You are on page 1of 45

D NSEL NANLAR ve D NCELER TAR H Cilt III

Muhammed den Reform a


M RCEA EL ADE
NDEK LER

na

NSZ, 9 XXXI. BLM XXXII. BLM XXXIII. BLM XXXIV. BLM XXXV. BLM XXXVI. BLM XXXVII. BLM XXXVIII. BLM XXXIX. BLM DZ N

ANT K AVRASYANIN D NLER : TRK-MO OLLAR, F N-UGURLAR, ... KONAKIRICILIK KR Z NE KADAR HIR ST YAN K L SELER (VIII.-IX.YZYILLAR) MUHAMMED VE SLAMIN GEL MES CHARLEMANGE DAN F ORE L G OACH NO YA BATI KATOL KL KELAM VE TASAVVUF BAR KOHBA AYAKLANMASINDAN HAS D L E YAHUD L K AVRUPA DA D NSEL HAREKETLER: GE ORTAA DAN REFORM AR FES NE REFORMLARDAN NCE VE SONRA D N, BY VE HERMES GELENEKLER T BET D NLER

XXXI. BLM ANT K AVRASYA NIN D NLER : TRK MO OLLAR, F N UGURLAR, BALT-SLAVLAR Trk-Mo ollar n y ld r m gibi istilalar -IV. yzy lda Hunlardan Timur a kadar (13601404 )- Avrasya'n n ilkel avc lar n n mitsel modelinden esinleniyordu: bozk rda av n kovalayan y rt c etobur. Hareketlerinin apans zl ve h z , topluluklar kitlesel olarak katletmeleri, yerle ik kltrn d sal i aretlerini (kentler ve kyler) yok etmeleri; Hun, Avar, Trk, Mo ol atl lar n bozk rda geyikleri avlayan veya g ebe obanlar n srlerine sald ran kurt srlerine benzetir. Ask eri nderlerin, bu davran tarz n n stratejik nemini ve siyasal sonular n ok iyi bildi ine ku ku yoktur. Ama rnek avc n n -y rt c etobur- mistik sayg nl da hat r say l r bir rol oynuyordu. Birok Altay boyu, atalar n n do ast bir kurt oldu unu iddia ediyordu. Kendisini Cengiz Han' n ard l olarak gren Trk hkmdar Timur (1360-1404), y rt c etoburlardan esinlenen son byk fatihti. Hem e itli Altay gruplar hem de Fin-Ugur nfuslar kuze y blgelerde avc l k ve bal k l k, Orta Asya'da gebe hayvanc l k ve gney blgelerinde de daha mtevaz llerde tar mla u ra yorlard . Sibirya da Ren geyi i yeti tirilmesinin esin kayna gerekle tirilen at n evcille tirilmesiydi. herhalde bozk rda daha nce

Baz zgl anlay lar ay rt edilebilmektedir: insanlar n efendisi olan gk tanr ya inan, zgn bir kozmogoni tr, hayvanlarla misti k dayan ma, amanizm. Ayr ca Orta ve Kuzey Asya inanlar n n en ilgin yan onlar n ba da t rmac bir yap ya sahip olan yarat mlar d r.

Altay halklar n n tm tanr lar iinde, en nemlisi ve en iyi bilineni hi ku kusuz Tengri'dir. Hem tanr hem , gk anlam na gelen tengri szc , Trk ve Mo ol sz da ar na aittir. Tengri szc tanr sal olan ifade etmek iin kul lan l r. ... Orhun yaz tlar n n birinde {Kl Tigin Yaz t } stte Kk tengri (Mavi Gk) altta Ya z Yer yarat ld nda, ikisinin aras nda insano lu yarat lm . Karga a hkm srmeye, boylar drt bir yana da lmaya ba lay nca, ortada imparatorluk diye bir ey kalmay nca, eskiden o kadar ne kart lan Tengri ... yerini ikincil gk tanr lar na b rakma veya parampara olma (tengrilerin o almas ) e ilimine girer. ... Hkmdar kalmay nca, Gk Tanr da yava yava unutulur, halk tap m glenir ve ba at hale gelir. (Mo ollar, her birinin kendi ismi ve belirli bir i levi olan, 99 tengri bilir). Tengri'nin tap na yoktur ve hey kel biiminde tasvir edildi i olduka ku kuludur. ... Di er her yerde oldu u gibi, Altayl lar n gk tanr s da her eyi bilendir. ... Orta ve Kuzey Asya'da (ba ka yerlerde de grld gibi) tengrilerin o almas n onlar n ba ka tanr larla (f rt na, kozmik bereket tanr lar vb) zde le tirilmesi izler. rne in Altay'da Tengere Kayra Kan n (Ba lay c Gk Tanr ) yerini Bay lgen (ok Byk) al r ve at kurban , ona sunulur. Tunguz lar n Buga's n n ( Gk, Dnya ) tap m yoktur; her eyi bilir, ama insanlar n i lerine kar maz, hatta ktleri bil e cezaland rmaz. Yakutlar n rng Ay g Toyon'u g n yedinci kat nda oturur, her eyi ynetir ama yaln zca iyilik yapar (yani cezaland rmaz). Dnyan n ba ka birok blgesinde oldu u gibi Asya'da da evrenin yap s kabaca katl -gk, yer, yeralt - olarak tasar mlan r; bunlar merkezi bir eksenle birbirlerine ba lan r. ... - tanr lar n, insanlar n ve yeralt n n hkmdar ile birlikte llerin oturdu u - dnya, st ste binmi katman ol arak tasavvur edilmi tir. G n ortamda, gksel ad r bir kaz k gibi sabitleyen Kutup y ld z parlar. Bu y ld za Alt n Kaz k (Mo ollar, Buryatlar vb), Demir Kaz k (Sibirya Tatarlar vb), Gne Kaz (Teletler vb) adlar verilir. Altay aman ritel kay n a ac na t rman rken asl nda kozmik a aca t rmanmaktad r. Orta ve Kuzey Asya halklar aras nda en iyi bilinen kozmogoni miti, epey farkl biimlerde de olsa a a yukar tm dnyaya yay lm bir mittir. ... Yarat l tan nceki Engin Sular. nsan n yarat l hakk ndaki mitler de d man n zararl roln ne kar r. Bir ok mitolojide grld zere, Tanr insan bal ktan ekillendirir ve ona ruhundan fler. Ama Orta ve Kuzey Asya'da bu senaryo dramatik bir blm ierir: Tanr , ilk insanlar n bedenlerini ekillendirdikten sonra onlar korumas iin yanlar na bir kpek b rak r ve birer ruh aramak iin g e kar. O yokken Erlik kagelir ve yakla mas na izin verirse kpe e bir post verece ini vaat ederek (kpek o s rada plakt r) insan bedenlerini salyas yla kirletir.

aman hem teolog hem cin bilimci; hem esrime uzman , hem otac , av n yard mc s , toplulu un ve srlerin koruyucusu, ruhlar n k lavuzu, baz toplumlarda da bilge ve ozand r. amanizm terimiyle ifade edilen ey, arkaik (paleolitik devirden beri bulgulanm gibidir) ve tm dnyaya yay lm (Afrika'da daha ok s ra d d r) bir dinsel grngdr. Ama terimin dar anlam nda amanizm zellikle Orta ve Kuzey Asya ile Kuzey kutbuna yak n blgelerde hkm srer. amanizm en ok etkiyle ( ranMezopotamya, Budizm, Lamac l k) yine Asya'da kar la m , ama kendi zgn yap s n yitirmemi tir. aman n tm gleri deneyimlerine ve manevi nitelikteki bilgilerine ba l d r. Bir aman ancak ifte e itim ald ktan sonra aman olarak kabul edilir: 1) Esrik nitelikte bir e itim (d ler, grler, kendinden geme halleri vb) ve 2) Geleneksel nitelikte bir e itim ( aman teknikleri, ruhlar n adlar ve i levleri, kabilenin mitolojisi ve soy kt , gizli dil vb ). Bu s rada onlar bilinsiz ve neredeyse cans z bir halde, ila dokuz gn yurtta veya ss z bir yerde yatarlar. Hatta baz lar sanki soluk almay bile kesmi ve ld san l p gmlecekken kurtulmu tur. Sonunda tamamen ye nilenmi bir beden ve amanl k yapma yetene iyle dirilirler. Bu erginleme ritelinden ak lda tutulmas gereken, acemi aman n kutsanmak iin g e kt n n kabul edilmesidir. ... Kay n a ac veya direk Dnyan n Merkezi'nde dikili duran ve koz mik blgeyi birbirine ba layan a a ve kaz kla zde le tirilir. K sacas amanlar n a ac kozmik a ac n tm glerine sahiptir. 1) lk aman, Tanr (veya gk tanr lar ) taraf ndan yarat lm t r; 2) ama tanr lar onun ktl n grnce, glerini ciddi lde k s tlam lard r. ... : Kartal gndermi ler; Kartal, uykuya dalm bir kad n grp onunla ili kiye girmi tir. Kad n bir o lan ocuk dnyaya getirmi ve o lk aman olmu tur. Yakutlar da ayn inanc payla r. Ama Kartal'a stn Varl k, Ay g (Yarat c ) veya Ay g Toyon (I k Yarat c s ) ad da verilir. Ay g' n ocuklar Dnya A ac 'n n dallar na konmu ku -ruhlar olarak tasvir edilir; a ac n tepesinde muhteme len bizzat Ay g Toyon'u ki ile tiren ift ba l kartal bulunur. lk amanlar "atlar na (yani davullar na) binip gerekten bulutlar n aras nda uuyor, istedikleri biime girebiliyor ve bugnk ard llar n n asla yineleyemeyece i mucizeler gerekle tiriyorlard . aman kurban rahibi de ildir ve Altayl larda do um ve d n trenlerine ancak beklenmedik bir ey olursa, rne in k s rl k veya zor bir do um gibi durumlarda mdahale eder. Buna kar l k insan ruhunun hastal klar (ruhun yitirilmesi veya kt ruhlar n eline gemesi) ve lm (ruhun te dnyaya gtrlmesi gerekti inde) gibi deneyimlerine ili kin her trende aman vazgeilmez bir ki iliktir.

