You are on page 1of 210

'FiziK TERiMLERi

SOZLUGU
Rauf NASUHOOLU
GOkc;e BINGOL
Hannh GOR
Demir INAN
Nuri ONAL
A
acun fes. t. dnya] [Ai m. Weltall] [Fr . univers' ] [ng. universe] :
nsann bildii tm varlklar, uzay, zaman, kuvvet, alan vb. kavram-,
lar topluluu.
ak evrim [es. t. ak devre] [Aim. offener Stromkreis] [Fr . circuit
ouvert] [ng. open circuit] : rete ve ilet kenler d en oluan ular
kapanmam elekt r ik evrimi.
aklk as [Ai m. ffnungswinkel] [Fr . angle d' ouverture] [ng. aper
ture angle] : Bi r mercek yzeyinin et kin apnn odak uzaklna
oran.
alm [Aim. Entbnden] [Fr . dgroupement] [ng. debunching] : Bi r
eksicik demet inin elekt r iksel itime yznden genilemesi.
aler [es. t. gonyome>tre] ^ Al m. Winkelmesser] [Fr . goniomtre]
[ng. protractor] : A lmede ve izmede kullanlan blmeli ara.
asal bytme [Ai m. Angularvergrsserung] [Fr . ' grandissment angu
laire] [ng. angular magnification] : Bi r nesnenin iksal bi r ara
tan bakldnda grnm asnn, plak gzle bakld zamanki
grnm asna oran.
asal devinrlik [es. t. asal momentum] [Ai m, Drehimpuls] [Fr .
moment cintique] [ng. angular momentum] : Dnme eylem
sizlii ile asal hzn arpm olan ynlesel nicelik ya d a devkir-
lik ir eksene gre dngs.
asal hz [Aim. Winkelgeschwmdigkeit] [Fr . vitesse angulaire] [ng.
angular velocity] : Radyan/ sn. olar ak llen asal yerdeiim hz.
asal itki [es. t. asal impuls] [Aim. Drehimpuls] [Fr . impulsion
angulaire] [ng. angular impulse] : Bi r dizgeye uygulanan dngnn
zamana gre tmlevi. Pu nicelik zgr bir ktle iin sz konusu ise,
onun bi r eksen evresinde dnmesi ile i l gi l i asal devinirlie ver
dii deiimle llr.
asal ivme [Ai m. Winkelbeschleunigung] [Fr . acclration angulaire]
[ng. angular acceleration] : Asal hzn radyan/ sn
2
i l e llen de
iim hz.
asal sklk
2
asal sklk [es. t. dairesel frekans] [Al m. Zirkularenfrequenz] [Fr .
frquence angulaire] [ng. angular frequency] : Bi r eksen evresmde
dolanan zdaksal bir nesnenin bi r i m zamand aki dolanm says.
asal ucaylanm [es. t. asal kutuplanma] [Al m. Zirkularenpalarisie-
rung] [Fr . polarisation angulaire] [Jng. angular polarization] : Ucay
lanm ynlecinin bir zek evresinde dnd salnm.
a [es. t. ebeke] [Al m. Netzwerk] [Fr . rseau] [Ing. network] : Elekt
r iksel er keyi bi r blge iine datan iletken rgs.
adal [es. t. viskoz] [Al m. viskos, zh (flssig)] [Fr . visqueux] [ng.
viscous] : 1 Akkanl az olan sv ya da uun halinin nitelii.
2 Bi r svnn ya da uunun akkanln belir leyen nit elik.
adal ak [es. t. viskozlu ak] [Al m. Reibungsstrmung] [Fr . cou
lement visqueux] [ng. viscous flow] : Akkann katmanlar arasn
d aki srtnme ku vvet i yznden katmanlarn bi r bi r i zerinde kay
d burgasz ak. bak. kaygan ak.
adalk [es. t . vizkozite] [Al m. Zhigkeit, innere Reibung] [Fr . visco
sit] [ng. viscosity] : Bi r akkann katmanlar arasndaki i srtn
meden kaynaklanan ve ak engelleyen direnlilik.
adalk katsays [es. t. viskozite katsays] [Al m. Viskosittskoeffi
zient] [Fr . coefficient de viscosit] [ng. viscosity coefficient] : A
dal akta, akkan katmanlarn bal hz ile teetsel kuvvet i bala
yan eitlikteki, aJckana bah belir t ken katsay.
adalkler [es. t. viskozinetre] [Al m. Zhflssigkeitsmesser] [Fr .
viscosimtre] [ng. viscometer] : Sv ya da uun halind eki bir
akkann adalk katsaysn lmeye yar ayan aygt.
anck [Al m. Graviton] [Fr ., ng. graviton] : Anm erkesi nicemi ni
teliinde olduu varsaylan, bugne dek gzlenmemi bi r parack.
anm [es. t. gravitasyon] [Al m. Gravitation] [Fr ., Ing. gravitation] :
Etkileen i k i ktlenin tutarlar ile doru, aralarndaki uzakln st-
ikisiyle ters orantl olan karlkl ekim ku vvet i.
anm deimezi [es. t. 'graviasyon sabiti] [Al m. Gravitationskons
tante] [Fr . constante de la gravitation] [ng. gravitational constant].' .
Evr ensel anm yasasnn u zbilimsel yazmna giren evrensel dei
mez say (6, 67xl 0-
8
d in cm
2
/ gr
2
).
ar evren nlar [es. t. ar kozmik nlar] [Al m. harter kosmische
Strahlung] [Fr . lourds rayons cosmiques] [t ng. heavy cosmic-rays] :
Evr en' in d er inlikler ind en kaynaklanan ve ar ecik ekirdeklerin
den olutuu bilinen nlar.
3
akm younluu
ar nelck [es. t. dterori] [Al m. Deuteron] [Fr . deutron] [ng.
deuteron] : Ar hid r ojenin bi r nelcik ve bir lniktan oluan ekir
dei.
arlk [Al m. Schwere] [Fr . gravit] [njg. gravity] : Bi r nesne ile bir
gkcismi ar asmd aki ammsal ekim kuvvet i ile zekka i t i m kuv
vet inin, gkcisminin yaknnda t art ile llen birleik et kisi.
arlk zei [es. t. arlk merkezi] [Al m. Schwerkraftzentrum,
Schwerpunkt] [Fr . centre de gravit] [ng. center of gravity] : Bi r
cismin btn arlnn topland varsaylan nokt a; cisim bu nok
tadan destee ya d a askya alnrsa dengede kalr,
arlkl ortalama [Al m. gewagenes Mittel] [Fr . moyenne corrige]
, [ng. weighted mean] : Bi r lmler kmesinin ortalamas alnrken,
her lm deerini kme iindeki sakl ile arparak hesaba alma
yntemi.
arlkszlk [Al m. Gewichtslosigkeit] [Fr . tre sans pesanteur] [ng.
weightlessness] ; Bi r nesneye et kiyen anm ekiminin karlanma
s sonucu o nesnenin d u r u mu . Yeryuvar evresinde d olanan uyd u
lar arlksz grnrler^
ak k [es. t. beyaz k] [Al m. weisses Licht] [Fr . lumire blanche]
[ng. white light] : Grnr izgenin tm r enkler inin, doal ktaki
yeinlikleri lsnde kar st nlmasyla oluan k.
ak nm [es. t. beyaz radyasyon] [Al m. weisses Strahl] [Fr . radiation
blanche] [l og. white radiation] : Mondan krmzya dein tm g
rnr r enkler den srekli izge veren nm.
ak [es. t. flu] [Al m. Kraftfluss, Fluss] [Fr ., ng. flux] : Bi r alan imde
bu lu nan bi r yzeyin yzey ynleci i l e alan ynlecink sayl arpm.
ala younluu [es. t, fl younluu] [Alm. Flussdichte] [Fr . densit
de flux] [ng. flux density] : Bi r i m yzeyden 'geen ynesel bi r ni
celiin t oplam alan izgileri says.
ekim [es. t. cereyan] [Al m. Strom] [Fr . courant]
1
[ng. current] : Bi r
iDtke zdak iinde zgr eksicikler in, eksi ve art erlerin elekt
r iksel alan et kisi ile 'aklar.
akm sarmal bak. sarmal.
akm yeinlii [es. t. akm iddeti] [Alm. Stromstrke] [Fr . intensit
du courant] [ng. strength of the current] : Bi r evrim boyunca
bi r i m zamanda akan yklerin ampere olarak t u t an .
akm younluu [es. t. cereyan kesafeti] [Alm. Stromdichte] [Fr .
densit de courant] [ng. current density] : 1 erzmde ek-
ftlf| irmiKTHit1lk
4
ler in binon yzeyi bana den akm. 2 Bi r ilet kenin b i r i m kesit in
den geen akm.
akmnuknatslk [es. t . elektromanyetizma] [Al m. Elektromagnetismus]
[Fr . lectromagntisme]. [ng. electromagnetism] : El ekt r i k akmla
rnn mknatssat zelliklerini ve uygulamalarn inceleyen doabi-
l i m dal. ' ! 1 1
akmmknatssal birimler [es. t. elektromanyetik birimler] [Al m. elekt
romagnetische Einheit] [Fr . units lectromagntiques] [ng. elect
romagnetic units (emu) ] : Binim mknatssal ucayn tanmna daya
nan ogs elekt r ik b i r i m d izgesi.
akmmknatssal irkilim [es. t, elektromanyetik indksiyon] [Al m. elekt
romagnetische Induktion, Beeinflussung] [Fr . induction lectro
magntique] [ng. electromagnetic induction] : Bi r elekt r ik evri
mind en geen mknatssal aky deitirerek bu evrimde bir yk
-sren kuvvet uyarm.
akmmknatssal izge [es. t. elektromanyetik spektrum] [Al m. elektro
magnetisches Spektrum] [Fr . spectre lectromagntique] [ng. elec
tromagnetic spectrum] : Dalga boyl an bir ka milimet r e ile birka
bi n metre aralmda olan akmmoknatssal dalgalarn izgesi.
akmler [es. t . ampermetre] [Ai m. Amperemeter, Strommesser] [Fr .
ampremtre] [ng. ammeter] : Bi r elekt r ik akmnn, yeinliini
lmeye yar ayan aygt. ani. amperler.
akler [es. t. flmetre] [Al m. Flussmesser] [Fr . fluxmtre] [ng.
fluxmeter] : Bi r evrimin t op lam mknatssal akm len aygt.
ak izenei [es. t. ak diyagram] [Al m. Strmungsbild] [Fr . diag
ramme, d' coulement] [ng. flow chart] : Bi r akkann btn akm
izgilerinin oluturduu izenek.
ak erkili [es. t. ak potansiyeli] [Ahn. Strmungpotential] [Fr . po
tentiel de courant] [Ing. streaming potential] : Bi r klcal bor ud an
ya da bi r zar dan basn altnda akan bi r svnn oluturduu er ki l .
ak gerginlii [Al m. Streckspannung, Ftiessspannung] [Fr . cont
rainte d' coulement] [ng. yield stress] : Akma noktasndaki gergin
l i k. Bu gerginlii amayan bi r d 'kuvvet et kisinin yol at uza
malar t am esnek olacaktr,
ak noktas [Al m. Fliessgrenze] [Fr . charge de rupture] [ng. yield
point] ; Zor lama - zor lanma erisi zerinde zdein zor lama et kisiyle
kend ini brakt nokt a.
5
alak sklk
akbillm [es. t. reoloji] [Al m. Strmungslehre] [Fr . rhologie] [rxg.
rheology] : zdein akcl ile i l gi l i adalk, esneklik, yorulabilir-
lik gibi zellikleri inceleyen bi l i m dal.
akkan [es. t. seyyal] [Al m. Flssigkeit] [Fr . fluide] [t ag. fluid] : Be
l i r l i bir biimi olmayan, kuvvet et kisinde oylu mu deimeyen akc
zdek.
.akkan srtnmesi [Alm. Flssigkeitsreibung] [Fr . frottement du
liquide] [Ing. fluid friction] : Bi r ilergenin devinen yzeyleri ara
snda kalan ince ya yaygs zdeciklermin srtnmesi.
akkanlar ileybilimi [es. t. akkanlar mekanii] [Al m. Strmungsleh
re] [Fr . mcanique des fluides] [Ing. fluid mechancs] : Akkanla
rn ileysel zelliklerini inceleyen doabilim dal.
akler [es. t. debimetre] [Al m. Durchflussmesser] [Fr . rhomtre,
dbimtre] [Ing. flowmeter] : Bi r bor u d an akan bi r akkann top
lam tutarn len aygt.
akkor [Al m. W eis s glhend] [Fr . incandescent, chaude blanche] [Ing.
incandescent, whitehot] : Yksek scaklk et kisi ile kl d u r u ma
giren cisimler in zellii.
aktarm [es. t. transfer] [Al m. Verlegung, bertragung] Fr. transfert]
[Ing. transfer] : Er keyi ya da d evinimi bi r yer d en baka bir yere
geirme.
aktinyum dizisi [Al m. Aktiniden] [Fr ., ng. actuides] : Doal -
met ki n dizilerde akt inyu m (eck says 89) i l e balayp lavrensi-
yum (ecik says 103) ile bit en eler.
alan [es. t. saha] [Al m. Feld] [Fr . champ] [Ing. fil] : Bi r zdein,
bi r mknatsn ya da bi r elekt r ik yk'nn evresinde uyarlan ken
d ini 'kuvvet et kisi ile bel l i eden ynlesel, doaJbilimsel nicelik.
alan yeinlii [es. t . saha iddeti] [Al m. Feldstrke] [Fr . intensit de
champ] [ng. field strength] : Elekt r iksel, mknatssal ya da a-
nmsal alann bi r noktasndaki b i r i m yke, bi r i m akma ya d a b i r i m
ktleye et kiyen kuvvet le llen nicelik.
alam [es. t. halita] [Al m. Legierung] [Fr . alliage] [Ing. atoy] : IkV
ya da daha ok met alin bir likt e er it ilmesi sonucu oluan kat kar
m.
alak sklk [es. t. alak frekans] [Al m. Niederfrequenz] [Fr . basse
frquence] [t ng. low frequency] ; 30-300 KH z sklk aralnda bu
lunan, genellikle akmmknatssal titreimlerin ve dalgalarn skl.
alev zgesi
6
alev izgesi [es. t. alev spektrumu] [Al m. Flammespektrum] [Fr .
spectre de flamme]. [ng. flame spectrum] : Alevde uun d ur umuna
geen bi r zdegin izgesi.
alfa nlan [Al m. Alphast rahlen] [Fr . rayons alpha] [Ing. alpha rays] ;
Ki m i metkin elerce salman, art i k i birim ykl helyum ekir
deklerinden oluan nlar.
jalfa parac [es. t . alfa partikl] [Al m. Alpha-Teilchen] [Fr . parti
cule alpha] [ng. alpha partide] : Eksi ci kl er i n i yitirmi, helyum
ecia ekTdei.
alg [Ahn. Wahrnehmung] [Fr ., t ng. perception] : D dnyann duyu
sal et kilemeler inin bilint e uyard izlenimler ; sz konusu et
kilemeler akmmknatssal d algalar ve ses d algalan araclyla ol u r .
alg [es. t. dedektr] [Al m. Detektor] [Fr . dtecteur] ling, detector]:
Ykl paracklarm ya da lcklann iinden geerken oluturduklan
erleim ile kend iler ini ele ver d ikler i GM sayac, itek gibi ay
gtlardan her b i r i . '
alglama [es. t. deeksiyon] [Al m. Auffinden] [Fr . dtection] [Ing. detec
tion] : 1 Bi r t elsiz alcsnda, gelen bi r elekt r iksel imlemin kiplen-
dii tayc dalgadan ayrlmas. 2 Ykl paracklarn sayalarla
yze kanlmas.
alc [es. t . reseptr] [Al m. Empfnger] [Fr . rcepteur] [ng. recei
ver] : 1 Bi r telefon evrimindeki kip lenik akmlan ses dalgasna
dntren evire. 2 Bi r ver icinin yaynlad imlemler i iitilebi-
l i r imler e dntren dzenek.
alc uyarga [es. t. anten] [Ai m. Antenna] [Fr . antenne] [Ing. antenna]:
Akmmknatssal dalgalarn alglanmasnda kullanlan, ou i k i u cu
yaltlm ilet ken tel i l e dorultucu gereten oluan dzenek.
alm [es. t. admitans] [Ai m. Admittance, Scheinleitwert] [Fr ., ng.
admittance] : Bi r elekt r ik evriminin celisinin (dalga d ir encinin)
t er si.
alnganlk [es. t. suseptibilite] [Alm. Suszeptibilitt] [Fr . susceptibilit]
[ng. susceptibility' ] : 1 Bi r zdein mknatslanma yeinliinin
mknatslama kuvvet ine or am, 2 . Bi r icykldeki ucaylanmm,
bu ucaylanma neden olan elekt r iksel alan yeinliine oran.
alkm bak. Izge.
alt-lm [es. t. indis] [Al m. unterer index] [Fr . indice] [Ing. subscript] :
Bi r simgenin alt yanna yazlan say ya da i m.
alt-fcabuk [Al m. nterhllc] [ F J T. sous-couchel [tng. subshell] : Bi r
7
Ampre kural
eciin eksicklerinin oluturduklar kabuun -mknatssal nicem
sayma bal olan katmanlar.
alt-ek [es. t. katot] [Ai m. Kat(h)ode] [Fr ., ng. cathode] : Bi r er-
zkte art erleri eken, eksiler i it en, elekt r iksel er ki l i dk
olan ek.
alt-ek dm [es: t . katot d] [Aim. Kathodenfall] [Fr . chute
de cathode] [ng. cathode drop] : 1 Bi r r ad yo lambasnda ya da
bir gzede elekt r iksel er kilin alt-ek nnde keskin d. 2 Ik
yayl kaynak aygtnda yayla alt-ek arasndaki ger ilim d.
alt-ek ldamas [es. t. katot lminesan^ t] [Ai m. Kathodoluminesenz]
[Fr . luminescence cathodique] [ng. calhodoluminescence] : Alt-ek
ten gelen eksicik nlaryla u yanlr m^ ldama.
alt-ek nlan bak. eksicik nlar.
alt-ek nlan borusu [es. t. katot nlar tb] [Aim. Kathodenstrah-
lenrhre, Oszillographenrhre] [Fr . tube rayons cathodiques] [ng.
cathode-rays tube] : Titreimgzler, televizyon gibi aygtlarla g
rnt oluturmakta kullanlan, iimle eksicik nlarnn retildi
i, havas boaltlm, en az ekten oluan geni tabanl cam
bor u .
alt-ek l a m [es. t. katot klf] [Ai m. KathoenglimmschicM] [Fr .
gaine de cathode] [ng. cathode sheath] : Uunlu elekt r iksel bo
alm bor usund a alt-ek ile sk-er blgesi ar as.
alt-ek tozlamm [es. t. katot tozlanmas] [Ai m. Kathodenzerstau-
bung] [Fr . pulvrisation cathodique] [ng. cathode sputtering] :
Alt-ekte oluan ek zdei t ozunun, sUiei ve boalm boru
sunun, i yzeyini kaplamas.
al t dzey [A)m. Unterniveau] [Fr . sous-niveau] [ng. sublevel] : Bi r
ecik eksicikler inin alt nicem durumlar ya da alt erke dzeyleri.
altgeirim [Ai m. Tiefpass] [Fr . passe-bas] [ng. low pass] : Bel l i br
snrn altndaki btn sklklarn geirilerek bu snrn stndekile-
r i n yok ed ilmesi.
altgeirim szgeci [Ai m. Stromreiniger] [Fr . filtre passe bas] [ng.
low-pass filter] : Bel l i bi r skln altndaki titreimleri geiren,
stndekileri t u t an bi r d alga szgeci.
ampere [es,, t. amper] [Aim., Fr ., ng. ampre] : Elekt r ikt e kullanlan
akm yeinlii bi r i mi .
Ampre kural [es. t. amper kaidesi] [Ai m. ampresche Schwimmerre
gel] [Fr . rgle d' Ampre] [ng. Ampre' s rule] : El ekt r i k akmnn
amperler
8
yn ile bu akmn uyard mknatssal alann ynn belir t en ku
r al.
amperler bak. .akmler
ampersaat [Ai m. Amper es t nde] [Fr . ampre-heure] [ng. ampere
-hour] : Bi r ilet kenin bi r kesitinden geen bir ampere' lik deimez
akmn bir saatlik srede tad elekt r ik yk t u t an .
ampersanm [Aim. Amperewindung] [Fr . ampre-tour] [ng. ampere
-turn] : Bi r sarmdan geen bir ampere' lik akmn et kisine karlk
gelen, mknatssal yk-sren kuvvet bi r i mi .
ana dzlem [Aim. Hauptebene] [Fr . plan principal]' [ng. principal
plane] : ift k i n ci bi r buzsulda bak ekseni ile olaan n ya d a ,
olaand n kapsayan dzlem.
ana eksen bak. asal eksen
ana kesit [Ai m. Hauptschnitt] [Fr . section principale] [ng. principal
section] : ift k i n ci bi r buzsulun bak ekseni boyunca geen ve
yzeylerinden bir ine d ik olan dzlem.
ana e [es. t. ba eleman] [Ai m. Ausgangselement] [Fr . lment
original] [ng. parent element] : 1 Bi r metkin d izinin ba
esi. 2 Paralanarak baka bi r metkin e veren.
angstrom [Aim. Angstrom] [Fr ., ng. angstrom] : zgelm-de ku l
lanlan ve 10~
13
cm.ye eit olan uzunluk bi r i mi ,
anlk [es. t. ani] [Aim. momentan, augenblickHch] [Fr . instantan]
[ng. instantaneous] : Kk ya da sonsuz kk bi r srede olan.
anlk akm [es. t. ani akm] [Aim. Momentanstrom] [Fr . courant
instantan] [ng. instantaneous current] : Zamanla deien akmn
anlk deeri.
ara kestirut [es. t. interpolasyon] [Ai m. Interpolation] [Fr ., ng. inter
polation] : Bi r lmler d izisinin t er imler i arasnda kalan llme
mi nokt alar d aki deerleri bu lma ilemi.
aralk [Ai m. Spalte] [Fr . espace, intervalle] [ng. gap, interval] '
1 ki ek arasmda bi r kvlcm ya da yay atlamasnn oluabile
cei uzaklk. 2 Bi r mknatssal evrimin i ki parasn ayran hava
aral. 3 Bel i r l i i k i deer arasndaki blge.
aramknatssal [es. t. metamanyetik] [Fr . mtamagntique] [i n g.
metamagnetic] : Uygulanan alann dorultusuna ya da yeinliine
gre ya da baka -koullarn deiimi ile dizilmknats ya da ters
dizilmknats olan (zdek).
9
art mknatssal ucay
ardl arpm [es. t. faktriyel] [Alrt. Faktorielle] [Fr . factorielle] [Ing.
factorial] : Bi r saynn l' d en kendisine dek btn tms aylarla ar
pm sonucu.
ardk balanm [es. t. seri balama] [Al m. Reihenschaltung] [Fr .
couplage en srie] [Ing. connection in sries] : Bi r elekt r ik evrimin
de evrim elerini, tmnden ayn akm geecek biimde, bi r bi r i ar
d sra balama.
ardk dizi bak. ardk balanm.
ardk motor [es. t. seri motor] [Al m. Serenmotor] [Fr . moteur de
srie] [ng. sries motor] : Mknatssal alan oluturan kangallar
ile dngeni ard sra balanm elekt r ik ilergesi.
ardk yaklatm [Al m. Itration] [Fr . itration] [ng. itration] : Bi r
ilemi art ar d a uygulayarak doru deere yaklama.
an zge [es. t. saf spektrum] [Al m. reines Spektrum] [Fr . spectre pur]
[ng. pure spectrum] : Her noktas belli bi r dalga boyunu tutan izge.
artm [es. t. ' tasfiye etme] [Alm. Raffinieren] [Fr . raffinement] [Ing.
refinement] : eker, yerya, met al gibi zdeklerin katklardan ay
r l a r a ^ elde edilme ilemi.
art [es. t. zait] [Al m. positiv] [Ff. positif] [Ing. positive] : 1 Bi r
imleme anlamasnda eksi dorultumn tersine ynelmi saylan do
r u l t u . 2 Yalnz i k i elemi bu lu nan nesnelerden bir ine ver ilen i m:
art yk gibi. 3 Saylarn sfrdan byk olanlarna ver ilem i m.
4 i k i saynn, i k i niceliin t oplama ilemini belirleyen i m.
art buzsul [es. t. pozitif kristal] [Al m. positiver Kristali] [Fr . cristal
positif] [Ing. positive crystal] : Olaand n knlm imleci ola
an jinknden byk Olan ift krc ynser bu zsu l.
art ekirdek bak. ecik ekirdei.
art dike [es. t. pozitif stun] [Alm. positive Saule] [Fr . colonne po
sitive] [Ing. positive column] : Uunlar iindeki elekt r ik boalmn
da st-ek yanndaki kl blge.
art m zmlemesi [es. t. pozitif n analizi] [Al m. positive Strah
leanalyse] [Fr . analyse de rayon positif] [Ing. positive-ray analysis] :
bak. ktle izgeizeri.
art nlar [es. t. pozitif nlar] [Al m. Andenstrahlen] [Fr . rayons
positifs] [ng. positive rays] : Art yk tayan paracklardan olu
mu demet.
art mercek bak. yaknsak mercek.
art mknatssal ucay bak. kuzey mknatssal ucay.
art User
10
art er [es. t . katyon] [Alm. Kation] [Fr ., ng. cation] : Elekt r iksel
alan iinde, alan izgileri dorultusunda alt-ee doru devinen er.
art er akm [es. t. katyonik akm] [Abu . kation Strom] [Fr . courant
cationique] [Img. cationic current] : Akmn art erlerle taman
kesimi.
art er salm [es. t. pozitif yon emisyonu] [Al m. Emission der po
sitiver Ion] [Fr . mission d' ion positif] [ng. positive-ion mission] :
islerleim yolu yla art ykl paracklar salm.
artck [es. t. pozitron] [Al m. Positron] [Fr ., og. positron] : Eksicik
ile e ktleli, kart ykl t emel parack.
artk [es. t. bakiye] [Al m. Rckstand] [Fr . rsidu] [ng. residue] :
Bel i r l i bi r ilem sonucunda geriye kalan, ar t an.
artk diren [Alm. Restwiderstand] [Fr . rsistance rsiduelle] [ng.
residual rsistance] : Bi r met alin elekt r iksel d"encinin dk s
caklklarda kalan, scaklktan bamsz bl.
artk gerginlik [Alm. Eigenspannung] [Fr . tension rsiduelle] [ng.
residual stress] ; Bi r katnm esneklik smnmm tesinde gerilmesi
sonucu, kuvvet kalktktan sonra kalan gerginlii.
artk nm [Al m. Restsrahlung] [Fr . radiation rsiduelle] [ng. resi
dual radiation] : Ak k haline gir en bi r kat zdein, nm kt
sn buzsul yzeylerde art ar d a yansmalara urattktan sonra kalan
tek-renk kzlalt nm.
artk irkilim [es. t. residual indksiyon] [Al m. remanente Induktion]
[Fr . induction rsiduelle] [ng, residual induction] : Doyu r u cu mk
natslama alan kalkt kt an sonra bi r denekte kalan muknatssal i r ki
lim.' ,
artk mknatslann! [Al m. zurckbleibende Magnetisierung] [Fr .
rmanence] [ng. remanence] : Demirmknatssal bi r cismin etkile
yi ci mknatssal alan sfra dnce koruduu mknatslk.
artk erleim [es. t. residual iyonlama] [Al m. Restionisation] [Fr ,
ionisation rsiduelle] [ng. residual ionization] : Kapal bir yer d eki
havann ya da baka bi r uunun evren nlarndan kaynakland
sanlan erleim d u r u mu .
asal eksen [es, t. optik eksen], [Al m. Hauptachse] [Fr . axe principal]
[Ing. optical axis, principal axis] : Yu var sal bi r mercein ya da
aynanm yzey zeinden ve ksal zeinden geen doru.
asal odak [Alm. Hauptbrennweite] [Fr . foyer principal] [ng. principal
focus] : Bi r mercein ya d a kresel b i r aynanm bak ekseni ile bu
eksene kout gelen nlarn kesitii nokt a.
11
atm
asalak salnm [es. t. parazit salnm] [Al m. Strschwingungen] [Fr .
oscillation parasite] [ng. spurious oscillation] : Bi r eksiciksel ay
gtta oluan ama d salnm.
. aslt [es. t. emlsiyon] [Al m. Emulsion] [Fr . emulsion] [ng. emul
sion] : Karmaz i k i svdan bi r i n i n brnn iinde ok kk
damlacklar halind e asl kald incelmi karm.
asltn uun [Fr . arosol] [ng. aerosol] : Kat ya d a svlarn bi r uun
or t amd a ince parack ya da damlack 'halinde dalarak asl kald h
i karm.
ar ksa dalgalar [es. t. ultra ksa dalgalar] [Al m. Vitrakurzwellen]
[Fr . ondes ultracourtes] [t ng. ultrashort waves] : Dalga boyl a n 10
m. i l e 3 om. arasnda bu lu nan akmmknats&al d algalar .
a n yksek sklk [es. t . hiperfrekahs] [Al m. Hchstfrequenz] [Fr .
hyperfrquence] [ng. ultrahigh frequency] : Telsizle iletiimde ya
rarlanlan 300'den 3000 MHz ' e dek var an sklktaki alumnknatssal
dalgalar .
anerkil [es. t. ar potansiyel] [Alm. berpotential] [Fr . surpotentiel]
[ng. overpotential] : erziim zmlemede bi r ekten bi r
eri uun olar ak ayrmak iin ger ekli ger ilimin, uunun zeltiye
gre deme ger ilimini at volt t ut ar .
a ms t m [Al m. berheissung] [Fr . surchauffement] [ng. overhea
ting] ; Met aller in s ile ilenmesinde, uygun tane bykl veren
scakln stnde stlmalar.
ariletkenlik [es. t. sper iletkenlik] [Al m. Supraleitfhigkeit] [Fr .
supraconductivit] [ng. superconductivity] : Bi r met alin bel i r l i ve
dk bi r scakln altnda tm elekt r iksel direnliliini yit ir er ek
t am ilet ken haline gir mesi.
amsoutulmu [Al m. berkhlt, unterkhlt] [Fr . surrfrigr] [ng.
supercooled] : Donma noktasnn altna dein soutulduu halde fca-
tlamam (nesne),
aryklenim [es. t. srarje] [Al m. berladung, berlast] [Fr .
surcharge] [ng. overload] : Elekt r iksel bi r aygta tayabileceinin
stnde akm verme,
atarca [es. t. pulsar] [Al m. Pulsar] [Fr ., ng. pulsar] : Yeinlii atm-
l biimde deien akmmknatssal dalgalar salan gkcismi,
atm [es. t. puls] [Alm. Impuls] [Fr . pouls] [ng. pulse] : Ahlm
deeri deimeyen akm, ger ilim gibi bi r niceliin ksa sreli patlar
casna artp sn.
atnm 12
atnm [es. t. pulzasyon] [Al m. Pulsierung] [FT., ng. pulsation] :
1 Eit aralklarla yinelenen atm. 2 Dalgal akmn bi r ynde
k i ak srasnda eksicik dalgasmn kabarmas.
at bilgisi [es. t. balistik] [Al m. Ballistik] [Fr . balistique] [ng.
ballistics] : Mer mi atlarm inceleyen ileybilim dal.
atl akmler [es. t. balistik galvanometre] [Al m. ballistisches Gal
vanometer] [Fr . galvanomtre balistique] [ng. ballistic galvano
meter] : Anlk bi r akm atmnn tad elekt r ik yk tutarn ve
r en akmler.
atl sarka [es. t. balistik sarka] [Al m. ballistisches Pendel] [Fr .
pendule balistique] [ng. ballistic pendulum] : Bi r mer minin yatay
hz birleenini lmek iin kullanlan ve bir dzlemde salmabilen
nesne.
Avogadro deimezi [es. t. Avogadro sabiti] [Aln. avogadrosche Zahl]
[Fr . constante d' Avogadro] [ng. Avogadro constant] : Bi r zdecik
gr amd aki zdecik says : 6,02 x 10
23
.
Avogadro says bak. Avogadro deimezi.
Avogadro yasas [es. t. Avogadro kanunu] [Alm. avogadrosches Gesetz]
[Fr . hypothse d' Avogadro-Ampre] [ng. Avogadro' s law] : zde
scaklk ve basn koullarnda, eit oylu md aki uunlarn zde
sayda zdecik ierdiini belir t en yasa.
ayar dntreci [es. t. ayar transformatr] [Alm. Abstimmtransfor
mator] [Fr . transformateur syntonisateur] [ng. tuning transformer]:
Telsiz iletiimi alc evrimlerinde kullanlan ve demir ekirdei
olmayan er ki l dntreci.
ayarlk [Alm. Eichmass] [Fr . jauge] [ng. gauge] : Basn, ap, akm,
alan gibi doabilimsel nicelikler in lmnde ya da denetiminde
kullanlan ara.
aya [es. t. menisk] [Al m. Meniskus, Flssigkeitskuppe] [Fr .
mnisque] [ng. meniscus] : Bi r ince bor u iindeki sv yzeyinin
klcallk et kisi yznden ukurlamas ya da tmseklemesi.
aya mercek [es. t. hilal mercek] [Aim. Halbmuschel-Brillenglas] [Fr .
lentille mnisque] [ng. meniscus lens] : Bi r yz ukur, teki tm
sek olan yaknsak mercek.
aydnlkler [es. t. lksmetre] [Alm. Beleuchtungmesser] [Fr .
luxmtre] [ng. luxmeter] : Aydnlanma yeinliini lmede ku l
lanlan ller. ani. lksler.
13
b a
aygt [es. t. cihaz] [Al m. Apparat] [Fr. appareil] [Ing. apparatus] :
Bi r grngy gerekletirmek, gzlemlemek, bir bykl l
mek gibi et kinlikler d e duyu rgenlerimizin alglama snrlarm ge
niletmeye, yarayan her eit dzenek.
ayklayc [es. t.- diskriminatr] [Al m. Frequenzdiskriminator, Diskri-
minator] [Fr . discriminteur] [ng. discriminator] : Sklk ya da
evre kip lenimini genlik kip lenimine dntren eksiciksel bir aygt.
ayrgan[es. t. dispersif] , [Al m. Streuend] [Fr . dispersif] [ng. disper
sive] : Geirdii nlan bir bir ind en ayran dalga tayc (or t am).
aync buzsullam [es. t. ayrc billurlama] [Alm. Fraktionierte
Kristallisation] [Fr . cristallisation fractionne] [ng. fractional
crystallization] : Buzsullaabilir bi r zdeksel karm zeltisinden,
t ikel buzsuillam ile zdeklere ayrma.
aync damtm bak. tikel damtm. <
ayna bak. yansta I
ayna grnts [Al m. Spiegelbild] [Fr . image au miroir] [ng. mirror
image] : Bi r cismin sa-sol terslii gstererek grntsnn ayna
da yansmas.
aynann asal ekseni [es. t. aynann optik ekseni] [Al m. optische Achse
des Spiegels] [Fr . axe optique d' un miroir] [ng. principal axis of a
mirror] : ukur ya da tmsek aynann erilik zeinden ort a nok
tasna giden doru izgi; bu doru boyunca giden n gittii yoldan
geri dner.
aynlganlk [es. t. dispersivite] [Al m. Dispersittgrad] [Fr . dispersivl
t] [Ing. dispersivity] : Bi r or t amda yaylan eitli sklkta dalga
karmn oluturan birleenlerin yaylma hzlan (knlm imleleri)
deiik olduu iin bir bir ler ind en a yn l ma l a n .
ayrlm [es. t. dispersiyon] [Al m. Verteilung] [Fr ., Ing. dispersion] :
Ak n bi r mercekten ya da bi r gen biikten geerken, k i r i l i m
imleleri deiik olan r enkler in deiik alarda krlarak bir bir le
r ind en a yn l ma l a n .
aynm [Al m. Zersetzung] [Fr. dcomposition] [ng. decomposition] :
Bi r btnn eitli et menler in et kisi altnda, ku r u cu elerine a yn l -
mas.
B
ba [Alm. Bindung] [Fr . lien] [ng. bond] : Bi r zdecik oluumun
da ilci eciin k i mi d eksicikler inin ortaklaa kullanm ile ya
d a eksicik alverii ile salanan balanm.
ba erkesi
14
ba erkesi bak. balanm erkesi.
ba yeinlii [es. t. ba iddeti] [Alm. Bindungsfestigkeit] [Fr . force
de liaison] [ng. bond strength] : Bi r zdeciin bel l i bi r deerlik
ban zmek iin ger ekli erke.
bal [es. t. izafi] [Al m. relativ] [Fr . relatif] [Ing. relative] : zde
trden baka bi r eyle karlat rlarak llen ya da deerlendirilen
(nicelik).
bal, adalk [es. t . izafi viskozite] [Al m. relative Viskositt] [Fr .
viscosit relative] [ng. relative viscosity] : Bi r zeltinin adal
nn zcnnkine oran.
bal arlk [es. t . izafi arlk] [Al m. relatives Gewicht] [Fr . poids
relatif] [ng. relative weight] : Oksijen eciinin arlm 16 sa
yan bi r tabana 'gre bi r enin eciksel arl.
bal nem [es. t. izafi rutubet] [Alm. relative Feuchtigkeit] [Fr .
humidit relative] [ng. relative humiity] : Havad a belli bi r oylum
d a belli bi r scaklkta bu lu nan su uuu basncnn (ya da tutar
nn) havay o scaklkta d oyu r an uuk' basncna (ya da t ut ar na)
oran
bal younluk [es. t . izafi younluk] [Al m. Dichteverhltnis] [Fr .
densit relative] [ng. relative density] : Bi r zdein bel i r l i oylum
d a ki ktlesinin,' ln olarak alnan baka 'bir zdein eit oylum
d a ki ktlesine orana.
bala [es. t. konektr] [Al m. Stecker, Steckverbinder] [Fr . connec
teur] [ng. connecter] : letkenler arasnda elekt r iksel banty
salayan gere.
balak [es. t. rle] [Ahn. Relais] [Fr . relais] [ng. rlay] : Bi r evri
mi uzakt an ap kap amak iin .kullanlan alommknatssal aygt.
balanm erkesi [es. t. balanma enerjisi] [Alm. Bhdungsenergie]
[Fr . nergie de liaison] [ng. binding energy] : Bi r dizgeyi oluturan
paracklardan bi r i n i dizgeden ku r t ar mak ya da dizgeyi ku r u cu para
cklarna ayrmak iin ger ekli erke.
balant [Alm. Verbindung] [Fr . liaison] [ng. linkage] : letken sa
rmlarndan oluan kapal bi r akm evriminde sarm says ile
mknatssal ak arpm.
balant ucu [Al m. Klemme, Polklemme] [Fr . borne, terminal] [ng.
terminal] : Bi r evrimde r et e ucaylarn evrime balayan ekleme
par alan.
15
bakmszlk
balam [es. t. kuplaj~\ [Al m. Kopplung] [Fr . couplage] [ng. coup
ling] : Salngan yaplar arasnda er ke alverii ile etkileimler
olumasn salayan iliki.
balam ilmei [es. t. kuplaj ilmei] [Al m. Kopplungschleife,
Koppelschleife] [Fr . boucle de couplage] [ng. coupling loop] : D
evrimi bi r dalga klavuzuna ya da bi r nlaca balayan gere.
balam bozma [Al m. Entkuppelung] [Fr . dcouplage] [Ing. decoup
ling] : ki ya da daha ok dizge arasndaki balam ayrma,
erke alveriini kesme.
bal hal [Al m. gebundene Zustand] [Fr . tat li] [ng. bound state] :
Er k i l engelini amaya yet er li er kesi olmad iin bi r er kil u ku r u
iinde bal kalan dizge.
bakm [es. t. simetri] [Alm. Symmetrie, Spiegelglechheit] [Fr .
symtrie] [ng, symmetry] : Bi r biimin, bi r nesnenin par alan
arasnda, bi r nokt aya, bi r izgiye ya da bi r dzleme gre t am kar
lkl olma d u r u mu . Bi r nesne ile dz ayna grnts bakm
ldr,
bakm dzlemi [es. t, simetri dzlemi] [Al m. Symmetrieebene] [Fr .
plan de symtrie] [ng. plane of symmetry] : Bi r nesneyi bi r yars
tekinin ayna bakmls olan i k i paraya ayran sanal dzlem.
bakm zei [es. t. simetri merkezi] [Al m. Symmetriemittelpunkt]
[Fr . centre de symtrie] [ng. center of symmetry] : Bi r buzsul iin
de bir nokt a. Bu nokt adan geen herhangi bi r izgi, bu zsu lu kar t
dorultuda eit uzaklklarda keser.
bakm saylar [es. t. simetri sayan] [Al m. Symmetriezahl] [Fr .
nombres de symtrie] [ng, symmetry numbers] : Bi r nesnenin ya
da eciklerden oluan bi r yapman deiik bakm dzlemlerinin
saylan.
bakml [es. t. simetrik] [Al m. spiegelbildlich gleich] [Fr . symt
rique] [ng. symmetrical] .: Nokt a l a n bel i r l i dzlemlere, eksenlere
ya da nokt alar a gre yer deitirince zde biimde kalan cisimle
r i n ya da ilevlerin zellii.
bakmsz [es. t. simetrik olmayan, asimetrik] [Al m. asymmetrisch,
Unsymmetrisch] [Fr . asymtrique] [ng. asymmetrical] : Bakm
zellii olmayan; hibir noktasna, bi r izgisine ya da dzlemine g
re bakml olmayan bir nesnenin ya d a bir ilevin zellii.
bakmszlk [es. t. asimetri] [Alm. Vnsymmetrie, Asymmetrie] [Fr
asymtrie] [ng. asymmetry] : Bakm zellii olmama d u r u mu .
Balmer dizileri
16
Balmer dizileri [es. t. Balmer serileri] [Al m. Balmer-Serie] [Fr . sries
de Balmer] [ ng. Balmer sries] : Hid r ojen eciinin grnr bl
gedeki ve yakn mor iist iind eki izgisel izgesi.
basamak [es. t. mertebe] [Al m. Ordnung] [Fr . ordre] [Ing. order] :
1 Bi r saynn O'un tmsayl stleri olarak byklk dzeyi.
2 Bi r ilevin ka kez trevinin akndn gsteren say; bi r t
r evli d enklemin en yksek trevli t er imi.
basamakl a [es. t. basamakl ebeke] [Al m. Stufengitter] [Fr .
chelon] [ng. chelon] : zgelmde ok byk zm gc ge
rektiinde baya a yerine kullanlan ve t am eit kalnlkta cam
yapr ak takmndan oluan krnm a.
basgzetir [Alm. Barostat] [Fr . barostate] [ng. barostat] : Basn de
net leyici ara.
basgzler [es. t . baroskop] [Al m. Baroskop] [Fr ., ng. baroscope] :
Ak hava basnc deiimlerini izleyen ara.
basn [es. t. tazyik] [Ah n . Druck] [Fr . prssion] [ng. pressure] :
Bi r akkann dedii yzeye uygulad itme ku vvet inin bi r i m y
zeye den t ut ar . '
basn bayrh [es. t. basn gradyenti] [Alm. Druckgefalle] [Fr .
gradient de pression] [ng. pressure gradient] : Basncn ebasn
izgilerine d ik dorultuda deiim hz ya da deiim or am.
basn kaymas [Alm. Druckverschiebung der Spektrdllinin] [Fr .
dplacement de pression] [ng. pressure shift] : Bi r nm kayna
nn yksek basn altnda d izge izgilerinin dalga boyunda
yol ata deiim.
basnler [es. t. barometre] [Al m. Luftdruckmesser] [Fr . baromt
re] [ng. barometer] ' : Ak hava basncn lmeye yarayan aygt.
basnlm [es. t. barometri] [Fr . baromtrie] [ng. barometry] :
Ak hava basn llerini deerlendiren et kinlikler .
basler, [es. t. manometre], [Al m. Druckmesser] [Fr . manometre,
manomtre gaz] [ng. manometer] : Bi r uunun basncn l
meye yarayan aygt. En yalm iinde'sv bulunan bi r U-borusu olup
kollar d aki sv dzeyindeki deiim basn deiimini ler.
basoler [es. t. piezometre] [Alm. Piezometer] [Fr . pizomtre]
[ng. piezometer] : Bi r svnn skabilirliini lmeye yar ayan
aygt.
b as t n a kafes [Al m. Bremsgitter] [Fr . grille suppresseur] [ng.
suppressor grid] : st-ein tesine yerlemi ve alt-ein geri
limind e t u t u lan i ki n ci l eksieik yaymn nleyici kafes.
17 beklenti
bast n [Fr., ng. suppression] : Bi r iimin bi r birleenini eleme.
basyklenim etkisi [es. t. piezoelektrik etki] [Al m. Piezeffekt] [Fr .
effet pizo-ectrique] [ng. piezoelectric effect] : Ki mi buzsullara
uygulanan basklarn elekt r iksel at mlar a dnmesi ve bunun ter
si olay.
basyklenimli buzsul [es. t. piezoelektrik kristal] [Al m. piezoelektrisc
her Kristall] [Fr . cristal pizo-lectrique] [t ng. piezoelectric
crystal] : Bi r elekt r ik ger ilimi et kisi ile bi r ekseni boyunca uzayan
ve baka bi r ekseni boyunca bzlen buzsul.
basyklenimli nla [es. t. piezoelektrik rezonatr] [Alm. piezoelekt
rischer Resonator, Kristall Resonator] [Fr . rsonateur pizo-lec
trique] [ng. piezoelectric resonator] Dalgal elekt riksel ger ilimle
nlanma getirilerek belir li sklkta ileysel titreimler elde etmeye
yarayan, basyklenimli buzsuldan kesilmi ubuk ya da p u l .
basyklenimli sahnga [es. t. piezoelektrik osilatr] [Al m. Kristallos-
zilator] [Fr . oscillateur pizo-lectrique] [ng. piezoelectric oscilla
tor] : evrimi iinde skl denetlemekle grevli bi r basyklenimli
nla buzsulu bulunan elekt r iksel salnga. Sesst retmekte ku l
lanlr.
basyklenimli rete [es. t. piezoelektrik jeneratr] [Al m. piezo
elektrische Generator] [Fr . gnrateur pizo-lectrique] [ng.
piezoelectric generator] : Elekt r iksel dalgal er ki l kayna olar ak
kullanlan buzsuJk evrim.
baat terim [Al m. Anfangsglied] [Fr . terme principal] [ng. leading
term] : Bi r l i kt e bulunduu teki t er imler e gre belli bi r zellike
baskn olan t er im.
banokt [es. t. orijin] [Alm. koordinaten Anfang] [Fr . origine des
coordonnes] [ng. origine of coordinates] : Yer lem atksnda
eksenlerin kesitii (balad) sfr yer lemli nokt a.
baucu [es. t. zenit] [Alm. Zenit] [Fr . znith] [ng. zenith] : Yery
znde ayakta d u r an bi r insann tepesi dorultusunda sonsuz uzak
ta bulunan nokt a. ani. bast.
bast bak. baucu
bayrlk [es. t. gradyent] [Al m. Gradient] [Fr ., ng. gradient] : Bir le
enleri, bi r sayl ilevin x, y, z yerlemlerine gre t ikel trevleri ola
rak tanmlanan ynlesel ilev.
beklenti [es. t. tahmin] [Al m. mathematische Erwartung] [Fr .
esprance mathmatique] [ng. expectation] : Deneysel verilerden
ve hesaplardan bel i r l i bi r sonucu bekleme.
belen
18
belen [es. t. minimum] [Alm. mindestmass] [Fr., ng. minimum] : Bi r
ilevin yaknlarnda bu lu nan nokt alar a baknca en dk deerini
ald nokt a; ilevin beleninde trevi safir deer alr.
belgin [es. t. tam] [Alm- klar] [Fr . clair] [ng. clear] : Ak olar ak
bei olan deneysel ve ku r amsal verilere ilikin.
belirsizlik lkesi [es. t . belirsizlik prensibi] [Al m. Unschrferelation]
[Fr . principe d' incertitude] [ng. uncertainty principle] : Doabilim-
sel lmlerde gid er ilmesi olanaksz bi r temel belir sizlik bulund u
unu bild ir en ilke. Bu belir sizlik ancak eciksel boyut lar d a ken
d i n i bel l i eder.
belirte [es. t. determinant] [Al m. Determinante] [Fr . dterminant]
[ng. determinant] : izgisel denklem takmlarnn zm iin
konulmu ilemsel bi r k u r a l ; n'incd dereceden bi r belirte, n d i-
ke ve n dize olar ak beklenmi n
2
sayl bi r izelge oluturur.
belirtik [es. t. eksplisit] [Al m. Explizit] [Fr . explicite] [ng. explicit] :
Anlatmda ve yazmda aka grnen bi r nicelik.
belirtke [es. t. seciye] [Al m. Charakter] [Fr . caractre] [ng. charao
< ter] : Bi r nesneyi benzerlerinden ayrt eden temel zellik, an i . ra.
belirtken [es. t . karakteristik] [Al m. charakteristisch] [Fr . caractris
tique] [ng. characteristic] : Bi r eyi benzerlerinden ayrt etmeye
yar ayan nit elik, ani. ralgn.
belirtken X-nlar [es. t. karakteristik rntgen ualar] [Al m. cha-
akteristische Rntgenstrahlen] [Fr . rayons X caractristiques] [ng.
characteristic x-rays] : 1 Bi r kar ek zdein ecik eksicik-
lernin kabuklara arasndaki eitli geilerinden kaynaklanan belirt
ken* d alga boyd aki X-mlan. 2 Bi r enin sat belir t ken nite
l i kl er tayan i k i n ci l X-nlan.
bellek [es. t. hafza] [ALm. Informationsspeicher] [Fr . mmoire] [ng.
memory] : Bilgi-ilerde bilginin korunduu ve gerektiinde erd-
ilebildii sa.
benek
(
[es. t. spot] [Alm. Lichtfleck] [Fr. punctiforme] [Ing. spot] :
Bi r eksicik nlar bor usunun grnt tabannda eksicik demet inin
arpmas ile ldayan yer .
benzeim [es. t . mabehet] [Al m. hnlichkeit' ] [Fr. similitude] [ng.
similarity] : Doabilimsel yaplan, zellikleri ya da u zbilimsel dav
ranlar asnd an. benzer lik gsteren nesneler ya da olaylar .
19
biim arpan
benzete [es. t. simiMatr] [Fr . simulat eur] '[ng. Simulat or] : Bi l i
nen bi r yapya benzeterek ku r u l a n ve o yapnn ileyiini izlemeye,
anlamaya yar ayan dzenek.
benzetim [es. t . simlasyon] [Fr ., ng. simulation] : Doabilinsel
bir yapnn zelliklerini ve u zbilimsel davrann 'baka bi r yap
ile gsterme.
bes-ek [es. t. pertot] [Abu . Pentode] [Fr ., ng. pentode] : Bi r fi t i l i ,
bi r alt, bi r st ei ve kafesi olan, havas alnm eksicik bor u
su.
beli nokta [Al m. Verfnfachpunkt] [Fr . point quintuple] [i n g.
quintuple point] : Be evr e' nin dengede 'bulunduu scaklk.
beta bozunumu bak. beta par al anm.
beta nlan [es. t . beta ualar] [Alm. Betastrahlen] [Fr . rayons
bta] [ing, beta rays] : Bi r metkin zdekten salman eksicikler-
den olumu eksi ykl parack nlan.
beta parac [es. t. beta partikl] [Al m. Betateilchen] [Fr . parti
cule bta] [t ng. beta particle] : Bet a paralanmas uasnd a ekir
d ekt en kan eksicik.
beta paralamm [es. t. beta aktiflii] [Al m. Betazerfall] [Fr .
dsintgration de bta] [i n g. beta dsintgration] : ecik ekirde
inin bi r eksicik kazand ya d a yitirdii, ancak b u arada ktle sa
ysnn deimedii metkin dnm.
beta salunlayc [Al m. Betaaussender] [Fr . metteur de bta] [ng.
bet emitter] \ Eks i ci k salarak bet a paralanmma urayan na-
et kin ^ekirdek.
biik [es. t . prizma] [Al m. Prisma] [Fr . prisme] [ng. prism] : Ia
r enkler ine ayrmak iin kullanan gen kesi t l i alt yzl saydam
nesne.
biiksel [es. t. prizmtik] [Atan. prismatisch] [Fr . prismatique] [Ing.
prismatic] : En az alt dzlemsel yzeyi olan gen kesit li saydam
biikle i l gi l i .
biim [es. t. ekil] [Al m. Form] [Fr . forme] [Ing. form] : D g
rn; bi r cismin yapsn or t aya koyan evre izgilerinin btn
l.
biim arpan [es. t. ekil arpam] [Al m. Formfaktor, Farmzahl] [Fr .
facteur de forme] [Ing. form factor] : Salm olaylarnda sac
biim yitimi 20
paracn olay et kileyen, biimle i l gi l i d u r u mu nu belir leyen k a t
say.
biim yitimi [es. t . deformasyon] [Al m. Deformierung] [Fr . dfor
mation] [ng. distortion] : Bi r doabilimsel yapnn ya d a ses, k
ve alanlar la i l gi l i bi r olayn dtan gelen et kiler le biirnirdn bozul
mas.
biim yitimi erWIi [es. t. deformasyon potansiyeli] [Al m. Dforma-
tionspotential] [Fr . potentiel de dformation] [Ing. deformation
potential] : Bi r met al ya d a yariletkenin buzsul rgsnde yer el
arpalm sonucu or t aya kan ve yapdaki zgr eksicikler i et kileyen
elekt r iksel er ki l .
biimlenim [es. t . formasyon] [Al m. Formierung] [Fr-, ng. formation}:
Bu zsu l bytmede oluan temel yapnn belirledii biime gir me.
bilgi [es. t. malumat] [Al m. Kenntnis] [Fr ., ng. information] : Do
amn nesne ye olaylar zerinde ku r amsal ya da grgl yold an
renilen ey.
bilgi-iler [es. t. komptr] [A\ m.Rechenmaschine] [Fr . ordinateur]
[ng, computer] : zlencelenmi ver iler zerinde bi r d i z i mantksal
sre uygulayarak sonulandran, ou eksicdksel yapda aygt. Bu n
l ar bi r d i zi kar mak u zbilimsel ilemi ok ksa bir sre iinde
sonulandrr.
bilgisayar [es. t. komptr] [Al m. Rechenmaschine] [Fr . ordinateur,
calculateur] [ng. computer] : ok sayda ar it met iksel ya d a mantk
sal ilemlerden oluan bi r ii, almas srada bi r iletmen'in ie
karmas gerekmek siz i n , nceden verilmi bi r izlenceye gre zde-
vi ml i olar ak yrten bi r ver i ileyici.
bilimsel gsterim [Al m. Wissenschaftliche Bezeichnung] [Fr . dsigna
tion sentifigue] [ng. scientific notmtion] : Bi r niceliin saysal
'tutarn 1 ile 10 arasnda bi r say ile 10'un stleri arpm biimin
de yazma yntemi; rnein, eksiciin yk 1,6 x 10~
19
coulomb'dr.
bireim [es. t . sentez] [Al m. Synthese] [Fr . synthse] [ng. synthesis] :
Bi r birleii dleninden ya da daha yaln yapdaki birleiklerden
elde etmeye yar ayan tepkileim ya da tepkieimler d izisi.
blrike [es. t . akmlair] [Al m. Akkumulator, Sammler] [Fr . accumu
lateur] [ng. accumulator] : El ekt r i k er kesi bi r i kt i r en , i k i met al
ek ile ersel bi r zeltiden oluan ve boalnca yeniden doldu-
r u labilen aygt.
birikim katsays [Fr . coefficient d' accumulation] [ng. accumulation
coefficient] : Bi r yzeyde yzerilen zdecik younlamas art ha
zmn, sz konu su zdeciklern deim evr esind eki yor u mu n a oran.
21
birleik
birim [es. t. vahit] [Al m. Einheit] [Fr . unit] [Ing. unit] : Bi r d oabt
limsel niceliin lm iin o nicelik cinsind en seilen ve 1 deerin
de saylan byklk.
birim gze [es. t. vahit hcre] [Alm. Elementarzelle, Gittereinheit] [Fr .
cellule unitaire, maille lmentaire] [ng. unit celi] : Bi r bu zsu l
yapsnn tm bakm zelliklerini tayan en kk temel bi r i mi .
birim ucay [es. t. kutup birimi] [Al m. Einheitspole] [Fr . ple unitaire]
[Ing. unit pole] : zde bi r mknatssal ucayd an bolukta 1 cm.
uzaa konu lu nca 1 d in' lik kuvvet le it ilen mknatssal ucay.
birinci sldirik yasas [es. t. termodinamiin birinci kanunu] [Al m.
Erster Hauptsatz der Wrmelehre] [Fr . loi premire de la thermody
namique] [Ing. first law of thermodynamics] : Is er kesinin ilevsel
edeerliini konu alan erke kor u nu mu yasas.
birincil eksicik [es. t. primer elektron] [Al m. Primrelektron] [Fr .
lectron primaire] [Ing. primary lectron] : Kzdrlm ya da
lcklarla dvlm bi r ekten salnan eksicik.
birincil evren nlar [es. t. primer kozmik nlar] [Al m. primren
kosmische Strahlen] [Fr . rayons cosmiques primaires] [Ing. primary
cosmic-rays] : Yer i n uunyuvarma gir meyen evren nlar.
birincil gze [es. t. pil] [Al m. Primrelement] [Fr . lment primaire,
pile lectrique] [Ing. primary celi] : Deiik i k i met alin erli
bi r zelti iine batrlmas ile oluan kimyasal tepMleimler sonu
cu bi r yk-sren kuvvet oluturan dzenek.
bi r i n ci l izge [es. t. primer Spekt rum] [Al m. Primresspektrum] [Fr .
spectre primaire] [Ing. primary spectrum] : Bi r krnm ann bi
r i n ci basamak izgesi.
bi r i n ci l kangal [es. t . primer bobin] [Al m. Primrspule] [Fr . bobine
primaire] [ng. primary coil] : Dalgal ger ilimler i ykseltmeye
ya d a alatmaya yar ayan bir dntrecin gir d i kangal.
birincil salm [es. t. primer emisyon] [Al m. Primremission] [Fr .
mission primaire] [Ing. primary mission] : Inlanan bi r zdek-
ten i ki n ci l salm uyar abilmek iin gelen i l k salm.
birleen [es. t. mrekkip] [Al m. Bauelement] [Fr . composante] [ng.
component ] : 1 Ynlesel bi r niceliin yer lem eksenleri zerin
deki izdmleri. 2 Bi r btn oluturan paralar.
birleik [es. t. mrekkep] [Al m. Zusammengeset z] [Fr . compos] [Ing.
Compound] : eitli elerin bel i r l i or anlar d a birlemesiyle olu
mu (zdek). ..
birleik alan kuram
22
birleik alan kuram [Al m. allgemeine Feldtheorie] [Fr . thorie des
champs unifis] {n g. tmified fied theory] : Genei grelilik ku r a
mnn, anmsal, elekt r iksel ve mknatssal al an l an bi r tek varl
n deiik grnmleri olar ak ileyen genellemesi.
blrleke [es. t. hasla, mrekkep] [Al m. Resultierende] [Fr . rsultan
te] [ng. rsultant] : Ayn trden b i r i akn ynlesel niceliin (kuv
vet, hz, alan) bi r l i kt e oluturduu et kiyi, tek bana oluturan
t op lam et kiye edeer ynlesel nicelik.
birletirim izgisi [Al m. Komibinationslinien] [Fr . ligne de combinai
son] [ng. combination line] : oklu er ke dzeyleri arasandaki bi r
geiten oluan eciksel izge izgisi.
birletirim d iziler i [es. t . kombinezon serileri] [Al m. Kombinations
serien] [Fr . sries de combinaison] [ng. combination sries] : Bi r
letirim kurallarna u ygu n olarak olumu izgesel izgi d iziler i.
birletirim i l kesi [es. t. kombinezon prensibi] [Al m. Kombinations
prinzip] [Fr . principe de combinaison] [ng. combination principle] :
i k i izgirin dalga saylan toplamnn ya da karannn, o izgedeki
nc bi r izginin dalga saym verdiini belir t en Ri t z i l kesi .
boum [Alm. Knoten] [Fr . noeud] [ng. node] : Duraan d algalar d a
titreim genliinin sfr olduu nokt alar .
Boh r dolancas [Al m. bohrsche Bahn] [Fr . orbite de Bohr] [ng.
Bohr orbit] : Bi r ecik ekirdeinin ekim alannda dolanan bi r
eksiciin ya da gne gibi byk bi r kenin, ekim allamnda do
lanan bi r u yd u nu n izledii kapal yrnge.
Boh r kuram [es. t, Bohr teorisi] [Al m. bohrsche Thorie] [Fr .
thorie de Bohr] [ng. Bohr theory] : eciklerin yapsnn ar t
ykl
1
ekirdeklerle, bunlarn evresinde d olanan eksicikler d en
olutuunu belir leyen y a n nicemsel ku r a m.
bor u [es. t. lamba] [Al m. Rhre] [Fr . tube, lampe] [ng. tube] : Ku l
lanm yerine gre ap deiebilen genellikle camd an yaplm iin
de ekler bulunan, havas alnm ya d a amaca uygun uunlarla
doldurulmu yuvak biimli kapal gere. Temel par ackt an alg
layan Geiger borularndan t elevizyon gTnt bor usuna ve eksicik
borularna dein deiik kullanm yer ler i vardr.
bor u saya [es. t . tp saya] [Alm. rhrenfrmiges Zahler, LorenzahU
gerat] [Fr . compteur tube] [ng. tube counter] : i k i ' yan kap ak
ve amacna gre bel i r l i bi r uun ile doldurulmu iinde i k i ei
bu lu nan er sayac.
23
bozunum rn
boalm [es. t . dearj] [Al m. Entladung] [Fr . dcharge] [ng. disch
arge] : Elekt r iksel enki evresinden yksek olan ykl bi r cismin
yk yit ir mesi.
boalm borusu [es. t. dearj tb] [Al m. Gasentladungsrohr] [Fr .
tube dcharge gazeuse] [Ing. gas discharge tube] : Dk basnl
bi r uunla doldurulmu ve iinde elekt r iksel boalmn olutuu
en az i k i ekli, i k i yan kapakl cam gibi yaltkan zdekten yapl
m bor u .
boalta [es. t. boluk tulumbas] [Al m. Vakuum Pumpe] [Fr . pompe
vide] [ng. vacuum pump] : Bi r oylu mu n uununu boaltmaya
yar ayan aygt.
boluk [es. t. vakum] {Al m. Leerer Raum, Vakuum] [Fr . vide] [ng.
vacuum] : zdekten arnm kapal oylu m.'
boylam [es. t. tul] [Ahn. Lnge] [Fr ., ng. longitude] : Yeryuvarnn
ucaylarmdan geen dzlemlerle arakesit emberlerinin, balang
olar ak alnan bir iyle olan asal aral,
boylandrma [es. t. normalize etme] [Al m. Normalisierung] [Fr .
normalisation] [ng. normalizing] : Nicemsel ileybilimde vjj dalga
ilevinin f | (Jj |
2
dx tmlevini bir e eitleme.
boyuna dalga [Alm. Lngswelle] [Fr . onde longitudinale] [ng.
longitudinal wave] : Titreim ya d a yerdeiim ynleci, dalgann
yaylan dorultusunda ynelmi dalga.
boyutlu ses [es. t . stereofonik es] [Alm. Stereophonisch] [Fr .
strophonique] [ng. strophonie] : Ses yaymnn uzaysal dair
lmnt kor u mak iin ayr alclar ile ayr yer ler den alglanp oylum-
sal nit elik kazandrHan ses dalgalar.
bozunum [es. t, dezentegrasyon] [Al m. Zerfall, Zersetzung] [Fr . .
dsintgration, dcomposition] [ng. dsintgration] : Bi r ecik
ekirdeinin kendiliinden ya da arpma le edindii metkinlik
sonucu, bi r ya d a bir d en fazla parack ya da lck salarak para
lanmas.
bozunum deimezi [es. t. radyoaktiflik sabiti] [Alm. Zerfaltsfaktor,
Zerfallskonstante] [Fr . constante radioactive] [ng. decay constant] :
Bi r metkin zdein et kinlik hznn, bozunmam zdek t ut arna
oran; zamann t er si boyut unda olan bu say, i l g i l i zdek iin bi r be
lir t ken saydr.
bozunum rn [es. t. dezintegrasyon mahsul] [Ahn. Zerfallsprodukt,
Folgeprodukt] [Fr . produit de dsintgration] [ng. decay product] :
Bi r metkin d izid e bu lu nan ecik ekirdeklerinin ardk dnm-
bozunum yan-yaarru
24
ler iyle ya da tek olayda metkin paralanm sonucu or t aya kan
yeni ekirdek.
bozunum yar-yaam [es. t. aktiftik periyodu] [Al m. Halbwertzeit]
[Fr . priode de radioactivit] [t ng. period of deay] : Imetkin
elerin et kinlikler inin, bataki deerinin yarma dmesi iin ge
en sre. ani. yar-yaam.
blmelendirim [es. t. ayarlama] [Al m. Eichung] [Fr . talonnage] [ng.
calibration] : Bi r aygtn lme yaramas iin belli birimler cin
sinden blmelere ayrlmas.
blnebilir [Alm. Spaltbar, Spaltfhig] [Fr . fissile] [ng. fissionable] :
Blntne uramaya yatkn ekirdek.
bolnm [es. t. fisyon] Al m. Aufspaltung, Spaltung] [Fr ., ng. fission]:
Ur anyu m gibi ar ecik ekirdeklerinin kend ilikler ind en ya d a
dtan gelen knck gibi paracklarn et kisi ile ikiye blnmesi. .
bolnm izges [es. t. fisyon spektrumu] [Aha.' Spaltspektrum,
Spaltneutronenspektrum] [Fr . spectre de fission] [t ng. fission
spectrum] : ekirdek blm ile retilen lnck yeinliinin erke
sine (ya da hzna) gre dalm ilevi.
bolnm rnleri [es. t. fisyon mahsulleri] [Al m. Spaltprodukten]
[Fr . produits de fission] [t ng. fission products] : Bi r ekirdek b-
lnm srecinde ortaya kan metkin ekirdekler.
bolnm verimi [es. t. fisyon randman] [Alm. Spaltausbeute] [Fr .
rendement de fission] [ng. fission yield] : ekirdek paralanmas
olaylarnda belir li bi r rnn yzdesi.
Brackett dizileri [es. t. Brackett serileri] [Alm. Brackettserien] [Fr .
sries de Brackett] [ng. Brackett sries] : Uyarlm hid r ojen e
cikler inin nm izgesinin kzlalt blgedeki izgi d iziler i.
Bragg afc [Alm. braggscher Winkel, Glanzwinkel] [Fr . angle de
Bragg] [ng. Bragg angle] : X-nlarmn buzsul yzeylerinden yan
sma as.
BriIIouin blgesi [Al m. Brillouin Zone] [Fr . zone de Brllouin] [ng.
Brillouin zone] : Bi r met al buzsul rgsnde, bi r eciksel erke d
zeyinden elde edilebilen tm erke deerlerinin ve dalga ilevlerinin
oluturduu srekli kme.
Brown devinimi [es. t. Brown hareketi] [Al m. brownische Bewegung]
[Fr . mouvement brownien] [ng. Brownian movement] : Bi r zel
tide asl ufak paracklarn srekli kaynamas; bu d evinim, z-
d ecikler in arpmalar sonucu olutuundan zdecik varlnn doru
dan kant saylr.
25
burulum esneklii
buu [es. t. sis] [Fr . brume, brouillard] [ng. mist, fog] : Su uuu
nun souk bi r yzey zerinde ya da havad aki toz ve erler zerin
. de ince d amlalar halinde youmasyla oluan bu lu t . bak. uuk.
bulu [es. t. keif] [Alm.Endeckung Fund] [Fr . dcouverte] [Ing.
discovery] : Bilinmeyeni, tannmayan arat rp bulup or t aya '
kar ma.
bulutsu [es. Vneblz] [Al m. Nebelfleck] [Fr . nbuleuse] [ng. nebu
la] : Yldzlararas uzayda uuk bu lu t u gibi donuk grnml bl-
gecikler.
Bunsen katsays [Al m. Bunsenkoeffizient] [Fr . coefficient de Bunsen]
[ng. Bunsen coefficient] : lnl basn ve scaklkta bi r i m oy
l u ml u svnn sogurduu uun oylumu t u t a n ile llen uun z
nrl.
burga [es. t. girdap] [Alm. Wirbel] [Fr . tourbillon] [ng. vortex] :
Bi r akkann bir blgesinin kend i yzeyine d ik bi r eksen evre
sinde dnmesi.
burga akm [es. t. girdapt akm] [Al m. Wirbelstrom] [Fr., courant
de Foucault] [ng. eddy current] : Som bi r iletkende, deien mk-
natssal alann i r ki l i ml e uyard, kend i zerine kapal, iie eri
ler zerinde dolanan akm.
burga akm yitii [es. t. girdapt akm kayb] [Akn . Wirbelstrom
verlust] [Fr . perte par courants de Foucault] [ng. eddy current
loss] : Bi r elekt r iksel aygtta burga akmnn yol at g yitii.
burgalarma [es. t. girdaplanma] [Al m. Wirbelstrmung] [Fr .
coulement turbulent] [ng. turbulent flow] : Bi r akkan iinde
devinen bir cismin, arkasnda kendi zerinde kapal ak izgileri
oluturmas.
buru [esi t. kuvvet momenti] [Al m. Drehkraft] [Fr . coupte de torsion]
[ng. torque] :1 Teet sel bi r kuvvet in, bi r nesneyi bi r nokt a
evresinde dnmeye zor layan et kisi. 2 Ku vvet i l e etkidii kuvvet
kolunun arpm.
buru zorlamas [Alm. Drehungsbeanspruchung] [Fr . effort de torsion]
[ng. torsional stress] ; Bi r cisme bu r u cu bi r yklenme uyguland
nda eksende oluan makaslama et kisi.
burulum [es. t. torsiyon] [Alm. Torsion] [Fr ., ng. torsion] : Bi r u cu
tutturulmu yuvaksal bi r ubuun ya da bi r t elin er kin ucuna
uygulanan bi r kuvvet iftinin yol at biim deiiklii.
burulum esneklii [es. t. torsiyon elastikiyeti] [Alm. Torsions-elastizi
tt] [Fr . lasticit de torsion] [ng. elasticity of torsion] : Bi r t e
burulum sarkac
26
l i n , bi r ubuun ekseni boyunca ynelmi b i r dng et kisind eki es
neklii. -
burulum sarkac [es. t . torsiyon sarkac] [Ai m. Drehpendel, Torsions
pendel] [Fr . pendule de torsion] [t ug. torsion pendulum] : Asl bi r
t elin ucuna tutturulmu bi r nesneden oluan ve t elin bu r u lu m es
nekliinden _ i l er i gelen salmmlar yapan sarka.
burulum t art ac [es. t. torsiyon terazisi] [Ai m. Drehwage, Torsions-
wage] [Fr . balance de torsion] [t ng. torsion balance] : Dey bi r
t eli bu r ar ak ok kk kuvvet ler i, rnein ktleler ekimini, yk
ler ekimini lmede kullanlan duyarlkl kuvvetler.
buruler [es. t. torsiyometre] [Aim. Torsionsmesser] [Fr , torsiomt-
re] [t ng. torquemeter] : Bu r u et kisi alt md aki katlarn esnek dav
ranlarn lmeye yar ayan ar a.
buzsul [es. t. kristal] [Ai m. Kristali] [Fr . cristal] [t ng. crystal] : Be
l i r l i bi r uzambgisel biim altnda kat lam zdek. Minilekte,
katy oluturan zdecifcler ve ecikler ok u yu ml u bi r dzenlenim
iinde sr alanr lar .
buzsul alar [es. t. kristal alar] [Ai m. Kristali Winkeln] [Fr . angles
de cristal] [ng. crystal angles] : Bi r bu zsu lu n doal yzeyleri ara
snda oluan deimez alar.
buzsul a [es. t. kristal a] [Ai m. Kristallgitter] [Fr . rseau
cristallin] [ng. crystal grating] : Bu zsu llar m yapsal dzenlenimle
r i ile X"inlar iin olutm^duklar krnm a.
buzsul alam [es. t. kristal alan] [Ai m. Kristallfeld] [Fr . champ
cristallin] [ng. crystal field] : eciklern ve erlerin bi r buzsul
rgs ikide yerleimlerinden kaynaklanan yer el d ur uk elekt r ik
al am,
buzsul alg [es. t . kristal dedektr] [Aln. Kristalldetektor] [Fr .
dtecteur cristal] [t ng. crystal detector] : El ekt r i k akmna bi r
ynde kartndan daha byk diren gsteren alg tr.
buzsul bilgisi [es. t. kristalografi] [Aim. Kristallehre] [Fr . cristallogra
phie] [ng. crystallography] : Bu zsu llar m d biimlerini ve i yap
larn inceleyen bi l i n i dal.
buzsul zmleme [es. t. kristal analizi] [Akn . Kristallstruktur
untersuchung] [Fr . analyse de cristal] [ng. crystal analysis] :
X-nilan krnm ile bi r buz sulu oluturan eoiklerin, erlerin
ya da zdeciklerin uzay iindeki yerleimlerini belirleyerek yapla
rm aydnlatma yntemi.
27
bkl um titreimi
buzsul dizgesi [es. t. kristal sistemi] [Ai m. Kristallsystem] [Fr .
systme cristallin] [ng. crystal system] : Bu z su l l a n bakm dz
lemler inin, bakm eksen ve zeklerinin irne ve sayma gre
kmelendirme.
buzsul izgeizer [es. t. kristal spektrografi] [Ai m. Kristaspektrograph]
[Fr . spectrographs cristal] [t og. crystal spectrograph] : tzge ver ici
gere olar ak kalsit gibi bi r bu zsu l ku llanan ve izge r esimler i ekil
mesine yar ayan aygt.
buzsul kat [es. t. kristalin] [Aim. Kristallinisch] [Fr . solide cristalline]
[ng. crystalline solid] : ecik ya da zdeciklerl bir buzsul rgs
iinde dzenlenmi kat zdek.
buzsul olmayan [es. t . amorf] [Aim. unkristallinisch] [Fr . amorphe]
[ng. amorphous] : zdeciklerl bel i r l i bi r dzen iinde bulunma
yan kauuk, cam gibi zdeklerin nitelii.
buzsul rgs [es. t. kristal rgs [Ai m. Kristallgitter] [Fr . rseau
cristallin] [ng. crystal lattice] : Buzsullarn -boyutllu yapsal r
gs.
buzsul saat [es. t. kuvarsl saat] [Ai m. Quartzuhr] [Fr . chronographe
quartz] [ng. quartz clock] : Zaman admlamas bi r kuvar s buz-
su iu n t it reimleri ile dzenlenen elekt r ik saat i.
buzsul tltreken [es. t. kristalli osilatr] [Ai m. Oszillatorquartz] [Fr .
oscillateur cristal] [ng. crystal oscillator] : evrimine yerle
t i r i l en basyklenimli bu zsu l i l e skl kararl bi r deerde tutu
lan t it r eim evrimi.
buzsullanma [es. t . kristaize olma] [Ai m. Kristalisation] TFr.
cristallisation] [ng: crystallisation] : Bi r zdein zeltiden, sv
ya da uuk halind en kat hale geerken -boyutlu, dzenli bi r bi
im almas.
buzsullam bak. buzsullanma.
bkc dng [es. t. bkc moment] [Ai m. Biegungsmoment] [Fr .
moment de flexion] [ng. bending moment] : Esnek bi r ubuk b
klnce her yer inde oluan geri get ir ici kuvvet dngs.
bklgen [Ai m. biegsam, geschmeidig] [Fr ., ng. flexible] ; Bklme
esneklii gsteren.
bklgenlik [es. t. fleksibilite] [Ai m. Biegsamkeit] [Fr . flexibilit]
[ng. flexibility] : Krlmadan esnek olar ak bklebilme zellii.
bklm titreimi [Aim. Biegeschwingun] [Fr . vibration ' due la
flexion] [ng. bending vibration] : Esnek bklgenlikten i l er i ge
len enine titreim.
brg
28
brg [es. t. perde] [Ahn. Schirm] [Fr . cran] [Ing. screen] : 1
zerine grnt drmeye yar ayan kuma, cam ya da hldar
dzlem gere. 2 Bi r aygt ya da bi r yer i mknatssal ve elekt
riksel alanlardan yaltmak iin kullanlan d emir engel.
brgleme [es. t. perdeleme] [Al m. Abschirmung, Schirmung] [Fr .
effet d' cran] [ng. Screening] : 1 Bi r mknatssal ya da elekt
riksel alann bi r blge iindeki et kisini bi r met al brg ile kesme.
2 Bi r ecik ekirdeinin d yrngelerde dolanan eksiciklef
zerindeki et kisinin ar ad aki eksicikler le engellenmesi.
brgt [es. t. zrh] [Al m. Schirm] [Fr . bouclier, blindage] [ng. shield]
1 Inmlardan kor u ma zellii olan sourgan zdekten yapl
m dzenek. 2 Eksi ci k borusunda n demet inin yemUini
denetlemekte kullanlan ek.
byklk [Al m. Grsse] [Fr., ng. magnitude] : Doabilimsel bi r ni
celiin saysal ls.
byte [es. t. pertavsz] [Al m. Lupe, Linse] [Fr . lentille de la loupe]
[Ing. magnifying lens] : Verdii bym sanal grnt i l e kk ci
simler i incelemeye yar ayan yakn odakl yaknsak mercek.
bytm [Al m. Vergrsserung] [Fr . grandissement] [ng. magnifica
tion] : Bi r nesnenin, bi r ksal aygtta oluan grntsnn b
yklnn nesnenin byMune or am.
bytm gc [Alm. Vergrsserungs kraft] [Fr . grossissement] [ng.
magnifying power] : Bi r cismin, bi r ksal aygt araclyla g
rnen asal byklnn aygtsz grnene oran.
bzlm [es. t. kontraksiyon] [Alm. Zusammenziehung, Verengung]
[Fr ., ng. contraction] : Scaklk, kuvvet gibi bi r d et ki ile ya
da zdecik d evinimi ile bi r cismin boyutlarnn klmesi.
C
Carnot evrimi [es. t. Carnot devresi] [Alm. Carnotscherprozess] [Fr .
cycle de Carnot] [ng. Carnot' s cycle] : En yksek ver imi salamak
iin, s kaynaklan ile en et kin s alverii koullann salayan
islerge.
Celsius lei [es. t. Celsius derecesi] [Al m. Celsius Skala] [Fr .
chelle thermomtrique Celsius] [Ing. Celsius scale] : Suyun donma
scaklm 0 ve lnl koullar altnda kaynama scakln 100
derece sayarak dzenlenen scaklk lei.
29
apraz kiptenim
cval alam [es. t. malgama' ] [Ai m. Amalgam] [Fr . amalgame] [Ing.
amalgam] : Cvann baka bi r metalle oluturduu alam,
cval k yay [Aim. Quecksilberbogen] [Fr . arc au mercure] [ng.
mercury arc] : Cva uuu ile doldurulmu bi r cam bor u indeki
i ki ee uygulanan yksek ger ilim ile akmmknatssal dalgalar
masyla oluan bi r tr elekt r iksel boalm.
Compton eksicii [es. t. Compton elektronu] [Aim. Rckstossetektron]
[Fr . lectron de Compton] [ng. Compton electron] : Yksek er keli
bi r nm nicemi ile etkileim sonucu d evinir lik er kesi ar t an
eksicik.
Compton kaymas [es. t. Compton deplasman] [Ai m. Comptonverschi-
ebung] [Fr . dplacement Compton] [ng. Compton shift] : Salan
bi r X-n niceminin, bi r eksicikle etkileimi sonucu dalga boyunun
deiimi,
Compton olay [es. t . Compton tesiri] [Ai m. Comptoneffekt] [Fr .
effet Compton] [ng. Compton effect] : Bi r eksicikle bi r icn et-
kHemesi sonucu, salan X-anlanmn scaklnn dmesi, dalga bo
yunun bymesi.
Curie noktas Alm. Curie Punkt] [Fr. point de Curie] [ng. Curie
point] : Demirmknatssal bir zdein dizilmknatssal d u r u ma ge
tii scaklk.

