ­Sİ­NİN ZİH­Nİ­YET TE­MEL­LE­Rİ / 187

    I. TEMEL İLKELER / 188

    A. MERKEZÎ VE ÜNİTER YAPI / 188

    B. GELENEKÇİLİK / 190

    C. ADALET / 191

    D. SOSYAL REFAH VE ARZ YÖNLÜ EKONOMİ / 192

    II. ETKİLEŞİM SİSTEMİ VE BATI / 194

    III. ANADOLU BİRLİĞİ VE YENİ DÜNYA DEVLETİ

    Bİ­RİN­Cİ BÖ­LÜM: SOS­YAL YA­PI / 201

    I. NÜ­FUS / 203

    II. SOS­YAL TA­BA­KA­LAŞ­MA / 211

    A. ASKERÎ ZÜMRE / 212

    B. REÂYÂ ZÜMRESİ / 217

    III. Aİ­LE SİS­TE­Mİ / 224

    IV. İSKÂN VE YER­LE­ŞİM / 227

    A. ŞE­HİR HA­YA­TI / 232

    B. KÖY HA­YA­TI / 242

    C. KO­NAR-GÖ­ÇER­LER / 243

    İKİN­Cİ BÖ­LÜM: MALÎ YA­PI / 248

    I. MALÎ YA­PI­NIN TES­Bİ­Tİ: SA­YIM­LAR / 251

    II. KLASİK DÖNEM MER­KEZ MA­Lİ­YE­Sİ / 254

    A. MER­KEZ MA­Lİ­YE BÜ­RO­LA­RI / 255

    1. Ge­lir ka­lem­le­ri / 255, 2. Gi­der ka­lem­le­ri / 258, 3. Di­ğer ka­lem­ler / 260

    B. HA­Zİ­NE YÖ­NE­Tİ­Mİ / 260

    1. Dış ha­zi­ne ve Ruz­nam­çe ka­le­mi / 260, 2. İç hazine / 261

    III. MER­KEZÎ HA­Zİ­NE HE­SAP­LA­RI: BÜT­ÇE­LER / 264

    A. KLASİK DÖNEM / 164

    B. YENİLEŞME DÖNEMİ / 271

    1. Nizâm-ı Cedîd dönemi / 271, 2. Tanzimat dönemi / 272

    3. İkinci Abdülhamid dönemi / 275, 4. Meşrutiyet ve Mütareke dönemi / 276

    IV. KLASİK DÖNEMDE BÜT­ÇE GE­LİR­LE­Rİ VE GE­LİR KAY­NAK­LA­RI / 278

    A. MU­KA­TAA GE­LİR­LE­Rİ / 278

    B. CİZ­YE GE­LİR­LE­Rİ / 282

    C. AVA­RIZ GE­LİR­LE­Rİ / 282

    V. BÜT­ÇE Gİ­DER­LE­Rİ / 284

    A. Gİ­DER BÖ­LÜM­LE­Rİ / 284

    B. İÇ VE DIŞ BORÇ­LAN­MA / 287

    ÜÇÜN­CÜ BÖ­LÜM: TI­MAR VE VA­KIF SİS­TEM­LE­Rİ / 292

    I. TI­MAR SİS­TE­Mİ / 292

    A. TA­RIM EKO­NO­Mİ­Sİ­NİN HU­KUKÎ ESAS­LA­RI / 292

    B. Sİ­PA­Hİ VE KÖY­LÜ İLİŞ­Kİ­LE­Rİ / 295

    C. TI­MAR KE­Sİ­MİN­DE VER­Gİ DÜ­ZE­Nİ / 299

    1. Ürün üze­rin­den alı­nan ver­gi­ler (Harâc-ı mukâse­me) / 299, 2. Top­rak üze­rin­den alı­nan ver­gi ve taz­mi­nat­lar (Harâc-ı mu­vaz­zaf) / 301, 3. Ki­şi üze­rin­den alı­nan ver­gi­ler / 301

    D. TI­MAR SİS­TE­MİN­DE­Kİ DÖNÜŞÜM / 302

    II. VA­KIF SİS­TE­Mİ / 306

    A. TA­ŞIN­MAZ MAL VA­KIF­LA­RI / 307

    B. TA­ŞI­NIR MAL (PA­RA) VA­KIF­LA­RI / 309

    C. VA­KIF SİS­TE­MİN­DE­Kİ DÖNÜŞÜM / 310

    DÖR­DÜN­CÜ BÖ­LÜM: ÜRE­TİM YA­PI­SI / 313

    I. Zİ­RAÎ ÜRE­TİM / 315

    A. KLASİK DÖNEM / 315

    B. YENİLEŞME DÖNEMİ / 318

    II. HAY­VAN­CI­LIK / 323

    III. SI­NAÎ ÜRE­TİM / 325

    A. TA­RIM VE HAY­VAN­CI­LI­ĞA DA­YA­NAN SA­NA­Yİ­LER / 327

    1. Kla­sik dö­nem / 327, 2. Ye­ni­leş­me dö­ne­mi / 332

    B. MA­DEN­Cİ­LİK VE MA­DEN SA­NA­Yİİ / 340

    1. Kla­sik dö­nem / 340, 2. Ye­ni­leş­me dö­ne­mi / 342

    BE­ŞİN­Cİ BÖ­LÜM: ULA­ŞIM VE Tİ­CA­RET SİS­TE­Mİ / 345

    I. ULAŞ­TIR­MA VE HA­BER­LEŞ­ME / 346

    A. DE­NİZ VE NE­HİR ULA­ŞI­MI / 346

    1. Klasik dönem / 346, 2. Yenileşme dönemi / 353

    B. KA­RA YO­LU ULAŞ­TIR­MA­SI / 355

    1. Klasik dönem / 355, 2. Yenileşme dönemi / 357

    C. HA­BER­LEŞ­ME / 362

    II. İÇ Tİ­CA­RET / 364

    A. Pİ­YA­SA­LA­RIN DÜ­ZEN­LEN­ME­Sİ / 365

    B. ÜRE­TİM VE AR­ZIN DÜ­ZEN­LEN­ME­Sİ / 366

    C. TE­KEL­Cİ EĞİ­LİM­LE­RİN ÖN­LEN­ME­Sİ / 367

    III. DIŞ VE TRAN­SİT Tİ­CA­RET / 370

    1. KLASİK DÖNEM / 370

    2. YENİLEŞME DÖNEMİ/ 379

    IV. Tİ­CARÎ VER­Gİ­LE­ME: GÜM­RÜK SİS­TE­Mİ / 387

    A. İÇ GÜM­RÜK­LER / 387

    B. DIŞ GÜM­RÜK­LER / 388

    AL­TIN­CI BÖ­LÜM: PA­RA VE Fİ­NANS­MAN SİS­TE­Mİ / 391

    I. PA­RA Sİ­YA­SE­Tİ DÖ­NEM­LE­Rİ / 396

    A. KLA­SİK DÖ­NEM / 396

    1. Ku­ru­luş dö­ne­mi: Mo­no­me­ta­lizm / 396, 2. Ti­carî ge­liş­me ve bi­me­ta­lizm / 398, 3. Fi­yat ar­tış­la­rı ve sik­ke tas­hih­le­ri dö­ne­mi / 404, 4. Os­man­lı pa­ra­la­rı­na dö­nüş / 407

    B. YE­Nİ­LEŞ­ME DÖ­NE­Mİ / 412

    1. Ge­çiş dö­ne­mi / 412, 2. Tem­silî pa­ra / 415

    II. Fİ­NANS VE KRE­Dİ / 421

    A. KLASİK DÖNEM / 421

    B. YENİLEŞME DÖNEMİ / 423

    1. Galata bankerleri / 423, 2. Bankacılık / 424, 3. Sermaye piyasası ve menkul kıymetler borsası / 427, 4. Yabancı sermaye / 428

