You are on page 1of 95

lk olarak 1952de yaymlanan "Irk ve Tarih", 1971de yaymlanan "Irk ve Kltr" ile Lvi-Strauss ile yaplm radyo konumalarnn

bir araya getirilmesiyle oluan bu nemli kitabn drdnc basm Temmuz 2007 tarihli. "Kurtarlmas gereken eitlilik olgusudur; yoksa her tarihsel dnemin ona verdii ve hibirinin kendisinin tesine geemedii tarihsel ierik deil. Dolaysyla, u veren budaya kulak kabartmak, gizli kalm potansiyelleri yreklendirmek, tarihin sakl tuttuu tm bir arada yaama eilimlerini drtklemek ve ayrca allagelmi eyler sunmas kanlmaz olan btn bu yeni toplumsal ifade biimlerini armakszn, tiksinmeksizin, kar kmakszn karlamaya hazr olmak gerekmektedir. "Hogr, olmu ya da olan her eyin baland hlyal bir durum deildir. Hogr, nceden grmeye, anlamaya ve isteyeni istedii yere ykseltmeye dayanan dinamik bir tutumdur." - Claude Lvi-Strauss

YAZAR HAKKINDA: 1908 doumlu. 1934-37 yllar arasnda Brezilyada Sao Paulo niversitesinde sosyoloji profesrl yapt ve ilk saha almalarn da burada gerekletirdi. 1941-45 aras New Yorkta New School for Social Researchte ders verdi. "Lanalyse structurale en linguistique et en anthropologie" (Dilbilim ve Antropolojide Yapsal zmleme) adl tartma ac makalesini bu dnemde yaymlad (1945). 1950-79 yllar arasnda Paris niversitesi Uygulamal Yksek Aratrmalar Okulunda sosyal antropoloji almalar yneticisi olarak grev ald. 1959-82 yllar arasnda Collge de Franceta yine antropoloji krssnde eitim verdi. Brezilyann yan sra, bugnk Bangladete de alan almalar yapan Lvi-Strauss, 1973te Acadmie Franaise yeliine seildi.

Metis Yaynlar pek Sokak No. 9, 80060 Beyolu/stanbul Claude Levi-Strauss IRK, TARH VE KLTR LEVI-STRAUSS, 1908 doumlu. 1934-37 yllar arasnda Brezilya'da Sao Paulo niversitesinde sosyoloji profesrl yapt ve ilk saha almalarn da burada gerekletirdi. 1941-45 aras New York'ta New School for Social Research'te ders verdi. "L'analyse structufale en lingu-istique et en anthropologie" (Dilbilim ve Antropolojide Yapsal zmleme) adl tartma ac makalesini bu dnemde yaynlad (1945). 1950-79 yllar arasnda Paris niversitesi Uygulamal Yksek Aratrmalar Okulu'nda sosyal antropoloji almalar yneticisi olarak, grev ald. Bunun yan sra 1959-82 yllar arasnda College de France'ta yine antropoloji krssnde eitim verdi. Brezilya'nn yan sra, bugnk Banglade'te de alan almalar yapan LeVi-Strauss, 1973'te Academie Franaise yeliine seildi. Balca yaptlar: Les strutures elementaires de la parente (1949); Race etHistoire (1952; ilk basm: Irk ve Tarih, Metis Yay., 1985); Tristes Tropigues (1955; Hznl Dnenceler, Yap ve Kredi Yay, 1994); Anthropologie structurale (I. Cilt 1958; II. Cilt 1973); La Pensee sauvage (1962, Yaban Dnce, Hrriyet Vakf Yay., 1984); Mythologiaues, I. Cilt: Le Cm et le Cuit (1964), II. Cilt: Du miel aux cendres (1967), III. Cilt: L'origine des manieres de table (1968), IV. Cilt: L'Homme nu (1971); Le Regard eloigne (1982), La parole donnee (1984), Regarder, ecouter, lire (1993). "nsz"n yazar ve bu kitabn oluumunu daha fikir aamasndan kendisine borlu olduumuz OLiVIER ABEL, 1980-84 yllar arasnda Galatasaray Lisesi'nde felsefe retmenlii yapmtr. Halen ayn grevi Paris'te srdrmektedir. LeVi-Strauss'la radyo konumalarn gerekletiren GEORGES CHARBONNIER, 1949'dan beri Fransz radyosunda alan, zellikle bilim ve sanat konularnda uzmanlam nde gelen bir program yapmcsdr.

IRK, TARH VE KLTR Claude Levi-Strauss zgn Ad:

Race et Histoire, Unesco bror, 1959; "Race et Cultu-re", Revue internationale des sciences sociales, c. XXIII, say 4,1971; Entretiens avec Claude Levi-Strauss, Fransz Radyo Televizyon Kurumu, 1959. Bu evirinin btn yayn haklar Metis Yaynlar'na aittir, 1994. "Levi-Strauss'a kinci nsz", Olivier Abel, 1994. Birinci Basm: Nisan 1985 Geniletilmi ikinci Basm: ubat 1995 nc Basm: Haziran 1997 lk basmdaki nszn gncelletirmek amacyla Olivier Abel'in "Le'vi-Strauss'a kinci nsz" ve Levi-Strauss'un 1971 tarihli "Irk ve Kltr" makalesi eklenmitir. Dizgi ve Bask ncesi Hazrlk: Metis Yaynclk Ltd. Kapak ve Bask: Yaylack Matbaas Cilt: rnek Mcellithanesi ISBN 975-342-61-7

Claude Levi-Strauss IRK, TARH VE KLTR nsz:


OLVER ABEL

Etnolog ve zleyici Kitlesi "lker'ler ve "Uygar"lar Saatler ve Buhar Makineleri Otantikliin Dzeyleri Sanat ve Topluluk Farkllk Doal Sanat ve Kltrel Sanat Gstergeler Sistemi Olarak Sanat Kodun Gerekleri Resim Sanatnn Gelecei Kltr ve Dil. LEV-STRAUSS'A KNC NSZ Olivier Abel

Irk ve Tarihin yeni basmnn yaplmasndan yararlanarak "Irk ve

Franszca'dan evirenler: Haldun Bayr Reha Erdem Arzu Oyacolu Ik Ergden METS YAYINLARI

indekiler

Kltr"n eklenmesi, kitabn ufkunu ylesine geniletip deitiriyor ki, nsz gzden geirmekle yetinmeyip yeniden yazmann yararsz olmayacan dndm. "Irk ve Kltr"n zerinden de bir yirmi yl getiini dnrsek ("Irk ve Tarih" 1952'de, "Irk ve Kltr" 1971'de yaynlanmt) Levi-Strauss'un krk yl evvel onca aklkla ortaya koyduu sorunu yeniden toparlamay denemenin zaman geldi gibi grnyor: Alverilerini ve teknik aklcln gelitiren dnya apndaki tek uygarlk, belki de insan trnn oluturucu etkenlerinden biri olmu olan kltr eitlilii iin bir ans mdr, bir tehdit mi; yoksa insan ekolojisi iin bir zenginlik kayna m? Baka bir deyile, kukusuz her kltr, hayatn alverilerle srdrr ve "bir insan topluluunu ykp geebilen ve doasn btnyle gerekletirmesini engelleyen tek bela ve tek sakatlk, yalnz kalmaktr." Fakat her ne kadar alveri yeni kltrel birleimlerin yaratlmasna olanak verir, yani farkllklar artrrsa da, farkllklarn besledii bu ayn alveriler tarafndan aldnda bizzat farkllklar yok eden bir eik bulunmaktadr; btn paradoksun ya da sorunun bu noktada kt kesindir: "Btn ilerlemelerin nedeni olan bu ortak oyun, ksa ya da uzun vadede, zorunlu olarak her oyuncunun kaynaklarnn homojenlemesine yol aar." "Irk ve Tarih"in ortaya koyduu ve bugn yeniden ele almamz gereken pratik sorun budur.

LEVI-STRAUSS'A KNC NSZ Olivier Abel IRK VE TARH Irk ve Kltr Kltrlerin eitlilii Halk-Merkezcilik Eskil Kltrler ve lkel Kltrler lerleme Kavram Dural Tarih, Birikimsel Tarih Bat Uygarlnn Yeri Rastlant ve Uygarlk Kltrlerin birlii lerlemenin kili Anlam. IRK VE KLTR LEV-STRAUSS LE RADYO KONUMALARI Georges Charbonnier / Claude Levi-Strauss

IRK, KLTR VE TARH Levi-Strauss ve Kltr Farkllnn vlmesi


Kitabn birinci basmndaki nszde, LeVi-Strauss'un ikili tasarsna dikkat ekmitik. Daha ziyade pratie ynelik olan ilk tasar, rk ideoloji yaplarnn ya da bu ideolojilerin sahte-bilimsel gerekelerinin datlmasn konu alyordu. nsanln, stn ya da uygarlam rklar ile aa ya da geri kalm rklara blnmesinin nne gemek, gerek bir kltr diyalogunun artlarn hazrlamak sz konusuydu. Bu iddiaya cevaben daha kuramsal olan ikinci tasar ise insanln nasl tek ve blnmez olduunu gstermekten ibaretti: Bu tasar, yapsal antropolojiye, sz konusu kltr diyalogunun zerinde kurulduu deimez uyuum kurallar arayna yer veriyordu. Birinci basmdaki o ilk nszm ite bu kuramsal ve eletirel tasarya zel bir yer verip, bunun Rousseau'daki kkenlerini gsteriyor, yntemini ayor ve baz snrlarn tespit etmeye alyordu. Fakat zaman deiti. Gezegenimiz, baz snrlar ihlal ederken birok yenisini ortaya karan milliyetiliklerle dolup tayor; tam da artk snrlarn modasnn getiini, bunlarn aldn zannettiimiz bir anda... Belki de komnist dnyann k, dnya kapitalizmini "evrenselciliin" tek ampiyonu olarak brakp, btn evrenselcilik biimlerini kendi bozgunuyla birlikte srkleyip gtren bir alt st olua neden oldu Bat tarafndan arasallatrl hakkndaki sorularn gitgide artt liberalizm de bu evrenselcilik biimlerinden biridir. Grnd kadaryla insanlk, gelecekteki birliini dlememektedir artk; gemiteki eitliliini dnmekte ve dehete kaplp oraya kapanmak istemektedir. gdsel olarak daha iyi bir biimde hayatta kalma koullarn arayan trn ve hayatn bir hilesi midir bu? Levi-Strauss'un baka bir yerde, "Irk ve Kltr"de ortaya att aklama nerilerinden biridir bu.

"Irk ve Kltr"de Levi-Strauss, "sahte-evrimcilik" diye adlandrd eye bir kez daha saldrmaktadr: "Yakn zamana kadar geerli olan, dier toplumlar geride kalrken sadece Bat'nn duraklamadan kat etmi olduu bir yol boyunca srekli ilerleme fikrinin yerini, bylelikle, farkl ynler arasnda seim yapma mefhumu alr; yle ki herkes, kazanmak istedii alanlarn bedeli olarak, bir ya da birka alanda kaybetmeyi gze almak durumunda kalr". Bylelikle de izgisel bir tarih grnmnn yerini bir aa veya daha ziyade bir "kafes" grnm alr. Dolaysyla burada Levi-Strauss, insanln oulluu kavrayn ne karmaktadr. nsanln artk "bir ve blnmez" olmad anlamna gelmez bu; fakat "yapsalcln", sadece farkllklarn anlaml olduu ve sistem oluturduu yolundaki byk fikrine g vermektedir. Burada Fransz dncesinin farkllk zerindeki o sraryla da (rnein, Derrida ve Lyotard) yeniden karlalr. Yeri gelmiken belirtirsek, bu konu Alman dncesi (zellikle Habermas) tarafndan derinlemesine yanl anlalmtr: ki ayr gelenein gnmzde ayn sorular benimsememesindendir bu. Habermas iletiim etii, dinlerin ve uluslarn geri dn karsnda, evrenselletirilebilecek asgari kurallar arar. Yap-zm (deconstruction) okulu ise, iletiimsel btnln kendi konsenssn dayatmak istedii yerde, alt edilemeyen ihtilaflara iaret etmektedir. Fakat nc blmmzn sorusu olacaktr bu. Levi-Strauss iin, sahte evrimcilie kar mcadele, genetik biyolojiyle eitli kltrlerin etnolojisi arasnda kolayc bir belirlenme ilikisi kurmann reddinden de gemektedir. Daha ziyade karlkl bir zenginleme vardr; halklar arasndaki genetik birleimlerle kltrel birleimler karlkl olarak birbirlerine destek olur: "Her kltr genetik yetenekleri ayklar ve bu yetenekler, kar etki yoluyla, ncelikle glenmelerine katkda bulunmu kltr zerinde etki ederler." rnein bir kabilede, yeni birleimleri olanakl klan d-

evlilik ilikilerinde bir tr doz ayan, edinilen farkllklar glendirmeyi de olanakl klan grece bir yaltklk vardr; biyolojik evrimi hzlandrp kltrel bululardaki canll kamlayan da bu doz ayar olmutur. Dolaysyla "Irk ve Tarih"le ayn tezleri bulmu oluruz, fakat bu kez, bile bile, insanln birliine nazaran oulluu, kurucu ykmllne nazaran alverilerin zorunlu olarak snrlanmas vurgulanmaktadr. Irkla kar mcadele ise birok zorlukla karlar. Birincisi, rkln samalnn, rnein rk ve kltr "safl"nn imknsz olduunun, bilimsel olarak gsterilmesiyle kolektif nefretlerin kknn kaznabilecei sanlmamaldr. Birbirine ok yakn topraklarda, gerekten eit olmayan, ya da birbirlerini saygnlk anlamnda eit kabul etmeyen halklar, nfus basksyla her bir araya gelilerinde, bu nefretler zincirinden boalmaktadr. Pratik olarak, grece bir eitlik ve yeterince aralkl bir toprak dalm gereklidir. Daha da kanlmaz olan ikinci zorluk, "ayrmcln btn biimlerine kar mcadelenin, insanl bir dnya uygarlna, (...) estetik ve manevi deerleri yaratm olma onurunu elinde bulunduran eski blgesel zellikleri yok eden bir uygarla gtren o ayn hareketin bir paras olmas"dr. Irkl alt etmek iin, btn snrlar ve btn engelleri ykmak m gerekmektedir? Le'vi-Strauss'un insanlk meselesine -moda bir terim olmadan nce- "ekolojik" bir yaklam olduu sylenebilir. Onun nerdii hmanizm, "insan doann efendisi haline getirip, kendinden sonra geleceklerin en ak ihtiya ve karlarn gz nnde bulundurmadan doay talan ettirmek yerine, (...) ona doada makul bir yer verir". "Irk ve Kltr"n sonuna doru unu da yazar: "insann hemcinslerine kar duymasn dilediimiz sayg, hayatn btn biimlerine kar hissetmesi gereken saygnn zel bir durumudur sadece". Bylelikle, insana ve topluma ekolojik bir bakn, biyolojik ve kltrel farkllklara ayrcalkl bir yer verme eiliminde ve bunlar koruma arzusunda olaca anlalr. Bireyleri o farkllklarn

iine hapsetme ve oradan kmalarn yasaklama pahasna m olacaktr bu? Aslnda kendimizi, "bir gn insanlar arasnda, eitlilikleri tehlikeye atlmadan eitlik ve kardeliin hkm srecei hayaliyle oyalyoruz". Levi-Strauss'un bizi iine yerletirdii ikilem ve trajik durum udur: Ya birbirinden alveri zgrlnn hem olanakl kld hem engelledii evrensel eitlik, ya da halklarn birbirlerinden tecrit olmalaryla hem olanakl klnan hem de engellenen eitlilik ve farkllama. Zira, "birbirlerinden uzak partnerlerin birbirlerini tevik edebilmeleri iin yeterli iletiimin olduu; bununla birlikte, tpk gruplar gibi bireyler arasnda da kmas kanlmaz olan engellerin azalaca, yle ki alveriin kolayl yznden eitliliin bozulup eitlenecei younluk ve hzda bir iletiimin olmad dnemler, en yaratc dnemler olmutur". Gnmzdeki bunalm bu anlamda daha vahim, daha kktendir ve antropolojik durumu kapitalizmle komnizm arasndaki o eski atmadan daha iyi aa vurmaktadr. Levi-Strauss, kltrel alveri iin byle bir st eik tanmlarken, bugn hepimizin yz yze geldii byk sorunu aklkla ortaya koymaktadr. imdi, durumun gncel unsurlarndan yola karak ve baz ynelimler arayarak zerinde durmak istediim de bu sorudur.

Yeryz letiimi mi, Uluslarn eitlilii mi?


Devir deiti. Sorunun ve verdii zararlarn nerelere kadar yayldn lmek iin iki rnei ele alalm. lki dnya turizmidir. Turizmin hem ada hem de faili olan iki yz var. Bir yandan yitik lkeler zlemini ifade ediyor: Bir yolculuk ounlukla zamann balangcna doru yola kmann, "baka bir yerde-kendi evine" dnmenin bir biimidir; ocukluumuz da bizi tatillerde bekler; pazarn tekbiimliliinin paralamad baka yaam tarzlarna duyulan zlemi ifade eder. Ama ayn zamanda, pazar bu farkllklarla besler, ona soluksuz kalmaya balad bir anda iletilmeye ak

yeni bir alveri alan aar ve ou zaman glenmesine yardm ettii dnya eitsizliklerinden yana oynar. Turistlerle gmen iiler arasndaki stat farkn grmek yeterlidir. Kaynaklara dn ve bir ocukluk ya da baka bir bekaret aray da bazen en karc grnmleri almaktadr. Turizmin kltrel, toplumsal, ekolojik sonularnn uzun vadede ne olaca bilinmemektedir. kinci rnek ise iletiim toplumudur. Bu "karm dini"nin her eye kadir vektrleri haline gelen byk medyalar iki tavr arasnda gidip geliyor: 1) Tekbiimliletirirmi ve baz ekici, bo ve genel geer figrler etrafnda yeniden ahsiletirilmi bir dnya grn dizi halinde yeniden retmek; bylelikle aznlklar marjinalletirilir ve "en ok iletiim sfr bilgidir" (R. Debray); 2) En gz alc ekilde marjinal olan, farkllklarna en ok gmlm "diller"in ve yerleik geleneklerin reklamn yapmak; o zaman "ortak kar"n laik anlamn stlenenler marjinalleir, nk skandal karmamaktadrlar ve yeterince ekici deildirler. Fast-food uygarlyla batini bir tarikat arasnda artk bakacak hibir ey yoktur; dalnz. Bugn dnyaya kabaca iki mantk hkim olmutur. Vektr Pazar olan ve otoriter kalelerin karsna "evrensel liberalizmi" karan, fakat kltrlerin ve yaam biimlerinin eitliliini ezen bir teknik tekbiimliletirme mant. Dieri ise vektr Devlet bazen de Din olan, Pazar buldozerinin nne ulusal snrlarla geen, fakat bireyleri zorlayc topluluklarn iine hapseden bir etnik paralama mant. Bu iki mantk birok ynden su ortadr. nce, arlklaryla birbirlerini glendirirler; her biri dierinin yol at ykmlar tamir etme iddiasndadr. Bu kartlk corafi olarak, kapitalist bir merkezle milliyeti bir evre arasnda tamamlayc bir unsur gibi grnr; zira gelimi lkelerdeki liberalizmin, snrlar denetlemek, kit-

lesel g hareketlerini engellemek, karklklar bastrmak vb. iin evre lkelerdeki otoritarizme ihtiyac vardr. Sadece emein ekonomik dalm deil, iktidarn siyasal dalm da dnya apnda bir sistemin sradan sonulardr. Bat demokrasilerinin demokratik-olmayan evre lkelere ihtiyac vardr. Antropolojik terimlerle alveri, "tccar" biimini aldnda "soylu" farkllklarla beslenir ve ardnda ham bir ekonomik eitsizlikten baka bir ey brakmaz. Levi-Strauss'un hatrlatt gibi, alverie giren kaynaklar fazla homojenletirilmise, mmkn iki zm kalm demektir: ya oyuna yeni oyuncular sokmak (smrgeletirmenin ilevlerinden biri bu olmutur) ya da eitsizlikler retmek. Ksacas, yaam tarzlarnn dnya apnda bir pazar tarafndan tekbiimliletirilmesi, ancak bu pazarn derinlemesine eitsiz yaps tarafndan telafi edilmektedir. Binyllar boyunca alveriin, ekonomik yararllnn tesinde, bir kimlik alanna aidiyeti (ailevi, ekonomik, askeri, dinsel) tanmlama ilevi olduunu grmemiz gerekir; bunun modeli, grece bir kendi yayla kavrulma, belirli bir kendine-yeterlikti. Bugn revata olan alveri mant ise her,,tr kimlik edinmeyi amakta ve zorunluluunu evrensel ve snrsz olarak dayatmaktadr: nsanlar artk birbirleriyle alverileri araclyla kimlik edinememektedir. Belki ekonomik yararcln hesabna uygundur bu; fakat emek ve yaam, dalm ve tketim biimi ekonomisinin barndrd ve tad simgesel iin, zellikle de kimliklendirme ilevi iin ayn durum sz konusu deildir. Bunun iindir ki kimlik ihtiyacnn btn arl, ulusal, etnik, dinsel zeminlere, ksacas alveri iine girmeyen her eye ynelmektedir. Kapitalizm tarafndan neredeyse kabilesel bir kalnt durumuna itilen Ulus-Devlet'in, aradmz ikilii iinde tadna dikkat ekerek, Pazar'la Devlet'i kar karya getiren tabloya ek bir nans getirilebilir. Gerekten de burada, aklclk ve evrensellik vektr olan

Devlet'i buluruz, tccar evrenselliinden baka bir "evrensel" sz konusu olsa dahi: Yurttalk lks biimini ya da ynetimsel aklclk biimini alabilen siyasal bir evrensellik. Ve bir aidiyet duygusunun vektr olan Ulus'u buluruz: Bir gelenee, bir dile, bir yaam tarzna, vb.'ne aidiyet. Bu anlamda Ulus-Devlet zaten karmak bir uzlamayd. Bugn alm grnmektedir ve artk kapsayamad, birbirine rakip ve birbirini tamamlayan iki mantk tarafndan para para edilmitir. Bu yetersizlik laiklik sz konusu olduunda iyice hissedilir: Laik ulus, kimlik talebinde bulunanlar iin fazla geni bir ereve, ar bol bir elbise haline gelmitir artk. Paralanma olgusunun dinsel, dilsel ya da etnik btn farkllklardan yararlanmas bundandr. oulcu kentsellik olarak laiklik, kafalarnda sadece kendi kimlikleri olan tek-dinli ya da tek-uluslu toplumlarda ok krlgan bir hale gelmitir. Fakat laik devlet, dnya apnda modernlii isteyenler iin fazla dar bir ereve, ar sk bir elbise haline gelmitir; dnya pazar da bellekleri, yaam tarzlarn, vb.'ni kkszletirmeye ve kartrmaya devam edecektir. Asgari bir ortak kimlik olarak laiklik, kafalarnda sadece-kentsel bir arada yaamay atmasz klma olan ve dinsel olmayan toplumlarda krlgandr. Gnmzde siyasetin btn sorunu bu zor eklemlenme etrafnda dnmektedir: Nasl yeni bir evrenselcilik, yeni bir enternasyonalizm icat etmeli? Ve nasl yeni bir cemaatilik, birbiriyle badaabilen memleket ve "manzara" anlamlar icat etmeli? stelik sz konusu olan sadece siyasal bir sorun deildir. Tpk uluslarst evrenselletirme ilevlerini artk sadece pazara brakmamak ve siyasal denetleme mercileri icat etmek gerektii gibi, ulusal ya da blgesel kimlik verme ve toplumsal paylatrma ilevini de artk sadece devlete brakmamak gerekir: Ekonomik yaamn kademelerinde bu mikro-ltlerin, bu mikro-pazarlarn yeniden icat edilmesi zorunludur. Aslnda btn mesele, iki mantn ktlesel kartlamasndan iki ltn dengeli bir eklemleniine gemekten ibarettir.

Bu tartma pek yeni deildir; Avrupa uzun zamandr Aydnlanmaclarla Romantizm arasnda "sallantdadr", akl evrenselcilii ile geleneklerin yeniden kurulmas arasnda... Avrupa, evrenselliin ampiyonu olmakla evrenselletirici mekanizma tarafndan yenilip yutulmak arasnda kalmtr ve kendi dokusunu oluturan farkllklar an kaybetmektedir. Bu anlamda Avrupa, sadece adna dnyann her tarafna smrgeler yerletirdii o zgrletirici byk anlat olarak var olmaktadr; Avrupa, smrgelerinin dleriyle, bata Amerikan ryasyla var olmaktadr sadece; bu anlamda da Avrupa artk yoktur ve bir ucundan dierine uzanan derin farkllklar zerine bir kitabn eksikliini ekmekteyiz. Fakat Avrupa, sanki btn zamanlarda ve btn yerlerde geerli tek bir demokrasi biimi varmasna vazettii demokratik evrensellikte de ahlakd bir konumda kaldn kefetmektedir! Modeli olduunu iddia ettii kltrel karmaklk ya da dilsel oullukta da ahlakddr ve bu haliyle sk skya korunan bir ben-merkezcilik modeli oluturmaktadr. Ksacas, tartma yeni deildir, ancak u sralar tkanp kalmtr: 1) nsanln tek olduunu dnen, fakat bu teklii, btn toplumlarn ayn duruma yneldii bir aamal gelime olarak, neredeyse evrimci bir lte dayandran evrensellik savunucular; bu adan, Marksizm'de herkesin eletirdii nakarat liberal demokrasiler devralmtr. 2) Farkl kltrlerin ortak lleri olmadn ve birbirleri iin anlalmaz olduklarn, halklarn, kendi "ekosistemleri"ne hapsedilme pahasna birbirlerinden korunmas gerektiini dnen bir kltrel greceliin savunucular. Bu alternatif alp, farkllklara saygnn baka biimleri kefedilerek evrensellikle yeni bir iliki kurulabilir mi? imdi, btn sorun budur.

Evrensel Nedir?
Tek bir evrensellik kutbunun deil, rekabet halinde bir evrenseller okluunun olduu tespitinden yola kmak gerekir. Kent rneini ele alalm* Eskiden ehirler birka "tarm blgesi"nin kavanda olurdu (ehirlerarasndaki yapsal farkllklar bu yzdendir) ve bu kavaklar, bireyin artk sadece geleneklerle zdelemek zorunda olmad kamu alanlarn olutururdu: Evrensellik ilevini gren bir st ilke, gelenekleri mesafeli bir konumda tutard. Her ehrin kendi hkim "evrenseli" vard. ada kentlemeler birok ehir kltrnn kesitii yerlerde bulunurlar; birok rakip ehri, birok st ilkeyi ilerinde barndrrlar: sanayi siteleri, niversite merkezleri, ticaret ehirleri, siyasal ve idari merkezler, Kln'n, Verona'nn, Chicago'nun ya da Kahire'nin kark "kentsel ortak deerleriyle st ste binmilerdir. Bugn her byk ehirde her biri kendini gerekletirmeye uraan bir "grnmez ehirler" kalabal vardr. Bu byk ada kentlemelerde, anonim karmla cemaat scakl arasndaki "gei alan" noksanl, yalnz bireyleri, iinde memleketlerin unutulduu, z kltrlerince aktarlan kentsel ortak deerlerin unutulduu "kabile"lerini aramaya yneltir. Bu anlamda tehdit altnda olan, kltrlerin zgnl deil, ortak deerleridir. Zira bir yanda dntrlmez farkllklar, tam da evrilemez olmalarndan tr, ayakta kalacak ve glenecektir. te yanda, evrensel pazara, Disney-world'a sokulabilen her ey o evrensellie varacaktr. Ama evrensellii maksat edinenler, her kltrn iinde gerekten evrensel olan deerler... ite onlar yok olmaktadr. Dillerimizin ve kltrlerimizin kendi ifadelerine zgn yaratclk yollar bulmak iin kendilerine zg mitsel, estetik ya da etik kaynaklardan yararlanmalar, fakat te yandan, bu kaynaklarn evrensel kapsamlarn aa karmak iin onlar mmkn baka evrensellerle yzletir-

meleri gereine ok az nem verilmektedir. Mizahn, belki de her halkn en tercme edilmez zellii olmas, ama yine de gln, her eye ramen bulacl anlamnda, evrensel olmas gereine fazla nem verilmemektedir. Betimlediimiz tuzaktan kmak iin, sadece kendi balamlarnda ortak deerler olduunu kabul etmemiz gerekir. Evrensellie, ancak bu "kendi balamlarnda ortak deerler"in daha neredeyse yeni balatm olduklar uzun bir tartma iinde varabiliriz. Evrensellie, kentsellie ya da laiklie (tartmann terminolojisine gre), her tr aidiyeti, zel bir gelenek iinde kurulmu her eyi reddederek ya da inkr ederek, ya da mmkn tek temelin temel yokluu ve kayb olduunu belirterek (E. Morin) varlacan sanmak bir hatadr. Bu "temel yokluu"nda rahatsz edici olan ey, tam da her rakibe hemen uygulanabilir olan o dolaysz evrenselliidir. Gerekten de fazla "tartlmaz" bir temeldir bu! stese de istemese de her kltr, P. Ricoeurn ifadesini kullanrsak, zel bir karmdan olumu "etikomitsel bir ekirdek"tir. Bu ekirdek, eletirilmek yerine inkr edildike, ou zaman daha da etkinlemektedir. Bunu sylerken zellikle her kltrn dinsel boyutunu, toplumsal ve siyasal her kapanmann dinsel boyutunu (R. Debray) dnyorum. Bylelikledir ki, hukukun dinsel arkeoloji iindeki kkleri inkr edildike o hukuka daha ok mahkm olunur ve baka bir hukuku anlamakta zorluk ekilir. Bu durumda, modern ve Batl hukuk Mslman hukukunu anlamakta zorluk ekmektedir. unu sadece yalnlkla kayda gemek gerekir: Evrensellie varma yollarmz metaforik kalmakta, Hristiyan, Mslman ya da Budist vb. diller "evreni" iinde hapsolmaktadr! Laikliklerimiz de kendi balamlarnda laikliktirler. Burada genel varsaymm udur: Farkl dinler, evrenselle ilikinin, bir dil ya da bir gelenein zellikleri iinden kk alm olduunu bilen tayclardrlar; birbirini izleyen dnya apndaki tm ideolojiler karsndaki, zellikle de "demokratik" ideoloji

karsndaki "avantajlar da budur. Franszca'daki szckle oynarsak; "Culte"ler (tapnma yollar) "culture" (kltr) nvelerinin, balang senaryolarnn hayata geme biimleridir. Ve bu tapnma yollar da, bizzat evrensellii amalamalaryla, ortak deerlerimizin hl blgesel olduunun tanklardr. Dinlerin bu avantajn telaffuz etmek, dinsel nyarglara kar tm eletirel yaklamlardan vazgemek demek deildir. Tam tersine, dinlerden, onlara vermi olduumuz ayrcala ulamak istiyorlarsa, sadece dil olmay (bu bakmdan) ve tek bir evrensel dil olmad gibi evrensel bir dinin de olamayacan kabul etmelerini istemektir bu. Herhangi bir din evrensellemeyi ok iyi baarsa bile i farkllama ilkesi tarafndan ksa zamanda paralara ayrlrd. Buna ek olarak, dinlerden talep etmemiz gereken eyin sadece dinsel oulculuk olmadna da dikkati ekmeliyiz: Her din, "btn hakiki yaratlar" gibi, "dier deerlerin ars karsnda, onlarn reddi, hatta inkrna kadar gidebilecek belirli bir sarlk ierir," ("Irk ve Kltr"); dinlerden sivil oulculuu da talep etmeliyiz, zira ehirlerimizde ve toplumlarmzda, artk birbirine karm birok "Tanr dili" vardr. Bu oulculuk mmkndr, nk dinlerimiz kuramsal deil ama isel bir bilgiyle, ortak deerlerinin metaforik olduunu ve evrensellie ancak bir dile, bir kltre, bir tarihe, bir balama zg metaforlar araclyla varlabildiini bilirler. Ancak kltrler arasnda uzun bir konuma, bu "kendi balamndaki ortak deerler" arasndaki uyum ve sapmalar temkinlilikle saptamay mmkn klabilirdi. Oysa kltrlerin karlamas tam da her birinin kendi iindeki en evrensel eyler yznden daha da g gereklemektedir; nk her zaman en zor olan ey, ortak deerlerin yz yze gelmesidir, uzun ve karmak arabuluculuklar gerektirir. Bu arabuluculuklar ynnde etkinlik gsteren kii, kendisini o ortak deerlerin zerine bir aya birinin, teki dierinin zerinde ve kafas aknlk yldzlarna ermi bir ekilde yerletiremez! Kkendeki ba-

lamn kabul etmeli, kendini azar azar yurtsuzlatrmal ve yurtsuzlamann ayn zamanda bir paralanma olduunu bilmelidir. Ortak deerler arasndaki diyaloga bu ekilde balanm kii iin tek aknlk tekilerin bak asdr. Bu aknlk evrenseldir; nk zekya, evrensellie niha olarak ulam olma iddiasnda bulunabilecek sentetik bir bak asnda olmadan baka sorular, baka bak alarn anlama yollarn aar. Eer ortak deerlerin diyalogu iin bakasn ve kendini sorgulama yetenei bir zorunluluksa ve bu diyalog hep ayn zorluktaysa, Disneyvvorld'n her-yerde-geer evrenselliiyle yetinmek ya da kendi dilinin en tercmeye gelmez ve kkl blmlerine snmak cazipliini koruyacaktr. Bununla birlikte en ok eksikliini ektiimiz ey, ortak deerler arasndaki diyalogun o uzun ve g yoludur. Daha dolaysz olan ve tuzaa dmeden kltr diyaloguna gemeyi mmkn klan bir yola iaret etmeden bitirmek istemiyorum. Tekil yaratlar arasnda bir hareket birliktelii vardr. Bu hareket birliktelii de, kukusuz, ortak deer terimleriyle aklanamaz, fakat iletilebilir; birinden dierine geicidir. Bu hareket birlikteliinin varl, bizzat dinlerde bile saptanabilir: Gerekten de inancn derinliidir bu; o birlikteliin en canl ve en zgn ekilde belgelendii yer, en ok farkllk ve zgnlk rettii yer, tekilerin inancnda canl ve yaratc plan eyle en artc yaknln hissedildii yer... iirsel, mzikal ya da plastik eserlerde bu yaknlk daha da aktr. Bir "slbun", dier slplarla hareket birlikteliine girme yetenei, slp sezgisi diye adlandrabileceimiz eyi aa vurur: Yani, karlalan zgnlkleri kendi iinde yeniden yaratabilme yetenei. Her eyi yeniden yaratamasak da, bizim iin kayp yaratlar olsa da, ve bunun byle olmas bir zorunluluk olsa da, kendimiz yaratmaya devam etmek istiyorsak, o gzel, mmkn hayatlarn zerine tkrmek yerine, yaln mevcudiyetlerini uzaktan selamlayabiliriz.

IRK VE TARH

Irk ve Kltr
Irk nyargya kar mcadeleyi amalayan bir bror dizisinde, rklarn dnya uygarlna katklarndan sz etmek artc olabilirdi. Bilimin bugnk aamasnda, bir rkn bir dierine gre zihinsel stnln veya aaln onaylatmak iin hibir verinin bulunmadn gstermek uruna harcanan abalar ve yetenekler, insanl oluturan byk etnik gruplarn ortak mirasa sadece varlklaryla zgl katklarda bulunduklarn kantlama abas, rk kavramna tekrar el altndan hak vermekle sonulanacaksa, abes olurdu. Ama hibir yol, amacmza, rk retinin dolayl olarak biimlendirilmesi sonucuna varan bu giriimden daha ters demezdi. Biyolojik rklar zgl psikolojik nitelikleriyle belirginletirmeye giriince, tanmlama biimi olumlu ya da olumsuz olsun, bilimsel gerekten ayn lde saplr. Tarihin rk kuramlarn atas durumuna getirdii Gobineau'nun, aslnda "rklarn eitsizlii"ni niceliksel deil niteliksel olarak ele ald unutulmamaldr. Ona gre, balangta ilkel denmeksizin insanl oluturan ilk byk rklar -beyaz, sar, siyah- mutlak deerde, zgn yeteneklerinin farkll kadar eitsiz deillerdi. Gobineau'ya gre soylarn yozlamas, rklara tek bir deerler skalasyla yaklaldnda her rkn ortaya kan durumuna deil, melezleme olgusuna balanyordu; dolaysyla bu yozlama, rk fark gzetmeksizin gitgide artan bir melezlemeye mahkm olan tm insanla ynelikti. Ancak antropolojinin ilk gnah, salt biyolojik olan rk kavram (bu snrl alanda bile nesnellik iddiasnda bulunabilen sz konusu kavrama kar modern genetiin itirazn gz nne almak gerekir) ile kltrlerin sosyolojik ve psikolojik oluumlarn birbirine kartrmakta yatar. Bu gnah ilemi olmas bile Gobineau'nun kendini, aslnda iyi niyetin de var olduu dnsel bir yanlgdan, tm smr ve

ayrmclk yntemlerinin istem d merulatrlmasna gtren ve k olmayan bir emberin iine hapsolmu bulmasna yetti. Bu almada rklarn uygarla katklarndan sz etsek de, bu, Asya'nn, Avrupa'nn, Afrika'nn ya da Amerika'nn kltrel katklarnn, bu ktalarn kabaca deiik rksal kkenden gelen insanlarn yerleim alan olmasndan dolay herhangi bir zgnlk kazandklar anlamna gelmiyor. Eer bylesi bir zgnlk varsa -ki varl phe gtrmez- bu, siyah, sar ya da beyazlarn fizyolojik veya anatomik yaplarna bal farkl yeteneklerinden deil, sosyolojik, tarihsel ve corafi koullardan ileri gelmektedir. Ancak bu bror dizisinin, olumsuz bak asna kar durmaya urat lde bile, insanln gelime srecinin yine ok nemli bir dier ynn ikinci plana atma tehlikesiyle kar karya kaldn fark ettik. yle ki, bu sre bir tekbiimli tekdzelik (uniforme monotonie) dzeninde deil, uygarlklarn ve toplumlarn ok eitlenmi biimleri arasnda gelimektedir. Bu zihinsel, estetik ve sosyolojik eitlilik, insan topluluklarnn biyolojik planda gzlemlenebilir baz ynleri arasndaki herhangi bir farklla bir neden-sonu ilikisiyle balanm deildir: Birinci eitlilik (zihinsel, estetik, sosyolojik) ikinciye (biyolojik) ancak ayr bir dzlemde kouttur. Ama ayn zamanda ondan iki nemli zellii ile ayrlr. lk olarak, bu eitlilik ayr bir byklk sisteminde yer alr. Kltrlerin says rklara oranla ok daha fazladr; birisi binlerle dieriyse yalnzca birimlerle llr; ayn rktan insanlarn yourduu iki kltr, rk olarak birbirinden uzak iki topluluun kltrleriyle ayn oranda, hatta daha da farkl olabilir. kinci olarak, temel anlamda rklarn yeryzndeki dalmlar ve tarihsel kkenlerini sergileyen rklar aras eitliliin tersine kltrler aras eitlilik ortaya birok sorun karr; bunun insanlk iin yararl m olduu, yoksa insanlk iin bir handikap m oluturduu sorulabilir - doal olarak birok yeni soruya ayran genel bir sorudur bu. Son olarak, biyolojik temellerinden ancak kopartlabilen rk n-

10

yarglar, yeni bir alanda yeniden oluurken grmek pahasna da olsa, ncelikle bu eitliliin nelerden olutuunu sorgulamalyz. nk, sokaktaki adamn, deneylerle de kantland gibi drt elle sarld, "madem doutan rksal yetenekler yoktur, o zaman dier renkli halklarn kimisi yar yolda, kimisi de binlerce hatta on binlerce yl geride kalrken, beyaz insann kurduu uygarlk nasl o bilinen ilerlemeleri yapabilmitir?" sorusu karsnda yantsz kaldmza gre, onu, kara veya beyaz derili, dz veya kvrck sal olmann ahlaki ve zihinsel bir anlam olduu yolundaki dncesinden vazgeirmeye almak son derece anlamsz olur. Dolaysyla, kltrlerin eitsizlii -ya da eitlilii sorununa eilmeden, rklarn eitsizlii sorununun olumsuzlamayla zld ileri srlemez; nk bu iki eitsizlik halkn kafasnda yanl bir ekilde birbirine skca balanmtr.

simli yaptlarn tad dolayllk iinde kalacaktr. Son olarak, "yabanlar" ya da "ilkeller" diye adlandrdmz, yazdan habersiz kimi ada toplumlarn da -yntemimizin dolayll nedeniyle renemediimiz- farkl yaam biimlerini geride brakm olduklarn unutmamamz gerekiyor. Drst bir dkm, kendimizi zerinde sz sylemeye yeterli saydmz blmlerin yannda, kukusuz says bunlarn kat kat zerinde olan bilemediimiz blmlerin varln gz ard etmemelidir. Burada bir ilk saptama yapmak gerekiyor: Pratik olarak gnmzde, yine pratik ve kuramsal olarak gemite, insan kltrlerinin eitlilii asla renemeyeceimiz kadar zengin ve byktr. Ancak, bu snrlln bilincinde olmamza ve alakgnlllmze karn, baka sorunlarla da karlayoruz. Farkl kltrler sznden ne anlalmaldr? Baz kltrler farkl grnm verirler, fakat ayn kkten geliyorlarsa, gelimelerinin hibir annda ilikisi olmam iki toplumun farkllndan daha deiik bir farkllk sunarlar. Bylece, Peru nkalar'nn eski krall ile Afrika'daki Dahomey'in eski krall, arasndaki farkllama, rnein yine farkl toplumlar olarak ele alnmas gerekmesine karn bugnk ngiltere ve ABD arasndakine oranla daha belirgin kalmaktadr. Buna karlk, gz ard edilemeyecek bir olgu da, birbirleriyle sonradan yakn ilikiye giren, ancak sz konusu noktaya farkl yollardan gelen toplumlarn ayn uygarlk grnts sunuyormu gibi olmalardr. Toplumlarda kart ynlerde alan ve uralar ezamanl olan gler vardr: Bu glerin bir blm yerel zelliklerin korunmasna hatta keskinlemesine urarken, dier blm birliktelik ve kaynama ynnde aba gsterir. Bu tr olgulara ilikin arpc rnekleri dil konusunda bulabiliriz: Ayn kkenden gelen diller birbirlerine bal olarak deime eilimi gsterirken (Rusa, Franszca, ngilizce gibi), komu topraklarda konuulan deiik kkenli diller de ortak zellikler gelitirirler: rnein Rusa, dolaysz komuluk alannda konuulan Trk ve Fin-Uygur dillerine en azndan baz sesil hatlar bakmndan yaknlamak uruna, dier Slav dillerinden belli bir l-

Kltrlerin eitlilii
Kltrlerin kendi aralarnda nasl ve hangi lde farkllatklarn, bu farkllklarn geerliliklerini yitirip yitirmediini veya eliip elimediini ya da uyumlu bir btn oluturmaya yardmc olup olmadn anlamak iin, nce bu kltrlerin dkmne girimek gerekiyor. Ancak glkler de tam bu noktada balamaktadr; nk kavramamz gereken, kltrlerin kendi aralarnda ayn biimde ve ayn dzeyde farkllamadklardr. Yeryznde birbiriyle yan yana duran, kimi yakn kimi uzak, fakat sonuta ada olan toplumlarla kar karyayz. Ayrca, zamansal olarak birbirini izleyen ve dolaysz deneyle ulaamadmz toplumsal yaam biimlerini de gz nnde bulundurmak durumundayz. Her insan antropolog olabilir ve ilgilendii herhangi bir toplumun gndelik varolu biimini paylamak zere alma alanna gidebilir; te yandan tarihi veya arkeolog olabilse de, yok olmu bir uygarlkla asla dolaysz ilikiye giremez; iliki dzeyi salt bu toplum -ya da dierleri- tarafndan braklm yazl belgeler ve re-

11

de farkllamtr. Bu tr olgular incelediimizde (ki uygarln toplumsal kurumlar, sanat ve din gibi zellikleri de benzer rnekler salayacaktr), toplumlarn, karlkl ilikileri asndan st snrlarn aamayacaklar ve kolayca gerisinde de kalamayacaklar bir eitlilik optimumu'yla tanmlanp tanmlanamayaca sorusuyla karlayoruz. Bu optimum ancak, toplumlarn saysna, nfussal nemlerine, corafi uzaklklarna ve kullandklar maddi ve zihinsel iletiim aralarna bal olarak deiebilir. Gerekte eitlilik sorunu, sadece karlkl ilikileri iinde dnlen kltrler dzeyinde deildir; eitlilik ayn zamanda her toplumun barnda, o toplumu oluturan btn topluluklarda kendini gsterir: Tabakalar, snflar, mesleki ve dinsel evreler vb., sonradan her birinin ar bir nem atfederek sarlaca farkllklar gelitirirler. Toplum dier ilikilerin etkisi altnda, daha youn ve daha badak hale geldiinde, bu i eitlenmenin, ayn eski Hindistan'daki ar egemenliinin kurulmasnn hemen ardndan oluan kastlar dzeni rneinde olduu gibi, srekli artma eilimi gsterip gstermedii dnlebilir. Bylelikle kltrlerin eitlilii kavramnn, duraan bir kavram olarak alglanmamas gerektii grlyor. Sz konusu eitlilik, ne cansz bir numune derlemesinin ne de kuru bir katalogun eitliliidir. nsanlar kukusuz corafi uzaklklar, iinde bulunduklar ortamlarn kendine zg nitelikleri ve dlarndaki dnyadan habersizlikleri nedeniyle-farkl kltrler yourmulardr; fakat bu da ancak her kltr ya da her toplumun kendi iine kapanp, dierlerinden soyutlanarak gelimesiyle mmkn olabilirdi. Oysa bu durum, hibir zaman, belki sadece Tasmanyallar'nki gibi (ki burada da salt snrl bir sre iin geerlidir) istisnai rnekler dnda gereklememitir. Toplumlar hibir zaman yalnz kalmamlardr; en ayrk grndkleri zamanlarda bile topluluklar ya da srler halinde olmulardr. Bu durumda kuzey ve gney Amerikal kltrlerin on bin ile yirmi be bin yl arasnda dlarndaki dnyayla ilikilerinin

kopuk olduunu varsaymak abartma olmayacaktr. Ancak bu ayrk insanlk paras da, kendi aralarnda ok sk ilikileri olan, irili ufakl birok topluluu barndryordu. Soyutlanmann sonucu olan farkllklarn yan sra, yaknlktan ileri gelen ok nemli farkllklar da vardr: kendini gsterme, farkl olma, kendisi olma arzusu. Birok gelenek, i gereklilikten ya da birtakm elverili rastlantlardan deil, kendilerinin koymay bile dnmedikleri kurallar baaryla kullanan komu topluluun gerisinde kalmama isteinden domutur. O halde, kltrlerin eitlilii bizi, paralara ayrc ya da paralara ayrlm bir incelemeye ekmemelidir. Kltrlerin eitlilii insan topluluklarnn birbirinden yaltlmasndan ok, onlar birletiren ilikilere baldr.

