You are on page 1of 165

EVRM KURAMI VE BANAZLIK

Prof. Dr. Cemal YILDIRIM

NDEKLER :
I. BLM
DN LE BLMN BADAMAZLII Soru 1: Dinsel banazlk ile bilim neden badamaz? Soru 2: Kavgann kkeninde ne vardr? Soru 3: Dinsel banazlkta tehlikeli olan nedir? Soru 4: Bilimsel devrim teolojiyi nasl etkiledi? Soru 5: Kavgann sorumlusu kimdir? Soru 6: Kamplama nasl balad? Soru 7: Pozitivist yaklam gereki miydi? Soru 8: Pozitivist iyimserlik neden srekli olamazd? Soru 9: Biyolojide mekanik aklama yeterli deil midir?

II. BLM
EVRM DNCES Soru 10: Evrim dncesi nasl dodu? Soru 11: Evrim dncesi hangi an rndr? Soru 12: Evrim dncesinin biyolojide ncleri kimlerdir?

Soru 13: Lamarck kuram nedir? Soru 14: Lamarck kuram niin yeterli grlmemitir? Soru 15: Evrim kuram nedir? Soru 16: Darwin kimdir? Soru 17: Trlerin Kkeni nasl yazld? Soru 18: Darwin devrimi nasl algland? Soru 19: nl "Oxford Tartmas" nasl geti? Soru 20: Badamaz iki dnya m? Soru 21: Darwin yeterince anlalm mdr?

III. BLM
DARVNCLKTE YETERSZLKLER Soru 22: "Yaam Savam" nasl yorumland? Soru 23: Evrim srecinde dayanmaya yer yok mudur? Soru 24: Evrim kuramnn yol at ikilem neydi? Soru 25: "Darwincilik" nedir? Soru 26: Darwin'in kaltm bilgisi yeterli miydi? Soru 27: Kaltm nedir? Soru 28: Mutasyon nedir? Soru 29: Doal seleksiyonun bilimsel konumu nedir?

Soru 30: Evrim bir amaca ynelik midir? Soru 31: Evrim rastlant varyasyonlarla aklanabilir mi? Soru 32: Doal sreleri tmyle ereksiz saymak yerinde midir? Soru 33: Daha doyurucu bir aklama gerei var mdr?

IV. BLM
EVRM KURAMININ BLMSEL KONUMU Soru 34: Evrim kuramna tepkilerin kayna nedir? Soru 35: Bilimsel eletiriler nasl yorumlanmaldr? Soru 36: Lamarck'n evrim kuramn nasl niteliyebiliriz? Soru 37: Evrim, kantlanm bir olgu deil midir? Soru 38: Fosillerden ne reniyoruz? Soru 39: Yapsal benzerlikler ne gstermektedir? Soru 40: Baka kantlar yok mu?

V. BLM
YAAMIN KKEN Soru 41: Nesnelerin kkeni nedir? Soru 42: Yaamn kkeni nedir? Soru 43: Canimin kayna cansz madde midir?

Soru 44: Canl - cansz ayrm kesin deil midir? Soru 45: Uzay moleklleri ne gstermektedir? Soru 46: Laboratuvarda canl retilebilir mi? Soru 47: Virsler neyi kantlamaktadr? Soru 48: Gizemli kavramlarn sonu mu?

VI. BLM
NSANIN BYOLOJK EVRM Soru 49:Teoloji insann konumu konusunda niin duyarldr? Soru 50: nsanla maymun akraba mdr? Soru 51: Maymunla insann yaknlk derecesi nedir? Soru 52: Kromozomlardan ne reniyoruz? Soru 53: Paleontolojik aratrmalar ne gstermektedir? Soru 54: Homo Habilis, Homo Erectus, Sonras? Soru 55: nsann ayrc zellii yok mudur? Soru 56: Evrim srekli bir ilerleme midir? Soru 57: nsan evrimi aklanabilir mi? Soru 58: nsann biyolojik evrimi neden durma noktasna gelmitir?

VII. BLM
NSANIN KLTREL EVRM Soru 59: nsann doadaki konumu nedir? Soru 60: nsan canllar dnyasndan niin koparamayz? Soru 61: nsanla hayvanlar arasnda psikolojik benzerlikler var mdr? Soru 62: nsann konumu nedir? Soru 63: nsann ayrc zellii yok mudur? Soru 64: Kltrel yaamn biyolojik temeli var mdr? Soru 65: Antropolojiden ne reniyoruz? Soru 66: Kltrel kaltmn ayrc zellii nedir? Soru 67: Dnce fizyolojiye indirgenebilir mi? Soru 68: Darwin'i dnr olarak nasl niteleyebiliriz?

VIII. BLM
TANRISAL DZAYN Soru 69: Dzen, Tanrsal varln kant mdr? Soru 70: Doal seleksiyon dzenleyici midir? Soru 71: Doal seleksiyonu ileten nedir? Soru 72: Kk bir varyasyon nasl nemli olabilir?

Soru 73: eliki nerededir? Soru 74: Doal seleksiyon her zaman uyum salar m? Soru 75: Uyum bir plan m yanstmaktadr? Soru 76: Voltaire'in isyan neye?

IX. BLM
YARATILII SAVLAR VE TAKTKLER Soru 77: Yaam anlk bir yaratmayla m ortaya kt? Soru 78: Trler sabit midir? Soru 79: Bilimde arptma taktiine yer var mdr? Soru 80: Mantk oyunu mu? Soru 81: Olgular yadsnabilir mi? Soru 82: Mutasyon yenilik getirmez mi? Soru 83: Yenilik yalnzca yaratmayla m olasdr? Soru 84: Doal seleksiyon yenilie yol amaz m? Soru 85: Fosiller evrimi kantlamyor mu? Soru 86: Faizm'den evrim kuram m sorumludur? Soru 87: Evrim bir din midir? Soru 88: Yanllanma olaslndan yaratllar ne anhyor?

X. BLM
DEOLOJ BUYRUUNDA BLM Soru 89: Sorun nedir? Soru 90: Neo-Mendelizm'den ne anlyoruz? Soru 91: Michurinizm nedir? Soru 92: deolojinin buyruuna giren bilim ne olur?

XI. BLM
BLM LE DEOLOJ Soru 93: Bilim ile ideoloji niin badamaz? Soru 94: deolojinin bilimsellik sav iin ne diyeceiz? Soru 95: Bilimin ideolojik olduu sav doru mudur? Soru 96: Bilim felsefesinden beklenen nedir?

XII. BLM
BLM LE DN Soru 97: Bilim ile din ne ynden badamaz? Soru 98: Teolojinin tepkisi neye yneliktir? Soru 99: Teolojinin "Bilimsellik" sav geerli midir? Soru 100: Barma olana var m?

I. BLM

DN LE BLMN BADAMAZLII
Akln, Sokrates'ten bu yana, yobazlk ve hurafeye kar at sava henz kazanlm deildir. Isaac Asimov

Soru 1: Dinsel banazlk ile bilim neden badamaz? Din ile bilim her dnemde aktan ya da st rtl atma iinde olan iki kltrel etkinliktir. atmann kkeninde banazln zgr aratrmaya olanak tanmak istememesini bulmaktayz. Bilim doada olup bitenleri betimlemeye, aklamaya ynelik bir almadr; amac evreni anlamak, yntemi nesnel gzleme dayal ussal karmdr. Dine gelince, burada daha karmak, ok ynl bir olayla kar karyayz. Basit bir zmleme, zellikle gksel dinlerin ana eyi ierdiini gstermektedir: (1) Yalnzlk ve yetersizlik duygusu iinde olan kiiye ruhsal erin ve doyum olana salayan bir tapnma biimi; (2) Belli ahlk kurallarna dayal toplumsal bir dzen; (3) Evreni ve evren iindeki insan yaamn anlaml klan hazr, anlalr bir aklama. Bu enin hem anlam, hem geerlik temeli "Tanr" denen yetkin, yaratan, balayan, koruyan, ama

gerektiinde cezalandran yce varlk kavramnda yatmaktadr. Baka bir deyile, dinin tm boyutlarnda aktan ya da rtl Tanr dncesi vardr. Tanr, tapnma etkinliinin ynelik olduu varlk, ahlk kurallarnn gerekesi ve yaptnm gc, bilgimizin yanlmaz kaynadr. Bilimin dinle badamazl yalnzca "teoloji" diye bilinen nc e bakmndandr; tapnma gereksinimi ve ahlaki dzen bilimin inceleme alan dnda kalan konulardr. Din evreni aklama ilevinde banaz ve tekdzedir; zellikle her eyi aklad savnda olan teoloji yeni aray ve bululara kapaldr. Teolojinin bilimle kavgas dncede tekelci egemenliini yitirme korkusudur. Gemite teologlar bir tr "lm-kalm" savana iten iki byk olay bu kavgann unutulmaz rnekleridir. Bunlardan biri "Kopernik Devrimi" diye bilinen gelime, dieri "Darwin Kuram" denen evrim dncesidir. Birincisi, zerinde yaadmz gezegeni evrenin merkezi olmaktan kard; ikincisi, insan tm dier canllar gibi doann bir paras, evrim srecinin bir rn sayd iin teolojiye ters dmtr. Ortaa karanlnda kalplaan teolojik retinin zihinler zerindeki egemenliini bilimle paylamas beklenemezdi, kukusuz. Dnyann nasl olutuu, canllarn nasl ortaya kt kutsal kitaplarda yazlyd. Kilisenin tepkisinden korkan Kopernik kitabnn yaymlanmasn yaamnn son ylna kadar geciktirme zorunda kalmtr. Darwin de kuramn aklama konusunda uzun sre ekingen davranr; Wallace'n almasyla karamasayd, belki de, Trlerin Kkeni'ni yazma yoluna bile gitmeyecekti.*

* Wallace ile ilgili aklama iin baknz Soru 17. Cemal Yldrm Evrim Kuram ve Banazlk
11

Soru 2; Kavgann kkeninde ne vardr? Astronomide Ptolemi sistemiyle birlikte insann doa iindeki zel yerine ilikin geleneksel inanc da ykan Kopernik, teologlarn tepkisini nlemek iin kitabna nsz yazan dostu Osiander'in u szlerine gz yummak zorunda kalmtr: Bu kitapta nerilen sistem yalnzca aklamaya ynelik matematiksel bir hipotezdir; felsefi doruluu sz konusu deildir. "Matematiksel hipotez" ile "felsefi doruluk" diye yaplan ayrm kiliseyi yaklak yz yl harekete gemekten alkoyar. Ne var ki, kilisenin daha batan tedirgin olduu bellidir. Reformcu Luther bile, "Bu budala kafamz kartrma hevesindedir; oysa kutsal kitap bize Joshua'nn arz deil gnei durdurduunu syler," diyerek Kopernik'i knamaktan geri kalmamtr. Tehlikenin tam anlalmas 17. yzyln balarn bekler. Gidiin farkna varan kilise artk kararldr: nce Bruno'yu gzler nnde yakarak, sonra Galileo'yu iki kez engizisyon mahkemesinde yarglayp ilerlemi yana karn ev hapsine mahkm ederek tepkisini ortaya koyar. Ancak engizisyon terr beklenen etkiyi salamaz; bilimi durdurmaya olanak yoktur artk! Kopernik, Kepler ve Galileo'nun nclnde balayan bilimsel devrim 17. yzyl boyunca sren byk atlmlaryla stnln kurma yolundadr. Teoloji, tm direnme, yldrma ve sindirme abalarna karn fiziksel bilimlere yenik dmtr. Artk pek az kimse arzn dz olduu, evrenin merkezinde yer ald, gnein arz evresinde dnd, tm nesnelerin toprak, su, hava ve ateten olutuu gibi antik retilere inanmakta; deprem, sel, yangn ve frtna ykmlarna Tanr'nn gnahkr kullarna uyars gzyle bakmaktadr. Ksacas, kilise iin kazanma ans yoktur. Ama sava bitmemitir: bir cephede yenik den karanlk g, baka bir cephede mevzilenmekten geri kalmaz. Bilime kar sava daha sonra evrim konusunda srdrlecektir. Din ile bilimin tarihsel kavgas kimi dnemlerdeki atekese karn hibir zaman barla sonulanmamtr. Darwin, Galileo, vb. bilginler zerinde koparlan frtnalar su yzne vuran alkantlardr. Kavgann nedeni daha derinlerde yatan metafizik

anlaylar arasndaki elikidedir. Din bir yanyla ideolojiktir; tm ideolojiler gibi arad mutlak iktidar, paylamaya raz olmad ey egemenliktir. Soru 3: Dinsel banazlkta tehlikeli olan nedir? Din ideolojik yanyla totaliterdir; dnce, aratrma ve tartma zgrlne dayanan, duraksama ve kuku ieren bilime hogryle bakmaz. Bilimsel anlayn yaygnlk kazanmas, teolojik otoritenin giderek yok olmas demektir. yle bir gelimeye izin verilemez, elbet. Teoloji ile bilim arasnda gzden kamayan balca fark teolojinin dogmalara ballnda, bilimin eletiri ve kukuya yer vermesinde kendini gsterir. Teologlar iin kutsal kitapta yer alan retiler her trl kuku tesinde mutlak dorulardr; eletirilemez. Oysa bilimde kuku veya eletiriye kapal hibir doru yoktur; gzlem ya da deney sonularyla ters den hibir sava, nereden ya da kimden kaynaklanrsa kaynaklansn, geerlik tannmaz. Teologlarn gzleme dayanan, kuku ve eletiriye ak bilime tepkileri doaldr; kutsal retilerin ne ussal eletiriye, ne olgusal yoklanmaya dayanma gc vardr. Engizisyon zgr araya duyulan korkunun rndr. Son drtyz yl boyunca bilimin hem kuramsal alanda, hem teknolojide sergiledii gz kamatrc baarlar karsnda teoloji nemli lde geri ekilme, dahas bilime katlanma grnmne girmitir. Teologlarn durumu kurtarmak iin kutsal kitabn bilimsel sonularla elien retilerini szsel anlamlar dnda mecaz ve alegorilere bavurarak yorumlama yoluna gittiklerini grmekteyiz. Oysa gemite (17. yzyln ortalarna gelinceye dek) kilisenin bilim adamlarn engizisyon terr altnda tuttuu iyi bilinmektedir. Aslnda dinsel banazlk ya da ideolojik fanatizm gnmzde bile hemen her lke iin kayg konusudur. Ne var ki, dnce ve inan zgrl geleneini kurmu ak toplumlarda, ne trden olursa olsun banazln etki alan snrldr; kuraca egemenlik yzeysel ve geici olmaktan ileri gemez. Tehlike hmanist gelenekten yoksun, tartma ve eletiriye kapal tekdze toplumlar iin byktr. Hristiyan fanatizminin Bat dnyasnda ortaa egemenliine dnmesi uzak bir olaslk bile deildir. Kald

ki, Hristiyanlk kkeninde devlet egemenliine deil, kiisel inanca dayanan bir dindir. Kilisenin kurumsal egemenlii sonraki bir olaydr; Hristiyanln zne aykr bir gelimedir. Oysa slamiyet devlet egemenliini ieren totaliter bir dindir. slamiyetin egemen olduu toplumlarn tarihsel yaants, zellikle son bin yl iinde, belli kalplar iinde donuk kalm, yeni deneyimlere, zgr ve yaratc etkinliklere alma olana bulamamtr. Nitekim gnmzde hibir slam lkesinin gerek anlamda bilim, sanat ve siyasal zgrlkleri benimsedii, ak toplum dzenini gerekletirdii sylenemez.

Soru 4: Bilimsel devrim teolojiyi nasl etkiledi? Teoloji ile bilim ou kez ayn kltr evresinde bile birbirinden kopuk kalan dnme biimleridir. Bugn bile teolojiye bal pek ok felsefecinin (rnein, Mortimer Adler ve Jacques Maritain) bilimin ortaya koyduu tm gzlemsel veri ve kantlar grmezlikten gelerek, teolojinin olgulara ters den geleneksel retilerini doru saymakta direndiini grmekteyiz. Bunun arpc bir rneini Adler evrim kuram konusunda vermitir. Adler insann evrim srecinin bir rn olduu savnn doru olamayacan metafiziksel ilkelere dayanarak ispatlayabilecei grndedir. Ancak, Adler tezini temellendirirken biyoloji ve paleontoloji alanlarnda birikmi gzlemsel olgulara gzn kapamakta, a priori doru sayd kimi ilkelere dayanmakla kalmaktadr. Din ile bilimin badamazl sorununu aydnlatmak iin son birka yzyllk gelimelere ksaca deinmek gerekir. Avrupa'da deneysel bilimlerin ortaya k 16. yzyln sonlarnda balar. Daha nce insanlarn dnyay anlama abalar ortaa skolastik felsefesi erevesinde kalmtr. Gzlem ve deneye deil, metafiziksel zmleme yntemine arlk veren teolojik dnce, banazln ve kilise egemenliinin temelini oluturuyordu. 17. yzylda devrimsel atlm iine giren bilim ve matematik alanlarndaki gelimeler, teolojinin insan dncesini hapsettii dar emberin krlmasyla olanak kazanmtr. Francis

Bacon bu dnmn felsefede en etkili ncsdr. Bilimin gzlemsel verilere dayal rasyonel dnme yntemi karsnda deimez dinsel "dorular" erevesinde kalan teoloji, tm direnmelerine karn, sarslmaktan kurtulamaz. Bilimde sarsc ilk atlmlar astronomi ve fizik dallarnda kendini gsterir. Kopernik, Kepler ve Galileo astronomideki almalaryla yeni a balatmlard. Galileo modern fiziin ncs, ayn zamanda, deneysel sonular matematiksel ilikilere indirgeme yaklamyla bilimsel yntemin kurucusudur. Descartes, Pascal, Newton, Huygens, Boyle, Leibniz ve Locke 17. yzylda gerekleen bilimsel devrimin matematik, fizik ve felsefe alanlarndaki byk ncleridir. Bilimde Galileo ile balayan yeni yaklam Newton'a ulatnda bir tr norm nitelii kazanr: evren hareket halindeki maddesel paracklardan oluan kocaman bir makinedir; fiziksel olgular mekanik yasalara baldr ve ancak o yasalara bavurularak aklanabilir. Newton Principia Mathematica adl nl yaptnda mekaniin temel yasalar olarak bilinen evrensel ilikilerin gksel cisimlerin hareketlerinden yerkredeki en basit hareketlere (rnein, dalndan kopan elmann yere dmesi) kadar her trl fiziksel olgunun aklamasn verdiini gsterir. Bu anlay ylesine benimsenir ki, yzylmza gelinceye dek tm bilimsel almalarda asal bir rnek olarak gznnde tutulur. Evrenin mekanik anlay bugn de yklm deildir. Kimi yetersizliklerine karn uygulamadaki baarl sonular Newton mekaniini ayakta tutmaktadr. Bilim adamlarnn, daha gl bir kuramn yokluu karsnda, mekanik anlaya bal kalma yolundaki tutumlarn normal karlamak gerekir. Bunun dogmatik bir tutuculukla ilgisi yoktur. Dogmatik tutuculuk geleneksel inan ve retiler iin srekli gerileme, dahas bir ykm olmutur. Bilimi daha batan "maddeci" ve "mekanik" diye sulayarak dlamalar teologlara saygnlk kazandrmamtr.

Soru 5: Kavgann sorumlusu kimdir? Teologlarn mekanist dnceyi hibir zaman balamam olmalar bir bakma yersiz deildir. Fiziksel bilimlerde zamanla gz yumar grndkleri bu dncenin sonunda biyolojiyi de etkisine almas onlar bir tr yaam savamna itmitir. Ancak, mekanist dncenin, kimi bilim dallarnda snrl kalmas banaz evrelere yeni bir umut yakmtr: mekaniin yetersiz kald alanlarda, bu arada zellikle biyolojide, bilimi dayanaksz gstermek, yitirilen saygnl yeniden elde etmek! Evrim kuramna yneltilen saldry gnmze dein ayakta tutan diren bu umutla beslenmektedir. Teolojinin bilimle kavgas teolojinin kendi tedirginliinden, gven eksikliinden kaynaklanmtr. 18. yzyla gelinceye dek bilim adamlarnn teolojiye ters dmekten zenle kandklarn grmekteyiz. Kopernik'in kiliseyi rktmemek iin kitabnn yaymlanmasn ld yla kadar geciktirdiine daha nce deinmitik. Kepler gzlemsel verilere tm ballna karn dnya grnde ortaa etkisini sonuna kadar srdrmtr. Daha pervasz davranan Galileo'nun bana gelenleri biliyoruz. Botanik ve zoolojinin nclerinden Ray, asl urann bilim deil, teoloji olduunu aa vurmaktan hibir zaman geri kalmamtr. Newton ile Boyle'e gelince, ikisinin de bilimin yan sra teolojide de aratrmalarn srdrdkleri bilinmektedir. O kadar ki, Newton'un bir aralk bilimden elini ekip yaamn tmyle teolojik almalara vermek istedii aklanmtr. Geri Kraliyet Bilim Akademisi, toplantlarnda, politika gibi dinsel tartmalara da yer vermiyordu. Ama bu dini dlamaya deil, amac belli almalarn aksamasn nlemeye ynelik bir nlemdi. O dnemin bilim adamlar iin bilim ile dinin badamazl sz konusu deildi. Tam tersine, hemen hepsinin gznde inceledikleri dnyann dzenli ve anlalr yaps Tanrsal gcn varlna kuku gtrmez kant oluturuyordu. Ne var ki, bu tutum bile kilisenin tedirginliini gidermeye yetmemitir. Nitekim daha sonraki gelimeler kilisenin endiesinde hi de haksz olmadn gsterir.

Soru 6: Kamplama nasl balad? 18. yzyl bilim ile teolojinin giderek birbirinden uzaklat, sonunda birbirine aktan ters dt dnemdir. Bir yandan bilim adamlarnn mekanist dnce dnda bir baka yaklama geerlik tanmamalar, te yandan dar kafal teologlarn bilimsel gelimelerin etkisinden zenle kanmalar bilim ile dini badamaz iki "dman" kampa dntrr. Yzyln sonlarnda ortaya kan pozitivizm bu gelimede nemli rol oynayan bir olaydr. Pozitivist dnceyi yanstan Kant ve izleyicileri iin insan bilgisi olgusal dnyayla snrldr; olaylarn gerisindeki "gereklik" hibir zaman bilinemez. Pozitivistlere gre, felsefenin, dolaysyla bilimin, ilevi edinilen olgusal bilgileri sistematize etmek, bilgiyi insan yaamnn dzeltilmesinde kullanmaktr. Bilim teolojinin, felsefe metafiziin yanlgsn paylamamal, bilinmezi bilme abasndan kanmaldr. Bilim adamlar daha da ileri giderek din adamlarn, ne olduu bilinmeyen Tanryla uramay bir yana brakp kendilerini insanln hizmetine vermeye arrlar. Pozitivizmin ncs Auguste Comte (1798-1857) dinle bilimin ibirliini teolojinin geleneksel retilerinden vazgemesi kouluna balyordu: Pozitivist felsefe, nsanlk Sevgisi zerine kurulan yaklamn, Tanr Sevgisi zerine kurulan yaklamdan ne denli stn olduunu aka gstermekle amacna ulaacaktr. Hristiyanlk insan doasnn duygusal yan dnda hibir gereksinmesine bir doygunluk salayamam, muhayyileyi reddetmi, akldan kamtr. Bu nedenledir ki, teoloji srgit tepki konusu olmu, bundan byle de dayanma gc kalmamtr.* Kukusuz, kiliseyi arka plana iterek ncl her alanda bilime tanyan Comte bir hayal peinde komaktayd. Dinle yorulmu bir kltrde bu denli kktenci bir devrim nerisi gereki olamazd, herhalde. znde ncil ile Aristoteles felsefesini birletiren ortaa skolastisizmi, Kopernik'ten balayarak bilim karsnda urad tm yenilgilere karn genel kltr yaamndaki etkisini srdryordu. stelik, daha nce de deindiimiz gibi, bilim adamlar ounluk hi deilse grnrde dinsel inanlarn korumakta, kiliseye ters dmekten kanmaktaydlar. Kilisenin yaamdan elini ekmesini isteyen Comte'un, hem dinsel

gelenein insanlar zerindeki gcn, hem de ynlarn teolojide bulduu doygunluu gzden kard sylenebilir. * A. Comte, A General View of Positivism.

Soru 7: Pozitivist yaklam gereki miydi? Ne var ki, 19. yzyl boyunca pozitivistlerin beklentilerine uygun gelimeler giderek etkinlik kazanr. Daha nce kk bir sekinler kesimine hitap eden bilim geni halk kesimlerini de etkisine almaya balar. ok gemeden bilim ile dinin toplum gzndeki saygnlklar yer deitirir; bilim hemen her alanda arln duyurmaya balar. Bilimsel bulu ve kuramlar kk bir aznln evresini aar, halk arasnda konuulan, tartlan bir konu olur. 19. yzyl bilim adamlarnn gznde yalnz fiziksel olgular deil biyolojik ve psikolojik sreler de ilk koullarna gidilerek aklanmas gereken olgulard. Mekanist dnya grnn znde yer alan belirleyicilik (determinism) evrensel bir ilke saylyordu. rnein, dnemin nl bilim adam Laplace evrende olup biten her eyin neden-sonu zincirinde yer ald grndeydi. Ona gre her olgu kendinden nce gelen olgularn sonucu, kendisini izleyen olgunun nedeni olarak gsterilebilirdi. Doay anlamak iin doa tesine, Tanr'ya gitmeye gerek yoktur. Evrenin herhangi bir andaki durumunu bilen stn bir zek, daha sonraki tm durumlarn hesaplayarak ortaya koyabilir. yle bir zek iin, "belirlenemeyen hi bir ey yoktur; gemi gibi gelecek de gzleri nnde serili olacaktr."1 Ayn gr ngiliz bilim adam Tyndall da dile getirmitir. Ona gre yakn bir gelecekte bilim, evrenin oluumundan gnlk davranlarmza uzanan her trden olguyu atom hareketlerine indirgeyerek aklayabilecekti. 1 Baknz, C. Yldrm, Bilim Felsefesi, s. 140. Soru 8: Pozitivist iyimserlik neden srekli olamazd?

19. yzyln kuramsal alandaki iyimserlii pratik alanda da kendini gsterir. Gerekten bilimin ticaret ve endstri etkinliklerindeki nemi kimsenin gznden kaacak gibi deildi. Dinsel "mucizeler" dnemi kapanm, bilime dayal teknolojinin gz kamatran dnemi balamt artk. Tren, elektrik enerjisi, aydnlatma, telgraf, telefon ve daha birok icatla birlikte eitli kimyasal rnler yaam koullarn hzla deitirmekte, insanlara yeni etkinlik olanaklar salamaktayd. Ynlarn bilime kar gven duygusu o denli artmt ki, bilimin zemeyecei bir sorunun olabilecei dnlmyordu. nsanlarn yzyllarca dinde arad ruhsal doygunluu, evren ve insana ilikin tm etin sorunlarn zmn ok gemeden bilimin salayaca inanc domutu. Yaam kolaylatrma, hastalklar yok etme, insan mrn uzatma yolundaki baarlarnn yan sra bilimden evrenin gizemlerini aydnlatma, kiisel ve toplumsal bunalmlar giderme, kiiye ruhsal erin salama hizmetleri de beklenmekteydi. Bilime "yasamda en gerek yol gsterici" gzyle baklyordu. Ancak geen yzyln pozitivist dnya grn yanstan bu beklenti ar bir iyimserlikti: bilimin yanl anlalmasndan kaynaklanan bir iyimserlik! Ne yandan baklrsa baklsn, 19. yzyl byk atlmlar yaayan bir dnemdi; insanln srekli bir ilerleme iine girdii varsaylyordu. Bilimin at kl yolda ilerlemeyi engelleyen tm khne kurum ve dnceler bir yana itilecek, yeni bir altn a yaanacakt. Eskiye yz eviren bu dnem, yeniyi arama cokusunu yayordu. ncil ve kiliseye yneltilen acmasz eletiriler Avrupa'da yaygnlk kazanmt. Darwin'le bilimsel dayanak kazanan evrim dncesi ncil'in "yaratl" retisine aktan ters dyor, Tanr'nn imgesi ya da yeryzndeki glgesi diye nitelenen insan maymunla akraba sayyordu. Kilise saldr ve eletirileri gsleyecek gc nemli lde yitirmiti: bir yandan bilimin atlm karsnda gerilerken, te yandan kkleri ortaaa uzanan i ekime ve reti kavgalaryla cephe birlii sarslmt. Eletiriler kutsal kitabn tutarsz, biribiriyle elien retilerini sergileyerek, yzyllarca ynlara k tutan, yol gsteren "dorulardn hi de gvenilir olmad kukusunu pekitiriyordu. Kilisenin iledii "Tanrsal Dzen" inanc yerini hzla "mekanik yasalar dzeni" inancna brakma yoluna girmiti. Ancak bu gidi

uzun srmez; yzyln sonlarna doru yer yer su yzne vuran tepkilerle karlar. Tepkilerin olumas bir bakma kanlmazd. Felsefe tarihine baktmzda evrene ilikin dncede Antik Yunan dneminden balayarak materyalist ve spiritualist grlerin bir bitmeyen etki-tepki sreci iinde olduunu grrz. Bunun pek ok rnei gsterilebilir. Yunan atomistleri (Democritos, vb.) maddenin yapsna ilikin son derece ilgin bir kuram oluturmulard. Demokritos doada olup biten, var olan her eyi blnmez maddesel paracklarn devinimiyle aklyordu. Kolayca benimsenen, yaygnlk kazanan bu gre ok gemeden tepki doar: Platon felsefesi. Atomcu gr ekiciliini yitirir, daha doyurucu gelen "dealar" kuram zihinler zerinde egemenlik kurar. Ama iki kutup arasnda sallanan insan dncesinin idealizm'de karar klaca beklenemezdi elbet. Platoncu gr Hristiyanln da etkisiyle ortaa boyunca egemenliini srdrrse de, 16. yzyln ikinci yarsnda pandl kart kutba kaymaya balar. Soru 9: Biyolojide mekanik aklama yeterli deil midir? Fiziksel olgular maddesel paracklarn hareketine indirgeyen aklama Galleo'yu izleyen iki yz yl boyunca ylesine doyurucu bulunur ki, dnemin bilim adamlan tm biyolojik, ruhsal ve sosyal olgularn da ayn ekilde aklanabilecei inancna kaplmaktan kendilerini alamazlar. Descartes, rnein, canl organizmalarn karmak bir makine olduu grndeydi. Ona gre canllarn duyu ve davranlar, maddesel hareketler gibi fiziko-kimya srelerine indirgenebilirdi. Descartes kaslarn alp ekilme hareketini "hayvan can" dedii kandan szlp beyinde biriken, gerektiinde sinir tpleri araclyla kaslara geen bir gten sz ediyordu. Ancak biyoloji alanndaki bilgilerin artmasyla yaamn salt mekanik bir olay olmad inanc glenir; geleneksel inanca daha yatkn "vitalist" gr egemenlik kurar. norganik nesne ve srelerin mekanist aklamasna kar kmayan vitalistler organik srelerin fiziko-kimya terimlerini aan bir nitelik tad grndeydiler. Onlara gre canl organizmay cansz maddeden ayran ey, canllarn reme, kendilerini koruma ve saaltma gleriydi. Bu gten kaynaklanan ilevleri fiziko-kimya yasalaryla aklamaya olanak yoktur. "Yaam gc" ya da "yaam ilkesi" denen ve ileyii istence bal olmayan bu g

organik trlerde deiik biimlerde etkinlik gstermektedir. 18. yzylda tannm ngiliz anatomi bilgini John Hunter, Alman biyokimyacs Leibig ve Wohler gibi sekin aratrmaclarn benimsedikleri vitalizm ok gemeden popler bir reti kimlii kazanr. Wohler memelilerin idrarnda bulunan re bileiini laboratuvarda elde etme yntemini bulmu olmasna karn vitalist grten vazgemez. Oysa bu bulu, canl maddenin yapay olarak oluturulamayaca inaricyla eliiyordu. Belki de bu tr bulularn etkisinde "yaam gc" kavram zamanla bilimde etkisini yitirir. Bilim adamlan canl nesne ve sreleri o trden bir kavrama bavurmakszn aklama yoluna girerler. Vitalizmin kat mekanist anlaya kar bir protesto olarak yararl hizmet grd sylenebilir. 19. yzyln ikinci yansna geldiimizde pek az bilim adamnn yaam bir fiziko-kimya sreci saydn, evrene salt mekanik yasalarla ileyen kocaman bir makine gzyle baktn grrz. Bilim artk daha esnek, mekanist grn dar kalplarn aan ok ynl bir alma iine girmitir. Yzylmzda bu eilim daha belirgindir. Bilim pozitivistlerin sand gibi nesnel dnyay bize olduu gibi yanstan, tekdze bir alma deildir, Bilim insan zeksnn doayla etkileiminin bir rndr; bilgilerimiz nesnel ve znel elerin yorulmasyla oluur. Ama amza zg bu anlay vitalizme dn saymak yanltr. Vitalist gr temelde bilime ters den bir yaklam ierir. Nitekim yzylmzn balarnda geni yank uyandran vitalist-sezgici Bergson felsefesi, bilimsel grnmne karn, znde bilime kar bir dnce dizgesidir. amzda biyoloji Bergson felsefesi izgisi dnda bir yol izleyerek ilerlemektedir. Aslnda, gnmz bilim adamlar bir yana, geen yzyln bilim adamlar arasnda bile evreni dpedz bir makine sayanlarn says ok deildi. Onlarda, evreni bir makine saymaktan ok evrenin makineye benzer biimde iledii dncesi vard. Lord Kelvin bilimsel bir konuyu ona uygun mekanik bir model kurabildiinde ancak anladm sylerken, inceledii fiziksel olgular aklamada mekanik modelin salad kolayl belirtiyordu; yoksa evrenin bir makine olduu savnda deildi. yle bir sav bir bakma bilimsel aratrmann belli bir erevede tutulmas; yeniye, bilinmeyene alma merak ve cokusunun yok

olmas demektir. Oysa bilim hibir kuram ya da grle snrl tutulamaz.

II. BLM

EVRM DNCES
Bilimde tm byk kaynaklanmtr. John Dewey atlmlar insann hayal gcnden

Soru 10: Evrim dncesi nasl dodu? lgintir, insanolu doada arad dzeni nce dorudan deneyimine giren alanlarda (rnein, organizmalarn yap ve ilevleri, insann kendi duyma, dnme ve istencine ilikin davranlar, vb.) deil, kendine uzak bir alanda, astronomide bulmutur. Gksel cisimler zerinde antik ada balayan gzlemler, bu gzlemlere dayal Ptolemi sistemi ile yeni ada ortaya konan Kopernik sistemi ve gezegenlerin devinimine ilikin Kepler yasalar gibi almalar uzaa alan bilimsel etkinliklerin balca rnekleridir. Astronomi ile fizik 17. yzylda, kimya 18. yzylda, biyoloji 19. yzylda, psikoloji ise iinde bulunduumuz yzylda bilimsel kimlik kazanmtr. Dahas, biyolojinin znde yer alan evrim dncesi bile ilkin astronomide kendini gsterir. Astronomi bize bilimsel yasalarn ilk rneklerini vermekle kalmam, dnyamzn zaman iinde gelierek olutuu grn de getirmitir. Aslnda insann kendi varlk kkenini bilme merak da yeni deildir. Bilimlerin henz gelimedii ilk dnemlerde bu yoldaki arayn teolojiye yol at sylenebilir. Ne var ki teolojinin

getirdii, ynlar zerinde bugn bile etkisini srdren aklama masalms bir reti niteliindedir. Gksel dinlerin hibirinde evrim dncesi yer almaz. Her ey gibi insan da Tanr'nn yaratc elinden kmtr. Tevrat ve ondan kaynaklanan ncil dnyann alt gnde yaratldn bildirmektedir. Evrim yz milyonlarca yl alan uzun bir sretir. Oysa teologlar yaratln .. 4004 ylnda gerekletiini; Adem ile Havva'nn o yl 23 Ekim gn saat 9'da yaratldn hesaplyordu. Tanr Cumartesi dinlendii iin yaratma iini Cuma gn tamamlamt. Bu masala kar kmak yle dursun, yaratln alt bin yl gibi ksa bir sre nce gerekletii savna kuku gzyle baklmas bile balanmaz bir sutu. 19. yzyla gelinceye dek ou bilim adamlar ya dinsel inanlar nedeniyle ya da kilisenin imeklerini ekmemek iin canl ve cansz tm varlklarn Tanrsal istenle belli bir dzen ngrlerek yaratld, her canl trn ilk yaratltaki biim ve niteliklerini olduu gibi koruduu inancna bal kalmtr. rnein, Kopernik sistemine bilimsel aklama getiren Newton, gezegenlerin devinimini Tanr'nn kendi eliyle balattn sylemitir. Geri Newton'un ada Bentley'e yazd zel bir mektupta gne sisteminin belirsiz ilkel bir maddeden gelimi olabilecei dncesine yer verdiini biliyoruz; ancak resmi aklamalarnda Newton hibir zaman yaratl retisine ters den, ya da evrim dncesini yanstan bir dnceye yer vermemitir. Soru 11: Evrim dncesi hangi an rndr? Evrim dncesi ou kez sanldnn tersine, Darwin'le ortaya kmamtr; kk eski a kltrlerine kadar uzanr. Darwin sahneye ktnda evrim dncesi bir lde de olsa yaygnlk kazanm, kimi biyologlarn benimsedii kuramsal bir aklama nitelii kazanmt. Geriye gittiimizde, eski Pers ve Msr mitolojilerinde tanrlarn toprak gibi bir ilk maddeden insan biiminde olutuu fikrini bulmaktayz. Hint dncesinde ise, mitolojinin felsefeyle kaynak olduu ilk dnemde, canllarn beden ve ruh olarak kaynakland Varlk (Brahma) yaratan deil, transformasyona olanak veren bir gt.

Evrimden bilimsel anlamda ilk sz edenler .. 6. yzylda yaayan yonya'l filozoflar olmutur. Thales tm nesnelerin sudan ya da denizden kaynakland savndayd. Onu izleyen Anaximander'e gre varlklarn hepsi deiik formlar alan bir ilk tzden kaynaklanmt. Anaximander'in canllarn kkenine ilikin gr de olduka arpcdr: nsan yavrusunun dou srasndaki aresizlii gzleminden kalkan filozof, atalarmzn balangta balk olduunu ileri srer. Aklamas da olduka basit: Bir zamanlar denizlerin ekilmesiyle yaamlarn karada srdrme zorunda kalan kimi balklar insana kadar uzanan pek ok hayvan trne kaynak olmutur. Ayn dnemin bir baka filozofu, Heraklitus. daha da ileri giderek canllar arasnda sren bir atmadan sz eder. Bu, bir anlamda, Darwin'in yaklak 2500 yl sonra oluturduu Doal Seleksiyon kuramnn ncelenii demektir. Evrim dncesi antik an nl filozofu Aristoteles'te de kendini aa vurur. Onun 2000 yl tartmasz kabul edilen grnde ilgin noktalar bulmaktayz. Bunlardan zellikle drt tanesi nemlidir: (1) "Scala Naturae" denilen organizmalarn basitten daha karmak formlara kan, sonunda insana ulaan transformasyonu; (2) Canllarn en ilkel dzeyde kendiliinden olutuu; (3) Doann ihtiyaca gre organ oluturduu; (4) Evrim ile canllarn snflanmas arasndaki iliki. Evrim dncesinin kkenine deinirken Romal air-filozof Lucretius'u da anmak gerekir. Bir bakma Heraklitus'un dncelerini genel kltre yanstan Lucretius insan yaamnda dil, din ve mzik gibi etkinliklerin bir ayklanma ya da eleme srecinden geerek olutuu grndeydi. "De Rerum Natura" adl yaptnda canllarn hzl koma, skntya katlanma, yiyecek bulma, vb. becerileriyle varlklarn srdrebildikleri gibi doal seleksiyonu andran dnceler bulmaktayz.