alayan saana [es. t. kozmik n saana] [Aim. Kaskaensch-
auer] [Fr . gerbe de rayons cosmiques] [ng. cascade shower] :
Yksek er keli bi r eksicik, bi r zdek iinden geenken kend i er
kesi .basamanda lcklar, bunlarn da eksicik ve art ck ift
ler i oluturmas.
akm erkili bak. kvlcm erkili.
alkant [es. t. teevv] [Ai m. Ftackend] [Fr. vacillation] [ng.
unsteadiness] : Bi r er ki l kaynanda gzlenen ve doal salnm
sklklanyla i l gi l i olmayan dzensiz deiimler.
ap [es. t. kutur] [Ai m. Durchmesser] [Fr . diamtre] [ng. diameter]:
Bi r emberin zeinden geen bi r dorunun emberi kestii ki
nokt a arasndaki uzaklk.
apraz kiplenim [es. t. apraz modlasyon] [Ai m. Kreuzmodulatm]
[Fr . modulation croise][ ng. cross modulation] : letim orta-
apraz ucaylanm
30
mi n i n izgisel olamayndan kaynaklanan ve ist enen bi r imlemin
istenmeyenle Mp l en i mi .
apraz ucaylanm [es. t. apraz polarizasyon] [Ai m. Kreuzpotarisation]
[Fr . polarisation croise] [ng. cross polarization] : Elekt r iksel
alan ynlecinin, istenen bi r ucaylanm dorultusuna d i k olan bir
leeni.
ark [es. t. trbin] [Ai m. Turbine] [Fr ., ng. turbine] : Hzl akan
su ve basnl uukla dnen t ekerlek biimli ilerge.
arplm [es. t. distorsiyon] [Ai m. Verzerrung] [Fr . distorsion] [ng.
distortion] : Ykseltici aygotlardaki przler yznden bi r grn
tnn, bi r sesin ya da bi r titreim biiminin bozulmas.
arpma [Ar m. Stoss] [Fr ., ng. collision] : zgr i k i cismin yeterin
ce yaklaarak bi r bi r l er i n i et kiled ikler i sre. Bu srada, genellikle
bi r er ke ve d evinir lik alverii olu r .
arpma younluu [Ai m. Stossichte] [Fr . densit de chocs] [ng.
collision density] : Bi r lnck ortam iinde b i r i m oylu md aki z-
dek tutarnn, lncklarla b i r i m zamana den ar pma says.
arpma dalgas [Aim. Stosswelle] [Fr . onde de choc] [ng. shock
wave] : 1 Basn ve scakln brden artmasyla i l gi l i deiim
dalgas. 2 Gl bi r t ed ir ginin ya d a hzl bi r nesnenin ses hzm
amas srasnda havada oluturduu atm.
at [es. t. asi] [Ai m. Aufbauplatte] [Fr . chssis] [i n g. chassis] :
Bi r aygt ya da dzenei tayan, genellikle met al yap.
ekim [es. t. cazibe] [Ai m. Anziehung] [Fr ., ng. attraction] : Nesn e
l er i n anmsal, elekt r iksel ve mknatssal n it elikli kuvvet ler le bir
bir ler ini, ekmeleri.
ekin [es. t. nklid] [Ai m. Atomkern] [Fr . nuclide] [i n g. nuclide] :
A ktle numaras, Z ecik numaras ve ekirdeksel er kesi ile belir
lenen bi r ecik ekirdei ya da bel i r l i bir yerdei.
ekincik [es. t. nkleon] [Ai m. Nukleon] [Fr . nuclon] [i n g. nuclon]:
ecik ekirdeini oluturan t emel paracklardan her b i r i .
ekingenlik [es. t . relktivite] [Fr . rluctivit] [ng. reluctivity] :
Mknatssal geirgenliin t er si.
ekirdek [es. t. nve] [Ai m. Kern] [Fr . noyau] [ng. nucleus] : Bi r
eciin tm ktlesinin, tm art yknn topland eksicik ka
buu altndaki yaklak 10"
13
cm. boyu t lu parack.
31
eklr d eks el f i r m
ekirdek bilgisi [es. t . nkleer fizik] [Ai m. Kemphysik] [Fr . physique
nuclaire] [l u g. nuclear physics] : ecik ekirdeinin yapan ve
zelliklerini inceleyen doabilim dal.
eklrdeksel aslt [es. t. nkleer fitim] [Aim.Kernemulsion] [Fr .
mulsion nuclaire] [ng. nuclear emutsion] : Ykl paracklarm
izler ini mi n i dzeyde t anecik d i zi l er i d u r u mu nd a gsteren zel
aslt.
eklrdeksel bolnm bak. bolnm.
eklrdeksel denklem [es. t. nkleer reaksiyon denklemi] [Ai m.
Kernreaktionsgleichung] [Fr . quation nuclaire] [ng. nuclear
equation] : ekirdek etkileimlerinde oluan zdek ve er ke dei
imlerini gsteren d enklem.
eklrdeksel dlzmknatshk [es. t. nkleer paramanyetizma] [Ai m.
Kernparamagnetismus] [Fr . paramagntisme nuclaire] [ng. nuclear
paramagnetism] : elardekmknatssal iftucay dngleri ile i l g i l i d i-
zilmknatslk.
eklrdeksel dnm [es. t . nkleer transmutasyon] [Aim. Kernum
wandlung] [Fr . transmutation nuclaire] [ng. nuclear transmuta
tion] : Uygun ekirdek tepkilesinleriyle bir enin eciMerini ba
ka bi r eninkilerine dntrme.
eklrdeksel eksicik [es. t. nkleer elektron] [Ai m. Kemelektron] [Fr.
lectron nuclaire] [ng. nuclear electron] : Bi r ecik ekirdein
den salman eksicik.
eklrdeksel erke [es. t. nkleer enerji] [Ai m. Kernenergie] [Fr .
nergie nuclaire] [ng. nuclear energy] : ecik ekirdeklerinin b
lnme, kaynama ya da paralanma gibi olaylar srasnda sourduu
ya da^ sald er ke.
eklrdeksel erkil erke [es. t . nkleer potansiyel enerji] [Ai m. Kernbin
dungsenergie] [Fr . nergie potentielle nuclaire] [ng. nuclear poten
tial energy] : Bi r ekirdekte, ekirdekalt t anecikler arasndaki e-
kir d eksel kuvvetlere zg t op lam er ki l er kenin ortalamas.
eklrdeksel eizler [es. t. nkleer izomerler] [Ai m. Kernisomerien]
[Fr . isomres nuclaires] [ng. nuclear isomers] : Bi r enin kt
leler i ve ykleri zde, tmetkin bozu nu m katsaylar deiik olan
ekirdekleri,
eklrdeksel fi n i [es. t. nkleer spin] [Ai m. Kernspin] [Fr . spin
ekirdekael g
32
ekrdeksel g [es. t. nkleer g] [Al m. fCernkraft] [Fr . puissance
nuclaire] [ng. nuclear power] : Isveren bir ekrdeksel tepkile-
imde ortaya kan kullanlr g.
ekrdeksel kaynam tes. t. nkleer fzyon] [Alm. Kernverschmelzung]
[Fr . fusion nuclaire] [ng. nuclear fusion] : Hid r ojen gibi yeni
ecik ekirdeklerinin kaynaarak helyum gibi daha ar ecik e
kir d ekler i oluturmas.
ekrdeksel kuvvetler [es. t. nkleer kuvvetler] [Al m. Kernkrafte] [Fr .
forces nuclaires] [ng. nuclear forces] : ecik ekirdeklerini olu
t uran nelcik ve lmck gibi ekirdekalt par acklar arasndaki
akmmlcnatssal ya da anmsal nit elikt e olmayan ekirdee zg
kuvvet ler . '
ekrdeksel mknatssal nlanm [es. t. nkleer manyetik rezonans]
[Alm. kernmagnetische Resonanz] [Fr . rsonance magntique
nuclaire] [ng. nuclear magnetic rsonance] : ecik ekirdekleri
nin bi r mknatssal alan iinde akmmknatssai bi r dalga ile
nlanm a gir mesi.
ekrdeksel mknatssal dng [es. t. nkleer manyetik moment] [Al m.
Kernmagnetmoment] [Fr . moment magntique nuclaire] [ng.
nuclear magnetic moment] : Asal devinirlii olan bi r temel para
cn mknatssal dngs.
ekrdeksel ecik [es. t. nkleer atom] [Al m. hochionisiertes Atom,
nacktes Atom] [Fr . atome dpouill d' lectrons, atome nuclaire]
[ng. nuclear atom] : evrel eksicikler ind en soyulmu plak e
cik ekirdei.
ekrdeksel paraUnm [es. t. nkleer paralanma] [Al m. Kernzert
rmmerung] [Fr . dsintgration nuclaire] [ng, nuclear dsintg
ration] : Bi r ekirdein alfa paracklar, nelcikler, ikincik ya da
hooklarla dvlmesi sonucu ya da doal metkinlikle bir ya da
birok parack salarak paralanma sreci.
ekrdeksel say [es. t. nkleer say] [Al m. Kernzahl] [Fr . nombre
nuclaire] [ng. nuclear number] : Bi r ecik ekirdeinde bulunan
ekincikler says.
ekrdeksel tepkelmler [es. t. nkleer reaksiyonlar] [Al m. Kernreak
tionen] [Fr . ractions nuclaires] [ng. nuclear reactions] : Bi r e
cik ekirdeinin baka ecik ekirdeine, bi r yerde ekirdee
dnt, yldzlardaki sl ekrdeksel sreler ya da tepkileim-
likler d e ve baka insan yaps dzeneklerde oluan sreler.
33
e km e zor la m a s
ekirdeksel tepkUeimlik [es. t . nkleer reaktr] {Aln. Aiomreaktor,
Kernreaktor] [Fr. racteur nuclaire] [ng. nuclear reactor] : e
kir d eksel er ke, inetkin yerdeler ya d a yap ma eler retmek
iin demetlenebilir ekirdleksel zincir tepMlenmemnin olustulduu
dzenek.
ekirdeksel topaldanm [es. t . nkleer paketlenme] [Am. Kernteilche
nanordnung] [Fr . tassement nuclaire] [ng. nuclear packing] :
Bi r eciin ekirdei iindeki paracklarn topaklanmas.
ekirdeksel ucaylanm [es. t. nkleer polarizasyon] [Alan. Kempolari-
sation] [Fr . polarisation nuclaire] [ng. nuclear potarization] :
ecik ekirdeklerinim f i n ! mknat ssal Idngleinin bi r ynde
d iziler ek i r i boyut t a mknatssal dng oluturma sreci.
ekirdeksel retken tepkeimlik [es. t . Breeder reaktr] [Aln.
nuklearer Brter] [Fr . surrgnrateur nuclaire] [ng. nuclear
breeder] : Her 'bolnm il^ anda, olayd a kullanlan aan
tutarda blnebilir zdek oluan tepldleimlik.
ekirdeksel yakt [es. t . nkleer yakt] [Al m. Kernbrennstoff] [Fr .
combustible nuclaire] [ng. nuclear fuel] : ekirdeksel blnm
ya d a ekirdeksel kaynam srelerinde har canan zdek.
ekirdeksel yap [es. t. nkleer yap] [Al m. Kernaufbau] [Fr . struc
ture nuclaire] [l og. nuclear structure] : ecik ekirdei iinde
ekinoiklerin dzeni.
ekirdeksel yldz [es. t . nkleer yldz] [Al m. Kernstern] [Fr . toile
nuclaire] [nig. nuclear star] : ekirdeksel paralanma sonucu olu
an ykl t anecikler in sis odas, kabar ck odas ya d a fotoraf
yapra gibi gsteri gerelerinde br akt klan bi r nokt ad an balayan
izler .
ekirdeksel yk [es. t . nkler yk] [Al m. Kerntadung] [Fr . charge
nuclaire] [ng. nuclear charge] : Bi r ecik ekirdeindeki t op lam
art elekt r ik yk.
ekirdeksel zincir tepkileimi [es. t. nkleer zincir reaksiyonu] [Al m.
Kernkettenreakton] [Fr . raction nuclaire en chane] [ng.
nuclear chain reaction] : Balaynca srp giden ve hz gittike
artan ekirdeksel blnme.
ekme snn [Al m. Zugspannungsgrehze] [Fr . tension ultime de trac
tion] [ng. ltimate tensile stress] : Esnek bi r cisme uygulanabilen
en byk ku vvet in bat aki kesit e oran.
ekme zorlamas [es. t. traksiyon tansiyonu] [Al m. Zugspannung] [Fr .
tension de traction] [ng. tensile stress] :;Bi r cismin kopuncaya dek
ekl
7
34
dayanabildii, bi r i m kesit i bana den ekme ku vvet i ile-llen
zor lanma, ani. salamlk. .
ekl [es. t. akul] [Alan. Lotleine, Lotsahnur] [Fr . plomb, fil plomb]
[ng. plumb line] : Dey 'dorultuyu bu lmak iin kullanlan, ucu
n a arlk asl i p .
li [es. t. impedans] [Al m. Wellenwiederstand] [Fr . impdance]
[nig. impdance] : Dalga tayc ortamn src kaynaa kar gs
terdii hzla oranl d ir eni ku vvet inin ranhJk deimezi.
embersel ucaylanm [es. t . dairesel kutuplanma] [Al m. kreisformige
Polarisation] [Fr . polarisation circulaire] [ng. circlar plarization]:
Dzlem ucayl , u ygu n yneltilmi bi r ift krc eyrek dalga
yap r akt an geirerek emibersel ucayl a dntrme.
eper erkesi [es. t . cidar enerjisi] [Fr , nergie de paroi] [ng. wall
energy] : Tersine ynelmi demirmknatssal blgeler arasndaki
b i r i m smr yzeyi bana den er ke.
evire [es. t. konvertisr] [Al m. Unformer] [Fr . convertisseur]
[ng. converter] : Dz akm dalgal akma eviren ya d a bunun
t er sin i yap an elekt r ik ilergesi. >
evirge [es. t. transdktr] [Al m. Energiewandler, Signalformer] [Fr .
transducteur] [ng. transducer] : Elekt r iksel, sessel, ksal titreim
or t amlar arasna yerletirilerek bunlarn bi r i n i n tekine evril
mesini salayan g dntrc aygt.
evirgen tepkeimlik [es. t. enversr reaktr] [Al m. Konverter, Kon
versionsreaktor] [Fr . racteur convertisseur] [ng. converter reac
tor] : Ilrnck kap ar ak bi r tr blnebilir zdei baka bi r t r b
lnebilir zdee eviren tepkileimlik.
eviri arpan [Al m. Umrechnungsfaktor] [Fr . facteur de conversion]
[ng. conversion factor] : Bi r nicelii, verildii bir imler d en baka
bir imler e dntrmek iin (kullanlan deimez arpan.
evre izgisi [es. t. profil izgisi] [Al m. Vmgrenzungslinie] [Fr ., ng.
contour] : 1 Bi r nesneyi ya d a yzeyi saran en d izgi. 2
Bi r izgenin zel bi r izgisinin ya da bi r kuann yeinlik dalga
boyu dalm erisi.
evre scakl {Al m. Vmgebunstemperatur] [Fr . temprature ambian
te] [ng. ambient temprature] : Uun ya da sv bi r ortamn scak
l.
evrel eksicik [es. t. d elektron] [Al m. kernfemes Elektron] [Fr .
lectron priphrique] [ng. peripheral lectron] : Bi r eciin
grnr izgesel izgilerini, sl nmlarm ve kimyasal zelliklerini
belir leyen d eksicikler d en b i r i .
35 nla
evrim [es. t. devre] [Alm. Kreis, Schaltung-] [Fr ., ng. circuit] :
Elekt r iksel erke retecinin u caylar ma 'balanarak kesiksiz bi r i l et i m
yolu oluturan ilet ken aygtlar ya d a gereler d i zi si .
evrimkeser [es. t. devre kesicisi] [Al m. Unterbrecher] [Fr . disjonc
teur] [ng. circuit breaker] : Olaan ya da olaand koullarda
bi r evrimi kesen akmmknatssal aygt.
eyrek dalga yaprak [Ai m. Lambda/4-B lattchen] [Fr . lame quart
d' onde] [ng. quarter-wave plate] : iftknlml bi r zdkten, k
eksenine kout kesilmi, bel i r l i b i r dalga boyu iin olaan ve ola-
and nlar arasnda %/2 evre srmesi oluturacak kalnlkt a
yapr ak.
karm [es. t. fark] [Alm. Unterschied] [Fr . diffrence] [ng. diffe
rence] : Ayn trden i k i niceliin saysal deerlerinden bi r i n i n t e
kind en ar t a kalan.
dtanm basleri [es. t. diferansiyel manometre] [Al m. Differential
manometer] [Fr . manomtre diffrentiel] [ng. differential mano
meter] : Basn karmlarn len aygt.
karm ykselteci [es.-1, diferansiyel amplifikatr] [Ai m. Differential^
Verst rker, Differenzverstrker] [Fr . amplificateur diffrentiateur]
[ng. difference amplifier] : kts, i k i gi r d i karmnn bi r ilevi
olan ykselte.
k elisi [es. t.. k impedans] [Al m. Ausgangsscheinwiderstand]
[Fr . impdance de sortie] [ng. output impedance] : Bi r evirecin
yke .gsterdii dalga d ir enci,
kma [es. t. dislokasyon] [Al m. Versetzung] [Fr., ng. dislocation]:
Bi r btzsul rgsnn biimlenininde bi r i ml er i n yer ind en kaymas,
kt [Al m. Ausgabe] [Fr . sortie] [ng. output] ; Bi r ilergeden alnan
yar ar a g.
kt dntreci [es. t. k transformatr] [Alm. Aus gangstrans-
formator, Ausgangsbertrager] [Fr . transformateur de sortie] [ng.
output transformer] : Eks i ci k bor u su i l e seslengi arasna bala
nan klt dntre.
ktler [Alm. Ausgangsleistungsmesser] [Fr. compteur de rende
ment] [ng. outptmeer] : Ses ykseltecinin g ktsn lmeye
yar ayan aygt.
n bak. tim.
nla [es. t. rezonatr] [Al m. Resonator] [Fr . rsonateur] [ng.
resonator] : ztitreim sklna eit bi r src skln etkisinde
kalnca yein bi r titreime, mlamma giren aygt.
mlanm
36
nlanm [es. t. rezonans] [Al m. Mitschwingung] [Fr . rsonance] [ng.
resonance] : Salnnd bi r d izgenin, yinelenen bi r src kuvvet et
k i s i altnda yapt zor la salmmlann, src sklik srlen dizge
n i n atitesim siklama eit ' oknca ok 'byk genlikler e kana sre
ci .
nlanm evrimi [es. t . rezonans devresi] [Al m. Resonanzstromkreis]
[Fr . circuit rsonance] [tnig. resonance circuit] : r kilmi ve sa
t epkinlflkler i eit olu nca elisi oh m d ir encine ind ir genen evrim. Bu
d u r u md a dalgal akm en byk deerini bu lu r .
mlanm genilii bak. yar-doruk genilii
nlanm girimi [Al m. durch Resonanz Eindringen] [Fr . pntration
rsonance] [ng. resonance penetration] : ekirdein er ke dzey
ler ind en birine u ygu n den er ked eki bi r ykl paracn, sz ko
nu su ekirdee soku lma sreci.
mlanm hali [es. t. rezonans hali] [Al m. Resonanzzustand] [Fr .
tat de rsonance] [ng. resonance state] : mlamm anmna yol
aan uyarlm d u r u m.
nlanm nm [es. t . rezonans radyasyonu] [Al m. Resonanzstrah
lung] [Fr . radiation par rsonance] [l og. resonance radiation] :
Ken d i sklnda bi r nmla uyarlm d u r u ma karlan bi r uun
zdeinin nm.
mlamm skl [es. t . rezonans frekans] [Al m. Resonanzfrequenz]
[Fr . frquence de rsonance] [ng. resonant frequency] : 1 Bi r
sakngac en byk genldke salmdrabilen src kuvvet skl.
2 nkilimsel t ep kisi sal t epkisine eit olan bi r nlanm ev
r i mi n i n ztitreim skl.
mlamm sourumu [es. t . rezonans absorpsiyonu] [Al m. Resonanzab
sorption] [Fr . absorption par rsonance] [ng. resonance absorption] :
Bi r zdein lck ya da parack sourumunu bet imleyen etkileim
kesit inin u ygu n nlanm er kesi deerinde dorua ulamas.
plak parack [es. t . plak partikl] [Al m. nacktes Teilchen] [Fr .
particule nue] [ng. bare particle] : Tm ksieik katmanlarn yi
tirdii varsaylan temel parack.
ift-ift ekirdek [Ai m. grade-grade Kern] [Fr . noyau pair-pair] [trug.
even-even nucleus] : ift sayda nelcik i l e ift sayda lncktan
oluan ekirdek.
ift-eksenli buzsul [es. t . ift eksenli kristal] [Al m. zweiachsiger
Kristall] [Fr . cristal biaxe] [ng. biaxial crystal] : tki ynsemez-
l i k dorultusu, i k i ekseni olan ynser bu zsu l.
37
ifttcay dngs
ift-evreli [es. t. iki fazl] [Ahn. Zweiphasig\ [Fr . diphas] [ng. two
phase] : SiiHiklan. eit dalgal i k i akm ar ama n/ 2 evr e srmesi
gir mesi zellii.
ift oluumu [Al m. Paarbildung] [Fr . production de paires] [ng.
pair production] : Bi r ekirdein ya da bi r eksiciin yaknndaki
yein elekt r ik alanndan geen bi r lcm, bi r eksicik i l e bi r art-
caa dnmesi.
ft-tek ekirdekler {Al m, grade-ungrade Kerne] {Fr . noyaux pairs
-impairs] [ng. eventodd nuclei] : ift sayda neHcik i l e tok sayda
hmaktan oluan ekirdekler.
ift yokolumu [Al m. Paarvernichtung] [Fr . annihilation de paires]
[ng. pair annihilation] : Bir eksicik i l e bi r artcm bi r yer e gelince
bi r bi r i n i yokedileri sonucu edeer t u t ar d a er ke ma sreci.
iftba [Al m. Doppelbindung] [Fr . liasion double] [ng. double bond] :
Bi r kimyasal bir leikt e i k i ecii birletiren i k i deerlikli ba.
iftbik [es. t. ift prizma] [Atan. Zwillingsprisma, Biprsma] [Fr .
biprisme] [ng. biprism] : Bi r k kaynann i k i grntsn olu
t u r a n t aban tabana vermi gensel, ince, saydam biik ift i.
iftkrlm [Al m. Doppelbrechung] {Fr . brfringence] [ng. birefrin
gence] : Ki m i bu zsu Uann ve yorok zdeklerin k mlarm ge
irirken i k i birleene ayrmas; bu nlar d an b i r i genellikle k i r i l i m
yasalarna u yar , t eki uymaz.
iftmetal [es. t. bimetal] [Al m. Bimetall, Verbunguss] [Fr . bimtal]
[ng. bimetal] : Deiik trden eit i k i met ai yapran boylu bo
yunca perinlenmesiyle elde olu nan if t; 'bu i k i met alin genleme kat
saylar deiik olunca, scaklk deiince bklr ve scaklk l
mede ya da scaklk denet iminde kullanlr.
iftecksel [es. t . diatomik] {Al m. doppelatomig, zweiatomig] {Fr .
diatomique] [ng. diatomic] : zdeciLnde i k i ecik bu lu nan
(zdek). rn. Hid r ojen , H 2 .
iftucay [es. t . dipol] [-Alm. Dipol] [Fr . diple] [ng. dipole] : Ar ala
rnda kk bi r uzaklk bu lu nan, kar t i ml i eit ilci elekt r ik ykn
den oluain yap.
iftucay dngs [es. t. dipol moment] [Ahn. Dipolmoment] [Fr .
diple moment] [ng. dipolmoment] : Aralklar d olan ^ q <gibi
i k i ykn (ya da i k i mknatssal ucaym) oluturduu yap i l e i l gi l i ,
gd ile ya d a md i l e tanmlanan ynlesel nicelik.
iftucay ynelimi 38
iftucay. ynelimi [es. t. dipol ynelimi] [Fr. .orientation dipolaire]
[ng. dipole orientation] : Bi r (kat iindeki zdeciklerin iftucay
dnglerinin yalnzca bel i r l i dorultular alacak biimde tutulmas.
iftek [es. t. diyot] [Al m. Diode, Zwipolrhre] [Fr ., ng. diode] :
Dalgal akm dorultucusu olar ak kullanlan ilci ekli yariletken
aygt ya da i k i ekli efcsicik bor u su .
iftyark [Alm. Doppelspalt] [Fr . fente double] [ng. double slit] :
1
Ki m i krnm ve giriim deneylerinde kullanlan, milimet r e bln
ts geniliinde ince, u zu n, yanak i k i aralk.
iylenim noktas [Al m. Taupunkt] [Fr . point de rose] [ng. dew
point] : Havad aki nemin cisimler zerinde youmas iin uygun
scaklk derecesi.
izenek [es. t. ema, diyagram] [Alm. Schema] [Fr . diagramme] [ng.
diagram] : Bi r aygtn ya d a bi r nesnemin yapsal ya d a ilevsel
n it elikler in i ana izgileriyle belir leyen izim.
izge [es. t. grafik] [Al m. graphische Darstellung] [Fr . graphique]
[ng. graph] : Bi r deikenin ilevi olar ak llen ya d a hesaplanan
bir niceliin ald saysal deerleri yer lem atksnda nokt alayar ak
elde ed ilen srekli eri.
izgi biimi [Alm. Linienform] [Fr . forme del raie] [ng. line shape]:
mamn erisinin, bu eriyi oluturan sklclara bal olar ak bi
imlenmesi.
izgi genilii [Al m. halbwertbreite der Linie] [Fr . largeur de raie]
[ng. line width] : nlaman erisinin yar yksekliindeki genili.
i; bu genilii skla, d alga boyuna ya da dneme bal olar ak
ver ilir .
izgi izgesi [es. t . izgi spektrumu] [Alm. Linienspektrum] [Fr . spectre
de raies] [ng. iirte spectrum] : Par lak, kesicin izgilerden olumu
izge; uyarlm er ki n .uun ecikleri izgi izgesi ver ir .,
oaltc [es. t . mltiplikatr] [Al m. Vervielfacher] [Fr . multiplicateur]
[ng. multiplier] : Bi r et ki yi artrmaya yar ayan aygt.
ouz [es. t. polimer] [Alm. Polymer] [Fr . polymre] [ng. polymer] :
jrgensel zdeciiclerin kend i aralarnda birleip kmelenerek olu
turduklar byk ktleli dev zdecilder.'
okdeerlikli [es. t . polivalan] [Al m. mehrwertig] [Fr., ng. polyvalent]
Kimyasal birleme deeri bir d en ok olan (ecik).
3 9
kelim
okevreli [es. t . ok fazl] [Alm. mehrphasig] [Fr . polyphas] [ngi
polyphase] : Evr el er i bir bir in e gre kaym, ayn skbkh i k i ya da
daha ok dalgal (ger ilim).
okkatl titreki [es. t. multivibrator] [Al m. Multivibrator] [Fr . muh
tivibrateur] [ng. multivibrator] : Er kesi temel sklktan ok stkat
t i kel sklklar arasnda leileeek .biimde dzenlenmi .bir t r elekt
r iksel salnga.
okkatl erle'im [Alm. Mehrfachionisation] [Fr . ionisation multiple]
- [ng. multiple ionization] : Yet er li erkede bi r ekscim arpm ile
bi r ecikten bir d en ok eksicik sklmesi,
okkatllk [es. t. mltiplisite] [Al m. Vielfachheit] [Fr . multiplicit]
[ng. multiplicity] ; Bel i r l i bi r ecikt d izgilerin zde ya
da ok yalcn er keli says.
oklu [es. t. multiplet] [Alm. Multiplett] [Fr., ng. multiplet] : ok
yanak izgilerden oluan izge izgisi,
oklubuzsul [es. t . poikristal] [Al m. Polykristall] [Fr . polycristal]
[ng. polycrystal] : ok sayda kk bu zsu l t anecikler ind en oluan
zdek.
okoluk [Al m. Vielkanal] [Fr . plusieurs canaux] [ng. multichannel]:
Deneysel ver iler d en oluan lm ya da hesap sonulann deer
ler ine gre olu klar a alar ak zmleyen dzenek.
oktrel [es. t . heterojen] [Al m. heterogenes] [Fr . htrogne] [ng.
heterogeneous] : DoalbiHimsel yap ya d a kimyasal birleim asn
d an tektrel ve dzgn olmayan.
oktrel denge [es. t. heterojen denge] [Al m. heterogene Gleichge
wicht^ [Fr . quilibre htrogne] [ng. heterogeneous equilibrium]:
Bi r kat ile b i r uunun, bi r sv ile bu svnn doygun uuunun den
gesi gibi i k i ya da, daha ok evr eli dizgelerin ulat denge d u r u mu .
oktrel nm [es. t. heterojen radyasyon] [Alm. heterogene Strah
lung] [Fr . radiation htrogne] [ng. heterogeneous radiation] :
Deiik sklkta nmlardan oluan demet.
oktrel tepkileimlik [es. t . heterojen reaktr] [Al m. heterogenes
Reaktor] [Fr . racteur htrogne] [ng. heterogeneous reactor] :
yakt ve lnck yavalatc zdelcleri, trde olmayan bi r dzlenim
iinde bu lu nan tepkileimlik.
kelim [es. t. teressbat] [Al m. Niederschlag] [Fr. prcipitation]
[ng. precipitation] : Bi r zeltide znm zdein kat hald e
ya d a havad aki nemin sv ya da kat halde ayrlma sreci.
kn gerilimi
40
km gerilimi [Al m. Durchschlagspannung] [Fr . voltage de panne]
[tog. breakdown voltage] : Yaltkan bi r zdeim d ir encinin kemdin!
brakmasna neden olacak t u t ar d aki elekt r ik ger ilimi.
zelti [es. t. maktul] [Al m Lsung] [FT., tag, solution] : Bi r ya d a
daha ok sv ya da ka t mm tekdze dalm zdeelMerini ie
r en bi r sv ya da kat ortamdan oluan kar m, ani. eriyik.
zgen [es. t . solvent] [Al m. Lsungsmittel] [Fr . solvant, dissolvant]
[nig. solvent] : Bi r kat zdei zndrmek iin ger ekli or t am
oluturan sv.
zme [es. t. halletme] [Al m. Auflsung] [Fr . rsolution] [t ng.
resolution] : 1 Bi r ku vvet i, ist enilen dorultularda et kiyen en az
i k i kuvvet ayrma. 2 stste binmi izge doruklarn aynrna.
zme gc [Al m. Auflsungsvermgen] i[Fr. pouvoir rsolvant] [tng.
resolvng power] : 1 Bi r ksal aygtn, bir bir in e yakn noktalarm
ya da nesnelerin ayr k grntlerini ver ebilme gc. 2 Bi r izge-
gzlerin yakn d alga boylarm ayrabilme gc.
zc bak. zgen,
zlm erkesi [es. t . zlme enerjisi] [Al m. Trennungenergie,
Abtrennarbeit] [Fr . nergie de sparation] [ng. sparation energy]:
Bdr ekirdek iindeki bi r nelciin, b i r lncn ya d a bi r alfa par
acnn balamam er kesi; sz konu su paracklarn ekirdekten
ku r t u labilmeler i iin bu er kenin harcanmas ger ekir .
zmle [es- t . analizr] [Al m. Analysator] ,[Fr. analyseur] [t ng.
analyser] : 1 znmeme ilemini yapan aygt. 2 Uoayl -
m ucay^animi dorultusunu belir t meye yar ayan gere.
zmleme [es. t . analiz etme] [Al m. Zerlegung] [Fr . analyse] [t ng.
analysis] : Kar mak b i r btn, yapsn anlamafc amacyla para
lanma, elerine, bMesemlerine ayrma.
zndrme [Alm. Auflsung] [Fr ., t ng. dissolution] : Bi r katnn
b i r sv iinde t ekt rel bi r zeltisini hazrlama.
znen ['Alm. gelster Stoff] [Fr . solut] [t ng. solut] : Bi r z-
gende znme urayan zdek.
znrlk [Ah n . Lstichkeit] [Fr . solubilit] [ng. solubility] : Be
Ji r l i oylu m ya d a t u t ar d aki bi r zgende znebilen zdek nicelii.
zm [Al m. Auflsung] [Fr ., t ng. dissociation] : zel koullarda,
bi r birleiin zdecikleri'nin geici ve tersinir biimde ayrmas.
41
d a l ga k n
u bu k m kn a t s [es. t. ubuk magnet] [Akn , Stabmagnet] [Fr .
barreau aimant] {tag. bar magnet] ; ubuk biimli sreen mk
nat s.
ukur a [es. t. konkav ebeke] [Al m. konkave Gitter] [Fr . rseau
concave] [t ng. concave grating] : ukur b i r yanstc yzey ze
r ine izilmi kout izgilerden oluan k a.
ukur ayna [es. t . konkav ayna] {Alm. Hohlspiegel] [Fr . miroir
concave] [ng. concave mirror] : Yanstc yzeyi, yu var sal ibkey
ayna.
ukur mercek [es. t. konkav mercek] [Al m. konkave Linse] [Fr ,
lentille! concave] [ng. concave lens] : Ortas evresine gre daiba
ince ol an ve geirdii n. d emet ini raksaklataran mercek, ani.
raksak mercek.
D
dalm [Al m. Verteilung] [Fr ., ng. distribution] : Bi r niceliin i
levi olduu bi r deikenin deerleri zerinde arlkl leimi.
dank m [es. t. dank radyasyon] [Al m, Strstrahlung] [Fr .
radiation vagabonde] [Ing. stray radiation] : Tek-renk ma evre-
den kar an deiik d alga boyl u malar.
dank yansma [es. t. dispersif yansma] [Al m. gestreute Reflexion]
[Fr , rflexion diffuse] [ng. diffuse refleotion] : In przl
yzeylerden t m dorultulara yansmas.
dant [es. t. entropi] [Al m. Entropie] [Fr . entropie] [n'g. entropy] :
Isl er kenin itteysel ie evrilme dereslnin ls; b u l dQ
dnen sy ve T dnm scakln gsterdiine gre dQ/ T
ye eit t ir .
dalga [es. t. mevc] [Al m. Welle] [Fr . onde] [Ing. wave] : Kenidsini
zamanca ve uzayca dzenli olar ak yineleyen ve b i r or t amd a d e
imeden hzla iler leyen bi r salnm ka t a n .
dalga boyu [es. t . tul-i mevc] ['Alm. Wellenlnge] [Fr . longueur d' onde)
[ng. watfetength] : Bi r dalgann eit evr eli ardk n okt alan ara-
smdaki uzaklk.
dalga km [es. t . dalga grubu] [Al m. We\ llengruppe] [Fr . paquet
d' onde] [t ng. wave group, wave package] : Ayn yol boyumoa yay
lan deiik sklkta i k i ya d a d aha ok d alga katarnn birlekesi.
dalga zmleci 42
dalga zmleci [es. t . dalga analizr] [Alan. Frequenzanalysator]
[Fr . analyseur d' onde] [ng. wave analyser] : Ver ilen biimdeki
bi r dalgaya t emel sklk ve st sklk bMesenlerine zmleyen ay
gt.
dalga ukuru [Al m. Wellental] [Fr . creux d' une onde] [ng. wave
trough] : lerleyen dalgada yerdeiim beleninin konu mu .
dalga denklemi [Al m. Wellengleichung] [Fr . quation d' onde] [Ing.
wave equation] : Bi r , i k i ya d a oboyutlu uzayda yaylan dalgala
r betimlemeye yar ayan nicelikler i, zaman deikenine balayan
i ki n ci basamakt an t i kel tretik d enklem.
dalga direnci bak, eli,
dalga dnemi [es. t. dalga periyodu] [Al m. Wellenperiode] [Fr .
priode d' onde] [Ing. wave period] : Bi r dalgann bi r noktasnda
bi r t am salnm yapt sre. Dalga dnemi skln tersine eit t ir .
dalga ilevi [es. t . dalga, fonksiyonu] [Al m. Wellenfunktion] [Fr .
fonction d' onde] [ng. wave function] : Dalga d enkleminin z
m olan ve dalgal d evinimin zelliklerini bet imleyen u zbilimsel
ilev.
dalga ileybilimi [es. t. dalga mekanii] [Al m. Wellenmechanik] [Fr .
mcanique ondulatoire] [ng. wave mechanics] : Eksi ci k, nelcik
lnck vb. t emel paracklarn dalgal yapda olularm ve zellik
l er i n i dalga d enklemi zmleri iinde inceleyen ileybiflim dal.
dalga kat ar [es. t. dalga treni] [Al m. Wellenzug] [Fr . train d' ondes]
[ng. wave train] : Titreen bi r cismin b i r or t am iine sald ar
dk dalga d izisi.
dalga klavuzu [Al m. Wellenleiter] [Fr . guide d' ondes] [ng. wave
guide] : inde ok ksa dalga boyl u akmmknatssal d algalan
leten embersel ya d a dikdrtgen kesit li met al bor u .
dalga kua [es. t. dalga band] [Al m. Wellenband] [Fr . bande d' on
des] [ng. wave band] : Hava iletiim kua gibi zel kullanma
ayrlm sklk kuaklan.
dalga kmesi bak. dalga km.
dalga says [Alm. Kreiswellenzahl] [Fr . nombre d' onde] [ng. wave
number] : Bi r dalgann b i r i m uzunluk iine san dalga boyu say
s.
dalga skl [es. t. dalga frekans] [Al m. Wellenfrequenz] [Fr .
frquence d' onde] [ng. wave frequency] : Bi r dalgann bi r nok-
43
d a y a n k l l k
tasnda saniyedeki salnm says; bu say dalga dneminin tersi
ne eit t ir .
dalga tepesi [es. t . dalga zirvesi] [Aln. Wellenberg] [Fr. crte d' une
onde] [ng. wave crest] : lerleyen dalgada yerdeiimin tepe ko
numlarnn her b i r i .
dalga yz [es. t . dalga cephesi] [Al m. Wetlenfront] [Fr . surface
d' onde] [ng. wave front, wave surface] : Dalgann yayld or
t am iinde, ayn evrede salnan paracklarn oluturduklar yzey.
dalgal akm [es. t. alternatif akm] [Al m. Wechselstrom] [Fr. courant
alternatif] [ng. alternative carrent] : Bi r ilet ken iinde ak yn
saniyede bir ok kez tersine dnen elekt r ik akm.
dalgaler [es. t. ondmetre] [Al m. Wellenmesser] [Fr. onemtre]
[ng. wavemeter] : Aknmknatssal dalgalarn t it r eim skln l
en aygt.
daUamm [Aln. radioaktive Verzweigung] [Fr. embranchement] [ng.
branching] : Bi r metkin ekirdein bozu nu m d izisind en yeni
metkin paralanma zincir ler inin oluumu.
dallanun oram [es. t . dallanma nisb&ti] [Al m. Verzweigungsverhltnis]
[Fr . rapport d' embranchement] [ng. branching ratio] : Eizleri
olan bi r ede, alfa ve bet a paralanmasna urayan eciklerin sa
ylarnn or am.
damtk su [es. t. ma-i mukattar] [Alm. destilliertes Wasser] [Fr.
eau distille] [ng. distilled water] : indeki znm zdekler-
den damtian yolu i l e arndrlm su .
damtm [es. t. distilasyon] [Alm. Destillation] [Fr., ng. distillation]:
Uurujlop younlatrma yolu yla ar bi r sv elde etme ilemi.
dayan bak. dayankhhk.
dayankl denge [es. t . kararl denge] [Ai m. stabilitats Gleichgewicht]
[Fr . quilibre stable] [ng. stable equlbrium] : Kk bi r yerde-
iim ile, gerianc bi r ku vvet olutuu iin kendiliinden denge
konu mu na dnen bi r cismin d u r u mu .
dayankl dizge [es. t. kararl sistem] [Al m. dauerhaftes System] [Fr.
systme stable] [ng. stable Syst em] : Temel bi r deiiklie yol
amadan scaklk, basn, oylu m gibi d koullarn deiebildii
dizge.
dayankllk [es. t. kararllk] [Alm. Bestndigkeit] [Fr. stabilit]
[ng. stability] : Bi r nesnenin ya d a bi r dizgenin bi r d kuvvet
et kisiyle ayrld denge d u r u mu na geri dnme eilimi.
dayanksz
44
dayanksz [es. t . kararsz] [' Aka. unstabil] [Fr . instable] [ng. uns
table] : 1 Kolayca geleatine bozunan. 2 Denge d u r u mu nu k>
-Jc bi r yerdegiim i l e yi t i r en .
dayanm snr [es. t. kopma mukavemeti] [Al m. Endfestigkeit] [Fr .
rsistance la rupture] [ng. ultimate strength] : Bi r nesnenin da
yanabilecei en byk zorlanmm, b i r i m kesit bana kuvvet ola
r ak deeri.
de Broglle dalgas [es. t . madde dalgas] [-Alm. Materiatwelten] [Fr .
onde de de Broglie] [ng. de Broglie wave] : zdek p ar acl ar n n
deiik b i r grnmn oluturan zdeksdl d alga.
deer [es. t. kymet] [Alan. Wert] [Fr . valeur] [ng. value] : Bi r byk
ln ya d a bi r zelliin b i r bi r i m cinsind en nicel t u t a n .
deerde ba [es. t. kovatent bag] [Alm. Kovatent bindung] [Fr .
liaison covalente] [ng. covalent bond] : bak. deerdek.
deerdelik [es. t. kovalans] [Al m. Kovaienz] [Fr ., ng. covalence] :
Bi r ya da d aha ok eksicik iftinin paylald' ecikler birleimin
de, her eciio ift e bi r eksicikle katkda bulunduu kimyasal ba.
deerlendirim [es. t . kymetlendirme] [Al m. Auswertung] [Fr .
valuation] [ng. evaluation' } : Bi r niceliin eld eki ver iler e gre sa
ysal tutarm bu lma.
deerlik [es. t. valons] [Al m. Wertigkeit] [Fr ., ng. valence] :
1 Bi r gecigin ya da bi r kkenin teki ecdJderle ya d a kk-
elerle bel i r l i or anlar d a birleebilirlii. 2 Ver i l en , bi r eciin
ya da kkenin ' hidrojen ecii ile birleme orann gsteren say.
deerlik as [es. t . valons as] [Alm. Valenzwinkel] [Fr . angle de
valencel [ng. valence angle] : ok ecikli b i r zdecikte i k i komu
ecii or t a ecie balayan dsel i k i izgi arasndaki a.
deerlik buzsulu[es. t . valons kristali] [Ahn. Valenzkristall] [Fr .
cristal de valence] [Ing. valence crystal] : ecikleri deerde bala
tutuinmu bu zsu l.
deerlik ekslci [es. t. valons elektronu] [Alm. Wertigkeitselektron]
[Fr . lectron de valence] [ng. valence electron] : Bi r eciin
dolmam d kabuunda yer alan ve onu n doabilimsel ve kimya
sal zellilkleriiM belir leyen eksioikler in her bi r i .
deerlik kabuu [es. t . valons kabuu] [Al m. Wertigkeitshlle] [Fr .
couche de valence] [Ing. valence shell] : eciklerin deerlik ek-
sicikler inin doland d kabu k.
45
d ei ken d i r e n ce
deerlik kua [es. t . valons band] [Al m. Wertigkeitsband] [Fr .
bande de valence] [ng, valence band] : Kat bu zsu l izgesinde buz
s u l eeMeimi balayan deerttik eksiaMeimin er keler ini ver en
er ke basamanm oluturduu kuak.
deerlik says [es. t . valons says] [Alm. Valenzzahl] [Fr. nombre
de valence-] [mg. valence number] : Bi r ecigm bakalar i l e bir
leim srecinde yitirdii', kazand ya da or t ak olduu eksicik sa
ys.
dei toku [es. t . mbadele] [Al m. Umtausch] [Fr. change] [mg.
exchange] : ki paracn t m yerlemlerinn (uzay yerlemleri ve f i -
>nl) karlkl olar ak bi r bi r l er i i l e deitirilmesi.
deiim [es. t . iahavvl] [Ahn. nderung] [Fr., mg. variation] : Bi r
niceliin deerinin art ya d a azal.
deiim hz [es. t . tahawl nisbeti] [Ahn. nderungsgeschwindigkeit]
[Fr . cours de change] [mg. rate of change] : Bi r niceliin' bal ol
duu bi r deikene gre ne d enli abuk deitiini belir t en ve dlev
deiiminim, deiken deiimine or am ile llen zellik.
deiim oram bak. deiim hz.
deiim yntemi [Al m. Variationsmethode] [Fr . mthode variation-
nelte] [ng. variation method] : levlerdeki kk deiimler altm
da t op lam eylemin kararl olmas gerektii koulunu ku llanar ak d e
v i n i m denklemelerini
1
elde etime.
deiimli [es. t. varyant] [Ai m. Variant] [Fr., ng. variant] : Yer l em
atklarnm bir ind en tekine dntldnde bi r niceliin kend i
ne zde kal mama nitelii, rn. Greli u zu nlu k, zaman, ktle vb.
deiimsiz [es. t. invaryant] [Al m. invariante] [Fr ., ng. invarient] :
Bal" d evinim iinde bu lu nan yer lem atklarmn bir ind en tekine
dntrldnde, deeri hza bal olar ak deimeyen (nicelik),
rn. , erke.
deiimsizlik [es. t. invaryans] [Al m. Invarianz] [Fr ., ng, invariance]:
Bel i r l i dnm ilemleri altnda deimeden kor u nan bi r byk
ln ya da bi r say d izgesinin d u r u mu .
deiken [es. t. mtehavvil] [Al m. VerndeMiche] [Fr ., ng. variable]:
Bi r kmenin bi r ' dizi deerler alabilen deiken nicelii.
deiken dirence {es. t. reosta] [Al m. vernderlicher Wiederstand]
[Fr . rsistance variable] [mg. variable resistance] : Dir encine de
iik deenler verilebilecek biimde dzenlemeye elverili dzen.
deiken sa
46
deiken sa [es. t. dner levhah kondansatr' ] [Al m. Drehkonden
sator] [Fr . condensateur reglable] [ng. variable condenser] : ki
yapr ak talkmndan bi r i n i devmdirerek sas deitirilebilen sa.
deimez [es. t. sabit] [Al m. Konstante] [Fr . constante] [ng. cons
tant] : Deeri deimeyen byklk.
deimez akm [es. t. sabit akm] [Al m, konstanter Strom] [Fr .
courant constdnt] [ng. constant current] : Yeinlii zamanla dei
meyen akm.
deitire [es. t . komtatr] [Al m. Stromwandler] [Fr . commutatear]
[ng. commutator] : Bi r elekt r ik retecinin dngeninde oluan d al
gal akm doru akma eviren ve aygtn dnme ekseni zerinde
bdmai bakr kuaklardan oluan par a.
deitirgen [es. t. parametre] [Al m. Parameter] [Fr . parametre] [ng.
parameter] : Bi r ilevin u zbilimsel yazmna giren, dilee bal
deerler alabilen bi r nicelik.
deitin [es. t . permtasyon] [Alm. Permutation] [Fr ., ng. permit
tation] : Bi r bek nesnenin ya da bi r d izi niceliin oluturduklan
dzenlenimdeki elerinin bi r bMer i n i n yer ler ini alarak yeni' dzen-
lenimler oluturmas, rn. 1, 2, 3, saylarnn alt deitirisi vardr.
detirimli [es. t. komtafif] [Alm. kommutative] [Fr . commutatif]
[ng. commutative] : Toplama ve arpma ilemlerinde olduu gibi,
sonucu, t er imler in in srasna bal olmayan bi r ilemin zellii.
deitirimsiz [es. t. komtatif olmayan] [Fr . non commutatif] [ng.
noncommutative] : Ynlesel arpmada olduu gibi, sonucu t er im
l er i n srasna bal olan ilemin zellii.
deme [es. t. kontak] [Alm. Berhrung] [Fr ., ng. contact] : Bi r ya da
bir ok elekt r ik evrimini btnlemek iin dzenlenmi zel u lama
yer i .
deme as [es. t. temas as] [Al m. Berhrungswinkel] [Fr . angle
de contact] [ng. angle of contact] : Sv ile katnn dedii yerde,
sv yzeyi ile katnnld arasndaki a.
deme erkili [es. t . kontak potansiyeli] [Al m. Kontakt potential] [Fr .
potentiel de contact] [ng. contact potential] : Deme dur umunda
bu lu nan deiik i k i metalde oluan elekt r iksel er kl i karm.
demeli kesici [es. t. kontakt enterptr] [Alm. Unterbrecher] [Fr .
interrupteur de contact] [ng. contact breaker]: Bi r elekt r ik evri
mi n i kendiliinden ap kapayan, elekt r ik z i l i gibi ileyen akmmk-
natssal bi r dzenek.
47
denge
delta nlar [es. t. delta ualar] [Akn . Deltastrahlen] [Fr . rayons
delta] [t ng. delta rays] : Al fa nlarna tutulmu yzeylerden sa
lnan yava eksicikler d en oluan nlar.
demet [es. t . huzme] [Al m. Richtstrahl] [Fr . faisceau] [ng. beam] :
Kout dorultuda yaylan n kmesi,
demetli giriimler [es. t . demetli interferometre] [Al m. Strahlenin-
terferometer] [Fr . interferometre faisceau] [ng. beam interforo-
meter] : Almain n giriiminden yar ar lanar ak yaldzlarn grnr
aplarm len aygt.
demirmknatssal [es. t. ferromanyetile] [Al m. ferromagnetisch] [Fr .
ferromagntique] [ng. ferromagnetic] : Demir gibi, yeni rnfcnats-
sal aland a mknatslanabilir bu zsu l ya da mi n i bu zsu l yapda e
ler in ya da- alamlarn nitelii.
denetim aygt [es. t . kontrol aleti] [Alm. berwachungsgert] [Fr .
instrument de contrle] [ng. survey instrument] : Deiik doal
koullarda t op lam metkinlilc yeinliinin dzeyini denetlemeye
yar ayan aygt.
denetim ubuklar [es. t. kontrol ubuklar] [Al m. Steuerstange] [Fr .
barres de commande] [ng. contrat rods] : Bi r ekirdeksel tepki-
leimlikte er ke retimini denetlemek iin kullanlan kad miyu md an
ya da bor eliinden yaplm. ubuklar.
denetim kafesi [es. t . kontrol kafesi] [Akn . Steuergitter] [Fr . grille
de commande] [ng. control grid] : Bi r eksicik bor u su nd a st-ek
akmn denetlemek iin ger ekli i ml em ger ilimin in uyguland kafes.
denetim ei [es. t. kontrol elektrotu] [Al m. Steuerelektrode] [Fr .
lectrode contrlant] [ng. control lectrode] : ki ya d a d aha ok
ek arasndaki akm dzenlemek iin gereken ger ilimin uyguland
ek.
deney [es. t. tecrbe] [Alm. Experiment] [Fr . exprience, essai] [ng.
experiment] ; Bi kmsel arat rma yapmak, bi r varsaym ya d a bi r
yasay kantlamak iin tasarlanarak yaplan ve bel i r l i nicelikler in
llmesine, karlat rlmasna dayanan klgn alma.
deney bor usu [es. t . deney tb] [Alm. Reagensrhre] [Fr . prouvette]
[ng. test tube] : Deneylikte kullanlan bir yan (kapak ince eperli
cam bor u .
denge [es. t. muvazene] [Alm. Gleichgewicht] [Fr . quilibre] [ng.
equilibrium] : 1 Bi r resneye et kiyen loirvvetlerin bMekelerinin
d en ge n okt a s
48
sfr olduu d u r u m. 2 Isldirik bilgisind e, kapal b i r dizgenin
en son ulat, zamanla deimeyen d u r u m.
den ge n okt a s [es. t. muvazene noktas] [Al m. Gleichgewichtpunkt]
[Fr . point d' quilibre] [ng. equitibrutm point] ; 1 Bi r zdein
evre jaenedinde scaklk, basn ve oylu mu n belirledii deimez
noktas. 2 Bi r dizgeye et kiyen t m d ku vvet ler gibi et kenler in
beoiledi'i denge d u r u mu .
d en kle me {es. t. tevazn] [Al m. Gleichgewicht, Balance] {Fr., ng.
balance] : Ti kel ya d a t am denge koulu.
d en kle r gen [es. t . kompansat r] [Al m. Kompensator] [Fr. compen
sateur] {Ing. compensator] ; Ucayl n i k i birleeni arasndaki
evre kaymasn len aygt.
deprem algc [es. t . sismik dedektr] [Al m. Erdbebendetektor] [Fr .
dtecteur sismique] [ng. seismic detector] : Yeryznde u ygu n
yer ler e konu lar ak yer d en gelen ses dalgalarma alglayan, bi r titreim-
ler ile bi r seslikt en oluan d inleme aygt.
deprem bilgisi [es. t . sismoloji] [Al m. Erdbebenlehre] [Fr . sismologie]
[ng. seismology] : Depr em ve d epr emle i l g i l i olaylar inceleyen
doabilim dal.
depremlzer [es. t . sismograf] [Al m. Erdbebenmesser] [Fr . sismog
raphe] [ng. Seismograph] : Yerkabuunun sarsntlarm izmede,
yeinliini belir lemede ve deprem zeini Es t i r me d e kunanr lan d u
yarl alg.
derece [Al m. Grad] [Fr . degr] [ng. degree] : 1 Scaklk lei
birdmi, su yu n d onma nokrasn 0, kaynama noktasn 100 saya
r ak dzenlenen blmelerin lier ' bir i. 2 A b i r i mi ; bi r em
ber in evresi 360 eit paraya blnrse bi r paray zekten gren
a, 3 Bi r d enklemd eki t er imler in en yksek stlsnn st sa
ys.
deri etkisi [Alm. Hauteffekt] [Fr . effet Kelvin, effet de peau] [mg.
skin effect] : Dalgal akmda zirMlimden kaymaklanan kar yk
-sren ku vvet in yol at etkim diren art yznden, akam yo
unluunun ilet kenin iinde azalarak d yzeyinde ar t mas.
deriim [es. t . konsantrasyon] [Al m. Konzentration] [Fr ., ng.
concentration] : Bel l i bi r oylu md aki ya da bel l i arlktaki zelti
de znen zdek t u t a n .
deik [es t . hol] [Al m. Loch, ffnung] [Fr . trou] [ng. hole] : Bi r
yariletkenin buzsul rgsnde bi r eksicik yerimin bo kalmas; r-
49
d i n s a l
gden baka eksicikler in b u yer i doldurtmas bi r akm olumasma
: edeerdir. '
devim bigisi [es. t . kinetnatik] [Al m. Bewegungslehre' ] [Fr ! cin
matique] [ng. kinetics] : leybilmin d evinimler le uraan alt dal,
an i . seirtim bilgisi.
devimsel [es. t. kinetik] [Al m. kinetisch] [Fr . cintique] [t ng. kinetic\ :
Devimle i l g i l i ya da devimden gelen. ani. seirtimsel.
deyimsel erke [es. t. kinetik enerji] [Al m. Bewegungsenergie] [Fr .
nergie cintique] [Ing. kinetic energy] : Bi r cismin ktlesinin ve h
znn stikili ile oranl olan d evinim erkesi.
devingenlik [es. t. hareketlilik] [Alm. Beweglichkeit] [Fr . mobilit]
[ng. mobility] : Bi r akkan iinde devinen paracklarm hzlar
n, d evind ir en kuvvete balayan kat say.
devinim [es. t. hareket] [Al m. Bewegung] [Fr . mouvement] [ng.
motion] : Bir ,nesnenin konmnu nu n zamana bal olar ak deiimi;
olay atksna gre incelenil
-
.
devinirlik [es. t . momentum] [Al m. Impuls, Bewegungsgrsse] [Fr .
impulsion, quantit de mouvement] [ng. momentum] : Devinen bi r
cismin ktlesiyle hznn arpmna (p = mv) eit okin ve zama
n a gre deiim hz src ku vvet i ver en (F = dp/ dt) yonlesel
nicelik.
devinirlik korunumu yasas [es. t . momentumun korunumu kanunu]
[Al m. Satz von der Erhaltung des Impulses, Impulssatz] [Fr . loi de
la conservation de la quantit de mouvement] [ng. law of conser
vation of momentum] : DevardrHin yok edilemediini, yokt an yara-
tiamadn, ancak erkeina olaylarnda b i r cisimd en otelcine aJctan-
labildii halde toplamnm korunduumu belir t en t emel yasa.
deyim [es. t. ifade] [Al m. Ausdruck] [Fr ., mg. expression] : Bi r bi
limsel kuraln ya d a doa yasasnn szle anlatm.
d uyarm [Al m. Fremderregung] [Fr . excitation spare] [ng.
separate excitation] : Bi r elekt r ik ilergesinin xniknat issal alanm
uyar mak iin ger ekli akm bi r d kaynakt an salama yntemi.
datm [es. t. egzoz] [Al m. Auspuff] [Fr . chappement] [ng. exhaust]:
Bi r mot or u n artk uunlarn d or t ama at an dzenek,
dbkey ayna bak. tmsek ayna.
dinsal [es. t. ekstrensek] [Al m. aussendlich] [Fr . extrinsque] [ng.
extrinsic] : er i ile i l i n t i l i olmayan, da baml, dtan gelen.
d i s l a m a lkesi
50
dlama ilkesi [es. t. eksklusiyon prensibi] [Al m. Ausschliessungsr
prinzip] [Fr . principe d' exclusion] [ng. exclusion principie] : Fer r ai
Dirac istatistiine u yan paraciWairin ayn er ke dzeyinde buluna-
rnayacaklarin belir t en i l ke.
dlama yuvan [es. t. dlama kresi] [Al m. Ausschtussphre] [Fr ,
sphre d' exclusion] [Ing. sphre of exclusion] : Bi r zdecii iine
alacak biimde izilen, baka her hangi bi r zdecii dta br akan
yu var .
dsal [es. t. harici] [Al m. aussenseitig, von aussen] [Er . extrieur]
[ng. externat] ; Bi r d izgenin dndan gelen, d i l e i l g i l i .
dsal i [es. t. harici i] [Al m. aussenseitiges Arbeit] [Fr . travail
externe] [ng. externa! work] : Bi r dizgenin d kuvvet ler e kar
yapt, ya da d kuvvet lenin dizge zerinde yapt klan i.
dsal kestiri [es. t. ekstrapolasyon] [Ahn. xtrapolierunig] Fr., ng.
extrapolation] : Bi r d i z i lmn deerlerinden bu lmlerin i k i
yannda ve dnda kalan llememi deerleri kest ir me.
dik bak. dikme.
dikdizi bak. dike.
dike [ es. t. kolon] [Al m. Saute, Spalte] [Fr . colonne] [ng. column]:
Bi r dzeyde dey dorultudaki elerin oluturduu d ik sralardan
her b i r i . ani. dizey dikeci.
dikey [es. t. ortogonal] [Ahn. rechtwinklig, orthogonal] {Fr., Ing.
orthogonal] : -boyutlu yer lem eksenler i gibi, bir bir ine d ik olan.
dikme [es. t. normal] [Al m. Senkrecht] [Fr . perpendiculaire] [ng.
perpendicular] : Bi r nokt ad an bi r izgiye ya d a bi r yzeye d ik a
altnda inen doru.
dikmelik[es. t . sins] [Al m. Sinus] [Fr ., ng. sinus] : Bi r ann 3a-
ylanadan b i r i zerinde alman bi r nokt ad an t eki kyya bi r d i kme
indirMdiinde, md i r i l en d ikmenin boyunun u zu n kyya oran.
dikmeliksel dalga [es. t . sinse dalga] [Al m. Sinuswelle] [Fr . onde
sinusodale] [Ing. sine wave] : Zaman ve uzay deikenlerine gre
d ikmelik erisi biimi gsteren dalga. ani. uyumcul dalga.
dilici [es. t. apar] [Alm. Zerhacker] [Fr . hachear, guillotine] [ng.
chopper] : 1 Bi r n demetini ya d a bi r akm ksa, dzenli ara
lklarla at mlar oluturarak kesmeye yar ayan aygt. 2 Doku nu m
n okt al an m eit aralklarla ap kapayar ak b i r i ml emi kip leyen
aygt.
51
dizey
dingil [es t. aft] [Al m. Schaft] [Fr . axe] [l u g. shaft] : Dnen iler-
ge paralarn tayan ve aygtn eksenini oluturan met al ubuk.
dirence [es. t. mukavemet] [Al m. Widerstand] [Fr . rsistance] [ng.
resistor] : Bi r evrime ist enilen deerde ek diren kat mak iin ku l
lanlan dzen.
diren [es. t . mukavemet] [Al m. Widerstand] [Fr . rsistance] [ng.
rsistance] : Bi r nesnenin, elekt r ik akmna kar d u r ma zellii;
bu zellik, evrimindeki akm yeinliinin azalmas ile kend ini bet
l i eder.
direnli balam [es. t . direnli kuplaj] [Al m. Widerstands Koppe
lung] [Fr . couplage en rsistance] [ng. rsistance coupling] :
Bi r ykseltecin eksicik boralarnm ya d a tramsistrlerimin 'bir d i
r en zerinden balam.
direnli snoler [es. t. direnli termometre] [Al m. Widerstand
thermometer] [Fr . thermomtre rsistance] [ng. rsistance
thermometer] : Bi r ilet kenin d i l me mi n scaklkla deiimi zelli
ine dayanarak, soaikhk lmeye yar ayan aygt.
direnler [es. t. ohmmetre] [Alm. Widerstandsmesser] [Fr . ohmm
re] [ng. ohmmeter] : Elekt r iksel diren lmnde kullamlam, oh m
olarak blmelenmi aygt. ani. ohmler.
direnirlik [Alm. spezifischer Widerstand] [Fr . rsistivit] [ng.
resistivity] : Bi r zdein b i r i m oylumumun direnci' , ani. zdiren.
dirik basn [es- t. dinamik basn] [Ahn. Staudruck] [Fr . pression
dynamique] [ng. dynamic pressure] : Havann p younluu ve v
bal hz emsinden 1/ 2 p v
2
ile gsterilen hza bal 'basn,
dirik bilgisi [es. t. dinamik] [Ahn. Dynamik] [Fr . dynamique] [ng.
dynamics] : leybilimim, kuvvet , d evinim, er ke ilikilerini inceleyen
dal. ani. grelUk bilgisi,
dirik denge [es. t. dinamik denge] [Al m. dynamisches Gleichgewicht]
[Fr . quilibre dynamique] '[ng. dynamic equilibrium] : Bi r dizgede,
kart i k i srecin ayn hzda olutuu denge,
mrldoabim [es. t. biyofizik] [Alm. Biophysik] [Fr . biophysique]
[ng. biophysics] : Canl or ganizmalar d aki doabilimsel ilevleri
inceleyen b i l i m dal.
dizey [es. t. matris] [Al m. Matrize, Form] [Fr . matrice] [ng. matrix] :
Uzbilimsel elerin cebir sel ku r allar a u ygu n olarak d izi ve dikeler
biimimde dzemlenmesi.
dizey dikeci
52
dizey dikeci bak. dike.
dizge [es. . sistem] [Al m. System] [Fr . systme] [ng. systen] : Bi r
btn oluturacak, biimde, karlkl olar ak bir bir in e bal e
l er i n tm.
dizmknatssal zdekler [es. t . paramanyetik maddeler] [Alm.
paragmagnetische Stoffe] [Fr . substances paramagntiques] [ng.
paramagnetic substances] : Mknatssal geirgenlik katsays l' d en
byk olan zdekler.
doabUim [es. t. fizik] [Alm. Physik] [Fr . physique] [Ing. physics] ;
zdek, er ke-ve bunlarn karhkl etkileimlerini inceleyen b i l i m
dal.
d oa bilim s el deiim [es. -1, fiziksel deiim] [Al m. physikalisches
nderung] [Fr . transformation physique] physici change] :
Suyun donmas, umas, er ki n cismin dmesi, gezegenlerin gne
evresinde dolanmas gibi zdeb birleimini etkilemeyen her
deiim.
doal [es, t. tabii] [Al m. natrlich] [Fr . naturel]- [ng. natural] : Do
ann kend i dzeni iinde oluan; yapay olar ak hazrlanmam olan.
doal dnem [es! t. tabii periyot] [Al m. Eigenperiode] [Fr . priode
naturelle] [Ing. natural period\ : Salinabilen bi r cismin ya d a bi r
dizgenin er ki n devmirrnin t a m bi r gid ip , gelme sresi. Dnem, k
ln tersine eit t ir .
doal unetkinlik [es. t. tabii radyoaktiflik] [Ahn. natrliche Radio
aktivitt] [Fr . radioactivit naturelle] [nig. natural radiqactivity] :
Baz zdekerin doal hald e ken d ilikl erinden metkinlik gs
t er meler i.
doal kipler [es. t. normal modlar] [Al m. Normalschwingungen] [Fr .
modes normales] [og. normal modes] : Bi r d en fazla er ld nlik de
r ecesi olan u yu mcu l d evinimli yaplarn, doal yer lemler i iindeki
balamsz d evinim d enklemler inin zm olan yalm u yu mcu l
(d ikmeliksel) salnmlar.
doal sklk [es. t . tabii frekans] [ At a . Eigenschwingung] [Fr .
frquence naturelle] [ng. natural frequency] : Sahnabilen b i r cis
mi n ya d a b i r dizgenin bi r saniye iinde yapt er ki n salnm
says. Sklk, dnemin tersine eit t ir .
doal uun [es. t . tabii gaz] [Al m. Erdgas] [Fr . gaz naturel] [ng.
natural gas] : Yakt olar ak kullanlan, ou met an olan ve yerya
ile bir likt e bu lu nan yeni kar bonhid r at uunlar karm.
53
dolam
doru akm bak, dz alam.
doru grml biik [es. t. doru gren prizma] [Al m. geradsichti
ges Prisma] [Fr . prisme a visin directe] [ng. drect-vision prism]:
Geirdii saptrmadan r enkler ine ayran deiik krclkt a
camlar d an yaplm i k i l i biik t akm.
dorudan balam [es. t. direk kuplaj] [Al m. direkte Koppelung]
[Fr . coupage direct] [ng. direct coupling] ; Sklk yamt sfr a
dein uzanan bi r t r ykselte balam yntemi.
dorultma [es. t . redresr] [Al m. Gleichrichter] [Fr . redresseur] [t ng.
redifler] : Dalgal akm tek ynl dz akma eviren aygt.
dorultu [es. t . cihet] [Al m. Richtung] [Fr ., Ing. direction] : Kout
olmayan i k i :sonsuz doruyu bir bir ind en ayran ynelim zellii;
bel l i bi r sonsuz dorunun gsterdii tek yol .
dorultum [Al m. Richtungstellung] [Fr . reressement] [ng. rectifi
cation] : Dalgal akm dz akma evirme ilemi.
dorusal birletirim [es. t. lineer kombinezon] [Al m. Lnearkmbi-
ndtion] [Fr . combinaison linaire] [ng. linear combination] : Yn-
lelerin ya da dalga ilevlerinin deimez katsaylarla arplarak
toplanmasndan oluan ynle ya d a dalga ilevi.
dorusal dorultma [es. t. lineer redresr] [Alm.- linearer Gleichrich
ter] [Fr . redresseur linaire] [ng. linear rectifier] : Akm ya d a
ger ilim kts, dalgal imlem gir d isi ile zde biimde olan dorult
ma.
dorusal ivdre [es. t. lineer akseleratr] [Al m. Linearbeschleuniger]
[Fr . acclrateur linaire] [ng. linear accelerator] : Bi r d izi eek-
senli halka eklerin oluturduu, ykl paracklarn bi r doru
boyunca hzlanarak yol almasn salayan ivdire tr.
dorusal sahngac [es. t. lineer osilatr] [Akn . linearer Oszillator]
[Fr . osciltateur linaire] [ng. linear oscillator] : Bal i k i para
ckt an oluan ve ba dorusu boyunca salnabilen sahnga t r .
douturucu bale. irklte.
douu bak. irMlimlik.
douum bak. irkilim.
dokunum erkili bak. deme erkili.
dolam [es. t. sirklasyon] [Al m. Umlawfintegral] [Fr . circulation
d' un vecteur)] [ng. circulation (of a vector)] : Bi r A ynlesel ala
nnda kapal bi r eri boyunca alman A dS sayl arpmnn izgi-
sel tmlevi. an i . dolam.
dolanan nlem - 54
dolanan nlem [es. t. dolanan sinyal] [Al m. umlaufendes Signal] [Fr .
signal circulant] [ng. circulating signal] : Yeryuvar evresinoen
bi r ya; da birok kez geen imlem.
dolanca [es. t . mahrek] [Al m. Bahn] [Fr . orbite] [ng. orbit] : 1
/ Anm ku vvet i et kisi at and a bu lu ean bi r gkri&mimin uzayd a izle
dii kapal yrnge. 2 Bi r eksiciin yk ekimi et kisinde ecifc
ekirdeinin evresinde izledii kapal yrnge.
dolanca yaylm [Al m. nichtlokaliserte Orbital] [Fr . orbitale, dlocali
se] [ng. delocalized orbital] : Yer el b i r dolancanm, baka e
cdklerin ve zdeciklerin d olancalanm kapsayacak biimde genile
mesi.
dolancal [es. t. mahreki] [Ahn., Fr ., ng. orbital] : Dolanca (kapal
yrnge) le d lgili.
dolancal devinirlik [es. it. asal momenttim] [Al m. Bahndrehimpuls]
[Fr . moment cintique orbital] [Ing. orbital angular momentum] j
Bi r dolanca zerimde devinen ' bir nesnenin asal devinirlii.
dolancal eksicik [es. t. orbital elektron] [Fr . lectron orbital] [ng.
orbital elektron] : ecik ekirdeine bal u yd u eksicikler ind en
her b i r i .
dolancal hz, [es. t. mahreki srat] [Alm. Balmgeschwindigkeit] [Fr .
vitesse orbitale] [ng. orbital velocity] : Bi r gkcisminin, bi r uy
dunun ktlesel ekim alam iinde ya da bi r eksiciin elekt r iksel
ekim alana iindeki d olanca izgisine teet haz birleeni.
dolanl [es. t. rotasyonel] [Al m. Rotationl] [Fr . rotationnel] [ng.
curt] : Bi r A ynleci iin, V X A ilemi i l e tanmttanan, uzay yer-
lemler ine gre trevsel ynle.
dolanm [Al m. Umdrehung, Umlauf] [Fr . rvolution] [ng. rvolution] :
Kap ak bi r yrmige zerinde dolanma d evimini.
donat [es. t. tehizat] [Akn . Ausrstung, Gert] [Fr . quipement]
[ng. eqipment] : Bi r deneysel almada kullanlan ar a ve gere
ler .
dongun kap [es. t. kriyostat] [Ahn. Gefrierpunktmesser] [Fr ., ng.
cryostat] ; stenilen dk bi r scaldkta t u t u labilen kap .
donma [es. t. tasallp etme] [Al m. Gefrieren] [Fr . conglation] [ng.
freezing] : Bi r zdein scaklk dmesiyle sv d u r u md an kat d u
r u ma dnm.
1
55
d oygu n lu k
donma noktas [es. t. tasatp noktas] [Ai m. Gefrierpunkt] [Fr .
point de conglation] [mg. freezing point] : Bi r zdedn kat ve
sv evr eler i karmnn dengede olduu scaklk: Er i me noktasna
zdetir;
donuk [Al m. undurchsichtig] [Fr ., ng. opaque] : Sayd am olmayan;
an, nemli bln saarak teye geirmeyen.
donukluk [Al m. Undurchsichtigkeit] [Fr . opacit] [ng. opacity] : Ik
geirmezlk; sayd am oknama nitelii.
Doppler kaymas [Al m. Dopplerverschiebung] [Fr . dplacement Dopp
ler], [mg. Doppler shift]: Iyan bi r kaynan grnr sklmda,
kaynan ve gzlemcinin 'bal d evinimind en i l er i gelen deiim.
d or uk [es. t. macsmum] [Al m. Hhepukt], [Fr ., Ing. maximum] ; Bi r
ilevin belrl b i r nokt ad a, yakimjlanna gre en byk deerini alda
nokt a; ilevin
1
d or u kt a trevi sfr olu r .
doruk-belen sdleri [es. t. maksimum-minimumtu termometre] [Al m.
Maximum-Minimumthermometer] [Fr . thermomtre .maximum et
minimum] [trug, maximum-minimum thermometer] ; Bel l i bi r sre
iinde; rnein, y i r mi drt saat lik dneni iinde en yksek ve en
alak scaklklar ver en zel sller.
doygun akm [es. t. mebu aktm] [Al m. Sttigungsstrom] [Fr . courant
de saturation] [ng. saturation current] : erli bi r uun iinde olu
an akmn ar t an ger ilim ile yaklat d oyma deeri.
doygun zelti [es. t. mebu mahlut] [Al m. gesttigte Lsung] [Fr .
solution sature] [ng. saturated solution] : znm zdek ekle
mekle deriiklii deitirilemeyen zelti.
doygun
e
hava [es. t . mebu hava] [Al m. gesttigte Luft] >[Fr. air satur]
[ng. saturated air] : Alabildiince su uuu alm olan hava; bu
snan aan t ut ar d a su uuu younlaarak ayrlr.
doygun mknats [es. t. mebu mknats] {Aim. gesttigter Magnet]
[Fr. aimant satur] [ng. saturated magnet] : Mi n i boyu t t t aki mk-
nat issal blgeleri bel i r l i bi r dorultuya ynelmi mknat s.
doygun uuk [es. t . mebu buhar] [Al m. Sattdampf] [Fr . vapeur
saturante] [ng. saturated vapour] : Bel l i bi r scaklkta kend i s
vs ile dengede bu lu nan uuk.
I
doygunluk [es. t. mebuluk] [Al m. Sttigung] [Fr ., ng. saturation]
1 Havann sdrabilecei tm su uuunu almas. 2 Bi r mk-
doygunst
56
nata s sal nesnenin en byk aka younluuna erimesi. 3 Bi r eksi-
cik nlar bor asund a eksicikler in tmnn st-eklerce kapla
r a k d evrimdeki akmn doygunlamas. 4 Bi r zdem bi r
zeltisinin olabildiince deriik b i r deere ulamas.
doygunst [Al m. bersttigung] [Fr . sursaturation] [ng. oyersatuv
ration] : Bi r oylu mu n, bel i r l i scaklkta sdrabileceinden ok uuk
almas.
dndrm gc [Al m. Drehungsvermgen] [Fr . pouvoir rotatoire] [ng.
rotatory power] : Sant imet r e kpnde bi r gr am metkin zdek
znm olan bi r zeltide ucayl n ucaylanm dzleminin (de
rece olar ak) dnme as,
dne [es. t. armatr, rotor] [Al m. Anker, Rotor] [Fr., ng. armature,
rotor] : 1 Bi r ilergenin dnen paras. 2 Bi r elekt r ik mot or un
da ya da retete, zerine akm kangal sarlm mknats sal. alan
iinde dnen d emir d en para.
dne ekirdei [es. t . rotor ekirdei] [Aln. Ankerkern] [Fr . noyau
d' induit] [ng. armature core] : Dnecin mknatssal zeini olutu
r a n yaprakl elik par a.
dnel dant [es. t. rotasyon entropisi] [Al m. Rotationentropie] [Fr .
entropie de rotation] [ng. rotationat entropy] : Dantnn zd e
ciksel dnmeye ilikin kesimi.
dnem [es., t . periyot] [Al m. Periode] [Fr . priode] [ng. period] : Yi
nelenen bi r olayn, ya da on u . bet imleyen bi r ileyin kend ini yeni-
lerne sresi.
dnemsel [es. t. periyodik] [Al m. zyklisch, periodisch] [Fr . priodique]
[ng. cycic] ; Yi n el i biimde olan, yinelenme e i l gi l i .
dnemsel izelge [e. t. periyotlar cetveli] [Al m. Periodentafel] [Fr .
classification priodique, tableau priodique] [ng. periodic table]:
eleri ar t an e saylarna gre d iziler ek oluturulan sekiz t emel
kmeli izelge.
dnemsel devinim [es. t. periyodik hareket] [Al m. wiederkehrende
Bewegung] [Fr . mouvement priodique] [ng, periodic motion] :
zde zaman aralklar i l e yinelenen d evinim.
dnemsel yasa [es. t . periyodik kanun] [Al m. perodisches Gesetz]
[Fr , loi priodique] [ng. periodic law] : elerin zelliklerinin,
ecifc arlklarmn yinelenen bi r ilevi olduunu belir t en yasa.
57
dnme ekseni
dnemsiz [es. t. ' aperiyodik] [Al m. eigenschwingungsfrei] [Fr .
apriodique] [ng. aperiodic] : 1 Bel i r l i bi r yinelenme gst er me
yen bi r dizgenin zellii. 2 Snm baskn geldii iin, yinelenen
bi r src kuvvet et ki si altmda salUnm yapamayan d izgenin zel
lii. . . .
dner alan [es., t. dner saha] [Alm. Drehfed] [Fr . champ tournant]
[Ing. rotating field] : Dorultusuna d i k bi r eksen evresinde 'dnen
nknatssal alan.
dner buzsul izenei [es. t . dner kristal diyagram] [Aln. Drehkris
tall Diagram] [Fr . diagramme de rotation] [ng. rotation diagram]:
Tektrel ince bi r X-m d emet inin dner bi r tek buzsuld a krnma
uramasyla elde ed ilen izenek. .
dner devinirlik bak. asal devmirlik.
dner kangal minakmleri [es. t . ' dner ereveli galvanometre]
[Alm. Spulengalvanometer] [Fr . galvanometre cadre mobile] [Ing.
moving-coil galvanometer] : Akm geiren bi r kaogahn deimez bi r
mknatssal alan iine aslmas i l e eldfe ed ilen b i r akmler. Kan
gal, geen akmla oranl bi r dng et kisiyle akmla oranl bi r a
tutarnda dner.
dngen [es. t. rotatr] [Al m. Rotator] [Fr . rotateur] [Ing. rotator]:
ki ve d aha ok ktleden oluan bi r nesnenin, rnein bi r zdeciin
ktle zei evresinde dnen b i r yap olar ak ilenmesi.
dng [es. t . ' cuvvet momnti] [Al m. Moment] [Fr . moment, moment
d' une force] [ng. moment, moment of force] : Ku w e t i n , bi r ci smi
bi r nokt a ya d a b i r eksen yresinde dndrme et kisini belir leyen
ynlesel nicelik; dng, kuvvet i l e yer lem ynlecinin ynlesel
arpmna eit t ir .
dnme [Alm. Drehung] [Fr ., Ing. rotation] : Bi r cismin bi r eksen
evresindeki d evinimi.
dnme devinimi [es. t. dnme hareketi] [Al m. Drehbewegung] [Fr .
mouvement rotationnel] [ng. rotational motion] : Bi r nesnenin
'bir nokt a ya da bi r eksen evresinde dnmesi.
dnme ekseni [Al m. Umdrehungsachse] [Fr . axe de rotation] [ng.
rotation axis] : Bi r bu zsu l b i r i m gzesi iinde bir dorultu; buzsul
ecikleri bu dorultuyu eksen alar ak dzlem okgenler oluturacak
biimde dizilmilerdir.
d n me h a l i
58
dnme hali [Al m. Rotationszustand] [Fr . etat de rotation] [i n g.
rotationai state] : zdeedklerin, bi r eksenler i evresindeki d evinim
d u r u mu ; bu d u r u mu n nicemsel deimi dnme izge izgileri olu-
masma: yol aar .
dnme izgesi [es. t . dnme spektrumu] [Al m. Rotationsspektrum] [Fr .
spectre de rotation] [t ng. rotation spectrum] : 1 CWediWerim
dnime geilerinden kaynaklanan kozlat blgedeki kuak zgeleri.
'2 Dnen b i r 'buzsulun zerine den bi r X-u d emet inin bu zsu l
rgsnde kr nma urayarak verdii izge.
dnler [es. i . takimetre] [Al m. Drehzahlmesser] [Fr . tachymetre]
[Ing. tachometer] : Dnen daogilin d akikad aki dnme sayismi len
gere.
dntre [es. t. transformatr] [Al m. Transformator] [Fr . transfor
mateur] [Ing. transformer] : Bi r dalgal akmn er kesini deitir
meden ger iHmini deitirmeye yar ayan irkianle alr aygt.
dntre balam [es. t. transformatr iftlenimi] [Akn . Transfor
matorenkopplung] [Fr . accouplement par transformateurs] [Ing.
transformer coupling] : Elekt r iksel er keyi bi r dntTe aracly
l a bi r evrimden tekine akt ar ma.
dntre ikincili [es. t. transformatr sekonderi] [Al m. Sekundr
wicklung] [Fr . bobine secnaire d' un transformateur] [Ing.
secondery of a transformer] : Dntrecin bi r yke balanm i ki n
ci l akm sar m; dntrecin g kt sarmi-
dntrm [es. t . transformasyon] [Alm, Umwandlung] [Fr ., Ing.
trasformation] : Bel i r l i ' bir srele b i r nokt aya baka bi r noktann
kar get ir t mesi.
dnl a [es. t . kritik a] [Al m. Grenzwinkel] [Fr . angle critique
d' un milieu] [Ing. critical angle of a medium] : Ikt a, i t a m yan
smann tmyle gerekletii en kk ge as.
dnl basm [es. t. kritik basn] [Akn . kritische Druck] [Fr .
pression critique] [Ing. critical pressure] : Dnl scaklktaki bi r
zdein doygun uun basnc.
dnl byklk [es. t. kritik byklk] [Akn . kritische Abmessun
gen] [Fr . grandeur critique, dimension critique] [t ng. critical size]:
Bi r ekirdeksel tepkileimlikte, zincir leme tepkileimi ayakt a tut
mak iin ger ekli yanstc ve ekirdeksel zdek bykl.
59
dr d ]
dnl erkil [cs. t, kritik potansiyel] [Al m, Grenzpotental] [Fr.
potentiel critique] [Ing. critical potential] : Bi r ecigi uyarmak ya
d a erletirmek iin ger ekli en kk er ki l .
dnl hz [es. t . kritik hz] [Al m. kritische Geschwindigkeit,
kristische Drehzahl] [Fr . vitesse critique] [trug, critical speed] : D
nen bi r d i n gi l i n , d i r i k olar ak kar ar sz d u r u ma geldii hz; b u hzda,
dnmeden i l er i gelen yinelenen sarsOlar t ed ir gin ed ici kuvvetle
r i n or t aya kmasna yol aar .
dnl ktle [es. t. kritik ktle] [Al m. kritische Masse] [Fr . masse
critique] [ng. critical mass] : Ken d i kert<nme bi r zincir tepkileirni
srdrmeye yet er li metkin zdek tutar.
dnl nokta [es. t . kritik nokta] [Al m. kritischer Punkt] [Fr . point
critique] [ng. critical point] : Sv ve uun evreleri arasndaki s
nr izgisinin yok olduu, svnn ve uunun doabilimsel zel
l i kl er i n i n zdeletii nokt a.
dnl oylum [es. t. kritik hacim] [Al m. kritisches Volumen] [Fr .
volume critique] [ng. critical volume] : Bir svnn ya d a bi r uu
n u n bi r grammn dnl scaktk ve basn altnda kaplad oyl u m.
dnl scaklk [es. t . kritik scaklk] [Al m. kritische Temperatur,
Umwandhmgspunkt] [Fr . temprature critique] [ng. critical tempe-
rature] : 1 Bi r zdein sv olar ak bulunabilecei en yksek s
caklk, ya d a bi r uunun daha yukar scaklkta hibir basn et
kisiyle svatramayaca scaklk. 2 Bi r metalde i dnmle
r i n olutuu scaklk. 3 Mkmatssal zdeklerin mufcnatasilm yi
tirdii scaklk.
dnl snm [es. t. kritik amortisman] [Al m. kritische Dmpfung]
[Fr . amortissement critique] [ng. critical damping] : Denge konu
mu yresimdeki sahmmlann dnemsel niligirui yit ir ecek lde
sndrlmesi.
dnm oram [Alm. Vmwandlungsverhaltnis] [Fr . rapport de
transformation] [ng. ratio of transformation] : Bi r dnmrecin
bi r i n ci l ve i k i n ci l sar gu ar inin sarm saylan oran.
dnm yan-yaam [Al m. Halbwertzeit] [Fr . priode de transfor
mation] [ng. transformation period] : Imetkin bi r zdein ekir
d ekler inin baka ' bir ekirdee dnerek t am yarya dmesi iin
geen sre.
drdl [es. t. kare] [Alm. Quadrate] [Fr . carr] [ng. square] : Tm
kylan eit ve alar d i k olan drtgen.
dort-ucay 60
dort-ucay [es. t. kuadrupol] [Al m. Vierpol] [Fr . quadruple] [ng.
quadrupol] : Kar t ykleri t er s durmu, kout i k i zde iftucaydan
oluan bi r yap.
drt-ek [es. t . tetrot lamba' ] [Al m. Vierpolrhre, Tetrode] [Fr .
ttrode] [rig. ttrode] : Yksek sklk ykselticisi olar ak kullanlan,
st-ek, altnu-ek, kafes ve yap r akt an ohan, havas boaltlm
kapal cam bor u .
drtkollu ecik [es. t. tetrahedrik atom] [Al m. tetraedrisch.es Atom]
[Fr . atome ttradrique] [ng. tetrahedral atom]: Drt deerli bi r
ecian deerlik balannm ekirdekten drtyzlnn drt ke
sine doru eit alar la yneldii yap.
drtl nokta [Alan. Quadrupelpunkt] [Fr . point quadruple] [ng.
quadruple point] : Bi r zdeim d r t evr esinin dengede olduu s
caklk.
drtt yr le [es. t- drtl vektr] [Al m. Vierervektor] [Fr . quadri-
vecteur] {Ing. -four-Hect or] : Bi r t zaman i l e -boyutk u zayd aki r
yer leminin ver ilmesi ile tanmlanan ynle.
dvlgenlik [Al m. Schmiedbarkeit] [Fr . mallabilit] [ng. malleabi
lity] : Altn, gm, inko gi bi ekileme, ekme, merdaneden ge
irme gibi ilemlerle biim deitirebilme zellii.
dvm [es. t. bombardman] [Al m. Bombardement] [Fr . bombarde
ment], [ng. bombardment] : Bi r zdein hzl paracklarla ya d a
nmlarla dvlmesi; ecikler dvme i l e uyarlr ya d a ekirdek
l er i dnerek, ecik t r deitirir.
dvndk [es. t. hedef] [Alm. Schiessscheibe] [Fr . cible] [Ing. targety.
1 ok hzl ek s i cMer i n vurmas i l e i ki n ci l ekscikler salan me
t a l *y a p
r a k
- 2 ekirdek bilgisind e hzlandn-ln paracklarla
dvlecek olan eyi tayan destek.
duman [Al m. Dunst, Dampf] [Fr . fume] [ng. fume] : Bi r uun iin
de asl kk (0,1 - 1 mikr on lu k) kat ya da sv t anecikler in olu
turduu karm.
dura [es. t. stator] [Al m. Stnder, Stator] [Fr ., ng. stator] : Mot or
ya da er i d i reteci gibi elekt r ik aygtlarnn devinirnsiz akm kangal
larndan oluan ve mknatssail alan uyar maya yar ayan par alan.
duraan [es. t. kararl] [Al m. feststehend] [Fr . stationnaire] [ng.
stationary] : zde yer i, zde bykl, zde biimi ya d a z
de nit elikler i olan ve bu nu kor u yan nicelikler in zellii.
61
dunkyk
duraan izgi [es. t. kararl izgi] [Al m. feststehende Linie] [Fr. ligne
stationnaire] [ng. stationry line] : Bi r yddzn zgesinde, baka
jzgelerdelci Dop p ler kaymasn gstermeyen bi r sourum izgisi.
duraan dalgalar [es. t . kararl dalgalar] [Al m. Stehwellen] [Fr.
ondes stationnaires] [ng. standing waves] : Kar t dorultuda iler
leyen, zde trden i k i d alga katarnn st ste gelmesi ile oluan
durgun grnl dalgalar rgesi.
duraanlk bilgisi bak. duruk bilgisi.
duralama sresi [Al m. Verweilzeit] [Fr . priode d
1
attardement] [ng.
lingering period] : Bal bi r eksiciin en st er ke dzeyindeyken
daha alt bi r dzeye derek, ar ad aki er ke karmm mas iin
. geen sr e.
durdura [es. t. fren] [Al m. Bremse] [Fr , frein] [ng. brake] : Sr
tnme d ir enci ile, d evinim ericesini sya evirerek d evimi d u r d u
r a n dzenek.
durdurum erkili [es. t. frenleme potansiyeli] [Al m. Haltepotential,
Bremspotential] [Fr . potentiel d' arrt] [ng. stopping potential] :
Il ya da sl eksicikler in kaynakt an, da dnk hzlarm keserek
d ur d ur mak iin uygulanmas gereken eksi ger i l i m (enkil kar m).
durdurum gc [Al m. Aufhaltekraft, Schmetterkraft] [Fr . pouvoir
d' arrt] [ng. stopping power] : Bi r zdein, iinden geen ykl
paracklar d u r d u r ma el Ms i n i n ls.
durgan bak. deimez.
duruk bilgisi [es. t. statik] [Ahn. Statik] [Fr . statique] [ng. statics] :
Dengedeki ku vvet ler i inceleyen ileybilim dal. duraanlk bilgisi.
duruk dnge [es. t . statik denge] [Al m. statisches Gleichgewicht] [Fr .
quilibre statique] [ng. stac equilibrium] : Bi r cisme et kiyen sfr
birlekeli ku vvet ler in oluturduu denge.
duruk ktle [Al m. Ruhemasse] [Fr . masse au repos] [ng. rest mass] :
Grelilik hr amnd a, d evinen bi r gzlemciye gr e d evinimsiz bi r
cismin ktlesi.
durukmknatslk [es. t. manyetostatik] [Ahn. Magnetostatik] [Fr .
magntostatique] [ng. magnetostatics] : Zamanla deimeyen nk-
inatssal alanlar inceleme.
dunkyk [es. t . elektrostatik] [Al m. Elektrostatisch] [Fr . lectrosta
tique] [ng. electrostatic] : Deme, et kileme gi bi yollar la cisimler
zerinde bir iker ek dengede kalan devinimsiz elekt r iksel yk.
d u r u k y k a la n 62
durukyk alan [es. t . elektrostatik alan] [Al m. elektrostatisches Feld]
[Fr . champ lectrostatique' ] [ng. electrostatic field] : Du r gu n yk
lerden) (kaynaklanan elekt r ik alan.
durukyk bilgisi [es. <t. elektrostatik] [Akn . Elektrostatik] [Fr .
lectrostatique] [ng. electrostatics] : Srtnme i l e elekt r iklenme
gibi, d ur gun yklerin zelliMerini ve et kiler ini inceleyen' doabilim
dal.
durukyk birimleri (dyb) [es. t. elektrostatik birimler] [Al m.
elektrostatische Einheiten] [Fr . systme d' units lectrostatiques]
[Ing. electrostatic units (e.su )] : Du r u k elekt r ik yklerinin et ki-
leirrderine dayanarak tanmlanan elekt r iksel b i r i m dizgesi.
durukyk irkUimi [es. t . tesirle elektriklenme] [Ahn. elektrostatische
Induktion] [Fr . induction lectrostatique] [Ing. electrostatic
induction] : YM b i r cismin, yaknndaki b i r ilet keni etkleyerek
yk dalmm deitirmesi ya da ykl kalmasna yol amas.
durukyk mercei [es, t . elektrostatik mercek] [Alm. elektrostatische
Linse] [Fr . lentille lectrostatique] [t ng. electrostatic lens] : Ykl
bi r parack d emet ini odakttayabilen bi r elekt r ik alan oluturacak
biimde dzem erimi eklerden oluan mercek.
durukyk reteci [es. t . elektrostatik jeneratr] [Akn . nfluenzgenera-
tor, Influenzrnachine] [Fr . gnrateur lectrostatique] [ng.
electrostatic generator] : Du r u k elekt r ik ykleri ve yksek ger ilim
ler oluturan aygt.
durultucu [Akn . Stabilisator] [Fr . stabilisateur] [ng. stabilizer] : Bi r
dlergenin olaan ileyiinden aynlmalann kendiliinden dzeltme
ye yar ayan dzenek.
durultum [Ai m. Satibilisierung] [Fr . stabilisation] [Ing. stabilization] :
Bi r aygtn elekt r iksel besleme evrimine konu lan bi r d u r u ku cu
i l e ger ilim alkantlarm kesme.
durum bak. hal.
duyarlk [es. t. hassasiyet] [Al m. Empfindlichkeit] [Fr . sensibilit]
[ng. sensitivity] : 1 Bi r uyarma kar lk, alnabilen t epir inin
u yan ma or am i l e llen nit elik. 2 Bi r telsiz akcsmm, alnan
d algalar a karlk ver ebilme ls.
dey [es. t. akuli] [Ak n . senkrecht] [Fr., ng. vertical] : Yerekimi
dorultusunda, evrene dk dorultuda bu lu nan.
dey yeinlik [es. t . dey iddet] [Akn . Senkrechtstrke] [Fr .
intensit verticale] [ng. vertical intensity] : Yer rmkaatssal alan
yruecmdn dey birleeninin yeinlii.
63
edimsiz grnt
deyler [es. <t. katetometre] [Al m. Kathetometer] [Fr . cathtomtre]
[ng. cathetometer] : Dey aralklar duyarlkla len aygt.
drc dntre [es. t . gerilim drc transformatr] [Aln.
Abwrtstransformator] [Fr . dvolteur, transformateur, rducteur]
[Ing. step-down transformer] : Ger i l i mi , gir d id en d aha dk d e
gere dren dntre.
dz akn [Al m. Gleichstrom] [Fr , courant continu] [ng. direct
carrent] : Bi r ilet ken fooyunoa, eksiciklerin yalnzca br dorultuda
ak.
dzenleyici bak. gerilim dzenieci.
dzenteker [es. t . volan] [Al m. Schwungrad] [Fr . volant] [ng.
flywheel] : Bal olduu ilergenin ya d a dzenein dnme hzm d
zenleyen ya d a ksa aralklarda har canmak zere erke bi r i kt i r en ,
dnme miline takl ar tekerlek.
dzey [es. t. seviye] [Al m. eben Stand] [Fr . niveau] [ng. tevel] :
llen b i r niceliin deikene bal olar ak deiiminde ulat dz
lk.
dzgn ak [Al m. gleichfrmige Strmung] [Fr . coulement unifor
me] [ng. uniform flow] : Akkan iinde her akn bor u su kesit inin
ve akm cizgsi boyunca devinen 'her paracn hznn eit kal
d ak.
dzlemsel ucaylamm [es. t. dzlem polarizasyon] [Al m. Ebenesch
wingung] [Fr . polarisation plane] [ng. plane polarzation] : Tit
reimlerin yaylma dorultusuna d i k dzlem iinde bi r doru bo
yunca olutuu caylamam.
1
E
edimsiz [es. t . virtel] [Al m. virtuell] [Fr . virtuel] [ng. Virt ual] :
Bi r i, bi r par ack, ya da bi r d u r u mu n olgu olar ak gereklee-
ineden, zde er k i l olar ak var olmas.
edimsiz dant [es. t. virtel entropi] [Al m. virtuelle Entropie] [Fr .
entropie virtuelle] [ng. Virt ual entropy] : Bi r d izgenin, genellikle
scaklktan bamsz bi r arpan olan ve s sasna katas bu
lunmayan dants.
edimsiz grnt [es. t . zahiri grnt] [Al m. virtuelies Bild] [Fr .
image virtude] [ng. Virt ual image] : Bi r brg zerine almama-
ed imsiz hz
64
yan ancak, yansyarak ya da krlarak gze gelen nlarla var ol
duu izlenimini veren grnt, gerek olmayan grnt,
edimsiz hz [es. t. virtel hz] [Al m. virtuelle Geschwindigkeit] [Fr .
vitesse virtuelle] [ng. virtual velocity] : Dengede bu lu nan bi r par
acn varsaynnsal olar ak yer deitirmesi iin, kuvvet dorultu
sunda den hz birleeni, gerek olmayan hz birleeni,
edimsiz i [es. t . virtel i] [Aln. virtuelle Arbeit] [Fr . travail virtuel]
.. [ng. virtual. work] : Dengelenmi kuvvet ler et ki si altnda sonsuz
kk sanal bi r yerdeitinim srasnda grlen i; saysal deeri
sfr olmas gereken bu i, bi r d izgenin denge yer ini bu lmakt a
kullanlr.
edimsiz salnga [es. t. virtel osilatr] [Alm. virtuellen Oszillator]
[Fr . oscillateur virtuel] [ng. virtual oscillator] : Sanal bi r d i k me
liksel d evinim yapt dnlen nokt asal yk.
edimsiz yerdeim [es. t. virtel yol] [Al m. virtuelle Verschiebung]
[Fr . dplacement virtuel] [ng. virtual displacement] : Sonsuz k
k bi r yerdeitirimde, ku vvet in et ki noktasnn izledii yolu n
ku vvet dorultusu boyunca birleeni.
eim [es. t..mey/ V] [Al m. Neigung] [Fr . inclinaison] [ng. inclination] :
1 Bi r dzlemin yat ayla yapt asnn teetlii (t anjant ). 2
Bi r erinin trevinin bel i r l i bi r nokt ad a ald deer.
eimler [Al m. Neigungsmesser] [Fr . inclinomtre] [ng. tiltometer] :
Yat aya gre eimi len aygt.
eirin bak. frl. ,
eriltme [Al m. krummlinige Verzeichnung] [Fr . distorsion curviligne]
[ng. curvilinear distortion] : Ci smi n doru izgilerinin r esim g-
lntsnde eri kmas biiminde k md i n i gsteren bozu lma.
erisel uzay [Alm. krummliniger Raum] [Fr . espace curviligne] [ng.
curvilinear space] : Erilerin ya d a erisel yzeylerin arakesit
l er i n i deitirgen alar ak belir lenen uzay.
eklem [Ai m. Anschluss, bergangszone] [Fr . jonction] [ng. junction]:
ki nesnenin birletii yer.
eksen [es. t. mihver] [Ahn. Achse] [Fr . axe] [ng. axis] : 1 zerin
de bi r yn belirlenmi doru. 2 Bi r cismin paralarnn evresinde,
bakml olar ak dzenledii sanal b i r doru. 3 Bi r cismin, ev
resinde dnd doru.
eksende [es. t. koaksiyal] [Alm. gleichachsig] [Fr ., ng. coaxial] :
Deiik yarapl zde eksenli ilet ken yuvaklarn nitelii.
65
eksctk ifti
eksensel bytm [Al m. Achsenvergrsserung] [Fr . grossissement
axial] [t ilg, axial magnification] : Bi r mercekler d izisinin ana eksen
zerindeki yan yana i k i grnt aralmn, elenik cisimler aralna
oran.
eksi [es. t. naks] [Al m. negatif] [Fr . ngatif] [ng. negative] : 1
Bi r imlemede art dorultunun tersine ynelmi saylara ver ilen i m.
2 Yalnz i k i elemi bu lu nan nesnelerden bir ine ver ilen i m; eksi
yk gibi. 3 Saylarn sfrdan kk olanlarna ver ilen i m. 4
ki saydan, i k i nicelikt en bi r i n i tekinden karma ilemini belir
leyen i m.
eksi diren [es. t. negatif diren] [Al m. negatives Widerstand] [Fr .
rsistance ngative] [t ng. negative rsistance] : Geirdii akmn
yeinlii artnca ular arasndaki ger ilimin dt diren.
eksi er [es. t. anyon] [Al m. Anin] [Fr ., tng. anin] : erzm-
de st-ee taman eksi ykl er.
eksi er akm [es. t. anyon akm] [Alm. Anionstrom] [Fr . courant
anionique] [ng. anionic current] : Bi r elekt r ik akmnn eksi er-
leroe taman kesimi.
eksi yk [es. t. negatif yk] [Al m. negative Ladung] [Fr . charge
ngative] [t ng. negative charge] : Eksi ci k kazanc ile, yk denge
si eksi i ml i l er yanna am bi r nesnenin d u r u mu .
eksicik [es. t. elektron] [Al m. Elektron] [Fr . lectron] [t ng. electrn] :
nelcikt en yaklak olar ak i k i bi n kez dana yeni olan, eksi yk
l temel parack.
eksicik bilgisi [es. t. elektronik] [Alm. Elektronik] [Fr . lectronique]
[ng. elecktronics] : Yksek ve ok yksek sklkta dalgal akm
lar la i l gi l i gere ve aygtlar gelitiren ve er kin eksicikler in zellik
lerine dayanan uygulamal doabilim.
eksicik borusu [es. t . elektron tb] [Alm. Elektronenrhre] [Fr . tube
lectronique] [t ng. termionic valve, termionic tube] : Alak basn
l bi r uun ile doldurulmu ya da tmyle boaltlm ve iine
ilevine uygun sayda ekler yerletirilmi cam bor u .
eksicik bulutu [es. t. elektron bulutu] [Alm. Elektronenwolke] [Fr .
nuage d' lectrons] [ng. electrn cloud] : 1 Bi r eksicik boalm
bor usunun ekleri arasndaki blgede bulunan durgun eksicik y
lm. 2 Bi r eoiin ekirdei evresinde yerleen eksicikler k
mesi.
eksicik ifti [es. t. elektron ifti] [Alm. Elektronpaar] [Fr . paire
d' lectrons] [ng. elektron pair] : zdecik iinde bal M eci-
in or t ak yrngesinde yerleerek balam salayan ilci eksicik.
eksicik oaltcs
66
eksicik oaltcs [es. t . elektron mltiplikatr] [Al m. Vervielfac
her, Sekondarelektronenverstarker] [Fr . multiplicateur d' lectrons]
[ng. lectron multiplier] : Bi r takm yeinletirmek iin, eksi
cik saysn ar t r acak biimde dzenlenmi bi r d i zi ekt m oluan
lakmsal gze.
eksicik dalm [es. t. elektron dalm] [Al m. etektronen Verteilung]
[Fr . distribution d' lectrons] [ng. lectron distribution]: Eksicik-
ler k ecik ya da er ekirdei evresindeki nicemsel yrnge
kat manlannd a yer alma dzeni.
eksicik dalga boyu [es. t. elektron dalga boyu] [Al m. Elektronen-
wellenlnge] [Fr . longueur d' onde d' un lectron] [ng. lectron
wavelength] : Devinirlii P olan bi r eksiciin de Br oglie dalga
boyu : X = h/ p.
eksicik demeti [es. t. elektron demeti] [Al m. Elektronenstrahl] [Fr .
faisceau d' lectrons] [ng. lectron beam] : zde hzla, zde
dorultuda devinen eksicik kmesi.
eksicik deriimi [es. t. elektron konsantrasyonu] [Al m. Elektronen
konzentration] [Fr . concentration d' lectrons] [ng. lectron
concentration] : Bi r zdecikteki deerlik eksicikler i aysnn ecik.
saysna or am.
eksicik dizilmknats nlamm [es. t. elektron paramanyetik rezonans]
[Alm. paranagnetische Resonanz] [Fr . rsonance paramagntique
lectronique] [ng. lectron paramagntic rsonance] : Eksicik d i-
zilmknatsl gsteren bi r zdein mknatssal alan etkisinde,
akmankna t issai d algalan seerek sourduu olay.
eksicik dolancas [es. t. elektron mahreki] [Al m. Elektronenbahn]
[Fr . orbite lectronique] [ng. lectron orbit] : Bi r eksiciin, bi r
ecik ekirdei evresinde dolanrken izledii kapak yrnge.
eksicik f i n i nlamm [es. t. elektron spn rezonans] [Al m. Elektro-
nenspinresonanz] [Fr . rsonance paramagntique lectronique] [ng.
lectron spin rsonance] : bak. eksicik dizilmknatssal mlamm.
eksiciksel k bilgisi [es. t. elektron optii] [Alm. Elektronenoptik]
[Fr . optique lectronique] [ng. lectron optics] : Eksicik demetle
r i n i n dalgalkk zelliklerine dayanarak k bilgisine kout inceleme
ve uygulama dal.
eksicik nlan Les. t. elektron nlar] [Alm. Kathodenstrahlen] [Fr .
rayons cathodiques] [ng. cathode rays] : Bi r boalma bor usund a
alt ekten salmlanan eksicikler in oluturduu nlar. Salmlanma,
alt-ein kzdrlmas ya d a paracklarla dvlmesinden kaynak
lanr.
67
elekt r ik akm
eksicik ilginlli [es. t. elektron afinitesi] [Alm. Elektronenaffinitt]
[Vr. affinit d' lectron] [ng. lectron affinity] : Bi r eciim ya da
zdeciin er ki n eksicikler i balama ve eksi er oluturma eilimi.
eksicik kabuu [es. t . elektron kabuu] [Alm. Elektronenschale,
Elektronenhlle] [Fr . couche lectronique] [ng. lectron she] :
Bi r ecikte ba nicem saylar ayn olan eksicikler in kaplad
blge.
eksicik kapm [Alm. Elektroneneinfang] [Fr . capture d' lectron]
[ng. lectron capture] : 1 zgr bi r eksicii, bi r eoiin ya
da bi r zdeciin yakalamasyla b i r aksi er oluumu. 2 Bi r e
kirdein, kend i eksicikler ind en bi r i n i kapmasyla oluan metkin
dnm.
eksicik kua [es. t. elektron band] [Fr . bande d' lectron] [ng.
lectron band] : Eksiciin zdeelk iindeki nicemsel geilerinden
iler i" gelen zgl izge kua.
eksicik kuak izgesi [es. t. elektron bant spektrumu] [Al m. elektrom
nische Bandenspektrum] [Fr . spectre de bandes lectroniques] [ng.
electronic band spectrum] : Morst kesimde ya d a grnr blge
de zdeciksel d olancallar d an kaynaklanan izge.
eksicik migzleri [es. t. elektron mikroskobu] [Al m. Elektronenmik
roskop] [Fr . microscope lectronique] [ng. lectron microscope] :
Ik nlar yer ine eksicik demetleri ku llanan ve griinty lyap-
'ak ya da nr perde zerine karan zme gc ok ykseli: mi-
nigzler.
eksicik pskrteci [es. t . elektron tabancas] [Alm. Elektronenspritze]
[Fr . canon lectronique] [ng. lectron gun] : Eksi ci k nlar boru
sunda ya d a eksicik mi n i gzlerinde, eksicik d emet i oluturan, hz
landrc ve odaklayc kaynak.
eksicik voltleri [es. t. elektronik voltmetre] [Al m. Rhrenvoltmes-
ser] [Fr . voltmtre tube] [ng. tube Volt met er] ; ok kk de
iken akmlar ve ger ilimler i lmekte kullanlan ykselteli aygt.
eksicak yk bak. temel yk.
elektrik [Alm. Elektrizitt] [Fr . lectricit] [ng. eectricity] ; Du r u k
ya da devinen elekt r ik ylderinin yol at t m grntleri incele
yen doabilim dal.
elektrik akm [es. t. elektrik cereyan] [Alm. elektrischer Strom]
[Fr . courant lectrique] [ng. electric current] : Kat, sv ya da
uun durumlanndak ilet kenlerden art ya da eksi ykl parack
lar ak olarak gzlenen olay.
elektrik alan 68
elektrik alan [es. t. elektriki saha] [Al m. elektrisches Feld] [Fr.
champ lectrique] [l eg. electric field] : Bi r elekt r ik yk evresin
de elekt r iksel ku iwet ler in et ki gsterdii blge. Al a n ar t bi r i m
yke et kiyen ku vvet le llr.
elektrik boalm [es. t, elektrik dearj] [Alm. elektrische Entladung]
[Fr . dcharge lectrique] [ng. electric discharge] : Uerlemi bir
uun iinde ger ilim dmesine yol aan elekt r ik ak.
elektrik evrimi [es. t. elektrik devresi] [Al m. elektrischer Kreis]
[Fr . circuit lectrique] [ng. electric circuit] : Bi r elekt r iksel erke
kaynamn art ve eksi tcaylan arama balanm eitli iletkenler
den ve elekt r ik ' gerelerinden olumu akm .geirici yol .
elektrik direnci [es. t . elektrik mukavemeti] [Al m. elektrischer
Widerstand] [Fr . rsistance lectrique] [Ing. electrical resistance] :
Bi r ilet kenin akm geiine kar koymas; diren t u t a n , ilet kenin u
lar arasnda uygulanan ger ilimin volt t ut annn, akm yeinliinin
ampere tutarna orandr.
elektrik motoru [Alm. Elektromotor] [Fr . moteur lectrique] [Ing.
electric motor] : Elekt r iksel er keyi ileysel erkeye dntren d e
vi n d i r i ci aygt.
elektrik yay [es. t. elektrik ark] [Alm. Lichtbogen] [Fr . arc-lectri
que] [ng. arc of electric] : Havad a ya da bi r uun iinde, yeterin
ce yksek elekt r iksel ger ilim uygulanan i k i ek arasnda oluan
kl boalm i z i .
elektrik yeinlii [es. t. elektrik iddeti] [Alm. elektrische Feldstrke]
[Fr . intensit lectrique] [ng. electric intensity] : Bi r elekt r ik alan
iinde bu lu nan ar t bi r i m ykl bi r nesneye et kiyen ve elekt r iksel
alan yeinlii iki bi r l olar ak akman kuvvet .
elektriklenme [Alm. Elektrifizierung, Elektrisierung] [Fr . electrifica
tion, electrisation] [ng. electrification] : 1 Eksi ci k kat ar ak ya da
eksicik alarak, bi r nesnenin yk dengesini bozma. 2 El ekt r i kl e ya
d a elekt r iksel dzeneklerle donatm.
elektrikler [es. t. elektrometre] [Al m. Elektrometer] [Fr . lectro
mtre] [ng. electrometer] : Elekt r iksel ger ilim ve yk lmekte
kullanlan aygt.
elektriksel brgtleme [Al m. elektrischer Schirmung] [Fr . blindage
lectrique] [ng. electric screening] : Bi r nesneyi elekt r isel etkiler
den yaltmak iin, ilet ken met al yap r aklar la her yanndan sanma.
6 9
elektriksel erkil
elektriksel ekim les. t. eiektriki cazibe] [Alr, elektrische Anziehung]
[Fr . attraction lectrique] [l u g. electrical attraction] : Kar t i ml i
elekt r ik ykleri arasndaki Coulomb yasas ile belir lenen ekim kuv
vet i.
elektriksel evire [Al m. elektrischer Wandler] [Fr . transducteur
lectrique] [Ing. electrical transducer] : Bi r tr dalga gir d isini, o
trden ya da deiik trden dalgaya evirerek, deiik bi r or t ama
karan ar a.
elektriksel nlamm [es. t . elektrik rezonans] [Al m. elektrische
Resonanz] [Fr . rsonance lectrique] [ng. electrical resonance] :
Dalgal ger ilimle srlen irkilteli ve sal bi r evrimde, src
sklk evrimin doal sklna eit olunca salanan d or uk genlikli
salnm d u r u mu .
elektriksel iftucay [es. t. elektrik dipot] [Al m. elektrischer Dipol]
[Fr . diple lectrique] [ng. electrical dipole] : Eit ama kar t i ml i ,
elekt r ik ykl i k i paracn, zdeoikler boyut und a bi r aralkla
balanmas ile oluan temel yap.
elektriksel km [Fr . rupture dilectrique] [ng. electric breakdown] :
Yaltkan bi r zdekten akm geirebilmek iin uygulanan ger ilim,
bel i r l i dzeyi bulunca yaltkanln yok olmas.
elektriksel dalga [es. t. eiektriki mev] [Al m. elektrische Welte] [Fr .
onde radio-lectrique] [ng. electric wave] : Salnnd elekt r iksel
ve mknatssal alanlar d an oluan dalga. rn. r ad yo etiiminde
kullanlan d algalar ,
elektriksel dayankllk [Al m. Durchschlagfestigkeit] [Fr . rigidit
dilectrique] [ng. electrical strength] : Bi r dykln, yaltkanln
kor u yar ak eriebilecei en yksek elekt r iksel ger ilim.

