You are on page 1of 43

Paul Tillich _ Ak G ve Adalet UYARI: www.kitapsevenler.com Kitap sevenlerin yeni buluma noktasndan herkese merhabalar...

Cehaletin yenildii, sevginin, iyiliin ve bilginin paylald yer olarak grdmz sitemizdeki tm e-kitaplar, 5846 sayl kanun'un ilgili maddesine istinaden, engellilerin faydalanabilmeleri amacyla ekran okuyucu, ses sentezleyici program, konuan "Braille Not Speak", kabartma ekran ve benzeri yardmc aralara, uyumlu olacak ekilde, "TXT", "DOC" ve "HTML" gibi formatlarda, tarayc ve OCR (optik karakter tanma) yazlm kullanlarak, sadece grme engelliler iin, hazrlanmaktadr. Tmyle cretsiz olan sitemizdeki e-kitaplar, "engelli-engelsiz elele" dncesiyle, hibir ticari ama gzetilmeksizin, tamamen gnlllk esasna dayal olarak, engelli-engelsiz yardmsever arkadalarmzn youn emei sayesinde, grme engelli kitap sevenlerin istifadesine sunulmaktadr. Bu e-kitaplar hibir ekilde ticari amala veya kanuna aykr olarak kullanlamaz, kullandrlamaz. Aksi kullanmdan doabilecek tm yasal sorumluluklar kullanana aittir. Sitemizin amac asla eser sahiplerine zarar vermek deildir. www.kitapsevenler.com web sitesinin amac grme engellilerin kitap okuma hak ve zgrln yceltmek ve kitap okuma alkanln pekitirmektir. Ben de bir grme engelli olarak kitap okumay seviyorum. Sevginin olduu gibi, bilginin de paylaldka pekieceine inanyorum. Tm kitap dostlarna, grme engellilerin kitap okuyabilmeleri iin gsterdikleri abalardan ve yaptklar katklardan tr teekkr ediyorum. Bilgi paylamakla oalr. Yaar Mutlu LGL KANUN: 5846 sayl kanun'un "Altnc Blm-eitli Hkmler" blmnde yeralan "EK MADDE 11" : "ders kitaplar dahil, alenilemi veya yaymlanm yazl ilim ve edebiyat eserlerinin engelliler iin retilmi bir nshas yoksa hibir ticar ama gdlmeksizin bir engellinin kullanm iin kendisi veya nc bir kii tek nsha olarak ya da engellilere ynelik hizmet veren eitim kurumu, vakf veya dernek gibi kurulular tarafndan ihtiya kadar kaset, CD, braill alfabesi ve benzeri formatlarda oaltlmas veya dn verilmesi bu Kanunda ngrlen izinler alnmadan gerekletirilebilir."Bu nshalar hibir ekilde satlamaz, ticarete konu edilemez ve amac dnda kullanlamaz ve kullandrlamaz. Ayrca bu nshalar zerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin bulundurulmas ve oaltm amacnn belirtilmesi zorunludur."

Bu e-kitap grme engelliler iin dzenlenmitir. Kitap taramak gerekten incelik ve beceri isteyen, zahmet verici bir itir. Ne mutlu ki, bir grme engellinin, dzgn taranm ve hazrlanm bir e-kitab okuyabilmesinden duyduu sevinci paylaabilmek tm zahmete deer. Sizler de bu mutluluu paylaabilmek iin bir

kitabnz tarayp, kitapsevenler@gmail.com adresine gndermeyi ve bu isimsiz kahramanlara katlmay dnebilirsiniz. Bu kitaplar, size gelene kadar verilen emee ve kanunlara sayg gstererek, ltfen bu aklamalar silmeyiniz. Siz de bir grme engelliye, okuyabilecei formatlarda, bir kitap armaan ediniz... Teekkrler. Ne Mutlu Bilgi iin, Bilgece yaayanlara. www.kitapsevenler.com Tarayan Gkhan Aydner Paul Tillich _ Ak G ve Adalet Ak, G ve Adalet (Ontolojik Tahliller ve Etik Yaklamlar) Yeni Zamanlar Yeni Zamanlar Yaynlar, Nu: 23 / Ak, G ve Adalet (Ontolo-jik Tahliller ve Etik Yaklamlar) Paul Tillich /Kitabn Asl smi Love, Pover, and fustce Ontologtcal Analyses And Ethical Applications Oxford University Press, London, Oxford, New York, 19601 evirenler Ruhattin Yazolu - Bozkurt Ko / Baskya hazrlk Hlya Akn / Bask-Cilt Bayrak Matbaas 1. bask: Yeni Zamanlar Yaynlar, stanbul, Austos 2004.

Yeni Zamanlar Yaynlar


Alemdar Mh. Himaye-i Etfal Sk. Aydomu Han Nu: 7/G Caalolu - STANBUL Konuma Kutusu (KK): 0 212 511 37 86 Yazma Kutusu (YK): 0 212 511 37 86

Paul Tillich AK, G VE ADALET


(Ontolojik Tahliller ve Etik Yaklamlar)
evirenler Ruhattin Yazolu - Bozkurt Ko

indekiler
evirenlerin nsz......................... 7 Yazarn nsz............................. 11 I. Problemler, Tartmalar ve Yntem............ 15 Ak, G ve Adalet Kavramlanyla lgili Temel Problemler___...............___.. 15 Ak, G ve Adaletle likili Problemler...... 24 II. Varlk ve Ak............................... 31 Ontolojik Problem......................... 31 Ak Ontolojisi............................ 37 III. Varlk ve G............................... 47 Varln Gc Olarak Varlk................ 47 Bir G Fenomenolojisi.................... 52 G ve Zorlama.......................... 57 Ak ve Gcn Ontolojik Birlii ............. 59 IV. Varlk ve Adalet............................. 65 Varln Formu Olarak Adalet.............. 65 Adalet lkeleri............................ 68 Adaletin Dereceleri ...................... 73

Adalet, G ve Akn Ontolojik Birlii....... 77 V. Kiisel likilerde Adalet, Ak ve G Birlii___ 83 Ontoloji ve Etik........................... 83 Kiileraras likilerde Adalet............... 88 Kiileraras likilerde Adalet ve Akn Birlii. 92 Kiileraras likilerde Adalet ve Gcn Birlii 97 VI. Grup likilerinde G, Adalet ve Akn Birlii .. 101 Doa ve Toplumda Bulunan G Yaplar___101 Sosyal Grup likilerinde G, Adalet ve Ak . 109 VII. Niha Olanla likisi Bakmndan Ak, G ve Adaletin Birlii...........................117 Ak, G ve Adaletin Kayna Olarak Tanr .. 119 Kutsal Toplumda Ak, G ve Adalet .......124

evirenlerin nsz
Paul Tillich'in Hayat ve Eserleri \ Lutherci bir din adam olan Johannes Tillich'in olu olan Paul Tillich, 1886'da Dou Almanya'nn Starzeddel kynde dodu. Berlin'de felsefe ve teoloji okudu. 1924-1925'te Malburg Universitesi'nde profesrlk yapt ve burada Martin Heidegger'le tant.l925'den 1929'a kadar Dresdan'da, 1929-1933 tarihleri arasnda da Frankfurt'ta felsefe krssnde profesr olarak alt. 1933' de Nazizm iktidara gelince, Amerika'ya g etti, nce, New York'ta Union Theological Seminary'de, daha sonra da, Harvard Universitesi'nde ve Chicago niversitesi lahiyat Okulu'nda alt. Dinle insan varoluunun derinlikleri arasnda ba kurmann nemine deinen Tillich, Arthur Schopenha-uer'n iradeciliinden, Kari Marks'n sosyalizminden, FriAK, G VE ADALET

edrich Nietzsche'yle Freud'dan ve ayrca gnmzn en nemli iki Protestan ilahiyats olan Rudolf Bultmann ve Kari Barth ekollerinden etkilendi. Yine Tillich, zamannn yorum, tarih, ilahiyat, sosyal ilimler ve psikoloji sahasndaki aratrmalarn, kiisel bir sentez ierisinde birletirdi. Almanya'da dinsel sosyalizmin nde gelen szclerinden biri oldu. 1965'te ld. Varoluuluun teolojideki temsilcisi olarak grlen Tillich'in eserleri unlardr: I- The Courage to Be. 2-Dynamics of Faith. 3-Systematic Theology. 4-TheShakingoftheFoundations. 5-Love, Power and Justice: Ontological Analyses and Et-hkal Applications. 6-HistoryofChristianThought. 7- The New Being. 8- Morality and Beyond. 9- Eternal Nozv. 10-Theology of Culture II- Biblical Religion and the Searchfor Ultimate Reality. 12- Theology of Peace. 13- The Irrelevance and Relevance of the Christian Messa14- The Interpretation ofHistory. 15- The Protestant Era. 16- Christianiiy and the Encounter of the World Religion. eviri Hakknda Bu almada, metne sadk kalnmakla birlikte, gerekli grlen baz kavramlarn anlalmasna ynelik aklamalar yaplm ve bunlar ".n." (evirenin notu) eklinde dipnotta gsterilmitir. Yalnz, evirisinde glk ekilen Yunanca, Latince, Almanca ve ngilizce baz teknik terimlerin verilmesinin faydal olaca dnlerek, bunlar yeri geldiinde parantez ierisinde gsterilmitir. Tercme bitirildikten sonra, tercmeyi byk bir titizlikle okuyan ve gerekli dzeltmeleri neren Sayn Prof.Dr. Abdujkudds BNGL/e teekkr ederiz.

Yazarn nsz
Bu kitap, Firth Konferanslan'run ilk serilerini sunmam ve Ak, G ve Adalet problemleri hakkndaki grlerimden yararlanmak iin Firth Organizasyon'u tarafndan davet edildiim dnemde ngiltere'nin Nottingham kentinde ilk olarak vermi olduum konferanslardan olumaktadr. Baz blmlerle ilgili tereddtlerime ramen, sadece alt konferansta bulunan byk problemlerle ilgili hemen hemen stesinden gelinemeyecek derecede zorluklarn bulunduunu sonunda kabul ettim.

Bundan dolay, bu konferanslarn konusunu oluturan, Ak, G ve Adalet kavramlaryla her aamada karlamadan, teoloji, felsefe ve etik alannda yararl almalarn yaplamayacan anladm. Bu kitabn yaymlanmasyla ilgili ikinci bir teebbs de, Amerika Birleik.Devletleri'nin Princeton kentindeki

AK, G VE ADALET

Christian Gauss Organizasyonu'nun sekin bir grup profesr, ileri dzeyde renci ve dier entelektel kiilerle birlikte, Ak, G ve Adalet kavramlar hakknda bir seminer dzenleme istekleriydi. Bu kitabn yaymlanmas iin nc bir giriimde bulunulduunda, bu konuyla ilgili aldm eletiriler ok yararl oldu. nc bir teebbs, Virginia eyaletinin Richmond kentinde bulunan Union* Theological Seminary'deki Sprunt Organizasyonu'nun, Firth Konferanslarmn konulan hakknda yedi Sprunt Konferanslar vermemi istemeleriydi. Zorunlu bir durum -ismi belirlenen konferans, konferansa gelmedii iin- ortaya kt iin, Notting-ham niversitesi, konferanslarn orijinal biimini dzenleyerek ve genileterek, onlar yeniden yazmam ve Sprunt Organizasyonu'nun davetinde onlar serbest bir ekilde kullanmam kabul etti. Bu grevin zorluu, akademik kariyerim sresince tecrbe ettiim hemen hemen her eye baskn oldu. Sadece zgn olan ey, alanm, kavramn temel ontolojik tahliliyle ve bu alma sresince ayrntl bir ekilde ele alman kavramlarn baz uygulamalaryla snrlamakt. Bu kavramn her birinin ontolojik tahliliyle ilgili bundan nceki teebbs, varln kendisinin / bizzat varln doasyla ilgili genel esaslar gsterirken, son blm bu tr uygulamalara yer vermektedir. lk blm, ak, g ve adaletle ilgili eliik olan durumlar nedeniyle ortaya kan problemler iin eletirel bir giritir. . Bu kitabn kapsam dmda kalan konferanslar, iki nemli Konferans Organizasyonu olan Firth ve Sprunt Organizasyonlan'nn sorumluluklarn ve bir konferans12

YAZARIN NSZ

nn ve bir konferans serisinin tayamayaca arlktaki bir sorumluluu stlenebilecek bir bykle sahipti. yi bir frsat vermek suretiyle konferanslarm onurlandran Organizasyonlara, ayrca, daha nce vermi olduum konferanslara gre, bu konferanslarn problemlerini daha ak ve daha sistematik bir ekilde ele almama vesile olan yararl teviklere teekkr etmek isterim. New York, 1953
13

Problemler, Tartmalar ve Yntem


Ak, G ve Adalet Kavramlaryla lgili Temel Problemler
Bu konferanslarn konusunu oluturan ak, g ve adalet gibi kavramlarla her aamada karlamakszn, teoloji veya felsefede olumlu bir basan elde edilemez. Bu kavramlar, insan konu alan psikoloji ve sosyoloji gibi belirli sahalarda karmza kar; ahlk ve hukukun temelinde yer alr; siyaset teorisini ve eitim yntemini belirler; tbbn zihinsel ve bedensel alanlarnda da bu kavramlardan yararlanlr. Birbirleriyle ilikili olan bu kavramdan her birisi, genellikle nemli kavramlar olarak kabul edilir. Bundan dolay, onlan zel bir aratrma konusu yapmak, hemen hemen imknsz olmasna ramen kanlmazdr. Yine, bu kavramlann bulunduu herhangi bir alanda hibir analiz ve sentez, onlann nemine ve sk sk da kesinliine referansta bulunmaktan kamamad iin
15 AK, G VE ADALET

zorunludur. Ancak, bu kavramn nemli bir rol oynad btn alanlarda, hi kimse uzman olmadndan, bu kavranlan zel bir aratrma konusu yapmak hemen hemen imknszdr. Bu yzden, bu kavramlarn kullanld farkl alanlarda, onlarn kullanmn belirlemek iin her birinin temel bir anlamnn olup olmad sorgulanmaldr. Byle bir temel anlam, kendisinden kanlabilen eitli anlamlarn mantksal doruluundan nce gelecektir. Bunun iin ak, g ve adaletin temel anlamlarn aratrmak ilk ama olmal; ve bu, genellikle kiinin kendi dnyasyla bilisel karlamasnn sonucu ortaya kan bu kavramlarn temel anlamlarn aratrmann bir paras olarak yaplmaldr. Geleneksel olarak onlar, varln ilkeleri, yapsal unsurlar ve kategorileri olarak isimlendirilirler. Bu kavramlar detayl bir ekilde incelemek, ontolojinin ilgi alanna girer. Ontoloji, btn ilkelerin ve yine bizim konumuz olan bu kavramn temel anlamlarn inceleyen bir alandr. Bu

kavram, bu ve daha sonraki blmlerde ele alacam. Ontolojik olarak ak, g ve adaletin temel anlamlarn aratrmalyz. Bunu yaparsak, onlarn sadece zel anlamlarn deil, birbirleriyle ve varlkla olan yapsal ilikilerini de ortaya koymu olabiliriz. Bunu baarabilirsek, bu kavramn tanmland karlkl ilikilerde olduu gibi, zsel problemlerle ilgili birok konuyu da zebiliriz. Bu kavramlarn karlkl ilikilerinde daha temel bir betimlemeye yer vermeliyiz. Bununla birlikte, ak, g ve adalet kavramlarnn . sadece kullanld eitli anlamlarda bir karklk sz konusu deil, onlarn her birinin tartlmas durumunda, hatta bizden nce bile zlemez bir engeli bulunan kar16 PROBLEMLER, TARTIMALAR VE YNTEM

lkl ilikilerini tartma durumunda da karklklar vardr. Bundan dolay, ilk nce aratrmamzn her safhasnda karlaacamz problem ve tartmalar aratrmalyz. Bu blmn balndaki 'confusion' (karklk) kelimesini incelemek, allagelen bir durum deildir. Ancak, ak, g ve adalet konusunda bir eyler yazmak gerekirse, bu allmadk durum doal hale gelir. Kavramlarn tam anlamyla kullanlmamasndan kaynaklanan belirsizlik durumlarnda ve ak, g ve adalet kavramlaryla snrlanan bir sahada ar duygusal hareketlerde olduu gibi, muhtemelen hibir alanda anlambilimcilerin uyan ve yardmlarna ok fazla ihtiya duyulmaz. Karklklar, ksmen zsel, ksmen de dierleriyle ilikilidir. Konumuz olan 'love' kelimesi, btn yanl kullanmlarna ramen, literatrde ve gnlk hayatta kendi duygusal gcn kaybetmemitir. Bu kelime, kullanld her yerde, samimiyet, tutku, mutluluk ve baar hislerini ifade eder. O, gemite veya u anda olan ya da seven veya sevilen varln arzu edilen durumlarn artrr. Bundan dolay, onun temel anlam, tanmlanamayan btn heyecanlar gibi, duygusal bir durum olarak grnr. Ancak bu kelime, kendi nitelikleri ve ifadeleri dikkate alnarak tanmlanmaldr. O, niyet veya istein deil, olay veya kabiliyetin konusu olmaldr. ayet bu kabul edilirse, ak, etkilenme alan ierisinde korunabilir ve bu, Spinoza'nn da tanmlad gibi dier etkilenmeler ierisinde tartlabilir. Spinoza'nn, tanrsal cevherin doas ve insann itirak ettii birok konu hakknda kendi niha ifadelerine ulatnda Tann'nn, kendi kendini sevdii
17 AK, G VE ADALET

bir sevgi olarak Tanr'ya kar entelektel sevgisi olan bir kiiden bahsetmesi nemlidir. Baka bir ifadeyle o, ak, duygusal olmayan bir alandan ontolojik bir alana tar. Akn, Empedokles ve Plato'dan Augustine, Pico, Hegel, Schelling, Egzistansiyalizm ve derinlik psikolojisine kadar nemli ontolojik bir rol oynad bilinmektedir. Duygusal ve ontolojik olmayp, ahlk olan akn farkl bir yorumu vardr. Yahudilik, Hristiyanlk ve btn Bat medeniyetinin kaynaklar incelendiinde, ak kelimesinin 'eceksin' emir kipiyle beraber kullanld grlecektir. lh Emir, her kiiden tam bir Tanr sevgisini ve kiinin doal olarak kendi kendisini kabul etmesine bal olarak kendi yaknlarn sevmesini ister. ayet sevgi bir duygu ise nasl elde edilebilir? Duygular elde edilemez. Biz onlar kendi kendimize elde edemeyiz. Onu elde etmeye alrsak, onun ortaya kmasn zorunlu olarak engelleyen eylerin zelliklerini gsteren yapay bir durum .ortaya karlabilir. Kastl olarak dnldnde pimanlk, zt bir anlamda kendi kendinden memnun olma durumunu gizler. Kastl olarak dnldnde ak ise, zt bir anlamda ilgisizlii ve dmanl gsterir. Bu bir duygu olarak akn emredilemez olduu anlamna gelir. Ak, ya duygudan baka bir eydir ya da lh Emir anlamszdr. Hem kendi ahlk hem de kendi ontolojik yorumunu ortaya koyan bir duygu olarak akm temelinde, bir ey olmaldr. Akn ahlk yapsmm kendi ontolojik yapma dayanmas ve yine akn ontolojik yapsnn, kendi ahlk zellikleriyle niteliklerini elde etmesi doru olabilir. Ancak, btn bu yorumlar doruysa -ki bunun doru olduunu ispatlayacaz- o zaman, ak ile ilgili bu
18
PROBLEMLER, TARTIMALAR VE YNTEM

yorumlarn, duygularn younlam ekli olarak grnen ak gereiyle nasl ilikili olduu problemi ortaya kar. Bununla beraber, sadece kendi ierisinde ok nemli olmayp, ayn zamanda ^on onlu yllarda teolojik ve ahlk alanda da n plana kan dier problemler dikkate alnmadan, bu probleme cevap verilemez. Bu, akn nitelikleriyle ilgili bir problemdir. Eros ve agape (Rnesans sembolizminde dnyev ve semav ak) arasndaki fark etrafnda younlaan genel tartmalarda, akm nitelikleri, akn eitleri

olarak isimlendirilir ve ar durumlarda bile ayn 'ak' kelimesinin bu aykr eitlere atfedilebilir-lii inkr edilir. Ancak, bu konferanslar hazrlarken akm eitlerinin aksine, akm zelliklerinin bulunduunu rendim. nk her ak eyleminde, yeterli veya eksik bir biimde farkl nitelikler sunulmutur. Bununla birlikte bu anlay, akm nitelikleriyle ilgili fark daha nemsiz hale getirmez. Benim nerdiim gibi, akn nitelikleri olan libido, philia, eros ve agape'nin farkllklar ortaya konulmak zorunda kalnrsa; onlarn, birbirleriyle ilikilerinin nasl olduu, niteliksiz aktan bahsedildiinde, bunun ne anlama geldii, hangi ak niteliinin lh Emre uygun olduu ve hangisinin duygusal bir nitelie sahip olduu eklindeki sorular sorulmaldr. ILove' kelimesinin kullanmnda benlik sevgisi anlam da bulunmaktadr. "Benlik sevgisi'nin, akm nitelikleriyle, ontolojik ve ahlk zelliklerle ilikisi nasldr? Her eyden nce, "benlik sevgisi'nin her zaman anlaml bir kavram olup olmad sorulmaldr. ayet sevgi, seven zne ve sevilen nesne arasndaki ayrm gerekli klarsa,
19 AK, G VE ADALET

kiinin kendi bilinliliinin yapsnda byle bir ayrm ortaya kar m? 'Benlik sevgisi' (self-love) terimini kullanmada tereddt etmekteyim; ayet bu terim kullanlacaksa, onu metaforik bir anlam dnda kullanmak gerekir. Bu terminolojik probleme ilaveten, sevginin farkl niteliklerinin metaforik bir ekilde benlik sevgisi olarak isimlendirilen eyle ve onun sevginin ahlk ve ontolojik yapsyla ilikisinin nasl olduu sorgulanmaldr. I^ove' teriminin kullanmyla ilgili olan problem ve karklklar inceleme, g kavramnn genel olarak kullanmyla ilgili tartma ve problemleri aratrmaya edeerdedir. Bu konuda analitik bir anlamdan ziyade, sembolik anlamda bir anekdot anlatabilirim. Amerika'da 'Ak, G ve Adalet' konulu konferans vermemem konusunda uyanldm. nk g, elektrik g irketlerinin bir rn olarak; adalet de 'Tennessee Valley Authority' modeline uygun olarak nehirler tzne gre ucuz elektrik gc salayan Federal Hkmet'in siyasetine kar bir mcadele olarak anlalabilir. Bu anlamda, bu anekdotta anlatlan g, elektrik gcdr. Ayn ekilde, teorik fizik, bu antropomorfik sembolden uzaklamasna ve matematiksel denklemler onun yerini almasna ramen, 'povver' terimi btn fizik nedenlere atfedilebilir. Ancak gnmzde fizik, madd dnyann temel yaplarn betimlemek iin g alanlarndan bahseder. Bu, en azmdan fizik olaylarn birok soyut analizine sahip olan /power/ teriminin nemi iin bir kanttr. Fizikiler genellikle 'power' terimini kullanrken, antropomorfik bir metafor kullandklarnn farkndadrlar. G, sosyolojik bir kategoridir ve buradan doaya
20 PROBLEMLER, TARTIMALAR VE YNTEM

geilir (daha sonra ele alacamz 'hukuk'ta olduu gibi). Ancak 'metaphor' terimi,xbu problemi zmez. Burada, hem fizik hem de sosyal bilimin, ayn 'povver' kelimesini kullanmalarnn nasl mmkn olaca sorgulanmaldr. Sosyal yapyla fizik dnyann yaps arasnda bir zdelik noktas bulunmaldr. Bu zdelik, 'povver' teriminin genel kullanmnda aka gsterilmelidir. Bununla birlikte, g teriminin temel anlamn belirlemenin, yani onun ontolojik temelini sorgulamann sadece bir yolu vardr. phesiz bu da, bu konferanslarn amalarndan sadece birisidir. Bu sosyal alan ierisindeki gcn anlam, dier bir belirsizlik olan 'povver' ve 'force' ilikisini de kapsamaktadr. Bu dualite, hemen hemen sadece insan alanlaryla snrlandrlmtr. 'Povver' ve 'force'nin fark, sadece insan, yani doas snrl hrriyete sahip olan varlk iin anlamldr.'Povver politics'olarak bahsedilen kavram, ahlk fke kavramyla ilikilidir. Ancak bu, saf karkln bir sonucudur. Politika ve g politikas, bir ve ayn eylerdir. Demokrasi ve diktatrlkte, g kullanmayan hibir politika yoktur. Politika ve g politikas, ayn gereklie iaret eder. Hangi terimi kullandnz nemli deildir. Bununla beraber, 'povver politics' terimi, maalesef, zel bir politika eidi iin kullanlr; yani o, adalet ve aktan ayr ve zorunlulukla zde tutulan bir gtr. Bu karklk mmkndr; nk g eyleminde gerekten zorunlu bir unsur bulunur. Ancak bu, sadece bir unsurdur; g, bu unsura indirgenir, adalet formunu ve ak cevherini kaybederse, kendi kendini ve ona dayal olan politikay ortadan kaldrm olur. Sadece gcn ontolojik
21 AK, G VE ADALET

temelleriyle ilgili olan etki, g ve zorlama ilikisindeki belirsizlikleri giderebilir. G, zorunluluktan ayrlrsa, fizik ve psikolojik deil, ruhsal gle ilgili bir problem ortaya kar. Zorlama, gc hareket ettirmek iin hem fizik hem de psikolojik vastalar kullanr ve bu,

diktatrln iddet yntemlerinde daha ok gze arpar. Ruhsal gte hibir zorlama bulunmaz. Buna ramen, ruhsal gcn en byk g, yani niha g olduu kabul edilir. "Tanr, Ruh'tur" denildiinde, ruhsal gcn niha g olduu kabul edilmi olur. Bu takdirde, ruhsal gcn nasl eylemde bulunduu fizik ve psikolojik gle ve gcn zorunlu esiyle nasl bir iliki ierisinde olduu problemi ortaya kar. Yzyllardr insanlar, kullandmz bu kavramlarn ncs olan adalet kavramnn anlamm tartmlardr. lk zamanlardan beri adalet; mitoloji, iir, heykeltra-lk ve mimaride sembolize edilmitir. Buna ramen, onun anlam belirli deildir. Aksine, onun hukuk anlamnn, ahlk anlamna ters olduu ve onun hem hukuk hem de ahlk anlamnn, din anlamyla att grlmektedir. Hukuk adalet, ahlk doruluk ve din dorulamann, birbirleriyle atma ierisinde olduklar grlmektedir. Aristoteles, hem bltrmede hem de ceza vermede, adaletten bir l olarak bahseder. Bu, birok problemi ortaya karr. lk olarak, 'bltrc' (distri-butive) ve 'ceza verici adalef (retributive justice) kavramnn, geerli bir fark oluturup oluturamayaca sorulmaldr. Bltrc adalet, herkesin hakl isteklerine uygun olan iyi eyler verir; kiinin hakl istekleri, ksmen lem ve toplumda tarihsel kaderle elde edilen statye,
22 PROBLEMLER, TARTIMALAR VE YNTEM

ksmen de kendi stat ve potansiyellerini gerekletirme kabiliyetlerine dayanan kendi sosyal statsyle belirlenir. ayet birey, kendi potansiyellerini yerine getirmemekle ya da kendi statsnn bulunduu sosyal ve kozmik dzene kar eylemde bulunmakla, kendi statsn ve hakl isteklerinden dn verirse, ceza verici adalet ortaya kar. Bu durumda ceza verici adalet, ceza olarak grnr ve cezann anlamyla ilgili problemleri ve onun adaletle ilikisini gsterir. Ceza, ceza verici adaletle belirlenen bir ama m, yoksa bltrc adaletle belirlenen negatif bir simge midir? Buna, sadece ontolojik adalet dncesi cevap verebilir. Ayn ey, adaletin anlam iin de nispeten dorudur. 'Orantsal adalef (proportional justice) terimi, doru olarak kabul edilen isteklerin derecelerine iaret eder. O, duraan bir hiyerariyi ve hakl blm isteklerim gerekli grr. Dier taraftan 'justice' kelimesi, eitlik unsurlarna iaret eder. Orantsal adaletteki hiyerarik unsurun, kendinde bulunan eitlik unsuruyla ilikisi nasldr? ayet evren ve toplumdaki varlk statsnn, srekli deiimlere maruz kald gereini gz nnde bulundurursak, bu problem daha da zorlar. Hayatn dinamik zellii, hakl bir istek kavramn darda brakr ve orantsal adalet fikrini bile zedeler. Aristoteles tarafndan tanmlanan adalet eidini, aan ve snrlayan bir adalet eidi var mdr? Muhtemel nisp bir unsur, dinamik- yaratc adalet eidini kapsayabilir mi? Bu da, duraan olann, varln dinamik zelliiyle ilikisi hakknda birtakm ontolojik faraziyeler ortaya karr. Ak, g ve adalet kavramlarnn hibirisi, kendi temel anlamlarnn ontolojik tahlilleri olmakszn, eitli
23 AK, G VE ADALET