Halk-merkezcilik
Yine de, kltrlerin eitliliinin insanlar tarafndan ok ender olarak gerek haliyle, yani toplumlar aras dolayl ya da dolaysz ilikilerin sonucu gelien doal bir olay olarak algland aktr; insanlar eitlilii daha ok bir yaradl aykrl ya da bir skandal olarak grdler. Bu konulardaki bilginin ilerlemesi de, daha doru bir bak lehine bu yanlsamay ortadan kaldrmaktan ok, onu kabul etmek ya da katlanmann yolunu bulmaktan ibaret olan sonular dourdu. Beklenmeyen bir durumla karlatmzda hepimizde yeniden ortaya kma eilimi gsteren ve kukusuz salam psikolojik temellere dayanan en klasik tavr, kendimizle zdeletirdiimiz kltrel, yani ahlaksal, dinsel, toplumsal, estetik biimlere uzak den biimlerin aka yadsnmasndan ibarettir. Bize yabanc olan yaam, inan ve dnme biimleriyle karlatmzda, "yaban alkanlklar", "bu bizden deil", "buna izin verilmemeliydi", vb. trnden rperti ve tiksinti dile getiren kaba tepkiler gsteririz. lka da Yunan kltrnn iinde yer almayan her eyi "barbar" ad altnda topluyordu; Bat uygarl daha sonra yaban deyimini ayn

12

anlamda kulland. Oysa bu sfatlarn ardnda tek bir yarg gizlenmektedir: "Barbar" szc kk bakmndan, insan dilinin anlaml akustik imgesine kar, eklemsiz ku akmalarnn karmaklndan kaynaklanyor olabilir ve yine "ormana ilikin" anlamna gelen "yaban" szc de insan kltrne kart hayvans yaam biimini artrr. Her iki kta da kltrel eitlilik olgusu yadsnr; yaammz dzenleyen normlara uymayan ne varsa kltrn dna, doaya atlmas yelenir. Bu naif, fakat insanlarn ounda son derece yerleik olan bak asnn, bu bror zaten bunlar rtmek iin yazldndan, tartlmas gerekmiyor. Burada, bu bak asnn olduka ak bir paradoksu ierdiini belirtmek yeterli olacaktr. "Yabanlarn (ya da byle adlandrlan herkesin) insanlk dna atlmasna dayanak hazrlayan bu dnce yntemi, aslnda sz konusu yabanlarn en belirgin ve en ayrt edici yntemidir. Geri, rk ya da uygarlk fark gzetmeksizin, insan trnn tm biimlerini kapsayan insanlk kavramnn ok ge ortaya kt ve yaylmasnn snrl olduu biliniyor. Bu kavramn, gelimesinin doruuna ulam gibi grnd noktada bile, karmaklklar ve gerilemelerden etkilenmeyecek biimde olumu olduu hi de kesin deildir - yakn tarih bunu kantlamaktadr. Dahas on binlerce yl boyunca, insan trnn byk bir blm iin bu tr bir kavramn hi sz konusu olmadn da gryoruz. nsanlk, kabilenin, dil birlii olan topluluun, hatta bazen kyn snrlarnda biter; yle ki, ilkel diye adlandrlan byk topluluklarn ou, onlara gre tmyle "ktler", "reziller", "yer maymunlar" ya da "bit yumurtalarndan oluan dier kabile, topluluk ve kylerin insanln -ya da doann- erdemlerini paylamadklarn varsayarken, kendilerini "insanlar" (hatta bazen hafife fsldayalm ki- "iyiler", "mkemmeller", "kusursuzlar") anlamna gelen bir adla tanmlamlardr. ok kez yabancy, artk en alt dzeydeki bir gereklikten bile yoksun brakp, bir "hortlak", bir "hayalet" gibi grmeye kadar vardrlr. Bylelikle, iki tarafn birbirine ok sert karlklar verdii durumlar ortaya kar. Byk

Antiller'de, Amerika'nn bulunmasndan birka yl sonra spanyollar, yerlilerin bir ruh tayp tamadklarn anlamak iin aratrma ekipleri yollarlarken, yerliler de beyaz tutsaklarn llerini ryp rmediklerini anlamak iin srekli gzetim altnda, suda tutuyorlard. Tuhaf ve ayn zamanda korkun olan bu kk yk (baka yerlerde farkl biimler altnda bulacamz) kltrel greceliin paradoksunu iyi aklamaktadr: Kltrler ve gelenekler aras bir ayrm getirilmeye alld lde, yadsnmaya kalklan sz konusu kltr ve geleneklerle tmyle zdeleilmektedir. rnekleri arasnda en "barbar" ya da en "yaban" gibi grnenleri insanla kabul etmemek, byle tanmlananlara ait olan en tipik tutumun yinelenmesinden baka bir ey deildir. Barbar, her eyden nce barbarla inanan insandr. Kukusuz, insanln byk dinsel ve felsefi sistemleri -rnein Budaclk, Hristiyanlk, slamiyet ya da Stoac, Kant ve Marksist retiler- bu sapmaya srekli kar kmlardr. Ancak tm insanlar arasndaki doal eitliin, onlar rk ve kltr ayrm gzetmeksizin birletirmesi gereken kardeliin bu basit beyannda, gzlemlenebilir gerek eitlilii gz ard ettii iin, aldatc bir yn vardr. nk bu ayrln meselenin zn etkilemediini sylemek, insann kuram ve uygulamada bunu yok saymasna yetmez. Nitekim UNESCO'nun rklar sorunu zerine ikinci bildirisinin giriinde, sokaktaki adam rklarn varlna inandrann, "bir Afrikal, bir Avrupal, bir Asyal ve bir Amerikal yerliyi yan yana grdnde alglad ak kant" olabilecei ok yerinde bir biimde belirtiliyor. Byk insan haklar bildirileri, insann doasn soyut bir insanlk iinde deil, en devrimci deiimlerin bile hl baz paralarn olduklar gibi srp gitmeye brakt, zaman ve mekn iinde kesinlikle tanmlanm bir durumun ilevleri olarak aklanabilen geleneksel kltrler iinde gerekletirdii olgusunu ounlukla unu-

13

tan bir ideali dile getirdikleri iin, hem gldrler, hem de zayf. Kendisine duygusal olarak ters gelen denemeleri mahkm etme eilimi ile zihinsel olarak kavrayamad farkllklar yadsma eilimi arasnda kalm olan ada insan, bu kart kutuplar arasnda sonusuz uzlama noktalar bulmak ve kltrlerin eitliliini kendisi iin ho olmayan ve utan verici yanlarndan arndrarak aklayabilmek iin yzlerce felsefi ve sosyolojik speklasyona giriti. Ancak birbirinden olduka farkl ve hayli garip olabilmelerine karn aslnda btn bu speklasyonlar, kukusuz en iyi biimde sahte evrimcilik terimiyle tanmlanabilecek tek bir reeteye indirgenebilir. Nelerden olumaktadr bu reete? Sz konusu olan, tam anlamyla, kltrlerin eitlilii olgusunu tmyle kabul eder grnerek, onu bertaraf etme eilimidir. nk uzak ve eski toplumlarn iinde bulunduu birbirinden farkl durumlar, ortak bir noktadan hareket ederek ayn hedefe ynelmesi gereken tek bir gelime srecinin belirli dzey ve evreleri gibi ele alnd takdirde, eitliliin salt grntde kald ortaya kar. nsanlk tek bir kalp olarak kendisiyle zde duruma gelmektedir; ama bu teklik ve zdelik, ancak yava yava gerekleebilecektir ve kltrlerin eitlilii de, derin gereklii gizleyen ya da ortaya kn geciktiren bir srecin anlarn aklamaktadr yalnzca. Darwinciliin byk fetihleri aklda olduu srece, bu tanm insana ok stnkr gelebilir. Ancak bizi ilgilendiren bu deil; nk biyolojik evrimcilikle, burada konu ettiimiz sahte evrimcilik birbirinden ok farkl iki retidir. lki, yoruma ok az yer verilen gzlemlere dayal, geni bir alma varsaym olarak ortaya kmtr. rnein, atn soyaacn oluturan farkl cinsler, iki nedenden tr tek bir evrimsel dizide sralandrlabilir: Birinci neden, bir atn dllenebilmesi iin onu dlleyecek baka bir atn gerekliliidir; ikinci neden ise, tarihsel olarak yeniden eskiye doru giden, st ste binmi toprak katmanlarnn, ayn ekilde, ald en yeni biimden en eskisine kadar kademeli olarak deien at iskeletleri barndr-

masdr. Bylece, Hippari-on'un Equus caballus'n gerek atas olmas son derece olas grnyor. Ayn dnme biimi kukusuz insan trne ve rklarna da uygulanyor. Ne var ki biyolojik olgulardan kltr olgularna geildiinde her ey son derece karmaklar. Toprak altnda maddi nesneler bulunabilir ve jeolojik katmanlarn derinliine, nesnenin retili biim ve tekniine gre aamal bir gelime gzlenebilir Ancak bununla birlikte, bir balta, bir hayvan gibi, baka bir baltann var olmasn salayamaz. Bu durumda bir baltann bir dierine bal olarak evrim gsterdiini sylemek, sonu olarak biyolojik olaylara uygulanan benzer syleme bal olan, bilimsel kesinlikten yoksun, eretilemeli ve yaklak bir forml oluturacaktr. Fiziksel olarak yeryznde var olan ve bilinen dnemlere ait nesneler iin doru olan, genel olarak gemiini bilemediimiz kurumlar, inanlar ve zevkler iin daha da dorudur. Biyolojik evrim kavramnn denk dt varsayma atfedilen olaslk katsays, sosyal bilimler alannda karlalabilen en yksek deerdedir; oysa toplumsal ya da kltrel evrim kavram olsa olsa olgularn ekici, ama tehlikeli olacak dzeyde de kolay bir sunum yntemini getirir. Dahas gerek ve sahte evrimcilik arasndaki sk sk gz ard edilen bu farkllk, bunlarn karlkl ortaya k tarihleriyle aklk kazanmaktadr. Kukusuz sosyolojik evrimcilik, biyolojik evrimcilikten nemli bir itici g salayabilirdi; fakat olgular dzeyinde onun ncl olmutur. Pascal tarafndan da ele alnan ve insanl srekli ocukluk, ergenlik ve olgunluk dnemlerinden geen bir canlya indirgeyen eski anlaylara kadar uzanmaya gerek kalmadan, 18. yzylda, sonradan birok farkl kullanma ara olacak temel taslaklarn gelitiini grrz: Vico'nun, Comte'un " durum yasas"na kaynaklk eden " a kuram" ve ayrca "sarmallar", Condorcet'nin "merdiveni". Toplumsal evrimciliin iki kurucusu Spencer ve Tylor, retilerini Trlerin Kkeni'nden nce ya da onu okumadan hazrladlar ve yaynladlar. Bilimsel bir kuram olarak biyolojik evrimcilii nceleyen toplumsal evrimcilik, gzlem ve t-

14

mevarm yoluyla bir gn zlverecei hi de kesin olmayan eski bir felsefi sorunun sahte bir bilimsellikle sslenmi halinden baka bir ey deildir.

Eskil Kltrler ve lkel Kltrler


Her toplum, kendi bak asyla kltrleri blme ayrabilir: Kendisinin ada olan fakat yeryznn baka bir kesinde bulunanlar; yaklak olarak ayn blgede, ancak zaman iinde kendisinden daha nce yer alanlar; bir de, gerek zaman gerekse yer bakmndan onun iinde bulunduu zaman ve blgeye uymayanlar. Bu grubun tannmasnda byk eitsizlikler olduunu grdk. Sonuncunun durumunda ve hele yazdan ve mimariden yoksun, basit tekniklerin kullanld kltrler sz konusu olduunda (bugn yeryzndeki insanlarn yarsnn ve uygarln balangcndan beri geen zaman iinde, blgelere gre, insanlarn % 90-99'unun durumu gibi), onlar hakknda hibir ey bilmediimiz ve bu konuda yaplan tm almalarn ucuz varsaymlara dayand sylenebilir. Buna karlk, birinci grubun kltrleri arasnda, zaman iindeki sralan dzenine denk decek ilikiler kurmaya almak son derece ekicidir. Elektrikten, buharl makineden habersiz olan baz gnmz toplumlarnn, Bat uygarlnn kendi gelimesine denk den evresini artrmamalar mmkn mdr? Yazy ve madencilii tanmayan, fakat kayalara resimler izip, ta aletler yapan yerli kabilelerle, Bat uygarlnn -Fransa ve spanya'daki maaralarda bulunan kalntlarn korkun benzerlii kantlad- eskil biimlerini karlatrmamak mmkn mdr? te sahte evrimciliin kendini tutamad yerde buras olmutur. Bununla birlikte, her frsatn bulduumuzda kar koyulmaz bir istekle kendimizi braktmz bu ho oyun (Batl gezgin, Dou'da "Ortaa", I. Dn-

ya Sava Pekini'nde "14. Louis dnemi"ni, Avustralya veya Yeni Gine yerlilerinde "Ta Devri"ni bulmaktan holanmaz m?) son derece tehlikelidir Yok olmu uygarlklarn sadece baz ynlerini bilmekteyiz ve bildiimiz bu ynler, en eski kabul edilen uygarlk sz konusu olduunda, orantsz derecede azdr; nk bu ynler salt zamann amna kar ayakta kalabilmi olanlardr. Buna bal olarak yntem de, btne varmak iin paray alp -halen var olan uygarlklarla, yok olmu olanlar baz ynlerden benzetikleri iintm ynler iin analoji kurmaktan ibarettir. Bu dnce biimi, mantksal olarak savunulmas olanaksz olduu gibi, birok kereler olgularca da yalanlanmtr. Yakn saylabilecek bir dneme kadar Tasmanyallar ve Patagonyallar yontma tatan aletlere sahiptiler ve bu aletler Avustralya ve Amerika'nn baz kabilelerinde halen yaplmaktadr. Fakat bugn, bu aletlerin incelenmesi, paleolitik dnemdeki alet kullanmn anlayabilmemiz iin fazla yardmc olamamaktadr. ngiltere'den Gney Afrika'ya, Fransa'dan in'e kadar retili biim ve teknikleri yz, iki yz bin yldr (kullanmlar ok belirgin bir amaca ynelik olmal ki) hi deimeden kalm u nl el baltalarndan nasl yararlanlmaktayd? Maden yataklarnda yzlerce bulunan ve hibir varsaymn aklamay baaramad gen ve yass biimli, olaanst paralar ne ie yaryordu? Rengeyii kemiinden yaplm, szm ona "buyruk sopas" denen eyler nelerdi? Arkalarnda, alabildiince eitli geometrik ekillerde yontulmu ve insan elinin boyutlarna uymayan, inanlmaz oklukta kk ta paralar brakan Tardenozyan kltrlerin teknolojisi ne olabilirdi? Tm bu belirsizlikler, paleolitik uygarlklar ve baz gnmz yerli toplumlar arasnda her zaman bir benzerliin var olduunu gstermektedir: Hepsi de yontulmu ta ara ve gereten yararlandlar. Fakat teknoloji dzeyinde bile daha ileri gitmenin olana yoktur: Yapm aletlerinin kullanm, gere eitleri ve kullanl amalar farkldr ve bu yzden de gnmzdeki yerli toplumlar bize dierleri (tarih iindekiler) hakknda pek az ipucu sunabilmektedir-

15

ler. u halde bu toplumlar, dil, toplumsal kurumlar ya da dinsel inanlar konusunda bize nasl bilgi verebilirler? Kltrel evrimcilie esin kayna olan en yaygn yorumlardan birisi, paleolitik toplumlarn bugne brakt maara resimlerini, av trenlerinin bysel betimlemesi olarak ele alr. Bu dnme biiminin ileyii yledir: Gnmzdeki ilkel toplumlarn, bize yararsz gelen av trenleri vardr; kayalara oyulmu tarihncesi resimler hem saylar, hem de maaralarn derinliklerindeki yerleriyle, bize kullanm deerinden yoksun grnrler; bunlarn yaratclar da avclard; o halde bu resimler av trenlerine hizmet ediyordu. Bu rtk sav aklamak, tutarszln anlamak iin yeterlidir. Zaten bu kantlama biimi zellikle uzman olmayanlar arasnda geerlidir; (kltrlerin btnl olgusu inenerek sahte bilimsel bir tr yamyamlkla her ie bulatrlan) o ilkel toplumlar zerine birinci elden bilgi sahibi olan etnograflar ise, incelenen olgular iinde, sz konusu belgeler hakknda hibir eyin bir varsaym oluturmaya elvermedii grnde birleirler. Burada maara resimlerinden sz ettiimize gre, Gney Afrika'dakilerin (ki bazlarnca, yrenin yerlileri tarafndan yeni yaplm olduklar kabul edilmektedir) dndaki "ilkel" sanatlarn, ada Avrupa sanatndan olduu kadar Magdalenyan ve Aurignasyan sanatlardan da uzak olduuna dikkati ekeceiz. Zira, tarihncesi sanat arpc bir gerekilik sunarken, bu sanatlar ar bir ekilsizlie kadar giden, biemlemenin ok yksek bir derecesiyle nitelenebilirler. Bu sz konusu dnem iinde Avrupa sanatnn kkenini arama isteine de kaplabilinir; ancak bu da yanl olacaktr, nk paleolitik sanat ayn topraklarda ayn zellii tamayan farkl biimler tarafndan izlenmitir; kendi ncellerinin eserlerinden habersiz ya da bunlara kaytsz ve her biri beraberinde kart inanlar, teknikler ve biimler getiren farkl topluluklarn, ayn toprak zerinde birbirini izledii dnldnde, corafi srekliliin hibir eyi etkilemedii grlr.

Kolomb ncesi Amerika, kefin hemen ncesinde barndrd uygarlklarla, Avrupa'nn neolitik dnemini hatrlatr. Ancak incelenmeye balandnda byle bir benzerliin sz konusu olmad ortaya kar: Amerika'da gelime, olduka kurald bir yolla, hayvancln hemen hemen hi bilinmedii (ya da ok az bilindii) bir dnemde tarm tarafndan ynlendirilirken, Avrupa'da tarm ve hayvanlarn evcilletirilmesi baa ba geliir. Amerika'da ta alet kullanm, zaman olarak Avrupa'da madenciliin balangcna denk den bir tarm ekonomisi iinde srp gider. rnekleri oaltmak gereksiz. nk, kltrlerin zenginliini ve zgnln tanmak ve bunlar Bat uygarlndan eitsizce geri kalm kopyalar durumuna indirgemek iin yaplan giriimler ok daha farkl ve ok daha byk bir glkle karlarlar: Genellikle (daha sonra yeniden ele alacamz Amerika'nn dnda) tm toplumlarn yaklak olarak ayn byklk dzenine sahip bir gemileri vardr. Bugn geri olarak nitelendirilen baz toplumlarn durumunu, yine gelimi ya da ileri diye adlandrlan dier toplumlarn daha nceden kat etmi olduklar bir "aama" olarak ele alabilmek iin, bu ikinciler birtakm aamalar kat ederken tekilerin hibir ey yapmadklarn -ya da ok az ey yaptklarn- varsaymak gerekirdi. Ve gerekten de, "tarihi olmayan toplumlar"dan (bazen de bunlarn daha mutlu olduklarn sylemek iin) sz edilir. Oysa bu eksiltili forml, sz konusu toplumlarn tarihi olmadn deil, sadece tarihlerinin bilinmediini ve bilinmez kalacan gsterir. Onlarca hatta yzlerce bin yl boyu, oralarda da, seven, nefret eden, ac eken, kefeden, savaan insanlar yaad. Gerekte, ocuk halklar yoktur; ocukluk ve ergenliklerinin gnln tutmam olanlar da dahil olmak zere, tm halklar yetikindir. Kukusuz, toplumlarn "gemi zaman" farkl biimlerde kullanm olduklar (ki bazlar iin bunun kaybedilmi bir zaman olduu) ve kimileri yol boyunca oyalanrken kimilerinin de hzla yollarna devam ettikleri sylenebilirdi. Bylece, buradan da iki tr tarih ayr-

16

mna gelinirdi: keif ve icatlar byk uygarlklar kurmak iin biriktiren, ilerleyici ve ierici bir tarih ve yine, belki ayn derecede etkin ve beceriyi ayn oranda yapta dntrebilen, fakat birincinin zellii olan sentezleyici yetenekten yoksun bir dier tarih. Bu tarihte her yenilik, kendinden nceki benzer ynelimle yeniliklere eklenecei yerde, hibir zaman ilkellikten kurtulmasna izin vermeyecek deiken bir ak iinde eriyip giderdi. Bu gr bize, nceki paragraflarda rttmz kolayc bak alarna oranla daha esnek ve daha ayrntl grnyor. Kltrlerin eitliliini yorumlama denememizde, bunlarn hibirine hakszlk etmeden, bu gre de yer verebileceiz. Ancak oraya gelmeden nce, birka sorunu incelememiz gerekiyor.

konusu ayrmlar, bizim aralarnda benzer farkllklar sergileyen ada biimleri ele alma yntemimizi, kanlmaz olarak etkilemezler mi? Bu yeni dolambal yolla birlikte, nceden vardmz sonular yeniden sorgulanmak durumuyla karlayor. nsanln, balangcndan beri yapt ilerlemeler o denli belli ve o denli aktr ki, bunlar tartmak iin yaplacak her giriim sonunda gelip bir retorik almasna dayanacaktr. Ancak yine de, bunlar dzenli ve srekli bir dizi iinde sralamak sanld kadar kolay deildir. Bundan yaklak elli yl kadar nce,, bilim adamlar bu ilerlemeleri kafalarnda canlandrmak iin son derece basit emalardan yararlanyorlard: Yontma Ta a, Cilal Ta a, Bakr, Bronz ve Demir alar. Bu tmyle basit bir yntemdir. Biz bugn, tan cilalanmas ve yontulmasnn kimi kez yan yana yer aldn dnyoruz; ikinci teknik birinciyi tamamen glgede braktnda, bu, bir nceki aamada kendiliinden ortaya km bir teknik ilerlemenin sonucu deil, fakat gerekte, ayni dnemde yer alm ve kukusuz daha ok "ilerlemi" dier uygarlklarn sahip olduklar metal silah ve aletleri tatan taklit etme eiliminin sonucudur. Buna karlk, salt "Cilal Ta a"na ait olduu sanlan mlekilik, baz Kuzey Avrupa blgelerinde Yontma Ta'a kadar gitmektedir. Sadece paleolitik denen Yontma Ta a ele alndnda bile, daha birka yl nce, sz konusu yontma tekniinin farkl biimlerinin -srasyla "ekirdek", "kopuntu" ve "kesici" ileyimleri niteleyenaa paleolitik, orta paleolitik, yukar paleolitik diye adlandrlan aamal bir tarihsel ilerlemeye denk dt dnlyordu. Bugn, tek ynl bir ilerlemenin aamalarn deil, duraan olmayan ve ok karmak, deiik ve dnmlere bal bir gerekliin grnmlerini -ya da bizim dediimiz gibi yzlerini- oluturan bu biimin bir arada var olduu kabul ediliyor. Gerekten de, daha nce szn ettiimiz ve gelimesi M.. iki yz elli ile yetmiinci binyllar arasnda yer alan Levalozyan yontma tekniinde, iki yz

lerleme Kavram
ncelikle, bak as veri alnan kltrn -bu hangisi olursa olsuntarihsel olarak kendinden nce geldiini dnd toplumlar, yani yaptmz ayrmda ikinci grubu oluturan kltrleri incelemeliyiz. Bunlarn durumlar, geen rneklerde grdklerimizden daha karmaktr. nk, bir evrim varsaymnn -ki yeryznde birbirinden uzak ada toplumlar aama aama dzenlemek amacyla kullanldnda son derece belirsiz ve zayf kalr- burada ok zor tartma gtrd ve ayn zamanda olgular tarafndan da dolayszca doruland grlmektedir. Arkeolojinin, prehistoryann, paleontolojinin tanklklaryla, Avrupa ktasnda, nce akmaktandan kabaca yontulmu aletler kullanan Homo cinsinin farkl trlerinin yaadn; bu ilk kltrleri, ta daha ustaca yontan ve sonra beraberinde cila yapp, kemik ve fildiini ileyen kltrlerin izlediini; daha sonra, belli evrelere ayrabileceimiz, madencilie kadar uzanan, mlekilik, dokumaclk, tarm ve hayvancln ortaya ktn biliyoruz. Bu halde, birbirini izleyen bu biimler kimileri stn, kimileri aa olmak zere bir evrim ve bir ilerleme dorultusunda sralanmaktadrlar. Fakat, eer bu doruysa, acaba sz

17

krk be ile iki yz altm be bin yl sonra, ancak neolitik dnemin sonlarnda ortaya kmas gereken ve bugn bile onu yeniden retmekte ok zorlanacamz bir yetkinlik dzeyine eriilmitir. ki sre arasnda karlkl hibir balant kurulamasa bile, kltrler iin doru olan her ey rklar konusunda da dorudur: Avrupa'da Neandertal insan, Homo sapiens'in en eski biimlerinden nce gelmedi; tersine bunlar onlarn adalar, belki de ncelleriydiler. Ve Gney Afrika'nn "pigme"leri in ve Endonezya'nn "dev"leri, vb. gibi insanmslarn en deiik tiplerinin, ayn blgede olmasa bile ayn zaman iinde birlikte var olduklar reddedilmemektedir. Bir kez daha tekrarlayalm ki, btn bu sylediklerimiz insanln ilerleme gereini yadsmyor, tersine bizi bu gereklii daha temkinli kavramaya davet ediyor. Tarihncesi ve arkeolojik bilgilerin geliimi, bizim zaman iinde art arda dizilmi olarak dnmeye zorlandmz uygarlk biimlerini alan iinde sergilemek eilimindedir. Bu iki eyi ifade eder: ncelikle, "ilerleme" (eer bu terim hl daha nce uyguladmzdan ok farkl bir gereklii belirtmeye uygunsa) ne kanlmazdr, ne de sreklidir; atlamalar, sramalar ya da biyologlarn dedii gibi mutasyonlardan kaynaklanr. Bu atlama ve sramalar sadece daha ileri doru ve srekli ayn ynde olmazlar; yn deitirerek giderler, bunu eitli ynlere hamle olanaklar bulunan, ancak bunlarn hibiri ayn ynde olmayan satrantaki ata benzetebiliriz. lerlemekte olan insanlk, her bir yeni hareketiyle onun iin artk trmanlm olan basamaklara yeni basamaklar ekleyen, merdiven kmakta olan bir adama pek benzetilemez; bu ilerleme daha ok, zar atmakta olan ve ans zarlarn zerine dalm bir oyuncuyu hatrlatr, her atnda, zarlarn masann zerine farkl birleimlerde saldn grr. Birinde kazanlan, srekli brnde kaybedilir ve tarih sadece zaman zaman birikimseldir, yani ksacas sonular uygun bir birleim oluturmak iin toplanrlar.

Sz konusu birikimsel tarihin, salt bir uygarla ya da tarihin belli bir dnemine zg olmadnn en inandrc rnei Amerika'dr. Bu usuz bucaksz kta, insann geliini byk bir olaslkla M.. yirminci binyldan nce, kukusuz son buzullar sayesinde Bering boazn geen kk gebe topluluklarda grmtr. Yirmi ile yirmi beinci binylda, yeni bir doal evrenin kaynaklarn tepeden trnaa tarayarak, kendi yiyecek, zehir ve ilalar iin en eitli bitki trlerini (birok hayvan tryle birlikte) evcilletiren ve -hl ok gariptir- manyok gibi zehirli maddeleri temel gda maddesine veya dierlerini uyarc ya da uyuturucuya dntren; hayvan trleri zerindeki farkl etkilerine gre yine birok zehir ve uyuturucuyu dzenleyen; dokumaclk, seramik ve deerli metal iilii gibi zanaatlar doruk noktasna vardran bu insanlar, birikimsel tarihin dnyadaki en artc gsterilerinden birini baarmlardr. Bu mthi eserin deerini anlamak iin, Amerika'nn Eski Dnya uygarlklarna katksn lmek yeterlidir. En bata, kukusuz eitli kullanmlaryla Bat kltrnn drt temel direini oluturan patates, kauuk, ttn ve koka (modern anestezinin temeli); belki de, daha Avrupa gda dzeninde yaygnlamadan nce, Afrika ekonomisinde devrim yapan msr ve yerfst; ve sonra kakao, vanilya, domates, ananas, biber, fasulyenin, pamuun ve kabakgillerin birok tr. Ve yine, aritmetiin ve dolayl olarak modern matematiin temeli olan sfr, Hintli bilginlerin bulmasndan -ki Avrupa'ya da bunlardan Araplar araclyla gelmitir- en az be yz yl nce Mayalar tarafndan biliniyor ve kullanlyordu. Kullandklar takvimin, ayn devirde Eski Dnya'da kullanlandan daha doru olmas belki de bu nedenledir. nkalar'n siyasal dzeninin toplumcu mu totaliter mi olduu konusu zerine ok yazlp izildi. u bir gerek ki, nka, Avrupa'nn yaad ayn tip olaylar yzyllarca nce yayor ve ok daha modern formller kullanyordu. Ok zehiri konusuna son zamanlarda yeniden uyanan ilgi, Amerikal yerlilerin dnyann dier blgelerinde kullanlmayan birok bitkisel maddeye uygulanan bilimsel bilgilerinin, gerektiinde daha hl birok katklar salayabileceini gstermektedir.

18

Dural Tarih, Birikimsel Tarih


Geen blmdeki Amerikan rnei tartmas bizi "dural tarih" ve "birikimsel tarih" farkll konusundaki dncemizi gelitirmeye yneltmelidir. Birikimsel tarihi Amerika'ya zg bir ey olarak kabul ediyorsak, bu onu, gerekten de yalnzca bu kltrden aldmz, ya da bizimkilere ok benzeyen birtakm katklarn yaratcs olarak grmemizden deil midir? Peki kendine zg deerler gelitirmeye zen gsteren bir uygarln sz konusu z deerlerinin hibirisi, gzlemcinin kendi uygarlnn dikkatini ekecek nitelikte olmadnda, durumumuz ne olacaktr? Bu gzlemci sz konusu uygarl, "dural" diye nitelemek zorunda kalmayacak mdr? Baka bir deyile, iki tarih biimi arasndaki ayrm, bu ayrmn uyguland kltrlerin isel doasndan m kaynaklanmakta, yoksa bizim farkl bir kltr deerlendirirken srekli kullandmz halkmerkezci bak asndan m ileri gelmektedir? O zaman bizimkine benzer ynde gelien, yani geliimi bize gre anlam ykl olan her kltr birikimsel kabul ederdik. Bunun dndaki dier kltrler de, gerekten dural olduklarndan deil, gelime izgileri bizim iin bir anlam tamadndan, kullandmz bavuru sistemlerinin snrlar iinde llebilir olmadklarndan, bize dural grnrlerdi. Durumun byle olduu -kendi toplumumuzdan farkl olanlar deil, onun iinde yer alan toplumlar nitelemek iin- iki tarih arasndaki ayrm uyguladmz koullar ksaca incelediimizde, aka ortaya kar. Bu sanldndan ok daha sk grlen bir uygulamadr. Yallar, genlik yllarn birikimsel tarih olarak kabul ederken, yallklarnda akp geen tarihi dural grrler. inde etkin olarak yer almadklar, hibir rol oynamadklar bir an onlar iin hibir anlam yoktur: Bu ada hibir ey olmamakta ya da olanlar gzlerine hep olumsuz eyler gibi grnmektedir; oysa bu srada, torunlar bu dnemi dedelerinin artk unutmu olduklar byk bir cokuyla yaamaktadrlar. Bir siyasal dzenin muhalifleri var olan dzeni gnll olarak kabul etmezler; onu toptan mahkm edip,

sanki yaanan dnem koskoca bir araym da bunun sonunda yaam yeniden balayacakm gibi, tarihin dna atarlar. Bunun yannda, iktidardakilerin aygtn ileyiine daha yakndan ve daha yksek bir dzeyde katldklar srece tam tersini dndklerini grrz. Bir kltrn ya da bir kltrel srecin tarihsellii ya da kesin konuursak olay zenginlii bunlarn isel zelliklerine deil; bizim onlara bal karlarmzn eitlilii ve okluuna, karlarndaki durumumuza baldr. lerleyen kltrlerle dural kltrler arasndaki kartln, ncelikle bir odaklama farkndan doduu grlmektedir. Odaktan belirli bir uzaklkta "yerini alan" mikroskop gzlemciye, odan berisine ya da tesine yerletirilmi cisimler -uzaklk sadece milimetrenin yzde biri olsa bile- belirsiz ve bulank grnebilecekleri gibi, hi grnmeyebilirler de: nk hep "oradan" baklr. Bir baka karlatrma, ayn yanlsamay ortaya koyma olana veriyor; bu, grelilik kuramnn ilk nvelerini aklamak iin kullanlan karlatrmadr. Cisimlerin hareketlerindeki boyut ve hzn mutlak deerler olmadn, tersine bunlarn, gzlemcinin durumuna bal olduklarn gstermek amacyla trenin penceresinden bakan bir yolcu iin, dier trenlerin hz ve uzunluklarnn gitmekte olduklar yne gre deitii hatrlatlr. Bu hayali yolcu, iinde bulunduu trene ne kadar balysa; herhangi bir kltrn her yesi de kendi kltrne, sk bir ekilde o kadar baldr. Zira doduumuz gnden beri, bilinli ya da bilinsiz bin bir yolla evremiz birtakm deer yarglarna, gdlenmelere, (verilen eitim yoluyla benimsediimiz, uygarlmzn tarihsel oluumunun dnsel bakn ieren) ilgi merkezlerine dayanan, karmak bir bavurular sistemini, sanki bunlar olmakszn bu uygarlk dnlemezmi ya da gerek davranlarla eliirmi gibi, zorla kafamza sokar. Bu bavurular sistemine tam tamna uyarak hareket ederiz, kendi dmzdaki kltrel gereklikleri ise ancak bu kltrler sistemimizin kalplarn bozduklar lde (onlar grmemizi olanaksz klacak derecede arya kamad durumlarda) gzlemleyebiliriz.

19

"Devingen kltrler" ile "duraan kltrler" arasndaki ayrm, ok geni lde aynen yolcumuza hareket halindeki bir treni hareketli ya da hareketsiz gsteren, iinde bulunulan durumun farkll ile aklanr. Ayn ekilde, Einstein'nkinden daha farkl ve hem fiziksel bilimlere hem de sosyal bilimlere uygulanabilecek (ikisinde de her ey bakk fakat ters bir ekilde oluyor gibidir), genelletirilmi bir grelilik kuram formle etmeye alacamz gn -ki imdilik uzak olsa da, gelecei kesindir-nemi btnyle ortaya kacak bir farklln olaca dorudur. Maddi dnyann gzlemcisine duraan grnenler, yolcu rneinin gsterdii gibi, kendisininkiyle ayn ynde gelien sistemlerken, daha hzl grnenler farkl ynlerde gelienlerdir. Kltrler iin durum tam tersinedir, bize daha etkin grnen kltrler, bizimkiyle ayn ynde hareket eden kltrler, dural grnenler ise ynleri bizimkinden ayrlanlardr. Fakat insan bilimlerinde, hz etkeninin sadece eretilemen" bir deeri vardr. Karlatrmann geerli olabilmesi iin, hz etkeninin yerini bilgi ve anlam almaldr. Bizimkine kout hareket eden ve hz hzmza yakn olan bir tren zerine (yolcularn yzlerini incelemek, onlar saymak, vb. gibi), bizi hzla geen ya da bizim onu hzla getiimiz, veya farkl ynde hareket ettii iin daha ksa olduunu dndmz bir trene oranla daha ok bilgi biriktirmenin mmkn olduunu biliyoruz. Sonuta, o denli hzla gemektedir ki, bize sadece hibir belirtinin (hatta hzn bile) fark edilmedii, belirsiz bir izlenim kalr; bu da gr alanndaki anlk bir bulanklktan baka bir ey deildir, hibir anlam gstermemektedir artk. Bu halde, bana yle geliyor ki, grnr hareketin maddi kavramyla, fizie, psikolojiye, sosyolojiye ayn derecede bal olan bir baka kavram arasnda bir iliki vardr: Bu da, karlkl kltrlerinin az ya da ok, eitliliklerine bal olarak, kiiler ya da topluluklar arasnda birinden tekine "gemeye" elverili bilgi miktardr. Bir kltr, devinimsiz ya da dural diye nitelemeye her giritiimizde, bu grnen hareketsizliin sz konusu kltrn ger-

ek zgnlklerine ilikin (bilinli ya da bilinsiz) bilgisizliimizden kaynaklanp kaynaklanmadn ve bizimkinden farkl ltlere sahip bu kltrn -ilgilendiimiz srece- ayn yanlsamann kurban olup olmadn dnmeliyiz. Baka bir deyile, sadece ve sadece benzemememizden tr, karlkl olarak birbirimize zgnlkten yoksun grnebiliriz. ki, yzyldan bu yana, Bat uygarl insan kullanmna gittike daha gl mekanik olanaklar sunmaya ynelmitir. Eer bu lt benimsenirse toplumlarn gelime dereceleri kii bana den enerji miktaryla llecektir. Bu durumda da Kuzey Amerika'daki biimiyle Bat uygarl ba sray alacak, bunu Avrupal, Sovyet ve Japon toplumlar izlerken, en geride hemen belirsizleiverecek bir sr Asyal ve Afrikal toplum kalacaktr. Oysa "azgelimi" ya da "ilkel" diye adlandrdmz bu yzlerce hatta binlerce toplum, az nce rneklediimiz ekilde incelendiinde (ki bu inceleme yntemi, sz konusu gelime izgisi bu toplumlarda bulunmadndan ya da yeri ok ikincil olduundan, onlar nitelendirmeye yeterli deildir) belirsiz bir btnn iinde eriyip gitmelerine karn, gerekte birbirlerinin ayns deildirler; birbirlerinin kart ularnda yer alrlar. u halde seilen bak asna gre farkl snflamalara varlacaktr. Eer lt, en zorlu corafi blgelerin insan egemenlii altna alnmas olsayd, hi phe yok ki, bir taraftan Eskimolar, dier taraftan Bedeviler ba sray kaparlard. Hindistan hibir kltrn eriemedii felsefi, dinsel bir sistem, in ise zgn bir yaam biimi gelitirmi, sonuta her ikisi de nfussal dengesizliin psikolojik sonularn en aza indirgemeyi baarmlardr. Bundan on yzyl nce slam, Bat dnyasnn ancak ok ksa bir sre nce Marksist dncenin baz yanlaryla ve ada etnolojinin domasyla bulduu, insan yaamnn tm yaplarnn (teknik, ekonomik, toplumsal, ruhsal) dayanmasn ieren bir kuram oluturdu. Bu khince grn, Araplar'a Ortaa dnce yaamnda ne denli

20

stn bir yer salad biliniyor. Makinelerin efendisi Bat, en yetkin makinenin -ki bu da insan vcududur- kaynaklar ve kullanm stne ancak ok basit bilgilere sahiptir. Buna karn, Dou ve Uzak Dou, doasalla ruhsal arasndaki balant konusunda olduu gibi bu alanda da Bat'dan binlerce yl ndedir; Hindistan'n yogas, inlilerin soluk alma teknikleri ya da eski Maoriler'in i cimnastii gibi ok byk kuramsal ve uygulamal btnlkler yaratmlardr. ok ksa bir sredir gndemde olan topraksz tarm teknii, dnyaya denizcilik sanatn retmi ve dnlemeyecek dzeyde zgr ve verimli bir toplumsal ve ruhsal yaam biimi ortaya koyarak 18. yzylda dnyay altst etmi birtakm Polinezyal halklar tarafndan yzyllar boyunca uygulanmtr. Ekonomik dzeyde geri kalm Avustralyallar, aile ve toplum gruplar arasndaki ilikilerin uyumuna ve ailenin rgtlenmesine ilikin konularda insanln geri kalan ksmna oranla o denli ileridirler ki, onlarn bilinli ve dnlm bir ekilde zmledikleri kurallar sistemini anlamak iin modern matematiin en ince biimlerine bavurmak gerekir. Evlilik balarnn bir kanavie oluturduunu ve dier toplumsal kurumlarn bu kanavie zerindeki ilemelerden baka bir ey olmadklarn gerekten kefeden de onlardr. nk ailenin oynad roln snrlanma eiliminde olduu modern toplumlarda bile bu balarn younluu daha az deildir; sadece daha dar bir ereveyle snrlanmtr. Bu erevenin tesinde, dier ailelerle baka trden ilikiler aile balarnn yerini almaktadr. Ailelerin i evlilikler yoluyla birbirine eklemlenmesi, toplumsal yapy ayakta tutan ve onun esnekliini salayan birer mentee gibi geni birleim noktalar oluturur. Avustralyallar, hayran olunacak bir bilinlilikle bu ileyiin kavramn oluturdular ve her birinin yarar ve sakncalar ile birlikte bu ileyii hayata geirecek temel yntemlerin dkmn yaptlar. Ayn zamanda grgl gzlemleme dzeyini de aarak sistemi yneten matematiksel yasalar renmeyi baardlar. Onlar sadece her trden genel sosyolojinin kurucular olarak deil, ayn zamanda sosyal bilim-

lere ly gerek anlamda ilk sokanlar olarak grmek bir abartma olmayacaktr. Malinezyallar'n estetik bulularnn zenginlii ve ylmazl -ruhun bilinsiz etkinliinin en karanlk rnlerini toplumsal yaama sokmadaki yetenekleri- insann bu ynde ulat en yksek doruklardan biridir. Afrika'nn katks daha karmak, fakat te yandan da daha karanlktr. nk bu ktann Eski Dnya'da oynad rol, yani btn etkilerin yeniden yola koyulmak ya da yedekte kelmek iin kaynatklar, ama her durumda yeni biimlere dntkleri kltrel bir eritme potas zellii, ancak yakn bir tarihte sorgulanmaya balanmtr. nsanlk iin nemi bilinen Msr uygarl, ancak Asya ve Afrika'nn ortak bir yapt olarak bakldnda anlalabilir. Eski Afrika'nn byk siyasal sistemleri, hukuksal kurumlar, Batllar'dan uzun sre sakl kalan felsefi retileri, plastik sanatlar ve mzii -ki her anlatm biiminin sunduu olanaklar yntemsel olarak aratrr- olaanst verimli bir gemiin belirtileridir. stelik bu gemi eski bronz ve fildii ileme tekniklerinin esizliiyle de (Bat'nn ayn dnemde yaptklarn hayli amtr) dorulanmaktadr. Amerika'nn katksndan daha nce sz etmitik, tekrar dnmek gereksiz. Zaten dikkatimizi younlatrmamz gereken ey bu paralar halindeki katklar da deildir, nk bu tek tek paralar bizi iki bakmdan yanl olan, sanki bir Arlequin giysisi gibi [yamalardan .n.] olumu bir dnya uygarl dncesine srkleyebilir. Btn kiflerden ok sz edildi: Yaz iin Fenikeliler; kt, barut, pusula iin in; cam ve elik iin Hintliler. Bu eler her kltrn, onlar bir araya getirme, iinde barndrma ya da dlama ynteminden daha nemsizdir. Her kltrn zgnl, yaklak tm insanlar iin ayn olan sorunlar kendine zg yntemlerle zmesinden, deerlerine kendine zg grnmler kazandrmasndan kaynaklanr. nk istisnasz tm insanlar bir dile, teknik becerilere, sanata, bilimsel trden bilgilere, dinsel inanlara, toplumsal,

21

ekonomik ve siyasal rgtlenmeye sahiptirler. Ancak bu deiik elerin ls her kltrde asla ayn deildir ve ada etnoloji birbirinden farkl zelliklerin bir dkmn yapmak yerine, bu farkl seimlerin gizli kkenlerini ortaya karmaya almaktadr.

Bat Uygarlnn Yeri


Bylesi bir kantlamaya, kuramsal yaps nedeniyle kar klabilir. te yandan soyut bir mantkla, kendinden uzaklamas olanaksz olduundan hibir kltrn, dier bir kltr zerinde doru bir yargya varamayaca ve bu yzden de yapaca deerlendirmenin zorunlu olarak bir grecilie tutsak olaca ne srlebilir. Ama evrenize bir bakn; bir yzyldr dnyada neler olduuna dikkat edin, o zaman tm kurgularnz geersiz kalacaktr. Kendi iine kapanp kalmam btn uygarlklar, birbiri ardnca, aralarndan birinin, Bat uygarlnn stnln kabul ediyorlar. Btn dnyann yava yava onun tekniklerini, onun yaam biimini, onun elencelerini ve hatta giysilerine kadar her eyini benimsemeye altn grmyor muyuz? Diyojen'in hareketi yrrken tantlad gibi, kltrlerin yry de (Asya'nn geni kitlelerinden, Brezilya ya da Afrika'nn balta girmemi ormanlarnda kaybolmu kabilelere kadar) tarihte ei benzeri grlmemi ortak bir katlmla, bir uygarln dier btn uygarlklardan stn olduunu tantlamtr. "Azgelimi" lkelerin uluslararas oturumlarda knadklar, dier lkelerin onlar Batllatrmalar deil, tam tersine onlara Batllama olanaklarn hemen salayamam olmalardr. Burada tartmamzn en hassas noktasna deiniyoruz. Kltrlerin zgnlklerini bizzat kendilerine kar savunmay istemek hibir eye yaramayacaktr. stelik etnologun Bat uygarlnn evrensellemesi gibi bir olaya kesin bir deerlendirme getirmesi birok nedenden tr son derece gtr. Bu nedenlerden birincisi, byle dnya apnda bir uygarln byk bir olaslkla tarihteki biricik olgu olmasdr; ya da en azndan dnya apnda baka uygarlklar ancak hakknda hemen hemen hibir ey bilmediimiz uzak tari-

hncesinde aranabilir. kincisi ise, sz konusu olgunun doruluu zerinde byk bir belirsizliin hkm srmesidir. Bat uygarlnn yz elli yldr, gerek tmyle, gerekse sanayileme gibi birtakm anahtar eleriyle dnyaya yaylma eiliminde olduu gerektir. Ve yine gerektir ki, dier kltrler kendi geleneksel miraslarndan birtakm eyleri korumaya altklarnda, Bat'nn sz konusu eilimi genel olarak yalnzca styaplara, yani en dayanksz olanlarna (ki gerekletirilen kkl dnmlerle bu kalntlarn da siliniverip gidecei dnlebilir) ynelik olmaktadr. Fakat olay halen sryor ve nasl sonulanacan bilemiyoruz. Rus ya da Amerikan deikeleriyle birlikte tam bir Batllama'yla m son bulacaktr bu gidi? slam dnyas, Hindistan ve in iin olas grnd gibi badatrc biimler mi ortaya kacaktr? Yoksa hareket imdiden doruk noktasna varmtr da kendini, varoluunu salayan i mekanizmalaryla eliik bir fiziksel yaylmaya kaptrmas pek yakn olan Bat uygarl, tarihncesi yaratklar gibi yok olup gidecek midir? Btn bu kukular da gz nnde bulundurarak, hepimizin gz nnde gelien ve bilinli ya da bilinsiz grevlileri, yardmclar ya da kurbanlar olduumuz sreci deerlendirmeye alacaz. Bat yaam biiminin (ya da onun baz ynlerinin) benimsenmesinin kendiliinden olmadna (ki Batllar kendiliinden olduuna inanmak isterler) dikkati ekmekle ie balayacaz. Bu benimseme, zgrce verilmi bir karardan ok, bir seenek eksikliinden ileri gelir. Bat uygarl, askerlerini, ticari temsilciliklerini, tarmsal iletmelerini, misyonerlerini tm dnyaya yerletirmitir. Dolayl ya da dolaysz bir biimde, deiik renkli topluluklarn yaamna mdahale etmitir. Bu topluluklarn geleneksel yaam biimlerini gerek kendininkini kabul ettirerek, gerekse yerine hibir ey koymakszn var olan erevelerin yok olmasna yol aacak koullar dzenleyerek, tepeden trnaa altst etmitir. Dolaysyla, boyun edirilmi ya da dzeni bozulmu halklarn kendilerine sunulan yeni zmleri kabul etmekten baka yapacak eyleri kalm-

22

yordu; ya da eer buna henz hazr deillerse, onlara, ayn alanda savamak zere yeteri kadar yaklamay ummaktan baka bir ey yapamyorlard. Gler dengesinde bylesi eitsizlikler olmadnda, toplumlar yle kolaylkla teslim olmazlar. Weltanschauung'lan (dnya grleri) zellikle, etnolog Curt Nimuendaju'nun kendini benimsetmeyi bildii, Dou Brezilya'nn yoksul kabilelerininkine yakndr. Yerliler, Curt Nimuendaju'nun uygar yerlerde kalp tekrar kendi aralarna dnmesinden sonra, her seferinde, onun yaamaya deer tek yer olan kendi kylerinden uzaktayken ektii aclar dnp, acyarak alarlard. Bununla birlikte, bu kukuyu dile getirerek sadece sorunun yerini deitirmi olduk. Bat'nn stnl gnl rzasyla kabullenilmi deilse eer, onu oluturan ve bu rzay zorla elde etmesine olanak veren, tam da bu en byk enerji miktarna sahip olmas olgusu deil midir? Burada konunun zne geliyoruz; nk bu g dengesizlii artk yukarda szn ettiimiz benimsemenin olgular gibi ortak zellikten domamaktadr. Bu sadece nesnel nedenlerle aklanabilecek nesnel bir olaydr. Burada uygarlklarn felsefesine girimemiz sz konusu deil. Bat uygarlnn rettii deerlerin doas zerine ciltler boyu tartlabilir. Fakat biz sadece, en az tartlm ve en belirgin olanlarn ele alacaz. yle grnyor ki bu deerler iki ana bala indirgenmekte; Bat uygarl bir yandan, Leslie White'n deyimiyle, srekli kii bana den enerji miktarn artrmaya, dier yandan da insan yaamn korumaya ve uzatmaya aba harcyor. Aslnda ksacas, enerji miktar, mutlak deerde, bireyin varoluu ve katksyla byyebileceinden, ikinci yn birincinin bir kipidir. Gereksiz bir tartmay nlemek iin hemen belirtmeliyiz ki bu temel zelliklerin yan sra bir tr fren ilevi gren dengeleyici olgular da bulunmaktadr: Dnya savalarnn yol at byk katliamlara, kullanlabilir enerjinin bireyler ve snrlar arasnda yeniden dalmn dzenleyen eitsizliklere byle baklabilir.

Bunu ortaya koyduktan hemen sonra, belki de gszlnden kaynaklanan tekelci bir anlayla kendini sz konusu uralara veren Bat uygarlnn, bu anlamda aba harcayan tek uygarlk olmadn gryoruz. En eski alardan beri tm toplumlar bu ynde hareket etmilerdir. Bu alanda en kesin ilerlemeleri salayanlar da bugnn "yaban" halklaryla edeerde greceimiz son derece uzak ve eskil toplumlardr. Bugn uygarlk diye adlandrdmz eylerin byk bir blmn de halen bunlar oluturmaktadr. Neolitik devrim diye adlandrlan tarm, hayvanclk, mlekilik, dokumaclk gibi byk bululara, hi abartmasz, halen baml durumdayz. Sekiz yz ya da on bin yldan bu yana tek yaptmz bu "uygarlk sanatlarn" gelitirmektir. uras da bir gerek ki, baz kafa yaplarnn, insanln "barbar" dneminde gerekletirdiklerini rastlant sonucu ya da ksacas ok az bir abann rn olarak deerlendirirken, gerek aba, zek ve imgelem yetilerini salt son dnemlerin bulularna deer gren can skc bir eilimleri vardr. Bu sapma bize son derece nemli ve son derece yaygn grndnden ve ayn zamanda kltrler aras ilikiye doru bir bak engelleyecek bir yapda olduundan, sz konusu sapmann tmyle datlmasn vazgeilmez bir gereklilik olarak gryoruz.