Altayl lar n at kurban treni ... Kam (= aman) ... at kutsar ve birka yard mc n n da el vermesiyle belkemi ini k rarak at ldrr; bylece hibir kan damlas n n d ar s ramas na izin vermez, Atalara ve koruyucu ruhlara yap lan sunulardan sonra, et haz rlan r ve trenle yenir. Ritelin ikinci ve en ne mli k sm ertesi ak am yap l r. S rt na aman giysisini geiren kam ok say da ruh a r r. Bu uzun ve karma k tren g e ykseli le sonlan r. aman n yeralt dnyas na ini i, g e t rman n kar t n olu turur.

aman Erlik Hana e itli arma anlar sunar ve en sonunda da iki ikram eder. Tanr sonunda sarho olur ve iyi niyetli bir hal al p aman kutsar, hayvanlar o altaca na sz verir vb. aman ata de il, bir kaza binerek sevinle yeryzne dner. Ama aman n as l i levi sa altmad r. Hastal klar genellikle ruhun kaybolmas na veya ka r lmas na ba lan r. aman ruhu arar, yakalar ve yeniden hastan n bedenine sokar. Kimi zaman hastal n ifte nedeni vard r: Ruhun al nmas ve durumu daha da a rla t ran kt ruhlar n hastan n ruhunu ele geirmesi; o zaman aman n tedavisi hem ruhun aranmas n hem de cinlerin koyulmas n ierir. Genel anlamda aman n lme, hastal klara, k s rl a, talihsizli e ve karanl klar dnyas na kar hayat , sa l , do urganl , k dnyas n savundu u sylenebilir. Yeniseylilerin (Ketler) hem gk hem de gk tanr anlam na gelen Es'i an msat labilir. ... Es, evrenin yarat c s ve efendisidir ve insan da o yaratm t r. yidir ve gc her eye yeter, ama insanlar n i leriyle ilgilenmez: bunu ikinci plandaki ruhlara, kahramanlara ve byk amanlara b rak r. Tap m yoktur; ona kurban sunulmaz, dua edilmez. Yine de dnyay korur ve insanlara yard m eder. Samoyedlerin H ristiyanl kabul etmesi mnasebetiyl e (1825-1835), misyonerler binlerce insan biimli putu yo k etmi lerdir. Bunlar n baz lar n n 3 veya 7 yz vard r. ... ok ba l l k zelli i -yani her eyi grme ve bilme yetene i-... Avc ve bal k toplumlarda farkl hayvan trlerinin koruyucu ruhlar ve Hayvanlar n Efendileri hat r say l r bir rol oynar. Hayvan insana benze r; her hayvan n bir ruhu vard r ve baz halklar (rne in Yukagirler) hayvan n ruhunu yakalamadan onu ldremeyeceklerine inan rlar. ... Hayvanlar n Efendisi hem av hem de avc lar korur. Balt k halk n n -Litvanlar, Letonlar ve Eski Prusyal lar- H ristiyanl kabul ettirmek ve fetih amac yla sefere kan Tton valyeleri ile girdikleri uzun sava ta k r la k r la arda kalan son temsilcileri sonunda Cermen y erle imci kitlesi iinde asimile edilip yok oldular. Cermenler, Letonlara ve Litvanlara da boyun e dirdi ve bu halklar XIV. yzy lda en az ndan ka t stnde H ristiyanl kabul etti; bununla bi rlikte kendi dinsel geleneklerini srdrmeyi ba ard lar. Leton dinsel folklorunda tanr ailesinin babas olan Dievs, gkteki bir da n tepesinde bulunan iftli inde ya ar: ... Dnyan n dzenini Dievs kurmu tur ve insanlar n

yazg s n belirleyip, onlar n manevi ya am n gzeten odur. Bununla birlikte Dievs stn bir tanr olmad gibi, en nemli tanr da de ildir. Tton valyeleri'nin 1249'da Eski Prusyal lara kabul ettirdi i anla ma -Balt k dini zerine ilk yaz l belge budur- ma luplar n llerini atlar veya hizmetkarlar , silahlar , giysileri veya di er de erli e yalar yla birlikte gmmekten veya yakmaktan vazgemesini art ko uyordu. Esrime ve esrimeyle geilen hayvan biimlilik hali genellikle dinsel bir i lem (veya ak by ) olu turur: aman, kt ruhlarla sava mak iin bir hayvan n suretine brnr. ... Kurt adamlar Tanr n n kpekleri dir. Onlar n etkin mdahalesi olmasa, eytan yeryzn kas p kavurur. Balt k dininin ay rt edici zellikleri unlard r: 1) Birok tanr sal aile kavram ; 2) Gne ve f rt na tanr lar n n egemen rol; 3) Do um ve yazg tanr alar yla (Laima) yer tanr lar n n ve onlar n hipostazlar n n nemi; 4) Tanr ya ba iyi bycler le eytan' n hizmetkarlar olan cad lar aras nda trans halinde gerekle tirilen ritel sava anlay . H ristiyan ba da t rmac l na kar n, bu dinsel biimler arkaiktir. Slavlar ve Balt k halklar , Avrupa'ya en son girmi Ari dilini konu an halklard r. Fin-Ugur halklar nda ortaya koydu umuz bu sre Hint-Avrupal larda da bulgulanm t r. Hint-Avrupal lar n bilmedi i bir Pan-Slav adeti, ikiz me zar1ard r, , be veya yedi y l sonra kemikler topraktan kar l r, y kan r ve bir beze sar l r; bu bez eve ta n r ve geici olarak kutsal k e ye, ikonalar n as l durdu u yere yerle tirilir. ... ok arkaik olan bu adete (Afrika ve Asya da bulgulanm t r) Finlilerde de rastlan r. Hint-Avrupal lar n bilmedi i bir di er Slav kurumu... kay npederin bulu a ndaki o ullar n n ni anl lar yla ve kocalar uzun sre gelmeyen gelinleriyle yatma hakk d r. XXXI I . BLM KONAKIRICILIK KR Z NE KADAR HIR ST YAN K L SELER (VIII.-IX.YZYILLAR)

H ristiyanl k, daha do ru bir ifadeyle H ristiyanl n resmi devlet dini konumuna ykseltilmesi de Roma mparatorlu u'nun gerilemesinin ve antik dnyan n k nn nedenleri aras nda say lm t r ve hala da say lmaktad r. ... H ristiyanl k askeri vas f ve erdemleri te vik etmemekle birlikte, ilk H ristiyan din savunucular n n imparatorlu a kar giri tikleri polemik, Konstantinus'un H ristiyanl kabul etmesinden sonra zaten varl k nedenini yitirmi ti. stelik Konstantinus un H ristiyanl benimseme ve Bo azii'nde yeni bir Ba kent kurma karar , klasik Grek-Latin kltrnn korunmas na olanak vermi tir. Hippo piskoposu Augustinus tarihi sekiz a a ay r r: 1) Adem'den Nuh Tufan 'na; 2) Nuh'tan brahim'e; 3) brahim'den Davut a; 4) Davud'dan Babil esaretine; 5) M s r'dan k tan sa ya; Alt nc a , sa Mesih in ikinci kez geli ine kadar srecektir. 5

Tm bu tarihsel dne mler Kabil in i ledi i cinayetle ba layan civitas terenna'n n paras d r ve Civitas Dei de (Tanr Devleti) bunun kar t d r. ... Roma mparatorlu u'nun misyonu ve hakl l k gerekesi ncil'in tm dnyaya yay lmas n sa lamak iin bar ve adaleti srdrmektir. ... H ristiyanlar n tek beklentisinin, Tanr Devleti'nin insanlar n uygarl na kar kazanaca nihai zafer olmas gerekti ini durmadan yineler. Augustinus'un me hur bir vaaz nda syledi i gibi: ... bir kurumun sreklili ini sa layan insanlar n niteli idir ve bunun tersi do ru de ildir. Origenes'le birlikte Yeni Platonculuk H ristiyan d ncesine belirleyici biimde nfuz etti. ... Origenes'e gre, a k n ve anla lmas olanaks z Baba Tanr , sureti olan ve hem anla l r hem de anla lmaz nitelikteki O ul'u ezeli ve ebedi olarak yarat r. Origenes mkemmel H ristiyan n Tanr y bilebilece i ve a k yoluyla onunla birle ebilece i inanc ndayd . Augustinus, 388 ile 399 aras nda Maniheizme kar kaleme ald be eserinde ayn konular yineledi Tanr n n yaratt her ey gerektir, varl n paras d r, dolay s yla iyidir. Ktlk bir tz de ildir, nk iinde iyinin en kk izi bile yok tur. Tanr n n birli ini, gcnn her eye yeterli ini ve iyili ini, dnyada ktl n varl yla ba nt s n kopararak kurtarmaya al mak umutsuz bir abad r. (Do u Avrupa ve Orta Asya'n n kozmogonik efsanele rinde de Tanr n n ktl n ortaya k yla ba nt s n koparmak ynnde benzer bir abaya tan k olmu tuk). Pelagius un, insan akl n n ve zellikle de iradesinin olanaklar na s n rs z bir gveni vard . retisine gre, her H ristiyan erdemli ya ayarak ve ilecili i uygulayarak mkemmelli e, dolay s yla azizlik mertebesine eri ebilirdi. Gnahlar ndan yaln zca insan sorumluydu, nk iyilik yapma ve ktlkten k a nma yetisine sahipti; ba ka bir deyi le zgrl , hr iradesi vard . ... E er gnah insanda do u tan varsa o zaman gayri iradidir e er iradiyse o zaman do u tan de ildir. ocuklar n vaftiz edilmesinin amac ilk gnah temizlemek de il, yeni do an bebe i sa Mesih'e takdis ettirmektir. Pelagiusulu un tarihi k sa, ama olduka alkant l d r. Pelagius e itli sinodlar ve konsiller taraf ndan defalarca aforoz edilip, so nra yeniden aklanm t r. Pelagiusuluk kesin olarak ancak 579 da, Orange Konsili'nde, zellikle Augustinus'un 413 ila 430 aras da kaleme ald rtme metinlerine dayan larak mahkum edilmi tir. Kiprianus'a gre (200-258), ocuklar n vaftiz edilmesi ilk gnah sildi i iin gerekliydi. Augustinus kaderi Tanr n n gelecekteki i lerini yolundan sapt r lamayacak ve de i tirilemeyecek ekilde dzenlemesi olarak tan mlar. ... Baz insanlara ebedi ya am, baz lar na ise ebedi lanetlenme verilir; vaftiz edilmeden len ocuklar da bu ikinci kategoride yer al r. ... lk gnah, reme yoluyla aktar ld iin, ya am n kendisi gibi evrensel ve ka n lmazd r.

Augustinus Maniheistleri, ktl n sorumlulu unu mitsel bir yarad l n veya kurucu ilkenin s rt na yklemekle sulad . ... Aziz Augustinus'un bize syledi ine gre, ilk insanla birlikte gnah al kanl insanl n tenine sinmi tir. ... Augustinus'un, vaftiz edilmeden len ocuklar n lanetlenece ine ili kin rktc kuram kilise iindeki en byk dehalar n, en byk din alimlerinin bile z t ve korkutucu grnmler ta yabilece ini gstermektedir. ... Biz on alt yzy ld r kilisede Aziz Augustinus'un yceli inin ve zaaf n n meyvelerini ve ykn ta yoruz. Din ehidi tap m II. yzy l n sonundan ben kilise taraf ndan uygulan yor ve kabul ediliyordu. Ama sa Mesih'in ahitleri nin kutsal emanetleri Konstan tinus'un kurdu u bar dneminden sonra v e byk bask lar s ras nda kayg verici bir nem kazand . Baz piskoposlar bu a r tap nmada putperestli in yeniden iddetlenmesi tehlikesini gryorlard . Gerekten de putperestlerin cenaze uygulamalar yla H ristiyanlar n ller tap m aras nda bir sreklilik sz konusudur; defin gn ve her lm y ldnmnde mezar n yan nda verilen ziyafetler bunun bir rne idir. Din ehidi tap m da bu gelene in uzant s d r; u farkla ki, art k aile ii bir tren de il, tm cemaati ilgilendiren ve piskoposun huzurunda cereyan eden bir tren sz konusudur. ... Din ehitleri insanl k halini a m lar, kendilerini Mesih iin feda etmi lerdi ve hem Tanr n n huzurunda, gkyznde hem de burada, yeryzndeydiler. ... Din ehitlerinin mezarlar ve kutsal emanetleri gkyznn yeryz ile ileti ime girdi i ayr cal kl ve ayk r bir yer olu turuyordu. Putperestlerde iki tap m -tanr lar ve kahramanlar tap m - a k bir biimde birbirinden ayr l yordu. Kahraman lml olu uyla tanr lardan kesin bir biimde ayr lm t ; din ehidinin cesedi ise ona tap nanlar Tanr ya yakla t r yordu. ... Ekmek ve arab n sa Mesih'in bedenine ve kan na dn mesi gibi, din ehidinin cesedi de onun ibret al nas lmyle kutlu k l n yordu. Tap m VI. yzy lda hat r say l r bir yayg nl a eri ti. Bu a r tap nma biimi Do u mparatorlu u'ndaki kilise yetkilileri a s ndan kimi zaman can s k c boyutlara ula t . IV. ve V. yzy llarda Suriye'de iki tr kilise vard : Bazilikalar ve martyria'lar, yani din ehidi kiliseleri. Kubbeleriyle ay rt edilen bu din ehidi kiliselerinin merkezinde, azize adanan bir sunak bulunuyor, bunun iinde sz konusu azizin kutsal emane tleri yer al yordu. ... Sonunda V. ve VI. yzy llarda birok bazilika kutsal emanetler edindi; baz lar nda kilisenin iinde bu e manetlerin onuruna zel bir apel, bir martyrium in a edilmi ti. Ayn zamanda martyrium'lar n a ama a ama dzenli kiliselere dn mesine tan k olundu. Ayn dnemde -IV. yzy l sonundan VI. yzy la kadar- kutsal emanetlerin yceltilmesi Bat mparatorlu u'nun da tamam na yay ld . .. Din ehidi kabirleri, mezarl k alanlar nda giderek grkemli bir hal alan yap lara dn t ve kentlerin s n rlar ndaki bu yat rlar blgenin dinsel ya am n n merkezi oldu. Mezarl klar daha nce hi grlmemi bir sayg nl a sahip olmu tu. ... Piskoposlar n gc kent d ndaki bu yeni kentlerden kaynaklan yordu. Aziz Hiyeronimus'un yazd gibi, azizlere tap n rken, kent adres de i tirmi ti.