Evrime ilikin bu dncelerin hemen etkinlik kazanmas beklenemezdi kukusuz. Egemen inan sistemleri buna olanak vermedii gibi, o tr hipotezleri yoklamaya ynelik bilimsel almalar da yoktu ortada. Evrimin bilimsel adan ele alnmas 18. yzyl bekler. Soru 12: Evrim dncesinin biyolojide ncleri kimlerdir? 18. yzyla bilimsel devrimin kimya ve biyolojide kendini duyurduu dnem diye baklabilir. Biyolojide ilk nemli giriimi Fransz doa bilimcisi Buffon'a (1707 - 1788) borluyuz. Yaamn doa tarihi incelemelerine adayan Buffon canllarn snflanmasna ilikin Aristoteles sistemini dzeltme ve gelitirme amacndayd. lgilendii konularn banda evrim geliyordu. Fosil ve dier kalntlara dayanarak canl ve cansz dnyada hemen her eyin evrim srecinde olutuu grndeydi. Tahmin edilecei gibi bu grn dile getirilmesiyle kilise ayaa kalkar; Buffon sonunda, "Dnyann oluumuna ilikin sylediim her eyi, zellikle kutsal kitapta yazlanlara ters dsen szlerimi, geri alyorum," demek zorunda kalr. Ancak evrimin baka evrelerde de ilgi konusu olduunu gryoruz. Condorcet, Lord Monboddo, Cuvier gibi dnrlerin, insann ilkel yaamdan ileri uygarlk dzeyine gei srecini bir ilerleme olarak ilemeleri evrim dncesinin yaygnlk kazanmasn kolaylatran bir gelimedir. nsann sosyal ve kltrel yaamnda ilerleme varsa, biyolojik yaamnda niin olmasn? Evrim kilisenin tutumuna karn an ilgi odaklarndan biridir, artk! nl sve botanikisi Linnaeus (1707 - 1778)'un modern snflama ynteminin temelini oluturan almas biyolojide evrim dncesine g kazandran baka bir almadr. Buffon ile Linnaeus, belki de kilisenin basks nedeniyle, evrimin yalnzca tr iinde olabilecei, dolaysyla bir trn baka bir tre dnemeyecei grnde birlemilerdi. 19. yzyla gelindiinde dinsel banazlk eski etkisini byk lde yitirmi ya da yitirmeye yz tutmutur. Darwin'in dedesi Erasmus Darwin (1731 - 1802) de Buffon gibi canllarn yaam dnemlerinde

uradklar deiikliklerin yeni kuaklara gemesiyle evrimletii grndeydi. Bu dnceyi daha belirgenletiren Fransz doa bilgini Lamarck (1744 - 1829) evrim konusunda kapsaml ve tutarl ilk kuram oluturan kiidir. Soru 13: Lamarck kuram nedir? Lamarck'n evrim kuramn ana izgileriyle yle belirtebiliriz: (1) Uzun alar alan evrim srecinde karmak organizmalar basit canllardan tremitir. (2) Evrim srecinde canllar yaam evreleriyle uyum kurmu, deien evre koullarna gre yeni biimler almlardr. Ayn trden deiik formlarn ortaya kmasna olanak vardr; trler sanldnn tersine sabit deildir. (3) Trlerin evcilletirme ve yapay retme yoluyla ksa zamanda yapsal deiim geirmesi olanakldr. Bunun saysz rneklerini iftliklerdeki baarl slah almalarnda grmekteyiz. (4) Evrim srecinin devam iin karmak organizmalara dnen basit canllarn yerini yeni basit canllarn doldurmas gerekir. Lamarck bu yenilemenin srekli spontane remeyle saland grndeydi. (5) Byle bir evrim srecinin kanlmaz sonucu canl dnyann en basitten en karmak organizmalara ulaan bir gelimeler dizisi oluturmasdr. Bunun byle olmadn farkeden Lamarck dizideki boluklarla dzensizlii, canllarn deien evre koullarna ayak uydurma abalaryla aklama yoluna gider. (6) Bireylerin kendi yaamlarnda edindikleri avantajl zelliklerin kaltsal yoldan yeni kuaklara getii tezi. Kuramna ilerlik kazandrmas bakmndan bu tezi zellikle ileyen Lamarck, kaltmda kullann (ya da kullanszln) etkisini vurgulamtr. rnein, srnme alkanlna kendini brakan ylann yrme organlarn yitirmesi, ya da yksek aa dallarna uzanarak beslenen zrafalarn sonunda uzun boyunlu olmas.

Buffon kaltsal deimeleri evresel koullardaki deiikliklerle aklyordu. evresel modifikasyonlarn kaltsalln kabul eden Lamarck ise zellikle kullan ya da kullanszlk etkisini nemsiyordu. Lamarck kuram bilim evrelerinde batan beri doyurucu bulunmamtr. Kurama yneltilen eletiriler nelerdir? Soru 14: Lamarck kuram niin yeterli grlmemitir? Lamarck organizmann yaam dneminde edindii zelliklerin ya da urad modifikasyonlarn (bunlara evresel koullardaki deiiklikler yol aabilecei gibi kullan ya da kullanszlk da neden olabilir,) kaltsal yoldan yeni kuaklara getii; uzun sre alan bir birikimle evrimsel deiiklie dnt grndedir. (Buffon evrimi evre koullarndaki deiiklikle, Lamarck ise organizmann duyduu ihtiyaca gre organlarn kullanl veya kullanszlyla aklyordu. Lamarck'a gre, deien evre koullarna uyum salama abasnda yararl olmayan organlar kullanlmad iin giderek krelir; yararl olan organlar kullanld iin gelime olana bulur. Dahas, olaanst durumlarda ihtiyaca gre oluan yeni organlar sonraki kuaklardaki birikimle yeni form ve trlerin olumasna yol aar.) lk bakta akla yakn gelen Lamarck kuramnn bilim evrelerinde ilgi bulmamasnn balca nedenlerinden biri kuramn olgusal ierikten yoksun olmas, gereince kantlanmamasdr. Hatta yakndan bakldnda kuramn birtakm gzlemsel olgulara ters dt bile sylenebilir. Bu olgulardan birkana deinelim. rnek olarak, sosyal bceklerden ii karnca ve ii arlar alalm. Bunlar reme bakmndan ksrdr; dl vermedikleri iin yaam dnemlerinde edindikleri zellikleri ya da uradklar modifikasyonlar yeni kuaklara geirmelerine olanak yoktur. Oysa, bu iilerin evreye ve yaam biimlerine uyumlar son derece ileri bir dzeydedir. Kuram yanllayan ikinci rnek daha ileri dzeydeki bceklere ilikindir. Bunlar ksa sren trtlms bir yaam dneminden sonra yetkin kanatl biimleriyle ortaya karlar; sonra bir daha ne byrler ne de tylerini dkerler. stelik, bunlarn yaplar ve

ounluk hayret verici uyumlar kat boynuzumsu maddeden oluan d iskeletle belirlenmitir; yle ki, evresel etkenler altnda ya da egzersizle herhangi bir modifikasyona uramaz. Krizalit dneminden sonra herhangi bir modifikasyon olmadna gre sonraki kuaklarda evrime dnecek bir birikim de sz konusu olamaz elbet. Buna benzer bir baka rnek insanlar da iine alan omurgallara ilikindir. Yaammzda dilerimizin urad tek modifikasyon ypranmalar, ryp dklmeleridir. O halde, ileviyle tam bir uyum iinde olan di yapmzn, Lamarck'n anlad trden bir kaltma dayanm olmasna olanak yoktur. Son bir rnek, "Drosophila" denen meyve sinei zerinde yaplan bir incelemeye ilikindir.*Kullanlmas 69 kuak boyunca nlenen gzlerin ne yapsnda ne de sinein fototropik duyarlnda bir deiiklik gzlenmitir. Bu trl belirlemeler de gstermektedir ki, Lamarck kuram olgusal dayanaktan yoksundur. Kaltsal olarak biriken modifikasyonlar olmad halde son derece karmak uyumluluklar kurulabilmekte; tersine, kuaklar boyunca kullanlmayan organlar yap ve ilevlerini korumaktadr. Bu sonular gz nne alndnda, Lamarck kuramnn neyi aklad ya da ne ie yarad sorulabilir! * Payne, 1911

Soru 15: Evrim kuram nedir? Evrim dncesini deil ama geerliliini bugn de srdren evrim kuramn Charles Darwin (1809 - 1882)'e borluyuz*. Fizik ve astronomide Galileo ile Newton'un yeri ne ise Darwin'in biyolojideki konumu odur. Ksaca demek gerekirse, Darwin'in evrim kuram birbirini tamamlayan iki e iermektedir: (1) Canl dnyada deiik biim ve trlerin ortak bir kkten kaynaklanarak gelitii; (2) Canllar arasnda "yaam savam" ve "en

uyumlunun ayklanmaktan kurtulmas" diye dile getirilen evrimin gerekleme dzenei. Ayrntl aklamay ileriki blmlere brakarak, imdi genel bir belirlemeyle yetineceiz. Darwin canllarn ortak bir kkten kaynakland savn ilk ortaya atan kii olmamakla birlikte, bu sav dorulayan ok sayda deiik gzlemsel kant ortaya koymutur. Bylece sz konusu sav salt bir tahmin ya da hipotez olmaktan km, bilimsel bir nerme nitelii kazanmtr. kinci noktaya gelince, evrim srecinin dzeneini oluturan "doal seleksiyon" ilkesi Darwin'in asl nemli katks olarak bilinir. Doal seleksiyonun anlam nedir, nasl ilemektedir? Tm gzlemler canllarn (bitkiler ve hayvanlar) doann besleyemeyecei say ve hzda oaldn gstermektedir. yle ki, her kuakta bireylerin pek ou erginlik ana ulamadan yok olmaktan kurtulamaz. Bir trdeki bireylerden hangilerinin yaam srdrecei, hangilerinin yok olup gidecei nasl belirlenmektedir? Canllar dnyasnda bir eleme dzenei ilemektedir. Bu elemede rastlant ya da ansn rol yok deildir. Ama asl neden bireysel farklar (kaltsal varyasyonlar) ve bu farklarn evresel koullara uyum salamadaki roldr, denebilir. Canllar ayn trden de olsalar birbirlerinden eitli ynlerden farkllklar gsterir. Hatta ayn ana -babadan olan kardeler arasnda bile gzlenebilir farklar vardr. Belli bir evrede ayn trden olan ama zelliklerinde az ya da ok farklar gsteren bireyler snrl olanaklar iin yarmak, yaam savam vermek zorundadrlar. Bu savamda evre koullarna uyum kurma (adaptasyon) bakmndan zellikleri daha elverili olanlarn stnlk salamas, dierlerinin yenik dp elenmesi kanlmazdr. Szgelimi, grecel olarak daha hzl koan tavan ve geyiklerin dmandan kurtulma, daha evik kedilerin avlarn yakalama, aslan ve kaplanlardan daha gl olanlarn iftleip dl verme, boynu daha uzun zrafalarn beslenme olanaklar daha fazladr kukusuz. Milyonlarca yllk sreler dnldnde yaam savam veren birey veya topluluklarn zelliklerindeki farklarn nasl yeni ya da daha gelimi trlere yol at kolayca anlalr. Darwin canllarn kaltsal olan zellikleri arasndaki farklar ileyen doal seleksiyon dzeneinin amipten insana uzanan evrim srecini yeterince aklad inancndayd. Ne var ki, doal seleksiyon kimi

ynleriyle ne ilk ortaya atldnda ne de bugn tartma konusu olmaktan kurtulamamtr. Teologlar bir yana, kimi biyologlarn da evrimi aklamada bu dzenei yeterince doyurucu bulmadklarn biliyoruz.

* Darwin 1842'de bir taslan hazrlad kuram zerindeki almasn 1858'de A.R. Wallace'n incelemek zere gnderdii ksa bir yaz eline geinceye dek srdrr. Kuramnn bu gen doa aratrmacsnca da oluturulduunu hayretle grr. Wallace'n almas Darwin'in bir bildirisiyle birlikte ayn yl Linnean Kurumunda okunur.

Soru 16: Darwin kimdir? Darwin, evrim dncesine bilimsel temel kazandran doa bilginidir. Entelektel bir aile gelenei ile byyen Darwin, yl tp renimi grdkten sonra ilahiyat renimi iin Cambridge niversitesine girer. Ama onu asl ilgilendiren ey bcek koleksiyonudur. Bu merak ona be yl sren bir bilimsel geziye katlma olana salar. ngiliz Kraliyet gemisi Beagle'le srdrlen bu gezinin misyonu Patagonya, Tierra del Fuego'nun yan sra ili, Peru ve Pasifikteki baz adalarn haritasn karmak, Gney Amerika, Avustralya, Yeni Zelanda ve Tasmanya kylarn kapsayan dnya evresinde bir dizi kronometrik lmelerde bulunmakt. Darwin geziye doa bilimcisi kimliiyle katlmtr. 1831'de denize alan gemi 1836'da ngiltere'ye dner. Ykl inceleme notlaryla gemiden inen Darwin'in dn yaknlarnn dnda kimseyi ilgilendiren bir olay deildi, o zaman. Ancak aradan 23 yl getikten sonra bu gezinin bilimsel nemi, insan dncesinde yol at byk devrim ortaya kacakt. Gezi boyunca Darwin'i bir gzlemci olarak en ok trler arasndaki ilikiler, canllarn deien evre koullarna uyum salamada gsterdikleri olaanst beceri, birbiriyle sk yaknl olan

hayvan topluluklarnn gneye doru kaydka yerleim bakmndan nasl sralandklar ilgilendirmiti. evrenin topluluklar zerindeki etkisi gzden kamayacak kadar belirgindi. Darwin'den nce Lamarck'n nemle zerinde durduu bu gzlem onun kuramnn zn oluturmutu. Trlerin kkenini deien evre etkisinde organlarn kullanl ya da kullanszlk biimine balayan Lamarck kuramnn olgusal kanttan yoksun kaldna daha nce deinmitik. Darwin, dedesi Erasmus Darwin'in evrim dncelerinin yan sra Lamarck'n almasn da yakndan biliyordu. Ancak Darwin'in gznde bu almalarn hibiri trler arasndaki farklar aklayacak yeterlikte deildi. Gezi notlarna belli bir dzen vermeye koyulduunda zellikle trlerin deiimine ilikin gzlemlerini dikkat ekici bulmutu. Ancak henz belirsiz kimi hipotezler dnda elinde "kuram" diyebileceimiz belli bir aklama yoktu. Geziden dnnn ilk iki yl Darwin iin bir tr bocalama dnemi olmutur. Bu srada eline bir raslant olarak geen bir kitap, Thomas Malthus'un Nfus zerine nceleme adl yapt, aray iinde olduu aklamann ipucunu ona salar. Bir rahip olan Malthus amatr bir ekonomist olarak da alyordu. Kitabnda, nfus byklyle salanan yiyecek miktar arasndaki ilikiyi ele alm, nfus art hznn yiyecek retimini srekli ama eilimi gsterdii savn vurgulamt. 2 Malthus, sava, ktlk ve salgn hastalklarn nfusta hzl bymeyi bir lde snrlad, yoksa sonucun tm dnya iin kanlmaz bir ykm getirecei grndeydi. 19. yzyln ilk yans ngilteresi'nde nfus gerekten ylesine byk bir art hz
2 Malthus'un szn ettii fark literatrde genellikle yiyecek retiminin aritmetik diziyle, nfusun geometrik diziyle byd biiminde belirtilir.

Soru 17: Trlerin Kkeni nasl yazld? Darwin gibi doal tarih merakls bir baka aratrmac da, gene bir raslant olarak Malthus'u okumu, ayn sonuca ulamt. Darwin, 1858'de Malaya'dan incelemesi iin kendisine postalanan bir yaz eline geinceye dek Alfred Russell Wallace (1823 - 1913) adl kiiden habersizdi. Wallace'n yazs, Darwin'in Malthus'tan esinlenerek

iindeydi ki, beslenme sorunu kayg verici bir arlk kazanmt. Malthus'a gre nfus artnn o gnk hzda devam etmesi halinde insanlarn bulunan yiyecei paylama savam azgn boyutlara ulaacak, gller karsnda gszler ok gemeden yok olup gidecekti. Darwin, Malthus'un izdii bu karamsar tabloda canllar dnyasna zg evrimsel deiimin motor gcn yakalar. Pasteur, "Bilimde mutlu raslant ona hazr kafa iin vardr," demiti. Malthus'un insanlk iin pek i ac olmayan ndeyisinin, Darwin'in kafasnda nasl bir imek aktrdn kestirmek g deildir. Darwin'in mutlu sayd bu etkiyi dile getiriini birlikte okuyalm: Malthus'un nfusa ilikin denemesini vakit doldurmak iin okuyordum. Uzun sren youn gzlemlerimle her yerde tank olduum canllar arasndaki "yaam savam" olaynn anlamn kavramaya hazrdm. Hemen grdm ki, etin evresel koullar altnda canlya avantaj salayan zellikler korunur, salamayan zellikler zamanla yok olur. Bu srete yeni trlerin olumas kanlmazdr. Artk elimde almalarma k tutan bir kuram vard! oluturduu kuram ana izgileriyle ieren bir zetti. Darwin'in bu durumda urad ruhsal sarsnty kestirmek g deildir. Ne var ki, onun bir bilim adamndan beklenen drst davran rneini verdiini biliyoruz. Darwin, Wallace'n istei dorultusunda yazy okuduktan sonra dnemin nl jeoloji bilgini Sir Charles Lyell'e bir aklamayla birlikte gnderir. Darwin aklamasnda kendisinin de uzun bir dnemi kapsayan almalarnda ayn sonuca ulatn, bu konuda hazrlad kitabnn yaknda yaymlanacan bildiriyordu. Durum gerekten Darwin iin i ac deildi. Lyell ile Darwin sonunda haka bir zm buldular: Wallace'n yazs ile Darwin'in szn ettii kitabnn bir zeti Linnean Kurumu'nda birlikte okunacak, sonra Kurumun dergisinde yaymlanacakt. Derginin Eyll 1858 saysnda kan bu iki yaz, ne yazk ki, beklenenin tersine, yank uyandrmaz. Yalnzca bir eletiri gze arpar; onda da, "yazlarda yeni olan her eyin yanl, doru olan her eyin de zaten bilindii," kmsemesi vard.

Ancak cesaret kinci bu durum Darwin'i pek etkilemez: Lyell ile tannm botaniki Hooker'in tevikiyle hazrlamakta olduu kitabn bir an nce bitirmeye koyulur. Trlerin Kkeni adl nl yapt Kasm 1859'da yaymlanr. lk bask kitabn sata kt gn kaplr; ikinci bask da birka gn iinde tkenir. Yeni basklar birbirini izlemekle kalmaz, kitabn ok gemeden Avrupa dillerinde, bu arada Japonca'da, evirileri yaymlanr. Bu o dnemde pek az kitap iin sylenebilecek bir baardr. Trlerin Kkeni, ksa srede yaratt sarsc etki bakmndan Rousseau'nun Sosyal Kontrat, Marx'n Sermaye, Thomas Paine'in nsan Haklar gibi devrimsel etki yaratan kitaplarla boy lebileceini gsterir. Bu kitapla bilim tarihinde yeni bir dnem balamtr. Soru 18: Darwin devrimi nasl algland? Trlerin Kkeni'nde Darwin trlerin oluumunu bireyler arasndaki varyasyonlar kullanan doal seleksiyona balamt. 1871' de yaymlanan nsan Soyu'nda ise Darwin ikinci bir tezle ortaya kyordu: nsan bir hayvandr; tm dier hayvanlar gibi evrim srecinin rndr. Kutsal kitaplarn bilinen retileriyle aktan aa elien bu tez yalnz banaz din evrelerini deil, insanda Tanrsal imge olduu dncesine koullanm pek ok kimseyi, bu arada kimi bilim adamlarm, fkeyle ayaa kaldrr. Ortal yattrma gereini duyan Wallace Darwin'in imdadna komaktan kendini alamaz: Darwin'in evrim kuram, en ar mantksal sonucuna gtrlse bile, insann spiritel doasna ilikin inarca ters dmek yle dursun, o inanc destekler niteliktedir. Ne var ki, Wallace'n pek inandrc olmayan bu yorumu etkisiz kalr, zellikle kilisenin iine dt tedirginlik giderilemez. Bu tedirginlik nedensiz deildir: evrim kuram entelektel kesimde olduu kadar halk kitleleri arasnda da destek bulur. Darwin kendisinden 300 yl nce gelen Kopernik gibi insan dncesinde kkl bir devrim balatmtr. Kopernik arzn gne evresinde dnen bir gezegen olduunu syleyerek; Darwin canllarn, bu arada insann, uzun evrim srecinde olutuuna doyurucu kantlar

getirerek, evrende arza ve insana zel konum veren geleneksel dnceyi ykyordu. Geri Galileo'dan sonra giderek saygnln yitiren kilisenin bu gelimeyi nleyecek ya da etkisiz klacak gc kalmamt; ama Tanr'ya dorudan bir saldr sayd Darwin kuramn iine sindirmesi de beklenemezdi, elbet. Teoloji, canllar dnyasna ilikin bilimsel gelimelere ok daha duyarldr: Fizik dnyann mekanik aklamasna zamanla allmt; ancak canllarn oluumunda Tanr'nn dlanmas gz yumulacak bir saygszlk deildi. Gerekten, Darwin trlerin evrimini, Newton'dan kaynaklanan ve 19. yzyl bilim dnyasnda egemenlik kuran mekanist grle aklamaktayd. T.H. Huxley'in, bilim evrelerinde Trlerin Kkeni'ne gsterilen ilgiden sz ederken ada pek ok bilim adamnn duygularn dile getirdii sylenebilir: Biz, dorudan olgularla yz yze getirilerek geerlii yoklanabilecek ak ve kesin bir aklama aray iindeydik. Trlerin Kkeni aradmz hipotezi bize salamt. Yaratl retiyi kabul etmiyorduk ama yerine koyacamz ne vard elimizde? Soru 19: nl "Oxford Tartmas" nasl geti? Darwin kuram zerinde bilim adamlar arasnda balayan tartma ok gemeden geniler, halk kesimlerine inen krc ekimeye dnr. Bilim dnyasnda ounluk ak ve doyurucu bulunan doal seleksiyon dncesine banaz evrelerin tepkisi gecikmez. 1860'ta yer alan ve "Oxford Toplants" diye n kazanan ilgin ekime aradan yz yl akn bir zaman gemesine karn unutulmamtr. Taraflar atmaya hazrlkl gelmilerdi. Kilise yzyllarn deneyim ve bilenmi argmanlaryla ortaya kyordu. Hedefi Darwin'cilii vurmak, kutsal kitabn yanlmazl dogmasn kurtarmakt. Delloyu, etkili konuma gcyle tannan Oxford Piskoposu Samuel Wilberforce stlenmiti. Olayn yksn Huxley'in Yaam ve Mektuplar adl biyografiden dinleyelim: Daha toplant salonunun kaplar almadan Oxford, Piskoposun Darwin'i ezecei sylentisiyle alkanmt. Wilberforce'u tartmaya, Darwin'e kiisel kin besleyen Profesr Owen

hazrlamt. Karsnda Darwin'in "oban kpei" diye bilinen T.H. Huxley vard. Aslnda Huxley'in niyeti dinleyici olarak kalmak, tartmaya katlmamakt. Tartmann ok gemeden demagojiye dnp soysuzlaaca endiesini tayordu. yle bir kalabalkta akl deil, duygular ar basacak, dolaysyla bilimsel bir tartmaya olanak olmayacakt. Hatta arkadalarnn srar olmasa, toplantya katlmay bile istemiyordu. Toplantya gelenler ylesine kalabalkt ki, Oxford Mzesinde aynlan salon yetersiz grlerek Ktphanenin Bat Odas diye bilinen daha geni bir salona geilir. Konumaclar daha gelmeden salon tka basa dolmu, nefes alnacak yer kalmamt. Salonun bat kesiminde pencerelere kadar doluan bayanlar yer alm, bir yandan yelpazeleriyle serinlerken bir yandan da el kol iaretleriyle piskoposu cokuyla selamlyorlard. Piskoposun hazr kuvveti kilise takm da salonun tam ortasnda yer almt. Salonun kuzey kesimine ise, renciler ylmt; aznlkta olmakla birlikte onlar da Darwin iin seslerini ykseltmeye hazrdlar. Wilberforce konumak iin yerinden dorulmaya balaynca salonda gerginlik artar, tm gzler ona evrilir. Piskopos yarm saat boyunca parlak ama ieriksiz bir retorik rnei sergiler; dinleyicileri dnmeye deil duygulanmaya iten, gerekleri arptan bir dil kullanr. Ar bal bir din adam grnmnde, evrim dncesinin anlamszln vurgular; trlerin balangtaki yaratl biimleriyle kald, Tanrsal dzenin deimeyecei temasn iler. Dinsel trenlerde her zaman ustaca bavurduu yntemle konumasnn etkisini ykseltmek, kar tarafa lm darbesini vurmak iin Huxley'e dner, alayc bir glmsemeyle u soruyu yneltmekten kendini alamaz: "imdi renmek istiyorum, sizin maymunla akrabalnz anne tarafndan m, yoksa baba tarafndan m?" Konumak niyetinde olmayan Huxley artk sessiz kalamazd, Piskoposa aznn payn vermek frsat domutu. Yavaa yerinden dorulur, sakin, kararl bir ifadeyle, "Maymunla u ya da bu yoldan akraba olmay drc bulmuyorum. Beni asl utandran ey, sz syleme ustalyla gerei saptran biriyle u anda kar karya kalm olmamdr." Huxley'in bu ksa yant salonun havasn bir anda deitirir. ti kak ve barmalar arasnda hanmlardan biri baylr.

rencilerin srarl istei zerine dnemin tannm botanik bilgini Hooker krsye arlr. Hooker konumasnda Piskopos'un bilimsel verileri hie saydn, bilmedii bir konuda uzmanlk tasladn, Trlerin Kkeni'ni okumad halde kulaktan dolma szlerle karaladn belirtir. Piskopos kendini savunamaz duruma dmtr; kurtuluu evresiyle birlikte toplanty hemen terketmekte bulur. Bu olay ayn dili kullanmayan din ile bilimin bir araya gelip tartamayacan gstermekle dnce tarihinde nemli bir yer tutar. Soru 20: Badamaz iki dnya m? Darwin'in yapt neydi? Banaz evrelerin tedirginlii byk lde bu soruyu doru yantlamamaktan kaynaklanyordu. Darwin trlerin evrimine ilikin bir kuram ortaya koymu, toplayabildii gzlem verileriyle kuramn kantlamaya almt. Bir hipotez niteliinde olan bu kuram canllara ve trlerin geliimine ilikin bilinen olgular aklamaya ynelikti. Darwin'in kendisi kuramna bu gzle bakm olmal ki, daha doyurucu bir kuramn ortaya kmas halinde ondan vazgeebileceini belirtmekten geri kalmamt. Gnlnden unlar okuyoruz: Bana ne denli ekici gelirse gelsin, olgularn ters dt herhangi bir hipotezimden (ki her konuda hipotez oluturmaktan kendimi hibir zaman alamam) vazgeebilmem iin kafam saplantlardan uzak tutma abasndan hibir zaman kanmadm. Ne var ki, Darwin'in deindii saplantsz ya da zgrce dnme abasnn o ilim adamlar arasnda bile yaygn olduu kolayca sylenemez. Nitekim Darwin daha yaarken kimi evrelerin, bu arada baz bilim adamlarnn, evrim kuramna kuku gtrmez bir reti gzyle baktklarna tank olmutur. ki uta da banazln egemen olduu yle bir ortamda din ile bilimin, uzlamas yle dursun, tartmasna bile olanak yoktu. Din talam teolojik dogmalarndan, hi deilse canl dnya ve zellikle insan sz konusu olduunda, en kk bir dn vermeyi veya yumuamay gze alamamakta; bilim ise mekanist dnya grnn bysnde hibir alanda ne

Tanr'ya ne de ruhsal bir gce yer veriyordu. yle ki, Wilberforce ile Huxley toplant salonunu terk ettiklerinde, birbirine tmyle yabanclaan iki bireyi deil, birbiriyle badamaz iki ayr dnyay simgeliyorlard. Darwin istemeyerek gnmze de uzanan bir bunalma, kltrde onarlmas g bir atlakla yol amt. Soru 21: Darwin yeterince anlalm mdr? Tm devrimsel etkisine karn Darwin yeterince anlalmayan bilim adamlarndan biridir. Pek ok kimsenin gznde onun dnce tarihindeki yeri kukuludur. Kimisine gre zeks ortalama dzeyde, kavray gc zayf olan Darwin baarsn, doru zamanda, doru yerde dnyaya gelmi olmasna borludur. Kimisine gre ise baarsnn gerisinde yalnzca sabr ve ylmayan isten gc vard. Biyografisini yazanlardan biri onu "entelektel olarak snrl, kltre kar duyarsz" diye nitelerken, bir dieri, "olgular toplama gcn yksek, dnceleri birletirme yeteneini zayf" bulduu Darwin'in "byk dnrler arasnda yeri yoktur," der. Banazlarn gznde ise Darwin bilim adam deil, bir arlatan, bir gz boyacdr. Bunlara bilim tarihini okumalar gerektiini anlatamazsnz. Sradan kiilerin Darwin ve evrim konusunda ya hi ya da pek az ey bilmeleri doal saylabilir, belki. Ama aydn geinenler arasnda bile ounluun yzeysel bilgiyle yetinmesine ne diyeceiz? Darwin'i yakndan inceleyen, gerekten tanyan bilim tarihilerinin yan sra onu anlama abas gsteren aydnlarn da yadsyamayacaklar gerek u: Darwin stn yeteneklerle donatlm, geni grl, derin kavray gcyle ayrntlar gzden karmayan sabrl bir aratrmac, zgn ve kapsaml kuram oluturma dehasyla sayl bilim adamlarndan biridir. Otobiyografisinin son cmlesi onun ayn zamanda ne denli alakgnll olduunu gstermektedir: Sahip olduum mtevaz yeteneklerim gz nne alndnda, birtakm nemli noktalarda bilim adamlarn bu denli etkileyebilmi olmam gerekten bir srprizdir, benim iin.

Charles Darwin, 1882'de 73 yanda ldnde, uygar dnyay kuramnn bir tr yer sarsnts iinde brakmt. Doadaki konumumuza ilikin dncemiz zerindeki etkisi bugn bile yeterince deerlendirilmi deildir. Trlerin Kkeni yaymlanmasndan bu yana 130 yl gemi olmasna karn ilk canlln srdrmekte, deiik evrelerde tartlmaktadr. Evrim kuramn anlamak, bu kuramn ok ynl etkilerini deerlendirmek Darwin'in byk baarsn anlamak demektir.

III. BLM

DARWNCLKTE YETERSZLKLER
Bilim grnrde olmayan bir dzeni araytr. L.S. Stebbing

Soru 22: "Yaam Savam" nasl yorumland? 19. yzyln ikinci yars, deyi yerindeyse, Darwin'in bir bakma putlatrld dnemdir. Trlerin Kkeni, ncil gibi, istenilen anlamda yoruma ak yar kutsal bir kitaba dnr. Almanya'da, doal seleksiyon ilkesi Prusyal Junkerlerin stn uluslarn olumas iin zayflarn yok edilmesi gerektii inancna aranlan "bilimsel" destei salar. Prusya'da Darwin'i izleyen Treitschke ile Bernhardi sava yceltmeye ynelik youn bir aba iine girerler. Darwin'in kendi lkesi ngiltere'de doal seleksiyona dayanan evrim dncesi, ticaret ve sanayide acmasz rekabetin, emek smrs ile smrgeciliin gerekesi olur. O dnemde sosyalist entelektellerin yorumu daha insancld; onlara gre Darwin'in gzlemleri arasnda, canllarn etin doal koullara dayanma ve evreyle uyum kurmada bireyler aras dayanma ve ibirlii savam kadar yer tutan bir olaydr. yleyse, bireyleri birbiriyle acmasz vuruan bir toplumdan ok, dayanmaya dayanan bir topluluun gelime ve ilerleme gc daha yksek olabilir. Ne var ki, hzl sanayileme srecine giren geen yzyln kapitalist rekabet ortam evrimde dayanmay deil, zayfn acmasz

ayklanmas dncesine yatkn olmal ki, evrim doal seleksiyonla zde tutuluyordu. Daha insancl bir yorum yle bir ortamda santimantal bir fantezi olmaktan ileri gemezdi. Oysa doann tmyle acmasz ve krc alt tezine katlmamay salt duygusallk diye nitelemek doru deildir. Doada, toplumsal yaamda olduu gibi, yarma ve savam yannda dayanma ve ibirlii de vardr. Kald ki, Darwin'in kendisi yaam savamnda "en uyumlunun ayklanmaktan kurtuluu" tezinin dar anlamda yorumlanmas eilimine kar gerekli uyarda bulunmutu. En uyumlu her zaman "en gl" demek deildi. Yaam savamnda glerini birletirip dayanma iine girenlerin de, en gller gibi, baar saladklar sylenebilirdi. nsann Soyu adl kitabnda Darwin bu noktay aka belirtmitir: yelerinin ounluunun birbiriyle dayanma iinde olan topluluklar en iyi gelime gsteren ve oalan topluluklardr. Ne var ki, Darwin'i izleyenler, ounluk, dar yoruma dmekten kurtulamamtr. Onu en iyi anlayanlardan biri olan Huxley bile, hayvanlar dnyasn bir "lm-kalm arenas" diye niteler. Ona gre, Bu arenada zayflarla beceriksizlerin beceriklilerin egemenlii kanlmazdr. elenmesi, gllerle

Yorumunda daha ihtiyatl davranan Herbert Spencer yalnzca, "yaam savamnda en uyumlu" nitelemesinin anlam zerinde durur. Soru 23: Evrim srecinde dayanmaya yer yok mudur? Darwin'den sonra evrimde dayanmann nemini vurgulayan ilk yazar yzylmzn banda adn duyuran Prens Kropotkin olmutur. Bu yazarn genliinde Dou Sibirya ile Kuzey Manurya'da inceleme gezisi srasnda dikkatini eken en nemli olay, hayvanlar arasnda pek ok rneini gzlemledii, karlkl yardmlama ve dayanma idi. Gerekten iklim koullarnn son derece etin olduu bu blgelerde bir tr dayanma iine girmeyen hayvanlarn yok

olmaktan kurtulmasna olanak yoktu. Prens Kropotkin, Evrimde Bir Faktr: Yardmlama adl yaptnda yle demektedir: Bireyleri arasnda yaam savamnn en dk, dayanmann en yksek dzeyde tutulduu hayvan trlerinde gelime, oalma ve beslenme olanaklarnn en st dzeye kt gzden kamayacak kadar aktr. Kropotkin'in yargs kolayca gz ard edilemez: gerek hayvanlar dnyasnda gerek ilkel insan topluluklarnda onun savn kantlayc pek ok gzlem yaplmtr. Dayanma eilimi zellikle kular arasnda belirgindir. Sere ve benzeri kk kularn, doan, ahin, kartal gibi yrtclardan kendilerini dayanma iine girerek koruduklar bilinmektedir. Gezdii yerlerde hayvanlarn ounluk bir tr toplum yaam srdrdne tank olduunu syleyen Kropotkin kuzeyin byk dzlklerini fare kolonileriyle yer sincaplarnn tuttuunu, kutba yakn evrelerde ise ren geyikleriyle misk kz srlerinin egemenlik kurduunu; okyanus kylarna gelince, oralar fok balklaryla morslarn doldurduunu rnek olarak gsterir. Orta Asya'nn byk yaylalarnn derinliklerinde bile yabancl at, eek, deve ve koyun srlerinin grldne deinen Kropotkin, doay srekli bir sava alan saymann yanlln altn izerek zellikle belirtir: Hayvanlar dnyasn, kanl dileriyle kurbanlarn durmadan paralayan aslan, kaplan ve sultanlardan ibaret saymak tmyle yanl bir baktr. yle olsayd, insan yaamn da srekli sava ve toplu krm saymamz gerekirdi. Fizyoloji ve tp alannda tannm bilim adam Kenneth Walker'in gzlemleri de bu yargy pekitirici niteliktedir: Yllarca nce Dou Afrika'da avlanmaya ktmda hayvanlar arasnda gzlemlediim dayanmann birok rnei hl belleimde canldr. Athi dzlklerinde deiik zebra ve ceylan srlerinin tehlikelere kar birbirlerini uyarmak iin belli yerlere nbeti koyduklarna tank oldum. Zebra avlamaya kmamtm; ama ceylan avlamam da hemen hemen olanakszd. nk ne zaman birine yaklamak istesem, nbet tutan zebra tehlikeyi fark

eder, ceylanlar uyarrd. Gene zrafalarla filleri de ok kez birlikte bulurduk. Fillerin kocaman kulaklar, son derece keskin iitme duyular vardr; ancak grme duyular zayftr. Zrafalar ise adeta gzetleme kulelerine yerletirilmi bekiler gibidir. Glerini birletirdiklerinde grnmeden ya da duyulmadan ne fillere ne de zrafalara yaklamaya olanak vard. Daha ilgin (daha dorusu son derece garip) bir ibirlii gergedanlarla, derilerine gmlen kene trnden parazitleri ayklamak iin srtlarnda sralanp oturan kular arasnda idi. Bu kular her zaman tetikte bekler, yaklatm ok uzaktan fark eder etmez hrn lk ve gagalamalarla konuu olduklar hayvan uyarrlard. Gergedan kamaya koyulduunda kular bir katardaki yolcular gibi hayvann srtna aslp yerlerinden ayrlmazlard. Soru 24: Evrim kuramnn yol at ikilem neydi? 19. yzylda bilim adamlar ounluk alma odalarnda ya da laboratuvarda kapal kaldklar, doay dorudan tanma yoluna gitmedikleri iin canllarn salt savam iinde olduu tezine kolayca kaplmtr. Huxley apnda sekin bir bilim adam bile kendini bu yanlgdan kurtaramamt. Oysa bu ayn zamanda ahlk anlaynda idealist olan Huxley iin bir trl iine sindiremedii bir sknt olmutur. Yaratlnda son derece duyarl ve insancl bir kii iin doay kr ve acmasz bir krm makinesi olarak grmek kolay deildir. Sknt sradan insanlar iin de sz konusuydu: Pazar gnleri kilisede dinledii szlerle dier gnlerde bilimsel kitaplarda okuduu eyler arasnda derin bir uurum vard. Yuvasndan den bir sere yavrusunu bile gzden karmayan, tm olup bitenlere egemen, koruyucu, balayc yce Tanr bir yanda, te yanda ise onun "yaratklar" diye rendii canllar arasndaki acmasz krm! Din adamlarna m, bilim adamlarna m, kime inanacakt insanlar? Yumurtalarn bir hayvann derisinin altna yerletirip orada kan larvalarna hayvann dokularn yiyerek beslenme olana salayan "ichneumon" denen sinei dnelim. Byle bir nesne Tanr'nn yarat olabilir miydi? Olursa, bunun aklamas nedir? Doa gerekten bilim adamlarnn betimledii gibi glnn zayf beceriklinin beceriksizi yok ettii korkun bir sava alanysa, o zaman insanlar iyilik yapmaya, yardmlamaya ve paylamaya aran dinsel ve ahlaksal tlerin anlam kalr myd?

Darwincilerin dedii doruysa, "din" denen eyin efsane olma dnda bir anlam var myd? Masalla kendimizi avutup oyalanmaktansa gerei tanmak, ona almak daha doru olmaz myd? Bu ikilem, amzda dinsel inancnda itenlikli olan sradan insan iin hl zmsz kalmaktadr. Soru 25: "Darwincilik" nedir? Ne Darwin ne de onu izleyen destekleyicileri evrim kuramn ispatladklar savndaydlar. Onlar kuram gzlemsel kantlarna dayanarak doruladklarna inanyorlard. Darwin'in en ateli savunucusu Huxley'n bile trlerin evriminin doal seleksiyon dzeneine dayand tezine tmyle katld sylenemez. Ancak "Darwincilik" denen daha sonraki bir gelime Darwin'in evrim kuramna doruluu kesin bir tr dogma kimlii kazandrma banazl gstermitir. Evrim kuramna yneltilen eletirileri (bunlar ilerde belirteceimiz gibi, dinsel, duygusal ve bilimsel olmak zere deiik kaynakl tepkilerdir) gereince deerlendirmek iin, her eyden nce, Darwinciliin ne olduunu anlamamz gerekir. Deiik yorumlara urayan, bu nedenle de anlam belirsizlii iine den "evrim" teriminin, ncelikle tanmsal akla kavuturulmasna ihtiya vardr. Gnlk anlamnda "evrim" alma veya gelime sreci demektir. Politikada toplumun devrim gibi kktenci bir atlmla deil, birikimli bir sre iinde deimesi anlamna gelir. Biyolojideki kullanmyla "evrim" (a) Canllarn daha basit ilk formlardan daha karmak formlara doru gelimesi, veya (b) ayn soydan organizma topluluklarnn zelliklerinde kuaklar boyu birikimle oluan deiiklik anlamna gelmektedir. Biyolojideki kullanmlar ieren "Darwincilik", dar anlamda, doal seleksiyon dzeneini vurgulayan grn addr. Buna gre, tm canl trler, organizmaya doal koullarda ayklanmaktan kurtulma ve oalma olana salayc varyasyonlarn doal seleksiyonuyla geliir. Darwincilik doal seleksiyon tezini yoklanmas gereksiz doruluu apak bir ilke sayd lde bilimsel bir kuram

olmaktan uzaklamakta, ideolojik bir reti kimlii kazanmaktadr. Ancak hemen belirtmeli ki, bu retisel eilim gemite kalm bir olaydr. Bugnk anlamyla "Darwincilik" bilimsel evrim kuramyla zdetir. zerinde durulmas gereken bir nokta da Darwin kuramnn kapsamna ilikindir. Darwin kendisinden sonra gelen kimi yandalarnn tersine kuramnn, evrime ilikin her eyi aklad savnda olmamtr. Bilimsel her kuram gibi Darwinciliin de akladklarnn yan sra aklayamad olgular vardr. rnein, kaltma ve mutasyona ilikin hemen hibir eyin bilinmedii srada, bir tr oluturan bireyler arasndaki varyasyonlarn aklanmas beklenemezdi. Nitekim Darwin kuram varyasyon olgusunu iermekle birlikte aklamaktan uzak. kalmtr. Darwinciliin doal seleksiyonu evrimin gereklemesinde tek ve amaz dzenek sayd sans da yanl bir yorumun rndr. Darwin'in kendisi hibir zaman trlerin olumasn yalnzca doal seleksiyonun bir ilevi olarak grmemitir. Kuramnda doal seleksiyon evrimlemenin temel arac olarak sunulmu, ancak baka etkenlere de yer tannmtr. Bu etkenler arasnda Darwin'in zellikle deindii Lamarck kuramnda vurgulanan organlarn kullanl veya kullanszl noktas vardr. Darwin'in Lamarck kuramna tmyle srt evirmediini gsteren bu esneklii hem anlayla hem vgyle karlamak gerekir. Darwin'in zamannda kaltm bilim henz ortaya kmamt. Bu nedenle bireylerin yaam deneyimlerinde edindikleri zelliklerin kaltsallaarak yavrularna getii dncesini benimsemede fazla bir glk yoktu. Bu dncenin olgusal kanttan yoksunluu Darwin'in lmnden sonra ancak ortaya konmutur. Darwin, Weismann'n ortaya koyduu bu sonucu renseydi bile evrim srecinde evre etkisini yadsyan kat grne katlmayacakt her halde. Soru 26: Darwin'in kaltm bilgisi yeterli miydi? Doal seleksiyona malzeme oluturan varyasyonlarn nedenlerini, kaltm yasalarn Darwin bilmiyordu, kukusuz. Evrim kuramnda belirsiz kalan bu konular aydnlatmak kuramn geerliini pekitirmek bakmndan bir ihtiyat. Bu ihtiya Darwin'i kaltma ilikin bir hipotez oluturmaya gtrr. Buna gre organizmada

yer alan her hcre "gemmule" denen birtakm paracklar salar; paracklar vcutta bir sre dolatktan sonra reme hcrelerinde toplanr. Birlikte oalabilen bu paracklarn ilevi vcuttaki her dokunun zelliklerini sonraki kuaklara iletmektir. reme hcrelerinin yeni bir bireye dnme ve gelime srecinde gemmule'ler de onlarla birlikte oalarak bireyin zelliklerini olutururlar. Darwin'in "Pangenesis" diye adlandrd bu hipotez, kaltm dzeneini aklamaya ynelik ilk kuramsal giriimdir. Darwin'in nerdii aklama bilim evrelerinde yeterince benimsenmez, ancak kaltm biliminin gelimesinde hipotezin kamlayc rol ,yadsnamaz. Doal seleksiyon dzeneinin ileyiini anlamak iin modern kaltm kuramnn ana izgileriyle bilinmesi gerekir. Unutmamak gerekir ki, doal seleksiyon kendi bana evrim olgusunu tmyle aklamaya elverecek yeterlikte deildir. Bir tr filtre gibi alan doal seleksiyonun ilevi, evre koullarna uyum salamada yetersiz kalan bireyleri ayklamaktr. Evrim srecine devinim salayan asl etken, bireyler arasnda ortaya kan kaltsal varyasyonlardr. Varyasyon nedir, nereden kaynaklanmaktadr? Varyasyon ounluk gzlemsel bir olgudur; bir tr oluturan organizmalar arasndaki deiik her zellik bir varyasyondur. Evrim kuramnda varyasyon aklanan bir olgu deil, doal seleksiyona gere salayan bir veridir. Bireyin evreye uyum salamas bakmndan kimi varyasyonlar yararl, kimileri de yararszdr. Yaam savamnda. yararl varyasyonlar organizmaya baar, yararszlar ayklanma yolunu aan etkenlerdir. Sorumuza dnelim: varyasyon nasl olumaktadr? Bu soruyu yantlamak iin mutasyon olgusuna deinmemiz gerekir. Bir toplulukta kaltsal varyasyonun temel kayna "mutasyon" diye bilinen, genlerde ya da kromozom yapsnda oluan beklenmedik, kalc diyebileceimiz deiikliklerdir. Ancak varyasyonlarn tek kayna mutasyonlar deildir; srekli olarak genotip oluturan mevcut "alel"lerin yeni kombinezonlar bu bakmdan ok daha nemlidir.* * "Alel", homolog kromozomlar zerinde ayn konumu paylaan bir gen'in alternatif formlar demektir.