anlamlarda tanmlanamaz, betimlenemez ve anlalamaz. Bu kavramn kullanmndaki karklk ve belirsizliklerden hibiri, ortadan kaldrlamaz; ve onlarda bulunan problemlerden hibiri, bizzat varln doasnda, ak, g ve adalet kavramlarnn nasl bulunduu sorusuna cevap vermeksizin zlemez. Ak, G ve Adaletle likili Problemler Ak, g ve adaletin anlamlarndaki belirsizlikler, kark sonulara neden olur ve bu kavramn birbirleriyle ilikileri dnldnde yeni problemler ortaya kar. Ak, gcn yokluuyla, g de akn yokluuyla bir tu-tulduunda> ak ve g birbirleriyle eliir. Gsz ak ve aksz g, birbirlerinin zdddr. phesiz, akn duygusal yn, gcn ise zorunlu taraf dikkate alnrsa, bu durum kanlmaz olur. Ancak, byle bir anlav yanltr ve karkla neden olur. Bu, 'g istei' (will-to-power) dncesini ileri sren filozof Nietzsche'nin, Hristiyanln ak fikrini an bir ekilde reddetmesine neden olan yanl bir yorumlamadr. Yine, Hristiyan teologlarn, Hristiyanln ak dncesinden hareketle, Nietzsche'nin 'g istei' felsefesini reddetmelerine neden olan ey de ayn yanl yorumlamadr. Her iki durumda, akn ontolojisi kaybolmakta ve ikinci durumda g, sosyal bir zorlamayla zde kabul edilmektedir. Ayn dnemde, Alb-recht Ritschl tarafndan oluturulan teolojik okul, Protestan teolojisi alanna hakim olmutur. Bu okulun anti-me-. tafizik temayl, onlar, "g eylemsel olarak bulunmaz ve Tanr etik anlamda akla birlikte bulunur" eklinde ifadesini bulan Tanr ak'nn, Tanr gcne zt olduu
24 PROBLEMLER, TARTIMALAR VE YNTEM

dncesine sevk eder. Bu, tanrsal sr ve bykl tamamen ihmal eden etik bir teizmin sonucudur. Varln gc olarak Tanr, bir pagan tehlikesi olduu iin kabul edilmemitir. Teslis prensibine ait bu sembol, bozulmutur. Tanr krall, ahlk bir toplum fikrine indirgenmitir. G darda brakld iin, doa da darda braklmtr. Varlk problemi darda tutulduu iin, g de darda tutulmutur. nk, varlk problemi sorgulanr, ak ve g gibi kavramlar, ontplojik bir problem nda ele alnrsa, onlarn temel anlamlarnda bir benzerliin bulunduu grlebilir. Ancak, ak ve gcn karlamasndan kaynaklanan sosyal ahlk alanndaki problemler ok daha nemlidir. G gvensizlik olarak kabul edilir ve ak da duygusal veya ahlk nitelie indirgenirse, yapsal sosyal ahlkn, imknsz olduu sylenebilir. Byle bir ayrm, din adan ele alnrsa, siyas bir alann reddedilmesine veya ona kar ilgisizlie neden olur. Yine bu ayrm, siyas adan ele alndnda, siyasetin dinden ve ahlktan ayrlmasna; ve saf zorunlu siyasete yol aar. Ak, kaotik bir erevede ele alnmadan yapsal sosyal ahlk, g ve unsurlarnn yaplarndaki ak unsurunun farkndaln kabul eder. Bu farkndal ortaya koymas gereken ey, ak ve gcn ontolojik tahlilidir. Akn gle ilikisindeki tartmalar belirleyen bu problemler ve karklklar, ayn derecede akn adaletle olan ilikisindeki tartmalar da ortaya karr. Akn gle att durumlarda, genellikle akla adalet elimez. Ancak, adaletin kendi kendine yapamad eylere, akn katksnn bulunduu kabul edilir. Adaletin, miras olarak alnan varl, ayn legal isteklere sahip olan insan25 AK, G VE ADALET

lar arasnda eit bir ekilde datmay arzu ettii sylene^ bilir. Fakat ak, miraslardan birinin kendi hakkn, dier miraslardan birisine vermesine neden olabilir. Bu durumda, o kii, adaletin istedii ekilde deil, akm istedii ekilde davranm olur. Ak, adalete stn gelir. Bu ak bir ekilde grnmesine ramen, gerekte yle deildir. Adalet, nisp bir datmla snrlandrlmazsa, o zaman mevcut davran ya orantsal olmayan bir adalet davran ya da Lear'm btn gcn kendi kz ocuklarna harcadnn anlatld Shakespear'n King Lear isimli ilk oyununda olduu gibi, kendine kar adaletsiz bir davran olabilir. Akn adaletle ilikisi, kendi zellii deimeyen adalete bir katk olarak anlalamaz. Adalet kavram, sadece temel kavramlarn gerek ilikisini betimleyebilir. Bir kiinin baka bir kiiye: 'Sizin sulu olduunuzu biliyorum ve adalete gre, sizi mahkemeye vermeliyim; ancak Hristiyan bir kiiye olan sevgimden dolay, bunu yapmayacam' demesi, bu gr destekler. Akla yanl bir ekilde zde kabul edilen byle bir tutumla kii, tamamen hatal bir duruma yneltilebilir. Bu durum, o kiinin, ne adaleti ne de ak tam olarak kavrayamadn, ancak, duygusallktan kaynaklanan adaletsizlie sahip olduuna iaret eder. Birey, ilk hatal davranndan sonra, mahkemeye gtrlmek suretiyle balayabilirdi. Bu durumda, bireyin doru davran, sevgi davran olacakt. Klasik teolojide, ak ve adalet arasmcaki gerilim, Canterbury'li Anselm tarafndan gelitirilmi olan kefaret doktriniyle sembolize edilmitir. Anselm'e gre, Tanr'nn bizzat kendisi, kendi merhametli sevgisiyle atmakta olan ceza verici adaletinin so26 PROBLEMLER, TARTIMALAR VE YNTEM

nulanndan bir ka yolu aramaldr. Birey, Tanr tarafndan verilmi olan adalet kanununa tabii olur. Bu kanun, Tann'nn sevgisinde varolan kiiyi balama arzusuna ramen, btn insanlarn ebed lmne neden olacaktr. Bu zm, arzu edilmez; ve bu sa Mesih olan Tanr- kiinin bir bakas yerine lmesi anlamna gelir. Teolojik olarak eksik olmasma ramen, psikolojik gcnden dolay bu doktrin, Bat Hristiyanl'nda baskn bir doktrin olarak bulunmaktadr. Bu, niha olarak akn, gerek ak olabilmesi iin adalete uygun olmasn ve adaletin de, ebed ykmn adaletsizliinden kanabilmek iin akla birlik olmasn ifade eden ontolojik anlaya -ki bu anlay ak bir ekilde ztlk iermektedir- iaret eder. Ancak bu, gelitirilmi olan doktrinin legal formunda ak deildir. Ak ve adaletin 'katk teorisi'nin imknszlnda ortaya kan dier bir husus da, ak ve adaletin somut durumla olan ilikisidir. Adalet, somut durumun esizliine ulaamayacak ilkeler ve kanunlarla ifade edilir. Sadece adaletin soyut formlasyonuna dayanm olan her karar, gerekte ve kanlmaz bir ekilde adaletsizlik olacaktr. Hem evrensel hukukun hem de zel durumun istekleri kabul edilir ve somut durum iin etkili olurlarsa, adalet byle bir duruma ular. Ancak, somut durumdaki paylam ortaya koyan sevgidir. Esiz olan bu duruma ula-lrsa, akn adalete katlmas gerektiini sylemek tamamen yanl olur. k bu, bizzat adaletin imknsz olduunu ifade edecektir. k adalet ierisinde rtk bir ekilde varolduu iin, bu durum, adaletin fiil olarak doru olduunu gsterir. Ancak bu, hem ak hem de adale27

AK, G VE ADALET

tin temel anlamlarnn sadece ontolojik tahlilleri balamnda, doru bir ekilde anlalabilir. G ve adaleti niha olarak karlatrdmzda, problemlerin gl ve karklklarn tehlikeli zellikleri eit bir ekilde ortaya kar. Problemlerin bu alannda, kanun ve dzenin adaletle ilikileri; aynca bu kavramlarn hepsinin gle ilikileri tartlr; bu ise problemleri zmekten ziyade daha karmak hale getirir. lk soru, adalet ierisinde bulunan kanunun kim tarafndan verileceinin ifade edilmesidir. Kanun yapmak, gcn temel tezahrdr. Ancak, kanunlar yapan gl bir grubun, adaletle ilikisi nasl olur? Bu kanunlar, bu grubun g isteinin basit bir ifadesi deil midir? Marksist Devlet teorisi, Devlef in kanunlarnn, grubu ynetmek iin sosyal kontrol salayan vastalar olduunu iddia eder. Devletin gcnn kayna, asker bir g ya da sosyoekonomik bir tabaka olabilir. ayet, Devlet gcn kaybeder ve siyas olmayan bir ynetim onun yerini alrsa, her iki durumda da adaletin varl mmkndr. Ynetici bir snfn adaleti, adaletsizliktir; bu savunulursa; ideoloji ortaya kar. Kanunlar, sosyal dzeni salar; alternatif sosyal dzen olmazsa, ynetici snflarn kanunlar, kaostan daha iyi olur. Bu teorinin daha kiniki olan temsilcileri, adaleti sadece gcn bir fonksiyonu olarak yorumlar ve hibir zaman onu bir yarg olarak grmezler. Onlar, Marksist bir beklenti olmadan Marksist tahlilleri kabul ederler ve adaleti tamamen gcn fonksiyonuna indirgerler. Niha bir ilke olarak adaletin ortadan kaldrlmasna kar bir reaksiyon ierisinde; adaleti gten tamamen ayrmaya ve onu geerli yarglan kapsayan bir
28 PROBLEMLER, TARTIMALAR VE YNTEM

sistem olarak kurmaya alan bir teori gelitirilmi-tir.Adalet, gcn yaplaryla herhangi bir ilikisi olmayan mutlak bir kavramdr. Doal ya da rasyonel hukukun ilkelerinden karlan pozitif hukuk, onun ne olduunu deil, ne olmas gerektiini ifade eder. G ne olursa olsun, pozitif hukuk, kendi doal geerliliinden dolay itaati emreder ve onu ister. O, gc ifade etmeyip, onunla ilgili yargda bulunur. Gcn adaletle ilikisi hakknda ortaya konan bu iki teorinin eliiklii, problemin zorluunu, g ve adaletin temel anlamlannda varolan ontolojik bir aratrmann zorunluluunu ortaya karr. Daha nce de ifade edildii gibi, sizi kark problemlerle ve kanklklarla yz yze getirdim ve her noktada, ak, g ve adaletin ontolojik tahlilleriyle ilgili zgn konulara iaret ettim. Bu yntem, akm ontolojik yorumunun yaplaca bir sonraki blmde tartlacaktr.
29

II Varlk ve Ak
Ontolojik Problem
Ak, g ve adaletle ilgili btn problemler, bizi, ontolojik tahliller yapmaya gtrr. 'Bu kavramlar bizzat varlkta / varln kendisinde hangi ekilde bulunur' sorusuna cevap vermeden, karklklar ne akla kavutu-rulabilir ne de zlebilir. Bizzat varlk problemi, ontolojik bir problemdir. Bundan dolay, kullandmz kavramlarn her birinin ontolojik temellerini tahlil etmeden nce, 'temel' (root) kavrammm ne anlama geldiini, bir kavramn 'temel anlam' (root- meaning)nm ne olduunu, ontolojik problemlerin nasl ortaya ktn ve onlara nasl cevap verilebilecei eklindeki sorulan, sormamz uygun olacaktr. Ontoloji kavram, 'bizzat varlk' kavrayan ngilizce'deki 'rasyonel kelimesi' (rational word)nde olduu gi31
AK, G VE ADALET

bi, Eski Yunanca'da 'varlk' ya da 'varolma' anlamlarna gelen 'on' ve 'sz', 'konuma', l)ilgi' gibi anlamlara gelen logos' szcklerinin birlemesiyle olumu bir kavramdr. Modern bir zihnin, bizzat varlk anlamna gelen Latince esse- ipsum kelimesini anlamas zordur. Hepimiz, doutan nominalist kiileriz. Nominalistler olarak biz, varlklar ierisindeki kendi dnyamz zmlemeye eilimliyiz. Ancak bu eilim, gerekte zorunlu deil, tarihsel olarak tesadfidir. Orta an szde realist olan dnrlerinin ilgisi, varln gerek ifadeleri olan tmellerin geerliliini korumutur. Bununla birlikte, modern dnyann iinde bulunduu saf nominalizmden ayrlmanz istemem, realizm deildir. Ancak, sizden, hem nominalizm hem de realizm (tmel zleri ve tikel muhtevalar ayrmadan nce varlk problemini sorgulayan felsefe)den daha nce bulunan bir eye ynelmenizi istiyorum. Bu felsefe, dier felsefelerden daha ncedir. Bu dnce, gemiin btn byk felsefeleri ierisinde en gl bir unsurdur ve gnmzdeki nemli felsef teebbsler ierisinde zel bir yere sahiptir. O, bir eyin ne anlama geldii ve varla katlan eylerin zelliklerinin ne olduu eklindeki sorulan sorgulayan bir felsefedir. Bunlar, ontolojinin problemleridir.

Ontoloji, ya cinse ait nitelikler olan tmelliklerde ya da tarihsel olarak ortaya kan tikelliklerde varolan varlklarn doasn betimlemeye almaz. Ontoloji, yldzlar, bitkileri, hayvanlar ve insanlar sorgulamaz. Yine o, olaylar ve bu olaylar ierisinde eylemde bulunan insanlar da konu edinmez. Bu, bilimsel tahlil ve tarihsel betimlemenin grevidir. Ancak ontoloji, varln ne anlama
32 VARLIK VE AK

geldii; varl paylaan her eyin genel yaplarnn ne olduu gibi basit ve sonsuz olan g problemleri ele alr. Byle genel yaplarn var olduunu* inkr ederek bu problemden kamlamaz. Varln bir olduu, onun nitelikleri ve unsurlarnn ilikili yapy ve atan gleri oluturduu gerei inkr edilemez. Bu yap birdir ve varln gcnn, kendi nitelik ve unsurlaryla olan ilikisini ortaya karr. Bu yap birdir ve hareketsiz zdelik ve tekrarlanan benzerlik deildir. Hatta o, kendi yapsnda bulunan eitliliklere ramen, birdir. Ontoloji, bu yapy betimleme ve varla ait olan ifadeler vastasyla, yapda gizli olan doay aklama faaliyetidir. Ancak ontolojinin, canl ve cansz, insan ve insan olmayan sonsuz varlk eitlerini betimlemediini sylemek gibi bir hataya dlmemelidir. Ontoloji, canl-cansz, insan ve insan olmayan btn varlklarda etkili olan bizzat varln yapsn tanmlar. Ontoloji, gereklie ait dier bilisel yaklamlardan nce gelir. Yine o, genellikle tarih olmayan ancak genel mantksal deer ve gerek tahlil ierisinde bulunan btn bilimlerden ncedir. Ontoloji, kendi problemlerinin nceliini kefetmek iin gemi yzyllar ya da dnyann uzak alanlarn aratrmaya gerek duymaz. Bugn ontolojiyi belirlemenin en iyi yntemi, ontoloji ile uramayan dnrlerin ya da felsefeci olmayan bilim adam ve tarihilerin eserlerini dikkatli bir ekilde tahlil etmektir. Bu dnrlerin eserlerinin hemen hemen her sayfasnda kullanlan temel ontolojik kavramlarn saylar, kolay bir ekilde ortaya kacak; ancak gizli olanlarn tespit edilmesinde hatalar olacaktr. Bilmek isteyen bir kii, ontolojiden kanamaz. nk bilmek, varolan baz
33 AK, G VE ADALET

eyleri tanmay ifade eder. Varlk, ontolojinin sonsuz bir faaliyetiyle betimlenen, snrsz olan kark bir yapdr. Bu blmlerdeki asl amacmz, varln doas hakknda logos kavramyla ilgili gr belirtirken; ak, g ve adalet ya da onlarn sinonimleri olan kelimeleri kullanmayan ilk dnrlere iaret etmektir. Kullandmz bu terim, bizzat varlk iindeki yaplarn l olduuna iaret eder. Ak, g ve adalet kavramlar, metafizik anlamda bizzat varlk kadar eski olan kavramlardr. Onlar varolan her eyden nce gelir ve yok olan hibir eyden karlamazlar. Bu kavramlar, ontolojik bir deere sahiptirler. Ontolojik deeri elde etmeden nce bu kavramlar, mitolojik bir anlama sahiptiler. Onlar, varln rasyonel nitelikleri olmadan nce, kutsal varlktlar. Bu kavramlarn mitolojik anlamlarndaki z, kendi ontolojik anlamlarna yanstlmtr. Parmenides, gerekliin bizzat kendisini ortaya koymak iin, adalet tanras olan Dike'yi kullanr. nk, gereklik formu olan adalet dnda, hibir gereklik yoktur. Ayn dnre gre, bizzat varlk, ebed kanunlarn erevesinde muhafaza edilir. Herakleitos'a gre varln logosu, dnyann devamlln ve ehrin canlln koruyan bir gtr; Xenophanes'e gre zihin, varln devamn salayan kutsal bir gtr. Empe-dokles'e gre fail nedenler, nefret-ak ve unsurlarn hareketlerini belirleyen ayrlk-birlemedir. Ak, g ve adalet, ontolojinin srekli olarak zerinde durduu konulardr. Bu kavramlar, kendi dncesinin temelleri ierisinde ele almayan hibir nc dnr yoktur. Platon'daki eros dojktrinini, gerek ve bizzat iyilikle birlemeye gtren bir g olarak grrz. Her eyin z olan idealarm
34 VARLIK VE AK

yorumunda Platon, bu kavramlar, 'varln gleri' olarak kabul eder. Ona gre adalet, zel bir fazilet deil, bireyin ve sosyal yapnm birleen formudur. Aristoteles'da, her eyi en yksek forma, doru gtren tmel bir eros doktrinini ve bir neden (kinoumenon) olarak deil, ak (ermenon)m bir nesnesi olarak dnyay idare eden saf gereklik kavramn buluruz. O hareketi, potansiyellikten aktellie, dinamizmden enerjik -bu iki kavram g kavramn kapsar- duruma gei olarak tanmlar. Augusti-ne'den Boehme, Schelling ve Schopenhauer'a kadarki dnce izgisinde, g unsurunun korunduu 'irade' kavram, yar-sembolik bir kullanma sahiptir. Halbuki, bu dnrlerin hepsinde, varln logos'u zerindeki vurgu, adalet unsuruna ve Augustine'deki ak ontolojisine yaplmaktadr. Augustine'nin takipileri ise, akn, g ve adaletle olan ilikisine ncelik vermektedirler. He-gel'in, ilk fragmentlerine bir ak dnr olarak balad, rencileri tarafndan bilinmektedir. Burada, He-

gel'in diyalektik plannn, ayrlma ve birleme anlamna gelen akn doasndaki somut sezgiden kaynaklanan bir soyutluk olduunu sylemek abartl bir ifade olmaz. Yine, son zamanlarda yazlan psikoterapiyle ilgili literatrlerde, g-gdsyle ilginin oda olan ak arasnda bir ilikinin olduu da belirtilmektedir. Ak, daha ok anksi-yete ve nevrozla ilgili olan bir probleme verilen cevap olarak kabul edilir. Tarihsel aratrmalar, daha sonra tartacamz ak, g ve adalet kavramlarnn, temel ontolojik nemini ortaya koymutur. u anda, metafizik olarak isimlendirilen eylerin ontolojiden nasl ayrlabilecei eklinde yntem35
AK, G VE ADALET

sel bir problem ortaya kmtr. Ontolojinin metafiziin kendisi deil, metafiziin temeli olmas bu sorunun cevabdr. Ontoloji, varlk problemini, yani her zaman herkes iin varolan eyleri sorgular. Bu sorgulama, kelimenin dorulanamayan yanl anlam ierisinde, 'speklatif bir yntem olmayp, gereklikle kar karya kalmld durumlarda, nceden varsaylan yaplar betimleyen, tasvir edici bir metottur. Ontoloji speklatif deil, tasvir edicidir. O, varln temel yaplarnn ne olduunu aratrmaya alr. Varlk, herkese verilmitir ve bizzat varl paylaan herkeste bulunmaktadr. Bu anlamda ontoloji, analitiktir. Ontoloji, varln varla katlmasn salayan yapsal unsurlar bulmaya alarak, karlalan gereklikleri tahlil eder. O, varolduu iin niversal kabul edilen her eyi oluturan unsurlardan genel ya da zel olan gerek unsurlar ayrr. Ontoloji, bunlardan birincisini zel bilimlere ya da metafizik yaplara brakr; dierini ise eletirel tahlille inceler. Ak bir ekilde sylemek gerekirse, gerekle yz yze gelmek kanlmaz olduu iin bu, sonsuz bir grevdir; ve her zaman varln niteliklerini, yani aratrlmak zorunda olunan ontolojinin temellerini aa karr. kinci olarak, ontolojik yarglan dorulayan bir yntem var mdr? problemi sorgulanmaldr. Bunun belirli bir tecrb yntemi yoktur, ancak tecrbeye dayanan bir yntemi vardr. Bu yntem, kar karya kaldmz sreci kapsayan gereklikler ierisinde, temel ontolojik yaplarn akl olarak kabul edilmesi yntemidir. Ontolojik dorulama problemine verilebilecek en uygun cevap, akl kabullere bavurmaktr. Bu tahlili devam ettirebilmek iin, bu uygulama yaplmaldr. Son olarak, ba36 VARLIK VE AK

anl ya da baarsz olan bir ynteme mracaat etmeksizin, bir yntem problemine cevap verilemez. Yntem ve ierik birbirlerinden aynlamazlar.

Ak Ontolojisi
Ak, gerekte bir duygu olarak anlalmadka, onun g ve adaletle ilgili btn problemleri, toplumsal olduu kadar bireysel olarak da zlemez. Ak, adalet yasalann ya da g yaplann deitirmezse; g, adalet ve niha ilgisizlie duygusal bir katk olur. Sosyal ahlk, siyas teori ve eitimdeki glklerden ou, akn ontolojik zelliini yanl anlamaktan kaynaklanmaktadr. Dier taraftan ak, kendi ontolojik doas ierisinde deerlendirilir-se;onun adalet ve gle olan ilikisi, bu kavramn temel birlii ve kendi atmalarnn artl zelliklerini ortaya karan bir durum olarak grlebilir. Gerekte hayat, bir varlktr; ak ise, hayatn eylemde bulunan gcdr. Bu iki cmlede, akn ontolojik doas ifade edilmitir. Bu ifadeler her eyi harekete geiren ak olmakszn gerek bir varln olamayacan aa karmaktadr. Bireyin ak tecrbesinde, hayatn bizzat kendisi ortaya kar. Ak, aynlm olan birlemeye sevk eden bir gddr. Yeniden birleme, aslnda birliktelie ait olann ayrln kabul eder. Bununla birlikte, yeniden birleme anlamma gelen ayn ontolojik nihalii ayrmak, hatal olacaktr. nk ayrlk, orijinal bir birlii kabul eder. Varlk, kendini ve varolmayan kapsad gibi; birlik de, kendini ve ayrl kapsar. Gerekte ayrlm olan eyleri birletirmek imknszdr. Niha bir sahiplik ol37 AK, G VE ADALET

makszn, bir eyin dier bir eyle birliktelii alglanamaz. Tamamen tuhaf bir ey, bir topluma dahil edilemez. Ancak ayrlk, yeniden birleme abasdr. Bakalaryla ilgili mutluluklar olduu gibi, kiinin bakalaryla beraber yerine getirdii mutluluklar da vardr. Bana tamamen yabana olan bir ey, kendimi gerekletirmeme katkda bulunamaz; sadece varlk alanma girdiinde beni yok sayar. Bundan dolay ak, yabanc olan bir eyin birlemesi deil, ayrlm olan bir eyin yeniden birlemesi olarak tanmlanabilir. Yabanclama, orijinal birliktelii kabul eder. Ak, byk gcn, byk ayrlklarn stn geldii durumlarda ortaya karr. En byk ayrlk ben'in ben'den ayrldr. Her

ben, kendi kendine ilikili olduu gibi; btnlemi ben de tamamen kendi kendine ilikilidir. O, bamsz bir merkeze sahiptir, blnemez ve paralanamaz; bu yzden birey olarak isimlendirilir. Tamamen bireysel bir varln, tamamen bireysel olan baka bir varlktan ayrlmas, onun kendi kendine btnlemesidir. Tamamen bireysel bir varln alanna, baka bir bireysel varlk giremez; ve bu, daha yksek birliin tek bir paras ierisinde gerekleemez. Hatta o, bir para gibi blnemez ve bir paradan daha byktr. Ak, ben-merkezli ve bireysel olan eyleri yeniden birletirir. Akn gc, bitmi bir srece katlan bir ey deildir; ancak hayat, kendini meydana getiren unsurlardan biri olarak, kendi iinde aka sahiptir. O, temelde ayrlm varlklar, yani bireysel kiileri yeniden birletirmeye alan akn baars ve zaferidir. Bireysel olarak kii, hem ok fazla blnm hem de ok gl ak tayan bir kiidir.
38 VARLIK VE AK