Rastlant ve Uygarlk
Etnoloji kitaplarnda -stelik en dzeysizlerinde de deil- insann atei rastlantsal bir yldrm ya da bir allk yangn sonucu rendiini; bylesi durumlarda kazayla kzarm bir av hayvanini bulmasyla yiyeceklerini piirmeye baladn; mlekilii buluunun ocak yaknnda unutulmu bir kil topa sonucu olduunu okuruz. Neredeyse insann nce, bulularn tpk meyve ve iekler gibi topland bir eit teknolojik altn ada yaad sylenecek. Bu durumda da emein yorgunluklar ve stn yetenein esinleri

23

ada insana saklanm olacak. Bu saf bak as, en basit tekniklerin bile ne denli karmak ve eitli ilemleri olduunun bilinmemesinden kaynaklanmaktadr. Yontma tatan bir alet yapabilmek iin taa paralayncaya kadar vurmann yeterli olmad, tarih ncesi aletlerin bazlar yeniden yaplmak istendiinde ok iyi anlald. Bylece -ve ayn zamanda bu teknikleri halen kullanmakta olan yerliler gzlemlenerek- kimi zaman, darbeyi ve ynn kontrol etmek iin dengeli ekiler, titreimin atlamaya yol amasn nlemek iin etkiyi yumuatc aygtlar gibi, gerek "yontma aletleri"nin hazrlk retimlerine kadar varan, kanlmaz baz ilemlerin gl ortaya karld. Ayrca, yerel hammadde kaynaklar, karma yntemleri, yararlanlan aletlerin direnci ve yaps zerine geni bir bilgi birlii, uyumlu bir bedensel alma, "el abukluu", vb., ksacas tek kelimeyle metalrjinin eitli blmlerine, mutatis mutandis denk den gerek bir "ayin bilgisi" gerekmektedir. Ayn ekilde, doal yangnlar kavurabilir ya da kzartabilirler, ancak kaynatmalar ya da buharla piirebilmeleri (corafi dalmlar snrl volkanik olaylar dnda) ok zor inanlr eylerdir. Oysa bu piirme yntemleri tekilerden daha az yaygn deildir. Dolaysyla, birinci yntemleri aklamak istediimizde, son saydklarmzda gerekli olan yaratc eylemi dlamaya kesinlikle hakkmz yoktur. mlekilik bu anlamda mkemmel bir rnek sunar; nk yaygn bir inanca gre bir kil topan oyup atete sertletirmekten daha basit bir ey yoktur. Hele bir deneyelim. lk nce pimeye elverili kili bulmak gerekir; bu i iin birok doal koul gereklidir, ama hibiri tek bana yeterli deildir, nk birtakm zel nitelikleri iin seilmi olsa bile, cansz bir maddeyle karmam" hibir kil pitikten sonra kullanlabilir bir kaba dnmez. "Tutmayan" esnek bir maddeyi uzun bir sre ustaca dengede tutarak biim verebilmeyi salayan taslak teknikleri hazrlamak ve nihayet bu maddeyi tm atlama, ufalanma ve bozulma tehlikelerine kar salam ve su

geirmez klmay salayacak zel yakt, ocan biimini, scaklk miktarn ve piirme sresini hazrlamak gerekir. rnekleri daha da oaltabiliriz. Btn bu ilemler rastlantyla aklanamayacak kadar ok ve karmaktr. Dierlerinden yaltlarak tek bana ele alndnda tek bir ilemin hibir anlam yoktur; baary salayan tmnn tasarlanm, istenmi, aranm ve denenmi birleimleridir. Kukusuz rastlant vardr fakat tek bana hibir sonu vermez. Yaklak iki bin be yz yl boyunca Bat dnyas -kukusuz bir rastlant sonucu bulunan- elektriin varln biliyordu, fakat bu rastlant Ampere ve Faraday'n varsaymlarnca ynlendirilen bilinli abalara kadar sonusuz kalmak zorundayd. Rastlant, yayn, boomerangn, az tfeinin bulunuunda, tarmn ve hayvancln douunda, penisilinin kefinde oynadndan daha fazla bir rol-oynamad - ki bununla birlikte sz konusu bulularda belli bir paynn olduunu da biliyoruz. Dolaysyla, gnlk aratrma ve gzlem sayesinde grece bir kolaylkla oluan bir tekniin kuaktan kuaa geiiyle, tekniklerin her kuan kendi barnda yaratl ve gelitirilileri birbirinden dikkatle ayrt edilmelidir. Her kuan kendi iinde yaratt ve gelitirdii teknikler, grnrdeki zel teknik ne olursa olsun, kimi bireylerin yine ayn imgelem gcn ve ayn zverili abalarn gerekli klar. lkel diye adlandrdmz toplumlar Pasteur'den, Palissy'den yana dierleri kadar zengindirler. Birazdan rastlant ve olaslk, bu kez bambaka bir yerde ve bambaka bir ilevde olmakla birlikte yeniden karmza kacak. Bunlardan olup bitmi bulularn douunu tembelce aklamak iin deil, gerekliin baka bir dzeyinde yer alan bir olay yorumlamak iin yararlanacaz: yle ki, insanlk tarihi boyunca deimez kaldn hakl olarak kabul ettiimiz bir miktar yaratc aba, bulu ve imgeleme karn, bu birleim baz dnemler ve baz ortamlar

24

dnda nemli kltrel mtasyonlar belirleyemez. nk salt psikolojik etkenler bu sonuca varmak iin yeterli deildirler: Yaratcnn ayn zamanda bir halkn gvenini kazanm olmas iin bu etkenlerin nce benzer bir ynelile yeterli sayda bireyde var olmas gerekir; bu koulun kendisi de tarihsel, ekonomik ve sosyolojik zl dier birok etkenin birleimine baldr. Dolaysyla, uygarlklarn gelimelerindeki farkllklar aklamak iin, gerek pratik nedenlerle olsun, gerekse gzlem yntemlerine bal karklklarn nne geilmesi olanaksz ortaya klar gibi kuramsal nedenlerle olsun, tannamayacak dzeyde kesikli ve karmak neden btnlerine bavurma durumuna gelinir. Gerekten de, bu denli ince ve ok iplikten olumu bir dm zmek iin en azndan incelenen toplumu (ve hatta onu evreleyen tm dnyay) srekli ve toplu bir etnografik incelemeye tabi tutmak gerekecekti. Bu tr bir giriimin korkun bykln artrmayan bir alma bile sz konusu olsa, son derece kk lekli alan etnograflarn girdikleri topluluklarda sadece kendi varlklaryla oluan anlatlmas g deiimler sonucu yine de gzlemlerinde snrl kaldklarn biliyoruz. ada toplumlarda da yine biliyoruz ki, etkili bir aratrma arac olan kamuoyu yoklamalar da kullanm biimleri ile grlerin ynn deitirebilirler; nk halkta o ana kadar var olmayan bir kendi zerine dnme etkenini gndeme getirirler. Bu durum uzun bir sredir, rnein termodinamik gibi, fiziin eitli kollarnda var olan, olaslk kavramnn sosyal bilimlere de giriini doruluyor. Buraya yeniden dneceiz; imdilik, yeni bulularn karmaklnn, stn yetenein adalarmzda ortaya ok sk kmasndan ya da bu yetenein olaanst yararlanrlndan ileri gelmediini aklda tutmak yeterlidir. Tam tersine, yzyllar boyunca grdmz gibi her kuak, ilerlemek iin nceki kuaklarca braklm zenginlie salt sabit bir birikim eklemek gereksinimi duydu. Eer temel bulularn ortaya k tarihlerini, uygarln ilk ortaya k tarihine gre -birisinin zevk iin hesaplad gibi- hesaplarsak, zenginliimizin onda dokuzunu ve hatta daha da

fazlasn daha nceki kuaklara borlu olduumuzu gryoruz. Bu durumda, tarmn sz konusu srenin % 2'sine, madenciliin % 7'sine, alfabenin % 0.35'i-ne, Galile fiziinin % 0.35'ine ve Darwinciliin % 0.009'una denk den ok yeni bir evrede doduunu gryoruz. 1 Bat'nn bilim ve sanayi devrimi tmyle, insanln tm yaamnn yaklak be yzde birine eit bir sre iinde gereklemitir. Demek ki, bilimsel devrimin insanln anlamn tamamen deitirdiini ne srmeden nce temkinli olmak gerekiyor. Teknik bulular (ve bunlar olanakl klan bilimsel dnce) asndan, Bat uygarlnn dier uygarlklardan daha birikimsel grnmesi (sorunumuza getirebileceimize inandmz kesin aklama budur); yine Bat uygarlnn balangtaki neolitik birikimden yararlandktan sonra baka yenilikler (alfabe, aritmetik, geometri) getirmeyi bilmesi -ki bazlarn hemen unutmutur- ve bununla birlikte kabaca iki bin ya da iki bin be yz yl sren (yaklak M.. 1000 ile 18. yzyl aras) bir durgunluk dneminden sonra birdenbire genilii, evrensellii ve sonularnn nemiyle, vaktiyle ancak neolitik devrimin sunmu olduuna edeer bir sanayi devriminin merkezi olarak ortaya kmas, birbirinden daha az doru eyler deildir. O halde insanlk, tarihinde iki kez ve yaklak iki bin yl arayla ayn dorultuda bir sr buluu biriktirmeyi becermitir. Sz konusu bulularn bir yandan okluu dier yandan sreklilii, yksek teknik sentezlerin gerekleebilecei yeterince ksa bir srede younlamtr. nsann doayla srdrd ilikilere anlaml deiimler getiren ve yine dier bir sr deiimi olanakl klan bu sentezlerdir. nsanlk tarihinde imdiye dein sadece ve sadece iki kez tekrarlanm bu sreci, katalizr maddeler tarafndan harekete geirilmi bir zincirleme tepkime imgesi ile aklayabilmek mm1

Leslie A. WHITE, The Science ofCulture, New York, 1949, s. 196.

25

kndr. Bu sre nasl olumutur? ncelikle, ayn birikimsel zellikleri gsteren dier devrimlerin baka yerlerde ve baka zamanlarda ve de farkl etkinlik alanlarnda olutuu unutulmamaldr. Daha nce, bizim sadece sanayi devrimiyle neolotik devrimi (ki sanayi devriminin ncelidir ve ayn kayglarla hareket etmektedir) devrimden saydmz ve bunun, bavuru sistemimizin sz konusu devrimleri ancak byle deerlendirmeye izin vermesinden kaynaklandn anlatmtk. Var olduklar kesin olan dier tm deiiklikler ise sadece ok bozuk ya da kk paralar halinde grnmektedir. Bunlar ada Batl insann kafasnda bir anlam kazanamazlar (en azndan tm anlamlarn kazanamazlar); hatta bunlar Batl'ya sanki hi var olmam gibi grnebilir. kinci olarak, neolitik devrim rnei (ada Batl insann yeterince ak bir ekilde ortaya karmay baarabildii tek rnek) Batl insanda, bunu bir rk, bir blge veya bir lke yararna bir stnlk olarak kabul etmek yerine, bir alakgnlllk uyandrmaldr. Sanayi devrimi Bat Avrupa'da dodu; sonra ABD'de ve hemen sonra da Japonya'da ortaya kt; 1917'den beri Sovyetler Birlii'nde geliiyor, yarn kukusuz baka yerlerde de beliriverecek; her elli ylda bir de, u veya bu merkezlerinden birinde, az veya ok, canl bir atele parlyor. Bu kadar vndmz u ncelik sorunu bakalm konuya binyllar apnda eildiimizde ne hale geliyor? Neolitik devrim, yaklak bin veya iki bin yl nce Ege havzas, Msr, Yakn Dou, ndus vadisi ve in'de ayn anda balad. Arkeolojik dnemlerin belirlenmesi iin radyoaktif karbonun kullanlmaya balanmasndan beri de, sandmzdan daha eski olan Amerikan neolitik devriminin Eski Dnya'dan ok ge kalmam olmas gerektiini dnyoruz. , drt kk vadinin, bu yarta birka yzyllk bir ncelik gstermi olmas olasdr. Bugn bu konuda ne biliyoruz? Tam tersine, ncelik sorununun nemi olmadndan

kukumuz yok, nk zellikle ayn (toplumsal altst olularca yakndan izlenen) teknolojik altst olularn son derece geni alanlarda ve yine son derece cra blgelerde ayn zamanda ortaya klar, ncelik sorununun bir rkn veya bir kltrn dehasna deil, insann bilincinin dnda yer alacak kadar genel olan koullara dayandn gsteriyor. Ksacas bilmeliyiz ki, sanayi devrimi Bat ya da Kuzey Avrupa'da kmam olsayd, bir gn yeryznn baka bir kesinde kendini gsterecekti. Ve eer sanayi devrimi yeryznn btnne yaylmak durumundaysa (ki byk olaslkla byle), her kltr buna kendine zg katklarda bulunacak ve gelecek binyllarn tarihisi bir, iki yzyllk bir nceliin srarla kime ait olduunu bilebilmek sorununu hakl olarak anlamsz bulacaktr. Bunu koyduktan sonra, dural tarihle birikimsel tarih arasndaki ayrmn geerliliine olmasa bile, en azndan kesinliine bir snrlama getirmeliyiz. Buna girime nedenimiz ise sz konusu ayrmn sadece karlarmza bal olmas deil, daha nce de gsterdiimiz gibi, hibir zaman ak ve kesin olmay baaramam olmasdr. Teknik bulular konusunda, hibir dnem hibir kltr kesinlikle dural deildir. Btn halklar, ortamlarna egemen olmay salayan hayli karmak tekniklere sahiptirler, bunlar deitirirler, gelitirirler ya da unuturlar. Bu teknikler olmasa oktan yok olurlard. Dolaysyla, farkllk hibir zaman birikimsel tarihle dural tarih arasnda deildir; btn tarih derece farkllklaryla birikimseldir. rnein eski inlilerle Eskimolar'n mekanik sanattan ok gelitirdiklerini biliyoruz; bu halklar, bir uygarlk biiminden bir dierine geii belirleyen "zincirleme reaksiyonu" balatacak noktaya ok yaklamlard. Top barutu rneini biliyoruz: inliler, teknik adan bakarsak, kitlesel sonulara ynelik kullanm dnda barutun btn inceliklerini zmlerdi. Sk sk sz edildii gibi, eski Meksikallar tekerlekten habersiz deillerdi; ocuklarna tekerlekli hayvan oyuncaklar yapacak kadar iyi biliyorlard ve bunu yk arabasnda kullanabilmek iin yalnzca kk bir adm yeterli olmutu. Bu durumda, "daha birikimsel" kltrlerin "az birikimsel" kltrlere

26

oranla (her bavuru sistemi iin) grece seyreklii sorunu, olaslk hesaplarndan olumu bilinen bir soruna dnmektedir. Bu sorun yine karmak dier birleimlere oranla grece olasln belirlemekten ibaret olan, ayn sorundur. rnein rulette, birbirini izleyen iki rakamn yan yana gelmesi (rnein 7 ve 8, 12 ve 13, 30 ve 31) sk rastlanr bir olaydr; birbirini izleyen rakamn yan yana gelmesine ise hayli az rastlanr, yine birbirini izleyen drt rakamn yan yana gelmesi ise ok daha seyrek bir olaydr. Ve rakamlarn doal srasna uygun alt, yedi ya da sekiz rakamlk bir yan yana dizilii defalarca attan ancak bir tanesi salayabilir. Eer tm dikkatimiz uzun dizilere ynelmise (rnein, be art arda rakam dizisine oynamsak), daha ksa diziler bizim iin dzensiz dizilerle edeerde olacaktr. Bu, sz konusu dizilerin bizimkilerden salt bir blmn deeriyle ayrldklarn ve baka bir a altnda belki ok byk dzenlilikler oluturacaklarn gz ard etmektir. Bu karlatrmay daha da ileri gtrebiliriz. Tm kazanlan gitgide daha uzun dizilere aktaran bir oyuncu, binlerce hatta milyonlarca attan sonra hl birbirini izleyen dokuz rakamn yan yana diziliini grmemesi sonucu cesaretini kaybedecek ve belki de daha nce durmas gerektiini dnecektir. Oysa, ayn oyun formln farkl tipte diziler zerinde (rnein krmz ve siyah veya ift ve tek arasnda yinelenen bir dizemde) izleyen bir baka oyuncunun, ilk oyuncuya salt dzensiz diziler olarak grnecek anlaml birleimlerle karlamasnn olanaksz olduu sylenemez. Ve eer herhangi bir dzlemde geliimi duraan, hatta geriliyor grnse de bu, insanln bir baka bak asndan nemli dnmlerin beii olmad anlamna gelmez. 18. yzyln byk ngiliz filozofu Hume bir gn, birok kimsenin kafasndan geirdii bir soruyu, neden btn kadnlarn deil de sadece bir blmnn gzel olduu sorusunu zmeye giriti. Sorunun tutar taraf olmadn gstermekte hi zorlanmad. Eer btn kadnlar en azndan en gzelleri kadar gzel olsalard, onlar

sradan bulur, niteleyici yargmz ortak modelin dnda kalan aznla saklardk. Ayn ekilde, sadece bir tip ilerlemeyle ilgilendiimizde, bu tip ilerlemeyi en yksek noktasna kadar gelitiren kltre deer verip dierlerine kaytsz kalrz. O halde ilerleme, herkesin kendi dncesine gre nceden belirlenmi bir ilerleme doruundan baka bir ey deildir.

Kltrlerin birlii
Son olarak sorunumuza baka bir bak asndan yaklaacaz. nceki paragraflarda szn ettiimiz, salt (hangi biimde olursa olsun) uzun dizilere oynayan oyuncu, bu oyunda varn younu yitirecektir. Fakat mutlak deerde ayn dizilere, ancak ayr masalarda oynayan ve dizisini tamamlamak iin gerekli olan numaralar paylamakta anlam bir oyuncular koalisyonu iin durum ayn olmayacaktr. nk, diyelim 21 ve 22 numaralar ektim ve dizime devam etmek iin de 23' bulmam gerekiyor, bu durumda 23'n on masada kma ans kukusuz bir masada kmasndan ok daha olasdr. Bu durum, en birikimsel tarih biimlerini gerekletirmeyi baarm kltrlerin durumuna ok benzer. Bu u biimler, hibir zaman tek bana kalm kltrlerin deil, tersine karlkl ileyilerini isteyerek ya da istemeden birletiren ve az nce szn ettiimiz rnekedekine benzer koalisyonlar eitli ekillerde (gler, karlkl dn almalar, ticari alveriler, savalar) gerekletiren kltrler olmutur. Ve ite tam bu noktada, bir kltr dierlerinden stn saymann samalna deiniyoruz. nk bir kltr tek bana olduu srece asla "stn" olamaz; ayn tek bana olan rulet oyuncusunun durumunda olduu gibi ancak birka paradan oluan kk dizileri baarabilir ve tarihinde uzun bir dizinin "kma" olasl (kuramsal olarak olanaksz deilse de) o denli azdr ki, bu diziyi bulabilmek iin insanln tm gelimesinin sd btn zamandan ok daha fazlasna gereksinimi vardr. Fakat -yukarda

27

belirttik- hibir kltr tek bana deildir; dier kltrlerle srekli koalisyon halindedir ve birikimsel diziler kurabilmesini salayan da budur. Bu dizilerden birinin daha uzun grnme olasl da doal olarak yaylma alanna, sreye ve koalisyon dzeninin deikenliine baldr. Bu aklamalardan iki sonu kyor. ncelememiz boyunca, defalarca, insanln nasl olup da tarihinin onda dokuzunda, hatta daha da fazla bir sresi boyunca duraan kaldn sorduk: lk uygarlklar yaklak iki yz bin ile be yz bin yandadrlar, oysa yaam koullar ancak son on bin ylda dnme uramtr. Eer zmlememiz doruysa, bu, paleolitik insann, onun izleyicisi olan neolitik insandan daha az akll ya da daha az yetenekli olmasndan deil, sadece, insanlk tarihinde n derecesinde bir birleimin ortaya kmak iin t zamanlk bir sre gerektirmi olmasndandr; bu birleim ok daha erken ya da ok daha ge ortaya kabilirdi. Bu olgu, belli bir birleimin olumasn grmek iin beklemek zorunda olan bir rulet oyuncusunun at saysndan daha anlaml deildir: Bu birleim ilk atta da gerekleebilir, binincide ya da milyonuncuda da gerekleebilir, hatta hi gereklemeyebilir de. Fakat insanlk, btn bu srede, ayn oyuncu gibi, kuramlar yrtmekten vazgeemez. Bazen istemeden ve hi farknda olmadan kltrel "meseleleri halleder", "uygarlk harektlarna" giriir ki, bunlarn her biri birbirinden farkl sonulara varr. Kimi zaman baarya ok yaklar, kimi zaman da nceki kazanmlarn tehlikeye sokar. Tarih ncesi toplumlann birok ynne ilikin bilgisizliimizin neden olduu byk basitletirmeler bu belirsiz ve dank almaya izin vermektedir, nk hibir ey Levallois'nn doruundan Yontmata dneminin yetersizliine, Aurignasyan ve Solutriyan grkemden Magdalenyan kabala ve sonra Ortata dneminin deiik grnmlerinin sunduu ar kartlklara gtren bu yn deitirmelerden daha arpc deildir. Zaman iinde doru olan, uzam iinde de dorudur, ancak baka

bir biimde aklanmaldr. Bir kltrn, uygarlk diye adlandrdmz, tm dzeylerdeki bulularn bu karmak btnn elinde bulundurma ans, ortak bir strateji kurmak iin -genellikle istem ddr- iblm yapt kltrlerin miktar ve eitliliine baldr. Miktar ve eitlilii diyoruz. Keif ncesindeki Yeni Dnya ile Eski Dnya'nn karlatrmas bu ift gereklilii iyi dile getirir. Rnesans bandaki Avrupa; Yunan, Roma, Cermen ve Anglosakson gelenekleriyle, Arap ve in gibi ok eitli glerin karlama ve kaynama merkeziydi. Kolomb ncesi Amerika da nicelik olarak bakldnda, kuzey ve gney olmak zere geni bir yarkre oluturduundan bu tr kltrel temaslardan yoksun deildi. Ancak, Avrupa ktasnda karlkl olarak zenginleen kltrler on binlerce yllk bir farkllamann rnleriyken, nfusu daha yeni olan Amerika ktas kltrlerinin farkllamak iin daha az zamanlar oldu. Bu anlamda, Amerika'daki kltrler grece olarak daha trde bir tablo sunarlar. Ayrca, keif dneminde Meksika ve Peru'nun kltrel dzeylerinin Avrupa'ya gre daha aa olduu sylenemezse de (stelik baz bakmlardan tam tersine daha stn olduklarn grdk), bu kltrlerde kltrn eitli yanlar dierlerine oranla belki daha az dzenlenmiti. Kolomb ncesi uygarlklar, artc baarlarnn yannda, birtakm eksiklikler ya da deyim yerindeyse "boluklarla" doludur. Bu kltrler, sanldndan daha az eliik bir ekilde, erken gelimi biimlerle, olumadan yok olmu biimleri bir arada sergilerler. rgtlenmelerinin dk esneklii ve clz eitlilii, bir avu fatih nnde hemen dalp kmelerini aklar. Ve asl neden, Amerika ktasndaki kltrel "koalisyonlar" oluturan kltrlerin Eski Dnya'dakilere oranla birbirlerinden pek az farkl kltrler olmalar olgusunda aranabilir. Dolaysyla kendi bana ve kendiliinden birikimsel olan toplum yoktur. Birikimsel tarih dierlerinden farkllaan birtakm rklarn ya da kltrlerin mlkiyetinde deildir. Bu doga'larndan ok davran'larndan doar. Birikimsel tarih, kltrlerin birlikte olma biim-

28

leri'nden baka bir ey olmayan, bir tr varolu zelliklerini gste-

rir. Bu anlamda birikimsel tarihin, toplum kmelerinin oluturduu byk toplumsal dzenlerin ayrt edici tarih biiminin, dural tarihin ise -eer gerekten byle bir tarih varolmusa- tek bana kalm toplumlara ait dierlerinden daha aa bir yaam biiminin belirtisi olduu sylenebilir. Bir insan topluluunu ykp geebilen ve doasn btnyle gerekletirmesini engelleyen tek bela ve tek sakatlk yalnz kalmaktr. Bylece, rklarn ve kltrlerin uygarla katksn dorulamak iin giriilen ve genellikle yeterli grlen abalarda bir beceriksizlik ve tatmin edici olmayan bir ey olduu grlyor. zellikler sralanacak, kkene ilikin sorunlar ayklanacak, ayrcalklar karlacaktr. Ama bu abalar ne kadar iyi niyetli olursa olsun bounadr, nk amalarn adan gzden karmaktadrlar. ncelikle, u veya bu kltre maledilen bir buluun gerekte hangisine ait olduu hibir zaman kesin deildir. Bir yzyl boyunca, msrn kesinlikle birtakm yabanl trlerin kartrlmas yoluyla Amerikan yerlilerince yetitirildiine inanld ve Amerika'ya Gneydou Asya'dan (ne zaman ve nasl olduu hakknda fazla bir ey bilinmiyor) gelmi olmas olasl da bulunduundan, srekli artan bir kukuyla da olsa halen byle kabul edilmeye devam ediliyor. kinci olarak, kltrel katklar srekli iki gruba datlrlar. Bir yandan, nemi kolay deerlendirilen ve ayn zamanda da snrl bir nitelik sunan birtakm zellikler ve birbirinden kopuk edinimler vardr elimizde. Ttnn Amerika'dan gelmi olmas bir olgudur; ancak bu olguya ve uluslararas kurumlarn bu sonuca gsterdikleri btn iyi niyete karn, her sigara iiimizde Amerikal yerlilere duyduumuz minnettarlktan yerlere yapamayz. Ttn, dier yararl eyler (rnein kauuk) gibi, yaama sanatna yaplm esiz bir katkdr; bu ek zevklerimizi onlara borluyuz. Ancak u da

var ki, eer bu bulular yaplmam olsayd uygarlmz yerinden sarslmayacakt; zorunlu olarak bu tr gereksinmeler duyduumuzda onlar biz bulacak ya da onlarn yerine baka eyler koyacaktk. Bunun karsnda (kukusuz ara biimlerin tm bir dizisiyle) sistem zelliklerini gsteren, yani her toplumun insani zlemler btnn ortaya koymak ve bu zlemleri karlamak iin setii kendine zg yntemine denk den katklar vardr. Bu yaam biemlerinin ya da Anglosaksonlarn dedii gibi pat-tern'axm 2 yeri doldurulamayan zgnlkleri ve doalar yadsnamaz; ancak bu biemlerin o kadar kesin tercihleri vardr ki, bir uygarln kendi kendisinden vazgemeden bir dierinin yaam biiminden yararlanmay nasl umduunu anlamak gtr. Gerekten de uzlama eilimleri salt iki sonuca varabilir: Ya bu topluluklardan birinin rgtsel dal ve sistemin k, ya da, dier iki sisteme indirgenemeyecek bir nc sistemi ortaya karan zgn bir sentez. stelik sorun, bir toplumun dierlerinin yaam biiminden yararlanp yararlanamadn bilmek deil, onlar hangi lde anlayabileceini, hatta hangi lde grebileceini bilmektir. Bu sorunun ak hibir yant olmadn grdk. Sonu olarak, yararlanma kaygusu olmadan katk olmaz. O halde, eer zaman ve uzam iinde yerleri olan ve "katkda bulunduklar" ve bu ii srdrdkleri sylenebilen somut kltrler varsa, tm bu katklardan yararland varsaylan "dnya uygarl" nedir? Bu, dierlerinden ayr ve ayn gereklik katsaysndan yararlanan bir uygarlk deildir. Dnya uygarlndan sz ettiimizde bir dnemi veya bir insan topluluunu kastetmeyiz; hem ahlaksal, hem mantksal bir deer verdiimiz soyut bir kavram kullanrz. Bu, eer var olan toplumlar yararna bir ama sz konusuysa ahlaksal; zmlememizin deiik kltrler arasndan karmaya izin verdii ortak
2

rnt, a doku (.n.)

29

eleri ayn ad altnda toplamak niyetindeysek mantksal olur. Her iki kta da dnya uygarl kavramnn son derece clz ve ematik olduunu, zihinsel ve duygusal olan ieriinin byk bir younluu olmadn gz ard etmememiz gerekiyor. Bin yllk bir tarihin ar kltrel katklarn ve insanlarn dncelerinin, aclarnn, isteklerinin ve bunlara yaam veren emeklerinin tm nemini sadece, halen hibir anlam olmayan bir dnya uygarl lsne getirerek deerlendirmeyi istemek, onlar tek tek yoksullatrmak, ieriklerini boaltmak ve kupkuru, cansz topluluklara dntrmek olacaktr. Tersine, kltrlerin gerek katksnn, onlarn zel bulularnn listesine deil, kendi aralarnda birbirlerine sunduklar ayrmsal farkllklara bal olduunu gstermeye altk. Verili bir kltrn her yesinin, dier kltrlerin yelerine kar tayabilecei, tamas gereken minnettarlk ve alakgnlllk duygusu sadece tek bir ey zerinde temellenebilir: Her ne kadar kendisi bu farkllklarn derin doasn yakalayamasa da, ya da tm abalarna karn, bu doaya ancak ok eksik bir biimde nfuz edebilse de, dier kltrlerin kendininkinden ok eitli bir biimde farkl olduuna inanmak. te yandan, dnya uygarl kavramn, bir snr kavram ya da karmak bir sreci belirtmek iin bir ksaltma iareti gibi kabul ettik. nk uygarlk, birbirlerine en fazla eitlilii sunan kltrleri bir arada kapsadna ve hatta bu biraradalktan olutuuna gre, eer tantlamamz geerliyse, mutlak deerde (ki hep bu deyim kullanlr) bir dnya uygarl yoktur ve olamaz. Dnya uygarl, her biri kendi zgnln koruyan kltrlerin, dnya apnda bir koalisyonundan baka bir ey deildir.

Terimleri, onlara verdiimiz anlamlaryla alarak, kltrel ilerlemenin kltrleraras bir koalisyona bal olduunu grdk. Bu koalisyon, her kltrn kendi tarihsel gelimesi iinde karsna kan ans'larn (bilinli ya da bilinsiz, istemli ya da istem d, kastl ya da rastlantsal, uralarak ya da zorunlu olarak kabul edilerek) bir araya getirilmesinden ibarettir. Ve son olarak bu koalisyonun ne denli eitlenmi kltrler arasnda kurulursa o denli verimli olacan kabul ettik. Bu koyulduktan sonra, yle grnyor ki, eliik durumlarla kar karya bulunuyoruz. nk her ilerlemenin ortaya kt bu ortak oyun alan, ksa ya da uzun vadede, sonu olarak her oyuncunun kaynaklarnn trdelemesine yol amaldr. Ve eer, eitlilik bir ilk koul ise, oyun uzadka kazanma ansnn azaldn kabul etmek gerekir. yle grnyor ki, bu kanlmaz sonuca sadece iki are bulunabilir. Birincisi, her oyuncunun, oyununda ayrmsal farkllklara yol amasndan ibarettir; bu mmkndr nk (kuramsal rnekimizde "oyuncu" diye geen) her toplum dinsel, mesleksel ve ekonomik gruplarn -ki toplumsal biimleni btn bu gruplarn biimleniine baldr- bir koalisyonundan oluur. Toplumsal eitsizlikler bu zmn en arpc rnekleridir. Byk devrimlere rnek olarak setiimiz neolitik ve sanayi devrimleri, sadece, Spencer'n ok iyi fark ettii gibi toplumsal yapnn bir eitlenmesiyle deil, ayn zamanda gruplar arasnda, zellikle ekonomik adan, ayrmsal statlerin kurulmasyla birlikte gelirler. Neolitik bulularn, eski Dou'da byk kentsel younlamalarn douu, devletlerin, kastlarn ve snflarn ortaya kyla beraber hemen bir toplumsal farkllamaya yol at uzun bir sreden beri gzlenmitir. Ayn gzlem, proletaryann ortaya kma kouluyla, emek smrsnn en yeni ve en ileri biimlerine varan sanayi devrimine de uygulanmaktadr. Bu noktaya dein, sz konusu toplumsal dnmleri, teknik dnmlerin sonucu gibi ele alma ve bunlarn arasnda bir neden-sonu ilikisi kurma eilimi vard. Eer yorumumuz doruysa, nedensellik ilikisi (kapsad zamansal sralanmayla birlik-

lerlemenin kili Anlam


Bu durumda garip bir paradoksla kar karya kalmyor muyuz?

30

te), iki olay arasndaki bir ilevsel ballam yararna -ada bilimin de genel olarak yapmaya yneldii gibi- terk edilmelidir Hemen unu da belirtelim ki, teknolojik ilerlemenin tarihsel ballamnn, insann insan tarafndan smrs olarak gelitiini bilmek bizi, teknik ilerlemenin doal olarak esinledii vncn da vurulmasnda belli bir temkinlilie zorlayabilir. kinci are, byk lde birinciye baldr: Bu, "paylar" balangtaki ortakln nitelediinden ok farkl olan yeni ortaklarn, isteyerek ya da istemeden koalisyona dahil edilmesini ierir. Bu zm de aynen denenmitir ve eer birinci yolu, kabaca kapitalizm terimiyle niteleyebilirsek, emperyalizm ya da smrgecilik terimleri de ikinciyi dile getirmemize yardmc olacaklar. 19. yzyln smrgeci yaylmas, sanayilemi Avrupa'ya, devreye smrgeletirilmi halklar girmemi olsa, ok abuk tkenme tehlikesiyle kar karya kalacak olan yeni bir hamle (ki karna uygun olup olmad kesin deildir) yapma olana verdi. Her iki kta da arenin gerek i eitlenme yoluyla gerekse yeni ortaklarn katlmas yoluyla olsun, koalisyonun geniletilmesine bal olduunu gryoruz. Sonu olarak bu da, srekli oyuncularn saysn artrmak, yani tekrardan ilk bataki durumun karmakl ve eitliliine varmak anlamna geliyor. Ancak bu zmlerin de sreci yavalatmaktan baka bir ey yapamayacaklar grlyor. Smrnn olmad bir koalisyon sz konusu olamaz: Biri egemen dieri egemenlik altnda olan iki grup arasnda ilikiler ve alveriler retilir. Sralar geldiinde, grnrde onlar bir araya getiren tek yanl ilikiye karn, bilinli ya da bilinsiz olarak birikimlerini ortaklatrmak zorundadrlar ve bylece onlar attran farkllklar yava yava azalmaya yz tutar. Bir yandan toplumsal gelimeler, te yandan smrgeletirilmi halklarn aama aama bamszlklarna kavumalaryla sz konusu olayn geliimine tank oluyoruz. Her iki ynde de daha kat edilecek ok yol olmasna karn, eylerin kanlmaz olarak bu dorultuda gelieceini biliyoruz.

Belki de dnyada uzlamaz siyasal ve toplumsal dzenlerin ortaya kn gerekten nc bir zm olarak yorumlamak gerekiyor. Bir eitlenmenin, her seferinde baka bir dzlemde yenilenerek, insanlar srekli artan deiik biimlerle, insanln biyolojik ve kltrel varoluundan kaynaklanan bu dengesizlik durumunu srekli ayakta tutabilecei nceden kestirilebilir. Ne olursa olsun u ekilde zetlenebilecek bir sreci elikili olarak alglamak hayli gtr: nsanlar ilerlemek iin ibirlii yapmak zorundadrlar; bu ibirlii boyunca da ortakla sunulan eylerle (ki bu da sz konusu ibirliini verimli ve gerekli klan ilk eitlilikten baka bir ey deildir) yava yava zdeletiklerini grrler. Ancak, bu zlemez bir eliki olsa bile, insanln kutsal grevi, kafalarda ayn oranda var olan her iki yn de korumak, birinin kan iin bir dierini gz ard etmemektir; insanln zgnln bir rka, bir kltre ya da bir topluma mal etmeye ynelecek kr bir ayrcalklktan saknmaktr; ama bununla birlikte, insanln hibir blmnn tm insanla uygulanabilecek formller hazrlayamayacan ve tek tip bir yaam biimine uydurulmu bir insanln -ki bylesi bir durum insanl talatrrd- akl almaz bir ey olduunu asla unutmamaktr. te bu adan uluslararas kurumlar koskoca bir grev beklemektedir ve her biri akl almayacak kadar karmak ve ar sorumluluklar yklenmilerdir. Sorumluluklar byktr, nk bir yandan birtakm eyleri ortadan kaldrmak, dier yandan da yine birtakm eyleri ortaya karmak gibi ikili bir grevleri vardr. ncelikle insanla yardmc olmalar ve varlklaryla bu kokumu, uluslararas yapy srekli bozma tehlikesi oluturan, artk kalntya dnm anlamsz ibirlii biimi krntlarn ve yok olmu eitlilikleri acsz ve tehlikesizce ortadan kaldrmalar gerekiyor. Budamalar, gerekirse kesip atmalar ve dier uyum biimlerinin ortaya kmasn kolaylatrmalar gerekiyor.

31

Fakat ayn zamanda u olguya da olaanst bir dikkat gstermeleri gerekiyor: Eski biimlerle ayn ilevsel deere ulamak iin, sz konusu eski biimleri yeniden retmeye kalkmalar ya da bunlarla ayn model iinde kavranmalar halinde, yeni biimlerin giderek yavanlamalar ve sonuta iyice gszleen zmlere ulamalar kanlmazdr. Tersine insanln, seenekler bakmndan her biri tek tek ortaya kmaya baladnda, herkesi akna evirecek kadar zengin olduunu ve ilerlemenin, tembelce yanatmz bu son derece rahat "dzeltilmi benzerlik" imgesiyle yaplmadn, tersine servenler, krlp kopmalar ve skandallarla dolu bir srecin rn olduunu bilmek zorundadrlar. nsanlk srekli, biri tek bir btnde birlemeyi, dieriyse eitlilii ayakta tutmay ya da yeniden kurmay amalayan iki eliik srele kar karyadr. Sistemdeki her dnemin ya da her kltrn durumu ve kendini bal grd ynelim yle bir haldedir ki, ona bu iki sreten sadece biri anlaml gelirken, dieri de bu birincinin yadsmas olarak grnr. Ancak insanln, ayn zamanda bir yandan kendi kendini olutururken, bir yandan da bozulduunu sylemek -ki hevesle yaplabilir bu-yine eksik bir gre yol aabilir. nk iki kart dzlemde ve dzeyde kendi kendini oluturmann iki farkl biimi sz konusudur. Tekdzeliin ve tekbiimliliin tehdidi altndaki bir dnyada, kltrlerin eitliliini koruma gereklilii uluslararas kurumlarn kukusuz gznden kamamtr. Bu amaca varmak iin de, yerel geleneklerin zerine titremenin ve artk tamamlanp bitmi zamanlara bir soluk vermenin yeterli olmayacan da anlamlardr. Kurtarlmas gereken eitlilik olgusudur; yoksa her tarihsel dnemin ona verdii ve hibirinin kendisinin tesine geemedii tarihsel ierik deil. Dolaysyla, u veren budaya kulak kabartmak, gizli kalm potansiyelleri yreklendirmek, tarihin sakl tuttuu tm bir arada yaama eilimlerini drtklemek ve ayrca allagelmi eyler sunmas kanlmaz olan btn bu yeni toplumsal ifade biimlerini armakszn, tiksinmeksizin, kar kmakszn karlamaya

hazr olmak gerekmektedir. Hogr, olmu ya da olan her eyin baland hlyal bir durum deildir. Hogr, nceden grmeye, anlamaya ve isteyeni istedii yere ykseltmeye dayanan dinamik bir tutumdur. Kltrlerin eitlilii ardmzdadr, evremizdedir, nmzdedir. Bu konuda talep edebileceimiz tek ey, bu eitliliin, her biimin dierleri iin alabildiine cmert bir katk oluturaca bir trde gereklemesidir. Bu ise her birey iin bu talebe denk den ykmllkleri gndeme getirir. Irkn ne olup ne olmadn sylemeye almak bir etnologun ii deildir, nk bu konuyu yaklak iki yzyldr tartan fiziksel antropoloji uzmanlar bile asla hemfikir olamadklar gibi, bu soruya bugn verilebilecek bir cevap zerinde anlamaya daha yakn olduklarn belirten hibir iaret de yoktur. Bir sre nce bu uzmanlar sayesinde, zaten birbirine pek benzemeyen insanmslarn ortaya knn ya da drt milyon yl ncesine veya daha fazla bir sreye dayandn rendik; bu yle uzak bir gemitir ki, kemikleri toplanan farkl rneklerin sadece birbirlerinin kurban m olduklarna, yoksa rk karmlarnn onlarn arasnda da m mevcut olduuna karar vermek iin yeterince bilgiye asla sahip olunamaz. Kimi antropologlara gre, insan tr, tarih-ncesi boyunca aralarnda her eit alveriin ve melezlemenin meydana geldii farkllam alt-trlerin domasna daha ok erken dnemlerde yol amtr: Kimi eski zelliklerin sre-gelmesi ile yeni zelliklerin ortak ynelimi, bugn insanlar arasnda gzlenen eitlilie aklama getirecek ekilde bir araya gelmi olmaldr. Dier antropologlar ise tersine, insan gruplarnn genetik tecridinin pleistosen dnemin sonu diye saptadklar ok daha yakn bir tarihte ortaya kt kamsndadrlar; bu durumda gzlenebilir farkllklar, reme ilikileri bakmndan tecrit edilmi topluluklar iinde sresiz olarak bozulmadan kalabilecek ve uyarlanma deerinden yoksun kimi zellikler arasndaki rastlantsal sapmalarn bir sonucu olamaz: Bunlar daha ok, ayklanma etkenleri arasndaki yerel farkllklardan kaynaklanr. Bu durumda, rk terimi ya da onun yerine konmak iste-

32

nen baka herhangi bir terim, kimi genlerin en az ya da en ok rastlanr olmasyla dierlerinden farkllaan bir topluluu ya da topluluk btnn belirtir. Birinci varsaymda, rk gereklii yle uzak bir gemite kaybolur ki, hakknda herhangi bir ey bilmeye imkn yoktur. Sz konusu olan bilimsel, yani dolayl da olsa uzak sonularyla dorulanabilir bir varsaym deil, mutlak olarak ortaya konan aksiyom niteliindeki kesin bir nermedir, nk bu nerme olmadan bugnk farkllklar aklamann imknsz olduu dnlmektedir. Irkln babas sfat atfedilen Gobineau, rklarn gzlemlenebilir grngler olmadnn tamamen bilincinde olmakla birlikte, byle bir doktrine sahiptir; Gobineau, kltrleri yaratan topluluklarn, kendileri de baka karmlarn sonucu olan insan gruplar arasndaki karmdan ktn kabul etmekle beraber, rklar, tarihsel kltrlerin baka trl aklanamayacan dnd eitliliinin a priori koullar olarak ileri sryordu. Dolaysyla, rksal farkllklarn kkenlerine inmeye alrsak, bu konuda bir eyler renmemizi imknsz klm oluruz ve tartmamzn konusu gerekte rklarn deil, kltrlerin eitlilii olur. kinci varsaymda baka sorunlar ortaya kar. ncelikle, sokaktaki insann rklardan bahsederken bavurduu deiken genetik doz ayarlamalarnn hepsi de ok belirgin zelliklere denk der: Boy, deri rengi, kafatas biimi, sa tipi, vs.; bu ayrmlarn kendi ilerinde uyumlu olduklarn kabul etsek bile -k bu hi de kesin deildirbu durum, bu ayrmlarn, duyular tarafndan dolaysz biimde alglanamayan nitelikleri ilgilendiren baka ayrmlarla da uyum iinde olduunu kantlamaz. Bununla birlikte, gzle grlmeyen zellikler en az gzle grlr zellikler kadar gerektir ve gzle grlmeyen zelliklerin corafi dalmnn, gzle grlr olanlardan tamamen farkl -ve kendi aralarnda da farkllaan- bir ya da daha fazla yolunun olmas kesinlikle anlalr bir eydir; yle ki, bastrlm niteliklere bal olarak, "gzle grlmeyen rklar"n geleneksel rklar

iinde kendilerini gsterebilmeleri ya da kendilerine ayrlan, belirsizlemi snrlar yeniden belirlemeleri mmkndr. kinci olarak, genetik doz ayarlamalar her durumda sz konusu olduundan, bunlar iin saptanan snrlar keyfidir. Gerekten de, bu ayarlamalar ayrmna varlmayan derecelerde ykselir ya da alalr, ve orada burada oluturulan eikler de aratrmacnn snflandrmak iin elinde bulundurmay tercih ettii grng modellerine bal kalmaktadr. Bunun sonucunda, bir durumda, rk kavram yle soyutlar ki deney dna kar ve belli bir akl yrtme izgisini izlemeyi salayacak bir eit mantksal nvarsaym halini alr. Dier durumda, rk kavram deneye yle yakndan dahil olur ki neredeyse iinde erir ve neden bahsedildii bile anlalmaz. ok sayda antropologun bu kavram kullanmay ak ve kesin olarak reddetmesinde artc bir ey yoktur. Gerekte rk kavramnn tarihi, uyarlanma deerinden yoksun zelliklerin aratrlmasyla rtmektedir. nk bu zellikler bin yllardan bu yana baka trl nasl olduklar gibi ayakta kalabilirlerdi? Ve, iyi ya da kt hibir ie yaramyorlarsa, mevcudiyetleri tamamen keyfiyse, bugn, ok uzak bir gemie nasl tanklk edebiliyorlar? Ve yine rk kavramnn tarihi, bu aratrmann bana gelen aralksz skntlarn da tarihidir. Irksal farkllklar tanmlamak iin art arda sralanan btn zellikler, seim deerlerinin nedenleri kimi zaman gzmzden kasa bile, uyarlanma olgularna bal olduklarn ortaya koymulardr. Her yerde yuvarlaklama eiliminde olduunu bildiimiz kafatas biiminin durumu byledir; lman blgelerde yerlemi ilkel topluluklarda gne nlarnn yetersizliini dengelemek ve organizmann raitizme kar kendini daha iyi korumasn salamak iin deri renginin ayklanma yoluyla almas da byle bir durumdur. Bunun zerine antropologlar kan gruplar zerine eildiler, ancak onlarn da uyarlanma deerinden yoksun olmayabileceinden kukulanmaya baladlar: Belki beslenme unsurlarna bal olarak, belki de iek veya veba gibi hastalklara kar tayclarn deiik duyarlklarnn sonucu olarak

33

byle bir uyarlanma deerine sahiptiler. Ve hi kukusuz, kan serumu proteinleri iin de durum byledir. nsan vcudunun en derinlerine bu ini hayal krkl yaratyorsa, insan hayatnn balanglarna uzanmay deneyen birinin daha fazla ans olacak mdr? Antropologlar Asyal, Afrikal ve Beyaz ya da Siyah kkenli Kuzey Amerikal bebekler arasnda doutan ortaya kabilen farkllklar saptamak istediler. yle grnyor ki, temel davranlar ve huylar ilgilendiren bu tr farkllklar mevcuttur. 3 Bununla birlikte, grnte rksal farkllklarn kant olmaya ok elverili olan durumlarda bile aratrmaclar aresiz olduklarn itiraf ederler. Bunun iki nedeni vardr. lk olarak, eer bu farkllklar doutansa, tek bir gene bal olamayacak kadar karmak grnrler ve gnmzde genetikiler, birok unsurun bileik eylemine bal nitelik aktarmlarn incelemek iin kesin yntemlere sahip deillerdir; en iyi varsaymla, bir rk aa yukar belli bir kesinlikle tanmlamak iin yetersiz grnen ortalamalara bile hibir ey eklemeyecek istatistik ortalamalar oluturmakla yetinmek zorunda kalrlar. kinci olarak ve daha nemlisi, bu farkllklarn doutan olduklarn ve hamile kadnlarn beslenme ve davran biimleri toplumlara gre deitiinden, anne karnndaki kltre bal yaam koullarnn sonucu olmadklarn kantlayan hibir ey yoktur. Ayrca, ok kk ocuklarn hareket faaliyetlerindeki farkllklar da kltreldir; bunlar ocuun uzun sre boyunca beikte tutulmasnn ya da srekli olarak anne kucanda tanmasnn sonucu olabilir ve bebek de bylece kendisinin deiik tutulu, korunu ve besleni biimlerini ve hareketlerini hisseder... Afrikal be"Current Directions in Anthropology", Bulletins of the American Ant-hropological Association, c. 3, no 3,1970, blm 2, s. 106; J.
3

beklerle Kuzey Amerikal bebekler arasnda gzlenen farkllklarn, Siyah ya da Beyaz Kuzey Amerikal bebekler arasnda gzlenen farkllktan kyaslanamaz biimde byk olmasnn tek etkili nedeni bunlar olabilir; gerekten de Amerikal bebekler, rksal kkenleri ne olursa olsun, hemen hemen ayn biimde yetitirilirler. Demek ki, rkla kltr arasndaki ilikiler sorunu, bu biimde ele alnmakla yetinilirse yanl konmu olacaktr. Gerekten de kltrn ne olduunu biliyoruz ama rkn ne olduunu bilmiyoruz ve bu konferansn balnn ierdii soruya cevap vermeyi denemek iin bunu bilmek muhtemelen zorunlu da deildir. Gerekten soruna belki daha karmak ama bununla birlikte daha basit bir biim vermek yararl olabilir. Kltrler arasnda farkllklar vardr; ve dierlerinden, kendi aralarnda farkllatklarndan daha fazla farkllaan -en azndan yabanc ve uyarlmam bir gz iin- kimi kltrler, fiziksel grnmleriyle dier topluluklardan ayrlan topluluklara zgdr. Bu topluluklar kendi kltrleri iinde farkllklarn, kendileriyle dier topluluklarn kltrleri arasndaki farkllklardan daha az olduunu dnrler. Bu fiziksel farkllklarla kltrel farkllklar arasnda kavranabilir bir ba var mdr? Fiziksel farkllklara bavurmadan kltrel farkllklar aklamak ve kantlamak mmkn mdr? te, cevaplamam istenen soru z olarak budur. Oysa nceden belirttiim nedenlerden dolay bu imknszdr ve en belli bal neden, bu ayrc zellikleri bir kltre, belirli ve yerellemi ve bilimsel aratrmann imdiden ya da ngrlebilir bir gelecekte kavrayabilecei kaltmsal unsurlara balayabilecek ok karmak davran biimlerini anlalr tarzda birbirine balama konusunda genetikilerin kendi yetersizliklerini aklam olmalardr. Dolaysyla soruyu biraz daha daraltmak gerekmektedir; ben soruya yle bir biim vereceim: Etnoloji, kltrlerin eitliliini aklamakta kendini tek bana yeterli hissediyor mu? Kendi mantndan kaan unsurlara bavurmadan,.dahas, biyolojik olduu hkmn vermenin kendine dmedii nihai doalarna dair bir nyargya varmadan bunu baarabilir mi? Gerekten de, kltr ile onunla

E. Kilbride, M. C. Robbins, Ph. L. Kilbride, "The Comparative Motor Development of Baanda. American White and American Black Infants", American Anthropolo-gist iinde, c. 72, no 6,1970.