    YE­DİN­Cİ BÖ­LÜM: ES­NAF BİR­LİK­LE­Rİ VE NARH SİS­TE­Mİ / 431

    I. KLASİK DÖNEM / 433

    A. ESNAF TEŞKİLATI / 433

    B. ESNAF VE NARH NİZAMI / 439

    1. Narh sisteminin dayanağı olarak para ve fiyat yapısı / 439, 2. Narh sisteminin işleyişi / 447

    II. ESNAFTA DÖNÜŞÜM VE YENİLEŞME DÖNEMİ / 450

    A. ESNAFTA DÖNÜŞÜM/ 450

    1. Göçler ve kentleşme / 451, 2. Gedikler / 452, 3. Vakıflar ve esnaf / 455, 4. Yeniçeriler ve esnaf / 457

    B. YENİLEŞME DÖNEMİ / 459

    SE­Kİ­ZİN­Cİ BÖ­LÜM: ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL GÜ­VEN­LİK SİS­TEM­LE­Rİ / 463

    I. ÇA­LIŞ­MA VE ÜC­RET SİS­TE­Mİ / 463

    II. SOS­YAL GÜ­VEN­LİK SİS­TE­Mİ / 469

    A. AS­KERÎ ZÜM­RE (DEV­LET GÖ­REV­Lİ­LE­Rİ) / 470

    B. YÖ­NE­Tİ­LEN­LER (HALK, RE­AYA) / 470

    SO­NUÇ / 478

    KAY­NAK­LAR /485

    EKLER / 515

    DİZİN / 529

    ON BİRİNCİ BAS­KI­NIN ÖN­SÖ­ZÜ

    Tür­ki­ye İk­ti­sat Ta­ri­hi’nin bu on birinci bas­kı­sı da göz­den ge­çi­ri­le­rek ve ba­zı ila­ve­ler­le ya­yın­lan­mak­ta­dır.

    Bu bas­kı­yı ya­par­ken ten­kit­le­ri­ni ve tas­hih­le­ri­ni bil­di­ren di­ğer ar­ka­daş­la­rım­la bü­yük emek­le­ri ge­çen Der­gâh’ta­ki ar­ka­daş­la­rı­ma te­şek­kür ede­rim.

    Prof. Dr. AHMET TA­BA­KOĞLU

    M.Ü. İk­ti­sadî ve İda­ri Bi­lim­ler Fa­kül­te­si Öğ­re­tim Üye­si (2009)

    SE­Kİ­ZİN­Cİ BAS­KI­NIN ÖN­SÖ­ZÜ

    Türk İk­ti­sat Ta­ri­hi’nin bu se­ki­zin­ci bas­kı­sı da göz­den ge­çi­ril­miş ve ki­ta­ba ila­ve­ler ya­pıl­mış­tır. Bu bas­kı­da ki­ta­bın muh­te­va­sı­nı da­ha iyi ak­set­ti­re­ce­ği mü­la­ha­za­sıy­la Tür­ki­ye İk­ti­sat Ta­ri­hi baş­lı­ğı ter­cih edil­miş­tir.

    Hiç şüp­he­siz Fa­kül­te­miz İk­ti­sat Ta­ri­hi Ana­bi­lim Da­lı kad­ro­su ile yük­sek li­sans ve dok­to­ra öğ­ren­ci­le­ri bu ki­ta­bın ge­liş­me­sin­de­ki en bü­yük âmil­ler­dir. On­la­rın ko­lay­laş­tı­ran ve kat­kı­lar­da bu­lu­nan var­lık­la­rı­nı sev­giy­le an­ma­lı­yım. Bu­nun ya­nın­da bu kad­ro için­de say­dı­ğım ve Tür­ki­ye’nin dört bir ya­nın­da gö­rev ya­pan ar­ka­daş­la­rı­mın kat­kı­la­rı ol­muş­tur.

    Bu bas­kı­yı ya­par­ken ten­kit­le­ri­ni ve tas­hih­le­ri­ni bil­di­ren di­ğer ar­ka­daş­la­rım­la diz­gi sü­re­cin­de bü­yük emek­le­ri ge­çen Ay­ten Ba­laç ve Ser­min Ya­vuz’a te­şek­kür ede­rim.

    Prof. Dr. AHMET TA­BA­KOĞLU

    M.Ü. İk­ti­sadî ve İda­ri Bi­lim­ler Fa­kül­te­si Öğ­re­tim Üye­si (2007)

    YE­DİN­Cİ BAS­KI­NIN ÖN­SÖ­ZÜ

    Türk İk­ti­sat Ta­ri­hi’nin al­tın­cı bas­kı­sı ila­ve­siz ya­pıl­mış­tı. Ye­din­ci bas­kı­da ise ila­ve­ler var­dır. Bu bas­kı­yı ya­par­ken ten­kit­le­ri­ni ve tas­hih­le­ri­ni bil­di­ren ar­ka­daş­la­rım­la yi­ne bu bas­kı­da bü­yük eme­ği ge­çen Nur­ten As­lım ve Fa­ruk Dur­sun’a te­şek­kür ede­rim.

    Prof. Dr. AHMET TA­BA­KOĞLU

    M.Ü. İk­ti­sadî ve İda­ri Bi­lim­ler Fa­kül­te­si Öğ­re­tim Üye­si (2005)

    BE­ŞİN­Cİ BAS­KI­NIN ÖN­SÖ­ZÜ

    Türk İk­ti­sat Ta­ri­hi’nin üçün­cü ve dör­dün­cü bas­kı­sı ila­ve­siz ya­pıl­mış­tır. Be­şin­ci bas­kı­da ise ikin­ci bas­kı­da­ki ha­ta­lar gi­de­ril­me­ye ça­lı­şıl­mış ve kıs­men ila­ve­ler ya­pıl­mış­tır. Ki­ta­bın ye­ni­den oku­yu­cu ile bu­luş­ma­sı­nın ilk se­be­bi eşi­min teş­vik­le­ri ve özel­lik­le bil­gi­sa­yar imkânla­rın­dan ya­rar­lan­mam ko­nu­sun­da­ki ıs­rar­la­rı­dır. Bu bas­kı­yı ya­par­ken ikin­ci bas­kı­yı sa­tır sa­tır oku­yup ten­kit­le­ri­ni ve tas­hih­le­ri­ni bil­di­ren ar­ka­daş­la­rım Doç. Dr. Sa­it Öz­türk, Dr. Re­cep Ulu­soy ve Dr. Ya­şar Bül­bül’e, çi­zim­ler­de yar­dım­cı olan Mu­har­rem Es’e ve ta­sa­rı­mı ya­pan Lüt­fi Ka­ya­oğ­lu’na te­şek­kür ede­rim.

    Prof. Dr. AHMET TA­BA­KOĞLU

    M.Ü. İk­ti­sadî ve İda­ri Bi­lim­ler Fa­kül­te­si Öğ­re­tim Üye­si

    İs­tan­bul Araş­tır­ma­la­rı Mer­ke­zi Vak­fı Baş­ka­nı (2000)

    İKİN­Cİ BAS­KI­NIN ÖN­SÖ­ZÜ

    Türk İk­ti­sat Ta­ri­hi ki­ta­bı­nın ikin­ci bas­kı­sı­nı göz­den ge­çi­re­rek ve ge­niş­le­te­rek ya­yın­lı­yo­ruz. İlk bas­kı­dan bu ya­na ge­çen sü­re içe­ri­sin­de kap­sam ve ni­te­lik­te­ki ge­liş­me ta­biîdir. Şüp­he­siz bu ge­liş­me­de şe­ref pa­yı ya­zı­lı ten­kit­le­ri­ni esir­ge­me­yen­le­rin­dir.

    Ki­tap, il­gi­li der­sin adın­dan do­la­yı, bu is­mi ta­şı­mak­ta­dır. Fa­kat ko­nu ön­ce­lik­le Tür­ki­ye ile il­gi­li­dir. Ma­ama­fih ge­niş kap­sam­lı ol­ma­mak­la bir­lik­te Türk­le­rin Ana­do­lu’dan ön­ce­ki dö­nem­le­ri­ni de ele al­dık.

