You are on page 1of 181

Glenn Meade _ Buz Kapan BUZ KAPANI Orijinal ad: Web of Deceit Glenn Meade, 2004 Yazan: Glenn

n Meade ngilizce aslndan eviren: Ali Cevat Akkoyunlu Trke yayn haklar: Doan Kitaplk A Bu kitabn yayn haklan Akal Telif Haklar Ajans araclyla satn alnmtr. I. bask / haziran 2005 6. bask / ekim 2005 / ISBN 975-293-338-6 Bu kitabn 6. basks 2 000 adet yaplmtr. Kitaba katklarndan dolay MllyBt gazetesine teekkr ederiz. Kapak tasarm: Yavuz Korkut Bask: Altan Matbaaclk / Yzyl Mahallesi Matbaaclar Sitesi 222/A Baclar - STANBUL Doan Kitaplk A Hrriyet Medya Tovvers, 34544 Gneli - STANBUL Tel. (212) 449 60 06 - 677 07 39 Faks (212) 677 07 49 www.dogankitap.com.tr Buz Kapan Glenn Meade istanbul . orhan kemal L HALK KTPHANES DN VERME BLM Kaya No : Tasaif No : eviren: Ali Cevat Akkoyunlu DOAN KTAP Sevgili dostlanm Walton'lara sevgilerle; Tom, Diane ve Elaine. Birinci blm New York'ta, Jennifer March sabaha kar saat karanlnda uyandnda, odada bir varln hareketini hissetti. Darda frtna kol geziyor, imekler pencere camlarm aydnlatyor, yamur bardaktan boanrcasna yayordu. Gzlerini atnda, dehet iinde kalarak iki eyin farkna varmt: frtnann uultusu ve yaknnda bulunan birinin korku verici varl. Yzn ter bast, ksa ksa, kesik kesik soluk alp vermeye balad. zerindeki rty itip, yataktan kalkmaya davrandnda, tepesinde duran siyahlar iindeki adam grd. "Kprdama" dedi adam. Jennifer bu uyarya ramen korku iinde kalkmaya alrken, adam suratna bir tokat patlatt, yznde yakc bir iz brakan bir tokat. "Sakin ol!" akan bir imein oday aydnlatnca, saldrgann yzne bakt. Adamn yz yoktu. Kafasnda koyu renk bir kayak maskesi vard, yarklarndan delici siyah gzlerinin grnd bir kayak maskesi; deri eldivenli elinde de bir kasap ba. Jennifer yeniden barmaya kalknca, adamn teki eli gelip azm kapatt. Gen kadn korkuyla kvranp inledi, gecelii karnna doru topland. Adam ba dikkatle baucu masasnn zerine yerletirdi. Jennifer birden teninin zerinde bir elin gezindiini, adamn bacaklarn ayrmaya altn hissetti. "Sakin ol, yoksa grtlan keserim!" Jennifer March donup kalmt. Adam kemerini zd, yataa kt ve vahice gen kadnn iine girdi. Kadn byk bir ac duydu. Hayatnda hi yaamad bir korku iinde kalmt, adamn yaptnda hayvanca ve itici bir eyler vard ama olan bitenin dehetine ylesine kaplmt ki, hareket bile edemedi. Frtna dianda esip grlerken, adam homurtular iinde doyuma ulat. Sonra birden, her ey bitti. Adam yatakta oturdu, kadnn azn kapatan elini ekti, parlts kan anmlan yapan ba baucu masasnn zerinden alrken, Jennifer girdii ok yznden baramad bile. Sadece hknklara bouldu. "Ne?.. Ne yapacaksn?.." "Seni ldreceim." Jennifer March bir lk att. Jennifer March yastn gsne bastrm vaziyette, lk la uyand. Bu kez bir kbusta deil, gerein iinde uyanmt. Dehet iinde soluk solua kalmt.

Elindeki yast brakp, yatak rtsn ayayla itekledi. Baucu lambasn yakt, gergin hareketlerle yataktan kalkp, pencerenin yanna gitti. Kendini daha dzenli soluk alp vermeye zorlarken, ak camn tesindeki prtnn farkna vard. Yamur. Frtnal gecenin souunda anldayan, ar ve bitmeyecek seller. Dan baktnda, teselli edici gmms bir ay arad ama, hibir ey gremedi; sadece lgn rzgnn nne katlm, camlanndan yol yol akan kapkara, buz gibi bir yamur. imek akyor, gkgrlts korosu gmbrdyordu. New York uykudayd, Btn Dou Sahili frtnal karanla boulmutu, ama o uyankt, ruhu yrek paralayc rkntnn, korkun kaygnn altnda eziliyordu. Her zamanki gibi, kbusu yine frtna srasnda grmt. Ve yine her zamanki gibi ylesine gerekti ki, tedirginlie kaplmamak elde deildi. Uyurgezer gibi hole kt, banyoya girdi, askdan bir havlu alp, yznn terini sildi. Ardndan mutfaa ynelip, fnnm zerindeki gece lambasn yakt, buzdolabndan bir ie kard, uzunca bir bardaa su doldurup iine birka para da buz att. Koca bir yudum itikten sonra odasna dnd, yatann kenanna oturdu. Srt duvara dayal, buz gibi barda alnna bastrd, baucu masasnn stndeki dijital saatin rakamlanna bakt: 3.05. Neredeyse dnmeden baucu masasndaki uyku haplanna uzand, plastik ieyi aarak azna iki hap att, yine kocaman bir yudum suyla yuttu. Uyku hap almaktan holanmyordu ama, bu akam almak zorundayd. Uyumak istiyordu, kbus ikencesine uramadan uyumak. Long Beach, Long sland'daki apartman dairesi bir yatak odas, sevimli bir salonu, kk bir mutfa ve minicik bir banyosu olan gzel bir daireydi. Havann berrak olduu gnlerde koyun br tarafndaki Cove End ve annesi ile babasmn evi grlyordu: suyun kenannda bir nhtm olan, gri ve beyaza boyanm, smrge slubunda yaplm metruk bir ev. Jennifer o evde artk oturamayacan anlaynca, yeni bir balang umuduyla bu daireye tanmt ya, aslnda hibir balang yapmay da becere-memiti. Sonsuza dek gemiine tutsak, gemiinin zincirlerine bal yaayacakt. Hl kbus gryordu. Anlar hl peini brakmyordu. Unutmak iin ne yaparsa yapsn, anlardan kurtulmak mmkn deildi. Nedenini de biliyordu. Bazen sahip olduu tek ey, ryalanyd. Hatrlayabilecei tek ey babas ve annesiyle paylap yitirdii hayat ve onlarla birlikte almann huzuruydu. Ne var ki bazen dleri kbusa dnyor, sknt ve dehet tayor, bu akamki gibi onu penelerine alp, brakmyordu. te bir insan sesi duymaya, yalnz olmadm, bu dnyada baka biriyle ilikisi olduunu kantlama duygusuna onu iten de buydu. Baucu masasnn zerindeki saatin kl kadranna bir daha bakt: 3.06. Bu dnyada, gecenin yarsnda olsun, baka herhangi bir saatte olsun, derdini paylaabilecei tek bir insan olduunu dnd. Telefonu alp, yanna koydu, ahizenin zerindeki kl rakamlar tulad. On kilometre tede, Elmont Long sland'daki telefon iki kez aldktan sonra, uykulu bir erkek sesi duydu: "Alo?" "Benim." "Jennifer? Sen misin? Her... Her ey yolunda m?" Mark Ryan'n sesi telalyd. Adamn endiesini hissedebiliyordu. "zr dilerim Mark. Grmeydi epey zaman olduunu biliyorum, ama arayacak baka kimsem yok." "nemli deil Jennifer. nemli olan sensin." "Seni uyandrdm." "Aldrma. Yatal zaten ok az oldu." Usulca gld. "Genellikle, deprem olsa duymam ya, anlalan yan uyankmm." Hrdayan araflar, yatakta dorulduunun iaretiydi. Birdenbire patlayan bir gkgrlts Jennifer' yerinden sratt. Mark, "Darda hava korkun grnyor" dedi. "ok kt." "Galiba yine kbus grdn. Onun iin mi telefon ettin Jennifer? Kbus mu grdn?"

"Ayn kbusu. Adam odamda grdm. Her zamanki gibi, ylesine gerekti ki. stelik hayal gcm grdm kbusu daha da korkunlatnyor. Her seferinde, adamn rzma getiini grr gibi oluyorum." "Sadece asabn bozuk Jennifer." Gen kadnn sesi atlad. "Bazen knlmm, ortadan ikiye blnmm gibi geliyor. Bu gece de o gecelerden biri Mark. Bana kalrsa, onlan ylesine zlyor, onlar olmadan kendimi ylesine kaybolmu hissediyorum ki. Zamanla azalacak sanmtm oysa. Ama azalmyor. ki yl geti, bazen sanki dn olmu gibi geliyor." Mark bu szler zerine usulca, "Kolay olmadn biliyorum Jennifer" dedi. "Yldnmleri de bizleri ok daha duyarl yapyor, zellikle de trajik olanlar. Ara sra hepimiz ayn eyleri hissediyoruz. Ancak adamn dnmeyeceini artk bilmen gerek. Asla gelmeyecek. Bunu ltfen anla." Jennifer yamurun camlan dvmesini izlerken kendini bu szlerin tesellisine brakt. Islak ve frtnal Cove End koyunun birka yz metre tesindeki ev soua ve zifir karanla gmlm olmalyd. Bir zamanlar o ev birok gzel any iinde toplayan scak ve irin bir yerdi ama, bugn artk deil. "Orada msn Jennifer?" "Buradaym, dinliyorum." "Annen seni bu halde grmek istemezdi. Hele onun doum gnnde, bylesine kaygl ve tedirgin olmandan holanmazd. Onun iin imdi senden yatana yatp, gzlerini kapatman, uyumaya alman isteyeceim. Benim hatnm iin, yapar msn, Jennifer?" "la aldm zaten, uyuyacam imdi." "Ka hap aldn?" "iki." Mark'n sesindeki rahatlamay hissetti. "Ne yapalm, iki tanenin bir zaran olmaz. Zaten imdi ihtiyacn var. yisin deil mi ? Haplar gerekten ie yaryor mu?" "Galiba." "stersen yarn seni arayaym ya da kendini konumaya hazr hissettiinde sen bana telefon et, ne dersin?" "Harika." "yi geceler Jennifer. Dinlenmeye al." Sesinde, sanki gen kadnn korkusunu atmasn kolaylatrmak istermi gibi, isteyerek yaplm, belli belirsiz bir glme belirtisi vard. "Bak, eer imdi yannda olsaydm ve ylesi bir iliki yaasaydk, kollanma alp uyutmay nerirdim." "Biliyorum, iyi geceler. Ve... Dinlediin iin teekkrler Mark. yi ki varsn, teekkrler." "Arkada dediin, baka ne ie yarar ki ? Birbirimizi uzun zamandan beri tanyoruz. imdi dinlen. Yaknda grrz." Son szleri, "Kendine iyi bak" oldu, ardndan telefondan bir tkrt geldi. Sonra sessizlik; pencerelere arpan yamurun ipeksi krbacnn ve uzak gkgrltsnn dnda, sessizlik. Jennifer March telefonu yerine koyduktan sonra bir yannn zerine dnd, ellerini ocukluundaki gibi bann altna soktu, uyku ilacnn kadifemsi eli onu avucuna alp uyuturuncaya kadar, buulu gzlerle cam ykayan kara yamur derelerini seyretti. Orada, uyanklk ile uyku arasndaki ssz topraklarda yakalanm gibiydi, kimsenin ona yardm edemeyeceim yreinin derinliklerinde hissediyordu. Kendinden baka kimse ona gerekten yardm edemezdi. Ruhuna azap veren iblislerle yaamay bir gn, bir ekilde renmek zorundayd. Bunun imdilik imknsz olduunun farkndayd ama en azndan maskeli adam yoktu ve kbus sona ermiti. Hi olmazsa, bunlar vard. zlemle bekledii uyku sonunda geldiinde, gzka-paklan titreti ve Jennifer March kendini geceden geri kalann kollanna teslim etti. JFK1 Uluslararas Havaliman, New York Nadya her eyin hemen bitmesi iin dua etti. Eer nndeki birka dakikay da atlatrsa hayatta kalacakt. Atlatamazsa lm demekti. Endieyle kucandaki bebei gsne bastrd, iki yandaki kznn elini sk sk tuttu. Havaliman grltl ve kalabalkt. JFK'ye hayatnda ilk

kez geliyordu; adam neler olacan sylemi olmasna ramen, korkuyordu. Yznn ter iinde kaldn, srtndan, ynl elbisesinin altndan damlalarn aktn hissetti. Yirmi yandayd, adamlarn onu semesinin nedeni de ak mavi gzleri ve masum yzyd. Kz Tamara da tpk kendine benziyordu, kusursuz bir yuvarlak yz ve koskocaman, masum gzler; Nadya onu ok seviyordu. Moskova'da hayat gt. Sokaklarda sekiz milyon kii varken, hayatn kazanmak gt. Sosyal konutlardan birinin on drdnc katnda, scak suyu olmayan, bceklerin cirit att bir odada yaam sava vermek de gt. Nadya Fedov kz iin daha gzel bir hayat istiyordu. Kz annesi gibi olmayacak, hayatn gece kulbnden ok kerhaneyi and-nr bir pislikte alarak geilmeyecekti; bir avu ruble karlnda vcudunu satn alan kaba sarholarla uramak zorunda kalmayacakt. O iyi bir muhitteki gzel bir apartmanda, scak suyu olan bir dairede oturacak, temiz araflar iinde yatacak, arkadalar da iyi ocuklar olacakt. Nadya'nn kz iin istedikleri bunlard. Ban eip, Tamara'ya bakt. Moskova'dan buraya sekiz saatlik yolculuun heyecanyla yorgun dm ocukcazn salar darmadankt. "Uykuya daha ok var m anne?" I. JFK: John Fitzgerald Kennedy. (.n.) "Birazdan Tamara, birazdan." Nadya mavi battaniyeye sarl bebei sallayp, nndeki pasaport kabinine bakt. Artk nnde sadece bir kii vard, yerdeki san izginin gerisinde, gergince bekledi. "Korkuyormu gibi grnmemeye al" dedi kendi kendine. Elindeki pasaport gereinden ayrt edilemez bir sahtecilik aheseriydi, zerinde ocuklarn adlan tamamd ve sayfalanndan birinde de ABD vizesi damgalanmt. Sra kendisine gelince, mavi niformal pasaport grevlisi ilerlemesini iaret etti. Adamn dediine uyup pasaportunu ve uu srasnda doldurduu ini kartn uzatt. Adam pasaportu inceleyip, Nadya'nn yzne bakt. Ardndan pasaportu tarayc gibi bir aletten geirdi, sonra da elini uzatarak, "Biletler, ltfen" dedi. Nadya uak biletlerini verdi. Memur biletleri inceledikten sonra, yeniden gen kadna bakt. "New York'ta on be gn kalyorsunuz, yle mi?" "Da. Evet." "Bu adreste mi?" "Evet." "Bunlar ocuklarnz m?" "Evet." Grevli Tamara'y grebilmek iin tezghn zerinden uzand, sonra da kza gz krpt. Tamara utanarak glmsedi, annesinin elbisesinin eteine yapt. Adam, "Gzel bir kz" dedi. "Evet." Nadya asabice glmsedi. Adam hi bekledii gibi kmamt, iyiydi. Nadya'nn kucanda, battaniyeye sanlm bebee bir gz att, sonra ini kartn pasaportun sayfalanndan birine zmbalayp damgalad, biletlerle birlikte uzatt. "Teekkrler hanmefendi. New York'ta iyi elenceler." Oysa daha bitmemiti. Nadya dner banttan bavulunu buldu, bir bagaj araba almak iin para kard; bir eliyle arabay iter, brnde bebei tutar, Tamara da arabaya tutunmu yrrken ABD gmrne doru ilerledi. inde inanlmaz bir korku hissediyor, yrei kaburgalann dvyordu. Kucandaki kundaklanm bebei sallayp mnldand: "Uyu Aleksey. Uyu km." On metre tesinde gmrk masasn, evresinde de iki niformal grevliyi grd. Masann ardndaki otomatik kap geli salonuna alyordu. Dnd: zgrle bu kadar yaklamken, Tamara iin istediklerime yaklamken. Kendine durmadan her eyin iyi olacan telkin etmesine ramen, vcudu sanki alevlenmi gibiydi. Adamlar gmrklerin insan bazen durdur-madklann, geip gitmesine ses karmadklann sylemiti. Her eyden nce, adamlarn yzne bakma, baklarn gzlerinden karmaya al, korkmu ya da endieli grnme. Bu insanlar av kpeinin tilkinin kokusunu almas gibi, endienin kokusunu almak zere yetitirilmi. Gizli kapakl hibir eyi olmayan, normal bir yolcu gibi davranmaya al, yeter.

Nadya btn bu sylenenleri hatrlamaya alt ama bebei kucanda tutar ve bagaj arabasyla urarken, sylenenleri yapmak gt. Masaya doru yaklarken, yolculardan ounun ellerini kollann sallayarak getiklerini, gmrklerin hemen hemen kimseyi durdurma zahmetine girmediklerini grd. Grevlilerden birinin kendine doru baktn fark edince, bebeiyle megul oluyormu gibi davranarak adamla gz gze gelmemeye alt, ocuu kolunda sallayp, "Uyu Aleksey" diye fsldad. imdi artk adamn nnden geiyordu; adam onu durdurmak iin bir harekette bulunmaynca, iini byk bir rahatlk kaplad. "Bu bavul sizin mi hanmefendi?" Nadya admn geli salonuna atarken, birden baka bir gmrk grevlisi gelip, elini bagaj arabasna koymutu. Nadya'nn yrei gmbrdemeye balad. "Da, benim... Benim bavulum." "Bu tarafa getirir misiniz ltfen?" Eer seni durdururlarsa, sylenenleri yap. Sakin davran, korkacak bir eyin yokmu gibi dur. Oysa Nadya inanlmaz bir korku hissediyordu. Bagaj arabasn masann yanna iterken, bacaklan tir tir titriyordu. Adam bavulu arabadan ald, metal bir tezghn zerine yatnp, "Bavulu aar msnz ltfen?" dedi. Nadya bavulunu amak iin hareketlendi, bir taraftan bebeini tutarken iyice telaland, gerginliinin adamn gznden kamayacan dnd. Sonunda anahtarn bulabildi. Bebei hl bir kolunda, biraz titreyen eliyle bavulun kilidini amaya urarken, gmrk grevlisi kibarca, "isterseniz ben aaym" dedi. Nadya'nn bavulunu ap, eyalarm kantrd. Kendisi, Tamara ve bebek iin ucuz elbiseler, amarlar... Elbiselerin arasnda, pembe kurdeleyle bal, hediyeymi gibi sarmalanm kk bir paket grevlinin dikkatini ekti. Paketi bir kenara koyup, teki eyay hzla ama dikkatlice arad. Bavulun iini kantrmay tamamlaynca, hediye paketini gsterdi. "Bunun iinde ne var hanmefendi?" "Kuzinime hediye." "Nasl bir hediye?" "Bir earp." Adam kutuyu sallad. Kutudan bir tkrt gelmedi. Nadya'y dikkatle szd, kucandaki bebee bakt, ardndan tekrar Nadya'ya dnd. "Hangi uakla geldiniz hanmefendi?" Nadya biletlerindeki uu numarasn okuyup, usulca tekrarlad. "Moskova'dan gelen uak. Biraz nce indik." Kendi gerginliini yattrmak iin kolundaki bebei sallad. Adam kalarn atp sordu: "Bebeiniz iyi mi?" Nadia bam sallad. "Uzun bir yolculuk oldu. Pek iyi olduunu sanmyorum." Adam sanki ne yapmas gerektiine karar vermek istermi gibi bir an elindeki pakete bakp, ardmdan, "Benimle birlikte broya kadar gelir misiniz?" dedi. "Ama bebeim, belki bir doktor gerekiyordur..." "Fazla uzun srmez." Adam bagaj arabasn bir kapya doru itti. Yanlarna gelen ikinci bir gmrk grevlisi kapy at. ikinci gelen kadnd. Ufak tefek, gzel, siyah sal, damarlarnda Meksika kan dolaan bir kadn. Sol gsnn zerindeki kimlikte adnn Reta Hondalez olduu yazlyd. Nadya midesinin bulandn hissetti. Kk bronun ii scakt. Tamara'nn elini skca tuttu; kk kz, btn bu insanlarn annesiyle neden konumak istediklerini merak ederek gzlerini kocaman at. Kadn memur bir kenarda dururken, adam elindeki hediye paketini masann zerine brakt. "zgnm ama, bu paketi amak zorundaym madam. Bir itiraznz var m?" "Efendim?" "Paketi amam kabul ediyor musunuz?" Nadya titrememeye alarak ban sallad. "Tabi, aabilirsiniz." Kadn memur olanlar izlerken, gmrk grevlisi pembe fyon-gu dikkatle zd, ambalaj kdn aralayp paketi at. Ssl ktlarn iinde ucuz, naylondan yaplm baskl bir earp vard. Dikkatle kutunun iine bakmasna ramen, baka bir ey gremedi. Sanki bir ey bulamadna ya da yanldna bozulmu gibi, biraz fkelendi, yz kzard. "Pasaportunuzu grebilir miyim, ltfen?" Nadya telala antasn aratrp, pasaportunu buldu; uzatrken neredeyse dryordu ama, grevli pasaportu havada yakalad. Sayfalan incelemeye koyuldu. "Bunlar ocuklarnz m?"

"Evet, pasaportuma kaytl." "Pasaportunuza kaytl olduklarn biliyorum, ben bunlar sizin ocuklarnz m, onu soruyorum." "Benim ocuklarm." "Bebek ka aylk?" " haftalk." Grevli Nadya'nn kolundaki battaniyeye bakt. Nadya sknetle, "ok iyi durumda deil, yolculuk uzun..." dedi. "Daha nce de sylemitiniz. Sizi daha fazla tutmayacaz hanmefendi." Adam pasaportu iade etmek iin masann ardndan kt. Soluk mavi pamuklu battaniyeye sarlm, yz dingin, gzleri kapal bebee bakt. killendi, sonra igdsne uyarak parman uzatp, bebein yanana dokundu. Rengi att, Nadya'ya evirdii yz aknlk iindeydi, gen kadnn bunu zaten bildiini anlam olduu, gzlerinden okunuyordu. "Hanmefendi, bu bebek l." New York'un Queens'teki 113'nc Blge Karakolu Baisley Bulvan'nn zerinde, tuladan yaplm soluk ve gsterisiz bir binadadr. Karakolun grev alannn iinde Queens'in hareketli mahallelerinin yan sra dnyann en kalabalk havalimanlarndan biri, JFK de vardr. Jennifer March mavi Ford otomobilini karakolun nndeki sokaa park edip, ana kapdan ieri girdi. Nbeti avu ile niformal iki polis memuru sraya girmi insanlarla ilgileniyordu, ama elinde deri bir evrak antas tayan gen ve ekici bir kadnn kendine doru yrdn gren avu kafasn kaldrd. Gelen kadn yirmilerinin sonunda, koyu renk sal gzel birisiydi ve yuvarlak hatiarm ortaya karan iyi kesimli, lacivert bir takm giyiyordu. avu kadn grmekten pek memnun olmadn belli eden, sknt dolu gzlerle bakt. "Yine bizimle mi alacaksnz Avukat March?" "Sanrm beni buraya dnmekten alkoyan, sizin u scak karlamanz avu. Mark Ryan buralarda m?" "Son grdmde brosuna doru gidiyordu." "Teekkrler." avu bir cevap homurdanrken Jennifer koridorun ucundaki bir odaya doru yryp, kapya vurdu. eriden birisi, "Eer g-zelseniz, ieri girin" diye seslendi. Gen kadm skc gri duvarl, karmakark ve kck bir odaya girdi. Masann zerinde bir kt yn, masann ardnda da nndeki kt ynndan okuduklarn bilgisayara aktaran, arada bir elindeki plastik fincandan kahve yudumlayan sivil elbiseli bir grevli vard. Kk bir ocuk gibi glmsedi. "Bu hafta ilk kez on ikiden vurdum. Merhaba Jenny." Dedektif Mark Ryan otuzlarnn ortasna varm, koyu renk sal, neeli, yeil gzl, gler yzl bir adamd. Masasnn ardndan dolanp, Jennifer'm yanan pt. "Burada ne aryorsun?" "Ellerinde baka kimse olmad iin Nadya Fedov davasna bakmam istediler." "Avukat m olacaksn?" "Federal Savunma Brosu bana bunun iin para veriyor, stelik kadnn bir avukat tutmaya da hakk var Mark. Bugn leden sonra mahkemede sunum yapmadan nce bo vaktim vard, ben de gelip onunla bir konuaym dedim. Elimde btn ayrntlar olmad iin de, boluklar senin doldurabileceini umdum." "Tabi Jenny, bu dediin kolay. Zaten seni yeniden grmek de ok gzel." Ryan'n tebessm endieye dnt. "Geen geceden beri naslsn?" Jennifer adamn koluna dokundu. "yiyim Mark. Gecenin o saatinde beni dinlediin iin teekkr ederim, ok teekkr ederim. Telefon edebileceim tek insan sendin. Beni anlayacan bildiim birka kiiden birisin." Ryan ban sallad. "Daha nce de syledim, arkadalar baka ne ie yarar? Balamadan nce biraz kahveye ne dersin?" "Teekkrler, ama bundan sonra da bir randevum var. Onun iin, mmknse hemen konuya girelim." "Federal Savunma Brosu avukatlarn hep byle sk m altrr?" Jennifer antasndan bir bloknot ile kalem kard, masann zerindeki kt ynna bakp glmsedi. "Senin de iin bandan akn gibi."

Ryan suratn ast. "Kime anlatyorsun ? Ha, bu arada, mvekkilinin neden Brooklyn'deki Federal Tutukevi'nde deil de, burada olduunu merak ediyorsan, syleyeyim: oras azna kadar doluymu ve yeni bir kadn koyacak yerleri kalmam, mvekkilini bir sreliine de olsa karakolda konuk edip etmeyeceimi sordular." "Mantkl." Mark masasnm kenarna iliip, bo bir iskemle gsterdi. "Otursana." Jennifer iskemleye oturdu. Ryan fincann masann zerine brakt. "Bu sabah kz gmrkte tutuklandnda, ben DEA2 timiy-le birlikteydim. Moskova'dan kalkan Aeroflot'la gelmi, kucanda da haftalk, l bir bebek varm." "Sonra?" "Bebein cesedi gs hizasnda alp, sonra yeniden dikilmi. Patoloji aratrmasnda, ocuun iine yerletirilmi iki buuk kilo eroinle karlamlar." Jennifer'n yz soldu. Mark Ryan ona bakt. "yi misin?" "Evet, iyiyim." "Bir bardak su falan istemediinden emin misin?" "Hayr hayr, iyiyim. ocuk ne zaman lm?" "Yaklak on alt saat nce, bir saat eksisi arts olabilir. Uu sekiz saatten fazla sryor. JFK'de uaktan inip gmre gelmesi iin azam bir saat, otopsi iin de saat diyelim. Demek, ocuk kadnn Moskova'dan ayrlmasndan drt saat falan nce lm." "ldrlm m?" "Adl tp yetkilisi ocuun byk olaslkla doal nedenlerden lm olacam dnyor ama, asl raporunu daha vermedi. Kald ki, bebein tm i organlar karld iin, kesin lm nedenini belirlemek g olacak." Kafasn sallayan Jennifer'n yz solgundu. "Dnyadaki btn ktlkleri duydum sanyordum. Ama bu uzun zamandan beri duyduum en korkun, en vahice ey." Ryan usulca, "Biliyorum" dedi. "nanlmayacak kadar korkun geliyor. Ama biz burada bylesi akl almaz olaylarla ok karlayoruz. Uyuturucu kaaklaryla. Uzakdou'da byle yntemler kullanldn iitmitim, ama ilk kez bir rneiyle karlayorum. Morgdan ya da her neredense l bir bebek buluyor, bu bebein nce i organlarn karp cesedini rmemesi iin formaldehite yatnyorlar, ardndan iine eroin yerletirip dikiyorlar. Kadn uu boyunca cesedi hi brakmam, zerini hi amam." Ryan duraklad, sonra ciddi bir sesle ekledi: "Bunun ardndaki insanlarda, tabi eer insan diyebilirsek, vicdan namna hibir ey yok. Bu dnyada ok kt insanlar var Jenny." Biraz du-raksadktan sonra gzlerini yeniden gen kadma evirdi. "Geri sen bunu iyi biliyorsun." Jennifer kendini hastaym gibi hissetti. "Ya kadn ? Onun hakknda ne syleyeceksin?" 2. DEA: Drug Enforcement Agency (Uyuturucuyla Mcadele Ajans), [.n.] "Yirmi yanda, Rus vatanda. Tad pasaportun sahte olduu belirlendi. alnp, bir profesyonel tarafndan deitirilmi, sahte Amerikan vizesi vurulmu. Vize de usta ii. Pasaport kontrolnden hibir sorunla karlamadan gemi." Jennifer birka not alp, ban kaldrd. "Baka?" "Kadnn yannda bir ocuk daha var. ki yanda, kk bir kz. u anda, kza ocuk Brosu bakyor." "l bebek kadnn mym?" "Hayr. Moskova Havaliman'nda, daha nce hi grmedii bir ift tarafndan verildiini iddia ediyor." "Ya kz?" "Kendi kz olduunu sylyor. Ad Tamara'ym." "O nasl?" "Kim? Kz m?" "Anas, kz, her ikisi." Ryan omuz silkti. "ocuk akn ve annesini istiyor. Kadn da bir hayli akn, ne yapacan bilemez halde. Uzunca bir sre kapatlacann farknda. Byle zamanlarda, polislie hi bulamam olmak istiyorum." "Kadna ka para veriyorlarm?"

"On bin dolar diyor." "Sana baka ne anlatt?" "Pek bir ey sylemedi. Bana kalrsa, fazla ey anlatmayacak, sadece avukat istedi. Onu iyice korkutan bir ey olmal." "Sence, bu ii kendi rzasyla m yapt?" Ryan omuz silkip iini ekti. "Bilemiyorum. imden bir ses, birinin kadn tehdit edip bu ii yapmaya zorladn sylyor ama, kim bilir? Zaten kadn da bir ey anlatmyor." "Haklar yzne okundu mu?" "Beni ne sandn Jenny?" Ryan glmsedi. "Birbirimizi ocukluktan beri tanyoruz." Jennifer not defterini kapatt, gzlerini kaldrp, sakince, "Ona ne yapacaklar Mark?" diye sordu. "Sen de biliyorsun. Amerikan vatanda deil, onun iin kefaletle serbest braklmas sz konusu olamaz. Susuz ya da deil, kaaklk yaparken yakaland; burada federal bir sutan sz ediyoruz. Pasaportu ve vizesi sahteydi, yannda da saf eroin karmak iin kulland bir ceset vard. Bana kalrsa btn bunlar Danbury'de on yl demek, tabi eer talihi varsa. eri tklaca kesin, baka trls olamaz. Belki konuacak, ama benim grm, hi niyeti yok. Seni avukat olarak grecei iin, sana bir eyler anlatabilir, ama polise hibir ey sylemeyecektir." "Ya kz?" "Moskova'ya gnderilecek. Varsa, akrabalarna. En kts, kendini devlete ait souk bir ocuk evinde bulur." "ngilizce biliyor mu?" "Anne mi? Olduka iyi konuuyor, epey de akll biri, onun iin bir tercmana ihtiya olacan sanmam. Ama eer istersen, birini bulabilirim." Jennifer kafasn sallayp, eyalarn toplad. Grme odasnm kaps byk bir grltyle kapannca, Jennifer tahta masann ardndan usulca kalkan gen kadna bakt. Yumuak ve solgun teni, masum gzleriyle yirmi ten ok daha kk, olsa olsa on sekizinde gsteriyordu. Mavi ynl elbisesi ucuz grnl ve eskiydi, yer yer yamalanmt; alamaktan iip kzarm gzlerinin dnda, yznde insan dehete drecek bir umutsuzluk ifadesi vard. Jennifer gen kadna kar ilkin bir sevgi hissetti, ne var ki Nadya Fedov'un daha birka saat nce kucanda ii eroinle dolu l bir bebek tadn hatrlaynca, onu teselli etme istei yok oluverdi. Jennifer kadnn suu ne derecede paylatn bilemiyor, ama her zamanki doal iyimser tutumuyla tam bir su orta olmamasn diliyordu. Elini uzatt. "Adm Jennifer March. Federal Savunma Brosu iin alyorum ve sizin avukatlnz yapmakla grevlendirildim. Sana anlattklarm anlyor musun Nadya?" Gen kadn Jennifer'n elini titreyerek skt. "Da. Sanrm anlyorum. Evet. Bir avukatn gelip benimle konuacan sylemilerdi." "yi misin?" Jennifer kadncazn gzlerine ya dolduunu grd. "Kzm grmek istiyorum." "Bunu belki daha sonra ayarlayabilirim, ama nce konumamz gerek. Otur Nadya." Jennifer masann altndan bir iskemle ekti, kz da karsna oturdu. "Size deyecek param yok." "Federal Savunma Brosu mahkeme giderlerini stlenecek. Bu bro federal sularla sulanp, kendilerini temsil edecek avukat tutmaya paras olmayan insanlar savunur. Bu lkede, yasad gelmi bir gmen de olsan, avukat tutacak paran yoksa, seni savunacak birini istemek hakkna sahipsin. Sana anlattklarm anlyor musun Nadya?" Gen kz sessizce ban sallad. "Yannda nemli miktarda eroinle yakalandn. Bir de, bir ihtimalle kaaklkta kullanlmak zere ldrlm bir bebek cesediyle. Bunlar ok ciddi sulamalar, onun iin belki en iyisi bana basite gerei, batan beri olanlar anlatman." Nadya Fedov konumak iin azn at, sonra da, sanki kararm deitirmi gibi, sarsld. Jennifer, "Bana gvenmek zorundasn Nadya" dedi. "Benim senin tarafnda olduuma inanmak zorundasn. Bunu ltfen anlamaya al. u srada, federal bir

sulamayla kar karyasn ve sana yardm edebilecek tek kii benim. Ama sana yardm etmemden nce, bana her eyi anlatman gerek." Nadya Fedov dudan srd, ardndan gzlerini sildi. "Moskova'da bir gece kulbnde alyorum. niversiteye gittim, ekonomi diplomam var ama Rusya'da hayat ok zor, bulabildiim tek i buydu. Kulbe ara sra gelen iki adam vard, hep bol para harcayan adamlar. Geldiklerinde hep beni seyrederler. Bir gn onlardan biri bana 'On bin dolar kazanmak ister miydin?' dedi. Ne yapacam sordum. O da New York'a bir ey gtreceimi syledi. Bana ve kzma zerinde Amerikan vizesi bulunan bir Rus pasaportu vereceklerdi. Ne gtreceimi sorunca, nemli bir ey olduunu sylediler. On bin dolar ok para, stelik bir de Amerikan vizesiyle belki burada kalabilirim, Moskova'ya dnmek zorunda olmam. Onun iin, 'Belki gtrrm' dedim." Jennifer usulca, "Devam et" dedi. "Birka gn sonra, adamlardan biri bir daha geldi. Giderken l bir bebek gtreceimi syledi." Nadya Fedov'un sesi atlad, yanaklarndan aa yalar boalmaya balad. "ocuk, pasaportuma ilenecekmi. Cesedinin iinde de uyuturucu olacakm. ok korktum ve adama ocuu nereden bulacaklarn sordum, o da bunlara karmamam syledi. Uyuturucu karmak iin l bir bebek kullanlmas fikri bile bana rkn gelmiti. O kadar... O kadar korkuntu ki, adama bunu yapamayacam syledim. Onlar da, eer sylediklerini yapmazsam kzma zarar vereceklerini, hatta ldreceklerini sylediler. Ama eer dediklerine uyarsam, param alacaktm ve bir zarar grmeyecektim. O zaman, dediklerini yapmaya karar verdim." "New York'a vardnda l bebei ne yapacaktn?" "Geli blmnden ktktan sonra, biri havalimannn yaknndaki bir otelde beni bekleyecekti. Ben onlar tanmyordum ama, onlar beni biliyordu. Benden bebei alacaklar ve param vereceklerdi. Ondan sonra, bana verdikleri pasaport bende kalacak ve istediim yere gitmekte zgr olacaktm." Jennifer oturduu iskemlede ne eilip karsndaki kadnn yzne bakt. "Bana gerei anlatyorsun deil mi Nadya?" Nadya Fedov istavroz kard. "Hayatm zerine yemin ederim." "yleyse JFK'de gmrkte neden uyuturucu karmaya zorlandn sylemedin?" "nk o adamlar eer polise bir ey anlatrsam beni ve kzm bulacaklarn, bizi ldreceklerini sylemiti." "Adamlarn ad ne?" Nadya Fedov omuz silkti. "Bilmiyorum. Hem stelik bilseydim de sylemezdim." "Neden? Korkuyor musun?" "Evet, korkuyorum. Adam hapiste olup olmamamn fark etmeyeceini, beni eninde sonunda bulup ldreceklerini syledi. Beni ve kk kzm." Nadya gzlerini sildi. "Bu adamlar ok... ok acmasz. Kt adamlar. nsanlarn cann yakmaktan zevk alyorlar. Dediklerinde ciddi olduklarn biliyorum. Yanmda iki ocukla birlikte uyuturucu kaaksna benzemeyeceim iin yakalanmayacam, dediklerini yapmamn kolay olacan sylediler. Ama eer yakalanr da, polise onlar hakknda bir bilgi verirsem leceimi sylediler. Neye benzediklerini, beni karlayan nasl tanyacam anlattlar." "Adamn istediini neden kabul ettin Nadya? stelik, ar bir su olduunu bilmene ramen?" Nadya Fedov bir an duraksad, ardndan dudan srd. "Kzm iin." "Ne demek istiyorsun?" "Sen Amerikal'sn. Zengin bir lkede yayorsun. Yoksulluun ne demek olduunu bilmezsin. Parasz ve umutsuz olmann ne demek olduunu... nsann yoksulluk ve acdan baka hayat olmamasn bilemezsin. Kzmn yoksul yaamasn, ac ekmesini istemedim. Rahat yaamasn istiyordum. Burada, Amerika'da, gzel bir hayat olmasn. Oysa onu bir daha gremeyeceim." Nadya Fedov yzn avularna gmp, hkrklara bouldu. Jennifer ayaa kalkt, masann evresinden dolat, kollarn gen kadnn omuzlarna dolayp ylece tuttu, teselli etmeye alt, ama Nadya teselli edilir durumda deildi. Mark Ryan onu koridorda bekliyordu. "Ee ? Nasl gitti?" "Kandrlm Mark. Kullanmlar onu."

"Kk insanlar hep kandrlr. Ensesi kalnlar ou kez bu ilerden syrlr. Daha bandan, onun bir piyon olduunu anlamtm. ou kez ya parayla kandrdklan ya da tehdit ettikleri veya ikisi, kk balklan kullanrlar. Bana bir eyler anlatacak m sence?" "Sanmam. Gerekten korkmu." "Hi amadm. Ona bu ii veren her kimse, muhtemelen, eer azn aarsa hapiste de olsa temizleyeceklerini sylemitir." Ryan, Jennifer March'n yzne baknca, gzlerinin kesinde gzyalan tomurcuklandn grd. "Sen iyi misin ? Rahatsz grnyorsun." "Geer, merak etme. Ben sadece l bir bebei, gen bir kadn ile kk kznn yok olmu hayatn dnyorum." Ryan elini Jennifer'n koluna koydu. "Hey, sakinle. Birinci kural ne diyordu? Duygusal bir ba yok diyordu." "Ya kadncazn kz? Onu grebilir miyim?" "Elimden geleni yapanm." "Sz m?" "Tabi." "Teekkrler Mark." "Brak imdi, sen naslsn?" "yiyim." "Bobby nasl?" "Bobby iyi." "Bir iki kere onu grmeye Cauldwe"e gittim. Birka ay oldu. Galiba bir ziyaret borcum var." "Sevinir." Ryan tereddt ederek sordu: "Belki sras deil ama, bu hafta bir akam yemei iin bo vaktin var m?" "Gerekten zr dilerim Mark. Bu sralar boazma kadar ie battm. Baka zaman olsa?" Ryan kzard, kaderine raz olmuasna glmsedi. "Tabi, ne zaman istersen. Bir tavsiyede bulunaym m? Eve git ve bu ii d-nmemeye al. Oradaki mavi elbiseli kadn her ikimiz adna yeteri kadar dnecek." Jennifer zemin kattaki kadnlar tuvaletine girip kendine ekidzen vermeye alt. Federal Savunma Brosu'nun Brooklyn blmne katlmadan nce federal bir yargcn yannda alt ay alm, arada bir biraz nceki gibi korkun ykler dinlediyse de, iini ok sevmiti. stelik imdi, kendini gen kadnla zdeletirebiliyordu: darbe alp sarslmann, hayatnn kaba ve acmasz adamlar tarafndan yklmasnn ne demek olduunu bilirdi. Hem de ok iyi bilirdi -hl yaralarn tayor, acsndan bir trl kur-tulamyordu-, Nadya'nn neler hissettiim tahmin edebilirdi. Btn sarslm, darbe yemi mvekkillerinin neler hissettiini tahmin edebilmesi, Jennifer' iinde baanl klan etkendi. Jennifer iin yapt i, bir gn doldurma gayretinin ok tesindeydi. Mesleini yalnzca para kazanmak iin yapmad kesindi. nl hukuk irketlerinde alan snf arkadalannn kazandnn drtte birini kazanyordu. Jennifer iin bu dnyada hakszca sulanan, ezilmi insanlar nemliydi ve bir gn baanl bir ceza avukat olmaktan umudunu kesmemiti. Aynadaki grntsne bakt. Canl, ilgi ekici bir yz vard. Salan koyu kahverengi, cildi yumuak ve beyazd. Byk ve ekici aznn, akllca bakan mavi gzlerinin yan sra, dzgn ve gzel yz hatlanna sahipti. Gereken yerlerde yuvarlak dolgunluklarla bezenmi vcudu ve dzgn bacaklanyla ou erkee olduka ekici grndnn farkndayd. Oysa onda kendinin bile hissettii bir mesafeli duru vard. Bir bakma bu mesafeli duruun annesinin lmnden beri giyindii koruyucu bir zrh olduunu biliyordu. Birok tand, genellikle jimnastik salonunun, eski niversite arkadalanyla kahve imek ya da akam yemei yemenin evresinde dnen sosyal bir hayat vard ama, pek samimi olduu arkada yoktu. Bir odal kiralk bir dairede oturuyor, be yllk mavi Ford'unu kullanyordu. Ya otuza merdiven dayamken hl bekr ve bamszd, k olduu kimse yoktu. Kendi kendine, "Yoksa doru drst bir adamla karlaamadm m?" diye dnd.

Oysa iin aslnn bundan ok daha farkl olduunu, eer bir rnek gerekiyorsa, Mark Ryan'la ilikisinin buna rnek oluturduunu biliyordu. Onu ocukluundan, karlkl evlerde oturdukla-n dnemden beri tanyordu ama, o zamanki tanklklan arada bir merhabalamaktan teye gitmemiti. Mark gen kadndan be ya daha bykt ve akam yemei davetini geri evirmi olmasna ramen, Jennifer ondan ok holanyordu. Einden boanmt, ekiciydi, iinde baanlyd, espriliydi; en nemlisi de, sabrl ve dnceliydi. Yollannn yeniden karlamas, ancak Jennifer'n yirmilerine yaklat dnemde, yaklak yl kadar nce, Jennifer hl hukuk rencisiyken ve Mark Ryan da New York Polis Mdrl'nn dedektiflerinden bir grupla polisin yntemleri konusunda bir konferans vermek iin Columbia ni-versitesi'nin Hukuk Fakltesi'ne gelmesiyle gereklemiti. Daha sonra, niversite kantininde birer kahve ierlerken, Jennifer onun karmakark bir boanma srecinin ortasnda olduunu renmiti. Mark o dnemde biraz krlm, biraz sarslm, hatta biraz ac ekiyor gibi grnyordu. Columbia'da karlatklar o gn ikisinin de iinden en ufak bir yaknlk istei gememi olmasna ramen, bir ekilde rahat bir arkadalk ilikisi iine girmilerdi. O arkadalk ondan sonraki yl iinde derinlemi, ancak, ayda en az bir kez birlikte akam yemeine kmalarna, haftada mutlaka bir kez telefonda konumalarna ramen, daha ileri gitmemiti: ne cinsel iliki, ne yaknlk. Mark gerek ve iyi bir arkadat, belki de Jennifer'n en yakn arkada; ondan holanmasna, hatta onu ekici bulmasna karn, bir erkekle ilikiye girmekten korktuunun farkndayd. Hatrlyordu, yaklak iki ay nce gidip Spaglio's'ta akam yemei yemiler, ardndan da Jennifer'n dairesine dndklerinde Mark gen kadn pmt; Jennifer pmekten, kendini bir erkee yakn hissetmekten ald zevke ramen, pck biraz ar-lap, Mark bluzunun dmelerine uzandnda, panie kaplp, durmasn istemiti. Yeniden aynadaki aksine bakp, "Belki btn su bende, yoksa frijid miyim ?" diye geirdi iinden. Ciddi bir arkadal bitireli iki yl olmutu. Mark'n dnda, buluma nerilerini kabul ettii iki erkekle tesadfi arkadal da ayn biimde sonulanmt: adam Jennifer'la ilikiye girmeye alm, o da her trl bahaneyi uydurup, ilerlememi bir arkadal bitirmiti. cinsellie gelip dayandnda, iinde bir ey tkanyordu. Kendine kar drst davransayd, cinsel ilikiden oktan vazgemi olurdu. Baz eyler iine ylesine derinlemesine ilemiti ki, terk edilmesi imknsz bir det gibi olmutu: bu sorunu ne telkinle, ne de terapiyle zebilecekti. Terapiciler yararszd. ounun sanki hastalarndan daha fazla taknts ya da sorunu vard. stelik Jennifer da iindeki sorunun annesinin ld gece yaad travmayla ilikili olduunun bilincindeydi; o korkun kbusu asla unutamayacakt. Dahas, bugn annesinin lm yldnmyd ve yalnz kalmak istemiyordu. O leden sonra, Long sland'daki Calverton mezarl ssz ve gneliydi. Jennifer Ford'u park etti, elinde bir demet glle annesinin mezarna yrd. Beyaz mermerin zerindeki yazlar yreinde her zamanki gibi souk bir titreim yaratt: Paul March'n sevgili ei Anna March'n sevgi dolu ansna RP Tam iki yl nceydi ve annesinin lmnn, babasnn kayboluunun kbusunu yeniden yaamad tek bir gn bile gememiti. Onlar yannda istemedii tek bir dakika bile olmamt. Annesi ile babas onun iin her ey demekti. Babas cmert ve iyi kalpli bir adamd, annesi de bir kzn isteyebilecei her eye sahipti: gzeldi, akllyd ve sevgi doluydu. Mezar bakmlyd; Jennifer da en az haftada bir kez mezara taze iek getirmeyi ihmal etmiyordu. lkbahar gneinin altnda durup, mermer kapaa bakt. Oysa o basit ve beyaz ta ylesine ok ey gizliyor, o kadar az ey anlatyordu ki. Annesi ile babasnn gemilerinde hibir kitabenin asla anlatamayaca kadar ok ey vard. Jennifer glleri mezarn zerine yerletirdi, sonra geriledi, gemiin zerinden gemesini bekleyip, her eyi hatrlad...

Jennifer hayatnn ilk yllarnda babasn pek gremedi. Babas srekli olarak seyahatteydi, i iin yurtdndayd: Paris, Londra, Zrich, Roma ya da adn bile duymad egzotik kentlerde, deiik lkelerde. Jennifer babasn ok zlyordu. Paul March yatrm bankacsyd, koyu renk gzl, sevecen bakl, uzun boylu ve zayf, yakkl bir adam. Jennifer babasnn gl kollarnn onu kucaklayp kaldrmasn, elini yle bir tuttuunda ya da yzne bakp glmsediinde hissettii o gven duygusunu seviyordu. Babasnn kokusuna, deodorant ile sabun kokusuna kansan, daha sonra bir erkein kokusu olduunu renecei o kokuya baylyordu. Jennifer on ikisindeyken, babas New York'ta Prime International Securities adl kk bir zel yatrm bankasna geti. Her zamanki hrsyla, meslek hayatn da bir basan yks yapmakta kararlyd. i gerei uzun saatler almak, srekli yolculukta olmak zorunda kaldndan da biricik kzna, gittii her ilgin ve harika yerden bir kartpostal gndermeyi unutmazd. "Buras Paris, Jennifer. Nasl, gzel deil mi?" "Dn akam, Trevi emesi'nin karsnda yemekteydim. Roma ok gzel bir ehir. Yarn svire'ye uup sana oradan da kart atacam." "Sana Londra'dan aldm hediyeye baylacaksn, biriciim benim." Annesiyle birlikte okuduktan sonra, Jennifer babasnn gnderdii bu kartpostallan paha biilmez bir hazineymi gibi saklard. Kartlar mukavvadan yaplm eski ve ypranm bir ayakkab kutusunda biriktirirdi; zerlerindeki yazlar babasnn evde bulunmad gnleri, haftalan telafi etmese de, o resimli basit kartlann zerindeki kelimelerden babasnn yan banda olduunu dnr, bu gven duygusu, adamn yokluunu bir nebze de olsa unuttururdu. Jennifer kck bir ocukken bazen babasnn alma odasna dalar, kendini orada babasna daha yakn hissettiinden onun koltuuna trmanr otururdu. Elinde babasna ait bir ey, bir kazak, bir gmlek ya da bir terlik teki gezdirerek saatler boyunca orada kalr, o renkli ve egzotik kartlar kantnrken, babasnn dnn zlemle beklerdi. Sonunda beklenen gn gelir, evin yanndaki garaj yolunda birden babasn grverirdi. Babas nee iinde, Jennifer'n koarak gelmesini beklerken, kollarn aard. Her seferinde kzna hediyeler getirirdi: isvire'den ikolata, Fransa'dan bez bebek, talya'dan renkli tahtadan yaplm bir kukla. Oysa Jennifer'n babasnn kollanndayken yaad scak gven duygusu btn o armaanlardan daha deerliydi. Paul March'n baarlan bydke, ailece Long Beach'e, nh-tm olan bir maliknenin ortasnda elden geirilmi harika bir ahap eve tandlar. ok zenginlemi olmalanna, Jennifer'n ocukluunun rahat gemesine ramen, anne ve babasnn hayat basitti. Jennifer doduunda bir hukuk irketinde sekreter olarak alan annesi, kzyla megul olabilmek iin iini brakmt. Jennifer annesini ok seviyordu. kk elmackkemikleri ve yumuak san salanyla ok gzel bir yz vard. Scak, dnceli ve heyecanl bir insan olarak annelie abuk alm, kocasyla birlikte kz iin hibir fedakrlktan kanmamt. Jennifer annesinin yapt ve onu daha da fazla sevmesine neden olan kk eyleri hi unutamad. Tpk her yamur yadnda kurabiye piirme alkanl gibi. Ve arada bir, gelip onu okuldan almas, ardndan da o tadna doyum olmaz gezilere karmas: rnein nce Manhattan'daki Doa Tarihi Mzesi'ne gitmeleri, ardndan da Central Park'ta tekerlekli paten yapmalan. Daha sonralan, Jennifer ocukluun ve genliin eitli sorunla-nyla kar karya kaldnda, annesinin sevgisi onun iin hep gven kayna olacakt. Annesini derinden sevmesine ramen, Jennifer kendini babasna daha yakn hissediyordu. Belki de sk sk uzaklarda olduundan, gizemli bir yan vard; bu gizem de kznn ona daha dkn olmasna yol ayordu. Srekli olarak evden uzak olmasna ramen, Paul March ei ve kzyla vakit geirmek zere dolu programndan fedakrlk yapmaktan da geri kalmyordu. Bazen Jennifer'n annesi de kocasnn bir yurtd seyahatine katlnca Jennifer da bir dadya emanet edilirdi, sonra da bunu telafi etmek iin birlikte uzun yaz tatillerine karlard. Amerika iinde ve Meksika'da seyahatler yaptlar, hatta Avrupa'ya

bile gidip, Jennifer'a babasnn gnderdii kartpostallardaki harika yerleri gsterdiler: Roma, Zrich, Londra, Paris. Bir yaz sabah, annesi ve babasyla birlikte Paris'in kaldrm ta deli sokaklarnda yrmelerini, o harika kentin kulak nla-tc seslerini, manzaralarn ve kokularn hep hatrlayacakt; akamst ise Seine Nehri zerinde bir tekne gezintisi yaptktan ve harika bir atonun parkn dolatktan sonra, otele dnmler, yorgunluktan bitkin den Jennifer da babasnn kucanda uyuyakalmt. ocukluundan aklnda kalan en byk keyif annesi ile babasnn yannda uyumak, kendini scak ve rahat, sevilir ve istenir hissetmekti. On ne gelip de, kardei Robert dounca, artk ailenin tek ekim merkezi olmad dncesine almas gerekti. Jennifer fazla zlmedi; kafasnn tepesinde bir tutam kvrck ve san sa olan Bobby srekli olarak glmseyip keyifli sesler karan, ablasnn onu kucana alp oynamasndan ok holanan iyi huylu bir bebekti. Jennifer'n dayanmak zorunda kald tek gvensizlik, babasnn Bobby'yi kucana alp, tpk bir zamanlar kzn tuttuu gibi, kollarnda tad anlard. Bobby'ye baylyor grnmesi, Jennifer'n youn bir kskanlk duymasna neden oldu; ta ki annesi kk kardeinin bunca yllk ikinci ocuk isteinden sonra gelen mucizev bir bebek olduunu, her babann bir oul istediini, ancak bunun babasnn Jennifer' daha az sevdii anlamna gelmediini aklayana kadar. Babasnn sevgisinden bir blmn sonsuza dek yitirdiini hissediyor olmasna ramen, katlanmak zorunda kald bir eydi bu. Oysa bydke, aile iinde son derecede nemli baka bir eksiklik olduunun bilincine varacakt. Zamanla, babasnn gemiiyle ilgili herhangi bir aile fotoraf olmadn fark etti. Annesinin arada bir ziyarete gelen yaknlar, teyzeleri, amcalar, kuzenleri vard ama, babasnn tek bir akrabas yoktu. stelik babas, tpk iinden bahsetmekten fazla holanmad gibi, akrabalar hakknda da hi konumazd. Sanki gemii olmayan bir adamd. Oysa Jennifer babasnn bir gemie sahip olduunu renecek, bu bilgiye korkun bir sr sayesinde ulaacakt. Tavan arasnda sand bulduu gn, babas yine bir i seyahati iin Avrupa'dayd. Jennifer on drdne gelmi, olduka ekici bir kadn olacann iaretlerini vermeye balamt; bacaklar daha imdiden uzam, dilerindeki teller ve deiime urayan vcudu kendini irkin grmesine, aynaya bakp kendinden nefret etmesine neden olmasna ramen, baz olumlu deiiklikler de hissetmiti. O gn iin nemli bir ii olan annesi, Jennifer' evde yalnz brakmt. Jennifer'n can skld, genellikle pek ender urad tavan arasna kmaya karar verdi. Bir kede, eski moda ve byk bir ahap sandk vard. zerinde kocaman bir kilit grnyordu ama Jennifer babasnn alma odasndaki anahtar destesini hatrlad. Sandn iinde neler olduunu merak ederek, aaya, babasnn alma odasna gidip, anahtar destesini buldu. Anahtarlardan biri kilide uydu. Sand atnda, iinde kt dolu bir dosyayla karlat. nce, bu ktlarn babasnn eski i belgeleri olduunu sand, oysa dosyay biraz daha kartrnca, elindekilerin tmyle farkl bir eyler olduunu anlad. Yllar sonra bunlarn adl ifade kopyalan, tek bir insann kurbanlarnn polise verdikleri ifadeler olduunu anlayacakt. "JosephDelgado hayatm mahvetti... Olumu katletti..." "Joseph Delgado irketimi ald... O, affedilmeyecek bir hrszdr...'" "Joseph Delgado cinayetleri nedeniyle idam hak etmi bir katildir..." "Joseph Delgado hayatnn sonuna kadar parmaklklar arkasna kapatlmas gerekli, tehlikeli bir gentir..." Hepsi ifade sayfalaryd. Peki, Joseph Delgado kimdi ? Sandktaki ktlann arasnda, cinayet mahalli fotorafna benzer, siyah-beyaz bir resim vard. Le gibi bir aralkta ldrlm, gsnde saplanm bir bak olan, yz lmle kaslm bir adamn korkun fotoraf. ylesine dehet verici bir resimdi ki, Jennifer daha fazla bakamad. Sand kapatmak zereyken, ktlann arasnda baka bir fotoraf daha grd. Fotoraf alp baknca, aknlktan az ak kald. zerinde cezaevi giysisi

olan, koyu renk sal bir adamn resmiydi elindeki. Biri tkenmezkalemle fotorafn altna bir isim yazmt: Joseph Delgado. Fotoraftaki yz insan allak bullak edecek kadar tandkt. Babasnn yz. Bulduklar, Jennifer' dehete drd. Delgado'nun kt bir adam olduu apakt. Oysa babas kt biri deildi. Ne yapacan bilemez haldeydi. Babas i seyahatinden dnd gn, gidip sordu: "Joseph Delgado kim?" Paul March'n yz birden bembeyaz oldu. "O... O ad sen nereden biliyorsun?" Jennifer tavan arasndaki sand atn itiraf etti. "Fo... Fotoraftaki adam sana benziyordu baba." Babasn ilk kez kzgn gryordu, stelik gzlerinde tuhaf, rktc bir bak vard. Jennifer'n yzn tokatlad. oktan ylesine sersemlemiti ki, tepki gstermekte gecikti; daha lk atmaya frsat bile bulamadan, babas odadan kp gitmiti bile. Sonra alad, vcudu hkrklarla sarsld ve annesinin gelip kzn sakinletirmesi gerekti. "Neden... Babam neden bylesine fkelendi anne ? Bana neden vurdu?" "Babann eyasn kartrmakla yanl yaptn Jennifer" dedi annesi sakince. "Bir daha babann gemiini asla merak etmemelisin." "Ama ben sadece..." 11 Asla, Jennifer." Jennifer'n tekrar tavan arasna kp, babasnn gemiini merak etmesi iin yllar gemesi gerekti. stelik bu tamamen bir rastlant sonucunda oldu ama, karlaaca gerek ok daha sarsc olacakt. O dnemde, yirmilerinde yetikin bir kadnd. Sanat konusunda niversite diplomas aldktan ve Manhattan'daki bir sanat galerisinde dolu dolu alarak iki yl geirdikten sonra, yirmi drt yandayken sonunda hukuk okumaya karar vermiti. New York niversitesfnden bir burs kazand, bunalncaya kadar ok almak zorunda kalmasna ramen, hukuku olmaya karar vermesinin babasn gururlandrdn hissediyordu. Babas Prime'dan ayrlmam, giderek daha da varlkl olmutu. Daha bir yl nce, irket yabanc bir yatnmc tarafndan satn alnnca, babas da en nemli mterilerden sorumlu bakan yardmcl grevine terfi etmiti. imdiye dek hi kazanmad kadar ok kazanyor, daha ok sorumluluk stleniyordu ama mesafeli ve gergindi, kendinden memnun deildi; Jennifer btn bunlarn nedenini anlayamyordu. Bir gn, babasnn brosunun nnden geti. Bronun tavandan yere alan pencereleri baheye ve taraaya bakyor, onlarn da tesinde deniz ve babasnn Bobby'yi sk sk yrye kard rhtm grlyordu. Yaz gelince ikisi birlikte saatlerce iskelede oturur, gne batana dek ene alp, balk tutarlard. Oysa o gn babasn taraada en sevdii koltukta oturmu ve yzn iki elinin arasna gmm olarak bulmutu. Kafasn kaldrdnda, bo gzlerle denize bakt; Jennifer babasn hi bugnk kadar derinden sarslm, yzn hi bylesine bir korku maskesi gibi grmediini dnd. alma odasndan geip, babasnn yanna doru yrrken, elma aacndan yaplm alma masasnn zerinde, gri renkli metal bir kutu grd. Kutunun kapa akt, iinin bo olmasna ramen, hemen yannda ktlar sar bir bloknot ve siyah plastikten bir disket vard. Bir an duraklad, not defterinin zerindeki "rmcek A" kelimelerine, onlarn altnda da babasnn el yazsyla yazlm, okunaksz cmlelere bir gz att. Babas birden onun farkna vard, hzla koltuundan kalkp, alma odasna dald. "Yoksa ktlarm m okuyordun, Jennifer?" "Hayr, ben... Ben sadece gelip, nasl olduunu soracaktm baba." Babas bloknot ile disketi alp, metal kutunun iine yerletirdi. Sesi allmam biimde sertti. "Bunlar seni ilgilendirmeyen zel belgeler." "Ama ben sadece..." "Bir daha bunu asla yapma ve burnunu seni ilgilendirmeyen ilere sakn sokma." Czdanndan gm bir anahtar karp, kutuyu kilitledi. Yz fkeden, Jennifer'n on drt yandayken tavan arasndaki fotoraf sorduu gnk gibi, kpkrmzyd. Oysa imdi yetikin bir insand ama babas ona hl ocuk muamelesi yapyordu. Bunu kabullenemedi. "Her... Her ey yolunda m baba? Rahatsz grnyorsun."

Babas gm anahtar yeniden czdanna yerletirip, Jennifer' kapya gtrd. "Senin iin bir sakncas yoksa, biraz kafam dinlemek istiyorum. Yapacak dnya kadar iim var." "Baba, ben sadece..." "Bunu baka zaman konuuruz. imdi ltfen git Jennifer." Babas onu alma odasndan karrken, kapy arkasndan kilitlemeden nceki son szleri, "Ve sakn bir daha seni ilgilendirmeyen konulara burnunu sokma" oldu. "Ama ben gerekten..." "Burnunu sokma, Jennifer." Bir daha burnunu sokamayacakt. Bir ay sonra annesi vahice ldrlm, babas kaybolmutu. O geceyi hep hatrlayacakt. Babasnn i iin svire'ye utuu o gn, annesi hafta sonunu yannda geirmesini nermi, Jenni-fer de memnunlukla kabul etmiti. Jennifer'n hafta arasnda Manhattan'da baka bir hukuk rencisi kzla paylat tek odal minik daire gerekten i karartc ve skkt; dahas, kendi odasnda uyumann ve annesinin alnn keyfini karmann zevkini reddedemezdi. Ancak o gece, akam yemeinden sonra uyumak iin odasna ktnda, pencerenin te yannda zincirlerinden boanm korkun bir frtna, camlarda akan imekler, eve saldran vahi bir rzgr, sel gibi inen bir yamur vard. Onu uyandran, grltyd kukusuz, ancak gzlerini atnda dehet iinde ve birden, frtnann korkun grltsnn yan sra bir baka grlt duyduunu dnd: evde birinin varlnn. Jennifer tedirgin olup, baucu masasndaki yakmak istedi. Lamba yanmad. Frtnadan elektrik hatlarnn zarar grdn dnd. Yatandan kalkt, bornozunu giyip, odasnn kapsn at. Annesi ile babasnn odas koridorun uundayd, hemen yanlarnda da Bobby'ninki. Koridora kt anda hissettii dondurucu havadan rperdi. Merdiven bandaki dmeleri denedi. Yine elektrik yoktu. Sahanln ucundaki pencerenin ak olduunu, perdelerin iddetli rzgrn etkisiyle havalanp indiklerini grd. Pencere genellikle kapal olanlardand. "Pencereyi rzgr am olmal" diye dnd. Jennifer cam kapatmaya gittiinde gl bir hava akm onu neredeyse yere savuracakt. Sonunda, cam kapatmay baardnda, koridordaki klar bir an titreti, sonra snd. Jennifer korkuyla seslendi: "Anne!.." Cevap gelmedi. Annesi ile babasnn odalarnn kapsn ap, ieriye girdi. Oda sessizdi ve Jennifer byk bir dehete kapld. Annesi neden cevap vermiyordu ? Tavandaki lamba bir ya da iki saniye boyunca yanp snd, ardndan da yamurun krbalad pencerenin tesinde bir imek akt. Mavi elektrik nn aydnlnda, odann altst olduunu grd. ekmeceler yerlere boaltlm, elbiseler saa sola frlatlmt. Beyaz halda ve duvarlarda kan lekeleri vard. Dehetle donup kald. Yeni bir imek oday aydnlatrken, patlayan gkgrlts Jennifer' olduu yerde sratt; cesetleri de o anda grd. Annesi yatam zerine uzanmt, gsnde korkun yaralar, araflarda da korkun lekeler. Bobby yatan kenarnda, kvrlm vcuduyla yerde yatyor, boynundaki kurun yarasndan kan szyordu. Jennifer ok ksa bir an korkun bir kbus grdn sand ama gzlerini krptrp nndeki korkun sahneye yeniden ba^ knca, dte olmadn anlad. Haykrmak zereyken, bir el azn kapad... Azn kapatan bir erkekti, stelik son derecede gl biri. Jennifer dehet iinde debelenirken, adam onu sahanlktan srkleyerek odasna gtrd. Gen kz direnmeye alnca da adam suratna bir yumruk patlatt, yere devrilmesini frsat bilip azna bir tka balayverdi. Jennifer baucu lambasnn gidip gelen nda adamn yzne bakt. Adamn yz yoktu. Kafasnda, yarklarndan ktlk, acmaszlk dolu gzleri ile aznn grnd siyah bir kayak maskesiyle, gerekten rktc biriydi. Bir elinde, zeri kanl bir kasap ba tutuyordu. "Sakin dur orospu" dedi ksk sesle. "Sakin durursan, cann acmaz." Adam ba baucu masasnn zerine brakt. Jennifer adamn kemerine taklm tabancay grd. Korkuyla kaslrken tkaca ramen barmaya alt, bornozu

karnnn zerinde topland. Birden, teninin zerinde bir el hissetti. "Sakin ol, yoksa grtlan keserim." Jennifer donmu gibiydi, adam bacaklarn amas iin zorlarken hkrklara bouldu. Hayatnda hi duyumsamad bir korkuya kaplmt, kprdamaya bile cesaret edemiyordu. Darda frtna ortal kasp kavururken, baucu lambas yine yanp snd, Jennifer masann zerindeki kanl baa bakt, annesinin kann grmek onu lgna dndrmt. Btn gcn toplayarak baa doru uzand ve alp adamn ensesine saplad. Adam olduu yerde srad, maskenin ardndaki gzlerini lgnca at, ardndan da eliyle ba ekip kard. Jennifer adam itme frsatn karmad, yataktan frlayp, oda kapsna kotu. Merdivenlerden aa, ana kapdan darya, frtnann gzne doru koarken, azndaki tkac kopard. Yamur vcudunu krbalyor, gk klarla patlyordu; gen kadn soluk solua koarken hkrklarn tutamyordu. "Ah Tanrm... Ah Tanrm, bana yardm et!" En yakn komunun evi sokan karsnda, altm yetmi metre tedeydi. Bardaktan boanrcasna yaan yamurun altnda, beyaz kapy belli belirsiz grebiliyordu. Arkasna dnp, maskeli adamn bir elinde ba, dieriyle yarasn tutarak peinden geldiini grnce, yrei duracak gibi oldu. "Ah Tanrm... Hayr!" Kapya krk metre. Otuz. Gecelii bacaklarna dolanyor, hzn kesiyordu. Yirmi metre. Yamur gzlerini actyor, arkasnda ayak sesleri duyuyordu ama, dnp bakmaya cesaret edemiyordu. Beni ldrecek! On. Jennifer veranda basamaklarn uarcasna trmand. Kapy yumruklayp haykrd: "Ltfen yardm edin!.. Biri bana ltfen yardm etsin!.. Beni ldrecek... Yalvarrm!" Sonra btn hisleri boalr gibi olup, bayld. Kendine geldiinde, bir odada yalnz basma, bir hastane yatanda yatyordu. Biri camlar ak brakmt, perdeler hafif rzgrda dalgalanyordu. Odaya bir adam girdi. Ellilerinin sonuna merdiven dayam, sekin grnl, gm sal ve yakkl biri; bu kusursuz grnty bozan tek ey, yrrken belli belirsiz aksamasyd. Adam kapy kapatmadan nce, Jennifer darda, kapnn hemen yannda nbet tutan niformal polis memurunu grd. Adam sakince, "Kendini nasl hissediyorsun Jennifer?" diye sordu. Gen kz hl okun etkisinde, titriyordu. "Bil... Bilmem." "Jennifer, ne syleyeceimi bilemiyorum." Adamn derinden sarsld belliydi; kelimeleri bulamyordu ve gznde yalar vard. "Adm Jack Kelso. Babann arkadalarndan biriyim. Belki adm duymusundur?" "Hayr... Hi duymadm. arkada msnz?" "Hayr, ama iyi arkadaz ve buraya bylesi g bir annda geldiim iin zr dilerim ama olanlar duyar duymaz, gelmem gerektiini dndm. Annen... Her zaman harika ve benzersiz bir insand." Jennifer fsldar gibi sordu: "Annem ld, deil mi?" Kelso bayla onaylad. "Evet Jennifer. ld." "Ya Bobby?" Kelso iini ekti, yz karmakarkt. "Bobby yayor. Schneider Hastanesi'nde acil blmde." "iyi mi? Bobby iyi mi?" Kelso kafasnda syleyip sylememeyi tartarak tereddt etti. "Bobby iyi, yaayacak. Ama kurun omuriliini paralayp beynine hasar vermi. Yrmekte, hatta belki konumakta zorlanacan sylediler, ama... Yaayacak Jennifer." "Aman Tanrm!" "Bana bak. Yayor Jennifer. imdilik nemli olan da bu."

O perian haliyle bile sormay dnebildii tek bir soru vard: "Neden ? Biri neden gelip annemi ldrr, Bobby'yi neden vurur?" Kelso kafasn sallad. "Bilmiyorum Jennifer. Belki bu konuda sen polise yardmc olursun. Bobby imdilik konuamyor. ok sarslm. Belki de olanlar hi hatrlamayacak. zellikle bylesine sarsc bir olayn gen kurbanlarnda ska grlen bir durumdur bu. Ancak polis eve zorla giren her kimse, annenin mcevherlerini alm olabileceini dnyor. Onlara gre annen uyanm ve katili sust yakalam olabilir; Bobby de mdahaleye kalknca, olanlar oldu." "O... O adam. Beni de ldrmek istedi." Kelso ban sallad, yattrmak istiyormu gibi, Jennifer'n elini tuttu. "Sakn endielenme, bir daha gelmeyecek. Polis seni koruma altna ald, onun iin gnn yirmi drt saati boyunca kapnn dnda bir nbeti olacak. Onlara syleyecein ve bu korkun cinayeti aklayacak bir ey var m?" Jennifer kafasn sallad. Daha sonra polise btn hatrladklarn anlatacakt ama imdilik kafas son derecede karkt. "Eve... Eve dnmek istiyorum." te o srada artk bir evi olmadn, btn olanlardan sonra oraya ev diyemeyeceini anlad. "Kendini yeterince toplar toplamaz, sz veriyorum, seni buradan karacaz." "Baba... Babam istiyorum. Ne zaman dnecek?" "Yaknda. Eminim, yaknda burada olur." Kelso'nun gzndeki hareketlenmeden, yalan sylediini anlad ve "Babama ne oldu?" diye sordu. "Nasl oldu da telefon etmedi ? Annemin bana gelenden haberi var m?" Kelso ayakland. Rahatsz grnyordu. "Polis hl onu bulmaya alyor Jennifer." "Babam svire'de, Zrich'te." "Evet, biliyorum." Kelso gitmeye davrand. "yilemen gerek. Onun iin, dinlenmeye al. Yine konuuruz." Jennifer, "Yolunda gitmeyen bir ey var, yle deil mi?" dedi. "Babamn ba dertte. Nedir?" Kelso kafasn sallad. "Bilmiyorum, Jennifer." "Ne demek istiyorsunuz?" Kelso i geirdi. "Dediklerine baklrsa, svire polisi Zrich'te ne kadar otel varsa aram, baban bulamamlar. u anda, isvire'ye gelip gelmediini bile bilmiyorlar, nerede bulacaklar konusunda da bir fikirleri yok. nterpol'n onu bulmak iin ne gerekiyorsa yaptn sylediler." "Ne diyorsunuz siz?" "Kayboldu Jennifer. Baban kelimenin tam anlamyla kayboldu." Kelso gittikten sonra, Jennifer bo gzlerle duvara baknd. Hayatta olup olmamasnn pek nemi yok gibiydi. Dnebildii tek ey annesinin ld, kardeinin bir daha yryemeyip konuamayaca ve babasnn kayp olduuydu. Beynine dolan zntden eriyecek gibi oldu. Katilin elinde yaadklar korkuntu, vcudunu sonradan muayene eden polis doktorunun yaptklar da travmasn daha da younlatrmaktan baka bir ie yaramamt. Ne var ki annesinin kayb, Bobby'ye yaplan vahet ve babasnn kaybolmasyla ilgili hissettikleri yannda, kendi acs hibir eydi. Birden kendini korkun derecede yalnz hissetti; kaygsn hibir ey yattramazd. Bir daha annesinin sesini hi duyamayacak, onu hi gremeyecekti. Bir sre sonra odaya doktor ile hemire girdi. Jennifer'a bir bardak suyun yannda yeil uyku haplan verdiler, az sonra damarlarnda ilacn uyuturucu etkisini duydu. Eyasn almak ve Long Beach'teki evi kapatmak zere gittiinde, yannda bir dedektif de gelmiti. Cinayetten alt hafta sonra olmasna ramen, kendini hl savunmasz hissediyordu. Babasnn nerede olduu konusunda hl en ufak bir haber yoktu ve polis nterpol'n Paul March' ne Zrich'te, ne baka bir yerde bulabildiini bildirmiti. Kelso'nun dedii gibi, babas tam anlamyla kaybolmutu. Dedektife eyalarn ayrrken yalnz olmak istediini syledi. Dahas, annesi ve babasyla ilgili olup, almak istedii zel eyalar da vard. "zr dilerim

kkhamm, ama yannzda kalsam ok daha iyi olur. Hl sarslm grnyorsunuz." Adama kzgnca bakt. "Buras benim evim. Ltfen dediimi yapn." Dedektif kzn gzndeki inat bak grd, kz daha fazla zmemek iin, istemeden de olsa raz oldu. "n tarafta, arabann iinde olacam. Bir eye ihtiyacnz olursa, arrsnz." Adam gidince, odalarda amasz bir ekilde dolamaya balad. Bir zamanlar olabildiince mutluluk dolu olan bu odalar imdi artk terk edilmi ve souk grnyordu. Buralarda korkun eyler gemiti ve bu ev bir daha asla onun evi olamayacakt, en azndan hayatnda babas yokken. Annesi ile babasnn yatak odasna girmeye cesaret edemedi; bu kadar fazla olurdu. Maskeli adam belki geri gelmemiti ama her gece Jennifer'n kbuslarnda yayordu. Babasnn alma odasndaki koltuuna oturup, ocukluu boyunca ona gnderdii tm kartpostallara bakt. Yeniden alamak istiyordu ama tm gzyalarn tketmiti. ekmecelerden ounun kartrlp yar ak brakldn fark etti; sanki ev yeni aranm gibi, st kattaki yatak odalar da karmakarkt ama bunun polisin ii olduunu dnd. Yksek pencereleri ap rhtma ve kaykhaneye bakt, denizin yumuak mrltsn dinledi. Babas son gnlerde kendine kk bir armaan alm, balk tutmak iin kulland kk ve ucuz bir deniz motoru edinmiti. O motor imdi rmcek alaryla kapl, kaykhanede pinekliyordu. Babasnn viskisinden bir kadeh doldurup, sigaralarndan birini yakt. Annesi ile babas yaptklarn ho grmezdi ama, imdi artk ho grecek ya da grmeyecek kimsesi yoktu; stelik, ne yapt da hi nemli deildi. Elinde bardayla ahap iskeleye doru yrd ve ucuna, kaykhaneye yakn blmne oturdu. Deniz ekilmiti, demir merdivenin yanndan sarktt ayaklar slak kumun zerinde sallanyordu. lkbahar leden sonrasnn havas hl serindi ve dondurucu bir okyanus rzgr aktaki tepesi beyaz dalgalan krbalyordu. Tahta kaldnm, babasnn kafasn dinlemek iin geldii, sevdii yerdi. Baz yaz geceleri, Jennifer odasnda yatarken, tahta kaldnm zerinde gidip gelen, aklndaki bir sorunu zmeye alan babasnn bouk ayak seslerini duyard. Ve Jennifer byyp gen bir kz olduunda, babas ve Bobby'yle birlikte iskelenin ucuna oturup ayaklarn sallan-dnr, babas da yldzlan gsterirdi: "u yldz gryor musunuz Jennifer, Bobby? Onun ad Sirius. uradaki de Kapella." Sonra annesi mutfaktan seslenir, babas da eve doru yrrd; ama gitmeden nce mutlaka Jennifer'a gz krpp, "Hemen dnerim tatlm. Kk kardeine dikkat et" dedikten sonra. Gzlerini yumup alamaya balad: o ayak seslerini bir daha asla duymayacakt. Babasnn sesini, onun varln zlyordu. Onunla ilgili her eyi zlyordu. Hepsinden de nemlisi, bu srada yannda olmasna ihtiyac vard. Oysa babas yannda deildi. Ve btn o zaman zarfnda kafasnda hep ayn soru dnp durdu: neden ? Annesi neden ldrlm, Bobby neden lme terk edilmiti? Babas neden kaybolmutu? Nereye gitmiti? Hibir ey anlayamyordu. Kelso polisin neden olarak, hrszln zerinde durduunu sylemiti: annesinin odasndan kaybolmu birka deersiz tak, hrszl dndryordu ama cinayetten gnler sonra Jennifer' hastane odasnda bu kez Cinayet Ma-sas'ndan iki dedektif ziyaret etti. Bir kez daha hikyeyi batan sona dinlemek, babasnn son gnlerde depresyon geirip geirmediini, ila alp almadn, hatta annesini dvp dvmediini renmek istediler. Dedektiflerin btn sorularna "hayr" cevab verdi. Daha sonra, dedektiflerin odann hemen dnda, koridorda konumalarn duyunca, kusacak gibi oldu. Babasndan sanki sorumlu olan oymu, daha nce cinayetler ilemi ya da ilemesi iin adam tutmu gibi bahsediyorlard. Oysa Jennifer duyduklarnn hibirine inanamazd, bir an iin bile olsa, inanamazd. Babas kznn rzna geip onu ldrmeye kalkamaz, Bobby'yi vurup karsn ld-remez ya da bylesi korkunluklar yapmas iin birini tutamazd. Bunlar dnmek bile tiksindiriciydi. alma odasna dnp, babasnn ekmecelerini amaszca amaya balad: ekmecelerde destelerle bo beyaz kt, tomarla fatura vard ama iinde sar

bloknot olan metal kutudan eser yoktu. Kutuyu hibir yerde bulamazken, kklnde tavan arasnda sand bulduktan sonra, Joseph Delgado'nun adn telaffuz ettiinde babasnn ne kadar fkelendiini hatrlad. Kafas karmakarkt. Bu dedikleri gerekten de olmu muydu? O kadar zaman nceydi ki. Yoksa btn bunlar dnn bir oyunu muydu ? Sigara ban dndrmt. Viski de kusmak istei vermi, sorularla dolu anlan dnmesi yaad aclar tazelemiti. Banyoya giderek souk bir du ald, buz gibi suyun bedenini soutmasn istedi. Yeniden giyinip eyasn ve kendisi ile ailesine ait btn fotoraflar toparladktan sonra babasnn alma odasna dndnde, raflardan birinde anahtar destesini grd. Elini tereddtle uzatarak anahtarlar ald ve tavan arasna kan merdivenleri trmand. Atnda, sandn ii botu. Jennifer imdi de mezarln ortasnda duruyor, annesinin mezarna bakyordu. ki yl nce, cenaze trenine katlan tek aile yesi oydu. Trene ok az kii katlmt: birka komu, annesinin bir avu tand, babasnn i arkada olup, daha nce hi karlamad insanlar ve Kelso. Annesinin ldrlmesinin zerinden bir hafta gemi olmasna ramen, babas geri dnmemiti. Ne bir telefon, ne bir satr yaz. Hi. Bobby trene katlamayacak kadar rahatszd; kardeini ziyaret etmesine ilk izin verdiklerinde de, tekerlekli iskemleye mahkm, burun deliklerinden sarkan tpler ve soluk, kayp, akn grnen on be yalk yzyle, gzne umutsuz grnmt. Kelso haklyd: Bobby yryemiyor, konuamyordu. Omuriliini paralayan kurun onu fel etmi, dilsiz brakmt. Eli hl ilerliini koruduu iin, polisten bir psikiyatri uzman gelmi, kelimeler ve resimler yardmyla cinayet gecesi olanlar yazdrmaya almt, ama Bobby'nin kafasnn saldrgan tanyamayacak kadar kark olduu anlalyordu. Annesini vahice ldrlm grmek onu derinden etkilemi, psikiyatr konuya ne zaman yeniden dnmeye kalksa, Bobby iine daha youn kapanmt. Sanki btn olanlar kafasndan silmek istiyormu gibi. Jennifer korkuyu atlatmak iin aba harcad onca aydan sonra, hukuk renimine geri dnd. Yaralar, Bobby'nin Cauld-well'de srekli bakm altnda olmasn gerektirince, Jennifer kardeini her gn ziyaret etmeye balamt, ilk aylar boyunca sren ortak aclarnn iinde umutsuz bir younlukla birbirlerine dknlemilerdi, gitme zaman geldiinde Bobby ablasnn gitmesini istemiyordu. Jennifer ne denli urarsa urasn, kendini rahatlatc bir karara varamyordu. Anne ve babasnn evinde tek bana oturmaya dayanamyor, te yandan evi satmaya da bir trl yanaam-yordu; bunun zerine imleri bimek, yaban otlar temizlemek ve evin gerektirdii onarmlar yapmak iin biriyle anlat. Bu arada, belki mutlu bir ocukluk geirdii yerin yaknnda olmak isteinden, belki de babasnn eve dnd zaman onunla ve Bobby'le birlikte paralanm hayatlarn tekrar bir araya getirmeye alacaklar gnn dn grdnden, Long Beach'te bir daire kiralad. Uzunca bir sre kimseyle konumak istememesi dostlarn ve snf arkadalarn zyordu. Telefonlara cevap vermemeye, sadece telesekretere konuacandan emin olmak iin, insanlarn evde olmadklarn bildii saatlerde telefon etmeye dikkat edince, insanlar onunla temas kurmann imknsz olduunu dnmeye baladlar. Giderek onu rahatsz etmemeye alp, bylesi-nin Jennifer iin daha iyi olacana karar verdiler. nsanlar kendinden uzak tutmay, kimseyi savunmasn ykacak kadar yakla-trmamay rendi. Jack Kelso ara sra ziyaretine geliyor, hal hatr sorarak gen kzn strabn azaltmaya alyor, bu arada Bobby'yi de ihmal etmiyordu. Oysa Jennifer, onun hakknda pek bir ey renememi, Kelso, babasyla ayn i kolunda altklar dnda, nasl tantklarn bile anlatmamt. Bir yl sonra, ziyaretleri giderek seyreklemeye balad, zaten o zamana kadar babasnn ans, zlem dolu bir acya dnmt. Yine de iinden, bir yerden birinin neden kbus grdn syleyeceini ve babasnn kp geleceini umuyordu. Annesinin lmnden sonra polisin ziyaretleri seyrek olsa da srd; geldiklerinde tek syledikleri, soruturmann kmaza girdiiydi. Baka herhangi bir ey hatrlyor muydu, ne kadar nemsiz grnrse grnsn, herhangi bir ayrnt? Polislere tavan arasndaki ktlar bulduu gn anlatt, grd

korkun fotoraftan, cezaevi giysisi giymi, babasna benzeyen adamn, Joseph Delgado'nun resminden bahsetti. "Aratrrz" diye sz verdi dedektifler. "Bakalm ne bulacaz." Bir sonraki ziyaretlerinde hibir ey bulamadklarn itiraf etmek zorunda kaldlar. "Verdiiniz adla ilgili hibir bilgiye rastla-yamadk. Adamn adndan emin misiniz Jennifer?" "Evet, eminim." "Bir ey bulursak size haber veririz." Aylar geti, ama dedektifler bir daha dnmedi. Baz geceler dnde annesini ldren, Bobby'nin hayatn sndren her kimse, onu bulduklarn, kendinin de mahkemede maskeli adam mahkm ettirmeye alan savc olduunu, adam elektrikli sandalyeye gnderdiini gryordu. Sama bir dt -New York eyaleti uzunca bir sredir insanlar elektrikli sandalyeye gndermiyordu-ama iindeki atei sndryor, en azndan intikamn alm gibi oluyordu. Saldrgan kvranp merhamet dilenirken gryor, yanan vcudundan ve maskesinin altndan dumanlar kn seyrediyor, sonunda adam lnce de iindeki ac ve fkenin nihayet dindiini hissediyordu. Bazen de, durumann bitip de maskeli adamn yakalanp ldrlmesinden sonra, eski ocukluk gnlerinde olduu gibi, babasn garaj yolunda yrrken, eskiden glmsedii gibi glmserken, kollarn am onu beklerken gryordu. Grdkleri sadece dt. Jennifer yirmi sekiz yana geldiinde, diploma almaya kt kanaat yetecek bir ortalamayla Columbia Hukuk Fakltesi'nden mezun oldu. Son ylnda btn gcyle alm, Markla arkadal da dahil, kendini her eyden ve herkesten ekmi, dikkatini sadece derslerine vermeye almt. Bunun da bir bakma bir savunma mekanizmas olduunu, zntsn gmmek iin dnyadan elini ayan ekip, kendi iine dalmak zorunda kaldn biliyordu. Kendine kalan ok az bo zamann yiyecek ve kira masraflarn karlayacak, Bobby'nin Cauldwell'deki bakm iin gerekli miktar ayrdktan sonra, annesinin mirasndan kalan paraya eklenecek ksa dnemli ilerde alarak geiriyordu. Drt yllk bir mcadeleden sonra nihayet baarm, hukuku olma dn gerekletirmiti. Oysa dier btn dleri d olarak kald. Polis annesini ldren, Bobby'yi yaralayan adam yakalayamad, babas geri dnmedi. isvire Alpleri Romallar llerin ruhlarnn mezarlarn civarnda dolatklarna inanrlard. Chuck McCaul bir yerlerde byle bir ey okumutu ama, hayaletin onu dalarda bir yerde beklediini asla tahmin edemezdi. Kiralk Renault'suyla dik ve kayalk yokuu trmanmaya giritiinde yamur balamt. Yol sona erdiinde, McCaul araban*. el frenini ekip, indi. Yirmi bir yanda, ksa sar sal, evik ve adaleli bir genti; ak havada kendini evinde hissediyormuas-na rahatt. Tepesinde, Alp Dalan'nn yaln zirveleri ykseliyordu. Onu asl ilgilendiren, buzlu bulutlarn arasndan bir dinozor fosili gibi uzanan, Wasenhorn adl, bin metreden de yksek tepeydi. McCaul otomobilin arkasna doland, bagajn kapan at ve trmanma edevatn toplamaya giriti. Naylon halatlar, katlanabilir bir baston, postallar iin kramponlar, bir de naylondan kk bir srt antas. Plastik miferini kemerine takp, halatlar omzuna ast. Bu kadar ykselip, bin metrenin zerine knca, karla kapl Alp Dalan ilkbaharda bile insann iini donduruyordu. Bugn trmanaca ykseklik hi de nemli deildi, aslnda buna trmanma deil, gezinti demek gerekirdi ya, ama yaman bir gezinti. Ba belaya girerse halatlarna ihtiyac olabilirdi. Wasenhom'un bat yamac svire topraklarna dahildi ama dou yamac yumuak bir inile, McCaul'n iki saatlik bir yryle varmay umduu talya snrna doru alalyordu. Dan tepesinde, amas gereken geni bir buzul vard ama, oraya vardnda manzarann nefes kesecek kadar gzel olacan da biliyordu. Gn bulutlarla kapl olmad bir gn dalarn girintili kntl zirveleri, on sekiz yzyl nce Annibal'in Roma'y fethe giderken fillerini geirdii derin vadileri, Napolyon'un talya seferi srasnda muazzam ordusunu gneye gtrmek iin bir milyon ton kaya oyup at yaln Simplon geidini grmek mmknd. Onun tesinde de, tepelerdeki atolann,

kylerin ve kilise manastrlarnn nefes kesici nefis grntleriyle, dalarn Maggiore Gl'nn scaklna doru alald talya uzanyordu. Renault'nun kaplarn kilitledi, antasn srtna vurdu ve saatine bakt: 9.52. Kaln ve koruyucu kyafetine ramen, souk McCaul'n kemiklerine iliyordu. Sonunda buzula varm, gzlerinin nnde buulanan havann tesinden evresine bakarken, soluklanmak iin durmutu. Ayaklarnn altnda uzanan, binlerce yzyl nce, Buzul Dev-ri'nde, kayan toprak ve kayalarn oyduu derin ve uzun, sarp yark, doann inanlmaz gcnn kant gibiydi. Yarn ortasnda bir buzul uzanyordu. Uzaktaki yamaca doru da iki yz-iki yz elli metre uzanan, zeri karla kapl, mavimtrak bir buz ktlesi. Gne artk btn gcyle parlyor, beyaz karlardan yansyan kla yksekteki basn karm McCaul'n hafif bir ba ars ekmesine neden oluyordu. Yrye gemeden nce Ray-Ban gne gzlklerini takt, plastik miferini kafasna geirdi. Ayaklarnn yere salam basmas iin postallarna geirdii metal kramponlarla, ayann altndaki buzun sertliini hissediyordu. Yavaa ve dikkatlice yrmeye balad. evresindeki youn souk ve sessizlii bozan tek grlt kendi derin soluklan ve kann kabuk tabakasn ezen ayaklanyd. Otuz dakika kadar sonra, buzulun uzak ucuna elli metre kadar kalmken, yeniden durup solukland. Bulunduu yerden grd manzara inanlmazd. Aalarda, ok uzaklarda talya uzanyordu, dalarn yamacna yerekimi yasasna meydan okur gibi yaslanm, krmz kiremitli evleriyle, tablo gibi Alp kyleri. lkbaharla birlikte, karlar erimeye yz tutmu, Alp Dalar'ndan kaynaklanan yzlerce dere ve alayan yeniden beslemeye balamt. nsan tecrbeli bir dac deilse ve yolu bilmiyorsa, buzulu gemek iin tehlikeli bir dnemdi. McCaul yolu biliyor olmasna ramen, pek o kadar tecrbeli deildi, bu yolu daha nce sadece bir kez, o da bir daclk tatili srasnda bir grupla, eyll sonunda gemiti; oysa imdi mevsimlerden ilkbahard ve gei olabildiince tehlikeliydi. nnde, kann yzeyinde bir dizi dar atlak grd. Yanklar ykseklerin basncyla souun buzulda at ve karlarla rtl derin ve kalle tuzaklard. Bazlarnn derinlii iki metreyi amazken bazlar yz metreyi buluyor, buzulun dibine kadar iniyordu: sanki dipsiz bir uurum. Eer insan bu uurumlardan birine dse, bir daha ls bile bulunamazd. McCaul amas gereken yolun zerinde, birbirini drder beer metre aralklarla izleyen, her biri yaklak birer metre geniliinde toplam yark sayd. Birbiri ardna her birinin zerinden atlayabilirdi, yle aman aman bir ey deildi. McCaul bastonunun ucunu kullanarak, nndeki zemini byk bir dikkatle yoklad; olduka salama benziyordu. lk yank sadece iki adm tesindeydi. Hz almak iin geriledi. Kramponla-n yere salam basmasn saladndan, atlamak iin gerekli hz kolaylkla toparlayacakt. Henz nc admn atmt ki, olanlar oldu. Biraz nce salam buza basan ayaklar, imdi, karlar bir halinde bel verirken, boluu dvyordu. Tanrm!.. McCaul bir lk att, dengesini yitirdi ve yarn iine yuvarland. Gzn atnda, srtst yatyordu. Souk dayanlmaz gibiydi. McCaul'n dileri takrdyor, ba dnyordu. Vcudu sanki balyozla dvlm gibi aryor, ba zonkluyordu ama miferi hl kafasndayd ve hayatn mifere borlu olduunu dnd. Dt boluun ne kadar derin olduunu bilmiyordu ama hemen tepesinde yarn azn grebiliyordu: kafasnn zerinde entikli, gz kreltici mavi bir gk. Ne kadar yksek olduunu tahmin etmek gt ama yine yarn aznn en az yedi sekiz metre yukarda olduunu dnd. Hay lanet olas! Usulca, kollarn ve bacaklarn oynatt. Hibir yeri krlma benzemiyordu ama her taraf aryordu. Yarn az knce aada oluan kar tepeciinin zerine dm, bu kar birikintisi darbeyi yumuatmt. Kendine geldikten sonraki ilk anlarda hayatta olduu iin sevinliydi ama artk panie kaplmaya balamt.

Yznden aa ter boanrken, yrei hzla arpmaya balad. Burada biraz daha kalrsa, donup leceinin farkndayd. Naylon halat hl omzunda aslyd. Halat olmasa da, sadece srtn ve ba- caklarn buzdan duvara dayayarak, trmanabileceim dnd. a1^ Gzleri iinde bulunduu lolua alr almaz, McCaul burasnn bir hayli aydnlk olduunu fark etti. Youn mavi buzdan duvarlar birer ayna vazifesi gryor, gkyznden gelen parlak yamalar gibi yanstyordu. urada burada karanlk cepler vard ama sanki iinde bulunduu boluk her iki tarafnda da girintiler ve kntlarla uzanp gidiyor gibiydi. Bacaklarn altrd, ayaklarn buzdan duvara dayamaya hazrlanrken, gz hemen karsndaki duvardaki koyu renkli bir cisme takld. Cisim epeyce bulank gzktnden, ne olduunu karamad ama sanki buza gmlm dikdrtgen bir eye benziyordu. McCaul merakla, biraz yaklamaya alt. Tek belirleyebildii, koyu renkte bir biimdi. Srt antasndan, daclk kazmasn kard. Grd ey buzun pek derinine gmlmemiti. Donmu su paralarn kopararak, buzu krmaya giriti. Kazmann ucu yumuaka bir eye dedi. Son buz katmanlarn da krp attnda, donmu parmaklan bezden bir srt antasna dokundu. Byle bir yangn dibinde srt antasnn ne ii olabilirdi ? Olduka iyi durumda grnen antann arka taraf buza yapm gibiydi. McCaul antann bezini skca kavrad, birka kez kuvvetle asld, srt antas ekilip kopanlan seloteyp sesi kararak buzdan kurtuldu. Tanrm, anta bir hayli ard. Srt antasn unut, Chuck. Brak unu da buradan bir an nce tymeye bak. Kemikleri hl szlyor, bacaklar titremeyi srdryordu. Tepeye kadar epeyce g bir trman olacakt. Srtn yeniden duvara dayad, srtndaki anta belkemiinin basksn azaltyordu, ardndan bir bacan kaldrarak ayandaki kramponlan buza salamca yerletirdi, sonra teki bacan, ardndan da kendini dengeledi. Yava yava, aclar iinde trmanmaya balad. Daha henz iki metre trmanmt ki, hayatnn en byk korkulann-dan birini yaad. Dondu, soluu grtlanda tkanp kald, aknlktan neredeyse dmek zereyken bacaklann kasp duvara yapt. Aman Tanrm!.. Dehet iinde, karsndaki duvara bakt. Buzun iine hapsedilmi adamn yz, hortlams bir bakla, onu izliyordu. 6 talya - svire snr Agusta helikopter yamur bulutlarnn arasndan yz metreye indi, yere konmadan nce havada bir daire izdi. Helikopterin kanatlarnn dnmesi durunca, Victor Caruso yolcu koltuundan yorgunca indi. Ellilerinin banda, gr ve bisiklet gidonu gibi bir bya, delici gri gzlere sahip, ufak tefek ama epeyce kilolu bir adamd; yarm itii sigarann izmaritini fiskelerken bir rzgr saana yzn yamurla slatt. "Gne harika bir balang" diye seslendi pilota. "Daha da beter olabilirdi Yzba." "Hi sanmam" dedi Caruso yzn asarak. "Hele sabahn beinde uyandnlmsan." Caruso yamurluunun yakasn kaldrrken biraz tede duran mavi-beyaz Fiatlan grd. Varzo'daki carabiniere3 karakolundan niformal alt adam yamurun altnda durmu, sigara iiyor, sohbet ediyordu. Caruso ban dalara kaldrd. Fazla bir ey grebileceinden deil. Pis bir sabaht; youn ve gri bulutlardan oluan hareketli bir ktle bir ey grmesini engelliyordu. Elinde telsiz bulunan, avu rtbesinde biri gruptan ayrlarak helikoptere doru yrd. Uzun boylu ve salam yapl adam selam vermeden nce dilerinin arasndaki gdk puroyu fiskeleyip att. Caruso ban sallad. "avu Barti, deil mi?" Barti elini uzatt. "Gnaydn Yzbam. Geldiiniz iin teekkrler." Caruso ban kaldrp gri bulutlara bakt. "Bunlarn arasnda gn aydn edecek ne olduunu bilebilsem... Daha dn Torino'da kendi kendime megul olup, bu ay ilk izin gnme heveslenirken, 3. talya'da jandarmaya verilen ad. (.n.)

komutanlktan mnasebetsizin biri telefon ediyor, sabahn krnde kuzeye gitmem gerektiini mjdeliyor." Barti glmsedi. "zin gnnzn iine ettiimiz iin zgnm, ama bir uzmann yardmna ihtiyacmz var. Blgeyi tanyor musunuz Yzbam?" Caruso tepesinde dikilen zirvelere bakp somurttu. "Tanmam gerekenden de fazla. Babam buralyd, bir keresinde de alt aylna buraya atandm. Ayaklarmda hl bunu kantlayacak nasrlar var." Caruso ince ince yaan yamurun altnda ellerini siper ederek sigarasn yakt, ardndan akman grltyle kapatt. "Ee, neredeymi bu ceset?" Barti bayla tepeleri gsterdi. "Yukarda, byk blm yaya gidilecek bir buuk saatlik yolda. Hava helikopter kullanmaya izin vermeyecek kadar bulutlu." Caruso umutsuzlukla gzlerini kaldrd. "Pilot da yle diyor. Arabayla gidemez miyiz?" "Maalesef sadece Alpe Veglia'ya kadar. Oradan buzula yrmek zorundayz. Alpe Veglia'y bilir misiniz Yzbam?" Caruso bayla onaylayp, iini ekti. Alpe Veglia talyan Alple-ri'nin ortasnda, drt ekerler ile devriye arabalar dnda btn trafie kapal, koruma altnda dev bir blgeydi. Ne var ki drt ekerler ile devriye arabalar bile svire snrndaki talar ve kayalarla kapl yolun tepesine kamyorlard. "Harika. yleyse orada imdi kim var?" "Adamlarmdan ikisi. Biri buzulu avucunun ii gibi bilen, blgeden birisi. Dieri de Torino'dan gelme bir patolog, Rima adl bir uzman." "Vito Rima m?" "Tanyor musunuz yoksa?" Caruso ban sallad. "Ona Akbaba Vito derler. Ortalkta bir ceset varsa, Vito'nun evrede dolatndan emin olabilirsiniz. Peki, neler yapld?" "Olay yerini kordon altna aldk. Fazla gelen giden olduundan deil, yukars bir mezarlk kadar sakin." Barti baparmayla bekleen adamlar iaret etti. "tekiler onlara ihtiyacmz olana kadar aada bekleyecek. Hep birlikte buzula trmanp donmamzn bir lemi yok." Caruso yeniden i geirdi. Hemen balarnn zerinde ar yamur bulutlan asl durur, ortalk slak ve soukken, u anda yapmak isteyecei son ey bu boktan havada bu dalara trmanmakt. Arkasna dnnce, Barti'nin yzndeki akn ifadeyi grd. "Ne oldu avu? arm grnyorsunuz?" Barti kalarn att. "Btn bu olanlar, en hafif deyimiyle, son derecede tuhaf. Yirmi yldan beri buralardaym ama bylesini ilk kez gryorum." Caruso elindeki sigaray frlatp, Fiat' iaret etti. "Pekl, yleyse gidelim. Gerisini yolda anlatrsnz." Fiat'n ii daha scakt, ama ok deil. Caruso parmayla arabann camndaki buuyu sildi, yeni bir sigara yakmaya davrand, sonra fikrini deitirdi. talya'da balca iki gvenlik gc vardr; Caruso'nun mensubu bulunduu carabiniereler ile polis rgt. Kentler ve byk kasabalar genellikle polisin sorumluluk alanna girerken, krsal blgeler carabinierelere braklm olmasna ramen, gerekte sorumluluklar hep akr. Caruso Torino'daki komutanln Cinayet Masas'na balyd. Cesedin bulunduu blgeden sorumlu olan Varzo karakolu Torino'nun yardmn isteyince, piyango Caruso'ya arpmt. Yine de insan buzulun iinde donmu bir cesedi aratrmak frsatn her zaman bulamazd. avu'a bakt. "sterseniz, olan biteni anlatn." "Dn, Brig'deki svire polisinden telefon ettiler. Simplon'daki Berghof adndaki otelde kalan gen bir Amerikal dac, dalarda bir ceset bulduunu bildirmi. Anlalan, ceset Wasenhorn buzu-lundaki derin bir yangn dibinde, donuk haldeymi. Amerikal ocuk buzun zerinde yrrken yana dm, cesetle de yle karlam." "ocuk, dediniz. Ka yanda?" "Yirmi bir." Barti belli belirsiz glmsedi. "Benim yamdayken, yirmiliklerin hepsi ocuk. Ad Chuck McCaul." "Bu sizin Chuck'n buzulun tepesinde ne ii varm?" "Dalarda gezinmeyi, trmanmay seven bir turist. Dediklerine gre buzun iinde, cesedin yannda bir de srt antas bulmu." Caruso gzlerini kaldrd. "Srt antasnn iinde bir ey var mym?"