elektriksel devim bilgisi [es. t. elektrokinetik] [Al m. Elektrokinetik]
[Fr . lectrocintique] [ng. electrokinetics] : Devinen elekt r ik y kle
rini ve bu yklerin elekt r iksel ve mknatssal alanlar d aki etkileim
l er i n i inceleyen bi l i m dal.
elektriksel dirik bilgisi [es. t. elektrodinamik] [Al m. Elektrodynamik]
[Fr . lectrodynamique] [ng. electrodynamics] : El ekt r i k akmlarnn
bir bir ler ine et kiler ini ve akmlarla mknatslar arasndaki etkilei
mi inceleyen bi l i m dal.
elektriksel erkil [es. t. elektrik potansiyeli] [Al m. elektrisches Poten
tial] [Fr . potentiel lectrique] [ng. electric potential] : Art bi r i m
elekt r ik ykn, bi r elekt r iksel alan iinde, sonsuz 'Uzaklktan ya
da yerden bel l i bi r nokt aya getirmek iin gereken ile llen nit elik.
elektriksel gze
70
elektriksel gze [es. t. elektrik pili] [Al m. elektrische Element] [Fr .
pile d' lectricit] [Ing. electric cell] : Deiik i k i met al ile 'bir er
zeltisinden oluan ve kimyasal er keyi elekt r iksel erkeye dnt
rerek elekt r iksel g kayna olar ak kullanlan dzenek.
elektriksel g [Alm. elektrische Leistung] [Fr . puissance lectrique]
[ing. electric power] : El ekt r i k er kesi i l e b i r i m zamannda grlen i.
Wat t (W) ya d a kilowat t (kw) bi r i ml er i ile llr.
elektriksel ldama [es. t. elektrolminesans] [Al m. Elektrolum
neszenz] {Fr . lectroiuminescence] [Ing. electroluminescence] : Yk
sek sklkta elekt r iksel boalmalarla or t aya kan ldama.
elektriksel iletkenlik [es. t . elektriki nakiliyet] [Al m. elektrische
Leitfhigkeit] [Fr . conductivit lectrique] [t ng. electrical
conductivity] : Bi r zdera zdrenciain t er si; zdein iletkenliinin
ls.
elektriksel ileybilim [es. t . eiektromekanik] [Al m. Elektromechanik]
[Fr . lectromcanique] [ng. electromechanics] : El ekt r i k er kesi
ya d a elekt r ik akm ile ileyen ar a ve aygtlar gelitiren ve bunlarn
zelliklerini inceleyen bi l i m dal.
elektriksel kaplama [Al m. elektrische Fllung] [Fr . dposition
lectrique] [t ng. electrical deposition] : Uerzm olayndan
yar ar lanar ak alt-ek olar ak 'kullanlan bi r met al nesneyi, ince bi r
met al katman ile kaplama, ani. erzksel kaplama.
elektriksel mknats [es. t. elektromknats] [Alm. Elektromagnet]
[Fr . lectro-aimant] [t ng. electromagnet] : Yumuak d emir zerine
sarlm bi r ilet ken sar mald an elekt r ik akm geirmekle oluturu
lan mknats.
elektriksel titreim [es. t. elektriki ihtizaz] [Al m. elektrische
Schwingung] [Fr . oscillation lectrique] [t ng. electric oscillation] :
mlannm evriminin yapsna bal doal bi r titreim skl olam
dalgal akm.
elektriksel ucaylamm [es. t . elektrik polarizasyonu] [Alm. elektrische
Polarisation] [Fr . polarisation lectrique] [t ng. electric polarization]:
Elekt r ike yksz bi r e ya da zdeeie bi r elekt r ik alan uygu
lamasnda, eksici;klern bir az kaymalar ' sonucu ar t ve eksi yk
zeklerinin ayrlmas i l e kar t i ml i ucaylar olumas.
elektriksel younluk [es. t. elektriki kesafet] [Al m. elektrische Dichte]
[Fr . densit lectrique] [t ng. electric density] : Br uzay yknn
bi r i m oylu mu 'bana, ya d a yzey yknn bi r i m yzeyi bana d
en elekt r ik yk t u t an.
71
eriyik
elektriksel yk [es. t . elektriki hamule] [Mm. elektrische Ladung] [Fr .
charge lectrique] [t ng. electric charge] : Bi r nesne zerindeki ya
d a bi r yer d eki eksicik says i l e ar t yk dengesizlii t u t a n .
elektron-volt [Alm. Elektronenvolt] [Fr . lectron-volt] [Ing. lectron
-volt] : Br eksuciin bi r volt lu k elekt r iksel ger ilim amakla kazan
d d evimsel erke. Bu nicelik, ecik doabiliminde ve ekirdek
bilgisind e er ke birimi olar ak kullanlr.
eleme [Al m. Elimination, Eliminierung] [Fr . limination] [Ing.
limination] : Bir ka eitlii bi r l i kt e ku llanar ak bir deikeni ara
dan yok etme.
emme [es. t. aspiratr] [Ahn. Aspiratr] [Fr . aspirateur] [Ing. aspi
ratr] : Uun ya d a uuk emici aygt.
en kk eylem [es. t . en az aksiyon] [Al m. kleinste Wirkung} [Fr.
moindre action] [ng. least action] ; leybilimde, oias yrnge
lerden eylemin en kk olannn yelenecei ilkesi.
engel [es- t, mania] [Al m. Trennungslinie] [Fr . barrire] [ng. barrier]:
Bi r geii, bir deiimi ya d a g iLeyici er ki l snn.
engel katmam [es. t. mania tabakas] [Al m. Randschicht] [Fr . couche
de barrire] [Ing. barrier layer] : Bi r geii ya da bir g nleyici
ince kat man.
enine dalga [Al m. Transversalwelle] [Fr . onde transversale] [ng.
transvers wave] : Titreen niceliin, yaylma dorultusuna d i k y
neldii dalga.
enlemler [es. t. arz daireleri] [Al m. Parallelen, Parallelkreisen] [Fr .
paralleles] [ng. parallels] ; Yeryuvarnn elek dzlemine kout
dzlemlerle ar akesit ler i olan emberler. Bu nlar elek dzleminden
ki yana uzaklklan asal olmak zere, 0'den 90'ye dek saylr.
erey [es. t. limit] [Alm. Grenzwert] [Fr . limite] [ng. limit, limiting
value] : Bi r f (x) ilevinin x deikeni bi r a deerine yaklat sra
da ilevin vard snr deer.
erime [es. t. zeveban] [Al m. Schmelzung] [Fr . fusion] [t ng. melting]:
Bi r katnn kat evresinden s ve basn et kisiyle svya dnm.
erime noktas [es. t. zeveban noktas] [Al m. Schmelzpunkt] [Fr . point
de fusion] [t ng. melting point] : Bi r katnn svlat scaklk d e
reesi.
eriyik bak. zelti.
er ke
72
erke [es. t. enerji] [Ai m. Energie] [Fr . nergie] [ng. energy] : Doa
da eitli hallerde grnen i yapabilme yetenei. Deiik yol-
darla bir trnden tekine dneben bellibal erke trleri er kil,
devimsel, elekt r iksel, sl, l, kimyasal, ekirdeksel er keler d ir .
erke aktarm [es. t. enerji transferi] [Ai m. Energieberleitung] [Fr .
transfert d' nergie] [ng. energy transfer] : Uyarlm hal erke
sinin bi r ozdecik iinde, bi r eksicikt en tekine ya da zdeeikten z-
decie tamam.
erke dalm [es. t. enerji distribsyonu] [Ai m. nergie Vertilung]
[Fr . distribution d' nergie] [ng. energy distribution] ; Iyan
akmnuknatssal er kenin, dalga boylarna den tutarlarn gste
r en dalm ilevi; bu dalm gsteren eri.
erke dnm [es. t. enerji transformasyonu] [Ai m. Energeum-
wendlung] [Fr . transformation de l' nergie] [ng. transformation of
energy] : Er ken i n bir d u r u md an bir bakasna, rnein, elekt riksel
den sl erkeye dnm.
erke dzeyi [es. t. enerji seviyesi] [Aln. Energiestufen, Energieniveau]
[Fr . niveau d' nergie] [ng. energy level] : Bi r eciin ya da bir
ekirdein nicemler kuramna gre i er ke deerlerine uyan
bel i r l i erke dzeyleri.
erke eblm [es. t. enerji edahm] [Ai m. Energie Gleichteilung]
[Fr . quipartition de l' nergie] [ng. equipartition of energy] : Isl
dengedeki bir doabilimsel yapda, erkinl' ik derecesi bana den
er kenin zde ve kT/ 2'ye eit oluu.
erke korunumu yasas [es. t. enerji korunumu kanunu] [Ai m. Gesetz
der Erhaltung der Energie] [Fr . loi de conservation de l' nergie]
Cng. law of conservation of energy] : Yaltlm bi r dizgede top
lam er kenin deimediini, er kenin yokt an yaratlamayacam ve
yok edilemeyeceini belir t en yasa.
erke nicemi [es. t. enerji kuantumu] [Ai m. nergie Kuantum] [Fr .
quantum d' nergie] [ng. energy quantum] : Bi r eciin bi r hal
den baka bir ine getii srada sad ya da sourduu er ke
tutar. Bu genellikle bi r ck erkesine eittir.
erke yitimi [es. t. enerji kayb] [Aim. Energieverbrauch, Energiever-
lus] [Fr . dissipation d' nergie] [ng. dissipation of energy] : . Er
kenin yararlanlamaz biimlere dnm.
erkil [es. t. potansiyel] [Aim. Potential] [Fr . potentiel] [ng. potential];
Ktle ekimi gibi bi r kuvvet alam iinde bulunan bi r i m ktleyi
73
erkin titreim
sonsuzdan, bel i r l i bir nokt aya get irebilmek iin ger ekli ile llen
erke deeri.
erkii deii [es. t. potansiyel delii] [Al m. potentielles Loch] [Fr .
trou de potentiel] [ng. potential hole] : Bi r nokt ad aki elekt r iksel
er ki l i n , evresindeki tm nokt alar d an dk olmas.
erkii engeli [es. t. potansiyel bariyeri] [Al m. Potentialwell] [Fr .
barrire de potentiel] [ng. potential barrier] : Bi r alan iinde devi
nen ykl bi r paracn devimsel er keyle aamad er ki i duvar.
(
erkii erke [es. t. potansiyel enerji] [Al m. potentialle Energie] [Fr .
nergie potentielle] [ng. potential energy] : Bi r dizgenin konu mu
ya da haliyle i l gi l i , d izgeyi bu konuma, bu biime getirmek iin yap
lan ie eit erke.
erkin [es. t. serbest] [Alm. frei] [Fr . libre] [ng. free] : Hibir bi
imde herhangi bi r koula bal olmayan, zgr olan.
er kin d [es. t. serbest dme] [Al m. Freifall] [Fr . chute libre]
[ng. free fall] : Bi r cismin, yalnz yerekimi et kisiyle kend i bana
yere doru d evinimi.
erkin eksicik [es. t. serbest elektron] [Al m. freies Elektron] [Fr .
lectron libre] [ng. free lectron] : Bi r zdekte bu lu nan, ancak bi r
ecie srekli olar ak bal olmayan ve rdek iinde bi r ger ilim
bayrh engeli ile karlamayan eksicik.
erkin erke [es. t. serbest enerji] [Alm. freie Energie] [Fr . nergie
libre] [ng. free energy] : Bi r tepkileim sonucu akan rnler ile
bir likt e grlen ve kullandr ie evrilebilen er ke.
erkin kke [es. t. serbest radikal] [Al m. freies Radikal] [Fr . radisal
libre] [ng. free radical] : Bi r zdecie bal olsa da kimyasal bi r
tepkileim boyunca, ya da geici olarak bamsz d u r u ma geebi
len ecikler kmesi.
erkin salnm [es. t. serbest osilasyon] [Al m. freie Schwingung] [Fr.
oscillation libre] [ng. free oscillation] : 1 Cismin denge konu
mund an ayrlmas ile doan geri arc kuvvet in etkisinde oluan
salnm. 2 Skl evrimin elekt r iksel birleimine bala olan dal
gal akm.
erkin titreim [es. t . serbest titreim] [Al m. freie Schwingung] [Fr .
vibration libre] [ng. free vibration] : Bi r cismin bi r d kuvvet ol
makszn, i denge ku vvet ler i etkisinde, doal skl ile yapt
titreim.
erkin yk
74
erkin yk [es. t. serbest yk] [Akn . freie Ladung] [Fr . charge libre]
[ Ti g. free charge] : Bi r ilet ken ya d a yaltkan yzeyinde zdee bal
olmad an zgrce d evinebilir yk.
erkinlik derecesi [es. t. serbestlik derecesi] [Ahn. Freiheitsgrad] [Fr .
degr de libert] [ng. degree of freedom] : Bi r d izgenin h alin i
belir leyen deikenler says.
esnek [es. t. elastik] [Al m. federnd] [Fr . lastique] [ng. elastic] :
Esneklik zellii tayan.
esnek arpma [es. t. elastiki arpma] [Alm. elastischer Stoss]
[Fr . collision lastique] [Ing. elastic collision] : Nesneler in ya da
paracklarn arpmadan sonr aki t op lam devimsel er keler inin n
cekilere eit olduu arpma biimi.
esnek salm [Alm. elastische Streuung] [Fr . diffusion lastique] [Ing.
elastic scattering] : Esnek arpm ile t op lam devimsel er kesini yi
t ir meden salma.
esneklik [es. t. elastikiyet] [Al m. Elastizitt, Federkraft] [Fr . lasti
cit] [Ing. elasticity] : Bi r cismin, kuvvet et kisiyle u zu nlu k, oylu m
ya da biimce deiiklie uramas, ve kuvvet kalknca balang bi
im ve boyutlarn yeniden bulmas zellii.
esneklik dalgas [es. t. elastikiyet mevc] [Alm. elastische Welle] [Fr .
onde lastique] [ng. elastic wave] : Esnek or t amlar iinde yaylan
ileysel dalga; ses, uunlarda oluan esneklik dalgasdr.
esneklik katsays [es. t. elastikiyet modl] [Alm. Elastizittsmodul]
[Fr . module d' lacticit] [ng. modulus of elasticity] ; Yzlmne
den kuvvet in, bu na ilikin b i r i m uzunlua den t epkiye (geril
meye ya , d a skmaya) oran.
esneklik s n n [es. t. elastikiyet hududu] [Alm. Elastizittsgrenze]
[Fr . limite d' lasticit] [ng. elastic limit] : Bi r nesneye etkiyen kuv
vet in smr deeri; bu deerin altnda nesne esnektir, stnde ise bi
im deiiklii dnszdr.
esneklik yorulumu [Alm. elastisch Ermdung] [Fr . fatigue lastique]
[ng. elastic fatigue] : Esnek bi r katnn zorlayc et kinin kalkma
sndan sonra, i l k boyut ve biimine dnmede gecikmesi.
esnemez [es. t. elastiki olmayan] [Alm. Unelastisch] [Fr . inlastique]
[ng. inetastic] .: Esneklik zellii gstermeyen.
eanh [es. t. simltane] [Alm. gleichzeitig] [Fr . simultan] [ng.
simultaneous] : Ay n olaylann ayn an iinde olumalan.
75
ednr
eanlk [es. t. simultanit' ] [Al m. Gleichzeitigkeit] [Fr . concidence,
simultanit] [ng. coincidence] : Yinelenen bi r olgud a eanl olma
h a l i .
ebasn erileri [es. t. izobar] [Fr . lignes isobares] [ng. isobars] : Ba
snlar zde olan n okt alan birletiren eriler.
ebiimll bzsul [es. t. izomorf kristal] [Al m. homomorpherKristali]
[Fr . cristal isomorphe] [ng. isomorphous crystal] : Yapsal ve kim
yasal zellikleri benzer i k i ya da daha ok zde biimli buzsuldan
her bi r i .
eekirdekli zdecik [es. t. homonkleer molekl] [Al m. homonuk
leares Molekl] [Fr . molcule homonuclaire] [ng. homonuclear
molecule] : Ykleri ve ktleleri zde ekirdekli eciklerden olu
mu zdecik.
edeer [es. t. muadil] [Al m. quivalent] [Fr . quivalent] [ng.
equivalent] ; Deerleri ya da ilevleri zde olan nicelikler in zel
lii.
edeerli evrim [es. t. edeerli devre] [Al m. Ersatzschaltung,
Ersatzstromkreis] [Fr . circuit quivalent] [ng. equivalent circuit]:
Dalgal akmda, d r kmeliksel dizgelerde ve t r ansist or evrimlerinde
elekt r iksel zellikler asndan edeerlik zellii tayan evrimler
den b i r i .
edeerli eksicikler [es. t. edeerli elektronlar] [Al m. quivalent
Elektronen] [Fr . lectrons quivalents] [ng. equivalent electrons] :
Bi r eciin zde dolancalarnda yerlemi eksicikler .
edikmelik yasas [es. t. kosins kanunu] [Al m. Cosinusgesetz] [Fr .
loi de, cosinus] [ng. cosine emission law] : Iyan ya da ald
dank yansmayla datan bi r yzeyin, ver ilen bi r dorultuda yay
d er kenin, yzeyin dilemesiyle yaynm dorultusu arasndaki a
nn edikmelii ile oranl old ugunu bild ir en yasa. Bi r yzeyin bi r
d kaynakla aydnlanmas d a n geli asnn edikmelii ile
oranl olu r . ani. Lambert yasas.
edlkmelikli ller [es. t. kosinsl fotometre] [Al m. KosiHusphoto-
meter] [Fr . photomtre de cosinus] [ng. cosine photometer] ; Y
zeyinin aydnlanmas edikmelik yasasna u ygu n olar ak deien k
yeinlii leri.
ednr [es. t. kovaryant] [Al m. Kovariant] [Fr ., ng. covariant] :
Yer lemler atks deitiinde gergen tarleenleri bir likt e deien
(bekler ).
eerkil 76
eerkil [es. t. epotansiyet] [Al m. quipotential] [Fr . quipotentiel]
[ng. quipotential] : Bi r er ki] ilevinin eit deer ald nokt ala
rn oluturduu izgilerin ya d a yzeylerin nitelii.
eevreli [es. t. /coherent] [Alm. Koherent] [Fr . cohrent] [ng. cohe
rent]: Kar ar l giriim rnekesi oluturmak iin, girien dalgalarn
kaynaklarnda evre birlii salanm olmas.
eevreli haller [es. t. koherent haller] [Al m. kohrente Zustand] [Fr .
tats cohrents] [ng. coherent states] : Evr eler i zde olan haller .
eevreli salm [es. t. koherent difzyon] [Al m. kohrente Streuung]
[Fr . diffusion cohrente] [ng. coherent scattering] : Gelen ve sa
lan dalgalar arasnda bel l i evre srmesi olan salma.
eevreli saluga [es. t. koherent osilatr] [Al m. Kohrentoszillator]
[Fr . oscillateur cohrent] [ng. coherent oscillator] : Baka bir ine
gre deimez bi r evre bamll olan salnga.
eevrelilik [es. t. koherens] [Al m. Kohrenz, Fritterung] [Fr . cohren
ce] [ng. coherence] : Eevreli olma zellii, bak. eevreli.
esl denge [es. t. izotermal denge] [Al m. isothermes Gleichgewicht]
[Fr . quilibre isothermique] [ng. isothermal equilibrium] : Dei
mez scaklkta oluan bir sre sonucunda ulalan denge.
eik [Alm. Schwelle] [Fr . seuil] [ng. threshold] : zel bi r et ki ver e
cek bir uyarnn ya da bi r nlemin olabilecek en kk deeri.
eik akm [es. t. eik cereyan] [Aln. Schwellen Strom] [Fr . courant
de seuil] [ng. threshold current] : Bi r uun iinde oluan elektrik
sel boalmn, ir kilimlli halden kend ini srdrr hale gei akm.
eik dalga boyu [Al m. Schwelle Wellenlnge] [Fr . seuil de longueur
d' onde] [ng. threshold wavlenght] : Ver ilen bi r yzeyden eksicik
skmek iin ger ekli immm dalga boyunun stsnr deeri.
eiz [es. t. izomer] [Alm. Isomer] [Fr . isomre] [ng. isomer] : Bi r
leimleri zde, yaplar deiik zdeciklerden her bi r i .
elem [es. t. parit] [Alm. Paritt] [Fr . parit] [ng. parity] :. Nesn e
1er ile ayna grntlerinin bakmllk zellikleriyle i l gi l i bi r kav
r am.
eleme [es. t. senkronizasyon] [Al m. ^ ynchronisierung] [Fr . synchro
nisation] [ng. synchronization] : - Ay m anda or t aya karma; za
manca uyuturma.
77
et kllenim zmlemesi
elenik nlar [es. t . konjuge nlar] [Al m. konjugierte Strahlen
-
]
[Fr . rayons conjugus] [Ing. conjugale rays] : Elenik noktalarn
bir ind en geen bi r nn tekinden geen uzants.
elenik noktalar [es. t. konjuge noktalar] [Alm. konjugierte Punkten]
[Fr . points conjugus] [Ing. conjugate points] : Bi r grsel d izid e
bi r i tekinin grnts olan i k i nokt a.
elenik say [es. t. konjuge say] [A'kn. konjugierte Zahl] [Fr . nombre
conjugu] [Ing. conjugate number] : Bi r karmak saynn sanal
birleeninin i mi n i deitirmekle elde ed ilen say.
elenme [Al m. Paarung] [Fr . pairage] [Ing. pairing] : zdecik olu
umuna giren ayr eciklerin eksicikilerinden bi r i n i n ya da bir ka-
mn ift ler halinde elenerek balanmay salamalar.
eoylum erisi [es. t. izokron] [Fr ., Ing. isochrone] : Bi r zdein oy
lu mu nu deitirmeden, teki nit elMderinin, rnein basncnn ve s
caklnn bir bir ine gre deiimini gsteren eri.
esreli bak. ezamanl.
ezamanl [es. t. senkron] [Al m. gleichlaufend] [Fr . synchrone] [Ing.
synchroneous] : Dnemi ve evresi zde olan (olaylar ),
etken [es. t. faktr] [Al m. Faktor] [Fr . facteur] [Ing. factor] : Bi r
olayn oluumunu etkileyen deikenlerden her bi r i .
etki [es. t. tesir] [Alm. Effekt, Wirkung] [Fr . effet] [Ing. effect]: Bir
takm sonular, t epkiler , olaylar ya da grngler or t aya karan
neden.
etki-tepki [es. t . tesir ve aksi tesir] [Al m. Wirkung und Gegenwirkung]
[Fr . ation et raction] [Ing. action and reaction] : i k i nesnenin
bir bir ler ine karlkl olarak uyguladklar eit ve zt ynl kuvvet
ler. Newt on' un nc d evinim yasas her etkiye kar eit bir tep
k i 'olutuunu belir ler .
etkilenim [es. t. aktivasyon] [Al m. Aktivierung] [Fr ., Ing. activaton] :
Bi r ecik ekirdeinin, u ygu n bi r mmla dvlerek metkin du
r u ma get ir ilmesi.
etkilenim zmlemesi [es. t. aktivasyon analizi] [Al m. Aktivierungs
analyse] [Fr . analyse par activation] [Ing. activation anqlysis] : ok
az t ut ar d a bi r enin ortaya karlmas iin, bi r tepkilemlikte
lmcklarla dverek metkin d ur uma getirme, sonra da sayalarla
zmleme yntemi.
etkllenim erkesi
78
etdlenm erkesi [es. t . aktivasyon enerjisi] [Alm. Aktivierungsenergie]
[Fr . nergie d' activation] [ng. activation energy] : zel bi r ilemin,
bi r tepkileimin balayabilmesi iin bi r dizgeye ver ilmesi gerekli
er ke.
etkileim [es. t. interaksiyon] [Al m. Wechselwirkung] [Fr ., Ing,
interaction] : Nesneler, par acklar ya da dizgeler arasndaki kar
lkl kuvvet ve et kiler in tm.
etkin [es. t. aktif] [Al m. aktiv, wirksam] [Fr . actif] [ng. active] :
Tepkileimlerde etkinlii nde gelen.
etkin diren [es. t. messir mukavemet] [Al m. Wirkwiderstand] [Fr .
rsistance effective] [ng. effective rsistance] : Bi r iletkenden ge
en dalgal akmn s halinde oluturduu er kenin, akm yeinlii
n i n stikiline oran olar ak tanmlanan d ir enci.
etkin iletkenlik [es. t. messir nakiliyet] [Alm. Wirkleitvi' ert] [Fr .
conductance effective] [Ing. effective conductance] : Bi r dalgal
akmn er ke 'birleeninin evrimdeki t oplam yk-sren kuvvete oran
etkin kesit [es. t. tesir kesiti] [Alm. Wirkungsquerschnitt] [Fr . section
efficace] [ng. cross section] : Bi r ecin gelen bi r temel para
ck demetine gsterdii et kin yzey; bu yzey, paracklar ile e-
cik arasndaki etkileimin lsdr.
etkinlik [es. t. aktivite] [Al m. Wirksamkeit] [Fr . activit] [ng.
activity] : Bi r metkin ekirdein iinde oluan ekirdeksel bozu
numlarn bi r i m zamana den says, bak. metkinlik.
evire [es. t. enversr] [Alm. Konverter] [Fr . inverseur] [ng. inver
ter] : Bi r elekt r iksel evrimde doru ^akmn ynn deitiren ya
da bunun t er sini yapan dzenek.
evirme ("Alm. Umkehrung] [Fr ., ng. inversion] : Kon u m ya d a d-
zenlenirni altst etme ya d a tersyz etme.
evlek kuram [es. t. dornen teorisi] [Al m. Domnentheorie] [Fr .
thorie de domaine] [ng. domain theory] : Demir miknat issai z-
d ekler in ok kk mknatssal bir imler d en olutuu olgusuna da
yanan ku r a m.
evre [es. t. faz, safha] [Al m. Phase] [Fr ., ng. phase] : Salnand bi r
olayn yinelenimler i boyunca, iinde bulunduu aamalar nitele
yen asal nicelik.
evre as [es. t. faz as] [Al m, Phasenwinkel] [Fr . angle de phase]
[ng. phase angle] : Yinelenen bi r olay gsteren banty zaman
ya da uzay yeriemlerine gre berleyen dnemsel ilevin konu' su.
79
evrensel anm deimezi
evre denetimi [es. t. faz kontrol] [Alm. Phasenregler] [Fr . contrle de
phase] [ng. phase control] : Ki m i eksicik bor u lannm akm kt-
lann, besleme evrimi, zaman deimezi ya da evre as ile denet
leme.
evre-d salm [es. t. koherent olmayan salma] [Al m. inkohrente
Streuung] [Fr . diffusion incohrente] [ng. incohrent scattering] :
Salm demetin paralar arasnda evre i l i n t i s i bulunmamas.
evre diilik [es. t. inkoherent] [Alm. Inkohrenz] [Fr . incohrence]
[ng. incohrence] : Ar al an n d a srekli bi r evre ball salana
mayan dnemsel deiimlerin nitelii.
evre tersimini [es. t . faz terslenmesi] [Al m. Phasenumkehrung] [Fr .
retournement de phase] [ng. phase reversai] : Evr e' n in y a n m d
nmlk deiimi.
evreleraras gerilim [es. t. fazlararas gerilim] [Alm. Spannung
zwischenphasen] [Fr . voltage entre les phases] [ng. voltage between
phases] : Elekt r iksel g i l et i m yol l a n n i n t ek evr eli i k i ilet keni ara
sndaki ger ilim.
evren [es. t. kinat] [Al m. Kosmos] [Fr ., ng. cosmos] : Dzenli ve
u yu ml u bi r btn olar ak dnlen tm varlklar.
evren n saana bak. alayan saana.
evren nlan [es. t. kozmik nlar] [Al m. kosmische Strahlen] [Fr .
rayons cosmiques] [ng. cosmic rays] : Gneten ve uzayn derinMk-
Ierinden geldii sanlan, genellikle byk er keli ykl paracklar.
evren tozu [es. t, kozmik toz] [Ahn. kosmischer Staub] [Fr . poussire
cosmique, matire interstellaire] [ng. cosmic dust] : Uzaya ser
pilmi, millknet renin yzde bi r i ile on binde b i r i arasndaki byk
lklerde kk paracklar.
evrenbilim [es. t. kozmoloji] [Al m. Kosmologie] [Fr . cosmologie]
[ng. cosmology] : Evr en ' in dluumunu ve geliimini inceleyen bi l i m
dal.
evrensel anm [es. t . gravitasyon] [Al m. Gravitation] [Fr . gravitation
universelle] [ng. universal gravitation] : ki paracn bi r bi r l er i n i ,
ktleleri arpm ile doru, aralarndaki uzakln stikiliyle ters
oranl bi r kuvvet le ektiklerini belir t en evrensel yasa.
evrensel anm deimezi [es. t. gravitasyon sabiti] [Alm. Gravitati
onskonstante] [Fr . constante de la gravitation universelle] [ng.
constant of universal gravitation] : bak. anm deimezi.
evreler 80
evreler [es. t. fazmetre] [Al m. Phasenmesser] [Fr . phasemtre] [ng.
phasemeter] : Bi r evrimdeki akm i l e ger ilim arasndaki evre
karm am len aygt.
evrik [es. t. aksi] [Al m. umgekehrt, reziprok, invers] [Fr ., Ing. inver
se] : Bir nicelikle arpm sonuou l'e eit olan nicelik, bir in cin in
evriidir.
evrim [es. t. tekml] [Al m. Entwicklung] [Fr . volution] [ing.
volution] : Aamal, olduka yava, bi r ynl dnmler d izisi.
eylemsiz [es. t. atl] [Al m. tfdge] [Fr . inerte] [Ing. inert] ' : Etkinlii
ve zdeninim! olmayan.
eylemsiz yerlemler [es. t. atalet koordinatlar] [Al m. Trageheits
koordinatensystem] [Fr . systme, de coordonnes inertiales] [t ng.
inertial coordinates] : iind e bu lu nan nesnelerin ivmesiz olduklar
yani, bir d kuvvet et kisi olmadka duruk ya da dzgn doru
d evinim iinde kaldklar yer lem at klar. Newt on ileybilimi bu gi
bi dizgelerde geerlidir.
eylemsizlik [es. t. atalet] [Al m. Trgeheit] [Fr . inertie] [ng. inertia]:
1 Bi r nesnenin konu mu nu , biimini ya da d evinim d u r u mu nu ko
r u ma zellii. 2 Etkinlii ve zdevinimi olmama zellii.
eylemsizlik dngs [es. t. eylemsizlik momenti] [Al m. Trgheits
moment] [Fr . moment d' inertie] [ng. moment of inertia] : Bi r
oismin, asal hzlanmaya kar gsterdii eylemsizliin ls;
devinen cismin her parasnn ktlesinin, paralarn dnme ekse
nine olan uzaklklarnn stiklleriyle arpm toplamna eit t ir .
eylemsizlik zei bak. ktle zei.
*
F
farad [Afim. Farad] [Fr ., t ng. farad] : Uluslararas b i r i m dizgesin
de sa b i r i mi ; i k i yapra arama bi r volt luk bi r ger ilim uygulan
d zaman 1 cou lomb' luk yk alabilen bir sacn sas.
Faraday karanlk blgesi [Al m. faradayscher Dunkelraum] [Fr . espace
ooscur de Faraday] [Ing. Faraday ark space] : Dk basnl
uunlarda elekt r iksel boalm srasnda oluan eksi nlar blgesi
ile art dike arasndaki karanlk blge.
Faraday erzm yasalar [es. t. Faraday kanunlar] [Al m.
faradaysches Gesetz] [Fr . lois de l' tectrolyse, lois de Faraday] [t ng.
81 fosforl
Faraday' s laws of electrolysis' } : Bi r erli zeltiden geen akmn
yol at kimyasal et kiler le ve zeltiden ayrlan zdek tutarlar
ile i l gi l i i ki yasa.
Fer mat ilkesi [es. t. Fermat prensibi] [Fr . principe de Fermat] [Ing.
Fermat' s principle of least time] : Bi r k nnn ya da herhan
gi bi r dalganm, herhangi i k i nokt a arasnda alabilecei yollar d an
en ksa olan yelediini belir t en i l ke.
fen n i [Aim. Fermi] [Fr ., tng. fermi] : ekirdek doabiliminde ku l
lanlan ve 10
- 1 3
cm ye eit olan bi r uzunluk b i r i mi .
fer mion [Aim. Fermion] [Fr., Ing. fermion] : Fer mi-Dir ac istatistiine
uyan parack.
frdolamm yanap [es. t. jirasyon yarap] [Aim. Drehradius] [Fr .
rayon de giraiion] [Ing. radius of gyration] : Bi r cismin verilen
bir eksene gre dnme eylemsizlii katsaysnn, ktlesine orannn
kkifcisi (kar ekk).
f i n i [es. t. spin] [Ai m. Spin, Drall] [Fr ., Ing. spin] : ecikalt par
acklarn kendi eksenleri evresinde dnmesi; nicemler doabili
minde byle bi r dnme ile i l gi l i asal d evinir lik. ani. eirin.
f i n i balam [es. t. spin iftlenimi] [Ai m. spins Kupplung] [Fr .
couplage de spin] [Ing. spin coupling] : Eksicikler in f i n i devini
minden kaynaklanan i k i ya da daha ok alan ile etkileimi.
frl dngs [es. t. spin momenti] [Ai m. Spinmoment] [Fr . moment
de spin] [Ing. spin moment] : Kend i ekseni evresinde dnen bi r
eksiciin bu eksene gre dngs.
fi t i l [es. tfilaman] [Ai m. Faden, Faser] [Fr., Ing. filament] : Akm
geirildiinde k ve eksicikler salan ilet ken paras.
florl [es. t. floresan] [Aim: fluoreszierend] [Fr ., Ing. fluorescent] :
Ykl paracklarla ya da IcklaTa dvlnce ma zellii gs
teren (zdek).
flonllk [es. t. floresans] [Ai m. Fluoreszenz] [Fr ., t ng. fluorescence]:
Ki m i zdeklerin k sourumundan hemen sonr a deiik renkte
k ma zellii.
fosfonl [es. t. fosforesan] [Ai m. nachleutent, phosphoreszierend]
[Fr ., t ng. phosphorescent] : Slfr t u zlan gibi nlandktan sonra
bi r sre ldamay srdren (zdek).
fosfonluk 82
fosfonk [es. t . fosforesans] [Al m. Phosphoreszenz] [Fr ., ng.
phosphorescence] : Ki mi zdeklerin grnr ya da moriist a tu
t u ld u kt an sonra bi r sre yeilimsi renkte ldamas.
Fourier zmlemesi [es. t. Fourier analizi] [Ai m. analyse in Fourier-
series] [Fr . analyse de Fourier] [Ing. Fourier analysis] : Bi r uzbi-
limsel yazmn ya da deneysel olarak elde edilmi erinin genr
lsel bi r d i z i d u r u mu nd a alm.
Fraunhofer izgileri [Al m. fraunhcfersche Linien] [Fr . raies de
Fraunhofer] [Ing. Fraunhofer lines] : Gne izgesinde k i mi nm
larn gnein ve yer in uun katmanlarnda ouruknasyla bo kalan
yer ler ind e oluan karanlk izgiler.
Fresnel aynalar [Alm. fresnelscher Spegelen] [Fr . miroirs de Fresne]
[hg. Fresnel mirrors] : Giriim saaklar elde etmek iin ger ekli,
eevreli i k i kaynak oluturmakta kullanlan, aralarnda 180ye ya
kn a yapan i k i ayna.
G
galvani gzesi [es. t. galvani pili] [Al m. galvanisches Element] [Fr .
lment galvanique] [ng. galvanic cell] : Yk-sren kuvvet kayna
olar ak kullanlan gze.
gama nlan [es. t. gama ualar] [Al m. Gamma-Strahlen] [Fr . rayons
gamma] [ng. gamma rays] : Imetkin zdeklerden kan, yksek
skhkl, gir gin akmmknatssal nlar.
gecikme [Al m. Verzgerung] [FT., ng. retardation] : Ek s i ivme kazan
ma ; hzn d hz.
I
gecikme as [Al m. Nacheilungswinkel] [Fr . angle de retard] [ng.
angle of lag] : Dalgal akm evresinin, ger iliminkine gre ger i kay
d a.
geciktirici bala [Alm. Zeitrelais] [Fr . relais retardeur] [ng. time
delay relay] : evrimdeki deiiklikten ancak bi r sre sonr a ileyen
akmmknatssal balant gereci.
geciktirici evrim [Alm. verzgerende Kreise] [Fr . circuit retardeur]
[ng. delay circuit] : Elekt r iksel iletiimde lollanlan ve bi r dal
gann ya da bi r imlemin yola kmasn bir sre gecikt ir en evrim.
geici akm [Al m. Einschwingen] [Fr . courant transitoire] [ng.
transient current] : Bi r ger ilim atm i l e oluan anlk akm.
83
gectt
geici mknatslk [Al m. provisorischer Magnetismus] [Fr . magntisme
temporaire] [Ing. temporary magnetism] : Bi r cismin bi r mknats-
sal alana gir ince gzlenen ve alandan knca yit en mknatsl.
geirgenlik [es. t. permabilit] [Al m. magnetische Durchlssigkeit]
[Fr . permabilit] [trug, permeability] : 1 Bi r zdek iinde olu
t u r u l an mknat ssal akmn, rmknatslayc kuvvet e or am. 2 Ba
snl bi r uunun gzenekli b i r zdekten szm hz.
geirim dzlemi [es. t . transmisyon dzlemi] [Ah n . Durchdringungs
ebene] [Fr . plan de transmission] [Ing. transmission plane] : Bi r
ueaylayicid an geen ucaylanm n t it r eim dzlemi.
geirim snr [es. t. transmisyon limiti] [Al m. Durchdringngsgrenz]
[Fr . limite de transmission] [Ing. transmission limit] : Ver ilen
bi r or t am iin bel i r l i skln altnda ya d a stnde kalan sklktaki
nlarn sourulduu sanr.
geirlmler [es. t . permeametre] [Alm. Permeabilittsmesser] [Fr .
permamtre] [Ing. permeameter] : Demir miknat issal nesnelerin
or t alama mknatssal geirgenliini lmeye yar ayan aygt.
gei [es. t. kuantum atlamas] [Al m. Quantensprung] [Fr ., Ing.
transition] : Bi r ecik eksidinin ya d a bi r ekirdein uyarlm
bir halden daha dk er keli kararl bi r hale dnmesi ya da bu
nu n t er si olay; geiler bel l i t ut ar d a er ke salm ya d a erke souru
mu ile olu r .
gei esi [es. t . gei eleman] [Ahn. bergangselement] [Fr . lment
de transition] [Ing. transition element] : ecik numaras, 'bir son
r a ki ^ecik i l e bi r nceki eeikten yalnzca eksicik dizgesi ve bi r
kabu kt aki eksicik says asndan ayrlan e. rn. seyrek yer
eleri.
gei sresi [Al m. Laufzeit] [Fr . temps de transit] [Ing. transit time]:
Bi r eksiciin ver ilen bel i r l i bi r i k i ek ift i -arasn amak iin
geirdii sre.
geiim [es. t. osmoz] [Al m. Osmose] [Fr . osmose] [Ing. osmosis] :
zdeciklerin deiik deriimdeki i k i zelti arama yerletirilmi ya-
r-geirgen bi r eperden szmalar.
geit [Al m. Tr] [Fr . porte] [Ing. gate] : Parack sayalarnda bir
ok atm gir d iler ind en yalnz bel i r l i bi r er kesi olan bee kt
verecek biimde dzenlenmi evrim.
Geiger-Mller sayac
84
Geiger-Mller sayac [Al m. Geiger-Mller Zahlrohr] [Fr . compteur de
de Geiger-Mller] [ng. Geiger-Mller counter] : Temel parack
miara erleim zelliklerinden yar ar lanar ak alglayp sayan i k i
ekli zel bor u .
gel-git devinimi [Abm. Hin und Herbewegung] [Fr . mouvement alter
natif] [l og. reciprocating motion] ; Bi r i l er i , bi r geri ya d a bi r yu
kar , bir aa dzenli olmayan salnm.
geli as [Akn . Einfallswinkel, Auffallwinkel] [Fr . angle d' incidence]
[ng. angle of incidence] : Yanstc bi r yzeye gelen nn, yzeyin
d ikeyi ile yapt a.
geliim [es. t. inkiaf] [Al m. Entwicklung] [Fr . dveloppement] [ng.
development] : Bi r olaym ardk evreler biiminde oluuma doru
iler lemesi.
genel ekim bak. anm.
genleme [es. t inbisat] [Akn . Ausdehnung] [Fr ., ng. expansion] :
Deimez ktleli b i r cismin s ve basn gibi et kilerle oylu mu nu n
ar t mas.
genleme katsays [es. t. inbisat sabiti] [Al m. Wrmedehnungszahl]
[Fr . coefficient de dilatation] [ng. coefficient of expansion] : S
cakln bi r derece ykseltilmesiyle b i r i m uzunlu k, b i r i m yzlm
ya da bi r i m oylu md aki art .
genlik [es. t. vsat] [Al m. Sewingungsweite] [Fr ., ng. amplitude] :
Salnan bi r noktann ya d a bir csmin denge konumundan en b
yk ayrlm.
genlik kiplenimi [es. t . genlik modlasyonu] [Alm. Amplituden
modulation] [Fr . modulation d' amplitude] [ng. amplitude modula
tion] : Tayc dalgann genliini, ses gibi ilet ilecek imlenlerin
genliine ve sklna u ygu n olar ak deitirme.
gerek griint [es. t . hakiki hayal] [Al m. reelles Bild] [Fr . image
relle] [ng. real image] : Ik nlarnn toplanmasyla oluturu-
labilen ve bir perde 'zerine drlebilen grnt.
gergen [es, t. tansr] [Al m. Tensor] [Fr . tenseur] [Ing. tensor] : Yn-
lesel bi r niceliin birleenlerini bir yer lemler atksndan baka
bir atkya dntrmeye yar ayan bi r byklk ya da bi r ilevler
kmesi.
gerginlik [Akn . Ausspannung] [Fr . traction] [ng. tension] : Ger ici, e
ki ci , bi r kuvvet el ki s i n i n neden olduu d u r u m.
85
ger&rama katsays
geribeslem [es. t. fidbek] [Alm. Rckkopplung, Rckleitung] [Fr .
raction, action en retour, rtroaction] [ng. feedback] : Bi r dzer
nein kt md an alnan erke ya da bilginin bi r blnn o dze
nein gir d isi ile balam, ani. geribildirim,
geribdirizn bak. geribeslem.
gerianm kuvveti [Aln. Rckstellkraft] [Fr . force de restitution]
[ng. restoring force] : Denge konu mu nd an a yn l a o bi r dizgeyi ye
r ine getirtmeye alan kuvvet .
gerilim [es. t. potansiyel fark] [Al m. Spannung] [Fr . diffrence de
potentiel, tension lectrique] [ng. potentiat diffrence, tension] :
El ekt r i k alam iinde bu lu nan i k i noktann er k i l deerleri kanm.
Bu nicelik genellikle volt olar ak llr.
gerilim d [es. t . potansiyel d] [Al m. Spanrmngsabfall] [Fr .
chute de tension] [ng. voltage drop] : Elekt r iksel er ki l i n yksek
olduu nokt ad an dk olana gid ince oluan ger ilim deiimi.
gerilim dzenleci [es. t. voltaj reglatr] [Akn . Spannungskonstant
halter] [Fr . rgulateur de voltage] [ng. voltage reglatr] : Bi r
elekt r iksel g ver icisinin ger ilim ktsn bel i r l i deerde t u t an aygt.
gerilim katlayc [es. t. voltaj dublr] [Al m. Spannungsverdoppler]
[Fr . doubleur de voltage] [ng. voltage dbler] : Bi r dorultmacn
verdii ger ilimi i k i kat ma karan i k i dorultmal dzenek.
gerilimblen [es. t. potansiyometre] [Al m. Spannungsteiler] [Fr .
potentiomtre] [mg. voltage divider] : Ardk bal diren, sa
ve rki'ltelerden oluan ve tm d izinin ularna uygulanan ger ili-
rnin -kk bi r blmn alarak ku llanmaya yar ayan dzenek.
gerilimer [es, t. voltmetre] [Al m. Spannungsmesser] [Fr . voltmtre]
[ng. voltmeter] : Bi r elekt r ik evriminin i k i noktas arasndaki ge
rilimi volt alar ak lmeye yar ayan aygt. ani. voltler.
gerilme dayamklh [Al m. Zugfestigkeit] [Fr . rsistance la traction]
[ng. tensile strength] : Bi r nesnenin krlmadan dayanabildii en
byk ger ici kuvvet deeri.
gerisalm l[Ad)m. Rkstreuung] [Fr., rtrodiffusion] [ng. back
scattering] : Bi r nmn ya da paracklar demetinin geli dorul
tularndan 90den byk alarda salmalar,
gerisrama katsays [Al m. Stosszakl] [Fr . coefficient e restitution]
[ng. restitution coefficient] : Paracklarn arpmadan hemen
sonr aki bal hzlarnn arpmadan nceki bal hzlanma or am;
bu bir esneklik lsdr.
geritepki
86
geritepki [Al m. Rckstoss] [Fr . rpulsion] [Ing. repulsion] : Bi r e-
ciin bi r parack ya 'da er ke nicemi d and a toplara devinir-
uinn korunabiknesi iin ters ynde b i r i t i m ed inmesi.
geritepki ekirdei [es. t . aksi tesir nvesi] [Alm. Rckstosskem] [Fr .
noyau de recul] [ng. recoil nucleus] : ekirdeksel bi r etkileim ya
d a paralanm sonucu ger i tepen ekirdek.
geritepki nm [es. t. aksi tesir ua] [Al m. Rckstossstrahlung]
[Fr . radiation de recul] [Ing. recoil radiation] : ekirdeksel bir
paralanmada ekirdein ma srasnda urad geritepme.
geritepki ecii >[es. t . aksi tesir atomu] [Alm. Rckstossatom] [Fr .
atome de recul] [Ing. recoil atom] : Bi r parack ya d a nm sa
lm nedeniyle anlk deiiklie urayan ya d a d evinim yn tersi
nen ecifc.
geritepki parac [Alm. Rckstospartikel] [Fr . particule de recul]
[Ing. recoil partiale] : Bi r arpma ya d a bi r taneciin ayrlmas
sonucu d e f n i me balayan ana parack.
gevek balam [es. t. gevek kuplaj] [Al m. tose Kopplung] [Fr .
couplage tche] [trug. oose coupling] : Mknatssal aktarm yerril-
tecek lde uzak d u r an kangallar arasndaki balam, rn. gev
ek yayla bal sarkalarn balam.
geveme sresi [es. t. rlaksasyon zaman] [Al m. Relaxationszeit]
[Fr . dure de relaxation] [Ing. relaxation time] : Bi r doabilimsel
yapnn ya d a dfegenin b i r zelliinde d et ki ile deiim olu
t u r u lu r sa, et ki kalkt kt an sonr a t ep kinin de kalkmasnda gzlenen
geeilanenin ls.
gezegen [es. t. seyyare] [Al m. Planet] [Fr . plante] [Ing. planet] :
Grfein evresinde ve onu n ekim, alam iinde dolanan d okuz gk-
cismnden her bini.
gldergenlik [es. t. koersivite] [Al m. Koerzitivkraft] [Fr . coercivit]
[Ing. coercivity] : Doygunlua dek mknatslanm bi r zdein mk-
natssal retimini sfra drtnek iin ger ekli mknatssal yeinlik.
gidergenlikler [es. t . koersimetre] [Al m. Koerzitivkraftmesser] [Fr .
coercimtre] [ng. coercimeter] : Mknatssal bi r zdein gidergenlik
yeinliini lmeye yar ayan aygt.
gid im [es. t. menzil] [Al m. Reichweite] [Fr . distance de pntration,
parours] [Ing. range] : Bi r mer minin ya d a eciksel paracn
bi r zdek iinde ulaabildii uzaklk.
87
gkgzler
gi r d i [Al m. Leistungsaufnahme' ] [Fr . entre] [ng. input] : lenmesi
iin bi r ilergeye ya da evrime ver ilen g ya da bilgi.
girginlik [es. t, penetrans] [Fr . pntrance] [lag. penetrance] : Par
acklarn ve nmlarn zdek iine soku labild ikler i d er inlikle l
len nicelii.
girim [es. t. penetrasyon] [Al m. Durchdringung] [Fr . pntration]
[hg. penetration] : Paracklarn ve nmlarn zdek iine d er in
liine sokulabilme zellii.
girim katsays [Alm. Durchdringungszahl] [Fr . coefficient de .
pntrance] [Ing. penetrance coefficient] : 1 Bi r svnn, slatt
bi r kat iine szmnn ls. 2 Bi r ekirdek tepkilleioninde gelen
paracm ekirdeksel er kild en geebilme olasl.
girimler [Al m. Hrtemesser, Penetrometer] [Fr . pntromtre] [ng.
penetrometer] : 1 Yoruk katlarn sertliini lmeye yarayan
aygt. 2 X-mlarmm sertliim len aygt.
giriim [es. t. tedahl] [Al m. Interferenz] [Fr . interfrence] [ng.
interference] : Bi r nokt aya ulaan bir d en ok dalgann o nokt ad a
uyardklar ynlesel et kiler in bi r birleke oluturmalar; bu birle-
ke, sfrla t oplam arasmda deerler alr.
giriim saaklar [Alm. Interferenz Streifen] [Fr . franges] [ng. frin
ges] : In ya d a baka bi r dalgann giriimi sonucu ortaya kan
karanlk ve aydnlk izgiler.
gbek [Al m. Kern] [Fr. coeur (noyau)d' un aimant] [ng. core] : Akm-
sal mknatslarn kangallarnn sarld yumuak d emir d en, ou za
man halka biimli par a.
gk doabilimi[es. t. astrofizik] [Al m. Astrophysik] [Fr . astrophysique]
[ng. astrophysics] : Uzayd aki zdecik ve eciklerden gelen izge-
l er i n zmlemesine dayanarak, gkcismlerinin doabilimsel zel
l i kl er i n i inceleyen gkbilim dal.
gk ileybilimi [es. t. gk mekanii] [Al m. Himmeismechanik] [Fr .
mcanique cleste] [ng. celestial mechanics] : Gkcisimlerinin a
nm et kisi altndaki d evinimler ini inceleyen bi l i m dal.
gkbilim [es. t . astronomi] [Al m. Sternkunde] [Fr . astronomie] [ng.
astronomy] : Gkcisimlerinin u zayd aki durumlarm, d evinimler ini,
doabilimsel - kimyasal yaplaryla inceleyen bi l i m dal.
gkgzler [es. t. teleskop] [Al m. Fernrohr, Teleskop] [Fr . tlescope]
[ng. telescope] : Gkcisimlerini byterek ayrmtlarn gsteren,
mercek ve aynalardan okmu ksal gzlem aygt.
gkta
88
gkta [es. t. meteorit] [Al m. Meteorit] [Fr . mtorite] [ng. meteo
rito] : Uzaydan gelen ve yer in uunyuvarna girince srtnme y
znden akkorlaan ktle.
glgeler les. t. dansitometre] [Al m. Schwarzungsmesser] [Fr . den?
sitomtre] [ng. densitometer] : Bi r lyaprakta k, X-mIar,
gama nlar vb. et kenler in oluturduklar izgenin glge youn
luunu lmeye yar ayan aygt.
greli [es. t. izafi] [Al m. relativistisch] [Fr . rlativiste] [ng.
relativistic] : Grelilik kuram uyarnca; grelilik kuramm ilgilen
d ir en.
grelilik kuram [es. t. izafiyet teorisi] [Alm. Retativitts thorie] [Fr .
thorie de relativit] [ng. theory of relativity] : In yaylma h
znn, kaynan ve gzlemcinin devinimine bal olmad ve evren
sel bi r deimez say olduu varsaymna dayanan, zellikle Einst ein' -
i n gelitirdii ada ku r am. Bir bir ler ine gre dzgn doru d e
vindmde bulunan i k i yer lem atksndan bir ind eki gzlemci tekin-
deki uzunluk, zaman, ktle gibi temel nicekleri ve bu nlar a dayanan
nicelikler i lerlerse kend i atklarndaki deerleri bulamazlar .
gresiz [es. t. izafi olmayan] [Al m. nichtrelativistisch] [Fr . non rla
tiviste] [ng. nonreiativistic] : Grelilik kuram dnda olan. Newt on
doabilimi kurallarna u yan.
grgl [es. t. ampirik] [Al m. erfahrungsmssig] [Fr . empirique] [ng.
empirical] : Yalnzca gzlem ve deney sonularna dayanan.
grme srerlii [Al m. Visionspersistenz, Augentrgheit] [Fr . persis
tance de vision] [ng. persistance of vision] : Gzn a katmannn
bir grnty, uyarnn kesilmesinden 1/ 16 sn. sonrasna dein ko
r unabilmesi.
grsel [es. t. vizel] [Al m. visuelles] [Fr . visuel] [ng. visual] : Gr
me ilemi ile i l gi l i .
gr [es. t. vizyon] [Al m. Gesichtssinn] [Fr ., ng. vision] : In,
gzn akatmann uyarmasyla balayan ve grme ilemiyle bilinle
nen d ir imbilimsel sreler d izisi.
grmtesi nlar [Alm. unsichtbare Spektralfarben] [Fr . rayons
ultraphotiques] [ng. ullraphotic rays] : Ik izgesinin grnr sk
lklar dnda kalan kesimler i.
grngsel [es. t. fenomenolojik] [Ahn. phenomenologisch] [Fr .
phnomnologique] [ng. phenomenological] : Olaylar, i yzn ve
89
gz mercei
t emelind eki nedenleri dnmeksizin d grnmleri ile inceleme
ye ilikin.
grnt [es. t. hayal, imaj] [Al m. Bild, Schirmbild] [Fr ., t ng. image] :
Bi r nesnenin eitli noktalarndan kan k nlarmm, bi r k-
sal dizgeden getikten sonr a oluturduklar taim.
grnr ap [es. t. zahiri ap] [Al m. Scheindurchmesser] [Fr . dia
mtre apparent] [t ng. apparent diameter] : Bi r gzlemcinin yldz
apnn ularm gzledii dorultular arasnda 'kalan a .
grnr genleme katsays [es. t. zahiri genleme katsays] [Al m.
Scheindehnungszahl] [Fr . coefficient de dilatation apparente] [t ng.
apparent expansion coefficient] : Bi r svnn gerek genleme kat
saysndan, bulunduu -kabn oylu msal genleme katsaysnn ka
rm ile bulunan say.
grnr g [es. t. zahiri g] [Al m. Scheinteistung] [Fr . puissance
apparente] [tng. apparent power] : Bi r dalgal akm evriminde,
et kin yk-sren kuvvet i l e et kin akmn arpm olar ak tanmlanan
g.
grnr nm [es. t. zahiri radyasyon] [Al m. sichtbare Strahlung]
[Fr . radiation visible] [t ng. visible radiation] : Aku nmiknat issal iz-
ge iinde krmzdan mor a dein giden nm kua.
grnr izge [es. t. zahiri Spekt rum] [Al m. sichtbare Spektrum] [Fr .
spectre visible] [t ng. visible spectrum] : Beyaz k izgesinin mor
ile krmz arasndaki grnr r enkler kua.
grnrlk [es. t. vizibilite] [Alm. Sicht] [Fr . visibilit] [t ng. visblity]:
Youn siste grnebilen 15-20 metreden, 50 km' ye dein giden dei
ik gr uzaklklar iin hava duruluu ls.
*
grnrlk arpan [es. t. vizibilite arpan] [Al m. Sichtfaktor] [Fr .
facteur de visibilit] [ng. visibiity factor] : Ver ilen dalga boyd aki
grnr nm aksnn, gelen tm nm aksna oran.
gsterim [es. t. temsil] [Alm. Darstellung] [Fr . reprsentation] [t ng.
reprsentation] : Bi r nicelii, bi r dizgeyi ya d a bi r olay simgelerle
belir t me.
gvde zekli yap [Fr . structure corps centr] [t ng. body centered
structure] : Kelerinde olduu gibi gvde zeinde de rgs bulu
nan bu zsu l.
gz mercei [es. t. okler] [Al m. Okular] [Fr . oculaire] [tng. ocular] :
Bi r gzleme aygtnn, kullanann gzne yakn mercei.
gze
9 0
gze [es. t. pil] [Al m. Zelle, Element] [Fr . pile, cellule] [ng. cell] :
Is, k, kimyasal etkileim gibi olaylar sonucu oluan yk-ren
kuvvet kayna.
gze takm [es. t. pil bataryas] [Al m. Batterie] [Fr . batterie] [ng.
battery] : ki ya d a daha ok elekt r ik gzesinin, elekt r iksel er ke
kayna olacak biimde baiaramas.
gzenek [es. t. mesame] [Al m. Pore] [Fr . pore] [ng. porosity] : Bi r
zdek ktlesi iindeki mi n i lekte olu klar d an her bi r i .
gzeneklilik katsays [es. t . porozite] [Alm. Porosittzahl] [Fr .
coefficient de porosit] [ng. porosity coefficient] : Bi r katdaki
gzeneklerin oylu mca yzdesi,
gzenekler [es. t. porozimetre] [Al m. Porosittsmesser] [Fr.
porosimtre] [ng. porosimeter] : Kat zdklerin gzenekliliini,
baka bi r deyimle akkanlarla i l g i l i geirgealiini len aygt,
g [es. t. takat] [Al m. Leistung] [Fr . puissance] [Ing. power] : 1
yap ma hz; bi r i m zamanda yaplan i. 2 Grsel bi r aygtn
ayrntlar seme yetenei.
g arpan [es. t. kudret emsali] [Al m. Leistungsfaktor] [Fr . facteur
de puissance] [ng. power factor] : Bi r wattoler ile llen gerek
gcn, bi r voltler ve akmler i l e llen sayann arpmyla
bulunan grnr gce or am.
g dntreci [es. t. g trafosu] [Ah n . Leistungsbertrager] [Fr .
transformateur grande puissance] [ng. power transformer] : Ge
nellikle bi r d emir sandk iine yerletirilerek, g aktarm iin
ku llamlan byk bi r dntre tr.
g kayna [Al m. Netzanschluss] [Fr . alimentation par le secteur]
[ng. power supply] : Bi r elekt r iksel evrime g salayan kaynak.
g tepMleimlii [es. t. g reaktr] [Al m. Leistungsreaktor] [Fr .
racteur de puissance] [ng. power reactor] : zellikle g retimci
iin tasarlanm ekirdeksel -tepkileknlik.
g yitimi [es. t. g kayb] [Al m. Dampfung, Schwchung] [Fr .
attnuation] [ng. attnuation] : Bi r evrimde, bi r akmmknats-
sal alanda g yitiinin desdbel olar ak ls,
g ykselteci [es., t. g amplifikatr] [Al m. Leistungsverstrker]
. [Fr . amplificateur de puissance] [ng. power amplifier] : Elekt r ik
sel iletiimde, izgisel olmayan bi r et ki ile istenen bi r g kts
vermek zere tasarlanm eksiciksel dzenek.
91
hal deikeni
glendirici [Al m. Zusatzmaschine] [Fr . survoteur, dvolteur] [ng.
booster] : Bi r elekt r ik evriminin er ki l i n i ykseltmek ya da al-
alt mak iin dizgeye ardk balanan aygt.
gne dizgesi [es. t. gne sistemi] [Al m. Sonnensystem] [Fr . systme
solaire] [ng. solar system] : Gne, d oku z gezegen, birok gkcis
mi , gkta ve ku yr u kl u yldzlardan oluan dizge.
gne gn [Al m. Sonnentag] [Fr . jour solaire] [ng. solar day~\ : G
nein bi r boylamd an ardk i k i geii arasndaki sr e.
gne nm [es. t. gne radyasyonu] [Al m. Sonnenstrahlung] [Fr.
radiation solaire] [ng. solar radiation] : Gneten gelen ve u zu n
krmzalt d alga boylarndan, ksa morst dalga boylarna dein
geni br aral kapsayan nm.
gne izgesi [es. t . gne spektrumu] [Al m. ^ onnenspektrum] [Fr.
spectre solaire] [ng. solar spectrum] : Gne ve yer uunyuvarlar
sourmalar sonucu oluan Frauenhofer sourum izgileriyle bir lik
te gnein verdii dzge.
grelik bak. kuvvet.
grellik bilgisi bak. dirik bilgisi.
grlt [Al m. Gerausch] [Fr . bruit] [ng. noise] : Ykselte ktsn
da gzlenen ve i ml a m gir d isind e eitli nedenlerden kaynaklanan,
asalak birleenlerin ykseltilmesinden i l er i gelen uyumsuz sesler.
gvence [es. t. sigorta] [Al m. Sicherung, Stromsicherung] [Fr . coupe
circuit] [ng. fuse] : Bi r elekt r ik evrimine yerletirilen ve evrim
d en an akm getiinde, kavr u lar ak evrimi kesen dk erime
scakhkl ilet ken parasn tayan gere.
H
hal [Al m. Zustand] [Fr . tat] [ng. state] : Nesnelerin kesin olar ak ta
nmlanm koullardaki or t ak mt elikler inin tonne ver ilen ad .
ani. durum.
hal deiimi [Al m. Zustandsnderung] [Fr . changement d' tat] [ng.
change of state] : Kat, sv, uun gibi doabilimsel bi r hald eki bi r
zdein baka bir hale dnmesi,
hal deikeni [ALm. Zustandsvariable] [Fr . variable d' tat] [ngj.
variable of state] : Basn, oylu m, scaklk ya da dant gibi, bi r
zdein doabilimsel halini ve sldirik dnmlerini belir leyen
deikenlerden her bi r i .
h al d enklemi 9 2
hal denklemi [Al m. Zustandsgleichung] [Fr. quation d' tat] [ng.
quation of St at e] : Bi r zdek basncm, oylu mu nu ve scaklm
bir bir ine balayan bant.
hava [Al m. Luft] [Fr., tng. air] ; Yeryuvanm saran uun ve uuk
katmann oluturduu akkan or t am.
hava basmc [es. t. atmosfer basnc] [Alm. Luftdruck] [Fr. pression
atmosphrique] [ng. atmospheric pressure] : Gezegen uunyuvan-
mn uygulad her dorultuya ynelik basn.
hava bilgisi [es. t. meteoroloji] [Al m. Meteorologie] [Fr . mtorologie]
[lag. meteorology] : Uunyuvar iinde geen tm olaylar i n
celeyen ve bunlar bel i r l i yasalar a balayan bi l i m dal.
haval [es. t. pnomatik] [Fr . pneumatique] [Ing. pneumatic] : Sk
trlm hava ile ileyen (aygt ).
havayuvan bak. uunyuvar.
hz [es. t. srat] [Al m. Geschwindigkeit] [Fr. vitesse, vlocit] [Ing.
velocity] : Bi r d snin ya da bi r dalgann bi r i m zamanda ald yol.
hzJanm bak. ivme.
hzh hnck [es. t. hzl ntron] [Al m. schnelles Neutron] [Fr. neutron
rapide] [Ing. fast neutron] : ekirdek paralanmalarnda ku r t u lan
yksek er keli lmcklar.
hzler bak. ivmeler.
hogr [es. t. msamaha] [Fr . tolrance] [ng. tolrance] : Bi r do-
abilimsel nicelik iin saptanan yanlg tutar.
I