Ayin alaylar ve ziyaretler Akdeniz dinsel tarihindeki benzersiz bir bulu u temsil eder. ... Ritel niteli indeki geitler ve ayin alaylar cinsel ve toplumsal ayr mlar n ortadan kalkmas n yans t yordu; erkekleri ve kad nlar , aristokratlar ve kleleri, zenginleri ve yoksullar , yerlileri ve yabanc lar bir araya getiriyorlard . Kutsal emanetlerin s n rs z biimde paralara ayr lmas ve imparatorlu un bir ucundan di erine nakli H ristiyanl n yay lmas na ve toplu H ristiyanl k deneyiminde birli in sa lanmas na hizmet etti. Kutsal emanet tap m mminlerin ate li inanlar iinde yaln zca gkle yeri birbirine de il, insanlar da Tanr ya yakla t r yordu; nk kutsal emanetlerin ke fedilmesi ni sa layan ve mucizelere izin veren hep Tanr yd . Ayr ca bu tap ma ikin eli kiler (rne in din ehidinin hem cennette hem mez ar nda veya bedeninin bir paras nda var olmas ) mminleri paradoksal d nceye yak nla t r yordu. Nitekim kutsal emanetlere tap nma Bedenlenme, Teslis dogmalar n n ve sakrament teolojisinin basitle tirilmi (yani ruhbandan olmayanlar n da anlayabilece i bir ko utu olarak de erlendirilebilir. IV. yzy l boyunca Bat ve Do u kiliseleri aras nda baz farkl l klar belirginle meye ba lar. rne in Bizans Kilisesi, hiyerar ide piskoposlardan ve metropoli tlerden stn bir basamak olan patriklik kurumunu yerle tirir. ... lk a r lan (dolay s yla Aziz Petrus'a kar bir nceli i olan) Aziz Andreas' n kutsal emanetle rine sahip Konstantinopolis, Roma ile en az ndan e it konumda bulundu u iddias ndad r. lk kmenik konsillere Papa n n -bu unvan Siricius (384-399) taraf ndan onaylanm t ; bylece kendisinin di er piskoposlar n birader i de il baba s oldu unu ilan ediyordu- yaln zca birka temsilcisi kat ld . Kilise iinin drt blm d rt ana yn simgeler. Kilisenin ii evrendir. Sunak, do uda bulunan cennettir. ... Bat ise tam tersine k yamet gnn ve bedenlerin dirilmesini bekleyen llerin ebedi istirahatgahlar n n, byk ac ve lm karanl klar n n blgesidir. Yap n n ortas yeryzdr. Kosmas ndicopleustes'in anlay na gre, yeryz dikdrtgen biimindedir ve stlerine bir kubbe bindirilmi drt duvarla s n rlanm t r. Bir kilisenin iindeki drt blm d rt ana yn simgeler. Bizans dinsel d ncesinin yap s n n, onun zgnl n bir anlamda gizledi i do rudur. nk her din alimi Babalar n aktard retiyi aynen srdrmek, korumak ve savunmak iin byk gayret gsterir. Teoloji de i mez bir olgudur. Yenilikler sapk n ak mlar alan na girer; bidat ve kfr deyimleri neredeyse e anlaml d r. D grn teki (Babalar n geli tirdi i d ncelerin srekli yinelenmesinden olu an) bu tekdzelik, bir donukluk ve k s rl k i areti olarak de erlendirilebilir - yzy llar boyunca byle de erlendirilmi tir. Bununla birlikte Do u teolojisinin merkezi retisi, zellikle de insan n tanr la mas (theosis) d ncesi, Aziz Pavlus'a, Yuhanna'n n ncili'ne ve di er Kutsal Kitap metinlerine dayansa da, ok byk bir zgnl e sahiptir. ... Gnah kar c Maksimus'a gre, Tanr insan , ilahi ve madde d bir o alma tarz yla donatarak yaratm t r; hem cinsellik he m de lm ilk gnah n sonular d r. ... Bu da Do u 8

Kilisesinde isel duan n (daha sonra kesintisiz dua ya dn m tr), tefekkr ve manast r ya am n n nemini a klar. Do u Kilisesinde, z t gibi grnseler de birbirini tamamlayan ve zaman iinde g kazanacak iki e ilime tan k olunur. Bir yanda, mminler toplulu unun kilise cemaati olarak ta d de er ve oynad rol; di er yanda, ileci ve mtefekk ir ke i lerin sayg n otoritesi. Bat da hiyerar i mistiklere ve mtefekkirlere kar temkinli bir tutumu benimserken, Do uda mminler ve k ilise yetkilileri nezdinde mistikler byk itibar grecektir. On Emir'de bildirilen yasa a uyan ilk iki yzy l n H ristiyanlar tasvir yapmam lard . Ama Do u mparatorlu u'nda yasak III. yzy ldan itibaren grmezden gelindi ve hem mezarl klarda hem de mminlerin topland klar alanlarda dinsel bir ikonografi (Kitab Mukaddes'ten esinlenen figrler veya sahneler) ortaya kt . Bu yenilik kutsal emanet tap m n n gsterdi i at l mla yak ndan ili kiliydi. ... kona severlerin ba l ca kan t tasvirlerin -zellikle de okuma yazma bilmeyenler a s ndan- pedagojik i levi ve kutlula t r c erdemleriydi. Tasvirler ancak VI. yzy l n sonuna do ru ve VII. yzy lda hem kiliselerde hem de zel konutlarda tap nma ve tap m nesnesi oldu. konalar n nnde dua ve secde ediliy or, ikonalar plyor, baz trenlerde dola t r l yordu. Tasvirlerin -tasvirle temsil etti i ki i aras nda belli bir sreklili i varsayan- do ast gcne bu inan VI . ve VII. Yzy llardaki ikona tap m n n en nemli zelli idir. kona, tanr sall n kendisinin bir uzvu, bir uzant s d r. mparator Konstantinos 716' da tasvir tap m n resmen yasaklad ve 754'teki Konstantinopolis ikona k r c sinodu bu tap m aforoz etti; gste rilen ba l ca teolojik kan t ikonalara tap n lmas ndaki rtl putperestlikti. 815'teki ikinci ikona k r c sinod H ristoloji ad na tasvir tap m n reddediyordu. nk tanr sal yarad l n tasvir edildi ini (bu bir kfrdr) ima etmeden veya yaln zca insan do as n resmetmek amac yla birbirinden ayr lamaz iki yarad l ay rmadan (bu da sapk nl kt r), sa Mesih figrn resmetmek olanaks zd r. Buna kar l k efkaristiya, Mesih'in gerek tasvirini temsil eder, nk ona Kutsal Ruh nfuz etmi tir; bylelikle efkaristiya, ikonan n aksine hem ilahi, hem maddi boyu ta sahiptir. kona sever teoloji nin en sistemlisi ise aml Yuhanna (675-749) ve Stoudion'lu Theodoros (759-826) taraf ndan geli tirilmi tir. ... Saml Yuhanna, Grnr olan sizler nas l grnmez eylere tap nabiliyorsunuz? diye yazar. kona k r c lar n a r ruhulu u onlar , sa Mesih'in bedeninin fiziksel de il gksel oldu unu ileri sren eski Gnostiklerle ayn kategoriye sokmaktad r. Bedenlenmenin ard ndan Tanr ya benzerlik grnr k l nm , bylece Eski Ahit'teki tanr sal olan resmetme yasa iptal edilmi tir. Demek ki sa Mesih'in bir ikona ile temsil edilebilece ini inkar edenler, Bedenlenme gere ini de rtl olarak inkar etmektedir. Bununla birlikte her iki yazar m z da tasvirin canland rd modelle z ve tz bak m ndan ayn olmad n belirtir. Tasvir yaln zca bir benzerlik olu turur ve modeli yans tsa da onunla ayr m n korur. Dolay s yla ikona k r c lar efkaristiyay bir tasvir olarak grerek kfr suu i lemektedir; nk Mesih'le z ve tz olarak zde olan efkaristiya sa Mesih'in tasviri de il, kendisidir.

konalar g a s ndan kutsal emanetlere denk olmasa bile, en az ndan mminlerin elinin alt ndayd : En mtevaz kilise ve apellerle zel konutlarda bile onlar bulmak mmknd. ... Tasvirler okuma yazma bilmeyenlerin dinsel e itimini tamamlama ve derinle tirme olana na sahipti. (Nitekim iko nografi Do u Avrupa'n n tm k rsal nfuslar iinde bu rol stlenmi tir). Bir yandan ikona k r c lar kutsal tasvirlerin simgesel i levini bilmiyor veya grmezden geliyorlard ; di er yandan birok ikona sever iko na tap m n kendi karlar iin veya baz kilise kurumlar n n itibar n , stnl n ve zenginli ini sa lamak amac yla kullan yorlard . XXXIII. BLM MUHAMMED VE SLAMIN GEL MES

Tm evrensel din kurucular iinde, ya am yks ana hatlar yla bilinen tek ki i Muhammed'dir. Peygamberin do umu ve ocuklu u, olduka erken bir a da, rnek mitolojik kurtar c lar senaryosuna uygun bir biimde dn trld. Annesi hamileli i s ras nda o lunun kavminin efendisi ve peygamberi olaca n bildiren bir ses duydu. Do um an nda gz kama t r c bir k tm dnyay ayd nlatt (kr . Zerd t'n, Mahavira'n n, Budha'n n do umu). Bir kuzu gibi temiz, snnetli ve gbek ba kesilmi halde do du. Do ar do maz bir avu to prak al p gkyzne do ru bakt . Medineli bir Yahudi Paraklitos'un dnyaya geldi ini anlad ve bunu dinda lar na da aktard . Drt ya na geldi inde iki melek Muhammed'i yere yat r p g sn yard , kalbinden bir damla siyah kan kard lar ve alt n bir kapta getirdikleri kapta i organ lar n y kad lar (kr . Kuran, 94. sure { n irah}, 1. ayet vd: "A p geni letmedik mi g sn?" vb. Bu erginleme riteli amanc l erginleme trenlerinin ay rt edici zelli idir). 12 ya na geldi inde Suriye'ye giden bir kervanda Ebu Talib e e lik etti. Bostra da (veya Basra) H ristiyan bir ke i Muhammed'in omuzlan aras nda onun peygamberlik y azg s n belli eden gizemli i aretleri tan d . Mukaddes topraklar n, Hima'n n ortas nda Kabe (kelime anlam , kp ) tap na bulunuyordu; st a k bu yap n n k elerinden birine gkten indi i kabul edilen me hur Hacer-i Esved yerle tirilmi ti. Ta ' n tavaf edilmesi, bugn oldu u gibi slam ncesi a da da Mekke'nin birka kilometre uza ndaki Arafat a yap lan y ll k hacc n nemli ritellerinden biriydi. Kabe'nin tanr s n n Allah oldu u kabul ediliyordu (kelime anlam Tanr ; ayn tanr ad n Yahudiler ve Arap H ristiyanlar da kullanmaktad r). Ama Allah bir sredir bir deus otiosus olmu tu; tap m baz ilk mahsul (tah l ve sr hayvan ) kurbanlar na indirgenmi ti. ... Ondan ok daha nemli tanr sal varl k, Orta Arabistan tanr alar yd : Menat ( Kader ), Lat ( ilahe ) ve Uzza ( Kudretli ). Allah n k zlar olarak kabul edilen bu tanr alar yle bir poplariteye sahipti ki, bizzat Muhammed bile tebli inin ilk dnemlerinde onlar n Allah nezdindeki efaat i levini vme yan lg s na d t (bu hatas daha sonra dzeltildi). branilerde rahip anlam na gelen khen szc yle uyumlu grnse de, Arapa kahin terimi bilici anlam nda kullan lmaktad r.