    Ders ki­ta­bı ol­ma özel­li­ği ve bir an ön­ce öğ­ren­ci­le­rin is­ti­fa­de­si­ne su­nul­ma ge­re­ği is­te­ni­len ge­liş­me­le­ri bel­li bir öl­çü­de en­gel­le­miş­tir. Araş­tır­ma gö­rev­li­si ar­ka­daş­la­rım; Gül­feddîn Çe­lik, R. De­niz Öz­bay, Erol Öz­var ve Mu­rat Ko­ral­türk’ün özel­lik­le dü­zelt­me­ler ko­nu­sun­da­ki yar­dım­la­rı­nı te­şek­kür­le an­mak is­te­rim. Ki­ta­bın bu şek­liy­le il­gi­li­le­re ya­rar­lı ol­ma­sı­nı di­le­rim.

    Prof. Dr. AHMET TA­BA­KOĞLU

    M.Ü. Or­ta­do­ğu ve İslâm Ül­ke­le­ri Ens­ti­tü­sü Mü­dü­rü

    İk­ti­sadî ve İda­ri Bi­lim­ler Fa­kül­te­si Öğ­re­tim Üye­si (1994)

    Bİ­RİN­Cİ BAS­KI­NIN ÖN­SÖ­ZÜ

    Türk İk­ti­sat Ta­ri­hi çok çe­şit­li ih­ti­yaç­la­rın ürü­nü­dür. Eğer böy­le ih­ti­yaç­la­rı dik­ka­te al­ma­say­dık bu ki­ta­bı ka­le­me al­ma ce­sa­re­ti­ni ken­di­miz­de bu­la­ma­ya­cak­tık.

    Bir yan­da el değ­me­miş mil­yon­lar­ca ar­şiv ve­si­ka­sı, bir yan­da da de­ğer­len­di­ril­me­si ge­re­ken araş­tır­ma­lar­la kar­şı kar­şı­ya­yız. Bu ki­tap­ta in­ce­le­ye­bil­di­ği­miz bel­ge­le­ri de­ğer­len­di­rip, özel­lik­le yi­ne bel­ge­le­re da­ya­lı, araş­tır­ma­la­rın so­nuç­la­rı­nı ter­kip ha­li­ne ge­tir­me­yi de­ne­dik. Bu, ön­ce­lik­le önü­müz­de­ki araş­tır­ma­lar için çer­çe­ve oluş­tur­ma ih­ti­ya­cın­dan kay­nak­lan­mış­tır. Bu­nun ya­nın­da üni­ver­si­te­le­ri­miz­de oku­tul­mak­ta olan Türk ik­ti­sat ta­ri­hi ders­le­ri­ne kat­kı­da bu­lun­ma­yı ümit et­mek­te­yiz. Bu­ra­da ele alı­nan kı­sım XIX. yüz­yıl baş­la­rı­na ka­dar ge­len kla­sik dö­nem­dir. Bu yüz­yıl ve son­ra­sı ay­rı bir cil­din ko­nu­su ola­bi­lir.

    Ki­tap Mar­ma­ra Üni­ver­si­te­si’nde­ki ça­lış­ma­la­rın bir ürü­nü­dür. Bu­nun­la bir­lik­te, ik­ti­sat ta­ri­hi­ni bir mes­lek ola­rak seç­mem­de Ezel Er­ver­di’nin he­nüz bir li­sans öğ­ren­ci­si iken yap­tı­ğı tav­si­ye­nin bü­yük ro­lü var­dır. Aka­de­mik ka­ri­yer­de muh­te­rem ho­ca­la­rım; Rek­tö­rü­müz Prof. Dr. Or­han Oğuz’un, De­ka­nı­mız Prof. Dr. Ömer Fa­ruk Ba­tı­rel’in ve Bö­lüm baş­ka­nı­mız Prof. Dr. Erol Zey­ti­noğ­lu’nun teş­vik ve kat­kı­la­rı­nı şük­ran­la an­mak is­te­rim.

    İlk kür­sü baş­ka­nım ve yar­dım­cı­sı bu­lun­du­ğum Or­ta­do­ğu ve İslâm Ül­ke­le­ri Eko­no­mik Araş­tır­ma Mer­ke­zi Mü­dü­rü Doç. Dr. İl­han Ulu­dağ baş­lan­gı­cın­dan be­ri aka­de­mik ça­lış­ma­la­rım­da des­tek­le­ri­ni ve yar­dım­la­rı­nı esir­ge­me­miş­tir. Bu ki­tap, bir yö­nüy­le onun ko­nu­ya ver­di­ği önem­den il­ham alı­na­rak ha­zır­lan­mış­tır. Yi­ne Prof. Dr. Ha­lil Sa­hil­li­oğ­lu baş­ta ol­mak üze­re, ik­ti­sat ta­ri­hi ho­ca­la­rı­mın kat­kı ve teş­vik­le­ri­ni unut­mam müm­kün de­ğil­dir.

    Ni­ha­yet Der­gah Ya­yın­cı­lık ve Emek Mat­ba­acı­lık men­sup­la­rı ar­ka­daş­la­rı­mın hem il­mi, hem de tek­nik ko­nu­lar­da­ki kat­kı­la­rı her za­man­ki gi­bi yol gös­te­ri­ci ol­muş­tur. Bu­ra­da özel­lik­le Mus­ta­fa Mo­dan­lı­oğ­lu ile A. Mus­ta­fa Ka­lıp­çı’nın emek­le­ri­ni an­mak is­te­rim.

    AHMET TA­BA­KOĞLU (1986)

    KI­SALT­MA­LAR

    A : Eva­il (baş­la­rı)

    Ah. M. : Ahkâm-ı mâli­ye

    AÜ : An­ka­ra Üni­ver­si­te­si

    B : Eva­sıt (or­ta­la­rı)

    BA : Baş­ba­kan­lık Os­man­lı Ar­şi­vi

    bs. : Bas­kı

    BTTD : Bel­ge­ler­le Türk Ta­ri­hi Der­gi­si

    C : Cilt, eva­hir (son­la­rı)

    Cev­det : BA. Mu­al­lim Cev­det tas­ni­fi

    D : der­gi­si; TS. A. Def­ter tas­ni­fi

    dğ. : do­ğu­mu

    DİA : Di­ya­net İs­lam An­sik­lo­pe­di­si

    E : TS. T. Evrâk tas­ni­fi

    Ef. : Efen­di

    ESS : Ency­clo­pe­adia of the So­ci­al Sci­en­ces

    Ev. M. : Evâmir-i ma­li­ye

    FSH : Fi­kir ve Sa­nat­ta Ha­re­ket Der­gi­si

    Hs. : Has­lar

    İA : İslâm An­sik­lo­pe­di­si

    İAD : İs­tan­bul Ah­kam Def­ter­le­ri

    İb­nü­le­min : BA. İb­nü­le­min Mah­mud Ke­mal tas­ni­fi

    İİ­ED : İslâm İlim­le­ri Ens­ti­tü­sü Der­gi­si

    İK : İs­tan­bul Kül­li­ya­tı

    İÜ : İs­tan­bul Üni­ver­si­te­si

    İÜ­EFD : İs­tan­bul Üni­ver­si­te­si Ede­bi­yat Fa­kül­te­si Der­gi­si

    İÜ­İFM : İs­tan­bul Üni­ver­si­te­si İk­ti­sat Fa­kül­te­si Mec­mu­ası

    JES­HO : Jo­ur­nal of Eco­no­mic and So­ci­al His­tory of the Ori­ent

    K.Mh : Kuyûd-ı mü­him­mat

    Ke­pe­ci : BA. Ka­mil Ke­pe­ci tas­ni­fi

    Kit. : Ki­tap­la­rı, Ki­tap­lı­ğı

    Krş. : Kar­şı­laş­tı­rı­nız

    Ktp. : Kü­tüp­ha­ne­si

    M : Mec­mua

    Md. : Mad­de

    Mk. : Mu­ka­taa

    MM : BA. Ma­li­ye­den mü­dev­ver tas­ni­fi

    MOT : Mu­fas­sal Os­man­lı Ta­ri­hi

    MTM : Millî Te­teb­bu­lar Mec­mu­ası

    Mü­him­me : BA. Mü­him­me def­ter­le­ri tas­ni­fi

    MÜ­İFD : Mar­ma­ra Üni­ver­si­te­si, İk­ti­sadî ve İda­ri Bi­lim­ler Fa­kül­te­si Der­gi­si

