You are on page 1of 130

Wolfgang Gnter Lerch _ Badat'ta lm Hallac- Mansur (Tod in Bagadad oder Leben und Sterben des al-Halladsch) Kitaplar,

uygarla yol gsteren klardr. UYARI: www.kitapsevenler.com Kitap sevenlerin yeni buluma noktasndan herkese merhabalar... Cehaletin yenildii, sevginin, iyiliin ve bilginin paylald yer olarak grdmz sitemizdeki tm e-kitaplar, 5846 sayl kanun'un ilgili maddesine istinaden, engellilerin faydalanabilmeleri amacyla ekran okuyucu, ses sentezleyici program, konuan "Braille Not Speak", kabartma ekran ve benzeri yardmc aralara, uyumlu olacak ekilde, "TXT", "DOC" ve "HTML" gibi formatlarda, tarayc ve OCR (optik karakter tanma) yazlm kullanlarak, sadece grme engelliler iin, hazrlanmaktadr. Tmyle cretsiz olan sitemizdeki e-kitaplar, "engelli-engelsiz elele" dncesiyle, hibir ticari ama gzetilmeksizin, tamamen gnlllk esasna dayal olarak, engelli-engelsiz yardmsever arkadalarmzn youn emei sayesinde, grme engelli kitap sevenlerin istifadesine sunulmaktadr. Bu e-kitaplar hibir ekilde ticari amala veya kanuna aykr olarak kullanlamaz, kullandrlamaz. Aksi kullanmdan doabilecek tm yasal sorumluluklar kullanana aittir. Sitemizin amac asla eser sahiplerine zarar vermek deildir. www.kitapsevenler.com web sitesinin amac grme engellilerin kitap okuma hak ve zgrln yceltmek ve kitap okuma alkanln pekitirmektir. Ben de bir grme engelli olarak kitap okumay seviyorum. Sevginin olduu gibi, bilginin de paylaldka pekieceine inanyorum. Tm kitap dostlarna, grme engellilerin kitap okuyabilmeleri iin gsterdikleri abalardan ve yaptklar katklardan tr teekkr ediyorum. Bilgi paylamakla oalr. Yaar Mutlu LGL KANUN: 5846 sayl kanun'un "Altnc Blm-eitli Hkmler" blmnde yeralan "EK MADDE 11" : "ders kitaplar dahil, alenilemi veya yaymlanm yazl ilim ve edebiyat eserlerinin engelliler iin retilmi bir nshas yoksa hibir ticar ama gdlmeksizin bir engellinin kullanm iin kendisi veya nc bir kii tek nsha olarak ya da engellilere ynelik hizmet veren eitim kurumu, vakf veya dernek gibi kurulular tarafndan ihtiya kadar kaset, CD, braill alfabesi ve benzeri formatlarda oaltlmas veya dn verilmesi bu Kanunda ngrlen izinler alnmadan gerekletirilebilir."Bu nshalar hibir ekilde satlamaz, ticarete konu edilemez ve amac dnda kullanlamaz ve kullandrlamaz. Ayrca bu nshalar zerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin bulundurulmas ve oaltm amacnn belirtilmesi zorunludur."

Bu e-kitap grme engelliler iin dzenlenmitir. Kitap taramak gerekten incelik ve beceri isteyen, zahmet verici bir itir. Ne mutlu ki, bir grme engellinin, dzgn taranm ve hazrlanm bir e-kitab okuyabilmesinden duyduu sevinci paylaabilmek tm zahmete deer. Sizler de bu mutluluu paylaabilmek iin bir kitabnz tarayp, kitapsevenler@gmail.com adresine gndermeyi ve bu isimsiz kahramanlara katlmay dnebilirsiniz. Bu kitaplar, size gelene kadar verilen emee ve kanunlara sayg gstererek, ltfen bu aklamalar silmeyiniz. Siz de bir grme engelliye, okuyabilecei formatlarda, bir kitap armaan ediniz... Teekkrler. Ne Mutlu Bilgi iin, Bilgece yaayanlara. www.kitapsevenler.com

Tarayan: Yaar Mutlu www.kitapsevenler.com www.yasarmutlu.com e-posta: kitapsevenler@gmail.com Wolfgang Gnter Lerch _ Badat'ta lm Hallac- Mansur (Tod in Bagadad oder Leben und Sterben des al-Halladsch)

tarihi

roman

5"KTAP ZERNE 922 ylnda Badat'ta zndklkla sulanan bir adam, mollalarn verdii bir fetva ile armha gerilmitir. Suu, Tanryla olan zel ilikisini halka aklamaya cret etmesidir. Bazlar iin ise iiler, Maniheistler ve Hindular gibi "gvenilmez unsurlarla" yazmasndan dolay bir devlet dmandr. Wolfgang Gnter Lerch bu kitap ile Hallac- Mansur'un yaamn ve yaptklarn roman diliyle anlatmaktadr. 1946 doumlu Wolfgang Gnter Lerch Germenistik, Felsefe, arkiyat ve lahiyat renimi grmtr. 1978 ylndan bu yana Frankfurter Allgemeine gazetesinin Ortadou editrln yapmaktadr.

1997 Patmos Verlag GmbH & Co. KG Artemis & Winkler Verlag, Dsseldorf und Zrich Orijinal Ad Tod in Bagadad oder Leben und Sterben des al-Halladsch 2000 Yurt Kitap-Yayn

BADAT'TA LM

W O LFG A NG TER LERCH GN


ta r ih i r o m n ir i: A tilla a ev

HALLAC-I MANSUR
D irim

eviren Atilla Dirim

Yurt Kitap-Yayn 106 * Tarihi Romanlar Dizisi 15 ISBN 975-7076-27-9 1. Bask 2000, Ankara Dizgi Yurt Kitap-Yayn Kapak Hazrlk Ali mren Bask Cantekin Matbaas, Ankara Yurt Kitap-Yayn Merutiyet Cad. 11/22 Kat: 6 Kzlay-ANKARA Tel & Fax: (0 312) 417 35 49 eposta: yurtk@tr-net.net.tr

ark'n Sesi Ben ark'im Kendimle barm, Fakat asrlardan beri Derin bir uykudaym. Badem gzl Semiramis'in, Onun kzkardeleri Kleopatra ve Astarte'nin Gzellii benim gzelliimdir. Yz kapl Thebai'yi kurdum, Babil'inisularnda Kil tulalar ge ykselttim, Musa'nn asasn gelecee tadm. Peygamberlerin ayak izleriyle Doludur topram. imde yaamaya devam eden Sadece Nasrah'nn ruhu deil. Sardanapal'n at yaralarn Acs hl yreimde Ve bam rtyorum Hl Fenike'nin klleriyle. Ben ark'im Kendimle barm, Fakat asrlardan beri Derin bir uykudaym. Konumaktan sarho oldum Ve gebeyim ebedi kurtulua. Kim bilebilir Neler olacan , Uykumdan uyandm zaman?

BR PROFESR ORTADAN KAYBOLUYOR


"... ve o derin bir uykuya dald." Washington Irving, Rip van Winkle

Bu sayfalarn gerek bilge, gerek pek o kadar bilge olmayan okurlar, ellerindeki metnin hi de azmsanmayacak bir ksmn mteveffa olarak nitelendirebileceimiz Profesr Eduard Wilhelm Klapproth'a borlu olduklarn bilmelidirler. Berlin niversitesi arkiyat Blm yesi olan bu profesr, eski ran payitaht sfahan'a son derece allmadk bir aratrma gezisinde bulunmaya gitmiti. Mool zamanndan kalma el yazmalar konusunda aratrma yapmak istiyordu, fakat bunun asl anlam, bu eski ark ehrinin pazar yerlerinde, kprlerinde ve sokaklarnda btn gn oradan oraya dolamak ve bir anda geride hibir iz brakmadan ortadan kaybolmak idi. ran ve Alman hkmetleri arasnda ksa sreli diplomatik bir kriz bile yaanmasna sebep olan bir hadise! Profesrn artk dul olarak nitelendirilebilecek kars, kocasnn Khiaban-e ah Tahmasp'da elinde bol miktarda eski ark seramii ve bakr bulunan bir tacirle tantn sylyordu. Eski ark sanat eserlerinin tutkulu bir koleksiyoncusu olan Klapp-roth, zerinde Sassan sslemeleri bulunan olaanst gzellikte bir bakr tepsiyle ilgilenmi ve bu vesileyle yeni bir dost kazanmt: Abbas Aa. Profesr bu tacirden en bandan beri holanmt. Abbas Aa da kendisine bykbabasnn kuann hl ok iyi hatrlad efsa-

nev Profesr Browne gibi akc bir Farsa ile meslei ve ran'da bulunma sebepleri hakknda bilgi veren bu Alman bilgini karsnda hayrete dmt. Ksa bir sre sonra konumann klasik ran edebiyatna gelip dayanmas profesr artmamt. ran'da edebiyatn herkese ait olduunu biliyordu. ster bir bakrc ustas olsun, ister sokak satcs, neredeyse herkes Hafz, Sadi, ehname'rdn lmsz airi Firdevs gibi statlarn eserlerinden binlerce dizeyi ezberden okuyabilirdi. Oysa profesrn vatannda en bilge insanlar bile Abbas Aa'nm deyimiyle birer "air-ah" olan Goethe ve Schiller'den birka dize okumay glkle baarabilirdi. Bylece iki dost sk sk bir ay bahesinde, bazen de Abbas Aa'nm evinde bir araya gelerek, bol bol gevezelik ediyorlard. Krllamaya yz tutmu sakal, bakml sanatkr elleri ve ark bilgelii dolu gzleriyle bu orta yal adam, gerekten de en yksek dereceden bir lim olduunu uzun sre gizlemeyi baaramamt. sfahan niversitesi arivine her hafta birka kez urad iin, profesre Mool dnemi el yazmalar konusunda yardmc olmaya alacan sylyordu. Sylediine gre niversitenin imdiki rektr Rstem Efendi, ok yakn bir ocukluk arkadaym. Klapproth'un arad her eyi elde edebilirmi. Bylece profesrn misyonu beklentilerinin aksine son derece iyi balamt. Profesr iki hafta sonra karsna yazd bir mektupta almalarn umduundan ve ask suratl meslektalarnn homurdanmalarndan ok daha iyi gittiini belirtiyordu. Abbas Aa verdii szleri tutmutu. Gazan Han'n ran'a hkmettii dneme ait Fars tarihilerinin el yazmalarn inceleme imknna kavumutu. Gazan Han ran'n fethinden sonra slam' kabul eden ve bu dinin glenmesi iin elinden geleni ardna
8

koymayan ilk Mool hkmdaryd. Bu nedenle onun dnemi sadece batl tarihiler iin deil, ranl bilginler iin de zel bir anlam ve neme sahip olmutu. Bu arada Rstem Efendi bu aratrmalarn yeniden canlanmas iin mutlaka bir yabancnn gelmesinin gereklilii karsnda aknln belirtmekten geri kalmamt. Ayn yln Mays aynn 12. gn Helga Klapproth Berlin'deki evinde kocasndan bir mektup ald. Profesr, iinin bitmek zere olduunu, yakn bir tarihte eve geri dneceini yazyordu. ran' terk etmeden nce son bir kez Rstem Efendi ve Abbas Aa ile "el yazmalaryla ilgili birka bilimsel konuyu" grmek niyetindeydi. Helga Klapproth'un bu bilimsel konular hakknda en kk bir fikri bile yoktu, nk o gnden bu yana Alman profesrden hibir haber alnamamt. SAHNEYE BR GAZETEC IKIYOR Redaktr Edgar Eigenbrod, salarn dnya gazeteciliinin hizmetinde aartm olan efinin odasndan ieri girerken, eldeki bilgiler yaklak olarak bu anlatlanlardan ibaretti. Klapproth'un ortadan kaybolmasndan sonra yllardan beri n Asya lkeleri zerine uzmanlam olan Eigenbrod bu meseleyle ilgilenmeye karar vermi, ilk i olarak da profesrn karsn ziyaret etmiti. Karsnda buz gibi bir profesr ei bulmay beklemekle yanlmt. Ona kapy aan kadn olduka zarif, hatta ekici denilebilecek bir sarnd. Gazeteciye kahve ve kek servisi yaptktan sonra, elinden geldii kadar uzak ran lkesindeki kocasndan sz etmeye almt. "Otursanza!" demiti Eigenbrod'un efi her zamanki 9

kararllk ve nee ifade eden ses tonuyla. Bir yandan da eliyle nndeki koltuu iaret ediyordu. efin azndan kan Klapproth kelimesini iittikten sonra, Eigenbrod iin nereye varacan anlamt. Kendisinden profesrn akbetini aratrmas istenecekti. "Mmkn olduu kadar ihtiyatl davranmanz bilhassa rica ediyorum" demiti ef azndan baklay kardktan sonra. "O son diplomatik rezaletin zaten hi gerei yoktu. Meselenin ne olduunu bilsem her eyi gze alacam biliyorsunuz; fakat bu vakada gerekte neler olduunu mutlaka renmemiz gerekiyor. nsan haklar iin mcadele etmenin en iyi yolu, sonunda geri alnmas gereken yalan yanl hikyelerden mmkn olduu kadar kanmaktr." Eigenbrod, efin ne demek istediini gayet iyi biliyordu. Klapproth'un geride hibir iz brakmadan ortadan kaybolmasndan iki gn sonra, etrafa profesrn imdiki rejimin kurban olduu yolunda sylentiler yaylmaya balanmt. Profesrn kefettii baz deerli el yazmalarn yurt dna karmaya alt sylenebiliyordu; ortadan kayboluu da bu ekilde aklanabilirdi. imdiki rejimin el yazmalar ve antikalar konusunda hakl olarak hi akas yoktu. Birka yl nce byle bir durum uluslararas kamuoyunu ayaa kaldrmt. O zamanlar bir Fransz bilgini kendisini Montpellier'e gtrecek olan uaa binmeden birka dakika nce, Mahad'da bulduu Saman devrine ait son derece deerli iki el yazmasn da yannda gtrmeye alrken yakalanmt. Bu vakann sonucu ise en iyi ekilde tatlya balanmt: Fransz bilgini politik arenada yaplan birka manevradan sonra sessizce s-nrd edilmiti. "Hemen ertesi gn uaa atlayabilirim" dedi Eigenb-

rod. "Sonra da otobsle sfahan'a... Kum kentine ksa bir ziyaret... eski 'ah Abbas'da her zaman bo bir oda bulunur." Redaksiyondan ayrld srada bu yeni i gezisini Ursula'ya nasl aklayacan dnyordu. Detmold blgesinden bir rahibin kz olan Ursula ile evleneli yl olmutu. ok alma merak ve sk sk kt i seyahatleri yznden aralarnda belli bir yabanclk olumutu, zellikle de Ursula'nn "o yer" diye adlandrd n Asya sz konusu olduu zaman bu durum iyice belirginlei-yordu. Evlendiklerinden pek ksa bir sre sonra Edgar Eigenbrod karsnn Kzl Deniz'de veya Hazar Denizi'nin ahane gney kumsallarnda bir kerecik olsun banyo yapmak yerine, Grnland' ayanda kayaklarla bir batan dier baa dolamay yeleyeceini idrak etmiti. Ursula, "o yer"in ataerkil toplum yaps,ile tutkulu din veya siyas yaamndan hi holanmadm aka ifade ediyordu. Edgar, onun gizliden gizliye Paris, Viyana veya Washington gibi lks ortamlarda gazetecilik yapan meslektalarnn elerini kskandn bilmiyor deildi. Kendisi i gezilerinde kocasna elik etmeyi istemedii iin ya ok sevdii Berlin'de yalnz bana vakit geirmeye alyor, ya da Berlin'den olduka uzak mesafede bulunan Det-mold'de yaayan ailesinin yanna snyordu. "Eh! Ne yapalm, git bari!" Eigenbrod, Klapproth vakas hakknda efiyle yapt grmeleri ve planladklar seyahati uzun uzun anlattktan sonra, Ursula'nn azndan sadece bu birka kelimelik yorumu koparabilmiti.

10

11

VARI Edgar Eigenbrod Tahran'a ulatnda, hava kararmaya yz tutmutu. Uaktan bakt zaman bu ehir ona milyonlarca ampulle klandrlm, dev boyutlarda bir krkaya anmsatmt. Ya da yine dev boyutlarda bir ahtapotu. Elbruz Dalar'nn gney yamalarndan aa dklen bir k seli, tozlu ve kurak Kavir Ovas'nda son buluyordu. Mehrabad Havaalan'nm bekleme salonunda baklar derhal Kum kentinin ak sakall mollalarnn ve ii devletinin dier din liderlerinin portrelerine taklmt. Btn bunlar ona en az lkeye girerken yerine getirmek zorunda olduu karmak formaliteler kadar tandkt. Bu formalitelere itiraz etmenin ise hi faydas yoktu. Bagajna kavutuktan yaklak bir saat sonra Hotel Lale'ye ulamt. Daha kuzeyde bulunan "stiklal" otelinde konaklamay istemeyen tm yabanclar burada iniyordu. Hotel Lale zellikle gazeteciler tarafndan ok tutuluyordu, nk birka admda ehir merkezine ulamak mmknd. On dakika iinde Tahran'in zengin kuzey kesiminden gneydeki tren garna ulaan karmak ve tklm tklm otomobil dolu bir yol a olan Wali-Asr'a ulamak mmknd. Devrimden nce bu caddenin ismi egemen slaleye ithafen "Pehlevi Bulvar" ismini tayordu. Fakat o devir artk oktan kapanmt. Hotel Lale, Ei-genbrod'un son ziyaretinden bu yana pek az deimiti. Uzun zamandr devrimin benzer rneklerde de grld gibi bir yumuama srecine girdii haberini alyorlard. Gerekten de Eigenbrod bunu ilk bakta fark etmiti. Hotel Lale'nin kabul salonunun duvarlarnda yazl olan Amerika kart sloganlar silinmiti. Resepsiyonda bir nebze olsun daha iyi karlanmt ve duvardaki raflarda 12

bulunan kitaplarn arasnda renkli ciltler de bulunuyordu. Kk admlarla salonda koarcasna yryen kadnlarn bartlerinin altndan birka sa teli grnyordu. Bunlarn dnda kimyevi temizlik maddeleri, insan teri ve mutfak kokusunda en kk bir deiiklik bile yoktu. Eigenbrod, odasna ktktan hemen sonra, scan da yardmyla deliksiz bir uykuya dald. Ertesi sabah kahvaltdan hemen sonra slam Rehberlik Bakanl'na gitti. Bu binada, bata gazeteciler olmak zere, oraya gelenlere gerek anlatlmaya allyordu, lk bakta tamamen tarafsz bir hviyete brnen ve bu memlekette beyin ykama diye bir eyin olmadn ispatlamaya alan adamlar, esas amalar olan beyin ykama ilemini kendilerine gre gerekletiriyorlard. Resmi grevleri ise yabanclara yardm etmek, onlara "tm meslek sorunlarda yardmc olmak"t. Doru ya, misafir kutsald. Eigenbrod iktidar mekanizmalarnn ne kadar alldk ve baya olduklarnn bilincine bir kez daha varmt. Kire badanal duvarlar ve koridorlaryla bu silik binann iinde, etkilerinin ta Avrupa ve Amerika'da bile hissedildii bir enformasyon politikas iliyordu. Sakall, orta boyda, zek bakmnda alt seviyelerde bulunan devrim brokratlar, d dnyayla olan balantlarn buradan kuruyorlard. Kullandklar aralar ise alma izinleri, akreditife kartlar, mhrler ve kimlik belgeleriydi. Kaps neredeyse her zaman kilitli olan yan odada, lm olan devrim nderinin ve nder imamlarn teolojik-politik yazlarnn yan sra, mam Ali bni Ebu Talib'in Belagat Anahtar gibi klasik ii eserlerinin basklarndan ynla bulunuyordu. Bunlar yabanc misafirlerin alp gtrmeleri iin dnlmt, fakat kilitli bir kapnn ardna bakmak pek az misafirin aklna geliyordu. Eigenbrod'un her defasnda dnd gibi, ak bir hata.
13

Eigenbrod bu kez de ans eseri Mahmud'un karsna dmt. Son grevinde de ilemleri bakanln bu ask suratl olmayan, hatta sempatik denilebilecek memuru tarafndan yaplmt. Mahmud bir zamanlar mhendis olduunu sylyordu. Fakat devrimden ksa bir sre sonra, yani o hareketli 80'li yllarda, memleketinin d basklara kar direnmek durumunda olduunu grd zaman, devrime farkl bir ekilde hizmet etmeye karar vermiti. Memur bir arkada ona bu bakanlkta alt takdirde grevinin lkeye gelen yabanc gazetecilerle ilgilenmek ve onlarn karsna kabilecek muhtemel organizasyon bozukluklarnn nne gemek olacan sylemiti. Fakat Mahmud ksa srede bu yeni grevi ile sadece oymekte olan ailesine daha iyi yaam koullar salamakla kalmayp, devlet iin olduka nemli bilgiler toplayacan da anlamt. Bylece resmi grevli olmakla istihbarat rgt yesi olmak arasndaki ince izgiyi farknda bile olmadan avermiti. Son geliinde Eigenb-rod'un gzne bakanln elemanlar arasnda belli bir oportnizmin varl taklmt. Sempatik Mahmud'da ise bu durum elle tutulur vaziyetteydi. Berlin'de tand bir ranl, bir defasnda bu oportnizmin neyin zerinde ykseldiini ona aklamaya almt. Mahkeme tercman ve eitli uluslararas basn kurulular iin ke yazar olarak alan bu adam, Med-ler zamanndan beri son ikibinbeyz yldr ran'n zerine km bulunan bask ve despotizmi tasvir etmeye almt. "Kimin ekmeini yersem, onun arksn sylerim!" arks hem ranl ortaa ahlklarnda, hem de Sadi gibi uygar airlerde rastlanabilen popler bir parolayd. Eigenbrod, bakanla Kum'a ksa bir ziyarette bulunduktan sonra sfahan'a gitmek ve gazetesinin gezi kesi 14

iin birka rportaj yapmak istediini syledi. smi dosyaya kaydoldu, fakat ona basn kart vermediler. Anlalan Fransz profesr olayn inceleyen ve pek de gerei yanstmayacak ekilde okurlarna aktaran bu gazeteye hl pek iyi gzle baklmyordu. Beklentilerinin aksine kimse onun yanna bir koruyucu melek verme teklifinde bulunmad, bylece Eigenbrod kendisini kontrol edecek kimse olmadan yola kmay baard. Hemen ayn gn Alman Bykelilii'nin yaknlarndaki bir brodan sfahan'a giden bir otobse bilet ald. Ertesi sabah saat sekizde otobsn hareket noktasndayd. Otobs tam vaktinde yola koyuldu. LN NDEN Otobs Kum kentinde sadece iki saatlik bir mola verdi. Bu sre ehir hakknda yle bir izlenim elde etmeye ancak yetiyordu. Eigenbrod, yllar nce ziyaret ettii Dou ran ehri Mahad'a gre, Kum kentini ada iiliin temsilcisi olmaya ok daha yakn buluyordu. Sekizinci mam Rza'nn kz kardei Fatma'nn trbesi sadece ehrin sisli siluetine egemen olmakla kalmayp, ayn zamanda din adan da ehrin hakimiydi. Burada slam devriminin propagandasn yapmaya hibir zaman gerek duyulmamt. ehrin kendi iindeki iki kutbu olan ticaret ve dindarlk, slam'n ruhunu canl tutuyordu. ehirdeki irili ufakl medreselerin says belirsizdi. Devrim nderinin Kum'da faaliyet yrtm olmas, ehre zellikle imdiki rejimin taraftarlar arasnda olaanst bir hret kazandrmt. Dierleri ise ya susmu, ya da Hafz ve dier airlerin ince ilenmi kelime rglerinin ardna snmlard. 15

Eigenbrod, Fatma Camii'nin yanma lk bir ilav Kebab' yedikten sonra, lokantann dz damna kt. Oradan bu kutsal yapy tm yaln heybetiyle izlemek mmknd. Otobse geri dnd zaman, tm yolcularn kendisini beklemekte olduunu fark etti. Onu derhal otobse bindirdiler ve yola devam ettiler. sfahan'a daha saatlik yollar vard. Scak ve tozun iinde geecek olan saat. Ufukta anszn rzgr hortumlar beliriyor ve yine anszn gzden kayboluyorlard. Garip bir ekilde kendi evresinde dnen bu kum stunlar, bazen ar tatlar bile yerinden kaldrabilecek gce sahipti. nsann bu usuz bucaksz dzln ark masallarnda adlar sk sk geen ifritlerle ve alev gzl gulyabanilerle dolu olduuna inanas geliyordu. Alev alev yanan gnein altnda bir lm lkesi olan byk tuz l Det-im Kebir, batdan douya doru gz alabildiine uzanyor ve sonunda insan llere gre sadece yok olu anlamna gelebilecek olan Lut l'nde sona eriyordu. Hibir ranl l sevmiyordu, fakat deiiklik arayan Batllar lde garip bir ekicilik buluyorlard. Tanr ve br dnya onlar iin belirsiz, silik glgelerden, dnyann nedenini ve amacn aklamakta kullanlan dnsel yaplardan ibaretti. Kendisi iin br dnya tam anlamyla akl-d olan Batl insan, tanry "ispat etmek" peindedir. ranllar iinse cennet mutlaka bir vaha olmaldr; susayann susuzluunu gideren, gnahkr arndran taze su kaynaklaryla dolu meyve bahesi, Zerdt'n yazlarnda sz edilen para-deisos. Yaam bolluktur, l ise lmdr. slam'dan, Peygamber'den, imamlardan ok uzun sre nce yaam olan Eski Msrllar da tpk byle dnyorlard. Cennet, ikin ve akn yapsyla, btn bir varolutur.
16

Tm bunlar bilmesine ramen Eigenbrod gzlerini dardaki metafizik manzaradan bir trl ayramyordu. Scaa ramen lden ayn verdii serinlie benzer bir eylerin yayldn hisseder gibi oluyordu. Ik ve glge arasnda keskin kontrastlar, ak ve bulank ufuk arasnda keskin farkllklar. Sonunda yava yava tepeler belirmeye balad. Yol da eskisi gibi dmdz deildi. Vadilerin iine sinmi, kavak ve servilerle evrili kk kyler, incecik elenmi una benzeyen kum zerrecikleriyle kaplanm bodur allklar. Eigenbrod, birka yl sonra, bu tepeciklerin de ldeki kum tepeleri haline geleceini dnd. Bilge gzler iin kum denizinin gelecekteki snrlar imdiden belli oluyordu. Bu vaha vadilerinin sakinleri, duygu ve dn olarak Tahran'dan yzlerce yl uzaktaydlar. Burada Peygamber'in yasalar kimsenin emretmesine gerek kalmadan uygulanyordu. leden sonrasnn erken saatlerinde sfahan'a geldiler. arkn her yerinde olduu gibi, burada da tketim toplumu olmann ehirler zerinde yaratt kt etki ilk bakta gze arpyordu. ehrin giriinde sal sollu yzlerce araba enkaz scak gnein altnda rmeye terk edilmiti, bunlarn arasnda ykselen p dalar ise etrafa satklar dayanlmaz kokularla yolcularn dikkatini ekiyordu. Eigenbrod'un kafasndan sfahan isminin Fars dilinde "Dnyann Yars" anlamna geldii geti. Bu deyim bugn ancak komik olabiliyordu. Son geliinden bu yana ehrin durumu gzle grlr ekilde ktlemiti. Yolculardan biri gazeteciyi sakinletirmeye alt: "lk izlenim daima hayal krkl yaratr" dedi glmseyerek. "Fakat ehrin merkezinde durumun deitiini greceksiniz." "Biliyorum, biliyorum" diye karlk verdi Eigenbrod. "Burada daha nce birka defa bulunmutum."
17

YEN BLMECELER KARISINDA Devrimden sonra ismi "Abbas" olarak deitirilen "ah Abbas", ehrin kalbinde yer alyordu. Saysz akasya ve dev nar aalaryla evrili bir ana caddeden kolaylkla ulalan bu yap, Zayande-Rud zerinde bulunan eski Safev kprsnden biri olan Sioseh-Pol'a alyordu. Zayande-Rud, sfahan vadisini sulayan nehirdi. Yazn zerinde binlerce sinein uutuu incecik bir su yoluna dnen, fakat ilkbaharda tekrar yaama dnen bu nehir zerine airler vgler dzm, ataszleri sylenmiti. Ana cadde zerinde ise ehrin en nemlilerinden biri olan "Drt Bahe Medresesi" yer alyordu. Binann gkyzn taklit eden mavi kubbesi, yemyeil yapraklarn arasndan tm ihtiamyla gze arpyordu; akasyalar ve nar aalar burada da serin bir glge veriyorlard. slam reniminin en st basamanda bulunan Tollab'lar, alak sesle konuarak parmak ularnda yryorlard. zerlerinde kahverengi bir aba ve balarnda beyaz sark vard. Birou gzlk takyordu. Eigenbrod, sfahan'da son kez "canavar" ve "eytan" ahn iktidar dneminde bulunmutu. Eski bir kervansaray olan ah Abbas oteli, o zamanlar iadamlar ve sivil veya askeri Amerikal danmanlarla dolup tayordu. Alman veya Fransz turistler de sk sk onlarn arasna karrd. Eigenbrod bu kez otelin bo olduunu fark etti. Byk bir devrimci coku iinde olmad grlen otel personeli kibar ve alkand. Odasnn penceresinden bakt zaman i avluya yerletirilmi olan masa ve sandalyeleri grebiliyordu. Ban kaldrp ileri baktnda ise bozkrdan esen rzgrlarn meydana getirdii rzgr hortumlarnn tad kum zerrelerinin ve scak gnein al-

tndaki mavi gkyznn puslu renginin hatlarn belirsizletirdii Bahtiyar Dalan gze arpyordu. Bu dalarn ardnda ise bilinmeyen bir blge uzanyordu. sfahan'a gelen yabanclardan bir teki bile, ehrin dnyaca nl camilerini, Krk Stun veya Ali Kapu saraylarn ziyaret ettikten sonra bu dalarn te tarafnda ne tr insanlarn oturduunu veya orada neler olup bittiini grmeye gitmemiti. Zaten yerli halk da yabanclar bu tr bir maceraya atlmamalar konusunda uyaryordu. Sin-bad'm Mknats Da'ndaki maceralarn hatrlyor olabilirler miydi acaba? Yoksa sadece eski bir efsaneden mi rkyorlard? Bahtiyarlar, Byk ah Abbas dneminde lkenin zapt edilmez bakenti yaplmadan nce, sfahan da dahil olmak zere ran'n pek ok kentine yama seferleri dzenlerlerdi... Bu dalarn ardnda lm bekliyor, diyordu sfahanllar, oktan unutulmu zamanlara atfta bulunarak. Bu dalarn ardnda... bu dalarn ardnda... bu dalarn ardnda Tatar l uzanyordu. Buras o kadar korkun bir yerdi ki, alar boyunca hi kimse i kesimlerini aratrmak ihtiyacn hissetmemiti. Akam olmaya balad zaman Eigenbrod ksa bir gezinti yapt. Eskiden ah Meydan olan mam. Meyda-n'na olan birka admlk mesafeyi yrd. AkSm serinlii onu rpertmiti. eyh Ltfullah Camii'nin turuncu-pembe kubbesinin ardnda batmakta olan gne, alacakaranlk meydana son solgun klarn gnderiyordu. Meydann bir kesine bitiik olan kapal ar esnaf, bu saatlerde dkknlarn kapam oluyordu. nsanlar meydann ortasndaki adrvann etrafnda geziniyor, ekirdek tlatyor ve kabuklarn yere atyorlard. Birou kendi aralarnda hsldarcasna konuuyordu. Dudaklarn neredeyse 19

18

hi oynatmadan konuma tarz, neredeyse tm ranllar iin ayrt edici bir zellik olmutu. Bazen meydann ortasndan turistleri gezdiren bir fayton da geiyordu. Eigenbrod, Abbas Aa'nm dkknn bulmakta zorlanmad. Fakat kapal jaluziler, tacirin burada olmadna iaret ediyordu. Onu nerede bulabileceini sorduu insanlardan ise onun evinde de olmad, nk kendisinden gnlerdir, hatta haftalardr haber alnamad cevabn iitti. Abbas Aa son kez Alman profesrle birlikte Hac kprsnn zerinden ay bahesine doru yol alrken grlmt. Eigenbrod bu kez Rstem Efendi'nin adresini sordu. Gemii ta Zerdt'e kadar uzanan byk bir kltrel mirasn koruyucusu ve efendisi olan ktphane mdr, Zayandeh Rud'un te yakasnda, niversite yaknlarnda oturuyordu. Evi, bulmas ok kolay bir yerdeydi. Fakat Eigenbrod Rstem Efendi'nin evinden de bir sonuca ulaamadan geri dnmek zorunda kalmt. Kapy kimse amyordu. Ev olduka uzun bir sredir bo gibiydi. Gazeteci, adam ertesi gn ktphanede ziyaret etmeye karar verdi. Fakat merak bir nebze olsun dinme-miti, tam aksine, kafasndaki soru da gittike ykseliyordu. Abbas Aa neden ortadan kaybolmutu? Ya ktphane mdr? Neden evi sanki bir anda terk edilmi izlenimi uyandryordu? Yannda alan hi kimse yok muydu? Yoksa izinli miydiler? Profesr Klapproth'un ortadan kaybolmasna ilikin aratrmalarna nereden devam edebilirlerdi? Eigenbrod ertesi gn Latife ile tant. Bu kadn Abbas Aa'nn ablasyd ve sreli bir evlilik yapt Zbey-de Hanm ldkten sonra onun ev ilerini zerine almt. Abbas Aa'nm evine gitmeye karar vermi olan Eigenb-

rod, kapnn nnde Latife'yle karlamt. Kadnn gvenini kazanmak phesiz hi de kolay olmamt; fakat bunu baardktan sonra Latife Hanm'n dili her geen an zlmeye balamt. Kadn bir sre sonra inleyerek alamaya balam ve kardeini son olarak Alman profesrn ortadan kaybolduu gn grdn sylemiti. Bu olayn zerinden de tam hafta gemiti. Latife nce yerel cami komitesine bavurarak yardm ve akl istemi, ama hibir sonu kmamt. Hi kimsenin Alman profesr veya Abbas Aa'nn akbeti hakknda bilgisi yoktu. Polis merkezinde de ona yardmc olamamlard. Aramalar sonu vermemiti. Hatta Tahran ynetimi uluslararas zeminde olas bir skandalin nne geebilmek iin duruma el atm, fakat abalarnn sonucunu baar ile talan-dramamt. En kk bir ipucu bile elde edilememiti. Geride hi iz brakmadan ortadan kaybolma vakasnn cinayet phesi uyandrmasna ramen, civarda bir ceset bulunamamt. Fakat aramalar devam ediyordu. Polis merkezinde kadnn geliini hatrlamlard, fakat konunun ne olduunu tam olarak kartamyorlard. Eigenbrod, kendini beenmi ve ukala bir adama benzeyen komiserin yzndeki ifadeden, bu vakay aydnlatmaya hi de niyetli olmad yolunda bir izlenim elde etmiti. Geri polis mdr her trl nezaket kuralna harfiyen uyuyor, fakat isteksizlii yznden okunuyordu. Grne gre bu adam slam bir cumhuriyette bile eine az rastlanr bir yobazd. Neredeyse her cmlesine "Bismillah" diyerek balyor ve "nallah" ekerek bitiriyordu. Bu tr kalplar, din kurumunu feodal bir kalnt olarak gren ve devrimden sonra nasl davranacaklarn bilemeyen kesimler tarafndan ska kullanlr olmutu. Fakat Menuehr Aa onlardan biri deildi. 21

20

Eigenbrod, Zayandeh-Rud yaknlarndaki niversite ktphanesi civarnda gezinirken, ktphanenin Hseyin Aa ismindeki mdr yardmcs ile tant. Adam, Rstem Aa'nn ortadan kaybolmasn byk bir endieyle karladn sylyordu. Onunla birlikte baka bir ranlnn ve bir Alman profesrn ortadan kaybolmu olmas onu rahatlatmak yle bir yana dursun, daha da rahatsz ediyormu. Eigenbrod, mdr yardmcsnn rejim yanls biri olmadn ksa zamanda anlamt. Hatta byk ihtimalle muhalefet kanadna da aktif olarak bulamt. Amirinin ortadan kayboluundan bu yana byk bir sinir bozukluu iinde bir felaket haberi bekledii her halinden belliydi. Tm lkede sayg gren bir bilgin olan Rstem Efendi'nin ortadan kaybolmasnn, ancak politik ilikilerle aklanmasnn mmkn olduu grndeydi. Rstem de darya asla hissettirmemesine ramen, yeni rejimin yle pek ateli bir savunucusu deildi. Fakat yasann kolu uzundu ve gzleri uzaklar grrd. Rstem Efendi'nin bile ii bittiine gre, sra imdi tannm bir pheci olan kendisine gelmiti. Hseyin Aa bundan emindi. Eigenbrod bugnlk yeteri kadar bilgi topladn dnyordu. Mdr yardmcsna veda etti, kampste ok ekerli bir ay iti ve otele geri dnd. BR DEFTER BULUNUYOR Hseyin Aa'nn Almanya'dan gelen misafirine endielerinden sz etmesi esnasnda, Zayandeh-Rud'un kar tarafnda hikyemizin akn temelden deitirecek, hatta ona yepyeni bir yn verecek bir olay gerekleiyordu.

Banka memuru Ali Rza Kerman'nin sekiz yandaki olu Mesud Kerman, arkadalaryla neredeyse tamamen kurumu olan nehir yatann kenarnda top oynarken, kydaki sazlarn arasnda, orada toplanm olan dier plerin arasndan ilk bakta ayrt edilen siyah bir nesne fark etti. Kk Mesud anszn topun peinden komaktan vazgeti. "Durun, urada bir ey var!" diye bard ve bir an bile dnmeden neredeyse bir insan boyu yksekliindeki sazlarn arasna dald. ocuk ksa bir sre sonra arkadalarnn yanna geri dnd zaman, en az onlar kadar aknd. Ellerinin arasnda kaln, siyah deri ciltli bir defter tutuyordu. Onu yeni rejimin yasalarna aykr olmasna ramen sfahan sakinleri tarafndan srarla nehre atlan plerden oluan kk bir tepeciin zerine bulmutu. Kk Mesud defteri at, fakat iinde yazl olanlar okuyamadn anlaynca -defter Frengi lisanyla yazlmt-, tekrar bir kenara koydu ve oyununa geri dnd. Hikyemizin dnm noktas bu deil elbette. Az nce bulduu defterin belki de nemli bir ey olabileceini ocuk aklyla dnen Mesud, onu eve gtrp annesine verdi. Kadn bir sre bo yere merakn dindirmeye altktan sonra, defteri kapt gibi soluu polis merkezinde ald. Menuehr Aa, az nce gelen Alman gazetecinin de ayn konuda bilgi edinmek istemesi karsnda iine dt aknl gizlemedi. Bu defterin kayp profesr va-kasyla ilgisi bulunduuna emin olan polis efi, Frengi lisanlar bilmedii iin defterin hangi dilde yazlm olduunu karamad. ngilizce olmad kesindi! Acaba Almanca olabilir miydi? Menuehr Aa kadna teekkr eti ve imdi ne yapmas gerektiini dnmeye balad. Hkmetin de bu olayla ilgilenmesinden tr, bulunan defterin mutlaka
23

22

yetkililere haber verilmesi gerekiyordu. Polis efi bu ii acaba Alman gazetecinin yardmyla zp zemeyeceini dnd. Ne de olsa Tahran epey uzaktayd ve birka saat vakti vard. Hemen telefonun ahizesini kaldrd ve Eigenbrod'un otelinin balanmasn istedi. KLAPPROTH'UN SIRRI Bu macerann bundan sonraki blm aslnda "Profesr Eduard Wilhelm Klapproth'un Gnl" baln tayabilirdi. Her halkrda Eigenbrod bu andan sonra son derece garip bir pozisyona dmt: ran'n uzak bir noktasndaki kk bir polis karakolunun sigara dumanyla dolu odasnda oturuyor ve drt saat ncesine kadar adn bile duymam olduu Menuehr Aa'nn kendisini pheyle gzetleyen baklar altnda, varln ryasnda grse inanmayaca bir gnl okumaya alyordu. Bir sonu ksn ya da kmasn, sadece bu defteri ele geirmesi bile bir gazetecilik baars olarak kabul edilebilirdi. Defter yle balyordu: sfahan, Mays ortalan Bugn gene Rstem Efendi'yle beraberdim. Raid el-Din'in el yazmalarn inceliyorduk. Rstem bu metinleri buradaki niversitede yaymlamamz ve sonra da ngilizce evirilerini yapmamz neriyordu. Ben ise Tahran niversitesi'ni dnyordum, nk buras hem ok daha byk bir bteye sahipti, hem de yurtd ilikileri ok daha iyiydi. Fakat Rstem buna raz deildi. slam Cumhuriyeti 'nin dier niversitelerinin de silkinip zerlerindeki l topran atmalar gerektiini dnyordu. Bu konuda pek de haksz saylmazd. Bunlar konu-

surken bir yandan da el yazmasnn gzelliine bylenmi gibi bakyorduk. ran tarihinin bu ann bu derece iyi korunmu el yazmalarna pek nadir rastlanyor. Bu hazinelerin imdiye kadar gn na kmam olmalar ne kadar yazk... Eigenbrod bu noktadan sonra okumaya devam etmek yerine, profesrn ilgin bir ekilde sola eik, nispeten kk el yazsyla turistik izlenimlerini yazd gnln sayfalarn evirmeye balad. Arada srada zel ve ok zel notlar da gzne arpmyor deildi. Ne bu bilgiler, ne de profesrn acemice izgilerle karalad bir ev plan, ona sonraki aratrmalarnda yardmc olabilirdi. Eigenbrod defteri kapayarak nndeki masann zerine koymaya hazrland. Fakat on sayfa kadar daha evirmiti ki, anszn nefesi kesilir gibi oldu. nndeki sayfalara yle bir bakmas, profesrn "Bahtiyar Dalar" kelimelerini ve "korkun... halimiz ne olacak..." gibi cmleleri tekrar tekrar yazdn grmesine yetmiti. Bu kelimeler gazetecinin zerine bir sihir etkisi yapmt... Bahtiyar... Bahtiyar... Demek ki Klapproth, Bahtiyar Dalar'na gitmiti. Hatta belki de bu sradalarn hemen ardndan balayan ve ta Belucistan'a kadar uzanan lmcl Tatar l'ne bile gitmi olabilirdi. Burada gnmzde bile arada srada merakn dizginleyememi olan insanlarn beyazlam kemikleri bulunmaktadr. Eigenbrod'un aklndan ilk kez olarak profesrn aniden ortadan kaybolmasnn sebebini aklayabilecei ya da en azndan tahmin edebilecei dncesi geti. Giderek daha da inanlmaz eylerden bahsetmeye balayan satrlar byk bir merakla okuyordu... Fakat birka sayfa okuduktan sonra belki de yanlm olabileceini dnmeye balad. Okuduu satrlar ilgin
25

24

bir taraflar bulunmayan, gnlk olaylarla doluydu. Fakat bir sre sonra ilgi ekici gibi grnen uzun bir paragraf okumaya balad: sfahan, Mays sonu almalarmz son buldu. le yemeinden sonra, bilgelikle gnlk yaam mmkn olduunca birlikte yaamaya alan Abbas Aa, ehrin dnda arabayla yle bir dolamaya kmamz nerdi. Eski el yazmalarnn gnler boyu sren incelemelerinden sonra bu neri herkes tarafndan sevinle karlanmt. ki arabayla Bahtiyar Dalar'na, Rstem Efendi'nin deyimiyle bilgelikle gzelliin birletii yere gidilecekti. Dou lnn balad yerde, ne zaman yapld Rstem Efendi tarafndan "ne yazk ki hl belirlenememi" olan bir Ate Tapna-'nn kalntlar bulunuyordu. Avesta-inan zamanndan kalan bu harabeyi ziyaret ettikten sonra hemen yaknlarda bulunan bir lokantada bir eyler attrarak kendimize gelecek, sonra da ehre geri dnecektik. Btn gezi iki ya da saatten daha uzun srmeyecekti. Balamakta olan leden sonras serinliinde yola koyulduk. Birinci arabay Abbas Aa, ikici arabay ben sryordum. Rstem Efendi, yurttann arabasnda yolculuk etmeyi tercih etmiti. ehri gneydouda bulunan iraz ynnde terk ettik. nlerinden getiimiz kk evlerin kurumaya yz tutmu baheleri, ksa sre ncesine kadar gllerle dolup tayordu. Bir sre sonra tozlu bir yola saptk. Artk anayoldan ayrlm, doruca dou lne doru yol almaya balamtk. Anszn Bahtiyar Dalar'nn esrarengiz grnml plak zirvelerinin ehre sandmdan daha yakn olduklarn fark ettim. Ufukta kara ve tehlikeli grnml rzgr hortumlar belirmiti. Bunlarn elenceli tatil gezintimize kesinlikle uymayan korkun olaylarn habercileri olduklarna dair bir phe belirmiti iimde. Ufukta 26

gkten sallanan kara iplikler gibi duruyor, batmakta olan akam gneinin son klar altnda hatlar daha da belirginleiyordu. Yarm saat sonra Ate Tapna'nn kalntlarna ulamtk. Harabeler arasnda birka keinin dolamas, buraya bir ky havas veriyordu. (Kk bir not: Bu tapnan ran tarihinin orta kesimlerinin hangi dnemlerine ait olduu sorusunun cevabn ancak yerli uzmanlar verebilir.) Rstem Efendi bana halen Orta ran 'da kalabalk bir cemaat halinde yaayan ve ynetimle olan ilikilerini gnden gne dzelten Zerdtler hakknda baz bilgiler verdi. Abbas Aa ise aslnda tm ranllarn peygamberleri Zerdt'e yle ya da byle biraz bal kaldklarn belirtti. Tmyle slam 'in hkm altnda grnen bir lkede ilgin bir tespit. Yaknlardaki lokantay ileten adam olduka ilgin birisiydi. Ya yetmiten fazla olmalyd, fakat bembeyaz sk salar ve gr bir sakal, kendisini olduka gen gsteren temiz yz hatlar vard. Kendisini "Koruyucu" olarak nitelendiriyordu. Onu sadece lokantann iletmecisi ve tapnan bekisi olarak kabul etmek, byk bir hata yapmak olurdu. Gerekte bu adam Tatar l de dahil olmak zere tm bu blgeyi koruyordu. En nemli grevi, ehri lden ayran bir geitten yetkisi olmayan kimsenin gememesini salamakt. Ona neden sadece yetkili olanlarn buradan geebileceini sorduumuz zaman ise omuzlarn silkti ve ezelden beri bunun byle olduunu syledi. Karanln knden sonra akam yemeine yetiebilmek zere Ate Tapna 'ndan ayrldk. Birka kilometre yol aldktan sonra sfahan 'in klarn grdmz zannettik, fakat aldanmtk. Yolun ortasna yanp snen kl bir ikaz lambas konulmutu. Tapnaa gelirken bu lambay grmemitik; demek ki buraya konulal fazla bir zaman olmamt. Bylece saa ayrlan yola saptk. Aslnda yol olarak bile nitelendirilemeyecek olan bu patika, bir sre sonra giderek eimi artan bir ekilde daa trmanmaya balad.
27

Bu arada gece gnmzn modern insannn sadece lde veya sk bir ormanda yaayabilecei ekliyle zerimize kmt. Ortalk zifiri karanlkt. Anszn Rstem Efendi arabay durdurdu. Doma byme Isfahanl olan bu adam iin durum giderek daha muammal bir hal alyordu. Daha nce byle bir yol hakknda hibir ey duymamt. te yandan da anayoldaki ikaz lambas resmi normlara uygundu ve izlenmesi gereken yolun doruluu konusunda pheye meydan vermiyordu. Bir sre aramzda tarttktan sonra biraz daha ilerlemeye karar verdik. Dan iine doru epeyce ilerlemi olduumuz iin, hepimiz bu iin sonunun nasl geleceini merak eder olmutuk. Bir sre sonra mutlaka ehre giden bir yola kmamz gerekirdi. Fakat gece vakti yola neden bir ikaz lambas konulmas ihtiyac hissedildii sorusuna hibirimiz cevap veremiyorduk. Yava yava daa trmanmaya devam ediyorduk. Anszn iimde Ate Tapna'ndaki o garip bekinin szn ettii geide yaklamakta olduumuza dair bir phe belirdi. Yukar ktka souk da artmaya balamt. Titriyorduk. Hafif esen rzgr da giderek glenmeye balamt. Mays sonlarnda olmamza ramen hava buz gibi souktu. Bir sre sonra geidi geride braktmz anladm, nk arabalarmz artk dz uzanan bir yolda ilerlemeye balamt. ehirden ise iyiden iyiye uzaklamtk. Rzgr iddetini o kadar artrmt ki, arabay yolda tutmakta byk glk ekiyorduk. Birbirimizi gzden kaybetmemek ve rzgrn hzn kesmek iin aramzda olduka az bir mesafe brakarak ilerliyorduk. Rzgrn ince mrlts nce hafif bir uultuya, sonra da tiz bir la dnt. Fakat gariptir ki kulaklarmzda en kk bir rahatszlk olsun hissetmiyorduk. Aksi ynden esen iddetli rzgra ramen arabamzn giderek hzland eklinde bir zanna kapldm. Birka dakika sonra phelerimin doru olduunu anladm. Sanki tekerleklerin yerle ilikisi kesilmi gibi giderek
28

hzlanyorduk. Anszn frenlerin almadn fark ettim. teki arabann da ayn ekilde tepki gstermesi olduka garipti. Abbas Aa aresizlik iinde el kol hareketleri yaparak yanndaki pencereyi amaya alyor, fakat ar srat yznden bunu bir trl baaramyordu. Bana bir eyler sylemek istedii ok akt, fakat onun ne demek istediini bir trl anlayamyordum. Rstem Efendi ise ona gre daha sakin grnyordu ve koltuuna iyice yerlemiti. Bu arada dardaki frtna bir tayfun halini almt ve arabalarmz sonu gelmeyecekmi gibi grnen dmdz yolda korkun bir sratle ilerlemeye balamlard. Yol alacakaranlk ufuk izgisinde kayboluyordu ve arabalarmz artk hibir direnle karlamyordu. Anszn yolun bir miktar daraldn hissettim. Yolun sandaki ve solundaki kaya duvarlar zerimize yaklayor gibiydi. Yoksa yanlyor muydum? "Korkun... halimiz ne olacak?.." diye geiriyordum iimden. Gerekten de balangta epey geni olan yol giderek daralyordu ve gri rengi gz kamatrc parlaklkta bir beyaza dnmt. Rstem Efendi ve Abbas Aa'nn iinde bulunduu arabay oktan gzden kaybetmitim, grne gre artk kendimle ba haaydm. ki yanmzda ykselen kaya duvarlar yava yava paralanp dalmaya balyor gibiydi. nce byk, sonra daha kk paralara ayrldlar, sonra da birer akl ta kadar ufalp havada umaya, hibir arla sahip deillermi gibi tayfunun dalgalar zerinde sallanmaya baladlar. Sanki denizin iinde yol alr gibiydim. Derken ndeki araba tekrar ortaya kt. Bu arada kulamdaki slklar ve uultular, aklm bamdan alan dayanlmaz gmbrtlere dnmt. Sonunda etrafmzdaki tabiat tamamyla yok oldu. Dalar, rzgr tarafndan etrafmzda savrulan birer kum zerresine dnmt. Vcudumda dayanlmas g bir basn hissediyordum. Gs kafesimin patlamak zerinde olduunu hissediyordum. Gzlerim yuvalarndan frlayacak gibiydi. Fa- 29

kat bu arada en kk bir ac duymamam son derece garipti. Sadece kum zerreleri havada uuurken su aprtsna benzer garip bir ses duyuyordum, o kadar. Araba hilie uzanan yolda sratini iyice artrrken, tayfunun uultusu dayanlmaz bir hal almt. Anszn garip bir duyguyla nce yan tarafa, sonra da n pencereden dar baktm ve dehet iinde arabalarn en fazla yarim metre geniliinde olduunu fark ettim. Arabalarmz, zerinde bulunduumuz yolla birlikte daralmaya devam ediyordu. nmdeki arabada bulunan Abbas Aa ve Rstem Efendi'nin, sanki bir lav akntsnn iindelermi gibi yzme hareketleri yapmaya baladklarn fark ettim. Bir izgi kadar incelmilerdi. Ben de o kadar ince miydim acaba? Biraz sonra o garip dalga hareketi beni de yakalad ve arabann koltuunun zerinde hop oturup hop kalkmaya baladm. Ben de igdsel olarak yzme hareketleri yapmaya balamtm. Jelatin benzeri, effaf bir maddenin iinde yzyordum. Yolun sonu gelmi gibi grnyordu; oysa sadece incecik, bembeyaz bir izgiye dnmt. Ksa bir sre sonra bu izgi de ufalanarak dald ve paralar kafamn zerinde uumaya balad. Bense kendimde bedensel olarak en kk bir deiiklik hissetmiyordum. Sadece dardan gelen basn iyice dayanlmaz bir hal almt ve beynimi dolduran grlt sadece tayfunun sebep olmad baka bir grltyle birletirilmiti. nce bir borunun ya da bir huninin iinden geiyormu gibi hissediyordum kendimi. Fakat hl en kk bir bedensel ac duymuyordum. Ksa sre ncesine kadar kullandm arabadan geriye eser bile kalmamt. Anlalan ndeki araba gibi iinde bulunduumuz mikrokozmik dnyada zerreciklerine ayrlmt. Birka dakika sren bir aresizlik duygusundan sonra, huzurlu bir uma duygusuna kapldm ve etrafmda tek tuk k zerreciklerinin belirdiini fark ettim. Dev boyutlarda bir maarann iine girmi gibiydim. zerimdeki tm baskya ramen aklmdan filozof Leibnz'in ruhumuzun

benliinin resmi hakkndaki o benzetmesi geti: "nsan, beyninin kendisini ufalamakta olan bir deirmen olduunu dnr... Burada ruh nerede bulunabilir ki?" Acaba bamza buna benzer bir ey mi gelmiti? Kendi beynimin iinde yolculuk mu ediyordum? Yaadklarm gerek miydi, yoksa bir dte miydim? Etrafmdaki k zerrecikleri giderek oald ve younlat. Baylmadan nce doast bir k duvarna girmekte olduumu hissediyordum. Nefesim kesilmiti. Etrafmda tatl bir scaklk vard. O andan itibaren, yani etrafm saran jelatinimsi madenin iinden ktm andan itibaren, kendimi bir ty kadar hafif hissediyordum. Sonra k duvarna yaklatm ve son hatrladm o duvarn iine girmem oldu...