10

Vahyin tebli i genellikle iddetli titremeler, humma veya me nbetleri e li inde gerekle iyordu. Yakla k y l boyunca ilk vahiyler yal n zca Hatice ye ve birka yak n dosta (amca o lu Ali, evlatl Zeyd ve gelece in iki halifesi, Osman ve Ebu Bekir) aktar ld . Bir sre sonra Cebrail'in vahiyleri kesildi ve Muhammed bir bunal m ve y lg nl k dneminden geti. Ama yeni bir vahiyle gveni yerine geldi: Rabbin seni terk etmedi, sana dar lmad da. Sonras senin iin ncesinden elbette ki daha mutlu ve kutlu olacakt r. Rabbin sana verecek de sen ho nut olacaks n. 612 y l nda, gelen vahiyleri halka a klamas n buyuran bir ryetin ard ndan, Muhammed risaletine ba lar. ... Muhammed'in ilk tebli lerinde bir tek istisna d nda Al1ah' n yan na ba ka bir ilah koymay n, Allah' n tekli inden sz etmemesi a rt c d r; ama muhtemelen bu da daha sonradan metne kat lm bir parad r. Sureler ba lang ta ezberleniyordu, ama ok tanr c lar n muhalefeti se rtle ince yaz ya geirilmeye ba land lar. Muhammed, "Allah'tan ba ka ilah yoktur" derken, yeni bir din kurmay tasarlam yordu. Yaln zca yurtta lar n "uyand rmak," onlar yaln zca Allah'a tapmaya ikna etmek isti yordu, nk onu zaten g n ve yerin yarat c s , bereketin gvencesi olarak kabul ediyorlard ; krizler ve byk tehlikeler ya and nda da ona yakar yor ve yeminlerinin tm gcyle All ah'a ant iiyorlard . Zaten Allah Kabe nin de tanr s yd . En eski surelerden birinde, Muhammed kendi kabilesinin ye lerinden, Kurey lilerden unu ister: Bu evin Rabbine ibadet etsinler. O ki onlar doyurup kurtard al ktan ve kendilerini gvene kard korkudan . Bununla birlikte muhal efet ok gemeden kendi ni gsterdi. Bunun birok nedeni ve gerekesi vard . bn shak, Peygamber Allah' n buyru uyla gerek dini ( slam, Allah a teslim olmak ) tebli etti inde, Mekkelilerin kendi tanr lar hakk nda kt konu mad srece ona kar kmad klar n belirtir. Rivayete gre, Necm suresinin 20. ayetinden sonra, tanr a, Lat, Uzza ve Menat hakk nda u ayetler geliyordu: Onlar ok yce tanr alard r ve efaatleri kesinlikle istenir bir eydir. Ama daha sonra Muhammed bu szlerin esin kayna n n eytan oldu unu fark etti. O zaman onlar n yerine u szleri geirdi: Bunlar sizin ve atalar n z n takt isimlerden ba ka eyler de ildir. Onlar hakk nda Allah bir kan t indirmemi tir. Bu olay iki a dan reticidir. Birincisi Peygamberin itenli ini gsterir: lahi esinin kendisine bildirdi i szleri yinelerken eytan taraf ndan aldat ld n kabul etmektedir. kincisi, iki ayetin yrrlkten kald r lmas n Allah' n her eye yeten gc ve mutlak zgrl yle a klamaktad r. Gerekten de Kuran: vahyin baz blmlerini yrrlkten kald rma zgrl n tan yan tek Kutsal Kitapt r. Zengin Kurey liler oligar isi iin, putperestlikten vazgemek ayr cal klar n n yitirilmesi anlam na geliyordu. Ayr ca Muhammed'i Allah' n gerek resul olarak kabul etmek, onun siyasal stn l n tan mak anlam na da gelecekti. Daha da kts: Peygamberin tebli etti i vahiy, onlar n oktanr c atalar n srekli cehenneme mahkum ediyordu ki, geleneksel bir toplumda kabul edilemez bir anlay t bu. 11

Nfusun byk o unlu u a s ndan ba l ca itiraz konusu, Muhammed'in varolu sal s radanl yd . ... Vahiyleriyle alay ediliyor, bunlar ya Muhammed'in uydurdu u, ya da cinlerin bu szleri syletti i ileri srlyordu. ... Mucize sahibi olmamas nedeniyle de sulan yordu. ... Sonu olarak Muhammed'den g e karak ve a a bir Kutsal Kitap indirerek peygamberli inin gerekli ini kan tlamas istenmektedir. nanmayanlar n sulamalar belirginle tike, Peygamberin yan tlar ve gsterdi i gerekeler de geli ir. Kendinden nceki bi rok peygamber ve havari, hatta baz rakipleri gibi, Muhammed de kendini Allah' n resul olarak kabul ve beyan eder. G e ykseli de (mirac) inanmayanlara verilmi bir yan tt r. ... Hadislere gre mirac 617 veya 619 y l nda gerekle mi tir; kanatl k srak Burak'a binen Muhammed, yeryz Kuds'n ziyaret eder ve sonra g e kar. ... Seyahat yaln zca bir an srm tr: Muhammed'in yola karken devirdi i kpn iindeki suyun tamam , odaya geri dnd nde yere sa lmam t r henz. Daha sonraki slam teolojisi ve tasavvufta merkez i bir rol oynayacak mirac hadisesi, Muhammed'in dehas na ve slama zg -ve imdiden vurgulamakta yarar olan - bir izgiyi, yani geleneksel mitsel-ritel senaryolar , d nceleri ve ibadetleri zmseme ve yeni bir dinsel sentez iinde btnle tirme iste ini yans t r. Muhammed'in ve ona inananlar n konumu srekli zorla maktad r. Mekke'nin ileri gelenleri, onlar a iretlerine ait haklardan d lamaya karar verirler. Halbuki bir Arab n tek korumas a iret aidiyetidir. Yine de amcas Ebu Talib, asla slama kat lmamas na kar n, Muhammed'i korur. Ama Ebu Talib'in lmnden sonra ... 615'e do ru hem onlar bask lardan kurtarmak istedi i hem de belli bir blnmeden ekindi i iin, Muhammed 70-80 ki ilik bir Mslman toplulu unu H ristiyan bir lkeye, Habe istan a ge te vik etti. Ba lang ta yaln zca Kurey lilere yeni dini kabul ettirmek iin gnderildi ine inanan Peygamber, imdi iki vaha-kentin, Ta if ve Yesrib'in sakinlerine ve gebelerine yakla maktayd . Ta if gerleri ve Bedevileri nezdinde ba ar s zl a u rad , ama Yesrib'le (gelece in Medine'si) kurulan ili kiler cesaret vericiydi. Muhammed, geleneksel dinin ekonomik ve siyasal karlarla yozla mad ve birok Yahudinin, yani tektanr c n n ya ad Yesrib'e s n may tercih etti. 622'de Mekke'ye yap lan hac ziyaretinden yararlanan Yesrib'li 75 erkek ve 2 kad ndan olu an bir heyet Peygamberle gizlice bulu tu ve onun iin sava maya yemin ettiler. O zaman mminler kk gruplar halinde Mekke'den ayr l p Yesrib'e gitmeye ba lad . l dokuz gnde geiliyordu (300 km'den daha uzun bir mesafe). Muhammed, yan nda kay npederi Ebu Bekir oldu u halde, son gidenlerdendi. 24 Eyllde Medine yak n nda bir mezra olan Kuba'ya geldiler. Hicret ba ar yla tamamlanm t . K sa sre sonra Peygamber Medine'ye girdi ve gelecekteki konutunun ye rinin saptanmas i ini devesine b rakt . Toplu namazlar iin mminlerin toplanma yeri olarak da kullan lan ev ancak bir y l sonra haz r olabildi; nk Peygamberin e lerinin dairelerini de in a etmek gerekmi ti. Muhammed in Medine'deki dinsel ve siyasal etkinli i, Mekke dneminden net bir biimde ayr l r. Bu de i iklik Hicret'ten sonra gelen surelerde a ka grlr: Bu sureler esas olarak mmetin rgtlenmesine ve topl umsal-dinsel kurumlar na 12

ili kindir. slam n teolojik yap s Peygamber Mekke'den ayr l rken tamamlanm t , ama ibadet kurallar n (namaz, oru, zekat, hac) Medine'de saptad . Muhammed en ba ndan beri ola anst bir siyasal zeka gstermi ti. Mekke'den gelen Mslmanlar (muhacirun) ile Medine'de yeni dini kabul edenleri (ensar), kendisini tek lider ilan ederek kayna t rd . Demek ki a iret ba l l klar hkmsz k l nm t . Bundan byle teokratik bir toplum biiminde rgtlenmi bir tek Mslman cemaati vard . Muhtemelen 623'te olu turulan anayasada {Medine Vesikas }, Muhammed Muhacirun ile "Ensar" n (yani mmetin) di er tm halklardan ayr tek bir halk olu turdu unu ilan etti; bunun la birlikte di er kabilelerle, Yahudi a iretinin de hak ve devlerini belirledi. ... Askeri ba ar larla birlikte siyasi sayg nl da durmadan byyordu. Muhammed'in Medine'de ya ad en byk hayal k r kl , Yahudi a iretinin gsterdi i tepki oldu. Peygamber, Hicret'ten nce, Yahudi i badetine uygun bir biimde, k ble olarak Kuds' semi ti; Medine'ye yerle tikten sonra srailo ullar n n ba ka ritellerini de ald . Hicret'ten sonraki ilk y llarda gelen sureler Yahudileri de slama ekmek iin gsterdi i abalar kan tlamaktad r. ... Peygamber olarak tan salard , Yahudilerin ritel geleneklerini korumas na izin verecekti. Ama Yahudilerin d manca tav rlar giderek art yordu. Kuran'da, Muhammed in Eski Ahit'i bilmedi ini kan tlayan hatalar buldular. Kopu 11 ubat 624'te, Peygambere Mslmanlar n namaz k larken k ble olarak Kuds'e de il, Mekke'ye dnmelerini buyuran yeni bir vahiy inince gerekle ti. Muhammed o dahiyane sezgisiyle Kabe'nin brahim'le o lu smail taraf ndan in a edildi ini bildirdi. Ama atalar n i ledi i gnahlar n ard ndan, tap nak imdi putperestlerin denetimindeydi. Bundan byle Arap dnyas da kendi Tap na na sahip olmu tu ve bu tap nak, Kuds'tekinden daha kadimdi. Bu dnyan n kendi tektanr c l vard art k: Hanifiye. (Hanif: Allah' n birli i ilkesini benimseyen din ya da byle bi r dinden olan; Kuran'da birok defa Hz. brahim'in hanif oldu u belirtilmi tir). ... Bu karar n hat r say l r dinsel ve siyasal sonular oldu: Bir yandan Arap birli inin gelece i gvence alt na al nm t ; di er yandan ileride Kabe evresinde yrtlecek d nce abalar en eski, dolay s yla gerek tektanr c lar n etkisi alt nda bir tap nak teolojisiyle noktalanacakt . Muhammed imdilik hem Musevilik hem de H ristiyanl kla yollar n ay rmaktayd : Bu iki kitapl din ba lang taki safl klar n korumay bilememi ti. Bu nedenle Allah son Resul n gndermi ti ve nas l ki H ristiyanl k Yahudili in yerini alm sa, slam da H ristiyanl n yerine geecekti. Tektanr c lara, ehlikitap a gelince, Muhammed onlara bir ba ka vesileyle Tevrat' , ncil'i ve Rabbinizden size indirileni tam uygulamalar gerekti ini hat rlat r; u bir gerek ki, iman edenler ve H ristiyanlardan Allah'a ve ahiret gnne inan p bar a ynelik i /iyilik yapanlar iin korku yo ktur. Tasalanmayacaklard r onlar. Muhammed ve muhacirun, geimlerini sa layabilmek iin. Mekkelilerin kervanlar na bask nlar dzenlemek zorunda kald lar. lk zaferlerini Mart 624'de Bedir'de kazand lar. ... Bir ay sonra Peygamber Yahudi a iretinden birini evlerini ve mallar n geride b rakarak Medine'den ayr lmaya zorlad . Ertesi y l Mslmanlar Uhud'da, 3.000 ki i oldu u tahmin edilen bir Mekke ordusu taraf ndan yenilgiye u rat ld ; bizzat Muhammed de yaraland . Ama bu dinsel gerilla sava n n belirleyici a amas Hendek 13