Soru 27: Kaltm nedir? Kaltm bilimi, kaltmn fiziksel temelini ve ileyiini ortaya karan Weismann'la balar*. Darwin'in lmnden yl sonra Weismann, daha sonra embriyoya dnen dllenmi yumurtann daha balang aamasnda "somatik" ve "propagatif" denen iki yarm paraya ayrldn gsterir. Somatik yarm yeni bireyin vcudunu oluturma yolunda byr; propagatif yarm ise bireyin reme bezlerini oluturur. Vcut yapsn oluturan hcrelerle yeni kuaklara yol aan reme hcreleri arasnda kesin ayrlma dllenmeden sonra ortaya kan ilk gelimedir. Bireyin vcudu er ya da ge lmle son bulur; oysa reme hcrelerinin bir bakma lmsz olduu sylenebilir. Bunlar sonra gelen kuaklarda yaamlarn srdrrler. Denebilir ki, organizmann nerdeyse tmn oluturan somatik hcrelerin ilevi, "lmsz" reme hcrelerine, bireylerin geici yaamlarnda, bir barnak, bir beslenme olana salamaktr. Doa yaamn yeni kuaklarda srdrlmesine yneliktir. Bizlerin birey olarak bu amaca hizmet aralar biiminde kullanlmamz, saygnlmza ters de dse, grmezlikten gelemeyeceimiz bir gerektir. Gerekten, doann ileyi dorultusunda kendisine den grevi yerine getiren bireyin sonunda hurda ynna atlmas kanlmazdr. Kaltmn fiziksel temelini oluturup ana-baba zelliklerini yavrulara aktaran genler hcre ekirdeinin karmak yapsnda yer alrlar. Bir hcre blnmeye yz tuttuunda ekirdei bir dizi kark ve ilgin diyebileceimiz deiiklie urar. ekirdein en belirgin zellii olan bklm ince tel, says her canl tr iin deimeyen, "kromozom" denen ubuk gibi paralara ayrlr. Bu paralarn, ok gl mikroskoplar altnda incelendiinde, son derece ufak taneciklerin oluturduu kopuk bir kolyeyi andrd grlmektedir. te kaltsal zellikleri "gen" adn verdiimiz bu tanecikler tamaktadr. Evrim kuram ynnden nemli olan nokta, genlerin ana-babadan tadklar zellikleri olduu gibi ve ayr birimler olarak yavrulara geirmeleridir. Darwin'in dneminde bu nokta aldk kazanm deildi. Ana ya da babaya ait herhangi bir zelliin, iftlemeye karn kimliini yitirmeksizin (herhangi bir karma uramakszn) yavruya geii anlalmas g bir sorundu. Herkes gibi Darwin'de de, ana ve baba zelliklerinin kararak birbirini etkiledii, yavruda

her zelliin ortak kimlikle ortaya kt dncesi egemendi. Oysa gerek Mendel'de, gerek daha sonraki almalarda kaltm birimi genlerin kaynamad, dier genlerle bir araya geldiinde kimlik yitirmedii dncesi geerlik kazanmtr. Dahas, genler etkinlikleri iin elverili koullar buluncaya dek st rtk kalabilmektedir. * Kaltmda genlerin ileyiini deneysel olarak ilk inceleyen bilim adam Avusturya'l Rahip Gregor J. Mendel'dir. Mendel'in 1866'da aklad almas, ne yazk ki, yzylmzn basna gelinceye dek dikkat ekmeden kalr.

Soru 28: Mutasyon nedir? Modern aratrmalar Darwin'in bilmedii bir baka olguyu daha gzler nne sermitir: "Mutasyon" denilen ani ve kalc deime. zellikle bir tr meyve sinei olan drosofila zerinde srdrlen youn gzlemler mutasyon .olayn daha yakndan renmemizi salamtr. Bulgulardan biri zaman zaman bu sineklerden birinde veya birkanda beklenmedik bir deiikliin ortaya ktna ilikindir. rnein, bireyin ya gz rengi, ya kanat yaps, ya a tepkisi, ya da yaam sresi ynnden dier bireylerden farkl bin zellii gze arpar. Deiik mutasyonlara sahip bireylerin dzenli iftlemeleri yoluyla ok sayda mutasyonlar ayn bireylerde bir araya getirerek bir ya da daha fazla "yeni" denebilecek trn olumas salanabilmektedir. Mutasyon belli bir tr ya da belli bireylerle snrl kalan bir olay deildir. Bu olayn nedensel aklamas henz yaplamamtr. Bilinen u ki, her organizma mutasyona urayabilir. H.J. Muller ve dier baz bilim adamlar soruna aklk getirmek iin denek olarak ayrdklar meyve sineklerini Xsnna tutmulardr. Geri bu ilem sinekleri reme gcnden yoksun brakacak kadar zedelememektedir. Ne var ki, Muller bu ileme karn reme gcn koruyan bireylerin yavrularnda ok sayda mutasyon olay saptar. Bu yntemle krmz yerine beyaz gzl, byk

yerine kk kanatl, dz yerine atal tyl sinekler oluturulur. Bu sonuca dayanarak mutasyonun grnrde organizmay etkilemeyen bilmediimiz kimi d etkenlere bal olarak ortaya kt sylenebilir. rnein, dnyamzn atmosferinden geen kozmik nlarn mutasyona yol at sanlmaktadr. Genetik alannda bilim adamlarn uratran mutasyon olay, evrim bakmndan fazla nemsenmemektedir. Evrimin mutasyon gibi anszn beliren deimelerden ok, uzun srede yer alan kk deiimlerin birikimiyle olutuu gr egemendir. Mutasyonlar doal seleksiyon iin gvenilir malzeme salamamaktadr; evrim asndan olumlu mutasyonlarn yan sra daha ok olumsuzlarna rasland sylenebilir. yle ki, rnein, bir sinek trnde grlen 400 mutasyonundan yalnzca ikisi olumlu, geriye kalanlarn hepsi topluluk iin yararsz veya zararl bulunmutur. Kald ki, olumlu olanlarn da evrim iin ayn ynde olanak salamad grlmtr. Soru 29: Doal seleksiyonun bilimsel konumu nedir? Doal seleksiyon kavramnda yer alan iki temel noktay bir kez daha belirtmek yerinde olur: (1) Yaam savamnda daha gl veya evre koullarna daha uyumlu bireylerin ayklanmaktan kurtulma ye oalma anslarnn daha yksek olduu; (2) Tm canllarn varyasyonlara ak olduu (Varyasyonlarn nedenlerine ilikin bilgilerimizin yetersizlii, varyasyonlar beklenmedik ya da raslant oluumlar saymaya yol amtr.). Trlerin oluumunda balca dzenein doal seleksiyon olduu dncesi ister istemez yantlamas ok g bir soruya bizi yneltmektedir. Doal seleksiyon bugn de yrrlkte olduuna gre, yeni trler imdi de ortaya kmakta mdr? Bu soruyu yantlamak kolay deildir. Bir kez, evrim doal balamnda dorudan gzlenebilecek bir olay deildir. Sonra, yeni bir trn olumas uzun zaman alan bir sretir. Ancak kesin bir ey sylenemiyor diye doal seleksiyon dzeneini bilim d, dayanaksz bir dnce saymak da yanltr. Unutmamak gerekir ki, bilimde tm kuram ve genellemeler az ya da ok dorulanm hipotezlerdir. Her hipotezin bil aklama ilevi vardr; bir alanda aklama ilevi bakmndan daha kapsaml, daha doyurucu alternatif bir hipotez ortaya atlncaya dek, yrrlkteki hipotez

korunur. Bilimde her kuram veya hipoteze geici gzyle baklr; yeni gzlem veya deney sonularnn ters dt hibir hipotez yanllanmaktan kurtulamaz. Bu noktay bilerek ya da bilmeyerek gzden karanlarn evrim kuramnn birtakm sorulara yant vermedii gerekesiyle bilimsel olmad savma sarldn grmekteyiz. Oysa tm bilimsel kuramlar gibi evrim kuram da ne kesindir, ne de "kesin deil" diye bilim d saylabilir. Evrim kuramn "ispatsz kald" gerekesiyle bilim d saymak ne denli yanlsa, artk tartlmaz "bilimsel bir yasa" saymak da o denli yanltr. Hibir bilim adam (Darwinci ya da yeni-Darwinci olsun) evrim kuramnn ispat edildii dncesini ileri sremez. Ne var ki, evrim kuramnn salam olgusal verilere dayand gerei de yansz ve nesnel dnen hi kimsenin gznden kamayacak kadar aktr. stelik evrim olgusunu aklama yolunda bu kurama seenak saylabilecek baka bir kuram da bugne dein ortaya atlm deildir. Kukusuz bu durum kuramn kesinlik kazand anlamna gelmez. Bilimde her kuram gibi evrim kuram da irdelenebilir, tartlarak gelitirilebilir. Nitekim, doal seleksiyon ilkesi tartma gtren bir konudur; evrim srecinin kimi inceliklerini aklamada bu ilkenin tmyle yeterli olduu kolayca sylenemez. Ancak aklama gc daha doyurucu yeni bir ilke oluturuluncaya dek doal seleksiyon dncesinden vazgeilemez. Soru 30: Evrim bir amaca ynelik midir? Normal olarak evrim uyum salayc bir sretir. Evrimle oluan organizmalarn evrelerine ve yaam koullarna, ou kez inanlmaz bir incelik ve beceriyle uyum saladklarn biliyoruz. Grnre baklrsa, uyum kurma amal bir davrantr. Ancak modern biyolojinin en parlak baarlarndan biri uyum olaynda yansyan erekliliin yalnzca grnrde kalan bir izlenim olduunu ortaya koymu olmasdr. Hatta buna, antropomorfik bir yanlg da diyebiliriz. Evrim kuram uyumun, varyasyonun ve varyasyonun yol at doal seleksiyonun otomatik bir sonucu olduu tezini iermektedir. 17. yzyla gelinceye dek bilimsel evrelerde bile gksel cisimlerin Tanrsal bir dzen ve gdme bal olarak devindiklerine inanlmaktayd. Oysa astronomi ve fizik alanlarndaki ilerlemeler, ayn dzenin mekanik yasalar

erevesinde aklanabileceini gstermi, doal olaylarn doast glere bavurularak aklanmasnn gereksizliini ortaya koymutur. Canllarla yaam evreleri arasndaki uyum da bizi yanltmamaldr. lk bakta belli bir plan ya da amac yanstr grnen uyum aslnda uzun sreli doal bir ayklanmann, yaam savamnda baarl bireylerin oalmasna olanak veren bir dzenein (doal seleksiyonun) rndr. Doadaki dzen, doal srelerin oluturduu bir dengedir; bilim, doa d nedenler aramaz. Soru 31: Evrim raslant varyasyonlarla aklanabilir mi? Kukusuz evrim kuramnn bugn bile eitli noktalarda yetersizlii gsterilebilir. Bilindii gibi, "canl" dediimiz organizma deiik ilevli organlaryla koordine edilmi bir btndr. Bir parasnda oluan bir aksaklk organizmann tmnn ileyiini etkiler. rnein, grme ilevine ilikin yaplamay alalm. Grmek iin ok sayda dzenein ibirliine ihtiya vardr: gz ve gzn i dzeneklerinin yan sra beyindeki zel merkezlerle gz arasndaki bantlardan sz edilebilir. Bu karmak yaplama nasl olumutur? Biyologlara gre evrim srecinde, gzn oluumunda ilk adm kimi ilkel canllarda deri zerinde a duyarl kk bir blmn belirmesiyle atlmtr. Ancak doal seleksiyonda bu kadarck bir oluumun kendi bana canlya salad avantaj ne olabilir? yle bir oluumla birlikte beyinde grsel merkez ile ona bal sinir ann da kurulmas gerekir. Olduka karmak olan bu birbirine bal dzenekler kurulmadka "grme" dediimiz olayn ortaya kmas beklenemez. Darwin varyasyonlarn rasgele ortaya kt inanandayd. yle olsayd, grmenin gerektirdii o kadar ok sayda varyasyonun organizmann deiik yerlerinde ayn zamanda oluup uyum kurmas gizemli bir bilmeceye dnmez miydi? Bu gl Darwinciler iki yoldan aklamay denemilerdir: lkin organizmadaki bir deiikliin herhangi bir noktada snrl kalmad, organizmann tmn etkiledii savna bavurulmaktadr. Darwin "korelasyon ilkesi" dedii bu sav kimi rneklerle desteklemeye almtr. rneklerden biri mavi gzl beyaz

kedilerin sar, tysz kpeklerin dilerinin zayf oluudur. Ne var ki, kimi eletiricilerin de belirttii gibi, bu tr olaylar korelasyon ilkesini deil, olsa olsa birlikte giden deiiklikleri rneklemektedir. Tyler ile dilerin geliimi ayn koullara baldr; birini aksatan nedenler dierini de etkiler. Oysa grme iin birbirini tamamlayc bir dizi deiikliklere ye bunlarn tam bir uyum ve egdm iinde almasna ihtiya vardr. Bu nedenle grmenin olumasn geliigzel varyasyonlardan yola kan doal seleksiyonla aklama yerine, belki de Darwincilerin kolayca ilerine sindiremeyecekleri iten gelen ynlendirici bir ihtiya ya da eilime balamak daha yerinde olur. Bylece deiik dzeylerdeki organizmalarn (rnein, omurgallar ile mollusc'larn) grme dzeneklerindeki raslant saylamayacak yakn benzerlii de aklama olana domaktadr*. Sradan bir mollusc olan Pecten'in gznde bizimkinde olduu gibi retina, kornea ve selloz dokulu lens vardr. imdi evrim dzeyleri bu denli farkl iki trde bir dizi raslanty gerektiren bu yaplamay salt doal seleksiyonla nasl aklayabiliriz? Bu soruyu soranlardan biri de Yaratc Evrim adl kitabnda Darwinciliin mekanik anlayna kar kan filozof Henri Bergson'dur: Nasl olur da sonsuz denecek kadar ok birtakm kk varyasyonlar, eer bu varyasyonlar salt raslant ise, evrimin birbirinden bamsz iki kolu zerinde ayn plan izlesin? Evet, nasl olur da tek tek alndnda hibir ie yaramayan birtakm varyasyonlar iki kolda da doal seleksiyonla ayn sra veya dzende korunarak biriktirilmi olsun? Darwincilerin bu soruya doyurucu yant verip vermedikleri tartlabilir.
* Salyangoz ve smklbcek trnden canl topluluk.

Soru 32: Doal sreleri tmyle erejkstz saymak yerinde midir? Gz gibi grecel olarak yeni ve karmak bir organn olumasna ilikin aklama gln zme yolunda Darwincilerin bavurduu ikinci yola gelince, bu bir varsayma dayanmaktadr. yle ki, gz gibi bir organn bir blmnn gelimesine ilikin genler olusa da, dier blm veya blmlerin gelimesi iin gerekli genler oluuncaya dek, etkinlik kazanmaz, st-rtk (latent) kalr; yeni organ ancak gerekli genlerin tmnn oluup birlikte etkinlik kazanmasyla ortaya kar. Bilimde bir kuram kurtarmaya ynelik bu trden zel aklamalara ara sra bavurulduunu biliyoruz. Ancak ad hoc denen bu gibi aklamalar ou kez kuku konusudur, ortada ele alnmas gereken bir sorun ya da gln var olduunu gsterir. Darwinciliin yetersiz grnd baka noktalar da vardr. Varyasyon ya da mutasyon raslantya bal beklenmedik olgularsa, herhangi bir ama ya da dzene ynelik olduu sylenemez elbet. Oysa hayvanlarn evrim tarihi gzden geirildiinde, evrimin belli bir "plan" erevesinde ilerledii dncesine kiinin kaplmamas kolay deildir. Evrimin kimi durumlarda yn deitirdii sz konusu olsa bile genellikle ayn ynde ilerledii sylenebilir. Doal seleksiyon ve rastlantya bal varyasyonlarla genelde dzenli ve amal grnen bir sreci aklamak pek ok kimse iin inandrc olmaktan uzaktr. .Hatta bunlar arasnda kimi Darwinciler de olmal ki, evrim konusunda ama ya da eilim trnden szcklere duyulan gereksinmeyi "ortogenesis" denen yeni bir hipotezle karlama yoluna gidilmitir. Bu hipotez yeterince benimsenmemi olmasna karn evrimcileri olduka rahatlatc niteliktedir. Ortogenesis, her canlnn protoplazmasnda evrim srecini belli bir yne dorultan kaltsal ve bamsz bir eilimi var saymaktadr. Varsanan bu eilime organizmann bir tr alnyazs diye baklabilir. Kimi biyologlar (rnein, Fairfield Osborn) atlarn atalarndan kalma fosil dizisinin, ortogenesis hipotezine gitmeksizin, aklamasna olanak grmyorlar. te

yandan baka biyologlar, bu arada zellikle yeni-Danvmcer, o tr znel bir eilimi gizemsel bularak ortogenesis'i bilim d bir aklama saymaktadrlar. Onlara gre, ortogenesis hipotezi, Bergson'un "elan vital" dedii gizemli gc baka bir terimle dile getirmekten ileri geen bir dnce deildir. Darwinciler doal seleksiyona, trleri kk varyasyonlar kullanarak oluturan bir dzenek, deiiklie yol aan mekanik bir g gzyle bakarlar. Baka bir deyile doal seleksiyon Darwincilere gre evrim srecini ynlendirmez, ona belli bir yn izmez. Ayklama dzenei olarak alan doal seleksiyon yeni trlere yol aabilecei gibi durumu koruma ynnde de alabilir. Bunun bir rneini ngiliz seresine ilikin bir olayda bulmaktayz.Bilindii zere, ngiliz seresi evreye uyum salamada son derece becerikli bir kutur. Dnyann birok blgesinde, bu arada zellikle Amerika'da, ok yaygn olarak grlr. Amerika'nn bilinen byk frtnalarndan birinde serelerden bir blmnn yerlerde srnd grlr. Toplanarak bakma alnan bu sereler zerinde yaplan incelemelerde, bunlarn, ayn blgede frtnaya yenik dmeyen serelerden kimi farklar tad saptanr. Frtnaya yenik den serelerin ounluk standart lye gre kanatlarnn ya daha uzun ya da daha ksa olduu grlr. Burada grdmz doal seleksiyonun ortalama tipi koruma, arl ayklama ynnde ilediidir. Soru 33: Daha doyurucu bir aklama gerei var mdr? Bilimsel bir kuramn olgusal verilerle ispatlanamayacana daha nce deinmitik. Darwin'in evrim kuramn ispatlamad sulamas bu nedenle havada kalan bo bir saldrdr. Evrim, yava yryen uzun sreli bir sretir. Baz aratrmaclar, yeni bir trn ortaya kmas iin ortalama yzbin kua kapsayan bir sreye ihtiya olduu grndedirler. 3Drosofila

3 H.G. Wells, J. Huxley, G.P. Wells, The Science of Life.

(meyve sinei) ok abuk redii iin biyologlarn klasik inceleme konusudur. Ama ok hzl reyen bu sinein bile yzbin kua bin yllk bir sre demektir. Drosofila zerindeki deneyler ikiyz yl nce deil, bin yl nce balam olsayd evrim kuramn dorulayan ya da yanllayan bir sonucu ancak gnmzde alabilirdik. Kimi eletiricilere gre, evrimi salt doal seleksiyona balamak, daktilo makinesinin bana oturtulan bir kedi veya gvercinin tulara vurularyla bir milyon yl iinde Shakespeare'in Hamlet'ini ya da Goethe'nin Faust'unu yazabileceklerini beklemekle birdir. En basit bir canly bile yakndan incelediimizde onun oluumunda ince bir "zek"nm roln grmezlikten gelemeyiz. Bu usta el ya da zek yaamn kendisinde sakl bir g mdr, yoksa teolojide sz edilen Tanr mdr, tartlabilir. {Ama evrimi salt kr kuvvetlerin "mutlu" bir sonucu olarak grmek bu biyologlara gre ok zordur. Tannm biyolog J.B.S. Haldane aadaki paragrafta pek ok meslektann paylat bu gr yanstmaktadr: Sekin biyologlardan hibiri ne evrim olayna ne de doal seleksiyon ilkesine kukulu gzle bakar. Ancak ans varyasyonlarna dayanan doal seleksiyonun kendi bana evrimi tmyle aklad dncesine katlmakta teredddmz vardr. Doal seleksiyon evrimi tmyle aklyorsa bu dnyay anlama yolunda byk bir admdr. Ama doal seleksiyon evrimi aklamada, gravitasyonun kimyasal affiniteyi aklamasndan daha baarl deilse, o zaman, biyologlarn ii sandklarndan ok daha gtr.4 Darwin'in evrim kuram bugn geerliini koruyorsa, bunun balca nedeni yerine geecek daha doyurucu, alternatif bir kuramn yokluundandr. Yetersiz de olsa Darwin kuramn daha gl bilimsel bir kuram ortaya kncaya dek korumak zorundayz.

4 J.B.S. Haldane, Possible Worlds.

Doal seleksiyona duygusal tepki gsterenler de az deildir. Bunlardan birini dinleyelim: Kularn, balklarn, ieklerin, vb. gz kamatrc gzelliini salt doal seleksiyona borlu olduumuza inanmakta glk ekiyorum. Dahas, insan bilinci yle bir dzenein rn olabilir mi? Nasl olur da tm uygarlk nimetlerinin yaratcs insan beyni; Sokrates, Leonardo da Vinci, Shakespeare, Newton ve Einstein gibileri lmszletiren yaratc imgelem (muhayyile), "yaam savam" denen orman yasasnn bize bir armaan olsun?5

5 Hawkes, "Nine Tentalizing Mysteries of Nature," New

York Times Magazine, 33, 1957.

IV. BLM

EVRM KURAMININ BLMSEL KONUMU


Biyolojide, evrimin dnda, hibir eyin anlam yoktur. Theodosius Dobzhansky

Soru 34: Evrim kuramna tepkilerin kayna nedir? Evrim kuram, ortaya atld gnden bu yana tartma konusudur. ou kez saldrya dnen eletirileri iki ana grupta toplayabiliriz: (1) Dinsel banazlk ve nyargdan kaynaklanan tepkiler; (2) Bilimsel eletiriler. Dinsel banazlk batan beri belirtmeye altmz gibi bilimi hibir zaman iine sindirememitir. Engizisyon ve baka yollardan (rnein, kitlelerin koulland nyarglar krklenerek) uygulanan bask ve yldrma balangtaki etkisini zamanla yitirdiinden, amzda deiik taktiklerle yeni bir stratejinin izlendiini gryoruz. Gnmzde "Bilimsel Yaratllk" diye piyasalanan akmn aslnda bilimsellik grnm altnda bilime kar ideolojik bir mevzilenme, bir saldn eylemi olmaktan te bir anlam yoktur. Dnn aktan bilim dmanlar eylemlerini imdi bilim maskesi altnda srdrmektedirler. Onlar dinlersek, dedikleri u: Evrim kuram bilimsel deildir; Darwincilik din kart bir reti, ya da dar anlamda "pozitivist" bir ideolojidir. Bilimden sz ederek bilimi ypratmay stratejik marifet sayan yaratllar evrim kuramnn, (a) deneysel olarak ispatlanmadn, (b) gerei yanstmaktan uzak bir sav ya da "hipotez" olduunu ileri srerek evrim olgusunu yadsma, en

azndan kuku konusu yapma yolunda aba gstermektedirler. Amalar zihinleri kartrarak bilimi kendilerince zayf bulduklar bir alanda vurmaktr. Yaratllarn savlarn ayrntl olarak ileriki bir blmde ele alacaz.*
* Baknz: IX. BLM.

Soru 35: Bilimsel eletiriler Nasl yorumlanmaldr? Bilimsel eletirilere gelince, ncelikle bir noktann aklk kazanmas gerekir: yaratllar evrim kuramna ilikin bulduklar geerli, geersiz eletirileri evrim dncesini karalamak, evrim olgusunu yadsmak iin kullanmaktadrlar. Bilimsel eletirilerin amac bu deildir. Bilim dnyasnda tartlan evrim srecinin varl deil, aklanmasnda duyulan kimi yetersizliklerdir; ama evrim kuramn bilimsel olarak daha doyurucu bir dzeye karmaktr. Darwincilie ilikin baz bilim adamlarnca belirtilen yetersizliklere bundan nceki blmde deinmitik. Bilimsel eletirilere ileriki blmlerde de yeri geldike yer vereceiz. imdi genel bir deinmeyle yetineceiz. Evrim, kaltm olgusunu ieren bir sretir. Oysa Darwin kuramn oluturduu dnemde kaltma ilikin pek az ey biliniyordu. Weismann'n almasnn hemen ardndan Mendel'in uzun sre gzden kaan aratrmasnn gn na kmas Darwin kuramndaki kimi eksiklikleri aa vurur. te yandan D'Archy W. Thompson gibi kimi biyologlar, Darwinciliin canl dnyadaki hemen her gelimeyi varyasyonlarn doal seleksiyonuyla aklamasn kolaya kaan bir tutum saymtr. Gndemin sk sk tartlan bir maddesi de u: Darwin evrimin yava yryen bir sre olduunu varsaymt. Onu izleyen yeni-Darwinciler de ayn grtedirler. stelik yeni-Darwinciler grlerinin genetik bilimince de desteklendii kansmdadrlar. Ne var ki, yeni trlerin uzun sre alan kk birikimlerle olutuu tezini yetersiz bulan

evrim kuramclar da vardr. Kar klan bir baka nokta da evrimin ne lde uyuma (adaptasyona) yol atna ilikindir. Doal seleksiyonun dayand temel dnce kimi bireysel farklarn evreye uyum kurmada avantaj salad, dolaysyla bu tr farklarn gen havuzuna eklenerek yaygnlk kazand dncesiydi. Oysa bu zelliklerden bir blmnn kendiliinden bir avantaj salamad halde, yalnzca nemli avantaj salayan zelliklerle birliktelik nedeniyle, seildikleri grlmtr. Bu, evrim srecinde ortaya kan varyasyonlarn tmnn uyum salayc olmad demektir. Baka bir deyile, kendi bana uyum salama avantaj salamayan kimi zellikler, avantaj salayan zellikler gibi, kac oabilir. yleyse, trel ya da bireysel zelliklerin tmn doal seleksiyonun rn saymak doru deildir. Bu tr eletiriler evrim kuramnn "olmu-bitmi", tartmaya kapal bir dogma olmadn, tersine dzeltilmeye, gelimeye ak bir konu olduunu gsterir. Bunu, yaratllarn yapt gibi, kuramn yetersizlii olarak gstermek yanltr. Evrim dncesinin temel tezi canllar dnyasndaki trlerin donuk ve deimez olmaddr. Bir tr organizmadan zaman iinde ve deien koullar altnda baka tr organizmalar oluabilir. rnein kularn belli bir srngen trnden; kedi, kpek, kurt ve benzer hayvanlarn ortak bir memeli trden olutuu sylenebilir. Evrjm dncesi, daha nce de belirttiimiz gibi, Darwin'le ortaya km deildir. Dahas, evrim olgusunu aklama giriiminde bile Darwin'i nceleyen bilim adamlar vardr. Bunlardan biri, belki de en nemlisi, Fransz biyologu Jean Babtiste de Lamarck'tr. Soru 36: Lamarck'n evrim kuramn nasl niteleyebiliriz? Evrim kuram zerindeki eletiri ve tartmalar iyi anlamak iin ncelikle Lamarck kuramn yakndan tanmak, bu kuramn

Darwin kuramndan temele inen farklarn belirlemek yararl olur. (Baknz Soru 13, Soru 14). 19. yzylda yaam srecinde kazanlan zelliklerin yeni kuaklara kaltmla getii yaygn bir kanyd. Lamarck'n evrim kuramn bu dnce zerine kurmas doald. Darwin'de de izlerine rastladmz bu grn etkisi bugn bile tmyle yok olmu deildir. Lamarck trlerin kendi ihtiyalarn karlama abasnda yeni biimler ald grndeydi. Ona gre evre koullarnn etkisinde organizmalar daha karmak ve daha ileri formlar oluturmaya ynelten bir tr "igd" denebilecek doal bir eilimleri vardr. Baka bir deyile, trlerin deiik uyumlar iine girmesi, deien evre koullarnn canllar deimeye zorlamas -sonucudur. Organizmann ihtiyac deitiinde, davranlar da deiir. htiyaca gre organlar daha ok ya da daha az kullanlr. Daha ok kullanlan organlar glenir, kazanlan yeni biim ya da zellikler kutsallar. Lamarck bu srete, "organizmann iten gelen gelime gds" dedii belirsiz, znel bir gc etkin grmtr. Ksaca deindiimiz Lamarck kuram aslnda ou kez sanld kadar basit deildir. Aklk getirmek iin sk sk verilen bir rnei yineliyelim: Bilindii gibi zrafa aa yaprayla beslenir. Balangta uzun boyunlu deildi; yksek aalara yetiemediinden giderek beslenme sknts younlar; hayvan st dallardaki yapraklara ulamak iin boynunu gerip uzatmaya zorlanr. Bu zorlanma sreci iinde her kuak bir nceki kuaktan kendisine geen avantaj daha ileri gtrr, sonunda zrafa topluluu bildiimiz formuna ular. Zrafalarn uzun boynunu doal seleksiyonla aklayan Darwin'e gre, slah iftlderindeki zel yetitiriciler gibi doa da ayklayarak gelimeyi salar. rnein, gvercin yetitiricileri, gvercinler arasndan yalnzca beendikleri zellikleri tayanlar korur ve oaltrlar. Ayn ekilde doa da, snrl olanaklar iin yarma gc ve becerisi en yksek olan organizmalarn kalp

oalmasna izin verir; dierlerini ayklar. Zrafalarn atalar uzun boyunlu deildi, ama ilerinde boynu grecel uzun olanlar beslenme bakmndan daha avantajl idi. Yaam savamnda boyun uzunluunun salad avantaj, uzun boyunlu bireylerin egemenliine, dierlerinin giderek yok olmasna yol amtr. Grld gibi, doal seleksiyon yeni form veya trlerin oluumunu organizmann duyduu ihtiya ya da iten gelen drtyle deil, bireyler arasndaki varyasyonlarn elenip "seilmesiyle aklamaktadr. Soru 37: Evrim, kantlanm bir olgu deil midir? Darwin bilimsel yaamnda iki etin soruna zm getirmeye almtr. Bunlardan biri, evrim olayn yadsnamaz bir biimde kantlamak; ikincisi, evrim olgusunu aklayan doyurucu bir kuram oluturmak. nsann Soyu adl yaptnda bu iki noktaya ilikin u szleri buluyoruz: Tm almalarmda gz nnde tuttuum iki hedefim vard. nce trlerin ayr ayr yaratlm olmadn gstermek; sonra canl dnyasndaki deiikliin balca dzeneinin doal seleksiyon olduunu ortaya koymak.

Darwin hedeflerine ne derece ulamtr? Bu soruyu yantlamak iin ncelikle evrim srecini belirleyen kantlar gzden geirmemiz gerekir. Bata Darwin, pek ok bilim adam evrim olgusunu kantlayan gzlemsel veriler toplama yolunda uzun yllar harcamlardr. ok sayda ve eitte olan kantlar ayrntlaryla burada sergilemeye olanak yoktur. Aada be balk altnda topladmz kantlarn genel bir fikir iin yeterli olduunu sanyoruz: 1. Fosillerden rendiklerimiz; 2. Yapsal benzerliklerin gsterdii;

3. Embriyolojide bulunan ipular; 4. Yeni formlarn ortaya k; 5. Snflamadan kardmz. Soru 38: Fosillerden ne reniyoruz? "Fosil" denen nesne, tarih ncesi dnemde yaam bir hayvan veya bitkinin, toprakta gml talam kahntsdr. Milyonlarca yd nce ortadan silinmi kimi organizmalarn varln fosillerden reniyoruz. Bir canlnn kalntsnn fosillemesi iin iskelet trnden sert, dayanld bir yapya sahip olmas gerekir; yumuak paralarn korunmas ancak sonradan kayalaan amura benzer tortular iinde kalmasyla olasdr. Aslnda fosil oluumu kolay deildir, belli koullarn bir araya gelmesini gerektirir. Bu yzden gemite yaayan trlere ilikin fosillerin salad bilgi yeterli olmaktan uzaktr. yle de olsa, fosillerin salad bilgi son derece yararl olmutur. Bir kez unu reniyoruz: 500 milyon yl gerilere uzanan en eski fosiller bitkilerle basit omurgasz hayvanlara aittir. Yaps daha karmak organizmalara ait fosillere daha yakn dnemlerde oluan kayalarda rastlanmaktadr. Omurgallardan en eski olan balklarn 420 milyon, bilinen ilk memelilerin 170 milyon yl ncesine uzanan fosilleri kmtr. ncelemeler hem hayvan, hem bitki dnyasnda fosillerin giderek daha ileri ya da karmak canllara ait olduunu gstermektedir. Bu, "zel yaratl" savn deil evrim olgusunu kantlayan nemli bir veridir. Ayn derecede nemli bir kant daha vardr: 300 milyon yl ncesine ait kimi fosiller karada yaayan bir balk trnn varln gstermektedir. Bunlarn iskeletlerinin daha sonraki dnemlerde oluan pek ok kara hayvanlarnn iskeletleriyle yakn bir benzerlik iinde olduu gzden kamayacak kadar belirgindir. Aradaki balca fark balklardaki yzgelerin yerini karada yrme organlarna brakm olmasdr.

Benzer bir ilikiyi srngenlerle kular arasnda grmekteyiz. skeletleri eitli ynlerden birbirini andran iki grubun yumurtlayarak oaldklar bilinmektedir. Kularn srngenlerden olutuu grne arlk kazandran olay "Archaeopteryx" ad verilen bir fosilin bulunmu olmasdr. Bir kuun kanat ve tylerini tayan bir hayvan srngenlere zg kafatas ve dilere sahiptir. Ayrca uzun kuyruu, kanat ularndaki peneleri srngenlerle paylat zelliklerdendir. Fosiller, bildiimiz atlarn da betrnakl, ufak yapl, ksa bacakl atalarndan bir dizi ara deiikliklerle bugnk forma ulatn gstermektedir. Atlar, paralayc etobur canavarlardan kurtulmak iin giderek daha hzl koan, uzun bacakl, tek trnakl yaplarna ulamtr. Fosillerden rendiimiz ilgin bir baka olay hem evrim olgusunu kantlamakta, hem de evrimde yaam savamnn ilevini aa vurmaktadr. Bir dnemde ok yaygn olduu anlalan marsupial memelileri bugn pek az istisna dnda yalnzca Avustralya kara parasnda yaamaktadr. Jeologlar bu kara parasnn bir zamanlar Gney-Dou Asyaya bal olduuna inanmakta, ancak placental memelilerinin ortaya kmasndan nce bu ban koptuunu sylemektedirler. Placental memelilerine yaam savamnda yenik den marsupial memelilerinin Asya'da yok olma srecine girerken Avustralya'da yaamlarn srdrmeleri, yle bir savamdan uzak kalm olmalaryla aklanmaktadr. Soru 39: Yapsal benzerlikler ne gstermektedir? Karada yaayan tm omurgallarn (zel ilevlerine gre eitli modifikasyonlara uram olmasna karn) "Pentadactyle" denilen plana dayand bilinmektedir. lk bakta insan kolu iskeletinin yarasa ku veya imdi artk var olmayan uan srngen (ptero-dactyle) kanad, ya da, balina yzgeleri (flipper) ile benzerlii anlalmaz grnr. Oysa bu tr yapsal benzerlikler, bu organizmalarn evrim srecindeki ilikileri bilindiinde aklk kazanmaktadr.

Kimi hayvanlarn grnrde hibir ilevi olmayan organlar tamas aklama gerektiren baka bir olaydr. rnein tavan ve baka baz otobur hayvanlarda olduka byk olan apandisitin selloz sindirimini salayan bakterilerle ykl olduu bilinmektedir. Oysa insan, maymun ve dier etobur hayvanlarda ilevsiz grnen apandisit kktr. Gene tavan, kedi ve pek ok memelilerde ses dalgalarn yakalamak iin d kulaklar hemen harekete geiren kaslar insanda da bulmaktayz. Ancak insanda bu kaslar gelimekten ylesine uzak kalmtr ki, tavan ve kedilerdeki belirgin ilevini yerine getirmesine olanak yoktur. "zel yaratl" denilen ey gerek olsayd, bu tr yapsal benzerlikler nasl aklanabilirdi? Evrim dncesi ise bir aklama getirmektedir: yapsal benzerlik gsteren canllarn ortak bir atadan geldii, kimi organ ya da zelliklerin yeni trlerin bazlarnda ilevsiz kalmalar nedeniyle kreldii gibi. Soru 40: Baka kantlar yok mu? Var elbet. Bunlara ksaca deinmekle yetineceiz, Evrim olgusuna embriyolojiden kant getirilebilir. Yetikin omurgallardan yalnzca balk solunumunu bann iki yanndaki galsamalarla yapar. Oysa yetime dneminde karada yaayan hemen tm omurgallarda galsama yarklar grlmektedir. Ne var ki, bu oluum iriba (kurbaa yavrusu) dnda hibirinde solunum ilevi grmez. Bunun akla yakn aklamas, kara omurgallarnn atasnn balklara uzanddr. Kullanlmayan bir oluumu baka trl nasl aklayabiliriz? Kurbaann yaam yks bu ynde bize daha doyurucu kant salamaktadr. riba, kurbaann balk benzeri bir atadan kaynaklandn gsteren iyi bir rnektir. Dahas, akcierli balklarn yumurtalarndan kan yavrular i galsamah yetikinlere dnmeden nce iribalar gibi d galsamaldr. Bu da, hem suda hem karada yaayan amfibianlarn o tr balklardan kaynaklandn gsterir.

Yeni formlarn ortaya k da kant salayan bir olaydr. Evrim kuramna gre, doal seleksiyon dzeneinin ileyii srekli olarak yeni formlarn ortaya kmasn gerektirir. Doal seleksiyon srecinde bu varyasyonlardan nemli bir blm yok olurken bir blm de ilenerek korunur. Doada srekli oluup ayklanan kk varyasyonlarn birou dikkatimizi bile ekmez. Evcilletirmede ise, doal koullarda dayanmas zor formlar yetitirilmekte ve korunabilmektedir. rnein, insann uygarlk dnemi boyunca gelitirilen pek ok kpek ve gvercin eidinin sayl birka eide dayand sylenebilir. Snflamada da kantlar bulabiliriz. Daha nce de deindiimiz gibi, organizmalar gruplamada yapsal benzerlikleri temel alan bir snflama sistemi oluturulabilir. Buna gre, rnein, "Felis" cins ismini tayan kedileri kpek, kurt, srtlan, ay, vb. hayvanlarla gruplayarak daha genel "carnivora" ad altnda geni bir snfta toplayabiliriz. stelik bu snf "placentab memelilerini kapsayan daha geni bir snfn bir paras olarak alnabilir. Bu trden bir snflama olana evrim olgusunu kantlayc niteliktedir. Aklayalm: ilk memelilerden bir blmnn etobur alkanl edindii, aradan geen uzun srede, bugn tank olduumuz gruplarn oluumuna varan dallanma srecine girdii dnlebilir. Gerekten, evrimi varsaymakszn yle bir snflama olanan nasl aklayabiliriz? Sraladmz deiik kantlar gz nne alndnda evrim dncesinin belgelenmedii, dayanaksz bir sav ya da ideolojik bir reti olduu sylenebilir mi? Kukusuz henz bilinmeyen, belki de hibir zaman bilinmeyecek pek ok ey olabilir. imdiye kadar bulunan fosiller, gemite yok olan trlerin ancak bir blmn kapsamaktadr. Dierlerine ilikin imdilik herhangi bir ize rastlanmadna gre, ancak tahmin yrtlebilir. Ne var ki, tahminler zerinde biyologlar arasnda gr birliinin domas pek kolay deildir. stelik bilim adamlarm uratran' daha temel bir sorun vardr: evremizde grdmz saysz eitteki canllar, balangtaki bir ya da birka canldan evrimleerek geldiyse, bu ilk canllarn kayna nedir? Bu kaynak inorganik

maddeler midir, yoksa "zel yaratma" denilen Tanrsal bir eylemi varsaymak yoluna m gideceiz? Evrim kuram trlerin oluumunu aklamaktadr; canllarn kkeni sorunu ise henz herkesin zerinde birletii bir akla kavuturulmu deildir. Bu sorunu bundan sonraki blmde ele alacaz.