Ak, duygusal bir unsurla snrlama teebbsn reddediyoruz. Ancak, duyusal bir unsur olmakszn hibir ak olamaz; bu unsuru gz nnde bulundurmamak, akn tutarsz br tahlili olacaktr. Asl problem, bu unsurun, akn ontolojik tanmyla nasl iliki ierisinde olacadr. Bir duygu olarak akn, her ak-ilikisi ierisinde ortaya kan yeniden birlemeyi arzu etme olduu sylenebilir. Btn duygular gibi ak da, duygusal durumdaki bir varln tamamen paylamnn bir ifadesidir. Ak annda, yeniden birleme arzu edilir ve bu yeniden birleme mutluluu, hayalde canlandrlr. Bu, akta duygusal bir unsurun ontolojik olarak bakalarndan nce gelmediini; ancak, baka birisiyle ilgili ontolojik temeli olan bir hareketin, duygusal yntemlerle kendini belirlediini ifade eder. Ak bir tutkudur. Bu iddia, akta pasif bir unsurun, yani, yeniden birlemeye ynlendirilen bir varlk durumunun bulunduuna iaret eder. Kierkegaard tarafndan betimlendii gibi, Tanr'nm snrsz tutkusu, nesnel durumun -yani, birbirlerine ak olan kiilerin ayrlmas ve birbirlerine doru ynelmesi- bir sonucu olan cinsel bir tutkudan daha nemsiz bir tutku deildir. Ak ontolojisi, kazanlm olan akla tecrbe edilir. Bu tecrbe hakknda, ok byk bir belirsizlik bulunmaktadr. Ayn zamanda, kazanlm olan bu ak, ar bir mutluluk ve mutluluun zirvesidir. Ayrlk, stn gelmektedir. Ancak, ayrlma olmadan, ak ve hayat olamaz. O, ben-merkezli benin aynlmasm salayan ve ak ierisinde onlarn yeniden birlemesini engelleyen kiile-raras ilikilerden daha stndr. Dou ve Bat kltrlerini birbirinden ayran akn en yksek formu, onun hem
39 AK, G VE ADALET

sujesi hem de objesi olan bireyi korumasdr. Kiileraras ilikilerdeki ak konusunda, Hristiyanln, dier din geleneklerden daha stn olduu grlmektedir. Ak ontolojisi, akn bir olduu eklindeki temel bir iddiay ortaya karr. Bu, akm doas hakknda yaplan son tartmalardaki temel eilimlerle elimektedir. Bu tartmalar, akn eitli niteliklerine dikkatleri ektii iin yararldr. Ancak onlar, eitlerin farkllklar olarak, niteliklerin farkllklarn ele aldklar iin, yanl yorumlamaya yol aarlar. Akn niteliklerinin ayrt edilmesi yanl olmaz; aksine, farkllklar eros kavram erevesinde ortaya kan ifadelerde grlr. Yanllk, ak tek bir ey olarak kabul etmeme durumunda ortaya kar. phesiz, byle bir anlay, ontolojik bir tahlile gtrr. nk, akn varlkla ilikisi, onun sadece temel zelliini ortaya karabilir. ayet btn formlarnda ak, ayrlm olan eylerin yeniden birlemesi olarak kabul edilirse, o zaman akm doasnn fakl nitelikleri anlalabilir. Geleneksel olarak 'arzu' (epithymia), akn en dk nitelii olarak kabul edilir. O, duygusal olarak kendini gerekletirme arzusuyla zdetir. Bu nitelik, daha yksek ve temel farkllklar arasndaki tam bir ayrl ortaya koyma konusunda, felsefeci ve teolog ahlklar arasnda benzerlik vardr. Dier taraftan, natralist bak asndan, akm dier btn niteliklerini, epithymia niteliine indirgeme konusunda bir eilim vardr. Bu problemin zm, sadece akm ontolojik yorumunun tahlil edilmesiyle mmkndr. Her eyden nce Latince bir kelime olan libido, haz arzusu olarak tanmlanrsa, onun yanl anlaldnn syle40 VARLIK VE AK

nilmesi gerekir. Genellikle hedonizme benzeyen bu hazc tanm, hatal bir ekilde ortaya konan bir ontolojinin sonucu olan, yanl psikolojik bir yoruma dayanr. Birey, kendisini, ait olduu ve yabana kald eylerle yeniden birletirmeye alr. Bu durum, sadece birey iin deil, ayn zamanda btn yaayan varlklar iin de geerlidir. Yaayan btn varlklar, yeme, hareket etme, byme, bir gruba dahil olma ve hemcinsleriyle beraber bulunma gibi eyleri arzu ederler. Bu arzular, hazla birlikte gerekleir. Ancak, arzu edilen sadece haz deil, arzuyu gerekletiren eylerle birlemedir. phesiz,

gerekletirilen arzu hazdr; gerekletirilemeyen arzu ise elemdir. ayet, hayat elemden uzaklama ve hazz elde anlamndaki elem-haz ilkelerinden oluursa, hayatin eylemsel srecinde bir karkln bulunduu sylenebilir. Bu gerekleirse, hayat bozulur. Elem-haz ilkesini, sadece bozulmu bir hayat takip eder. Bozulmam bir hayat, ihtiya duyduu eyleri gerekletirmeye; yine kendisine ait olmasna ramen, kendisinden ayrlm olan eyleri birletirmeye alr. Bu tahlil, libido ile ilgili nyargy ortadan kaldrabilir ve Freud'un libido teorisinin ksmen kabul edilmesi, ksmen de reddedilmesi iin bir kriter oluturabilir. Fred, libido'yu, kendi gerilimlerinden kurtulmada bireysel bir arzu olarak tanmlad iin, onu bozulmu bir form olarak betimlemitir. Freud, bunu, asla gerekletirilemeyen libidodan deil sonsuzluktan kaynaklanan lm-igdsnden karlmasn, maksatl olmamakla birlikte rtk bir ekilde kabul eder. Freud, bireyin libi-do'sunu, bozulma ve kendi kendine yabanclama durumu ierisinde tanmlar. Ancak, Freud'un birok Priten'i
41 AK, G VE ADALET

de iine alarak yapt bu tanm, kendini gerekletirme srecinde normal bir gd olan libido'nun anlamn karlamaz. Bu tahlilden hareketle, epithymia'mn, hibir ak ilikisine ihtiya duymayan bir nitelik olduunu sylemek doru olur. Bu konuda, natralistler, bir dereceye kadar hakldrlar. ayet onlar, libido ya da epithymia'y, haz uruna hazz elde etme gayreti olarak yorumlarlarsa, hata yapm olurlar. Agape ve eros arasndaki mutlak bir ztl oluturma abalan, genellikle eros ve epithymia'mn zde olarak kabul edilmelerini gerekli klar. Elbette, her eros''ta epithymia vardr. Ancak, eros kavram, epithymia kavramndan daha kapsamldr. Eros kavram, kendisinde bulunan deerlerden dolay, deerleri tayan eylerle birlemeye alr. Bu, doadaki gzellie, kltrdeki gzellik ve gereklie, gzellik ve gerekliin kayna olan eylerle birleen mistik bir birlemeye iaret eder. Ak, doa ve kltrn 'formlarn ve bunlarn tanrsal kaynaklarn birletirmeye alr. ayet, epithymia, birlemeden kaynaklanan bir arzu deil de, nemli bir kendini gerekletirme arzusu olarak kabul edilirse, o zaman eros, epithymia ile birleir. Eros'un bu deeri, bu iki ynle de ilikilidir. Kltr yok etmeye alan teologlar ve bireyin Tanr'yla ilikisinde mistik bir unsuru inkr eden kiiler, eros olarak aka daha az deer vermilerdir. ayet bir kii, kltre daha az deer verip, bunu da kltr terimlerini kullanarak yaparsa; ve kltr reddetmeyi ifade edebilmek iin kltrn bin yllk dilini kullanrsa, bu, onun meydan okuyucu bir tutumu olur. Gereklik iin eros olmadka, teoloji; yine gzellik iin eros olmadka, hibir ritel ifade ortaya k42 VARLIK VE AK

maz. Hatta, Tanr'yla ilgili olan eros'un ak niteliinin reddedilmesi daha nemlidir. Bu reddetmenin sonucu olarak, Tanr iin ak, Tanr'ya itaatin yerini alabilecek bir kavram olamaz. nk itaat, ak deil, akn zdd olan bir kavramdr. Kiinin kendi zyle yeniden birleme arzusu olmadan Tanr iin ak anlamsz bir kelime olur. Akn nitelii olan eros, akn nitelii olan philia olarak isimlendirilen eylerle kutupsal olarak ilikilidir. Eros kiileraras yn temsil ederken, philia kiisel yne iaret eder. Onlarn hibiri, dieri olmadan gerekleemez. Philia'da eros nitelii olduu gibi, eros'ta da philia nitelii vardr. Onlar, birbirleriyle kutupsal bir iliki ierisindedirler. Bu durum, ben merkezli ben'in, ar ayrl olmadan, yaratc eros'un ve din eros'un mmkn olmayacana iaret eder. Kiisel merkezli olmayan varlklar epithy-mia'sz olamamalarna ramen, eros'SUT. bulunabilirler. 'Ben' ve 'sen' eklinde kendisiyle ilikili olmayan bir kii, doru-iyiyle ve bulunduklar varln zyle ilikili olamaz. Arkadan sevemeyen bir kii, niha gerekliin sanatsal ifadesini de sevemez. Kierkegaard'm estetik, etik ve din safhalar, salt safhalar deil, ayn zamanda yapsal olan karlkl ilikiler ierisinde ortaya kan niteliklerdir. Bunun aksine philia, eros'a bamldr. 'Katlm' ve 'birlikte bulunma' gibi kavramlar, her philia ilikisindeki eros niteliine iaret eder. O, hem daha ok blnebilen ve daha ok anlalabilen, hem de ihtimaliyetleri, iyilikleri ve kendisiyle kyaslanamaz olan tezahrlerdeki doruluu ortaya koyan varln gcyle birlemeyi arzu eder. Ancak, eros ve philia, sadece bireysel bir iliki ierisinde deil, ayn zamanda sosyal gruplar arasndaki ilikilerde
43 AK, G VE ADALET

de birleirler. Aile ve sosyal gruplar ierisinde, phia'mn zel ilikilerinin eksik olmasna ramen katlm arzusu, grup ierisinde ekillenen varln gcne yneltilir. Ben-sen ilikisi ierisindeki bireylerden oluan byle gruplarn potansiyel olarak ortaya kmas, bir grupta bulunan eros'Uf

sanatsal yaradltaki etkili olan eros'tan ayrr. Philia olarak ak, akn nesnesiyle ilgili olan baz benzerlikleri gerekli klar. Bundan dolay Aristoteles, philia'mn, eitlikler ierisinde mmkn olduunu iddia etmitir. ayet 'eitlik', esoteric (isel) grup ifadeleriyle deil de, uygun bir ifadeyle tanmlanrsa doru olur. Az nce de iaret ettiimiz gibi, philia gibi eros da, epithymia unsurunu ihtiva eder. Philia ve eros ilikisi, cinsel istek ya da cinsel ilikiyle birletiinde, bu durum ak bir ekilde ortaya kar. Bu, sadece bu durumlar iin deil, her durum iin geerli olan bir eydir. Bu konuda derinlik psikolojisi, idealist ya da ahlk korku ve nermelerle kuatlmayan insan varlnn bir ynn kefetmitir. Dier varlklarla birleerek kendini gerekletiren her varln 'istei' (appetitus) evrenseldir ve bu istek, ak nitelii olan philia gibi eros'un da temelini tekil eder. Daha duygusal dostluklarda ve daha asketik mistisizmde bile bir libido unsuru vardr. Libidosuz bir aziz, bir eyin ortaya kmasn engelleyecektir. Ancak, byle bir aziz yoktur. Yeni Ahif te srarla vurgulan ak nitelii olan agape niteliine bu zamana kadar nem verilmemitir. Agape akn en son ve en yksek formu olmad, hayatn dier boyutlarn ve akn btn niteliklerini kapsad iin, byle bir aklama yaplmtr. Agape, akn derinlii ya
44 VARLIK VE AK

da hayatn temeliyle ilikili olan ak olarak isimlendirilir. Agape'de bulunan niha gerekliin, kendisini gerekletirdii, hayat ve ak ekillendirdii sylenebilir. Vahiy, akl ortadan kaldran bir akl; Tanr Kelimesi, btn kelimeleri ortadan kaldran bir Kelime olduu gibi, agape de ak ortadan kaldran bir aktr. Bu konu son blmde ele alnacaktr. Benlik sevgisi kavramyla ilgili ilk blmde ortaya kan problemlere, bu noktada cevap vermeliyiz. ayet ak, ayrlm olanlarn yeniden birlemesi iin bir motiv ise, tam anlamyla benlik sevgisinden bahsedilemez. nk, benlik bilinliliinin birlii ierisinde, ben-mer-kezli varln dier btn varlklarla ayrl kyaslannca, gerek bir ayrlk ortaya kmaz. phesiz, tamamen ben-merkezli bir varlk olan insann ben'i, suje ve obje olan bir ben'e blnd iin, insan ben merkezlidir. Ancak, bu yapda, ne bir ayrlk ne de yeniden birleme arzusu vardr. Benlik sevgisi bir metafordur ve bir kavram olarak tahlil edilemez. Benlik sevgisi kavramnda, kavramsal akln eksik oluu, bu terimin farkl anlamda ve ksmen de zt anlamlarda kullanlmasndan kaynaklanr. Bu kavram, doal olarak kendini onaylama (kiinin yaknn kendisi gibi sevmesi), bencillik (btn eyleri kendisi iin arzu etmek) ve kendini-kabullenme (Tanr tarafndan kabul edildii ekliyle kiinin kendini kabul etmesi) anlamlarnda kullanlr. ayet, 'benlik-sevgisi'nin anlam tamamen ortadan kaldrlr, bu balamda onun yerini, kendini onaylama, bencillik ve kendini kabul etme alrsa, bu durum semantik aklama iin nemli bir basamak olur.
45

_______ra
Varlk ve G
Varln Gc Olarak Varlk
Ontolojinin fonksiyonunu, varolmas ya da her eyi kapsamas asndan, varln yapsn srekli bir ekilde betimleyen bir alan olarak akladk. Bununla beraber burada, varln, kendi yapsn oluturan kategoriler ve pola-riteleri meydana getirmesinden ziyade, kendisi hakkmda daha nemli bir eyin sylenip sylenemeyecei sorusu ortaya kmaktadr. Bu sorunun cevab, 'hayr' veya 'evet'tir. Varlk, tanmlanamad iin cevap 'hayr'dr. nk her tanmlamada varlk, nceden var kabul edilir. Varlk, kendisine bal olan kavramlarla tanmlanabildii iin cevap 'evet'tir; ancak, bir noktaya kadar varlk, meta-forik bir karakter gsterir. Bu fonksiyonu yerine getirebilen kavramlarla ilgili soruya, kiinin gereklikle karlamasn anlalabilir hale getiren ve sadece gle test edile47 AK, G VE ADALET

bilen denemelerle cevap verilebilir. Varolmas bakmndan varln temel bir betimlemesi iin nerdiim bu kavram; ak, g ve adalet kavramlar ierisinde ele aldmz g kavramdr. Ontolojinin doas ve nceki ontolojiler iin ak, g ve adalet kavramlarnn anlamlaryla ilgili olarak yaplan tartmalarda, g kavramnn, niha gerekliin betimlenmesi ierisinde nemli bir rol oynadna az nce iaret etmitim. Augustinuscu gelenekte olduu gibi, Aristotelesci gelenekte de, gcn unsurunu kapsayan kavramlar, varolmas bakmndan varln temel bir betimlemesi iin kullanlrlar. Bu konuda en ok dikkati eken ey, Nietzsche'nin g istei olarak kabul ettii hayat felsefesidir.

Daha nce de ifade ettiimiz gibi, gcn ontolojik tartmasnda, Nietzsche'nin g istei kavramnn ksa bir yorumunu yapmak kanlmazdr. Martin Heidegger'in Holzuege eserinden hareketle, Nietzsche'nin kulland bu kavram ok derin bir ekilde tahlil ederek, kendi grm doruladm. Nietzsche'nin, 'g istei' kavram, ayet gnlk dilde kullanld ekliyle ele alnacak olursa; bu kavram istek ve g anlamna gelmez. G istei, kiinin bilinli eylemlerinin, yani emir kipindeki bir istekle yerine getirilen kendini-kontrol etmenin bir tezahr olmasna ramen, Nietzsc-he, istek eklinde isimlendirilen psikolojik bir fonksiyondan bahsetmez. Ancak, Schopenhauer'da olduu gibi, Nietzsche'deki g istei, hayatn dinamik olarak kendini kabul etmesinin temel bir gstergesidir. Niha gereklii betimleyen btn kavramlar gibi, g istei de, hem lite-ral hem de metaforik bir kavramdr. Ayn ey, 'g istei' kavramndaki gcn anlam iin de geerlidir. Sosyolojik
48 VARLIK VE G

adan g, ontolojik gcn tezahrlerinden birisi olarak kabul edilmesine ramen; ifade edilen gcn sosyolojik bir fonksiyonu yoktur. Sosyolojik olarak g, yani sosyal dirence ramen kiinin isteini yerine getirme olasl, g isteinin ieriinde yer almaz. Bu istek, yaayan her varln youn bir ekilde kendini gerekletirme gd-sdr. G istei, insanlarn dier insanlar zerinde elde etmeye alt bir istek deil, i ve d dirence stn gelerek kendi akn dinamikleri ierisindeki hayatn kendisini dorulamasdr. Nietzsche'nin 'g istei' kavramyla ilgili bu yorumu, bizi, gcn sistematik ontolojisine gtrr. Bu blme, u soruyla baladk: Varln doas hakknda, gerekte ne syleyebiliriz? Bu soruya, tanmlardan deil, metaforik iaretlerden hareketle cevap verilebilir. G kavramm bu amala nerdik: Varlk, varln gcdr! Bununla birlikte, metaforik kullanmna ramen g kavram, kendi gcn kantlayan bir kavram kabul eder. ve d direnci aan hayatn, dinamik olarak kendini dorulamasndan bahsettik. Ancak, her eyin varla katld kabul edilirse, varln gcnn nasl diren gsterebileceini; ayet, btn mmkn alanlar, varln gc tarafndan kuruluyorsa, varln gcnn stn geldii ontolojik alanm nerede olacan; varl reddetmeyi ve varlk tarafndan reddedilmeyi hangi eyin baarabileceini sorgulamamz gerekir. Bu sorunun mmkn olan tek bir cevab vardr: Varln gc tarafndan kuatlan ey yokluktur. Bu, felsefenin ortaya kmasndan ok daha nce mitoloji tarafndan kabul edilen btn kltrlerde ve btn alarda filozoflar tarafndan rasyonel
49 AK, G VE ADALET

terimlerle tekrarlanan ve egzistansiyalist dnrlerin nclyle gnmzde yeniden gndeme getirilen bir cevaptr. Bununla beraber, bu cevab tekrarlamak gerekirse, varln temel gizemliliine temas etmenin ve yokluun belirtilerini kendilerinde bulundurmayan terimlerde, yani paradoksal ifadelerde yokluk bilmecesini aklama imknnn olmadnn farkna varlmaldr. u sorulara hi kimse cevap veremez: Yokluk, varla diren gsteren gce nasl sahip olabilir?; o, bizzat varln bir paras olan byle bir ifadede ortaya kmaz m?, ayet ortaya kmazsa, 'varln gc' metaforu anlamsz olduu iin, varl kapsamaz m? ayet byle bir dil kullandr ve anlamsz cmlelerden bahsedilirse, gnmzn analitik mantnn gereksiz olduu anlalr. Ancak, gnmz ontolojisinin gereksiz olduu kabul edilirse, btn ontolojiler gereksiz olur ve bu da gemi ve imdiki btn filozoflarn hemen hemen btn eserlerinin reddedilmesi anlamna gelir. Bu> mantk pozitivistlerin yapt bir eydir. Ancak, byle bir durum, gemiteki filozoflar deil, kendilerini darda brakmaya alan kiileri darda brakr. Yokluun, varln gcne nasl diren gsterebildii sorusunun cevab; onun, varla yabana olmamas deil; varla katlan her eyin reddedilmesi sonucu varln nitelii haline gelmesidir. Yokluk, bizzat varlk ierisinde bulunan eylerin inkr edilmesidir. phesiz, bu kelimelerden her biri metaforik olarak kullanlr. Ancak, metaforik dil, bu dilde hem aa kan hem de gizlenen eylere iaret eden doru bir dil olabilir. Yokluu kapsayan varlk, snrl varlktr. 'Snrl' kavram, kiinin varl50
VARLIK VE G

ierisinde kaderinin bulunmadn ifade eder. Bu kavram, balang ve biti, yokluktan nce ve yokluktan sonra arasnda snrlanan varln snrl gcne iaret eder. Bununla birlikte bu ifade, bu cevabm sadece bir blmdr. Dier bir blm ise, varlk ve yokluun dengesi ierisinde varln niin stn geldiini aklamaldr. Bu cevap, hem mantksal hem de varolusal bir cevaptr. Mantksal

olarak (ve dil bakmndan) yokluun, sadece varln reddedilmesiyle mmkn olabilecei aktr. Mantksal olarak varlk, yokluktan nce gelir. Mantksal olarak sona ulaan bir ey, sondan nce gelir. Olumsuzluk, kendisini olumsuz klan olumlulukla beraber bulunur. Ancak, bu cevaplar, varln yoklua stn gelmesi problemini zemez. kisinden birinin stn olmad bir dengeden bahsetmek mmkn mdr? Buna sadece varolusal bir cevap verilebilir. O da iman veya cesaret olarak isimlendirilen eydir. Cesaret ve cesaretin bulunduu iman, varln yokluk zerindeki mutlak stnln ve snrsz olan bir eyin varln snrl olan her eyde dorular. Byle bir cesarete dayanan bir teoloji, -kendisim yok sayan bir varla dayanan yokluk gibi- snrlln, kendi zerindeki bir yeri nceden kabul eden snrl bir farknda oluu gstermeye alr. Ancak burada ele alnan eylem, akl yrtme deil cesarettir. Her varlk kendi varln dorular. Her varln kendini dorulamas, kendini snrlama anlamma gelse de, onun hayat kendi varlnn ispatdr. Her varlk, kendisine zt olan olumsuzlua kar diren gsterir. Bir varln kendini dorulamas, kendini biimlendiren varln gcyle ilikilidir. Bu iliki, hayvanlardan ziyade in51
AK, G VE ADALET

sanlarda ve dier canllardan ziyade baz insanlarda daha ok grlr. Kendisini ortadan kaldracak bir varlk olmad srece yokluk, hayat srecinin gc nispetinde kendisini onaylayabilir. Nevrotik bir kii, sadece az bir yoklua; sradan bir kii, snrl bir varla; yaratc bir kii, daha byk bir varla ve (sembolik olarak ifade etmek gerekirse) Tanr da, snrsz bir varla sahiptir. Yoklua ramen bir varln kendini dorulamas, varlk gcn ifade eder. Burada, g kavrammn temel esaslaryla karlarz. G, i ve d olumsuzluklara ramen, kendini dorulayabilme olasldr. Gcn, yoklua stn gelmesi mmkndr. nsan gc, yoklua snrsz bir ekilde stn gelme imknna sahiptir. Felsefe tarihinin baz dnemlerinde, zellikle Platonik okulda, varln derecelerinden bahsedilir. Bu kavram, g olduu kadar tartmal bir kavramdr. Varlk, zaman ve meknda varolula zde kabul edilirse, bu kavram anlamsz grlebilir. Varoluta dereceler bazen bulunabilir bazen de bulunmayabilir. Bununla birlikte varlk, varln gc olarak betimlenirse, varlk dereceleriyle ilgili dnce kendi glln kaybeder. phesiz, varln gcnde, yani kiinin kendim dorularken yoklua sahip olan gcnde dereceler vardr.

BirGFenomonolojisi
Varln gcnn derecelerinin bulunduu kabul edilirse, varln gcnn nerede meydana gelebilecei ve nasl llebilecei problemi ortaya kar. Varln gcnn, kendi gcn eyleme geiren bu sre ierisinde or52 VARLIK VE G

taya kmas, bu sorunun cevabdr. Varln gc, bu srete ortaya kabilir ve llebilir. G, sadece dier des-tekleyicileriyle karlatnda ve bu karlamann sonucunda srekli deien dengeler ierisinde eylemde bulunabilir. Hayat, varln dinamik olarak gereklemesidir. Hayatn temel grnmnden kanlabilen zmler sistemi yoktur. Hibir ey, bir hayat sreci ierisinde ortaya karlamaz; a priori olarak belirlenemez ve hayatn dinamiklerini mmkn klan bu yaplar dnda niha olamaz. Hayat, zorunlu olan bilinli kararlan deil, srekli olan kararlan karisar; ancak, bu kararlar, g ilikilerinde ortaya kar. Varln gcn temsil eden bir kiinin, varl-aj^ujy^ej bir giicn temsil eden baka bir kiiyle her karlamasnda, onlarn her birinde bulunan g miktar hakkmda bir karara varlabilir. Bu kararlar a priori olarak kanlamaz. Hayat bir tecrbedir. Herkes ve her ey, tesadflere sahiptir ve risk almaldrlar; eylemsel ilikiler varln gcn ortaya karamazsa, herkesin ve her eyin varlk gc gizli kalr. Varlk glerinin birbirleriyle iliki'kurduu eitli formlar, hayatn, kendisini amas kabul edilen fenomo-nolojik betimlemelerinin etkileyici znesidirler. Bu formlar, ilerleyen, geri ekilen, sabit duran ya da diren gsteren baka bir insann bireyselliindeki hayat ortaya karr ve onunla karlar. Her bir durumda, farkl g gruplar ortaya kar. Bunlardan birisi, kendi ierisindeki baka bir gc eker, ya o gle glenir ya da onunla zayflar. Dieri, varln yabanc gcn dan atar ya da onu tamamen asimile eder. Bir dieri, direnli glere dnr ya da kendisini onlara benzetir. Baka birisi ise,
53

AK, G VE ADALET

onlar tarafndan absorbe edilir ve kendi varlk gcn kaybederek, onlarla birlikte geliir ve onlarn ya da kendisinin varlk gcn artrr. Bu sreler hayatn her annda ve btn varlk ilikilerinde otaya kar. Onlar, doa olarak isimlendirdiimiz varlk gleri, insan ve doa, insan ve insan, bireyler ve gruplar, gruplar ve gruplar arasnda devam eder. Sartre bir kiinin dier bir kiiyle olan ilikisiyle ilgili olarak yapt tahlillerde ('Varlk ve Yokluk' eserinde), ak ilikilerinin olduka kompleks olan formlarnda olduu gibi, bir kiinin dier bir kiiye tesadfen baknda ortaya kan g mcadelesini gstermitir. Bu rneklerde, varlk gcnn baka bir varlk gcyle olan srekli mcadelesi, dmanlklar, nevrozlar ya da bar ideolojiler dikkate alnmakszn belirlenmitir. O, 'cehennem'de olduu gibi, 'cennette de varolan hayat srelerinin basit bir betimlemesidir. Onlar, varln yaplarna aittir. Bu hayat gr, Toynbee'nin Bir Tarih almas isimli eseriyle desteklenmitir. Bu eserde Toynbee btn nemli tarihsel hareketlerin yorumu iin gilikileri fenomono-lojisini kullanmtr. Meydan okuma, reaksiyon, geri ekilme ve dn gibi kategoriler, ilikiler fenomonolojisine aittir. Bu, sadece gruplarn birbirleriyle ilikisi olmayp, Toynbee'nin ilikiler fenomonolojisi iin gelitirdii gruplarla doa arasndaki ilikidir. G ilikilerinin tamamen fenomonolojik olan bir materyalini, tarihilerin ve derinlik psikologlarnn eserlerinde grebiliriz. Toynbee'nin rnei/bireyin ierisindeki varlk gcnn grup ierisindeki varlk gcyle ilikili olduu bir tahlile gtrr. Bizzat varl betimleyen bireyselleme
54

VARLIK VE G

ve paylam polaritesine gre, bir btn oluturma abasndaki gerek olan her ey, varln bireysel bir gcdr. Gcn btn ierisinde birey, varln gcn ya elde eder ya da kaybeder. Birinin ya da dierinin olup olamayacana, a priori olarak karar verilemez; nk bu, somut kararlarla ilgili bir konudur. lk yalarnda ocuk, 'aile' diye isimlendirilen kapsayc bir varlk gc ierisinde, varlk gcne sahiptir. Ancak birok ocuk, belirli dnemlerde kendilerini gelitirmek iin aile birliinden uzaklar. Onlar aile hayatna katlmn, kendi bireysel varlk glerini yok edeceine inanrlar. Bu yzden onlar, ou zaman isel, zaman zamanda dsal nedenlerden dolay ailelerinden uzaklarlar. Onlar, bir grup ierisinde kaybolacan hissettikleri varlk glerini gelitirmeye alrlar. Ancak onlar, bir grubun varlk gc olmakszn, kendi varlk glerinin cidd bir tehlike ierisinde olacan hissettikleri iin belirli bir zaman sonra kendi ailelerine dnebilirler. Yine belirli bir zaman sonra onlar, belirli bir grup tarafndan da kuatldklarnn ve bu kuatmann sadece kendi varlk glerini deil, ayn zamanda kendilerini evreleyen grubun varlk gcn de zayflatacann farkna varabilirler. Bununla birlikte onlar, gruptan uzak dururlar ve atma devam eder. rtk bir ekilde bulunan bu problem, hayatn Ttiye-"rarik' yapsyla ekillenir. Varlk ne kadar younlarsa, varln gc de onun ierisinde o kadar ekillenir. Tamamen younlam, kendisiyle iliki ierisinde ve kendi varlnn farknda olan insan, byk bir varlk gcne sahiptir. O kendini gerekletiren snrsz potansiyeller ierisinde bir evreye deil, bir dnyaya sahiptir. Onun
55 AK, G VE ADALET

merkezde bulunmas, kendisini, kendi dnyasnn efendisi yapar. Ancak orada, hem merkezde bulunma hem de gcn hiyerarik yaps bulunur. O, bir enin merkezine ne kadar yakn olursa, btn halinde bulunan gce de o kadar katlm olur. Bedenin organlarnn mideye kar isyan ve midenin (kendisi olmadan btn organlar ilemez hale gelir) buna cevabyla ilgili eski bir hikye, her organn varlk gcnn hayat bir neme sahip olduunu gsterir. Merkezde bulunan yaplar, belli bir organ ierisinde deil, organik alan ierisinde, zellikle de maddenin atomik ve atomdan kk eleri ierisinde bulunur. Hatta, siyasal ve sosyal eitlie inanan toplumlar, geni halk kitlelerinin sadece dolayl olarak katldklar g ve karar merkezlerine sahiptirler. Bu merkezler, sosyal grup tarafndan istenen tamamen gelimi bir g ierisinde ve zorunluluk durumlarnda glenmitir. Bir eylem merkezine ihtiya, siyasal ve sosyal eitlie inanan grubu da hiyerarik yapar. G merkezi, belirli amalar iin kendi gcn kullanarak, kendi merkeziliini ortadan kaldrmad srece, btnn merkezi olur. Bu merkez temsilciler, kendilerini gerekletirmek iin btn glerini kullandklarnda bir merkez olmadan eylemsel merkeze ve varln tamamna son verirler ve onlarla btnleemezler. phesiz, ynetici bir grubun iradesi, btn ifade etmese bile, kendi iradesini zorlar. Ancak bu, sadece snrl bir zaman iin mmkndr. Sonu olarak, i ve d nedenler ierisinde btnn g kaybetmesi kanlmazdr.
56