ad verilen sava oldu; bu ad n verilmesinin nedeni, bir ranl n n tleri zerine vaha-kentin giri yol1ann n nne hendek kaz lmas yd . Rivayete gre 4.000 M ekkeli iki hafta boyunca Medine yi ku att , ama bir sonu alamad lar; sonunda bir kum f rt nas onlar darmada n etti. Muhammed ku atma s ras nda baz yeni szde Mslmanlar n ve Medine'de kalm son Yahudi a ireti olan Kureyz alar n ku kulu tav rlar n fark etti. Zaferden sonra Yahudileri ihanetle su lad ve katledilmelerini emretti. Mekkelilerle bir ate kes anla mas yapt . Bu anla ma, kk d rc grnse de, ertesi y l hacc yapabilmelerine olanak tan yordu. Peygamber 629'da, 2.000 mminin e li inde, m riklerin geici olarak terk etti i kente girdi ve hac farizesini yerine getirdi. slam n zaferi ufukta g rnyordu; stelik birok Bedevi a ireti, hatta Kurey oligar isinin temsilcileri slam kabul etmeye ba lam t . Peygamber Ocak 630'da (rivayete gre) 10.000 adamla birlikte ve Mekkelilerin d man bir a ireti destekledi i bahanesiyle ate kesi bozdu ve kimsenin bu rnu kanamadan kenti i gal etti. Kabe'nin putlar k r ld , sunak temizlendi ve m riklerin tm imtiyazlar kald r ld . Muhammed sanki bir nsezinin etkisindeymi gibi ubat-Mart 632'de Mekke'ye gitti; bu onun son hacc yd . ... May s 632'nin son gnlerinde Medine'ye dnen Muhammed hastaland ; 8 Haziranda, en sevdi i e i Ay e'nin kollar nda ld. ... Cesedi mezarl a de il, Ay e nin dairesindeki bir odaya gmld. Bugn burada Mslmanlar a s ndan neredeyse Kabe kadar kutsal bir an t ykselmektedir. Halife seilen Ebu Bekir mminlere seslendi: E er birisi Muhammed'e taparsa, Muhammed lr; ama e er birisi Allah'a taparsa, Muhammed ya ar ve lmez. Muhammed, Yahudilerin kan s n n aksine ve hem Gnostikler hem de Doketistlerle uyum iinde, sa'n n arm ha gerilmesini ve lmn yads r. Bununla birlikte Muhammed, sa'n n Kurtar c roln, Yeni Ahit in mesaj n , H ristiyan sakramentlerini ve H ristiyan s rr hakk nda bilgi sahibi de ildir. Peygamber H ristiyan teslisini Allah sa-Meryem diye sayar: bilgi kaynaklar muhtemelen Meryem'e a r biimde tap n lan Habe istan Monofizit kilisesini bilmektedirler. Di er yandan Nasturili in baz etkileri de ay rt edilmektedir; lmn ruhu tamamen bilinsiz k ld ve din ehitlerinin derhal cennete ta nd inanc buna bir rnektir. Ayn ekilde vahyin art arda bir diz i halinde inmesi anlay , birok Yahudi-H ristiyan Gnostik mezh ep taraf ndan da payla l r. Muhammed, a iret ili kilerinin dinsel a dan bo lu unu gstermi tir. Ama bireyleri dinsel nitelikli yeni bir cemaat mmet iinde yeniden btnle tirmi tir. Demek ki bir yandan Arap ulusunu yarat rken, di er yandan da Mslman yay lmas na mminler toplulu u etnik ve rksal s n rlar n tesine ta rarak geni letme olana n vermi tir. Ezelden beri a iretler aras sava larda harcanan enerji, m riklere kar d sava lara, Allah ad na giri ilen ve tektanr c l n mutlak zaferi iin yrtlen sava lara ynlendirilmi tir.

14

nsan ilk gnahtan tr de il, basit bir mahluktan ba ka bir ey olmad iin zay ft r. ... Allah Rahim'dir ve Resul de nceki iki tektanr c l ktan ok daha basit bir din vaaz etmi tir. slam bir Kilise olu turmaz ve ruhban s n f yoktur. Her yerde ibadet edilebilir; bir tap nakta ibadet edilmesi art de ildir. Dinsel ya am ayn zamanda f k h kurallar olan kurumlar, zellikle de iman n be art taraf ndan dzenlenir. En nemli farz, salat, yani gnde be vakit k l nan namazd r; ikincisi zekat, yani zorunlu ba lard r; nc art olan savm, tm Ramazan ay boyunca afaktan gnbat m na kadar tutulan orucu ifade eder; drdncs hac, be incisi de kelime-i ahadettir: E hed en la ilahe illal lah ve e hed enne Muhammeden abdh ve resulh . nsan n kolayl kla yanl a sapabilece i gz nnde tutuldu u iin, Kuran ne ileyi ne de manast r ya am n te vik eder. ... Toplumsal farkl l klar ise kabul edilir, ama mmet iinde tm mmin ler e ittir. Klelik kald r lmaz; bununla birlikte klelerin durumu Roma mparatorlu u'ndakinden daha iyidir. Evren tarihi, Allah n kesintisiz tezahrdr; kafirlerin zaferleri bile Allah' n takdiridir. O halde tek tanr c l tm dnyaya kabul ettirmek iin topyek n ve srekli bir sava (cihad) ka n lmazd r. Her ne olursa olsun, sava irtidaddan ve karga adan daha iyidir. Allah her zaman tek ve mutlak Tanr konumunu koruyacak ve Muhammed en eksiksiz Peygamber olacakt r. Ama t pk Musevilik ve H ristiyanl k gibi slam da belli arac lar ve efaatileri kabullenmek durumunda kalacakt r. ... en sevgili e i Ay e'nin babas olan Ebu Bekir, Peygamber daha topra a verilmeden halife seildi. Di er yandan Muhammed'in en ok, k z Fatma'n n kocas , hayatta kalm yegane erkek torunlar olan Hasan ile Hseyin'in babas Ali'yi sevdi i de biliniyordu. Bu nedenle Muhammed muhtemelen kendi yerine Ali yi seecekti. Ama Ali ve yanda lar , mmetin birli ini korumak ad na, Ebu Bekir'in seilmesini kabul ettiler. ... Ebu Bekir iki y l sonra, 634'te ld, ama lmeden nce mer'i halefi olarak belirlemi ti. Bir Acem klenin lmcl bir biimde yaralad mer, halefini semek zere Peygamberin sahabesinden alt ki iyi saptama zaman n buldu. Bu alt ki i, Ali'yi ve ona sad k olanlar ( ia Ali, tam kar l Ali'nin taraftarlar veya ia, iilik) yok sayarak, Peygamberin di er damad Osman' (644-656) halife setiler. Muhammed'in eski has mlar olan aristokratik Eme vi a iretinden gelen Osman, imparatorlu un kilit mevkilerini Mekke ileri gelenlerine da tt . M s r ve lrak garnizonlar ndaki Bedevilerin Osman' katletmesinden sonra, Ali Me dineliler taraf ndan halife ilan edildi. Peygamber ailesi ve onun soyundan gelenler d nda hibir halifeyi tan mayan iiler a s ndan, Ali ilk gerek halifeydi. ki taraf, Ay e'nin devesi etraf nda cereyan etti i iin, Cemel sava diye bilinen at mada kar kar ya geldi. ... ama tart mal bir ekilde Peygamberin kay npederi ve Osman n amca o lu, Suriye valisi Muaviye Ali'nin halifeli ini tan mad . Sava kaybedeceklerini anlayan Muaviye askerleri m zraklar n n ucuna Kuran' takt lar. Ali Kuran n hakemli ine ba vurulmas n kabul etti ama vekili taraf ndan iyi savunulmay nca hakk ndan vazgemek zorunda kald . Zaaf gsteren bu davran n n 15

ard ndan, o zamandan beri Harici ler diye tan nan baz militanlar onu terk etti. Ali 661 de ldrld ve say lar yice azalm taraftarlar byk o lu Hasan' Halife ilan ettiler. Daha nce Suriyelil er taraf ndan Kuds'te halife seilmi Muaviye, Hasan' grevinden onun ad na feragat etmeye ikna etti. Muaviye yetenekli bir komutan ve k urnaz bir siyasetiydi; imparatorlu u yeni den rgtledi ve ilk halife hanedan olan Eme viler i kurdu (661-750). Ama Ali'nin ikinci o lu Hseyin 680'de Irak'ta, Kerbela'da ailesinin hemen tm yeleriyle birlikte katledilince mmeti birle tirmek ynndeki son ans da yitirildi. Peygamberin lmnden 30 y l sonra mmet paraya blnm t ve bu blnm lk bugne dek sregelmi tir; mminlerin o unlu unu olu turan ve egemen halifenin ynetimini kabul eden Snniler, yani snnet yanl lar ; ilk gerek halife Ali'nin soyuna ba l kalan iiler; yaln zca mmetin kendi nderini seme hakk na ve a r gnahlar i lerse grevden alma devine sahip oldu unu kabul eden HariciIer. Y llar sren karga a ve silahl at malar n ard ndan, Emeviler hanedan 750'de devrildi ve yerine ba ka bir nemli Mekke ailesi olan Abbasiler geti. lk drt halife, halifeli in merkezini Medine'de tutmu tu. Ama Muaviye imparatorluk ba kentini am'a ta d . ... lk byk Suriye camilerinde, H ristiyan kiliselerinin kubbesi kullan ld . Saraylarda, konaklarda, bahelerde, duvar bezemelerinde, mozaikte Helenistik Yak ndo u modellerine yknld. slam, brokrasiye ve ticarete dayal bir kent uygarl yarat p rgtledi. Halifeler dinsel i levlerinden vazgeti; mminlerin gndelik sorunlar n zme i ini ulemaya b rak p tek ba lar na saraylar na ekildiler. 762'de yeni bir ba kentin, Ba dat' n kurulmas Arap a rl kl slam n sonuna i aret eder. ... Abbasiler esas olarak, o unlu u Acem kkenlilerden olu an brokrasiye varan askeri aristokrasisi iinden dev irilmi hkmdarl k ordusuna da yan yorlard . XXXIV. BLM CHARLEMANGE DAN F ORE L G OACH NO YA BATI KATOL KL 474'te son Bat Roma imparatoru Romulus Augustulus bir barbar ef Odovakar taraf ndan taht ndan indirildi. Tarihiler 474 y l n uzun sre antika n sonu ve ortaa n ba lang c olarak kabul etti. ... Pirenne'e gre Bat ile Do u aras ndaki kopukluk VIII. yzy lda ortaya kt ve bunun neden slam istilas yd . Akdeniz kltr merkezlerinden soyutlanan, ard arkas kesilmeyen ak nlar ve i sava larla harap olan Bat , barbarl k iine gmlm t. Y k nt lardan filizlenecek yeni toplumun temeli k rsal zerklik, bunun ifade edili biimi de feodalizm olacakt . Charlemagne n rgtlemeyi ba ard yeni dnya ortaa - buydu. Pirenne, H ristiyanl n Bat ya getirdi i derin de i imleri hesaba katmam t . Oysa, W. C. Bark n gsterdi i gibi, 300 ila y. 600 y llar aras ndaki Bat Avrupa tarihi iki etkenin ortak sonucudur: 1) H ristiyanl k ve 2) Olaylar n yaratt byk sars nt lar ve kar sars nt lar: Ekonominin ve yerel Roma ynetiminin a ama a ama zlmesi, 16