V. BOLM

YAAMIN KKEN
Duyunun yetersiz kald yerde akl ie karmaldr. Galileo

Soru 41: Nesnelerin kkeni nedir? evresindeki canl ve cansz nesnelerin kkeni insanolunun oldum olas merak konusudur. Yaadmz dnyann akl almaz eitliliklerle dolu olduunu gryoruz. Bitki ya da hayvan dnyas saysz trlerin bir karmaasdr. Cansz nesneler bile saylamayacak kadar ok eit sergilemektedir. Gzlerimizi kendimize evirdiimizde grdmz daha az artc deildir. Oysa bu ba dndrc karmaann yer ald dnyamz gne evresinde dolaan gezegenlerden yalnzca biri; uzaydan bakldnda, yzeyi su ve kara paralaryla kapl, kk kresel bir cisim grnmnde, bakaca zellii olmayan bir yer! stelik, tm gne sisteminin bile evrenin "sonsuzluu" iinde son derece nemsiz bir yer tuttuu sylenebilir. Uzayn her ynnde, her biri gneimiz gibi yanan gaz kitlelerinden oluan saysz yldzlar, her biri milyarlarca yldz ieren galaksiler vardr. Evren nasl olutu; bugnk duruma nasl ulat? Astrofizikiler bu soruyu yantlama abas iindedirler. Kukusuz, bu tr sorularn ortaya kmas insann belli bir kltr dzeyine erimesini beklemitir; verilen yantlar da kltrel

gelimeye greceldir. Bilim ncesi dnemlerde egemen gr mistik ve dinsel nitelikteydi. Masalms olan bu gre gre, evrende olup biten her ey gizemseldir; ya ruhsal bir gcn ya da Tanr'nn eseridir. O'nun istek ve kararna gre dzenlenmitir. Kutsal kitaplarda bulduumuz aklamalar bu yaklamn en yetkin rnekleridir. Bilimsel aklamaya az ok benzer ilk giriim Antik Yunan dneminde ortaya kar. Platon'un Cumhuriyet adl yaptnda okuduumuz u satrlar yaad dnemin grn yanstmaktadr: Filozoflar ate, su, toprak ve havay mutlak, ilkel nesneler saymakta; arz, gne, ay ve yldzlarn bu ilkel nesnelerden olutuunu ileri srmektedirler. Deiik elementleri ansla ve de aralarndaki yapsal benzerlikler gereince (rnein, scak soukla, kuru slakla, yumuak sertle, ve daha pek ok ztlann geliigzel karmyla) devinir. Tm hayvan, bitki ve mevsimler gibi dnyamz ve gksel varlklar bu biimde yaratlmtr. Evet bildiimiz tm varlklar bu elementlerden olumutur. Ne var ki, bu oluum herhangi bir ruh ya da Tanr'nn giriimiyle, sanatn araclyla deil, yalnzca doa ve ansla gereklemitir. Her eyin oluumunu doa yasalarnn geliigzel ileyiine ve ansa balayan bu gr bugn de etkisini yitirmi deildir. Yzyllar boyunca teologlar bu gre kar kutsal kitaplarda yer alan "zel yaratl" retisiyle kar kmlardr. Ancak, zel yaratl zerindeki yorumlar, ou kez, birbirini tutmadndan retinin anlam kesin olmaktan uzak kalmtr. Nesnelerin kkenine ilikin ilk diyebileceimiz bilimsel giriimi Fransz matematikisi Laplace'a borluyuz. Laplace'n 1796'da ortaya att "Neblz" hipotezinin ana dnceleri daha nce Alman filozofu Kant'ta dile gelmiti. Ancak Kant'n matematikteki yetersizlii onun sorunu ele alnda birakm glklere yol amt. Laplace, evreni, balangta dnen kocaman bir scak

gaz kitlesi olarak varsaymt. Zamanla souyan bu kitle bzlerek daha hzl dnmeye koyulur. Ayn zamanda, giderek bir tepsi biimini alan gaz kitlesinin evresinden birtakm halkalar kopar. Kopma, d evrede dnen paralarn merkezka kuvvetiyle, onlar merkeze eken gravitasyon kuvveti arasnda denge kurulmasyla balar. Laplace ana kitleden kopan d halkalarn her birinin younluk kazanarak bir gezegen oluturduunu ileri srer. Geriye kalan orta blm ise gnetir. Dnen ve bzlerek younlaan gezegenlerden kopan daha kk halkalar da uydular oluturur. Dnyamzn ve iindeki nesnelerin kkenine ilikin bu genel aklamadan sonra, konumuz "yaarma dnelim.

Soru 42: Yaamn kkeni nedir? Yaam yer yznde ne zaman, nasl balad? Kltr tarihinde ok eskilere uzanan bu soruya gnmzde de doyurucu bir cevap verilmi deildir. Aristoteles'ten kaynaklanan ve 19. yzyln ikinci yarsna kadar geerli saylan gr, canllarn cansz maddelerden kendiliinden (spontane) olutuu ynndeydi. (Farelerin kirli amar, paavra ve tahl taneciklerini ieren evrelerde olutuu inanc buna bir rnektir.) Bilim tarihinde bu gr "kendiliinden reme hipotezi" diye bilinir. Kendiliinden reme hipotezi Louis Pasteur'n bakteriler zerindeki deneysel almasyla rtlmtr. Pasteur (1822 1895) sterilize edilmi .ortamlarda mikroorganizmalarn oalmasnn olanakszln ispatlayarak bir canlnn ancak bir canldan oluabileceini kantlar. Ne var ki, canllarn ancak canllardan treyebilecei gerei yaamn kkenini yeterince aydnlatmamaktadr. lk canlnn nasl olutuu bugn bile deiik hipotezlere konudur. lk canlnn ortaya k srasndaki koullan belirlemek

olanakszdr. Ancak bu olanakszla karn kimi deneysel almalarn yaplamayaca sylenemez. Pasteur'den sonra baz bilim adamlar dnyamza ilk canl nesnelerin bir baka gezegenden ya da gksel cisimden geldii savnj ortaya atmtr. Bunlara gre, uzaya dalm spor, tohum, vb. trden canl nesnelerin dnyamza ulamas dnyamzda yaam balatmtr. Ancak bu sav ilk canlnn nasl olutuu sorusunu yantlamamakta, yalnzca bir adm geri atmaktadr. Yaamn dnyada balamas uzay araclyla olsa bile canlnn geldii yerde nasl olutuu sorusu yantsz kalmaktadr. Kald ki, uzaydan geldii sylenencanl nesnelerin uzun yolculuklar srasnda scaklk, radyasyon,vb. elverisiz koullara nasl dayand sorulabilir. Ayrca o nesnelere bu yolculuu yaptran gcn de ne olduu bilinmemektedir.Kimisi radyasyon basncndan, kimisi de dnya tesi uygarlklardan dnyamza urayan uzay adamlarnn geride braktklar artklardan sz etmitir. Soru 43: Canlnn kayna cansz madde midir? Pasteur' izleyen yarm yzyl boyunca canlnn kkenine ilikin bilimsel bir ilerleme olmaz. Bu ynde ilk adm 1920'lerde atlr. Kimi biyokimyaclar (J.B. Haldane, A.I. Oparin, vb.) yaamn arzn ilkel atmosferinde balayan kimyasal bir oluumdan kaynaklanm olma olasln ileri srerler. Onlara gre gneten gelen ultra-viyole gibi bir enerji, .denizlerde zlerek bir tr "scak eriyik orba" oluturan kimyasal bileiklere yol am, bu bileikler de sonra canl nesnelerin temeli olan daha karmak moleklleri oluturacak ekilde kendi aralarnda birlemi olabilirdi. Stanley Miller'in 1953'te ortaya koyduu aratrma, gnmzde byk younluk kazanan aratrmalarn hz kayna olmutur. Arzn ilk atmosferine zg koullar elde etmek iin hidrojen, metan, amonyak ve su buhar gibi nesnelerin kzgn karmyla ie koyulan Miller, gazlardan geirdii 60.000 voltluk

imek benzeri kvlcmla amino asit glisin ile alanin gibi birka tr organik bileik oluturur. (Balangta atmosferimizde oksijen yoktu.) Son yllarda yaplan aratrmalar da ayn ekilde yaamn kimyasal kkeni hipotezine g veren nemli kantlar salamtr. Soru 44: Canl-cansz ayrm kesin deil midir? En basit dzeyde ilkel canl srelere bakldnda canl ile cansz ayran keskin bir izgi bulmak kolay deildir. Daha ileri dzeylerde kukusuz canlya zg kimi zelliklerden sz edilebilir. (Bunlar arasnda nemli grdmz birkan yle sralayabiliriz: (1) beslenmek: canlnn evresinden yaam iin gerekli maddeleri almas; (2) bymek: canlnn evreden ald maddeleri bymesine elverecek besinlere dntrmesi; (3) oalmak: canlnn eeyli veya eeysiz remesi.) Ancak, yukarda belirttiimiz gibi, ilkel dzeyde bu tr ayrc zelliklerden sz etmek gtr. rnein bir canl hcrenin byme ve blnme davranlaryla tuzun sudaki zeltisinde kristallemesine yol aan molekler oluumunu kolayca ayramayz. Belki u denebilir: bir kristalin zeltide bymesi iin kulland "besin", zeltideki biimi deimeksizin yapsna gemektedir. Daha nce su moleklleriyle karan tuz moleklleri yalnzca byyen kristalin yzeyinde toplanmakla kalmaktadr. Burada grdmz biyo-kimyasal bir zmleme deil, sradan mekanik bir birikimdir. Ama bir an iin karbondioksit (C0 2 ) gaznn sudaki zeltisine atlan bir alkol moleklnn su ve karbondioksit molekllerini yeni alkol molekllerine dntrdn dnelim. Bu durumda alkol canl nesne saymamz gerekecektir, kuskusuz. Aslnda bu yle grnd kadar bo bir dnce de deildir. Nitekim "virs" denen olduka karmak kimyasal nesnelerin kendilerini evreleyen ortamdan aldklar baka moleklleri kendilerine benzer yapsal birimlere dntrdkleri bilinmektedir. Virsleri, sergiledikleri zellikler nedeniyle hem bilinen kimyasal molekl, hem de organizma trnden canl nesneler saymaya olanak vardr. Bylece canl ve cansz dnyalar birbirine balayan halkay belki de virslerin salad sylenebilir.

Soru 45: Uzay moleklleri ne gstermektedir? Canlnn kimyasal bileiklerden kaynaklandn gsteren bir baka kant yldzlar aras uzay molekllerinde bulmaktayz. Teleskoplara bal spektrograflarla yllarca nce uzayda birtakm basit molekller bulunmutu. Ancak son zamanlarda radyo astronomisi aralarnda su ve amonyak moleklleriyle kimi organik bileiklerin de bulunduu bir sr molekln varln ortaya karmtr. Uzun sre yldzlar aras uzayda iri molekllerin bulunabileceine olanak grlmemiti; nk, uzaydaki gaz ylesine incedir ki, moleklleri oluturacak atomlarn birbirine tutunmasn salayacak arpmalar son derece zayf bir olaslkt. yle grnyor ki, atomlar bir araya getirip tutan, onlarn birleip moleklleri oluturmasna araclk eden uzaydaki toz paracklardr. Bu ilkel molekllerin canllkla ilgisi nedir, diye sorulabilir. "Yaam tohumu" denen bu molekller zellikle "kuyruklu yldz" dediimiz kornetler araclyla gezegenimize tanm olabilir. Canllarn dnyamzda ortaya kmas ok sonra hava ve evre koullarnn elverili bir ortama dnmesini beklemitir. "Kirli kartopu" denilen kornetlerin hemen tmyle toz ve buz paracklarndan olutuu bilinmektedir. ncelemeler "yaam tohumlar" denilen molekllerden bir blmnn kornetler, amino asitlerin de "gkta" dediimiz baz meteorit trleriyle tandn gstermitir. Uzaydan bir tr ya biiminde gezegenimize inen yaam tohumlarnn elverili bir ortam bulduu bir dnemde canl nesnelere dnt sylenebilir, Tannm astronom Fred Hoyle, tm canllarla birlikte biz insanlarn da varlmz "kirli kartopu"lanna borlu olabileceimizi sylemitir. Astronomlarn tersine biyologlar ounluk yaamn uzaydan deil, yer yzndeki koullardan kaynakland grndedir. Ama gene de doruluk olasl son derece zayf da olsa uzay hipotezi tmyle gz ard edilemez.

Arzn bir dnemdeki koullan simle edilerek laboratuvarda oluturulan organik molekllere ayn zamanda uzayda rastlanmas, benzer kimyasal srelerin evrensel bir olay olduunu gstermektedir. yleyse, yaamn dnyamza zg olmad, baka gezegenlerde de grlebilecei dncesi hi de yersiz deildir. Soru 46: Laboratuvarda canl retilebilir mi? Daha yz yl ncesine kadar canllarn doann deil, doast bir gcn rn olduu bilim adamlar arasnda bile yaygn bir inant. Kimya bilimi birbirinden tmyle ayr "organik" ve "inorganik" diye iki kola ayrlmt. Organik maddelerin yapay olarak oluturulmasna olanak tannmyordu. 1828'de bir Alman kimyageri olan F. Whler, idrarda bulunan "re"yi, cansz maddelerden oluturduunda yer yerinden oynamt adeta! Organik - inorganik ayrm gnmz ders kitaplarnda da grlmektedir. Oysa organik kimya karbon bileimlerinin kimyas olmann tesinde bir anlam tamamaktadr. Sentetik kimyada son yzyln birbirini izleyen baarlar, yaamn kkeni konusuna ilgiyi byk lde artrmtr. Daha nce canllara zg saylan pek ok maddenin cansz maddelerden oluturulabilecei ortaya konunca, hcre ya da en azndan canl molekllerin laboratuvar tpnde oluturulmas niin olanaksz saylsn? Bu yoldaki saysz deneylerin kimi baarl sonulara karn kesin bir sonu verdii henz sylenemez. Bir kez virslere ilikin henz fazla bir ey bilinmiyordu. (Virs, bakterilerin bile yakaland ince filtrelerden geen son derece kk bir nesne.) Sonra yaamn balang dnemindeki evre koullarn belirlemeye olanak yoktur. Canllarn byk bir olaslkla ilkin suda olutuu sylenebilir. Ancak o sradaki kimyasal nesnelerin ne olduu, suyun scakl ve dier etkileyici koullar tahmin bile edilemez. Bu nedenle o ilk koullara giderek canl oluturmaya olanak yoktur. Kald ki, canlnn ilk oluumunun ne kadar bir srede gerekletii de ayr bir konudur.

Bu nedenle, canllarn kkeni henz bilimsel zm verilememi bir sorundur, diyebiliriz. Ne ki, bu sorunun bir yant varsa, onu ancak bilimden reneceiz. Bilim adam iin kolayna kap doad bir "yaam gc" ya da Bergson'nun deyimiyle bir "yaam atlm" (elan vital) ilkesinin gizemli ekiciliine kendini brakamaz. Soru 47: Virsler neyi kantlamaktadr? Canl sreleri inceleyen bilim dal biyokimya yeni bir alma alan olmakla birlikte ksa srede gz alc sonular ortaya koymutur. Bu sonulardan biri yaamn kkenine k tutucu niteliktedir. Bakterilerin, zellikle virslerin kefi bu sonucun alnmasnda nemli bir gelimedir. Sradan mikroskop altnda bakteriyal ubuk ya da yuvar yaps belirgin deildi. Elektron mikroskopu (ki incelenen nesneyi 10.000 - 200.000 kat byltr) moleklleri gzlemlemeye olanak kazandrmakta, inorganik molekllerden daha karmak olan canl molekllerin aslnda tek hcreli canldan (rnein, amipten) daha basit olduunu gstermitir. Virsler (ki grip trnden pek ok hastaln nedenidir) sradan mikroskopla saptanamayan nesnelerdir. Bunlar en ince filtrelerden geecek kadar kktr. Virsler de bakteri, amip ve dier tek hcreli canllar gibi blnerek oalr. Ancak bakterilerden farkl olarak virsler bilinen yiyeceklerle beslenmemekte, bymemektedir. Bunlar besinlerini canl dokulardan salayan bir tr asalaklardr; canl hcrelerde oalrlar. Virslerden iyi bilinen biri ttn yapraklarnda beslenen ve "mozaik hastal" diye bilinen hastala yol aan virstr. Bu ve benzeri baz virslerin kristalin biiminde elde edilmesi nemlidir; nk, daha nce kristal oluturma eilimi yalnzca kimi cansz maddelerde saptanmt. Bylece, virslerin dorudan ne canl ne de cansz olduu sylenebilir. Virsler canl ve cansz dnya arasnda yer almaktadr. Kristalleme zellikleriyle cansz nesneleri, beslenme ve oalma zellikleriyle canllar

andrmaktadr. Buna bakarak virslerin canllarla canszlar arasnda kpr oluturduunu syleyebiliriz. Soru 48: Gizemli kavramlarn sonu mu? Kimya laboratuvarlarmda artk canl bir organizmada oluan bir bileiin kimyasal kompozisyonunu belirlemenin yan sra molekllerin yapsal dzenlemesi de incelenebilmektedir. Elde edilen deneysel bilgiler o tr bileiklerin laboratuvar koullarnda da oluturulabileceini gstermektedir. Nitekim sentetik maddelerin retimi bu bilgilere dayanmaktadr. Bilim adamlar bir yana, sradan insanlarn bile artk "yaam gc" gibi gizemli ya da mistik kayramlara snmalarna gerek kalmamtr. Biyokimyac laboratuvarnda, canl srelerin kimyasal ilk koullarn belirleme yolunda ilerlemektedir. Canll, bugnk bilgilerle bile, kimyasal maddelerin belli bir dzenlemesi, bir davran biimi olarak niteliyebiliriz. "Yaam gc", "elan vital" gibi metafizik kavramlar, maddenin blnmez atomlardan olutuu grnn egemen olduu dneme ait kavramlardr. Bugn atomun elektron, proton, ntron, vb. paracklar ieren, zmlenebilen karmak bir sistem olduu bilinmektedir. Atomun kompleks ve devinimli yapsyla oluabilecek daha karmak bileiklere belli bir snr koymaya artk olanak yoktur.

VI. BLM

NSANIN BYOLOJK EVRM


nsan, hayvanla stn-insan arasnda gerilmi bir iptir boluk zerinde bir ip. F. Nietzsche

Soru 49: Teoloji insann konumu konusunda niin duyarldr? Banaz evrelerin evrim dncesini bir trl ilerine sindirememelerinin kkeninde yatan nedir? Geri bilimin baka dallarndaki gelimelere kar da tepkiler olmutur. Ancak 17. yzyl bilimsel devrimiyle birlikte teoloji geleneksel gcn yitirir; bilimdmanl st rtk srdrlse bile kendini aa vurmaktan kanr. Oysa evrim balangtan gnmze dein atma konusuolmaktan kmamtr. Tm olgusal kantlara karn evrim dncesi niin balanmamtr? Bu sorunun yant aktr: Fizik dnyada olup bitenlerin aklamasn bilime brakmak zorunda kalan teoloji gizemsel grnmdeki canl dnyay, zellikle insan, yaratc Tanr'nn varlk kant olarak elde tutmak istemektedir. Teoloji tutunduu bu son mevziyi yitirmeyi gze alnamayacak bir yenilgi, bir ykm saymaktadr. nsan, byk dinlerin hepsinde, doann stnde ayrcalkl bir konuma sahiptir. Tanr, insan kendi imajnda yaratm, dnyann tm nesnelerini ona balamtr. Dualar ounluk bu inanc yanstc niteliktedir: Tann'dan bizi korumasn, gerektiinde dnyay, doal yasalar isteklerimiz dorultusunda deitirmesini dileriz. Byle bir anlaya yalnz dier canllarn deil insann da evrimle olutuu, hayvanlarla ortak bir kkenden geldii dncesinden daha ters ne debilir? Darwin'den nce de insanla maymun arasndaki benzerlik biyologlarn dikkatini ekmiti. Daha 1747'de Linnaeus bir mektubunda yle yazmt: Sizden ve tm dnyadan bana nsan ile Maymunu ayran "generik" bir zellik gstermenizi istiyorum. Ben kendi hesabma byle bir zellii bilmediimi kesinlikle syliyebilirim. Bilen varsa, renmek isterim. imdi kalkp insann maymun olduunu ya da tersini syleyecek olsam teologlarn gazabna uramaktan

kurtulamam. Ama bir doa aratrmacs olarak bunu sylemek belki de bana den bir grevdir.* Linnaeus yalnz teologlarn deil, o dnemde bilim adamlarnn da tepkisine uramaktan kurtulamazd. Onlar arasnda pek ou iin hi deilse Avrupal beyaz adamn doadaki zel konumu sz gtrmezdi. Onlar, "vahi" dedikleri ilkel topluluklarla mensubu olduklar sekin, uygar ve ileri toplumlar arasndaki kltrel farklar bile kaltsal sayyordu. Darwin'den sonra bilim adamlarnn gznde geerliini yitiren bu anlayn ynlar arasnda bugn de etkisini srdrdn biliyoruz.

* Baknz: D.J. Futuyma, Science On Trial, s. 99.

Soru 50: nsanla maymun akraba mdr? nsann evrimine k tutan fosillerin birou yzylmzda bulunmutur. Bu arada insann maymunla yaknlna ilikin kantlarda byk bir art gze arpmaktadr. Maymunlarn davranlar zerindeki incelemelerin younluk kazanmasyla, insann gerekten kendine zg bir zelliinin olup olmad sorusu daha bir arlk kazanmtr. Taksonomistler ounluk insan "Hominidae" familyasna, empanze, goril ve orangutanlar "Pongidae" diye baka bir familyaya sokmaktadr. Bir blm de insan ayr bir familya saymay gereksiz grmektedir. Maymunlarn da kendi aralarnda kimi farkllklar gsterdiini biliyoruz. Maymun ve insan ayn kkten milyonlarca yl nce ayrlan iki deiik trdr. Bu, ortak atalarmzn yan maymun yan insan olduu demek deildir, elbet. Ne var ki, bu iki yakn trden her birinin birtakm ayrc zelliklerine karn aralarndaki anatomik benzerlikler gzden kamayacak kadar belirgindir, iki trn kemik ve kaslan, byklk kklk farklar bir yana, bire-bir eletirilebilir yapdadr. nsan anatomisinde gzlenen modifikasyonlarn ou iki-ayakl olma,

dik durma ve kafatas ile omurga stunu arasndaki kavan konumu gibi farklardan domaktadr. Ba yapsndaki modifikasyonlar zellikle daha belirgindir. nsanda ba gvdeye gre daha byktr. Beynimiz ortalama 1.400 cm.3'tr. Oysa bu empanze iin 400 cm.3, goril iin 500 cm.3 olarak saptanmtr. nsann kafatas daha kresel olup alnmz dorudan yzmzn n stnde ykselir. Az dilerimiz paralel deil, parabolik yay biiminde kurulmutur; maymunlarnki ile karlatrldnda daha kk ve basktrlar. nsan maymunlardan ayran en byk fark anatomide deil davranta bulmaktayz. Ne var ki, tm stn zihinsel yeteneklerimize karn davranlarmzda gerekten "bize zg" diyebileceimiz zellikleri tanmlamada antropologlar byk gle uramtr. Bir zamanlar insan "ara kullanan tr" diye tanmlanmt. Sonra maymunlarla daha baka hayvanlarn da ara kulland saptannca, bu kez insan "ara yapan tr" (homo faber) diye tanmlamak yoluna gidilir. Ancak bu da, Jane Goodall adndaki nl gzlemcinin, empanzelerin "termite" denilen bceklerin yuvasna sokmak iin ubuk yonttuklarn saptamas zerine geerli bir tanm olmaktan kar. Dahas empanzelerin bu davran bir tr eitim yoluyla rendikleri gz nne alndnda, "kltrel gelenek" dediimiz olgunun da insana zg olmad sylenebilir. Bunun bir kantn da Japon maymun birliklerinin gelitirdikleri bir gelenekte buluyoruz. Bunlar yemek iin topladklar tohumlar toz, toprak ve kumdan arndrmak iin nce suya atmakta, sonra yemektedirler. Soru 51: Maymunla insann yaknlk derecesi nedir? Maymunla insan anatomileri arasndaki farklarn ounun organizmann eitli organlarnn byme hzn yneten birka gen'den kaynakland sylenebilir. yleyse, iki tr arasndaki farklar belki de ilk bakta sandmz lde byk deildir. Bu olaslk, maymunlarla akrabalmz en salam biimde kantlayan molekler biyolojinin son otuz ylda salad verilerle

byk lde pekitirilmitir. zellikle molekler genetik'e ksa bir bak bu verileri anlamamz kolaylatracaktr. Genlerin birou protein oluturmaya ynelik kodlanm bilgi ierir. Proteinler yirmi kadar deiik amino-asiti iine alan dorusal zincirlerdir. Bir proteinde ortalama 1500 DNA nkleotide karlk 500 amino-asit vardr. Bu, bir proteinin ne kadar ok mutasyona olanakl olduunu gsterir. Canl dnyada herhangi iki tre ait bir proteindeki amino-asit farklarnn says, o iki trn genetik olarak ne denli farkl olduunu gsteren iyi bir lektir. Genellikle, bu ekilde llen genetik fark, sz konusu trlerin ortak atalarndan bu yana geen sreyle orantldr. rnein, deiik memelilerin, srngenlerle karlatrldnda, srngenlerden ok birbirine, balklarla karlatrldnda balklardan ok srngenlere benzediini biliyoruz. Evrimin geirdii uzun dnemler gz nne alndnda, DNA'daki ortalama deime hznn aa yukan sabit kald sylenebilir. Buna bakarak, biyologlarn ou, protein ya da DNA'daki farklarn, karlatrlan trlerin ortak atadan ne zaman ayrldklarn gsteren bir tr "saat" olarak kullanlabileceine inanmaktadr. Maymun ve insan proteinlerinin yakn benzerlii hayret verici ldedir. rnein, "hemoglobin" dediimiz kanda oksijen tayan protein, hem insan hem maymunlarda ayn dzende 287 amino-asit iermektedir. Oysa iki ayr kurbaa trnde bile hemoglobin tam 29 amino-asit fark gstermektedir. Buna karlk, bir kas proteini olan mioglobindeki 153 amino-asitten yalnzca bir tanesinde insanla empanze farkldr. Biyo-kimyagerlerin 12 eit protein zerinde yaptklar bir aratrmada insanla empanzenin her 1.000 amino-asitten ortalama 7 tanesinde farkl olduu saptanmtr. Protein ve DNA'dan salanan veriler insanla maymunlarn genetik olarak birbirine benzerliinin, d grnmlerinde zde olan baz meyve sinek trlerinin ya da farelerin kendi aralarndaki benzerlikten daha byk olduunu gstermektedir. Bu benzerlik o denli byktr ki, insanla

maymunun ortak kkten ayrllarnn be milyon yldan daha gerilere uzanmad hesaplanmtr. Soru 52: Kromozomlardan ne reniyoruz? nsan ile maymun arasndaki yakn benzerlii genleri tayan kromozomlar da aa vurmaktadr. empanzede 24, insanda 23 ift kromozom vardr. Kromozomlar ok sayda ince koyu renk izgilerle iaretlidir. Bu da, iki trdeki kromozomlarn karlatrlmasna olanak vermektedir, incelemeler iki tr arasndaki farklarn yalnzca kromozomlarn belli blmlerinin dzenlenmesinde, bir de iki empanze kromozomunun insanda tek kromozom olarak kaynam olmasnda ortaya ktn gstermitir. Bu gibi farklar, rnein, farelerin yakn trleri arasndaki farklarla karlatrldnda son derece nemsiz kalmaktadr. Grlyor ki, fosillerin salad kantlar bir yana braksak bile, maymunlarla kaltsal yaknlmz dorulayan pek ok kant vardr. Ne var ki, son otuz yl iinde insann evrimine ilikin bilgimizi byk lde artran paleontolojik bulgular bir yana itemeyiz. Fosil kantlarna gemeden bir iki noktann aydnlatlmas gerekir. Trlerin evriminde "ortak" diyebileceimiz ne gibi durumlar vardr? Belirtilmesi gereken ilk nokta, ayn tr iinde deiik topluluklarn her birinde zamanla birtakm varyasyonlarn ortaya kabileceidir. kinci nokta, deiik zelliklerin evrimleme hz deiik olabilir; stelik bu evrimleme, evresel koullara gre, trn bir topluluunda ortaya karken brlerinde grlmeyebilir. Bu nedenle baz topluluklarda yeni zellikler oluurken, dier topluluklar "ilkel" formlaryla kalabilir. Dahas, evrim belli bir hedefe ynelik, kanlmaz bir ilerleme olmadndan "ters" bir yn de alabilir. nc nokta, evrimin deimez, kararl bir hzla ilerleme gereinin olmadna ilikindir; kimi zaman daha hzl, kimi zaman daha yava yryebilir. Son olarak, ortak bir atadan kaynaklanan trlerden bazlar varlklarn koruyup evrimleirken,

dier bazlar yok olup ortadan ekilebilir. yleyse, bulunan her hominid fosilin bugnk insana ulaan izginin zerinde olduu ileri srlemez. Ama gene de yeterli kant toplandnda modern insandan maymun benzeri atalarmza uzanan izgiyi tmyle belirlemek olanaksz deildir. Soru 53: Paleontolojik aratrmalar ne gstermektedir? nsann kkenine ilikin fosiller deiik "trler" arasndaki ilikiyi yeterli bir aklkla henz ortaya koymu deildir. Hominid fosilleri "Australopithecus" ve "Homo" diye iki "generik" ad altnda toplanmakla birlikte bu ayrmn bile yeterince kesin olduu sylenemez. "Homo habilis", "Homo erectus", "Homo sapiens" gibi adlar altnda yaplan ayrmlar da ak olmaktan uzaktr. Zaman iinde daha eski fosillerden daha yenilere gelindike, bir formun bir baka formla kaynat da grlmektedir. Hindistan'da bulunan en eski fosiller 14 milyon yl nce yaam maymunumsu bir forma aittir. Kimi antropologlar "Ramapithecus" denilen bu formun insana uzanan izgi zerinde olduu inancndadr. yleyse, bildiimiz maymuna giden koldan insann kopuunu en az 10 milyon yl ncesine uzatabiliriz. Ancak unutulmamal ki, yalnzca kafatas ve ene kemiklerine ait olan fosillerin "hominicb zelliklerini kesin bir biimde ortaya koyduunu sylemek gtr. Olabilir ki, Ramapithecus, Hominidae ile Pongidae'nn ortak atasdr. Buna gre pongid ile hominid kollarnn ayrlmas, maymunla insan arasnda gzlenen biyo-kimyasal benzerliin de gsterdii gibi, Ramapithecus'u izlemi olabilir. Gl aydnlatmas bakmndan en yararl grlen fosiller yaklak 4 milyon yl ncesinden kalanlardr. "Poliocene" adn tayan o dneme ait birok fosil son yllarda tiyopya ile Tanzanya'da bulunmutur. Bunlar arasnda "Lucy" diye bilinen (bilimsel adyla "Australopithecus afarencis") iskelet de vardr. Bu form birok bakmlardan maymunla benzerlik iindedir. Grecel olarak kollar uzun, bacaklar ksadr; parmak kemikleri eik, diler paralel yay biimindedir. Ne var ki, kala ve bacak kemikleri bu formun: hi deilse bir bakmdan tam insan olduunu

gstermektedir: iki-ayakh olmas! Lucy iki aya zerinde dik yryen, yaklak 125 cm. boyunda bir insandr. Ancak bulunan kalntdan beyin hacmini tam belirlemeye olanak yoktur. Ama Poliocene fosillerinin modern insana uzanan izgi zerindeki formlara ait olduu kesinlikle sylenebilir. Lucy'yi de iine alan forma ok yakn benzerlik gsteren baz fosillere Gney Afrika'da da rastlanmtr. "Africanus" denen bu formlarn iki-ayakh olma dnda daha ksa kpek dii ve parabolik yay biimindeki az dileri gibi insana ait baka zellikleri de vardr. Hatta bunlarn yan banda kayalardan koparlarak yontulmu "aletler" de bulunmutur. Ne var ki, insana ait birok zellik tayan Africanus, beyin bykl (440 cm.3) bakmndan maymuna daha yakndr. Dier trlerde olduu gibi insanda da deiik zelliklerin gelime temposu farkl olmutur. nsann iki ayak zerinde dik yrmesi, beyin oylumunun bymesinden daha nce gelen bir gelimedir. Soru 54: Homo Habilis, Homo Erectus... Sonras? nl antropolog Louis Leakey ile ei Mary'nin Tanzanya'da bulduklar fosiller arasnda "Homo habilis" dedikleri form, Africanus ile Homo erectus arasnda yer alan bir aamadr. Yaam dnemi bize daha yakn olmakla birlikte (yaklak 1.6 - 2 milyon yl ncesi) Homo habilis'i daha eski olan Africanus'dan ayrt etmek kolay deildir. Bu formun "Homo" diye nitelendirilmesinin balca nedeni beyin oylumunun (600 cm.3) Africanus'un beyin oylumundan daha byk olmasdr. Ayrca Homo habilis'in yonttuu ta aletlerin daha ileri dzeyde olduu, di yaps bakmndan da insana daha ok yaklat sylenebilir. Dubois'in 1890'larda bulduu "Java adam" diye bilinen fosil ise habilis'ten daha ileri bir aamaya aittir. imdi "Homo erectus" denilen bu forma, beyin oylumunun (yaklak 900 cm.3) yan sra dier zellikleri bakmndan da tam bir insan gzyle baklabilir. Daha sonra in'de de bulunan ayn formun (ki en ok 800.000 yl ncesine ait olduu hesaplanyor) kafatas modern forma daha yakndr. Yaklak 1.5 milyon yl nce yaayan Afrika Homo

erectus'unun da, hem beyin oylumu (ki zamanla bymtr) hem de yonttuu ta aralar bakmndan habilis'ten ok ilerde olduu saptanmtr. Gvde bykl ve duru bakmndan bizden pek farkl olmayan Homo erectus, di zelliklerinde de bize ok yakndr. Geri ileri doru kan yz, bask ya da meyilli aln hl maymunu andrmakta ise de, Homo erectus 1.300 cm.3'lk beyin oylumuyla dikkat ekicidir. Homo erectus'un ate kullandn gsteren kantlar da vardr. 200.000 yl ncesine geldiimizde atalarmzn Homo sapiens niteliinin arlk kazand grlr. Pleistocene dneminin sonunda (yaklak 60.000 yl ncesinde) beyin oylumu modern dzeyine eriir; kafatas daha yuvarlak, yz, diler ve kalar daha kktr. 12.000 yl nce Yakn Douda tarmn balamasyla insann evriminde yeni bir dnem alr: uygarlk. Bildiimiz kadaryla son 10.000 yl iinde insann biyolojik evriminde nemli bir gelime olmad gibi zihinsel gcnde de belirgin bir ilerleme olmamtr. imdi insann gelimesi baka bir alanda, "kltr" ve "uygarlk" dediimiz deiik bir ynde srmektedir. Soru 55: nsann ayrc zellii yok mudur? Pek oumuzun gznde insann ayrc zellii bilinli olmas, dnme gcdr. Baka canllarda bizimkine benzer bilinten sz edilip edilemeyecei henz bilinmemektedir. Ayna karsna geip kendine eki dzen veren empanze iin ne diyeceiz? empanzenin "nasl grnmesi gerektii" bilincini tad izlenimini verdii bu davran baka trl de yorumlanabilir, belki. Ayn duraksama d yetenei iin de sz konusudur. Dili simgesel bir anlatm ve iletiim arac olarak tanmladmzda insana zg bir zellik olarak dnlebilir. Dili geni anlamda bir iletiim arac diye tanmladmzda, bata kular olmak zere, pek ok canl trn paylat ortak bir zellik saylabilir. Son zamanlardaki incelemeler bu ikinci yoruma arlk kazandrc sonular vermitir. Gnmzde psikologlarn empanzelere iaret dili

retme yolunda baarl almalar yaptn gryoruz. empanzeler herhangi bir iaretle tikel bir nesneyi belirleyebildikleri gibi o nesneyi iine alan tm kmeyi de temsil edebilmektedirler. Bu, onlarn, bir lde de olsa, genellemeye gidebilme yeteneini gsterir. Dahas var: empanzeler rendikleri iaretlerle ilkel sentaks dzeyinde yeni kombinezonlar oluturabilmekte, hatta arada bir yeni simgeler kullanabilmektedirler. Maymun ve dier hayvanlarn ses ve baka iaretlerle iletiim kurmalarn "konuma" diye nitelesek de nitelemesek de, hayvanlarn birok eyi renme yeteneine sahip olduklarn; ilkel dzeyde de kalsa, bir tr kltr gelenei oluturabildiklerini yadsmak gtr. amzda psikoloji laboratuvarlarmda insan davran dzeneini ve zihinsel etkinliklerini anlamak iin deiik hayvanlarn denek olarak kullanldn biliyoruz. nsanlarla hayvanlar arasnda temel benzerlikler olmasayd, psikologlarn bu almalarnn bir anlam olur muydu? Gerekten, insanla maymun arasnda birok farklar olmakla birlikte, bu farklarn kesin bir ayrm iin yeterli olduu kolayca savunulamaz. rnein, maymunun insan gibi akll olmad ileri srlebilir. Ama insanlarn hepsi akll mdr, ya da ayn derecede akll mdr? Aramzda aptal ya da geri zekllar insan saymayacak myz? Kald ki, "akll olmak" sznn ak, kesin bir anlam olduu da sylenemez. nsann bir ayrc zellii varsa, o da belki, iki ayak zerinde dik yryebilme zelliidir. Bizimle biyolojik ve genetik olarak en yakn benzerlik iinde olan goril ile empanze bile drt ayak zerinde yrr. Denebilir ki, en bata iki ayak zerinde dik yrmesiyle insan hayvan dnyasndan uzaklamtr. Kukusuz bu arada doal seleksiyonun insann beyin gcn artrma yolunda alt yadsnamaz. Soru 56: Evrim srekli bir ilerleme midir? Fosillerin salad bu kantlarn gn na kmas ounluk son otuz yllk dnemin bir rndr. Bugne dein bulunan

Hominid fosili henz yeterli deildir. Son drt milyon yllk zaman eridinde pek ok dnemlere ait fosil bulunmamtr. Ama bu boluklarn da ok gemeden doldurulacan bekleyebiliriz. Paleontologlar aradklarn nerede bulabileceklerini imdi daha iyi biliyorlar. Ne var ki, elimizde her dneme ait fosil olmasa da, imdiye kadar ortaya karlanlar insann nasl bir evrim srecinden getiini gstermektedir. Australopithecine'i "hominid" diye tanmlamada lt tutulan iki ayak zerindeki duruumuz, insana uzanan yolda ilk byk gelimedir. Bunun yan sra, kafatas biiminde, dilerin yap ve kuruluunda, beyin oylumunda modern insana doru srekli bir ilerlemeden sz edilebilmektedir. rnein, yaklak son 3 milyon yl iinde beyin oylumunun yle bir grafik izdii grlyor:

Milyon yl nce 2.8 2.0 1.1 0.5

Beyin oylumu 440 cm3 600 cm3 930 cm3 1.400 cm3

Form africanus habilis erectus sapiens

Kukusuz buna bakarak gelimenin dorusal ve amaz bir ilerleme olduunu sanmak yanltr. Evrim srekli ve dorusal bir ilerleme deildir. Evrim srecinde ilerlemenin yan sra duraklama, aksama, dahas geriye dnler de yer alr. Fosil kaytlan evrimi tm ayrnt ve dalgalanmalaryla betimlemeye henz yeterli deildir. Ama homonid fosilleri evrim srecini dar bir erevede de olsa rneklemeye yetecek dzeye hzla kmaktadr. Evrim, ister srekli bir ilerleme, ister duraksamalar, dnler, sapmalar ieren bir yry olsun, sonunda "insan" dediimiz varlk ortaya kmtr. Bugn yantlamas kolay olmayan soru udur: nsann evrimini ynlendiren doal etkenleri biliyor muyuz? Baka bir deyile, doa hangi koullarn etkisinde "insan" dediimiz bilinli, kltrel etkinlie yetkin organizmaya ynelmitir?