    Mv. : Mevkûfât

    OA : Os­man­lı Araş­tır­ma­la­rı Der­gi­si

    ODMT : Os­man­lı Dev­le­ti ve Me­de­ni­ye­ti Ta­ri­hi

    OD­TÜ : Or­ta­do­ğu Tek­nik Üni­ver­si­te­si

    Rz. : Ruznâmçe

    S : Sa­yı

    SBF : Si­ya­sal Bil­gi­ler Fa­kül­te­si

    Şer’iy­ye : Şer’iy­ye Si­cil­le­ri

    TAD : Ta­rih Araş­tır­ma­la­rı Der­gi­si

    TBFD : Ti­carî Bi­lim­ler Fa­kül­te­si Der­gi­si

    TCTA : Tan­zi­mat’tan Cum­hu­ri­yet’e Tür­ki­ye An­sik­lo­pe­di­si

    TED : Ta­rih Ens­ti­tü­sü Der­gi­si

    THİTM : Türk Hu­kuk ve İk­ti­sat Ta­ri­hi Mec­mu­ası

    THTM : Türk Hu­kuk Ta­ri­hi Mec­mu­ası

    TİTS : Tür­ki­ye İk­ti­sat Ta­ri­hi Se­mi­ne­ri

    TM : Tür­ki­yat Mec­mu­ası

    TO­EM : Ta­rih-i Os­manî En­cü­me­ni Mec­mu­ası

    TS. : Top­ka­pı Sa­ra­yı Mü­ze­si

    TS. A : TS. Ar­şi­vi

    TS. B : TS. Bağ­dat Köş­kü Kit.

    TS. H : TS. Ha­zi­ne Kit.

    TS. R : TS. Re­van Köş­kü Kit.

    TTEM : Türk Ta­rih En­cü­me­ni Mec­mu­ası

    TTK : Türk Ta­rih Ku­ru­mu

    TV : Ta­rih Ve­si­ka­la­rı

    Ty. : Türk­çe yaz­ma­lar

    Yaz. : el yaz­ma­sı

    TAB­LO­LAR

    Tab­lo 1. I. Sü­ley­man dev­rin­de­ki sa­yım­la­ra gö­re 1520-1530 yıl­la­rı ara­sın­da Tür­ki­ye’de nü­fus da­ğı­lı­şı

    Tab­lo 2. Os­man­lı top­lu­mun­da ta­ba­ka­laş­ma

    Tab­lo 3. 1523-1788 ara­sın­da büt­çe ge­lir ve gi­der­le­ri­nin re­el ve no­mi­nal se­yir­le­ri

    Tab­lo 4. Büt­çe­le­re gö­re ha­zi­ne­den ma­aş alan as­ke­ri ve yö­ne­ti­ci per­so­nel ile bun­la­rın öde­nek­le­ri­nin (el-mevâcibât) top­la­mı ve büt­çe gi­der­le­ri için­de­ki oran­la­rı­nın sey­ri (ak­çe ola­rak)

    Tab­lo 5. Büt­çe­le­re gö­re tes­limât har­ca­ma­la­rı­nın ve bun­la­rın top­lam büt­çe gi­der­le­ri için­de­ki oran­la­rı­nın sey­ri (ak­çe ola­rak)

    Tab­lo 6. Ak­çe ağır­lık­la­rı­nın ve gü­müş mik­tar­la­rı­nın yıl­la­ra gö­re sey­ri (kı­rat ola­rak)

    Tab­lo 7. Av­ru­pa’da ma­den stok­la­rın­da­ki de­ğiş­me­ler

    Tab­lo 8. Av­ru­pa’da yıl­lık pa­ra ar­zı ar­tış­la­rı

    Tab­lo 9. 1551-1600 yıl­la­rı ara­sın­da Av­ru­pa’da ba­zı mal­lar­da kay­de­di­len en yük­sek top­lam ve or­ta­la­ma fi­yat ar­tış­la­rı (%)

    Tab­lo 10. Sü­ley­ma­ni­ye imâre­ti def­ter­le­ri­ne gö­re gı­da mad­de­le­rin­de no­mi­nal ve re­el ar­tış in­deks­le­ri

    Tab­lo 11. Sü­ley­ma­ni­ye imâre­ti def­ter­le­ri­ne gö­re ba­zı yıl­lar için gı­da mad­de­le­rin­de­ki fi­yat ar­tış or­ta­la­ma­la­rı

    Tab­lo 12. Ba­zı mal­la­rın or­ta­la­ma sa­tış fi­yat­la­rı (ak­çe ola­rak)

    Tab­lo 13. Os­man­lı Dev­le­ti’nden ay­rı­lan ba­zı dev­let­le­rin ik­ti­sadî gös­ter­ge­le­ri

    GRA­FİK­LER

    Gra­fik 1. 1523-1788 ara­sın­da büt­çe ge­lir ve gi­der­le­ri­nin re­el ve no­mi­nal de­ğer ar­tış­la­rı

    Gra­fik 2. Büt­çe­le­re gö­re as­kerî ve yö­ne­ti­ci per­so­ne­le ha­zi­ne­den ya­pı­lan öde­me­ler

    Gra­fik 3. Ak­çe ağır­lık­la­rı­nın ve gü­müş mik­tar­la­rı­nın yıl­la­ra gö­re sey­ri

    Gra­fik 4. Av­ru­pa’da kıy­met­li ma­den stok­la­rın­da­ki de­ğiş­me­ler

    Gra­fik 5. Av­ru­pa’da yıl­lık pa­ra ar­zı ar­tış­la­rı

    Gra­fik 6. Sü­ley­ma­ni­ye imâre­ti def­ter­le­ri­ne gö­re gı­da mad­de­le­rin­de no­mi­nal ve re­el fi­yat ar­tış­la­rı

    GİRİŞ

    USÛL HAKKINDA

    İktisat tarihi öncelikle iktisat biliminin ihtiyaçlarından kaynaklandığı için tarihin değil iktisadın bir bölümü olmalıdır. Bununla birlikte bazı iktisatçıların olduğu kadar tarihçilerin ve hatta sosyal ve siyasî bilimcilerinin de ilgi sahası içerisindedir. Bunların önemli bir kısmının yabancı olduğunu belirtmeliyiz. Özellikle Türkiye’nin şartları Türkiye iktisat tarihini böyle bir ilginin merkezi yapmıştır. Ancak yerli sosyal bilimcilerin ve iktisatçıların konuya yoğun bir ilgi gösterdiklerini söylemek güçtür. Bu da Türkiye’de bu bilimlerin geri olmasının sebebini açıklar. Meseleyi konumuz açısından ele alırsak ve iktisadın temelinde matematik değil kültür (ve tarih) olduğunu kabul edersek verimli ve özgün çalışmalara adım atabiliriz. Ancak bunu hesaba katan çalışmalar iktisadı çeviri, taklit (veya iyimser bir yaklaşımla adaptasyon) niteliğinden kurtarabilir.

    Aydınlanma çağının bir ürünü olan doğrusal ilerlemeci tarih anlayışının yani insanlık tarihinin dünyanın her yerinde aynı merhalelerden geçtiği fikrinin geçerliliği azaldıkça Türkiye iktisat tarihinin de önemi artmıştır. Daha yüzyılın başlarından itibaren Batı dışına alıcı gözle bakmaya başlayan yine Batılı bilim adamları bununla ilgili özgün ve verimli konular bulmaktadırlar. Yine de bu doğrusal ilerlemeci anlayış hâlâ, dünyada ve Türkiye’de etkisini sürdürmektedir. Kapitalist paradigma içerisinde kalarak Türkiye’nin az gelişmiş bir ülke olduğu, Osmanlı sisteminin kapitalizm öncesi bir ekonomiye sahip bulunduğu fikirleri ve kalkınma gibi hipotezler doğrusal ilerlemeci zihniyetin yansımalarıdır.