"Amerikal antay yangn dibinde brakm: cesedi bulmann aknlyla, tabi. Siz ve Rima gelmeden antaya dokunmann doru olmayacan dndm." "Akllca. Sonra?" "svire polisi Wasenhorn'a bir devriye gnderdi. Sonunda, cesedin smnn bizim tarafmzda olduu anlald. Onun iin bize telefon ettiler." Fiat tal zeminde zplarken, Barti konumay kesti. Araba hafife ykseldi, sonra sakinleti. Caruso camn tesindeki yamura bakt. Etraf sert ve sszd. Barti'nin szlerine devam ettiini duyunca, ona dnd. "Gidip bakmalan iin, buzula bir devriye kardm. Ceset yangn tabannn iki metre kadar yukansnda, buzun iine skm." "Kadn m, erkek mi?" Barti omuz silkti. "Bize kalrsa, erkek. Ama buz yznn grntsn arptyor. Kesinlikle emin olmak g." "Cesedin snrn bu yannda olduundan emin misiniz?" Barti ban sallad. "Kesinlikle. Haritadan iki kere kontrol ettim. svireliler cesedin kendi taraflarnda olmad iin kendilerini talihli sayabilir, denein boklu ucu bizim elimizde." "Neden?" Barti Caruso'ya bir gz att. "Cesetle ilgili tuhaf bir ey var." Caruso konumaya davrand, ama Barti'nin Fiat' durdurduunu grnce, tereddt etti. nlerinde yularn kullanmyla anm, zeri ince bir kar tabakasyla kapl, kayalkl bir yol uzanyordu. Fiat'n daha teye gitmesi imknszd; Caruso nden gidenlerin ayak izlerini grd. Bulutlar ve pus biraz aralanm, yamur neredeyse durmutu: nlerinde inanlmaz bir manzara uzanyordu. svire ile italya arasndaki snn oluturan Alp Dalar'nm bir blm, beyazla kapl, di di zirveler halinde tepelerinde dikiliyor, uzaklarda grkemli Matterhorn ve ulu Eiger doruklan ykseliyordu. Caruso yukan doru kavnlan talk yolu grnce, bunun Orta-a'a kadar uzanan, kaaklann malzeme tamak iin yararlan-dklan ve Alp Dalan'n bir rmcek a gibi boydan boya geen katr yollanndan birisi olduunu anlad. Dnp avua bakt. "Cesetteki tuhafln ne olduunu syle-mediniz." Barti el frenine asld. "Bana kalrsa, kendi gzlerinizle grmeniz daha iyi olur." Yarklardan birinin yannda iki onba dikiliyordu. Kaln parkalar ve izmeler giymi adamlar kk bir Primus ocann zerinde kahve piiriyorlard. Bulut lleleri souk gne nn altnda Wasenhorn'un zirvesinin evresinde dnerken, Caruso da doann sert ve kaba gcnn ululuunu hissediyordu. Buzulun etkileyici bir grnts vard. Kaz yumurtas mavili-indeki buz ktlesi, geni ve donmu bir nehri andryor, urada burada, dev yarklarn ald blgelerde, buzda derin kesikler grlyordu. Bu yarklardan birinin yannda buza saplanm kazklara bal bir ift halat ylan gibi eile bkle gidiyor, yarn aznda kayboluyordu. Buzula varmak bir saati akn bir yry gerektirmiti ama, bu arada da yamur dinmi, gne amt. Zorlu bir trmant bu, yolun byk blmnde Caruso'nun soluu tkanm, bacaklar arm, ayandaki nasrlan azmt ama yine de manzarann gzelliini grmeyecek kadar bitkin deildi. "Rima nerede ?" diye sordu slk gibi bir sesle. Barti omuz silkti. "Herhalde yangn dibine inmi, cesedi inceliyordun" "Gidip reniverin." avu adamlara doru yrrken, Caruso hl soluklanmaya alyordu. Yaknlara bir yere ufak bir kamp cadn kurulmu, yangn aznn evresine alminyum direkler aklm, aralanna da san plastik bir erit gerilerek, bir drtgen oluturulmutu. Barti yedeinde onbalardan biriyle dnd. "Bu, Onba Fausto." Gen onba selam verdi. "Yzbam." "Neler yaptnz, anlat." Onba yang gsterdi. "Grdnz gibi, olay yerinin evresini kordon altna aldk. Patolog hl aada, yangn dibinde." "avu buralan dakeilerinden de iyi bildiini sylyor." Onba glmseyip omuz silkti. "Bir zamanlar kyde rehber olarak alrdm." "Buzulu iyi bilir misin?"

."Birka kez getim. Manzaral bir gezinti yoludur." "Buraya ne tip insanlar gelir?" "Genellikle turistler. talyan ve svireli turistler. Daclar ile yrylerin gzdesidir. nsanlar buzulun zerinden gemeye baylr." "Bu dediin, tehlikeli deil mi?" "Eer yolu biliyorsanz ya da rehberiniz varsa, deil." Caruso Barti'ye dnd. "Cesedi grmek istiyorum." Onba nlerine dt, onlan yangn bana, iplerin girintili kntl duvarlann arasndan aaya sarktklan aza gtrd. Caruso eildi, indike karanlklaan soluk mavi bolua bakt. Ya-nktaki bir dirsek, dibini grmeyi nlyordu. Barti, "ni olduka kolay olacak" dedi. "Size gveniyorum, yleyse balayalm. nden buyurun." Barti kay beline dolad, halatlardan birine yaparak yavaa inmeye balad. Peinden de Caruso. Yangn iinde hava insann iliklerini donduracak kadar souktu. Caruso aa doru kayarken, ayaklarn donmu duvarlara dayyordu. Aalarda bir yerlerde parlayan bir k grd, saniyeler sonra da Barti'nin bileine yaptn hissetti. "Tamam, vardk. Halat brakabilirsiniz." Caruso halat braknca, ayaklan ezilmi karlara dedi. Birka metre uzakta, dnemecin tesindeki iki gl fener zemini aydnlatyordu. Ayann dibinde siyah doktor antas bulunan ufak tefek bir adam soluuyla havay buulandnyordu. Kei sakal, kaln metal ereveli gzlkleri, kapitone bir kutup parkas ve kaln yn eldivenleri vard. "Sonunda yanma gelmeye karar verebildiniz demek" dedi somurtarak. "Neredeyse bulac bir hastalm var sanmaya balayacaktm." "Naslsnz Rima?" "Souktan kkrdayacak durumdaym. Hayatmda boktan olay yeri grdm oktur, ama bylesine hi rastlamamtm." Caruso gzleriyle evreyi tarad. "Buradaki zemini aratrdnz m?" Rima ban sallad. "Cesedin her iki yannda, onar metreyi taradm. Ondan tesinde duvarlar daralmaya balad iin fazla bakamadm." "Ee?" "Amerikal'nn bulduu srt antas dnda, maalesef pek bir ey yok." "anta nerede?" "urada." Rima bayla uzak duvarn dibine dayanm kocaman bir siyah plastik torbay gsterince, Caruso o tarafa yrd. Buz gibi plastik ksmen buulanmt. inde adr bezinden yaplma bir srt antas vard. yi durumda grnen metal kilitli anta, ar gibiydi. "Amadnz m?" "Denedim, ama ylesine donmu ki, sorumlunun gelmesini beklemenin daha doru olacan dndm." Rima glmsedi. "Sanrm, o sorumlu da sizsiniz." Caruso srt antasn yere brakt. "Pekl, imdi cesede bir bakalm. Sizce, kaza m?" "zene kadar bir ey sylemek imknsz." Rima baparmay-la arkasndaki bir eyi gsterdi. "Gidip, kendi gzlerinizle grn. Orada." Rima gl bir fener ald, yarn dibinde birlikte drt be metre kadar yrdler. Caruso sol taraftaki duvarn karsnda otura yelken bezinden yaplm portatif bir alminyum iskemle grd. Solunda da zemindeki buza oyulmu kk bir kareyi fark etti. Diz kp, inceledi. "Buras, Amerikal'nn srt antasn bulduu yer" diye bilgi verdi Rima. "Ceset banzn yaklak yarm metre zerinde, hafife yukar dnk bir ayla uzanyor. Grebilmek iin iskemleye kmanz gerekecek." Caruso titreen iskemleye kt ve fenerin n donmu duvara tuttu, ardndan da dehet dolu bir an yaad. Buzlann iinden bir adam korkun bir yz ve korkun gzlerle ona bakyordu. "Tanrm." "nsann tylerini diken diken ediyor deil mi? Buz derin dondurucu grevi grm. Bana kalrsa ceset ok iyi korunmu." Caruso rperdi, daha yakndan bakmaya alrken, Barti'ye seslendi: "Bana hl sylemediniz: cesetle ilgili bu kadar tuhaf olan ne?" "Kayplarla ilgili kaytlarmz, Alp Dalar'nn bu blmnde kaybolanlarla ilgili listeleri inceledim. Hepsini l ya da diri, bulmuuz. svirelerdeki bilgiler de yle." "Ne kadar geriye gittiniz?" "Yirmi yl, svireliler de yirmi yl geriye kadar aratrd. Hem

snnn her iki tarafndaki yetkililer bu blgede kaybolan kiiler hakknda ok dikkatli kayt tutuyor. Onun iin, kimsenin kaybetmedii bir ceset bulmu olmamz, bir hayli tuhaf." Caruso donmu kafann, burnun ve dudaklarn, kulaklarn, yanaklarn, alna yapm koyu renk salarn belirgin durumda olduklarn grd. Fenerini adamn yzne tutunca, rahatszlk hissetti. Adamn derisi kaymakta beyazlnda, gzleri akt. "Ceset ne kadar zamandan beri burada sizce?" "Onu buradan karp otopsi masasna yatrmadan hibir ey syleyemem" dedi Rima. "Ama uzun zamandr burada olduu kesin. Buzullar hakknda bilginiz var m Yzba?" Caruso kafasn sallad. "Otuz yllk evlilikten sonra kadnlar hakknda bildiim kadar..." Rima glmsedi ve parmayla yukary, ince bir k demetinin girip mavi duvarlarda parlaka yansd yarn azn iaret etti. "Burada derinlik sekiz metre ve ceset de yerden iki metre yukarda. Buzuldaki buzlar yenilenmek iin yamura ve kar yana bamldr. Yllar getike, sert buza dnr ve ykselir. Ama yine yllar getike erir ve vadilere boalr." Rima omuz silkti. "Bu derinlikte, cesedin uzun zamandr burada olduunu syleyebiliriz. Belki de yllardan beri." "Verdiiniz bilgiler aydnlatc. Bitirdiniz mi?" Rima buz kesmi ellerini ovuturdu. "Neredeyse. Bundan sonra yaplmas gereken, dostumuzu buzdan kurtarmak. Bunun iin motorlu testere kullanacam." "Amerikal'yla konumam gerek. Nerede o?" "Adamlarmdan biri, onu svire'deki otelinden almaya gitti" diye bilgi verdi Barti. "Karakoldaki odalardan birinin size ayrlmasn saladm." "Gzel. Gerekli btn fotoraflar ekildi mi?" "Tabi, her eyi hallediyoruz." Caruso buzun iindeki surata bir daha bakt, rperdi ve iskemleden indi. "Tamam, yeterince grdm. imdi artk yukar kalm." Varzo carabiniere karakolundaki oda, kck bir meydana bakyordu. Caruso aydnlkta alabilmek iin pencerenin yanndaki masay semi, plastik kant torbasn da nne almt. Ellerine bir ift lastik eldiven geirip, ar srt antasn torbadan kard. Buz zlm, erirken yelken bezini de slatp yumuatmt. Karakola inene kadar, btn yol boyunca merakla kvranmt. imdi de minik merak inelerinin ayaklarna, ellerine battn hissediyordu. Cebinden svire ordu aksn karp, antann kilidini amaya alt. Kilidi yerinden bile oynatamad. Dahil telefonu alp, danmay arad. "Byk bir tornavidanz var m?" "Efendim?" "Ben Caruso. Bir tornavidaya ihtiyacm var. Salam olmal." "Bir bakaym efendim." Be dakika sonra kap vuruldu ve elinde kocaman bir tornavidayla bir onba belirdi. "Bu olur mu Yzbam?" "Olmazsa dinamit isterim. Teekkrler, gidebilirsin." Caruso bu kez hem tornaviday, hem de aksn kulland, srt antasn bacaklarnn arasna sktrp, kilidi kanrtmaya alt. Epeyce abalad ama, nc denemesinde kilit atrtyla ald. Kapa anca gl bir bez kokusu duydu. antann iine baknca, bir yn eya grd: bir pards, bir takm elbise, bir gmlek, bir kravat; aralarnda da bir ift iyi cins ayakkab. Elbiselerin altnda bir Browning tabanca ile siyah deri czdana benzer bir eyle karlat. zerinde neredeyse hi pas izi bulunmayan tabanca olduka iyi durumdayd. Czdan karp masann zerine brakt, sonra aknn ucunu tabancann tetik korkuluuna takp, silah czdann yanna yatrd ve srt antasnn iini dakikalarca ve dikkatle inceledi. Sonunda, czdanla ilgilendi. aknn ucunu byk bir dikkatle czdann kapaklan arasna sokup, at. Elindekinin czdan deil, pasaport olduunu grnce, ok ard. Sayfalan ayrmaya alrken, kap vuruldu ve bir onba ban odaya uzatarak "Sinyor McCaul geldi Yzbam" dedi. "Bana be dakika msaade ver, sonra gnder."

Caruso alma masasmn kenanna ilimi, karsnda oturan gen Amerikal'ya bakyordu. Chuck McCaul dzgn, salam ve iyi huylu birine benziyordu. Gzleri srt antasndan kan ve masann zerini kaplayan eyalara dikilmiti. "Btn bunlan srt antasnn iinden mi kardnz efendim?" "Si." "Bir gz atabilir miyim?" "Evet, bakabilirsiniz. Ama ltfen, dokunmak yok." McCaul tabancaya zel bir ilgi gsterdi. "Tanrm, insan kafay yer." "Efendim?" McCaul belli belirsiz glmsedi. "ok artc, demek istedim efendim. Btn her ey. Buzuldaki donmu ceset. Tabanca ve evrak czdan. Her ey ok artc." Caruso bayla onaylad. "Evet, artc olduu kesin. Cesedi inceleyince nelerle karlaacaz kim bilir. Yine de, ngilizcemi balayn sinyor. Pek ngilizce konuma frsat bulamyorum. Bana ltfen cesedi nasl bulduunuzu anlatn." "Ama daha nce avu Barti'ye anlattm." "Ltfen bana da anlatn." McCaul anlatt. Caruso anlatlanlan dinleyip, "Epeyce kork-musunuzdur, yle deil mi?" dedi. "ok affedersiniz, ama neredeyse donuma karacaktm efendim." "Yanktan canl kabildiiniz iin talihlisiniz. Srt antasnn dnda, gznze arpan bir ey oldu mu?" "Hayr efendim." "Emin misiniz?" "Babam zel dedektiftir. Onun iin kant konusunda polise yanl bilgi vermem efendim." Caruso delikanlnn doruyu sylediinden emin, ban sallad. "Zamannz aldmz iin zr dilerim, ama sizinle bizzat konumak istedim. Sizi artk daha fazla tutmayacaz. svire'den ne zaman ayrlacaksnz?" "Drt gn sonra lkeme dnyorum. Hepsi bu kadar m Yzbam?" "Si. Hepsi bu kadar." McCaul ayakland. "Bir soru sorabilir miyim?" "Tabi sorabilirsiniz?" "Neler dnyor?" Caruso kalarn att, nce yere bakt, sonra yeniden karsndakine. "Scusi, ama anlamyorum." McCaul glmsedi. "Neler oluyor, demek istedim. Buzdaki adam kim?" "Cesedini inceleyene kadar kimliini dorulayamam. Ama bulduum pasaporta gre, adam Paul March adnda bir Amerikal." 8 New York Leroy Murphy iki metrelik dev gibi vcuduyla tekerlekli sandalyenin zerine eildi ve Sony CD-alarn kulakln Bobby'nin kafasndan dikkatle ald. Cauldwell bakmevinin serasndaydlar ve ak kaplardan scak cameknn iine doru serin bir rzgr esiyordu. Jennifer, Bobby ve Bobby'nin zerine eildike ksa kollu beyaz nlnn kuman geren, kaln kollarnn derisi yumuak pamuklu kuman altnda katran gibi kara olan erkek hastabakc Leroy. Bobby tekerlekli sandalyede oturmu, kafasn bir yana emi, enesinden salyas akyordu. Jennifer eildi, kt mendille kardeinin enesini sildi. Ardndan antasndan bir tarak kard ve Bobby'nin rzgrn datt salarn tarad. Leroy, "Tamam" dedi, "adam olana bu kadar bakm yeter. Baksana, uua hazr grnyor. Yarma zaman Bobby. Michael Jackson'la vedala bakalm. Bobby Michael'a baylyor, yle deil mi adamm?" Bobby ban sallad. Leroy glmsedi. "Bobby siyahlarn eref kardei. Adam mzik konusunda tandm herkesten fazla ey biliyor. Yalan m Bobby ? imdi Jenny'ye de gstereceiz, deil mi?" Bobby ba yana eik glmserken Leroy dizlerinin zerine ak defteri yerletirip, tkenmezkalemi uzatt. "te byle. arknn ad 'Closer than Close'. Bana arkcnn adn ve arknn yln yaz."

Bobby tkenmezkalemi baparma ile iaretparmana arasna kuvvetle sktrd, ardndan da kdn zerine "Rosie Ga-inos'" adn karalad. "Yln da yaz adamm. Haydi, beni mahcup etme." Bobby "1997" yazd. "te benim adamm. Zor soru geliyor. Coolio'nun ayn yl arka arkaya drt hafta listelerde kalan bir paras vard. arknn adn syle. Jenny Abla sasrsn." Bobby bir an tereddt etti, yz konsantrasyondan kasld, ardndan kda bir eyler iziktirip, muzafferce glmsedi. Leroy kttaki cevaba bakt, dolgun bacan amarlad. "Adamm, ayakl bir ariv olduunun farknda msn ? Kahrolas fillerden de salam hafzan var." Bobby'nin salann okad, ayakland, gitmeye hazrlanrken Jennifer'a dnd, dosta bakan yznde bir kulandan dierine varan bir glmseme yayld. "Adam beni yan yolda brakmad, hi brakmad. Byk bir yarmaya girip kazanabilir. Arabalar. Tatiller. Tonla dolar. Ben de menajeri olurum." Jennifer erkek hastabakcnn koluna dokunup, adamn iyilik dolu gcn hissetti. "Teekkrler Leroy." "Her zaman hazrm." Cameknn ii gneli ve sessizdi, camlarn tesinde grlen imler youn bir am ormanna ve pek uzakta olmayan bir glce doru yaylyordu. spanyol seramiklerinin zerinden esip gelen rzgr yine Bobby'nin salann kartrd. Jennifer eildi, salar dzeltti. "Ee, naslsn bakalm?" Bobby ban bir kere sallayp, tekerlekli sandalyesinde ileri geri yaylanmaya koyuldu. On yedi yandayd, ama koyu renkli gr salanyla, stms teniyle on drt yandaki bir ocuk gibi duruyordu. Daha ocukken bile utangat, arada srada kendini nasl hissettiinden ok umutsuzluktan kaynaklanan bir drtyle parlard. Jennifer bazen balarna bu aclar gelmeseydi, Bobby'nin nasl bir hayat olabileceini dnrd. Tam bu yalarda lisede olacak, biz kz arkada edinecek, herkes gibi bir hayat yaayacakt ama Jennifer btn bu dnceleri kafasndan kanp atmak zorundayd. Bobby hayattayd, imdi nemli olan da buydu, bir de ikisi birlikteydi ama bugn Bobby olduka uzakta gibiydi. "Beni zlyor musun?" Bobby ban sallad. "Leroy son birka gndr doru drst yemek yemediini sylyor. Her ey yolunda m?" Bobby rahatsz grnyordu. Yzn teye evirdi ve sanki aklnda bir eyler varm gibi koltuunda gerildi. "Bir derdin mi var Bobby?" Bobby not defterini ald, dizinin zerine yerletirdi. Son bir yl sresinde iaret dili renmi, genellikle sylemek istediklerini bu yolla ifade ettii iin, Jennifer da mecburiyetten iaretle anlamay renmek zorunda kalmt. Oysa Bobby herhangi bir nedenle zgn ya da gerginse, hl defterim kullanp, cevaplarn yazmay tercih ediyordu. Leroy'la biraz nce oynad hafza oyunu zihnini megul etmek iin bir yoldu sadece; Bobby'nin hafzas hep alacak kadar canl olmu, daha bebekliinden balayarak mzikten hep holanmt. Jennifer onun radyoya kadar nasl emeklediini, dmesini nasl evirdiini, mzik duyulur duyulmaz da keyifle nasl sallanp yuvarlandn asla unutmayacakt. Oysa bu hafza annesinin ldrld geceye kadar uzanmyor, Bobby cinayeti hatrlayamyordu. Jennifer bunun bir tercih mi, yoksa kafasnn iinde bu olayla ilgili devrelerin kapanmas m ya da kafatasna saplanan kurunun beynin bir blmne verdii hasar m olduunu bilemiyordu. Nedeni ne olursa olsun, ne tp uzmanlar, ne de kendisi bu sorularn cevabn bulabilmiti. Ancak bazen bu unutkanln Bobby'nin annelerinin ld ve babalarnn kaybolduu gece olanlar hatrlamaktan korkmasndan kaynaklandm dnmyor da deildi. Konuya her girmeye altnda, Bobby baka tarafa bakyor, duymam gibi yapyor ya da yalnz kalmak istediini belirtiyordu. Her ikisinin de hayatlarn mahveden geceden bahsetmeyi bir kez bile kabul etmemiti. Jennifer o gece olanlarn onu korkun derecede etkilediini, vcudunu olduu kadar ruhunu da yaraladn biliyordu; ama bu konuyu derinine konuabilecekleri gne kadar, hibirinin hayatlarn gerekten yaayamayacaklarm da biliyordu.

imdi de Bobby tkenmezkalemiyle deftere bir eyler iziktiri-yor, sonra da ylesine oturup, bolua bakyordu. Akl baka tarafta gibiydi. Jennifer deftere uzand. zerinde, "Annemin mezar" yazlyd. "Mezar ziyaret etmek istiyorsun, yle mi?" Bobby ban sallad. "Gerekten istiyor musun Bobby?" Bobby yeniden ban sallad. Jennifer kardeinin olayn yldnm olduunu, mezar bu yzden ziyaret etmek istediini bile sylemediini fark etti; bu kadan Bobby iin ok fazla olacakt. Defteri indirdi. "Oraya gittiin zaman sarsldn biliyorsun. Ama eer gerekten istiyorsan, yarn urar ve seni mezarla gtrrm." Bobby mezar grmekten hi holanmamt. Jennifer onu mezarla ne zaman gtrse, hep sarslyor ve sonra gnler boyu kendini iyi hissetmiyordu. Onu mezarla son gtrdnde, oradan ayrlmalarndan hemen sonra havale geirmiti. Olay gecesinin bir miras da, buydu; Bobby hafif sara krizleri geiriyordu. Doktorlar Jennifer'a bunun kafa travmas geirmi kiilerde bir hayli yaygn olduunu anlatmlard. Oysa Jennifer olayn yldnmn hatrlayp sarslmann dnda, Bobby'nin kafasnda baka bir ey olduunu, her zamanki gibi, kafasnda ne varsa, onun evresinde dolandn hissediyordu. Haklyd da. Elini uzatp, Jennifer'n elindeki defteri istedi. Bazen iletiim kurmann bu kadar uzun srmesine fkeleniyordu ve bugn de o gnlerden biriydi. Koyu salar alnnn zerine yapm, yznde minik ter damlacklar tomurcuklanmaya balamt. Kdn zerine yeni bir eyler yazarken dikkatten dudaklar gerilmi, kalar atlmt. ini bitirince, defteri neredeyse kzgnlkla ablasna frlatt. Jennifer kttaki yazlar okudu: "Buradan gitmek istiyorum. nsanlar iyi ama aile deil." Ban kaldrp Bobby'ye bakt. "Galiba bunun nereye varacan biliyorum." Bobby soluunu boaltt ve bu kez cevabn iaretle verdi; Jennifer kardeinin nce kendini, sonra ablasn gsterip, ardndan da parmaklarn kavuturmakla ne demek istediini anlad. Bobby bir iki saniye sonra iaretlerini tamamlaynca, ne anlattn tmyle biliyordu: "Beraber olmamz istiyorum. Gelip, senin yannda kalmak istiyorum. Her zaman." "Bobby, bunlar daha nce konumutuk. Seni sevdiimi biliyorsun, benim yanmda olman ok istediimi biliyorsun. ou hafta sonu gelip bende kalyorsun, ama hafta iinde, iim gnn byk bir blmn alyor. Bazen, gecenin ge saatlerine kadar eve dnmyorum. Ya bir eye ihtiyacn olursa? Ya ben evde deilken der ve yardma ihtiyacn olursa?" Bunu daha nce de denemiti, hem de birka kez. Son seferinde, Cauldwell Bobby'nin ablasna gidip iki aylk bir deneme sresi boyunca orada kalmasn bile kabul etmiti. Bobby'ye evde bakmas iin gndzleri bir hastabakc tutulmutu. Olduka pahal bir iti ama kadn en azndan Jennifer iteyken Bobby'nin yemek yemesini, temizlenmesini salayacak, ihtiyalarn giderecekti. Sonra bir gn, hastabakc telefon etti. Bir kaza olmutu, o ve Bobby St. Vincent Hastanesi'ndeydi. Sonunda hastabakcnn yiyecek bir eyler almak iin kt, Bobby'nin de tek bana asansre binip giri katna indii anlald. Hastabakc markette kasa sras bekler, kendi iiyle megul olurken, birden camn tesinde Bobby'yi tekerlekli iskemlesinde, iki eliyle hz yaparken grvermiti. Kadn ocuun peine takldnda da, o hzn artrmt. Yarm blok tede tekerlekli sandalyeyi devirmi, yere yuvarlanm, tam zamannda direksiyon kran bir kamyondan kl pay kurtulmakla birlikte, kafasn kaldrann kenanna vurmutu. Bu firar Bobby'ye on be dikie mal oldu. Bahanesi sklm olmakt. Oysa Jennifer cevabn ok daha basit olduunu biliyordu; kardei sadece zgrl tatmak istemiti. Bobby bunu bir daha tekrarlamamaya sz verdiyse de, bir ay sonra yeniden kat ve drt saat boyunca kayboldu. Polisler onu parkta oturur, kendi yat gzel kzlarn tekerlekli paten kaymalarn mutlulukla seyrederken bulacakt.

Hastabakc ii brakt. Bobby kendine zarar verir veya ezilir ya da evden kaarken yaralanrsa, sorumlu olmak istemiyordu. Ayrlrken, Bobby'nin "zor biri" olduunu syledi. "Peki, sence onun hayat ne kadar zor?" diye sordu Jennifer hastabakcya. Bazlar Bobby'nin nelere sahip olduunu deil, sadece eksiklerini gryorlard. Hastabakcdan pek fazla holanmamt ama, gitmesine de zlyordu. Onun yerine bakasn bulduysa da yeni bir kaza yaand: Bobby evde bulduu yaran ie votkay iip sarho oldu, kamaya alrken giri merdivenlerinden dt, ileri daha da gletiren, gen ve gzel bir Meksikal olan hastabakcya sarholukla sulanmasyd. Kz olanlar sanki Bobby ona saldrm gibi anlatt ama, bu doru deildi. Bobby bazen hareketsizlii yznden fkelenirdi ama iddet kullanamayacak kadar yumuak yrekliydi; Jennifer neden gidip kzn memelerini sktrdn sorduu zaman, yz kpkrmz olmu ve deftere "Ele nasl geldiklerini grmek istedim" diye yazmt. Bu cevap Jennifer' sonradan gldrecekti ama, kardeinin kendi yandaki erkekler gibi istekleri, arzulan olduunu unutmak ok kolay geliyordu. Ne de olsa, karar belliydi. Hastabakc ajans yeni birini gndermeyi kabul etmedi, zaten Cauldwell de Bobby'nin bakmevine dnmesinin daha uygun olacan belirtmiti. imdi de Jennifer Bobby'nin deftere sarlp fkeyle bir eyler yazmasn, sonra da defteri uzatmasn izliyordu. "Belki de ban balama zamann gelmitir." Jennifer yazy okuyunca glmek istedi. "Bunu gerekten istiyor olamazsn." Bobby kafasn arkaya att ve ayn zamanda bir iaret yapt: kesinlikle evet. "Sence bu, btn sorunlarmz zer mi ? O zaman evde kala- kuracam ve sana yardm edeceimi mi dnyorsun?" Ban sallayarak verilen bir onay, Bobby'nin suratnda bir tebessm, baparma ile iaretparman birletirerek yapt "tamam" iareti. Jennifer da glmsedi. "Bir bakaym, bir eyler becerebilecek miyim. Bam balamak konusunda deil, yeni bir hastabakc bulmak iin. Ama imdilik, Cauldwell senin iin olabilecek en iyi yer, anlatk m?" Bobby kalarn atnca Jennifer sordu: "En iyi yer deil mi?" Bobby kafasn iddetle sallad. Jennifer Cauldwell'in Bobby'yi geri almasna izin verdii gnden beri aralarndaki ilikinin bozulduunun farkndayd. Birbirleriyle gemite olduundan ok daha sk tartyorlard ve Jennifer'a sanki Bobby ona krgnm, ihanet ettiini sanyormu gibi geliyordu. Artk ablasna sarlmaya yeltenmiyor, ablasnn sevgi gsterilerini de sklkla engellemeye alyordu. "Neden en iyi yer deil?" Bobby bu kez fkeli grnd ve cevabn byk harflerle yazd: "YALNIZIM." Jennifer kelimeyi okuyunca gzlerini kaldrd ve kardeinin gzpnarlannda ya biriktiini grd. Grd onu zd, dahas, durumu deitirmek iin elinden bir ey gelmedii iin, en azndan imdilik bir ey gelmedii iin, acs daha da younlat. O da kendini yalnz hissediyordu. Onda olmayan ne varsa, ona sahipmi grnmesine ramen, tpk onunla ayn prangaya mahkm olduunu gremiyor muydu Bobby ? Her ikisinin de zindandan kurtulmalarnn tek yolu, olanlar hakknda konumakt. Oysa Bobby bunu anlam grnmyordu. Eildi, yzlerce adan umutsuz olduunu dnerek kardeine sarlmak istedi ama Bobby belli ede ede kendini ekince, strab daha da artt. Arkasnda ayak sesleri duyup dnd. Leroy gelmiti. "Rahatsz ettiim iin bala Jenny. Ama bir ziyaretin var." Darda, koridorda Mark Ryan' grnce ard. "Merhaba, Jennifer." "Bu ne srpriz?" "Buraya bir urayp, Bobby'yi ziyaret etmek istedim. Leroy da burada olduunuzu syledi." "Seni grnce ok sevinecek. Bir eyin mi var?" "Benim mi? Yok, hayr." Jennifer Mark'n aznn ve gzlerinin evresindeki gerginlii fark etmiti. "Emin misin?" Mark omuz silkti. "ey... Bir iki nemsiz ey."

"Bana anlatmak istemez misin?" "Federal savc sanki Nadya Fedov davasnda azam cezay isteyecek gibi." "O daha ocuk Mark. Fikirlerini gerekten deitirtemez misin?" "Denedim. Olmad Jennifer. Sana olumlu bir cevap vermek isterdim ama, durum bu." Jennifer birden fkelendi. "Gencecik bir kadn ocuunun velayetini kaybediyor ve hayatnn nemli blmn demir parmaklklar arkasnda geiriyor. Ona bu suu ileten herifler sadece iki buuk kilo eroin kaybetmekle kalyor ve bu ii baka birine nasl yaptracaklarn dnyor." "Yasalar ben koymuyorum Jennifer. Ben sadece grevimi yapyorum. Bobby nasl?" "yi bir gnnde deil." "Sorun ne?" "Pek emin deilim ama nasl olduysa, bir zamanlar aramzdaki yaknl kaybettik. Neyse, bu baka bir hikye Mark. Sana bir gn anlatrm, ama bugn deil." "Tabi" dedi Mark, sanki kafasnda baka bir ey varm gibi, rahatszca baka tarafa bakt. "Bir iki ey, demitin" diye hatrlatt Jennifer. "Ne?" "Aklnda bir iki ey olduunu sylemitin." Mark'n yz soldu. Gneli bahelere ve glce alan kapy iaret edip, "Darda konusak?" dedi. Glce kadar yrdler. Mark suskundu. Banklardan birine oturduklarnda, "Jennifer" dedi, "buraya sadece Bobby'yi ziyaret etmeye gelmedim." "Ne demek istiyorsun?" "Ben aslnda seni grmeye geldim." Cebinden bir zarf kard, iinden ektii kd Jennifer'a uzatt. Jennifer kdn nterpol'den gelme bir polis raporu olduunu grd. Alp Dalan'nda, talya-svire snrnn yaknndaki bir buzulda donmu bir Amerikal erkek cesedi bulunmutu. Sonra ad okudu. rfl elinde kt, okuduklarna inanamadan, akn bir sessizlik iinde, yle oturdu. Sarslmt. Sonunda Mark'a dnp, "Btn bunlar doru mu?" diye sordu. Mark ban sallad. "Btn gn boyunca sana ulamaya altm ama cebin kapalyd. Brondan leden sonras iin izin aldn, ancak nereye gittiini bilmediklerini sylediler. O zaman, belki burada olabileceini dndm." Elini uzatp, gen kadna dokunmaya davrand, sonra sanki azarlanmaktan korkuyormu gibi, yan yolda durdu. "zgn grnyorsun." Jennifer'n yz solmutu. "u srada, ben... zlemeyecek kadar aknm. Sonunda babamn cesedi gerekten bulundu..." "Bulundu Jennifer. Bir dac, cesedin yaknnda pasaportunu bulmu." Mark duraklad, sonra sakince devam etti. "Dediklerine gre, buzlar cesedi iyi korumu ama uzunca bir zamandr oraday-m." "Nasl... Nasl lm?" "Bilmiyorum Jennifer. Raporda o konuda bir bilgi yok." "Alp Dalan'nda ne aryormu?" "Onu da bilmiyorum." Jennifer rperdi. nce nlerindeki kk gle, ardndan yine Mark'a bakt. "Bana haber vermen iin seni kim gnderdi?" "Long Beach Polis Mdrl'nden bir arkadam telefon edip haber verdi. nterpol'n dedektif blmne gnderdii raporun bir kopyasn grm. Sana benim haber vereceimi syledim. Bunu tandn birinden duymann daha iyi olacan dndm. Ama sana haberi dorulatman iin dedektiflik blmnden birinin telefonunu veririm." Jennifer bir aknlk, bir kayg hissetti. Yreinin bir kesinde, babasnn hayatta olduu umudunu hep canl tutmutu. Oysa imdi gerei rendikten sonra, kafasnda bir znt frtnas esiyordu. "Cesedi grebilecek miyim?" Mark bayla "evet" iareti yapt. "Bana kalrsa, resmen tehis etmen gerekecek. nterpol'e sordum, onlar da cesedin talya ile svire arasndaki snrn neredeyse tam zerinde bulunduunu sylediler. Soruturmay yrten, Varzo adl bir kasabadaki cara-biniere karakolu, konunun sorumlusu da Caruso adl bir yzba. Oraya varmak iin en iyi yolun svire'ye umak, oradan da bir araba kiralayarak italya'ya gemek olduunu sylyorlar. Btn bunlar bir iki gnde tamamlayabilirsin."

Jennifer arkasna dayand. Mark, "yi misin?" diye sordu. "Kafamda dnp duran iki soru var." "Hangi sorular?" "Nasl oldu da babamn cesedi bir buzula vard? Bandan... Bandan ne gemi olabilir?" Mark kafasn sallad. "Hayli tuhaf grnyor. Ama btn bildiklerimi sana anlattm. Belki bu Caruso denen yzba sana daha fazlasn syler." Duraklad, saatine bakt. "Dnmek zorundaym ama, eer sence bir sakncas yoksa, gitmeden nce Bobby'yi bir grmek isterim." "Seni grmekten hep mutlu olmutur Mark. Ama ltfen bunlardan sz etme. imdilik etme. ok sarslabilir." Mark ban sallad. "Sen iyi olduundan emin misin?" "yi olacam." Mark ayaa kalkt, gen kadnn yzne bakt, azm amadan nce uzun uzun bakmay srdrd. "Sana eski bir sr vereyim mi? Daha nce hi sylemediim bir ey syleyeyim mi?" "Nedir?" "Biz ocukken, penceremden senin yatak odan grlyordu. ou gece, yatmadan nce tuvalet masasnn banda oturuunu izlerdim. Lamban yanar, sen de salarn fralardn." Mark belli belirsiz glmsedi. "Babam lene kadar anneme ayn eyi yapt. Bir erkein karsna onu sevdiini belli etmek iin iki ey yapmas gerektiini sylerdi. Biri karsnn salarn fralamak, dieri dertlerini dinlemekmi. Annemlerin evine koarak geldiin o akam, babam seni verandada bulduunda belki, belki beni daha yakndan tanyacan ve daha yakn dost olacamz dnmtm. Dertlerini dinleyeceimi, sana elimden geldiince yardm edeceimi..." "Bana ok yardm ettin Mark. Zaten yakn dostumsun." "Tabi. Oysa daha sonralar sen kendi kabuuna ekilince, uzunca bir sre birbirimizi gremedik..." "Uzunca bir sre kimseyi grmedim." Mark tereddt etti. "Benim sana, tpk geen gece olduu gibi, sylemek istediim, eer bir gn dayanacak bir omuz ya da seni dinleyecek birine ihtiyacn olursa, telefon etmekte sakn ekinme." Jennifer evine dndnde de, kafas hl karmakarkt. Haberi batan dinlemek ihtiyacn hissettii, kesinlikle emin olmak istedii iin Long Beach Polis Mdrl'nn dedektiflik blmne telefon etti. Mark'm anlattklarndan kuku duyduu iin deil; arabayla evine dnerken, yolda ylesine derin bir okun et-kisindeydi ki, o konumay dte yapp yapmadklarndan emin bile deildi. Konutuu dedektif Mark'n btn anlattklarn dorulayp, onunla ksa zamanda resmen temasa geileceini bildirdi. Ondan sonra yapt ilk ey, babasnn fotoraflarn bulmak oldu. Yatak odasndaki dolabn iinde eski ve byk bir karton kutuda saklad albmdeki resimlere uzun uzun bakt. Paul March'm fotoraf, karga kanad siyahlnda sal, uzun boylu, gler yzl ve yakkl bir erkek resmiydi. Albmde Jennifer'm annesiyle, babasyla ve Bobby'le ektirdii, anne ve babasyla birlikte kt Avrupa tatilinden, Paris'ten, Londra'dan, Zrich'ten kalma fotoraflar vard. Karton kutunun dibinde, babasnn ona kk bir kzken gnderdii ve iple birbirine balanm kartpostallar istiflen-miti. O kartpostallar hep deerli bir an olarak saklamt, imdi onlara yeniden bakmann acsn daha da derinletireceini biliyordu. Kutuyu yerine koyup, gzyalarn engellemeye alt. Ardndan raftan bir atlas ekerek, svire ile talya arasndaki dalk blgeyi inceledi. Varzo'yu buldu: talya snrna yakn, minicik bir nokta. Tam iki yldr kayp olan babasnn bozulmam cesediyle burun buruna geleceini dnmek bile inanlmaz geliyordu. Bobby'ye haber vermeyi dnnce yeniden rperdi, ardndan bir ey sylememenin doru olacan dnd. Olanlar duymak Bobby'yi gereinden fazla sarsacakt, oysa Bobby'nin sarslmasn istemiyordu. Her ey bittikten sonra, olabildiince yumuatarak anlatmaya alacakt. Rehberin sar sayfalarm evirip, bir seyahat irketine telefon etti. Mark'n dedii gibi, acente grevlisi de nce Zrich'e umasn -JFK ya da Newark'tan Zrich'e uaktan bol bir ey yoktu-ardndan da trenle ya da kiralk bir otomobille gneye, talyan snrna gitmesini nerdi. Ardndan, Brooklyn'deki Federal Savunma Brosu'nun yneticisi Margaret Neil'in numarasn tulad. "Jennifer, naslsn ekerim?"

"Margaret, birka gnlk bir izne ihtiyacm var. Sana zaman brakmadmn farkndaym ama, emin ol ok acil bir konu kt. Birka gnlne Avrupa'ya gitmem gerekiyor." Gidi nedenini anlattrma isteine direndi. "Hey, bazen insanlarn talihli gndr. Sanrm, bu aralarda pek megul deilsin. Yine de bir bakaym. Hangi gnler aras, demitin?" "Yarndan sonra uygun olur mu? Be gn desek?" Margaret'in sesi bir dakika sonra telefonda yeniden duyuldu. "ekerim, yarndan sonra uygun grnyor." 9 Mark Ryan nbeti devredip eve dndnde, vakit neredeyse geceyans olmutu. Elmont'taki iki odal evinin garaj yoluna girdiinde, etraf zifir karanlkt. Sokak lambalarndan bazlar snkt ama, arabasndan inip, evin kaps nndeki birka basama trmanrken sokan kar tarafnda, evin elli metre kadar tesinde park edilmi koyu renkli bir Buick grd. Arabay, yanndan geerken fark etmiti. Sanki iinde iki adam var gibiydi ama etraf emin olunamayacak kadar karanlk ve Mark bununla il-gilenemeyecek kadar yorgundu. Ev, bekr misafirhanesi gibi grnmenin dnda, rahatt. Boanmalarndan sonra Ellen'n payn satn almt ya, o gideli beri evi derli toplu tutmakta zorlanyordu. Zaten iini seviyordu, boanmadan sonra saln korumasn da iine borluydu; karakolda, ev iine zaman kalmayacak kadar uzun sre grev yapyordu. stelik Ellen'n da evi derleyip toparlad sylenemezdi ya. Kadnn nitelikleri arasnda ev kadnl yoktu; kendisi de ev ii yapan erkeklerden olamamt bir trl. Ortaln temizlie iddetle ihtiyac vard, yemek masasnn zerine yaylm gazeteler masa rtsne dnm, mutfak evyesi de azna kadar bulakla dolmutu. Gnde iki kez du alan, temizlik konusunda titiz biri iin gln olan bu durum, durmadan haftada iki kez gelecek bir temizliki bulmas gerektiini hatrlatyordu. Mutfaa yrd, bir neskafe yapmak iin suyu kaynamaya brakp, buzdolabnn kapan at, iine bakt. Biraz sert peynir, birka kutu Coca-Cola ve bira, bir domates, yarm kutu st, hepsi bu. Her zamanki gibi kafasn ile ylesine megul etmiti ki, markete uramay unutuvermiti. Ekmek kutusunda hl yenebilir iki dilim avdar ekmei bulunca peynirli bir sandvi hazrlayp, suyun kaynamasn beklerken salona yrd. iinden televizyon izlemek gelmedii iin, sehpann zerine eilip, sandviini srd. Ne ev hayat ama! Boand gnden beri, annesi ile babas baka bir kadn bulmas gerektiini syleyip, bann etini yemilerdi. Mark ise onlara her erkee bir kadnn yettiini sylyordu, durmadan. Babas olsa, yznde bir tebessmle, "Btn hayatn boyunca bekr yaayarak mutlu olamazsn" derdi. "Sabredin" derdi Mark da ayn tebessmle. "Hl mlakat aa-masmdaym." Oysa haklydlar. Bir yl sonra otuz beinci ya gnn kutlayacak olmasna ramen, hayatnda hl zel birisi yoktu. Arada bir, karakoldan tand iki kadndan biriyle kyordu ama, bu ylesine bir eydi ite. Uygun biri bir trl kmyordu karsna. Bir an Ellen'n "uygun biri" olduunu dnmt: aman Tanrm, ne hata! Ellen Manhattan'n pahal avukat brolarndan birinde sekreter olarak alan, kiilii gl, canl, ufak tefek bir esmerdi ve ilk klarndan ay sonra evlenmilerdi. Byk hata. Evleneli henz yedi ay olmadan, grip virs yznden kendini iyi hissetmeyince gece nbetinden erken, gecenin birinde kp eve dnm, Ellen' kanepede bir adamla seviirken yakalamt. Hem de Ellen beendii iin, iki haftalk maa karlnda Macy's'ten zel olarak ald kanepede. Onlarn elbiselerini giymelerini beklerken, Mark orada, fkeden titreyerek, gzyalarn durdurmaya alarak, beylik Glock tabancasn ekip herifi vurmak isteine direnerek ylesine dururken, birden bu surat tandn hatrlad. Ellen'n brosunda alan, evin alm muamelelerini tamamlamas iin tuttuklar i-bilir ve pahal avukat, hani Armani elbiseler giyen, durmadan srtp Ellen'n arkada olduunu, onun iin btn evrak iini bedava olarak halledeceini syleyen herif. Bedavaym! Adamn Ellen'n eski sevgilisi olduu, onunla yeniden bulumaya balad abuk anlald. O akam Mark adama yle bir akmt ki, avukatn n dileri

krlmt. Orospu ocuunu evden attktan, sokaa kadar kna tekmeyi bastktan sonra, El-len'a hesap sormak iin dnmt. Kadn orada oturmu alar-ken, Chad Tate'le drt aydr birlikte olduklarn itiraf etti. "Sen ve ben, bir hatayd Mark. Bu i yrmeyecek, onun iin boanmak istiyorum. Chad benimle evleneceini sylyor." Mark o gece evden ayrlm, bir dkkndan bir ie viski alm, Jarnaica Krfezi'nde bir iskeleye kadar gidip, arabann iinde hem iip hem alayarak sarho olmutu. Ardndan, daha fazla alaya-mayacam anlayp uykuya dalmt. Uyandnda, motosikletli bir polis arabann camn yumrukluyordu. Gne ykselmiti ama, iskelede kalabalk martlardan baka canl varlk yoktu. Mark cam indirince, polis alkol kokusunu alp, ehliyetini istedi. "Sizi bu saatte buraya getiren nedir efendim?" Mark adama ehliyetini uzattktan sonra, belki de hayatnda ilk kez kendini koyuverdi. Hkrklara boulup, hi tanmad birine evliliini anlatmas iin, sanki kafasnn iinde bir baraj bel vermiti. "Zavall" dedi polis ehliyeti iade ederken. "imdi kendinize bir iyilik yapsanz ? Arabanz kilitleyin, eve gidip iyi bir uyku ekin, ardndan da kendinize iyi bir avukat bulun." Ne var ki Mark kendine iyi bir avukat bulmayacakt; paralan bir araya getirerek ilikiyi yrtmeye alt, evlilik iki ay daha kr topal gitti ama her ikisi de birbirlerine hakaretler savurup suladka, beraberliin amasz olduu iyice anlald. Bitmi bir savata, birbirlerini bombalyorlard. Ellen bir sonbahar hafta sonu evden ayrlp bir daha dnmeyince, Mark boanma davas at. Ellen' unut, o gemite kald. O kadn iin gereinden fazla gzya dktm, bundan byle hi dkmeyeceim. Oysa baz geceler eve girerken bir kadnn sesini, konuacak birini, Ellen'n yapt gibi srtn, tam urasn, gergin kaslarnn arasn ovacak bir kadn zlyordu ve bu, o gecelerden biriydi. Kt iki gn geirmiti. Kennedy'deki l bebek onu en az Jenni-fer' zd kadar zmt ama, Mark yreindekileri kolayca gstereceklerden deildi. Jennifer'dan holanyordu; Jennifer, tam istedii cinsten bir kadnd. ocukluunu hl hatrlyordu, o zaman aradaki drt yalk fark nedeniyle, onunla hi ilgilenmemiti. Yllarca hi karlamadktan sonra, yl nce bir gn Columbia'da bir konferans srasnda, dinleyiciler arasnda Jennifer' tanm ve birlikte birer kahve imeyi nermiti. Bir yl boyunca, seyrek de olsa le ya da akam yemeine kmlar, birlikte bir eyler yiyip imiler ve dostluklarn derinletirmilerdi. in iinde dostluun tesinde bir ey yoktu; zorlu bir boanma dneminden gemek yreini paraladndan, yeni bir iliki de aklndaki son eydi; o da tam bylesini istiyordu ama, uzun vadede iin iin de olsa daha fazlasn arzulayaca akt. Bir de Jennifer'n hayatn altst eden cinayet ve tecavz giriimi vard. Annesinin lm, babasnn kaybolmas ve karlat o korkun saldn yznden Jennifer'n tmyle ykldnn farkndayd. Cinayet gecesi Mark'n ile annesi babasnn evine komu, Mark'n babas da kapnn yumruklandn duymutu. Gelip kapy atnda, gen kz verandada baygn yatar bulmutu. Adam o zamanlarda kanserden lmek zereydi ama, polislik iliklerine ilemiti bir kere: iin iinde bir ey olduunu hissederek Jennifer' Mark'n annesine brakm, tabancasn kaparak imenlerin zerinden March'larn evine komutu. Orada Jennifer'n annesini lmne baklanm, kk Bobby'yi de kurunla yaralanm bulmutu ama evde baka kimse yoktu: cinayeti ileyen, her kimse, oktan kamt anlalan. Mark cinayeti hemen ertesi gn duydu ama Jennifer' grebilmesi iin drt gn beklemesi gerekti. nk gen kz kimseyle konumak istemiyordu. Ardndan, kendi kabuuna ekildi ve Federal Savunma Brosu'nda almaya balayncaya kadar, yle kald. Yeniden arada bir birlikte akam yemeine ktlar, bu kez ona fiziksel olarak da yaklamasna ramen, deien bir ey olmad; ancak yine de dostluklar srd. Tecavz giriiminin yaratt sarsnty atlatmasnn uzun srmesinin kesin olduunu bilmesine ramen, Mark bir gerei kabullenmek zorunda olduunu anlad: ya zamanlama inanlmaz derecede yanlt, ya da Jennifer'n holand tiplerden deildi.

Mark suyun kaynadn duyunca, yarm kalm sandviini sehpann stnde brakarak yerinden kalkt. Belki polislik gds yzndendi, kendini hl o Buick'i dnrken yakalad. Oturma odasnn klarn sndrp, pencereye yaklat, perdenin aralndan dar bakt. Buick hl oradayd. Polis baskn olmasn ? Elmont olduka saygn bir mahalleydi ama son gnlerde insan hibir eyden emin olamyordu ki. Perdeyi kapatmak zereyken, evinin nnde gelip duran byk siyah bir Pontiac grd. Arabann alan src kapsndan bir adam indi. Mark'n, sokak lambasnn aydnlnda seebildii, altm ya dolaylarnda, uzun boylu ve yank tenli, ok k grnl, gm sal bir adamd. Sokan kar tarafndaki Buick'te bulunan iki kii de arabalarndan indi. Her ikisi de takm elbise giymiti, otuzlarnn balarnda gsteriyorlard. Pontiac'tan inen gm sal adamn yanna geldiler, sonra da hep birlikte Mark'n evine yneldiler. Mark perdeyi brakrken kalarn att. Adamlarn geceyansn eyrek gee evinde ne aradklarn merak ediyordu. Kapnn zili ald. Verandann n sndrmediinden, kapnn yanna gidip, geni al gz deliinden bakt. k grnl, gm sal adam ortada, de kapnn karsnda duruyordu. de yeterince saygn grnyordu ama, her polisin mesleinde dman kazandn .hatrlayp, riske girmedi. Kala klfndan Glock'unu ekerken, kapnn zili bir daha ald. Tabancasn hazr tutar ve yeniden gz deliinden bakarken, "Kim o?" diye seslendi. Geni al mercek gm sal adamn yzn balon gibi gsteriyordu. "Bay Ryan? Adm Jack Kelso. Konuabilir miyiz?" Mark'n parma tabancasnn tetiine gitti. "Bay Kelso, vakit geceyansn geiyor, sizin ve arkadalarnzn buraya benimle ncil okumaya geldiinizden kukuluyum. Onun iin bana tam olarak kim olduunuzu ve tam olarak ne istediinizi syler misiniz?" "Kapnn tesinden konumak g oluyor Bay Ryan. Girebilir miyiz?" "Sizi tanmyorum" dedi Mark. "stelik ne istediinizi hl sy-lemediniz." Mark gz deliinden gm salnn elini ceketinin i cebine gtrdn grp, dikkat kesildi. Oysa Kelso'nun cebinden kan tabanca deil, gz deliinin hizasna kaldrd bir kimlikti sadece. Mark kimlii grnce hafife bir slk alarak, silahn indirdi. "Bay Ryan. CA'danm." Mark kapy at. Dzgn birer takm elbiseyle yaka ular dmeli gmlek giyen iki gen adamn da Kelso gibi CLA'dan olduklarn dnd. Kelso'nun uzatt kimlii alp inceledi. Kimliin bir yznde, Amerikan kartal resminin iinde Merkez Haberalma rgt'nn mavi logosu vard. teki yznde de, Kelso'yu daha koyu sala gsteren, muhtemelen iki yl kadar nce ekilmi bir fotoraf. Resmi iyice inceledi: kararl bir ene, parlak mavi gzler, film aktr gibi bir grnt. Kelso bayla yanndakileri iaret etti. "Bu ikisi de Ajan Doug Grimes ile Ajan Nick Fellows." Her ikisi de CA kimliklerini uzatt. Mark kimlikleri inceledikten sonra, kapnn nnden ekildi. "Galiba ieri girseniz daha iyi olacak." n kapy kapatp, adamlar oturma odasna gtrd. Kelso hafife aksyor, sol ayan belli belirsiz sryerek yryordu. Sehpann zerindeki sandvii grp, "Akam yemeinizi berbat ettiim iin zgnm" dedi. "Ben de sizi beklettiim iin. Birer kahve?" Kelso omuz silkip, nazike, "Kahve iyi olurdu. Teekkrler" dedi. "Oturun." Mark drt fincana neskafe doldurup tepsiyle alma odasna getirdi. Kelso koltuklardan birine oturmu, dier ikisi kanepeye ilimiti. Ajan Grimes ciddi birine benziyordu, yaklak otuz yanda, arkaya taranm siyah salar, ukur gzler. Ajan Fellows ise bebek yz, arkadaa grn, yumuak elleri ve ocuka sa kesimiyle niversiteden yeni km gibiydi. Mark yine de adamn kendini korumay becereceinden emindi. Her ikisinin gzlerinden ceplerindeki CA kimliinden gelme bir gven duygusu okunuyordu. Mark kahveleri datp, son koltua oturdu. "Peki, btn bunlarn sebebi ne?" "Sizinle Jennifer March hakknda konumak istiyorum" dedi Kelso.

Mark'n kalar atld. "Jennifer m? Yoksa Kennedy'deki uyuturucu operasyonu hakknda m?" Kelso kafasn sallad. "Hayr, bunun uyuturucu operasyonuyla bir ilgisi yok." "yleyse?" Kelso kahve fincann dizlerinin zerine yerletirdi, eker koyup kartrd. "Jennifer March' ne kadar zamandr tanyorsunuz, Bay Ryan?" Mark hafife glmsedi. "Bu olduka kiisel bir soru." "Eer soruma cevap verirseniz sevinirim." "Ayn mahallede, birlikte bydk. Onu ocukluktan kt dnemden beri, yani yaklak on be yldr tanrm." "Sizi yakn bir dostu olarak m grr?" "yle de denebilir." "Size gvenir mi?" "Tabi." Mark kukuland. "Bakn, btn bu sorularn amac nedir?" Kelso nce Grimes ile Fellows'a bakt, ardndan da Mark'a dnd. "Galiba babasnn cesedinin bulunduundan haberiniz var. Eer yanlmyorsam, ona haber veren de sizsiniz. yle mi?" Mark kalarn att. "Btn mesele bu mu?" "Evet, bu." Mark fincann sehpann zerine brakt. "Tabi, Jennifer'a ben haber verdim. yi ama, anlayamyorum. Bunun..." Kelso elini kaldrd, daha azna srmedii kahveyi sehpaya brakt. "Bu konumay daha fazla devam ettirmeden nce Bay Ryan, size bir ey aklamak istiyorum. Burada anlatacaklarmz kesinlikle gizlidir. Aslna bakarsanz, ulusal gvenlikle ilgili son derecede gizli ve duyarl bir konudan sz ediyoruz. Bu gizlilii bozduunuz takdirde, ranz yakmak zorunda kalrm. Onun ijp sizden, yapacamz bu konumadan kimseye bahsetmeyeceinize sz vermenizi istiyorum, hi kimseye. Sz veriyor musunuz?" Kelso'nun ses tonu hafif saldrgancayd ve Mark adamdan holanmadm hissetti. "Hey, siz neden bahsediyorsunuz?" "Size bir soru sordum Bay Ryan" dedi Kelso srarla. "Bu arada kinci szlerim iin zr dilerim. Ama size konunun ne denli ciddi olduunu gstermek istedim ve hl cevabnz bekliyorum. Sz verecek misiniz?" Mark Kelso'ya, sonra da teki iki ajana bakt. Her nn gzleri onun zerindeydi. CA genellikle nemli ilerle uraan ciddi bir kurulutu. Bu herifler de ciddi grnyordu, zellikle de Kelso. Mark omuz silkti. "Tamam. Sz veriyorum. Peki, imdi btn bunlarn sebebi ne?" Kelso grtlan temizledi. "CA'nn ve lkenizin sizin yardmnza ihtiyac var." Mark kahkahasn g tuttu. "Nedir bu, bir aka m? Yoksa bu Cinayet Masas'ndan Maguire'n yeni bir oyunu falan m?" Kelso ask suratla, "aka falan deil Bay Ryan" dedi. "Ne kadar ciddi olduunu anlatmaya zamanm bile yok. Eer ciddiyet ls birden ona kadar giden bir aletse, bu, o aleti patlatr. Tekrar ediyorum, bu kadar ciddi." "Neden benim yardmm?" Kelso ne eildi. "Jennifer March babasnn cesedini tehis etmek iin Avrupa'ya gitmeye hazrlanyor." "Ee?" "Biliyorsunuz, babas iki yl nce kaybolmutu. Ve Jennifer' bu kadar zamandr tandnza gre, o dnemde olan korkun olaylan da biliyorsunuzdur?" Mark bayla onaylad. "Ee?" " Karsnn ldrld ve kendisinin ortadan kaybolduu dnemlerde, Paul March CA adma son derecede ciddi bir grevi yerine getiriyordu." Mark kalarn att. "Jennifer bundan hi bahsetmedi." "Jennifer bunu hi bilmedi." "Benim hatrladm kadaryla, babas yatrm bankacl yapyordu." "Bu doru, ama ayn zamanda da gizlice CA adna alyordu." "urasn doru anlayalm. Babasnn bir eit casus olduunu mu sylemek istiyorsunuz?" Kelso kafasn sallad. "Bu konudan ne kadar az bahsedersek, o kadar iyi olacak, diye dnyorum. Size syleyebileceim tek ey, uluslararas ve gizli bir

operasyonda grevli olduuydu. Hem son derecede nemli, hem de ar tehlikeli bir operasyonda. Gvenlik nedenleriyle, bu operasyonun ne olduunu aklayamayacam." "Yoksa Jennifer'n babasnn kansn ldrmediini mi ima ediyorsunuz?" "Sizinle son derecede drst olacam Ryan: bundan yzde yz emin deilim." Mark'n akl karmt. "Anlayamyorum." Bu kez konuan, Grimes't. "Anlamanz gerekmiyor Ryan. Sadece Paul March'n cesedinin bulunmasyla birok hayatn tehlikede olduunu kabul edin, yeter." "Kimlerin hayat? Kimden gelen tehlike?" Grimes cevap vermedi. Mark Kelso'ya dnd, Kelso iini ekerek, "Bu sorularnza cevap veremem Ryan. Size sylediklerimizin tmyle gerek olduuna inanmanz gerek. Tekrarlyorum, bu konu son derecede nemli" dedi. "Bunu srekli sylyorsunuz zaten Kelso. Ancak bana ok az ey anlatp, size ok gvenmemi istiyorsunuz." "Haklsnz, istiyorum. Ama eer Jennifer'a deer veriyorsanz, yardmnza ihtiyac var. Bizim de yle." "Nasl bir yardm?" "inizden birka gn izin almanz istiyorum. Belki bir hafta, gerekirse daha ok. Avrupa'ya gidip, Jennifer'n peine taklmanz istiyorum." "Peine taklmak m? zleyecek miyim?" "Evet. Eer yol arkada olarak birlikte gitmenize izin vermesi iin onu ikna ederseniz daha iyi olur, ama eer bu olamazsa, o zaman kendinizi mmkn olduu kadar gstermeden onu izlemenizi istiyoruz." "Neden?" "Onu korumanz istiyorum. Koruyucu melei olmanz. Jenni-fer' tanyorsunuz, o da size gveniyor. Eer ba derde girerse, onu kurtarmak iin yannda olacaksnz. nsanlarn ba byk derde girince, grmek isteyecekleri tek ey, tandk bir yzdr." "Ba derde mi girerse? Jennif er m? Neden ba derde girsin ki?" "nk Ryan, birinin onu ldrmek isteyecei kesin gibi." 10 Mark duyduklarnn sarsntsn atlatabilmek iin, ylece oturup kald. Birisi onu ldrecek. Kelso'ya bakt ve dnebildii iki soruyu sordu: "Neden ? Kim?" Kelso kafasn sallad. "Syleyemem. Ama inann bana, Jenni-fer ciddi tehlike iinde olacak. Ama bu dediklerim tahmin deil, gerek." Mark bir an dnd, ardndan da sordu: "Peki ama, siz kimsiniz Kelso ? CA adna ne grev yapyorsunuz?" "zel operasyonlar mdr yardmcsym." "Ne gibi zel operasyonlar?" Kelso yine kafasn sallad. "Bu, gerektiinde bileceiniz bir ey Ryan. u anda da bilmeniz gerekmiyor." "Tam tersine. Yoksa, siz de, arkadalarnz da hemen imdi burasn terk ediyorsunuz." "Jennifer'n sizin iin bir deeri yok mu?" "Soruma hl cevap vermediniz." Kelso'nun kl kprdamad. "Bir deeri yok mu?" Mark, Grimes ile Fellows'a bakt. Hi etkilenmemi gibi oturuyor, patronlarnn konumasn dinliyorlard. "Bana hibir ey sylemiyorsunuz. Bu konuma bitmitir. yi geceler Kelso." Kelso iini ekti, hzla ayaa kalkt. "Pekl yleyse, nasl isterseniz." Mark, ".asl olsa kararn deitirecek" diye dnd. Grime.3 ve Fellows da ayakland. Kelso, "Sylediim gibi" dedi, "aramzda bir konuma olmad. Bunu sakn unutmayn." Kelso ile adamlar kapya ynelince, Mark yanldn anlad. Kelso blfn grmt. Jennifer'n onun iin ok nemli olduunu biliyordu; bu da herifin elindeki kozdu. Mark, "Bana biraz daha fazlasn anlatsaydnz, konumay srdrebilirdik" dedi. "Bana Jennifer'n hayatnn tehlikede olduu dnda hibir ey sylemiyorsunuz. Somut bir eyler anlatn."

Kelso arkasna dnd. "Elimden gerekten bir ey gelmiyor Ryan. Size syleyebileceklerimin hepsi bu. Geri kalan konusunda, bana gvenmek zorundasnz. yi geceler, vaktinizi aldmz iin zr dilerim." Elini kapya uzatp, tokma evirdi. "Bir dakika. Bekleyin." Kelso dnd. "Btn bu anlattklarnz. Gerekten de sylediiniz kadar gizli mi?" "Evet." Mark, "Jennifer'n benim iin ne denli nemli olduunu biliyorsunuz" dedi. "Ama nereden bildiinizi anlayamadm." Kelso cevap vermedi. Tereddt edip, sonunda, "Bize yardm edecek misiniz?" diye sordu. "Jennifer'a yardm edecek misiniz?" "Bir artla. Bana biraz bilgi verin, beni karanlk bir sokakta tek bama yryormuum duygusundan kurtaracak bir eyler anlatn. Bilebildiim kadaryla, CA kendi vatandalarnn hayatn korumak iin bylesine gayret gstermez. Tabi eer nemli kiiler deillerse." Kelso cevap vermeden nce Grimes ile Fellows'a bakt. "u anlatacaklarmla bile kendimi tehlikeye atyorum. Ama eer syleyeceklerim fikrinizi deitirecekse, tehlikeye atlmaya deer. Jennifer'n babasyla birlikte kaybolan bir bilgisayar disketini bulmamzda anahtar rol oynayacan umuyoruz. O diskette bir CA soruturmas iin yaamsal nem tayan bilgiler var. te onu korumak iin elinizden geleni yapmanz istememizin nedeni de bu." "Jennifer'n disketten haberi var m?" "Olduunu sanmam." "yleyse bulunmasnda nasl anahtar rol oynayacak?" "Bu da benim tahminim" dedi Kelso. "Disket babasyla birlikte ortadan kayboldu. Eer Jennifer babasnn bandan neler getiini, yolunun nasl olup da Alpler'de bir buzula dtn re-nebilirse, disketi bulmamz iin bir ipucuna ulam olabilir. Oysa disketin peinde bakalar da var; stelik bu bakalarnn Jen-nifer' ldrmek isteyeceklerinden kukulanmak bile abes olur." "Bu da bana baka bir eyi hatrlatyor: disketteki bilgiler ne?" Kelso iini ekip, omuz silkti. "zr dilerim Ryan. Ellerim bal" "peki, disket nerede olabilir?" "Bilemiyorum. Cesedi bulan Chuck McCaul adl bir Amerikal gen, hemen yannda da bir srt antas grm. antann iinde-]<ilerin disketin nerede olduu konusunda bilgi vereceini ya da cesette bir ipucu olabileceini umuyorum. imdilik umut edip beklemekten baka bir ey yapamyoruz." "Bana sanki aradnz bulmak iin Jennifer' kullanmak isti-yormusunuz gibi geliyor." "istediinizi dnmekte serbestsiniz, hem sizinle tamamen farkl grte olduumu da syleyemem." Kelso'nun gzleri hibir ey aklamyordu ama Mark'n o gzlerde grd ani yakar, neredeyse adama acmasna neden olacakt. "Bize yardm edecek misiniz Ryan? Sadece Jennifer' kurtarmak iin de olsa?" "Bana kalrsa, Jennifer'la aramzdaki ilikiyi yanl yorumluyorsunuz. Tamam, yakn arkadaz ama, ilikimiz daha derin deil. Kald ki, anlayamadm bir ey daha var. Onu izlemek iin neden kendi adamlarnz kullanmyorsunuz ? Neden ben?" "Jennifer'n CA'nn onu izledii hakkmda en ufak bir kukuya bile kaplmasn istemiyorum. Hem ona zarar vermek isteyeceklerin, CA kokusunu daha bir kilometre teden alacaktan da kesin. Bu da hem Jennifer', hem de adamlarm tehlikeye atar. Oysa siz, sadece bir polissiniz. Bunu kmsemek iin sylemiyorum. Demek istediim, gerek bir arkadasnz, belki de Jennifer'n gvenliini dnen tek dostusunuz. te yandan da yeteneklerinden yararlanabileceim, son derecede iyi eitim grm bir polis memurusunuz. Onu korumak, hareketlerini izlemek iin gerektii kadar yaknnda olabilirsiniz. Bu srada da ben adamlarm geri planda, yani kuku uyandrmayacak kadar uzakta, ancak gerek duyduunuzda yardmnza yetiecek kadar yaknda bulundururum." "Bana da bir zarar gelebileceini mi sylemek istiyorsunuz?"

Kelso'nun yznde lgn bir tebessm belirdi. "Gelmemesi iin elimizden geleni yapacaz. te yandan, iyi bir dedektif olduunuzu, kendinizi koruyabileceinizi de biliyorum. Tersi olsa, sizi bu ie kartrmak aklmdan bile gemezdi." "Btn bunlar bana hl bir ey aklamyor, sorumu cevaplandrmyor." Kelso grtlan temizledi. "Drst olmam gerekirse syleyeyim: bu iin sizin iin de tehlikeli olabileceinden kukum yok." "yleyse, karmda neler bulacam bilmemin de yarar olurdu." "Sizin iin tehlike oluturabilecek insanlarn btn polislik hayatnzda uramak zorunda kaldklarnzdan ok daha acmasz olacaklarn bilin, yeter. Bu konuda bundan fazlasn gerekten anlatamam." Mark duraksad. Kelso, "Size son bir kez soruyorum. Bana yardm edebilir misiniz Ryan?" dedi. "Bilemiyorum. Belki. Ama u anda zerinde altm dosyalar var. Yzbann beni..." "Bir tatile ihtiyacnz olduunu sylersiniz. Hasta olduunuzu sylersiniz. Ne gerekirse, onu sylersiniz. Eer izin almakta gerekten zorlanrsanz, bana haber verin, ben de perde gerisinden, kimseye belli etmeden neler yaplabileceini bir aratrnn. Tabi yzbaya benim sylediklerimden, iin iinde CA'nn olduundan ya da yapacaklarnzdan sz etmeyeceksiniz. Bunlan arkadalarnza da anlatmayn, hatta kpeinize bile." "Kpeim yok." Kelso bilgie ban sallad. "Sizin yok, ama komunuzun var, Douglas adnda bir labrador. Ona bile anlatmayacaksnz. Ne ona, ne duvardaki hamambceklerine, ne de bodrumdaki farelere." "Evde fare mi var?" Kelso belli belirsiz glmsedi. "Korkarm, var. Tehditler savurmaktan gerekten nefret ediyorum Ryan, ama daha da nefret ettiim, tehditlerimi tekrarlamak. Ama eer bu konudan tek bir kiiye bile bahsettiinizi duyarsam, hayatnzn sonuna kadar boktan bir yan sokakta park cezas yazmanz iin elimden geleni yaparm. Tabi eer talihliyseniz." "Bunu daha nce de sylemitiniz." Kelso gzlerini Mark'a dikti. "Evet?" "Bir eyler yapmaya alrm." Kelso soluunu boaltt. "Sizden beklediim olumlu cevap bu deildi Ryan." "Syledim size, nemli konular zerinde alyorum. Karakolda zaten personel a var. leri ayarlamam birka gn alr." "Ama yapacaksnz, deil mi?" "Sadece Jennifer iin." Kelso hafiflemi gibi bir soluk ald. "Teekkrler Ryan, yardmnza gerekten byk nem veriyorum." "Jennifer'n byk tehlikede olduunu anlatrken, bana yalan sylemiyordunuz, deil mi?" "Sylemiyordum Ryan" dedi Kelso kararllkla. "Ne kadar tehlikede olduunu anlatamam." "Silahm olacak m?" "Tabi." ".Eer Jennifer' ona elik etmeme raz edersem daha iyi olacan sylemitiniz. Yani, ona dorudan birlikte gitmeyi mi nere-yim?" Kelso bayla onaylad. "Yine de dikkatli davrann, fazla srar etmeye kalkmayn. Ne Jennifer'n kukulanmasn, ne de ona gerek nedeninizi sylemek durumunda kalmanz istiyorum. Sz konuya ylesine bir getirirsiniz. Gidip cesedi tehis etmesi gerektiinde moral ve duygusal destee ihtiyac olabileceini dndnz, onun iin bir dostu olarak onunla birlikte gelmeyi nerdiinizi sylersiniz. Eer hayr derse, o zaman onu izlemek zorunda kalrsnz. Daha nce de gizli takip yaptnz iin, onu izlemeniz ok g olmayacaktr, yle deil mi?" "yle." "Demek yznz grnmez klmakta fazla zorlanmayacaksnz. En basit bir klk deiikliinin bile ou zaman mucizeler yarattn bildiinizden kukum yok." "Peki, ya Jennifer beni grrse ? Birden Avrupa'da ortaya kmam ok kukulu grnmeyecek mi?"

"Bunu o zaman dnrz. Ama bence en iyisi ona dorusunu sylemek ve onun hakknda endielendiinizi anlatmak olacaktr. inizden izin aldnz, onun bu zor annda yannda olabilmek iin yolculua karar verdiinizi sylersiniz. Ona gerein dnda, ne sylemek gerekiyorsa, onu anlatrsnz. Ama yakalansanz bile, sonrasnda da yannda kalabilmenizi salamanz gerekecektir." "Bana inanacan gerekten dnyor musunuz?" "O anda bunun fazla bir nemi olmaz zaten. Artk ortaya ktnza gre, onu izlemeye ve korumaya devam edersiniz. Hem bir konuda anlaalm: orada bulunmanzn tek sebebi, onu korumaktr." "Jennifer'a sadece tehlikede olduunu syleseniz, btn bunlar o kadar kolaylard ki." Kelso kafasn sallad. "mkn yok Ryan. nemli olan ne Jennifer'n, ne de baka herhangi birinin CA'nn bu iin iinde olduundan haberi olmas. Eer CA'nn ilgisi ortaya karsa, eminim Jennifer' ok daha byk tehlikeye atm, disketi bulma ihtimalini de yok etmi oluruz." "yleyse, benden tam olarak ne yapmam istiyorsunuz?" Kelso elini ceketinin cebine soktu, kard zarf Mark'a uzatt. "Nedir bu?" "Uak biletleri, sizin admza dzenlenmi. Tarihleri ak, busi-ness snf." "nerinizi kabul edeceimden bu kadar emindiniz demek?" "Hayr, sadece kabul ederseniz diye hazrlatmtm" dedi Kelso. "Zarfta cep telefonumun numaras da var. Jennifer'la konutuktan sonra beni arayn. Ltfen ona elik etmenize raz etmeye aln, bylesi ileri ok daha kolaylatrr. Masraflarnz iin de bir eyler ayrdk, nakit olarak be bin dolar. Bir de, adnza hazrlanm bir Visa kredi kart. Siz sadece arkasn imzalayn ve yapmak zorunda kalacanz masraflara sakn aldrmayn. Bu kart kullanacanz her yerde ve her mebla iin geerli olacak. Tabi Sam Amca'y mutlu edebilmek iin, yapacamz harcamalarn makbuzlarn getirirseniz sevinirim." Mark elindeki zarfa bakt. "Anlalan, her eyi en ince ayrntsna kadar dnmsnz." "Daha nce svire'ye gitmi miydiniz Ryan?" "Sadece dmde." "Baylacaksnz." svire, 17.00 Chuck McCaul Furka geidinin seyir kntsnn zerinde durup, "Nefes kesici!" diye dnd. Akamn bu saatinde, dalar muhteem grnyordu. Gzlerinin nnde, kntnn granit duvarlarnn tesinde, solgun leden sonras gnei ile pembe ve kzl renklere brnm gn altnda tepeleri karla kapl girintili kntl zirveler ufku kaplyordu. Aalarda, geidin dik ve dnemeli yolundan trmanan Au-di'yi grd. Kendi kiralk Renault'su hemen yakndayd; seyir kntsnn hemen kenarnda, mevsiminde buraya gelen turistlere hatra eyas satmak iin kurulmu barakann kepenkleri indirilip kilitlendiinden etraf ssz, McCaul de yalnzd. Furka buzulu mavi buzdan geni bir vaha gibi, dkknn ardnda uzanyordu. Turistler iin buzulda delikler almt; birka frank karlnda bu deliklere girebilir, penguen kyafeti giymi birka salakla birlikte hatra fotoraf ektirebilirdiniz. McCaul'n de dnd gibi, isvire'de o siktirici hayvanat bahesinden baka bir yerde penguene rastlanamayacan hatrlaynca, aptalca bir ey. Korkun terk edilmilik duygusuna, kemiklerini szlatan soua ramen, burada bulunmann keyfini karyor, derin soluklar alyordu. Dolambal yolun be kilometre aasnda, grkemli granit duvarlanyla klaya benzeyen Furka Pass Oteli dikiliyordu. Otel geen yzylda, havas temiz ve kuru meknlarda sanatoryum ina etmenin moda olduu yllarda yaplmt, ama yln bu mevsiminde iinde in cin top oynuyor, Audi'nin dnda da bir turist otobs ya da otomobil grnmyordu. Audi sonunda tal ve dnemeli yolu ap, Renault'nun arkasnda durdu. Su geirmez yeil kumatan kaln bir parka giymi, omzunda Nikon marka bir fotoraf makinesi, arabadan glmseyerek inen adam yaklap elini uzatt. "Bay McCaul?

Ben Zrich Express'ten bamsz gazeteci Emil Hartz. Gerekten de souk bir akam. Daha scak bir yerde buluamadmz iin balayn." Hartz "w" sesini "v" gibi telaffuz etmesine ramen, kusursuz bir ngilizce konuuyordu. McCaul omuz silkti. "Bir yank yaknnda fotoraflar ekmek istediinizi sylemitiniz sanrm." "Doru, sylemitim. Hatta burasnn da tam aradmza uygun yer olacan dnmtm ama, ok souk." "Buraya k ortasndan gelmelisiniz" dedi McCaul. "O zaman hava bir kutup aysnn taaklarn donduracak kadar souk olur." Beriki srtt. Uzun boylu ve gzlklyd, yakndan baknca, kafasna hi de uymam bir peruka olduu anlalan gr siyah salar vard. McCaul, "Benden istediiniz nedir?" diye sordu. Hartz glmsedi. "Buzulun eriilemez olduunu grnce, sizi buzun zerinde dururken gsterecek birka fotorafn da yeterli olacan dnyorum; okuyucu aradaki fark anlamaz." Buzulun bittii yeri gsterdi. Donmu buzdan beyaz bir eme, gerekten rktc bir uurumun zerine eilmiti. Oradan da aaya, derin Furka Vadisi'nin dibine, yz elli metrelik bir uurum. "Saygszlk etmek istemem efendim, ama oras ok tehlikeli. stelik emniyet avadanlklarm da getirmedim." Hartz glmsedi. "Endielenmeyin, tehlikeli olmamas iin elimden geleni yapacam. Ama okuyucular iin arpc bir resim istiyorum, anlyorsunuz ya, 'Buzulda bir ceset bulan Amerikal dac Chuck McCaul' gibi bir ey. Arka planda buzla, fotoraf harika olur." McCaul bir an dnp, yeniden omuz silkti. "Tamam. Otele telefon ettiinizde, bir cretten sz etmitiniz. Aklnzdan nasl bir rakam geiyor?" Hartz glmseyip, cebinden bir defter kard. "Bunu sonra konuuruz. imdi, anlatn bana, bulduunuz o adamda gznze arpan bir tuhaflk var myd?" "lyd." Hartz belli belirsiz srtt. "Cesette bir tuhaflk grdnz m, demek istedim." "Bir ey grmedim. Ceset buzlarn iindeydi." "Polis cesette bir eyler buldu mu ? Kt, belge falan?" "Pek bilemeyeceim. Tek rendiim, adnn Paul March olduu. Bana kalrsa, ceplerini ve elbiselerini aratrmak iin adamn buzlarnn zlmesini beklemi olmallar. Ama yarkta bir srt antas buldum, cesedin hemen yaknnda." Hartz konuyla kesinlikle ilgilenmiti. "Devam edin." "inde bir evrak czdan ve bir tabanca vard." "yle mi?" Hartz kalarn atp, defterine bir eyler iziktirdi. "Czdanda ne vard?" "Adamn adna, Paul March adna karlm bir pasaport." "Hepsi bu kadar m?" "Bir de sanrm birka giyecek. Bence soruturmadan sorumlu kiiden, Yzba Caruso'dan ok daha etrafl bilgi alabilirsiniz." "Cesette gznze arpan baka bir zellik yok muydu?" "Hayr, buzun arasndan pek bir ey gremedim." "Okuyucularmz bilgilendirmek asndan soruyorum Bay McCaul, ka yandasnz?" "Yirmi bir." "Nerede oturuyorsunuz?" "New York'ta." "Size yaznn bir nshasn gnderebilmem iin adresinizi verir misiniz?" McCaul adresini yazdrd. Hartz glmseyip, "New York'a birka kere gittim" dedi. "Harika bir ehir. Ailenizle birlikte mi oturuyorsunuz?" "Sadece babamla." "O da sizin gibi dac m?" "Hayr, zel dedektif." "yle mi? Ne ilgin." Hartz yazmay bitirip, defterini cebine tktrd. "Tamam, imdi de birka resim ekelim." McCaul uurumun kenarn izleyerek, adamn peinden yara yrd. Hartz Nikon'u altrarak kontrol etti. Gne hzla kayboluyor, sanki ufukta milyonlarca ate buluuyormu gibi, pembe yla dalan

yalyordu. McCaul uurumun bu kadar ke-nannda durmaktan holanmad. Hele son kazadan beri. Dorusuna sylemek gerekirse, o kazadan beri donuna dolduracak kadar korkuyor, daclktan rkyordu. Donmu buzul suyu be metre kadar tede gzden kayboluyor, geidin dibine dyordu. Epeyce tehlikeli, olum. Burada ayan kaymaya grsn, iin bitik demektir, hem de kknden. Yeterince yrdne kanaat getirdi. "Buras iyi mi?" "Harika. Sadece parmanzla yang gsterin." Hartz bir iki resim ekti. "imdi gerileyin, azck gerileyin Bay McCaul. Ve ltfen glmsemeye aln. yle bo bo deil, sanki biraz holanm gibi glmseyin." Biraz holanm gibi mi ? Birka adm arkanda yz metrelik bir uurumun kenar varken, insan nasl holanm gibi yapar? McCaul aaya, Furka geidine bakp, asabice sylendi: "Bu kadar bence yeter efendim." "Harika, harika. Bu kez bir yeri iaret etmek yok, sadece kameraya bakn, yeter. te byle, sakn kprdamayn." McCaul hareketsiz bekledi. Hayatnda ilk kez, fotoraf gazeteye baslacakt. Daha bu sabah telefonda bundan babasna bahsetmi, o da epeyce armt. Hartz bir iki resim daha ektikten sonra McCaul'n yanma yrd ve "Bence bu kadan yeter" dedi. "Verdiiniz bilgi ok ie yarayacak." "Biraz nce szn ettiiniz cret ne olacak?" Hartz cevap vermeden nce ssz vadiye dncelice ve uzun uzun bakt, sonra gzlerini kaldnp, glmsedi. "Oh, maalesef cret falan yok." McCaul aknd. "Hi... Hibir ey anlamyorum." "Anlamadnzdan eminim, zaten btn bu iler olduka karmak. stelik siz de, hi tanmad biriyle bylesine ssz bir yerde bulumay kabul edecek kadar aptal birisiniz, yle deil ini?" McCaul Hartz'n artk "w" sesini "v" gibi telaffuz etmediini fark etti. Artk konumasnda belirgin bir zellik yoktu. Bir de, Hartz'n gzlerinde aniden dondurucu bir bak grd. Beyninde bir eyler akarken, asabice, "Gazeteci... Gazeteci falan deilsiniz, deil mi?" diye sordu. "Kesinlikle deilim." McCaul'n yz kle kesti. "Hey, ne yapmak istiyorsunuz?" Hartz'n elleri imek gibiydi. McCaul'n dengesini yitirmesi iin ufack bir itme bile yetti. Srtst devrildi, buzlarn zerinden uuruma doru kayd, yarn kenarndan elleriyle havay avula-maya alarak bir ta gibi derken, l dalarda yankland. Hartz glmsedi. "Ne yazk ki, dyorsunuz." 11 Jennifer arabasn Mark'm evinin nnde durdurduunda, saat neredeyse lene geliyordu. Garaj yolunda Mark'n arabasn grd, kapnn nne yryp, zili ald. Mark dutan henz km olmalyd; nk kapy atnda salar slakt ve zerinde de beline sard havludan baka bir ey yoktu. Biraz sklmakla birlikte, Jennifer' grdne memnun olduu belliydi. "Biraz erken geldin. eri girsene." Jennifer oturma odasna girince, ortaln karmakark olduunu grd, Gen kzn aknlkla evresine bakndn gren Mark glmsedi. "Emin ol, her zaman byle olmaz." "Sahi mi?" "Bazen daha da kt olur." Jennifer'n gldn grp, ekledi: "Kahve ier misin?" "Hl dn akam neden telefon edip, benimle konumak istediini merak ediyorum." "yleyse, ben giyinirken sen kahve yapsan da, yle konusak?" "Anlatk." Mark'n odadan kn izledi, merdivenleri trmanmasn duydu. Orta boyluydu ama erkeksi ve orantl gzel bir vcudu, adaleli bacaklar, geni omuzlan vard. Grntsyle, gen kzn iinde reddettii baz duygulan uyandnyordu. Mark zel hayatndan bahsedeceklerden olmad iin, kansyla boanmas konusunda pek az ey bilmesine ramen, ondan aynldktan sonra kendini tmyle iine verdiinin farkndayd. Daha o sabah telefon ederek bir konuda konumak istediini, geerken uramasn sylemiti. Oturma odasnda durmu, evresine bakmrken, hl Mark'n neyi konumak isteyeceini merak ediyordu. Raflarda ou polislikle ilgili bir sr kitap, kelerden birinde bir Sony mzik seti, yannda da dizi dizi kaset ve CD grnyordu. ou klasik mzik ve opera; dnnce

Mark'n bir seferinde babasnn bylesi mzikten holandn sylediini hatrlad. Mutfak yeterince temiz grnyordu ama evyenin ii azna kadar bulak doluydu ve penceredeki ereltiotu da susuzluktan lecee benziyordu. Tabaklardan birkan ykad, saksya biraz su verdi, kahveyi fincanlara koymak zereyken de blucin, beyaz bir tirt ve spor ayakkabs giymi Mark kageldi. "Oturma odasna gitsek Jenny?" Gen kz kanepeye oturunca, Mark da karsndaki koltua kt. Jennifer kahvesinden bir yudum alp, fincann sehpann zerine brakt. "Gitmeden nce seni grme frsat bulduuma ok sevindim; senden isteyeceim bir ey var da." Mark arm grnd. "Sahi mi?" "Ben yokken, eer Bobby'yle ilgili bir sorun olursa, seni aramalar iin telefon numaran Cauldwell'e vermek istiyorum. Avrupa'dayken cep telefonum yanmda olacak, onun iin her istediinde beni ararsn." Mark'n yznn fark edilecek kadar kzardn grd. Beriki bir an tereddt etti. "Tabi..." "Yoksa sana sorun mu olur?" "Hayr... Hallederim." "Neden telefon ettiini hl sylemedin." "Yolculukla ilgili her eyi hallettin mi?" "Yarn Newark'tan Zrich'e uuyorum. Oradan da bir araba kiraladm, Varzo'ya gideceim. Neden sordun?" "Seninle konumak istememin nedeni de bu Jenny. Dnyorum da, yannda bir arkada olmasna ne dersin?" "Benimle birlikte Avrupa'ya gelmek istediini mi sylyorsun yoksa?" "Evet." "yi de, bunu neden yapasm?" Mark omuz silkti. "Babann cesedini tehis etmek seni sarsacaktr. Onun iin dayanacak birine ve duygusal destee ihtiyacn olabileceini dndm. Ben de izin alabilir ve akam olmadan biletlerimi halledebilirim. Ne dersin?" Jennifer aknlkla arkasna dayand. "ok dncelisin. Teklifin beni ok duygulandrd. Ama eer burada kalr ve ben yokken Bobby'yle ilgilenirsen, ok daha memnun olurum. Anlayabiliyor musun Mark? Kald ki seni ta Avrupa'lara kadar srklemeyi aklmdan bile geiremem." "Eer Bobby'nin yardma ihtiyac olursa, birini ayarlayabilirim." "Kimi?" Mark omuz silkti. "Arkadalarm, meslektalarm. Sorun olmaz." "Ama Bobby iin olabilir. Etrafnda tanmad kiiler varken kendini mutsuz hissediyor." "Bir dn Jennifer" diye srar etti Mark. Bir eyin nemini belirtmek istediinde, gen kzn tam adn kullanrd hep. "Uzaktaki bir lkede olacaksn ve gnlerin kolay gemeyecek. Bu arada yalnz kalmak da istediklerinin sonuncusu olsa gerek." Mark'n yzn inceledi. "Neden iimde bir ses, birden benim iin endielendiini sylyor?" "Endielendiimi mi?" Mark kafasn sallad ve neredeyse bir kahkaha atmaya hazrland; ama sesinde bir ey Jennifer'n karsndakinin rahatsz olduundan kukulanmasna neden oldu. "Endieli deilim, sadece merak ediyorum. Yannda bir arkada bulunmasndan holanacan dndm. teyken bylesi durumlarla ok karlayorum. Daha morga ayan bile atmadan iin sklacak ve ok duyarl olacaksn. Babanla paylatn btn anlar birden geri dnecek. Bu durumla baa kmak sana g gelebilir." "Hakl olabilirsin, ama inan bana, kendimi toparlarm." "Seninle gelmemi istemediinden emin misin?" "Ben bunun tek bana baarmam gereken bir ey olduunu dnyorum." Mark iini ekti. "Anlalan, seni bir daha dnmeye ikna edemeyeceim." Jennifer gen adama dikkatle bakt. Mark kahve kayla oynarken, Jennifer'la gz gze gelince, baka tarafa bakmaya balad. Jennifer, "Aklndan baka bir ey gemiyor ya?" diye sordu. "Sana yardm etmenin dnda bir ey gemiyor."

"Emin misin?" "Eminim. Seninle gelmek istediimi sylerken ciddiydim. Sen sadece kabul et, ben her eyi ayarlarm Jenny. Basma dert olmam." Jennifer kabul etmedi. "Senden bunu isteyemem. nerin iin de teekkrler ama bu ii kendi bama halletmeliyim." Ayaa kalkt. "Artk gitmem gerek. Daha gidip biletlerimi alacam, ardndan da bavulumu hazrlayacam." Gen kadn kapya gtren Mark'n gzlerinden umutsuzluk okunuyordu. "Ne kadar kalacaksn?" "Bilmiyorum. ya da drt gn, ama dn tarihimi ak braktm. Muhtemelen babamn cesedinin Amerika'ya getirilmesini ayarlamam gerekecek." "Uan yarn kata kalkyor?" "Akam dokuzu eyrek gee. Eer istersen, benimle havaalanna gel." Mark'n yz kzard. "imdi hatrladm da, o saatlerde bir iim var. Sana bir ey sorabilir miyim Jenny?" "Neymi?" "Babann svire'nin o blgesinde ne aradn hi dndn m ? Oraya ii iin mi, yoksa kiisel bir konu iin mi gitti?" "Hayr, hi dnmedim. Neden sordun?" "Hi, ylesine. Ben epey dndm de." Mark kafasn sallad ve olabildiince dikkatli konumaya alt. "Ama orada bulunmasnn bir nedeni olmal. Btn bunlar o kadar acayip ki, sanki baka yer yokmu gibi cesedinin bir buzulda bulunmas." "Buna hi kimse benim kadar aramaz. Bunu bilmen gerekir Mark. Bir sorun olmadndan emin misin?" "Kesinlikle." Gen kzn yanan pt. "Talihin ak olsun." "nerin iin bir daha teekkr ederim. Bir sorun olursa, Cauld-well seninle temasa geer." Jennifer arabasna doru yrd. Otomobiline bindiinde, Mark sundurmann altnda duruyordu. El sallamasna ramen, yznde hl endieli bir ifade vard. Jennifer arabay yrtrken ona bakt ve iinde Mark'n ondan bir eyler, adlandramad bir ey saklad duygusunun rahatszln hissetti. Long Beach yoluna le yemeinden sonra kt. Dairesine gitmek yerine, Cove End'e uzanmaya karar vermiti. Evi son kontrol etmesinin zerinden ay gemi, yeni bir ziyaretin zaman gelmiti. Arabasn yan garaj yoluna park etti ama eve girmek istemedii iin -eve girmek artk ona sknt veriyordu- evin yanndan, mutfan nnden geip, bahe patikasndan iskeleye yrd. Kaykhaneye varnca, dnp eve bakt. imler biilmek istiyor, oluklardan biri kopup sarkyordu ama, evin geri kalan salam gzkyordu. Artk babasnn bir daha geri gelmeyeceini bildiine gre, evi satp satmamak konusunda bir karar vermesi gerektiinin farkndayd. "Burada ok fazla hayalet var" diye dnd. Deniz sakindi. Kaykhaneye doru yryp asma kilidi zorlad, kapnn salamca kapal olup olmadn kontrol etti. Cam toz ve rmcek alaryla kaplyd; dikkatlice baktnda ieride pinekleyen mavi ve krem renkli motoru, motorun yannda pasl ya tenekelerini, alet ve yedek para dolu raflar grd. Arkasna dnp, iskelenin ucunda oturmaya giderken, iinde derin bir ac hissetti. u yldz gryor musun Jennifer ? Onun ad Sirius. uradaki de Kapella. Nedendir bilinmez, babasnn tahta kaldrm zerindeki bouk ayak seslerini duydu, gzlerini yumup dudaklarn srd. Babasnn geri dnmeyecei gereini kabullenmesi gerekiyordu. Asla dnmeyeceini. Bu kadar kesin. Ama Tanrm, onu hl yle zlyordu ki. Hayatn toparlamak iin Bobby'ye babalarnn ldn aklamak, onun da her eyi renmesini salamak zorunda olduunu dnd. Ne denli g olursa olsun, bunu yapmak zorundayd ama, bu glk babasnn cesedini tehis etmesinin ertesini bekleyecekti. Gzlerini rpererek at. skelede ayaa kalktnda, sonunda kararn vermiti. O anda, orada. Avrupa'dan dner dnmez Cove End'deki evi sata karacak ve hayatna yeni bir yn verecekti. Be Jameson4 ve Budweiser'dan5 sonra Lou Garuda'nn kafas olduka kyakt ve bir taksiden ok bir ambulansa ihtiyac varm gibi duruyordu. Bir yanyla Latin Amerika asll olan Garuda orta boylu, esmer yakkls biriydi ve dmdz siyah salanm bir rock yldz gibi aa sallandryordu.

