You are on page 1of 5

Marta Harnecker’in Topraksız Köylüler Hareketi Hakkındaki

Olağanüstü Kitabına Önsöz


MIGUEL URBANO RODRIGUEZ1
14 Mart 2002
İspanyolca’dan Çev.: MARIACARLA BASSEGIO
Türkçe Çeviri : Akın Sarı

Topraksız İnsanlar Toplumsal Bir Hareket Kuruyor2 çarpıcı bir kitaptır. Yazar okuru
bilinmeyen bir dünyaya, sürekli sürprizlerle dolu duygusal bir yolculuğa doğru yürüyüşe
çıkarır. Topraksız İşçiler Hareketinin (MST) konusu neredeyse bir efsane oldu. Hakkında çok
şey söylendi, ancak MST çok fazla bilinmez.

Brezilya’da MST üzerine önemli çalışmalar yayınlandı, bunların arasında Hareketin en


önde gelen liderlerinden, João Pedro Stédile’nin, MST’nin tarihini Brezilya toplumunun
mücadeleleri bağlamında değerlendirdiği [evoques] röportaj-kitap Brava Gente (Cesur
İnsanlar) vardır.

Marta Harnecker’in kitabı şu anda MST üzerine daha geniş nitelikli yabancı kaynakça
ihtiyacını karşılamaktadır. Onun çalışması halen milyonlarca insan için gizemle ima edilen bir
örgüt hakkındaki ciddi bir meraka cevap niteliğinde ortaya çıkar.

Şilili sosyolog Harnecker bilgisinden beklemeye alışkın olduğumuz aynı metodoloji ve


titizlikle, sürekli olarak kendine özgü özel dinamikler edinmek için şiddete dayanmayan
yollar izleyen bir hareketin sürdürdüğü bu mücadeleye ışık tutmak için yalın fakat iletişimsel
bir tarza yeniden döner. Günümüzde MST giderek daha fazla, Brezilya toplumu içersindeki
devrimci değişimler için bir araç gibi görülmektedir. Bu süre giden alışılmamış devrimin
aktörleri yazarın özel ilgisine maruz kalır.

Bütün bunlar, bir milyon hektardan daha fazla toprağı kapsayan birkaç çiftliğin
(fazendas) bulunduğu -en geniş yüzeyin Belçika’nınkine eşit olan- 30.000 kilometre karelik
bir ülke/kıtada içerisindedir. Latifundia1 kelimesinin hafif kaldığını ve trajedi içerisinde
şekillenen bir gerçekliği tam anlamaya meydan vermediğini okuyucunun fark etmesine
yardımcı olmak için bu olguyu belirtiyorum: toprağa sahip olmayan köylülerin toprağa dair
dünyevi özlemi.

1
İlk defa eski Roma aristokrasisinde görülen çok geniş özel toprak mülkleridir. Kapitalist bir girişim olarak
değerlendirilen ve günümüzde, özellikle Latin Amerika’da, halen görülen latifundia büyük toprak sahiplerinin
elinde bulundurduğu arazilere verilen isimdir. (ç.n)
Marta’ya göre, “topraksız köylüler için tek çıkış yolu her nerede yaşıyorlarsa toprağı elde
etmelerini sağlayacak çeşitli eylemler bulmaya çalışmaktır –özellikle ülkenin her bölgesinde
haddinden fazla işlenmemiş toprak olduğunu dikkate alırsak. [...] toprağın işgali bundan sonra
baskının temel aracı ve politik bilinçlenme ve binlerce köylünün toplumsallaşması açısından
ilk okul olur.

Kuruluşundan bu yana 17 yıl boyunca, MST yaklaşık olarak 350.000 köylü aileyi
yerleştirebilmiş ve “vakitlerinin gelmesini bekleyen” 100.000’den daha fazlası 500 kampa
dağıtılmıştır.

Eğer MST efsanesini mümkün kılan kadın ve erkekler hakkında derin bir anlayışa
ulaşmamış olsaydı, Tarihsel Materyalizmin Temel Kavramları3 kitabının yazarı Marta
Harnecker bu kitabı yazamayacaktı. Eğer köylüler bütün bu yıllar boyunca, toprağı işlemek
için koşullar yaratarak, mücadele etmemiş olsaydı toprağın zapt edilmesi hiçbir şey ifade
etmeyecekti. Her şeyden yoksun oldukları bir gerçektir: makineler, tohumlar, sığır, kredi,
teknik beceri, ticaret dükkânları.