    Türkiye İktisat Tarihi’nde izleyeceğimiz usûlün (metod, yöntem) esasını Türkiye’nin, Batı iktisat tarihiyle etkileşim halinde olmakla birlikte, özellikle XVIII. yüzyılın sonlarına kadar özgün bir iktisadî, sosyal ve siyasî sisteme sahip olduğu varsayımı oluşturmaktadır. Bu sebeple biz, büyük ölçüde başka tarih bilinmediği için açıkça veya zımnen, Batı tarihi esas alınarak oluşturulmuş gelişme teorilerinin Türkiye tarihi için fazla yol gösterici olduğuna inanmıyoruz. Bizzat belgeler asıl hareket noktamızı oluşturmaktadır. Bununla birlikte Türkiye iktisat tarihi çalışmaları için yeni bir ‘paradigma’ geliştirdiğimiz iddiasını da taşımıyoruz. Bu çalışma bir iktisat öğrencisinin Türkiye’nin iktisadî tarihini, çoğu zaman belgelerden hareketle anlama çabalarını aksettirmektedir. Aynı zamanda da gerçekten Türkiye’yi esas alan ve yine Türkiye’nin ihtiyaçlarına öncelik veren bir iktisat teorisinin oluşmasına katkıda bulunmayı ümit etmektedir.

    İktisat tarihi, bir yandan iktisada ve bir yandan da tarihe dayanmakla birlikte diğer sosyal ilimlerden soyutlanamaz. Yani iktisat tarihçisi kendisini, sosyal, beşeri ve kültürel vakıalardan uzak tutamaz. Bunun yanında dayandığı iki temel disiplin tarih ve iktisattır.

    I. TARİH

    Tarih geçmişin delile dayalı bilimidir

    Tarih geçmiş olayları muhayyilemizde yeniden inşa etmektir

    Tarih insanın kendisini bilmesi içindir

    Robin G. Collingwood

    Collingwood’un dediği gibi, madem ki tarihçi kişilerin akıllarından neler geçmiş olduğunu zihninde yeniden oluşturmak zorundadır, okur da tarihçinin zihninden neler geçtiğini düşünmelidir. Olguları incelemeden önce tarihçiyi inceleyin

    Edward H. Carr

    Tarih bilgisi ve bilinci bir toplumun sağlıklı olmasının göstergesidir. Bu, hafızanın yani belleğin bireyin sağlıklı olmasının göstergelerinden başlıcası olmasına benzer. Tarihsiz toplumlar gerçekten talihsiz toplumlardır.

    İslâm dünyası daha ilk yüzyıllardan itibaren hem yöntem ve hem de ilim olarak (özellikle usûlü’l-hadis) tarihe büyük bir yer vermişti. Bu çerçeve içinde tarih tenkidi de büyük gelişme göstermişti.

    Batı dünyasında tarih biliminin bağımsız bir araştırma ve öğretim dalı olması XIX. yüzyılda gerçekleşmiştir. Bu dönemde tarih, içiçe bulunduğu felsefe ve edebiyattan giderek bağımsızlaşmıştır. Arşiv belgeleri değerlendirilmeye başlanmış, üniversitelerde bağımsız tarih kürsüleri kurulmuş, tarih dernekleri oluşturulmuş ve tarih dergileri çıkarılmaya başlamıştır.

    Özellikle belgelerin kullanılmaya başlanması tarihî gerçek meselesini gündeme getirmişti. Çünkü belgeler önceden araştırıcının sahip olduğu yaklaşıma göre seçilip değerlendirilebilirdi. Oysa ampirik görüşle tarihe yaklaşanlar tarihçi ile tarihî gerçekler arasında tam bir bağımsızlık olduğunu varsayıyorlardı. Buna göre tarihî gerçekler arşiv belgelerinde yazılıydı ve bunlar incelendikçe tarih yeniden ortaya çıkarılmış olurdu. Bu tarih anlayışı son derece ayrıntılı tarih kitaplarının yazılmasına yol açmıştır. Bununla birlikte içinde yaşanılan çağın teorik ve ideolojik yaklaşımları bu kitapların varlığı karşısında etkisini kaybetmişler veya bunları hesaba katmak zorunda kalmışlardır.

    Belgeler, Türkiye’de olduğu gibi, bütünüyle değerlendirilemezse ideolojik yaklaşımların etkisi artar. Nitekim günümüz Türkiye’sinde belgelere dayalı tarih ilminin gelişmemiş olması (ve belgelere dayalı çalışanların vesika-perest veya ultra-amprisist olarak vasıflandırılmaları) Türkiye tarihinin, Batı tarihinin oluşturduğu kavramsal çerçeveler içerisinde ele alınmasının gerekçesini (veya bahanesini) oluşturmaktadır. Tarihçiliğimiz geliştikçe ve sosyal bilimlerin esasını teşkil ettikçe bu kavramsal çerçeveler de değişecek ve Türkiye gerçeklerinden kaynaklanan yeni çerçeveler, modeller ve teoriler oluşturulabilecektir.

    Tarih dediğimiz zaman vakıaların, hadiselerin hatta madde ve eşyanın geçmişini anlıyoruz. Fakat tarih burada, insan toplumlarının zaman içerisinde gösterdikleri değişiklikleri yansıtan bir ilim dalı olarak ele alınacaktır. Bu yönüyle tarih beşeri olayların sebep ve sonuçlarının araştırılmasıdır. Nitekim tarihin Yunanca’daki karşılığı araştırma anlamına gelen istoriadır.

    Tarih, geçmişte, edebiyatın bir kolu olarak ele alınmıştır. Bu yüzden mensur olduğu kadar edebi hünerlerin uygulandığı manzum tarihler de yazılmıştır. Yine tarihçilerin içinde yaşadıkları devirlerin ihtiyaçları tarihin amacını belirlemiştir. Bu yüzden geçmiş olayları rivayet etmekle yetinen, olayları bir devlet görevi olarak günü gününe tespit eden (vakanüvislik), olayların sebep ve sonuçlarına inen veya tarihi toplum felsefesi için malzeme olarak kullanan tarihçiler söz konusu olmuştur. Günümüzde son iki grup tarihçi önem kazanmıştır.

    Tarih, incelediği zaman dilimi ele alındığında, geçmişe doğru arkeolojinin ağırlığını daha çok hisseder. Yakın tarihte ise gazetecilik dozu fazladır. Üstelik yakın tarih araştırmalarında, ideolojilerin ve yasaların çizdikleri çerçeve tarihçilerin araştırmalarını ve soğukkanlı sonuçlar elde etmelerini bir hayli zorlaştırmaktadır.

    A. TARİHİN TARİFİ VE ÇEŞİTLERİ

    Tarih ilminin çeşitli tariflerinden hareketle şöyle bir sonuca varmak mümkündür: Tarih insanların toplum içerisindeki yaşayışlarını, zamanın akışı içerisinde yer göstererek, maddî ve manevî amillerin oluşturduğu bir etkileşim çerçevesinde ele alan bir ilimdir.

    Tarihi umumî ve hususi olarak iki kısımda ele almak kabildir. Umumî tarih, Avrupa tarihi esas tutularak başlıca dört bölümde ele alınır. Bunlar şu dönemlerdir: İlkçağ (yazının icadından Batı Roma İmparatorluğu’nun yıkıldığı 476 yılına kadar), Ortaçağ (476’dan İstanbul’un fethedildiği 1453 veya Amerika’nın keşfedildiği 1492 yılına kadar), Yeniçağ (1453 veya 1492’den Fransız ihtilalinin gerçekleştiği 1789’a kadar), Yakınçağ (1789’dan günümüze kadar). Bu tür bir dönemlenme esas alınarak müstakil tarih eserleri yazılmıştır.

    Hususi tarihler ise milletlerin, münferit olayların, kurumların, şehirlerin, ilimlerin vs. tarihidir. Selçuklu tarihi, sanat tarihi, dinler tarihi, iktisadî düşünce tarihi, felsefe tarihi, tıp tarihi, Konya tarihi, Akdeniz tarihi, Haçlı seferleri tarihi, para tarihi vs. gibi.

    B. TARİHİN METODU

    Metod deyince herhangi bir ilim çerçevesi içerisinde bilgi elde etme ve sonuç çıkarma imkanlarını sağlayan araçları anlıyoruz. Bu iki safhalıdır: Tahlil (çözümleme, analiz) ve terkip (bileşim, sentez).