30

BARI EHRNDE
"Pek ok afak vardr Henz ldamam olan." Friederich Nietzsche

Anszn ortaya kan yabanc, hkmdarn sarayndan ok da uzakta olmayan Kumalar ars'nda byk aknla sebep olmutu. lerinde yaa olduka gen olan birinin, byk ehrin cadde ve meydanlarnda artk giderek daha sk rastlanan Kuzey Kafkasyallar gibi, son derece ak bir teni ve sar salar vard. Ya da hac grevlerini yerine getirmek zere Mekke yolunda olan Endlsl hac adaylar gibi. Bu nedenle ak renk bir ten ve sar salar dikkat ekici bir zellik deildi. Hepsi de hak dinine gnlden bal, grm geirmi zengin tacirler olan merakllarn hayrete dmesine neden olan, yabancnn zerindeki son derece garip giysilerdi. Sadece ak renk tenli ve sarn yabancnn deil, dierlerinin de balar akt ve salarn son teline kadar grmek mmknd. Bunun dnda tm mminlerden, hatta slam tarafndan hak dini olarak kabul edilen Hristiyan ve Yahudilerden bile deiik giysilere brnmlerdi. Bacaklarndaki koyu mavi renkli garip borular, ayakkablaryla btnlemie benziyordu. Bunlar Asya bozkrlar atllarnn bacaklarn saran giysilerden bile tamamyla farklyd. zerlerinde ise dizlerine kadar inen uzun bir gmlek yerine, n taraf kesilerek birbirinden ayrlm, sadece kalalarna kadar inen k32

sa cepkenler giymilerdi. Grne gre garip cepkenlerin iki yakas dme ile birbirine kavuturuluyordu, fakat yabanclar bunlar kullanma ihtiyac hissetmiyorlard. Yoksa bu dmeler sadece birer ss myd? Bu yabanclar, ar am ipei ve muslin taciri Basral Ham-di'nin dkknnn nnde toplanan insanlara garip bir ekilde plak geliyorlard. Kendi aralarnda fsr fsr konuarak yabanclarn kimlii hakknda varsaymlarda bulunuyorlard. "teki dnyadan geliyor olmallar" dedi ilerinden biri. "Hayr, mutlaka limlerimiz tarafndan henz kefedilmeyen bir lkeden geliyorlardr" dedi bir dieri. "Belki de Yecc ve Mec'ten geliyorlardr" dedi bir bakas ve bu szleriyle kalabaln rpermesine neden oldu, nk dnyann sonunda eytanlar tarafndan ynetilen bir krallktan sz ediyordu. Bu kk gr alveriinin sonunda kalabaln merak daha da artmt. Tacirler, dkknlarnn nnden geen bu garip lye nasl davranacaklarn bilemiyorlard. areyi kaamak baklarla onlar szdkten sonra, balarn sallayarak gnlk ilerine geri dnmekte buluyorlard. Fakat yabancnn aknl ok daha bykt, nk bunlar Abbas Aa, Rstem Efendi ve Profesr Klapproth'dan bakas deildi. Kumalar ars'nda heyecan yaratan olaydan bir saat kadar nce, Abbas Aa ve Rstem Efendi, profesre bir slam ehrinde bulunduklarn, fakat burasnn her halkrda sfahan olmadn sylemilerdi. Bahtiyar Dalar'nda yaadklar korkun anlar hayal meyal hatrlamalarna ramen, hl tam olarak kendilerine gelebilmi deillerdi. ki arabadan geriye en kk bir iz bile kalmamt. Zaten bulunduklar yerin sokaklarnda bir tek araba bile gze arpmyordu.

33

Bir sre yrdkten sonra arnn bulunduu yere gelmiler ve bildik sfahan'dan ok, ama ok daha byk bir yerde bulunduklarn anlamlard. arda dolatklar mddet zarfnda bu ehrin nfusunun en az bir milyon olmas gerektiine karar vermilerdi. Evet, buras bu kadar byk bir ehirdi. Tehirdeki mallar ise sfahan'da asla bulunamayacak zenginlik ve eitteydi. adam saatler boyunca ehrin dar sokaklarn arnlayp durdular. Arada srada grkemli bir camiye tesadf ediyor ve durup onu inceliyorlard. Caminin mavi inilerle kapl ltl kubbesi, onlara sfahan'n zenginliklerini hatrlatyordu. sfahan' son olarak ne zaman grdklerini bilemiyorlard artk. Dn myd? Yoksa ok, ama ok daha eskiden mi? Etrafta dolaan insanlara bu caminin ismini sorduklar zaman, "Zbeyde" cevabn aldlar. Aslnda olduka makbul bir isim olmasna ramen tm ran'da bir Zbeyde Camii'nin olmadn bildikleri iin, ilerinde yava yava bir phe belirmeye balamt. ehirde dolarken Alman profesrn gzne iinde bol miktarda su akan bir nehir ilimiti. Oysa ran nehirleri yaz aylarnda ilerinden incecik bir suyun akt amur yataklarna dnyordu! Bu nehrin ismini sorduklar zaman ise "Dicle" cevabn aldlar. Demek ki Dicle Neh-ri'ne gelmilerdi. Kulaklarna arpan "Madinat-as Salam" veya "Bab-s Horasan" gibi cmle paralar nedeniyle pheleri ksa srede geree dnmt: Bulunduklar yer Badat ehrinin ta kendisiydi. Fakat modern Badat' olduka iyi tanyan profesr, bunun mmkn olmadn belirtti. Kendisinin defalarca grd ehir buradan son derece farkl bir yerdi. Modern Badat ehrinde ne bir Horasan Kaps'ndan, ne de ehri evreleyen dev surlardan sz etmek mmknd.
34

Anszn profesr neler olup bittiini kavrad: Zaman iinde hareket ederek Abbas dnemi Badat ehrine gelmilerdi. Tatar l'ne ulamadan nce Bahtiyar Dalar'nda yaptklar korkun yolculuk ancak bu ekilde aklanabilirdi. Bunun nasl olduunu aklamalar mmkn olmasa bile, gerei olduu gibi kabul etmek zorundaydlar. Bugne kadar edebi bir fantezi olarak karlarna kan zaman yolculuunu bizzat yaamlard. Artk kendi zamanlarndan bin yl ncesinde bulunuyorlard. Bu macerann nasl sonulanaca, yaamn kendisinin nasl sonulanaca gibi, bilinmezlik iinde uzanyordu. Modern bilimin aklad gibi zihinlerindeki gerek ve hayal blmleri birbirinden kesin hatlarla ayrlm myd? Yoksa her eyin bir ve tek olduunu, zaman ve mekn okluunun bir yanlgdan ibaret olduunu iddia eden Asya bilgeleri hakl myd? Klapproth, Abbas dnemi Badat uzmanyd. ehri en ince ayrntsna kadar aklayabilecek durumdayd. Ne var ki o da en az Abbas Aa ve Rstem Efendi kadar bylenmi bir haldeydi. Daha nce hibir insana ksmet olmam bilimsel bir keifle kar karya bulunuyorlard. Bu macerann olumlu bir ekilde sonulanp, grdklerini bakalarna anlatabilmeleri ansna sahip olmalar durumunda, syleyeceklerinin byk grlt koparaca muhakkakt. Fakat onlara inanrlar myd? Klapproth, Dicle'nin bat yakasnda Halife el-Mansur tarafndan kurulmu olan surlarla evrili ehri, pheye meydan kalmayacak bir ekilde tanmt. ehir elbette ki surlarn dnda da uzanmaya devam ediyor ve nehrin kenarndan kuzeydou bozkrna doru yaylyordu. Klapproth bu arada pek byk olmasa bile son derece grkemli Zbeyde Saray'nn hemen yaknndaki Horasan Kaps'm, 35

muhtemelen ehre girite kullandklar Basra Kaps'n, sonra da Suriye ve Kfe kaplarn tehis etmiti. Surlarn gney kesiminde ise ehirde yaayan birbuuk milyon Mslman, Hristiyan, Yahudi, Zerdt ve Sabi'nin ihtiyalarn temin ettikleri arlar bulunuyordu. Surlarn ve arlarn te yakasnda ise eski zaman efsanelerinin szn ettii canavarlarn kuyruklarna benzeyen mahalleler uzanyordu. Buralarda fakirler ve kt duruma denler yayordu; bu mahallelere yolu den bir insann bana bir felaket gelmeden geri dnmesi neredeyse mmkn deildi. Profesr, Abbas Aa ve Rstem Efendi, tarihsel bir aratrmay yaam gereklilii olarak karlarnda grmekle ne byk bir talihe sahip olduklarnn farkndaydlar. u anda kafalarn kurcalayan soru, acaba Abbas hanedannn en gl olmasa bile, en nemli halifesi Harun'un zamannda bulunup bulunmadklaryd. Binbir Gece Masallar tarafndan modern alara tanan bu hayal lemini gereklerin nda inceleyecek ilk ve tek insanlar olma fikri, onlar derin bir heyecana bomutu. Ne var. ki bu umutlar bir sre sonra hayal krkly-la sona erdi, nk yoldan geen bir adama u anda anl Madinat es-Salam ehrinin, yani Badat'n hkmdarnn kim olduunu sorduklarnda, u cevab aldlar: "u anki efendimiz Halife el-Muktadir, rahmetli halife el-Mutadid'in olu ve byk bir air olan, fakat sadece bir gn hkmdarlk eden Halife el-Mutazz'n torunudur. Allah onlara rahmet eylesin... Halifemiz el-Muktadir, tam on yldr tm dnya mminlerine hkmdarlk etmektedir." Profesr dnd:' El-Muktadir, byk hkmdar Harun r-Reid'den yaklak yz yl kadar sonra hkm srmt. El-Mutadid ise Hristiyanlarn zaman lsne 36

gre 908 ylnda lmt. Buna on yl ilave edildii zaman -Mslmanlarn ay takvimi dikkate alnarak- ortaya 921 ylnn sonlar ile 922 ylnn balar kyordu. Pers Bujidlerinin saldrsndan ksa sre nce, hareketli bir dnem. Bujidler 955 ylnda Badat' ele geirmi ve halifeyi sradan bir cami imam konumuna indirmilerdi. Bu konuda arkadalarnn fikrini renmek istedi ama bunun pek kolay bir i olmadnn farkna vard. Rstem Efendi bu maceray son derece heyecanl ve etkileyici buluyordu. Buna karn Abbas Efendi ise sessizdi, iine kapanmt. Anlalan Bahtiyar Dalar'nda yaptklar cehennem yolculuunun etkilerini henz tam olarak zerinden atamamt. Balarna gelenin ne olduunu henz pek kavrayamama benziyordu. Rstem Efendi son derece cokuluydu ve profesrden farkl olarak byk bir ruhsal gerilim iinde olduu her halinden belliydi. Hatta bu macerayla yetinmedii bile sylenebilirdi; balarna daha farkl eylerin de gelmesine can atyordu. Aslnda iinde bulunduklar durumu aklamak gerekten de son derece gt ve kendi istekleri dnda gerei aramaya zorlanan bilgeyi, az nce yaadklaryla karlatrlmayacak denli g anlarn bekledii muhakkakt. Fakat bilimsel merak ilerinden ikisini tam anlamyla etkisi altna alm, zihinlerindeki dier dncelerin tmnn ruh salmz koruyan unutkanlk denilen nehrin dalgalarna kaplarak yok olmasn salamt. Byk filozof ve sfi bni Sina'nn szleriydi bunlar; fakat bu byk bilge Profesr Kapproth'un da belirttii gibi Asya'nn uzak bir blgesinde on yllk bir zaman dilimi sonrasnda dnyaya gelecekti. Klapproth, bni Sina'nn henz domad, dnya tarihinin byk ksmnn uzaklardan gelen bir mzik olduu bir zamanda bulunmann, byleyici bir ey olduunu dnd.
37

Bu arada Dicle'nin kar kysna, yani ehrin dou yakasna ayak basmlard. Burada her zamankinden farkl bir huzursuzluk yaanyordu. ardaki kalabalktan daha fazla sayda insan akn akn bu tarafa geliyordu. O kadar aceleleri vard ki caddeleri, sokaklar ve meydanlar kaplayan toz bir bulut halinde havaya ykseliyor ve onlarn bir toz perdesi ardnda siluet halinde grnmelerine neden oluyordu. "Yarn ldrlecek! Yarn, le namazndan sonra!" nsanlar yle byk bir heyecan iindeydiler ki, aralarndaki garip grnl yabanclar fark bile etmiyorlard. Profesr Klapproth, Rstem Efendi ve Abbas Aa da bu merakllar seline katld. nsanlar yaknlardaki bir caminin minaresinden ykselen ezan sesine bile kulak asmyorlard. Profesr, caminin kesini dndkleri anda avaz avaz alamaya balayan bir kadn grubunun tam ortasna dmt. Bir sre sonra hncahn dolu byk bir meydana vardlar. Meydann sadece bir taraf byk kara talardan ina edilmi, tehditkr bir havas olan bir bina ile snrlanmt. Profesr, meydana bakan tarafnda en kk bir pencere ya da havalandrma delii dahi gze arpmad iin, burasnn bir hapishane olduunu dnd. Klapproth kafasn kaldrp ileri baknca korkuyla irkildi. Midesinin bulandn hissederek arkasn dnmek istediyse de, kendisine hakim olmaya alt ve baklarn az ilerideki sahneden ayramad. Damarlarndaki kan donmutu...

KANLI ARMIH Meydann ortasna kurulmu olan tahta bir sehpann zerinde, yine ayn ekilde tahtadan yaplm bir armh bulunuyordu. zerine ise bir insan gerilmiti. Klapproth, karsndaki manzaray ilk bakta ortaa ressamlarnn sa tasvirlerine benzetmiti. Kurban en azndan altm yalarnda, clz, sar-buruuk derili, bembeyaz sal bir ihtiyard. Karmakark uzayan beyaz sakal, onun uzun sredir zindanda bulunduunu gsteriyordu. Vcuduna dzensiz olarak dalm bulunan krmz lekeler ise acmasz bir ikencenin izleriydi. Yz ifadesinden adamn derin bir hzn iinde olduu belli oluyordu ama bu ehrede korkudan eser yoktu. Klapproth adamn bir elinin kesilmi olduunu grnce yine arkasna dnmek istedi, fakat bunu baaramad. Adamn aresiz bir ekilde oynatt kolunun ucundaki korkun yarann rmeye balad aka belliydi. Fakat bu kanl et yn -armha gerili adam baka trl tarif etmek imknszd-, tm ikencelere ramen insanlndan bir ey yitirmemiti. Ac ektiine dair herhangi bir emare gstermeyen adam, etrafna insan byleyen bir kudret sayordu. "Bu adamn suu nedir?" diye sordu profesr etrafnda duran insanlara. Fakat onlar cevap vermek yerine bu garip yabancy merakla szmeyi yelediler. "O bir kfir mi?" diye ekledi anszn iine dald dalgnlktan kurtulmua benzeyen Abbas Aa. "Bunu nasl bilmezsiniz? O adam Allah'a kfretti, hatta kendisini Allah yerine koydu" dedi kalabalktan biri. "lm fazlasyla hak etti." "Sizin hangi slam lkesinden geldiinizi bilmiyorum" dedi bir bakas. "Fakat u kfirin ne dediini size 39

38

syleyebilirim: Ben ilah gereim! Bunun ne demek olduunu anlyorsunuz, deil mi? lah gerek! Byle bir adam lm bir deil, binlerce kez hak ediyor." Etrafta onlarn konumalarn dinleyen adamlar bu szlerin doruluunu onaylarcasna balarn salladlar ve baklarn tekrar sehpaya evirdiler. armhn nnde duran bir cellat, ikence gren adamn vcuduna iki ivi daha akmakla meguld. ekici indirdii anda adamn vcudundan fkran kan stunu geni bir kavis izerek meydan kaplayan tozlarn arasna karyordu. Fakat kurban kahkahalar atarak yle bir glyordu ki, yanaklarndan aa yalar szlyordu. Bunun sebebi ektii iddetli ac olabilir miydi? Kalpproth, avaz avaz barma-mak iin kendisini zor tutuyordu. Meydandaki kalabalk ise olay ilgiyle izlemesine ramen t karmyordu, duygular tam anlamyla krelmi gibiydi sanki. Tam bu anda Klapproth'un aklna o zamanlar elbette ki henz dnyaya gelmemi olan byk Fars airi Sad'nin, meydandaki kanl sahneye tam anlamyla uyan mehur bir drtl geldi: Hkmdarn szne kar gelmek, Kan revn iinde kalmak demektir. Hkmdar le vakti derse: Gece oldu! Sen de yle de: te ay, ite gezegenler! Ve hemen sonra bu sahnenin tarih sayfalar arasndaki yerini bulduunu anlad. Burada ne olduunu biliyordu artk. Dncelerini arkadalaryla paylamak istedii zaman, ardndan Rstem Efendi'nin sesini duydu: "Bu adam elHallac." Klapproth sessizce ban sallad. ark Tarihi krssnde profesr olmasna ramen, bu iki ran-

linin ok doal olarak bu hikyeyi kendisinden daha iyi bildiinin farkndayd. Kafasndan yldrm hzyla bu tarih hikyenin ana hatlar geiyordu: 922 ylnda el-Hallac adyla tannan sfi el-Hseyin bni Mansur, Badat'ta zalimce ldrlmt. slam dnyasndaki bu benzersiz hadisenin yanklar, ta 20. Yzyl edebiyatna kadar uzanyordu. Klapproth elbette ki Fransz meslekta Louis Massignon'un Paris'te uzun bir aratrma dneminden sonra 1922 ylnda, yani Hallac'n ldrlmesinden tam 1.000 yl sonra yaymlad byk eseri biliyordu. Bu tarihsel olay yaand yerde grmek ve izlemek, en hafif deyimiyle olaanstyd. "nanlmaz!" szleri dkld Abbas Aa'nn azndan. "nanlmazdan da fazla" diye karlk verdi Abbas Aa. "Bu bir mucize!" Bu arada Halla celladn vcuduna ivi saplamak suretiyle urad ikencenin aclarna daha fazla dayanamam ve bilincini kaybederek baylmt. Klapproth imdi armha gerili adam hakknda baka eyler de hatrlyordu. zaman gezgini kalabaln arasnda glkle ilerleyerek nlere gelmilerdi ve adamn ehresini imdi daha iyi grebiliyorlard. Celladn yapt korkun ikenceler, adamn bir zamanlar l l, fakat u anda solgun gri bir renge brnm olan yznde iz brakmadan gememiti. Ne var ki adamn hi de yle mahvolmu bir hali yoktu. lk sralarda ve tahta sehpann nnde bekleyen kiiler, lm mahkmunun ailesi, yaknlar ve talebeleri olmalyd. armha ok yakn duran ve elinde krmz bir gl tutan yalca bir adam, zellikle dikkat ekiciydi. "Bu Ebu Bekir bl" diye fsldad Rstem Efendi profesrn kulana. Klapproth bu ismi derhal hatrlad, sonra da kalabal-

40

41

n iinde Hallac'n en byk olu Hamid'i fark etti. Onun da salar beyazlamaya balamt. Bu doast manzara karsnda profesrn aklna De Chirico'nun ve Dali'nin tablolar geliyordu. Merakl kalabaln n saflarndan atlar ykseliyordu. Bu arada armha gerili adam kendisine gelmiti ve ksk, fakat etkileyici bir sesle dostlaryla talebelerine artk alamamalarn sylyordu. "Ben ancak lrsem yaayacam." Hallac'n kanl azndan dklen bu szler, yaknlar iin bir teselli deildi. Dier izleyiciler ise bu szlerle Hallac'n kendilerine saldrdn dnerek yumruklarn ona doru sallamaya baladlar. Azlarndan korkun kfrler ve lanetler ykseliyordu. yabanc artk tahta sehpaya iyiden iyiye yaklamt ve deiik grnleriyle tm ilgiyi zerlerine ektiler. Fakat Rstem Efendi zerine dikilen baklara aldr etmeden Hamid olduunu dnd adama yaklat ve ona Hallac'n olu olup olmadn sordu. "Ben onun en byk oluyum" diye karlk verdi Hamid, "ve daima babamn yanna bulundum. imdi de son yolculuunda onun yanndaym." Tam bu anda Halla tekrar glmeye balad iin Hamid szlerine son verdi. Bu kez dinleyenlerin kann donduran korkun, buz gibi kahkahalar dklyordu azndan. Glmesini bitirince celladna kendisini nihayet ldrmesi iin seslenmeye balad: "ldr beni, nk ben ldkten sonra yaayacam!" diye tekrarlad. Fakat cellat ilemi hzlandrmak iin parmann ucunu bile kprdatmayarak, devletin o anda meydana gelmi bulunan yksek otoritesine bakt. Deerli elbiselere brnm adamlar, grevlerini yapmak iin gelmilerdi. Evet, grevlerini yapmak iin! slam cemaatnn ancak vcudun-

daki bu kanl cerahatin karlp atlmas suretiyle kurtulabileceini sylyorlard. Peygamberin snnetinin kirletilmesine daha fazla izin veremezlerdi ya! stelik hak yolundan km adama tvbe etmesi iin yeteri kadar zaman tanmlard. mam Ahmed bni Hanbel'den Ebu Hanefi'ye kadar tm otoriteler bu konuda gr birliindeydi. "Babam bu akam idam edilecek" dedi kendisini Hamid olarak tantan adam. "Ona gnden beri ikence ediyorlar." Klapproth bir an iin Hallac'n oluna gerei sylemeyi, yani kendilerinin zamann tesinden gelen ziyaretiler olduklarn, bu nedenle de Hallac'n trajik hikyesini ok iyi bildiklerini, bin yl sonra bile bu konu zerinde insanlarn sayfalarca yaz yazdn anlatmay aklndan geirdi, fakat son anda bundan vazgeti. Rstem Efendi ve Abbas Aa, ikence gren adamn oluna pe pee sorular yadrmaya balamlard. Onlarn sorular altnda ksa zamanda bunalan adam, nereden geldiklerini hl anlayamam olduklar yabanclara en son olaylar ve babasnn kaderi hakknda detayl bir aklamada bulunmay teklif etti. Geri profesr Louis Mas-signon'un eseri sayesinde Hallac'n hayat hikyesi hakknda etraflca bir bilgiye sahipti; fakat burada sz konusu olan tarihi bir rekonstrksiyon deil, gerein ta kendisiydi. Hallac'n olu Hamid'le birlikte Dicle'nin sa kysna doru yava admlarla yrmeye baladlar. "Buraya yaknda el-Mustansiriye Medresesi yaplacak" diye dnd Klapproth nehrin kenarndaki bir alan gzne arpt zaman. Gerekten de buraya Abbas slalesinin halifelerinden biri bu medreseyi ina ettirecekti. Modern Badat ehrine yapt ziyaretler esnasnda Klapproth,

42

43

ge-Abbas dneminden kalma bu mimari harikas karsnda daima aknla dyordu. Bu yap, Mool istilasn ve sonraki felaketleri sa salim atlatm ender klasik Abbas eserlerinden biriydi. Sonraki yzyllarda Badat' yakp ykacak korkun felaketler hakknda ehir halk ne mutlu ki henz bir ey bilmiyordu. Her halkrda Dicle Nehri bin yl sonrasna gre olduka farkl bir grnme sahipti. Kylar neredeyse insan boyu yksekliinde sazlar ve allarla kaplyd, aralarnda ise yrnecek patikalar mevcuttu. Arada srada genellikle Hristiyanlar tarafndan iletilen tavernalar gze arpyordu. Her ne kadar iki iilmesi belli kurallarla snrlandrlmsa da, arada bir kt hretli airlerden biri kendisini bu meyhanelerden birine atp ilham gelene kadar kafay ekiyordu. ehri demir yumruuyla yneten vezirin de bu konuda yapabilecei fazla bir ey yoktu. Hallac'n olu Hamid, garip misafirleriyle birlikte Dicle'nin dou kysna inmiti. Suyun hemen kenarnda yryorlard. Klapproth bir an iin onun kendilerini acaba bir meyhaneye mi gtrmekte olduunu dnd. Halife'nin bakentinde bile tutucu olmayan evreler tarafndan iki iildiini biliyordu. Fakat Hamid bni el-Hseyin kyda yetien gr otlarn arasna kverdi ve anlatmaya balad. HAMD ANLATMAYA BALIYOR "Az nce kanl bir et yn olarak grdnz babam, ran'n Bayza ad verilen bir blgesinin, ayn ad tayan bir kynde dnyaya gelmitir. Doumundan bu yana altmtan fazla yl gemi olmas gerekir, nk bugn
44

Peygamber'in -selam ve rahmet onun zerine olsun!-kendi ehri Mekke'de can gvenlii kalmad iin Medine'ye g ediinin 309. yl. Babam ok kkken bile son derece zeki bir ocuk olarak dikkatleri zerine ekti ve kutsal Kuran' ksa zamanda hatmetmeyi baard. Bylece ocuk denecek yata Kuran hafz oldu. Babamn hreti ksa zamanda yayld. Onunla tanan tm insanlar bu yata din alimi olan bir ocua sahip olmalarndan dolay ailesini kutluyordu. Babam din renimine byk bir evkle devam etti. Kutsal Kuran ayetlerini yorumlama ilmi olan tefsir konusunda uzmanlat; tanrnn biz insanlara gnderdii mesajn gerek anlamn kavrayabilmek iin Arap dili grameri ve kendi kutsal dilimizin srlar zerinde derin aratrmalar yapt. Ailemizin kklerinin bulunduu blge sihirle dolu bir corafyadr. Her taraf by ve srlarla rldr. Eski destanlar ve efsaneler, zellikle ranllarn byk kral skender zerine sylenenler, babamn geliiminde byk rol oynad. Bu corafya gnein kzgn klaryla kavurduu, can verdii, fakat ayn zamanda da ldrd bir k lkesidir. Ik ve glge dnm son derece belirgindir ve insan hayatnda byk rol oynar. Doum ve lm, iyi ve kt, burada gl duygularla hissedilir. Babam Hseyin ok gen yalarda bu gl kartlklarn farkna varmt. Bir sre sonra 'Vericiler'le bulumaya balad. Bu arada belirtmem gereken bir ey var: Tm bu anlattklarmn aramzda kalacana inanyorum; nk Vericiler'le bir araya gelmek ran'da olaan, burada, bakentte ise hl su telakki edilen bir durumdur. Vericiler babam slam'dan yzyllar nce Zerdt tarafndan mistik zamanlarda vaaz edilen din ile, halkmzn eski inancyla tantrdlar. Babam, bir iyi ve bir kt prensipten 45

sz edilen bu inanta kabul edilemeyecek bir ey bulamad. Kuran da iyi ve kty birbirinden ayrt ermeyi retmiyor muydu? Mslmanlar da blis'e, eytann insan zerindeki kudretine inanmyorlar myd? Bayza civarndaki yal adamlar, babam Hseyin'i arada srada dalarn iindeki yklmaya yz tutmu Ate Tapna'na gtryor, orada tpk atalar gibi eski ilahileri okuyor, kutsal atei yakyor ve ayin yapyorlard. Bu, tehlikeliydi. Devlet makamlarnn kulana gitmemesi gerekiyordu. Zerdt inannn doduu yer olan ran'da bile, insanlar gereksiz eziyetlerle karlamamak iin bu konuda son derece dikkatli davranmak zorundaydlar. Vericiler, gen Hseyin'e Kuran, ncil ve Tevrat dnda da kutsal kitaplar bulunduunu sylediler. Bylece azlarnda tek di kalmam olan bu ak sakall insanlar, ona biz ranllarn dinlerinin en eski temsilcileri saydklar Perslerin Avesta metinlerini retmeye baladlar. Fakat biz Zerdt Peygamber tarafndan yazlan bu ilahi ve arklarn onun yce retilerine dayandn, fakat sonradan ate rahipleri Mobedanlar tarafndan deitirilip geniletildiklerini biliyoruz. Nereden geldiinizi bilmediim ve anlayamadm garip yabanclar! Btn bu grdkleri ve duyduklar babam zerinde son derece etkili olmutu. Hatta onun akln olduka kartrmt. Sadece Mslmanlarn deil, Vericilerin de dindar ve tanr korkusuyla dolu olduklarn dnmeye balamt. Yahudilerden ve Hristiyanlardan farkl olarak Vericiler yasalarca korunmuyor, bilakis kfir olduklar kabul ediliyordu. Bunun neden byle olduunu soran gen Hseyin, ald yarm yamalak ve kaamak cevaplar karsnda, kurcalanmamas gereken bir noktaya temas ettiini anlad. Babasnn yakn evresinde de Vericilerin zenle kanlmas gereken iren insanlar olduk46

lan dnlyordu, fakat babas tm abalarna karn Hseyin'i byle dnmesi konusunda ikna edemedi. Fakat her ey bununla bitmemiti. Babam byd zaman ailesi Dicle Nehri'nin bereketli amurlarn brakarak denize dkld blgeye yerleti. Huzistan sakinleri hayatlarn pamuk ekerek, apalayarak, toplayarak ve 'atarak' kazanyorlard. Bu basit insanlar iin zorlu ve uzun bir almayd bu. Babam da gen yata almaya balad ve insanlar tarafndan 'Halla' Hseyin olarak arlmaya baland. Babamn ailesiyle birlikte bu blgeye yerlemesi esnasnda, orada oturan basit insanlar arasnda kendilerini 'smail' olarak niteleyen bir grup insan yayordu. Gnmzde devlet elindeki tm imknlarla onlara saldrd iin, smailler gl ve birbirine bal bir topluluk oluturdular. Fakat o zamanlar insanlar smail vaizleri etrafnda yeni yeni toplanmaya balyordu..." "Badat'taki halifenizin can dman Fatmlerden sz ediyor olmalsnz" diye sze kart Abbas Aa. Profesr Klapproth da tam o anda benzer eyler sylemek zereydi, fakat arkadann konutuunu duyunca dilinin ucuna kadar gelen szleri yuttu. "Evet, onlardan sz ediyorum" dedi Hamid ve anlatmaya devam etti. "Babam smail vaizlerinin insanlar isyana tevik eden konumalarn dinlemekle kalmayp, onlardan kendi dostlarndan, hocalarndan ve akrabalarndan farkl dnen Mslmanlarn da var olduunu rendi. Gen adam, Badat'taki Abbas halifesinin Allah'n yeryzndeki gerek temsilcisi ve Peygamber'in -selam ve rahmet daima onun zerine olsun!- meru halefi olmadn, tam aksine, onun hilafet makamn gasp eden bir mcrim olduunu duyduu zaman, bu iddiadan olduka etkilendi. smafller Allah'n ve Peygamber'in 47

selam ve rahmet onun zerine olsun!- yan sra, imam Cafer'in oullarndan biri olan smail'e de byk sayg gsteriyor ve onun Peygamber'in yeeni Ali'nin slalesinden gelen imamlarla birlikte ruhlarnn gerek, fakat gizli nderi olduunu ne sryorlard. Fakat Hseyin'in kendi i geliimi tm bunlardan ok daha nemliydi. Ksa bir sre sonra -bu arada Irak'n Vasit ehrinde yaamaya balamtk- gen yana ramen dinimizin emir ve kaidelerinin babam tatmin etmemeye balad hayretle grld; babam daha fazlasn istiyordu. Din alimlerinin Kuran'n gerek doas, kutsal kitabn yaratlm bir ey olup olmad, Kuran'n ezelden beri tanryla birlikte var olup olmad, ilahi sfatlar kelime anlamlaryla m, yoksa sembolik anlamlaryla m kabul etmek gerektii yolundaki sonu gelmez ama srekli olarak birbirleriyle elien bilgileri, onun merakn azck olsun tatmin etmiyordu..." Tam bu anda allarn arasndan bir adam kt ve hzl admlarla onlara yaklamaya balad. Bu adam, iki iranl ve Profesr Klapproth tarafndan yaklak bir saat nce idam sehpasnn nnde bl olarak tehis edilen kiiden bakas deildi - Halla'in en iyi rencisi Ebu Bekir bl. Bat'nn olduu kadar Dou'nun bilimsel kitaplar da yzyllar sonra objektif olduu iddia edilen bak alar erevesinde bl'nin hocasnn retilerini daha yumuatlm bir ekilde dnyaya aktardn belirtir. Hallac'n bana gelen ve profesrn zaman yolculuu sayesinde bizzat ahit olduu felaketler gz nne alndnda, bunun hi de garipsenmeyecek bir durum olduu aka anlalmaktadr. Yeni gelen adam Hamid'e bakarak daha fazla dayanamadn belirtti ve kk grubun yanna oturdu.

Klapproth, tm arlyla kendisini hissettirmeye balayan zaman deiikliinin bys altnda, onu dikkatle incelemeye balad. Karsnda oturan adam olduka genti. Yznde tutkulu insanlarn tipik ifadesi vard. Uzun sre uyumamaktan dolay biraz solgun olan yz pek gzel deilse de, baklar zek doluydu. Siyah salar uzundu ve karmakark bir ekilde yzne dklyordu. Hocasnn urad ikenceler ve zulm karsnda hngr hngr alad belliydi, nk yanaklarndan aa szlen yalar artlarnda tuzlu izler brakmlard. Profesr Klapproth, gz gze geldikleri ilk anda Ebu Bekir bl'den pek holanmam ve iinde ona kar mesafeli davranma arzusu belirmiti. Bunun nedenini bilmiyordu, fakat mutlaka adamda olumsuz bir eyler hissetmi olmalyd. Dier iki arkadann ne dndklerini bilmeyi ok istiyordu. Fakat Abbas Aa'ya baknca onun yeni gelen adam byk bir ilgiyle szdn ve ona birok soru ynelttiini grd. "Vezirler ona ikence etmekten zevk alyor olmallar" dedi bl anszn. "Halla Hoca'ya herkesten daha fazla sayg duyarm; fakat onun bu kadar sakin ve rahat davranmay nasl baardn anlayamyorum. Neredeyse straplarn artrmas iin cellada yalvaracak! Ben onu zindan yllarndan tanyorum. Beni imana ve Allah sevgisine kavuturan yola o sevk etti. Bana fakirliin ve ruhsal zenginliin yolunu da o gsterdi. 'Din senin iinde oturmaktadr' diyordu bana, taleplerine uymakta zorlanp tkezlemeye baladm zamanlarda. 'Bakalar nasl gayretle dua ediyorsa, sen de ayn zamanda insan sevgisi olan Allah sevgisini gn na karmak iin gayretle dua etmelisin.' Bu dediini gerekletirmek iin yllar boyu aba gsterdim, hl da gsteriyorum, fakat onun dik kafall49

48

n bir trl anlayamyorum. Ona inanyorum, fakat onun dik kafallna inanamyorum. Sonunda bylesine ac bir kadere katlanmak zorunda kalacaksak, Allah'n birlii ve iman peinde komamzn ne anlam var? Bu tutum gerekten de bakalar iin rnek olabilir mi? Hocam sanki ehadet mertebesine ulamak iin Mslmanlara kar mcadele ediyor, oysa o da bir Mslman ve bundan baka bir ey olmay da istemiyor. Kendisini btnyle ilah takdirin ellerine brakm ve bu suretle gnll bir teslimiyet sergileyen bir Mslman. Fakat bu ba emezlik... bu kesin inan... Anlayamyorum... Karmda lgn bir adam gryor gibi oluyorum... Bir mecnun..." Tam bu esnada Hamid adamn szn kesti: "O tmyle olmasa da bir para lgn saylr zaten... Az nce sohbetimizi bldn, bl. Yabanclara Hallac'm Allah'a giden yolu nasl bulduunu, Allah'a yaknlamay baarm byk statlara nasl gpta ettiini ve onlar gibi olmak istediini anlatyordum. nk bir erkek olduu zaman, Allah sevgisini renmek zere yurdunu, babasn, annesini ve kardelerini terk etti. Atalarnn meslei olan hallalk ona gre deildi. Babasnn ayak izlerini takip etmeyi asla dnmyordu. Onun amac, kalplerin hallac olmakt. Bundan byle insan ruhunu ileyen bir zanaatkar olacakt. Bylece babam pamuklu veya kl elbiseler giyen ve fakirlik vaaz eden adamlara katld. Huzistan blgesinde ve Irak'n komu eyaletlerinde onlardan ok sayda bulunuyordu. Bu adamlar dinsel devlerinin tmn yerine getiriyor, fakat bir yandan da bunlarn tek balarna inancn yapsn aklamaya yeterli olmadn dnyorlard. Halla uzun zamandan beri Tustar ehrinin gerei arayan bu adamlarn merkezi olduunu bili-

yordu. Aslnda ksa bir sre kalmak istemesine ramen, tam k sene boyunca bu ehirden ayrlamad. imdi de onun orada nelere tahamml ettiini, ne tr srlar rendiini, bana neler geldiini ve her eye ramen neye zlem duyduunu dinleyin."

50

51

SAHL HOCA'NIN YANINDA


"O, tek olandr ondan baka hi kimse..." Farid al-Din Attar, ilahiname

Odann iinde bouk ve monoton bir ses yanklanyordu: La ilahe illallah! La ilahe illallah!.. Kendilerinden gemi olan bir grup adam, hi durmadan bu Arapa niday tekrarlayp duruyordu. Bu arada sert ve ritmik hareketlerle vcutlarnn st ksmn nce saa, sonra sola, bazen de ne ve arkaya eiyorlard. Boazlarndan ykselen bouk ses devaml aym tondayd. Koyu mavi renkli kubbeyle aadaki insan balar arasnda kalan mekn, 20. asr insannn "elektrik ykl" diye tanmlayabilecei bir gerilimle doluydu. Adamlardan bazlarnn alnlarnda ter damlalar boncuklanyordu. Bu adamlardan biri olan mrid Halla, etrafndaki havann titremeye baladn hissediyordu. Evet, bu titreimlerin her birini rahatlkla alglayabiliyordu. Tmyle uyank olmasna ve etrafn alglayabilme yeteneinin her zamankinden daha gl olduunu hissetmesine ramen, tm duygularnn zayfladnn ve kendinden getiinin farkndayd. inde bulunduu yapy talandran kubbe, ona dev bir deniz kabuunun yars gibi geliyordu. Vcudunun etrafn koruyucu bir kabuk sarmt sanki. Yoksa ruhu kendisini vahdaniyete gtrecek olan vecd yolunda yrmeye mi balamt? Sahi Hoca'mn sk sk szn ettii st konuma kmaya m balyordu? Da-

ha nce hibir zikri bu kadar youn bir ekilde yaamamt. Sahi Hoca'y dinlemek ve kendisini mistik yolda mkemmelletirmek iin birka aydan beri Tustar'da bulunuyordu. Fakat bu yolun daha henz banda bulunduunu renmesi pek uzun srmemiti. hreti tm slam dnyasna yaylm olan Suhl el-Tustar'nin yannda hl bilgisiz mezin tekiydi... . La ilahe illallah! La ilahe illallah!.. Ehed enna Muhammedn resulullah! Ehed enna Muhammedn resulullah!.. Sahi Hoca anszn zikir ekmeye son verdi. Mritleri de onun gibi yaptlar ve yere oturdular. Sahi Hoca elli yalarnda bir adamd. Fakat yandan daha gen gsteriyordu ve zerinde kldan yaplma bir giysi vard. Gen Halla zerinde de etkili olan ekim kuvvetini etrafna yayabilecek bir otorite olana kadar, pek ok sfi hocann yannda bulunmu ve onlardan ders almt. lahi ak ve vahdaniyeti arayan pek ok talebe, peinden gidebilecekleri, sayg gsterebilecekleri ve baka insanlara model olarak sunabilecekleri bir hoca aray iinde lkenin drt bir yanndan Sahi el-Tustar'ye akn ediyordu. Bir sre sonra hocalarndan rendiklerini baka insanlara aktarmaya balayacaklard. Halla bu arada yetikin bir erkek olmutu ve Sahi Hoca'mn en ateli mritlerinden biriydi. Hocasnn bugn neler diyeceini ok merak ediyordu. Sahi, konumasna peygamberlerle ilgili aklamalar yaparak balad. Onun peygamberliin zyle, fakat zellikle peygamberlerin kiilikleriyle ilgilendii herkes tarafndan biliniyordu. Fakat son zamanlarda peygamberliin daha nce hi duyulmadk bir ekilde ele alnd ruhaniyet alanlarna sk sk deinir olmutu. Bugn de byle oldu. Sahi, zikrin sona ermesiyle birlikte, peygamberlerin en bandan beri 53

52

tanryla beraber olan varlk ncesi yaplarndan sz etmeye balad... zamandan nce var olan zamanda... Akl almaz eyler, diye dnd Halla. Fakat bir yandan da soluk bile almaya cesaret edemeden Sahi Hoca'nn anlattklarn dinliyordu. Sahi, tanrnn znn bir paras olan n znden sz ediyordu. Allah kendisini kutsal Kuran'da "k zerinde k" ve "yerin ve gn " olarak nitelendirmiyor muydu? Ik bu nedenle dnyann znn de bir parasyd, fakat bu n en byk payn peygamberler almt. Bu durum zellikle islam Peygamberi iin geerliydi, nk onlar bu k sayesinde insanl aydnlatm ve gerekleri bildirmilerdi. "Bizim de bir nebze olsa dahi bu a sahip olmamz mmkn m?" diye sordu Sahi Hoca'nn mritlerinden biri. "Vahiy bize bu konuda bilgi veriyor" diye karlk verdi hoca. "Yaratla bakn, doay inceleyin! Allah onlar dncelerinin sonsuz motifleriyle aydnlk bir dzen iinde yaratmtr." "Peki ya tm yok eden karanlk" diye atld gen mritlerden biri, "o nereden geliyor? nsanlar zerinde byk kudret sahibi olan karanln kkeni nedir?" "Karanlk da n bir parasdr ve yaratlna gre farkl ekillerde ortaya kar. Yaratlm olan her ey zamanla k doasndan uzaklamtr; kimi az, kimi ok, kimi de tmyle. Iktan en fazla uzaklaanlarn banda da, bir zamanlar ktan yaratlm olan, fakat a rakip olduu iin ona kar mcadele etmek durumunda kalan eytan gelir. Baka bir karanlk tr ise kolay aklanr trdendir: Gnein bat veya bulutlarla rtlmesi sonucu meydana gelen karanlk. Bu konuda bir sorunumuz yok. Bu tezahrler birer meseldir veya onlar byle kabul

edebiliriz. Ruhumuzda ise durum daha farkldr: Bilgisizlik ve hakimiyetsizlik bizi karanla srkler. Karanlkta etrafn gremeyen bir insan nasl san ve solunu, yukarsn ve aasn bilemez, amaszca etrafta dolanp durursa, aynas bulanklaan karanlk bir ruh da vcudun iinde ayn ekilde amaszca oradan oraya gidip durur. Bu nedenle bizim grevimiz ruhun aynasn devaml temiz tutmak, yaratld z saf tutmak ve dardan ald bulanklatrmadan yanstmas iin aynay srekli cilalamaktr. zellikle de cinsel duygularmza mutlaka hakim olmamz gerekir; nk onlarn kararmas durumunda, insan da karanlkta yaamaya mecbur kalr. Allah, Peygamber'in -selam ve rahmet onun zerine olsun!- bize bildirdii gibi, kadnlar onlardan haz almamz iin yaratmtr; fakat o abarty sevmez. Bu nedenle bir svari dizginlere nasl hakim oluyorsa, biz de drtlerimize ayn ekilde hakim olmalyz. Aksi felaket olur! Bu nedenle kadnlarnzla birlikte olduunuz gecelerde ly karmamaya dikkat edin. Ayn ey iman iin de geerlidir. Ruhun aynasn yaratlm olan eylerin bulanklndan kurtarmann en iyi yntemi, hepinizin bildii gibi, piman olup tvbe etmektir. Pimanlk dolu ac ve eziyet, ruhlarnzn aynas iin en iyi temizlik aracdr. Bu ara dua ile bir ve eit deil, ondan daha stndr. Hatta baz noktalarda, dostlarm, onun imann z olduu bile sylenebilir." Sonra da Sahi Hoca k retisinin slam'a damgasn nasl vurduunu anlatmaya balad. Peygamberin bir k taycs olduu yolundaki ii doktrininin, kendisinin bir Snni olmasna ve iilerin birok noktada olay abartmalarna ramen, kabul edilmesi gerektiini dnyordu. Sahi Hoca, mritlerinin daha nce asla duyma-

54

55

ch cinsten teoriler gelitiriyordu. Bata Peygamber olmak zere kutsal insanlarn zlerini tekil eden bir k stunundan sz ediyordu. Ruha benzer, aklanmas zor bir ey olan bu stun, vahiy gibi peygamberliin bir parasyd. "Bu stun grlebilir mi?" diye sordu talebelerden biri hocasnn szn keserek. Ona szlerini aklama frsat veremeyecek denli heyecanlyd. "Elbette" diye cevap verdi Sahi Hoca. "Tm varlmza Peygamber'in rettiklerine iman eder, tm ruhumuz ve tm benliimizle bu retilerin zerinde youn-larsak, o takdirde filozoflarn syledii gibi maddeden oluan kabuu krmaya ve z varlmz serbest brakmaya muvaffak olabiliriz. Bylece k dnyasna ait olan tm varlklarn yaratld o k bizlere malm olur." Gen Halla bu szler karsnda biraz armt. Bu tr k retileri yurdundaki Vericiler arasnda olduka yaygnd. Huzistan'daki yaayan Avesta imanllar, Hal-lac'a Amesha Spentas ad verilen kutsal k ruhlaryla evrili bir Ik Tanrs'nm varlndan sz etmilerdi. Bu k ruhlar, Zerdtlerin byk bamelei Vohu Manah gibi, bu dnya ile teki dnya arasnda habercilik yapyorlard. Halla, Kuran'n ve din limlerinin bildirdii vahiylerin bu eski retiler yardmyla tefsir edilip edilemeyeceklerini uzun sredir dnyordu. Acaba Peygamber de Sahi Hoca'nn anlatmaya alt gibi ilah ktan bir k myd? ayet byleyse, o takdirde insan kendi ruhsal varln Avesta imanllarnn szn ettii k elementleri eklinde mi tasavvur etmeliydi? Sahi Hoca, ilah srlarn derinliklerine fazla inilmemesi konusunda mritlerini sk sk uyaran, ll bir adamd. nsan daima her eyi bilmek zorunda myd? Fakat Halla anszn

hocasnn bu dn tutamayacan anlad; nk din meselesinde de insann her eyi mutlaka akla kavuturmas gerektii fikri onu tmyle etkisi altna almt. Birdenbire zerine kurun gibi bir arlk kmt. Sahi Hoca'nn ilah n tezahrleri konusunda anlattklarnn tek kelimesini bile alglayamyordu. Akl ok, ama ok uzaklarda dolanyordu. Hayalinde grkemli ehirler ve lkeler canlandryor, onlar sevgilisinin kara llelerini zleyen bir k misali seviyordu. Akln bu hayallerden bir trl ayramyordu. Sahi el-Tustar hretli bir hoca olabilirdi, fakat baka yerlerde daha hretli hocalar ve speklasyonlarla yetinmeyip bu konular bambaka yntemlerle inceleyen limler vard. Buradan pek de uzak olmayan byk Basra ehrinde teoloji, felsefe, matematik, astronomi, edebiyat ve sanat altn an yayordu. zellikle de mminlerin hretli bakenti Badat ilim alannda bir yldz gibi parlyordu. Bu ehirlerdeki sfi hocalar Sahi Hoca'dan kat kat daha hretliydiler, zellikle de Ebul Kasm ad verilen eyh Cneyd. Babas ona her zaman Basra ve Badat'tan sz etmemi miydi zaten? Ertesi sabah, gnein ufuk izgisi zerinde ykselmeye balamasyla birlikte, Halla Tustar ehrinden ayrld. Batya doru yrmeye balamt. Bir an evvel Basra ehrinde bir araya gelen iki byk nehre ulamak istiyordu. Bu nehirler en eski alardan beri insanlara bolluk ve bereket armaan eden Dicle ve Frat nehirleriydi. Halla, Basra'ya geldikten sonra da sk sk Sahi Hoca ile bir araya gelecekti, fakat geree olan dinmek bilmez susuzluu onu oktan baka bir hoca arayna yneltmiti.

56

57

BASRA'DAN BADAT'A "Bylece babam Basra'da Amr bni Osman'n evine geldi" diye devam etti Hamid anlatmaya. "Acaba daha nce Basra'da bulunmu muydunuz?" Bu soruyu ynelttii esnada merakla yabanclar szyordu. Profesr modern Basra ehrine birka kez gitmiti ve bu ehrin bana gelen korkun felaketi de gayet iyi hatrlyordu. Bu olay birka sene nce gereklemiti, elbette kendi geldikleri zaman ve boyutlara gre. Araplar ve ranllar birbirleriyle korkun bir savaa tutumulard. Fakat profesr bir ey sylememeyi tercih etti, nk ne Hamid, ne de o srada tekrar gitmeye hazrlanan bl onu anlayamazlard. Geri ikisi de bu yabanclarn zel bir durumu olduunun farkndayd, fakat bunun ne olduunu bilmemeleri gerekiyordu. "Basra olduka gen bir ehirdir, yabanclar" diye szlerine devam etti Hamid. "Havas yosun ve katran kokar. airlerimiz Basra'nn iirlerini syler ve limlerimiz oraya gitmenin hayaliyle yaar. Hikayeciler en ok Basra'ylailgili^laylar anlatmay severler, nk anlattklar halifemizin gnei altnda yaayan tm insanlar byler. Basra, d dnyaya alan kapmzdr. Zencibar'daki Zenc halk ve Ktay lkesinin ekik gzl sakinleriyle ilikimizi bu ehir vastasyla salarz. Basra'dan yola kan gemilerimiz Zipangu'ya kadar gider, Baharat Adalar'ndan baharat satn alr ve Mslmanlarn yaamad Kle Adalar'ndan kle ele geirirler. Basra pazarnda sata sunulan bu kleler genellikle kara derilidir, fakat aralarnda Sakaliba gibi beyazlar da bulunur. Bylece denizcilerimizin baarlar ve Allah'n inayetiyle ehir yksek bir refah seviyesine ulamtr.