Kadnlarn houna gitmekle nlenmi bir polis memuruydu ve Long Beach Polis Mdrl'ndeki meslektalarnn ska tekrarladklar bir akaya gre Garuda gnde en az alt kez sevimek zorunda olduundan, pantolonuna fermuar yerine crtcrtl bant taktrmt. Kydaki meyhanenin akamst be ile yedi arasn mutluluk saatleri ilan ederek iki fiyatlarn yan yarya indirmi olmas Garuda'nn keyiflenmesi iin yeterli olsa da, kadayfn zerindeki asl kaymak rock mziine uyup barda salnan striptizci kzlard. Esmer bir Porto Rikolu gzel ile iki sansn kz kadife kadar yumuak tenlerini, ounluu genlerden ve orta yallardan oluan, ucuz bir biradan daha fazlasn isteyip bu ayncalk iin kzlarn klotlanna bir iki dolar sktrmaya hazr gndz ikicileri4. Bir Amerikan viski markas, (.n.) 5. Bir bira markas, (.n.) nin beenisine sunuyordu. Oysa imdi Garuda sekiz kadeh ikiden sonra kelimenin tam anlamyla uuyor, tam tepesinde dans eden Porto Rikolu da arada bir glmseyerek ona bakyor, kn ve kocaman kahverengi memelerini dndrerek dikkatini ekmeye, dolarcklanyla vedalamasn salamaya alyordu. Garuda otuz sekizindeydi ama son iki yl boyunca ikiye iyice yklenmi olmas onun neden artk dedektiflik yapmadn, toplum polisi olarak Long Beach Polis Mdrl'ndeki bir masann gerisinde oturmak zorunda kaldn, gnlerini niin can skc ktlar arasnda geirdiini aklyordu. Arkadan yaklaan Ryan' grmediyse de srtn svazlayan dost eli hissetti. "Ne haber Lou ? Grmeyeli epey oldu. Nasl gidiyor?" Arkasna dnd, yznde ho bir tebessmle dikilen Ryan' grd. Birbirlerini uzun zamandan beri, Garuda'nn New York Polis Mdrl'nde alp, bir yl boyunca birlikte devriye gezdikleri dnemden tanyorlard. Yakn arkadatan ok, tandktlar ama Ryan iyi biriydi, alkan ve gvenilir bir devriye arkada olmutu, srtn emanet edecein cinsten biri. "Her zamankinden farkl deil. Keyfim yerinde saylr. Demek, gelinecek yeri sen de buldun?" "Tabi buldum." Ryan eildi, Garuda'nn kadehini kaldrp kok-lad. "Tahminde bulunup, Jameson desem?" "te ikiden anlayan biri." "Sadece babam ldrd iin; hem syleyeyim, karacier kanseri gitmek iin hi de gzel bir yol deil." Kadehi tezghn zerine brakt. "Biraz bolasan Lou? Senin iin endieleniyorum." "Bana ciddi konferans numaras yapmaya kalkma dostum. imde panzehir var, ben erbetliyim." Garuda bardakilere bakt. Kzlar Rolling Stones'un "Satisfaction" parasna uymu sallanyordu, mzik gereinden fazla yksekti, Porto Rikolu da kocaman gzlerini Ryan'a dikmi para umuyordu ama, Garuda yann-dakinin st kuzusu olmadn biliyordu. "Loca m olsun, masa m? Yoksa burada kalp kzlarn birka papel karlnda bir yerlerini gstermelerini mi yelersin ? Benim iin, hepsi kabul." Ryan gld. "Mzik ok yksek. Locaya gidelim." Ryan ne dt, arkalarda bo bir loca buldular. Garuda "Bir biraya ne dersin?" diye sordu. "Ben iemem. Araba kullanacam." "Ben de yle, ama bo ver." "Lou seni bu halde arabaya binerken greyim, kendi ellerimle kelepelerim." "aka ediyorum. Grtlama kadar doluyum. Bundan sonra, taksi tutacam." "Aferin sana." "Baban da yle derdi." "Ne derdi?" "Aferin sana. Bana biraz rlandal gibi gelirdi. Gbela anlayabildiim boktan bir telaffuzu vard." "County Cork telaffuzu." "Her neyse. O adam zlyorum. Komiser yardmcs niformas iinde grdm en iyi, en byk insand." Garuda glmsedi. "ki metrelik biri. Dnyorum da, nasl oldu da olu bu kadar kavruk kald?"

Ryan onun szlerine fkelenmedi, glmsemekle yetindi. "Orta boylu saylrm, onun iin duygularmla oynamaya kalkma." "u boanmandan beri hibir kadnla iin oldu mu?" "Oldu denilemez." "Beendiin kimse yok mu?" "Var tabi." "yleyse neden olmuyor?" Ryan omuz silkti. "Bir sr nedenden." "yle mi?" "Kesinlikle. Bir erkek ne yapabilir ki?" "Vazgeilmez ol. Kadnlar erkeklerde vazgeilmezlikten holanrlar. Bir de dinlemeye al. O zaman i garanti demektir. Aslna bakarsan, bol bol dinle. ou erkek en nemli organlarnn ap arasnda olduunu sanr ya, yanlrlar; en nemli organlar kulaklardr. Btn baarl klar, iyi dinleyicilerden kar. Kesinlikle byle." "Lou, bu paha biilmez tavsiyeni unutmamaya alacam." Garson kz gelince Ryan bir Coca-Cola smarlad. Lou ise yol iin son bir duble Jameson istediini syledi. Ryan kza dnp kararllkla, "Tek bir Jameson" deyip, itiraz etmesine frsat vermeden Garuda'ya dnd. "March dosyas. ki yl nce. Hatrladn m?" "Sarho ya da ayk olaym, btn dosyalarm hatrlarm. Peki tek Jameson da nereden kt?" "Yarn sabah bana teekkr edeceksin." Garuda gzlerini sildi, daha imdiden kafay iyice bulduunu hissedip, sarhoa iini ekti. "Belki de haklsn. Sizin sokakta, evinizin karsnda oturan, babas kaybolan Jennifer March'tan bahsediyorsun. Annesi ldrld, kk kardei de kendini tekerlekli sandalyede buldu. Benimle bu dosyay m konumak istiyorsun?" "Evet, bu dosyay." "Merak ettiin ne?" "Hatrlayacan her eyi anlatman istiyorum. zellikle de nemli ksmlar." "Hey, oysa ben bu dosyada ne varsa, ezberlediini sanyordum. Hatrlayabildiim kadaryla, her frsatta sorular sorardn. Birlikte altklarm fkeden duvara trmanrd." "Tabi, nk Jennifer' tanyordum ve o cinayet benimkilerin evinin tam karsnda ilendi. Ama benim dosyam deildi Lou ve senin Cinayet Masas'ndan gelme u arkadalarn da NYPD6 dndan birinin dosyaya burnunu sokmasndan hi holanmadlar. Her eyi kendilerine sakladklar iin, duymadm bir sr ey olduundan eminim. Oysa sen, sen dosyann zerindeydin." "Sadece iki aylna. Ondan sonra kendimi masa banda buldum." "Fark etmez, yine de olanlar birinci elden duymak istiyorum. Tabi senin iin bir sakncas yoksa." "Hayr, sakncas falan yok. O dosya artk orospu pc kadar souk. Tarihe kart dostum." Garson kz ieceklerini getirdi. Garuda viskisinden kocaman bir yudum ald ve Coca-Cola'sn yudumlayan Ryan'a bakt. "Pekl. Batan balayalm. Babann telefonu zerine olay yerine nce yerel polis, onlarn on be dakika arkasndan da dedektifler geldi. Sabaha kar bir sulan falan olmal. Ebeveyn yatak odasnda kadnn cesedini, onun yannda da olunu bulduk. Kadm gsnden iki, grtlandan da bir kez baklanm. Olan ise kurunu srtndan yemi ama mermi yle bir ayla gitmi ki, omuriliinin bir blmn paralayarak, kafatasnn arkasndan km. Anne lmt ama, mucize eseri, ocuk hl nefes alyordu. Kzlar ise derin bir ok iinde, babann evindeydi." "Bu kadarn biliyorum. Devam et." "Evi incelediimizde, hibir yerin zorlanmadn grdk. Bu pislii yapanlar her kimse, ya nceden bir anahtar edindiler ya da son derecede profesyonelce, iyi alyorlard. Kz st kattaki pencerelerden birini ak bulduunu syledi ama, pencerede ne 6. NYPD (New York Polis Department): New York Polis Mdrl, (.n.) parmak izi bulabildik, ne de zorlandn gsteren bir belirti. Tabi pencere mahsus ak braklm da olabilir. Bunun dnda, kz ona saldrann bir erkek

olduundan neredeyse tmyle emindi. Bir de, biliyorsun, babasn hi bulamadk. Sanki buhar olmu, umu gitmi gibi." "Seninkiler bunun babann ii olduunu dndler, deil mi?" "Olabilirdi." "Neden olabilirdi?" Garuda masadaki kseden bir avu fstk alp, azna tkt. "Durumu en az bizim kadar bildiini sanyordum. Adam irketinin ii iin, American Airlines uayla svire'ye gitmiti. Uak irketiyle temasa getik, adam check-in yaptrm ama uak Zrich'e iner inmez ortadan kaybolmu. O siktirici svire jandarmasn harekete geirdik, Zrich'teki btn otelleri aramalarn saladk. Avrupa'da hl otele girerken pasaportunu falan gstermen, bir giri kart doldurman gerekiyor. Mecbur olduundan, btn otel mterilerinin kayd tutuluyor, isvire polisi o boktan kartlar teker teker elden geirdi ama March'a rastlayamad. Onun iin elimizde "ya" sorusundan baka bir ey kalmad. Ya March ailesinin ldrlmesini ayarlayp, ardndan czlam ektiyse?" "Hangi nedenle?" Garuda omuz silkip, biraz daha viski iti. "te iin pf noktas da buras ya. Bizim sorunumuz nedenini bulamamak oldu. in iinde para ya da en azndan bilebildiimiz kadaryla, kenarda tuttuu bir eksik etek falan yoktu. March'n karsnn hayat sigortas da yle aman aman bir yekn tutmuyordu. stelik, poliede ne olursa olsun, parann ocuklara gidecei kesindi. Kald ki adamn kusursuz bir baba, sevgi dolu bir e falan olduu da syleniyordu." "Demek kimse bir neden bulamad, yle mi diyorsun?" "yle. Aklmza gelen tek ey, belki kars ile ocuklarnn adam hakknda bir eyler, ne bileyim, karanlk bir sr bildikleri oldu. Adam bir ekilde tehlikeye atacak ya da iini bozacak bir ey. Belki de kimliinden kurtulmak, ailesi olsun olmasn, hayatna bambaka bir yerde yeniden balamak niyetindeydi ama gitmeden nce nemli bir eyi gizlemek istiyordu. Ne olursa olsun, bunun anlam March'n karsnn ve ocuklarnn ortadan kaldrlmasn istediiydi. Ama asl sorunumuz, iki aylk bir almadan sonra bile, tek bir neden bulamaymzd. Tabi bu adamn bir nedeni olmad anlamna deil, varsa bizim bulamadmz anlamna gelir." "March dnda baka bir kukulu yok muydu?" Garuda kafasn sallad. "Bulabildiimiz tek bir kukulu yoktu. Cinayetten nce ya da hemen sonrasnda civarda hibir yabancya rastlanmamt. Evde de aileninkiler dnda bir parmak izi bulamadk. nemli bir ey daha var. Cinayet gecesi kuvvetli bir frtna vard. Havaalan drt saat kapanm, New York'a gelen ve giden uaklar gecikmiti. Yani March'n elinde check-in yaptracak, sonra eve dnp iini halledecek ve yeniden havaalannda olacak kadar zaman vard, imknsz deil." "March'n z kzna tecavz edip ldrmeye kalkacana gerekten inanabiliyor musun?" "Hey, sen de polissin Mark. Dnyada bir sr lgn herif bulunduunu, ortaln delilerle dolu olduunu sen de en az benim kadar biliyorsun. En sama nedenlerle karsn ve ocuklarn ldren kocalar, ocuklarn katleden anneler... stelik, sadece lgn olduklar iin de deil, bu cinayetleri para iin, bazen de sigortadan yararlanmak iin iliyorlar. Bazen de kskanlktan ya da bir suu rtbas etmek, yepyeni bir hayata balamadan nce izlerini silmek iin de. Ama adamn karsnda, sokan br tarafnda oturan sensin. Senin bilmen gerekir." Ryan omuz silkti. "Onu tandm bile syleyemem. Ben kkken, sanki ou zaman yurtdndayd. Arada bir merhaba derdi ve normal bir aile babas gibi grnrd ama, hepsi bu kadar." "Pekl, ie bir de bu adan bak. Tecavz giriimi cinayeti gizlemekte ie yarayabilir; ne demek istediimi anlyorsun sanrm. Bir babann cinayet srasnda z kzna tecavze kalkacana pek az kii inanr. Btn kukular eve zorla giren bir psikopatn ya da cinsel saldn gemii olan bir hrszn zerinde toplanr. imden bir ses, ailesini temizlemek iin birini parayla tutmu olabileceini sylyor. Belki de olaydan nce Zrich'e gitmeye, ardndan da dnp masumlar oynamaya gerekten niyetliydi. Oysa havaalanndaki gecikme programnn iine edince panie kapld, Avrupa'ya kap, yeni bir kimlikle sakland." "Bu kadarna da speklasyon derler." "Ben de sana diyorum ki, elimizde speklasyondan baka bir ey yoktu. zellikle de March'n tuhaf bir yan olmas nedeniyle. Gemiiyle ilgili, zerini rtmek

istedii karanlk bir srdan sz etmitim ya. Bunlan ikembeden atmadk." Ryan kalarn att. "Ne demek istiyorsun?" "Olayn peinde giderken hibir koku duymadn m yani?" "Ne kokusu duyacaktm?" 'hvh i\ Ne k y saNv Harun* 'jhvh "Her eyden nce, March'n bir gemii yoktu. En azndan, bizim bulabileceimiz bir gemii yoktu. Ne aile gemii, ne bir karde, ne de belirleyebildiimiz bir akraba. Federallerle, kayp brolaryla, nterpoFle, aklna neresi geliyorsa, orasyla temasa getik. Onun hakknda en ufak bir bilgisi olan kimse kmad. March nereden geldii bilinmeyen, ardndan da ortadan kaybolan, esrarengiz biriydi. Birisi ortadan kaybolduunda, yola bavurduumuzu sen de bilirsin. Gemiini aratrrz, dostlann ve dmanlarn aratrrz, banka hesaplarn aratrrz. te asl tuhaflk da burada. March'n ne yakn arkada, hatta ne de dman vard, en azndan varsa da biz bulamadk. Bulduumuz iki banka hesabnda para vard tabi, ama nemli miktarda deil; stelik olaydan sonra para da ekilmedi. urasn iyi dinle, gemii de ancak karsyla tanmasnn bir yl ncesine gidiyordu. Arizo-na'nn kayp bir kyndeki adresin, boktan bir motele ait olduu anlald. zler oraya gtryor, Paul March'n gizemli yolculuu oradan balyordu. Sanki uzaydan kp gelmi acayip bir yaratk-m gibi. Jennifer kk bir kzken, cezaevi giysisi iinde, babasna benzeyen bir adamn fotorafn grdn anlatt. Resmi tavan arasndaki bir sandkta bulmu, arkasnda da 'Joseph Delga-do' yazlym. Biz de bu isme younlatk ve Amerika'daki btn cezaevlerinin veri tabann taradk. Bulduumuz isimlerden hibirinin Paul March'la ilgisi olamazd." Ryan kalarn att, kafasn sallad. "Bunlardan haberim yoktu." "nan bana, o herifle ilgili sama sapan bir sr tuhaflk daha vard. Dediim gibi, ne bir aile, ne bir akraba, ne de gemi." "Ya ivereni?" "Prime nternational Securities son derecede saygn ve mtevaz, kk bir Manhattan yatrm bankas. March on alt yldan beri bankada alyordu ve kaybolmasndan bir yl nce de bakan yardmclna getirilmiti. Ama Prime'da onun hakknda bulabildiklerimiz sadece i gemiiydi ve bize bir eyler anlatmaktan uzakt. Brosunu aratrp, meslektalarn konuturmaya altk. Herhangi bir mal yolsuzlua kart, irketi dolandrmaya kalkt ya da rnek bir alana yakmayacak eyler yapt konusunda tek bir belirti bile yoktu. Bulduklarmz iinde adam hakknda bilmediimiz bir ey anlatacak ya da kaybolmasn aklayacak en ufak bir eye rastlamadk. Onunla alanlardan ou adam hakknda, hrsl olduu, lgnlar gibi alt ve fazla konumad dnda pek bir ey bilmiyordu." Garuda arkasna yasland. "Sana btn anlatacam bu." Mark gzlerini kendi bardana dikmiken, kadehinden uzunca bir yudum ald. Sonunda Mark, "Senden bir yardm daha isteyeceim" dedi. "O arkadan hl ClA'da m alyor?" Garuda bayla onaylad. "Daha ok babamn arkadayd ama, evet, sanrm hl Langley'de. Neden sordun?" "Gryor musun?" "Arada srada, ama son konumamzdan bu yana birka yl geti." "Birinin hakknda bilgiye ihtiyacm var. Ad Jack Kelso. Ama son derecede dikkatli, ok dikkatli olmal. Bir ilgilenir misin?" "Kim bu herif?" "zel operasyonlar mdr yardmcs mym, neymi yle bir ey. Hangi ksm ya da blmde bilmiyorum." "Bu herif hakknda bilgiye ne zaman ihtiyacn var?" "Hemen, desek?" Garuda omuz silkti. "Peki yleyse, eve gittiimde bir telefon eder, bakarm." Ryan glmsedi. "Yeterince ayk olacandan emin misin?" "Bana bak, bundan ok daha beter durumlarda bile evin yolunu buldum."

"Teekkrler Lou." Ryan Coca-Cola'sn bitirdi. "Seni evine brakaym m?" Garuda kafasn sallad. "March konusunda neden bilgi istediini sorsam, bozulur musun?" "Dedektifler arasndaki bir arkadam adamn cesedinin bulunduunu sylemiti." "Kimin cesedinin?" "Paul March'n." Garuda aknlkla kadehini masann zerine brakt. "Nerede?" "Avrupa'da. svire-Italya Alpleri'nde. Uzun zaman nce lm. Bir buzulun iinde, donup kalm." "Siktirici dadaki buzuldan bahsediyorsun, deil mi?" Mark bayla onaylad. "Benimle dalga gemiyorsun ya?" "Hayr Lou, dalga filan gemiyorum." Garuda hafife slk ald. "Aman Tanrm, galiba artk duymadm bir ey kalmad." 12 Mark o gece eve vardnda, saat on bire geliyordu. On dakika sonra, yolculuk iin hazrladklarn bavuluna yerletiriyordu ki, kapnn alndn duydu. Aaya indi, kapnn zerindeki delikten bakp, kapy at. Kelso elinde bir evrak antasyla, sundurmann altnda duruyordu. "yi akamlar Ryan. eri girmemde bir saknca var m?" "Ne sakncas olacak, artk aileden saylrsnz." Kelso espriye bir tepki gstermedi. Mark onun ieriye girmesini bekleyip kapy kapatt. "Daha nce buluamadmz iin balayn, ama son derecede youn bir gn oldu" dedi Kelso. "Telefonda da anlatmaya altm gibi, Jennifer' ikna etmeye altm ama, baaramadm." "Yazk, yoksa iimiz ok daha kolaylaacakt. Her neyse, ben yine de yarn akam Zrich'e kalkan American Airlines uanda yerinizi ayrttm. Ajan Grimes ve Ajan Fellows yarn saat te gelip sizi evden alarak JFK'ye gtrecekler. Her nz de Ne-wark'tan kalkacak svire Havayollar uandan saat nce hareket eden uakta olacaksnz. Bylelikle Jennifer'dan ok nce Zrich Havaliman'nda olup, hazrlklarnz tamamlayacak zaman bulacaksnz." "Ben Zrich'e vardktan sonra ne olacak ?" "Jennifer'n seyahat acentesi havalimanndan onun adna bir araba kiralad. Anlalan niyeti havalimanndan kp snn geerek Varzo'ya gitmek ve babasnn cesedini tehis etmek. Tabi havalimannda sizin adnza da bir araba kiraland, ama sizinki Avis brosunda olacak." "Bana yurtdnda ne kadar kalacan bilmediini, onun iin biletinin dnn ak braktn syledi." "Kiralad arabada da yle; onun iin duruma gre hareket etmek zorunda kalacaksnz." Kelso evrak antasna dokundu. "imdi de, eer sizin iin bir sakncas yoksa, birlikte gzden geirmek istediim nemli konular var." Mark konuunu sehpann yanna gtrnce, Kelso da antasn at. antann iinde, yumuak kpkten bir kalba oturtulmu bir cep telefonu, arj nitesi ve iki de yedek pil vard. Telefonun yannda da bir Sony verici, bir de zerinde minik bir teleskopik anteni bulunan, televizyon kumanda aleti boyunda elektronik bir el cihaz. Mark'n gz bu arada Zeiss marka gl ama kk bir drbn ile plastik bir klf iindeki yol haritalarna iliti. "Muhtemelen bu izleme malzemesinin ounu biliyorsunuzdur" dedi Kelso. "Ha, bu arada da Jennifer'n kiralad arabann bir fotoraf. Plaka numarasn not ediverin. Yanl arabann peine dmenizi istemiyorum." Kelso'nun Mark'a uzatt resmin zerinde svire plakas kolaylkla okunabilen drt eker bir Toyota grlyordu. "Kullanaca arabann gerekten de bu olacan nereden biliyorsunuz ?" Kelso minik antenli avu ii cihaz eline ald. "Bilmemeniz daha iyi olur. Her neyse, cipin altna bir bcek yerletirdik, basit ama gl bir verici, bu da onun alcs. Toyota'y izleyebilmeniz iin size manyetik bir yn verecek. Toyota'y herhangi bir yerde gzden kanrsanz, cihazn ibresini izleyin, yeter. Ve eer Jenni-fer' karanlkta izlemeniz

gerekecekse, Zeiss drbnn gl bir gece gr zelliine sahip olduunu unutmayn." "Yine her eyi dnm gibisiniz." "Gayret ediyorum." Kelso haritalarla dolu plastik klf eline ald, "isvire ve Kuzey talya yollarnn haritalar. Jennifer'n Var-zo'ya gitmek iin gemesi muhtemel yollar iaretli; tanmadnz bir blgede olacanza gre, bu haritay dikkatle incelemeniz iyi olur. Bir de Zrich Kloten Havaliman'nn bir krokisi var." Kelso krokiyi at. "Gryorsunuz, benzin istasyonunun yanndaki bir ara yolun zeri izili. Jennifer havalimanndan kmak iin Avis otoparknn drt yz metre kadar tesindeki bu noktadan gemek zorunda. Tek k yolu buras olduu iin, bana kalrsa havalimanndaki hazrlklarn tamamladktan sonra, buraya gelip beklemeniz iyi olur." Kelso Sony vericiyi eline ald. "Adamlarmdan biri sizi bu cihazdan arayacak ve Jennifer havalimanndan ayrlmak zereyken sizi nceden uyaracak. nnzden geene kadar bekler, sonra da gvenli bir mesafeden onu izlersiniz. Sorunuz var m?" "Aletler bozulur ya da onu kaybedersem ne olacak ?" "Aletler son derecede gvenilir Ryan, onun iin bozulacaklarn sanmam. Ama cihazlar bozulur ve Jennifer' gerekten gzden kaybederseniz, o zaman hemen beni ya da adamlarm arayn. Numaram cep telefonunun birinci bellek hanesine programladm, onun iin 1 tuuna basmanz yeterli olacaktr. Yardma ihtiyacnz olmas durumunda da adamlarm arkanzda, gze batmayacak bir uzaklkta olacaklar." Kelso kan kaldrd. "Btn dediklerim anlald m?" "Sanrm anlald." Kelso gergindi. "Ya anladnz ya da anlamadnz. Eer tekrarlamam istediiniz herhangi bir ey varsa, enmem. Ama 'san-nm'lar duymak istemiyorum, her eyden nemlisi, yanllk istemiyorum. Hele sz konusu olan Jennifer'n hayatysa, asla." Mark Kelso'nun sesindeki sert, saldrgan tny duymazdan geldi. "Anlald." Kelso her eyi evrak antasna yerletirdi. "Sadece size verdiim cep telefonunu kullanmanz ve kendi telefonunuzu yannzda gtrmemenizi nemle tavsiye ederim. Kendi telefonunuz ileri kartrmaktan baka bir eye yaramaz, stelik elimizde bir yenisine ihtiya duymayacak kadar ok iletiim cihaz var." "Madem yle diyorsunuz." "Bilmeniz gereken bir ey daha var. Jennifer'm babasnn cesedini tehis etmeden nce ya da sonra herhangi bir tehlikeyle karlamasn istemiyorum." "Bunu nereden karyorsunuz ?" "sterseniz igds diyelim" diye olduka gizemli bir cevap verdi Kelso; ardndan da evrak antasn kapatt. "Onun iin, tehisten sonra zellikle dikkatli olmanz tavsiye ediyorum." "Silahl olacam sylemitiniz." "Zrich Havaliman'nn danma brosunda Charles Vincent Jones adna braklm bir zarf bulacaksnz" diye izahat verdi Kelso. "Zarfn iinde bir bagaj makbuzu ile bir anahtar olacak. Makbuzu soldaki emanet blmne gtrdnzde, size kilitli bir anta verecekler. O antada bir Glock ile dolu arjr var." "Tabancaya gerekten ihtiyacm olacak m sizce ?" "Daha nce sylemitim Ryan: burada oyun oynamyoruz. Baka soru ?" "Bir sr sorum var ama hibirine cevap vermeyeceinizi biliyorum. Belki birini cevaplayabilirsiniz. Glock'u kullanmam gerekir de, tutuklanrsam ne olacak ?" "Umarm, byle bir ey olmaz. Ama inann bana, CA sizi kaderinizle ba baa brakmaz. Sizi brakmak iimize gelmez zaten." "Bunu bana yazl olarak verebilir misiniz ?" Kelso istekte ince bir espri sezdi ve belli belirsiz glmsedi. "Yazl hibir ey yok Ryan." "Peki, ya yardm ?" "Grimes ve Fellows sizinle ayn uakta gelecek, gece gndz her dakika yaknnzda bulunacaklar. Zrich'e vardktan sonra, ihtiya duymadka hibirini grmeyeceksiniz; ihtiya duyduunuzda da telsizle bir ar yapmanz yeterli olacak. Her ikisi de iyi, drst ve son derecede gvenilir insanlardr. Ben ise, ya cep telefonundan arayarak ya da Grimes ve Fellows'tan biriyle temas kurarak, sizi izliyor olacam. ler sarpa sararsa, beni saatler deil, dakikalar iinde yannzda bilin." "Nasl olacak bu ?"

Kelso antay kahve sehpasnn zerine brakt. "Siz sadece hemen yaknnzda olacam dnn ve gerisiyle ilgilenmeyin. Elinizde bu antayla gmrkten gemek konusunda da bir endieniz olmasn. Kimse cannz skmaz." "Size gveniyorum." "Sanrm bavulunuzu hazrladnz ?" "Hemen hemen." "Baka sorunuz var m?" "imdilik aklma gelen bir soru yok." "yleyse, sanrm bir dahaki sefere Avrupa'da karlaacaz. Yardmnz iin size ne denli kran duyduumu bir kez daha ifade etmek istiyorum." "Bunu Jennifer iin yapyorum" dedi Mark. "Tuhaf olan ne, biliyor musunuz ? Hl bam nasl bir belaya soktuumu bilmiyorum, bu da canm skyor." Kelso cevap vermeden elini uzatt. "yi geceler Ryan. Biraz dinlenmeye aln. Bana kalrsa, ihtiyacnz olacaktr. Yarn iin iyi yolculuklar diliyorum." 13 Telefon aldnda, Mark uyumak zereydi. Baucu lambasn yakt, telefonun ahizesini kulana gtrdnde Lou Garuda'nn sesini tand. "Mark ? Uyank msn ?" "imdi yleyim. Ne haber Lou ?" "u adn verdiin herif, Kelso. Dediini yapp, hakknda bilgi topladm. Bu akam eve gelince, Virginia'daki eski bir arkadam aradm. Anlald kadaryla CA'dan ayrlm; bir sre sadan soldan konutuk, sonra da Ajans'tan sz ederken duymuum gibi, laf arasnda Kelso'nun adn syleyiverdim." "Ee..." "Benim arkada brodan aynlal iki yl falan olmu ama, gemite Kelso'nun adn duymu. Dediine gre CA'daki kodamanlardan biriymi ve eer taaklanmn zm hoafna dnmesini istemiyorsan, akaya gelmezmi." "Baka?" "Arkadamn anlattna baklrsa, bu senin Kelso ok saygn biriymi. Sadece karmak dosyalarla, yani ulusal nemi olan falan ilerle urayormu." "Kelso'nun hangi blmden olduunu renebildin mi ?" "Bu dediin kepenkleri kapatma zamanna rast geldi; ben de fazla merakl grnmemek iin pek srar etmedim. Benim arkadan hatrlad tek ey, Kelso'nun birka yl nce zel Projeler olarak adlandrlan bir blme atanm olduu. zel projelerin ne anlama geldiini anlatmad." Garuda ksk ksk gld. "Hey, bana kalrsa her anlama gelebilir. Belki de u Kelso adam ldryordur ya da ona benzer CA hikyeleri ite." "Evet, haklsn. Baka?" "Daha ne olsun istiyorsun? Hayat sigortasn yapan herifin adn da ister misin? Btn topladklarm bunlar." "Sa olasn Lou. Senden bir ey daha isteyeceim." "ste bakalm." "Jennifer March'n kardei, Bobby, Cauldwell bakmevinde. nmzdeki iki gn sresince benim adma oraya urayp yle bir yoklayacak, bir istei ya da eksii olup olmadna bakacak birine ihtiyacm var. Bunu yapar msn?" "Tabi. Ama neden, sorabilir miyim ?" "Jennifer'a o burada deilken kardeine gz kulak olacama sz vermitim ama, imdi de benim bir yerlere gitmem gerekiyor." "Nereye ?" "Syleyemem." "Seninle nasl temas kuracam ?" "Kuramayacaksn. Ben seni ararm." Mark konumalarnn dinlenebileceini dnerek Garuda'ya cep telefonunu vermek istemedi. Bir sessizlikten sonra, Garuda sakince sordu: "Mark?" "Ne?" "Nasl bir belaya girmeye hazrlandn bilmiyorum ama, bir tavsiyem olacak. Ne ile urarsan ura, eer iin iinde CA varsa, kn kollamay unutma, e mi, eski dostum ? O pezevenk-ler ok tehlikeli. Neredeyse kendi kurallarn kendileri koyduklarndan, akllarndan geeni yaparlar." "Tamam." "Ciddiyim Mark. Langley'deki heriflerin yapamayaca hibir ey yok. Telefonunu dinlerler, banka hesaplarn kartrrlar, gerekirse duvarlarna bile kulak dayarlar. Allah kahretsin, Lang-ley'de olan bitenin yansn bilen birisi var mdr, demek istiyorum. Babamn arkada bir keresinde giritikleri pis ileri

anlatmt, duysan salarn diken diken olur. Onun iin, kendini kolla, anlyor musun ?" "Unutmamaya alrm." "Tatl ryalar, amigo." Lou Garuda ve Angelina rlplak yataa uzanmlard. Angeli-na Garuda'dan on ya daha gen olup ondan olduka holanan esmer gzeli bir kadmd. Yar Amerikal, yar Kolombiyal'yd. Birka ay nce tanmlard. Genellikle sevimek Angelina iin harika olurdu ya, bu kez Garuda'nn bir sorunu var gibiydi. "Baka zamanki gibi deilsin sevgilim. Sorun nedir?" diye usulca sordu. "Seninle biraz daha oynamam, kaldrmam ister misin?" Berikinin akl uzaklardayd. "Hayr, oktan kalkt bile." "Hani? Nerede?" diye takld kadn. "Kafamn iinde Angelina. Bir dosyay dndke, kalkyor, inan bana, son derecede tuhaf bir eyler oluyor." "Bana anlatamaz msn ?" "ki yl nce, hibir yere varmayan bir dosya zerine kafa patlattm. Herifin biri sanki buhar olup, kayboluveriyor. Ayn gece bir saldrgan adamn evine giriyor, karsn ldrp olunu ar yaralyor. Yine birisi adamn yetikin kznn rzna gemeye yelteniyor. Cinayet iin hibir neden yok, kaybolan adam da bir daha ortaya kmyor. Oysa imdi de herifin cesedinin Alpler'deki bir buzulda bulunduunu sylyorlar. nterpol raporundan anladm kadaryla, leli baya zaman olmu." "Bu ok tuhaf." "Dediin gibi bebeim." Garuda bir sigara yakp, derin bir nefes ekti. "Kim bu adam?" "Prime International Securities adl bir irkette alyordu. Manhattan'da kk ama son derecede saygn bir yatrm bankas." "Ne i yapyormu ?" "Bakan yardmclarndan biriymi. Gidip kzyla, yani saldrgann rzna gemek istedii kzla grp, kayt d konumak isterdim ama resm bir durum olmadan kabul etmeyeceinden eminim. imden bir ses, bu konunun peinden gitmeye deer, diyor." "Nasl istersen." Angelina adamn kamn avulayp svazlamaya koyuldu. "Bu arada, sevgilim, u sigaran sndrp, beni atelesen nasl olur?.." kinci blm 14 Zrich, svire Jennifer Zrich Kloten Havalimanndaki otomobil kiralama irketinin brosundaki bir grevliye doru yrd. Adam kafasn kaldrp glmsedi. "Guten Tag. Kann ich h-nen helfen "1 "Guten Tag. Bir otomobil rezervasyonu yaptrmtm." "Tabi, adnz neydi?" "Jennifer March." Grevli bir tomar kd kartrp glmsedi. "svire'de uzun sre kalmak niyetinde misiniz Frau March ? Araba rezervasyonu yaptrrken ne sreyle kiralamak istediinizi belirtmediiniz iin soruyorum." "Henz bilmiyorum. drt gn ama daha da uzayabilir. talya'ya geeceim." "Tabi, nasl isterseniz. Bugn araba konusunda biraz skntmz var ama, yine de sizin iin ayn fiyata bir drt eker ayrdm. Her zamanki arabalarmzdan deil ama, hounuza gideceinden eminim. Sizin iin de uygun mu?" "Uygun. talya snrnn hemen tesindeki Varzo'ya gitmem gerekiyor; bir de Wasenhorn tepesine. Oraya varmam ne kadar srer?" Jennifer bir an nce babasnn cesedinin bulunduu yeri grmek istiyordu. Grevli bir harita karp, yolu gsterdi. "Pek uzak saylmaz. svire kk bir lkedir. Havalimanndan ya da drt saatten fazla sreceini sanmam. Harita sizde kalsn." Adam formu doldurdu, kredi kartn ald ve Toyota'nn kiralama belgesini imzalatt. Btn ayrntlarn aklanmas bitince de Jennifer'a birka anahtar uzatt. "svire'de hoa vakit geirmeI. "yi gnler. Yardmc olabilir miyim?" (.n.)

nizi dilerim Frau March. Guten Tag." Jennifer uzaklarken, grevlinin gzleriyle onu izlediini, ardndan da telefonu kaldrdn grmedi. Mark Zrich'e sabahn sekizinde inmiti. Uakta sadece iki saat uyuyabildiinden, sekiz saatlik Atlantik uuundan sonra kendini bitkin hissediyordu. Bagajn alp, gmrkten geerken kimse onunla ilgilenmedi; geli salonundaki danma brosunu bulmas da uzun srmedi. Fellows ve Grimes' uakta grmt; hibiri yanma yaklamam, uak iner inmez de her ikisi hzla kayboluvermiti. Charles Vincent Jones adna braklan zarf danma brosunda onu bekliyordu. inde makbuz ile anahtar grnce, doruca emanete gitti. Makbuzu uzatnca karlnda adr bezinden yaplm, kilidi salam bir anta uzattlar. Erkekler tuvaletini bulup blmelerden birine girdi, kapy kilitledi. antann iinde, Kelso'nun syledii gibi bir Glock ile de dolu arjr vard. Tuvaletten kp geli tablosuna baktnda, saatin daha 8.45 olduunu, Jennifer'n uann ise 10.55'te geleceini grd: gen kz gmrkten geip kiralk otomobil iini halledene dek, len olacakt. Klk deitirmek iin bavuluna birka kat elbise koymutu ama, bir de apkaya ihtiyac olduunu dnd. Havalimanndaki turistik dkknlardan birine girip, zeytin yeili bir svire Loden' denedi. Aynaya baktnda grd manzara kesinlikle glnt ama, bir de apkann geni kenar yznn byk bir blmn gizliyordu. Yannda New York'tan ald, diz boyunda olup her iki taraf da kullanlabilen bir yamurluk vard, apkay yamurlukla birlikte denediinde, kendini glmsemek-ten alamad. Jennifer onu byle grse, mutlaka bir kahkaha atard. Kasaya doru yrd. "Bu apka kaa?" "Wieviel ? Ein hundert fnfzig Franc.2 Yz elli frank." Mark hzla hesaplad. "Bir apka iin yz dolardan fazla para, yle mi?" Satc burnundan kl aldrmazcasna omuz silkti. "Buras svire, mein Herr.^ apka en iyi kalitedir." Mark, "Sana ne olum, bu Sam Amca'nn paras" diye dnd. Kredi kartn uzatt. "Alyorum." ki dakika sonra banda apkas, zerinde yamurluuyla terminalde yrrken, bir vitrinde aksini grd. Biraz gln gr2. "Ne kadar m? Yz elli frank." (.n.) 3. Baym, (.n.) I nyordu ama bambaka biri olup kmt. Saatine bakt: 9.15. Avis brosuna gitmeden nce, sk bir kahvalt edecek zaman vard. Adna siyah bir Opel Omega ayrmlard, kredi kartn uzatp formu doldurduktan sonra, Avis otoparkna yrd. Koyu caml Opel salam bir binek arabasna benziyordu. Valizlerini bagaja yerletirdi. Terminalden kp da Zrich evre yoluna kan anacaddeye girdiinde yamur balamt. Harita yanndaki koltuun zerinde, ak duruyordu; birka dakika sonra benzin istasyonunun hemen yanndaki ara yolu grp, dald. Daha nce Avrupa'ya iki kez, tatil iin gelmiti. lk seyahatinde, on sekiz yandayken alt hafta boyunca otostop yaparak Almanya ve Fransa'y dolap, renci yurtlarnda ve bitli otellerde gecelemi, ne var ki tatilin her dakikasnn keyfini karmt. kincisi ona ufak bir servete mal olan ve Ellen'la balay iin geldikleri Paris'te lks iinde geirdikleri be gnd. Oysa imdiki seyahat tmyle farklyd. Evrak antasndan Sony alc ile izleme monitrn kard, her iki cihaz da altrp yanndaki koltuun zerine yerletirdi. zleme monitr havalimannn ynn gsteriyor, gsterge de sinyalin gl olduunu belirtiyordu, ayn zamanda da Toyota'da-ki verici bcein hareket etmediini. Mark Jennifer'n kiralad cipin hl otoparkta olduunu, gen kadnn gelip almasn beklediini anlayp, monitr kapatt. Neredeyse iki saat sonra, hl orada oturmu, gidecei yolu gzden geirirken, verici seslenmeye koyuldu: "Ryan, orada msn?" Mark neredeyse yerinden srayacakt. Kardaki sesin Gri-mes'a m, yoksa Fellows'a m ait olduunu anlayamamt. "Buradaym. Seni ok net duyuyorum." "Gzel. Grimes konuuyor. Her ey yolunda m?"

"Sanrm." "yleyse hazr ol, hedef yola kt. yi anslar." "Teekkrler." Mark izleme monitrn altrnca yn gstergesinin deitiini grd. Jennifer'n arabas hareket etmiti. Be dakika kadar sonra, geen beyaz Toyota'y, gzlerini nndeki yoldan ayrmadan direksiyonda oturan Jennifer' grnce, kalbi gmbrdemeye balad. Onu gzlediinin farknda bile olmadan, bylesine nnden geip gitmesi tuhaf bir duyguydu, bir sululuk da hissediyordu ama, burada onu korumak iin bulunduunu dnnce, sululuk duygusu kayboldu. Tek sorun, onu kime kar koruyacam bilememem. Mark Opel'i altrp, Toyota'nn peine dt. Jennifer svire'yi seviyordu; ona gre svire dnyann en gzel lkelerinden biriydi. ocukken anne ve babasyla svire'yi gezmi ve inanlmaz manzaralarna, zirveleri karla kapl Alpler'e, derin gllere ve buzla kapl yaln vadilerine hayran kalmt. Yolculuktan sonra yorgun olmasna ramen, Zrich'te geceleyerek zaman kaybetmekten kanmt. imdi de, karanlk kmeden talya snrna varabilmek iin acele ediyordu. Havalimanndan otoyola kp gneye ynelmeden nce, haritaya bir kez daha bakt. Bir saat sonra da gl kenarndaki gzel Luzem kentine varm, gl boyunca uzanan E2 karayolunda batya ilerlemeye koyulmutu; daha sonra E35'e sapp, amlarla kapl derin vadilerden, evleri ahap isimsiz kasabalardan, sessizlie gmlm kylerden Alp Dalar'na doru trmanmaya balad. evresindeki yamalar gzel kulbeler ile boyunlar ard inekler sslyordu. Sonra birden kendini dalan aan Furka geidinin dolambal, dik yollarn trmanrken buldu. Vard kar ve buzla kapl ykseklikten grd manzara nefes kesiciydi. Furka geidini ap teki yamaca yneldiinde, Brig'e varmt bile. Soan biimi kubbeleriyle evresine hkim gzel Stockalper atosu'nun glgesindeki bu yzyllk kayak merkezi eskiden beri svire'nin talya'ya alan kapsyd. Brig'in merkezini dolanp daha gneye, Simplon geidine ve talya'ya yneldi. Sarp yollar insan gerdike geriyordu. Yanlarnda bariyer olmayan arampollerin tesi yzlerce metrelik uurumdu; yollan hi tanmayan Jennifer'n arabasn dikkatli srmesi gerekiyordu. Sonunda, le yemei iin bir da kafesinde mola vermeyi dnd. Duman tten bir fincan koyu kahve ve peynirli dolgun bir sandvi alarak turistler iin dnlm seyir terasna kt. Hava inanlmaz derecede souktu. evresindeki bembeyaz dalann nefes kesici manzarasn seyrederken aada, Simplon geidinin vadisi boyunca uzayp giden talyan snnn grd. Kafasnda tyl apkas, yal bir svireli yry manzarann keyfini karmak iin terasa kmt. Gen kadna bakp glmsedi. "Sehr schn, nicht wahr ? Sind sie Auslander?"4 Jennifer pek az Almanca ve Franszca biliyordu; ancak meramn anlatacak kadar, 4. Almanca: "ok gzel, yle deil mi? Yabanc msnz ?" (.n.) "Ja. Aus Amerika. "s "Amerika? Sahi mi?" Adamn yz parlad. Jennifer evresindeki dalara bakt. "Bana Wasenhorn'u gsterebilir misiniz?" "Natrlich. "6 Adam parman sol tarafa, uzaa, buzlu zirvesi bulutla evrili, girintili kntl ve yksek bir tepeye uzatt. "te Wasenhorn, uradaki. Yoksa oraya trmanmay m dnyorsunuz kkhanm?" "Hi niyetim yok." "ok akllca. Daha geen gn buzulda bir ceset bulduklann duydum. Zavall adam yllardr buzlam iindeymi." Mark dikkatini toplamakta zorlanyordu. Adrenalin seviyesi ykselmiti ama hem svire yollan yamand, hem de uak yolculuunun bitkinlii zerine kmeye balamt.' Sanki btn bunlar yetmiyormu gibi, ykseklik de midesini bulandnyordu. Uyank kalmak iin tek aresi, souk havayd: yanndaki cam iyice indirmiti. Arabann iini dolduran dondurucu hava kemiklerini takrdatyordu ama, en azndan uyank kalmasn salyordu. Gzlerini yoldan bir an bile ayrmamak, bu srada da Jennifer'n Toyota'sn gzden kaybetmemek zorundayd. ki saat sonra, gzlerinde beyaz cipin ekilsiz bir lekeye dnmesine ramen, arada gvenli bir mesafe bulundurmay baarmt. Trafik olduka seyrekti ve bu tenhalkta bile kendini izleyen baka bir araba

grmemiti. Grimes ve Fellows'un ilerinin ehli olduklarn kabul etmek zorundayd. Birden, nndeki Jennifer'n yol kenarndaki bir kafeye saptn grp, arabay onun yz metre kadar berisinde yolun kenanna ekti. On be dakika kadar sonra, gen kadn yeniden grnd, Toyota'ya binip yola kt. Mark Opel'i alt-np yeniden Jennifer' izlemeye koyuldu. Jennifer talyan snr kasabas selle'ye girerken gne bulutla-nn arkasndan kmt. Yeil niformal talyan grevli pasaportuna yle bir gz atnca, snrdan hibir sorunla karlamadan geti; on dakika sonra Varzo'ya giriyordu. Kk, uyuuk, tipik bir talyan kasabas olan Varzo'da carabiniere karakolunu bulmakta hi zorlanmad. Duvarlan hardal rengine boyanm, salam grnl katl binann cephesi parke ta kapl bir alana bakyordu. Ta basa5. Almanca: "Evet. Amerika'dan." (.n.) 6. Almanca: "Tabi." (.n.) I maklar birinci kat verandasna kyor, avluda da toprak sakslar iinde bir sr bitki grlyordu. Jennifer havada bir karakoldan ok bir evi andran rahatlk duyunca isvire'nin dzenli, titiz resmiyetinde deil, talya'da olduunu hatrlad. D duvarda bir in-terkom cihaz grd. Toyota'y meydann kar tarafna park etti, karakola doru yryp, interkomun dmesine bast. Yukardaki verandada uykulu grnl iki adam belirdi. zerlerinde fanilalar ve donlar, gzlerini ovuturarak aaya baktlar; ilerinden biri pantolonunu giymeye alarak, hoplaya zplaya avluya doru gelirken, Jennifer glmemek iin kendini g tuttu. le yemei saati geceli epey olmutu; adamlarn le uykusunu bldn dnd. Merdivenlerden aceleyle kln dzenlemeye alan, gmleinin eteini pantolonunun iine tktran gen bir onba indi. "Signorina. Cos'e caduto?" Jennifer talyanca bilmedii iin burada bulunu nedenini iaretlerle anlatmaya altysa da, pek baarl olamad. Sonunda, onba hzl bir talyanca'yla bir eyler bannca verandada kaim bykl, krk yalarnda iriyar biri belirdi. Belinde tabanca klf, ceketini krmz zhl pantolonunun zerine ilikleyerek veranda basamaklarn indi. "Signorina." "ngilizce biliyor musunuz?" "Si, biraz. Adm avu Barti. Sizin iin ne yapabilirim?" Jennifer aklad. "Ltfen beni izleyin signorina." avu ne dt, merdivenleri kp dank bir broya girdiler. Adam gen kadna bir iskemle gsterip, masasnn ardna oturdu. "Bu dosyayla Yzba Caruso adnda bir yetkili ilgileniyor. Onunla konumanz gerekecek." Barti sanki ngilizce'sinden emin deilmi gibi duraksaynca, Jennifer sze girdi: "Onu grebilir miyim?" "Brosu Torino'daki genel merkezde, ama u anda polisi ilgilendiren bir konu iin maalesef svire'de. Yarn leden sonra dnecek. Size daha fazla yardmc olamadm iin beni balayn signorina." "Babamn cesedi nerede?" "Torino'da." "Grmek istiyorum." Barti omuz silkti. "zr dilerim, ama mmkn deil. Tehis srasnda Yzba Caruso'nun da hazr bulunmas gerekir." Jennifer fkelenmek zereydi. "yleyse, babam bulduklar yeri grmek istiyorum." "Bakn, bu konuda yzbayla konumanz ok daha iyi olur. Oras hem buradan uzak, hem de tehlikeli. Zaten sizi oraya gn-dersek bile, geri dnemeden karanlk basar." avuun yardma hazr olduu pek sylenemezdi ama Jennifer adamn yapabilecei bir ey olmadn, onun iin Caruso'yu beklemesi gerektiini anlyordu. "Pekl, ben de yann Caruso'yla grmeyi beklerim. Ne zaman daha uygun olur?" "Bana kalrsa, leden sonra. kide diyelim. Brosuna telefon eder, Torino'ya geleceinizi haber veririm." Barti alma masasnn gerisinden ayaklanrken, Jennifer, "Babamn cesedini grp grmediinizi sorabilir miyim?" dedi.

"Si." "Nasl ldn anlatabilir misiniz?" avu konuacak gibi oldu, ardndan fikrini deitirdi. "Yzbay beklemeniz ok daha iyi olur. O size her eyi anlatr." Jennifer yenilgiyi kabullenip iini ekti. Adam hibir ey anlatmayacakt. "Buralarda geceyi geirebileceim bir otel var m?" "Kasabada iki kk otel var, svire snrnn hemen tesinde de birka tane daha. Simplon'daki Berghof turistlerin ok rabet ettikleri bir oteldir." "Teekkrler." Adamdan tek koparabildii, bir otel tavsiyesiy-di. Kalkmaya davranrken, "Babamn cesedini bulan kii Ameri-kal'yd, deil mi?" diye sordu. "Si. Chuck McCaul adl bir gen." "Onunla konuabilir miyim?" "Scusi, bu dediiniz imknsz." "Neden imknsz?" "ld de ondan." 15 On be dakika sonra, Jennifer bu kez snn isvire ynnde ayordu. Varzo'nun turist konusunda pek hazrlkl grnmemesi nedeniyle, Simplon'da gecelemeye karar vermiti; dahas, babasnn cesedini bulduklar buzulu da grmekte kararlyd. avu dac Amerikal'nn lmyle ilgili bir aklama yapmaktan kanm, sadece delikanlnn Furka geidindeyken bir kazaya uradn, svire polisinin konuyu soruturduunu sylemekle yetinmiti. Amerikal'nn lm Jennifer'n tuhafna gitmiti dorusu; belki de Caruso ona daha fazlasn aklard? nndeki yol sola doru, kk ve sakin Simplon kyne ayrlyordu. Ky pek yle bir eye benzemiyordu; kaldrm ta kapl dar ve uzun iki sokak, ularnda da soan biimi kubbeleri ve beyaz badanal duvarlanyla bir kilise, birka otel ve scak han. Kye girmek zere sola dnerken dikiz aynasna baktnda, elli metre kadar gerisindeki koyu renk Opel'i grd. Arabann Varzo'dan buraya kadar uzanan btn o dolambal yol boyunca peinde olduundan emindi. Opel'in koyu renk camlarnn yznden ierisini gremiyordu ama, iinde izlendiine dair tuhaf bir duygu vard. Bir otelin yaknndaki otoparka girdi. Binann zerindeki levhada "Berghof Hotel" yazlyd. Cipinden inerken, Opel'in yanndan geip gittiini grd. Arabann koyu renk camlarnda tehditkr bir ey vard, ancak Opel'in kaldrm talarnn zerinden kyn br ucuna gittiini, oradan da Simplon anayoluna sapp gzden kaybolduunu grnce, bu dnceyi kafasndan silip att. Mark'n kafas karmt. Jennifer'n Varzo'daki carabiniere karakolunun kndan beri, gen kaz izlemiti. Torino'ya gideceini dnmt ama, Jennifer tam tersini yapm, yz geri ederek Simplon'a dnmt. Bu da Mark' artm, neler olup bittiini merak etmesine yol amt. Bildii kadaryla, Paul March'n cesedi Torino'da morgdayd. Mark haritaya baknca, yeri aka belirtilmi, Simplon'a Varzo'dan biraz daha yakn duran Wasenhorn'u grd. Jennifer'n babasnn cesedinin bulunduu yeri grmek istemesi dnda bir amac olabileceini dnemiyordu. Belki de bir otel peindeydi. Snr yeniden gemesini aklayacak baka bir neden gremiyordu. Birden, telsizi tmeye balad. Grimes'n sesiydi. "Orada msn Ryan?" "Evet, buradaym." "Be yz metre arkandayz. Bu kz ne yapyor?" "Sanki Simplon'a geri dnyormu gibi." "Ne yapacak ki?" "Belki de babasnn cesedinin bulunduu yeri grmek istiyor, diye dnyorum. te yandan da, epeyce ge oldu. Onun iin geceyi buralarda bir yerde geirecektir." "Mantkl. Bir sre bizim izlememizi ister misin?" "Yok, ben hallederim." "Peki, ama eer bir otele girerse, senin de yalanlarda bir baka otel bulup, gzlerini ayrmaman gerekecek. Biz de ayn eyi yapacaz. Tamam." Mark telsizi koltuun zerine brakrken, Jennifer'n kye saptn ve Berghof adl bir otelin nnde durduunu grd. Altndaki yazda "Zimmer Frei"

deniliyordu. Otostop yapt gnlerden, oda szcnn Almanca'snn "Zimmer" olduunu, "Frei"n da bedava deil, mevcut anlamna geldiini hatrlyordu. Kaldrm tal sokan kar tarafnda da birok otel ve han bulunduunu grd, ne var ki sokan tek yn olduunu fark ettiinde, i iten gemiti. Yolun her iki yannda da otomobiller sralandndan, park edilecek bir boluk kalmamt. Arkasndaki otomobil de hzlanmas iin kornaya basyordu. Hay lanet olas! Bunun anlam, Jennifer'n yanndan geip gitmesi gerektiiydi. Koyu renk camlar onu yeterince koruyabilirdi ama Jennifer'n on metre uzandan geerken, gen kzn gzlerini Opel'e diktiini grd. Mark kyden karken ter iindeydi. Arabasn yolun kenarna ekip, izleme monitrn altrd. Gsterge sabit bir yn belirtiyor ve hareket etmiyordu: bunun anlam Toyota'nn durduuydu. Allah kahretsin. Jennifer'n Opel'i grm olmas hi ho deildi. Bundan byle daha dikkatli hareket etmek zorunda kalacakt. Saatine bakt. Drde geliyordu. Bir saat kadar bekleyip kye geri dnecek, Jennifer'nkinin yaknlarnda bir otel bulmaya alp, gen kzn onu tanmam olmas iin dua edecekti. Tavandaki mee kalaslar ve beyaza boyal duvarlaryla, Berg-hof Oteli scak bir handan farkszd. Jennifer resepsiyona doru yrrken, tezghn ardndaki gen ve neeli grnl bir kadn, telefonda konuuyordu. Konumasn bitirince gzlerini kaldrd. "Ja?" "Bu gece iin tek yatakl bir odanz var m?" "stediiniz kadar odam var." Kadn glmsedi. ngilizce'si kusursuzdu. "Sezonun sonuna geldiimiz iin otel neredeyse bo." Jennifer'n bir form doldurmasn bekledi, ardndan da onu Simplon vadisine hkim, tavan mee kalasl, olduka byk bir odaya gtrd. Pencereden grnen manzara nefisti. "Eer asanz, aya sizin iin bir eyler hazrlamasn syleyebilirim Frau March?" Jennifer a deildi; ertesi gn babasnn cesedim tehis edecek olma dncesi iini kprtlarla dolduruyordu; yine de bir eyler yemenin iyi olacana karar verdi. "Teekkr ederim, iyi olur." "Sefir gut. Yemek salonunda ya da aada barda yiyebilirsiniz. Bana sorarsanz, biraz daha canl olaca iin, bar daha uygun." Jennifer du yapt, blucin ve kazak giyip bara indi, am aacndan yaplma bir blmeye oturdu. minede bir odun atei yanyor, barn uzak ucunda da alt adam kendi aralarnda sohbet ediyordu. ounlukla kyn yerlisi iftilere benziyorlard, ilerinden ikisi ona sanki baka bir gezegenden gelmi gibi baknca, kk bir kyde bir yabancnn meraka davetiye karabileceini hatrlad. Kadn yeniden gelip nce mny uzatt, ardndan da siparilerini getirdi: duman tten bir kse Jagerspiel orbas, svire peynirleri ve salamlarndan oluan bir tabak, kank salata ve buz gibi bir bardak bira. Yemeini bitirirken bardaki adamlarn ona baktklarn fark etti. Sonunda, ilerinden biri yanna kadar gelip, masann zerine ii beyaz sv dolu bir kadeh koydu. "Sayglarmla" dedi kusursuz bir ngilizce'yle. "Yerel bir naps. Buralarda roket yaktna en yalan ey olarak bilinir. Aslna bakarsanz, abuk ierseniz pek de o kadar kt deildir. Amerikal's-nz deil mi?" Orta boylu, yirmilerinin sonunda ho grnl bir adamd, seyrek bir sakal vard ve kalkk yakal alaca renk bir kazak ile blucin giymiti. Jennifer adamn ona asldndan emindi. Kadehi bir kenara itip, olabildiince terbiyeli, "Evet, Amerikal'ym" dedi. "ki ikramnz iin teekkr ederim ama gerekten kafam dinlemek arzusundaym, onun iin sizce bir sakncas yoksa..." Gen glmseyip elini uzatt. "Tabi, ama konuum olduunuzu dnp, merhaba demek istedim. Anton Weber. Bu oteli iletiyorum." Jennifer kzard. "... zr dilerim." "zr dileyecek bir ey yok. Turist misiniz Frau March?" "ok mu belli oluyor?" Adam gld. "Galiba yle. Simplon'da ok kalacak msnz?" "Hayr, sadece bir gece. Buradan geiyordum da." "Yazk, gerekten yazk. Buralar o kadar gzeldir ki." "Grdm kadaryla, haklsnz. Yaknlarda bir yerde bir ceset bulduklarn duymutum."

Weber kalarn atarak oturdu. "Duydunuz demek ? En basitinden sylemek gerekirse, son derecede tuhaf bir hikye. Dediklerine gre, buzun iinde ok iyi korunmu." Kalann kaldrd. "Gazeteci falan deilsiniz ya?" Jennifer karsna kan ilk yabancya iini dkp, gerei anlatmak istemedi. "Hayr. Sadece merak ettim. Dikkat ekici bir yk." "Cesedi Wasenhorn buzulunda gen bir Amerikal dac bulmu. Aslna bakarsanz, bizim otelde kalmt ama, gn nce lm. Furka geidine umu, vcudu paralanm. Buradaki avuun anlattna gre, konuyu hl soruturuyorlarm ve lmn kaza olup olmadndan emin deillermi." Jennifer kasld. '"ldrlm de olabilir' mi demek istiyorsunuz?" Anton Weber omuz silkti. "Bir ey sylemek imknsz. Ama dn iki dedektif gelip odasn aradlar, eyasn alp gtrdler. Bana olduka tuhaf geldi." Jennifer tm vcudunun rperdiini hissetti. "Cesedin bulunduu buzulu grmem mmkn m?" "Tabi, ama Wasenhorn'a gitmek iin bir rehbere ihtiyacnz olacak. Karlarn eridii bu mevsimde pek gvenli bir yer deildir. Orasn neden grmek istediinizi sorabilir miyim?" "Sadece meraktan. Buzulun grlmeye deer bir yer olduundan eminim. Rehberi nereden bulurum?" Weber gld. "Aslnda, tam karnzda bir rehber var. Bu otelin iletmesini stlenmeden nce, hayatm rehberlik yaparak kazanyordum. Wasenhorn buzulunu ok iyi bilirim." "Beni gtrr msnz?" "Neden olmasn ? Gerek bir trman deildir, daha dorusu zorlu bir yry de denebilir." "Zamannzn karln memnuniyetle derim." Weber glmsedi. "yle bir eye hi gerek yok. Sizinle birlikte, bunu bir zevk olarak dnrm. Yannzda malzeme var m?" "Malzeme mi?" "Daclk malzemesi, izme falan." "Maalesef." Weber omuz silkti. "Fark etmez. Usta dac olan kz kardeim Greta'nn size gereken malzemeyi vereceinden eminim. Otele geldiinizde karlatnz gen kadn Greta'yd. Sizinle hemen hemen ayn llere sahip. Yarn sabah alt buukta burada buluuruz. Kahvaltdan sonra, Wasenhorn'a trmanp arabayla gidebildiimiz kadar gideriz; ondan sonra da yola yayan devam edeceiz: iki saatten fazla tutmaz. inize, scak tutacak bir eyler giyin, yukars baya souk olur." Jennifer kadehini kaldrd. "Teekkrler." napstan bir yudum ald. Boazndan aaya lav gibi bir sv aktn hissedince yzn acyla buruturdu. "Aman Tanrm!" Weber gld. "Sizi uyarmadm syleyemezsiniz." Ayaa kalkp yeniden elini uzatt. "imdi artk mterilerimin yanna dnsem iyi olacak. Sizinle tanmak bir zevkti Frau March." Mark kye geri dnd. Jennifer'n otelinin nnden geerken, Toyota'nn hl orada olduunu grd. Sokan hemen karsnda baka bir otel vard: Die Seefelder. D duvarlardaki el yapm pastel renkli Alp av sahneleriyle kyn en pahal oteli gibi duruyordu, ama en iyi taraf otoparknn arkada olmas, bylelikle Opel'in grnmeyecek olmasyd. Asl sorun, Jennifer'n geceyi Berghof'ta geirme niyetinde olup olmadn bilememesiydi. Sadece tahmin yrtebilirdi, ama bu da almak zorunda olduu bir riskti. Otelin arka tarafna doland, arabasn park edip resepsiyona yrd. "Tek kiilik bir oda istiyorum." Resepsiyon grevlisi ban kaldrp, ngilizce cevap verdi: "Tabi efendim. Ka gece iin?" "Muhtemelen sadece bir gece iin" dedi Mark. "Bir de, sokaa bakan bir oda olsun." Grevlinin kalar atld. "En gzel manzaral odalar arka taraftadr, Alp Dalan'na bakar. O odalardan birini istemez miydiniz?"

Mark kredi kartn uzatt. "Manzarann harika olduundan eminim, ama ben sokaa bakan bir oda istiyorum. Hem kartm ekerseniz iyi olur, bakarsnz sabah erkenden gitmem gerekir de." Jennifer karanlk odada, yatakta uyankt. Dardaki bir kilisenin an geceyansn vurdu. Bunca zamandan sonra, babasnn yzn yeniden grecei gn gelmiti. Birden kendini yalnz hissedip korktu, o anda Mark'n nerisini reddettiine piman oldu. Bir sonraki gn onun yardmna ihtiya duyabilirdi. Babasnn cesedini grp, ldne karar vermek bir defteri kapatmak anlamna gelecekti; kapanan bu defterin cevaptan ok daha fazla soru douracann farknda olmas da korkusunu krklyor, gvenini trplyordu. Yatana uzanm, uyumaya alrken, akl bir kez daha McCa-ul adl o gen dacya gitti. Adamn lmnn kukulu olmas ihtimali bile iinin rpermesine yol ayordu; merakn gidermek iin Caruso'yla grmeyi bekleyecekti. ini rahatsz eden bir ey daha vard: onu izleyen Opel. Yine de btn bunlarn kbuslarnn eseri olduuna kendini inandrmaya alt. Pencerenin tesinde, frtnann uultusunu duydu. Gkgrl-tleri Alp vadilerinde yanklanr, imekler art arda akarken, yamur da otelin damn dvmeye balad. Frtnada uyumakta teden beri zorlanmt ve gznn nnde o kahredici grntler varken, bu gece de pek farkl olmayacakt: annesinin ve Bobby'nin kanl vcutlarn bulmas; ba maskeli adamn boynuna saplamas; adamn nnde, imenlerin zerindeki lgnca ka gzlerinin nnden gitmiyordu. Kendi kendini korkacak bir ey olmadna inandrmaya altysa da, bunu ne denli tekrar ederse etsin kbuslar bir trl uzaklamyordu; bitkince uykuya dalmas iin bir saat daha gerekecekti. Mark karanlk odada perdeleri am, Zeiss drbn eline almt. Dars zifir karanlk olduundan, drbne gece gr dzeneini takmt. Gece merceinin tesinde her ey yeil grnyordu ama Jennifer'n arabasn ve otelini semekte hi zorlanmyordu. Kopan frtnann, dalarda yanklanan gkgrltlerinin dnda, ky lm uykusuna yatmasna sessizdi. Bir saat nce, Jennifer'n perdelerini kapattn grd andan beri, Berghof'un pencerelerini izliyordu. imdi artk gen kadnn odasnn da snmt. Mark rahatlayp, drbn indirdi. Grimes ve Fellows'dan yeni bir haber alamad iin, kydeki teki otellerden birine indiklerini tahmin ediyordu. Eer Jennifer ertesi sabah buzula gitmek ni-yetindeyse, ba baya belada demekti. Da yollarnda hemen hi arabaya rastlanmad iin, gen kadn izlemek kolay olmayacakt. Jennifer'n otelden ne zaman ayrlacandan bile habersizdi. Saat sekiz mantkl grnyordu ama emin olmak iin yine de saatini yediye kurmaya karar verdi. Giyecei elbiseleri karm, tek valizini de hazrlamt. Perdeleri ekip, baucu lambasn yakt. Drt direkli yata, alacal bulacal perdeleri ve deerli antika eyasyla olduka lks bir odas vard. Kede bir de mini bar grnyordu. Uaktaki sabah kahvaltsndan beri pek bir ey yememiti ama, Jennifer'n otelini gzlemesini engelleyecei korkusuyla oda servisinden bir ey smarlamak da istemiyordu. Uzun araba yolculuundan yorgun dm, ackm ve susamt. stelik ba ykseklikten dnmeye de devam ediyordu. Mini barn kilidini at. Her zaman olduu gibi bira, eitli ikiler, merubat ve fndk fstn yan sra cips ile ikolata da vard ama, burasnn svire olduunu kantlamak istermi gibi, minyatr Toblerone kalplar ve zel olarak yaplm ikolatal likrler de grlyordu. ki minyatr Jack Daniel's iesini grnce birini eline ald, ardndan da polislik drtsyle fiyat listesine bakmadan edemedi. On iki dolara geliyordu. Bir paket fndk bile be dolar, Toblerone'ler alt, ikolatal likrlerse on dolard. Bylesi bir eyi yasaklayan bir yasa olmal. "Bo versene" dedi kendi kendine, "masraflarm karlanyor." Kendine bir bira ve bir Jack Daniel's at, iine birka para buz koydu, ardndan iki paket fndk ile bir Toblerone yedi, ikolatal likr sona saklad. kinci Jack Daniel's' amak zereyken, cep telefonu ald. Arayan Kelso'ydu. "Yerletin mi Ryan?" "Tabi, mini barn dnda, ayn ev gibi. Siz neredesiniz?"

"Yeterince yaknda." Kelso daha fazla ayrntya girmedi. "Jennifer ne yapyor?" "Sokan hemen karsnda, Berghof'ta kalyor. Adamlarnz nerede?" "Kyn teki ucunda bir otelde. Cihazlar sorun karmad ya?" "Gzel alyor." "yi. Yarn olduka yorucu bir gn olabilir, onun iin biraz uyuman neririm. Sakn unutma, yardma ihtiyacn olursa Fellows ve Grimes' arayacaksn." "Endielenmeyin, unutmadm." "yi geceler Ryan." Mark cep telefonunun kapan kapatp, kadehindeki Jack Daniel's' bitirdi. Ardndan cihazlar yeniden gzden geirdi. Hepsi de kusursuzca alr gibiydi. Btn bu Jennifer' izleme hikyesi ona sama bir d gibi geliyor, duruma almakta zorlanyordu. Sonunda, babasnn cesediyle kar karya kaldnda, Jenni-fer'n nasl bir tepki gstereceini dnd. Ve belki de bininci kez, kendi kendine ayn soruyu sordu: "Nasl oldu da Paul March'n yolu buzdan bir Alp mezarlna dt?" Pencereyi at, soyunup yatama girdi; kendini bitkin hissediyordu. Pencereden odaya dolan frtnal da havas uyku ilac gibiydi; zaten daha kafasn yasta bile koymadan uykuya dalmt. Adam arabasyla kye girip, Berghofun nnde durdu. Motoru susturduunda bardaktan boanrcasna yamur yayordu. Camn indirip birka dakika boyunca, sadece akan imeklerle aydnlanan karanlk oteli gzledi. Sabahn yd, sokan kesinlikle bo olduunu anlaynca arabadan yamurun altna indi. Beyaz Toyota cipe doru yrd, slak yamurluunun altndan aletlerini karp ie koyuldu. Be dakika sonra, iini bitirdiinde arabasna dnd ve geldii yoldan, kyden kp gitti. 16 New York Lou Garuda btn pazartesi gnn March dosyasndaki eski notlarn yeniden okumakla geirdi ama okumas bittiinde, eskisinden daha fazla bilgi sahibi deildi. Mark'n gerektiinde aramas iin bir telefon numaras brakamayacak kadar nemli neyle urayor olabileceini merak ediyordu. O kzgnlkla, Jamaica polis blgesinde masa ba grevi yapan tand bir avuu arad. "Woody, benim. Lou Garuda." "Benim Latin kkenli iki arkadam, otuz santimlik aleti olan aygr. Sana nasl hizmet edebilirim Lou?" "Mark Ryan, u anda izinli olmal. Nereye gittiini biliyor musun?" "Mark m? Yoo." "Nasl temas edebileceimi falan?" "Yoo." "Peki, nereye gittiini de mi bilmiyorsun?" "Biliyorsam ne olaym." "Teekkrler Woody, gerek bir bilgi hazinesisin." "Her zaman emrindeyim dostum." Garuda ahizeyi yerine brakt. Ryan, Jennifer March'la ayn sokakta oturmutu. Ailesi nereye gittiini biliyor olmaz m? Garuda on be yllk gm grisi Porsche 944'nn burnunu Long Is-land'a evirdi. Arabann gstergesi 250 000 kilometreyi oktan devirmiti ama, motor hl saat gibiydi ve Garuda da bu pskll belay seviyordu. March'larn evi suyun kenarndayd ve kendi zel iskelesi ve tahta kaldnmyla tpk hatrlad gibiydi: iki katl, smrge tarz, panjurlu pencereler, byk bir arsa ve kck ama bakml bir bahe. Evin yanndan geerken Jennifer March'n burasn satp satmadn merak etti. Porsche'yi kaldrmn kenarnda brakp, geriye doru yrd. Marchlarn karsndaki ev hem daha kkt, hem de komu-nunki kadar gsterili deildi. Garuda verandaya trmanp zile bast. Bir cevap alamaynca, evin arkasna doland. Baheye alan yan kap kilitliydi. Garuda fkeyle yandaki eve doru yryp, kapnn zilini ald. Caml sundurmann ardnda yalca bir kadn belirdi. Hem fazla kiloluydu, hem de irkin, stelik salarnda pembe bigudiler, zerinde de gsn kapatmaya alt, iekli desenli korkun bir sabahlk. Garuda "Tanrm" diye dnd,

"yatam byle bir karyla paylamak zorunda kalmaktansa, kendimi vururdum daha iyi." Kadnn sesi endieliydi. "Evet?" Garuda kimliini gsterdi. "Sizi rahatsz ettiim iin zr dilerim hanmefendi, ama eski bir arkadam aryorum da. Dedektif Ryan. Annesi ile babas bir kap tenizde oturuyor." Kadn kimlii inceledi, sonra rahatlayp, gler yzle, "Mark' m aryorsunuz?" dedi. "Evet hanmefendi. Karakoldan izinli olduunu sylediler. Bu yaknlarda aileden kimseyi grdnz m? Mark'la nemli bir ey konumak zorundaym da." "Mark'n burada oturduunu sanmyorum; zaten yllardan beri burada deil, evde sadece annesi kalyor. O da Phoenix'e, kz kardeinin yanna gitti, bir ay gemeden de dnmeyecek." "Mark' nerede bulacam konusunda bir bilginiz var m?" "Hayr, yok. Wilbur'de adresi var ama, o da burada deil." "Wilbur?" "Eim. Telefonla sorabilirim." Garuda btn yakkllyla glmsedi. "Gerekten ok makbule geerdi hanmefendi. Teekkrler." Garuda Brooklyn'deki dairesine geri dnd. Angelina evde deildi ama bir gece nce giydii incecik klotu ile sutyeni hl yatan zerindeydi, stelik odada da sevimenin youn kokusu aslyd. Garuda bacaklarnn arasnda bir sertleme hissetti ama Angelina'y hemen kafasndan karp att: yaplacak ileri vard. Mark'n Elmont'taki evine kadar uzanm, ne var ki yan komusundan onun bir akam nce evden ayrldm renmiti; stelik adam Mark'n nereye gittiini de bilmiyordu. Garuda'nn merak artt: hem Mark, hem de Jennifer March ayn gn gitmilerdi; ardndan aklna tuhaf bir fikir geldi. JFK'de bir numara evir1 di. Telefonun br ucunda seksi bir kadn sesi duydu: "Debbie Kootzmeyer, Mteri likileri, yardmc olabilir miyim?" "Debbie, Lou Garuda. Yardmna ihtiyacm var." "Lou, sana sylemitim, eer kocam bir daha bakasyla yattm duyarsa, beni boayacak, demitim." "Bylesi bir yardmdan sz etmiyordum gzelim. Hl yolcu uu manifestolarna eriebiliyorsun, deil mi?" "Ne olacak?" "Dn birinin uaa binip binmediini renmem gerekiyor. Belki JFK'den, belki de La Guardia'dan. Mark Ryan diye birisi." "Lou, bylesi bilgi vermemin yasak olduunu..." "Bu gerekten ok nemli Debbie. Sadece bir isim. Mark Ryan. Seni bir daha grdmde bunu telafi ederim. Hem de nasl istersen yle..." Debbie, "Ne adamsn Lou, her gn JFK'den ve La Guardia'dan ka kii getii hakknda hi fikrin var m? Elinde bir uu numaras falan da m yok?" diye sylendi. "Belki yanlyorum ama, nce svire'ye giden uaklar bir dene. Dn akamst civar falan. Adamn adresi Elmont, Long Is-land. Belki iine yarar." Debbie iini ekti. "Seni ararm." On be dakika sonra, arayan oydu. "Mark Ryan adnda bir yolcu, dn akam Zrich'e giden American Airlines uana binmi. Adresi Elmont'ta." Garuda glmsedi. "Debbie harikasn. Bilgisayarnn karsnda oturuyorsun, deil mi?" "Kahrolas aletten uzaklaamyorum ki." "yleyse bir rezervasyona daha bak. Ayn uakta bir de kadn olmal. Ad Jennifer March." Garuda tularn sesini duydu, ardndan da Debbie "Ayn uakta verdiin adda kimse yok" dedi. "Emin misin?" "Liste ekranda, karmda Lou." "Peki, kadnn ne zaman utuunu syleyebilir misin?" "Lou, gerekten abartyorsun." "Bir daha birlikte olmamz istediin zaman, azma buzlar alp, o sevdiini yapacam."

"Beni tahrik ediyorsun Lou. Bunu yapma." Garuda srtt. "Tahmin et bakalm, dilimin zerinde ne olacak?" "Birinci snf bir sahtekrsn, haberin var m?" Debbie iini ekti, klavyesinin tularna bast. "Gelecek sal ne yapyorsun?" "Neden sordun?" "Kocamn ehir dnda olma ihtimali var da." Garuda yine srtt. "Srtn tekisin Debbie." "Senin de holandn bu ya." Garuda telefonu kapatt, pencerenin yanna gidip, uzaktaki New York siluetine bakt. Akl karmt. Mark Ryan da svire'ye gitmiti. yi ama, neden daha nceki bir uakla ? Jennifer March'la ayn uakta yer bulamam olmas szkonusu deildi: Debbie manifestoyu kontrol etmi, her iki Zrich uanda da birok bo yer olduunu grmt. yleyse Ryan ile kz neden ayn uak irketleriyle, farkl uaklarda gitmilerdi ki ? Hibir mantkl aklamas yoktu. Bu iin iinde bir bit yenii var diye dnd Garuda; ama bu bit yenii dedektiflik gdsn gdklamaya da balamt. Hl bir sorun daha vard. Ryan'la konumas mmkn deildi, oysa Garuda'nn bilgiye ihtiyac vard. Yine de deneyebilecei bir aresi daha olduunu hatrlad. Pencerenin yanndan ayrlp, yeniden telefona uzand. 17 svire Jennifer altya doru uyand. Perdeleri ekip pencereyi atnda, gnein ykselmeye baladn grd, darda nefis bir bahar sabah vard. Kyn parke ta deli sokaklar frtnadan sonra hl su birikintileriyle kaplyd; hemen karsndaki Seefel-der'e, karla kapl Alpler manzarasyla ilgin ve pahal grnl otele bakt. Du alp giyindikten sonra aaya, yemek odasna indi. Masalardan birinde iki kiilik bir kahvalt hazrlanmt; biraz sonra da elinde bir termos dolusu scak kahveyle Greta grnd. Sabahn erken saatine ramen, dipdiri grnyordu. "Umarm iyi uyu-musunuzdur?" "Beni bir iki kere uyandran frtnann dnda" diye karlk verdi Jennifer. "Frtna srasnda etraf epeyce grltlyd." Greta glmsedi. "Alpler'de frtna ve gkgrlts olduu zaman, insana dnyann sonuymu gibi gelir. Anton birazdan burada olur. Kyllerle iki ierek, ge saatlere kadar ayakta kald. Sizi yukarya, buzula karacan anlatt bana. Odanzn nne yry malzemem ile bir ift salam bot brakacam. Umarm, size uyar." "Teekkrler, ok naziksiniz Greta." "Teekkre demez. Sizinle birlikte gelmeyi ok isterdim. Frtnadan sonra bulutlar ekilince, dalarn tadna doyum olmaz. Afiyet olsun." Anton on dakika sonra, Jennifer kahvaltsn bitirmek zereyken grnd. zerinde kaln ynl bir kazak, bacaklarnda da uzun konlu oraplar, diz boyu inen pantolon ve ar postallar vard, elinde de kk bir srt antas ile bir drbn tayordu. "Frau March, guten Morgen. "7 "Morgen Anton. Ltfen bana Jennifer deyin." Anton gzlerini ovuturdu. "yle olsun Jennifer. Maalesef pek iyi uyuyamadm. Frtnadan bir iki kere uyandm." "Ben de yle." Anton bir fincana duman tten koyu kahveden doldurup, byk bir blmn bir yudumda iti. "imdi daha iyiyim. Greta sizin iin giysi ve bot hazrladn syledi mi?" "Syledi." "Gzel. Siz hazrlanr hazrlanmaz yola koyuluruz. Yry iin harika bir sabaha benziyor. Arabanz var, deil mi?" "Drt eker bir cip." "Harika. Sizce sakncas yoksa, sizin arabanzla gidelim, da yollar iin daha elverilidir. Patikalar frtnadan sonra amurlu olur, adam aldatr." Manzara inanlmayacak kadar berrakt. Bulutlar tmyle kaybolmu, hava kprtsz kalvermiti. Jennifer Wasenhorn'a doru yol alrken, Anton uzaktaki etkileyici bir da dizisini iaret etti.

"uradaki Matterhorn, biraz tesindeki de Eiger. Daha nce svire'ye gelmi miydin Jennifer?" "ocukken annem ile babam tatilde buraya getirmilerdi ama bu dediim uzun zaman nceydi." "Annen ve baban Amerika'da m?" Jennifer bir sre soruya nasl cevap vereceini dnd, ardndan da Anton'a buzulu grmek istemesinin gerek nedenini anlatmamaya karar verdi. Biraz fazla merakl grnyordu ama, gen kadn adamn sadece sohbet etmeye altn dnd. Kck bir kye gelmi bir yabanc olarak, merak uyandrmas doald. "Maalesef ikisi de ld." Anton soruyu sorduuna piman grnd. "Bala. zel hayatna..." Jennifer konuyu deitirdi. "O adamn cesedinin bulunduu yerde ne arad hakknda bir fikrin var m?" inden, "'Babam' yerine 'o adam' demek ne kadar tuhaf' diye dnd. Anton omuz silkti. "Snn pasaport kontrolne uramadan gemek isteyen insanlarn en tenha da yollarn tercih ettikleri eskiden beri bilinen bir eydir. Genellikle kaaklar ya da sabkallar. Hem kaaklarn svire'ye girip kmak iin yzyllardan beri 7. Almanca: "Bayan March, gnaydn." (.n.) bu patikalardan getiklerini bilmeyen yok gibidir." "Kaaklar m?" Anton glmsedi. "Bankalar ve gizli para svire'nin her eyidir, ama bunu zaten bildiinden eminim. Nakit para, elmas, deerli madenler, aklna ne geliyorsa bu yollardan gemitir." '"Yasad yollardan' m demek istiyorsun?" Anton yine glmsedi. "Tabi ya. Bu dalarda yzyllardan beri kaaklk, birka kuak gerilere giden bir yaam biimi olmutur. Dorusunu istersen, dn akam barda grdn kyllerden ikisi yllar boyu kaaklktan geinmitir; bana sorarsan, hl da bu yoldan geiniyorlar. Bu ku umaz kervan gemez dalarda yaplacak fazla i yok, onun iin para kazanmann baka bir yolunu bulmak gerekiyor." "Anlalan, svire benim dndmden olduka farkl." Anton gld. "yle grnyor." Dik da yolu amurlu ve kaygand. Sadece bir arabann geecei genilikteydi ve bir taraf uurum olan dan yamacna oyulmu gibiydi. Yolun i tarafnda ykselen sarp bir da, dnda da aadaki dik kayalara kadar inen yzlerce metrelik bir yar vard. Jennifer'm kulland arabann tekerlekleri yumuak amurda patinaj yapyordu. "Ar ar" dedi Anton. "Ama asl dikkatli olmamz gereken yer, ini. Biraz hzl gidip fren yaparsan, hap yuttuk demektir." Bir dnemecin sonuna vardklarnda, Jennifer kafasn kaldrd ve onlar karlayan nefes kesici manzaraya bakt. Wasenhorn eski alardan kalma dev bir fosil gibi bulutlarn arasndan ykselirken, birden patikann sonuna varmlard. Jennifer el frenine aslrken, Anton arabadan indi, kk antasn srtna alp, drbne uzand. "Tamam, yolun geri kalann yaya gideceiz maalesef. Ama holanacan sanrm." 18 Mark kaldrm talarnn zerinden kayan bir lastik sesi duyup yatanda dnd. Sersem sersem uyand. Pencerenin dndan trafik grlts, trk arr gibi svire Almancas szler geliyor, sanki btn ky grltl bir ayaklanmadaym gibi, ortalk nlyordu. Ba aryordu. Nedenini hemen anlad: alkol ve ykseklik iyi bir karm oluturmuyordu. Bir gece nce itikleri onu turuya dndrmt. Bir gz kapal, srtst yatp, alar saatini grmeye alt: 08.05 Lanet olsun! Uyuyakalmt. Telala yataktan kalkt. alar saatin aldn hatrlyordu, ama ylesine yorgundu ki, uzanp saati susturmu olmalyd. Sendeleyerek pencereye kadar yrd ve Berghof un otoparkna doru bakt. Jennifer'm Toyota's gitmiti. Jennifer bylesine sert bir doa gcn daha nce hi hissetmemiti. Souk hava cierlerine iliyordu ama Anton'un peinden buzula vardnda, nefes kesici

manzaraya hayran kalmaktan da kendini alamad. nlerinde yer yer yarklarla kapl, kaz yumurtas maviliinde sert buzdan bir deniz uzanyordu. Buzul ok geniti ama uzunluunu kestirmek imknszd; donmu ve sonsuz bir nehir gibi, her iki yanlarndan uzanyordu. "imdi artk dikkatli ol. Buz olduka salamdr ama peimden ayrlma ve izlerime basmaya al." Anton buzulun zerinde ne dt ve yz metre kadar uzaktaki bir yar iaret etti. "te cesedi bulduklar yark oras. Snrn hemen talyan tarafnda." Anton'un gsterdii noktaya yaklarlarken, Jennifer'm yrei hzl hzl arpmaya balad. i duygusal bir frtnayla ve bunca sevdii babasnn burada, Tann'nn unuttuu bu sszlkta ldn bilmenin korkun zntsyle doluydu. Neden olduunu bir bilebilsem. Yara yaklatklarnda, Anton, "Fazla yaknna gitme Jennifer" dedi. "Oras ok tehlikeli." Eilip baktnda, yarn derinletike karanlklatn grd. "Yannda halat ve el feneri var m?" "Var, srt antamda. Neden sordun?" "Beni aaya indirebilir misin?" "Ne?.." "Cesedin bulunduu yeri grmek istiyorum." "Jennifer... Delirme ltfen." Gen kadn kararlyd. "Birden meraklandm. Daha nce hi yara inmi miydin?" "Tabi, birok kere, ama..." "yleyse yeterince gvenli demektir. stelik polis inebildiine gre pek zor olmasa gerek." Anton iini ekti. "Gott im Himmel.8 Ben de seni kendi halinde, sakin bir Amerikan turisti sanmtm." Srt antasn indirdi, naylon bir halat karp ipi salamca balamak iin buza birka kazk akt. "Pekl, seninle birlikte insem daha iyi olacak. Polisin kucanda ikinci bir ceset bulmak istemeyeceinden eminim." Mark'n ilk ii izleme monitrn altrmak oldu. Cihazn bip sesleri gszd ve ibre kuzeyi gsteriyordu. Mesafe gstergesinin be kilometrede sabitlemesi Toyota'mn hareket etmediinin belirtisiydi. Haritaya baknca, Jennifer'n Wasenhorn'un yaknlarnda bir yerde olmas gerektiine karar verdi. Byk ihtimalle arabayla daa trmanm, sonra da otomobilini durdurmutu. Telsizi altrp Fellows ile Grimes'n hangi cehennemde olduklarn sormay dndyse de, daha fazla zaman kaybetmek istemedi; onlar yoldan da arard. Nbeti resepsiyon grevlisi gen bir kadnd. "Wasenhorn'a nasl gidebilirim?" dedi aceleyle. Kz omuz skti. "Kyden kuzeye giden yola girdiinizde ya da Brig'e doru dndnzde yol iaretlerini grrsnz." Mark kza teekkr bile etmedi. Koarak otoparka gitti, antasn Opel'in bagajna frlatp motoru altrd. Yarn ii inanlmayacak kadar souktu; bir derin dondurucunun ii gibi; duvarlar masmavi, lekesizdi; baz yerleri cam gibi 8. Almanca: "Gklerdeki Tanrm." (.n.) dmdz, bazlarysa girintili kntl. Anton el fenerini yarn iinde gezdirdike, etrafn pek tekin olmad anlalyordu. Jennifer buzulda babasnn cesedinin karld derin delii grnce, dayanlmaz acsnn etkisiyle rperdi. Anton, "ok solgun grnyorsun" dedi. "Kendini iyi hissetmiyor musun yoksa?" "iyi... yiyim." Birden yarn dibindeki daha kk bir delii, deliin etrafnda da buz paracklarn grd. "Bu da nesi?" Anton omuz silkti. "Blgedeki polislerden, McCaul'n cesedin yaknnda bir srt antas bulduunu duymutum. Belki de anta buradayd." Jennifer'n kalar atld. "Srt antasnn iinde ne varm?" "Tanr bilir." "McCaul'n kazas hakknda baka ne biliyorsun?" "Hi. Neden sordun?" "Birden lmesi... ey grnyor da... Tuhaf."

"Dediklerine gre, iyi bir dacym. Ama en iyiler bile hata yapar, stelik McCaul ok genmi, yirmilerinde, yani tecrbe sahibi olamayacak kadar gen. Bu yara da o yzden dmemi miydi?" "Buralarda ne aryormu?" Anton yine omuz silkti. "Sradan bir turistti. Otelde bir haftalk yer ayrtmt ve olduka sevimli birine benziyordu, ama vaktinin ounu darda geirdiinden, onunla pek konuma frsat bulamadm. Biliyor musun, gerekten merakl bir kzsn Jennifer." "yle miyim sence?" Anton yar gsterip, kukulu bir sesle, "Birincisi, buzula gelmek istemen. Ardndan da cesedin bulunduu yeri grmek iin tutturman. imdi de McCaul hakkndaki sorularn. Bir eit gazeteci gibi bir ey olmadndan emin misin?" "Kesinlikle." Kafalarnn zerindeki yark azna, masmavi duru gkten gelip o dar aklktan szlen aydnla bakp, ardndan da donuk blmenin iine uzun uzun, hznle bakt. "Yeterince grdn m?" diye sordu Anton sonunda. Jennifer rperdi. "Sanrm." Dinlenmek iin karlarn zerine oturduklarnda Anton srt antasndan bir termos karp iki fincana scak kahve doldurdu. "Souu hafifletmek iin birebir. Maalesef kahvenin yannda gidecek brandy yok. Alkolle ykseklik pek uyumaz." "Teekkrler Anton." Jennifer'm gzleri uzaklara, manzaraya dald. Soluk kesiciydi: talya ayaklarnn altnda, uzaklarda uzanyordu ve onlar, tepelerinde parlak gne, evrelerinde bembeyaz karlarla sanki dnyann tepesine reklenmi gibiydi. "Sence adam hangi yne gidiyordu?" "Tanr bilir." "En yakn ky ya da kasaba neresi?" Anton parmayla aadaki vadiyi, talya tarafn gsterdi. "Orada. Varzo yaknlarnda, San Domenico adl bir ky. Koruma altndaki Alpe Veglia blgesinin bir paras." "Buradan ne kadar uzakta?" "Yaklak be kilometre. McCaul cesedi bulmadan nce o tarafa gidiyormu. svire tarafndan gelip buzulu gemek isteyenlerin kullanmalar gereken yol." "Peki, arada hibir yerleim yeri yok mu?" "Dadaki bir kulbe dnda bir ey yok. Dac ve yrylerin dinlenmek iin urad bu kulbelere Berghtte denir. Alp-ler'deki bu yollar yzyllardan beri kullanldndan, bylesi kulbelere ska rastlanr. ok nemli bir nedenle." "Hangi nedenle?" "Dalarda hava abuk deiir, birden bozulduunda da bir snak bulmak lm kalm meselesi haline gelir. Snrn hemen italyan tarafnda da byle bir kulbe var. Fazla uzak deil, yryerek gidilebilir." "Grebilir miyim?" Anton saatine bakt. Pek istekli grnmemekle birlikte, sonunda, "Tamam" dedi. "Neden olmasn?" Jennifer ayakland, pantolonundaki karlar temizleyip adamn koluna dokundu. "ok sabrlsn Anton. Dnnce sana bir bira smarlayacama sz veriyorum." "Bunu unutmayacam." Kulbeye ulamalar uzun srmedi. Vadiye hkim bir kntnn zerindeki geni ve salam grnl kulbe tatan ve tahtadan yaplm, ats da kayaantala rtlmt. Anton kapy gcrdatarak ap, ieriye girdi. Kulbe uzunca bir zamandr kullanlmam grnyor, insann iini bir tuhaf ediyordu. "Kulbe k boyunca pek kullanlmam" dedi Anton. "lkbaharn sonundan k balangcna kadar gelip ilgilenen bir bakc var ama, yln dier aylarnda neredeyse hi kimse uramaz." Jennifer'a evreyi gsterdi. Balarnn zerinde kaln kalaslar uzanyor, ranzal iki yatak odasnn dnda basite bir de mutfak grlyordu. Duvarlardan birinin dibine klk odun istiflenmi, teki duvarlara da geyik boynuzlar aslmt. Kalaslarn bazlarnn zerinde ziyaretilerin kazd isimler, tarihler grlyordu. "te, hepsi bu kadar. Baka bir ey yok" dedi Anton dar kp kapy kapatrken.

Jennifer vadinin derinliklerinde, kck bir ky grd. "Buras neresi?" "Sana szn ettiim San Domenico ky." "Drbnn alabilir miyim?" "Tabi." Jennifer drbn talya'dan ok svire'yi andran, bir dizi Alp tipi eve ayarlad. Sonra daha uzakta, bir yamataki kayalklara salamca kenetlenerek derin uurumun zerine aslm gibi duran, kiremitli ve duvarl birka bina grd. Binalar Anton'a gsterdi. "Bunlar da ne?" "Tarih Dikenli Ta Manastr. En azndan iki yzyldr orada." "Dan yamacna tnemi haliyle ok etkileyici." "Alpler'de uzun bir manastr ve kadn ilehanesi gelenei vardr. Sadece bu blgede on iki tanesine rastlarsn. Gzden uzak olduklar iin, imdi gremiyoruz tabi. Kendilerini dine vermek isteyenlere ekici geliyor." "Manastr hl kullanlyor mu?" Anton ban sallad. "Bir Katolik tarikatna ait, ama saylan ok azaldndan, manastra gereken zeni gsteremiyorlar. Yazk: ilehanenin ok gzel olduunu ve smak grevi de yaptn duymutum. Hava gerekten ktlediinde, daclar oraya snr." "Manastr nasl grrm?" "Snn getikten sonra, anayoldan itibaren iaretler vardr. yi ama, oray neden grmek isteyesin ki?" "Bir nedeni yok, sadece ne kadar ilgin olduunu dnyorum da." Jennifer manastra bakt. Nedenini bilmeden, srtnn garip bir ekilde rperdiini hissetti. O srada, Anton'un saatine baktn grd. "Artk dnmek zamanmz gerekten geldi. Greta otelde beni bekliyordur." Arabann iinde, da yolundan inerlerken Anton, "Hi varma-maktansa, ge kalmak daha iyidir" dedi. "Onun iin dikkatli ol. Yolun bu ksm ok kaygan." Jennifer direksiyonda alabildiine dikkatliydi ama birden yolun aniden altndan kayar gibi olduunu hissedince frene bast. Hibir ey deimedi. Souk souk terlediini hissetti. Frenlere bir daha aband, bu kez daha da gl, ama ayann altndaki pedal boa basyordu. Cip bayrdan aa hzlanarak inerken, dehete kapld. "Tanrm." Anton, "Ne oldu?" diye sordu. "ok hzlandn. Frenler, Jenni-fer. Frenlere bas." "Basyorum. e yaramyor." "Scheisse!9 Bir daha dene." Jennifer btn gcyle pedal pompalayarak bir daha denedi, ama arabann hznda bir deiiklik olmad. Vites kltnce cip bir an iin yavalar gibi olduysa da, ardndan tekrar hzland. Arabay kontrol etmek gittike gleiyor, uurumdan aa umamak iin byk beceri gstermesi gerekiyordu. Cip iyice hzlanp her geen saniye denetimden daha da ktka gen kzn yrei hzl hzl arpmaya balad, gzlerini yoldan ayrmyordu, yolla btnlemi gibiydi. "El frenini ek'" diye bard Anton. Anton eilip el frenine asld ama yine deien bir ey olmad. Jennifer arabay birinci vitese taknca Toyota olduu yerde tkezler gibi olup yavalad; ne var ki gen kadn nlerine kan keskin dnemeci, yzlerce metre aaya inen kayalkl yar son anda grd. Kalbi yerinden frlayacak gibiydi. "Aman Tanrm!" Anton da nlerindekini grm olmalyd ki, elleriyle gzlerini kapatp, bard: "Mein Gott!"10 Jennifer direksiyonu saa doru krd, cip kontrolden kp uuruma doru kaymaya balad. 9. Almanca: "Bok." (.n.) 10. Almanca: "Tanrm." (.n.) 19 Jennifer hemen nndeki yamac grnce, lme mahkm olduunu kesinlikle anlad. Son anda Anton oktan kurtulmay baarp direksiyonu gen kzn elinden kurtararak arabann kaymasn durdurmaya alt ama gayreti bounayd, cip hl amurun zerinden uuruma doru kayyordu. "leceim" diye dnd Jennifer. Uurumun kenarna varmalarna ramak kalmken, nereden kt bilinmez mavi bir Nissan drt eker kr dnemecin ardndan yavaa beliriverdi. iki arabann

arpmasndan kulaklar sar edici bir metal sesi kt, Toyota yann kenarnn iki metre berisinde yavalayp, durdu. Jennifer emniyet kemerine ramen darbenin iddetiyle kafasn arabann tavanna arpt. Cip sarslarak dururken, Anton soluunu boaltt: "Gott im Himmel!" oktan yz bembeyazd ama yaras falan yoktu. Jennifer bir sre daha, konuamaz, hareket edemez halde, olduu yerde kald, sonra yavaa kemerini zp, sendeleyerek arabadan indi. Uuruma doru baknca, aaya doru rktc bir boluk grp, gzleri karard. Uurumun kenarna sadece iki metre kala durmular, kazann sayesinde kurtulmulard. Birden bann dndn hissetti, arkasna baktnda da kaportas yamulmu Nis-san'dan inmeye alan teki srcy grd. "Siz iyi misiniz?" Adam Amerikan aksanyla konuuyordu. Salam yapl, yakkl, ellilerinde gsteren birisi. zerinde n ak bir parka, beyaz bir tirt ve blucin, ayaklarnda da set l izmeleri vard. Gen kadnn yanna yaklat. "Size, iyi misiniz, diye sordum?" Jennifer gzlerini krptrd. Cevap vermeye kalkt ama kelimeler azndan kmad. Hl okun etkisinde olduunu dnd. Ban vurmas tahmininden de fazla hasar vermi olmalyd, nk birden adamn yz bulanklamaya balad, evreyi bir sis kaplarken, bayld. Kendine geldiinde, Anton'u gremedi, adam yanma diz km slak mendiliyle alnn siliyor, bir yandan da yanaklarn hafife tokatlyordu. "Uyan artk. Kendini nasl hissediyorsun?" Jennifer gzlerini krptrrken, bann tepesinde bir zonklama hissetti. "Bil... Bilmem." "Bir bakaym." Adam eliyle gen kadnn yzn tuttu, gzka-paklarn kaldrp gzlerinin iine bakt, ardndan da nabzn sayd. Sonra parmaklarn kaldrd. "Ka parmak gryorsun?" "." "Gzel. imdi uzan ve sakn kprdama." nce gidip Toyota'y inceledi, ardndan da kendi arabasna yrd. Nissan'n tamponu bel vermi, amurluklardan birisi de n tekerlee dayanmt. "Benim arabann hali de kt ama seninki hurdaya dnm." "Anton... Anton nerede?" "Arkadan m? Doktor armak iin koarak aaya gitti. ok endieli grnyordu ama bana kalrsa senin pek bir eyin yok. Sadece ufak bir sarsnt geirdin, bann zerinde de deve hrgc gibi bir yumru var." "Ne... Ne oldu?" Adam bayla uurumun kenarn gsterdi. "Sana arptm, olan biteni bu. Duruma baklrsa, ansn varm da arptm. Arkadan Amerikal olduunu syledi, doru mu?" "Doru." "Yokutan aaya sanki peinde bir svari alay varm gibi ge-liyordun. Neydi sizin derdiniz? ntihar etmek mi istiyordunuz?" "Frenlerim tutmad." "Arkadan da yle demiti." Adam kalarn att, Toyota'nn yanna varp freni birka kez pompaladktan sonra arabann altna yatt. Birka dakika sonra, ellerini silerek yeniden grnd. "Eer fikrimi soracak olursan, o frenlerle oynanm." Jennifer dorulup oturdu. Ba zonkluyordu. "Ne demek istiyorsunuz?" "Hidrolik hortumlar gevetilmi. Sen ayan pedala her bastnda fren hidrolii szp gitmi." "Hi... Hibir ey anlamyorum." "O hortumlarn kendiliinden gevemesi neredeyse imknsz. Eer araba eski olsayd, tamam, geveyebilirlerdi. Oysa bu cip yepyeni. Bana sanki biri bunu kasten yapm gibi geliyor." Jennifer duyduklarn iyice anlamaya alt; yine de adamn sylediklerine inanamyordu. "yi ama... Neden?" "Ben nereden bileyim; neyse, bunu daha sonra dnrsn. Biraz daha iyisin, yle deil mi?" "Evet."