    1. Tahlil

    Bu safhada önce kaynaklar tanınır, sonra bu kaynaklar eleştiriye tabi tutulur (tenkit). Nihayet tespit edilen olaylar yorumlanır.

    a. Tarihin kaynakları

    aa. Müşahedeler (gözlemler)-hatıralar. Bu tür kaynaklar daha çok yakın tarih için kullanılır.

    bb. Rivayetler. Başlıca üç bölümde ele alınabilir:

    – Şifahî rivayetler: Ağızdan ağıza, kulaktan kulağa nakledilen rivayetlerdir. Destanlar, halk hikayeleri, efsaneler, menkibeler vs. gibi.

    – Yazılı rivayetler: Günlük olayların bir devlet görevi olarak yazıldığı kitaplar (vekâyinâmeler, kronikler), kitâbeler (Orhun kitâbeleri, türbe kitâbeleri), özgeçmiş kitapları (ensâb, terâcim, şecereler), gezi notları (İbn Battuta, Evliya Çelebi seyahatnâmeleri), periyodikler (dergiler vs.).

    – Resimli haberler, haritalar, fotoğraflar. Bunlar çoğunlukla yakın tarih kaynaklarıdır. Hava fotoğrafları ise çok daha eski zamanlar için önemli kaynaklardır.

    – Sinema, televizyon filimleri yakın tarih için kaynak sayılır. Belgesel nitelikli filimler de özellikle geçmiş kültür unsurlarını aktarmada önemlidirler.

    cc. Kalıntılar

    – Antropolojik (beşerî) ve arkeolojik kalıntılar: Mumyalar, bina ve şehir kalıntıları gibi.

    – Edebî eserler, sanat eserleri, resimler. Bunlar da diğer kanıt türleri gibi, çoğunlukla geleceğin tarihçileri düşünülerek yapılmamıştır. Onları yapanların kendi kaygıları ve mesajları vardır. Bu mesajların yorumu çok kere ikonografi veya ikonoloji olarak adlandırılır. Herhangi bir resim veya imge farklı tarihçilere değişik şeyler söyleyecektir. Yine bu tür eserler, özellikle olumsuzlukların tasviri bireyin bastırdığı arzuların ötekine yansıtılması olduğu söylenebilir.

    – Hukukî belgeler ve eserler, elçilik ve konsolosluk raporları, resmî belgeler, kanunnameler, mahkeme sicilleri. Özellikle iktisat tarihi bakımından önemli olan bu kaynaklar çoğunlukla devlet arşivlerinde ve müzelerde bulunur. Bu kaynaklardan faydalanabilmek için paleografya (eski yazıların okunuş ilmi) ile lingüistik (lisaniyat) ilimleri tarihçiye yardımcı olur.

    b. Tarih tenkidi

    Bu tenkidin amacı tarih kaynaklarının geçerlilik derecelerini tespit edip değerlendirmektir. Kaynağın dış tenkidi onun sahte olup olmadığının anlaşılmasını sağlar. İç tenkidi ise kaynağın güvenilir olup olmadığını ve ne ölçüde gerçeği aksettirdiğini tespite yöneliktir. Bu şekilde tarih efsanelerden ayıklanabilir, doğrular yanlışlardan ayrılabilir veya çok basit gibi görünen olayların karmaşık oldukları ortaya konabilir (veya tersi). İslâm dünyasında hadis usûlü ilmi bu tenkit geleneğini yerleştirmiştir.

    c. Tarihin yorumlanması (tefsir)

    Tarihî olayların sağlıklı bir şekilde yorumlanabilmesi için bu olayları aksettiren kaynakların ait oldukları zamanın sosyal, iktisadî ve siyasî özellikleri bilinmelidir. Bu şekilde önce kaynaklar arasındaki bağ kurulur ve bunların tanıklık dereceleri tespit edilir. Kaynak yazılı bir rivayet ise yazarının kimlik ve kişiliği, çevresi ve eserleri dikkate alınır.

    2. Terkip (Sentez)

    Kaynakların değerlendirilmesinden sonra bunların tanıklık ettikleri olaylar; dönemlerinin tabiî, dinî, teknolojik, kültürel, iktisadî, hukukî, zihnî, ve siyasî şartlarının belirlediği bir etkileşim çerçevesinde ele alınmalıdır. Böylece olayların sebep-sonuç ilişkileri sağlıklı bir biçimde tespit edilebilir.

    Belgelerdeki eksiklikler ve boşluklar, başka delillere dayanılarak ve siyak-sibaka (bağlam) göre tahminlerde bulunularak doldurulabilir.

    Terkibin en önemli safhası belgelerin yorumlanarak eserin oluşturulmasıdır. Burada iki türlü zorluk ortaya çıkmaktadır. Birincisi tarihin konusunu farklı eğilimleriyle, kültürleriyle ve hayat tarzlarıyla insan toplulukları oluşturmaktadır. Onların bu durumlarını günümüze aksettirmek kolay değildir. Bunun için tarihçi öncelikle bu toplumları anlatmaya değil anlamaya çalışmalıdır. İkincisi bu aksettirme işini yapan tarihçinin yaklaşım tarzı, kültür çevresi ve ideolojisi onun vereceği hükümleri etkiler. Bu yüzden tarihçiden, diğer sosyal bilimciler gibi, tam bir tarafsızlık beklenmemelidir. Önemli olan tarihçinin yaklaşım tarzını açıkça belirtmesi ve belgeleri buna göre yorumladığını samimiyetle itiraf etmesidir (Zira tarafsızlık iddia edenler genellikle hakim ideolojiden yana olanlardır). Bu itiraf yapılmasa bile okuyucu bu konuda dikkatli olmalıdır.

    Belgelerin yorumlanmasında da dikkatli olunmalıdır. Genelleştirme yapmak ve teori oluşturmak tarihçilerin de hoşuna gider. Ancak belgelerin özel zaman ve mekanlarla ilgili olabileceği hiçbir zaman gözden uzak tutulmamalıdır. Yine belli toplumlar için oluşturulan modellerle başka bir toplumu ve tarihini yorumlamak yaygın yanlışlardandır. Mesela Batı toplumları esas alınarak oluşturulan tarihî merhaleler nazariyelerinden birine göre Türk tarihini yorumlamak günümüzde içine düşülen en yaygın ve büyük yanlışların başında gelmektedir.

    II. İKTİSAT

    İktisat ve ekonomi kelimeleri tutumlu olmak, dengeli olmak gibi anlamlar taşırlar. Bugün iktisat ilmi çerçevesinde ele alınan konular geçmişte hem Doğu’da hem de Batı’da daha çok ahlâk, hukuk ve tarih kitaplarında ele alınmıştır. Özellikle ahlâk ilmi günümüz iktisat ilminin kaynağı gibi görünmektedir. Zira ekonomi tabiri Yunan düşüncesinde ahlâk ilminin alt bölümleri olan ethique (ahlâk düşüncesi, insanın kendisini yönetmesi), économie (oikonomia, ev yönetimi) ve politique (kent yönetimi) kavramlarından ikincisini oluşturmaktadır. Geleneksel düşüncede bu yaklaşım oldukça önemliydi. Nitekim kütüphanelerimizde ahlâk konusuyla ilgili ve yukarıdaki kavramların Türkçeleştirilmesiyle yazılan veya tercüme edilen birçok eser vardır. Bu kavramlar sırasıyla ilm-i ahlâk (ethique), ilm-i tedbîr-i menzil (économie, oeconomicus) ve ilm-i tedbîr-i medine (politique)dir. Türkçe’deki bu tür felsefî-tasavvufî kitapların en tanınmışları Kınalızâde Ali Efendi’nin Ahlâk-ı Alâî, Cemaleddîn Aksarayî’nin Ahlâk-ı Cemâlî, Amasyalı Hüsâmeddîn oğlu Ahmed’in Çelebi Sultan Mehmed’e (1413-1421) sunduğu Mir’âtü’l-mülûk adlı eserleridir.