Bu gerçeği ağırlaştıracak daha fazla engel ortaya çıktı. Büyük toprak sahipleri –belki de
Latin Amerika’daki en gerici tarımsal oligarşi- bu tehdidi hissetti ve çoğunlukla hükümet
liderlerinin suç ortakçılığı gözetiminde, cezai yöntemler kullanarak, MST’ye karşı gerçek bir
savaş açtı. Marta, aynen silahsız bir ordunun disiplinine sahip olan bu topraksız işçilerin her
çeşit şeye karşın onların direnişine nasıl karşı koyduklarını anlatır: zulümler, işgal edilen
topraklardan zorla çıkarmalar, hem polisin hem de silahlı haydutların saldırganlığı, hapis ve
işkence, sendika bürolarına saldırılar ve ateş açmalar, toplu cinayetler, uydurma kanıta
dayanan sahte duruşmalar.

Bu nefret ve terör atmosferine rağmen, MST büyüdü ve yirmi yıldan daha az bir sürede
“sistem tarafından dışlanan (topraksızlar, evsizler, ve işsizler) birçok kesimin eylemlerini
destekleyerek neo-liberalizme karşı mücadelede başlıca ulusal referans” oldu.

Eğer Marta Harnecker akademik bir araştırmacı tutumunu benimsemiş olsaydı,


okuyucunun topraksız işçilerin meydan okuyuşunun hem gücünü hem de boyutunu, Hareketin
önderlerinin korkunç ıstıraplarını ve projesini benimseyen, böylece hareketin devamlılığını
garanti eden kuşağın inatçılılığını hissederek bir filmdeki gibi eylem içerisine girdiği bunun
gibi bir kitabı yazamazdı. Marta başka bir yol seçti. Hareket üzerine belgelerin
incelenmesinin, dosyalardaki ve kütüphanelerdeki çalışmaların hiçbir zaman bu epik şiirin
aktörleriyle doğrudan ve samimi ilişkinin yerini tutmayacağını anladı.
Yazar doğrudan savaş alanına gitti. Kampları ziyaret etti, yerleşimlerin ve kır köylerinin
(agrovillas) toz ve çamuruna battı, Rio Grande, Santa Catarina, Paraná de São Paulo, Bahia,
Mato Grosso ve Pernambuco’daki köylü liderlerin yaşamlarını paylaştı. Onların bir kere
güvenini kazandığında, hepsinin anlattığı hikayeleri, Brezilya topraksız köylülerinin daha
geniş kısımlarının sahici, çarpıcı ve güzel tarihini dinledi.

Geldikleri eyaletlere göre çok farklı kültürlere ve alışkanlıklara sahip insan


topluluklarında geçirilen uzun geceler esnasında ortaya çıkan bu deneyim, bu vizyon ve bu
yorum gerçek bir muamma yaratan ve mistica olarak adlandırılan şey hakkında yanlış
anlamanın üstesinden gelmede Marta’ya yardımcı oldu.

Bazıları bu mistiğin içerisinde panteist tonlar içeren bir çeşit dini fikir görür. Marta bunu
topraksız köylülerin zaferindeki inanç ve moral gücün ifadesi olarak açıklar, bu köylülerin
inancı insanın dayanışmacı bir varlık olduğudur. Bilimsel-ideolojik temelleri henüz sağlam
olmasa bile, kendilerini ezen kapitalist neo-liberal toplumsal düzene karşı tek alternatifin
sosyalizm olduğunu düşünmelerine imkân veren esas olarak bu inançtır. MST bütün kolektif
faaliyetlerinde tinsel davranışları işler. “Şarkı, tiyatro, şiir, dans, düşler –hepsinin MST
sembolleriyle (bayrakları, ilahileri) birlikte önemli rolleri vardır.”