hmlama [es. t. modere etme] [Fr . modration] [ng. modration] :
Yeinlii azalt ma, arl olaan bi r lye i n d i r me.
hmlayc [es. t. moderatr] [Al m: Moderator] [Fr . modrateur] [Ing.
moderator] : Ilnck yavalatmada kuHamlan gr afit , p ar afin ya da
arsu gibi zdekler.
i h n [es. t. ntr] [Alm. Neutral] [Fr . neutre] [t ng. neutral] : Art
ve eksi yk oknayan, yansz.
ihn scaklk [es. t. ntr scaklk] [Al m. neutrale Temperatur] [Fr .
temprature neutre] [ng. neutrat temprature] : Bi r slift ev
r imind e oluan yk-sren ku vvet in e n byk deerini ald kay
nak noktas scakl.
93
s sa s
lnck [es. t. ntron' ] [Al m. Neutrino] [Fr., ng. neutrino] : Durgun
ktlesi sfr olan ve k hz ile iler leyen dayanld, ln temel par
ack.
lnck akm younluu [Akn . neutronen Stromdichte] [Fr . densit de
courant de neutrons] [ng. neutron current density] : Bi r bi r i m
yzeyden d i k dorultuda b i r i m zamanda geen lnck says.
lnck evrimi [Alm. neutronen Zyklus] [Fr . cycle des neutrons]
[Ing. neutron cycle] : Ikn ci kl a n n tepkileimlikte ekirdek bl nme
siyle balayp tmnn sourulmas ya d a dizgeden ayrlmas ile
bit en sre.
lnck kapm [es. t. ntron yakalamas] [Alm. neutronen Einfang]
[Fr . capture de neutrons] [Ing. neutron capture] : ekirdeksel br
yapnn dtan bi r lnck yakalamas.
lnck younluu [es. t. ntron younluu] [Al m. neutronen Dichte]
[Fr . densit de neutrons] [ng. neutron density] : Bi r tepkileimlik
te bi r i m oylu ma den lnck says.
lnlanm [es. t. ntralize etme] [Alm. Neutralisation] [Fr . neutralisa
tion] [ng. neutralization] : 1 Bi r l ykselte evriminde st
-ek kafes sasnn et kisini nlemek iin bi r dengeleyici sa ku l
lanma. 2 Elekt r iksel yk dengesi yitmi olan bi r dizgede denge
y i ku r ma.
ra bak. belirtke.
raksak [Al m. divergierend] [Fr ., ng. divergent] : Or t ak bi r dorultu
dan alarak giden ya da bi r nokt adan ayrlan dorultulan izleye
rek yaylan.
raksak nfercek bak. ukur mercek.
raksaklk [es. t. iverjans] [Al m. Divergenze] [Fr ., ng. divergence] :
Ynlesel bi r A niceliinin V
A
= ""ak A biiminde tanmlanan
bi r ilem sonunda verdii sayl nicelik.
ralgn bak. belirtken.
ralgn X-nlan bak. belirtken X-mlan.
s [es. t. hararet] [Alm. Wrme] [Fr . chaleur] [ng. heat] : Bi r z-
dein eckleri ya da zdecikleri dzeyindeki teleme, dnme ve
titreim d evinimler i i l e i l g i l i t op lam erkesi.
s sas [Al m. Wrmekapazsitt] [Fr . capacit calorifique] [ng. heat
capacity] : bak. sl sa.
\
s tanm 94
s tamm [es. t . konveksiyonla s iletimi] [Alm. Wrmekonvektion]
[Fr . convection de la chaleur] [t ng convection of heat] : s erke
sinin, scakl deiik yer ler arasnda akkan dolam yolu yla yer
deitirmesi.
salan [es. t. endotermik] [Aka. endothermisch] [Fr . endothermique]
[t ng. endothermic] : Bi r sre srasnda, d izgenin dardan sl er ke
sourma zellii.
salan tepkilelm [es. t. endotermik reaksiyon] [Al m. endotherme
Reaktion] [Fr . raction endothermique] [t ng. endothermic reaction]:
Is sourumu ile oluan tepkileim.
sl [es. t. termik] [Al m. thermisch] [Fr . thermique] [t ng. thermal] :
Is ile ilikili, sya degin.
sl akm [es. t. termik konveksiyon] [Alm. Wrmestromung] [Fr .
convection thermique] [t ng. thermal convection] : Sv ya d a uun
d u r u mu nd aki akkanlarn scaklk ya d a younluk deiimlerinden
kaynaklanan aklar.
sl zmleme [es. t. termik analiz] [Al m. thermische Analyse] [Fr .
analyse thermique] [t ng. thermal analysis] : Met aller in denge ko
ullarn ve evre ilrilerini aratrmada sl erilerinden yar ar lan
ma.
sl dalga [Al m. Temperaturevelle] [Fr . onde de temprature] [t ng.
temperature wave] : i k i nokt a arasndaki scaklk deiiminin i l e r l e
mesi.
sl denge [es. t. termik denge] [Al m. thermische Gleichgewicht] [Fr .
quilibre thermique] [t ng. thermal equilibrium] : Bi r dizgenin par
alan arasmda, s alverii tutarnn sfrlanma koulu.
sl denklem [es. t. termik denklem] [Akn , Wrmegleichung] [Fr .
quation thermique] [t ng. thermal quation] : Bi r ' k i my a s a l tepki-
leimde alnan ya d a ver ilen sl er keyi de ieren kimyasal d enklem.
sl eksicik borusu [es. t. elektronik lamba] [Al m. Verstrkerrhre]
[Fr . tube lectronique] [tng. thermionic tube] : Ist lm alt-ea
eksicik kayna d ur umund a, iinde toplayc st-ek ile eksicik ak
m n denetleyen ek ekleri bulunan havas alnm cam ie.
sl erke [es. t. termik enerji] [Alm. thermische Energie] [Fr . nergie
thermique] [tng. thermal energy] ; Bi r nesnenin tad s ha
lind eki erke.
sl lmcklar [es. t. termik ntronlar] [Al m. thermische Neutronen]
[Fr . neutrons thermiques] [t ng. thermal neutrons] : Er kesi, iin
den getii zdekle zdelenen yava lmcklar.
95
seklrdeksel tepkUesim
sl nm [es. t . termik radyasyon] [Al m. Wrmestrahlung] [Fr .
rayonnement thermique] [Ing. thermal radiation] ; Bi r nesnenin
stld zaman yayd, yalnzca o nesnenin saltk scaklna bal
olan nm.
sl iletim [es. t. termik iletim] [Ahn. Wrmeleitung] [Fr . conduction
thermique] [Ing. thermal conduction] : Is er kesinin bi r or t am iin
de bi r zdecikten tekine aktarm.
sl iletkenlik [es. t. kalorifik iletkenlik] [Alm. Wrmeleitfhigkeit]
[Fr . conductivit calorifique] [Ing. thermal conductivity] : Bi r cis
mi n ilet imle s aktarm hzl.
sl kprdanma [es- t. termik kaynama] [Alm. thermische Bewegung]
[Fr . agitation thermique] [Ing. thermal agitation] : Bi r zdek z-
deciMernin sl erkeden ' kaynaklanan d evinimler i.
sl sa [es. t. termik sa] [Al m. Wrmekapazitt] [Fr . capacit
thermique] [Ing. thermal capacity] : 1 Bi r nesnenin sl adan
su Olarak edeeri. 2 Sz konu su nesnenin ktlesi ile zgl ss
nn arpm.
sl tepkileimlik [es. t. termal reaktr] [Alm. thermische Kernreaktor]
[Fr . racteur thermique] [Ing. thermal reactor] : ekirdeksel b-
lnmlerkin ounlukla sd lncklarla saland tepkileimlik.
sl verim [es. t . termik verim] [Al m. Wrmewirkungsgrad] [Fr . ren
dement thermique] [Ing. thermal efficiency] : Bi r ilerge ktsnn
s bir imler ind eki tutarnn, harcanan t op lam sya oran,
sl yaynm [es. t. termal difzyon] [Al m. thermal Diffusion] [Fr .
diffusion thermique] [Ing. thermal diffusion] : Deiik ktlede z-
deaikjerden olumu bi r uun iinde bi r scaklk bayrl var sa
zdeoiklerin ktlelerine gre kar t ynde yaynm eilimi gsterme
l er i .
sl yeinlik [es. t. kalorifik iddet] [Al m. Wrmeintensitt] [Fr.
intensit calorifique] [Ing. calorific intensity] : Bi r yaktn ak
havada yanmasyla oluan en yksek scaklk.
sl yk-sren kuvvet [es. t . termoelektromotor kuvvet] [Al m. thermo-
elektromotorische Kraft] [Fr . force hermolectromotrice] [Ing.
thermoetectromotive force] : Bi r silifit ekleminin stlmasyla olu
an yk-sren kuvvet .
seklrdeksel tepkileim [es. t. termonkleer reaksiyon] [Al m.
thermische Kernreaktion] [Fr . raction thermonuclaire] [Ing.
sift
9 6
thermonuclear reaction] : ok yksek scaklklarda balayabilen e-
kir d eksel tepkileim.
slift [es. t. termoelektrik ifti] [Al m. Thermoelement] [Fr . couple
thermolectrique] [ng. thermocouple] : Ekl em yer ler i deiik s
caklkta t ut ulunca, yk-sren kuvvet reten i k i metalden olumu
kend i zerine kapal evrim.
sift gze [es. t. termoelektrik pil] [Ai m. Thermosaule] [Fr . pile
thermolectrique, thermopile] [ng. thermopile] : Bir ok sliftin
byk bi r yk-sren kuvvet verecek biimde ar t ar d a balanma
syla oluan takm.
sizer [es. t. termograf] [Ai m, Thermograph] [Fr . thermographe]
[ng. thermograph] : Scaklk deiimlerini izerek gsteren aygt.
slzm [es. t. termoliz] [Alm. Thermolyse] [Fr . thermolyse] [ng,
thermolysis] : Bi r zdeciin s et kisiyle ayrm.
sldenetir [es. t. termostat] [Al m. Wrmeregler] [Fr ., ng. thermostat]:
Scakl zdevimli bi r dzenle belir li deerde t ut an aygt.
sdiren [es. t. termistor] [Al m. Heissleiter] [Fr ., ng. thermistor] :
Dir enci scaklk art ile hzl biimde azalan ve duyarl sller
gere olarak kullanlan bi r yar-iletken.
sldirik bilgisi [es. t. termodinamik] [Al m. Thermodynamik] [Fr .
thermodynamique] [ng. thermodynamics] : Is vererek i retimi
ya da bu nu n t er si olaylar inceleyen bi l i m dal. ani. slgrellik bilgisi.
sldirik evrimi [es. t. termodinamik devre] [Alm. Kreisprozess] [Fr .
cycle thermodynamique] [ng. thermodynamic cycle] : Bi r cisim
de ya da dizgede scaklk deiimine bal olar ak s alverii kar
l-i retimi salayan evrim.
sldirik denge [es. t. termodinamik denge] [Al m. thermodynamisches
Gleichgewicht] [Fr . quilibre thermodynamique] [ng. thermody
namic equilibrium] : Bi r dizgeyi oluturan blklerin, erke ebl-
m ilkesine uymalar koulu.
sldirik dnm [es. t. termodinamik dnm] [Alm. thermody-
namische Transformation] [Fr . transformation thermodynamique]
[ng. thermodynamic transformation] : Scaklk deiimi ya da s
veriimnin olutuu bi r cisim ya da dizgenin halind eki deime.
sldirik scaklk lei [es. t. termodinamik scaklk lei] [Ai m.
thermodynamische Temperaturgradteilung] [ng. thermodynamic
temperaturescale] : Bi r zdein doabilimsel zelliklerinden bam-
9 7 slmknabssal etki
sz olan ve lkl br Camot evrimknn s alveriinin sddirik a
d an yor u mu i l e elde ed ilen bi r scaklk lei.
sldirik yasalar [es. t . termodinamik kanunlar] [Ai m. Gesetze der
Warmemevhanik] [Fr . lois de ta thermodynamique] [ng. laws of
thermodynamics] : 1 Is ve ilevsel i ikaraiLkU dnebilir ve
byle bi r dnmde s 4,18x1u
7
erg ileysel ie edeerdir. 2
Souk dizgeden scak dizgeye it en beslemeli kesint isiz bi r sret e
s aktarlamaz. 3 Salt k sfr scakla eriemez.
isldzenleyici [es. t. termor eglatr] [Ai m. Warmeregulator] [Fr .
thermorgulateur] [fng. thermoregulator] : Bi r yer in scakln,
s kaynam dzenleyerek denetleyen aygt.
sleksicik [es. t . termoelektron] [Ai m. Thermoelektron] [Fr . thermo
lectron] [Ing. t her mo electron ] : Ist lm bi r zdekten eksicikler
psklm.
slelektrik g [es. t . termoelektrik g] [Fr . puissance thermolec
trique] [ng. thermoelectric power] : Bi r sdelektrdk iftin, yk
-sren k u wet i n i n stlan eklem scaklna bal olar ak deiim
hz.
slelektrik etki bak. sl yk etkisi.
slelektriksel etki [es. t. termoelektrik etki] [Aim. thermoelektrische
Effeht] [ng. thermoelectric effect] : Deiik met aller in eklem yer
l er i n i n deiik scaklkt a olmasndan i l er i gelen elekt r iksel er ki l .
slfosforl [es. t . termofosforesans] [Ai m. Thermophosphoreszenz]
[Fr ., ng. thermophosphorescence] : Bi r zdein s e uyarmndan
bi r sre sonra da e^ nhmd srdren fosfor l.
slgrellik bilgisi bale. sldirik bilgisi.
slldama [es. t. termolminesans] [Ai m. Thermolumineszenz] [Fr .,
ng. thermoluminescence] : Ki m i zdeklerin akkor scafchimn al
tnda sitddiklarmda gsterdikleri ldama.
sllanm [es. t . termalize etme] [Aim. Thermalisierung] [Fr .
thermalisation] [ng. thermalization] : Ilncklan, evreleri ile sl
dengeye getirme.
slmknatssal et ki [es. t. termomanyetik etki] [Ai m. thermomagne-
tisehe Effekt] [Fr . effet thermomagntique] [ng. thermomagnetic
effect] : 1 Mknatssal alann bi r ilet kend eki s akmna ya da
scaklk dalmna et kisi. 2 Scakln zdeklerin mknatssal
zelliklerine et kisi.
slge
96
sle [es. t. termoeleman] [Alm. Thermoelement] [Fr . thermolment]
[ng. thermoelement] : Kk akmlar lmede kullanlan, bi r sl-
dft flle st c ince t elin ohturdu dzen.
sller [es. t. termometre] [Al m. Wrmemesser] [Fr . thermomtre]
[ng. thermometer] : Bi r nesnenin ya d a b i r ortamn scaklk d er e
cesimi lmeye yar ayan aygt.
sdlm [es.t. termometri] [Akn.Wrmemessung] [Fr . thermomtrie]
[Ing. thermometry] : Scaklklarn ve scaklk deiimlerinin l
m.
slula [es. t. termorole] [Al m. Thermorelais] [Fr . thermorelais] [Ing.
thermal relay] : Mi n i akm lmde aygt sapmalarm byten ara.
slerleim [es. t . termoiyonlama] [Am. Thermoionen] [Fr .
thermoionisation] [ng. thermoionization] : Bi r zdein s et kisiyle
erleimi.
slersel boru[es. t. termoiyonik lamba] [Al m. Vakuumrhre] [Fr .
tube* lectronique] [Ing. vacuum tube, thermionic tube] : Bksiciksel
dzeneklerde zellikle dorultou, ykseltici olar ak kullanlan ve
iindeki .akm i l et i mi er kin eksicikler d en salanan bor u .
.slersel salm [es. t . termoiyonik emisyon] [Al m. Thermionischeaus-
St rahlung] [Fr., mission thermionique] [ng. thermionic emission] :
Ist lm bi r ekten eksicik salm..
slersel tersinim [es. t . termoelektrik enversiyon] [Al m. thermoelekt-
-rische Inversion] [Fr . inversion thermolectrique] [ng. thermoelect
ric inversion] : Bi r sdiftk yk-sren kiivvet min bel l i bi r ln nok
tasnn stnde gzlenen d.
sn [Aln. Kalorie] [Fr. calorie] [ng. calorie, calory] : 1 kg. a n suyun
scaklm 1C ykseltmek iin gereken s t u t a n . Bu n a sl erke
bi r i mi de denir.
snn ileysel edeeri [es. t. snn mekanik edeeri] [Akn . mecha
nisches Wrmequivalent] [Fr . quivalent mcanique de la chaleur]
[ng. mechanical equivalent of heat] : Bi r siniik s retmek iin
ger ekli i t u t an , 4,18 joule = 1 k a l .
ismlm [es. t. kolorimetri] [Al m. Wrmemengenmessung] [Fr .
calorimtrie] [ng. catorimetry] : Bi r dizgedeki ya d a bi r cisimd eki
s nicekinin lm.
sler [es. t. kalorimetre] [Alm. Kalorimeter] [Fr . calorimtre] [ng.
calorimeter] : Isl er ke alveriini lmeye yar ayan aygt.
99
k geirimi
ssalan [es. t. egzotermik] [Al m. exothermisch] [Fr . exothermique]
[ng. exothermic] : Bi r sre -srasnda, d izgenin da sl er ke ver me
zellii.
ssalan tepkileim [es. t. egzotermik reaksiyon] [Al m. Wrmeeht-
wiokelnd reaktion] [Fr . raction exothermique] [ng. exothermic
reaction] : D or t ama s er kesi ver en kimyasal tepkdeim.
ssz [es. t. adiyabatik] [Al m. adiabatisch] [Fr . adiabatique] [ng.
adiabatic] : D evre ile erke alverii olmad an yryen t er sinir
olay. '
n knlm [Alm. Lichirefraktion] [Fr . rfraction de la lumire]
[ng; refraction of light] : Ik nlarnn deiik i k i ortam ay
r an yzeyden geerken knlar ak ilerleme dorultusunu deitirmesi.
n parack kuram [es. t . n korpskl teorisi] [Alm. Korpusku
lar thorie des Lichtes] [Fr . thorie corpusculaire de la lumire]
[ng. corpuscular theory of light] : In ok kk hzl tanecikler
den olutuunu i l er i sren Newt on kuram.
m yansmas [Alm. Lichtreflexion] [Fr . rflexion de la lumire]
[ng. reflection of light] : In zdeksel bi r yzeye arparak ya
ylma dorultusunu deitirmesi.
k ' [Alm. Licht] [Fr . lumire] >[ng. light] : Gneten ya d a baka
kaynaklar d an gelen ve gz uyarc et kisi oLan nm er kesi.
j
v '.
k ak [Al m. Lichtstrom] [Fr . flux lumineux] [ng. luminous flux] :
Bi r kaynakt an bi r i m zamanda salnan k er kesi t ut ar .
k aynm [es. t . k dipersiyonu] [Al m. Lichtzerlegung] [Fr .
dispersion de la lumire] [ng- dispersion of light] : Deiik renkler
den oluan m, uyguo koullar altnda yan yana tek r en kli kuak
lar d ur umund a d izilmesi.
k bebei [es. t. diyafram] [Aka . Diaphragma] [Fr . diaphragme] [ng.
diaphragm] : nce bi r k d emet i elde etmek iin kullanlan gzbe
bei gibi, ap ayar lanabilir d air esel d elik.
k bilgisi [es. t . optik] [Ahn. optik] [Fr . optique] [l og. optics] : I
inceleyen doabilirn dal.
k ekseni [es. t. optik eksen] [Akn . optische Achse] [Fr . axe optique]
[ng. optic axis] : Gift k m c i bi r buzsulun ift krc olmayan do
r u lt u su .
k geirimi [es. t . n transmisyonu] [Al m. Lichtdurchlssigkeit]
[Fr . transmission de la lumire] [ng. transmission of light] : Bi r
or t amd an geen k ersinin or t ama giren erkeye or am.
k hz
10 0
k hz [Al m. Lichtgeschwindigkeit] [Fr . vitesse de la lumire] [n g.
vlocity of light] : Enine akmnknatssal d alga olan n boluk
t a saniyede ald yol . (299, 793 km/ sn.)
k klplenimi [es. t. k modlasyomO; [Al m. Lichtsteuerung] {Fr.
modulation de la lumire] [Ing. light modulation] : Televizyon yay
nnda bi r grnmn deiik noktalarndan gelen k mlemle
r iyle bi r m d emet inin yeanldgiri deitirme ve bu olay letiirnde
fcunanma yntemi.
k nicemi [e. t . k kuvantumu] [Aka. Lichtquant] [Fr . quantum
de lumire] [ng. lightquantum] : Bi r eoim ya d a bi r zdeciin
evre deiiklii olmakszn sald tek k dalgas kat ar .
k szgeci [es. t . tk filtresi] [Al m. Lichtfilter] [Fr . filtre optique]
[l og. light filtr] : Seici' sourum ya 'da seici yansma i l e n
dzgesel birleiminde deiim salayan dzen.
k yay bak. elektrik yay.
ak yl [Al m. Lichtjahr] [Fr . anne lumire] [ng. light year] : I
n bi r yl iinde ald yol ; yaklak t ut ar 9,4 xl
1 5
h. d i r .
ketk [es. t . optike aktif] [Aka. optisch aktiv] [Fr . optiquement
actif] [mg. optically active] ; Ucayh n dzlemini dndrebilen
(zdek).
ksal [es. t. optik] [Ahn. optisch] [Fr . optique] [ng. optic] : Grme
ve grme aygt lanyla ilikili olan'.
ksal deimezler [es. t . optik sabitler] [Aka. optische Konstanten]
[ F T . constantes optiques] [Ing. optical constants] : Bi r zdein so
urum katsays, k i n ci l i k gstergesi gibi ksal zelliklerinin anlatr
mnda kullanlan deimez saylar.
ksal dndrm bak. ksal etldnlik.
ksal etkinlik [es. t . optik tkinlik] [Aka. optische' Aktivitt] [Fr .
activit optique] [ng. optical activity] : Ki m i zdeMerm ya da
zeltilerinin u cayh n titreim dzlemini dndrmesi.
ksal zek [es. t . optik merkez] [Alim. optischer Mittelpunkt] [Fr .
centre optique] [ng. optical center] : Mercein iinde nlarn k
rlmadan getii nokt a.
ksal sapn [es. t. optik aberasyon] [Ahn. optische Abweichung]
[Fr . aberration optique] [Ing. optical aberration] : Bi r nokt adan
gelen nlar t am olar ak bi r nokt ad a t oplayamayan mercek ya da
ayna gibi ksal aralarn ku su r u .
ksal scaklk [es. t. optik shunet] [Al m. optischen Warme] [Fr .
10 1
lleksicik
temprature optique] [t ag. optica! temprature] : Bk gkcisminin,
ma lmlerini deerlendirerek bu lu nan scakl.
ksal yol [es. t . optik yol] [Al m. optische Weg, Lichtweg] [Fr . ehemin
optique] [ng. optical way] : Bi r nn knlm imleci l' d en
byk olan bi r or t am iinde ald yolu n boluktaki edeeri.
akm [es. t . foto akm] [Al m. lichtelektrischer Strom] [Fr .
photocourant] [ng. photocurrent] : Duyarl bi r yzeyin, om
et kisind e sald eksicikler in oluturduu akm.
l alt-ek [es. t . fotokatot] [Al m. Photokatode] [Fr .
?
ng. photoca-
hode] : Ia t u t u lu nca eksicik salan alt-ek.
l boru [es. t. fototp] [Al m. Photorhre] [Fr., Ing. phototube] : Im-
d u ygu n bi r zdek yzeyine den akmmknatssal d algalar et kisiyle
eksicik salan; iinde en az i k i ek bu lu nan havas alnm kapal bo
r u .
l bolnm [es. t , fotofisyon] [Aln. Photospaltmg] [Fr ., ng.
photofission] : Ilcklar la oluan ekirdek blnan.
l paralamm [es. t. foto paralanma] [Ahn. Lichtzerfall] [Fr .
photcdsintgration] [ng. photodisintegration] : Bi r ecik ekir
deinin ilinin er kesi et kisi i l e paralanmas.
ck[es. t. foton] [Al m. Lichtpartikel] [Fr ., ng. photon] : 1 bak.
k nicemi. 2 In y a . d a daha genel olar ak akmmknatssal
umlaon er ke bi r i mi .
lekirdeksel tepkileim [*s. t. fotonkleer reaksiyon] [Ahn. Kern
photoeffekt, photonukleare Reaktion] [Fr . raction photonuclaire]
[ng. photonuclear reaction] : Bi r lcri et kisiyle oluan kir-
d eksel tepkileim.
oaltc [es. t . fotomltiplikatr] [Al m. Photomulttplier] [Fr .
photomdtipicateur] [ng. photomultiplier] : Iielektnik yol u i l e el
de ed ilen eksici stel bi r arpan lsnde oaltarak bat aki
k yeimiini leni aygt.
ldama [es. t . lminesans] [Ahn. Lumineszenz] [Fr., ng. luminescen
ce] : Ki m i zdeciklenk yksek scaklk yerine mmlarla dvlme
sind en kaynaklanan k ahm.
iduyarkk [es. t. fotoduyarlk] [Ah n . Lichtempfindlichket] [Fr .
photosensibilit] [i n g. photosensivity] : Grnr ya da grnmez
duyma zellii.
lleksicik [e. t. fotoelektron] [Ahn. Photoelektron] [Fr . photolectron]
[Ing. photolectron] : Bi r zdein k et kisind e sald eksicik.
lelektrik
10 2
lelektrik {es. t. fotoelektrik] [Aln. Lichtelektrizitat] [Fr . photo-
lectricit] [ng. photoelectricity] ; Ikla retill'en elekt r ik .ykleri
ve elekt r ik alkm.
lelektriksel oaltc [es. t. fotoelektrik mltiplikatr] [Fr . multip
licateur photolectrique] [ng. photoelectric multiplier] : Iusalm
yklerinin st-ekte oluturduu akm bir ok katlarna karan
ok ekli bor u .
lelektriksel etki [es. t . fotoelektrik olay] [Aim. Photoionisation]
[Fr . effet photolectrique] [ing. photoelectric effect] : Bi r eci-
in eksiciklerinden bi r i n i n bi r lcm btn er kesini alar ak ayrl
mas sonucu oluan et ki.
lelektriksel gze [es. t. fotoelektrik pil] [Alm. lichteektrische Zelte]
[Fr . cellule photolectrique] [ng. photoelectric cell] : Ik et kisi ile
eksicik salan ve bu yold an k yeinliini len gze.
lelektriksel i [es. t. fotoelektrik i fonksiyonu] [Ai m. lichteektrisc
he Austrittsarbeit] [Fr . fonction de travail photolectrique] [ng.
photoelectric work function] : Bi r eoifcsel dzeyden bi r eksicik
skmek iin ger ekli er ke.
elektriksel salm [es. t. fotoelektrik emisyon] [Ai m. lichtelektrisc
her Effekt] ' [Fr. mission photolectrique] [ng. photoelectric
emission] : Bi r zdein lcklarila dvlmesi sonucu eksicik salm,
bak. lsalm.
elektriksel sourum [es. t. fotoelektrik absorpsiyon] [Ai m. Absorp
tion durch Photoeffekt] [Fr . absorption photolectrique] . [ng.
photoelectric absorption] : Inm er kesinin lelektriksel salmla-
ma erkesine dnm.
iesnekHk [es. t. foto elastisite] [Ai m. Photoelastizitat] [Fr . photo-
lasticit] [ngj photolasticity] : Ynsemez, saydam, iykl z-
deklerdn zorlannca ksal zelliklerinin deimesi.
rigerilim etkisi [es. t. fotovoltaj etkisi] [Ai m. Sperrschicht-Photoef
fekt] [Fr . effet photolectrique interne, effet photovolta' ique] [ng.
photovoltaic effect] : Ilkimyasal bi r tepkileim sonucu elekt r iksel
ger ilim oluumu.
lgerilim gzesi [es. t. fotovoltaik hcre] [Aim. Sperrschict-Photocell]
[Fr . cellule photovoltdique] {l og. photovoltaic cell] : zde dibi met al
ei bi r erzk iine bat r mak ve eklerden bir ine k dr
mekle yfesren kuvvet olumas.
llmck [es. t . fotontron] [Fr ., ng. photoneutron] : Il paralanm
sonucu sakmlanan lmck.
103
lsakml alg
lldanm [es. -t. fotolminesans] [Al m. Photolumineszenz] [Fr ., l e g .
photoluminescence] : Grnr aa ya da grnmeyen morst
nma t u t u lmakla uyarlan ldama.
liletken alg [es. t . fotoiletken dedektr] [Fr . dtecteur photocon
ducteur] [ng. photoconductive detector] : Inm er kesini, bi r ilet
kende oluturduu' diren 'deiimi i l e alglayan ve len aygt.
dUetkenlik [es. t . fotoiletkenlik] [Al m. lichtelektrische Leitfhigkeit]
[Fr . photoconduotivit} [Ing. photoconduotivity] : Selenyum gi bi
k i mi zdeklerin mlanjdklarnda elekt r iksel iletkenliinin ar t mas.
kimya [es. t. fotokimya] [Al m. Photochemie] [Fr . photochimie]
[ng. photochemistry] : Iyan er ke sourumu ile oluan tepkileim-
l er i inceleyen b i l i m dal.
tmknatssal etki [es. t . fotomanyetik etki] [Al m. photomagnetisc
her Effekt] [Fr . effet photomagntique] [ng. photomagnetic effect]:
Ki m i zdeklerin mlaatssal almganlma n et ki si .
lortack [es. t . fotomezon] [Al m. Photomeson] [Fr . photomson] :
[ng. photomson] : Bi r ekirdekten lck dvm sonucunda
kan or t ack.
oler [es. t . fotometre] [Al m. Lichtmesser] [Fr . photomtre] [ng.
photometer] ; ki k kaynann yeinliklerini karlatrmaya ya
r ayan aygt.
dlm [es. t. fotometri] [Al m. Lichtmessung] [Fr . Photometrie]
[Ing. photometry] : Elverili aydnlatma koullara' salamak iin
k yeinlii lm.
lmsel izge zmleme [es. t. spektrofotometrik analiz] ' [Alm.
spektrophotometrische Analyse] [Fr . analyse spectrophdtomtrique]
{%n%*spectrophotometric analysis] ; Bi r zeltideki zdein sourum
izgesinin, er ke d alga 'boyu dalmna gre nicel zmlemesi.
lnelcik
r
[es. t. fotoproton] [Al m. Photoproton] [Fr ., ng. photopro
ton] : Bi r lekirdeksel tepkleim sonucu saunan nelcik.
lsalm [es. t. fotoemisyon] [Al m. licht elektrische Emission] [Fr .
photomission] [Ing. photoemission] : Ik et kisind e kalan bi r y
zeyin eksick salmas.
salml alg [es. t, fotoemisyonht dedektr] [Alm. photoemissin
Detektor] [Fr . dtecteur photomissive] [Ing. photoemissive detec
tor] : Bi r l alt-efcten, lcklarlla eksicik sakm biiminde yan
er keyi alglamaya ve lmeye yar ayan alg.
ltl boalm 104
ltl boalm [Al m. Glimmentladung] [Fr. dcharge faible lueur]
[ng. glow discharge] : iinde dk basnt a uun bu lu nan i ki
ekli bor u d a, dk ger ilimd e zayf kl elekt r ik boalmas.
lerlelm [es. t . fotoiyanlama] [Al m. lichtelektrische Ionisation]
[Fr . photoionisation] ' [ng. photoionization] : Bi r uun iinde nm
nicemler i et kisiyle er ler oluumu,
slyaprak [es. t . fotoraf filmi] [Al m. Photoplatte] [Fr . film photo
graphique] [ng. photographie film] : Ik et kisiyle kimyasal dei
iklie urayarak k yeinliine bal izler olumasna yar ayan
ince yapr ak.
ma [es. t . radyasyon] [Al m. Strahlung] [Fr . rayonnement, radiation]
[ng. radiation] : 1 Bi r titreim kaynann, zellikle bi r akm-
mknatssal titreim kaynann, iinde bulunduu or t ama dalga-
4ar d u r u mu nd a erke yaym. 2 Iametkin zdeklerin parack ya
da dalga biiminde erke mas, ani. nm.
mbilim [es. t . radyoloji] [Ai m. Rntgenlehre, Rntgenologie] [Fr .
radiologie] [ng. radiology] : Rntgen nlar i l e ya d a metkin
nlarla sayrlklarn t ans ve saaltm i l e uraan t p.kolu.
mdonuk [Al m. radioundurchsichtig] [Fr . radio-opaque] [ng.
radiopaque] : Inma ve zellikle X-Hilanna kar sayd am olma
yan (zdek).
mduygun [Al m. St rahlungen empfindlich] [Fr . radiosensible] [t ng.
radiosensitive] : Immla bozulabilen, nma duyarl olan (zdek).
metkin [es. t . radyoaktif] [Al m, radioaktive] [Fr . radioactif] [ng.
radioactive] : ekirdekleri doal olar ak ya d a uyarlma ile alfa,
beta, gama ya da nelcik, or t ack, eksicik, lmck gibi parack
l ar salmlayan (ecik).
metkin bozunum [Al m. radioaktiver Zerfall] [Fr , dcroissance
radioactive] [ng. radioactive decay] : 1 Imetkinlik yolu yla bi r
ecik ekirdeinin btnln yit ir mesi. 2 Bi r rnekteki am
et kin eciklerin kend iliMer ind en dnerek zamanla azalmalar.
metkin ekirdek [es. t. radyoaktif ekirdek] [Al m. radioaktiver
Atomkern] .[Fr. radionuclie] [ng. radionuclide] : Al fa , beta ya d a
gama nlan alan ecik ekirdei,
metkin kelti [es. t . radyoaktif tortu] [Aka. radioaktiver Nieder
schlag] [Fr . dpt radioactif] [ng. radioactive deposit] : Imetkin
uunlarn paralamam sonucu bi r nesne zerinde oluan ince m
et kin At a n a n .
metkinlik
metkin diziler [es. t. radyoaktif seriler] [Al m. Zerfallsreihe] [Fr .
sries radioactives] [Ing. radioactive series] : Her b i r i kend ind en
bi r ncekinin bozunumuyla treyen metkin ardk eler.
metkin zleyici [es. t . radyoaktif izleyici] [Al m. Leitisotop] [Fr.
traceur radioactif] [ng. radioactive tracer] : Bir ok kimyasal, do-
abilirnsel ya d a d i r t obi l i ms el deiim sr eci iinde, metkin ol
mayan elerin t ut t uklar yollar ve davranlarm incelemek iin
kullanlan yerde metkin e.
metkin kapm [es. t . radyoaktif kapma] [Al m. Strahlungseinfang J
' [Fr . capture radioactive] [l u g. radioactive capture] : Bi r ekirdein
Tnck kapp gamalar mas.
metkin e [es. t. radyoaktif eleman] [Al m. radioaktives Element]
[Fr . lment radioactif] [Ing. radioactive lment] : Al fa , bet a, ga
ma gi bi eitli stt ve par acklar salarak kendiliinden tozunan
ar e.
metkin paralamm [es. t . radyoaktif pardtanma] [Al m. radioaktive
Zersetzung] [Fr . dcomposition radioactive] [ng. radioactive
decomposition] : Bi r metkin ekirdein par acklar ve mmlar
salar ak, d aha yeni ve kar ar l bi r ekirdee dnm.
metkin uun [es. t. radyoaktif emanasyon, radon] [Ai m. radioactive
Emanation] [Fr . manation radioactive] [ng. radioactive
emanation] : Bel i r l i metkin ^ er in verdii' uunlar, zellikle
r ad yu m esinin sald ve en ar soy uunlardan olan r ad on.
metkin rn [es. t, radyoaktif rn] [Al m. radioaktives Produkt]
[Fr . produit radioactif] [Ing. radioactive product] : An a enin m
et kin bozunumu sonucu or t aya kan yeni e.
metkin jerdeiim yasas [es. t. radyoaktif yerdetirme kanunu]
[Al m. radioaktives Verschiebunggesetz] [Fr . loi de dplacement
radioactif] [ng. radioactive displacement law] : Imetkin elerin
saldklar par acklar dolaysyla ekdrdeklerinin baka eoiklerin
ekirdeklerine dnerek, elerin dnemsel izelgede yerdei-
irnlerini niteleyen yasa.
metkin yerde [es. t. radyoaktif izotop] [Ah n . radioaktives Isotop]
[Fr . isotope radioactif] [Ing. radioactive isotope] : Bi r eciin
netkdinlik gsteren yerdei.
smetkinlik [es. t. radyoaktiflik] [Al m. Radioaktivitt] [Fr . radioac
tivit] [Ing. radioactivity] : Dayanksz k i mi ecik ekirdeklerinin
kendiliinden paralanmas zellii.
metldnlik ss 10 6
metkinlik ss [es. t. radyoaktiflik ss] [Ai m. radioactive Warme]
[Fr . chaleur radioactive] [l ag. radioactive heat] : Imetkinlrik olay
larndan kaynaklanan sl er ke.
ungzler [es. t . radyoskop] [Aim. Durchleuchtungsapparat] [Fr ., ng.
radioscope] : Su , t opr ak, maden f i l i z i ve uunlar iindeki met-
kinlii, uyard prldama i l e len aygt.
mslldama [es. t: radyotermolminesans] [Aim. Radiothermolumi-
neszenz] [Fr ., i n g. radiothermoluminescence] : Ki mi cams zdekler
ya da bu zsu llann beta ve gama nlan ile mlandktan sonra
stlnca gsterdikleri ldama.
mldanm [es. t . radyolminesans] [Ai m. Radiolumineszenz] [Fr .,
ng. radioluminescence] : Imetkin ma ya d a X-mlan kaynakl
ddama.
mldama [es. t. radyofotolminesans] [Adm. Radiophotoiumnes-
zenz] [Fr ., ng. radiophototuminescence] : Ki m i miner aller in beta
ve gama nlar ile nlandktan sonr a a 'tutulunca gsterdik
l er i ldama. ^ \
mler [es. t. radyometre] [Aim. Strahlungsmesser] [Fr. raiometre]
[ng. radiometer] : Inm er kesini sl edeeri emsinden lmeye
yar ayan aygt.
mlm [es. t . radyometri] [Ai m. Strahlangsmessun] [Fr . radio
metric] [ng. radiometry] : Inn er kesini sl erkeye evirerek
lme yntemi.
mretirnsel [Aim. radiogen] [Fr . radiogenique] [ng. radiogenic] :
Imetkin paralanma -sonucu oluan (mmllar).
n [Aim. Strahl] [Fr . rayon] [ng. ray] : 1 Is ya da k er kesinin
yaySlma dorultusunu gsteren izii. 2 Bi r emberin ya da bi r yu
varn zeinden da doru uzanan izgilerden her bi r i .
nm [es. t. radyasyon] [Aim. Strahlung] [Fr . radiation, rayonnenent]
[ng. radiation] : Bi r kaynakt an, d alga ya d a parack biiminde
uzaya yaylan er ke. an i . ma 2.
nm basmc [es. t. radyasyon basnc] [Ai m. Strahlungsdruck] [Fr .
pression de radiation] [ng. radiation pressure] : Aknmmkrarssal
nma d ik ' tutulan bi r yzeye et kiyen basn.
nm direnci [es. t. radyasyon direnci] [Aim. Strahlungswiderstand]
[Fr . resistance de radiation] [ng. radiation resistance] : Bi r elekt
r iksel titrekenin akunmknatssal nm erkesi yi t i mi nedeniyle g
rlen ya da llen d ir enci.
107
nlama
nm erMIi [es. t. ma potansiyeli] [Al m. Strahlungspotential] [Fr .
potentiel de radiation] [ng. radiation potential] : Olaan halde
k i 'bir eciin bi r eksiciini d aha ykselt: bi r dzeye kar mak
din ger ekli er ke.
nm salm [es. t . ma emisyonu] [Al m. Ausstrahlung] [Fr .
mission de rayonnement] [Ing. mission of radiation] : Bi r cismin
kend i evresine b i r i m srede d sl nm yeinlii; bu yein
l i k cismin ve evresinin scaklna ve cismini yzey yapsna bal
dr, ani. ma, mlamm.
nm scakl {es. t . radyasyon scakl] [Al m. Strahlungstempera
tur] [Fr . temprature de radiation] [ng. radiation temprature] :
ncelenecek sl nn kayna ile edeer ma gc olan ka r a nes
nenin scakl.
nm tutar [es. t. radyasyon miktar] [Ah n . Strahlungmenge] [Fr .
quantit de radiation] [ng. quantity of radiation] : In demetine
dile britm yzeyden 'geen t op lam er keyi ver en ve nm yeinlii
n i n zamanca tmlevine eit olan nicelik.
nm younluu [Alm. Strahlungsdichte] [Fr . densit rayonnante]
[ng. radiant density] : Bolukt a b i r i m oylu md a bu lu nan nm
er kesi.
nmla snm [es. t . radyasyon amortisman] {Al m. Strahlungdmp
fung] [Fr . amortissement de rayonnement] [ng. radiation damping]:
Bi r elekt r iksel ftresfcenin ma yaparak er ke yitinnesnin yol at
genlik d.
nmler [es. t. bolometre] [Ahn. Thermoitmformer] {Fr . bolometre]
[ng. botometer] : Kk yeinlikteki nmlar lmede kullanlan,
ince bi r t elin d ir encinin nm et kisiyle 'deimesi olgusuna dayanan
duyarl ara.
snr ak [es. t. radyant ak] [Al m. Strahlungsfluss] [Fr . flux radiant]
[ng. radiant flux] : Joule/ sn. ya d a wat t bir imler iyle llen nm
er kesi aktarmyla oluan ak.
nr yeinlik [es. t. ma iddeti] {Al m. StraHtstrke] [Fr . intensit
rayonnante] [ng. radiant intensity] : Bi r nokt a kaynan bel i r l i
bi r dorultuda, b i r i m 'kat a basma yaymlad nam aks.
mrhk [es. t. radyans] [Al m. Strahldichte] [Fr ., ng. radiance] : Y
zey bi r i mi bana yan k aks.
nlama [Al m. Belichtung] [Fr . exposition la lumire, irradiation]
[og. exposure, irradiation] : Bi r nesnenin nlara tutulmas; n
lama ls, nm aks ile nlama sresinin arpmna eittir.
nlanm
10 8
nlanm bak. snm ahm.
nsal [es. t. radyal] [Alm. Fr ., ng. radial] : Yaraplar dorultusun-
ca ynelmi olan.
nsal hz [es. t. radyal hz] [Al m. Radialgeschwindigkeit] [Fr . vitesse
radiale] [i n g. radial velocity] ; Hzn bi r zekten uzaklaan do
r u lar boyunca birleeni.
muyan aygt ' [es. t. monitr] [Alm. Strahlenwarnger' dt, Warn
gert] [Fr . moniteur] [t ng. monitr] : 1 Iumm yeinlik dzeyi
n i alglayp len aygt. 2 Ses dalgas letiminde, i l et i mi bozma
d an ve kesmeden niteliini denetleyen dzenek.
yan erke [es. t . yan enerji] [Al m. Strahlungsenergie] [Fr .
quantit d' nergie rayonnante] [ng. radiant energy] : Bi r nlmn
tad er ke t u t ar ,