VARLIK VE G G

ve Zorlama

Bu konu, bizi, gcn zorlamayla olan ilikisinde ortaya kan belirli problemlere gtrr. lk konferansmzda da iaret edildii gibi bu kavram karkl, zellikle sosyal ve siyasal alanda bulunan gcn anlam doktrinini engeller. Gc, varln gc olarak alglamamz, bu ekingenlii ortaHan kaldrmann ilk admdr. Ancak, bu kark probleme, bask ve zorlama olmadan, gcn varolup olamayaca dikkate alnarak cevap verilmelidir. Bu probleme, olumsuz bir cevap verilirse, zorlama ile gcn eitlii, karkl deil de gereklii ifade etmez mi? 'Force' terimi, hem bir eyin sahip olduu gce hem de dier eyler zerinde etkiye sahip bir anlama iaret eder. G terimi, bu anlamlar, kendi aktif desteini kul-lanmakszn, bir hareket ve davrana zorlar. phesiz, hibir ey kendi doasna zt olan bir eye zorlanamaz. Buna teebbs edilirse, problem ortadan kalkar; bu baka bir ey ierisinde yeniden ortaya kabilir. Bu anlamda, herhangi bir gce atfta bulunmann, mutlak bir snr olmaldr. Zorlanlan ey kendi kimliini korumaldr. Aksi takdirde o, zorlanmam ancak yok edilmi olur. Fizik alannda nesneler, kendi potansiyellikleriyle ve bunlar zerindeki etkili bir gle belirlenen bir tarzda harekete ya da davrana zorlanrlar. Bu durumda sonu tahmin edilebilir ve sonu, kendi ynnde eylemde bulunan farkl g dengelerini temsil edebilir. Yaayan varlklar alanndaki gcn, ayn ihtimali-yetleri ve ayn snrlan ortaya konmutur. Ancak, inorganik alanda bir farkllk vardr. Yaayan varlk bir mekanizme dntrlmedii srece, kendi zerinde alan
57 AK, G VE ADALET

gleri destekleyerek ya da onlara diren gstererek kendiliinden eylemde bulunur. Yaayan bir varlk, kendi merkezini ortadan kaldrmadan, tam mekanizme dn-emez. nk bu, yaayan bir birlik olarak onun yok edilemeyecei anlamna gelir. Onun reaksiyonlarnn ou, mekanik hale getirilebilir; ancak, varlk, l bedenlerde bulunduu gibi, salt kimyev sre alanlarna dntrlemedii ve canl olduu srece, her zaman kendiliinden eylemde bulunan alt-merkezler ortaya kabilir. Ken-diliindenlik, bir gd tarafndan zorlanmayan ve sonuta tahmin edilemeyen bir reaksiyonu deil, varolan bir reaksiyonu ifade eder. nk, 'holistik' bir reaksiyon, her zaman tahmin edilemeyen bir merkezle birlikte alr ve bireyin varln oluturduu iin de blnemez. Yaayan varlklardaki g, kendiliinden ortaya kan destee bir dereceye kadar ihtiya duyar ve bu durumda 'zorlama' ve 'bask'dan daha uygun bir ekilde bahsedilebilir. phesiz bu, kiileraras ilikilerde zorunlu hale gelir. nk, 'zorlama' ya da 'bask' kelimelerinin kullanmnda stn gelen psikolojik dirence iaret edilir. nsanlarla iletiimi salayan bu gtr. G, bask ve zorlamayla eyleme geer. Ancak, g bunlardan hibiri deildir. O, yokluun tehdidine kar hareket eden bir varlktr. G, bu tehdidi ortadan kaldr^ mak iin zorlamay iyi ya da kt ynde kullanr. Yine, kendisini harekete geirebilmek iin de gc, iyi ya da kt ynde kullanr. Ancak, g bunlardan hibirisi deildir. Bu yzden g ve zorlamayla ilgili probleme, gcn zorlamaya ihtiya duyaca eklinde cevap verilebilir.
58

VARLIK VE G

Ancak, onun zorlamay kullanmas, sadece aktel g ilikerinin bir ifadesi olduunda etkili olur. Zorlama bu snn ihll ederse, kendisiyle elimi ve korunmas gereken gc zayflatm olur. Kt olan zorlama deil, atfedilen varlk yerine, varln gcn ifade etmeyen zorlamadr. G, zorlamaya; zorlama ise, aktel olan g ilikisinde rtk bir ekilde bulunan bir kritere ihtiya duyar. Bu tahlilin sosyal ve siyasal sonular, daha sonra geni bir ekilde aklanacaktr.

Ak ve Gcn Ontolojik Birlii


Gcn zorunlu gereklemelerinde bir belirsizlik bulunursa, g akla nasl birleebilir? Ak yerine, gc ortadan kaldrmak isteyen herkes, olumsuz bir cevab ima ederek u soruyu sorar: G, kendini gerekletirmek iin bask ve zorlamaya ihtiya duyarsa, ak danda brakr m? ok nemli olan bu pratik sorunun ontolojik cevab, ak ve gle ilgili tahlillerimizden hareketle verilebilir. Varln gc, kendi iinde ve kendine zt olan yoklua kar kendini dorulama olaslna sahiptir. Varlk ne kadar gl olursa, yokluk da o kadar kendini dorulam olur. Varln gc, anlamsz bir ey olmayp, kendini kendinden ayran ve tekrar kendine dnen dinamik bir sretir. Ne kadar ayrlk varsa, o kadar da g vardr. Aynlm olan eylerin yeniden birlemesi srecine ak

denir. Akta ne kadar birleme olursa yokluk ve varln gcnde de o kadar stnlk olur. Ak, gcn inkn deil, onun temelidir. Varln bizzat kendisinde yokluun
59 AK, G VE ADALET

bulunup bulunamadnn ya da onun kendini yine kendinden ayrp ayramadnn ve kendisiyle yeniden birleip birleemediinin sylenmesi, herhangi bir farkllk ortaya karmaz. Gcn temel zelliiyle akn temel zellii, ayrlma ve yeniden birleme ya da bizzat yokluu kabul eden varlk bakmndan zdetir. Gcn ve akn mutlak birlemesinden hareketle, bu soru u ekilde cevaplandrlabilir: Gcn zorunlu esi, akla nasl birleebilir? Hi kimse, bu problemin zorluunu, akn daha stn olan ruhsal etiini, mutlak olan gcn daha gereki olan siyasetiyle birletirmek zorunda kalan Luther'den daha fazla hissetmemitir. Luther, 'zorlama akn farkl bir faaliyetidir' ifadesiyle bunu cevaplandrmtr. Luther'e gre, memnuniyet, teslimiyet ve ltuf, akn uygun olan faaliyetleridir; ktlk, adam ldrme ve knama ise akm farkl olan faaliyetleridir; ancak, bunlarn her ikisi de ak faaliyetleridir. Luther'in syledii eyler, 'akn temel faaliyeti, aka kart olan kavramlar ortadan kaldrmaktr' eklindeki bir ifadeyle dile getirilebilir. Bununla birlikte bu ifade, ak ve gcn birliini kabul eder. Kendi uygun faaliyetleri olan yardmseverlik ve balamay harekete geirmek iin ak, adalet ve cezann temel faaliyetleriyle oluturulabilecek bir alan salamaldr. Kendisine kart olan eyleri ortadan kaldrmak iin ak, sadece gle deil, ayn zamanda zorunlu olan gle de birletirilmelidir. Bu son durum, yeni bir problemi gerekli klar: Ak, gcn zorunlu olan esiyle birleirse, bu birlemenin snrlan nerededir? Zorlama, akla nerede atr? Zorlama, ayrlm olan eylerin yeniden birlemesi olan akn
60 VARLIK VE G

amalann nlediinde onunla atr. Zorunlu g vastasyla ak, kendisine kart olan eyleri ortadan kaldrmaldr. Ancak ak, kendisine kart eylemde bulunanlarn faaliyetlerini engellese de, onlar ortadan kaldramaz. Ak, kendisine kart olan eyleri insanlardan uzaklatrarak onlar korumaya ve btnletirmeye alr. Bunun kriteri udur: Yeniden birlemeyi imknsz klan her ey, aka kardr. Orta a'd, toplu cinayet ileyen bir kiinin yarglanmas ve idam esnasnda, ldrlen kiilerin akrabalarnn, diz kerek onun ruhuna dua ettiklerine ahit oluruz. Onun bedensel varlnn ortadan kalkmas, akm inkr deil, onun dorulanmas olarak kabul edilirdi. Bu durum, sulu olan an paralanm haldeki ruhu, kendisiyle ve doal dmanlamun ruhlanyla yeniden birletirmeyi mmkn hale getirmitir. Buna kart olan bir hikyede yle anlatlmaktadr: G uygulamasyla ilgili gnmzn totaliter formlan -ki bu durumda akrabalar ve arkadalar da dahil hi kimse hari tutulmadan, btn madurlar ikence, ila ve dier aralarla etkisiz hale getirilirler- akn yeniden btnlemesi olmadan, btn varlklann ortadan kalkmas olarak kabul edilen kendi ykmlarn hazrlarlar. Muhtemelen Luther'in ak bir ekilde gremedii husus, gcn zorunlu esi olan akm farkl eyleminin, sadece bir tuhaflk deil, ayn zamanda akn trajik bir grnm olmasdr. O, aynlm olan bir eyin yeniden birlemesi iin denmesi gereken bir deeri ifade eder. Bunun tesinde Luther, akm farkl eyleminin, g bakmndan ayrlm olanlarn yeniden birlemeleri iin deil, ancak kendilerini korumak amacyla alet olarak kullan61 AK, G VE ADALET

labilecekleri konusuna yeterince vurgu yapmamtr. Akn farkl eylemiyle ilgili bu kark doktrinin, nasl engellenebilecei hakkndaki bu problem, onun tarafndan sor-gulanmamtr. Bundan dolay o, g konusunda, Mak-yavelci kinizmle sk sk itham edilmitir. Sbjektif olarak belirtmek gerekirse bu durum, kesinlikle yanltr. Ancak Luther'in doktrininin sonularna gre, tamamen yanl deildir. Ak ve g birleir ve zorlama, gcn her gereklemesinde bulunursa, akn gle nasl birleebilecei eklindeki bir problem karmza kar. Bu problemin cevab, adalet kavramnn ontolojisiyle ilgili blmde verilecektir. 'Benlik-sevgisi' terimini taratk ve bu kavramn tamamen deitirilmesini nerdik. Benlik gc yerine, kendi zerindeki g anlamna gelen 'benlik-kontrol' terimi kullanlr. Yine, kendisiyle ilikili olan yap, benin zerindeki benlik gcne benzeyen bir eyi kabul eder mi? eklinde bir soru sorabiliriz. Bu soru, benlik-sevgisinde olduu gibi cevaplandrlmaldr. Bu terim metaforiktir. Benler zde olduklar iin bir benin dier bir benle mcadelesi sz konusu deildir. Benlik gc, benliin

merkezidir. Benlik-kontrol, benlii oluturan elerden gelen engelleyici eilimlere kar bu merkezi korur: Bu merkezi belirlemeye alan eler arasnda bir abann bulunduu sylenebilir. Ancak, byle bir aba, atan mo-tivlerin bulunduu bir alanda merkez bir benin olduunu nceden kabul eder. Bu merkez, kendisini belirlemeye alan her eden, mantksal olarak nce gelir. Bir kiide bulunan g, kendisini oluturan gler zerindeki bir
62
VARLIK VE G

benlik gcdr ve bunlarm her biri kendilerini belirlemeye alrlar. Bununla birlikte, bir merkezin (geometriden alnan bir sembol), belirli bir merkezde bulunan elerin gc yannda nasl bir gce sahip olduu sorulmaldr. Merkezin byle bir bamsz gcnn bulunmamas, ancak kendi g merkezinde yer alan elerin belirlenmi dengeler gcne sahip olmas, bu sorunun cevabdr. Kendisini oluturan eleri belirleyen bu denge, merkezin gcdr. Bu dengede baz eler yaygndr; dierleri ise, ikincil olmakla birlikte, etkisiz deildirler. Benlik-kontrol, engelleyici eilimlere kar$ kurulmu dengeyi koruyan ve glendiren merkezilemi benin eylemidir. Bu, benlikte bulunan birok enin, merkezden dlanmasyla yaplabilir. Yine bu, onlardan birounu dlamadan, merkezde bulunan birok enin birlemesiyle yaplabilir. Benlik-kontrolnn, birinci ya da ikinci tarzda uygulanp uygulanmamas, benlik-kontroltinn etik anlam hakknda hkm vermektedir; bu yntemlerin birincisi daha puritanc, dieri ise daha romantik olan etik-i bir yaklamdr. Ancak temel yap, her iki durumda da ayndr: Ben-merkezlilik, bu elerin her birinde bulunan birletirici elerinin duraan bir dengesiyle, benliin uyguland bir gce iaret eder. Bu anlamda, her ben, bir g yapsdr.
63

IV Varlk ve Adalet
Varln Formu Olarak Adalet
Varlk ya da hayat, dinamik olan eyleri formla birletirir. ster bir atom, isterse insan zihni olsun, gerek olan her ey bir forma sahiptir. Herhangi bir forma sahip olmayan eylerin, varlklar da bulunmaz. Ayn zamanda, gerek olan her ey, kendini aarak hareket eder. Kendisinin iinde bulunduu bir form yeterli deildir. O, daha kapsayc olmay ve sonunda da btn formlan kapsamay zorunlu klar. Her ey gelimek ister. Onlar, varolmayan kapsayan ve onu aan belirli formlar ierisinde kendi varlk glerini gelitirmek isterler. Metaforik olarak belirtmek gerekirse btn molekllerin effaf, effaf olanlarn hcre, hcrelerin baka hcrelerin merkezi, bitkilerin hayvan, hayvanlarn insan, insanlarn tanr, zayflarn
65
AK, G VE ADALET

gl, ayrlm olanlarn birlemeyi, yetkin olmayanlarn a yetkin olmay vs. arzu ettikleri sylenebilir! Bu srete, kendini aan bir varlk, kendini kaybetmi olur. Varlk, yeni bir form kazanmadan kendine verilen bir formu ortadan kaldrdnda -ki bu ekilde varlk kendisini yok etmi olur- yine bu durum ortaya kabilir. Hayat, gelien formlar oluturarak, bu tehditle karlar. Bir varln kendisini amas, kendini ama srecini belirleyen formlarda gerekleir. Ancak b belirleme tam olarak yeterli deildir. ayet byle olursa, kendini amadan bahsedilemez. Bu takdirde, kendini ifade etmek zorunlu hale gelebilir. Ortaya konulan kanunlarn yetkin olmay, her yaayan varlkta bir risk meydana getirir. Kendisini aan bir varlk, kendini gerekletirmi ya da kendini yok etmi olabilir. Buna yaratclk riski denilebilir. Yaratmay yoklua dntrd iin Tanr'nm yaratclkta bile risk ald sembolik olarak ifade edilebilir. Bu anlay felsef bir probleme tayan Parmenides'e gre, kendisini varlk iin dorulua adayan adalet tanras (dike)dr. Adalet, ontolojik aratrmalarla ilgisi olmayan toplumsal bir kategori deil, hibir ontolojinin mmkn olmad bir kategoridir. Parmenides'in iirsel frank-mentlerinde, adaletin nceki ontolojilerine rastlarz. Kozmosun hareketlerini belirleyen kanun olan logos hakkndaki ifadeleriyle Herakleitos, logos kavramn hem doa hem de site kanunlarna uygular. Platon'a gre adalet, bireyi ve toplumsal grubu birletiren bir fonksiyondur. O, her iki durumu da kapsayan bir formdur. Onlann varlk gc, kendisine dayanr. Stoaclkta, doada fizik kanun ve insan zihninde ahlk kanun olarak faaliyette bulunan
66 VARLIK VE ADALET

da ayn logos' tur. O, btn pozitif kanunlarda, adaletin ilkesi olarak yargda bulunur. Yine o, Roma hukukunun formlasyonu ve uygulanmas iin Roma Stoa'sma bir kriter salar. Onun uygulanmasnn

sonular ne olursa olsun, mutlak ve kozmik bir geerlilie sahip olduu sylenebilir. Adaletin ontolojik temeli ortadan kaldrlarak, kanunun pozitivist yorumu yaplacak olursa, keyf bir bask ya da faydac bir rltivizme kar hibir kriter kalmaz. Bu, Sokrates'in Sofistlerle mcadelesinde ak bir ekilde grlmektedir. Kinizm ve diktatrle kar olan 'insan haklar' savunmasndaki ayn mcadele bugne kadar devam etmitir. Bu, doal kanun ve adaletin ancak yeniden kurulmasyla elde edilebilir. Peygambere ait olan dncenin metafiziksel olmayan karakterine ramen, Eski Ahif e bakldmda onlann bildirdikleri adalet ilkelerinin sadece Musevlerde deil, ayn zamanda insanlk ve doada da hkm srd grlecektir. Daha sonra bu kanun, Yahudilikte ebed lem iin esas kabul edilmitir. Onun tezahrleri geicidir. Bu, her dnemde her ey iin geerli olan varlk formuna iaret eder. Ona itaat etmek, varlk gc kazandm; itaatsizlik ise, kendinin ykmn gerektirir. Adalet, varlk gcnn kendisini gerekletirdii bir form ise; gcn dinamiklerine (az ncede tarttmz gibi) uygun olmaldr. O, varln varlkla olan ilikilerinde bir form salamaldr. 'likiler ierisindeki adalet' problemi, karlama ierisindeki g ilikisinin, iliki kurulmadan nce nasl olabileceini sylemenin imknsz olduu gereiyle birlikte bulunmaktadr. Her harekette birok ihtimaliyet bulunur. Bu ihtimaliyetlerden her biri,
67 AK, G VE ADALET

zel bir form gerektirir. Yanl ve adaletsiz olan bir g ilikisi, hayat ortadan kaldrabilir. Adaletin her eyleminde cesaret, zorunlu; risk ise, kanlmazdr. Mekanik olarak kabul edilen ve adaletin yaplmasn garanti eden hibir ilke yoktur. una ramen, kendi tmel ve deimeyen karakteri ierisinde, varlk formunu ifade eden adalet ilkeleri vardr.

Adalet lkeleri
Ak ontolojisinin temelinde bulunan akn, adaletin ilkesi olduu aktr. Varln bir eylemi olarak hayat, ayrlm olan eylerin yeniden birlemesi iin gerek bir motiv ise; varln adaletinin, bu harekete uygun bir form olduunu kabul eder. Kendisiyle adaletin risk ierisinde bulunduu somut durumlar arasndaki temel ilkelerden karlabilecek daha ileri prensiplere ihtiya duyulur. Bu aracl yerine getiren drt ilke vardr. Birincisi, yeterlilik, yani formun muhtevaya uygunluu ilkesidir. u an iin yeterli olmakla birlikte, gemite yeterli olan kanunlarn hl yrrlkte olmasna itirazlar -insanlk kanunlarnda olduu gibibulunmaktadr. Bu kanunlar, gcn gle olan yaratc ilikisinin mmkn olduu ve varln belirli gcnn sonularnn bulunduu konusunda bir form vermezler. Bunlar, bu tr ilikilerin, yaratc olmasn ya da ak ontolojisine dayanarak, ayrlm olanlarn yeniden birlemesini engellerler. Baka bir dnemin aile yapsn ya da onun ekonomik ilikilerini dzenleyen kanunlar, aileleri ortadan kaldrabilir ve bu dnemin grup btnln bozabilirler. Ka68 VARLIK VE ADALET

nun ve eylemsel ilikiler arasndaki bu tr ayrlklarn ih-timaliyeti, varlk gcnn eskiden ifade edilen formlarnn, kendi yeterlikleri tesinde, kendilerini devam ettirebilmek iin bir eyleme sahip olduklan gereine dayanr. Bu, geliimin daha sonraki safhalarnda grlen ilk biyolojik safhalarn dnda olduu gibi, doada da ortaya kar. Bu, insann kltrel ve sosyal yapsnda bulunan kanunlarn korunmasyla dorulanmtr. Her iki durumda da o, tecrbe edilmi olan kurumlarn esareti altnda, hayat devam ettiren aknl iin bir risktir. Ancak, nceki formda gvenlik iin verilen deer adaletsizlikten dolay verilmitir. Deer gereksiz olarak verildii iin bu formun yetersizliinden kaynaklanan hakszlk, sonunda gvenlie zarar verin Adaletin ikinci ilkesi, eitlik ilkesidir. Kanunlar, eitlik bakmndan ayn derecede geerli olduklar iin eitlik ilkesi, her kanunda rtk bir biimde bulunur. Ancak, kimlerin eit olduu ve bunlarn hangi anlamda eit olduklan hakknda sorular bulunmaktadr. Platon'un adalet fikriyle ilgili temel konulara yer verdii Republic isimli eserinde, geni halk gruplan, yani kleler> insanlktan ve adalet karsndaki sorumluluklardan yoksun braklmlardr. Eit olan grup arasnda en byk eitsizlik -kendi iddialarna gre- bltrc adalet konusunda ortaya kar. Hristiyanlk, eski dnyann kabul etmi olduu, insanlarla btn insanlk ve insanlarla snrl insanlk arasndaki temel eitsizlii kmser. Tann nazarnda ve C^nun btn insanlara eit olarak sunduu adalet karsnda, tm insanlar arasmda niha eitlik bulunmaktadr. Hiyerari ve aristokrasinin, niha ilgiyle ilikisi
69 AK, G VE ADALET

bulunmamaktadr. Ancak onlar, isel insan ilikilerine olduka uygundur. Klelik, ilk Kiliseyle ortadan kaldrlmamt ve Orta a kurallar, mevcut her sosyal snfn adalet iddialarna gre, adalet niteliklerini belirleyen feodal bir yapya sahipti. Eitlik ilkesi, toplumun iinde ve dnda bulunan, ayn ontolojik seviyedeki eitliklerle snrlandrlmtr. Adalet, kozmik bir hiyerariye dayanr. O, bu hiyerarinin kendisini gerekletirdii bir formdur. Eitlik ilkesi farkl bir tarzda da anlalabilir. O, demokratik olarak her insana atfedilebilir. Bu yaplrsa eitlik ilkesi, 'insan' ismine lyk herkeste bulunmas gereken akl bir sahiplie iaret eder. O, btn insanlar eit hale getiren, onlarn potansiyel bir rasyonelliidir. Gerek eitlik oluturulduunda, bu potansiyel durum gerekletirilmelidir. Ancak bu gerekleme srecinde, bireyin belirli doasmda, sosyal durumunda, yaratclnda ve kendi varlk gcnn btn ynlerinde birok farkllk ortaya kar. Bu farkllklar, sosyal gteki ve sonu olarak da bltrc adaletle ilgili isteklerdeki farkllklar ortaya karr. Ancak, bu farkllklar, hiyerarik dnce sistemlerinde olduu gibi, ontolojik deil, fonksiyoneldir. Onlar deitirilebilirler. Bununla birlikte onlar, toplumun siyasal ve sosyal eitlikle ilgili sistemlerini engellerler. Gerekte hibir toplumda siyasal ve sosyal eitlikle ilgili bir yap yoktur. Eitlik ve adalet ilikisi, bir insandaki varlk gcne ve onun adalete uygun olan zsel isteklerine dayanr. Bu istein belirlenmesi olduka farkllk gsterir. Kiinin hiyerarik bir basamak derecesinde olduu ne srlr ve onun kendi derecesine uygun olan adalete sahip olduu
70 VARLIK VE ADALET

kabul edilirse, bu istein tanm bir anlam ifade eder. Kiinin biricik ve mukayese edilemez bir bireysellie sahip olduu ve kendi zel varlk gcne uygun belirli bir adaleti bekledii dnlrse, bu istein tanm baka bir anlam ifade eder. Kiinin potansiyel bir akla sahip olduu dnlr ve gelimenin farkl dnemlerinde bulunan rasyonel bir varlk gibi kendi haysiyetiyle ortaya kan bir adalet anlayn bekledii sylenirse, yine bu istein tanm baka bir anlam ifade etmi olur. Btn bu durumlarda, siyasal ve sosyal eitlik deil, snrl bir eitlik mevcuttur. nsann zgrlk problemiyle ilgili her zm, mevcut tartma balamnda kabul edilebilir. Kesin olan ey, insann, sadece dnen, karar veren ve sorumluluu olan bir varlk olarak dnlmesidir. Bundan dolay, adaletin ilkesi olarak kiilik ilkesinden bahsetmek, daha iyi olabilir. Bu ilkenin ierii, her kiiye bir birey olarak davranmay gerektirir. nsanlar nesneler olarak ele alnrsa, adalet ihll edilmi olur. Bu, 'eyletirme' (Verdinglichung) ya da 'nesnelletirme' (Vergegenstndlic-hung) olarak isimlendirir. Herhangi bir durumda o, varln adaleti ve kii olarak dnlen her bireyin zsel istekleriyle atr. Bu istek, zgrln adaletle ilikisini kapsar ve onunla snrlanr. zgrlk, d dnyadaki klelik durumlarnn dmda bulunan kiinin, isel stnln ifade edebilir. Stoaclkta ve Hristiyanlkta kleler, dsal zgrlkle elien sosyal durumlanndaki bamszlklar asndan eittiler) ancak, bu sosyal durumlarn bamszl, ruhsal zgrlkleriyle, kiilikleriyle ve kiiler olarak dnlen istekleriyle zorunlu olarak atma ierisinde deildir. Stoaclar, evrenin adaletine ve onun
71 AK, G VE ADALET

rasyonel yapsna katlrlar; Hristiyanlar ise, Tanr Kralh-'nn adaletini beklerler. Kiisel zn esareti, kiinin sosyal kaderine iaret etmez. Ruhsal zgrlk, 'zincire vurulmu kleler' de bile bulunur. Siyas olmayan bu ruhsal zgrlk fikrine kart olan liberalizm, kleletirme faaliyetlerini ortadan kaldrmaya alr. Bir zgrlk fikrinden baka bir zgrlk fikrine gei, ya genel olarak ya da insanlarn byk ounluu iin ruhsal zgrl engelleyen sosyal durumlarn farknda olmaktr. Bu, Refor-masyon dnemindeki devrimci Anabaptistlerin, Hristiyanln btn dnemlerindeki ou sosyal reformistin ve gnmzde hmanist ve dindar sosyalistlerin argmanyd. Bundan ziyade bu dnce, siyas zgrln liberal mcadelesiyle de ilgilidir. Siyas hrriyet ve kltrel olarak zgr irade, kiisel varoluun temel esi olarak grld iin 'zgrlk' adaletin temel ilkesi olarak kabul edilir. Hem efendi hem de kle, akn bir zgrl paylasalar bile btn formlarnda klelik, adaletle eliir. Adaletin bu liberal doktrini, insanlk tarihi boyunca dlanmtr ve bugn de etkisi kalmamtr. Ontolojik tahlilimiz, liberalizmdeki zgrlk problemine cevap verebilir mi? Ve bu konuyla ilgili olarak, nceki aristokratik probleme ve demokratik eitlik fikrine bir cevap var mdr? Ak ontolojisi, bu sorulara cevap verir. Adalet, ayrlm olann yeniden birlemesinin bir formu ise, hem ak olmadan ayrlmay hem de gerekletirilmi olan akta yeniden birlemeyi ierir. Bu nedenle, birlik, dayanma ya da daha uygun bir ifadeyle toplum ilkesi, eitlik ve zgrlk ilkesine ilave edilir. Bununla birlikte bu ilave, for72

VARLIK VE ADALET

mel olan adalet kavram adna reddedilir ve bu faraziyen hareketle toplum, rasyonel adalet kavramyla gerekte hibir ilikisi bulunmayan duygusal bir ilkeye sahip olur; bu yaplmad takdirde, kendisini tehlikeye atm olur. Btn bu kark problemlerle ilgili kararlar, bu blmn iki temel konusu olan adaletin niteliklerine ve onun g ve akla olan ilikisine dayanr.