Fakat hepsi bu kadarla kalmyor. En hretli hocalarmz ve mutasavvflarmz da bu ehirde faaliyet gstermilerdi. Bugn bile dinsel yaam oradan idare edilmektedir. Babam da Basral Hasan adyla bilinen ve Peygamberimizin -selam ve rahmet onun zerine olsun!- lmnden ksa bir sre sonra dnyadan elini eteini eken bir adamn arsna uymutu. O zamanlar Mslman komutanlar dnyann neredeyse yarsn fethetmiti, fakat Basral Hasan tm olup bitenden uzak duruyordu. Onu ruhun kt, genellikle zalim ve kanl, bazen de malubiyetle sona eren seferler ilgilendiriyordu. Bildiiniz gibi ruh da et gibi kanayabilir. Gnahkrlarn yrekleri zerinde ve kendi zerinde zafer kazanmak ekici geliyordu ona. Kutsal yaamn bugn bile szlerimizle ve eserlerimizle vdmz tanr dostu Rabia da Basral Hasan'in zamannda vazetmeye balamt. Hibir din limi yoktur ki, Rabia'nn tm zamanlar iin insanlarn yreklerinde yer etmi olan ilah ak hasretini tasvir etmemi olsun. Sonra Muhasibi Hoca. Babam onun eserlerini kim bilir ka kez okumutu! Basra'da doan ve imdi bir dier kutsal kiinin zc lmne tank olduumuz Badat'ta hayata gzlerini kapatan Haris el-Muhasib, ie dnmenin, ruhun deiik tezahr ekillerini kefetmenin, ruhun en ilkel konumdan en st konuma kadar geirdii safhalar aratrmann stadyd. Muhasibi bir zamanlar babam iin de rnek alnacak byk bir insand, ta ki onun da snrlarn tanyana kadar. Babam dnceler denizinden ve hayaller okyanusundan daha fazla bilgi edinmek istiyordu. Bu frsat ona Basra tanyabilirdi. nancmzn en byk dnrlerinin birka, mesela neredeyse tm slam lkelerinde kovuturmaya uradklar iin bir efsaneye dnm olan Muteziller de oradan kmam

58

59

mdr? Basra'ya sadece Badat baaryla rekabet edebiliyordu; zellikle de Halife Harun r-Reid'in olu Mamun'un yaptrd ve iinde eski limlerin kendi dillerinde yazdklar eserlerin bizim dilimize aktarld "Bilgelik Evi" sayesinde. "Beyt l-Hikmet'ten sz ediyor olmalsnz" diye atld Abbas Aa. Hamid'in aknl yznden okunuyordu^ fakat gene de duraksamadan konumaya devam etti. "O gnlerde babam Amr bni Osman'a byk hayranlk duyuyordu. Onun yanma giderek ayaklarnn dibinde oturmaya ve ksa sre nce Sahi el-Tustar'ye yapt gibi szlerine kulak vermeye balad. Amr da ayn ekilde babamdan olduka holanmt. Babam bu arada genlik yalarn geride brakm ve bir erkek olmutu. Allah kadnlar bize birer tarla olarak armaan etmitir. Bu ifadeden yola karak kendisine uygun bir kadn aramaya balad. Bunu yaparken bakalarnn arzu ettii eyden baka bir ey arzu etmiyordu: tm canllar ve ilah oalma kudretlerine daima hayranlk duyduu bitkiler gibi tohumlarn dnyaya samak. Btn kinat ya-radann iradesiyle akan bir nehir deil miydi aslnda? Tm yaplmas gereken tabiat dikkatle incelemek ve gereken sonular karmakt. Bir kadnla beraber olmay arzulad zaman bundan zevk alyordu ve Muhasibi Hoca gibi iindeki ehvet eytanlarn kovalamay aklna bile getirmiyordu. Fakat hocann hakl olduu bir konu da vard: nsan kendisini asla ehvete kle etmemeliydi. 'Ata binen sen olmalsn, aksi deil!' Bu sz kulaklarnda nlayp duruyordu. Bununla birlikte Halla yakkl olmaktan olduka uzak bir adamd. Her ne kadar Badatl tannm air el-Cahiz kadar irkin biri deilse de, gzel olduu da sylenemezdi. Babamn ne kadar ufak tefek biri 60

olduunu grdnz. Vcut veya yz hatlarnn dzgnl de sz konusu bile olamaz. Fakat ilah kudret ou zaman yapt gibi babamn fiziksel kusurlarn ruhsal ve zihinsel yetenekleriyle rtyordu. Zek bakmndan kimseyle kyaslanamayacak derecede glyd, fakat sevme yetenei de ayn oranda gelimiti. Hem dnyay tasvir etmekle kalmayp yorumlayan airlerin dilini, hem de basit halk tabakasnn kulland dili son derece iyi bir ekilde kullanabiliyordu. Yaratc onu bu ekilde dier insanlardan ayrm ve kusurlarn bin kez fazlasyla tamir etmiti. Hallac'n arlarda gezdii zamanlar sadece bir kadn grmesi bile tahrik olmas iin yeterliydi. Koyunla ko arasndaki ilikiyi daha kk bir ocukken bile biraz aknlk ama byk bir hayranlkla seyretmiti. Zaten bunda garip bir ey de bulamyordu; nk Peygamber -selam ve rahmet onun zerine olsun!- de bedensel arzulara izin vermi, hatta bu arzular dinin hizmetine bile sokmutu. Bu nedenle de Hallac'n hocalar Frenk papazlarnn veya Msrl ve Suriyeli rahiplerin yapt gibi kadnlardan tmyle vazgeemiyorlard. Zaten hemen hemen hepsi birka kadnla evliydi; talebelerine srekli olarak cinsel ilikiye gereinden fazla nem vermeyi ve her trl abartdan uzak durmalar gerektiim salk veriyorlard. Amr da evliydi ve yetikin ocuklar vard. Halla ksa sre sonra Amr'a kar olan isel yaknlnn farkl bir boyut kazanmaya baladn fark etti. Aralarndaki hoca ve talebe ilikisi, bir arkadalk ilikisine dnmt. Amr Hoca ailesiyle Badat'a tand zaman aralarndaki yaknlk artarak devam etti. Tabii bu durumun bir nedeni de, babamn kafasnn o sralar olduka kark olmasyd. Badat'n nasl bir ehir olduunu kendi gzleri-

61

nizle gryorsunuz! Badat kendi apnda kk bir dnya, hatta kk bir kinattr. nsan burada ayakta kalabilmek iin son derece dikkatli olmak zorundadr. Geceleri Dicle kysnda iki ien ve kadnlarla dp kalkan adamlarn sonu hepimizce malm. Ayrca ehrin her blgesi emniyetli deildir. ehrin te yakasndaki semtlerin ne kadar iine girerseniz, banza gelmesi muhtemel felaketlerin says da ayn oranda artar. Ne mutlu oralarda ii olmayana! Elbette ki sfilerin ve taliplerin bulunduu yerlerde durum daha farkldr. Fakat insann akl oralarda da kolaylkla karabilir; zellikle de talebeleri kendi taraflarna ekmeye alan tarikatlarn ve retilerin kabark says insan dehete drebilir. - buras bir fikirler dnyas, doru usturlaba sahip olunmad takdirde insann kolaylkla yolunu kaybedebilecei bir ruhsal snrszlk okyanusudur. Bylece babam ruhunun yeni klavuzu Amr el-Mekk'ye gnlden baland. Amr el-Mekk de Hallac'a yle derin bir muhabbetle balanmt ki, yeni talebesinin ayn zamanda damad da olmasna karar verdi. Zaten babam da bu arada Amr'n en byk kznn olduka gzel olduunun farkna varmt. Yeni hocasnn anlaml jest ve mimikleri de onun kzn kendisine vermeyi dndn ifade ediyordu. Hristiyanlarn aksine Mslmanlarda byle bir davran son derece normal, hatta kurald. Fakat ustasnn arzusunu yerine getiremeyecek olmas, hatta bunu istememesi, babamn byk azaplar iinde kvranmasna neden oluyordu. Evet, bir kadn olmasn ok istiyordu ama Amr'n klavuzluunda yeni ruhsal maceralara atlaca bu zamanda deil. Sahi elTustar'de grd biimiyle speklasyondan, salt teoriden uzak durmak istiyordu artk. Sfizm okulu-

nun byk statlarnn syledii gibi, nesnelere ilerinden bakma yolunda yrmek amacndayd. nsan ruhunun enginlerinde sakl olan srlara her zamankinden daha fazla vakf olmak istiyordu. Bunu ancak hocasnn yardmyla baarabilirdi ve Amr Hoca'dan ok eyler bekliyordu. Amr ise onun ruhsal yeteneklerini aa karmasna yardmc olmak yerine, onu evlendirmekten baka bir ey dnmyor gibiydi. Halla, kiinin kendi benliinden kurtulmas anlamna gelen fena ve hem ezelflik, hem de ebedlik anlamna gelen, Allah'a ulamann son mertebesi olan beka kavramlarnn peinde komaya balad. Tm yaknlklarna ramen hocasyla arasnda daima bir mesafe kald. Karakterleri ve eilimleri birbirinden ok farklyd. Amr el-Mekk, talebelerinin kendisine gsterdikleri byk alkann aydnlk altnda yayordu. Bu durum onun cokusunu olumsuz ekilde etkilememi deildi. ran'dan yeni gelmi olan bu talebenin imann srlar konusunda bitmez tkenmez tartmalara girmesi ve derin dncelere dalmas onu aknla dryordu. Bilgiye olan susaml allmn ok tesinde, hatta akl almaz boyutlardayd. Sanki Allah'n bizzat kendisi bu insann iindeydi ve onun vastasyla kendi yaps hakknda sorular soruyordu. Hallac'm arkadalar olan dier talebeler, bu ranlnn gnn birinde hangi makama ulaacan dorusu ok merak ediyorlard... Halla, Amr yanndaki reniminin daha ilk aylarnda bile kendi hedeflerinin derinliklerine ylesine gmlmt ki, hocasnn kendi hedeflerine hi denilecek kadar az ilgi gsteriyordu. Soru zerine soru soruyor, bilgiye olan susaml asla bir snr tanmayacak gibi grnyordu. Ya da daha yerinde bir ifadeyle: Onun iin ruhsal cezbenin bir snr yokmu gibi grnyordu ki, bu Amr 63

62

Hoca tarafndan hi ho karlanmayan bir durumdu. Halla ise iindeki cokunun hocasn kendisine yabanclatrdn grmesine ramen, gnden gne daha derin vecd hallerine dalyordu." "Babanz o zamanlar cemaatla namaz klyor muydu?" Profesr Klapproth, elinde olmadan azndan kan bu soruyla Hamid'in szn kesti. "Elbette" diye karlk verdi Hamid yznde bir aknlk ifadesiyle. "Babam bir Mslman olarak grevlerini asla ihmal etmedii gibi, kendilerini bu grevlerin zerinde grenleri de bu fikirlerinden vazgemeleri konusunda uyarmtr. Fakat onu anlayanlarn says o kadar azd ki... Onu lme mahkm etmeleri de bu durumun bir sonucu deil midir? Bylece Hallac'la hocas Amr bni Osman arasndaki mesafe giderek byd. Kzn onunla evlendirmeyi baaramayacan anlayan Amr, ondan soumaya balamt. Bir insan ve baba iin gayet anlalr olan bu durum, bir sfi hocasna kesinlikle yakmyordu. Bir yandan da hayat devam ediyordu. Babam iine kapanmt. Amr Hoca'nn derslerine pek nadir gitmesine ramen, aralarndaki iliki hibir zaman kopmad. Bir sre vaktini tek bana kitap okumakla ve aratrmakla geiren Halla, sonunda Badatl mehur bir hocann talebesi olmaya karar verdi, nk Amr'dan alabilecei bir ey kalmamt. Bylece Cneyd Hoca'nn talebesi oldu. Cneyd bni Muhammed yeni bir meze sahip olmaktan dolay ok memnundu, nk bu gen ranlnn gsterdii olaanst gayret onun kulana kadar gelmiti. Cneyd, tasavvuf mertebelerine ulamak iin ibadet ve zahitlii temel alan talebelerin hocasyd. Tarikata giren bir kiinin bu yolda derin bir cokunlua kaplmay

dilemesi, vecd iinde olmak iin aba gstermesini reddediyordu. Yeni rencisinden o kadar ok etkilenmiti ki, gelecekte onu kendi halefi yapmay bile aklndan geirir olmutu. Fakat nlerinde daha uzun bir zaman vard. lk olarak ruhsal boalma ve itaat yntemiyle balayan idrak yolunda admlar atlmas gerekiyordu."

64

65

EGENBROD "KAFA YORANLAR"I KEFEDYOR


"zemedi varlk muammasn Bugne kadar hi kimse arap imek dururken Sen de yorma kafan bo yere!" mer Hayyam

Edgar Eigehbrod kendisini bu hayret verici olmaktan da te defterin srkleyiciliine yle bir kaptrmt ki, heyecan dolu konsantrasyonunun bozulmas iin iddetli bir grltnn kopmas gerekmiti. Profesrn zor okunur el yazsyla yazlm sayfalarn otuzuncusunu okumak zereyken, anszn kulana gelen patrtlarla yerinden frlad. Bir yerlerde bir kap alm ve birisi mobilyalara arparak yere dmt. Eigenbrod ac dolu lklar ve aklama sesleri iitti. Sanki birisi dayak yiyor gibiydi. aklamalarn arasnda da bir adamn kaba sesini iitiyordu, fakat Eigenbrod onun kim olduunu anlayamamt. Menuehr Aa'ya ait olmad ise kesindi. Fakat u szleri duyar duymaz gazeteci tmyle kulak kesildi: "Abbas olacak o alak nerede? ehri terk etmemeniz size yeterince ak bir dille sylenmedi mi? Demek daha dikkatli davranmak gerekiyormu! Bann byk belada olduunu biliyorsun, deil mi? Byk belada..." "Syleyecek hibir eyim yok" dedi inleyen bir kadn sesi. Bu sesin sahibi son derece korkuyor olmalyd, n-

k sesi heyecandan garip ekilde bouk kyordu. Eigenbrod bu sesi ksa bir sre nce de iittiine emindi; bu kadn Latife Hanm'dan bakas olamazd. Gazeteci ayaa kalkarak kapya gitti ve anahtar deliinden yan odada neler olup bittiini anlamaya alt. Evet, bu gerekten de Abbas Aa'nn khyas Latife Hanm'd. imdi ise kendisine eziyet eden adamn karsndaki bir sandalyenin zerinde acnacak bir halde oturuyor ve durmakszn kendisini tokatlayan polisin darbelerinden saknmaya alyordu. Eigenbrod, kendisini Menuehr Aa'ya gtren bu adam tanmt. ran gibi bir lkede sradan bir polis sradan bir zanlya nasl davranrsa, o da ayn eyi yapyordu. Menuehr Aa odaya girdii anda polis kurbanna vurmaya son verdi. "Onun nerede olduunu bilmiyor. ehir dna kmasna yardm etmi olmal" dedi sonra amirine. "Yalan! Syledii her ey yalan!" diye bard kadn dehet iinde ve Menuehr Aa'ya bakt. Gzlerinde belli belirsiz bir umut yanmt. Anlalan amirinin ieri girmesi zerine polis memurunun kendisini dvmeye son vermesi onu cesaretlendirmiti. Polisin bu odadan kmasn mutlaka salamas gerekiyordu. En iyisi amirle konumakt, hem de onun hi de houna gitmeyecek bir tarzda. Latife Hanm parmaklarn klatt ve yle dedi: "Aa, beni tanrsnz. Hatta sizi koruyanlarn houna gideceinden daha iyi tandnz bile syleyebilirim." Bu szlerle polis efinde birtakm uygunsuz hatralar canlandrmay amalad kesindi, nk Menuehr Aa'nn tm vcudundan anszn bir rperti dolamt. Adamn aln kr kr olmutu ve yzndeki ifadeden bir anlam karmak imknszd. Anlalan kadn polis e67

66

finin karanlkta kalmalarn tercih edecei baz noktalara dokunmutu. Fakat Menuehr Aa kendisini hemen toparlad ve sert bir sesle polis memuru Rza'ya dar kmasn syledi. Adam kfrederek oday terk etti ve kapnn nndeki basamaklara oturarak nbet tutmaya balad. "Ben sadece bana sylenenleri yaptm." Latife, Menuehr Aa'nn bir ey sylemesine meydan vermeden konumaya balamt. "Bizim iin kutsal olan her ey zerine yemin ederim ki, efendim Abbas Aa'nn nerede olduunu bilmiyorum." "Demek onun ehirden kamasna yardm etmedin!" "Kesinlikle. Anszn ortadan kayboluverdi. Gnn birinde eve geri dnmedi. Onun Rstem Efendi ile bulumak istediini biliyorum. Onunla o Alman hakknda konuacakt. O bir stat, bir profesr. Birlikte eski el yazmalarnn zerinde alyorlar. Bu bilimsel bir alma. Almanya'da bu konuyla ilgili bir kitap yazlacakm. Hkmetten izin almt. Yasad hibir ey olmad! Kutsal olan her ey zerine yemin ederim, gerekten de yasad hibir ey olmad." Kadnn sesi beklenmedik bir ekilde alamakl, yalvaran bir tona brnmt. "Sizin 'Kafa Yoranlar' grubuna dahil olduunuzu herkes biliyor. Sen onlarla birebir ilikide olmasan bile, sempatizan olduun kesin. Abbas Aa seni hizmetine almakla onlara yaknlaman salad. Dolaysyla sen de 'Kafa Yoranlar'a yardm ediyorsun! Rstem olacak o pislik hepimizden daha akll olduunu sanyor ve efendinin su orta!" "Kafa Yoranlar" deyimi Eigenbrod'un dikkatini ekmiti. Bu direni hareketi zerine Almanya'da da birtakm eyler duymu, fakat ayrntl bilgi edinmeyi baara-

mamt. "Kafa Yoranlar" sadece kendi lkelerinde aktif olarak almay kabul ediyor ve yurtdna kmay reddediyorlard. Bu nedenle onlarla iliki kurmak da son derece zordu. Kendilerini ok iyi kamufle ettikleri syleniyordu. Resmi makamlarn bu grubun nemli denilebilecek bir yesini ele geirmeyi baarmalar son derece nadir bir olayd. Bu "Kafa Yoranlar" aslnda devrik ah zamannda yasad politik faaliyetlerde bulunan bir dizi edebiyat ve entelektelin balatt bir hareketti. ahn bask rejiminin takibatndan bunalan bu evre tm umudunu yeni ynetime balamt, fakat ksa sre sonra byk bir hayal krklna uradlar. Grubu oluturan hr dnceli insanlar, lkelerinin ruhsal ve politik anlamda yenilenmesini talep ediyorlard. Bu edebi sylemleri ve lke dna kmamak konusundaki srarlar, onlarn ynetim asndan tehlikesiz bir grup tekil ettiklerinin, birer hayalperest olduklarnn dnlmesine yol ayordu. Eigenb-rod ise durumun byle olmadn kesinlikle anlamt. Aksi takdirde az nceki sahneye ahit olabilir miydi? "Kafa Yoranlar" polis tarafndan acmaszca takibata uratlyor olmalydlar. Rstem Efendi ayarndaki bilim adamlar bile pheli ahs olarak kabul ediliyordu ki, bu tr insanlarn iddet eylemlerine veya terrist faaliyetlere katlmalar sz konusu bile olamazd. Yoksa olabilir miydi? Polis efinin kendisinden sz ettiini duyan Eigenb-rod, ne yapacana karar veremiyordu. Acaba gerekte bir sorgu olan bu az dalana mdahale etse miydi? Emrindeki memurun aksine Menuehr Aa'nn kadna el kaldrmaya niyeti yok gibi grnyordu. Byle bir ey yapmad mddete... "Kimlerle buluuyor? Geen gnlerde ve haftalarda 69

68

onu kimler ziyaret etti? Benim de tandm Alman dnda elbette... Konuursan iyi edersin. Dik kafallk etmeye karar verirsen seni Tahran'a gndeririz. Emin ol ki orada bu kadar rahat edemezsin!" Menuehr Aa szlerine devam edemeyecek kadar fkelenmiti. Alnnda ter damlacklar boncuklanyor, akaklarnda kaln damarlar atyordu. "Kendisini ziyaret eden birka renciyle el yazmalar zerine konumulard" diye cevap verdi Latife Hanm dikkatle. "Hangi rencilerdi bunlar?" "Kendi rencileri. Her zamanki gibi sradan bir grmeydi. Alman profesrle Almanya hakknda ve Alman yardm ile el yazmalarnn yaymlanmas meselesi zerine konutular." "Peki buraya getiriliini nasl aklyorsun? Senin de bildiin gibi burada sadece bizimle ii olan insanlar misafir ederiz." "ftira. Efendim ortadan kaybolduktan bu yana komular hakkmzda binbir trl dedikodu kardlar." "Sohrab Aminpur adnda birini tanyor musun?" "Hi duymadm." "Yine yalan sylyorsun." Polis efinin sabr tamt. Eigenbrod kapnn ardndan bile ieride kt bir eyler olacan anlyordu ve bunu engellemeye kararlyd. Menuehr Aa'nn ayaa kalkarak kadna doru yrmeye baladn grnce anszn kapy aarak dier odaya dald ve hibir eyin farknda deilmi gibi yle dedi: "Ben otele geri dnyorum. Mmknse bu gnl de yanmda gtreceim." "Tabii ki mmkn deil. Kitap burada kalacak" dedi polis efi ve Eigenbrod'a bakt. "Onun size ait olduunu mu sanyorsunuz?"
70

Menuehr Aa sanki az nce hibir ey olmam gibi davranyordu. Hatta son derece garip bir durumda bulunan Eigenbrod'a nazik davrand bile sylenebilirdi. Gazeteci, u anda kararl olmad takdirde, gnl bir daha asla gremeyeceini biliyordu. Kolunun altnda tad kahverengi ciltli defteri iyice skt ve yle dedi: "Gnl alp ortadan kaybolmayacama dair size eref sz veririm. inde yazl olanlar nasl olsa anlayamazsnz. Gnl sonuna kadar okumama msaade edin, sonra size satr satr tercmesini yapaym. Banz hkmetle belaya girecek olursa ok zlrm. Beni istediiniz anda otelde bulabileceinize dair size garanti veriyorum. Nerede kaldm zaten biliyorsunuz." Eigenbrod'u ilk bakta tanyan kadnn tm vcudu heyecanla titredi. Neyse ki Menuehr Aa bunu fark etmemiti. Yznde hl son derece karanlk bir ifade vard, fakat gzlerinden belli belirsiz bir gvensizlik okunuyordu. Bu garip Alman gazeteciye kar nasl davranmas gerektiine henz karar verememiti. Kendi vatandalarna kar taknd otoriter tavr bir yabancnn zerinde ayn etkiyi gstermeyebilirdi, bu nedenle kibarlk snrlar ierisinde kalmak mutlaka daha etkili olurdu. Polis efi onu her halkrda gzaltnda tutmaya kararlyd. Bu konunun yabanclar ve kendi amirleri asndan nemini iyice kavramak istiyordu. Geri Menuehr Aa sfahan'da sorumlu olduu blgeyi kk bir tanr gibi ynetiyordu, ama bu pek de nemli olmayan etki alan dnda bir hiti. Her an bir daha ortaya kmamak zere ortadan kaybolabilecek bir hi. "Pekl, gidebilirsiniz" diye homurdand sonunda Eigenbrod'a. "Fakat bitirdiiniz zaman kitab geri getirin." Gazetecinin kapya doru yrmesiyle Latife Ha-

71

nm'in onun kollarna atlmas bir oldu. Histerik lklar atarak baryordu: "Beni kurtarn, efendim! Yoksa ben de burada dierleri gibi kaybolacam." "Kes sesini!" diye bard polis efi ve elini yukar kaldrd. Kadna vurmaya hazrlanyordu. Eigenbrod bileini havada yakalayarak ona engel oldu ve buz gibi baklarla onu szd: "Bu kadn hakknda aratrma yapacam. Bunu yapacamdan emin olabilirsiniz. Yarn veya br gn tekrar geleceim ve kadnn durumu hakknda bilgi alacam." fkeyle syledii bu szlerden sonra Eigenbrod dar frlad ve kapnn nndeki basamakta sigara zerine sigara imekte olan polis memurunun yanndan geti. Menuehr Aa bu arada arkasndan kfrler savuruyordu. Eigenbrod bir sre hzl admlarla yrdkten sonra kk bir parkn iindeki sralardan birine oturdu ve derin bir nefes ald. nanlmaz saatler geirmiti. nce profesrn gnl... Bal bana akl almaz bir olayd bu. Sonra da o odada olanlar. Akam olunca gazetesini aramaya ve efine bir ara rapor vermeye karar verdi. Geri bunu nasl formle edeceini henz bilemiyordu, nk yaadklar ve anlatacaklar pek inanlr cinsten eyler deildi. Acaba bu gnlkten hi sz etmese daha m iyi olurdu? Bu arada farknda olmadan sa elini eski ypranm ceketinin cebine soktu. Parmak ular sert bir nesneye dokunmutu. Elini cebinden kartnca bunun bir karton paras olduunu grd. Anszn zihninde bir imek akt: Az nce kendisinden gerekten ya da grnrde yardm istemek iin boynuna atlayan Latife Hanm, bu karton parasn fark ettirmeden cebine sokmu olmalyd. Eigenbrod kartonun zerinde muhtemelen telefon

numaras olan bir rakam dizisi ve Arap harfleriyle yazl "hikmet" kelimesini grd. Bu ne anlama geliyordu? Bu telefon numarasnn ve bu esrarengiz kelimenin srrn mutlaka zmek istiyordu. Bu kelime bir ifre olabilir miydi? Muhtemelen. Fakat daha nce otele geri dnmesi gerekiyordu. Bu iten ne beklediine ve nasl devam edeceine karar vermeliydi. Buradaki aratrmalarna son verip bir an nce eve geri dnmesini kimse engelleyemezdi. Bu meseleden ona neydi ki? Dnyada zlmeyi bekleyen yeterince sr yok muydu? Ayrca baka derdi yok muydu... "Abbasf'ye gelince derhal odasna kt. Akam olmutu. Yaknlardaki ana caddede parlayp snen reklam panosu klar odasnn tavannda renkli daireler oluturuyordu. Uzaklardan bir yerden ezan sesi duyuluyordu. Allahu ekber... Allahu ekber... Eigenbrod giyinik olarak yatana uzanmt. Kafasndan az nce okuduklaryla ilgili olarak binlerce karmak dnce geiyordu. Profesrn yazdklar gerekse akl almaz maceralar yaamlard. Denizci Sinbad'n maceralar gibi hem son derece byleyici, hem de gerek stydler. Profesrn gerekten de yaam olduklarn yazp yazmadn ok merak ediyordu. Yoksa tm bunlar hayal gcnn rn myd? Klapproth'un anlatt trden bir zaman yolculuuna sadece bilim kurgu eserlerinde rastlanyordu. H.G. Wells onu bir tarz arac olarak kullanmt. Virginia Woolf da Orlando adl eserinde zaman yolculuunu ilemiti. Profesr bu gller ve blbller lkesinde fantastik yazarlarn arasna m katlmt? Yoksa aklndan zoru mu vard? Eigenbrod telefona uzand ve Latife Hanm'm kartonunda yazl olan numaray evirdi. Hibir ey olmamt.
73

72

Hattn dier ucundan hibir ses gelmiyordu. Eigenbrod tulara bir kez daha ve yava yava bast. Bir trt, bir slk sesi, bir trt daha. Sonunda bir ses, bir erkek sesi duyuldu: "Alo... Alo..." Eigenbrod ne sylemesi gerektiini bilmiyordu. Bu konuyu hi dnmemiti. Birden bilinli olmaktan ziyade yar otomatik bir ekilde azndan u kelime kt: "Hikmet." Hattn br ucunda sessizlik hkm sryordu. "Hikmet" diye tekrarlad Eigenbrod. "Neredesiniz, Hikmet?" diye bir ses ykseldi hoparlrden. Alak, dikkatli bir ses. "Hotel Abbas" diye mrldand gazeteci. "Peki. Sizi yarn saat onyedide bekliyorum. Yalnz gelmenizi bilhassa rica ediyorum. Adres yle: Hakan Caddesi, yedi numaral bina, ikinci kat." Adam telefonu kapatmt. Eigenbrod verilen adrese derhal gitmemek iin kendisini zor tutuyordu. Bunun mmkn olmadnn farkndayd. Zaten nce iyi bir uyku ekmesi gerekiyordu. I sndrmeden nce bir an Latife Hanm' dnd. Hl Menuehr Aa'nn penelerinde miydi acaba? Ezan oktan susmutu. ehrin yarsnn camilerde olmas gerektiini dnd. ehrin yars! Sonra sekiz saat boyunca kendisini terk etmeyecek olan ryalarn karmak dnyasna dald. Hakan Caddesi ran'da pek sk rastlanmayan kk bahelere sahip evlerin bulunduu nispeten kibar bir yerdi. Bahelerde begonyalar ve katrtrnaklar yetiiyordu. lkbaharn sona erdii u gnlerde iekler canl renkleriyle l l parlyorlard. Eigenbrod, caddenin hemen ba-

nda bulunmas sebebiyle, arad evi abuk buldu. Kapy aldktan sonra kendisine saatler gibi gelen birka dakika bekledi ve sonra kilitte bir anahtarn dndn duydu. Kap bir parmak kadar almt. "Hikmet?" diye sordu ihtiyar birine ait olmas gereken ince bir ses. "Hikmet." "eri buyurun! Ho geldiniz!" Eigenbrod kendisine kapy aan adama yle bir gz att. En az yetmi yanda olmalyd. Ufak tefek, beli bklmeye yz tutmu bir adamd. Bir ranl iin alacak derecede uzun salar bembeyazd. zerinde sade, fakat temiz bir giysi vard. Adam Eigenbrod'a peinden gelmesini iaret ederek birka adm att ve evin iine girdi. Yrrken ayaklarn sryordu. "Sizi kim gnderdi?" diye sordu misafirine evin i ksmlarna girmeden nce. Laf dolatrmaya gerek grmemiti. "Bir kadn." "Kimdir? Sizi nereden tanyor?" "Ad Latife Hanm. Onu son olarak sfahan Cezaevi'nde grdm. Dn, leden sonra. Onu sorguya ekiyorlard, ben de oradaydm..." "Bu olay biliyorum" dedi adam ve Eigenbrod'a ieri gelmesini iaret etti. Gazeteci, nce kim olduunun anlalmas gerektiini biliyordu. inde bulunduklar oda orta byklkte bir eve aitti ve duvarlardaki raflarda bulunan kitaplarn says, burasnn sahibinin entelektel bir kii olduunu gsteriyordu. Etraf dankt, sada solda kirli yemek kaplar gze arpyordu. Duvarlarn kitap dolu raflar tarafndan kaplanmayan pek az ksmnda Paris resimleri (Sen Nehri, Notre-Dame Katedrali, Eyfel Kulesi) 75

74

ve iki ran minyatr aslyd. Minyatrlerde ah Fatih Ali gze arpyordu; eski belgelere gre hi de fakirane olmayan saray yaants iinde tasvir edilmiti. ki kk lamba tarafndan aydnlatlmaya allan oda yar karanlkt. . Adam ayaklarn sryerek odann ortasna gitti ve Eigenbrod'a sandalyelerden birine oturmasn iaret etti. "Sizi biraz kukuyla karladm iin affnz rica ederim. Sempatik birisine benziyorsunuz, fakat Latife kardein adn anmanza ramen ne sizi tanyorum, ne de kim tarafndan gnderildiinizi biliyorum. Kendinizi benim yerime koyarsanz durumumu daha iyi anlayabilirsiniz." "Evet, ksmen tahmin edebiliyorum" dedi Eigenbrod belli belirsiz bir fkeyle. "Ne kadar dikkatli olmamz gerektiini tahmin bile edemezsiniz." "'Biz' dediiniz kimdir?" "Bunu aklamak iin size tam bir gven duymam gerekir. Siz kimsiniz?" Bylece Eigenbrod ran'a geliinden bu yana bandan geenleri ve seyahatinin asl amacn anlatmaya balad. Gnlkten, sorgu odasndan, gazete redaksiyonundan ve Almanya'daki speklasyonlardan sz etti. Yal adam onun anlattklarn giderek artan bir heyecanla dinliyordu. Sk sk ban sallyor, arada bir azndan "inanlmaz" kelimesi dklebiliyordu. Gazeteci szn bitirdikten sonra yal adam ayaa kalkt: "Size gvenebiliriz. Ltfen benimle gelin." Bu arada mahzene inmesi muhtemel kk bir tahta kapnn nnde durmutu. "Sohrab Aminpur isminde birini tanyor musunuz?"

diye sordu Eigenbrod aniden. Bu ismi hatrlamasna kendi de amt. Demek ki bilinalt hl sorgu odasnda yaadklaryla meguld. "Bekleyin" diye karlk verdi ev sahibi ve elindeki anahtar kilitte iki kere dndrd. "Her eye, zellikle de kamaya her an hazr olmalyz." Yaklak on basamak aa indiler. htiyar adam odann n sndrmemiti. Acaba aada k olmamas anlamna m geliyordu bu? Basamaklardan aa inerken Eigenbrod kendi kendine burada ne ii olduunu soruyordu. Mahzenin havasnda eki bir koku olmasna ramen, ierisi beklenmedik derecede scakt. Karanlkta yaplan bu gezinti Eigenbrod'un sinirlerini bozmaya balamt. "Buras bir zindana benziyor" dedi anszn iine dolan bir pheyle. "Bu konuda pek de haksz saylmazsnz" dedi ihtiyar. "Birazdan daha fazlasn reneceksiniz." "Hikmet." htiyar adam bu kelimeyi ak ve yksek bir sesle telaffuz etmiti. Fark edilmesi ok zor olan bir kapnn ardndan birtakm konumalar iitildi. htiyar kapy at. Karlarnda orta byklkte, bask tavanl bir oda vard. Odann ortasnda bulunan bir masann etrafna birtakm adamlar toplanmt. Eigenbrod erkek ve kadn olmak zere on kii sayd. Fakat erkeklerin says daha fazlayd. Daha ilk bakta Eigenbrod'u byleyen bir adam, grubun iinde belirgin bir ekilde ne kyordu. Ufak tefek, sska denilecek kadar zayf, altm yalarnda bir adam. Zarif hatlara sahip fakat solgun yz, epeydir ykanmadklar belli olan uzun salaryla uyum iindeydi. Yan banda duran baston grne gre hem onun yrmesine yardm ediyor, hem. de onun zel bir kii olduunu
77

76

belirtiyordu. Bastonun tutacak yerinde bulunan byk bir elmas, odann tavanndan aa sallanan kirli ampuln yayd son derece clz n altnda bile, denizin dalgalarndan yansyan gne nlar gibi parlyordu. Eigenbrod'la ihtiyar adamn ieri girmesiyle birlikte adam anszn okumaya son verdi ve elindeki kitab masann zerine brakt. "Size Bay Aminpur'u takdim edebilir miyim?" dedi ihtiyar adam Eigenbrod'a dnerek. Az nce kitap okuyan adamn aknlna aldr etmemiti. "Sohrab Aminpur." Bu kez arma sras gazetecideydi. Aminpur ismi bugne kadar karsna iki kez kmt: lki yaklak on-drt milyon makaleden oluan ve aralarnda Sohrab Aminpur'dan da sz edenlerin bulunduu gazete arivinde, ikincisi ise birka saat nce Menuehr Aa'nn sorgu odasnda. Eigenbrod kendisine takdim edilen kiinin elini skt ve "adndan bu kadar ok sz edilen bir kiiyle" tanm olmaktan mutluluk duyduunu belirtti. Aminpur ise onun elini skarken yle bir dorulmu, hemen sonra da tekrar sandalyesine kmt. "Bizim nderimizdir" dedi ihtiyar vakur bir sesle. "Nimetullah tarikatnn bir dervii. Onun izinden yryoruz." Eigenbrod kulak kesildi. slam Cumhuriyeti'ndeki cemaatler hakknda fazla bilgisi yoktu. Evvelce ran'da nemli bir rol oynarlard. Fakat sonradan devrimin onlara pek ho bakmad, hatta baz cemaatlere dmanca davrand ortaya kt. Devrimci dalgann dervilerin ve mritlerin yzlerce yllk bilgelikleriyle uyum iinde almas imknszd. Nimetullah tarikatnn kkeni 15. yzyla, Nimetullah Veli adnda bir sfi derviine kadar

uzanyordu. Bu derviin Orta-ran'daki Mahan ehrinde bulunan kabri, bugn bile nemli bir ekim gcne sahiptiNimetullah tarikat halkn ii-slam inanyla nemli lde kaynam olduu iin, olduka tannm bir hareketti. Eigenbrod baarnn srrnn burada m yattn merak etti. Aminpur, bir Nimetullah dervii olduu iin mi muhalefete yakn tm kesimlerin klt figr haline gelmiti? "Sizi bize getiren nedir?" diye sordu dervi anszn. Eigenbrod az nce ihtiyar adama anlattklarn bir kez de ona tekrarlad. ran'a geldiinden bu yana bana gelen olaylar ana hatlaryla tasvir ederken, Klapproth'un gnlnden hi sz etmemeyi yelemiti. Bir sre gazetesinden ve Klapproth'un saygn bir bilim adam olarak edindii hretten sz etti. Sonra sz dervi ald ve masann etrafndaki insanlar tek tek Eigenbrod'a takdim etti. Kendilerine "Kafa Yoranlar" adn veren bu grup, genellikle sanatlardan ve entelektellerden oluuyordu. Nimetullah dervii, kulaa biraz laubali ve garip gelen bu ismi, mer Hayyam'n bir iiriyle aklamaya alt. iir aa yukar u anlama geliyordu: "Varlk muammasn zmek iin bo yere kafan yorma, nasl olsa bunu baaramayacaksn! arap i, neeli ol, bu seni daha mutlu eder!" "Biz bu iirin ve Hayyam figrnn ift anlaml olduunu kabul ediyoruz" dedi gen bir adam. Aminpur onu az nce yetenekli, fakat ne yazk ki kitaplarn ran'da yaymlayamayan bir air olarak takdim etmiti. "Geri onun iirlerinin byk bir blmn reddediyoruz, nk bizim amacmz kafamz mmkn olduunca yormak. Fakat her eye ramen mer Hayyam tpk Hafz gibi hr dnceli bir adamd ve ancak hr dnceli

78

79

insanlar kafa yorabilirler. zellikle de ibirlikilik veya direni arasnda seim yapmaktan baka nc bir alternatif bulunmayan byle bir lkede." "Bu nedenle saklanmamz gerekiyor" dedi Aminpur. "rnein ben Tatar l'nn balad yerdeki bir Ate Tapna'nda bekilik yapyorum. Btn gn oradaym... Kimse gerekte kim oluumu ve ne yaptm bilmiyor..." Eigenbrod bu szleri duyunca yldrmla arplma dnd. Bu da ne demek oluyordu? Ne garip bir tesadf! Yoksa bir tesadf deil miydi? Nimetullah dervii Klapproth'un hikyesinden ve uzun sredir ortada grnmeyiinden haberdar myd? Acaba bunu ona sorsa myd? Fakat bunu sonraya brakmaya karar verdi. nce bu "Kafa Yoranlar" tarikatnn gerek amacnn ne olduunu anlamak istiyordu. Bu arada Aminpur ona grubun dier yelerini de tantmaya balad. rnein derviin karsnda oturan gen bir kadn bir niversite doentiydi; Faruk Ferruhzade ve Pervin Etesami'nin iirlerini ngilizce ve Franszca'ya evirmekle tanmyordu. Orta yal bir adam Tahran niversitesi'nde retim yesiydi ve bat dnyas ateizmi zerinde alyordu. Baka biri ise gazeteciydi. Ksa bir sre ncesine kadar devlet yanls bir gazetede alyordu; fakat eletirel makalelerinden biri yksek makamlarn dikkatini "olumsuz bir ekilde" ekmiti. Eigenbrod bu ekilde "Kafa Yoranlar" grubunun ortak mcadele alanlar dnce zgrl olan aydnlardan olutuunu bir kez daha kavrad. "Bu bey de bizim profesrmzdr" dedi dervi ve ince yapsyla Eigenbrod'un dikkatini ekmi olan bir adama iaret etti. Bu adam da olduka yalyd, fakat yz hatlarndan coku ve enerji fkryordu. Kolay kolay

unutulmayacak bir yz. lkenin nde gelen tp doktorlarndan biri olan bu adamn ruhu da en az yz kadar gen kalm olmalyd. "Profesr Hekim bir kalp uzmandr." "Profesr Hekim bir Bahadir." Eigenbrod bu szler zerine bir kez daha tmyle kulak kesildi. Bu din cemaatin yelerinin bazlarnn "Kafa Yoranlar"la iliki iinde olduunu biliyordu. Ba-haler dine ihanet etmekle sulanyorlard ve bu nedenle lm cezasna arptrlmlard. lerinden birou son yllarda canice katledilmiti. Kimliklerini aka ifade edememelerine ve fikirlerini yayamamalarna ramen, son zamanlarda hkmet tarafndan rahat braklyor olmalar bile bir kazanm olarak kabul ediliyordu. Yine de yzlerce Baha zindana atlmt. Bu koullar altnda bu lkedeki durumlar ise dzelecee benzemiyordu. Resmi gr onlar din bir cemaat olarak bile kabul etmiyor, sadece politik kimlikleri olduunu ileri sryordu. Birtakm tarihsel tesadfler sonucu Bahaliin temellerinin srail'in Hayfa ehrinde atlm olmas, hkmetin onlar dinsel zgrlk maskesi altnda Siyonizm'e hizmet etmekle sulamasna neden oluyordu. "Profesr Hekim yllardan beri Molla Sadr'n felsefesiyle megul oluyor" dedi Aminpur. "Bu ranl dnrn, slam bir giysi iinde olmasna ramen tanrya inanan her dnceye ak evrensel bir metafiziin yaratcs olduunu ispat etmeye alyor." Eigenbrod omuzlarn silkti. Bu szlerin anlamn kavrayamyordu. Bu enteresan mollann adn daha nce hi duymamt. Anszn profesr 17. asrda yaam olan byk ii dnr Molla Sadr' anlatmaya balad. Gller ve blbller ehri iraz'da dnyaya gelmi olan Molla
81

80

Sadr, sfi retileri ile Eski Yunanlarn aklcln birletirmek istiyordu. bni Sina'dan bu yana ran'n yetitirdii en byk filozof oydu ve merkezi sfahan'da bulunan teozofi okulunun kurucusuydu. "Molla Sadr zerine almak yasak m?" diye soru Eigenbrod profesrn szlerini bitirmesinden sonra. "Kesinlikle hayr." "O halde mesele nedir?" "Mesele sistemin ta kendisi. Bugn eski alarn byk dnrleri ve felsefeleri gklere kartlyor. Fakat onlarn eserlerinde bugnk resmi din, ahlk ve devlet anlaylarndan farkl bir ey karmak yasak ve tehlikeli." "ran'n dnsel mirasmn devletin tekelinde olduunu mu sylemek istiyorsunuz?" "Byle de ifade edebiliriz." "Bu konu zerinde yrtlen bir tartma da yok tabii." "Gerek bir tartma yok. Buna cesaret edenlerin sonu bizimki gibi oluyor. Bunun anlam, sanki siyasi bir komplo hazrlyormu gibi, gizlice toplanmak zorunda kalyoruz. Oysa bizim byle bir amacmz yok." "Amacnz nedir?" "Biz yeni, demokratik bir ran iin almak isteyen aydnlarz. lkemizin gelecei hakknda endieleniyoruz, hepsi bu. Kimseyi inancndan vazgeirmek veya kendi inanlarmz kabul ettirmeye almak gibi bir dncemiz yok. Profesr dnda hepimiz ii inancmdamz. Fakat herkes kendi grn aklayabilir ve dierlerininkini dinleyebilir. Hepsi bu kadar. Toplum da byle olmaldr. Bat'da olduu gibi. Burada ah zamannda olduu gibi Bat'nn taklit edilmesi gerektiini sylemiyorum. Biz ranllar ii olarak zgr olmak istiyoruz. Sizin kadar zgr! Toplum dzeni zerinde konumay ve tartmay is82

tiyoruz, hem de her an hapishaneye gnderilme tehlikesiyle kar karya bulunmadan. Evet, aslnda bir iman ve sevgi ars olan Kuran'n, bir iddet aygtna dntrlerek kirletilmesini istemiyoruz! Burada bulunan bizler lkemizin Bat'da nasl tanndn biliyoruz. Tm karanlk ilerin, tm ktlklerin, tm cinayetlerin ardnda bizim olduumuz dnlyor! Pek de haksz saylmazlar belki, fakat bu durum karsnda yreimiz kan alyor. ran eskiden byk bir kltr ve bilgi lkesiydi, imdi ise kimsenin aklna kltrel baskdan ve siyasi cinayetlerden baka bir ey gelmiyor." Bu szleri dinleyen Eigenbrod'un ii bir tuhaf olmutu. Bat dncesine gre aslnda hr dnceli olmayan bu hr dnceli adamlar, bu ekilde konutuklarna, bu ekilde davrandklarna ve bu ekilde davranmak zorunda brakldklarna gre, ne byk bir bask altnda bulunuyor olmalydlar! imdi de iler tersine dnmt. "Kafa Yoranlar" gazeteciden yabanc lkelerin ran'daki gelimeleri nasl takip ettiini ve ranllarn kltrel yaamlar hakknda ne bildiklerini renmek istiyorlard. Eigenbrod kibarlk snrlarn amamak iin byk aba sarf ediyordu, nk kendisini dinleyenleri hayal krklna uratmak istemiyordu. ran'n kltrel yaamnn kendi lkesinde Eskimo edebiyat veya Patagonya yerlilerinin sorunlar kadar bile ilgi grmediini bu insanlara sylemek istemiyordu ve syleyemezdi. ran'la ilgili olarak nasl eskiden sarayn yayd prltl, fakat yalan haberler duyuluyorsa, imdi de sadece dehet ve lm haberleri geliyordu kulaa. Politik olarak da bu lkeye duyulan ilgi snm, yerini baka meselelere terk etmiti. Bu nedenle Eigenbrod birtakm genel eyler sylemekle yetindi ve sylediklerinde iyimer bir hava oluturmaya alt.
83

Eigenbrod sfahan'n bu esrarengiz evini terk ettii zaman hava kararmt. Heyecann yenebilmek ve dncelerini toparlayabilmek iin yan sokaklarda birka tur att. Sonra bir sigara yakarak ana caddeye geri dnd ve bir taksi evirdi. Takip ediliyor muydu acaba? "Abbas'ce gelince ilk ii bir kuzu kebab ve alkolsz bira smarlamak oldu. Sonra odasna kt, Klapproth'un gnln at ve zaman yolculuu tasvirleriyle kendisine alacak derecede yaknlam bu adamn yazdklarn okumaya balad.

HALLACIN HAC ZYARET VEYA LAH AKIN KUDRET


"zm suyundaki kudret Akn ta kendisidir!" mer Hayyam

Haftalar boyu yollardaydlar. Haftalar boyu skntlardan skntlara srklenmi, alk ve susuzluk ekmi, gndzn scanda kavrulmu, gecenin souunda donmulard. l acmaszd. Yapt bu hac ziyareti, Hallac'n ruhundaki isyan, yasaya duyduu saygnn kudretiyle yattrmaya yarayacakt. "Melik el-Hac" Badat ehrinden ayrldklarndan bu yana birbirlerinden ok farkl blgeleri kat etmilerdi. Barid ad verilen halife postasnn da izledii l yolunda ilerlerken zaman uzadka uzamt. Nihayet hedeflerine ulatklar zaman ilerinden bir ksm lmt. Ne var ki buna kimse zlmyordu, nk hac yolunda lmek kazanlacak sevaplarn en byyd. Hele ehirlerin en kutsal Mekke'de lmek... Peygamber zamanndan beri Kabe'ye yaplan hac ziyareti, dinin en nemli kaidelerinden biri olarak grlyordu. Hac ziyareti sayesinde tanrnn birliinin, yani tevhidim ortaya kt ehir hak ettii itibara kavumutu. Peygamber bu ziyareti ilk insan Adem'e ve Kabe'yi ilk ina eden kii olan brahim zamanna balyordu. Zaten slam'dan ok nce de Mekke sakinleri Kabe'nin iinde bulunan Hacer l-Esved'e, gn bu mucizev alametine byk sayg gsteriyorlard. Hatta Mekke tccarna bol
84

85

gelir salayan Ukaz Panayr ile balantl olarak, oraya hac gezileri bile dzenleniyordu. Fakat Peygamber bu kutsal yeri kfirlerin ve putperestlerin elinden kurtarm ve buraya sadece gerek mminlerin sahip olmasn salamt. O zamandan bu yana Mekke mminler iin dnyann dini anlamnda merkeziydi. Haclar kervanlaryla ehre batdan yaklayorlard. Kendi memleketinden gelen dier haclarla bir arada ulan Halla, ehrin ne kadar kk bir alan zerine yayldn grnce olduka armt. Badat'ta kulaklarna bambaka eyler geliyordu. Fakat buna ramen Mekke olduka gzel bir ehirdi. Bakml, ok yksek olmayan evler, gnein altnda kavrulan tepelerin plak srtlarna yaslanmlard. Arka plandaki toprak renkli manzara iinden parldayan evler, ehre l l, sevecen, scak bir grnm veriyordu. Gkyznde bir tek bulut olmamasna ramen, buras Kzl Deniz kysndaki Cidde kadar scak deildi. Halla ihrama gireli ok olmutu. Lebbeyk Alla-hme! Lebbeyk Allahme! te geldim, Allah'm, hizmetindeyim! Haclarn brnd dikisiz, uzun, beyaz elbise, onu bir uval gibi sarmt. Fakat haclarn arasnda kendisini huzurlu ve gvende hissediyordu. Burada kibre yer yoktu artk. Yzlerce haa birer Mslman olarak devlerini yerine getirmek iin Hicaz'a doru yola koyulmutu. Her Mslmann hayatta en az bir kere yerine getirmeleri gereken be artn biri de hac ziyaretiydi. Hatta tm slam dnyasnn dzeninin bir anlamda hac zerine kurulu olduu bile sylenebilirdi. Mekke dnyadaki tm Mslmanlarn tek tek ya da topluca hayatlarn etkileyen bir merkez olmutu. Bundan dolay Mekke ehrinin en nemli gelir kaynann haclar olmasnda bir terslik yoktu. Geri bu ehir Endls'teki Kurtaba, am veya

Basra kadar zengin deildi; fakat kuaklardan beri haclarn ehirlerini ziyaret etmelerine alkn olan Mekkeliler, durumlarndan hi de ikyeti deildiler. Hatta kt niyetli baz kiiler, kutsal ehrin sakinleri tarafndan imann artlarnn para kazanmann artlaryla kartrldn fsldayarak, gnaha bile giriyorlard. stelik bunu en krl bir ekilde... Halla henz yoldayken yapaca hac ziyaretinin dier haclarnkine sadece d grn anlamyla benzeyeceine karar vermiti. Btn bir yl boyunca Mekke'de kalmak istiyordu. "Kendi iimize, ruhumuzun bilinmedik yrelerine seyahat etmemiz gerekir." Bu dnce Hallac' her geen gn daha fazla etkisi altna alyordu; zellikle de her gn dindarlk maskesi altndan yalandan sofuluun ve yobazln nasl srttn grdke. Fakat bunu genelleyerek kimseye hakszlk yapmay istemiyordu. Arkadalarnn birounun hac vazifelerini dini kaidelerin tmne uyarak coku iinde yerine getirmeye altklarn bilmiyor deildi. Halla, Peygamber'in uzun zaman nce eski Arap putlarndan temizledii Kabe'de dua etti. Byk caminin yaknlarnda bulunan Zemzem kaynann yaam veren suyundan iti. Kabe'yi yedi defa tavaf etti ve Merve ile Sefa tepeleri arasnda gidip geldi. Arafat Da'nda ise yine kurallara uygun olarak, varl zerine kendini bildiinden beri kafa yorduu eytan talad. Yerine getirilmesi gereken tm vazifeleri din alimleri tarafndan tarif edildii ekliyle, hem de en kk ve en nemsiz grnen bir ayrnty bile atlamadan yerine getirdi. Dnyann drt bir yresindeki slam lkelerinden brahim'in makamna akn eden insanlar grdke, hac va-

86

87

zifesinin ve Mekke ehrinin Mslmanlar zerinde ne denli etkili olduunu Halla her geen gn daha iyi anlyordu. Kafkasya dalarndan Yemen'e, Hindistan'dan Marib'e kadar uzanan blgelerden gelen haclar, olduka renkli bir kalabalk tekil ediyorlard. Haclarn tm geldikleri yrenin zelliklerini de beraberlerinde getirmilerdi: Yemen'in Hadramaut ve Umman blgelerinden gelen hac kervanlarn erkeklerin bellerindeki kuaklarda bulunan deerli kamalardan, Msrllar sarklarndan, Maribli erkekleri pelerinlerinden, Trklerin yaad blgelerden gelen Ouzlar ve dier boylar ise seyahat esnasnda bacaklarna sardklar deri paralarndan tanmak mmknd. Bembeyaz ihrama girdikleri Mekke'de ise aralarndaki fark ortadan kalkyor ve tm eit oluyordu. Tanr karsnda eit. Lebbeyk Allahme! te geldim, Allah'm, hizmetindeyim! Halla iinde yeni bir ilhamn doduunu, imann anlamna daha sk balarla balandn hissediyordu. Bunun sebebi sadece kural ve kaidelere sk skya bal olmas deildi, her eyden nce, hac ziyaretinin herkese hitap eden, toplu bir ibadet olmasndan kaynaklanyordu. Fakat Halla daha fazlasn istiyordu. "Babam" diye anlatmaya devam etti Hamid, "sfilie ve ilah aka uzanan yolun kutsal ehir Mekke'de almas gerektiini, bu yolda tkezlemeden ilerlemenin en iyi orada mmkn olacan dnyordu." "Hac ziyaretinden hemen sonra sfi oldu zaten" diye atld Profesr. "Doru. Basra ve Badat'ta tand dervilerin retileri, onu en az bu yolculukta yanna ald Ebu'l Atahiya'nn iirleri kadar coturuyordu." "Dervi Ebu'l Atahiya m?" diye sordu Klapproth ilgiyle.
88

Hamid onu onaylarcasma ban sallad. "Evet. Bu air Badat'ta kimi iin sofu, kimi iin de yalandan sofu iirleriyle byk hret sahibi olmutu. Dediim gibi kimi onun iirlerinde dinle alay ettiini dnyor ve bundan holanyor, kimi de onu hem eserlerinde, hem de yaamnda gerek sofuluun ve dervi yaamnn bir timsali olarak gryordu. stelik bu durum yneticiler bata olmak zere devlet byklerinin din kurallara yle pek de sk skya bal olmadklar bir dnemde gerekleiyordu. arap, kadn ve ark, Basra ve Badat ehirlerinde olduka yaygnlamt ve giderek daha mistik bir havaya brnen dervi hareketinin zt kutbunu tekil ediyordu. Halife Harun r-Reid'in saraynda ama onun zamanndan nce ve sonra da yle cmbler gerekleiyordu ki, dnemin tarih yazarlar bunlar aktarmaktan byk bir titizlikle kanr olmulard. Her halkrda Halla, Ebu'l Atahiya'nn izinden gitmeye karar vermiti. Aslnda baarl bir iadam olan bir hac rehberi ona tm beklentilerin aksine her nasl olduysa para almakszn bir ev tahsis etmiti. Herhalde Halla'm gerei bulmak ve erdemleri gerekletirme yolunda edindii byk hreti duymu olmalyd, nk hac rehberleri ehirlerine gelen haclar soyup soana evirmek konusunda uzmanlam kiilerdi. Mekke'nin yerlisi olan bu insanlar, yaamlarn bu ekilde kazanyorlard. Ksa bir zaman zarfnda Halla'm olaanst ruhsal meziyetlere sahip biri olduu kulaktan kulaa yaylmaya balad. Onun etkileyici davran ve konumalar, bir sre sonra ondan feyz almak isteyen kadn ve erkeklerden oluan bir grubun etrafnda toplanmasna neden oldu. Halla ilk kez olarak bir talebe rolne brnmyor, aksine bir hoca olarak faaliyet gstermeye balyordu. Acaba 89

Cneyd Hoca buna ne derdi? Ya da Sahi Tustar veya Amr el-Mekk? Fakat Halla bu yeni konumundan pek holanmamt, nk kendisini hl bir talebe olarak hissediyordu. Fakat ok eski zamanlardan bu yana insanlarn bilgi ve anlaylarn bir hocann yardmyla artrmalar gelenek halini almt. zellikle de dini konulardaki tm sorularn cevaplayan bu kadar bilgili bir hocaya tesadf ettikleri zaman... Halla, bir leden sonras, Mescid l-Haram'dan evine geri dnmt. Orada bir sre haclar seyretmi ve anszn iini bir huzursuzluk, daha dorusu bir tatminsizlik duygusu kaplamt. Ksa bir sre ncesine kadar kendi yaants sonucu grdklerine, artk iinde yasaya kar gittike artmakta olan bir mesafe ile bakyordu. Aklna eski gnlerin hocalarnn syledii ya da Badat ve Basra'daki hocalarndan duyduu szler geliyordu. mann ekirdei akt, ak dolu teslimiyet. Bu pek ok durum iin geerli olabilirdi: Bir insann baka bir insana duyduu ak, bir insann tanrya duyduu ak ve bir insann kendisine duyduu ak. Hatta tanrnn insanlara, kendi yaratt varlklara duyduu ak. Ak, diye dnyordu Halla o garip leden sonras, insanlarn konutuu dillerin en bo, fakat ayn zamanda en tanmlanamaz szcklerinden biri olmalyd. Fakat neden bu konu zerinde dnmek ihtiyacn hissetmiti ki? Ve kadn ile erkek arasndaki ak, bu kelimenin ldayan anlamlarndan oluan ormann iinde nasl bir yere sahipti? Drtlerine gre davranan bir ruhun aclar ve sevinleri zerine gerekten de pek ok ey okumutu. Bu konudaki tavr netti. Kendisini ok iyi anlayan ve beden-

sel zevklerinin sonsuz bir tarlas olan mm Bint Hseyin'le yapt evlilik, bu dncelerini daha da salamlatrmt. Ayn zamanda dnmenin, hissetmenin ve davranmann da tarlas olan bu tutkular tarlasnn zerinde, Peygamber'in szlerine ilave edecek fazla bir ey yoktu. Fakat ya kiinin kendisine k olmas? Mehur sfi Baye-zid Bistam'den aktarlan kendine k olmann u ekline ne demeliydi? 'Bana krler olsun!' Bistam bundan daha korkun szler de sylemi, bu ekilde tanrnn kendisinde ve kendisinin iinde zuhur ettiini belirtmek istemiti. Bu kfr deil miydi? Her halkrda onun dncelerini reddeden ve tanryla insan arasnda, yani yaratanla yaratlan, efendiyle kle arasnda almaz bir uurum bulunduunu savunanlar byle olduunu dnyorlard. Bu garip, gizemli ilikiyi yasa byle tanmlyordu. Yasa haklyd. oktan lm olan Bayezid Bistam'yi eletirenler de ne sylediklerini gayet iyi biliyorlard, nk hepsi de felein emberinden gemi din alimleriydi. Fakat buna ramen Halla yalnz bana tefekkre dalarak sfi hocalarnn szn ettii ruh yalnzln ararken, Bayezid'in ilgin, kkrtc ifadelerini takip edebiliyor, hatta onlar arlayabiliyordu. Baz anlarda yaratlann yaratcs karsnda hissettii derin alalmay tm ruhuyla alglyordu. Bazen de ruhunu neredeyse yldzlara ulaabilecek kadar geniletebildiim hissettii baka anlar yayordu. Bu anlarda yok edilemez, ebed bir varla ulatn dnyor, kendisini sonsuz byklkte hissediyordu. Bayezid Bistam Hoca da ruhsal bykln bu alglann kendi keskin ifade tarzyla dile getirmi olmalyd. Bana krler olsun! Bana krler olsun! nemsiz gibi grnen, fakat aslnda byk bir anlam ifade eden

90

91

bu szckleri, sanki farknda deilmi gibi kendi kendine mrldanp duruyordu. Hlyalara dalmt. Bu olay kendi zn bulmak myd? Tanry bulmak myd? Yoksa bilginlerin hakl olarak lanetledii gibi tam bir bencillik, snrsz ve engelsiz bir kendini beenmilik miydi? Bu ruh halini yaadktan sonra baka birini sevmek mmkn olabilir miydi? Tanry sevmeye devam edebilir miydi? Gnlk hayatta kesin izgilerle birbirinden ayrlan iki kavram, idrak ve ak, burada i ie gemiyor muydu? Halla bu sorularn cevabn veremiyordu. Henz deil. Tmyle iine kapand gnlerde bu sorular onu kar konulmaz bir ekilde sktrp duruyordu. Fakat o gnden sonra onlardan bir daha kurtulmas mmkn olmad. O leden sonras Halla farknda olmadan geleceinin temellerine salam bir ta yerletirmiti. Hicaz'dan dndkten sonra Badat'ta Cneyd Hoca ve dierleriyle bir araya gelerek, Bayezid Bistam'nin muazzam dnce dnyas zerine onlarla konumaya karar verdi. Bir yandan da Mekke'de kazand tecrbe ve bilgileri kendisine yakn duran bir grup hac arasnda yaygnlatrmak istiyordu. Bylece, mteakip gnlerde, belki de insan vcudunda birlemesi mmkn olan ilah ve insan ak, gerek cmleler yerine kaamak ifadeler kullanarak anlatmaya balad. Bu arada sz daima Basral Rabia'ya getiriyordu, nk onun duygu ve dncelerinin de benzer konular etrafnda dolandn biliyordu."