34

ayn kategoride olmayan bu "baka ey" arasndaki muhtemel iliki sorunu zerine syleyebileceimiz tek ey -bunu nl bir forml tekrarlayarak ifade edebiliriz- byle bir varsayma ihtiyacmz olmaddr 4 . Gene de, bu durumda bile, olaylar ar basitletirerek fazlasyla kazanl kmamz da mmkn. Sorun byle ele alndnda, kltrlerin eitlilii, bu eitliliin nesnel olgusunun dnda bir sorun yaratmayacaktr. Gerekten de farkl kltrlerin bir arada var olmasn ve bu kltrler arasnda, tarihsel deneyimin farkl temellere sahip olabileceklerini kantlad grece yumuak ilikilerin geerli olmasn hibir ey engellemez. Kimi zaman, her kltr kendini tek hakiki ve yaanmaya deer kltr olarak grr; dier kltrleri bilmezlikten gelir, hatta onlarn kltr olduunu bile inkr eder. lkel diye adlandrdmz halklarn ou kendilerine "dorular", "iyiler", "mkemmeller" anlamna gelen bir ad verirler, ya da sadece "insanlar" derler; ve dier halklara, "yer maymunlar" ya da "bit yumurtalar" gibi onlarn insanlk durumlarn inkr eden nitelemelerde bulunurlar. Hi kukusuz, kltrler arasnda dmanlk, hatta kimi zaman sava da egemen olabilir ama sz konusu olan zellikle hakszlardan almak, kurban etmek iin adam karmak, kadnlar ya da mallar almaktr: Bunlar, bizim ahlakmzn mahkm ettii geleneklerdir, ama bu gelenekler asla, dier kltrn gereklii kabul edilmediinden, bir kltr olarak dier kltr imha edecek veya kleletirecek kadar ileri gitmezler ya da byle bir durum ok istisnaidir. Daha ok hayatn adad Brezilya yerlilerinin kendisine takt Nimuendaju adyla tannan nl Alman etnolog Curt Unkel, uygar bir merkezde uzun sre kaldktan sonra yerli kyne geri dndnde, kyn ev sahipleri Nimuendaju'nun, hayatn yaanr olmaya dedii tek yer diye dndkleri Fransz astronom Pierre Simon Laplace (1799-1827), kendisine sistemi iinde Tanr'ya nasl bir yer verdiini soran' Napolyon'a u yant vermitir: "Bu varsayma ihtiya duymuyorum".
4

kendi kylerinden uzakta katlanmak zorunda kald aclar dnerek gzya dkyorlard. Baka kltrler karsndaki bu derin kaytszlk, bu kltrler iin kendi dilediklerince ve kendi bildikleri tarz iinde var olabilmenin gvencesiydi. Ancak bu tavrn kartn oluturmaktan ok onu tamamlayan baka bir tavr da bilinmektedir; bu tavra gre yabanc, uzaksan gelmenin itibarndan yararlanr ve oradaki varlyla toplumsal balar geniletme frsatn temsil eder. Bir aileyi ziyaret ettiinde yeni doan bebee isim koymas iin o seilir; evlilik birlemeleri de uzak gruplarla yapldnda daha deerli olur. Baka bir dnce dzeyinde, Kayalk Dalar'da yaayan Flathead Kzlderilileri'nin, Beyazlar'la karlamalarndan ok nceleri, Beyazlar ve inanlar hakknda iittikleri eylerle fazlasyla ilgilenip Missouri, SaintLouis'de oturan misyonerlerle iliki kurmak zere dman kabilelerin igali altndaki topraklar aarak art arda sefere kmaktan ekinmedikleri bilinmektedir. Demek ki kltrler kendilerini sadece farkl grmekle ya birbirlerini kastl olarak bilmezlikten gelirler, ya da arzulanan bir diyalog amacyla birbirlerini taraf olarak kabul ederler. Her iki durumda da birbirlerini tehdit ederler ve kimi zaman saldrrlar, /ama varlklarn karlkl olarak gerekten tehlikeye atmazlar. Karlkl olarak tannan farkllk kavram kltrlerden birinde yerini g ilikilerinin eitsizlii stnde temellenen bir stnlk duygusuna braktnda ve kltrel eitliliin olumlu ya da olumsuz kabul, yerini eitsizliklerinin olumlanmasna braktnda durum ok deiir. Demek ki asl sorun, kimi topluluklarn kendi stnlklerine kant olarak ileri srdkleri genetik miraslar ile pratik baarlar arasnda var olabilecek muhtemel ban bilimsel dzlemde ortaya koyduu trden bir sorun deildir. nk fiziksel antropoloji uzmanlar ve etnologlar sorunun zmszl konusunda hemfikir olsalar ve birbirlerine syleyecek eyleri olmadn saptayarak nazike selamlap ayrlmadan nce hep birlikte bir yetersizlik tutana imza-

35

lasalar bile, 5 16. yzyl spanyollarnn okyanus tesine asker, at, zrh ve ateli silah tayabilecek gemilere sahip olmalar nedeniyle kendilerini Meksikallardan ve Perulular'dan daha stn grdkleri ve deerlendirdikleri gerei deimez; ayn akl yrtmeye gre, buhar makinesine ve vnebilecei baka birka teknik marifete sahip diye 19. yzyl Avrupals da kendini dnyann geri kalanndan stn ilan etmitir. Avrupallar btn bu alardan ve daha genel olarak, Bat'da domu ve gelimi olan bilimsel bilgi bakmndan gerekten stn olsalar da, yine de durum, Bat'nn kleletirdii ya da kendisini izlemek zorunda brakt halklar, az rastlanr ve deerli istisnalar hari, Bat'nn bu stnln kabul ettiklerinden ve bamszlklarn elde ettiklerinde ya da bamszlk gvencesi verildiinde ortak gelime izgisindeki bir gecikme olarak grdkleri bu fark kapatmay ama olarak benimsediklerinden, daha az tartma gtrr nitelikte grnmektedir. Hayli ksa srede onaylanan bu grece stnln var olmasndan, ne bu stnln kesin olduu sonucuna ne de farkl temel yetenekler ortaya kard sonucuna varamayz yine de. Uygarlk tarihi, yzyllar boyunca, u ya da bu uygarln zel bir parltyla parldayabildiini gstermitir. Ama bunun, tek bir gelime izgisinde ve her zaman ayn yne doru olmas zorunlu deildir. Bat, birka yldan beri, baz alanlardaki snrsz kazanmlarnn ar karlklar dourduu gereini benimsemeye hazrdr; baz deerlerden yararlanmak iin reddetmek zorunda kald deerlerin daha fazla saygy hak edip etmediini kendine sorma noktasna gelmitir. Yakn zamana kadar geerli olan, dier toplumlar geride kalrken sadece Bat'nn duraklamadan kat etmi olduu bir yol boyunca srekli ilerleme fikrinin yerini, bylelikle, farkl ynler arasnda seim yapma mefhumu alr; yle ki herkes, kazanmak isteJ. Benoist, "Du social au biologique: etde de quelques interactions", L'homme, revue franaise d'anthropologie iinde, c. 6, no 1, 1966
5

dii alanlarn bedeli olarak, bir ya da birka alanda kaybetmeyi gze almak durumunda kalr. Tarm ve yerleik hayata gei besin kaynaklarn son derece gelitirmi ve bunun sonucu olarak, insan nfusunun oalmasna imkn tanmtr. Ama, nfusun hastalk yapan mikroplar gelitiremeyecek kadar az olduu koullarda yok olma eiliminde olan bulac hastalklar, bu durumun sonucu olarak yaygnlamtr. Dolaysyla, avc ve toplayc kalm halklarn kendilerini daha iyi koruyabildikleri sakncalara karlk, tarma gemi halklarn, kukusuz bilmeden, baz stnlkler semi olduklar sylenebilir: Avc ve toplayc kalm halklarn hayat tarz bulac hastalklarn insandan insana ve evcil hayvanlardan insanlara gemesini engelliyordu ama kukusuz baka sakncalar pahasna. Canl biimlerin tek-dorusal evrimine duyulan inan, toplum felsefesinde biyolojiden ok daha nce ortaya kt. Ama, on dokuzuncu yzylda bu inanc destekleyen ve ona bilimsel stat talep etme imknn veren biyoloji oldu; bu inanc tayanlar da bylece, kltrlerin farkll olgusunu kltrlerin eitsizliinin onaylanmasyla badatracan umuyordu. nsan topluluklarnn gzlenebilir farkl durumlar sanki tek bir gelimenin art arda gelen evrelerini aklyorlarm gibi ele alnarak, biyolojik miras ile kltrel baarlar arasnda nedensel bir ba olmamasna ramen, bu iki dzey arasnda en azndan analojik bir ilikinin var olduu ne srlyordu; bu ilikinin, daha byk bir farkllama ve daha yksek bir karmaklk ynnde srekli byyen canllar dnyasn tanmlarken biyoloji bilginlerinin dayandklar ahlaki tahminlerin aynsn destekledii iddia ediliyordu. Bununla birlikte biyoloji bilginlerinde de nemli bir deiim meydana gelecekti - bir dizi deiimin ilki bu yazda ele alnacaktr. Sosyologlar, tarihin belirsiz rastlantlarnn ardnda bir evrimin daha kesin ve daha anlalr bir emasn kefetmek iin biyolojiye bavururlarken, biyoloji bilginleri de, birka basit yasaya tabi ka-

36

bul ettikleri evrimin gerekte ok karmak bir tarihi ierdiini fark ediyorlard. Biyolojide, eitli canl biimlerin birbiri ardna ayn ynde kat etmeleri gereken "mesafe" kavramnn yerini, nce, trler arasnda bir soy zinciri deilse de -zira, evrim biimlerinin kimi zaman ayr, kimi zaman da ortak noktaya yneldii ortaya ktka soy zinciri giderek daha az gvenilir bir hal alyordu- hsmlk balar olumasna imkn tanyan "aa" kavram ald ve ardndan bu aa da "kafese" dnt; kafes figrnn izgileri birbirlerinden uzaklatklar sklkla birbirlerine kavutuklarndan, i ie gemi bu yollarn tarihsel tanm, bir zamanlar iinde ritim, yn ve etkileri bakmndan farkl evrimsel yollarn tek deil, ok eitli biimleri tarafndan izlenen saysz yolun sabitlenmesinin mmkn grld o ar basit diyagramlarn yerini ald. Bununla birlikte,.bizimkinden ok farkl toplumlara ilikin dolaysz bilgi sayesinde, o toplumlara ait olmayan nedenlerle onlar yarglamak ve mahkm etmek yerine onlarn kendilerine verdikleri varlk nedenine deer bimemiz mmkn olduu lde, etnoloji de bizi benzer bir bak asna arr. Kendi z deerlerini gelitirmeye zen gsteren bir uygarlk, kendi uygarl tarafndan tamamen farkl deerleri tanmaya uygun ekilde yetitirilmi bir gzlemciye, hibir deere sahip deilmi gibi gelecektir. O, sadece kendi kltrnde bir eylerin var olduunu, olaylar sreklilik iinde birbirine ekleyen bir tarihin imtiyazna sadece kendi uygarlnn sahip olduunu sanr. Ona gre sadece bu tarih bir anlam sunmaktadr; anlam kavramn ikili olarak, hem anlam tamak hem bir hedefe ynelmek biiminde ele almak kouluyla. Dier toplumlarn hibirinde tarihin olduuna inanmaz; olsa olsa yerinde saymaktadr. Ama bu yanlsama yallarn ve yeni bir rejimin dmanlarnn kendi toplumlarnn barnda ektiklerine benzer. Yalar ya da politik tercihleri nedeniyle olaylarn dnda kalan bu insanlar, aktif olarak katlmadklar bir dnemin tarihinin akmad duygusunu

tarlar; bunlar iin olaylar bir anlamda duraanlarken gen insanlar ve iktidardaki militanlar bu evreyi cokuyla yaarlar. Bir kltrn ya da evrelerinden birinin aknn zenginlii zdeki bir nitelik olarak var olmaz; gzlemcinin bu zenginlik karsndaki konumuna, bu zenginlikteki karlarnn miktarna ve eitliliine baldr. Baka bir imgeyi kullanrsak, kltrlerin, her biri kendi yolunda, kendi ynnde ve kendi hznda ilerleyen trenlere benzedii sylenebilir. Bizimkiyle birlikte ilerleyenler bizim iin en kalc biimde var olurlar; kompartmanlarmzn karlkl camlarndan vagon eitlerini, yolcularn fizyonomi ve mimiklerini rahatlkla gzlemleyebiliriz. Ama, eik ya da paralel baka bir yol zerinde, ters ynde bir tren geerse, gr alanmzda bir an karklk yaratan, olayn kendisine dair hibir bilgi vermeyen ve dlerimize fon hizmeti gren manzarann dingin seyrini kesintiye uratt iin bizi sadece sinirlendiren, pek az tanmlanabilir, bulank ve hzla kaybolan bir grnt fark ederiz. Dolaysyla, bir kltrn her bir yesi de kendi kltrne bu dsel yolcunun kendi trenine olduu kadar sk skya baldr. Doutan itibaren ve -biraz nce belirttim- muhtemelen daha bile nce, bizi evreleyen varlklar ve nesneler, sistem oluturan, karmak bir referanslar aygtyla her birimizi donatr: Eitimin, uygarlmzn tarihsel geliimine ilikin bize nerdii kendi iine bak yoluyla sonradan teyid ettii davranlar, gdlenmeler ve rtk yarglar. Biz tam anlamyla bu referans sistemiyle hareket ederiz ve bunun dnda olumu kltrel btnlkler bizim tarafmzdan ancak kendi sistemimizin onlarda yaratt deformasyon yoluyla alglanabilir. Hatta bu referans sistemi, onlar grmemizi imknsz bile klabilir. lkel denen halklar ve demografilerini dolayl ya da dolaysz olarak etkileyen gelenekleri karsnda genetik uzmanlar arasnda yakn zamanda oluan nemli tavr deiiklii yukardaki yoruma bir kant getirebilir. Garip evlilik kurallarndan, anne en son doan o-

37

cuunu emzirdii mddete -kimi zaman ocuk ya da drt yana gelinceye kadar- eler arasnda cinsel ilikiyi yasaklayan trden keyfi yasaklamalardan, eflere ya da yallara ok-elilik konusunda ayrcalk verilmesinden, ya da hatta ocuklarn ldrlmesi gibi bizleri isyan ettiren trden detlerden oluan bu gelenekler yzyllar boyunca anlam ve ierikten yoksun grlm; bunlar, insan doasnn, sorumlusu olduunu syleyecek kadar ileri gidilmese bile, muktedir olduu acayipliklerin ve fantezilerin rnekleri olarak sralanmaya ve betimlenmeye layk grlmtr. Sama ya da canice diye reddedilen btn bu geleneklerin bizim iin bir anlam kazanmas ve nedenlerinin anlalmas iin, 1950'li yllarda topluluk genetii ad altnda yeni bir bilim dalnn ortaya kmas gerekti.

alanda yaayan birok Gney Amerika kabilesindeki genetik tekrarlarda nemli farkllklar ortaya kabilmektedir ve bu farkllklar ayn kabilenin kyleri arasnda, dilleri ve kltrleri farkl kabileler arasnda olduu kadar byktr. Demek ki sanldnn tersine, kabile biyolojik bir birlik oluturmamaktadr. Bu durumu nasl aklamal? Hi kukusuz, yeni kylerin paralanma ve kaynama eklinde, ikili bir sre yoluyla olutuu gereiyle: nce, bir aile kendi soyaacndan ayrlr ve kendini baka bir yerde yeniden kurar; daha sonra, kendi aralarnda akraba olan insan gruplar onlara katlr ve yeni yerleim yerini paylarlar. Bu yolla oluan genetik stoklar kendi ilerinde, rastlantsal kmelenmelerin sonucu olarak ortaya kabilecek olandan daha fazla farkllarlar. Bundan u sonu kar: Eer ayn kabilenin kyleri, balangta farkllam -her birinin grece tecrit durumunda olduu ve yeniden retim oranlarnn eitsizlii nedeniyle nesnel olarak birbiriyle rekabet halinde yaad koullarda- genetik oluumlar ieriyorlarsa, biyoloji bilginleri asndan bunlar, hayvan trlerinde genellikle gzlemlenen evrimle karlatrlamayacak oranda hzl bir evrim iin en elverili koullar btnn meydana getirirler. Kyaslamak olarak konuursak, son insanms fosillerinden gnmz insanna gelen evrimin ok hzl meydana geldiini biliyoruz. Baz cra topluluklarda gzlenebilir koullarn, en azndan baz bakmlardan, insanln ok uzak bir gemite iinde bulunduu koullarn yaklak bir grntsn sunduunu kabul edersek, bugn bize ok sefil gelen bu koullarn u anki halimizi yaratmaya en uygun koullar olduunu ve ayn zamanda, insanln evrimini ayn ynde tutmaya ve ritmini korumaya en elverili koullar olarak kalmaya devam ettiklerini kabul etmemiz gerekir; oysa genetik alverilerin baka biimlerde meydana geldii dev ada toplumlar, evrimi durdurma ya da ona baka ynelimler verme eilimindeler. Bu aratrmalar unu da kantlamtr ki, szm ona vahiler arasnda, ocuk lmleri ve bulac hastalktan lm (elbette, dar-

Science dergisinin son saylarndan biri, Profesr J. V. Neel ve

meslektalarnn, tropikal Amerika'nn kendini en iyi korumu eitli topluluklaryla ilgili, uzun yllardan beri srdrdkleri aratrmalarn sonularn daha geni bir kitlenin bilgisine sundu. Ayrca bu aratrmalar, Gney Amerika'da ve Yeni Gine'de bamsz olarak srdrlen baka aratrmalar tarafndan da doruland. 6 Bizim rkmzdan en uzak szde "rklar" ayn zamanda en homojen rklar olarak grme eilimindeyizdir; bir Beyaz iin, btn Sarlar birbirine benzer, ve tersi de muhtemelen dorudur. Gerek durum ok daha karmak gibidir, nk rnein Avustralyallar btn ktada morfolojik olarak homojen grnseler bile, 7 ayn corafi J. V. Neel, "Lessons from a 'primitive' people", Science, no. 170, 1970. E. Giles, "Culture and Genetics"; F. E. Johnston, "Genetic Anthropo-logy: Some Considerations", Current Directions in Anthropology iinde, a.g.y. 7 A. A. Abbie, "The Australian Aborigine", Oceania, c. 22, 1951; "Re-cent Field-Work on the Physical Anthropology of Australian Aborigines", Australian Journal of Science iinde, no. 23,1961.
6

38

dan bulamalardan kendini koruyabilen kabilelerle snrl kalrsak) sanld kadar fazla deildir. Dolaysyla, bu iki lm nedeni, daha ok aada belirtilen baka baz nedenlerin sonucu olan nfus art dkln aklayamaz: Bu baka nedenler, emzirme sresinin uzatlmasna ve cinsel yasaklara denk den douma gnll ara verme, ocuk drme ve ocuk ldrme uygulamalardr; bu nedenle, retken dnemi boyunca bir ift, ortalama her drt ya da be ylda bir ocuk yapar. ocuk ldrme bize ne kadar iren gelirse gelsin, bir doum kontrol yntemi olarak "kabark" toplumlarda bir zamanlar ve gnmzn kimi toplumlarnda hl yaygn olan ocuk lm oranlarnn yksekliinden, ve ar kalabalk bir gezegene doma tehlikesine maruz braklan milyonlarca ya da milyarlarca insan, erken bir elenme sayesinde kurtulduklar bir yazgdan daha az ackl olmayan bir yazgdan kurtarmak iin bizim de bugn gerekli olduunu dndmz gebelik nleyici yntemlerden temelde farkl deildir. Dnyadaki baka birok kltr gibi, burada yorumlamay srdrdm aratrmalarn yapld kltrler de ok-elilii (polygynie) toplumsal baarnn ve uzun mrlln onay eklinde grrler. Bunun sonucu olarak btn kadnlar yukarda belirtilen nedenlerle, yaklak olarak ayn sayda ocuk yapma eiliminde olsalar da, erkeklerdeki reme oran elerinin saysna gre nemli oranda deiir. Rio Madeira havzasnda yaayan Tupi-Kawahib Kzlderilileri arasnda nceden gzlemlediim gibi, yaklak on be kiilik kk bir toplulukta, grubun evlenme andaki ya da evlenme ana yaklaan btn kadnlar zerinde bir tr tekel uygulayan bir efin nitelikleri arasnda allmam bir cinsel potansiyel de varsa, bu oran daha da fazla deiecektir. Oysa bu gruplarda eflik her zaman kaltmsal deildir; kaltmsal olduunda bile byk bir seme zgrlyle olmaktadr. Otuz yldan uzun bir zaman nce, yar-gebe kk gruplarnn her biri toplu onayla belirlenmi bir efe sahip olan Nambikvvaralar ara-

snda yaarken, efin konumunun, okelilik imtiyaz dnda, stnlkten ok grev ve sorumluluk getirdiini grmek beni etkilemiti. ef olmay istemek iin ya da daha sklkla, grubun isteklerine uymak iin, genelin dnda bir karaktere sahip olmak gerekiyordu; sadece kazanlm fiziksel yetenekler deil, kamusal faaliyet istei, giriim ruhu ve komutanlk duygusu da gerekiyordu. Bu yeteneklere ilikin ne dnrsek dnelim, houmuza gitsin ya da gitmesin, uras bir gerek ki, eer bunlarn dolayl ya da dolaysz genetik bir temeli varsa, srp gitmeleri ok-elilik sayesinde kolaylaacaktr. Gerekten de, benzer topluluklar zerinde srdrlen aratrmalar ok-eli bir erkein dierlerinden daha fazla ocuu olduunu gsterdi; bylece, oullarnn baka soylardan gelen eler almak iin onlarla dei toku edecekleri kz kardelere ya da ana ayr kz kardelere sahip olmasna olanak tandndan, ok-karlln ok-karllk dourduu sylenebilir. Bylelikle, doal ayklanmann baz biimleri tevik edilmi ve glendirilmi olur. Smrgeciler ya da fatihler tarafndan getirilen bulac hastalklar bir kez daha bir yana brakrsak -ki bunlarn birka gn ya da birka hafta iinde kimi zaman btn topluluun ortadan kalkmasna neden olan korkun ykmlar olduklar bilinmektedir-, ilkel denen halklarn kendi yerleik hastalklarna kar dikkat ekici bir bakla sahip olduklar sylenebilir. Bu durum, bebein anne vcuduyla ve evredeki ortamla ok yakn iliki iinde olmasyla aklanr. Hastalk yapan her trl mikroba bu erken maruz kalma durumu, gebelik srasnda anneden kazanlan pasif baklktan, doumdan sonra her birey tarafndan gelitirilen aktif bakla daha kolay geilmesini salar. u ana kadar sadece demografik ve sosyolojik dzeydeki i denge unsurlarn gz nnde bulundurdum. Bize bo inanlar gibi gelebilecek ama insan topluluunun doal ortamla dengesini korumasn salayan yaygn tren ve inan sistemlerini de bunlara eklemek gerekir. Bir bitki saygdeer bir varlk olarak kabul edilebilir

39

ve meru bir nedeni olmayan hi kimse, bitkinin ruhunu balarla yattrmadan onu skp alamaz; beslenmek iin avlanan hayvanlar, trlerine gre, ok fazla hayvan avladklar ya da diileri ve yavrular esirgemedikleri iin ama d davranm sulu avclar cezalandran doast efendilerin korumas altndadrlar; nihayet, insanlarn, hayvanlarn ve bitkilerin ortak bir yaam zenginliini paylatklar dncesi egemendir, yle ki herhangi bir trn zararna olacak ekilde arla kalmas, yerli felsefesinde, kanlmaz olarak insanlarn kendi hayat umutlarnda bir azalmayla kendini gsterir. Btn bu rnekler naif olabilir, ama insan doann efendisi haline getirip, kendinden sonra geleceklerin en ak ihtiya ve karlarn gz nnde bulundurmadan doay talan ettirmek yerine, insan-merkezli olmayan ve ona doada makul bir yer veren bilgece tasarlanm bir hmanizmin son derece etkili belirtileridir. Eskiden bizim tarafmzdan sadece alay konusu edilen ya da en fazla, kmseyici bir merak gsterdiimiz btn o hayat tarzlarna, det ve inanlara nesnel bir deer ve ahlaki bir anlam vermemiz iin bilgimizin gelimesi ve yeni sorunlarn bilincine varmamz gerekiyordu. Ama topluluk genetiinin antropoloji alanna giriiyle birlikte, teorik sonular belki ok daha nemli olan bir baka deiiklik ortaya kt. Belirttiim btn olgular kltreldir; baz insan gruplarnn blnme ve yeniden bir araya gelme biimlerini, birlemek ve remek iin gelenek tarafndan her iki cinsiyete dayatlan artlar, ocuk dourmann ya da drmenin ve onlar eitmenin saptanm tarzn, hukuku, byy, dini ve kozmolojiyi ierirler. Oysa, bu etkenlerin dolayl ya da dolaysz biimde doal ayklanmay biimlendirip akna yn verdiklerini grdk. Dolaysyla, rk ve kltr kavramlar arasndaki ilikilerle ilgili sorunun verileri son derece altst olmutur. Btn 19. yzyl ve 20. yzyln ilk yars boyunca, rkn kltr etkileyip etkilemedii, etkiliyorsa ne ekilde etkiledii sorusu soruldu. Sorunun bu biimde ortaya atlnn zmszl anlaldktan sonra, olaylarn dier ynde gelitiini imdi imdi fark etmekteyiz: nsanlarn biyolojik

evriminin ritmini ve ynelimini byk lde belirleyen, insanlarn deiik yerlerde benimsedikleri kltrel biimler ve gemite ya da gnmzde hl geerli olduklar halleriyle hayat tarzlardr. Kltr rkn bir trevi midir, deil midir, diye sormak yle dursun, rkn ya da bu terimden genel olarak anlalan eyin- kltrn trevlerinden biri olduunu kefediyoruz. Baka trl nasl olabilirdi? Bir grubun kendisi iin saptad ya da kabullendii corafi snrlar, komu halklarla srdrd dostluk ya da dmanlk ilikilerini ve bunun sonucu olarak, izin verilen, tevik edilen ya da yasaklanan gruplar aras evlilikler sayesinde kendi aralarnda meydana gelebilecek genetik alverilerin greli nemini belirleyen tam da o grubun kltrdr. Bizim toplumlarmzda bile evliliklerin tamamen tesadfi olmadm biliriz: Mstakbel iftlerin ikmetleri arasndaki mesafe, etnik kkenleri, dinleri, eitim dzeyleri gibi bilinli ya da bilinsiz etkenler belirleyici bir rol oynayabilirler. Yazsz halklar arasnda yakn tarihe kadar byk bir genellik gsteren det ve geleneklerden yola karak genelleme yapmak mmknse ve bunlarn ok uzun sreden beri bizim trmzde var olduklar kabul edilirse grlecektir ki, atalarmz, toplumsal hayatn balangcndan itibaren ok kat evlilik kurallar benimsemek ve uygulamak zorunda kalmlardr. rnein, iki erkek kardeten ya da iki kz kardeten doma yakn kuzenleri gerek erkek ya da kz karde olarak kabul ederek birlemelerini ensest diye yasaklayan kurallar; her biri bir kz ve bir erkek kardeten doma melez kuzenlerin birlemelerini ise, tersine, yaplmas istenen deilse bile, izin verilen birleme olarak gren kurallar; bunlar, ne kadar uzak olursa olsun her trl akrabalk bann evlenmeyi engelleyici bir durum yaratt dier btn toplumlardan farkldr. ncekilerden daha incelikli olan ve melez akrabalara ilikin dier bir kural ise kuzinleri iki kategoriye ayrr: Babann kz kardeinin kz ve annenin erkek kardeinin kz; bu kategorilerden birine evlenme izni verilirken dierine kesinlikle yasak konur, ama izin verilen ve yasaklanan her zaman ve her yerde ayn kategori

40

deildir. Kuaklar boyunca uygulanan bu kurallarn genetik mirasn tanmas zerinde farkllatrc bir etkide bulunmamas mmkn mdr? Hepsi bu kadar da deil; nk, her toplum tarafndan uygulanagelen salk kurallar ve eitli trden hastalklara ya da zayflk durumuna ynelik tedavilerin greli nem ve etkililii de baz bireylerin hayatta kalmasna ve genetik bir malzemenin yaylmasna farkl derecelerde imkn tanr ya da nler; bunlar olmasayd, bu genetik malzeme ok ksa srede yok olurdu. Baz kaltmsal anormallikler ve grm olduumuz gibi, belirli durumlarda -anormal olarak kabul edilen doumlar, ikizler, vs.-iki cinsiyeti de ayrmsz biimde etkileyen veya zel olarak kzlar etkileyen ocuk ldrme gibi uygulamalar karsndaki kltrel tavrlar iin de ayn ey geerlidir. Nihayet, elerin greli ya durumlar, yaam dzeyine ve toplumsal ilevlere gre deien dourganlk ve dourtkanlk durumlar da, en azndan ksmen, nihai kayna biyolojik deil toplumsal olan kurallara dolayl ya da dolaysz olarak tabi durumdadr. Irkla kltr arasndaki ilikiler sorununun, birka yldan beri tank olduumuz bu tersine evrilii zellikle siklemi hastal ile arpc bir aklama bulmutur: Hem anne hem babadan kaltm olarak ayn anda getiinde genellikle ldrc olan, doutan gelen alyuvar anomalisinin, ekinik kald durumda, taycnn malaryaya kar grece korunmasn salad da sadece son yirmi yldan beri bilinmektedir. Demek ki sz konusu olan, balangta uyarlanma deerinden yoksun olduu sanlan o zelliklerden biri, yani, topluluklar arasnda var olmu arkaik ilikilerin onarlmasna, sklk derecesine bal olarak imkn tanyan bir eit biyolojik fosildir. Siklemi geni bakmndan heterozigot olan insanlarn biyolojik bir avantaj elde edebildiklerinin ve dolaysyla bir yandan ayn gen bakmndan homozigot olup biyolojik olarak mahkm edilmilerden, dier yandan, belli bir malarya biimine ok fazla duyarl ol-

malar nedeniyle erken yata lme mahkm olmu tayc olmayan insanlardan karlatrmal olarak daha yksek bir oranda reyebildiklerinin anlalmasyla, rklar belirlemenin sabit ltn nihayet bulmu olma umutlar suya dt. Genetik uzmanlarnn kefinin, neredeyse felsefi denebilecek teorik sonularn F. B. Livingstone nl bir makalesinde 8 ortaya koymutur. Bat Afrika'da malarya orannn, siklemi geninin orannn, dillerin ve kltrlerin dalmnn karlatrmal incelemesi yazara biyolojik, arkeolojik, linguistik ve etnografik verilerin birbirleriyle bantl btnn ilk kez dile getirme imknn vermitir. Bu ekilde yazar, malaryann ortaya knn ve ardndan sikleminin yaylnn tarmn giriinden kaynaklandn ok inandrc bir biimde ortaya koymutur: Bu blgelerde yaayan hayvan topluluunu baka blgelere srerek ya da yok ederek topran youn biimde tarla haline getirilmesi, hastalk bulatran sivrisineklerin remesine elverili bataklk arazilerin ve durgun su birikintilerinin oluumuna neden oldu; bu bcekleri, asalak olarak yaayabilecekleri memelilerin en bol bulunan haline gelmi olan insana uyum salamak zorunda brakt. Dier etkenler de dikkate alndnda, halklara gre deien siklemi oranlar bir halkn bugn bulunduu yere yerleme dnemi zerinde, kabilelerin hareketi ve birbiriyle bantl olarak tarmsal tekniklerini elde ettikleri tarihler zerinde makul varsaymlarda bulunmay mmkn klar. Bylece, genetik bir dzensizliin ok uzak bir gemie tanklk edemeyecei hemen anlalr (nk bu genetik dzensizlik, en azndan ksmen, kltrel deiimlerin biyolojik sonularna kar salanan korumayla doru orantl olarak yaylmtr), ama buna karlk, tarmn Afrika'ya girii birka bin yldan geriye gidemediF. B. Livingstone, "Anthropological Implications of Sickle Celi Gene Distribution in West Africa", American Anthropologist iinde, c. 60, no 3, 1958.
8

41

inden, genetik' dzensizlik daha yakn bir gemie nemli oranda k tutar. Demek ki, bir yanda kaybedilen ey dier yanda kazanlmaktadr. ok geni bir lekte incelendiklerinde, kltrler arasnda ayrt edildii sanlan byk farkllklar rksal zelliklerle aklamaktan artk vazgeiyoruz; ama bu ayn rksal zellikler -daha hassas bir gzlem lei benimsendiinde bunlar rksal zellik olarak grlemeyecektir- nedeni deil sonucu olduklar kltrel grnglerle birleerek grece yakn olan dnemler zerine ok deerli bilgiler salarlar; dahas, dier tarihin tersine, bu bilgiler arkeolojinin, linguistiin ve etnografinin verileriyle dorulanabilir. "Kltrel makro-evrim"in bak asndan "genetik mikro-evrim"in bak asna gemek kouluyla, rklarn ve kltrlerin incelenmesi arasnda ibirlii yeniden mmkn olabilir. Gerekten de, bu yeni bak alar rk ve kltr incelemelerini karlkl ilikileri iine oturtmaya imkn tanr. Bunlar ksmen birbirine benzer, ksmen de birbirini tamamlaycdr. ncelikle birbirine benzerdir, nk kltrler, genel anlamda rk olarak adlandrlan genetik zelliklerin bu dzensiz miktarlaryla birok ynde karlatrlabilirler. [Bir kltr ok sayda zellikten oluur; bunlarn kimileri, yakn ya da uzak kltrlerle deiik derecelerde ortaktr, kimileri de o kltr dierlerinden az ok belirgin bir biimde ayrr. Bu zellikler bir sistemin barnda dengelenirler ve bu sistem, her iki durumda da, ayakta kalabilir olmaldr, yoksa yaylmaya ya da oalmaya daha yatkn baka sistemler tarafndan adm adm ortadan kaldrlabilir. Farkllklar gelitirmek iin, bir kltr komu kltrlerden ayrt etmeye yarayan eiklerin yeterince belirgin olmas iin gerekli koullar, topluluklar arasnda biyolojik farkllamay kolaylatran koullarla aa yukar ayndr: Uzun bir sre boyunca grece tecrit; kltrel ya da genetik mahiyetteki snrl alveri. Kltrel engeller, hemen hemen ayn derecede, biyolojik engellerle ayn yapdadr; kltrel engeller biyolojik engellerin o denli daha geree uygun biimde nbelirtileridir ki, btn kltrler insan gvdesinde izlerini brakr: Kyafet, sa ve ss tarzlaryla,

bedensel sakatlamalarla ve el, kol, ba hareketleriyle, rklar arasnda var olabilecek farkllklarla kyaslanabilir farkllklar taklit ederler; baz tipteki insanlar dierlerine tercih ederek onlan sabit klarlar ve hatta belki de yaylmasna katkda bulunurlar. Bundan yirmi yl kadar nce UNESCO'nun istei zerine yazdm ince bir kitapta, 9 tecrit edilmi kltrlerin gerekten pek ok eyi kendinde toplayan bir tarihin koullarn tek balarna yaratamayacaklarn aklamak iin g birlii kavramna bavurmutum. Bu koullarn olumas iin deiik kltrlerin karlkl olarak getirdikleri eyleri, isteyerek ya da istemeyerek kartrmalar gerektiini ve bylece, tarihin muhteem oyununda, tarihin ilerlemesine imkn veren byk baarlar dizisini gerekletirme ansn elde edebileceklerini belirtmitim. Gnmzde genetik uzmanlar, bir genomun, gerekte, bir sistem oluturduunu ve bu sistemde baz genlerin dzenleyici rol oynadklarn, dierlerinin de tek bir karakter zerinde ortak tasarlanm bir eylem gerekletirdiklerini -ya da, eer tek bir gene birok karakter balysa bunun tersi- gsterdiklerinde, biyolojik evrim zerine olduka benzer bir bak as nermektedirler. Bireysel genom dzeyinde doru olan ey topluluk dzeyinde de dorudur; topluluk yle olmaldr ki, iinde etkinlik gsteren -ve vaktiyle rksal bir tip kabul edilen- birok genetik mirasn birleimiyle en uygun denge kurulabilsin ve topluluun ayakta kalma ansn artrabilsin. Bu anlamda, genetik yeniden birleimin topluluklarn tarihinde oynad roln, kltrel yeniden birleimin hayat tarzlarnn, tekniklerin, bilgilerin ve inanlarn -ki bunlarn paylalmasdr toplumlar farkllatran- evriminde oynad role benzer olduu sylenebilir. Kukusuz, bu benzerlikler ihtiyat pay braklarak ne srlebilir. Gerekten de, bir yandan, kltrel miraslar genetik miraslardan
9

Irk ve Tarih ilk kez 1952'de yaynland, yeniden basm Le racisme devant la selence, Paris, Unesco, 1960.

42

ok daha hzl evrilir: Byk bykbabalarmzn tand kltrle bizimki arasnda dnya kadar fark vardr, ama yine de biz onlarn kaltmn srdryoruz. Dier yandan, yeryznde var olan ya da birka yzyl ncesine kadar var olan kltr says, en titiz gzlemcilerin dkmn yapmaktan holand rk saysn kyaslanamaz biimde aar: Onlarca rka karlk binlerce kltr. Kaltmsal malzemenin son zmlemede tarihin akn belirlediini ne sren teorisyenlere kar nihai kant salayan, karlkl byklk dzeyleri arasndaki bu byk farktr; nk tarih kaltmsal malzemeden ok daha hzl ve sonsuz biimde daha eitli yollarla deiir. Kaltmn insanda belirledii ey, herhangi bir kltr edinmeye dair genel yetenektir, ama hangi kltrn kendisine ait olaca doumunun ve eitimini grecei toplumun tesadflerine bal olacaktr. Genetik miraslar tarafndan sadece zel bir kltr edinmeye yazgl olan bireylerin soylar ok elverisiz durumda olacaklardr, nk bu kuaklarn karlaacaklar kltrel deiiklikler, bu yeni evrelerin gereklerine cevap olarak genetik miraslarnn evirilebileceinden ya da eitlenebileceinden daha hzl meydana gelecektir. zerinde fazla durulamayacak bir olgu vardr: Ayklanma, canl trlerin doal bir ortama uyum salamasna ya da bu ortamn dnmlerine daha iyi direnmesine imkn tansa da, insan sz konusu olduunda bu ortam ncelikle doal olmaktan kar; ortam, ayrt edici zelliklerini teknik, ekonomik, toplumsal ve zihinsel koullardan alr ve bu koullar, kltrel faaliyet yoluyla her insan grubuna zel bir evre yaratrlar. Bu nedenle, bir adm daha atabilir ve organik evrimle kltrel evrim arasndaki ilikilerin sadece benzeim ilikileri deil, tamamlayclk ilikileri de olduunu dnebiliriz. Genetik olarak belirlenmi olmayan kltrel zelliklerin organik evrimi etkilenebileceini syledim ve kantladm. Ama etkileri, geri dnl eylemlere neden olacak yndedir. Btn kltrler yelerinden tam tamna ayn yetenekleri" istemez; ve mmkn olduu zere, baz yeteneklerin genetik temeli varsa, bunlara

st dzeyde sahip bireyler kltrleri iinde kayrlm olacaktr. Bundan dolay bu insanlarn saylar artarsa, bunlar, kltrn kendisi zerinde onu ayn yne ya da o yne dolayl olarak bal yeni ynlere daha fazla ekecek bir eylem uygulamaktan geri kalmazlar. nsanln balangcnda biyolojik evrim dik durma, el kullanma becerisi, toplumsallk, simgesel dnme, seslendirme ve iletme yetenei gibi kltr-ncesi zellikleri semi olabilir. Buna karlk, kltr var olduundan bu yana bu zellikleri pekitiren ve yayan kltrdr; kltrler uzmanlatnda, ar iklim koullarna isteyerek ya da zorla uyum salamak zorunda olan toplumlar iin soua ya da scaa direni, saldrganlk ya da dnceye dalma eilimleri, teknik beceriklilik, vs. gibi baka zellikleri de pekitirir ve tevik ederler. Kltrel dzeyde kavradmz halleriyle bu zelliklerden hibiri genetik bir temele aka balanamaz, ancak kimi zaman ksmi olarak ve arac ilikilerin dolayl etkisiyle genetik bir temele bal olduklar da g-zard edilemez. Bu durumda unu sylemek doru olur: Her kltr genetik yetenekleri ayklar ve bu yetenekler, kar etki yoluyla, ncelikle glenmelerine katkda bulunmu kltr zerinde etki ederler. nsanln balangcn bugn milyonlarca ylla llen giderek daha uzak bir gemie gtren fiziksel antropoloji, bu balangcn belli bal temellerinden birini rk speklasyonlardan kurtarmtr, nk bylece bilinmeyenin pay en uzak atalarmzn evrimleri boyunca izledikleri gzergh belirtmek iin kullanlabilecek iaret saysndan daha hzl artmaktadr. Genetik uzmanlar tip kavramnn yerine topluluk kavramn koyduklarnda ve rk kavramn genetik stok kavramyla deitirdiklerinde bu speklasyonlara daha kesin darbeler indirmi oldular; dahas, kaltmsal farkllklarn tek bir genin ilemine -bu farkllklar rksal adan daha az anlaml olur, nk muhtemelen

43

her zaman bir uyarlanma deerine sahiptirler- ya da, pratik olarak saptanmalarn imknsz klan, birok genin ortak eylemine bal olmalarna gre bir uurumla birbirlerinden ayrldklarn gsterdiler. Ama, rk ideolojinin eski iblislerinden bir kez kurtulunca, ya da en azndan bu ideolojinin herhangi bir bilimsel temel iddiasnda bulunamayaca kantlandktan sonra, genetik uzmanlar ile etnologlar arasnda, biyolojik ve kltrel olgularn ellerindeki oyun kartlarnn birbirlerini nasl ve ne ekilde anlalr kldklar hakknda ve kalntlarna hibir zaman eriemeyeceimiz rksal farkllklarn ilk kkenlerine ulama savn artk terk edip imdiki zamandan yola karak gelecee balanabilecek ve oradaki taslak grntleri ayrt etmemizi salayabilecek bir gemi hakknda bizi bilgilendirebilecek ortak aratrmalar temelinde olumlu bir ibirliinin n almaktadr. Gemite rklar sorunu olarak adlandrlan ey, felsefi speklasyon alannn ve genellikle yetinilen ahlak vaazlarnn dna kar. Hatta, etnologlarn, farkl rklarn pratik bilgisinden ve gzlem verilerinden esinlenen geici cevaplar verebilmek iin, sorunu onlar sayesinde gerekilik dzlemine oturtmaya altklar ilk tahminlerin de dna kar. Tek kelimeyle, sorun eski fiziksel antropolojinin ve genel etnolojinin yetki alan iinde olmaktan kar. Snrl balamlar iinde, teknik nitelikte sorular ortaya atan ve bu sorulara, bir hiyerari iinde halklara farkl yerler saptamaya hi de elverili olmayan cevaplar veren uzmanlarn ura olur. Organik evrimle kltrel evrim arasndaki iliki sorununu Auguste Comte'un metafizik diye adlandrd terimlerle tarttmz sadece son on yldan bu yana anlamaya baladk. nsann evrimi, biyolojik evrimin bir yan rn olmad gibi ondan tamamen ayr da deildir. Biyoloji bilginlerinin ve etnologlarn a priori cevaplarla ve dogmatik zmlerle yetinmeden, karlkl olarak birbirlerine yapabilecekleri yardmn ve her biri kendi snrllklarnn bilincine varmalar kouluyla bu iki geleneksel tavr arasndaki sentez bu-

gn artk mmkndr. Irkla kar ideolojik mcadelenin pratik alanda niin bu kadar etkisiz kaldn belki geleneksel cevaplarn bu yetersizlii aklar. Irk nyarglarn hafiflediini gsteren hibir ey yoktur; ve ksa sreli yresel yatma dnemlerinin ardndan baka yerlerde keskin bir iddetle yeniden ortaya ktklarn dndrecek birok ey vardr. Unesco, bu nedenle, k yolu belirsiz grnse de dzenli aralklarla ayn mcadeleye yeniden girime ihtiyacn duymutur. Ancak, hogrszln ald rk biimin, temelde, u ya da bu topluluun kltrel evrimin organik evrime bal olduu yolunda besledii yanl dncelerden kaynaklandndan bu kadar emin miyiz? Bu dnceler, kleletirme istei ve g ilikileri zerine kurulu daha gerek kartlklara sadece ideolojik bir klf salamyor mu? Gemiteki durum hi phesiz buydu; ama bu g ilikilerinin zayfladn varsaysak bile, nfus patlamasna maruz kalan bir insanlk tarafndan bilinsizce hissedilen birlikte yaamann artan gl karsnda rksal farkllklar bir bahane olmaya devam etmeyecek midir? Ve tpk younluklar, iinde bulunduklar uvaldaki besin kaynaklarn miktar olarak amadan nce salgladktan toksinle birbirlerini uzaktan zehirleyen un kurtlar gibi, insanlk da, her bir yesinin bo alan, temiz su, temiz hava gibi temel zenginliklerden serbeste yararlanamayaca kadar kalabalkla-t konusunda gizli bir nseziyle uyarlarak kendinden nefret etmeye balamayacak mdr? Saygnlklarn kendi gzlerinde ve gl komularnn gzlerinde azaltacak kadar, baka insan gruplar tarafndan doal zenginliklerin g bela yetecei bir duruma drlen ve ok dar bir toprak parasnda yaamak zorunda braklan insan gruplar karsnda rk nyarglar en iddetli dzeye ulatlar. Ama btn olarak modern insanlk kendini mlkszletirme ve giderek klen bir gezegen zerinde, kendi temsilcilerinden kimilerinin bahtsz Amerikan ya da Okyanusya kabilelerine zorla kabulettirdikleriyle kyaslanabilir bir durumu kendi aleyhine yaratma eiliminde deil midir? Ve sonu olarak, baz psikolojik deneylerin

44

ne srd gibi, herhangi bir kkenden gelen zneleri ekiplere paylatrmann ve bu ekiplerin her birinde rakipleri karsnda bir tarafgirlik ve adaletsizlik duygusu gelisin diye onlar rekabet edilebilir bir ortama yerletirmenin her zaman ve her yerde yeterli olduu ortaya karsa, rk nyarglara kar ideolojik mcadeleye ne olacaktr? Bugn dnyann birok yerinde ortaya kt grlen hippiler gibi aznlk topluluklar, nfusun genelinden rklaryla deil, sadece yaam tarzlaryla, ahlaklar, salar ve kyafetleriyle ayrlrlar; byk ounluun onlara kar hissettii irenme, hatta kimi zaman da dmanlk duygularyla rk nefretler arasnda zde bir fark var mdr? Dolaysyla, sadece bu nefretlerin, dar anlamda dayand zel nyarglar ortadan kaldrmakla yetindiimizde insanlk iin gerek bir ilerleme salam olacak myz? Btn bu varsaymlarda, rklk sorununun zmne etnologun yapaca katknn hibir anlam olmayacaktr; psikologlar ve eitimciler tarafndan sunulacak katknn daha verimli olaca da kesin deildir, nk, ilkel denen halklarn rneinin bize rettii gibi, karlkl hogr ada toplumlarn hi olmadklar kadar uzak bulunduklar iki koulun gereklemesini gerektirir: greli bir eitlik ve yeterli fizik mesafe. Gnmzde, rneklerini verdiim ve insanln canl trler arasnda birinci yeri elde etmesini salam olan organik evrim ile kltrel evrim arasndaki bu olumlu etkileime bugnk demografik koullarn getirdii riskler hakknda genetik uzmanlar kayg dolu sorular sormaktadrlar. Topluluklar genilemekte, ama saylar azalmaktadr. Bununla birlikte, her bir topluluun barnda karlkl yardmlamann gelimesi, tptaki ilerlemeler, insan mrnn uzamas, grubun her bir yesine dilediince remesi iin giderek daha ok tannan zgrlk, zararl mtasyonlarn saysn artrr ve onlarn devam etmesine imkn verir; ayn zamanda, kk gruplar arasndaki engellerin ortadan kaldrlmasyla, trn yeni atlmlar yapma ansn salamaya elverili evrimci deneyimler imkn da dlanm olur.