"Sence arkadan nereye gitti?" "Bilmiyorum. Belki Simplon'a dnmtr. Orada kalyordum, Berghof Oteli'nde." Adam kalarn att, arm grnyordu. "Ben de birazdan oraya gidecektim. Bana kalrsa, arkadan bekleyerek zaman harcamadan seni otele gtrrsek daha iyi olur. Biraz ansmz varsa, bu bebei hareket ettirebiliriz." Nissan'n arkasna doru yrd, birazdan elinde salam grnl bir direksiyon kilidiyle geri geldi. Kilidin sapn amurluun altna yerletirdi, bir ayan lastie dayayp, kilide asld. Gl kuvvetli birine benziyordu, Jennifer adamn adalelerinin itiini grebiliyordu. Yamulmu amurluk hareket etmemekte direnir gibiydi ama, adam btn gcyle kanrtnca, tekerlei eilip bklm amurluktan kurtarmay baard. "Tamam, bir deneyelim." Adam arabann iine girdi, Nissan ilk denemede alt. Arabay vitese takt ve byk bir dikkatle uurumdan uzaklat, sonra el frenini ekip otomobilden indi. "imize yarayacak gibi. Aaya inerken, arkadam Anton'a da yetiiriz. Ayaa kalkabilecek misin?" "Sanrm." Ayaa kalkmasna ve birka adm atmasna yardm etti. "Krk yok gibi." "yiyim iyiyim." Jennifer'n ba hl zonkluyordu ama ba dnmesi kaybolmutu. Birden adama hi adn sormadn, hatta teekkr bile etmediini hatrlad. Tuhaf geliyordu ama, kaza hayatn kurtarmt. "Size... Size teekkr edemedim bir trl. Tam o zamanda patikadan yukar geliyor olmasaydnz Anton ve ben lmtk." Elini uzatt. "Adm Jennifer March." Gen kadnn adn duyduu anda adamn gzleri ksld, elini de uzatmad. Eilip direksiyon kilidini yerden alr ve arabann iine atarken fkeli grnyordu. "Kim olduunu biliyorum. Paul March'n kzsn. imdi seni buradan karalm, bence sonra konuacak ok eyimiz olacak." Jennifer tmyle armt. "Peki ama... Siz kimsiniz?" "Adm Frank McCaul. Chuck McCaul olumdu." Jennifer'n adamn dediini tam anlamas yine de biraz srd. "Furka... Furka geidinde len dacnn babas?" "Olum lmedi. ldrld." 20 "Stili, bitte."11 Jennifer'un yz allak bullakt. Kafasnn ilii ac veriyordu. Otel odasndaki yatanda oturmu, ky doktoru kafasnn pansumann tamamlayp, zerine plaster yaptrrken, Greta da olanlar seyrediyordu. Greta doktorun hzl bir Almanca'yla sylediklerini evirdi. "Gerekten de bir rntgen ektirmen gerektiini sylyor. Dikie ihtiyacn yokmu ama, epeyce kt bir i, diyor." Jennifer kafasn sallaynca, doktor bir kez daha "Stili, bitte," demek zorunda kald. Greta'dan, doktora iyi olduunu sylemesini istedi. Ba hl aryordu ama o gz kararmas kalmamt. Gen kadn otele varr varmaz, Anton kyn hastanesine telefon ederken, Greta da onu odasna karmt. Greta doktorun sylediklerini yeniden tercme etti: "Yine ift grmeye balar ya da bann arsnn arttn hissedersen, hemen onu armak gerekirmi, diyor." Greta ban sallad. "Zavall Anton hl oku atlatamad. Ama nemli olan, her ikinizin de hayatta kalmas. Bana kalrsa ikinizin de imdi biraz dinlenmeniz gerek. Daha iyi olur, deil mi?" Jennifer kabul etti; ne var ki Greta ile doktorun gitmesinden on dakika sonra, yatakta yatmaktan sklmt. Ayaa kalkp, zerine bir kazak ald. Bara inerken kendini hl biraz sarslm hissediyordu. Bar bo grnyordu; ne Greta ne de Anton ortalkta deildi ama o srada barn br ucunda, nnde bir ie viskiyle oturan McCaul' grd. Adam dnp, "Daha iyisin ya?" diye sordu. "Biraz daha iyiyim." Jennifer geni pencerelerin tesinde, dalardan youn bir sisin indiini grd. "Anton nerede?" I I. Almanca: "Hareketsiz, ltfen." (.n.) "Frenlerinin durumunu anlattmda bir hayli endieye kapld, onun iin polis karakoluna gitti. Bana kalrsa, birazdan gelip, sana birka soru soracaklardr." Viski kadehine uzand. "Bir iki ister misin? stermi gibi duruyorsun da." "Teekkrler."

McCaul barn arkasna geip bir kadeh ald. iine birka buz atp, zerine viski koydu. Jennifer, "Olunuzun bana gelenlere gerekten ok zldm" dedi. Aklna sylenecek baka bir ey gelmiyordu. McCaul'n yznn zntyle kasldn grd. "Hi kolay deil" dedi McCaul, "Chuck tek ocuumdu." "ok... ok zgnm" diye tekrarlad Jennifer; szlerinin adam teselliden uzak olacam biliyordu. "Beni nasl tandnz sorabilir miyim?" McCaul'n sesi birden sertleti. "nk her eyi renmekte kararlydm da, ondan." Daha fazla ayrntya girmediini grnce, Jennifer sordu: "Olunuzun ldrldnden nasl bu kadar eminsiniz?" McCaul kadehini tezghn zerine brakt. "lmeden nceki akam, Chuck New York'a, bana telefon etti. Zrich Eoopress gazetesinden Emil Hartz adl bir muhabirin onunla Furka geidinde, bulduu ceset hakknda bir rportaj yapmak istediinden bahsetti. svire polisi beni arayp da olumun Furka geidinde ldn haber verince, ben de Zrich'teki gazeteye telefon edip, muhabirle konumak istediimi syledim. Bil bakalm, ne dediler? O gazetede Emil Hartz adl bir muhabir yokmu; ne o gazetede, ne de aradm dier Zrich gazetelerinde. te o zaman, ilk uaa atlayp buraya geldim." "Olunuz muhabirin ad konusunda yanlm olamaz m?" McCaul kafasn sallad. "Onu baka bir muhabirin aram olup olamayacan da sordum. Hi kimse Chuck'a telefon etmemi. Kald ki Hartz denen o adam Chuck'a rportaj karlnda bir cret demeyi de nermiti. Gazeteden kesinlikle byle bir rportaj karlnda cret demediklerini sylediler." Jennifer'n yz soldu. "Btn bunlar svire polisine anlattnz mit 9" "Tabi. Fazla ie yaramad ya. Aslna bakarsan, arptmzda Chuck'm cesedi bulduu buzula gidiyordum. Olumun lmn bizzat kendim aratracam." "Neden byle bir ey yapasnz ki?" "nk benim iim bu. zel dedektiflik yapyorum. stelik svire polisinin Chuck'n lmnn ardndaki esrar aydnlatacaklarndan kuku duymama neden olan etkenler de var." "Ne gibi?" "Birincisi, ldrldne inanmalar iin tek bir ipucu, tek bir belirti bile bulamadlar. evrede tank yokken birini dadan aa yuvarlarsan, neredeyse kusursuz bir cinayet ilemi olursun. Polis Hartz denen bu adamn varlndan bile emin olmadklarn kabul etmek zorunda kald; bu konuda ellerinde benim anlattklarmdan baka bir bilgi yok. Oysa ben Chuck'la telefonda konutum ve asl ad ne olursa olsun, o Hartz'm varln biliyorum. Burada sorulmas gereken soru, olumu neden ldrd? Bence, bunun Chuck'n babanm cesedini bulmasyla bir ilgisi var." "Anlayamyorum." McCaul gzlerini gen kadnnkilere dikti. "Ben de. Sadece igdmle bu iin arkasnda karanlk bir eyler dndn hissediyorum, diyelim. Onun iin, belki de sen bana bir eyler anlatabilirsin, diye dndm." Jennifer'n yz kzard. "Yoksa benim bu ie kartm m ima ediyorsunuz?" "Daha fazla ayrnt bilmeden, byle bir ey syleyemem. Ama Chuck'n ldrlmesi iin dada bir ceset bulmu olmasndan baka bir neden gremiyorum." Jennifer kadehini fkeyle bar tezghna brakt. "imdi de kendimi zanl gibi hissetmemi istiyorsunuz. Olunuzun basma gelenlere zldm, gerekten zldm. Ama bu konuda sizin bildiinizden fazlasn bilmiyorum ki. Ve imdi, eer sizce bir sakncas yoksa, cipimle ilgilenmem gerek." Dnp gitmeye davranrken, McCaul uzanp kolunu tuttu. "On yldr zel dedektiflik yapyorum, ondan nce de polistim, insan pis koku almay zamanla reniyor. Ve eer fikrimi sorarsan, btn bu i bir inek alndan da pis kokuyor. nce babann cesedi bulunuyor, ardndan Chuck lyor; imdi de, kim bilir, belki de seni ldrmek istiyorlar. Bana syleyecein hibir ey yok mu?" Jennifer kpkrmz oldu. "Ltfen kolumu brakn, canm actyorsunuz. Size bildiim her eyi anlattm. Ve eer bir kant aryorsanz, olunuz ldnde New York'taydm." McCaul gen kadnn kolunu brakt, sesi birden yumuayver-di. "yleyse ben senden bir iyilik istesem?" "Ne iyilii?"

"Carabinierelere sordum. Babanm cesedini grmek istediini sylediler." "Ee, ne olacak?" "Seninle birlikte gelmek istiyorum. Chuck'n o buzulda ne grdn renmek istiyorum." "zr dilerim, ama bu kiisel bir konu." McCaul gzlerini Jennifer'a dikti; o gzlerde gen kadnn btn yaam boyunca grmedii kadar tuhaf bir bak vard. "Benim iin de kiisel." "yleyse talyan polisine bizzat bavurun, iyi gnler Bay McCaul." Mark yolunu kaybetmiti. aresizlik iinde ayr da yoluna trmanm, her birinde de kendini bir kmazn dibinde bulmutu. Telsizden Grimes'la temas kurmaya altnda, ar statik parazitten baka bir ey duymuyordu. Cep telefonu da ie yaramad: Kelso'ya telefon etmek istedii zaman, servis tmyle l gibiydi. Bunlar da yetmiyormu gibi, sis inmi ve yamur isele-meye balamt. Yeni bir tal da yolunun ortalarnda bir yerde, bir dnemeci dndnde, birden Jennifer'm beyaz Toyota'syla burun buruna geldi. Arabasn kenara ekip indi, kalbi gmbrdeyerek Toyota'ya doru yrd. Cip uurumun tehlikeli olacak kadar yaknnda duruyordu ama Jennifer'dan eser yoktu. Sanki bir kaza olmua benziyordu; cipin asisi epeyce hasar grmt, kaportasnda da beyaz boya syrklar grlyordu. Kaplar amaya alt ama hepsi kilitliydi. Burada neler olmu? Jennifer nerede? Arabay incelerken, Toyota'nn altndaki kahverengi sv birikintisi dikkatini ekti. Cipin altna yatnca hidrolik hortumlarndan birinin gevediini, svnn da somunlann arasndan szp aktn anlad. Szntnn kazann darbesinden kaynaklandn dnd. Patikadan bir otomobilin trmandn duyunca ayakland, ardndan da dnemeten kp duran polis Volkswagen'ini grd. Arabadan iriyar bir svire polisi indi. Mark'm Opel'ine bakp kalarn kaldrd. "Wer sind Sie?"12 "zr dilerim, ama Almanca bilmiyorum." "ngiliz misiniz?" "Amerikal'ym." "Ben avu Klausen. Burada ne aryorsunuz?" "Burada bu terk edilmi cipi grnce, bir kaza olduunu anladm ve belki yardm edebilirim diye durdum. Burada ne olduunu biliyor musunuz?" 12. Almanca: "Siz kimsiniz?" (.n.) avu kafasn kad. "Bir kaza olduu doru. Kl pay kurtulan bir Amerikal hanm. Arabasna baka bir otomobil arpm; arpt iin de talihliymi, yoksa uurumun dibini boylayacakt. Cipi kaput olmu." Mark fazla meraklanm grnmemeye alt. "Amerikal iyi mi?" avu omuz silkti. "teki arabann ofr kadn Simplon'a gtrm. Birka r, morluu var ama, onun dnda iyidir sanrm. Siz turist misiniz?" "Evet." Mark Jennifer'm sa salim kurtulduunu duyunca rahatlamt. "Sizin yerinizde olsam, daa trmanmaya kalkmazdm. Frtnadan sonra yollar tehlikeli olur. stelik bu sis ve yamur da daha ktleyecek gibi grnyor." "Teekkrler, tavsiyenize uyacam." Mark Opel'e doru yrrken, avuun dizlerinin zerine kp, cipin altna baktn grd. Genellikle bir gvenlik grevlisinin kaza yerinde yapmas gereken ilk ey hasar belirleyip, lm yapmaktr. Oysa avu Toyota'nn altyla daha fazla ilgili grnyordu. Mark meraklanp geri dnd. "Yardma ihtiyacnz var m? Arabalardan biraz anlarm da." avu gzlerini kaldrd. "Siz Amerikallar her eyden biraz anlarsnz." "Sadece yardm etmek istemitim." Mark yerdeki fren hidrolii birikintisini iaret etti. "Buraya dikkat ederseniz iyi olur. Biraz hidrolik szm da." avu yzn buruturdu. "Tamirci misiniz?" "Hayr, ama motordan anlarm. Bu szntnn nedeni de hidrolik hortumunun gevemi olmas." avu bir an dnd. "Kydeki tamircinin bir gz atmasn isteyeceim ama, sizce bu hortumlarla oynanm olabilir mi?" "Oynanm m?" "Anlalan, Amerikal hanmla arpan adam hidrolik hortumunun belki de bilerek gevetildii kansndaym." Mark kalarn att, sonra yeniden cipin altna yatp, hortumu inceledi. Ellerini birbirine vurup arabann altndan kt. "Kesin olarak bir ey syleyemem. Bana kalrsa bir uzmann grmesi daha iyi olur." Doruyu sylyordu;

hortumun somunu zamanla geveyebilirdi ama cip olduka yeni grnyordu. te yandan da yolu da ukurlarla, keskin kayalarla kaplyd. Hortum an sarsntdan ya da kazann darbesinden gevemi olabilirdi ama avuun hortumun bilerek gevetilmi olabileceini sylemesi, Mark'n neredeyse panie kaplmasna sebep olacakt. Jennifer'm beyaz Toyota'snn zerindeki mavi boya izlerine bakt. "teki adam nasl bir araba kullamyormu?" "Nissan marka bir cip. Neden sordunuz?" Mark omuz silkti. "ylesine sordum." avuun ona kukulu gzlerle baktn grnce, gitme zamannn geldiine karar verdi; baka bir ey sylemesine frsat vermeden Opel'e doru yrd, arabaya binip yoku aa inmeye koyuldu. Jennifer yatak odasnn penceresinin nnde, Alpler'e inen youn sisi ve iseleyen yamuru seyrediyordu. McCaul'n frenlerle oynanm olduuyla ilgili szlerinden rahatsz olmutu. Kim byle bir ey yapar ki? Hem, neden? rperdi, nedendir bilinmez kye kadar peinden gelen, koyu renk caml Opel'i, iindeki her kimse onun tarafndan izlendii duygusunu hatrlad. Belki de McCaul haklyd. Belki de birisi gerekten onu ldrmek istemiti. yi ama, neden? Hi mantkl bir aklamas yoktu. Yeniden McCaul' dnd. Olunu kaybettikten sonra, korkun bir znt ektiini tahmin edebiliyordu. Annesi ldnde, kendi hissettiklerini hatrlad. nce inanmazlk, ardndan fke, peinden de yakc bir intikam arzusu. Adamn duygularn anlayla karlamasna ramen, yine de McCaul'n ona sanki kukulu biriymi gibi davranmasna sinirlenmiti. Birden, pimanl stn geldi. "Seni Allah'n cezas McCaul." Yeniden bara indiinde, adam pencerenin nnde durmu dalara bakar ve sigara tttrr buldu. Dnp baktnda, gzleri slakt. "Yine ne istiyorsun?" Yumuak bir sesle, "yi misin?" diye sordu. McCaul ban sallad, sesi daha dostayd. "Sana belki de fazla sert davrandm. zr dilerim, ama cevap bulmakta sabrszlanyorum ite. Bir de soruturmann ilk kuraln uygulamay biraz abarttm galiba." "Neymi o kural?" "Herkesten kukulanmak." "Hedefin kilometrelerce uzandasnz ama." "Chuck' ve nasl dalara trmanmak iin yaadn dnyordum. New York'ta bir bilgisayar irketinde alyordu ama daha ocukluundan beri ak havada olmaya baylrd. Birlikte dalarda yrr, tepelere trmanrdk, ama o hep svire'ye tutkundu. Burasnn, her dacnn d olduunu syler dururdu." "Gerekten ok zgnm." Jennifer adamn yanma yaklat. "Bir sigara verir misin? Sigara imiyorum ama, bu sabah olanlardan sonra galiba balayacam." "O kadar m korktun?" "Galiba, hl titriyorum." Bir sigara uzatp yakt. "Teekkr ederim McCaul." "Bana Frank de. Zaten bu svirelilerin resmiyeti yeter." "Benim kim olduumu nasl rendiinizi sylemeyecek misin?" "Kolay. svirelilerden bir eyler koparamaynca, Roma'daki Carabiniere Genel Komutanl'ndaki bir arkadam aradm. Bana soruturma hakknda bilgi verdi ya da en azndan kendi bildiklerini anlatt, bu arada da babann cesedini resmen tehis edeceinden bahsetti." "Birisinin frenlerle oynam olabileceini sylerken, gerekten ciddi miydin?" "Grebildiklerimden, bunun mmkn olduu kansndaym ama, bunu kantlamak olduka g olacak. Yine de, o tal yollardaki btn sarsntdan sonra, hortum kendi kendine de gevemi olabilir." Jennifer srtndaki buz gibi teri bir kez daha hissetti. "Hibir ey anlayamyorum." "yleyse, her ikimizin de cevaplandrlmay bekleyen bir sr sorusu olduunu dnyorum." "Belki paranoya balangcdr ama, dn bir arabann beni izlediinden eminim." Opel'i anlatt. "Plakasn grebildin mi?"

"Bakmak aklma gelmedi." McCaul omuz silkti. "Belki de sana yle gelmitir. Ama eer o arabay bir daha grrsen, plakasn alp polislere vermenin bir zarar olmaz." Jennifer tereddtlyd. "Eer hl ayn fikirdeysen ve senin iin nemliyse, babamn cesedini tehis ederken benimle gelebilirsin." "Bu karar deiikliinin sebebi ne?" "Bu sabah olanlardan sonra, sana borlu olduumu dnyorum. talyanlarn itiraz edeceklerini sanmam. Senin cipin Tori-no'ya kadar olan yolu karabilir mi?" "Brak da onu ben dneyim." "Dosyayla ilgili dedektife telefon eder, durumu anlatmaya alrm. Ardndan da otomobil kiralama irketini arayp, kazay anlatmam gerekecek." Jennifer dnp gitmeye davranrken, McCaul, "Babann Wa-senhorn'un tepesinde ne aradn sormamda bir saknca var m?" dedi. "Gerekten bilmiyorum." "Dedektif dostum uzunca bir sre nce ldn syledi." "Babam iki yl nce kayboldu. Ondan sonra onu bir daha ne grebildim, ne de ondan bir haber alabildim." "Senin iin epeyce g olmal." "znty atlatmak kolay deildi; ama imdi en azndan bir defterin kapandn biliyorum." Jennifer sigarasn tablaya bastrd. "Yine de tehis ilemine pek heveslenmiyorum." Mark arabasn Berghof Oteli'nin nnde durdurdu. Otelin otoparknda mavi Nissan'dan bir iz gremeyince, bundan sonra ne yapacan dnmeye balad. Jennifer' izlemenin skntsndan yorulmutu artk; stelik kazay grdkten sonra da, btn bu maskarala bir son vermenin zaman gelip gelmediini ciddiyetle dnmeye balamt. Kelso'nun da dedii gibi, ya biri onu ldrmeye almsa, Jennifer'n hayat tehlikedeyse? Peki, Kelso ile adamlar hangi cehennemdeydi? Telsizi yeniden denediyse de yine parazitten baka bir ey duymad, cep telefonu da hizmet vermiyordu. Jennifer'a gerei anlatmaya, sonularm sonra dnmeye karar verdi. Otelin iine koarcasna daldnda, resepsiyonun arkasnda gen bir kadn grd. "Jennifer March' aryorum. Burada kalyor." "Frau March yarm saat nce gitti." Kadn kalarn att. "Aksannzdan Amerikal olduunuz anlalyor. Arkada msnz?" "Evet. Nereye gitti?" "Sanrm Torino'ya." "yi ama, polis bir kaza geirdiini sylemiti..." "Duydunuz demek?" Kadn kafasn sallad. "Korkun bir ey, hayatta kald iin ok talihliymi. Herr McCaul'le birlikte gittiler." "Kiminle?" "Sizin gibi bir Amerikal'yla. Aslnda, Frau March'm cipine arparak hayatn kurtaran adam. Kardeim Anton kaza olduunda Frau March'n arabasndayd." "McCaul" diye iinden tekrarlad Mark; bu ad nerede duyduORHAN KEMAL L HALK KTPHANES unu dnyordu. "Eer sormamda bir saknca yoksa, kim bu McCaul?" "Olu Furka geidinde ld. Korkun bir felaket. O da bu otelde kalyordu. Gerekten de tuhaf, kaderin garip bir cilvesi." "Ne cilvesi?" "lmeden birka gn nce, Wasenhorn'daki cesedi bulan gen, oydu." Mark birden bu ad hatrlad. Chuck McCaul. Paul March'n cesedini bulan dac. Oysa kadn imdi Chuck McCaul'n ldn sylyordu. Tmyle aknd, kadna sormak istedii sryle soru vard ama, zaman deildi. '"Gideli yarm saat oldu' demitiniz deil mi?" "En azndan." 21 1 Torino Carabiniere Komutanl yeraltnda otopark bulunan, gri tuladan yaplm geni ve modern bir binayd. McCaul Nissan' sokan kar kaldrmna park edince birlikte danmann olduu salona gittiler. Jennifer Caruso'yla grmek

istediini bildirdi. Birka dakika sonra ksa boylu ve olduka iman bir adam grnd. Gr bir by ve delici baklar vard. Jennifer'n elini skp, kusursuz bir ngilizce'yle, "Yzba Caruso, signorina" dedi. "Daha nce telefonda konumutuk." Gzleri McCaul'e dnnce, Jennifer yol arkadan tantt. "Yzba, bu bey de Frank McCaul." Caruso McCaul'n de elini skp dosta bir tavrla, "Olunuzun ldn duyunca gerekten ok zldm" dedi. "svire polisi cesedi tehis iin geleceinizi bildirdi." Jennifer'a dndnde arm grnyordu. "zr dilerim, ama sizinle telefonda konutuktan sonra, epeyce ardm. Siz birbirinizi tanyor muydunuz?" "Size aklayabilirim Yzba. Konuabileceimiz bir yer var m?" "Tabi, yukarda, bromda." Brosu ikinci katta, ortasnda bir emenin kprerek akt dzenli bir avluya bakyordu. Masann zerinde krmz kapl bir ak dosya ve Caruso'nun ei olacak gsterili, siyah sal bir kadnla birlikte ektirdii fotorafnn bulunduu gm bir ereve vard. Jennifer'n daha o sabah McCaul'le tantklarn anlatmasn dinledi. "imdi anlyorum." "svire polisiyle Chuck'm lmn konutuunuzu sylemitiniz." Caruso McCaul'e bakt. "Si, dn konutum." "Size ne anlattlar?" "Kaza sonucu dtne inandklarn." McCaul fkeyle, "Palavra" dedi. "Cinayetti." Caruso kalarn kaldrd. "Neye dayanarak sylyorsunuz bunu?" McCaul masann zerine kartvizitini brakt. "Ben zel dedektifim ve Chuck'n lmnde gze batan bir iki ey var." Caruso kart inceledi sonra biraz sitem ykl bir sesle, "Yoksa polisin grevini yapmadn m iddia ediyorsunuz?" diye sordu. "Eer yle dnyorsanz, o zaman belki aklnzdakileri aklamanz iyi olur, nk svire polisinin elinde cinayet ihtimaline iaret edecek kant yok. Furka geidinde buluaca sylenen o muhabir de..." "Emil Hartz." "svire polisi hibir Zrich gazetesinde o adda bir muhabire rastlamadklarn sylyor." "Biliyorum, ben de aratrdm." "Olunuzun bu hikyeyi uydurmadndan kesinlikle emin misiniz? Ya da ad kartrm olmadndan? Kald ki, olunuz daha ok genti ve daclk iin gerekli tecrbesi yoktu. Bandan bir kaza gemi olmas mmkn deil mi?" McCaul sinirlenmi grnyordu. "Chuck olduka iyi bir dacyd ve ben dmediinden eminim. O Emil Hartz adndan da tmyle eminim." "Emil Hartz'n, yle biri varsa tabi, olunuzu ldrdn m sylemek istiyorsunuz?" "Eer o ldrmediyse, en azndan kimin ldrdn biliyordur." "Peki bu cinayetin nedeni ne olabilir?" "Bunu bana siz syleyeceksiniz Caruso, bunu bilmesi gereken sizsiniz" diye fkeyle cevap verdi McCaul. "Benim tek bildiim, Chuck'n bir ceset bulduu, imdi de l olduu. Sebepleri bulmak iin para alan sizsiniz. Oysa imdiye kadar, masasnn banda oturup, cevap arama zahmetinde bile bulunmayan bir ikodan baka bir ey gremedim." Caruso kpkrmz kesildi. "Hiddetinizi anlyorum. Ama size tek syleyebileceim, svirelilerin olay yerini inceledikleri. stelik olduka da titizdirler." "Ya ayak izleri?" "Olunuzunkiler dnda, baka bir ayak izi bulamamlar. Arabasn aradklarnda da Furka geidine birisiyle bulumak niyetiyle gittiini belirtecek hibir ey grmemiler. Ne arabada, ne cesedinde, ne de otel odasnda herhangi bir not varm." "Kardaki ayak izlerinden kurtulmak kolay. zerini sprrsnz, kimse de bir ey anlamaz." "Tekrar ediyorum Signore McCaul, cinayeti dndrecek hibir belirti yok. Furka geidi turistlerin rabet ettikleri yerlerin banda gelir ama yine de ok

tehlikelidir. Gemite de turistlerin uuruma dp ldkleri birok kaza olmutur. Olunuzun bandan talihsiz bir kaza gemi olamaz m?" "Syledim size, Chuck'nki kaza deil. Her eyden nce, o yara dtkten sonra ok daha dikkatli davranmtr. Bilmeniz gereken bir ey daha var. Daha bu sabah biri Jennifer' ldrmeye alt." "Doru mu bu signorina?" "Cipimin frenleriyle oynanm olabilir." Jennifer o sabah olanlar anlatnca, Caruso kalann atarak McCaul'e dnd. "Frenler konusunda emin misiniz?" "Kendim baktm. Hidrolik hortumu gevetilmi." nndeki deftere bir eyler karalayan Caruso'nun yz endieliydi. "Son derecede tuhaf. Size zarar vermek isteyecek herhangi birini tanyor musunuz Signorina March?" "Hayr, tanmyorum." Caruso kafasn sallad. "svire tarafnda olanlar benim yetki alanmn dnda kalyor maalesef. Yine de, bu konunun daha ayrntl soruturulmasn isteyeceim. Ama imdilik yapabileceim daha fazla bir ey yok." McCaul konumaya hazrlanrken, Caruso elini kaldrd. "Bu toplantnn asl nedenini gzden karm gibiyiz. Signorina March, buraya babanzn cesedini tehis etmeye geldiniz." Jennifer midesinde bir kaslma hissederken, Caruso'nun masann zerindeki krmz dosyaya uzandn grd. Yzba sanki onu rahatsz eden bir ey varm gibi, tereddtlyd. "Son bir ey daha signorina." Caruso dosyay anca, Jennifer bir pasaport, ardndan da fotorafn bulunduu sayfay grd. "Bu babanzn pasaportu mu?" Jennifer yutkundu. Babas aynen hatrlad gibiydi: koyu renk salar, mavi gzler, glmseyen yakkl bir yz. "Evet." Caruso pasaportu dosyaya koyup ayaa kalkt. "Teekkr ederim. imdi de, beni izleyin ltfen, morgda bizi bekliyorlar." Otopsi odasnn ortasndaki paslanmaz elikten yaplm terih masasnn zerine yatrlm insan biimindeki ktlenin zerine beyaz bir rt kapatlmt. Bakmak iin Jennifer'n kendini zorlamas gerekti. O rtnn altnda babasnn cesedinin yattn biliyor, kendini gsz hissediyordu. eriye girdiklerinde, beyaz kei sakall, metal ereveli gzl alan, neeli grnl ufak tefek bir adam lavaboda ellerini ykyordu. Ellerini kurulayp yanlarna geldiinde, Caruso adam tantrd: "Adl patologumuz Vito Rima. Kusursuz ngilizce konuur." "Sizinle tantmza memnun oldum." Rima gelenlerin ellerini skp Jennifer'a, "Zor birka dakika olacak ama, aklamak zorunda olduum bir iki ey var. Cesedi byk bir dikkatle zdk, onun iin alacak derecede iyi durumda. O kadar iyi korunmu ki, babanzn belki de onu hatrladnz gibi grnmesi sizi sarsabilir." "Nasl... Babam nasl lm?" "Bana kalrsa, muhtemelen donarak" dedi Rima. "Gsnde, kollarnda ve bacaklarnda, yara dmesinden kaynaklanm olabilecek rk izleri vard. Daha fazlasn renmek iin otopsiyi beklememiz gerekecek, o ie de tehisten hemen sonra balayacam. Bu arada, bilmeniz gereken bir ey var. lm saatini belirlemek iin yaplan testlerden ou vcut ve organ ssna baldr. Babanzn durumundaysa, cesedi bunca zaman buzda kalm olduu iin, lm zamann belirlemek imknsz. Yine de bulduumuz eyalar neredeyse tam iki yl nce ldn kantlamamz salyor. Aklar msnz Yzbam?" "Ceset tmyle giyimliydi" dedi Caruso Jennifer'a. "Bu arada ceplerinde kiisel eyler, yannda da bir srt antas bulduk." Sylemek istedii baka bir ey varm gibi tereddt etti. "Ama bunlar daha sonra, buradaki iimiz bitince anlatrm." Rima ellerine ince lastikten ameliyat eldivenleri geirdi. "Eer mideniz bulanrsa signorina, kede plastik bir kova var." Jennifer'n midesi daha imdiden bulanmaya balamt. Kedeki tekerlekli arabann zerinde, beyaz lastik bir bezin stne yaylm, kullanlmay bekleyen otopsi aletleri vard: aralarnda da bir ift ameliyat bisturisi, elektrikli bir

testereyle bir de matkap. Babasnn vcudunun bylesi lm aletleriyle kesilip delinecei dncesi srtndan aa buz gibi bir rpertiye neden oldu. "Hazr msnz signorina?" "E... Evet." Rima terih masasna doru yrd. Beyaz rtnn kesini tutarken, gzleriyle Jennifer'a hazr olup olmadn sordu. Gen kadn derin bir soluk alp, ban sallad. Rima beyaz rty ekerken, Jennifer daha fazla bakamayacan hissedip, gzlerini yumdu. i korkun bir rkntyle doluydu ve yrei gmbrdyordu. Kafasnda babasn hatrlad gibi, kollarn am baheden yryerek gelirken, gler yzyle gryor, kollarm doladn hissediyordu. Btn bunlar katlanlamayacak kadar ac. McCaul'n usulca beline dokunan elini hissetti. "Acele etme Jennifer. Geecek. Yanndaym." Kendini zorlayarak gzlerini at ve plak gs grdnde, soluu tkand. Cesedin kollar ve gs koyu ve irkin rklerle kaplyd. Dikkatle yzne bakt. izgileri kaslm, teni olabildiince soluktu; mavi gzleri akt ve bo bo tavana bakyordu. Jennifer'n midesi bzt. Daha fazla dayanamayarak, gzlerini evirdi. Caruso sakince, "Jennifer March" dedi, "sizden nnzdeki cesedi resmen tehis etmenizi istiyorum. Bu babanzn, yani Paul March'n cesedi mi?" Jennifer bu kez uzun uzun ve dikkatle bakt, bacaklarnn onu tayamayacaklarn hissetti. "Signorina, bu adam babanz m?" diye tekrar etti Caruso. Jennifer dilsiz gibiydi. Caruso, "Bir eyiniz mi var?" dedi. "Kendinizi iyi hissetmiyor musunuz?" Jennifer titredi, tekrar masann zerindeki cesede bakt, kelimeler azndan bir sel gibi dkld: "Bu... Bu adam hayatmda hi grmedim." 1 22 "Kendinizi nasl hissediyorsunuz?" Jennifer Caruso'ya bakt. Onun brosunda, karlkl oturuyorlard. "Sarslm, ama daha iyi olacam." Caruso ona ve McCaul'e duman tten birer fincan kahve uzat-tysa da, gen kadn kahveyi grmezden geldi. Morgdaki yabanc babam olmadna gre, babam hl hayatta olabilir mi? Bunu dnmek bile iini yalanca Caruso'ya, "Babamn pasaportunun o adamn elinde ii ne?" diye sordu. Dedektif ban sallad. "Bu imdilik bir sr signorina." "Pasaportu tam olarak nerede bulmutunuz?" "Srt antasnda, elbiselerin arasnda. Yannda bir de tabanca vard." "Kurbann ceplerinde de bir eyler bulduunuzu sylemitiniz." "Si." "Bulduklarnza bir bakabilir miyim?" "Tabi." Caruso telefonundaki bir tua bast, birka saniye bir eyler syledikten sonra, ahizeyi yerine brakt. "Kantlar birazdan burada olur." "Ya adamn elbiseleri?" dedi McCaul. "Onlar da getirecekler." Caruso Jennifer'n yzn inceledi. "Tabi imdi asl soru, morgda yatan o adamn kim olduu. Onu daha nce hi grmediinizden eminsiniz deil mi?" "Kesinlikle." "O zaman, sylemek zorunda olduum bir ey var. Ayaklan ve elleri donduu iin gvenilir parmak izleri almak mmkn olmad. Tabi elimizde DNA kant var ve talihimiz biraz yaver giderse, kimliini DNA yoluyla da bulabiliriz." Kap vuruldu ve beyaz nlk giymi bir kadn laboratuvar teknisyeni elindeki kocaman karton kutuyu masann zerine brakt. Caruso teknisyene teekkr edince, kadn kp gitti. "sterseniz size bulduklarmz gstereyim" dedi Caruso Jenni-fer'a. "Size syleyeyim signorina, bulduklarmzdan bazlar beni epeyce artt." Beyaz Fiat telekomnikasyon minibs Carabiniere Komutan-l'nn yz metre tesinde yolun kenarnda durdu. Minibsn n koltuklarnda mavi tulumlar giymi iki adam oturuyordu. Yolcu koltuunda oturan alan cep telefonunu at. Konuma

on saniyeden de az srd, ardndan adam telefonunu kapatt, Fiat'tan indi ve minibsn arkasna geip arka kapnn kilidini at. Minibsn iinde tamirci malzemesiyle, kablolarla, yedek para dolu plastik kutularla ve bir sr alet edevatla ykl raflar grld. Adam minibsn iine girip, kapy kapatt. Yerdeki yalanc demeyi kaldrd. Kapan altna kocaman bir binay havaya uurmaya yeterli olacak elli kiloluk Semtex patlayc istiflenmiti. Patlayclarn tehlike yaratmayacak gibi istiflenip istiflenmediini kontrol ettikten sonra uzaktan kumandal fnyenin yerine iyi yerletirilip yerletirilmediine bakt, sonra da kapa yeniden kapatt. Alet kutularndan birinden ald uzaktan kumanda cihazn tulumunun ceplerinden birine att, sonra minibsn iinden kp n tarafa, ofrn yanna dnd. ofr minibs altrp meydan boydan boya geti ve bariyerin banda bir onbann nbet bekledii, komutanln yeralt otoparknn giriine yneldi. ofr onbaya irket kimlii ile i emrini uzatrken glmsedi ve talyanca "Baz telefon hatlarn denetlememiz istendi" dedi. "Fazla uzun srmez." Onba kimlii ve i emrini inceledi. "Bunu kim istedi?" Teknisyen omuz silkti. "Tanr bilir. Senin komutann olacak heriflerden biridir herhalde." Onba glmsedi, kimlii iade edip, bariyeri kaldrd. Caruso ellerine lastik ameliyat eldivenleri geirip kant kutusunun iindekileri karmaya koyuldu. Her para ayn ayr effaf bir plastik torbaya konulmutu: ar bir gri parka, beyaz ynl bir kakol, yeil bir kazak, da postallar, fanila ve bir de don. Bunlarn yan sra bezden yaplm bir srt antas ve iki baka plastik torbann iinde de bir tabanca ile baka giysiler. Caruso ii elbise dolu olan torbay boaltt: beyaz bir ipek gmlek ile izgili bir kravat, siyah deriden el yapm bir ift ayakkab, soluk mavi bir takm. "Bunlar srt antasnda bulduk. Bunlar daha ok bir iadamnn giyecei eyler, adamn pahal zevkleri olduu anlalyor. Takm elbise Amerikan mal, ayakkablar ise talyan ve el yapm. Gmlek ise ngiliz mal ve ipekten. Neyiniz var Signorina March?" Jennifer dokunma isteine direnmeye alarak elbiselere bakyordu. "Bu... Bu elbiseler babama ait." "Emin misiniz?" "Neredeyse. Onun giydiklerine benziyor." "Ya tekiler? Onlarn iinde babanzn eyas olarak hatrladklarnz var m?" "Yok, sadece srt antasmdakiler." Caruso kalann att. "Babanzn pasaportuna bir kez daha bakmanz istiyorum. Fotoraftakinin babanz olduu konusunda kukunuz yok deil mi?" Krmz dosyay at, pasaportu masann zerine koyunca, Jennifer fotoraf bir kez daha inceledi. "Hayr, bu kesinlikle babam." "Babanz ve ceset ayn sa rengine ve yz hatlarna sahip; ayn yata grnyorlar ama siz cesedi tehis edene kadar, ikisinin ayn insan olmadklarn anlamak imknszd. Roma'daki laboratu-vanmzdan pasaportun sahte olup olmadn belirlemelerini isteyeceim, ama bana kalrsa pasaport dzgn grnyor." Caruso plastik torbalardan ounu aarak iindekileri masann zerine dkt. Buruturulmu bir kt paras, iki bilet koan. Jennifer ile McCaul'e birer ift ameliyat eldiveni uzatt. "Kantlara dokunmadan nce, ltfen bunlar ellerinize geirin." Buruturulmu kt parasn ald. "una bir bakn. Bulduklarmz arasnda en ilgin olanlarndan birisi. Ayn zamanda da, en artc olan. Ama maalesef zarar grm ve bir ksm eksik." Jennifer elindeki kt parasn inceledi. Soluk kdn yrtk dibinde bir dizi rakam grnyordu. Baz baka rakamlar da, belki de eriyen buzlarn etkisiyle, btnyle silinmi gibiydi ama notun geri kalan aka okunabilir nitelikteydi: H. Vogel Berg Edelveiss 705 "Bunun anlam ne?" diye sordu Jennifer. Caruso omuz silkti. "H. Vogel birinin adna benziyor sanki. Berg de Almanca da anlamna gelir. Oysa svire'de Edehveiss da yok. Rakamlara gelince, bazlar

eksik gibi ama, her anlama gelebilir. Belki de bir hesap numaras ya da telefon. Kim bilir?" Caruso bilet koanlarn gsterince, Jennifer kd McCaul'e uzatt. "Bu koanlar, o ktla birlikte adamn pantolon cebindeydi. Zrich'ten Brig'e iki yl ncesinin 14 nisan tarihli iki adet ikinci snf gidi bileti. Biletlerin delinmi olmas, kullanlm olabileceklerini dndryor. Ayn tren yolculuu iin iki biletin anlam da ad ne olursa olsun, kurbann buzula trmanmadan nce biriyle birlikte yolculuk yapt. Ama lmn ayn gne rastlayp rastlamadn bilmek imknsz. svire polisinin blge otellerinde bir soruturma yapmasn istedim ama hibirinin mteri kaytlarnda Paul March adna rastlanmyor." Jennifer bilet koanlarn inceliyordu. "Baka ne buldunuz?" "Bunu." Caruso kant torbalarndan daha kk olan birini ap iinden gm bir anahtar kard. Babanzn elbiselerinden birinin cebinde bulduk. Bu anahtar daha nce grm mydnz?" Gzlerinin nne bir an geliverince, Jennifer'n yrei hzland. "Evet, sanrm grdm. imdi hatrladm." "Anlatn." "Kaybolmasndan yaklak bir ay kadar nce, babam bir eyden ok endieli grnyordu. Bir gn, onunla konumak iin alma odasna girdiimde, masasnn zerinde sar sayfal bir defter dikkatimi ekti. Sayfann tepesine de boydan boya "rmcek A" yazlyd. Sadece bunlar fark edebildim, nk babam defteri grdm anlam ve ok kzmt. Ktlarn okumamam gerektiini, bunlarn zel eyler olduunu sylemiti. Defteri bir bilgisayar disketiyle birlikte metal bir kutuya koydu." Caruso kalarn att. "Sizce rmcek a ne anlama geliyor?" "Hibir fikrim yok. Ama metal kutu iyeri malzemesi satlan btn dkknlarda bulunan, yangna dayankl kutulardand ve hatrladm kadaryla, anahtar gmt. Kutuyu daha nce hi grmemitim." "O kutu nerede imdi?" "Babam kaybolduktan sonra alma odasn aradm ama kutuyu bulamadm." Caruso dudaklarn bzd. "Tuhaf." Jennifer elini kant kutularna uzatt. "Btn bulduklarnz bunlar m?" "Si." "Adamn czdan yok muydu?" "Yoktu." Ama czdan olsa bile, buzulun iinde bir yerlerdedir. Yetiebildiimiz kadar yere baktk ama yarn iinde fazla buz kesmek tehlikeli olurdu, nk duvarlar kebilirdi." "Yani, orada bulabildiinizin dnda da kant olabileceini mi sylemek istiyorsunuz?" "Bu mmkn tabi. Ama ben adamlarmn gvenliini de dnmek zorundaym. Yarklar almak iin son derecede tehlikeli yerlerdir, zellikle de karlarn erimeye, buz tabakalannm da yer deitirmeye baladklan bu mevsimde. Yank birden kapanabilir ya da daha derinleip, insann hayatn tehlikeye atabilir. Bunlan bulabildiimiz iin ansl sayhnz." Jennifer bilet koanlarn McCaul'e uzatp, Caruso'ya, "Pek mantkl deil. Bir insan neden tehlikeli olduu bilinen bir yol sesin? Aceleyle ve yasad yollardan snn geme zorunda olmadka?" "Doru" dedi Caruso omuz silkerek. "Ama yine de gz nnde tutulmas gereken bir ihtimal daha var." "Hangisi?" diye sordu Jennifer. "Babanz bir adamn lmnde belirli bir rol oynam olabilir" dedi Caruso tereddtle. "Kaybolmasndan nceki korkun cinayeti nterpol'den rendim. Bana babanzn kanundan kayor olmas da mmkn grnyor. Yani bu nedenle svire'ye kam, buzulda o adam ldrp pasaportunu ve elbiseleriyle dolu srt antasn brakm olmas. Eer bir gn gelir de ceset bulunursa, Paul March sanlmasn ummu olamaz m?" Yz kpkrmz olan Jennifer gzlerini Caruso'nunkilere dikti. "Yzba, babam iyi tanrdm. Asla cinayet ilemi olamaz. Bundan eminim." Bir dakika sonra kap vuruldu ve ieriye Rima girdi. "Otopsi neredeyse tamamland. imdiye kadar neler bulduumu renmek ister misiniz?" Caruso bayla onaylad. "Dinliyoruz." "Herhangi bir i kanama yok ve rkler de yana derken neydana gelmi gibi. Kurbann lmnn sadece donmaktan ileri geldii anlalyor. organlarna

uygulanacak baka testler de var, ama o testler zaman alacak. Buna ramen, imdiye kadar grdklerimden, pek srpriz beklemememiz gerektii kansndaym." "Teekkrler Vito, imdilik bu kadan yeter." Patolog Jennifer ile McCaul'n ellerini skp odadan kt. "Gryorsunuz ya" dedi Jennifer, "ortada cinayet ilendiine dair bir belirti yok." "yle grnyor" diye hak verdi ona Caruso. "Ama esrar karanln koruyor. Sizler nerede kalyorsunuz?" "Simplon'daki Berghof Oteli'nde." Sanki konuma sona ermi gibi, Caruso krmz kapl dosyay kapatt, kant torbalann toplayp karton kutunun iine yerletirdi. Gs cebinden kard kartn arkasna bir eyler yazd. "Benimle konumanz gerekir de, burada bulamazsanz diye size ev telefonumu veriyorum. Eer banza bu sabahki gibi bir kaza daha gelirse, bana hemen haber verirseniz, sevinirim." "Teekkrler" dedi Jennifer. "imdi de" dedi Caruso, "izninizi almak zorundaym." Koltuunun arkasndan ceketini ald, masann zerindeki fotoraf gsterip belli belirsiz glmsedi. "Bir talyan kadn akam yemeini piirdiinde, ge kalmak aklszlk olur." McCaul'e dnd. "Size bir kez daha zntlerimi belirtiyorum, isvire polisiyle yeniden temasa geip, olunuzun dosyasn daha dikkatle incelemelerini isteyeceimden emin olun. Yine de, size bir tavsiyede bulunabilir miyim? Soruturmay yetkililere brakmanz ok daha doru olacak." "Yasaya kar gelmediim ve resm soruturmay engellemediim srece" dedi McCaul fkeden nlayan bir sesle, "bir vatanda olarak her istediimi aratrma hakkna sahibim." Caruso bayla onaylad. "Doru. Bu sizin hakknz." "yleyse bilin ki olumu kim ldrdyse, onu bulacam. Ve hi kimse de bana burnumu bu ie sokmayacam syleyemeyecek. Buna siz de dahilsiniz Yzba. Bu soruturma, herkesi olduu kadar beni de ilgilendiriyor." Caruso McCaul'n fkesini sknetle karlad. "Neler hissettiinizi tahmin edebiliyorum. Korkun bir kayp yaadnz. Yine de, eer zel bir soruturma yrtmekte srar edecekseniz, polisin yolunun stne kmamanz tavsiye ederim." Krmz kapl dosyay evrak antasna tkt. "Bu gece kantlar hakknda tuttuum notlanma bir daha gz atacam. Belki de daha nce gzmden kam bir ipucu yakalanm. Eer bulursam, emin olun size haber veririm." Yeraltndaki otoparkta, adamlar hzla alyordu. Minibs geri vitese takarak binann kalorifer yaktn salayan dev depodan kan kaln metal boruya yaklatrdlar. Merdiven boluunun yannda, yukary gsteren iaretparma eklinde ve zerinde "Mortuaria"13 yazl siyah bir levha vard. Adamlardan biri uzaktan kumandal fnyeyi Semtex patlaycnn iine yerletirirken, dieri de eli cebindeki susturucu taklm Beretta'nn kabzasnda, endieyle otoparkn iini gzlyordu. Be dakika sonra ilerini bitirince, her ikisi de tulumlarn kardlar. Tulumlarnn altnda takm elbiseler vard. Minibsn kaplarn kilitleyip karya, binann zemin katna giden merdivenlere yrdler. ki dakika sonra, kimse tarafndan durdurulmadan binann ana kapsndan kyorlard. Caruso yeralt otoparkna inip, beyaz Lancia'snm iine gbe-la skt. imdiden akam yemeine ge kaldnn, karsnn bundan hi holanmayacann farkndayd. Ne var ki Lancia'nn iinde acil durumlar iin mavi bir dner far ile bir de siren vard ve Caruso da bu aletleri kullanmak niyetindeydi. Bunun kurallara aylar olduunu biliyordu ama karsnn suratn ekmektense, amirinin frasn yemeye razyd. Motoru altrp, yeralt otoparknn kna yneldi. Geen arabalara bakarken, meydann kar tarafna park edilmi siyah bir BMW'ye binen iki adam grd. Adamlardan biri sansn ve zayf, dieri ksa ve tknazd, sala-n makineyle kesilmiti ve her ikisinin de zerinde koyu renk takm elbise vard. Caruso kalann att. Bir an iin bu ikisiyle otoparkn merdivenlerinde karlatn hatrlar gibi oldu. Yanlm olabilir miydi? Direksiyonu sola evirip, meydana karken, adamlar unutmutu bile. On be dakika sonra, "autostrada"da] 4 saatte 120 kilometre hzla giden Lancia'snn iinde, yan yolu asmt bile. Mark otomobilini Carabiniere Komutanlnn nndeki kald-nmm kenanna park ederken, meydann kar tarafnda duran mavi bir Nissan grd. Rahat bir nefes

alarak, cebinden defterini kard. Berghof Oteli'nden aynlmadan nce gen kadndan arabann plaka numarasn istemi, o da mteri kayt formuna bakarak, numaray sylemiti. Bingo: numaralar uyuuyordu. Jen-nifer'n hl binada, babasnn cesedini tehis ediyor olacan dnd. Defterini cebine sokarken, meydann kar tarafnda, Carabiniere Komutanlnn kapsn gren bir "trattoria"15 fark 13. talyanca: Morg. (.n.) 14. talyanca: Otoyol, (.n.) 15. talyanca: Restoran, (.n.) etti. Bir kahve smarlayp, orada beklemeye karar verdi. Opel'in kaplarn kilitlerken, birden uzun boylu, iriyan bir adamn yannda merdivenlerden inen Jennifer' grd. Aralarnda topu topu otuz metre varken, Mark'n tylerini diken diken eden bir ey oldu ve Jennifer ban kaldrarak ondan yana bakverdi. Yzn teki yana evirip, uzaklat. Sokan iinde elli metre kadar yrdkten sonra, cesaretini toplayp, arkasna bakabildi. Jennifer ile adamn meydann karsna getiklerini, trattoriaya girdiklerini grnce, rahatlad. Trattoria neredeyse bombotu. Jennifer ve McCaul birer pani-ni ve krmz arap smarladlar. "Sarslm grnyorsun." "Herkesin bir ikizi olduuna inanr msn?" "Ne demek istediini pek anlayamadm." Jennifer camdan dan bakarken, aknlk iindeydi. "Binadan dar karken, tandm birine tpatp benzeyen bir adam grdm. Mark olduuna yemin edebilirdim." "Kim?" "Bir arkadam. Neredeyse gerekten o olduuna inanacam ama, bu aptallk olur. O New York'ta." "Belki de morgda olanlar seni sandndan da ok sarst. oklar byledir genellikle, insann akln altst eder." McCaul nn-dekilere dokunmadan, bir telefon etmesi gerektiini syleyerek izin istedi. "Eer senin iin bir sakncas yoksa, Chuck'n cenazesinin Amerika'ya gtrlmesini salamak istiyorum." Jennifer adamn yzndeki znty grd. "Benim yapabileceim bir ey var m?" McCaul'n yz alabildiine ciddiydi. "Teekkrler, ama aklma bir ey gelmiyor." Jennifer McCaul'n restorann arka tarafndaki telefona doru gidiini izledi. zntsnn arl altnda eziliyormu gibi, yorgun grnyordu. Gzlerini yeniden danya, sokaa evirdi. Grd adamn gerekten Mark olduuna yemin edebilirdi. Mantksz bir ey: Mark sekiz bin kilometre tedeydi. Mark'n ikizini bir kez daha grebilmek iin gzleriyle soka tarad, ama adam grnrde yoktu. McCaul hakl olmalyd, belki de morgda olanlar kafasn kartrmt. Bir an sonra, bu kez meydann kar tarafnda, komutanlk binasnn yaknndaki kaldrm kenarna park edilmi siyah Opel'i fark etti. Araba gzne koyu renkli camlar varm gibi grnd. Bu onu Simplon'da izleyen Opel olabilir miydi? Yoksa paranoyak m oluyorum? Daha nce imknsz bir ey dnm, Mark' grdn sanmt, imdi de arabann ayn Opel olup olmadn merak ediyordu. Birden gln olduuna karar verip, bylesi dnceleri kafasndan karp atmaya alt. Kendi umutsuzluunun bitkinliini hissediyor, cevap bulamad bilmecelerin karsnda aklp kalyordu: Babama ne oldu? Nasl oluyor da pasaportu ile eyas bir lnn srt antasnda bulunuyor? Babam nereye kayboldu? Hl hayatta olabilir mi? Babasnn hayatta olduunu dnmek bile akimi karmakark ediveriyor, ba aknlktan zonkluyordu. McCaul geri dnd. "Tamam. svire yetkililerinden onay alr almaz Chuck'n cenazesini Amerika'ya gnderecekler." yice yklm grnyordu. Jennifer adamn eline dokundu. "Belki de Caruso'ya bu kadar yklenmen yanlt. Onun gerekten iyi niyetli olduuna inanyorum." "Belki de. Ama dn gece, Brig'deki bir morgda Chuck'n cesedini tehis etmem gerekti. Galiba gerekten ldn hl kabullenemiyorum. Bir de olumu eve bir tabutun iinde gtrmek yreimi paralyor." McCaul'n sesinde belirgin bir

hiddet vard. "u anda bu ii yapan orospu ocuunu elime bir geirsem, para para ederdim." Jennifer adamn elini tuttu. "yi misin?" "Sanrm fkeden ldrmak zereyim. Ya sen?" "Ne dneceimi bilemiyorum. Buraya gelirken, sonunda babam grebileceime inanyordum, oysa bir yabancnn cesediyle karlatm. Babamn pasaportu ile eyasnn onun yannda ne ii vard? Biraz nce de o siyah Opel'i yeniden grdm sandm." "Neler diyorsun sen... Aman Tanrm!" Sokan kar tarafnda korkun bir patlama meydana geldi ve trattoriann vitrini tuzla buz oldu. Lokantann iini kasrga gcnde bir rzgr doldururken, McCaul Jennifer' "Yat!" diyerek yere devirdi. Kendisi de gen kzn yanna yatarken meydann ortasndan youn bir toz bulutu kalkt; ayn anda gkgrlts gibi korkun bir gmbrt daha duydular. Mark Opel'in iinde oturmu, Jennifer'm onu gerekten tanyp tanmadn dnrken, korkun bir ey oldu. Bir dakika nce koyu bir sohbete dalm Jennifer ile McCaul'e bakar, iinde kskanln kskacn hissederken birden parlak beyaz bir k patlamas grd ve inanlmaz gte bir gkgrlts kulaklarnda yankland. Opel yerden ykselip, sanki bir sre havada asl kald, ardndan Mark korkun patlamann btn darbesini yerken arabas iddetle yana yatt. Opel yuvarlanrken, Mark'n kafas arabann tavanna arpt. Birka saniye sonra meydana gelen ikinci patlama, otomobilin benzin deposunu tututurdu. Grlt kesilince, Jennifer heyecan iinde ayaa kalkt. Koca carabiniere binas yklm, iskambil ktlarndan yaplm bir kule gibi kmt. Enkazdan alevler ykseliyor, binann zerinde bir toz bulutu dolayor, meydandaki arabalardan birka da yanyordu. Jennifer eliyle azn kapatt. "Aman Tanrm! Ne... Ne oldu?" "Sanki bir bomba patlad." McCaul'n rengi kl gibiydi. evredeki binalardan sarslm ve akn insanlar frlyor, bazlar lk la koutururken, kimileri de yarallara yardm etmeye alyordu. nsana saniyeler gibi gelen ama aslnda dakikalar bulan bir srenin sonunda siren sesleri havay doldurdu ve birden ortalk itfaiye arabalar ile ambulanstan geilmez oldu. McCaul gen kzn eline yapt. "Gel, burada yapabileceimiz bir ey yok. Gidelim." 23 McCaul direksiyonda, kuzeye, kentin dna doru uzanan au-tostradada giderlerken, bir dizi siren sesi duyup, Torino'ya doru ilerleyen ambulans ve itfaiye arabalarndan olumu bir konvoy grdler. On dakika sonra otoyoldan ayrlp, bir kye girdiler. Yolun kenarndaki levha kyn adnn Miasino olduunu belirtiyor, btn ky de kaldrm ta deli birka dar sokaktan, bir kiliseden ve kaldrmn zerine parlak alminyumdan iki masa karm bir bardan meydana geliyordu. McCaul arabay kaldrmn kenarnda durdurdu. "Kendini nasl hissediyorsun?" "Ga... yiyim galiba." Jennifer patlamann etkisiyle sersemlemi, titriyor, kendinde konuacak g bulamyordu. McCaul bayla bar gsterdi. "kimizin de sert birer ikiye ihtiyac var bence." Barn gerisinde duran gen bir adam uyuuk hareketlerle bardak siyordu. McCaul iki viski smarlad, kadehleri alp, Jenni-fer' pencerenin kenarna, barmenin konuulanlar duyamayaca bir masaya gtrd. kisini yudumlarken, gen kadnn elleri titriyordu. "Bunun bir bomba patlamas olduundan nasl bu kadar eminsin?" McCaul nndeki kadehe dokunmad. "stersen igdmn bunun bir kaza olmadn tekrarladn syleyeyim. O binay havaya uuran ey bence, olduka gl bir patlaycya benziyordu; hasara baknca da ieride bulunanlarn pek hayatta kalma ans olmad kansna varyorum. Kald ki, bu patlamann bilerek gerekletirilmi olmas da bana mantkl geliyor." "Ne demek istiyorsun?"

"Bir dn. nce Chuck ldrlyor, arkasndan senin cipinin frenleriyle oynuyorlar. Ksa bir sre nce izlendiini sanyordun, imdi de bu. Dosyayla ilgili btn belgelerin binada olduundan eminim, bir de tabi en nemli kant olan ceset de. Hem belgelerin, hem de cesedin yok edilmesi, Caruso'nun soruturmay srdrmesini imknsz klacaktr. Fikrimi soracak olursan, biri bu iin daha fazla kurcalanmamasn istiyor." "yi ama, neden? Byle bir eye kim cret edebilir?" McCaul sylenenleri duymam gibiydi. "Bana Caruso'nun kartvizitini versene." "Ne olacak?" "Belki imdi bu iin iinde bir eyler olduuna inanr." Ayaa kalkt ve barn yanndaki telefona doru yrd. McCaul birka kez denemesine ramen numaray dremedi, sonunda fkeyle ahizeyi yerine brakt. Barmenden telefon rehberini istedi, sayfalan kartrdktan sonra bir eyler iziktirdi, barmenle konutuktan sonra geri dnd. "Caruso'nun telefonu cevap vermiyor." "Hl yolda olmal." "Onunla konumamz gerek." zerine bir eyler yazd kt parasn gsterdi. "Numaras rehbere kaytl, oradan da adresini buldum. Osoria adl bir yerde oturuyor. Barmen biraz ngilizce biliyormu. Sylediklerine baklrsa, buradan yarm saatlik yolda bir kym." Osoria'ya varmalar neredeyse yarm saatlerini ald. Kk da kynde topu topu on iki sokakk ve youn ormanlarla kapl yamalara serpitirilmi, kesme tatan yaplma ve kirele kapl bir avu ev vard. Karanlk basmasna ramen, McCaul kyn teki ucunda, aradklar soka bulmakta zorlanmad. Ev iki yan villalarla kapl dnemeli yokuun tepesindeydi. Caruso'nun adresini bulana dek, evlerin numaralarna baka baka ilerlediler. akl talaryla kapl bir yol armut ve zeytin aalaryla dolu bir bahenin ortasndaki iki katl villann nnde son buluyordu. Sada, tede kaps kapal bir garaj, evin giriinin nnde de beyaz bir Lancia grlyordu. "Bakalm, evde kimse var m?" Cipten indiler, Jennifer adamn peinden evin n kapma yneldi. McCaul kapnn zilini art arda birka kez ald, hibir cevap alamaynca, bu kez tokma denedi. Kapnm kilitli olmadn grnce, itip at. "Kimse yok mu?" Hibir ses duymad. Dar hole girdi. Hol botu. McCaul soldaki kapy at. Kendilerini kye hkim, geni ve ssz bir oturma odasnda buldular. McCaul, "teki odalara da bakalm" dedi. Tekrar hole dnp, baka bir kap atlar. Mutfaa girerlerken, Jennifer dondu kald. Oda karmakarkt, iskemleler ters evrilmi, krk kap kaak etrafa dalmt. Bir kan glnn ortasnda da, srtst yatan bir ceset vard. Caruso'nun alma masasnda resmini grdkleri koyu sal, orta yal kadnn cesedi. Kurunu kafasndan yemi, lrken gzleri yuvalarndan frlam, kzl glck kafatasnn arkasn evrelemiti. Jennifer McCaul'n diz kp, kadnn nabzn tutmasn dehetle izledi. "l... lm m?" McCaul ayaa kalkp kafasn sallad. "ok olmam. Ceset hl scak. Senin rengin solmu. Otursan daha iyi olur." McCaul'n kolunu beline dolayp n taraftaki oturma odasna gtrd Jennifer oktayd. Adam gen kadn kanepeye oturttu, ardndan pencerenin yanndaki dolab ap bir ie brandy buldu. Bir kadeh doldurup, Jennifer'n eline tututurdu. " bunu." Jennifer imeye altysa da sert ikiyi yutamad. "Biri bana neler olup bittiini anlatabilir mi? Aklm oynatacak gibiyim." Gzlerini kaldrarak McCaul'e bakt ama karsndakinin verecek bir cevab yoktu; hi kimsenin verecek bir cevab olmadn biliyordu zaten. Kadehini indirdi. "Ya... Ya Caruso?" McCaul kapya yneldi. "Burada bekle. Bir yere kprdama ve sakn bir eye dokunma." Jennifer sarsaka ayaa kalkt. "Hayr, ltfen seninle geleyim." st kata baktlarsa da Caruso'nun izine rastlamadlar. Yatak odalar dalmam, dolaplar almam, ekmeceler devrilme-miti. McCaul banyoda bir ift lastik bulak eldiveni bulup ellerine geirdi ve Jennifer' hibir eye dokunmamas

iin bir kez daha uyard. "Polis parmak izi bulmak iin evi pudralayacak. Bir yerlere dokunur da parmak izi brakrsan pek iyi olmaz." Villann arka tarafndaki odalardan birisi alma odas olarak kullanlyordu. Yaz masasnn zerinde, Caruso'nun evrak antasn grdler. McCaul antay ap, iine bir gz att. "Caruso'nun eve gtryorum dedii dosyay hatrladn m? Yok." "Yani?" "Ya Caruso dosyay bir yerde brakt ya da birisi alp gitti. te, sen de bak." McCaul antay anca Jennifer baz ktlar grd ama Caruso'nun krmz kapl dosyasndan eser yoktu. "yleyse Caruso hangi cehennemde?" dedi McCaul yksek sesle, antay masann zerine brakr ve ekmeceleri aramaya giriirken. Birka bo bloknotun, evle ilgili faturann ve makbuzun dnda, ekmecede pek bir ey yoktu. En alt ekmece kilitliydi. McCaul teki ekmecelerden birinde grd metal zarf aacan alp, ekmecenin kilidini zorlad. ekmecenin iinde bir tabanca buldular. At eitimi iin kullanlacak tipten, otuz ikilik kk bir Beretta. Tabancann yedi mermilik arjrnn dolu olduunu grp, silah cebine soktu. "Ne yapyorsun?" McCaul'n yz ter iindeydi. "Ne yaptm sanyorsun? Hazrlkl olmak istiyorum Jennifer. Burada olanlar, sonu kt bitmi bir kankoca kavgasna benzemiyor. Neyse, aa kata bir daha bakmaya ne dersin?" Yeniden mutfaa dndklerinde, McCaul arka kapy at. Kapdan arka sundurmaya ktklarnda, garaja alan bir kapyla karlatlar. McCaul kapy dikkatle at. erisi zifir karanlkt, el yordamyla elektrik dmesini bulup evirdi. Tepelerinde bir neon lambas yand. Garajn ortasndaki kk krmz Fiat' grnce, Jennifer arabann Caruso'nun karsna ait olduunu dnd. Src koltuunda bir insan glgesi grd, yaklat ve karlat yz hemen tand. Aznn ortasndan yedii kurunla kafatasnn yans paralanan Caruso, srt koltua dayal vaziyette oturuyordu. Jennifer kendini tutmaya alt. Vcudu titriyor, grtlana doru ac bir safra ykseliyordu. Bylesine acmaszca katledilmi Caruso ile karsnn grnts dayanma snrlarn zorladndan, otomobilin sa kapsn ap, Caruso'nun nabzn tutan McCaul'e bakmak bile istemiyordu. Kann bir ksm adamn aznda ve boynunda phtamt, kzl lekeler gmleini ve otomobilin koltuunu kaplamt. "Bir saatten nce lm olamaz." Jennifer korkun sahneye daha fazla bakamayacan anlayarak, arkasn dnd. Bir sinir krizi geirmemeye abalarken McCaul'n elini omzunda hissedip dnd, adamn kollarnn arasna snd. "Tamam Jennifer. Sakin ol." "yiyim. Daha iyiyim." Caruso'ya kaamak bir bak att. Sa elinde bir tabanca vard. Baparma tetik korkuluuna skm, kucana den tabancasyla sanki silah kendi azna sokmu, patlamann etkisiyle tabanca dizlerinin zerine dm gibi duruyordu. "Bana soracak olursan, birisi olduka baarl bir i becermi." "Ne... Ne demek istiyorsun?" "Dnsene. Mutfaktayken, bunun sonu kt biten bir kankoca kavgasna benzemediini sylemitim. Ama belki de birisi cinayete tam da bylesi bir grnt vermek istemi. Durumu yle ayarlam ki, Caruso kansn ldrm, sonra da intihar etmi gibi grnyor. Bunu kim yapmsa, hi kuku yok, gerek bir uz-manm. Bana kalrsa, polisler gelip aratrma yaptklannda bu cinayetleri ileyene ait tek bir parmak izi bile bulamayacaklar." Jennifer'n aklna dehete drc bir ey geldi: Caruso ile kansn ldrenler her kimse, kendi annesini de ldren kiiler olabilirdi. indeki aclar su yzne kp yreini dalaynca, kendini yklacakm gibi hissetti, ama McCaul uzanp kolunu tuttu. "Greceimizi grdk, bana kalrsa, buradan gidelim artk." Yeniden oturma odasna girdiklerinde, McCaul birden pencereyi iaret etti. "Sannm bir ziyaretimiz var." Jennifer ky ynnden hzla yaklaan bir polis arabas grd. Dner mavi k bir ara aalann arkasnda kalp, gzden kayboldu, sonra da, araba villaya doru hzlanrken, yeniden grnd. "Ya birisi olay polise ihbar etti ya da Caruso'ya patlamayla ilgili bilgi vermeye geliyorlar." McCaul cebinden mendilini kanp brandy iesini ve

kadehleri hzla silerek dolaba koydu. "Birisinin aklna yanl bir eyler gelmesin diye. Tamam, gidiyoruz." "Polisi beklesek daha iyi olmaz m?" "Delirdin mi sen? Yapacamz son ey. Ya akllanna bizden kukulanmak gelirse? Hem stelik Caruso'nun bana gelenleri grdkten sonra, polis de dahil kimsenin burada gvenlikte olacana inanamam. Bana kalrsa, neler olduunu anlayncaya kadar, bu ii kendi imknlanmzla gtrmemiz daha iyi olur." Jennifer sanki McCaul'n gzlerinde derin bir korku grr gibi oldu. Daha itiraz etmeye frsat bile bulamadan, beriki onu cipin yanna srklemiti bile. McCaul motoru altnp arabay vitese takt, ancak garaj yolundan kp kye ynelene kadar farla-n yakmad. "Nereye gidiyoruz?" "Bir bilebilsem." Caruso'nun villasnn zerindeki dar sokaklardan birine park etmi siyal BMW'nin iinde iki adam vard. Srcnn yannda oturan sarn, elinde gl bir kzltesi drbn tutuyordu. Mavi ve beyaz polis Fiat'nn mavi n dndrerek, yokuu zorlanarak trmanmasn izledi, ardndan drbn villadan hzla uzaklaan cipe dndrd. Drbnn indirip ofre bakt. "Cipi takip et." nc blm 24 New York Lou Garuda Cauldwell bakmevinin kabul bankosuna doru yrd. Bankonun gerisindeki Porto Rikolu hemire kafasn kaldrd. "Yardmc olabilir miyim?" Garuda glmsedi. Porto Rikolu'nun harika gsleri vard. "Eminim olabilirsiniz. Robert March. Burada kalyor. Tanyor musunuz?" . "Bobby'yi tabi tanyorum. Benden ne istiyorsunuz?" "Ablas Jennifer dn akam Avrupa'ya hareket etti. Benden bir urayp, ocuu kontrol etmemi istemiti." Garuda elindeki kahverengi kesekdn gsterdi. "Bir merhaba diyeyim, dedim. Holanacan dnerek eker getirdim." "Yakn msnz?" "Hayr." Garuda kimliini gsterdi. "Polisim. Neden, yoksa Bobby'nin bir sorunu mu var?" "Hi yok. Siz burada bekleyin, sizi gtrecek birini bulaym." Kimliinde adnn Leroy olduu yazl iriyan ve siyah adam baheyi geerlerken Garuda'ya bakp kalarn att. "Nasl oldu da sizi daha nce buralarda grmedim?" "Mark'n bir arkadaym. Mark ile Jennifer birlikte seyahate ktlar ve benden ocuu yoklamam istediler." "Her neyse, ite adamnz." Garuda, "Aman Tanrm, tam anlamyla kaderin sillesini yemi" diye dnd. ocuk tekerlekli sandalyeye oturmu, kafasn bir yana yatrmt. "Merhaba. Adm Lou. Mark urayp seni yoklamam syledi." Leroy yanlarndan ayrldktan sonra da ocuk azn amad. Garuda Bobby'nin yanna oturup eker torbasn uzatt. Tekerlekli sandalyenin bir yanna sktrlm bloknot ile kalemi grd. "Sana bir hediye getirdim. Dediimi anlyor musun olum?" Bobby bombo bakan gzlerini kaldrd; yabanclarn ziyaretine alk deilmi gibi, tepkileri gecikmeliydi. Garuda iini ekip, "Zavall ocuk" diye dnd, "burada zamanm boa harcyorum." "Ben polisim, ayn Mark gibi, onun iin sana birka soru sormaya geldim Bobby. Belki bana yardmc olursun. Babann cesedini bulduklarndan haberin var, deil mi?" Bu kez ocuun gzleri fal ta gibi ald. Garuda kendi bloknotunu karp, "Ben de zaten Jennifer'n sana bu konuda bir ey syleyip sylemediini merak ediyordum" dedi. Sessizlik. Ama ocuun gzleri artk delice bakyordu. "Beni anlyor musun? Eer arlyorsan, kafan salla, yeter." Garuda, "Burada oturmu, kendi kendime konuuyorum, bu ocuun lahanadan fark yok" diye dnd. "Bobby, beni anl-yorsan, ban salla." ocuk kafasn sallar gibi yapt ama gzlerinde hl o tuhaf bak vard. Garuda bildii her eyi anlatmaya karar verdi. Szlerini bitirdiinde, Bobby alamaya

balad. Garuda telala ayakland. Bama i atm ite. Kimsenin bu ocua bir ey anlatmam olmas gerek. "Hey, sakinle olum." Bobby'nin hkrklar daha da artt, ardndan kollar ve bacaklar sarslmaya, grtlandan garip gurultular ykselmeye balad. Leroy baheye kt. "Neler oluyor adamm? Bobby ok zlm..." "Ne bileyim ben?" Garuda bloknotunu cebine koydu. "Her neyse, gitmem gerek." "Ne zaman kaybyd ama" diye dnd Garuda Porsche'sini Westchester Caddesi'ndeki Long Beach Polis Mdrl'ne doru srerken. ocuun ona baz konularda yardmc olabileceini ummutu ama, yanlmt ite. Daha nce JFK Havaliman'ndaki Debbie Kootzmeyer'in yolcu listelerini gzden geirmesini salam, Jennifer March'n bir gece nce dokuzu eyrek gee Ne-wark'tan Zrich'e hareket eden svire Havayollar uana bindiini dorulatmt. Masasnn bana dnnce, March dosyasy-la ilgili eski notlarn kard. Hepsini teker teker incelemesine ramen, yeni bir ey bulamad. Koridorun kar tarafnda, mdrln sivil sekreterlerinden Janice H. Fortensky oturuyordu, internette dolap bilgi toplamakta zerine kimse olamayacak birisi. Garuda bilgisayarlardan nefret ediyordu ama ne yazk ki artk btn bilgiler orada bulunuyordu. Kendi bana saatlerce uramas gerekirken, Janice internette bilgiyi nerede bulacan biliyor, stelik abuk da buluyordu. Koridoru geip, kadnn masasna yrd. yle gz alc kadnlardan deildi. Evde kalm, kaln caml gzlkl ve hepsi de yanl yerlerde yirmi kilo fazlalkl. stne stlk, dayanlmaz bir vcut kokusu vard. Elini kadnn omzuna koydu. "Janice sevgilim, yardma ihtiyacm var." Kadn gzlerini bilgisayarndan kaldrmad bile. "Benim de yle, hem de ok acele. Ama New York'ta bir erkek bulmann ne kadar g olduundan haberin var m senin?" Garuda glmsedi. "Bana yardm et, ben de karlnda sana bir iyilik yapaym. Prime International Securities adl bir irket. Hi duymu muydun?" "Yok." "Her neyse, bir yl nce battlar ama onlar hakknda ne bulabi-lirsen kabulm. Gazete raporlar, ileri ve yneticileri hakknda her ey, anlarsn ite." "Hay Allah, u sralar ylesine megulm ki." Garuda glmseyip, kadnn salarn okad. Tanrm, sanki aylardr u salar ykamam gibi. Kendisiyle yatacak bir herif bulamamasna amamak gerek. "Seni yemee gtrrm. Ne dersin?" Kadn kaln gzlklerinin tesinden gz krpt. "Sonra da benimle yatacak msn?" Garuda iini ekti. "Bo ver. Kendim yaparm." Drt saat sonra, Garuda internetten olabildiince ok bilgi toplamt. Tamam, Prime artk piyasada deildi ama irketin eski bakan yardmclarndan birinin adnn Frederick Kammer olduu belirtiliyordu. Bunun dnda Kammer'n kiisel hayat hakknda fazla ayrnt yoktu ve irket hakknda her zamanki bilgilerin dnda bir eye rastlanmyordu. Bulabildiklerini bir kez daha okudu, ardndan da eskiden, March davas gazete manetlerini sslerken yazd raporlarn gzden geirdi. Raporlardan birine bakarken, bir ey dikkatini ekti. nndeki sayfada grd kelimelere bakp gzlerini krptrd, satrlan bir kez daha okurken iini tuhaf bir heyecann kapladn hissetti. O akam eve dndnde, Angelina oktan uyumutu. Soyundu ve karanlkta kadnn koynuna girdi. Ellerini yorgann altndan uzatp, gergin vcudunu uzmanca okad, parmaklan bacaklarnn arasna eriene kadar indi. Angelina kvranmaya balad. Kadnn elini alp, sertliinin zerine koydu. "Bak senin iin ne getirdim sevgilim." "Tanrm, kaya gibisin!" Garuda karanlkta srtt. "Szn ettiim dosya var ya. Galiba bir ipucu buldum." "pucuymu. Son seferinde sadece kafann ii kalkmam myd?" Garuda kadnn zerine kp iine girdi ve Angelina'nn inlediini duydu. "Bu kez yle deil sevgilim." 25 talya

Jennifer ile McCaul Osoria'dan ktktan yarm saat kadar sonra Biella adl bir kasabann d mahallelerine ulamlard. Hava kararyor, tepede yamur bulutlan toplanyordu. McCaul kasabann birka yz metre dnda bir yanyol grd. Ahap bir bariye-rin kapad yol aalann iinde, evresi amlarla dolu, tahtadan birka masa ve srayla bezenmi bir piknik yerinin bulunduu bir akla kyordu. Arabay durdurup torpido gznden haritasn ve kalem biimindeki Maglite fenerini kard. "Yola devam etmemiz gerekmez miydi?" "Nereye gideceiz Jennifer? Bylesine amaszca dolaamayz. Hangi lanet olas yerde bulunduumuzu bilmemiz lazm." Jennifer hl titremesine ramen cipten inmek, sralardan birine oturup haritay piknik masasnn zerine yayan McCaul'n yanna gitmek iin kendini zorlad. "Zamannda epeyce karmak ilerle uramtm ama, onlar bunun yannda devede kulak kalr." "Neden?.. nsan Caruso'yu neden ldrmek ister ki?" McCaul gen kadna bakt. "Dnebildiim tek sebepten. Soruturmay balamadan durdurmak iin. nce cesedi yok ettiler. imdi de belgeler kayboldu, dosyayla ilgilenen kii de ldrld. Bana kalrsa birileri bu soruturmay katliam yapmak pahasna da olsa, durdurmakta kararl." Jennifer McCaul'n kukulannm yerinde olduunun bilincindeydi. Kendi bulabildii mantkl baka bir neden olmamasna ramen, kimin soruturmay engellemek isteyebileceini dne-miyordu. "Bunun amac ne olabilir?" "te orasn bilemiyorum. Yine de bunun cevabnn babann gemiinde gizli olduunu sanyorum. in neresinden bakarsan bak, her ey babana dnyor. Cinayet ylesine ilenivermez. Mutlaka bir nedeni olmas gerekir. Babann, hatta annenin gemilerinde bize doru yn gsterecek bir eyler olmal." "renmek istediin ne?" "Her ey Jennifer. Hatrlayabildiin her ey." Jennifer McCaul'e maskeli saldrgann evlerine geldii geceyi, ondan nceki ve ondan sonraki hayatn anlatt. yksn bitirdiinde, adam elini Jennifer'n elinin zerine koydu. "Olduka g gnler geirmisin." "Caruso ile karsn yle grnce, her ey yeniden gzmn nne geldi." "Babann irketi hakknda neler biliyorsun?" "zel yatrmla ilgilendikleri dnda neredeyse hibir ey. Aslna bakarsan, iinden hemen hi bahsetmezdi. Polis i arkadalarn sorgulad ama hepsi kaybolmasna armt. Polis de broda babamn kaybolmasna neden olabilecek hibir soruna rastlamadklarn aklad." "Daha nce i iin svire ve talya'ya gider miydi?" "Hem de sk sk. Zaten ok seyahat ederdi." "Ne zamandan beri Prime'dayd?" "On yedi yldr." "irket hl faal mi?" "Hayr, geen yl kapand." "Neden?" "Bildiim bir nedeni yok." McCaul bir sre dndkten sonra sakince "Hani tavan arasnda bulduklarn, u Joseph Delgado denen adamla ilgili olanlar" dedi. "Onlara ne oldu?" "Gerekten bilmiyorum." "Baban belgeleri baka bir yere saklam olamaz m?" "Buna hi kafa yormadm. Hayatmda bana nemli grnen o kadar ok baka ey vard ki; stelik annemin de lmnden sonra Bobby'nin hesabna da dertleniyordum." "Ya alma odasnda grdn metal kutu? Babann o kutuyu saklayabilecei zel bir yer olamaz m? Annenin de kiralk bir kasasnn bulunduu bir banka falan?" Jennifer kafasn sallad. "Tavan arasndaki ktlarn ve kutunun babamn kaybolmasyla ilgili olduunu dnyorsun, deil mi?" "Bilemiyorum Jennifer. Belki bouna gayret ama bu srr minicik de olsa aralayabilecek bir iz aryorum. Onun iin ltfen dn ve hatrlamaya al. Ltfen." Jennifer iyice dnd. "Babamn bir eyler saklamak iin kullanabilecei bir yer aklma gelmiyor. Hem stelik, byle bir yeri olsayd bile bana sylemezdi." McCaul umutsuzlua kaplmt. "Bu ite en ufak bir k bile gremiyoruz, yle deil mi? Pekl, yleyse biz de bildiklerimize bakalm. Babann pasaportunu kullanan birileri buzula trmanyor. Amalarnn snn gizlice gemek olup olmadn bilemiyoruz ama bu tek mantkl aklama gibi grnyor. Ama tipi

balyor ve adam ya yara kendiliinden dyor ya da Caruso'nun ima ettii gibi, cebine pasaportu da koyan birisi tarafndan itiliyor. Galiba Caruso bir konuda haklyd. Eer baban yetkililerden kayor olsayd, zerinde bulunduraca son ey, kimliini meydana karacak bir belge olurdu." Jennifer sulamay duyunca kzard. "Babam hi kimseyi ldrm olamaz. Babam katil deildi." "Hemen savunmaya geme, ben de ldrd demiyorum ki. Yine de bunun ok iyi bir kandrmaca olduunu kabul etmemiz gerek. Cesedin bulunmas halinde, yarkta bulunann cinayet kukusuyla aranan Paul March olduuna inanlacakt. Ama beni asl meraklandran, o iki kiinin oralarda ne aradklar. Arkada, tandk falan mydlar? Nereye gidiyorlard?" McCaul konumasna ara verip, kendi sorulan bile fazlaym-asna akaklann ovuturmaya balad. "Birazdan karanlk kecek. Btn gece burada kalamayz. Bir otel bulmak zorundayz." Maglite'n yardmyla haritay inceledi. "Biraz tede bir kasaba daha var, on be kilometre falan." "Anton'la birlikte Wasenhorn'a trmandmzda kk bir Berghaus grmtm." "Kk bir ne?" "Da kulbesi. Daclarn dinlenebilmesi iin." Jennifer haritann zerinde blgeyi iaret etti. "Hemen yaknnda, snnn talya tarafnda, Dikenli Ta Manastn adnda eski bir Katolik manast-n da var. Anton manastnn yzyllardan beri orada olduunu, hava bozunca daclar tarafndan snak olarak kullanldn anlatmt." "Ee?" "Bunlan anlatrken, dndm. O gece Wasenhorn'dan gemeye alan her kimse, Varzo'ya doru gidiyor olmas gerekirdi; o zaman da yolunun zerine kacak ilk yer, manastr olurdu." "Sz nereye getirmeye alyorsun?" "Biraz sama gelebilir ama, belki manastrda frtnal bir gece gelip snak arayan birini hatrlayan birileri vardr. stesek yarm saat iinde manastra varr, sonra da Varzo'da kalacak bir yer arayabilirdik." Birden yoldan hzla geen, zeri mavi carabiniere iaretli beyaz bir Fiat grdler. McCaul araba gzden kaybolana dek bekledikten sonra ayaa kalkarken gk grledi ve yamur yamaya balad. "Tamam, bir deneyelim. Anlalan elimizde bir uval sorunun dnda, manastrdan baka ey yok. Bir de gerekten beynime saplanan soru: birilerini soruturmay durdurmak iin katliam iletecek kadar korkutan, ne?" McCaul haritay katlad, fenerini cebine soktu ve Jennifer'a bakt. "Bana kalrsa bunun tek anlam bir yerlerde birilerinin sakladklar byk bir srr olduu." 26 Torino Mark bir kadn sesi duyarak kendine gelip, gzlerini at. Bir hastane yatanda, anlayabildii kadaryla da zel bir odadayd. Gzel ve gen hemire zerine eilip yastn dzeltirken "Come sta?"1 diye sordu. Gzlerini kaldrd, sersem ve akn, bakt. Hemirenin yannda duran, beyaz nlk giymi, neeli yzl ve yalca adam hzl bir italyanca'yla bir eyler sylediyse de, Mark tek bir kelimesini anlamad. "talyanca bilip bilmediini soruyor Ryan." Mark birden kapnn yannda duran Kelso'yu fark edince, "Ne... Ne oldu?" diye kekeledi. Kelso yataa yaklat. "Daha sonra anlatrm. imdiyse, doktor seni muayene etmek istiyor. ngilizce bilmedii iin, tercmanlk yapacam. Bu arada, hemire 'Naslsn?' diye sordu." "Kafamn zonklamas ve kulaklarmn nlamas dnda, aknlk iindeyim." Kelso'nun evirdii cmleleri dinleyen doktor Mark'n gzlerine fenerinin n tuttuktan sonra parmaklarn kaldrp, bir soru sordu. "Ka parmak grdn soruyor" dedi Kelso. "ki." Doktor baka bir aletle Mark'n kulaklarn muayene etti, ardndan stetoskobuyla dinledikten sonra, nabzn sayd. "Bir aklama istiyorum Kelso."

"Hatrlamyor musun?" "Bir patlama oldu. Arabam ate ald..." "Seni arabadan ekip kardlar. Doktor baz kesiklerin ve rklerin olduunu, hafif bir beyin sarsnts geirdiini, ama rntI. talyanca: "Naslsn?" (.n.) gende fazla bir hasar grnmediini syledi. Mark'n kafas zonkluyordu. Elini kafasna gtrnce alnnda, ban arabann tavanna arpt yerde kaln bir plaster olduunu hissetti. "Ne kadar zamandr buradaym?" "Birka saat oldu." Zaman kavramn tmyle yitirmiti. Patlamann korkun atrtsn ve ok sonrasnn younluunu hatrlayabiliyordu. Arabadan srklenerek karldn, bindirildii ambulansn biteviye ten sirenini belli belirsiz anmsyordu ama, ardndan bilincini yitirmi, sonraki her ey bulanklavermiti. Doktor muayeneyi bitirip omzuna dosta dokundu ve yine talyanca bir eyler syledi. "Dinlenmen gerektiini sylyor" dedi Kelso. "Talimat kesin. Kalc bir hasarn olmadndan emin olmak istiyor. Grazie dot-tore."1 "Prego."?* Doktorla hemirenin odadan kmalarndan sonra, Kelso bir iskemle ekti. "Gerekten de bombok grnyorsun." "Benim iin endielenmekten vazge Kelso, sen sadece neler olup bittiini anlat." "Carabiniere Komutanl enkaz ynna dnd. Dediklerine gre bei carabiniere, alt l, bir sr de ar yaral varm." "Patlamann sebebi ne?" Kelso kafasn sallad. "Bilmiyorum. Ama yerel bir radyo istasyonu bodrumun yaknnda bir kvlcmla patlayabilecek bir yakt deposu olduunu syledi." "Pek inanm grnmyorsun." "Uzmanlar kantlan szgeten geirene dek, patlamann sebebini tahmin etmek imknsz. Ben ahsen bir bombadan kukulanyorum." "Bomba m?" Kelso iini ekti, gszln belirtmek istiyormu gibi ellerini iki yana at. "Bak Ryan, seninle ak ak konuacam. Patlamann bir tesadf olmas imknsz. Tamam, kaza her zaman olur ama eer bu patlama birilerinin iiyse ve soruturmann engellenmesine ynelikse, o zaman bundan iyisini yapamazlard. Daha yarm saat nce, durumu kendi gzlerimle grmeye gittim. Bodrumdaki morg tmyle yok olmu; tabi onunla birlikte de 2. talyanca: "Teekkrler doktor." (.n.) 3. italyanca: "Rica ederim." (.n.) ceset ve dier kantlar da. Bu da soruturmann bir yere varmasn tamamen engelliyor. Dediklerimi anlayabiliyor musun?" "yi ama, neden? Kim soruturmay engellemek isteyebilir?" Kelso'nun endiesi yznden okunuyordu. "stersen imdilik bu soruyu unutup, Jennifer' dnelim." "Onu patlamadan saniyeler nce son grdmde, meydann kar tarafndaki restoranda oturuyordu." "Ne grdn tm ayrntlaryla anlatsan daha iyi olur Ryan." Kelso Mark'n anlattklarn bloknotuna yazd. "Arabann plakasn alabildin mi?" "Ceketimin cebinde defterim olacak. Tabi eyalarm hangi ce-hennemdeyse." Kelso yatan yanndaki dolaba bakt ve iinde Mark'n elbiselerini buldu. Ceketin ceplerini yoklayp kard defteri Mark'a uzatt, o da plakay okudu. Kelso plaka numarasn not etti. "McCaul denen adam oteldeydi demek?" "Otelden yle dediler." Mark Jennifer'n oteline gitmesini, sonra da kazay anlatt. "Birileri cipin fren hortumuyla oynam olabilir." "Emin misin?" "Polis yle dedi. Bir ey daha rendim. Cesedi bulan ocuk da lm." Kelso'nun yz kapkarayd. "Duydum. svire polisi Furka ge-idindeyken bandan yeni bir kaza daha getiini iddia ediyor ama durum bana kukulu geldi; aratrtyorum."