ASLER ARASINDA Tam bu noktada Hamid bir kez daha anlatmaya son verdi. Konuma esnasnda yava admlarla yrmeye devam ettikleri iin, Hamid'in rehberlii olmad takdirde yollarn derhal kaybedecekleri bahelerle dolu bir semte gelmilerdi. Buras Badat'n kenar mahallelerinden biriydi. "Burada babamn pek ok vatanda yayor" dedi Hamid. "ran'n dousundaki Horasan veya bir zamanlar pamuk attmz Huzistan blgesinden geliyorlar." "Burada nasl insanlar yayor?" diye sordu Abbas Aa. "imdiki halife hakkndaki dnceleri nedir?" "Bildiiniz gibi halife henz bir ocuk! Bundan dolay onu mazur gryorlar. Fakat her eye ramen onun taht gasp eden bir sahtekr olduunu dnyorlar, nk bu insanlar mam Cafer'in olu smail'in takipileri." "O halde bunlar ii." "smail demek daha doru olur. u anda iktidarda bulunanlardan bir beklentileri kalmam fakir insanlar. Neredeyse tm babama bal ve idam cezasmn uygulanmasna kar kyorlar. Babam daima fakirlerin yanndayd" diye karlk verdi Hamid. Bu arada kalabalk sokak ve meydanlardaki insanlarn bir ksmna bayla selam veriyordu. "zellikle de Mekke'ye yapt ilk hac ziyaretinden sonra." Gerekten de ehrin en fakir mahallelerine gtrlmekte olduklarn fark eden Klapproth, Hamid'e dnerek ona geri dnmenin daha uygun olup olmayacan sordu. Fakat Hamid bu mahallede oturan ve mam smail'in taraftarlarndan biri olan Atsz isimli bir Trk' ziyaret edeceklerini syledi. Bir sre sonra ana caddeden ayrld93

92

lar ve toz iindeki sokaklara daldlar. nsanlar burada kulbe bile demlemeyecek kadar sefil barnaklarda oturuyorlard. Kaplarn nndeki pisliklerin arasnda ocuklar oynuyor, atlarn veya eeklerin zerine binmi birtakm adamlar ise gzle grnp elle tutulan fakirlik ve sefaleti yararak ilerlemeye alyorlard. Bir eyrek saat sonra hedeflerine ulamlard: Yznde byk bir strabn, fakat ayn zamanda da bilgeliin ekillenmekte olduu bir adam vard karlarnda. Yirmili yllarn ortalarnda olmalyd. Politik sebeplerden tr gerek kimliini kimseye ifa etmemesinden dolay ona eyh Atsz diyorlard. Bu adam Irak'l deildi, daha gneyde bulunan Bahreyn'den geliyordu. Kimine gre bir sre Hindistan'a giden gemilerde tayfa olarak almt, kimine gre de ayn rotada korsanlk yapmt. Sonra da "etiyle ve kemiiyle" harekete katlmt. Hareket, yaamlar ve lmleriyle adalet dolu bir kralln geliini mjdeleyen yedi seilmi imamn retiiydi. Kuzey Afrika'da yedi imamn takipisi olan Fatimler hkm sryordu, buradaki hareketin bana ise Karmat Hamdan gemiti. Abbas soyundan gelen Badat halifeleri iin bu ii hareketi ciddi bir tehdit anlamna geliyordu. "Ho geldiniz" dedi Atsz ve misafirlerine neredeyse bombo odann iinde saygyla bekleyen adamlarn arasnda yer gsterdi. "Sonu gelmek zere" dedi Hamid. "Biliyorum" dedi Atsz. "Onun lmn engellemek mmkn deil. Yazlm olan gerekleecektir." "Zaten o yaam iin yalvarmyor, tam aksine, kendisini ldrmek isteyenlere hakaretler yadryor. Dostlar iinse o vecd dolu szleri dklyor azndan. Bildiiniz szler... Kurtulmak iin hibir ey yapmyor... Hibir

ey... Buna ramen ben birka gndr ona yardm etmenin mmkn olup olmadn dnyorum. Henz ok ge deil. Hl hayatta ve ikence grmeye devam ediyor. Banda ok az nbeti var ama insanlar harekete gemek konusunda kararszlar. Devletin ileri gelenleri ise onu ne yapacaklarna henz karar veremediler. Dnyorum da gece karanlndan istifade edip..." "Bunu yapamayz ve yapmayacaz" diye Hamid'in szn kesti eyh Atsz. "Bana kalrsa bunu o da istemezdi... Gereki olalm, Hamid! Dndn yapmak son derece tehlikeli. Zaten yeteri kadar adama sahip deilim. u anda iktidarn zayf olduu Yemen ve Nil blgesinde faaliyet gsteriyoruz. Kuvvetli bir darbede devrilmeleri iten bile deil. Tm glerimizi bu mesele zerine younlatrdk..." "Fedalerinin birka bu ii rahatlkla baarr..." "Sana syledim, elimden hibir ey gelmez!" Daha nemli iler olduu iin yapacak bir ey yok. Elde yetersiz adam olduu iin yapacak bir ey yok. Her zamanki gibi harekete gememeyi merulatrmak iin daha nemli iler ya da eksiklikler bahane ediliyordu. Yapacak bir ey yok... Yapacak bir ey yok... Hamid umutsuzluk iinde derin bir sessizlie gmlmt. Atsz'n bu cevab vereceini tahmin etmesine ramen, yine de hayal krklna uramt. Bir insann tam anlamyla yalnz braklmasnn ne anlama geldiini dnyordu. Babas gibi yalmz ve terk edilmi olmann. .. Yaayan varlklardan oluan bir denizin iinde kaybolmak anlamna gelen bu yalnzlk basamandan daha korkun bir ey tasavvur etmek neredeyse imknszd. Ruh iin buz gibi souk ve korkun olan bu cehennemin bir st basama yoktu.

94

95

Profesr ve iki ranl yardmcs kenarda durmalarna ramen hangi konuda konuulduunu derhal kavramlard. Klapproth, zor kullanarak Halla' kurtarmak zere son ve mitsiz bir denemenin yaplmakta olmasn son derece ilgin bulmutu. Modern bilimin bu konuda hibir bilgisi yoktu. Doruyu sylemek gerekirse Massignon'un olaanst almasna ramen Hallac'n yaam hikyesi iin de geerliydi bu. Yaamnn pek ok blm aradan geen bin yldan bu yana aydnlatlamamt. Fakat Klapproth yine de byk bilgin Massignon'un olaylar bylesine bir baaryla hissedip tasvir etmesi karsnda aknla dmt. Neredeyse bu Fransz bilginin de kendisi gibi bir zaman yolculuu yaptn dnmeye balayacakt. Aslnda bu konuda pek de haksz saylmazd. "La passion d'al-Hossain Ibn Mansour al Hallaj, martyr mystique de PIslam" adl 1922 ylnda yaymlanan eserin yazar Massignon, Irak'a yapt bir gezide yaad mistik denilebilecek anlardan sonra deimi, dnm ve Halla'a kar kardee bir yaknlk duymaya balamt... "ylesine akl almaz eyler yayoruz ki, diyecek hibir ey bulamyorum." Klapproth, hemen yannda oturan Rstem Efendi'nin syledii bu szlerle dald dncelerden ayrld. Abbas Aa ise sessizce ban salladktan sonra konumaya balad: "Akl almaz. Kendim yaamasaydm asla inanmazdm. Yaadmz bu tecrbeyi bakalarna aktarabilecek miyiz acaba? Gemiten gelecee ulamay baarabilecek miyiz? Bu zaman zrhn delmeyi nasl baaracaz, Allah akna! Fakat imdi bunu dnmenin sras deil. Hallala ilgili sylenenleri karyoruz." "Kaderin onun intikamn alaca kesin" dedi Hamid ban Atsz'a evirerek.

"Bunu nereden biliyorsun?" "Abbas slalesi rezil bir biimde son bulacak" dedi Hamid dilerinin arasndan. "Bu adamlar -bu esnada bayla zamann tesinden gelen yolcular iaret etti- yle sylyor." "Yoksa onlar gelecekten haber veren khinler mi?" "Hayr." "O halde bunu nasl iddia edebiliyorlar?" "Onlarn gelecekten geldiini biliyorum. Sadece imalarda bulunmasna ramen, bunu onlarn szlerinden kardm. Bir 'zaman yolculuu' yapmlar ve zaman izgisinin tesinden buraya gelmiler." Bunun zerine Klapproth sessizliini bozdu ve eyh Atsz'a bandan geen akl almaz maceray anlatmaya balad. ki ranl da sk sk araya girerek onu tamamlyorlard. Sonra tarih boyunca slam lkelerinin nelerle karlaacan ve bin yl sonra ne durumda olacaklarn detaylaryla anlatmaya baladlar. eyh Atsz ve adamlar, pek ksa bir sre sonra doudan gelen Mool ve Trk atllarnn Abbas hanedanna amas bir son hazrlayacaklarn duyduklar zaman, aknlktan kendilerine gelmeleri uzun bir sre ald. Geri Atsz anlatlanlar tam olarak arlamyordu ama yine de esrarengiz misafirlerin szn "Allah byktr!" veya "nallah byle olur!" gibi szlerle kesmekten geri kalmyordu. "Dedikleri gibi olacak" dedi Hamid eyh Atsz'a dnerek. "Kim olduklarn ve burada ne yapmaya altklarn tam olarak anlayamyorsam bile, bu adamlara gveniyorum. Bizim sahip olmadmz birtakm bilgilere ve yeteneklere vakf olduklar kesin." "O halde davamzn baarya ulap ulamayacan da bilirler" diye sordu Atsz. 97

96

Klapproth bu soruyu duymu ve son derece mantkl olduunu dnmt. "Evet ve hayr" diye karlk verdi. "Siz, Fatma'nn takipileri, iktidar ele geireceksiniz. Birka yl daha sabredin! Baarl olacanz yer ise Nil kys, Badat deil. ktidar nce ele geirecek, sonra da yine kaybedeceksiniz." "Allah'n istei dnda hibir ey gereklemez ve o her eyin iyisini bilir" diye karlk verdi eyh Atsz, sonra da Hamid ve misafirini yolcu etti. HALLA GER DNYOR Halla bir yl boyunca Mekke'de kald. Kutsal ehirde geirdii bu bir yl sresince, gerek bir dnm, gerek bir irat yaad. Dini konularla megul olmad zamanlarda ehrin civarnda uzun gezintilere kyordu. Yzyllar nce Peygamber'in ayann da bu tozlara, kayalara ve topraa bastn dndke, garip bir ekilde duygulanyordu. Msrl bni Hiam'n talebesi olan bni s-hak sayesinde Muhammed'in yaantsn ayrntl bir ekilde biliyordu; lmnden hemen sonra onun hakknda uydurulan efsanelere de yabanc deildi. Fakat mminlere hem tandk, hem de yabanc olan btn bu kutsal blgeyi, bir kere de kendi gzleriyle grmek bambaka bir eydi. Zilhicce aynn sona ermesiyle birlikte kutsal ehri terk eden haclardan ok daha iyi tanyordu Mekke'yi artk. Kutsal ehrin etrafn evirerek doal bir savunma duvar oluturan plak dalara gittii zaman, iini tarifsiz bir mutluluk duygusu kaplyordu. Peygamber, Hira Da-'nda tanrnn kelam tarafndan sktrlmt. Orada sk sk tefekkre dalard. Vahiy bir yldrm gibi orada dmt zerine. "Ey rtye brnen! Ayaa kalk ve 98

uyar! Ve rabbini ycelt! Ve giysilerini temizle!" Kuran'da bunlar yazlyd. Ayn zamanda unlar da yazlyd: Bismillahirrahmanirrahim. Yaratan rabbinin adyla oku. O, insan bir kan phtsndan yaratt. Oku, senin rabbin en byk kerem sahibidir. O, kalemle yazmay retendir, insana bilmediini retendir. Halla, Hira Da'ndaki o maaraya ancak ok byk bir saygyla yaklaabiliyordu. Bunun duygusal bir btl inan olduunu bilmesine ramen, daa yaklat zaman Peygamber'i bedensel olarak hissediyormu gibi oluyordu. Saatler boyu kalyordu orada. Bazen Hristiyanlarn ncil'inden bir sahneyi, sa'nn lde eytan tarafndan snanmas hikyesini dnyordu. Bunu ok iyi arlayabiliyordu. ln byk, plak enginlii, bir zamanlar Peygamber'e yapt gibi, onun ruhuna da meydan okuyordu. Irak'ta, Badat civarnda da sk sk yalnzlk arayna kar, fakat her defasnda hayal krkl iinde eve geri dnerdi. Fakat burada, tm aklcl ve ay-dnlatclyla slam'n doduu bu kutsal topraklarda, insanlarn ylda bir defa kinat ve kendilerini yaratan kudretin nnde eildikleri bu kutsal ehirde, Halla da arad ruhsal huzuru ve tatmini bulmutu. Halla, kutsal ehrin etrafndaki tepelere yaylm olan maaralarda insann fert olarak sadece dier insanlarn deil, ayn zamanda yce rabbinin de karsnda durduunu kavramt. Hira Da'nda tefekkre dald zamanlarda ise ruhunun kinat yneten kudretle dolduunu ve hakikatin ruhuna indiini hissediyordu. Varlk okyanusuna dalyor, kaybolup gidiyordu sonra da... Birka ay sren zorlu bir yolculuktan sonra tekrar Badat'a ulatnda, bundan byle sadece yasa hakknda deil, insann tanryla olan ve bizzat yaad zel iliki zerine de konumaya karar verdi.

99

CNEYD HOCA VE HALLACIN YOLLARI AYRILIYOR


"Zaten yasa dediin nedir ki, nsanlarn yapt bir zincirden baka..." Mikhail Nuaima, Nacva al-Gurub

Bu arada Badat'ta deien baz eyler olmutu. Cneyd Hoca'nm hreti daha da yaylmt. Talebelerinin says yzleri amt. Siyasi durumun karmaklnn gvensizlie drd insanlar, bu dnyadan yz evirmeyi tleyen sfi hocalarn okullarna akn ediyorlard. Badat bu konuda gerek bir ekol olmutu ve Basra'yla kendi usulnce rekabet ediyordu. Badat'n hreti slam lkelerinin en cra kelerine kadar yaylmt ve i huzuru arayan insanlar o ya da bu hocann talebesi olmak iin ok uzak mesafeler kat ederek "Bar ehri"ne geliyorlard. Yabanclar bu ehre sadece sfi hocalar deil, ayn zamanda ehrin sahip olduu hreti kazanmasnda byk pay sahibi olan din bilginleri, filozoflar ve airler de ekiyordu. Gerekilii halkn grleriyle birletirmeye alan dnrler, Halife elMutavakkil tarafndan teolojik ayrcalklar kaldrlana dek Badat'n en nfuzlu filozoflar olan "Gerekiler"e iddetle meydan okuyorlard. Pek ok kii tarafndan uygar dnyann merkezi olarak kabul edilen Badat, dncenin iddetli ve heyecanl savalarna sahne oluyordu. Buna karn halifenin saraynda airler dnrlerden daha makbul tutuluyordu. Kt niyet-

li kiiler, bunun devlet adamlarnn, ulemann szleri yerine airlerin iirlerini ye tutmalarndan kaynaklandn sylyorlard. stelik bu airler kt hretli Ebu Nu-vas gibi istisnalar dnda Irakl bile deildi. Ta uzaklardaki Endls'ten bile neredeyse her gn Dicle'ye yeni airler geliyor ve beraberlerinde i gcklayc ak gazelleri getiriyorlard. Bunlar yaam dolu, neeli, elenceli, ou zaman da biraz mstehcen (ud ad verilen bir Endls algs eliinde sylenen) arklard ve bunlar dinleyen dindar kimseler elleriyle kulaklarn kapamamak iin kendilerini zor tutuyorlard. Fakat ark bittikten sonra mecalsiz dtkleri iin kendilerinden beklenen fke patlamasn gerekletireniemeleri ayr bir konuydu... Gerekten de Badat uygar dnyann merkeziymi gibi grnyordu. "Bar ehri"nde teoloji konusunda olduu kadar astronomi, matematik ve tp alanlarnda da eitim grmek mmknd. Baz kiiler ise bu bilim dallarnn tmn bnyelerinde toplamlard. Ayn zamanda tp doktoru olan, din risaleler ortaya atan ve devlet hizmetinde siyaset yapan bilginlerin says hi de az deildi. Badat'ta bulunan bu evrensel bilgelik, ehri lkenin drt bir yanndaki insanlar iin bir ekim merkezi yapmt. Ne var ki, lke artk Badat ehrini kuran ltufkr Halife el-Mansur zamanndaki kadar parlak ve etkileyici deildi artk... Gnn birinde Hallac'n geri dndn, Badat'a yerletiini, neredeyse her gn okulunun eiini andrdn ve bilgiye susam talebelerin arasnda yerini aldn gren Cneyd olduka sevinliydi. Halla ksa bir sre sonra yetenei, hassasiyeti ve ruhsal yaantlara olan aklyla onun sa kolu olmutu. Yapt ilk hac ziyareti yznden hocasyla arasnn her geen gn almasna se-

100

101

bep olan bitmez tkenmez tartmalara ramen, Halla Cneyd'in en sevdii talebesiydi. Hallac'n geri dnmesiyle birlikte iki adam arasnda sadece karakter bakmndan deil, duygu, dnce ve arzu gibi ruhsal konular bakmndan da byk farklar olduu iyice ortaya kmt. stelik dier talebeler de bunun farkndayd. Bylece, hoca ile talebe arasndaki tm iyi ilikilere ramen, her geen gn neredeyse kavgaya varan ateli tartmalar yaanyordu. Gnn birinde bir sfi iin akla gelebilecek en nemli konu olan "Allah'ta yok olma" zerine iddetli bir tartmaya tututular. "Ben bu aamaya henz ulaamadm" diye itiraf etti Cneyd Hoca dobra dobra. "Kendim zerinde daha fazla almalym. Bir yandan da 'yok olma' kavram hakknda birtakm yanl tasavvurlara kaplp kaplmadmz dnmyor deilim. Eskilerin bize brakt yazlar doru kavryor muyuz acaba?" "Ne demek istiyorsun, hocam?" diye sordu Halla aknlkla. "Sylediklerini akla ki, mistik yol zerindeki anlaymz derinletirebilelim." Cneyd Hoca ksrerek boazn temizledi ve talebelerinin daha nce asla ahit olmadklar bir ekilde anlatmaya balad. nce bir noktaya younlamann ve tanry dnmenin farkl yntemlerini anlatt, sonra sfilerin eskiden bu yana durmadan yenilenen durum ve durularndan sz etti, fakat -deiik olan buydu- mistik yol zerindeki yok olma olasl hakkndaki phelerini de gizlemedi. Allah, kendi yaratt mahlklardan o kadar uzakta bulunuyordu ki, "Allah'ta yok olmak"tan sz etmek bile olacak bir i deildi. Cneyd Hoca, bu kavramn, yce ve soylu Kuran'da bulunan yzlerce tasvir gibi, sadece bir tasvir olduunu dnyordu. "Yok ol-

mak", dindarln en yksek derecesini ifade etmek iin kullanlan bir benzetme, Allah'a ynelmenin en byk lyd. Birka talebe hocaya itiraz etti. Cneyd'in derslerini giderek artan bir hayal krklyla dinleyen Halla da bunlarn arasndayd. "Hedefe ulamak mmkn deilse, yolda yrmenin ne anlam var?" diye sordu hocasna. "Allah'tan bakasn dnmemek gibi bir anlam var!" "Peki ya bu hedefe ulamak gerekten mmknse?" diye atld Halla. "Ya talebenin hocasn gemesi mmknse? Kutsal Mekke ehrinde yok olmann ne anlama geldiini ilk kez tam manasyla kavradm. Peygamberimizin zerine vahyin indii ve tanrdan saklanmak iin rtye brnd yerde tanrnn bana ne kadar yakn olduunu hissettim. Hem de ylesine youn bir ekilde ki, Allah'n parlts iimi yakp kavurmaya balamt. Musa Peygamber'in alev alev yanan allk karsnda. "Dikkat et!" diye bard Cneyd Hoca. "Dilinden sakn!" Kfr. Cneyd Hoca'nn kastettii buydu. O, bir sfi hocas olarak, grevinin talebelerine ruhsal basireti retmek olduunu dnyordu. ran'dan gelen bu ate parasnn dizginlerini mutlaka daha sk tutmalyd, nk coku ve taknla eilimi olduu aka belliydi. Hem de artk pek gen olmayan yana ve hacca gitmi olmasna ramen. Fakat gnn birinde beklenen olay gerekleti. Halla kapdan ieri girip her zamanki gibi talebelerin arasndaki yerini ald srada, Cneyd Hoca dersine yeni balamt. Bir kez daha tanr ve insan, yaratan ve yaratlan arasndaki sonsuz byklkteki mesafeden sz ediyordu ki, Hallac'n azndan kan u szlerle ders ke-

102

103

sildi: "Ben ilah sevgiliyi kavradm! BEN YARATICI GEREM!" Sonra szlerini byk bir heyecanla bir kez daha tekrarlad: "ENEL HAK! ENEL HAK!" Derslikte birka saniye sreyle sknt veren bir sessizlik yaand. Talebelerden birka utantan balarn ne ediler; hocalarnn yzne bakacak cesarete sahip deildiler. Onun fkesinden bu kadar ok korkuyorlard. "Bir kez daha sylyor ve teyit ediyorum" dedi Halla. Szleri sessizliin iine krlan cam paralar gibi dyordu. "Onun acmasna ortak oldum. Tm aamalardan getikten sonra ruhumun perdesi yrtld ve o bana acmasn lyk grd. Bylece onun iinde yok oldum ve o beni tmyle doldurdu. Onun varl bana kendisini benim iimde gsterdi ve ben de ona kendi varlm gsterdim. Bylece o benim iimde kendisini tand. Fakat insan olmakla Allah olmann bir ve ayn ey olabileceini dnenler yanlmaktadr. Bu dnceyi tayan yanl yne srkleyen eytann ta kendisidir. Buna ramen ben az nce sylediimi bir kez daha tekrarlyorum: BEN YARATICI GEREM!" Bunun zerine derslie korkun bir karmaa hakim oldu. Her zaman byk bir h iinde geen derslerde byle bir ey olmas akl alr gibi deildi. Talebeler barp aryor, ortal birbirine katyorlard. Heyecanlar, mantklarnn stesinden gelmiti. Halla, kendi grne gre bir sfi iin, daha dorusu onunla tanr arasndaki iliki iin son derece nemli olan ak kavram zerine baka bir ey daha sylemek istiyordu. Fakat zvanadan km bu kalabalk karsnda olacak i deildi bu. Kendini g bela dar att. Cneyd Hoca'nn ardndan bir eyler bardn duydu. Tam olarak anlayamamt ama herhalde yle diyordu: "Kfrlerine devam edersen g-

nn birinde daraacnda lecein muhakkaktr!" Fakat Halla yanl duyduunu dnmek istedi, nk nl Cneyd Hoca'nn byle bir ey sylemi olmasna ihtimal vermiyordu. O gnden sonra Halla ismi Badat'ta en az halife ve annesi aghab kadar sk telaffuz edilir olmutu. Onun byk kfrn duymayan neredeyse kalmamt. Hallac'n syledikleri tm ar ve pazarlarda kulaktan kulaa fsldanyordu. Fakat insanlar onunla alay etmiyor, tam aksine, o tanr sarhounun nnde grdkleri yerde saygyla eiliyorlard. ok sevdii Kati'a ars'nda dolarken insanlar onu grmek zere uzaklardan koup geliyor, birbirlerine yle sesleniyorlard: "uraya bakn! Allah'la konuan eyh Ebu Abdullah buraya geliyor!" Cneyd'in birka talebesi ona katlmt ve saylar hzla artyordu. Bir sre sonra Ebu Bekir bl ona tanrya ulama yolunda kendisine klavuzluk etmeye hazr olup olmadn sordu. Bylece ksa srede bl onun en iyi talebelerinden ve en yakn dostlarndan biri oldu. Halla ise skandal niteliindeki szlerinden sonra giderek daha esrarengiz bir adam olmaya balamt. smaillere mi katlmt yoksa? O bir asi miydi? Halla ile talebe ve idrak konusunda rekabet iinde bulunan baz din alimleri ve sfiler ise, Hallac'n cezbesi karsnda halktan ok daha byk bir tepki gstermilerdi. Halk, adam ve olay olduu gibi kabul etmiti, en azndan yksek politika ie karp meseleyi bir devlet sorunu haline getirinceye kadar. Geri halifenin lkesinde Halla gibi tanr lgn adamlarn says yeteri kadar fazla deil miydi? Sade birer keten elbise giyen ve fakirlikle geinen bu adamlarn says her geen gn byyor, gittikleri her yerde varlklar ilgi ekiyordu.

104

105

Halla ise kendi yolunu bulmutu. Cneyd ve onun gibi dnenlerle pek az ortak noktas kaldnn farkndayd. Ruhunu tanrya yneltmesi gerektii konusundaki kesin inanc, Cneyd ve evresindekilerde sadece teorik bir tartma konusu olabiliyordu. "Ben farkl birisiyim, onlardan bakaym." Halla bu dncesine her geen gn daha fazla ikna oluyordu. Fakat bu farklln kendisine ruhsal bir yk olabileceinin bilincindeydi. lah sevgilisinin kendisine bitii rolde byk zorluklar ve azaplar bulunduunu tm varlyla hissediyordu. Fakat Hallac'la Cneyd Hoca'nm ilikisi hibir zaman tam olarak kopmad. Aralarndaki gr ayrlndan sonra birbirlerine daha mesafeli davranmaya balamlar, hatta aralarnda bir yabanclk olumutu. Bazen halifenin ehrinde kalmaya devam ettii takdirde boulacan dnyor, kalbinin sktn hissediyordu. Bitmez tkenmez igzarl, sapknlklar ve zevksizlikleri, bezirgnl ve kalabal ile sadece kendisini yaayan ve kendisinden baka hibir eyle ilgilenmeyen bu koca ehir, daha nce yaamad bir ekilde iini daraltyordu. Hac ziyaretleri esnasndaki ferahlndan eser kalmamt. Tekrar yollara dmeyi, tm uygarlklarn beii olan douya gitmeyi arzuluyordu. Bylece gnn birinde fazla grlt koparmadan ehri terk etti. Sadece en yakn talebe ve dostlan onun dnyaya almak istediini biliyordu. Halla ilk olarak yakndan tand Basra'ya gitti. Orada efsanev denizci Sinbad gibi on yllardan beri baharat tayan yelkenli gemisiyle Arap Denizi'ne alan, hatta ta gneydeki Malaya Adalar'na dek uzanan ihtiyar, gri sakall bir kaptanla tant. Adam bir okyanus yd ve ileri yana ramen denize almaktan bir trl vazgeemiyordu. Halla adama kendisini gemiye ka-

bul edip etmeyeceini sorduu zaman, kaptan onu ndus Nehri'nin denize dkld yer olan Sind'e kadar gtrebileceini, fakat belki de daha nce bir yerde brakmak zorunda kalabileceini syledi. Halla bu szlerden adamn yapt teklifi kabul ettii anlamn kard. htiyar denizci yolculuk cretini pein olarak ald, hareket gnn ve saatini Hallac'a syledi ve vakti geldiinde sfiyi alarak denize ald.

106

HALLA HNDSTAN'A GDYOR VE BR ARHAT'LA TANIIYOR


"A thing of beauty is a joy forever." John Keats, Endymion.

Asya'nn en byk nehirlerinden biri olan Indus, tasavvur dahi edilemeyecek kadar uzun bir zamandan beri gneydeki scak okyanusa doru akmaktadr. "Dnya'nn Dam"ndan balad yolculuuna -halkn ziyaret etmek zere tahtndan ayrlan bir kral gibi- nce hzl admlarla balar, sonra kendi taknlaryla doldurduu vadilerden aa adm adm iner, insanlarn yaad slklarn arasndan yavaa akp gider. Karlarn ltl beyazlndan ve topran masumiyetinden doan muazzam su ktlelerini kendi ismini verdii Hindistan'a tayarak, kardeleri olan kutsal Ganj ve Brahmaputra gibi lkesine hayat verir. Uzun yolculuu boyunca sulad tm toprak paralarn ayn ekilde bereketiendiremez belki; fakat yine de yaam veren sonsuz soluunu geni blgelere fler: Pen-cab, Multan ve Sind bunun canl rnekleridir. Bu blgelerin yaam ritimleri ilerinden akan bu byk nehir tarafndan belirlenir. Hatta nehrin kys boyunca kalabalk gruplar halinde yaayan insanlarn yaam bile tmyle ona baldr. ndus Nehri, tpk doa gibi, yaamn kutsal ritmidir.
* "Gzel bir ey, daimi bir mutluluktur." 108

Bu nehri evcilletirmek ve kendilerine yararl hale getirmek, ok eski zamanlardan bu yana insanolunun ddr. Binlerce yl nce ndus Nehri kysna yerleen gmenler alacak byklkte ve grkemde ehirler ina etmilerdi. Sk sk yeni "gmen" ve "fatih" dalgalar Sind dzlklerine ve kylarna yaylarak, bereketli ayrlarn etrafna yerlemiti. Bu arada ticar deha, yaratc ruh ve zek da en az iddet kadar byk bir rol oynamt. Bu nehir alar boyunca saysz krallklar grm, kylarnn glgeliklerinde saysz prens ve kral bytm, sonra da insanlar toprakla birlemek zere rzgrda uuan yapraklara benzeten eski Hint bilgelii uyarnca onlarn yok oluunu grmt. Sind kylarna olduka cana yakn insanlar yerlemiti. Brahman'lar tarafndan ynetilen bu insanlar arasnda, slam hzla yaylyordu. Savalaryla ndus Neh-ri'ne kadar ilerleyen Yunan-Pers kahraman Byk skender zamanndan bu yana Sind'de pek az ey deimiti. Blgenin bereketli topraklar insanlar kendisine ekmeye devam ediyordu. Gne tarafndan kavrulan slam lkelerinde yaayan insanlarn birou, suyun yaayan ve ruh sahibi olan her eye armaan ettii bu bolluk ve bereketten paylarna deni almak zere byk nehrin denize dkld yere g ediyorlard. Btn bu blge Kuran'da ad geen gizemli bir figr olan Hzr'n koruyuculuu altndayd. Hzr ismi blge sakinleri tarafndan saygyla anlyor, destan ve efsanelerde yaatlmaya devam ediyordu. "Yaayan her ey sudan gelir" diye yazyordu Mslmanlarn kutsal kitabnda. Peygamberin lmnden birka on yl sonra Mslmanlar ndus Nehri kylarna ayak basmlard. Oradan da bu dev lkenin ilerine ilerlemi ve gittikleri her yerde
109

geici olarak yerlemilerdi. Ancak Ebed Kar lkesi'nin nnde granit bir duvar gibi ykselen da sralarna ulatklar zaman durmutu ilerlemeleri. Yerli halkn inanna gre Mslmanlarn Asya iine ilerlemelerine engel olan da sralar ebed, masum ve dokunulmaz tanrlarn makamyd. Byk nehir ve yan kollar tarafndan bir rmcek a gibi sarlan vadilerde oturan insanlar, Hindistan'n bin tanrsna mistik tapnma ayinleri dzenlemek iin grkemli tapmaklar ina etmilerdi. Bu tanrlar, Veda ve Upaniad ad verilen destanlarda olduu kadar, basit halkn arklarnda da ifade edilen, talam gzellik ilaheleriydi. Bu, Sind lkesi'ni slam adna fetheden fatihlerin dinine karmayan ve onunla birlemeyen bir ifadeydi. Bir yaz gn orta boylu, artk pek gen olmayan bir adamn rmak vadisi boyunca ark syleyerek ve raks ederek ilerledii grld. Adam yalnzd. Fakat yalnz olmasa da ark sylemekten ve raks etmekten vazgeecek deildi. Bu adam Basra ve Badat'ta, hatta kutsal Mekke sokaklarnda bile raks etmiti - bunu yapmaktan onu kim alkoyabilirdi ki? Hindular arasnda daha bir severek raks ediyordu, nk onlar bunun deerini takdir ediyorlard. Hindularn raksta "Tanrlar Oyunu" adl inanlarnn yansmasn grdklerini ok abuk kavramt. "Kutsal olan" onlar iin sessizce taplacak, hareketsiz bir ey deil, aksine eylerin arkasnda ve iindeki metafizik hareketti. Irak'taki alimler bile "Hindularn Bin Tanrs"ndan sz etmi ve tiksintiyle burun kvrmlard. Bu inanta aklna yatmayan pek ok ey olmasna ramen o bunu yapmamt. Halla o gn kendisine hakknda olduka ok ey anlatlan bir tapma ziyaret etmeye gidiyordu. ndus'un

aa blgelerinin slam'la tanal uzun zaman olmutu, fakat halkn byk ksm hl eski inanlarna balyd. Badat halifesine kar genelde dmanca bir tavr taknan Mslman hkmdarlar grtlaklarna kadar politikaya gmldkleri iin, slam' yaymak davasnda nemli bir adm atma frsatn bulamamlard. Hallac' tayan gemi, ran'n dousu boyunca yelken aarak Horasan ve Hindiku Dalar'nn nnden gemi, sonunda Hindistan'a varmt. Halla, bugne kadar mmin ya da kfir pek ok kiinin alktan kvranarak can verdii Det-i Margo'yu, yani Safganlarn ve Beluclerin lm ln kat etmek zorunda kalmamt. Yapt hac ziyaretlerinde olduu gibi aylardan beri durup dinlenmeden yollardayd. Sonunda nehrin kysndaki bir Mslman kynde kendisine kalacak bir yer salamt. Tapnaa doru son birka admn atarken, gne gkteki en yksek seviyesine ulamt. Halla artk raks etmiyordu. Tapnak, yeil parltlar saan dz bir ovann ortasnda tek bana duruyordu. Sanatkrane bir ekilde ilenmi bir Stupa'nm ardnda bulunan etkileyici bir ta ynyd bu yap. Halla, bu yapnn bu ssz yre iin aslnda ok byk olduunu dnd. Fakat tapman nnde veya ieri uzanan basamaklarnda ok sayda Hintlinin oturduu grlyordu. Bir ksm otlarn zerine serilmi uyuyor, bir ksm kendi aralarnda sohbet ediyor, dini vecibelerini yerine getiren baka bir ksm ise tapman i ksmndan dar kyordu. Kadnlar ve erkekler tapnak blgesinde serbeste yan yana dolayordu. Hallac'n kulana mzik sesi geliyordu. Daha nce hi duymad ekilde etkileyici,, yumuak, biraz mono* Budistlere veya Hindulara ait dini yap; iinde genellikle kutsal bir emanet bulunur - .n.

110

111

ton, fakat yine de ruha huzur veren namelerdi bunlar. Telli bir algdan ykseliyorlard. Bir davul ise tiz denilebilecek bir sesle bu namelere destek oluyordu. Bu mzik Hallac'a elinde olmadan vatann hatrlatmt. Stupa'ya geldii zaman, ta stunlardan birine yaslanm olan bir dilenciye bu mzii kimin yaptn sordu. "Sind'in en mehur mzisyenlerinden biri olan Prenanda. Kardei de ona elik ediyor." "aldklar nedir?" "Ak Tanras Bhakti onuruna alyorlar. Gelmenden az nce ona bir ilahi okumulard. Her eyi bereketli klan ve yaam veren Bhakti iin buradalar." "Bunu sadece bir ve tek olan Allah yapabilir." "Giysilerinden bir Hindu olmadn belli. Buradaki pek ok insan gibi sen de bir Mslmansn, deil mi?" "Haklsn." "Nereden geliyorsun?" "Badat'tan ve bilgelik lkesi ran'dan. Size katlmak ve yaamnz paylamak iin uzun bir mesafe kat ettim. Fakat bunu baarmak kolay deil." "Bu sylediklerini biraz aklar msn?" "Sizin bin tanrnz var, benim bir. Fakat bir tane dnya olduuna gre, bin tane tanr nasl var olabilir?" Dilenci glmsedi. Fakat bu glmsemede fkeden veya kibirden eser bile yoktu. "Ne zamandan beri aramzdasm?" diye sordu. "Birka haftadan bu yana" diye karlk verdi Halla. "Bizi anlamay reneceksin. u nehre, u tarlalara bak. lkemizin bolluk ve bereketim dikkatle incele; o takdirde tanrnn yaratc gcne dier tanrlar araclyla sayg gsterdiimizi kavrayacaksn! O her eydir, o kinattr, o ayn anda tek ve ok olandr. O her eyi kap-

sar ve o her eye karar verir, o her eyi yaratr ve istedii zaman her eyi ykar. Onun varln bu tanrlarda idrak ediyoruz, fakat o bunlardan biri deil. Bu okluk, tekliin geici bir tecellisinden baka bir ey deil. Biz buna Maya, yani grnt diyoruz." "Sen dininizin rahiplerinden biri misin?" diye sordu ona Halla, nk bu adam eitimli birisine benziyordu. "Hayr. Ben bir Arhat'm." "Bu ne demek oluyor?" Bunun zerine yal adam hayatnda ve izledii yolda anlatmaya deer ne varsa anlatmaya balad: "Ben Guceratlym ve senin en az iki misli yandaym. Ve hayatmn neredeyse tmn yurdumda geirdim. Doup bydm ehri seviyordum, nk onun insanlarn ve etrafndaki doay seviyorum. Yllar boyunca mlekilik yaptm ve hayatm bu ekilde kazandm. Topran ana maddesi olan kille almaktan dolay mutluydum. Kili ellerimin arasnda yourarak testi ve bardak ekline sokmak, beni sokaktaki sprntlerle uramaktan, yk tamaktan veya rk, abuk krlr maddelerle yetinmek zorunda kalan herhangi bir meslei icra etmekten daha fazla tatmin ediyordu. Bizim topramz o kadar yumuak, esnek ve soyludur ki! Elimdeki maddeyi sokmak zorunda olduum ekillerden de holanyordum; tpk onlar taa naketmek veya duvara resimlemek zorunda olan bir sanat gibi. Ksa bir sre sonra tanrlarn bana zel bir yetenek bahettii anlald, nk yaptm testiler ve bardaklar lke apnda yle byk bir hrete kavutu ki, yllar boyunca kendi geimimi salamaktan te, byk bir servete bile sahip oldum. Dierlerinden daha nce evlenmeyi ve hayatn tadn karmay baardm. ocuklarmn bir ksmn ve karm Sitara'y kaybetmeme 113

112

ramen, ailem gittike byyordu. Fakat bu durum burada allmadk bir ey deildir ve senin uzaklardaki lkende de farkl olacan sanmyorum. Kader verir ve alr. Komu blgelerde olduu gibi bir savaa ya da iddet olayna kurban gitmediimiz iin hepimiz mutlu bir hayat sryorduk. ocuklarm byyp kendi ailelerini kuruncaya kadar hayatmz bylece srp gitti. Sonra da geleneklerimizin kaidelerine uymaya karar verdim..." "Bu geleneklerin ne tr kaideleri vardr?" "Yaamnn belli bal dnemlerini geride braktktan sonra insana Arhat olmasn tlerler. Yapmas gereken ileri yoluna koyduktan sonra, tanrmn szne ve yaptklarna dalmak iin ailesini terk etmeli ve ormana gitmelidir. Orada tanrlara ve lme yaklamaldr. Bazlar gerekten de ormana giderler, ormanda yetien bitkilerle beslenirler, ormann havasn solurlar, ormanda lrler ve orada gmlrler." "Herkes Arhat olmak zorunda mdr?" "Kesinlikle hayr. Fakat ok kii, bunu yapar." "Bir Arhat kendisini mutlak surette tanrya adamak zorunda mdr?" "Evet. Fakat bizim ok sayda tanrya sahip olmamz, eminim ki senin gibi bir Mslman rktr." "Bunu daha nce de duymu ve kavramakta glk ekmitim. Bizim kutsal kitabmz tanrnn ok deil, tek olduunu syler." "Bizim iin teklik, okluk olarak tezahr eder. Ben de kendime Ak Tanras Bhakti'yi setim. Bu nedenle onun tapnann ve ziyaretilerinin hizmetindeyim." "Buna nasl karar verdin?" "Arhat olmaya karar verdikten sonra, yaammn bundan sonraki ksmn hangi tanrya adamamn yerinde

olacan dnmeye baladm. Once aklma iva ve Vi-nu geldi, yapc ve ykc tanrlar. Bunlar tm Hindistan'n en fazla sayg gsterilen tanrlaryd. Sonra savalarn tanrs Rama ve Krina. Fakat yaammn o zaman dek olan anlam zerine dndke, mesleim olan mlekilik her geen an daha fazla yardmma kouyordu. Bir yaam boyu gzellikle megul olmam mydm? Ruhum topraa gzel ekiller vermekle grevlendirilmemi miydi? Gzellik ve uyum onu sarho etmiyor muydu? Elimdeki malzemeyi her zaman filozoflarn syledii gibi ruh vererek canlandrmam mydm? Bu nedenle kendimi gzelliin, yaratc bereketin ve uyumun tanras olan Bhakti'ye adamaya karar verdim ve onun bu tapnana geldim." "Anlyorum" dedi Halla adamn anlattklarndan etkilenmi olarak. "Sizin tanrlarnz insann yeteneklerinde yansmasn bulan varlnn belli bir ksmn temsil ediyorlar. yle deil mi?" "Byle de ifade edebilirsin." "Fakat okluk iinde teklik demekle ne anlatmak istediini tam olarak kavrayamadm" dedi Halla. Arhat'n az nce syledikleri bir kez daha aklna gelmiti. "Tanr ya birdir, ya da ok tanr vardr. Ayn zamanda ok olan tek bir tanry tasavvur etmek imknszdr." Bunun zerine Arhat birka dakika boyunca sessiz kald. Halla onun bu soruyu cevaplamayacan dnmeye balamt ki, adamn azndan dklen szlerle yanldn anlad: "Bizim dinimiz binlerce yl yandadr. statlarmz ise bize ayrln zahir olduunu reten Riilerdir. Dnyann yaps birlikten baka bir ey deildir. Atalarmzn Riilerin retilerini bize ve sonsuza ulatrmak zere ka-

114

115

leme aldklar Vedalar ve Upaniadlar da ayn eyden sz eder. Kii sadece yaad ve 'Ben' diyebildii srece dnya ona ok renkli, ok eitli, pek ok tanr tarafndan ynetilen bir yer olarak grnr. Fakat bu tanrlar bizim bilincine varamadmz, ancak paras olduumuz bir btnn, kapsamn ve dairenin birer asdr. Sadece Brahman ad verilen bu 'btnlk' gerektir. Bu gerek geici ve bulank Maya'nm, gerekten ok uzakta olan duyularn bamllndan oluan bir sis perdesinin ardnda bulunmaktadr. Bu duyular bizi srekli olarak kandrr, bize oyun oynarlar; rk bir yeri salam, sessiz bir yeri grltl, renksiz olan bir yeri de renkli gibi gsterirler. 'Benlik' denen ey de aslnda bundan farkl deildir. Biz benliimize Atman ismini veriyor ve onun bize tanryla kendimiz arasnda bir ayrlk olduu fikrini kabul ettirmeye altn biliyoruz. Fakat Riilerin retisine gre gerekte Brahman ve Atman birdir. Doutan itibaren byleyiz ve teklik prensibi bizi terk ettii zaman da byle olacaz. Fakat ben bir Arhat olarak Brahman' yaarken grmeyi ve onun en azndan bir parasn yakalamay arzu ediyorum. Parolamz ise tat tvam as'dir, yani Brahman olan sen kendinsin." Halla rperdiini hissetti. Bhakti tapmanda ilgi ekici bir retiyle karlamt. Hintlilerin yce slam'dan ok uzak olmalarna ramen, onlarn retisini ok iyi kavramt. Az nce duyduklar -baka szler ve kavramlarla olsa bile- dostlar ve hocalar tarafndan savunulan grlerdi. Hatta ksmen kendi tarafndan da. Bu Ar-hat'tan anszn beklenmedik ekilde holanmaya balamt. O da kendisini dine vererek ve meditasyon yaparak tanrnn birliine ulamaya abalamyor muydu? Dtan bakld zaman Hintlilerin dinsel inanlarn slam'a

balayan hibir ey yoktu; fakat bu yal adamn anlattklar durumun aslnda bambaka olduunu aklyordu. Anlalan inanlarn d kabuklaryla esas anlatmak istedikleri arasnda kesin bir ayrm yapmak gerekiyordu. Halla, bu dnceyle daha nce smaillerin polemikleri erevesinde yakndan tanmt. Mteakip saatlerde Halla Hintlilerin dinine dair kendisini hayretler iinde brakan daha kapsaml bilgiler edindi. Kendisini gzellie adayan bu yal adam, Badat'n sfi evresinde iyi bir yere pekl sahip olabilirdi. Birlikte bir sre Prenanda'nn mziine kulak verdiler. Arhat ona bu namelerin anlamn aklamt. Mzisyen kendi usulnce tek ve ebed olann gzelliini ve mkemmelliini lmszletirmek istiyordu. Bunun zerine Halla Kuran'a ve Muhammed'in sylediklerine dayanarak u mehur szleri sylemeden edemedi: "Allah gzeldir ve gzeli sever." Halla Sind lkesinde birka hafta daha kald. Dolayor, vaaz veriyor ve ark sylyordu, nk Hintlilerin mzii onu bylemiti.

116

117

MANHESTLERN LKESNDE
"Dnya derindir, Gndzn dndnden daha derin." Friedrich Nietzsche

Darda frtna uulduyordu. ki gnden beri topra kaplayan ince toz tabakas iddetle esen rzgr tarafndan ge savruluyor; aalarn, allarn, evlerin ve ahrlarn zerini kaplyordu. nsanlar evlerinin koruyuculuuna snm, frtnann dinmesini bekliyordu. nce, fakat salam bir parmen kdn andran gkyzndeki gne sanki buzlu bir camn ardndaymasna donuk parltlar sayordu. Havann hl iddetle scak olmasna ramen, nlarnn gc krlmt. nsanlar, hayvanlar ve doay boyunduruu altna alan bu frtnann adna "Kara Boran" deniyordu. Bugne kadar pek ok insann lmne sebep olmutu. Evlerin ileri ise alacak bir serinlie sahipti. Uzaklardaki Badat'tan gelen misafir, bu evlerin Irak'ta veya ran'da bulunanlardan daha farkl ina edildiklerini ilk bakta anlamt. Her halkrda halifenin lkesinin hibir ehrinde kavurucu yaz scana bu ekilde dayanmak mmkn deildi. Hallac'n Horasan'n tal dzlkleri ve Turfan bozkrlar iinden yapt yolculuk tam yedi gn srmt. Havann ok kt olmas moralini fazla bozmamt. Peygamberin sylediklerini kaytsz artsz kabul etmedikleri iin neredeyse ikiyz yl nce ran ve Irak'tan ayrlmak 118

zorunda kalan "mrtef'lerin retilerine vakf olmak iin her eyi gze almaya hazrd. Halla insanlarn kendisine Badat'ta bni el-Mukaffas'n nasl ldrlm olduunu anlatmalarn ok iyi hatrlyordu. O da bu mrtetlerden biri olmasna ramen, darya kar kendisini ok iyi bir Mslman olarak tantmt. Fakat ne bunun, ne de bugn bile Badat'ta sevilerek okunan ran ve Hint edebiyatndan yapt tercmelerin ona bir faydas olmamt. O zamanlar tanrya irk koan zndklara imdiki kadar msamahakr davranlmyordu. Pek ok kii onlar hak dininden olmayanlar gibi byc olarak adlandryordu. Hak dinine ise sadece Mslmanlar, Hristiyanlar ve Museviler sahipti. Halla burada Mslmanlar arasnda kalacak bir yer bulmutu kendisine. Hak dinine inananlarla gizemli K-tay lkesi arasnda ticaret yapan, hatta bu yolla zengin olan bir ailenin yannda kalyordu. Orta Asya'nn Mave-rannehir adl blgesi, Peygamber'in retisini pek Yolu boyunca yayan tacirler tarafndan iskn edilmiti. Halla, ev sahibi Murad', kervanyla birlikte Badat'a geldii bir srada tanmt. Peygamberin lmnden ksa bir sre sonra Mslman ordular Orta Asya bozkrlarna ve vahalarna yaylm, bir zamanlar Byk skender'in ordusu tarafndan zapt edilen blgelere yerlemilerdi. Fakat slam'n neredeyse resmi din haline gelmi olmasna ramen, Turfan'n Hoco ve dikut ehirlerinde hak dinine inananlarn says parmakla gsterilecek kadar azd. Buras Hallac'a Hindistan' artrmt. Orada da Mslmanlar iva ve Vinu'ya inanan Hindularm yannda umutsuz denilebilecek bir aznlk halindeydiler. Hallac'n ev sahibi Murad'la birok ortak noktas vard, zellikle de ilahi srlara vakf olma arzusu bakmndan. ilecilerin kl
119

elbiselerini giymemesine ramen Murad da bir sfiydi. Yaamn Badat ve Basra'da tanm olduu dervilerin retileri uyarnca tertip ediyordu. "Uygur Turul'u ve arkadalarn ne zaman istersen ziyarete edebiliriz" dedi Murad misafirine. O srada yemek yiyen Halla sessizce ban sallad. Uzun zamandr bu Uygur'a ne soracan dnp duruyordu. Yolculuu boyunca kafasnda pek ok soru dolanp durmutu. Kendi dncesine gre Kuran tarafndan bile tatminkr bir ekilde aklanamayan sorular... Mu-rad'n gemi yllarda Badat'a gndermi olduu mektuplar ise sadece imlar ieriyordu. "Uygur iinden geenleri syleyebilecek mi?" "Bunu yapacandan eminim nk onun kimseden korkusu yoktur." "Gvenilir birisi midir?" "Kesinlikle." "Uygur'un hak dini hakkndaki dnceleri nedir?" "Bilmiyorum" diye karlk verdi Murad. "Fakat o sk sk Kuran okuyan ve aklndaki sorulara cevap bulmaya alan ak fikirli bir adamdr. Bizim dilimize ve Farsa'ya vakftr. Onun tm Turfan blgesinin en bilge adam olduunu syleyebilirim. Hatta atalarmzn eski Trk kaanlar Bumin, Kltigin ve Bilge'yi lmszletirmek zere diktikleri eski talardaki yazlar dahi okuyabilir. Bu talar slam'dan ok daha nce dikilmiti... ok daha nce! Turul bugn benim ne yazk ki renmeyi asla baaramadm Uygur yazs dersleri vermektedir. Bundan baka ne anlama geldiklerine dair en kk bir fikrim bile olmayan baka harflerle de yazar ve dnyadaki tm altna deimeyecei kitaplara sahiptir. Onunla bu kitaplar hakknda konumalsn, kardeim."