i erke [es. t, i enerji] [Akn . innere Energie] [Fr . nergie interne]
[Ing. internai energy] : Bi r nesneyi oluturan zdecdklerin, yer ler ine
ve nesne iindeki d evinimler ine bal olan er k i l ve d evimsel er
keler i t oplam.
isel [es. t. intrinsek] [Akn . eigentlich] [Fr . intrinsque] [ng. intrinv
sic] : Yapsal olar ak iinde var olan, dardan, gelmeyen zellik.
ituhmum [es. t . fcofezyon] [Akn. Kohson] [Fr . cohsion] [Ing.
cohsion] : zde zdeoikler arasndaki ekim ku wet i n d en kaynak
lanan topaklam
:
.
iykl [es. t. dielektrik] [Al m. dielektrikum] {Fr . dilectrique] [ng.
dielectric] : Bi r d elekt r ik alan et kisinde, i ykleri snrl sr
meler e
1
urayan ya 'da iftucayl zdecikleri dnerek d alanla
etikileen, bylece i yaps zerinde bi l gi ed inilen yaltkan b i r
zdek. ani. yaltkan.
iykl deimezi [es. t . dielektrik sabiti] [Akn . Dielektrizittskons
tante] [Fr . constante dilectrique] [ng. dielectric constant] : Ya
ltkan bi r zdein kend i i yMerinin ve iitucaylarmm bi r d alan
l a etkileimlerinden kaynaklanan sa ve dletkenlik deiimlerini
belir leyen katsay.
iykl gecikmilik [es. t. dielektrik histerezis] [Akn . dielektrische
Hystrsis] [Fr . hystrsis dilectrique] [ng. dielectric hystrsis]:
Bi r iyklde src dalgak alanda er ke sourumundan kaynaklanan
ucaylanm gecikmesi.
10 9
i ki z bjuzsul
iykl salamlk [es. t . dielektrik salamltk] [Al m. dielektrische
Durchschlagfestigkeit' ] [Fr . rigidit dilectrique] [ ng. dielectric
strngth] : Bi r zdem bozulmad an dayanabildii en byk ger ilim
bayurl.
iykl sourum [es. t. dielektrik absorpsiyon] [Al m. dielektrische
Absorption] [Fr . absorption dilectrique] [ng. dielectric absorption]:
(Kimi iykHerde dalgal elekt r ik alannn u cayk zdeciklei dn
drerek elekt r iksel er ke sourum/ una yol amas.'
iykl yitik [es. t . dielektrik kayp] {Al m. dielektrischer Vertust] [Fr .
perte dilectrique] [Ing. dielectric loss] : Bi r dykle, dalgal bi r
elekt r ik alan* etkidiinde alanla dnen ifhcaylar m i srtnmeler
de ytdaxldkler erke.
i ki l bak. stiki.
ikil izgi [es, t. dblet izgi] ' [Alm. Doppellinie] [Fr ., Ing. doublet] :
Bi r izgi izgesinde bir bir ine yakn ift izgUerin her b i r i .
ikilem [Ahn. Dualitt] {Fr . dualit] {Ing. duality] : 1 Deiik yapda
i k i enin bir likt e bulunuu. 2 kiii zellik gsteren d u r u m.
iki .[es. t. biner] [Al m. binr] {Fr . binaire] [Ing. binary] : kili ala
mlar 'gibi i k i birleenden oluan.
ancik bak. a r nelcik.
ikincil eksicik [es. t. sekonder elektron] [Al m, Sekundre elektron]
[Fr . lectron secondaire] [ng. secondary lectron] : 1 kincil bi r
yaymdan kan eksicik. 2 arpan i k i eksioiin 'az er kek olan.
ikincil evren nlan [es. t. sekonder kozmik nlar] [Al m. Sekundre-
weltraumstrahlen] [Fr . rayons cosmiques secondaires] [Ing. secon
. dary cosmic rays] : Bi r i n ci l evr en nlanmn yer in, uunyuvannda,
ecik ekirdekleri i l e etkeimleri sonucu or t aya kan yeni par
acklar .
ikincil kangal [es. t. sekonder bobin] [Alm. Sekundrspute] [Fr .
bobine secondaire] [ng. secondary coil] : Bi r i n ci l kangaln alcmyla
i r ki l t i l en kangal.
ikincil salm [es. t. sekonder emisyon] [Alm. Sekundr eaussenung,
Sekundr mission] [Fr . mission secondaire] [ng. secondary
mission] : Bi r i n ci l sakm eksicikler i die dvlen yzeyden yaylan
eksicik salm.
i ki z buzsul [es. t. ikiz kristal] [Al m. Zwillingskristall] [Fr . cristaux
jumeaux] [ng. twin crystal] : Bi r bi r i n i n ayna bakmls olan
i ki buzsulun bir likt e bytlmesinden oluan yap.
ikiz eksen
110
ikiz eksen [Al m. Zwillingsachse] [Fr . axes jumeaux] [ng. twin ax' ts] :
Bi r i k i z buasuhn i k i eksenine de d i k olan izgi!
iletim [A| kn. Leitung] [Fr ., mg. conduction] : Bi r ci si m iinde, s ya
d a elekt r ik er kesinin ya d a her hangi bi r er ke trnn zdecikten
zdeoie aktaruma.
letim yolu [es. t. hava hatt] [Al m. bertragungsleitung] [Fr . tigne
de transmission] [ng. tmnsmission line] : ki ya d a d aha ok nok
t a arasnda elekt r ik er kesi tayan ilet ken t eller .
iletiim [es. t. komnikasyon] [Fr ., ng. communication] : Bi l gi ve
deoeyim alverii.
iletken [es. t. nkil] [Al m. Stromleiter] [Fr . conducteur] [Ing.
conductor] : El ekt r i k akimimnn ve asil er kenin akabilecei dk d i
renli uun, sv ya da kat zdek,
iletkenlik [es. t. nkiliyet] [Alim. Leitwert] [Fr ., l og. conductance] :
1 Elekt r iksel d ir encin t er si; i l et i m yet isi. 2 Bi r ger ilim bayr-
hoa l u t u l an b i r zdein akm geirebilme zellii.
iletkenlik gzesi [es. t. iletkenlik hcresi] [Alr o. Leitungszeil] [Fr .
cellule de conductivite] [ng. conductivity celi] : Svlam bi r katir
nn ya da bi r zeltinin iletkenliinin lmnde kullanlan i k i
ekli gozecik.
iletki bale. aler.
iletmez [ Al m. Nichtleiter] [Fr . non-conducteur] [ng. noncondueting]:
letken olmayan, bel i r l i lde yaltkanhk gsteren.
ilinti [es. t. korelasyon] [Al m. Korrelation] [Fr . correlation] [ng,
corretation] : ki deiken arasnda karlkl nicel balant.
ilk rnak [es. t . prototip] [ALm. Prototyp] [Fr., ng. prototype] : 1
Topjlu retime gemeden hazrlanan rnek. 2 Bi r l bi r i mi n i n
i l k gerekletiren asl.
ilksel [es. t. iptidai] [Alm. ursprnglich] [Fr ., Ing. initial] : Balang
t a bu lu nan, balangc belir leyen.
im [es, t. iaret] [Alm. zeiche] [Fr . signe] [ng. sign] : Art, eksi,
fckiki (karekk) + , , -\ / , gi bi ilemleri belir leyen biimsel yazm.
imle bak. kinimi imleci.
imlem [es. t. sinyal] [Fr ., ng. signal] ; Uzakt an 'anlamak iin ng
rlen biimde alp ver ilen i m.
imlem gerilimi [es. t. sinyal potansiyeli] [Ahn. Signalenspannung]
[Fr . voltage de signal] [ng, signal voltage] : Alcmmknatssal dal-
m
irilckl
galad a ' bir uyar gad a ir kilir n le uyarlan ve bi r -ekli bor u nu n
kafesine ver iler ek ykseltilen ger ilim.
imlera reteci [es. t . sinyal jeneratr] [Al m. Signalgenerator] [Fr .
gnrateur de signal] [ng. signal generator] : Geni bi r sklk bl
gesinde dalgal akm veren kaynak.
imleyici [es. t. iaret verici] [Fr . signalisateur] {ng. signatizer] : Ik
l a ya d a grnmeyen aknmafcoat&al ve sesst d algalar la bilgi
yayan ar a.
imli ecik [es. t. iaretli atom] {Alm. Indikatoratom] [Fr . atomes
marqus] [ng. tagged atoms] : Bi r tepkeimde ya d a bi r rgen-
litkte dolama soklduklannda yolu izlenebilen mefclrin ecik.
ince kyl mercek bak. tmsek mercek.
ince yap [Alm. Feinaufbau] [Fr . structure fine] [ng. fine structure] :
Akmumknatssal bi r izge izgisinin, zme gc ok byk aygt
l ar l a zmlenmesi .sonucu or t aya kan, daiha ince izgilerden olu
mu alt yaps.
incelik [es. t. presizyon] [Al m. Przision] [Fr . prcision] [ng. prci
sion] : Bi r ver iler beinin, or t alama deerinden sapmalara, iin. bi r
l oluturan salt ya da bal yanlg ile belir lenen duyarlk ker t esi.
mdirgenim [es. t . reduksiyon] [Al m. Reduzierung] [Fr . rduction] [ng.
rduction] : 1 Bi r birleikten oksijenin karlmas. 2 ndirgen
mi deerlikten i l er i gelen ekslcik kazanc. 3 Bi r dizeyin kse-
gensel paralara ayrlmas,
indirgenir [es. t. irca edilebilir] [Ahn. zerlegbar] [Fr . rductible] [ng.
reucble] ; Btnl iinde incelenen b i r kme, her kesiminin
tad bi r p zellii t ar sa b u kmenin p'ye gre ind ir genme zel
lii.. *
indirgenmez [es. t. irca edilemez] [Alan, unzerlegbar] [Fr . irrductible]
[ng. irreducble] : Bi r kmenin btnnn ierdii bi r zellii
. Mbir alt kesi mi tamyorsa bu kmenin b u zellie gre nitelii.
indirgenmi ktle [es. t. irca edilmi ktle] [Al m. reduziert Masse]
[Fr . masse rduite] [ng. reduced mass] : M ve m gibi, balaml
i k i ktlenin or t ak d evinimler ini bi r tek ktlenin d evinimi gibi i
lemek iin alnan edeer ktle. Bu ktlenin t er si, nceki k t l e
derimin t er sler i - toplamna eit t ir .
irilek [es. t. makroskopik] [Al m. makroskopisch] [Fr . macrosco
pique] [ng. macroscopic] : Du yu ongenlerimizle dorudan alglana
b i l i r boyut t a olan.
irizdecik 112
Irizdecik [es. t . makromolekl] [Al m. Makromolekl] [Fr. macrojno-
lcule] [inig. macromolecule] : Bi r ouz zdecii gibi ok b j k
zdecik.
irkilim [es. t. indksiyon] [Al m. Induktion] [Fr ., l u g. induction] :
Bi r evrimden geen niknatissall aknn deiiminin, o evrimde
uyard yk-sren kuvvet , ani. douum.
irkilim kangal [es. t . indksiyon bobini] [Al m, Induktionspule] [Fr.
bobine d' induction] [ng. induction coil] : Dk bi r doru ger ilimi
ykselten bo gbekli bi r ' t r dntre. Bi r i n ci l kangald aki akm
alp kesildike i ki n ci l kangald a yksek bi r ger i l i m doar.
irkilimle mknatslanma [es. t . indksiyonla manyetizasyon] [Ai m.
induzierte Magnetismus] [Fr. aimantation par induction] [ng.
magnetization by induction] : Mknats olmayan bi r nesnenin mk-
natssal olan iinde edindii mknatslk.
irkilimlik [es. t. indktans] [Al m. Induktanz] [Fr ., ng. inductance] :
Bi r elekt r ik evriminden geen akmn deiimi ya da yakmda bu
lu nan raiknatssal olar ak ilikili baka bi r evrimden geen aknm
deiimi i l e sz konu su evrimde i r ki l i m. yolu yla yk-sren kuvvet
olumas, ani. douu.
irkilimsiz diren [es. t. indksiyonsuz diren] [Al m. induktionsfrei
Widerstand] [Fr . rsistance noninductive] [ng. noninductive resis
tance] : zirkilim nitelii olmayan [diren.
irkilmi metkmlik [es. t . tesirle radyoaktiflik] [Aln. induzierte
Radioaktivitt] [Fr . radioactivit induite] [ng. induced radio
activity] : eciksel paracklarla dvlerek oluturulan yapay m-
et kinlik.
irkilte [es. t. indktr] [Al m. Induktor, Spule] [Fr . inducteur] [ng.
inductor] :' Geirdii akmla baka bi r evrim iinde bi r yk-sren
kuvvet ir kilt en, genellikle kangal biimli evrim.
i [es. t . amel] [Alm. Arbeit] [Fr . travail] [Ing. work] : Bi r kuvve
t in et ki noktasn d evind ir mesi. , ku vvet in yol boyunca birlee
n i i l e ahnan yolu n arpmna ya d a kuvvet ynleri i l e yol yn-
eckin sayl arpmna eit t ir .
i ilevi [es. t. i fonksiyonu] [Al m. arbeitsfunkton] [Fr . fonction
de travail] [ng. work function] : Bi r zdein ' rkin eksi d l d er i n i
zdein yzeyinden karabilmek iin ger ekli i.
iitimler [es. t. odyometre] [Aim. Audiometer, Gehrmesser] [Fr .
audiomtre] [ng. audiometer] : nsan kulamn iitebildii ses
sklklarn ve ses yeinliklerini len aygt.
113
i le vs e l ve r i m
iitsel sklk [es. t. odyofrekans] [Al m. Hrfrequenz] [Fr . audio
-frquence] [Ing. audiofrequency] : it me ile ya da sesle i l g i l i titre
im skl.
iitsel ret e [es. t. odyofr&kans jeneratr] [Al m. Tonfrequenz
Oszillat or] [Fr . audio-oscillateur] [ng. audio oscillator] : it im
blgesindeki saklklarda, sese dntrlebilen dalgal akm veren
. r et e.
itsel ykselte [es- t . odyofrekans amplifikatr] [Al m. Tonfrequenz
1
Verst rker] [Fr . audio-amplificateur] [ng. audioamplifier] : Alg
evriminin iit sel sklktaki fcUsnn gcn ykselten dzenek.
ile [es. t . operatr] [Al m. Operator] [Fr . oprateur] [Ing. operator]:
Nicemsel ileyblldmde yer lemler , d evinir lik, erke gibi doabilimsel
nicelikler zerindeki ilemleri gsteren simge.
' ilem [es. t. ameliye] [Al m. Operation, Betrieb] [Fr . opration] [ng.
operation] : 1 Bi r y a da bir ok ilcmenin elerinden yeni b i r
kmenin bi r esini tretme. 2 Saylar ya d a simgeler ze
r ind e yaplan t op lama, karma, stiki, kkiki (kar ekk), gi bi uz-
birnsel uygulamalar .
ilerge [es. t . makine] [Al m. Maschine] [Fr ,, ng. machine] : 1Ku v
vet i ya d a d evinimi bi r nokt ad an otelcine akt ar an ya da"; bir ind en te
kine dntren her trl aygt. 2 Er keyi bi r hald en baka hale
dntrerek yararl biimde kullanlmasn salayan aygt.
ilev [es. t. fonksiyon] [Al m. Funktion] [Fr . fonction] [ng. function] :
Bi r kmedeki deiimin baka bi r kmede yol at deiimi
belir leyen bant.
ileybilim [es. t . mekanik] [Al m. Mechanik] [Fr . mcanique] [ng.
mechanics] : Ku vvet ler in z dekler ve d evinimler zerine et kisini i n
celeyen doabilim dal.
ileyi [es. t.. mekanizma] [Al m. Vorrichtung] [Fr . mcanisme] [Ing.
mechanism] : Bi r Aerge gi bi bi r l i kt e alan u yu ml u kesimler d iz
gesi.
ileysel [es. t. mihaniki, mekanik] [Ahn. mechanischen] [Fr . mcani
que] [ng. mechanicl] : tleybilimle i l g i l i olan.
ileysel erke [es. t . mekanik enerji] [Ai m. M*chanischenergie] [ F T .
nergie mcanique] [ng. mechanical energy] : Yaltlm bi r dizge-
inii enkil er kesi ile d evimsel er kisi toplam.
ileysel verim [es. t. mekanik verim] [Al m. mechanischer Wirkungs
grad] [Fr . rendement mcanique] [ng. mechanical efficiency] :
Yararl beygirgcnn, harcanan t op lam beygirgcne or am.
ilevsel yararllk
114
ilevsel yararllk [es. t . mekanik etkinlik] [Al m. mechanischer
Wirkungsgrad] [Fr . avantage mcanique] [ng. mechanical advan
tage] : Bi r ilergenin kaldrd yfcik ya d a yendii d ir encin uy
gulad kuvvet e oran.
it-ek ykselte '[es. t. pufyul amplifikatr] \ [Am. Gegentaktver-
strker] [Fx. amplificateur de push-pull] [ng. push-pull amplifier]:
Bi r i n i n kafesi art ykl iken tekininki eksi ykl olacak bi
imde balanm -ekli i k i eksicik bor u su nu n oluturduu yk
selt e t r .
itki [es. t . impuls] [Alm. Impuls] [Fr . impulsion] [ng. impulse] :
Bi r ku vvet in ok ksa bi r sre iin et kimesi d u r u mu nd a, kuvve
t i n bykl i l e et ki sresinin arpm.
ivdire [es. t . akseleratr, hzlandrc] [Alan. Beschleuniger] [Fr .
acclrateur] [ng. accelerator] : Ykl eciksel paracklar ok
yksek hzlara karaaak ekirdeksel etkileimler oluturan aygt.
ivdirmek [es. t. tacil etmek] [Al m. beschleunigen] [Fr . acclrer]
[ng.accelerate] : Bi r nesnenin bi r k u wet et kisi ile hzn deitir
mek.
vme [es. t. akselerasyon] [Al m. Beschleunigung] [Fr . acclration]
[ng. acceleration] : Bi r i m zamand aki hz deiimi t u t a n ; hzn
deiim hza.
ivmeli devinim [Al m. beschleunigte Bewegung] [Fr . mouvement
acclr] [ng. accelerated motion] : Hzlanan ya d a yavalayan
d evinim.
ivmeler [es. t. aksterometre] [Alm. Beschleunigungsmesser] [Fr .
acclromtre] [ng. accelerometer] : Devinen bi r cismin ivmesini
len aygt.
izdm [es. t. projeksiyon] [Aln. Projection] [Fr ., ng. projection]:
Bel i r l i bi r u zam bilgisel (geometrik) yolla, uzayn bi r noktasna ya da
nokt alarn bi r kmesine, bi r dorunun ya da bir yzeyin bi r nokta
sn ya d a noktalarn bi r kmesini karlk get irme ilemi.
izge '[es. t. Spekt rum] [Ahn. Spektrum] [Fr . spectre] [ng, spectrum]:
1 Beyaz oluturan r enkler in, skbk ya d a dalga boyu srasan-
c dizildii' gng. 2 Bi r akmmnkmatssal nn, kend isini
oluturan d alga boylarna y a d a sklklara ayratrddnda elde
edilen izge. ani. alkm.
izge bilgisi [es. t . spektroskpi] [Al m. Spektroskopie] [Fr . spectros-
copie] [ng. spectroscopy] : zge oluturumuyla ve yan er kenin
d alga boyu lmyle ilgilenen doabilin! dal.
115
izgcsel seerk
izgeizer [es. t . spektrograf] [Al m. Spektrograf] [Fr . spectrographs]
[trig, spectrograph] : zgeyi oluturan manlarm er keler ini dalga
boylarna ya d a sklkllanna gre izen aygt.
izgegzler [es. t. spektroskop] [Ai m. Spektroskop] [Fr ., ng. spect
roscope] .Izgelerin zmlenmesinde kullanlan, bi r kouta, bi r
biik ya da bi r k a ve bi r uzgzlerden oluan dzenek.
izgeler [es. t. spektrometre] [Aka. Spektrometer] [Fr. spectromtre]
[ng. spectrometer] : Bi r nmn d alga boylarn len aygt.
izgelm [es. t. spktrometri] [Alm. Spektrometrie] [Fr . spectro-
mtrie] [ng, spectrometry] : Inm er kesinin, n dalga boyu
nu n ya da sklnn ilevi olar ak bal lm.
izgesel zmleme [es. t. spektral analiz] [Al m. Spektralanalyse] [Fr .
analyse spectrale] [ng. spectral analysis] : Bi r zdei birleimini,
izgesini zmleyerek belir leme ilemi.
izgesel diziler [es. t. spektral seriler] ' [Al m., spektralereihe] [Fr .
sries spectrales] [ng. spectral series] : Bi r enin verdii izgi-
se izge dizgesinin dalga boylarna gre 'sralanmas.
izgesel duyarlk [es. t. spektral hassasiyet] [Al m. spektrale Empfind
lichkeit] [Fr . sensibilit spectrale] [Ing. spectral sensitivity] :
1 Bi r algcm izge boyunca deiik mmlan iin l duyarl.
2 Bi r l yap r ak asltsnn deiik dalga boyu nd a mmlara
kar bal duyarl.
izgesel lelektrlklik [es. t. spektral fotoelektrik] [Alm. Spektral
foto elektrisch] [Fr . spectrophotolectrique] [ng. spectrophoto-
electric] : Ilelektrik olaylarm gelen nmn d alga boyuna ball.
izgesel ller [es. t. spektrofotometre] [Al m. Spektralphotomeier]
[Fr . spectrophotomtre] [ng. spectrophotometer] : Bi r k kayna
mn izgesel er kesinin d alga boylarna gre dalmm zmleyen
aygt.
izgesel llm [es, t. speklrofotometri] [Al m. Spektrophotometrie]
[Fr . spectrophotomtrie] [ng. spectrophotometry] : Bi r k kay
nanm izgesindekd, deiik skllk birleenlerinin bal yeinliklerini
lme yntemi.
izgesel mler [es. t. spektral radyometre] [Al m. Spektralirh-
leuchtmeter] [Fr . spectroradiomtre] [ng. spectroradiometer] : Her
hangi bi r nmn izgoer ke dalmn len ya da bi r t elsiz ver ici-
sinim dalga bcyu-yeinlik kts belir t kenini' zmleyen aygt,
izgesel seerk [es. t. spektral selektivite] [Alm. Spektralselektivitt]
[Fr . slectivit spectrale] [ng. spectral selectivity] : Bi r zdein
izgesel yanstra
116
' ya d a yzeyinin kaimi ksal zellMerink, gelen ainamn dalga
boyu ya d a klyla deiimi.
izgesel yanstm [es. t. spektral yanstma gc] [Al m. spektraler
Reflexionsgrad] [Fr. rflectance spectrale] [ng. spectral rflectance] :
Bi r yzeyden yansyan nm er kesinin r enkler e gre tutarnn, y
zeye gelen nm er kesine oran.
izgesel younluk [es. t. spektral younluk] [Al m. Spektraledichte] [Fr .
densit spectrale] [long, spectral density] ;. Inm er kesinin izge
boyunca dalga boylarna gre yeinlii.
izinli kuak [es. t. izinli bant] [Al m. erleubtes .Energieband] [Fr .
bande permise] [ng. allowed band] : Bi r katdaki eksciklerin olas
er ke aral.
izleyici [es. t. trasr] [Alm. Vorzeichner, Anreisser] [Fr. traceur] [ng.
tracer] : ImetMn bi r zdein bi r tepkileim boyunca yerdeiimd-
ni ya da bi r canlldaki yolu nu izlemek iin kullanlan zel met-
ki n l i k algc.
K
l
kabarede odas [Alm. Blasenkammer] [Fr. chambre bulles] [Ing.
bubbte chamber] : Ykl t emel paracklarn i z brakt, sv hel
yu m scaklnda alan, sis odasna benzer aygt.
kabuk [Al m. Schate] [Fr . couche] [Ing. shell] : Bi r eciin ekirde
i evresinde dolanan eksicikler in yerletii kat manlar d an her b i r i .
kakmlk [es. t. paratates] [Al m. Parallaxe] [Fr. parallaxe] [feig.
paratlax] : Bi r cismin grnr konu mu nu n gzlem yerine g
r e deimesi.
ktl sa [es. t. ktl kondansatr] [Al m. Rollkondensator] [Fr.
condensateur en papier] [Ing. paper condenser] : Met al yap r aklan
arasnda yaltkan zdek olarak' ya emdirilmi kt bulunan sa
tr.
kaldrma kuvveti [Al m. Auftrieb, Schwimfhigkeit] [Fr . pousse d' un
fluide] [ng. buyoancy] : Bi r akkan iinde bu lu nan bi r cismin ar
lnda gzlenen azalma.
ka l or i bak. sn.
kapal evrim [es. t . kapak devre] [Al m. geschlossener Stromkreis]
[Fr. circuit ferm] [ng. closed circuit] : El ekt r i k akanmn ya da
bi r akkann akabilecei kend i zerine kapal yol.
117 ka r a r l sa ln m
kapal dizge [es. t. kapal sistem' ] [Aka. .abgeschlossene System] [Fr .
systme ferm] [log. closed system] : evresinden yaltld iin
sldirik denge d u r u mu na eriebilen dizge.
kaplanm mercek [Fr . objectif revtement antirflchissant] [ng.
coated lens] : Yansmalar nlemek ve k geirimini ar t r mak iin
yzeyi uygun, saydam bi r yayg le rtlm mercek.
kaphtel [es. t. kablo] [Aka. Kabel, Drahtseil] [Fr . cble] [Ing. cable]:
El ekt r i k ilet imind e kullanlan st yaltkan zdek i l e sar i h t el.
kapma [Alm. Mitnahme] [Fr ., ng. capture] : zdeciksel y a d a ekdr-
d eksel bi r yapmn lnok gi bi bi r parackla etkileerek onu yaka
lamas.
kara cisim [es. t . siyah cisim] [Al m. schwarzer Krper] [Fr . corps
noir] [ng. block body] : Akkorilua dek stlnca srekli bi r gr
nr k izgesi veren ku r amsal cisim. ani. kara nesne.
kara cisim nm [es. t. siyah cisim radyasyonu] [Al m. Schwarzkr
perstrahlung] [Fr . rayonnement du corps noir] [ng. black-body
radiation] : Ka r a dsmim bel i r l i scaklklarda sald nm. '
kara cisim scakl [es. t. siyah cisim scakl] [Aln. Schwarzkrper
temperatur] [Fr . temprature du corps noir] [Ing. black-body tem
prature] : Iyc bi r cismin, ka r a ci si m kullanlarak, blmelendi-
rilmi nmll sdler ile llen scakl.
kara nesne bak. kara cisim.
karanlk akm [Al m. Dunkelstrom] [Fr. courant obscur] [ng. dark
curreht] : Bi r l gzenin, mad halde evriminden gemekte
olan ar t k 'akm.
karanlk boalm [es. t. ksz dearj] , [Al m. Dunkelentladung] [Fr .
dcharge obscure] [ng. dark discharge] : Bi r uun iinde, grnr
bi r k salm olmakszn elekt r ik boalm.
karanlk izgi izgesi [es. t. absorplama spektrumu] [Aka. Absorptions
spektrum] [Fr . spectre de raies obscures] [ng. dark-line spectrum] :
Gne izgelerinde gzlendii gibi, karanlk izgiler ieren izge,
ani. Fr aunhofer izgileri.
kar ar l [Alm. stetig] [Fr . stationnaire] [ng. steady] : Yer i , byk
l ya da zellikleri deimeyen.
kararl ak [Al m. stationre Strmung] Fr . coulement stationnaire]
[ng. steady flow] : Bi r akkann srekli, kar ar l, her noktasnn
hznn deimez kald devimimi.
kararl salnm [Alm, stabile Schwingung] [Fr . oscillation stable]
[ng. stable oscillation] : Bi r salngam srekli ottarak tekdze sa
lnmas. '
kar bon evrimi 118
karbon evrimi [es. t. karbon devresi] [Al m. Kohlenstoff zyklus] [Fr .
cycle du carbone] [ng. carbon cycle] : Byk er ke ver en
kar bon ekirdeinin evrime girdii slekirdeksel tepkileimier d izisi.
kann [Al m. Schwingungsbaiich] [Fr . ventre] [ng. antinoe] ; Du r a
an dalgalarn en byk gerlikli kesimi.
kartrma borusu [Al m. Mischrhre] [Fr . tube mlangeur] [ng.
mixer tube] : Bi r telsiz alcsnda imlem skln, yer el salmm
skl i l e kant r ar ak bi r ar a sklk reten ekscik bor u su .
karmabuzsul [es. t . karma kristal] [Am. Mischkristall] [Fr . cristal
mixte] [ng. mixed crystal] : zdeciklerin ya d a erlerinin rg
iinde yerletikleri bi r ya da daha ok deiik tzden olumu buz-
su l.
karmak izge [es. t. kompleks spektrum] [Al m. komplexes Spektrum]
[Fr . spectre complexe] [ng. complex spectrum] : ok| lu izgiler
ieren izge.
karmak say [es. t . kompleks say] [Al m. komplexe Zahl] [Fr . nombre
complexe] [ng. complex number] : a ve b gerek saylar olmak ze
re a -}- i b biiminde bi r gerek, bi r de sanal ki t er imle tanmlanan
say.
karmak er [es. t. kompleks iyon] [Al m. Komplexion] [Fn ion
complexe] [ng. complex ion] : I l m eciklerin ya da zdecilderin
ek 3'k edinin eleriyle oluan her i k i imd en, i r i yapl er.
kar yk-sren kuvvet [es. t. zt elektromotor kuvvet] [Fr . force contre-
lectromotrice] [l og. back emf] : Bi r evrimde bu lu nan alclarda
oluan- ya d a evrimden geen akmn yeinliinde bi r deiim olun
ca, z^rkilim i l e uyarlan ve. akma kar gelen er ki l .
karlanan ilkesi [Alm. bohrsches Korrespondenzprinzip] [Fr . principe
de correspondance] [ng. correspondence principle] : Bi r eciin
ekirdekten ok uzak eksicik yrimgelerinin nn kllar nn,
nicemsel ya da yerleik ileybilime gre hesaplanmasnn zde
sonu verdiini deyimleyen i l ke.
kar at nc [es. t. komparatr] [Mm. Verglcicher] .[Fr. comparateur]
[ng. comparator] : 1 Kk uzunkldan ya d a aralklar t am ve
kesin olar ak lmede kullanlan bi r dzenek. 2 Bi r t r renkler.
karlkl irkilim [es. t. karlkl indksiyon] [Al m. Gegeninduktion]
[Fr. induction mutuelle] [ng. mutual induction] : Mikn at issai ba
laml i k i evrimden bir in d eki akm deiimi ile, tekinde bi r yk
-sren kuvvet uyar ma.
119
kat hal dogabUrni
karlkl irkilimUk [es. t. karlkl, indktans] [Al m. gegenseitige
Induktanz] [Fr . inductance mutuelle] [big. mutual inductance] :
ki evrimden bi r i n i n imiiknatissal alanndaki deiimin, t eki ev
r imd e uyard i r k i l i m et kisi.
kart alt-iiek[es. t . anti katot] [Alim. Antikathode, G&genkathode]
{FT., ng. anticathode] : X-nlan lambasnda eksioik d emet inin
dvmesiyle X-isonlari salan met al p u l ( ek).
kart lnck [es. t. anti ntron] [Alm. Antineutron] [Fr ., ng. antineut
ron] : Ktlesi lnomkine eit, mknatssal dngs f i n i nicem sa
ys ile kar t imli
1
olan, yksz t emel parack.
kart nelcik [es. t . anti proton] [Al m. Antiproton] [Fr ., ng. anti
proton] : neEcikle birletiinde lca dnen, ktlesi nelciinki-
ne eit, yk kar t i ml i olan t emel parack.
kart zdek[es. t. anti madde] [A'kn. Antimaterie] [Fr . antimatire}
[ng. antimatter] ; Kar t t emel paracklardan olumu zdek.
kart yerdeiirlik [es. t. anti komtasyon] [Al m. Antikommutation]
[Fr., ng. anticommutation] : Uzbilimsel bi r ilemde i k i niceliin
yerdeitirmesi sonucu i m deiimi.
kartlk [Al m. Gegenschein] [Fr ., ng. opposition] : 1 Salmumlarda
yarm 'dnmlk evre deiimine girme. 2 ki gezegenin Gnein
i k i yannda bi r doru 'zerinde bu lu nma evr eler i.
kaslm [Fr . contrainte] [ng. constraint] : Bi r nesnenin, bi r zd e
in bel i r l i bi r konu md a, b i r d u r u md a ya d a bi r d evinimd e bu lu n
maya zorlanmasndan i l er i gelen 'gerginlik.
kat bak. kat hal.
kat at [Al m. Raumwinkel] [FT.' angle solide] [ng. solid angle] : Bi r
koninin, t epesini zek alan bir yu var yzeyinden ayrd parann
yzlmnn, yzey yarapnn stilcisine oran.
kat durum bak. kat hal.
kat durum doabilimi bak. kat hal doabiliml.
kat hal [Alm. Fester, fester Zustand] [Fr . solide, tat solide] [ng.
solid, solid state] : zdein bel i r l i bi r oylu mu ve bel i r l i bi r biimi
olan h a l i ; b i r kat nm ecikleri, deimez b i r denge konu mu
evresinde t it reir, ancak yer deitiremez, ani. kat, kat durum.
kat hal doabiliml [es. t. kat hal fizii] [Al m. festkrperliche Physik]
[Fr. physique d' tat solide] [ng. solid state physics] : Kat lann
katk ecikler 120
yap ve zelliMerini inceleyen doabilim dal. ani . kat durum
doabiiimi.
katk ecikler [es. t. safsihk atomlar] [Alm. Verunreinigungsa
tome] [Fr . atomes d' impuret] [ng. impurity atoms] : Tektrel bi r
ecik ortamna katlan baka trden ok az saydaki ecikler.
katk [Al m. Verunreinigung] [Fr . impuret] [t ng. impurity] : z-
dein arlm bozan az nicelikt e baka b i r zdek.
katmanlam [es. t . tabakalama] [Ahn, Streifenbildung] [Fr ., tng.
striation] : Boalm borularnda st-ek blgesinin, uygun uun ba
snlarmda deiken, aydnlk ve karambk enine kuaklardan oluan
grnm.
katmanl boalm [es. t. tabakal dearj] [Al m. gestreifte Entladung]
[Fr . dcharge strie] [Ing. striated disoharge] : Bi r uun iinde,
elekt r iksel boalm srasnda st-ek blgesinde karanlk ya d a
deiken kl kuaklar oluumu.
katmerli hal bak. yoz haller.,
kavumaz [es. t. asimptot] [Al m. Asymptote] [Fr ., t ng. asymptote] :
Bi r eriye yaklaarak giden, ancak onunla sonlu ' bir uzaklk iinde
kesiemeyen doru.
kaygan ak [es. t . laminer ak] [Ah n . Bandstrmung] [Fr . coule
ment laminaire] [Ing. streamline flow] : Akkan katmanlarnn,
bi r bi r i zerinde kar ar l biimde kayar ak karmadan akmas.
kayma [Alm. Gleitung] [Fr . glissement] [Ing. slipping] : BT cismin
srtnmeli ya d a srtnmesiz bi r yzeyde telenme d evinimi.
kayma as [Ah n . Gleitwinkel] [Fr . angle de glissement] [ng. angle
of sl$p] : Biimi deitirmeye zoanan bi r akkanm ya d a yoruk
bi r katnn kuvvet dorultusu ile kayan yzeyleri arasndaki a.
kayma srtnmesi [Alm. gleitende Reibung] [Fr . frottement de glisse
ment] [ng. sliding friction] : st ste i k i kat yzey arasndaki
srtnme.
kayma yzeyi [Alm. Schlssfungsfl' dche] [Fr . surface de glissement]
[ng. slip surface] : Bi r katnn bi r yzeye kout zor lama et kisi
altnda atlama ya da kop ma eilimi gsterdii yzey.
kaynama noktas [Alm. Siedepunkt] [Fr . point d' bulliiion] [ng.
boiing point] : Bi r svmn uuk basncnn d basnca eit oldu
u scaklk derecesi:
121
k e s i t i m s iklii
kaynama noktas ykselimi [Al m. Siedepunkterhhung] [Fr . lvation
du point d' bullition] [ng. boiling-point elevation] ; Bi r zcnn
kaynama noktasnn, uucu olmayan bi r znenini c^zdeciksel yo
un] asm lsnde ykselimi;
kaynam [es. t. fzyon] [Alm. Verschmelzung] [Fr ., t ng. fusion] :
Yeni e ekirdeklerinin, d aha ar bi r ekirdek oluturmak zere
bMesaneler i.
kazan [Al m. Gewinn] [Fr ., trug, gain] : 1 Bi r elekt r ik akm ya d a
ger iliminin ykseltim or am. 2 Telsiz iletiiminde akmmknatssal
dalgalarn gcn ykseltime or am.
kendiliinden [es. t. spontane] [Al m. freiwillig] [Fr . spontan] [t ng.
spontaneous] : Dou zelliklerinin ya da er kesinin yapsal sonucu
olan, bi r d et kenin uygulamasndan bamsz.
kendiliinden bolnm [es. t. kendiliinden fisyon] [Al m. Spontan
spaltung] [Fr . fission spontane] [ng. spontaneous fission] ; Bi r
ecik ekirdeinin d b i r et ken olmad an blnmesi.
kendiliinden mknatslann! {Alm. spontane Magnetisierung] {Fr .
aimantation spontane] [Ing. spontaneous magnetization] : Mkna-
tslayc b i r et ki olmakszn demirmknatissal bi r zdein mknatis-
sal blgeciklerinin kendi
1
aralarnda u yu ml u ynelimi.
kesici [Alm. Ausschalter] [Fr . coupe-circuit] [ng. cutout] : Yeinlii
gvenlik s i n i r mi aacak lde ykselince evrimdeki akm kesen
akrnnknatssal ya da sl aygt,
kesici evrim [Alim. Begrenzerkreis] [Fr . circuit dcoupant] [ng.
clipping circuit] : mlemlerin ar t ya d a eksi t epeler inin belli bi r
deeri amasn nleyen evrim.

kesikli [Al m. diskret] [Fr . discret] [ng. discrete] : ecikler, lck-
l ar gi bi srekli yapda olmayan (var lklar ).
kesiklilik [Al m. Unstetigkeit] [Fr . discontinuit] [ng. discontinuity]:
bak. sreksizlik.
kesiksiz izge bak. srekli izge.
kesitim ngerilimi [Al m. Gittersperspannung] [Fr . polarisation de
coupure] [ng. cutoff bias] ; Bi r eksicik borusunda st-ek
akmm d u r d u r mak iin kafese uygulanmas ger ekli eksi ger ilim.
kesitim skl [Al m. Drosselpunkt Frequenz] [Fr . frquence de
coupure] [ng. ctoff frequency] : Bi r dalgal akm evriminde ak
mn kesilmesine yol aan si l i l i k.
kesinlik
122
kesinlik [es. t . shhattik] [Alm. Genauigkeit] [Fr . prcision] [ng.
prcision] : Bi r niceliin saysal deerinin aslna taun uygun olma
s.
kestir! [es. t. tahmin] [Al m. Voraussage] [Fr . prdiction] [mg.
prdiction] : Bi r olay, bi r deney ya d a hesaplama sonucunu nce
den kabaca bilme.
klcal [es. t. kapiler] [Ahn. Kapillar] [Fr , capillaire] [ng. capillary] :
Damar gibi riik yarapl bor u .
klcal basn [es. t. kapiler basn] [Al m. Kapillardruck] [Fr . pression
capillaire] [ng. capillary pressure] : Klcal et ki srecinde oluan
sv basmc.
klcallk [es. t . kapilarite] [Ailm. Kapillaritt] [Fr . capillarit] {ng.
capillarity] : Akkanlarm yzey geriJUmleri yznden iklcal bor u
lar d a ykselmesi.
kra [Alm. Frost] [Fr . gele] [ng. frost] : Scaklk 0
D
C m alt na
dtnde (havann iimdeki su uuunum, yere yakn yerlerde ve
t opr akt a younlamasyla oluan (kk buz paracklar.
knlm [es. t. refraksiyon] [Alm. Brechung] [Fr . rfraction] [ng.
refraction] : Bi r k mann ya d a bi r akmmknatssal dalgann,
bi r or t amd an tekine getiinde dorultusunu deitirmesi.
ki ni mi imleci [es. t. krlma indisi] [Al m. Brechungsverhltnis,
Brechungsindex] [Fr . indice de rfraction] [ng. refraction index] :
Ik nmn i l d ortamn ar a yzeyinden geerken oluan geli ve ki
r i l i m alainnm d ikmelikler i arasndaki or an.
krdm yasalan [es. t. krlma kanunlar] [Alm. Brechungsgesetz]
[Fr . lois de la rfraction de la lumire] [mg. laws of refraction] :
Gelen' n, krlan n ve i ki ' saydam ortam ayran' yzeyim geli
noktasndaki dikeyinin ayn dzilemde olduunu ,ve geli asnn
dikmeliinin knlma asninfcine orannn bi r or t am ifti iin de
imez bi r say olduumu belir leyen i k i yasa.
kmlmler [es. t. refraktometre] [Al m. Refraktometer] [Fr . rfrac-
tomtre] '[ng. refractometer] : Im knlm imlecini lmeye yar a
yan aygt.
knlrlk [es. t. refraktivite] [Al m. Brechungsvermgen] [Fr . rfrac-
tivit] [ng. refractivity] \ Ortamn k i n ci l i k i ml eci m olduuna
gre (n-l)' e eit olan say.
krnm [es. t. difraksiyon] [Al m. Beugung] [Fr ., mg. diffraction] :
In ya da baka bi r dalganan d ar bi r yarktan ya da izikli bi r
123
kvlcm er ki l i
yzeyden geince doru yolund an ayrlarak glge iinde giriim sa
aklar oluturmas.
krnm a [es. t. optik ' a] {Ai m. Beugungsgitter] [Fr . rseau de
diffraction] [ng. diffraction grating] : Bi r k d emet ini olutu
r an deiik d alga boylu nmlar ayrarak, demet in izgesini elde
etmek iin kullanlan ve saydam (bir yapr ak zerine ok sk ince
kout izgiler izerek elde ed ilen gere.
krnm izgegzleri [es. t. difraksiyon spektroskopu] [Aka. Beugungs
spektroskop] [Fr . spectroscope rseau] [ng. diffraction spectros
cope] : In; biik yerine krnm a le oluturulan izgesini gz
lemeye yar ayan aygt.
krnm izgesi [es. t. difraksiyon spektrumu] [Ai m. Beugungsspekt
rum] [Fr . spectre de diffraction] [ng. diffraction spectrum] : Bi r
krmm a i l e elde ed ilen aknmkmatssal d algalar izgesi.
krklk dalgas [Ai m. Welligkeit] [Fr . ondulation] [ng. ripple] : S
vlarn yzeyinde oluan om basamanda d alga boylu yzey ger ilim
dalgalar.
krklk gerilimi [Ai m. Wellenspannung] [Fr .. voltage d' ondes] [i n g.
ripple voltage] : Bi r dalgal akm dorultmacmn ya da bu t r
bi r retecim verdii dz germimin dalgal binleeni.
krpm [es. t. sintilasyon] [Ai m. Funkensprchen] [Fr., ng. scintil
lation] : Yldzlardan gelen n, hava katmanndan geerken u
rad kk knlmlar yznden, yeinliinde gzlenen- t it r er lik.
ksa evrim [es. t. ksa devre] [Ai m. Kurzschluss] [Fr . court-circuit^ .
[i n g. short circuit] : Bi r elekt r ik evriminde, 'akmn ksa yold an
kapanar ak evrimim ' bir hllmn 'dta kalmas.
ksa dalga [Aim. kurze Welle] [Fr . onde courte] [i n g. short wave] :
Dalga boyl a n met r e basamanda olan akmnilimatssal- dalgalar .
kstl i dnme [Aim. Rotationsbehinderung] [Fr . rotation restreinte
interne] [i n g. restricted internal rotation] : zdeciklerin bi r kesi
mlimin zgr dnmesinde smma ssn et kileyen snrhMi.
kvlcm [Ai m. Funke] [Fr . tincelle] [i n g. spark] : Hava gi bi uun
halinde yaltkan bi r or t amda bir d enbir e oluan ksa sreli elek
t r i k boalmas.
kvlcm er ki l i [es, t. kvlcm potansiyeli] [Ahn. FunkenpotentiaV}
[Fr . potentiel d' tincelle] [ng. sparking potential] : Bi r yaltkan
ya d a iykl iinde kvlcm atm iin ger ekli boalm er ki l i .
kvlcm izgesi 124
kvlcm izgesi [es. t. kvlcm spektrumu] [Ai m. Funkenspektrum]
[Er . spectre d' tincelle' ] [ng. spark spectrum] : BMeimi bilinen
ekler arasnda ya d a bar zdek iinde oluan kvlcm nn
verdii' izge.
kvlcm kangal [es. t . kvlcm indkleci] [Atan. Fmkeninuktor]
[Er . bobin d' induction] [ng. spark coil] : Elekt r iksel kvracm olu
t u r mak iin ger ekli yksek ger ilimi' salayan i r k i l i m kangal.
kvlcmsz boalm bak. sargn boalm.
ky [Aim. Kante] [Er . arte] [ng. edge] : Kuak izgesi gibi, bi r gir i
im ya da kurnm kua izgi dizgesinin snr dalga boyu .
ky etkisi [Er . effet d' arte] [ng. edge effect] : Bi r etkenin keskin
kysnda bi r i ken yklerin elekt r ik alannn, olaand davran.
kzla kayma [Ai m. Rotverschiebung] [Fr . dplacement rouge] [ng.
red shift] : Uzak gkada (galaksi) yldzlarndan alnan n, yld
zn d evmimi yznden krmzya doru kaym grnmesi.
kzlalt nm [es. t. enfraruj nlar] [Aim. Infrarotestrahlung] [Fr .
rayonnement infrarouge] [ng. infrared radiation] : Sklklar, g
rnen izgenin krmz u cu nu n alt na den grnmeyen nmlara
ver ilen ad .
kzlalt izge [es. t . enfraruj spektrum] [Ai m. Infrarotespektrum]
[Fr . spectre infrarouge] [ng. infrared spectrum] : Grnr krm
znn bittii, 7,5 x IO-
5
cm. d en, 3 x 10"
2
cm. ye dein giden dalga
boylarm kapsayan akmm knatss al izge.
kzlalt sourum izgesi [es. t. enfraruj absorpsiyon spektrumu] [Ai m.
infrarotes Absorbtionsspektrum] [Fr . spectre d' absorption infra
rouge] [ng. infrared absorption spectrum] : Kzlalt mmlar bl
gesine" den nmlardan Bdmdnin, ikimi zdeciklerce sourulmasy-
la oluan izge.
ki ortac [es. t. ki mezonu] [Ai m. chi Meson] [Fr . chi mson] [ng.
chi meon] : Ktlesi, eksiciin ve nelciin ktleleri arama den
temel paracklardan bi r i .
kip [es. t. mod] [Ai m. Schwingungsart] [Fr ., ng. mode] : Tel, yay, ko
vu k ya da dalgal akm evrimi gi bi titreebilen yaplarn deiik
sklkta titreim biimleri.
kipi enik akm [es. t. modle akm] [Aim. moduliere Strom] [Fr .
courant modul] [ng, modulated current] : Bi r ses dalgasnn d e
iim rnekesi et kisinde 'kalarak, genlii ya d a skl deiime
uratlan bir dalgal akn.
125 ko/ r u n u m lu d izge
kiplenik dalga [es. t . modle dalga] [Alm. modulierte Welle] [Fr .
onde module] [ng. modulated wave] : Ki p l eyi ci bi r d alga die gen
lii, siklii ya da evr esi deirmilere urayan dalga.
kiplenim [es. t. modlasyon] [Aim. modulierung] [Fr ., ng. modula
tion] : Yksek sklkta bi r akmm genliini, skln ya d a evre
sini, bu akma bind ir ilen bi r akmla u ygu n biimde deitirme.
kiplenim hz [es. t. modlasyon hz] [Alm. modulierungs Gesch
windigkeit] [Fr . vitesse de modulation] [ng. velocity of modula
tion] : Bi r eksicik demenin hznn, zamann yineli bi r ilevi olar ak
deiimi.
kipleyici dalga [es. t. modle edici dalga] [Ai m. modulierende Welle]
[Fr . onde de modulation] [ng. modulating wave] : Tayc dalgaya
bmd ir iler ek onu n genUini ya d a skln, kend i genlii ya da sk
l uyarnca deitiren (kipleyen) dalga.
kona eksenleri bak. yerlem atks.
kon [es. t. argman] [ Fr
v
ng. argument] : Bi r ilevin bi r fceshnini
oluturan bamsz deiken; zellikle genlsel ilevlerin a
cinsind en bamsz deikentteri.
konu m [es. t. vaziyet] [Ai m. Slellung] [Fr ., ng. position] : Bi r nesne
n i n seilen bi r bavuru noktasna, eksenime ya da eksenlerine gre
yer i .
kopma [Aim. Brch] [Fr ., ng. rupture] : Ki m i yaplarn basn ya d a
zor lama i l e kmesi ya d a kuvvet et kisiyle karlmas.
kopma arpan [Ai m. Bruchmodul] [Fr . module de rupture] [ng.
modulus of rupture] : Bi r i m yzlmne den kop ma yk.
korunum*[es. t, tahaffuz] [Aim. Erhaltung] [Fr ., ng. conservation]:
D evreden yaltlm bi r dizge dile i l gi l i ktle, erke, d evinir lik gibi
nicelikler toplamlarnn etkileimler sonucu deiiklie uramamas.
korunumlu alan [es. t. konservatif saha] [Ai m. Erhattungsfeld] [Fr .
champ conservatif] [ng. conservative field] : Bi r paracn bi r
kuvvet alam iinde bi r nokt ad an baka bi r nokt aya gtrlmesi s
rasnda yaplan iin yold an bamsz, yalnz ilik ve son konumlar
na bal olduu zamanki alam.
korunumlu dizge [es. t. konservatif sistem] [Ai m. konservatives
System] [Fr . systme conservatif] [ng. conservative system] : Bi r
ilemler evrimi sonumda, balang ve son d u r u m zde olunca, bu
sreler boyunca y-apan iin de sfr olduu dizge.
kout
126
kout [es. t. paralel} [Alm. parallel] [Fr . parallle] [ng. parallel] :
Bi r dzlemde kesimeden ilerleyen, i k i ya d a daha ok saydaki
dorularn ya d a nlarn zellii.
kout balama bak. yanak balanm.
kouta [es. t. kolimatr] [Al m. Kollimator] [Fr . callimateur] [ng.
colimator] : Bi r izgegzlerde olduu gibi, kout n demet i olutu
r a n aygt.
koutyzl [es. t. paralelyz] [Al m. Parallelf lcher] [Fr . paralllpi
pde] [ng. pardllelpiped] : Tm yzleri koutlayd olan biik.
kovuk [es. t. kavite] [Al m. Resonanz Kammer] [Fr . cavit] [ng.
cavity] : Akmm'knatssal d algalar la bel i r l i sklkta nlamama gi
r en uygun boyu t lu bo oylu m.
koyut [es. t. postulat] [Alm. Postulat] [Fr . postulat] [ng. postutate]:
Bi r tantlamada onaylanmas gereken n gerek.
koyuverme [es. t . desorpsiyon] [Alm. Desorption] [Fr . dsorption]
[ng. desorption] : Baka bi r zdein yzeyimde ya da iimde youn
olar ak t ut unan bi r zdein salverilmesi. Sourum ve yzerimin kar
t.
kke [es. t. radikal] [Al m. Radikal] [Fr ., ng. radical] : Ki m i bir
leiklerde grlen ve ilev bakmndan ' bir likt e d avr anan ecik k
mesi.
kprleme [es. t. ntleme] [Alm. berbrckung] [Fr . shuntage] [ng.
bridging] : Bi r elekt r iksel aygt baka b i r i i l e ya d a bi r d ir encin
yan sr a kout olar ak balama.
krpe lncklar [ Al m. jungfruliche Neutronen] [Fr . neutrons vierges]
[ni virgin neutrons] : Bi r kaynakt an kan, arpmalar ile henz
er kesini yitirmemi hmcklor.
kegen [es. t. diyagonal] [Al m. Diagonale] [Fr . diagonale] [ng.
diagonal] : Bi r okgende ardk olmayan ki keyi birletiren izgi.
kegenletlrme [es. t . diyagonalize etme] ['Alm. Diagonalisation] [Fr .
diagonalisation] [ng. diagonalization] : Uygun b i r dnmle, bi r
dizeyim ana kegeni dndaki elerini sfor yapna.
kurtulma hz [AUm. Fliehgeschwindigkeit] [Fr . vitesse d' chappement]
[ng. escape vetocity] : Bi r nesmenin yeryuvarnn ekim et kisin
d en ku r t u lar ak uzaya kabilmesi iin edinmesi gereken hz (yak
lak 11,4 km/ sn).
127 kuvvetler okgeni
kuru gze [es. t. kura pH] [Al m. Trockenelement] [Er . pile sche]
[mg. dry cell] : erz n emli bi r hamur niteliinde olan elekt
r i k gzesi.
kuru gze takm [es. t . kuru pil bataryas] [Aflm. Trockenbatterie]
[Fr . batterie sche] [Ing. dry battery] : Ardk bal (birka k u r u
volt a gzesinden kurulmu doru akm rete takm.
kuak [es. t. bant] [Al m. Band] [Fr , bande] [ng. band] : Bi r izge-
n i n i ki sklk deeri arasnda kalan nm blgesi.
kuak geirimi [es. t. bant geirimi] [Al m. Bandpass] [Fr . bande
passante] [mg. band pass] : Bi r dalga szgecinim, yalnzca bel i r l i
bi r sklk kuan geirme zellii.
kuak genilii [es. t . bant genilii] [Al m. Bandweite] [Fr . largeur
de bande] [ng. bond with] : Bi r sklk kuanm snr deerleri
karjnnnm sklk, asal sklk y a da dalga boyu olar ak deeri.
kuak izgesi [es. t . bant spektrumu] [Al m. Bandenspektrum] [Fr .
spectre de bandes] [ng. band spectrum] : Geni kuaklardan olu
an ve zdeciklerden kaynaklanan keskin kyh salm ya d a sou
r u m lizgesi.
kuak kys [es. t . bant kys] [Alm. Bandenkante] [Fr . arte de
bande] [ng. band edge] : Bi r kuak izgesimde izgilerim biriktii
sklk kys.
kuvvet [Al m. Kraft] [Fr ., ng. force] : Bi r cismin d ur gunluk ya da
d evinim d u r u mu nu deitirebilen ynlesel n it elikli et ki. ani. grelik.
kuvvet alanerkili [es. t. kuvvet alam potansiyeli] [Ahm. Kraftfeldepo
tential] [Fr . potentiel de champs de force] [ng. potential of field
of fore] : Amm alam iinde bulumam b i r i m kenin er ki l erke
sinin deeri.
kuvvet ifti [Alm. Kr' dftepar] [Fr., ng. couple] : Kout ynelimli,
kar t , eit i k i kuvvet .
kuvvet izgisi >[AIm. Kraftlinie] [Fr . ligne de force] [ng. line of force]:
Bi r elekt r iksel, mkmatssal ya da ammsal alam ymlecine, her
noktasnda 'teet olan ve alanm u zayd aki gidiini' gsteren izgi-.
kuvvet dngs bak. dng.
kuvvet kazanm bak. ileysel yararllk.
kuvvetler okgeni [es. t. kuvvetler poligonu] [Alm. Krftepolygon]
[Er . polygone de forces] [ng. polygon of forces] : ki ku vvet in
kuvvetler geni
128
birlemesini izimle elde etme 'kuralnn ok sayda kuvvete uygu
lanmasyla oluan kuvvet ynledleri okgeni.
kuvvetler geni [Al m. Kraftedreieck] [Fr . triangle de forces] [ng.
triangle of forces] : Bi r nokt aya et kiyen dengedeki ku vvet in
yuelemn oluturduu gen. ,
kuvvetler [es. t. dinamometre] [Alm. Dynamometer] [Fr ! dynamo
mtre] [ng. dynamometer] : Ku vvet lm iin kullanlan aygt.
kuzey mknatssal ueay [es. t . kuzey mknats kutbu] [Al i n . positiver
Magnetpol] [Fr . ple magntique positif] [ng. positive magnetic
ple] : zgrce devinecek biimde aslm bi r plak mknats ubu
un kuzeye bakan u cu . an i . art mknatssal ucay.
kme [es. t. cmle] [Mm. Menge, Satz] [Fr . ensemble] [ng. set] :
Ayn yapdaki elerden oluan t op lu lu k. .
ktle [Alm. Masse] [Fr . masse] [ng. mass] : Bi r cismi ivd ir mek iin
uygulanan kuvvet le, bu ku vvet in oluturduu ivme arasndaki d e
imez or an; ci smi n zdek olar ak t ut ar .
ktle birimi [Al m. Masseeinheit] [Fr . unit de masse] [ng. mass
unit] : Bi r nelciin ecik iindeki kt lesi : ljxlO-^ gr .
ktle ekimi bak. anm.
ktle eksii [es. t . ktte noksan] (Alm. Massendefekt] [Fr . dfaut de
masse] [ng. mass defect] : Bi r ekirdei oluturan ekinciklerin
t op lam ktlesinden, ekirdein gerek ktlesinin karm.
ktle izgeizeri [es. t. ktle spektrograf] [Al m. Massenspektrograph]
[Fr . spectrograpke de masse] [ng. mass spectrograph] : iinden
hzla geen ykl esel paracklarla elekt r iksel ve mknatssal
alanlar m uygulanmasyla, b u paracklarn yrngelerinde oluan
sapmalar deerlendirerek (paracklarn ktlelerini salkl biimde
lmeye yar ayan aygt.
ktle izgesi [es. t. ktle spektrumu] [Al m. Massenspektrum] [Fr .
spectre de masse] [ng. mass spectrum] : eciksel yerde erle-
rin, ktle izgeizeri ile iild e edilen lizler inin Jitlelerine gre dal
mn gsteren art er izgesi.
ktle korunumu [Al m. Massenerhaltung] [Fr . conservation de la mas
se] [ng. conservation of mass] : bak. zdek korunumu yasas.
ktle zei [es. t . ktle merkezi] [Al m. Massemnittelpunkt] [Fr . bary-
centre] [ng. barycenter] : Bi r nesnenin ileysel davrannda tm
ktlesinin toplanm saylabildi nokt a.
129
mercek ana ekseni
ktle says [Al m. Massenzaht] [Fr . nombre de masse] [ng. mass
number] : 1 Bi r ecik ekirdeinin ekincik says. 2 Bi
ecik ekirdei yerdeinin ecksel ktlesine en yakn tmsay.
ktlesel etkileim yasas [Al m. Massenwirkungsgesetz] [Fr . loi d' action
des masses] [Ing. law of mass action] : Bi r tektrel tepkileimin
hznn, tepkileime giren zdeklerin arpomyla or anh olduunu
belirleyen yasa.
L
Lambert yasas bak. edikmelik yasas.
litre [Alm. Liter] [Fr . litre] [ng. liter] : 4C de 1 kg. su oylu mu na eit
otlan metre b i r i m dizgesinde oylu m bi r i mi ,
logaritma [Al m. Logarithmus] [Fr . logarithme] [t ng. logarithm] :
Bi r a says bi r b saysnn a=b* gibi bir stls olar ak ver ilir se x
says a'nn b tabanna gre logaritmasdr,
lks [Alm. Lux] [Fr ., ng. lux] : Met rekare yzeye bi r lmenlik k
aks dmekle salanan aydnlanma bi r i mi , bak. mummetre.
lksler bak. aydnlammler.
lmen [Al m. Lumen] [Fr., ng. lumen] : Uluslararas 1 mu m yeinli
inde bir k kaynann, b i r i m kat a (uzay as) iinden .sal
d k aks bi r i mi .
lmensaat [Ahn. Lumenstunde] [Fr , lumen-heure] [Ing. lumen-hour]:
Bi r saat boyunca bi r lmenlik er ke ahmna eit olan nm er ke
si bi r i mi .
M
makaslama zorlamas [Al m. Scherspannung] [Fr . tension de cisaille
ment] [ng. shearing stress] : Dikdrtgen biiksel bir nesnenin,
kout yzeylerini kar t ynl kuvvet ler le zor layar ak salanan ger
ginlik.
mercek [es. t. adese] [Al m. Linse] [Fr . lentille] [Ing. lens] ; oun
l u kl a saydam camd an yzeyleri ukur ya d a tmsek olacak biim
de ilenmi, toplayacak ya d a datacak nit elikt e yass, em-
bersel nesne.
mercek ana ekseni [AUm. Linsenhauptachse] [Fr . axe principal de ta
lentille] [ng. principal axis of a lens] : Mer cek yzeylerinin zek
ler ind en geen doru izgi.
mer mi
130
mermi [Alm. Geschoss, Projeletil] [Fr ., ng. projectile] : Byk hzla
atlan ve bu srada edindii d evinir lik ile d evinimini srdren nesne.
metal [Alm. Metali] [Fr . mtal] [ng. metal] : Ar, sert, par lak, d
vlebilir zellikler gsteren, sy ve elektrii, i yi ileten kat hal
deki eler ya da alamlar. Bunlarn i yaplar mi n i buzsullar d an
olumutur.
metal ba [Al m. metallische Bndung] [Fr . liaison mtallique] [ng.
metallic bond] : Met ali oluturan eoiklerden zlen deerlik
eksicikler inin, kalan art ykl yineli rg iinde d evinmeler iyle
tm yapda salanan or t ak ba.
metal sller [es. t. madeni termometre] [Al m. Metalltkermometer]
[Fr . thermomtre mtallique] [ng. metallic thermometer] : Yass
bir met al ubuun, scaklkla genlemesi ya da bzlmesi sonucu
scaklk derecesini gsteren aygt.
metallerin yorulmas [Al m. Ermdung des Metalls] [Fr . fatigue des
mtaux] [ng. fatigue of mlais] : Met aller in, beliili dnl bir
zor lama ile yinelenen ger ginlikler d en ve buzsul yapnn bozulma
sndan kaynaklanan ypranmlan.
metalsi [Alm. Nichtmetall] [Fr . mtallode] [ng. nonmetal] : Baka
elerden eksicik allarak birleime giren klor , azot, oksijen vb.
elerden her bi r i .
metre dizgesi [es. t. metre sistemi] [Al m. metrisehes System] [Fr .
systme mtrique] [ng. metric system] : Uzunluk bi r i mi olarak
metre, ktle bi r i mi olarak kilogr am ve zaman bi r i mi olarak saniye
y i alan ve tm doabilim bi r i ml er i n i bunlar d an treten ondalk bi
r imler dizgesi.
mknatn [Alm. Magneton] [Fr . magnton] [ng. magneton] : ecik-
sel paracklarn mknatssl dng bi r i mi ; Boh r mknatn 5584
Gauss cm/ mol'dr.
mknats [Alim. Magnet] [Fr . aimant] [ng. magnet] : Bi r elekt r ik ak
m zerinde kuvvet et kisi ile kend ini belli eden ve d emir mknats
sl t ozlan ekebilen d emir ya da elik nesne.
mknats ekirdei [Al m. Magnetkern] [Fr . noyau d' un aimant] [ng.
magnet core] : Bi r akm kangalnn uyard mknatssl alanm
yeinliini art rmak iin, iine yerletirilen ymuak demirden e
kir d ek.
mknatslamrlk bak. mknatssl alnganlk.
131
mknatssal alnganlk
mknatslanma [es. t. manyetizasyon] [Alan. Magnetisierung] [Fr .
magntisation, aimantation] [t ng. magnetization] : Bi r zdein
mknatslk zellii edinmesi.
mknatslanma yeinlii [es. t. manyetizasyon iddeti] [Al m. Magneti
sierungsstrke] [Fr . intensit d' aimantation] [ng. intensity of
magnetization] : Mknatsl bi r cismin b i r i m oylumund aki mkna
tssal iftucay tutan.
mknatslayan kuvvet {es. t. manyetizan kuvvet] [Al m, Magntisiez
rungskraft] [Fr . force aimantisante] [Ing. magnetizing force] : Bi r
zdekte mknatslanma oluturan mknatssal yeinlik.
mknatsl pusula [es. t . manyetik pusula] [Al m. Magnetkompass]
[Fr . compas magntique] [ng. magnetic compass] : zgrce sal-
nabilecek biimde dzenlendii iin yer in mknatssal alanna ko
ut gelen ve bu dorultuyu kor u yan mknats inesi.
mknatslk [es. t . manyetizma] [Alm. Magnetismus] [Fr . magntisme]
[ng. ' magnetism] : Doabilimin, mknatslar, mknatssal alanlar
ve zdeklern mknatssal zelliklerini inceleyen kol u .
mknatslk giderimi [es. t. demanyetizasyon] [Alm. Entmagnetisie
rung] [Fr . dmagntisation] [ng. demagnetization] : Bi r cismin
mknatslnn azalmas ya da bu zelliinin yi t i r i mi .
mknatsler [es, t. manyetometre] [Al m. Magnetmesser] [Fr .
magntomtre] [ng. magnetometer] : Mknatssal alanlarn ve
mknat ssal iftucaylarn karuatnlanasnda kullanlan aygt.
mknatssal ak [es. t. manyetik ak] [Alm. magnetischer Fluss] [Fr .
flux magntique] [ng. magnetic flux] : Mknatssal alan yeinllii-
nin bi r yzeye d ik birleemnin yzey 'boyunca tanlevi,

mknatssal ak younluu [es. t. manyetik ak younluu] [At m.
magnetische Flussdichte] [Fr . densit de flux magntique] [ng.
magnetic flux density] : Bi r mknatssal alan iinde, alann kuvvet
izgilerine d i k olar ak ynelmi b i r i m yzeyden geen ak. bak.
troknatssa! irkilim.
mknatssal alan [es. t . manyetik alan] [Alm. Magnetfeld] [Fr . champ
magntique] [ng. magnetic field] : Bi r mknats, evresinde, mk
natssal ku vvet ler in et kin olduu uzay blgesi.
mknatssal alnganlk [es. t. manyetik suseptibilite] [Al m. Magnetisi
erungsfhigkeit] [Fr . susceptibilit magntique] [ng. magnetic
susceptibility] : Bi r zdekte oluan mknatslanma yeinliinin, ona
et kiyen mknatssal alan yeinliine or am. ani. mknatslamrlk.
mkna t issai brg
132
mknatssal brg {es. t . manyetik perde] [Alim. Magnetischeideanla
ge] [Fr . blindage magntique] [ng. magnetic screen] : Duyarl
elekt r iksel dzenekleri kaak moknatssal alanlar d an kor u mak iin
kullanlan yumuak demirden ku t u .
mknatssal bzlm [es. t. manyetostriksiyon] [Al m. Magnetostrik
tion] [Fr . magntostriction] [ ng. magntostriction] : Bi r deminmak-
nat ssal zdein, rnkoatssal alan et kisind e kalnca boyutlarnda
olluan deiim.
mknatssal evrim [es. t. manyetik devre] [Al m. magnetischer Kreis]
[Fr . circuit magntique] [ng. magnetic circuit] : Bi r moknatssal
alann kuvvet izgilerinin izledii kapal yol .
mknatssal zmleme [es. t. manyetik analiz] [Al m. magnetische
Analyse] [Fr . analyse magntique] [ng. magnetic analysis] : Ykl
eciksel paracklardan oluan bi r demet i, bi r mknatssal alan
et kisi altnda, hzlarna, yklerine ya da ktlelerine gre ayrma
ilemi.
mknatssal diren [es. t. relktans] [Ahn. magnetisches Widerstand]
[Fr . rluctance] [ng. reluctancc] : Bi r mknatssal evrimde, mk
nat ssal yk-sren ku vvet in mknatssal akya or am.
mknatssal dng [es. t . manyetik moment] [Al m. magnetische Mo
ment] [Fr . moment magntique] [ng. magnetic moment] : Mkna
tsa, b i r i m mknatssaS yeinlikte bi r alana d ik olar ak t ut abilmek
iin uygulanmas gereken kuvvet iftinin dngs; ucay yeinlii ile
u ca y W uzaklmm arpm.
mknatssal eim [es. t. manyetik eim] [Al m. Inklination] [Fr .
inclinaison magntique] [ng. magnetic dip] : Yeryznde bi r nokr
tada, yer in mknat ssal alamyila, yatayn yapt a.
mknatssal ek-diren [es. t . manyetorezistans] [Al m. magnetisches
Widerstand] [Fr . magntorsistance] [ng. magnetoresistance] : Bi r
ilet kenin d ir encinin, deimez mknats alan et kisind en kaynaklanan
ve etkenin alana gre ynelimine bagh olan art .
mknatssal erkli [es. t . manyetik potansiyel] [Al m. magnetisches
Potential] [Fr . potentiel magntique] [l og. magnetic potential] :
Br im mknatssal ucay, mknatssal alann sfr olduu nokt alar
dan, bel l i bi r nokt aya gtrmek iin grlen ifle llen nicelik.
mknatssal gecikim [es. t . manyetik gecikme] [Ahn. magnetische
Nachwirkung] [Fr . retard magntique] [ng. magnetic lag] : Mk-
133
mknat&sal sapma
matslayc alanda oluan mknatssal irkinnin, alann [kuruluuna
gre gecikmesi.
mknatssal geirgenlik [es. t. manyetik permabilit' ] [Al m. Magnetisi
erungskonstante] [Fr . permabilit magntique] [l og. magnetic
permeability] : BT mknatssal geirgen cisimd e oluan mkmatssal
ak younluunun, bu nu i r ki l t en d mknatssal alan yeinlirtme
or am.
mknatssal irkilira [es. t. manyetoelektrik indksiyon] [Al m. magneto
elektrische Induktion] [Fr . induction magntolectrique] [ng.
magnetoelectric induction] ; Mknatssal aknn deiimi i l e yk
-sren kuvvet oluumu.
mknatssal izge [es. t . manyetik spektrum] [ Mm. magnetische Spekt
rum] [Fr . spectre magntique] [ng. magnetic spectrum] : Alt-ek
nlarnm, bi r mknatssal alandan getikten soma bir brg ze
r ine ver d ikler i izge.
mknatssal kuak [es. t. manyetik bant] [Fr . bande magntique]
[ng. magnetic tape] : Ses ve r esim almmda kullanlan, yorak z-
d ekt en yaprno ve zerine demirmknats tozu serpilmi ensiz, ince
kuak.
mknatssal kuvvet [es. t . manyetik kuvvet] [ Al m. magnetische Kraft]
[Fr . force magntique] [ng. magnetic force] : Mknatssal alamam,
mknatssal u caylar a ya da devinen yklere etkidii kuvvet .
mknatssal kuvvet izgisi [es. t. manyetik kuvvet izgisi] [Ah n .
Magnetfeldlinie] [Fr . ligne de force magntique] [ng. magnetic line
of force] : Her nokt ad aki dorultusu, o nokt ad aki mknat ssal alan
l a teet olan izgi; zgr bi r kuzey mknat ssal ucayn alan iimde
izledii yol.
mknatssal mercek [es. t. manyetik adese] [AIm. magnetische Linse]
[Fr . lentille magntique] [ng. magnetic lens] : Hzl eksiciMer in
ya da erlerin odaklanmasnda kullanlan ve dzgn olmayan mk
natssal alandan yar ar lanan bi r ara.
mknatssal eler [es. t. manyetik elementler] [Al m. magnetische
Elementen] [Fr . lments magntiques] [ng. magnetic lments] :
Yer i n mknatssal alanm, tmyle tamrnlayan nicelik : malcnats-
sal sapma, eilim as ve yatay yeinlik.
mknatssal sapma [es. t . manyetik dektinasyon] [Al m. Ausweichungs
winkel] [Fr . dclinaison magntique] [ng. magnetic declination]:
Gerek kuzeyle, pusulann gsterdii kuzey arasndaki a.
m f c n a t s s a l saydamlk 134
mknatssal saydamlk [es. t. manyetik effaflk' ] [Alm. magnetische
Durclsichtigkeit] [Fr . transparence magntique] [ng. magnetic
transparency] : Mknatssal alam geirme zellii.
mknatsa! snm [es. t. manyetik amortisman] [Al m. magnetische
Dmpfung] [Fr . amortissement magntique] [ng. magnetic dam
ping] : Bi r ilergenin, bi r maknatssal alan iinde salnan ya da d
nen paralarnn deviodmlerimn bu devinimden kaynaklanan burga
akmlar ile sndlmesi.
mknatssal tek ucay [es. t. manyetik monopol] [Al m. magnetisches
Monopol] [Fr , monopole magntique] [ng. magnetic monopole] ;
El ekt r i k yk gi bi bi r mknatssal yk bulunduunu varsayan ku
r ama gre bu yklerin topland dnlen ucay.
mknatssal ucay [es. t. manyetik kutup] [Al m, Magnetpol] [Fr . ple
magntique] [ng. magnetic pole] : Bi r mknatsta, mknatssal kuv
vet etMlernin younlat bel l i olan, ularna yakn i k i nokt a; bi r
mknat s. zgrce devinecek biimde alrsa bu u caylar m bi r i ku
zeye, teki gneye dner ve ucaylar bu na gre adlandrlrlar.
mknatssal ucay yeinlii [es. t. manyetik kutup iddeti] [Akn .
magnetische Polstrke] [Fr . charge magntique] [ng. magnetic pole
strength] ; Bi r mknatssal ucayn, b i r i m rnknatssal ucay trnden
t u t a n .
mknatssal ucaylamm [es. t . manyetik kutuplanma] [Al m. Magnetin
duktion] [Fr . polarisation magntique] [ng. magnetic polarization]:
Ucayl a et kin olmayan bi r zdei, mknatssal alan iine koya
r ak et kin d u r u ma getirme.
mknatssal yaprak [es. t. manyetik yaprak] [Al m. magnetisches
Blatt] [Fr . feuille magntique] [Ing. magnetic shell] : Yzeyleri
deiik tr mknatssal ykten olumu saylan bi r ift kat man.
mknatssal yeinlik [es. t. manyetik iddet] [Alm. Magnetfeldstrke,
magnetische Fldstrke] [Fr . intensit magntique]