"Otelci McCaul'n olunun cesedini tehis etmeye geldiini sylyordu." Kelso kukuluydu. "Bu, Jennifer'a neden elik ettiini aklamaz. En iyisi, gemiini bir inceleteyim. Eer baka kimlikteki biriyse, Jennifer byk tehlikede demektir." Mark yatanda doruldu. "Bunu nereden kardn?" "Hibir yerden. Ama u anda hibir ihtimali gz ard edecek durumda deilim." Kelso bloknotunu cebine koydu. "Son are olarak Jennifer'n cep telefonunu aradk. Cevap verseydi, sinyali genleme yoluyla nerede olduunu anlayacaktk. Ne var ki telefonu kapal ve bir daha aana kadar da yerini belirleme imknmz yok. Yine de aratryoruz." Mark iyice fkelenip, yataktan kalkmaya davrandysa da Kelso kzgnca, "Sen ne yapmaya kalkyorsun?" diye sordu. "Jennifer' bulmaya alacam." Kelso elini Mark'n koluna koydu. "Mantkl ol Ryan. in dorusu, galiba fazla arya katm. u senden yararlanmak fikri kocaman bir hataym." "Neden?" "lebilirdin. te yandan, devam edersen de kendini daha byk tehlikeye atm olursun. Vicdanma byle bir sorumluluk yklemek niyetinde deilim. Onun iin her ikimize de bir iyilik yapsan da, taburcu olur olmaz ilk uaa binip dnsen nasl olur?" "Bo versene sen." Mark Kelso'nun elini itip yataktan kalkmaya abalad ama ayaklan daha yere deer demez bann dndn hissetti. Yatan zerine devrilirken, Kelso uzanp tuttu. "Sakin ol Ryan. Dinlenmen gerek." "Jennifer' bulmak zorundasnz. Tm CA arkanda Kelso. Ca-rabinierelere bavur. Daha fazla adam ar. Bul onu." "Duvarlara afi aamam. Bunun gizli bir operasyon olduunu unutuyorsun. e talyanlan kantrmak, bir sr soru sorulmas demektir, benim de bu sorularla uraacak halim yok. Ama inan bana, onu bulmak iin elimden geleni yapyorum." "Bu da ne demek oluyor?" "En yakn havaalanndan pilottu iki helikopter kiralayacam. Verdiin otomobil tarifi ve plaka numarasyla, hasarl bir Nissan bulmalan iin anayollan aramalarn syleyeceim." "Daha neler? ansna m gveneceksin?" Mark hrsndan tepi-niyordu. "Yetmez Kelso." "Bak Mark, ben Paul March kaybolmadan ok nce bu ile urayordum. Bu i hayatmn drt ylna mal oldu ve imdi de emekli olmama sadece iki ay var..." "Bunun konuyla ilgisi ne?" "Meslek hayatma veda etmeden nce bu iin kapanmasn istiyorum. Bunun anlam da, kuyunun dibine varabilmek iin elimden ne geliyorsa yapacam. imdilik senin bana en byk yardmn, hzla iyilemeye almak olur." Kelso kapya doru dnd. "Jennifer'la ilgili bir haber alrsam sana iletirim. Eer bir eye ihtiyacn olursa, beni cep telefonumdan ara. imdi de, eer senin iin bir sakncas yoksa, yaplacak bir sr iim var." "Dur. Bu iin ardnda kimler olduunu biliyorsun. Kim? Jennifer' kim ldrmek istiyor ve neden?" Kelso aksayarak kapya kadar yryp dnd. "Anlalan o patlama kulaklanna pek iyi gelmemi. Ka kere daha sylemem gerek Ryan? Bu son derecede gizli bir konu ve soruna cevap vermek benim yetkimi ok aar. Gvenlik asndan son derecede nemli bir konudan bahsediyoruz. Tehlikeli konulardan." Mark sinirden kpryordu. "Senin u iki adamnn, Fellows ile Grimes'n bu sabah arkamdan geleceklerini sanyordum." Kelso rahatsz grnyordu. "Arabalan bozulmu." "aka yapyor olmalsn." "Telsizle sana ulamaya almlar ama cevap alamamlar. Belki haberin yoktur ama dalar telsiz grmelerini karmakan-k edebilir, bu sefer de yle olmu. Arabalann alr hale getirinceye kadar, seni gzden kaybetmiler. Sonra da otele varp nereye gittiini renmiler, patlamadan birka saniye sonra da Carabiniere Komutanlna ulamlar. Tabi eer benzin deposu alev almadan seni arabandan kimin ekip kardn merak ediyorsan, syleyeyim: Fellows ile

Grimes't. Kader belki de seni korumaya karar verdi, yoksa u anda bir patates cipsinden daha tr, morgda yatyor olacaktn. Neyse, fazla nemli deil. Asl nemli olan, Jennifer'n kimliini bilmediimiz bir yabancyla birlikte olmas ve nereye gittiklerini bilmememiz." "Bak Kelso, bana burada neler dndn anlatsan?" "Syledim sana, sana herhangi bir ey anlatmak yetkisine sahip deilim. Onun iin, soru sormaktan vazge Ryan. Bu arada da ben u adamn McCaul olup olmadn aratraym." "Kelso, bekle!" Kap oktan kapanm, Kelso gzden kaybolmutu. 27 Karanlk kmt ve bardaktan boanrcasna yamur yayordu. McCaul arabay kullanrken, Jennifer gevemeye alyordu, in gerei, tmyle yabanc olmasna ramen, onun yannda kendini gvende hissetmesiydi. Adamda insana huzur veren bir g vard ve kendine kar drst olduu anlarda Jennifer babacan birinin koruyuculuunu hissetmenin gzel olduunu dnyordu. "Bana olundan bahsetsene." Daha sorusunun ne denli yaralayc olduunun farkna bile varmadan, kelimeler azndan kp gitmiti bile. McCaul'n yznde acy grd ama adam ondan sonraki birka kilometre boyunca gen kadna iini dkt. Chuck, McCaul'n tek ocuuydu, annesi olu be yandayken evi terk edip Los Angeles'a gitmi, bir daha da geri dnmemiti. "Dorusunu sylemek gerekirse, pek evlilik de denemezdi ya. Oysa biz Chuck'la birbirimize hep ok yakn olduk. Bazen biraz inat olsa da, harika bir ocuktu. Tek bana svire'ye gitmesi fikrine pek baylmamtm ama Chuck'la tartmak imknszd. Keke beni dinleseymi." Jennifer McCaul'n yznde adam neredeyse ykacak kadar gl ve youn zntnn izlerini grd. McCaul daha sonra neredeyse sadece kendinden, zel bir dedektiflik brosunda almak iin New York polisinden nasl ayrldndan sz etti. "Bundan iki yl nce de kendi bromu kurup, ounlukla elerini aldatan iftlerle urar oldum." Jennifer adamn parmanda nikh yz bulunmadn grmt. Yeniden evlenip evlenmediini merak etmesine ramen, zel hayatna fazla burnunu sokmu grnmemek iin kendini tuttu. "Geldik gibi" dedi McCaul birden. Varzo'ya varmlard. Dam kiremitli evlerin arasndaki dar sokaklar ar yamurdan sszlamt. McCaul geni bir meydan geip, tren istasyonuna yneldi. "Manastr kasabann dnda demitin, deil mi?" "Anton'a baklrsa, yle." Birka dakika sonra, kasabann snrna vardklarnda yoldan ayrlan dar ve dik bir yokuun banda, zerinde "Monastero" yazl bir levhaya rastladlar. "Bana kalrsa, buras." McCaul dar yola sapt, bir kilometre boyunca yamaca trmanp sonunda yamurun altnda gle dnm, kaldrm ta kapl ve kapkaranlk bir meydanca vardlar. Nissan' durdurdu, daha iyi grebilmek iin camn indirdi. Farlarn aydnlnda tatan yaplm bir manastr ile binann iki yannda hardal renginde yksek duvarlar, ortada da tepesinde bir istavroz bulunan dvme demirden yaplm salam grnl bir kap grdler. Duvardaki bir girintiye Hz. Meryem'in aldan ufak bir heykeli yerletirilmi, kapnn yanna da eski usul ngrakl bir zil taklmt. Gerideki bahe karanla gmlyd ama Jennifer kemerli bir avlu seebildi. McCaul "Hi talyanca biliyor musun?" diye sordu. "Hayr. Sen?" "Yuva ocuu kadar, birka kelimecik. Yani bir talyan restorannda sipari vermek iin meramm anlatabiliyorum ama yine de bir sr hata yaptm oluyor." El frenine asld, cebinden kalem biimindeki fenerini kard ve kapnn zerindeki istavrozu gstererek, "ngilizce bilen biri olsa ne iyi olur" dedi. Bardaktan boanrcasna yaan yamurun altnda, McCaul'n fenerinin ndan yararlanarak yrdler. McCaul zilin ipine aslnca karanlk kemerlerin iinde bir yerde bir ngran sesi duyuldu. Gelen giden olmadn grnce ipi bir daha ekti, ayak sesi duyana kadar da birka kere daha. Elinde bir emsiyeyle

manastrdan kan bir glge, kapya doru yryordu. Gelen, kahverengi bir cppe giymi, elinde elektrik feneri olan gen bir keiti. "Si?" "ngilizce biliyor musunuz? Parla nglese?" "Non. Non parla nglese. Auto kaput?" Kei fenerini nce cipe, ardndan tekrar McCaul'e evirdi. ki yabancnn geliine arm gibiydi. Jennifer umutsuzlukla, "Hayr" dedi, "otomobilimiz kaput deil. Bakn, ngilizce bilen birine ihtiyacmz var. Bam rahip belki ya da keilerden biri. Capisce?"4 Gen kei kafasn sallaynca, bir kez de McCaul anlatmaya alt, bu sefer ok daha yava, ama gayreti bounayd. "Momen-to"5 dedi gen kei ve koarak manastra dnd. Birka dakika sonra yine elinde emsiyesi ve feneriyle grnd ama bu kez yannda daha yalca, sakall bir kei vard. Berikinin zerinde de kahverengi bir cppe, uzun ip kuanm ucunda da kocaman bir istavroz aslyd. Yz salkl, kararl ve biimliydi. "ngilizce biliyor musunuz?" diye sordu McCaul. "Evet, ngilizce biliyorum. Adm Peder Angelo Konrad. Burada ne istiyorsunuz?" "Yetkili kimse, onunla konumak istiyoruz. Sanrm, barahip-le." "Hangi sebeple?" "Olduka karmak bir hikye Peder. Yine de ok zamannz almamaya sz veriyoruz. Her eyi anlatmamz on dakika srer, fazla deil." "Barahip kilisenin bir ii iin gitti. Siz Amerikal msnz?" "Evet." "Aksannzdan anlamtm." Kei kapnn dndaki Nissan'a bakt. "Yolunuzu mu kaybettiniz, yoksa cipinizde bir sorun mu var?" "Hayr, ieri girip anlatsak?" dedi McCaul. "ok zr dilerim ama ge oldu." Sesinden, keiin sabrszland anlalyordu. "Akam dualarn yeni tamamladk ve Dikenli Ta'ta erken yatarz. Yarn sabah gelseniz..." "Bana bakn..." "Ltfen, isteime sayg gsterin." Kei gitmeye davrannca Jennifer srar etti. "Peder, inann bize, ok nemli. Hatta lm kalm meselesi bile denebilir." Kei kalarn atarak dnd. "Btn bunlar ok garip signo-rina. Kimin hayat?" "Bizim." Kei bardaktan boanrcasna yaan yamurun altnda durmu, ziyaretilere acr gibiydi ya da merak stn gelmiti; Jennifer hangisinde karar klacam bilemedi. teki kei derin bir soluk ald, cppesinin altndan bir deste anahtar karp ilerinden birini kilide soktu, kapy aarak onlar ieri ald. 4. italyanca: "Anlyor musunuz?" (.n.) 5. italyanca: "Bir dakika." (.n.) 28 Peder Angelo Konrad nlerine dt, yamur altndaki avluyu birlikte getiler. Karanlk kemerlerin altna sna sma, sondaki kapya kadar yrdler. imek akntlan karanlklar yrtp geiyordu; odaya girdiklerinde hepsi de iliklerine kadar slanmt. Konrad cppesindeki yamur damlalarn silkeledikten sonra, iinde bulunduklar oday aydnlatmak iin gemici fenerini kaldrd. "Korkun bir gece, stne stlk frtna elektriimizi ve telefonlarmz da bozdu. Oturun ltfen." Girdikleri oda pimi topraktan ypranm karo zeminiyle ufack bir broydu. Kei fenerini alma masalarndan birinin zerine brakp Jennifer'a dnd. "Bir lm kalm meselesinden bahsetmitiniz." "Be gn nce, Wasenhorn buzulunda bir ceset bulundu. Herhalde duymusunuzdur Peder?" Kei kafasn sallad. "Bu konudan hi haberim olmad. Bu duvarlarn tesinde olanlar beni fazla ilgilendirmiyor. Bir ceset demitiniz, deil mi?" "Erkek cesedi. Carabiniereler cesedin iki yldr buzlarn iinde olduu grnde." Kei omuz silkti. "Bu blgelerde bylesi hikyeleri sk sk duyarz. Buzullara gvenilmez. Dalara trmanrken kaybolan, cesetleri yllar sonra, buzlar

eridiinde ortaya kan bir sr insan olduunu duydum." Konuklarna kalarn atarak bakt. "Kim olduunuzu sorabilir miyim?" McCaul kendilerini tantt, kartvizitini uzatt; Konrad elindeki kart bir sre inceledi. "Anlayamyorum. Bir Amerikal dedektifin bu ile ne ilgisi olabilir ki?" "Bunu daha sonra aklarz. in gerei, cesedi bulunan adamn snn gemek iin buzula geldiinde, yannda bir su orta bulunabileceini sanyoruz. Bu su ortann da buraya, manastra gelmeye niyetlenmesi mmkn." Kei kalarn att. "Neden buraya gelmek istesin?" "0 gece bir kar frtnas kt" diye araya girdi Jennifer. "Bana dediklerine gre, hava ktletiinde daclann snmak iin buray semelerine ska rastlanrm." Peder Konrad ban sallad. "Doru, ama yine de dediklerinize bir anlam veremiyorum." Jennifer cesette bulunan tren biletlerinden sz etti. "Kurbann arkada frtnay atlatp, buraya snm olabilir." Kei soluunu boaltt. "ki yl nce? Bakn, her ey mmkn, signorina. Manastnmzn bir snak olarak bilindii doru, ama buraya snmak iin gelenler kadar, dua edip dnmeye gelen ziyaretimiz de var." "Ziyaretilerinizin kaydn tutar msnz?" "Si, barahip defterine kayt der. Ama eer iki yl ncesini soruyorsanz, o defter barahibin zel belgeleriyle birlikte bodrumdaki arivlere kaldnlm olmal. Buna ramen, tek tek gelen her ziyaretinin kaydnn tutulduuna pek ihtimal vermediimi de sylemem gerek." Peder Konrad btn bu sorgulamadan sklmt. "Btn bunlarla sz nereye vardrmak istediinizi sorsam?" "Bizim iin kaytlara bir gz atmanz mmkn m Peder?" "imdi mi?" "Evet, imdi." Konrad kulaklarna inanamaz gibiydi. "Signorina, btn bunla-nn neye yarayacan hl anlayabilmi deilim, stelik btn bu acele neden? Bunu aklayabilir misiniz?" "Adam ldrlm olabilir." Konrad gzlerini kaldrd. "Btn bunlar ok merak uyandnc signorina. Ama pek bir ey aklamyor. Kim tarafndan ldrlm? Neden ldrlm?" "Bizim de renmeye altmz bu ite. Bir zahmet edip, ziyareti kaytlanna bir gz atmamza izin verseniz, ie yarayabilirdi..." Peder Konrad kafasn kararllkla sallad. "Signorina, zaten ge oldu; hem, inann bana, byle bir havada bodruma inmek de hi ho deil. Sannm bana bou bouna zaman kaybettiriyorsunuz." "Peder, size bunun bir lm kalm meselesi olduunu sylerken, sizi kandrmak niyetinde deildim. Daha imdiden bu yzden birok insan ld." Peder Konrad tmyle aknd. "Neyin yznden?" "Neyin yznden olduunu tam olarak aklayamayacam ama u kadarn syleyebilirim. Eer polise sizin elinizde soru-turmalan iin nemli olabilecek bilgiler olduunu sylersem ma-nastnnz basar, sizi de btn gece ayakta tutarlar." "Bu samalk olur" diye kekeledi kei. "Biz kendi halinde keileriz. Yanl bir ey yapmadk. Buray neden bassnlar ki?" Jennifer dediini yaptrmakta kararl, masann zerindeki gemici fenerine uzand. "Karmak bir i Peder. Hem stelik, size anlatsam, ldrdmz sanrsnz. Ama eer bize yardm ederseniz, bu akamlk polisle temas etmeyi unutabilirim. Sonra da size buraya neden geldiimizi anlatmak iin elimden geleni yaparm." Jennifer ve McCaul, nlerinde Peder Konrad'la dne kvnla granit merdivenden manastrn bodrumuna indiler. En nde de onlar kapda ilk karlayan gen kei gidiyor, ellerinde birer uzun sapl fener tayordu. Konrad'm surat astn gren Jennifer keii yumuatmaya alt. "Bana manastnnz anlatr msnz Peder?" Konrad omuz silkti. "Anlatacak ne var ki, Dikenli Ta'ta ok azaldmzn dnda? Barahip de dahil, drt kiiyiz. Bu grdnz Paulo Birader aramza katlanlarn en yenisi. Bu kadar eski ve byk bir manastr iin ok azz. Oysa

yllar nce buras olduka kalabalk bir ziyaret yeriydi, kk kilisemiz de epey nlyd." "Nesiyle nlyd?" "Genellikle bodrumuyla. Mahzen doruca kilisenin altna kar." "Bunda ne zellik var?" "Greceksiniz." Merdivenin dibinde zerinde pasl ama salam bir kilidi bulunan, meeden yaplm gl bir kapyla karlatlar. Konrad duvardaki bir iviye asl kocaman anahtar alp kilide soktu, serte itti, kap araland. Aralktan her iki taraf ta kemerli, neredeyse zifir karanlk bir odaya inen ta basamaklar grnyordu. "Dikenli Ta Manastm'nm ilgin bir tarihesi vardr" dedi Konrad. "zellikle de binann bu taraf gerekten hayranlk uyandnr ama sizi uyarmak zorundaym: ziyaretilerimizin ou gibi, grdkleriniz size de sarsc gelebilir. Gsterin Birader Paulo." Gen kei elindeki feneri kaldrnca Jennifer bodrumun aslnda bir toplu mezar olduunu grd. Her tarafta insan kemikleri vard: kemerlere ve duvarlara kenetlenmi kaburgalar, eller, ayaklar, kavalkemikleri, femurlar; kelerde st ste ylm ka-fataslan. En korkunlar da bazlar uzanm, bazlar oturur gibi, kimileri de imentoya aklm metal kancalardan sarkan iskeletlerdi; bazlarnda deri paralan, salar ve diler duruyor, bazlarndan giysi kalntlar sarkyordu. "Nedir bu?" diye dehetle sordu McCaul. "Dikenli Ta Manastn'nn keileri" dedi Peder Konrad. Konuya girdike suratnn akl yumuuyordu. "Bir de, alar boyu buraya gmlmeyi isteyen varlkl toprak sahipleri ve soylular. Sicilya ve Roma'daki kiliselerden ounun katakomplarnda ayn manzaraya rastlarsnz. Manastrn kurucu pederi Palermo'dan gelirken, bu gelenei yaatmaya abalam." Jennifer dantelli elbisesinin iinde asl duran bir gen kzn kalntlarn grnce rperdi. Mahzenin karanl ona bir lm uursuzluuyla dolu gibi geliyordu. Soluk beyaz mermerden yaplm, eski bir tahtn yanndan getiler. Sanki menteeler zerindeymi gibi, mahzenin duvarndan tuhaf bir ayla kyordu. Tahtn zerine eski Cistercian cppesi giydirilmi rm bir ceset oturtulmu, kukuletasnn altndan bo gzukurlaryla bakyordu. Peder Konrad, "Peder Boniface" dedi, "XVIII. yzyl balarndaki barahibimiz. Aziz gibi, inanl biriydi. Ayn zamanda da uzun zamandr unutulmu smn muhafz." "Ne srr?" diye sordu Jennifer. "Tahtn arkasna bir bakn" dedi Konrad; gen kei de fenerleri yaklatrd. McCaul ile Jennifer keli mermerin duvara ar ve uzun zamandr iletilmedikleri iin paslanm bir ift menteeyle bal olduunu grdler. Tahtn arkas ile duvar arasndaki yarm metrelik aralktan uzaa doru giden tnelli bir geit grnyordu. "Tneller Franszlarn blgeyi istilasndan, Napolyon dneminden kalma" diye bilgi verdi Konrad. "Manastr saldrya urarsa, ka yolu olarak kullanlmak iin; en azndan, sylenti byle." Tahtn yanndan uzaklat. "Tamam, sizi buraya konferans dinlemeye getirmedim." Yllarn etkisiyle beyazlam, ar bir mee kapnn nnde durdular, Konrad kapnn kilidini at. Girdikleri ta duvarl ve kubbeli tavanl oda olduka bykt. Odann ortasnda bir rahle duruyor, evredeki duvarlar da eski defterler ile gnlklerin, balmumuyla mhrlenmi parmen destelerinin arl altnda bel vermi kaln ahap raflarla kapl grnyordu. "Barahibimiz Peder Leopold. Eski gnlkleri burada, ktphane girintisinde tutuluyor." Bir tabureye kt, birbirine balanm bir dizi gnlk bulana dek raflar kartrd, sonra indirdiklerini rahlenin zerine yerletirdi. Cppesinin altndan okuma gzlklerini karp, burnuna yerletirdi. "ki yl nce, demitiniz deil mi? Hangi ay?" "Nisan. 15'iyle balayan hafta." "Tekrar ediyorum, byk ihtimalle zaman kaybediyoruz" dedi Konrad gergince; ardndan da gnlkleri ap, sayfalar kartrmaya koyuldu.

29 Mark sarslarak uyand, yatann iinde dorulup oturdu. Ba ars kaybolmutu ama kendini sersem gibi hissediyordu. Pencerenin tesinde patlayan gkgrltsn ve frtnay duyunca, bu yzden uyanm olacan dnd. Tere batmt ve hastane giysisi yer yer slakt. ite o zaman nasl uyuduunu ve neden terlediini hatrlad. Kelso'nun kp gitmesinden sonra, hastabakc ona bir sakinletirici yutturmutu. la etkisini gstermi, Mark da rahatsz bir uykuya dalp dalp kmt. Yzndeki teri sildi, baucu masasnn zerindeki saatine uzand: 19.30. ki saatten fazla uyumutu. Sendeleyerek yataktan kalkt ve dolaptan elbiselerini kard. Belirsizlik beynini kemirdiinden, Jennifer' bulmak iin bir eyler yapmak zorunda olduunu dnyordu. Pantolonunu zorla giyebildi, ayakkablarn ayaklarna geirdi, gmleini giymek zereyken Kelso kapy at. "Bir yere mi gitmeye niyetleniyordun Ryan?" "Sana ne bundan?" "Daha iyi olduunu grdme sevindim." "Bu kadar yeter Kelso. Gidiyorum." "Gidiyorsun da, nereye?" "Onu sonra dnrm." Mark gmleini giydi. "Jennifer' bulabildiniz mi?" Kelso derin bir i ekip kapy kapatt. "Otur Ryan. Konumamz gerek." "Jennifer' bulamadnzsa, konuacak bir eyimiz olmadn sanyorum." "Bulamadk, ama dostumuz McCaul hakknda ilgi ekici bilgilere ulatk." Mark gmleini iliklerken, birden durdu. "Evet? Bekliyorum." "Furka geidinde len o ocuk vard ya, babasnn adnn Frank McCaul olduu kesin. svire'ye sal gn, olunun cesedini tehis etmek iin gelmi, yani Jennifer'm yanndaki adamn Frank McCaul olduu da kesin. Aslnda, bir zamanlar New York polisinde dedektiflik bile yapm." "Hi adn duymamtm." "New York'tan e-postayla gnderttiim ve bir gz atman istediim bir fotoraf var." Kelso oturdu, cebinden bir zarf karp at. "Jennifer'm yannda grdn adam bu muydu?" Mark bilgisayar yazcsndan kma kumlu ve renkli resme bakt. Resimde, McCaul'n yz ona bakyordu. kk elmackke-mikleriyle yakkl bir adamd ve ou kadna ekici gelecek erkeklere benziyordu. Byle bir adam Jennifer'a ekici gelebilir mi? Muhtemelen, iinde kskanln kskacn duydu. "Ona benziyor." Kelso fotoraf yeniden zarfa koydu. "En azndan, Jennifer'm u anda tehlikede olmadn belirledik." "Nasl emin olabilirsin?" "Eer bana sylenenlere inanmak gerekirse, McCaul denen bu adam bann aresine bakabileceklerdenmi. zel dedektiflik yapt kesin. Ve eer New York Polis Mdrl'nn sznn bir deeri varsa, dedektiflerin en iyilerinden. Balangta, hi de ihtiya duymadmz yeni bir ayak ba olduunu sanmtm ama bir daha dnnce, Jennifer'm en azndan ona yardm edip koruyabilecek birisiyle beraber olmas iimi rahatlatyor." "yle olsun" dedi Mark bezgince. Kelso'nun aznn kenarlar belli belirsiz bir tebessmle kvrld. "Yoksa bir kskanlk belirtisi mi gryorum?" Mark soruyu duymazdan geldi ve yeniden gmleini iliklemeye giriti. "Seninle tanmak zevkti Kelso." "Sen ne yapmaya alyorsun?" "Sana daha nce de syledim, eer bana burada olup bitenler hakknda en ufak bir ipucu vermezsen ben gidiyorum, demitim." "Ya Jennifer? O ne olacak?" "Onu kendi bama bulacam." "Onu ben bulamamken, sen nasl bulmay umarsn?" "Peki, sen neden bulamyorsun?" Kelso bir el iaretiyle pencerenin tesindeki yamur saanan gsterdi. "Farknda deilsen syleyeyim, dars zifir karanlk. McCaul'n cipini aramak iin iki helikopter kiralamay baar-

dik ama pilotlar hava dzelmeden havalanmayacaklarn sylyorlar ki, eer hava tahminlerine gvenirsek bu da yarn sabahn erken saatlerine kadar bekleyeceimiz anlamna geliyor." "Harika. Ksacas elimizde hl onu bulmak iin en ufak bir umut yok." "Ben olsam, o kadar kesin konumazdm. Belki aar diye hl cep telefonunu aryoruz ama hava benim deitirebileceim bir ey deil. Bu arada, geri dnmesi ihtimalini dnerek Fellows'u Simplon'a, Jennifer'n oteline gnderdim." "Peki, ya dnmezse?" "Beni sktrmaktan vazge Ryan, elimden geleni yapyorum." Mark ceketine uzanp, kapya yneldi. "Gazetelere bu yky anlatp, ba sayfalarna fotorafn basmalarn salasam, belki bir sonu alrdk." Kelso'nun yz karard. "Sana daha nce de syledim. Bu ok duyarl ve gizli bir operasyon. Bu dediini yapamazsn. zin veremem." "Beni durdurmay dene istersen." Kelso yenilgiyi kabullenip, iini ekerek iskemlesine yld. "Pekl Ryan, sen kazandn." "Yoksa sonunda btn bunlarn ne anlama geldiini syleyecek misin?" "Fazla bir seeneim yokmu gibi grnyor. Kald ki, stlerimle de grtm, sana kstl bilgi vermemi onayladlar, ama ancak son kertede. Bana kalrsa bundan daha son bir kerte olamaz." Kelso ban sallad. "ok inat bir adamsn Ryan." "Ne kadar kstl?" "Kimlerle uratn bilmene yetecek kadar. Yine de seni uyaryorum, sana sylediklerimden bir kelimesini bile kimseye anlatmayacaksn. Kimseye, anladn m?" "Benim iin bir sakncas yok." Kelso yzn buruturdu, sonra yata iaret etti. "Otursan iyi olur bence." "Ayakta rahatm." "Oturmam tavsiye ederim Ryan, nk sana syleyeceklerimin beynini allak bullak edeceini sanyorum." ORHAN KEMAL L HALK KTPHANES 30 Peder Konrad'n istenilen gnl bulmas uzun srmedi. izgili sayfalara girilen kaytlar siyah mrekkeple ve dikkatle yazlmt ama, ne Jennifer'n, ne de McCaul'n anlayaca bir dil kullanlmt. 15 nisan sayfasna gelene kadar yapraklar eviren keiin parman izlediler. "Grdnz m? Syledim size. Bombo." Jennifer'n ii zntyle doldu. O tarihin altnda hibir ey yoktu, tarihin altndaki satr botu. "Ya ertesi gn, nisann 16's?" "Signorina..." "Peder, ok nemli." Konrad itiraz eder gibi bir i geirip, sayfalara eildi. Sonunda kafasn sallad. "nemli bir ey yok. Buradaki kaytlar sadece manastrn gnlk faaliyetleriyle ilgili rutin eyler." "Ne gibi?" Konrad omuz silkti. "Keilerin yapt almalar. San Dome-nico'lu bir iftin manastrda evlenebilmek iin bavurular. imdi tatmin oldunuz mu?" "Herhangi bir ziyaretiden sz edilmediinden eminsiniz deil mi? Sonraki sayfalarda falan?" Konrad sayfay sinirlice evirdi. "Sadece bir ziyareti var. O da be gn sonra, ayn 20'sinde." "Kim?" diye sordu McCaul. Konrad sabrszlkla satrlar inceleyip, parman bir satra bast, sonra birden sessizleti. "Ne var? Ne oldu?" diye sordu Jen-nifer. Konrad enesini svazlad. "imdi hatrladm." "Neyi?" "Buraya gelen adam. Peder Leopold'n dt kaytta 'Dn akam bir konuk geldi' deniyor. 'Dada yrrken yolunu kaybettiini ileri srp, tedaviye ihtiyac olduunu syledi.'" Konrad gzlerini kaldrd. "imdi hatrladm. Yznde ve ayaklarnda nemsiz donma izleri vard." Jennifer vcudunun rperdiini hissetti. "Baka ne hatrlyorsunuz?"

"ok a ve dnceli olduunu. Yanlmyorsam burada birka gn kald; biz kyn doktoruna haber vermek istediimizde de kabul etmedi." "Neden?" "Tanr bilir. Donuk yaralan hayatn tehdit edecek lde olmadndan, barahip yaralara geici pansuman yapp, bir hastaneye grnmesini nerdi." "O adam kimdi?" "Tam bir yabanc. Onu ne daha nce, ne de daha sonra grdm." "Ka yalarndayd?" "Orta yalardayd." "Adn syledi mi?" "Sylediyse de, buraya yazlmam. Ben de hi hatrlamyorum." "svireli miydi? Yoksa talyan m?" "Hayr. Yabancyd. Yanlmyorsam ngilizce konuuyordu." Jennifer antasn at. Konrad'a babasnn fotorafn gsterirken elleri titriyordu. "Bu... Bu adam myd?" Konrad resmi inceledi. "Sylemesi o kadar g ki. ki yl nce olan bir eyden bahsediyoruz..." "Ltfen, acele etmeyin." Konrad fotoraf bir kez daha inceledi, sonra omuz silkip iade etti. "Belki de bu adamd, ama gerekten emin deilim." "Kim olduu konusunda en ufak bir fikriniz var m?" Konrad'n sabr tkeniyordu. "Durumundan da anlald gibi, kt hava yznden ba derde giren biriydi herhalde. Ama bu konutuumuz, sizin sylediiniz tarihten be gn sonra olduu iin, adam herhangi birisi de olabilir. Neyse, tamam myz?" "Defterde adam hakknda herhangi bir ey daha var m?" "Signorina. Sabrmn da bir snn var." Konrad defteri kapatmaya kalkt. "Son bir ey daha Peder. Ltfen." Yz fkeyle kzaran, grltyle iini eken Konrad sayfadaki birka satn iaret etti. "Bir tek kayt daha var. Adam buradan iki gn sonra, 22 nisanda aynlm. Barahip adam buradaki tren istasyonuna gtrdn sylyor." "Ne tarafa gitmi?" "Hibir fikrim yok." Kei defteri grltyle kapatt. "Bana bir aklama yapmaya sz vermitiniz." "lnn zerindeki pasaportta, adnn Paul March olduu belirtiliyordu. Oysa bu, benim iki yl nce kaybolan babamn ad. Pasaport onundu ama ceset babamn cesedi deildi." "Ya kimindi?" "Bilmiyorum. O adam hayatmda hi grmemitim." Konrad arm grnyordu. Gzlklerini kard, tavrlan yumuamaya balamt. "Btn bunlar ok ilgin. Ve babanzn yok olmas sizin iin korkun bir kayp olmu olmal ocuum." Jennifer iinden, "Bir bilebilsen" diye geirdi. Konrad gnlkleri toparlad. "Buradaki iimiz bittiine gre, gelin sizi yukar gtreyim." nde elinde sapl fenerleri tayan gen kei, manastnn mahzeninden kp, granit basamaklan trmanmaya koyuldular. Giriteki hole vardklarnda, Konrad kaplardan birini at. Danda frtna, yamur ve gkgrlts birbirine karyordu. "Bu gece nerede kalyorsunuz?" "Varzo'da bir yer bulabileceimizi dndk" dedi McCaul. "Kyde yle pek fazla otel yok." Konrad hol aydnlatan imein nda, avluyu dven yamura bakt. "Dar klacak hava deil. Belki de burada gecelemeniz daha doru olur. Konuk odalanmz sade, ama rahattr. Eer isterseniz, bamzn zerinde yeriniz var." "ok naziksiniz Peder." Konrad kapy kapatt. "Birader Paulo size odalarnz gsterir." "O adam hakknda hatrladnz baka bir ey yok mu Peder? Herhangi bir ey?" "Maalesef yok. yileir iyilemez buradan gitmeye can attnn dnda, baka bir ey yok."

"Bir sorum daha var. Bu blgede Edelweiss adl bir da biliyor musunuz? Jennifer kt parasn ap, zerine yazdklann gsterdi: "H. Vogel. Berg Edehveiss 705." Konrad kd inceledi. "Nedir bu?" "Cesedin zerinde buna benzer bir not bulunmutu. "Berg"in Almanca da anlamna geldii dnda, o kelimelerle saylann ne demek olduunu anlayamadk. Kt ksmen eridiinden, saylardan bazlar silinmiti." Konrad enesini svazlad. "Size Vogel'n Wasenhorn'un svire tarafnda, zellikle de Brig evresinde olduka sk rastlanan bir soyad olduunu syleyebilirim. Ama bu taraflarda Edehveiss adl bir da duymadm." Kd geri verdi, "izin verirseniz, imdi size iyi geceler dileyeceim." Sapl fenerlerden birini alarak, yanlarndan ayrld. Gen kei dier feneri kaldrp ne dt, anlar iki tarafnda mee kaplarn sraland ta deli bir koridora soktu. Beyaz kire badanal duvarlarnda basit birer tahta istavrozun bulunduu, yan yana ve minicik iki odann kapsn at. Her odada tavana yakn kk bir pencere, tek bir ahap iskemle, bir baucu lambas, ince ilteli portatif bir somya ve basit bir banyo vard. "Momento, prego"6 Kei yakndaki baka bir odaya girip elleri kaba gri battaniyeler, temiz beyaz araflar, sabun kalplan ve bir ift mumla dolu olarak dnd, mumlan kendi fenerinin aleviyle yakarak Jennifer ile McCaul'e uzatt. "Buona notte signorina, signore"7 "yi geceler. Grazie." Kei "Prego, signorina" deyip uzaklat, ayak sesleri koridorda bir sre yankland. 31 6. talyanca: "Bir dakika, ltfen." (.n.) 7. talyanca: "iyi geceler hanmefendi, beyefendi." (.n.) McCaul ikisi ba baa kalncaya kadar bekledi, ardndan oda-lan iaret ederek, "Hangi odada yatmak istiyorsun?" diye sordu. "Fark eder mi?" "Sanmam. Burada be yldzl otellerden deil, frtnada snlacak herhangi bir limandan bahsediyoruz." McCaul sadaki oday seti. "Ben burada yatacam. Sen nce bir yerle, sonra somyay amana yardm ederim." Jennifer odaya girdi. Kei hcresinin yal ta duvarlan zamanla przsz hale gelmiti. Bann zerindeki pencere imein akmasyla aydnlanrken, elindeki mumu baucu masasnn zerine yerletirdi. skemleyi pencerenin dibine ekip, zerine kt ve danya bakt. Yamurun altnda pnl pnl olmu baka bir avlu ile dzenli tarhlan ve kk emesiyle gzel bir bahe grnyordu. Belki ayn adamd ama bir trl emin olamyorum. Peder Konrad'n szlerini hatrlaynca, kafasnn iine sorular t. Ya manastra gelen o adam babasysa? Kap vuruldu. "Girebilir miyim?" Dnnce, kapnn eiinde duran McCaul' grd. "Seni bilmem ama, bana gre yatmak iin vakit olduka erken. Tann akna, saat daha sekiz buuk bile deil." Jennifer iskemleden inerken iinde bir glmseme istei duydu. "Yoksa manastr hayatn ekici bulmuyor musun?" "Bulmam mmkn deil." McCaul odaya girdi. "Danda ne grdn sorabilir miyim?" "Avluya benziyor. Frtna da hafifleyecek gibi deil." "yleyse, skc bir geceye hazrlanacaz demektir. Tamam, brak da somyay amana yardm edeyim." McCaul somyay ap Jennifer'm araflar ve battaniyeyi yaymasna yardm etti. "Ee, ne diyorsun?" "Hangi konuda?" "Konrad'n anlattklar hakknda." "Pek... Pek ne diyeceimi bilemiyorum. Kafam kart." "Ne dndn biliyorum Jennifer, ama ne dediini sen de duydun. Burada beklenmedik konuklar ska grlyor: daclar, kayaklar, yryler. Buraya gelen adam herhangi birisi de olabilir. Kald ki, tren biletlerinin zerindeki tarihten be gn sonra gelmi. Bizim aradmz insann dondurucu soukta, dada be gn dayanm olmas imknsz."

"Peki, dadaki kulbe ne olacak? Oraya snm, ondan sonra da buraya ulam olamaz m?" "Neden be gn beklesin ki?" "Belki de da yollan kapalyd. Belki de hava dzelene kadar yaralar yznden kprdayamad." McCaul bayla ona hak verdiini belirtti. "Olduka mantkl ama btn bunlar birer tahmin. stelik paralar iyi bir svire saatinde olduu gibi birbirlerine tam uymuyor. Tamam, Konrad'n Vogel ad hakknda syledikleri iimize yarayabilir, yarn sabah ilk i olarak Brig'e geip, bakabiliriz. Ama bu akam, sszlklarn gbeinde, eski alardan kalm gibi grnen bir yere tklp kalmken, yapacak fazla bir eyimiz yok." Rzgr iddetlenip cam sarsnca, McCaul ayakland. "lgin bir akam olmad diyemem ama, bana kalrsa biraz dinlenmeye ihtiyacn var. Burada rahat edeceinden emin misin?" Jennifer evresine bakp, oday inceledi. "Ederim herhalde. Bana yardm ettiin iin teekkrler Frank." "Teekkr edecek ne var? kimiz de ayn gemideyiz." Elini gen kadnm omzuna koydu. "Uyusan iyi olur. Bana ihtiyacn olursa, seslen yeter, tamam m?" Sonra da odadan kp, kapy arkasndan ekti. Jennifer yatana oturdu. McCaul omzuna dokunduunda, belkemiinden aaya doru hafif bir elektrik oku gibi bir ey hissetmiti. Uzun zamandan beri ona byle bir ey hissettiren ilk erkekti. Aralarndaki cinsel elektrik akmn kesinlikle hissetmiti; bu tuhaf bir duyguydu ama nedendir bilinmez, onu fazla endielendirmiyordu. McCaul' ekici buluyordu. Mark'la da arasnda bir ekim kvlcm gibi bir ey olduunu kabul ediyordu da, o durumu dnmek imdilik zoruna gidiyordu. Sebebini bilmiyordu ama McCaul'n ekiciliiyle uramak niyetinde deildi. Bu ekicilik tuhaf bir ey deil, zerinde oynayabilecei bir ey gibi geliyordu. Belki de adam daha yal olduu, ona gvenebilecei iin. stelik bir ey daha vard: McCaul ona tpk babasnn verdii gibi bir emniyet duygusu veriyordu. imdilik, bylesi dnceleri kafasnn arkasnda bir yere gndermek zorundayd. Kendini kirli hissediyor, bir banyoya ihtiya duyuyordu. Tpk McCaul'nki gibi Jennifer'm da btn eyas SJnplon'da, oteldeydi; yannda iinde birka para i amar, bir tirt ve bir blucin bulunan bir torbadan baka ey yoktu. Soyundu, lavabonun banda vcudunu sabunlad, temiz amarlarn ve tirtn giyip yataa girdi. ilte sertti, somya gcrdyordu ama bylesi bir gecede ban koyacak bir yastk bulabildii iin krediyordu. Yatan baucunda, yerde duran torbasna uzanp, cep telefonunu alp at. inden Mark'a telefon edip Bobby'yi sormak geliyordu ama, telefonunun pili tkenmek zereydi ve manastrn elektrii gelene kadar pili arj etmesi de imknszd. Telefonu kapatt, Mark' ertesi gn arayacakt. Bitkindi ama hemen uykuya dalamayacann da farkndayd. Son yirmi drt saat boyunca gelien btn olaylar kafasn cevap aramak zorunda olduu sorularla dolduruyor, ona ikence ektiriyordu. Hibir ey anlamyor olmas, korkusunu daha da artryordu. Sonunda mumu fledi, karanlkta srtst uzanp, uyumaya alt. Siyah BMW iindeki iki adamla Varzo'nun ssz sokaklarna girdi Hl bardaktan boanrcasna yaan yamurun altnda, kyn br ucuna ulatklarnda, ofr arabay durdurdu ama motoru kapatmad. Farlarn nda yukarya ykselen yamac ve zerinde "Monastero" yazl iareti seebiliyordu. Yannda oturan sansn bayla onaylaynca, ofr arabann burnunu yukarya, Dikenli Ta Manastn'na evirdi. 32 Torino "Amerika Birleik Devletleri'nin ulusal gvenlii karsndaki en nemli uzun vadeli tehdit nedir Ryan?" Hastane odas sessizdi. Kelso'nun karsndaki iskemlede oturan Mark, "Sen syleyeceksin" dedi. "Terr m? Amerika'dan intikam almak isteyen ve elinde bir nkleer program olan bir haydut devlet mi?" Kelso kafasn sallad. "Hibiri deil; asl tehdit

rgtl sutan kaynaklanyor. Ya da daha aklkla belirteyim, Rus rgtl sulardan. Kzl Mafya." "Hi anlamyorum." "Neden biliyor musun? nk aklna gelebilecek her trl suun iindeler. Yaptklar ilerin listesi bir filin hortumu kadar uzun. Uluslararas uyuturucu ticareti, tehditle para szdrma, banka dolandrcl, fuhu, kaaklk, cinayet taeronluu... Aklna ne gelirse, onlar o iin iindeler. CA Kzl Mafya'nn son be ylda dnya apnda 50 milyar dolarlk bir ciro yakaladm hesaplyor ama bana kalrsa bu ok temkinli bir tahmin. Biz burada evrensel sutan sz ediyoruz ve bu herifler ylesine iyi rgtl ve su tekniklerinde o denli acmasz ki, talyan mafyas onlarn yannda bir yavrukurt takm gibi kalr." Kelso pencerenin yanma gidip, perdeyi ekti. "Belki ilgini eker diye sylyorum, buradan az uzakta, svire snrn geer gemez bir okul var. Dnyann en pahal zel okulu. renci bana ylda yz bin papel alyorlar. Tahmin et bakalm orada kimler okuyor... rencilerin drtte biri Rus ete reislerinin ocuklar." "Konferans iin teekkrler Kelso. yi ama, btn bunlarn Paul March'la ilgisi ne?" Kelso perdeyi elinden brakt. "Oraya da geleceim. Kzl Mafya aklanm parayla gayrimenkul, irket hissesi ve yasal iletmeler satn ald. Bu ilerdeki denetimi ele geirmek istemelerinin ardnda balca bir neden var. Yasal iler kusursuz bir amar makinesi olduundan, yasad krlarn bu ilerde aklamak istiyorlar. 'Bugn Bat'nm karsndaki en byk tehlike Kzl Mafya'nn yaratt milyarlarca dolar' derken, abartmyordum. Bil bakalm, parann ounu nereye yatryorlar? Amerika'ya. Yasal irketlerimizi yasad yollardan ele geirerek bizim irketlerimize, bizim borsamza, bizim gayrimenkullerimize, bizim bankalarmza. "Anlyorum. Peki, ya March?" "Onun Prime nternational Securities adl bir irkette altndan haberin vard deil mi?" "Evet." "irket bundan bir yl nce tasfiye edildi; her ey sessizce, fazla grlt karmadan yapld. Ama ondan nce, zellikle de d grnt olarak, olabildiince yasal bir yatrm bankasyd. Kzl Mafya'ya ait olmasnn dnda tabi. Bir tek sebepten. Cayman Adalan'nda kurulu ana irket iin byk meblalarda kirli para aklyordu. Btn bunlar kurnazca kurgulanm uluslararas operasyonun bir parasyd. Hl devam eden, yannda Pablo Esco-bar'n faaliyetlerinin nemsiz kalaca ve muhtemelen adlarn bile duymadn bir ete, Moskaya etesi tarafndan ynetilen bir operasyon." "Gerekten de duymamtm. Kim bunlar?" "Kenefteki en iren sanlar; kar karya gelmek istemeyecein cinsten herifler." Kelso parmaklarn aklatt. "Hayatn byle sndrrler. Ve eer kann ve ocuklarn varsa, onlar da tereddt etmeden ldrrler." "Nasl olur da adlarn hi duymam olurum..." "Moskaya etesi hep offshore bankalarn ve irketlerin gerisinde faaliyet gsterir, karmak brokrasinin ardna saklanr. Balca kurallar, kendi ellerini asla kirletmemektir: ne gelirse, sadece onlar iin alan maalarn, elini atee dedirenlerin bana gelir. Drt gn nce, JFK'deki bir olay soruturuyordun. Moskova'dan uyuturucu getirmek iin l bir bebein cesedinin kullanld olay." "Bunu nereden rendin?" "O srada adamlarm gvenlii iin Jennifer' oktan izlemeye balamlard. Bir insann bu kadar iren bir ey yapacan dnmek bile g. Ama ite bu Moskaya etesinin iledii sularn tipik bir rnei. Aslna baklrsa, bu operasyonun sorumlu bir operasyon olduu bile sylenebilir. Para kazanmak iin kimi ldrmeleri ya da ne denli korkun bir cinayet ilemeleri gerektii umurlarnda bile deil." "Prime' neden kapattlar?" "nk onlarla ok yakn temasa gemitik. Uyuturucu ve Organize Sular birimimiz FB ve Uyuturucuyla Mcadele Ajan-s'yla birlikte yllardan beri

onlarn denizar faaliyetlerini izliyordu. Moskaya svire'de ve Cayman Adalan'nda sahip olduu kabuk irketler araclyla Prime gibi kurulular denetler." "Btn bunlarn Jennifer'n babasyla ilgisi ne?" "Ekibim Moskaya etesiyle ilgili salam bir dosya oluturmak iin drt yl boyunca alt. Bu almaya rmcek A Operasyonu adn verdik. Bu operasyonun bir blm de yasad hesaplarn izlemeyi, telefonlarn dinlemeyi, balca yneticilerini takip etmeyi, ksacas her zamanki ileri kapsyordu ama Kzl Mafya ylesine bir gizlilik iinde alyordu ki, hibir ey elde edemedik. O yzden, kantlara ulamamza yardm etmesi iin, Moskaya irketlerinden birinde, birine ihtiyacmz olduuna karar verdik. Paul March, Prime'n tepe yneticilerinden biriydi, tam aradmz adamd; onun yardmyla irketin New York brosundaki gizli dosyalardan bazlarna eriebileceimizi dndk." "Prime'n bulat ilerden haberi olduunu mu sylyorsun?" "Baz eylerden kukulanp kukulanmadn hibir zaman tam olarak kestiremedim; zaten hibir eyden haberdar olmad iddiasmdayd ama ona durumu aklamamzdan ve reddedeme-yecei bir teklifte bulunmamzdan sonra, olup bitenden haberi vard." "Ne demek istiyorsun?" "Dardan baknca, March kusursuz, rnek bir vatanda gibiydi. Oysa biz Prime'n tepe yneticilerinin gemilerini aratrmtk. March'n daha nceki hayatyla ilgili hibir bilgiye ulaamaynca, daha derinlere indik ve bu kez hedefi tam on ikiden vurduk. Gemiinin bir dneminde, Jennifer'n da bilmedii ciddi bir ar sutan hapiste yatmt." Mark kulak kesildi. Duyduklarna inanamyordu. Gznde ilahlatrd babasnn adi bir sulu olduunu renen Jenni-fer'n tepkisi ne olacakt? Yklacakt kukusuz. "Nasl bir ar sutan sz ediyorsun?" "Birincisi, cinayet. Asl ad Joseph Delgado'ydu. On yandayken ksz ve yetim kalmt. Hibir yere varmayacak kaygan bir yola km, zamannn ounu koruyucu aileler yannda geirmi, bu arada da hrszlktan iki kez slahevine dm bir ocuk. On dokuzuna vardnda, ilk ivereninin yanndayken bana araba ykyle dert am ve zimmetine para geirmekle sulanm. Bir yl hapis yatm ama dar kar kmaz Phoenix'te bir bann nnde birisini bakla ldrm. March kavgaya tahrik edildiini kantlayp, hafifletici nedenlerden yararlanm ve cinayetten drt yl hapse mahkm edilmi. Ne var ki ierideki zamann iyiye kullanp temiz kalm, hapisten ktktan sonra da mahkeme kararyla adn deitirerek niversite diplomas alm ve New York'a yerlemi. Zeki olduu kadar hrsl biri olmal ki, hayatn yeniden dzene koyduktan sonra mesleinin basamaklarnda hzla ykselmeye balam. Birka yl sonra da Prime'a gemi. Ondan drt yl sonra da, March'n irketin mal iler sorumlusu olmasnn hemen ardndan, Prime, Moskayalara ait irketlerden birisi tarafndan satn alnm. March Prime'n el deitirmesinden sonra da grevini korumu." Mark, Paul March hakknda duyduklarna bir trl inanamyordu; Jennifer'n babas hakknda oluturduu imajn paralanacak olmasndan sinirleri ylesine bozulmutu ki, kzgnln Kel-so'ya yneltti: "Ya siz ne yaptmz? March'a tank gvenlii mi nerdiniz? Eer istediinizi yaparsa gemiim gizli tutmay m vaat ettiniz?" Kelso cevabn hi tereddtsz verdi: "O cani orospu ocuklarnn hesabn grmek iin her trl imkndan yararlanmakta kararlydm. March'a da eer Moskaya etesinin Amerika ve Kara-yib faaliyetlerini durdurmamza yardm ederse yarm milyon dolar ve ailesi iin tank gvenlii nerdik. Hi bekletmeden kabul ederken, onaylamamda srar ettii tek bir art kotu." "Neydi o art?" "Joseph Delgado olarak gemiiyle ilgili btn bilgilerin yok edilmesini istedi. Hapishane kaytlan, mahkeme tutanaklar, daha nceki yaamyla en ufak bir biimde de olsa ilikilendirilebi-lecek her trl kant. art buydu." "Neden?" "Gemiinden hi kurtulamadm sylyordu. Dediklerine gre, karsnn bu gemiten haberi vard ama o srekli olarak gerein ortaya kacandan ve ocuklarnn gerei reneceklerinden korkuyordu. Zaten ClA'nn bu gemie ulam olmas da korkusunda hakl olduunun kantyd. Ben sadece temiz bir sayfa amak iin iinde derin bir psikolojik arzu olduunu dnebiliyorum.

Nedeni ne olursa olsun, adamlarm March'n artn kabul ettiler. Hapishane kaytlar, mahkeme tutanaklar ve Joseph Delgado gemiiyle ilgili her ey resm belgelerden silindi." Mark, "Demek adamn gemii hakknda Garuda'nn hibir ey bulamamasnn nedeni buydu" diye dnd. "ClA'nn March'tan yapmasn istedii tam olarak neydi?" "Sonunda, March'n da yardmyla Moskaya'nn balca yneticilerini demir parmaklklar arkasna koyacak bir yntemde anlatk, diyelim. Ne var ki plan istediimiz gibi yrmedi." "Neden?" "nk Ryan, tuhaf bir ey oldu ve her ey kontrolden kt." 33 Kelso sanki denize dalacakm gibi, derin bir soluk ald. "March ylda bir ya da iki kez, Prime'm eitli hesaplarnn bulunduu svire'ye gidiyordu. Grevi basitti: hesaplarn dzenli olduklarndan emin olmas ve rapor vermesi gerekiyordu." "Devam et." "March'n Zrich'e hareketinden bir hafta nce, Moskayalann bir talyan kaaksyla birlikte byk bir voliye hazrlandklarn, buna gre birka parti uyuturucu karlnda 50 milyon dolarlk bir deme yapmalar gerekeceini haber aldk. Bu demenin 40 milyon dolan hazine bonosuyla, geri kalan elmas ve nakit-le denecekti. Zrich'te 50 milyon dolarlk demeyi yapacak olan, Moskaya'nn en gvenilir adamlarndan birisi, Kari Lazar adl ok tehlikeli bir gangsterdi. Onun arkasndan da Paul March'tan Prime'm Zrich'teki bankalardan birindeki kasasndan paray, bonolar ve elmaslar alp, Lazar'a vermekle grevlendirildiini rendik. Eer Lazar' sust yakalarsak, 50 milyon dolar izleyerek patronlanna varabileceimizi dndk. Bu amala, ekibimi Zrich'e gnderdim. Lazar' tam yakalanaca ana kadar adm adm izleyecektik." Mark ban sallad. "Dinliyorum." "Batan her ey yolunda gitti. March Zrich'e iner inmez La-zar'la bulutu, birlikte bankaya gidip emanetleri aldlar. March ve Lazar ellerinde drt byk evrak antas dolusu para, hazine bonosu ve elmasla odalarna yerlemek iin drt dakika tedeki otellerine yrdler. Ondan sonra iler allak bullak oldu." "Nasl allak buUak oldu?" Kelso i geirerek, alnn ovuturdu. "Otel yolunda, pelerinde adamlarmla yrrken, bir iki dakika iinde, karmakark ara sokaklara dalp gzden kayboldular. Kayboldular derken ciddiyim Ryan. Be blok boyunca her bir soka tek tek aradk, ama sanki buhar olup havaya umulard. March'n otelini gzledik, ama ne o, ne de hazar otele geldi. Havaalanlarn kontrol altna aldk ama hibiri grnmedi. Paul March ile Kari Lazar arkalarnda tek bir iz brakmadan kayboldu; onlarla birlikte de 50 milyon dolar." Mark kalarn att. "Ne oldu peki?" "Sadece bir iki olaslk var." "Yani?" "lerinden biri ya da ikisi birden 50 milyona el koymak iin dalavere evirdi." "Neden?" "Bunun tek cevab, hrs." "Gerekten de March'n tehlikeli uluslararas katillerden 50 milyon dolar alma tehlikesini gze alabileceine mi inanyorsun?" "yle dn. Kari Lazar da zaten su listesi kabark bir caniydi, onun iin kendi rgtnden para alacana inanmak istemem. te yandan, March'n su gemiini unutmam mmkn deil. 50 milyon dolar ok byk bir para, karlmayacak kadar byk bir mebla. March tank koruma planmzdan yararlanp, hayat boyunca saklanacakken, elindeki 50 milyon dolarla, biraz daha konforlu bir saklamba oynayacam dnm olmal." '"Bunu March yapt' m demek istiyorsun?" "Bak, benim tek bildiim hem onun, hem de Lazar'n yok olduklar, her ikisinden de ne bir ses ne bir nefes duyduumuz. Onun iin her ey mmkn. Bana kalrsa bu i ya birinin, ya tekinin ya da her ikisinin bann altndan kt." "Hl o cesedin buzula nasl vardn anlam deilim."

"Kzl Mafya'nn svire'ye kirli para sokup karma yntemlerinden birinin de "cokey" kullanmak olduunu rendik. JFK'de cokey olarak kullanlan o zavall kz gibi tpk. Aradaki tek fark, bu kez karlann uyuturucu deil, kirli para olmas. Moskayalar bu iin yerine getirilmesi iin gvenilir birini grevlendirir. Bu tiplere dac ss verilip, srtna, diyelim 5 milyon dolar dolu bir srt antas yklenerek, Alpler zerinden snr amaya gnderilir. anta snnn br tarafndaki torbacya teslim edildikten sonra bankaya yatrlan para aklanr ve Amerika Birleik Devletleri'ne ya da Cayman Adalan'na gnderilir. Bu 5 milyon dolar ylda yzlerce seferle bir arparsan, hangi rakamlara ulatmz grrsn." "Bu kadarn anladm. Ama o cesedin yolu nasl oldu da buzula dt?" "O 50 milyonu kim aldysa, elinde bylesi bir servet varken lkeden yasal yollarla kamayacan biliyor olmal. O yzden de sanrm dalarn zerinden yasad bir yoldan, belki de Moskaya cokeylerinin kulland gvenli yollarn birinden gemeyi kararlatrmlard. Bana kalrsa planlar buydu ama frtna kt, ilerinden biri yara dt ve donarak ld." "March demek istiyorsun." Kelso iini ekti. "Beyninin allak bullak olacan sylemitim, Ryan, imdi iin en karmak blmne geliyoruz. Dada bulunan ceset Jennifer'n babas deildi." "Ne!?" "Dadaki adam Paul March deildi." "Ama kayp raporu..." "Kayp raporunda cesedin zerinde Paul March adna dzenlenmi bir pasaport bulunduu syleniyordu. nterpol'n bana buzulda bulunan adamn bir fotorafn gndermesini saladm. O fotoraf elektronik ortamda Paul March'n pasaportundaki fotorafla karlatrnca, ikisinin farkl olduunu grdk. O ceset Jennifer'n babasnn cesedi deil. te Jennifer'a yardm etmek iin buraya gelmeni isteme nedenlerimden biri de buydu. Gerei rendiinde ok geireceini tahmin ediyordum." "yleyse bulunan, kimin cesedi?" "Kari Lazar'n cesedi olma ihtimali yksek. Ama talyanlar enkazdan DNA kalntlar kazmay baaramazlarsa, bunu hibir zaman bilemeyeceiz." Kap birden ald ve elinde bir haritayla Grimes grnd. Kelso fkeyle, "Ne var?" diye kt. "Sizinle bir dakika konuabilir miyim efendim?" Kelso kapnn yanna gitti ve iki adam haritaya bakp fsltyla konutular. Ardndan Kelso telala "Git, arabay getir" dedi. "Hemen geliyorum." Grimes uzaklarken, Mark, "Neler oluyor?" diye sordu. "Galiba bir ipucu bulduk, ama yanlyor da olabiliriz. Jennifer be dakika nce cep telefonunu am." "Neredeymi?" "Tam olarak emin deiliz. Telefon sadece ksa bir sre ak kaldndan genleme olduka belirsizmi ama Varzo yaknlarnda bir yer belirtmi. ok ak deil tabi. Fellows hemen Berghof Oteli'ni aram. Jennifer'dan haber yokmu ama otelin mdryle, Anton diye birisiyle konumu. Adam Jennifer'n nerede olduunu bilmiyormu ama geen sefer onu Wasenhorn'a kardnda, Jennifer'm Varzo dnda, Dikenli Ta Manastn diye bir manastrla ok ilgilendiini, sorular sorduunu anlatm." "Neden acaba?" "Kim bilir? Grimes haritada manastrn yerini gsterdi. Arabayla yaklak krk dakikalk yolda, elimizde baka bir ipucu da yok. Fellows oktan manastra doru yola kt, Grimes ile ben de yanna gidiyoruz." "Ben de sizinle geliyorum Kelso." Kelso Mark'n koluna yapt. "Dinlenmen gerektiini sylememiler miydi?" Mark kolunu kurtarp, ceketine uzand. Sesindeki heyecan belli etmemekte zorland. "Bo versene. Burada kalacak deilim. stelik daha bana anlatacak ok eyin var. Jennifer'm hayatnn neden tehlikede olduu, mesela. Ve bulunan ceset Paul March'n-ki olmadna gre, adam hangi cehennemde?" 34

inde iki kii bulunan siyah BMW Dikenli Ta Manastn'nn yaknnda durdu. Kapnm hemen yannda McCaul'n Nissan'm grnce, src arabann farlarm sndrp, BMW'yi geri vitese takt ve bir aa kmesinin altna ekti. Her ikisinde de siyah deri eldivenler, yamur geirmez koyu renk pardsler ve siyah kayak maskeleri vard. Arabadan inip, bardaktan boanrcasna yaan yamurun altnda cipe doru yrdler, drt ekerin bo olduunu grnce manastrn kapsna yaklatlar. Adamlardan biri elindeki el fenerini kapnn kilidine tutarken, yanndaki de pardssnn altndan deri bir alet torbas kard. Kilidin almas bir dakikadan az srd; sonra ikisi de ieriye girdiler. Yamurun altndaki avludan geip kemerlerin korumasna sndlar, sonra da meeden yaplm giri kapsna kadar yrdler. Alet torbal adam bir kez daha ie koyuldu, bir sre sonra kilidin iindeki silindirler tkrdad, ar mee kap ardna kadar ald. Arkadana bayla bir iaret yapnca her ikisi de yamurluklarnn dmelerini zdler, boyunlarna asl Skorpion makineli tabancalar ortaya kardlar. Silahlarn gzden geirip, manastrn iine daldlar. Peder Angelo Konrad sade denmi hcresinin karanlnda srayarak uyand. Bir kbus grdn, dnde soluk alamadn sanyordu. Gzlerini atnda korkun bir okla sarsld. Hcresinde, siyah maskeli iki yabanc vard. Biri elini Konrad'n azna kapatmken, dieri el fenerini yzne tutuyordu. akn kei soluk almak iin debelenirken ban elik ucunun grtlana battn hissetti. "Ben izin vermeden konuma, hareket etme" diye fsldad saldrganlardan biri. Olanlar karsnda allak bullak hale gelen Kon-rad adamn elindeki keskin ban parltsn grd. "Yoksa lrsn, anlald m?" Konrad dehet iinde ban sallaynca, azndaki el kalkt. "Sorularma cevap ver. Bana yalan sylemeye kalkarsan cierini deerim." Ksk sesteki tehdit gerekten rktcyd; Konrad bir kez daha ban sallad. "iki konuun nerede?" Konrad sessizdi. indeki dehet giderek byyor, yal kei beterinden korkuyordu. Adam ban ucunu grtlana bastnnca Konrad ac iinde yzn buruturdu. "Cevap ver. Yoksa ldrrm." Konrad her eyi anlatnca, teki adam, "Manastrda baka ka kii var?" diye sordu. "ki... ki kii daha var." "Tam nerede?" "Bira... Birader Paulo kap tede. Birader Franco da sonraki koridora girer girmez ilk hcrede." Saldrgan kayak maskesinin ardndan srtt. "Yardmlarn iin teekkrler." Eli Konrad'n azn kapatmak iin kalkt ve ayn anda bayla keiin grtlan yard. Jennifer karanlkta sarslarak uyand. Sk sk ve glkle soluk alyor, yrei lgnca vuruyordu. Uykuya dalal saatler de gemi olabilirdi, sadece dakikalar da, hi emin deildi. Frtna hl btn iddetiyle devam ediyor, duvarlara elektrik ykl hayaletim-si glgeler bulatryordu; gen kadn terden srlsklamd. Kbuslar skn etmiti, yatanda dorulup otururken, o kbuslar hatrlayp rperdi. Kck hcre buz gibiydi ve karanlkt; duvarlar bile hayal meyal seebiliyordu. Bir saniye sonra, sesi duydu. Belli belirsiz bir ses. Koridorun dndan bir yerlerden. Sesi bir daha duydu. Ayak sesleri, tan zerine yumuaka deen derinin kard hrt. Ses azald. Daha dikkatle dinledi ama bir ey duymad. Birden buz gibi tere batt. Bu sesi karan frtna myd, yoksa hayal gc m? El yordamyla baucu masasnn zerindeki mumu bulmaya alrken, neredeyse mumu deviriyordu. Sonra bunun yararsz olacan anlad. Kei kibrit brakmay unutmutu. Arkasndaki duvarda bulunan minicik pencereden frtnann grltsn ve cama arparak yaan

saanak yamuru duydu. Frtna bir iki saniye diner gibi oldu. Ve o anda... Koridorda ayak seslerini yeniden duydu. Jennifer kalbi lgnca arparak yataktan kalkmaya abalad. Ta zemin ayaklannn altnda buz gibiydi. Zifir karanlkta kapya doru yneldi. Ne denli korktuunu, bacaklarnn titrediini hissedip ard. Kafas dehetten durmu gibiydi. Kulan kapya dayad. Sessizlik. Ayak sesleri kaybolmutu. Soluunu boaltt, korkusu azalmaya balad. Ne var ki bir saniye sonra yeni bir ses, bu kez hafif bir tkrt duydu. Sesin nereden geldiini anlaynca dehete kapld. Kapnn dnda biri var. Kapnn tokma dnyordu. Jennifer korku iinde geriledi. "Kim... Kim var orada?" Ve birden kap menteelerinden kopanlrcasma ald. Barmaya alrken, bir el aznn zerine kapand. 35 Jennifer zorla odann iine itilirken bir erkek sesi fsltyla, "Sesini karma" dedi. Panik iinde debelendi. Ayn ses kulanda tslad: "Tanr akna Jennifer, sylediimi yap." McCaul'n eli azndan uzaklarken, Maglite fenerinin yand. Jennifer onun aceleyle giyindiini, oraplarnn ayaklarnda, ama ayakkablarnn backlarndan boynuna asl olduunu grd. Gen kadnn sessiz kalmas iin parman dudaklarna gtrd, ardndan da kapy kapatt. Jennifer McCaul'n elinde Caruso'nun tabancasn grd. "Ne... Ne yapyorsun?" "Sesini karma" diye fsldad McCaul. "Hemen elbiselerini giy ve olabildiince abuk benimle gel. Gidiyoruz." "Neden?" "nk konuumuz var da, onun iin." McCaul Jennifer'in koluna yapt. "Dediimi yap Jennifer. Hemen yap. Ama sessizce. Ayakkablarn da giyme. Eline al, sakn giyme." Jennifer eyalarn toplarken, McCaul kapy dinledi. Giyinmesini bitirip, antasn ald, ayakkablar elinde adamn yanna vard. "Neler olduunu ltfen sylemeyecek misin?" "Frtnadan uyku tutturamadm ve koridorda baz sesler iittim. Ama senin iyi olup olmadna bakmak iin odamdan karken, hcrelerden birinden kayak maskeli iki adamn ktn grdm. Peder Konrad'm hcresinden. lm Jennifer. Boaz kesilmi." Jennifer dehet iinde donakalmt, ne konuuyor, ne de hareket edebiliyordu. McCaul'n szlerini neredeyse duymuyordu bile. "Onlar grdm anda yeniden odama gidip, tabancay aldm. Tekrar baktmda, koridorlardan birine dalp gzden kaybolmulard, te o zaman gidip Konrad'n hcresine baktm." "Seni... Seni grmediler mi?" "Bence grm olsalard, imdiye kadar lmtm." McCaul sanki bundan sonra syleyeceklerinden ekiniyormu gibi duraklad. "Koridorun biraz tesinde, hcresinde ldrlm bir kei daha grdm. Ayn biimde. Grtla kesilmi. Eer grdklerimden sonu karacaksam, nc henz lmediyse de grtlann kesilmesi yakndr." Jennifer sanki oda birazdan dnmeye balayacakm gibi, iinde bir boluk hissetti. "Po... Polise haber vermeliyiz." "e yaramaz. Polislerin buraya varmas ok srer." McCaul'n yznde ter tomurcuklanmaya balamt; Jennifer ilk kez adamn gerekten korktuunu grd. "O heriflerin elinde makineli tabanca vard Jennifer. Karlarna kim karsa ksn haklamaya hazr profesyonel katillere benziyorlar. Buna biz de dahiliz. Beni dinliyor musun Jennifer?" "E... Evet." "Buradan gitmemiz gerek." Bir koridor tede, Birader Paulo karanlk hcresine dalan saldrganlar duymad. Ne var ki onu uykusundan uyandran kaba elleri ve azna sokulan tkac hissetti. "Bu olanlar, gerek deil" diye dnd Paulo, "kbus gryorum."

Direnmeye altysa da adamlar onu yataktan srklediler. lerinden biri boynuna bir ey dolamt. Boynuna dolanan ilmein bir ucunun hcre penceresinin demir ubuklarna balandn grnce, gzleri yuvalarndan frlad. "Beni asacaklar" diye dnd Paulo. "Tamm, yalvarrm rya grdm syle bana!" Rya deildi. Adamlar onu iskemleye trmanmaya zorladlar, ardndan da iskemleyi tekmelediler. Paulo tkaca ramen umutsuzca haykrmaya altysa da ip boazna iliyor, onu soluksuz brakyordu. Ceset hareketsiz kalnca, adamlardan biri iskemleye kp Pa-ulo'nun azndaki tkac zd. teki de yere brakt kanl ba alp, yatan zerine frlatt. Sonra arkadana bir ba iareti yapnca, yeniden koridora ktlar. "Arkamda kal ve sesini karma." "Ne... Nereye gidiyoruz?" "Buradan kmann baka bir yolu var m bakacaz." McCaul kapy amadan nce tabancasn dorultup, feneri sndrd. Etraf dinledikten sonra odadan kt. Peinde de Jennifer. Koridor botu ve mum ta duvarlarda glgeler oynatyordu. Yirmi metre kadar gittikten sonra, bodruma inen merdivenlere vardlar. Bir ses duyup, arkalarna baktlar. ki adam koridorun br ucunda birden belirdiklerinde, ifte fener klar karanl birer bak gibi kesti. Her ikisinin rktc siyah kayak maskeleri ve uzun yamurluklar vard. Jennifer makineli tabancalarn grnce dehete kapld. Adamlar tepkilerini gsterip silahlarn dorultana kadar belki yarm saniye geti. "Ko Jennifer!" McCaul gen kadn merdivenlere, mahzene doru itti. 36 I Merdiven zifir karanlk iindeydi. Basamaklar yalnayak inerlerken McCaul el fenerini yakt. Arkalarnda, koridorda onlar izleyen adamlarn ayak seslerini duydular. Jennifer merdivenin dibine ulanca mee kapy, duvardaki engele asl anahtar grd. Anahtar arabuk alp pasl kilide sokarak kapya yklendi ama kap kprdamad. "Bana brak" dedi McCaul kapnn nne gelerek. Tokma evirdi, btn gcyle kapy omuzlad. Kap itiraz gcrtlar kararak alnca Jennifer' karanla itti ve peinden girdi. Kapy ierden kilitlerken, basamaklardan artarak yanklanan ayak seslerini duydular. McCaul korku iindeydi. "Kilit onlar durduramayacak. Bir takoz bulmamz lazm. Bir eyler bulmaya al. Herhangi bir ey." Jennifer el fenerinin n ta kemerlere doru tutunca duvarlara betonlam gibi yapm kemikleri grd. Etraf epeevre lmle kaplyd ve yrei ylesine delice vuruyordu ki, hareket etmek ya da soluk almak neredeyse imknszd. "Jennifer, Tanr akna!" "Ba... Bakyorum." Clz iskeleti bir kancaya taklm, sallanan eski bir soylunun kemikli ellerine tututurulmu bir tren asas grd. Ayaklarnn ucunda ykselip asaya uzanmaya alt ama tahta birka santim yukarda kald. "Yetiemiyorum..." McCaul lgn bir boa gibi kz kenara itip asay iskeletin penesinden koparrcasna ald; ne var ki tahta elinde ufalanp toz oldu. "Lanet olsun!" Merdiven boluundaM ayak sesleri durdu, iki adam kapnn nndeydi. "Bo ver. Kamaya devam edelim" dedi McCaul Jennifer' mahzenin derinliklerine iterken. Saldrganlar merdivenin dibine ulat. lerinden biri kapnn tokman evirip omzuyla dayand. Ar mee kap kmldamaynca, eilip pasl kilidi inceledi: demir kilit kurunla almayacak kadar salam grnyordu. Adam fkeyle geri ekildi ve arkadayla birlikte kapy iddetle tekmelemeye koyuldular. McCaul feneri duvarlara tuttu. Mahzenin ilerine doru ilerledike, kapya vurulan tekmeler iddetlendi. Sanki adamlar yollarn tekme gcyle amaya niyetliymi gibi. "Buradan." McCaul koridoru gsterince, admlarn sklatrd-lar. inde bulunduklar oda karanla gmlmt, fenerin gittike zayflyordu ama lm grntsnn her yan doldurduundan hi kuku yoktu. Dantelli elbiseli gen kzn ve tahta oturtulmu Peder Boniface'nin yanndan geerken rperdiini

hissetti. Korkun mahzen grnmez dmanlarn doldurduu rktc bir yer gibi gzkyordu. Kasas rmcek alarndan bir tlle kapl ikinci bir mee kapnn nne vardlar. McCaul pasl tokmaa yapt ama tokmak yerinden oynamad. "Ne oldu?" diye sordu Jennifer. "Byk ihtimalle kilit mekanizmas paslanm ya da kap ieriden kitlenmi veya takozlanm. Bakalm anahtarn bir yerde bulabilecek miyiz?" Ellerindeki fenerle kapnn kasasn umutsuzca taradlar ama anahtar falan gremediler. McCaul kzgnlkla kfretti. Jennifer, arkalarndaki iki adamn tekmelerinin iddetini artrdklarn duyuyordu. Bir tahta atrts iitildi, ardndan da darbeler daha glendi. McCaul bir kez daha kapnn tokmana sarld, tokma evirirken btn gcyle kapy omuzlad. Hibir ey elde edemeyeceini anlaynca kapy tekmelemeye koyuldu ama be alt darbeden sonra bundan da vazgeti. "e yaramayacak. Kprdamyor bile. Zaman kaybediyoruz. Geldiimiz yoldan dnelim. Ko Jennifer." Mahzenin ortasna koup mermer tahtn yanna vardlar. McCaul fenerini dar bolua tutunca, uzanp giden koridoru grdler. "Tek kurtulu yolumuz bu." Girii rmcek alaryla kapl tnel karanlk ve tehdit dolu grnyordu; Jennifer'n kalbi rkm bir tavannla gibi kprdad., "Bu tnele... Tnele giremem." "Burada kalp lmek mi istiyorsun? O herifler kapy elenmek iin krmyorlar Jennifer." Yz terden parl panl, Caruso'nun tabancasn gsterdi. "Sence bununla onlan ne kadar oyalarm? ki makineli tabancann karsnda bir boka yaramaz." Arkalarndan paralanan tahtann korkun gmbrts duyuldu. McCaul Jennifer'n eline yapp gen kadn dar arala itti, ardndan da kendi girdi. ki saldrgan merdivenlerin dibindeki ar mee kapy varmlard yarmasna ama kap hl menteelerinin zerinde durma inadn srdryordu. Adamlardan biri elindeki Skorpion makineli tabancay dorulttu, menteenin tepesini nianlayp tetii ekti. Susturucu taklm silah ksrd; pasl metal, mermilerin gcyle talaa dnd. Sonra da tabancasnn namlusunu aaya dorultup alttaki menteeleri kurun yamuruna tuttu. Mentee paraland, adam bir tekme daha vurunca, kap ieriye devrildi. Tnel souktu ve rutubet kokuyordu. Daha on metre gitmilerdi ki, fenerin iyice zayflad. . "Piller bitti bitecek" dedi McCaul feneri Jennifer'a uzatp cebinde akman ararken. akman akt ve Jennifer alevin nda su damlalarndan panl parl, kaba duvarlar grd. Yeni bir toplu mezarda bulunduklarn dehetle anlad: duvarlarn dibi st ste ylm insan kemikleriyle doluydu. lmn elleri makineli tabancal iki adam biimine brnp gen kadnn peine dmken, imdi de nne uzanmt. Sesini karamayacak kadar dehet iindeydi. "Sanki ierinin fazlalklar gibi." McCaul girdikleri tnel ancak ayakta durulabilecek ykseklikte iki dar geide varana kadar yrmeye devam etti. Soldaki geide doru ynelip, akma havaya kaldrd. Gsz bir hava akm akman alevini titretti. "Bir yerden hava geliyor. Hay lanet olsun!" McCaul akman scaklndan yanan elini silkeledi. Alevi ksp feneri yeniden yakmay denedi ama piller tkenmiti; o yzden yeniden akma kullanmak zorunda kald. Umutsuzluk iinde ikinci geidi iaret etti. "Bu taraf deneyelim." "Ya yaralyorsak?" diye korku iinde sordu Jennifer. "Bunu dnmek bile istemiyorum." Saldrganlarn mahzeni aramalar bir dakika bile srmedi. Aradklarn bulamaynca ie baladklar yere geri dndler, her kemeri aratrp fenerlerini lm duvarlarna tuttular. Mermer tahtn yanndan geerken, ilerinden biri kaidenin evresini aydnlatt. Aral grnce, arkadana bayla bir iaret yapt. Jennifer ile McCaul geidin iinde ilerlerken fenerin iyice zayflad ve McCaul birka admda bir akman kullanmak zorunda kald. Sonunda kmazn dibine vardlar: geidin duvarlarna yaslanm bir kaya yn. "Sanki yanl yolu semiiz gibime geliyor" dedi McCaul aresizlik iinde.

Umutsuz bir abayd sanki ama McCaul kayalarn irilerine saldrp, hrsla bir kenara atmaya balad. Ynn byke bir blmn temizledikten sonra akman alevini kalan talarn zerinde gezdirdi; hafif bir rzgr alevi titretti. "Bana yardm et, abuk. Galiba bir yere vardk." Jennifer yardma geldi, talan yerlerinden oynatmaya devam ettiler, sonunda bir delik grnd, ardndan souk bir hava akm geldi ve iddetli yamur grlts duyuldu. "Anlalan Konrad bize masal anlatmam." McCaul nden kt, sonra da eilip Jennifer' peinden ekti. Ak havada, manastrn duvarlar boyunca uzanan toprak bir setin zerindeydiler. Toprak giderek kayalarla ve allklarla dik bir yamaca dnyor, aalarda bir yerlerde karanlk dibi grnyordu. imek ve gkgrlts durmutu ama yamur hl btn iddetiyle yayordu. "Ayakkablarn giy, zemin epeyce sert grnyor." Arkalarnda yanklanan sesleri duyunca, kayalarn arasndaki yarktan baktlar. Bir saniye sonra, karanlklar gl bir fener yla yarld. McCaul Beretta'sn geide dorulttu, birka el ate etti, sonra bayr aa inmeye baladlar. Bastka yamatan aa yuvarlanan talarda tkezleyerek, dikenli allar el yordamyla aarak aaya indiler. Yarn dibine vardklarnda McCaul Jennifer' elinden tutarak her iki yan sk aalarla kapl bir patikaya girene kadar koturdu. Yaan yamurdan srlsklam olmu, komaktan soluk solua kalmlard; Jennifer ise nerede olduklarn bile anlayamyordu. "Neredeyiz?" "Tahminime gre, manastrn kuzeyinde bir yerlerde." Patikada yrmeye devam ettiler ve birka dakika sonra kendilerini manastrn kapsnn nnde buldular. Nissan hl oradayd. "Burada bekle" diye fsldad McCaul. "Bakalm o herifler bizi karlamak iin birini brakmlar m?" Beretta'sn iki eliyle kavrad, cipin zerine eilip, ieride birinin olup olmadna bakt. Ardndan src kapsn at, ieriye bir daha gz atp geri dnd. "Tehlikesiz grnyor. Gidelim." Cipe doru kotular, McCaul kontak anahtarn delie soktu. Tepeden trnaa srlsklamd ve en az Jennifer kadar korkmu grnyordu. "Neydi btn bunlar? Hem o herifler de kim?" "Kim olduklarn renmek iin beklemek istediini sanmyorum." "Haklsn." McCaul motoru altrd, cipin burnunu dndrd ve hzlanarak tepeden aaya inmeye balad. 37 Be dakika sonra, McCaul hzla Varzo kasabasna giriyordu. Srekli olarak arkay gzleyen Jennifer onlar izleyen biriyle ilgili bir belirti gremedi. McCaul yamurdan kayganlam ana meydan arabay kaydrarak dnd, sola, kaldrm ta kapl dar bir sokaa dalp durdu. "Neden durduk?" "Ne yapacamza karar vermemiz gerek." Jennifer kopacak kadar gergindi. "Polise gitmemiz gerekmiyor mu?" "unu aklndan karma Jennifer, burada tek bamzayz. Polisler anlattmz hikyeye inansalar bile, ki inanacaklarn hi sanmyorum, kendi gvenliimiz iin bizi bir yere kapatacaklardr. tekiler bizi sa brakrlar m dersin? Bu herifler kimin hesabna alyor, bilemiyorum ama, Caruso'yu ve karsn ldrdler. Yoksa bunlarn bizi ldrmelerini k krk bir kasaba karakolunun engelleyebileceini mi sanyorsun?" "Manastrda bulundumuzu nereden renmi olabilirler?" "Bizi izlemi olmallar, bu kesin; yalnz ben peimizde birilerinin olduunu hi fark edemedim. Bana kalrsa, elektronik izleme yaptlar. Bu basit bir ey, kolayca uygulanabilir. Tek yapmalar gereken, cipe elektronik bir verici takmak, ondan sonra nereye yneldiimizi grebiliyorlar. Arabann herhangi bir yerinde olabilir. Arayp bulmamz saatler alr." "Yani, u anda bile nerede olduumuzu biliyorlar m?" "Evet, bunu sylemek istiyorum. Eer cipte kalrsak, hedef tahtasndan farkmz kalmaz." Carlo Perini skntdan patlyordu. Durmadan yaan yamu-ruyla, nbete kalmak iin boktan bir gece. Evinde olmak, sevgilisiyle oynamak yerine Varzo tren istasyonunun bilet giesinin arkasnda pineklemek, kentin en skc ii olsa gerekti.

Platformda bir avu yoksul grnl yolcu bekleiyordu; trenlerin ou frtna yznden gecikmeliydi. Carlo gieye yaklaan ifte bakmak iin gzlerini kaldrd. Her ikisi de san gibi srlsklamd ama, kadnn yine de albenisi ve gzel bir vcudu vard. "Si?" "Parla nglese?" dedi adam. Carlo neredeyse kahkahay koyuverecekti. ngilizce bilseydi bu Bokkent'in boktan tren istasyonunda biletilik mi yapard? Yine de okuldan kalma bir iki ey hatrlyordu, "Kedi iltenin zerinde. Akam yemeinde bir kadeh krmz arap ier misiniz?" gibi hibir eye yaramaz birka cmle. Omuz silkti, arada kck bir boluk kalacak biimde baparman iaretparmana yaklatrd. "Putino... Azck." "Buradan kalkacak ilk tren iin iki bilet istiyoruz. Nereye olursa olsun, fark etmez." "Prego?" Adam szlerini tekrar etti ama, biraz daha yava. Carlo hl bir ey anlamamt. Sylenenleri ne nc sefer, ne de drdncsnde anlad. Adamn istediini anlatabilmesi iin umut krc birka dakika, bir kt, bir kalem ve iaret dili gerekti; sonunda Carlo 'nun anlad, adamn ve yanndaki gzel pilicin hangi trenle olursa olsun, bir an nce Varzo'dan ayrlmak istedikleriydi. "ok akllca bir karar" diye dnd Carlo. "Biraz sonra... Gelmek tren..." dedi Carlo, doru szckleri arayarak; kendini yine on iki yandaki bir okul ocuu gibi hissetti, "Simplon galleria zerinden... Svizzera'ya... Brig'e gitmek." "Adam sylediimi anlad" diye dnd Carlo. Bir sonraki tren Simplon tneli zerinden svire'ye, Brig'e gidiyordu. "Ne zaman?" Adam gergindi, saatini gsteriyordu. Carlo, "Bunlarn ok acelesi olmal" diye dnd. Tren, raylarn sel altnda kalmas nedeniyle yarm saat gecikmiti ama be dakika iinde gelmesi gerekiyordu. Carlo elini kaldrarak be parman gsterdi. "Cinaue minuti." Adam tezghn zerine bir avu banknot yayd. Be dakika sonra, Brig treni slak platformun nnde fren sr-tnmeleriyle durdu. Bilet giesinden bakan Carlo teki yolcularla birlikte vagonlardan birine binen ifti izledi. Tren hareket etti. Carlo bu ifti bu kadar acayip davranmaya iten eyin ne olduunu dnd; ylesine endieli, o kadar rahatsz grnyorlard ki. Carlo'nun, istasyonun dnda duran gl siyah BMW'den ve arabadan inen sert bakl iki kiiden haberi yoktu. Kayak maskelerini karm, yamurluklu adamlar platforma geldiklerinde raylarn zerinde gzden kaybolan trenin ancak arkasndan bakabildiler. Bilet giesine kotular, ilerinden biri italyanca, "zr dilerim, ama galiba trenimizi kardk" dedi. "Biraz nce hareket eden tren nereye gidiyordu?" Carlo adama bakt. Sarn, krklarnda, sert grnl, sa gznn zerinde yara izi olan biri. Daha tknaz olan arkadann koyu gzleri tehdit doluydu. "Brig. Ama bu gece oraya trenle gitmek niyetindeyseniz, talihiniz yokmu beyefendi. Bundan sonraki ilk tren, sabah hareket edecek." "Biraz nce hareket eden tren baka bir istasyonda duruyor mu?" "Tabi. Yaklak on iki dakika sonra selle'de duracak. Ama frtna yznden, yine gecikecektir. Hat boyunca yavalamas gereken yerler olacak." Sarn olan glmsedi. "Teekkrler." 38 Mark ve Kelso hzla Varzo'ya yaklayorlard. Yamur dinmiti ama Kelso gzlerini slak asfalttan ayrmyordu. "Sorularmn hepsine cevap vermedin Kelso. Jennifer'm iinde bulunduu tehlike ne ve onu neden ldrmek istiyorlar?" Mark sa n koltukta, Grimes ise arkadayd. Akamn o saatinde Torino'dan k trafii youndu ve Kelso Opel'in yarmdan yz kilometre hzla roket gibi geen kck Fiat' grnce, tepki gsterdi. "Buras araba kullanmak asndan dnyann en lgn lkesi olmal. Bu salak canndan olacak."

"Cevap ver Kelso." "Sana anlatacam bir varsaymdan baka bir ey deil; onun iin sen ne dersin, bilemiyorum." "Seni dinliyorum." "O 50 milyonu her kim almsa, bir sre iin ortadan kaybolmu, belki de ameliyatla yzn deitirip yeni bir hayata balam olmal." "Devam et." "Ne var ki birden buzullarn iinden ortaya kan ceset byk bir sorun oluyor." "Neden?" "nk imdi polis burnunu her yere sokup koku almaya alacak, byle olunca, belki de Moskaya etesi 50 milyonun bana ne geldiini anlamak iin polisi taklit edecek. O yzden paray yrten her kimse, koku almalarn nlemek iin bu av kpeklerini durdurmak isteyecek." "Jennifer'm hayatnn tehlikede olmasm buna m balyorsun?" "Bir bakma yle. Bilmen gereken bir ey daha var. Bu dosyayla ilgili olan dedektif, Caruso adl biriydi. Bu akamst, karsyla birlikte l bulundu. Aldm olay yeri bilgilerine gre, Caruso karsn ldrdkten sonra intihar etmi gibi grnyormu. Oysa ben bunun masal olduundan, ikisinin de cinayete kurban gittiinden eminim." Mark aknlk iindeydi. "Kim ldrm olabilir onlar?" "Bu dosyann sonsuza kadar ve kendi istekleri dorultusunda kapanmasn isteyecek kadar umutsuz birileri. Ya Paul March ya da Moskaya'nn adamlar." "Onlar neden ldrsnler ki?" "Sana bir bilgisayar disketinden sz etmitim. Paul March verdiimiz talimata uyarak Prime'n svire'deki hesap numaralarndan bazlarnn kopyasn almay baarmt. O disketi elimize ge-irebilseydik, hesaplan Moskaya'yla ilikilendirir, heriflerin ta-aklarn skmaya balayabilirdik." "Ee?" "March yarm milyon dolarlk dl alana ve ailesiyle birlikte tank korumann gvenlii altna girene kadar disketi bize vermedi. Disket de maalesef onunla birlikte kayboldu." "Btn bunlarn Jennifer'la ilgisi ne?" "Cesedin yanndaki bir antada bir sr kiisel eya bulunmu. Belki bunlara bakarak March'n kaderi hakknda baz bilgiler edinilebilir. imden bir ses Moskayalann da byle dneceklerini sylyor. Onun iin Jennifer' ellerine geirmeye alyorlar ya. Bir kere yakalamaya grsnler, bildii her eyi syletip, ldrmekte bir an bile tereddt etmezler." Mark fkeyle, "Sen sadece Jennifer' yem olarak kullanmak istiyorsun Kelso" dedi. Kelso patlad. "Bak Ryan, ben bu dosyaya yllarm verdim, onun iin sonuna kadar gtrmek istediimi sylyorum. Jenni-fer'a gelince, Jennifer kendi zgr iradesiyle geldi Avrupa'ya. Ben, onun gvenlii iin buradaym, yoksa kaln kafan bu kadarn almyor mu? Tamam, sana Paul March'n izlerini kantnnak iin kansm ldrmeye alp olunu vurduuna, kznn da rzna gemeye niyetlendiine asla inanmadm sylemitim. Ama eer bu konuda yanlyorsam, Jennifer'n korunmaya iddetle ihtiyac var demektir; hem sadece Rus mafyasndan deil, kendi z babasndan." Mark cevap verme frsatn bulamadan Kelso alan cep telefonunu at. "Kelso. Ne var?" Mark kar taraftakinin sesini duyamyordu ama, Kelso'nun kasldn grd. "Orada olmadklanndan emin misin? Tamam, bir eye dokunurken son derecede dikkatli ol, beni duyuyor musun? Son derecede dikkatli. Bir ey bulursan, beni ara. Yarm saatte orada oluruz." Telefonu kapatan Kelso'nun yz dnceliydi "Ne olmu?" "Arayan Fellows'tu. Manastrdaym. Anlattklann duyunca inanmayacaksn." 39 McCaul trenin ortalarna yakn bir vagonda karar klmt. Vagonlarn her birinde birbirinden ayrlm kompartmanlar vard ve kendileri iin bo bir kompartman buldular. Jennifer amurlu elbiselerini temizlemek iin kendinde g bulabildi ama, gerginlikten kopmak zereydi. Sanki yetmezmi gibi, frtna da en ufak bir dinme belirtisi gstermiyordu; Varzo'dan aynlal be dakika olmasma

ramen tren hl hzlanmamt. McCaul yamurun dvd camdan darya bakt. "Hava treni yavalatyor ama birazdan Simplon tneline gireriz diye dnyorum." Jennifer tnelden sz edildiini duymutu. Dnyann en uzun tnellerinden birisi olan Simplon, isvire ile italya arasnda ayn ad tayan geidin altnda yirmi kilometre boyunca uzanan bir sr tneli birletiriyordu. Endieyle ayakland, kompartman kapsn kaydrarak at ve koridora bakt. Yar dolu trenin yolcular kark bir grup oluturuyordu: bro alanlar, srtlan antal okul ocuklar, onlarn yannda da iki retmen. Sanki dadaki gezintileri frtnadan berbat olmu gibi, ocuklar iliklerine kadar slanmt. Jennifer iki adamn koridorda olmadklarn grp rahatlayarak kompartmann kapsn kapatt. "Sinirlisin" dedi McCaul serte. "Tabi sinirliyim. Neden sinirli olmayacakmm ki?" Manastrdaki katliam dnmek bile Jennifer'n midesini bulandnyordu. Yeniden oturup, yzn ellerine gmd. "Btn bunlar korkun bir kbustan farksz." McCaul yanna yaklap kolunu Jennifer'n omzuna dolad, bileceimiz hibir ey yoktu Jennifer. Hibir ey. Kama-:, bizi de ldrrlerdi." an Peder Konrad' ve tekileri neden ldrmek ister ki? Eer peinde olduklar sadece bizsek, neden nlerine kan herkesi katlederler?" McCaul ban sallad; sesi yorgun kyordu. "Bilmiyorum. Bu olay dakikalar getike daha da lgnlayor." Jennifer ayaklanp kompartmann iinde volta atmaya koyulurken, bir neden bulabilmek iin beynini kazyordu. "Bir sebebi olmal." "Nasl bir sebep?" "Dnebildiim tek ey... Birinin en ufak bir kant parasn bile yok etmeye kararl olduunu sen sylemitin. Ya Konrad'n ve tekilerin ldrlmesinin ardndaki neden buysa? Onlar frtnadan sa kurtulan adam grmlerdi. Onlar tankt ve gnlkteki kayt da bunun kant." "Galiba doru sylyorsun." "Gnlkte sz edilen adamn, bizim aradmz kii olmas gerek. yleyse neden hemen imdi polise gitmiyoruz?" "Syledim sana Jennifer. Kendimizi tehlikenin ortasna atm oluruz." Tren yavalad, lokomotifin sesi deiti ve bir tnele daldlar. Saniyeler sonra, teki ucundan ktlar. McCaul'n kapya doru yrdn grnce, Jennifer'n iini bir sz kaplad. "Nereye gidiyorsun Frank?" "Bir tuvalet bulup, biraz temizlenmeye. Yoksa nce sen mi gideceksin?" Jennifer gitmeyeceini syledi. Yamatan aaya inerlerken McCaul iin g tarafyla uram, elbiseleri amura bulanp yrtlmt. Ne var ki Jennifer da yalnz kalmaktan hi holanmyordu. McCaul bunu hisseder gibi oldu, elini uzatp gen kadmm yanana dokundu. "Endielenme, imdilik gvendeyiz. Hemen dnerim, o zaman oturup konuuruz. Sen yalnz kapy kapal tut, tamam m?" Jennifer kompartmanda tek bana otururken, manastrdaki katliamn grntlerini dnmeden edemeyince, midesinin kasldn hissetti. Nedenini bilmeden, iinde hemen Mark'a telefon etmek ve Bobby'nin iyi durumda olduunu renmek ihtiyac uyand. antasn kartrd ama cep telefonunu bulamad. Lanet olsun! Manastrdan kmaya alrken drm olmalyd. imdi artk Mark'a telefon edebilmek iin Brig'e varmay beklemek zorundayd. Mark'm szn tuttuunu ve Bobby'yle ilgilendiini umuyordu ama Avrupa'ya hareketinden nceki davrann hatrladka, akl giderek karyordu. Sanki Jennifer'n gvenlii hakknda bir eyler tahmin eder gibi davranmas tuhaft... Tren yavalaynca dnceleri yanda kald; pencereden bakp, bir istasyona yaklatklarn anlad. BMW selle istasyonunun park yerinde, lastiklerini inleterek durdu. Src btn gcyle frenlere aband ve tren platformun nnde dururken iki adam otomobilden frlad. ofr kaplar kilitledi, her ikisi de ardnda yorgun grnl bir grevlinin oturduu bilet giesine kotular. "Si, signore?" "ki bilet" dedi sarn olan italyanca. Adama iki banknot uzatmt. "Ne tarafa beyefendi?" "Brig." "Talihiniz varm. Bu, bu akam Brig'e giden son tren."

Sansn olan sntt. "Gerekten de talih bizden yana gibi." V 40 Be dakika sonra, tren tam istasyondan karken, McCaul yz temizlenmi olarak geri dnd. Kompartmann kapsn kapayp Jennifer'n yanma yaklat. "nce iyi haberleri mi istersin, yoksa ktlerini mi?" "Fark eder mi?" "En yakn tuvalet vagon tede; stelik scak suyu da akmyor. te yandan, frtna azalr gibi. Bana kalrsa, tam zamanyd. Belki de birer kahve bulacam bir restoran vagonu vardr. Kahve ister misin?" Jennifer'n yz kzard. Akl hl grtlaklan kesik olarak gzlerinin nne getirmeye alt Peder Konrad'da ve tekilerde, grtlanda safrann acln duyup, ayakland. "Neyin var?" diye sordu McCaul. "Pek iyi grnmyorsun." "Tuvalete gitmem gerek." Tuvalet kapsnn kilitli olmadn grnce, girdi. Tren yeniden hzlanrken bir taraftan dierine yalpalanyor, Jennifer da mide bulantsnn dalga dalga iini kapladn hissediyordu. Kusacam galiba. Musluun banda durdu, yzn souk suyla ykad, ardndan da bileklerini suyla ovdu... ki adam koridorda hzla ilerledi. Yanndan getikleri her yolcunun yzn dikkatle incelediler, vagonun sonuna vardklarnda, bir sonrakine getiler... Jennifer derin derin soluk ald. Buz gibi su bileklerini serinletirken, midesinin bulants da azald. Lavabonun zerindeki aynada yzn inceledi. izgileri gergin, salar dankt. Korkun grnyorum. stne bana elinden geldiince ekidzen verdi, amur lekelerini gidermek iin zaten slak olan giysilerini suyla sildi. Kap vuruldu. Daha Jennifer'm cevap vermesine frsat bile olmadan kapnn tokma dnd, kap ardna kadar ald, ieri girip neredeyse tepesine kan sabrsz gen kadna aknlkla bakt. "Scusi signorina. Finito?"8 "Efendim?" Kadn hzl bir italyanca'yla bir eyler geveleyerek tuvaleti kullanmak istediini anlatt. Jennifer musluu kapatt, kt havlulardan bir tutam alarak ellerini kurulad ve tuvaleti gen kadna terk etti. Kompartmanna geri dnerken, korkusundan tam anlamyla kurtulamamt. Kendini gergin hissediyor, ba zonkluyordu. Manastrdan beri akln kurcalayan dnceler geri dnmt. Kim bu adamlar ve neden beni ldrmek istiyorlar? Midesi yeniden bulanmaya balad, gs skt, birden temiz havaya ihtiya duydu. Vagonun en sonundayd ve kapnn hemen zerinde camdan bir havalandrma girii vard. Jennifer kapa bir ekite anca souk bir hava yzn yalad. Bir dizi balant tneline girdiklerinde lokomotifin sesi yeniden deiince, Simplon geidindeki yolculuklarna baladklarn dnd. Birka saniye sonra, tren tnelin teki ucundan frlarken havann okamasn hissetti. Frtna dinmeye yz tutmutu; derin derin temiz hava solurken, vagonun ucundaki kapnn aldn duydu. Kapdan bir adam girdi. Sarn adamn sa gznn zerinde ince bir yara izi, stnde de soluk bir yamurluk vard. Peinden gelen ve yine yamurluk giymi tknaz adam, rktc gzlerini grnce, Jennifer hemen bir rahatszlk hissetti. Her iki adamn da souk, ifadesiz yzleri vard ve trende grd dier yolcularn aksine, sanki iddete hi de yabanc deillermi gibi, bu ikisinin havasndan kesinlikle tehlikeli bir ey yaylyordu. Jennifer dehete kapld. Daha o anda, bu ikisinin manastrdaki adamlar olduunu anlamt. Nasl olur? Beni yine nasl buldular? Kendini ufalm ve korumasz hissetti, akl korkudan uyumutu. Ve daha o anda, rktc bir kesinlikle, ldrleceini anlad. Adamlar zerine atld. Jennifer bir lk atp, koridorda komaya balad. 8. talyanca: "zr dilerim hanmefendi. Bitti mi?" (.n.) 41

Jennifer koridorun teki ucuna koup, geriye bakt. Adamlar aray kapatyordu. Bann dndn, bacaklarnn titrediini hissetti. Adamlarn saldrgan durular zaten bildii bir eyi doruluyordu: beni ldrecekler. Bir sonraki vagona alan kapya sarlp at, ieri atld. Trene Varzo'dan binmi okul ocuklar kalabalnn ortasna daldnda, korkudan ne yapacan bilemez haldeydi. ocuklar koridoru tkam, birbirleriyle itiip kakyorlard. Jennifer ortal ayaklandrmay aklndan bile geirmedi, sadece bu ocuklarn arasnda skmakla onlarn hayatlarn da tehlikeye atmaktan korktu. Adamlarn onu ldrmek hrsyla koarken, yoluna kan kck ocuklar da dahil, kimsenin gznn yana bakmayacandan emindi. "Scusi! Scusi! izin verin geeyim! Ltfen yolu an!" ilerlemeye altka, akn renciler ona sanki deliymi gibi bakyorlard. Jennifer'm gzleri yirmi adm tedeki kompartmanlarna dikilmiti. Artk hayatta kalabilmek iin tek umudunun McCa-ul'n yanna varmak olduunu biliyordu. Tabanca onda. Bizi koruyabilir. Korkudan soluk solua, arkasna bakt. Adamlar on metre kadar geride, renci kalabaln yararak ilerliyordu. Jennifer kompartmanlarnn kapsna vard ve bir ekite at. "Frank! Tanr akna yardm et!" Oysa McCaul gitmiti. Jennifer ite o korkun dehet annda leceini anlad. Korkudan donmu halde, bo kompartmana bakt. McCaul nerede? Yoksa onu ldrdler mi? Ksack bir an, olduu yerde aklp kald. Korku vcudunu saryor, tm gdleri sonunun geldiini hayknyordu. Gzyalarna kaplmak zereydi. Kapy kilitlemenin zaman kaybndan baka bir ey olmayacann farkndayd: adamlar kapy krp gireceklerdi. Sama geliyordu ama paniin penesindeyken birden onu harekete geiren ani bir fke duydu. "Hayr" dedi kendi kendine hiddetle. "lmeyeceksin. Savaacaksn. yle kolay kolay pes etmeyeceksin." Yeniden koridora frlad. metre kadar tede, adamlar renci kalabalndan syrlmak zereydi. Yzlerinde, Jennifer' dehete dren buz gibi bir kararllk vard. Adamlar kalabaln arasndan kurtulup zerine atlmak zereyken, Jennifer komaya balad. lgn gibiydi. Tek dncesi, adamlardan olabildiince uzaklamakt; bir sonraki vagona geldiinde hzla kapy at. Panik iinde, nnden getii kompartmanlarn iine bakmam, ancak imdi trenin bo bir vagonunda olduunu fark etmiti. Grnrde tek bir yolcu bile yoktu. Kimse bana yardm edemez. Tek bamaym. Akl hzla almaya, bir ka yolu aratrmaya balad. Biri sada, dieri solda, iki k kaps grd. Birinin penceresi akt. Ak pencereden trenin tekerleklerinden gelen patlayc bir grlt szlp kulaklarnda yanklanyor, buz gibi bir hava akm yzn snyordu. Trenden atlamay dnd. Ne var ki tren saatte yz kilometrenin zerinde bir hzla ilerliyordu; lmlerden lm beenir gibi bir durumda olduunun farkndayd. Trenin bir yannda koarcasna geip giden bir da ile te tarafndaki derin uurumun arasnda skm kalmt. Durmamalym. Vagonun kapsn amaya hazrlandnda, arkasnda ayak sesleri duyup dnd, saldrganlardan kel olannn elinde bir makineli tabancayla vagona girdiini grd. Jennifer'a doru atlnca gen kadn geriledi, vagonun kapsna doru sendeledi. Adamdan syrlmaya altysa da, yedii bir tokatla, yz yand ve adam grtlana yapt. Debelendi, ama bouna. Adam Jennifer'n kafasn ak pencereden dar itti; penesi ylesine glyd ki, gen kadn soluk almakta bile zorlanyordu. "lyorum" diye dnd. Beynindeki kann ekildiini hissetti, gzleri kararp, bilincini yitirmeye balad... 42 Jilet kadar keskin, souk bir hava Jennifer'n yzn dalad. Kafas ile omuzlan darda, neredeyse yar beline kadar pencereden sarkyordu ama dondurucu hava bilincini yitirmemesini salyor, bu arada da saldrgann eli grtlan giderek daha ok skyordu. Gzlerini ak tutabilmek ve soluk alabilmek iin abalad ama btn abalar bounayd ve beyni tepki vermemekte

direniyordu. Sanki kafasnn iindeki btn devreler oktan kapanm, lmn karanlna hazrlanm gibiydi. leceim, lyorum. Tanrm yalvarrm, abuk olsun. Jennifer'n dehetinin tadn karrken adamn yzn kaplayan vahi srt gen kadn son enerji krntlarn toplamaya itti. Hayr, byle lmeyeceksin. Mcadele edeceksin. te o zaman aklnn ne sylemek istediini anlad. Eline geirebildiin her silah kullan. Serbest eliyle, antasn umutsuzca kartrd. Uzun ve sert bir cisim bulunca, eklinden bunun t-kenmezkalem olduunu kard. Kalan btn kuvvetiyle kalemi skca tuttu ve ucunu adamn yanana saplad. Beriki bir lk atp geriledi, silahn drd, elini yarama, sol gznn altna saplanm olan tkenmezkaleme gtrd. Kendini ak pencereden ieri eken Jennifer glkle soluyordu. Adam ac iinde yere yatm, yolunu kapatyordu. Jennifer kaacak bir k olmakszn ieride kslp kalmt, saldrgann tkenmezkalemi yaradan ekip karn dehet iinde izledi. Panik iinde k kapsn anca gl bir hava akm neredeyse ayaklarn yerden keser gibi oldu. Tek kar yolun trenden atlamak olduunun farkndayd ama cesaretini toplamaya alrken, adam arkadan uzanp bacana yapt. Jennifer yerdeki makineli tabancay grd. Uzanp tabancay eline ald, adam ayaa kalkp kudurmu bir ay gibi zerine saldrmak zereyken bacan kurtarmay baard. Jennifer makineli tabancay dorultup tetie bast. Skorpion ksrd, mermiler adamn omzuna sapland. Kzl bir bulut yamurluuna yaylrken, adam inledi. Debelenerek ayaa kalkmaya alrken, ak kapdan dar decek gibi oldu ama son dakikada toparlanp kapnn pervazna tutunmay baard, yamurluunun etei trenin hzyla aklarken meydan okurcasna bakt. Lokomotifin sesi birden deiip, tren tnele girerken, gzlerinde lgn bir korkunun ifadesi grnd. Jennifer adamn yzndeki deheti, parmaklarnn zldn grd. Bir lk atarak dt. Bir an sonra vcudu tnelin duvarna arpp karanlkta kayboldu. Jennifer dehet iinde dnerken vagon kapsnn ardna kadar aldn ve elinde Beretta'syla McCaul'n ieri daldn grd. Elinde hl makineli tabanca, ryada yrr gibiydi. McCaul silah elinden ald, gen kadn vagonun ortasna ekti. "Tamam, artk gvendesin" diye yattrd onu soluk solua. "Neler oldu?" Jennifer cevap vermek iin azn amasna ramen tek bir ses karamad. Biraz nce bir adam ldrdm. Kusmak istiyordu. Koridorda bir ceset vard ve Jennifer baknca saldrgann sarn su ortan tand. "Yoksa... Yoksa ld m?" McCaul Beretta'y kaldrd. "Hayr, ama devrilene kadar birka kez bununla vurmam gerekti." Eildi, adamn yamurluunun altndan makineli tabancay ekip ald, arjrn kard, namludaki mermiyi de boaltt. Ayn ilemi ikinci Skorpion'a da uyguladktan sonra, her iki makineli tabancay pencereden frlatt. "Bu herifler ciddi. Byle bir silah bir atta adam ikiye bler." Jennifer McCaul'n yznn izik iinde olduunu, ceketinin omzunun yrtldn, sa gznde de kt bir yark bulunduunu yeni fark etmiti. "Sen... Sen neredeydin?" "kimiz iin birer kahve bulmaya gittim." McCaul ayakland. "Geri dndmde, koridordaki kargaay grdm, ite o zaman da u dostumuzla birbirimize girdik. Sen yaral msn? Doktora ihtiyacn var m? Orada neler oldu?" "Bir... Bir adam ldrdm..." Ve birden kendini McCaul'n kollarnda, gzyalarn tutmaya alarak olan biteni anlatrken buldu. "Sakin ol Jennifer. Kendini korumak zorundaydn." I "Bunlarn manastrdaki adamlar olduundan eminim. Bizi nasl bulabildiler?" McCaul'n verecek bir cevab yoktu, kafasn sallamakla yetindi. "Bunlar her kimse, kolay kolay pes etmiyorlar." Adamn ceplerini aratrd, bir cep telefonu ile czdan bulunca, czdann iindekileri inceledi. "Ne yapyorsun?" "Bizi ldrmek isteyen kim, anlamaya alyorum." "Kimmi?"