Bizden önce, örneğin, On Ahlâki Emri MST’nin hem toprak hem de yaşamla bağlılığını
özetleyen bir kurallar düzeni olarak açıklayan varoluşçu bir düşünce vardı. Liderlerinden biri
olan Irma Bruneto, öncelikle onların dayanışmacı hislerinden kaynaklanan bu gücün onları
sözüm ona elde edilemez toplumsal ve ekonomik zaferlere nasıl götürdüğünü açıklar -hektar
başına modern çiftliklere (fazendas) kıyasla bazı MST yerleşimlerindeki mahsul artışı,
karmaşık teknolojiler gerektiren ürünler gibi- ve daha sonra aydınlatıcı bir açıklamayla şunu
dile getirir: “MST bir çeşit Devlet oldu. Biz devletin yapması gerekeni, ve çok daha fazlasını
yapıyoruz.” Irma’nın abarttığını düşünmüyorum. Onun sözleri Hareketin işleri devrimci bir
tarzda dönüştürme arzusunu yansıtır.

Marta Harnecker’in büyük meziyetlerinden biri de çok güç bir düşünceyi iletme
yeteneğiydi: MST köylülerinin tarih yazdığı muazzam mücadelenin heyecan uyandıran
safhasını, asıl zaferleri hayâl gücü, sıkı düşünceler, inceleme ve disiplin mahsulü olan –
hatalarının üstesinden gelmelerini sağlayan ve bir eğitim ve yaratıcılık kaynağına dönüşen
tutumlar- bu uzun yolu izlemek.

MST’nin birçok zayıf noktası bulunmaktadır: her zaman gerçek ve düşler arasında bir
gedik olur. Marta tarafından toplanan kanıtlar bu güçlüklerin üstünü örtmez –aksine, bunlar
ham bir şekilde açıklanır. Ve yine de, Hareketin bunlara karşı koyma arzusunun bir sonucu
olarak umut güç kazanır.

Marta büyülü gerçekçiliğe2 dayanan ve bir romandan çıkmış gibi görünen MST’nin
günlük mücadelesinin birçok yönünü –kapıları sürekli bir eğitimsel devrime açan okul ve
kamp ya da yerleşim arasındaki ortak yaşam- güçlü kanıtlarla donatmak için bazı kısımlarda,
usulünü olmasa da, alışılmış edebi tekniğini terk etti. Modern bir epik olarak yorumladığı
aktörlerin iç dünyasını açıklamak için, bu sosyal bilimci bir yazar olarak iletişim kurma
biçimini değiştirme ihtiyacı hissetti. Bu sayfaların çoğunda kelimeler bir enstrüman ve yalın
bir anlatı içeren bir makalenin iletemeyeceği hisler ve duygular için bir kanal oldu.

Bu güzel kitapta, okuyucu olağanüstü aktörler ve bununla beraber geleceğe götüren


yolculukta MST’nin yaşadığı çetin insani serüvenle heyecanlandırılır. Yolculuk, yaşam ve
düşler uzun ve maceralı bir yolculuk içersinde ahenkli bir şekilde eriyip kaybolur. Kelimeler
insana özgü bir hal alır ve bize miras kalan şey düz yazı şeklinde yazılmış bir şiirin gizemi,
güzelliği ve ritmidir.

Marta Harnecker insanlığın bin yıllık toprak mücadelesi tarihinde derin bir etki bırakacak
olan bir toplumsal hareket hakkında çok önemli bir kitap yazmıştır.

NOTLAR

2
Gündelik hayat pratiklerinin fantastik edebiyat öğeleriyle birleştirildiği mit ve peri masallarından
izler taşıyan edebiyat akımının adı. Başlıca temsilcileri arasında Gabriel Garcia Marquez, J. Luis
Borges, John Fowles ve Gunter Grass sayılmaktadır. (ç.n)
1
Portekizli yazar ve gazeteci. Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin ve Batı Avrupa Birliğinin bir üyesiydi ve,
daha önce, Brezilya gazetesi O Estado de Sao Paulo’nun baş editörüydü.
2
Marta Harnecker’in bu kitabı yakında Siglo XXI España yayınevi tarafından basılacaktır.
3
62 baskı yapan bu kitap Meksika ve İspanya’da Siglo XXI tarafından basılmıştır. İspanyolca konuşan ülkelerde
bir milyondan daha fazla kopyayla satılmış ve Fransızca, İngilizce, Portekizce ve Yunanca’ya çevrilmiştir.

You might also like