Adaletin Dereceleri
Aristoteles'in de kullanm olduu bltrc adalet kavramndan -ki bu kavram Aristoteles, ceza verici adalet kavramndan ayrmtr- daha nce birka kez bahsettik. Bu farkll tartmak iin, adaletin farkl derecelerindeki daha geni olan ieriklere bakmalyz. Adalet ilkeleri, varla sahip olan her eyin adaleti iin zsel isteklerdir. Bir nesnenin zsel istei, bir kiinin zsel isteinden farkldr. Kendisini gerekletiren varlk gcndeki farkl formlara dayanan adaletin istekleri farkldr. Ancak, onlar kendilerine bal olan varln gcne uygun olurlarsa, doru istekler olurlar. Her eyden nce adalet, varlk gcne dayanarak sessiz ya da sesli olarak ortaya kan bir istektir. O, birey ya da bir kiinin gerekletirdii bir formu ifade eden zsel bir istektir. Bu istek, onu gerekletiren kii tarafndan ifade edilirse, onun zsel isteklerine uygun olabilir ya da uygun olmayabilir. Bir kiinin ya da bakalarnn, dier bir kiinin zsel adalet isteklerini ifade edip etmemesindeki bu sz, doru ya da yanl olabilir. Pratik yarglardaki adaletle ilgili zsel isteklerin deiimindeki adaletsizliklerden birisi de, var73 AK, G VE ADALET

l gerekletirmedeki dinamik enin bask altnda olmasdr. Bunun aksi bir adaletsizlik, dinamik enin etkili olduu statik yapnn inkrdr. Adaletin ikinci formu, takdir edici ya da nisp adalettir. O, olumlu ya da olumsuz olarak her eye lyk olduu deeri orantl bir ekilde veren bltrc, yetki verici ve ceza verici adalet olarak ortaya kar. O, kiilere verilen ya da verilmeyen eylerle ilgili olarak, btn var-lklardaki varlk gcn len dengeleyici bir adalettir. Bu adalet formunu, takdir edici olarak isimlendiririz; nk o, varln zsel glerine dayanarak, bir nesne ya da bir kiide bulunmas gereken takdir etme hakkmda karar verir. Takdir, stn gelen milletler tarafndan, stn olan milletlerin idarecilerine verilir. O, krana lyk olanlar tarafndan, nemli kiilere ya da gruplara verilir. Yine o, g temsilcilerinin glerine maruz kalanlar tarafndan, kendi ilerinin onaylanmasnn bir sembol olarak, g temsilcilerine verilir. Yetki verici adalet, olan ve olmas gereken eyleri varlklara atfeder. Bltrc adalet, kiinin kendisine ait olan eyleri kiiye verir; ceza verici adalet ise, eyalardan mahrum brakarak ya da fiil bir ceza vererek ayn eyi olumsuz terimlerle yerine getirir. Bu son dnce, bltrc ve ceza verici adalet arasnda gerek hibir farklln olmadn ortaya karr. Bunlarn her ikisi de, orantldr ve niceliksel terimlerle llebilir. Kanun ve kanunun uygulanmas alanmda adaletin bu takdir edici formu, bir kurala baldr. Ancak, baz istisnalar bulunmaktadr ve onlar adaletin nc formuna iaret etmektedir. Bu nc formun, deitirici ya da yaratc adalet
74 VARLIK VE ADALET

olarak isimlendirilmesini neriyorum. Daha nce de benim iaret ettiim gibi o, zsel adaletin dinamik olduu gereine dayanr. Bu ekliyle o, belirli terimlerle tanmlanamaz ve takdir edici adalet belirli oranlan hesaba katt iin ona uygun deildir. Kii, gcn gle ilikisinin sonucu olarak ortaya kacak eyleri a priori olarak bilemez. nceki gcn oranlarna gre byle bir iliki ve sonucu hakkmda karar verilmesi -bu legal olarak doru olsa da- zorunlu olarak doru olamaz. Byle bir durumun rnekleri, gnlk deneyimlerimizin konusunu oluturur. Onlar, henz formle edilmeyen ve geerli olmayan stn bir kanun lehine pozitif kanunun btn ihlllerini kapsarlar. Yine onlar, belirsiz ya da nceki kurallarla atan gcn btn abalarm ve hem stn gelen kii hem de stn olan eylerde bulunan varln gcndeki sonulan kapsarlar. Hatta onlar, adaletin onaylad bir adalet ierisindeki btn olaylan ve hibir insan ve hibir insan grubunun ilikisinin bulunmad bir eylemi ierir. Daha dorusu, yaratc adaletin lehine nisp adaletin onaylanmasndan bahsedilmektedir. Yaratc adaletin kriteri nedir? Bu soruyu cevaplandrmak iin varlkta bulunan adaletin, niha zsel isteklerinin ne olduu sorulmaldr. Bu sorunun cevab, evrensel bir gerekleme ierisindeki gereklemedir. Bunun iin Tann krall, din bir sembolizmdir.

Adaletin nc formunun klasik ifadesi, her iki Ahif in yer ald Kitab- Mukaddese ait olan literatrlerde ifade edilmitir. Kitab- Mukaddes'te yer alan adaletin, nisp adaletin inkr olduunu sylemek kesinlikle doru deildir. Her iki Ahif te de, Tann'ya ve Hz. sa'ya
75
-f

AK, G VE ADALET

atfedilen yarg sembollerinin ve insan yarglamalanndaki hakszlklarn gsterildii yerler vardr ve bunlar her iki Ahifte de dier gnahlara g;re daha fazla knanmtr. Bununla birlikte asl vurgu, baka bir yne yaplmtr. Zaddikler* (mkemmel dindarlar), doada ve tarih sre ierisinde yaratlan ve hareket eden her eye uygun olarak tanrsal emirlere tbi olan kiilerdir. Ancak bu tbi olma, sadece emirleri kabul etmek deil, ayn zamanda kanunlarn kayna olana itaat etmekten holanmadr. Bundan dolay zaddk, kanuna itaati, kanunu ortaya koyan kii dorultusunda dindarlkla birletirir. Eski Ahifin kiisel terminolojisi ierisinde, kanunun ontolojik karakterinin ok derin bir anlam gizlidir. Daha sonra Yahudilikte, ilk Kilise ierisinde, logos olarak kabul edilen Hz. sa'nn ontolojik olarak yorumlanmasna katkda bulunulmutur. nsana atfedilmesinde olduu gibi, Tann'ya atfedil-mesinde de adalet, nisp adaletten daha fazlasn ifade eder. O, yaratc adalet anlamna gelir ve yeniden birlemeyi salayan tannsal bir inayet ierisinde ifade edilir. Tanr, deer ve takdir arasnda belirli bir orana bal kalmaz. Tanr, bu oran yaratc olarak deitirebilir ve buZaddik; "doruluk, drstlk, dindarlk" anlamlarna gelmektedir. Me-seritzli Ber ya da Baer (1710-1772) tararndan ortaya konan, Hasidizmle ilgili bir terimdir. Hasidizme gre, zaddk, kendisiyle Tann'run inayeti salanan ideal kiidir. Ber, yalnzca mkemmel dindarlarn etkili dua yapabileceklerini ve uadan halkn ruhsal g kazanabilmek iin kendilerini onlara balamalar gerektiini iddia etti. Zaddikm (zaddikler), saf ve doast glere sahip olanlar olarak grld. Onlarn evleri Hasidi-lerce bir buluma ve ziyaret yeri olarak grlr, orada birlikte yemekler yenir, ilahiler ve dualar okunur (bk. inasi Gndz, Din ve nan Szl, Vadi Yaynlan, Ankara, 1998, s.402); (.n.) 76 VARLIK VE ADALET

nu, insanlarn yerine getirmekten yoksun brakld nisp adalete uygun olarak hareket etmelerini salamak iin yapar. Bundan dolay tannsal adalet, ak bir adaletsizlik olarak grlebilir. Paul tarafndan ifade edildii gibi, 'imanla inayetin dorulu'nun ortaya konulduu bu paradokstaki tanrsal adalet, haksz olan kii tarafndan dorulanan tannsal eylemde ortaya kar. Bu, balamann birok eyleminde olduu gibi sadece yaratc adalet fikriyle anlalabilir. Yaratc adalet ise, birletirici akn bir formudur. Adalet, G ve Akn Ontolojik Birlii Adalet, gcn gle ilikisinde, kendisini gerekletiren varlk gcndeki bir form olarak tanmlanr. Adalet, gte ikin (immanent) olarak bulunur; nk, uygun bir form olmadan, varlk gc olamaz. Varln gc, baka bir varln gcyle karlatnda, zorunluluk kanlmaz olabilir. Bu takdirde, yle bir soru ortaya kar: Adaletin, zorunlu olan g esiyle ilikisi nedir? Bu sorunun cevab, adaletsiz bir zorlama deil, kendisini gerekletirme faaliyeti yerine, zorunlu bir objeyi ortadan kaldran bir zorlama olmaldr. ayet totaliter devlet, kendi kanunlarn uygulayan kiilerin lehine, bu kiileri insan olarak kabul etmezse, onlarn bireyler olarak varlk gleri zlm ve zel istekleri inkr edilmi olur. Bu, adaleti ihll eden bir zorlama deil, ancak varlk olarak kabul edilen bir varln zsel isteklerini nemsemeyen bir zorlamadr. Bir kanuna aykr hareket eden bir kiinin cezasn engellemek iin yaplan bir zorlamann, kendi varlk gcn ortadan kaldrmas ve nisp adalete uygun
77 AK, G VE ADALET

olan kendi varlk gcn kstlayan isteklerini ihll etmesi daha uygun olabilir. Bu, Hegel'in, 'su cezaya uygundur' eklinde ifade ettii formlasyona gre dorudur. Kendi elerinin zsel dorularna kar faaliyette bulunan bir zorlamadaki g yaps, glenemez ve zayflar. Bask altnda tutulsalar bile, onaylanmam hakl istekler, yok kabul edilemezler. Onlar, basks altnda bulunduklar btne etki ederler ve kendilerini katlmclar olarak kabul etmeyen ve yabanc cisimler olarak dar atmayan bir g yapsn niha olarak ortadan kaldrabilirler. hll eden kii dlanmadka, her eyde bulunan zsel istek ihll edilemez. Bu, gcn, biyolojik, psikolojik ve sosyolojik yaplan iin de ayn derecede dorudur. rnein, bir insan varlnn zihinsel gc, kendisini form ierisinde ifade edebilir. O, zel arzular, mitler ya da fikirler olarak, kendisine ait elere bask yapabilir. Byle bir durumda, bask yaplan eler sabit kalr ve dalmaya kar motive olarak kendisine zt olan bir zihne dnr. Ya da, bir insan varlnn zihinsel gc, onlar btnle birletirerek kendisine diren gsteren eleri kabul edebilir. Veyahut da, istekleri tamamen reddedilmi btne ait olduu iin zihinsel g, onlar yabanc cisimler olarak iddetli bir ekilde dar atabilir. kinci ve nc durumlarda insan zihni, diren gsteren eler dorultusunda kart ynlerde bulunan adaleti uygular. Birinci durumda o, bir

varln zsel isteini ihll eder ve kendisini tehlikeye atar. Bu psikolojik rnek, gcn biyolojik ve sosyolojik yaplar iin de geerlidir; bu konu gelecek blmde tartlacaktr. G kavramnda olduu gibi, adalet kavram da, ak
78 VARLIK VE ADALET

ierisinde ikin olarak bulunur. Adaleti kapsamasa bile, herhangi bir ak eidi ve bir btn olarak ak, byle bir ak kabul eden kiileri olduu gibi, seven kiileri de ortadan kaldran kaotik bir teslimiyet olur. Ak, ayrlm olanlarn yeniden birlemeleri iin bir motivdir. O, yeniden birletirilen baz eylerin ve rltif olarak kendisine dayanan bamsz baz eylerin bulunduunu nceden kabul eder. Bazen, tamamen teslimiyete dayanan bir ak vlr ve bu da, akn faaliyeti olarak isimlendirilir. Ancak, o, teslim olmann hangi eididir ve onun kabul ettii eyler nelerdir? eklinde bir soru ortaya kar. Bir benin varlk gc zayflar ya da teslimiyeti yok olursa teslimiyetinin hibir deeri olmaz. O, adaletin zsel isteklerine uygun olarak, kendisinin oluturduu adaleti kabul etmeyen bir bendir. Yok olduu ve yabanc olan bir eyle birleemedii iin byle bir zayflam benin teslimiyeti, gerek bir ak olamaz. Byle bir ak, kendisinin sorumluluunu, kendisi ve bakasnn sorumluluuyla ortaya kan akn kabul edilen eylemiyle baka bir bene katlmak iin yaratc beni yok etmeyi arzu eder. Teslimiyeti bir kii, kendi hakkn aramad iin kaotik bir teslimiyet bakasna adalet hakk tanmaz. O, kendi varlk gcn onaylamak ve bu gte rtk bir ekilde bulunan adaletin isteklerini kabul etmek iin elinden geleni yapmaktr. Birleecek hibir ey olmad iin bu adalet olmadan, ak yeniden btnleemez. Bu, bizi, kendini sevme ve kendini kontrol etme eklindeki problemlere benzer olan baka bir probleme gtrr. Her iki durumda da, bu terimin metaforik kullanmndan bahsederiz. Bir kiinin hakllk durumu iin de
79 AK, G VE ADALET

bunu yapmalyz. zde olan bir benle, adaletin istekleri hakknda karar verebilecek bamsz hibir ben yoktur. Ancak, kendisi iin adaletten bahsedilebilecek belirli bir anlam vardr; yani, bu anlamda karar verme merkezi sadece merkezi oluturan elere aittir. rnein, bu anlam-darbir kii iin olan adalet, kendisini kontrol eden Pri-ten bir formun, adaletsiz oluuna iaret eder; nk o, bu tr abalarn genel dengesini oluturan kesin isteklere sahip benin elerini dlar. Bask altnda tutma, birisine kar yaplan hakszlktr ve btn hakszlklarn sonucudur; yine o, hari tutulan elerin kar koymas sonucu kendini ortadan kaldrmaktr. Bununla birlikte bu, merkez bir karara ait abalarn kaotik bir kabulnn, kendisi iin adaletin bir istei olduunu ifade etmez. O, dengeli bir merkezi imknsz kld ve beni, ilikisiz olan gdler srecinde zd iin haksz olabilir. Bu, hayal bir tehlike ya da kendini kontrol etmenin ak bir eididir. O, Priten ya da kendini kontroln kapal bir eidi olduu gibi, kendisi iin de haksz olabilir. Bireyin kendisine gre hakl olmas, engel ve kaos ierisinde kendini sevmemeyi ve mmkn olan birok gizilgc gerekletirmeyi ifade eder. Bu, ak ilikisi ierisinde kendisi iin haksz olmayan bir uyandr.. nk bu, kendimize uyguladmz adaletsizlii kabul eden kiiler iin de her zaman adaletsizliktir. O kii, hatal uygulamalarla hatal uygulama yapmaya zorland iin adaletli olmaktan engellenmitir. Ak, adaletin isteklerinden daha fazla bir ey yapmaz; nk o, adaletin niha bir ilkesidir. Ak, yeniden birletirir; adalet ise, birletirilen eyleri korur. O, bir
80 VARLIK VE ADALET

formdur; bu formda ve bu form vastasyla ak, kendi faaliyetlerini yerine getirir. Niha anlamda adalet, yarata bir adalettir ve bu adalet de birletirici olan bir ak formudur.
81

Kiisel likilerde Adalet, Ak ve G Birlii


Ontoloji ve Etik
Yukarda akladmz drt blmn birincisinde, son blmde tartlan etik yaplarn oluturulduu konulara dayanarak, ontolojik temelleri ortaya koymaya altm. Ancak, mimariden esinlenerek ortaya kan bu analoji, ksmen yeterlidir. Alt yap ve st yap arasnda gerek bir ayrm yoktur: Ak, g ve adaletin etik fonksiyonlarn gz nnde bulundurmadan, ontolojik temelleri ve yine, ontolojik temellerine srekli bavurmadan, etik fonksiyonlar tartlamaz.

Etik, ahlk buyruklarn temellerini, geerlilik kriterlerini, ieriklerinin kaynaklarn ve gerekleme glerini sorgulayan, insann ahlk varlnn bilimidir. Bu problemlerin cevaplandrlmas, dolayl ya da dolaysz olarak,
83 AK, G VE ADALET

varlk doktrinine dayanr. Ahlk buyruklarn temelleri, geerlilik kriterleri, ieriklerinin kaynaklan, gerekleme gleri gibi konular, yalnzca insan varlnn ve.evrensel varlklarn tahlillerine dayanarak ayrntl bir ekilde ilenebilir. Varln doas hakknda, ak ya da kapal bir iddia olmadan, etik olan hibir eye cevap verilemez. Etii ontolojiden bamsz hale getirmeyle ilgili en nemli teebbs, deerler felsefesiydi. Ancak, bir felsefe^ iin tarih belirlemek gerekseydi, o, 19. yzyln ikinci yansndan nce ortaya kan deerler teorisi olurdu. Onun ortaya k nedenleri ve bu dnceye etkisi aktr. Szde klasik Alman felsefesinin, zellikle de Hegel sisteminin bozulmasndan sonra, doa ve insan yorumlan, mekanik bilim ve materyalist ontolojinin kontrolne braklmtr. Etik, biyolojik, psikolojik ve sosyolojik bir problem olarak dnlmtr. Her 'varolan deer7, bir 'ol-gu'ya; her norm, bir geree; her fikir, bir ideolojiye dntrlmtr. Bu durumda filozoflar, insan haysiyetinin ve varln anlamnn dayand gerekliklerdeki bu elerin, felsef geerliliklerini ortaya karma yntemlerini aratrmlardr. Onlar deerler doktrini olarak isimlendirilen bir yntem gelitirmilerdir. Onlarn iddia ettikleri gibi, teorik olduu kadar pratik de olan bu deerler, bir sreklilie sahiptirler. Onlar, natralizmin ifade ettii gibi, bir varlk dzenine bal deildirler. Onlar materyalist bir zaman anlayn benimsedikleri iin, deerler alanna ait ontolojik bir temel ortaya koymay reddederler. yi, gzel ve doru, varln dnda bulunur. Onlar, 'olgu' deil, Varolan deer7 karakterine sahiptirler. Bu, indirgemeci natralizm tarafndan kabul edildii
84 KSEL LKLERDE ADALET, AK VE G BRL

gibi, gereklie mdahale etmeden etik normlarn geerliliklerini korumann en iyi yoludur. Ancak, her iki taraf da byle bir ynteme kar kmtr. Bilime gre, biyoloji, psikoloji ve sosyolojinin birbirleriyle ilikili olan alan-lan, kendileri zerinde bulunan eylerden bamsz deerler oluturmay reddettiler ve bilimsel dorulara uygun olarak hareket etmeyi kabul ettiler. Onlar, biyolojik, psikolojik ve sosyolojik kanunlarn, toplumsal olduu kadar, bireysel olarak da deerler oluturmada yeterli olduklarn gstermeye altlar. .Onlar, deerlerin, deer alanyla ilgili olduu sonucuna ulamlardr. Onlarn geerlilikleri deil, ykselmeleri, bymeleri ve dleri aklanmaldr. Onlar, hayatn dinamikleriyle ilgili ne kadar derinlemesine aratrma yaparlarsa, kendi tezleri hakknda o kadar delil toplam olurlar. Varlk ile deer arasndaki ayrmn, dikkate alnmam olduu grlmektedir. Deerler, kendi tesindeki bir varlkla ilgili yargda bulunmayan bir varln ifadeleridir. Deer felsefesinin, bu probleme kar kmas, gittike azalmtr. Ancak, daha belirgin olan ey, deerlerin doasnn tahlil edilmesinden kaynaklanan baskdr. Deerler, varlk ierisinde ve varlk vastasyla gerekletirilmeyi isterler. Bu takdirde yle bir soru ortaya kar: Varlkta deerlerin ontolojik birliktelii deil, iliki kurulamayan bir ayrln bulunmas nasl mmkn olur? Varln dndan gelen bir emir varla nasl etki edebilir? Varlk mekanik bir zorunlulua dayanarak betimlenirse, bu soruya tam olarak cevap verilemez. Ancak, zgrln olduu kabul edilirse (deer teorisinden dolay, bilimsel determinizme ontolojik bir ekilde mdahale etmek), yle bir
85 AK, G VE ADALET

soru ortaya kar: Varln dndan gelen emirler, hibir gerek ilikisi olmayan varlklar oluturmada nasl bir zorunlulua sahip olabilirler? Deer teorisi bu soruya da cevap veremez. Artk bu sorular, grmemezlikten gelinemez: Deerlerin ontolojik temelleri nelerdir? Deerler olarak isimlendirilen eyler, varlkta nasl bulunurlar? Daha ak bir ekilde sylemek gerekirse, deer teorisini her zaman savunmak anlaml mdr? Etiin dayand gereklik yaplarn aratrmak, daha uygun deil midir? Bir baka ifadeyle, deer teorisi, ontolojinin yerini almak istemez mi? Ancak, deer teorisinin bu eletirisi kabul edilirse, baka alternatifler tarafndan ileri srlen ontolojik alternatiften uzaklalm olur. Onlardan birincisi, pragmatik alternatiftir. Pragmatizmin iddia ettii gibi etik normlar, insan tecrbelerinden bamszdrlar. Onlar, uygun olan davranlar pragmatik olarak betimleyerek kurallar olutururlar. Bu takdirde, 'uygun olan ey nedir?' eklinde bir soru ortaya kar. Her bir durum, etik grnmnde belirsizdir ve yeterlilikle ilgili bu soruya farkl cevaplar verir.

Ontolojiden (bu bilinli olarak yaplan bir ontolojidir; nk bilinsiz olarak yaplan bir ontoloji her zaman mevcuttur) pragmatik olarak uzaklama, pragmatik yeterlilik kriteriyle engellenir. kincisi, yani bir dereceye kadar kart olan alternatif de, teolojik alternatiftir. Etik normlar, Tanr tarafndan ortaya konulmaktadr. Bu, etik normlarn geerliliklerinin temelidir. Bu zm, etik tecrbenin niteliklerini aklayabilir; nk hem pragmatizm hem de deer teorisi ahlk buyruun artsz karakterini aklayamaz. Ancak, teolojik alternatif, ontolojiden
86 KSEL LKLERDE ADALET, AK VE G BRL

uzaklar m? Bunu yorumlamann iki ihtimaliyeti vardr: Birisini heteronom; dierini ise teonom ihtimaliyet olarak isimlendireceim. Bunlarn birincisi, ahlk buyruklar, bamsz ve kritersiz bir tanrsal iradenin ifadeleri olarak anlar. O, insan doasnn yeterliliine dayanarak llemez. Vahiyle bildirildii iin ona itaat edilmelidir. Bu durumda yle bir soru sorulur: Bir kii, bu tanrsal kanun yapcsnn emirlerine niin itaat etmelidir? Onlar, zalim bir kiinin verdii emirlerden nasl ayrlrlar? O benden daha gldr ve beni yok edebilir. Ancak, birisinin kiilik merkezine, garip bir iradeyle boyun emek, daha korkun bir ykm deil midir? Bu, ahlk buyruun tam bir inkr olmaz m? Ahlk buyruun, teolojik temeliyle ilgili dier bir yntem de teonomdur. O, heteronomla ilgili yntemin ykclndan uzaklar. Bundan dolay o, ontolojik olur. O, Tanr tarafndan ortaya konan kanunun, insann gerek doas olduunu ve kanun olarak kendisine kart bir ekilde ortaya konduunu iddia eder ( bu, klasik teolojinin baskn olan eilimiyle uyum ierisindedir). Kii kendisinden uzaklamazsa ve onun gerek doas kendi eylemsel varl ierisinde bozulmazsa, hibir kanun ona kar duramaz. Kanun kiiye yabanc deildir. O doal bir kanundur. O, yabanc olduu gerek doasn gsterir. Her geerli etik emir, insann kendisiyle, bakalaryla ve evrenle olan gerek ilikisinin bir ifadesidir. Sadece bu, onu zorunlu yapar ve inkrn da olanaksz hale getirir. pheli ve artl ieriklere sahip olmasna ramen, ahlk buyruun artsz olan formunu sadece bu aklar. Teonomla ilgili bu zm, bizi kanlmaz bir ekilde ontolojik problemlere gtrr. Tanr, yabanc ve
87 AK, G VE ADALET

keyf bir kanun yapcs olarak grlmez ve yetkinlii de heteronomla deil, teonomla ilgili olursa, ontolojik faraziyeler kabul edilmi olur. Teonomla ilgili etik, ontolojiyi kapsar. Yine onlar, bal olduklar ontolojik temelleri dorular. Ak, g ve adaletin doasyla ilgili ontolojik ifadeler, ak, g ve adaletin etikle ilgili zlemez problemlerini zdkleri srece dorulanabilirler, aksi takdirde dorulanamazlar. Bu durumu gstermek iin kiisel ilikiler, sosyal kurumlar ve kutsal alanlardaki ak, g ve adaletin, etikle ilgili fonksiyonlarn gz nnde bulundurmalyz. Birinci alandaki adalet, yol gsterici; ikinci alandaki adalet g; nc alandaki adalet aktr. Ancak, bu ilke, her alanda etkilidir. Kutsal alan, dier alanlarda ve baz durumlara gre de kendi alannda niteliklidir. Bundan dolay, ilk nce, insan ilikilerindeki adalet, ak ve gten; daha sonra sosyal kurumlardaki g, adalet ve aktan; son olarak da kutsalla ilikisi bakmndan ak, g ve adaletten bahsedeceiz.