[ng. magnetic
intensity] ; Her nokt ad aki mknatssal alan yeinlii t u t a n ; bi r i m
kuzey mknatssal ucaya alann bi r noktasnda et kiyen ku vvet in,
oerst ed olar ak ls.
mknatssal yk-sren kuvvet [es. t manyetomotor kuvvet] [Al m.
magnetomotorische Kraft] [Fr . force magntomotrice] [ng., magne
tomotive force] : bak. mknatssal erkli.
mini dalga blgesi [es. t . mikrodalga blgesi] [Al m. Mikrowellen
bereich] [Fr . rgion de micro-ondes] [ng. microwave region] ;
135
motor
' Mi mmi kn a t i s s a l d algalar izgesimn uzak fczalt die olaan t elsiz
(radyo) sklk blgesi arasndaki kesimi,
mini dalga zgesi [es. t. mikrodalga spektrumu] [Al m. Mikrowellen-
Spekt rum] [Fr , spectre de micro-onde] [ng. microwave spectrum] :
Allm telsiz sklndan uzak kzlalt dalgalar blgesine dein gi
den izge.
miniakmler Les. t. galvanometre] [Aln. Galvanometer] [Fr . galvano
metre] [ng. galvanometer] : ok clz elekt r ik akmlarn lmede
kullanlan aygt.
minigzlem bilgisi Tes. t. mikroskopi] [Al m. Mikroskopie] [Fr . mc-
roscopie] [ng. microscopy] : Kk nesneleri grlebilir ve zerin
de allabir lde bytme yntemi.
minigzler [es. t. mikroskop] [Al m. Kleinseher] [Fr ., ng. microscope]:
Kk nesneleri binler ce kez byterek gsteren aygt.
ninimler [es. t. radyomikrometre] [Al m. Radiomikrometer] [Fr .
radiomicromtre] [ng. radiomicrometer] : ok clz er kd li sl
nmlara duyarl, ku vvet li bi r mknatssal alan iinde bulunan biz-
mut-gm slif t i ile onlar a ardk bal miniakmlerden oluan
aygt.
minilekli [es. t. mikroskobik] [Al m. mikroskopisch] [Fr . micros
copique] [ng. microscopic] : ok kk, yalnz minigzlerle g
rlp llebilen (zdek).
mlniler [es. t. mikrometre] [Al m. Mikrometerzirkel] [Fr . calibr
vis micromtrique] [ng. micrometer caliper] : Kk uzunluklar
lmede kullanlan, admnn yzde bi r i n i oku maya elverili sar mal
yolu olan lme aygt.
minitarta [es. t. mikroterazi] [Al m. Mikrowaage] [Fr . microbalance]
[ng. microbalance] : ok kk arlklar t ar t makt a kullanlan bi r
aygt.
morst cam [es. t. ltraviyole cam] [Ai m. Uviof lint prisma] [Fr . verre
uviol] [ng. uviol glass] : Morst nlar ok i yi geiren cam.
morst nm [es. t. ltraviyole nm] [Alm. ultraviolette Strahlung]
[Fr . rayonnement ultraviolet] [ng. ultraviolet radiation] : Grnr
kla X-mlan arasndaki sklklara den, grnmeyen akmmk-
nat ssal nm.
motor [Alm. Motor, Krafmaschine] [Fr . moteur] [ng. motor] : Baka
tr er keyi ileyim erkesine eviren ilerge.
mu m
136
mum [Alm. Kerze] [Fr . bougie] [Ing. candle] : Ayd mlanma yeinli
i bi r i mi .
mumgc [Al m. Kerzenstrke] [Fr . puissance lumineuse en bougies]
[ng. candle power] : Bi r lnl mu mu n ma gc.
mummetre bak. lks.
N
nedensellik [es. t. illiyet] [Al m. Kausalitt] [Fr . causalit] [ng.
causality] : Olaylar la bu olaylar oluturan nedenler arasndaki ba
nt.
nem [es. t. rutubet] [Ahn. Feuchtigkeit] [Fr . humidit] [ng. moistu
re] : Bi r uun ortamndaki su uuu t u t a n .
nemgzler [es. t . higroskop] [Fr . higroscope] [ng. hygroscope] : Ha
vad aki nem t u t annm saltk ya da bal deerini gsteren aygt.
nemlilik bak. bal nem.
nemler [es. t. higrometre] [Fr . higromtre] [ng. hygrometer] : Ha
vad aki nem t u t a n m lmeye yar ayan aygt.
nemlm [es. t. higrometri] [Fr . higromtrie] [ng. hygrometry] :
Deiik amalar iin, havad aki nem t u t anmn saltk ya da bal
deerlerini izleme.
nesne [es. t. ey, eya] [Alm. Gegenstand] [Fr . objet] [ng. object] :
nsann dnda kalan, grlebilen, d ct onu labilen, bi r arl ve
ktlesi olan her t r l zdeksel varlk.
nesne mercei [es. t. objektif] [Al m. Objectiv] [Fr . objectif] [ng.
objective] : Minigzler, uzgzler gibi ksal aygtlarn nesneden ya
na olan mer cekler i.
newton [Alm. Newton] [Fr ., ng. newton] : Uluslararas bi r i m dizge
sinde kuvvet bi r i mi . Bu , devindirdii zaman 1 kg. ktleye m/ sn
2
ivme veren ku vvet t ir .
Newton anm yasas [es. t . cazibe-i umumiye kanunu] [Al m. new-
tonsches Gravitationsgesetz] [Fr . loi newtonienne de la gravitation]
[ng. Newton' s law of gravitation] : bak. anm.
Newton devinim yasalar [es. t. Newton hareket kanunlar] [Al m.
Bewegungsgesetzen von Newton] [Fr . lois newtoniennes de mouve
ment] [Ing. Newton' s laws of motion] : Geleneksel d ir ik bilgisinin
dayand temel yasa : 1 Her cisim dtan bi r ku vvet le zorlanma
dka d ur gun d u r u md a ya d a dzgn doru d evinim d u r u mu nd a ka-
137
nicem says
hr . 2 Bi r cismin deviniriiinin deiim hz bu deiimi salayan
kuvvete eittir ve kuvvet in dorultusuna ynelmitir. 3 Her et kiye
eit ve kart ynl bi r t ep ki oluur.
Newton halkalar [Al m. newtonsche Ringe] [Fr . anneaux de Newton]
[Ing. Newton' s rings] : Tmsek yzl bi r mercekle yanstc dz bi r
yzeyin dedikleri nokt ad a zeklenmi r enkli giriim halkalar. Gi
riim olay, mercekle dz yz arasnda kalan hava katmannn, st
ve alt yzeyinden yansyan nlarn giriiminden kaynaklanr.
Newton salm yasas [es. t. Newton emisyon kanunu] [Al m.
newtonsche Emissionsgesetz] [Fr . loi newtonienne de rayonnement]
[Ing. Newton emission law] : Newt on' un, n kaynakt an psk-
rlen t aneciklerden olutuunu savunan yasas.
Newton souma yasas [Fr . loi newtonienne de refroidissement] [ng.
Newton' s law of cooling] : Bi r cismin evresine vererek yitirdii s
tutarnn, cismin scakl i l e evre scaklnn karmna bah
olduunu bild ir en yasa.
nicel [es. t. miktari] [Al m. mengenmssig] [Fr . quantitatif] [Ing.
quantitative] : Nicelikler le i l gi l i ; saysal hesaplara ilikin.
nicel zmleme [es. t. kantitatif analiz] [Al m. quantitative Analyse]
[Fr . analyse quantitative] [t ng. quantitative analysis] : Bi r b i r l e
ikteki eerin yzde oranlann ya da tutarlarm belir leme ilemi.
nicelik [es. t. miktar] [Al m. Menge] [Fr . quantit] [ng. quantity] :
Nesneler ve olaylar la ilgili llebilir zellikler, ani. tutar.
nicem [es. t. kuantum] [Ahn. Quant] [Fr ., ng. quantum] : Planck
deimezi ile kend i sklnn arpmna eit byklkte, daha bl-
nemeyen er ke nicelii. Idck, akmmknatssal nm er kesi nicemi-
d ir .
nicem geii [es. t. kuantum geii] [Al m. Quantenbergang] [Fr .
transition quantique] [ng. quantum transition] : Bi r eciksel
yapman nm er kesi salarak ya d a sourarak bi r nicem d u r u mu n
dan baka bir ine geii.
nicem hali [es. t. kuantum hali] [Ai m. Quantenzustand] [Fr . tat
quantique] [ng. quantum state] : Bi r zdeciin ya da eciin ge
ici ya da sreen olarak edinebilecei er ke dzeylerinin her bi r i .
nicem says [es. t. kuantum says] [Alm. Quantenzahl] [Fr . nombre
quantique] [ng. quantum number] : Nicemsel ileybilimde e
ciksel dzeydeki yaplarn durumlarn belir leyen t am ya d a buuk-
l u saylar.
nicem verimi 138
nicem verimi [es. t. kuantum verimi] [Al m. Quantenausbeute,
Quantenertrag] [Fr . rendement quantique] [ng. quantum yield] :
Bi r met alin sourduu slc-k says bana sald leksicik says.
nicemleme [es. t. kauntumama] [Al m. Quantelung] [Fr . quantisation]
[ng- quantization] : Bi r niceliin nicemsel ileybilime uygun olar ak
alabilecei kesikli deellerin bulunmas ilemi.
nicemlenmemi hal [es. t. kuantumlanmam hal] [Al m. Ungequan-
teit] [Fr . tat nonquantis] [ng. unquantized state] : Devinimler i
nicemleme koullarna girmemi, dolaysyla izgi izgelerd yerine
srekli izgeler veren eksicikli eciin h al i .
nicemler doablliml [es. t. kuantum fizii] [Al m. quantische Physik]
[Fr . physique quantique] [ng, quantum physics] : ecikler, e
kir d ekler ve temel paracklar evrenindeki doabirnsel olaylar
nicemsel ileybilim denen u zbilimsel ku r ama gre inceleyen bi l i m
dal.
nicemler kuram [es. t. kuantumlar teorisi] [Alm. Quantentheorie] [Fr .
thorie des quanta] [ng. quantum theory] : Er ken i n kesi kl i oldu
u kavram evresinde gelitirilen nicemsel ileybilim kuram.
nicemli [es. t. kuantumlu] [Al m. gequantelt, quantisiert] [Fr, quanti
fi, quantis] [ng. quantized] : Nicemsel ileybilime uygun ola
r ak, yalnzca bel i r l i kesikli deerlerden oluan.
nicemsel eksicik bilgisi [es. t. kuantum elektronii] [Fr . lectronique
quantique] [ng. quantum elecfronics] : Kat bu zsu llar d a mi n i dal
ga gcnn yaratlmasnn ve ykseltilmesinin nicemsel ileybilime
dayanarak incelenmesi.
nicemsel edeerlik ilkesi [es. t. kuantum edeerlik prensibi] [Al m.
Quanfenquivalenzprinzip] [Fr . principe d' quivalence quantique]
[ng. quantum quivalence principle] : Bi r rlelektrik ya d a l
akm srecinde, sourulan bi r anm ncemink tm er kesinin,
belir li baka bi r biimde yeniden ortaya ktm bild ir en ilke.
nicemsel ileybilim [es. t. kuantum mekanii] [Al m. Quantenmechanik]
[Fr . mcanique quantique] [ng. quantum mechanics] : ecik iin
d eki ekirdein ve eksicikler in davranlarn inceleme, ok kk
lekteki olaylar yor u mlama yntemi olarak amzda gelitirilen
ve Newt on ileybilimi yerine geen bi r ileybilim dal.
nitel [es. t. kalitatif] [Al m. qualitativ] [Fr . qualitatif] [ng. qualitati
ve] : D grn, r enk, t ad , biim gibi saysal olarak deyimlene-
meyen ya da llemeyen zelliklere ilikin.
139
odakler
nit el zmleme [es. t. kdlitatif analiz] [Al m. qualitative Analyse]
[Fr . analyse qualitative] [ng. qualitative anlysis] : zdeklerin
kimyasal yapsnda ya da bi r karmda bu lu nan elerin t ut ar la
rna bakmadan belir lenmesi.
nit elik [es. t. kalite] [Al m. B0schaffenheit] [Fr . qualit] [ng.
quality] : Saysal olarak deyimlenemeyen ya da llemeyen, ancak
renk, koku , t ad gibi gnmleriyle biliner ek tannan zellik.
nokta-yk [Aln. punktfrmigen Ladung] [Fr . charge ponctuelle] [ng.
point charge] : Bi r nesnenin, tm elekt r ik yknn o nesnenin ze
inde topland varsaymna dayanan dnsel yk. Eksicik, nel-
cik gibi ecikallt paracklar nokta-yk saylrlar.
O
odak [es. t. mihrak] [Alm. Fokus] [Fr . focale] [ng. focus] : Yakn
sayan nlarn kesime noktas {gerek od ak), ya d a raksayan
nlarn kaynaklanr grnd nokt a (sanal od ak).
odak benei [es. t. mihrak lekesi] [Al m. Brennfleck] [Fr . spot lumi
neux, foyer] [ng. focal spot] : Bi r X-in bor usunun dvumln-
de alt-ek nlannm younlat ve X-nlarmn olutuu d ar bl
ge.
odak uzakl [es. t . mihrak mesafesi] [Alim. Brennweite] [Fr . distance
focale] [ng. focal length] : Bi r mercein ya da bi r kresel aynann
asal oda i l e or t a noktas arasndaki uzaklk.
odak yerdeiimi [Al m. Brennpunktverschiebung] [Fr . diffrence
astigmatique] [Ing. astigmatic diffrence] : Odaksamaz bi r d izgenin
, birino ve i ki n ci l od akl an aral.
od aklama [Alm. Einstellung] [Fr . mise au point] [ng. focusing] :
1 Bi r mercek ya da bi r ayna ile bi r nokt ada t oplama ilemi.
2 Bi r alt-ek nlan bor usunda bi r elekt r iksel ya da mknats-
sal mercekle eksicik d emet inin bi r nokt ad a toplanmas.
od aklama kangab [es. t. mihraklama bobini] [Alm. abbildung Spule]
[Fr . bobine de focalisation] [ng. focusing coil] : Bi r eksicik demeti
n i odaklamak iin gerekli mknatssal alam oluturan kangal.
odakler [es. t. fokometre] [Al m. Fokusmesser] [Fr . focomtre] [ng.
focometer] ; Aynalann ve mer cekler in odak uzaklklarn dorudan
okumaya yar ayan aygt.
odaklm
140
odaklm [es. t. fokometri] [Fr . focomtrie] [ng. focometry] : Ay
nalarn ve mer cekler in odak uzaklklarm lm ii.
ohm [Al m. Ohm] [Fr ., ng. ohm] : El ekt r i k d ir enci bi r i mi .
Ohm yasas [es. t. Ohm kanunu] [Alm. ohmsches Gesetz] [Fr . loi
d' Ohm] [ng. Ohm' s law] : Dz aki mi n yeinliinin yk-sren kuv
vetle doru, evrimin d ir enci ile ters oranl olduunu deyimleyen
yasa.
ohmler bak. direnler.
olaan [es. t. normal] [Alm., Fr ., ng. normal] : Beklenilen d u r u md a
bulunan, olaandl bulunmayan.
olaan n [es. t. adi n] [Al m, ordentlicher Strahl] [Fr . rayon
ordinaire] [ng. ordinary ray] : Dzlem ucayl n ift k i n ci bi r
buzsuJdan geerken ayrld M birleenden krlma yasasna uyan.
olaan ecik [es. t. normal atom] .[Alm. normales Atom] [Fr . atome
normal] [ng. normal atom] : Yk art ya da eksii olmayan ve
eksicikler i en dk er ke dzeyinde bulunan ecik.
olaan tttrem kipi [es. t. normal ihtizaz modu] [Al m. ordentlichen
Schwingung] [Fr . mode normal de vibration] [ng. normal mode of
vibration] : Titreim gemikler inin bi r dizgenin trl kesimler i ze
r ind e belir t ken dakm.
olaan yansma [es. t. normal yansma] [Al m. gerichtete Reflexion,
normall Reflexion] [Fr . rflexion rgulire] [ng. regulr reflection]:
Bi r k demet inin yanstc bi r yzeyden yansma yasalannca, yani
geli asna eit bi r a i l e geli dzlemi iinde yansmas.
olaand aynimi [es. t . anormal dspersiyon] [Al m. abnormale
Zerstrenung] [Fr . dispersion anormale] [Ing. anomaleous disper
sion] : Sourum kuaklarnn snrlar boyunca krlma imlecinin
dalga boyuna gre deiinimin olaan gidie ters dmesi ani.
aynlganhk.
olaand yansma [es. t. anormal yansma] [Ahm. abnormale
Reflektion] [Fr . rflexion anormale] [Ing. abnormal reflection] :
eryuvar (iyonosfer) katmanmn dnl sklnn stndeki tel
siz dalgalannn yansmas.
olaslk [es. t. ihtimaliyet] [Al m. Wahrscheinlichkeit] [Fr . probabilit]
[Ing. probability] : Gerekleen d u r u mlar saysnn gerekleebile
cek tm d u r u mlar sayma or am; olaslk Men kk bir saydr,
en ok 1 olabilir .
141
o r t a l a m a e r k i n s r e
oluk sas [es. t. kanal kapasitesi] [Al m. Kanalkapazitt] [Fr .
capacit de canal] [Ing. channel capacity] : Ver ilen bi r iletiim
dizgesinde, bir olu kt an saniyede gnderilebilecek imlem says,
oluk skl [es. t. kana\ l frekans] [Ahn. Kanalfrequenz] [Fr . frquence
de canal] [Ing. channel frequency] : Bi r iletiim dizgesinde tek bilgi
bi r i mi n i tayan sklk kua,
oluktanm [es. t. kanallama] [Al m. Kanalbildung] [Ing. channelling]:
Kovu kl u bir or t am iinden, fazladan ak salanmas.
oluumsal zellik [Ahn. wesentliche Eigenschaft] [Fr . proprit
constitutive] [Ing. constitutive property] : zdecii oluturan e
cifelerin dzenlenimine bal zellik.
oluumsal simge bak. yapsal simge.
ondalk l dizgesi bak. metre dizgesi.
onluk diren kutusu [Alm. Dekadenwiderstand] [Fr . bote de rsistan
ce en dcades] [Ing. decade resistance box] : Onarhk i ki kme ve
diren kangalndan oluan diren ku t u su ; bi r i n ci kmede her kan
gal bi r ohm' lok, i ki n ci kmede on ohm' lu kt u r .
oran [es. t. nispet] [Al m. Proportion] [Fr ., Ing. proportion] : ki
niceliin blm.
ornatm [Al m. Ersetzung] [Fr ., Ing. substitution] : 1 Bi r birleik
t eki bi r ya da daha ok hid r ojen ecii yerine baka ecikfler
gemesi. 2 Ki m i buzsullar d a olaan rg ecii yerine bi r ka-
tknm gir mesi.
ortack [es. t. mezon] [Al m. Meson] [Fr . mson] [Ing. meson] : Art,
eksi ya d a sfr ykl, eksicikt en 210-1000 kat byk ktleli t emel
parack. Yaam sreleri milyond a bi r saniye basamanda olan
or t acklaon ekirdei oluturan paracklarn balanmasna katk
d a bulunduu s ami m aktadr.
ortak ekslcikler [es. t. ortak elektronlar] [Al m. geteiltes Elektron]
[Fr . lectrons communs] [l u g. paired electrons] : Ay n i ki eciin
ba oluturan d eksicikler inin sfr f i n i nicem says verecek bi
imde elenmesi.
ortalama [es, t. vasati] [Alm. Durchschnittlich] [Fr . moyenne] [Ing.
average] : Bi r niceliin zde koullar altnda alnan lmleri
topilamann lm saysna blm.
ortalama erkin sre [es. t. ortalama serbest zaman] [Ahn. mittlere
freie Zeit] [Fr . libre temps moyen] [Ing. mean free time] : ecik,
zdecik gibi mi n i paracklarn er kince d evind ikler i bi r or t am iin
de, i k i arpma arasnda geen or t alama sre.
or t alama er ki n yol 142
or t alama er kin yol [es. t. ortalama, serbest yol] [Al m. mittlere freie
Weglnge] [Fr . libre parcours moyen] [g. mean free path] : 1
Bi r uun zdeciinin, baka b i r i i l e arpncaya dek gittii or
t alama uzaklk. 2 Bi r ses d oasnn, bi r odada ardk i k i yan
sma arasnda gittii or t alama uzaklk.
or t alama gne gn [es. t. vasati gne gn] [Alm. mittlere ^ onen-
tag] [Fr . jour solaire moyen] [ng. mean solar day] : Gnein bir
boylamd an ardk i k i geii arasndaki deimez sre.
or t am [es. t. vasat] [Al m. Medium] [Fr . milieu] [ng. medium] : Bi r
ku vvet in et kimesini ya d a b i r et kinin etilmesini salayan zdeksel
evre.
oylu m [es. t. hacim] [Al m. Rauminhalt] [Fr ., ng. volume] : Bi r nes
nenin uzayda tuttuu -boyutlu yer. En , boy, ykseklik d enilen
-boyutun arpm.
oylumer [es. t. piknometre] [Al m. Raumminhaltmesser] [Fr .
pycnometre] [ng. volumeter] : ounlukla sav ve katlarn youn
luklarm lmede kullanJlan blmlenmi lme kab.
oylumsal gre [es. t. stereoskop] [Al m. Stereoskop] [Fr . stroscope]
[ng. stroscope] : Bi r i bir az sadan. teki bir az soldan ekilmi
i k i resme sa ve sl gzlerle bakmay salayan, bylece -boyutlu
grm elde ed ilen aygt.
oylumsal zor lamm ls [Alm. Kompressionsmodul] [Fr . module de
volume] [ng. bulk modulus] : Esnek bi r zdee et kiyen ku vvet in,
oylu m b i r i mi bana zor lanmaya or am.
-
bek [as. t. grup] [Alm. Gruppe] [Fr . groupe] [ng. group] : Her e
n i n t er sini ve teki elerle birlekesini kapsayan ayn yapdaki e
1er topluluu.
bekleme [es. t. snflama] [Al m. Einteilung, Klassifizierung] [Fr .,
ng. classification] : eitli nit elikt eki paracklar benzer likler ine
gre ayrma.
bekler kuram [es. t. gruplar teorisi] [Alm. Gruppentheorie] [Fr .
thorie de groupe] [ng. group theory] \ Ardk i k i ilem sonu
cunun tek bi r ilemtte tanmlanabildii ilemleri inceleyen u zbilimsel
ku r am.
e [es. t. element] [Alm. Grundstoff] [Fr . lment] [ng. element]:
1 Kimyasal yollar la daha yalm zdeklere bozunamayan zdek.
2 Bi r kmeyi oluturan nesnelerin her bi r i .
143
eciksel deirgenler
ecik [es. t, atom] [Al m. Atom] [Fr . atome] [log. atom] : Bi r e
nin kimyasal balanmlara gir en en temel parac.
ecik ekirdei [es. t. atom ekirdei] [Fr . noyau d' atome] [ng.
atomic nucleus] : eciin tm zdeksel ktlesinin biriktii ar t
ykl parack.
ecik etkin yarap [Al m. effektiver Atomradius] [Fr . rayon effec
tif d' atome] [Ing. effective atomic radius] : zdecik iinde balan
m eciklerin aralarndaki uzakln yans.
ecik g [Alm. Atomwanderung] [Fr . migration atomique] [mg.
atomic migration] : B r zdecikteki eciklerin konu m d eit ir me
s.
ecik-gram arlk [es. t. atomgram arlk] [Al m. Gramatomge
wicht] [Fr . poids d' un atome-gramme] [Ing. gram-atomic weight] ;
Bi r enin eciksel arlnca gr am t u t an .
ecik says [es. t. atom says] [Al m. Atomzahl, Ordnungszahl] [Fr .
numro atomique] [Ing. atomic number] : ecik ekirdeinde bu
lunan nelcik says.
ecikalt [es. t. subatomik] [Al m. subatomisch] [Fr . subatomique]
[ng. subatomic] : Eksi ci k, nelcik, lmck, ortack vb. eciklerden
kk olan temel paracklarla i l gi l i .
eciksel arlk [es. t. atomik arlk] [Al m. Atomgewicht] [Fr . poids
atomique] [Ing. atomic weight] : Bi r eciin arlnn, C'
2
nin ki-
n i t am 12,0000 sayarak bu lu nan bal deeri.
eciksel alan [es. t. atomik saha] [Alm. atomares Feld] [Fr . champ
atomique] [ng. atomic field] : ecii saran ve kendine yaklaan
ykl paracklarn d evinimini etkileyen elekt r iksel alan.
eciksel aralk [es. t. atomik mesafe] [Al m. atomabstand im Molekl]
[Fr . distance atomique] [ng. atomic distance] : zdecik' iinde ba
lanm i k i eciin zekleri aral.
eciksel ba [es. t. atomik ba] [Al m. Atombindung] [Fr . liaison
atomique] [ng. atomic bond] : Her eciin bi r ya da daha ok
eksiciinin katlmasyla oluan eciklleraras deerlik ba.
eciksel bicimSem [es. t. atomik konfigrasyon] [Al m. anornung
der Atome] [Fr . configuration atomique] [ng. atomic configura
tion] : eciklerin bi r zdecik iinde ed ind ikler i bel i r l i bi r dzen-
lenim.
eciksel deitirgenler [es. t. atom parametreleri] [Al m. atom Para
meter] [Fr . paramtres atomiques] [ng. atomic parameters] : Buz-
eciksel d olancal 144
su l yaplarn eciksel rg dzlemlerini belir leyen ve X-snlan
zmlemesi ile bulunan saylar,
eciksel dolanca! [es. t. atomik mahrek] [Al m. Bahnfunktion der
Elektronen im Atom] [Fr . orbitale atomique] [Ing. atomic orbital]:
Bi r ecik eksicimin davranm bet imleyen d alga ilevinin sfr
d an farkl deerler ald oylum,
eciksel dnm [es. t. atomik transmutasyon] [Al m. Atomum
- Wandlung] [Fr . transmutation atomique] [Ing. atomic transmuta
tion] : Bi r eciin doal ya d a yap ma yollar la baka bi r ecie
dnmesi.
eciksel erke [es. t. atom enerjisi] [Al m. Atomenergie] [Fr . nergie
atomique] [Ing. atomic energy] ; Bi r enin ecik ekirdeinin
paralanmasyla or t aya kan erke.
eciksel gvde [es. t. atom gvdesi] [Alm. Atomrumpf] [Fr . corps
atomique] [Ing. atomic core] : Bi r eciin deerlik eksicii ka
buklarndan soyuflmu gvdesi.
eciksel s [es. t. atomik isi] [Alm. Atomwrme] [Fr . chaleur
atomique] [Ing. atomic heat] : Bi r enin eciksel gram ile z
gl ssnn arpm.
eciksel izge [es. t. atom spektrumu] [Alm. Atomspektrum] [Fr .
spectre atomique] [Ing. atomic spectrum] : Er ke sourumu i l e
uyarlm bi r eciin, olaan halline dnerken verdii bel i r l i
sklktaki izgilerden oluan izge.
eciksel knlm [es. t . atomik krlma] [Al m. atomische Brechung]
[Fr . rfraction atomique] [Ing. atomic refraction] : Bi r enin
zgl k n l m imleci ile eciksel arlnn arpm.
eciksel ktle [es. t. atomik ktle] [Alm. Massenwert, Atommasse]
[Fr . masse atomique] [Ing. atomic mass] : Bi r i h n eciin e
ciksel ktle bir imine (l , 66xl O
_ M
g r . ) gre hesaplanan ktlesi. Sz
konusu ktle bi r i mi , O
16
yerdeinin eciksel ktlesinin on altda
bi r i d i r .
eciksel ktle birimi [es. t. atomik ktle birimi] [Al m. atomische
Masseneinheit] [Fr . unit de masse atomique] [Ing. atomic mass
unit] : ecik yerdelerinin tek tek ktlelerini belir lemek iin ku l
lanlan ktle bi r i mi . Yaklak deeri 1,66 X 10~
24
gr, dr.
eciksel oylum [es. t. atomik hacim] [Al m. Atomvolumen] [Fr .
volume atomique] [Ing. atomic volume] : Bi r enin bi r ecik
gr anumn kaplad oylu m.
145
lm bilgisi
eciksel saat [es. t. atomik saat] [Aim. Atomuhr] [Fr . horloge ato
mique]' [ng. atomic clock] _: Zaman lmnde eciklerin doal
titreim sukutlarndan yar ar lanan zaman ler. Bilinen en doru
zaman lm yntemi.
eciksel sklk [es. t. atom frekans] [Ai m. Atomfrequenz] [Fr .
frquence- atomique] [t ng. atomic frequency] : Bi r ecigin salnm
skl.
eciksel yap [es. t. atomik strktr] [Aim. Atombau] [Fr . structure
atomique] [ng. atomic structure] ; Art yktl bi r ekirdek ile onun
evresinde dolanan eksicikler d en oluan yap; elerin en kk
yap ta.
eciksel yk [es. t. atomik yk] [Ai m. Atomladung] [Fr . charge
atomique] [ng. atomic charge] : erleim srecinde eciir ka
zand ya da yitirdii eksicik saysyla tek eksicik yknn arpm
eler dnemi [es. t. elementler periyodu] [Fr . priode des lments]
[ng. period of elements] : Dnemsel izelgede bi r yatay dizide bu
lunan eler.
len [es- t. meridyen] [Ai m. Meridian] [Fr . mridien] [ng. meridi
an] : Ayakt a d ur an bir gzlemcinin baucu ile gn kuzey ve g
ney ucaylar md an geen dzlem.
lek [es. t. mikyas] [Ai m. Skala] [Fr . chelle] [ng. scale] -. lm
ve hesap iin kullanlan ar a ve aygtlara ilenen blmeleme d izisi.
ler [es. t. metre] [Aim. Meter] [Fr . mtre] [ng. meter] : l ya
pan aygt.
l [Aim. Stichmass] [Fr . jauge, calibre] [ng. gauge] ; Basn, s
caklk, akjkan dzeyi, aralk gibi nicelikler len zel aygt.
l gergeni [es. t. metrik tansr] [Aim. metrischer Tensor] [Fr .
tenseur mtrique] [Tng. metric tensor] : Bi r uzayn lsnn ta
nmlanmasnda kullanlan gergen.
llr [Ai m. messbar] [Fr . mesurable] [ng. measurable] : lye
galen doabilimsel byklk.
lm [Ai m. Messung] [Fr . mesur] [ng. measurement] : En , boy,
oylum, sre gibi nicelikler i kendi cinslerinden seilmi bir bir imle
karlatrp ka b i r i m geldiini belir t me ilemi.
lm bilgisi [es. t. metroloji] [Ai m. Messtechnik] [Fr . mtrologie]
[ng. metrology] : lmleme ve lm yntemleri zerinde uygu-
laymsal bi l gi .
ln
146
ln [es, t. standart] [Alm. Bezugsnormal] [Fr , standard, talon]
[Ing. standard] : llebilir nicelikler iin bel i r l i boyu t lar d a seilen
bi r rnek.
lld gze [es. t. standart pil] [Ahn. Normalelement] [Fr . pile
talon] [t ng. standard cell] : 20C'da yk-sren ku vvet i 1,0182 volt
olan kar ar l kad miyu m gzesi.
lnl koullar [es. t. standart artlar] [Al m. Normalbedingungen]
[Fr . conditions normales] [Ing. standard conditions] : bak. lnl
scaklk ve basm.
lnl sapm [es. t. standart sapma] [Fr . dviation standard] [t ng.
Standard dviation] : ist at ist ikt e, bir bek saysal ver inin ya da
bi r bek lmn or t alama deerleri yresinde dalm ls.
Tek tek llerin or t alama deerden karmlar stikileri ort ala
masnn kkikisi (karekk) olar ak tanmlanr.
lnl scaklk [es. t. normal scaklk] [Alm. normale Wrmegrad]
[Fr . temprature normale] [Ing. standard temprature] : Er imek
t e bulunan buzun scaklk derecesi (0
C
C).
lnl scaklk ve basm [es. t. standart scaklk ve basn] [Alm,
normaler Temperatur und Druck] [Fr . temprature et pression
normales] [Ing. standard temprature and pressure] : 760 milimet
r elik cva basnc ve 0C scaklk derecesi. Bu n l ar uunlarn oy
lumlarm karlatrmada lnl koullan ver ir ler .
lt [es. t. kriter] [Alm. Kriterium] [Fr . critre] [Ing. crterion] :
Bi r yargya var mak ya da deer bimek iin bavurulan i l ke.
lkuak [es. t . l erit] [Al m. tote Zone] [Fr . zone morte] [tng.
dead band] : Bi r mknatssal ykseltete kt deiimi oluturma
yan, gir d i imlemi deiim aral.
loda [Ah n : tote Raum] [Fr . chambre morte] [Ing. dead room] :
Ses sourumu ok byk olan kapal yer .
lsre [es. t. l zaman] [Al m. Verzugszeit] [Fr . temps mort] [Ing.
dead time] : Bi r algcn bi r tek saymadan sonra, yeniden sayabil-
mesi iin gerekli koullarn oluumuna dek geen sre.
lvuru [Alm. tote Schwebung] [Fr . battement mort] [ng. dead beat]:
Bi r aygtn, ok snml akmler inesinde olduu gibi salnma
d an' durmas,
lyk [Al m. tote Ladung] [Fr . charge morte] [Ing. dead load] : Bi r
dizgenin bel i r l i et kinlikler e karmayan yk.
147
rtm
naynm [Al m. Prdissoziation] [Fr . prdissociation] [ng. predis-
sociation] ; ki ya da daha ok ecikli bi r zdeedm, nm erke
si sourmafcla ayrma eilimine gir mesi.
ndelik as [Al m. Vorhaltewinkel] [Fr . angle d' avance] [ng. angle
of lead] : Dalgal akmda akm evr esinin gerilirninikine gre ne
kayd a.
nelcik [es. t.. proton] [Alm. Proton] [Fr ., ng. proton] : Yk eksici-
inkine eit ve kar t i ml i , ktlesi eksiiinkinin 1840 kat olan
kar ar l 'temel parack.
nemme [Alm. Vorvakuumpumpe] [Fr . pompe primaire] [ng. fore
pump] : Hava boaltma ileminde, baka emmelerden nce a
ltrlp bi r n boalm Olu t ur an emme.
nerme [es. t . kaziye] [Aln. Antrag] [Fr ., ng. proposition] : Bi r yar
g ieren, doru ya d a yanl olabilen sav.
ngerilim [es. t. bayas] [Al m. Vorspannung] [Fr . tension de polarisa*-
Hon] [ng. bias] : Bi r eksicik IxHusunda kafesin, alt-ee gre
or t alama ger i l i mi .
nsel [es. t. apriori] [Alm., Fr ., ng. a priori] : Bi r dememeye giri
meden u s yol u i l e i l er i srlen yarg.
rg [Ahn. Kristatlnetz] [Fr . rseau] [ng. lattice] : 1 Bi r bu zsu l
iinde zdeciklerin, eciklerin, erlerin titreime baladklar or?
t alama yerlemlerinin oluturduu dzenli a. 2 oktrel tepki-
leimlikre blnebilir ve blnemez zdeMerin dzenli d izilmesiyle
oluan rmeke.
rnek [e. t. model] [Ahn. Modell] [Fr . modle] [ng. model] : Bi r
nesmenin ya d a bi r ilemin yapmmda klavuzluk eden ve ashnm
nit eliMer im deiik bi r l iinde tayan, nesne ya d a ilem bi
r i mi , ani. t aslan.
rneke [es. t. deseni [Al m. Bild, Oszillogramm] [Fr . dessin] [ng.
pattern] : Bi r (blmn zde grnml bi r paras, bi r bi r i mi
olan bi r ileme, bi r ekil ya d a r esim.
rtenek [es. t. zrh] [m. Schild] [Fr . cran protecteur] [ng. shie]:
Aygtlar ve canllar metkin nlardan ve yein alanlar d an kor u
mak iim 'kullanlan sourucu ya d a yanstc zdefcten sarg.
rt m [Al m. berlappung] [Fr . recouvrement] [ng. overlapping]:
Dattga ilevlerinim bir er kesimler i ile bir bir ler imi rt ecek biimde st
st e gelmesi.
telenme
148
telenme [es. t . translasyon] [Alm. bertragung] [Fr ., ng. transla
tion] : Bi r cismin ya da dizgenin tm noktalarnn kout dorul
tuda ve eit t u t ar d a kaymas.
zdecik [es. t. molekl] [Alm. Molekl] [Fr . molcule] [ng. molcu
le] : Bi r zdein bamsz olar ak var olabilen ve onun kimyasal
zelliklerimi tayan en kk bi r i mi .
zdecik arl [es. t. molekl arl] [Alm. Molekulargewicht,
Molekulgewicht] [Fr . poids' ' molculaire] [ng. molecular weight] :
Bi r zdecii oluturan ecilderm arlklar toplam.
zdecik gram arlk [es. t . molekl gram arlk] [Al m. Grammole
kular gewicht] [Fr . poids d' une molcule-gramme] [mg. gram-mole
cular weight] : Bi r zdein zdeciksel arlnca gram t u t an.
zdecik says [es. t. molekl says] [Al m. Moleklzahl] [Fr . nombre
molculaire] [ng. molecular number] : Bi r zdecii oluturan e-
cikler in, ecik saylan 'toplam.
zdeciklerin arpma ap [es. t. molekllerin arpma ap] [Fr .
diamtre de collision des molcules] [mg. collision diameter of
molcules] ; Bi r arpma srasnda i k i zdeciin zeklerinin bir bir
ler ine en ek soku labild ikler i uzaklk.
zdeciksel dolanca! [es. t. molekler orbital] [Alm. molekulare orbital]
[Fr . orbitale molculaire] [ng. molecular orbital] : ki ve daha ok
ecik, bi r zdecik oluturunca bunlarn dolancaManmn rterek
olutrduklan tek b i r dolancal dzeni.
zdeciksel n [es. t. molekler n] [Alm. molekular Strahl] [Fr .
rayon molculaire] [ng. molecular beam] Kout dorultuda ge
nellikle l hzlarda devinen i h n zdecik akm.
zdeciksel oylum [es. t. molekler hacim] [Al m. Molekularrauminhalt]
[Fr . volume molculaire] [ng. molecular volume] : lml scaklk
ve basn koullan altnda bi r zdecik-gramn kaplad oylu m.
zdeciksel yap [es. t . molekler strktr] [Al m, Moleklbau] [Fr .
structure molculaire] [ng. molecular structure] ; eciklerin zd e
cik iindeki dzenlenim biimi.
zdeer [es. t. eigendeer] [Alm. Eigenwert] [Fr . valeur propre] [ng.
eigen value] : zel bi r denkllemi snr koullan uyarnca salayan
zm.' ilevlerine (zilevlere) elemem deitirgen.
zdek [es. t. madde] [Al m. Staff] [Fr . matire] [Ing. matter] : Uzay
d a yer tutam, bir ktlesi olan her tr varlk.
149
zekdlk
zdek korunum yasas [es. t. madde korunum kanunu] [Al m. Gesetz,
der Erhaltung der Materie] [Fr . loi de conservation de la matire]
[Ing. law of conservation of matter] : zdein yokt an yaratlama
yacam ve yok edemeyeceimi, bi r d izi etkileimler sonunda top
lam ktlesinin deimeden kalacan belir t en yasa.
zdek yokoluu [Alm. Vernicht ung von Materie] [Fr . annihilation de
matire] [Ing. annihilation of matter] : bak. yokbm.
zde [es. t. ayn] [Al m. identische] [Fr . identique] [ng.. identcal] :
Her trl nit elik bakmndan eit olan.
zdelik ,[es. t. ayniyet] [Al m. Gleichheit, Identitt] [Fr . identit]
[ng. dentity] : Bilinmeyenler in her deeri iin doru olan, bilinen
ve bilinmeyen nicelikler d en oluan bi r eitlik.
zdevimli [es. t. otomatik] [Al m. automatisch] [Fr. automatique] [t ag.
automatic] : levsel yollar la devinerek kendiliinden ileyen (dze
nek).
zdevimli sklk denetimi [es. t. otomatik frekans kontrol] [Alim.
automatische Frequenzregelung] [Fr . commande automatique de
frquence] [t ng. automatic frequency control] : Baz alclarda,
bi r salngan ayarlanm sklm kendiliinden belli bi r aralkta
t ut ma.
zdiren [es. t. mukavemeti mahsusa] [Alm. spezifischer Widerstand]
[Fr . rsistance spcifique] [ng. specific rsistance] : Bi r santimet
re uzunluunda, bi r santimetre kar e kesit ind e bi r ilet ken parasnn
oh m olar ak chremci.
zdmiLre [es. t- ototransformatr] [Al m. Autotransformator] [Fr .
autotransformateur] [ng. autotransformer] : Bi r i n ci l i ve i ki n ci l i
Eiym sargya balanm 'bir dntre tr.
zeki [es. i . merkezcil] [Al m. zentripetal] [Fr . centripte] [ng.
cent ripet al] : zee dnk..
zekil .kuvvet [es. t. merkezcil kuvvet] [Al m. Zentripetalkraft] [Fr .
force centripte] [ng. centripetal force] : Bi r nokt a evresinde
dolanan bi r nesnenin, dolanm zeine doru olan ivmesini oflutu-
r an ku vvet .
zekde [es. t. konsantrik] [Al m. konzentrisch] [Fr . concentrique]
[ng. concentric] : zekleri akk, deiik byklkte olan (nesne
1er).
zekdlk [es. t. dmerkezlik] [Alm. Exzentrizitt] [Fr . excentricit]
[ n g. eccentricity] : Bi r cismin ktle zeinin cismin dnme ekse
ni dna dmesi.
zekka kuvvet 150
zekka kuvvet [es. t . merkezka kuvvet] [Al m. Zentrifugalkraft;
Fliehkraft] [Fr . force centrifuge] [Img. centrifugal force] : New-
tom'um iikinci d evinim yasasmm eylemi (ivmeli) bi r atkda uygula
nabilir d u r u ma gelmesi iin denkleme eklenmesi gereken saymaca
kuvvet .
zeksel [es. t . merkezi] [Al m. zentrische] [Fr ., ng. central] : zek
dorultusunda; zekten geen doru boyunca.
zeksel kuvvet [es. t. merkezi kuvvet] [Al m. Zentralkraft] [Fr . force
centrale] [ng. central force] : ki ktle zeini birletiren doru
boyunca et kiyen ku vvet .
zgl arlk [es. t. skleti mahsusa] [Al m. spezifische Schwere] [Fr .
poids spcifique] [Ing. specific gravity] : Bi r zdein ver ilen bi r
oylu md aki ktlesinin, ayn oylu mlu 4C'daiki suyun ktlesine or am.
zgl dnme [Al m. spezifische Drehung] [Fr . rotation spcifique] [Ing.
specific rotation] : Ucayl n, et kin bi r zdek iinden geerken
uoaylanm dzleminin asal dnmesinin, zdek iindeki yol uzun
luuna ve zdein younluuna or am.
zgl erke [es. t. zgl enerji] [Al m. spezifische Energie] [Fr . nergie
spcifique] [ng. specific energy] : Bi r zdein b i r i m ktlesinin
i er kesi.
zgl etkinlik [Al m. spezifische Wirksamkeit] [Fr . activit spcifique]
[ng. specific activity] : Imetkin bi r denekte bi r i m ktlenin
etkinlii.
zgl s [Alm, spezifische Wrme] [Fr . chaleur spcifique] [Ing.
specific heat] : Bi r zdein b i r i m ktlesinin .scakln 1C ykselt
mek iin ger ekli s t u t ar .
zgl knlm [es. t . spesifik refraksiyon] [Alm. spezifische Brechung]
[Fr . rfraction spcifique] [Ing. specific refraction] : Knlm i m
leci n 1 niceliinin yountlua or am.
zhal [Alm. Eigenzustand] [Fr . tat propre] [Ing. eigen St at e] : N i -
cemler kuramnda dizey gsteriminde, zilevin karl.
zirkilim [es. t . zinksiyon] [Alm. Slbinduktion] [Fr ., Ing. self
induction] : Bi r ilet ken kangalmn, kend i uyard mkmatslk alam
deiiminin, kend i sanmlarmda ikilimrle oluturduu yk-sren kuv
vet.
zirkilimlik [es. t. zindktans] [Al m. Selbstinduktivitt] [Fr ., Ing.
self inductance] ; Bi r kangaln saranlarmdan geen akmdaki d e
iimierden kaynaklanan i r l d l i m yk-sren ku vvet inin ls.
151
parlaklk scakl
zllev [es. t. eigenfonksiyon] [Al m. Eigenfunktion' ] [Fr . fonction
propre] [Ing. eigen furiction] : zel bi r d enklemi, bel i r l i snr ko
ullar iinde salayan ilevler 'kmesinin eleri.
zsa [Al m. Eigenkapazitt] [Fr . capacit propre] [Ing. self capac
tance] : Sk sarlm kapl telden bi r elekt r ik evriminin tm ilet
ken boyunca yaylan sas.
ztltrelm [Alm. Eigenschwingung] [Al m. vibration propre] [Ing.
proper vibration] : ki ucundan tutturulmu bi r i p i n enine uyarm
ile oluan d u r an dalgalar gibi, koullarn belirledii bel i r l i sklkta
t it reim.
zerleim [es. t. kendiliinden iyonlama] [Al m. Selbstionisation,
Autoionisation] [Fr . autoionisation] [Ing. autoionization] : Bi r zde-
ciin dtan edindii er ke ile kendiliinden erlemesi,
P
p katl bakm [Alm. p-Zhligkeit] [Fr . symtrie p fois] [Ing. p-fold
symmetry] : Bi r eksen yresinde 2^/ p tutarnda dnme ile zde
bi r ynelime var an bakm.
parack [es. t. partikl] [Al m. Teilchen] [Fr . corpuscule] [Ing.
corpuscle] : ecik ve ecik ekirdei boyutlarnda (10-
B
cm.10-
13
cm.), bamsz n i t el i kl i , evr enin temel talarm oluturan ecikalt
tanecik.
parack hzlandrcs [es. t. parack akseleratr] [Al m. Teilchen
beschleuniger] [Fr . acclrateur de particules] [Ing. partide accele
rator] : Ykl eciksel paracklar, uygulad elekt r iksel ve mk-
natssal alanlar et kisiyle hzlandran aygt.
parlak izgili izge [es. t. parlak izgili Spekt rum] [Al m. Hellinien-
spektrum] [Fr . spectre de raies brillantes] [Ing. brighlline spect
rum] : Bi r bi r i n d en karanlk blgelerle ayrlm, birok par lak tek
renk izgiden oluan izge.
parlaklk [es. t. briyans], [Al m. Helligkeit] [Fr . luminance, brillance
photomtrique] [Ing. brigthness] : Bi r i m yzey bana mu m gc
ya da lmen olarak, belli bi r dorultudaki k yeinliinin, o do
r u lt u ya d ik yan yzIme or am.
parlaklk scakl [Ahn. Helligkeitstemperature] [Fr . temprature de
luminance] [Ing. brigthness temprature] : Bi r ma kayna ile
zde yzey parlaklnda bi r kar a cismin scakl.
Pascal yasas 152
Pascal yasas [es. t. Paskal kanunu] [Al m. pascalsches Gesetz] [Fr .
loi de Pascal] [ng. Pascal' s law] : Kapal bi r svmm bi r yzeyine
uygulanan bir kuvvet i, svnn baka bir eit yzeyine eit yein
likle ilettiini bild ir en yasa.
Paschen dizileri [es. t. Paschen serileri] [Al m. Paschen-serie] [Fr .
sries de Paschen] [Ing. Paschen sries] : eciksel hid r ojenin sa
lm izgesinin kzlalt blgedeki izgi d iziler i.
Pauli dlama ilkesi [es. t. eksklusyon prensibi] [Fr . principe d' exc
lusion de Pauli] [Ing. Pauli exclusion principle] : bak. dlama ilkesi,
pusula [Al m. Bussole] [Fr . boussole] [ng. compass] : Bi r emberin
zeindeki bi r ine zerine ot ur t ular ak yatay dzlem iinde erkin
ce dnebilen ve emberin evresindeki dereceler zerinde yn gs
teren bir mknats inesi.
' pskrte [es. t. plverizatr] [Alm. Zerstuber] [Fr . pulvrisateur]
[Ing. sputterer] : Bi r zdei ok ince damlacklar ya d a parack
lar d ur umund a pskren ara.
pskrtm [es. t. plverizasyon] [Alm. Kathodenterstubung] [Fr .
pulvrisation] [ng. sputtering] : Bi r boluk borusunun alt-einin.
, ince paracklar pskrerek anmas.
R
renk bilgisi [es. t. kromatik] [Alm. Farbenlehre] [Fr . chromatique]
[ng. chromatics] : Rengi ve r enkler le i l gi l i olaylar inceleyen bilgi
dal.
renk szgeci [es. t. renk filtresi] [Al m. Farbfilter] [Fr . filtre color]
[ng. cotor filier] : In belir ii sklklarm souran ya da yan
stan,
4
bylece geirdii n izgesel dalmn deitiren yaprak
ya da ince kat man.
renker [es. t. kolorimetre] [Alm. Kolorimeter] [Fr . colorimtre]
[ng. colorimeter] : Bi r zeltinin r enginin bal yeinliini lnl
bi r zeltiyle karlatrarak len aygt.
renklm [es. t. kolorimetri] [Alm. Farbenmessung] [Fr . coorimt-
rie] [ng. colorimetry] : Bi r zdekten geen ya da yansyan
zmleyerek o zdein zelliklerini inceleme.
renkseer [es. t. monokromatr] [Fr . monochrornateur] [ng. monoch-
romator] : Srekli izge veren bi r n demetinden belli dalga boyd a
t ek-r enkli k ayran aygt.
153
salclk
renkser sapn [Alm. chromatische Aberration] [Fr . aberration chro
matique] [ng. chromatic aberration] : Deiik dalga boylannd aki
n mer cekt e deiik nokt alar d a odaklanmasndan i l er i gelen g
rnt r enklenmesi.
rntgen nlan [Al m. Rntgenstrahlen] [Fr . rayons X] [Ing. roentgen
rays] : bak. X- nl an.
Rutherford salm [Al m. rutherfordsche Streuung] [Fr . diffusion de
Rutherford] [lug. Rutherford scatiering] : Hzlandrlm ykl
paracklarn, bir katnm ecik ekirdekleri e etkileimleri sonu
cu hesaplanabilir alar altnda alm.
S
saakl boalm [Alm. Bschelentladung] [Fr . dcharge en aigrettes]
[Ing. brush discharge] : 1 Bi r etken ile evresi arasnda yay
boalmasndan d aha dk ger ilimd e oluan boalma d u r u mu . 2
Bir uun iinde kl boalma ile kvlcml boalma arasnda oluan
d u r u m.
salm [Al m. Streuung] [Fr . diffusion] [Ing. scaitering] : Bi r akm-
miknat issal dalgann bir nesne e arpnca ya da tektrel olma
yan erli bir blgeden geerken urad ^dank yansma.
salm as [Al m. Streuwinkel] [Fr . angle de diffusion] [Ing. Scaite
ring angle] : Bi r demet in ana dorultusu i l e samdan sonr aki do
r u lt u su arasndaki a.
salm yitii [es. t. salma kayb] [Al m. Zerstreuungsverlust] [Fr .
perte de diffusion] [ng. scatiering loss]: Akmmknatssal dalgalarn
bir zdekten geerken salm yznden yitirdii erke.
san bak. tam.
salak [Alm. rechtsgngig] [Fr . droitier] [ng. right handed] : em-
bersel ucayk bi r enine dalgann ilerleme yonleci ile asal devinir-
l i k ynLecinin ayn ynde olmas.
salamlk [Fr . solidit] [ng. solidity, strength] : Bi r cismin ya da bi r
yapnn dayankll.
saJg [Alm. Emitter] [Fr . lectrode mettrice] [ng. emitter] : Tr an
sist or un yk tayclar salan ei.
sahclk [Alm. Emissionsvermgen] [Fr . missivit] [ng. emssivity]:
Bi r cismin ma erkesi salm gcnn ayn scaklktaki kusursuz
kar a cisminkine or am.
salm
154
salm [Al m. Ausstrahlung] [Fr . mission] [ng. mission] : Bi r cis
mi n evresine lck ya d a zdek t anecikler i d ur umund a er ke salma
s, ani. yaym.
salm lzgesi [es. t. emisyon spektrumu] [Alm. Emissionsspektrum]
[Fr . spectre d' mission] [ng. mission spectrum] : Bi r k kayna
ndan dorudan kan n izgesi.
salnga [Alm. Schwinger] [Fr . oscillateur] [ng. oscillator] : 1
Salnm yapan dizge. 2 Deitirilebilen sklkta dalgal akm kt
s veren rete, ani. salngan, titrekl.
s alngan bak. salnga.
salnm [es. t. ihtizaz] [Al m. Schwingung] [Fr., ng. oscillation] :
1 Bi r sarkacn, bi r salngacn, d ur mad an yinelenen gidip gelme
d evinimi. 2 Bi r dailgal akm evriminde eksicikler in i l er i ger i yi n e
lenen t r eimi.
salnm zei [es. t . osilasyon merkezi] [Alm. Schwingungsmittelpunkt]
[Fr . centre d' oscillation] [ng. center of oscillation] : Bi r birleik
sarkacn asld noktann deyi zerinde, yaln sarkacn boyu kad ar
aada bu lu nan nokt a.
salmunlzer [es. t. osilograf] [Al m. Oszillograph] [Fr . oscillographe]
[ng. oscillograph] : Elekt r iksel salmmlan izerek gsteren aygt.
salmmgzler [es. t. osiloskop] [Alm. Oszilloskop] [Fr ., ng. oscillos
cope] : B I T eksicik nlar bor usunda, denetlenen bi r eksicik demeti
ile, florl bi r cam brg zerinde bi r dalga biimi izdirmek iin
kullanlan aygt.
salnnd akm [es. t. mhtez cereyan] [Alm. Schwingstrom, oszl
erender Strom] [Fr . courant oscillant] [ng. oscllating current] :
Bel l i sklkta titreen akn.
saltk ampere [es. t. mutlak ampere] [Alm. Abampere] [Fr . abampre]
[ng. abampere] : Salt k b i r i m dizgesindeki elekt r ik akm yeinlii
bi r i mi .
saltk birimler [es. t. mutlak birimler] [Al m. absolute Einheit, Massein
heit] [Fr . units absolues] [ng. absolute units] : Temel bir imler
olar ak uzunluk, zaman ve ktleyi alan bi r i ml er kmesi.
saltk byklk [es. t. mutlak byklk] [Al m. absolute Grosse] [Fr .
magnitude absolue] [ng. absolute magnitude] : 10 parsek (3,26x10
k yl) uzaklnda bi r yldzn grnr bykl.
saltk coulomb [es. t . mutlak coulomb] [Al m. Abcolomb] [Fr .
ng. abcolomb] : Saltk bi r i ml er d izgesindeki elekt r ik yk bi r i mi .
155 sargn boalm
saltk deriim [es. t. mutlak konsantrasyon' ] [Al m. absolute Konzent
ration] [Fr . concentration absolue] [Ing. absolute concentration] :
Bi r i m oylu md a bu lu nan zdek, er ke ya d a baka bi r varlk t u t an ;
santimetre kp basma erg ya da say olar ak ver ilir .
saltk nem [es. t. mutlak nem] [Al m. absolute Feuchtigkeit] [Fr .
humidit absolue] [Ing. absolute humidity] : Bi r i m oylu m hava
d a bulunan gerek su uuu t u t an .
saltk scaklk [es. t. mutlak scaklk] [Al m. Absoluttemperatur] [Fr .
temprature absolue] [Ing. absolute temprature] :273C dereceyi
sfr sayan scaklk lei.
saltk sfr [es. t. mutlak sfr] [Alm. absoluter Nullpunkt] [Fr . zro
' absolu] [Ing. absolute zro] : Salt k scaklk leinde sfr nok
t as : 273C.
salt k sfr dants [Al m. Nullpunktentropie] [Fr . entropie du zro
absolu] [Ing. zero-point entropy] : Isldirik bilgisinin nc yasa
sna gre salt k sfr noktasnda dengede bu lu nan bi r dizgenin da
nts.
saltk sfr er kesi [Ahn. Nullpunkt nergie] [Fr . nergie au zro absolu]
[Inig. zero-point energy] : Nioemsel bi r titrekenin saltk sfr nok
tasndaki er kesi.
Samanyolu [Alm. Milchstrasse] [Fr . voie lacte] [Ing. milky way] :
Gne dizgesinin de iinde bulunduu gkada (galaksi).
sanal say [es. t. zahiri say] [Al m. imaginre Zahl] [Fr . nombre imagi
naire] [Ing. imaginary number] : Yannda -1 kkiki arpan bu
lu nan say; -\ J-l says = + i alnr ve i
2
= -1 biiminde tanmlanr.
sapma [Al m. Abweichung, Deviation] [Fr . dviation] [Ing. dviation]
1 Bi r k nmn yansma, knlm ya da krnmla dorul tuun
d a oluan deiim as. 2 Bi r lmde, gerek deer yresinde
k i alm. 3 Ykl paracklarn, uygulanan alanlar la gidi do
rultularn deitirmeleri.
sapt nm boyunduruu [Al m. Ablenkjoch] [Fr . joug de dflection]
[Ing. dflection yoke] : Bi r ya d a daha ok kangaln oluturduu
mknatssal alanlar la bi r eksicik d emet ini saptran dzenek.
sapt nm kangallar [Alm. Ablenkspulen] [Fr . bobines de dflection]
[Ing. dflection coils] : Ykl par acklan yollannd an saptrmak
iin ku llamlan ve mknatssal alan uyar an akm kangallan.
sargn boalm [es. t. korona boalmas] [Al m. Koronaentladung] [Fr .
dcharge en couronne] [Ing. corona discharge] : Bi r ilet keni evi-
sarka 156
ren elekt r iksel er ki l ayrl kvlcm atlamasna yet er li olmad
zaman, ilet kenin evresini saran uun erleri' zerinde oluan ltl
boalm.
sarka [Alm. Pendel] [Fr . pendule] [Ing. pendulum] : Dey dorul
tunun i k i yannda salnacak biimde aslm salmaben nesne.
sarmal [es.. t. bobin, solenoit] [Ai m. Solenoid, Zylinder spule] [Fr .
solenide] [Ing. solenoid] : Yaltlm ilet ken t eli yuvaksal bir y
zey zerine bi r ya da ok kat l sararak elde edilen u zu n makar a,
ani. akm sarmal.
sarmal adm [Al m. Schritt] [Fr . pas] [Ing. pitch] : Sar mal yol ya da
sar mai kangal boyunca ardk sarmlar aral.
saya borusu [Alm. Zhlrohr] [Fr . tube compteur] [Ing. counter tube]:
inden bir evren n ya da erleyici parack getiinde dar
bi r elekt r iksel imlem verecek biimde dzenlenmi bor u .
i
saydam [es. t. effaf] [Al m. durchsichtig] [Fr., Ing. transparent] :
Ardndaki nesnelleri bergin biimde gsteren k geirici or t am.
saydamlk [es. t . effaflk] [Al m. Durchsichtigkeit] [Fr . transparence]
[Ing. transparency] : I geirebilme zellii.
sayl [es. t. skaler] [Al m. skalar] [Fr . scalaire] [Ing. scalar] : Yal
nzca byd e belirlenen, dorultu zellii olmayan (nicelik).
sayl nicelik [es. t. skaler byklk] [Alm. skalar Grsse] [Fr . quantit
scalaire] [ng. scalar quantity] : Ktle, erke, i g i b i yalmzca say
sal t u t an ile belir lenebilen, ynelme e ilikisi olmayan nicelik.
saysal [es. t. nmerik] .[Aim. zahlenmssig] [Fr . numrique] [t ng.
numerical] : Saylma nitelii olan, sayyla gsterilebilen.
Schottky grlts [Al m. schottkysches Rauschen] [Fr . bruit de
Schottky] [ng. Schottky noise] : Bi r eksicik borusnda, alt-ein
yzey koullanndaki dzensiz deiikliklerin &t-ek ger iliminde
oluturduklan sendelemeler.
seici [es. t. selektr] [Al m. Whler] [Fr . slecteur]^ [ng. selector]:
Ozd evimh telefon evrimlerinde, ar ama dzeneinin akm almlary
l a istenen balantlan yapan gere.
seici yc [Alm. Selektivstrahler] [Fr . radiateur slectif] [ng.
selective radiator] ; Ayn scaklktaki bi r kar a cisimd en ayrml iz-
gesel erke dalm veren yc.
seici yansma [Al m. Whlreflexion] [Fr . rflexion slective] [ng.
selective reflection] : Bi r rengin ya da dalga boyunun tekilerden da
ha i yi yansmas.
157
ses nlemi
seicilik [Ahn. Selectivitt] [Fr . slectivit] [ng. selectivity] : Bi r
evrimin ist enilen bi r skla uyabilme yatknl.
seimli geirgenlik [Alm. diffrentielle Permeabilitt] [Fr. permabi
lit diffrentielle] [ng. differential permeability] : Bi r akkan ka
rmmn birleenlerinden bi r bln szdran, ger isini tutan
bir zdein seicilik zellii.
seirtim bilgisi bak. devim bilgisi.
sertimsel bak. devimsel.
sendeleme [Al m. Schwankung] [Fr ., ng. fluctuation] : Bi r niceliin
or t alama deer yresinde dzensiz deiimlere uramas.
sert nesne [es. t. rijit cisim] [Al m. starrer Krper] [Fr . corps rigide] ,
[ng. rigid body] : Zor lama ve d evinim et kisi altnda biimi ve bo
yutlar deimeyen cisim; bu d u r u md a cisuni oluturan paracklar
aras uzaklklar deimez.-
sertlik arpan [es. t. rijit lik modl] [Al m. Starrheitmodulus] [Fr .
modle de rigidit] [ng. rigidity modulus] : Makaslama zorlama
snn zor lanmaya oran.
ses [es. t. savt ] [Alm, Schall] [Fr . son] [ng. sound] : itme duyusu
n u u yar an dalga; bu tr dalgalarn beynin iitme zeini et kilemesi.
ses bilgisi [es. t. akust ik] [Alm. Schalllehre] [Fr . acoustique] [ng.
Sonics] : Ses titreimlerinin zelliklerini, nesnelerle etkileimlerini
ve 'uygulamada kullanlmalarn inceleyen bilgi dal.
ses atal [es. t. diyapazon] [Alm. Stimmgabel] [Fr . diapason] [ng.
tuning fqrk] : Vu r u lar ak titre t ir ldiinde ar, yaln, belir li sklkta
bi r ses veren i k i kol l u elik atal.
ses engeli [Alm. Schallebarire] [Fr . barrire de son] [ng. sound
barrier] : Ses hzna erien bi r cismin karlat uundiriksei sert
diren.
ses geribeslemesi [Alm, Schallrckkopplung] [Fr . raction acoustique]
[ng. acoustic feedback] : Bi r ses aygt ktsnn biraznn
aygtn girdisine ulaarak kty et kilemesi.
ses hz [es. t.' ses srati] [Al m. Schallgeschwindigkeit] [Fr . vitesse
du son] [ng. sound velocity] : Sesin herhangi bi r or t amd aki yayl
ma hz. Ku r u havada 0C de 330 m/ sn. d ir . \
ses imlemi [es. t. ses sinyali] [Al m. Horb areszeichen] [Fr ., ng.
audiosignal] : it ilebilir sklktaki imlem.
ses incelii 158
ses incelii [Alm. Tonhhe] [Fr . hauteur du son] [ng. pitch of a
sound (or a note)] : Bi r noktay oluturan ses kaynann skl i l a
llen nitelii. Yksek sklk sesin mcemesi, alak sklksa pesle-
mes d emekt ir .
ses seyrellml [Alm. akustische Verdnnung] [Fr . rarfaction acousti
que] [ng. acoustic rarfaction] : Ses d algalan havada yaylrken
basncn yer yer d.
ses sourganl [Al m. Saugfhigkeit] [Fr . absorptivit acoustique]
[ng. acoustic absorptivity] : Bi r yzey tarafndan sourulan ses er
kesinin yzeye vu r an erkeye or am.
ses sourum katsays [es. t . ses absorpsiyon katsays] [Al m. Schall
schluckgrad] [Fr . coefficient d' absorption du son] [ng. sound
absorption coefficient] : Byk bi r dzlem yzeye bel i r l i bi r ay
l a den ses dalgalarnm yansmayan er ke yzdesi.
ses yeinlii [es. t. ses iddeti] [Ahn. Lautstrke] [Fr . intensit du
son] [ng. loudness of sound] : Titreim genliinin stiiksiyle oranl
olan ses er kesi.
ses vtikselteci [es. t. odyoamplifikatr] [Al m. Lautverstrker] [Fr .
audioamplificateur] [log. audioamplifier] : it ilir sklkta sesleri
glendirmek iin kullanlan aygt.
sesgeirmez [Al m. Schallschut z] [Fr . insonoris] [ng. soundproof] :
Duvar l a n ve blmeleri ses sourucu zdeklerle kaplanar ak ses yalt
m salanm (yer ).
sesin snm hz [Al m. Schallabklingfaktor] [Fr . taux de dcroissance
du son] [ng. rate of decay of sound] : Sesin, zamanla dalga gen-
liindeki azalma hz. Desibel leinde deerlendirilir.
seslence [es. t. hoparlr] [Al m. Lautsprecher] [Fr . haut-parleur] [ng.
loudspeaker] : Ses sklklarmda bi r ykseltecim ktsna balanan
ve kiplemmi elekt r iksel titreimi, yeinlii deitirilebilir sese e
vir en aygt. ani. eslengi.
seslengl bak. seslence.
seslik [es. t. mikrofon] [Ah n . Mikrophon] [Fr ., ng. microphone] ;
Ses dalgalarm t it r ek dz akma dntren evirgi.
sesler [es. t. sonomtre] [Ahn. Schallmesser] [Fr . sonomtre] [hg.
sonometer] : Genelde sesle i l gi l i ller yapan, zel olarak ses sk
lklarm lmekte kullanlan aygt.
sesst alg [Al m. Ultraschalldetektor] [Fr . dtecteur ultrasonique]
[ng. ultrasonic detector] : Ku l a kl a ditlemeyen sesst titreimle-
159
sfr deerli
r i n varln alglamak, genliim ve sklm lmek iin kullanlan
aygt.
sesst bilgisi [es. t. ltrases] [Al m. Ultraschatlehre' ] [Fr . ultrasons]
[-Ing. Ult rasonics] : i n san kulann iit me snr olan yaklak 20
kHz ' l i k sklklarn stnde kalan ok t iz sesleri inceleyen bilgi kol u .
sesst sl etki [es. t . iiltrasesle stma] [Al m. Ultraschallwarment
wicklung] [Fr . action thermique utrasonique] [Ing. ultrasonic
thermal action] : Sesst dalgalarn bi r zdek iinde sourulma-
syla scaklk ykselmesi.
sesst skl [es. t. ltrases frekans] [Al m. berhrfrequenz] [Fr
frquence utrasonique] [Ing. ultrasonic frequency] : insan ku lagi-
nn iit me snn tesinde bu lu nan seslerin titreim sklklan.
sesst uzay a [es. t . ltrases uzay ebekesi] [Al m. Raumgitter durch
Ult raschall] [Fr . grille utrasonique d' espace] [Ing. ultrasonic space
grating] : Bi r or t am iinde sesst d ur an dalgalarn oluturduu
a. Bu a ile k krnm elde eddii gibi sesstnn deiik
or t amlar d aki hz llr.
sesst reteci [es. t. ltrases jeneratr] [Alm. Ultraschallgenerator]
[Fr . gnrateur utrasonique] [Ing. ultrasonic generator] : Sesst
titreimler reten aygt.
seyrek toprak eleri [es. t. nadir toprak elementleri] [Al m. seltene
Erden]-[Fr. terres rares] [Ing. rare earth lments] : Dtan i k i n ci
kabu kt aki eksicik says ile aynmlanan lant anyum i l e hafniyu m ara
s on drt met al e.
seyreltik zelti [es. t. mmted mahlul] [Al m. verdnnte Lsung] [Fr .
solution dilue] [Ing. dilute solution] : znm zdein zc
ye orannn dk olduu zelt i.
seyreltim [Alm. Verdnnung] [Fr ., Ing. dilution] : Bi r zeltiyi sey
retmek iin zgen katlmas.
scaklk [es. t. temperatr] [Al m. Wrmegrad] [Fr . temprature] [Ing.
temprature] : Bi r sllerle llen sl yeinlik.
sfr alan salm [Al m. Glhemission in einem feldfreien Raum] [Fr .
mission de champ zro] [Ing. zro field mission] : Srekli bi r
al'an blgesi ile evrilmi kzgn bi r ilet kenin slersel salm.
sfr izgisi [Alm. Nulllinie] [Fr . ligne zro] [Ing. zro line] : zdecik-
sel kuak sourumunun izge izgileri iinde oluan ve kuak iin
sfr ' izgisi saylabilen ince b i r boluk.
sfr deerli [es t. sfr valans] [Alm. Nullwertigkeit] [Fr . valence
nulle] [Ing. null valence] : Soy uunlarda olduu gibi d eksicik
sfr vuru 160
kabuu d olu olduu iin baka elerle birleme yaknl gster
meyen elerin deeri.
sfr vuru [es. t. sfr batman] [Al m. Schwebungsnull] [Fr . battement
zro] [ng. zero beat] : Titreken bir alcnn gelen imlem ile tam
mlanm d u r u mu na ayarland sklk.
sfr yntemi [Al m. Nullabgleichmethode], [Fr . mthode de zro] [Ing.
null method of measurement] : Diren lmede olduu gibi, dzen
lemelerin l gerecini sfrlayacak biimde yrtld lm.
sa [es. t. sia] [Al m. Kapazitt] [Fr . capacit] [Ing. capacity, capaci
tance] : Bi r ifletkenin yk sdnm olana; iletkenler ve yaltkan
lar dizgesinin er ki l bi r i mi bana sdrabildii yk tutar; bi r i mi
farad'dr.
sa tepkinlii [Alm. Kapazittsreaktanz]- [Fr . reactance de capacit]
[ng. capacity reactance] : Salnnd bi r evrime sokulan bi r sa
dan iler i gelen et kinin ohm olarak ls.
fia yk [Ailm. kapazitive Belastung] [Fr . charge capacitive] [ng.
capacitive load] : Akmn, ger ilimind en iler i srld bir dalgal
akm evrimindeki yk.
sa [es. t. kondansatr] [Al m. Kondensator] [Fr . capaciteur] [ng,
capacitor] : Hava ile ya da bi r iykl zdek ile ayrlm i ki met al
yapran oluturduu duruk elekt r ik er kesi bir ikt ir meye yarayan
bi r dzenek.
sk-er [es, t. plazma] [Al m. Plasma] [Fr., ng. plasma] : Seyreltik
uunlarda elekt r ik boahm olur ken lmlanr lde eksicik ve art
er oluan blge.
skm dalgas [Al m. Druckwelle] [Fr . onde de compression] [ng.
compressional wave] : Esnek or t amlar iinde oylum ve basn de
iimlerine yol aan boyuna dalga.
skm esneklii [es. t. skma elastisitesi] [Al m. Druckelastizitt]
[Fr . lasticit de compression] [ng. elasticity of compression] :
Bi r cismin basn et kisi altnda oylumca esneklik gstermesi.
skm gerginlii [Alm. Druckspannung] [Fr . tension de compression]
[ng, compressive stress] : Uyguland blgede bi r younluk deii
mi verecek biimde ynelmi, bi r i m yzeye etkiyen kuvvet .
sktra [es. t . kompresr] [Al m. Kompressor] [Fr . compresseur]
[ng. compressor] ; Bi r akkan ya da uunu sktrarak basnc
ykseltilmi olar ak veren aygt.
161
svler
sklk [es. t. frekans] [Ai m. Frequenz]{Vr. frquence] [ng. frequency]:
Titreen bi r dizgerk, bir dalgann saniyedeki titreim says; bi r i mi
her t z (Hz)' dir.
sklk deitirici [es. t . frekans deitiricisi] [Ai m. Frequenzwandler]
[Fr . changeur de frquence] .[ng. frequency changer] : Ald tit
reimlerin skttn deitirerek veren aygt.
sklk kiplenimi [es. t. frekans modlasyonu] [Ai m. Frequenzmoduta-
lion] [Fr . modulation de frquence] [ng. frequency modulation
(FM)] : Tayc dalgamn sildiinin baka b i r dalga klyla ve
bu skla u ygu n olar ak deiimlere uratlmas.
sklk koulu [es. t . frekans art] [Aim. Frequenzbeingung] [Fr .
condition de la frquence] [ng. frequency condition] : Bi r edim
ya da zdeciin belli b i r sEdlkta nnm salablmes koulu.
sklkIer [es. t . frekansmetre] ' [Ahn. Frequenzmesser] [Fr .
frquencemtre] [ng. frequencymeter] : Bi r elekt r iksel salngan
ya da bi r dalgal akmn sklm len aygt,
snrl [Alm. endlich] [Fr . fini] [Img. finite] ; Ter imler i says ver ilen
bi r N saysndan kk olan bi r kmenin bu nitelii.
sradeiim [es. t. komtasyon] [Al m. Kommutation] [Fr ., ng. com
mutation] : Bi r ilemde i k i enin deiikthge yol amadan bir bir
l er i n i n yer in i almas.
srt s rt a balanm [Al m. gegensinnig gepolte Schaltung] [Fr .
connexion dos dos] [ng. back-to-back connection] : Bi r eksicik
bor usunun st-eini tekinin alt-eine balama ya d a bunun
t er sini yapma.
sv [es. t. mayi] [Al m. Flssig, Flssigkeit] [Fr . liquida] [ng. liquid]:
zdegin su , ya gibi, bulunduu kabn biimini alan az skabilir
akkan h al i .
sv buzsul [es. t. mayi kristal] [Al m. flssiger Kristall] [Fr . cristal
liquide] [ng. liqui
!
crystl] : Bi r buzsul gibi ksal ynserlii ve
belir li dzende yaps olan sv.
sv hava [es/ t. mayi hava] [Alm. flssiges Luft] [Fr . air liquide]
[ng. liquid air] : -197C'ye dek soutulup sktrlarak svlatrl
m hava.
svler [es. t. areometre] [Alm. Dichtemesser] [Fr . aromtre] [ng.
areonteter] : Bi r svnn younluunu lerek karm yzdesini be
lir leyen ara.
syrra 162
syrra lAha. Abstreifen] [Fr . dpouillement] [t ag. St ripping] : 1
Gelen d emet in yalnz bi r parasnn dvndk ile etkileerek, kala
nn i l k doutuda gittii ar ekirdekler ile dvm. 2 Bi r me
t ald eki t or t u eksi d Mer i n i n , kimyasal ya da elekt r iksel yntemle ay
rlmas.
szm [es. t. ejzyon] [Al m. Ausgiessung] [Fr ., ng. effusion] : Basn
altndaki uunlarn kk gzeneklerden geii; zde koullarda
deiik uularm bal szm hzlan deiiktir.
simge [es. t . sembol] [Al m. Zeichen] [Fr . symbole] [ng. symbot] :
1 Bi r eyi ya da bi r ecii gsteren ksaltm; rnein C =
kar bon, Fe = d emir . 2
:
Deer, konu m, ilem, dorultu gibi n i ce
liklerd gsteren istee bal ya d a geleneksel i m.
simgelettim [es. t. notasyon] [Al m. Bezeichnung] [Fr ., ng. notation]:
Saylarn, nicelikler in ve baka varlklann simgelerle gsterimi ya
da byle simgeler in oluturduu dizge.
sis [Alm. Nebel] [Fr . brume, brouillard] [ng. mist] : I Nemli ha
vann yeterince soumasyla iindeki su uuunun yeryzne yakn
yerlerde youumu, 2 Bi r uun iindeki sv damlackllarndan
oluan aslt.
sis odas [Alm. wilsonsche Nebelkammer] [Fr . chambre de Wilson]
[ng. Wilson cloud Chamber] : inde andoygun su ve alkol
uuu bu lu nan ku t u ; kut ud an ecikalt ykl paracklar geerse
bu nlann yol l a n zerinde oluturduklar uun erleri uuk you
" umuna yol aarak, parack izler ini grnr d u r u ma get ir ir .
sislenim noktas [Al m. Trbepunkt] [Fr . point de nuage] [ng. cloud
point] : Bi r zeltinin iindeki kat liam ayrlmaya ya da buzsulla-
maya balad ve zeltinin sisli bi r grnm ald scaklk.
soubilim [es. t. kriyojenik] [Al m. Kryogenic] [Fr . cryognique] [ng.
[ng. cryognies] : ok dk scaklklarda gzlenen olaylar la ilgi
lenen dk scaklklar bilgisi.
souk alt-ek [es. t. souk katot] [Al m. kalte Kathode] [Fr . cathode
froide] [ng. cotd cathode] : Yzey ger iliminin ok yksek olmas
yznden olaan scaklkta eksicik salan ek.
sourgan [es. t. absorban] [Al m. einsaugend] [Fr . absorbant] [ng.
absorbent] : Svlan ya d a uunlar sourabne yeteneinde olan
(zdek).
sourganlk [es. t. absorplaycdtk] [Alm. Auf Saugfhigkeit] [Fr .
absorptivit] [ng. bsorptivity] \ Bi r yzeye vu r an nm er kesinin
yzeyce sourulan blnn pls.
163
sndrn!
sourum [es. t. absorpsiyon] [ALm. Aufsaugung, Absorption' ] [Fr ., Ing.
absorption] : 1 Bi r zdek baka bi r zdek iinde tutulmas.
2 Iyan er kenin bi r zdekten geerken baka bi r erkeye dn
en bi r bln yit ir mesi.
sourum izgesi [es. t. absorpsiyon spektrumu] [Aln. Absorptions
spektrum] [Fr . spectre d' absorption] [Ing. absorption spectrum] :
Seici sourgan bi r zdekten geen n bi r blnn sourumu
i l e oluan, karanlk izgili ya d a karanlk kuakl izge.
sourum kys [es. t. absorpsiyon kenar] [AIm. Absorptionskante]
[Fr . arte d' absorption] [Ing. absorption edge] : Bi r X-n izgesi-
n i n bir d en kesildii dalga boyu . Bu t u r izgenin resminde keskin b i r
ky grlr.
sourum kua [es. t. absorpsiyon band] [Aln. Absorptionsbande]
[Fr . bande d' absorption] [Ing. absorption bond] : Bi r sourum iz-
gesinde belir t ken karanlk bir kuak."
sourum yitimi [es. t. absorpsiyon kayb] [Al m. Schluckverlust] {Fr .
perte par absorption] [ng. absorption oss] : Bi r or t amd an geen
ya da bi r ortamn yzeyinden yansyan bi r er ke trnn bi r kesi
minin baka bi r erkeye dnerek' y i t i mi .
sourumler [es. t. absorpsiyometre] [Al m. Absorptiomesser] [Fr .
absorptiomtre] [Ing. absorptiometer] : Bel l i d alga .boylarnda
nm sourumundan yar ar lanar ak zdek deriimi len aygt.
soutkan [Alm. khlmittel] [Fr . rfrigrant] [Ing. rfrigrant] : Bi r
soutucudaki s evrimi ileminde kullanlan ve genellikle alak
scaklklarda hzla .uunlaan (sv),
solrsk ucayl [Alm. Hnkdrehend polarisiert] [Fr . polaris gauche]
[ing. *liftha.ndcd polarized] : Yayma dorultusu ile asal devi-
nirlii kar t ynl olan embersel ucayl (k).
son hz [Al m. Endgesckwindigkeit] [Fr . vitesse limite] [Ing. terminal
velocity] ; Havad a ya da sv iinde den- bi r nesneye et kiyen yer
ekimi kuvvet inin srtnme kuvvet ine eit olduunda eritii de
imez hz.
soyulmu ecik [Alm. electronenberabtes Atom] [Fr . atome dpou
ill d' lectrons, atome nuclaire] [Ing. stripped atom] : evre ek-
s i oMer i n i yitirmi ecik.
sndrm [es. t. amorti etme] [Alm. Lschung] [Fr . extinction] [Ing.
quenching] : Bi r algi bor usund aki elekt r iksel boalmn srp git
mesini nleme yntemi.
snm
164
snm [es. t. amortisman] [Al m. Dmpfung] [Fr . attnuation] [Ing.
damping] : 1Bi r salimmun ya da d alga devmininin genMinin
srekli azal. 2 Bi r d evinimin srt nme gibi bi r nedenle ya
valamas. 3 Bi r evrimdeki gcn ya da akm yitiinin desi-
bel olar ak ls.
snm arpan [es. t . amortisman faktr] [Alm. Dmpfungszahl] [Fr .
facteur d' attnuation] [Ing. damping factor] : Bi r salmmn ya d a
bi r dalgann genliinin, er ke yitii yznden urad snmn l
s olan deimez say.
snml dalga [Al m. gedmpfte Welle] [Fr . onde amortie] [Ing.
damped wave] : Ortamn sourganu yznden genlii zamanla
ya d a uzaklkla klerek giden d alga.
snml salnm [es. t . amorti titreim] [Ahn. gedmpft Schwingun
gen] [Fr . oscillation amortie] [ng. damped oscillation] : Ardk
dnemlerde genlii stel olar ak den ve bi r sre sonra sfra ine
r ek snen salimim.
snml t ar t a [Al m. gedmpfte Waage] [Fr . balance amortie] [ng.
damped balance] : Salnrnlam sndrecek 'dzenekle donanm tar
t a.
snmsz dalga [Al m. ungedmpfte Welle] [Fr . onde continue] [Ing.
continuous wave] : Ardk salnmlara genlike zde olan srekli
dalga kat ar .
snmsz salnm [es. t. devaml osilasyon] [Alm. ungedmpfte Sch
wingungen] [Fr . oscillation continue] [Ing. continuous oscillation]:
Genlii ve skl deimeyen dalgal akm ya da genlii d eime
den bit eviye sren salnm.
su edeeri [Fr . quivalent en eau] [ng. water quivalent] : Bi r
cismin sca edeer olduu su t u t a n ; saysal olar ak ktle ile z
gl s arpmna eit t ir .
su uuu [es. t. ' su buhar] [Alim. Wasserdampf] [Fr . vapeur d' eau]
[ng. water vapour] : Bi r svnn yet er li sl erke sourarak uun
d u r u mu na dnm.
sprm bak. t ar ama.
sp-m hz [Al m. Zeitablenkung] [Fr . vitesse d balayage] [ng.
sweep rate] : Eksicik nlan bor usunda, eksicik d emet inin hl-
danr brgy t ar ama hz.
165
srt nm
sr-git devinim [es. t . devridaimi [Alm. laufende Bewegung] [Fr .
mouvement perptuel] [ng. perpetual motion] : Br kez 'balaynca
beslenmese d e durmakszn srecek bi r ilerge d evinimi.
sr-git hal kuram [Alm. stationre Zustandtheorie] [Fr . thorie d' tat
stationnaire] [t ng. steady-state theory] : Evr enin kararl olduu,
zdein srekli deitii ve elerin yldzlarda olutuu varsaym
n bild ir en evr enbilim kuram.
sre [es. t. proses] [Al m. Protez] [Fr . processus] [ng. process] :
Bel l i bi r sonuca gtren ilem basamaklar d izisi.
srede bak. ezaman.
srekli dalga bak. snmsz dalga.
srekli izge [es. t. devaml spektrum] [Al m. kontinuierliches Spekt
rum] [Fr. spectre continu] [ng. continuous spectrum] : Grnen
ya d a grnmeyen akmmuknatssal mrnilar izgesi; akkor halind e
katlarn, svlarn ve yksek basntaki tunlarm ver d ikler i yed i
r en kl i kesiksiz kuak.
srekli mknats [es. t. devaml mknats] [Alm. Dauermagnet] [Fr .
aimant permanent] [ng. permanent magnet] : Bi r kez mknatsla
nnca, bu mteHoni kor u yan elik alam.
srekli ortam bale. srem.
srekli salnm bak. snmsz salnm.
srekli uun [es. t. ideal gaz] [Al m. Permanentgas] [FT. gaz perma
nent] [ng. permanent gas] : Dnl scaklnn stnde svla-
t nlamaz evrede bu lu nan uun.
sreksiz izge [es. t . kesildi spektrum] [Al m. diskontinuierliches
Spektrum] [Fr . spectre discontinu] [ng. discontinuous spectrum]:
Ay n dalga boylar iin ayrk izgilerden dluan izge.
sreksizlik [es. t. devamszlk] [Ahn. Unstetigkeit] [Fr . discontinuit]
[ng. discontinuity] : zdekte ya da bi r ilevde srekli olmama
zellii.
srem [es. t. kontinuum] [Alm. kontinuum] [Fr ., ng. continuum] : Do
1
-
adaki btn nesnelerin iinde yer ald srekli uzay-zaman ort am.
srgl diren [es. t . reosta] [Al m. Regelwiderstand] [Fr . rsistance
rglable] ' [ng. rheostat] : Bi r evrimdeki akm diizenflemeye yara
, yan deiken diren.
srtnm [Alm. Reibung] [Fr ., ng. friction] : Bi r yzeyin baka bi r
yzey zerinde devinebihnesi iin yenilmesi gereken diren.
srtnm as
166
srtnm as [Alm. Reibungswinkel] [Fr . angle de frottement] [tng.
angle of friction] : Bi r eik dzlem zerinde kayabilen bi r cis
mi n t am kaymaya balad eim as. Bu ann teetlii (t anjant )
srtnm arpanna eit t ir .
srtnm arpan [Al m. Reibungskoeffizient] [Fr . coefficient de frot
tement] [ng. coefficient of friction] : Bi r cismi bi r yzey zerinde
devinime geirmek iin ger ekli kuvvetin, yzeye d i k t ep ki kuvvet ine
oran.
srtnmle elektriklenme [Al m. Reibungselektrizitt] [Fr . lectrisation
par frottement] [ng. frictional electricity] : ki deiik yaltka
nm bir bir ine sm'tlmesiyle yaltkanlar rerinde kart* i ml i ykler
oluturma.
srtnml ldama [Alm. Tribolumineszenz] [Fr ., ng. tribotumines-
cence] : Kam ekeri gibi k i mi buzsullar ezildiinde gzlenen l
dama.
src kuvvet [es. t. muharrik kuvvet] [Al m. treibendes Kraft] [Fr .
force de commande] [ng. driving / orce] : Bi r nesneyi ya d a bi r
dizgeyi d evind ir mek iin kullanlan 'kuvvet.
sruklenim [Alm. Angetrieben] [Fr . drive] [ng. drag] : Bi r nesne ile
adal bi r akkan, bal d evinim iinde bulunduunda nesnenin
devinime kar gsterdii d ir enim.
srlen devinim [Alm. erzwingene Bewung] [Fr . mouvement comman
d] [ng. driven motion] : Uygulanan bi r kuvvet et kisiyle salanan
d evinim, ani. zorla salnm, zorla devinim.
srlme akm [es. t . deplasman akm] [Alm. Verschiebungsstrm]
[Fr . courant de dplacement] [ng. displacement current] : Bi r i-
ykl zdeim iinde, dalgal bi r elekt r iksel alam et kisi alt md a olu
an akma edeer yk kaymalar.
szge [es. t. filtre] [Al m. Filter, Seiher] [Fr . filtre] [ng. filter] :
1 Bi r karmdan istemmieyem birleenleri ayran gere. 2 Sk
l, bel i r l i bi r sklk kuanda bulunan akmlar geirmek iin
dzenlemi elekt r iksel a.
szm [es. t. filtrasyon] [Al m. Filtern] [Fr ., mg. filtration] : Bi r
kanmn istenilmeyen birleenlerini ayrma ilemi.
sznt [es. t . filtrat] [Alm. Filtrat] [Fr . filtrat] [ng. filtrate] : Sz
lerek' iimdeki katlara aynllm d u r u sv.
T
taban [es. t. baz] [Akn . Grundflche, Base] [Fr ., ng. base] : 1 Ba
lang ya da temel saylan yer ya da nesne. 2 Tr ansist or u n sagc
ile toplacn ayran kesimi.
taban hali [Al m. Grundzustand' ] [Fr . tat fondamental] [ng. ground
state] : Bi r eciin en dk er keli, yani en kararl d u r u mu .
taban saym [es. t. fon] [Akn. Hintergrund] [Fr . fond] [ng.
background] : Bi r saya algcma, incelenen bi r metkin kaynak
dndan gelen asalak nlarn yol at saymalar.
takm vkleci [es. t. batarya arjr] [Al m. Batterieladegert] [Fr .
chargeur d' accumulateur] [t ng. battery charger] -, Genellikle dalga
l akm dz akma evirerek, bi r bir ike gzesi takmn y kle
yen aygt.
tam akkan [es. t. mkemmel seyyal] [Alm. ideale Flssigkeit] [Fr .
fluide parfait] [t ng. perfect fluid] : Biim deitirmeye kar diren
meyen, sktrlamaz, i srtnmesiz, dzgn younluklu akkan.
tam nlayc [es. t. siyah cisim] [Al m. schwarzer Strahler] [Fr . radia
teur complet] [t ng. complte radiator] : bak. kara cisim.
tam sv [es. t. mkemmel mayi] [Al m. vollkommene Flssigkeit]
[Fr . liquide parfait] [t ng. perfect liquid] : bak. tam akkan.
tam uun [es. t. mkemmel gaz] [Al m. ideales Gas] [Fr . gaz parfait]
[t ng. perfect gas] : Uun yasalarna t am olar ak u yan zdek.
tam yansma [Am. totale Reflexion] [Fr . rflexion totale] [ng. rofai
reflection] : In i k i deiik ortamn ar a kesit ind e tmyle yans
mas.
tarama [Alm. Abtastung] [Fr . balayage] [t ng. scanning] : Televizyon
da yaynlanmak zere oluturulan bi r grnty ince bi r k de
met i e sprerek, bi r akmmknatssal dalgay kipleyecek resme
uygun kalemler elde etme.
tasarm [es. t. proje] [Al m. Entwurf] [Fr . dessin] [ng. design] :
Bi r ilergenim ya da bir aygtn yapsn belir gin izgileriyle tasar
lama.
taslam bak. rnek.
tanm akm [es. t. konveksiyon akm] [Al m. Konvektionstrom] [Fr .
courant de convection] [ng. convection current] : 1 Ykl par
acklarm devimimi ile Muan elekt r ik yk ak. 2 Deiik scak
lkt aki yerler arasnda akkan zdek dolamm i l e s aktarm.
tayc akm
168
tayc akm [es. t. kuran portr] [Ai m. Triigerstrom] [Fr . courant
porteur] [i n g. carrier current] : Bi r i l et i m yolunun taura sa
sn art rmak iin, tanacak sklkta akm i l e kiplenen, daha yk
sek sklkta dalgal akm. Bi r i l et i m ycu deiik skhkt a birok
tayc akm bir d en kaldrabilir.
tayc dalga [Aim. Trgerweile] [Fr . onde porteuse] [Ing. carrier
wave] : Telsiz ver icisinin yaynlad deimez genlik ve sklkta
akmmuknatissal nmlar. Tayc dalgann, akma dntrlm
ses dalgalar ille ki p l en i mi , ver icid en alcya bi r imlem i l et i mi salar.
t edirgi [es. t. pertrbasyon] [Ai m. Perturbation] [Fr ., ng. perturba
tion] : itki incil nemdeki et kenlerin, bi r i n ci l grngde oluturduu
deiiklikleri hesaba kat ar ak olay tm' olar ak betimleme.
teet [es. t. mmas] [Aim. berhrungslinie] [Fr . tangente] [ng.
tangent] : Bi r erinin bi r noktasndan erilik yarapna dile izilen
doru.
tek-ift ekirdekler [Ai m. ungerade-gerade Keme]-[Fr. noyaux impairs
-pairs] [ng. odd-even nuclei] : Tek sayda nelcik ile ift sayda
hncktan oluan ekirdekler.
tek-deiimli {Ai m. einfachrei] [Fr ., ng. univariant] : Bi r t ek er kin
l i k derecesi olan (yap).
tek eksenli bu zsu l [es. t. bir eksenli kristal] [Atim. einachsiger Kristali]
[Fr . cristal uniaxe] {ng. uniaxial crystal] : Bi r tek ynsemezlik
dorultusu bu lu nan yn ser bu zsu l.
tek elem [es. t. tek parit] [Ai m. ungerade Paritat] [Fr . parit
< impaire] [ng. odd parity] : Uzay yerlemJeri yanstldnda dalga
ilevinin i m deitirdii bakm biimi.
tek evr eli [es. t. tek fazl]. [Ai m. einphase] [Fr . monophas] [ng.
single phase] : Bi r evrimde tek ve bamsz bi r dalgal akm
bulunmas.
tek-zekli [Ai m. stigmatisch] [Fr. stigmatique] [ng. stigmatic] : z
de zekli; tek bi r nokt aya yaknsayan.
t ek-r enkli k [es. t . monokromatik k] [Ai m. einwelliges Licht]
[Fr. lumire monochromatique] [ng. monochromatic light] ; zde
sklkta ya d a hemen hemen zde sklkta titreimlerden oluan
. k.
t ek-r enkli szge [es. t. monokromatik filtre] [Ai m. einwetiges
Strahtenfilter] [Fr . filtre monochromatique] [ng. monochromatic
169
tektrel
filter] : Bi r tak dalga boyu nu ya d a ok dar dalga boyl a n kuan
geiren k szgeci.
tek-tek ekirdekler [Al m. u-u Kerne} [Fr . noyaux impairs-impairs]
[Ing. odd-odd nuclei] : Tek sayda nelcfc ile tek sayda hnciktan
oluan ekirdekler.
tek ucay [es. t. tek kutup] [Al m. MonopoH] [Fr ., ng. monopole] :
Elekt r iksel ya da mknatssal alan izgileriiin toplandklar ya da
kaynakland t klan varsaylan nokt a,
tek-ynl akm [Alm. Strom gleichbleibender Richtung] [Fr . courant
sens unique] [Ing. unidirectional current] : Tu t a n deimez olma
sa da hep bi r ynde akan akm.
tekbiim [es. t. mtecanis] [Ahn. gleichbleibend, einheitlich] [Fr .
uniforme] [ng. uniform] : Biimi, nit el ve nicel zellikleri her y e
rinde zde olan.
tekbiimli hzlamm [es. t. dzgn hzlanma] [Al m. gleichfrmige
Beschleunigung] [Fr . acclration uniforme] [Ing. uniform accelera
tion] : Hizan bar zaman bir imind e eit t ut ar d a art t d evinim;
deimez ivmeli d evinim.
tekdeerli [es. t. monovalan] [Al m. einwertig] [Fr ., ng. monovalent]:
Bi r tek bir leme deeri olan (oeeik ya da eciksel k meler ).
tekdze [es. t . monoton] [Al m. eintnig] [Fr . monotone] [ng. mono
tonous] : 1 Grnm ve yapca bi r deiiklik gstermeyen. 2
Hop ayn skkta devinen (salnga).
tekil buzsul [es. t . tek kristal] [Al m. Einkristall] [Fr . monocristal]
[ng. single crystal] : Temel gzeleri u yu ml u bi r tek para olar ak
oluturulmu bu zsu l.
tekil hal [Fr . tat singulet] [ng. singlet state] : Topilam fr n l nicem
says sfr olan yap.
tekiz [es.- t . monomer] [Al m. Monomere] [Fr . monomere] [ng.
monomer] : ouz zdecik oluumunda i l k basamakt a elde edilen
yaln zdecik.
tekses [es. t. monoton] [Al m. Monoton] [Fr . monotone] [ng.
monotonous] : Tek sklkl yaln ses t it reimi.
tektrel [es. t. mtecanis] [Al m. homogen] [Fr . homogne] [Ing.
homogeneous] : 1 Yaps ve zellikleri her yer ind e zde olan
(zdek). 2 Ayn dereceli ya da ayn boyu t lu olan.
tektrel akkan 170
tektrel akkan [es. t. mtecanis may] [Al m. homogene Flssigkeit]
[Fr . fluide homogne] [ng. homogeneous fluid] : Her noktasn
d aki zellikleri zde olan akkan.
tektrel denge [es. t. mtecanis denge] [Alm. homogenes Gleichge
wicht] [Fr . quilibre homogne] [ng. homogeneous equilibrium] :
Bi r evr eli tektrel b i r 'dizgenin dengesi.
tektrel dizge [es. t. homojen sistem] [Alan, gleichfrmiges System]
[Fr . systme homogne] [ng. homogeneous system] : bak. trde
dizge.
tektrel sl tepkileirrik [Al m. gleichfrmiges thermischer Reaktor]
[Fr . racteur thermique homogne] [ng. ^ homogeneous thermal
reactor] : ekirdek blnmnn sl lmciklarla oluturulduu
tektrel gvdeli teplrileimlifc.
tektrel nm [es. t : homojen radyasyon] [Alm. homogene Strah
lung] [Fr . rayonnement homogne] [ng. homogeneous radiation]:
Dar bi r sklk kuandan ya da zde er keli zde paracklardan
oluan nm.
tektrel X-nlan [es. t. monokromatik rntgen nlan] [Al m.
einwelliges Rntgenstrahlen] [Fr . rayons X monochromatiques] [ng.
homogeneous X-rays] : Tek sklkl ya da d ar bi r sklk kua olu
t u r an X-nIan.
telapraz [es. t. retikl] [Al m. Fadenkreuz] [Fr . rticule] [ng.
reticle] \ Uzgzler, minigzler gibi fcsal aygtlarn odana yer
letirilen, saydam bi r yapr ak zerine izilmi, aygtn gr alannda
konu m belirlemeye yar ayan izgiler.
telsiz dalgas [es. t. radyo dalgas] [Al m. Funkwelle] [Fr . emde de
radio\ [l og. radio wave] : Telsiz iletiiminde ve r ad yo yaynlarn
d a kullanlan, sesle ki p i em leb i l i r akmmknatssal dalga.
telsiz sklklar ykseltecl [es. t. radyo frekansl amplifikatr] [Al m.
Hochfrequenzverstrker] [Fr . amplificateur de radiofrquence] [ng.
radio-frequency amplifier] : Rad yo sklndaki elekt r iksel titreim
l er i glendiren aygt.
temel birimler [Al m. Grundeinheit] [Fr . units fondamentales] [ng.
fundamental units] : bak. saltk birimler,
temel kipler [Al m. Grundschwingung] [Fr . modes fondamentales de
vibration] [ng. fundamental modes of vibration] ; Titreebilen bir
nesnenin esneklik ve eylemsizlik zellikleriyle belir lenen sklktaki
ztitreimleri,
171
ters bakm
temel paracklar [Alm. Elementarteilchen] [Fr . particules lmen
taires] [Ing. elementary particles] : zdei oluturan ekirdekalt
t emel yap t alan.
temel sklk [Al m. Grundfrequenz] [Fr . frquence, normale] [Ing.
fundamental frequency] : 1 ok skhkl dalgal akmlardan olu
an bi r kanmm en dk sklkta olan. 2 Ses reten bi r tit-
rekenin verebildii en alak sklktaki ses.
temel yk [es. t . elektron yk] [Alm. Elementarladung] [Fr . charge
lectronique (charge lmentaire)] [Ing. electronic charge] : Doada
llebilen en kk yk; elekt r ik ycelerinin doal t emel bi r i mi ,
ani. eksicik yk.
tepe [es. t. zirve] [Al m. Spitze] [Fr . apex] [Ing. peak] : Bi r dalgaH
.akmda ulalan en yksek deer,
tepe gerilimi [es. t . potansiyel zirvesi] [Al m. Hchstspannung] [Fr .
voltage maximum] [Ing. maximum voltage] : Bi r dalgal akmda
ger ilimin ya da akmn ulat en yksek deer.
tepkileim [es. t. reaksiyon] [Al m. Reaktion] [Fr . raction] [Ing.
reaction] : erlerin, zdecik ya da eoilclerin etkileimleri sonu
cu baka er, zdecik ya da ecikler olumas.
tepkilelmlik [es. t . reaktr] [Al m. Reaktor, Atomofen] [Fr . racteur]
[Ing. reactor] : ekirdeksel paralanmalar sonucu ortaya kan er
keyi, sl erke olar ak kullanma sokan aygt. atl. ekirdeksel form.
tepkileimlik dizgesinin dnl hali [Ahn. kritischer zustand des
Reaktorsystem] [Fr . tat critique du systme de racteur] [Ing.
critical St at e of reactor system] : Tepkileimlikte sourum ve sa-
ilm yolu ile yit en sayda lncn yeniden retildii d u r u m.
tepkin ortam [es. t. reaktif ortam] [Al m. reaktives Medium] [Fr.
milieu ractif] [Ing. reactive medium] : Bel i r l i b i r sklkta srl
d zaman u yu mcu l d algalar yerine stel dalgalar oluturan or t am.
tepkinlik [es. t. reaktans] [Al m. Blindwiderstand] [Fr . ractance] [Ing.
reactance] : Bi r akm evriminde bulunan irkilt e, sa ya d a her
i ki si n i n bir d en akmn deiimine kar oluturduklar t ep ki.
terimlendirme [es. t . nomenklatr] [Alm. Namenverzeichnis] [Fr ., Ing.
nomenclature] : Bi r bi l i m dal ya da uygulaymda kullanlan t erim
l er i dzenleme.
ters bakm [es. t . asimetri] [Alm. Asymmetrie] [Fr . antisymtrie]
[Ing. antisymmetry] : ki ya d a daha ok enin konu m ve biim
ters dizilrndaatslk
172
bakmndan bi r eksene ya da bi r nokt aya gre yer lend er inin t er s
i ml i eitlii.
ters di2nmknatshk [es. t, diyamanyetizm] [Alm.- Diamagnetismus' ]
[Fr . diamagntique] [ng, diatnagnetic] : Bi r mknat s yaklatrhnca
it ilen bi r zdein zellii; bu gibi zdeklerin ruknatssal geirgen
lii l' d en kktr.
ters lelektrik etki [es. t . ters fotoelektrik olay] [Al m. inverser
photoelektrischer Effekt] [Fr . effet photolectrique inverse] [Ing.
inverse photoelectric effect] : Bi r zdein eksicikler le dvm so
nu cu lcfc salm.
ters yol ilkesi [Al m. Behnumkehrprinzip] [Fr . principe de parcours
rversible] [Ing. path-reversdl prnciple] : Bi r dizgeden bel i r l i b i r
yol boyunca geen b i r nm ters ynde gniderilnce ayn yol u t ut a
cam, bylece b i r nokt a ile gerek grintsmm ilevlerinim de
itirilebileceini belir t en i l ke.
tersinir '[es. (t- r&versibl] [Al m. umkehrbar] [Fr . rversible] [mg.
reversible] : Ta m 'ters dorutttuda da geliebilen ya d a ileyebilen.
tersinir ilerge [es. t . tersinir makine] [Alm. umkehrbare Maschine]
[Fr . machine rversible] [ng. reversible engine] ; Car not evrimi
gi bi her am dengede olan ve t am t ers dorultuda ileyebilen em b
yk et kinlikt e sl ilerge.
tersinir s re [Al m. umkehrbarer Vorgang] [Fr . processus rversible]
[ng. reversible process] : Her evresinde dengede olan ve t a m t ers
dorultuda aleyebiiem sl ileysel ve ku r amsal oluum.
tersinir tepkileim [es. t. tersinir reaksiyon] [Al m. umkehrbarer Reak
tion] [Fr . raction rversible] [ng. reversible reaction] : Uygun
koullarda i k i ynde de ileyebilen tepkileim.
tersinmez [Al m. unumkehrbar] [Fr . irrversible] [ng. irreversible] :
Ter sinir olmayan,
t ka [es. t . vana, supap] [Al m. Rhre, Ventil] [Fr . leve de soupape]
[ng. vlve] : Genellikle b i r bor u iime ya da bi r elekt r ik evrimine
yerletirilen ve bi r geiti denetlemeye yarayan gere,
tkama kangal [es. t. ok bobini] [Alm. Drosselpute] [Fr . bobine de
protection, bobine de ractance] [Ing. choke coil] : Dir encinin dk
olmasna kar n dalgal akm elisi yksek olan bi r akm kangal,
t n [es. t . tannaniyet] [Al m. Klang] [Fr . timbre] [ng. timber, quality]:
Bi r d s mi n titreiminden kan sesi, baka nicelikt eki bi r zdein
ayn ykseklikteki sesinden ayran zellik.
173
tJtreim-dnme izgesi
tpkizer [es. t. pantograf] [Mm. Pantograph] [Fr ,, ng. pantographe]:
izenMerin bytlm ya da kltlm aynsn izen aygt.
tikel [es. t . ksmi] [Aim. teilweise] [Fr . partiel] [ng. partial] : Bi r
tmn bi r paras ile i l gi l i .
tikel basm [es. t. ksmi basn] [Aln. Partialdruck] [Fr . pression
partielle] [ng. partiat pressure] : Bi r karm oluturan uunlar
d an her bi r i n i n , t m oylu mu tek balarna doldurduklar zaman
k i basnlar. Top lam basn, karm oluturan uunlarn t i kel
basnlar toplamna eit t ir .
tikel boum [es. t. ksmi dm] [Ai m. teiliges Knotenpunkt] [Fr .
noeud partiel] [i n g. partial node] : Bi r duraan dalgann genhinin
t am d lar ak sfra dmedii 'boum blgesi.
tikel boluk [Ai m. Vorvakuum] [Fr . vide partiel] [ng. partial
vacuum] : Basnc d evreden dk olan oylu m.
tikel damtun [es. t. ksmi damtma] [Ai m. teilweise Distillation] [ F T .
distillation fractionne] [Ing. fractional distillation] : Kaynama nok
t alar deiik svlardan oluan bi r karm uunlatrarak deiik
birleenlerini ayrma ilemi, ani. ,aync damtm.
tikel tretik denklem [es. t . ksmi diferansiyel denklem] [Aim.
partielle Differentialgleichung] [Fr . quation aux drives partielles]
[Ing. partial differential equation] : Bir d en fazla bamsz dei-
kerin bi r ilevini ve b u ilevin k i m i ardk t i kel trevlerini kap
sayan d enklem.
titrercik [es. t. fonon] [Aim. Phonon] [Fr., ng. phonon] : Ses er kesi
nicemini gsterdii varsaylan parack.
titreim* [es. t. vibrasyon] [Aim. Schwingung] [Fr ., ng. vibration] :
Esnek bi r zdem ya da dalgalanan bi r ortamn denge d ur umund an
ayrlp bralalmasyla balayan yinelemeli d evinim.
titreim zmlemesi [es. t. titreim analizi] [Aim. Schwingungsanaly
se] [Fr . analyse de vibration] ' [ng. vibrational analysis] : zdecik-
sel dzgeyi kuaklara ayrarak, her kuaa bi r ift titreknsel n i
cem says ver me ve b u saylan tm kuaklar iin bu lma ilemi.
titreim-dnme izgesi [es. t. titreint-donme spektrum] [Ai m. Schwin-
gung-Rotations Spektrum] [Fr . spectre de vibration-rotation] [ng.
vibration-rotation spectrum] : zdeoik ii titreim ve dnme d u
rumdan aras geilerden kaynaklanan Iczlalt . blgede gzle,
nen zdeciksel izge.
titreim dzlemi
174
titreim dzlemi [Alm. Schwingungsebene] [Fr . plan de vibration]
[Ing. plane of vibration] ; Ikt a ve teki akmmknatssal dalgalar
d a elekt r iksel t it r eim ynlecinim iinde bulunduu, caylanrn dz
lemine d ik dzlem.
titreim nicem saylan [es. t . titreim kuantum sayari] [Al m.
Shhwingungsquantenzaht] [Fr . nombres quantiques de vibration]
[ng. vibiational quantum numbers] : Bi r zdecik eoiklerinin or
t alama kon u ml a n yresindeki titreim dzeyleri ya d a bunlar t u
t an er ke deerleri i l e i l gi l i nicem saylan.
titreim zgl ss [Alm. Schwingungs specifisches Wrme] [Fr .
chaleur spcifique de vibration] [ng. vibrationl specific heat] :
Bi r zdein zgl ssnn, zdeciklerimin i titreim erkelerine d
en pay.
titreimgzler bak. salnmgzler.
titreimli niiniakimler [es. t. titreimli galvanometre] [Al m. schwin
gungs Galvanometer] [Fr . galvanomtre systme vibrateur] [Ing.
vabration gatvanometer] : Dalgal akm lmlerinde kullanlan, de
vinen paras uygulanan dalgal akmn skl ile titreen miniokm-
ler.
tltreimler [es. t . vibrometre] [Ing. Vibrometer] [Fr . vibromtre]
[Ing. vibrometer] : Titreen bi r nesnenin yerdeiimini, hzn ve
ivmesini len aygt.
titreken [Alm. Zerhacker] [Fr . vibreur] [Ing. vibrator] : 1 Bi r dz
akm dzgn aralklarla keserek ya da ters evirerek dalgal akm
retmeye yar ayan ar a. 2" Dzgn aralklarla titreimler yayan
ar a.
titreki ftak. salmga.
tizlik [Al m. Tonhhe] [Fr . hauteur] [Ing. pitch] : Sesin titreim sk
l itte llen incelik, kalnlk nitelii,
topar bak. yuvar.
toparlanma [Alm. Erholung] [Fr . rcupration] [Ing. recovery] : Bi r
dizgenin zerindeki d et kiler in kalkmasyla balangtaki d u r u ma
dnmesi.
topla [es. t. kollektr] [Ahn. Kollektor] [Fr . collecteur] [Ing.
collector] : Tr ansist or d a, yk tayclarn aratan aynld ek.
. toplanrlk [Al m. Additivitt] [Fr . additivt] [Ing. additivity] : Tmn
saysal bi r zelliimin, bu tm oluturan paralarn zellikleri top
lamna eit olmas.
175
trde nm
toplam [Alm. Vereinigung' ] IFr ., ng. association] : Tekizler in eklen
mesiyle ouz birleiklerin oluumu,
topluluk bak. ylm,
toz mekesi [Al m. Pulverbd] [Fr . cristallogramme poussire de
cristal] [ng. powder pattern] : Bu zsu l olmayan ya da ince toz du
r umuna get ir ilen buzsul zdeklerin ver d ikler i krnm rnei.
tutar bak. nicelik.
tutarlk [Al m. Vert' dglichkeit] [Fr . consistance' ] [ng. consistency] : Bi r
doabilimsel niceliin deiik belir lemeler i arasndaki u yu mu n nit el
. deerflendirmesi.
tuzak [Alm. Abscheider] [Fr . trappe] [ng. trap] : 1 Bi r alcdaki
istenmeyen imlemler i eleyen ya da yok eden sourum szgeci.
2 Boluk oluturan emmelerde, yayman ya ya da cva uuk
larn soutup youturarak t u t an dzenek.
tmlev [es. t. tamami, integral] [Al m. Integral] [Fr . intgrale] [ng.
integral] : Bi r ilevin, bal olduu d eikeler in kk deiimleri
iin ald deerin, deiim aralklar ile arpmlar toplamnn son
suz kk deiim aral iin vard erey.
tmlevleme [es. t. integralini alma] [Al m. Integration] [Fr . intgra
tion] [ng. integration] : Bi r ilevin ttmlevini hesaplama ilemi.
tmlevlenen [es. t. integrali alnan] [Alm. integrierend] [Fr . intgrant]
[ng. integrand] : Tmlevi hesaplanan ilev.
tmlevleyici evrim [Al m. integrierende Schaltung] [Fr . circuit intg
rant] [ng. integrating circuit] : Ger ilim ya da akm kts, ger ilim
ya da akm gir d isinin zaman tmlevine eit olan evrim.
tmsek ayna [es. t. muhaddep ayna, konveks ayna] [Al m. Konvexspie
gel] [Fr . miroir convexe] [ng. convex mirror] : Yanst c yzeyi
tmsek olan dbkey ayna. ani. dbkey ayna.
tmsek mercek [es. t . muhaddep adese] [Al m. Brennglas, Sammel
linse] [Fr . lentille convexe] [ng. convex lens] : Geirdii k n
larn ana eksene doru toplayan, ortas evresinden daha kaln mer
cek, ani. yaknsak mercek.
trde bale. tektrel.
trde akkan bak. tektrel akkan.
trde denge bak. tektrel denge.
trde nm bak. tektrel nm.
tre t ik
176
tretik [es. t. diferansiyel] [Aim. differential] [Fr . diffrentiel]
[ng. differential] : Trevsel hesapta, bi r ilevden belirli ku r allar
uyarnca tretilen baka bi r ilev.
tretik denklem [es. t. diferansiyel denklem] [Ai m. Differentialgteich-
ung] [Fr . quation diffrentielle] [ng. differential equation] : Bi r
bamsz deikeni, bu bamsz deikenin b i r ilevini ve b u i
levin bamsz deikene gre ardk trevlerini kapsayan denklem.
tretilmi b i r i m [Ai m. abgeleitete Einheit] [Fr . unit drive] [ng.
derived unit] : Temel bir imler d en, doabilimsel yasalar a dayanan
tanmflar uyarnca tretilen bi r i m.
trerim [Aim. Ableittng] [Fr . drivation] [ng. derivation] : 1 Bir
ilevin trevini alma. 2 Bir t akm varsaymlardan yola kar ak
doabilimsel bi r yazm gelitirme.
trev [es. t. mtak] [Ai m. Drivt] [Fr . driv] [ng. derivative] :
Bi r ilevin deiiminin, bal olduu deikenin deiimine oran
nn, deiim aral sfra giderken vard erey.
U
ucay [es. t. kutup] [Ai m. Pol] [Fr . ple] [ng. pole] : 1 Bi r mk
natsn, mknatslnn topland ularn her bi r i . 2 Bi r elekt
r i ksel gzenin eklerinin, yani da er ke veren ularnn her bi r i .
ucaylanm [es. t. kutuplanma] [Akn . Polarisation] [Fr . polarisation]
[ng. polarization] : 1 Doal m, titreimleri -bir dzlem iinde
olan a evrilmesi. 2 Bi r zdeciin art ve eksi yk zeklerimin
ayralma sreci. 3 Bi r gzenin eklerinde uun b i r i k i mi yzn
den ger ilim tutarnn ve akmm dmesi.
ucaylanm as [es. t . kutuplanma as] [Ai m. Polarisationswinkel]
[Fr . angle de polarisation] [ng. angle of polarization] : yukl
bi r or t am yzeyinden m tmyle ucaylanmis olar ak yansmas
iin gerekli geli as.
ucaylanm dzlemi [es. t. kutuplanma dzlemi] [Ai m. Schwingungse
bene] [Fr . plan de polarisation] [ng. plane of polarization] : Doru
sal ucayll k dalgasnn, elekt r iksel ynleci dorultusuna 'dik olan
bakm dzlemi.
ucaylanm erkili [es. t. kutuplanma gerilimi] [Alm. Polarisationsspan
nung] [Fr . potentiel de polarisation] [ng. polarization potential] :
erzksel srelerle oluan ve olaym gelimesi ile byyen kar
yk-srem ku vvet : Ucaylanmm gerilimli tutar.
177
uuk
ucaylayc [es. t. polarizr] [Alm. Polarisator] [Fr . polariseur] [ng.
polarizer] : Grnr doal ucaylamakt a kullanlan Ni col bi-
ii ya d a yoru'k ucaylama yapra gibi aygnlara ver ilen ad .
ucayh k [es. t. kutuplanm Ak] {Al m. polarisiertes Licht] [Fr .
lumire polarise] [ng. polarized light] : Titreimleri yalnz bi r
dzlem ikide kalan k.
ucayler [es. t. polarimetre] [Alm. Polarimeter] [Fr . polarimtre]
[ng. Polarimeter] : In ucaylk dorultusunu' etkileyen, zdek-
tlerin, ucaylanrn asn ne t u t ar d a dndrdn lmeye yar ayan
aygt.
, ucaylm [es. t. polarimetri] [Alm. Polarimetrie] [Fr . Polarimetrie]
[ng. polarimetry] : Ucayl n ie kart olaylarn incelenmesi.
ucaysal zdecik [es. t . kutupsal molekl] [Aka. polares Molekl] [FT.
molcule .polaire] [ng. polar molecule] : Elekt r iksel yk dalm,
:sreen bi r elekt r iksel iftucay oluturan zdecik.
ucaysal yerlemler [es. t . kutupsal koordinatlar] [Al m. Polarkoordine-
ien] [Fr . coordonnes polaires] [t ng. polar coordinates] : Bi r dz
lemde ya da uzayda bulunan bi r noktann konu mu nu , b u yer i n yn-
lecine uygun seilmi i k i a i l e belirleyen, yer lem atks.
ucaysal yzerim [es. t. polar adsorpsiyon] [Al m. polare Adsorption]
[Fr . adsorption polaire] [ng. polar adsorption] : Elekt r ike eit
olmayan t u t ar d a erlerin yzermesi
ucayszlamm [es. t. depolarizasyon] [Al m. Depolarisation] [Fr . dpo
larisation] [ng. depolarization] : Bi r Vol t a gzesini, ters yk-sren
kuvvet kayna d ur umuna getirerek, ucaylammn nlenmesi yo
lu yla gzenin korunmas.
u rn (Al m. Endprodukt, Fertigerzeugnis] [Fr . produit terminal]
[ng. end product] ; Imetkin bi r d izinin ardk bozunumlar ile
ulalan kar ar l ekirdek; byle bi r d i z i n i n son t er i mi .
uarlk [Alm. Flchtigkeit] [Fr . fugacit] [ng. fugacity] : Bi r z-
dein, iinde bulunduu evreden k i mi kimyasal ilemllerle ka
ma ya d a elenme eilimi.
udeer [Mm. Extremum] [Fr., ng. extremum] : Bi r ilevin, trevi
sfr olunca ald deer.
uucu {Alm. flchtig] [Fr ., ng. volatile] : Dk scaklkt a az s i l e
uabilen (zdek).
uuk [es. t. buhar] [Al m. Dampf] [Fr . vapeur] [ng. vapor] : Scak
ln deitirmeksizin, yalnzca basmcm iaritrarak svatiralabilen
uuk basnc
178
bi r uunun d u a m a . Uuk, dnl scaklk altnda bulunan b i r tr
uundur.
uuk basnc [es. t . buhar basnc] [Akn . Dampfdruck] [Er . pression
de vapeur] [t ng; vapor pressure] : Bel l i scaklkta, sv ya d a kafa
syla dengede bu lu nan uuun gsterdii basn.
uuk ilergesi [es. t. buhar makinesi] [Al m. Dampfmaschine] [Fr .
machine vapeur] [Img. steam engine] : Yksek basnl kzgn
uuun genleerek i grme zelliine d ayanan sl ilerge.
uuk younluu [es. t. buhar younluu] [Al m. Dampfdichte] [Fr .
densi de vapeur] [t ng. vapor density] : Uuun lnl basn ve
scaklk koullan altnda oylu m bi r i mi bana kttlesi. ou kez be-
Mr li koullarda uuk ya da uunun belli oylu mu nd aki kticsinin
zde koullardaki hid r ojen ktlesine oran olarak ver i l i r .
uuklama ss [es. t. buharlama sts] [Al m. Verdampfungswarme]
[Fr . chaleur de vaporisattan] [t ng. heat of vaporization] : Bi r i m
ktleli suvry, kaynama noktasndaki uuk d u r u mu na geirmek iin
ger ekli sl erke.
uuklatnm [es. t. buharlatrma] [Al m. Verdampfung, Verdunstung]
[Fr . vaporisation] [t ng. vaporization] : Bi r svnn ya d a katnn
uuk evreye geirilmesi.
uun [es. t. gaz] [Akn . Gas] [Fr . gaz] [ng. gas] : zdecikleri ya d a
eckleri erkince devinebilen ve bulunduu oylu mu t am olarak
d old ur an zdek haller i.
uun ant m [es. t. gaz artm] [Al m. Entgasung] [Fr . dgazage] [t ng.
degassing] : Itaolarda kullanlacak t eller in ya d a kaplanacak met al
yapraklarn stlarak, sourulmu uundan ant lmas.
uun basnc [es. t. gaz basnc] [Akn . Gasdruck] [Fr . pression de gaz]
[t ng, gas pressure] : Bi r uun zdeciklerinin iinde bulunduklar
kabn eperlerine ar par ak uyguladklan, b i r i m yzey bana it me
ku vvet i t u t an .
uun basleri [es. t. gaz manometresi] [Al m. Gasdruckmesser] [Fr .
manometre gaz] [Ing. gas manometer] : Uunlann basncm l
mekt e kullanan bi r aygt.
ucun deimezi [es. t. gaz sabiti] [Fr . consdnc des gaz] [t ng. gas
constant] : Uunlann p V=n RT hal denklemime gir en R=8, 31 joule/
der . mol deimezi.
179
uyarga
uun dirik bilgisi [es. t.~ gaz .dinamii] [Al m. Gasdynamik} [Fr . dyna
mique des gaz] [ng. gas dynamics] : Uunlann ak ve devinim,
zellMeni inceleyen doabilim dal.
uun sourundu tepk eindik [Fr . racteur refroidissement gazeux]
[ng. gas cooled reactor} : Soutucusu uygun seilmi bir- uun olan
ekirdek tepkileimki.
uun yasalan [es. t. gaz kanunlar] [Al m. Gasgesetze] [Fr . loi des gaz]
[ng. gas ' taws] : Boyle-Mar iot t e yasas ve bu nu n daha geHriimi
olanlarnn deyimiedii gi bi uunlann hlini belir t en basn, oy
l u m ve scaklk nicelikler i arasndaki bantlar.
uunlarn devim kur arm [es. t. gazlarn kinetik teorisi] [Ahn. kinetisc
he Gastheorie] [Fr . thorie cintique des gaz] [ng. kinetic theory
of gases] : Uunlara oluturan zdeciklerin ya d a eciklerin, kend i
aral anu d a ve bulunduklan kabn eperleri i l e arpmalanndan
yola karak uun yasallann ve sl er kenin yapsn aklayan ku
r am.
uunlam [es. t. sblimleme] [Alm. Sublimation] [Fr ., ng. sublima
tion] : Sv evr e olumadan, katdan uun hline gei.
uunlu slIer [es. t. gaz/ termometre] [Al m. Gasthermometer] [Fr .
thermomtre gaz] [ng. gas thermometer] : Uunlann basnlar
nn ve oylumlarnn bel i r l i kou lar d a, scaklkla oranl olarak art
ndan yar ar lanar ak alan sller.
uunlu saya [es. t. gazh saya] [Akn . gsgefllter Zhler] [Fr .
compteur gaz] [Ing. gas-fUted counter] : Alg bor usu bir uunla
doldurulmu nm sayac.
uunyuvar [es. t . atmosfer] [Ai m. Atmosphere] [Fr . atmosphre] [ng.
atmospher] : Yer yu var im saran ve zellikle azot i l e oksijenden olu
an, su uuu, .toz, d u man gibi kat klan da ieren uun kat mam.
urantesi eler [es. t. transuran elementler] [Alm, Transuran Ele
mente] [Fr . transurahiens] [ng. transuranic elements] : gecik
nu mar alan u r anyu md an byk olan metikin elerin (tm.
uyarak [Alm. Exciton] [Fr ., ng. exciton] : Bi r yariletkendeki yerel-
ilemerni, iletkenlie katlmayan, u yanlm eksiciksel d u r u m.
uyarga [es. t . anten] [Al m. Antenne] [rig. antenna] : Akm-
mknatssal dalgalara kaynaklk eden, ou kez bi r elekt r iksel tit-
j-ern evriminin besledii ilet ken t el.
uyarc 180
uyarc [es. t. eksite edici] [Alm. Erreger, Anreger] [Fr . excitatrice]
[ng. exciter] : Bi r dizgenin, bir ilergenim almasn salamak
ya d a bi r olay balat mak iin kullanlan n erkeleme -gereci.
uyank eksicik [es. t. eksite elektron] [Aln. angeregtes Elektron] [Fr.
lectron excit] [ng. excited .lectron] : Olaan er ke dzeyinden da
ha yksek bi r kabu kt a bu lu nan eksicik.
uyarm [es. t. e' ksite etme] [Ahu . Erregung] [Fr., ng. excitation] : N i -
censel bir yapy taban d ur umund an daha yksek bi r erke dzeyi
ne karma sreci.
uyarm erkesi [es. t. uyarma enerjisi] [Alm. Erregungsnergie] [Fr.
nergie d' excitation] [ng. excitation energy] : Bi r dizgeyi taban du
r u mu nd an uyarlm hale karmak iin ger ekli er ke.
uyarm erkili [es. t. uyarma potansiyeli] [Atom. Erregurigsspannung]
[Fr. potentiel d' excitation] [ng. excitation potential] : Be l i r l i bi r
atran elde etmek iin ger ekli enkil deeri.
uyarla [es. t. adaptr] [Ailm. Zwischenstiick] [Fr . adapteur] [ng.
adapter] : Dalga klavuzu g i bi , deiik boyu t lu , e ilevdi aralar
eklemeye yar ayan para.
uydu [es. t. peyk]' [Alm. Satellit] [Fr ., ng. satellite] : Evr ensel e
k i m ku vvet i et kisiyle. Kep ler yasalar uyarnca bi r gezegen evr e
sind eki kapal yrngeler zerinde dolanan .gkcisimleri.
uydu eksicikler [es. t. uydu elektronlar] [Al m. ' Satelliteelektronen]
[Fr. lectrons priphriques] [ng. satellite lectrons] : Bi r e
ci k ekirdeinin evresinde d olanan eksicikler .
uyumcul dalga [es. t . harmonik > dalga] [Alim. Harmonischewelte] [Fr .
> onde harmonique] [ng. harmonie wave] : Uyu mcu l devimini yapan
bi r tkaymain uzaya yayd d alga. Bu dalgann uzanumlar zaman' ye
uzay yer lemler inin d ikmeliksel (sinse!) bir ilevidir, ani. dikmek-
sel dalga.
uyumcul devinim [es. t. harmonik hareket, ahenkli hareket] [Aim.
. Harmonischeschwirigung] [Fr . mouvement harmonique] [ng. har
monie motion] : ir iiesn denge konumundam ayr ilir sa, b u a yn i mi
t u t an i l e oranl bi r gerianm ku vvet i doduunda denge konu mu
yresinde yapt salnm, ani. uyumcul salnm.
uyumcul salmn bak. uyumcul devinim.
.uzaktan etki [es. t. uzaktan tesir] [Alm. Fernwirkung] [Fr . action en
distance] [ng. action t a distance] : Bi r bi r i n e demeyen i k i nesne
arasndaki etkileim.
181
uzgzler
u zam bilgisi [es. t. geometri, hendese] [Alm. Geometrie] [Fr . gomt
rie] [ng. geometry] : Uzayda oylu mlar , yzeyler ye izgiler ar as
... ilikileri ve taunlarn zelliklerini inceleyen u z bi l i m dal.
uzama [es. t. inbisat] [Al m. Verlngerung] ' [Fr. longation] [ng.
longation] : Ist ma ya da ekme i l e bi r cismin boyca bymesi,
uzama esneklii [Alin . Zugelastizitt] [Fr . lasticit de traction] [l eg.
elasticity of extension] i Bi r t elin ya d a ubuun ger ici kuvvet et ki
sinde ve kuvvet le oranl 'Olarak uzamas ve kuvvet et ki si kalknca
eski uzunluunu bulmas sreci,
uzamsal k bilgisi [es. t. geometrik optik] [Alm; geometrische Optik]
[Fr . optique gomtrique] [ng. geometrical optics] : In yap
ma bakmakszn, n kavramna .dayanarak yansma ve knlm
olaylarn, ksal-aygtlar inceleyen doabilin! dal.
uzanm [Al m. Auslenkung] [Fr . longation] [t ng. displacemnt] : Dem
i ge kootiimu yresinde sailtnan bi r nesnenin her an denge konumuna
olan uzakl.
uzay [es. t. feza] [Al m. Raum] [Fr . espace] [ng. space] : uzaysal
ve bi r i zamansa! olmak zere drt-boyutlu snrsz srem.
uzay kmesi [Alm. Raumgruppe] [Fr . groupe spatial] [ng. space
group] ; Bi r bu zsu l rgsnde ayn bakm t i p i gsteren nokt alar
kmesi.
uzay yk [Alm. Raumladung] [Fr . charge spatiale] ' [ng. space char
ge] : Bi r boluk bor u su nu n alt-einden sainnlanan eksicikier in
Oluturduu oylumsal yk ym.
uzay-zcman [es. t. zaman-mekn] [Alm. Raum-Zeit] [Fr . espace-temps]
[ng. space-time] : Grelilik kur am uyarnca 4boyutlu uzay i l e za
man arasndaki ayrmm kalkmasyla oluan drt-boyutlu srem.
uzays [ng. space-like] ;. Uzaysal kesimi, zamansal. kesimden byk,
olan ynle.
uzbilim [es. t. matematik] [Ahn. Mathematik] [Fr . mathmatiques]
[g. r.athk-inccs] : Say bilgisi (ar iimet ik), cebir, uzam bilgisi
gibi' kollar a ayrlan, ve dzenli, llebilir, nesneleri inceleyen bi l i m
ler topuluu.
iiizsier [es. t. drbn] [Alm. Fernrohr] [Fr . jumelles] [ng. binocu
lars] : Bi r borumun i ki ucuna oturtulmu i k i yaknsak mercek ile
arada bulunan dorulrucu bi r mercekten oluan ve u zakt aki nesnele
r i byterek gstermeye yar ayan ksal gzlem aygt.