Elbette bu, insanln evriminin durduu ya da duraca anlamna gelmez; kltrel dzeydeki evrim aka ortadadr ve sadece uzun vadede kantlanabilir olan biyolojik evrimin srdne dair dolaysz kantlar bulunmasa da, insann biyolojik evrimiyle kltrel evrimi arasndaki sk balar, eer kltrel evrim mevcutsa biyolojik evrimin de zorunlu olarak devam edeceinin gvencesidir. Ama doal ayklanma, bir tre remesi iin sunduu ok byk stnlklerle deerlendirilemez sadece; nk eer bu trn oalmas, gnmzde ekosistem diye adlandrlan ve her zaman btnl iinde dnlmesi gereken eyle aradaki zorunlu dengeyi bozuyorsa, o zaman, kendi baarsnn ltn ve onaylanmasn bu oalmada gren zel tr iin ykc olabilir. nsanln kendisini tehdit eden tehlikelerin bilincine vard, onlarn stesinden gelmeyi baard ve biyolojik geleceinin efendisi olduu varsaylsa bile, insanlk soyunu artmaya ynelik sistematik uygulamalarn onu kerten ikilemden nasl kurtulaca bilinmemektedir: Ya yanlgya dlecek ve tasarlanandan ok farkl bir ey yaplacaktr, ya da baarlacak ve rnler yaratclarndan daha stn olduundan, yaratclarnn yapm olduklarndan -yani kendilerinden- farkl bir ey yapmalar gerektiini kanlmaz olarak kefedeceklerdir. Demek ki bu dnceler, rk nyarglara kar mcadelenin getirdii sorunlar etnologun tek bana ve sadece kendi biliminin kaynaklaryla silahlanm olarak zme balama yeteneine dair hissettii kukulara baz ek nedenler getirmektedir. Yaklak on be yldan bu yana, etnolog, bu sorunlarn, insani lekte ok daha geni ve zm daha da acil bir sorunu yansttnn bilincine daha da fazla varmtr: nsan ile dier canl trleri arasndaki iliki sorunu; ve insann hemcinslerine duymasn dilediimiz sayg, hayatn btn biimlerine kar hissetmesi gereken saygnn sadece zel bir durumu olduundan, bu sorunu dier canl trleri dzleminde zmeye almadan, insan leinde zmeye almak hibir eye hizmet etmeyecektir. Antik a'n ve Rnesans'n mirass olan Bat hmanizmi insan yaratln geri kalanndan soyutlayarak, insan onlardan ayran snrlar ok kat biimde tanm-

45

layarak onu koruyucu siperden yoksun brakt ve, 19. ve 20. yzyln deneyiminin kantlad gibi, insan, yeterli savunmas' olmakszn, kendi kalesi iinde hazrlanan saldrlara maruz brakt. Bu hmanizm, insanln gitgide gszleen kesimlerinin, keyfi olarak izilen snrlarn dna atlmasn mmkn klmtr; insann saygdeerlili-inin yaratln efendisi ve tanrs olmasndan deil, ncelikle canl varlk olmasndan kaynakland unutulmu olduu iin, insanln bir ksmna gsterilen sayg bu kesimlere o kadar kolay gsterilemeyebilmektedir. nsann ilk nce canl varlk olarak saygdeer olduunun kabul edilmesi, insan btn canl varlklara kar sayg gstermeye zorlayacaktr. Bu bakmdan Budist Uzak Asya bu temel ilkelerin emanetisidir ve btn insanln onlar rnek almasn ya da rnek almay renmesini diliyoruz. Nihayet, etnologun tereddt etmesi iin son bir neden daha vardr; bu tereddd kukusuz rk nyarglara kar mcadeleye ilikin deildir -nk etnologun bilimi bu mcadeleye imdiden gl katklarda bulunmutur, bunu srdrmektedir ve srdrecektirama insanlar arasnda bilginin yaylmasnn ve iletiimin gelimesinin insanlar farkllklarn kabul ederek ve bunlara sayg gstererek uyum iinde yaatmay bir gn baaracana, sk sk tevik edildii zere, inanmak konusunda tereddd vardr. Bu yaz boyunca, bugne kadar corafi uzaklk ve dilsel ve kltrel engellerle ayrlm olan topluluklarn tedrici kaynamasnn, birbirlerinden kalc biimde ayrlm kk gruplar halinde yaarken her biri hem biyolojik planda hem kltrel planda farkl biimlerde evrimlenen insanlara yzbinlerce yldan bu yana ait olmu bir dnyann sonunu belirlediinin altn defalarca izdim. Gelien sanayi uygarlnn neden olduu altst olular, ulam ve iletiim aralarnn artan hz bu engelleri ykt. Ayn zamanda, yeni genetik bileimlerin ve kltrel deneyimlerin hazrlanmas ve denenmesi konusunda bu engellerin sunduu imknlar da kurudu. Oysa, acil pratik gerekliliine ve kendine ykledii yksek ahlaki hedeflere ramen, ayrmcln btn biimlerine kar mcadelenin, in-

sanl bir dnya uygarlna, bir daha bylelerini yaratabileceimizden giderek daha az emin olduumuzu hissettiimiz iin zenle ktphanelerde ve mzelerde topladmz ve hayata deer kazandran estetik ve manevi deerleri yaratm olma onurunu elinde bulunduran eski blgesel zellikleri yok eden bir uygarla gtren ayn hareketin bir paras olduunu gizlemek mmkn deildir. [ Kukusuz, kendimizi, bir gn insanlar arasnda, eitlilikleri tehlikeye atlmadan eitlik ve kardeliin hkm srecei hayaliyle oyalyoruz. Ama insanlk gemite yaratabildii deerlerin ksr tketicisi haline gelip sadece soysuz eserler, kaba ve ocuksu bulular meydana getirmeye rza gstermezse, btn hakiki yaratlarn dier deerlerin ars karsnda, onlarn reddi, hatta inkrna kadar gidebilecek belirli bir sarlk ierdiini yeniden renmesi gerekecektir. nk, hem tekinin hazz iinde erimek, onunla zdelemek, hem de ondan farkl kalabilmek mmkn deildir. Bakasyla olan btnlkl iletiim tam anlamyla baarldnda, ksa ya da uzun vadede, onun ve benim yaratlarmzn zgnln zedeler. Birbirlerinden uzak partnerlerin birbirlerini tevik edebilmeleri iin yeterli iletiimin olduu; bununla birlikte, tpk gruplar gibi bireyler arasnda da kmas kanlmaz olan engellerin azalaca, yle ki alveriin kolayl yznden eitliliin bozulup eitlenecei younluk ve hzda bir iletiimin olmad dnemler, en yaratc dnemler olmutur. ] Demek ki insanlk, etnologun ve biyoloji bilgininin ayn biimde ltkleri ifte bir tehlikenin tehdidiyle kar karyadr. Bu bilim adamlar, kltrel evrimle organik evrimin birbirine bal olduuna inanarak, gemie dnn imknsz olduunu kukusuz bilirler, ama insanlarn bugn tutmu olduklar yolun, etnik farkllklara bahane olarak bile kullanlmayaca, yarn ina edilme tehlikesi tayan iddetli bir hogrszlk rejimi iin gerilimler biriktirdiini ve rk nefretlerin byle bir rejimin ancak ok eksik bir grnt-

46

sn sunduunu da bilmektedirler. Gnmzn ve daha korkun olan yakn gelecein bu tehlikelerine kar koyabilmemiz iin bunlarn nedenlerinin sadece cahillie ve nyarglara bal olan nedenlerden ok daha derinlerde olduuna inanmamz gerekir: Umutlarmz, ancak tarihin akndaki bir deiime balayabiliriz bu, dncelerin geliimindeki ilerlemeden daha g olsa bile. LEVI-STRAUSS LE RADYO KONUMALARI Georges Charbonnier / Claude Levi-Strauss

Etnolog 10 ve zleyici Kitlesi


GEORGES CHARBONNER: Claude Levi-Strauss, ressamla izleyici, mzisyenle dinleyici, ozanla okuyucu ve daha genelde sanatyla sanatsever, koleksiyoncu, izleyici ya da sanatla ilgilenmeyenler arasndaki kopu, uzun sredir youn olarak tartlan bir konu. Bu arada bilim adamyla sradan insan arasndaki kopuun daha da keskin olduunu eklemek yerinde olur sanrm. Ressamn izleyicisinden kopukluu, bir duyarlk farknn somut anlatmndan te bir ey deilken, bilim adamyla sradan insan arasndaki kopu, bilgi ve bilgi edinebilmedeki uyumazln bir iaretidir. Gnmzde eitsizlik dncesi en kaba ve en basit ifadesini belki de bu farkllkta bulur. Bilim adam bilen ve nasl bilineceini bilen bir kiiyken, biz bilim adam olmayanlarn bilgisi, yalnzca Franszca'da, okuejtazar olmayan toplumlarn biyolojik ynden aratrlmalar anthropologie szcyle (ki ngilizce'de bu physical antropolog^ dir); tarihsel ve sosyolojik ynden aratrlmalar ise (ngilizce'deki social and cultural anthropology szcne denk den) ethnologie szcyle karlanmaktadr. Metinde, ethnologie szcne karlk, etnoloji kullanlmtr, (.n.)
10

gnlk yaantmzdan edindiimiz deneyimlerimizin kesin olmayan yorumuna dayaldr. Dahas bilim adam giderek daha gl bir konumda bulur kendini. Artk politikaclarn deil bilim adamlarnn gcne gveniyoruz, hem de her geen gn biraz daha fazla. Daha nceleri politikaclarn ahlaklarna ilikin kukularmz vard, ama bu artk bizi ilgilendirmiyor. imdi kafamz kurcalayansa, bilim adamnn ahlak. Bilim adamn, ykc sonular getirebilecek aratrmalarn peinde olduu, insanln ykm demek olabilecek aratrmalar yapt, yani atom bombasn yaratarak fiziin gelimesini salad iin eletiriyoruz. Fizikiyi, bilgide bir snak, salam bir zr bulduu, bilgiyi kullanarak tpk hukukularn "aklanabilir durum" dediklerine benzer bir konum edindii iin eletiriyoruz. Eer hukukular, yasann ktye kullanlmasyla ilgili bir kuram gelitirdilerse bu, yasa var olduu srece yasann ktye kullanlmasnn da var olduundan olsa gerek deriz; sonra da kendi kendimize, acaba bilginin ktye kullanlmas bilginin kullanlmasyla, dahas bilginin btnnn yaratlmasyla akmyor olamaz m diye sorarz. Bilim adamndan, bilgisinin yol aabilecei sonular ngrmesini ve bunlar denetlemesini istiyoruz. Ondan, gcn bilerek, bu gcn bilinli uygulanmasnda, tm sorumluluu yklenmesini istiyoruz - istese de bunu yapamayacan dnmemize ramen. Gemiteki olaylardan tr, atom bombas, tek bana endie kaynamz olmaya yetiyor: Bugn olur mu, gelecekte olacak m diye. Ksacas, bilginin saldrsna uram gibiyiz ve mulak olmasna ramen kutsadmz insan kavramnn tmden yok olmasndan korkuyoruz. Yine de bugne dek, sanatlarda, bilim adamlarnn eriemedii bir snak bulmu olduumuza inandk. Sanatn, bir zgrlk alan,

47

hibir yasann konmad ve uygulanmad bir alan olduunu dndk. Estetik profesrlerine kmsemeyle baktk. Matematiksel hesaplarn tesinde, insana, yalnzca insana ait olmasnda srar ettiimiz o zel gzellik trn yaratan sanatn alanna, matematiin hibir zaman giremeyeceinden emindik; nk biz ortalama insanlar iin insan insan yapan ey, matematiksel hesaplarn dnda kalanlardr. Hesaplanabilen hibir ey insana zg deildir ve matematiin girdii her alan insandan alnp uzaklatrlmtr. Bu demektir ki; o mulak bilim kavraymzla, her dalda kullanlan matematik miktaryla ters orantl bir deerler lt yaratmzdr - bilmem anlatabiliyor muyum? Bu duygusal snflamaya gre fizik, "insan bilimleri" diye adlandrlan bilimlerden daha byk bir tehdit kaynadr. Biz prehistorya, arkeoloji ve etnolojiden yanayz. Uzun sredir -etnologlar konuyu akla kavutural beri- onlarn insan ele allarndaki iirsel yaklamn farkndayz. Sanatn ve sanat yaklamnn bilimsel yntemlerle akt durumlar da, geleneksel dnce tarzmz hakl karmak ve insan kavrammz korumak iin bir ara olarak kullanyoruz. Ancak, etnolojinin yalnzca kesinlik aradn ve doruya ulamak iin frsat dtke, nesneyi iirsel geree yelediini imdi anlyoruz ve hakl olarak zerinde durduumuz zeminin kaydn hissediyoruz. Yine de bedeli ne olursa olsun, yeniden inandrlmak istiyoruz. Aslnda ok ak olan bir eyin; bilim adamnn da bizim gibi biri olduunun, gnlk olaylarda kendini duygularnn akna braktnn ve her eyi mantksallatrmadnn, tantlanmasn istiyoruz. rnein, bilim adam ekonomi politik ve "sosyoloji" derken, biz daha yzeysel bir terim olan "politika"y kullanrz. "Politik" dediimiz eylemlerle btnyle ilgileniriz. Birtakm kararlar verir ya da byle yapmay tasarlarz; bizim iin ikisi de ayn eydir aslnda. Yi-

ne de, siz bilim adamlarnn politik alana eninde sonunda ekilebileceinize inanrz - bunu inatla umarz. Acaba politik alana giriinizi, bilim adaml m belirler yoksa duygular m? Yani diyelim, benim gibi biri mi olup karsnz? CLAUDE LEVI-STRAUSS: Zorlandm hissedebileceim bir konuma sizi de gtrmek istemem... G. C: Olabilecek en kt konuma ben kendi kendimi getiriyorum... bilerek. C. L.-S.: Pekl o zaman. Doaldr ki, herkes gibi benim de politik inanlarm var. Toplumsal bask ve gnlk yaamda karlalan bunca aptallk ve ktlk kiinin bir politik gr olmamasn olanaksz klyor bence. Fakat etnolog olmamdan tr politik tavrm tam anlamyla oluamad: Hep mesleki dnce tarzmn dnda, hatta ona etki edemeyen bir ey olarak kald, dolaysyla onun duygusal bir tavr olduunu kabul etmeliyim. Bir de, kiinin dier topluluklar dardan gzlemlerken ulamaya alt nesnel tavrla, kendini iinde buluverdii kendi toplumunda sahip olduu konumu arasndaki elikiyi zmeye alt noktada, bu duygusal tavr varln tm somutluuyla duyuruyor. G. C: Ayrntya ve tekil olaylara girmeden aklayabilir misiniz acaba, bir bilim adam olarak kendinizde elikiler yakaladnz m? "u tr bir eyin byk olaslkla doru olduu sonucuna vardm, oysa imdi yle deilmi gibi davranyorum" diye dndnz olur mu hi? C. L.-S.: Hi kukusuz; anlayla ve neredeyse sevgiyle aratrdm baka toplumlardan elde ettiim bilgiler nda kendi toplumumu zmlemeye altmda belli elikilerle kar karya kalyorum: Kendi toplumumun baz yarglar veya davran biimleri, fke ve tiksinti uyandryor, dier yandan benzeri eylere ilkel top-

48

lumlarda rastladmda nyargl davranmyorum. Nedenleri aratryor, "belli eylem ve davran biimleri varsa, bunlarn ardnda nedenleri de olmal" varsaymyla alyorum. G. C: Evet, ben etnolog olmadm halde, kitaplarnz yani etnoloji almalarnz okurken bu dikkatimi ekmiti. ncelediiniz hangi ilkel toplumdu hatrlamyorum ama, bu o kadar nemli deil. Yamyamlk ve ikencenin bir anlamda hakl karlabilir olduu dncesi seziliyordu. Nedenleri anlalnca, grngnn kendisi de hakl kyor. Onu hakl kardnz sylemek istemiyorum -bir okur olarak demek istediim, her grngnn bir aratrma konusu olabilecei izlenimini edindiim- ve bana en arpc gelen de, ac ekmenin deerinin ortadan kalkm olmas. C. L.-S.: Aslnda hi de zenilecek eyler olmamalarna ramen, ben neredeyse "ite byle olmal" diyecek kadar ileri gideektim. 19. yzyln sonuna dek ayakta kalabilmi, ya da drt bin toplumu yakndan tandmz ileri sremeyeceimize gre -ki bugn bu say azalm olmal, nk birou ortadan kalkt-hepimiz az ok uzman saylrz. Bu yzden de semeye zorlanrz ve bunu pek bilimsel olmayan nedenlerle yaparz. Bizim meslek, kiiyi kendini belli eylere adamaya ynelttiinden, seimimiz ilkin rastlantsaldr, sonra da kiisel beenilerle ilgili birtakm nedenler tarafndan belirlenir. Yaamnn son aylarnda, nl Amerikal meslektam Robert Lowie'nin bana -onu rnek olarak alyorum, nk onunkilerden daha nesnel, zgn ve ak kitap yok; kitaplarn okurken onun, en ufak bir kiisel etkeni devreye sokmadan, toplumlar tamamen nesnel biimde inceleyen tarafsz bir aratrmac olduunu dnyor insan- her ynyle inceledii baz toplumlar konusunda kendini tam anlamyla huzurlu hissetmediini ve o toplumlar gerekten anladna inanmadn sylediini anmsyorum. rnein, kurak dzlklerde yaayan ve balarna tyler takan Crow Kzlde-

rilileri -yani, bizim ocuklarmzn ok yakndan tand Kzlderililer- iin iten bir sevgi beslerken, haklarnda son derece iyi incelemeler kaleme ald, Amerika'nn gneybat eyaletlerindeki Pueblos'a. dahil olan Hopi Kzlderilileri'ne kar ayn duygular iinde olmadn aklamt. Ve nedenini sorduumda, "gerekten bilmiyorum; fakat bir Crow Kzlderilisi sadakatsiz karsn burnunu keserek cezalandrdnda, tepkisini anlayabiliyorum, bana normal geliyor. Dier yandan, ayn durumda bir Hopi Kzlderilisi, tanrlara yamuru esirgemeleri ve tm topluluu alk iinde kvrandrmalar iin dua ettiinde bu, bana anlalmaz, hatta tylerimi diken diken eden canavarca bir tavr gibi grnyor" diye yantlad. Yineliyorum., her eye ramen Lowie, hem Crow hem de Hopi Kzlderilileri arasnda son derece nemli ve yetkin aratrmalar yapmtr; fakat topluluklardan birinde fazladan bir aba harcamas gerektiinden, iki toplulua kar ayn duygular besleye-miyordu. Tm etnologlarn bu tr deneyimleri vardr. Meksika Kzlderilileri'nin ya da Birleik Devletler'in kurak dzlklerinde yaayan Kzlderililerin baz ikencelerini okuduumda irendiimi yadsyamam. Fakat bu duygu, hibir anlamda bizim toplumumuzdaki benzeri uygulamalara duyduum sonsuz fkeyle karlatrlamaz. Oysa Kzlderili topluluklar sz konusu olduunda, ncelikle byle uygulamalarn bulunabilecei kolektif temsil, davran ve inan sistemini anlatmaya alrm. G. C: Etnologlar zellikle ansl gibi geliyor bana -belki de ans derken bilinli olarak alnm bir karar sylemek istiyorum- siz etnologlarn tutkularyla olan ilikileri, fizikininkiyle ayn deil bence; duygularnzla uzlamada ve onlar alma ynteminizle -belki aratrmanzn nesnesiyle deil ama alma ynteminizle- btnletirebilmede daha baarl grnyorsunuz. Antropolog olmak, etnolog olmak, insan topluluklaryla ve belli bir insan tryle ilgi-

49

lenmek, bir seimi beraberinde getiriyor ve hatta n gerektiriyor. C. L.-S.: Etnoloji ile, kendimizi iinde yaadmz aa uydurmakta glk ektiimiz iin uratmz sk sk sylenir evrensel bir doru mudur bilmiyorum ama, bu durum oumuz iin byk olaslkla geerlidir. G. C: Demek istediim tam bu deil. Sylediinizde doruluk pay var mutlaka ve etnologun uyumsuzluu'nun da birtakm nedenleri olmal, bunu gayet iyi anlyorum. Fakat bana yle geliyor ki, antropolojik aratrma, etnologa kendi iindeki bilim adam ve insan kaynatrma frsatn veriyor. C. L.-S.: Baka bir deyile (etnoloji) bize, deyim yerindeyse, "klidyen" sosyolojinin kavramlarn terk etmemiz konusunda olduka ac bir entelektel ders veriyor, tpk fizikilerin ve astronomlarn bize, en knden en byne dek tm grnglerin badak bir uzayda olutuu dncesini artk terk etmemiz gerektiini rettikleri gibi. Farkl toplumlar aratrdnzda, bavuru sisteminizi deitirmeniz gerekebilir, bu da ancak o alandaki deneylerle edinilebilecek zorlu bir zihin cimnastii ile olabilir. nanlmaz, hatta olanaksz bir eydir, masa ba etnologu olmak. unu bile syleyebilirim ki, gerekli olan aba ypratc bir fiziksel abadr ve bu anlamda, belki de szn ettiiniz gl zemeyiz ama en azndan onun zlemezliini ve almamz ve birlikte yaamay renmemiz gereken elikilerin var olduunu anlayabiliriz. Fakat bu bizi, aratrmas iin ayrtrma yaparken belli snrlarn tesine geemeyeceini, bunu yaptnda gerein birbirini tmleyen ynlerinden bazlarn yakalayabilmek iin, dier ynlerini kavrayabilme ansn yitireceini bilen fizikiden pek farkl klmaz. Etnolog da kendini benzer bir durumda bulur. Ayn anda, hem ok farkl toplumlar, hem de yaadmz toplum iin zihnimizi younlatramayz. Kendi toplumumuzda, dier toplumlar eletirmeye kalktmzda terk etmek zorunda olduumuz bir deerler sistemi

ve bavuru sistemi kullanrz. Ve okuyucular ya da izleyiciler: "ki eyi karlatrabilmelisiniz; ikisi iin de geerli olabilecek bir bavuru sistemi gelitirebilmelisiniz" dedikleri zaman, belki de bir bavuru sistemimizin hi olmam olmas biz etnologlarn iine yaryor. G. C: Bana yle geliyor ki, bir anlamda, gitmek zorunda olduu, seilmi belli bir yere, ok uzaklara giden etnolog, aratrma yntemlerini, somutta kendi kiisel "iir"ine denk decek bir nesneye uygulayacaktr. C. L.-S.: Evet, fakat burada yeniden geri dnp... G. C: Fizikinin tam anlamyla byle bir durumda olduunu sanmyorum. C. L.-S.: Neden olmasn? ki uzmana, niin birinin biyolog da brnn matematiki olduunu sorduunuzda, biyologun kiisel gemiinde, canl varlklara derin bir ilgi duyduunu ve onlar merak ettiini, oysa matematikinin konusuna farkl ama ayn oranda derin bir ilgi duyduunu grmeyeceinizden emin olabilir misiniz? G. C: Bunlar duygusal nedenler. C. L.-S.: Tabii ki duygusal nedenler. G. C: "Benim kiisel 'iir'im, bir anlamda, a priori'dir ve ben onun vcuda geldii somut biimi bulmak iin, belli bir yne giderim" denebilir mi? C. L.-S.: Yanlyor olabilirim ama, ilk bakta, onlar asndan durumun, bizimkinden farkl olmas iin bir neden gremiyorum.

50

"lkel"ler ve "Uygar"lar
GEORGES CHARBONNIER: Claude Levi-Strauss, bilim adam bizimle ayn biimde soru sormadndan ve ondan srarla bizim sorularmz yantlamasn istediimizden, bizlere kar ok sabrl olmak zorunda. O bilgi edinmek iin soru sorarken, biz, kendimiz iin, tam olarak tanmlamaktan aciz olduumuzu bilmekle birlikte, skca sarldmz insan kavramn korumak iin sorarz. Bilgi edinme arac olarak iirsel duyarlln kullanan bir bilim adam tipi olduu iin, etnologu kendimize yakn hissederiz. Bu yzden, etnolog, aka bizden uzak ve bize yabanc olan zel bir toplumsal malzeme zerinde, bir astronom titizlii ile alrken, biz ondan, konusu olmad halde, yaadmz toplumun iirsel bir yorumunu bekleriz. Bir dizi matematiksel hesap yoluyla, sosyal gruplarn ortalama davranlarn karsayabildii ve zgrlmz adna endie duymamza neden olduu iin sosyologu bizden biri gibi grmeyiz. Dolaysyla her eyden nce sormak istediimiz soru etnologa ynelir: Aratrdnz toplumlarla, yaadmz toplum arasnda gzlemlediiniz, en temel ilevsel ve yapsal farkllklar nelerdir? CLAUDE LEVI-STRAUSS: Etnologun arada bir yantlamak durumunda kald en zor soruyu soruyorsunuz bana. yle zor ki, buna bir yant olabileceini pek dnemiyorum. Bu soru, deta bilgimizin mutlak snrn temsil ediyor. Yantlamaya almazdan nce, niin bu kadar zor bir soru olduunu, kendimize sormamz yerinde olur. Bu soru ardnda bir dier soruyu, bir ilerleme kavram erevesinde tm insan topluluklarn, kimilerini daha "ilkel" yaygn biimde kullanldndan almak durumunda kaldmz bir terim- kimilerini "daha uygar" diye sralayp sralayamayacamz sorusunu, gizliyor bence.

G. C: Aslnda bu, benim sormak istediim sorulardan biriydi ve devam da var. C. L.-S.: Evet ama, eer bir sakncas yoksa, bu noktadan balayalm. Bence en byk zorluk, bir topluma iinden bakmakla, dndan bakmann ayn olmamasndan kaynaklanyor. Topluma dardan baktmzda, olumlu veya olumsuz yarglarmz olabilir; teknik ilerlemenin derecesini, retim hacmini, nfus orann vb. saptayabiliriz ve son derece kendimizden emin, baka toplumlar iin yaptmz snflamalarla karlatrabileceimiz, nesnel bir snflamaya sokarz bunu. Fakat ieriden bakldnda, bu birka yetersiz e, verili toplumun yeleri tarafndan abartlr ve dntrlr. Toplumun doas ne olursa olsun, ister en uygar ister en ilkel, bu byledir: Toplumu belirleyen ince ayrntlar vardr. Bir baka balamda rnek olarak, bir kiinin lmnn "tanlarn ve aile yelerini nasl etkileyeceini dnelim. Uzaktan, herhangi bir lm, sradan bir olaydr; oysa yaknlar iin, dnyalarnn yklmas anlamna gelir. Eer aile bizimki deilse ve kaybeden biz deilsek, kaybn bir aile iin ne demek olduunu hibir zaman anlayamayz. Bu tr bir glk, bir anlamda, fizikilerin szn ettii tmleyicilii anmsatyor. Ayn anda hem paracn konumunu hem de yrngeyi saptamak olanakszdr. Benzer biimde, belki de bir toplumu ieriden bilip, dier toplumlarla birlikte, dardan snflandramayz. Glk budur. G. C: Fakat bu, etnoloji ve insan konu alan tm dier aratrma yntemlerindeki genel glk. C. L.-S.: Gerekten de bu, tm yntemlerin karlat bir glk;

51

ancak ben yalnzca etnolojideki zel durumu aklamaya alyorum. Bandan beri niyetim buydu, fakat tabii yantlamam gereken sorunuzdan kamak iin deil, srekli kendi kendimize sorduumuz bir soru olduu iin ve diyelim mlekilik, dokumaclk, iftilik ve evcil hayvan nedir bilmeyen Avustralya yerlileriyle, makinelemesi, s enerjisi, elektrik enerjisi, imdi de nkleer enerjisiyle bizim toplumumuz kadar birbirlerinden farkl toplumlar arasnda kyaslamalar yapmaktan kendimizi alamadmz iin. Byle toplumlar arasndaki fark apak ortadadr ve bunun nedenlerini anlamaya almamamz olanaksz bir eydir. G. C: Gnlk kullanmda tm bir szck daarc vardr, ki bunun altnda yatan anlam akla kavuturulmaldr; nk biz byk toplumlarda yaayan bugnn ve bu an insanlaryz, hatta bilimsel eitimden yoksunluumuza ramen, tarafsz bir konum edinmeye alrken bile, "byk" szcnn bize bir eyler anlattn hissederiz. C. L.-S.: Nesnel olarak, ada toplumlarla "ilkel" diye adlandrdmz toplumlar byklk asndan ayn kategoride deildir. Bu bir gzlem ve eer bir sakncas yoksa bunu balang noktas almak istiyorum. Bizim uygarlmz ok karmak bir birleim olarak grebiliriz. Byklkteki fark, en genelinde, birka bin atomun birleiminden oluan birleik molekllerle, ok daha az sayda atomdan oluan basit molekller arasndaki farka benzetilebilir. Fark iki ynldr: Hem byklk hem de birleim karmaklyla ilgilidir. imdi bizim burada ilgilendiimiz olaydaki farkllklar nasl aklanabilir? Bir balang varsaym nereceim: Hep bu tavr srdrmeyeceim iin, bunu yaparken eytann avukatl roln stlendiimi itiraf ediyorum; fakat bence bunu bir olaslk olarak gz nnde tutarak balamamz gerek. Bir rulet meraklsnn yalnzca ansl numaray yakalamaya almadn, on veya yz oyun n-

cesini gz nne alan birtakm kurallarca belirlenen ve krmzsiyah ya da tek-ift numaralarn deiimiyle ilgili karmak birleimlerle uratn dnn. Oyuncumuz bu karmak birleimi hemen de elde edebilir, bininci ya da milyonuncu oyunda da, veya hi elde edemez. Eer adam ancak yedi yz yirmi beinci oyunda kazanmsa bu, daha nceki btn oyunlarn baarya ulamas iin kanlmaz olduu anlamna gelmez. Belli bir anda baarmtr, o an daha sonra da gelebilirdi ama byle olmutur, kald ki nceki oyunlarda baarsnn gerekli nkoulu olduunu dndrecek hibir gelime yoktur. Biraz nce sorduunuz sorunuzu yantlamak iin analoji kurabilirim. Diyelim, en karmak birleimin -Bat uygarl- olumas iin birka yz bin yl gerekti. nsanlk bu birleimi daha nce de baarabilirdi, ok daha sonra da; fakat gerek, onun tam da o znel anda baarlddr ve neden byle olduunun aklamas yoktur, byle olmutur yalnzca. Yine de "bu pek doyurucu bir aklama deil" diyebilirsiniz. G. C: Hayr, bana doyurucu gelmiyor. Uzman olmayan birisi olarak zaman etkenini nemli gryorum. C. L.-S.: Size katlrdm ama u zaman etkenini daha yakndan tanmlamaya alalm. Zaman neden oluur? Burada, bilgi btnlemesinin ve az ok sezgisel olarak uygarlmzn kayna olduunu hissettiimiz, gemi deneyimlerin kullanmnn nkoulu olan kltr mirasndan sz etmemiz gerektiine inanyorum. Szn ettiim kltrel miras, kazanm, yazdr. nsanlarn, nceki birikimlerden, ancak yazyla kalc klnmlarsa yararlanabilecekleri aktr. Tabii, ilkel dediimiz toplumlarda, insanlarda artc bir hatrlama yetisi olduunu biliyorum, aile aacndaki onlarca nesli ezberden okuyabilen Polinezyal topluluklar da biliyoruz; fakat bu tr bir baarnn snrl olaca aktr. Yaz bulunmu olmal ki, her neslin bilgisi, deneyleri, ac ve tatl deneyimleri birikebilsin; bylelikle, bu malzeme nda, sonraki nesil-

52

ler ayn eylerle uramayp, teknii gelitirmek ve ilerlemeyi salamak iin bunlardan yararlansnlar. Bu noktada anlayor muyuz? G. C: Sanrm. Bunda tartlacak bir ey grmyorum. C. L.-S.: yleyse, zaman ve uzamda yaz bulunduundan beri, sreklilii salayacak bir eyimiz var demektir. Bunun, Dou Akdeniz'de, sa'dan nce ya da drt bin yllarnda ortaya ktn ve byk bir adm olduunu biliyoruz. G. C: Fakat, yaznn bulunmas gibi bir olayn belli bir zaman ve belli bir yerde ortaya kmasnn zel bir anlam yok mu? Uzman olmayan birisi olarak soruyorum - neden orada? C. L.-S.: Neden orada? Bir dakika nce sylediklerimle eliiyor grnebilirim ama bu noktada yeni bir gr gelitirmemiz gerektiini hissediyorum. Yaz, insanlk tarihinde, bizim amzn balangcndan , drt bin yl kadar nce, insanln en nemli ve temel keiflerinin zaten yaplm olduu bir zamanda ortaya kt; "neolitik devrim" dediimiz eyden, -bugn hl yaammzn temelini oluturan, tarm, hayvanlarn evcilletirilmesi, mlekilik, dokumaclk gibi uygarla ilikin becerilerin kefi- insanlarn, avclk ve toplaycla baml olduu paleolitik alardaki gibi gn gnne yaamalarna son vermelerini salayan bir dizi gelimeden nce deil, bunun hemen ardndan bulundu. G. C: .. .yedek bir depo oluturmak iin. C. L.-S.: Evet, tam anlamyla, yedek depoya sahip olmak iin. imdi, bunlar gibi can alc keiflerin hep birden ve ans eseri gerekletiklerini dnrsek yanlrz. rnein tarm, etkinlemeden nce birinden dierine aktarlarak olumu, birok neslin deney ve bilgi birikimini temsil eder. Evcil hayvanlarn, yalnzca evcilletirilmi yabani hayvanlar olmad sk sk sylenir; onlar, tmyle in-

san tarafndan dntrlm yabani yaratklardr ve insann, onlar kullanma becerisinin nkoulu olan bu dntrme, ok uzun zaman alm ve direnli, uzun ve youn bir denemeyi gerektirmi olmaldr. Tm bunlar, yaz yokken de olanaklyd. Dolaysyla yaz, biraz nce bize ilerlemenin nkoulu gibi grndyse de, ok can alc belki de insanln gerekletirdii en can alc ilerlemelerin, insanlk tarafndan, yaznn yardm olmakszn baarldn hi unutmamalyz. G. C: Ancak gelimenin her bir rneiyle ilgili olarak, kendimize ayn soruyu sormadan edemeyiz. Bilim adam olmayan bizler, niin belli bir tr gelimenin, belli bir zamanda olduunu merak ederiz? Tarih olarak ne kadar eskiye gidersem, bu soru o kadar sk ortaya kyor. C. L.-S.: Neolitik dnem balamndaysa sorun ayn deil pek. G. C: Fakat soru hl var: Herhangi bir ilerlemenin ortaya knn koullar nelerdir? C. L.-S.c Evet ama, neolitik dnemin en nemli kazanmlarnn, zaman iinde belli bir anda ve yerde olduunun hibir kesinlii yok. Hatta belli koullarda - ki baz almalar bunlar akla kavuturdu: Doal sulama olanana sahip ve yabanc halklarn istilalarndan, sakl konumlar sayesinde korunabilen, dar da vadilerinde yaayan insan topluluklarnn grece korunakl olmalar durumunda - neolitik a keiflerinin farkl blgelerde, birbirlerinden bamsz ortaya km olmas daha akla yakn geliyor. Oysa yazyla ilgili olarak durum ok daha ak: Uygarlmzda yaz, en azndan belli bir blgede ortaya kmtr. Ve ardndan kendimize, baka hangi grnglerle ilikili olduunu sormalyz. Yaznn bulunduu srada ne oluyordu? Ona ne elik etti? Onu ne koullam olabilir? Bu balamda sylenebilecek tek bir olgu vardr: Her za-

53

man ve dnyann her tarafnda, yalnz Dou Akdeniz'de deil, bilinebilen en eski alarn in'inde ve hatta keiften nce, en kaba yaz denemelerinin bulunduu, Amerika'daki baz blgelerde, yaznn ortaya kmasyla ilikili gibi grnen tek olay, efendiler ve klelerden oluan, nfusun bir ksmnn bir dieri iin altrld, hiyerarik toplumlarn kurulmasdr. Yaznn kullanld ilk ileri dndmzde, yaznn, en bata iktidarla bantl olduu aka gzkr: Kaytlar, kataloglar, saymlar, kanunlar ve ynetmelikler iin kullanlmtr; her durumda, ama ister mlkiyetin, ister insanlarn kontrol olsun, yaz, baz insanlarn dnya servetleri ve dier insanlar zerinde uyguladklar gcn bir kantdr. G. C: Gcn toplumsal denetimi. C. L.-S.: Gcn denetimi ve bu denetimin arac. Biraz dolambal bir yol izledik; ilerleme sorunundan balayarak, onun, bilginin sermayeleme ya da tekellemesiyle ilgili olduunu grdk. Bu srecin kendisi, ancak yaznn ortaya kmasndan sonra gerekleebildi ve yaznn kendisinin de, insann insan tarafndan smrsne dayanan toplumlarla daima ilikili olduu belirdi. Dolaysyla, ilerleme sorunu karmak bir hal alyor ve tek boyut yerine, iki boyut kazanyor; doaya stnlk salayabilmek iin, insann insana hkmetmesi ve insanln bir kesimine nesne gibi davranmas gerekiyorsa, ilerleme kavramnn yaratt sorulara artk ak ve basit bir yant veremeyiz.

ya dnyorum. CLAUDE LEVI-STRAUSS: yleyse ilk sorunuza geri dneyim: Aralarndaki temel farkllk nedir? Sanrm ilkin, toplumsal yapdaki bir kesimin bir dieri tarafndan smrld toplumlar (ki sonsuz eitlilikte somut biimlerde vcut bulabilir) ya da -bu balamda ok az anlam tayan modern terimleri kullandm iin zr dilerim- demokratik nitelikli olan ve ilkel diye adlandrdmz dier toplumlar kavrayndan balamalyz. Toplumlar makineler gibidir ve bilindii gibi esas olarak iki tip makine vardr: mekanik makineler ve termodinamik makineler. Mekanik makineler, balangta salanan ve kuramsal olarak ok iyi yaplmalar ve s ile srtnmeden korunabilmeleri kouluyla sonsuza dek yetebilecek bir enerjiyle alrlar. Buhar makinesi gibi termodinamik makinelerse, paralar arasndaki, kazanla kondansatr arasndaki scaklk fark temelinde alrlar; dierlerinden ok daha fazla i yapabilir, ancak bu srete enerjilerini kullanr ve yok ederler. Diyeceim u ki, bizim byk toplumumuzla ve dier tm byk ada toplumlarla kyaslandnda, etnologlar tarafndan aratrlan toplumlar, bir anlamda "devingen" toplumlar deil "duraan" toplumlardr ya da buhar makinesi yannda duvar saati gibidirler. Fizikilerin "entropi" adn verdikleri dzensizlik eilimini en az barndran toplumlardr onlar, sonsuza dek ilk durumlarnda kalma eilimindedirler ve bize tarihi olmayan duraan toplumlar gibi gelmelerinin nedeni de budur. ada toplumlarmz, buhar makinesinin yaygn olarak kullanld toplumlar deildir yalnzca; somut ifadesini farkl toplumsal hiyerari biimlerinde bulan bir potansiyel fark temelinde ilemeleri bakmndan, buhar makinesiyle yapsal bir benzerlik de tarlar. Durumun dna kp, grnmn tmne baktmzda, bunu klelik, serflik ya da snf farkll diye adlandrmamzn hibir can alc nemi kalmaz. Bu tr toplumlar, bir yandan daha fazla dzen

Saatler ve Buhar Makineleri


GEORGES CHARBONNIER: Claude Levi-Strauss, bugn sizden, ilkel toplumlarla ada toplumlar kyaslamanz isteyeceim. Son zmlemede, bu iki tr toplumu birbirinden tmyle farkl klan noktalarn almas iin, son radyo konumasnda sorduum soru-

54

-mekanize olmu toplumlar- bir yandan da insan ilikileri dzeyinde daha fazla dzensizlik ve entropi yaratmada kullandklar bir tr dengesizlik retmeyi baarmlardr. G. C: Hemen bir soru: Birey bu dengesizlikten nasl etkilenir, ve ada toplumdan farkl olarak ilkel toplum iin "eitsizlik" szcnn gerek anlam nedir? C. L.-S.: Olduka byk bir fark var. Genelleme yapmama yanlym, nk farkllklar ok genel kavramlarla anlatlrsa, tm ayrklklar da iin iine girer. Doaldr ki bizim "ilkel" dediimiz toplumlarn ardnda ok eitli toplumsal rgtlenmeler vardr ve iki ilkel toplum arasnda, bunlardan biriyle bizim toplumumuz arasndaki fark kadar fark olabilecei gereini ne kadar srarla vurgulasam az. Kast sistemi olan ilkel toplumlar var. Yazs olduu iin "ilkel" toplum olmayan Hindistan kukusuz bu trn tek rnei deil. Fakat yine de en geneldeki fark, ilkel toplumlarn, Bat uygarlnn geliimini olanakl klan ya da hzlandran topluluk yeleri arasndaki blnmeden bilinli veya bilinsiz kanmalardr. Bence, bunun en inandrc kant, politik rgtlenmelerde bulunabilir. Politik rgtlenmenin, halk ynetimi veya temsili hkmet biiminin balanglarn grebileceimiz birok ilkel toplum vardr -tm iin geerli olduunu savunmayacam, ancak byle toplumlara dnyann ok farkl blgelerinde rastlanmaktadr- burada kararlar bir araya gelerek bir heyet oluturan tm topluluk tarafndan, ya da klan reisi veya dinsel liderler tarafndan alnr. Byle toplumlarda, insanlar birbirlerine danrlar ve oylarn verirler; sorunlar, ancak fikir birliine varlmasyla zmlenir. Sanki una inanmlardr: nemli bir karar alnaca zaman, toplumun en ufak bir kesiminde bile olsa, seimi kaybetmekten tr bir krgnlk, desteklenmemekten doan hayal krkl, kzgnlk varsa, gl ve bysel bir etki, seim sonularn tehlikeye sokacaktr. Bu nedenle baz toplumlarda -

Gney Denizi Adalar'ndaki rnekleri dnyorum- nemli bir karar alnaca zaman, bir iki gn ncesinden bir dv treni dzenlenir, bylece tm eski kavgalar, salt taklit niteliinde olan, ama tehlikeyi en aza indirecek nlemler alnd halde, ok ender olarak kaza da kabilen bu dvlerde kapanr. Bu yolla toplum, anlamazlklarn temelini ortadan kaldrr ve ancak bu yapldnda yeniden canlanan, glenen topluluk, kendini gr farkllklarndan arndrarak, fikir birliine dayal kararlar alabilecek ve dolaysyla tm topluluun ortak istemini dile getirecek bir konuma gelir. G. C: Baka bir deyile, eer doru anladmsa, kararn kendisinden bamsz bir fikir birlii durumu vardr toplumda. Fikir birlii oluur, ardndan bu birlik, karar oluturur. C. L.-S.: Doru. Fikir birlii durumu, topluluun topluluk olarak var olmay srdrebilmesi iin zorunlu grlr. Yani, biraz nce sylediiniz eyi deerlendirmeye katarsanz bu yntem, blnme, topluluk iinde hiyerarinin filizlenmesi, dolaysyla hakl tarafla haksz taraf arasnda gedik almas tehlikelerine kar bir garantidir. Bir baka syleyile, hibir aznlk olmamaldr; toplum, mekanizmalarnn ekirdeinde rtk, uzlamaz elikilerin -s kaynayla soutucu arasndaki eliki- barnd makineler gibi deil, tpk tm paralar uyum iinde alan bir saat gibi iler. G. C: Sylediklerinizde, Rousseau'nun dncelerinden bir esinti seziyorum. C. L.-S.: Neden olmasn? G. C: Jean-Jacques Rousseau tarafndan tanmland biimiyle fikir birlii, ounluk tarafndan alnan karara sayg duymaya ilikin ortak fikri kapsar. Bu fikir birlii, sizin tanmladnza ok benziyor.