durmadan yinelenen istilalar n yaratt karga a, tar msal trde bir toplumun gi derek kendi kendine yeter hale gelmesi. Nitekim Bat blnmese, yoksulla masa ve kt ynetilmese, kilisenin etkisi byl esine byk olamazd . Ortaa toplumu ba lang ta bir ncler cemaatiydi. Benedikten manast rlar bir anlamda bunun mo delini olu turuyordu. Bat manast r ya am n n atas olan Aziz Benedictus (y. 480-y. 540), ekonomik a dan tamamen zerk, bir kk ce maatler zinciri rgtlemi ti. ... Onlar n ba l ca devi H ristiyanl vaaz etmek ve yoksullara yard md . Ayr ca in aat l k, hekimlik, metal i ili i ve zellikle de iftilik yap yorlard . Topra i leme aralar n ve yntemlerini hat r say l r lde geli tirenler ke i lerdi. Eksiksiz bir eko nomik yeterlilik iindeki manast rlar zinciri feodal mlki yet sistemiyle, yani senyrn vasallar na dl veya askeri hizmetleri kar l nda pe in deme olarak da tt topraklarla k yaslanm t r. Tarihsel felaketleri a p hayatta kalabilen bu iki filiz yeni bir toplum ve kl trn temellerini atm t r. Charles Martel kiliseye ait birok mlkiyeti kamula t r p kendi uyruklar na da tm t . Gl ve kendisine ba l bir ordu olu turman n tek yolu buydu; o a da hibir hkmdar n birliklerini kendi kesesinden donatma olana yoktu. Feodal sistem ve onun ideolojisi Cermen kkenlidir. ... Papan n 800'de Roma'da Charlemagne'a Kutsal Roma mparatorlu u nun imparatoru olarak ta giydirme si, yar m yzy l nce d nlebilecek bir hadise de ildi. ... Ama tm kurumlar n feodalizm, valyelik, imparatorluk- Bizans dnyas nda bilinmeyen, en az ndan pek geli tirilmemi yeni dinsel yarat mlara yol at n imdiden belirtmekte yarar var. Piskoposlar ve manast r ba rahipleri, ... huzurun yeniden tesisi ve kutsal, iman n yerle tirilmesi iin halk kutsal emanetler evresinde topl amaya ba lad lar. valyeler ellerini kutsal emanetle r zerine koyup bar yemini ettiler. ... Tanr ate kesi liturjik takvimin en kutsal dneml erinde sava lar n ask ya al nmas n art ko uyordu. Toplu hac ziyaretleri -Kuds'e, Roma'ya ve Compostela'l James'e- inan lmaz bir t rmanma ya ad . Cermen kabilelerinin o u a s ndan, krall n kutsal bir kke ni ve niteli i vard : Hanedan kurucular tanr lar n, zellikle de Votan n soyundand . Krallar n mezarlar na tap nman n nn almak iin, hkmdarlar kiliselere gmlyordu. Tacitus eski Cermenle rdeki askeri erginleme trenini k saca betimler; silahl sava lar meclisinin ortas nda eflerden biri veya aday n babas gen adama kalkan ve karg y verir. ... efi savunmak tm yolda lar n n kutsal grevidir. ... Cermen kabileleri H ristiyanl kabul ettikten sonra da korunan bu kurum, f eodalizmin ve valyeli in temelinde yer al r. 791'de Charlemagne' n henz 13 ya ndaki o lu Louis babas ndan k l c n al r. K rk yedi y l sonra Louis 15 ya ndaki o lunu erkek silahlar yla, k l la dllendirir. valyeli e zg erginleme ritelinin, omzuna k l la dokunarak valye ilan etme treninin kkeni budur. ... valyelik klasik biimine an cak IX. yzy lda,

17

z rhl svarileri ta yabilecek kadar byk ve gl atlar n Fransa'ya giri inden sonra eri ebilmi tir. valyelik en mkemmel ifadesine XI. yzy lda ve XII. yzy l n ilk yar s nda kavu ur. ... XV. yzy ldan sonra valyelik art k bir trensellikten ve soyluluk unvan ndan ba ka bir ey de ildir. XII. yzy ldan itibaren tren, en az ndan d grn bak m ndan, kilise denetimi alt nda cereyan etti. valye aday gnah kard ktan sonra geceyi bir kilisede dua ederek geiriyordu. Sabah komnyon al yor ve silahlar n teslim al rken valyelik dsturuna itaat yemini etmekle kalm yor, bir de dua okuyordu. Birinci Hal Seferi'nden sonra, Kutsal Topraklar'da hac lar savunmak ve hastalara bakmak zere iki askeri tarikat olu turuldu: Tap nak lar {Templier'ler} ve Hastabak c lar {Hospitaler'ler}. Ondan sonra baz ke i ler dinsel e itimlerine valye tr bir askeri e itimi eklemeye ba lad lar. Askeri-dinsel tarikatlar n ncllerine, Mslmanlar n cihad nda, Mithra mysteria'lar n n erginlemelerinde ve kendilerini bir militia sacra'n n {kutsal ordu} askerleri olarak kabul eden H ristiyan ilecilerin dilinde ve metaforlar nda rastlanabilir. Ama eski Cermenlerde sava n dinsel anlam n da hesaba katmak gerekir. Ayd nlanma a n n tarihileri ve filozoflar , Hal Seferleri'ni, ac verici bir yobazl k ve lg nl k patlamas olarak nitelediler. ... Hal seferleri ortaa tarihinde merkezi bir olgudur. Onlar ba lamadan nce uygarl m z n merkezi Bizans ta ve Arap halifeli inin topraklar ndayd . En son Hal seferlerine gelindi inde uygarl k hegemonyas Bat Avrupa'ya gemi ti. Modern tarih bu yer de i tirmenin sonucunda do du. Ama Bat Avrupa'n n bu hegemonyas n n ok yksek be delini zellikle Bizans ve Do u Avrupa halklar dedi. Hal seferi bilincinin merkezinde, gerek kilise adamlar gerekse kilise d a s ndan, Kuds' kurtarma grevi vard r. nda kalanlar

Birinci ve en parlak Hal seferinin a r s n 1095'te Pierre l'Ermite yapm t r. ... Aziz Bernard 1145'te Vezelay'de kinci Hal Seferi a r s n yapar. ... , mparator Friedrich Barbarossa'n n 1188'de Mayence'da ilan etti i nc Hal Seferi yay lmac ve mesihi bir seferdir. ... Kuds nnde tek ba na kalan Aslan Yrekli Richard, Salaheddin'den askerlerinin Kutsal Kabir de ibadet edebilmeleri iin izin al r. Hal lar bu drdnc seferi Avrupa tarihinin en zc sayfalar ndan biri haline getirecek maceraya bula m lard bile. Gerekten de maddi h rslar n harekete geirdi i ve entrikalar n iten ie kemirdi i Hal lar, Kutsal Topraklara yneleceklerine, Konstantinopoli s'i i gal edip, nfusun bir blmn katl ettiler ve kentin hazinelerini ya malad lar. Barbarassa n n torunu mparator II. Friedrich'in, papan n aforozuna kar n 1225'te Kutsal Topraklara geldi ini ve Sultandan Kuds' al p, kral olarak ta giydi ini ve on be y l orada kald n hat rlatmak yeterli olacakt r. Bununla birlikte 1244'te Kuds Memluklar n eline geti ve bir daha asla geri al namad . 18

Hal seferleri Papal n itibar n art rd ve Bat Avrupa'da monar ilerin ykseli ine h z katt . Ama di er yandan Bizans' zay flat p Trklerin Balkan yar madas n n ilerine kadar girmesini kolayla t rd lar ve Do u Kilisesi'yle ili kileri zehirlediler. 1212'de birdenbire Kuzey Fransa ve Almanya'da grlen ocuklar n Hal seferlerine kat lmas olgusu ... Alman Hal seferinde de ayn kurgu grld. ... Bu hareketlerde halk dindarl na zg ocu un seilmi li i olgusunu saptam lard r. Bu hem Masumlar miti, ocu un sa taraf ndan yceltilmesi hem de baronlar n Hal Seferi'ne kar halk tepkisidir. ... Bundan byle Kutsal Yerlerin yeniden fethedilmesi ancak bir mucize eseri olabilir ve art k mucizeler yaln zca en saflar, ocuklar ve yoksullar iin gerekle ebilir. Hal seferleri dnemi ayn zamanda en grkemli manevi yarat mlar a d r. Piskopos Laon'lu Adalbert, 1027 ye do ru kral na seslenirken, mminler cemaatinin bir tek topluluk olu turdu unu, ama devletin kol ierdi ini hat rlat r. Demek ki bir tek san lan Tanr n n evi asl nda e blnm tr: Birileri dua eder, di erleri sava r, tekiler de al r. Bizi ncelikle ilgilendiren bu toplumsal s n fland rman n yklendi i dinsel, daha do ru bir ifadeyle H ristiyan simgeselli idir. Asl nda kutsal olmayan gereklikler de kutsala dahil edilmi tir. Bu anlay , tm geleneksel kltrlerin ay rt edici niteli idir. ... Kozmolojik simgesellik dnyay hem dzenler hem de kutsalla t r r. ster ta ister flora, ister fauna ister insan sz konusu olsun, evren kutsalla t r lm bir bak a s yla tasar mlan r. Mmin yava yava bir de erler ve anlamlar dnyas na girmekte, bu dnya sonunda baz lar iin gndelik deneyimlerin dnyas ndan daha gerek ve daha de erli bir hale gelmektedir. XII. yzy lda ke fedilen ve yceltilen gerek a k, stn ve karma k bir kltr, hatta bir mistik anlay ve ileyi gerektirmektedir; bu da ancak e itimli ve ince, soylu kad nlar n yan nda renilebilir. ... Eleanor, ...nce Fransa sonra da ngiltere kraliesiydi ... Yasalar ve verdi i birok hkm bilinen, kendine zg bir yarg kurumu olan bir A k Mahkemesi bile kurulmu tu. Kad nlar, glerini yeni ve hassas bir tarzda kullanarak erkekleri e itebileceklerini hissediyorlard : Erkekler tutsak edilmeli, ynlendirilmeli, e itilmeliydi. Eleanor, Beatrice'e do ru giden yolun ba lang c yd . Marie de Champagne, evlilikteki birle meyle a klar n birle mesi aras ndaki fark hibir yanl anlamaya meydan vermeyecek biimde a klam t : A klar birbirlerine her eylerini ve hibir kar l k beklemeden verirler. E ler ise birbirlerinin isteklerini dev gere i kabullenmek ve asla hibir eyi reddetmemek durumundad rlar. Bu erotik senaryonun ritel ni teli i tart lmazd r. ... ncelikle tutkulu a k n gerekli ini ve mistik de erini do rulamakta; ayr ca H ristiyan gelene inin unio mystica's n (nikah terminolojisini kullanacak olursak, ruhun Mesih'le evlili ini), 19