"Bana bildii her eyi syleyecek mi? Ve tm sorularma cevap verecek mi?" "Bunu yapacan dnyorum." "Ona slam'dan ve ilah akla yanan dervilerden sz edeceim. Eer gerekten dediin kadar bilgeyse mutlaka bunlardan faydalanmay bilecektir" dedi Halla dnceli bir tavrla. Bu arada dardaki frtna biraz olsun hafiflemiti. Tacir Murad kapnn nne kt ve etrafna baknd. Gne nn hl saydam bir ceylan derisinin ardndan geliyormu gibi grnmesine ramen, hi olmazsa gr alan ksmen almt. Her taraf sapsar kumla kaplyd. Ufka kadar sar kum tepeleri uzanyordu. Halla arkadana yaklat ve derin bir nefes ald. Dardaki manzara ona yllar nce ziyaret etmi olduu Horasan' hatrlatmt. Kysnda ehrin kurulu olduu nehir evden sadece birka yz metre uzaklkta menderesler izerek akmaya devam ediyordu. Hemen yaknlardaki birka palmiye ve lgn aac ise hl iddetle esen rzgr altnda eilmeye devam ediyordu. "Bu blge bana vatamm hatrlatyor" dedi Halla anszn ve arkasn dnerek evin iine girdi. "Bazen Allah'n dnyay olduka tekdze yaratm olduunu dnyorum. Fakat Hindistan'n sk ormanlarn unutmu deilim. Onlar bambaka. Bizim dnyamz bereketin ve ksrln, varln ve yokluun, yaamn ve lmn srekli bir deiiminden ibaret. Acaba bu dng gnn birinde son bulacak m? Buda'nn retilerini biliyor musun? Ben onlarla Hindistan'da tanmtm. KuranTa her zaman uyum iinde olmasalar da, yine de iyi retiler olduklarn syleyebilirim." Bylece hemen ayn gn birlikte Uygur Turul'u zi-

120

121

yarete gittiler. Halla karsnda gen denilebilecek bir adam grnce olduka armt. Turul'un olduka yal biri olmas gerektiini dnyordu. Uygur son derece sade bir evde oturuyordu. Aslnda buras yan taraflarnda iki tane ni bulunan byke bir odadan ibaretti. Nilerin birinde bir dek vard, dieri ise byk ihtimalle hela vazifesi gryordu. Adam yalnz yayor olmalyd, nk odada ailesi iin yer yoktu. "Selamnaleykm" dedi Halla ieri girerken. "Peygamberimiz Muhammed'in selam ve rahmeti zerine olsun! Gerekten biz Allah'a aidiz ve ona geri dneceiz!" "Aleykmselam, yabanc. Ho geldin" diye karlk verdi Uygur nazik bir tavrla. Sonra da Irak'tan gelecei sylenen misafiri uzun sredir sabrszlkla beklediini belirtti. Kendisi insanlarla tartmaktan ok holanyormu, nk mensubu olduu dinde gerek peinde komak her canlya verilmi bir grevmi. Hatta bunu yapmak ibadetle bile bir tutuluyor-mu. Fakat bu arada Mslmanlarn da gerei aramak peinde komaya baladklar kulana gelmi. "Sadece bazlar" diye dzeltti onu Halla. "Din alimlerimizden bazlar ve ben de onlardan biriyim. Allah veya Gerek adn verdiimiz tanrnn bizi kendisini ve yaratln anlamakla grevlendirdiini dnyoruz. Peygamberimiz bir zamanlar yle demiti: Bilge biriyle konumak dine fayda, cahil biriyle konumak ise zarar getirir." Halla sonra da gittii her yerde insanlar slam'a davet ettiini, nk tanrsal iradeye tmyle teslim olmaktan baka yapacak daha iyi bir ey olmadn dndn anlatt. Bu teslimiyet yaama ama ve yn veriyor, akl idrak yoluna yneltiyor ve kalbi dier insanlara kar acma ve muhabbet hisleriyle dolduruyormu. slam'

Kuran'da yazl olan tanr sz eklinde tamamlanm bir vahiy olarak getirdii iin, Muhammed de phesiz peygamberlerin sonuncusuymu. "Yahudiler Tevrat', Hristiyanlar ise ncil'i kaleme aldlar" diye aklad Halla szlerini. "Kuran'da ise bizzat Allah konuuyor." "Peki benim inancm hakknda ne dnyorsun, yabanc?" diye sordu Uygur. Karsnda kendisi gibi gerein peinde olan birisini greceini dnd iin, Hal-lac'n yapt slam propagandas onu rktmt. Bu adam da civardaki birou gibi koyu bir Mslmand. "Senin inancn tanmyorum. Sadece kulaktan dolma baz bilgilere sahibim. Bir de -Murad' iaret ederek- ortak dostumuzun yaadm ehirde bulunduu srada anlattklar var. Aslmn ranl olduunu bildiini sanyorum. ok gen yalarda yurdumda slam'dan nce varolan bilgelik retilerine ilgi duymaya baladm. Daha ocukken Zerdti'lerle tantm. Benim hak dinine inandm kimse inkr edemez, fakat kken ve gelenek bakmndan ranl olduum da bir gerek. Sk sk saylar giderek azalan Zerdtler zerine dnyorum. Badat tarafndan bazmdk ve bakfir olarak nitelendirilen peygamberiniz Mani hakknda da baz eyler duydum. Ona ve kiiliine yneltilen sulamalarn hepsi ezberimde; fakat doruyu sylemek gerekirse ne rettii hakknda neredeyse hibir ey bilmiyorum. Bu arada bizim din bilginlerinin sylediklerine de pek az itibar ettiimi belirtmem gerekir..." te bu daha iyi, diye dnd Uygur Turul kendi kendine. Zaten bu adamn bylesine uzun bir yolculuu gze almasnn baka bir aklamas olamazd. Sadece renmek isteyen insanlar bunu yapabilirlerdi ve Murad

122

123

Irak'tan gelen adamn byle biri olduuna dair onu temin etmiti. Mutlu ve ruhsal adan kendi kendilerine yeten insanlar her trl sebepten dolay seyahate kabilirlerdi; fakat renmek arzusuyla deil. "Siz Mslmanlar bizim Peygamberimizi inkr ediyorsunuz" dedi Turul laf dolandrmadan. Bu ak szllk Hallac'n ok houna gitmiti. "Senin bir sfi olduunu duymutum" dedi ev sahibi. "Yn elbiselere brnen dervilerden biri. Oysa zerinde yn bir elbise olmadn gryorum. Biz de arnmak ve tanrya yaklamak iin oru tutuyor ve azla yetiniyoruz. Siz derviler de ayn yolda yrmyor musunuz? Bu konuda ayn fikirde deil miyiz?" Halla evet anlamnda ban sallayarak ona cevap verdi. "Bana peygamberinizden sz et" dedi sonra. "Onun kim olduunu ve ne zaman yaadn anlat." Bunun zerine Uygur anlatmaya balad: "Mani'nin dnyev yaamna ehit olarak veda etmesinin zerinden yaklak altyz yl geti. Babilliydi, soylu bir aileden geliyordu ve daha kk yalarda peygamberliinin belirtilerini sezmeye balamt. Seilmi olanlarn tmnde bulunan seilmitik ve bakalk iaretleri onda da bulunuyordu. Bu ruhsal zellikler dier insanlarn zelliklerinden o kadar bariz bir ekilde farklyd ki, dier insanlar tarafndan korku verici, hatta kt ruhlara zg olarak alglanyorlard. Mani kt ruhlarn var olduunu retmesine ramen, onlar tarafndan ele geirilmi deildi. Mani, tapnaktaki din alimleriyle tartan kk sa'ya benziyordu. Maverannehir'e de sa'ya inananlarla birlikte gelmiti. O zamanlar Arsak hanedan Mezopotamya ve ran zerinde hkm sryordu. Roma mparatorluu'nda zulm gren Hristiyanlar onlara smyor ve canlarn

kurtaryorlard. Mani oniki yandayken ilk defa tanrdan o zamana kadar mensubu olduu cemaatten ayrlmas ve insanlara yeni bir reti yaymas arsn ald. Babas Babil'in gneyinde, bugn Basra ehrinin bulunduu yerde, saylar olduka fazla olan ve Manda retisine bal gnostiklerinden biriydi. Olunu da bu inana gre yetitirmiti..." "Onlar bugn de varlklarn srdryor" diye onun szn kesti Halla. "Basra'da onlarla tanmtm. Manda cemaati mensuplar eskiden sk sk bir araya geliyordu, fakat durumlar artk olduka g." "Dediim gibi Mani bu inanca uygun olarak bytlmt. Fakat daha ok kk yalarda yaad yerde yaygn olarak bulunan dier inanlara da ilgi duymaya balamt. Ar ask mparatorluu'nun resmi dinini temsil eden, daha dorusu devlet adna iktidar elinde bulunduran Zerdt rahiplerinin yan sra, Frat ve Dicle nehirleri arasndaki topraklarda sa'ya inanan farkl cemaatler mevcuttu. Mani kendi cemaatinde de sa'dan sz edildiini duymutu ve ona byk sayg duyuyordu. sa'ya inanalar o srada pek gl deillerdi, fakat sa'nn doas ve l teslis konularnda birbirlerine girmeye balamlard bile. Uzak batda iktidar ellerinde tutmalarna ramen, aralarndaki anlamazlk bugn bile devam ediyor. Fakat bizim Peygamberimiz asla sa hakknda kt bir sz sarf etmedi, hem de Hristiyanlarn her frsatta onu karalamalarna ramen. Mani, Orta Babil yresinde bugnk ad Chosrau olan Ktesiphon'da az sayda bulunan Budistlerle de yakn ilikilerde bulundu. Yaratl zerine dnmeye balamasnn ilk ylnda Mani Hintlilerin lkesine..." "Bu benim iin nemli bir bilgi. Ben Hindistan' tan-

124

125

yorum. Hak yolunu bugne kadar kabul etmemi olmalarna ramen dervileri ve azizleri beni ok etkilemiti. Aralarnda az sayda arlatann da bulunmasna ramen genellikle drst ve az rastlanr derinlikte insanlar. Dorusu Mslmanlar arasnda da arlatanlar tanyorum, stelik saylar hi de az deil." "Hemehrin Badatl Muhasibi" dedi Murad, Hal-lac'm szlerini tamamlamak istercesine, "sahte sofularn ve din bezirganlarnn foyalarn meydana karm ve onlar mahkm etmiti." "... Hintlilerin lkesine gitti" diye szne devam etti Turul kald yerden. "Orada ileciliin ve tevaznn yapsna uygun gelen eitli biimlerini rendi. renim grmek ve ruhsal alanda derinlemek zere hi ekinmeden kendisini Sadhu ve Sanyasin'lerin ellerine teslim etti. O sralarda yeni bir araya getirilmi olan ve Hindistan'da giderek yaygnlaan Upaniad ve dier Hint metinlerini inceledi. Sonra da Hindistan'dan balayarak tanrsal misyonunu icra etmeye balad. O zaman sizin dininiz henz tanrdayd ve insanlar arasnda deildi..." "Yanlyorsun" diye itiraz etti Halla. "Bizim dinimiz Adem'den, ya da en ge brahim'den bu yana insanlar arasndadr. Ne var ki tahrif edilip bozulmutu, ta ki Muhammed -selam ve rahmet zerine olsun!- gelip onu yabanc tesirlerin etkisinden ve farkllamasndan kurtarana kadar..." "Bunu byle kabul etmene bir itirazm yok, fakat izin ver de szm bitireyim: Uzun yolculuklardan sonra misyonu onu tekrar insanlarn hayret edilecek kadar ksa srede retisini kabul ettii Babil'e geri gtrd. Hatta Zerdt rahipleri olan Mobedan'larn muhalefetine ramen sarayda nfuz kazanmay bile baard. Orada Ma-

ni'nin Zerdt'n retisini daha yeni, daha orijinal bir ekilde yeniden tesis etmek istedii kans hasl olmutu. Onun sa, Buda ve bakalarn da din kardei olarak grmesi fazla nemsenmemiti..." "Bizim Peygamberimiz Muhammed de eski ve yeni Ahit Peygamberlerini, Musa ve sa'y kabul ve teyit eder." "Bu saydklarnn arasnda Mani yok" diye karlk verdi Uygur. "Mani'nin retisi bugn onun yurdunda sayg grmek bir yana dursun, bask altnda tutuluyor. Bu nedenle burada bulunuyoruz, hem de asrlardan beri." "Biliyorum." "Biz a zlem duyuyoruz" diye devam etti Uygur aklamalarna. "Biz kendimizi 'In Mritleri' olarak adlandryoruz. Ustamz bize tanrsal varln ktan olutuunu ve bu n dnyann varlyla karardn retti." "nsanlarn gnahlar yznden mi?" "Sadece gnah deil" dedi Turul. "O halde akla!" Bunun zerine Uygur Mani'nin vaazlarnda ve yazlarnda ortaya koyduu ve balangta Arsak hanedannn byk kral ahpur tarafndan desteklenmesine ramen urunda lme gittii retisini anlatmaya balad. Mslmanlar bu retinin birok ksmna vakft, fakat ayn ekilde birok ksm da karanlkta kalmt. Uygur'un anlattklar bir yandan Hallac'n akln kartrrken, dier yandan da merakn ve bilgiye olan susaml-n kamlyordu. Turul balangta onun bilgi sahibi olduu konulardan sz etti: rnein tanr tarafndan dnyann yaratl. Fakat Uygur sonra dnyann k-karakterinden, yani onun saf-manev yapsn anlatmaya balad; ta ki maddelerin ve glgelerin gnahkr krall 127

126

zerinde hkm sren kt ruhlarn tanrya ve tm kinata sava amaya karar vermelerine kadar. Bylece karanlk ve aydnlk arasndaki ebed sava balamt. Bu kavga, diyordu Uygur, kt ruhlar krallna dnden bu yana karanln iinde yzen dnyann anlamn belirliyordu. Dnya tm zamanlar iin gerekte hayal ve glgelerden baka bir ey olmayan tahrik edici maddelerle dolmutu, fakat insanlarn kamaan gzleri onlar gerek olarak alglyordu. Dnya bir daha kurtulmas mmkn olmayacak ekilde kt ruhlarn eline gemiti. Tanr ise sadece bir k ve bu dnyayla bir ilgisi bulunmuyordu. Bu noktada Halla onun szn kesti: "Bu kadar radikal bir ekilde ifade etmesem bile, sylediklerinin bir ksmn onaylayabilirim. Fakat dnyann ktl ve tanrnn yaps hakknda sylediklerin bana gre deil. Hatta bunlarn tm Mslmanlara gre olmadn syleyebilirim. Biz bu konuda bambaka dncelere sahibiz. Tanr dnyay bir emriyle taratmtr ve onu gnden gne aydnlatmaktadr. Dnya tanr tarafndan yaratld iin kt olmas sz konusu dahi deildir. Tanr ycedir! O tm erdemlerin kaynadr ve her eyin en iyisini bilir! Geri biz de sizin gibi dnyev hibir eyle ilgisi olmayan akn bir tanrya inanyoruz; fakat Kuran bize Allah'n insana ahdamarmdan daha yakn olduunu sylyor. Dnyadaki karanlk, ya da baka bir deyile ktlk, yaratl gereinde deil, insann iinde bulunmaktadr." Fakat Uygur kararl bir ekilde itiraz etti: "Dnya insann yaratan dnya nesneleridir. Yiye-cekiecek, mal-mlk, deerli olduklar sylenen nesneleri elde etme abas, fakat zellikle de trnn devam iin iimize tohum atarak maddev dnyann asla yok olma-

masn salayan phallus-hayvan. Bunlarn yardmyla dnya sahte lts ile insann gzn kr eder, ruhunu rtr ve onu tanrsal kaynandan uzaklatrr." "Benim dnceme gre bu saydklarnn sadece yanl kullanmn mahkm etmek gerekir" dedi Halla. "zellikle sfiler olmak zere biz Mslmanlar da ruhsal mkemmeliyete ve idraka ulamaya abalarz. Fakat bunu yaparken dnyay hor grmemek iin azami aba sarf ederiz. Geri aramzda dnyann rmekte olan bir le paras olduunu dnen derviler de var ve ben de geici olarak onlardan biriydim. Fakat hibir Mslman bu dnceye deer vermemelidir, nk dnyann tanrsal iaretlerle dolu olduunu ifade eden Kuran'a ters dmektedir. Kutsal kitapta dnyann tanr tarafndan yaratldn okur, fakat ona te dnyann, gelip geiciliin gzleriyle bakarz. Bu bak bize dnyann bir mahlk olduunu gsterir; onun deersizliini veya kt yapsn deil." "O halde ktln kayna nerededir? Bunun dnya olmadn sylyorsun. Yoksa insanolu ktl cennetten karken beraberinde mi getirdi?" "Hayr. Ktln dnyev kkleri olduu dorudur. Fakat insanlar bu kkleri farkl biimlerde kullanabilirler. Bu tpk ila olarak kullandmz maddelere benzer: Kararndan biraz fazla olarak kullanldklar takdirde bile lmcl olabilirler. Burada belirleyici olan sadece ldr." "Demek ki ktln gerek olduuna inanyorsunuz?" "zellikle eytan ad da verilen blis'in bizi batan karmaya altn dnyoruz. Batan karma, insann mutlaka mcadele etmesi gereken, gerek ve tehlikeli

128

129

bir gtr. blis sadece insan tanrdan uzaklatran ve tanry unutturan yalanc bir mutluluk, sahte bir cennet yaratabildii mddete varln koruyabilir. Dinin hedefi de bunu engellemektir. nsann kalbi zayf ve ruhu d tesirlere fazlasyla ak olduu iin, dinin btn kural ve talimatlar buna yneliktir. Fakat insann yaratlnn kt olduunu veya nihai olarak ktle tutsak dtn biz Mslmanlar kabul edemeyiz. Kldan yaplma giysiler giyen biz sfiler ise yaratln grnen ksmn amaya ve dnyev ekiciliklerden uzak durmaya alrz. Bunu yaparken amacmz insan ruhunu iinde bulunduu vcut hapishanesinden kurtarmak ve tanrya dier eylerden daha fazla yaklatrmaktr." Murad, Halla'in aklamalarn byk bir evkle ban sallayarak destekliyordu. Fakat Turul'un azndan anszn Halla'm ve* arkadann yldrmla arplma dnmesine neden olan szler dklmeye balad: "nsann sebep olduu ktlkler olduu dorudur. Fakat ktlklerin birou onun etkisi olmadan meydana gelir: Hastalk, ac, can dostlarn kayb, etraf kasp kavuran ve insanlar ldren frtnalar, sel basknlar ve salgnlar. Yaratlm olan tm varlklarn sonu lmdr! Adil veya zalim, iyi veya kt, tmnn! Syle bana; tm bunlar iyi bir tanrnn baarl bir yaratma faaliyeti sonucu ortaya kan gzellikler midir? Yoksa bunlar insanla alay etmek, onu aptala evirmek ama genellikle de eziyet etmek iin bir eytann icraat mdr?" "Kuran bize alnmza yazl olan kaderi kabul etmemiz gerektiini syler" diye karlk verdi Murad. Halla da unlar ekledi: "Tanrnn bu saydklarnla neyi amaladn bilemeyiz. Zaten bunlar genellikle sadece bizim amzdan bakldnda zararl grnrler. Tanrya ne
130

yapmas gerektiini sylemeye cret edemeyiz. Evet, hepimiz leceiz: Fakat biz tanrdan geldik ve yine ona geri dneceiz." "Bana kaamak cevap verme" dedi Uygur biraz sinirlenerek, nk bu sylenenleri daha nce de duymutu. "Kaamak cevap vermiyorum." "Hayr, bunu yapyorsun" diye srar etti Turul. "Tm iyiliklerin kaynann tanr olduunu syledin. O halde nasl olur da kendi yarattklarna byle zalim ikenceler uygulayabilir? Dnyay tm felaket ve ykmlaryla birlikte tanrdan ayrmak, onu bu ilerden uzak tutmak daha akllca deil midir? Mani inancndan olan bizlere gre tanr hibir ekilde kirletilemeyecek ve lekeleneme-yecek bir saflktan ibarettir." "Demek ki siz her yerde sylendii gibi iki ayr tanrya inanyorsunuz" dedi Halla. "Salt ruh olan ve dnyayla hibir ilgisi bulunmayan bir tanr ile ilkinin kart olarak tm eksiklikleri ve ktlkleriyle dnyay yaratan bir dier tanr." "Bu ok uzun sre nce lm olan Zerdt'n retiidir." "Zerdt'n Ahriman adn verdii kt tanrya m inanyorsunuz yoksa?" "Hayr. Aslnda bildiimiz eylerin bile pek azna gerekten inanyoruz. Hl dnme aamasndayz. Peygamber Mani bir ranl olarak Zerdt retisini ok iyi tanyordu, nk onlarla birlikte bymt. Fakat oktanrlkla itham edilmemizin haksz olduu kadar kt niyetli olduunu dnyorum. Bu itham bizi dnsel olarak dnyay Demiurgos ad verilen eytan ve yalan ruhunun yaratt fikrindeki gnostiklere yaklatrmak iin ne srlmtr. Bu dnyadaki kt ruhlar krall tasavvurumuzla bir ilgisi yoktur."
131

"slam kt ruhlara inanmaz. blis kt bir ruh deildir. Onun hakknda sahip olduum dncelerin dier Mslmanlarn pek houna gitmeyeceinden eminim. blis Mslmanlar iin batan kartan bir ayartc konumundadr. Bu anlamda onu tanrnn kart olarak alglayabilirsin. te yandan blis dm bir melektir; nk Allah'n emrine ramen Adem'in nnde secde etmeye yanamamtr. Bahane olarak da sadece tanrya secde etmek istediini sylemitir; onun yaratt insana deil. Bu durumun iki anlam vardr: Ayartc dnyada faaliyet gsterir, fakat tanrnn yanna konulacak bir varlk deildir." "Demek ki bu konuda ayn grteyiz" dedi Uygur. "Fakat kty herhangi bir ekilde bu dnyada faaliyet gsteren gerek bir g olarak kabul etmemize ramen, tanrnn dnyaya veya dnyann tanrya olan ilikisi konusunda ayn grte deiliz." Onlar bu ekilde konuup tartrken darda gece olmutu. Etraf en parlak dolunayla bile aydnlanamaya-cak ekilde zifir bir karanla brnmt. Adamlarn de yorgun dmt; zellikle Halla uzun yolculuunun yorgunluunu zerinde iyiden iyiye hissetmeye balamt. Bylece Turul'dan izin isteyerek Murad'm evine geri dndler, hafif bir akam yemei yediler ve istirahata ekildiler. Halla o gece pek az uyuyabildi. Uygur'un ktlk ve dnya zerine syledikleri aklndan bir trl kmyor ve onu rahatsz ediyordu. slam ilecileri de tanrya yaknlaabilmek iin dnyev arzulardan uzaklamak gerektiini retiyordu, fakat bu adamn grleri arya kayordu. Sufler iin dnya asla temelden kt ve rm bir ey deildi. Hatta Hint Arhat'larmm arasnda bile dnyay rmekte olan bir le parasna benzeten Ma-

niheistlerin dnceleri kadar tavizsiz bir ruhulua rastlamamt. .Hindular tanrlarnn birounda yaratc ve ykc eylemi bir arada gryorlard; fakat bir Mslma-nn bunu kabul etmesi imknszd. Bu ok tanrclkt ve gnahlarn en byklerindendi. "Allah bir tektir. Allah her eyden mstani ve her ey ona muhtatr. O dourmam ve domamtr. Hi bir ey ona denk deildir" diye yazyordu kutsal Ku-ran'n son surelerinden birinde. Fakat kimsenin sorumlu olmad bir talihsizliin aklamas neydi? Tanrsal adalet ve iyilikle nasl badatrlabilirdi? Rasyonalist Muta-ziller bile bu meseleyi bugne kadar akla kavutura-mamlard. Uygur, dnyay tanryla ilgisi olmayan bir cehenneme dntrmekle, bu meseleyi kendisine gre zmt. Fakat Halla bu "zm" enine boyuna dndkten sonra, tm radikalliine ramen onu iddetle reddetme noktasna gelmiti. Bu dnce de hibir eyi aklamak istemeyen antropomorfistlerin saf mesellerine benziyordu. Uygur Turul'la yapt tartma benzerlerinin sonuncusu olmad. Halla Trkistan'daki Maniheist ve Mslmanlar arasnda aylar boyu kald. Farkl diller konuan ve farkl geleneklere sahip olan bu renkli insanlar, onun bilgi daarcna byk katklarda bulunmulard. Halla yllardan bu yana dnyay geziyordu. Kendisini neredeyse Byk skender gibi hissetmeye balamt. Aslnda bu kadar gezmi olmas alacak bir durumdu. Dier sfi statlarnn birounun dar bir etki alanyla yetinmelerine ramen, Halla halife postas Barid'in kulland yollar zerinde slam dnyasnn neredeyse yarsn kar kar gezmiti. Fakat merak henz tatmin bulmu deildi.

132

133

Onu bu uzun yolculua iten sebep ise gerekte renme merak veya dinler zerinde tartma yapmak yerine, hak dini yayma konusundaki bitip tkenmez azmiydi. Koullarn uygun olduu her frsatta Badat gelenekleri uyarnca vaaz etmeye balyordu. Tanrnn ve dnyann birliinden ruhsal mkemmeliyete ulama arzusuna, ilahi emirler ve anlamlarndan sfilerin izledii yola kadar yaamna yn veren geree ulama abas hakknda aklna gelen her eyi anlatyordu. Sonunda da kendisini hayranlkla dinleyen insanlara mistik ilah ak konusundaki dncelerini aklyor, kendisini sevgilisine ulama urunda bu atete neredeyse cayr cayr yanacak bir tanr dostuna benzetiyordu... O srada hl Frat ve Dicle kysnda bulunan, fakat yava yava idam sehpasnn bulunduu meydana doru yrmeye balayan Klapproth ve arkadalar, Hamid'in kendilerine tm bu yolculuk esnasnda Hallac'm Allah'n koruyuculuu altnda bulunduu konusunda anlattklarn dinliyorlard. Ktay lkesine kadar uzanan blgelerin tekin yerler olduunu sylemek mmkn deildi. Tm yollarda haydutlar kol geziyordu ve Trkistan'a da bulac bir hastalk gibi yaylmlard. Fakat tanrya byk bir gven duyan Halla tm yolculuu boyunca bir an bile bana kt bir ey gelmesinden korkmamt.

HALLACIN SARI LOKMAN'LA KARILAMASI VE ONA KARI IKMASI

"Evet, ben bir zalimim, tanrm Ve benim zulmm hepsinden ktdr." Mikhail Nuaima, Nacwa al-Gurub

Gnn birinde -Halla Turfan'da kk bir yerleim yerinin bahelerinde gezinirken yolunu kaybetmiti- tozlu allarn arasndan kan birka adam, yalnzlk gezgininin etrafn sararak dier tm yolcularn korkudan dlerinin patlamasna neden olacak silahlaryla onu tehdit etmeye baladlar. Fakat karlarnda duran adamn Halla olduunu bilmiyorlard. "Yoksa siz Sar Lokman'm adamlar msnz?" diye sordu Halla adamlara. Sar Lokman yllardan beri bu blgeyi haraca balayan azl bir hayduttu. Teninin ak rengi sebebiyle bu blge insanlarndan bariz bir ekilde ayrld iin Sar lakabyla tannyordu. "Tam zerine bastn" dedi allk haydutlarnn ba olduu anlalan, paavralar iindeki gen bir adam. "Onun adamlaryz ve senin paran istiyoruz." "Hi param yok." "Bunu herkes sylyor. k hadi." "Hibir eyim yok, nk ben tanr dostlarndan biriyim. Sahip olduum tek ey ruhum ve vcudumdur. Fakat dorusunu sylemek gerekirse bunlar bile bana deil, her eyin yaratcsna aittir. Beni ldr! Bylece byk se135

134

vaba girersin, nk sayende emaneti sahibine iade edebilirim." Hallac'la konuan gen haydut ve arkadalar daha nce buna benzer bir eye asla ahit olmamlard. Olduka iriyar ve kaba saba bir adam olan haydutba normalde bu kadar lakrdya asla msamaha gstermezdi. Fakat Arapa konutuu iin yabanc olduu anlalan bu garip adamn insanda sayg uyandran garip bir havas vard. San Lokman'a gsterilenle hibir alakas olmayan bir sayg. "Sen kutsal bir adam msn?" diye sordu tm meslektalar gibi btl inanlara sahip olan haydut. "Sadece tanr kutsaldr" diye karlk verdi Halla. "Bazen onu Kutsal Ruh olarak adlandrrz. Bunu bilmen gerekir. Sen Mslman msn?" Haydut ban evet anlamnda sallad. "Neden Lokman'la birliktesin?" "O da bir Mslman." "Bu onun yaptklarn hakl karmaz." Bunun zerine haydut sabrszlkla buradan bir an nce gitmek isteyen adamlarna aldr etmeden hayatn anlatmaya balad. Bir hamaln olu olarak o da bir hamal olmutu. Henz onalt yanda bile deilken pazarda meydana gelen bir kaza sonucu bacaklarndan biri sakat kalm ve yk tayamaz hale gelmiti. Babasnn lmnden sonra da aresiz bir ekilde ortada kalnca, Lok-man'n adamlarna katlmaya karar vermiti. Ksacas adam kendisinde zalim kaderin ana dm bir zavall portresi iziyordu. Halla onu ilgiyle dinlemesine ramen, bu adamn yaam yksn ilk kez anlatmad duygusundan bir trl kurtulamyordu. Haydut boa ene yoruyordu. Halla acmak nedir bilen, iyi yrekli ve balayc bir adamd. Fakat Sar Lokman'in etesindeki

her adamn buna benzer bir hikye anlatabileceinden de emindi. nsanlar yaptklar ilerin sorumluluunu tamaktan kurtaran bir hikye. Adamn szlerini bitirmesini bekledi, sonra da haydutlara dnerek konumaya balad: "Anlattklarn dinledim ve her kelimesini hafzama iledim. Sanki insan rzgra kaplan bir yaprak veya dalana kadar gkyznde dolap duran bir bulutmu gibi bana gelenlerden dolay kaderini sorumlu tutuyorsun. Fakat ben ayn kanaatte deilim. Allah sana gl bir vcut ve zeki bir kafa vermedi mi? Lokman'a rastladn zaman bu meziyetlerini nerede brakmtn? Akln banda deil miydi? Yoksa bir ruh hastalna m tutulmutun? Veya derin bir uykuda miydin? Byle bir durum seni kurtarabilirdi. Aksi halde ise..." "Kuran bize hepimizin kaderinin Allah'n elinde olduunu retmiyor mu? O dilediini doru yola sevk eder, dilediini de yoldan karmaz m?" Halla bu bahaneyi de imdiye dek yeteri kadar dinlemiti. Hatta kendilerini son derece dindar kimseler olarak tantan insanlarn azlarndan bile iitmiti. Bu suretle tembelliklerini ve dnya ileriyle megul olmamalarn hakl karmak istiyorlard. Birounun amac ise byk ya da kk gnahlarn bu suretle kamufle etmekti. "Sylediklerin edep snrlarn amak zere" dedi Halla fkeyle. "Bu ekilde dnmeye nasl cret edersin? Kutsal Kuran bize emanet edilen yaam kendi ellerimize almamz ve tanrsal yasalara gre idame ettirmemizi emrediyor. Kitapta yle yazl deil midir: Allah hibir halkn kaderini deitirmez, meer ki kendi deitirmedike." Haydudun ona nasl bir cevap verdiini bilmiyoruz. Hallac'm szlerinden etkilenip yaam tarzn deitirip 137

136

deitirmedii konusunda da bilgimiz yok. Hatta Hal-lac'm Sar Lokman'n ta kendisiyle konumu olduuna dair phelerimiz bile var. Her halkrda Hallac'm hay-dutun yaamnda olumlu bir dnm gerekletirme ihtimalini ok zayf olarak gryoruz; nk insann kalbi karanlktr ve onlar iyilie amak ok gtr... Kesin olan bir ey vard ki, o da haydutun Hallac'm sann bir teline bile zarar vermeden serbest brakm olmasyd. Bunun dnda Sar Lokman'n etesinin izine o yrede bir daha asla rastlanmamt. Halla Trkistan'da aylar boyunca kald. Artk kendisini Badat'taki kardelerine, bl'ye ve dierlerine daha az yakn hissediyordu. Aralarnda mektuplama dzeyinde gevek bir ba vard. Fakat Halla sadece vaaz verip oradan oraya dolanmakla yerinmiyordu. Hayatnn byk bir ksmnda olduu ve anlalan lene kadar olaca gibi, burada da yeniden bir renen, bir talebe olmutu. Turul'un arkadalar ona Uygur yazsn, o da slam' kabul etmi olanlara Arap harflerini retiyordu. Halla, bilgelik yolunda adm atmayan bir mmine zerrece deer vermiyordu. O da hl genliinden beri kendisini renmeye zorlayan bilgiye susamlnn etkisi altndayd. Bu blgede kk salm olan Buda retisinden de ok etkilenmiti. Daha Hindistan'dayken bile vcutlarndaki tm kllar tra eden bu rahiplere kar derin bir hayranlk beslemeye balamt. Onlar pek ok adan kendisine benzetiyordu. Bu arada gerekliinden ve gzelliinden bir an olsun phe duymad slam'n, tanrya yakaran ve ruhlarn arndrmaya alan dier insanlarn inanlarndan ok farkl olup olmadn kendi kendine sormaya balamt. Hindistan'da rastlad bu dinsel eitlilik ile imdi de Trklerin kar kar gezdii l138

kelerinde karlayordu. Bu eitliliin kaynan ise sadece takdiri ilahide deil, insan ruhunun zenginliinde ve derinliinde de gryordu. Uygur Turul ile olan ilikisi gnden gne, tartmadan tartmaya dzeliyordu. Halla, Mani'nin yazlarn bile okumaya balamt. Bu yazlar Mezopotamya'daki yurtlarndan srlmeleri esnasnda onun en sadk mritleri yanlarnda getirmilerdi. Elbette ki Trkistan metinlerinin byk ksm bizzat Mani tarafndan deil, bilakis onun mritleri tarafndan kaleme alnmt. Kendisine yabanc bu yaznn kvrmlar zerinde gezinmek ve slam'n mahkm ettii Babil peygamberinin dncelerini renmek Halla' byuluyordu. renmek ve aklamak istedii eyler o kadar ok ve geniti ki, bazen ruhunun sonsuz byklkte olduunu hisseder gibi oluyordu. Fakat bunun bir yanlg olduunun farkndayd. Sonsuz olan sadece bir ruh vard ve o da kinat yaratmt. Halla Trkistan halklaryla buruk bir yrekle vedalat. Onlarn arasnda slam retisinin yerlemesi iin ok aba gstermi, fakat bu arada kendisi de ok ey renmiti. Ktay'dan getirdikleri mallar nce Badat, sonra da Basra'ya gtren, ya da daha uzaklara, Bat'nn azgelimi lkelerinin pazarlarnda sata sunan gvenli kervanlarn birine katlarak geri dnmeye karar vermiti. Hristiyanlarn oturduu bu lkelerin deerli kuma, silah ya da mekanik iler iin gerekli aralara olan ihtiyalar ylesine bykt ki, Mslmanlar bu talepleri karlayabilmekte glk ekiyorlard. Badat, Basra ve Musul tacirleri buhurumdan fazlasyla honuttular ve Halla sadece kendisini tatmin etmek iin onlara fakirlik vaaz etmeye hi niyetli deildi. Dou seyahatine kmasnn zerinden iki yl getik139

ten sonra Halla yurduna geri dnd. ok yer gezmi, Semerkand'a, ok kapl Merv'e, Horasan'daki Niabur'a hayran kalmt. Fakat bu sre zarfnda kendi yurdunda da baz deiiklikler olmutu, hem de pek ho olmayan, karanlk deiiklikler...

HALLA KATI'A ARISI'NDA KARA BR KPE TANITIYOR

"Benliim, o kara zalim." Mevlana Celaleddin Rum

Halla, ehrinin pazarlarnda gezinmekten holanyordu. Baharat pazarndaki yzlerce eit baharatn yayd kokular ve kuma pazarndaki top top kumalarn rengrenk grnts onu bylyordu. Bakrclarn sokaklarnda ise bakr ustalarnn ilerini ne byk bir maharetle yaptklarn izliyor, demircilerin eki darbeleri ise ruhuna iliyordu. Bu ritmik darbelerin etkisiyle neredeyse vec-de giriyor ve bara ara mallarn satmaya alan hemehrilerinin dkknlarnn arasnda raksetmeye balamasna ramak kalyordu. Kati'a ars bal bana bir dnyayd, aclar ve sevinlerle dolu bir kinat. Halla, arda bulunan binlerce tacir arasnda, yapt muzip akalarla tannmt. Onlarn rengrenk tezghlarnn nnden getii zaman, u ekilde bard iiti-lebiliyordu: "Savulun, Allah'n budalas geliyor!" Ya da onlar u eklide kkrtt oluyordu: "ldrn beni! lah sevgiliye kavumak istiyorum." Bazlar onun ldrm olduunu dnyor ve bu kutsal adama alayla glyorlard. Byle bir talepte bulunmak ancak bir akl hastasna mahsus deil miydi? Bundan yz yl nce zamann halifesi byle insanlar iin akl hastaneleri ina ettirmemi miydi? Gerekten de Kahi141

re'den Niabur'a kadar uzanan tm lkede bulunan hastanelerde Arap, ranl ve Yunan hekimler, o gnn geerli yntemleriyle ruh hastalarn tedavi etmeye alyor, ya da durumlarn en azndan insanlarn arasnda yaayabilecek seviyeye getirmeye gayret ediyorlard. Tedavi yntemlerinin arasnda mzik ve raksn yan sra, Badatl mehur airlerin iirlerinin okunmas ve ifal bitkilerin uygulanmas da bulunuyordu. nsanlarn kendisini bir "mecnun" olarak grmeleri Hallac' zerre kadar olsun rahatsz etmiyordu. Bir bedevi delikanls olan Kais, Leyla'ya olan sonsuz, fakat imknsz ak yznden ldrp Mecnun olmam myd? Halla onunla kyaslanmay onur telakki ediyordu. Ak lgn delikanl ile asla kavuamad sevgilisi zerine anlatlan hikye, tanryla insan arasndaki yakn ilikinin simgesel ifadesi olarak kabul edilebilirdi. stenildii zaman rahatlkla dinsellie, maneviyata, insann i dnyasnn enginliine ve ruh okyanusuna ynlendirilebilen zlem ve doyum, akn dnyev elementleriydi. Hallac'm dnce ve abalar ise korku ve kr inantan syrlm, ilah bir ak anlayna ynelmiti. Gnlerden birgn Halla Cuma namazndan sonra bir kez daha Kati'a ars'nn sokaklarnda dolamaya kmt. Pek az sayda tacirin tezgh akt, onlar da akam olmadan mallarn elden kartmaya gayret ediyorlard. arnn ortasnda bulunan birka ak hava mutfandan et ve sebze kokular ykseliyordu. Tezghlarn ve dkknlarnn birounun kapal olmasna ramen Badat halknn Kati'a ars 'na akn etmesinin bir sebebi de bu olsa gerekti. Camilerin birounda olduu gibi Cuma gnleri orada da fakirlere cretsiz yemek datlyordu. Mutfaklardan insanlara nce scak bir orba, ardndan da et ve sebze yemekleri veriliyordu. 142

Halla mutfaklardan birine yanat zaman, a ona az m, yoksa ok mu orba istediini sordu. "Bana istediin kadar orba verebilirsin" diye karlk verdi Halla. "orba bana ait. Et ise u yanmdakine ait." Halla bu arada bir zincirle boynundan balad kara kpei iaret ediyordu. "Senin bir kpein var ve u leziz et parasn ona vermek istiyorsun, yle mi?" dedi adam byk bir aknlkla. "Neden eti kendin yemiyorsun? Kpeklerin temiz olmadn bilmiyor musun, ey mecnun?" "Tam da bu yzden yapyorum bunu zaten." "Ne demek istediini anlamyorum" dedi her iyi Mslman gibi bir kpek grr grmez tir tir titremeye balayan a. "Yanmdaki kpein ismi Nefs'tir ve benim temiz olmayan yanm temsil eder. Eti ona ver!" "Seni hl anlayabilmi deilim." Bu ksa konuma esnasnda Hallac'm arkasnda ya da drt kii toplanmt. Onlar bakalar da izledi. Gz ap kapayana kadar mecnunla ann etrafnda kara kpein hikyesini renmek isteyen byk bir kalabalk toplanmt. O da en az Allah'n her gn arda karkla sebep olan bu adam kadar ilgi ekiciydi. "Bu adam ne istiyor?" diye sordu kalabaln arasndan biri. "Bu kpek de neyin nesi?" diye sordu bir bakas. "Halla! Seni gidi lgn! Bize niyetinin ne olduunu akla!" diye bard bakalar. Bylece Halla onlarn isteini yerine getirerek anlatmaya balad: "Bildiiniz gibi ben bir mecnunum. Bunun yan sra tanrya ulamann yollarn arayanlardan biriyim. Bu ise

143

ancak kiinin manev olarak bu dnyadan ayrlmasyla mmkn olur. Peygamberimiz -selam ve rahmet zerine olsun!- bu dnyada, bu dnya iin, bu dnyayla birlikte yayordu, fakat manev olarak bu dnyadan ayrlmt. Gerek Mslmanlar ve mminler olarak biz de onun izinden gitmeliyiz. Beni dinleyin, ey insanlar! Yemee ve imeye devam edin, Peygamberimizin -selam ve rahmet zerine olsun!- de yapt gibi kadnlarnzla birlikte olun. Fakat arlktan kann. Ben de her zaman arlktan kandm ve idrak yolunda yrmeye altm. Benim kara kpeim Nefs, bana nefsimin her frsat bulduunda beni etkisi altna almaya altn hatrlatr. Bunu engellemekte dua ve namazdan ziyade, biz sfilerin yapt gibi irademizi kullanarak arlktan kanma daha etkili olabilir. Normalde nefsim beni itaati altna almaya alr, oysa imdi ben onu itaatim altna aldm. Kim tanry sever ve ona kavumak isterse, bir bebein annesinin memesine sarld gibi bu dnya nimetlerine sarlamaz. Onlardan vazgemek zorundadr. Dnya nimetlerine kar daima mesafeli davranmal ve kendisini manev olarak bu dnyadan ayracak bir iliki biimi gelitirmelidir. Dnya nimetlerinden vazgemek elbette ki onlar aalamak anlamna gelmez, sadece onlar ait olduklar yere koymak demektir. Bu dnce benim mistik din inanmn temelini ve merkezini tekil eder. Mekke'ye yaptm ilk hac ziyaretinde kat bir oru tutmu ve ileci olmutum. imdi tm bunlar da arlk olarak deerlendiriyorum. nsann nefsiyle yapt mcadele bile belli snrlara sahiptir. Yanmda dolatrdm kara kpek ite bana bunu hatrlatmaktadr. O, tabiri caizse, benim kt tarafm-dr. Benim kt benliim." Halla szlerini bitirdikten sonra bir sre kalabalk-

tan t kmad. nsanlar onu dinlemilerdi, nefs ve ruh arasndaki mcadele de sfiler ve din alimleri arasndaki bitmez tkenmez tartmalar nedeniyle Badat sakinlerine yabanc deildi; fakat kara. bir kpek eliinde arda dolamak gerekten de son derece tuhaf bir durumdu. Byle bir eye daha nce hi ahit olmamlard. Halla denilen bu adam belki de gerekten kan tekiydi! "Ne demek istediini anladk" dedi a aslnda anlamadn ifade eden bir sesle. Bir kseye biraz orba koyarak Hallac'a uzatt, sonra da kpein n ayaklarnn arasna bir et paras koydu. Kara kpek, alkn olmad bu ziyafeti, sanki gnlerden beri am gibi bir lokmada yuttu. "Eti nasl silip sprdn grdnz m? taat altna almay baaramadmz takdirde nefsimiz de bu ekilde davranacaktr" dedi Halla ve gruptan uzaklat. Halla o gn Kati'a ars'nda saatler boyu vakit geirdi. Grne gre karmak sokaklarda amaszca oradan oraya geziniyordu. Bazen olduu yerde duruyor, kara kpek yannda olduu halde sokaktan geenleri veya tezgh sahiplerini lafa tutuyordu. Halla her zaman nemli din meseleler hakknda konumuyordu; tam aksine, burada sohbetler ocuklarn geliimi veya devletin her geen gn daha fazla vergi almas gibi gnlk meselelerden ibaretti. Halla sradan insanlarn bu sorunlarna byk ilgi gsteriyordu. nk o kozasnn iindeki bir trtl gibi dinsel alanda kendisini gelitirmeye devam ederken kesinlikle dnyev yaamn gerisinde kalmyor, Abbas mparatorluu asndan uzun zamandr hi de iyi gelimeyen politik srele de yakndan ilgileniyordu. Fakirler ile zenginler arasndaki giderek derinleen uurum sosyal gerilimi artryor, hatta mevcut durumda bir deiiklik yaratmayan kanl ayaklanmalara bile sebebiyet
145

144

veriyordu. Bir zamanlar Medine ehrinden merkez olarak ynetilen imparatorluun snr boylarndaki k hzlanmt; halifenin son on yllar boyunca uzak blgelere atad yksek rtbeli memurlar ve valiler bamszlklarn ilan etmek zere birbirleriyle yarr olmulard. Siyas huzursuzluk bir yandan da byk ehirlerde saylar hzla artan ve merkez ynetim iin giderek daha byk bir tehlike arz etmeye balayan tarikatlarda da yansmasn buluyordu. Siyasi cephelerin yelpazesi, hkmdar snfn ve dolaysyla devletin dini olan Snni mezhebinden, yeralt faaliyeti gstererek Abbas slalesinin can dman kesilen Ali taraftarlarna kadar uzanyordu. Hatta bunlar arlkta o kadar ileri gidiyorlard ki, Cafer'in olu Yedinci mam smail'in peinden gitmeyen dier ii kardelerine bile dmandlar. slam'n cad kazan gibi kaynayan kalbi Badat'ta ise tm bu akmlar bir araya toplanmt. Halife onlar kendisine balamak ve devlet kapsnda grevlendirmek zorundayd. Bylece devletin en yksek kademeleri ve memurluklar bir sre sonra halkn iindeki karmaann bir aynas durumuna gelmiti. Sadece devrimciler bu yapnn dnda tutuluyordu. Saray, devletin zerinde glkle durduu hassas ve krlgan teraziyi, baarl siyasi manevralarla dengede tutmak zorundayd. Bu taraflarn nefret ve kinle arpt sava alan, din ve tanrbilimdi. "Ynetim adil olmak zorundadr" diyordu Halla Ka-ti'a ars'nda tartt tacirlere. Yksek mevkii sahibi memurlarn ve vezirlerin ark bu arada byk bir sratle dnmeye balamt, nk aldklar tedbirler fakir halkn aadan yapt basky krmaya yeterli gelmiyordu. "Dini hukuk okullar arasndaki huzursuzluk, ancak fakirlik ve sefalet iinde bulunanlarn da dikkate alnmas 146

ve dinlenmesi durumunda sona erebilir. Fakat tm dnyadan gelen mallar byk krlar karlnda satan siz tacirler, bunu anlamakta glk ekebilirsiniz." Halla bu dnceyi zellikle gerekten soylu bir karaktere sahip olan Nasr el-Kaur adl mabeynciyle tantktan sonra savunmaya balamt. Bu adam sk sk Hal-lac'n vaazlarn dinlemeye geliyor ve bu sfi stadnn fikirlerinin birounu benimsediini aka ifade etmekten ekinmiyordu. Nasr, mabeyncilik grevinin yan sra, gzel sanatlar ile din veya felsef meselelere de ilgi duy#r* zeki biriydi. Mesela rasyonalist Mutaziller ile tutucu grlerin temsilcileri arasndaki son zamanlarda tekrar alevlenen tartma konularna vakft. Mevkiine yarar ekilde giyinmesine ramen, aa tabakadan halk asla unutmuyordu. Fakirlere sk sk kendi zel kasasndan para yardmnda bulunuyor, ya da Halife el-Muktedir'in annesi Valide Sultan ahgab'dan saray kasasndan onun adna sadaka datma izni koparyordu. Halla, mabeynciyle arkada olmakla, sz hem sarayda, hem de sradan halk nezdinde muteber bir dost kazanmt. Nasr el-Kaur ise tanr a bu sfi stadnn kiiliinde akln altracak, acmasn artracak ve manev duygularn glendirecek bir yolda bulmutu. Fakat ksa sre sonra dier makam sahipleri ile Bamabeynci Nasr arasnda ihtilaflar ba gstermeye balad. Makam sahipleri, adalet datmak yerine, temsil ettikleri gruplarnn karlarn korumay tercih ediyor, hatta bunun sahip olduklar makamn gerei olduunu dnyorlard. Halife ise henz ok gen ve tecrbesizdi. Devleti giderek yiyip bitiren entrikalara ve arkasndan evrilen dolaplara engel olacak siyaset bilgisine ve kiisel kudrete henz sahip deildi. Halkn durumunu ve dncelerini renmek iin

147

Kati'a ars gayet uygun bir meknd. Halla ou vaktini orada geirir olmutu. Giderek daha sk vaaz veriyor ve tanrsal sevgilinin mesajn iletebilecei insanlar aryordu. Gnn birinde -adil bir ynetimin ne olduu konusundaki bir tartma sonras- tacirler Halla'in derin bir vecd hali iinde sokaklarda raksettiini grdler. Daha nce onu hi bu ekilde grmemilerdi. "Mecnun yine burada!" diye bard ilerinden birka. "Bugn kara kpeini getirmemi!" "Onu bakasna verdim" dedi Halla raksetmeyi brakarak. "Artk ona ihtiyacm kalmad. lah akn srr bana malm oldu. Ey ar sakinleri! Sevgilim benim iimde oturuyor! Sevdiim olan o, benim; ve sevilen olan ben, oyum!" Bu andan sonra Halla'in hayat iin endielenmeye balayanlarn says giderek artmaya balamt. Bu tr ifadeler, devletin ve dzenin en azgn ve azimli dman olan "Arclar"n teolojisini akla getiriyordu. "Ainalar" aka insanlar tanrlatryordu ve dier kfrlerinin says da hi az deildi. Buna karn Halla ise mistik ilah ak retme gayreti iindeydi. Bu nedenle Kati'a ars bulunmaktan en ok holand mekn olarak kalmaya devam etti. Bu arada Badat'ta bir ev satn almt ve bir zamanlar hayran olduu Cneyt Hoca gibi says giderek kabaran talebelerine ders veriyordu. Halla giderek daha fazla hret sahibi olmaya balamt. Granada, Kurtuba, Marakke gibi slam lkelerinde oturan mminler, bir kere olsun Hallac'n ilah ak zerine verdii derslere katlabilmek iin ok uzun bir seyahati gze alarak Badat'a geliyorlard. Dnyann en uzak kelerinde oturan bilge insanlarla yapt fikir alverii de onun hretinin art-

masna katkda bulunuyordu. Hallac'n Trkistan'dan ilerinde garip ekiller bulunan mektuplar ald sylentisi her tarafa yaylmt. Bu gizemli yazy sadece Halla okuyabiliyordu. Fakat bilgeliin bu biimi baz kiilerin dikkatini ekmiti. Kim bilir bu mektup ve haberlerde neler yazyordu? Ya da Hallac'n Amuderya tesindeki dostlarna neler yazdn kim bilebilirdi? Badat sakinleri bu byk nehrin te yakasndaki usuz bucaksz topraklar hakknda neredeyse hibir ey bilmiyorlard ve bu konudaki tm sylentilere aktlar. Bu nehir hak dininin pek az ya da hi bilinmedii kfir topraklarnn snryd. Geri Halla orada oturan Mslmanlarla yazyordu, fakat kt niyetli kiiler, sinek pisliine benzer bu yaznn ne maksatla kullanldn bilmek istiyorlard. Gizli bir amaca m hizmet ediyorlard acaba? Karanlk emeller? Yoksa burada bazlarnn iddia ettii gibi kara by m sz konusuydu? Btn bu dedikodularn Kati'a ars'nda kulaktan kulaa fsldanmasna ramen, balangta Hallac'n saygnlna en kk bir zararlar olmamt. Fakat sonradan sylentiler ayyuka kt. Toplumun en st kesimleri bile Hallac'n yazmalaryla ilgilenir olmutu. Hallac'n tek tk yazmalar insanlarn dilinde dzenli bir mektuplamaya dnmt. Mektuplarda ne yazdnn bilinmemesi, phelerin giderek artmasna neden oluyordu. lkenin drt bir yannda alevlenen isyan ateinin yakc alevleri insanlarn ve eyalarn zerine dmeseydi, bu meselenin bir sre konuulduktan sonra unutulmas iten bile deildi. Gneyde, iki nehrin arasnda, Basra batakl blgesinde alan kleler sk sk ayaklanyordu. Bu huzursuzluk doal olarak bakenti de etkiliyordu. Dorusunu sylemek gerekirse, Kati'a ars'ndaki in-

148

149

sanlarn konumalarn bir sre sonra tanr sarhou bir mecnunun bo lakrdlar yerine siyasi belirsizlik, sokak karmaas ve iddet belirlemeye balad.