55

C. L.-S.: Elbette. Ancak Rousseau benim aktardm rnekler hakknda hibir ey bilmiyordu, nk ilkel insanlarn politik yaamlaryla ilgili sorunlar zerine allmaya balanmas yenidir. Dolaysyla Rousseau'nun zamannda yeterli veri yoktu. Yine de Rousseau, fikir birliinin bir toplumun varoluunda kuramsal nkoul olduunu aka grd; bu, olduka aa topluluklarn sistemli biimde uyguladklar bir ilkedir. Rousseau'nun asl gl, tek meru ynetim biimi olan fikir birliinden salt ounluk uygulamasna gemeye alrken ortaya kar. G. C: Rousseau, fikir birliini genel kabul grm bir ey olarak alr: Dorusu ben, genel egemenlikte paym olmas adna kiisel zgrlmden fedakrlk ederim. C. L.-S.: Tabii ki, Rousseau'daki genel istem, zel durumlarda ifade edilen herkesin istemi ya da nfusun ounluunun istemi deil; her bireyin, topluluun yesi olarak var olmak iin kabullendii, grnmeyen ama varln hep srdren karardr. G. C: Kesinlikle yle. Biz karar alrken deil, alnm karara uyarken fikir birliine varyoruz. Bu, sizin tanmladnz duruma olduka yakn gibi geliyor bana. C. L.-S.: Tmyle katlyorum. Bence Rousseau, Toplumsal Szleme'de -u anda aklmzdaki eseri bu olduundan onu rnek gsteriyorum- politik rgtlenmeyle ve hatta olas olan herhangi bir politik rgtlenmenin kuramsal koullaryla ilgili en genellenebilir -yani ok sayda toplumda snanabilir- ve en derin dnceyi aka belirtmitir. G. C: Gene de, bizim bildiimiz trden toplumsal yaplardan epeyce uzaktayz. Ve sizin biraz nce sylediklerinizi, bizimki gibi ancak potansiyel farkna dayanarak alabilen toplumlara uyarlayacak olursak, bizim sosyal devletimizde demokrasinin kesinlikle olanak-

sz olduu sonucuna varmak durumunda kalyorum. Makinenin almas iin farkllk kanlmazsa, eer toplum, yaayabilmek iin farkll korumak zorundaysa, burada hangi biimi olursa olsun demokrasi olanaksz demektir. C. L.-S.: Beni etnoloji d bir alana ekiyorsunuz, nk savm, biraz nce ilkel toplumlar benzettiim kk saatler zerine deil, ada toplumlarmza benzeyen byk buhar makinelerine dayandrmam istiyorsunuz. Bununla birlikte, tartmay son noktasna getirmeden, sav daha nce belirtilen ynde biraz daha geniletebiliriz. Sylediim ylece zetlenebilir: lkel dediimiz toplumlar, bir noktaya kadar, entropinin (dzensizlie eilim) bilinmedii ya da ok az olduu ve mutlak sfr scaklnda -fizikinin anlad anlamda sfr deil, "tarihsel" anlamda, yani bu toplumlara tarihsiz dediimizde kastettiimiz anlamda- ileyen toplumlar olarak grlebilirler. Ve bunlar, kendi durumlarnda istatistiksel grnglerden daha fazla nem tayan, mekanik nitelikteki grnglerle tanmlanr. Etnologun daha rahat benimsedii, kandalk ve evlilik kurallar, ekonomik alveri, ayinler, efsaneler gibi veri trlerinin, ok dzenli bir biimde ve dngsel olarak alan ve hep ayn yerlerden geerek bir dngy tamamlayp yeniden balayan kk lekli mekanizmalara benzemesi ok arpcdr. Bizimki gibi tarihi olan toplumlar, deyim yerindeyse, daha yksek scaklkta ilerler, ya da daha dorusu, sistem ii scaklklarda toplumsal farkllamalardan doan farklar vardr. Ancak buna dayanarak, "tarihi olan toplumlar" ve "tarihi olmayan toplumlar" diye bir ayrm yapmamalyz. Gerekte, her insan toplumunun bir tarihi vardr ve tm tarih insanln ortaya kyla baladna gre, her toplum eit lde eskiye dayanr, Fakat ilkel diye anlan toplumlar, tarih tarafndan kuatlm ve onun etki-

56

sine direnen bir konumdayken, ada toplumlar, tarihi iselletirirler ve gelimelerinin devindirici gc durumuna getirirler. Ve imdi, bata sormu olduunuz soruya geri dnelim: Potansiyel fark ne oranda kanlmazdr? Olgusal olarak, her toplumda u iki yn ierilir: Bir toplum ayn zamanda hem makine hem de bu makine tarafndan yaplan itir. Bir buhar makinesi olarak, entropi retir, ama mekanizma olarak baktmzda dzen retir. Bu ikili yn -dzen ve dzensizlik- etnoloji dilinde, herhangi bir uygarla iki ynden bakmaya tekabl eder: Bir yanda kltr vardr, dier yanda toplum. Kltrle, verili bir uygarln yelerinin d dnyayla ilikilerini; toplumla daha ok insanlarn birbirleriyle olan ilikilerini anlatmak istiyoruz. Kltr rgtlenmeyi getirir: Topra srmek, ev yapmak, eya imal etmek gibi... G. C: Ardndan, toplum dnyadan kopar. C. L.-S.: yle gibi, geri dnyayla tmleyicilik ilikisi srer. Yine de arpcdr ki, Gobineau entropinin, ilerlemeye elik eden ve toplumun ok temel bir zellii olan dzensizliin varln fark eden ilk insan- onu deta "ok doal olarak" kltrden olabildiince uzaa, yapmas gerekenden de daha uzaa yerletirmeliydi; oysa onu, doaya, rk farkllklar dzeyine koydu. O zaman kartl aka kavramt, fakat bunu ilk fark eden insan olduundan kapsamn abartt. Hal byleyken unu syleyebiliriz: Bir toplumsal alan -eer topluma, toplumsal alan dersek- bir toplum olarak entropi ya da dzensizlik retir ve bir kltr olarak dzeni yaratr. Bence bu ters iliki, ilkel ve uygar diye adlandrdklarmz arasndaki fark da vurur. lkeller, kltrleri araclyla ok az dzen retirler. Bugn biz on-

lara, gelimemi halklar diyoruz; ama onlar, toplumlarnda ok az dzensizlik retiyorlar. Ve genelinde bu toplumlar, eitliki, tr olarak mekanik ve biraz nce kullandmz anlamda fikir birliine dayallar. te yandan uygar toplumlar kltrlerinde, mekanizasyon ve uygarln byk baarlarnda grld gibi byk lde dzen yaratrken, toplum olarak da toplumsal elikiler ve politik atmalar biiminde entropi yaratrlar. Oysa grdmz gibi bunlar, ilkel insanlarn kendilerini belki bizim dnebileceimizden ok daha sistemli ve bilinli olarak koruduklar eylerin ta kendisidir. Uygarln en byk sorunu bylelikle, farklla dayal yapy korumak oldu. Bunun, klecilik, sonra serflik ve en son olarak da proletaryann yaratlmasyla salandn bilmekteyiz. Fakat ii snf mcadelesi, farklla dayal yapy yok etmeye yneldike, toplumumuz farkllklar yeni biimlerde kurmak iin yollar aramaya koyuldu -smrgecilik ve emperyalist politikalar rnein- yani, hem kendi iinde, hem de ele geirilen yerlerdeki halklarn ynetiminde, yneten ve ynetilen farkn srekli olarak retmek zorundayd; fakat bu farkllam yapnn ereti bir z vardr, tpk soutucusunun scakl artarken, stcnnkinin azalmas nedeniyle durma eilimi tayan bir buhar makinesinde olduu gibi. Dolaysyla farkllklar kendilerini yok etme eilimindedirler ve her keresinde yenilerini yaratmak gereksinimi ortaya kar. Bunun ok gletii durumlarda karmak dzenler devreye girer; smrgeci imparatorluklar bunun bir rnei olarak anlabilir. Bana bunun kanlmaz ve geri dnlemez olup olmadn soruyordunuz. ada toplumlar iin ilerleme ve sosyal adaletin gereklemesi, entropinin toplumdan kltr dzeyine aktarmna bal olabilir. Bu ok soyut bir aklama olarak grnebilir, ama ben

57

yalnzca, amzn sorununun insanlarn ynetiminden, eylerin denetimine geiin nasl baarlaca sorunu olduunu-syleyen Saint Simon'un cmlesini yineliyorum. "nsanlarn ynetimi" topluma ve artan entropiye tekabl eder, "eylerin denetimi" ise kltre ve giderek eitlenen ve karmaklaan bir dzene... Yine de, gelecein adil toplumlaryla, etnologlarn inceledii toplumlar arasnda her zaman bir farkllk, hatta neredeyse bir kartlk olacaktr. Tmnn tarihsel anlamda sfra yakn bir scaklkta alt sylenebilir; fakat ilki toplum, teki kltr dzeyinde. Endstri uygarlnn robotlatrc bir etkisi vardr derken, kabaca algladmz ya da ifade ettiimiz budur.

ekonomik dzeyde bir farklla veya snf ayrmna tekabl etmeyen blnmeler yok mudur? C. L.-S.: Tam olarak ne demek istiyorsunuz? G. C: Birleik Devletler ve Fransa gibi baz byk lkelerde, tm enerjisini retime adayan kesim ile, kltrn gelimesi iin alan kesim arasnda neredeyse bir uurum olduunu gzlyorum. Bu farkllama toplumsal yapmzn m bir sonucu? Yeniden btnleme salanamaz m? Bat toplumlarnn var olmas iin bu bir zorunluluk mu yoksa? Benim grdm, bir uyum yoksunluu ve bariz bir tr dzensizlik. Birleik Devletler ve Fransa'y rnek olarak gsterdim ama bu olay dier lkeler iin de geerlidir. lk anda bu iki lkeyi syledim, nk en tipik zellikler onlarda gibi geliyor bana. Bilin, dierleri bundan yoksunken, sanki snrl sayda bireyin ayrcal olmu gibidir daha akas- sanki bilin bir aznla snm, bu arada bilgi, ok karmak ve yabanc bir ey olduundan baz insanlardan kendini saknmtr - fakat belki bu, olaylar ok basitletiren bir bak oluyor. C. L.-S.: Sizin sylediiniz, hiyerarinin kurulmasndan ok, uzmanlama oluyor ve sanrm her iki olayn rneklerini de yerli topluluklarda grebiliriz. Ama hi kukusuz onlarda, hibir Bat toplumunda grlmeyen bir zellik var; o da, topluluk kltrne ok daha kesin ve hepten bir katlm. G. C: Bizlerin bir btn olarak kendimizi -Fransa tek rnek deil elbet, dierlerini de dnebiliriz- kltr oluturan ve retenlerle zdeletirmediimizi dnyorum. C. L.-S.: Evet anlyorum ve bence pratikte iki durum da olabilir. lkel dediimiz toplumlarda topluluk yaamnda ok nemli bir yer tutan -hatta bazen retimle ilgili etkinliklerden daha nemli yer tutan- lenler, danslar ya da zenli, incelikli dinsel trenler bii-

Otantikliin Dzeyleri
GEORGES CHARBONNIER: Eer sizi doru anladmsa, ilkel toplumlarda nfusun farkl eleri arasnda bir kopu olamaz. Zenginlik asndan pekl farkllk olabilir, ancak ilkel topluluklarda var olan eitsizlik tr, bizim toplumumuzdakiyle ayn deil, diye dnyorum. CLAUDE LEVI-STRAUSS: En azndan rnek oluturabilecek toplumlar iin, byledir diyelim; nk -yineliyorum- belli bir snflamaya kolayca giremeyecek toplumlar vardr. Yazlar olmadndan bir kategoriye girebilirler, ama yine de ekonomik smrnn kkenlerini barndrabilirler. Kanada'nn Pasifik kylarndaki baz yerli toplumlar dnyorum; biz onlar kocaman, oymalarla bezenmi totem snflaryla tanyoruz. Bu toplumlarda klelik uygulanmtr ve bir snfn, bir dieri pahasna servet biriktirdii de tartma gtrmez bir gerektir. Dolaysyla dikkatli olmak ve kartlklar, her toplum tipinin en u rnekleri arasnda kurmak zorundayz. G. C: Bir ilkel toplumda dnlmesi neredeyse olanaksz olan bir farkllama tr Bat toplumlarnda olamaz m? Topluluk iinde

58

minde kltre kolektif bir katlm olduunu gzlemleriz. Ve bilge kiiler, din adamlar, tren bakanlar bir yaam tarznn, davran biiminin ve evreni anlama yolunun vcuda gelmesi ve simgelemesidir. Bunlar, topluluun bir btn olarak paylat zelliklerdir ve bu da, Bat toplumlar iin betimlediiniz durumun tam tersidir. Ama bir de baka rneklere bakalm; rnein Afrika toplumlarndaki veya meraclk yapan baka toplumlardaki demirci kast. Demirciler, hayvan ve bitkiye deil, metal -topran altnda bulunan maden- ve atee baldrlar ve topluluka bilinenlerden nitelike farkl olan bilgi ve teknik becerilerin koruyuculardrlar. Sonu olarak da, getirildikleri zel konumda sayg ve korku, hayranlk ve dmanlk karm bir tavr grrler. Bence bu ada toplumlardaki baz uzmanlarn durumlarna benzer ya da benzeme eilimindedir. G. C: Bunlardan kurtulmak iin genel bir istek var m, yoksa varlklarnn gereklilii tmyle benimsenmi mi? C. L.-S.: Oo, duygular ok karmak oluyor. ABD'de ergenlik andakilerin "bilgin" imgesini (ve tabii gnmzde "bilgin" demek "atom fizikisi" demek oluyor) anlamak iin iki cinsiyetten genler arasnda yaplan aratrma sonularn bir gazete makalesinden okurken -zgn metni grmedim- ok armtm. Bu imge ve buna tekabl eden tavrlarda korku ve yadsmayla (kzlar bir bilim adamyla asla evlenmeyeceklerini sylemiler) gizemli ve dinsel bir hayranln karmn grdm. Bu tavrlar, ilkel toplumlardaki demirci kastna gsterilenlere olduka benzerdir. G. C: Kabalm balarsnz umarm, Gobineau'nun bir szn aktaracaktm. Ksa yklerinden birinde bir tipe, bir bakasndan sz ederken unu syletmesi ok arpc gelmiti: "Kk, irkin bir bilgin surat vard." 11
11

Bu sz bana ok anlaml geliyor. Gobineau "bilgin" szcn kullanr, ancak bu yalnzca "bilgin" olarak deil, ayn zamanda "bir dnce tarz reten herkes" diye anlalmal - yani, sanatlar, ozanlar, yazarlar, ksaca "entelektel" diye adlandrlan herkes. Bat toplumlarnda bu insanlarn, topluluun geri kalan kesimlerinden giderek koptuunu gzlemliyorum. Onlar kltr gelitiriyor, fakat insanlar kltrlerinin bu aznlk tarafndan gelitirildiini dnmyorlar. Bana yle geliyor ki, bu aznlk, insanlar tarafndan reddedilmitir ve toplulukla entelekteller arasndaki bu kopu, ekonomik temelli toplumsal snflar arasndakilerden ok daha nemli ve ok daha onulmazdr; nk byle farkllklar, kendilerini ortadan kaldrmaya bile ynelebilirler. C. L.-S.: Olduka farkl trde bir kopu olduuna hi kuku yok. G. C: Szn ettiimiz zgl kopu, toplumsal yapmzn bir sonucu mu? Toplumumuzun ilemesi asndan zorunlu bir koul mu? C. L.-S.: Bu noktada zr dilemeliyim, cehaletimi balayn: Bu soruyu yantlayamam, nk tm sorunlar ilkel dediimiz toplumlarda sanatnn konumu ya da rolyle ilgili, oysa siz daha ok sanaty dnyorsunuz... G. C: Yo, hayr hi deil. C. L.-S.: Fakat kabul etmelisiniz, arada byk bir fark var; nk bilgin iyi bir bilginse, toplumda iyi bir meslek edinebileceinden emindir. G. C: Fakat sanat iin de bu byle. O da toplumda bir konum edinebilir. Baudelaire bile baard bunu.

"II avait une sale petite gueule de savant"


59

C. L.-S.: Tam deil, yaad srece deil rnein. G. C: Sanrm genelde dnlenden ok daha fazla sanat toplumda iyi bir konum edinebiliyor. C. L.-S.: Benden kyaslama yapmam istiyorsunuz, fakat dier toplumlardan elde edilen gzlemler nda, artk bizim malmz olan belli bir toplum zerine yorum yapmaktan ekinmemi olsaydm etnolog olmazdm. stelik ilkel dediimiz toplumlarda bilgin diyebileceimiz -insanlar ya da sanatnn doasna ilikin ok az ey biliyoruz. Tm bildiimiz, tavrlarn olaanst deikenlii. Biraz nce sz ettiim Kanada'nn Pasifik kylarndaki topluluklara yeniden dnelim: Onlarn, farkl alanlarda uzmanlam, adlar bilinen, resim ve heykellerini yalnzca asillerin, mal veya kle karlnda, bugn ancak Matisse ya da Picasso'nun isteyebilecei bedellerle alabildii nl sanatlar var, daha dorusu vard; nk artk yok. Bu durumu sanatsal yaratcln en byk merkezlerinden olan bir blgedeki baka bir durumla kyaslayalm -Yeni Gine'deki Sepik blgesini kastediyorum. Bu blgede hl herkesin oymaclkla urat, erkeklerin bo zamanlarn bununla deerlendirdii baz topluluklar var: Herkes eit lde yetenekli deil elbet ama hepsi de, bizim mzelerimize koyduumuz trden eyler yapacak denli yetenekliler. Demek ki, estetik yaratclk ok farkl biimler alabiliyor. G. C: Eer bize anlaml grnen, ya da bizim anlam yklediimiz bir ey olan ilerlemenin incelediimiz toplumlar asndan bir anlam tamadn eklersek... C. L.-S.: Kabul. Kesinlikle tamaz. Bu toplumlar iin en temel ve nihai ama, varolan biimlerini korumak ve atalar tarafndan kurulmu olan -yalnz ve yalnz atalar byle yapm olduu iinsrdrmektir. Daha fazla bir nedene gereksinmeleri yoktur: Belli bir det ya da kurumun nedeniyle ilgili bir soru sorduumuzda,

bilgi veren kiiden "Biz hep byle yaparz" yantn alrz. Var olduu gerei onun hakllnn biricik nedenidir. Ayakta kalabildii iin, merudur. G. C: Bylece, Bat toplumlarnda ilerleme, evrim, deiim anlamna gelir ve daha fazla bir ey olmazken... C. L.-S.: Evet ama, Bat toplumlar potansiyel ve isel farkllklara dayanyorlar da ondan. G. C: Fakat bu durumda Bat toplumlarnda ilerleme tamamen belirlenmi olmuyor mu? Tamamen insan denetiminin dna km ve bilginin geliiminin bir fonksiyonu, dolaysyla bilginin belirledii bir ey deil mi? Bilgi ve bilginin yntemlerinde, bizi gsz brakan bir belirlemeci z yok mu? C. L.-S.: Durum yle gsteriyor, nk birisi bize baz ilerlemelerin yannda m yoksa karsnda m olduumuzu soracak olursa -ve asl sorun atom enerjisinin geliimi konusunda kyorou insan; "Hayr, hi olmasn, olduumuz yerde kalalm daha iyi" diyecektir. Araba sahibi olmak kendi bana bir yarar deildir; dier birok kiinin sahip olduu bir toplumda kanlmaz bir savunma biimidir; fakat eer seim ansm olsayd ve tm adalarm da arabalarndan vazgemeye raz olsalard, gnl huzuru iinde kendiminkini hurdacya atardm. G. C: Aynen. imdi etnolojinin iyice dna ktm anlyorum, fakat sradan bir insan, uzman olmayan birisi olarak sormak zorunda olduumu hissettiim bir soru var: Hibir biimde bize deil de bilginin kendisine baml gibi grnen bir srece, insan nasl mdahale edebilirdi? Soylulukla ilgili addedilen tm tavrlar dnyorum da, her zaman bo ve yararszdrlar. nsann soylu igdlerince istenen, ama hibir zaman bu igdlerin kendileri olarak ortaya kmayan bir eyin baarlmas, ekonomik ya da teknik iler-

60

lemelerle olabilmitir her zaman. Pratikte bu, bir yerde insanlarn istedikleri mallar alabilecekleri bir pazarn kurulmasdr. Fakat bu pazarn kurulmas iin gerekli koullar olmadka, insanlar maddi karlarn insanln haklar ad altnda sonsuza dek savunmay srdrrler, hibir zaman onlar elde edemeden. Ve bu sav, her alana uygulanabilir. C. L.-S.: nsanlkla ilgili sorunlar karsnda insann bu aresizlii, byk oranda, ada toplumlardaki ar nfusun bir sonucu olabilir mi sizce? Yirmi, otuz bin ya da en fazla birka yz bin nfuslu kk topluluklar, koullarn bilerek ve onu deitirmek dncesiyle bilinli kararlar alyor olmallar. Bizim iinde bulunduumuz eylemsizlik hali, insan nfusunun byklne bal gibi grnyor, nk artk ulusal topluluklar bile alp, her geen gn biraz daha fazla, dnya uygarlnn yaratmna yneliyoruz; ite bu yeni dzen, toplumun leklerindeki bu deiimdir, insanl ynlendirilemez yapan. G. C: Evet ama ayn zamanda, nfusun bymesi belli llerde iktidar da glendirir ve sorunlarn zmyle yine bir aznlk urar. Szn ettiiniz glkler her ne kadar nemli de olsalar, konuyu etkileyen biricik eyler deiller bence. C. L.-S.: Yant veremeyeceim, dahas hi kimsenin de bir yant olabileceini sanmyorum - hele ki bir etnologun. Onun inceledii toplumlarla dierlerinin farkn bulma uranda, yaznn olup olmamas, sonunda bir toplum iin kendinin bilgisine varmann zorunlu yolu olarak tarihin var olup olmadnn yan sra... tabii ki, ilkel toplumlarn gemii yoktur demek istemiyorum, ancak toplum yelerinin bir tarih kategorisine bavurmaya gereksinimleri yoktur; onlar iin, bir ey her zaman var olmamsa anlamszdr, meru deildir gzlerinde, bizim iin ise tersi geerlidir. Hal byleyken, baka trl bir kategoriyi devreye sokmalyz: Top-

lum dzeyinde, insanlararas ilikilerin varln kastediyorum. Bu toplumlardaki nfus azl gerekte -en azndan kuramda- toplumun tm yelerinin birbirini tanmas anlamna gelir. Oysa belli bir nfusun tesinde bunun olanakszl ok aktr. G. C: Bizim toplumlarda, "bilmek", "varln benimsemek" anlamndadr daha ok. En iyi bildiim eylerin varln nasl benimsiyorsam, dier eyleri de yle benimseyerek, bir tr apriori "bilgi" edinilebilir. C. L.-S.: Kasaba danma meclisiyle parlamentonun almas arasnda bir dzey fark olduunu gayet iyi biliriz: Kasabada kararlar, yalnzca belli ideolojiler erevesinde deil, ayn zamanda X ya da Y'nin dncelerine ve onlarn aslnda nasl insanlar olduklarna dayanarak alnr. nsan davranlarnn eitlilii stne genel bir gr edinilebilir. Doaldr ki, dnceler de devreye girer, ancak dnceler kk topluluk iindeki bireylerin gemileri balamnda deerlendirilir -aile durumu veya meslei gibi- oysa belli bir nfustan daha kalabalk toplumlarda bylesine ayrntl bilgiyi deerlendirmeye katmak olanakszdr. Bunu bir baka yerde otantikliin dzeyleri sorunu diye adlandrdm. Tabii Bat toplumlarnda bile, bireylerin dierlerine ilikin somut bilgilerinin olduu, kurumsal olan ya da olmayan topluluklar biiminde otantiklik dzeyleri vardr. Ancak otantik olmayan dzeyler artmaktadr: Ara kurumlar veya ynetim mekanizmas ve ideolojik rntler gibi yeniden retim sistemleri kanalyla, insanlar birbirleriyle ilikisiz hale getirilmitir. Eer etnolog bir reformcu edasyla ortaya kma cesaretini gsterip: "Ey bugnn insanlar, ite binlerce toplumun deneyimlerinin sizler iin nasl kullanlabilecei" deseydi, hi kukusuz tm alanlarda merkezsizlemeyi, bylece de ou ekonomik ve toplumsal etkinliin, bireylerin birbirlerine ilikin somut bilgilerinin olduu otantiklik dzeyinde gerekletirilmesini savunurdu. G. C: nsanlarn birbirlerine ilikin somut bilgileri olmas, belli

61

oranlarda tm insanlk iin geerli olan ve olabilecek en otantik otantiklik biimi'ni gerekletirebilecek bir insan mitiyle bir arada dnlemez mi? C. L.-S.: Fakat bu kavramlarn elimesidir. Benim bakmda "mit" ve "otantiklik" birbirleriyle uyumsuz szckler. G. C: Evet tabii. Zaten onun iin "belli oranlarda... bir arada dnlemez mi" dedim. C. L.-S.: Sz konusu bile deil. Mit en otantik olmayan biimdir. Otantiklii, insanlarn birbirlerine ilikin bilgilerinin somut doas diye tanmladm; oysa yle grnyor ki, mitlerden daha soyut bir ey yok. Mitler, zmlemeye kalktmzda, bizi simgesel manta bavurmaya zorlayan nermelere dayaldr. "Mit" ve "mistikletirme" kelimelerinin benzemeleri kesinlikle nedensiz deildir - szcn teknik olmayan kullanm balamnda. G. C: Evet doru. Fakat son kertede, var olan nfusun sabit oranda artt gz nnde bulundurulunca, merkezsizlemenin derecesi ne olursa olsun, szn ettiiniz somut ilikilerin kurulacan varsaymann hibir mant yoktur. Dolaysyla onlarn yerine baka bir ey koymak gerekecek. C. L.-S.: Evet fakat bu etnologun ii deil. Reformcuya yardm eli uzatrken, ona bir ayrcalk tanm oluyorum (dorusu bunu yazmazdm ama konuma iinde insan yazya dkmeyecei eyleri syleyiveriyor) ancak parmaklarnn ucuna dokunmaktan te bir ey gelmez elimden. Olaslklar bilemiyorum. Kanlmaz olarak, koullar etnologlar geni bir sosyolojik ve felsefi deneyime yaznn bilinmedii, giderek yok olan ve elimizden geldiince korumamz gereken ilkel denen topluluklarn deneyimine- sahip deersiz hazineler durumuna getirdi. "Bundan ne rendin" diye sorarsanz, ne olursa olsun vereceim yant budur. Fakat bu dersin

gnmz insanna ya da gelecein insanna bir yarar olur mu, olmaz m bilemiyorum.

Sanat ve Topluluk
GEORGES CHARBONNIER: Etnolog ilkel dediimiz toplumlarn sanatyla, "modern" sanat deilse de "modern an" sanat arasnda ne gibi bir farkllk grme eilimindedir? CLAUDE LEVI-STRAUSS: Her eyden nce, epeyce mulak olan modern a kategorisi iinde bir ayrm yaplmal. .. 5. yzyl ncesi Yunan sanat ve hatta talyan resim sanat -en azndan Siena okulu dnemine dek- konusunda, etnolog kendini gayet rahat hisseder. Kendimizden daha az emin olduumuz ve yabanclk ektiimiz alansa, 5. yzyl Yunan sanat ve Quattro" cento (15. yzyl) sonras talyan resim sanatdr. te bu grece "modern" biimler her biri kendi tarihsel boyutu iinde ele alnarak, ilkel sanatla, daha dorusu sanatlarla kyaslanmaldr. Bu gerekletikten sonra, farklln olduka deiik trde iki olguyla ilintili olduunu syleyebilirim: Bir yanda sanatsal rnn bireysellemesi, dier yanda giderek figratif ya da temsili bir nitelie brnmesi. Burada hemen belirteyim, sanatsal retimin bireysellemesi derken, ncelikle sanatnn bir birey ya da bir yaratc olarak kiiliini kastetmiyorum. Bizim bunun farkna varmamzdan ok nce, ilkel diye nitelenen birok toplumda da sanat bu zelliklere sahiptir. Afrika oymaclyla ilgili son aratrmalar, oymacnn tannm ve kimi zaman n ok uzaklara dek yaylm bir sanat olduunu gstermitir; yle ki, yerliler her bir maske ya da heykel yapmcsnn kiisel slubunu ayrt edebilmekteydi. Modern sanatta giderek artan biimde bireyselleme eilimi gsteren, sanatdan ok sanatsever kitledir. Gnmzde sanatdan, belirli kurallara gre oluturulmu birtakm nesneler sunmasn bekleyen

62

tm bir topluluk deil, yalnzca sanatseverler -geri bu terim bizimkinden ok farkl toplumlarla kyaslama yaptmzda biraz tuhaf kayor- ya da sanatsever topluluklardr. G. C: Gnmzde sanatn sanatseverlerin zel sna olmasnn eitli nedenleri var. Her eyden nce, topluluk iinde kesin bir ayrma sz konusu; nk topluluun bir kesimi sanat yaptlaryla ya hi ilgilenmiyor ya da sanatn en baya biimlerini benimsiyor. Ayrca ekonomik sorun da var: Bat toplumlarnda sanat yapt son derece pahal, dolaysyla herkesin elde edemedii bir meta. Bu olayn ilkel toplumlarda da grld olur mu, yoksa byle bir ey hi mi olmaz? lkel toplumlarda herkes eriebilir mi sanat yaptna? C. L.-S.: Duruma gre deiir. imdi deindiiniz toplumsal ve ekonomik olaylarn grld ve sanatlarn, iyi para veren, hatta belli bir sanatnn hizmetini elde etmi olmakla gurur duyan zengin insanlar ya da topluluklar iin alt birtakm ilkel toplumlar var. Bu olmuyor deil, ama kabul etmek gerekir ki zel bir durum. Yine de toplumsal hiyerari sorununa deinmekte haklsnz, nk bence, geen gn ilerleme ve tarihin rol kavramn tartrken karlatmz gibi, bu balamda da karlaacaz onunla. Tarihin, tm insan topluluklarnn hep birlikte iinde bulunduklar toplumsal bir evre deil de, katmanl toplumlarn varlklarn kavrama yolu olarak, belli toplumlara isel olan bir kategori olduunu sylemitik. imdi yine benzeri kavramlarla karlaacaz. Fakat bu aklamay olduu gibi kabul etmek istemem, nk hemen kabul edilirse, aprak bir yol izlenerek varlandan daha az inandrc buluruz onu. O halde devam ediyorum: Sanatdan ok sanatseverin bak asyla, sanatsal rnn bireysellemesi ve eserlerin giderek figratif ya da temsili bir kimlik kazanmas biiminde iki zellik sralamtm. Bana yle geliyor ki, sz konusu insanlarn henz gelimemi teknolojik becerilerine dayal ilkel de-

nen sanatlarda, sanatnn denetimindeki teknik aralarla, hkim olmak zorunda olduu maddenin direnmesi arasnda srekli bir uyumazlk vardr ve bu uyumazlk sanaty, niyeti farkl da olsa -ki genellikle deildir- sanat yaptn dosdoru bir kopyaya dntrmekten alkoyar. O modelini tmyle yeniden retemez -bunu istemez de zaten- bylece onun gsterge deerini varsaymak durumunda kalr. Onun sanat temsili deildir, bir gstergeler sistemidir. Buna gre iki olayn -bir yanda sanatn bireysellemesi, dier yandaysa yaptn bir gsterge sistemi olarak ilevinin yok olmas ya da zayflamas- ilevsel olarak birbirlerine bal olduu aka grnyor. Bunun nedeni de basit: Dilin var olabilmesi iin topluluun olmas gerekir. ok aktr ki dil... G. C: Temel bir e olarak... C. L.-S.: ...toplulua ilikin bir grngdr, topluluun temel bir esidir. Dil ancak toplulukla var olabilir; nk istemle ne uyarlanabilir, ne de bozulabilir. Bugn toplumda her biri kendi dilini konuan birtakm topluluklar olsa veya bir sredir gzel sanatlarda gzlemlediimiz trden sreli deiim ve devrimlerin dilde de gereklemesine gz yumsak, birbirimizi asla anlayamayz. Demek ki dil tm topluluu ilgilendiren genel bir grngdr ve hepsinden nemlisi ok greli ama yine de ok salam olmasdr. Biraz nce belirttiimiz iki farkllk, ayn gerekliin iki ayr yndr. Bireyselleme esi sanata girdike, ister istemez ve kendiliinden bir biimde yaptn anlamsal ilevi yok olmaya ve gittike yerini sanatnn gstermek yerine yanslamaya urat modele brakmaya yz tutar. Bu noktay atktan sonra, demin deindiiniz sosyolojik gzlemlerinize dnebilirim artk. Sanatla dil arasnda ya da en azndan eitli gsterge sistemleri arasnda bir iliki kurmutuk. Yaz balamnda da karlatmz bir konuydu bu. Yaznn ortaya knn

63

balca hangi toplumsal olayla ilintili olduunu aratrrken, yaznn her zaman ve her yerde kast ya da snf sistemlerine tekabl eden blnme ve ayrmalarn ortaya kyla ilikili olduu konusunda sanrm anlamtk. nk ilk aamada yaz, insanlar dier insanlara baml duruma getirmede, insanlara hkmetmede ve maddi eylere sahip olmada bir ara olmu gibi grnyor. O halde sanatn biraz nce belirttiim dnmnn, yazs olan toplumlarda grlmesi bir rastlant deildir -yaz Rnesans dneminde yeni bir olayd demiyorum, yeni olan matbaann bulunmasyd, bylelikle yaz topluluun sosyal yaamnda olduka farkl bir boyut kazanmt- ve ne olursa olsun Atina ve Floransa ehir devletlerinde, bu iki toplumda snf ayrm ve servet farkll barizdi. Ksacas bunlar sanatn, bir noktaya kadar, onu zel zevki olarak kullanan bir aznln mal haline geldii toplumlard; hem de sanatn btn toplulukta bir iletiim sistemi olarak iledii ilkel denen toplumlarn asla tank olmad boyutlarda... G. C: Gayet ak olan bir ey var, Bat toplumlarnda sanatlar, yaptlarnn kitlesel denebilecek dzeyde izlenmedii konusunda fikir birlii iindeler. Ama yine de bu duygu, bir yaknmann belli belirsiz ifadesinden te bir ey deil. C, L.-S.: Fakat byle olmak zorunda, nk geliimi yzyllar alm bir tarihsel durum, genel olarak sanatlar -ya da herhangi bir sanat- deimesini istiyor diye deii veremez tabii. Yapabileceimiz tek ey, var olan ama deitirmeye gcmzn yetmedii durumun nemini kavramaktr. G. C: Peki ama kopuun nedenlerini nerede aramalyz: Topluluun kendi iinde mi, yoksa sanatn ilevlerindeki dier grnglerle bantl bir deiimde mi? C. L.-S.: Bence bunun nedenleri, baz dnemlerdeki ilk evrelere geri dnler yznden birden ortaya kmam olan, uygarln

genel geliiminde yatar. Bana kalrsa sanat, gsterge sistemi olma ilevinden Yunan heykel sanatnda, sonra bir de Rnesans talyan resim sanatnda syrlmtr. Fakat bu olayn nvelerinin bir noktaya kadar dier toplumlarda da gzlemlenebilir olduu ve byk olaslkla -Yunan sanat kadar olmasa da-Msr heykel sanat balamnda, hatta belki Asur heykel sanatnn belli dnemlerinde ve son olarak imdi szn ettiim dier toplumlarla ortaklklar olmakla birlikte etnologlarn zellikle ilgilendikleri Kolomb ncesi Meksika toplumlarnda da gzlemlenebilecei ileri srlebilir. Sanat retimindeki eitlilikten sz ederken, Kolomb ncesi Meksika'y dnmek zorunda olmam bir rastlant olmasa gerek, nk Meksikallar ayn zamanda yazs olan bir halkt. Bence yaz, sanatn figratif olma ynnde evrimlemesine byk oranda hizmet etmitir; nk yaz insanlara gstergelerin d dnyay yalnzca gstermek iin deil, ayn zamanda onu yorumlamak ve ele geirmek iin kullanlabileceini retmitir. Tabii klasik dnem Yunan heykelinin, insan bedeninin tam bir temsili olduunu iddia etmeyeceim, bu ok zayf bir aklama olurdu. Onda modelde olmayan bir anlam vardr; bir Afrika heykelcii gibi -ayn derecede olmasa bile- o da bir gstergedir. Farkllk hem bu dzeyde, hem de sanat ve izleyicilerin tavrlarndadr. Bana yle geliyor ki, Yunan heykel sanatnda ya da Rnesans talyan resim sanatnda -en azndan Quattrocento sonras- sanatnn modeline yaklam yalnzca gsterme abas, yani ilkel denen sanatn arpc bir zellii olan tamamen entelektel bir yaklamla deil -paradoks iinde grnyorsam da- ayn zamanda byyle bantl grnen neredeyse ihtirasl bir tavrla tanmlanr; nk sanat hem varlklarla iletiim kurabilme, hem de resmetme yoluyla ona sahip olma yanlsamasna dayanr. Buna "nesneyi sahiplenme", ok deerli ve gzel grnen baz grngleri kendine mal etmenin bir yolu diyeceim. te bence Bat uygarl sanatnn en gze arpan zelliklerinden biri, sahip olann ya da hatta izleyicinin zevki iin nesneyi kendisine mal etmesini ieren bu haris ve doymak bilmez istektir.

64

Farkllk
GEORGES CHARBONNIER: Claude Levi-Strauss, son konumada, sanatn bireysellemesinden sz ederken, "kolektif ve "bireysel" szcklerini birok kez kullandnz; doal olarak, bu iki szck arasndaki ilintiyi merak ettim: Birbirlerine kart m bunlar, yoksa birbirlerini btnlyorlar m? Sosyolojik balamlar iinde ne anlatyorlar? Son olarak da daha farkl bir soru ynelteceim. Sanat yaptlarnn retildikleri koullar balamnda bir kolektif ve bireysel ayrm, ilkel toplumlarda ve Bat toplumlarnda -kendi iinde geerli olduunu varsayyoruz- eit lde geerli midir? CLAUDE LEVI-STRAUSS: Bizce ok ak olan kolektif-bireysel ayrm, ilkel toplumlarda sanat yaptnn yaratld koullar iinde pek nemli bir ayrm deil. lkel toplumlarda da zgn sluplar olan, tannm sanatlar var; bunlar dier sanatlara yelenirler ve kukusuz daha yksek cret alrlar. stelik sanat, kiisel gereksinmeleri karlamaya alr. rnein, Bastar ve Orissa eyaletlerinde bulunan ve soylar az ok kark olan Mool topluluklarndan olumu Hint toplumlarn ele alalm. Bu toplumlardan bazlarnn, esas ilevi bysel ve dinsel olan Fresk trnde olduka gelikin resimleri vardr; bunlarn yaplma amac, hastalklar iyiletirmek ve gelecee ilikin ngrde bulunmaktr. yle ki, kendini fiziksel veya zihinsel olarak kt hisseden ve bundan kurtulmak isteyen kii, ayn zamanda ressam olan bycye bavurur, byc de onun evinin duvarlarn -kimi zaman temsili, kimi zaman temsili olmayan- byk duvar resimleriyle donatr. Dolaysyla byc, yalnz bir doktor veya khin olarak deil, bir ressam olarak da toplumda becerisi onaylanm bir kiidir. Mterisinin evine, bir gn nceden gider, olduka iyi para alr, hem de mterisinin konuu gibidir ve istihareye yatmak iin geceyi orada geirir. Sonra da, grd dn eitli blmlerini

ve ayrntlarn evin bir duvarna resimler. Ancak yaratt eser, onun kendi bilinaltnn derinliklerinden kaynaklanmaz, tersine son derece kat kurallara uyar; yle ki, bu resimlere dardan bakan yabanc bir gzlemci, hepsinin ayn sanatnn eseri olduuna kolayca inanabilir. Diyelim elli yllk bir zaman dilimi iinde hangisinin daha eski olduunu gsterecek hibir nemli fark yoktur. Dolaysyla burada, sanatsal yaratnn tamamen bireysel ynyle, sosyolojik ve kolektif yn kanlmaz olarak birbirine karr. Sanki bu iki yn birbirine skca balanmtr; bilinli ve sistemli bir biimde, eserin yaratlmas ii zihnin bilinalt etkinliine braklarak -nk her eyden nce bu bir dtr- bireysel ve kolektif ayrmnn yok olmaya yz tuttuu bir noktaya eriilir. Bu durumda, ilkel denen toplumlar, estetik yaratda bilinaltnn oynad rol daha nesnel biimde kabul edebilirler ve akln anlalmas g ilevlerini olaanst bir rahatlkla kavrarlarken; bizler ayrmn deer ve anlamn belli bir kasti ve bilinli etkinlik dzeyinde -zihinsel etkinliin daha yzeysel bir dzeyinde- yer alan zel bir sanat tryle snrlamamak m gerek diye dnmeye balarz. G. C: Yani sizce bu ayrm, Bat toplumlarna zg, yle mi? C. L.-S.: Ayrm Bat toplumlarna ilikindir, olduka farkl baka toplumlara deil. te ilk farkllk budur: Bireysel ve kolektif yarat ayrmnn geerli olup olmamas. Bir ikinci farkllk (kukusuz, bu artk geerli deil diyeceksiniz ama buna daha sonra deineceim, imdilik ayrm noktas stnde duralm) her eyden ok anlamlamay hedefleyen bir tr sanatla, biraz nce "sahiplenme" diye adlandrdm eyi hedefleyerek giderek daha ok temsili nitelikli ve daha az gsterge sistemi olan dier bir tr sanat arasndaki kartlktr. Son olarak nc bir farkllk vardr: Estetik etkinliin giderek daha ok kendi iine kapanmasn -yani dorudan nesnelerle ilikiye

65

deil, sanatsal gelenee, "byk ustalarn rneklerine", "ustalarn slubunda boyamaya" dayanmasn- son derece bilinli ve sistemli bir eilim olarak gryorum. Yine ilkel toplumlara uymayan bir ayrm bu; orada byle bir sorun olamaz, nk gelenein sreklilii garanti altndadr. Bu durumda alan ve bunlara denk den sanat kendi iine kapanmaya ve kendi dnyasnda yaamaya zorlayan- merkezcil eilim tanmlayabiliriz Bireysizlik, eylerin temsil edilmesi ve deyim yerindeyse akademizm. Bana soruyordunuz, acaba modern sanata... G. C: Bu terimlerin hibiri uymaz m? C. L.-S.: Uymaz ama hangi anlamda? lk modern devrim -beni hakknda hibir ey bilmediim ve sizin uzman olduunuz konular zerinde konumaya zorluyorsunuz ya, neyse- zlenimcilikti diyebilir miyiz? G. C: Evet, gerek anlamda ilk ak ve da ynelik biimiyle seyircinin karsna kan zlenimcilikti. C. L.-S.: Aslnda alanma girmeyen bu konuya atlmaya hi niyetim yok. Durumu -bir btn olarak- dardan ve sosyolojik bir bakla, yani resimdeki devrimleri, hem sanat yaptlarnn yapsn dntren, hem de topluluk iinde belli tepkiler yaratan dnmler biiminde ele alarak zmlemeye alyorum ve bence zlenimcilik daha ok u eilime denk dyor... G. C: Kendimi bu konularda uzman olarak grmyor ve bir etnologdan kesinlikle daha az donanml hissediyorum; yine de zlenimciliin ak ve grnr bir ortaya k olduu biimindeki yorumunuza tamamen katlyorum. C. L.-S.: zlenimci ressam ele alalm: Ne yapmaya almaktadr? Bence onun devrimi, biraz nce betimlediim farkllklarn nc-

syle snrl. Gerekte yapmaya alt, nesnenin akademik yorumundan kurtulmaktr. Resmettii nesnenin, kulland modelin, nceki ustalar tarafndan temsil edilen model deil, "ilenmemi" gerek nesne olmas iin hep tetiktedir. Byle denebilir mi? G. C: Evet tam tamna. C. L.-S.: Yalnz bu ilenmemi nesne, hl temsil edilecek, yeniden retilecek ve uyarlanacak bir nesnedir. G. C: Her eye ramen, nesneyi bir fiziki gibi grme sav var. C. L.-S.: Evet, tabii. G. C: nsanlar Fresnel okuyup onun kuramlarn kullanmaya alyorlar; neredeyse, resim yaparken fizik altklarna inanyorlar. C. L.-S.: yleyse bir anlamda tepkisel bir devrim bu: Bir devrim, nk eski alkanlklar ortadan kaldrlmtr, ama sorunun kilit noktasn -sanat yaptnn anlamsal kimliiyle ilgili nokta- gzden kararak. zlenimcilikte iin "sahiplenen-temsil eden" boyutuna hi dokunulmamtr ve bizim iin nemi ne olursa olsun, zlenimci devrim yzeyseldir. Benim de sizin kadar hayranlk duyduum zlenimci ressamlarn bykln g-zard etmeksizin sylyorum bunlar. G. C: Her neyse. Belki de her eyden nce yzeyle ilgilendiinden, zlenimci resim derinlemez. Onu ilgilendiren ey, nesnenin yzeyi ve n nesneye dedii andaki dalmasdr. C. L.-S.: Doru, fakat baka eyler de var. zlenimciliin salt biim asndan ele alnamayacan ve zlenimci resmin ieriinin de ayn lde nemli olduunu syleyerek sav geniletmek isterim.

66

G. C: zlenimciler esas olarak nesneye ynelmemilerdi. C. L.-S.: zninizle, sizinkinden daha yzeysel bir yaklam gelitireceim. zlenimcilerde bana arpc gelen, yalnzca sluptaki deiim deil, ayn zamanda temadaki deiim: Yazgsna braklm banliy manzaralarnn veya cazibesiz kr kasabalarnn, bir tarlann, bir sra aacn anlk betimlemeleri... Ve bence bu zellikler, Poussin'in hatta Romantiklerin -dalar, alayanlar, asrlk aalarla dolu, grkemli ortam olmas gereken-"manzara" anlaylaryla kyaslandnda, ok nemli bir deiimi temsil ediyorlar. G. C: Evet ama zlenimcilikten tam yzyl sonra, yani gnmzde, tm sanatlarda gzlenen genel bir eilim var: O da kahraman dnyaya indirmek - onu alp yaad yer olan yeraltna yerletirmek. C. L.-S.: Tabii. 17. ve 18. yzyl, hatta 19. yzyl balarnda, sanatlarn resmetme lksn tadabildikleri Doa'nn henz yamalanmam dnyas, makinelemedeki ilerlemeler ~ kprler, demiryollar, kentsel geliim vb.- yznden yok olmak zere. Dolaysyla insanla, artk yitirilmi olan byk Doa'dan arta kalan doa krntlaryla yetinmeyi retmek gerek. te zlenimcilikte byle retici bir aba ve uygarla nderlik etme giriimi vardr. G. C: zlenimciler, nemini yitirmekte olan abarttlar. C. L.-S.: Evet, daha dorusu ellerinde avularnda kalan o kck alan en youn biimde kullanmaya altlar. Genel anlamda, biimle ilgili olarak zlenimci devrimin en son sz edilen kartlkla dorudan ilikili olduu konusunda anlayoruz sanrm: Artk ustalarn gzyle grlen nesne olmayan, saf ve plak nesneye geri dn - ama esas sorunun bu olmadn kavramakszn. Nesne gsteriliyor mu, yeniden mi retiliyor, ya da en azndan sanatnn kafasnda bu iki dnceden hangisi var -nk nesne ger-

ekte, asla yeniden retilemez- esas sorun bunu bilmektir. Dier yandan Kbizm de ayn devrimi, bu kez ikinci farkllk temelinde srdrr. Asl tutkusu temsil etmenin yan sra gstermek olduundan, sanatn anlamsal gereini yeniden kefetmitir. lk anda zlenimciliin karsad sonular kullanmasna ramen Kbist devrim, bu anlamda, zlenimci devrimden ok daha derindir. Nesneyi aarak anlamlamaya ular. Yalnz Kbizmde, ilkel sanatlarla arasnda bir zdelik kurmamz engelleyen temel bir eksiklik her zaman vardr - Kbistlerin ilkel sanatlardan esinlenmeleri ve onlarla benzemeleri rastlantsal olmad ve ilkel sanatlarn her biimden daha ok ve daha kolay Kbizmle yan yana var olabileceini hissettiimiz halde, bu byledir. G. C: Evet, rnein zlenimci sanatla yan yana var olamazlard; Sisley'i, Afrika heykelciinin yanna koyamazsnz. Bu dnlemez bile. C. L.-S.: nk Kbistler esinlerini ilkel sanattan alrlar, bir anlamda, byle bir sanatn onlara retebilecei eyi ve ondan alabilecekleri yardm kavramlardr. Yine de Kbizmin baa kamad temel bir glk vardr - buna biraz nce deindiniz. Sanatsal rnn koullar hl bireyseldir ve Kbizm, sanat yaptnn kolektif ilevini kendi bana yaratamaz. Benim farkllk varsaymm kabul edersek, geriye dndmzde unu grrz: zlenimcilik, nc ve en yzeysel farklln stesinden gelmeyi baarmtr, Kbizm ise aradaki ikinci farklln. Ama yine bir farkllk kalmtr: O da estetik biimler sorunundan baka, toplumda sanatn konumuyla ilgili olan en nemli ve derin farkllktr. Bu noktaya yeterince eilinmediini ve aslnda bunun olduka yeni ve artc bir olay aklayabileceini dnyorum - sylemek istediim, ayn ressamn kulland "slup"larn olaanst bolluu ve Picasso'nun btn eserlerinde rneklenebilen, sluptaki kktenci deiim... G. C: Gnmzde slup deiimlerinin byk isimle birlikte

67

anlmas giderek belirginleiyor... C. L.S.: Evet. G. C: Kabaca, bu ressamlar Picasso, Masson ve Picabia; gerekten bu ressamlarn sluplar srekli deimitir. C.L.S.: Fakat.slup deitiren yalnzca ressamlar deil. Mzik dnyasyla ilgili olarak da Stravinski ile Picasso arasnda bir analojiden sz edebiliriz. G. C: Evet. C. L.S.: Stravinski'de de srekli bir slup deiimi grlr. Demek ki grng bir anlamda, sosyolojik ve bence sanatsal rnn bireysellemesiyle dorudan bantl - ve onun doal sonucu. Sanki Kbizm, sanat-izleyici (ve daha somut olarak, "etkin" bir izleyici olan alcyla sanat) ekimesi ya da kartlyla ba edemeyip, yalnzca bir tr akademizm yerine bir dierini getirmitir. zlenimcilik ncesi akademizm, dilbilimcilerin deyiiyle, gsterilenin akademizmiydi: Sanatnn yeniden retmeye alt nesneler bir surat, iekler veya bir vazo- belli bir gelenein ve allmln bakyla grlmekteydi. Oysa ada yaratclarn almalarnn belli bir dneminde ortaya kan sluplarn bolluuyla birlikte, gsterilenin akademizmi ortadan kalkt ve yerini gsterenin akademizmi diye adlandrdm bir tr akademizme terk etti. Bu, gerekte dilin kendi akademizmidir; nk insanlarn bir sanatsal ifade biimine eritikten sonra herhangi bir yerde ve her yerde kullanageldikleri gsterge-sistemlerinin tmn tketme saplantsn, hem Stravinski, hem Picasso'da gzleriz. Dilin akademizmi, temannkinin yerini alr; nk sanatsal retimin koullarnn bireysel kalmasndan ve dilin -baa dnyorum- toplulua ilikin, dolaysyla salam bir grng olmasndan tr, ne olursa olsun doru bir dilin oluturulma olasl yoktur. G. C: Evet, ama bunun bir bakma, iletiim ve yayncln ve biraz da evirinin salad kolaylklar yznden olduunu syleyebiliriz. Ulamn gelimesi, salt insann seyahat edebilmesi deil, ayn zamanda bilgisini geniletebilmesi, okuma ve sanat yaptlarnn kopyalarn grme ansna sahip olmas demektir. Bu balamda yaz kadar nemli bir olay daha vardr: Fotoraflk. C. L.-S.: Kukusuz. G. C: Bireysellemenin gelimeye balad dnemden beri herhangi bir sanat gibi, Kbist ressam da kendinden nce yaplan her eyi renebiliyordu, imdi de dier dilleri renebilir. C. L.-S.: Hayr, renir... onlar renir diyemem, nk renmeden ok bir yanslama sorunu. G. C: Ve nasl ilediini grme... C. L.-S.: ...tmyle yanltc deiik bir grnm verme sorunu, nk srdrlmesi gereken tek ey, gstergenin dsal benzerliidir, artk mesaj yoktur - mesaj szcn metafizik anlamda deil, iletiim kuramndaki anlamnda kullanyorum. G. C: Her ressam bir uzman olmutur. C. L.-S.: Evet ama, bunun yeterli olduunu sanmyorum. lkel denen toplumlardaki sanatlar dnn, onlar da d dnyada olup bitenin farkndadrlar. Kendi dnemlerinden yirmi bin yl nce veya kendilerinden yirmi bin mil tede ne olduunu tabii bilmezler, fakat en yakn komularnn -kendi sanatlarndan, Msr sanatnn Gotik ya da Baroktan farkll denli farkl olabilen- sanatn bilirler. Fakat ona benzemek bir yana, onu reddetme, dlama tutumu iindedirler; nk ilkel toplumlarn sanat dsal elerden

68

hemen ve kolayca etkilense, sanatn anlamsal ilevi, toplum iindeki rol zlvereceinden, (ilkel toplumlar), dillerini korumak konusunda ok duyarldrlar. Dolaysyla gryorsunuz, birtakm ada sanat veya yaratclardaki slup bolluu, yabanc ifadelerin zmsenmesinden ok, sanat dilleriyle bir tr keyfi olarak oynamaktr aslnda. G. C: Kusura bakmayn ama geriye dneceim. Bence her eyden nce bunun, birka kiiye ve her sanat trnn en byk isimlerine zg bir olay olduu vurgulanmal. sluptaki deimeler ancak Picasso veya Giacometti gibi byk sanatlarda aka gzlenir. C. L.-S.: Size katlyorum, fakat gnmz resim sanatnn kar .karya kald iki amaz -byle denebilir herhalde- arasnda temel bir fark gremiyorum: ilki Picasso'nun kendini iinde bulduu ve onu birbiri ardnca farkl sluplar kullanmaya zorlayan kmaz: nk gstergelerin, bir gsterge-sisteminin biimsel ilevinden te bir eyleri yoktur: Gerekte ve sosyolojik olarak, sz konusu toplulukta iletiim arac olarak ilemezler; ikincisi, gsterge-sistemi saysn oaltmayan ve her biri kendi sistemini, bozmak ve tmden yok etmek iin, dolaysyla anlamlamann olasln bile ortadan kaldrmak yoluyla onu ne tr olursa olsun bir anlamlama ilevinden soyarak, zmlemeye uraan soyut ressamlarn deneyleri. Bence her ikisi de sanatsal etkinliin aresiz ve birbirini tmleyen biimleri. G. C: Fakat artc bir nokta var: Biraz nce sylediklerinize dnecek olursak, temel farkllk ortaya koymutunuz deil mi? C. L.-S.: Evet. G. C: Sonra da modern sanat -modern an deil, gnmzn sanat- olayna deindiniz. zlenimciliin, modern sanatn karlat ilk gl, Kbizminse ikincisini zmlediini ifade ettiniz.

imdi bir anlamda, zlenimcilikte bir miktar Kbizmin zaten var olduunu syleyebilir miyiz? C. L.-S.: Evet. G. C: Ayn biimde Kbizmde de soyut sanat vardr. A pri-ori olarak soyut sanatn nc gl yenebilecei -eletirel deerleri katmakszn- dnlemez mi? Kald ki sizce en mitsiz amazda olan, kesinlikle soyut sanat. C. L.-S.: Yo, soyut sanatn bunu baarabileceini sanmyorum, simetrik desenlerle almann ekiciliine ramen... G. C: Yani bunu ummak abes olur. C. L.-S.: Evet. G. C: Yalnz, bu durumda merak ettiim, nasl... C. L.-S.: Fark etmez ki, farkllk... G. C: Tam da en umutlu olduum anda... C. L.-S.: Evet? G. C: Bana sylenen - hayr... C. L.-S.: Fakat bu noktada, saptamanza kar olarak, biraz nce sraladm kartla bir ayrm, hatta bir deerler lt eklemek istiyorum. zlm son iki glk, Marksistlerin styap diye adlandrdklar alana, ilki -yani sanat yaptnn kolektif ilevi- ise altyapya aittir. Saf biimsel gelime, ya da estetik yaratya isel olan devindirici g, onu zmeye yetmez. Bu kartlkla karlatmz noktada sanat -deyim yerindeyse-sosyolojik gereklie bo-

69

yun eer ve var olan deitirme konusundaki gszln gzler nne serer. te bilincinde olduum amaz, byle bir amazdr. G. C: Gzleminiz yalnzca resme ilikin deil. C. L.-S.: Hayr, deil. Ayn biimde mzik iin de geerli. G. C: Peki yaznda da byle mi sizce?