    İktisat düşüncesi iktisadî meseleler kadar eskidir. Bu yüzden Yunan felsefesinde, İbranî-Hıristiyan düşüncesinde, İslâm geleneğinde iktisadî fikirler, açıklamalar görülmektedir. Feodal dönem Avrupa’sında Şarlman’dan (742?-814) St.Thomas Aquinas’a (1225-1274) kadar geçen 500 yıllık dönem The Great Gap (Büyük boşluk) olarak adlandırılır. Bu dönemde Avrupa entelektüel suskunluk içine girmiştir.

    İslâm dünyası ise bu dönemden itibaren tasnifinde bile güçlük çekilen büyük bir entellektüel birikim oluşturmuştur. Özellikle toprak, ticaret ve fiyat konularında bağımsız eserler yazılmıştır. Câhiz’in (öl. 869) et-Tabassur fi’t-Ticâra (Ticarette basiretli olmak), Risale fî medhi’t-tüccar ve zemm-i hıdmeti’s-sultan (Tüccarları övmek ve Sultanın hizmetinde bulunmayı yermek risalesi) adlı risaleleri, Ebu’l-Fazl Dımeşkî’nin (IX-XII. yüzyıllar) el-İşara ila Mehasini’t-Ticâra (Ticaretin iyiliklerine işaret) adlı eseri, İmam Muhammed Şeybanî’nin (749-804) el-İktisâb fi’r-rizkı’l-müstetâb (Helal rızkın elde edilmesi) ve Nâsıruddîn Tûsî’nin (1201-1274) Resmu Ayin-i İlhanî adlı risaleleri ile Makrizî’nin (1362-1442) İğasetü’l-ummah bi- keşfi’l-gummah adlı kitabı bunlara örnektir. Yine çeşitli Emvâl, Harâc, Kesb, Nükûd ve Siyasetü’ş-Şer‘iyye (Ahkâmu’s-sultâniye, Nesâyihu’l-mülûk) kitapları, fiyat ve piyasa denetimleri konusunda İbn Teymiyye’nin (1263-1328) el-Hisbe, Şevkânî’nin er-Risale fî hukmi’t-tes’îr (Fiyat tespitinin hükmüne dair risale) kitapçıkları zikre değer.

    Ebû Reyhân el-Bîrûnî (öl. 1050 civarı) tarihî olayları aydınlatmak amacıyla arkeoloji, jeoloji ve iktisadı kullandı. İbn Haldun (1332-1406), Mukaddime’siyle, tarih felsefesi, medeniyet tarihi, sosyoloji ve bazılarınca da iktisadın kurucusu olarak kabul edilir. Onun iktisadî olayları açıklaması zaman zaman XIX. yüzyıl kapitalist iktisatçılarını hatırlatır. Maamafih Batılı kapitalist anlamda iktisat bilimi İskoçyalı ahlâkçı ve iktisatçı Adam Smith’le (1723-1790) başlamıştır.

    Smith’e gelinceye kadar merkantilizm ve fizyokrasi akımları çerçevesinde kapitalist iktisat teorisine bir hazırlık dönemi yaşanmıştır. Avrupa’da ilk önemli teorik tartışmalar Amerika’dan Avrupa’ya sevkedilen gümüşlerin oluşturduğu fiyat hareketleri dolayısıyla ortaya çıkmıştır. Klasik kapitalist düşüncenin sahip olduğu serbest rekabet (bırakınız yapsınlar), ferdî menfaatin sosyal dengeyi sağlaması, dış ticaret serbestîsi, devlet müdahalesinin asgariye indirilmesi gibi fikirler fizyokratlar (tabiî nizamcılar) tarafından geliştirilmiştir.

    The Wealth of nations (Milletlerin zenginliği, yayınlanış tarihi 1776) Smith’in ilk iktisat kitabı olarak kabul edilen eseridir. Yunan felsefesi, Roma hukuku, İbranî-Hıristiyan düşüncesi, merkantilizm, fizyokrasi bu döneme uzanan süreçte kapitalist iktisat bilimine kaynaklık etmişler, katkıda bulunmuşlardır. Smith’in kullandığı bu ‘Milletlerin zenginliği’ sözü ilk dönemlerde iktisat bilimi yerine kullanılmıştır. Osmanlı ülkesinde de yazılan ilk iktisat kitaplarından birisi İlm-i servet-i milel (Milletlerin zenginliği ilmi) başlığını taşımaktadır. Kitabın yazarı liberalizmin ilk temsilcilerinden Sakızlı Ohannes Paşa’dır.

    Klasik kapitalist iktisat doktrininin ilk temsilcisi olan Smith yanında Ricardo (1772-1823), Malthus (1766-1834), Say (1767-1832), Senior (1790-1864) ve Mill (1806-1873) bu ekolün başlıca temsilcileridir.

    İktisat tarihi de klasik kapitalist iktisada, özellikle Ricardo iktisadına tepki olarak doğmuştur. İktisat teorisi doğuş döneminde ekonomi-politik ünvanını da kullanıyordu. Bu, onun değer yargılarıyla, ideolojik yaklaşımlarla ve pratik hedeflerle yüklü olması anlamına gelir.

    İktisadın 1830’larda İngiliz üniversitelerinde bağımsız bir bilim dalı olarak okutulmasıyla birlikte yöntem tartışmaları da başlamıştı. İktisatçıların bir grubu ekonomi-politikin Hıristiyan ilahiyatına tabi olması gerektiğini savunuyordu. İkinci grup iktisat teorisinden politik hedeflerin ve tekliflerin ayıklanmasını, üçüncü grup ise iktisatta tümevarım yönteminin kullanılmasını istiyordu. İktisadın yöntemiyle ilgili tartışmalar tümevarımın gerekliliğini ortaya çıkarmıştı. Richard Jones gibi, bazı iktisatçılar bu yöntemin en doğru bilimsel yöntem olduğunu savunmuşlardı. Bunlar Ricardo ve taraftarlarının tümdengelimci yöntemlerine şiddetle karşı çıkıyorlardı. İktisat tarihinin doğuşunda bu üçüncü grup da etkili olmuştur.

    III. İKTİSAT TARİHİ

    "İktisadî analizin başlıca üç tekniği vardır: Tarih, istatistik ve

    iktisat teorisi. Bunlardan birini seçmem gerekseydi

    iktisat tarihini seçerdim"

    Schumpeter, 1961, 12.

    İktisat tarihi, insanların hayatlarını sürdürebilmeleri için maddî ihtiyaçlarını nasıl giderdiklerini anlatır. H. Heaton ihtiyaçlarını karşılamak üzere üretimde bulunan insanların, ürünü asırlar boyu nasıl paylaştıklarının tarihidir diye tanımlıyor. Ona göre iktisat tarihi fizik kaynaklar, bunların kullanımı için geliştirilmiş teknolojiler ve toplumsal kurumlar arasındaki etkileşimin sonucudur.

    İktisatçılar iktisat tarihini iktisat teorisinin test edilmesini sağlayacak verileri toplayan bir bilim olarak tanımlarlar. İktisat tarihinin teorisi hakkında bir kitap yazmış olan J. Hicks iktisat tarihini geçmiş çağların bir uygulamalı iktisadı olarak görüyor. E. Heckscher iktisat tarihinin amacının kıt ve yetersiz kaynakların çağlar boyunca nasıl kullanıldığının ve bu alandaki değişmelerin insan hayatını ve toplumları nasıl etkilediğinin araştırılması olduğunu belirtir. Tarihçiler ise, iktisat tarihini genel tarihin iktisadî olaylarla ilgilenen özel bir dalı olarak görürler.

    A. İKTİSAT TARİHİNİN DOĞUŞU

    İktisat tarihi, özellikle Ricardo ile birlikte soyut hale gelen ve tümdengelimci yönteme bağlanan iktisat teorisine tepki olarak doğmuştur. Maamafih iktisat tarihinin Milletlerin zenginliği (1776) ile başladığını kabul edenler de vardır.

    Aslında XVIII. yüzyıl Avrupa’sındaki sosyal tarih çalışmalarının sosyoloji gibi sosyal ilimlerle birlikte iktisat tarihinin de doğuşunda etkili olduğunu söyleyebiliriz. Bu çalışmaların esası devletin ve toplumun nasıl şekillendirilmesi gerektiği değil, onların tarih boyunca nasıl bir gelişme gösterdiğidir.