HALLA VALDE SULTAN AGHAB'I YLETRYOR VE KENDSN . EMNYETTE HSSEDYOR

"Hibir yara bize kalbimiz kadar ac vermez Hibir ila bizi kalbimiz kadar abuk iyiletirmez." Sf Bilgelii

Yce halife el-Muktedir'in annesi Valide Sultan aghab, birka gndr yatanda ac iinde kvranyordu. En iyi niyetli kiinin bile artk gen olarak nitelendiremeyecei aghab imparatorlukta olduka nemli bir rol oynuyor, olu olan halifeye birok iinde yardmc oluyordu. Hatta kt niyetli baz kiiler aslnda imparatorlua onun hkmettiini, halifenin de daha keyifli baka ilerle itigal ettiini belirtmekten bile geri kalmyorlard. Her halkrda valide sultan artk lm deinde yattn dnmeye balamt. Balangta fazla endielenmeye gerek grmemiti. Herkesin bildii gibi imparatorlukta tababet ok gelimiti ve hastalar iyilemek ya da en azndan aclarnn hafiflemesi iin yzlerce kilometrelik mesafelerden Badat'a akn ediyorlard. aghab da saray hekimlerinin baarl bir tedaviyle kendisini ksa bir srede eski salna kavuturacaklarn dnyordu, nk balangta kendi yandaki kadnlarda sk sk grlen can skc bir keyifsizlik hissetmiti. Bir ranl olan hususi hekimi, hastann vcudundaki ve gsndeki arlar dindirmek iin gerekten de
150

151

elinden gelen gayreti gstermi ve gereken her eyi yapmt. Bu yataki kadnlara koyduu tehisi aynen valide sultana da koymu, tecrbelerinin ve alkanlklarnn ona nerdii ilalan kullanmt. Bu ilalar, Badatl herhangi bir hekimin bu durumda kullanaca ilalarn aynsyd. Fakat tedavi uzadka hastann durumu da giderek ktleiyor du. ranl hekim, valide sultana fark ettirmeden tecrbeli hekim dostlarna danm ve onlardan kendisine yeni tedavi yntemleri nermelerini rica etmiti. Durum giderek tehlikeli bir hal alyordu. Halife el-Muktedir onun tbbi bilgisinden phelenmeye balam ve hekimle tehdit dolu bir ses tonuyla konumaya balamt. "Daha itinal bir bakma ihtiyac var" demiti hekim gnn birinde annesinin durumunun gnden gne ktletiinden ikyet eden halifeye. "Valide sultann hastal sadece vcutla deil, ruhla da ilgili. Bu durumda ilalar bir yere kadar etki edebilir. Ben ona gerekli ilalar veriyorum, fakat kalbi de zerine deni yerine getirmeli." "Ne yapmas lazm?" "Huzur bulmas." "Valide sultan son zamanlarda yeterince huzurlu deil mi? Ne bir vezirin, ne bir mabeyncinin, ne de dier grevlilerin onu rahatsz etmesine izin veriyorum. Hem de hastaln balad gnden bu yana." "Bunu biliyorum ve valide sultann kalbinin huzursuz olmasndan dolay sizi sulamyorum. Ltfen beni yanl anlamayn." "O halde ne yapmalyz?" "Annenizin kendisiyle barmas gerekiyor. Tehis bu. Meslektalarmn da bu tedavi yntemine bir itiraz

yok. Annenizin ruhunun ykanmaya ihtiyac var, bunu da ancak imanla baarabilir." "Fakat annem zaten dini btn bir kadn. Ne demek istiyorsun?" "Kendine olan gveni yerine gelmeli. u anki durumunun, hastalnn allmadk bir ey olmadn ve tedaviyle iyileebileceini kabullenmeli." Halife el-Muktedir hekimin szlerini dinlemesine dinliyordu ama pratikte bunu nasl baarabileceine dair en kk bir fikir sahibi bile deildi. Hekimin syledii ey nasl gerekletirilebilirdi ki? Valide sultan neelendirmek ve moralini dzeltmek iin elinden geleni yapmam myd? Sarayda uzun sredir grlmedik elenceler bile tertiplemiti. Fakat tm abalar boa kmt. Ne rakslar ve oyunlar, ne soytarlar ve her trden hokkabazlar, ne de masal ve hikye anlatclar Valide Sultan ag-hab'n aclarn dindirmeye muvaffak olamamlard. Aradan birka ay geince, halife ksa sre sonra annesi iin cenaze namaz kldrmas gerekeceini dnmeye balamt. Saray genel bir yas havasna brnmt, hatta ehirde bile valide sultann akla en kt eyleri getiren durumu hakknda sylentiler yaylmaya balamt. Dedikodularn ve fsltlarn haddi hesab yoktu. Gnn birinde saray erkanndan bir adam, Halife elMuktedir'den huzura kabuln rica etti. aresizlik iinde kvranan halife, Hallac' tanyan bu adama istedii izni verdi. Annesinin iyilemesini salayabilecek her yolu denemeye kararlyd. Ona ne istediini sorduu zaman, sarayl adam dorudan dncesini syledi: "Hallac' tanyor musunuz, sultanm?" "Cneyd'in sokaklarda rakseden talebesinden mi sz ediyorsun?" 153

152

"Evet, ondan sz ediyorum." "Ne olmu ona?" "Onun valide sultana yardm edebileceini dnyorum. Belki hekime ihtiya duymayan bir yntem biliyordur..." "Ne demek istiyorsun?" "Demek istediim... Onun hakknda anlatlanlardan haberdar olduunuzu sanyorum." "Kaynpederinin yayd onun lleri yaama dndrebilecei trnden samalklar, deil mi? Bakalar da onun byl glere sahip olduunu, hatta Hintlilerin ip numarasn bile bildiini iddia ediyor. Kuran'da haklarnda Allah'a snlmas tavsiye edilen tabiatst glerle ittifak halindeymi. "Ben bunu kastetmek istememitim" diye karlk verdi adam. "Bu samalklara ben de sizin kadar az inanyorum, sultanm. Fakat Halla'm garip bir kudrete sahip olduuna dair ben de tanklk edebilirim." "Onu ahsen tamyor musun?" "Mabeynci Nasr el-Kauri gibi ben de bir sre onun talebesi oldum. Orada onun gibi kutsal bir adamn insanlar zerinde ne byk etkiye sahip olduunu rendim. tiraf etmeliyim ki bugn bile onun etkisi altnda bulunuyorum. Bugn bile onun beni bir hekim gibi deil, insan ruhunu ok iyi tanyan bilge bir kii gibi iyiletirdiini hissediyorum. Oysa Hallac'la tanmadan evvel ylesine iddetli aclar ekiyordum ki, tm yaama sevincim ve azmim yok olmutu. O bilinmez ve dayanlmaz aclara vcudumun ve vcut svlarnn deil, aksine kalbimin sebep olduunu bugn ok iyi biliyorum." "Valide sultana husus hekimi de bu konuda bir eyler sylemiti." 154

"Onu dinleyin, sultanm! nk ben de bir dostumun tavsiyesini dinlemi ve sfilere katlmtm. Onlarn arasnda derin bir tefekkre dalm olan Hallac'la tantm. Ona giderek daha ok yaklamaya, fikirlerini renmeye ve incelemeye baladm, sonunda da ona yreimi atm. Bir hafta boyunca onun yanndan ayrlmadm - bu bir hafta sonunda salma tekrar kavumutum. zin verirseniz, yce halifem, size Halla' buraya getirtmenizi ve valide sultan ona teslim etmenizi salk vermek isterim. Ruhun aclarn dindirmeye muktedir biri varsa, o Hallac'tan bakas olamaz." Halla saray tanmayan biri deildi. Hem valide sultan, hem de halife bu sfinin fikirleriyle ilgilenmi ve bu gizemli derviin yeteneklerini renmilerdi. Hatta zavall air-prens bni el-Mutaz'n bir gn iin hilafet tahtna oturtulduu gnlerde, siyasi konularda ona akl danmlard. Buna ramen bir leden sonras drt hadm kapsn ald zaman armaktan kendini alamad. Hadmlar yanlarnda deerli aalardan yaplma atafatl bir tahtrevan getirmilerdi ve onu Valide Sultan aghab'n sarayna gtrmek istiyorlard. Byle bir davete itiraz etmek sz konusu bile olamazd. Halla ise bu srada her zamanki gibi Kati'a ars'na gitmeye ve yeni bir vaaz vermeye hazrlanyordu. "Ho geldin, tanr dostu!" El-Muktedir bu szlerle Hallac' selamlad ve glmsedi. Yol boyunca Halla bu beklenmedik davetin sebebinin ne olabileceini dnp durmutu. Sarayn ana giri kapsna vardklar zaman, bu sebebin valide sultan olmas gerektii kanaatna varmt. Bu nedenle el-Muktedir ona meseleyi atnda ve valide sultanla sohbet etmesini rica ettiinde hibir aknlk belirtisi gstermedi. 155

"Onun senin gibi birisine ihtiyac var, tanr dostu" dedi yzndeki ifadeyi bir kitap gibi okumann mmkn olduu halife. Gen yana ramen ar bir yaam yknn altnda ezilen bir insann ifadesi vard bu yzde. Topraklarnda gnein batmad bir imparatorluu ynetmenin izleri. Korkunun ve belki de aresizliin izleri. "Valide sultann rahatszl nedir?" diye sordu Halla. "Senden bunu belirlemeni istiyoruz." "Buraya davet edilmem, tabiri caizse hekimlerin sanatnn bir ie yaramadn gsteriyor. Hakl mym?" Halife ona hakl olduunu syledi ve derhal valide sultann yanna gitmesini rica etti. aghab onu karsnda grd zaman olduka armt. Hallac'm anszn karsnda belirmesinin sebebini kendisine izah edemiyordu. Halla, ziyaretinin sebebini gizli tutacana dair, elMuktedirTe anlamt. Bylece valide sultann merakn tatmin edecek ve aknln zerinden atmasn salayacak birtakm eyler anlatmaya balad. Bir sre sonra valide sultan kendiliinden hastal zerine konumaya balad zaman, Halla da ona bu gibi durumlarda aclar hafifletmek iin Hindistan'dan getirilen bir ilaca sahip olduunu syledi. Bu ilacn u anda yannda olmadn, fakat bir sonraki ziyaretinde mutlaka getireceini belirtmeyi de ihmal etmedi. Sadece Sind lkesinde yetien ve adna "Ak Aac" denilen bir aacn kklerinden yaplan bir ilam bu. Orada birbirlerine k olan iftler bu ilac ak aclarn dindirmekte kullanrlarm. lm ya da baka bir sebepten tr sevdiklerinden ayrlmak zorunda kalanlarn tm. Fakat bu ila sadece ruhun kesin olarak iyileecei dncesine tam olarak younlamas ve bir mddet baka hibir ey tarafndan dikkatinin dalmamas durumunda etki ediyormu.

Valide Sultan aghab phesiz sfiler hakknda ok ey duymutu. Aslnda bu insanlardan, zellikle de ilgin yaam tarz ehrin drt bir tarafna yaylm olan Hal-lac'tan ziyadesiyle holanyordu. Fakat ne onlarn vecd durumlar, ne de tanr retileri hakknda bilgi sahibi deildi. Halla, valide sultan bu konulara vakf klabilmek iin bulunmaz bir frsat yakalamt. Birka hafta boyunca sarayda yaad, saray yaamnn tm atafatndan bol bol yararland ve aghab'a mistik ilah akn tm srlarn anlatt. Valide sultan ve Halla leden sonralar bir araya geliyor ve gecenin ilerleyen saatlerine kadar koyu ve samimi bir sohbetin iine dalyorlard. Bu arada Hindistan'dan gelen ila giderek daha az dozlarda kullanlmaya balanlmt, ta ki gnn birinde Halla elinde hi ila kalmadn aklayana kadar. Bundan sonraki tedavinin baars sadece szlerin ve dncelerin kudretine balyd. Halla, bu kayda deer leden sonrasn uzun haftalar boyunca unutamayacakt. Her ne kadar konumalar ve gr alverileri sayesinde valide sultann bozuk moralini olduka dzeltmeyi baarmsa da, henz isel elikilerinin hibirini zebilmi deildi. Halla bu durumun btnyle farkndayd. Fakat gnn birinde bugne dek hibir ey olmam gibi anszn valide sultann azndan kelimeler dklmeye balad. Halla, mekn dolduran dncelerin sertlii karsnda akna dnmt: "Benim sorunum mezhepler arasndaki bu kavga ve ekimeler. Senin sfi cemaati hakknda sylediklerin iyi ve gzel. Yolunuz doru, iman hakkndaki grleriniz ise sadece kabul etmeye deil, izlemeye deer. Fakat sfiler arasnda bile daima bir kavga durumu hkm sryor. Cemaatinin yesi olan dier sfilerin senin hakknda neler sylediklerini bir buseydin!"

156

157

"Bunlar biliyorum." "Peygamberin lmnden sonra gelien mezhep kavgalarnn sonu asla gelmeyecek" diye devam etti aghab. "Fakat din meseleler yznden birbirine giren sadece biz deiliz, Mesih taraftarlarnn ve Yahudilerin durumu da bizden farkl deil. Muhtemelen ayn ey putperestler iin de geerlidir. Onlar da hangi putun en dorusu olduuna bir trl karar veremiyorlardr!" "Dnyada ok insan yayor, fakat her birinin farkl bir ismi var" dedi Halla. "Bu sylediini daha nce de duymutum. Fakat bazen aklma gelen bir dnce korkudan tir tir titrememe sebep oluyor. Sana bu dnceyi kendine saklaman ricasyla anlatyorum. Sylemek istediklerimi beni yanl anlamadan kavrayacana eminim. Aslnda imdi syleyeceklerime tam olarak inanyor da deilim; bunlar daha ziyade kalbimi huzursuz klan, aklm kartran ve ruhuma ac veren dnceler ve izlenimler, zerinde srekli olarak konutuumuz konulardan tmyle bamszlar." "Syle o halde! Ne dndn anlat." "Bildiin gibi din alimlerinin retileriyle uzun sre ilgilendim. nancmzn gereklerini isteyerek yerine getiriyorum. Peygamberimizi -selam ve rahmet zerine olsun-ok seviyorum ve bu benim gibi dindar bir kadna yarar bir davran. Fakat bazen aklma aslnda Dahrit tarikatnn hakl m olduu gibi bir dnce geliyor. zerimizdeki gece gne bak! Gze bo gelmiyor mu? Yldzlar dier gezegenlere benzeyen parlak krelerden baka nedir ki? Filozoflar bana mneccimlerin btl inanlarndan saknmay rettiler. Vens'n u veya bu ekilde durmas, birounun inandnn aksine, hibir anlama gelmiyor. Kuran da bize uzayda Allah'n iaretlerini aramay re-

tiyor. Ben onlar gryor, onlara hayranlk duyuyorum; fakat onlarn gerekten de Allah'n iaretleri olduunu bana kim garanti edebilir? 'Sonsuz boluk' ad verilen bir uurumda yaamadmz bana kim garanti edebilir? Ya da sonu asla gelmeyecek bir gecenin iinde olduumuzu? Dahritler sadece insann grebildii, dokunabildii ve tadabildii eyleri gerek olarak kabul ediyorlar. inde yaadmz dnya bundan ibaret ve insan ruh saln muhafaza etmek istiyorsa btl inanlardan ve bo hayallerden saknmal. Dahritler ite bunu retiyorlar. Sadece ruh sal bozuk olan insanlar yaamlar ve lmleri zerine speklasyonlar retir. Buna ne dersin?" "Hem hi, hem de ok ey." "Bu ne anlama geliyor?" "Dahritlerin haksz olduunu dnyorum. Onlar sadece duyularnn kendilerine gsterdiklerine inanan materyalistler. Bu dnceyi sadece hatal deil, ayn zamanda ykc bulduumu da ifade etmeme ramen, onu olduka iyi anladm da itiraf etmek zorundaym. Duyularna gvenmemeleri gereken yerde, kendi dncelerine gvenmeyen pheciler, mantn yolunu izliyorlar. Fakat inan bana, sultanm, olmayacak eylerin banda asl bu gereki bak as gelir. Dnyann sadece duyularmzla alglayabildiimiz nesnelerden ibaret olduu, asla akl almayacak bir dncedir. Bunu sadece talebeleri olduum sfi statlarndan deil, dnyann bizim grdmz gibi olduuna inanan bir tek kiinin dahi bulunmad Hindistan'da da rendim. Etrafmz evreleyen aldatc resimlerin ardndaki gerei, gzellii, doruluu ve adaleti aramalyz. Dahritler sadece duyularn alglamasndan sz ediyorlar, biz ise ruhun alglamasndan. Ruh, duyularn tecrbeleriyle ancak ok ksa bir sre 159

158

iin kavranabilir; fakat sonra yeni, daha iyi bir besine ihtiya duyar. Bilgiye ve geree olan alnn sonu asla gelmez ve hibir ey onu tatmin edemez. Burada her eyi yaratan o en yksek ruhun izi ortaya kmyor mu? Seni gvensizletiren, hasta eden ve hasta etmeye devam edenin ne olduunu gayet iyi biliyorum. Tanr ve eytan, akl ve akld, gerek ve yalan etrafnda dolanan dnceler, dnme yeteneine sahip hibir insana yabanc deildir; ve dnme yeteneine sahip hibir insan, bu dncelerin kendisini pheye drmesine engel olamaz. Hatta bazen sevgilimizden bile phelenir, sonra da ona tekrar sadakat, sevgi ve gven yeminleri etmez miyiz? zerimizde yldzlara dek uzanan devasa boluktan baka bir ey olup olmadn dnmemizin sebebi phe deil midir? Fakat ayet bir cevap alma hakkna sahip deilsek, o halde neden soruyoruz ki? Neden astronomlarmz yaratln srrn zmeye alsn, neden ilah aka zlem duyalm?" "Bunu yaptmz iin ruhumuzun baka bir ruha benzediini mi sylemek istiyorsun? Bizim ruhumuza benzeyen ve ona edindii idrakin altnda ezilmeme gcn salayan bir ruh mu?" "ok ey buna delalet ediyor. Bu yorumu ie phecilikle balayan ve sonunda mantk yardmyla phelerini yenmeyi baaran pek ok filozoftan iittim. Tanrnn iaretleri bizim dmzda olduu iin, onlar ayn zamanda bizim iimizdedirler de. Yunan filozoflar bunu yle ifade ediyordu: Kinat byk bir insandr ve insan kk bir kinattr. Biz bunun bir paras olarak yaratldk ve kendimizi ancak kck atomlar olarak grebildiimiz ve anlayabildiimiz yaratl srecinin btnne ulamaya alyoruz. Fakat ben bu dncelere mantkla doru-

dan ilgisi olmayan bir ey ilave etmek istiyorum. Biz sfiler pek ok kiinin inand gibi mantn akln tek arac olmadn biliyoruz, nk bunu bizzat tecrbe ettik. drakin yneldii objeye gerek bir ak duyulmadan, idrak edilen hibir ey verimli olamaz. Ruhun ve akln coku duyamayaca bir dizi sradan hal ve durum olarak kalrlar, o kadar. Fakat tm insanlk zerinde iyiletirici bir etkisi olmayan ruhsal adan mkemmele ulama abas ve idraki ne ie yarar ki? Duyularmz tarafndan bize aktarlan izlenimlerin dnsel balantlar bal bana bir olgudur. Bir dier olgu ise her eyin gerek ve kutsal balantsn anlamaya, daha dorusu sezinlemeye yardmc olan ruhumuz, ya da i gzmzdr. Bu, duyularmzla edindiklerimizden bambaka, dilin anlatamad, resimlerin yetersiz kald bir tecrbedir. Yreimiz sayesinde ediniriz bu tecrbeyi; fakat bu yrek gsmzde bulunan ve kanmz damarlarmza pompalayan o kk odack deil, aksine ruhu kinatla rlm olan insan denilen varln derinliklerindeki cevherdir. Bu tpk raks ettii zaman raksyla btnleen bir rakkas gibidir; bu tpk mzik yapt zaman mziiyle btnleen bir mzisyen gibidir; bu tpk iir okuduu zaman iirinin iinde eriyen air gibidir. Bu tecrbeyi yaayan herkes, bu dnyann anlamyla dolmutur. Bu dnyann anlam ise tanrdr. Ruhunun dnyann anlamyla dolduunu hisseden tanr dostu orada dostunu grr ve onunla btnletiini hisseder. Benim ne sylediimi ve ne hissettiimi mutlaka duymusundur. Cneyt Hoca'yla yollarmn ayrlmasna bu sebep olmutur. Buna ramen onun nnde sylediklerimi senin huzurunda da tekrar edeceim: BEN YARATICI GEREM! ENEL HAK!" Valide sultan susuyordu. Fakat ok anlaml bir sus161

160

kurduktu b\ Geride brakt haftalar boyunca kendisine eziyet edenden ok daha farkl bir suskunluk. O sessizlik ruhsal bir boluktan te bir ey deildi. imdi ise bu boluk ylesine youn bir yaratc dnce aknna uramt ki, nce bunlar iine sindirmesi ve kabul etmesi gerekiyordu. aghab, ruhu alev alev yanan bu garip adama kran borluydu. Baz insanlarn onun ktln istemeleri ne byk aptallkt! En bilge insanlar bile bu konuda ne kadar dar grlyd! Halla bu konumann ardndan Dicle kysndaki saray terk etti. Byk nehrin suyu, ksa bir sre ncesine kadar aghab'in ruhunun da yapt gibi, yatanda tembel tembel akyordu. Bir hafta sonra saraydan sultann zel bir mesajn ald. inde unlar yazlyd: "... Senin iin hibir anlam tamadndan tmyle emin olmasam, saray erkn arasnda adet olduu zere, sana en deerlisinden bir hilat gnderirdim. Fakat senin insan mkemmelliin ruhsal geliim evrelerinden baka bir eyle ilgilenmediini bildiim iin, sana grnmez kranlarm gnderiyorum. Kimse klna bile zarar veremeyecek!" phesiz Halla valide sultan iyiletirmiti. Bunu yaparken de bilinmedik hibir yntem kullanmad iin, eski iyi hretine tekrar kavumutu. Ne byclk, ne anlalmaz kelimeler ve szler, ne ar dnce ve kavramlar, ne de kara bir kpek! Hibiri. Bylece Halla kendisini "Bar ehri"nde gvende hissetmeye balad ve manev zgrlk yolundaki almalarna devam etti.

KOMPLO TEZGHLANIYOR

Vezir Ali bni sa gzel konumasn bilen, becerikli bir adamd. Bu nedenle onun gibi birisinin Halla'in sonunu hazrlayanlarn banda gelmesi olduka artcdr. Fakat gzel konuma ve beceriklilik, yanl alanda kullanld takdirde, kendi aksini ortaya kartr. Eski bir deyite her eyin fazlasnn zarar olduu belirtilmektedir, hatta iyiliin fazlasnn bile. Ali bni sa elbette ki bilge biri deildi. Onu "vazifeinas" ve gayretli biri olarak tanmlamak daha doru olurdu, nk vezirin tm abas, Abbas halifesinin emri altndaki cemaat-i mslimin yaantsn kutsal yasann emir ve kaidelerine gre dzenlemekten ibaretti. Peygamberin Mekke ve Medine'de yaantsn temel ald iin, Ali bni sa yasay her eyden stn tutuyordu. Yasaya ihanet ayn zamanda Peygamber'e, dolaysyla da slam'a ihanet anlamna geliyordu; mritleri tarafndan bir evliya gibi hrmet gren Halla isimli adam ve yaptklarn izledike, bu eilimi giderek daha da gleniyordu. Evet, bu adama isnat edilebilecek yle fazla bir su yoktu. Fakat ya retileri yanl kafalara girecek olursa? Ya her nne gelen kendisini peygamber ilan edip yasay inemeye kalkarsa? bni sa toplumun iyiliini istiyordu ve bu 163

162

uurda her eyi yapmaya hazrd. Hallac'n insanlar aka yasay inemeye davet etmediini biliyordu. Onun yasa aleyhinde konumadnn da farkndayd, fakat kendi cinsinden tm "iyi" insanlar gibi, igdsel olarak onun yasay inediini, hatta atn hissediyordu. Ve bunu bakalarnn yapmasn istediini de. Fakat insanlar henz bunu baaramayacak kadar zayftlar, en azndan byk bir ksm. "i bitmeli artk" diyordu bni el-Furat da. O da bni sa ile ayn duygular tayordu. Aslnda Halla ile bir alp veremedii yoktu. Fakat vezir olarak en nemli grevinin iinde kendisinin de bulunduu mmin grubunu her trl ktlkten korumak olduunu dnyordu ki, aslen bu dncesinde pek de haksz saylmazd. Ali taraftarlar iin yreklerinin benimsemedii bir ynetim altnda yaamak eskiden bu yana kabul olduka g bir meseleydi. Uzun sredir Abbas hanedanyla anlamak ile ona aka isyan etmek arasnda yalpalayp duruyorlard. Peygamberin ahfadndan Musa el-Kzm'a halife Harun Reid zamannda nasl bir oyun oynand henz unutulmu deildi. iilerin imamnn ehit edilmesi tm cemaati derin bir znt ve fkeye bomutu. Bu olay zerinden birka on yl ancak gemiti. Huzursuzluk hl devam ediyordu. Halifenin dev imparatorluunun pek ok eyaleti iin iin kaymyordu. kan ayaklanmalarn says bile belli deildi. bni el-Furat bu huzursuzluklarn sorumluluunu gneydeki si Karmatlerle ibirlii iinde olan iilere buluyordu. Hallac'n silerle iliki iinde olup olmadn bugne dek anlayamamt; fakat baz emareler bu phesinde hakl olduunu gsteriyordu. Fakat en kts halk birbirine katan vaazlaryd. Hallac'n konumalar insanlarn akln kartryor, onlar kurulu 164

dzen dna kmaya tevik ediyor, uzun yllar boyunca sabr ve baaryla rlen siyaset an aka paralyordu. Oysa bu a imparatorluun i huzurunu salayan mekanizmalarn banda geliyordu. Bu nedenle ii bitmeliydi. ki vezir giderek daha sk faslalarla bir araya gelmeye baladlar. Ve giderek daha iyi anlayorlard. Tezghladklar komplo batan kartc, kara meyvelerle yklyd. leri yaratc gcn ve zgr dncenin aleyhine negatif doruculuk zehriyle dolu bu meyveler giderek olgunlayordu. Siyasetle de birletii takdirde bu zehrin karsnda durmak imknszd. Bylece gnn birinde Bamabeynci Nasr el-Kaur byk bir telala atafatl konan terk etti ve ziyaretini haber vermeye lzum bile grmeden Hallac'n evine gitti. Nasr panik halinde kapdan ieri daldnda, Halla Trkistan'daki dostlarna bir mektup kaleme almakla meguld. "Derhal ortadan kaybolmaksn!" diye bard bamabeynci nefes nefese. aran Halla ban kaldrarak karsndaki adamn baklarn buldu ve gzlerinden sessiz bir aklama okumaya alt. Fakat bamabeyncinin gzlerinde hibir eyin aklamas olmayan bir endieden baka bir ey okunmuyordu. "Bildiklerinin tmn anlat bana. Gerei saklama! Nihayet beni ldrmeye karar verdiler mi?" cmleleri dkld Hallac'n azndan. Sonra sustu. "yle grnyor." "Henz vakti deil" diye karlk verdi Halla iten ie heyecanlanarak, "ruhsal adan henz buna hazr deilim. Ruhum hl bu dnyaya u anda terk edemeyecei kadar bal. Fakat madem bylesi daha iyi... Benim deil, 165

Allah'n istedii olacak! Senden rica ediyorum, bildiin her eyi anlat!" Bunun zerine Nasr el-Kaur son gnlerde sarayn iinde ve dnda kulana gelenleri anlatmaya balad. ki vezir aralarna bir nc mttefik almlard: Zahirlerin eyhi Muhammed bni Davud. Bu adam Hal-lac'in fikirlerine dierleri kadar bile tahamml gsteremiyordu. Hallac'm gerekte bir byc olduu ve halk gizli by sanatyla ynetmeyi ve ynlendirmeyi baard yolundaki dncesiyle zellikle bni el-Furat zerinde etkili oluyordu. Hallac'n kara by yaptn ve bunu Hindistan'da rendiini sylyordu. Orada kfirlerle ibirlii yapm ve onlarn lanetlenmi btl inanlarn kabul etmiti. Ksacas, hak yolundan sapal ok olmutu. Halla ya tekrar slam'n saf ve temiz retisine geri dnecek, ya da davranlarnn bedelini demeyi gze alacakt. Bu ok ak bir ifadeydi. Nasr el-Kaur szlerini sona erdirdii zaman hl soluk soluayd. "Kendi yolumda yrmeliyim" dedi Halla. Fakat dostunun ve srdann szleri onu olduka etkilemiti. Durumun bylesine kritik bir hal almas, Nasr iin de byk bir tehlike oluturuyordu. Nihayetinde bir bama-beynci olarak onun da durumu salam deildi; kaderini elinde tutan byklerin anlk keyfine gre yaantsnn kkl bir deiime uramas mmknd. Halifenin imparatorluunda sratle ykselmek mmknd, fakat yine ayn sratle aalara, hem de tasavvur dahi edilemeyecek kadar aalara dmek de her an ihtimal dahilin-deydi. Halife Harun r-Reid zamannda byk bir g kazanan, fakat bir gece iinde cehennemin en derin noktasna den Barmak ailesinin trajik kaderi, devlet emrin-

deki herkes iin kendilerini tehdit eden byk tehlikenin ak bir rneini tekil ediyordu. Elbette Bamabeynci Nasr el-Kaur iin de! Fakat dier vezirler ne kadar ktyse, bamabeynci de o kadar cesurdu. Halla'a kar bugne kadar olan tutumu bunun deliliydi. Fakat yine de kaderiyle oynamak istemedii takdirde szlerine dikkat etmek zorundayd. Zaten son yllarda haddinden ok fazla ileri gittiinin farkndayd. "Beni baka neyle suluyorlar?" diye sordu Halla? "Dediim gibi esas olarak byclkle. Senin insanlar zerinde nasl bir etkiye sahip olduunu ve bu etkinin mahiyetini kavrayamyorlar. Fakat kendi nfuzlarnn giderek yok olduunun farkndalar. En azndan bunu hissediyorlar." "nsanlar zerindeki etkim gerekten bu kadar gl m?" "Byle olmasayd kimse seni itham etmezdi ve korkacak bir eyin olmazd." "Bunu arzu etmek bir yana dursun, byle bir eyi asla dnmedim bile." "Biliyorum." "Buna memnun oldum." Bamabeynci o gn olduka uzun bir sre Hallac'n yannda kald. Gvenli bir yere gitmesi iin onu ikna etmeye mutlaka kararlyd. Onu zellikle Muhammed bni Davud'a kar uyaryor, bu adamn dier iki vezir zerinde akl ve mantk yoluyla savalmayacak bir etkiye sahip olduunu belirtiyordu. Yasann, ekilciliin ve kesin itaatin fanatii olan bu adamn ne yapaca hi belli olmazd. Bamabeynci daha sonra Hallac'a uzun bir sredir malum olan dnceleri pe pee sralamaya balad.

166

167

Halla onu sabrla dinliyordu. Dinlemek onu gl klan meziyetlerin banda geliyordu. Yeni dncelerle halkn nne kmadan nce aylar boyu bir kenara ekilerek dnr ve anlayn yakn evresindeki dostlarnn fikirleriyle karlatrrd. Halkn ok stnde bulunduu tartlmaz bir gerekti, fakat sradan insanlarn dnceleri onun iin asla nemsiz deildi. Buna karn yksek evreden din alimlerinin konumalar ona giderek daha katlanlmaz geliyordu. Onlar tanrnn yaps hakknda sanki onu ahsen tanyormu gibi fikirler reten dnce cambazlarndan bakas deildi. Fakat tm yaam boyunca tanrdan byk bir saygyla sz eden ve onu ancak en gerekli anlarda en yaln biimiyle tasvir etmeye alan kendisini, Hallac', "byclk" ve hak yolundan ayrlmakla suluyorlard. Bunu kabul edemezdi. Din alimlerinin basit, ksr soyutlamalar onu tiksindiriyordu. Fakat bu konu zerinde asla konumad, yreini suskunlukla mhrlemeyi tercih etti. Bu insanlar hakkndaki gerek dncesine dair hi kimseye, bl'ye dahi, tek kelime bile etmedi. En gerekli anlarda baz imalarla yetindi, o kadar. Onu en fazla etkileyen ve zen ise eski dostlarnn ve srdalarnn kendisine ihanet etmeleriydi. Kendisiyle ayn fikirde olanlarn bile ktln istediklerinin uzun sredir farkndayd. En sevgili talebesi olan bl'yi tekrar kendi tarafna ekebilmek iin ne byk aba harcamas gerekmiti! Bu olay zerinden epey zaman gemiti. Fakat Cneyd'le anlamazla dmesinin ardndan Badatl sfilerle tekrar tekrar atmak zorunda kalmt. Onu yanl anlamakta srar ediyorlard. Halla bu durumda kskanln da rol oynadn biliyordu. Bir noktaya kadar onlar arlayabiliyordu da. Szleri ve kiilii mminler zerinde yle byk bir etki yaratmt ki, yllar 168

boyunca etrafnda yzlerce insandan oluan byk bir kalabalk toplanmt. Oysa Cneyd'in etrafnda bile sadece kk bir grup bulunuyordu. Kendisini daima yanna ekmi, fakat sk sk da yanndan uzaklatrm olan Cneyd, uzun zaman nce lmt. Bir zamanlar onu seven, fakat sonunda da lanetleyen Cneyd'in kehaneti, imdi gerekleiyor gibiydi. Bu bir kara by eseri miydi? Yoksa tabiatst bir yetenek, arlatanlk veya tesadf myd? Hakkn vard, Cneyd. Fakat ben de haklydm, yolumda ilerlemeye baladmda, alnma yazl kaderin bu olduunu hissetmitim. Bu arada akam olmu, Nasr el-Kaur gitmiti. Halla oturduu yerden doruldu ve huzursuzluk iinde evde drt dnmeye balad. Ne yapacana bir trl karar veremiyordu. imdiye kadar pek ok kez lmeyi arzulamt. Bu sadece bir oyun ve gsteri miydi? Tam bu anda yaama henz ne kadar bal olduunu hissetti. lk hac seyahati srasndaki ileci yaam tarzndan oktan uzaklamt. Ebu'l Atahiya'ya artk hak veremiyordu. Allah yaam neden yaratmt ki? Her eyden mahrum sefil bir ilecilie dntrlmesi iin mi? Maniheist Turul ve mritleriyle yapt uzun tartmalar da hatrlyordu. Yaamaya devam ettii takdirde mesajn daha o kadar ok insana ulatrabilirdi ki! Henz ayn akam, gecenin basmasndan az nce, tacir klnda bir siluetin pelerinine sk skya sarnm olduu halde, Badat' dou ynnde terk ettii grld. Hedefi Basra'nn ve byk nehirlerin tesinde uzanan blgeydi. Memleketi olan Huzistan blgesi onun iin emin bir snak tekil ediyordu. Orada aralarnda byd ve kendisini ilk kez "ilah srlarn hallac" olarak adlandran insanlar arasnda kendisini gvende hissedebi169

lirdi. Her halkrda casuslarn cirit att bakentten ok daha gvende olurdu. Ahvaz'da ise durum farklyd. Orada da ok sayda dostu vard ve kimse kendisini ele vermeye cesaret edemezdi. gn sonra sakal oktan aarm bir adamn, ihtiyar Hallac'm olu Ebu Abdullah olarak ortaya kmas, insanlar son derece artmt. Hallac'm Huzistan'a son geliinin zerinden yllar gemiti. Bu arada ok ey deimiti, fakat gene de insanlar kendisini Hallac'm olu olarak tantan adam barlarna bastlar. Bu scak karlama karsnda Halla imdilik kaderinden kurtulmu olduunu bile dnmeye balamt, fakat ruhunun derinliklerinde durumun bu olmadn biliyordu. Bu mevsimde Huzistan son derece sevimli bir manzara arz ediyordu. i kor dolu bir mangal anmsatan gne etraf kasp kavurmaya henz balamad iin, her yan yeil otlarla doluydu. Bu ilkbahar sresince Anadolu ve Zagros Dalar'ndan bol miktarda akan su, ancak Hindistan'da son bulan okyanusa dklene kadar her yan sulamt. Tarlalarda hummal bir faaliyet vard. Halla, annesinin ve babasnn yannda tarlalarda alt ocukluk gnlerini hatrlyordu. Zor, fakat arklarn elik ettii, gzel bir zamand bu. Ayn arklarn imdi de ufka kadar uzanan tarlalardan ykseldiini iitiyordu. O zamanlar gnn birinde hoca ve air olacan hayal dahi edemezdi. En az doup byd yer kadar iyi tand kylerin ve ehirlerin iinden geerken mutluluk duyuyordu. Bu ehirlerin arasnda bir zamanlar Sahi Hoca'nn kendisine ilah k doktrinini rettii Tustar da bulunuyordu. Sahi hakknda bilgi almaya alt, fakat nerede bulunduunu renmeyi baaramad. Onun talebelerini kabul et-

tii evi bulmaya alt; fakat bu evin yllar nce "yerle bir edildiini" rendi. "Yerle bir edilmek" yerinde kullanlan bir ifadeydi, nk asiler ehri yamaladklar srada pek ok benzeri gibi bu geni eve de itahla saldrmlard. Fakat iinde bekledikleri gibi bir ganimet olmadn grnce, cinlerin ve eytanlarn etkisi altndaym gibi kudurmuasma evi yakp ykmlard. nsanlarn yaratt tm eserlerin kaderi gnn birinde byle olacak, diye dnd Halla. Yaratl ark sonu gelmez bir ekilde dnp dururken, insanlar da bkp usanmadan kendi elleriyle yarattklarn ykmaya devam ediyorlard. Bunun iin iyi de bir bahaneleri vard: Adalet, zgrlk, geim derdi. Kendisini doduu yere gtrecek olan yola tekrar koyulmadan nce uzun sre Sahi Hoca'nn evinin bulunduu mahallede dolanp durdu. Yrmek onun iin her geen yl zorlayordu. Aslnda onun yana ulaan insanlarn says pek azd. Hatta medeniyetin nimetlerinin hayat byk lde kolaylatrd Badat'ta bile, zellikle zengin tabakadan insanlar, gen yata hayata veda ediyorlard. "Her can lm tadacaktr!" Kutsal Kuran'm bu ayetinden daha doru, arpc, etkileyici bir gerek var mdr? Fakat sadece bu nedenle lm armak da doru bir ey deildi. Akrabalarnn ve dostlarnn arasnda Halla bir sre huzur ve rahat buldu; fakat ayet bununla yetinseydi, onun Halla olmasn salayan koullar ortadan kalkard. Huzistan'n sszlnda bile insanlar tanrsal sevgiliye sayg gstermeye armaktan geri kalmyordu. Peygamber de Mekke'den Medine'ye hicretinden sonra slam' gerek anlamda vaaz etmeye balamam myd? Evden ayrlp tarlalarda iki bklm alan insanlarn arasnda

170

171

dolat zaman, o an aklna gelen dizeleri okuyuveriyor-du. Yoksa bunlar aradan geen yllar zarfnda zihninde yeeren dncelerden bakas deil miydi? Talebeleri bu dnceleri ezbere biliyordu. Bu dnceleri Badat'n okumu tabakas arasnda olay yaratmt. Fakat bu zamanlar artk geride kalmt. Hallac'n aniden ortadan kayboluu bakentte huzursuz, sinirli bir havann olumasna neden olmutu. Talebeleri onun nerede olduunu tam olarak aklayamyor-lard. Bazlar onun ertesi sabah ortaya kacan sylyordu. Bakalar onun yeni ve uzun bir seyahate ktn iddia ediyordu. Daha bakalar ise byle uzun bir seyahatin hazrlk gerektireceini, fakat kimsenin byle bir eyden haberdar olmadn syleyerek buna itiraz ediyorlard. Bata Muhammed bni Davud olmak zere komplocu vezirler ise Hallac'n bu ani yok oluu karsnda onun yalnz olduu yolundaki kanaatlarn glendirmilerdi. Bir sre sonra Badat'ta Hallac'n Amuderya'nn te kysna gemi olduu dncesi arlkl olarak kabul edilmeye baland. Bir ksm dman onun kara by renimini tamamlamak zere tekrar Hindistan'a gitmi olduunu iddia ediyordu. Bakalar ise onun ran'n dousunda bulunan Halife Harun'un ve mam Rza'nn mezarlarn ziyarete gitmi olduunu dnyordu. Her halkrda Hallac'n aniden ortadan yok oluu etrafa bir dizi dedikodunun yaylmasna neden olmutu. Vezirlerin adamlar onun evini altst etmi, talebelerini sorguya ekmiti. Byle bir durumda alnmas gereken ve normalde baarya ulaacak olan tm tedbirler alnmt. Fakat bo yere. Halla, ayn zamanda haydut ve evliya olan adam, ortaya kmyordu.

"KAFA YORANLAR"IN SONU VE UMUTLARIN TKEN

Sohrab Aminpur'un tutuklanmas ve "Kafa Yoranlar" adl muhalefet grubunun datlmas haberi tm sfahan'da ve tm lkede bir bomba gibi patlamt. Eigenbrod haberi Hotel Abbas'de gzel bir ran gecesi yaamaya hazrlanrken almt. Aynann nnde tra oluyordu. Karanln knden sonra birka mzisyen gecenin melankolisini alglarnn baldan tatl nameleriyle yumuatmaya alacakt. Bunun yan sra ay servisi yaplacak ve e-har Ba Medresesi'nin mavi inili kubbesine den mehtap seyredilecekti. Yaz mevsiminde her akam aym program vard. Fakar Eigenbrod'un gzel bir ran gecesi plan suya dmt. Otelin arka kanadnda bulunan odasnn kaps anszn hzla vurulmu ve bir ranl ona soluk solua yle demiti: "Size sylemem gereken bir ey var, efendim. Ltfen, bana gvenin! ok nemli..." Adam var gcyle kendisine hakim olmaya abalyordu. "Mutlaka idam edilecekler" dedi heyecanl bir sesle Aminpur'un tutuklann haber verdikten sonra. "En azndan mebbet hapis!" "Siz kimsiniz?" ranl ylesine heyecanlyd ki, gazeteci adamn sylediklerini anlamakta byk glk ekiyordu.

172

173

Eigenbrod adam sakinletirmeye alarak, ona kesinlikle otelden ayrlmamasn tembihledi. ayet o da "Kafa Yoranlar" grubunun yesiyse ehirde emniyette olabilecei tek yer buras, kendi odasyd. Adam onun hakl olduunu kabul ederek en azndan bir sre iin otelde kalacana sz verdi. Kendisi "Kafa Yoranlar" yesi olmadn, sadece onlar tandn sylyordu. "Bu kadar da yeterli." imdi Eigenbrod'un telefon etmesi gerekiyordu. Bu haber er ya da ge uluslararas ajanslar tarafndan tm dnyaya duyurulacakt. Onun gibi bir adam iin bu grev anlamna geliyordu. Bir an nce gazetenin Berlin'deki merkezine ulamalyd. Salarn gazetecilik mesleinde aartm olan efi, olayn kokusunu oktan almt. "Haber bize az nce ulat, Lefkoe zerinden!" derken hattn dier ucundaki gazetecinin urad hayal krkln dnerek iin iin glyordu. "Ne yapmalym" dedi Eigenbrod. "Benden ne istiyorsunuz?" "Bu tamamen size bal, Eigenbrod. Buna siz karar vermelisiniz. Hele u haberi bir yaynlayalm, sonra gerisine bakarz. Siz iyisi mi yarn uzunca bir haber yazn, olayn arka plann falan iersin. Orada rahat alabiliyor musunuz?" Eigenbrod bu "falan" kelimesi iin onu talayarak ldrebilirdi. "Fena deil. dare eder. Meslektalara selam" diye karlk verdi Eigenbrod ksaca ve ahizeyi yerine koydu. ran'da bulunduu birka gndr yaz ilerindeki havay neredeyse unutmutu. "Kulaklarnz drt an!" efin bu son cmlesi hl kulaklarnda nlyordu. Hi, ama hi

anlam olmayan bu uyar, sanki srf kendisini rahatsz etmek iin sylenmiti. Eigenbrod derin bir nefes ald. Sakinlemeliydi. Odasna geri dnd ve birka dakika iin yatana uzand. Camiden ykselen ezan sesi bu kez onu her zamankinin aksine rahatsz etti. Dncelerini bir trl toparlayamyordu. Yataktan kalkarak otelin i avlusuna gitti. Ay bir kez daha ehar Ba Medresesi'nin mavi inilerle kapl kubbesine dmt. Eigenbrod bu manzara karsnda bir kez daha hayranla dt, fakat iindeki hzn duygusu onu tmyle etkisi altna almt. Bu lkeyi hem seviyor, hem de nefret ediyordu. Havadaki lk rzgr, Hotel Abbas'nin i avlusuna dikilmi olan gen aalarn yapraklarn hrdatyordu. Mzisyenler, alglarn inletmeye balamlard. Azerbaycan arklarn seslendiren arkcnn hznl sesi normal artlar altnda Eigenb-rod'u bylerdi. Fakat bugn deil. Eigenbrod tasarlad gibi bir ay iti ve ne yapmas gerektiini dnd. Sonra bir ay daha iti. Bir yandan da bo gzlerle yldzlarla dolu karanlk gkyzne bakyordu. "Gidiyorum" dedi birden kendi kendine ve otelden ayrld. Bir gn nce birka kelime sohbet ettikleri resepsiyonist akn baklarla onu szd, kapdan kana kadar bekledi, sonra telefona sarlarak bir numara evirdi... Eigenbrod, Hotel Abbas'nin ana giri kapsnn bulunduu caddenin kar tarafna geti ve sokak lambalar tarafndan aydnlatlan dkknlarn nnde yrmeye balad. Kitap ve gazete satan dkknn nne geldii zaman durdu ve en son gazeteleri satn almak istedi. Ne var ki tm nshalar satlmt. Dkknn orta boylu, imanca, ehir turlarnda rehberlik yapan bir adam olan sahibi, Eigenbrod'a beklemesini iaret etti ve dkknn arkasn-

174

175

da gzden kayboldu. Gazeteci bu adamdan daha nce birka kez al veri yapm ve onunla eitli konularda sohbet etmiti. Adam geri geldii zaman Eigenbrod'a iinde muhtemelen bir kaset bulunan bir paket uzatt. "Aslnda sizi ok az tanyorum. Fakat stadmzn belirttii artlarn sizde toplandnn farkndaym" dedi sonra. "Size bu deerli materyali teslim ediyorum, nk gazetenin son saysn neden istediinizi tahmin ediyorum, hayr, biliyorum. Bu materyal bir gazeteci olarak sizi yakndan ilgilendirecek bilgiler ieriyor. Fakat dikkatli olun! Sizden hemen otele geri dnmemenizi rica ediyorum. Orada duvarlarn kulaklar, masalarn gzleri vardr. stadmz Sohrab bir tutuklama ya da ciddi tehlike durumunda bu deerli materyali gvenimize lyk birine vermemi sylemiti. Sizi uzun sredir gzlyorum ve ksa sohbetlerimiz sonucu neden burada olduunuzu anladm." "Bu kasetin iinde ne var?" diye sordu Eigenbrod. "u anda tutuklu bulunan tm kiilerin isimleri ve yaam ykleri. Burada ve Tahran'da byk bir operasyon yapld. Fakat gney ran'da da ev basknlar ve tutuklamalar olmutu. Hatta tutuklama kararna kar kan birka kii vurulmutu. Ekmek huzursuzluklarndan hemen sonra. lkenize geri dndnz zaman bu kasetteki isimleri ve bilgileri insan haklar rgtlerinize ve hkmetinize iletmelisiniz. stat Sohrab byle olmasn istiyordu." "Anlyorum. Fakat merak ettiim bir ey var. Nasl oldu da bu operasyon yaplabildi? Ksa bir sre nce 'Kafa Yoranlar' grubuyla iliki kurduumu ve onlarn gvenlik tedbirlerine hayran kaldm belirtmeliyim. lerinde bir hain mi var?" 176

Tam bu anda dkkna gen bir kadnn girmesiyle birlikte ikisi de sustu. Dkkn sahibi gen kadna dnd. Eigenbrod bir an iin kadnn da bu iin iinde olduu ve gazeteciyi yakndan tand kukusuna kapld. Fakat yanlmt. Kadn sradan bir mteriydi. Yava yava en kk bir olaydan bile kukulanmaya baladn fark etti. Fakat bu artlar altnda buna alabilir miydi? "Bir hain olduuna inanmyorum" dedi adam mteri gittikten sonra. "Komularn ihbar olabilir. Bu lke oportnistlerle dolu" diye ekledi fkeli bir sesle ve kendi kendine garip bir ifadeyle glmsedi. "Oportnistler!" diye tekrarlad ve Eigenbrod bu kelimenin adamn azndan garip bir sertlikle ktn fark etti. Ksa bir sre sonra adamn yapt bir aklamayla bunun nedenini anlad: "Ben de bir ihbar yznden bir mddet hapiste kaldm. Hem de politikayla zerre kadar olsun ilgilenmediim halde! Fakat sevgili bir komumun yanl anlamas iimi bitirmeye yetti." "Baka ne biliyorsunuz?" diye sordu Eigenbrod. Olan olmutu. "Kafa Yoranlar"n snann nasl bulunduu sorusu nemini yitirmiti. Esas olan, onlar imdi neyin beklediiydi. "Onlar Tahran'a gtrdklerinden eminim?" diye karlk verdi gazeteci. "Bu tr ahslarn gzlerinin nnde bulunmasn isterler. Onlar orada mahkemeye karacaklar." "Fakat mahkemeye karacaklarna gre ortada bir de iddia olmal. Onlar neyle sulayabilirler? Bildiim kadaryla 'Kafa Yoranlar' grubu bugne kadar dorudan politikayla ilgilenmedii gibi, iddete de bavurmu deil." "Yanl. Bu lkede her ey politiktir. Yzde yz resmi gr izgisinde olmayan din ierikli bir kitap yaym177

lamanz bile, politik bir asi olduunuz anlamna gelir. 'Kafa Yoranlar' ise ok ileri gittiler. Neredeyse tm bir dnya kltr ile ilgileniyordu, fakat bunun ayrntlarn size anlatmama gerek yok." "Anlyorum." "Yaplan ilk resmi aklama akla kt eyler getiriyor. Hem de dorudan en yksek makamdan geliyor bu aklama. Gya tutuklananlar kltr kisvesi altnda cumhuriyete ve nderlie kar halk isyana tevik ediyormu. Fakat ben ok daha ktsnden korkuyorum..." "Ne gibi?" "Aminpur gibi bir adama terrizm sulamas getirilmesi." "Bu ok gln." "Gln ama mmkn. Ne de olsa Aminpur 'Kafa Yoranlar'm lideriydi. Onun iddete karm bir insanla bir kere olsun bir araya geldii ispat edilecek olursa, bunun tek bir sonucu olabilir: dam. Bu tr vakalar daha nce de grld." "Biliyorum" dedi Eigenbrod kuru bir sesle. "Bir saat nce bana otelde de onlarn idam edilecei sylenmiti. Tm bu olanlar rezaletin en son perdesi." "Siz burada yaamyorsunuz ve bizim geleneklerimizi bilmiyorsunuz" dedi adam. "Aksi takdirde bu kadar armazsnz. Evvelden de durum imdikinden farkl deildi. Hatta ran'n grkemli tarihi boyunca durumun farkl olduu anlar ok azdr." Bunlar ac szlerdi. Fakat gazetecinin hakk vard. Bu kltrde insan ne zaman tam anlamyla haklarna sahip olmutu? "Tpk Halla'in durumuna benziyor" dedi Eigenbrod. Profesrn gnlnde okuduklarn "Kafa Yoran-

lar"n durumuyla badatrmaktan kendisini alamyordu. "Belki biraz abartl oldu, fakat aradaki benzerlik gzden kaacak gibi deil." "Halla' tanyor musunuz?" "Elbette." "Bambaka bir a olmasna ramen, bizimkine alacak derecede benziyor. Aminpur Halla hakknda geni bilgiye sahiptir. Benim ktphanemde ise Massignon'un onun zerine yazd eser bulunuyor. Her ranl onun hakknda mutlaka bir eyler bilir. Zaten hepimiz onu. seviyor ve sayyoruz. imdiki iktidar sahipleri de onun bir ranl olarak slam uruna ehit olmasna deer verir gibi grnyorlar. Fakat ben onlarn bu konuda ciddi olduklarm dnmyorum." "Bu konuda bir ey diyemem" dedi Eigenbrod ve beklenmedik bilgi kaynayla nispeten hzl bir ekilde vedalat. nsanlarla dolu hareketli meydana geldiinde bu vedalamann belki de gereinden hzl olduunu dnyordu. Ne de olsa adam sempatik biriydi ve kendisi iin ok nemliydi. Akam trafii her zamanki gibi akmaya devam ediyordu. Sanki hibir ey olmamt. Sanki o esnada dnya en zc, en umarsz ekliyle bir insanlk trajedisine tank olmuyordu. Iklar da her akam olduu gibi yanmaya balamt. Eigenbrod anszn insan varlnn ne kadar gln olduu duygusuna kapld. Benzer bir duyguyu profesrn gnlnde belli pasajlar okurken de yaamt, zellikle zaman gezgini bilim adamnn el-Hallac'm vecd tecrbelerini tasvir ettii pasajlarda. Bu tr bir kavramn kendisine hibir ey ifade etmemesine ve dinsel fanatizmin bu ekline daima mesafeli yaklam olmasna ramen, kendisini "paradoksal mistik dnyasnda" hissediyordu. 179

178

Otele geldii zaman resepsiyonist onu gerek olamayacak denli gsterili bir glmsemeyle selamlad. Eigenbrod'un zihni son gelimelerle dolu olmasayd, belki de onun lobinin geni ve rahat koltuklarna yaylm iki adama gizli bir ba iareti yaptn fark edebilirdi. Adamlarn gazeteciyi gzetlemek zere burada bulunduklar her hallerinden belliydi. Yine de Eigenbrod'un onlar fark etmemesi daha iyi olmutu. Eigenbrod odasna ktktan sonra ilk i olarak devrimci televizyonu at. lk nce ran-Irak savama ait bir film oynuyordu, fakat bir sre sonra haber vakti geldi. Lbnan ve Filistin resimlerinden ve "Ba eytan" Amerika ile VVashington'daki hainler zerine bir haberden sonra, sra Eigenbrod'un bekledii habere geldi. Gazeteci, "Kafa Yoranlar"la karlat evin bodrumunu derhal tanmt. Sonra da ekranda grubun yeleri belirdi. Muhtemelen bir polis merkezinde olmalydlar. Bo ve lo bir odada bulunuyorlard, yzleri karmakarkt ve gzlerini yere dikmilerdi. Eigenbrod, dervii ve tercman kadn derhal tanmt. Kendisine tantrlan dier yelerin birka da oradayd. Anszn arka planda bekleyen bir memur gzne iliti. Evet, bu adam Menuehr Aa'nn ta kendisiydi. Bu polis merkezi de karanlk bir hrete kavumu olan kendi merkezi olmalyd. Bu bo ve souk duvarlar arasnda Eigenbrod gnl okumaya balamt. Yoksa Latife Hanm ikenceye dayanamayarak konumu muydu? Televizyondaki yorum aslnda olduka ilginti; fakat dnyann her yerinde eitlik ve kltrel aynlk ad altnda bask ve sansr politikalarnn izlendii lkelerdeki yorumlara neredeyse tpatp denilecek kadar benziyordu. "Kafa Yoranlar" adl devlet dman rgt nihayet kertilmiti. Yapt yalan propaganda ve d 180

mihraklarla olan ilikileri yznden cumhuriyete byk zararlar dokunmutu. Devrimci Cumhuriyet Savcl grup hakknda su duyurusunda bulunmutu. Ksa bir mddet sonra yarglanmaya balayacaklard. Spiker, Soh-rab Aminpur'un yakalanmasndan sz ederken zel bir zevk alr gibiydi; yanl yola sapanlarn ve "slam dmanlarnn" ba olarak davas ayrlacak ve baka bir mahkemede yarglanacakt. Televizyon, sululara "piman olma" frsat tannacan beyan ediyordu. Acaba bu bir umut olduu anlamna m geliyordu. Yoksa bu insanlar umutsuzlua sevk etmenin yeni ve iren bir yntemi miydi? Eigenbrod televizyonu kapad. Yeteri kadar grmt ve u anda edinecek baka bir bilgi yoktu. Klapp-roth'un gnlne uzand ve biraz okumaya yeltendi. Fakat tarihsel olayla bugnk srecin paralellii onun konsantre olmasna engel oluyordu. Tarihin tekerrrden ibaret olduunu fark etmesi onu aknla drmt. Bu esnada gnlkte bundan bin yl nce gerekleen bir olay okumaktayd. Kendisi de ayn ekilde benzer bir olaya karmt, fakat sadece izleyici olarak. Eigenbrod, kendisini zaman gezisi yapmam olan Klapproth gibi hissediyordu. Gazeteci, kara kapl defteri yanna koyarak masann bana oturdu ve nne beyaz bir kt koydu. Neyse ki masa yaz yazmaya uygundu. Dier otellerin masalar genellikle bir makale kaleme almasna izin vermeyecek kadar alak oluyordu. Mesleinde tutucu olduu gibi yazlarn dnyaya geleneksel yntemlerle iletiyordu, ada gazeteciliin ultramodern imknlaryla deil. Tkenmez kalemin ya da eski moda bir kam kalemin ucunun beyaz kt zerinde kayn seviyordu. Dnce selinin 181

beyaz kt zerine dkln seviyordu. Sadece mutlak bir sessizlikte iitilebilen kam czrtsn seviyordu. Kelimelerin yan yana dizilmesinden ve beyaz kdn zerini onun masumiyetini bozan bir dnce a gibi kaplamasndan zevk alyordu. Eigenbrod masa banda yaklak bir saat kadar oturduktan sonra ayaa kalkt. ini bitirmiti. Ayn akam yazsn Almanya'daki yaz ilerine gnderdi. Ertesi sabah Berlinli okurlar gazetede ran'daki olaylar hakknda uzun bir makale okuma imknna kavumulard. EE. sfahan ranl muhalefet grubu "Kafa Yoranlar" ve liderleri teolog Sohrap Aminpur'un tutuklanmas (dnk saymzda bu konuda ksa bir haber yaynlamtk), Tahran ynetimi tarafndan "halk ve devrim dmanlarna" kar verilen mcadelede byk bir baar olarak deerlendirildi. Getiimiz yllar boyunca devlet doktrinine kar barl yntemlerle mcadele eden yazar, sanat ve aydnlarn gevek birliinden oluan bu "grup, sfahan 'da yaplan byk bir polis operasyonu ile zel bir evde ele geirildi. Muhaliflerin topland evin resmi makamlar tarafndan nasl renildii henz akla kavuturulamad. Bu son operasyona kadar "Kafa Yoranlar", rejimin takibatndan kurtulmay ustalkla baarmt. imdiye kadar hibir iddet eylemine karmam olmasna ramen "Kafa Yoranlar" Tahran ynetimi tarafndan iddet yanls dier gruplar motive etmekle ve siyasi iddete bavurmaya kkrtmakla sulanyor. Devlet televizyonu tarafndan grup aleyhine ksa sre sonra dava alaca akland. Durum zellikle grubun rejim kart faaliyetleri ile yurt dnda da tannan lideri Aminpur iin son derece ciddi. ii inanna gre din retilerinin eletirel mantkla ilenmesi gerektiini ne sren Aminpur, lkesini adalatra-

cak ve sistemi demokratikletirecek siyasi bir reform istiyor. u anda lkede egemen snf konumunda olan imamlar ise bu dnceyi, kendi yorumlarna gre ayrlmas mmkn olmayan din ve devlet birliinin temellerine yerletirilmi bir dinamit olarak grmekte. Aminpur gibi dnen birok ranl, yeni bir "Iran Luther'i" olarak ona byk bir sayg besliyor. Fakat Aminpur yllardan bu yana tutucu kesimin gzne batan bir diken. Aminpur'un yakalanmas ve rgtn datlmas, slam Cumhuriyeti 'nin tutucu kesimlerinin anlk bir baars olarak deerlendirilebilir. Uluslararas rgtlerin bu operasyona ve alacak davaya getirdikleri eletiri, devlet szcleri tarafndan "lkenin i ilerine yaplan bilgisiz ve kt niyetli mdahaleler" olarak yorumland ve yeni cumhuriyetin "eytan glerin " basks altnda geen yllardan sonra ran halknn ve deerlerinin iktidarn kurmak iin mcadele ettii vurguland. "eytan gler" ifadesiyle devrim yllarndan sonra zellikle Bat Avrupa lkeleri ile Amerika Birleik Devletleri kast edilmektedir. Bir hkmet szcs ise bakanlar kurulunun resmi aklamasna lkesinin dier bar yanls devletlerle daima iyi ilikiler iinde olmay istediini ekledi. Fakat Bat bu bahaneyle ran halknn bana khya kesilmek suretiyle bela aryorsa, aradn bulacakt. Eigenbrod'un makalesi ertesi sabah ilgili elilik ve brolarda bomba gibi patlad. Dier gazetelerde de "Kafa Yoranlar'la ilgili haberler yer alyordu, fakat bu tr arpc bir analiz hibirinde yoktu. Dileri Bakan ne yapacan bilemez bir haldeydi, nk geen haftalar boyunca iki lke arasnda bir sredir ksmen bozulmu olan geleneksel iyi ilikileri tekrar eski haline getirmek iin diplomatik bir iyi niyet atana kalklmt. Elilik bu konuda olumlu rapor vermiti. Bir tekno-liberal olan Diileri Ba-

182

183

kan bakanlkta acil bir toplant dzenledi, bugnlerde ii zaten bandan akn olan yeni tr bir liberal-teknokrat olan babakan ile temas kurdu, makul, fakat dnmeden yapt birka aklama ile yeniden birlemi Almanya'nn basnnda bir heyecan frtnas estirdi. Dileri Bakan, banda bir de u kayp profesr "belasnn" bulunmasndan ikyetiydi. ran'dan bu tr haberler geldii mddete bu konuda nasl olup da bir ey yapacan soruyordu hakl olarak. Klapproth'un yaadna dair ortada en kk bir belirti bile yoktu. Gller ve blbller lkesinde bulunan elilik de, dier Alman kurumlar da, konuyla ilgili en kk bir bilgiye bile sahip deillerdi. nsan haklar rgtlerinin temsilcileri birka kez Dileri Bakan'na gelip, ondan geleneksel iyi ilikileri dnmeden ve rejimin hassas bir noktasna dokunmaktan ekinmeden, bu konuda nihayet bir eyler yapmasn talep etmilerdi. Sizin iin konumak kolay, diyordu onlara Dileri Bakan, ne de olsa kaybedecek bir eyiniz yok! Kendisi ise yalnzca ticari ve ekonomik ilikilerin yan sra, iki halkn ilikilerini ilgilendiren diplomatik bir nezaketi de gzetmek durumundayd. Bunlar politikadan ayr tutmak gerektiini sylyordu. Ksacas, durum her zamanki gibiydi. Eigenbrod'un gazetesinin yaz ilerinde ise iyi bir hava esiyordu. sfahan'dan gelen haber beklenen etkiyi yaratmt; doru zamanda doru yere, doru bir adamn gnderilmi olmas byk bir ans olarak deerlendiriliyordu. Eigenbrod aslnda olduka garip bir adamd, fakat bu durumda... Klapproth olay zerine yapt aratrmay baaryla sona erdireceine ise artk hi kimse inanmyordu, yaz ilerindeki "o blgenin" koullarnn farknda bile olmayan baz saf iyimserler dnda elbette.