Hindu gelene e zg birle meden ay rt edebilmemize yard mc olmaktad r. Bu ikinci gelenek, mistik deneyimle gelen mutlak gere i ve toplumla onun ahlaki de erlerinden tam kopu u vurgulamak iin tam anlam yla sayg de er bir kuruma, evlili e de il, onun z tt na, zinaya ait imgel eri kullan r. Soylu a kta, II. ve III. yzy llar n Gnostiklerinden beri ilk kez, Kad n' n manevi sayg nl ve dinsel de eri yceltiliyordu. ... Meryem Ana tap m -o da ayni dnemde egemendir- kad n dolayl yoldan kutsuyordu. Yz Y l sonra Dante (1265-1321) daha da ileri gidecektir: Henz ergenli inde tan d ve sonra Floransal bir senyrn kar s olarak kar la t Beatrice'i tanr la t r r. ... {gel sevgilim Lbnan'dan Araf, XXX, ll}; bu, Tevrat'taki Ne ideler Ne idesi'nin kilise taraf ndan da benimsenen, ama yaln zca Meryem Anaya veya kiliseye hitaben sylenen me hur blmdr. Bir kad n n tanr la t r lmas hakk nda bu kadar parlak ba ka bir rnek bilinmemektedir. Beatrice tabii ki teolojisi, yani Selamet s rr n temsil ediyordu. Dante lahi Komedya y insan kuramlar yard m yla dn trerek de il, okuyucuyu cehennem ve cennet grnmleriyle deh ete d rp byleyerek kurtarmak iin yaz m t . A k yoluyla erginlenme nin manevi bir nitelik ta d n bizzat Jacques de Baisieux, A k szc nn anlam n yorumlarken a klar: Kad n, stn akl , Hikmeti simgeler. ... Bu, Madonna ntelligenza'd r; e i papa kendini tamamen dnyevi i lere verip manevi ya am a s ndan ld nden, "dul" kalm t r. Burada tam anlam yla sapk n bir hareket de il, papalara H ristiyanl n manevi nderleri olarak itibar etmekten vazgemi bir grup sz konusudur. ... Fedeli d'Amore'ler bir milis yeti tiriyor ve gizli toplant lar dzenliyorlard . Zaten XII. yzy ldan beri ok e itli evrelerde s rlar ve onlar gizleme sanat ne kar. Gerek a klar n, gerekse mezheplerin kendi gizli dilleri vard r ve kk, ezoterik gruplar n yeleri kendilerini i aretler ve simgeler, renkler ve parolalarla tan t r. Gerek gizli diller, gerekse efsanevi v e gizemli ki iliklerle, mucizevi maceralar n o almas kendi iinde yar dinsel grngler olu turur. Hep baz harika e yalar iin uzun ve alkant l bir "Aray " sz konusudur; bu aray , di er olaylar n yan s ra, kahraman n te dnyaya girmesini de gerektirir. K sa sre nce iki Amerik al ara t rmac graal teriminin (kupa, vazo, kap, le en) Yunanca krater szc nden tretildi ini ileri srdler. Bu etimoloji gerekten de Kutsal Kase'nin kefaret deme i levini a klamaya yaramaktad r. ... XII. yzy lda Arap eserlerinin ok yo un bir biimde evrilmesinin ard ndan Hermesilik Avrupa'da tan nmaya ba lam t r. Arthur efsaneleriyle efsanevi kral Keyhsrev aras ndaki benzerliklere dikkat ekmi ti. ... Birok benzerlik aras nda, iki Ruhani valyeli in yap s n ve hem Keyhsrev in hem de Kral Arthur'un gizlenip ortadan yok olmas n hat rlatal m. Kutsal Kase simgecili inin ve yn verdi i senaryolar n, e itli geleneklerin katk lar n n ay rt edilebildi i yeni bir manevi sentezi temsil ettikle rine ku ku yoktur. Do uya duyulan tutkulu ilginin gerisinde Hal seferlerinin yaratt derin hayal k r kl , 20

slam la yak nla may te vik edebilecek dinsel ho grye duyulan zlem, gerek Tap nak lar (Wolfram' n Templeisen'leri) modeline uygun bir ruhani valyelik nostaljisi fark edilmektedir. ... skenderiye Hermesili i gnosis, yani evrensel ve hat rlanamayacak kadar eskilere dayanan hikmet arac l yla erginlenme umuduna olanak tan yordu (bu umut, talyan Rnesans nda doruk noktas na kacakt r.) Hal seferleri, dneminin ba l ca bankerleri haline gelen Tap nak lar hat r say l r servetler biriktirmi ti; ayr ca byk bir siyasal itibarlar vard . Kral IV. Philippe onlar n servetine el koyabilmek iin, 1310'da utan verici bir mahkeme dzenleyip onlar ahlaks zl k ve sapk nl kla sulad . ki y l sonra Papa V. Clementius Tap nak lar tarikat n kesin olarak ortadan kald rd . Gioachino'ya gre, evrensel tarihin a lar na iki say -2 ve 3- hkmeder ve onlar n ay rt edici niteliklerini belirler: iki Ahit, Tanr taraf ndan seilmi iki halk (Yahudiler ve Grekler) ve Teslis'in ki ili i. Fransiskenler Aziz Francesco'nun -ibret al nacak hayat tarz yla (yoksulluk, tevazu, ya ayan her varl a sevgi duymak)- kendi mr iinde yen i bir sa zuhur u gerekle tirdi ine inan yorlard . Beguine, ortaa da bir tarikat n yesi olmaks z n kendini dine adayan Kuze y Avrupa'n n kentli kad nlar na verilen isimdi. Kutsal kad nlar da denilen bu ki iler ilk nce XII. yzy l n sonlar nda Liege'de ortaya kt . Beguine'lerin erkekler aras ndaki muadili ise Beghard'lard . Fichte, Hegel, Schelling de farkl nedenle bile olsa, tarihi yenileyecek ve tamamlayacak eli kula ndaki bir nc a dile getiren Gioachinocu d nceden etkilenmi lerdi. XXXV. BLM KELAM VE TASAVVUF ncelikle Kuran' n ve hadislerin metinl ere s k s k ya ba l yorumuna verdi i nem ve eriat n ba at rol, Snnili in ay rt edici nitelikleridir. Ama eriat n alan , Bat l trde hukuk sistemlerininkinden daha geni tir. Mminin yaln zca mmet ve de vletle ili kilerini dzenlemekle kalmaz, Allah'la ve kendi vicdan yla olan ili kilerini de belirler. Di er yandan eriat, Muhammed'e vahyedildi i biimiyle ilahi iradenin ifadesini temsil eder. ... Kuran' n tefsiri; Peygamberin davran lar na ve szlerine dayanan snnet; Peygamberin sahabesinin ve onlar n miras lar n n tan kl klar n n genel mutabakat olan icma; Kuran' n ve snnetin sz etmedi i eyler konusunda ba vurulan itihatt r. Ancak baz yazarlar benze tirme ve yrtmeyi (k yas) eriat n kaynaklar aras nda say p, itihad da bu mant k yrtmenin gerekle tirilme yntemi olarak kabul ederler. Tm mezhepler sz, sylem anlam na gelen, ama sonunda ilahiy at ifade etmek iin kullan lmaya ba lanan Arapa bir terim olan kelam ad yla bilinen akli yntemi kullanm lard r. En eski kelamc lar, ... d nrler grubu olan Mu'teziledir. ... 1)

21

Tevhid: Allah tektir, hibir ey ona benzemez; ... 2) nsan eylemlerinden sorumlu k lan hr iradeyi beraberinde getiren ilahi adalet. Halife Me'mn'un -tamamen Mu'tezileyi benimseyip onu devlet retisi olarak ilan etmi ti- ba a gemesinden sonra, Snni ce maat ok a r bir kriz ya ad . ... Lafza ba l kalanlara {ehl-i hadis} kar , el-E 'ari ak l ispat n de erini kabul eder, ama Mu'tezilenin vaaz etti i biimiyle ak l n mutlak stnl n de ele tirir. Kuran'a gre, gayb (grlemeyen, duyu st, s r) inanc dinsel ya am a s ndan vazgeilmezdir. E 'ari okulu yzy llarca Snni slama egemen oldu. ... Ayn manevi gereklik hem iman hem de ak l yoluyla alg lanabilir; yine de her ayr durumda ko ullar ylesine farkl bir alg lama tarz sz konusudur ki, bunlar birbiriyle kar t r lamayaca gibi, di erini ikame de edemez; birini tutup di erinden vazgemek de mmkn de ildir. slam, Musevilik ve H ristiyanl k gibi, Ehl-i Kitap bir din dir. ... Muhammed'in damad ve ilk imam Ali'ye gre, Kuran' n hibir ayeti yoktur ki drt anlam bulunmas n: zahiri anlam, Bat ni anlam, hadd (s n r), muttala' (ilahi tasar ). Zahiri yn dil ile ikrar iindir; Bat ni yn kalple idrak iindir; hadd caiz olanla olmay an ay ran belirtir; muttala ise Allah' n her ayet ile insan n iinde gerekle tirmeyi hedefledi idir. Bu anlay iili e zgdr, ama birok mutasavv f ve kelamc taraf ndan payla lmaktad r. ranl byk filozof Nas r- Hsrev'in (XI. yzy l) yazd gibi: eriat Hakikatin zahi ri yn, Hakikat ise eriat n Bat ni yndr ... eriat, misaldir (simge); Hakikat, memsl'dr (simgelenen). Hakikat, kendisini mminlerce anla l r k lacak mr itleri gerektirir. iilere gre mr itler, tam anlam yla ruhani rehberler, mamlard r. ... mamlar n ve ii yazarlar n tefsir yntemi iki anahtar kavram n tamamlay c l zerine kurulmu tur: tenzil ve tevil. Birinci terim eriat , Cebrail in arac l yla st dnyadan inen vahy in lafz n ifade eder. Te viI ise aksine kkene dndrr, yani kutsal metnin gerek ve as l anlam n ortaya kar r. ... tevil, bir eyi kkenine ula t rmakt r. tevil eden ki i syleneni zahiri anlam ndan kart p, hakikatine dndren ki idir. Ehl-i Snnetin gr lerinin aksine iiler Muhammed'den sonra yeni bir devrin, velayet ( dostluk, himaye ) devrinin ba lad n kabul ederler. Allah' n dostlu u, Kuran n ve snnetin gizli anlamlar n peygamberlere ve mamlara if a eder, dolay s yla onlar n, mminleri ilahi s rlara ir ad etmesini mmkn k lar. iilik bu ynyle slam n gnosisidir. O halde velayet devri, Peygamberin yerini alan mam n, yani zahirin yerini alan bat n n, eriat n yerini alan hakikatin devridir. Do rudan Peygambere dayand kabul edilen bir hadise gre, Kuran' n hem bir d grn hem de gizli bir derinli i, bir zahiri anlam ve bir Bat ni anlam vard r; bu Bat ni anlam da ba ka bir Bat ni anlam ierir, bu bylece yedi Bat ni anlama dek uzan r. Arapa mam teriminin ba lang ta namaz yneten ki iyi ifade etti ini hat rlatal m. iilerde ise mam, ruhani nder rolnn d nda, en yksek siyasal-dinsel makam temsil eder.