U-boyutlu minlgzler tes. t . stereomikroskop] [Ai m. Stereomikroskop]
[Fr . stro microscope] [Ing. stereomicroscope] : Nesneler i byt'
t gi bi derinlii 'de gsteren, minigzler.
-deerli [Ai m. dreifachwertig] [Fr ., ng. triplevalent] : deeri
olan (er ya d a zdecik).
evrel i denge [Aim. dreiphasges Gleichgewicht] [Fr , quilibre tri
phas] [Ing. three-phase equilibrium] : A n bT zdein kat , sva ve
uun evr eler inin bir ar ad a olduu denge d u r u mu .
-ek [es. t. triyod lamba] [Alm. Dreipolrhre] [Fr ., Ing. triode]:
ei olan havasa boaltlm sil ersel bor u ; eklerden biri
st ek, b i r i alt-iiek ncs ise eksicik akm denetleyen kafes
t i r .
genl [es. t . trigonometri] [Ai m. Trigonomtrie] [Fr . trigonomt
rie] [Ing. trigonometry] : Bi r genin alt esinden verildiin
de, genlsel or anlar yardmyla bUinmeyen br eleri hesap
lamaya yar ayan uzblim dal.
l [Ahn. Triplett] [Fr ., Ing. triplet] : Top lam fr l nicem says
S= l olan dizge.
l ba [Aim: Dreifachbindung] [Fr . liaison triple] [Ing. triple bond]:
eksicik iftinin paylald doymam birleik oluturan ki m
yasal ba.
leim katsays [Ahn. Verteilungskoeffizient] [Fr . coefficient de
partition] [Ing. partition coefficient] : leimde her kesime den
aaynmn tme oran.
leke [es. t. kesir] [Aim. Bruch] [Fr., Ing. fraction] : Tmsay ol
mayan; usul (rasyonel) bi r sayy gsteren simge.
ret e [es. t. jeneratr] ' [Aim. Generator, Stromerzeuger] [Fr. gn
rateur] [ng. generator] : Ileysel er keyi, elekt r iksel erkeye d-,
nttren ilerge.
retim oram [Aim. Umwandlungsfaktr] [Fr . rapport de rgnra
tion] {ng. breeding ratio] : Bi r ret kent epkileimlikt e, retilen yeni
ekirdeksel yakt tntarmn, blnme srecimde har canan yakt tu
tarna or am.
retken tepkUeimlik [es. t. retim reaktr] [Ahn. Brtereaktr]
[Fr . racteur surrgnrateur] [Ing. breeder reactor] : ledii s r e
ce, k i mi dayankl ekirdekleri blnr ekirdeklere eviren tepkile-
imlik.
183
s t e l d a lgp
st {Al m. Exponent] [Fr . exposant] [Inig. exponent] Bi r .niceliin
sa st kesine, .kanc kuvvete ykseltileceini gstermek iin
yazlan say.
st-im [Al m. Obererindex] [Fr . indice suprieur] ling, superscript]:
Bi r simgenin sa st bana yazlan say ya d a ' im.
st-uyumcullar [es. t. harmonikler] [Al m. Ob er Schwingungen] [Fr .
harmoniques] [Ing. harmonies of a vibration] : Bi r temel titrei
me katlan ve sklklar temel titreim sklnn itam katlarna eit
olan titreimler.
st ste gelme [Al m. berlagerung] [Fr ., Ing, superposition] : Bi r
or t amd aki i k i ya da daha ok dalgann bir likt e oluturduklar et ki
n i n , b u dalgalarn tek tek et kiler inin toplamna eit olma ilkesi.
st-ek [es. t. anof] [Al m. Anode] [Fr ., Ing. anode] Bi r erzm
gzesinin, bi r boalm bor usunun ya da bi r eksicik nlar bo
r usunun, retecin yksek ger ilimli ucuna bal ei.
st-ek akm [es. t . anot akm] [Ahn. Anodenstrom] [Fr . courant
anodiqUe] [Ing. plate current] ; Eksi ci k borularnda bir ka binde
ampere'e ulaan st-ek evrimi akm.
st-ek dm [es. t. anot d] [Ah n AnodenfaU] [Fr . chute
d' anode] [Ing. anode fall] : Bi r elekt r ik boalm bor usunda, st-ek
ile uun iindeki komu bi r nokt a arasndaki ger ilim d.
st-ek gerilimi [es. t. anot gerilimi] [Al m. Anodenspannung]
1
[Fr .
tension anodique] [l og. plate voltage] : Bi r eksioiksel bor u nu n st
-ei ile alt-ei arasndaki er ki l karm ya d a ger ilim d.
st-ek nlan [es. t. anot nlar] [Alm. Anodenstrahlen] [Fr .
rayons anoiques] [Ing. anode rays] : Bi r elekt r iksel boalm bo
r usund a, snan st-ein sald ar t ykl t anecikler.
st-ek verimi [es. t . anot verimi] [Al m. Anodenwirkungsgrad] [Fr .
rendement des plateaux] [Ing. plate efficiency] : Bi r eksicik n
bor usunun st-ek evrimindeki dalgal gcn, dz akm g gir d i
sine or am.
st-ek yitirimi [es. t. anot kayb] [Al m. Anodenverlustleistung] [Fr .
dissipation anodique] [Ing. plate dissipation] : Bi r eksicik borusu
. n u n st-einde oluan g yitii.
stel' dalga [es. t. eksponansiyel dalga] [Alm. Exponentialwelle] [Fr .
onde exponentielle] [Ing. exponential wave] : Salnm .genlii, za
mann st el bir ilevi d lan snml d alga.
s t i ki 18 4
stiki [es. t. kare] [Al m. Quadrat] [Fr . carr] [ng. square] : Bi r n i
celiim, 'kendisiyle arplarak elde edilen i ki n ci ku vvet i.
sek [es. t. elektrot] [Alm. Elektrode] [Fr . lectrode] [Ing. electrode]:
Bi r gzeye 'akmm girdii ya da kt ilet ken u
;
sek yitii [es. t. elektrot kayb] [Al m. Elektrodenverlustleistung]
[Fr . dissipation d' lectrode] [ng. electrode dissipation] : Bi r ekte,
eksicik ya d a, er dvmesi sonucu s biiminde yi t i r i l en g,
er [es. .t, iyon] [Al m. Ion] [Fr., ng ion] .: El ekt r i k ykl ecik
ya d a ecik kmesi. Ek s i er 1er - eksicik edinerek, art erler
eksicik yit ir er ek oluurlar.
erzk [es. t . elektrolit] [Al m. Elektrolyt] [Fr . lectrolyte] [ng.
electrolyte] ": Suvlatrild ya da bi r zgende zndrld za
ma n erleen ve elekt r ik iletkenlii edinen birleik.
erzksel iletim [es. t. elektrolitik letim] [Alm. eletrolitische
Leitung] [Fr . conduction lectrolytique] [ng. electrolytic conducts
on] : 1 zdek aktarmna elik eden yk geii. 2 erlerin
g ile i l et i m.
erEksel kaplama [Ahn. Galvanisierung] [Fr . revtement lectro
lytique, galvanisation] [ng. electroplating] : bak. elektriksel kap
lama.
erzksel sa [es, t. elektrolitik kondansatr] [Alm. elektronisc
her Kondensator] [Fr . condensateur lectrolytique] [ng. .electroly
tic capacitor] : Yapraklar arasndaki yaktkam zdei erli olan
sa.
erzm [es. t . elektroliz] [Alm. Elektrolyse] [Fr . electrolyse]
[ng. electrolysis] : Ellekt r ik akm ile b i r zdem ayrtrlmas.
rn. suyun hid r ojen ve oksijene ayrlmas.
erlem [es. t. iyonlama, iyonizasyon] [Ah n . Ionisierung] [Fr . ioni
sation] [ng. ionization] : zdeciklerim paralanmas, ecik, zde-
cifc topaklarna eksicik kat lmas ya da karlmasyla er olutu
rulmas.
erleim deimezi [es. t. iyonlama sabiti] [Alm. Ionisierungskons-
tctnte] [Fr . constante d' ionisation] [trag, ionization constant] : z-
deoildere erleri arasndaki t er sinir tepki leimin denge deimezi.
erli basler [es. t. iyonlu manometre] [Al m. lonisationsmanome-
ter] [Fr . manomtre ionisation] [ng. ionization gage] : Bi r ek
zerindeki art yklerim bir ikme hzndan yar ar lanar ak, bor u d aki
artk uun basncn lmekte kullanlan '-ekli bi r tr bon i .
185
volt lu k
ersel ba [es. t. iyon ba] [Alm. Ionenbindung] [Fr . liaison lec
trostatique] [jg. electrostatic bond] : eci'klerden bi r i n i n d ka
buundan bi r ya da daha ok eksiciin taki ecie gemesi sonu
cu kar t i ml i paracklarn ekiimi ile oluan balanm.
ersel buzsul [es. t. iyonik kristal] [Al m. Ionenkristall] [Fr . cristal
ionique] [log. ionic crystal] : rgs, dzenli yerlemi erierden
oluan bu zsu l.
ersel denge [es. t. iyon dengesi] [Al m. Ionengteichgewicht] [Fr .
quilibre ionique] [ng. ionic equilibrium] ; Ter sinir bi r erleim
oilaynda zeltideki zdeeiklerie erleri arasndaki 'denge.
ersizleim [es. t . deiyonizasyon] [Alm. Entionisierung] [Fr . dioni
sation] [ng. deionizng] : Suyun erlerini alar ak anlat r ma.
ersizleim erkili [es. t. deiyonizasyon potansiyeli] [Alm. Entionisi
erungspot ential] [Fr . potentiel de dionisation] [l og. deionization
potential] : Bcaim iborusundaki uunun erlemesmi, dolaysyla
i l et i mi d u r d u r an er k i l 'tutar.
V
veri [es. t. done] [Al m. Angaben] [Fr . donne] [Ing. data] : Deneysel
lmler ya d a saymlar sonucu elde ed ilen saylar kmesi.
ver ici [es. t. emetr] [Al m. Sander J [Fr . metteur] [Ing. transmitter]:
Uzak bi r alc iin hazrlanm akmmknatssal imlemler i ya d a ses
imlemler ini yayan aygt.
verim [es. t . randman] [Al m. Wirkungsgrad, Gteverhltnis, Leistungs
fhigkeit] [Fr . rendement (d' une machine)] [Ing. efficiency (of a
machine] : Er ke dntren ilergelerde, erke ktsnn gir d iye
or am. 4Ver im l' d en byk olamaz.)
1
volt hz [Ahn. Voltgesckwindigkeit] [Fr . vitesse en volts] [Ing. volt-
velocity] : Er k i n bi r eksiciin bel i r l i bi r ger ilim et kisiyle edindii
hzn volt olar ak deeri:
Volta ifti [Aln. Voltaelement] [Fr . couple de Volta] {n g. voltaic
t
, couple] : Bi r bi r i n e dedirilince elekt r iksel bi r ger ilim oluturan
deiik i k i metalden oluan bi r ift.
Volta gzesi .[es. t. Volta pili] [Alm. galvanische Zelle] [Fr . pile de
Volta] [l u g. voltaic cell, galvanic cell] ; Deiik met aller i erli bir
zelti iine batrmakla elde edilen i l k elekt r iksel erke reteci.
voltluk [es. t. voltaj] [Al m. Spannung] [Fr., ng. voltage] : Elekt r ik
sel er ki l deiiminin volt olar ak t u t a n .
voltler 186
voltler bak. geriUmler.
vuru [es. t . daraban] [Al m. Schwebung] [Fr . battement] [t ng. beat]:
Sklklar yakn i k i dalgann giriimi ile oluan ve skl, sikbklar
karmna eit olan dalga.
vuru [es. t . darbe, impakt] [Al m. Aufprall] [Fr ., ng. impact] : ar
pan i k i nesneden bi r i n i n ya da i ki s i n i n bir d en hzlarm deitiren
etkileim.
vuru basnc [es. t. darbe basnc] [Al m. Aufprallruok] [Fr . pression
d' impact] [ng. impact pressure] : Devinen bi r akkann, ak do
r ult usuna d ik bi r yzeye uygulad basn.
W
watt [Alsm, Fr ., ng. watt] : Deeri 1 joule/ sn. p lan elekt r iksel g
bi r i mi .
wattlik [es. t. wataj] [Alm. Wattzaht] [Fr ., ng. wattage] : Wat t olarak
llen elekt r iksel g t ut ar .
wattler [es. t. wattmetre] [Alm. Wirkverbrauchszhler] [Fr . wattmt-
re] [ng. Wat t met er] : Elekt r iksel gc lmek iin kullanlan, watt
lar a, bunlarn kat ve alt kat lar na gre blrnelemni aygt.
wattsaat [Al m. Wattstunden] [Fr . watt-heure] [ng. watt-hour] ; Bi r
wattHk gcn bi r saatte oluturduu ya da harcad er ke t u t a n .
wattsaatler [Al m. Wattstundemesser] [Fr . watt-heuremtre] [ng.
watt-hour meter] : Bi r evrimde harcanan t op lam elekt r iksel erke
y i wattsaat olar ak veren aygt.
weber [Alr n., Fr ., ng. weber] : Mknatssal alan iin MKS dizgesindeki
ak bi r i mi .
X
X-n birimi [Alm. X-Einheit] [Fr . unit X] [l og. X-unit, X-ray unit]:
Ksa morst mmlann ve X-mlannm dalga boyl a n iin ku lla
nlan ok kk bi r uzuriliuk bi r i mi . {X-bir imi It h
3
A'dr).
X-n borusu [es. t. rntgen lambas] [Al m. Rntgenrhre] [Fr . tube
de Roentgen] [ng. X-ray tube] ; X-mlan elde etmek iin ku lla-
lanlan, havas alnm ikin ca m bor u . inde retilen ok hzl
eksicikler , yol l a n zerine yerletirilen kar ei dverek X-n-
l a n karrlar.
187
yalnkat zdeclksel yayg
X-m izgeleri [es. t. rntgen spektrometresi] [Al m. Rntgenspekt-
rometer] [Fr . spectromtre de rayons X] [ng. X-ray spectrometer]:
X-nlan dzgeleri zeninde d alga boyu lmleri yapmaya yarayan
aygt.
X-nlar {es. t; rntgen ualart] [Al m. Rntgenstrahlen' ] [Fr . rayons X]
[ng. X rays] : Angstrm bi r i mi basamanda, ok ksa d alga boy
l u , ok gir gin akmknatssal nlar.
X-nlan zmlemesi [es. t. X-nlar analizi], [Ahn. Rntgenanalyse]
[Fr . analyse de rayons X] [ng. X-ray analysis] : X-nlan krmm
i l e bi r buzlun yapsm zmleme yntemi.
X-nlar izgeizeri [es. t . X-tnlar spektrograft] [Al m. Rntgenspekt-
ropraph] [Fr . spectrographe de rayons X] [ng. X-rays spectrog-
raph] : X-nlar izgeler ini ou zaman bi r filme ekerek bu n
larn dalga boylarn lmeye ya da bilmen dalga boyund a X-nIa-
n y l a buzsuUarn rgsel yapsn zmlemeye yar ayan aygt.
X-nlar izgesi [es. t. X-nlar spektrumu] [Alm. Rntgenspektrum]
: [Fr . spectre de rayons X] [t ag. X-rays spectrum] : Krnm a ola
r ak bzsuEann kullanlmas ile elde ed ilen X-mlan izgeler i.
Y
yaknsak mercek [es. t. muhaddep adese] [Alm. Sammellinse] [Fr .
lenille convergente] [ng. convergent lens] : bak. tmsek mercek.
yaknsaklk [Ahn. Konvergenz, Zusammenlaufend] [Fr ., ng. conver
gence] : 1 Bi r d i zi n i n i l k n t er iminin toplamnn, n sonsuza gi
d er ken sonlu bi r ereye yaklamas. 2 Bi r ksal dizgenin odak
uzaklnn t er si.
yakt [es. t. mahrukat] [Al m. Brennstoff] [Fr . combustible] [i n g.
fuel] : fl a va ya d a oksijende yanma sonucu s er kesi veren zdek.
yaln sar ka [es. t. basit sarka] [Alm. einfaches Pendel] [Fr . pendue
simple] [ng. shnple pendulum] : Arlksz saylabilecek' bi r i p i n
u cu na aslarak er kince salnmas salanm cisim.
yaln uyumcul devinim [es. t. basit harmonik hareket] [Al m. einfache
harmonische Bewegung] [Fr . mouvement pendulaire] [ng. simple
harmonio motion] : Za mi a mn d ikmeliksel bi r ilevi lan ve bi r nokt a
yresinde yinelenen d evinim, bak. uyumcul devinim.
yalnkat zdeclksel yayg [es. t. nimolekter tabaka] [Alm. mono
molekulare Schicht] [Fr . couche unimolculaire] [ng. unimolecular
layer] : Du r gu n su yzeyindeki ya yaygsnda olduu gibi yalnkat.
zdeoiklerden oluan kat man.
yahtk
188
yaltk [es. t. izole] [Alm. isoliert] [Fr . isol] {t og. isolated] : Bi r
ya Mka n ile yaltlm olan.
yaltm [es. t. tecrit] [Alm. Isolation] [Fr., ng. isolation] : ' Bir nesne-.
n i n ya da bi r yer in evresi ile her t ll er ke ya d a zdek alveriini
ya d a etkJleinini engelleme ilemi.
yaltkan [Aim. niohtleiter] [Fr . corps isolateur, dilectrique] [ng.
nonconductor, isolator] : Bel l i bi r scakla dek as, elekt r ik, ses
vb. biimlerde er keyi ilet meyen (zdek). ani. iykl.
yalpalama [es. t. presesyon] [Al m. Przession] [Fr . prcession] [ng.
precession] : Bi r eksen evresinde dnen 'bir cismin, dnme ekseni
ne d ik bi r kuvvet ifti et kisind e kalnca dikleik bi r nc eksen
evresinde dnmeye balamas.
yan-geit sac [Alm, Nebenschlusskondensator] [Fr . condensateur en
drivation] [t ng. bypass capacitor] : Bi r evrimin bi r yer ind eki ak
ma , d aha dk b i r eli ver en yanak sa.
yan-kl [es. t . stmt] [Alm. Nebenschluss] [Fr . drivation] [ng. shunt];
Aknnsler gibi bi r elekt r iksel aygttan, geen 'akm deitirebilmek
iin, aygtn ular arasna balaman bi r ilet ken.
yan-kol beslemeli rete [es. t. paralel beslemeli jeneratr] [Al m.
nebenschluss generator] [Fr , gnrateur de shunt] [ng. shunt gene
rator] : Mknatssal alan kangallarnn 'dngene kout olar ak ba
land ret e.
yan-kol evrimi bak. yanak evrimler.
yan-kuak [Al m. Seitenband] [Fr . bande latrale] [ng. side-band] :
Kiplemik r ad yo dalgalarnda, tayc sikliin i k i yanndaki sklk
kuaklarndan her b i r i .
y,an-oylum [es. t. kovolm] [Ahn. Kovolwnen] [Fr ., ng. covolume] :
Bi r uunu oluturan zdeciklerin t op lam gerek oylu mu .
yan-rah [Alm. Nebenerzeugnis] [Fr . sous-produit] [ng. byproduct]:
Bi r retim srecinde ana rnn yannda retilen kincil rn.
yanak b a l a m [es. t. paralat balama] [Alm. Parallelschaltung] [Fr .
couplage en parallle] [ng. connection in parallel] : El ekt r i k aygtla-
r mm, gerelerinin heipsine ayn ger ilim uygulanacak ve alcm kolla
r a ayracak biimde yan yana balanm, ani. kout balama.
yanak evJmlcr [es. t. paralel devreler] [Al m. parallel geschaltete
Stromkreises] [Fr . circuits paralleles] [ng. parallel circuits] : let-
189
yapay u yd u
" kemer in, akmn kol l ar arasnda bllmesini salayacak biimde ko
ut olarak baland evrimler, ani. yan-kol evrimi.
yanlg [es. t. hata] [Al m. Fehler] [Fr . erreur] [t ng. error] ; Doabi-
limsel lmlerde l aygtlarndan, insan deerlendirmelerinin,
yetersizliinden kaynaklanan belir sizlikler .
yanla [es. t . akis] [Al m. Widerhall] [Fr . cho] '[ng. echo] ; Bi r dal
gann bi r engele vu r ar ak ayn or t ama geri dnmesi.
yanklanm [Alm. Widerhall, Nachall] [Fr . rverbration] [ng. rever
beration] : Kapal bi r yerde yinelenen yansmalar dolaysyla sesin
srp git mesi.
yansma [es. t. aksetme] [Al m. Reflexion]- [Fr . rflexion] [ng. reflec
tion] : Bi r engele arpan dalgalarn geldii or t ama ger i dnmesi.
yansma as ' [Alm. Reflexionswinkel,
1
Ausfafywinkel] [Fr . angle de
rflexion] [ng. angle of reflection] : Par lak bi r yzeyden yansyan
nla yzeyin d ikmesi arasnda kalan ve geli asna eit olan a.
yansmal a [es. t. yansmal, ebeke] [Alm. Reflexionsgitter] [Fr .
rseau rflexion] [ng. reflection grating] : Met al ya d a -ca m
gibi yanstac bi r .yzeye izilen kout izgilerden olumu k' a.
yansmal gkgzler [es. t . aynal teleskop] [Alm. Spiegelteleskop]
[Fr . tlescope rflexion] [ng, reflecting tlescope] : Yldzlarn
yansma ile grntsn veren ukur aynadan yaplm, geni ak-
lkl ve byk odak uzaklkl gkgzler.
yansta [es. t. reflektr] [Abu . Reflektor] ' [Fr . rflecteur] [ng.
reflector] : 1 I, sy ve s'esi yanstan ara. ani. ayna. 2 e
ki r d ek tepMleimliklerinde lmcklar ekirdek f i n i n iine ger i e
vir en zdek kat man.
yanstmSer [es. t.. reflektometre] [Alm. Reflektometer] [Fr . rfl&c-
tomtre] [ng. reflectometer] : Yzeylerin yanstma katsay
sn len b i r ller.
yanstrlk [Al m. Reflexionsvermgen] [Fr. pouvoir rflchissant] [ng.
reflectivity] : Bi r yzeyden yansyan nm yeinliinin gelen top
lam yeinlie oran.
yapay melkiniik [es. t . suni radyoaktiflik] [Alm. knstliche Radio
aktivitt] [Fr . radioactivit artificielle] [ng. artificial radioactivity]:
Yapay olacak tretilmi yerdelerin ya da u yar d an ekirdeklerin
merkinlii.
yapay u yd u [Alm. knstlicHer Trabant] [Fr . satellite artificiel] [ng.
artificial satellite] : Dnya ya da baka bi r gkcismi evresinde do-
yapsal denge 19 0
Ianan kendilerimden bilimsel ya d a uygulayrmsal amalarla yarar
lanlan insan yaps nesneler.
yapsal denge [Al m. Str utur ellewage] [Fr . balance structurale' ] [Ing.
structural balance] : Bi r eciin d eksicdk 'kabuu dcflduruJdu-
unda oluan denge.
yapsal simge [es. t. yap forml] [Al m. Wertigkeitsformel] [Fr .
formle Structurale] [Ing. structural formula] : zdecik iinde e-
cikler in dzenleniini gsteren simge. ani. oluumsal simge.
yapsal su [Akn . chemische gebundenes Wasser] [Fr . eau de consti
tution] [Ing. watter of constitution] : Buxsuamna su yu nu n zde-
cikier ayrlmadka or t aya kmayan bl.
yapm [es. t . t'fisafc] [Al m. Anhaftung] [Fr . adhsion] [Ing. adh
sion] : Deiik zdek katmanlar arasndaki zdeeiksel ekimden
kaynaklanan tutumum.
yaprak [es. t. plaka] [Al m. Platte] [Fr . plaque, plateau] [Ing. plate};
1Bi r sacm ilet ken, yass met al ekler. 2 Bi r eksicik boru*
su nu n st uei,
yan-doruk genilii [es. t. rezonans genilii] [Al m. halbhohen Spit
zenbreite] [Fr . largeur de bande mi-hauteur] [Ing. fll width at
half maximum] : Tek bi r doruu olan bi r dadm ya da mlanm
erisinde yar tepe yksekliinin tm genilii.
yan-kararh hal [es. t . metastabl hal] [Al m. metastabiler Zustand]
[Fr . tat mtastable] [Ing. metastable state] : 1 Bi r lde da
yankl d u r u m. rmeim andoygun b i r zelti olduu gibi brak
lrsa dayanklln kor u r , ama alkalanr ya d a iine bu zsu l tane
ler i alanrsa buzsullar. 2 Bi r eciin ya d a br ekirdein. l
lebilir bi r yan-yaarm ol an uyarlm h a l i .
yan-saydam [es. t. nim effaf] [Al m. durchscheinend] [Fr . translucide]
[Ing. transiucent] : I datarak geirdii iin ardndaki nesne
l er i bulamak gsteren (zdek).
yan-yaam [es. t. yarlanma zaman] [Al m. Halbwertzeit] [Fr . demi
-vie] [Ing. half-life] : Imetkin bi r zdein bozumumla yarya d
mesi iin geen sre.
yarap [Alm. Kreishalbmesser] [Fr . rayon] [Ing. radius] : Bi r em
berim evresi zermdeki noktalarmn zee uzakl.
yariletken [Al m. Haloleiter] [Fr . semi-conducteur] [i n g. semicon
ductor] : Baya ilet kenler in tersine, d ir enci scaklk ve kat k z-
deklerinin varlyla azalan ilet ken.
91
yava lnck
yark [es. . jant] [Al m. Schlitz] [Fr . fente] [Ing. slit] : Ki m i k
deneylerinde ger ekli d ar uzun kesit li bi r demet elde etmek iin ku l
lanlan ince aralk.
yanlm I [es. <t. klivaj] [ Mm. Aufspaltung] [Fr . clivage] [Ing. cleava
ge] : Bi r buzsulu, doal kat mad lan dorultusunda yar ma ilemi ya
' d a yar ma biimi.
yanlm H [es. t. fisyon] [Al m. Spaltung] [Fr ., ng. fission] : Bi r z-
d ecik ekirdeinin kendiliinden ya d a dtan gelen bi r parack
et kisiyle blnmesi.
yanl m odac [es. t . fisyon odas] [Al m. Spaltungskammer] [Fr.
chambre fission] [Ing. fission Chamber] : Yava luncklan algla
mak iin 'kullanlan bi r aygt. Bu , eperleri ince bi r u r anyu m bir
leii ile kaplanm erleim ku t u su d u r .
yanm-dalgal dorultma [es. t . yart-dalgal redresr] [Alm. Halbwel.
Imgleichrichter] [Fr . redresseur de demi-onde] [Ing. half-wave
rectifier] : Dalgal akm gir d isinin, ktda ar t ya d a eksi yarsn
veren elekt r iksel aygt..
yasak gei [Al m. verbotener bergang] [Fr. transition interdite]
[Ing. forbidden transition] : eciksel nicem ' halleri arasnda, n i -
cemsel kurallar engelledii iin yaplamayan gei.
yasak kuak [Al m. verbotenes Energieband] [Fr . bande interdite]
[Ing. fofbidden band] : Bi r katda hibir eksiciin yerleemedigi er ke
kua.
yatk [es. t . t ampon] [Al m. Puffer] [Fr. t ampon] [Ing. buffer] : Bi r
ilergede oluabilen ger it epmeyi souran dzenek.
yaam [Al m. Lebensdauer] [Fr. dure de vie] [Ing. tifetime] : Bi r te
mel paracn oluumu ve yok oluu arasnda geen or t alama sre.
yal hncklar [es. t. gecikmi fisyon ntronlar] [ALm. verzgertes
Neutron] [Fr . neutrons retards de fission] [Ing. delayed fission
neutrons] : ekirdek blnrn srasnda, llebilir bi r sre ge
t ikt en, sonr a salmlanan hncklar.
yatay [es. t . ufki] [Al m. Waagrecht] [Fr . horizontale] [Ing. horizon
tal] : Yerekimi dorultusuna d ik dzlem.
yava lnck [es. t.. yava ntron] [Al m. langsames Neutron]. [Fr .
neutron lent] [Ing. slow neutron] : Yaklak 1500 m/ sn. hzla devinen
lnck.
yavalama
192
yavalama [es. t. moderasyon] [Ahn. Bremsung] [Fr . modration]
[ng. modration] : Tepkilernlikte _ hncklann ekirdeklerle ar-
v
pmalan sonucu hzlarn .yit ir meler i,
yay [Alm. Bogen] [Fr ., ng. arc] : ember, elips, p ar abol gibi erile-
r i n bi r paras.
yay tac [es. t. ark lambas] [Alm. Lichtbogenlampe] [Fr . lampe
arc] [mg. arclamp] : ki kar bon ek arasnda oluan eSektriksel,
yein k reten t a.
yay izgesi [es. t. yay sp&klrumu] [Alm. Bogenspektrum] [Fr . spectre
d' arc] [ng. arc spectrum] : Bi r elekt r iksel yay et kisinde, erleme^
mi eciklerin verdii zge.
yayg [es. t . film] [Ah n . Hutschen, Schicht] [Fr . couche] [ng. film]:
Bi r zeltinin yzeyinde ya d a karmayan i k i svann ara yzeyinde
oluan kat man.
yaydm [es. t. intiar] [Al m. Fortpflanzung] [Fr ., ng. propaga
tion] : Bi r dalgann ya d a parack aknn, kaynandan her yana
ak.
yaym bak. salm.
yaynk cziler [lin. diffuse Nebenserie] [Fr . sries diffuses] [ng.
diffuse sries] : Ik yay izgesinde gzlenen belir t ken izgiler.
yaynm [es. t. difzyon] [Al m. Zerstreuung] [Fr ., ng. diffusion] :
Bi r uunun, bi r svnn ya da bi r zeltinin zdeciklerinin devinim
l er i yznden tektrellernesi.
yaynm dikeci [es. t. difzyon kolonu] [Ahn. Diffusionssule] [Fr .
colonne de diffusion] [ng.' diffusion column] : Insal dorultuda
bi r st aklk bayrlmn srekli tutulduu dey bor u lu aygt. Bor u
ine konuttan uun d u r u mu nd aki b i r zde yerdelerine ayrtmakta
kullanlr.
yaynm sresi [es. t . difzyon zaman] [Al m. Diffusionszeit] [Fr .
dure de diffusion] [ng. diffusion time] : Yaynan bi r paracn
oluma an ile sourulana an arasnda geen or t alama sre.
yaynnd emme [es. t. difzyon tulumbas] [Alm. Diffusionpumpe]
[Fr . pompe diffusion] [ng. diffusion pump] : Bir oylu mu n uu
nunu boaltmaya yar ayan, uunlarn yaynmla seyrelme zelliine
dayanan emme.
yayl t r t a [es. t . yayl terazi] [Alm. Federwaage] [Fr . balance
ressort] [ng. spring balance] : Bi r yayn ucuna aslm bi r nesne-
193
yeralm
:
h i n arln, bi r i ml eyi ci n i n konu mu il gsterecek biimde blm-
lenmi aygt.
yazm [es. t. formiM] [Al m. Formel] [Fr . formule] [1mg. formula] :
Bi r doa yasasnn, u zbilimsel simge d i l i ile anlatm.
yein [es. t. iddetli] [Al m. stark] [Fr ., ng. intense] : llebilir bi r
. bykln, zellikle bi r alann, bi r ku vvet in ve bi r er kenin, d u yu
organlarnn et kilenmesi i l e alglanr d u r u md a olmas.
yeinlik [es. t . iddet] [ Al m. Intensitt] [Fr . intensit] [ng. inten
sity] : Ku we t , alan, erke, gi bi nicelikler in seilen bi r bi r i ml e l
len saysal t ut ar .
yeni etkileim [Al m. schwache Wechselwirkung] [Fr . interaction
faib\ le] [ng. weak interaction] : Yksek er keli ekirdeksel etkile
imlerden 10
12
kez d aha clz yeinlikte etkileim.
yenicik [es. t. lepton] [Alm. Lepton] [Fr ., ng. lepton] : Eksi ci k,
art ck, mon ve lnckalt kmesine gir en kk ktlen parack
lar a ver ilen ad.
yeller [es. t. anmomtre] [Al m. Windmesser] [Fr . anmomtre]
[ng. anemometer] : Yel hzm len aygt.
yelyazar [es. t. anemograf] [Al m. Windschreiber] [Fr . anmographe]
[ng. anemograph] : Yel hzn izgeleyen aygt.
yemden birleim izgesi [es. t. yeniden birleim spektrumu] [Ahn.
Wiedervereinigung Spektrum] [Fr . spectre de recombinaison] [ng.
recombination spectrum] : Bi r uunda oluan erlerin yeniden bir
leimi i l e aa kan er kenin yaynland izge.
yemden buzsullanma [es. t. yeniden kristalleme] [Al m. kristaMerho-
lung*] [Fr . recristallisation] [ng. recrystallization] : Bi r zdei
zndrp sonr a suyunu uurma yntemiyle yeniden buzsuT olutur
ma.
yemden ma [es. t. yeniden radyasyon] [ Al m. Zurckstrahlung] [Fr .
rerayonnement] [ng. reradiation] : Bi r zdein sourduu nmla
uyarlmas sonucu ger i mas.
yenim [es. t. korozyon] [Ailm. Korrosion] [Fr ., ng. corrosion] : o
unlukla ykseltgeme sonucu met aller de oluan birleim deiimi
sreci'; paslanma.
yeralm [Alm. Auswechselung] [Fr . remplacement] [ng. replacement]:
Bi r kimyasal birleimde ya d a bi r buzsulda bi r enin, baka bi r i n i n
yer ini almas.
yerdcgiim 194
yerdelsim [es. t. deplasman' } [Alm. Verschiebung) [Fr . dplacement]
[ng. displacement] : Bi r zdeim, konu mu nu belir leyen saylarn de
iimi ile yeni b i r konu ma geii.
yerdeler [es. t. izotoplar] [Al m. Isotopen] [Fr ., ng. isotopes] : Bi r
enin ecik numaras zde, kt le nu mar alan deiik i ki zl er i . Bi r ,
enin yerde eciklerinin kimyasal zellikleri bi r d i r , yalnzca ktle
ile i l g i l i zelliklerin de deiiklikler vardr, nk yerdelerin e
kir d ekler ind eki lmck saylan deiiktir.
yerdoabilimi [es. t. jeofizik] [Alm. Erdphysik] [Fr . gophysique)
[ng. geophysics] : Yer i n , uunyuvarm ve yeryuvarn da iine ala
r ak, doabilirnsel zellklerji inceleyen bi l i m dal,
yer el [es! t. mahalli] [Alm. rtlich] [Fr ., ng. local] : Bi r Vere, bi r
blgeye ilikin olan.
yfi(nsl [es. t. feotermal] [Alm. geothermisch] [Fr . gothermique] [ng.
geothermal] : Yer i n i ssna degin.
yer lem atks [es. t . koordinat sistemi] [Alm. Bezugssystem] [Fr .
systme de rfrence] [ng. frame of rfrence] : Bi r noktann, bi r
cismin u zayd aki konu mu nu belir lemek iin kullanlan bavuru
1
ek
senleri takm, ani. kona eksenler i. '
yerleim says [es. t . koordinasyon says] [Al m. Koordinatenzahl]
[Fr . nombre de coordination] [ng. coordination number] : Bi r buz-
sul yapda bd lli bi r eciin komu eciklerle balant says.
yeryuvar [es. i. arz] [Al m. Erde] [Fr . Terre] [ng. earth] : Gne
dizgesinde, Gne'e uzaklk srasyla nc gezegen. '
ylm [es. t. nfus] [Al m. Bevlkerung] [Fr., ng. population] : z
de nesnelerin oluturduu t op lu lu k.
ynt [es. t, entalpi] [Alm. Wrmeinhalt] [Fr . enthalpie] [ng.
enthalpy] : Dizgenin yalnzca balang ve' son durumlarna bal
ottan, i sya zde sl nicelik.
ym h a l i [es. t. agregasyon hali] [Al m. Aggregatzustand] [Fr .
tats d' aggrgation de la matire] [ng. state of aggregatiorfi : Oz-
degin bi r yere birikmi doabilimsel hali : Kat , sv ya d a *gaz
haller i.
yldrm [Al m. Blitz] [Fr . foudre] [ng. lightning] : Bu lu t lar la Yer
arasnda oluan elekt r iksel boalm.
yldrmlk [es. t. paratoner] [Alm. Blitzableiter] [Fr . paratonnerre]
[ng. lightning conductor] : Bi r u cu topraa gml, teki u cu bi r
105
younhkoler
yapnn tepesine d i ki l i , bi r letken ubua bal olan, bulutlarn
ykn ekip yere aktarak evreyi kor u yan ilet ken,
yinelem bak. dnem.
yinegzler [es. t. stroboskop] [Alr n. Stroboskop] [Fr . appareil stro-
boscopique) [lmg, stroboscope] : Yi n el i olar ak alp kapamam ya da
. karanlkt a bel l i sklkla yanp snen k kaynayla, bi r d evinimin
ardk evr eler ini inceemeye yarayan aygt,
yit ir gen kuvvet [es. t. kaybedici kuvvet] [Aln. Verlustungsstrke]
[Fr . force dissipatrice] [ng. dissipative force], : Devimsel er keyi
sl erkeye eviren, devimim engelleyici kuvvet .
yi t i r i m [es. t. kayp) [Aln. Energieverlust] [Fr . dgradation] [Ing.
degradation] ; El d eki er kenin ie yar ar tutarnn, azalmas, erke yi
t i mi .
yonik [es. t. plastik] [Al m. Kunststoff] [Fr . plastique] [trig, plas
tics) : Is i l e ya d a sktrlarak ilenebilen ve bu et kiler kalknca
biimini kor u yan yapay reineler ya da bunlarm karmlar.
yorulduk [es. t. plastisite] [Aln. Plastizitt] [Fr . plasticit] [ng.
plasticity) : Makaslama zorlamasna t ut ulan ' kimi katlarm srekli
ak zellii.
younlama [es. t. kondansasyon] [Al m. Kondensierung] [Fr ., ng.
condensation] : zdeklerin uun halind en sv hale dnmesi.
younlama katsays [es. t. kondansasyon. katsays] [Fr . coefficient
de condensation] [ng. condensation coefficient] : Bi r uunum zd e
ciHer mim gerek oylumunum, uunum oylumuna oran.