McCaul telefon ile czdan cebine tkt. "Bunu daha sonra dnrz. Buradaki dostumuzun trende baka arkadalar olabilir. Trenden inmenin zaman geldi." McCaul imdat frenini bir sonraki vagonda buldu. Jennifer trenin Simplon tnelinden ktn, dmdz uzayp giden raylarn zerinden Brig'e yaklatn grd. "Skca tutun ve teki yolcularn yaralanmamas iin dua et." McCaul levyeye asld. ki saniye boyunca hibir ey olmad, ardndan frenler raylara yaprken Jennifer korkun bir gcrt duydu. Tren iddetle sarslarak onlarn dengesini bozdu, sonra da vagonlar durdu. McCaul vagon kapsn ap, yere atlad. Demiryolunun kenarndaki yama birka sokak lambasnca belli belirsiz aydnlanan karanlk bir yola doru iniyordu. "Trenden atla Jennifer." Jennifer evrenin karanlnda hayat belirtisi gremedi. "Nereye gidiyoruz?" "Brig'e gitmeye alr, ondan sonra da ne yapacamza karar veririz. u kahrolas trenden atla." Jennifer hl oktayd. Sersemlemi akn yolcular koridorlara km, pencerelerden darya bakyordu. McCaul elini uzatt. "Jennifer, Tanr akna atla!" McCaul'n eline yapp trenden atlad. McCaul ne dt, sendeleyerek onu yamaca doru gtrd. Drdnc blm 43 svire En yakn kye kilometreden de uzak olan iftlik sapa bir yerdeydi. O sisli gecede allardan birinde ineklerini saarken ayaklarnn dibine uzanan iki korkun dobermanm dnda, adam iftlikte yalnz yayordu. ki metal bakrac iftlik evine doru tarken, kpekler havlamaya, heyecanla zplamaya baladlar. "Otur Hans! Otur Ferdie!" Dobermanlar adamn buyruuna hemen uydular, klarn yere dedirirken szlandlar. Adam bakralar mutfaa brakt, ellerini ceketine sildi. Adaleli vcudunun zerine lekeli bir iba ceketi giymi, ayaklarma da yeil lastik iftlik izmeleri geirmiti. Koyu renk salar krlamaya yz tutmutu, yznde de donma izleri grlyordu. Plastik ameliyat gerekletiren cerrah elinden geleni yapmt ama, adamn burnunun ucunda hl koca bir para eksikti ve daha da beteri, sol elinin parmann yerinde yeller esiyordu. Perdenin aralna gzlerini uydururken dudaklarn asabice srd, sonra da yeniden masann bana dnd. Masann zerinde bir tomar gazete, gazetelerin yannda da Zeiss marka, kauuk kapl bir drbn vard. Drbn alp anayola, Wasenhorn'un girintili kntl bat yamacnn yarm kilometre kadar tesine evirdi. Ne arabadan, ne de adamlardan iz vard ama, oralarda bir yerlerde olduklarndan, onu gzetlediklerinden emindi. Buzuldaki cesedin bulunduunu duyduu gnden beri korku iinde yayordu. gndr, arabal iki adamn iftliini gzlediklerini anladndan beri korkusu daha da artmt. Drbn indirdi, kendini yreklendirmek iin elini ceketinin cebine atp, Sig Sauer marka 9 milimetrelik tabancasn kard. Dolu olup olmadna baktktan sonra on be mermi alan arjr yerine itti. Bu silah, gerektiinde sigorta poliesiydi. "Hans! Ferdie! Gelin sevgililerim!" Kpekler yanna gelince, balarn okad. Dobermanlar emrini alr almaz tereddt etmeden ldrmek zere eitilmilerdi: vahi eneleri birka saniyede bir insann grtlan paralara blecek gteydi. "Ferdie! Hans! Dar! Darda bekleyin!" Kpekler dar frlayp, n sundurmann altnda beklemeye koyuldu. Adam dikkatini mutfan baka bir kesine evirdi. Bir televizyon/video gvenlik monitr iftlik evinin n ve arka cephelerini tarayan iki kameraya balyd. Bu kameralar kendi gvenlii iin yerletirmiti. O akam, monitrde olaand hibir grnt yoktu: evin n cephesinin deimeyen bir grnts, iftlik evine kadar uzanan, akl ta kapl otomobil yolu. Monitrn zerindeki dmeyi evirince ekranda al ile garaj beliriver-di. Orada da bir ey yoktu. Grdklerinden tatmin olunca, tabancasn cebine soktu. Cesedin bulunmasyla srrnn bir biimde aa kacandan hl korkuyordu. Yine de, davetsiz

herhangi bir konuu gerektii gibi karlamaya hazrd. O konuklar bir gelmeye grsn, gerekirse onlar ldrecekti. 44 New York Lou Garuda Porsche'sini Manhattan'n orta blmne doru srd. Bir zamanlar Prime ntemational Securities'in brolan Beinci Cadde'nin en pahal binalarndan birinde, ayna gibi prl prl camlar, cilal metal aksamyla sarsc bir mimarlk rnei, evresine zenginlik ve g grnts yayan bir yapyd. Garuda binann nnden geerken, "Bu heriflerin elinde amma da para varm" diye dnd. Prime hakknda son derecede yetersiz bilgi toplam, bu yzden de eski bakan yardmclarndan birini ziyaret etmenin yararl olabileceini dnmt. Edindii bilgilere gre Frederick Kammer imdi artk Cavendish-Deloy Securities adl baka bir Manhattan yatrm irketi iin alyordu; irketin brosu Beinci Cadde'nin biraz aalanndayd. Garuda dner kapdan girdiinde, kendini talyan mermeri ve pahal duvar resimleriyle kapl zel bir lobide buldu. Danma masasnn ardnda orta yal bir kadn oturuyordu. Garuda masaya yaklat. "Cavendish-Deloy ltfen." "Kiminle grmek istiyorsunuz?" Garuda genie tebessm etti. "En batakilerden biriyle. Bay Kammer'la." "Bay Kammer'm btn ziyaretileri sekreterinden geer, onu arayaym. Kim geldi diyeyim?" "Polis memuru Lou Garuda." Kimliini gsterdi. "Long Beach Polis Mdrl'nden. Hem bakn hanmefendi, bu zel bir konu, onun iin bizzat Bay Kammer'la grmek istiyorum, sekreteriyle deil." Kadn kalarn att ve nndeki telefonun tularna bast. Hattn br ucundaki kiiyle konutuktan sonra, "Tabi" dedi, "konuturabilirim." Telefonu Garuda'ya uzatt. "Bay Kammer sizinle konumak istiyor." Garuda telefonu kulana gtrd. "Alo?" Hattn kar ucundan sabrsz bir erkek sesi duyuldu. "Evet? Ben Frederick Kammer." "yi gnler Bay Kammer." "Siz kimsiniz?" "Adm Lou Garuda. Elimde ilginizi ekebilecek bilgiler var efendim. Paul March hakknda." "Kim?" "Paul March. Prime Securities'te birlikte altnz eski bir arkadanz." Uzunca bir sessizlikten sonra kar taraftaki, "Akas, siz kimsiniz Bay Garuda?" dedi. "Kahrolas bir polis memuru" diye cevap verdi Garuda. "Benimle konumay kabul ederseniz ok sevineceim; hemen imdi demek istiyorum." Telefonda ksa bir sessizlik oldu, sonra Kammer, "Nereden telefon ediyorsunuz Bay Garuda?" diye sordu. "Aadan, lobiden." "Sizi be dakika sonra kabul edebilirim. Brom on altnc katta." Garuda asansrden on altnc katta inince, brolarla dolu grkemli bir yerle karlat. Ortada geni bir kabul blm, evresinde de bu blme alan alt kap vard. Kaplardan birinden bir kadn kt. Salarn ensesinde toplam kadnn yznden ciddi bir otorite havas akyordu. "Bay Garuda?" "Evet." "Ben Bay Kammer'n sekreteriyim. Ltfen beni izleyin." nne dp bir koridora girdi, bir kapy vurup aralad, Garuda'ya dnp, "Buras" dedi. "Bay Kammer sizi bekliyor." Garuda broya girince kap arkasndan kapand. Cam ve metalden yaplm bir masann ardnda, nnde bir dizst bilgisayar, orta yal, zayfa bir adam oturuyordu. zerinde kolal beyaz bir gmlek, ipek kravat ve ask vard; Garuda'y incelerken gzlerini kst. Ne ayaa kalkt, ne de elini uzatt. "Oturun." Garuda bir koltua yerleirken, "Pezevenk" diye geirdi iinden. Duvarda asl, boya lekelerinden olumu iki ada baskya bakt. Gzel grnyorlard ama

Garuda iin hibir bok ifade etmiyorlard. "Zevkle denmi bir bronuz varm Bay Kammer. ok etkileyici." ORHAN KEMAL "Teekkrler Bay Garuda. Neyse, biz iimize bakalm. Polis olduunuzu sylemitiniz deil mi?" Garuda'nm uzatt kimlii inceledi. "Long Beach'ten biraz uzaklam saylmaz msnz? Bu resm bir ziyaret mi oluyor?" "Pek yle denemez. Buraya zel olarak geldim diyebiliriz." "yleyse, bana sylemek istediiniz ve bu kadar nemli olan ne?" "Paul March eski bir Prime Securities yneticisi ve sizin de i arkadamzd. Bundan iki yl nce, einin ldrld bir gece ortadan kayboldu; polis bu cinayeti onun ilediinden kukulanmak iin yeterince nedene sahipti. O zamanlar dosyayla ben ilgilendim. Epeyce korkun bir cinayetti. Ayn saldrda March'n olu sakat kalm, kz da tecavz giriimiyle karlamt." "Evet, ok zc bir olay. March iyi bir uzman ve saygn bir kiiydi. yi de, ben irkete gireli sadece bir yl olmutu ve adam hemen hi tanmyordum. Onun iin btn bunlarn benimle ne ilgisi var?" Garuda not defteri ile kalemini kard. "Buna da geleceiz. Ama her eyden nce, bana Prime' biraz anlatsanz?" "Mal yatrmlarla ilgili, zel bir irketti Bay Garuda. Btn bunlar zaten biliyorsunuz, yle deil mi?" "Tam olarak hangi alandaki yatrmlarla ilgileniyordu?" "Saylamayacak kadar ok, saymaya kalksam, btn gnnz burada geirmek zorunda kalrdnz." "Yeterince zamanm var." "Olduundan eminim Bay Garuda. Oysa ben artk o irket iin almyorum ve o irket ile mterileri arasnda zel saylabilecek konulara girmek niyetinde de deilim. Zaten Prime ile aramzdaki kontratta da byle der. Her neyse, elinizde baz bilgiler olduunu sylemitiniz deil mi?" "Prime neden tasfiye edildi?" "Hibir fikrim yok. ler iyi gidiyor gibi grnyordu, onun iin bu soruyu irketin kaytl sahiplerine sormanz daha iyi olur. Kendilerine gre nedenleri olduundan eminim." "Kim bu kaytl sahipler?" "Cayman Adalar'nda bir paravan irket." "Pek anlayamadm." "Bu irketin sahibi baka bir irket olmas ve o kuruluun da bir bakasna ait grnmesi kuvvetle muhtemeldi. Bylesi dolambal irket sahipliklerinin nedeni vergi karma ya da gerek sahipleri gizleme olabilir. Genellikle her iki nedenin de geerli olduunu grrsnz." "Yani bir insan Prime'n gerek sahiplerinin kim olduunu bulamaz m demek istiyorsunuz?" "Evet, yle." Garuda bir an dnp, duyduklarn zmlemeye alt. "Paul March'n onu tehlikeye atabilecek herhangi bir projeyle ilgili olup olmad konusunda bir bilginiz var m?" Kammer'n sabr tamt. "Bay Garuda, daha nce de sylediim gibi, adam neredeyse hi tanmyordum. imdi, isterseniz o sahip olduunuzu iddia ettiiniz nemli bilgiye gelelim." "Pekl, ite bendeki bilgiler. Paul March bundan be gn nce, svire-talya snrna yakn bir buzulda souktan donarak lm bulundu." Kammer akn grnyordu. "Hi... Hi haberim yoktu." "March'n iki yl sonra l olarak ortaya kmas, size de biraz tuhaf gelmiyor mu? Kaybolduunda, arkasnda cevaplanmam bir sr soru brakmt. Zaten dosyay yeniden amay da bu nedenle dnyorum ya. Belki de bu sorulardan bazlarn cevaplamama yardm edersiniz diye dnmtm." "zr dilerim, ama size zaten elimden geldiince yardm ettim." Garuda not defterim grltyle kapatp, iini ekti. Beni bandan savyor. "Kesinlikle bir bilgi hazinesisiniz Bay Kammer. Neden bana siktir olup gitmemi sylemiyorsunuz?"

Kammer masasnn etrafndan dolaarak, konumann sona erdiini belirtti. "Size daha nce de syledim. March hakknda neredeyse hibir ey bilmiyorum. imdi, gitmenizi istemek zorundaym. Saat birde bir randevum var." Garuda ansn son bir kere daha denemek istedi. "Bakn, eer sadece..." Kammer brosunun kapsm ak tutup, koridoru gsterdi. "steyeceiniz her ne ise, hayr, zamanm yok. yi gnler Bay Garuda." 45 Varzo " ceset saydm, ikisinin grtla kesilmi, ncs de galiba kendini asm." "Kimmi bunlar?" "Kei." "Ne?" "Katolik keiler." Fellows Kelso'ya durumu aklar ve aceleyle manastrn kaplarndan geirirken elindeki fenerle nlerini aydnlatt. "Buraya geldiimde, ana kapnn ak olduunu grnce ieri girdim. Kimseler yoktu." "Jennifer ile McCaul'den bir iz olmadndan kesinlikle emin misin?" "Eminim, her yeri aradm. Hcrelerden ikisi sanki birileri kalm gibiydi ama botu. Mahzene inen bir merdiven var, ancak sizin yerinizde olsam, oraya gitmezdim: oras mezarlk olarak kullanlm. Kaplardan birisi zorlanm, menteelerine ate edilmi." "Hibir eye dokundun ya da iz braktn m?" "Hayr, sylediiniz gibi ok dikkatli davrandm." "Haydi bana cesetleri gster" dedi Kelso skntyla. "Sakn unutmayn, bir eye dokunmak yok." Mark avludan hzla geip karanlk kemerlerin altna koan Kelso ile adamlarn izledi. Fellows peindekileri bir ift ar mee kapdan geirip, koridordaki kei hcrelerinden birine sokarken, ayak sesleri slak talarda yanklanyor, btn manastr, insann iini rperttirecek kadar ssz grnyordu. Mark gecelik giysiler iindeki gen bir adamn cesedine bakp, dehet iinde kald. Adam pencerenin parmaklklarndan birine balanm kaln bir ipin ucunda, cansz sallanyordu. Ayaklarnn altndaki iskemle devrilmi, gzleri yuvalarndan frlamt. Yatan zerindeyse kanl bir bak grnyordu. "Aman Tanrm." "Dediim gibi, adam sanki kendini asm." "Ya tekiler?" "Bundan beter durumda" dedi Fellows, yanndakileri koridorun ucundaki teki odalara gtrrken Mark'a. Mark grtlaklar kesilmi iki cesedi grdnde kusacak gibi oldu. "Burada neler olmu?" "Grnd kadaryla" diye tahmin yrtt Fellows, "Gen olan birden ldrm, teki ikisini ldrdkten sonra kendini asm olabilir." "Ya da cesetlerin byle grnmesi istendi." Kelso kurbanlardan birinin kanl cesedini inceledi, boynundaki yara dikkatle bakt. "teki odada grdmz bak, bylesi din adamlarnn yannda tayaca bir eye benzemiyor pek, yle deil mi?" "Peki yleyse, neden? Bu adamlar neden ldrld?" "Biliyorsam, ne olaym." Mark cep telefonunu karp, bir numara tulad. "Ne yapyorsun?" Soruyu soran Kelso'ydu. "Jennifer'm cep telefonunu aryorum." "Vazge, telefonu kapal. Adamlarm dakikada bir o numaray aryor. Ya telefonunu atktan hemen sonra yine kapatyor ya da pili bitti." Mark evir sesi deil, tekrar tekrar hizmet salaycnn parazitli bir mesajn duyabildi. Kelso yerdeki cesede son bir kez baktktan sonra koridora ynelirken, telefonunu fkeyle kapatt. "Bana kalrsa, bura polisi manastrn hcrelerinde kei ls bulacaklarn renmeden buradan uzaklaann, derim. Fellows, sen Grimes'la git. Ryan benimle kalyor. Kasabay arayp, Jennifer'dan bir iz var m, bakacaz." Yarm saat sonra, Varzo'nun ssz ana meydannda mavi bir Nissan'la karlatklarnda, Mark plaka numarasn hemen hatrlad. Cipi ilk gren Grimes't, tekiler yanlarna geldiklerinde, elinde bir fenerle arabann

asisini inceliyordu. Kelso Grimes'la konumak iin yanna gitti, sonra da Mark'a iaret etti. "Grimes arabann terk edildiini dnyor. Anahtarlar hl zerinde." "Peki, Jennifer ile McCaul nereye kaybolmu olabilir?" "Grimes'n bir tahmini var. Sylesene Grimes." "Kasabay iyice aratrdk" diye bilgi vermeye balad Grimes. "Varzo'da gidebilecekleri tek bir otel bile yok. O zaman, kasabadan ayrlm olabileceklerini dnerek, tren istasyonuna bir baktm. svire'ye giden tarifeli bir tren yaklak bir saat kadar nce burada durmu. Bana kalrsa, o trene bindiler." "Neye dayanarak sylyorsun bunu?" "Giedeki adam Brig iin bilet alan ve Jennifer ile McCaul'n ekllerine uyan iki kii grdn syledi." "Trene bindiklerini de grm m?" "Grdn sylyor. Bu arada trende bir eyler olmu." "Nasl eyler?" "Brig'e yaklak bir kilometre kala, biri imdat frenini ekmi. Gie grevlisi trenden bir iftin indii dnda fazla bir ey bilmiyor." Kelso Opel'in torpido gzne uzanp bir harita ile bir de el feneri kard. "Rastlantlara inanmam. Haydi kprda Grimes, biz peinden geliyoruz. Eer Brig'e gitmek istedilerse, hl oraya varmaya alyor olmalar mmkn." Kelso Opel'in direksiyonuna geerken, Mark yandaki koltua oturdu. "Bana hi de mantkl gelmiyor. nsan neden cipi brakp trene binsin ki?" Kelso haritay Mark'a uzatp anlaml anlaml bakt. "Grimes'n anlatmay unuttuu bir ey daha var." "Neymi?" "McCaul'n Jennifer'la buluur bulumaz izlenmeye balandndan kukulanyorduk; Grimes Nissan' inceleyince cipin asisinin altnda bir verici buldu." "'Pelerinde bizden baka birileri daha var' m demek istiyorsun?" "Evet, yle demek istiyorum. Ve biraz nce grdmz katliama bakarsak, onlarn peinden manastra gelmi olmallar. Ama ondan sonra ne oldu, bunu bize sadece Jennifer ile McCaul anlatabilir, tabi hl hayattaysalar." "Neler oluyor Kelso? Tanr akna, biliyorsan bana da anlat." Kelso motoru altrd. "Manastrdaki cesetler konusunda bir fikrim var sanki." "Neymi fikrin?" Kelso lastikleri lk lk bartarak piazzadan kt. "O keiler laf olsun diye ldrlmedi Ryan. Burada belirgin bir tertip var. Ayn Caruso'nun lmnde olduu gibi, bu olaya da bir cinnet ss verilmek istenmi. Bu adamlar neden ld? nk ya bir eyler biliyorlard ya da bir kantn paralarydlar ve biri bu gerei gizlemek istedi. Bundan kesinlikle eminim." "Kim, o biri?" "te bu da 50 milyon dolarlk soru." 46 New York Lou Garuda evinin yolunu tutmutu ki, yan yolda vicdannn sesini dinleyince, arabasn evirip Cauldwell'e yolland. Danmaya vardnda, masann ardndaki hemire telefonda konumakla meguld. Konumasn bitirince, gzlerini kaldrd. "Yardmc olabilir miyim efendim?" "Bobby March' ziyarete geldim. Burada kalyor. Adm Lou Ga-. ruda." Hemire karsndakini kukuyla inceledi. "Birka gn nce de Bobby'yi ziyaret etmitiniz, deil mi Bay Garuda?" Garuda skntlyd. "Evet, ettim." Hemire kalarn atp, masann ardndan kt. "Burada bekler misiniz ltfen?" "Neden, bir sorun mu var?" "Siz ltfen bekleyin, hemen dnerim." Leroy ne dt, Garuda'y bir koridora soktu. "Bobby tmyle iine kapand, sanki trans halindeymi gibi, kimseyle iliki kurmuyor adamm." "Ne oldu ki?" "Sen gittikten sonra hafif bir havale geirdi. Arada bir gelir bylesi havaleler, zaten fazla ar da olmaz, ilala baa karz. Ama senin geliinden beri depresyonda. Daha nce onu hi bylesine rahatsz grmemitim. Yemek

yemiyor, mzik bile dinlemiyor. Hi eski Bobby'ye benzemiyor artk. Tek istedii, Jenny'yi grmek, oysa onun cep telefonu da srekli kapal, onun iin bir trl konuamyoruz onunla. Ona ne syledin ki adamm?" Leroy zel bir odann nnde durup kapy belli belirsiz aralad. Garuda tekerlekli sandalyesinde oturup ban yana emi,' bombo gzlerle pencereden dar bakan Bobby'yi grd. "Dinle Leroy, bir itirafta bulunmam gerek. Hyarln en boktanm yaptm." "Nasl yani?" "ocua babasnn cesedinin bulunduunu syledim." "Ne yaptn?" "Duymam miydin?" "Hibir eyden haberim yok adamm." Garuda olanlar anlatt. "Anlalan u kahrolas azm anca, Bobby'ye bilmemesi gereken bir ey anlattm. Demek Jennifer ocuu zmek istememi." "Aman Tanrm, korkun bir ey bu adamm. Yani ihtiyarn cesedi, demek istiyorum." "Evet, yle." "Bana kalrsa, biri Jennifer'a Bobby'nin durumunu anlatmal. O arkadayla, yani Mark'la da temas edemiyor musun?" "u anda lke dnda olmal, stelik telefon numarasn da bilmiyorum. Yine de beni arayacan umuyorum. Gidip Bobby'yi grmemde bir saknca var m?" "Yok, ama bu kez ben de yannzda kalacam. Eer yine rahatsz olursa, ortadan toz olursun, tamam m? Hem de arabuk." "Patron sensin." "Naslsn Bobby?" Bobby gzlerini bile evirmedi, dudaklar bzl, salyas enesinden szarak, bombo gzlerle oturmay srdrd. Leroy eilip bir kt mendille azn sildi. "Mark'n arkada seni grmeye geldi Bobby. iyi misin adamm? Bir ihtiyacn var m? Bu adam bir daha grmek istemiyorsan, bana sylemen yeter; o da hemen gider." Bobby cevap vermedi. Leroy Garuda'ya, "Ne demek istediimi anladn m?" diye sordu. Garuda Bobby'nin tekerlekli sandalyesinin hemen yanna, yatan zerine oturdu. "Bir daha urayp, her eyin yolunda olup olmadna bir bakaym dedim, iyi misin Bobby?" ocuk bir cevap vermedi ama Garuda tekerlekli sandalyenin yanndaki masann zerinde bir defter ile bir kalem grd. Eildi, defteri usulca kaldrd. "Bu senin mi Bobby?" Cevap yok. "Resim izmekten holanr msn?" Yine cevap yok, hatta gzler bile krplmad. Garuda defterin anlalmaz bir dizi karalamayla kapl sayfasn inceledi. En azndan, sanki inceliyormu gibi grnd. Sonra o soyut kargaann iinde gzne baz ekiller arpt, testere az gibi, dalan andrr; emin deildi. "Hey, dinle beni. Bu Leroy geen gn senin cann sktm sylyor. Eer sktmsa, gerekten zr diliyorum, tamam m? Jennifer'n sana... Sana... ite o konudan bahsetmediini bilmiyordum." Garuda bu kez zntl bir bak, bir gzya tomurcuu grdn sand. "Bobby, ne sylediimi duydun deil mi? Defterine bir eyler yazmak ister misin? Neye zldn bana sylemek?" Bobby'nin elleri hareketlenmeye balad, parmaklarnn yava ve dikkatli hareketlerini gren Garuda Leroy'a dnd. "Ne yapyor? Bir eit iaret dili falan m?" "yle. Bobby babas hakknda ne biliyorsan renmek istiyor." "Hibir ey bilmiyorum" diye karlk verdi Garuda. "Sana btn bildiklerimi anlattm Bobby. Hepsi bu kadar, yemin ederim." Bobby kafasn evirdi, pencereden dar bakmay srdrd. "Dinle Bobby" diye srar etti Garuda, "bana sylemek istediin hibir ey yok mu? Hibir ey de mi yok?" Bobby kafasn bile evirmedi ama sa elinin baparmam, ayn elinin iaretparma ile ortaparmann arama kstrarak Garuda'ya doru yapt hareketi yanl yorumlamak mmkn deildi.

Leroy glmemek iin kendini zor tuttu, "iaret dilinin bu blmn yanl anlamak imknsz. Bana kalrsa adam yalnz kalmak istiyor." Birka adm uzaklatklarnda, Garuda fsltyla, "imdi ne olacak?" diye sordu. "Dr. Reed bu akamst gelip bakacak. inin ehli bir kadndr, en iyi danmanlarmzdan biridir. Ona senin btn anlattklarn iletirim." "Teekkrler. Bakarsn, daha baarl olur." Garuda masann zerinde ak duran defterdeki testere dii biimi izgilere bakt, sonra defterden bir sayfa koparp, zerine bir numara yazd ve kd Leroy'a uzatt. "Belki doktorun ne sylediini bana anlatmak istersin diye." "Mark'la konuacak msn?" "Tabi, beni arar aramaz." 47 Brig, svire Jennifer ile McCaul'n bindikleri taksi Brig'in anacaddesi zerinde fren yaparak durdu. Jennifer kk kentin bir kumarhaneler, bankalar ve kayak malzemesi satan dkknlar karmndan olutuunu, kaldrm ta kapl sokaklarnn Alp tipi sevimli otellerle sslenmi olduunu grd. Bahnhofstrasse zerinde, Am-bassador adl bir otel buldular. Koyu ahap lambri kaplamalar ve antika mobilyalar otelin gze batan zelliiydi. McCaul resepsiyonun zerindeki bakr zili aldnda siyah takm elbise iinde, ipek bir kravat balam, elleri manikrl, kadnms tavrl zayfa bir adam grnp, "Guten Abend meine Dame und mein Herr"1 dedi. "Bu gece iin iki oda istiyorduk. Eer mmknse, yan yana iki tek kiilik." "Rezervasyonunuz var myd efendim?" Resepsiyon grevlisi kusursuz bir ngilizce konuuyor, berikileri hafif bir kukuyla szyordu. Jennifer buna hi armad: saat neredeyse geceyans-na geliyordu, stleri balan periand ve kk bir antann dnda eyalar yoktu. Tren yolundan Brig'in d mahallelerine kadar yrm, daha sonra da bir taksi durdurarak ksa mesafedeki Kent merkezine arabayla gitmilerdi. McCaul resepsiyon grevlisinin endielerini gidermek iin kredi kartn kard ve "Arabamz kent dnda bozulunca, yamur altnda buraya yrmek zorunda kaldk" diye bir aklamada bulundu. "Onun iin, rezervasyonumuz yok. Bir sorun olmaz ya?" Grevli dudaklarn bzerek bir sorun olabileceini ima etti. "Kentte bankaclarn bir konferans olduu iin otel neredeyse tamamen dolu, ama yine de sizin iin bir eyler yapabileceiz, I. Almanca: "iyi akamlar hanmefendi ve beyefendi." (.n.) Mein Herr." Bilgisayarna bir eyler yazp, gzlerini kaldrd. "Maalesef tek kiilik odalarmz iinde yan yana olan yok, ama nc katta, birbirinden oda tede iki yerimiz var. Oda bana iki yz frank. Sizin iin uygun olur mu?" "Baka aremiz yok." Kayt formlarn doldurduktan sonra, resepsiyon grevlisi pasaportlarm grmek istedi. Pasaportlarn btn ayrntlarn kontrol edip, bilgisayara gireceklerini tamamlad, McCaul'n kredi kartm ekip, oda anahtan olarak uzatt plastik kartlar kadar yapay bir tebessmle, "Oda numaralarnz 306 ve 309" dedi. "Asansr lobinin kar tarafnda. Eer Brig'dek konukluunuzu daha gzel klmak iin yapacam bir ey varsa ltfen ekinmeyin." Asansrden indiklerinde en yalan oda 306 numarayd; McCaul elindeki plastik kartla odann kapsn at. Odann penceresi Brig'in grkemli oteli Stockalper ato Palas'a alyordu, McCaul perdeleri kapatmadan nce bir sre manzaray seyretti, "iyi misin?" "Deilim, yorgun ve aknm. Bir de o ldrdm adam aklmdan hi kmyor." Jennifer midesinin en dibinde bir trl kurtulamad bir bulant hissediyordu. "Bunun ilac var." McCaul odadaki mini bann kilidini at ve iinden iki minik viski iecii kard. ieleri iki bardaa boaltp zerlerine soda ekledi ve birini Jennifer'a uzatt. "Al, buna ihtiyacn varm gibi grnyorsun." Gen kadn viskisini yudumlarken, McCaul katilin cebinden aldklarn kanp yatan zerine att. Czdan boaltt. "Bakalm, neler varm." Jennifer bir avu isvire frank ile avro banknotu, buruturulmu makbuza benzer iki kt paras ve biri American Express, dieri MasterCard, iki kredi kart grd. McCaul, "Kartlar iki deiik isme kartlm" dedi. "Tom Bauer ve David Wayne. Her ikisinin de sahte olduuna bahse girerim."

"Baka?" McCaul makbuzlan inceledi. "Biri Zrich Havaliman'ndaki bir restoranda yenilen kahvaltnn karl. ki gn nce, sabah saat dokuzda kesilmi. Dieriyse, dn gece Simplon'da, Berghof tan birka blok aada, Rasthof adl otelde iki oda ve bir akam yemeinin karl. Simplon'a girerken, oteli grmtm. Bu iki herifin, Zrich'e vanndan beri seni izledikleri ak. Daha uan inmeden, havalimannda seni bekliyorlarm. Adamlar her kimse, bunlarn Caruso ile karsn ldren profesyonellerle ayn insanlar olduuna cebimdeki son kurua kadar bahse girerim. imdi artk endie duyulacak heriflerden biri azalm oldu." McCaul iki cep telefonunu alp, birini yatan zerine att. "Biri bildiimiz cep telefonu ama br btnyle farkl. Bir bak istersen." Jennifer elindeki cihaz dikkatle inceledi. Tular ve kk ek-ranyla normal cep telefonuna benziyor, tepesinde de kauuk kapl, salam bir anten grnyordu. "Nedir bu?" "Radyo frekans izleme monitr. Yerimizi belirlemek iin kullanyorlard. Tek yapmalar gereken, sinyali izlemekti; her seferinde nerede olduumuzu saptyorlard. zerinde altm bir iki soruturmada buna benzer bir cihaz kullanmtm." Jennifer monitr McCaul'e uzatt. McCaul cihaz altrd. Minik ekran aydnlannca, tulardan bazlarna bast. "Hedef sinyalinin kapsama alannn dnda olduunu sylyor. Demek ki verici hl arabada; bizlerden birinin zerinde deil. Artk bizi izleyemeyeceklerine gre rahatlayabiliriz. En azndan bu gece." "Bu dediini yapabilirler mi? Vcuduna bir verici yerletirebilirler mi?" "Tabi, zor bir ey deil. Minik bir vericiyi elbiselerinden birinin astarna tutturabilir ya da antana koyabilirler, ruhun bile duymaz. Bu vericiler bir kalem, bir makyaj kutusu, hatta kredi kart eklinde bile olabilir. Sen yine de antan ve elbiselerini gzden geir; ne olur ne olmaz. Ben benimkilere baktm bile." Jennifer elbiselerini elden geirdi, zerindeki kazan, blucinin ve ceketin her yerini yoklad, ardndan McCaul'n de yardmyla antasn ve iindekileri inceledi. "Tamam, temizsin" dedi McCaul. "Trene bindiimizi nasl rendiler?" "Bana kalrsa, basit mantkla. Cipi bulmu olmallar. O zaman kentten katmz anlayp, trenle gittiimizi tahmin ettiler." McCaul cep telefonunu altrp, birka tua bast. "Talihimiz yokmu. Tular kilitli. ifre istiyor." "ifresiz altramaz msn?" "Maalesef. Yazk, yoksa bu heriflerin kimlerle konutuklarn, iplerinin kimlerin elinde olduunu anlatabilirdi." "ifreyi krmann bir yolu yok mu?" "Var tabi, eer yeterince becerikliysen ve gerekli malzemeye sahipsen. Bronx'ta, bu ii elli dolara yapacak eski bir dolandrc tanyorum ama, New York'tan epeyce uzaktayz." McCaul viskisini yudumlad, bulduklarn yemden czdana yerletirip, cep telefonu ve monitrle birlikte, czdan da cebine koydu. "Seni brakaym da, biraz dinlen. Burada emniyette olacandan eminim ama beni armak dnda sakn odandan kma. Unutmazsn deil mi, ben iki oda tedeyim. Seni yedide uyandrrm, olur mu? Kahvaltdan sonra kendimize temiz bir eyler alp, yeni bir araba kiralamaya bakarz." McCaul gitmeye davrand, oysa Jennifer gitmesini istemiyordu. Trende, kaldklar kompartmana koup McCaul'n ldn dnnce duyduu deheti hatrlad, ayn korkuyu yeniden hissedip titremeye balad. inde yalnz kalmamak iin lgn bir istek vard, cinsellikle uzaktan yakndan ilgisi olmayan bir istek. Birinin sarlmasn, teselli etmesini, ona yalnz deil, gvende olduunu sylemesi istei. "Ltfen gitme." McCaul Jennifer'n korkusunu hisseder gibi oldu, durup dnd. "Ne var Jennifer?" "Bama btn bunlar neden geliyor, hl anlayamadm. Nasl olur da birini ldrrm, bilemiyorum. Grmyor musun? u anda yalnz kalmak istemiyorum."

McCaul yaklat, usulca yzn okad. "Anlyorum. Anlyorum ama cevaplan bilmiyorum Jennifer. Bana kalrsa, bakalarn meraklandracak kadar neler bildiini ya da nelere sahip olduunu bulmaya almamz gerekecek. Senden gemiini dnmeni, neyin peinde olduklarn anlamaya abalaman istiyorum. O adamlarn ne istediini karabilirsek, oyunda ne geeriz." Jennifer umutsuzca teselli aryormu ya da sadece birine temas etmek istiyormu gibi McCaul'n eline yapt. "Gerekten de yle mi dnyorsun?" "Kesinlikle." McCaul ban sallad, elini usulca indirdi. "Her ey dzelecek. Bu gece bizi bulamayacaklarndan eminim. Onun iin, biraz uyumaya al. Sabah olunca, Brig'deki btn sokaklar arnlamamz gerekse bile, o Vogel adndan neler karabileceimize bakarz." Be dakika sonra, Jennifer pencerenin banda durmu, kent klarn seyrediyordu. Bitkindi, vcudunda enerjinin krnts bile kalmamt ama kafas ylesine karkt ki, uyumak imknszd. Hl korkuyordu, hl aknlk iindeydi ama orada ylesine dururken, aklna bir fikir geldi. McCaul onu odadan kmamas iin uyarmt ama yapmak istedii uzun srmeyecekti. Baucu masasndan plastik anahtarn ald ve sessizce odadan kt. 48 "Plan nedir Kelso? Bir plann var m?" "Birka saat uyuyup, dinlenmeye almak. Ondan sonra da, eer gerekirse kentteki btn otelleri dolarz." Kelso Brig'in pazar meydannda durmu, el frenini ekmiti. Issz sokaklanyla kent karanlklara gmlmt. "Neden imdi dolamyoruz?" "Kafan altr Ryan. Saat gecenin bir buuu. Gecenin bu saatinde kenti altst edip, otel grevlilerine soru sormaya baladmzda, birinin bizden kukulanp polise telefon etmesi, bamza gereksiz yere bir sr dert amaz m? imdi birka saat yatp uyuyabileceimiz bir yer bulalm. Bana kalrsa, Jennifer ile McCaul'n gecenin bu saatinde yapabilecekleri fazla bir ey yok, tabi eer tehlikede deillerse." "Peki, onlar nasl bulabileceiz, ne dnyorsun? u anda her yerde olabilirler. Ucuz bir pansiyonda, kent dnda sefil bir otelde, hatta darda, bir parkta bile." "Bunu yann dnrz." Kelso nlerine yanaan Volkswagen' grp arabann farlarn ap kapad. Volkswagen'dan inen Gri-mes, yanlarna geldi. "Efendim?" "Hepimizin birka saatliine de olsa kafay vurup uyuyabilecei bir otel bulman istiyorum; sonra ne yapacamz o zaman syleyeceim." Otel, Brig tren istasyonunun yaknndaki bir araln iindeydi. Altdorf yle aman aman otellerden deildi; biraz dkk, stelik de bir birahanenin hemen yan banda. Darda, aralkta birka sska kedi dolayordu. Otelin nnde durduklarnda Kelso otelin cephesini irenerek szd. "Tanrm, bula bula buray m buldun Grimes?" "Bunu bulduumuz iin bile ansl saylrz. Kentte bankaclarn konferans varm, bundan nce baktm iki otel de doluydu. Ya burada kalacaz ya da geceyi otomobillerde geireceiz." Ellerinde sadece kk birer anta tayan drt Amerikal'y grmek, sabahn olmadk saatlerinde otele gelen kukulu mterilere alk grnen geni gsl gece grevlisi svireli'yi fazla artmad. Yeni konuklarn ikinci kattaki drt odaya karmadan nce, kayt formlarn doldurttu. "Kahvalt alt buuktan dokuza kadar, meine Herren. leh mnsehe hnen eine gute Nacht"2 "Bir dakika bekle, bir iki kelime konumak istiyorum." Kelso kolunu merdivenlerden aa inmeye balayan adamn omzuna att, sahanlkta onunla birka dakika konutu, cmert bir bahi uzatp geri geldi. "antalarnz odalarnza brakp, iki dakika sonra odamda olun. Sen de Ryan. Sonra size Jennifer' nasl bulacamz anlatrm." Mark odasnn kilidini at. Tek kiilik yatanm zerindeki battaniye ile perdelerin zerindeki motifler bakmsz bir iek bahesini andryor ve yllarca nce deitirilmeleri gerekiyormu gibi duruyordu ama, odada en azndan bir telefon vard. Lou Garuda'ya telefon edip Bobby'nin durumunu renmesi gerektiini dnd, ancak arada alt saatlik bir fark bulunduunu, New York'ta saatin akamn yedi buuu olduunu hatrlad. Garuda'y tandndan, adamn

iten knca eve gitmeden nce bir bara urayacandan emindi; onun iin telefon etmeyi Kelso'nun odasndaki toplantnn sonrasna brakmaya karar verdi. antasn yatan zerine brakt, koridora kp Kelso'nun kapm tkrdatt. Grimes ve Fellows oktan gelmi, tek kiilik yatan iki ucuna oturmulard. Kelso darack odaya girmesini iaret etti. "Bana kalrsa, bir araca ihtiyalar olacak" diye sze balad Kelso. "O yzden, sabah olur olmaz ilk i bir araba kiralamaya bakacaklar ya da trene veya otobse binecekler. Biz sadece drt kii olduumuzdan, yetiebildiimiz yerleri gzden geireceiz. Gece nbetisine gre, kentte sadece bir tane otomobil kiralama irketi varm, bir Hertz acentesi, onun iin almadan nce orada olmamz gerekecek. Ryan, bu senin grevin. Fellows otobs garajn kontrol edecek, ben de tren istasyonunu gzleyeceim. Biz bu ilerle megul olurken, Grimes da kentteki otellere telefon edip, Jennifer ya da McCaul'n herhangi birine gelip gelmediini renmeye alacak. Gece grevlisi kentte kk byk on-on 2. Almanca: "Sizlere iyi bir gece diliyorum." (.n.) be otel olduunu, kent dnda da bir o kadar bulunduunu sylyor, bize listeyi verecek." "Harika, ama bu anlattklarn her eyi cevaplandrmyor. Ya bir pansiyona gitmilerse, o zaman ne olacak?" "O durumda da yerlerini belirleme imknna sahip olabiliriz. Ama ie nce otellerle balayp, sonra da listedeki daha kklere geeriz. Buradaki konumamz biter bitmez Langley'e3 telefon edip, burann yetmi be kilometre evresindeki btn otel ve araba kiralama irketlerinin veritabanna girmelerini, rezervasyonlarna bakmalarn isteyeceim. Bu arada, kredi kart ilemlerinde adlarna dikkat edilmesini de syleyeceim. Eer kendi adlarna karlm herhangi bir kart kullanrlarsa, bitli bir pansiyonda da olsa, nerede bulunduklarn reniriz. Biraz talihimiz varsa, daha sabah bile olmadan onlardan haber alrz." "Btn bunlar yapabileceinden emin misin?" "Sana daha nce de anlattm Ryan, ClA'nn btn imknlar emrimizde diye. Sorusu olan? Gzel. Hepimizin biraz uyumasn neriyorum. Grevliye bizi altda uyandrmasn syledim. Bu da bize topu topu drt saat tanyor." Mark elbiselerini kard. Ba hl aryordu, stelik bir gece nce de hastanede uyuyamamt. Banyo aynasnda kendine bakt. Alnndaki plaster ve birbirine yapp kalm sa tutamlaryla felaket grnyordu. Lavaboyu suyla doldurup yzn iyice ykad, sonra yatan kenarna oturup Garuda'nn ev telefonunu tulad. Telefon iki kez aldktan sonra devreye telesekreter girince, otelin telefonu ile oda numarasn brakt ve Garuda'nn acilen aramasn istediini belirtti. Perdelerin aralndan Brig'in klarn seyrederken, bitkinliini hissetti. Eer Kelso haklysa, Jennifer'n McCaul'le birlikte, oralarda bir yerlerde olmas gerekiyordu. Torino'daki restorana yrrlerken birbirlerine olduka yakn grndklerini hatrlayp, bu arada ne kadar daha yaknlam olabileceklerini merak etti. inde kskanln kskacn hissedince, kendi kendine eziyet ettiini dnd. Hemen imdi sokaklara kp otelleri gezmek istiyordu ama, Kelso haklyd; sabahn ikisinde bir otel lobisine girip sorular sormak kuku uyandrrd. Bu dnceyle yatama uzanp gzlerini yumdu, uyumaya alrken huzursuzca sana soluna dnp durdu. 3. Langley: CA Genel Merkezi, (.n.) 49 New York Lou Garuda Trump Hotel'in lobisine girince dorudan doruya kokteyl bara yneldi. Tanrm, buras tam bir etek harman. Trump kz kaldrmak iin ideal bir yerdi ve bar da birinci snf pililerle doluydu ama Garuda srekli olarak buraya i iin geldiini hatrlamaya alyordu. Bo bir masa bulup bir dry martini smarlad ve tam o srada bara rzgr gibi giren Madeline Fulton' grd. Madeline ellilerinin ortasmdayd ama, ok daha gen giyimliydi: ak Armani ceketinin altnda dekolte bir bluz ve ksa siyah bir etek. New York Post iin szn saknmaz bir i hayat kesinin yazaryd, kentteki her etkinlikte boy

gsteriyor ve Byk El-ma'nn sunabildii her iadamn yakndan tanyordu. Garuda'nn, genlik dneminde bu kadnla bir iki yl boyunca ilikisi olmutu. Bardaki ahinler Garuda'nn masasna gelip haval bir edayla iskemleye oturan Madeline'i dikkatle szdler. "Umarm ok nemlidir Lou. Aada beni bekleyen taksimetresi ak bir taksi ile bir fotoraf var." Garuda kadnn elini tutup bir pck kondururken nezaket timsaliydi sanki. "Seni yeniden grmek ne gzel Madeline. Ne iersin?" "Brak imdi, Fortune'un Be Yz irket davetine ge kaldm. Bana neden burada olduumu syle." "Her zamanki Madeline" diye dnd Garuda, "dalamadan holanan, hep acelesi olan, grkemli bir i davetinden bir dierine koturan bir kadn." leden sonra Madeline'e telefon etmi, o akam, herhangi bir yerde, herhangi bir an be dakikasn ayrp ay-ramayacan sormutu. Yedide Trump'ta bulumak zere anlatlar. "Prime International Securities. Hi duymu muydun?" "Duymu olmam gerekir mi?" "Yaklak bir yl nce tasfiyeye gittiler. Brolar Beinci Cad-de'deydi. Pek gsterii olmayan bir kurulu." Madeline barn bu blmnde sigara imenin yasak olduuna aldrmadan mentoll ince sigarasn altn akmayla yakt. Akl banda hi kimse, hele taaklar alt okka deilse, Madeline'e itiraz etmeyi dnemezdi. Az dolusu duman fledi, sigarasnn kln halya silkeleyip kalarn att. "Tabi, o irketi tabi hatrlyorum. Ne olmu?" "Sahibi Cayman Adalar'nda paravan bir irketmi." Madeline Garuda'ya bakp gzlerini kst. "Btn bunlardan bana ne?" Sigarasn masann zerindeki fstk kabna bastrp sndrd. "Taksimetre alyor Lou. Artk gitmem gerek. Yanl hatrlamyorsam, bunun son derecede nemli olduunu sylememi miydin?" "ok nemli. Gerekten ok nemli Madeline. Prime'n arkasnda kimlerin olduunu renmem gerek. Ykseklerde iadam tandklarn vardr. Tandklarnn iinde bu denizar izin nereye kadar gittiim bilen birileri kacandan eminim." "Ticar sulara ynelmediysen, btn bunlar neden renmek istediini bana sylemeyecek misin?" "Bundan iki yl nce zerinde altm bir dosya vard. ok kafa patlattm ama bir yere vardramadm. imdi olay yeniden canlannca ben de bir ipucu bulabilmek umuduyla oltam sallandrdm, Prime hakknda bilgi toplamaya ktm. stelik bu bilgiyi hemen istiyorum." "Hl o Angelina karsyla m dp kalkyorsun?" "Hem de bir saat gibi dzenli." Madeline Lou'ya ehvetle bakt, jilet kadar keskin trnan Ga-ruda'nn bacann iinden kasna kadar yrtt. "Eski gnlerin hatnna bana da biraz zaman ayrsan?" Gamda kadnn elini okad. "Bu dediimi yap Maddy, o zaman, neden olmasn?" Madeline glmsedi, elini ekip ayakland. "Birka telefon etmem gerek. Tandm bir iki irket sahibiyle konuurum. Bir de gazete adna Cayman Adalar'nda alan, haber kokusu almakta ok yetenekli bir muhabirimiz var. Bir eyler bulur bulmaz seni arasam?" "Benim iin elinden geleni yap bebeim." 50 I Brig, isvire Mark'n odasnda telefon vzldamaya balad. Uyand, el yordamyla ahizeyi bulmaya urat. Arayan Garuda'yd. "Neler oluyor Mark? Mesajn aldm. svire'de ne haltlar kartryorsun?" Mark baucu masasnn zerindeki saatine uzanrken dncelerini toparlamaya alt: sabahn be buuu. Ancak uyanmt. "imdi anlatamayacam kadar uzun bir hikye Lou, onun iin sen beni dinle lften. Bobby'den haber almak ve benim iin bir ey yapman sylemek iin aramtm seni. New York Polis Mdrl Organize Sular Blm'nden Danny Flynn' tanyor musun?" "Tabi, Danny'yi tabi tanyorum. Ne var?"

Mark neler istediini Garuda'ya anlatnca, telefonun br ucunda dikkat ekici bir sessizlik oldu. "Tanrm, nce CA'yd, imdi de Kzl Mafya'dan sz ediyorsun. Oralarda neler dnyor Mark. O boktan svire'de ne iler eviriyorsun? March olayn kokluyorsun, yle deil mi? ddiaya girerim, yle." "Lou, ltfen, imdilik aklamalar geelim, olur mu? Sana bir aklama borluyum, anlatk m?" Mark'n son bir istei daha vard, bu kez zel bir istek. "Yapman istediim bir ey daha var." Ne istediini anlatt ve hattn teki ucundaki ksa sessizlii dinledi. "Btn bunlarn o CA goriliyle, hakknda benden bilgi istediin u Kelso'yla bir ilgisi var m?" "Lou, ltfen, u anda ayrntlara giremeyeceim. Hakl nedenlerim var." "Bu i her dakika daha da boka batyor..." "Aklamaya kalksam, telefon banda saatler geirmem gerekir." "Tamam, ama bana kalrsa aklamann vakti geldi de geiyor bile. Benim de baz eyleri bilmem gerekiyor." "Lou, yapamam. imdilik, en azndan." "yleyse, ne zaman?" "Haber veririm." "Ne dnyordum biliyor musun? u kahrolas masann ardndan kp yeniden dedektiflie balamann zaman geldi, diye dnyordum. Belki de bu benim iin bir anstr. Belki de bu olay birlikte aratrr, sonuna kadar gideriz. Ne diyorsun?" "Dneceim." "Bu evet mi demek, yoksa hayr m?" "Belki demek. Dneceim dedim Lou." Garuda iini ekti. "Nasl temas edeceiz? Ayn numaray m arayaym?" Mark Kelso'nun verdii cep telefonunun numarasn Garuda'ya yazdrmay bir kez daha dnd, sonra hemen vazgeti. "Hayr, buradan gitmem gerekebilir, onun iin temas kurmak sorun olacak. Ben seni arasam? Bana cep telefonunun numarasn ver." "Tamam, peki, ama srtnda bir dert daha var dostum. Senin dediini yapp, Bobby'yi yoklamak iin Cauldwell'e uradm. Bu anlatacaklarmdan hi holanmayacaksn..." Jennifer saat yedide uyand. Bir akam ncenin olaylar nedeniyle bitkin dtnden deliksiz uyumutu ve buluundan dolay ok memnundu. Yatana yatmadan nce resepsiyona inmi ve yerel telefon rehberini dn almt. Resepsiyon grevlisinin uzatt telefon rehberi Brig'in de bulunduu Valais kantonunu kapsyordu. Odasna dndnde, rehberi at. Brig evresinde soyad Vogel olan on iki kii vard ama hibirinin nadnn "H"yle balamadn grnce yrei darald. te o srada aklna bir fikir geldi, neredeyse be dakikalk bir telefon konumasndan sonra yataa girdi ve derin bir uykuya dald. Du alp giyindi, sonra da koridora kp McCaul'n kapsn ald. McCaul zerinde otelin bornozu, salar dutan hl slak, kapy at. "yi uyudun mu?" "Kafam yasta koyar koymaz. Ama ondan nce, Vogel ad zerinde biraz aratrma yaptm. Galiba bir eyler de buldum." McCaul kalarn att, havluyla san kurutmaktan vazgeti. "Biraz daha anlatr msn?" Jennifer heyecanlyd. "Giyin de kahvaltya inelim. O zaman sana neler bulduumu anlatrm." 51 New York Garuda o sabah Angelina'yla seviirken cep telefonu titreerek bir mesaj geldiini belirtti. Kadnn zerinden indi, cep telefonuna uzanp kapan at. "Tanrm, Lou, u kahrolas telefonu kapal tutamaz msn?" "zr dilerim sevgilim. nemli bir telefon bekliyorum." "Tanr akna, sevimekten daha nemli ne olabilir? Tam da iin en tatl yerindeyken Lou!"

Garuda mesaj okudu: "Sabah 9'da Marriott, Broadway'de bulualm. nemli. Maddy." "Kimdenmi?" "le ilgili Angelina. Gerekten nemli ve bekletilmeye gelmez bir i." Garuda saatine bakt. Acele ederse bir taksi bulabilir, dokuzda Madeline'e yetiebilirdi. Yataktan kalkt, gmleini srtna geirdi ve Angelina'mn plak kalalarn amarlad. "Bunlar benim iin scak tut sevgilim. Bir saate kalmaz dnerim." "Git kendini dzdr." Garuda Broadway'deki Marriott Oteli'nin kapsndan girdi. Ma-deline daha nce gelmi, kahvalt salonunun blmelerinden birine yerlemi, gznde akamdan kalmln ba ars yznden kapkara gne gzlkleri, kahve iiyordu. "Be dakikam var Lou, ondan sonra kahrolas La Guardia'ya gitmek zorundaym ama sylenenlere baklrsa, Prime'n Cayman Adalan'ndaki paravan irketi yle bir biimde kurulmu ki, iin dibine vanp gerek sahibine ulaman imknszm." "Th!" "Ne var ki sevgilim, Cayman Adalan'ndaki muhabir arkadam perdeyi biraz aralamay baarm. Buradan kan gerek de paravan irketin szde yneticilerinden birinin sper lig su rgtleriyle i yapmaya pek de kar olmayan bir insan olduu. Eer bana sylenenler doruysa, Prime'n gerisinde kimlerin bulunduunu renmek iin sakn yollarna kmaya kalkma, yoksa ksa zamanda zerinden silindir gemie dnersin." "Nedenmi?" "Sana resim izmem mi gerekecek Lou? Bunun arkasnda kara para var. Bana verilen bilgi byle. Sen neyin peindesin?" "Sana sylemitim, baka zaman anlatrm. Para ne kadar ka-raym?" "Tahmin edemeyecein kadar kara, Dou Avrupa'dan geliyor, onun iin ardnda resm bir Amerikan kuruluu olmadan sakm oralara gitme. Zaten o zaman bile sana bol ans dilemekten baka yapacak bir eyim olmaz." Garuda bir slk ald, ardndan srtt. "Her ey yerine oturuyor." "Oturan ne?" "Hi." antasna uzanp ayaklanan Madeline'e bir pck gnderdi. "Gitmem gerekiyor Lou. Uaa yetimeliyim. Btn renebildiim bu kadar." "Sana borluyum sevgilim." "te bunu sakm unutma." Brig Otelin restoran tklm tklm doluydu. Garson nlerine dp, bir ke masasna gtrd. Jennifer alktan lecek gibiydi. Taze Brtchen ekmekiklerden, peynir, salam ve duman tten kahveden oluan zengin bir kahvalt ettiler. "Bilinmeyen numaralara telefon ettim, Amerikal bir turist olduumu, Brig yaknlarnda yaayan ama rehberde numarasn bulamadm bir akrabam aradm syledim. Kadn, nadlar 'H'yle balayan ve numaralar rehberde olmayan iki Vogel buldu." Jennifer defterine bir gz att. "Biri, buradan be kilometre kadar tede, Murnau diye bir kyde oturuyor. Ayn kyn hemen yaknnda bir Vogel daha var." "Adresleri ile telefon numaralarn da verdi mi?" "Hayr, veremeyeceini syledi. Rehberde olmayan numaralan aklamak yasaya aykrym. Yine de Murnau'da belediyeye gitmemizi nerdi." "Nedenmi?" "Onlarda o kyde yaayan herkesin adresi ve telefon numaras bulunurmu." McCaul heyecanla kahvesini bitirdi. "Gidip bir araba kiralayalm, sonra da u Murnau'yu bulalm." Mark saat alty eyrek gee lobiye indi. Grimes ve Fellows daha nce inmi, otel hesabm kapatyordu. Merdivenlerden inen Kelso bitkindi. "Ne oldu, kt bir gece mi geirdin?" Kelso'nun sesi krlgand. "Gecenin byk bir ksmn telefon bamda geirdim. Adamlarm hl otel veritabanlarn incelemekle megul." "Ee?" "Sfr, ama bir ey bulur bulmaz beni arayacaklar. Grimes otelleri taramaya gidecek, onun iin sen de Hertz brosunu gzetlemeye balasan iyi olur. Herkes ok dikkatli olmal."

Fellows hesab dedikten sonra Kelso'yu kenara ekip birka dakika onunla bir eyler konutu. Onlar konuurken, Mark Fel-lows'un sulayc baklarn zerinde hissetti. Kelso yanna gelip, Mark'm kolunu tuttu. "Fellows otel hesabnda dn gece New York'la telefonda konutuunun grndn sylyor. Kiminle konutuunu anlatmak ister misin Ryan?" "Bir polis arkadam aradm. Neden, bir sorun mu var?" Kelso sinirden kprecek gibiydi. "O arkadan ne konumak iin aradn?" "Seni hi ilgilendirmez." "Eer bu konuya ilikin bir ey konumak iin aradysan, ilgilendirir. Bu konudan bahsettin mi Ryan?" Kelso'nun tehdit dolu baklar Mark'n tylerini rpertti. Ne var ki, eer konumas dinlenmi olsayd, Kelso'nun bundan Fel-lows'dan nce haberdar olacam dnp, yalan sylemeye karar verdi: Lou'nun bann derde girmesine yol amak dnemeyecei eylerden biriydi. "Neden bahsedeyim ki? O konuma zerinde altm bir dosyayla ilgiliydi. Emin olmak istediim baz ayrntlar vard." "Emin misin?" "Telefon eden, New York Polis Mdrl'nde alyor. Eer bana inanmyorsan, numaray aratr. Daha ne istiyorsun? imdi artk gidelim." Mark Kelso'yu ikna edip etmediinden emin deildi ama CA grevlisi birden kolunu brakt. "zr dilerim Ryan, ama anlamaya al. Jennifer' kaybetmi olmak beni ok gergin yapt. Bir yanl kelime, drt yllk emein pe gitmesine neden olur. Adamlarna dnd. "Kmldayalm. Daha nce anlatmz gibi, ben tren istasyonunu alacam, Fellows sen de otobs garajna bak. Onlar grrseniz, hemen haber verin." 52 svire dakikliinden olacak, Brig'deki dkknlardan ou ke-penklerini saat tam yedi buukta atlar. Saat sekiz olduunda, Jennifer iki kazak, blucin, bir takm amar ve Tauber marka mumlu bir avc ceketi almt bile. te yandan McCaul de kendine iki blucin, birka tirt, yeni bir anta ve yeil Loden kumandan bir ceket seti. Hesab demeden nce, otelde yeni elbiselerini giydiler. "Bir araba kiralamamz gerek" dedi Jennifer resepsiyon grevlisine, hesaplan derlerken. "Tabi" dedi kadn byk bir nezaketle. "Size nerebileceim bir kiralk otomobil irketi var. Brolarnn yerini tarif edeyim." On be dakika sonra, kiralk otomobil irketinin brosunda, masann ardndaki gen adam btn ilemleri tamamlam, Jen-nifer'a lacivert bir Volkswagen Golf'n anahtarlarn uzatyordu. "Her ey yolunda gibi grnyor. Ja?" "Murnau'da belediye binasna gitmemiz gerekiyor. Oray nasl buluruz?" Gen adam bir harita kard ve mavi kalemle gidecekleri yolu iaret etti. "Aslna bakarsanz, ok kolay. Kentten kan anayolu izleyin, yaklak bir kilometre sonra Murnau iaretlerini grmeye balarsnz. Belediye binasm bulmakta da glk ekmezsiniz. Almanca ad Rathaus'tur." Mark sokan kar tarafnda durmu, Hertz brosunu gzlyordu. zerinde yamurluu ve Zrich Havaliman'nda ald Alp tipi tyl apkas vard. apkal olmak ona hl sama geliyordu ama, Jennifer'm sokan br tarafna bakmas durumunda hi olmazsa kendini gizleyecek bir eyler giymesi gerektiinin de farkndayd. Ayn zamanda da keyifsizdi. Kelso telefon konumasna an bir tepki gstermi, Mark ise adamn paranoyasn anlayamamt. Onu rahatsz eden bir ey daha vard: Lou'nun Bobby hakknda syledikleri. Ancak, sekiz bin kilometre uzaktayd ve bu sorun iin yapabilecei hibir ey yoktu. Hertz brosuna giren bir ifte bakt. Orta yalydlar ve ne Jen-nifer'a, ne de McCaul'e benziyorlard: adam ksa boylu ve sska, kadnsa fazla kilolu. Son yarm saat iinde grd ikinci mteriler. Daha ne kadar bekleyecekti ki? Ya Jennifer grnmezse? Tanr akna, ya Brig'de bile deilse? Sadece drt kiiyle kocaman bir kentte Jennifer ile McCaul' bulmaya almann umutsuz bir aba olduunun farkndayd. Jennifer tehlikede olduunu bilme hakkna sahipti. Btn bu maskaraln bir an nce bitmesi gerektiini dnd ve onu grr grmez karsna kp, olan biteni anlatmaya orackta karar verdi. Kelso'nun can cehenneme. Cep telefonu ald. Arayan telal ses Kelso'nundu. "Ryan?"

"Sfr. Grnmediler." "Bo ver, bulduk onlar! Olduun yerde kal, iki dakika iinde gelip alrm seni." Opel kaldrmn kenarnda durdu. Kelso gergindi. "Bin abuk." Mark arabaya atlad. "Neredeler?" Kelso gaz kkledi, Brig'in ana meydannda bir U dn yapt. Birka isvireli src fkeyle kornalarna bastlar ama Kelso protestolara aldrmad. "Veritaban taramalar dn gece saat biri eyrek gee iki kiinin bir otele kaydolduunu gsteriyor." "Nerede?" "Burada, Brig'de. Ambassador diye bir otel." 53 Kaldrmlar arnlayan Grimes yanap duran arabay grnce yanlarna kotu. "Resepsiyon grevlisi otelden yarm saat nce ayrlp, araba kiralamaya gittiklerini syledi." "Kiralam olamazlar" dedi Kelso. "Ryan gzn Hertz brosundan ayrmad ki." "Hertz'den kiralamamlar. Otelin genellikle nerdii kk bir iletmeye gitmiler." "Lanet olsun!" "Bro yryerek birka dakikalk mesafede. Fellows gidip sorunca, yetkili yaklak on be dakika kadar nce, lacivert bir Volkswagen Golf le ayrldklarn sylemi. Fellows plaka numarasn alm. Buradan kilometre tede, Murnau diye bir yerin belediye binasna gitmek iin yolu tarif ettirmiler." "Emin misin?" diye sordu Mark. "Fellows'un sylediklerini tekrarlyorum. O da adama haritada Murnau'nun yerini gstertmi." "Belediye binasna neden gitmek istediklerini sylemiler mi?" "Hayr, zaten yetkili de sormam." "Fellows nerede imdi?" "Buraya geliyor." Kelso telala, "Arabana bin" dedi. "Fellows'u yolda alrz." Jennifer Brig'den kan anayola sapt. Murnau'yu gsteren iaret levhalarn izleyip otlayan inekleri, zirveleri karl dalaryla etkileyici bir manzarann iinde, dne kvnla giden yolda ilerlediler. On dakika sonra, on-on be kadar kk oteli ve kayak eviyle irin bir ky olan Murnau'ya vardlar. Belediye binas elik ve caml ada bir mtemilat olan, kire tandan yaplm yzyllk bir yapyd. Arabay park ettiler, cam kaplardan geerek binaya girdiler. Arkasnda orta yal bir Isvireli'nin oturduu bir mracaat bankosunun nnde durdular. Adam at pat ngilizce bildiinden, baka bir grevliye seslendi. "Grss Gott.4 Size nasl yardmc olabilirim?" dedi yeni gelen gen kadn gler yzle. Jennifer ne aradklarn aklad. "Defterinizde adresler kaytldr, deil mi?" "Ein Moment. "5 Kadn masann zerindeki bilgisayara bir eyler girdi, bir iki not karalayp geri geldi. "Herr Hubert Vogel, Ba-uer Strasse'de oturuyor, buraya yakn olan eski pazar meydannn civarnda. Emekli polis memuru. teki, yani Herr Heinrich Vogel Murnau'un kilometre kadar dndaki bir iftlikte yayor. Meslek olarak da rehberi ve trmanma eitmeni yazlm. Sizin aradnz insan bunlardan birisi olabilir mi?" "Belki. Sizde telefonlar var m?" "Ja. Sanrm var." Kadn bilgisayarn bana dnd. Numaralar bir kda yazp geri geldiinde, Jennifer Heinrich Vogel'n telefon numarasnn son basamann 705 olduunu grnce, heyecandan rperdi. "Heinrich Vogel'n adresine nasl ularz?" Kadn notlarna bakt. "iftlik pek uzak saylmaz, arabayla on dakikalk bir yol. Yine de Wasenhorn'un kuzey yamacnda olduu iin olduka sszdr. Size tarif edeceim yoldan kolayca varrsnz. iftliin ad Berg Edehveiss." 4. Almanca: "Tanr'nn selam." (.n.) 5. Almanca: "Bir dakika." (.n.) 54

Heinrich Vogel izmesinden ekmek bayla kazd amur keseklerini atee frlatt. Islak toprak alevlerin iinde slklanarak yanarken gvenlik monitrnn bana geti. Monitr evin n cephesinin hareketsiz grnts dnda, bombotu. Drbnn alp, pencereye yaklat. nce bir sis tabakas alaklar kaplyor, ineklerin otladklan meralarn zerinde kvnmlanyor-du ama, Vogel yakndaki grkemli Alp zirvelerini grebiliyordu; Wasenhom ise her eye tepeden bakyordu. Yolu tarad, grnrde ne araba, ne de adamlar vard. Oysa oralarda bir yerdeydiler, orada olduklarn kemiklerinin iliinde hissediyordu. Drbnn indirdi, sinirlerini yattrmak iin kendine bir kadeh naps doldurdu. Hep. u Tanr'nn cezas ie bulatnda atele oynadnn hep farkndayd; o iin beladan baka bir ey getirmeyeceini hep bilmiti. Sonu, tamahtan olacakt. Oysa srrn iki yldan beri saklamt ve eer talihi yaver giderse, sonsuza kadar da saklayacakt. napstan bir yudum alnca, alkoln grtlam yaktn hissetti, elinin tersiyle azn sildi. iki iri dobermannn dikkat ve sabrla bekledikleri n sundurmaya bir gz att. imdilik yabanclardan bir iz yoktu ama geleceklerdi; gelmeleri sadece bir an meselesiydi. Brak, gelsinler. Gerektiinde kullanmaya hazr tabancas cebindeydi. Dober-manlar birden kesik kesik inlemeye balaynca, Vogel kasld. Kpeklerin inanlmaz derecede keskin duyular vard, bir yabancy iki yz elli metre teden, daha kamera alanna girmeden sezebiliyorlard. Yoksa bir ey mi hissettiler? "Ferdie! Hans! Da szen!"6 Kpekler itaat etti, birer kaya gibi hareketsiz kaldlar. Vogel bir motor sesi duyup pencereye yaklat. Jennifer Murnau'dan kta otomobili nefes kesici Alp grntleri arasnda srm, iki kilometre sonra da anayoldan ayrlan dar patikay grmt. McCaul belediye binasndaki grevlinin tarifine bakt. "Sola sap." Jennifer, iindeki endie byyerek, patikaya sapt. Bir kilometre sonra, bir yannda metal bir posta kutusu bulunan, tahtadan yaplm kanatlar ak bir kapya vardlar. Kutunun zerinde "Berg Edelweiss" yazs vard. Uzakta, bir dizi mtemilatn ortasnda, kocaman bir geleneksel iftlik binas grnyor, topraklarn zerinde de ince bir sabah pusu dneniyordu. Jennifer gerginleti, Volkswagen' durdurdu. "imdi ne yapyoruz?" "at pat Almanca bildiine gre, konumay sen yap." McCaul Beretta'y karp, arjr kontrol etti. "Ama dikkatli ol, tamam m? Bakarsn boa gelmi de olabiliriz." "Ya boa gelmemisek?" McCaul tabancay yeniden cebine yerletirdi. "Elimizde sadece iki kurun var, onun iin dua et, bamz derde sokmayalm." 6. Almanca: "Ferdie! Hans! Orada oturun!" (.n.) 55 Jennifer Volkswagen' akl ta kapl iftlik yolunda durdurdu. iftlik evinin arkasnda bir al ve iki kapl bir garaj vard. Garajn ak kaplarndan kahverengi eski bir Mercedes ile asisi vuruk ve amurlu eski ve krmz bir traktr grnyordu. iftlik evinin ana kapsnn nnde dev gibi iki siyah kpek oturmu, gzlerini konuklara dikmiti. Hareket etmediler, ses karmadlar, ama tehdit dolu gzlerle bakmay srdrdler. McCaul, "Bu kpekler doberman ve olabildiince vahi" dedi. "Eer sana doru hareket ederlerse, gzlerini bile krptrma. sterlerse, boynunu koparabilirler." "Yattrc szlerin iin teekkrler Frank." Jennifer sesinin titrediini duydu. McCaul arabadan indi. "Yanmda kal ve yava yr." ki adm atmaya kalmad, kpekler dilerini gstererek hrlad. Jennifer durdu, McCaul gen kadnn kolunu tuttu. "Bir dakika hareketsiz dur." Dobermanlar gerekten rktc duruyorlard ama sanki grnmez bir g onlar olduklar yere ivilemi gibi, kprdamadlar. McCaul bir adm daha atmaya hazrland ama

kpekler yeniden hrlad, sanki saldrya hazrlanyorlarmasna, klarn yerden kaldrdlar. "Sz Ferdie! Sz Hans!" Kpekler kapnn eiinde grnen adamn buyruuna annda uydular. Bir tutam kr sayla ellilerinde gsteren adamn sa eli, zerindeki ypranm ceketinin n cebindeydi. Jennifer burnundaki eksik parann adama rahatsz edici bir grnt verdiini fark etti. "Sprechen Sie Englisch?" diye sordu Jennifer. Adamn dmanca bakn, topraklarnda kesinlikle tanmad iki kiinin bulunmasna balad. Baklar nce McCaul' szd, sonra Jennifer'n zerinde durdu. "Evet, ngilizce biliyorum" dedi sonunda. "Heinrich Vogel' aryoruz." Kpekler hrlaynca, adam Almanca bir buyruk homurdand. Her iki hayvan da hemen sessizlie gmld. "Heinrich Vogel benim. Ne istiyorsunuz?" "Herr Vogel, kpeklerinizi arsanz, kendimi ok daha rahat hissedeceim." Vogel'n aksan kesinlikle Alman'd ama, ngilizcesi kusursuzdu. "iftliime izinsiz girdiniz. Ne istiyorsunuz?" "Eer ieriye girmemize izin verirseniz, ok zamannz almayz Herr Vogel. Konuacaklarmz nemli." "Kimsiniz?" "Benim adm Jennifer March, bu da Frank McCaul. kimiz de Amerikal'yz." "Eer sizi Wasenhorn'a karacak bir da rehberi aryorsanz, baka tarafa bakmanz neririm. u sralar olduka megulm." "Da rehberi aramyoruz. Sadece konumamz gerek." Vogel'n kalar atld. "Ne konuda?" "Ltfen Bay Vogel, eer kpeklerinizi anp ieriye girmemize izin verirseniz, ok rahat edeceim." Vogel sanki iki yabancy evine kabul etmenin tehlikesini tart-yormu gibi ziyaretileri szmeye devam etti, sonra dudaklarn bzp tiz bir ddk sesi kard. Dobermanlar srayarak eve girince, efendileri ak kapy iaret etti. "Gelin, beni takip edin." Onlar nde Vogel arkada, mutfaa girdiler. eri girer girmez dobermanlar yeniden grnnce, Jennifer rahatsz oldu. Kpekler sanki k yolunu kapamak istiyorlarm gibi, sessizce n kapnn eiine oturdular. amdan yaplm geni bfesi, kede yanan kocaman ateiyle tipik bir isvire mutfandaydlar. Ortada byk bir am masa, zerinde bir deste gazete, gazetelerin tepesinde de bir drbn. Bfenin yanndaki duvarda da n avluyu gsteren bir video monitr. Btn bu gvenlik nlemleri Jennifer' artmad; anlalan Vogel dikkatli bir adamd. Bfenin zerindeki ereveli fotoraflar dikkatini ekti. Bunlardan birinde hepsi dac elbisesi giymi drt erkek kayalk bir kntnn zerinde poz veriyorlard. Daclardan birisi de Heinrich Vogel'd. Yannda da bak yaras gibi bir az ve gr siyah kalar olan, zayf bir adam duruyordu. zerinde mavi bir parka. Jennifer adamn yznn tandk olduunu dnd. Vogel ziyaretilerini masann bana ard. "Btn bunlar ne demek oluyor?" diye sordu. Jennifer ie Wasenhorn'da bulunan cesedi anlatmakla balad. "Belki duymusunuzdur Herr Vogel? Carabiniereler cesedin iki yldr buzulda olduunu ileri sryor." Vogel konuklarna bakmadan nce gzlerini gvenlik monitrne evirdi. "Ja, kyde bundan bahsedildiini duydum. yi de, bu konunun benimle ne ilgisi var?" "Cesedin zerinde ilginizi ekebilecek bir ey bulundu" dedi McCaul. "Gstermemizin bir sakmcas var m Herr Vogel?" "Ne sakncas olsun?" Jennifer antasndan notun yazl olduu kd kard. Vogel'n sa eli inatla ceketin cebinde kalmay srdryordu. Uzatlan kd sol eliyle ald, dikkatle inceleyip kalarn att. "H. Vogel adnn aka yazl olduunu gryorsunuz" dedi Jennifer. "O kelimelerin altnda Berg Edelweiss, yannda da basamakl bir rakam var. Telefon numaranzn son basamann ayn." Vogel birden pr dikkat kesilmiti. "yle grnyor."

"l adamn cebinde bu notun ne aradm anlamamza yardm edersiniz diye dndk Herr Vogel." "Hibir fikrim yok." Karsndakileri dikkatle szd. "Polis misiniz?" "Hayr, zel dedektifim" dedi McCaul. Vogel arm grnyordu. "yleyse bu konuyla ne ilginiz var?" "Bunu daha sonra konuuruz. Size gre adresinizin ve telefon numaranzn kurbann zerinde bulunmasmn bir nedeni olabilir mi?" Vogel yeniden video monitrne, ardndan da pencereye bakp, endieyle dudaklarn srd. "Hem trmanma eitmeniyim, hem de daclk rehberi; stelik insanlar sk sk Wasenhorn'a trmanmaya gelir. Belki de dediiniz adam bir seferinde beni rehber olarak kullanmt. Ad neydi?" "Cesedin kimlii belirlenemedi" diye cevap verdi McCaul. "Bana kalrsa, asla belirlenemeyecek. Torino'da cesedin sakland morg dn bir patlama sonucu ykld." Vogel iskemlesinde hafife yer deitirdi. "Ja, o patlamay bu sabah gazetede okudum." Masann zerinden bir isvire gazetesi alp, ba sayfay gsterdi. "Bakn. 'Be l var' diyor. Gazete bunun terristlerin ii olabileceini yazyor." Jennifer fotorafta Torino Carabiniere Komutanl'nn duman iindeki enkazn tand; resmin altnda Almanca ksa bir yaz da vard. "Gazete baka ne diyor?" "Pek az ey. Sadece polisin olay aratrdn. Ama btn bunlar ok tuhaf. O adamn zerinde adresimin ve telefon numaramn ne aradn hi anlamadm." Jennifer'n iinde bir ses Vogel'n her ikisini de aptal yerine koyduunu sylyordu. "Burada yasal bir i mi yapyorsunuz, Herr Vogel?" "Yasal m? Ne demek oluyor bu?" "Rehberlik iiniz. Yasal ve kaytl m?" "Evet, tabi yasal, isvire yasalar bu gibi konularda ok titizdir." "yleyse sanrm yasaya gre rehberliini yaptnz kimselerin bir listesini tutmanz gerek, yle deil mi?" "eyy... Evet..." "Demek adlan sizde var?" "Bakn, tabi..." "yleyse iki yl nce, 15 nisann hemen ncesi ve sonras gnlerdeki anlamalannza bir baksanz?" "Neden?" "Polis kurbann o tarihlerde ldn dnyor." "Yoksa onu daa benim gtrdm m ima ediyorsunuz?" "Hayr. yle bir imada bulunmuyorum. Ama eer dediiniz gibi, kurban bir zamanlar sizin hizmetinizden yararlanmsa, o zaman kaytlannza dayanarak kimliini karabiliriz, diyorum." Vogel cevap vermeyince McCaul, "Herr Vogel, eminim polis de size ayn sorulan sormak isteyecektir. Bize yardm etmenizin ne zarar olabilir?" Vogel sessizliini srdrd. Gergindi ve karann vermekte zorland akt. Gnlszce ayaa kalkt ve elini cebinden kard. Jennifer adamn parmann eksik olduunu fark etti. "Donma sonucu" diye aklad Vogel, Jennifer'n baklann grp. "Ameliyat ie yarad tabi, ama parmaklanmn n kurtarmak iin ok geti." "ok zldm." "Nein, geldiiniz zaman bylesine tedbirli davrandm iin zr dilemesi gereken birisi varsa, o da benim. imdi eer izin verirseniz, gidip kaytlanm bulmaya alaym." Vogel sanki daha sevimli grnmek iin gayret sarf ediyor gibiydi. Mutfaktan kt, dobermanlan gzlerini ziyaretilere dikmi bakarken, ayak sesleri koridorda hafifleyip sustu. McCaul Beretta'y cebinden karp emniyet mandaln at. "Geri dnd zaman, brak konumay ben yrteyim." Jennifer gzlerini tabancaya dikti. "Kafanda ne var?" McCaul masann zerindeki drbn kapt. "una bir baksana. Sanki Vogel her an birini bekliyormu gibi. Burada tuhaf, anlalmaz bir eyler dnyor Jennifer. Gzlerini gvenlik monitrnden nasl ayrmadn grdn. Bu adam gerginlikten

kopacak durumda. imden bir ses, bize anlattndan ok daha fazlasn bildiini sylyor. Belki de artk ciddi konumann zaman geldi." "Nasl?" "Eer gerekirse, nazike ikna etmeye alacaz. Adama zarar vermek niyetinde deilim ama bu kpekler Vogel'a yanl bir ey sylersem beni paralayacak gibi bakyor, onun iin hazrlkl olmak derdindeyim." Tabancasn yeniden cebine soktu. Jennifer ayaklannca dobermanlar gzlerini ona diktiler, ama hibir harekette bulunmadlar. "Ne yapmaya alyorsun?" diye sordu McCaul. Sessiz durmasn anlatmak iin parman dudaklarna gtrd, kpekler her hareketini izlerken mutfan br tarafna geti. Drt kiiyi gsteren fotorafn banda durdu. "Ne dndn bana da sylesen?" Jennifer parmayla fotoraf gsterdi. Zayf yzl, kaln kal, siyah sal adam dikkatini ekmiti. "Bir bakver." McCaul yanna geldi. "Ne var?" "Bu adam bir yerden hatrlayacam. Gzlerine baksana Frank. Bir de azna. Onu bir yerde grdmden... Aman Tanrm!" "Ne oluyor sana?" "Buzdaki adam. Bu o. Grmyor musun?" McCaul fotorafa yakndan bakt. Kpeklerin hrladn duydular. Dndklerinde, Vogel' elinde bir tabancayla kapnn eiinde duruyor buldular. McCaul Beretta'sn ekmeye davrand ama kpekler saldrmaya hazr, tylerini kabarttlar. "Elini cebinden kar" dedi serte Vogel McCaul'e. Tabancasn Jennifer'a dorulttu. "Yavaa, ok yavaa uzanp, tabancasn al." Jennifer syleneni yapt, McCaul'n cebindeki Beretta'ya dokunan parmaklar titriyordu. "Tabancay masann zerine brak." Uzand, Jennifer'n masann zerine brakt tabancay alp cebine soktu. "Neden?.." diye inler gibi bir sesle sordu Jennifer. "Bizi neden tehdit ediyorsunuz?" "Nedenini biliyorsunuz sanrm." Vogel tabancay sallayarak iskemleleri gsterdi. "Oturun ve ellerinizi masann zerinde tutun. Hareket etmeye kalkarsanz ikinizi de ldrrm." 1 56 Kelso, Murnau belediye binasnn nnde bir kfr savurarak frene bast. Belediye binas elik ve caml ada bir mtemilat olan, kire tandan yaplm yzyllk bir yapyd. Mark Alp tipi sevimli ev ve dkknlarn sraland sokaklarn insan dolu olduunu grd. Kelso Fellows ve Grimes'a arabalarnda kalmalarn iaret edip, parman Mark'n gsne vurdu. "Sen benimle gel." Peinde Mark, belediye binasnm cam kaplarndan saldrya geer gibi girdi. Mutfak sessizlie gmlmt. Aln terden srlsklam olmu Vogel her dakikada bir video monitr kontrol ediyordu. Sessizlii Jennifer bozdu. "Herr Vogel, bizi neden tehdit ediyorsunuz? Buraya size zarar vermek iin deil, sadece bilgi almak iin geldik." "Yalan syleme. Tabancanz vard." "Tabanca kendimizi korumak iindi. Biraz dinleseniz, aklayabilirdim..." "Stili! Sessiz olun. Baka soru yok." Jennifer oturduu iskemleden kalkt; kpekler hrlayp dilerini gsterdilerse de tehlikeye aldrmaz gzkt. Babasnn kaybolmas konusunda Vogel'n neler bildiini renmekte kararlyd. "Hayr, syleyeceklerimi dinlemenizi istiyorum." McCaul gen kadnn kolunu ekitirdi. "Tanr akna Jennifer, fazla srar etme, yoksa bu iin nereye varacan kestiremeyiz." McCaul'n yakarn duymazdan gelip, bfenin zerindeki fotoraf iaret etti. "O fotoraftakilerden birisi Wasenhorn'daki kurban, yle deil mi Herr Vogel?

Kim olduunu da biliyorsunuz. Ama ldnde, o buzulda yalnz deildi. Muhtemelen yannda babam vard. Yoksa bunu da m biliyordunuz?" "Baban m? Sen neler anlatyorsun?" "Babam iki yl nce kayboldu. Polis cesedin yannda babamn pasaportunu buldu. Zaten burada bulunmamzn tek nedeni de bu. antamda babamn bir fotoraf var. Eer size gstere..." Vogel gzlerini kukuyla krptrd. "Hayr, antay buraya uzat. Usulca." Jennifer antay masann zerine braknca, Vogel fotoraf bulana kadar serbest eliyle antay kartrd. "Babamn ad Paul March. Onu daha nce hi grdnz m, Herr Vogel?" Fotorafa baknca, Vogel'n yz kl gibi oldu. Tabancasn indirmedi ama Jennifer'a bakan gzlerini birden kuku yerine merak kaplad. "Buraya tam olarak neden geldiinizi anlat bana." Kelso ile Mark arkasnda gen bir kadnn oturduu mracaat bankosuna yaklat. Kadn yalca bir svireli'yle meguld ama, Kelso adamcaz kenara itip aceleyle sordu: "ngilizce biliyor musunuz Frulein?" "Biliyorum, ama sranz bekleyin ltfen." "Acil bir durum vard da. Daha nce bu gen kadm grdnz m?" Kelso Jennifer'm fotorafn masann zerine brakt. Grevli fotoraf inceledi. "Ja. Onunla bu sabah konutum. Buraya baz bilgiler almak iin gelmi. Neden sordunuz?" Kelso fotoraf yeniden cebine sokarken ciddi bir ifade taknd. "Ben onun babasym ve maalesef korkun bir otomobil kazas oldu. Ailemizden birisi ar yaraland iin hemen kzm bulmam gerek." "Bunu duyduuma ok zldm. Yarm saat kadar nce, yannda bir erkekle birlikte buradayd ve iki kiinin adresini aryordu. stedikleri bilgileri vermek iin ky kaytlarna bakmtm." "Hangi iki kii?" "Aslna bakarsanz, adamlardan sadece biriyle, Heinrich Vo-gel'la ilgileniyordu. O yzden iftliin yolunu tarif ettim." Kelso rahatlayp soluunu boaltt. "Bu Vogel'n adresini nasl buluruz?" Jennifer konumasn bitirdiinde, mutfakta duyulan tek ses saatin tik taklaryd. Vogel'n yz beyaza kesmi, elleri titremeye balamt. 1 "Wasenhorn'da len adam tanyordunuz, yle deil mi?" diye sordu Jennifer. "Ja. Tanyordum." "Kimdi?" "Kardeim, Peter" dedi Vogel ksk bir sesle. Kendini toparlamakta glk ekiyormu gibi, ok sarslm grnyordu. "O dan tepesinde ne aryordu?" "Bilmiyorsun, deil mi? Gerekten hibir ey bilmiyorsun?" "Neyi bilmiyorum? Onu siz mi ldrdnz? Korktuunuz bu mu Herr Vogel?" "Onu ldrmek mi?" diye kekeledi Vogel. "Onu neden ldreyim?" "Kardeinize buzulda ne oldu?" "lmeden bir gece nce, Peter Brig tren istasyonundan ald iki kiiyle birlikte buraya geldi. Adamlardan biri Kari Lazar adnda biriydi, teki de..." Vogel parmann ucuyla fotorafa dokundu, "Bu adamd. Baban olduunu sylediin. Babanla daha nce hi karlamamtk ama Kari Lazar' tanyordum. Yllar boyu kayak iin Murnau'ya gelmi, kardeimle ve benimle yle tanmt." "Buraya neden gelmiler?" "Lazar benden ve kardeimden onlara rehberlik yapmamz istedi... Hayr, buzulun zerinden onlar talya'ya gtrmemizi syledi. ok korktuklar akt. zellikle de baban. kisinin en iinde korkmu grneni baband. Ama Rus mafyasndaki arkadalarndan katklarn ok sonra rendim." Jennifer aknlk iindeydi. "Hibir ey anlamyorum." "Buraya beni ldrmeye geldiinizi sanmtm. Onlardan olduunuzu sanmtm. Bu kadar tedbirli olmamn nedeni buydu. Ama o fotoraf, burada bulunmanzn gerek nedenini aklyor. Ne salakmm."

"Kimlerden olduumuzu sandnz? Fotoraf neyi aklyor?" Jennifer Vogel'n samalklanndan en ufak bir anlam karama-ymca McCaul'e bakt. Ne var ki o da en az Jennifer kadar aknlk iindeydi. "Bay Vogel, bu Kari Lazar'n kim olduunu, babamn onun yannda ne yaptn anlatmak zorundasnz." "Syledim size, snrn te tarafna kamak istiyorlard. Lazar Rus mafyas adna alrd." "yi de, yannda neden babam vard?" Vogel birden panie kapld. Ayaklanp gvenlik monitrnn bana gitti. "Bunu aklayacak zamanm yok. Birazdan burada olacaklar, bundan eminim. Evi neden gzetlediklerini imdi anlyorum. Sebebi sendin. Buraya geldiklerinde, hepimizi ldrecekler. imdi hemen gitmelisiniz." "Neden sz ediyorsunuz? Gelecek olanlar kim?? Bizi kim ldrecek?" Tabanca elde, Vogel pencerenin yanna gitti. McCaul bir anda frlad ve masay hzla devirdi. Masa gcrdayarak zeminden kayd, Vogel'a arparak onu yere savurdu, Jennifer' da geriletti. McCaul masay nnde iterek, saldrmaya hazrlanan kpeklerin zerine bir boa gibi atld, ar mobilyay hayvanlara arptrarak kapdan dar sprd. Masay kapnn kasasma dayayp, dnd. Tabancasn hl elinden brakmam olan Vogel byk bir gayretle yerden dorulmaya alrken, McCaul utu ve silah adamn elinden koparrcasna ald. Tavana iki el ate etti ama kulaklar sar edici patlamalar dobermanlan sakinletirmedi; hayvanlar tahta masaya dilerini geirerek, tehdit dolu homurtularla masann zerinden atlamaya altlar. "Durdur unlar!" diye haykrd McCaul. "Durdur unlar yoksa ikisini de vururum!" "Sz Ferdie! Sz Hans!" diye seslendi Vogel. Kpekler fkeyle homurdanp ktler. "Dar kmalarn syle. Haydi, abuk!" "Raus! Raus! Sofort!"? Kpekler koridora atld. McCaul arabuk kapy kapatt, ardndan masay yeniden kasaya dayad; o bunlar yaparken, Vogel da cebinden Beretta'y karmaya alyordu. "Frank!" diye haykrd Jennifer tek bir patlama duyulur ve kurun McCaul'n koluna saplanarak koca adam sendeletirken. Jennifer Vogel'n zerine atld, elindeki tabancay almaya alt. Sonunda McCaul adamn tepesine ullanp silah elinden kapmay baard. "Yalvarrm... Yalvarrm beni vurmayn" diye szland Vogel. "Size zarar vermek istemiyordum." "Bunu gsterme biimin olduka tuhaf dostum." "Ben sadece kendimi korumak istedim. Yemin ederim..." McCaul elini koluna gtrd. "Bak bakalm, kan durduracak bir ey bulabilecek misin?" Jennifer mutfakta bulduu havluyu McCaul'n koluna dolad, kann akmas kesilene kadar skt, "iyisin ya? Bir bakaym." Yaray inceleyince, merminin ceketi delip McCaul'n koluna saplanrken at iki delii grd. 7. Almanca: "Dar! Dar! Hemen!" (.n.) McCaul Vogel'a, "Bana kalrsa olanlar batan konumamz gerekecek dostum" dedi. Bir araba sesi duyunca, Vogel'n rengi att. "Ge... ok ge kaldn. Geldiler bile. Geleceklerini sylemitim." Jennifer pencereye yaklanca siyah ve gl bir BMW'nin hzla kapdan girip akl talarnn zerinde ilerlediini grd. Araba yaklap iindekileri grnce yrei arpmaya balad. "Adam hakl Frank. Gelenler var." "Kim?" "ki kii." 57 Jennifer siyah BMW'nin evin nndeki akl talar zerinde durmasn izledi. Vogel' arkasndan srkleyen McCaul, pencerenin yanna vardnda, arabann kaplarnn alarak iinden iki kiinin indiini grd. Adamlardan biri, trende karlatklar sarnd. Bir plaster alnn boydan boya kapatyor, adam elindeki cep telefonuna bir eyler sylyordu. Bu kez yanndaki arkada, elinde makineli bir tabanca tayan, otuz yalarnda ve salam grnl biriydi. McCaul Vogel'a "Kim bu herifler?" diye sordu.

"Bil... Bilmiyorum." "Bilmiyor musun?" diye patlad McCaul. "Belki de gazeteler cesedin bulunduunu yazdndan beri, yani gndr buray gzleyenlerdir. Bazen, ben kye gidip gelirken deiik arabalara binip peime taklyorlar ama hep aradaki mesafeyi koruyarak. Onlar grmediimi sanmalar iin aptal olmalar gerekir." "Sence, kim bunlar?" "Rus mafyas. Lazar'n alt insanlardan." "Evi neden gzetliyorlard peki?" Vogel sessiz kalnca McCaul fkeyle, "Bana daha aklayacan ok ey var dostum" dedi. Jennifer sarn olannn cep telefonuyla konumasn bitirdiini grd. Cebinden bir tabanca kard, yanmdakine bir ba iareti yapt ve birlikte eve doru yrmeye baladlar. "Frank, yaklayorlar." McCaul pencereden uzaklat. "Beni dinle Vogel. Bu heriflerden biri daha nce bizi iki kere ldrmeye alt. imdi de buraya iini tamamlamaya geldi. Bana buralarda neler dndn anlatmak zorundasn." Yznde ter taneleri tomurcuklanan Vogel srarla sessizliini srdryordu. "Peinde olduklar ne?" dedi Jennifer. "Babamn Rus mafyasyla ne ii olabilir?" Vogel cevap vermeye frsat bulamadan McCaul telala, "Vazge Jennifer" dedi, "zaman deil. Buradan kaacak bir yol olmal." "Bu... Buradan" dedi Vogel, titreyen parman mutfan arka tarafndaki kapya uzatarak. "Nereye kyor?" "Aaya bodruma, oradan da al ile garaja." McCaul kapy at. Kapnn tesinde, lolua gmlm ksa bir koridor vard. Elektrik dmesini evirince, aalarda bir yerde yanan ampuln nda, yakt deposu olarak kullanld belli olan bodruma inen birka basamak grnd. Duvarlarn dibine kaln ktkler istiflenmiti. "Garajdaki Mercedes alyor mu?" "Evet." "Anahtarlar nerede?" "Hep kontan zerinde brakrm." "Buradan kmak iin bir arka yol var m?" diye sordu Jennifer. "Sadece kt bir orman yolu var. Aln gerisinden kp, yarm kilometre tede anayola kavuur." McCaul ter iindeydi. "ansmz deneyeceiz. Sen de bizimle geliyorsun." Vogel birden korkuya kapld. "Yalvarrm... Yalvarrm bana bir ey yapmayn." McCaul slk gibi bir sesle konutu: "Koluma bir kurun yerletirdiine baklrsa, olduka deneyimlisin demektir. Ama sana karlksz bir tavsiyede bulunaym. Eer bizimle gelirsen, hayatta kalma ansn artar." "K... Kpeklerim. Onlar armam..." McCaul Beretta'mn horozunu kaldrp, tabancay bodruma inen basamaklara doru sallad. "Vaktimiz yok. Haydi, kprda." ki adam iftlik evinin kapsnn nnde duraklad. Sarn olan parman aklatnca teki hemen kapnn yannda vaziyet ald. Kapnn tokmana uzanrken, koridordan bir szlanma duyuldu. Ne yapacan anlamak iin sarna bakt, onun tabancasn kaldrp ban salladn grnce, devam etmeye karar verdi. Tokma evirdi. McCaul bodrum kapsn arkadan kilitledi, merdivenlerden hzla inerken Jennifer Vogel'a "Babam daa kardn o gece neler oldu?" dedi. "Buzulu gece gemeye kalkmann delilik olduunu, hayatlarn tehlikeye attklarn Lazar'a syledim, onlar uyardm ama beni dinlemediler. Elinde bir tabanca vard ve eer onlan snnn br tarafna geirmezsek hem beni, hem de Peter'i vuracan syledi. Lazar kendisi ve baban iin trmanma malzemesi ile tane byk srt antas istemiti. Yol iin gerektii gibi giyindikten sonra onu bir antadan kardklarn iki srt antasna doldururken grdm. nc srt antasna da babann eyasm yerletirdiler. Ondan sonra, geceyans olunca, elimizde fenerlerle hep birlikte yola ktk." "Devam et."