G. C: Kukusuz yle. Ayrca sylediklerinizin doru olduunu gsteren ipular da var. rnein, tm alanlardaki btn yaratc sanatlarn, yaamlarnn ve yaptlarnn artk hi zlemeyecek mutlak btnlemesine erimek iin gsterdikleri azim bile yeter. Bu kesinlikle bir tr aresizliin gstergesidir. Artaud ister ki iiri kendisi olsun; ressam resmin, mzisyen de sesin kendisi olmasn ister. Ancak bu yolla, gvde imge, gvde renk, gvde ses, gvde szck kopukluundan kurtulunur. C. L.-S.: Evet ama, bence...

C. L.-S.: iirde evet, hatta romanda da... Niye byle snrladm bilmiyorum. Bana yle geliyor ki, -benim dmdaki insanlarn yaygn gzlemi olmas bakmndan, arpc da geliyor-bir tr amaza vardk ve her zaman dinlediimiz tr mzii dinlemekten, baktmz tr resimlere bakmaktan ve hep bildiimiz kalplara gre yazlm kitaplar okumaktan yorulduumuzun bilincine vardk. Tm bunlar salksz bir gerilime yol at; salksz diyorum, nk kendinin bilincindedir ve yeni eyler kefetme azminden ve denemelerden kaynaklanmaktadr. te yandan bu tr belli bal atlmlar -verimli olanlar- insanlarn bilinli ve sistemli olarak yeni biimler bulmaya urat ve bence kesinlikle kriz durumunun gstergesi olan bugnklerden ok daha geri bir bilin dzeyinde gerekleir. G. C: Eer sizi doru anladmsa bu kriz, tm sanat biimlerinin tamamen ortadan kalkmasna varabilecek kadar derin - ilk planda ie yaramazlklarna iaret etmesi bakmndan. C. L.-S.: Biliyorsunuz, tarafnzdan ikna edilerek terk etme yanlgsna dtm etnolojik bak asndan, etnolojik bir bakla, bu hi de o kadar korkun ve sarsc deil. Her eyden nce, sanat insan toplumlarnda her zaman ok nemli bir rol oynamtr diye bir ey yok; sanatsal adan ok zengin toplumlar da var, ok yoksul olanlar da...

G. C: Renklerin, seslerin ve imgelerin ellerinden kaydn hissettikleri iin mi bu byle? C. L.-S.: Temalarn azalmaya balamas yznden, sanatlarn her kestirmeye sapverdiklerinin bir iareti olabilir bu.G. C: Ama yine de bir sorun var... Tamam, btn biimler yok olmaya mahkm ve sanatn kendisi de... C. L.-S.: Tabii, gelip geici bir yok olu bu. Durumu kendi yaammzn zaman leinde deerlendiriyoruz. G. C: Evet, kabul. Fakat bu durumda da "Sanatn ilevi nedir?" diye soracam. Sanatn gnmz toplumlarndaki ilevi, ilkel toplumlardaki ilevine bakarak karsanabilir mi? Ve ardndan, toplumumuzda tm sanat biimlerinin ie yaramaz olduklar ve artk, belki de sanat biimi olmayan bir eyin ortaya kaca sonucuna varlabilir mi? Yoksa sanatn zamann doldurmas, kimsenin farkna bile varmayaca kadar doal bir olay m? C. L.-S.: Gelecei grme misyonunu stlenemem ama biraz nce deinmekle birlikte es getiimiz, bir anlamda soruyu geniletmemizi olanakl klabilecek bir noktaya dikkatinizi ekmek istiyorum. Her estetik yaratda, sanatnn denetimindeki teknik

70

aralarla gerek yaratma srecinin direnmesi -ya da maddenin direnmesi diyelim- arasnda bir tr uyumazlk olduunu ve boyutlar toplumdan topluma deise de bu uyumazln hep var olduunu, esas olarak da sanata anlamlama ilevi yklediini sylemitim. Sanat modelin aynn retemediinde, gstermeye raz olur/ya da bunu bilinli olarak seer. Bir de unu eklemek istiyorum: Szn ettiim uyumazlk, salt sanatnn denetimindeki aralardan kaynaklanmaz. Bu aralar yetersiz olabilir; ilkel denen sanatlarda genellikle bu byledir - ilkel szcnn en genel anlamyla tabii, yani hem talyan ilkellerini, hem de ilkel toplum sanatlarn kapsayacak biimde. te yandan nesnelerin an bolluu diyebileceim bir olay vardr ve bence bu, ilkel halklarn sanat ve becerilerinin ok arpc bir zelliidir. nk anlamlama ilevinin ortaya kmas mutlaka teknik aralarn yetersizlii yzndendir, diyemeyiz. Becerilerini hayata geirmede olaanst teknik ustalklara ulam, ilkel diye anlan topluluklar vardr; Kolomb ncesi Peru mlekiliinin, bu sanatn en yetkin rnekleri arasnda olduunu, ayrca o zamann Peru dokumaclnn esizliini biliyorsunuzdur. Ancak ilkel denen topluluklar arasnda uyumazlk payn yeniden yaratan ve (ilkel) insanlarn yaad dnyann byk oranda doast bir dnya olmas gereiyle aklanabilecek, bir nesne bolluu vardr. Doast olan, tanmsal olarak, temsil edilemez; nk ne modeli, ne de "tpkbasm" olabilir. Dolaysyla model, temsilinden kh fazla, kh az ama hep uzaktadr ve sanatn gereklilikleri sanatnn denetimindeki aralar hep aar. Bu bakmdan, bence gnmz toplumlarnn geliiminde sanatn gelecei asndan, nasl demeli, endie verici bir ey var: Bilimsel bilgi sayesinde nesneleri byk oranda "indirgeme"yi baardk. Bilimsel aratrma yoluyla nesnenin doasna ilikin renebileceklerimizin tm, buna denk den bir estetik deer azalmas ve yitmesini temsil ediyor, oysa ilkel halklar... G. C: ok doru.

C. L.-S.: Bilimsel bilgisi hi olmayan veya ok az olan ilkel halklar... G. C: Sanatnn etkinlik alan daralyor... Bu arada, sizinle tartmak istediim konulardan biri de buydu... C. L.-S.: Evet, aslnda nesne ok daha nemli, nesneler gl, youn ve onlardan aykladmz birok eyle dolu... G. C: Sanatnn malzemesini azaltp duruyorsunuz. C. L.-S.: "Siz" derken kimi kastediyorsunuz? G. C: Bilim adamlarn! Buna hi kukum yok, eminim. Fakat biraz nce -eer terminolojinizi doru kavradmsa- anlamlama ilevi, uyumazln varlndan kaynaklanr dediniz. Merak ettiim u: Anlamlama ilevinin imdilerde salanamamas acaba bir olanakszlk ve sanatnn eylem alannn daraltlmas gereinde yatan bir ey yznden mi? Onun eylem alann kstlyorsunuz; o da, kanlmaz olarak, var olmasnn giderek nasl olanakszlatn kefediyor. Sanatnn yaad ve bence yirmi yl nce sz edilenden ok daha ciddi olan bu umutsuzluk, (sanatnn) toplumda meru bir yeri, syleyecek bir sz, grecek bir eyi olmadn hissetmesinden kaynaklanyor. Tiyatrodan bir rnek alalm; yaayan en nl oyun yazarlarndan olan Samuel Beckett tam da bu sylediklerinizi dile getirmiyor mu? C. L.-S.: Tiyatro tartmasna giremem, ok zr dilerim ama tiyatroya alerjim var. Elimde deil, ne zaman tiyatroya gitsem, kulam demeye dayayp beni hi mi hi ilgilendirmeyen bir konumaya kulak misafiri oluyormuum gibi geliyor. Bu yzden tiyatroyu kapsam d brakalm olmaz m?

71

G. C: Fakat bu sanatnn eylem alann bsbtn daraltmak oluyor. C. L.-S.: Sorunun bir anlamda ayn olmasna, yani tiyatronun ar figratif "tpk basm" ynne ramen -sahnede gidip gelen kadnlar ve erkekler gerektirler, oysa benim sanattan istediim, beni insan toplumundan kurtarp bambaka bir topluma gtrmesi- sonu olarak burada da anlamlama sorunuyla urayor bulacaz kendimizi. G. C: Fakat tiyatro bir yana, sanatnn temas varlnn olanakszl haline gelmedi mi? C. L.-S.: Evet, bence haklsnz. G. C: iir balamnda da byle: Artaud bu tanma uyuyor. C. L.-S.: Evet, modern sanat var olmayana yneliyor - tema tmyle yok olurken sanat yalnzca bir gstergeler sistemi olma yolunu tutuyor... G. C: Evet, tema nemini yitirdi. C. L.-S.: Ayn kandaym. Yalnz, bu, ada sanata isel olan elikiyi bytp kztryor; nk gsterge-sistemi bir tek kii tarafndan yaratldndan ve olduka sk deitirilmek zorunda olduundan, salt bir gstergeler sistemiyle, "dil d bir ey"le kalakalrz - ki bence bu soyut ressamlarn tipik bir zellii...

Doal Sanat ve Kltrel Sanat


GEORGES CHARBONNIER: Claude Levi-Strauss, ilkel toplumlar ve ada Bat toplumlarnn sanatlarnn kyaslamasn bitirmezden nce, konumalarn birinde aktardnz bir gzlemi hatrlatmak isterdim: Genelde sanatn ilevinden, ek bir gerekliin zenle yaratlmasnn sanat yaptnn asl anlam olduundan ve bir sanat yaptn, bu anlam yoluyla tanyabileceimizden sz ediyorduk. Belki de cretli bir laf ederek sanatnn ilevi gerei gizlemek midir diye sormutum. Siz de bana hemen "gerei gizleme" deyiminin ok basit ve mulak olduunu ve herhangi bir karalamann, eskizin ve genel olarak, herhangi bir etkinliin -gzel olmasa bile- gereklie yeni, canl bir gereklik kattn sylediniz. Ve "yine de Gerekstclerin tavrnn bu anlamda rahatsz edici olduunu kabul etmeliyim" diye eklediniz. Bu konuyu biraz aar msnz? CLAUDE LEV-STRAUSS: Bu konuda, Andre Breton'la uzun bir yazmamz olmutu. Tamamen zgn olan bir ey, srf zgn olduu iin, bir sanat yapt saylabilir mi, yoksa baka eyler de gerekir mi? Sanat yapt nesnenin eksiksiz bir yeniden retimi deil, bir gstergesi olduundan, nesnenin ilk alglannda gze arpmayan bir eyi anlatr ve bu onun yapsdr; nk sanat dilinin ayrt edici zellii, gsterilenle gsterenin yaplan arasndaki ok derin benzeimdir. Oysa bu anlamda eklemli dil, kendi setii biimde gsterebilir: Szckler ve bunlarn ilikili olduu nesneler arasnda benzeim yoktur ya da olduunu dnyorsak, dil felsefesinin eski dncelerine geri dnmemiz gerekir, yani yarm seslilerin zellikle sv fazdaki fiziksel cisimlere uyduu ve genellikle sert cisimler iin kaln seslileri kullandmz gibi dncelere. G. C: Demek ki, Gerekstclerin nesneyi nesneletirmelerine ve bir sanat yaptna dntrmelerine katlyorsunuz, yle mi? Yani, iskemle ilevinden koparlarak nesne durumuna getirilen iskemle,

72

nesneyle sanat yaptnn birlemesinin yetkin bir anlatm oluyor. C. L.-S.: Evet, yeter ki sanat yapt, nesneyi gsterirken nesnenin yapsna ilikin bir anlamlama yaps yaratmay baarabil-sin. G. C: O halde bu birleme -tanmsal olarak- nesneletirme tarafndan ieriliyor. C. L.-S.: Szn ettiim nesne yaps ilk bakta alglanabilir bir ey olmadndan, sonu olarak bilgide ilerlemeyi salayan, sanat yaptdr. G. C: Bu ilerleme nesneletirme yoluyla m baarlr? Hemen sonu alnyor olsa, iler ok kolay olurdu. C. L.-S.: Nesneletirmeyle olmayabilir, ama olur da... rnein, Ingres gibi ok byk ressamlar ele alalm - bence Ingres'in gizemi, hem bir tpk-basm yanlsamas yaratp (burada onun, ince desen ayrntlar ve renk glgeleriyle yeniden retilmi Kemir allarn hatrlamak yeter) hem de bu grnrdeki tpk-basmn algdan te hatta alg nesnesinin yapsn aan bir anlamlamay davurmasn salamasndadr... G. C: Bence Gerekstclerin, hem bu balamda, hem de plastik sanatlarda "hazr yapt" diye adlandrdklar eyi tasarlamalar balamnda ok byk katklar oldu. rnein, u nmdeki mikrofonu alalm. Ben onu bir model olarak dnebilirim, o bir "hazr yapf'tr ve yaplmasnn belli bir amac vardr; fakat ben onun bir sanat yapt olmasna karar verebilirim. C. L.-S.: Geri bence "hazr yapt'n zellii -yanlyorsam dzeltinkolay kolay, tek nesneye indirgenemez olmasnda: Bir "hazr yapt" yapmak iin, en azndan iki nesne olmal. G. C: Bir tek nesne yeterli olabilir; rnein, Marcel Duc-hamp'n

kulland nl szge... C. L.-S.: Bu rnek de yetersiz, nk o mahzendekiyle ya da dkkn dolabndakiyle ayn szge deil. G. C: Evet tabii, ben de bunu demek istiyorum. C. L.-S.: Peki. Onu, salondaki bir mblenin stne koyarsnz... G. C: Amacm, onu tamamen yaltmak. C. L.-S.: ...ve o yerletirildii yeni konumda, yalnzca bir sanat yapt oluverir. G. C: Yaklak olarak... Bir de yle olmas gerektiine karar verdiimiz iin tabii. C. L.-S.: Doru. G. C: Ya da bana yle geliyor ki, bu durumda tersi oluyor: Gsterileni, gsterenden ayryorum. C. L.-S.: Hayr. G. C: ki yapy yan yana koymuyorum. C. L.-S.: yle yapyorsunuz. G. C: Bence, bir yapy dierinden ayryorum. C. L.-S.: Hi katlmyorum. Kilerdeki szge, belli bir gsterilenin gsterenidir, baka bir deyile, ieleri szmek iin kullanlan bir alettir. Onu salondaki minenin stne koyarsanz, ok doal olarak, gsterilen ve gsteren ilikisini koparm olursunuz...

73

G. C: nk evresinde ie yoktur artk. C. L.-S.: Byle yaparak, anlamsal bir paralanmaya neden oluyorsunuz. G. C: Evet, ben de bunu diyorum. C. L.-S.: Fakat, anlamsal paralanma, bir birlemenin retilmesine yardm eder; nk nesneyi dier nesnelerin yanna koyduunuzda, zaten sahip olduu baz yapsal zellikleri -uyum ya da denge zellikleri veya belki de gariplik ya da saldrganlk gibign na karrsnz. Eer bir baln kemiksi iskeleti gibiyse zellikler, bu rtk zellikleri grnr klarsnz. G. C: Katlrm, fakat gsterenle gsterileni ayrarak. C. L.-S.: Ancak ayrlma, baka bir gsterenle baka bir gsterilen arasnda umulmadk bir birlemenin olumasna hizmet eder. G. C: Bunu kabul etmeye hazrm, ama yine de onlar ayrarak baladm. C. L.-S.: Eer gsterili bir anlatm kullanmama izin verirseniz; bylelikle gsteren ve gsterilen ilikisinde farkl bir dengeye, nesnenin ilk durumunda olas olan ama aka ifade edilmeyen bir dengeye varyorsunuz. Dolaysyla bir anlamda, insan bilgisine bir ey katyorsunuz, nesnenin iinde bulunduu ilk koullar btnnde alglanabilir olmayan rtk zellikleri kefediyorsunuz. Ozann yapt da budur ite; bir szck ya da ifadeyi allmadk bir biimde kullanmak. G. C: Tabii. Marcel Duchamp'n bunu dndnde, snrsz olaslklardan sz edip etmediini merak ediyorum. Herhangi bir nesneyi nesneletirmemi, onu bir "hazr yapt" olarak dnmemi kim

engelleyebilir? Her eyi abartarak bir sanat nesnesi ilevi kazandrmak: Bu, geree ulamann yeni bir yolu deil mi? C. L.-S.: Ama unu unutmamak gerek ki; herhangi bir biimde kullanlan herhangi bir nesne olmaz. nk nesneler, rtk zellikleri bakmndan eit lde zengin deildirler; belli balamlardaki belli birtakm nesnelere gnderme yapyoruz. G. C: Acaba bunu, dnlebilen herhangi bir balamdaki, herhangi bir nesneye kadar genelleyemez miyiz? C. L.-S.: Tabii, ben genellenebileceine inanyorum ve etnolog olarak deil de birey olarak, kiisel beenim erevesinde, gelecein resminin ar figratif ve anektodal olabileceini dnyorum. (Bir yandan bu tanmlar, Poussin'in "Funerailles de Phocion"u kadar yetkin eserlere de uymuyor deil.) Yani, her eyden nce insanlar olarak bizi ilgilendiren tek dnya olan, nesnel dnyadan ne tamamen kaan, ne de ada insann kendini iinde bulduu ve bana gerek zihinsel gerek duyumsal olarak doyurucu gelmeyen bu dnyayla yetinen bir resim tr, en geleneksel resim trnn tm tekniklerini kullanarak, evrede yaamakta olduumdan daha yaanas bir evreni yeniden yaratmaya alacaktr bence... G. C: Aa, siz sanat yaptn koruyorsunuz; oysa ben, eer o yok olursa yerini gerekliin kendisine brakacaktr diye dnyorum. C. L.-S.: Yani? G. C: Son zmlemede, sanatnn ortadan kalkmasyla renilecek ey belki de gerekliin kendisinin bir sanat yapt olduu ve hibir nesnenin zel bir ilevi olmad ve zel bir balamda deerlendirilemeyeceidir.

74

C. L.-S.: Bu noktann stnde zellikle duruyorum, nk bence ok tehlikeli bir karkln eiindeyiz: Her nesne znde bir sanat yapt deildir, belli dzenlemeler, rntler ya da nesneler aras ilikilerdir, sanat yapt olan. (Nesneler) bir dilin szckleri gibidirler; kendi balarna anlamlar ok belirsizdir, neredeyse bir anlamdan bile yoksundurlar ve ancak bulunduklar balam iinde bir anlam kazanrlar. rnein "iek" ya da "ta" gibi szckler snrsz sayda belirsiz nesneye karlk gelirler ve kesin anlamlarn cmle iinde alrlar. "Hazr yapt'larda da anlaml olan -onlar bulanlar farknda olsun veya olmasnlar, ayrca ben farknda olduklarna inanyorum, nk Gerekstcler her zaman gl kuramclard- her ne kadar kimileri tersini sylese de, tek balarna nesneler deil, nesnelerle yaplan "cmleler"dir. "Hazr yapt" nesneler balamnda bir nesnedir ve bir uygarlk, kendi teknik ve maddi evreni iinde tmyle tutsak olduu en u noktada... G. C: Bunu bir sanat yapt olarak m dnrd? C. L.-S.: ...bunu sonunda birka farkl slup iinde snflandrrd bu sluplardan bir veya birka tanesi kullanma ynelik ve bilimsel olurken dierleri, gerekli olduu iin deil salt sanatsal nedenlerle olumutur ve aralarndaki fark yalnzca elerin dzenlenmesinden kaynaklanr. Doa Tarihi Mzesinin bir odasndaki deniz kabuu, bir biblo koleksiyoncusununkiyle ayn deildir. .. Benzer biimde, birtakm eriler matematiki iin denklemler demek olurken, kimileri iin acayip nesnelerdir. G. C: Evet, heykeltran durumunda olduu gibi. C. L.-S.: Fakat... G. C: Fakat acaba bir kesime noktasna, iki gidiatn kesinkes birletii bir noktaya varlamaz m?

C. L.-S.: Sanmyorum, bir kez ok yaydan frlad m -ki Bat uygarlnda bu gidiat ok rahat gzlemleyebiliyoruz- onu, nceden tasarladnz, elerin basit ve geree uygun bir yeniden dalmyla nitelenen bir noktada tutmak ve denetlemek olanaksz. Hep blnme ve yeniden btnlemeye doru bir gidi var, kim bilir nereye kadar? Ancak sanatnn manzarann karsna geip, onun az ok deimi ve yorumlanm bir grntsn elde etmesi yerine in resmindeki gibi sper-peyzajlar yapmaya koyulduu ayrntl figratif resimde; nesnenin temsiliyle -ki bu u noktalara kayabilir- elerin zgr birleimi dzeyinde ileyen temsili olmayan biimin bir tr sentezinde, bugn var olan elikinin zmn bulabileceimizi sanyorum. G. C: Peki ama, her birey iin nesnenin temsil edilmesiyle edilmemesinin, gerekle bantl olarak, nasl uyuacan bilmek isterdim. C. L.-S.: nsann kendini iinde hissettii birtakm manzaralar vardr, birka rnek geliyor aklma. Belki aracaksnz, nk pek nl olmayan ressamlardan sz edeceim - gariptir, bugn zevk alabildiim yalnzca onlarn eserleri... rnein, imdi Musee de la Marine'in byk salonunda sergilenmekte olan ve her zaman devingen bulduum ender resimler arasnda yer alan, Joseph Vernet'nin 18. yzyl byk Fransz liman resimlerini dnn. Bu resimlerde yayor gibi olurum; yle ki, resmedilen grntler, benim iin, gerek yaamdakilerden de gerek olurlar. Bence onlarn deeri, o zamann deniz-kara ilikisini bize ulatrabilmelerinde. Bu anlamda liman, jeoloji, corafya ve botanikle ilgili doal ilikileri bozmayp, onlar biimlendiren ve bylece ok zel bir gereklik tr ve kolayca snabileceimiz bir d lemi yaratan bir yerleimdir. G. C: Bu durumda her bakmdan hakl olduunuzu kabul etmek zorundaym, benim k noktamn yanlln da.

75

C. L.-S.: Ben ayn biimde dndmze inanyorum, ama resmin bu yneliminin veya yeniden yneliminin ulaabilecei nokta konusunda anlaamyoruz. Ben resmin, gnlk yaam betimleyen ok yaln bir anlatma ynelebileceini dnyorum. G. C: Bense, sanatn tmyle yok olup, gerekliin kendisinin, insan tarafndan, bir sanat yapt olarak kabul edilmesi olasl zerinde duruyorum. C. L.-S.: Oo, insan bundan ok abuk bkar; nk her eyden nce, szn ettiimiz birleimler ve nesnelerin, rtk zelliklerini ortaya karacak biimde yeniden dzenlenmesi, gayet akla uygun ama snrl da; bir sre sonra tm olaslklar tketilecektir ve bence bunun en iyi kant, bu tr bir eyin ilk kez olmuyor olmasndadr. "Hazr yapt'a ilgi (yanlyorsam dzeltin) anlarnda, ky boyunca deniz kabuklar ve denizin biimlendirdii eyleri toplayarak yryn ve bunlardan nasl esinlendiini anlatan Benvenuto Cellini ile balad. G. C: Evet. Bu anlamda, tarihteki dier dnemleri dnebiliriz... C. L.-S.: Fransz Devrimi'ni izleyen yllarda, bir eyler toplamak ok moda olmutu. nsanlar maden ya da deniz kabuu gibi eyler alrlar ve biblo yerine byle eyleri hediye olarak verirlerdi. Benzeri bir dnem yayoruz yine. G. C: Evet ama, "hazr yapt" genellikle doadan elde edilmiyor. Gnmzde doal nesnelerden ok, yaplm eyalar kullanyoruz. C. L.-S.: Evet yle, ve yaplm eya... G. C: rnein, demir filizi deil de, hurda demir yeleniyor. C. L.-S.: Ancak byle baklrsa, doa kltrden ok daha zengin-

dir; hayvan, bitki veya madenlerin olaanst eitliliine kyasla, insan yapm eyalar ok ksrdrlar. "Hazr yapt'n zgn yanysa, gerek kaynaa dnmezden nce bavurulan son areyi temsil etmesidir. G. C: Fakat imdi sylediiniz "hazr yapt" ile biraz ncekinin ayn olmadn unutmamak gerek. C. L.-S.: Katlyorum. G. C: Kesinlikle ayn deiller. "Hazr yapt'n ilevinin genelletirilmesi derken onu, insanlarn yaptklar eyalarla veya paslanma vb. hasarlar yznden deimi nesnelerle snrlamay hi dnmemitim. C. L.-S.: Anlyorum. G. C: Benim dndm, doada oluabilecek herhangi bir eydi. C. L.-S.: Fakat sonra bir de bakarz ayn noktaya dnmz; nk insan, doal sanat denebilecek eyden bile ksa srede bkar ve kendi sanatn aramaya balar.

76

Gstergeler Sistemi Olarak Sanat


GEORGES CHARBONNIER: Claude Levi-Strauss, daha nce sormu olduumla yakndan ilikili bir soru sormak istiyorum. Ne sosyologum ne de etnolog ama, doru veya yanl, bizimki gibi ada toplumlarda topluluk iinde bir kopu gzlemleyebiliyorum. unu demek istiyorum; grebildiim kadaryla, topluluun bir kesimi enerjisini, kaba deyimiyle, ekonomik ilikilere adarken, bir dieri kltrn korunmasyla ilgileniyor. Acaba benzeri bir grng sizin aratrdnz toplumlarda da var m diye merak ediyorum. Tabii bu soru bir baka soruyla i ie geiyor: Ekonomik etkinlik, kltrn ayrlmaz bir paras m, deil mi? CLAUDE LEVI-STRAUSS: Sanrm yine, etnologlar tarafndan aratrlm tm toplumlar iin geerli olabilecek genel bir yant vermek g olacak. Bence, kltrdeki o kendine zg anlalmas g doa, ok sayda toplumda grlebilir. Yalnzca din adamlar kastn ve bycler loncasn hatrlamak bile, sylemek istediinize analojik bir ey bulmak iin yeterli. Bizim toplumlarmzla ilgili olarak szn ettiiniz kopu, farkl etkinliklerin ayn bireylerce yrtlmemelerinden ok, bunlar arasnda iliki olmamasndan kaynaklanyor bence. Oysa, ilkel bir toplumda, byc-doktor uzman saylabilir, ama bununla birlikte kap komumdur. Bitiiimde yaar, onu tanrm, ona her gn rastlarm ve din d birok konuda ilikimiz, alveriimiz vardr. Kukusuz onun byc-doktor olduu ve doast bilgilere sahip bir hazine olduu her an hatrmdadr, ama ilikimizi, Bat toplumlarndaki bir Renault iisinin, mzisyen ya da ressamlarla asla bir arada olamayaca gereinde somutlaan yabanclama belirlemez.

G. C: Yantnz anlyorum ve niin bu rnei verdiinizi de dnebiliyorum. Ancak bu, benim sormak istediim ama pek iyi ifade edemediim sorumu tam karlamyor. Renault iisi kategorisiyle, kendilerini ekonomiye adayan tm insanlar sylemek istiyordum. Bu insanlar ve dierleri arasnda gryorum ben kopuu. C. L.-S.: Bu biraz da, farkl ilerdeki insanlarn birbirleriyle karlamalarn olanaksz klan ada toplumlarn byklyle ilgili olamaz m? G. C: Evet. Bence birbirlerini tansalar bile gvenmeyeceklerdir. Bu gvensizliin, bilginin eitli alanlarnda boy verdiine inanyorum - zellikle alanlarda diyorum ki, sylediklerim salt bilimsel bilgiye ilikin sanlmasn. imdi sylediim hem bilimsel bilgiyle hem de "sanatsal bilgi" ile ilintilidir. Ksacas, ister bilim adam, ister sanat veya entelektel olsun, kltr koruyan, saklayan bireyin, Bat toplumunda genel anlamda bir kar yoktur. Bu bir yana, ulusun -daha dorusu topluluun-geri kalan ksm ona gven duymaz. Acaba ilkel toplumlarda da durum byle mi? C. L.-S.: Bir kere tanmsal olarak, bizden tamamyla uzak ve farkl toplumlarla bir koutluk bulmak olanaksz. Biz zaten bu toplumlarla, farkllklar gz ard edemeyeceimizi ve dier toplumlara bize benziyorlarm gibi davranamayacamz bildiimiz iin ilgileniyoruz. Olanaksz olan bir ey istiyorsunuz, sorunuzdaki kavramlar neredeyse eliiyor. Eer bu toplumlarda Bat toplumlarnda bulunan biimler var olmu olsayd... G. C: Bat toplumlaryla ayn kategori iinde yer alrlard. C. L.-S.: Aynen. G. C: Anlyorum. Sizce, toplumumuzda bireyler arasnda iliki olsayd, sylediim kopu ortadan kalkar myd?

77

C. L.-S.: Yo, herhangi tir biimde kopuun ortadan kalkacan sylemiyorum nk -daha nce sylediklerimle elikili grnebilir- birka bin kiiden oluan ve geen gn otantik ilikiler olarak adlandrdm kiisel ilikilerin olduu ok kk toplumlarda bile, bilgi edinme balamnda deilse bile uzmanlama balamnda blnmeler vardr. Fakat mkemmel bir mleki olan kadnn, bunu olaanst glerle ilikisine ve ona miras kalan ya da balanan bysel glere borlu olduu dnldnden, bu iki ey arasnda snr yoktur. G. C: Dolaysyla, rnein incelediiniz toplumlarda, "sanat" olarak adlandrlan alan dnelim: Topluluk sanat, herkes tarafndan.koulsuz kabul edilmitir. C. L.-S.: Kesinlikle. Sanat topluluk yaamnn iindedir. Sizin sezinlediiniz -benim de mantksal aklamasnn gl nedeniyle ifade etmekten kandm- bu fark yle dile getirebiliriz: lkel toplumlarda bulunmayan veya ok ender olarak bulunan ey, (yine genel bir kural koymaktan kanyorum) ada sanatsal etkinlik kavrammzn temeli olan, yaratc izleyici -mzik sz konusuysa dinleyici- ayrmna dayal ilikidir. Sanatn ilevi ayn olmad iin olsa gerek, ilkel toplumlarda bu ikilik bir istisnadr. Bu toplumlarda sanat yaptlarnn gs-tege-rol daha fazla nem kazanr; her durumda bu rol, bu toplumlarda sanata yklenen sosyolojik ilevi anlatr. G. C: Ve sanatn bir dil olduu dncesi yoktur. C. L.-S.: Sanatn bir dil olduu dncesi gerek anlamda var olabilir. Yazyla, yani dille bir sanat yapt arasnda yer alan eitli hiyeroglif trlerini ve yaptlarn zellikle simge asndan zenginliini hatrlayalm her eyden nce - tm iin deilse de, ou ilkel toplum iin syleyebilirim, rnein Kuzey Amerikal Kzlderililer'de

ve her nesnenin, salt kullanma ynelik olann bile yalnzca onu yaratan deil, kullanan herkes tarafndan anlalabilen bir simgeler younlamas olduu Sudan, Kongo ve daha gney blgelerdeki baz Afrikal topluluklarda olduu gibi. G. C: Evet. Bizim toplumumuzdaki durumdan olduka farkl. C. L.-S.: ok basit bir rnek alacak olursak, baz Afrikal topluluklarda, kan kocann birlikte yemek yemesi detten deildir, yemek yerken konumak ise daha da allmam bir eydir; yiyecein tketilmesi, bizim toplumumuzdaki dk kadar zel bir konudur. Bir kadn, kocasn herhangi bir konuda uyarmak istediinde, ii ksa yoldan zmlemek iin, oymacdan kendisine genellikle ataszlerinden oluan -Afrikal topluluklarn ok ataszleri vardr- simgesel biimlerle bezenmi, orba ksesi kapa gibi bir ey yapmasn ister. Sonu olarak, adamn yemeini yedii kap, taban kendisi, ayn zamanda adamn kendisi tarafndan ya da neri almak iin arlan uzman yardmyla zlebilen bir mesajdr. G. C: Evet, bylelikle bizim "sanat" ve "folklor" arasnda yaptmz ayrm sz konusu olmuyor. C. L.-S.: Gerek u ki, sanatsal yenilikler, ok daha hzl, neredeyse hemen, topluluk kltr iine alnyorlar. Ne olursa olsun, fark, bir tr deil, nicelik fark. Halk sanatnn, kolektif bilinaltnn derinliklerinden doduuna ve kendini da vurduu biimlerinin ok eskilere dayandna inanmaya yatknzdr. Baz durumlarda bu byledir, ama her zaman deil. zellikle Brtanya ve Bask'ta basit kyl eyalarnda hl grlen, tekerlek ya da gl kabartmas motiflerinin gemii ok eskilere dayanr, nk bunlara, Avrupa'nn hatta Afrika'nn eitli ky blgelerinde de rastlanabilir. Dier yandan, en popler ninnilerimizin veya ocuk iirlerimizin, tm deilse bile ounun, nesilden nesile aktarlarak bize ulatklar ok uzun gemileri yoksa da; bunlarn kkleri, 18. yzyl Parisi'nde

78

moda olup, ardndan tm topluma ve aristokratlardan, burjuvalardan en aa snflara doru yaylan arklara dek iner. "Popler sanat" tanmmzn ardnda ok karmak bir ey yatar - aslnda yksek snflara ait olan ya da yle olduu dnlen temalarn bir yandan korumay, dier yandan da halka hitap edebilecek biime sokmay ieren, iki yn vardr. G. C: Hep ayn sonuca geliyoruz. Sanata ilikin hibir ey, etnologun ilgisi dnda deildir. C. L.-S.: Etnologun sanat gz ard etmesi, her durumda, olanakszdr; nk her eyden nce sanat, kltrn bir parasdr ve belki daha da nemlisi, etnologlarn zellikle inceledii bir grng tr olan, doann kltr tarafndan ynlendirilmesinin en st dzeyini oluturur. G. C: Bu byleyken, sanatn her zaman dil olduunu, bir dile eit olduunu syleyebilir misiniz? C. L.-S.: Kukusuz. Ama herhangi bir dil deil. Belki de tm estetik anlatmlarn ortak paydas olan zanaatlktan ve sanatnn sanatta kulland malzeme ve teknik sreleri hibir zaman tam denetleyemedii gereinden daha nce sz etmitik. Denetleyebilseydi - ve bence bu, tam da grngnn niin evrensel olduunu gsterir... G. C: Denetleyebilseydi sanat olmazd. C. L.-S.: Denetleyebilseydi, doann tam bir yanslamasn elde ederdi. Modelle sanat yapt ayn olurdu ve sonu olarak sanat zgn bir kltrel nesne yaratmak yerine, doay yeniden retiyor olurdu. Dier yandan, byle bir sorun yoksa, yani yaptla esinlendii kaynak arasnda hibir iliki yoksa, bir sanat yaptyla deil, dilbilimsel bir nesneyle urayoruz demektir. Dilin temel zellii -

Ferdinand de Saussure'n zerinde durarak belirttii gibi- gstermeye alt eylerle hibir maddi ilikisi olmayan bir gstergeler sistemi olmasdr. Bence bylelikle, her zaman dille nesne arasnda yer alan bir anlamlama sistemi ya da anlamlama sistemleri bileimi olarak sanat kavramna ulayoruz. G. C: Sanat eletirmenlerinin, makalelerini yazarken srekli "dil" szcn kullanmalar dikkate deerdir. Tam sizin kullandnz anlamda deil ama; sanat eletirmenleri etnolog olmadklar iin, bylesi doal. Ama insan "dil" szcnn an-lamszlatn hissediyor. C. L.-S.: Evet, "dil" terimi ya da dilbilimsel terimler, ounlukla yanl kullanlyor. Bence, sanat eletirmenleri veya sanatlar "dil" derken, sanatnn kendini izleyiciye ya da dinleyiciye ynelttiini ima ederek "mesaj" anlamnda bir eyi sylemek istiyor olabilirler. Bu iliki... G. C: Evet, gerekten "mesaj" kelimesinden kanmak iin "dil"i kullanyorlar. C. L.-S.: Evet, nk "mesaj" mistik bir anlam kazanabilir-ne var ki, "mesaj" terimi iletiim uzmanlarnca doru ve nesnel biimde kullanld iin yanl bir yaklam bu. G. C: Sanat iin, Mesihi artran renkleri vardr, bu da sanatlarn ona neden kukuyla yaklatn aklar. C. L.-S.: Olduka. "Dil" teriminin kullanm, tehlikeli olmasa da tm sanatn dil olduunu biraz nce onayladmz iin-en azndan yanl; olgusal olarak byle bir ey olmad halde, bir dil ya da bir mesaja ulama amac barndryor gibi geliyor bana. Tm sanatn dil olabilmesine ramen, bilinli dnce dzeyinde bu kesinlikle byle deildir; sanatnn denetimindeki tm aralar, ok sayda

79

gstergelerdir ve sanat yaptnn ilevi bir nesneyi gstermek, nesneyle anlam ileten bir iliki kurmaktr, demek istiyorum. G. C: Bu saptama zerine, sizden, sanat ve anlamlama ilikisini tanmlamanz ve sanatla -terimin dilbilimsel anlamyla-dil arasndaki ayrm koymanz isteyeceim. C. L.-S.: Biraz nce kabaca izdiim ayrma dnmeliyim -yani eklemli dil, gsterdii nesnelerle, alglanabilir hibir ilikisi olmayan rastgele gstergelerden oluan bir sistemdir; oysa sanatta, nesneyle gsterge arasnda alglanabilir bir iliki vardr. G. C: Ayn savlar iir iin ileri srer misiniz? Bence, szckler kulland iin dilbilimsel alanda ilev grmesine ramen, iir, dilbilim alannn dnda da anlam tad iddiasnda bulunabilir. C. L.-S.: Haklsnz, iirle ilgili olarak, tanmmzn esas anlamn deilse de, slubunu biraz deitirmeliyiz. Sanat, dille nesne arasnda bulunur demitim, imdi de, en genel anlamda, iir, dille sanat arasnda bulunur diyeceim. Ozann dille ilikisi, ressamn nesneyle ilikisiyle ayndr. Dil, onun hammaddesidir ve bu onun, gstermek iin yola kt hammaddedir - tam olarak, konumada iletmeye altmz dnceler ya da kavramlar deil de, konumann blmlerinden veya paralarndan olumu daha btnlkl dilbilimsel nesneler. G. C: Ne yapt konusunda yanl ynlendirilmi bile olsa, ozan, szcklerin kavramsal kullanmnn, ikincil ve daha deersiz bir kullanm olduuna inanr. C. L.-S.: yice abartlm bir benzetme yapacak olursam, ozan dille ilikisinde, hafif atomlardan daha arlarn yapmaya uraan bir mhendis gibi davranr. Ozann yaratt dilbilimsel nesneler, dzyazda kullanlanlardan daha youndur; dilbilimsel ifadeye yeni

boyutlar katar ve geleneksel iir biimlerinde, uyak, l ve tm dier iir yazma teknii kurallarna olan gereksinim aka grlr. Ya da ozan, Rimbaud'nun yapt gibi paralanma tekniini uygulayabilir. Bylece iir elien iki yasa arasnda kalr. Dilbilimsel btnlemeyle, anlamsal paralanma arasnda. G. C: kisi ayn anda yrrlktedir, deil mi? . C. L.-S.: Evet, zlmez biimde baldrlar birbirlerine ama her ikisinde de dil nesne olarak ele alnr ve bu nesne baka anlamlar eklenecek ya da karlacak biimde uyarlanr. G. C: Evet ama, tm sanatlar gibi ozann da -savn en ok ozann durumunda ak olmasna ramen- anlamlama ve dil alanlarnn dnda, gsterdiini savunmas paradoksuyla... Ozan iin szck, dilden tmyle kopmak ve gstermeyi bir yana brakp daha ok ey anlatmak iin, dili kullanmasn salayan bir eydir - ve bu, mantksal olarak, hibir ey gstermez, ya da ben byle anlyorum. C. L.-S.: Hayr. Ya da tamamen, kullandnz szcklere yklediiniz anlama bal. Plastik sanatlarda, iirde veya mzikte olsun, eer herhangi bir sanatsal ifadenin bir dil ama gerek anlamda eklemli olmayan bir dil -aslnda resim ya da mzikte hi byle olmad halde, iirde eklemli dilin kullanm olduka farkldr- yaratmay amaladn sylemek istiyorsanz, bence kesinlikle haklsnz. Yok eer, sanat iin, herhangi olas veya dnlebilen bir dilin dnda, anlamlamann var olabileceim ileri srerseniz, bu kavram kargaasdr derim. G. C: Kavramlarn elitiinin farkndaym. Ayrca, sanat ya da baka birisi adna konutuumu da sylemiyordum. Ressam olsun, ozan olsun sanatlarn aklamalarnda, byle bir niyet bildirimi grdm sanyorum. Mzisyenlerle ilgili olarak, durum

80

farkl olabilir. Kendini ifade edii ressam ya da ozannki-ne benzeyen bir mzisyenle hi karlamadm. Mzisyenin terminolojisi farkldr, iddialar da farkl grnmektedir. C. L.-S.: Evet. Ama bir ayrm yapmalyz. Sanatya birtakm psikolojik ve znel tavrlar yaktrabiliriz, fakat yine de, nemli olan ne dnd deil, ne yaptdr. Byle olmasayd, iir yazmasna, mzik veya resim yapmasna gerek olmazd. Yalnzca kitap yazard. G. C: Tabii ki. C. L.-S.: Dolaysyla, kiisel olarak tandnz sanatlarn, isteklerini, iddialarn gerek mantksal, gerek felsefi olarak kabul edilemez bir tarzda dile getirdiklerini fark ederseniz, ben, bu nemsizdir, derim... G. C: Onlarn aklamalarn abarttm kabul ediyorum. Hibir zaman sanatlarn kendilerini byle belirgin, paradoksu byle aklkla ifade ettiklerini duymadm. Fakat sylediklerini gelitirdiimde, hep bu elikiye vardm fark ettim. C. L.-S.: nemli olan, ne yaptklarn sandklar deil, ne yaptkl andr. G. C: Tabii. C. L.-S.: Kendilerine yaktrdklar znel nedenlerse, daha da nemsizdir. Pek ok durumda, her tr yarat veya keifte, yaratcnn veya kifin, onu kafasnda ilk tasarlayyla ya da kendisine ilk ifade ediiyle, gerekte elde ettii sonu, birbirinden ok farkldr. G. C: Evet, bence de sanat kendini, zmleme snrlarnn te-

sinde bir alan ya da blgeye erime istei barndran terimlerde ifade eder. Niceliksel terimlerle llemeyecek ve zmleme konusu olamayacak bir ey yaptn dnd iin, sanatnn gznde sanat, bilgiden ayrlr. Ve sanrm, bu onun en gl drtdr. C. L.-S.: Byle dnp dnmemesi, psikolog hatta zel olarak estetik yaratyla ilgilenen psikolog dnda, kimse iin nemli deildir. Asl soru udur: Gerekte ne yapyor? Bilmeden ya da istemeden, dili btnleyen veya tm dier gsterge-sistemleriyle birlikte var olabilen bir gstergeler sistemiyle mi alyor, yoksa -ve bu bana ok daha tehlikeli grnyor- aslnda sahte bir kodla alt halde, bize "yeni bir gstergeler sistemiyle, yeni bir kodla alyorum" mu diyor? Bunun, soyut ya da soyut denen resme bakarken genellikle edindiim izlenim olduunu itiraf etmeliyim, nk onunla ilgili olarak, biraz nce dille sanat arasnda koyduum ayrm unutabiliriz: Soyut resim, bir gstergeler sistemi, nesneyle zellikle rastgele ilikisi olan bir sistem sunabilir. Fakat bize kabul ettirilen dil, ister istemez estetik tonu olan bir dil midir, yoksa, makiniste "yol ak", "yol kapal", "dier ynden bir tren geliyor", "geiten nce yavala" gibi eyler ifade edebilen, deiik renkli, drt ke, yuvarlak demiryolu iaretlerine benzer, herhangi bir gstergeler sistemi midir? Ama rastgele bir gsterge-sistemi olduu iin... G. C: Byle olduu kesin mi? C. L.-S.: Ne demek istiyorsunuz? G. C: Bu gsterge-sistemlerinin rastgele olduu kesin deil: Yeilin "ge", krmznn "dur" anlamnda kullanlmas rastlant olmayabilir. C. L.-S.: Beni kendimle elimeye zorluyorsunuz, nk bir kere,

81

bunun gibi sistemlerin tamamen rastgele olmadn ileri srdm. Yolun kapal olduunu yeille, ak olduunu krmzyla gstermek olanaksz olduu iin deil, eer olursa, deitirme... G. C: Mutlak bir deitirme olmayacandan. C. L.-S.: Mutlak bir deitirme olmayacandan: Krmz, krmz olmaya, yani tmyle rastgele olmayan birtakm tepki trlerine bal, fiziksel ve fizyolojik bir uyan kayna olmaya devam edeceinden. G. C: Yine de "dur" demek iin krmzy semek paradoks gibi geliyor bana. C. L.-S.: Evet, belki de gerekte... G. C: Daha ok gemeye kar bir uyan. C. L.-S.: Is ya da iletiim gstergesi olarak krmzy, souk ve hatta zehirli bir simge olarak da yeili kullanabilirdik. G. C: Demek ki, burada derin, temelli bir anlam kefedile-biliyor. C. L.-S.: Fakat, bu derin anlam, ok zayf deil mi? Kullandmz rastgele grnml belirtke sistemleri, kuramda grndkleri gibi tamamen rastgele deiller kukusuz. Ama, byk oranda byledir; geleneksel veya Kbist ressamlar ya da mzisyenlerin kulland gsterge ve simgelerden ok daha rastgeledirler.