Soru 57: nsan evrimi aklanabilir mi? Kukusuz, evrimin genelinde olduu gibi insann oluumunda da temel dzenek doal seleksiyondur. Ama doal seleksiyonun herhangi bir alandaki ileyii deiik aklamalara elverilidir. rnein, denebilir ki, Poliocene dneminde ormanlk alanlar geni otlak ve ovalara dntke aaca trmanma becerisi nemini yitirmi, komak, tehlikeden kaarak kurtulmak becerisi n plana gemitir. ki ayak zerinde yrmeye, komaya ve kaarak kurtulma alkanlna yol aan doa rtsndeki bu deiikliktir. Ayn ekilde birlikte avlanma, daha elverili blgelere g etme, dmandan korunma gibi dayanmay gerektiren ihtiyalarn toplumsal ilikilerin domasna, dolaysyla, birtakm kural ve normlarn olumasna yol at dnlebilir. Sosyal etkileimin giderek daha karmak nitelik kazanmas, simgesel iletiim arac olan dilin, onunla birlikte zek ve bilincin gelime koullarn salar. Hayal kurma, tapnma, rasyonel dnme, sanatsal etkinliklerde bulunma gibi davranlara, bilin ve dil yetilerinden kaynaklanan gelimeler olarak baklabilir. Byle bir aklama, akla yakn aklamalardan yalnzca bir tanesidir. Deiik bir aklamay Robert Ardrey'in The Territorial Imperative (Blgesel Buyruk) adl yaptnda buluyoruz. Buna gre, insann bilin ve zeks, iki-ayakl yar maymun topluluklar arasndaki srekli saldr ve sava ortamnn yol at bir gelimedir. Buna benzer baka aklamalar da bulunabilir kukusuz. Ama bu tr speklatif aklamalar, ne denli akla yakn bulursak bulalm, bilimsel olarak yoklamaya olanak yoktur. nk ne gemiin derinliklerinde gml o dnemleri gn na karabiliriz, ne de olup bitenleri olgusal yoldan kantlayabiliriz. Fosiller insann evriminde etken olan koullara ilikin yeterli bilgi vermekten uzaktr. Fosillerden yalnzca unu reniyoruz: Zaman iinde geriye uzandka hominid formlarn zelliklerinde maymuna daha ok yaklat, tatan yontma aralarn daha basit ve ilkel dzeye indii grlmektedir.

Soru 58: nsann biyolojik evrimi neden durma noktasna gelmitir? nsan evriminin bata gelen zellii bilinli dnmeyi aa vuran dil ve kltr etkinlikleridir. nsann zihinsel yetenekleri, evrimine yeni bir yn vermekle kalmam, ona doaya egemen olma olanan da salamtr. yle ki, biyolojik evrimimizin bugn byk lde durma noktasna geldii sylenebilir. nsann ulat bu aamada doal evresiyle uyum sorunlarn kaltsal deiimle deil, kltrel donatmyla zme yoluna girdiini gryoruz. Geri birtakm hastalklara, evre ve hava kirliliine uyum kurma ihtiyac hl genetik deiimlere ya da mutasyonlara yol aabilir. Ama insan, canllar yaam savamna iten evre koullarnn birounu denetimi altna aldndan, doal seleksiyon byk lde devre d kalmtr. nsan artk soua, ala, hastala, deprem, sel, frtna gibi doal ykmlara kar eskisi kadar hazrlksz ve korumasz deildir. Kltr ye uygarlk alanlarndaki basan ile biyolojik evrimin ters orantl yrd sylenebilir. Son 10 bin yllk uygarlk dneminde insann genetik donatmnda nemli bir deiiklik olduu kolayca sylenemez. Cilt rengi, kan grubu gibi birtakm genetik farklar sergileyen insan topluluklarnn, zihinsel yetenekler bakmndan farkl olduu o denli kesin deildir. Kltrel farklarn genetik farklardan kaynakland gr bu nedenle dayanakszdr. Kltrel farklar yaam deneynlerindeki farklar yanstmaktadr. lkel-uygar ayrmna bugne dein inandrc genetik bir temel gsterilememitir. Kltrel kaltm biyolojik kaltmdan bamszdr. Kltr birikimimiz gelenee bal olmakla birlikte, kktenci deiikliklere urayabilir. Sk bir eitim ve youn bir beyin ykama giriimiyle kltrde devrim gerekletirilebilir. Genetik evrimle karlatrldnda, kltrel evrim daha hzl ve atlml bir sretir. Bir topluluk genetik hibir deiime Tiramakszn tm yaam biimini deitirebilir; din, dil, sanat, retim, giyim-kuam, elence gibi kltrel etkinliklerinde kendini yenileyebilir, yeni bir dnya anlayna ynelebilir.

VII. BLM

NSANIN KLTREL EVRM


nsann biyolojik zgnl, kltr oluturmada biricik tr olmasdr. Th. Dobzhansky

Soru 59: nsann doadaki konumu nedir? Evrim kuramna gre tm canllar gibi insan da doann bir paras, doal seleksiyonun bir rndr. Modern biyologun gznde canllar dnyas, tm eitliliine ve gelimilik farklarna karn mikrop, bitki, hayvan trleriyle birlikte insan da kapsayan bir btndr. Bu erevede, uzun jeolojik dnemlerde oluan, yok olan, deiik biimler alarak yaamn srdren canllarn yan sra, doal ya da yapay seleksiyonla ilerde ortaya kacak organizmalarn hepsi sz konusudur. Evrim bir bitmeyen alma, srekli .deime ve gelime srecidir. nsan da iine alan tm canl trler, "daha basit" ya da "daha ilkel" diyebileceimiz organizmalardan kaynaklanmtr. Bunlarn da kkeninde organik molekllerin yer aldna bir nceki blmde deinmitik. nsann evrim srecinde olutuu grne kar kanlara bir mikroskopik hcreden ergin insana ulaan sreci gznne almalarn salk veririz. Hcrenin dllenmesiyle blnme, byme, gene blnme, gene byme srecinde hcre says milyarlar bulan son derece karmak, yetkin bir organizma oluur. Embriyodan insana uzanan bu oluumda organizma, insan ncesi dnemlerde atalarmzn geirdii evrim aamalarnn iaretlerini tayan birtakm zellikleri aa vurur. rnein, organizmamzda tadmz apandisit, gizli kuyruk gibi ilevsiz organlar, hayvan atalarmzdan kalan izlerdir. Bu tr

izlerin geerli baka bir aklamas var m, bilmiyoruz. Ne ynden baklrsa baklsn insan doadan koparmaya olanak yoktur. Ne var ki, teologlar bir yana braksak bile, sradan insanlarnda gznde yaam, zellikle insan varl, bilinemez bir gizemdir. nsan, doann bir esi deil, doadan ayr, onun stnde tanrsal bir yaratktr; canllar dnyasnda ayrcalkl bir konumu vardr. Gerekten yle midir? nsana ayrcalk salayan bilin ve dil, ilk bakta sanld gibi doa d, Tanr vergisi yetiler midir? Yoksa, bu yetilerimiz de dier zelliklerimiz gibi hemen her aamadaki canllarda izlerine rastladmz, zellikle gelimilik dzeyi yksek hayvanlarla az ya da ok paylatmz doal oluumlar mdr? Bilim nasl canlnn kimyasal maddelerden kaynaklanm olduuna kantlar getirmise, ruhsal yetilerimizin de biyolojik donatmmzdan kaynaklanan ilevler olduunu gstermitir. nsan dier canllardan ayr tutmak, ona doast bir konum tanmak kukusuz gururumuzu okayan bir tutumdur. Ama doal bir oluumu doast bir g varsaymna bavurarak aklamak bize ne denli yatkn gelirse gelsin bilimsel bir aklama deildir. Soru 60: nsan canllar dnyasndan niin koparamayz? Trlerin Kkeni'ni okuduumuzda tm canllar gibi insann da doal seleksiyonun bir rn olduu sonucunu karrz. Ama Darwin bunu aka sylemekten kanmaktadr. Ortam, insann kkenine ilikin tartma iin henz hazr deildir. Darwin bu konudaki grn aka ortaya koymay oniki yllk bir gecikmeyle 1871'de yapar. O yl yaymlanan nsann Soyu (Descent of Man) adl kitab, ilk kitabnn yaratt tepkinin ok azna urar. Bunun bir nedeni ikinci kitapta sylenen hemen her eyin, st-rtk de olsa, ilk kitapta zaten sylenmi olmas ise, bir baka nedeni evrim dncesinin bu arada daha geni

evrelerde benimsenmi olmasdr. Okuyucu artk insanla maymunun ayn familya kapsamnda birbirine yakn iki tr olduu grn benimsemeye daha yatkndr. Darwin insan hayvan dnyasnn bir paras sayan bu grn kitabnda eitli ynleriyle tartmaktan geri kalmaz. Aadaki alntlar Darwin'in insanla hayvanlar arasnda anatomik ve fizyolojik benzerlie ilikin verdii kantlar sergilemektedir: nsann dier memelilerle ayn model zerine kurulduu gzden kamayacak kadar aktr. nsan iskeletindeki tm kemiklerin maymun, yarasa veya fok balnda benzer karlklar vardr. Ayn durum kaslar, sinirler, kan damarlar ve i organlar iin de sz konusudur. Organlarn en nemlisi beyin bile ortak modelin dnda deildir. Hayvanlarda grlen kimi hastalklar insanda da bulmaktayz. Bu hastalklar hayvandan insana, insandan hayvana bular trdendir. Bu gzlem kan ve dokulardaki yakn benzerlii, mikroskop altndaki incelemelerden ya da kimyasal zmlemelerden daha iyi gsterir. Dahas, illarn bizdeki etkisi ne ise hayvanlardaki etki si de ayndr. Maymunlarn pek ok eidi ay, kahve ve alkoll ikilerden bizim aldmz zevki almaktadr. Sigara tttrme zevklerini gz tanklmla biliyorum. Bu olgular, tat duyularnn yakn benzerliini, sinir sistemlerindeki ortakl gstermez de neyi gsterir? Ksaca demek gerekirse, insanla gelimi hayvanlar, zellikle maymunlar arasnda anatomik ve dokusal yap, kimyasal kompozisyon, ilk gelime yllarnda geilen aamalar, vb. bakmlarndan grlen yakn benzerlik ne denli vurgulansa abartmaya kalmaz. ... Hayvanlarla soy ilikimizi grmezlikten gelerek kkenimizi yar Tanrsal saymamz dedelerimizden bize kalan bir nyarg, bir kendini beenmilikten baka bir ey deildir.*

* Charles Darwin, Descent of Man, s. 10-12.

Soru 61: nsanla hayvanlar arasnda psikolojik benzerlikler var mdr? nsanlar, dier canllardan ayr olduklarna en ok ruhsal (zihinsel ve moral) yetileri bakmndan inanmlardr. Gerekten, canllar arasnda yalnz insann, biyolojik donatm dnda kltr ve uygarlk aralan oluturarak, yaamn daha zengin ve anlaml kld grlmektedir. Ancak bu, insanla hayvann tmyle birbirinden ayr iki dnya olduu demek deildir, insanlara stnlk salayan zihinsel yetiler bakmndan bile aradaki fark kesin deildir; bir derece farkdr. ncelemeler insann ou kez kendisine zg sayd birok psikolojik zelliklerin (rnein, duyumsama, sevme, sezme, dnme, problem zme, hatrlama, dikkat etme, aratrma, rnek alma, yknme, vb.) deiik derece ve biimlerde hayvanlarda da var olduunu gstermektedir. Kimi dnrlerin insana zg sayd simge oluturup kullanma yeteneinin bile, ilkel biimlerde de olsa, gelimilikte ileri baz hayvanlarda (rnein, empanzelerde) izleri gsterilebilir. nsan hayvandan bedensel, zihinsel ve duygusal zellikleri bakmndan olduu gibi moral anlay ve davran ynnden de ayran farkn kesin olduu sylenemez. Darwin, nsann Soyu'nda bu noktaya zellikle deinmektedir: nsanla hayvanlar arasndaki farklar gznne alndnda, moral duyguyu en nemli fark sayan yazarlarn yargsna tmyle katlyorum. ...Ama bu noktada da yanlgya dme olaslm gzden uzak tutmamalyz. ... Sosyal igds belirgin bir dzeye erien her trn, zihinsel yetileri ynnden de insana yakn bir gelime gstermi olmas halinde, "moral duygusu" ya da "vicdan" diyebileceimiz zellii de kanlmaz olarak geliecektir.* Darwin, evrimin "itici gc" diye nerdii doal seleksiyonu biyolojik dzeyde yeni tr ve formlarn olumasyla snrl tutmamakta, en belirgin biimleriyle insanda grdmz

duygusal, zihinsel ve moral yetilerin gelime srelerinde, dahas "kltr" ve "uygarlk" dediimiz eitli etkinliklerin ve aralarn ortaya kmasnda da etkili saymaktadr. nsan yalnz biyolojik varlyla deil, psikolojik, moral ve kltrel alanlardaki ilerlemesiyle de doal seleksiyonun rndr, ona gre. Ancak amasz, mekanik bir dzenek olan doal seleksiyonun, bu olaanst gelimelere nasl yol at ak olmaktan uzaktr. Darwin'de bu gln doyurucu bir aklamasn bulduumuzu syleyemeyiz. * Darwin, C, Descent of Man, s. 70-71.

Soru 62: nsann konumu nedir? Evrim kuramn benimsemede iine dlen gln nedenlerinden biri kuramn gereince anlalmam olmasdr. Ama daha nemli neden geleneksel koullanma, nyarg dinsel ya da ideolojik banazlktr. Gerekten yerleik umut, zlem ve koullanmalarmz irdelendiinde kimi belirsiz varsaymlarla karlamaktayz. Bunlardan belki de en kkls dnyamzdaki deiikliklerin tarihini insanla noktalanan bir ilerlemenin tarihi olarak grmek; ilerlemeyi rastlantlara da yer veren evresel koullarn deil, ya Tanrsal istencin rn ya da sk neden-sonu ilikisi iinde amal bir eylem saymaktr. Buna yakn bir baka varsaym da, doadaki canllar evreleriyle tam uyum iinde saymak, dnyann kurulu ve dzenini yerinde bulmaktr. Banazlarn yan sra pek ok kimse de evrim kuramn, zellikle doal seleksiyon hipotezini bu ou kez bilin-alt tutulan sayltlara ters dt duygusu altnda reddetmitir. Hemen belirtelim ki, evrim sreci belli bir ama iermemekle birlikte geliigzel bir deime de deildir. Darwin rastlant sayd bireysel ve trel varyasyonlara doal seleksiyonun

kulland malzeme ya da ham madde gzyle bakmtr. Geliigzel deime fikrine snamayanlar, doal seleksiyona da yabanc kalmlardr. rnein, dnyann belli bir dzene bal olduu varsaymndan kalkan Arthur Koestler gibi dnr ve sanatlar Darwin kuramna, evrimi rastlant varyasyonlara dayal amasz bir deime sayd gerekesiyle kar kmlardr. Bu tavr aslnda olduka yaygn olan duygusal bir tepkiyi yanstmaktadr. Nitekim doal seleksiyonu "kr bir dzenek" diye niteleyen Bernard Shaw, Darwin kuramndan holanmadn sylerken kendisiyle birlikte daha pek ok yazar ve sanatnn tepkisini dile getiriyordu. Bilim adamlar arasnda bile insann hayvan dnyasnn bir uzants olduu dncesine tepki gsterenler vardr. Evrim kuramn Darwin'le paylaan A.R. Wallace, rnein, insann hi deilse beyin yaps bakmndan hayvanlardan ayr tutulmas gereine inanyordu. Jeolojinin kurucusu Charles Lyell de, tam bir kararllk iinde grd dnyada bir gelime ya da ilerlemeden sz edilemeyecei grndeydi. Ona gre ilerleme yalnzca dnyaya moral bir dzen ykleyen insana zgdr. Gene insann zlemlerini, kendini beenmiliini ve belki de bencilliini yanstan "antroposentrizm" denen bir baka tutumla karlamaktayz. Buna gre insan doann dnda, ondan ayr deil, onun iindedir. Ne var ki, tm doa bizim iin, bize ynelik, sanki salt bize ulamak iin vardr. nsan doann varlk nedeni, ynelik olduu hedeftir. "Dnemin, en iyi kurgu-bilim filmi" diye nitelenen 2001: A Space Odyssey (2001: Uzay Maceras) filmi bu anlay yanstmaktadr. Deindiimiz iki anlay da bilimsel deil, duygusal ya da metafizikseldir. nsan ne doadan ayr, kendine zg bir varlk, ne de doann ynelik olduu yetkin, "ideal" bir yaratktr.

Soru 63: nsann ayrc zellii yok mudur? Daha nce de deinmitik: Darwin fazla tepki yaratmamak iin Trlerin Kkeni'nde insann evriminden sz etmez. Konuyu oniki yl sonra yaymlanan nsann Soyu'nda ele alr. Darwin insanla hayvann fiziksel yap ve fizyolojik davran bakmndan temelde ayn zellikleri paylatn sylemekle kalmaz, daha ileri giderek, zihinsel ve moral yetilerinde de yakn benzerliklerini vurgular. Ne var ki, bu sav olgusal olmaktan ok speklatif niteliktedir. Kendini her zaman gzlemsel kantlarla snrlamaya zen gsteren Darwin'in bu noktada l dna kat sylenebilir. nsan bir organizma olarak evrim srecinin bir rndr kukusuz. Ama onu dier canllardan ayran birtakm belirgin zelliklerini grmezlikten gelemeyiz. Doann bir paras olan insan, kltrel yaamyla doay amtr. Bilin ve zeks, simge oluturma ve kullanma yetenei ona hibir canl trn eriemedii olanaklar salamtr. Zihinsel yetilerimizin oluumu hi kuku yok doal seleksiyonun rndr. Ama o yetilere dayanan kltr ve uygarln da doal seleksiyonla olutuu kolayca sylenebilir mi? Tannm biyolog Medawar'n da belirttii zere, kltr ve uygarl da kapsayan sosyo-psikolojik deneyimlerimiz .Darwinci deil, Lamarck evrim anlayn yanstc niteliktedir. Her kuak gemiin deneyim birikimini kendi deneyim ve rendikleriyle birletirerek bir sonraki kuaa brakr. Burada genlere bal kaltsallk deil, yaant ve eitimle salanan bir kaltsallk sz konusudur. Doal ortamnda evrim planl, amal bir sre deildir. Oysa kltrel gelimeler, uygarlk atlmlar byk lde bilinli, planl almalar gerektirir. nsan dahil tm trlerin ortaya k, ok sayda etkene bal, hatta bir anlamda rastlant diyebileceimiz, plansz bir gelimedir. Bu anlamda insann ortaya k gibi kmamas da olasyd. Bir araya gelme olasl son derece zayf koullar gerektiren bir oluumu "rastlant" diye nitelememiz pek de yersiz deildir. Bilindii gibi yaklak 65 milyon yl nce bir yok olma sreci yaanmtr: yeryznde egemenlii 100 milyon yl sren dinazorlarn yok oluu!*Dinazorlarn sonu gelmeseydi,

birok memelilerle birlikte insann da ortaya kmasna belki de olanak kalmayacakt. yleyse, yok olularyla varlmza yol aan dinazorlara kran borcumuzu, az da olsa, iskeletlerini mzelerde sergileyerek dyoruz demektir. Bunu da insana zg bir davran olarak gsterebiliriz herhalde! * Dinozorlarn yok olmas, bir tahmine gre, bir ya da birka uzay cisminin dnyaya dmesiyle oluan youn toz bulutunun yer yzn uzun sre gney nlarndan yoksun brakmas sonucudur.

Soru 64: Kltrel yaamn biyolojik temeli var mdr? nsana canl dnyann bir paras olarak bakmak doal olduu kadar bilimsel ynden kanlmazdr. Tm stn zelliklerine karn, insan organizma olarak temel ilevlerinde dier gelimi canllardan, zellikle memelilerden, farkl deildir. Bu gerei kabul etmek, onun canl dnyada kendine zg bir kimlik tad gereini yadsmamz gerektirmez. nsan canl dnyadan koparmak ne denli yanlsa, canl dnyay aan ynlerini gz ard etmek de o denli yanltr, elbet. nsann "kltrel evrim" diyebileceimiz bir yaam deneyimi, biyolojik donatmn aan uygarlk baars vardr. Kltr ve uygarlk insana zg gelimelerdir. Bu gelimelerin zellii her aamasnda kazanlan bilgi, beceri ve deneyimlerin zenginletirilerek kuaktan kuaa aktarlabilmesidir. Bu geiin arac genler deil eitimdir. nsan oluturduu kltr ve uygarlk donatmyla dier canllar zerinde ls giderek artan bir egemenlik kurmu, hatta doa dengesini ykc bir smr eylemi iine girmitir. nsan, salt bir organizma deildir; dinsel, sosyal ve politik kiilii, sanat etkinlikleri, doay tanma, anlama ve denetleme yolundaki bilimsel abalar ona yeni bir kimlik salamtr.
Bir noktann nemle vurgulanmas gerekir: biyolojik evrimin insann kltr ve uygarlk aamasna geiine olanak vermekle

birlikte, bu gelimeleri dorudan belirledii sylenemez. Baka bir deyile, kltrel evrim biyolojik evrimin denetiminde deildir; uygarlk tarihi biyolojik tarihimizden bamszdr. nsann "genotip"ine bakarak ne gemite olup bitenleri ne de gelecekte olacaklar kestirebiliriz. nsan topluluklar evre koullarna ve tarihsel deneyimlerine bal olarak farkl kltrel geleneklere sahiptir. Ne var ki, bilinen tm farkllklarna karn, kltrlerin paylat birtakm ortak zelliklerin varl da yadsnamaz. Nedir bu ortak zellikler?

Soru 65: Antropolojiden ne reniyoruz? Karlatrmal antropoloji deiik kltr evrelerinde de olsa, insan yaamnda "evrensel" diyebileceimiz kimi davran biimlerini ortaya koymutur. Antropologlarn belirlemelerini ksaca yle sralayabiliriz: Barnak edinme, iblm, konukseverlik, spor, sanat ve elence etkinlikleri, temizlik ve salk nlemleri, mlkiyet hakk, tren dzenleme, sslenme, yas tutma, yardmlama, ara ve gere oluturma, vb. Deiik kltrlerdeki ortak zelliklere bakp bunlarn biyolojik bir temele dayand ileri srlebilir. Nitekim zellikle 19. yzyl evrimcileri arasnda bu gre arlk verenlerin says az deildir. Ama aratrmalarn derinlemesiyle o gr inandrcln yitirmitir. Gnmzde ne biyologlarn ne de antropologlarn o ynde bir gr savunduklarna rastlamyoruz, artk! Deiik kltr evrelerinin paylat ortak deerleri insana zg igd, eilim ya da ynelimlere balama yolunda da giriimler olmutur. Ancak bu giriimlerin de yeterince doyurucu bir aklama getirdii kolayca sylenemez. te yandan insann kltr yaratma yeteneini beslenme, reme, korunma ve egemenlik kurma trnden igdlerle aklama da baarl grnmemektedir. Ksaca demek gerekirse, insann biyolojik donatmn aan kltrel varln, biyolojik evrim srecine

indirgeme yaklam baarl olmamtr. Kltrel yaam biyolojik evrime ters den ya da onunla badamaz bir gelime deildir kukusuz; ama ona bal, onunla belirlenen bir gelime olduu sav da olgusal temelden yoksun kalmaktadr. Soru 66: Kltrel kaltmn ayrc zellii nedir? Kltrel birikim kaltsaldr; ancak bu biyolojidekinden farkl bir kaltsallktr. Biyolojide kaltsal gei, dllenme srasnda gerekleir; ana-baba zellikleri reme hcrelerindeki genler araclyla yavruya geer. Kltrel kaltsalla gelince, bunun arac eitimdir, toplumsal yaama dayanan geni anlamda bir eitim. nsan organizmas kltrel ortamda kiilik kimlii kazanr, biyolojik donatmnn snrlarm srekli bir eitim sreci olan yle bir ortamda aar. Kii tm yaam boyunca iinde yaad kltrden etkilenir; deien koullara gre kimi zelliklerini yitirirken yenilerini edinir. "Eitim", geni anlamda, programl okul etkinliini aan bir sretir: aile ve toplum evrelerinde ileyen her trl koullandrma, propaganda, t, rehberlik, zendirme, yknme gibi etkinlikleri de ierir. Bir etkileim arac olan eitimde en gl e gene kltrel bir rn olan dildir. Yaznn, daha sonra basmn icad, kltrel birikimin hzla yaylmasna, yerel snrlar aarak deiik kltrlerin etkileimine yol amtr. amzda telefon, radyo, televizyon, sinema ve benzer iletiim aralaryla ulam aralarndaki ilerlemeler kltrel etkileime byk bir canllk kazandrm, daha nce yerel ve duraan kltrel zelliklerin bir tr seleksiyonuna kap amtr. Kltrel etkileim artk ne zamanda ne de yerde snr tanmamaktadr. Yzlerce, hatta binlerce yl nce yaam sanat, filozof, bilgin ve din adamlarnn etkisi yalnz kendi yerel kltr evrelerinde deil, tm dnyada duyulmaktadr. zellikle kkleri antik aa uzanan Bat kltrnn gnmzde kazand yaygnlk, kurduu egemenlik bu srete son derece nemli bir aamaya ulaldn gstermektedir: kltrde evrenselleme aamas!

Soru 67: Dnce fizyolojiye indirgenebilir mi? Darwin, zek dzeyleri insana yaklatka hayvanlarn da sosyal igdlerini moral davrana dntrebilecekleri inancndayd. Ama hangi hayvan trnn byle bir gelime sreci iinde olduu sylenebilir? Sosyal igdnn "vicdan" denen ahlk duygusuna dnmesi salt zekya bal bir gelime midir? gd (byle bir ey varsa), kaltsal olarak geen, bilinli bir amaca ynelik olmakszn kendiliinden ileyen bir davrantr. Ahlk ise deiiktir; bireylerin birbirleriyle ilikilerinde uymalar gereken davran kurallarn ierir; kayna bireyde deil, toplumsal yaamdadr. En ilkel kabileden en uygar toplum dzenine kadar her dzeyde, bireylerin belli davran kural ve ilkeleriyle konmu olan snrlar iinde etkinlik gstermesi beklenir. Bu kural ve ilkeler ile bireyin igdlerinin her zaman uyum iinde olduu sylenemez. Toplumsal bask altnda birey, igdlerini ou kez snrlamak, geri tepmek, ya da kabul edilebilir biimlerde aa vurmak yoluna gider. Moral davran doal deil, insana zg kltrel bir olaydr. Darwin'in bu ayrm yeterince gremediini biliyoruz. Grm olsayd, insann akl ve moral bilincine bal etkinliklerini de biyolojik evrim erevesine alma yoluna gitmezdi. Ona gre dnceye "beyin" dediimiz organn zsuyu gzyle baklmalyd. "Yerekimi nasl maddenin bir zellii ise dnce de beynimizin bir zelliidir," diyor Darwin. Ama fizyoloji ile psikolojiyi kartran bu benzetme yerinde midir? Basit bir rnek alalm: "Yuvarlanan ta yosun tutmaz." Birok kltrde geen bu ataszyle dile getirilen nedir? Bu tr bir genellemeyi, mecazi anlam dnda hangi anlamda, beynin zsuyu sayabiliriz? rnek aldmz o basit cmlede dile gelen aslnda yzyllarn deneyim birikimidir. Simgesel ve kavramsal nitelikteki byle bir genellemeyi beyin fizyolojisine indirgemek doru olamaz herhalde! Bu noktada Darwin'in yanlgya dt aktr.

Soru 68: Darwin'i dnr olarak nasl niteleyebiliriz? Biraz duraksamayla yle diyebiliriz: Byk bir gzlemci ve aratrmac olan Darwin dnr olarak snrl kalmtr. Nitekim sekin bilim tarihisi Charles Singer onun iin, "st dzeyde derin bir aratrmacyd; ama dili kullanma ve felsefi gr bakmndan yzeysel olmaktan kurtulamamtr," der. Singer'in yargs yerindedir. Unutmamak gerekir ki, bilim yalnz gzleme deil, gzlemi ileyen kavramsal dnmeye dayanr. Evrim konusunda Darwin'in yetkin gzlemcilii ile birleen byk bir kavramsal dnme gc sergiledii yadsnamaz. Ancak kltrel insana ilikin dnme performans ayn dzeyde deildir. Darwin iin "byk bir bilim adam", ama "sradan bir dnr" diyenleri tmyle haksz sayabilir miyiz? Modern evrim kuramnda Darwin'in iine dt karklk giderilmitir. nsan evrimi sz konusu olduunda iki aama ayrt edilmektedir: (1) insann hayvanlarla ortak olduu aama; (2) kltrel kiiliin olutuu aama. Psiko-sosyal diye niteliyebileceimiz ikinci aamada insan kltrel ve moral kimliiyle ortaya kmaktadr. Bu aamada evrim ya da ilerleme doal seleksiyona deil, insann giderek bilenen bilinli ve amal eylemine bal yrmektedir. Bu aamaya erien tek canl tr insandr; o bu kimliiyle doay amtr.

VIII. BLM

TANRISAL DZAYN
Olgularn tesine gitmeyi yaklamakta yaya kalrlar. T.H. Huxley reddedenler, ounluk, olgulara

Soru 69: Dzen, Tanrsal varln kant mdr? Tanr'nn varln kantlama abasnda teologlarn kulland klasik argmanlarn banda doann ileyiindeki dzen gelir. Canllarda stelik belli bir amaca ynelik grnen bu dzeni ans ya da rastlant rn saymak inandrc olmaktan uzaktr. 19. yzyl mekanik anlayna kar kan teologlar, kendileriyle ters dme pahasna da olsa, bir analojiye bavurmaktan kendilerini alamazlar. Onlara gre canl organizma bir saat gibidir, bir saat gibi alr. Saat nasl bir takm rastlant etkenlerin rn deilse, daha karmak bir plana bal ileyen organizma da yle ans ya da rastlant etkenlerin rn olamaz. Bir plan, bir plancnn varlyla olasdr. Doadaki dzen Tanr'nn eseridir. Doann belli bir dzen ierdii bilimin temel varsaymlarndan biridir. Baka trl bilim adamlarnn olgular arasnda deimez ilikiler aramalarnn, bulduklar ilikileri "doa yasas" diye nitelemelerinin ne anlam olurdu? Denebilir ki, bilimin bata gelen amac, doast herhangi bir g ya da nedene bavurmakszn doal glerin ilikisini yanstan dzeni aklamak, anlalr, klmaktr. Teolojinin "Tanrsal plan" ya da "dizayn" dedii ey bilim adam iin "neden-sonu" bantsn yanstan nesnel bir dzenden baka bir ey deildir. Doadaki dzeni Tanrsal bir plann grnts saymak teolojinin vazgeemeyecei, kolaya kaan bir aklamadr. Bilim, aklamalarnda, nesnel koullar aan bir nedene gitmez; her olgunun aklamas baka olgularla olan ilikisinde aranr. rnein, deniz kylarn gezenlerin gznden kamayan bir dzen vardr. Doal plajlarda akl ve kum gelii-gzel dalm deildir: akllarn iri olanlar kydan en uzak, ince kum suya en yakn ky eridinde serilidir; arada akldan kuma doru giderek incelen alan yer almaktadr. Bu dzen nasl olumutur? lk bakta burada bir dzenleyici elin alt, dzenin belli bir amala bilinli olarak oluturulduu akla yakn gelebilir. Oysa bilim, sz konusu dzeni, hibir ama tamayan doal glerin mekanik ileyiiyle aklamaktadr. Bu tr dzenlerin doada

daha pek ok rnei verilebilir. Tuz kristalini alalm. Bilindii gibi tuz, sodyum ve klordan oluur. Tuz kristalinde yansyan dzenin gerisinde, her sodyum atomundaki bir elektronun, her klor atomunun yrngesinde ona karlk olan bolua kolayca yerlemesi gizlidir. Cansz dnyadaki sistemler gibi biyolojik sistemler de fiziksel dzenekler erevesinde aklanabilir. Bir hcrenin son derece girift olan metabolizmasn nasl salad kolayca anlalr bir olay deildir. Ne var ki, fizyolojinin ilerlemesiyle bu karmak srecin "yaam gc" trnden gizemli bir gce deil, olduka basit kimi kimya yasalarna dayand grlmtr. Bu tr rnekleri oaltmaya gerek yoktur. Bilim canl ya da cansz her alanda gzlenen dzenin doal gler arasndaki etkileimin rn olduu gereini yeterince kantlamtr. Organizmann aa vurduu "olaanst" diyebileceimiz dzen de bir plan deil, doal seleksiyonun ileyiini yanstmaktadr. Soru 70: Doal seleksiyon dzenleyici midir?. Darwin'in yakn dostu nl jeolog Charles Lyell, doal seleksiyonu yzl Hint Tanrsna benzetir: Ykc iva, koruyucu Vinu ve yaratc Brahma. Doal seleksiyon iva olarak zayflar, uyumsuzlar ve beceriksizleri acmaszca yok eder; Vinu olarak uyumlular korur; Brahma olarak yeni zellikleri gzetir, stn nitelikli bireylere egemenlik kaps aar. Darwin, doal seleksiyonu evrim olgusunu aklayan hipotez olarak ortaya attnda, elinde hipotezini kantlayan deneysel veri yoktu. Bu yzden o, evcil hayvan ve bitki slahnda kullanlan yapay seleksiyon almalarn dorulayc deney olarak gsterir. Yetitiricilerin, rnein, yn en kaliteli koyundan, st en bol inekten, yumurta verimi en yksek tavuktan dl alarak istedikleri zellikte yeni kuaklar rettikleri bilinmektedir. Bu yntemle srekli seilerek retilen hayvan veya bitkilerin giderek atalarndan uzaklat, hatta zamanla "yeni" diyebileceimiz trler oluturmaya yneldii sylenebilir. iftliklerde srdrlen

slah almalarna benzer deneyleri bilim adamlar imdi laboratuvarlarda gerekletirmektedirler. Bu deneylerden ok yaygn olan biri meyve sineklerine ilikindir. Tm trlerde olduu gibi sineklerde de bireysel farklar vardr. rnein bcein gvdesinin yannda yer alan tyler kimi bireylerde daha fazla, kimilerinde daha azdr. Doal ortamlarndan laboratuvara alman bir grup sinekten ty says ok yksek bir grup oluturmaya koyulan deneycilerin, belli bir srede ulatklar sonu ilgintir: Ty says ortalama 8 olan ilk grubun yerini ty says ortalama 36 olan yeni bir grup almtr. Daha nemli zellikler zerinde de denemeler vardr. Mikrobiyolojide, "phenylacetamide" denilen kimyasal madde zerinde oalan, ama normal olarak o maddeyi metabolize edemeyen bakteri eitleri zerindeki denemeyi rnek verebiliriz. Bakterilerin biyokimyasal evrimde gsterdii bu yetenein kimya endstrisindeki yeri nemlidir. Yapay olarak salanan bu evrimlemeyle pek ok trden organik molekller, u ya da bu ynde ilemeye elverili bakteri eidi seilip oaltlabilmektedir. D.D.T. ve benzer tarm ilalarnn bcekler zerindeki etkisi bir baka rnektir. Balangta ldrc olan bu ilalara kar zamanla bak eitlerin ortaya ktn tarmclar yakndan bilmektedir. Soru 71: Doal seleksiyonu ileten nedir?

Bilim adamlarnn ya da yetitiricilerin zel ynlendirmeleri olmakszn doal seleksiyon iler mi? Bu sorunun yant bellidir: doal seleksiyon, insan icad bir dzenek deil, canl dnyaya zg bir etkileim, bir ayklama dzeneidir. Basit bir rnek dzenein ileyiini gstermeye yeter. Besleyici et suyu ile dolu bir cam kaba ayn trden iki deiik eit bakteri konsun, bir sre her gn et suyunun belli miktar yenisiyle deitirilsin. Bakterilerin iki eidi de oalmakta, her ikisi de ayn lde deitirilen et

suyu ile birlikte kaptan alnmaktadr. eitlerden birinin daha hzl beslenip, daha hzl oaldn dnelim. Bu durumda kaptaki bakteri topluluunu giderek artan lde hzl beslenme ve oalma zelliini tayan eidinin oluturaca, sonunda kaptaki bakterilerin tmnn o eide dnecei kanlmazdr. Bu demektir ki, belli bir evrede ayn tre dahil iki grup canldan biri remede daha hzl (ya da yok olmada daha yava) zelliini tayorsa, bu grup o evrede ok gemeden egemenlik kurarken, dier grup yok olmaktan kurtulamaz. Byle bir seleksiyonun gereklemesi iin gerekli balang koullarndan biri gruplarn reme hzndaki farksa, dieri gruplar birbiriyle yaam savamna iten evrenin kstl olanadr. "Doal seleksiyon" dediimiz dzenek de bu iki koulun bir araya gelmesiyle etkinlik kazanr. Kukusuz doal seleksiyonun etkinlik kazanmasnda ansn ya da rastlantnn rol yok deildir. Ancak bu, sonucun belirlenmesinde deil, szn ettiimiz iki balang koulunun bir araya gelmesinde kendini gsterir. imdi diyelim ki, kaptaki iki eitten hzl oalann ayrca ekeri daha kolay metabolize eden bir enzimi vardr. ekeri kt bir evrede bu iki eit bakterinin bulumas rastlant olabilir. Ama bu rastlanty izleyen yarma ve yarmann sonucu ansa bal deildir. Sz edilen ilk koullar verildiinde, eitlerden birinin egemenlii, dierinin yok olmas kanlmaz olur. Soru 72: Kk bir varyasyon nasl nemli olabilir? Ayn tre dahil bireyler ya da gruplar arasnda grecel olarak nemsiz kk bir varyasyon bile kimi kez yaam savamnda nemli rol oynayarak, sonunda yeni bir trn evrimine yol aabilir. Darwin'in de deindii bu noktay dorulayan birok gzlem yaplmtr. Biz iki rnek vermekle yetineceiz. Science dergisinin Ekim 1981 saysnda u gzlem raporunu okuyoruz: Galapagos Adalarnda saka ya da ispinoz trnden kular on yl boyunca inceleyen iki aratrmac evrede beklenmedik etkili bir deiikliin bu kulardan zellikle bir

topluluun genetik kompozisyonunu nemli lde deitirdiini saptar. 1977'de adalarda hkm sren sert bir kuraklk kularn beslendii kk tohumlarn yetimesini byk lde azaltr. A kalan kular normal olarak ilgilenmedikleri byk tohumlarla beslenme abasna girerler. Bu abada grecel olarak iri yapl kular baarl, ufak yapl olanlar baarsz olur. Bir kuak sonunda yeterince beslenemeyen kularn ayklanmasyla, inceleme konusu ku trnde belirgin birtakm deiiklikler gzlenir: Yeni kuak kularn ortalama gvde bykl artm, zellikle gagalar bymtr. imdi kurakln birka kuak srdn dnelim. yle elverisiz etin bir evrede bulabildikleri tohumlarla beslenmek savam veren, dolaysyla, doal ayklanma temposu hzlanan kularn deiik bir tr oluturma srecine girmi olmalar kanlmazdr. Yaam, evre koullarna uyum salamakla olasdr. Doal seleksiyonun iyi bilinen bir baka rneini Afrika yerlilerine ait orak-hcre hemoglobininde bulmaktayz. "Hemoglobin-S" denilen bu form, "Hemoglobin-A" denilen normal formdan yalnzca bir noktada farkldr: protein molekllerindeki amino asit valine yerini, glutamik asite brakmtr. Molekldeki bu deiiklik, kandaki alyuvarlarn oksijen tama gcn zayflatmaktadr. Kannda yalnzca hemoglobin-S tayan bireyler (homozigotlar) an derecede kanszlk dolaysyla halsiz ve solgundurlar; genellikle ergenlik ana ulamadan lrler. Kannda hem hemoglobin-S, hem hemoglobin-A tayan heterezigotlarda ise anemi, yani halsizlik ve solgunluk ar deildir; bunlar genellikle yaamlarn srdrebilinektedir. Kannda yalnz hemoglobin-A tayan baka bir grup homozigotlara gelince, bunlarda halsizlik ve solgunluk grlmez; ancak bunlarn stmann salgn olduu blgelerde hastala dayanma gleri son derece zayftr. Bu durumda ortaya yle bir manzara kmaktadr: Salt A geni tayanlar stmadan, salt S geni tayanlar anemiden yok olmakta; her iki geni tayan heterezigot bireylerin yaama ans daha fazla olduundan toplulukta her iki gen de varln srdrmektedir. ki geni de tayan ana (AS) ve baba (AS)'dan dnyaya gelen yavrunun gen dalm unlardan biridir: AA, AS,

SS. Birinci ve nc kombinezonlar kaybolmamakla birlikte, onlar tayan ocuklar srekli yok olmaktadr. Bu olayn evrim asndan nemi nedir? Soru 73: eliki nerededir? Olayn nde gelen nemi doal seleksiyon dzeneinin ileyiini gstermesidir: Yaam savamnda baz genotiplerin kurtulma ve oalma olana daha fazladr. Sonra bu balamdaki ileyi biimiyle doal seleksiyon iki eit geni de korumakta, dolaysyla, topluluk genetik olarak deiken kalmaktadr. Ne var ki, bu deikenlik evrenin deime olaslna kar bir nlem, bir hazrlk deildir. Baka bir deyile, trn gelecekteki gereksinmeleri gznnde tutularak byle bir deikenlie yer verildii sylenemez. Bu yalnzca heterezigot bireylerin yle bir evrede daha baarl olmasnn bir sonucudur. Bir de u var: Topluluun daha ok S genli bireylerden olumasyla stmal bir evreye uyum salad sylenebilir. Ancak ne pahasna! Toplulukta stmaya kar baklk salayan bir genin korunmas anemik homozigotlarn kuaklar boyu yok olmasn gerektirmitir. Baka uyumlarda da kendini gsteren bu durum doal seleksiyona ilikin nemli bir noktay aa vurmaktadr. Doal seleksiyon trlerin, zayf ve evresiyle uyumsuz organizmalarn lm pahasna, evreleriyle uyum kurmalarn salayan acmasz, amasz, mekanik bir sretir. Dinsel banazlar evrim dncesine kar karken, bu noktaya deinmekten kendilerini alamamaktadrlar. rnein, Californiya'da "Yaratl Aratrma Enstits"nn bakan Henry Morris'in kaleminden dklenlere baknz: "Evrim" diye bir ey varsa, canl dnyada insana uzanan milyar yllk sre bir strap ve lm sreci olmu demektir. ... Bu ise Tanr'nn insan, son derece savurgan ve acmasz bir yntemle yaratt anlamna gelir. Oysa ncil'in Tanr's yle bir Tanr deildir, olamaz!*

Dahas, Morris'e gre, ne ynden baklrsa baklsn, evrim kendi iinde bir elikidir. Canl dnyada olup bitenler ounluk bir savurganlk, acmasz bir vurkrsa, bu niin kendi iinde bir eliki olsun? Doal seleksiyon ne belli bir hedefe ynelik bir sre, ne de Tanr gibi koruyan, balayan, sevecen bir gtr. Yaam savamnda, deyi yerindeyse, "len lr, kalan salar bizimdir!" eliki evrimde deil, yaratl anlaytadr. Gerekten canl dnya Tanr'nn eseriyse, canllarn % 99'unun normal yaamn srmeden yok oluunu nasl aklayabiliriz? Morris'in kendisi sylyor: "Milyarlarca hayvan ortada bir neden yokken ac ekmekte, lp gitmektedir. Gemite yaayan trlerin birounun bugn izine bile rastlamamaktayz!" Unutulan ey, doal seleksiyonun "koruyucu melek" olmaddr!
* H. Morris, Creation: Acts/Facts/Impacts, s, 45.