"iki saat sonra buzula vardmzda, hava birden ktleti. Ardndan korkun bir tipi kt, insann iki metre nn gremeyecei kadar younlat. Bir lk duyduumda, Peter kaybolmutu. Bir yana dtn anladm." "Babama ne oldu?" "O tipide hem onu, hem de Lazar' gzden kaybettim, ama hi aldrmadm. Ben sadece o dadan inmek ve buraya dnmek istiyordum." Vogel souktan donmu elini kaldrd. "Geri dnmek drt saatimi ald; parmam ve burnumun yans gitti ama, hayatta kaldm iin talihli olduumu dndm." Basamaklann dibine varmlard. Bodrumun uzak ucunda bir kap daha vard. Yukardaki koridorda dobermanlann havladn duydular; ardndan bir insan l, peinden de drt el silah sesi. Vogel akl bandan gitmiesine bard: "Kpeklerim... Kpeklerimi vuruyorlar!" "Eer buradan hemen kmazsak, sra bize gelecek." McCaul Beretta'y Jennifer'a uzatt. "Daha nce byle bir silah kullandn m?" "Hayr." "Eer merdivenlerden inen birini grrsen, tpk trende yaptn gibi tabancay dorultup, tetie bas, ama tek bir kurunun kaldm da sakn unutma." McCaul kapnn mandaln kaldrd. "kiniz de sesinizi kasn. Olabildiince abuk dnmeye alacam." "Nereye gidiyorsun?" "Danya bir gz atmaya." Sansn ile yanndaki adam n kapy ap ieri szldler. Daha henz birer adm atmlard ki, zerlerine nereden ktklan 1 belirsiz iki siyah doberman atd. Elinde makineli tabanca olan, kpeklerden biri dilerini koluna geirir ve silahn drmesine neden olurken bir lk att. Sanm olan pe pee ila el ate ederek teki canavan havada yakalad, hayvann cansz vcudu srtst dt. Adam daha sonra dnd, yanmdakinin koluna yapm ikinci dobermann vcuduna da iki kurun skarak hayvan hemen ldrd. Hol ksa srede kan glne dnmt, yaral saldrgan ise kolunu tutmu, acyla kvranyordu. Sarn olan fkeyle berikinin silahn uzatt. "Salak!" dedi. "Evin arkasna dolan. Ne yapman gerektiini biliyorsun." Sanm adam silahn dorultup yava yava ilerlemeye balarken, br holden kp, evin arkasna doru kotu. 58 Silah sesleri aniden kesilince, ev frtna ncesi sessizlie gmlm gibi oldu. Jennifer adamlarn yukarda gezindiklerinden emindi ama hibir ey duyamyordu. Gerekirse yine birini ldrp ldremeyeceinden kukulu, Beretta'nn kabzasn avucunda skt. Upuzun bir dakika geip de McCaul geri gelmeyince, iindeki korku panie dnt. Vogel zntden akln karm gibiydi. "O herifler kpeklerimi ldrd. Ferdie ile Hans' ldrd..." "Ltfen Herr Vogel, sesinizi ksn." "Buradan sa kurtulacamz sanmak iin ldrm olmak gerekir. Bizi bulup ldrecekler..." "Neden polise kardeinizin bana gelenleri anlatmadnz?" dedi Jennifer keskin bir fsltyla. Vogel gen kadma ldrm birisine bakar gibi bakt. "Nasl anlatacaktm? Buradakilere Peter'in Zrich'e yerletiini sylemek ok daha iime geliyordu. teki trl, kendi boynuma ilmek takm olurdum." "Ne demek oluyor bu?" "Yllar nce, Lazar beni mafya dostlar iin cokey olarak tutmutu. Birka ayda bir Wasenhorn zerinden talya'ya geer, oradan bir paket alp buzulu aarak dnerdim. Aslnda o pezevenkle hi tanmamahymm." "Paket dediiniz nasl bir eydi?" "Her seferinde, koca bir srt antas dolusu para. Lazar'n arkadalar paray Zrich'te bir bankaya gtrp temizliyorlard. Yaptmn yasal olmadn biliyor, ama aldrmyordum. Ruslar bana iyi para veriyorlard." "Nasl temizliyorlard? 'Aklyorlard' m demek istiyorsunuz?" "Tabi. Lazar da aynen yle demiti."

I "Babam da bu plana dahil miydi?" "Nereden bileyim? Benim tek grdm, ellerinde bir hazineyle kamaya alan iki umutsuz adamd." "Ne demek istiyorsunuz?" "Buzula trmanrken, Lazar bize babanla birlikte Rus mafyasndan bir hazine aldklarn anlatt. Peter ile benim yardmlarmzn karln fazlasyla deyeceklerini, ama azmz sk tutmamz gerektiini syledi. Ancak onlar snrn teki tarafna geirince, bizleri ldrmelerinden korkuyorduk. te frsatn bulunca, kamamn nedeni de bu ya." Jennifer st katta zeminin trdadn duydu. Bodrumu bulmalar daha ne kadar srebilirdi ki? Yrei gmbrdyordu. Vo-gel'n anlattklarndan sarslmt. "O gece babamn korkmu grndn sylerken ne demek istemitiniz?" "Endieliydi. Bana endieli grnd. kisi de korkuyordu ama onunki ok belirgindi." "Onunla hi konutunuz mu?" "Hayr, sadece Lazar konutu." Jennifer baka bir ses duydu, yer kaplamalarna srtnen bir ayakkabnn kard sesti bu. Adamlar odalar aryorlard. ok gemeden bodrum kapsn bulacaklard. "Herr Vogel, babamn o tipiden sa kurtulmasnn mmkn olup olmadn bilmek istiyorum." "mknsz. Tipi kardan metrelerce ykselen ynlar oluturuyordu. Ne o, ne de Lazar bylesine korkun bir havada yollarn bulabilirdi." "Ama siz buldunuz." "Bir mucize eseri." "Cesetlerini aramak iin geri dndnz m?" "Ja, alt hafta sonra, gidecek kadar iyiletiimde. Ama cesetlerden hibir iz bulamamama armadm dorusu. Muhtemelen onlar da Peter gibi bir yara dp ldler." "Yanlyorsunuz. lerinden biri hayatta kalp, be gn sonra Dikenli Ta Manastr'na ulamay baard." "mknsz! O frtnada kimse be gn hayatta kalmay baaramaz." "Yaknlarda, snabilecekleri bir da kulbesi var." Vogel ikna olmua benzemiyordu. "nan bana, bouna umutlanyorsun. Baban souktan donmu olmal. Ama eer aradn bir kantsa, sana cesedini gsteremeyeceim; cesedini bulamadm nk." Vogel birden sustu. Merdivenin tepesindeki kapnn tokma t-krdaynca, Jennifer'n kalp atlar hzland. Ardndan baka bir ses duyup, arkasna dnd. Darya alan kap usul usul kprdamaya balad. Beretta'y dorultup, ate etmeye hazrland. "Benim" diye fsldad tandk bir ses. Ardndan McCaul grnd. "Yukandalar Frank. Kapy amaya alyorlar." Merdivenin tepesindeki kap tokma bir kez daha tkrdarken, McCaul'n yzn ter bast. "yleyse, boka battk demektir. Evin arkasn koruyan eli makineli tabancal bir herif daha var, stelik bu tarafa geliyor." 59 Mark kkne kadar gaza bast. Murnau'dan douya giden yolda hzla ilerliyorlar, Kelso da lgn bir heyecanla haritaya bakyordu. Grimes ve Fellows'un arabas pelerindeydi. Her iki tarafta da, anayoldan aynlan dar yollar vard ama hepsi de birbirine benziyordu. Mark yollarn kaybettikleri umutsuzluuna kapld. "imdi ne tarafa?" "Bir sonrakinden sola." Mark kavakta keskin bir sol viraj ald, amur kapl bir patikada hoplaya zplaya ilerleyip, bir dizi kaim kknarm kapatt kmazn sonuna vardlar. "Grnrde bir ev ya da iftlik yok Kelso. Doru yolda olduumuzdan emin misin?" Kelso aceleyle haritay inceledi. "Lanet olsun!" "Kaybolduk yani, yle mi?" "Tanr akna, iftlik buralarda bir yerlerde olmal. Geldiimiz yoldan geri dn." Jennifer yukardaki sahanlk kapsnn yeniden sarsldn duydu, ardndan da bir tahta atrts iitti. Biri kapy amaya alyor. Kaacaklar bir yer

olmadan, her iki taraftan kapana kslmlard; panie kapldn hissetti. "Buradan kmann baka bir yolu var m?" "Olsayd, sizi oktan gtrrdm." Vogel'n sesi titriyordu. "Sonumuz geldi, anlyor musunuz? Makineli tabancalar karsnda ne ansmz olabilir?" "kiniz de duvarn dibine gidin ve Tanr akna ses karmayn" dedi McCaul. "Ne yapacaksn?" "Dediimi yap Jennifer." McCaul cebinden Maglite fenerini karp yakt, odann ortasndaki ampuln altna yrd. Parmakla-nmn ucuna kalkt, scak ampul kavrayp gevetmek iin ceketinin yeninden yararland. Ancak insann evresini grmesine yetecek kadar k veren fenerin dnda, bodrum karanla gmld. Jennifer ve Vogel srtlann duvara yaptnrken, McCaul parman dudaklanna gtrerek sessiz olmalarn istedi, ardndan istiflenmi odunlarn arasndan ar bir tanesini seti, kapnn arkasna geip feneri sndrd. Sahanlktan gelen seslerin arttn duydular, ardndan fsltlar iittiler. Biraz sonra, bodrum kaps gcrtyla ald. Odann iine szan gn nn aydnlnda, bir tabanca namlusu belirdi. Kapnn aral biraz daha genileyince saldrganlardan biri, elinde makineli tabancasyla melerek ieri girdi. Tam o srada merdiven sahanlndaki kap sarslnca, rkerek ban kaldrd. "Di-mitriy?" diye usulca fsldad belirgin bir Rus aksanyla. McCaul yerinden frlad ve elindeki odunu adamn kollarna indirdi. Adam acyla hayknrken silahn drd, McCaul bu kez ense kkne vurdu odunu var gcyle. Adam bouk bir lk atp yere yld. McCaul makineli tabancaya uzanrken, sansn olan gzkt. Vogel panie kapld, Jennifer' kenara savurdu, "Yalvarnm, beni ldrmeyin!" diye umutsuzca haykrarak kapya doru kotu. Kapnn eiine erimek zereyken, sarn basamaklarn tepesinden silahn ateledi, Vogel' srtndan vurdu. McCaul makineliyi dorultup tetie bast, ayn anda sahanln duvarlanndan kire paralan havaland. Sansn zor durumda olduunu grp gerilemek istediyse de McCaul yeniden tetie bast, kurunlar sarnn kafasnn zerinden geerek, duvarda delikler at. "Tabancan yere brak!" diye bard McCaul. "Brak, yoksa lrsn." Sarn tabancasn brakt. McCaul gz ap kapayncaya kadar basamaklann tepesine kmt. Adamn yakasna yapp, merdivenlerden aa itti. Sansn merdivenin ortasna kadar sendeleyerek indi, daha sonra basaca yeri anp boha gibi yuvarland. McCaul yanma vardnda, sersemlemiti. "Ayaa kalk." Sarn ayaa kalknca, McCaul zerini arad. Jennifer evresine baknd. McCaul'n devirdii ilk saldrgan kapnn yannda, hl baygn yatyordu. Bodrumu mide bulandnc bir barut kokusu kaplamt. Vogel kurunlarla delik deik olmu vcuduyla yerde yatyordu. Jennifer gidip Vogel'n nabzm tuttu, ama nabz durmutu. Bir uyuukluk hissetti. McCaul etkisiz hale getirdii adam evirdi, yzn merdivene dndrd. "Kim olduun hakknda en ufak bir fikrim yok dostum, ama cevaplayacan ok soru var. imdi yukarya doru yrmeye bala ve basamaklar teker teker k." McCaul mutfakta bir iskemle ekip, sarn iskemleye doru itti. "e kim olduunla balayalm Dimitriy?" "Siktir git" diye karlk verdi adam. "Beni neden ldrmek istiyorsunuz?" diye sordu Jennifer. "Eer isteseydim seni oktan ldrm olurdum salak kar." Jennifer srar etti. "Kimin adna alyorsun ve beni neden ldrmek istiyorsun?" Adam dudaklarn bkerek McCaul'e bakt. "Haydi vur beni; benden bundan baka bir ey duyamayacaksn." McCaul'n sabn tat, adamn ceketinin yakasma yapp ayaa kaldrd. "Sana bir soru soruldu." Sansn meydan okur gibi suskunluunu srdrd. McCaul fkeyle adamn enesine bir yumruk patlatt, ardndan btn gcyle bir yumruk daha. Bir kez daha vurmaya hazrlanrken, Jennifer koluna yapt. "Hayr Frank!"

McCaul adam brakt. Sansn yan baygn bir halde iskemleye yld, ba bir yana devrildi. Azndan kan szyordu. "Bu herif konumayacak. Zaman kaybediyoruz." Adamn zerini arad, yeni bir cep telefonu ve araba anahtarla-n buldu, sonra kar duvara yryp Vogel'm telefon kablolann kopard. "Neden yaptn bunu?" "Dostumuz kendine geldiinde yardm isteyemesin diye." McCaul Jennifer'n koluna girip bodruma gtrd, bu kez ikinci saldrgann ceplerini arad. Adam hl baygnd. McCaul bulduu czdan Jennifer'n antasna tkt, sonra adamn kemerini ka-np ellerini arkasna balad, ardndan da Vogel'n cesedine yaklat. Vogel'n gzleri akt. McCaul dizlerinin zerine kt, Vogel'n gzkapaklanna parmaklarn koyarak kapatt. "Zavallnn hi ans olmad. Tamam. imdi arabaya binelim." Birka dakika sonra, sarn kendine geldi. Yzn ovalayp, sendeleyerek pencereye yrd. Volkswagen'n yerinde yeller estiini grnce ceplerini aratrd ama otomobilinin anahtarlann bulamad. Her admda devrilir gibi, bodruma indi, kapy ap, garajdaki Mercedes'le karlat. Kontaa takl anahtan grnce direksiyonun arkasna kayd, motoru altrp geri vitese takt. Arkadann ellerini balayan kemeri zd. Mercedes'in arka koltuuna bir boha gibi frlatt adam kendine gelir gibiydi. Sanm sonra direksiyonun bana geti, gaza yklendi ve Murnau yoluna kt. kilometre kadar sonra, saatte doksan kilometreyle giderken yanndan hzla geip aksi ynde yol alan Opel ile Volkswagen hi dikkatini ekmedi. 60 McCaul yolun zerinde bir benzin istasyonu grnce yavalayp, istasyona sapt. Omzu zonklamaya balamt. Ceketini kard, Jennifer yaray inceledi. Kan dinmiti ama yarann evresi kzarmt. "Bir doktor bulmamz art Frank." "Unut bunu. Bir kurun yarasyla hastaneye gittiim an, polislerin etrafma ecei kesin. Yara olduka temiz grnyor. Daha sonra bir eczane bulur, doru drst bir pansuman yaparz." "Hep byle inat msn?" "Bu ailemize zg bir kusur... imdi, u senin antanda neler varm, bir bakmaya ne dersin?" Saldrganlarn czdanlarn kartrdklarnda bir sr Avrupa ve isvire banknotu buldularsa da, herhangi bir kimlie rastlamadlar. "Son hatalarndan ders almlar anlalan. Sahte ya da gerek, kimliklerini aa vuracak hibir ey yok." McCaul saldrgann cep telefonunu inceledi. "Tpk geen seferki gibi. Yine ifre istiyor." fkeyle elindeki telefonu att. "Eer fikrimi soracak olursan, kmazn dibindeyiz, stelik de tehlikeli bir kmazn. Pasaportun hl yannda m?" "antamda. Neden sordun?" "z soudu. Elimizde sadece Vogel'n anlattklar var. Bana kalrsa yapmamz gereken i, ilk uaa binip Amerika'ya dnmek ve babann metal kutusuna ne olduunu aratrmak. imden bir ses, aradmz her neyse, o kutuda bulacamz sylyor. Belki o zaman bu heriflerin ipinin kimin elinde olduunu da reniriz." Jennifer McCaul'n hakl olduunu biliyordu. "Ya havaalanlarn gzlyorlarsa?" McCaul haritay inceledi. "Eer douya, Cenevre'ye doru gidersek, Amerika'ya kalkan bir uak bulabiliriz. imdilik onlardan bir adm nde olduumuza gre, sarn alarm zillerini almaya frsat bulamadan onlar hazrlksz yakalayabiliriz. Ama beni asl artan ne oldu biliyor musun? Eer seni henz ldrmek niyetinde olmadklarn varsayarsak, o zaman neyin peindeler? Yorgun olduunu biliyorum, ama yine senden bir daha dnmeni istiyorum. yice dn. Peinde olduklar bir ey var Jennifer. Babann Rus mafyasndan bahsettiini hi duymu muydun?" "Hayr, hi." Jennifer'm verecek cevab yoktu. Her zamanki gibi akn, krlma noktasna vardn dnyordu. Ard arkas kesilmeyen cinayetler, bilemedii nedenlerden tr vahi ve acmasz adamlarca kovalanmann korkusu ve deheti, sonunda etkisini gstermeye balyordu. Eer btn bunlar ksa zamanda sona

ermezse, gerekten ldracamdan eminim. Umutsuzlua kaplmak zere olduunu hissedip, yzn ellerinin arasna gmd. McCaul omzuna dokundu. "Galiba eve dnmemizin zaman geldi." Kelso motoru durdurur durdurmaz, Mark sessizliin farkna vard. iftlik evi sadece sessiz deil, rktc olacak kadar durgundu. akl talarnn zerinde, svire plakal siyah bir BMW 530 duruyordu. Al ve garaj ssz grnyor, evin n kaps aralk duruyor, etraf mezar sessizlii iindeydi. Opel'den inerlerken Grimes ve Fellows da yetiti, Kelso usulca "Ryan ve ben n cepheyi alacaz" dedi. "Siz ikiniz arka tarafa gein. Ve Tanr akna dikkatli olun." Grimes silahn ekmi, evin arka tarafna doru yrrken, Fel-lows da onu koruyordu. Arabann yannda heyecanla beklerken Kelso silahnn emniyetini at, Mark da ayn eyi yapt. Dakikalar bitmeyecek gibi geldi, sonunda tabancasn yanna sarktm Fellows ifadesiz yzyle kapda grnd. "Gelip baksanz iyi olur." 61 "Bir tahminde bulunup, leli bir saat bile olmam diyeceim. Grld kadaryla, tam kapya ynelmiken, srtna be kurun birden yemi." Mark adamn yan bana kp, yaralarn inceledi. Daha imdiden kurbann McCaul'e uzaktan yakndan benzemediini grmt ama Kelso da daha yakndan bakabilmek iin melmiti. lk oku kurunlarla delik deik olmu dobermanlan ve kana bulanm giri holn grdkleri zaman yaamlard. Kpeklerin zerinden atlayp, Grimes'n peinden menteelerinden koparlm bir kapdan getiklerinde, Mark skntyla yzn buruturmutu. Krk basamaklardan bodruma inince, yerde, kapnn nnde yatan cesedi grdler. Kelso cesedi incelemeyi bitirince kalkp Fellows'a dnd. "Yukarya bir gz attn m?" "Yukars bombo. Yatak odalarndan birinde bulduumuz ahs eyalara baklrsa, ldrlen adam tek basma yayormu." "Tanr akna, ne gibi ahs eyadan sz ediyorsun?" "Fotoraflar, faturalar, elbiseler. Grimes yatak odas dolaplarndan birinde bunu buldu." Fellows lnn fotorafn tayan ve Heinrich Vogel adna karlm src ehliyetini uzatt. "Bir de saa sola salm baka eyler vard." "Ne gibi?" "Yazmalar, antetli mektuplar. Anlalan dostumuz Vogel hem kayak hocas, hem de da rehberiymi." Kelso ehliyeti cebine koymadan nce uzun uzun inceledi. "Langley'in bir aratrma yapmasn isteyeceim. Fazla bir ey kacan umduumdan deil, ama bahse girerim aradmz cokeyi bulduk." "Baka bir eye rastladnz m?" diye sordu Mark, Fellows'a. "Bodrumda ve merdiven sahanlnda on-on be tane 9 milimetrelik bo kovan." "Jennifer ile McCaul'n burada olduklarna dair bir iaret?" "Yok. Ama mutfan zemininde az miktarda kana rastladk." "Gidip BMW'ye bir bakn" dedi Kelso. "Bakalm, arabann Vo-gel denen u adama ait olduuna dair bir ey bulacak msnz?" Grimes ile Fellows odadan karken, Mark'm endiesi ac vermeye balamt. "Kz nerede Kelso?" Kelso kanl zemini ve duvardaki kurun deliklerini inceliyordu. "Falc deilim Ryan. Ama sanki yeni bir katliamn btn belirtileriyle kar karyayz ve benim fazla umudum kalmad." Mark odann br ucundan atlp, adamm yakasna yapt, srp duvara dayad. "Neden Jennifer'a btn gerei batan sylemedin? Salaka oyunlar oynayp, kzcaz tehlikeye atman art myd? Btn bunlar senin yznden oldu Kelso. Hepsi. Ama unu bilmi ol, ilk frsatta btn bu rezaleti dnyann gzleri nne sereceim. Btn bu yaptklarn yznden itin kna sokacam seni. Seni ve o kahrolas ClA'n." Kelso'nun yz kle kesti. "Bunu hi tavsiye etmem, yoksa kendini hi dnemeyecein kadar derin bir boka batm bulursun." "yle mi? Bunu zaman geldiinde greceiz?" "u lanet olas ellerini zerimden ek."

Mark fkeden hl kpkrmz olmasna ramen ellerini indirdi, kanl izleri incelemek iin odann br tarafna geti. Kelso onun izleri avluya kadar takip ettiini, sonra da gzlerini atya evirip kalarn attn grd. Mark yeniden bodruma girdi, peinde Kelso, merdivenlere yneldi. "Ne yapmaya alyorsun Ryan?" "Dua ediyorum." "Ne?" Merdivenleri koarcasna kan Mark soruyu duymad bile. Kelso peinden mutfaa geldi. "Zahmet edip neyin peinde olduunu anlatsan Ryan? u ie bak kendim syleyip kendim dinliyorum..." "Syledim ya, dua ediyorum." Mark gvenlik monitrnn arkasndan kan elektrik kablolarn izlemeye balaynca, Kelso'nun jetonu dt. "n tarafta bir kamera var" dedi Mark. "Bir tane de atda. Bulunduklar yerden evin n ve arka cephelerinin her noktasn gryorlar. Eer kameralar alyorsa, ya yeniden gsterimi olmayan canl yayn yapyorlardr ya da ektikleri kaydediliyor olmal. Ben kaytl ekim olmas iin dua ediyorum, bylece burada neler yaand hakknda bir eyler renebiliriz." Mark mutfak musluunun yanndaki dolaba giren kablolar izleyip, dolap kapan bir hamlede at. "Tombala!" Dolabn iinde, bir rafn zerine yerletirilmi, iinde band dnen bir video cihaz duruyordu. Cenevre Kent ilkbahar gneinin nda insann ban dndryor, gln ortasndaki Jet d'Eau fskiyesinin havaya frlatt su binlerce prlanta tanesi halinde dklyordu. Lks butiklerin nnden salnarak tramvaylar geiyor, kaldnm ta kapl sokaklara yaylm zarif kafeler ve zengin kuyumcu dkknlar evrelerine salam bir svire saygnl havas yayyordu. Btn akan kanlardan sonra buras Jennifer'a ylesine olaan grnmt ki, daha nce yaadklarna inanmakta zorlanyordu. McCaul gl kysnda Versonnex Caddesi boyunca gitti, sonunda da Cenevre'nin en lks oteli olan grkemli Htel du Lac'n nnde durdu. "Neden durduk?" McCaul otelin hemen yanndaki gsterili seyahat acentesini iaret etti. "Uak biletlerimizi almamz gerek. Bana kalrsa havaliman bilet giesinin nnde pineklemektense, biletleri buradan almak ok daha iyi olur. Bylece, eer havalimann gzleyen birileri varsa, bizleri bulma ihtimali azalr." "svire'den bir kalm da." McCaul saldrganlarn czdanlarn boaltt, sayd banknotlar 5 000 Amerikan dolarna yaknd. "Bu para bilet masrafmz karlar, hatta eer ansmz varsa, business'a binmemizi bile salar. Dua et de Amerika'da bir yere giden bir uak olsun." Seyahat acentesine girerek gzden kayboldu, on be dakika sonra yeniden grnd. "Ee?" dedi Jennifer, McCaul arabaya binerken. "Ee'si, yarna kadar New York'a direkt uu yok. Ama bir saat sonra Cenevre'den kalkp, Paris aktarmal New York'a gidecek bir Air France var." Elindeki uak bileti destesini sallad. "Eer acele edersek yetiebiliriz." 62 Berg Edelveiss Video bandn izlediler, McCaul ile Jennifer'n n taraftan gelilerini, sonra da evin arkasndaki patikadan kalarn grdler. BMW'den inip eve doru yryen iki saldrgan, ardndan arkadan srkleyip Mercedes'e bindiren, sonra da hzla uzaklaan sarn seyrettiler. Jennifer ile McCaul'n geliinden, yaral saldrganlarn uzaklamasna kadar btn hikye yirmi dakikalk bir sre iinde geiyordu. Mark video cihaznn zerindeki saat gstergesine bakarak, Jennifer ile McCaul'n onlarn geliinden olsa olsa on be dakika nce Volkswagen'a binip uzaklam olacaklarn hesaplad. Kelso iki saldrgan inceliyordu. "Bu iki herifi daha nce hi grmedim ama Langley'den kimliklerini belirlemelerim isteyeceim. Geri sar Ryan, geri sar da gidelim." Ondan sonraki bir saat Mark iin lgn bir karmaa oldu. Jennifer'n Volkswagen'n grebilmek umuduyla uarcasna Mur-nau'ya dndler ama anslar

yaver gitmedi. Yanm saat boyunca kyn sokaklarn taradlar, ardndan Volkswagen'n izine rastlamak amacyla Zrich yoluna ktlar, sonunda Kelso fkeyle vazgemeye karar verdi. Cep telefonunu kard, Langley'i acele ararken Fellows ile Grimes'a otoyolda bir benzin istasyonu bulup beklemelerini syledi. Cenevre McCaul arabay Cenevre Havaliman'nn otoparkna brakt. Terminale girince, bir dizi dkkn grp, durdular. Jennifer bulduklar ilk eczaneden antiseptik bir merhem, yara band ve sarg beziyle birlikte ucuz ve gze batmayacak bir ift reetesiz okuma gzl ile tuvalet malzemesi ald. Eczanenin hemen yanndaki hediyelik eya dkknndan iki kk valiz, bir tirol apkas, bir ift gne gzl, bir beyzbol apkas ile bir de yn earp aldlar. Klk deiiklikleri pek baarl deildi ama uan kalkmasna sadece otuz be dakika varken daha iyisi mucize olurdu. McCaul kafasna apkay geirir ve okuma gzlklerini takarken, Jennifer, "Koluna pansuman yapsak iyi olmaz m?" diye sordu. "Vakit yok. Uaa bindikten sonra bakarm. Eer terminali gzlyorlarsa, bir ift aryorlar demektir. Yanmdan ayrlma ama birlikte olduumuzu belli edecek kadar da yaklama. Bilet giesine gittiimizde ilemlerimizi ayn ayr yapacaz." McCaul gen kadna biletlerini uzatt. Jennifer gne gzlklerini takt, beyzbol kepini giydi ve yn earbyla yznn alt yansn kapad. "Eer yeni bir dertle karlarsak bir planmz var m?" "Ben onlan nlemeye alrken sen bar ve bacaklannn olanca gcyle ko." "Plan dediin bu mu?" "Tabancalan otomobilde braktm. Onun iin yapacak fazla bir eyimiz yok. Ama bana kalrsa, kalabalk bir havalimannda, stelik bunca gvenlik nleminin ortasnda seni yakalamaya almayacaklardr. Ho, trende olanlardan sonra yanlmak mmkn ya." "Teekkrler McCaul." "yisin ya?" "Tabi, lgnca eleniyorum." "On adm nmde yrmeye gayret et de, tymeye alan bir ift hapishane kakn gibi durmayalm." Air France bilet giesine doru yrrlerken, Jennifer'n yrei yerinden frlayacakm gibi vuruyordu. inde, sanki grnmez gzler, attklan her adm izliyor gibi kemirici bir korku vard ama bilet ilemlerini sorunsuzca tamamlayp, hi beklemeden gvenlikten getiler, k kapsnn yolunu tuttular. On be dakika kadar sonra, McCaul'le birlikte Paris zerinden New York'a, JFK Havaliman'na gidecek Air France uana ayak basyorlard. Krk kilometre kadar tede, Cenevre ynndeki A21 otoyolunda hzla ilerleyen otomobilin iinde Mark heyecan iinde kprdanyor, gzlerini saatinden ayramyordu. Saatte yz kilometrenin ok stnde bir hzla ilerleyen Opel'in iinde Kelso cep telefonunu am, Langley'deki CA genel merkeziyle konuuyordu. Lang-ley'deki bilgisayar sihirbazlannm sylediklerine baklacak olursa, bir uluslararas uak rezervasyon bilgisayar Frank McCaul ve Jennifer March adnda iki kiinin len saat on ikiyi tam alt gee Cenevre'deki bir seyahat acentesinden iki bilet aldn kaydetmiti. Biletler saat 12.45'te Paris'e gitmek zere Cenevre'den havalanacak, New York balantl Air France seferi iindi. Sonunda Kelso telefonu kapatt. "Tamam. JFK'ye iner inmez ajanlar tarafndan izlenmelerini saladm." Mark iftlikteki katliam grd andan beri hl endie iindeydi. "Bir sorunla karlamadan uaa bineceklerini varsayyorsun. Ya havaalan gzleniyorsa? Ya uaa binmeden nce yollar kesilirse?" "Bu da zincirin zayf halkas" diye itiraf etti Kelso. "Onun iin dua edelim, talihleri yaver gitsin. Langley Air France bilgisayarna girmeye alyor, onlar uaa biner binmez, bize haber verecekler. Ondan sonra, ii Paris'teki adamlarm devralacak." "Paris'teki hangi adamlarn?"

Kelso'nun sesi heyecandan kslyordu. "nemli bir ey bulduklarndan eminim, yoksa neden alelacele Amerika'ya dnmeye alsnlar ki? Onun iin ajann Charles de Gaulle'den uaa binip, bizimkiler New York'a varana kadar onlara dadlk etmelerini ayarladm." "yleyse, biz ne yapyoruz? Bir sonraki uaa kadar kmzn zerinde mi oturacaz?" Kelso saatine bakt. "Jennifer ile McCaul New York uana alnmadan nce en az bir saat Paris'te bekleyecek. Bu arada da Langley New York'a dnmemiz iin bize zel bir jet ayarlad. Talihimiz varsa, Jennifer uaktan indiinde JFK'de onu karlyor oluruz." "Ya sonra?" "Belki de haklydn Ryan" diye itiraf etti Kelso. "Belki de bu maskarala bir son verip ona btn gerei anlatmann zaman geldi." Beinci blm p 63 1 New York Lou Garuda Polie Plaza'daki New York Polis Mdrl merkezine gelip, on nc kata kmak zere asansre bindi. Organize Sular Soruturma Blm'nde dedektif olarak alan, kr sal ve puro ineme sevdals Danny Flynn, Garuda'y holde karlayp brosuna gtrd. "Bir iskemle ek. Seni buraya hangi rzgr att Lou? Bir nezaket ziyareti yapmak niyetinde olduunu sanmyorum." "Kzl Mafya hakknda bilgiye ihtiyacm var. Olaylardan biraz uzak kaldm dnp, bir uzmanna danaym, dedim. Kzllarn New York'ta nemli saylacak faaliyetleri olabilir mi?" Flynn ekmecesinden bir paket yerfst kard, iinden bir tane seip azna att, inemeye balad. "Hangi gezegenden geliyorsun Lou? Kzl Mafya her yerde faaliyet gsteriyor. Onlar suun byk patronlar Lou, her ite parmaklan var. Fuhu, vergi sahtekrl, bilgisayarl dolandrclk, uyuturucu kaakl, aklna ne gelirse." "Moskaya etesinden bahsedildiini duymu muydun?" Flynn cevap vermeden nce al gibi gr kalann kaldrd. "Btn bu sorularn amac ne? rgtl su senin alanna girmez ki." "Moskayalar hakknda baz bilgilere ihtiyacm var. Patronlar kim, hangi ilerle ilgileniyorlar, bunun gibi eyler ite." Flynn kafasn sallad, fstk paketini masasnn zerine brakp, ellerini sildi. "Bylesi ayrntl bilgileri blm dndakilere vermeyiz; tabi eer belirli bir dosyayla uramyorlarsa. Bunu biliyor olman gerekirdi Lou." "yi ama bu gizli kalacak, dostlar arasnda, sana sz veriyorum Danny..." "iyi amas yok. Kurallar byle." Flynn ayaklanp srtn kad, sonra arkasndaki metal dosya dolabna dnd, bir eyler aradktan sonra kaln bir dosya kard. Dosyay masann zerine, Ga-ruda'nn nne brakt. "Gidip kendime bir kahve alaym. Kapy kilitler, yirmi dakikada dnerim. Ben odada yokken senin bu dosyay kartryor olman, benim tmyle habersiz olduum bir ey, tamam m?" "Bunun altnda kalmam Danny." "Sana hangi boktan iin peinde olduunu sormamn bir sakncas var m?" "Bunu kendim anlar anlamaz, sana da sylerim." 64 Air France'n 747 tipi ua Paris gklerinde yamur bulutlarnn zerine trmand ve uu yksekliine eriince dzelip Atlantik Okyanusu zerindeki sekiz saatlik yolculuuna balad. Jen-nifer krk sekiz saatten beri ilk kez, kendini brakabileceini hissetti. Paris'teki aktarma srasnda hibir sorunla karlamadklarndan, yurda dn yolculuunun son ve gvenli etabna baladktan sonra da rahatlama duygusu baka her eyi bastrr olmutu. Kalktan yirmi dakika kadar sonra, McCaul yzn acyla buruturarak elini omzuna gtrd. "Neyin var?" diye sordu Jennifer. "Yara zonklamaya balad. Gidip pansuman yapsam iyi olacak." "Yardm etmemi ister misin?"

"Gerek yok, kendim de beceririm. En azndan yeniden kanamaya balamad. Sen neden frsat varken biraz uyumaya bakmyorsun?" Jennifer bitkindi, kendini yine yorgunluun son snrnda hissetti. "Haklsn. Uyumaya alaym." McCaul ayaa kalkt, gen kadnn omzuna dokundu. "imdi artk rahat olabilirsin Jennifer. On bir bin metre yksekte, olabildiince gvendeyiz." Ondan sonraki be saat, derin bir uykuya dalan Jennifer iin yaanmam gibiydi. Uyanp gerinmeye baladnda, New York'a sadece iki saatlik yollan kalmt. McCaul yannda uyank oturuyor, Coca-Cola'sn yudumluyordu. "Uyuyabildin mi?" "Hem de bir bebek gibi. Kolun nasl?" "Daha kts olabilirdi ama gvendeyiz derken, anlalan acele etmiim." "Ne diyorsun?" McCaul rahatsz grnyordu. "Gzlerini ayrmadan bizi izleyen yolcu var. Bizi izlemekle grevli olduklarna bahse girerim." "Hangileri?" "Hemen bakma, ama ikisi erkek, sekiz sra nmzde yan yana oturuyorlar. Birisi koyu renk sal, zerinde gri takm elbise var, dieri ise lacivert rzgrlk giyip, gzlk takm. Bir de on-on iki sra arkamzda, otuz altnc srada siyah dpiyes giymi sarn bir kadn var." "Bizi izlediklerinden nasl emin olabiliyorsun?" "Sen uyurken, ikisi aradaki koridordan geti. Hi belli etmemeye altlar ama, inceleyici baklar grdm anda anlarm. Hi kukum yok, bunlar profesyonel Jennifer." "Bana neden daha nce sylemedin?" "Telalanman istemedim." "imdi telalandrdn ite." "Meraklanma, uaktayken bir ey yapmaya kalkamazlar. Tuvalete kadar yr ve adamlara bir bak. Gelirken de uan sonundaki ofise kadar gidip, hostesten iecek bir ey iste. Giderken kadn greceksin ama, hibiriyle gz gze gelme de, bildiimiz anlalmasn. Sobelendiklerini bilmelerini istemem." Jennifer koridora kp tuvalete yrd. On altnc srann yanndan geerken geri dnp bakmaya cesaret edemedi ama gri takm elbiseliyi yandan grebildi. Krk yalarnda, adaleli, kzl salar seyrelmeye yz tutmu, bo zamanlarn spor salonunda geirdii anlalan birisiydi. Tuvaleti bo bulunca souk su musluunu ap yzn ykad. dakika sonra tuvaletten kp, adamlara kardan bakarken, bacaklarnn macun gibi yumuadn hissetti. Takm elbiseli, kzl sal adam gzlerini kaldrmad ama, yanndaki ona uymad. zerinde lacivert bir rzgrlk, kareli gmlek, gznde de gzlkler vard; salarn ise asker biimi, ksa kestirmiti. Business snf yolcusundan ok, srt antal gezginlere benziyordu. Uan arkasndaki ofise doru yryen gen kadna yle bir bakt. Jennifer otuz altnc sraya yaklarken siyah dpiyes giymi, ksa sar sal kadn fark etti. Bir dergi kartryordu. Jennifer kadnn gzlerini kaldrp ksack bir an iin ondan yana baktn grd ama bu kadar bile yeterliydi. McCaul hakl. Kadn beni gzlyor. Ofisten bir bardak su alp McCaul'n yanna dndnde, midesi endieden dm dmd. "Bu uaa bindiimizi nasl rendiler? Bu aktarmay?" "Hibir ey anlamyorum. Ama itiraf etmek gerek, ilerinde ok iyiler. Gelecek sefer gne gzlklerini karma, bylelikle onlara baktm gremezler. Yere iner inmez de, yanmdan ayrlma." "Onlar nasl ekeceiz?" "Bunu da dndm. Hem bu sefer, bir ey buldum galiba." McCaul yanndaki dmeye bast, birka dakika sonra bir hostes geldi. "Monsieur?" "Bu uakta uydu telefon sistemi var m?" "Oui. Ama sadece birinci snfta." "Beni telefonun yanma gtrebilir misiniz? ok acil bir durum var da." 1 65 Air France 747'nin otuz dakika gerisindeki Gulfstream G450 tipi kiralk jet Atlantik Okyanusu'nun on drt bin metre zerinde seyrediyordu. Mark skk

kabinin n tarafnda, son on be dakikay uan uydu telefonundan konuup, bundan sonraki hamleleri planlamaya alan Kelso'nun yanndayd. "Akamst bete JFK'ye iniyoruz" dedi Kelso. "Bu da onlardan yaklak otuz be dakika ge ineceiz demektir. ndikten sonra gmrk ve pasaporttan gecikmeden geebilmemiz iin gerekeni yaptm." "ndikten sonra Jennifer ile McCaul ne olacak?" "Jennifer'a her eyi anlatp, ne bulduunu renmeye alacam. Ama senin grevin bitti Ryan. Yere indiimizde, senin bu ile ilgin sona erdi demektir." "Dinle Kelso, sen Jennifer'la konuurken yannzda olmak istiyorum." "Unut bunu. Aldm talimat byle ve pazarlk konusu deil." Air France'n Jumbo 747'sinin tekerlekleri JFK'nin pistine dediinde, Jennifer koltuuna skca tutundu. On dakika sonra, uak apronda ilerlerken kemer zili ald. Uan k kaps alr gibi olup, yolcular k koridorlarn doldurduunda, McCaul tepelerindeki bagaj blmesinden antalarn ald. Jennifer koridora karken gne gzlklerini takt, iki adamn balarnn zerindeki blmeden antalarn aldklarn, kzl sal olannn da k kapsna doru yrmeden nce ona aktrmadan baktn grd. Birden iini bir korku kaplad. "Yanmdan sakn ayrlma" diye fsldad McCaul. Gen kzn koluna girip, onu kapya doru gtrd. Bekleyecek bavullar olmadndan, pasaport kuyruunun en basndaydlar. Pasaportlarnn incelenmesinin ardndan gmre doru yneldiler ama McCaul birden Jennifer' tuvaletlerin bulunduu tarafa gtrmeye balad. "Burada bekle ve antanda bir eyler aryormu gibi yap." "Sen ne yapmak niyetindesin?" "Bana gven ve dediimi yap." Jennifer antasnn iinde bir ey aryormu gibi yapmaya balad. Sol tarafnda, bir yannda ifreli bir kilit bulunan yekpare elik bir kap vard. Kapnn zerindeki levhada "Sadece kimlii olanlar. Yetkisiz kiilerin buradan teye gemeleri yasaktr" yazlyd. Sa tarafa doru baknca, gmrk knn hemen yan banda duran silahl iki polis grd. Ardndan da bir stunun dibinde oyalanan yolcuyu fark etti: en yaknda sarn kadn duruyor, adamlar birka adm gerisinde dikiliyordu; hepsi de dikkat ekmemeye alarak. Jennifer kendi sesindeki panii hissetti. "Elli metre kadar arkamzdalar Frank." "Onlar grdm. Bence evrede bu kadar polis varken, geli salonuna girene kadar bir eye kalkmayacaklardr. Oysa biz onlar orada ekeceiz." "Nasl?" McCaul elik gvenlik kapsn gsterdi. "Buradan geerek." Jennifer aknd. Kapy amak iin ifreyi bilmek gerekecekti. "Bunu nasl baaracamz sylemeyecek misin?" "eriden yardm alarak." McCaul cep telefonunda bir numara tulayp, konumaya balad. "Hangi cehennemdesin Marty? Kn kprdatsan iyi olacak dostum. Bela peimizden 'geliyorum' derken byle bekleyemeyiz." McCaul telefonunu kapatrken, Jennifer kafas karm bir halde yzne bakt. "Kiminle konuuyordun?" "Sonra anlatrm." "Bunun uakta yaptn konumayla bir ilgisi var m?" McCaul'n akl baka yerdeydi ve gen kadnn tesinde bir yere bakyordu. "Bence her an harekete geebilirler." McCaul'n baklarn takip etti. ki adam ile kadn hl stunun dibinde bekliyorlard. Bir eyler dndnden kukulandklar, ama ne yapmalar konusunda kararsz olduklar belliydi. Jennifer ani bir grlt duyunca, yreinin tkanacan sand. Arkasna dndnde, gvenlik kapsnn ardna kadar aldn grd. Kapnn eiinde fra gibi bykl, an kilolu bir adam duruyordu. zerinde havaliman grevlisi niformas, banda siperlikli bir balk, boynunda da zincire bal fotorafl bir kimlik vard ve elinde mandall bir pano tutuyordu. Kimliine baklrsa, adnn Marty Summers olmas gerekliydi. "Hangi cehennemde kaldn Marty?"

"Buraya olabildiince abuk geldim. Bu ii ne kadar hzl yaparsak o kadar iyi, onun iin kn kaldr dostum." Adam Bronx aksanyla konuuyordu. Onlar ieri ald, ondan sonra Jennifer'n hatrlad tek ey McCaul'n onu kapdan itmesi oldu. Arkasna baknca iki adamla kadnn kapya doru kotuklarn grd ama ok ge kalmlard: elik kap yzlerine kapand. "Kmz tam zamannda kurtardn Marty." Adam byklarnn gerisinden glmsedi. "Hey McCaul, gzel bir numara, ikincisini gerektirir. imdi artk vitese takalm." 66 Marty'nin peine taklm, koridorda yrrlerken, Jennifer elik kapnn yumruklandn duydu, ancak geriye bakmad. Bylesine kolay kaabilmelerine ok armt. "Marty havalimannn gvenliiyle grevli" diye aklad McCa-ul. "Talihimiz varm, nk bana borluydu. Bir keresinde karsn yatakta, Hertz acentesinde alan bir herifle birlikte yakalamtm, kantlamak iin de fotorafn ekmitim. yle deil mi Marty?" "yle. O orospu kahrolas havalimanndakilerin yarsnn yatana girmi. Karya sylediim en doru ey, adios oldu. Sizi izleyen pezevenkler kimdi?" "Uzun hikye. Araba ii ne oldu?" Marty McCaul'e bir tomar anahtar uzatt. " numaral otoparkta, drdnc kat asansrnden kar kmaz grrsn. Mavi Chevrolet mpala." "Harikasn." "Arabay tek para halinde geri isterim Frank. izik, vuruk olmayacak. deyecek daha iki yllk taksitim var, onun iin dikkatli kullan, duydun mu?" "Sz veriyorum." Yeni bir koridora saptklarnda McCaul "Bu labirentten ne zaman kurtulacaz?" diye sordu. "Sabret, neredeyse geldik." Gulfstream Air France 747'den otuz dakika sonra tekerlek dedirdiinde, uaktan ilk kan Kels oldu. Merdivenlerden piste inerken, cep telefonu ald. Telefona cevap veren Kelso birden kprd, sesi fkeden ksld. "Benimle alay m ediyorsun? Buna nasl izin verdiniz? Havalimannn elekten geirilmesini, her giri kn gzlenmesini istiyorum. Bulacaksnz onlar, beni duyuyor musun? Tabi hatta kalacam." "Ne var? Ne olmu?" diye sordu Mark. Cep telefonunu omzuyla kulana sktran Kelso fkeden kpkrmzyd. "nanamyorum. Birtakm salaklar iin iine etti, olan biteni bu. Jennifer ile McCaul izlendiklerini anlam olmallar ki, adamlarm ekmiler." "Yani onlar kaybettik mi demek istiyorsun?" "Havaliman gvenliini atlatmlar. imdilik, kayboldular." Jennifer tm yn duygusunu yitirmiti. Koridorlar labirenti sonsuza dek uzayp gidiyormu gibi grnyordu. Sonunda zerinde ifre tular olan yeni bir kapya vardlar. Marty birtakm numaralar tulad, kap ald ve birden gn na ktlar. Jennifer geli binasnn tam ters ynnde bir yerlerde olduklarn tahmin etti. "Otopark kolayca bulursun. Saa dn, hemen karna kacak. Sizi tandma sevindim hanmefendi. yi anslar Frank." "Marty, sana ok ey borluyum." "Biliyorum, sen sadece arabama dikkat etmeye bak." Marty adl adam kapnn eiinde durdu, McCaul ve Jennifer'n otoparka doru yrmelerini izledi. Srtt, niforma apkasm karp kapnn yanndaki p tenekesine frlatt. Ardndan cep telefonunun tularna bast ve kar taraftan gelen, "Ne haber?" sorusunu duydu. Bronx aksan kaybolmutu: Marty bambaka bir adamd sanki. "Chevrolet'ye doru geliyorlar." "Nasl gitti?" "Kz ifte numaray yuttu. Nick'le oyunu gerektii gibi oynadk, senaryodan ayrlmadk, her ey tereyandan kl eker gibi kolay oldu." "Harika. imdi artk bitirelim u ii." 67

Lou Garuda'nn bir sonra ziyaret ettii yer, Manhattan'n gbeinde, iyerleriyle dolu bir binayd. Asansrden altnc katta inince, arad oday koridorun sonunda buldu. Altn harfli tabelada "Frank McCaul, zel Dedektif yazlyd. Garuda kapy ald, bir cevap alamaynca koridor boyunca yryp baka bir broya gitti. Kap akt. Orta yal bir kadn bir masast bilgisayarn karsna oturmu, bir eyler yazyordu. Kapnn zerindeki levhada "Carole Lippman, Sekreterlik Hizmetleri" yazs vard. Kadn gzlerini kaldrp, glmsedi. "Yardmc olabilir miyim?" "Frank McCaul, koridorun ucundaki zel dedektif. Buralarda deil mi?" "iki gn nce svire'ye gitti. Galiba olu Alp Dalan'nda bir kaza geirip lm." "Bunu duyduuma zldm. Frank' iyi tanr msnz?" "Tabi, brosu epey zamandr burada. Sekreterlik iinin ounu ben yaparm. Ona i vermek mi istiyordunuz?" Garuda glmsedi, kimliini gsterdi. "Hayr, Long Island Polis Mdrl'nde alyorum. Size McCaul hakknda bir iki soru sormamn sakncas var m?" Bir saat kadar sonra, Garuda otoyoldan Hempstead, Long Is-land'a aynlyordu. Sakin grnl bir mahalleye girdi ve arad adresi bir kmazn dibinde buldu: Frank McCaul'n griye ve krem rengine boyanm evinin bir yannda bir garaj, garaj duvarnn zerinde de bir basket potas grlyordu. kmazn teki ucunda paten kayan bir alay ocuk, sokam kar tarafnda da imlerini sulayan biri vard ama hibiri Garuda'yla ilgilenmiyordu. Arabasn kilitledi, McCaul'n verandasna kadar yryp zili ald. Cevap yoktu. Emin olmak iin zili on saniye boyunca tekrar ald, evin ilerinden bo bir nlama iitti. Hepsi bu. Ev geni bir imir dizisiyle evrelendiinden, sokaktan bakan birisinin onu grmesi imknszd. Geri dnd, kapy yumruklad ve "Kimse yok mu?" diye seslendi. Yine cevap alamad. Buras bombo. Garuda czdann kard, iinden yatanda bir dizi eelenmi kk ban da bulunduu aksn ald. Bu aleti yllar nce bir hrszda grm, el koymutu. ncecik baklardan birini kilidin deliine soktu, silindirlerin dndn duyup kilidin sihirliymi gibi aldn grene kadar saa sola evirdi. Tamam, imdi gidip bir bakalm, u Frank McCaul kimmi? Garuda uzunca bir koridorda yrd, rahat bir oturma odasn geip, arkadaki mutfaa vard. Mutfak ekmecelerinden ikisini ap kartrd, sadece atal bak ve eski elektrik, su faturalaryla karlanca, oturma odasna dnd. Burada dikkat ekecek hibir bok yok, bu kesin. Televizyon, video, bir mzik seti, raflarda bazlar adl tpla, bazlar da polis yntemleriyle ilgili kitaplar. Gzne duvarlardaki fotoraflar arpnca, yaklat: ou McCaul olduunu tahmin ettii adama ait, bazlar da bir erkek ocukla birlikte ektirilmi, onu ocukken, byrken, gen bir erkek olarak gsteren resimler. Resimlerin ounda ocuun zerinde trmanma elbiseleri ve mifer, arka planda da dalar grnyordu. Fotoraflarn hibirinde bir kadndan eser yoktu. Garuda fotoraflardan birini cebine att sonra merdivenleri kp bir sahanla vard. Sahanla alan oda kaps vard; ilerinden biri teberi doluydu ve depo olarak kullanld anlalyordu. teki iki oday aramak zereyken aadaki koridorda ayak sesleri duydu, arkasndan da basamaklar gcrdad. Cebinden Glock'unu ekip, sahanla kt. 68 Merdivenlerden bir adam kyordu; orta yal, salar seyrelmeye yz tutmu biri. "Olduun yerde kal dostum." Garuda sokan kar tarafnda imlerini sularken grd komuyu tanmt. Bir elinde bir ift bahvan eldiveni tutan adam, eli Glock'lu yabancy grnce korktu. Bir iki basamak geri kaarken, Garuda kimliini kard. "Polis. Burada ne aryorsun?" Kimlii grnce, adamn korkusu uup gitti. "Hey, ayn soruyu ben size soraym memur bey." "Kim soruyor?"

"Adm Norrie Sinclair. Sokan karsnda oturuyorum. Geldiinizi grdm ve olan bitene bir anlam veremedim. Burada olduka iyi bir mahalle gzetleme programna sahip olduumuzu bilmenizi isterim." "Bunu duyduuma sevindim." Garuda tabancasn klfna soktu. Adamla sohbet etmeye hi niyeti yoktu, zaten arama izni olmadan eve girdii iin su ilediini bildiinden, adama anlatacak fazla bir ey de bulamayacakt. Bunu baka zaman dnrz. "Frank McCaul burada oturuyor, yle deil mi?" "Tabi. Frank burada olmadnda evine ben gz kulak olurum." "yle mi? Onu en son ne zaman grdnz Bay Sinclair?" "Birka gn nce. Yurtdna gitmesi gerekti. Biliyorsunuz, olu Chuck ld de." "Evet, duydum. Frank tam olarak ne gn gitti?" "Pazar lene doru Zrich'e utu. Olduka periand ve kendini toparlamakta glk ekiyordu. Gelip, onu alanlar vard. Sanrm, havalimanna gtrmeye geldiler. Hey, sylesenize, neler oluyor? Arkada falan msnz?.." Garuda kalarn att. "Pazar, diyorsunuz. Emin misiniz? Doru Zrich'e mi utu?" "Tabi eminim. Bana Chuck'n cesedini tehis etmek zorunda olduunu sylemiti." Komu sanki Garuda'nn bir tahtas eksik-mi gibi bakyordu. "Neden? Bir ey mi var memur bey?" Garuda yeniden kalann att. Hayr, bir ey yok; sadece Mark'a gre Frank McCaul'n svire'ye sal gn gittii dnda bir sorun yok. Sanki adam bir gn boyunca ortadan kaybolmu gibi. "Yanlmadnzdan kesinlikle emin misiniz? Pazar gn gitti, diyorsunuz deil mi?" "Eminim." "Onu gelip alan kim?" "Koyu renk bir Buick'le iki kii geldi." "Onlar grebildiniz mi?" "Hayr, ama eim Thelma grm. Frank'n adamlarla gidiini izlemi. Onu bir daha gremedik. Anlalan biraz daha kalmas gerekti." "Thelma o adamlar daha nce hi grm m?" "Hayr, hi grmemi." "Ve bu dediiniz pazar leden sonrayd, deil mi?" "Sar msnz? Bunu ka kere tekrarlamam gerekiyor?" "Einiz Buick'in plakasn alm olabilir mi Bay Sinclair?" Adam Garuda'ya aknlkla bakt. "Neden alsn ki? Buraya nasl girdiinizi somamn bir sakncas var m?" "n kap akt." Sinclair sundurmaya bakp kafasn kad. "Hey, ite bu ok tuhaf. Daha dn baktmda kilitliydi. Admz neydi memur bey?" Garuda merdivenleri inip kapdan kt. "Dedektif Smith. Sohbet iin teekkrler dostum." 69 Mark JFK geli terminalinin nnde durmu, Kelso'nun yabancyla; koyu renk dpiyes giymi sarn bir kadn ve biri kzl sal, dieri san alabros kestirip gne gzl takm iki erkekle hararetli tartmasn izliyordu. Mark adamlarn CA'dan olduklarn tahmin ediyor, konuulanlar duymamakla birlikte, Kelso'nun n de fraladn anlyordu. Kelso ardndan havlar gibi bir dizi kfr sralad, grup terminalin iine dalnca da Mark'n yanma varp skntyla "Adamn biri gmrk salonundaki gvenlik kapsn am; bizimkiler de oradan svm" dedi. "Hangi adam?" Kelso fkeyle dilerini gcrdatt. "Nereden bileyim? Kimse yzn grmemi ki. Herkes olabilir. Salak bir havaliman grevlisi de, kalarna yardm etmeye alan birisi de." "Hl binadalar m sence?" "Bilmiyoruz, ama fazla uzaklam olamazlar. Terminali aramamz gerekecek." Grimes ile Fellows birden grnnce, Kelso onlan yanna ard. "Otoparklara bakn. tekiler terminali ve tat kuyruklarn arayacak. Ben de kiralk araba

ve limuzin acenteleriyle ilgileneyim. On be dakika sonra, yine burada bulualm." ki adam koarak uzaklarken, Kelso Mark'a "Barlara, restoranlara ve erkek tuvaletlerine bak" dedi. "Klk deitirmi olabilirler, onun iin gzn drt a. Eer onlan on be dakika iinde bulamazsan, ayn ey senin iin de geerli, buraya gelirsin." "Ya havalimanndan oktan aynlmlarsa?" Kelso'nun yz kpkrmzyd. "Benimle urama Ryan. Tansiyonum zaten frlad." Mark yryen merdivenlere binip asmakata kt, dolu restoran masalanmn arasndan geti. le yemei yiyen aileler, arada bir fincan kahve imeye alan transit yolcular ve iadamlar... Ancak Jennifer ile McCaul' uzaktan yakndan andracak kiilerden en ufak bir iz yoktu. Ardndan bara bakt, oradan da yakndaki tuvaletlere ve kafe blmne. Aradklarn bulamad. Umum telefonun nnden geerken, ona arkas dnk, ahizenin zerine kapanm bir adam fark etti. Banda siyah bir apka vard ve McCaul'le ayn llere sahipti ama yzn dnnce, Mark adamn altmlarnda olduunu, beyaz papaz yakas taktn ve gri sakal bulunduunu grd. Klk deiiklii de olsa, McCaul deildi. McCaul ile Jennifer nereye kaybolmu olabilir? Asmakatta, yz metre kadar nnde, bir yolcu denizinin iinde aradklarn bulmaya abalayan sarn kadn ile kzl sal arkadan grd. Anlald kadaryla, onlarn da talihi pek yaver gitmemiti. Mark geriye dnerken papazn telefonu yerine brakp uzaklatn fark etti. Birden bunun Garuda'ya telefon etmek iin son yirmi drt saatten beri ilk frsat olduunu hatrlad. Umum telefonun yanna varp, bozukluk bulmak iin ceplerini kartrd. Gamda telefona ikinci alta cevap verdi. "Tanrm, hangi cehennemdesin Mark? Beni arayacaktn hani?" "JFK geli salonundaym. Buraya yirmi dakika nce geldim ve iler birden karmakark oldu, onun iin iyi dinle, nk fazla zamanm yok. stediimi yapp, Moskaya etesi hakknda bilgi top-layabildin mi?" "Evet, Danny Flynn'la grtm. Moskayalar tam senin sylediin gibi. Hi gze batmyorlar ve genellikle denizar alyorlar." "Dinliyorum." "Sonra da dediini yaptm ve McCaul'n gemiini aratrdm. zel dedektiflik kaydndan ve ehliyetinden fotoraflarn karp, Long sland'daki evine gittim. Her ey yasal grnyor ama, ne olduunu pek anlamadm pis bir koku var." "Ne kokusu?" "Telefonda olmaz Mark. Bulutuumuzda anlatrm. Benim de cevaplanmas gereken sorularm var, onun iin oturup konumamz lazm." "Lou, ltfen..." dedi Mark umutsuzca. "Anlamyorsun." "Haklsn, anlamyorum, onun iin ne zaman aklayacaksn? Senin iin bunca terledikten sonra, sanrm bir aklamay hak ettim. Hem bu kahrolas dosyay nce kimin incelediini de unutmayalm." "Sana ilk frsatta anlatrm ama ltfen Lou, ne kokusu aldn anlat. Gerekten bilmem gerek." Garuda iini ekti. "McCaul'n svire'ye geen sal gittiini sylemitin." "Ee, ne olmu?" "Komularndan birine kalrsa, McCaul pazar gn koyu renk bir Buick'le gelen iki kii tarafndan alnp, havalimanna gtrlm. Demek ki svire'ye en ge pazartesi sabah gelmi olmas gerekiyor; oysa sen sal gn geldiini sylyorsun. Programnda koca bir gn eksik. Bunun mantkl bir aklamas var m?" "Yok." "Bence de yok. Onu gelip alanlar, her kimse, dostlar da olabilir, ama McCaul'n brosuyla ayn koridorun zerinde sekreterlik hizmetleri veren bir yer var ve oradaki kadn da McCaul'n svire'ye pazar akam umak iin yer ayrttndan emin olduunu syledi. Ben de JFK'de alan bir hanm arkadamdan yolcu listelerini kontrol etmesini istedim. McCaul'n pazar akam iin yaptrd rezervasyon uan kalkmasndan bir saat nce iptal edilip, bir sonraki gne ertelenmi; yani adam gerekten de Zrich'e sal sabah varm. Burada yolunda gitmeyen bir eyler var gibi geliyor bana."

Mark'n kafas fazla mesai yapyordu. "Bana da yle gelmeye balad. Hepsi bu mu?" "Bu kadar" dedi Garuda. "imdi de sen bana neler dndn anlatmaya balasan?" Mark birden yryen merdivenlerden kan sarn kadn ile kzl sal adam grd. Pelerinde Grimes'la yanndan getikleri herkesin yzne bakyorlard. "Dinle, gitmem gerek Lou." "Hey, bir dakika bekle, bu hi de ho deil" diye isyan etti Garuda. "Oysa ben de birlikte altmz dnmeye balamtm. Sanki kendi bama aratrma yapmm gibi. Hem bir ey syleyeyim mi? Galiba March konusunda bir ipucu buldum." "Ne ipucu?" "Biz salak polislerin zamannda hi dnemedikleri bir ey. Prime'n sahipleri, kara para kokan Caymanl bir paravan irketti. Ak sylemek gerekirse, Dou Avrupa mafyasnn kara paras. Senin de koku almaya altn a, bu. yle deil mi? Bunun belki de Paul March'n kaybolmasyla bir ilgisi olabileceini dI sunuyordun. Moskayal Kzl Mafya eteleriyle bir alverii olduunu. Ama McCaul denen bu zel detektifin btn bu ilerdeki pay ne, eer anlyorsam ne olaym." Mark sessiz kald, ardndan, "Lou, bu konuda gerekten konuamam" dedi. Garuda'nn sesindeki kzgnl duydu. "Ne dnyorum, biliyor musun? Belki de bu dosyay tek bama gtrmenin zaman geldi diyorum. nk senden hi yardm grmedim. Onun iin, siktir git." Garuda telefonu kapatt. Mark Grimes ile tekilerin birbirlerinden ayrldklarn, hl yolcularn yzlerine baktklarn gryordu. Onu grm olabilirler miydi? "Garuda iin Cayman Adalar asn nereden buldu?" diye dnd. stelik McCaul hakknda duyduklar onu iten ie rahatsz ediyordu. Terliyordu, aknd, kendini kbusumsu bir bilmecenin ortasnda hissediyordu ve iinde buralardan kamak iin lgnca bir istek vard. Birden, hem vcut, hem de duygusal olarak ne denli bitkin olduunu fark etti, ama Jennifer' bulmasnn art olduunu da biliyordu. Ne olursa olsun, onu bulmalyd. Ama nce, Kelso'nun yapmas gereken bir aklama vard. fkesi giderek kabarrken, yryen merdivenlerden inip, ka yneldi. 70 I McCaul arabann farlarn yakt. Henz akamn beiydi ama, gne tepelerinde asl youn bulutlarn ardna saklanmt. Yarm saatten beri yoldaydlar. Manhattan'a yaklatklarnda, Jennifer ufku kaplayan gkdelenler izgisini grd. New York'ta olduuna inanmakta hl zorlanyor, kurtulabildiine, bunca ansl olabileceine inanamyordu. JFK'den aynlal beri dakikada bir omzunun zerinden arkasna bakmt; youn akam trafiinde izlenip izlenmediklerini anlamak gerekten imknszd. "Kukulanmaktan vazge Jennifer. Bu kez ektik onlar." "Nasl bu kadar emin olabiliyorsun? Nereye gittiysek buldular bizi." "Dikiz aynasndan arkamz kolladm. Peimizde kimse yok." Jennifer McCaul'n hakl olmasna dua etti. Gk giderek karard, bulutlar New York'un bir frtnaya hazrlanmas gerektiini belli ediyordu. "Neden bu yne gidiyoruz?" "Bunun Long Beach'e gitmek iin en kestirme yol olduunu sanyordum." "Frank, nce Bobby'yi grmem gerek. Onu grmeyeli gnler oldu ve iyi olduundan emin olmam lazm. Cauldwell yolumuzu sadece on dakika uzatr. Ltfen." McCaul sabrszln belli edercesine iini ekti. "Tamam ama arabay kullanabilecek misin?" "Ne olacak?" "Baz eyler dnmek zorundaym, bir de bir telefon etmem gerekiyor." "Kime?" "Bir arkadama." Arabay yolun kenarna ekip indi, Jennifer da direksiyonun bana geti. McCaul yan koltua oturdu. Jenni-

fer hareket etmeye hazrlanrken, beriki uzand, torpido gzn at. Jennifer torpido gznn ampulnn nda otomatik bir tabancayla bir de cep telefonu grd. McCaul tabancay karp kucana koydu, ardndan da cep telefonunun tularna bast. Jennifer gzlerini tabancaya dikti. "Orada... Orada tabanca ne aryor?" "Bir dakika sus." "Anlam?.." "Sana sus dedim." Telefonu kulana gtren McCaul terliyor, bask altndaym gibi duruyordu. Jennifer hattn br ucundan gelen belli belirsiz tkrty iitti ama McCaul'n kiminle konutuunu anlayamad. "Benim. Cove End'e geliyorum. Yarm saat sonra orada bulualm." Telefonu kapattnda, Jennifer akl karm gibi yzne bakt. Birden iine bir eylerin tmyle ters gittii sezgisi yerleiver-di: McCaul tamamen farkl biriydi imdi. Tabancay alrken, sesinde buz gibi bir ey vard. "Arabay altr." "Frank? Frank, ne oldu?" "Bana Frank demekten de vazge. imdi dediimi yap. Arabay altrp Long Beach'e doru yola devam et." 71 Mark Kelso'yu geli terminalinin dnda, bekler buldu. Kelso cep telefonuyla konuurken Fellows'un kulland siyah bir limu-zin arabalarn arasndan frlayp, kaldrmn kenarnda durdu. Kelso telefonu kapatt, Mark'n yanna yaklap skntyla, "Burada zaman kaybediyoruz" dedi. "kisinden de iz yok. Arabaya bin. tekiler burada kalacak, ne olur ne olmaz deyip, aramay srdrecek." "Yanl hatrlamyorsam, bana Frank McCaul hakknda aratrma yaptrdn sylemitin, deil mi?" Kelso Mark'n sesindeki fkeyi duyup, dikkatten gzlerini krptrd. "Evet, syledim. Ne var?" "Ben de kendi aratrmam yaptm ve McCaul hakknda pek de ho olmayan eyler rendim. Ya bana yalan syledin Kelso ya da korkun bir hata yapyorsun." Kelso kalarn att. "Sen neden sz ediyorsun? Kiminle konutun?" Mark fkeden kpkrmzyd. "Bunun nemi yok. Bu iin iinde hi de yolunda gitmeyen ok tuhaf bir ey var ve ne olduunu bilmek istiyorum. Hemen imdi." O anda terminalden koarak kan Grimes mnakaann ortasnda yanlarna geldi. Fellows limuzinden kt. Gelip geenler durup bakmaya balarken, her ikisi de ne yapacaklarn bilmez durumda, rahatsz grnyorlard. Kelso da skntlyd ve Mark'a "Buras byle bir konumann yaplaca yer deil" dedi. "Onun iin sesini alalt. Eer konumak istiyorsan, u arabaya bin." "Gerei renmeden bir adm bile atmam" diye haykrd Mark. "Gerek derken, asl gerek demek istiyorum. Bir sr palavra, bir alay yalan deil, drst gerei. Ve hemen, imdi. Sen ve CA neyin peindesiniz Kelso?" Kelso fkeyle, "Arabaya bin" dedi. "Siktir git. Bir aklama duymadan bir yere kprdamyorum." Her ey ok abuk oldu: Kelso bayla bir iaret yapnca iki adam Mark'n hakkndan geldi. Fellows elini Mark'm azna kaparken, Grimes da kolunu bkt. Kelso arka kapy at, Mark' arabann iine ittiler. Grimes onu arka koltukta hareketsiz tutarken, Kelso kaldrmdaki kalabala bir kimlik gsterdi. "Polis. Bu adam gzaltna alyoruz. Haydi imdi herkes yoluna, bakacak bir ey yok." Kelso arka koltua oturdu, yumruunu skp Mark'n yzne patlatt. "Seni salak. Bu, herkesin ortasnda azn atn iin. Bir ey syleyeyim mi Ryan? u anda beynine bir kurun skmaktan byk bir keyif alrdm; hem de en ufak bir pimanlk duymadan." Grimes'n elinden kurtulmaya alan Mark'n enesi alev alev yanyordu sanki. O srada Fellows direksiyona oturup motoru altrd, araba yavaa kaldrmdan uzaklat. Kelso hiddetle devam etti: "Bizim grevimizin Jennifer' korumak olduunu o kaln kafana ne zaman sokacaksn? Bu davrann takibimizi yavalatmaktan baka bir eye yaramad. Bunu gremiyor musun, yoksa gerekten aptal msn?" Grimes'a bakt. "Kelepe tak."

Grimes bir ift kelepe karp, Mark'n bileklerine geirdi. "imdi" dedi Kelso, "McCaul hakknda ne sylemeye altn duymak istiyorum. Bir de, havalimanndan kime telefon ettiini." 72 Gk birden yarld sanki; frtnayla birlikte yaan sulu kar, ldrm birinin ald trampetten kan sesler gibi takrdayarak arabann camlarm dvyordu. Otoyolda douya, Long sland'a doru gidiyorlard. Jennifer silecekleri altrd. Hzn seksen kilometrenin altna drd. "Kimsin, peki?" "Bana Nick Staves diyebilirsin." "Neden... Neden McCaul'n yerini aldn?" Staves tabancay ceketinin altna soktu. "Senin yannda olabilmek iin. stediklerini elde ettikten sonra seni ldrmek isteyecek insanlardan koruyabilmek iin." "Beni ldrmek isteyenler kim? Benden ne istiyorlar?" "Btn bunlar Cove End'e varnca konuuruz." Jennifer'n ba dnmeye balad. Bir saniye sonra direksiyon hkimiyetini kaybedince Chevrolet yolun ortasna savruldu. Staves direksiyona uzand ve arabay dzeltti. "Hey, dikkatli olsana. Bunca yolu birlikte bir otomobil kazasnda lelim diye gelmedim ben. Tanr akna, gzlerini yoldan ayrma." Oysa Jennifer btn dikkatini yola vermeyi beceremiyordu bir trl; kendini her an yklacak gibi hissediyordu. "Daha fazla... Daha fazla dayanamayacam. Neler olup bittiini renmeden... Daha fazla dayanamayacam. Btn bu olanlardan hibir ey anlamyorum." "Anlayacaksn Jennifer. Sen imdi arabay kullanmaya bak." Kelso'nun iki adam Mark' tutmay brakmt. Elini enesine gtrd, ceviz iriliinde bir ilik vard. "Beni nereye gtryorsunuz?" Kelso, "Canm skyorsun Ryan" dedi. "Grimes seni terminaldeki umum telefonda konuurken grm. Onun iin kimi aradn sylesen iyi olur, hem de hemen." Mark'n fkesi umutsuzluunu krklyordu. "Bunu bana yapamazsn Kelso. Beni kendi irademe ramen burada tutarak, yasalara kar geliyorsun. Buna adam karma derler." "u anda, yasa benim. imdi bana kimi aradn syle, yoksa kendini boazna kadar boka batm bulursun." Mark fke, aknlk ve umarszlk iindeydi. "Anlamyorum Kelso. McCaul hakknda bana neden yalan syledin?" Kelso'nun gzleri fkeyle kvlcmland, Mark onun bir yumruk daha savuracam sand, oysa Kelso orada, kzgnlktan kpre-rek, sinirden patlama noktasnda, ylece oturdu. "Yalan sylemi-yordum. Hem stelik neden sz ettiin konusunda en ufak bir fikrim yok. imdi artk sorularma cevap ver." "Her eyden nce, bir gven belirtisi olarak u kelepeleri karsanz?" Kelso Grimes'a bakp ban sallad. "kar unlar." Grimes kelepeleri karnca, Mark bileklerini ovuturdu. "Bir arkadamdan, McCaul' aratrmasn istedim." "Neden?" "nk sana gvenmiyordum ve nk benden bir eyler saklyordun." "Brig'deki otel odasnda yaptn telefon konumas da bununla m ilgiliydi?" Mark bayla onaylad. "Arkadam McCaul'n Long sland'da-ki evine uraynca, tuhaf bir eyle karlat." Kelso bir kan kaldrd. "Neyle?" "Bana McCaul'n svire'ye sal gn geldiini sylemitin. Oysa komusunun anlattklarna baklrsa, evden pazar gn ayrlm ve koyu renk bir Buick'le gelen iki kiiyle birlikte gitmi." Kelso dikildi. Cebinden, iinde McCaul'n fotoraf olan zarf karp, arabann i n yakt. "McCaul'n fotorafna bir bak." Mark resmi incelerken, Kelso, "Grdnn bu adam olduundan hl emin misin?" diye sordu. "Resim ok iyi deil, ama olabildiince eminim. Yalnz unutma, ona sadece bir an bakabildim." "Yani, yanlyor olabilir misin?" "Olabilir, ama her iki adamn genel grnts, sa biimi, sa rengi ayn..."

Kelso kafasn sallad. Yz endieden gerilmiti. "Bu hibir anlama gelmiyor Ryan. Bu dediklerin yeni bir sa kesimi ve ucuz bir sa boyasyla da salanabilir." "Syledim ya, adam sadece bir an grdm..." "Dorusunu sylemek gerekirse, McCaul'n Jennifer'n kazas srasnda orada bulunmasn dndke, bunun bir rastlant olabileceine hi ihtimal vermiyorum. Btn bunlar bir senaryo olabilir, sanrm o kii, McCaul olduunu syleyen baka birisi. Bu imdi aka grlyor." Mark'n yzndeki kan ekildi. "Gemii konusunda yaplan aratrmann iyi sonu verdiini syleyen sendin." "Gemii konusunda Ryan. Ama onu ete ve kemie brnm grmeden, yzde yz emin olmamz imknsz." "Peki, McCaul deilse, kim o zaman?" 73 "CA adna alyorum." Jennifer adnn Nick Staves olduunu syleyen adama aknlkla bakt. "Ne?.." "Langley, Virginia'daki Merkez Haberalma rgt." "CA'nn ne anlama geldiini biliyorum. Gerek Frank McCa-ul'e ne oldu peki?" "Ben kimliini dn kullandm srece kalaca gvenli bir yere gtrld." "Nereye gtrld?" "McCaul New York dmda gvenli bir evde ve gerekli ihtimam gryor. Btn bu iler bitene kadar, yolumuzun zerinde olmamasn salamamz gerekiyordu. Bana inanyorsun deil mi Jennifer?" "Bil... Bilemiyorum. Beni ldrmek isteyenler kim?" "Jack Kelso adnda biri. Sana bir zamanlar babann dostu olduunu sylemiti ama, anlattklar doru deildi." Jennifer aknlk iindeydi. "Devam et." "Sen rmcek A'nn ne anlama geldiini bilmediine gre, istersen anlatmaya buradan balayalm. Kelso da CA adma alyor; bundan iki yl kadar nce ayn kod ad altnda gizli bir CA operasyonu yrtmt. Operasyonun hedefi Prime International Securities'ti." "Neden?" "Prime'n sahibi, Rus mafya etesi Moskayalarn denetimindeki denizar bir irketti. Servetlerini yasad denizar hesaplardan alp Amerika'ya yatrdklar paralardan kazanyorlard; zaten CA'nn bu ie karmasnn nedeni de bu. rmcek A operasyonu, etenin ilerini bir daha almamak zere kapatmay hedefliyordu." "Prime'n sahibi Rus mafyas myd?" Staves bayla onaylad. "irketi kara paralarn aklamak amacyla kullanyorlard. Baban alt irketin kara para aklamakla uratndan habersizdi; ama ta Kelso ortaya kp, ona gerei anlatana, CA'nn Prime'n sahiplerinin kirli ilerini ortaya karmak iin ihtiyacn duyduu yazl kantlarn bulunmasna yardma zorlayana kadar." "Babam bu yardm neden kabul etti?" "Birincisi, Kelso babann bir sun olduunu biliyordu." Ondan sonraki bir kilometre boyunca, Staves Jennifer'a babasnn gemiini ve hapishane tecrbelerini aklad. "Anlama uyarnca, Kelso btn mahkeme ve hapishane kaytlarn yok etti. Sanki Jo-seph Delgado hi yaamam gibi. Polislerin Delgado'yu aratrrken hep duvara toslamalarnn nedeni de bu." Jennifer'n akl bandan gidecek gibiydi. Babasnn bir su gemii olduunu renmek, onun iin ykc olmutu. Yine de, btn dehetine ramen, babasnn kt yola itilen iyi bir insan olduuna tm yreiyle inanyordu. stelik, Joseph Delgado ad, babasnn bir sefer onu neden tokatladn anlamasn da salamt. Yanaklarndan aa gzyalarnn damladn hissedince, alamamak iin kendini zorlad. "Babam isvire'de ne yapyordu?" "Ald talimat Prime'n Zrich'teki banka hesabndan 50 milyon dolar ekmek ve Kari Lazar adl bir Moskaya yesine vermekti. Oysa her ey hesaplanmt. Kelso bir yalan a rmt." "Ne demek istiyorsun?" "O ve CA'dan iki dzenbaz arkada 50 milyon dolan aralarnda paylamak ve suu babann zerine atmak iin Kari Lazar'la gizli bir anlamaya varmlard.

Niyetleri baban ldrmek, cesedini ortadan kaldrarak kayboldu ss vermek, bylece btn suu Paul March'n zerine ykmakt." "yi ama, neden?" "Sadece ve sadece para hrs. Plan ileseydi, her biri birer servete sahip olacakt. Kari Lazar baban tabancayla tehdit edip onunla birlikte Wasenhorn'u amaya zorlayacakt. Onun plan baban Vogel kardelerle birlikte Wasenhorn buzulunda ldrmek, cesetleri yarklardan birine atmak, sonra da ganimeti Kelso ve adamlaryla paylamakt. Ama frtnann kmas, btn plan altst etti. Gerisini zaten biliyorsun..." "Bunu... Bunu bana neden daha nce sylemedin? Neden btn bunlar yaamam istedin?" "ClA'nn talimat byleydi. Ne kadar az bilirsen o kadar iyi olacakt, en azndan disketi bulup, Kelso'yu ivileyene kadar. CA bu imdiki operasyonu onaylad ama Kelso'nun dalaverecilii konusunda hl phelerimiz vard. Bir de Kelso duyacak korkusuyla, adamlarna bir ey syleyemedik. Hem dorusunu sylemek gerekirse, yapacaklarmzdan bazlarn ancak son birka gnde tasarladk." "Biz mi?" "Havalimanndan kamamza yardm eden adam, ekibimdeki-lerden biridir. Onlara ihtiyacmz olana kadar arka planda kalp bekleme emri verildi o adamlara, yine de sadece bir telefon konumas mesafesindeler." Jennifer'n kafas karmakarkt. Cevaplanmam o kadar ok soru vard ki. "Annemi kim ldrd?" "Kelso. Babann daha da sulu grnmesi iin, ailenize yaplan saldry babann kaybolmadan nceki plannn bir parasym gibi gstermek istiyordu." "Babama... Babama ne oldu?" "Bana kalrsa frtna gecesi ld ve cesedi hl o dan tepesinde bir yerlerde. Gereki olmak gerek Jennifer." "Ama hayatta kalan bir kii var..." "Bundan pek emin deiliz. Manastra gelen adam herhangi birisi de olabilirdi." "O adam babamd. Baka trls olamaz." "Kendine ikence ediyorsun Jennifer. Hayatta kalm olmas imknsz. Hele yle bir tipide, asla." Jennifer'n iini korkun bir ac kaplad; ylesine youn bir ac ki, dikkatini yola veremiyordu. Arabay yolun kenarna ekip, kafasn direksiyona dayad. Vcudu hkrklarla sarslyordu. Sta-ves elini usulca Jennifer'n omzuna koydu. "zgnm. Neler hissettiini anlayabiliyorum..." "Hayr, anlayamazsn. Hi anlayamazsn..." "Bana inanyorsun deil mi Jennifer?" Gzlerini sildi. "u anda neye inanacam bilmiyorum." "Bunu anlamak g deil. Bir anda zerine o kadar ok ey geldi ki." Staves elini ekti, cebinden kimlik czdann kard. Kapan anca Jennifer bir tarafta CA logosunu, te tarafta da kabartma fotoraf grd. Yannda oturan adamn resmini. Adamn adnn Nicolas Staves olduunu belirten kimlik gerek grnyordu. "Bana inanman istedim sadece. Kelso'dan yeterince yalan duydun." I Kimlii geri uzatan Jennifer'n elleri titriyordu. "Sana inanmak istiyorum." "yleyse, buradan teye arabay benim kullanmama izin versen? Durumun otomobil kullanmaya pek uygun grnmyor. Ondan sonra da Mark Ryan ile Kelso'nun btn bu sre zarfnda nelerin peinde olduklarn anlatrm. "Mark m? Peinde mi? Sen neden bahsediyorsun?" "Sana bildiklerimi anlataym." 74 Limuzin Manhattan'a doru yol alyordu. Yamur balam, sel gibi buzlu sular arabann tavann dvyordu. "Kime telefon ettin Ryan?" "Bunun nemi yok, hele Jennifer onu ldrmek isteyebilecek biriyle kaybolmuken, hi mi hi nemi yok." Kelso srar etti. "Telefon ettiin arkadann adn istiyorum."

"Bu i bitince renirsin. imdilik senin operasyonunla ilgili tek bir kelime bile etmediimi bilmen yeterli." "Aramzda gveni andrr bir eyler olduuna gre, yaptn ve bana sylemek istediin baka aratrmalar da var m Ryan?" "Yok." "Emin misin?" "Kesinlikle. imdi artk Jennifer' bulmak iin ne yapacamz sylesen?" "Oraya da geleceiz." "Bir de beni rahatsz eden ve belki senin aklayabilecein bir ey daha var." "Neymi?" "Moskayalann disketten nasl haberdar olduklarn anlatmadn." "Doru, anlatmadm." Kelso belli belirsiz srtt, sonra koltuunda dnd. "Kenara ek Fellows." Fellows syleneni yapt. Yamur limuzinin tavann dverken Kelso bir tabanca kard, susturucuyu takt ve namluyu Mark'a dorulttu. "Umarm bana doruyu sylyorsun." Mark'n yz soldu. "Hey, ne yapyorsun?" Grimes bile rahatszd; Kelso'ya, "Ben de ayn soruyu soracaktm efendim" dedi. "Sanrm iler burada tatszlayor." Mark Kelso'nun Glock'un namlusunu birden evirdiini grp, ard. Silah bir kez ksrd. Kurun Grimes'n gsne saplanp, adamcaz o anda ldrd, cesedi koltuun zerine ylp kald. "Tanr adna ne..." diye haykrd Fellows koltuunda dnmeye alrken. Surat aknlktan karmakarkt. Kelso tetie bir kez daha bast, Fellovvs'u kafasndan vurdu. Berikinin vcudu bir kez srad, sonra da direksiyonun zerine yld. Mark ok iindeydi, olan bitenden hibir ey anlamyordu. gdsyle kendini korumaya alt, Kelso'nun zerine atlmak iin davrand ama Glock birden yine gsne evrilmiti. "Sakn bir aptallk yapma." "Delirdin mi Kelso?" "Canm skyorsun Ryan, onun iin sylenenleri yap." Kelso koltuunda yana kayp Grimes'n nabzn tuttu, sonra cesedi yere itip arabadan kt. "n. Fellows'un cesedini arkaya ta ve yere yatr." Mark sylenenleri yaparken, Glock'un namlusu onu takip ediyordu. Fellows'un kanl cesedini srkleyerek direksiyonun arkasndan kard, limuzinin arkasna, Grimes'n cesedinin yanna yatrd. "imdi de n koltua geip, arabay altr" dedi Kelso otomobilin arka kapm arparak. Direksiyona geen Mark yamurdan srlsklam olmutu. Kelso tabancann namlusu Mark'n zerinde, yan koltua oturdu ve kapy kapatt. "Ne yapyorsun sen? Neden beni deil de tekileri ldrdn?" "nk bundan byle rehinesin." "Kimin rehinesi?" "Benim." 75 Staves Long Beach'e gidebilmek iin otoyola kt. Jennifer yamur sularnn boand camdan darya bakt. Frtna giderek daha ktleiyordu. Son be kilometre boyunca, puzzle'm paralar bir bir yerlerine otururken, kafas hzla almt. Staves, "Torino'dayken, Mark hakknda sylediin doruydu" dedi. "Kelso'nun emrine uyup, senin peine taklmt." Jennifer sarslm, Mark'n ona ihanet edip peinden gelmesine, onu izlemesine akl erdiremez olmutu. Yine de bu davranyla Mark'n ona ne kadar deer verdiini anlad, bunu anlaynca da kendi duygularn sorgulamaya balad. Kendi kendine kar drst olup, Mark'a kar ayn duygulan beslediini syleyebilir miydi? Peki ama, btn bu duygu trafiinin iinde, Nick Staves'a kar hislerinin yeri neresiydi? imdilik bu soruya cevap veremiyordu, ama yaad oka ramen, adamm ekicilii hl yerinde duruyordu. "Btn bunlar nasl rendin?" "Mark'n evine bir dinleme cihaz yerletirdik. O ve Kelso sen svire'ye vardndan beri peindeydi." "Neden?"

"Kelso, onunla ilgili bir ey bulman durumunda, yannda sana yakn birinin bulunmasn istiyordu. Sanrm, Mark' nasl kullanmak istediini biliyorum." "Nasl kullanacakt?" "Sen cesedi tehise gider gitmez, Mark'tan, varlndan seni haberdar etmesini isteyecek, onun, senin iin endielenip, peinden Avrupa'ya geldiini anlatmasn syleyecekti. Ondan sonra da Mark yanndan aynlmayarak, Kelso'nun her gelimeden haberdar olmasn salayacakt ama ite o srada sahneye kp, Kelso'nun planlarn altst ettim. Mark Kelso'nun seni korumak istediini sanyordu." "Peki, Kelso'nun istedii ne?" "Balangta, sadece kendi kn korumak ve parann payna den blmne ne olduunu renmek istiyordu, ama imdi disketin varlndan haberdar olduundan, asl o disketi bulmak zorunda olduunu dnyor. Bana kalrsa disketi Moskayalara satp, 50 milyondan payna dmesi gereken miktar kurtaracakt. Chuck McCaul' de onun ldrttne inanyoruz." "Neden ldrtsn?" "Buzuldaki ceset ortaya ktktan sonra, Kelso kendini kaygan zeminde bulup, iin iinde kendisinin de rol aldn kantlayacak herhangi bir ipucu olup olmadnn telana dt. Srt antasnda neler olduunu renmek iin, onun ya da adamlarndan birinin Chuck McCaul'le bulutuuna inanyoruz. Ardndan, muhtemelen izlerini kaybettirmek iin, McCaul' ldrtt." Jennifer transa girmi gibiydi, endie beynini kemiriyordu. Gzlerini Nick Staves'e evirdi. Ya bana anlattklarnn hepsi yalansa? Ya asl tehlike ondan geliyorsa? Adamn syledii her eye inanmak, onun yannda kendini yeniden gvende hissetmek istiyor, ama bir trl kukusunu yenemiyordu. "Neyin var Jennifer?" "Hi... Hibir eyim yok." "Babann kutuyu nereye sakladm bilmediini sylemitin. Ama her eyi yeniden dnmek zorundasn, hem de ok, ok dikkatli Jennifer. Eer o kutunun evde bir yerlerde olma ihtimali varsa ya da baban kutuyu nereye sakladn gsterecek en ufak bir iaret brakmsa, Kelso'dan nce bulmak zorundayz. Anlyorsun deil mi?" "E... Evet." "O disketi bulmak, Kelso iin lm kalm meselesi. Sakn yanlgya dme, disketi bulmak iin parann satn alabilecei en iyi profesyonelleri tutacaktr." "Ya... Ya senin adamlarn?" "Telefon edeceim onlara. Btn yol boyunca hemen arkamzda olacaklar." Staves cep telefonunu karp birka numara tu-lad, sonra dinleyip kalarn endieyle att. Jennifer, "Ne olmu?" diye sordu. "Hizmet salanamyor. Ama merak etme, birazdan yeniden denerim." "Korkuyorum. Eer Kelso hakknda btn sylediklerine inanmam gerekiyorsa, o zaman her ey yapabilir demektir. Cep telefonlarmz etkisizletirmek bile." "Bunu yaptn sanmam" diye Jennifer' rahatlatmaya alt Staves. "Bana kalrsa, frtna yznden teknik bir sorundur. Beni dinle Jennifer, bu ii gz ap kapayncaya kadar bitirip halledeceiz. Ondan sonra Kelso'yla hesabmz kapatrz. Ama imdilik en nemli olan, babann o kutuyu nereye sakladn bulmak. Annenlerin evini aramak bir ie yaramaz m, sence? O kutunun konabilecei birok yer bildiinden eminim." "Ben... Bence de." Staves bir eli direksiyondayken, teki elini uzatp, usulca Jen-nifer'n eline dokundu. "Bana yardm edecek misin?" "Evet..." Cove End'e dndklerinde, yamurun iddeti artm, ortal sel gtrmeye balamt. Ev karanla gmlyd ama n kapnn kilidi akt. Staves Chevrolet'yi kapdan ieri sokup, akl talarnn zerinde durdurdu. Varmlard. 76

Limuzin Long Beach'in sekiz dokuz kilometre uzanda, yamurun altnda yz yirmi kilometreyle ilerliyor, n cam kamlayan yamurun altnda, gzn yoldan ayrmamaya alan Mark, kendini gerginlikten kopacak gibi hissediyordu. Kelso, "Bir sonraki ktan Long Beach istikametine gir ve Cove End'e doru dn" dedi. "Neden oras?" "ok fazla soru soruyorsun Ryan." "Jennifer orada m yoksa, annesi ile babasnn evinde? Btn bunlar o disketi bulmak iin, yle deil mi?" Kelso belli belirsiz srtt. "Neyin peindesin Ryan? Noktalan birletirmek iin yardma m ihtiyacn var? Sen sadece bir sonraki k karmamaya bak." "Baz cevaplar istiyorum Kelso. Paul March'n ldrlmesinin arkasndaki kii sensin deil mi? Btn bunlar bir ekilde senin marifetin." Kelso'nun srtmas geniledi. "Demek btn paralar yerine oturuyor." "50 milyonu sanki March alm gibi gsterdin ama gerekte paray sen aldn." "Epeyce yaklatn. Ben ve Lazar paylaacaktk. Aramzda bir anlama yaptk, yalnz o ve March ldnde, para Wasenhorn'da bir yerde kayboldu. Btn bildiim, parann boktan bir yara dt ve bir daha asla bulunamayaca. Tpk March ile La-zar'n cesetleri gibi." "Oysa plannn byle sonulanacan hi hesaba katmamtn, deil mi?" Kelso kafasn sallad. "Katmadm. Lazar 50 milyonla kaacak, March da Vogel kardelerle birlikte ldrlp, cesetleri dipsiz yarklardan birine atlacakt." "Daha sonra, 50 milyonu hi aramadn m?" Kelso'nun dudaklar gerildi. "Planmn zayf halkas buydu ya. Lazar snr tam olarak nereden geeceini hi anlatmad. Bu karar btnyle ona brakmak, yaptm en byk hatayd. March'n cesedi bulunana kadar, ne nereyi arayacam, ne de Lazar'n bana ne geldiini biliyordum." Mark, "Morgdaki patlama, Caruso'nun ldrlmesi, manastrdaki katliam..." diye sayd. "Bunlar hep senin iindi. Her seferinde bunlardan bakalarnn sorumlu olduunu iddia ettin ama aslnda Paul March'n lmne kartnla ilgili hibir ipucu kalmadndan emin olmak istiyordun." "Sandmdan da zekiymisin." "Hatta soruturmay durdurmak isteyenlerin Kzl Mafya ya da hayatta kalmay baaran Lazar ya da March olduu sanlsn diye, senaryolar bile yazdn. Oysa hepsi senin oyununun bir parasyd Kelso. Kukulan baka tarafa ynlendirdin, CA'daki stlerinin senin neler yaptndan haberleri bile olmamas iin uratn." "Olduka etkilendim. ok iyisin Ryan. Bana kalrsa Langley iin biilmi kaftan gibisin." "Peki ama, neden? Sadece izini kaybettirmek iin mi?" "O disketin ka para edecei konusunda hi fikrin var m? Bir 50 milyondan daha sz ediyoruz. Hapishaneye girmemek iin, Moskaya etesi bu kadar paray vermekte bir an bile tereddt etmez." "Bana maval okuma... Ondan sonra da ortadan kaybolacaksm deil mi? Sonsuza kadar?" Kelso ban sallayarak dorulad. "Kimse beni bir daha bulamayacak. Langley bile." "Senin yerinde olsam, bu kadar kesin konumazdm." "Sannm Ryan, CA'da neredeyse otuz yl altktan sonra, izlerimi silmeyi ok iyi becerebilirim." "Btn bunlan neden yapyorsun Kelso?" "Eer bir neden peindeysen, sana bir sr neden gsterebilirim: yabanclama, imrenme, hrs. Balang iin bunlarla idare ediver. Moskaya etesindeki gibi cieri be para etmez herifler milyonlan cebe indirirken, iyi ocuk olmaya alan bizlerin ha-yatlann tehlikeye atmasna ramen en ufak bir kazan salama-dklann grmek o kadar zoruma gidiyor ki. Btn bunlarn sonunda da, bekleyeceim tek ey boktan bir altn saat ve hibir ie yaramaz bir emeklilik. te o vakit, belki de CA'nn sana rettii btn pis numaralardan yararlanmann zaman geldi diye dnyorsun. Sorunun cevabn verebildim mi?"

"Peki disket nerede?" Kelso yeniden srtt. "Hafzasn tazelemesi iin ufak bir bask uyguladktan sonra, Jennifer'm bu konuda bana yardm edeceine dair bir his var iimde." "Nasl bir bask?" "Yaknda grrsn." 77 Leroy Brown o iki adam daha nce hi grmemiti ama ona gsterdikleri kimliklerden, New York Polis Mdrl'ne bal dedektifler olduklar anlalyordu, ilerinden biri sarnd ve enesinde bir rk izi vard. Leroy onu ve arkadan Caukhvell'in koridorlarndan birinden gtrrken, "yleyse ne oldu da Bobby'yi grmeniz gerektiine karar verdiniz?" dedi. Leroy'un yannda yryen sarnn yznde derin bir endie okunuyordu. "Ablas Jennifer otoyolda trafik kazas geirdi. yi haber, kzn hl hayatta olduu, kt haberse, ar yaraland." "Ne? Ne zaman oldu bu?" "Bu akamzeri, ge saatte. Uaktan henz inmi, bindii taksi kazaya uram." "Tanrm, ok ac bir haber bu. Jenny Bobby'nin tek yakn. Hey, olanlar renmek onu olduka sarsacak, yle deil mi?" "zgnm, ama biz sadece grevimizi yapyoruz. ocuun bizimle gelmesi gerekli. Jenny onu grmek istediini syledi." "Hey, o kadar emin deilim memur bey. Bobby son gnlerde ok sarsld ve onu size teslim etme yetkim yok." Leroy caml bir kapnn nnde durdu. Adamlar camdan baknca, pencerenin yannda tekerlekli sandalyesinde oturan, ktlara bir eyler iziktiren Bobby'yi grdler. "O mu?" "Evet, bu Bobby. Size sylediim gibi, gtrmenize izin verecek yetkim..." "Gerekli btn yetki burada." Sarn tabancasn kard ve kabzasyla Leroy'un akana vurdu. Iriyan hastabakc sarsld ama gl bir vcudu vard ve kolay kolay devrileceklerden de-ORHAN KEMAL " INESI ildi, en azndan ikinci adam atlp, kafasnn tepesine copuyla sert bir darbe vurup bayltana kadar. iki adam baygn hastabakcy yerde srklemeye balad, ilerinden biri temizlik dolabn at, sonra da Leroy'u dolabn iine tkp, kapy kilitlediler. Lou Garuda bozuktu, hem de ok bozuk. Akama doru evine dndnde, Angelina'y yatakta, plak vcudunu arafla rtm, suratnda hnzrca bir tebessm, ihtiyac olduunu tahmin ettii rahatl vermeye hazr, bekler bulmutu. "leden beri bekliyorum. Yanma gel Lou." Ryan'a sinirlenmiti, hi yardmc olmaya gayret etmeyen, onu bylesine kzdran Ryan'a: Angelina'nn yanma girip, bir sre oynat. Oysa kafas hi de yaptnda deildi, iin ortalk yerinde soluunu boaltt, Angelina'nn bacaklarnn arasndan kp bir sigara yakt. "Neyin var senin Lou?" Garuda sigarasndan fkeyle bir nefes ekti. "Daha ne olsun? Hibir ey yolunda gitmiyor ki. Sana bahsettiim dosya vard ya, hani buzdaki ceset." "Ne olmu?" "Tuhaf eyler oluyor Angelina. ok tuhaf eyler oluyor ve benim ne olup bittii hakknda en ufak bir bilgim yok." Angelina Lou'nun gzlerinde kafasnn baka yerde olduunu gsteren o dalgn bak yakalad. Alnnda da ter taneleri vard. "Aman Tanrm, Lou, ok gerginsin. Tanr akna, be dakika iin de olsa, iini unutamaz msn? Ben buraya sevimek iin geldim, unutma e mi? istediimi aldm da pek sylenemez." "Biliyorum sevgilim. Ama kafam atlayacak gibi." Angelina eliyle srtn svazlad, sonra da elini beceriklice uzatp kamn tuttu ve kkrdad. "Haydi yataa dn de dilimle o sevdiini yapaym. Hani gzlerini yuvalarndan urattn sylediin eyi. Bakarsn ie yarar da, dertlerini unutursun, ha?" Oysa Garuda sigarasn oktan sndrp elbiselerine uzanm, kapnm yolunu tutmutu. "Sevgilim, gitmek zorundaym. Sonra telefon ederim, tamam m?" "Nereye gitmek zorundasn?" "Seni seviyorum, sevgilim."