Kiileraras likilerde Adalet


insan, kiisel ilikilerle insanln kazanr. 'Sen', insana, onun bir iren' olduunu, sadece bu ilikilerle hatrlatr. Btn evren ierisinde hibir doal nesne, bunu ona veremez. nsan, bilgi ve kontrol bakmndan btn ynleriyle kendisini aabilir. O, kendi amalar iin her eyi kullanabilir. Yine o, sadece kendi snrl oluuyla snrlandrlmtr. Ancak bu snrlar, snrsz bir ekilde azalabilir. Hi kimse, insan gcnn son snrnn nereye kadar olduunu syleyemez. Evrenle olan ilikisinde insan, tasavvur edilebilir herhangi bir snn aabilir. Ancak insa88 KSEL LKLERDE ADALET, AK VE G BRL

nn belirli bir snr olduu iin, dier insanlarla olan ilikilerinde de bir snn vardr. Bunlardan bir dieri olan 'sen', alamayan, etkilenemeyen ya da kullanlamayan bir kale gibidir. Bunlar yapmaya alan bir kii, kendisini yok eder. 'Sen', kendi varlyla bir "ben' iin bir 'sen'; kendisi iin ise, bir 'ben' olarak kabul grmek ister. Bu, kendi varlna iaret eden bir istektir. nsan, baka bir kiinin zsel isteklerini dinlemeyi reddedebilir. O, adalet iin kendi isteklerine nem vermeyebilir, bunu ortadan kaldrabilir ya da kullanabilir. Yine o, kendisini, bir ey veya bir alet gibi kullanlabilir bir nesneye dntrmeye alabilir. Ancak, bunu yaparak o, bir ben olarak kabul edilebilen bir istee sahip olan kendi direnliliiyle karlar. Bu diren, onu ya bir ben olarak baka birisiyle karlamaya ya da kendi ben-niteliinden vazgemeye zorlar. Baka bir kiiye kar yaplan hakszlk, her zaman kendisine yaplan hakszlktr. Bir efendi, kleye bir ben olarak deil, bir ben olarak kendi

niteliini tehlikeye atacak bir ey olarak davranr. Btn varlyla kle, efendisi tarafndan incitildiinden daha ok efendisini incitir. Dsal eitsizlik, efendinin ben-niteliinin ortadan kalkmasyla dengelenmitir.
" Bakalarna sana davranmalarn istediin biimde davran" ya da "sana kar nasl davranlmasn bekliyorsan sen de bakalarna yle dav-. ran" tezine dayanan ahlk kuraldr. Birok ahlk ve din! sistemde evrensel olarak uygulanabilecek temel bir ahlk kural olarak kabul edilen 'Altn Kural', alar boyunca farkl biimlerde dile getirilmitir. Bu kuraln akl tayan kiiler iin zorunlu bir uyarlamasn gelitirme giriimine dayanan Kanf in ahlk felsefesi, bu dile getirilerin en nemlilerinden "biridir. (A. Baki Gl ve dierleri, sarp erk ula Felsefe Szl, Bilim ve Sanat Yaynlar, Ankara, 2002, s.57); (.n.) 89 AK, G VE ADALET

Bu, 'Altn Kural'n (Golden Rule)*, kiisel ilikilerde, adaletin ilkesi olarak dnlp dnlemeyecei problemine gtrr. Bu kavram, Hz. sa tarafndan da kullanlmtr. O, insanlardan yaplmas istenilen eyleri, insanlara yaptran pratik bilgeliin bir ifadesidir! Ancak o, kiisel ilikilerde, adaletin bir kriteri deildir. nk, kendisi ve baka birisi iin adalete ayn derecede zt olan haklan, baka birisi bunlar kabul ediyor diye kabul etmek daha iyi olabilir. Onlarn verilmesi ve haksz bir ekilde kabul edilmesi, doru olmaz. Onlar bizden istenirse, onlar reddetmeliyiz. Kt olan nesneler ak bir ekilde istenir ya da verilirse bu nispeten kolay olur. Ancak, kendimize doru grnen istekleri gerekletirmek iin bir zorunluluk hissedersek, glk eker ve bu konuda tereddt ederiz. Kendimiz olmaya alrken bakalarndan phe ederiz, ayn ekilde, belirli bir istein ak anlamnn tesinde, bilinsiz bir dmanlk, baskn olan bir arzu ve kendini yok etme gds gibi reddedilmesi gereken baka bir eyin bulunduundan da phe ederiz. Ki-ileraras ilikilerdeki adalet, bu durumlarda, 'Altn Ku-ral'a bal olarak tanmlanamaz. Btn kiisel ilikilerde yani, birisinin baka birisini bir kii olarak kabul etmesinde, adaletin geerli formal ilkesini ak bir ekilde ortaya koyduk. Ancak, bu formal ilkenin ieriklerini, 'Alan Ku-ral'dan karmak iin gereksiz bir ekilde uratm. Bu durumda yle bir soru sorulabilir: Bu tr ierikleri ortaya koymann baka yntemleri var mdr? Bunun ak olan cevab udur: Kltrel sre, ierikleri verir; onlar, bireysel bilinte olduu gibi kanun, gelenek ve yetkide de bulunan insan tecrbesiyle kazandr. Kendi bilincinin rehberliinde bu kurallar takip eden ve onlara karar ve90 KSEL LKLERDE ADALET, AK VE G BRL

ren kiiler, kiisel ilikilerde adaletin salam bir temeline sahip olurlar. Kendi yokluunu engelleyen etik bilgelik din bir terminoloji olan evrensel bir vahye dayanmazsa, insanlk var olmaz. Adalet, varlk gcnn formu olduu iin insanlararas ilikilerde insanln varoluu, adaletin yaplar olmadan devam edemez. nsanlar arasndaki gnlk ilikilerin ou, adaletin bu kaynaklaryla belirlenmitir. Baz durumlarda kanun, gelenek ve yetki, baz durumlarda ise bireysel bilin baskndr. Bu nemli bir farkllktr ve Sophocles'in Antigone''sinde klasik olarak betimlendii gibi trajik atmalara yol aabilir. Ancak bu, kendi problemlerimizde ak deildir. nk objektif kurallar ve bireysel bilin, birbirleriyle ilikilidirler. Kanunlar, gelenekler ve yetkiler bireysel bilincin kapsad kararlar tarafndan adaletin kaynaklar olarak kabul edilirler. Dier yandan bireysel bilin, iselletirilen kanun, gelenek ve yetki sreleriyle biimlendirilir ve dsal bir zorlamay gerektirmeyen adaletin kurallar haline gelir. Paradoksal yntem ierisinde bu yle ifade edilebilir: Kanun, dsallatnlm bir bilin; bilin ise, iselletiril-mi bir kanundur. Adaletin kurallar, kanun ve bilincin karlkl etkileimleriyle oluturulur. Bu durumu amak mmkn mdr? Kanun ve bilincin karlkl etkileimlerinden baka, kiileraras ilikilerde adaletin ieriklerini elde etmenin bir yntemi var mdr? Buna, evrensel, deimez ve somut bir geerlilii bulunan insan ilikilerinin yaplarn ortaya karmaya alan doal kanunun klasik teorisi cevap verebilir. On Emir, klasik teoloji tarafndan doal kanunun ifadeleri ve Da'daki Vaiz'in yorumlan olarak kabul edilir. Roma Ki91
AK, G VE ADALET

lisesi, her ikisine din bir yorum ilave eder. O, onlarn doal kanunlar olduklarn inkr etmez. Ancak onlarn anlam, faydasz ve arptlm olduu iin Kilise'nin onlar yeniden ifade etmesi gerekir. nk onlar, doal kanunlar olarak kalrlar ve prensipte rasyonel olarak kabul edilirler. Eitlik, zgrlk ve doal kanun teorisinin iki temel doktriniyle ilgili tahlillerimizde belirsiz, deiken ve rltif olan somut kararlar iin kullanlan bu ilkelerin nemini gstermeye altk. Bu, doal kanunun btn ieriklerinin doru olduunu kabul eder. Onlar, cinsel ilikileri -ki bu ilikiler tarihsel olarak arta bal ve ounlukla da zsel adaletleriyle eliki ierisinde bulunurlar- kontrol eden ilkelere benzerler. Doal kanun teorisi, adaletin ieriini oluturan problemlere cevap veremez. Bu problemin,

sadece adalete dayanarak cevaplandnla-mayacam gstermek mmkndr. Adaletin ieriiyle ilgili bu problem, bizi, ak ve g ilkelerine gtrr. Kiilerarast likilerde Adalet ve Akn Birlii Nisp adalet, somut bir durumda rtk bir ekilde bulunan bir faaliyeti gerekletiremez; ancak bunu ak gerekletirebilir. Adalet faaliyetinin bittii yerde, ak faaliyetinin balad sylenemez. nk ak, somut bir durumda doru olarak bulunan eyleri gsterir. Hibir ey, bir kiiye u ekilde sylemekten daha yanl olamaz: Ben seni, sen de beni sevdiin iin, senin bana benim de sana adaletli davranmam gerekmez; nk ak, adaletin gerekliliini ortadan kaldrr. Byle bir dil, adaletle ilgili ykmllklerden saknmaya alan insanlar tarafndan kullanlr. Bu, zalim idareciler tarafndan, kendi buyruk92 KSEL LKLERDE ADALET, AK VE G BRL

lan altnda bulunanlara ve otoriter aileler tarafndan da, kendi ocuklarna uygulanr. Onlar bunu dile getirmeden uygulasalar bile, buna uygun hareket etmi olurlar. Bu, sorumluluk ve adaletin istei olan kendini snrlamaktan kamaya almann zekice bir yntemidir. ounlukla szde adaleti at sylenilen akn, dmanln duygusal patlamalarna alternatif olan teslimiyetinin duygusal patlamasndan baka bir ey olmad sylenebilir. Bu yzden, unu sylemek yanl olur: Ak, adaletin vermedii eyleri verir; ve insanlar, adaletin istediklerini aan kendini teslimiyete gtrr. Nisp adaletin istedikleri olan eitli teslimiyetler bulunmaktadr. Bir kiinin kendi varlnn dayand bir nedenden dolay lm, buna rnek olarak verilebilir. Ancak nisp adaletin kabul etmedii kendini teslimiyetin, baka eitleri de bulunmaktadr. Onlar, ak tarafndan istenilen eylerdir. Bununla birlikte onlar, ak tarafndan istenirse, yaratc adalef tarafndan da istenir. nk, adaletteki yaratc unsur, aktr. Bu anlamda ak, vahyin bir nedeni olan adaletle ayn ilikiye sahiptir. Bu, tesadfi bir analoji deildir. O, hem vahyin hem de akn doasmda bulunur. Onlarn her ikisi de, rasyonel normu ortadan kaldrmadan, onu aar. Yine onlar, 'cokusal bir e'ye (ecstatic element) sahiptirler. rnein, Paul'un, Korintoslulara Birinci Mektubunun 13. Babnda vahiy, 'vecd' (ekstaz) ierisinde akl olarak isimlendirildii gibi, ak da, ekstaz ierisinde adalet olarak isimlendirilmektedir. Bu, hem vahiyle ilgili tecrbeleri, hem de ak faaliyetlerin, tanrsal ruhtan karan Paul tarafndan dorulanmtr. Vahiy, bilisel akim karar ver93 AK, G VE ADALET

dii alanlarda ilave bir bilgi vermedii gibi, ak da, pratik akim karar verdii alanlarda ilave eylemlerde bulunmaz. Her ikisi de, akla baka bir boyut, bilisel akla vahiy; pratik akla ak verir. Onlardan hibirisi, derinlik boyutlarnn, yani, akim verdii eyleri inkr etmez. Vahiy, bilisel akim yaplarna kar olmad (aksi takdirde vahiy kabul edilemez) gibi, ak da adalete kar olamaz (aksi takdirde gerekleemez). Bu dnce, daha sonraki blmde ele alacamz konulara, yani, Ruhsal gcn varlyla ilgili ahlk eylemlerin btn alanlarna iaret eder. Kiisel ilikilerde adaletin akla ilikisi, yaratc adaletin fonksiyonu olan dinleme, verme ve balamayla uygun bir ekilde betimlenebilir. Onlarn hibirinde ak, adaletin isteklerinden daha fazlasm yapamaz; ancak, onlarn her birinde ak adaletin istedii eyleri gerekletirir. Kiileraras ilikilerdeki doru olan eyleri bilmek iin ak dinleyicidir. Dinlemek, akn ilk grevidir. Hibir insan ilikisi, zellikle de hibir isel iliki, dinleme olmadan gerekleemez. Knamalar, reaksiyonlar ve savunmalar, nisp adalete dayanarak dorulanabilir. Dinleme ne kadar fazla olursa, uygun olmayan eyler de o kadar aa karlabilir. Sanki btn nesneler ve btn insanlar, bizden alak ve yksek seslerle konumamz istemektedirler. Yine onlar, bizden kendilerini dinlememizi, zsel isteklerini ve varln adaletiyle ilgili grlerini anlamamz isterler. Bununla birlikte onlar, bizden, adaletli davranmamz isterler. Ancak bunu onlara, sadece dinleyen akla verebiliriz. Baka bir insandaki eyleri grme faaliyetinde ak, kesinlikle irra'syonellii ifade etmez. Onun btn ihtima94 KSEL LKLERDE ADALET, AK VE G BRL

liyetleri kullanmas, gd ve ekingenliinin gizli alanlarndaki etkilenmeleri ifade eder. rnein o, insanlarn zsel isteklerini ortaya karan ve beklenmedik ihtimalleri veren derinlik psikolojisinin yntemlerini kullanr. Bunlarla insanlarn, grdkleri ya da ifade etmeyi amaladklar eylerden farkl olan baka eyleri ifade ettiklerini reniriz. Onlar, agresif grnebilirler, ancak onlarn ifade ettikleri eyler, utangalkla engellenen ak olabilir. Onlar gerek dmanlk belirtilerine sahip olmalarna

ramen sevimli ve uysal grnebilirler. Onlarn iyi niyetle, ancak, uygun olmayan bir ekilde syledii kelimeler, tamamen bir hakszl ortaya karabilir. Kiileraras ilikilerde ak dikkate alma adaletin ilk basamadr. O, yaayan doa ve genel olarak da doayla ilikilerinde bir fonksiyona sahiptir. Ancak, insanla ilgili adalet problemim ve doayla ilgili adaletsizlii takip edersek, ontolojik bir tahlil iin sanat ve iire referansta bulunma, daha fazla bir grev, yeni ve geni bir aratrma alan ortaya km olacaktr. Kiisel ilikilerdeki yaratc adaletin ikinci fonksiyonu vermektir. O, bizden bir eyler istemek iin bizimle iliki ierisinde bulunan herkese, uygun olan bir adalet salar; bu durumda baka bir kii, kiisel olmayan birok ilikide bile, en azndan, bir birey olarak kabul edilir. Ancak aktaki en az seviyedeki bu verme faaliyeti, bizi, elverili bir durumun mmkn fedakrlklar kapsayan en st seviyedeki vermeye gtrr. Verme, birletirici akn amacma hizmet ederse, yaratc adaletin bir ifadesi olur. B kriterden hareketle, onun, diren gsterme, snrlama ve yoksun brakma istei aka ortaya kar. Burada, yine psikolojik bilgelik, sevgiye kart olarak grlen eyle95 AK, G VE ADALET

rin yaplmasna yardm edebilir. Varlnda bir birey olma nitelii bulunmamasna ramen yaratc adalet, baka birisine fedakrlkta bulunma ihtimaliyetini kapsar. Akla birleen adaletin nc ve en paradoksal formu balamadr. Onlarn birliine, Paul'un kulland 'inayetle dorulama' terimiyle iaret edilmitir. Literal olarak dorulama, doruyu yerine getirme anlamna gelir; Paul ve Luther doktrinlerine gre, haksz olan kiileri hakli olarak kabul etmeyi ifade eder. Hibir ey, bu doktrine, adalet fikrinden daha kart grnemez ve bunu ifade eden herkes, adaletsizlie ve ahlkszla deer vermekle sulanr. Haksz olan kiinin hakl olduunu iddia etmek tamamen hakszlk olarak grnr. Ancak bundan daha kt olan hibir ey, Hristiyan retisinde iyi bir haber olarak isimlendirilemez. Yine, bundan daha kt olan hibir ey, adaleti yerine getiremez. nk o, sutan uzaklaan kiileri yeniden birletirmenin tek yntemidir. Uzlama olmadan, yeniden birleme gerekleemez. Akla balama, her varlkta bulunan zsel istekleri, yani, kendi btnl ierisinde yeniden kabul edilebilen istekleri gerekletirmenin tek bir yntemidir. Yaratc adalet, bu isteklerin benimsenmesini ve nisp adalete dayanarak, kabul edilemez olan kiilerin kabul edilmesini ister. Balama kapsamnda bu kiileri kabul eden ak, hem btn rtk sonularna dayanarak adaletle onaylanan ayrl, hem de yeniden birlemeyle doru olanlarn bildirilmesi ve oluturulmas iin kendisinde doal olarak bulunan istekleri aa karr.
96 KSEL LKLERDE ADALET, AK VE G BRL Kiilerarast

likilerde Adalet ve Gcn Birlii

Kiileraras herhangi bir ilikide aktif olan g, konuma ve eylemde, bir anlk bakta, sesin tonunda, yzde, grnmde ve harekette grlen ve yine, birisinin kiisel ve toplumsal olarak ileri srd eylerde ortaya kan kiisel etki gcdr. Dosta ya da dmanca, yardmsever ya da ilgisiz olan her iliki, bir bakma, bilinli ya da bilinsiz bir ekildeki gcn gle mcadelesidir. Bu eylemle ilikisi bulunan herkesi faaliyete geiren varln rltif gc hakknda srekli olarak kararlar alnr. Yaratc adalet, bu ilikileri ve kendilerinde rtk bir ekilde bulunan elikileri inkr etmez. nk bu, hayaln yaratclna verilmesi gereken bir deerdir. Bu tr abalar,, kendi konseptinin her anmda, bireysel bir hayatla balar ve son ana kadar devam eder. Onlar, nesnelerle olan ilikilere ve iliki ierisinde olduklar herkese etki ederler. Adalet bir formdur ve bu form ierisindeki abalar, mcadele eden varlklarn her birinde bulunan varln gc hakkndaki deiebilen kararlara yol aar. Bu tabloda ortaya konulan etki ve hibir ekilde inkr edilemeyecek olan doruluk, tamamen bireyler arasndaki g ilikisinde ortaya kan kiisel ilikilerdeki adalete dayanr. Ancak bu etki yanltr; nk o, bir gcn baka bir gle olan mcadelesine etki eden her varln, varln belirli bir gcne sahip olduunu hesaba katmaz. O, ta deil bitki, aa deil hayvan, kpek deil insan ve erkek deil diidir. Bunlar ve saylamayacak derecede olan baka nitelikler, kiisel ilikilerdeki mcadele balamadan nce verilmitir; ve onlar, her varln sahip olduu adaletin zsel isteklerinin temelini olutururlar. Ancak bu istekler,
97 AK, G VE ADALET

varln gcnn dinamik ynnde bulunan belirsiz geni bir alana sahiptirler. O, hakknda her zaman yeni kararlarn alnd bir varln gcndeki belirsiz bir edir. phesiz bu, btn hakszlklarn da kaynadr. Yeni kararlarn, bir varln gerek isteklerini ortadan kaldrmas, yanl olur. Gleraras mcadelede, iliki ierisinde olan varlklardan birinin, varln daha stn olan baka bir gcn

gstermesi hakszlk deildir. Bu gerein tezahr hakszlk deil, yaratclktr. Ancak bu mcadelede, daha stn olan g, daha aada bulunan gc zayflatmak ya da ortadan kaldrmak iin kendi gcn kullanr. Bu, kiisel ilikilerin btn formlarnda olabilir. Kurumsal bir yapnn erevesi ierisinde meydana gelen kiisel ilikilerdeki bu formlar, sk sk ortaya kar; ve bu kurumun korunmas ve gelimesi, haksz olan bir zorunluluk iin szde tjif sebep oluturur. Aile, eitim ve yetkiyle ilgili dier btn ilikilerde uygun olmayan psikolojik bir zorlama vardr. Kk bir ocua iddet ya da kzgnlk tavrlar gsteren ailelerin, ocuun mr boyu devam edecek olan anormal kayglarndan sorumlu olmalarna sklkla rastlanr. ocuk reddedildiini ve varlnn g ve adaleti hakknda kendine gvenini kaybettiini hisseder. Onun hakl istekleri, bask altnda tutulur ya da kendisi veya bakalar iin bilinsiz bir ykm olan haksz isteklere dntrlr. Dier taraftan bunlar ocua, ailenin diren gsterilmesi ya da ondan kanlmas gereken bir varlk olduu hissini verir. Onlarn doal istekleri, aile tarafndan da yerine getirilmez. Dsal bask gcyle beraber yetki, kiileraras ilikilerin dorularyla atan psikolojik bir zorlamay orta98 KSEL LKLERDE ADALET, AK VE G BRL

ya karabilir. Burada doal hakszl ya da hakllyla ilgili bir yetki eidinin bulunup bulunmad konusunda byk bir problem ortaya kar. Bu, 'ilkede yetki' ve 'gerekte yetki'ymi gibi grnr. lkede yetki, bir kiinin bulunduu konumla ilgili bir yetkiye sahip olmasn ve bu konumundan dolay eletirinin dmda kalmasn ifade eder. Buna, Katolik mezhebine inanan herkes iin Pa-pa'nn niha bir otorite olarak kabul edilmesini rnek olarak gsterebiliriz. Bundan dolay her Ortodoks Protestan iin Kitab- Mukaddes niha bir otoritedir. Yine, bir totaliter sistemde diktatr, niha bir otoritedir. Hatta btn ocuklar iin aile bir otoritedir ve bu konumunu sonsuza kadar korumaya alr. Bu yzden, kendi otoritelerinden bamsz olarak rencilerin hareket etmelerine izin vermeyen retmenler, onlar zerinde bir otoriteye sahiptirler. Btn bunlar, 'ilkede otorite'nin, haksz bir otorite olduunu gsterir. O, niha kararlar iin bir sorumlulua sahip bulunan insann doal isteklerini nemsemez. Her zaman herkes tarafndan kabul edildii biimde uygulanan 'gerekte otorite', olduka farkldr. O, birbirimize olan karlkl gvenin, varlmzn snrl ve eksik olan karakterinin ve ayakta kalmamz salayan gcmzn snrlarnn bir ifadesidir. Bu yzden o, doru bir otoritedir. Bu, eitim sistemimize de yansmtr. Dsal faktrlerden kaynaklanan serbestliin doal isteklerini engelledii iin eitim uygulamalarnn, uygun olup olmayaca sorgulanmaldr. Yine bu uygulamalarn baskc ve zellikle de doru olup olmadklar sorgulanmaldr. Bu probleme, bireyi ekillendirdii iin eitim uygulamalan-

99

AK, G VE ADALET

nn doru olduu sylenilerek cevap verilebilir. Bununla birlikte bireyin yeni formlar oluturmasn engelledii iin, bu eitim uygulamalar doru deildir. Bu blmn sonunda, son yzyln yaratc kltrnde bulunan Egzistansiyalist isyann byk bir ksmnn, bireyin haklln ortaya karmada ve bu uygulamalar yaratclkla amak iin doal isteklerini desteklemede bir teebbs olduu gereine iaret etmek isterim.

VI Grup ilikilerinde G, Adalet ve Akn Birlii


nsan ilikilerindeki adalet, ak ve g kavramlar beinci blmde ele alnd. Bu konu da, farkl biimler ve problemlerle tahlil etmeye altmz kiileraras ilikilerle ilgilidir. Ancak, hibir insan ilikisi bo bir alanda meydana gelmez. Onun arkasnda daima sosyal bir yap vardr. Bu nedenle, ilk olarak bu yapdan bahsetmemiz gerekir:

oo Daa ve Toplumda Bulunan G Yaplan


Gcn tahlilinde anlamaya altmz dier bireysel varlklarla ilikili olan bireysel bir varln gc bulunmaktadr. Bu, bireye adaleti salayan ya da salamayan ve. gelenek, adet ve kural gibi doru davran kurallarn oluturan btn dikkate almakszn mmkn olamaz. Ancak, bizim ele aldmz bir grup hayat deildir. im101 AK, G VE ADALET

di, dikkatimizi olduka aktel olan bu alana yneltmeliyiz.

Gcn yaplar organik varlklarda olduu gibi, kristal, molekl ve atom gibi inorganik varlklarda da srekli olarak younlar. Bu son varlklardaki younlama, artar ve insandaki kendi bilincine varma durumuna ular. Daha sonra yeni ekillenmi yap olan sosyal grup ya da belirli bir alan olarak isimlendirilen sosyal bir organizma ortaya kar. Bu organizma, daha fazla geliir ve varln daha byk gcne sahip olursa, eylemde bulunan merkez etrafnda daha farkl unsurlar btnleebilir. Bundan dolay insan, en zengin, en kapsaml ve en gl sosyal bir organizmay meydana getirir. Ancak bu organizmay oluturan bireylerden her biri, bamsz bir merkeze sahiptirler; dolaysyla onlar, ait olduklar sosyal organizmayla birlemeye kar koyabilirler. Burada biyolojik ve sosyal organizmalar arasndaki analojinin snrlan grlr. Biyolojik organizmadaki paralar, ait olduklar btn olmadan bir anlam ifade edemezler. Bu, sosyal organizmalar iin bir problem oluturmaz. Ait olduu gruptan ayrlan bir bireyin kaderi kt olabilir; ancak ayrlma zorunlu bir talihsizlik deildir. Ait olduu yaayan bir organizmadan koparlan bir organn kaderi rmektir. Buradan hareketle, hibir insan grubu, biyolojik anlamda bir organizma deildir. Ne aile szde-biyolojik organizmann bir hcresidir, ne de ulus biyolojik organizmadr. Bu ifade, politik olarak anlamldr. Sosyal organizmalar hakknda konumaktan holanan insanlar, genellikle indirgemeci bir eilimdedirler. Onlar, gruptan ayrlmay uzlam ierisinde engellemek isterler ve bu amala
102 GRUP LKLERNDE G, ADALET VE AKIN BRL

literal bir anlamda biyolojik benzetmeler kullanrlar. Prusya muhafazakrl ve Roma Katoliklerindeki aile yceltmesi bu noktada uzlar. Ancak, birey bedenin bir organ gibi deildir, o hem kiisel hem de sosyal fonksiyonlarla ilgili olan niha ve bamsz bir gereklie sahiptir. Birey, sosyal bir varlktr; ancak toplum bireyi oluturamaz. Onlar karlkl olarak birbirlerine baldrlar. Bu, bir grubu biimlendiren yaygn yntem aleyhine de karar verir. Bir devlet, genellikle, duygu, dnce, ama ve kararlara sahip olan bir kii gibi betimlenir. Ancak, btn bu imknszlklar ortaya karan bir farkllk vardr: Sosyal organizma, gerek tartma ve kararlan uygulanabilir bir duruma getirmek iin btn varlklarn birletii organik bir merkeze sahip deildir. Bir sosyal grubun merkezini, idareciler, parlamenterler ve resm temsilciler deil, sahnenin arkasndaki gerek gce sahip bulunan insanlar oluturur. Bu analoji, sosyal bir gcn temsil merkezlerinin, kiiliin dnen ve karar veren merkezleriyle eit olduu anlayna kaydrlr. Bundan dolay o, 'bir metafor aldatmas' olarak isimlendirilir. Bu analoji, gerek olarak deil, metaforik olarak sonulandrlabilir. nk bir grubun karar veren merkezi, daima o grubun bir parasdr. Karar veren grup deil, grupta konuma gcne sahip olan ve grubun yeleri zerinde kendi kararlarnn alnmas hususunda bask yapan kiilerdir. Onlar bunu, bir grubun (en azmdan) kabul olmadan da yapabilirler. Karar veren merkezin bir grup zerinde bask yapt eyden, baka bir grup sorumlu tutulduunda, bu tahlilin nemi ortaya kar. Bu, bir ulusun (rnein, Nazi Almanya), ahlk sululuuyla ilgili olan
103 AK, G VE ADALET

karmak problemine bir zm getirir. Bir ulusun yapt eylerden dolay, baka bir ulus dorudan sulu saylamaz. daima ynetici bir gruptur. Ancak bir ulus ierisindeki btn fertler, ynetici bir grubun varlndan sorumludurlar. Almanya'daki birok birey, Nazi katliamlarndan dorudan sorumlu deildir. Ancak onlarn tamam, bu tr eylere karar veren ve onlar yapan bir hkmeti kabul ettikleri iin sorumludurlar. Bir sosyal grubun gcn temsil eden kiiler, gerek merkezde bulunmayan temsilcilerdir. Grup, birey deildir. Bununla birlikte o, yapsal bir gce sahiptir ve merkezde yer alr. Dolaysyla sosyal g, dereceler bakmndan hiyerarik bir gtr. Merkezde yer alan ve bu yzden de hiyerarik olan sosyal gcn grnebilen birok formlar vardr. O, feodal bir grup, askeri bir snf, yksek bir brokrasi, ekonomik bir st snf, bir papazlk hiyerarisi, anayasal snrlamalar bulunan veya bulunmayan bireysel bir idareci, bir parlamentoyu yneten komisyon ve devrimci ncler tarafndan, bir toplumun kontrolnde ortaya kabilir. Ynetici grup, gcn gerilimlerini, zellikle onaylama ye uygulamadan kaynaklanan gler arasndaki gerilimleri paylar. Onlarn her ikisi de, daima mevcuttur ve onlardan birisi eksilirse, hibir yapsal g ayakta duramaz. Tanrsal dzen ya da tarihsel kader, bizi temsil eden insanlar tarafndan bize sunulduunda, insanlarn az da olsa bir onaylamas ortaya kar. Onun hakknda hibir problem ortaya kamaz. Hibir eletiriye izin verilmez. Yine insanlarn: 'Bizi temsil eden insanlar, bizim tarafmzdan seilirler. u anda ktye kullansalar bile insan-