Soru 74: Doal seleksiyon her zaman uyum salar m? Doal seleksiyon yanl yorumlara ak bir kavramdr. Bunlardan biri, doal seleksiyonun her zaman organizmalar evreleriyle uyumlu klddr. Oysa doal seleksiyonun "uyum salama" diye bir ilevi yoktur. Uyum salamak yle dursun, doal seleksiyon ou kez trlerin yok olmasna bile yol amaktadr. Bunun arpc bir rneini farelerdeki t geni'nde bulmaktayz, "t" diye bilinen gen bakmndan homozigot olan erkek fareler ksrdr. Bir t, bir T geni tayan heterezigot erkek fareler ise dl verme yeteneine sahiptir. Genetik yasalarna gre, heterezigot farenin reme hcrelerinin yarsnn t, yarsnn da T geni tamas beklenir. Oysa t geninin, reme hcrelerinin % 95'inde tanmas gibi bir avantaj vardr. Byle olunca, t geninin ok gemeden fare topluluunda (bu topluluk ok byk deilse) egemenlik kurarak doan tm erkek farelerin tt genli ksr homozigotlar olaca,

dolaysyla fare topluluunun yok olmaya yz tutaca sylenebilir. Nitekim ou kez olan da budur. Bu rnekte sergilenen, doal seleksiyonun uyum salamaya deil, tam tersine, yok etmee ynelik alt olaydr. Doal seleksiyonun her zaman uyum salayc olmadna bir baka rnek Darwin'in "cinsel seleksiyon" dedii olaydr. Balk, ku ve birok memeli trlerde erkek bireylerin renk, ibik, yele, boynuz ve alm gibi birtakm etkileyici zelliklerle donatldn biliyoruz. Gz alc bu zellikler aslnda erkekler iin hem avantaj hem de dezavantaj nedenidir. Diilerin en arpc ve etkileyici zellikleri tayan erkekleri yelemeleri, o zelliklerin toplulukta yaygnlk kazanmasna yol aarken, te yandan, ayn erkeklerin dmanlarnca daha kolay farkedilmesi nedeniyle yok olma tehlikesi daha fazladr. Bu gibi durumlarda doal seleksiyonun birbirine ters den iki ynde iledii birok aratrmalarda ortaya konmutur. elikiyi en belirgin biimiyle tavuskuu sergilemektedir. Renk, biim ve almda olaanst etkileyiciliiyle diisini kazanma srecine giren tavuskuunun, ayn zamanda, dmanna adeta ar kard sylenebilir. Yaratllar bu elikiyi nasl aklayacaklardr? Tanr, diisine daha ekici gelsin diye mi, yoksa leopara daha kolay yem olsun diye mi bu yaratn olaanst zelliklerle donatmtr? Sora 75: Uyum bir plan m yanstmaktadr? Doal seleksiyonun sonucu genellikle organizmann evresiyle uyum salamasdr. Ne var ki, salanan uyum ou kez trn tm bireylerini kapsamaktan uzak kalr. evre koullarnda beklenmedik ciddi bir deiiklikten yararlanan bireylerin daha hzl oalarak stnlk kurmalar, dierlerinin giderek yok olmalar kanlmazdr. Sonu sanki bir plann bilinli uygulanmasyla ulalan bir dzen grnmndedir. Endstri devrimi sonrasnda ngiltere'de gzlenen bir olay bu bakmdan ilgintir. Bir zamanlar ak gri renkte olduu bilinen gve kelebekleri imdi zerinde yaadklar aa gvdelerinden gn nda bile ayrt edilemeyecek kadar kararmtr. evreyle kurulmu olan bu uyumu, endstri ncesi durum bilinmeseydi, Tanrsal bir dizaynn

somut bir rnei saymak kolayd. Oysa bu aalarn gvdeleri son 150 yl iinde youn endstrinin yol at hava kirlilii nedeniyle kararmtr. Giderek koyulaan aa gvdesi zerinde daha belirgin kalan ak gri kelebekler kulara kolay yem olup tkenmeye yz tutarken, ilerinde renkleri koyu olan az saydaki kelebekler oalma olana bulur. Grld gibi bu gelimede bir plan ya da amal bir dzenleme sz konusu deildir. Kurulmu olan uyum deien evre koullarna gre bireysel varyasyonlar kullanan doal seleksiyonun bir rndr. Verdiimiz rnekten de grlecei gibi evreyle uyumun bozulmas, kimi zelliklerinde farkllk gsteren bireylerin bir blm iin avantaj, bir blm iin ise dezavantaj oluturabilir. Ancak, avantaj salayc da olsa, evrim rn zelliklerin pek aznn organizmann evresiyle olan sorunlarna optimal zm salad sylenebilir. Kald ki, bir topluluun urad evrimsel modifikasyonda kazand zelliklerin tm uyum salayc olmayabilir. Baka bir deyile, zelliklerin bir blm uyum kurmada ilevsiz kalabilir. Bunlar ounluk organizmaya yarma avantaj salayan zelliklere bal olarak ortaya kan zelliklerdir. Genlerin bir ok fenotip zelliklerini oluturmada ibirliine girdii gz nne alndnda, kendi bana ilevsiz kalan zelliklerin varln anlamak kolaylar. Bir zellik nemli avantaj salyorsa, ortaya birlikte kt yararsz, hatta bir lde zararl bir baka zellie karn ayklanmaktan kurtulabilir. Grlyor ki, canl dnyada. Tanrsal dzenleme yle dursun, tam bir uyumdan bile sz etmek olanakszdr. Doada uyumdan ok yaam savam egemendir. Soru 76: Voltaire'in isyan neye? Evrenin Tanrsal bir dizayna dayand savna yneltilen en keskin eletiri, evrimci bilim adarlarndan de?il. onlardan ok nce yaam bir dnrden, Voltaire'den gelmitir. 1755'te bir deprem Lizbon kenti nfusunun drtte birini (30.000 kiiyi) yok eder. "Lizbon Depremi" diye bilinen bu doal ykmda lenlerin

ou Azizler Gn nedeniyle kilisede toplanm dua ediyordu. Felketi, Tanr'nn gnahkr kullarn cezalandrmas diye yorumlayan papazlar Voltaire'in sabrn tarr. 18. yzyln nl dnr onlara u dizelerle seslenir: ... tm duyarl nesneler, ayn gnde domu benim gibi ac eker, benim gibi lrler. Kartal dlek kurban stne ullanm Titreyen organlar kanl gagasyla paralar... Savan toz dumannda yuvarlanan adam, Can ekien arkadann kanyla kan karmakta, Beklerken le kargalarna yem olma srasn. Evet, her kiide tm dnya szlanmakta Hepsi strap iin domu, birbirini yok etmekte Peki, bu korkun kaos ne iin Her birimizin acs hepimize mutluluk mu dersin! Ne kutsanacak dnya, yleyse! Voltaire'in ada Rousseau ise ykmdan dorudan insan sorumlu tutuyordu. Ona gre insan "uygarlk merkezleri" diye bilinen kent yaam iin deil, pastoral yaam iin yaratlmtr. Voltaire'in bu tr romantik aklamalar karsnda da sessiz kalmas olanakszd. nl yapt Candide'de alayc bir dille yazlm u satrlar okuyoruz: ... burun gzlk tamak, bacak orap giymek, ta grkemli atolar yapmak iin dizayn edilmitir. ster insandan, ister doadan kaynaklansn, bama gelen her belnn gerisinde demek ki, Tanr'nn usta eli vardr. Doann karmak dzeni Tanrsal dizaynn kant ise, o zaman, Tanr'nn ya ok beceriksiz, ya da habis olduunu kabul etmek zorundayz. Tanr ya nleyebilecei ktl isteyerek nlememektedir; ya da istemedii ktl nleyememektedir. Yaklak yz yl sonra Darwin de ayn noktaya parman basar: Doann beceriksiz, savurgan, aalk, aptalca ve acmasz iine baknca, eytan'n mezi acaba nasl bir kitap kaleme alrd? Her eye yetkin, iyilik, gzellik ve doruluk kayna Yce

Tanr'nn birbirine kyan canllar, musibet ve ykmlarla dolu bir dnyay yaratm olmas nasl aklanabilir? Kimi ilkel inanlarda, dnyann iyilik ruhuyla ktlk ruhunun, Tanr ile eytan'n ekime alan saylmas, pek de yabana atlacak bir bak deil, anlalan!

IX. BOLM

YARATILII SAVLAR VE TAKTKLER


natla yrtlen arptmann gc yadsnamaz; ama bilim tarihi bu gcn hi bir alanda uzun srmediini gstermektedir. Charles Darwin Gerekten kaan kimseye kant gstermenin yarar yoktur. G. . Simpson

Soru 77: Yaam anlk bir yaratmayla m ortaya kt? Dinsel banazl yanstan yaratl akm "bilimsellik" grnm altnda bilime kar bir harekettir. Balca savlar incelendiinde, hedefin belli bir olay ya da olgular kmesini aklamaktan ok, evrim dncesini ypratmak, ykmak olduu grlr. Yaratllarn son yirmi yldr kullandklar taktik, evrim kuramna ilikin eletirileri yaratl gr dorulayan kantlar olarak

gstermektir. Byle bir manevraya bavurmalar aslnda kendi savlarm bilimsel anlamda kantlayamadklar demektir. Yaratlln znde yer alan u iki temel sav alalm, rnein: (1) Yaam uzun bir srecin deil, anlk bir yaratma eyleminin rndr; (2) Tm hayvan ve bitki eitleri, kendi ilerinde kalan kimi kaltsal varyasyonlar dnda, yaratltaki kimliklerini korumaktadr. Yaratllarn nde gelen adlarndan Duane Gish, "Yaratln Bilimsel Kantlar" adl almasnda bu savlarn yeterince kantlandn ileri srmektedir. Gerekten yle midir? Gish'in ilk sav iin verdii kantlar kendi kaleminden okuyalm: Fosiller, yaamn birdenbire ve bildiimiz biimloriyle ortaya ktn, canl trler arasnda evrimsel geilere olanak vermeyen kesintiler olduunu gstermektedir. Bu olgular canl trlerin yaratldn kantlar. Termodinamiin kinci Yasas evrende dzenin dzensizlie dnme eiliminde olduunu (entropinin arttn) dile getirmektedir. Buna gre, basit molekller ile karmak protein, DNA ve RNA molekllerinin kendiliinden ve doal sre iinde canl hcreye dnm olmas olanakszdr. yleyse, canl hcre yaratlmtr. Kald ki, yaamn kkenine ilikin laboratuvar deneyleri canlnn cansz maddelerden oluturulabilecei tezine hibir kant salamamtr. Kant gibi grnen kimi veriler ise yapay olarak empoze edilen laboratuvar koullarna dayanmaktadr. Bu koullarn doada gerekleme olaslnn son derece zayf olmas, elde edilen sonularn nemsizlii gz nne alndnda yaamn "evrim" denilen srecin rn olmad ortaya kar. "Kant" diye sunulan bu szlerde gerekleri arptma dnda bir ey var mdr? Bir kez fosillerin gsterdii, karmak

organizmalardan ok nce tek-hcreli canllarn var olduudur. Sonra, hem organik hem inorganik dnyada dzensizlikten dzen oluturan kristaller gibi pek ok kimyasal dzenein iledii bilinmektedir. Son olarak, canl nesneyi oluturan makro molekllerin doal olarak bir araya gelme olaslnn hi de zayf olmad laboratuvar deneyleriyle gsterilmitir. Kald ki, bu gerekleri bir yana braksak bile, Gish'in yapt, yaratl gr pozitif kantlar getirerek temellendirmek yerine, evrime yneltilen birtakm yadsmalarla savunmaktr.6 karn, bu
gereklerin nasl arpttrld kolayca

almada da grlmektedir.

Soru 78: Trler sabitmidir? Tm hayvan ve bitki eitlerinin ilk yaratltaki formlarn koruduu savna gelince, burada da Gish'in sunduu "kantlar" geerli bulmak kolay deildir: Fosillere baktmzda trler arasnda geilere olanak vermeyen kesin boluklar grmekteyiz. Evrimci grn gerektirdii ara halkalar ne tek-hcrelilerle omurgaszlar, ne de omurgaszlarla omurgallar arasnda bulmaktayz. Hatta balklarla amfibiyanlar, amfibiyanlarla srngenler, srngenlerle kular ve memeliler arasnda da ara halkalar yoktur. Evrimciler bildiimiz trler arasnda birtakm ara formlarnn gemite var olduu zerinde srar etseler de bugne dein bulunan milyonlarca fosil arasnda onlar hakl karan gerek bir kanta rastlanmamtr. Fosiller ile yaayan organizmalar ayn snflama ltlerine uygun dmektedir. Bu demektir ki, imdi yaayan organizmalar

6 Duane Gish'in, "Creation, Evolution and Public Education" adl baka bir almas dilimize, "Yaratl, Evrim ve Halk Eitimi" diye evrilmitir. evirinin yetersiz ve etrefilliine

bildiimiz form larna, fosillerin de sergiledii gibi, evrim srecinden geerek deil, yaratlta kavumutur. Bir canl tr, kendi aralarnda reyen (ama normal koullar altnda baka gruplarla reme ilikisi olmayan), ortak zelliklere sahip bir grup diye tanmlayabiliriz. Buna gre, (basitten karmak formlarn gelimesi iin gerekli olan) "trler aras evrimsel gei" diye bir ey olsayd, ortak zelliklerin yeni eklemelerle srekli artmas, gen havuzunun zamanla snr tanmayan bir genileme iine girmesi gerekirdi. Oysa byle bir olay yoktur. Bu alntda hem yanl bilgi hem dayanaksz savlar yer almaktadr. Fosillerden pek ou imdi yaayan organizmalardan kesin farklar gstermekte, ancak kendi taksonomik kategorileri iinde snflanabilmektedir. Gish'in dediinin tersine, fosillerden pek ounda, bilinen trler arasndaki evrimsel gei halkalarn bulmaktayz. imdi sorabiliriz: "Yaratln Bilimsel Kantlar" baln tayan yazda yaratl savn dorulayan bir kant var mdr? Yoktur, olamaz da; nk, yaratl akm ideolojik nitelikte bir harekettir; aratrmaya, bilimsel veri ve kantlara iine geldiinde ve de szde kalan bir sayg duyar. Soru 79: Bilimde arptma taktiine yer var mdr? Yaratllk literatrnn hemen tmyle gerekleri arptma, "bilim" ad altnda dayanaksz, tutarsz sz etme sanatna dayand sylenebilir. Bilimsel kaynaklardan yaplan alntlar genellikle eksik, balam d veya arpk biimde sunulmakta, ya da zern anlam dnda yorumlanmaktadr. Taktiklerinden biri, Orwell'in 1984'deki "sava bartr" slogan gibi "yaratllk bilimdir" diyerek saplantlarnn gerek yzn saygn bir terim arkasnda gizlemektir. te bir rnek: "Yaratl, tm yarglarnda 'neden-sonu' ilikisini ieren bilimsel yasaya bal kalr." Oysa yazlarnda buna tek bir rnek bulamazsnz; sorumsuzluklarn "bilimsel yasa" gibi aslnda anlaylarna ters den saygn bir terimle rtmek taktiklerinden biri. Bir dier taktikleri evrimi "hipotez" diye nitelemeleridir. Onlara gre evrim kuram bilim d

bir inan ya da ideolojidir; ispatlanamaz, deneysel verilerle yoklanamaz. Bylece, belirli bir olgu deil, tartmaya ak, kuku gtren salt bir tahmin ve varsaym olduunu vurgulayarak zihinleri bulandrmaya almaktadrlar. Yaratllarm ska bavurduklar bir oyun da kimi sekin evrim kuramclarn, balam d ve arptlarak verilen alntlarla yaratll savunur gstermeleridir. rnein, liderleri Henry Morris, setii alntlarla gnmzn sekin kaltm bilginlerinden Richard Lewontin'in, "yaam savam" ve "doal seleksiyon" gibi evrim kuramnn temel ilkelerini reddettiini ileri srer. Oysa alntlarn kayna olarak gsterilen yazsnda Lewontin sz konusu ilkelere ilikin bir ey sylememekte, yalnzca uyum salayc olan ve uyum salayc olmayan zellikler arasndaki farkn belirlenmesinde karlalan glklere deinmekte, doal seleksiyonla trlerin evreyle uyumlarnda kimi zaman bir gelime salanmad halde zelliklerinde deiiklik olduunu belirtmektedir. Yaratllarn evrim konusunda bilim adamlar arasndaki tartmalar, evrim dncesi yznden dlen hatalar kapatma, bir tr temize kma abas olarak yorumlamalar da gzden kamayan bir baka tutumlardr. Oysa ounluk evrim kuram ile kaltm zerinde ayrntlara ve yeni gelimelere ilikin bu tartmalardan ne evrim dncesiyle bir hataya dld, ne de bilim adamlarnn bu yzden saygnlklarn kurtarma abasna girdikleri izlenimi bile karlamaz. Soru 80: Mantk oyunu mu? Yaratl literatrde arptc yorumlarla bilinen olgular yadsma ylesine i iedir ki, bunlar ayrmak her zaman kolay deildir. rnein, sk sk tekrarlanan, "evrim dncesinin dngl kantlamaya dayand" savn alalm. Buna gre, evrim iin kant olarak gsterilen jeolojik katmanlarn kronolojik sralamas, fosillerin basitten karmakla gittii tezini ieren evrim dncesine bamldr. Gerekten yle midir? Evrim dncesi

ierdii bir dzenlemeyle mi kantlanmaktadr? yle olmadn bu konudaki gelimelere bakarak gsterebiliriz. Paleontolog David Raup'n belirttii gibi, "Modern jeolojik zaman skalas 1840 sralarnda, yani Darvvin'in Trlerin Kkeni'nin yaymlanmasndan yaklak yirmi yl nce gelitirilmiti." Fosillere dayanan zaman skalas evrimcilerin deil, evrim dncesinden habersiz jeologlarn ortaya koyduu bir almadr. stelik, ayrntlarda kalan kimi dzeltmeler dnda, sistem genelde ilk formunu bugn de korumaktadr. yleyse, evrim dncesinden tmyle bamsz bir gelimeyi o dncenin bir sonucu gibi gstermek dpedz gerei arptmak deil de nedir? Yaratllarn ortaa mantk oyunlarna bavurmalarnda bizi artan bir ey yoktur. Soru 81: Olgular yadsnabilir mi? Yaratllara baklrsa arzn tarihi birka bin yl amaz. Oysa radyoaktif yntemler arz kabuunun oluum srecinin bile yz milyonlarca yl aldn gstermektedir. Ama onlar nyarglarn hakl karmak iin gerektiinde somut olgular bile gz ard etmekten kanmazlar. rnein, onlara sorarsanz kayalarn yan belirlemenin nesnel yntemi yoktur: Pek ok kimse kayalarn yann uranyum, thoryum, potasyum, ribidiyum gibi radyoaktif minerallerin incelenmesiyle belirlendiine inanr. Oysa bu doru deildir. Byle olmadnn en ak kant fosil tayan katmanlarn yalarnn, radyoaktif yntemlerin henz bilinmedii bir dnemde saptanm olmasdr. Kald ki, radyometrik ya belirlemede o kadar ok hata ve hatal yorumlama olasl var ki, bunlarn ou, zellikle daha nceki belirlemelere uymamas halinde, kullanlmadan atlr. ... Uranyumla ya belirleme bile deneysel olarak denetlenemez; nk, milyonlarca yl alan uranyum bozulmasnn sonucunu kimse gzlemleme olanana sahip deildir.*

Ksacas, burada sylenen u: Modern yntemlerle yaplan ya belirlemesi daha nceki belirlemeleri doruladnda yanl, dorulamadnda geersizdir. Ancak bu ikilem yzeyseldir, hibir mantk kuralna dayanmamaktadr. Yaratllarn, arzn bugn grdmz oluum ve zelliklerini Nuh Tufan gibi bir "olaya" balamalar, modern jeolojinin salad veriler nda yalnzca glntr. Tufanda yere gmld sylenen canllara ait fosillerin yer katmanlarnda; ilkel formlardan gelimi karmak organizmalara doru sralan nasl aklanabilir? Byle bir dzenlemeyi global bir ykmn sonucu olarak gstermek kimi inandrabilir? Yaratllarn ilerine geldiinde bilimden yararlandklarn da grmekteyiz. Bilindii gibi Termodinamiin Birinci Yasas evrendeki enerjinin toplam olarak sabit kaldn, kinci Yasas ise kapal bir sistemde enerjinin s formunda dzenli durumdan dzensizlie doru gitme eiliminde olduunu syler. Yaratllar fiziin bu yasalarn, organize nesneler olan canllarn dank maddelerden, karmak organizmalarn basit canllardan oluamayaca tezlerine destek saymaktadrlar: Daha karmak bir organizmann evrimi iin enerjinin bir ekilde kazanlmas, dzenin artmas gerekir ki, kinci Yasa, d etkenler olmadka herhangi doal bir srete buna olanak tanmamaktadr.** Oysa dzensizlikten dzene gidiin doada pek ok rnekleri gsterilebilir. nsan gibi karmak bir organizma, grecel olarak daha ilkel dzeyde olan dllenmi bir yumurtadan olumaktadr. Buzdolabmzda dzensiz u molekllerinin dzenli buz kristallerine dnmesi bir baka rnektir. Nedeni aktr: Ne organizma, ne de baka bir nesne kapal bir sistem deildir. Canllar gneten enerji alan ak sistemlerdir. stelik, doal seleksiyon dzeni bozucu ya da azaltc mutasyonlar ayklayarak, tersine dzeni artrc mutasyonlar koruyarak, daha karmak dzenlemelere yol amaktadr.

Bilimi kullanan bu argmann da basit bir irdelenmeye dayanma gc yoktur.

* H. Morris (ed.), Scientific Creationism, San Diego, Creation-Life Publishers, 1974, s. 133-137. ** Ayn kaynak, s. 40.

Soru 82: Mutasyon yenilik getirmez mi? Yaratllar yeni, karmak formlarn oluumunda mutasyon ve doal seleksiyonun roln yadsmaktadrlar. Onlara gre mutasyon, ister doal srete ister laboratuvar koullarnda ortaya ksn, hemen her zaman organizmann uyum dzenini bozan, zararl bir olaydr; yeni gelimelere yol amaz. Hemen syleyelim ki, mutasyonlarm tmyle zararl olduu sav en azndan bir abartmadr. Mutasyonlarn, bakterilerin metabolik yeteneklerini deitirmede, bir bcee tarm ilalarna kar dayanma gc salamada, ya da, bir bitkinin byme biimini belirlemede zararl veya yararl olmas evre koullarna dayanr. Evrim kuram mutasyonlarm daima yararl olduunu varsaymamaktadr. Etki gc byk olan mutasyonlarm ounluk zararl olduu bilinmektedir. Ne var ki, bu tr mutasyonlarn says fazla deildir. Bir bakteri, sinek ya da fungi kltrn yeni bir evreye koyalm; yle bir toplulukta mutasyonlarm byk ounluu olumsuz ya da zararl trden de olsa, kimi bireylerin birka kuak iinde ileri uyum saladklarn grrz. Bunun nedeni, varyasyonlar gibi mutasyonlar da kullanan doal seleksiyon dzeneidir. Yaratllar doal seleksiyonun bu olumlu roln aka yadsmaktadrlar: Doal seleksiyon herhangi bir yenilik retmez. O edilgen bir ayklama dzeneidir; yalnzca, evreye uyan formlarn iinden getii bir elek. Elekten gemeyen formlarn yolu kesilmekte,

yaamlar sona ermektedir. Bu var olan formlar zerinde ileyen bir ayklamadr; kendiliinden yeni bir ey retmez. reme hcresinde strtk bulunan zellikleri yeni kombinezonlara sokma, evrimci anlamda yeni bir ey yaratma deildir, olamaz.* Ama gzden kamamas gereken bir nokta var: Doal seleksiyon olumlu mutasyonar tek tek koruduuna gre (yaratllar bunu yadsmamaktadr.) birlikte avantaj salayan mutasyon kombinezonlarn da korur, elbet. Bunun bir rneini Afrika'nn krlang kuyruklu kelebeinde bulmaktayz. Bu toplulukta, genlerden biri kanadn belli bir kesiminin beyaz veya kzlkahve rengi olduunu, ayn kromozom zerinde yakn duran dier genler ise kanadn kalan kesiminde siyah ve beyaz benek rntsn belirlemektedir. Birtakm gen kombinezonlarna dayanan belli renkteki kelebekler, renk ve benek benzerliinden yararlanarak, tatszlklar nedeniyle dmanlarna yem olmaktan kurtulan dier baz kelebek trlerinin avantajna sahiptir. yle bir renk benzerlii tamayan, dolaysyla kurtulma anslar zayf kelebeklerin saylar azdr, kukusuz. Diyelim ki, deiik kelebeklerde bir kzl renk mutasyonu, bir de belli biimde bir benek mutasyonu var. imdi, iftleme bu iki mutasyonla yeni, uyum salayc bir kombinezon kurabilir. Byle bir zelliin (yaam savamnda avantaj salyorsa), ok gemeden topluluk iinde yaygnlk kazanacana kesin gzyle baklabilir. Grld gibi, balangta mutasyonla ortaya kan varyasyon, reme srecinde girdii yeni kombinezonlarda avantaj salamas halinde, doal seleksiyonla korunur ve ok gemeden toplulukta yaygnlaan bir zellik oluturur. Yaratllar bu aklamay benimsemeseler bile dpedz reddetme yoluna gitmeyebilirler. Onlarn asl kabul etmedikleri ey, yeniliin mutasyon ve doal seleksiyonla salanabilecei gereidir. Yaratllarn yapt, bir bakma, mutasyon kavramnn artk geerliini yitirmi eski bir yorumuna dayanarak mutasyonun

evrim iin yapc bir ileve sahip olmad, tam tersine, evrimi engelleyici bir olay olduu iddiasnda bulunmaktr. Bu iddiay belli llerde paylaan biyologlarn da olmas kavrama aklk getirme ihtiyacn ortaya koymutur. Genetik-evrim ilikileri zerindeki almalaryla tannm bilim adam Dobzhansky'ye ait aadaki alnty bu ynde bir aklama sayabiliriz: Mutasyon kavramna yneltilen eletirilerden biri de meyve sineinde ve dier organizmalarda gzlenen mutasyonlarn bozulmalara, patalojik deiikliklere ve beklenmedik oluumlara yol at; bu yzden, evrimin yap talar olmaktan uzak kalddr. Bu eletiri ylesine sk ve youn yrtlmtr ki, salt bu nedenle bir tr "geerlik" kazanm gibidir. Oysa, gzden kamamas gereken nokta, mutasyonun olumsuz sonularnn yan sra ntr ve olumlu deiiklikleri de kapsayan geni bir spektrum sergilemesidir**. Kald ki, molekler biyolojideki yeni gelimeler mutasyonlarn rolne ilikin kukular tmyle giderici yndedir. Genlerin kimyasal yapsnn ortaya kmasyla biyologlarn mutasyonu DNA ve RNA kimyasnn terimleriyle yeniden tanmlama yoluna gittiini gryoruz. Bilim adamlar artk genetik maddede oluan eitli deiiklikleri inceleyebilmektedirler. Biyokimyasal testler ok kk mutasyonlarn varln gstermektedir. Ne var ki, organizmann davran ve d grnmne yansmamaktadr bu kk mutasyonlar. Mutasyonlarn evrim bakmndan tmyle olumsuz olduu sav yeni bulgular karsnda artk inandrc olmaktan kmtr.

* Ayn kaynak, s. 52.

** Theodosius Dobzhansky, Genetics and the Origin of Species.

Soru 83: Yenilik yalnzca yaratmayla m olasdr? Yaratllar "gerek yeniliin" ancak Tanrsal yaratmayla olas olduu noktas zerinde srarldrlar. O kadar ki, bu alandaki bilimsel aratrmalarn da bu tezi destekler ynde sonu verdiini syleyebilmektedirler: Genetik kod zerinde bize son derece nemli bilgiler kazandran modern moleker biyoloji, herhangi bir organizma trndeki normal varyasyonlarn o tre ait DNA'nn belirledii snrlar iinde ancak ilerlik gsterebileceini ortaya koymutur, yle ki, ileri dzeyde karmak ve dzenli olan hibir gerek yenilie olanak yoktur*. Oysa modern moleker biyoloji byle bir ey ortaya koymu deildir. Modern aratrmalarn ortaya koyduu sonular ksaca belirtmekte yarar vardr: Mutasyonlarn bir geni ya da kromozumu az ya da ok etkiledii; daha nce var olan genlerin duplikasyonuyla ve tmyle yeni gen dizileri oluturmak iin nucleotide'lerin dei tokuuyla yeni genetik bilgilerin var edilebilecei; mutasyonlarn, organizmann biyo-kimyasn byk lde deitirebilecei ya da hi deitirmeyecei. ... te yandan moleker genetik de son derece kk genetik deiikliklerin bile enzimlere yeni biyo-kimyasal ilevler kazandrabileceini; organizmann her blmnn byklk, biim ve byme hzn deitirebileceini, deiik veya akraba trleri birbirinden ayran farklar gibi deiiklikleri retebileceini gstermitir. "Belli bir tr organizma iin DNA'nn belirledii varyasyon ranj"na gelince, bu dpedz yaratllarn bir yaktrmasdr; molekler biyolojide destekleyici kant gsterilemez. Yaratllarn evrim srecinin rn saymaktan zellikle kandklar, "ileri dzeyde dzen ve karmaklk" ise tanm g bir kavramdr. rnein, bir srngeni alalm. Diyelim ki, alt ene kemiklerinden biri giderek byrken dieri klyor; yle ki, sonunda birbirinden tmyle ayr den iki yap ortaya kyor.

Buna, karmaklkta bir art diyebilir miyiz? Gene diyelim ki, gzn konumunda ban yanndan ne doru kk varyasyonlar olumaktadr. Bu trden biim ve ynelim varyasyonlar, organizmann hemen her blm veya organnda grlebilen deiimlerdir. Maymunlarda bu varyasyonlarn ok nemli uyum salayc zellikler olduu saptanmtr. Ancak sorulabilir: bu varyasyonlarn, daha ilkel organizmalarda grlen benzerlerinden daha karmak olduu sylenebilir mi? Yaratllarn ok nemsedikleri "ileri dzeyde dzen ve karmaklk" greceldir; hatta belki hayal rn bir eydir. rnein bir atn ya da insann "karmakl" dediimiz ey aslnda her biri bamsz olarak evrim srecinde oluan birtakm zellikler koleksiyonudur. Genetik deiikliklerin yeni, daha karmak organizma eitleri ortaya koyamayaca sav, organizmalarn, kutsal kitaplarda belirtildii gibi, daha yksek ve daha dk "cinsler" diye ayrld inancna dayanmaktadr. Oysa organizmalarn byle kendi iine kapal geie elvermeyen cinslere ayrld doru deildir. Zaten "cins" teriminin modern taksonomide yeri yoktur. Anlam belirsiz olan bu terim, bir baka bakmdan da yaratllarm iine gelmektedir. rnein kobralarla igvanalar ylesine farkldr ki, bunlar ayn cins saymak zordur. te yandan ylana benzer kertenkelelerin, kertenkeleye benzer ylanlarn varl gz nnde tutulduunda, ylanlar ile kertenkeleleri iki ayr cins saymak kolay mdr? Yaratllarn, iki cins saydklar organizma topluluklar arasnda ara halkalar gsterildiinde, iki cinsin aslnda ayn cins olduunu syleyerek iin iinden syrlmaya kalktklarn gryoruz.

* H. Morris (ed.), Scientific Creationism, s. 51.

Soru 84: Doal seleksiyon yenilie yol amaz m? Doal seleksiyon olgusunu dorudan yadsyamayan yaratllarn, bu dzenein etki alann snrlama yoluna gittikleri grlmektedir. Onlara gre, doal seleksiyon yeni zelliklere yol aan bir dzenek deil, yalnzca uyum kurmaya elverisiz varyasyon veya mutasyonlar ayklayan bir sretir. Evrimcilerin sunduu biimiyle doal seleksiyon totolojik nitelikte bir kavramdr. Doal seleksiyona ilikin gerekli aklama daha nceki blmlerde verildii iin imdi birka noktaya deinmekle yetineceiz:

(1) Evrimle ortaya kan zelliklerin ou aslnda yeni deil, daha nce var olan zelliklerin biim, byklk ve dzenleme ynlerinden deiik grntleridir. (2) Doal seleksiyon yaratc deil, dzenleyici ve bir anlamda koruyucu ya da tutucu bir dzenektir; mutasyon ve genetik kombinezonlarla ortaya kan varyasyon karmaasndan uyum salayc zellikleri koruyup onlara etkinlik kazandrmaya yarar. (3) Doal seleksiyon srecinde yeni zelliklerin olutuu gzlemle bilinen bir olaydr. Bakterilerde yeni metabolik kapasitelerin gelimesi bunun hemen akla gelen rneklerinden biridir. (4) Geri mutasyon ve varyasyonlarn ansa bal olduu sylenebilirse de, varyasyon veya mutasyonlarn bir tr ya da toplulukta etkinlik kazanmas bakmndan gsterecei baar ya da baarszlk doal seleksiyonla belirlenir. (5) Evrimde tm deime veya gelimelerin nedeni doal seleksiyon deildir. Doal seleksiyonun yan sra kimi genetik deiikliin de yenilie yol at bilinmektedir. Bu, doal seleksiyon kavramnn, yaratllarn iddiasnn tersine, her eyi

aklayan totolojik bir kavram olmad demektir. Kald ki, evrimcilerin doal seleksiyon dzeneinden sz ederken, ayklanmaktan kurtulan "en yetkin", en yetkini de "ayklanmaktan kurtulan" diye tanmlama gibi dngl bir dnce iinde olduklar sav doru deildir. Soru 85: Fosiller evrimi kantlamyor mu? Evrim olgusunu yadsma yolunda yaratllarn sk sk ileri srdkleri bir sav fosillere ilikindir. Yaratllar, "trlerin evrimle olutuu doruysa, trler arasndaki geilerin fosil kantlar ortaya konmaldr," demektedirler. Onlara gre mzelerde sergilenen zengin fosil koleksiyonlar, trler gibi trler aras gei formlarn da gstermelidir. Yaratllar srngenlerle memeliler arasnda, rnein, ok deil be veya alt gei formunu bile evrim iin yeterli kant sayacaklarn sylemektedirler. Oysa paleontologlarn da itiraf ettii gibi fosiller bu kantlar salamaktan uzaktr. lk bakta hakl grnen bu iddia zerinde durmak zorundayz.Gei formlarna ait fosil bulgular gerekten yetersizdir. Pek ok organizma gruplarnn kkeni tahmin olarak kalm, kantlanarak belirlenememitir, henz. Ne var ki, evrim srecinde kimi varyasyon ve mutasyonlarn salad hzl geiin yan sra birok organizmann fosilleme olana bulamamas gz nne alndnda, yetersiz de olsa, eldeki kantlarn deerini kmseyenleyiz. Yaratllarn tm geilere ait "yeterli kant" istemeleri paleontologlarn da dile getirdii bir gl smrme abasndan baka bir ey deildir. rnein, pek ok tr kapsayan farelere ait yeterince fosile rastlanmam olmas, bunlarn anlk bir yaratma eyleminin rn olduunu mu gsterir? Elbette deil! Fareler, bilindii gibi, kk yapl, yumuak, abuk bozulmaya elverili organizma trlerindendir. Fosil olarak korunma anslar son derece zayftr. Yaratllarn bu konuda dayandklar, evrimin yava ve adm adm giden bir sre olduu varsaym, evrim kuramnda bir ara

benimsenen, ama artk geerli saylmayan bir dncedir. Her organizma topluluunun geni lde genetik varyasyon olana tadn biliyoruz. Bu olanak evrimin pek seyrek olan olumlu mutasyonlara bal kalmasn gerektirmemektedir. evre koullar deitiinde topluluun genetik varyasyon olanaklar doal seleksiyonla etkinlik kazanmakta, evreye daha uyumlu yeni bir tre yol almaktadr. Evrimin hzl srecinde genetik varyasyonlarn bu nemi laboratuvar deneyleriyle de kantlanmtr. rnein, G. Ledyard Stebbins ile Francisci Hyala ortak aratrmalarnda, oniki yllk bir sre iinde meyve sineklerinin vcut byklnde yzde on kadar bir art salayabilmilerdir. Ayn hzda bir artla insan beyni, Homo erectus'taki oylumundan Homo sapiens'teki oylumuna yaklak 13 bin ylda ulaabilirdi ki, bu sre jeoloji tarihinde bir an demektir. Evrimin bu hzl temposu gz nne alndnda, zaman iinde birka milyon yllk ara ile olumu katmanlarda bulunan fosiller arasndaki boluklar bizi artmamaldr. Kukusuz, evrim dncesini rtmek iin kant olarak kullandklar bu boluklar doru yorumlamay yaratllardan bekleyemeyiz! Soru 86: Faizm'den evrim kuram m sorumludur? Evrim dncesini gzden drmek iin yaratllarn bavurduu yollardan biri de duygusal tepkileri harekete geirmektir. amzda arpc rnekleriyle karlatmz karc, bencil ve rk tutum ve politikalar evrim kuramnn trevleri gibi gstermek abas bunun iyi bilinen bir rneidir. Darwin'den sonra bir ara "Sosyal Darwinizm" ad altnda etkinlik kazanan yle bir grn faturasn evrim kuramna karmak gene olgular arptmaktr. Sosyal Darwinizm, bilimsel deil, eyleme ynelik ideolojik Nitelikte bir reti olup 19. yzyl kapitalizminin "laissez-faire et laissez passer" (braknz yapsnlar, braknz gesinler) dncesini yanstan bir grtr. O dnemde bile saygn biyologlardan hemen hibirinin desteini kazanmamtr. Ne nyarglarmz, ne de insann insan horlamas, acmaszca smrp ezmesi 1859'dan sonra balayan olaylardr. Faizm gibi totaliter sistemleri "evrim dncesinin

rn" diye niteleyen yaratl akmn lideri Henry Morris tarihsel gelimeleri arptmaktan ekinmemektedir: Almanya'da stn rk ve stn insan kavramlarn ortaya atan ve ynlara benimseten kii, Darvvin'in ada ve evrimciliin ateli yanda olan filozof Friedrich Nietzsche'dir. Nietzsche felsefesine ulusal ideoloji kimlii veren Hitler evrimcilikten kaynaklanan rk retinin bir bakma kanlmaz sonucudur*. Morris ve onu izleyenlere gre, yalnz rklk deil, daha pek ok ktln kayna evrim dncesinde aranmaldr. Onlarn gzden kard Darvvin'den balayarak hibir evrimci bilim adamnn rk olmad, tam tersine o tr ideolojik saplantlar bilim adamlarnn her dnemde knadklar gereidir. Bir kez Nietzsche'nin "ateli evrimci" olduu sav doru deildir; yle olsa bile, onun "stn insan" retisinden evrimci dnceyi sorumlu tutmak, dahas Faizmin faturasn bilime karmak drste bir tutum mudur? Aslnda Faizm'de yaratllar tedirgin eden bir eyin olduu kuku gtrr. Onlarnki bir taktiktir; evrim dncesini, insanln aalad bir ideoloji ile zdeletirip, karalamak taktii!

* H. Morris, Creation: Acts, Facts, Impacts, s. 160.

Soru 87: Evrim bir din midir? Yaratllar evrimin inanca dayanan, deer yarglar ieren bir tr din olduu iddiasn da getirmilerdir. Onlara baklrsa evrim dncesi bilimsel deildir. Bilim, gzleme, deneysel dorulamaya dayanr; evrim iso ne gzlemlenebilen bir olay, ne de, doruluu deneysel olarak ispatlanan bir hipotezdir. yle midir, acaba?

Bu iddia, deyim yerinde ise, "yavuz hrszn ev sahibini bastrmas" havasn tayor. Bir kez bir olgu olarak evrimsel deime eitli yollardan gzlenebilmektedir. yle olmasa bile, fosil ve canl organizmalarn gzlemsel zelliklerinde karsanabilir bir olaydr, evrim. Sonra evrim dncesi bir hipotezden ileri bir kuram kimlii kazanmtr; gzlem ve deney rn saysz verilerle yoklanm, dorulanm bir kuram! Yaratllar bu sonu karsnda kalnca az deitirmekte, kuramn ispat edilmediini ileri srmektedirler. Dorudur, evrim kuram ispat edilmemitir. Ama bilimde hibir kuramn ispat verilmez, verilemez! spat, mantk ve matematik almalarna zg bir "dorulama" trdr; bir sav bilimde olduu gibi olgulara giderek yoklamay deil, doruluu varsaylan kimi ilkelerden mantksal karsamayla dorulamay gerektirir. Evrim kuram, fizik, astronomi, kimya gibi bilim dallarndaki herhangi bir kuram gibi birtakm olgusal veri ve ilikilere aklama salad, ok sayda gvenilir kantlara dayand iin ayakta durmaktadr; yoksa belli bir inanca dayand iin deil! Bilimde her kuram gibi evrim kuram iin de yetkinlik sz konusu deildir; daha kapsaml, aklama ve ndeyi gc daha yksek bir kuram ortaya kncaya dek (ki bu evrim iin pek olas grnmyor) bilimsel ge/ erliini srdrecektir. Eletiri ve tartmaya ak olan kuramn, yeni bulgularla daha fazla ekime olana kazanabilecei gibi, yanllanma olasl da vardr, elbet. Evrim dncesi dinsel nitelikte bir inan olmad gibi, deer yarglar ieren, dine kar bir ideoloji de deildir; amac nyarglara uygun bir dnya kurmak deil, var olan dnyay, olup bitenleri betimlemek ve aklamaktr. Evrim kuramnda u ya da bu ideolojinin dayanak aramas, dahas destek bulmas, evrim dncesini geersiz klmaz, bilimsel olmaktan karmaz.