"Lou!.." Sanki birisi seviiyormu gibi bir sesti -bir sr inilti- ama Garuda iniltilerin zevkten mi, yoksa acdan m kaynaklandndan pek emin deildi, iin balangcnda arabasna binip, amaszca yola kmt ama, kafasnn iini boaltmaya, neler olup bittiini, bundan sonra neler yapmas gerektiini zmeye alrken, birden sebepten dolay Cauldwell'e gitmesi gerektiine karar vermiti. Birincisi, ocuun iyi olup olmadn grmek iin; ikincisi, Mark Ryan'n Caukhvell'e urayp, Bobby'yi yoklamak isteyebileceini dnd iin: eer buraya urarsa, Garuda onu karlayp, konumalarna kaldklar yerden, yz yze devam etmek niyetindeydi. ncs, doruyu sylemek gerekirse, Bobby'le bir daha konumak istedii iin. Nedenini tam olarak bilemiyordu, ocua babasnn Kzl Mafya ya da Prime'n denizar sahipleri hakknda bir ey sylerken duyup duymadn sormak, aptalca olacakt ama yapacak baka bir eyi olmadndan, zahmete deecei kansndayd. Ancak, daha sonra olacaklar tahmin etmedii kesindi. Koridorda Bobby'nin odasna doru yrrken, birinin inlediini duydu. Ses, temizlik dolabndan geliyordu. Ne oluyor burada? Yoksa alanlardan ikisi, akam tatilinden yararlanp, yatay jimnastik mi yapyordu? Hastalardan biri yaral halde bir eyden korkup kendini dolaba kilitlemi olmasm? Nedeni anlalmyordu ama, Garuda dolabn nnde durduunda iniltiler artmt; imdi artk birinin can fena halde acyor gibi kyordu ses. "Hey, kim var orada?" diye seslendi Garuda. Cevap olarak, derin ve erkeksi bir inilti duydu. Garuda dolabn tokmana yapt ama kap kilitliydi; ite o srada yerde, koridorun te tarafndaki anahtar grd. Koup anahtar ald, kilide soktu, kapy at ve darack alana ylp kalm Leroy'u, kafatasndaki derin yarktan akan kan, dolabn karanlnda birer golf topu gibi bakan gzlerinin akn grd. "Sana ne oldu?" Leroy kafasn tutarak ve sanki tuladan yaplm bir duvarn altnda kalm gibi homurdand: "Aynaszlar... Kafama vurdular." "Ne?.." "Tanrm, sanki kafamn zerinden bir fil srs gemi gibi. Bana bir doktor bul." Garuda'nn Leroy'un bandan geenleri renmesi iki saniye srd, kaybedilmemesi gerekli, deerli iki saniye; sonunda, "Lanet olsun!" diye haykrp, koridorda komaya balad. Baheye alan bir yangn knn nnden geerken, otoparkta, yz metre kadar tede, Bobby'yi bohalayp koyu lacivert bir Buick'in arka koltuuna savuran, sonra da motoru altnp hareket eden iki kiiyi grd. Th. Garuda'nn yannda beylik tabancas yoktu -o kahrolas silah, cep telefonuyla birlikte arabada brakmt- onun iin yapabilecei tek ey hzlanp k kapsndan geen, peinden gri bir egzoz bulutu brakan Buick'in ardndan bakmak oldu. Lanet olas plakay almaya bile frsat bulamamt. Yapmas gereken tek ey olduunu dnd: Mark'la temas kurmak, hem de hemen. Ter iinde arabasna kotu. 78 Jennifer Chevrolet'den indiinde, yamur bardaktan boanr-casna yamaya devam ediyordu. Nick Staves el feneriyle ne dp yol gsterdi. Verandaya ulatklarnda, her ikisi de iliklerine kadar slanmlard. "stersen anahtar bana ver." Jennifer antasn kartrd, anahtarlar bulup Staves'e uzatt. Staves kapnn kilidini evirdi. Hole girdiklerinde, alarm almaya balad; Jennifer klar yakmaya ynelirken, Staves "Hayr, imdilik amasan iyi olacak" dedi. Yznden yamurun slakln sildi. "Alarm sustur Jennifer." Staves'in tuttuu fenerin nda, Jennifer ifreyi girince, alarmn zili sustu. "Peki, ya adamlarn nerede?" Staves yeniden cep telefonunu denedi, ardndan umutsuzca kalarn att. "Ne oldu?" "Hl hizmet d. Bir anlam veremiyorum." "Baka yoldan temas kuramaz msn?" "Bu evde hl telefon var m?" "Var, ama kesik."

Staves'in enesi endieden kasld. "Skma cann, adamlarm fazla uzakta olamaz, stelik burada buluacamz da sylemitim. Neyse, denemeye devam edeceim." Bir imek pencereleri aydnlatt, hol mavimtrak bir kla ykad. Jennifer imei izleyen i karartc sessizliin iinde donakalm gibiydi, bir adm bile atamad. Ev birden azgn frtnann ortasnda kalm rktc bir yere dnp, i burkutucu hatralarn teker teker canlanmasna neden oldu. Gen kadn, "Bunlar yapmaya gcm yetecek mi, bilemiyorum" diye dnd. Staves onun korkusunu hissetmi olacak ki, uzanp koluna dokundu. "Korkacak bir ey yok Jennifer. Sence aramaya nereden balayalm?" "nce alma odasn, sonra da belki tavan arasn ve bodrumu. Eer gerekirse, bir de kaykhaneyi." Jennifer admn attnda, alma odas zifir karanlkt. Rzgr lklar atarak krfezi dvyor, iddetli imek akntlan pencereleri a bouyordu. Elektrik dmesini el yordamyla bulup, evirdi. "Sen masaya bak, ben de raflar arayaym" dedi Staves. Babasnn kitaplar, kiisel eyas, fotoraflar, elma aacndan yaplma alma masas ve deri koltuunun dnda, oda tam Jen-nifer'n hatrlad gibiydi. Hayaletler. Evin her kesi hayaletlerle dolu. Kendini zorlayp ekmeceleri ap kapamaya alrken, Staves de bo raflar gzden geiriyor, gizli bir blme olup olmadna bakyordu. On dakika kadar aradktan sonra vazgeti. "Bir ie yaramayacak. teki odalara bakalm. Ama acele etsek iyi olacak. Biz havalimannda ortadan kaybolduumuzda, Kelso geleceimiz yerlerden birisinin de buras olacan tahmin etmitir." "Ne demek istiyorsun?" "Bana kalrsa, niyetimizin ne olduunu tahmin edip, burann yolunu tutmutur bile." Tavan arasn ve bodrumu aradlar, bir ey bulamaynca daha fazla zaman kaybetmemeye karar verip, mutfaa dndler. Staves arka kapnn kilidini at, odaya dolan gl frtna neredeyse ayaklann yerden kesecekti. Birka saniye sonra klar snd ve mutfak zifir karanla gmld. Staves el fenerini yakt. "Frtna elektrik hatlarn koparm olmal." Jennifer bahenin sular altnda kaldn, aalarn fkeyle dallarn salladklarn, azgn dalgalarn kaykhane rhtmn dvdn grd. "Oraya gidersek ikimiz de lebiliriz." "En iyisi, yanmdan hi aynlma ve elimi brakma. Denize srklenmeni istemiyorum. Hazr msn?" "Galiba." Staves paltosunun yakasm kaldrp, Jennifer' frtnann altna gtrd. "Kenara ek" dedi Kelso. Mark, Cove End'in yz metre kadar berisinde, arabay kaldnmn kenarna ekip durdurdu. Yolun kar tarafnda, annesi ile babasnn tm klan snk evini grd. Kamaya kalksa, fazla uzaklaabileceini sanmyordu; Kelso'nun tabancas hl zerine evriliydi. "Motor alsn, ama farlar sndr. Haydi, acele et Ryan, yoksa sabnm tkenir ve u beynine bir kurun gmerim." Mark syleneni yapnca, Kelso, "imdi ilerlemeye bala, ama ok yava" dedi. Mark Kelso'nun emrine uyup, neredeyse yry hzyla ilerlemeye koyuldu, Cove End'e elli metre kadar kalnca, Kelso, "Burada dur ve motoru da kapat" dedi. Mark olduu yerde durup, konta kapatt. Bir anlk sessizliin ardndan, frtnann kkremesini duydular, ayn anda da iddetli bir saanak otomobili sarst. Kelso Cove End'i inceledi. Ev karanla gmlmt. Saatini kontrol etti. "Erken geldik." "Bu da ne demek oluyor imdi?" "Bekleyeceiz." "Neyi?" "Sahneye k zamanmzn geldiini syleyecek telefonu." "Hibir ey anlamyorum." "Anlayacaksn Ryan." 79

Tahta kaldrm karanlklara gmlmt. Staves kaykhanenin kapsn amaya alrken, Jennifer da rhtm dven dalgalardan srlsklam olmutu. Staves fenerinin n dtan takma motorun zerinden pasl aletler ve makine paralaryla dolu raflara tuttu. "Ke bucak her yeri ara Jennifer." Jennifer teknenin iine girdi, minicik kamara ile davlumbaz arad; Staves ise feneri makine dairesine tutuyor, etraf elleriyle yokluyordu. Hibir ey bulamaynca, raflarn yanma gitti, eline geen aletleri, vr zvr yere att. Gzlerinde, Jennifer' rkten tehlikeli bir bak vard. Raflar tmyle boaltnca, birden hrsla tekneyi tekmelemeye balad. "Nerede bu kahrolas kutu? Dn Jennifer! Nerede olabilir? Nerede?" Jennifer tekneden indi, Staves anszn ona dnp salarndan kavrad, hrsla kendine ekerek gen kadnn suratna bir tokat patlatt; Jennifer acyla duvarn dibine doru sendeledi. "Sana bir soru sordum!" Jennifer patlak veren bu fkeye anlam veremeyecek kadar armt. Dorulmaya alrken, titriyordu. Batan sona yanl olan bir ey vard; bunun farkna ancak imdi varabiliyordu. enesi atee tutulmu gibi yanyordu ve konuamayacak kadar sarslmt ama Staves artk ldrm gibiydi, yan bana gelip dikildiinde, sesi nefret doluydu. "Benden bir eyler saklyorsun. Kutu bu evde bir yerde olmal. imdi syle artk, nerede?" "Sy... Syledim sana, bilmiyorum." Jennifer igdsne uyarak kapya atld ama Staves hemen peinden yetiip, gen kadn bileinden yakalad. "Nereye gidebileceini sanyorsun?" Adamn gzlerinde delice bir bak vard ve Jennifer onun o anda her eyi yapabileceini anlad. "Ca... Canm actyorsun. Ltfen..." tirazlarna kulak asmad, gen kz srkleyerek kaykhaneden kard, suya batm imlerin zerinden geirerek mutfaa doru gtrd. "Lanet olas eneni kapat." Mutfak kapsna vardklarnda, Staves yzndeki sulan sildi, cep telefonunu karp bir numara tulad. "Benim. Onu burada istiyorum, hemen imdi. Dakika gemeden. Evin arka kapsndan getir onu." Telefonu kapatt, birka saniye sonra Jennifer araba yolunu yalayp dnen farlarn n grd. Bir araba durdu ve iinden an kilolu ve bykl bir adam glkle inmeye alt. Jennifer dikkatle baknca adam tand, havalimanndaki Marty'ydi bu. Yanndaki de arabadan inince, Jennifer byk bir darbe yemi gibi oldu: Vogel'n iftliindeki sarn saldrgan. Arabann arkasndan, bohalanm gibi sanlp sarmalanm birini kardlar ama Jennifer bardaktan boanrcasna yaan yamurda indirdikleri kiinin yzn seemedi. Onu eve doru tarlarken, kafas yana devriliyor, ayaklan akl talannm zerinde srnyordu. Birden Jennifer srklenen kiiyi tamd... "Bobby!.." Kardeinin yanna doru komaya davrand, ne var ki Staves acmaszca sana yapt. "eri getirin" dedi adamlanna. Jenni-fer'a sk skya yapmken bir numara daha tulad ve telefona bararak, "Son bir kez daha denedim ama ie yaramad Kelso" dedi. "Hibiri yaramad. Kan kutunun nerede olduunu bilmiyor. imdi ne yapmam istiyorsun? Tamam, ama btn gece srmesin." Telefonu kapatp, Jennifer'n yzne bakt. "Artk kk bir sohbet yapmamzn zaman geldi, bence. Ne dersin?" 80 Telefon aldnda, Mark Kelso'nun limuzininin direksiyonunun banda oturuyordu. Kelso az fkeden arplm vaziyette, karsndakinin sylediklerini bir sre dinledikten sonra hiddetle, "Bekle orada" dedi. "Geliyorum. Yanmda Ryan var." Telefonu kapatrken, yz hatlar kzgnlktan gerilmiti. Tabancasn Mark'a evirdi. "n arabadan." "Neden?" Kelso namlusunun ucuyla Cove End'e giden yaya yolunu gsterdi. "Soru sormay brak. Sen sadece evin arkasna yr." "Tamam Bobby, buradaym. Her ey dzelecek. Cann yand m? Cann yanyor mu, syle bana?"

ki adam Bobby'yi mutfaa tam, Jennifer'n yanna, masann bana oturtmulard. Gzleri alamaktan imiti ve sol yananda da kt bir rk grnyordu. Jennifer sanldmda, kardeinin vcudunun birden hkmk-larla sarsldn grp, iinde onu korumak iin nne geilmez bir istek duydu. "yiysen kafan salla. Ne olur Bobby, ltfen. Cannn yanp yanmadn, iyi olup olmadn syle bana." Bobby'nin korkudan m, yoksa acdan m ya da her ikisinden birden mi byle sarslm olduunu tahmin edemiyordu. Bobby arm gibi grnyordu ama Jennifer gzlerini ceketinin yeniyle kuruladnda, tereddtle de olsa ban sallad. "yi olduundan eminsin deil mi?" Bobby ban bir kez daha sallad, ama Jennifer gzndeki aknl grnce, kardeinin olan bitenden hibir ey anlamadnn farkna vard. "Kardein iyi... yle deil mi Bobby?" "Seni gidi pi! ocuk yaralanm..." "Vah vah, ok zldm." Staves yznde pis bir srtmayla hempalarna bakt. "Kelso gelmek zere, hem yannda konuu da var. Biriniz dar kp, arabada evreyi gzlesin. Dieriniz arka baheye baksn. Ben sylemeden yerlerinizden ayrlmayn." Adamlar dar karken, Jennifer Bobby'yi rahatlatmaya alt. Birka saniye sonra, bir arabann motorunun altn, geri vitese takarak araba yolundan uzaklatn duydular. Staves sanki bir eyler bulacakm gibi mutfak ekmecelerini aratrd ama her at ekmecenin bombo olduunu grnce bir iskemle ekti, evirip zerine kt. Yeniden sakinlemiti ama Jennifer her an iddete bavurabileceinden korkuyordu. "Kimsin sen? Bana btn bunlar neden yapyorsun?" diye sordu. Bir saniye sonra kapnn nnde ayak sesleri duydu. Staves srtt. "Sabret, birazdan btn sorularna cevap alacaksn." 81 Jennifer mutfak kapsnn nndeki ayak seslerinin oaldn duydu; ardndan kap ald ve nde Mark, ardnda da elinde tabancasn onun srtna dayam Kelso grnd. Baklar karlatnda, Mark'n gznde yrtc bir kararllk vard. Jennifer'a doru yrd, ama Kelso onu tabancann namlusuyla drtt. "Masann yanna otur." Mark' bir iskemleye itti, ardndan kapy arpp Jennifer'a "Demek su ortamla tantn" dedi. "Nick'in aktrlkte ok yetenekli olduunu eminim sen de kabul edeceksin. nsan kandrmaya geldiinde, rgtte stne kimse yoktur." Staves srtt. "Ee, gsteriyi nasl buldun? Bana kalrsa, sadece bir byk hatam oldu. Cipinin hortumunu gevetirken, fren hidroliinin o kadar yava szacan hesaplayamadm. Benim planma gre otelden ayrlr ayrlmaz fren sorunu yznden durmak zorunda kalacaktn, o zaman da ben tpk beyaz atl valye gibi imdadna koacaktm. Hemen orada da birinin seni ldrmek istedii martavalyla gvenini kazanacaktm. Ama senin peinden daa kmak ve hayatn kurtarmak iin sana arpmak zorunda kaldm; baya uratrdn beni. Yine de her ey istediim gibi oldu." Mark Jennifer'a, "Morgun havaya uurulmas, Caruso ile karsnn ldrlmesi, manastrdaki katliam, hepsi bunlarn ii, hepsi senaryoydu. Babann lmndeki rolleriyle ilgili hibir kant kalmamasn istiyorlard." Sonra Kelso'ya dnd. "Yaptklarnn para hrsndan baka bir nedeni yok. Ya bu? Anlalan, McCaul deil?" "Haklsn. Ad Staves ve CA'da alyor. Ve eer onun nedenlerini soracak olursan, benim emeklilik planm Sam Amca'nnki-ne tercih etti, derim." Kelso glmseyip, Jennifer'a dnd. "Arkadann olduka iyi olduunu itiraf etmeliyim. Neredeyse btn syledikleri doru." "Ya tekiler, Bobby'yi karanlar da dahil, onlar kim?" diye sordu Jennifer. "Kiralk tetikiler, hepsi bu. CA adna almann yan yararlarndan birisi de, en iyilerini, bol para verdiin sre, senin iin her eyi yapabilecek profesyonelleri tanma olana. Trende ldrdn adama gelince, zavallnn talihi yokmu, nk sadece seni korkutmak istiyordu ama anlalan roln fazla ciddiye alm. Daha dikkatli olmas gerekirdi."

Mark Kelso'ya fkeyle bakt. "Neden? Hem Jennifer' korkutmak, ayn zamanda da Staves'in onun koruyucu meleiymi gibi hareket etmesini istemek, neden?" "Eski bir CA taktii. Eer birinin hayatn tehlikeye atar, hemen ardndan da onu tehlikeden kurtarm grnrsen, kt, btn hayatn senin eline brakr, hatta bazen ii btn srlarn aklamaya kadar vardrr." Kelso glmsedi, bir iskemle ekip oturdu. "Plan yleydi. Jennifer Staves'e bir kez gvenmeye grsn, tehdit altndayken onu bir koruyucu, hatta bir srda olarak grecekti. Bu kandrmacann fazladan dl de Vogel'n izini bulmamz oldu. Ama en iyisi, Lazar ile March'a ne olduunu, metal kutunun varln rendik. Doruyu sylemek gerekirse, harika bir pland; kendimle ne kadar vnsem azdr." "Peki, ben o plann neresinde yer alyorum?" diye sordu Mark. Kelso'nun tebessm geniledi, pis bir srta dnt. "Sen bizim yedeimiz, Jennifer'n Staves'e gvenmemesi durumunda sigortamzdn. Aslnda, balangtaki niyetimiz senin onunla birlikte gitmen, onunla yaknlaman, hatta belki onunla cinsel ilikiye girmendi. Daha sonra, eer mecbur kalrsak, ne denli ciddi olduumuzu gstermek iin seni onun gzleri nnde ldrecektik; Jennifer da aresiz kalp, renmek istediimiz her eyi anlatacak kadar korkacakt. Oysa Jennifer onunla birlikte gitmeni kabul etmeyince, B planna gememiz, yani Avrupa'ya ayak basar basmaz sigorta poliemiz olman gerekti. Jennifer o Opel'inle izlendiini hissetti, ksacas onu sen de korkuttun. Dediim gibi, harika bir pland." Btn paralar bir araya gelirken, Jennifer Kelso'ya hiddetle bakt. "Frank McCaul'e ne oldu?" "Ah, zgnm ama ld. Tpk lmyle kandrmacamzda ufak da olsa bir rol oynayan u senin dac Chuck gibi." "Gaddar ve vicdansz bir orospu ocuusun sen Kelso." "ok zengin olmak zere olan bir orospu ocuu." "Annemi ldrdn. Bobby'yi yaraladn." Kelso Nick Staves'e bakp, bir kan kaldrd. "Sen mi syledin?" Staves bam sallayarak onaylad. "Lazar'la birlikte babasn kandrmamz da anlattm." "Maalesef anlatlanlarn hepsi doru" dedi Kelso Jennifer'a sakince. "Kiisel bir kin falan yoktu, her ey i iindi ve yaplmas gerekiyordu." Jennifer o anda Kelso'yu ldrmek istedi. Bir fke nbetine kaplp, adamn zerine atld, ama beriki Jennifer'n bileini yakalayp bkt, srtna dayad. Mark ayaa frlayp Kelso'yu tutmaya altysa da Staves daha hzlyd: beriki daha hareket etmeden, tabancasnn namlusu Mark'm kafasna dayanmt bile. "Senin yerinde olsam, denemezdim." Gzleri korkudan bym Bobby alamaya balad. Kelso Jennifer'a "Yaptn pek akllca deildi" dedi. "Grdn m, kk kardeini korkuttun ite. imdi, ben kalk demeden salan yerinden kprdama." skemleye ittii gen kadn dnd ve Bobby'ye sarld. "Anahtar ver" dedi sert bir sesle Kelso. Jennifer antasn at, gm anahtar Kelso'ya uzatt. Kelso anahtara bakt, avucunda birka kere hoplatt, sonra masann zerine arpt. "Bu kadar kk bir eyin bunca dert yaratmasna inanmak g." Jennifer meydan okurcasna, "Benden ne istiyorsun?" dedi. "Kutunun nerede olduunu bilmiyorum." Kelso srtarak cebinden tabancasn kard, siyah susturucuyu namlunun ucuna takt. "Eer dediin doruysa, o zaman birbirimize syleyecek bir eyimiz kalmad demektir." II 82 Kelso susturucu taklm tabancay Jennifer'n kafasna dorulttu. "Balangta, benden bir eyler sakladn dnmtk tabi. Ama dilini zmek iin ne numara yaptksa tutmad, onun iin galiba doruyu sylediine inanmak gerekiyor." Kelso pis pis srtt, sonra tabancay dikkatle mutfak tezghnn zerine brakp, iskemlesine oturdu. "Yine de, hl o kutunun buralarda bir yerde olduuna inanyorum. Neden yle dnyorum biliyor musun? ki yl nce, annen ile babann adna bir kiralk kasa olup olmadn renmek iin New York

eyaletindeki btn bankalar tarattm. Yoktu. imdi, bu sana ne anlatyor? Baban ya bu kutuyu att ya da bir yere saklad. Onun yerinde olsaydm ve elimde ylesine deerli bir ey bulunsayd, gerekten gvenli, ama kolaylkla eriebileceim bir yere saklardm. Ne dersin Jennifer? Ayn fikirde misin?" "Kutunun nerede olduunu bilmediimi daha nce de..." Kelso yumruunu btn gcyle nndeki masaya vurunca, Jennifer sustu. "Evet, syledin. Ama Staves'in hafzan iyice yoklamakla ilgili sylediklerini unuttun mu? te, bana kalrsa yeniden yoklamaya balasan iyi olacak, nk bu ksa sohbetten sonra eer baz yeni fikirler bulmazsan, hem de abucak bulmazsan, Ryan' ldrrm. Ardndan Bobby'yi ldrrm. Kellesine bir kurun skarak. En sonunda da seni. kurunda i biter. Ama bakarsn, kutuyu bulmama yardm edersin, ha? Belki de senin, Bobby ve Ryan'n kaderinde gnei bir daha grmek vardr?" "Yalan sylyorsun. Bizi nasl olsa ldreceksin." Kelso rahatsz bir srtla tabancasna uzand. "Uzun ve ac dolu bir lm ile abuk bir lm arasnda seimini yap. Karar senin. Bobby'nin ac ekmesini istemeyeceinden eminim." Bobby korkuyla lk atnca, Jennifer onu sakinletirmek iin kendine ekti. Kendini umarsz hissediyor, korkudan midesi bu-lanyordu; stelik kardeinin de bir sinir krizinin eiinde olduunun farkndayd. Kelso'nun kobalt mavisi gzlerinde duygusuz bir ifade vard. Adamn sylediini yapacandan emindi, en ufak bir kukusu bile yoktu. "Ne demek istediimi aka anlatabildim mi?" "Evet." Kelso ayakland. "Gzel. Bak bu ite herkesin unuttuu, ama benim aklma gelen ok nemli bir ey var. imdiye kadar herkesin gzden kard bir ey. Haydi, ne olduunu sorsana." "Nedir?" diye sordu Jennifer. Kelso srtt, sonra gstere gstere tabancay Bobby'nin kafasna evirdi. "Kimse kardeine kutunun nerede olduunu sormay dnmedi. Ne dersin? Sence Bobby bir eyler biliyor mudur?" Bobby Kelso'nun tabancasnn nnde kvrand, Jennifer'n kollarna snd. "Yalvarrm, ona bir ey yapma..." diye yalvard Jennifer. Kelso dudaklarn dnyormu gibi bzd. "Ne yapacam syleyeyim. Tek istediim kafa kafaya vermeniz, iyice bir dnp, cevaplar bulmanz. Sktnlrsa Bobby'nin ok daha abuk tepki gstereceinden emin olmama ramen, Nick'le birlikte sizi kafanz altrmanz iin ba baa brakacaz. Gzel bir fikir deil mi?" "E... Evet." "Ayn fikirde olduumuza sevindim. Ha, az kalsn unutuyordum; bir ufak aynnt daha var. Sana soruyorum Ryan. Havalimanndan telefon ettiin kii kimdi?" Mark'n cevap vermediini grp, "Ciddi olduumu kantlamak iin, ille ocuun cann actmam m istiyorsun?" diye ekledi. "Karar senin." Mark gnlszce, "Lou Garuda adl bir polis memuru" dedi. "Neden?" "Long Beach Polis Mdrl'ndeyken, iki yl nce Paul March dosyasn o incelemiti." "Peki bu Garuda imdi olanlar hakknda ne biliyor?" "ok az ey." "Greceiz, ama her eyin zaman var." Kelso tabancay tutan elini yanna sarktp Staves'e dnd. "Kzn cep telefonu nerede?" "Kayboldu." "Ev telefonu alyor mu?" "almyor." "ekmecelerde ekmek ba falan?" "Baktm, yok. ekmeceler bo." "Gzel." Kelso Staves'e bakp ban sallad. Staves mutfak kapsn amadan nce bir sigara yakt; mutfa fkeli bir rzgr doldururken dar kt. Pencereden, onu paltosunun yakasn kaldrm, frtnaya aldrmakszm volta attn ve sigarasndan fkeli nefesler ekerek, arada srada camdan ieri baktn grdler. Kelso i kapya doru yrd, ama kapnm tokman evirmeden nce geri dnd ve her ne tehdit dolu gzlerle bakt. "Nick baheden de olsa gzn zerinizden

ayrmayacak. Ben darda, holde olacam. Sizi uyaraym, dedim. Evin n ve arka taraflar kontrolmz altnda, onun iin buradan k yok. Masann banda kalacak ve hareket etmeyeceksiniz. Kamaya, kurtulmaya ya da imdat armaya kalkarsanz, barp armaya yel-tenirseniz, lrsnz. Ne demek istediim iyice anlalyor mu?" Kelso saatine bakt. "Cevap bulmanz iin tam on dakikanz var, bir saniye fazla deil. Ondan sonra, eer kutu elimde deilse, Ryan'dan balayarak hepinizi teker teker ldrrm." 83 I Duyulan tek ses, mutfak kapsnn dnda kyameti koparan rzgrd. Jennifer bahedeki aalarn devrilecekmi gibi saa sola yattklarn grd: rzgrn dinmeye niyeti yoktu. Kelso kapy vurarak odadan kmt. Mutfak penceresinden bahede volta atarken donmua benzeyen Nick Staves grnyordu. Birka saniyede bir camdan onlara bakyor, bu arada da sarn adamla ene alyordu. Mark, "Gerekten zgnm Jennifer" dedi. "Oysa yardm ettiimi sanyordum." Yeniden azn ap konuacak olduysa da Jennifer parman gen adamn dudaklarnn zerine koydu. "Bu konuda baka bir ey syleme Mark." "yi de Kelso hakknda daha uyank olmam..." "Bu konuyu daha fazla konumayalm. Ltfen. u anda hi nemli deil." Mark evresine baknd. "Staves ekmecede bak falan yok derken, doru mu syledi? Silah olarak kullanabileceim hibir ey yok mu?" "Yok. Mutfak aletlerinin hepsini attrdm... eyden sonra..." "Kelso'nun annemi ldrmesinden sonra" demek zereyken duraklad, fkesini gemledi. fkesi kzgn demir gibiydi, Kelso'ya kar besledii kin ylesine glyd ki, midesini bulandnyordu. "Annem ldkten sonra" diye szn srdrd Jennifer. Mark duvara asl ev tipi kk yangn sndrme tpn grp, sa taraftaki kapy iaret etti. "Bu kap nereye alyor?" "Kilere. k yok. Sadece dolap gibi bir yer." Mark, "Yangn sndrc gizlenemeyecek kadar byk" dedi. "Daha kk bir ey gerek. Saplamak iin kullanabileceim bir ey." "Aklma hi dediine benzer bir ey gelmiyor." Jennifer Bobby'nin elini kuvvetle sktn hissetti. ylesine kayp ve akn, o kadar umarsz grnyordu ki. Kardeinin alamak zere olduunun farkndayd ve eer doruyu sylemek gerekirse, kendinin de ayn durumda olduunu biliyordu. Bobby'nin yzne bakarken "Bir insan nasl olur da bir ocua ate eder" diye dnd. "Bir insan gzel ve kendi halinde bir ocua nasl ate edip onu sakat brakr, sonra da hi pimanlk duymaz? Koca bir aileyi para hrsndan dolay yok edebilmek iin nasl bir insan olmak gerekir?" O anda birisi eline bir tabanca vermi olsa, en ufak bir tereddt gstermeden hem Kelso'yu, hem de Staves'i ldrebilirdi. Mark omzuna dokunduunda, gzleri dolmutu. "Jenny." Dinlemiyordu bile, ii Kelso'ya duyduu nefretle ylesine doluydu ki, Mark'm sylediklerini glkle duyabildi. "Jenny, Bobby sana bir ey anlatmaya alyor." Dalgnlndan syrld ve Bobby'nin elleriyle birtakm iaretler yaptn grd. Kendi korkusunun iine o kadar gmlmt ki, Bobby'ye bombo gzlerle bakm, kardeinin ellerinin hareket ettiini bile grmemiti. Bobby'ye bakp kalarn att. "Anlamyorum. Bir daha syle." Bobby mesaj tekrarladnda, anlamn kavrayabildi. "Ne diyor?" dedi Mark sabrszlkla. "Biraz korktuunu." "Sadece biraz m?" Bobby bir iaret daha yapt. Jennifer, "Hayr" dedi, "ok korku-yormu." "Aramza ho geldin" dedi Mark elini Bobby'nin omzuna koyarken. Bobby'nin gzleri alamaktan kzarmt. Jennifer ona dnp, "Artk babama ne olduunu, annemin neden ldrldn biliyorum. Senin de bilmeni istiyorum, onun iin sana her eyi anlatacam Bobby. Ama imdi sana bunlar anlatacak vaktimiz yok. Burada grdn insanlarn kt olduunu biliyorsun, kt olduklarnn farkndasn, deil mi Bobby?" Bobby ban sallad. Elleriyle bir iaret yapt. Annemle babam bunlar m ldrd? Jennifer iareti grr grmez kamaya alt ama cevap vermek zorunda olduunu biliyordu. "Evet."

Bobby'nin elleri hareketsizleti. Jennifer, "Adamlarn ne dediini anladn m?" diye sordu. "Eer kutunun nerede olduunu sylemezsek bizi ldreceklerini biliyor musun?" Bobby yine ban sallad. Jennifer kendi duygularn kontrolde zorlanarak gzlerini sildi. "Bahsettiim kutuyu biliyor musun Bobby? Babama ait metal bir kutudan sz ediyorum." Bobby'nin kalar atld. Jennifer'n iinde bir his kardeinin sylenenlerden tekini bile anlamadn sylyordu. Belki de kutuyu hi grmemiti bile. Bobby cevap olarak yeniden el iaretleri yapmaya balad, elleri yavaa, dikkatle oynad. Jennifer kalarn atp buzdolabna doru bakt. "Ne var?" diye sordu Mark. "Ne diyor?" "Buzdolabnn altna skm bir bak olduunu sylyor." "Bunu da nereden biliyormu?" "Ban yllar nce oraya sktn, annemin de karamadn sylyor. Hl orada olduunu sanyor." Mark nce buzdolabna, ardndan da pencereye bakt. Staves hl devriye yryndeydi. Camdan ieri baktnda gzleri bir an iin karlat, sonra da Staves sigarasn tttrerek nbetini srdrd. "Bak gzel ama tabanca daha da iyi olurdu. Annenin ya da babann tabancas var myd?" Mark, eline bir eit silah geireceinin umuduyla heyecanlanm, terlemeye balamt. "Yoktu" dedi Jennifer. "Her ikisi de silahlardan nefret ederdi." "Sokan kar tarafna gemeyi bir baarabilsek, bizimkilerin evinde bir otuz sekizlik bulabilirdik. Babam yatann yanndaki masann ekmecesinde hep bir silah bulundururdu. Aileden biri tabancay kaldrmamsa, hl orada olmal..." Mark Bobby'nin hzl bir el iareti daha yaptm, Jennifer'n da yznn solduunu grp sustu. "Emin misin Bobby?" "Ne anlatyor?" diye sordu Mark. "Galiba kutunun nerede olduunu biliyormu." 84 Adamlarn Bobby'yi karmasndan hemen sonra, Cauldwell'in otoparknda Porsche'sine binerken Lou Garuda'nn aklna birden bir ey geldi. Mark'a telefon edebileceini dnd, ama zerinde Mark'n cep telefonunun numaras yoktu. Mark ona cep telefonunun numarasn zaten hi vermemiti. Byk dalgnlk. O kadar byk bir dalgnlk ki, Garuda kendi kendine kzmt; beriki Cauldwell'den karken Porsche 944'n gaz pedaln kk-ledi, araba vahi bir hayvan gibi kkredi, ana kapdan yola lastiklerini bartarak kt, saa dnerek tek ynl trafie kart. Bir kilometre kadar douya doru gidip koyu lacivert Buick'ten bir iz gremeyince yzn ter bast, ak yolda saatte yz altm kilometrenin zerine karken -Tanr'ya krler olsun!- Buick'i, iindeki iki herifi, n koltukta oturup arabay kullanan sarn ile arkada, Bobby'nin yannda oturan bykl hempasn grd. Geriye bir sorun kalyordu. imdi ne yapacam? Garuda bir yandan Buick'e yaklar, bir yandan da cep telefonuna uzanrken kan ter iindeydi; tam o srada nndeki arabann plakasnn amurla kapl olduunu, numaralan okuyamayacan fark etti. imdilik polis yardm istememeye karar verdi; o iki pezevengin nereye gittiklerini renmek istiyordu. En iyisi beklemek, olaylarn nasl gelitiini grmek: en azndan neyle karlatn biliyordu. Kesinlikle emin olduu bir ey daha vard: gpegndz, sakat bir ocuu karmann her tarafnda umutsuzluk yazlyd. Garuda "Bunun Kzl Mafya'yla bir ilikisi olduuna kalabm basanm" diye dnd. Buick'in peinden giderken iddetli bir yamur yamaya balam, tepesindeki frtna bulutlanndan atrtlar duyulur olmutu. Porsche'nin herhangi bir drt kaply her an yakalayabileceinin gveniyle mutlu, yz metre kadar geri kald. Ancak, Reardon Caddesi'nin ortalarnda bir yerde, Buick bir kavaa girene kadar srd bu rahatlk. Buick geer gemez, klar krmzya dnd. Garuda gaz kklediyse de, ok ge kalmt. Kar tarafa yeil yanm, koskoca bir kamyon da Garuda'nn yolunun zerinden geip, grn engellemiti.

Btn gcyle frene basp yolun ortasna kayd. Kamyonun altna girmesine ramak kalmken durdu. Kamyon srcs fkeyle kornaya bast; Garuda da cevap olarak bir parmak iareti yapt. "Pezevenk!" Arabalar geip, k yeniden yeile dnene kadar ter iinde bekledi. Yeil grdnde, nndeki bombo yola bakp dilerini gcrdatt, yksek sesle bir kfr savurdu... Lanet olsun. Buick'i gzden kaybetmiti. 85 Jennifer Bobby'nin iaretlerini tamamlamasn bekledi, ardndan da aknlkla kardeine bakt. "Bundan emin misin Bobby?" Bobby ban sallaynca, Mark sabrszlkla sordu: "Kutu nere-deymi?" "Babamn kaybolmasndan bir hafta nce, Bobby odasnda uyurken, bir ses duyup kalkm. afaktan hemen sonraym. Pencereden baktnda, babam rhtmdaki tahta kaldnmda bir aa bir yukar gidip gelirken grm." "Ee?" "Elinde gri renkli metal bir kutu varm." "Emin misin Bobby?" diye sordu Mark. Bobby ban sallad. "Devam et." "Babam ne yapacan bilemiyor, sanki kutuyu saklamak m, yoksa ondan kurtulmak m gerekiyor, karar veremiyor gibi gr-nyormu." Mark kalarn att. "Sonra baban ne yapm?" "Bobby babamn kaykhaneye girdiini, sonra da elinde siyah renkli byk bir plastik torbayla ktn sylyor. Torbann ucu mavi naylon iple balym ve iinde sanki ar bir ey ya da metal bir kutu varm gibi ar grnyormu. Babam rhtm kaldrmnn merdiveninden denize inince, Bobby onu gremez olmu." "Torbay suya m atm?" "Bobby bunu bilemiyor." "Emin misin Bobby?" Bobby yeniden ban sallad. Mark kzgnd. "Eer baban torbay denize atmak istediyse, o zaman niye merdivenden insin? Tutup suya atamaz myd?" Jennifer Mark'n sylediklerini dnp kafasn sallad. "Bilmiyorum. Belki de su prtsnn duyulmasn istememitir. Belki de kaldrm merdiveninin dibinde motorunu balamt ve torbay akta atmay dnyordu." "Motor oraya m balym?" "Bobby motoru grmemi. Babam genellikle sabah erken bala ktndan, motor merdivene bal olabilirdi. Her neyse, Bobby tekrar yatana dnd iin, gerisini grememi. Daha sonra da aklna babama o sabah orada ne yaptn sormak gelmemi." Mark kafasn sallad. "Eer disket o kutunun iindeyse, babann kutudan kurtulmak isteyeceine inanamam. O disket ok nemliydi, onun iin onu saklam olmas gerek. Ama nereye?" Jennifer pencereye bakp, bir cevap arad. Staves yryyle dikkatini datyor, huzursuz bir hayvan gibi dolanyordu. Pencereden uzaklap tahta kaldrm ynnde on-on be adm atacak, sonra da dnp yeniden mutfaktakileri kontrol edecekti. Jennifer baklarm karanlk, kabark denize evirdi, ardndan da cevap vermek iin Mark'a dnd. "Krfezde, aa yukar yz metre kadar akta, plastik iaret amandralar vardr. Balklar su yzne yakn kayalklar konusunda uyarmak iin." "Sz nereye getireceksin?" "Eer babam torbay tekneden suya atmsa, kutunun nerede olduunu bulabilmek iin amandralardan yararlanm olmal." "Bence, bu mmkn." Oysa Mark hi de ikna olmu grnmyordu. Staves'in pencerenin yanndan uzaklamasn izledi. Jennifer, "Ne oldu?" diye sordu. Mark, "Burada oturup Kelso'nun gelmesini bekleyemem" diye fsldad. "Bir eyler yapmak zorundayz. Gzn Staves'ten ayrma Jennifer. Eer bir eyden phelenirse bana haber ver." "Ne yapmak niyetindesin?" "Bakalm ba bulabilecek miyim?"

"Dikkatli ol Mark." "Tabi." Staves tahta kaldrma yaklaana kadar bekledi, sonra dizlerinin zerine kp, elini buzdolabnn sol alt tarafna sokarak aratrd. "Bir ey bulabildin mi?" diye sordu Jennifer. "Hayr." "teki taraf dene." Mark elini arala daldrd, soldan saa geerken derisi izildi. "Hibir ey bulamyorum." "abuk ol! Staves dnyor!" diye seslendi Jennifer. Bir saniye sonra, Mark'n eli ince ve metal bir eye dedi. Omzunu buzdolabna dayayp hafife kaldrd, parmaklarnn ucunu olabildiince uzatarak, dedii eyi yerinden oynatt. Elindeki bak deil, paslanm bir patates soyacayd. "Mark... Tanr akna, acele et!" melerek masann yanna geldi, patates soyacan cebine soktuunda Staves pencerenin yanna varmt. "Koyu sohbetteymiiz gibi davran." Jennifer gznn ucuyla Staves'i grd. Onlara bakarken, gzlerinde bir kararszlk okunuyordu, ama iki saniye kadar sonra voltasna kald yerden devam etti. Mark soluunu boaltt. "Umarm, ne yapmak istediimi anlamamtr." Jennifer tahta kaldrma doru yryp, sarnn yanna giden Staves'i izledi. Birden, aklna imek gibi arpc bir fikir geldi. "Ya kutu hl kaldrmda bir yerdeyse?" "Ne demek istiyorsun?" "Ya babam kutuyu kaldrmn altnda bir yere saklad ya da suyun altnda bir eye baladysa? Kutuyu kalaslardan birine de balam olabilir, insann bir ey aramak iin kolayca aklna gelecek bir yer deil ki." Mark baklaryla tahta kaldrm inceledi. Birka dakikada bir, gl rzgrlarn getirdii dalgalar iddetle tahtalara arpyordu. "Kutunun frtnada kaybolmayacam varsayarsak, saklamak iin gzel bir yer gibi gzkyor. Ne kadar zamanmz kald?" Jennifer saatine bakt. "Bir dakika kadar." kapnn yanndan gelen ayak sesleri duydular. Sanki Kelso geri dnyordu. Mark ldracak gibiydi, bir eyler yapmas gerekiyordu. Birden krmz yangn sndrcye bakp fsldad: "Asl soru, onlara kutunun yerini sylyor muyuz, sylemiyor muyuz? Bize biraz zaman kazandracak bir fikrim var ama ikinizin de syleyeceklerime kesinlikle uymanz gerek." "Neymi fikrin?" Mark aklndan geeni aklaynca Jennifer, "iyi ama, sylemez-sek Kelso bizi ldrr" dedi. "Asl sylersek ldrr." 86 Kap ardna kadar ald ve Kelso odaya girdi. Elinde bir tabanca tutuyordu. Hemen ayn anda da Staves baheden geldi. Kkre-yen rzgrn nnden kapy kaparken, souktan donmu gibiydi. Kelso, "Ee" diye sordu, "uslu durdular m?" Staves tereddt etti, sonra tabancasyla Mark' gsterdi. "Yanlyor olabilirim ama bana sanki Ryan iskemlesinden kalkt gibi geldi." Kelso bir kan kaldrd. "Buna ne diyeceksin Ryan?" "Neden sz ettiini anlamadm." "Ara zerini" dedi Kelso. Staves Mark' ayaa kaldrp duvara dayad, ceplerini aratrp vcudunun her yerini yoklad. Pasl patates soyacan bulunca, Kelso'nun grmesi iin kaldrd. "Hele hele. Biri yaramazlk etmi." Kelso'nun enesi fkeyle kasld. "Zeki olduunu sanyordun deil mi Ryan?" "Pek doru kmad ama." Kelso Mark'n enesine bir yumruk patlatt. Mark duda kan iinde sendelerken, Staves midesine vurdu. Mark acyla homurdand, soluunu boaltp yere yld. "Ayaa kalk." Mark midesini ve kanayan dudan tutarak ayaa kalkmaya alt. Kelso tepesine dikildi, tabancasn Mark'n akana dayayp Jennifer'a "iinizde baka bir srprizi olan var m?" diye sordu. "Sizi uyaryorum: eer Staves zerinizi arar

da, birinizin daha yalan syledii anlalrsa, Ryan'n kafasna kurunu skarm, hem de hi tereddtsz. Ee, baka srprizi olan var m?" "Hayr" dedi Jennifer. Kelso Mark'a dnd. "Bana yalan syledin Ryan. Belki de tekilere ibret olsun diye seni hemen urackta gebertmem daha doru olurdu." Tetikteki parma kasld, ama birden tabancay evirip namluyu Bobby'ye dorulttu. Gzlerini Jennifer'a dikti. "Sanrm nden Bobby'nin gitmesi daha iyi olur. Ciddi olduumu anlaman iin. Pekl, kutu hakknda ne syleyeceksiniz bakalm?" "Galiba... Galiba nerede olduunu biliyorum" dedi Jennifer. Bir anlk bir sessizlik oldu, sonra Kelso'nun gzleri sevinle parlad. "Tamam, dinleyelim bakalm. Haydi, konumaya bala." Garuda Buick'i yeniden bulabilmek iin on dakika kadar urat. Frtna iyice ktlemi, tepede atall imekler akmaya balamt. Reardon Caddesi'ni boydan boya geti ama ne Bu-ick'ten, ne de iindekilerden bir iz bulabildi. Kahrolascalar. n camndan akan seller sileceklerden az tesini grebilmesini pek engellemiyorsa da, evresine daha iyi bakabilmek iin arada bir penceresini indirmesi gerekiyordu. ocuu karanlarn yan sokaklardan birine sapm, hatta yeraltnda bir otoparka bile girmi olabileceklerini dnd. Yan sokaklardan n denedi, bir ey bulamaynca geldii yoldan anacaddeye kt. Bir gz de yeralt otoparklardayd ama birine bile rastlamamt. Ak pencereden ieri giren youn yamur yznden srlsklam olmutu ve on dakika sonra yardm istemekten baka yapacak bir eyi kalmadn kabullenmek zorunda kald. Ama bylesi bir gecede, kendini kandrdnn da farkndayd. Polis arkadalarnn Buick hakknda gecikmeden bilgi vereceklerini pek ummuyordu. Elinde bir plaka numaras bile yoktu; dnnce arabann imdi artk her yerde olabileceini kabullendi. i daha da gletiren, Mark'a Bobby'nin durumunu bildirememesiydi. Yine de, bir eyler yapmak zorunda olduunu dnyordu. Kaldrmn kenarnda durdu ve cep telefonunda bir numara tulad. 87 "Kutunun krfezin aklarnda bir yerde, iaret amandralarndan birinin dibine batrlm olabileceini sylyorsun, yle mi? Bir tek szne bile inanmyorum." Mutfak penceresinden krfeze bakan Kelso'nun sesi fkeliydi. Jennifer adamn bu karanlkta uzaklar grebileceinden kukuluydu: frtna artk gcnn zirvesine km, rzgr sallanan aalan topraktan skp atacak kadar sertlemiti. Kelso pencerenin yanndan uzaklat ve kzgnlkla Bobby'nin tepesine dikildi. "Bana gerei sylersen, iyi olur." "Yalan sylemiyor" diye atld Jennifer. "Bildii her eyi sana anlattn sylyor." "Seninle konumuyorum." Kelso rktc baklarn Jennifer'a dikti, ardndan yine Bobby'ye dnd. "Umarm, anlattklarn dorudur, beni duyuyor musun?" Bobby ban sallad. Kelso Jennifer'a "Eer doruyu sylemiyorsa, daha nce tamamlamadm bir eyi yapmaktan zevk alacam" dedi. Yznde ktlk dolu bir ifadeyle gmleinin st dmelerini zd, kravatn kenara ekti ve ensesinin altndaki trtll bak yarasn, yaray kapayan diki izlerini gsterdi. "Hatrladn m? Tabi hatrladn. Beni o akam ldremediin iin talihli saylrm." Jennifer gzlerindeki kini gizlemeye bile almadan bakt Kelso'ya. Ancak Kelso onu grmezden gelip, yeniden pencerenin kenarna dnd. "Babann motoru alr durumda m?" "Bilmiyorum" dedi Jennifer sert bir ekilde. "Bilmiyorum cevab istemiyorum. Evet mi, hayr m?" "Tekne yllardan beri kullanlmad. Onun iin, bir ey syleyemem." Staves Kelso'ya akn gzlerle bakt. "Bu havada tekne mi kullanacaksn? Darda bora gibi frtna var." Kelso tabancasnn namlusuyla Mark' gsterdi. "Kullanacak olan biz deiliz, Ryan kullanacak. Hem frtnann dinmesini de bekleyeceiz. Tahminime gre iaret amandralarn grp, birinin dibinde siyah torba olup olmadna bakmamz iin, iki saat daha beklemek gerekecek." "Bu arada biz ne yapacaz?" diye sordu Staves.

Kelso cevap vermeden nce bahe tarafna bakt. "Arkadana syle de, donmadan ieri girip biraz snsn. Sonra da Ryan' alp kaykhaneye gidin ve tekne denize kacak durumda m, bir bakn. Eer benzin gerekecekse, arabadan sifonla ekeriz ama asl nemlisi, motorun alr durumda olmas. Eer deilse, o zaman B planna gememiz gerekecek. Ryan bir ey yapmaya kalkrsa, sakn dnme, hemen ldr." Staves cebinden elektrik fenerini karp, arka kapy at. Odaya lgn bir rzgr doldu. Fenerin n baheye doru tutup, sarna bir iaret akt, beriki mutfaa girince de "imdilik burada kalyorsun" dedi. "Ryan, kn kmldat bakalm." Staves Mark' arka baheye doru itti. Yeni bir saanak odann iinde lklanarak doland, kap kapannca da Jennifer camdan bakarak iki adamn rzgrdan korunmak iin balan boyunlanna gml, tahta kaldrma doru sendeleyerek yrmelerini izledi. Birka saniye sonra, her ikisi de frtnal karanln iinde gzden kayboldu. Staves tabancann namlusuyla Mark'n srtn drtmeyi srdrd. Mark'n ilk hissettii korkun souk oldu. Buz gibi tuzlu hava yzn bak gibi kesiyordu. Rhtm iddetli dalgalarn darbeleri altndayd. Kaykhaneye vardklannda, Mark kapy itip at. eriye girdiler. Staves tavandaki ampul yakp, tekneyi gsterdi. "Bir gz at bakalm. Unutma sakn, bir aka yapmaya kalkarsan, seni ldrrm." Mark yzndeki sulan sildi. "Sana bir ey soracam Staves. Kelso'ya gerekten gveniyor musun? Tpk Grimes ile Fellows'u ldrd gibi, seni de temizleyeceine inanmyor musun? Herif teki, ona gvenemezsin." a yapmak peindesin galiba Ryan?" <D \ rap olarak tabancasn kaldnp kabzasn Mark'n su-ii. "Cevabn aldn. imdi i bana." Be dakikalk bir incelemeden sonra, Mark iin teknenin denize kacak durumda olmad akt. Depoda az da olsa yakt vard ama makine bakmdan gememi, pistonlar kaynamt. Daha da kts, teknenin ahab yer yer yarlmt. "Zamanmz kaybediyoruz. On metre gidemeden, batar. Gvenli deil." Staves fkeyle teknenin karinasn tekmeledi. "Can cehenneme!" "Sana bir nerim var Staves, dinlesen iyi olur." Staves kzgnlkla, "Seni daha nce uyardm, sanyordum" dedi. "Ama diyeceim ok nemli. Sana kutuyu Kelso'dan nce bulma frsat veriyorum. Syleyeceklerimi dinleyecek misin, dinlemeyecek misin?" "Sen neden sz ediyorsun?" Staves birden dikkat kesilmiti. "Bobby'nin sylemeyi unuttuu, ama aramzdaki bir anlamann temeli olabilecek bir ey var." "Nasl bir anlamadan bahsediyorsun?" "Bizi brakmann karlnda, kutu senin." Staves'in gzleri ihtiyatla parlad. "Ne syleyeceksen aka syle." "Kutu iaret amandralarndan birinin dibine bal olabilir. Bambaka bir yerde de olabilir." "Nerede?" "Tahta kaldmmn altnda." Mark kafasmdakileri aklaynca, Staves'in yznn lgnca bir fkeyle kaplandn grd. "Bize yalan syledin." "Benim yerimde olsan sylemez miydin? Seninle anlarsam, Jennifer ve Bobby'yi buradan sa salim karmak iin bir frsatm olacan dndm. Kelso'ya kalsa, en ufak bir ansmz olmaz. Aslnda, senin de yok ya. imden bir ses, onun gerek emeklilik plannda sana pek yer olmadn sylyor. Sana nerim, kutu buradaysa, sen alyorsun ve bizim zarar grmeden gitmemize izin veriyorsun. Bylelikle, Kelso'yla paylamak zorunda kalmazsn." Staves tereddt etti, cevap vermeden nce dnd. "Eer kutu buradaysa; bu 'eer' ok nemli. Ya burada deilse? Ya senin dediin gibi, o amandralardan birinin dibine balanmsa?" "Ayn anlama o zaman da geerli olur." Staves kararszlkla dudaklanm bzd. "Bakanz." "Bundan daha fazlasn sylemek zorundasn Staves."

"Bakanz, dedim." Staves teknedeki portakal renkli naylon halat alp, Mark'a frlatt. "Al unu, daha salam olmas iin beline bala." I "Ne olacak?" "Emin olmak iin kaldrm tahtalarnn altna bakarken, sulara kaplman istemem." Staves srtt. "En azndan, aradmz bulana kadar." Mark gl bir dalgann rhtma arpp kaykhaneyi sarstn hissetti. "Kelso'yu duydun. Frtna dinene kadar beklememiz gerekiyor. Bu havada suya girmek intihar olur." "Planda deiiklik oldu. imdi benim sylediklerimi yapacaksn." Masann zerindeki telefon aldnda, Danny Flynn purosunun izmaritini dilemekle ve nndeki kt ynn eritmeye almakla meguld. ary i hoparlre ynlendirdi. "Flynn." Penceresinin dnda doluyla kark yamur yayordu. Manhattan iddetli bir frtnann altnda krbalanyor, ufuk her dakika atal atal imeklerle paralanyor, Flynn da elektrik hatlarnn bu frtnaya dayanp dayanamayacan merak ediyor, akam eve erken gitmek iin nihayet bir bahane bulup bulamayacan dnyordu. Hattaki arka plan grlts ylesine iddetliydi ki arayann sylediklerini duymakta zorlanyordu. Sonunda, arayann Lou Ga-ruda olduunu karp, anlattklarnn ounu anlad. Zaten adam fralamasnn nedeni de buydu. "Sarho musun Lou?" "Bir aziz kadar aym. Biraz nce anlattklarm duydun mu?" "Duydum. ocuu karrken grdn iki gorilin Kzl Mafya yesi olduklarndan emin misin?" "Danny, u anda emin olduum tek ey, Long sland'da, yamurun altnda arabamda oturduum ve Mark Ryan adl bir polisin benden onun iin Moskayalar aratrmam istedii. Tamam, ocuun karldn grdm, ama bu ii yapan iki herif herhangi iki yabanc da olabilir. Ama buralarda boktan iler oluyor Danny. Bana inanmak zorundasn. ok boktan iler oluyor dostum." "Bu iin neyle ilgili olduu konusunda bir fikrin var m?" "ki yl nceye dayanan, tuhaf bir dosyayla. Paul March adnda bir adamn kaybolmas, karsnn ldrlmesi dosyas. Hatrladn m?" "Hayr, ama btn bu anlattklarnn benimle ilgisi ne?" "Buick'i Reardon Caddesi'ne kadar izledim, ama sonra kaybettim." "Ee?" "Ee'si, senden benim iin bir ey yapman istiyorum." "Bir iyilik daha? Bu seferki ne?" "Byk bir iyilik Danny. ok byk bir iyilik." 89 Jennifer mutfak kapsnn tesinden Azrail'in sesini duyar gibi oldu. Yamurun dvd katran karas pencereden tahta kaldrmn zerindeki Mark' ya da Staves'i grmek mmkn deildi. Endieden ii katlr gibi oldu. Ya Mark'n plan bir ie yaramaz da Staves onu ldrrse? Ya kutuyu bulmaya alrken boulursa? Ya biraz sonra yapacaklar yznden Bobby lrse? Bundan sonraki be dakikann ve plan nasl uygulayacaklarnn her nn kaderini belirleyeceinin, hepsi iin lm kalm meselesi olacann farkndayd. Korkusunu gmmeye alrken, sarld Bobby'nin salarn okad. Ona sylemek istedii o kadar ok ey vard ki -gerei bilmeye, Kelso'nun anneleri ile babalarn neden ldrdn renmeye hakk vard- ama bunun zaman hi deildi. Belki de hi zamanm olmayacak. Markla birlikte ne yaparlarsa yapsnlar, mantnn her zerresi onun ve Bobby'nin leceini haykryordu. Yine de dikkatini toparlamak iin kendini zorlad; Kelso'ya duyduu nefret iinde ylesine kabaryordu ki, her an patlayabilirdi. "Plandan sakn ayrlma" demiti Mark. Ama ya plan ie yaramazsa? Saatine bakt. Mark gideli tam dakika olmutu. Zaman gelmiti. Bobby'nin elini skt, gsterinin balamak zere olduunu anlamas iin parmaklaryla bir iaret verdi: hazr msn? Bobby cevap olarak parmaklarn oynatt: hazrm. Pencereden bakmakta olan Kelso dnerken Bobby'nin iaretini grp kalarn att. "Ne bok yiyor?" "la... lacn almas gerektiini sylyor." "Ne ilac?"

"Kendini iyi hissetmiyormu. Sara krizini nlemek iin dilantin almas lazm. Gergin olduunda, byle krizler geliyor." "Bo ver. lasz kalacak." Jennifer acl bir sesle, "Eer ilalarn alamazsa, kardeim lecek" dedi. "Anlalan buna aldrmayacak kadar vurdumduymazsn. Bobby'nin kutuyu gren son kii olduunu ve kutuyu henz bulamadmz unutma." Kelso hzla dnd. "Nerede bu kahrolas ila?" "Sanrm arabada, antamda yedek bir ie var." "Sanrm ne demek?" "Acil durumlar iin hep hazrlkl olmaya alrm. antamda hl ilatan olmal." Kelso tabancasn kemerine sktrp sarna, "Bir lgnlk yapmaya kalkarlarsa her ikisini de vur" dedi. Dar kp, mutfak kapsn arkasndan arpt. Sarn bir iskemle ekip otururken, tabancay rahata kucana yerletirdi. Jennifer Mark'n ona ve Bobby'ye yapacaklaryla ilgili olarak sylediklerinin hepsini hatrlad, plann ie yaramas iin dua etmeye balad. Ne de olsa ok byk bir kumara oturacaklard. Bir delilik yapmaya kalkarlarsa, her ikisini de vur... Ama artk ok geti. Bobby birden titremeye balad, vcudu sarsld, bir kle gibi yere yld. Jennifer panie kaplp, kardeinin yanma diz kmeye davrand ama sarn onu kolundan ekip itti. "Nesi var bunun?" "Krizi tuttu. Yalvarrm, bir havlu gerek. Bir havlu bulaym..." Jennifer mutfak musluuna doru bir hamle yaptysa da sarn onu itti ve "Olduun yerde kal" dedi. "Ben bulurum." Evyeye doru yrynce, Jennifer ansn denemenin zaman geldiine karar verdi. Uzand ve kiler duvarna asl yangn sndrcy ald. Sarn elinde bir bulak beziyle dnerken, Jennifer sndrcnn azn adamn zerine tutup, aletin kulpunu ekti. Hibir ey olmad. Aman Tanrm... Plan hi de byle deildi. Kpn adamn gzlerini krelteceini dnmt, ama sndrcden bir szntdan baka bir ey gelmiyordu. te o zaman sebebini anlad: panik iinde, sndrcnn pimini ekmeyi unutmutu. Olamaz. Sansn fkeden patlayacak gibiydi. "Seni gidi orospu..." Tabancasn ekmek iin elindeki bulak bezini brakrken, yangn sndrc Jennifer'n kolunun ucunda yarm bir daire izip adamn enesinde patlad. Adamn iniltisi, kan maden grltye kart, enesindeki yarktan kanlar akarak geriledi ve srtst yere devrildi. Hl bilinci yerinde olduundan bir eliyle yzn tutuyor, dierini uzatp, Jennifer' yakalamaya alyordu. Bu kez yangn sndrcy btn gcyle adamn kafasna indirdi. Mide bulandracak kadar tok bir ses ve knlan kemiin atrts duyuldu. Adam inledi, sonra hareketsiz kald. Jennifer yaptn grp dehet iinde geriledi, neden sonra gidip adamn silahn ald. Bobby rol yapmay kesmiti -Mark'n btn dediklerini uygulamt- ama yz bir lnnki kadar soluktu. Jennifer grd iddetin ocuu sarstm anlad. "Yalvarnm Bobby, ktleecek zamanmz yok, onun iin Mark'n sylediklerini yapmak zorundasn." Kileri gsterdi. "Orada kal, ben..." "Ben gelene kadar" demek zereydi ki, bunun bo bir laf olduunu dnd. Bir daha geri gelip gelemeyeceini bile bilmiyordu. Her ey ansa, ne kadar hzl koabileceine ve kendi kendine sormaktan rkt sorunun cevabna balyd: yapmam gerekeni zamannda, Kelso hepimizi ldrmeden baarabilecek miyim? "Danya kmann gvenli olduunu dnene kadar burada kal. Ama olabildiince dayanmaya al." Kiler kapsnn tokmam evirince, evresi tahta raflarla dolu, ortada ancak bir insanm ayakta durabilecei kadar bir boluk olan girintiyi grd. "Salan hareket etme, ses karma. ok korkacam biliyorum, zellikle de silah sesi duyduunda, ama ltfen dediklerimi yap. Bir ses karr ya da Kelso ve adamlanna yerini belli edersen, her eyi mahvedersin."

Bobby'nin kck odaya girip, yere oturmasna yardm eden Jennifer'm yz ter iindeydi. Bobby yine kk bir ocua dnmt: ylesine umarsz, ona bakan gzleri o kadar korku dolu, vcudu ylesine titrek. Yere diz kp, kardeine sarlmay dnd ama vedalamak iin zamanlan yoktu; Kelso'nun artk her an dnebileceini -antasnda ila falan yoktu- dnyor, ldracak gibi oluyordu; o gelmeden odadan kmak zorundayd. nce hole geecek, oradan da n kapya ynelecekti. "Kprdamayacana sz veriyor musun?" Bobby bam sallad. "Gzlerini yum. ocukken buraya nasl saklandmz hatrlamaya al. Hatrlyor musun?" Bobby yine ban sallad, gzlerini smsk yumdu. "imdi kapy kapayacam Bobby. Yalvarnm korkmamaya al." Kiler kapsm kapatp, kilidin tkrtsn duydu. Sonra birden aklna bir fikir geldi. Eer ansnn zerinde bir cep telefonu varsa, hemen 911 Polis mdat' arayabilirdi. Telala adamn yanna koup, ceplerini arad, bir cep telefonu buldu... krler olsun. Telefonu at. Bitmek tkenmek bilmez bir sre sonunda, ekran aydnland. 911 numarasn girip, ara tuuna bast. Yalvarrm, cevap verin... O anda, kar taraftan bir kadn sesi duydu. "Polis operatr, numaram on bir seksen drt. Acil bir durum mu var? Hangi ile?" "Ltfen..." diye kekeledi Jennifer. "Adm Jennifer March. Beni ve kardeimi ldrmek istiyorlar..." Bir kelime daha karamadan, mutfak kapsnn dnda ayak sesleri duyup, panie kapld. Telefonu elinden drd. Telefon yere arpp ikiye ayrld, pil telefonun uzana dt. Tanrm. Kelso geri dnmt. Odadan hemen, u saniyede kmas gerektiini biliyordu. Kapnn tokma dnmeye balad. ok ge kalmt. 90 "ok tehlikeli Staves." Mark beline dolad naylon halatn teki ucunu tahta kaldrmdan denize inen merdivenin bir basamana balad. Her dalga arasndaki sreyi hesaplam, bu srenin yaklak yedi saniyeyi bulduunu grmt. Tahtalar suyun arl altnda gcrdyordu ve kaldrma frlatlmadan ya da sulara kaplp gtrlmeden fazla inebileceini pek sanmyordu. Staves tabancasn zerine doru tutup, feneri uzatt. "Senin iin ok kt olur. Vcudunu sarkt ve kaldrmn altna iyice bak." "iyi ama, syledim sana..." "Kahrolas eneni kapa ve sylediimi yap. Haydi, durma." Mark fenerin kayn bileine geirdi. I yakp, bir sonraki dalgann rhtma vurup ekilmesini bekledi. Merdivenden aa tehlikeli iniine baladnda, deniz korkun grnyordu. "lgnlk bu Staves" diye seslendi. "Devam et" diye grledi Staves. Okyanusun gmbrts szlerini neredeyse bouyordu. Bir sonraki dalga kaldrma arptnda, Mark ancak altnc basamaa inmiti. Buz gibi sular vcudunu dverken basamaklara skca tutundu, ama dalga geri ekilirken sular vcudunun bir sarka gibi sallanmasna neden oluyordu. Kayd, basacak yeri kaybetti, cann kurtarmak iin halata yapt ve glkle merdivene kabildi. Drt basamak aada yeni bir dalga arptnda, zaten iliklerine kadar slanmt. Bu kez ayan basamakta tutmay baard. Kaldrmn altndaki apraz kirileri grebilecek kadar inmiti. Ortalk zifir karanlkt ve kalaslar arasnda sular kaynarken, fenerin bile ie yaramyordu. Kabarklk inene kadar bekledi ve bir sonraki dalga patlamadan hemen nce feneri kiriler arasndaki bir girintiye tuttu. Bombo. Bir sonraki girintiyi aydnlatt. Hi. Dalga onu bez bir bebek gibi merdivene vurdu. lgnca halata yapt, dalgann onu geri ekmesine direnip bekledi, sular inince fenerini yeniden yakt. Bombo. Ama bir saniye sonra, fenerin bir eyde yansd. apraz kirilerden

birinin dibine balanm plastik bir parlt grnce kalbi yerinden frlayacakm gibi oldu. Yrei gmbrdeyerek basamaklar trmanp, kaldrma ulat. Souktan donmutu. Cier dolusu tuzlu su ksrrken dalgalarn ve rzgrn gmbrtsnn arasndan Staves'in sesini belli belirsiz duydu: "Ee?" "Orada... Aada. Kirilerden birine balanm bir torba grdm." Staves'in yz heyecanla parlad. "Lanet olas torbay neden getirmedin?" "Getiremezdim de ondan: apraz kirilerden birine balanm, ipi kesmek iin bir alet gerek. Bak ya da makas..." Ceplerini arayp, bir svire ordu mal ak karan Staves'in yznden sular damlyordu. aky at, uzatrken gzleri vahi bir tehditle parlad, elindeki tabancay Mark'n kafasna dorulttu. "Bir uyar Ryan. O akyla bir delilik yapmaya kalkrsan seni vururum. Anlald m? imdi in, torbay getir." Tokmak dnerken, Jennifer mutfak kapsnn ardna sakland. Yrei gmbrdeyerek, tabancay iki eliyle tuttu. Plana gre Mark'n evine koup telefon etmesi gerekiyordu ama, zaman kalmamt. Dikilip hazrland. Kelso'yu ilk kurunda ldrmek zorunda olduunu biliyordu. Tek ans vard. Birka saniyelik bir sre iinde, kafasndan onlarca dnce geti. "Nian alrken tabancay sk tut, sonra tetie bas" dedi kendi kendine. Oysa korkudan elleri titriyordu. Bu kadar yakndan, birini daha ldrebilir miydi? Hem de soukkanllkla? ntikamn almak, ailesini yok ettii iin Kelso'ya bedel detmek istiyordu ama imdi yapmak zere olduunun onu Kelso'nun dzeyine indirecek olmasna da fkeleniyordu. Kelso mutfaa girdi. Jennifer kendini adamn kafasnn arkasna bakar buldu. Harekete gemesi iin saniyelik deil, ancak birka saliselik zaman vard ve ensesinin biraz zerine nian ald. Tanrm, yalvarrm, onu ilk kurunda ldreyim... Gzlerini kapad, tetii ekti, tabanca tok bir sesle patlad. 91 Her ey ar ekimdeymi gibi geti. Patlamann ardndan Jennifer gzlerini at ve Kelso'nun, yedii kurunun gcyle ne doru frladn grd. Yrei arpyor, yaptklarnn etkisiyle btn vcudu titriyordu. Kelso mutfak tezghna doru sendelemi, ardndan da yere ylmt ama yz aknd ve hl canlyd. Elini ensesine gtrd, parmaklarnn arasndan kan szyordu. Jennifer hi dnmeden yeniden kafasna nian alp, tetii bir daha ekti. Tabanca gl bir geri tepmeyle patlad ve kurun bu kez Kelso'nun eline isabet etti, parman dibinden paralad, parmak sadece ince bir sinir parasnn ucunda asl kald. Kelso tiz bir lk att ama artk hareket ediyor, aknln yerini fke alm bir halde mutfan zemininde yuvarlanyordu. Jennifer kurunun ensesini sadece syrdn dehetle anlad. Bu kez adamn gsne nian alp, tetie bast. Kurun yana gitti. Kelso birden debelenerek ayakland ve mutfak kapsndan geri geri kt. Elinde tabancayla birbiri ardndan iki el ate etti, ardndan iki el daha: kurunlar Jennifer'n bann zerindeki allan paralad. "Seni gidi orospu!" diye bard, yeniden ate etmeden nce. "Seni kahrolas orospu!.." Jennifer umutsuzca korunmaya alrken bir kurun kolunu syrd. Sanki kzgn bir demir derisini dalam gibi acyla barrken elinden tabancay drd. Tabancay alacak kadar zaman yoktu, her ey gz ap kapayncaya kadar oldu; kurunlar kiler kapsn delip Bobby'yi ldrmeden, mutfaktan kmak zorunda olduunu anlad. Kelso bir el daha ate etti, mermi vzldayarak bamm zerinden geti. Jennifer hole frlad ve birka saniyede n kapya ulat. Artk geri dn olmadn biliyordu. Mark'n plann uygulamak zorundayd: "Bizim eve ko ve 911'i ara. ekmecede bir tabanca olmas gerekiyor..." nnde kalan tek seenek buydu ve bu riski gze almak zorundayd. Ancak Bobby'yi yalnz basma brakaca iin de kahro-luyordu. Yalvarrm Tanrm, Bobby'yi koru. Onu bana bala. Bobby kilerde gizleniyordu ama, silah seslerini duyunca dehete kaplm myd?.. Onu yalnzlna terk ettiini dnd. Vicdan muhasebesinin zaman deil.

Kovadan boanrcasna yaan yamurun altnda, imenlerin zerinden kotu. Gs krk gibi inip karak sokan yarma vardnda cesaretini toplayp arkasna bakt, ensesini tutarak kapnn eiinde sendeleyerek duran Kelso'yu grd. Bir an gz gze geldiler. Sonra Kelso atlarak peinden komaya balad. Danny Flynn kt bir akam geiriyordu. Anlalan eve yine erken gidemeyecekti, hele Lou Garuda kk March' bulmak iin teyakkuza geilmesini istedikten sonra eve erken dnmesi imknszd. Flynn kdemli dedektiflerinden birinin bir ikaz ans yapmasn istemiti: New York'ta grevli her devriye arabas, iinde iki kii olan lacivert bir Buick'te, on yedi yamda, Bobby March adl karlm bir ocuk bulunduu konusunda uyarlacakt. Oysa Flynn'm, dedektifle acil bir telefon konumas yapt on dakika sonrasma kadar fazla bir umudu yoktu. "Danny? Haberdar olman gereken bir ey var. Biraz nce bir kadn cep telefonundan 911'i aram. Adnn Jennifer March olduunu, onu ve kardeini ldrmek istediklerini sylemi. March adn duyar duymaz sana haber vermem gerektiini dndm..." Flynn heyecanla not defterine uzand. "Baka ne demi?" "Hi. Telefon kapanm." "Bir daha anlat." Yirmi saniye sonra, Flynn telefonunu kapyor, bu kez Garuda'nn numarasn tuluyordu. "Lou? Benim, Danny? Hangi cehennemdesin?" "Hl o kahrolas Buick'in peinde, Reardon Caddesi'nde. Nerede olaym?" "Dinle, hem iyi, hem de kt haberlerim var. iki dakika nce, bir kadn cep telefonuyla 911'i aram. Adnn Jennifer March olduunu sylemi. Sesinden panik iinde olduu anlalyormu. Onu ve kardeini ldrmek istediklerini sylemi. Ardndan da telefon kesilmi." Garuda derhal frene bast. "Kz neredeymi Danny?" "Bilmiyoruz. Hatta dokuz saniyeden az kalm, oysa yerini belirlemek iin en az dokuz saniye gerekiyor. Cep telefonu irketi telefonun bulunduu yeri saptamaya alyor ama kullanlan telefonun hi sinyal vermediini sylyorlar. Yerini kesinlikle belirlemek iin, dua edip, bir daha aramasn bekleyeceiz." "Bu dediin hi olmayabilir Danny!" "Kt haber dediim de bu ya." Mark bouldu boulacak gibiydi. Dalgalar vcudunu dvdke cierlerine hava yerine tuzlu su ekiyor ve can havliyle halata sarlyordu. Staves ylece kaldrmda duruyor, tabancasnn namlusunu zerinden ayrmyordu. Mark kurtulmak iin ok az ans olduunun farkndayd. Staves'e onu drecek ya da denize itecek kadar yaklaabileceini ummu, oysa beriki dikkati elden brakmam, fazla yaklamasna izin vermemiti. Mark halat kesip, yzerek uzaklamaya almann bir ie yaramayacan biliyordu: deniz ok dalgalyd, yirmi metre kadar gidemeden boulaca kesindi. Yine de, kaldrma ktktan sonra, bir ekilde harekete gemek zorundayd. Siyah torbay kirie balayan ipi kesmi, ama Staves'in aksn elinden brakmamt. Torba ard, iinde kutu gibi drt ke bir cisim vard. Buz gibi deniz suyunun sonu gelmez tuzlu dalgalarnn altnda srlsklam, basamaklardan kmaya alrken kutuyu gsne bastrd. Staves seslendi: "nce aky frlat. Sonra da kendin k. Kahrolas torbay sakn drme." Lanet olsun! Staves'in heyecandan aky bir anlk da olsa unutaca umudu yklmt. "aky frlat Ryan" diye tekrarlad Staves. Mark aky kaldrma frlatt. Staves halat toparlayarak, Mark' yukar ekmeye balad. Merdivenin tepesine vardnda, bitkinlikten kaldrmn zerine diz kt. Artk tek kurtulu yolu Staves'in zerine atlmak ve vurulma tehlikesini gze almakt. Tehlikeli, ama baka yol var myd? Staves torbay tutmak iin eildi. Mark onu itmek iin toparland, ama birden bir silah sesi duyuldu. Frtnann iinde belli belirsiz bir ses, ama ardndan bir patlama daha geldi, sonra bir daha, bir silah korosu gibi. Sesler evden geliyordu. Jennifer... Bobby... Mark ldrm gibi dorulmaya alt ama Staves torbay tutup onu yeniden azgn sulara itti. "Hoa kal, enayi herif."

Mark kaynaan sulara derken Staves bir el ate etti, onun dalgalar arasnda kaybolduunu grp, delirmi gibi eve kotu. 92 Jennifer yzn krbalayan yamurun altnda, bacaklarnn var gcyle kotu. Ryanlarm evine varmak iin krk elli metresi daha vard ve kovadan boanrcasma yaan yamurda beyaz kapy, verandaya kan basamaklar ve karanlk sundurmay belli belirsiz seebiliyordu. Gk grledi ve kla yarld, geriye bakmaya cesaret edince, yrei gmbrdedi. Kelso sokan ortasna varmt. Tanrm!.. Beni ldrecek!.. Kapya otuz metre. Yirmi. On be. Yamur gzlerini actyordu. Kelso'nun yetieceinden emin, geri bakamayacak kadar korku iindeydi. On metre. Verandann basamaklarn uarcasna trmand, iek sakssn devirdi, Mark'n dedii yerde, saksmm altndaki yedek anahtar ald. Glkle de olsa anahtar kilide sokup evirdi, kapy itti. Hole girdiinde, elektrii at, hol a gmld. nnde merdivenleri grd. Bir an bile tereddt etmeden merdivenlere kotu. Kelso birka saniye sonra hole vard. Terden ve yamurdan srlsklam, ensesindeki yaraya gtrd eliyle kan kokusu alm, lgn ve vahi bir hayvana benziyordu. Basamaklardaki slak ayak izlerini grp, dilerini gcrdatt. "Seni gidi orospu, geliyorum!" Sonra merdivenlere atld. Annesi ile babasnn odas hangisi? Jennifer'n nnde alt kap vard. Sahanlk kendi evlerininkine benzemiyordu, stelik btn kaplar da kapalyd, hangisini aacan bilemedi. En yakndakini a. Kapy anca kendini muhtemelen Mark'a ya da kardelerinden birine ait odada buldu. Bir yandaki odaya geip, kapy itti. Baheye bakan bu oda tekisinden daha bykt ama, arad oda deildi. Aadaki holde bir grltyle birlikte, verandada soluk solua yryen birinin sesini duydu. Kelso. aresizlik iinde, bir sonraki kapy ardna kadar ap, byk odaya dald, ama yakmad. Merdivenlerden gelen ayak sesini duydu. Kelso peindeydi. Panik iinde evresine baknd. Ak perdelerden szlen mavimsi aydnlk duvarlar ykyordu. Koyu ahaptan bir yaz masas ve iskemle, masann zerinde de ereveli fotoraflar ve bir telefon grd. Arad odadayd. Telefon edecek zaman yok. Tabancay bulmalyd. Kelso'nun merdivenden gelen ayak sesleri yaklayordu. Yaz masasna koup, iskemleyi ekti. Alt ekmece. Tabanca hangisinde olabilir? Sada m, solda m? stte mi, altta m? Mark tabancay orada bulup bulamayacandan bile emin olmadn sylemiti. Ya yoksa? Bunu dnmekten bile rkp, sol stteki ekmeceyi ekti. Bo. Sa st. Bo. Kelso sahanla ulamt... Kaplardan birini yokladm, birka saniye sonra da tekine getiini duydu. Tanrm, yalvarrm silah bulmama yardm et. Bir sonraki ekmeceyi denedi. ekmeceden ahap kokusu yayld. ekmecenin iini lgn gibi yoklad, ama tabanca falan bulamad; sadece bir silgi ve bir sr ata vard... Bir ses duyup etrafna bakt. Hayal mi gryordu, yoksa kap tokma gerekten dnyor muydu? Tela iinde, bir sonraki ekmeceye bakt. Sadece bir tel zmba grd. Sonraki ekmece. Bo. Btn ekmecelere bakmt ama tabanca yoktu...

Gznden kam olmasn? Yeniden aramaya balad ama bir saniye sonra oda kaps ardna kadar ald. 93 Odaya sahanln aydnl yaylyor, kapnn eiinde de Kelso duruyordu. Yz karanlktayd ama Jennifer glkle soluklanmasn, acdan fke dolu sesini duyuyordu. "uraya balon hele. Sakn bana ate edip yaralayan orospu olmasn?" Jennifer hzl hzl, ksa ksa soluyarak yaz masasna doru geriledi. Olduu yerde donmu gibi kalakalmt. "Telefonu kullanmay dndysen, hibir ie yaramazd. Polis buraya gelene kadar ok zaman geer." Kelso bir adm att, karanlktan kan yznde kendinden emin olmann ifadesi grlyordu. Elini ensesine gtrd, sonra ekip ilerinden biri kopmak zere olan, kandan kpkrmz kesilmi parmaklarna bakt ve gzleri fkeyle parlad. "Anlalan bana zarar vermek gibi kt bir niyetin var. Bobby nerede?" Jennifer cevap vermedi. Kelso elektrik dmesini evirip, gzlerinden rkn bir k saarak yaklat. "Meraklanma, onu nasl olsa bulurum. Ama nce, seninle grlmesi gereken bir hesabmz var." Jennifer korkudan donup kalmt. ki adm tesindeki Kelso'nun pis nefesinin kokusu geliyordu burnuna. Bir imek parlts oday doldurdu. "Ltfen... Ltfen..." diye yalvard. "Ltfen ne? Irzna gemeyeyim mi?" Kelso srtt. "Aslna bakarsan, ok zevk almtm. Ve imdi sana bir ders vermenin zaman geldiine gre, yine itahmn kabardn itiraf etmeliyim." Kelso elinin tersiyle yanan okad. "Biliyor musun? Sonra, bana Bobby'nin nerede olduunu syleyeceksin? Dediimi yap, bakarsn ben de lmnn olabildiince abuk ve acsz olmasna alrm. Yoksa, onu kendi gayretimle bulursam, kardeinin ok can yanar. Anlald m?" Jennifer srtn yaz masasna dayad, umutsuzluk iinde sa elini kvrp ekmecelerden birinin iini yoklad. Eli birtakm ktlara dokundu... Tabanca yoktu. Mark tabanca konusunda yanlm. leceim. Kelso yaklat. Eli gsnn zerinde dolarken, Jennifer'n kaacak bir yeri yoktu. O el sonra birden ykselip, gen kadnn grtlana yapt. Jennifer debelendiyse de, adam parmaklarn daha da skt. "Kprdama!" Kelso'nun az yaklar, dudaklarndan "Debelenme, yoksa cann yakarm" fslts dklrken, Jennifer dehet iinde kasld. Umutsuzluk iinde, elini bir sonraki ekmeceye soktu. Yine atalar, bir defter... Sonra parmaklan sert, maden bir eye dokundu. Bir taraf kt, teki ucu haner gibi sivri. Tabanca deil ama zarf aaca ya da makas olabilir mi? Silah olarak kullanlabilecei srece ne nemi vard ki? Jennifer, yz yzne deecek kadar yaklam olan Kelso'nun pis kokulu nefesini teninde hissetti. Kelso, onu pecek kadar eilip, "Belki bu sefer sen de zevk alrsn" dedi. "Ne dersin Jennifer?" "Cehenneme gidiyorsun derim Kelso." Kelso Jennifer'n havaya kalkan serbest eline bakp, elin ucundaki pirin zarf aacan grnce dudaklarndaki tebessm kayboldu, ardndan aacak bir haner gibi gsne sapland. Olduu yerde srayp srtst dt, tabancasn brakt, elini yarasna gtrrken, gzlerinde vahi bir bak belirdi. Jennifer yerdeki tabancay ald ve Kelso'ya dorultarak tetie bast. Kelso gsne saplanan kurunla ipleri koparlm bir kukla gibi yana devrildi. Jennifer bir kez daha ate etti, sonra bir daha, Kelso'nun vcudu duvara arpana, sonra da yere devrilene kadar art arda ate etti. Silahtan bo bir tkrt gelene kadar tetie bast, sonra dizlerinin zerine kt, gzyalarn tutmaya alt, yllarca biriktirdii korku ve nefret kafasnn iindeki bir baraj gibi yarld. Sonra bir ses duydu. Ksk bir gurultu. Kelso hl soluk alyordu. Hl yayor. Mermilerden ou vcuduna saplanm, ama ldrmeye yetmemiti. Bir saniye sonra, merdivenlerde ayak sesleri duydu.

94 Jennifer dnd, eikte bir glgenin belirdiini grd. Mark olabilir mi? Ya da polis? Tanrm... Kapnn azndaki Staves'ti, bir elinde tabanca, dierinde de slak bir siyah torba tutuyordu. Jennifer panie kapld, tabancasn dorultup tetie bast. Klik. Tabancann bo olduunu unutmutu. Staves'in yz boydan boya bir tebessmle kapland, adam dnp Kelso'nun cesedine bakt. "Galiba paylaacam kimse kalmad" dedi. Tabancasn kaldrarak ate etmeye hazrland. "Bu kesinlikle kiiliinle ilgili deil gzelim, sadece yapmam gereken bir i." Uzakta bir polis sireninin l duyulunca, Staves tereddt etti. Jennifer bir an iin de olsa birinin yetiip onu kurtarabileceini dnd ama artk ok ge olduunun farkndayd. Gzlerini kapayp onu ldrecei kesin kurunu beklemeye hazrlanrken, sahanlkta bir glge daha belirdi. Holde, Staves'in arkasnda bir yerde birileri hareket ediyordu. Ardndan bir gkgrlts patlad, imek hol aydnlatt, Jennifer beliren glgelerin iinden Mark'n siluetini grd. Srlsklamd, belinde naylon bir ip sarlyd ve her iki elinde de birer tabanca vard. Mark'n yzndeki fkeyi grd, bamndaki hiddeti duydu. "Staves!" Jennifer iin her ey sanki ar ekimdeymi gibi geti. Hazrlksz yakalanan Staves eilerek geri dnp, ate etmeye hazrlanrken Mark tetie asld. Tek kurun Staves'in kalbine isabet etti, ardndan Mark ara vermeden atee devam etti, iki kurun da kafasna yiyen Staves orackta can verdi. 95 Akamn sekizi olmutu. Yamur dinmi, gkyznn zerindeki siyah perde kaybolmu, yldzlar gmms parlaklklarn yaymaya girimiti. Jennifer Bobby'yi sakinletirmi, polise btn bildiklerini anlatm ve artk daha fazlasma dayanamayacan anladnda, onlara yalnz kalmak istediini syleyip tahta kaldrma doru yrmt. Yamur ykl bulutlar Atlantik Okyanusu'ndan gelen rzgrn nne katlp, uzaklara gitmiti. Yry yolunun kysna oturdu. Biraz sonra niformal bir polis memuru geldi, yamurluunu gen kadnn srtna yerletirirken souktan lmesine raz olamayacan syledi. "Souk bir gece" dedi ve onu evine gtrmesini isteyip istemediini sordu. Jennifer "Hayr" dedi, burada biraz daha kalmak istiyordu. Polis memuru onu orada oturur brakarak, gitti. Yznde hafif esen rzgrn serinliini hissetti, ayaklarnn altndaki dalgalarn prtsn duydu. Sular hl kabarkt, o anda yolun sonuna vardn anlad ve birden daha nce hi olmad kadar yorulduunu hissetti. Arkasnda ayak sesleri duymasna ramen, dnp bakmad. "Burada biraz daha durursan, souk alacaksn." Mark gelip yanna oturdu ve ayaklarn iskelenin kenarndan sallandrd. Daha nce Jennifer'a her eyi anlatmt: suya derken Staves'in kurununun nasl boa gittiini, beline ve merdivene bal ip sayesinde azgn dalgalara kaplmaktan nasl kurtulduunu. Glkle sudan ktktan sonra evin n tarafna gitmi ve Kelso'nun Marty adl teki adamnn, verandaya doru yrdn grmt. te tam o srada Garuda'nm Porsche'si ve silah seslerini duyan bir komu tarafndan uyarlan polislere ait iki siyah-beyaz devriye arabas da gelmi, Kelso'nun adamnn nn kesmilerdi. Marty tabancasn atp, teslim olmu, Mark da adamn silahn kapp, Staves'in arkasndan eve dalmt. "Hl Garuda'ya aklamak zorunda olduum bir sr ey var. Ya sen naslsn? Kendini nasl hissediyorsun?" Jennifer gzlerini sildi, "iyi olacam." "Bobby baya iyi idare ediyor. Tamam, kafas ok kart ama, bunu da atlatacak. imdilik sadece senin nerede olduunu merak ediyor. Zaten beni seni armam iin gnderdi." "Biraz kafam dinlemek istiyorum. Anlayabiliyor musun Mark?" "Tabi. Ben sadece Kelso'nun postu kurtaramadn bilmeni istedim. Ameliyathaneye yetitirilirken, yolda lm." Jennifer ban sallad, ama bir cevap vermedi. Mark kolunu omzuna dolaynca, adamn gsne yasland. O anda, kendini onun yannda gvende hissediyordu. Mark

da kolunu skca dola-yp, salarn okarken, Jennifer bir gerein farkna vard: hayatnda bir yenilik yapamamasnn nedeni babasnn gelmesini, ona tpk imdi Mark'n sarld gibi sarlmasn beklemesiydi. "imdilik kendi bana kalmak istediini grebiliyorum" dedi Mark. Mark'n gitmesini, ona verdii gven dolu duygunun kaybolmasn istemiyordu; oysa beriki Jennifer'n asl ihtiya duyduu eyin, kafasn boaltmak olduunu hissetmiti. Kolunu indirdi, ama gen kzn, "Bir ey daha var. Ya Moskayalar?" dediini duyunca, elini brakmad. "Seninle ve Bobby'yle ilgilenmeyeceklerdir. Disket, rgtl Sular Blm'nn elinde olduuna gre, kendi balarnn aresine bakp, rgtn sonunu getirecek sulamalardan kurtulmaya alacaklar." Jennifer dudan srp, yzne den peremi itti. "Babamn bize zarar verecek bir ey yapmayacan biliyordum. Bizi bile bile tehlikeye atmayacan biliyordum. Bandan beri biliyordum. Ama imdi ne dnyorum, syleyeyim mi? Uzaktaki bir dada, soukta ve unutulmu kalmasn istemiyorum. Buna gerekten dayanamam." Mark elini skt. "Cesedinin bulunmas iin elimden geleni yapacam. Sz veriyorum." Jennifer Mark'n sylediinde samimi olduunu bilerek, sessizce ban sallad. "Dndm birisi daha var." "Kim?" "Havalimanndaki gen kadm, Nadya Fedov." "Ne olmu ona?" "Moskayalann kafas mahkemelerle megul olacana gre, onunla fazla ilgilenmeyeceklerdir." "Ne demeye alyorsun Jenny?" "Eer onu federal tanklk yapmaya raz edersem, hapse girmemesine yardmc olur musun?" Mark'n yz bir tebessmle aydnland. "Hi vazgemeyeceksin deil mi? Hem dorusunu sylemek gerekirse, beni zayf anmda yakaladn." "O kadn susuz Mark. lemeye zorland bir suun cezasm ekmeyi hak etmiyor." "Federal savclkla konuurum. Bakalm onlar buna raz edebilecek miyim? Ama bir artla." "Neymi?" "Eer bam derde girerse, avukat olarak seni istiyorum. Anlatk m?" "Anlatk. Benim iin bir ey daha yapar msn Mark?" "Ne?" "Bobby'yi buraya getirir misin? Ona sylemek istediim bir ey var." "Onunla burada konumak istediinden emin misin?" Jennifer ban sallad. "Buras babamla birlikte gelip konutuumuz yerdi." "Salklardan bir tekerlekli sandalye bulaym." Mark gen kadnn elini yavaa brakt, ayaa kalkp yzne bakt. "Biliyor musun, ben de kolay vazgeenlerden deilim." "Biliyorum." "Eer dayanacak bir omuz ya da seni dinleyecek birine ihtiya duyarsan, telefon etmekten ekinme." Sylenenlerden mutluluk duydu, o da ayn duygular iindeydi. "Arayacam ilk insan hep sendin. imde, bundan sonra da yle olacak diye tuhaf bir his var Mark." Mark ban sallad. Gitmeden nce, "Daha sylenecek ok ey var" dedi. "Yine konuuruz." Mark giderken, Jennifer uzaklaan ayak seslerini duydu: tpk babasnn giderken kard ses gibi. Onu hl zlyordu. Sesini, yoldan geliini, koup kollarna atlmay zlyordu. Onunla ilgili o kadar ok ey zlyordu ki. Sz hi dinmemiti ve dinmeyeceini de biliyordu. mknsz olduunu ta yreinin derinliklerinden biliyordu ama bir gn, bir ekilde, ruhunu evreleyen iblislerle bar iinde yaamay renmesi gerekliydi. Sonsuza dek gemiinin tutsa olORHAN KEMAL

mu, gemiin prangasndan kurtulamamt. Anlarn hl neden peini brakmadklarn biliyordu. Bazen, dlerden baka bir eyi olmuyordu. Bir de annesi ve babasyla paylap yitirdii hayat, birlikte yaamann kutsalln hatrlamak zorundayd. Ksa bir sre sonra arkasnda bir ses duyup, dnd. Mark orada, Bobby'nin tekerlekli sandalyesinin yanndayd. Sessizce ban sallayp dnd, onlan ba baa brakp, eve doru yrd. Jennifer kardeinin yanna gitti, nnde diz kp yzne bakt. Bobby hl akn grnyor, sandalyesinde ileri geri sallanyordu. Krfezden esen rzgr salarn datnca, Jennifer Bobby'nin peremlerini dzeltti. "Baz geceler babamla buraya gelip konutuumuzu hatrlyor musun?" Bobby ban sallad. Jennifer elini tuttu. "ok ksa bir zaman sonra konumamz gerekecek Bobby. Sadece bu geceyi deil, btn olanlar. ok ac verici olduklan iin konuamadmz konulan da. Farkmdasn deil mi? Gemii brakp hayatmzda ileri gitmemiz iin tek arenin bu olduunu biliyorsun deil mi?" Bobby yeniden ban sallaynca, kardeinin elini skt. "Emin misin?" ok daha fazlasn sylemek, her eyin iyi olacan anlatp onu rahatlatmak isterdi. Ne olursa olsun, bir kardeleri olduunu, ayn kandan ve etten geldikleri iin grnmez bir bala ba-landklann sylemek isterdi ama, Bobby'nin bunlar zaten bildiinin farkndayd. Ona sanld. Bobby birden alamaya balad. Kardeini kendine ekip, yanan omzuna yaslad, birbirlerine kenetlendiler, sanki birbirlerinden baka kimseleri yokmu, sanki birbirlerini bir daha hi brakmayacaklarm gibi, serin okyanus rzgnnn nnde birlikte sallandlar. \ musi "Bi "E duyar, Sy "Araya olacak Marl var" de Mark babasn yoldan g o kadar ini de bi mkns bir gn, b; r~.it;. amay renmesi gerekliydi. Sonsu ORHAN KEMAl s s Sc o o a o m (D c DH "Kitap bittiinde insan kendini lmcl bir komplonun penesinde hissediyor ve olduu yerde aklp kalyor." Liverpool Echo "Hibir eksii yok. Mkemmel." RTE Ireland ^ "Kitapta hi ara vermeyen bir aksiyon var, olaanst heyecaIT Leisure Options, South Africa "Meade'in son romann okumak freni tutmayan bir otomobille yoku aa hzla inmeye benziyor. ok elenceli." Peterborougb Evening Telegraph Gazeteciliin yan sra pilot eitmenlii de yapan Glenn Meade Dublin'de yayor. Gerilim/macera romanlar yazar olan Meade'in btn dnyada oksatanlar listelerinin banda yer alan Sakkara'nn Kumlar, Brandenburg, Kar Kurdu ve 8. Gn adl kitaplar da Doan Kitaplk tarafndan yaymland. f S 22YTL 22.000.000 TL ISBN 975-2939 "7 89 7 52 Glenn Meade _ Buz Kapan Kitaplar, uygarla yol gsteren klardr.

UYARI: www.kitapsevenler.com Kitap sevenlerin yeni buluma noktasndan herkese merhabalar... Cehaletin yenildii, sevginin, iyiliin ve bilginin paylald yer olarak grdmz sitemizdeki tm e-kitaplar, 5846 Sayl Kanun'un ilgili maddesine istinaden, engellilerin faydalanabilmeleri amacyla ekran okuyucu, ses sentezleyici program, konuan "Braille Not Speak", kabartma ekran vebenzeri yardmc aralara, uyumluolacak ekilde, "TXT","DOC" ve "HTML" gibi formatlarda, tarayc ve OCR (optik karakter tanma) yazlm kullanlarak, sadece grmeengelliler iin, hazrlanmaktadr. Tmyle cretsiz olan sitemizdeki e-kitaplar, "Engelli-engelsiz elele"dncesiyle, hibir ticari ama gzetilmeksizin, tamamen gnlllk esasna dayal olarak, engelli-engelsiz Yardmsever arkadalarmzn youn emei sayesinde, grme engelli kitap sevenlerin istifadesine sunulmaktadr. Bu e-kitaplar hibirekilde ticari amala veya kanuna aykr olarak kullanlamaz, kullandrlamaz. Aksi kullanmdan doabilecek tmyasalsorumluluklar kullanana aittir. Sitemizin amac asla eser sahiplerine zarar vermek deildir. www.kitapsevenler.com web sitesinin amacgrme engellilerin kitap okuma hak ve zgrln yceltmek ve kitap okuma alkanln pekitirmektir. Ben de bir grme engelli olarak kitap okumay seviyorum. Sevginin olduu gibi, bilginin de paylaldka pekieceine inanyorum.Tm kitap dostlarna, grme engellilerin kitap okuyabilmeleri iin gsterdikleri abalardan ve yaptklar katklardan tr teekkr ediyorum. Bilgi paylamakla oalr. Yaar MUTLU LGL KANUN: 5846 Sayl Kanun'un "altnc Blm-eitli Hkmler" blmnde yeralan "EK MADDE 11" : "ders kitaplar dahil, alenilemi veya yaymlanm yazl ilim ve edebiyat eserlerinin engelliler iin retilmi bir nshas yoksa hibir ticar amagdlmeksizin bir engellinin kullanm iin kendisi veya nc bir kii tek nsha olarak ya da engellilere ynelik hizmet veren eitim kurumu, vakf veya dernek gibi kurulular tarafndan ihtiya kadar kaset, CD, braill alfabesi ve benzeri formatlarda oaltlmas veya dn verilmesi bu Kanunda ngrlen izinler alnmadan gerekletirilebilir."Bu nshalar hibir ekilde satlamaz, ticarete konu edilemez ve amac dnda kullanlamaz ve kullandrlamaz. Ayrca bu nshalar zerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin bulundurulmas ve oaltm amacnn belirtilmesi zorunludur." bu e-kitap Grme engelliler iin dzenlenmitir. Kitab Tarayan ve Dzenleyen Arkadaa ok ok teekkr ederiz. Kitap taramak gerekten incelik ve beceri isteyen, zahmet verici bir itir. Ne mutlu ki, bir grme engellinin, dzgn taranm ve hazrlanm bir e-kitab okuyabilmesinden duyduu sevinci paylaabilmek tm zahmete deer. Sizler de bu mutluluu paylaabilmek iin bir kitabnz tarayp, kitapsevenler@gmail.com Adresine gndermeyi ve bu isimsiz kahramanlara katlmay dnebilirsiniz.

Bu Kitaplar size gelene kadar verilen emee ve kanunlara sayg gstererek ltfen bu aklamalar silmeyiniz. Siz de bir grme engelliye, okuyabilecei formatlarda, bir kitap armaan ediniz... Teekkrler. Ne Mutlu Bilgi iin, Bilgece yaayanlara. Not sitemizin birde haber gurubu vardr. Bu Bir mail Haber Gurubudur. Grupta yaynlanmasn istediiniz yazlarnz kitapsevenler@gmail.com Adresine gndermeniz gerekmektedir. Grubumuza ye olmak iin kitapsevenler-subscribe@googlegroups.com adresine bo bir mail atn size geri gelen maili aynen yantlamanz yeterli olacaktr. Grubumuzdan memnun kalmazsanz, kitapsevenler-unsubscribe@googlegroups.com adresine bo bir mail gnderip, gelen maili aynen yantlayarak yeliinizi sonlandrabilirsiniz. Daha Fazla Seenek in, grubumuzun ana sayfasn http://groups.google.com.tr/group/kitapsevenler?hl=tr Burada ziyaret edebilirsiniz. sayglarmla. Tarayan Yaar Mutlu Web site www.kitapsevenler.com e-posta yasarmutlu@kitapsevenler.com kitapsevenler@gmail.com mutlukitap@hotmail.com Glenn Meade _ Buz Kapan

You might also like