Kodun Gerekleri
GEORGES CHARBONNIER: Biraz nce diyordunuz ki, soyut ressam nesneden kopuk olduunu iddia eder. Evet bu doru, fakat kukusuz doadan kopuk olduunu iddia etmez. Tersine doaya yakn kaldn ve tam da nesneden kopuunun ona, daha anlaml bir anlatm saladn savunur. Nesne bir engel olduu, bir betimleme yaplmas zorunluluunu ve hemen senteze gitmenin olanakszln temsil ettii iin, soyut ressam yle der: "Tek nesne ve onun yeniden yaratmyla kstlanmaktansa, soyut resmim sayesinde daha abuk ve daha "btn" bir senteze ulaabiliyorum - tabii eer "btn" szc "sentez'le balatrlabilirse." CLAUDE LEVI-STRAUSS: Fakat soyut resme kar tavrmn... G. C: A, tavrnz anlyorum ve unu yapmaya alyorum... C. L.-S.: ...tamamen olumsuz olduunu dnmenizi istemem. Soyut resmi bazen ok ekici ve byleyici buluyorum, gerek biim gerek renk asndan son derece cazip rnekleri var. Yine de bir soyut resme baktmda, duvarma asp asmamaya ya da bir odun, bir maden parasndan da ayn zevki alp almayacama bir trl karar veremiyorum. Acaba, diyorum, bir akik paras veya bir bakr plakas daha ince bir dzenlilik, hayalimi zenginletirecek ve zihnimi devindirecek daha parlak ve canl renkler sunmaz m bana? Baka bir deyile, soyut resmi nesnelerin ekiciliiyle ayn kategori iinde deerlendirmekle birlikte sorguladm onun ekicilii deil, anlam... G. C: Biraz daha aar msnz? C. L.-S.: Daha dorusu gsterge nitelii -nk anlaml olan bu-

82

dur- ressamn niyeti ve yapld dnemle kazand anlam. . G. C: Evet hatta unu bile syleyebilirim, insan soyut ressam ya da herhangi bir ressamla beraberken... Ressam mutlaka tuvali boyayan kii demek olmadna gre... C. L.-S.: Evet fakat isimlerden sz etmeyelim, tartmaya yol aabilir. G. C: Syleyebileceim yalnzca birka isim var. rnein Soulages ile Hartung bunlar arasnda... Soulages ya da Hartung'un bir resmine baktmda o insan tmyle -politik dncelerine varana kadar- tandm duygusuna kaplyorum. En u noktalan dnyorum: Bir lkelin eserinden, onun topluma bakn karabilmem veya karmay dnmem gibi. C. L.-S.: Ama benim son derece olanakl grdm buna benzer durumlarda, bu duygunun gerek olduunu gz nnde bulundurmuyor musunuz, nk... G. C: Sanrm soyut resimde gsterge olmayan, yalnzca ssleme olarak tasarlanm noktalarn oluturduu ksm kolayca ayrt edilebilir. Ara sra kimi resimlerde baka bir kategoriyi yakalayveririz; orada insann kendisi belirginleir. rnein, Mathieu'nn bir resmine baktmda, ondaki insan kefedemem, yani Mathieu'ye ilikin bir ey renemem. Ama Soulages'n nasl bir insan olduunu hemen anlarm. Birinde, resim insann iirsel bir ifadesi olurken, dierinde byle bir noktaya hi varlmaz (tabii sanatnn bilinli olarak bundan kanabileceim kabul ediyorum.) C. L.-S.: Evet fakat ressamn, her ne kadar yntemine sadk kaldna inanyorsa da, aslnda ona ihanet ettiini, bylece deyim yerindeyse kendine ramen, yeniden ve el altndan nesneyle iliki, anlamlama ilikisi kurduunu dnmyor musunuz? G. C: Bunun pekl olabileceini dnyorum dnmesine de, buna ikna olmu deilim. C. L.-S.: Mzikten rnek vermek istiyorum. Orada da ok benzer ama tartlmas daha kolay bir durum gzlyorum, nk benim anladm -geri siz bu, konulan benden daha iyi biliyorsunuz- soyut ressamlar bir sistem, gelimi bir kod sunabilmi deiller. Bence her ressam kendi koduyla bir zm yolu bulmaya, bir resmi bitirip brne balaynca da onu yeniden tanmlamaya alyor. Oysa seri mzik, geleneksel mzik biimi yerine yeni bir biim getirmeyi hedefleyen, bilinli ve sistemli bir aba olarak kyor karmza. G. C: Fakat geleneksel biimden tamamen uzakta deil. C. L.-S.: Bence yalnzca prozodi olarak ileyen bir biim bu. Kurallar dilbilimsel deil iirsel, nk dilbilimsel kurallarn temel zellii, yani kendi balarna rastgele olan sesler araclyla farkl anlamlan da vurmay olanakl klan zellii, bu seslerin bir ikili kartlklar sisteminin paras olmasdr; bu olay eitli anlamlan ayrt etmemizi salayan eklemsel deerler iinde mantksal bir hiyerarinin kurulmas biiminde de ifade edilebilir. imdi nasl olup da, seri kodun byle bir hiyerarik sistemi srdrebildiini veya yeniden kefedebildiim aklm almyor. Kartlklar dncesi aynen kalr; ancak notalar bir sistem iinde eklemlenmemitir. Bu anlamda, kod anlamsal olmaktan ok davurumsal bir ey grnmndedir. Byle olmakla birlikte, seri olmaktan ok dodekafonik olan Wozzeck trnden bir eseri dinlediimizde, dinlediimiz mziin hi de rahatsz edici olmadn hissederiz. Fakat bu; mzisyenin tm niyetlerine ramen ve neler olup bittiini kavramasna pek frsat kalmadan, ifadesini bir notalar hiyerarisinde bulan ve ilevlerini sansible, gamn ilk notas ve dominant notas

83

diye belirleyen geleneksel mziin anlamsal yapsnn, burada da boy vermi olmasndan tr deil mi? G. C: Buna gre musique concrete'i nasl deerlendiriyorsunuz? C. L.-S.: Bence musique concrete daha nce szn ettiimiz soyut resme benziyor, her ikisi de ressamn ya da bestecinin, herhangi bir anlamsal kuraldan bamsz kiisel beenisine gre oluturduu bir eler birleimidir. Bunda kazara bir tr anlam doabilir; tpk doadaki bir nesnede, bir akl tanda veya bklp erilmi bir kabukta bir anlam buluvermemiz ve bir iei veya bir hayvan ayrt edebilmemiz gibi. (Fakat "bir anlam" derken, belirli bir eye benzemeyi kastetmiyorum, bir ekilde bir kk ejderhaya benzeyebilir...) G. C: Elbette. C. L.-S.: Bu basite, nesneyi yap olarak yle bir grmemiz ve nesnedeki yapy tanmann bizde estetik bir duyum uyandrmasdr - ki bu tamamen rastlantsaldr. Ayrca sanatnn bilinli hedefinden bamsz olarak ve byle bir ey iin uramasna gerek kalmadan oluabilir. G. C: Musique concrete bestecilerinin bunu kabul edeceklerini pek sanmyorum. C. L.-S.: Eminim etmezler. G. C: Fakat bir kesim dinleyici de bunlar yadsyacaktr. Musique concete trnde bir para dinleyebilir ve ondan etkilenebilirim. Hatta onu dinleyip, uzamda biimlendirebilirim bile. Kendini Beethoven'in bir senfonisinden olduka farkl bir yolla duyurur. Bence kendini uzama ok daha doatan yanstr. rnein Philipot'nun mziini dinlediimde, uzamda Beethoven ya da Mozart'n mzi-

iyle hi de ayn anlam tamaz. C. L.-S.: Sanat tehdit eden tehlikenin bence iki yn var: J-ki dil yerine, sahte dilin, bir dil karikatrnn, bir aldatmacann, dilde anlamlamay baaramayan bir tr ocuk oyununun ortaya kmas, ikincisiyse kulland malzeme dnda, eklemli dile benzeyen tm bir dil oluturabilmesi ve bu durumda hi kukusuz anlamayabilmesi, fakat gerek estetik bir duyumu beraberinde getirememesidir. Son szlerinizde bana arpc gelen u oldu: Musique concrete ile Beethoven ya da herhangi bir klasik veya romantik bestecinin mzii arasnda ayrm yaparak, dinleyene ayn deneyimi yaatmadklarn, birinde alglanann uzamda dzenlendiini, biimlendiini sylemitiniz. Alglanann uzamda biimlenmesi olayndan hi kukum yok da, acaba bu estetik bir duyuma varr m? G. C: Eer algladm biim, bende zaten var olan zelliklerle buluabilirse, evet. Philipot'nun mziini dinlediimde, ok tuhaftr, sanki bana zg olan alg biimlerini yeniden kefederim ve sanki besteci bana alg yetimin nasl altn anlatmaktadr. C. L.-S.: O halde, estetik deneyimin koullan yerine getirilmitir, nk bence estetik duyum dediimiz ey, anlam iletmeyen bir nesne gsteren rolne oturtulduunda gsterdiimiz tepki biimiyle bantldr - daha dorusu onun ta kendisidir. Aslnda bu konu ilk olarak ok zaman nce Boileau'nun "sanat yansladnda, ne iblis ne iren bir canavar kalr..." demesiyle gndeme gelmiti. Geri Boileau'nun rnei yetersizdi ama estetik sunu veya dzenlemenin gerek ilevi, ilenmemiken bu tarz ve biimde olmayan bir eye, anlamllk katnda hayat vermektir. G. C: Sizce sanat dile el atan bir kii mi? C. L.-S.: Dildeki nesnelere "el atan", deyim yerindeyse can katan

84

kiidir o. Kendini bir nesneyle kar karya bulur ve sanatnn nesneye bakmasyla, nesnenin doal zn kltrel bir nitelie dntren bir ayklama ve ilerleme sreci balar. Biraz nce sylediim gibi antropologu ilgilendiren tipik grngnn, yani doa kltr ilikisi ve birinden dierine geiin, zellikle sanatta ok gzel somutlanmas tam da bu anlamdadr. G. C: Evet, aslnda sizin tanmladnz, sanatnn kendisinin srece bak deil. Tersine, sanat ou durumda gsterenden balayp geriye veya ters ynde ilerlediini dnr. Sanatya kalrsa, kltrden kopup doaya yaklamaktadr. Yapt budur demiyorum, yapmaya alt budur. Sanat alannda kltr dediimiz ey, kltr terk edip doaya geri dnmeye abalayan kiilerin yaratt bir eydir. Bu ynde ilerlemek, ozann niyetidir yineliyorum niyetidir. Belki de gerekte tuttuu yol, onur kinci biimde yazna dorudur. C. L.-S.: Bir nesnenin gsterge snflamasnda dzenlenmesi eer baarlysa- hem gsterge hem de nesnede ortak olan ve nesnede genellikle rtk olan, ama nesnenin plastik ya da iirsel temsiliyle birdenbire gn na kan ve stelik farkl trlerde tm nesnelere geii olanakl klan bir yapy ortaya kard oranda, bu iki ey birbiriyle elimez. Sonu olarak size katlyorum. Gidiatn iki yn vardr: Doann kltre, yani nesnenin gstergeye ve dile doru ilerlemesi; bir ikincisiyse, dilbilim-sel ifade yoluyla nesnenin, aslnda gizli olan ve insan zihninin almas ve yapsyla son derece benzeen zelliklerini kefetmemizi veya alglamamz olanakl klan gidiattr. G. C: Bence ikinci gerekleebilmise, ancak o zaman, sanata ulaldn syleyebiliriz. C. L.-S.: Kukusuz.

G. C: Bu olmadan sanatta basan diye bir ey olamaz. Acaba soyut resmi sanatsal bir ifade olarak dnme konusundaki isteksizliiniz bu yzden mi? C. L.-S.: Son derece znel bir yant verebilirim. u tartmada, ikimizin yazk ki ayn nesilden olmadmz ve benim, sizin alkn olduunuz biimlerden olduka farkl modeller temelinde bakmay ve hissetmeyi rendiimi bir an bile unutmusam, kt bir etnologum demektir. Soyut resme duyduum, antipati demeyeceim de, kaytszln mantksal bir savunmasn gelitirmeye alrken, akla dayal salam savlar ileri srmek yerine, benim neslimden veya evremden olan birtakm insanlarn genliklerinde hi grmedikleri bir eyle karlatklarnda gsterdikleri tarihsel tavr hakl karmaya alyor olabilirim. G. C: Savnz benim iin pek geerli saylmaz nk, soyut resimden baka bir ey grmemi olacak denli gen deilim ki ben... C. L.-S.: Ama u var, adalarnza ya da bir nceki nesile kar kendinizi savunma frsatn veren, soyut resimdir. G. C: Kukusuz yle. C. L.-S.: Ayrca eminim benim Kbizme delikanl tutkunluum, salt kendimle baktm resim arasndaki dosdoru ve iten ilikiyle deil, ayn zamanda onun bana, byklerimden kopup, onlara kar durmam salad gereiyle aklanabilir. G. C: Evet, insanlar bir eye veya bir bakasna "kar" olmaktan sz ederler. Ben bu ifadeyi sevmiyorum, nk amalanan, kartlktan ok daha baka eyler, durum ne olursa olsun kartlk deil.

85

C. L.-S.: Sanat ve dil ilikisinden sz ediyorduk. Bergson'un aktard ksa yky bilirsiniz. Kyl kadnn biri, konuk olduu cra bir kyn kilisesine gider. Rahibin vaaz srasnda yapt espriye herkes gler, bir o glmez. Niye glmedii sorulduunda da "ben bural deilim" diye yant verir. Tm dil olaylarnda, iletiimden te bir ey vardr: Belli bir toplulua veya ne-sile veya toplumsal evreye zg olan iletiim tarzlarn zmleme abas... G. C: Cotentin'in baz kylerini biliyorum; buralarda en bildik szckler normal ya da kabul grm anlamlarndan farkl anlamlarda kullanlyor. yle kyler var ki -adlarn veremem, belki gcenirlerrnein dinginlik, nee anlamnda kullanlyor, ayrca szcklerin ounun kullanm byle; dolaysyla yerel dil tmyle anlalmaz bir ey oluyor. C. L.-S.: te bu bize, belli bir sanatsal ifade tarzn yeleyiimizi yorumlamaya alrken, topluluu niin zmleme d brakamayacamz aklar. G. C: Az nce ozann, dilbilim alannda uramasna ramen, szckleri zel bir biimde kullanarak, anlamlamadan kurtulmay hedeflediini sylyordum. Bir dnr olarak sizce bu, felsefi bir tavr m? C. L.-S.: iiri ve iire zg yaratc yntemleri dndmde, zihnimde felsefi ya da metafizik bir imge veya dnce uyanmaz. Ben ozan, yapay olarak byk molekller retmeye alan bir kimyac gibi grme eilimindeyim. O byk dilbilimsel yaplar, temel maddesinin doas dilbilimsel olan youn nesneler yaratmaya alr, hedefi bir tr metadil oluturmaktr - tabii buradaki "meta" nceki metafizik anlamnda deil. G. C: Bu sylediiniz resim iin de geerli mi? Terimlerde gerekli deiiklikler yapldktan sonra, yapnn ileyii soyut ressama da

uyar hale gelebilir mi? Soyut ressam da, kendi alannda, biimler ve renkler dnyasnda kendi byk molekllerini mi aramaya koyulmutur? C. L.-S.: Yo, aralarnda ok byk fark var, nk ozann kulland malzemeler zaten anlamlanmtr; anlam olan szckler ya da szck topluluklardr onlar ve ozan, onlar birletirerek bu anlamlan deitirmeye veya zenginletirmeye alr. Oysa soyut ressamn malzemeleri, boyamalar gereklikle ilikilerini tmden yitirdikleri noktada, kendi balarna anlaml eler olmaktan karlar. Ama bu aklama dile de uyuyor diyebilirsiniz, yledir de gerekten nk, konumay oluturan elerin -ki dilbilimciler bunlara sesbirim derler... G. C: Anlamla hibir bantlar yoktur. C. L.-S.: Anlamla ilgileri yoktur. rnein Franszca'da p ve t harflerinin kendi isel anlamlan yoktur fakat, "pas" ve "tas" szckleriyle anlatlan iki anlam ayrt etmek iin kullanlrlar. Ayn ey resimde de geerli diyebilirsiniz, tuvaldeki boya lekelerinin kendi isel anlamlan yoktur ama anlamdaki ince farkllklar ayrt etmek iin kullanlrlar. Bu ancak, nesneyle bir ilikisi, ama uzak bir ilikisi olan ve boyamalarn, rnein z ve biimi, renk ve renk ayrmlarn, k ve glgeyi vb. ayrt etmek iin kulland bir resim iin geerlidir derim. Yoksa boyamalarn sistemin tmn temsil ettii, boyamann kendisinden baka ikinci bir kodun olmad ve ressamn, kurallarn bir tek dzeyde belirtmeye hakk olduunu dnd bir sistemde bu geerli deildir. G. C: Fakat bu durumda soyut sanatnn tuttuu yol, snrszca geliemez. Bir de stelik bu, sslemeye geri dnp orada kalmak demektir. C. L.-S.: te soyut resmi byle deerlendiriyorum, yani bana ca-

86

zip gelen ynleri var ama ne yapsam ssleme olduu gereini aklmdan silemiyorum. Bence sanat yaptnn en nemli zellii yoktur onda: Anlamsal bir tr gereklik sunmak. G. C: Soyut resmi dndmde onu temelsiz bir olay olarak deerlendiremiyorum. Hatta ilk ortaya kn tam olarak saptayabilsem -byle bir ey olabilse- bile bu, soyut resmin, resim geleneinin bir devam olduu gereini deitirmez. C. L.-S.: Evet, kukusuz yle. G. C: Yalnzca var olduu gereine dayanarak, onun, resim diye adlandrdmz bu tarihsel hareketin bir i yasasna denk dt dncesine varrz. Bu bakmdan soyut resmi tmyle mahkm edemem, ayrca onu, Raphael ve Michelangelo'nun eserlerinin doal bir devam olarak deerlendirmekten yanaym. C. L.-S.: Bu konuda size katlyorum. Fakat esas sorun unu bilmektir: Acaba birka yzyln resim sanatndaki evrim, yapc bir ilerlemeyi mi temsil ediyor, yoksa giderek ykc bir hal mi alyor yle ki belki de son demlerini yaadmz bir ykmdr bu..;

G. C: Byle dnen baz ressamlar var, ama tabii hepsi deil; bu dorultuda dnenlerin byk ounluu gen ressamlar. Ama tam da gen olmalar nedeniyle yarglan pek kabul grmez, nk grleri doaya yaklamlarndaki "tembellik"in bir bahanesi midir, bunu bilemeyiz. C. L.-S.: Ne olursa olsun, grlere dayanarak karar verilmez. Bunlar dorulanp dorulanmamasna baklmadan korunan kolektif grnglerdir. Resim sanatnn ileride ne olacana ilikin bir fikrimiz yok ve ben bunun ngrlebileceine inanmyorum: Resim sanatnn, tarihe karmazdan nce, bir tr zlmeye veya dalmaya uramas olasl da vardr; imdi yaadmzn, Ortaa'dakine benzer biimde hazrlanm yeni bir balang olmas olasl da... "Ortaa" terimini kesinlikle aalama olarak kullanmyorum; soyut ressamn aratrma ve tasarlarnn baz ynleriyle, kimi Ortaa dnce tarzlar arasnda, zellikle "gnosis"e, yani bilimi aabilecek bir bilgi biimine ya da dil-tesi olabilecek bir dile ulamaya almas noktasnda, benzerlik grdm iin kullanyorum. G. C: Evet ama bu syledikleriniz btn sanatlara uyar. C. L.-S.: Sanat, d dnyaya kar -dnemine gre- az veya ok dmanca bir tavr iindedir. Rnesans sanatlar iin resim, hem bir bilgi arac, hem de bir iyelik aracdr. Ayrca Rnesans resim sanatyla urarken, bunun ancak, Floransa ve baka birtakm yerlerde toplanan snrsz servetler sayesinde gerekleebildiini ve zengin talyan tccarlarn, ressamlar, dnyada gzel olan ve arzulanan her eye sahip olmalarn salama balayan kiiler olarak grdklerini hi unutmamalyz. Floransa sarayndaki resimler, mlk sahibinin, sanatlar sayesinde, dnyada baland tm zellikleri olabildiince el altnda ve geree uygun biimde yeniden yaratt kk-evreni temsil etmekteydiler.

Resim Sanatnn Gelecei

CLAUDE LEVI-STRAUSS: imdi yeniden etnolog olarak konuabilirim: Her eyden nce resim, kltrn zorunlu bir paras deildir; bir toplum herhangi bir resim sanat biimine gereksinmeden pekl var olabilir. Dolaysyla, u olmayacak bir ey deildir: Soyut sanatn ardndan... GEORGES CHARBONNIER: Resim diye bir ey kalmayabilir. C. L.-S.: Evet bu, "resimsiz" bir an douunun habercisi olan tmden bir kopu olabilir.

87

G. C: Bence Max Ernst gibi birisi -ki tavrn yanl yorumladm sanmyorum- gnmzde soyut resmin ok dkn olmas ve bu dknlerin en zengin snftan olmalar gereini, soyut resmin sonuca ulamyor olmasna balar. Max Ernst soyut resmi, gsterge niteliine sahip olmad iin mahkm eder. Ama ben sizden yanaym. C. L.-S.: Herhalde biraz nce belirttiim dorultuda deil. G. C: Yo, deil. C. L.-S.: Yine de benim savma tamamen kar deilsiniz. G. C: Soyut resimlerin satld lkelere bakmak yeter, diyor Ernst. Bunlar, insanlarn kendilerini sorgulayamadklar, hatta ie younlama adna kendini sorgulama denen eyi tmden ortadan kaldrmay istedikleri toplumlardr. Dolaysyla insanlar soyut sanat alcs olurlar, nk soyut sanat insanlara gven verir ve oturduklar yerden kalkp etraflarna yle bir bakndklarnda, herhangi bir dinsel ya da toplumsal sorunun zihinlerini bulandrmamasn salar. Huzursuzluk, rahatszlk u-yandrmad gibi, gven veren bir yn vardr. nsanlar soyut resme baktklarnda, kendilerini gvenlikte, vicdanlarm da tertemiz hissederler. Kiisel olarak kabul edemeyeceim -en azndan tmyle kabul edemeyeceim- bir bak bu; bylesine kaba bir biimdeyken kabul etmeye olanak yok. C. L.-S.: Savn temeli bir yana, toplumda -her toplumda demeliyim, nk yalnz bir kerelik olmak zere genelleme yapacam- sanatn rolnn, (yle diyelim) tketiciye, duyumsal bir doyum salamakla kalmadn dnebiliriz. Sanat ayn zamanda bir yol gsterici, bir eitim aracdr; hatta gerekliin bilgisine varma yoludur bile diyebilirim. Geri daha nce sylemitim ama ok nemli bulduumdan yinelemekte yarar gryorum: zlenimci

resim, yalnzca resim tekniinde bir dnm veya devrim ve yeni bir bak demek deildir, ayn zamanda resim temasnda daha nce tanmladmz ynde gereklemi bir devrimdir. Klasik ve hatta romantik ressamlar yalnz soylu ve grkemli manzaralarla ilgilenmilerdir; onlara dalar, heybetli aalar vb. gerekirken, zlenimcilik ok daha azyla, bir tarlayla, kk kk evlerle, birka uzun aala yetinmitir. Ve temann mtevazl, zlenimci ressamn nesnenin anlk zelliklerine -biraz nce uzamsal balamda belirttiim gelip geici zelliklere- duyduu ilgiden bamsz deildir. G. C: Evet. lke olarak her tuval dizisinin amac birdir. C. L.-S.: yle. Dolaysyla zlenimcilere duyduumuz hayranln yan sra, resimlerinin son kertede, daha nceki dnemlerde var olabilmi birok eyden vazgemesi gerektiini kavrayan bir toplumun resimleri olduunu sylememiz, onlara bir kara alma olmayacaktr. Banliy manzaralarnn soylulatrlmas ve estetik adan yceltilmesi, daha nce kefedilmemi olmalarna ramen gzel olduklar gereiyle de aklanabilir; fakat esas olarak 19. yzyl insannn Poussin'e esin veren manzaralardan eit lde nasibini alamamas yzndendir. Yaknda tmyle yok olmu olacaklar, nk uygarlk hemen her yerde onlar yok ediyor ve insanlk daha mtevaz zevklerle yetinmeyi renmek zorunda. G. C: Doru. Kendi ilerinde gzellik barndrmayan eyler, gzel klnmal rnein. C. L.-S.: Evet. Dnyann deimekte olduunun bir gstergesidir bu ve bana yle geliyor ki, zlenimcilii daha nceki sanat biimleriyle kyasladmzda onda grdmz bakaldrya; snrl banliy manzaralarndan ok (nk Montmartre, oktan kasvetli binalarla dolmu durumda) sanayi rnlerinin koullaryla uyum iinde yaamay retme misyonunu stlenen Kbizmde bir kez daha rastlanabilir. 20. yzyl insannn yaamak zorunda olduu dnya,

88

Sisley ya da Pissarro'nun ok sevdii o grece yaln krlk blgelere bile yer brakmamaktadr artk. Bu, tmyle kltr ve kltr rnlerinin istila ettii bir dnyadr ve dolaysyla balca esin kaynan yaplm eyalardan alan bir resim biimini dourur. G. C: Bu anlamda, soyut resim tmyle hakl karlabilir. Eer soyut ressamn yaplm eyay gzel bulduunu, ancak onun artk gemite kaldn ve imdi aslnda her eyin irkin olduunu dndn itiraf eder ve sonu olarak, yanstabileceim gzellie deecek tek bir nesne bile bulamadm kabul edersem... C. L.-S.: Fakat bu durumda, soyut resimle Bernard Buffet gibi bir sanatnn resmi arasnda bir tmleyicilik ilikisi olduunu kabullenmek -ne korkun bir ey- durumunda kalacaksnz. Sanki Bernard Buffet "her ey irkindir ve ben size eyleri olduklarndan da irkin gsteriyorum; nk irkinlikle birlikte yaamay renmelisiniz, nk ardnzda braktnz tek ey budur" diyormu da, soyut ressam ise "her eye kararl bir biimde srtm dnp resim yapyorum ama acaba neyin resmini?" diyormu gibi... G. C: Yalnzca, nesnelere atfetmek istediim ama edemediim isel gzelliin... C. L.-S.: Ben bu nesnelememi gzellii seilmi birtakm nesnelere, rnein deniz kabuklarna veya akl talarna atfetmeyi yelerim. G. C: Evet anlyorum. Kesinlikle savnza kar kmak gibi bir niyetim yoktu. zlenimciler ve Kbistler iin ileri srdnz savn, soyut resme uygulanabilir olup olmadn anlamaya alyordum. C.L.-S.: Ne gibi? G. C: Biri "elinizdekiyle yetinin", dieriyse "ite, iinde yaadnz dnya byle bir dnya" der.

C. L.-S.: Tamam, ama u var ki, iinde yaadmz dnya soyut resmin dnyas deildir. "Elinizdekiyle yetinin" diyenler bir tr ka zleyenlerdir ve bu bize Max Ernst'in biraz nce aktardnz szlerini anmsatyor. G. C: Kabul, fakat eer bana dnyann sunabileceinden daha stn bir ey sunduuna inanyorsam, kendimi neden resimden yoksun brakaym? C. L.-S.: Bir zm bu. Ama ben olas tek zmn, bu veya buna yakn bir ey olduuna inanmyorum. Baka bir yerde de sylediim gibi, bu gidiin tmden deimesine; esinini, dsal bir nesnenin yanslamasnda deil (nk bunun ok kolay olduunu biliyoruz - denetimimizdeki teknik aralar ve ressamlarda biriken yzyllarn deneyimi, byle bir yanslamay basit bir beceri sorunu haline getirmitir) byk olaslkla iine hi girmeyip hayalimizde canlandrmaya alabileceimiz nesnel dnyann yeniden yaratmnda arayacak olan gz yanlsamas olarak, bir uzmanlk alan olarak resme geri dne tank olmak zere deil miyiz? G. C: Zihinlerini younlatrdklar srece insanlar, herhangi bir eye inanabilirler. Acaba insann, evresindeki dnyay anlama biiminin deiime uradn syleyemez miyiz? Birka yzyl nce yaplan manzara resimlerinin gzelliinden, manzaradan, her biri gemite kalan doann ve saraylarn istenen biimde dzenlenmesinden sz ediyordunuz, insan birdenbire bakt eyin gzel olduuna karar verse, bakt o anda gzel oluverir. Poussin'in manzaralarnn tipik grkeminin, Pare Monceau'ya aktarlvermemesi iin bir neden yok. Eer sizin de dndnz gibi, birdenbire kabaca Dali'nin tanmlad trden bir resme dnme olasl varsa, bu zorunlu olmayacak m? ok aktr ki, her an olaylara bakmz deitirmeye hazrlkl olmalyz. C. L.-S.: art deil.

89

G. C: Grkem, gzellik ve yceliin farkl bir balama oturtulmas gerekecek. Ve... C. L.-S.: Birtakm gzelliklerin zenle ve aynen temsil edilmesi grevini tam anlamyla stlenirken, ayn zamanda bu gzelliklerin dnyamzda artk var olmadn ve bulunmas gerektiini de biliriz. G. C: Garip bir ey fark ettim. Arkadalarmla konuurken, Place de la Defense'da kesinin stnde duran geni beton gnelik tartma konusu olmutu. Dikkatimi eken, pek az insann aka "gzel" veya "irkin" diyecek cesarete sahip olmasyd - hatta bu cesaretin hibirinde bulunmadn bile syleyebilirim. Yorum olarak, "olaanst" olduunu sylediler. nsan aknlklarn sezebiliyor, hayranlkla kark bir aknlktr bu. Hem istasyon giriine benzedii, hem de bir 18. yzyl evini artrd biiminde dile gelen eletirinin hemen ardndan "yine de..." diye ekleyerek hayranlklarn gizleyemiyorlar. Acaba bu gelecein mimari slubu olamaz m diye kafa yoruyorlar, ama karar verebilmi deiller. nsanlar gzel olduuna karar verseler, bir anda gzel olurdu ve Poussin'in tm grkemi geni beton gnelie aktarlverirdi... C. L.-S.: Her eyden nce, ne gzel ne de irkin olmayp apayr bir kategoriye dahil olabilir. Her eyin gzellik ya da irkinlik iinde tanmlanmas gerekmiyor. Tam olarak estetik diye adlandramayacamz bir gzellik tr iinde de bulunabilir. Byk modern ehirlerin, zellikle de New York'un gzelliine hep deer vermiimdir, ama New York'un gzellii bir sanat yapt ya da insan yapm bir eyannkinden ok, binlerce yln rastlantsal rn olan bir manzarann gzellii gibidir bence. G. C: "Bana bir manzarann gzellii gibi duyurur kendini" diyorsunuz. Bu New York'u kltrle deil, doayla birletiriyor.

C. L.-S.: Evet ve bununla anlatmak istediim, Palais du RondPoint de la Defense'n bize bir ant deil, bir da gzelliinde grnebileceidir.

G. C: Bu gnmz ve amza zg bir grng mdr? nsan

kltrden ok doayla benzeen eyler mi retmeye balamtr? Sanat yaptnda ok temel, yle ki doay yanstmak veya yeniden kefetmek yerine, ona bir eyler "ekleme"yi hedefleyen bir deiim gerekleiyor olamaz m? C. L.-S.: Tanmladnz ey, gnmz insannn estetik etkinliinden ok, bilimsel ve teknik etkinliine zg bir nitelik. Modern bilimin btn byk yaratlan, insan doayla daha dorudan bir ilikiye sokar, ona uymasn salar ve onu byk doal yasalarn kantlanmasnda bir ara ya da bir etkene dntrr. Verili doadaki belirimleri gzlemlenebilir olmayan byle yasalarn bazlar, varlklarn etkinlikleri yoluyla duyurdular, nkleer gcn bar veya sava amalar iin kullanlmasnda olduu gibi... G. C: nsan, yeni yasalar eklemese de yasalarn sonularna bir eyler ekleyerek doay gizler: C. L.-S.: Evet ama toplum bu yolla estetik doyuma ulaabilecek mi? Ya da bu doyumu farkl bir alana aktarmayacak m? G. C: Grng ylesine yeni ki, sanatnn da syleyecek eyleri olabiliyor. te olayn z budur. C. L.-S.: Bundan pek emin deilim dorusu; nk doa zerindeki gleri asndan bizden kesinlikle farkl olan ilkel toplumlar rneine yneldiimizde unu grrz: Elverisiz koullan nedeniyle bu toplumlar da doayla bir anlamda dorudan iliki ierisindedirler ama arlk deil yetersizlik kanalyla kurulur bu iliki, nk belirli doal srelerden bamszlamalarn salayacak

90

aralar yoktur. Yine de bu toplumlar, sanatsal ifadelerini her tr doast ilikilerinde gerekletirmilerdir ve sanatsal doyuma yine bu ilikilerde ularlar: Sanatlar bysel veya dinseldir. Bu yzden hibir anlamda bant kurulmas gerekmiyor bence, burada yine sz konusu olan uyum tarzdr ve biz bununla ilgili olarak ngrde bulunacak durumda deiliz. G. C: Bence gnmzde sanat, demin belirimleri nceden gzlemlenebilir olmayan yasalar hakknda konuurken sylediiniz eyin zaten bilincindedir. nsan var olan -aka belirtilmemi, ancak sonradan belirtilebilecei iin potansiyel olarak tanmlanabilir olan- yasalar saptayarak, bunlara yrrle girme ans vererek, kesinlikle doaya doa katar, deta oya gibi iler onu. Sanat bunu grr, hi deilse belli belirsiz farkndadr. Her ne kadar mulk ve karanlk da olsa, bu bilinci aratrmalarna katar. C. L.-S.: Bunun, sevebileceim bir sanat biimi yaratacan hi sanmyorum. G. C: Acaba sanat iin soyut resim, belirimi gzlemlenebilir olmayan yasalarn varlklarn duyurmalarn salayan bir yol deil midir? Ve modern sanatn en belli bal zellii, ilk planda, var olann sonucunda oluan potansiyelleri gerekletirmek iin, zaten var olan bir eye bir belirleme eklemek deil midir? Tabii bu doa uzantsna doast bir e sokmak niyetinde deilim... C. L.-S.: Sanatn, kendi dnyas iinde deerlendirilmesi yerine, yalnzca d dnya ve doayla ilikisi iinde deerlendirilmesi sizce bir hata deil mi? Ben sanatnn d dnyayla ilikisini, kendinden nce gelen sanatlarla ilikisi kadar nemli grmyorum. Resim sanatnn bir "dzen"i, bir tr kapal dnyas vardr ve bence gnmz ressamnn tavrlar, bugnn dnyasndan ok gemiin ressamlaryla ilikilidir.

G. C: Yani, herkesin aa yukar ayn ynde ilerledii, tm insan hareketlerinin aa yukar ayn zamanda olutuu ve birbirleriyle bantl olduklar sonucuna varmamak m gerek? C. L.-S.: Bantlar var kukusuz. Her eyin tamamen rastgele ortaya ktn ve uygarln ufak ufak paracklardan olutuunu savunmuyorum. G. C: Oniki-ton mzik, Van Eyck'n resmiyle ayn anda ortaya kmad. Ve bence, kromatik gamn kullanlmasndan ok, endstrilemi kent toplumunun gerilimleriyle yakndan ilgili bir ollayd. C. L.-S.: Balanty grmediimi itiraf etmeliyim. Oniki-ton mzii, kendinden hemen nce gelen mzik biimleriyle ilikisi iinde anlamaya almak, barnda olutuu tm bir toplumla ilikisi iinde anlamaktan daha kolay geliyor bana. G. C: Yine de -tanmlamaktan aciz bile olsam- mziin durumuyla, iinde olutuu toplum arasnda bir bant olmal. C. L.-S.: Tabii olmal. G. C: Grnglerin ayn anda belirmesi hepten "geliigzel" (olamaz. Neredeyse "bir anlam olmal" diyeceim ama byle kavramlar, bu balamda kullanmann yanl olacam gryorum. C. L.-S.: Ama her iki yn de aklnzda tutmalsnz. Her kategoride, gecikmeler ve hz kazanmalar vardr. rnein mziin, (dier sanatsal ifade biimlerinden daha "yeniliki" olduunu dnmmdr: zlenimciliin ortaya kt dnemde yaplan mzik, mzik alannda, resimdeki zlenimcilie oranla ok daha. cesur bir atlmd. G. C: Duygulara yneliminde bir benzerlik yok muydu?

91

doa ve kltrden. Doa-kltr ayrm nasl yaplmal? C. L.-S.: Olsa bile ok nemsiz bir benzerlikti bu. G. C: zlenimciliin ortaya kt dnemde yaplan mzikte ve: zlenimci resimde, olduka benzer bir "ayrma" grngs vardr diye dnyorum. C L.-S.: Ya da yle diyelim: Biz moderni dinleyiciler iin mziin modas gemi deildir. CLAUDE LEVI-STRAUSS: Etnolog iin temel bir ayrmdr bu ve ngilizce'den gelen "kltr" kavram Franszca'da, etnoloji bilimlerinin kurucularna yklenen, allagelmi anlam tamad iin, Fransz etnologlarna birtakm glkler karan bir ayrmdr. Doa, biyolojik kaltm yoluyla elde ettiklerimizin tmdr, kltr ise dsal gelenekten edindiklerimizdir. Tylor'un klasik tanmna gnderme yapacak olursak -ezbere aktaryorum, hi kukusuz eksik olacak- kltr veya uygarlk, detler, inanlar ve kurumlarn (sanat, hukuk, din ve maddi dnyayla uramann teknikleri vb.) toplamdr, ksacas insann bir topluluk yesi olarak edindii tm alkanlk ve becerilerdir. Dolaysyla olgular iki ana kategoride toplanr: Bunlardan biri, douumuz ve ana-babamzdan, atalarmzdan bize aktarlan zellikler ve bu zelliklerim biyolojik, bazen de psikolojik bir doaya sahip olmas yznden, bizim olan her ey yoluyla, bizi hayvan soyuna balar; dieri, topluluk yeleri sfatyla iinde yaadmz tm yapay evreni kapsar. Etnoloji, ya da geni anlamda antropoloji, zoolog veya botanikinin doa alannda baard betimleme, gzlemleme, snflama ve yorumlama grevinin aynsn kltr alannda gerekletirmeye abalar. te etnolojinin doa bilimi olarak nitelenebilmesi ya da kendini dier doa bilimleri dzeyinde oluturmaya almas bu anlamdadr. G. C: yleyse bir anlamda, kltr doadan kaynaklanmaldr. C. L.-S.: Doadaki birok etkeni antrr, diyelim. stisnasz her toplumda, insanlarn temel gereksinmeleri olduu tartma gtrmez bir eydir: Yiyecek bulmalar, kendilerini souktan korumalar gereklidir, nesillerini yeniden retmeleri gereklidir vb. G. C: Peki ama kltr nasl oluur? C. L.-S.: Bu gereksinmeler btn insanlar iin geerlidir, nk

Kltr ve Dil
GEORGES CHARBONNIER: Claude Levi-Strauss, bu dizinin son konumasna geldik. Kendim etnolog olmamakla birlikte, sizinle yani bir etnologla, bilim adamyla konumaya, tartmaya altm. Bu yzden de sizi etnoloji dna kmaya zorlayacak trden sorular sordum; geri pek de dna kmak saylmaz bu, nk bence matematiin yardmna bavuran etnolog, iirsel kavraya da bavurur. O znesiyle, "dieri" ile zdelemeyi ama edineni tek bilim adamdr belki de. Ayn zamanda, bilgisini geniletirken, dilin iirsel zelliklerini kefetmek zorundadr. Etnologu alma alannn dna ekmeyi tasarladmda ya da bunu yaptm sandmda, ondan iirsel kavraya bavurmasn istediimin farkndaym. Fakat bilim adamna ynelttiim sorular onun sorularyla ayn deil ve tabii biz sradan insanlar, ocuksu bir saflkla uzmandan reete beklediimizden, onun kendine ne tr sorular sorduunu bilmek istiyoruz. Sonularla ilgilendiimiz iin vard sonulan, bizle iletiim kurmasn istediimiz iin mesajnn ne olduunu ve bilim adamlnn yan sra ozan da olan etnolog sayesinde insan esinin korunacan umduumuz iin, etnologun dier bilim adamlarna sylemesi gereken eyleri bilmek istiyoruz. Dolaysyla size son bir soru daha sormak istiyorum. Biz sradan insanlar, doa ve kltrle ilgili dncelerimizi gayet mulak terimlerle dile getiririz. Siz bilim adamlar ise belirli bir terminoloji kullanarak sz edersiniz

92

zlerinde temel ve doaldrlar. Etnologu ilgilendiren ve kltr kapsamna giren ey ise, tanmsal olarak her yerde ve her zaman ayn olan temel maddeler yoluyla, eitli toplumlarn farkl zamanlarda yaadklar -deyim yerindeyse- farkl geilerdir. G. C: Kltre iaret eden en temel gsterge nedir? C. L.-S.: Yaplm eyalarn varl diye dnld uzun sre bugn hl byle dnen birok etnolog olabilir. nsan, ho-mo faber, alet-yapan diye betimlendi ve bu zellik kltrn en can alc iareti olarak kabul edildi. Bu gre katlmadm ve kltrle doa arasndaki snn alet yapmnda deil, eklemli dilde izmenin en temel amalarmdan biri olduunu itiraf etmeliyim. Atlm, dille gerekleir; bilinmeyen gezegenlerden birinde alet yapan birtakm canl varlklar bulduumuzu farz edin, yalnzca bu olguya dayanarak, onlarn insan kategorisine dahil olduklar sonucunu karamayz. Aslnda byle yaratklara gezegenimizde de rastlamaktayz, nk baz hayvanlar -bir noktaya kadar- alet veya alet benzeri nesneler yapabilmektedirler. Yine de onlarn, doadan kltre geii tamamladklarn dnmeyiz. Fakat bir de, bizimkinden farkl da olsa bizimkine evrilebilir bir dili olan, dolaysyla iletiim kurabileceimiz canl varlklarla karlatmz dnn... G. C: Gsterge ve szcklerden oluan bir dil -ne tr olursa olsun- yle mi? C. L.-S.: Dnlebilen herhangi bir tr dil; nk dilin en temel zellii evrilebilir olmasdr. Aksi halde dil olmazd, nk dnm srecinden geerek baka bir gsterge-sistemi-ne kesin olarak evrilebilen, bir gstergeler sistemi olmazd. Karncalar, olaanst karmak yeralt saraylar kurabilir ve geliimlerinin belli bir evresinde -ki bu doada kendiliinden ortaya kmaz- karncalar iin uygun bir yiyecek olan mantar yetitirecek kadar ileri tarm biimleriyle uraabilirler; yine de ne olursa olsun hayvan soyuna

dahildirler. Ama karlkl mesaj gnderebilseydik, onlarla tartabilseydik, durum ok farkl olurdu; bu, doal deil kltrel bir olay olurdu. G. C: Demek ki tm sorunlar dille bantl. C. L.-S.: Sanatla ilgili olarak da sylediim gibi, tm sorunlarn dilbilimsel olduunu dnyorum. Birka nedenden tr dil, en bata gelen kltrel olaydr bence. nk dil, her eyden nce kltrn bir parasdr ve dsal gelenekten edindiimiz beceri veya alkanlklardan biridir; ikinci olarak topluluk kltrn zmsemenin zel bir arac, en temel yoludur... ocuk, kltrn, insanlar onunla konutuu iin renir, szcklerle azarlanr, szcklerle tevik edilir; son ve en nemli olarak da, u veya bu biimde sistemler kuran btn kltrel anlatm biimlerinin en yetkinidir ve eer sanat, dini, hukuku, hatta belki de yemek piirmeyi veya nezaket kurallarn anlamak istiyorsak, onla-n, dilbilimsel iletiimin dzenliliince eklemlenmi gstergelerden olumu kodlar olarak dnmeliyiz. G. C: yleyse dier sanat biimlerine kyasla dille daha zel bir ilikisi olmas bakmndan, iirin, .onlardan daha nce olutuunu varsayabilir miyiz, yoksa tam tersine daha sonra m ortaya kmtr? C. L.-S.: Byle bir balant kurmay gerekli grmyorum. Dilin iirde kullanm, dier estetik biimlere kyasla daha g ve karmak bile olabilir, nk dier biimler ham malzemelerini dilbilimsel tarzda kullanr ve birletirirler, oysa iir, dilin kendisinin salad malzemeyi ikinci bir ilemden geirir. G. C: O halde dil, kltrn tanm ve en can alc zelliidir. Btn sorunlar dile ilikindir tamam, ama bunlar temelde doaya ilikin deil midir?

93

C. L.-S.: Bu, kafanzdaki sorunun trne bal. G. C: Her sorun, eninde sonunda, doann bir ynnn irdelenmesiyle ilgili deil midir? C. L.-S.: Yine bir tanm sorunu bu. Eer doadan, yaadmz dnyadaki tm belirimleri anlyorsanz, kltrn kendisinin, doann bir paras olduuna hi kuku yok. Ancak doayla kltr kyaslarken, doa terimini, insandaki biyolojik kaltm yoluyla aktarlan zellikleri kapsayacak biimde, daha snrl bir anlamda ele alyoruz. Bu adan, doa ve kltr karttrlar, nk kltr biyolojik kaltmdan deil dsal gelenekten, yani eitimden kaynaklanr. Kltrn kendisi; insanlarn var olduklar, dili kullandklar ve detleri, kurumlan bakmndan birbirinden farkl toplumlarda rgtlenmi bulunduklar olgusu, tm bunlar, bir bakma, doann parasdr diyebilirsiniz ve metafizik bir varsaym da olsa, doann birlemi ve badak bir btn olduuna inanabilirsiniz. Ama pratik adan buna gerek yoktur, nk en azndan imdilik, bilim bize doann "katmanl" temsili denebilecek bir ey sunar. Burada katmanlar arasnda kopukluklar boy verir ve sonu olarak doa-kltr kopukluu, birok kopukluktan yalnzca biri, uygulamada alma alanmzn snrn tanmlamamz salayan biim olabilir. G. C: Bu kopukluk doadan m kaynaklanr, dilden mi? C. L.-S.: Yntembilimsel adan, dil doaya ilikin bir grng deildir. G. C: Ama doay ancak dil yoluyla inceleyebilirim. C. L.-S.: Hi kukusuz ve doay inceleyen bilimin kendisi, kltrel bir grngdr.

G. C: Peki, kopukluu, kefettiimde, bunun kullandm arata deil de doada olduundan nasl emin olabilirim? C. L.-S.: Felsefecilerin kukusuz hem ok nemli hem de ok ilgin bulacaklar felsefi sorular, ok byk sorular soruyorsunuz. Ancak etnolog, bu tr sorunlara kafa yoruyor olsa, felsefeci olurdu ve etnolojiyle uraamazd. Onun ilevi ok daha mtevazdr; belli bir alann, yani tm kltrel grngler kategorisinin snrlarn izmeyi kapsar ve bu nceden belirlenmi alanda etnolog, botanikinin, zoologun ya da entomoloun yerine getirdii grevin bir benzerini, betimleme ve snflandrma grevini stlenir... Tabii bu demek deildir ki, frsat bulduka byle temel sorunlar dnmyoruz (dnmemek elimizde deil zaten) ama bunlar etnologun alma alannn dndadrlar. ' Biraz nce sylediim doruysa, yani kltrn kstas dilse, ortaya attnz sorun, bizi dilin kkeni konusuna gtrr. Biliyorsunuz, bu son derece tartmal bir konu ve felsefeciler uzun sreden beri u elikili olguyla urayorlar: Dil her zaman var olmamtr, te yandan nasl ortaya ktn da hi kimse bilmemektedir; nk ortaya kmas iin, birinin onu icat etmesi yetmez, gnderme yaplan kiinin de kendisine ne sylendiini anlamas gerekir. Dilin kkeni konusunu zmlediimizde/zmlersek, kltrn doada nasl boy verdiini ve bir kategoriden bir dierine geiin nasl olabildiini anlayacaz. Fakat etnolojinin konusu deildir bu; nk insandaki ve hayvandaki entelektel sreler arasndaki esas farkllkla, insan beyninin yaps ve insana zg bir fonksiyonun, simge kullanmnn ortaya kmasyla ilgilidir. Beynin yapsnn ve ileyiinin kesinlikle akla kavumasn gerektirdiinden, psikolojik, hatta anatomik ve fizyolojik bir konudur. yle sanyorum ki, sibernetik ve bir bakma beynin etkinliine benzeyen baz etkinlik trlerinin, nesnel olarak tekabl edebilecei karmaklk dzeyini deneysel olarak incelemeyi olanakl klan, elektronik hesap makinalar sayesinde zmne hz verilen bir konudur ve etnoloji d bir konudur artk. Etnologun tm yapabilecei, dier dallardaki meslektalarna, temel konunun

94

dil olduunu sylemektir. Dilin kkeni ve doas konusu zldnde tesini, yani kltrn ne olduunu ve grnmn nasl gerekletirdiini, sanatn ne olduunu ve teknolojik becerilerin, hukukun, felsefenin ve dinin ne olduklarn aklayabiliriz. Fakat bu gizi zmek, biz etnologlarn harc deildir. Bizim btn bildiimiz, dnyadaki halklarn, en eski ve aa durumdaki tm insanln eklemli dile sahip olduklar, dilin ortaya kyla kltrn ortaya knn i ie getii ve bu yzden de zmn etnologlar tarafndan bulunamayacadr. Biz dili verili e alp, karz yola...

de table (1968), IV. Cilt: L'Homme nu (1971); Le Regard eloigne (1982), La parole donnee (1984), Regarder, ecouter, lire (1993).

"nsz"n yazar ve bu kitabn oluumunu daha fikir aamasndan kendisine borlu olduumuz OLiVIER ABEL, 1980-84 yllar arasnda Galatasaray Lisesi'nde felsefe retmenlii yapmtr. Halen ayn grevi Paris'te srdrmektedir. LeVi-Strauss'la radyo konumalarn gerekletiren GEORGES CHARBONNIER, 1949'dan beri Fransz radyosunda alan, zellikle bilim ve sanat konularnda uzmanlam nde gelen bir program yapmcsdr. Metis Yaynlar pek Sokak No. 9, 80060 Beyolu/stanbul

Claude Levi-Strauss IRK, TARH VE KLTR LEVI-STRAUSS, 1908 doumlu. 1934-37 yllar arasnda Brezilya'da Sao Paulo niversitesinde sosyoloji profesrl yapt ve ilk saha almalarn da burada gerekletirdi. 1941-45 aras New York'ta New School for Social Research'te ders verdi. "L'analyse structufale en lingu-istique et en anthropologie" (Dilbilim ve Antropolojide Yapsal zmleme) adl tartma ac makalesini bu dnemde yaynlad (1945). 1950-79 yllar arasnda Paris niversitesi Uygulamal Yksek Aratrmalar Okulu'nda sosyal antropoloji almalar yneticisi olarak, grev ald. Bunun yan sra 1959-82 yllar arasnda College de France'ta yine antropoloji krssnde eitim verdi. Brezilya'nn yan sra, bugnk Banglade'te de alan almalar yapan LeVi-Strauss, 1973'te Academie Franaise yeliine seildi. Balca yaptlar: Les strutures elementaires de la parente (1949); Race etHistoire (1952; ilk basm: Irk ve Tarih, Metis Yay., 1985); Tristes Tropigues (1955; Hznl Dnenceler, Yap ve Kredi Yay, 1994); Anthropologie structurale (I. Cilt 1958; II. Cilt 1973); La Pensee sauvage (1962, Yaban Dnce, Hrriyet Vakf Yay., 1984); Mythologiaues, I. Cilt: Le Cm et le Cuit (1964), II. Cilt: Du miel aux cendres (1967), III. Cilt: L'origine des manieres
95

IRK, TARH VE KLTR Claude Levi-Strauss zgn Ad:

Race et Histoire, Unesco bror, 1959; "Race et Cultu-re", Revue internationale des sciences sociales, c. XXIII, say 4,1971; Entretiens avec Claude Levi-Strauss, Fransz Radyo Televizyon Kurumu, 1959. Bu evirinin btn yayn haklar Metis Yaynlar'na aittir, 1994. "Levi-Strauss'a kinci nsz", Olivier Abel, 1994. Birinci Basm: Nisan 1985 Geniletilmi ikinci Basm: ubat 1995 nc Basm: Haziran 1997 lk basmdaki nszn gncelletirmek amacyla Olivier Abel'in "Le'vi-Strauss'a kinci nsz" ve Levi-Strauss'un 1971 tarihli "Irk ve Kltr" makalesi eklenmitir. Dizgi ve Bask ncesi Hazrlk: Metis Yaynclk Ltd. Kapak ve Bask: Yaylack Matbaas Cilt: rnek Mcellithanesi ISBN 975-342-61-7

You might also like