Soru 88: Yanllanma olaslndan yaratllar ne anlyor? Tm kantlara kar bilimsel bir kuramn yanllanma olaslndan sz ettik. Yaratllarn bu olasl deiik bir yorumla evrim kuramna kar kullandklarn gryoruz. Aadaki alnt onlarn yorumunu yanstmaktadr: Evrim kuramm bilim adamlarnn byk ounluu neden benimsemitir? Gsterilen kantlar o denli mi doyurucudur? Grne baklrsa, yle. te yandan, bilim adamlarnn byk ounluunun yanlma olasl yok mudur? Yant, "elbette VARDIR!" Tarihten baz rneklere bakalm: Yzyllar boyunca bilim adamlar tm gezegenlerin arzn evresinde dolatna inanyordu. Bu, Ptolemy'nin yer-merkezli evren kuramyd. Sonra Kopernik'in gne-merkezl sistemi ortaya kt. Bu sistemin doru, Ptolemy sisteminin ise yanl olduunu kabul etmek kolay olmad; bilim dnyasn, gezegenlerin gne evresinde dndne inandrmak ancak Kopernik, Galileo ve onlar izleyen baz bilim adamlarnn etin ura ve kavgalaryla olanak kazanmtr7. nanlacak gibi deil! Bugn evrim dncesine kar kanlar bize Kopernik ile Galileo'nun banazlk karsndaki etin savamndan sz ediyorlar. Yer-merkezli sistem ortaa teolojisinin kimliini tayan bir reti idi; ona ters dmek yle kolay gze alnabilecek bir tehlike deildi. Kopernik'in oluturduu yeni sistemi yaymlamas otuz yllk bir gecikmeyle, o da lm deine dtnde, mmkn olur. Galileo gne-merkezli sistemin doruluuna inandm syledif iin iki kez engizisyon nne karlr. Dnyann gne evresindeki yrngesinde dndne deinen kitaplar kilisenin "yasak yaynlar listesine" alnmt. Avrupa'da Kopernik kuramnn doruluuna inanan bilim adamlar uzun sre kuram retme cesaretini gsteremezler. Engizisyon yarglar nnde dizleri zerine km Galileo'nun tvbe ettirilii nasl unutulabilir:

7 Duane Gish, Evolution: The Fossils Say No! s. 23.

Ben, Galileo, yetmi yanda bir hapis ve dizleri zerine km gnahkr kulunuz, yksek huzurlarnzda elimi kutsal kitaba basarak, arzn dndn sylemi olmam iddet ve nefretle knar, hatamn balanmasn dilerim8. Galileo'yu tvbeye zorlayan teologlar bilimi gerek anlamnda iine sindiremeyen banaz bir gelenein egemen temsilcileriydi. Bilim ile Teolojinin Savam Tarihi adl kitabnda Andrew Dickson'dan unlar reniyoruz: Kopernik'e kar kanlar ona, "Sistemin doru olsayd, Vens gezegeni gne evresinde dolarken ay gibi evreler gsterirdi," dediklerinde Kopernik, "Haklsnz, u anda ne syleyebileceimi bilmiyorum. Ama Tanr iyilikseverdir; bir gn itiraznza cevap verilecektir, herhalde," der. 1611'de Galileo'nun teleskopu Vens'n evreler sergilediini gsterince Kopernik'i sktranlar beklemedikleri yant alrlar. Yaratllk iddia edildii gibi bir bilim ise, bu bilimin balca savlarndan birini olgusal olarak yoklamaya elverecek bir ndeyi (prediction) ortaya koysunlar, grelim! nl antropolog Richard E. Leakey'in dedii gibi, "Bilimsel yaratllk" ne bilimdir ne de din; ikisi bakmndan da onur krc bir giriimdir.

8 Sylentiye gre, Galileo tvbesinin sonunda, "Ama dnyor, ama dnyor" diye mrldanmaktan da kendini alamamtr.

X.BLM

DEOLOJ BUYRUUNDA BLM


Gerek bilim adam, almasnda bakasnn girmektense, yok olmay gze alan kiidir. Szent - Gyrgi buyruuna

Soru 89: Sorun nedir? Bilim dmanl dinsel banazla zg bir olay deildir; totaliter ideolojilerin de bask, yldrma ve ynlendirme abalar bi. limi olumsuz ynde etkilemekten geri kalmaz. Bunun iyi bilinen bir rneini Nazi Almanyasfnda, bir baka rneim Stalin dneminde Sovyet Rusya'da bulmaktayz. Marksizm tm bilimsellik grnmne karn totaliter bir ideolojidir; bilimin olgulara dnk nesnel yaklamna; kuku ve tartmaya yer veren, zgr dnceyi ieren tutumuna kapaldr. Bilimsel dnmeye deil, bilimin teknolojik rnlerini kullanmaya yneliktir. "Neo-Mendelizm'e kar Michurinizm" diye bilinen hareket bu bakmdan ilgin bir olaydr. Temel sorun genetik bilimine ideolojik bir mdahaleden kaynaklanmtr. Daha nce de deinmitik: genetik, evrim kuramn yakndan ilgilendiren bir bilim daldr. Dar anlamda, canllarn (bitki, hayvan ve insan) kaltsal zelliklerinin bir kuaktan bir sonraki kuaa gei dzeneini; geni anlamda, canllarn kuaklar boyunca kaltsal zelliklerini nasl deitirdiklerini, baka bir deyile, evrimsel kaltm konu alr. Neo-Mendelizm iki anlam da kapsamaktadr.

Neo-Mendelizm ile Michurinizm'in atmasn aydnlatmak iin nce bu iki yaklam ana izgileriyle zetleyeceiz.

Soru 90: Neo-Mendelizm'den ne anlyoruz? Neo-Mendelizm kaltmn yan sra varyasyon olgusunu da inceleyen bir bilimdir. Mendel'in 1860 ortalarnda yaymlad almasna dayanan bu bilim, "birimsel kaltm kuram" diye nitelenebilir. Buna gre, Mendel'in varsayd kaltmsal birimler kaltm dzeneinin temel talardr. Canl maddenin, kendi kendisini reten bu birimlerine simdi "gen" diyoruz. Her gen eidinin "allel" denen birka formu vardr. Mendel'in bezelyelerde gzlemledii kaltsal boy farklar ayn eit gene ait iki deiik form arasndaki farktan kaynaklanmaktadr. Neo-Mendelizm, daha ileri giderek, incelenen tm organizmalarda (bcek, iek, ku, memeli hayvan, vb.) kaltmn "maddesel temeli" ya da "zel organ" diyebileceimiz ve ileri dzeydeki organizmalarda says birka bini bulan bir gen topluluunun varln ortaya koymutur. Ayrca genlerin "kromozom" denen hcre organlarnda belli dorusal bir sra iinde dzenlendiklerini reniyoruz. Bylece, tpk sindirim sistemi gibi, son derece karmak ve st dzeyde organize bir sistemle kar karyayz. Bat'da olduu gibi, 1930'lara gelinceye dek Rusya'da da geerli saylan bu kuramn belirledii iki olay vard: (1) Organizmalarn grnr varyasyonlarnn kaltsal kkenli olup olmamasna gre ikiye ayrld. (Kaltsal kkenli olmayan varyasyonlar, ki bunlara "modifikasyon" diyoruz, ya evre koullarndaki farklardan [rnein, beyaz insanda fazla gne altnda tenin kararmas], ya da etkinlik farklarndan [rnein ar i veya egzersizle kaslarn glenmesi] domaktadr. Ancak kkeni ne olursa olsun tm

modifikasyonlarn ortak zellii reme hcrelerini deil, bedeni veya bedensel organlar etkilemeleridir.) (2) Kaltsal kkenli varyasyonlarn mutasyonlardan kaynakland. (Mutasyon kaltsal yapda ya bir gende nitelik deiimi, ya da genlerin, hatta belki de kromozomlarn, artmas veya azalmas biiminde nicelik deiimi demektir.) Kimi kez sanld gibi Neo-Mendelizm evresel etkileri hie sayan bir gr deildir. Tam tersine, yetikin organizmalara ait tm zelliklerin evreyle kaltmn etkileiminin rn olduu ilkesi Neo-Mendelizm'in balca varsaymlarndan biridir. Genlerin oluturduu kaltsal dzenek, gelime srecinde evreyle etkileen kimyasal bir sistemdir. Etkileime giren evrede veya gen dzeneinde meydana gelen bir deiiklik, sonucu deitirebilir. evre ile gen dzeneinin etkileiminin en karmak rneini insann zihinsel yeteneklerinin oluumunda bulabiliriz. Entelektel geliimin byk lde evresel etki ve olanaklara, bu arada zellikle eitime bal olduu bilinmektedir. Ama gene de kaltmn byk pay yadsnamaz. Kaltmn salad potansiyel snrlysa, evre ve eitim ne denli olanakl olursa olsun sonu snrl kalmaktan kurtulamaz. Ayn ekilde, eitim ve evre koullarnn elverisiz veya yetersiz olmas halinde kaltsal potansiyelin yeterince gereklemesi beklenemez. Genetik biliminin karlat sorunlardan belki de en nemlisi, bir performans veya zellikte evrenin katksyla kaltmn payn belirlemektir. Bu yolda yaplan deney ve incelemeler arasnda, zellikle, zde ikizler zerindeki almalarn nemi byktr. Mutasyonlar, ya bir genin yapsal yeni bir dzenlemeye uramasndan, ya da gen zerinde X-n, mor-tesi radyasyon veya kimyasal maddelerin etkisinden kaynaklanr. NeoMendelizm'in saptad bir olgu da modifikasyonlarn kaltsal olmaddr. rnein, sarn bir kadnn gnete srekli yanarak esmerlemesi, ya da, gneten uzak durarak rengini korumas,

ocuklarnn ten rengini herhangi bir ekilde etkilemez. Evrimde, ne deien evre koullarnn etkisinde oluan, ne de, kullan ya da kullanszlk nedeniyle oluan modifikasyonlarn rol vardr. Evrim, kaltsal yapnn deimesini gerektirir, "doal seleksiyon" denilen (mutasyon trnden kaltsal varyasyonlar iinde bireye avantaj salayanlarn korunmas, dierlerinin ayklanmas) dzeneinin almasna dayanr. Zencilerin ten rengi ou kez sanld gibi kuaklar boyu gne altnda yanmayla oluan bir kararmann sonucu deil, doal seleksiyonun rndr. yle ki, tropikal blgelerde yaayanlar iin koyu ten rengi avantaj salayan bir varyasyondur. Rengin koyu olmas mortesi nlarn deriden geip dokulara zarar vermesini nlemekte, dolaysyla ten rengi daha koyu bireylerin, ten rengi daha ak olan bireylere gre yaam gc artmaktadr. Organizmalarn evreleriyle sk iliki iinde olduu pek ok rneklerle gsterilebilir. Ancak bu iliki gzler nnde apak deildir: evre kaltsal yapy dorudan etkilemez. Etkileim uzun sreli, karmak bir sre olan doal seleksiyon araclyla gerekleir. Neo-Mendelizm dediimiz kaltm bilimi modern evrim kuramyla i ie girmekte, onun bir alt blmn oluturmaktadr. Baka bir deyile, modern evrim kuramna doal seleksiyonla genetik bilgisinin birleimi gzyle bakabiliriz. Kurama yneltilen ideolojik saldry tam anlayabilmek iin Neo-Mendelizm'in zn oluturan kaltm dncesini ksaca aklamaya ihtiya vardr. Bu dnce Alman biyoloji bilgini Weismann'n geen yzyln sonlarnda ortaya att "reme hcresinin sreklilii" kavramna dayanmaktadr. Mikroskopla yaplan gzlemler eeysel remede yeni organizmann iki reme hcresinin (erkek spermas ile dii yumurtasnn) birlemesiyle olutuunu gstermitir. Spermayla dllenen yumurta organizmay (zygote) binlerce hatta milyonlarca hcreye blnerek oluturur. Bu hcrelerden byk bir blm organizmann vcudunu (soma'y) kurar; geriye kalan birka da blnmeyi srdren reme hcrelerine dnr. reme

hcrelerine dnen hcreler kuaklar boyu sreklilii salayan hcrelerdir. Her kuakta yeniden kurulan soma, reme hcrelerine bir tr snak, ya da barnak ilevi gren bir yan kurulu saylabilir. yle ki, ana ya da babann somas ile yavrunun somas arasnda gerek bir ba ya da sreklilikten sz edilemez. Bu ayrm vurgulayan Weismann'a gre soma'daki deiikliklerin kaltsal nitelik kazanmas olanakszdr; nk, yle bir nitelik kazanmas iin deiikliin reme hcrelerine gemesi gerekir ki, bunu salayacak bir dzenek yoktur. Bu dncenin kimi rtu ve terminoloji deiikliiyle modern genetikte de geerliini srdrd sylenebilir. Soru 91: Michurinizm nedir? Modern genetik bilimine ideolojik bir tepki olan bu akm adn Rus botanikisi Michurin (1855 - 1935)'den almtr. Michurinizmin bir kuram olarak gelitirilmesinde ba rol Lenin Tarmsal Bilimler Akademisi Bakan Trofim D. Lysenko ile felsefeci Prezent oynar. Michurinizm'i Lamarck kuramnn zel bir "versiyonu" olarak niteliyebiliriz. Daha nce de belirttiimiz zere, Lamarcklk klasik biiminde yaam srecinde edinilen zelliklerin (bu zellikler ister deien evre etkisiyle, ister organlarn kullan veya kullanszl nedeniyle olusun) her kuakta belli llerde kaltsal olarak yerletii, birok kuak sonra evrimsel bir deiiklik kimlii kazand tezini iermektedir. Darwin'in dneminde kaltm dzeneine, dahas kromozomlarn varlna ilikin hibir ey bilinmiyordu. Darwin kendi kuramnda byk arl doal seleksiyona vermekle birlikte, Lamarck'in grne de kimi ynleriyle yer vermitir. Michurinizm'i Lamarcklktan ayran balca noktalar yle sralayabiliriz:

(1) Kaltm "sarsma" ya da "paralama" yntemi. Bu,bir tr "ok etkisiyle kaltma zg kararll ykma" demektir. ok etkisiyle sarsmann kaltm dzeneine"esneklik salayacana, istenilen ynde gelimelere kap aacana inanlyordu. ' (2) Kaltm sradan metabolizma gibi bir sre sayma, Neo-Mendelizm'in "kaltsal yap" diye szn ettii temeli tanmama. Buna gre kaltm yalnz kromozomlarda deil, organizmann her paracnda tanmaktadr. Lysenko daha.da ileri giderek kaltm nerdeyse metabolizmayla zde sayar: "Kaltm metabolizmann spesifik bir tryle belirlenmektedir. Kaltm deitirmek iin canl organizmann metabolizma trn deitirmemiz yeterlidir.* Lysenko ve yandalar iin kaltm bir zmseme gcyd; organizmann belli koullarda d etkileri zmseme ve kaltma mal etme gc. Grlyor ki, Michurinizm genel kuramsal erevesiyle byk lde Lamarck gr yanstmaktadr. Lysenko'nun u szleri bu noktada hibir kukuya yer vermeyecek kadar aktr: Kaltmda deiiklikler kural olarak canlnn doal beklentilerine uymayan d etkenler altnda organizmadaki gelimenin sonucudur.** Lysenko, bireyin kendi yaam deneyiminde edindii zellikleri zmseyerek kaltma geirdii savn, materyalist evrim kuramnn bir gerei olarak ileri srmekle kalmaz, bu gr iermeyen bir evrim kuramna dpedz olanak tanmaz. Onun gznde artk ~Darwin kuram bilimsel deil, metafiziksel bir retiydi; yaamda bireylerin savamn ieren doal seleksiyon Malthus'da dile gelen burjuva snf ideolojisinin bilime yansmasndan baka bir ey deildi. Malthus gibi Darwin de proletarya dzeninin tabular arasna girmeliydi. Her alanda olduu gibi evrim konusunda da tek doru dnce diyalektik materyalizm'de sakldr.

Salt ideolojik bir reti karakteri tayan Michurinizm ne salam deneysel verilere, ne de, Bat'da son yzyl iinde byk bir gelime gsteren genetik bilimine uymaktayd. Bu gr, olgusal ierikli, dolaysyla, deneysel yoklamaya ak bir kuram olmaktan ok, nyarglara dayal tm retiler gibi, olgulara dtan zorlanan bir retidir. Byle bir yaklamda olgular ie yarad lde ilem grr; retiye ters den olgular ya grmezlikten gelinir, ya da dpedz geersiz saylr. Marksizm, dnyay yeniden kurmaya, biimlemeye ynelik bir dncedir. Bu bakmdan Marksistlerin Mendel genetiini deil, Lamarkl ideolojilerine daha yatkn bulmalar doaldr. Neo-Mendelizm, evre koullarnn etkisine temelde kapal, bireyler arasnda doutan farklar besleyen kararl bir kaltm yapsn ngrmekle Marksist ideolojiye beklenen destei salamaktan uzak dmt; bu yzden "reaksiyoner burjuvazi icad bir reti" diye knanr, retimi yasaklanr. bu kadarla da kalmaz: Mendelci diye bilinen bilim adamlar ilerinden atlr; kimisi Sibirya'da i kamplarna srlrken, kimisi de ortadan kaybolur, izlerine bir daha rastlanmaz. (1934'te bu kyma urayan bilim adamlar arasnda Chetverikov, Ferry, Ephroimson, Levitsky ve Agol gibi tannm adlar da vard.) Kampanya, Neo-Mendelizm'in "idealist" nitelikte bir kuram olduu gibi, Marksist ideolojide ar bir gnah olan bir sulamayla balar. Komnist Partisi organ Pravda aktan, evre-kaltm ilikisinde kaltma arlk tanmakla sulad Tp-Genetik Enstitsnn kapatlmasn nerir. Enstit ok gemeden datlr; yeleri eitli cezalarla etkisiz klnr. Oysa Enstit genel tutumunda kaltmdan ok evreye arlk tanyordu. Balanmayan "suu" Bat'l anlamda bilimsel ltlere bal kalmasyd. Enstitnn bakan Levit, "iledii bilimsel gnah" itiraf etmeye zorlanr; bir daha da ortada grnmez. Sovyet Bilimler Akademisinin desteini alan Michurinizm, Komnist Partisi Merkez Komitesinin de onaylamasyla 1948'de

resmi "bilim" kimliini kazanr. Neo-Mendelizm tmyle "afaroz" edilmitir. Lysenko, "materyalist ve progresif" diye nitelidii Michurin retisini pervaszca "biyoloji tarihinde ilk gerek bilim" diyerek vmekten kendini alamaz. Sovyet Bilimler Akademisi Bakan dorudan Stalin'e yazd mektupta, "Vatanseverlie ters den idealist Weismann genetiin kknn kaznaca" gvencesini verir. Michurinizm'e zg yntemlerle Sovyet tarmnn harikalar yaratan byk bir atlm iine gireceine kesin gzyle baklyordu. Ama daha da nemlisi sk ve bilinli bir eitim programyla Marksist ideoloji Sovyet halklarnn kaltsal zelliine dntrlecekti. Evrim ve genetik alannda, nesnel deney ve gzleme dayanan olgusal kantlar deil, parti otoritesi ve ideolojik reti doruluun, gerein bilimsel lt olmutu, artk! * T.D. Lysenko, Heredity and Its Variability, Columbia Univ. Press, New York, 1946.
** Ayn kaynak.

Soru 92: deolojinin buyruuna giren bilim ne olur? Lenin Tarm Bilimleri Akademisi'nin 31 Temmuz - 7 Austos 1948'de dzenledii kongrede Lysenko'nun "Sovyet Biyolojisi zerine Rapor" balkl bildirisi u szlerle son bulmaktadr: Progresif biyolojinin bilim olarak gelimesini insanln iki byk dahisi, Lenin ile Stalin'e borluyuz. Bilgi hazinemize eklenen P. V. Michurin'in retisi Sovyet biliminin altn ieriinin bir paras olmutur. (Cokun alklar!) Yaasn, Sovyet halklar yararna canl doann nasl dntrlebileceini bize gsteren Michurin retisi! (Alklar!)

Yaasn, dnya iin Michurin'i kefeden, lkemizde ilerici materyalist biyolojinin gelimesi iin gerekli tm koullar yaratan Lenin ve Stalin'in partisi (Cokun alklar!) Yaasn, bilimin byk dostu ve koruyucusu, nderimiz ve retmenimiz Yolda Stalin! (Ayakta uzun alklar!) Kongre'nin kapanndan hemen nce, Mendelci bilinen bilim adamlarndan sz ister. Bunlardan ilki, Zhukovsky, gnahn balatma abas iinde tvbe eder: Burada iki gn nce yaptm konuma, bir Komnist Partisi yesine ve Sovyet bilim adamna yakan bir konuma deildi. zellikle Komnist Partisi Merkez Komitesinin biyoloji alannda birbirine ters den iki eilim arasndaki temel farka dikkatimizi ektii bir srada o konuma byk bir hatadr. Ama hemen belirteyim ki, ne biyoloji ne de ideolojimiz bakmndan yle bir hataya bir daha dmeyeceim. ... imdi Michurin retisinin doruluunu gryorum, bakanmz Lysenko'nun bilimsel prestiji nnde saygyla eiliyorum. ... nnzde sz veriyorum: bundan sonra hep Michurin retisi iin savaacam. deoloji izgisine ekilmi bilimin sonu bundan daha iyi ortaya konamazd. Gnah karma srasna giren ikinci kii, daha nce kromozom kuramn "idealist" elerinden arndrarak korumak isteyen aratrmac Alikhanyan idi. Hatasnn Alikhanyan, retmenlerinden kaynaklandn syleyen

Partimiz ve onun temsil ettii Sovyet bilimi ile birlikte olmamz gerektiini bilmemiz nemlidir. Bizden beklenen bilimde birikmi iyi ve yararl bilgileri deil, yalnzca yanl, yararsz ve reaksiyoner grleri atmaktr. Ben bir komnist olarak artk gemite kalan

kiisel grlerimi Partimizce benimsenmi bilime kar savunamam; ben de biyolojinin ileri yryne katlyorum. Kendimle birlikte rencilerimle alma arkadalarm da eski reaksiyoner grn etkisinden kurtarmak iin hemen almaya koyulacam. ... nanyorum ki, yalnz bizim lkemizde, en yksek ve en ilerici dnya grne sahip Sovyet sisteminde gerek bilimin gelimesine olanak vardr! nc konumac, Mendelci genetik ile Michurin retisini uzlatrma hatasna dm, Lamarckln kimi yanl veya yetersiz elerini ortaya koyma suunu ilemiti. imdi anlyorum, diyordu bu kii, Michurinizm biyolojide almak isteyen partili ya da partisiz tm Bolevikler iin tek doru yoldur. ... Trofim D. Lysenko'nun nderliinde gelien Michurinizm son derece popler, gerek bilimsel bir retidir*. Belki de Parti nderleri iin yeterince vg sergilemedii iin, bu sonuncu gnah karma ilk ikisi gibi alklanmaz. Ama konumacnn da vurgulamada birletikleri nokta bellidir: Neyin gerek bilim, neyin sahte bilim olduu Komnist Partisi'nin yargsyla belirlenir. Bu yargnn doruluu tartlmaz! Parti yargsnn yanlmaz olmad, Michurinizm'e karn, tarmda iine dlen ve etkisi gnmze kadar sren kmazla ortaya kmtr. 1965'te gzden dnceye dek Sovyet biyolojisi ile tarmn denetiminde tutan Lysenko aslnda gerek bir bilim adam deil, srtn Parti'ye dayam bir arlatand. Totaliter bir sistemde ideolojik retorik ile bilimi ayrmak kolay deildir. Nazilerin bilimi denetimlerine almalar Almanya'ya hl dedikleri ar bir fatura karmtr. Bilimin banaz Parti izgisine ekildii Sovyet dnyasnda sonucun daha i ac olmadn, "aklk" ve "yeniden yaplanma" adlar altnda reform gereksinmesi duyan gnmz Sovyet lideri Gorbachev'den reniyoruz. Aklk ve yeniden yaplanmada Sovyetleri nceleyen in'de bile ideolojik banazlk etkisini tmyle yitirmi deildir. 1988'de

"nsann Kkeni" adl bir serginin Pekin'de almas, Marksist yoruma uymad gerekesiyle, Komnist Partisi militanlarnca engellenir. ddiaya gre, dzenlenen sergi, insan hayvandan ayran temel zellii insann "retme yeteneinde" bulan Marksizme ters dmekteydi. Militanlar, ayrca, Pekin Doa Mzesine ait plak kadn-erkek kucaklamasn gsteren bir foto-montaj tablonun yerine Engels'in "nsan insan yapan emektir," tmcesinin konmasn isterler. Ancak, halkn sloganlar deil, gerekleri renme ve kendi kendine dnme zgrln savunan mze sorumlular direnir, sonunda bir uzlamayla sorun zlr: plaklar tablosunun yerini insan anatomisine ilikin kimi resimlerle "emein nemini" belirten silik bir yaz alr9. Bu blm, bilimsel kuramlar ideolojik dogmalara gre biimlemeye ynelik Komnist yneticileri eletiren nl fizik bilgini Peter Kapitza'nn ilgin bir benzetmesiyle balayacaz:10 Bilim, Stradivarius keman gibidir. Bu keman dnyann en iyi kemandr; onu almak iin mzisyen olmanz, mzii bilmeniz gerekir; yoksa, karaca ses sradan bir kemann sesinden farksz kalr.

9 Baknz: TIME, 7 Kasm, 1988, s. 23. 10 Peter Kapitza, ok dk scaklkta madde zerindeki almalaryla tannm Sovyet fizikisidir. 1922-1935 arasnda Cambridge (ngiltere)'de profesrlk yaptktan sonra lkesine dner atom silahlar almalarna katlmay reddettii iin 1946'da tutuklanr; Stalin'in lmnden sonra ancak serbest braklr. (Bkz. The Scientist, Life Science Library, New York, 1964, s. 112.)

XI. BLM

BLM LE DEOLOJ*
Dinsel dogma gibi ideolojik retiler de mutlak doruluk savndadr; bilimsel kuram ise kuku ve deneye dahas her an yanllanma olaslna aktr. Bertrand Russell

Soru 93: Bilim ile ideoloji niin badamaz? Gnmzde global bir sava, tm canllarla birlikte insanolunun sonu olmasa bile, yzyllarn birikimi uygarlk deerlerinin tmyle yok olmas demektir. Hepimizin bildii bu tehlike uygarlmzn rn iki oluumdan, bilim ile ideolojiden kaynaklanmaktadr. Bilim, teknolojik uygulamalaryla yok edici silah ve aralara yol am ve amakta; ideoloji, egemenlik kurma savamnda bu silah ve aralar kullanma olanan elinde tutmaktadr. Salt entelektel adan bakldnda asal zelliklerinde birbirine ters den bilim ile ideolojinin szn ettiimiz tehlikedeki "ibirlii" ilgintir. Bu almann amac, ne kar karya olduumuz byk tehlikeyi ilemek, ne de bilim ile ideolojinin bu tehlikeyi oluturmadaki katk paylarn ortaya koymaktr. O trden bir yaklam, felsefeyi deil, sosyal ya da siyasal bilimleri ilgilendirir. Sunduum alma, pratikte talihsiz bir ibirlii iinde olan bilim ile ideolojinin dnsel yaplarn irdelemeye, temele inen elikilerini ortaya karmaya yneliktir. Bu irdelemede bir yandan ideolojinin (zellikle Marksist ideolojinin) bilimsellik savn, te yandan bilimin de ideolojik nitelikte olduu grn tartacaz. Ama her eyden nce bilim ve ideoloji kavramlarna aklk kazandrmamz gerekir. Genel bir bakla bilimi, evreni ve evrende olup bitenleri anlama abas diye tanmlayabiliriz. Olgusal dnya ile beklentilerimiz

arasnda uyum.kurmaya ynelik olan bu aba, bir yandan gzlem, deney ve lme gibi olgular belirleyici ilemleri, te yandan belirlenen olgular aklayc hipotez ya da kuramlar oluturma ve yoklama yolunda "yaratc ve eletirel dnme" dediimiz zihinsel sreleri ierir. znde entelektel ilgi vardr; bilme, renme ve aklama tutkusuna dayanr. deolojiye gelince, kavram olarak bilimden daha karmak ve belirsizdir; ksa bir tanmla aklanmas gtr. Bu yzden bir ilk belirleme iin bir tr szlk tanmyla yetineceiz. Buna gre ideoloji, kiilerin, etnik grup, snf veya ulus gibi topluluklarn sosyal ve politik zlemlerini dile getiren, bu zlemleri eyleme dntrmeyi ieren bir inan sistemi, iktidara ynelik bir programdr. znde entelektel ilgi deil, belli bir dnya, bir yaam dzeni imgesi sakldr. Karl Marx'n artk slogan kimlii kazanm bir tmcesinde, ideolojinin belirgin zellii yle dile gelmitir: Her ada filozoflar dnyay yalnzca yorumlama yoluna gitmilerdir; oysa asl sorun dnyay deitirmektir. Bu genel nitelemelerden sonra, dnyay anlama ile dnyay deitirmeye ynelik iki etkinliin, bilim ile ideolojinin, ilikisini daha yakndan tanmaya koyulabiliriz. Bu bizi, her iki etkinlik iin asal saydmz kimi noktalar zerinde bir karlatrmaya gtrmektedir. (1) Kkenleri Bilim insana zg bilme, anlama, aklama ve renme isteinden, evrende olup bitenler karsnda duyulan tecesss ve meraktan, bir lde de, evre koullarn denetim altna alma ihtiyacndan domutur. deoloji insanlarn doa ve toplum karsnda iine dtkleri korku, yalnzlk ve yetersizlik gibi duygularn etkisinde, yce ve koruyucu bir gce snma, bir misyon ya da davayla

zdeleerek kimlik kazanma, egemenlik kurma ihtiyacndan kaynaklanr. (2) Dayandklar Varsaymlar Bilim incelemeye ak, aklanabilir oul (plural) bir dnya; ideoloji ngrd dzen dorultusunda deitirilebilir tekdze bir dnya varsayar.

(3) Yaklam ve Yntemleri Bilim bir problem zme etkinliidir; aklayc hipotezler oluturma, bu hipotezleri gvenilir gzlem verilerine giderek yoklama (testetme) srelerini ierir; snama ve yanlmaya yer verir. deoloji, nceden konmu bir gr ya da retiyi benimsetme, yayma ve egemen klma etkinliidir; belli bir stratejiye bal propaganda, kitlesel histeri, bask, korku ve gerektiinde sava gibi aralar kullanr. (4) Etkinlik ortamlar Bilim doas gerei kuku ve zgr tartmaya aktr; yeni aray ve deneylere olanak veren bir ortam gerektirir; partizan deildir. deoloji, "resmi" gre ters den tm kuku, tartma ve irdelemelere kapaldr; totaliter olmasna karn partizandr: mezhep, tarikat veya fraksiyon atmalarn iinde tar**. * Bu Blmdeki drt soruyu oluturan metin, "Bilim le deolojinin Badamazl" balyla, Trkiye II. Felsefe-Mantk-Bilim Tarihi Sempozyumu'na (1987, zmir) bildiri olarak sunulmutur. ** Bu ayrma, Felsefe Szl adl yaptnda deinen Voltaire'in szleri ilgintir: "Matematikte, deneysel fizikte partizanlk yoktur. Koni ile krenin ilikilerini inceleyen biri iin kimse kp 'Bu adam Archimedes mezhebindendir,' diye konumaz. Ayn ekilde, dik al genin hipotens stndeki karenin dier iki kenar

stndeki karelerin toplamna eit olduunu syleyen kimseyi de 'Pythagoras partizan' diye nitelemek aklmzdan gemez. Kann dolatn, havann arlnn olduunu, gne nn yedi krlabilir ndan olutuunu sylediinizde de kimse sizi Harvey, Torricelli ya da Newton yanda olmakla sulamaz. Sizin yaptnz yalnzca onlarn kantladklar bulular dile getirmektir. Newton'a saygmzn artmas lsnde kendimizi Newton yanda saymamz anlamszlar. nk yle bir tutum Newton kart kimselerin de var olduu anlamn tar,"

Soru 94: deolojinin bilimsellik sav iin ne diyeceiz? Sraladmz drt noktada birbiriyle ters den bilim ile ideolojiyi zde sayma, en azndan uyum ya da benzerlik iinde gsterme abas hibir dnemde eksik olmamtr. amzda hem dinsel hem siyasal ideoloji kesimlerinde byk younluk kazanan bu abann son otuz yl iinde bilim felsefesinde de etkisini duyurmu olmas ilgintir. deolojilerin bilimsellik sav bir aldatmacadr; ncelikle bilimin prestijinden yararlanma, saygnlna bir snmadr. Bilimin ideolojik olduu sav iin ayn ey sylenemez, kukusuz. Burada bilimin prestijinden yararlanmaya deil, bilimi ypratmaya ynelik bir abadan sz edilebilir, belki. Temsil ettikleri, ideolojileri bilimsel kimlikle sunma abasnn en arpc iki rneini Marksizmle gnmzde etkinliini artran slamc akmlarda bulmaktayz. Biz bunlardan yalnzca birine, Marksizme deinmekle yetineceiz. ngrd dzeni "Bilimsel Sosyalizm" ad altnda sunan Marksist ideoloji, grnmnde rasyonel ama temelde irrasyonel bir dnya grdr. Bu gr oluturan ana retileri metafiziksel, sosyal-ekonomik, siyasal ve teleolojik (ereksel) olmak zere yle belirtebiliriz:

(a) Varln kkeni maddedir; bu temel zerinde oluan psikolojik, sosyal ve kltrel sreler maddesel hareketlerin birer yansmasdr. (b) Tm gelime hareketleri.doann en temel yasas olan diyalektik ilkeye bal olarak yrr. (c) Toplumun yap ve ileyii tmyle retim iliki ve biimleriyle belirlenir. Tarihin akn ekonomik temelli snflar aras atma oluturur. () ngrlen dzen, iktidara ynelik proletaryann nclnde, onun savamyla gerekleir. Siyasal egemenlik kurmak proletaryann tarihsel misyonudur. (d) Sosyalizmin kanlmazdr. egemenlii, tarihin diyalektik srecinde

mdi sorulabilir: Bu retiler tek tek ya da Marksist sentezin btnlnde gerekten bilimsel nitelikte midir? Kukusuz bu sorunun yant, "bilim" terimine verdiimiz anlama baldr. Yukarda verdiimiz bilim kavramn belirleyen ltlere vurulduunda Marksist (ya da baka inan sistemlerine ait) retileri bilimsel saymaya olanak yoktur, (a) ile (b)'de yer alan ilk iki reti metafizikseldir; doruluk deerleri olgusal olarak yoklanamaz. "Gerekliin" maddesel ya da ruhsal olduu felsefede srgit tartlan, ama zm olmayan bir sorundur. Nesnel gereklii maddeye indirgeyen materyalizmi, dinsel ya da znel idealizme kart olduu iin bilimsel saymak. Marksistlerin gznde yeterli bir neden olabilir; ama, hibir koul altnda yanllanmaya olanak vermeyen bir sav, hangi gerekeyle olursa olsun, bilimsel sayamayz. Bu yargmz diyalektik reti iin de geerlidir. Tm doal, dnsel ve toplumsal gelimelerin bal olduu "en temel yasa" diye sunulan diyalektik, Marksistlerin bizi inandrmak istedikleri gibi, gerekten tm olup bitenleri aklayan bir yasa mdr? Doa, tarih ya da

dnce bir yasa kapsamnda aklanabilecek kadar eitlilikten, derinlikten yoksun, tek boyutlu, tekdze bir gereklik midir? Sonra, her eyi aklayan bir yasa ya da ilkenin "byc denei" olmaktan ileri bir anlam var mdr? Varsa, bilimin bu "cevher"i kefetmesi iin neyi bekledii sorulabilir! Geriye kalan retilere de ksaca deinelim, (c)'de yer alan reti dorudan felsefenin deil, sosyoloji ve tarihin inceleme alanna girer. Tm nemine karn retim ilikilerinin, ne toplumsal kurulu ve srelerin tek belirleyici nedeni olduu savnn, ne de, tarihin akn snflar aras kar atmalarnn oluturduu tezinin bilimsel olarak kantlanm olduu sylenebilir. Tersine, tarihin akn snf atmasna indirgemek, tarihi nemli lde tahrif etmek deil midir? rnein, gnmzde tank olduumuz ulusal, etnik atmalar ile sper gler arasndaki egemenlik savamna hangi anlamda "snflar aras atma" diyebiliriz? Proletaryann savam ve nclnde gerekleecei ngrlen dzene ilikin (d)'de yer alan reti ise bir nerme olmaktan ok, eyleme tevik niteliinde bir misyon, bir grev arsdr. Sosyalist dzenin zaferinin tarihsel kanlmazl savna gelince, bu dpedz ereksel (teleolojik) nitelikte bir retidir; gerisinde insann yenilgiden kama, zaferle zdeleme, kanlmaz gelecekle birleme isten ve zlemini kamlama amac sakldr. Oysa bilimin ne misyon yaratmak ne de yazgclk trnden ndeyilerde bulunmak urayla ilgisi vardr. Grlyor ki, Marksizmin bilimsellik sav bilimin prestij ve saygnln smrme tesinde bir anlam tamamaktadr. Bilimsel bir sav ya da kuramn sahte, zenti veya ideolojik savlardan temel fark, olgusal ierikli olmas, dolaysyla hangi gzlemlerle yanllanabileceini nceden belirlemeye olanak tanmasdr. Ne Marksizm'de ne de ideolojik nitelikteki dier inan dizgelerinde yle bir olanaa yer yoktur. Tam tersine, ideolojik dizgelerde hibir olgu ya da sonu gsterilemez ki, retileri iin dorulayc kant olma.