Eigenbrod ise ertesi sabah kendisini artk pek gvende hissetmiyordu. inde hzn, hayal krkl, fke ve bu konuda bir eyler yapma arzusundan oluan garip bir duygu vard. Fakat elinden ne gelebilirdi ki? Almanya'ya dnmeden parmann ucunu dahi kmldatamazd. Gzetlendiinin farkndayd. Tm gcn Klapproth'un gnl zerine younlatrmaya karar verdi. Ne yapp edip bu lkeden ayrlrken onu yannda gtrmeliydi. Bylece en azndan ortaya ilgin bir hikye kar ve belki de bilim adamlarnn bile ilgisini ekerek Klapproth olaynn unutulmamasn salard. Eigenbrod, gnln byk ksmn okuduktan sonra, bu profesrden bir daha asla haber alnamayacana kanaat getirmiti. ncelikle gnl sonuna kadar okumaya karar verdi. Sonra da onu Menuehr Aa'nn elinden niha olarak almay nasl baaracan dnecekti. nemli olan onun gnln bu lkenin kltr tarihi asndan tad byk nemi fark etmemesini salamakt. Acaba Menuehr Aa st makamlarla iliki kurmu muydu? ayet bunu yaptysa ii byk lde zorlaacakt. Eigenbrod o gn otelden hi ayrlmad. Odasna yiyecek bir eyler getirdi ve grne gre Klapproth'un gerekten de yapm olduu zaman yolculuunun derinliklerine gmld. Bir kez daha Abbas ynetimi altndaki Badat'tayd. Gnl okumaya devam ettike iindeki mitsizlik de yava yava yok oluyordu. Yarn polis merkezine gitmeye karar verdi. inde sadece profesrn zel ve hibir nem tamayan notlarnn bulunduu bu gnl kendisine vermesi iin Menuehr Aa'y ikna etmeye alacakt. Gnln tek nemi Klapproth'a ait olmasyd, daha dorusu, ne yazk ki bir zamanlar ona ait olmu olmasyd. Profesrn akbeti hakknda en kk 185

184

bir bilgi dahi edinememiti ve bu nedenle bu lkeden en ksa zamanda ayrlmak istiyordu. Eigenbrod polis efini bu ekilde aldatabilmeyi umuyordu. Ya baaramazsa? Evet, ya baaramazsa? Sonra ne olacakt? Bir kez de paray denese miydi? Fakat ya Menuehr Aa yanl adamsa? Ya rveti kabul etmezse? Bu risk Eigenbrod'un kabul etmek istemedii kadar bykt. Kasetler. Onlar da en az gnlk kadar nemliydi. Geri ierdikleri bilgi kuru tarihlerden ibaretti, fakat byle bir durumda yaamsal neme sahip olabilirlerdi. Onlar lke dna nasl karabilirdi? Bu sadece eliliin yardmyla mmkn olabilirdi. Fakat oraya paldr kldr girmesinin mmkn olmadnn farkndayd. zellikle eliliklerde ok dikkat etmesi gerektiini biliyordu. mknlarnn ok fazla olmasna ramen, diplomatik hesaplar yznden hareket sahalar snrlanyordu. te yandan Aminpur'un ve "Kafa Yoranlar"n tutuklanmas, diplomatik adan da normal snrlarn ok tesindeydi. Acaba bu durumu deerlendirebilir miydi? Ertesi sabah ise her ey deimiti. Eigenbrod otelin kapsndan kar kmaz bir taksi evirdi ve ofre ehrin dna kmak istediini syledi. ehirden biraz uzaklatktan sonra ise arabay durdurdu ve aa inerek bir baka taksiye bindi. Zararsz bir turist gibi grnmeye karar vermiti. ofre bu civarda Zerdtere ait eski bir Ate Tapna bulunduunu duyduunu ve oraya gitmek istediini syledi. Adamn azndan bu "Eski ranllar" hakknda bir sr saygszca sz dklmesi gazeteciyi olduka artmt. lkenin slam karakterine ramen aslnda bu olduka az rastlanr bir durumdu. Fakat ofr yabanclarn bu gizemli ve garip atalarnn kltrlerine ilgi gsterdiinin de farkndayd. Bylece Bahtiyar Dalar'na 186

doru yol almaya baladlar, nk adam Ate Tapna-'nn yerini tam olarak biliyordu. Eigenbrod'un iini kar konulmaz bir merak duygusu kaplamt; Klapp-roth'un tasvir ettii yeri bir kez de kendi gzleriyle grmeye can atyordu. Bu lkeden ayrlmadan nce denenmemi hibir olaslk brakmak istemiyordu, en imknsz grneni olsa bile. Gznn bu gnlkten baka bir ey grmedii ve onu okumak dnda parmann ucunu bile kmldatmad yolundaki sulamalarla kar karya kalmak niyetinde deildi. Dalara yaklatka karlarna bu blgenin karakteristik zellii olan rzgr hortumlar kmaya balad. Yarm saat sonra otomobil eski Ategede'mn kalntlarnn bulunduu dzle ulamt. Eigenbrod kalntlar ta uzaktan fark etmiti. iraz'da da benzeri arkeolojik rnekler grmt. Eskiden bekinin oturduu tahta kulbe de ilk bakta gzne arpt. Elbette ki u anda iinde kimse oturmuyordu. Rzgr pencerelerdeki tahta kepenkleri pervazlara arpyor ve uultulu sesler kartyordu. Eigenbrod amaszca ksa ve kuru otlarla kapl arazide dolamaya balad. ten ie buraya geldiine piman olmaya balamt. Gnein altnda durarak snmaya alrken ardndan ayak sesleri ve bir kpek havlamas iitti. Dalarn ve ovann zerine km olan sessizlik bak gibi kesilmiti. Gelen, bir obann gtt, byke bir koyun sryd. Eigenbrod bu adamn da bir cins "Koruyucu" olduunu dnd. Uzun boylu ve zayf adamn banda eskiden Perslerin giydii kee balk vard. Eigenbrod'u gren adam elinde olmadan hafife irkildi. Fakat gazeteci glmseyerek adama doru yrd ve onu kibarca selamlayarak srsyle birlikte sk sk buradan geip gemediini sordu.

187

"Evet, buraya sk sk gelirim" diye karlk verdi adam laf uzatmadan. ok konumay sevmedii her halinden belliydi. O bir bozkr insanyd ve bu u anlama geliyordu: Isszlk, yalnzlk ve sessizlik. "Bu kutsal yerin koruyucusu nerede?" diye sordu Eigenbrod laf olsun diye. "Bilmiyorum. ehirde olmal." "Onu tanr miydin?" "Grrdm, fakat tanmazdm." "Ne zamandan beri burada deil." "Bilmiyorum, farknda deilim." "Bu Ategede'ye sk sk ziyareti gelir mi? Son zamanlarda zellikle dikkatini eken birileri geldi mi?" "Ne demek istiyorsun?" "Bir sre nce buraya adam gelmiti. Bir Alman ve iki sfahanl. O zamandan beri ortada yoklar. Onlar aryorum." "Hibir fikrim yok" dedi adam ve anszn huzursuzluk iinde etrafna baknd. Sonra koyunlarn bir araya toplad ve kpeine sry srmesini emretti. Eigenbrod arkasn dnnce obann neden byle davrandn anlad. Uzaklardan polis arabasna benzer bir otomobil yaklayordu. Bu arada kendisini buraya getiren taksinin de uzaklamakta olduunu fark etti. Ortada ok garip bir durum vard. Bozkrn ortasndaki bu ssz yerin ne zellii vard ki, polis ta buralara kadar zahmet ediyordu? Ya taksi ofr neden geri dnmt? Acaba bu arada Ate Tapna'n ziyaret etmek yasaklanm myd? Bu olayn arkasnda mutlaka bir eyler olmalyd! Polis arabas gazetecinin burnunun dibine kadar geldi ve durdu. Alan kapdan aa Menuehr Aa inmiti. "Ategede'yi gezmek yasak m?" diye sordu Eigenbrod. 188

"Hayr. Tam aksine" diye karlk verdi Menuehr Aa neeli bir ifadeyle. "Ltfen, etraf istediiniz gibi inceleyin. Nasl isterseniz, neyi isterseniz. Bilirsiniz, bizde misafir kutsaldr. Burada bulunmam sizi rktmesin, sadece bir tesadften ibaret." Aminpur'un burada koruyucu olarak bulunduunu bilen Eigenbrod'un bu szlere inanmas mmkn deildi. Fakat Menuehr Aa onun bu bilgiye sahip olduunu bilemezdi. Eigenbrod nasl davranmas gerektii konusunda kararszd. Buraya gelmenin yanl verilmi bir karar olduu ortaya kmt ve burada daha fazla kalmasn gerektirecek bir ey olmadn dnyordu. Fakat polis efi Menuehr Aa'nn bozkrn ortasnda koyunlarn otlad ve rzgrn pencere kepenklerinde slk ald bu terk edilmi yerde ne ii olabilirdi? Yaknlardaym gibi grnen, fakat gerekte uzaklarda bulunan Bahtiyar Dalar sabah gnei altnda teh-ditkr parltlar sayordu. Anszn Eigenbrod'un gzne ho olmayan bir dzensizlikte grndler. Gkyzn trmalayan bir testereyi andryorlard sanki. Ya da avn sran bir kpekbalnn dilerini. Dalarn siluetinin arkasnda ise -bunu imdi fark ediyordu- solmaya yz tutmu, dev bir ay, daha da tehditkr bir grnm arz ediyordu. "Bunun sebebi n krlmas" diye mrldand Eigenbrod kendi kendine. Fakat gene de bu gerekst sahneyi tyleri rpermeden izleyemiyordu, zellikle profesrn bu dnyay terk etmeden nce son bulunduu yerin buras olduunu dndke rpertisi daha da artyordu. imizde gerekdlk izlenimi uyandran bir k. Eigenbrod'un aklna gnlkteki baz pasajlar geldi. Hal-lac'in kla ilgili rendikleri... Eski Pers k retileri, slam k dncesi, Sahi Hoca'nn yannda edindii tecrbe...

189

Samalk... Samalk... Tatar l... Tatar l... diye fsldad Eigenbrod. Gzlerini dev ay tekerleinden bir trl ayramyordu. Tatar l... Belki bir zamanlar Klapproth da burada bylece durmu ve dn yolunu tutmadan nce hayal gcn devreye sokmutu. "Ne dnyorsunuz, beyim?" Eigenbrod irkilerek arkasn dnd ve ofrn tand. "Hi" dedi utanga bir ifadeyle. "Canm skld iin arabayla yle bir tur attm" dedi adam. "Fakat imdi gitsek iyi olur." "Neden?" "Menuehr Aa yznden. Burada bulunmamz hi houna gitmiyor." "Neden? Burada ne ii var? Bu konuda bir ey biliyor musun?" Tam bu esnada Eigenbrod'un iindeki belirsizlik, merak ve sknt anszn patlad ve gazetecinin grtlandan kopan bir kahkahaya dnt. O kadar yksek sesle glyordu ki, kahkahalar az nce bir kaya duvarnn ardnda gzden kaybolan koyunlarn melemelerini bile bastrmt. Birka dakika nce ayn kaya duvarnn ardnda Menuehr Aa da gzden kaybolmutu. ehre geri dnerken ofr ona neler olup bittiini anlatt: Polis efi tm ehir tarafndan tannan bir zamparaym ve ender ziyaret edilen bir yer olan tapnakta bo vakitlerinde gen gebe kzlaryla gnl elendirmekten ok holanyormu. Gebelerin buna bir itirazlar yokmu. Menuehr Aa genliinden beri tannm bir kadn avcsym ve devrim bile onun bu zelliine zarar verememi. Byk ihtimalle stleri tarafndan korunuyormu.

Eigenbrod susuyordu. Aklanmaz ve akl almaz korkular kaplamt iini. Her ey tpk gnlkte yazd gibiydi. Klapproth ve ranl dostlar da Ate Tapna'ndan geriye dnerken bu yolu kullanmamlar myd? Ikl levhann bulunduu yol. Fakat bugn buras son derece sakindi ve skneti bozan hibir ey yoktu. Ikl levha falan da yoktu ortada. Sadece az nce Ategede'de grd ve onu byleyen o garip k... Samalk... Samalk... Bir sre sonra ehre vardlar. Eigenbrod gnl bizzat bulup okumam olsayd, iinde yazan akl almaz gereklere mmkn deil inanmazd. lkesine geri dnd zaman bu gnlkten sz edebilir miydi? Bu soruyu birok kez kendisine yneltti. Bylesine ocuka bir haber kendisini gln duruma drmekten baka ne ie yarard ki? Kayp profesrler, kurgubilimsel gnlkler, zamanda seyahat, mistik... Bu lkedeki politik gelimeler zerine haber yapmakla yetinip, profesr kendi haline brakmak daha akllca olmaz myd? Hotel Abbas'nin salonuna ayak bast zaman, kendisini en az bir saat nce ziyaret ettii Ate Tapna harabelerinde olduu kadar rahatsz hissetti. Ancak birinci kattaki yemek salonundaki garsonun onu yznde geni bir glmsemeyle bir masaya oturtmasndan sonra, morali az da olsa yerine geldi. Otele girdii zaman resepsiyondaki adamn telefonun ahizesine sarld gznden kamamt. Fakat Eigenbrod bu meseleyi fazla nemsemiyordu. Kesin olan bir ey vard: yarn, en ge ertesi gn bu lkeden ayrlacakt. Gnlkle ilgili olarak da elilii devreye sokacakt. Klapproth'un defterini sorun kmadan yannda gtrebileceini umuyordu. Ne de olsa sz konusu olan bir sanat hazinesi veya benzeri bir nesne de191

190

ildi. Hkmet byle eylere nem verirdi, deli olduu ve bir daha ortaya kmayaca muhakkak olan bir Alman profesrn zel notlarna deil. Fakat gene de gnln devamn Almanya'da deil, burada okumaya karar verdi. Bir aksilik olduu takdirde Klapproth'un anlattklarnn tmnn aklnda olmasn istiyordu.

KM YASAYA KARI GELRSE... HALLA ZNDANDA

"Vcut, ruhun mezardr.' Platon

Kahverengi ve grinin eitli tonlarn barndran duvarlardan ac ve keskin bir rmlk kokusu ykseliyordu. nsanlar buram buram terliyordu. Scak yaz gnei topra ylesine styordu ki, aslnda darya gre daha serin olmas gereken yeralt bile dayanlmayacak scaklktayd. Grne gre doa kanunlar altst olmutu. Tabi bu da havay bouculatryordu. Odadan ok mezar andran dar hcrenin ii tka basa doluydu. Adamlar kendi vcutlarndan ykselen kokulara tahamml edemez hale gelmiti. zellikle gnlerden beri aresiz bulunduklar yere yaptklar dk kokusuna. Fakat bu adamlar yasaya kar gelen kiiler olduklar iin bu durumlar kimseyi rahatsz etmiyordu. Yasaya kar gelen dmand. Yasaya kar gelen, ona ne yaplacana karar verecek olan kadnn karsna karlmalyd. Yasaya kar gelen, yansmas insan dzen olan ilah dzene kar gelmiti. Tanr ancak insan dzenin korunmasyla honut edilebilirdi. Yasaya zel bir ekilde kar gelen bir adamn durumu nispeten daha iyiydi. Gneyde, Frat ve Dicle'nin denize dkld blgedeki bataklklarda devlet otoritesine kar bayrak aan zencilerin tkld yerst hcrelerinin birinde bulunuyordu. Zencilerin arasnda birok ran193

l da vard ve gnlerden beri haklarnda verilecek hkm bekliyorlard. Hkmn ne olaca belliydi: dam. Yasaya kar gelen adamn hcresi ise geni ve aydnlkt, daha dorusunu sylemek gerekirse buras bir hcre deil, halifenin emriyle ehrin merkezi bir yerine yaplan yeni hapishanenin ynetim odalarndan biriydi. Hapishanenin inaatnn henz bitmemi olmamasna ramen, ii tka basa sulu dolmutu. Zaman kt ve huzursuzdu. Sokaklar dolduran hrsz, haydut ve cani takmna, fahielere ve dolandrclara, bir de Badat ynetiminden memnun olmayan ve yeni politik beklentileri olan her trden asi katlmt. Ik, yle umuyorlard, doudan ykselecekti. Zaten slam'n dnyada hkmetmeye balad zamandan beri doudan ykseliyordu. Peygamberin halifelerinin darya kar hl grkem ve atafatndan bir ey yitirmemi gibi grnen imparatorluu, iten ie rmt. Siyas iddet hareketleri yaklak bir asrdan bu yana sregeliyordu ve ancak Trk birliklerinin yardmyla gerekletirilebilen hilafet makam kavgalar da bunun deliliydi. Halifenin bakenti Badat'tan alnp Dicle'nin yukar blgesinde bulunan bir tara kenti olan Samarra'ya tanmasnn stnden ancak birka on yl gemiti. Orada politik iddet hareketlerinden ve ne yapacaklar hi belli olmayan Trk birliklerinin errinden uzak durmay umuyordu. Fakat tm bu aba lkeyi devasa bir gayretin iine sokan anlamsz bir dnem, tarihe ksa bir duraklama dnemi olarak geti. Birka yl iinde yoktan yeni bir bakent var edilmiti. Alan olarak eski bakent kadar byk deilse bile, ona yaklayordu. mparatorluun maddi durumunu son derece olumsuz bir ekilde etkilemi olmasna ramen, ortaya kan eser gerekten de gz kamatrcyd. 194

Anlald zere uzun yllar sren seyahatlerinden ve eitli phelerden sonra Halla yakalanm ve hapse atlmt. Yasaya zel bir ekilde kar gelen adam olan Halla, dmanlarnn evirdii entrikalarn kurban olmutu. Kendisine yneltilen gln sulamalara daha fazla kar koyamazd. Halla balangta -halifenin annesi aghab ve bizzat halife el-Muktedir'in efaatiyle- sadece evinde gz hapsinde tutulmasna ramen, kendisini kt hissediyordu. Bu durumun sonunun balangc olduunu biliyordu. Alnna yazl kaderin gerekleeceini biliyordu. Vezirlerin en gls olan Hamid'in kendisine iren sulamalar yneltmesinden bu yana bunu biliyordu. Ve o utan verici sorgudan bu yana. Fakat bana gelenlerin zel bir anlam olduunu dnmyor da deildi, nk imdiye kadar pek ok kez rakiplerini bu yolda davranmalar iin kkrtmam myd? lah ak uruna sk sk dt vecd durumunda dmanlarna bard "Allah adna beni ldrn!" cmlesi geliyordu aklna sk sk. Ya da hocalarnn "lmeden nce ln!" tleri. Btn bunlar imdi gerek oluyordu... Evet, tutukluluk koullar ar deildi. Fakat bu arada iinde yaamn doru yolda ekillendirdiine dair bir kuku belirmiti. Kim bilerek ve isteyerek kendisini kurban ederdi ki? nsanlarn yzlerine kar bard bu kkrtc szlerde kibrin etkisi yok muydu hi? Kendisini bekledii muhakkak olan ehadet mertebesini hret ve kibre dntrme hevesine kaplmamaya dikkat etmeliydi. Madd anlamda ikyet edecek bir eyi yoktu. Halife el-Muktedir'in annesi aghab, aralarndaki eski dostluun hatrna ona en iyi ekilde baklmasn emretmi ve yaz malzemesi gndermiti. Halla tm yaam boyunca 195

yazmt. Ve imdi, yalnzlk ve umutsuzluk annda, zihninde ve yreinde karlat o en derin aalamalardan baka bir ey yoktu. u anda yaz yazmasna izin verilmemsi onun ruhsal lm, manev sonu olurdu. Bir kez daha iirleriyle megul olmaya balamt. Yaam bovunca ulamaya alt eyi ksa, arpc msralarla dnyaya anlatmak istiyordu: mutlak benlii tmyle kapsamak, kendisini tmyle ona teslim etmek. Bazen kendi kendine aslnda kendisini buraya takanlara mteekkir olmas gerektiini dnyordu. stemeden de olsa onun yeniden yazmaya balamasn salamlard. Aksi takdirde talebeleri para karlnda vaktini satn almaya alacaklar ve belki de bu imkn bulamayacakt. Zaten imdiye dek bu kadar az yazm olmaktan dolay strap ekiyordu. Horasan ve Turfan'da yaayan dostlarna gnderdii mektuplar vastasyla, kalbini biraz olsun ferahlatmay baarmt. Onlarla arasndaki manev ba her geen gn daha gleniyor, daha itenleiyordu. Yazmaya olan an istei, zihnini toplayp dncelerini parmen veya in kd zerine dkmeye balayana kadar ruhuna strap veriyordu. Anszn dardan kulana ayak sesleri geldi. Bunun anlam neydi? Yoksa onu almaya m geliyorlard? Alnnda beliren ter damlalar yavaa aa akarak, banda oturduu masaya damlamaya baladlar. Ayak seslerinin sebebi akla kavuana kadar huzursuzluu birka dakika srd. Gelen bl idi, Ebu Bekir bl. "Sel amnaleykm." "Aleykmselam." bl, Hallac'a genel durum hakknda bilgi vermeye balad. Akntya kar krek ekenlerin durumu pek parlak grnmyordu. Siyasi ilikiler bozulmutu. bl'nin 196

sylediine gre, Bamabeynci Nasr el-Kaur koruyucu elini Hallac'n zerinde tutabilmek iin giderek daha fazla aba harcamak zorunda kalyormu. Halifenin annesinin de siyasi rakiplerinin basksna dayanacak hali kalmam. Hibir din grubun dierine gvenmemesine ramen, tezghlanan komplo zirvesine ulamt. "Bunun yam sra sokaktaki iddet de her geen gn artyor" diye ekledi bl. Halla uzun zamandr toplumsal yaamdan uzakt ve ehrin d mahallelerindeki halkn yeri gelince halife sarayna bile ynelen fkesinin farknda deildi. apulcu eteleri ehri her zamankinden daha da gvensiz klyordu, hatta Mslmanlar iin kutsal olan evler bile saldrya uruyordu. Kadnlara tecavz ediliyor, yal erkekler ldrlyor, genler sokak ortasnda soyuluyor ve devletin kolluk kuvvetleri ancak daha byk bir iddet kullanmak yoluyla duruma hakim olabiliyordu. "Devletin k giderek hzlanyor. Pek ok kii Kuzey Afrika'da heretiklerin ilerleyiini endieyle izliyor. Bazlar da Gney Irak'taki Zenc syan'nn tekrarlanabi-leceinden korkuyor. Sen oradan geliyorsun, hocam, durumu benden iyi bilirsin." "te daima szn ettiim tanrdan uzaklama bu" dedi Halla cevap olarak. "Tm bu apulcular kendilerini gerek Mslmanlar olarak nitelendiriyor, nk namaz klyor ve oru tutuyorlar. Fakat yasann emrettii davran biimleri tanrdan uzak olarak yerine getirildii takdirde, gstermelik olmaktan baka bir ie yaramaz." "Tekrar yazmaya m baladn, hocam?" diye sordu bl, alak masann zerine yaylm olan in kdn ve kam kalemi iaret ederek. Hallac'n sokak kenarlarnda mteri bekleyen ktiplerin aksine bada kurup yaz yazamad herkes tarafndan biliniyordu. Bu nedenle byk bir ltufkrlkla odasna bu masa getirilmiti. 197

"Dnya ve tanr, insan ve yaratc zerine yllardan beri vaaz ettiim dnceleri dizelere dkyorum. Sana ve dierlerine anlattklarmdan tesini deil. Ktlk meselesi beni hl ziyadesiyle ilgilendiriyor. Trklerin ve maniheistlerin bu mesele hakknda dnceleri zerine uzun uzun konumutuk, bl. Bu konumalar benim ruhumu derinletirdi ve muhakeme yeteneimi gelitirdi. Fakat benim iin ktlk hl en byk muamma. Tanr konusu bile bizim iin daha kolay. Onun varlndan phe duymuyorum. Fakat ktln gerekte var olup olmad belirsiz. Biz Mslmanlar, maniheistler veya Acem lkesindeki atalarm Vericiler gibi biri kt, dieri iyi olan iki tanrya inanamayz. Fakat o takdirde ktlk nereden geliyor? Ktl tanr yarattysa, bunu neden ve niin yapt? Tanr tm iyiliklerin kayna deil midir? Kutsal kitabmz Kuran'n retisine gre asl ktlk diye bir ey mevcut deildir. Mesih imanllarndan farkl olarak bizler insan doasnn gnahkr olduuna inanmayz. Fakat ktln varl da bir yanlg deildir. Sadece yanl bir dnceden ibaret de olamaz, nk yanl ve doru, her zaman iyi ve kt gibi deildir. Dinimizin tm gereklerini harfiyen yerine getiren ama buna ramen kt olan pek ok kii var. Demek ki ne yaratl, ne de kurallar bize ktlk zerine bir ey sylemiyor." "nsan seimini kendi yapmaldr ve yapmak zorundadr" dedi bl. "Mutazillerin rettii gibi. Hibir seim yapmadan sadece doru olan, iyi olan yaptmz takdirde, tanr nnde kendimizi ispat edemeyiz. Bu nedenle yaratl bir ktlk gc ierir; ktlk bir g olarak gerektir veya deildir, her halkrda bu dnyada algladmz dier eylere benzemez." "Sylediklerinde haklsn" diye karlk verdi Halla. 198

"Fakat bu g nereden geliyor? Bazen bu gcn blis ad verilen eytann ta kendisi olduunu dnyorum. Gerekmi gibi davranan bir gerek-olmayan. Grne gre eytan bile belli bir seme zgrlne sahip. Bu konudaki dncelerimi biliyorsun. Adem'in nnde diz kmeyi reddettii iin onu bugn bile bir lde yceltiyorum. Sadece efendisi olan Allah'n nnde eilmek istiyordu, bir insan olan Adem'in deil. blis bu ekilde tanrsal iradeye bile kar kan bir zgrlk sembol olmam mdr?" bl, Halla'la yapt her sohbet esnasnda olduu gibi, derin dncelere dalmt. Aklndan bu dnyann srlarnn derinliine kimsenin hocas kadar vakf olamayacan dnyordu. Zaten en banda onu dier hocalardan ayran bu derinlere inme zelliinin farkna varmt. Dier hocalar u veya bu din aliminin fikirlerini aktarmakla yetiniyor, pek az bunlar gelitirme giriiminde bulunuyordu. Bylece de herhangi bir ekoln temsilcisi oluyorlard. Halla tm bu retileri incelemi, fakat hibirini tatminkr bulmamt. Bylelikle hibir yere ve kimseye de bal deildi. Bir sre sonra bl'nin izin istemesi Hallac' olduka memnun etmiti. Uzun sredir yaz yazyordu ve sonrasnda bu konuma onu fazlasyla yormutu. Arkasna yasland ve bir sre iin gzlerini kapad. Yaam emberi gerekten de kapanmaya balyordu. Gzlerinin nne gemi yllardan grntler geldi. Mekke'ye yapt son hac -bu drdncsyd- seyahati, Hindistan'a ve Amu-derya'nn te yakasnda uzanan Orta Asya'ya yapt seyahatler, Badat'ta verdii ve avutulmaya ihtiya duyan mazlum halkta yank bulan vaazlar. Sonunda anszn ortadan kayboluu ve tutuklanmasyla sona eren bir gezginlik dnemi. Halla tm bu zaman zarfnda tutuklan199

may her an olas grm, hatta bunu beklemiti. Artk asl grevlerini bir kenara brakarak siyasi karmaa ve basknn bir paras haline gelmi olan kolluk kuvvetleri, onu Ss ehrinde ele geirmilerdi. Halla, yakaland srada, Danyal Peygamber'in mezar banda derin bir tefekkre dalmt. Dostlar ve tandklar onu dmandan koruma frsat bulamamlard. Bamabeynci Nasr el-Kaur, kendisini kurtarmakla meguld. Hallac' yakaladktan sonra onu zincire vurarak deerli bir av gibi Badat'a gtrmler ve sokak sokak dolatrarak tehir etmilerdi. nsanlar onunla alay ediyordu. Sorgudan sonra Halla ulema snfnn kendisini ok uzun bir sre iin zindana atmaya kararl olduunu anlamt. Buna karn Hallac'a ynelttikleri sulamalar gln olmaktan teye gidemiyordu. smailler gibi hulul dncesini, Allah'n her eye girmi olduunu, bu nedenle her eye Allah demenin mahzurlu olmad fikrini temsil etmediini acaba ka kere belirtmiti? Tanr ve insan elbette ki ayn ey deildi. Fakat tanr kendisini hizmetkrlarna gsterebilirdi, phesiz kendisine de! Tanr insanlarn iine de girebilirdi, hatta zaten bir lde tm insanlarn iinde bulunuyordu. Ne demek istediini daha ak nasl ifade edebilirdi acaba? Yaratlmlk ve tanrsallk birbirinden ayrlamazd ki! Halla gzlerini at ve az nce yazd sayfalardan birini eline ald. Amuderya tesindeki dostlarnn kendisine tekrar tekrar yollad tabakalardan biriydi bu. Kenarlarnda sslemelerin veya Uygur harflerinin bulunduu kaliteli kt. Tm dncelerinin merkezi olan retiyi ifade etmeye alt iirini bir kere daha okudu. Sesini fazla ykseltmedii halde, tm zindan onun sesiyle nlyordu:
200

Btnmle btn sevgim sardm Sanki iimdesin, ey mukaddesim Ynelir de kalbim bazen gayrna Korkuyla titrerim, tutulur sesim rpererek yine dnerim sana Anlarm: Sen yoksan kimsesiz kaldtn! imdi ben uzakta, yapayalnzm Hayat mahpesinde bitmiyor szm Yce Mevl, udur senden niyazm: Bu hapisten ar beni yanna!* Bu iiri beeniyordu. "Hayat" szc burada biraz garip kasa bile, u anda iinde bulunduu ruh halini ok iyi dile getiriyordu. Cennet ile cehennem arasndaki durumunu ifade etmek iin "bulunmak", "bulunduum", "varlm" gibi kelimeler belki daha uygun derdi. nsanlarn kelimelerle tasvir edemeyecei cenneti uzun sredir yaknnda hissediyordu. Cenneti anlatmak iin o da yeterli kelime bulamyordu. Bir Mslman olarak insan vcudunun bir mucize olduuna inanmasna ramen, Platon'un u ifadesini ok iyi anlyordu: Vcut, insan ruhunun zindandr. Masann zerinde duran dier sayfalar da kartrd ve aralarndan birini ekip ald: Aklm sana hasret duymadan Gne ne doar, ne de batar Her bir szmn anlam sen olmadan, insanlarla konumay aklmdan geirmem Suretini camn iinde bulmadan Bir bardak su ile susuzluumu dindirmem
Hallac- Mansur ve Eseri, Yaar Nuri ztrk, Yeni Boyut, istanbul 1997, Drdnc Bask, Sayfa 383-384

201

Sana dair dncemle birletirmeden zgn veya neeli, soluk bile almam. Bu iirin ncekinden daha iyi olduunu, tasvirlerin ve dncelerin birbirine daha iyi rldn dnyordu. Bu iir kendi yaamn yanstyordu. Yaam boyunca neyin peinde kotuunu gsteriyor ve anlatyordu: Yaayan her eyin iini dolduran ve ayn zamanda akl ile kavranmaya olanak salayan tanrnn verdii sarholuk. nsanlar dinden sz ediyor, fakat bunun ne anlama geldiini bile bilmiyorlard. Hatta uzun zaman nce lm olan Cneyd iin bile bu geerliydi. O drst bir gerek araycsyd, fakat gelenekiliin ve orta yolculuun kurban olmutu. Yaamn u veya bu ekilde ynlendiren insanlar, bir bir gzlerinin nnden gemeye balad. Hapiste bulunduu sre uzadka, bu insanlar zihninde giderek daha sk belirir olmulard. Halla bunun bir lm habercisi olduunu dnmeye balamt, nk normalde insan ruhunun gemi kuyusunun derinliklerine bu kadar sk dalmayacan biliyordu. te babas ve annesi, ite kardeleri. te kendisini dierlerinin tmnden daha fazla ekillendirmi olan Sahi elTustar. Sonradan sk sk bavurduu zikir ibadetini ona ilk reten o olmutu. Yurdundaki statlarn ona bulank ve st kapal bir ekilde anlattklar k retisini kavramay da ona ilk reten yine oydu. te iyi niyetli, fakat Halla'in gznde fazla bir derinlii olmayan, kendisine kzn verebilmekten baka bir ey dnmeyen Amr el-Mekk. Akl sadece bu tr dncelerle megul olan bir insan kendine nasl sfi diyebilirdi ki? Cneyd Hoca bambaka bir insand. Aralarndaki anlamazlk Hallac' iten ie kanayan bir yara gibi ra-

hatsz ediyordu. Bu arada, tanr bilir, bambaka sorunlar olmasna ramen, hl bundan dolay strap ekiyordu. nk Cneyd Amr'dan farkl olarak ona gerekten samimi bir yaknlk gstermi, bir dnem boyunca onun en iyi dostu ve srda olmutu. Ailesi, dostlar ve ocuklar da gzlerinin nne geliyordu. Bir zamanlar etrafnda drtyzden fazla talebe toplanmt. Onunla beraber Badat arlarn geziyor, etrafna oturup konumalarn dinliyorlard. Hatta bir keresinde kutsal Mekke ehrine yapt hac yolculuunda ona refakat etmilerdi. Son zamanlarnda ise sk sk iddetle tartt bl dnda etrafnda kimse kalmamt. imdi ise yapayalnzd. Nadir olarak bugnk gibi ziyaretileri geliyordu. Valide sultann uzun sre kendisiyle ilgilendiini biliyordu ve bu onu rahatlatyordu. Fakat iine dt bu durum karsnda artk yapacak fazla bir ey yoktu. Hemen her gn davasnn balamasn bekliyor, bunun yakn olduunu biliyordu. Acaba Kati'a ars'nda durum nasld? Kim bilir Hindistan'daki dostlar ne yapyordu? Yal Arhat oktan lm olmalyd. Turfan ve Orta Asya'daki dostlaryla aralarnda sregelen mektuplamann kesintiye uramam olmas onu ok sevindiriyordu. Hi olmazsa onlar sadakatlerini ispatlamlard. Bu arada kendisiyle giderek daha sk konuur olmutu. Fakat dostlarndan gelen mektuplar ruhunu ferahlatyor ve yreine su serpiyordu. Byk ehirdeki gnlk yaamdan giderek daha az haberdar oluyordu. bl ona en son dedikodular tamam olsayd, d dnyadan neredeyse tam anlamyla tecrit olmu olacakt. Fakat bundan ikyeti deildi. Artk deildi; nk zihnini baka dnceler megul ediyordu. Bylece kaba saba bir adamn sesi hcresini doldura203

202

na kadar, gnlerini ve gecelerini derin dncelere dalarak geirdi. Gelen zindancyd. Badat'ta bulunan merkez hapishanesine gtrleceini, orada resm makamlarn gz nnde bulunacan, bylece asla- bir firar giriiminde bulunamayacan, zgrle kavumay bir daha aklna bile getirmemesini sylyordu. Halla adamn son szn bylesine bir ak szllkle sylemesine ok armt. Ve onu ok artan bir ey daha vard: Bu adam kendisini ne kadar kt tanyor olmalyd! Halla davann ok yaknda grleceini ve fazla uzatlmayacan anlamt. Bir an iin aklndan -belki dostu Bama-beynci Nasr el-Kaur araclyla- bizzat halifeye bavurmay geirdi. Fakat bu dnce aklna geldii gibi hzla silindi.

MAHKEME NNDE -HALLA MAHKM EDLYOR

"... o, din gnnn sahibidir." Kuran, Fatiha Suresi

Merkez hapishanesi yaknlarnda bulunan Badat Temyiz Mahkemesi, o gn halkn youn ilgisine mazhar olmutu. Mahkemenin byk salonunda bugn bir kader belirlenecekti. Bakentin en tannm kads, el-Hallac vakasn bir kez daha ele almak ve hkm vermek zere bir araya gelmiti. Belgelerde kaytl bulunmasna ramen isimleri burada verilmeyecektir, nk onlar birey olarak deil, devlet grevlileri ve siyas ve ticar gruplarn temsilcileri olarak orada bulunuyorlard. Bu zellikle -aslnda adil bir adam olmasna ramen- sonunda idam fermann imzalayacak olan Bakad Ebu Umar iin geerlidir. Bunun dnda mahkeme salonunda u ahslar bulunmaktadr: Bir zahir mollas olarak bu "zndn" davasna drt elle sarlan Badat kolluk kuvvetleri miri bni Davud, atafatl bir giysiye brnm olan Bamabeynci Nasr elKaur, en az onun kadar atafatl giyinmi olan Vezir Hamid ve Ebu Bekir bl. Bu ahslar dnda Halla da dostlar ve dmanlaryla birlikte oradayd. Fakat mahkeme balamadan nce kadlar bir araya gelip davay kendi aralarnda grmeye balamlard. lerinden bi205

rinin Hallac'a sempati besledii, ya da en azndan hukuk adan onu destekledii biliniyordu. Salonda onlardan baka kimse yoktu. "Bizden bir hkm vermemiz bekleniyor ve sank hl burada deil" dedi ilk kad. "Onun buraya getirilecei sylenmemi miydi? Hapishaneyle mahkeme arasndaki mesafe hi de uzak deil." kinci kad yle cevap verdi: "Darda byk bir kalabaln toplandn sylediler. Az nce kulama birtakm haykrlar geldi. nsanlar ehrin her yanndan Hal-lac' lin etmek zere buraya geliyor." nc kad atld: "Varsn olsun! Ne kar?" Fakat ikinci kad ona gereken cevab verdi: "Biz birer kadyz ve buraya hkm vermek zere geldik. Biz katil deiliz ve cinayet ilenmesine gz yumamayz. San dinlemeden nce bana bir i gelmesine msaade etmek adaletsizlik olur." "Sann sular malm. Saaklardaki sereler bile onun sularn cvldyor. Halkn arasna fesat soktu, ehrimizin arlarna, meydanlarna ve sokaklarna nifak tohumlar ekti." Bu konuan, Hallac'a kar zel bir antipati besledii belli olan birinci kadyd. Hallac'n en azl kartlar bile, ona kar oluturulan bu etin cephenin ne suretle olutuunu bilmiyordu. Acaba Halla bir zamanlar kady kzdrm myd? Ya da kimsenin bilmedii baka bir hadise mi vuku bulmutu? "Halifenin annesi onu himaye ediyor" dedi ikinci kad, fakat hemen akabinde bunun kimsenin umurunda olmadn kendi de kavrad. lk kad ona ters ters bakarak cevap verdi: "Bunun ne anlam var ki? Onun din ve eriat konula206

r ile devlet ilerinde hibir sz hakk olmadn biliyoruz, yz kez halife annesi olsa bile! Aksi takdirde bizim burada bulunmamzn ne anlam olurdu?" "eriattan baka hi kimse hkmetmeye yetkili deildir." nc kad hissedilir bir ekilde yasalara ne kadar bal olduunu ispat etmeye alyordu. "imdiye kadar hep byle yaptk ve bundan sonra da byle yapacaz. Halla susuzsa korkmasna gerek yok demektir." "Onun hakknda anlatlanlar o kadar eitli, farkl ve garip ki, nereden balayacam artk ben de bilemiyorum. Sulamalar kulaa o kadar gerek d geliyor ki, neyin gerek, neyin yalan olduunu anlayamaz oldum." Bu konuan hi phesiz ikinci kadyd. "Onun aleyhinde pek ok ahit var ve ifadeleri son derece ak." lk kad bu szlerle arkadalarn yattrmaya ve meselenin aslnda grnd kadar karmak olmadn anlatmaya alyordu. Fakat istedii etkiyi elde edemedi, nk ikinci kad yle diyordu: "Bana kalrsa bu ifadeler birtakm sylentilerden ibaret. Ben henz bunlar dinlemi deilim. Yalnzca sylentilere dayanarak bildiklerinizi unutun... Sylentiler yalnzca halkn nyarglarnn birer yansmasdr. ar ve pazarlarda kim bilir kanc elden aldklar bilgiler..." Tam bu anda Hallac'n en azl dman bni Davud mahkeme salonuna girdi. Grlr bir ekilde fkeliydi ve sanki ar bir yk altnda eziliyormu gibi zorlukla nefes alyordu. Bandaki grkemli saryla bir anda salonu doldurmutu. Kadlar bir anda el-Hallac'a isnat edilen sularn en hararetli savunucusuyla kar karya bulunduklarn kavramlard. "Sank olacak o sefil yaratk nerede?" diye bard b207

ni Davud tiz bir sesle. "Davann grlmeye oktan baladn dnyordum. Kolluk kuvvetleri nerede? Suluyu neden buraya getirmiyorlar? Yoksa onu hak ettii cezadan kurtarmaya m alyorlar?" "Sakin ol, bni Davud! Sulu neredeyse gelmek zere" dedi kadlardan biri. Fakat ikinci kad atld ve onu dzeltti: "Suu ispatlanana kadar sank demeliyiz." Bu sz bni Davud'u ileden kartmt. fkeyle ko numaya devam etti: \ "Halla denilen bu garip adam ben uzun sredir tanyorum. Hem dervilerle, hem de byclerle birlikte geziyor. Sihir yardmyla halk isyana tevik ediyor. Frsat bulduu her an ve her yerde eriatla alay ediyor. Bir dnn! Toplumun yaamn belirleyen ve ona anlam kazandran eriat ile..." Tam bu anda dardan kulak trmalayan grltler ykseldi ve birka adam mahkeme salonuna girdi. Ortalarnda zincire vurulmu el-Hallac bulunuyordu. zerindeki eski psk elbiseler paavraya dnmt. Onu salona sokan adamlarn arasnda bl de bulunuyordu. Grne gre oraya kendi isteiyle gelmiti. Kk grubun banda devletin remi kolluk kuvvetlerinden oluan bir birlik vard. Darda ise ehrin d mahallelerinde oturan kadn ve erkeklerden oluan byk bir kalabalk bekliyordu. Yanl anlamaya meydan vermeyecek bir ekilde kendilerinin Hallac'n taraftar olduklarn belirtiyor ve kadlardan belli bir uzaklkta duruyorlard. Hallac'n dman olduu aka belli olan baka bir grup ise kadlarn yanna iyice sokularak, onlarn kulaklarna heyecanla yle fsldamaya baladlar... "Onu cezalandrn! Onu cezalandrn artk! Az kalsn elimizden kayordu. u insanlar neredeyse kollukulara

saldrp onu elimizden alacaklard. Ya bunu baarsalar-d... Ya biz olmasaydk. Hallac'n dmanlar onun zerine atlmaya alt, fakat dierleri onlar engelledi. Kollukular ksa zamanda salonda huzur ve dzenin tesis edilmesini saladlar. "San buraya getirin ve onu karmza kartn!" dedi nihayet birinci kad. Halla kadlarn nne getirildii zaman bitkinlikten ayakta duracak hali kalmamt. Elinde olmadan dizlerinin zerine kt, fakat onu kollarndan tutarak kadlarn sorularn cevaplandrmas iin ayaa kaldrdlar. "Sen Halla lakabyla tannan Hseyin bni Mansur musun?" "Evet, ben oyum." "Burada sank olarak bulunmann sebebini biliyor musun?" diye sordu ilk kad. "ldrn beni! Ben ancak lrsem yaayacam!" "Bu soruma bir cevap deil. Neyle itham edildiini bilip bilmediini sormutum." "ldrn beni! Ben ancak lrsem yaayacam." "Samalyor. Akln yitirmi bir insann cezai ehliyeti olamaz. Bu zavally ranl hekimlere teslim etmek lazm. Bu tr hastalklarn nasl tedavi edilecei konusunda olduka bilgililer. Ona mutlaka yardm edeceklerdir" diye atld ikinci kad. San grd anda iinin acma duygusuyla dolduu aka belliydi. Oysa vcudu uzun sren mahpusluk dnemi boyunca olduka ypranmsa da, el-Hallac'n hi de akln yitirmi gibi bir hali yoktu. Hallac'n dmanlar ise lk la barmaya baladlar: "Onu cezalandrn artk! Ona destek olmaya alan kady da! kisini birlikte cezalandrn!" Kolluk kuvvetleri salonda kopan kargaay bastr209

208

makta epey zorlandlar. Ancak dev csseli iki Trk palalarn ekerek korkun bir nara eliinde salladktan sonra insanlar sakinleebildi. "El-Hallac adyla tannan, sana son bir kez soruyorum: Sana yneltilen sulamalar hakknda bilgin var m? Byclkle urayor ve halk kkrtyormusun. Buna ne dersin?" Konuan yine ilk kadyd. Dier iki meslektan kendi grleri dorultusunda ynlendirmeyi ustalkla baaryordu. "Ben bir tanr dostuyum" diye karlk verdi Halla. "Peygamberi yceltiyorum. Sadece Badat sokaklarnda deil, tm dnyada slam' vaaz ediyorum. Her mminin yapmas gerektii gibi Mekke'ye gittim, Horasan' gezdim. Semerkand ve Baktria'y dolatm. Hatta ta Hindistan'a bile gittim ve insanlar hak dinine davet ettim. Bu arada bizim tanr anlaymza ok benzeyen baka tanr anlaylaryla da tantm. Hepsi bu. Bunlarn ne byclkle, ne de karanlk glerle ilgisi var, sadece hepimizin kulluk ettii yce Allah'a ulamak zere birbirinden farkl yol ve yordamlar... Allah' sevmenin yollar... Ben drt kez hacca gittim ve yzlerce insann slam' semesine vesile oldum..." "Peki ya Hintlilerin ip numarasna ne dersin?" dedi nc kad. Hallac'n hi de bo biri olmadn anlamt. "Bu konuda bir ey bilmiyorum. Hindistan'da bu numarann yapldn asla grmedim. Fakat Hintlilerin biz Mslmanlar tarafndan bilinmeyen bir tefekkr yntemine vakf olduklarn belirtmeliyim. Bu srada gerekten de alacak iler baaryorlar! Benim bu yntemle hibir ilgim yok. Benim hakkmda kim byle konuuyor? Kim beni bununla suluyor? Hindular belki byle bir numaraya vakf olabilir; fakat ben bunu bilmiyorum ve bilmek de istemiyorum!"
210

"lleri dirilttiin syleniyor. Buna ne dersin?" dedi ikinci kad. Ses tonundan bu davay pek ciddiye almad anlalyordu. "Yaam vermek sadece Allah'a mahsustur. Onu geri almak ve tekrar vermek de yine ona mahsustur. Soruna vereceim cevap bu. Bana bu iddian kantlayacak ahitler gsterebilir misin?" Bylece Halla bu sulamadan da ustaca kurtulmu oldu. Fakat ilk kad iin peini brakmak niyetinde deildi: "Fakat kaynpederin bile seni karanlk glere tapmakla sulamam myd?" "Bunu yapt srada o hasta ve yal bir adamd.Yaptklarndan sorumlu tutulamayacak durumdayd. Neyin peinde olduumu asla anlayamamt. Dindar bir adam olmasna ramen, iyi niyetli pek ok insan gibi akl biraz ktt. Uzun tefekkrlere dalmam, sfizmin yolunda ilerlememi ve ruhsal inkiaf gstermemi anlayamad iin, beni karanlk glerle ibirlii yapmakla sulad. Bir eyin nedenini anlayamayan insanlar daima bu ynteme bavurur. Benim sadece dua etmekle yetinmediimi, bundan baka Allah' sevdiimi, Allah'n benim sevgilim olduunu asla anlayamad. Onun tek derdi kzyd." "Dorusunu istersen sylediklerini ben de anlayamyorum." Bunun zerine zahir mezhebinin lideri bni Davud lafa karma ihtiyac hissetti. Davann o na kadar olan gidiatndan hi memnun deildi ve kadlar "grevlerini yapmaya" davet etti: "Ona ak sorun" diye bard. "Ona ak kavramndan ne anladn sorun!" "Halla! bni Davud bu soru ile ne demek istiyor? Bize bunu akla. bni Davud'un slam'n en saygn din 211

alimlerinden biri olduunu bilirsin. Sznn dinlendii yer sadece Badat deildir. Sence neye atfta bulunmak istiyor?" "Bunu cevaplandrmak ok zor deil. Onunla yllardan bu yana mistik ak zerine tartp duruyoruz." "O halde syle: Ak kavram senin iin ne ifade ediyor?" dedi ikinci kad Hallac'a bakarak. "Ak her eydir. Hocam Sahi el-Tustar'nin yannda renim grdmden bu yana, tm dncelerim ve abam ak etrafnda dnyor. Sahi Hoca, bizim geleneimizin dier statlaryla birlikte, bana akn yolunu gsterdi. ilecilikle ve tanry dnmekle geen yllarmdan sonra akn srrn zdm ve onun kutsamasna nail oldum. nsanlar beni bu yolda ok ileri gitmekle suluyor. Oysa benim ak vaaz etmemde ne gibi bir ktlk olabilir?" Bunun zerine bni Davud fkeli bir sesle bard: "Kendinin 'Yaratc Gerek' olduunu sylyordun. Byle bir eyi nasl iddia edebilir ve sonra ilah aktan nasl sz edebilirsin? Sen Allah msn?" "nanlmaz bir ey" diye bard salonda bekleyen ve nefeslerini tutarak davay izleyen insanlar. "Onun 'Ben Allah'm' dediini arlarda hepimiz iittik. nanlmaz bir ey!" bni Davud iddiasn daha ileri gtrmenin vaktinin geldiine inanmt. Daha byk bir heyecan ve cokuyla bir kez daha barmaya balad: '"Ben Allah'm!' Bunun sonu nereye varacak? Byle bir eyi nasl iddia edebilirsin? Biz sadece ruhumuzda ve gereklikte Allah' idrak edebiliriz. Ve onu sadece manev olarak sevebiliriz! nsanlar Allah'a manev bir sevgiyle baldr, fakat ona asla ulaamazlar. Bu gerein ta kendisidir. lah ak bir zlemden ibarettir. Allah tm duyularn ve alglarn zerin-

dedir ve insanlar iin ulalmazdr. Bu nedenle bilmediklerini renmeleri iin insanlara Kuran' gndermedi mi? Bu nedenle Peygamber'in aznda biz insanlar doru yola gtren bir eriat gndermedi mi? Bir kez daha Allah'n insanlarla senin iddia ettiin gibi bir iliki iinde bulunamayacan sylyorum. Yce Allah, tm insan arzularn hedefi olan cennet tahtnda oturur. nsan ona yaklat anda ise ycelii kirlenir ve kararr." "yi syledin, bni Davud! yi syledin! u zndk cehennemde cayr cayr yanar inallah!" diye bard insanlarn birka. "Buna ne dersin, Halla? Bu sulamaya ne cevap vereceksin?" diye sordu ilk kad kelimelerin zerine basa basa. "Bana kalrsa bni Davud beni haksz yere itham ediyor. Ben bunun teolojik bir tartmadan baka bir ey olmadn dnyorum. Fakat bni Davud bu tartmay anlayabilme koullarna sahip deil; bu nedenle eriat savunuyor ve beni itham ediyor. Ben kendimin Allah olduunu sylemek bir yana dursun, insann yce Allah ile ayn yapda olabileceini bile asla savunmadm." "Gerekten de kimse senin byle bir iddiada bulunduunu duymad. Sadece senin sk sk..." kinci kadnn konumas bni Davud'un fkeli sesiyle kesildi: "Ya Cneyd ne olacak? Sann kendisini GEREK olarak tanmladn bize ak ve anlalr bir dille ifade etmemi miydi?" "Cneyd Hoca leli uzun zaman oldu. Balayc ve esirgeyici Allah'n rahmeti zerine olsun." "Cneyd Hoca ld, fakat syledikleri yaamaya devam ediyor. Bunlarn arasnda Hallac'a ait olduunu rivayet ettii ENEL HAK da var."