    Sosyal felsefeden uzaklaşmayı gösteren bu tür tarih çalışmaları Aydınlanma çağı zihniyetinin ürünüdürler. Bunların esası evrensel bir tarihçilik anlayışıdır. Voltaire’in öncülük ettiği çalışmalarda esas konu evrensellikle birlikte, doğrusal tarih anlayışı yani insanlığın ilkellikten, barbarlıktan medeniyete doğru gelişme gösterdiğidir. Bu gelişmede çeşitli faktörlerin etkili olduğu vurgulanmıştır. Mesela Temple 1672’de sosyal kurumların ortaya çıkışında coğrafî ve iktisadî şartların önemini belirtmişti. Miller, 1771’de sosyal münasebetlerin ve müesseselerin şekillenmesinde insanların kendilerinin oluşturdukları alet ve araçların yani teknolojinin belirleyici bir rol oynadığını vurgulamıştır. Miller daha da ileri giderek teknolojinin yani üretim güçlerinin insanların düşünce, duygu ve ruhları, yani kültürleri için esas faktör olduğunu söyler. Bu çalışmaların en yüksek noktasını Ferguson teşkil eder. O, insanlık tarihini vahşilik, barbarlık ve medeniyet çağlarından ibaret bir doğrusal gelişme çizgisi üzerinde görür. Ona göre bu çağları belirleyen sosyal sınıflaşmalardır. Bu da servet ve mülkiyetin paylaşım tarzından kaynaklanır. Devletin şekli de sınıflaşmaya göre belirlenir. Bundan başka, insanların bütün ruhî-manevî özellikleri, düşünce tarzları, değer hükümleri, kültürleri hep bu sınıflaşmaya göre oluşur. Sınıflaşmadaki, servet ve gelir paylaşımındaki değişiklikler bu unsurlarda da değişikliğe yol açar.

    Doğrusal-ilerlemeci anlayış, Batı merkezli anlayışla tamamlanır. Buna göre Batı merkezdir, diğer ülkeler ise çevredir. Medenîleşme Batılılaşma demektir. Batılı olmayanlar medenî değildirler.

    İşte iktisat tarihi, Batı’da, böyle bir tarih geleneğinden kaynaklanarak, sanayi devriminin belli bir safhasında (XIX. yüzyılın ilk çeyreğinde) yoğunlaşan soyut iktisat çalışmalarına tepki olarak doğmuştur.

    Gerçekten Ricardo tarafından soyut ve tümdengelimci hale getirilen iktisat teorisine karşı Alman tarihçi okulu, iktisat teorisi gerçeklere dayanmazsa bir ütopya olmaktan ileri gidemez gerekçesiyle teori daima tarihten hadise ve örneklerle desteklenmelidir tezini savunuyorlardı. Yine Marx’ın (1818-1883) yeni bir hız kattığı tarihî maddecilik anlayışı da bu tezi desteklemiştir. Bu tür çalışmalar ile iktisat tarihi bağımsız bir bilim olma sürecine girmiştir. XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren İngiliz ve Amerikalı birçok iktisatçı Alman tarihçi okuluna mensup iktisatçıların bizzat Almanya’da öğrencisi olmuşlardır. Alman tarihçi okulunun yoğun etkisiyle Rogers, Toynbee, Cunningham, Ashley gibi iktisatçıların temsil ettiği İngiliz tarihçi okulu ortaya çıkmıştır.

    İktisat tarihine başlangıç olarak, genellikle XIX. yüzyılın sonları verilmektedir. Harvard Üniversitesi’nde W.J. Ashley için dünyada ilk defa bir iktisat tarihi kürsüsünün kurulduğu 1892 yılı genellikle bu ilim dalının kuruluş yılı olarak kabul edilir.

    B. ALMAN TARİHÇİ OKULU

    Bu okul XIX. yüzyılın son yarısında klasik kapitalist iktisat okulunun yerini almıştı.

    1843’te Roscher’le başlayan bu akım yüzyılın son çeyreğinde zirvesine ulaşmıştır. Roscher’den başka Hildebrand ve Knies önemli temsilcilerindendir. Bu akımın temel fikrinin Ricardo geleneğinin mutlakçılığına ve evrensellik iddiasına karşılık bir iktisadî izâfiyet (relativism) kurmak olduğu söylenebilir. Hegel gibi filozoflar ile Sismondi gibi sosyalistler bu okulun öncüleri olarak görülebilir. Bu okul tarihi iktisat ilminin yeniden kurulması için temel kabul etmiştir. Yine bunun Alman ilim, kültür ve iktisat anlayışının bir aşaması olduğu da söylenebilir.

    1870’lerden itibaren Schmoller’in etrafında yeni tarihçi okul oluşmuştu. Bunlar öncekilerden farklı olarak tabiî iktisat kanunlarının varlığını inkardan kaçınmışlar ancak bu kanunlara klasiklerin yöntemiyle ulaşılamayacağını savunmuşlardı. Bu okula göre insan sadece kazanç eğilimi ile hareket etmez. Örf ve adetler, hukuk, toplum ve devlet, sosyal zümre ve din insanı yönlendiren diğer faktörlerdir. Schmoller dünya ekonomisinin tekliği, aynı yönde gelişme gösterdiği ve hatta gelişmenin varlığı konularında kesin bir cevap verilemeyeceğini ileri sürer. Görüldüğü gibi o, doğrusal ve evrensel gelişme konusunda bir hayli ihtiyatlıdır.

    Yeni tarihçi okul, tarihin iktisat ilmine uygulanması gerektiğini söylemekle yetinmeyip bunu fiilen yerine getirmişlerdir. Brentano (1844-1931), Bücher (1847-1930) ve Sombart (1863-1941) bu okulun önde gelen isimleridir.

    Bunlardan W. Sombart’ın eserlerinde tarih adeta iktisat haline gelmektedir. O da iktisadî izâfiyet üzerinde durarak evrensel iktisat kanunları olabileceği görüşünü reddeder. Modern Kapitalizm adlı eserinde Ortaçağ’dan XIX. yüzyıla kadar geçen süre içinde kapitalizmin kuruluş ve gelişmesini etkileyen bütün sosyal ve iktisadî faktörleri birlikte inceler. Kapitalizmin oluşmasında, dinî mücadelelerin, sömürgeciliğin, göçlerin, tarımsal değişmenin, mutlak monarşinin, sosyal sınıflaşmanın etkilerini belirtir. Yine O, modern kapitalizmin oluşmasında burjuvanın ve Yahudilerin karmaşık rollerini ortaya koyar.

    Ayrıca daha çok bir sosyolog olarak tanınmasına rağmen M. Weber (1864-1920) de bu okul içerisinde ele alınabilir. Bu okulun bir diğer temsilcisi olan A. Spiethoff (1873-1957) konjonktür teorisine yaptığı katkı ile tanınır. O da toplumların iktisadî yapılarının birbirlerinden farklı olduğunu ve her birisinin ayrı bir teorisi bulunduğunu savunur. Ona göre zaman ve mekan ile şartlanan teorilerin evrensel geçerliği olamaz. Bu okulun İngiliz ve Amerikan iktisatçılarını nasıl doğrudan etkilediğini daha önce belirtmiştik. Bunun sebeplerinin başında klasik okulun acil hale gelen işçi meselelerine hiçbir çözüm getirememiş olması geliyordu. O günkü durumu anlamak için geçmişle kıyaslamak gerekiyordu. Böylece tarihçi okul giderek devlet sosyalizmi ile birleşmiş ve bu da kendisine olan rağbetin artmasına yol açmıştı. Mesela C. Leslie İngiltere’de klasik kapitalist okulu şiddetle tenkid edebilmişti. Tümevarımın tümdengelime üstünlüğü, iktisat ilmini diğer sosyal ilimlerle temasa getirmek zarureti, iktisadî kanunların nisbîliği, iktisadî hadiselerde tarihin bir açıklama aracı olarak kullanılması fikirlerini savunmuştur. Bu süreç içinde İngiliz tarihçi okulu ortaya çıkmıştır.

    Yine 1878’de ekonomi-politiğin hukuk fakültelerinde okutulmaya

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1