Soru 95: Bilimin ideolojik olduu sav doru mudur? Bata da belirttiimiz gibi bilim salt kendi iinde olgular betimleme ve aklama etkinliidir; ne amalarnda, ne yaklamnda, ne de ulat sonularn yorumlamada ideolojik bir nitelik tamaz. Ancak son 150 yllk dneme bakldnda, bilimi kendi asal zellikleri dnda yorumlama ya da bilime "ideolojik" diyebileceimiz ilevler ykleme yolunda kimi giriimlerin olduu grlmektedir. Bilindii gibi 17. yzyln ortalarna gelinceye dek bilimsel alma, dinsel bask altnda, ou kez kuku konusu, horlanan bir etkinlikti. Galileo, Kepler ve Newton'un almalaryla kendini kantlayan bilim giderek artan bir saygnlk kazanr. 19. yzyl, bilimin prestijinin doruk noktasna ulat dnemdir. Bir tr "ideolojik" bayabileceimiz bilimcilik bu dnemin rndr. Auguste Comte (1798 - 1857) pozitivizminde bilimciliin tipik bir rneini bulmaktayz. Kkleri Francis Bacon ile 17. ve 18. yzyl ngiliz empirizmine uzanan pozitivizm, teoloji ile metafizie bir tepki olarak ortaya kmtr. Buna gre, gerek bilgi, bilimsel bilgidir; bilimsel yntemle zlemiyen hibir probleme baka yoldan zm getirilemez. Comte kurduu pozitif sosyoloji yntemiyle insan doa ve ihtiyalarnn sistematik olarak incelenebileceini, dolaysyla yeni bir toplum dzeni iin gerekli bilimsel temelin kurulabileceini ummutu; programn, Eylemin dayana ndeyiler, ndeyilerin dayana bilimdir, diye dile getirdii bir genel kurala oturtuyor; daha da ileri giderek pozitivizme dinsel bir nitelik vermeye alyordu. Nitekim, Comte'un etkisiyle kimi Avrupa lkelerinde, "Tanr yerine insanla tapma" ilkesini benimseyen Pozitivist Dernek'ler kurulur. ngiltere'de pozitivizmi daha lml bir biimde Jeremy Bentham, James Mill ve John Stuart Mill temsil etmitir. Ancak Darwin'in evrim kuramyla birlikte Herbert Spencer ile T.H. Huxley gibi

bilginlerin evresinde bilimcilik gl bir akma dnr. 19. yzyln sonuna doru Karl Pearson "yaam inanc" dedii bu akm, "dinlerin parlak dnemlerinde insanlar kilise hizmetine koan tutku trnden bir cokuyla bilime ynelten moral bir g" diye niteliyordu. Bilimcilerin gznde bilim bize yalnzca olgusal dnyay tantan, gvenilir bilgi salayan bir alma deil, tm sosyal ve kltrel ihtiyalarn, deer sorunlarnn zm anahtaryd*. Bilimciliin bilime din, felsefe, hatta belki de, sanat ilevlerini ykleme, bilimi anlaml yaamn biricik deeri olarak sunma abasn temsil ettii lde ideolojik bir grnm sergiledii sylenebilir. Bilimciliin ideolojik bir akm olarak kimi tepkilere yol amas kanlmazd, elbet. Nitekim din ve sanat evrelerinde doal olarak byyen tepki ok gemeden felsefede de kendini gsterir.**Bunun canl bir rneini yzylmzn ilk yarsnda bir tr moda etkinlii kazanan Bergson felsefesinde bulmaktayz. Aslnda Bergson felsefesi, bilimcilie kar kmann tesinde tm bilime ynelik bir tepkidir. Benzer bir tepkiyi, "bilimin banazca yadsmalar" diye niteledii tutuma derin bir antipati besleyen W. James ortaya koymutur. Ancak bu almann kapsam konuyu bu genilikte ele alfhaya olanak vermemektedir. Biz burada tepkinin yalnzca bilim felsefesindeki yansmasna deinmekle yetineceiz. Bilim felsefesinde oluan tepki, bilimcilii son derece ince ve dar ller iinde yanstan mantk pozitivizme kar bir gelimedir. nemli ilk belirtilerine Karl Popper, Stephen Toulmin ve Norwood. R. Hanson'da tank olduumuz tepki, daha sonra Thomas Kuhn'da arpc ve kapsaml bir biim kazanr; Paul Feyerabend'la bir tr inkarcla dnr. Kuhn'un anlaynda bilim, gerekleri bulma yolunda dorusal bir izgi zerinde ilerleyen, salt nesnel bir aratrma deildir, artk. Kuhn'un "normal bilim" dedii evrede, bilim adamlar ideolojik tutuculuu andran "banazca" bir tutum iindedir. Bilimin kimi zaman iine dt bunalmlarn yol at "paradigma" deiikliini Kuhn bir tr "din deitirme" olarak nitelemitir. Onun gznde bilimsel kuramlar,

dinler ya da ideolojiler gibi, ortak lsz olup karlatrlamazlar; kuramdan bamsz, salt olgusal verilerden sz edilemiyecei nedeniyle, nesnel olarak deerlendirilemezler***. Feyerabend'n byk lde Kuhn'dan kaynaklanan yaklam, daha keskin bir izgi izlemektedir. Ona gre bilim bir yanyla din veya ideoloji; br yanyla parapsikoloji, astroloji, efsane, dahas falclk gibi uygulamalardan sadece biridir. Bilimin aklc ve deneysel olma gerekesiyle yrtt stnlk sav yersizdir; doruluk ve bilgi hibir alma biiminin tekelinde deildir. Kald ki, geree ulamann belli bir yntemi yoktur. "Her ey gider," Feyerabend'n bilimcilie, dahas bilime kar sava arsdr: Bilim de tm dier araylar gibi geliigzel, stnkr ve temelde irrasyoneldir; ne dayand varsaym veya ilkeler, ne de ulat sonular bakmndan ona stnlk ya da ayrcalk salayan bir zellii yoktur. zellikle kuramsal dzeyde bilim, mistik dnce lsnde zneldir; ideolojiler gibi banaz, onlar lsnde totaliter olmaya yneliktir. Kilisenin Ortaadaki bask ve egemenliini amzda bilim kurmutur. Feyerabend, toplumun, dogmatik inan sistemleriyle bir tuttuu bilime kar korunmas gereinden bile sz etmektedir.**** Bilime ynelik bu saldry hakl bulabilir miyiz? Gerekten, bilimi dier uygulamalardan ayran zellikleri yok mudur? Feyerabend bilimi yerine oturtmann arsn yapyor; oysa asl tehlikenin, ideolojilerin insan dncesi zerinde egemenlik kurma ve srdrme savamndan, izledikleri tekdze, kapal ve militan fanatizminden kaynaklandn umursamaz grnyor. Bilim anlaymzn mantk pozitivizmin dar erevesinden kurtarlm olmas olumlu bir gelimedir, kukusuz. Ancak bu alma, bilimi, rneklerini teoloji ve ideolojilerde grdmz banaz dnce dizgeleriyle bir tutma noktasna kaynca inandrcln yitirmektedir. Feyerabend'da aa vurulan "egzotik" grnme hevesi deilse, bilimi bilerek arptma, gzden drme giriimidir.

Grlyor ki, uygarln yaamsal sorunu ne ideolojilerimizi bilimsel gsterme, ne de bilimi ideolojiler kategorisine indirgeme abasyla zlebilir. Her eyden nce, sorunun kkeninde yatan aykrla, doru tan koymamz gerekir: Ynlarn davran eilimleri ideolojilerin manipulasyonuna elverili, bilimin yaklam biimlerine ise yatkn deildir. yleyse zm, bireyleri, elverdii lde kitleleri, her trden tekelci ve banaz tutumlara kar uyarmada; eletirel dnme, tartma ve irdeleme etkinliklerine yneltmede aranmaldr. Baka bir deyile, sorun ideolojileri yabanl, azgn ve totaliter izgiden, uygar, insancl ve oulcu izgiye ekmek, bir tr evcilletirme sorunudur. Bu ise kukuya, yanlma ve denemeye yer veren bilimsel anlaya dayal bir eitim politikasyla salanabilir ancak. Bu anlay ileme, aklkla ortaya koyma en bata bilim felsefesinin grevidir. deoloji, toplumsal ve kltrel bir olgudur; daha ileri giderek"insan doasnn bir yansmasdr," diyebiliriz. yleyse ideolojiden uzak durmak, ya da kimi ideolojileri yasaklamak kalc bir zm getirmez. Kald ki, yle bir tutumun kendisi ideolojik niteliktedir. deoloji sorununa ideolojik yaklam bizi bir amaz iine iter. Kendi kltrmzden kaynaklanan ideolojileri doru, yabanc kltrlerden kaynaklananlar yanl saymak yaygn bir tutumdur. Oysa bu balamda "doru" ya da "yanl" nitelemesi yerinde deildir. deolojileri belki de yabanl"-"uygar izgisi zerindeki konumlarna gre deerlendirmek yoluna gidebiliriz. rnein, totaliter sistemleri "daha yabanl", zgrl ieren oulcu demokrasileri "daha uygar" diye niteliyebiliriz. "Bu da ideolojik bir yaklam deil midir?" diye sorulabilir. yle de olsa bir tr deerlendirmeden kanamayacamza gre, bilimsel gre ters dmeyen hogr ve zgrlkleri ieren oulcu bir yaam anlayn benimsemekte saknca yoktur. nk bu anlayta kii "tutsak" deildir. stenirse, buna da "ideoloji" diyebiliriz. Ne ki, oulcu yaam anlay ideoloji de saylsa, yabanl ideolojilerin tanmlayc zellikleri olan tekdzelikten, egemenlik kurmaya ynelik banaz ve militan tutumlardan uzaktr.

Sorun bilimsel yaklamla uyum iinde olan bir yaam anlayn oluturma, bireylerin, giderek kitlelerin davranlarna sindirme sorunudur. Sorunun zm uzun sreli, ok yanl bir deneyim gerektirir. Bu srete amaca uygun etkili bir eitim politikasnn yan sra sanat etkinlikleri, dernekleme, tartma, eletiri ve oulcu katlma olanak tanyan siyasal dzen nemlidir. Biz burada yalnzca bilim felsefesinin bu konuda ilevine deinmekle yetineceiz.

* Atatrk'n, "Yaamda en gerek yol gsterici bilimdir," sz bu bak asn yanstmaktadr.

** Sanatta Dadaizm ile Srrealizm, teolojide Samuel Wilberforce, Jqck Maritain ve F.C. Copleston bilimcilie kar oluan tepkiyi temsil etmitir. Aldots Huxley'in Yeni Dnya 's da bilimcilii ieren totaliter dzen tehlikesine kar 55 yl nce ortaya konmu gl bir uyardr. *** Bkz. Thomas S. Kuhn, The Structure of Scientific Revolutions, Blm X-XIL
**** Bkz. Paul Feyerabend, Science in a Free Society, s. 13-125.

Soru 96: Bilim felsefesinden beklenen nedir? Bilimle ideoloji ilikisinde ideolojileri evcilletirme, daha uygar bir izgiye ekme olaslndan sz ettik. Bu ne demektir? Bilim felsefesinin byle bir srete ilevi ne olabilir? Hemen belirtmeli ki, bilim felsefesinin etki alan bireylerle, sekin kesimlerle snrldr; kitleleri dorudan etkileme gc yoktur. Ancak bu dar alan iinde bile bilim felsefesi uzun srede kitlelere uzanan etkinlik gsterebilir. Bilim felsefesinin bilime ynelik eletirel ve kavratt zmleyici etkinlii, ideolojileri irdeleme ve

deerlendirme etkinliiyle geniletilebilir. Bilim felsefesi geleneksel ilevinde bilimin kavramsal yapsna, dayand temel varsaymlara k tutmak, gzlem ve kavram ilikisine aklk getirmek, bilimsel yntemin ayrc zelliklerini belirlemek abasn srdrr. Ayn yaklamla ideolojilerin kaynaklarna inilebilir; varsaym ve retileri irdelenebilir, ama-ara ilikileri tartlabilir. deolojilerin irrasyonel dayanaklarn, bilimsel verilere ters den retilerini gn na karmak; bunlar irdelemek ve tartmak dorudan alternatif bir ideoloji oluturmaya deil, ideolojilerin, zellikle yabanl ideolojilerin, gerek ehresini ortaya karmaya ynelik bir etkinliktir. deolojilerin evcilletirilmesi her eyden nce bilimle tutarl nesnel bir eletiriyi gerektirir. Bu eletiriyi, hi deilse kavramsal dzeyde, salayabilecek en etkili alma bilim felsefesidir. Bilim felsefesi kendine zg ll ve sorumlu yaklam iinde ideolojileri z eletiriye, bir tr "nefis yoklamasna zorlayabilir. Bu yolda aba gsteren bilim felsefecileri arasnda en bata, kimi almalaryla byk etki oluturmu Bertrand Russell ile Karl R Popper'i rnek gsterebiliriz*. Bilim felsefesi ideolojileri zellikle iki ynden, dayandklar kozmoloji ve ierdikleri epistemoloji ynlerinden, irdelenebilir. Her ideolojik sistem bif yanyla kozmolojiye uzanan kimi varsaymlara dayanr. Bu tr varsaymlarn byk dinlerde, hatta mistik dou kltrlerinde bile yer ald grlmektedir. Bunun arpc bir rneini Ortaa Katolik teolojisinde bulmaktayz. Bilindii gibi o dnem Hristiyanlnn evren anlay, Aristoteles'in fizik ve metafiziinde temel bulmutu. Aristoteles kozmolojisi dinsel ideolojiyle ylesine kaynamt ki, ona ters den bilimsel almalara olanak tanmak yle dursun, yle almalara ynelen bilginler engizisyon nnde, kimi kez yaamlarn yitirmeye varan cezalara arptrlyordu. Bu tutum 17. yzyl ortalarna kadar etkisini srdrr. Modern bilimin tartmasz egemenlik kurduu kozmolojide bugn bile Aristoteles'in etkisinin tmyle krld kolayca sylenemez. Nitekim son yz yl iinde "Neo-Thomizm" ad altnda Ortaa Katolik ideolojisini canlandrma abalarnn ortaya ktn grmekteyiz.

deolojileri z eletiriye yneltmenin balca yolu bilimsellik savlarnn dayanaklarn yoklamak, bunlarn gerekte birer zentiden ileri gitmediini gstermektir. deolojilerin z eletiriyi kolayca gze alabileceklerini bekleyemeyiz, kukusuz. Ne var ki, nesnel, hakl ve entelektel arlkl eletirilerle oluturulacak basknn, balangta aydnlar evresiyle snrl kalsa bile, uzun srede etkisini duyurmaktan geri kalmayacan umabiliriz.

* Bkz. B. Russell: The Scientific Outlook, Religion and Science, Power: A New Social Analysis, The Practice and Theory of Bolshevism, Authority and Individual, Why I am not a Christian, Fact and Fiction, vb. K. R, Popper: The pen Society and Its Enemies, The Poverty of Historicism, Conjectures and Refutations, Unended Quest, vb.

XII. BLM

BLM LE DN*
Evrene ynelik dinsel deneyim bilimsel aratrmann en gl, en soylu kaynadr. Albert Einstein

Soru 97: Bilim ile din ne ynden badamaz? Laplace'n Gksel Mekanik (Traite de Mecanique Celeste) adl yaptn okuyan Napoleon, kitapta Tanr'dan hi sz edilmediini syleyince, nl astronom, "Benim yle bir hipoteze gereksinmem olmad," diye karlk verir. Tanr'ya inancn yersel buyurganlara byk g salad grn tayan Napoleon'un bu yanta tepkisinin ne olduunu bilmiyoruz. Ancak nl

komutanla dnemin nl bilim adam arasnda geen bu konuma teoloji ile bilim arasndaki ilikiyi yaln bir biimde ortaya koymaktadr. Din kapsam geni bir etkinliktir; kkeninde psikolojik bir olaydr: kiinin yce bir varln anlay, sevgi ve koruyucu gcne snarak yalnzlk, korku ve yetersizlik gibi duygulardan kurtulma, yaamna anlam bulma gereksinimlerini karlamaya; ona erin ve doygunluk salamaya ynelik inan ve tapnma biimlerinden oluur. Bu ynyle din, insan doasna zg kimi kkl "ruhsal" gereksinimleri yanstmaktadr. Bir baka ynyle din, kiilerin davran biimleriyle toplumsal ilikileri dzenleyici kurallar ieren kurumsal bir dizgedir; belli bir ahlk geleneini temsil eder. Din deindiimiz psikolojik ve sosyal ilevlerinde bilim-d bir etkinliktir; bilimle ters dmesi diye bir sorun yoktur. Ne var ki, dinin bilimle kesien, ikisi arasnda srekli atmaya yol aan bir nc yan vardr. "Teoloji" diye bilinen bu etkinlik metafiziksel trden bir retiyi; evreni anlamaya, olup bitenleri aklamaya ynelik kendine zg bir "bilimsellik" savn ierir. Teolojide, Tanr kavramn oluturan koruyucu, sevecen, balayan, vb. antropomorfik elerin yan sra, yaratan, dzenleyen ve bilen eleri byk arlk tar. Teolog evrene ilikin tm bilgilerin (hi deilse, Tanr'nn insan iin yeterli grd bilgilerin) kutsal kitapta verildii savndadr. Onun gznde "bilim" kutsal kitab anlamak, yorumlamak, Tanr'nn insan iin ngrd retileri yaymak etkinlikleriyle snrldr. Oysa Laplace'n yantnda dile getirilen bilim amac, yntemi ve sonular bakmndan bu anlayla badamaz bir etkinliktir. Bilim olgusal dnyay, "dnya tesi" bir nedene, Tanr'ya giderek deil, olgusal nesne ve ilikilere ynelik hipotezler oluturarak aklama yoluna gider. Deyi yerindeyse, bilim bir bitmeyen "snama - yanlma - snama" srecidir: yanlma, yanllanma olaslna aktr. Tanr'y st rtk de olsa dlayan, sonular kutsal kitaplarn ierdii "mutlak dorular"la elien bilimin din iin bir tehlike oluturduu teologlarn gznden hibir zaman kamamtr. Nitekim ilk alardan gnmze dek teologlarn sanat, ethik ve felsefede yeniye alma giriimleri gibi, bilimi de snrlama, sindirme, dahas

yok etme yolunda ellerindeki tm olanaklar kullanmaktan geri kalmadklarn gryoruz. Bilim tarihi, zellikle bilimlerin balang dnemlerinde yer alan teolojik basklarn arpc rnekleriyle doludur. Bu almann amac teolojinin "bilimsellik" savn irdeleyerek din ile bilim ilikisindeki temel soruna aklk getirmektir. Ancak daha nce rgtsel dinin bilime kar tarih boyunca srdrd bask, yldrma ve yok etme giriimlerine ksaca deinmeyi yararl grmekteyiz. Bilimin gelimesi kimi kltrel koullarn, bu arada zellikle doay anlama ve denetim altna almaya ynelik belli bir dnce ortamnn olumasna bal kalmtr. Bu ortamn olumasna balca engelin gemite olduu gibi bugn de teolojiden geldii kolayca yadsnamaz. Modern bilim teolojiye karn bir gelimedir. Teoloji dinsel metafiziktir; evreni Tann kavramna dayanarak anlaml klma, aklama giriimidir. Teolojik aklamay bir tek fra vuruuyla resim yapmaya benzetebiliriz. Tanr kavram ylesine geni ve ykl tutulmutur ki, aklama kapsam dnda kalan hibir olgu gsterilemez. Bilimin ortaya k, her eyi aklayan bir kavramn aslnda hibir eyi aklamad gereinin sezinlemesini beklemitir. Teoloji ileri srld gibi evrensel dorulan ieren bir bilim olsayd, ona ters den yeni bir bilimin etkinlik kazanmasna olanak olabilir miydi? Bir baka nokta da u: bilim ile din arasndaki atmann balangtan beri tek ynl bir tepkiden, teolojinin "dorular" tekelinde tutma, insan dncesi zerinde kurduu egemenlii koruma kaygsndan kaynaklandn gryoruz. Bilimle dinin tarih boyunca karlkl etkileim iinde olduunu vurgulayan sekin bilim tarihisi Sarton, din ile teolojiyi birbirinden ayrarak yle demektedir: "Bu etkileim ou kez bir saldr biimi alm, gerek bir savaa dnmtr. Ne var ki, aslna baklrsa, bu sava bilim ile din arasnda bir sava deildir (nk ikisi arasnda bir sava olamaz); bu sava bilimle teoloji arasndadr. ... Genellikle veba, kolera salgn, deprem, sava, ktlk gibi olgularn ardndan gelen dinsel fanatizm ou kez hrn biimler almtr. ... te yandan,

bilgi birikiminin kuaktan kuaa aktarlmasnda, kimi dnemlerde, din adamlarnn oynad olumlu rol grmezlikten gelmemeliyiz. Bunun en iyi rneini, ikinci skenderiye ekol ile IX. yzyl arasndaki karanlk dnemde bulmaktayz. Diyebiliriz ki, bilimin ilerlemesini deil ama korunmasn Latin ve Yunan kiliseleriyle Nesturilerin klasik birikime sahip kmalarna borluyuz."** Modern bilimin gelimesini nemli lde Musevi-Hristiyan geleneinin Bat dncesi zerindeki etkisine balayan yazarlar da vardr. rnein, bilim tarihindeki almalaryla tannan Hooykaas, "Mecazi olarak," diyor, "bilimin bedensel bileenleri Yunan geleneinden kaynaklanm olabilir, ama vitamin ve hormonlar ncil kkenlidir."11 Ne var ki, bu tr grleri ileri srenlerin genellikle tartma gtren bir varsaymdan, teolojiden soyutlanm, aratrma ve renmeye ak bir din varsaymndan kalktklar sylenebilir. Gerekten dinin salt bir inan, iyiye ve doruya ynelik bir sayg duygusu kimliiyle bilime ters decei kolayca dnlemez. Nitekim slam dini medreselerin kurulmasyla birlikte teolojinin arlk kazand dneme gelinceye dek bilim, matematik ve felsefe iin elverili bir ortam salamtr12.

* Bu Blm'deki drt soruyu oluturan metin, daha nce, "Felsefe Asndan Bilim ile Din" balyla, Felsefe Tartmalar, I. Kitap (Aralk 1987, stanbul)'da yaymlanmtr. stanbul, 1983, s. 71.) 11 R. Hooykaas, Religion and the Rise of Modern Science, Scotsh Academic Press, London, 1972, s. 162. 12 slam bilginlerinin VII. yzyldan balayarak Yunan dncesiyle temas kurmalarnda Nesturilerin etkisi byk olmutur. (Bkz. C. Yldrm, Bilim Tarihi, Remzi Kitabevi,

Soru 98: Teolojinin tepkisi neye yneliktir? Teolojinin zgr dnceye, yeni aray ve almalara kar gsterdii olumsuz tavrn kkeninde yatan nedir? Kimi bilimsel bulular neden sert, kimi kez azgn tepkilerle karlanm, yasaklanarak gzlerden uzak tutulmak istenmitir? nsanlar yanllardan korumak iin mi? rnein, biri kp suyun bayr aa akmadn, buzun souk deil scak olduunu, gnein dnyay deil dnyann gnei aydnlattn ileri srse herkes gibi teologlar da glp gemekle yetinir. Oysa, daha yz yl ncesine dein arzn gne evresinde dnen sradan bir gezegen olduunu sylemek, ya da, jeolojik bulgulara dayanlarak gezegenimizin yan belirlemek, insann birka bin yl nce deil, milyonlarca yl sren bir evrim srecinde ortaya ktn ileri srmek, teologlarn gznde balanmaz sutu. nk bu trden bulgular "kutsal dorular"a ters dyordu. Bunun belleklerden silinmeyen arpc rneini kopernik teorisine gsterilen tepkilerde bulmaktayz. Dinde reform hareketinin ncleri bile teolojik dogmalara ters den yeni teoriyi ilerine sindirmek yle dursun, kzgnlklarn aa vurmaktan kendilerini alamamlard. Kopernik'i "yeni yetme bir astrolog" diye kmseyen Luther, halkn bu ne dediini bilmeyen kiiye kulak vermesini yadrgayarak yle demiti: "Bu budala, tm astronomi bilimini alt-st etme zentisine kendini kaptrm. Ama bouna bir aba; nk, kutsal kitapta Joshua'nm yer kresine deil, gnee yerinde durmasn buyurduu yazldr." ncil'de, "dnya da kurulmutu, hareket edemezdi artk!" tmcesini anmsatan Calvin de tepkisini, "Kopernik'i Kutsal Ruhun yetkisinin stne karma kimin haddine dm!" gzdayla belirtmiti. XVIII. yzyl teologlarndan Wesley daha da ileri giderek astronomideki yeni gelimeleri bir tr dinsizlik saymt. Kendisi de bir din adam olan Kopernik karlaaca tepkileri gz nnde tutmu olmal ki, Papa'ya ithaf ettii kitabnn yaynlanmasndan uzun sre kanm; dahas, kitabn basm iini stlenen Osiander'in nsznde yer alan u aklamay yerinde

bulmutu: "Dnyann gne evresinde dnd sav yalnzca bir hipotez olarak ileri srlm, doruluu sz konusu deildir." Grlyor ki, teolojiden gelen tepki, herkesin bildii dorularn yadsnmasna deil, "kutsal dorular" diye zihinlere yklenmi birtakm dogmalara ya da metafiziksel retilere ters den bilimsel bululara ynelikti. Gnein varln yadsmak teologlarla birlikte kimseyi rahatsz etmez. Oysa, Tanr'nn varlna ilikin lml bir kukuyu, dolayl da olsa, aa vurmak balanmaz bir sutur. Nedeni aktr: teolojik retilerin kuku, irdeleme ya da zgr tartmaya dayanma gc yoktur. "Aklama" diye ortaya konan a priori retilerin sarslmasyla, onlara dayal egemenliin yitirilme korkusu teolojiyi bir "lm-kalm" savamna itmiti. yle ki, Russel'n belirttii gibi, "Kuramsal matematik dnda her bilim varolma savam vererek ie koyulmak zorunda kalmtr. Astronomi Galileo'nun, jeoloji Buffon'un kiiliinde mahkm edilmiti. Bilimsel hekimliin, uzun sre, kilisenin ceset zerinde terih almalarna kar durmas yznden, gelime olana bulamadn biliyoruz. Darwin cezasz kaldysa, sahneye knn gecikmi olmasndandr. Ama bugn bile Katolik kilisesiyle Tennessee eyaletinin yasa koyucularnn gznde evrim tiksinti yaratan bir kavramdr. Bilimin gelimesinde her adm glkle atlm; atlan her yeni adm, bugn bile, gemiteki yenilgilerinden hi ders almam gibi, banazln direniiyle karlamaktadr."* (Giordano Bruno'yu atete lme, saln ve grme yetisini yitirmi Galileo'yu ileri yana karn ev hapsine mahkm etmi dinsel fanatizmin gnmzde, zellikle slam dnyasnda, yeni bir bakaldrma eyleminde olduunu grmekteyiz. slamda fanatizm XI. yzylda Gazali ile balamtr. Gazali, Filozoflarn Ykm adl kitabnda slam teolojisi dnda kalan tm dnce etkinliklerine kar militan bir tavr almtr. Bu tavnn etkisi lkemiz ortaretim programlarnda felsefe ve mantk derslerine ilikin yaplan son deiikliklerde aka yansmaktadr.)

Kukusuz bilimsel gelimelere kar teologlarn tepkisi her zaman dorudan olumsuz olmamtr. zellikle bilimsel bulgularn kolayca gz ard edilemedii durumlarda teologlarn ya yeni bir yoruma, ya da, durumu kurtarc szde hipotezlere bavurduunu grmekteyiz. Bunun arpc bir rneini XIX. yzylda teolog Gosse verir. Gosse dnyann yana ilikin yadsyamad jeolojik bulgular karsnda, "Tanr evreni yarattnda her eyi sanki ok eskiymi gibi dzenlemitir," diyerek teolojiyi kurtarmaya alr. yle ki, rnein, "Kayalara daha yal bir grnm vermek iin ileri fosille doldurulmu, katmanlar volkanik pskrmeler ya da tortul birikimler sonucu olumu gibi yaplanmtr." 13 Ne ki, Gosse'n bilimsel bulgularla teolojiyi badatrma yolundaki bu abas, bekledii ilgiyi teologlar arasnda bile bulmaz. Deneyimli teologlar direnilerini daha ustaca yntemlerle srdrmenin gereini bir kez daha anlamlardr, herhalde! Soru 99: Teolojinin "Bilimsellik" sav geerli midir? Teoloji her dnemde evrenin, kesin dorular ieren tketici aklamasn verdii savm tamtr. Grnmdeki tm ekingenliine karn, bugn de bu savdan vazgemi deildir. Geri Bat'da XVII. yzyldan bu yana stnlk giderek artan lde bilimin eline gemitir. Ancak ada bilim ve felsefede kimi yeni gelimelerin teolojiye yeni bir umut getirdii sylenebilir. Fizikte klasik mekaniin "paradigma" statsn yitirmesi bilimin yenilgisi olmasa bile bir anlamda geri ekilmesi diye yorumlanmtr. Felsefede, dinsel ve metafizik retileri anlamsz sayan mantk pozitivizm etkisini yitirirken "anlamsn anlamna ilikin daha esnek yeni zmlemelerin etkinlik kazanmas teologlar yreklendirmitir.*Bugn teolojiye daha ak bir dnce ortamnda olduumuz sylenebilir. Ne var ki, bilim ve ona dayah teknolojinin atlmlar sonucu nemli lde prestij kaybna urayan teolojiye yeniden "bilimsel" bir temel oluturma
13 Bertrand Russell, Religion and Science, Oxford University Press, London, 1935, s. 69.

abas baarl olabilir mi? Baka bir deyile teolojinin "bilimsellik" savna geerlik kazandrlabilir mi? Dine aklc bir temel bulma eski bir araytr. Katolik dnyasnda bugn bile etkisini srdren skolastik dnce, Hristiyanla byle bir temel oluturma abasnn rndr. Hristiyanlk uzun sre, Yeni Platonculuun da etkisiyle, doaya ynelik almalara kapal kalmtr. Ortaa karanlnda, "nanmak iin anlamak gerekir." "Geree giden yol kukudan geer." szleriyle ilk kez akl ve bilimin nemini vurgulayan Abelard (1079 - 1142), o zamana kadar dlanm olan Aristoteles bilim ve felsefesine kapy aralar. Daha sonra dini Aristoteles'le temellendiren skolastik dncenin kurucusu, Thomas Aquinas, bilgi edinmenin iki kaynandan, inan ile "doal" akl yrtmeden sz eder**, inan kutsal kitaba dayanan bir bilgi trdr. Doal akl yrtme ise, yetkin rneini Aristoteles'in verdii gzlem verilerini ilemeye ynelik bir almadr. Aquinas bu iki bilgi trnn badatrlabilecei, daha dorusu dinsel dogmalarn, kutsal kitaba bavurmakszn, salt akl araclyla ispatlanabilecei grndeydi. Nitekim Summa Theologica adl nl yaptnda Tanr'nn varln ispata ynelik, kimi teologlarn gznde bugn bile geerliini srdren, be argman bulmaktayz. Teoloji medrese eitimi araclyla slam dnyasnda, skolastizm retisiyle Hristiyan dnyasnda tam bir egemenlik kurar. Daha sonra Rnesans ve Reformasyonu yaayan Bat'da bile kilise uzun sre zgr dnce ve araylar bask altnda tutmaktan, sakncal bulduu bilimsel kuramlara, XVII. yzyl ortalarna gelinceye dek yasak koymaktan vazgemez. slam dnyasnda ise teolojik banazlk hibir zaman tmyle krlamamtr. Sorumuza dnelim: Teolojinin "bilimsellik" savnn dayana var mdr? Bu soruyu yantlamak iin (1) "bilimsel" dediimiz etkinlii dier dnsel etkinliklerden ayrt etmeyi salayan lt belirlememiz,

(2) Teolojinin "bilimsellik" savn dorulamaya ynelik argmanlar bu lte vurarak deerlendirmemiz gerekir. Bilim karmak bir etkinliktir; bir tek belirlemeyle yeterli bir lt verilemez, kukusuz. Ancak sorunu basite indirgeme pahasna u ksa belirlemeyle yetinebiliriz: Bilimsel kuram, hipotez ve betimlemeler olgusal ieriklidir; doruluk deerleri (doru ya da yanl olduklar) nesnel olarak yoklanabilir***. mdi teolojik retileri ierik, yaklam ve sonular ynnden bu lte vurduumuzda ne gryoruz? rnein, teolojinin znde yer alan "Tanr'nn yar olduu" savn alalm. Teologlarn, Tanr'nn var olduunu birtakm argmanlarla ispatlama yoluna gittiini biliyoruz. eitli kategorilere ayrlan bu argmanlar, ncllerinin niteliine gre a priori ve a posteriori diye iki ana grupta ele alnabilir. Birinci grup argmanlar, doruluu apak saylan ilkelerden ya da tanmlardan kalkmakta; ikinci grup argmanlar, evrenin genel zelliklerini, kimi arpc doal olgular, dinsel ya da mistik deneyimleri kant olarak kullanmaktadr. Ayrntlara girmeksizin, iki grubu birer rnekle temsil edeceiz. "Yetkinliin varl ierdii" a priori ilkesine dayanan "ontolojik argman", ilk gruba giren tipik bir rnektir. Buna gre, Tanr tanm gerei tam yetkindir. Tam yetkinlik iin varlk gereklidir; yleyse, Tanr vardr. Biimsel ynden geerli olan bu karm, Tanr'nn varln gerekten ispatlamakta mdr? Tam yetkinliin varb ierdii neye dayanlarak ileri srlmektedir? stelik, varlk bir yklem deildir; yetkinlii oluturan zelliklerden biri saylamaz. Daha nemlisi "Tanr"y "tam yetkin" diye tanmlayarak bundan onun varln karmak, bulmak istediimiz hazineyi nceden arayacamz yere saklamaya benzemiyor mu? Kald ki, ontolojik argman mantksal olarak kusursuz olsa bile, yukarda koyduumuz bilimsellik ltn karlamaktan uzaktr. nclleri tanmsal doru olan bir karmn sonucu olgusal ierikli olamaz.

Nitekim, "Tanr vardr," nermesini olgulara giderek yoklamaya olanak yoktur. kinci grup argmanlar, Tanr'nn var olduu savn bir tr empirik hipotez olarak dorulamaya yneliktir. Yukarda rneini verdiimiz trden mantksal ispatlarn yetersizlii karsnda kimi teologlarn empirik verilere giderek Tanr inancn temellendirme yoluna gittiini gryoruz. Tennant bu yaklam, "Doal teoloji indksiyonla olgulardan yola kar; nclleri, bilimin yerleik genellemeleri lsnde salam, doruluu herkese bilinen nermelerden oluur," diye dile getirmektedir. Ona gre, "Empirik kafal teologlar ... dnyay diledikleri biimde grmekten kanr, olup bitenlere kendilerini sergileme ve gerei syleme frsat tanrlar. Olgusal dnyay gz ard edip, soyut speklasyonlara dayal dnce dizgeleri oluturmak, bilime olduu gibi doal teolojiye de ters den bir tutumdur."14 Tennant'n "doal teoloji" dedii yaklamn ne lde bilimsel olduunu belirlemek iin, bu alanda benzerleri arasnda en gl argman olarak bilinen "kozmolojik argman"! ele alalm. Buna gre doa (bilimlerde de varsayld gibi) nedensel bir dzen sergilemektedir. Ne ki, bilimlerin inceledii, doa yasalarnda dile gelen dzen kendi iinde yeterli deildir. Dzenin ileyi ve srekliliini tam akla kavuturmak iin kendi dnda bir gc varsayma gerei vardr. Doa kendi iinde olup bitenleri aklama olanandan yoksundur. Doann "dzenli ileyi"inden Tanr'nn varlna giden bu argman saylt (varsaym) iermektedir: Bildiimiz dnyada, (1) nedensiz hibir olgu yoktur, (2) her olgunun nedeni kendi dnda bir olgudadr. (Baka bir deyile, dnyada hibir ey urad deiikliin nedenini tam olarak kendi iinde tamaz.), (3) nedensel bant sonsuza dek geriye uzanamaz. Doal teoloji, bu sayltnn birlikte, nedeni kendi iinde bir ilk yetkin nedenin

14 F.R. Tennant, Philosophical Theology, Vol. H,

varln zorunlu kld, ancak yle bir ilk nedenin dnyamzn yeterli bir aklamasn verdii savndadr. Etki gcn yadsmadmz bu argman bir ispat deildir; ulalan sonu, mantksal geerlikten yoksun olduktan baka, nclleri oluturan sayltlarn doruluu kesin olmaktan uzaktr, ilk iki saylt David Hume'den gnmze dein, srekli tartlmtr; pek ok filozofun dayanaksz, dahas keyfi bulduu bu sayltlar, kuantum teorisinde "belirsizlik ilkesi"nin ortaya kmasyla bsbtn sarslmtr. nc sayltya gelince, bu da ilk ikisinden daha salam deildir. Nedensiz bir ilk neden niin zorunlu olsun? Evrende sonsuz bir g olarak sunulan Tanr'ya olanak varsa, nedensel bantnn sonsuza dek geriye gidiine neden olanak grlmesin? Denebilir ki, nedensel bant dizisinde her olgu bir nceki olgunun etkisine gidilerek aklanmakta, oysa, dizi dnda bir ilk etkene gitmeksizin dizinin tmn aklamaya olanak yoktur. Bir kez, bilim, hi deilse bugnk aamasnda olgusal dayana son derece zayf, stelik aklamalarnda bavurma gerei duymad bir saylty irdeleme yoluna niin gitsin? Sonra, dizinin tmn bilinen yntemle aklamay ilkede olanaksz klan bir neden gsterilebilir mi? Diziyi oluturan olgularn her biri aklanabiliyorsa, tm neden aklanamasn?

* Pozitivistler iin teolojik nermeler bilisel (cognitive) anlamdan yoksun szde savlard. Oysa szcklerin anlamm kullanm ya da ilevlerinde arayan Wittgenstein ve onu izleyen filozoflarn yaklam pozitivistlerin dar tutulan anlam ltn aarak metafizikle birlikte teolojiye de geerlik olana amtr.

** Aguinas'n, XII. yzylda spanya'da yetien biri Mslman, dieri Musevi iki filozoftan esinlendii sylenebilir. bni Rt slamiyet i, Maimonides Musevilii Aristoteles felsefesiyle aklc bir temele oturtma abasn gstermi, ancak banaz, evrelerin direnii ikisini de baarsz klmt. (Bkz. W.C. Dampier, A History of Science, Cambridge University Press, 1966, s. 77.)

*** lt olarak verdiimiz bu belirlemenin "normatif" nitelikte olduu gzden kamamaldr; geerlilii bilim felsefecilerinin "konsensus"una baldr, kukusuz. (Cambridge, 1928-30) s. 78-79.

Soru 100: Barma olana var m? Grlyor ki, sz konusu argman ne mantksal geerlik, ne de dayand sayltlarn salaml bakmndan sonucuna arlk kazandracak gte deildir. Kald ki, ulalan sonucun kesinliini bir an iin kabul etsek bile, nedensiz ilk nedenin Tanr olduunu nasl saptayacaz? lk nedene koruyucu, iyiliksever, balayc, her eyi bilen bir stn gcn niteliklerini vermeye bizi zorlayan nesnel bir neden gsterilebilir mi? Her ey bir yana, ulalan sonucu, ncllerini oluturan kantlardan bamsz olarak yoklayabilir miyiz? Kukusuz, pek ok olay Tann'nn varlna kant olarak gsterilebilir. Ne ki, bu her hipotez iin dorudur. nemli olan dorulayc kantlar bulmak deil, hipotezin ne gibi gzlemlerle yanllanabileceini nceden syleyebilmektir. Oysa teologlar hibir zaman Tanr'nn varlna ilikin savn hangi gzlemler yapldnda yanllanabileceini bize sylemi deildir. Syleyemezler, nk "Tanr vardr," nermesi nesnel bir yoklama iin gerekli olgusal ierikten yoksundur. Tennant, doal teolojinin olgulardan yola ktndan, dayand ncllerin bilimin yerleik genellemeleri lsnde salamlndan sz etmekte, ancak ulalan sonucun yeni gzlemlere giderek yoklanp yoklanamayacana deinmemektedir. Teologlar bu kalmaktadr: konuda sessiz kaldka, iki seeneimiz

(1) Teolojinin bilimsellik savn geersiz sayarak reddetmek, ya da, (2) Bilimsellik geniletmek. kavramn teolojiyi de kapsayacak lde

nce ikinci seenei yoklayalm: Bilim kavramn teolojiyi kapsayacak ekilde geniletebilir miyiz? Teologlarn yle bir geniletmeyi hem olanakl hem gerekli saydn biliyoruz. rnein, amzn tannm Neo-Thomist'lerinden Maritain bilimi, "sapland dar anlay" aarak, teolojiyle barmaya, uyum iine girmeye armaktadr. Ona gre, teolojinin de bilim kadar salam ve "meru" bir temeli vardr*. Benzer bir sav, daha ayrntl olarak Copleston'da bulmaktayz. Copleston teolojinin kendine zg bilisel ilevi olduunu vurgulayarak, evreni anlama ve aklamada bilimi tamamlad grndedir. Ona gre, olgularn bireysel aklamalar evreni anlamak iin yeterli deildir. Yeterli bir aklama her eyi btnyle kapsayan, kendine daha fazla bir ey eklenemeyen aklamadr. yle bir aklamay bilimden deil, "teoloji" dediimiz dinsel metafizikten bekleyebiliriz, ancak. Bilimler, tek tek ya da topluca alnsn, gerekliin zelliklerini belli ynlerden incelemenin tesine geemez. Bilimsel yntemin etkinlik alam snrldr; "gereklik"e ilikin kimi yaamsal sorunlar bu alann dndadr. rnein insana ilikin bilimleri alalm. Psikoloji davranlarmzla "ruhsal" denen sreleri inceler. Anatomi, fizyoloji, biyo-kimya, vb. almalarn konusu organizmann yap ve ileyiine ilikindir. Antropoloji, sosyoloji ve sosyal psikoloji insan inanlar, tre, gelenek ve alkanlklar; yaam ve ura biimleriyle ele alr. Bu almalar birlikte alsak bile, insan "gerek nitelii"ne inerek tketici bir zmlemeden geirdiimizi syleyebilir miyiz? Syleyemeyiz, nk (Copleston'a gre) insann bilimsel yntemle eriilemeyen bir z nitelii, bir varlk ve anlam sorunu kalmaktadr. te bu zde sakl kalan eye ancak Tanr kavramna bavurarak aklk getirilebilir. "Bizim dnya dediimiz varln, Tanr ile ilikisi kurulmadka, kendi iinde ne anlam, ne de anlalr nitelii vardr."15

15 Bkz. "B. Russell and F.C. Copleston: The Existence of God - A Debate," ve "A.J, Ay er and F.C. Copleston: Logical Pozitivizm-A Debate," A Modern Int. to Philosophy,

Teologlar, deneyimlerimizi ilkede aan bir "gereklik"ten sz ederken ne demek istiyorlar? Bunun salt speklasyon tesinde bir deeri varsa, aklamalar gerekir. Sonra bilimsel yntemle eriilemeyen bu "gereklik"! anlamamz iin Tanr'y var saymamz koulu getiriliyor. Bir bilinmeyeni bir baka bilinmeyene giderek aklama deil midir, bu? Grlyor ki, Maritain ile Copleston'un arlan bilimi, meta-fiziksel speklasyona ortak etmeye yneliktir. Bilim kendine zg kimliini yitirmedike byle bir yaklam iine giremez. Bilimin, kendi snrlar iinde kalmalar kouluyla, teoloji ya da metafizikle bir kavgas yoktur. atma teolojinin totaliter tutumundan, bilimi uydulatrma eiliminden kaynaklanmaktadr. Bilimle teolojiyi kuramsal dzeyde de kalsa badatrma olana yoktur. Bu bizi birinci seenee yneltmektedir: Teolojinin bilimsellik sav ierikten yoksun bir zentidir; bilimin saygnlna hakszca bir snma olmaktan te deer tamamaktadr. Sonu olarak diyebiliriz ki, teoloji Tanr'nn varln ne mantksal yoldan ne de olgusal verilere giderek temellendirebilmitir. Mantksal ispatlarn yetersizlii ortaya konan rneklerinden bellidir; sonucun doruluuna olan gvenimiz, ncllere olan gvenimizi aamaz. Olgusal verilere bavurma ise Tanr'nn var olduu savna ancak bir olaslk deeri kazandrr. Oysa teoloji doas gerei kesin ve mutlak doruluk peinde, dahas buna sahip olduu savnda deil midir?

* Jacgues Maritain, "A New Approach to God", Our Emergent Civilization (Ed. R.N. Anshen), Harper and Brothers, New York, 1947, XIV. Blm. (Ed.s P. Edwards and Arthur Pap), The Free Press, New York, 1965, V. ve VIII. Blmler.

* Bu BOLM'deki alntlar iin baknz: J. Huxley, Heredity: East and West, s. 48-62. ** George Sarton, The Life of Science, FreeportN.Y.: Books F r Libraries Press, 1948, s. 38. * Bertrand Russell, The Art of Philosophising, Littlefield, Adams ana Co, Totowa, N.J., 1974, s. 18.

TN 2012

You might also like