104 GRUP LKLERNDE G, ADALET VE AKIN BRL

lar legal bir gce sahip olduklar srece, onlar kabul etmeliyiz; aksi takdirde, bu tr ihtimallerle sistem, bizi hataya drecektir' eklinde dnmeleri, onlarn sessiz onaylamasn ortaya kan. Bu onaylama eidi, bilinalt ya da yan-bilinlilik (metaforik olarak konumak gerekirse, sessiz kalma hali) olursa, bu ynetici grup gvenilir hale gelir. Bu onaylama bilinli olur ve phe engellenirse, sistem ierisinde bir tehlike oluur. Daha sonra, bu engelleme faaliyeti artk ilemez hale gelir ve devrimsel bir durum ortaya karsa, bir eylem meydana gelebilir. Hatta byle bir durumda, gcn younlat ya da hiyerarik bir zellii bulunan geerli bir kanun ortaya kabilir: Bu devrimsel durumu stlenenler, bu onaylamay ortadan kaldrmaya karar veren kk bir insan grubudur. Marx, onlar askeri bir betimlemeyle, ncler olarak isimlendirir. Onlar, devrimsel dnemde g merkezi; devrimsel dnem ncesinde en iddetli bask unsurlar ve devrimsel dnem sonrasnda ise ynetici gruplardr. nk uygulama, hiyerarik g yapsnn baka bir ynn tekil eder. O, bir grubun ok etkili olan ounluu ierisinde sessiz bir ekilde faaliyette bulunduunda daha iyi fonksiyon gsterir. Bu iselletirilmi bir kanunla, dzgn bir ynetimle ve uzlamc bir tutumla-yaplr. Ancak bu, ideal bir durumdur ve ngiltere'de olduu gibi birok uygun faktre dayanr. Genellikle baskc unsur, daha gldr. dealistlerin bu konu hakknda bir yanlgs bulunmaktadr. Onlar, bu gerek uygulamay ara sra yapmak zorunda kalan byk bir kentte bulunan az saydaki ynetici kiileri tanrlar. Bundan dolay onlar, bu uygulamann varlndan daha ok, yokluunu hisse105 AK, G VE ADALET

derler. Ancak gerek bir tehdit bulunursa, birok uygulama bu tehdit altnda yaplr. yi bir ekilde eitilmi insanlar gz nnde bulundurulduunda, bu rnekler oaltlabilir. Bu sessiz onaylamay ve gcn herhangi bir yapsyla ilgili olan ak bir uygulamay ortadan kaldramazsnz. Sosyal bir grup ierisindeki ynetici aznlk, hem ounluun sessiz bir onaylamasnn unsurlar, hem de bir grubun herhangi bir yesinin kastl olan tavrlarna kar bir kanun uygulamasnn etkenleridir. Bu son durum, sosyal bir organizmay rahatsz eden ve frsat bulduka da ihll eden btn problemleri ortaya karr. Ynetici bir grup tarafndan ortaya konulan ve uygulanan kanunlar belirli olursa, bu durum kolaylaacaktr. Ancak gerekte o, adaletin btn belirsizlikleriyle rtlmtr. Yneticinin, kanun zerinde olduu dncesi, bu gerein eski bir kabuldr; nk onun grevi, kanunun zorunlu olarak belirsiz kald durumlarda karar vermektir. Modern anayasalar, byle bir kanun tesi durumu ak bir ekilde ifade etmekten kanmasalar da, ayn ilkeyi rnek alan ynetici bir grubun eylemlerini grmezden gelemezler. Bu 'kanun st' durum, eski ve modern dnemlerde kanunun inkr saylamaz. Aksine o, kanunun uygulamasn mmkn klan bir yntem olarak ifade edilir. Kanun, yaratc bir eylem ierisinde ve ynetici bir grubun yeleri vastasyla verilmelidir. O cesaretlendirici bir karar ierisinde somut durumlara uygulanmal ve karar, ynetici grubun yeleri tarafndan verilmelidir. Kanun tahmin edilebilen risk erevesinde deitirilmeli ve bu risk, ynetici bir grubun yeleri tarafndan gz nnde
106 GRUP LKLERNDE G, ADALET VE AKIN BRL

bulundurulmaldr. Bu tahlil, gce sahip olan insanlarn, daima iki ey yaptklarn gsterir: Onlar btn grubun varlk gcn ve adaletini, ayn zamanda da ynetici grup olarak gc ve kendilerinin adalet isteklerini ifade ederler. Bu, bir Marksist eylemciyi olduu gibi, bir Hristiyan' da g yaps olmadan bir toplum fikrini kabul etmeye gtrr. Ancak g yaps olmadan varlk, eylem merkezi olmayan bir varl ifade eder. Yine o, btnlemi bir varlk gc ve btnletirici bir adalet formu olmadan bireylerin bir araya gelebileceini ifade eder. Bir organizasyon gibi, bir devletten de bamsz hareket edilemez; bamsz hareket edilirse, Amerikan Anayasa-s'nda bile bulunmayan kontrol ve dengeler, ynetici gruplann adalet ierisinde varolan kendi, g ve adaletlerini; ve grubun tamamnn kendi glerini ifade etmelerini engelleyemez. Ynetici grup ierisinde bulunan kiiler ona deer verirler ve onun haklln ispat etmeye alrlar. Onlar, btn grubun kaderiyle birlikte kendi kaderlerini belirlemeye alrlar. Bir grubun varlk gc, varln kendi gcn oluturur. Ynetici grupta bulunan insanlar, onunla ayakta kalrlar ve onunla yok olurlar. Onlar, grubun btn tarafndan onaylanan ve anayasal terimlerde ifade edilebilen bir haklla sahiptirler. Grubun btn, kendilerini kabul etmekten tamamen uzak dururlarsa, varoamazlar. Onlar, srekli olmayan fizik ve psikolojik zorlamayla kendi glerini devam ettirebilirler.

Ynetici grup vastasyla grubun btn tarafndan kabul edilen bu sessiz onaylama, adalet ve gten deil, eros ve philia niteliklerinin nclndeki aktan kan107 AK, G VE ADALET

lan bir eyle anlalabilir. O, bir grup ierisindeki btnleme tecrbesidir. Her sosyal grup, potansiyel ve ey-lemsel olarak bir topluluktur; ynetici aznlk, sadece bir grubun varolan g ve adaletini deil, ayn zamanda fikirleri ve deerleri bulunan bir grubun toplumsal ruhunu ifade eder. Sosyal olduu kadar doal olan her organizma, ak btnletiren baz formlara dayand iin varln gcdr ve adaletin zsel isteinin taycsdr. O organizma gibi, dnyann baz yerlerindeki ayrlklar ortadan kaldrr. Canl beden hcreleri, aile yeleri ve bir ulusun halk, buna rnek olarak gsterilebilir. nsanlk dzeyinde, toplumsal olarak kendini kabul, bir grubun ruhu olarak isimlendirilir. Bir grubun ruhu, o grubun sylem, kanun,anayasa, sembol, mit, etik ve kltrel formlarnda kendisini gsterir. O, ynetici snflar tarafndan, normal bir biimde ifade edilir. Bu gerek, onlarn glerinin en salam temelidir. inde bulunduu grubu onaylayan her grup yesi, kendisinin dorulam olduu bu fikirlerin ynetici aznln yelerinde biimlenmi olduunu grr. Bu biimlenme, bir kral ya da bir piskoposta, byk bir arazi sahibi ya da byk bir i adamnda, bir sendika lideri ya da devrimci bir kahramanda grlebilir. Bundan dolay her ynetici aznlk, bir grubun ruhunda ortaya kan bu sembolleri korur, sunar ve yayar. Onlar, bu uygulamann en kah yntemlerinden ziyade bir g yapsnn istikrarn garanti ederler. Yine onlar, bir grubun tamam vastasyla, ynetici grubun bu sessiz onaylamas olarak isimlendirdiim eyleri de garanti ederler. Bu ekilde, bir sosyal grup ierisinde bulunan g ve adalet, bu topluluun ruhuna dayanr; ve bu topGRUP LKLERNDE G, ADALET VE AKIN BRL

luluu yaratan ve devam ettiren btnletirici bir ak ifade eder. Sosyal Grup likilerinde G, Adalet ve Ak Varln gcnn, dier bir varln gcyle olan ilikisiyle ilgili betimlememizde, amacmz bireylerin dier bireylerle olan ilikileriyle snrlandrdk. imdi de, betimlememizi, sosyal gruplarn, dier sosyal gruplarla olan ilikileriyle srdrmeliyiz. Bunu yaparsak, ileriye itme ve geriye ekme, ieriye alma ve darya atma, birletirme ve ayrma gibi g ilikilerinin benzer grnmlerini buluruz. Bu kanlmaz bir durumdur. nk, her g grubu, byme ve ayrlmay tecrbe eder. O ayn zamanda, kendini amaya ve kendini korumaya alr. Yokluk a priori olarak belirlenmitir. Her g grubu, deneme, risk ve karar konusudur. Bu grup ya da onun temsilcileri, onu kabul etse de etmese de, bu deneme zorunlulukla birleen zsel gcn elerine sahiptir. Bu ilikiler, tarihin temel materyalleridir. Onlarla, insann siyas kaderi belirlenmitir. Onlarn zellikleri nelerdir? Bir sosyal grubun btn gcnn temeli, kendisinin salad bir mekndr. Varlk, bir mekna sahip olmay ya da daha dorusu kendisi iin mekn bulmay ifade eder. Co-rafik meknn asl nemi ve btn g gruplaryla olan varlk mcadelesi bundan dolaydr. amz, bu gerein arpc bir rneidir. Bir mekna sahip olma durumu iin Siyonist mcadele en arpc rnektir. srail, topraklarn kaybettiinde, bamsz varlk gcn ve beraberinde varlk gcn de kaybetmitir. u anda o, bir topraa sahiptir ye olduka gl bir varlk gc sergile108 109 AK, G VE ADALET

mektedir. Ancak israil'in, kendisini seilmi bir ulus yapan ve yok olan g problemlerinin ortaya kt ala yakn ilikisi belki de kaybolmutur. Mekn mcadelesi, sadece bir grubu belirli bir mekndan uzaklatrma faaliyeti deildir. Gerek ama, bu mekn, daha geni bir g alanna dntrmek ve merkezinden onu yoksun brakmaktr. Bu yaplrsa, deimi olan bir varln bireysel gc deil, merkeze katlan bireyin yntemi, kanunu ve yeni, daha geni olan g organizasyonunun manev varln etkileme gc ortaya kar. Bununla birlikte o, gc ve varl sadece sosyal bir organizmaya veren corafik bir mekn deil, ayn zamanda insanln daha geni meknlarmdaki bir g yaylmasdr. Dierlerinin meknn snrlamadan, kendi meknn genileten bu yaylmalardan birisi de, ekonomik bymedir. Dieri ise, teknik olarak byme ya da bilim ve medeniyetin gelimesidir. Bu ^problemlerin hi^ birini, nceden tahmin etmek mmkn deildir. Nfus says, retim gc, yeni keifler, hareketler, g, rekabet, yeni lkelerin ortaya kmas ve eski lkelerin dalmas gibi faktrler deiir. Sz gelii tarih, yakn gelecekte olacak eyleri aratrr. Bu denemelerde, uluslar ve imparatorluklar feda edilir ve dierleri oluturulur. Her siyas g grubunun varlk gc, varlk gcnn dier g gruplaryla olan ilikisiyle llr.

Ancak, u anda, gcn sadece fiziksel bir g deil, ayn zamanda, sosyal bir grubun hayatnda ifadesini bulan semboller ve fikirlerin gc olduunu hatrlamalyz. Byle bir manev varln bilinliliini bulunabilir ve tari-

o
GRUP LKLERNDE G, ADALET VE AKIN BRL

hin en nemli dnemlerinde zel bir meslek duygusu ortaya kabilir. Avrupa tarihine baktmzda, byle bir grev bilinliliinin ifade serilerini ve ondan karlan byk tarih sonular buluruz. G drtsnn ayrt edilmez birliinde ve grev bilinliliinde Romallar, Akdeniz dnyasn, Roma kanunlarna ve bu kanuna dayanan Roma imparatorluunun dzenine uymaya zorladlar. Ayni ekilde Alexander, Yunan kltrn, bask altnda olan uluslara, hem g hem de dil araclyla getirdi. Hristiyanln yaylma artlan ve unsurlarndan biri olan kmenlie sahip olan toplumlardaki bu iki imparatorluk drtsne ait gerekleri gz nnde bulundurursak, onlarn grev bilinliliinin hatal olduunu syleyemeyiz. Ayn eyler, Alman kabilelerindeki g drtlerinin ve Alman krallklanndaki grev bilinliliinin temelini oluturan ve Orta a din ve kltrnn btn ihtiamyla btnlemi bir Hristiyan varlk yapsn meydana getiren Orta a Alman imparatorluu hakknda sylenmelidir. Orta a'dan sonra, Avrupa uluslar g drtlerini, deiik zelliklere sahip grev bilinliliiyle birletirdiler. spanya'nn dnya hakimiyeti emperyalizmi, Co-unterReformasyon'* un tanrsal vastaya olan fanatik bir inancyla birletirilmitir. ngiltere'nin grev bilinlilii, ksmen saf Hristiyanl koruyan bir dnya siyaseti olan Kalvinist fikirlerde, ksmen de smrgeci lkeler ve uygar uluslar arasndaki salam g dengesinden sorumlu olan Hristiyanhmanist duygularda bulunur. Bu, eko-npmik ve siyas bir g drtsyle ayrlmaz bir biimde
* On altnc yzylda Protestan reformu baladktan sonra Katolik kilisesinde meydana gelen reform hareketi; (.n.) 111 AK, G VE ADALET

btnlemitir ve btn zamanlarn en geni imparatorluunu ve Avrupa barnn takriben seksen yln kapsamaktadr. Fransa'nn grev bilinlilii, on yedinci ve on sekizinci yzyllardaki kltrel stnlne dayanr. Modern Almanya, bir grev bilinliliinin bulunmad zamanlarda, 'szde kuvvete dayanan bir politika' (Real-Politik)nn etkisindeydi. Onun ideolojisi, ksmen smrgeci uluslarla rekabet eden ve bu yzden de onlarla atan bir 'Yaam' (Lebensraum) abasyd. Hitlerin, ak bir ekilde absrd bir grev bilinci olan Nordic blood* dncesini kullanmas, yapay ve isteksiz bir kabullenmeden ibarettir; nk, gerek olan hibir grev sembol yoktur. Bu gnlerde iki byk emperyalist sistem olan Rusya ve Amerika, hem g hem de grev bilinliliine dayanarak birbirleriyle mcadele etmektedirler. Rusya'nn grev bilinlilii, Dou mistik Hristiyanlyla btnlememi Bat Medeniyetini korumaya kar bir misyona sahip olan din duygusuna dayanr. Bu, on dokuzuncu yzyldaki islav hareketinin bir isteidir. Bugn Rusya, Bat'ya ve bazen de Uzak Dou'ya kar benzer bir misyonerlik bilincine sahiptir. Dnya hakimiyeti arzusu olarak grnen resm bir kar-propaganda eklinde ortaya kan g arzusu, dier btn emperyalist hareketlerle mukayese edilebilen fanatik grev bilinlilii ol-; madan anlalamaz. Amerika'nn grev bilinlilii, yeni bir balangla Tanr krallnn dnyev eklini gerekletirmek anlamna gelen 'Amerikan ryas' olarak isimzellikle skandinavya'da bulunan dolikosefal uzun boylu ve sansn rka ait stnlk; (.n.)

112
GRUP LKLERNDE G, ADALET VE AKIN BRL

lendirilir. Baskc gcn nceki ekilleri terkedilmi ve yeni bir balang yaplmtr. Anayasa ve yaayan demokrasi (bunlarn her ikisi de Amerika Birleik Devletle-ri'nde szde-din kavramlardr) ierisinde varolan irade, Amerika'ya ait bir grev olarak hissedilen eyleri gerekletirmek iin ekillendirilmitir. Bu, sadece Amerika iijt bir anlam ifade ederdi. u anda bu, ak bir ekilde dhyann bir ksm iin ve rtk bir ekilde de dnyann tamam iin bir anlam ifade eder. Bu grev duygusuyla birlikte faaliyette bulunan gerek g drts, hl snrldr. Ancak tarih durum, bunu gittike artrmaktadr. Bugn o, Amerikan emperyalizminin yar-bilinliliinden bahsetmekle ispatlanabilir. Grev bilinlilii, kanunlarda da kendini gsterir. Bu kanunlarda hem adalet hem de ak, akteldir. mparatorluklarn adaleti, sadece ideoloji ya da rasyonelletirme deildir. mparatorluklar, sadece suje deil ayn zamanda bir btndr. Onlar bunu yaptklar srece, sevgisiz kalrlar. Bu yzden sessiz kalan kiiler, varlk ve anlamn stn olan gcne taraftar olduklarn sessiz bir ekilde onaylarlar. mparatorluun birletirici gc, kuvveti ve grev fikri ortadan kalkt iin onaylama olmazsa, imparatorluk da son bulur. Onun varlk gc dalr ve bugn karar verilen eyleri sadece d saldrlar

uygular. Ulusal hakimiyet ierisinde varolan k, g gruplarn kapsayan ykseli ve siyas gcn bu iki kapsayc sistemi ierisinde dnyann blnmesi, doal olarak btnlemi insanlk problemlerini ortaya karr. Bu problem ierisindeki g, adalet ve akla ilgili tahlillerimizden hangi sonular karlabilir?
113
AK, G VE ADALET

Bu sorunun cevab vardr. Birincisi, gcn daha geni organizmalar ierisinde bulunan son gelimelerin kanlmaz zelliklerini kabul etmeyip, ulusal olmayan ancak ktasal olan rltif bamsz g merkezlerinin birouna yeniden dn mit etmektir. kincisi, asl glerin bir tr federal birliiyle ve btn gruplarn katld merkez otoritenin etkisiyle oluturulan bir dnya devleti ierisindeki zmleri aratrmaktr. ncs ise, byk glerden birisinin, liberal yntemlerle ve demokratik formlar ierisinde, dier uluslar yneten bir dnya merkezi gelitireceini mit eder! Birinci cevap, bir tahmindir. O, merkez olan bir eilimin, merkez olmayan bir eilim tarafndan srekli olarak dengelendii sosyal organizma hareketlerine aittir. Burada, mevcut durumu hangi eilimin belirledii sorusu ortaya kar. Dnyann teknik olarak btnlemesi, merkezleme ynndedir; ancak, psikolojik faktrlerin tesinde yaygn olan baka faktrler de vardr. Dnya devleti beklentisini ifade eden ikinci cevap, az nce dile getirdiimiz g tahliliyle eliir. Kuvveti, grev bilinliliiyle birletiren bir g merkezi, onlarn her ikisi bulunmadan da, kendisini yapay bir otoritenin etkisine brakamaz. Siyas bir dnya birlii ngrs, sembol ve mitler ierisinde ifade edilen manev birliin hayalidir. Byle bir ey, bugn varolamaz. Bir dnya devleti varolmadan nce, sessiz bir onaylamay oluturacak bir gce sahip deildir. Burada en ihtimalli cevabn, nc cevap olduu grlr. niversal gce ait bir g yaprm ortaya kmasyla karakterize edilen bir dnya tarihi dneminden sonra, bu g ierisinde ekillenen kanun, adalet ve birletirici ak, kk bir bas114
GRUP LKLERNDE G, ADALET VE AKIN BRL

kyla insanln niversal bir gc olabilir. Ancak Tanr krall, daha sonra bize ulamayacaktr. nk, byle bir durumda paralanma ve devrim yok saylamaz. Yeni g merkezleri, btnden ayrlmaya ya da btnn ar bir ekildeki dnmne doru hareket ederek, ilk nce kapal, daha sonra da ak olarak grlebilir. Onlar, kendi grev bilinliliklerini gelitirebilirler. Byle bir durumda, g mcadelesi tekrar balar ve gerekletirilen dnya imparatorluu dnemi, Augus-tan'm bar dneminde olduu gibi snrlandrlr. Birletirici ak, insanl da birletiremez mi? nsanlk, gcn bir yaps ve niversal adaletin bir kayna gibi bir btn olamaz m? Bu sorularla, tarih alanndan uzaklaarak niha olanla ilikileri bakmndan ak, g ve adalet problemlerine yaklatk.
115

^ __________ VII Niha Olanla ilikisi Bakmndan Ak, G ve Adaletin Birlii


Bu kitabn temel tezleri, ilk drt blmde ortaya konuldu. Bu blmlerde, ontolojik temel olmadan ak, g ve adaletin uygun bir ekilde yorumlanamayaca gsterilmeye alld. Takip eden dier iki blmde bu tez, kiisel ilikiler ierisinde adalet problemiyle, grup ilikilerinde ise g problemiyle ilgili ontolojik tahlillerin sonularndan hareketle dolayl olarak doruland. Ak, g ve adaletin, ontolojik zellikleri bu ekilde ortaya konulursa, onlarn teolojik zellikleriyle ilgili problem de ortaya km olur. nk ontoloji ve teoloji bir noktada zdetir: Her ikisi de varolmas bakmndan varl ele alr. Tann hakknda ortaya konulan ilk iddia, O'nuh varln kendisi / bizzat varlk olduudur. Tartmamzn birka noktasmda teolojik probleme deinilmitir. Bu, ayrlma ve yeniden birleme ya da ak
117 AK, G VE ADALET

gibi hayat betimlemeleriyle nceden tahmin edilmitir. Byle bir hayat betimlemesi, teslis ilkesinden hareketle yaayan Tanr'nn yorumlanmasna benzemektedir. Oul olarak Tann, Kendini Kendisinden ayrr; Ruh olarak O, Kendini Kendisiyle yeniden birletirir. phesiz bu, sembolik bir konuma yntemidir; ancak bu Hristiyanlara, her zaman Tann'nm l bir kiilik deil, hayata sahip her eyin yaayan temeli olduu gereini hatrlatr. Bunun tesinde, Yeni Ahit'te vurguland gibi, akn nitelii olan aape'ye iaret ettik. Tanrsal adaletin, hem adaletin zel isteiyle ilgili her eyi gz

nnde bulunduran doal grnmnden, hem de affedici ve birletirici ynnden bahsettik. Birletirici akn, kendisine, dier varlklara ve varln temeline yabanclamasna kar insann gsterdii dirence iaret ettik. Varlk, varln gc olarak betimlendii iin Tanr'nm gsz olduunu kabul eden doktrinlere itiraz ettik. Btn bunlar ak, g ve adalet gibi kavram tartmalarnn, kutsal boyut olan niha ilgiyi incelemeden mmkn olamayacam gstermektedir. Ancak bu boyuta ulama zorunluluunun, daha derin nedenleri vardr. Aslnda amacmz ak, g ve adaletin, yaratlm olan doada birletiini gstermektir. Bununla beraber, ontolojik olarak onlarn ayr ve zt olduklarn gstermedike bu mmkn olamaz. Bu problem, onlarn temel birliklerinin yeniden nasl kurulabilecei eklindeki bir soruyu ortaya karr. Bu sorunun cevab aktr: Onlar, kendilerinde bulunan temel tezahrlerle birleirler. Ak,, g ve adalet tanrsal temelde birdir ve insan varlnda da bir olacaktr. Onlarn birletii kutsal,
118 NHA OLANLA LKS BAKIMINDAN AK, G VE ADALETN BRL

zaman ve mekn ierisindeki kutsal gereklik olacaktr. Bu nasl ve hangi anlamda mmkn olur?

Ak, G ve Adaletin Kayna Olarak Tanr


Tanr'nm bizzat varlk / varln kendisi olduu sylenirse, O'nun ak, g ve adaletle ilikisiyle ilgili temel iddialar ortaya konmu olur. nk ontolojik tahlillerimize gre bizzat varlk, g ve adalet gibi aka da iaret eder. Tann, bizi niha olarak ilgilendiren eyler iin temel ve niversal bir semboldr. Bizzat varlk olarak O, niha gereklik, hakiki gerek ve gerek olan her eyin temeli ve derinliidir. Kiileraras ilikilere kendisi vastasyla katldm Tann, niha ilgi eklinde ifade ettiim btn sembolik ifadelerin sujesidir. Bizzat varlk, varln temeli ve derinlii hakknda sylediimiz her ey sembolik olmaldr. Bu, sonlu olan gerekliimizle ilgili materyallerden karlr ve snrsz bir ekilde sonluyu aan eye atfedilir. Bundan dolay o, literal anlamda kullanlamaz. Kul-lanilan kelimelerin literal anlamlarndan hareketle Tanr hakknda bir ey sylemek, O'nun hakknda yanl bir ey sylemeyi ifade eder. Tann hakknda kullanlan semboller, literal anlamlardan daha az doru deil, ancak, Tann hakknda konumann tek doru yoludur. Bu problem, u anda tartacamz dnceye iaret eder. Seven olarak Tann ya da daha ak bir ekilde sylemek gerekirse, seven bir varlk olarak Tanr'dan bahsedecek olursak, sevgi tecrbemizi ve hayatla ilgili tahlillerimizi sadece bir materyal gibi kullannz. Ancak bu kavramlar Tanr'ya atfedersek, onlar varlklarn kaybetmeden, tanrsal derinliin gizemliliine katm
119 AK, G VE ADALET

oluruz. O, hl aktr; ancak u anda da tanrsal aktr. Bu daha yksek bir varln, ak olarak isimlendirdiimiz eylerle ilgili olarak daha kapsaml bir anlama sahip olmasn deil, sevgimizin tanrsal hayatta yani varlk ve anlam bakmndan hayatmz snrsz bir ekilde aan bir eyde bulunmasn ifade eder. Ay eyleri tanrsal g iin de sylemeliyiz. Tanrsal g, sembolik olarak Tann'ya atfedilir. eliik olan iradelere kar kendi irademizi gerekletirme yeteneinde olduu gibi, fizik eylemlerde de gc tecrbe ederiz. Tanrsal gten bahsettiimizde kullandmz materyal, bu tecrbedir. Tann'nn gcnden bahsederiz ve Onun Kadir-i Mutlak olduunu syleriz. Bu kavramlar literal olarak kullanlrsa, Tanr'nn isledii her eyi yapabilen en yksek bir varlk, yapmak istemedii birok ey bulunan zmn bir varlk ve absrd hayaj bulanklna yol aan bir kavram olduunu ifade eder. Kadir-i Mutlak kavramnn gerek anlam, Tanr'nn her eyde bulunan varln gc olmas, yani her zel gc snrsz bir ekilde amas ve ayn zamanda yaratc bir alan ierisinde eylemde bulunmas anlamna gelir. Din tecrbe ierisindeki Tanr'nn gc, ontolojik anlamda, dier gler tarafndan stn gelinemeyen, yoklua kar snrsz bir diren olan ve onun zerinde ebed bir stnl bulunan bir g yetkisi ierisindeki bir^varlk hissine sebep olur. Bu dirence ve bu stnle katlmann, her snrl eyin kaderi olan yok olma tehlikeline stn gelmenin bir yolu olduu dnlr. Kadir-i Mutlak Tanr'ya yaplan her duada g/ tanrsal g ve niha gereklik olarak grlr.
120 NHA OLANLA LKS BAKIMINDAN AK, G VE ADALETN BRL