212

213

"Yine bir belirsizlik. Yine bir sylenti" szleri dkld ikinci kadnn azndan. "Kutsal eriatn bu tr vakalarda talep ettii delilleri ve ahitleri getirin artk!" "Yeteri kadar delil var. Kati'a ars'na gidin! Orada kara bir kpekle birlikte Allah'a kfrettii henz unutulmu deil. Bunu uradaki insanlara sorun!" Kast ettii insanlar bni Davud'un adamlarndan bakas deildi. Fakat dierleri kolluk kuvvetlerinin mdahalesine aldr bile etmeden hep bir azdan barmaya baladlar. "ddia edilen eyi asla yapmad! Bu sadece ve sadece bir iftiradan ibarettir." "te gryorsunuz. Sadece bir sylenti. Dediim gibi, ne srlenlerin tm sadece sylentiden ibaret." Bu arada Halla lafa kart ve iyi dnlm szlerle az dalann arasna girdi: "Bunu syledim, inkr edecek deilim." "Bunu sylemi, inkr etmiyor" szleri doland salonda. "Kendi idam fermann imzalad." Ve Halla szlerini tekrarlad: "Bunu syledim ve bugn de sylyorum: ENEL HAK! Ben yaratc gereim. Gerein tanrsall benim insanlmda yle ak bir ekilde zuhur ediyor ki, insanln buna sevinmesi lazm. Haklsn, bni Davud, yaratanla yaratlanlar bir olamaz, asla. Eer gerekten Allah'n bizi yarattn kabul ediyorsak (kim bunu inkr edebilir ki?), eer gerekten Allah'n varlndan bir varlksak, o halde varlmz yaratlml-n pisliklerinden ve fazlalklarndan arndrabilir ve onun iradesine yle bir teslim edebiliriz ki, Allah'n kendisini bizim iimizden gstermesini salayabiliriz. Bu slam deil mi? Bu her Mslmann yapmas gereken Allah'a kaytsz artsz teslimiyetin bir paras deil mi?"
214

"yi syledin, Halla!" Bamabeynci bile gzle grlr bir sevin iindeydi: "Dnceni iyi akladn, Halla! Sana onu dikkatle dinlemeni tavsiye ederim, bni Davud." "Kimsenin beni onu dinlemeye davet etmesine gerek yok. Onu dinledim ve dediklerini anladm. El-Hallac'n bir gnahkr olduu dncesinden beni kimse alkoyamaz. Hi kimse. Onun iinden konuann Allah olduunu nereden bileceiz? Allah Peygamber efendimize bile sadece Cebrail'in azndan hitap etmiti." Kadlar arasnda bir huzursuzluk ba gstermiti. Son tartma boyunca sinirleri iyice bozulmutu ve nasl devam edeceklerini bilemez haldeydiler. Bakad Ebu Umar davay giderek artan bir honutsuzlukla izliyor ve gidiata mdahale etme hazrlklar yapyordu. Tam bu arada bni Davud din ierikli ithamlara bir de siyas ithamlar eklemekle davaya yeni ve arpc bir boyut kazandrm oldu. "Hallac'n dncelerinin bizim inancmza aykr olduunu kabul etmeseniz bile, onun haklarnda hibir ey bilmediimiz insanlarla yaztn inkr edemezsiniz. Hallac'n kendisi de yabanclarla mektuplatn, hatta gneydeki halife dmanlaryla bile ilikide bulunduunu asla inkr etmedi." "Doru sylyor. Kahrolsun hainler." Durum gzle grlr bir ekilde ciddilemeye balamt. Siyasi iddiay duyduu zaman Bamabeynci Nasr elKaur'nin tm vcudunda bir rperti dolamt. mparatorluun u anda iinde bulunduu gergin dnemde byle bir sulama asla akaya gelmezdi. Nasr sinirli bir ekilde sandalyesinde kprdand ve Hallac'a birtakm iaretlerde bulunmaya alt. Fakat el-Hallac kendisini
215

bu ithamlara kar da rahatlkla savunabilecek bir adamd: "Bunlarn siyasetle hibir ilgisi yok" diye sze balad. "Kuran bize herkese kar adil davranmamz tler. Bunu yapmak iinse ilk nce adaletin ne olduunu bilmek gerekir. Bize hangi davran biimlerinin adil olduunu reten bir eriata sahibiz. Fakat eriata gerekten uyuluyor mu? Her tarafta adaletsizliin ve basknn hkm srd bir gerek deil mi? 'Bar ehri' ad verilen u Badat'a bir bakn! Buras uzun zamandr bir kavga ehri halini almad m?" "Bu meselenin kfirlerle yaptn yazmalarla ne ilgisi var?" "Bu mektuplarda adaletin ne olduu konusunda gr alveriinde bulunuyorduk" diye karlk verdi el-Hallac. "Onlarn adalet konusunda benimkinden tamamyla farkl tasavvurlar var; bu tasavvurlarn bazlarn en azndan zerinde dnmeye deer bulmama ramen, onlar kabul etmiyorum. Her trl isyann gerekesi genellikle adaletsizliktir. Son yllarda isyanlarn saysnn ok fazla olmas, adaletsizliin boyutlarnn da ok byk olduunu gsterir. Bunda slam'a kar bir ey var m?" Tam bu anda Nasr el-Kaur'nin bandan aa kaynar sular dkld. Hallac'n bir hata yaptnn farkna varmt. Halla karsnda kimlerin bulunduunu ve kimlerin kendisini dava ettiini hem biliyor, hem de bilmiyordu. Bunu dnemeyecek kadar iyi niyetli ve temiz kalpliydi. mparatorluun nde gelen kiileri olan kadlarn ve mftlerin bu meselelere ilgi gstereceini, hatta lkede dzen ve adaleti salamada kendilerine yol gsterecek herkese mteekkir olacaklarn dnyordu. Hata zerine hata! Yanlg zerine yanlg! Bamabeynci

Nasr, bu andan itibaren bu davann dostu Halla lehine sonulanamayacam anlamt. Halla szlerini bitirdikten sonra ikinci kad konumaya alt, fakat dier kadlar tarafndan kaba bir ekilde susturuldu: "Devlet meselelerine karmaya nasl cret edersin? Buna hakkn olduunu mu dnyorsun? Adalet datmak ve bunun nasl daha iyi bir ekilde yaplacan dnmek hakk sadece ve sadece hkmdar ile vezirlerine aittir." nc kad da ilk kadmn szlerini onaylad, hatta sesi daha da sert kyordu. smaillerin ne tr ykc faaliyetler iinde bulunduunu herkesin bildiini ve onlarla iliki iinde bulunmann ne tr bir gerekesi olabileceini anlayamadn syledi. Nasihat ile ihanet arasndaki mesafenin sanld kadar uzak olmadn sylemeyi de ihmal etmedi. Kadlar szlerini bitirdikten sonra salonda bir kez daha byk bir grlt koptu. Skneti salamak iin bu na kadar mahkemeyi takip etmek amacyla sessiz kalm olan Bakad Ebu Umar'n otoritesini kullanmas icap etti. Ebu Umar salonda bulunan herkese, zellikle de aka bni Davud'un tarafna gemi olan iki kadya sessiz olmalarn emretti. "Burada sadece konumaya hakknz var, siyaset yapmaya deil!" diye onlar azarladktan sonra, Hallac'a dosta bir bak frlatt. Bu bak her eyin bittiini dnen Bamabeynci Nasr'm gznden kamam ve iinde Hallac'n kurtuluuna dair yeni bir umut domasna neden olmutu. Fakat bamabeynci nedenini bilmedii bir sebepten tr kadlara siyaset yapmamalarn sylemekle bakadnn gerei dile getirmediinin farknday217

216

di, nk lkedeki btn hukuk sistemi siyasal yaamn huzuru zerine kurulmutu. Bu huzur bozulduu anda devreye baka gler giriyordu. Halla ise bu arada sessizlie brnmt. Artk hibir ey sylememeye karar vermiti. i imdiye kadar yaamad bir ekilde huzur doluydu. Etrafn saran karanla ramen kendisini hafif ve aydnlk hissediyordu. i prl prl bir kla dolmutu sanki. Mahkemede olmas onu artk hibir ekilde etkilemiyordu. Sahi Tustar'nin rettii gibi sknet, konumaktan ok daha iyiydi. Artk azn bile amayacakt. ster kendisini tmyle inkr etsinler, isterse de... Tam bu esnada Bakad Ebu Umar kady yanna ard ve dierlerinden de salonu terk etmelerini istedi. Halla dar kartlrken Nasr el-Kaur ona acma ve umut dolu bir bak frlatt. Bakad, aydan beri tartma konusu olan bu meselenin, ancak salonda izleyici olmadan sonulandrlabilecei kanaatna varmt. Kendisi bu "Halla Vakasndan hi holanmyordu, nk onlarn baz konularda dini gerektiinden fazla abarttklarn dnmesine ramen, genel olarak sfilere sempati duyma eiliminde bir insand. Yakndan tand Bamabeynci Nasr el-Kaur" nin de Abbas hanedanna zarar verecek bir faaliyet iine asla girmediini ok iyi biliyordu. Halifenin tebaasn ispiyonlayarak makam ve mevkii kazanmaya alan bni Davud'tan hi holanmad ise bambaka bir gerekti. Fakat anl halife el-Mutevekkil zamanndan bu yana lkede sansr yoktu. Halla denilen bu lgn da bu lgn ehirde dier lgnlar gibi yaamaya devam etse ne kard sanki? "Ona iyiden yana olup kty terk etmesini tle-

yelim" dedi Ebu Umar. "Bylece dinimizin emrettii ekilde davranm oluruz." "Bana kalrsa ibreti alem olmas iin onu cezalandrmalyz" diye itiraz etti ilk. kad. "Ben tmyle bni el-Furat ve Ali bni sa gibi dnyorum. Tm karmak konumalarna ramen Allah'a kfretmeye, toplumumuzun ve Abbas hanedannn temellerini kertmeye almaya devam ediyor. Yoksa yine gneydeki bataklklarda-kine benzer bir ayaklanmann kmasn m istiyorsun? Birtakm gzel konuan insanlar 'kendi' adalet ve ilah ak anlaylarn dile getirdiler diye, kleler bir kez daha ayaklanp devlet otoritesini paralasn m?" nc kad hararetle ban sallayarak onu desteklerken, ikinci kad garip bir tarafszla brnm gibiydi. "Ben karar metnini hazrladm bile" dedi ilk kad ve yznde zafer dolu bir ifadeyle elindeki kd Ebu Umar'a uzatt. "Altna imzan attn anda mesele kapanm olur. Senden sonra biz de imzamz atacaz elbette. Mahkemeden bu vakann akla kavuturulmas bekleniyordu ve bu gerekleti. Yoksa yle deil mi?" Ebu Umar ise yle cevap verdi: "Hallac'n din konusunda arya katn kabul ediyorum. Dnceleri bana da pek makul gelmiyor. Fakat her eye ramen yaptklarnda ve sylediklerinde onun lm cezasna arptrlmasn gerektirecek bir ey gremiyorum. Kendisine yneltilen tm sulamalar cevaplandrabilir..." "te mesele de bu ya!" diye atld kadlardan biri. "Adam burnumuzun dibinde diledii gibi at koturuyor. nce Dahritlerin en iren btl itikatlarn etrafa yayyor, sonra da 'ben yle demek istememitim...' bahanesiyle iin iinden syrlmaya alyor. O halde ne demek istemiti? Bu pheli durumda hepimizi koruyan yasann 219

218

bekasn dnmeliyiz. Bu bir tanr budalasnn samalklarndan ok daha nemlidir." "Halkn bir beraat kararna nasl tepki verebileceini tasavvur edebiliyor musun?" diye bard dier bir kad. "Ya halk kutsal Kuran'n eriatnn uygulanmas iin ayaklanacak olursa? O zaman bu iin sorumluluunu kim stlenecek? Sen mi, biz mi? Bu kiinin sen olacandan hi phe yok; nk bizim stmzde yalnz sen varsn, senin stnde ise yalnzca halife - Allah ona uzun bir mr ihsan etsin." Kadlar dikkatle dinlemekte olan Ebu Umar'n beti benzi sararmt. Abbas hanedannn deil ama halkn kolay alevlenen ve zorlukla sndrlebilen fkesi onu gerekten de ok korkutuyordu. Bylece bu ekilde bir sre daha konumaya devam ettiler. kinci kadnn iradesini krmak ve fikrini deitirmek pek uzun srmemiti. Sonunda bakadnm da direnecek gc kalmad. Honutsuzluk ve isteksizlik iinde olsa bile kam kaleme uzand ve kendisine uzatlan belgenin altn imzalad. Akam olduu zaman karar nce Halla'a, sonra da halka okundu: Sank dine kfretmekten ve insanlar isyana tevik etmekten sulu bulunmutu. Cezas, idamd.

BADAT EHRNN UTANCA BOULMASI

Bylece o zamana dek kutsanm olan "Bar ehri"nin kadlar ve ileri gelenleri, kendilerinin ve ehirlerinin hretini, verdikleri hkm vastasyla sonsuza dek karartm oldular. evresindeki pek ok kii tarafndan son derece adil ve dindar biri olarak kabul edilen bir insann -Yunan bilgesi Sokrates iin de ayn ey anlatlyordu- hayatn elinden alacak olan bir hkmd bu; yalnzca geici imlar ve bo tecrbelerle dolu bu dnyada, bilgelik ve arlk timsali olarak grlen bir insann cann elinden alacak bir hkm. Fakat bu hkm vastasyla Hallac'm en byk dilei de yerine gelmi oldu. O gne dek Badat ehrinin sokaklarnda ve meydanlarnda, arlarnda ve pazarlarnda, evlerinde ve medreselerinde tanrsal sevgilisine nihayet kavuabilmek, kudret sahiplerinin aptallndan, fesatlndan ve karclndan nihayet kurtulabilmek iin insanlara bara bara kendisini ldrmeleri iin yalvar-mam myd? Hallac' mahkm edenler ne yaptklarn bildiklerini sanyorlard, fakat gerekte bunun farknda deillerdi. Yandalarnn ve kitlelerin bu karar alklayacan biliyorlard. Bu tr vakalarda hep byle olagelmiti ve bu da dierlerinden farkl deildi. Mesih sa'nn ba221

220

na da ayn eyler gelmemi miydi? Kuran'n bu konuda farkl bir retiye sahip olmasna ramen, Halla her geen gn Mesih sa'ya daha gnlden balanyor, onun kendisine ok benzediini tm benliiyle hissediyordu. Taraftarlar ile yakn zamana kadar tanr, insan ve dnya, gnah ve pimanlk, dirili ve tekrar doum konularn -yksek mevki sahibi budalalarn phesini uyandran o mektuplar vastasyla- derinlemesine tartt Mani adl byk insan da, bu tr bir entrikann kurban olmam myd? Yceltilen bir kimsenin, mutlaka aalanmas gerekiyordu. Muhammed ilah adalet mesajn insanlar arasnda yaymaya balad zaman, Mekke ehrinin ileri gelenleri de onunla alay etmi, hatta onu lmle tehdit etmemiler miydi? Kadlarn verdii hkmn halkn intikam duygusunu tatmin etmemesi zerine, Halla bir kez daha en ar bir ekilde aalanmaya baland: nceki seferde de olduu gibi ehrin en kalabalk yerinde zincire vurularak, dorusunu yaptklarn dnen bir yn basit insann ucuz alaylarnn hedefi haline getirildi. Artk her birinin kendi anlayna gre bir gnahkr, bir kfir, bir byc ve bir kkrtc olan bu adama kzgnlk duymakta hakl deiller miydi? Badat ahalisinin suratlar gnler boyu Hallac'n nnden birer glge gibi akp gitti. "Hey sen, Halla! Nasl, kaderinden memnun musun imdi?" diye baryordu yoldan geenlerin bir ksm. "Her zaman byle olmasn istemez miydin?" nsanlardan bir ksm Hallac'n nnde duruyor, bir sre onun avurtlar km, zgn yzn inceliyor, sonra da alay ve aalamalarna devam ediyorlard. "Halla! ddia ettiin gibi iine girmesi ve seni kur222

tarmas iin Allah' arsana! Seni gidi zndk, sahtekr ve alak herif! Umarm kapldn kibir yznden cehennemde cayr cayr yanarsn!" ar ve pazarlarda Halla' dinleyen ve onu dierlerinden daha iyi tanyan insanlar ise ona acyor ve bana gelenlerden tr hayflanyorlard. Onun adalet ve iyi bir ynetim uruna verdii mcadelenin farkndaydlar. mparatorluun nde gelen tm isimlerinin ona kar olmadnn da gayet iyi farkndaydlar; bu nedenle devlet makamlarnda grevli insanlarn kaderlerinin belirsizliine bir kez daha lanet okudular. Onun gibi byk bir dehann neredeyse en kk bir mdafaa giriimi bile olmadan lme terk edilmesinin anlam o kadar bykt ki! Fakat sarayn gl ve nfuzlu makam sahiplerinin ayn gn iinde an ve hretin zirvesinden cehennemin en karanlk ve en cra noktasna dmeleri daha nce de sk sk grlmt. Bu insanlardan geriye airlerin iirlerin-deki karanlk birer andan baka ne kalmt ki? Halla tam gn boyunca bu ekilde tehir edildi. Bu arada isel olarak o kadar zgrlemiti ki, alay ve aalamalara katlanmak bir yana dursun, iten ie onlardan dolay sevin bile duyuyordu. Kendisini nce Huzis-tan tarlalarnda halla olarak almaya, sonra "insan kalbinin srlarnn hallac" olmaya, daha sonra da daraacma sevk eden yaam izgisinin ne kadar doru ve mantkl olduunu kavramt. Ksa bir sre sonra kfirler iin tasarlanm bir dizi iyi dnlm ikence ile ldrleceini de biliyordu. Cellat iin adalet adna yaplm olan, zevk dolu bir lm. Kanlmaz olduuna gre, lmn bir an nce gelmesini istiyordu. Zaman azaldka, zamann gelmesini istiyordu. Manev bir zafer olarak grd kaderinin birok tandk ve dost tarafndan takip edilmesi
223

onu teselli ediyordu. zellikle tm insan zaaflar ile Ebu Bekir bl'yi ok takdir ediyordu. Sonra da burada olup bitenleri tam mansyla idrak edemeyen bni Fatik. Bu ahitlerin pek ou grdklerini yaamlar boyunca unutamayacak ve Hallac'n son gnlerini gelecek kuaklara aktaracaklard. Mesela bni Fatik yle bir aktarmda bulunmutur: "Yaamak iin pek az gn kalm olan Hallac'n yanna yaklatm. O bu esnada sabah namazn klyordu. kinci rekat da kldktan sonra yle dedi: 'Burada grdn gerek ibadet deildir. Gerek ibadetin ne olduunu gn sonra greceksin.' Celladn kendisiyle ne yapmak niyetinde olduunu gayet iyi biliyordu." dam saati yaklatka Hallac'n sk sk "el-Kfirn" suresini okuduu da aktarlanlar arasndayd: "Bismillahirrahmanirrahim. De ki: Ey inkarclar! Ben sizin taptklarnza tapmam. Benim taptma da sizler tapmazsnz. Ben de sizin taptnza tapacak deilim. Benim taptma da sizler tapmyorsunuz. Sizin dininiz size, benim dinim banadr." ZAMAN GEZGNLER TEKRAR ORTAYA IKIYOR Btn bunlar profesrle dostlarnn Bar ehri'ne gelmesinden birka gn nce vuku bulmutu. Hallac'n olu Hamid olaylar hakknda onlara mmkn olduu kadar tarafsz ve detayl bir ekilde bilgi vermeye alt iin, zaman gezginleri bu durumun tm absrdlne ramen derin bir anlamla dolu olduunu dnmeye balamlard. zellikle smail eyhi Atsz'in Hallac' son anda kurtarmak iin hibir giriimde bulunmamas onlara
224

hem absrd, hem de anlaml geliyordu. Bu sadece bir yorum meselesiydi. ki ranl, Klapproth'un gnlk "insan" politika ile metafizik arasnda belirgin bir ayrm grmesine tmyle katlyorlard. Bu kavramlarn her birinin kendine has bir anlam vard. Hayat boyunca laik dnce tarzn benimsemi bir insan olan profesr, kendi dini olan Hristiyanln dalaverelerine pek ok kez kzmt, ister kendi mezhebi katoliklik adna yaplm olsun, isterse de protestanlk adna. Btn bu yaadklarndan sonra sa'y dnmesinin nne gemesi mmkn deildi. Bir kez daha bir din dehas kendi insanlar tarafndan katledilmiti. Profesr ve dostlar, Dicle'nin sa rma boyunca yryerek halifenin saraynn etrafndaki ehrin merkez mahallelerine doru yol alyorlard. Hl yakc olan gnein suyun zerinde kk k kvlcmlar yaratmasna ramen, ar akan nehrin suyu bulankt. Hava neredeyse esintisiz olduu iin ok sayda tekne nehrin zerinde ar ar yol alyordu; krekli kk balk kayklar ise bu teknelerin arasnda byk bir hzla ilerlemekteydi. ehrin bu zengin semtinin yayd lt ve sata sunulan mallarn bolluu Klapproth'u aknla drmt. Sessiz ve sakin kitap dkknlarnn iinde bada kurmu olan gen ve yal erkekler, yavaa iki yana sallanarak kucaklarndaki kitaplar okuyor veya nlerindeki ktlara bir eyler yazyorlard. Resmi dairelerin ve kamu ilerinin grld binalarn okluu da hayret vericiydi. Klapproth, bir zamanlar ann en hretli alimlerinden biri olan filozof Ebu Bekir Muhammed bni Zeke-riya el-Rz'nin emrindeki mehur Maristan hakknda o zamana dek sadece bir eyler okumutu, imdi ise bu grkemli hastane binasn kendi gzleriyle inceliyordu. Tabi225

at ve tabiatn tanryla olan ilikisi zerine ne srd dncelerle adalarndan yzlerce yl ileride olan bu byk bilim adamn iinden saygyla anmaktan kendini alkoyamad. Fakat u anda sadece ve sadece el-Hallac'm yaad byk trajedinin etkisi altndayd. kence altnda paralanm o et ynn hayat boyunca unutamayacandan ve arkadalarnn da ayn hisleri paylatndan emindi. "Bu grdklerimizi asla unutamayacaz" dedi Klapproth. Grnmez bir el tarafndan sevk edilircesine dalgn bir ekilde yryen Abbas Aa sadece yavaa ban sallamakla yetindi. Zaman yolculuunun byk ksmnda sessizliini bozmam olan Rstem Efendi de onun gibi davrand. dam meydanna geri dnmek istemelerinin sebebi acaba snr amakta olan meraklar myd, yoksa bunu Hallac'a olan sayglarndan tr m yapmak istiyorlard? lml dnyaya veda etmekte olan el-Hallac, kendilerini bu denli etkilemi miydi? Grne gre yleydi. Fakat eski bir deyite ifade edildii gibi; merak, akl canlandran kudretli bir gtr. Emin olduklar tek bir ey vard: Badat ehri, ikence gren adamn lklaryla uzun sre nlayacakt. Sadece uzun sredir birlikte olduu ruhsal varln duyabilecei sessiz lklar...

OLAYLARIN DNGS SONA ERYOR

Gnein her zaman yakc olduu Huzistan eyaletinin bile bu mevsimde uzun yllardr grmedii derecede scak bir gnd. Aslnda pek uzak olmayan denizden sk sk esen bir meltem havay serinletir, hatta k mevsimlerinde frtnalara ve dolu saanaklarna bile neden olurdu. Fakat bugn scak hava bozkrlarn ve steplerin zerini kaplamt; yerinden kmldamaya da hi niyetli grnmyordu. Hallac'm memleketi olan Bayza ky sakinleri gnlk ilerinin bir ksmn bitirmilerdi de imdi her yerde olduu gibi le istirahatna ekilmilerdi. Bu anlamyla bugnn de dier saysz gnden hibir fark yoktu. nk bu corafyada yaayan insanlar, aslnda tm zamanlarda ve tm ktalarda olduu gibi, bireyin ve toplumun yaamn belirleyen acmasz tekdzelik yasasna balydlar. Yaamlarnn duraanl ve hareketlilii doa tarafndan belirleniyordu. Bu nedenle ok sayda ky sakini her zamanki gibi bugn de serinletici bir eyler imek ve gevezelik etmek zere ky kahvesinde toplanmlard. Bunlar genelde tarlalarndan gelen erkekler ve birka zanaatyd. O gn kyn muhtar da oradayd, fakat bu bir tesadf olmaktan ziyade, hesapl bir davrant. nk o gn aslnda dierlerinden farkl bir gnd ve o bunu biliyordu.
227

226

Muhtar, sze Kazanc Hasan'n tanmad birisiyle yapt bir konumaya kulak misafiri olduunu sylemekle balad. Hasan, Halife'nin posta hizmetini gren Barid atllarndan birinin o gn yaknlardaki Ahvaz ehrine geldiini anlatyormu. Postacnn sylediine gre halk tarafndan "Halla" olarak arlan Huzistanl el-Hseyin adl biri "Bar ehri" Badat'ta lme mahkm edilmi ve cezas birka gn iinde infaz edilecekmi. Kazanc Hasan, Halla lakapl bu kiinin kim olabileceini derhal anlam: Bu, ok uzun yllar nce bile "Halla el-esrar" olarak ardklar, Huzistan'da pek ok kiinin 'bal bulunduu sfi retisini vaaz etmek zere sk sk kye geri dnen adamn ta kendisiymi. Ve bu hemehrileri, uzaklardaki Badat ehrinde ancak en kanl katil, ve haydutlara reva grlebilecek utan dolu bir lme mahkm edilmi... Bayza kynn neredeyse tm gz ap kapayana kadar Kazanc Hasan'n anlattklarndan haberdar olmutu. Ve bu tr haberlerde daima olduu gibi, el-Hallac'n karanlk kaderinin tm blgede yaylmas iin ancak birka saatlik bir srenin gemesi gerekmiti. Haberin yaylmasyla birlikte gndz geceye dnm, kaynaklarn tatl suyu aclam, dnyadaki yaam yerini uzun bir lme brakmt. Kader bu gn levhasna kara bir mrekkeple yazyordu. damn ne zaman gerekleeceini kimsenin tam olarak bilmemesine ramen, insanlar Hal-lac'n oktan ldrld dncesine kaplmlard. "O daima bizden biriydi ve daima bizden biri olarak kalacak" dedi ilerinden biri. "O ok ykseklere kt ve ok derinlere dt" dedi bir dieri. "Onun zel birisi olduunu her zaman sylemiimdir" dedi bir ncs.
228

Fakat oradan buradan atlak sesler de ykselmiyor deildi. Aslnda Hallac'm ktln istemeyen, fakat onun radikal dn, hissedi ve takn yaam tarzna eskiden beri cephe alm olan atlak sesler. Bunlar ya iyi konumasn bilen, fakat basit ve cahil insanlar, ya da dnyann her yannda ve her ada rastlanan trden ukala dmbelekleriydi. Buradakiler de her eyi zaten nceden bilen insanlar grubuna dahildi. "Bu artlar altnda gnn birinde bana bu ilerin gelmesi kanlmazd" dedi bu adamlardan biri. Elbette ki daha nce byle bir eyi sylemeyi asla gze alamazd, hatta Hallac'dan sz ederken konumasnda belli bir gurur hissedilirdi. Fakat u anda gurur yerine kibir duygusu n plana kyordu. Fakat Bayza kyndeki insanlarn byk ksmnn Hallac'a sadece acmann yan sra, derin bir znt de duymalar, durumda en kk bir deiiklik yapmad. Kazanc Hasan durumu u szlerle en iyi ekilde ifade ediyordu: "Bugne dek ne zaman kalabaln iinde biri sivrilse, onun sonu ya aslmak, ya zindana atlmak, ya da -en iyi durumda- iftira ve dedikodularla cezalandrlmak olmutur. Ve siyaset de o veya bu ekilde daima bu iin iindedir. Burada da byle oldu. Buna eminim." Adamn kl kadar keskin ksa konumas, onun bu sylediklerine gerekten de tm kalbiyle inandnn ispatyd. Sadece ky sakinlerinin deil, ehir halknn byk ksm da onun gibi dnyordu. Hallac'n suunun din olmaktan te siyas olduu fikri olduka yaygnd. Her yoldan kan ldrmek gerektii takdirde, bununla zor baa klacandan sz ediyorlard. Halla, byk imparatorluun "kibar"laryla atmt ve bu ne yazk ki ok 229

kt bir zamanda, Abbas slalesinin parlakln ve hretini yitirmeye balad bir anda gereklemiti. Byle bir suun cezasz kalmas sz konusu bile olamazd; gerek halifenin imparatorluunda, gerekse de baka yerde. En iyisi pamuk tarlalarna gitmek ve fazla konumamakt... En iyisi imparatorluun byklerinin dncelerinden yeterince uzak durmak ve onlarn kararlarna kaytsz artsz uymakt... En iyisi... Bayza sakinleri aralarndan kan byk insann yasn tutmaya baladklar srada, Halla ise Badat'ta kelimenin tam anlamyla son nefesini veriyordu. Fakat en deerli varln, yani hayatn celladn souk nefesi altnda tm zamanlar iin kaybetmeden nce, son bir kez dncelerini bir araya toplad ve onlar eskiden kendisiyle dalga geen ama ayn zamanda da sevgi besleyen insanlara doru savurmaya balad...

LMEKTE OLAN HALLACIN ARMIHTA YAPTII KONUMA

"Ak iin yanarken edindiim kanatlarla Uup gideceim a doru, Hibir gzn bakamad." Gustav Mahler, 2. Senfoni.

Hamd ile bl tarafndan yol gsterilen Klapproth ve arkadalar, bir kez daha kanl armhn nne geldikleri zaman gzlerine inanamadlar. Hallac'n vcudunun neredeyse bir bebek byklnde kalm olmasna ramen, grne gre ruhunda hl en kk bir hasar yoktu. Vcut, manev zlem ve mistik irade gcyle dolu ruhun kendisinden talep ettiklerini, byk bir glkle ve yeteriz bir ekilde yerine ancak getirebiliyordu. Fakat ikence gren adamn giderek alalan bir sesle konumasna ramen, ne syledii aka ve kolaylkla anlalabili-yordu. Hallac'n konumas kesik kesikti, zayfl ve aclar yznden de giderek kesikleiyordu; fakat szleri ak ve anlalr olduu iin, Alman profesr tarafndan aktarlan konuma metninin gerek olduundan phe etmemek gerekir. lmekte olan adam ilk olarak olunu ve en sevdii talebesini tandna dair bir iarette bulundu. Sonra da yava yava konumaya balad: "Bismillahirrahmanirrahim. Her eyin yaratcs ve ekil vericisi, lemlerin efendisi, nefsimiz zerinde kudret
231

230

sahibi olan ve tm srlar bilen, yaam ve lm veren Allah'a hamdsena olsun! Kendi adyla bize dnmeyi reten seilmi olana, peygamberler peygamberine, evliyalarn mhr Muhammed'e de hamdsena olsun, selam ve rahmet onun ve tm ev halknn zerine olsun! Ey inananlar! Bilin ki vakti geldiinde her canl lm tadacaktr. Yaayan Allah byle der ve onu yaknda ben de tadacam. Henz bugn, gne batmadan nce, vadem dolmu olacak. Oysa sizin de bildiiniz gibi daha nce en az bin kez lmeme ramen. Hilie ulamaya abalayan bizlerin kendimize iar edindiimiz sz bilirsiniz: lmeden nce ln! Ben de daima bu sze uygun olarak yaadm. inizden baznzn zgn olduunu ve benim iin yas tuttuunu gryorum. Bunu yapmalarna gerek yok. Yce Allah'n sevgilileri olan bizlerin deiik alametler altnda doduunu ve deiik alametler altnda yaadn bilmiyorlar m? Ruhumuzun bedenimize girmesinden nce kaderimiz belirlenmitir ve bunu hibir ekilde deitiremeyiz, nk her ey Allah'n mahl-klaryla yapt o en eski anlamaya uygundur. Ben sizin rabbiniz deil miyim, diye sormutu Allah. Mahlklar ise yle cevap vermiti: Evet, buna ehadet ederiz. Kuran da buna ehadet etmektedir ve her eyden nce biz sfiler bu cevab vermiizdir. lmeden nce ln! Bizim iarmz budur, nk gelen her ey gemelidir ve gemi olan tekrar gelmelidir. Zaman bugn dolmutur. Uzun yllar boyunca, ey dostlar, bugn, tanrsal sevgilimin karsna kacam bu saati bekledim. Evet, biz onu byle adlandryoruz: Tanrsal sevgili, nk bizimle ilgili olan her ey bizim deil, yalnzca onun etrafnda dnmelidir. Biz akn imanllaryz, bu dnyann hibir kuvvetinin ayramayaca ruhsal

ak topluluuyuz. imdi sizi bizim slam cemaatinden uzaklatmz, bizim ilerinin bitirilmesi gereken kfir ve sapknlar olduumuz, Allah'a irk koanlardan ve materyalistlerden daha iyi olmadmz konusunda ikna etmeye alyorlar. Fakat imdi uzun yllardr benim dostum olan ve lmmde hazr bulunabilmek iin burada bekleyen sana soruyorum, bl. Bu sulamalar gerek olabilir mi? Ruhumuz bedenimize girmeden nce bile var olan dostluumuz adna syle, iimizden hangimiz bugne dek bir kerecik olsun Allah'a tn etmitir? Bir an iin byle bir eyin vuku bulduunu kabul etsek bile, Allah ylesine ulv ve ycedir ki, biz kullarnn szleri ona ulaamaz bile. Ona ynelttiimiz szler birtakm kekelemelerden baka nedir ki? Birtakm tanr inkarclarnn bo gevezelikleri sonsuz ve ebed Allah' nasl rahatsz edebilir ki? Bunu tekrar tekrar dnmemiz gerekir. inizden bazs benim Mslmanlar toplu halde klnan namazlardan uzaklatrmaya altm iddia ediyor. Allah'a itaatsizlii vaaz etmiim, bu nedenle de bir kfirmiim! Size sylyorum ki, dostlarm, hibir iddia bundan daha yanl olamaz. Materyalist ve ateist Dah-ritlerin retilerinin aptalca olduundan hayatm boyunca bir an bile phe etmedim. Onlar sadece gzleriyle grp elleriyle tuttuklar maddeye inanrlar. Materyal kuvvetlerin kr aynasnda bile dnyamzn yapsn grdklerini sylerler. Oysa tm aratrmalarn ruhun gcyle yaptklarn unuturlar. Hatta kendi materyal kuvvetlerine, bedenlerine ve atomlarna bile, ancak bunlardan haberi olan, onlar tarif ve tasvir edebilen, snrlayan ve toplayan ruhlar zerinden ulaabilirler. Bu kark bir durum deil midir? Bizim ruhumuz, kardelerim, evrende olduu gibi iimizde de yaratc gcn gsteren yaratcnn

232

233

ruhunun bir parasdr. Peygamber -selam ve rahmet zerine olsun- gelmeden nce bile atalarmz insann evrenin kk bir rnei olduunu, evrenin ise tam aksine byk bir insan temsil ettiini retiyorlard. Din alimlerinin bize Kuran vastasyla anlatmaya altklar ilah sfatlar ite bu mecaz ekliyle kavramaya almalyz, dostlarm. Allah'n kulaklar yoktur ki, sizin iittiiniz gibi iitsin. Kalbinizin en derin yerine bakt zaman da, sizin grdnz gibi grmez. Sizin gibi grmek iin gzleri yoktur. Onun bak tamamyla baka bir baktr. Onun duyuunun da tamamyla baka bir duyu olmas gibi, dnmesi de tamamyla baka bir dnmedir. Hem bizimkine benzer, hem de bambakadr. Fakat bunun imdilik namazla bir ilgisi yok. Aranzdan pek ou yle dedi: 'Namaz devini ihmal etmekle gnh iliyor.' Bu da ylesine yanl ki! Beni daima namaz klarken grmediniz mi? Hatta zindanda, en derin aalanmalara ve hakaretlere katlandm yerde bile, grnr veya grnmez bir ekilde binlerce defa namaz kldm. Genellikle grnmez namazlard bunlar, iimden kldm, grnmez namaz, bana cemaat iinde alnm yere koymaktan daima daha anlaml gelmitir. Allah gerekte kendi iradesini kabul etmemesine ramen alnn secdeye koyan sahtekrlarn yreklerinden geenleri ok iyi okur. Allah'a rvet olsun diye klnan namazlar phesiz geersizdir. O, tebaasnn nnde korkudan yerlere kadar eildii halifeye benzemez. O, yaranmak istenilen sradan bir saray memuru deildir. O bizim yaltaklanmalarmzdan veya insanlarn anlk arzularndan tmyle bamszdr. Grevlerden sz ediyorsunuz. Onlar elinizden almak istemiyorum. Hac grevi de dahil olmak zere zeri-

me denlerin tmn yerine getirdim. Tam drt kez kutsal topraklara gittim. Tam drt kere Kabe'yi tavaf ettim ve eytan taladm. Tam drt kez Peygamber'in ve Havva'nn mezarn ziyaret ettim. Tam drt kez kutsal topraklarda kurban kestim. Fakat gerek hac insann iine yapaca, ruhun tm grkemiyle rabbinin karsna kaca bir yolculuk olmaldr. nk o her eyin iine nfuz eder ve her eyden akl almayacak denli ycedir. nsann iine yapmas gereken haccn d ksm grnen hacdr. Ruhsal yaam srekli bir gezginlie benzemez mi? Ruhsal olarak l olmadklar takdirde btn insanlar srekli seyahat halinde deil midir? Faslasz olarak birtakm hedeflere ulamaya abalayp durmazlar m? man da en st noktasyla en alt noktas durmadan deien ruhsal bir seyahat deil midir? Kesin inanc bir phe n takip eder, sonra da tam aksi olur. Susuzluktan sonra alk gelir, sonra tekrar susuzluk. Sevinten sonra znt gelir, sonra yine sevin. man da asla son kertesine ulamaz. Size sylyorum: Grevler nemlidir, fakat dinin temelini tekil etmezler. Krlemesine deil, anlaytan dolay itaat etmeliyiz. Allah'n kendisi bize yle dememi miydi: Ben gizli bir hazineydim ve anlalmay bekliyorum. Dinin kurallarna aykr davrandma ancak dinin kurallarnn anlamn asla kavramam olanlar inanabilir. Onlarn gerek anlamlarn kavram olan bir kimse ister zekt vermek olsun, ister dul ve yetimleri gzetmek olsun, ister oru ve namaz olsun, dinimizin tm kurallarn herhangi bir zorlamaya gerek duymadan yerine getirir. Beni kendimi yceltmekle ve Allah'n yerine koymakla itham ediyorlar. Fakat sevenle sevilen arasndaki ilikinin derinliklerine vakf olanlar iin bu iddia o kadar glntr ki! Ak dininde hepimizin rnek almas gereken Ra235

234

bia, Peygamberimizin lmnden ksa bir sre sonra yaratcsn sevdiinin iinde grmemi miydi? O da rahatlkla u szleri syleyebilirdi: Ben yaratc gereim! Sulandm cmlelerden biri de bu. Ben yaratc gereim! Ben mutlak gereim! Biz tanrsal sevenlerin zellii, Allah'a sadece itaat etmekle yetinmeyiimizdir. O bizi nasl tanyor ve seviyorsa, biz de onu ayn ekilde tanmak ve sevmek istiyoruz. Sadece onun sayesinde varlmz aslnda olmas gereken olur. Allah'n efendi, insann da kle ve hizmetkr olduunu sylyorsunuz. Bu konuya bambaka bir adan bakyorsam da, sylediklerinizi onaylyorum. Benim hizmetim gnlldr ve efendime olan sevgiden ileri gelir ki, bu sevgi olmazsa ben de gerek olamam. Onu sevdiim zaman, o iimi tamamen kaplyor, onun ruhu benim ruhum oluyor. Benliim onun benliiyle yer deitiriyor. Baka bir benliin daha youn olarak yaayabilmesi iin kendi benliimizi, o kara zalimi geici olarak ldrmek, akn gerek anlamdr. Yaratlm bir varlk olmamn sebebi o olduu iin, ben yaratc gereim. O olmadan ruhsal anlamda ben bir hiim, bo bir bardak, kr ve karmak glerin bir oyuncaym; onunla beraber ise ben her eyim, bardak ierik ve anlam kazanyor, nk bir bardan anlam ancak dolu olmaktr. Bardan varlk sebebi budur. Kutsal Kuran dinde zorlama olmayacan retiyor. Sahtekrlar elbette ki gerek anlamlarn asla kavrayamadklar kurallara harfiyen uyarlar. Benim yaratc gerekle dolu olmam, onunla bir ve ayn yapda olduumu gstermez; o her zaman benim ulaabileceimden ok daha fazla olacaktr. nk ben sadece bir insanm. Gya ben Allah'n insanla birletiini ne sryormuum. Byle bir iddiada bulunmak dine kar yaplan bir ihanet olmayp, 236

ayn zamanda onu inkr etmektir. Bir erkek bir kadnla, ya da bir kadn bir erkekle birletii zaman nasl birbirlerinin vcutlarn mesken tutmazlarsa -her biri yap ve z itibaryla kendisi kalr-,, ben de yaratc gerekle birlemeyi arzu ettiim ve o da iimi doldurduu zaman, o asla vcudumla bir ve ayn olmaz. Erkek ve kadn ancak akta bir olabilirler. nsan ve Allah da ayn ekilde akta bir olmaldr. Bunu bir mesel olarak kabul edin. Ya da atein iinde kzdrlan demiri dnn. Geici bir sre iin kor haline gelmesine ve ekil verilmesine ramen, demir yine demirdir. Bunu da bir mesel olarak kabul edin ve zerinde dnn. Belki iinizden bazs beni anlamay baarabilir, nk ardmda pek ok ahit braktm. Bu eyleri anlamann ok zor olup olmadn bl'ye sorun, ya da yllardan beri ak dinini renmek iin bana gelen insanlara sorun. sa Peygamber'e sayg gsterdiim iin Hristiyanlar-la birlik iinde olmakla bile itham edildim. Ona sayg gstermenin her Mslmann grevi olduunu bilmiyor musunuz? Peygamber -selam ve rahmet zerine olsun-, sa ve annesi Meryem hakknda kt sz sarf edenlerin Mslman olamayacan sylemedi mi? Biz Mslmanlar Hristiyanlar gibi sa'nn armhta ldne inanmyoruz; onun yerini bir bakas almt. Bir an iin onlarn sylediinin doru olduunu kabul etsek bile, insann onu kendisine rnek almasnda ne gibi bir ktlk olabilir? Etimdeki ivileri gryorsunuz. Hristiyanlarn Mesih sa iin dndkleri donun aynsnn bana hazrlanm olduu dikkatinizi ekti mi hi? Her zamanki gibi, hatta ruhum vcuduma girmeden nce bile olduu gibi, bugn de kaderime boyun eiyorum. Kendimi idam sehpasna ve armha teslim etmekle, gnll olarak Allah'n iradesine de teslim etmi oluyorum. Hristiyanlarn syledii
237

gibi Mesih sa ldkten sonra nasl Allah katna ktysa, ben de ayn ekilde ona ykseltileceim. Mesih, slam' Allah'a mutlak teslimiyet olarak mjdelemitir. Beni Hristiyanlara balayan tek ey budur. Bizi birbirimize sadece bu balar. Ve bu ok eydir. Bana yneltilen byclk sulamalar konusunda ise ancak gln olduklarn syleyebilirim. Tm bu ithamlar bilgisizlie dayanmaktadr. Krlerin gzn atm, topallar yrttm, lleri yaama dndrdm sylentileri samalktan ibarettir. Fakat yine de bunlar yaptm. Emin olun ki, insan ruhu aslnda hayal bile edemeyecei eyleri yapmaya kadirdir. Gzleri olmadan grebilir ve bacaklar olmadan yryebilir. lm korkusunu ruhu araclyla yenen bir kimse, yeniden hayata dnm saylmaz m? uras kesindir ki, insan ruhu, eskiden ekirdein z gibi iinde uyumakta olan yetenekleri baaryla ortaya kartabilir. Cneyt Hoca'nn, Sahi Hoca'nn ve dier byk statlarn ruhun mucizesi hakknda sylediklerini inceleyin. Hepinizin bildii d organlarn yan sra, birounuza gizli kalan i organlar da mevcuttur. Ben onlar gelitirmeyi Hindistan ve dier uzak lkelerdeki bilgelerden rendim. Btn byclk yeteneim ite bundan ibaret. Yaamm boyunca hak dinini yaymaktan baka bir ey yapmadm. Buna ramen benden mutlaka dmanca duygular iinde ayrlmak istiyorsanz, size peygamberimizin -selam ve rahmet zerine olsun- Allah'n vahyi olarak bize aktardklarn hatrlatmak istiyorum: Ben sizin taptklarnza tapmam. Benim taptma da sizler tapmazsnz. Ben de sizin taptnza tapacak deilim. Benim taptma da sizler tapmyorsunuz. Sizin dininiz size, benim dinim banadr."

SON

Hallac'n idam sehpasndan insanla yapt konuma bu ekilde son buldu. Henz ayn akam, Dicle nehri kysndaki ehirde yaayan ok sayda adaletsiz ve az sayda adil insan zerine karanlk kt zaman, Halla celladn kurban oldu. Tannmayacak haldeki vcudu, herkes tarafndan grlebilmesi iin, bir sre daha idam sehpasnda rzgrn okaylarna brakld. Sonra da kafas kesildi ve vcudu yakld. Olaanst bir yok etme ekli. Bu olay, Hristiyanlara gre 922 ylnn 26. Mart gn meydana geldi. Mslmanlarn tarihine gre ise Peygamber'in -selam ve rahmet zerine olsun- Mekke'den Medine'ye hicretinin zerinden 309 yl gemiti. Hallac'm kllerinin nerede olduunu kimse bilmiyor ve kimse bilmeyecek. Sylentiye gre kz Hallac'n lml vcudunun kalntlarn Dicle'ye savurmu ama bunu gren kimse yok. Anlalan profesr de grmemi. Zilhicce aynn 24. gn Badat, Bar ehri...

238

239

Adnan M AM AT'
* Antikalarnz * Ptak, CD'leriniz * Kitaplarnz -# Kartpostallarnz * Fotoraflarnz * Pullarnz * Madalyalarnz * Paralarnz * Gmleriniz

De"ne A,,n,r' Kpr Taraf BUZ SK. NoVsakrky-^T. TeV 0212 466 34 81 Jst 0542 773 39 91

HALLA C-I MANSU R nancn ve Direnii n, "Dar"da Hallac- Mansur' un Roman Adamn aresiz bir ekilde oynatt kolunun ucundak i korkun yarann rmey e balad aka belliydi. Fakat bu kanl et yn tm ikencel ere ramen insanl ndan bir ey yitirme miti. armh n nnde duran bir

cellat, ikence gren adamn vcudun a iki ivi daha akmakl a meguld . ekici indirdii anda adamn vcudun dan fkran kan stunu geni bir kavis izerek meydan kaplayan tozlarn arasna karyor du. Fakat kurban kahkahal ar atarak yle bir glyord u ki, yanaklar ndan aa yalar szlyo rdu Bunun sebebi

ektii iddetli olabilir miydi? * Rstem Efendi 'nin sesi duyuhl "Bu adam elHallac."

|9 789757 076278

Wolfgang Gnter Lerch _ Badat'ta lm Hallac- Mansur (Tod in Bagadad oder

Leben und Sterben des al-Halladsch) Kitaplar, uygarla yol gsteren klardr. UYARI: www.kitapsevenler.com Kitap sevenlerin yeni buluma noktasndan herkese merhabalar... Cehaletin yenildii, sevginin, iyiliin ve bilginin paylald yer olarak grdmz sitemizdeki tm e-kitaplar, 5846 sayl kanun'un ilgili maddesine istinaden, engellilerin faydalanabilmeleri amacyla ekran okuyucu, ses sentezleyici program, konuan "Braille Not Speak", kabartma ekran ve benzeri yardmc aralara, uyumlu olacak ekilde, "TXT", "DOC" ve "HTML" gibi formatlarda, tarayc ve OCR (optik karakter tanma) yazlm kullanlarak, sadece grme engelliler iin, hazrlanmaktadr. Tmyle cretsiz olan sitemizdeki e-kitaplar, "engelli-engelsiz elele" dncesiyle, hibir ticari ama gzetilmeksizin, tamamen gnlllk esasna dayal olarak, engelli-engelsiz yardmsever arkadalarmzn youn emei sayesinde, grme engelli kitap sevenlerin istifadesine sunulmaktadr. Bu e-kitaplar hibir ekilde ticari amala veya kanuna aykr olarak kullanlamaz, kullandrlamaz. Aksi kullanmdan doabilecek tm yasal sorumluluklar kullanana aittir. Sitemizin amac asla eser sahiplerine zarar vermek deildir. www.kitapsevenler.com web sitesinin amac grme engellilerin kitap okuma hak ve zgrln yceltmek ve kitap okuma alkanln pekitirmektir. Ben de bir grme engelli olarak kitap okumay seviyorum. Sevginin olduu gibi, bilginin de paylaldka pekieceine inanyorum. Tm kitap dostlarna, grme engellilerin kitap okuyabilmeleri iin gsterdikleri abalardan ve yaptklar katklardan tr teekkr ediyorum. Bilgi paylamakla oalr. Yaar Mutlu LGL KANUN: 5846 sayl kanun'un "Altnc Blm-eitli Hkmler" blmnde yeralan "EK MADDE 11" : "ders kitaplar dahil, alenilemi veya yaymlanm yazl ilim ve edebiyat eserlerinin engelliler iin retilmi bir nshas yoksa hibir ticar ama gdlmeksizin bir engellinin kullanm iin kendisi veya nc bir kii tek nsha olarak ya da engellilere ynelik hizmet veren eitim kurumu, vakf veya dernek gibi kurulular tarafndan ihtiya kadar kaset, CD, braill alfabesi ve benzeri formatlarda oaltlmas veya dn verilmesi bu Kanunda ngrlen izinler alnmadan gerekletirilebilir."Bu nshalar hibir ekilde satlamaz, ticarete konu edilemez ve amac dnda kullanlamaz ve kullandrlamaz. Ayrca bu nshalar zerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin bulundurulmas ve

oaltm amacnn belirtilmesi zorunludur."

Bu e-kitap grme engelliler iin dzenlenmitir. Kitap taramak gerekten incelik ve beceri isteyen, zahmet verici bir itir. Ne mutlu ki, bir grme engellinin, dzgn taranm ve hazrlanm bir e-kitab okuyabilmesinden duyduu sevinci paylaabilmek tm zahmete deer. Sizler de bu mutluluu paylaabilmek iin bir kitabnz tarayp, kitapsevenler@gmail.com adresine gndermeyi ve bu isimsiz kahramanlara katlmay dnebilirsiniz. Bu kitaplar, size gelene kadar verilen emee ve kanunlara sayg gstererek, ltfen bu aklamalar silmeyiniz. Siz de bir grme engelliye, okuyabilecei formatlarda, bir kitap armaan ediniz... Teekkrler. Ne Mutlu Bilgi iin, Bilgece yaayanlara. www.kitapsevenler.com

Tarayan: Yaar Mutlu www.kitapsevenler.com www.yasarmutlu.com e-posta: kitapsevenler@gmail.com Wolfgang Gnter Lerch _ Badat'ta lm Hallac- Mansur (Tod in Bagadad oder Leben und Sterben des al-Halladsch)

You might also like