younlatrc [es. t. kondansr] [Al m. Kondensor] [Fr . condenseur]
[ng, condenser) : Uuu youturnaya ve sv olar ak t oplamaya
yar ayan aygt.
younluk [es. t. kesafet] [Alim. Dichte] [Fr . densit] [ng. density] :
Bi r zdein b i r i m oylu mu na den ktle.
younluk iesi [es. t. piknometre] [Alm. Pyknometer] [Fr . pycno*
mtre] [ng. pycnometer] : Bi r svnn younluunu ve genleme katsa
ysn lmeye yarayan ar a.
younlukler [es. t. dansimetre, areometre] [Al m. Dichtemesser,
Densimeter) [Fr . densimtre, aromtre] [ng. densimeter, areome
ter] : Younluk lmeye yar ayan aygut.
yokolu 196
yokolu [Alm. Vernichtung] [Fr ., ng, annihilation] : Bi r temel par
ack i l e kartmn bi r yere gelince er ke mas i l e bi r bi r l er i n i orta
d an kaldrmalar.
yokolu nm [Alan. Vemichtungsstraflung] [Fr . rayonnement
d' annihilation] [ng. annihilation radiation] : Bi r eksicikle bi r art-
cm buluarak her i ki si n i n de yok oluu i l e or t aya kan nm,
yoruum [Al m. Ermdung] [Fr ., ng. fatigue] : Bi r met alin gerilme
dayankll snrmn olduka altnda olan yinelemeli zor lamalar la
kend ini br akma eilimine gir mesi,
yoruluru .snr [Al m. Ermdungsgrenze] [Fr . limite de fatigue] [ng.
fatigue limit) : Bi r met alin kend ini brakmadan dayanabildii en
byk yinelemeli zor lama,
yorulum yeinlii bak. yorulum snr.
Young izimi [Fr . construction d' Yong] [ng. Young' s construction];
Kr clklar deiik i k i or t am arasndaki yu var sal bi r snr yzeyi
n i geen nlar iin bi r izim yntemi.
yoz haller [es. it. dejenere haller] [Akn . entarteter Elektronezustand]
[Fr . tats dgnrs] [ng. degenerte states] : Bi r er ke dzeyine
yerleen deiik eksicik d olanca durumlar.
ynelik yaym [Mm. Rchtsendung] [Fr . transmisin en faisceau] [ng.
beam transmission] : Yneltilmi uyar galar ku llanar ak bi r yerden
tekime t elsiz yaym.
. ynelim [es. t. oryantasyon] [Alm. Austrichtung] [Fr ., ng. orientation);
Bi r bu zsu l ya d a bi r zdecik iinde ecik kmelerinin ya d a o
zdeciiklerin bel i r l i dorultularda ynelmi olar ak dzenlemimlerd.
ynelim etkisi [Alm. Orientierungseffekt] [Fr . effet d' orientation]
[ng. orientation effect] : zdeciksdl ifitucaylarn, ynehmderine
. bal olan etkileimleri.
yng bak. ynle.
ynle [es. t . vektr] [Al m. Vektr] [Fr . vecteur] [ng. vector] : Tam
olar ak t ammlanabilmesi iin byklnden baka bi r de dorultu
su nu n bilinmesi gereken nicelik; rmein kuvvet , hz, alan. Ynle-
sel nicelikler ok biimli bi r simge ile gsterilir, ani. yng.
ynle alam [es. t. vektr sajhasi) [Aln. Vektorfel] [Fr . champ
vectoriel] [ng. vector field] : He r noktas bi r ynlesel nicelikle
betimlenen uzay blgesi.
ynle toplama kural [es. t. vektr paralelkenar kural] [Al m. Pro
li log ranimer egel der Vektoren] [Fr . rgle du paralllogramme] [ng.
197
yk-kiltle or am
parallelogram rue of vectors] : Ynlesel nicelikler i t oplamak iin
kullanlan koutkyh izim yntemi.
1
- '
ynlesel rnek [es, t. vektbrel model] [Alr h. Vektormodell] [Fr .
nio,dle vectoriel' ] [ng. vector model] ecikleri asal d evir u r lik,
niknatsl dng gi bi zellikleri bakmndan ynlelerle bet imleyen
rnek.
ypnsemez [es. t. izotrop] [Al m. isptropisch) [Fr . isotrope] [t ng.
isotropic] : Doabilirrsel zellikleri trft dorirular boyunca zde
olan (or t am).
ynser [es. t . anizotrop] [Aln. anisotropisli] [Fr . anisotrope] [ng.
anstropic] : Deiik dorultularda deiik doabilimsel zellii
olan or t am. rnein k i mi bu zsu llann krclk imleci bak ynne
gre deiir.
yntem [es. t: metot) [Alm. Methode, Verfahren] [Fr . mthode] [ng.
method] : Bi r sorunu zme gtrmek iin gelitirilen yollar .
yrnge [es. t. mahrek) [Al m. Weg, Bahn, Flugbahn) [Fr . parcours,
trajectoire] [ng. path, trajectory] : Devinen bi r nesnenin izledii
yol ya da izgi.
;
yuvar [es. t. kre] [Alm. Kugel] [Fr . sphre] [t ng. sphre] : Yzey>
n i n her noktas zekten eit uzakhlfcta olan yu var lak kapal yzey.
yivarl yatak [es. t. bilyal yatak] [Ah n . Kugellager] [Fr . palier
billes] [ng. bail bearing] : Srtnmeyi azalt mak iki, ilerge ek
senleri stne yerletirilen, bilezik biimlli yu vaksal ya d a yuvar-
sal dner elik yat ak.
yuvarsal dalga [es. t. kresel dalga] [Ahn. Kugelwelle] [Fr .' onde
sphriq/ie] [ng. spherical wave] : Bi r nokt asal kaynakt an yayn
lanan ve ynsemez or t amd a eevreli yzeyleri yu var sal olan d alga.
yuvar sal sapn [es. t . kresel aberasyon] [Al m. sphrische Aberra
tion] [Fr . aberration de sphricit] : Mer cek kylarndan gelen
n, ana eksene yakn gelen ktan daha yaknda odaklanmasn
dan kaynaklanan mercek ku su r u .
yk [es. t . hamule] [Al m. / Ladung, 2 Belastung] [Fr . charge]
[ng. 1 charge, 2 load] : 1Bi r zdein ya da bi r ortamn ek-
sicik necik dengesinin bozulmas i l e oluan elekt r iklik h a l i .
2 Bi r elekt r ik evriminin ya da bi r ilergenin g kt s.
yk-ktle or am [Ahn. spezifische Ladung] [Fr . rapport de charge-mas
se) [ng. charge-' mass ratio] : Ykl bir paracn ya da bi r erin,
elekt r iksel yknn ktlesine oran.
yk-sren kuvvet
198
yk-sren kuyvet Xysk) [es,. t... elektromotor kuvvet ' (emk)\ [Al m.
elektromotorische Kraft] [Fr., force lectromtrice (fon)] [t ng.
electromotive force (emf)] : Bi r elekt r ik evriminde eksioiikJrin
d evinimini salayan ve volt r>irimi i l e llen elekt r iksel' er kd l.
yk younluu [e, t. yk kesafeti] [Ai m. Ladungsdiphte] [Fr . densit
de charge] [ng. charge density] : Bdrijni yzlmne ya d a bi r i m
oylu ma den yk t u t a n .
ykgzler [es. t . elektroskop] [Al m. Elektroskop] [Fr . electroscope]
[ng. electroscope] : Du r gu n elekt r ik yklerinin varlm alda-
rnafcra kullanlan aygt.
ykleme [es. t . sarf etme] [Am. Aufladung] [Fr . chargement] [ng.
. charging] : Bi r birifce gzesi ya da takmna boalm ynnn ter
sine akm srerek, ekleri ve erz yeniden yk-sren kuvvet
veren duruma getirme.
ykselte [es. t. amplifikatr] [Alm. Verstrker] [Fr. amplificateur]
[ng. amplifier] : Bi r nlem gir d isinin elekt r iksel gcn yksel
ten, genellikle bi r ya da bi r ka kat l eksiciksel aygt.
ykseltir dontre [es. t. ylcseltici transformatr] {Al m. Aufwrts
transformator] [Fr . survolteur] [ng. step-up trasformer] ; Dalgal
akmn gcne ilimeden ger ilimini ykselten aygt.
yzerme [es. t. adsorpsiyon] [Al m. Adsorption] [Fr ., ng. adsorption];
Bi r ci smi n yzeyi zerinde yabanc bi r zdek yaygs oluumu,,
yzeyi [es. t . sath] [Alm, Flche] [Fr ., ng. face] : Uzbilimsel olar ak
i k i boyu t la gsterilen, b i r zdek bi r evr esini teki evrelerinden, ya
d a baka zdklerden ayran snr yz.
yzey dalgalan [Alm. OberflcHewellen] [Fr. ondes de surface] [ng.
surface waves] ': ki v evr esini ya da sv ile uun evr esini ayran
zgr yzeyde oluan i k i boyu t lu dalgalar.
yzey erkesi [es. t . sath enerjisi] [Al m. Oberftchenenergie] [Fr .
nergie de surface] [ng. surface energy] : Bi r yzeyin yzlm
i l e yzey ger ilim katsaysnn ar pm.
yzey zekli yap [Al m. kubisch Flchenzeniriert] [Fr . structure
cubique faces centres] [ng. face-centered cubic structure] : e-
ciltlenin bi r kpn yzey zeklerine ve kelerine yerlemesiyle olu
an bu zsu l yap.
yzeyler [es. -t. planimetre] [Ahn. Planimeter] [Fr . planimtre] [ng.
planimeter] ; Dzlemsel herhangi b i r yzeyin alann lmeye ya
rayan aygt.
199
zor lanma
yzme zei [Al m. Metazentrum] [Fr. mtacentre] [ng. metacmter];
Sv zerinde yzen bi r zdek, denge durumundan aynldjgnda* sv
nn geri ai n c kald r ma ku vvet inin etkidii, ktle zeinin yu ka
rsna den nokt a.
yzlm [es- t. mesahai sathiye] [Al m. Flche] [Fr . surface, aire]
[ng. surface, area] : Bi r cdsinin, uzunluk binini stikisi i l e tfi>
len yzeyi.
. . *
zar [Al m. Membran] [Fr*, diaphragme] [ng. diaphragm] ; Titrenerek
ses reten ince met al yapr ak,
zenginletirim [Alm Anreicherung] [Fr . enrichissement] [ng. enriche-
ment] ; Ayn bi r enin yerdelerinden oluan bi r karmda, belli
bi r yerdein yzdesini art rma iilem.
zincirleme tepki leim [es- t . zincir reaksiyonu] [Alm. Kettenreaktion]
[Fr . racQn en chane] [ng. chain reaction] : Bi r kez t et i kl e
nince etkileimi sona d ek srdrecek t u t ar d a er keyi ya da zdei
kend i iinden salayabilen tepkileim.
zorla devirlim bak. srlen devinim.
zorla salnm [Al m. erzwingene Schwingungen] [Fr , oscillation
force] [ng. forced oscillation] : Skl, yinelenen bi r d src
ku vvet in sklna eit oland evir u nyad ayme bfr
srlen bi r elekt r iksel evrimde oluan dalgal akm. bak. srlen
devinim.
zorla titreim [Al m. erzwingene Schwingung] [Fr . vibration force]
ttng. jorced vibration] : bak. zorla salnm.
zorlama [Al m. Beanspruchung] [Fr . effort, tension] [ng. stress] : Bi r
nesneye et kiyen yamultucu kuvvet ,
zorlanma [Alm. Beanspruchung] [Fr. effort] [ng. strain] : Uygulanan
bi r kuvvet et kisi ile yamr u lmaya urayan bi r nesnenin boyut sal
deiiminin doal boyutuna oran.

1

1983 yilinda baskisi yapilan BU SZLK HAKKINDA ZORUNLU AIKLAMA: Konuyla
ilgili bazi bilim adamlari nerilen bu yeni kelimelerin nemli bir kismini kullanmamaktadir.
nerilen yeni bazi terimler ciddi sekilde bazi eserlerde elestirilmistir. Bunlardan bazilari
asagiya aktarilmistir: 28 Agustos 2010

Yavuz Blent Bakiler; Szn Dorusu - 1: 1982 yilinda Azerbaycan'a ikinci gidisimde bana
gen bir komnisti rehber olarak verdiler. Rehberim atesli bir komnist oldugu iin digerleri
gibi Trklg kat'iyyen kabul etmiyor konustuklari dilinde Trke degil Azerbaycanca
oldugunu iddia ediyordu..Bir gn o gen rehberimle birlikte Bak'den Sumgayit sehrine dogru
yola ciktik. Otomobille giderken dogrusu bu ya, onu biraz dsndrmek istedim. Dedim ki:
''Ay gardas, bizde, Trke'de sayilar bir, iki, , drt, bes, alti, yedi, sekiz, dokuz, on diye
baslar ve devam eder gider. Azerbaycanca'da sayilar nasil baslar? Dedi ki: '' Bizde de bir, iki,
, drt, bes, alti, yeddi, seggiz, dogguz, on diye baslayir. '' Ben ok sasirmis gibi yaparak : ''
Allah Allah '' dedim. '' Byk tesadfe bak ! Dillerimiz ne kadar cok birbirine benziyor.''
Sonra ona, basimi isaretleyerek tekrar sordum: '' Trke'de biz buna bas, sa, kas, gz, burun,
dudak, dis, dil diyoruz. Acaba siz Azerbaycan dilinde bunlara ne diyorsunuz ? '' Tam
manasiyla kseye sikisti. Basini ne egerek:'' Biz de bas, sa, gas, gz, burun, dudak, dis, dil
deyirik '' dedi. Ben daha ok sasirmis gibi yaparak ellerimi birbirine vurdum.' 'Allah Allah ''
dedim.'' Su tesadfe bak! dillerimiz ne kadar da cok birbirine benziyor ? '' Sonra da uzak
daglari, bulutlari, agalari, gkyzn, sulari, iekleri, gnesi, kuslari, bir bir gstererek ama
isimlerini nce ben Trke syleyerek sordum: '' Ya bunlara siz Azerbaycan dilinde ne
diyorsunuz ? '' Verdigi cevaplar hep ayniydi. '' Biz de dag deyirik, aga, bulut, su, gnes, gus
deyirik. '' Ben her defasinda hayretlere dser gibi yapiyor.'' Olamaz olamaz ! '' diyordum. '' Bu
kadar tesadf olamaz. Sasirdim kaldim dogrusu ! '' Azerbaycanca ile Trke birbirine ne
kadar benziyor ? Derken bir kpr zerinden gecerken tekrar sordum: '' Ay gardas ! '' dedim.
Trke'de biz buna kpr diyoruz, bunun Azerbaycancasi nedir acaba ? Glmsedi, ''Biz buna
krp deyirik.'' dedi. Topragi gstererek sordum: '' Peki Azerbaycan dilinde siz bu topraga ne
diyor sunuz ? '' '' Biz ona torpag deyirik '' diyerek gururlandi. Ben cok ciddi olarak '' haaa ''
dedim. '' Simdi anladim ki bizim dillerimiz cok farkli ve ayri imis. Biz toprak diyoruz siz
torpag diyorsunuz. Toprak baska torpag baskadir. Biz kpr diyoruz siz krp diyorsunuz.
Dillerimiz baska olduguna gre siz Trk de olamassiniz. nk bir millet ayni dili konusur.
Ayni milletin byle farkli dili olur mu ? '' Muhatabim susup kaldi. Bu hadiseyi neden anlattim
biliyor musunuz ? Azerbaycan Trkesi ile Trkiye Trkesi'ndeki ortak kelimelerden mesela
hayati, sarti, eseri, edebiyati, ihtiyaci, sehiri, fikiri, imkni, tabiati, spheyi, hatirayi,
dilimizden koparip atanlar ACABA KIME HIZMET EDIYORLAR dersiniz; hi dsndnz
m ? Y.B.Bakiler__ Szn Dogrusu 1




2

Ubeydullah Akyz; Muhteem mparatorluun Muhteem Dili Osmanl Trkesi:
..
Dilde esas ve mill olan, seslerdir, gramerdir, dilin i ve dis msiksidir. Dolayisiyla, her
dil, kendi z yapisini korumak kaydiyla, baska dillerden bilhassa kelime olabilir. Mesel,
Ispanyolca ve Portekizcede artik bu dillerin sesini ve ahengini almakla milliyet degistirmis
binlerce Arapa kelime vardir. Ayn ekilde, Sovyet limler Akademisi, Rusayla
ilgili olarak, "Rusa'y z Rusa yapmak mmkndr. Ancak, bunun iin
Rusada kullanlan kelimelerin yzde yetmibeini terketmek ve yerlerine
yeni kelimeler bulmak gerekir" raporunu vermitir. Yine, Ingilizcenin asli 'Low
German'dir, yani Almancadir; Ingilizce zamanla Almanca gibi 'yapim ekli' dil olmaktan
ikmis, gramerinde kendine has seyyliyete gitmis ve bilhassa kelime noktasinda Almanca,
Latince, Fransizca ve daha baska dillerden o kadar ok kelime almistir ki, bu dilde 'z
Ingilizce" kelime bulmak, deta zorlasmistir.
.Eyll, 1991

Safvet Senh, Kelimelerdeki Sihir: Asirlarin sinesinde yogrulup bugnk keml
derecesine ulasan ve hergn tabi bir szlme ve uyum yolu ile daha stn bir kemle dogru
giden dilimiz, ilm ve edeb en ince eserleri, his ve fikirleri ifade edebilecek olgunluga
ykselmistir. Sayisiz mellif, muharrir, edip, ilim ve fikir adamlarimiz Islam kltr
hazinesinden, Arap ve Fars dillerinin saheserlerinden seip aldiklari kelimeleri mill zevk ve
suurun berrak aydinligi altinda isliyerek, bunlari Trk tefekkr ve tehasss dehasiyle
uzlastirip bugnk zengin Trkemiz bu himmetlerden dogmustur.
Ismail Habib Sevk'n ifadeleriyle, "Sanki dnyanin btn dil limleri bir araya
toplanmis, tasrifleri, kaideleri gayet kolay, istisnsi olmiyan, mantigi kuvvetli, (kelimeleri
gzel, telffuzu hos ve zengin) bir dil yapalim demisler de Trkeyi meydana getirmisler."
Nesillerin alin teriyle yogrulup bu derece kemle ulasan bir milletin dilini, bodur ve ciliz
hale getirmeye hi kimsenin hakki yoktur. Byle birsey bu millete karsi yapilmis en byk
fenaliktir.
"Bir milletin btn zeksi, bilgisi, hassasiyeti dilinde toplanir. Dil onun varligidir,
mdafaasidir, baska millet zerindeki tesirinin en gl silahidir. Bir millet topragini
kaybedebilir, dilini unutmazsa o topraga yeniden sahip olabilir. Dilini kaybeden bir millet
herseyini de kaybetmis demektir." diyen Peyami Safa ne kadar haklidir. Evet "Giden vatanlar,
dilleri diri kalan milletler tarafindan kurtarildi, fakat dili giden milletlerin ne vatanlari kaldi,
ne de kendileri."
A.H.Tanpinar'a gre, kelimeyi kurtarmak, mill bnyeyi kurtarmak gibidir.
Muhtesem eserini bir kuyumcu hasssiyeti ile hazirlarken, kullandigi mcevherler ve
hkkettigi sanat nakislari hakkindaki tercihlerini ve sebeblerini tefsirinin mukaddimesinde ele
alan merhum Elmalili bilhassa dil ve kelimeler hakkindaki grslerini syle ifadelendiriyor:
"Iran'da ikan ynden, Avrupa'da bklen ipten, Trk tezghinda dokunan haliyi, Trk mali

3

tanidim. Bir binanin mimarisi Trk olmak iin btn kerestesi yerli olmasi lzim degildir,
diye isittim. Afrika madenlerinden ikmis bir altinin zerinde bir Trk sikkesi grdgm
zaman ona Afrikalinin degil, bizim altinimiz dedim. Ruhi Bagdd'nin: Sanma ey hce ki
senden zer u sim isterler "Yevme l yenfe'u"de "kalb-i selim" isterler szn duydugum vakit
bunu Trkeden baska bir lisanin Edebiyatina kaydedemedigim gibi, Trkenin en gzel
szlerinden biri bilmekte tereddt etmedim."
Trke bir kelime yerine trkenin ruhuna uymayani konulurken, fed edilen kelime
zerinde asirlarin biriktirdigi mn ve incelikler de yok edilmis; o kelimeden remis birok
kelime ve mefhumlar da ldrlms oluyor. nk bir velimiz o kelimeyi gnl ikliminin
esintileriyle doldururken bir pasamiz da, ona ince bir asker dehnin izlerini naksediyor, bir
padisahimiz da, bir cihan hkmrni olarak koca bir imparatorlugun azametini o kelimeye
yklemis oluyor. Iste edeb gzelliklerden olan telmh ve tedler;hep bu tarih iinde renklene,
cillana, gelisip olgunlasan gzel kelimelerden doguyor.
nk insan, kelimelerle dsnr.
Gelismis bir fikir ve his dnyasina sahip bir insanin nanslarina, inceliklerine dikkat
ettigi kelimeler vardir ki, bu seviyede olmiyan kisi btn bu farkliliklari bir tarafa iterek onlari
tek bir kelime ile ifade eder. Dolayisiyle bu sig ifade onun his ve fikir dnyasini da geri ve
ciliz birakir. Mesel ibtid bir insan iin; cidl, mcdele, cihd, mchede, harp ve
muhrebe arasinda fark yoktur ve hepsi husus olarak "savas" kelimesiyle karsilanir. Ayni
sekilde, ilim ve kltre sahip bir kafa iin t'dl, tebdl, tagyr, tahvl, kalb, tebeddl, tagayyr,
tahavvl, istihale, inkilb mefhumlarini sadece "degistirme" ve "degisme" kelimeleriyle ifade
etmek imkansizdir. Onun iin Trkeyi sadelestirme ugruna byle bir tutum, Trkemizi
kisir, fakir ve geri bir dil haline getirecek zararli ve ugursuz bir tutumdur.
"Sifatlari kendinize esir edin, edebiyata hkim olursunuz." dedikten sonra onlarin drt
marifetini "sz, ses, ss ve his!" diye siralayan Amerikali yazar G. H. W. Ryland, ok
haklidir.
Evet dilde fakir ve tembel olanlar, farkliliklara dikkat etmeyerek hep ayni sifati tekrarlar
ve bir monoton hava meydana getirirler. Halbuki kullanila kullanila piriltisi kaybolan bir
kelime yerine usta yazarlar degisik sifatlardan nanslar sagliyarak rengin ve zengin bir ifde
ortaya koyarlar. Simdi bir karsilastirma yapalim:
Byk bir ziyan - Azim bir ziyan
Byk enerji - Herklvr enerji
Byk kasa - Lenduha kasa
Byk duvarlar - Sur-s duvarlar
Byk bir veli - Ulu bir veli
Byk bir ideal - Azametli bir ideal
Byk dnme dolap - Devs dnme dolap

4

Byk devletliler - Iri kiyim devletliler
Byk demir kitlesi - Ejderha demir kitlesi
Byk grlt - Cehennem grlt
Byk ahenksizlik - Fahis ahenksizlik
Byk apartmanlar - Seddad apartmanlar
Byk resimler - Devkr resimler
Byk parmaklar - Iskarmoz gibi parmaklar
Byk serefimiz - Kubbeler kubbesi serefimiz
Byk faaliyet - Kasirgali tozkoparan faaliyet
Kelimesiz dsnmek imknsiz olduguna gre, kelime bilgisi ok mhim demektir.
Thomas Sheriden: "Fikirle kelime arasinda yle yakin bir alka vardir ki, birindeki eksiklik
veya hata, digerinde kendisini derhl belli eder." der. Dil limi Dr. Wilfred Funk syle der.
"Riyz bir kat'iyetle syliyebiliriz ki, kelime bilgisi arttika insanin dsnme melekesi de
kuvvetlenir." Baska bir dil bilgini Norman Lewis ise syle der: "Kelime bilginizin hududu,
zeknizin hududunu tesbit eder. Kelime bilginiz arttika, zekniz da artacaktir."
Bunun iin "Biz bunlari anlamiyoruz "demek mazeret degildir. Bu tembellik, kkl bir
kltr ve milleti mahveder. Kk kesilmis aga neye yarar. Evet aga kk ile grler.
Agustos, 1983
Safvet Senh, Kelimelerin Kkleri: Bazilari, bir kelimeyi anlamak ve yerinde
kullanabilmek iin o kelimenin etimolojisini bilmek gerektigini iddia ederler. Ilk bakista
insana inandirici gibi grnen iddialarini biraz incelemeye tabi tutunca, bunun sart olmadigini
anlayabiliriz.
Bir kelimenin manasini ve bugn ne sekilde kullanildigini iyiden iyiye grenebilmek iin
mutlaka ok derinlere gitmeye gerek yoktur. Ingiltere ve Amerikada etimologlar ve bazi
filologlar hari, hemen hemen hi kimse btn kelimeleri genis bir aile gruplari halinde
grenemezler. Mesela, Lady kelimesinin etimolojik olarak somun yogurucu manasina Eski
Ingilizce hlaefdiqe den geldigini ve dough (hamur), dairy (sthane) gibi Anglosakson
ve Eski Ingilizce asilli daha pek ok kelimeyle akraba oldugunu dil bilginlerinden baska
kimse bilmez. Yazarlarin her halde ogu lord un Eski Ingilizce de hlafward (somun
muhafizindan) geldigini, warden (gardiyan) ve steward (nceleri domuz bekisi, simdi
metrdotel kamarot, ayvaz v.s.) kelimeleriyle ayni kkten oldugunu bilmezler.
Reward (mkafat) kelimesinin ise Eski Fransizca reguarder den geldigini hi bilmezler.
Bir kelimenin etimolojisini bilmek o kelimeyi daha anlamaya ve tam yerinde
kullanmaya mutlak olarak yardim etmedigi gibi, bazan insani sasirtabilir de... Cynic
kelimesini ele alalim; Grek felsefesinde cynicler yegane iyiligin fazilet olduguna inanan,
bunu saglamak iin de nefse hakimiyet ve hrriyet salik veren filozoflardi. Kpeklerin ne
kadar sadakatli ve fazilet sahibi hayvanlar oldugunu dsnrsek bu felsefe mektebinin ismini

5

niin Greke kynikos (kpek) ten almis olduguna sasmayiz. Gelgelelim kelime bu manaya
takilip kalmiyor. Bir zaman sonra, cynic namiyle anilan filozoflar rf ve adetlerin ve cari
felsefelerin siddetli tenkitileri olarak taniniyorlar. Modern cynic kelimesi iste bu ikinci
manadan doguyor. Simdi bu adama cynic denildigi zaman kedisinin herseyi kt gzle gren,
baskalarini hareketlerinde daima menfaat gizli olduguna inanan bir kimse oldugu manasini
ikaririz. Cynic kelimesinin manaca artik ne kpekle, ne de kpeklikle hi bir ilgisi yoktur.
Ama bizde etimoloji bilgisi ok, mantik bilgisi kit birisi ikar, cynic yerine (kpeksi)
dememizi tavsiye eder. Halbuki, mesela Hocam szlerinizde bir cynisme sakli, yerine
Hocam, szlerinizde bir kpeksilik sakli, demeye bu milletin sadece milli zevki degil, milli
terbiyesi de msaade etmez.
Ayni sekilde uslu kelimesindeki us (akil) kkne bakilarak bu kelime akilli
manasina kullanilamaz. Uslu ile akilli arasindaki farki yalniz uslu ocuklar degil,
yaramazlari bile bilir. Insanlarin gelisip olgunlasacagini kabul ettigimiz gibi dil agacinin
kelimelerinin de kemale erecegini kabul etmemiz gerekir.
Bir adamin adinin Aslan, Korkmaz yahut Satilmis olmasina bakarak o insanin nasil
aslan, korkmaz yahut satilmis olduguna hkmedemezsek, bir terimin lafzina bakarak da o
terimin manasini anladik diyemeyiz. Srrealizm terimi bize eger bir sey sylemiyorsa,
gerekstclk de syleyemez. Gerekst ne demektir? Sanatta kbizm, ftirizm,
fovizm, ekspresyonizm, hepsi gerek st degil mi? Fauvisme (fovizm) vahsi hayvanlik
demektir. Halbuki, Matisse in, Rouaultnun, Derainin vahsi hayvanlikla ne alakalari vardir?
Onlara bu adi veren sanat tenkidisidir. Bu tenkidinin bile vahsi hayvanlik la alakasi
yoktur. Vahsi renkler kullanmak baska vahsi hayvanlik baskadir.
Terime bakip, terim uydurma laubaliliginden kurtulup terimlerin aslini, manasini
grenelim. Yoksa Peyami Safa nin da belirttigi gibi mesela; benimiincilik hi bir zaman
egocentrisme karsiligi olamaz. Sylediklerimiz yanlis anlasilmasin. Biz hemen herseyde
oldugu gibi, etimoloji bahsinde de ne ifrat ne de tefrit taraftariyiz. Btn kelimelerin
etimolojisini herkese gretmeye kalkismak ne kadar fuzuli bir emek olursa, hibirimize hi
etimoloji gretmemekte o derece yanlistir. Arapa ve Farsa nin bazi temel gramer
kaidelerini grenmek her Trk mnevveri iin lzumlu oldugu gibi, en sik geen Greke ve
Latince kkleri bellemek de faydalidir. Hele beynelmilel ilmi terimlerin ogu Greke kk ve
eklerden yapildigi iin, biz de o kk ve eklerin hi olmazsa en mhimlerinden bazilarini
grenmek mecburiyetindeyiz. Evet biz Siyavusgil in dedigi: Kulaklarimiz, kelime ve
cmlelerin yedi gbek tesinden gelen sehadetlerle degil, musikisinde, duygu ve fikirle
uslubun tam kaynasmasindan szlen ahenktedir. anlayisini kabul ediyoruz.
Yoksa bir kelimenin kkn bilmezsek onu dogru kullanamayiz, anlayisini bir anlik
kabul edersek bile bu fikri kabul edenlerden mesela Nurullah Atain aik mektubunda geen
kelimeler de bir sr izah isteyecek. Kelime karsiligi kullandigi tilcik teki til kkne ne
diyelim. Bunun manasini ka kisi biliyor? Tilcik i nasil yerinde kullanacagiz? Ya ck
(harf) nen (sey), yoru (mana) ve daha binlercesini? Hepimiz bu l kkleri bellemeye
kalkarsak millete belki etimolog oluruz ama baska hi bir sey grenmeye ve yapmaya
vaktimiz kalmaz.
Bir de dilimizde etmek li fiiller var. Bunlarin da kk yabancidir diye atamayiz.
Yazi slubu, her moda gibi zamanla degisebilir. Simdi hemen btn dnyada cereyan, sade
dile dogrudur. Halk Trkesiyle de edebiyat olur. Fakat sade olsun dersen Trke yi
fakirlestirmeye hele avamfiripe bir davranisla asagi bir seviyeye dsrmeye hi hakkimiz

6

yoktur. Evet z Trke dir diye, fikrimizi tam anlatmaktan uzak olan kelimeleri (fiilleri)
kullanmak dogru olmuyor. Sevmek: teshir etmenin; ogaltmak: teksir etmenin, ektirmek:
istifa etmenin karsiligi olamaz (isten el ektirmek de manayi karsilamiyor.). Byle
gayretkeslikler, aylik kurstan sonra ecnebi bir dille konusmaya abalayanlarin
ibtidailiklerini hatirlatiyor. Her millet gibi biz de kendimizi dnyadan hari
dsnemeyecegimize gre, dogudan da batidan da, kuzeyden de, gneyden de etmek li
fiiller dilimize girmeye devam edecektir. teden beri, milletimiz iin iki sik vardi: Ya
etmek siz kabile hayati, veya etmek li medeniyet btn dikenlere ragmen gl
kediotu na tercih ederiz.
Simdi bunlardan bazi misaller verelim:
(1) Mezcetmek: (katistirmak)
Kanuni Sleymanin ihtisami ile Sinanin dehasini mezceden bu Islamiyet Abidesi
binlerce Mslman ile dolup tasti.
Bu iki sistemin mantigi ve oyun kaideleri birbirlerinden tamamen farklidir. Bunlari
mezcetmeye imkan yoktur.
(2) Ilzam etmek: (cevap veremez hale getirmek)
Bu nurani simalar ne gzel konusuyorlar. Ne tatli telmihler, ne ince nkteler, ne
yumusak cinaslarla karsi tarafta bulunanlari ilzam etmeye alisiyorlar.
0, isticvabinda, gerek muhakemede akillari durduracak bir sogukkanlilikla kendini ve
davasini mdafaa etmis ve en gl hakimleri ilzam edecek, iddia makamini tereddde
dsrecek cevaplar vermisti.
(3) Cerhetmek (rtmek)
Bu mecmuanin o arpik teoriyi cerheder tarzda kaleme alinacak bir makaleyi nesre
amade oldugu haberi de memnuniyet uyandirici bir sey.
Bazilari hi arastirmadan kendilerine telkin edilen faraziyeleri cerhedilmez bir hakikat
sanip, hr dsncelerinin emin yerde bulunusu ile gnyorlar.
(4) Cehdetmek: (abalamak)
Eger milletin istirabindan dogma bir suurun atesinde dvlms bir elikten irade,
btn bu perisan emelleri, bu daginik cehdleri bir araya toplayip bir hedefe dogru
sevketmezse, encamimiz nereye varir?
Daima ileriye dogru cehd ve gayret etmedike ve zaman terakkiyatindan
faydalanamadika muvaffak olamayiz ve yasayamayiz.
(5) Heder etmek (bos yere harcamak)
Kurt geldi, bir koyun daha kapti! kabilinden bir anlayisla millet evlatlarini heder
edemeyiz.

7

Gelecek nesilleri dsnmeden, elimizdeki imkan ve nimetleri heder etmeye hakkimiz
var mi?
(6) Empoze etmek (zorla yaptirmak) Teknigin, fizik-maddi ilimlerin tekaml, son
kesifler, daimi sulhu saglayacak bir organizasyonu insanliga empoze edecek gte midir?
Gururlarini empoze ederek, insanlar saygi toplayabilirler mi?
(7) Ihtida etmek: (mslman olmak, hidayete dogru yola girmek)
Hidayete mazhar olarak Mir Resid namini alan Zaharyadis Efendi, ihtidasindan
evvel Fener Patrikhanesinin bas vazifelisi idi.
Maurice Bucaille, Kaptan Cousteau, Roger Garaudy ve Hans Aiberg gibi meshurlarin
ihtida etmesi Batida mslmanligin yayilmasini bilhassa Fransa da kiliselerin camiye
evrilmesine sebeb olmus, bu vaziyet hristiyan evreleri korkuya dsrmstr. Mart 1986
Safvet Senh, Seyyah Kelimeler: Btn dillerde, birok kelime baska dillere gemis,
denizler asiri lkelere seyahat etmistir. Bazilari gittikleri yerlerde vatan tutup kalmis deta
evlenip ogalarak bir kelime toplulugu meydana getirmislerdir. Bazilari kk atip bir aile
meydana getiremedikleri iin yok olup kaybolmus, arkalarindan bir nesil birakamamislardir.
Bir kisim kelimelerin, kendileri veya torunlari tekrar kendi memleketlerine dndklerinde
yle bir hviyet degisikligine ugramislardir ki, artik taninmaz bir hl almislardir...
Bu gerek btn dil limlerince bilindigi halde, bizde bilinmemezlikten gelinmistir. Bu
Iitr kanuna karsi, bilerek veya bilmeyerek gzlerini yumanlar, dilimizde yerlesip kklesmis,
renk renk meyve vermis binlerce kelimeyi, yabanci sayarak lgatlarimizdan ve dillerimizden
atmak istemislerdir. Fakat yepyeni srgnlerle, taptaze fidanlarla en cr yerlerimize kadar
giren bu kelimeleri ve onlardan meydana gelen kelime ailesini srp ikarmanin
imknsizligini grnce bu sefer, btn kelimelerin bizim dilimizden iktigini btn dnya
dillerinin Trkeden dogdugunu iddia etmeye baslamislardir.
Bunun neticesinde meydana gelen garabetleri nceki sayilarda arzetmeye alismistim.
Bu sayida da bir baskasina isret ettikten sonra, bir ok lkeyi gezip dolasan bazi
kelimelerden bahsetmek istiyorum.
"Yafetik Okul"u kuran Rus dil bilginlerinden Nikola Marr (1865 - 1934)'dan "rahmetli
Marr" diye "Arapanin Trk Diliyle Kurulusu" isimli eserin 1. cildinin 5. sayfasinda bahseden
Prof. Naim Hzim Onat, imparatorlugumuzun hkim oldugu dnemlerde Trkeden Arapaya
ister istemez giren kelimeleri delil getirerek aslinda Arapanin Trkeden dogdugunu isbata
kalkismis ve bu mevzuda 1944'de byk hacimde adi geen eseri nesretmistir. Bu eserden
gye gnes dil teorisini desteklemekti....
Otobs kafilesiyle hacca giderken bir kavga ile karsilasan bir hoca efendi syle demisti.
"Ayiralim diye Arapa bagirip agirarak kavga eden bir kalabaligin iine girince, oradaki
vatandaslarimizdan birisi bana "L tkarish!"Yani kavgaya karisma diye engel olmak
istemisti..." Burada karismak masdarindan gelen kelimenin Arapa kaliba uydurularak "neni
hzir" sigasina nakledildigini gryoruz. Simdi bunun gibi Arapa "telfene" "telefon etti"
demektir. O zaman Arapanin Yunanca'dan dogmus oldugunumu iddia edecegiz. Araplar
telefona "htif derler ama, "tilifun" diye de kullanirlar. Nitekim "mibsr" dedikleri yunanca

8

asilli televizyona da "tilifizyun" derler. Hatta bu kkten olmak zere kullandiklari "Telfeze"
kelimesi uzaktan grs demektir.
Gorci Zeydan diyor ki: "Arapa fiillerden byk bir kisminin cmid isimlerden iktigi
ve aslinda yabanci bir kelime olup sonradan arapalastirildigi gzden gizli kalmiyacak bir
hakikattir. Mesel, Felsefe, tefelsefe gibi... Bunlarin asli Philosofia kelimesidir ki Philia
"sevgi", Sofia, "hikmet" kklerinden birlesmistir. Bu esit kelimeler Arapada oktur,
bunlardan en ogu Farsa, Yunanca, L-tinceden alinmistir. Diller egreti kelime almak
ihtiyacindan hibir zaman kurtulamaz. Halkin "istif etti" yerinde kullana-geldigi"settefe"
kelimesini szlklerde gremeyiz. Anlasildigina gre bu da, her ikisi de ayni kke dayanan
"Stow" "Stuff'tan alinmistir. Halkin bunu ingilizlerden aldigi byk bir ihtimalle sylenebilir.
Biz kelimelerin g hikyelerini dinlerken, gmen insanlarin kissalarini duyar gibi oluruz.
Mesel "sah" kelimesinin basina gelenler Iran sahlarinin basina gelmemistir. Satran
oynasin oynamasin hemen herkes "sah mat" tbirini bilir. Muriz sha hcum ettiginiz zaman
"sah" diye ikaz e-der, gidecek yeri olmazsa "mat " der, oyunu bitirirsiniz. Arapa "mte" ld
demektir. Ama artik kalip halinde "sah mat" "sah ld" demektir. Bir satran tabiri olarak
bunlarin birbirinden ayrilamiyacagi gibi, dilimize geerken de bylece kaliplastigi iin kimse
onun yerine "sah ld" demez. Ortaag'da satran oyunu Acem diyarindan kalkip Frenk
diyarina g ettigi zaman "sah mat" szn de beraber gtrd. Satran bugn belki oyunlarin
kralidir, ama Ortaag Avrupasinda ancak krallarin oyunu idi. Su var ki, "sah mat'taki "sah"
sz, "zarar, ziyan, maglubiyet" mnsiyle satolardan asip halka karisti. "Sah" kelimesi eski
Fransizca'da "escheque, eschec" yazilip "esek" diye okunmustur. (Bunun satrantaki "at"la
bizim "merkeb"le, hi bir alkasi yoktur.) Orta Ingilizce'de "escheque" bastaki harflerin
dsmesiyle "checque" haline gelmistir. Derken "check" (ek) diye yazilmaya baslanmis,
mnsi da "zarar ziyan"-dan "kontrol, tevbh'e intikal etmistir.
Arkasi orap skg: "check" kontrol demek olduguna gre, "kontrol altindaki para"
iin" chekkere" denmistir. Derken "kontrol, murabeke" altindaki paranin veya bir kisminin
denmesi iin verilen yazili emre de "check" adi verilmistir. Ve bugn yalniz Ingiliz
bankalarinda degil, btn dnya bankalarinda haril haril ekler alinip veriliyor. Insan sah
adini dsnyor da su "ekilenler" pismis tavugun basina gelmez diyor.
Simdi soralim: Bu kelimelerin asli, hlis muhlis Farsadir diye Iranlilar para yerine
geen kgit parasini hkmdarlarinin adi ile mi agirsinlar? Alis-verislerinde "ek" yerine
"sah"mi istesinler?
Birinin kalkip "stad"in asli Trke "usta"dir. Acemler "usta" demeyi beceremedikleri
iin "stad" demislerdir. yleyse biz de onlarin kelimesini dilimizden atalim demesi uygun
degildir. Bir kere "usta" ile "stad" yapisik kardesler gibi birbirinin ayni degildir; aralarinda
ince bir fark vardir. "Usta" belki Acemistana buradan gitmistir. Ama stad olarak vatana
dnmstr. "Usta" diye bir "zanaaf'ta mhir olana denir. "stad" ise bir ilim veya sanatta
stn yeri olan kimsedir.
Diger yandan, aslinda "zanaat", "sanat"in tasra agzi ile telffuzundan ibarettir. Fakat
aralarinda mnca bir nans mevcuttur. "Trke szlk'e gre "zanaat", "maddeye dayanan
ihtiyalari karsilamak zere yapilan ve az ok el mahreti isteyen muayyen bir is''tir.
Demircilik, marangozculuk, gibi "Sanat" bu mnya gelmekle beraber bir mn daha tasir;
hosa gidecek, hayranlik uyandiran bir henk veya ifde kullanma isi: Selimiye Camii, yksek

9

bir sanat eseridir. Selimiye kislasinda hi sanat yoktur. Su halde, "zanaat" yerine "sanat"
diyebiliyoruz, fakat sanat yerine her zaman "zanaat" diyemiyoruz.
Bazi kelimelerin hakiki etimolojilerine indigimiz zaman, bunlar bazen birer heyecanli
tarih sayfasi kadar insani cezbederler. Mesel, Almancaya, Lehe'ye, Fransizcaya, Ingilizceye
ve daha pek ok dillere girmis olan "horde" kelimesi Trke "ordu"dan gelmedir. Insan ne
zaman bu kelimeyi bir ecnebi dilde grse, gznn nne, baslarinda tolgalari, ellerinde
kililariyla heybet ve hasmet saan atli akincilarimiz gelir.
"Hak" kelimesi Hinte'dir. 1850 yillarinda Hindistan'daki "Ingiliz Guide Corps"u beyaz
niformalarini kamufle etmek maksadiyle onlari toz topraga bularlardi. Yerliler Ingilizlerin bu
kiliklarina bakip "tozlu" manasina "khaki" dediler. De-meleriyle tutmasi bir oldu. Yalniz
Ingilizler degil btn dnya bu Hinte kelimeyi kendi z diline ml etti.
I. Dnya Harbi'nin en kritik devresinde Ingilizler zafer mitlerini gizli bir silha, tanka
baglamislardi. Fakat bu silaha daha bir ad bile bulamadan onu Fransa'ya sevketmek
gerekiyordu, seri ve gizli olarak dsmani avlamak sartti Alman ajanlarini aldatmak iin
tahta ambalajlarin zerine iri puntolarla "su haznesi" mnsina "TANK" diye yazdilar.
Ajanlar yaniltildi, ithilaf devletleri cepheyi yardi, savas kazanildi ama isimsiz silahin adi
"tank" kaldi. Ingiliz gemicisi Kaptan Cook 1770'de Avustralya'ya ikip ta nden cepli, yandan
kollu, uzun bacakli, hop hop giden garip hayvanlarla karsilasinca hayretler iinde kalir,
yerlilerden birisine hayvanin adini sorar. O da "ne sylyorsun, anlamiyorum" mnsina
"kanguru" diye cevap verir. teki (Cook) memnun, hayvanin adini Ingilizce imlsi ile
"kangaroo" seklinde deftere geirir. Halbuki Avustralya yerlilerinin kendi dillerinde
kangurunun adi. "wallabi"dir.
Arapa'da "safak" "gnes batmasindan sonraki alacakaranlik" mnsinadir. Halbuki
Trke'ye "tan zamani" yani gnes dogmadan evvelki alacalik diye gemistir. Byle tam ters
mnsiyla dilimize gemis baska kelimelerden bahsederken Ismail Habib Sevk syle der:
"Farsa'da "n" mnsina gelen "pis''i biz "pesimden gel" diye "arka" mnsina kullaniriz.
Arablar "hala"yi "teyze" mnsina kullandiklari halde biz onu ananin kiz kardesliginden
ikarip babanin kardesi yaptik. Farsa, "serbest'in "basi bagli" demek oldugu meydanda iken
biz onu tam tersine "basi bos" hale getirdik."
"Poyraz"i "simal rzgari" mnsina "boreas"tan dilimize aktardigimiz gibi daha nice
yabanci kelimeleri byle asil veya degisik mnlariyle alip sylenisiyle dilimize
uydurmusuzdur. O kadar ki, o dilin sahihleri bile anlayamaz. Mesel: amasir (cmesuy);
"orap"(eyrep); "patlican" (bdingh); "arsaf (adirseh); "apraz" (eburast); "sarni"
(sihri); "tandir" (tennur); "mahmuz" (mihmaz); "persembe" (pensenbeh); "hosaf (hos
ab); demektir. Simdi "hosab"a bakalim. Farsa "hos su" demeye geliyor. Ama biz hosafi
ierken ne etimolojisini ne de baska bir dilden geldigini dsnrz. nk icabinda "hosafin
suyu" szn bile syleriz. Halbuki bu "hos su suyu" demek olur. Bizim tabirimiz hostur ama
bazan hasivlerin hosa gitmeyeni de olur.
Bazi kelimeleri fonetik bakimdan oldugu gibi birakmisiz, yani sekil ve telffuzlarina
dokunmamisiz da, semantik degisiklige ugratmisiz. Ismail Habib Sevk: "Farsa'da "pehl"
asker, "vn" ise muhafiz mnsina geldigi iin ikisinin birlesmesinden hsil olan "pehlevan"
onlarda "kumandan" demekken biz kispeti giydirip onu gres meydanina ikardik" diyor.
Ismail Hamu Danismend de yazilarindan birinde su enteresan misalleri verir: "Bizdeki (itibar)
Arapa'da (ibret almak), bizim (hile) onlarda (re,tedbir) bizdeki "imz" orada (geirmek)tir.

1 0

Arapa'da "halt", karistirmak demektir. Halbuki biz "halt karistirmak" seklinde yeni bir ifade
ortaya koymusuz.
Btn bunlardan ikan netice sudur ki, milletimizin su veya bu yollarla baska dillerden
devsirdigi lisan degirmeninde gttg, milli zevk szgecinden geirdigi ve seve seve
kullandigi btn kelime ve tabirleri Trke saymak mecburiyetindeyiz. Haziran, 1985

You might also like