Niha ve sembolik anlamda adalet, eit bir ekilde Tanr'ya atfedilir. Tanr, verdii kanunlara bal doru bir hkm verici olarak sembolize edilir. Bu, tecrbemizden karlan bir materyaldir. Ayn zamanda o, tanrsal hayatn gizemliliine katlmal, korunmal ve biimlendi-rilmelidir. O, kendi ierisinde yer alan varln temeliyle, zellikle de insanla ilikili doru bir sembol olur. Tanrsal

kanun, doal ve pozitif kanunun dnda yer alr. Tanrsal kanun, insan zihninin yapsm kapsayan gerekliin ve iinde yer ald her eyin yapsdr. Bundan dolay o, srekli bir yaratma kanunu ve her eyde bulunan adaletle ilgili doal bir kanundur. Ayn zamanda o, kendisi dnda herhangi bir belirli yapya bal kalmayan zgrl ierisinde, Tanr tarafndan kabul edilen pozitif bir kanundur. Doal bir kanunla, doa ve insandaki kanunu anlayabilir ve onu dedktif bir ekilde formle edebiliriz. Yine, pozitif bir kanunla, empirik olarak bize verilen eyleri kabul etmek ve onlar endktif bir ekilde gzlemlemek zorunda kalrz. Her ikisi de, Tanr'nn, varlklarda bulunan adaletle ilikisinde yer alr. Ak, g ve adaleti, tanrsal hayatn doru sembolleri olarak grmek, onlarn niha olan birliini grmek anlamna gelir. Birlik, zdelik deildir. Birlik hakknda konutuumuzda bir ayrlma durumunu nceden tahmin edebiliriz. Kullandmz bu kavram, Tann'ya sembolik olarak atfettiimizde baz gerilim sembolleri de ortaya kar. Birincisi, ak ve g arasndaki gerilimdir. 'Gl ve ayn zamanda akla dolu bir Tanr, byle bir probleme nasl izin verebilir' eklindeki bir ifade sklkla tekrarlan121 AK, G VE ADALET

maktadr ve tekrarlanacaktr. Byle bir eye izin veren Tanr, ya yeterli bir aka ya da yeterli bir gce sahip deildir. Duygusal bir younlukla bu soru, rahatlkla anlalabilir. Teorik bir formlasyon olarak o, olduka zayftr. Tanr fizik ve ahlk ktln bulunmad bir dnya yaratm olsayd, varlklar birletirici ak tecrbesinde nceden kabul edilen Tann'nn bamszlna sahip olamayacaklard. Dnya, susuzluun hayal edildii bir ocuk cenneti olacaktr; ancak byle bir durumda, ne ak, ne g ve ne de adalet gerek olacaktr. Bireyin kendi yeteneklerini gerekletirmesi, kanlmaz bir ekilde onun yabanclamasna ve gerek yarlndan uzaklamasna neden olur; nk onlarla ancak olgunluk halinde karlaabiliriz. Tehlikeli hibir durumun bulunmamasna ve kendisi de ocuunun yannda olmasna ramen, ocuunu korumaya alan ve onun mutluluu hakknda kayg duyan bir anne gibi hareket eden bir tanr, varlklar sadece hayal bir cennet hapishanesinde korumu olacaktr. Annenin durumunda olduu gibi bu da, ak deil, gizli bir dmanlk olacaktr. Tann'nm gc ayrl engellemez onu aar, sembolik olarak konumak gerekirse, ayrl Kendisi'yle atl bir zdelik ierisinde brakmaz, onu Kendi zerine alr. Bu, Hristiyanlkta Hz. sa olduu sylenilen birisinin armha gerilmesinin bir sembol olan varlklara ait bir elemi paylaan, eski bir tanr semboln ifade eder. Bu, gerekliin derinliinde bulunan ak ve gcn birliidir; g, bu birlikle sadece yaratc bir eyle deil, ayn zamanda zorunlu olan e, ykm ve elem vastasyla iliki kurar. Bu dnceler, teodisenin ebed problemleri, tanrsal akla ilgili problemler, tanrsal
122 NHA OLANLA LKS BAKIMINDAN AK, G VE ADALETN BRL

gcn yoklukla yani lm, sululuk ve anlamszlkla ilgili problemleri iin teolojiye bir anahtar verir. Ak ve gcn ontolojik birlii bu anahtara baldr; ve bu, kesinlikle varln gizemliliini amaz, sadece yanl yne gtren kaplar iin pasl bir anahtardr. Gerekte ak ve g arasndaki gerilim, yaratla iaret ederken; ak ve adalet arasndaki gerilim, kurtulua iaret eder. Yaratc akn bir ifadesi olan biimlendirici adaletin bu tahlili, nisp adalet ile stn olarak kabul edilen ak arasndaki doal ztl zorunlu olarak reddetmemi gerektirmez. Bu anlamda, Tann'da bulunan adalet ile ak arasnda bir ztlk olmayabilir. Dier yandan ak ve gcn birbirlerine zt olmasina ok benzeyen bir anlam bulunabilir. Ak, farkl eylemiyle kendisine kart eylemleri ortadan kaldrr. Varlk gcnn bu kaotik teslimiyeti olmadka o, adalete uygun olarak hareket eder. Ayn zamanda kendi eylemiyle ak, kendisine kart olan eyleri affederek bunu korumaya alr. Burada ak, legal bir mekanizm olmadan, bu paradoksu dorular bir ekilde hareket eder. Akn bu iki eylemi ayn olabilir mi? Ak, kurtuluu salamad iin onlar ayndr. Ak bunu yapsayd, daha fazla adaletsizlik yapm olurdu. O, bir nesne olarak ele alman insan isteklerini deil, karar veren, hr olan ve sorumlu bir ben merkezi olarak kabul edilen insanlann isteklerini nemser. Tann bir ak ve ak da gcyle ayn olduu iin bir kiiyi kurtulua zorlama gcne sahip deildir. ayet zorlarsa, Tanr kendisiyle eliir; ve Tanr bunu yapmamaldr. Ayn zamanda byle bir eylem, kendisini yok eden eyleri ortadan kaldrma olarak kabul edilen farkl bir ak faaliyetine nem verme123 AK, G VE ADALET

yecektir. O, akn artsz zelliini ve tanrsal bykln ihll edecektir. Ak, kendisine kart eyler yapan kiileri deil, kendisine kart olan eyleri ortadan kaldrmaldr. nk varlk olarak insan, varln bir gc ya da akn bir eylemi olarak hayatn srdrr. Bu durumda, insan iradesinin

birlii yok olur, kendisiyle eliir ve mitolojik olarak ifade etmek gerekirse, znt yeri olarak isimlendirilen cehenneme atlr. Dante, cehennemi, tanrsal akn bir eylemi olarak isimlendirmekte haklyd. znt yeri olan cehennem, haksz olan insanlar yarglayan akn faaliyetlerinin bize gsterildii farkl bir yerdir. Ancak znt, bizi bir mekanizme gtrmez. O, zgrlmzn, kiisel haysiyetimizin, hatta Tanr'yla olan ilikimizin bir tecrbesidir. Hz. sa'nn armha gerilmesi, aka kar eylemde bulunan insanlar ortadan kaldran tanrsal akn bir semboldr. Bu ise, kefaretin (atonement) anlamdr. Ak, g ve adalet, Tanr nazarmda ayndr. Ancak akn, gcn ve adaletin, yabanc bir dnya ierisinde nasl eylemde bulunduklarn sorgulayamayz.

Kutsal Toplumda Ak, G ve Adalet


Ak/g ve adalet, Tann'da ve Onun dnya ierisindeki yaratklarnda birleir. nsan, kendi varlnn zne, kendisine ve dnyasma yabancdr. Ancak o, hl insandr. nsan, kendi yaratc zyle olan ilikisini tamamen koparamaz; o, hl merkezde yer alan bir kiidir ve bu anlamda kendisiyle btnleir. nsan, kendi dnyasn paylar. Dier bir ifadeyle birletirici ak, yoklua kar diren gsteren g ve yaratc adalet, kendisinde aktif
124 NHA OLANLA LKS BAKIMINDAN AK, G VE ADALETN BRL

halde bulunur. Hayat, belirli olmayan bir iyiliktir. Bu takdirde o, mmkn bir hayat olacaktr. Hayat, belirli olmayan bir iyilie sahiptir. Bu durumda yokluk, varlktan stn olacaktr. Ancak hayat, btn grnmlerinde olduu gibi ak, g ve adalete gre de belirsizdir. Bu geree, nceki tartmalarmzda birka yerde deinmitik. Onu, benim kutsal toplum olarak isimlendirilmesini nerdiim yabanc bir dnya ierisinde bulunan yeni bir yaradl nda gzden geirmeliyiz. Tahmin edilebilecek bir zetle unu syleyebilirim: Kutsal bir toplum ierisinde akn nitelii olan agape, yine akn nitelikleri olan libido, eros ve philia ile olan ilikisini koparr ve onlar, belirsiz olan kendi merkeziliinin tesine tar. Kutsal bir toplum ierisinde zorunluluu da kapsayan kutsal g, gc, dinamik gerekliindeki belirsizliinin tesine gtrr. Yine, kutsal bir toplumda inayet vastasyla hakll ispat etme, adaleti, belirsiz olan soyut ve dengeleyici doasnn tesine gtrr. Bu, kutsal bir toplumda kendi ontolojik yaplar ierisinde bulunan ak, g ve adaletin dorulanmas anlamna gelir. Yine bu, onlarn yabanc ve belirsiz olan gerekliklerinin ve tanrsal bir hayat ierisinde bulunan birliklerinin, bir grnm kazanmasn ifade eder. lk olarak kutsal bir toplum ierisinde akn belirsizliini ve agape olarak ak faaliyetini gz nnde bulundurmalyz. Libido, kendi ierisinde iyidir! Ortaya kan honutsuzluk ve lm i gdsyle sonsuz bir libido drts olarak betimledii eylerin deerini dren Freud'a kar, onu savunduk. Bu aklamay, yaratc anlamda libidonun betimlemesi olarak deil, yabanclama
125 AK, G VE ADALET

ierisindeki bir betimleme olarak kabul ettik. Libido olmadan hayat, kendisini aamayacaktr. Kitab- Mukaddes, derinlik psikolojisi gibi bunu bilir; ve insan doasnn derinliklerinde bulunan yeni ngrlerimizin, insanla ilgili idealist ve ahlk aldatma dereceleriyle rtl olan Biblical realizmini (Kitab- Mukaddes realizmi) yeniden kefetmesinden memnun olmalyz. 'Biblical Realizm', libidonun, hem insann doasnda bulunan iyilie ait olduunu hem de insann yabanclat bir durumda bozulduunu ve belirsizletiini bilir. Byle bir durumda libido, snrlanmadan bir zevk ilkesinin basks altna girmi olur. Libido, dier varlklar yeniden birlemenin bir nesnesi deil, kendi dnda bulunan zevki elde eden bir vasta olarak kullanr. Cinsel arzu, bir arzu olarak kt deildir; yine uzlamsal olan kanunlarn bozulmas, bu kanunlarn bir bozulmas olarak kt deildir; ancak, cinsel arzu ve cinsel zgrlk dier insanlar yok sayar, baka bir ifadeyle onlar, sevginin dier iki niteliiyle birlemez ve akn bir nitelii olan agape'nin niha olan kriteri altnda bulunmazlarsa, kt olarak kabul edilirler. ga-pe, insann zndeki dier zellikleri aratrr. O, insan, Tann'nn onu grd gibi grr. Yine agape, libidoyu, ak, g ve adaletin tanrsal birliine sevk eder. Ayn eyler, eros iin de geerlidir. Plato'yu takip ederek eros'u, btn kltrel yaratclk ve mistisizm ierisinde bulunan itici bir g olarak tanmladk. Aslnda eros, tanrsal ve insan g olan bir bykle sahiptir. O, yaradl ve yaratlm olan her eyin doal iyiliini paylat gibi hayatn belirsizliini de paylar. Ak nitelii olan eros, libido niteliiyle kartnlabilir ve bylece bir
126
NHA OLANLA LKS BAKIMINDAN AK, G VE ADALETN BRL

belirsizlie sevk edilmi olabilir. Bunun kant, Yeni Ahit'in, baskn olan cinsel armlarndan dolay, eros kavramn artk kullanmamasdr. Hatta, mistik anlamda eros, kendisini, sadece cinsel hayattan karlan sembollerle deil ayn zamanda Tanr ile ilgili ak, asketik ve gizli cinsel seviyeye gtren sembollerle ifade edebilir. Ancak, ak nitelii olan eros'un belirsizliinden bahsettiimizde, durum daha da karmak bir hal alr. Bu, kltrle olan ilikimizi salayan ve eros'u belirsiz klan estetik bir ayrlma durumudur. Bunu, zellikle Kierkegaard'dan rendik. Kierkegaard'n insann ruhsal geliimiyle ilgili olarak ortaya koyduu bu safha, sadece bir safha deil, ayn zamanda kendisinin betimlemi olduu tehlikelere maruz kalan akn, niversal bir niteliidir. Kltrel eros'un belirsizlii, kendisini ifade eden gerekliklerden ayrlmas ve sonu olarak da varolusal paylam ve niha sorumluluun kaybolmasyla ortaya kar. Eros'un nitelikleri, kurtuluun da nitelikleri haline gelir. Kltr, sorumsuz bir ekilde sevmedir. O, istedii adaleti kabul etmez. Agape, saf estetik bir eros'un paralanm olan gvenini yeniden salar. Agape, iyiye, doruya ve kendi tanrsal kaynana olan zlemini inkr etmeyip, onu niha gereklik olmayan estetik bir zevk olma durumundan engeller. Agape, kltrel olan eros'u sorumlu klar ve mistik olan eros'u da kiisel yapar. Ak nitelii olan philia'mn belirsizlii kiiler aras sevgide olduu gibi, denk olan iki ey arasndaki ilk betimlemede de ortaya kar. Eit olan gruplar geni olursa, ak nitelii olan philia tercih edilen bir ak oluturabilir. Bunlardan bazlar tercih edilir, ounluu ise d127 AK, G VE ADALET

lamr. Bu, sadece aile ve arkadalkta olduu gibi isel ilikilerde deil, ayn zamanda sempatik olan kiilerara-s ilikilerin birok biiminde de ak bir ekilde ortaya kar. Byle tercih edilir bir ilikiyi kabul etmeyen kiileri, rtk ya da ak bir ekilde reddetmek, olumsuz bir zorlamadr ve herhangi bir zorlama gibi g olabilir. Ancak, dierleriyle ilgili byle bir reddetme durumundan, trajik olarak kamlamaz. Hi kimse, onu deneme zorunluluundan kaamaz. Psikanalist Erich Fromm'un ortak yaam ilikisi olarak isimlendirdii ve yine bu trajik zorunluluu olduka ak hale getiren philia niteliiyle birlikte bulunan zel ak formlar vardr. Philia ilikisiyle birlikte bulunan bir ey, mazojist bamllk, sadiste bir zorlama ya da dayanma ierisinde bulunan her ikisi yerine baka bir ey iin kullanlrsa, en yksek nitelikteki bir dostluk olarak grnen baz eyler, adalet olmadan gerek bir zorunluluk ierisinde bulunur. Yine agape, philia nitelii olarak tercih edilen ak inkr etmez; ancak, onu ikincil kiisellik olan klelikten kurtarr ve niversal bir ak balamnda tercih edilir bir aka ykseltir. Arkada tercihleri reddedilemez; ancak onlar, bir tr aristokratik benlik-blnmesi ierisinde bulunan dier insanlar da dlamaz. Herkes bir arkada olamaz, ancak herkes bir birey olarak kabul edilir. Agape, eitlik ve eitsizlik, sempati ve antipati, yaknlk ve ilgisizlik, arzu ve nefret ayrmn ortadan kaldrr. Agape, ak gerekletirmek iin sempatiye gerek duymaz; philia'ya bal olarak reddetmek zorunda kald eyleri de sever. Agape, herkesi sever ve herkesi sevmekle de kendisini sevmi olur. '
128
NHA OLANLA LKS BAKIMINAN AK, G VE ADALETN BRL

Agape'nin akn belirsizlikleri iin yapt eyleri, Ruhsal g, doal gcn belirsizlikleri iin yapar. Gcn belirsizlikleri, dinamik br karakterde ve gcn zorunlu olan belirtilerinde bulunur. Ruhsal g, gcn ortadan kalkmasyla bu belirsizliklerin stesinden gelemez; nk bu durum varhm yok olmasn ifade eder. Bu, sutan kurtulmak iin kendisini yok etme teebbs olacaktr. Ruhsal g, dinamik olan gcn inkrdr. Ruhsal gcn fonksiyonuyla ilgili olarak sylenilenlere baktmzda, ykseltme, bir yerden baka bir yere hareket, ok ve dehet gibi bedensel etkilerin anlatld grlr. Burada, grlebilir birok psikolojik etkiler de bulunmaktadr. Ruh, niha boyutu kavrayan ve onu harekete geiren bir gtr. O, dnceler ve anlamlar alanyla zde deildir. O, dirence kar duran dinamik bir gtr. O zaman, onu gcn dier biimlerinden ayran farkllklar nelerdir? Ruhsal g, ne bedensel ne de psikolojik zorlamayla eylemde bulunur ve bu da, kiilikle snrl bir zgrlk ierisinde eylemde bulunma anlamma gelir. O, kiinin zgrln ortadan kaldrmaz. Ancak, onun zgrln kendisini snrlayan zorunlu elerden bamsz klar. Ruhsal g, btn kiilii aan bir merkez konumundadr ve sonu olarak da o, kendi unsurlarndan bamszdr. Bu, kiilii, kendisiyle birletirmenin sadece niha olan bir yoludur. Bu meydana gelirse, insann doal ya da mevcut olan sosyal gc, birbiriyle ilikisiz olur. nsan, onlar koruyabilir, onlarn bazlarm ya da onlarn hepsini brakabilir. Ruhsal g, onlarla ya da onlar kuatanlarla birlikte eylemde bulunur. nsan, Ruhsal gc, kelimeler ya da dncelerle, gsterdii ve yapt ey129 AK, G VE ADALET

lerle, ya da onlar kuatmakla, veyahut da kendisini feda etmekle tecrbe edebilir. Btn bu formlarda insan, gereklii, genellikle sakl bulunan varlk seviyelerine ulaarak deitirebilir. Kutsal toplumu, gcn belirsizliine gtren bu gtr. nayet ve adaletin ilikisi hakknda, ok fazla ey sylememe gerek yoktur. Balama eylemi, kiileraras ilikiler erevesinde ele alnmtr. Karlkl balama, yaratc adaletin bir eylemidir. Ancak karlkl balama, inayetle dorulanarak birletirici aka dayand srece adil olur. Ak ve adalet, tam olarak Tanr'da birletii iin yalnz O balayabilir. Balama etii, tanrsal balama mesajnda bulunur. Aksi takdirde onlar, kanunlara uyma ye an duygusallk arasnda hareket ederek, adaletin belirsizliine braklm olur. Kutsal bir toplumda, bu belirsizliin stesinden gelinir. Agape, akn belirsizliini; Ruhsal g, gcn belirsizliini; inayet ise, adaletin belirsizliini giderir. Bu, sadece kiileraras ilikilerde deil, ayn zamanda kiinin kendisiyle olan ilikisinde de geerlidir. Kii, kendisinin kabul edildiinden emin olursa, kendi kabulne dayanarak, kendisini sevebilir. Aksi takdirde kiinin kendisini kabul etmesi, kendinden memnun olmas ve keyf hareket etmesi anlamna gelir. Kii, yalnzca, 'stn olan ak' gcnden hareketle kendisini sevebilir. Bu, insann kendisi hakknda adaletli olmasyla ilgili bir problemin cevbdr. Niha adalet, kendisi iin uyguland srece, yani, knama, balama ve 'haklln ortaya karma' ile ilgili yarg gerekletiinde, insan kendisine kar adaletli olabilir. Haklln ortaya karmaya alan knayc unsur,
130
NHA OLANLA LKS BAKIMINDAN AK, G VE ADALETN BRL

kiinin kendisinden memnun olmasn imknsz klar; balayc unsur, kiinin, kendisini knamasn ve mitsizlie dmesini engeller; yargda bulunan unsur ise, kiisel benliimizle ilgili unsurlar birletiren Ruhsal merkezi hazrlar ve kendi zerindeki gc mmkn hale getirir. Kiinin kendisiyle ilgili olan adalet, g ve ak, bizi aan ve bizim hakl olduumuzu gsteren bir varlktan aldmz adalet, g ve ak ierisinde bulunur. Kendimizle ilikide bulunma, Tanr'yla olan ilikimizin bir fonksiyonudur. Daha nce ortaya koyduumuz son problem, sosyal g ile gruplar arasndaki ilikinin incelendii blmn sonunda ele alnd. O, ak, g ve adalete dayanan insanln yeniden birlemesiyle ilgili bir problemdi. Buna siyas organizasyon dzeyinde hibir cevap verilemez. Niha olanla ilikisinin dnda, bunun bir cevab var mdr? Teolojik olan yetersizliklerine ramen, barlk bir deerdir. nk o, bu problemi, modern Hristiyanlkta canl tutmaya almtr. Bu olmadan Kiliseler, muhtemelen sava din olarak kabul etmenin rahatsz edici zelliini unutmu olacaklard. Dier taraftan barlk, insanm varlyla ilgili birok problemi, genelde savam problemleriyle snrlamtr. Ancak, ayn alanda benzer zelliklere sahip olan baka problemler de bulunmaktadr. Bunlardan birisi, genellikle dzeni korumak iin polis ve silahl kuvvetleri potansiyel olarak kullanmaya devam eden, bazen de, devrimsel savalarn yapld alandaki bir g grubu ierisinde meydana gelen silahl atmayla ilgili bir problemdir. Bu baarl olursa, onlar daha sonra 'mehur devrimler' olarak isimlendirilirler. nsanlAK, G VE ADALET

n birlii, ulusal olduu gibi devrimsel olan savalarn da kabul edilmediini ifade eder mi? Byle olursa, hayatin dinamikleri son bulur mu ve bu, hayatn sona erdii anlamna gelir mi? Ekonomik hayatn dinamikleri hakknda da ayn sorular sorulabilir. Hatta Orta a toplumlarnda olduu gibi, statik bir toplumda da ekonomik dinamikler nemlidir ve ok byk tarih sonulara sahiptir. Ykm ve elemin asker mcadelelerden ziyade ounlukla ekonomiyle ortaya ktnn bilinmesi gerekir. Ekonomik dinamikler engellenmeli mi, retim ve tketimle ilgili statik bir dnya sistemi kurulmal m? Teknik sreler ierisinde yaplan btn bu eyler engellenirse, birok alandaki hayat, tekrar eden sreler ierisinde organize edilmi olacaktr. Her karklktan kanlacaktr. Yine, hayatn dinamikleri ve bu dinamiklerle hayat, son bulacaktr. Bunun bir an mmkn olduunu dnelim. Bu takdirde, deitirilemeyen merkez bir otoritenin etkisinde, gcn gle olan ilikileri dzenlenmi olur. Hibir ey riske atlamaz, her ey kararlatrlmtr. Hayat, kendini amca durur. Yaratclk son bulur. nsanlk tarihi biter ve tarih sonras balar. nsanlk, kendi halinden memnun ve gelecekle ilgili kaygs bulunmayan kutsal bir hayvan srs haline gelecektir. Tarihsel dnemin korku ve elemleri, insanln karanlk alar olarak hatrlanacaktr. Daha sonra bu kutsal insanlarn biri ya da dieri, bu gemi alan, kendi aclarn ve byklklerini arzulayacak ve tarihin geriye kalan ksmn yeni bir balangca zorlayacaktr.
132 NHA OLANLA LKS BAKIMINDAN AK, G VE ADALETN BRL

Bu hayal gsterecektir ki, gcn dinamikleri, hayat ve tarihin trajedisi olmadan bir dnya, Tanr'nn Krall olamad gibi, insan ve dnyasnn da bir baars olamaz. Baar, ebedlikle kuatlmtr ve hibir hayal bu ebedlie ulaamaz. Ancak, ksmen sezinlemeler olabilir. Kilise de, byle ksm bir sezinlemeye sahiptir. Belirli bir kiliseye mensup olmamasma ramen, birtakm faaliyetlerde bulunan ve bizim de 'belirsiz Kilise' olarak isimlen-direbileceimiz gruplar ve hareketler vardr. Ancak belirli ya da belirsiz bir Kilise, Tanr Krall olamaz. Bu kitabn btn konularn kapsayan birok problem, daha nce hi ele alnmamtr. Baz konulara ksaca deinilmi, baz konular ise olduka yetersiz bir biimde ele alnmtr. Bununla beraber daha nceki blmlerin, yle bir eyi ispat etmi olabileceini mit ediyorum: Ak, g ve adaletle ilgili olan problemler, belirsiz konuma, idealizm ve kinizmle beraber ele alman konulardan kanmak iin ontolojik bir temel ve teolojik bir bak asn kategorik bir ekilde gerekli grr. nsan, kendi varlna ve bizzat varla / varln kendisine dayanarak byk problemlerini grmedike, bu problemlerin hibirisini zemez.
133

YEN ZAMANLAR YAYINLARI


iirler Muallim Naci Dou ve Bat Arasnda Bilim Joseph Needham Koi Bey Risalesi bn Miskeveyh'in Ahlak Felsefesi Ali Zakheri Antik Hermentik Gerard Bruns lka Yunan Felsefesi Tarihi Kari Vorlander

134

Hubut Ali eriati yonya Pozitif Bilimi Cell Sara Necab-i Kur'aniye Bereketzde smail Hakk Matlu'l-tikd F Marifti'l-Mabd'i va'1-mad Fuzli slm Anlamak Ali eriati Arap Edebiyatnda Deyimler ve Ataszleri Sanihat'1-Arab Muallim Naci ttihad ve Terakki inde Dnenler Galip Vardar Medeniyet ve Modernizm Ali eriati Anne Babalar ve retmenler in Psikanaliz AnnaFreud Alman Ruh Tarihine Dair Tetkikler Wilhelm Dilthey
135

<

Paul Tillich _ Ak G ve Adalet UYARI: www.kitapsevenler.com Kitap sevenlerin yeni buluma noktasndan herkese merhabalar... Cehaletin yenildii, sevginin, iyiliin ve bilginin paylald yer olarak grdmz sitemizdeki tm e-kitaplar, 5846 sayl kanun'un ilgili maddesine istinaden, engellilerin faydalanabilmeleri amacyla ekran okuyucu, ses sentezleyici program, konuan "Braille Not Speak", kabartma ekran ve benzeri yardmc aralara, uyumlu olacak ekilde, "TXT", "DOC" ve "HTML" gibi formatlarda, tarayc ve OCR (optik karakter tanma) yazlm kullanlarak, sadece grme engelliler iin, hazrlanmaktadr. Tmyle cretsiz olan sitemizdeki e-kitaplar, "engelli-engelsiz elele" dncesiyle, hibir ticari ama gzetilmeksizin, tamamen gnlllk esasna dayal olarak, engelli-engelsiz yardmsever arkadalarmzn youn emei sayesinde, grme engelli kitap sevenlerin istifadesine sunulmaktadr. Bu e-kitaplar hibir ekilde ticari amala veya kanuna aykr olarak kullanlamaz, kullandrlamaz. Aksi kullanmdan doabilecek tm yasal sorumluluklar kullanana aittir. Sitemizin amac asla eser sahiplerine zarar vermek deildir.

www.kitapsevenler.com web sitesinin amac grme engellilerin kitap okuma hak ve zgrln yceltmek ve kitap okuma alkanln pekitirmektir. Ben de bir grme engelli olarak kitap okumay seviyorum. Sevginin olduu gibi, bilginin de paylaldka pekieceine inanyorum. Tm kitap dostlarna, grme engellilerin kitap okuyabilmeleri iin gsterdikleri abalardan ve yaptklar katklardan tr teekkr ediyorum. Bilgi paylamakla oalr. Yaar Mutlu LGL KANUN: 5846 sayl kanun'un "Altnc Blm-eitli Hkmler" blmnde yeralan "EK MADDE 11" : "ders kitaplar dahil, alenilemi veya yaymlanm yazl ilim ve edebiyat eserlerinin engelliler iin retilmi bir nshas yoksa hibir ticar ama gdlmeksizin bir engellinin kullanm iin kendisi veya nc bir kii tek nsha olarak ya da engellilere ynelik hizmet veren eitim kurumu, vakf veya dernek gibi kurulular tarafndan ihtiya kadar kaset, CD, braill alfabesi ve benzeri formatlarda oaltlmas veya dn verilmesi bu Kanunda ngrlen izinler alnmadan gerekletirilebilir."Bu nshalar hibir ekilde satlamaz, ticarete konu edilemez ve amac dnda kullanlamaz ve kullandrlamaz. Ayrca bu nshalar zerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin bulundurulmas ve oaltm amacnn belirtilmesi zorunludur."

Bu e-kitap grme engelliler iin dzenlenmitir. Kitap taramak gerekten incelik ve beceri isteyen, zahmet verici bir itir. Ne mutlu ki, bir grme engellinin, dzgn taranm ve hazrlanm bir e-kitab okuyabilmesinden duyduu sevinci paylaabilmek tm zahmete deer. Sizler de bu mutluluu paylaabilmek iin bir kitabnz tarayp, kitapsevenler@gmail.com adresine gndermeyi ve bu isimsiz kahramanlara katlmay dnebilirsiniz. Bu kitaplar, size gelene kadar verilen emee ve kanunlara sayg gstererek, ltfen bu aklamalar silmeyiniz. Siz de bir grme engelliye, okuyabilecei formatlarda, bir kitap armaan ediniz... Teekkrler. Ne Mutlu Bilgi iin, Bilgece yaayanlara. www.kitapsevenler.com Tarayan Gkhan Aydner Paul Tillich _ Ak G ve Adalet

You might also like