22

Dinsel nder mam, yani do rudan Ali'nin soyundan gelen biri oldu u iin, alt nc mam (Cafer s-Sad k lnce (765) bir kriz patlak verdi. Onun o lu smail -babas taraf ndan seilmi ti- gen ya ta ld. Mminlerin bir bl m smail'in o lu olan ve yedinci mam olarak kabul ettikleri Muhammed ibn smail'in taraf n tuttular; bunlara smailiyye veya Seb'iyye {Yedi lmamc lar} dendi. Di er mminler yedinci imam olarak smail'in karde i olan ve yine Cafer taraf ndan seilmi Musa Kaz m' benimsediler. Onun soyu 874' te, be ya ndayken, kendinden nce imam o lan gen ya taki babas n n {Hasen-i Askeri} ld gn esrarengiz bir ekilde kaybolan on ikinci mam Muhammed Mehdi'ye kadar srd. Bunlar On iki mam iileridir veya mamiye ad verilen koldur ve en kalabal k ii grubudur. er'i a dan Snni ortodokslu uyla en nemli farkl l klar unlard r: 1) Geici evlilik szle mesi {mt'a}; 2) Bask dnemlerinin bir izi olarak dinsel gr lerini gizleme izni {takiyye}. ... Baz Snni kelamc lara ve Bat l yazarlara gre, mamlar n gizli retisi sayesinde birok yabanc kavram (zellikle Gnostik ve rani kavramlar) ii slam iine s zabilmi tir; rne in birbirini izleyen a amalar halinde geli en ilahi sdur ve imamlar n da bu srece dahil olmas ; tenash; baz kozmolojik ve antropolojik kuramlar vb. Bununla birlikte benzer grnglere tasavvufta, Kabalada (Yahudilerin mistisizmi) ve H ristiyanl k tarihinde de rastland n hat rlatal m. Baz iiler mamlar n Peygamberle k yaslay nca, Snni o unlu un ele tirilerine yol am t r. ... Bir ok tasavvufi tarikat a s ndan mridin nihai hedefinin Peygamberle birle mek oldu unu da ekleyelim. Ama Snnilere gre mam, Muhammed'le ayn dzeye konamazd . Snniler de Ali nin kusursuzlu unu ve soylul u unu kabul ediyor, ama onun ve ailesinin d nda hibir me ru halife olmad d ncesini yads yorlard . Snniler zellikle de mam n Allah'tan vahiy ald , hatta Allah' n bir zuhuru oldu u d ncesini inkar ediyorlard . ... Allah' n onlarda bedenlendi i fikrine pek itibar etmiyorlard . ... mam n bir epifani {ilahi tecelli}, bir teofani {ilahi mazhar} oldu u sylenebilir . Sonu olarak gerek on iki mam iileri, gerekse smaililer iin, mam Allah la mminler aras ndaki arac d r. Peygamberi ikame etmez, ama onun eserini tamamlar ve sayg nl n payla r. Bu gz pek ve zgn bir anlay t r, nk dinsel ya am n gelecek ufkunu a k b rak r. Velayet, Allah' n dostlu u sayesinde, mam slam maneviyat n n henz el at lmam boyutlar n ke fedip, mritlerine a klayabilir. 1094'te smail cemaati iki kola ayr ld : Merkezleri Alamut kalesi (Hazar Denizi'nin gneybat s ndaki da larda) olan do ulular (yani ranl lar) ve M s r'la Yemen'de ya ayan bat l lar. smaili yazarlara gre mam n bedeninin etten bi r beden olmad n belirtelim; t pk Zerd t'nki gibi onun da bedeni ebev eynlerinin yuttu u ilahi kkenli bir iy damlas n n rndr. Alamut'un reform geirmi smaililik retisi daha da cretkard r. ... mam mritlerinin nnde Byk K yamet {K yamet'l K yamet} gnnn geldi ini a klad . ... Mo ollar n Alamut kalesini ele geirip y kmas harekete son vermedi; bu manevi slam, tarikatlar iinde k l k de i tirerek srd. 23

mam, insan- kamil veya Allah' n Yz {Vechullah, ehre-i Hadd} oldu una gre, mam hakk ndaki bilgi insan n Allah hakk nda edinmesi mmkn olan tek bilgidir. ... Corbin e gre u cmlelerde konu an ezeli ve ebedi mam' d r: Peygamberler gelir geer. Biz ise, Ebedi Erle riz. Erenler {Ricalullah} Allah' n kendisi de ildir; ama Allah'tan da ayr de ildirler, ... ezeli ve ebedi mamd r yaln zca: O tek zahir oldu u iin, bu niteli iyle varl kt r. nsanda kendini bilmenin nce mam bilmeyi gerektirdi i inanc da anlaml d r (haliyle manevi bir bilmeden; gzle grlmez, duyularla alg lanmaz gizli mamla alem-i misal kar la mak tan sz edilmektedir). Gaib mam, smaililerin ve di er ii kollar n n mistik ya ant lar nda belirleyici bir rol oynam t r. Mr itlerin mbarekli ine, hatta ilahili i ne ili kin anlay lara ba ka dinsel geleneklerde de rastland n ekleyelim (Hindistan, ortaa H ristiyanl , Hasidilik). Masals gizli mam imgesinin birok kez eskatolojik Mehdi, tam kar l yla Rehber (yani Allah' n rehberlik etti i ki i ) mitiyle birle tirildi ini de belirtmekte yarar var. ... Baz lar na gre Mehdi, sa'yd ... Snnilere gre Mehdi, evrensel yenilenmeyi ba latmas na kar n, iilerin iddia etti i gibi yan lmaz bir rehber de ildir; iiler ise Mehdi'yi on ikinci imamla zde le tirmi tir. Belli bir mezhebe gre (Keysaniyye), Mehdi, Ali nin Fatma'dan de il de, ba ka bir e inden olan o lu Muhammed ibn el-Hanefiye olacakt r. ... Mehdinin zuhuru Mslmanlar iin o zamana dek yeryznde grlmemi bir adalet ve refah a n ba latacakt r. Mehdi'nin hkmdarl be , yedi veya dokuz y l srecektir. Felaketlerin ya and a larda Mehdi nin zuhur etmesi beklentisi do al olarak doru a kar. Birok siyasal nder Mehdi oldu unu ilan ederek iktidar ele geirmeye al m , birok kez de gerekten ele geirmi tir. Tasavvuf, slam n en bilinen mistik boyu tunu ve slam bat nili inin en nemi geleneklerinden birini temsil eder. Arapa sufi kelimesinin etimolojisi yn anlam ndaki suf tan tremi gibidir; bu, sufilerin giydi i yn h rkaya bir gndermedir. ... Rivayete gre, tasavvufun manevi atalar Muhammed'in ashab aras nda bulunuyordu; rne in Peygamberin evinde ya ayan ve hem man evi evlatl n hem de tasavvufi biat n rne i haline gelen ranl berber Selman- Farisi ve Muhammed'in dindarl n vd Veysel Karani bunlardand . ... Emeviler dneminde belirginle ti i anla lmaktad r. Gerekten de o dnemde mminlerin byk bir blm, imparatorlu u geni letmekten ba ka bir i le u ra mayan halifelerin dinsel kay ts zl kar s nda hayal k r kl iindeydi. lk zahit-mistik, ... Hasan- Basri'dir (. 728). Bir di er zahit, brahim bin Edhem, zhdn a amas n tan mlamas yla isim yapm t r: 1) Dnyadan vazgemek {terki dnya}; 2) Dnyay terk etmenin getirdi i mutluluktan vazgemek { terk-i ukba}; 3) Dnyan n nemsizli inin bilincine ylesine varmak ki, art k ona ba n evirip bakmamak {terk-i terk} . Efendisinin azad etti i bir kle olan Rabia (. 801), Allah a duyulan kar l ks z ve mutlak a k {hubbfl-gayr} tasavvufa sokar. A k ne cennet ne 24

de cehennem d nmelidir. Sufilerin aras nda ilk olarak Rabia, Allah n k skanl ndan sz eder. ... Gece namaz {teheccd} Rabia iin Allah la uzun ve a k dolu bir sohbete dn r. ... Tasavvufun ba lang dneminin byk pirlerinden alt nc mam Cafer s Sad k (. 765), mistik deneyimi zaten ilahi a k a s ndan tan mlanm t . bn Haldun a gre, sufiler iili in kuramlar yla doluydu. Ayn ekilde retilerini tasavvufun esin kayna ve k olarak kabul ediyorlard . iiler de

Mslmanlar Allah la, manevi a k n do urdu u yak n bir ili kiyi d nemiyordu. Kendini Allah'a b rakmak, eriata uymak ve Kuran n retilerini snnetle tamamlamak ona yetiyordu. Kelam bilgilerine ve f k h konusundaki ustal klar na gvenen ulema, kendilerini cemaatin yegane dinsel nderleri olarak kabul ediyorlard . Ama sufiler ak lc l a amans z bir biimde kar yd ; onlara gre, tek gerek dinsel bilgi, Allah'la bir anl k birle me iin ki isel deneyimle sa lanabilirdi. Uleman n gznde mistik deneyimin sonular ve sufilerin getirdikleri yorumlar Snni kelam n temellerini tehdit ediyordu. Znnun Allah' sezgiyle kavrama bilgisi ("deneyimi") olan marifet ile mant k yoluyla elde edilen sylemsel bilginin, ilimin kar tl n ilk dile getiren ki iydi. slam n en ok tart lan sufilerinden ranl Ebu Yezid {Bayezid} Bistami (.874) ... ok kat bir zht ve Allah' n zne yo unla an bir tefekkr ile, ilk kez kendisinin formle etti i, benli ini yok etme noktas na(fena) varm t r. ... Halvete ekilmi ve a n, ma ukun ve a k n bir oldu unu syledi i mutlak birlik alemine en az ndan bir an iin de olsa ula t na inanm t r. Bistami vecd hali iindeyken, sanki Allah'm gibi konu arak "teopatik deyi ler" sylemi tir. Bu noktaya nas l ula t n? Kendimden soyundum, bir y lan n derisini s y r p atmas gibi; sonra zme bakt m: te ben O ydum! Zaehner, Bistami nin mistik deneyimini Hint, daha kesin ifadeyle de ankara'n n Vedanta's n n bir etkisi olarak yorumlad . Zhde ve tefekkr tekniklerine verilen neme bak ld nda, insan n akl na Vedanta'dan ok Yoga gelmek tedir. Eb'l-Kas m Cneyd (.910), ... Bistami'nin uygulad manevi sarho lu a kar t olarak koydu u ay kl n nemini vurguluyordu. Bireyi yok eden vecd deneyiminden sonra, insan yeniden kendi bilincine vard nda ve Allah' n varl yla dn p manevile mi vas flar iade edildi inde, "ikinci ay kl k" halini elde edebilmek nemlidir. Sufinin nihai hedefi kendini yok etmek (fena) de il, Allah ta yeni bir ya ama eri mektir. Mistik deneyimin akli bir terminoloji yle ifade edilemeyece ine inanan Cneyd, mritlerinin bu konular hak k nda ir ad edilmemi ki iler nnde konu mas n yasakl yordu (bu kurala kar geldi i iin Hallac a kar km t ). Hseyin Tirmizi nin (. 898) lakab el-Hakim, filozof tu; nk sufilerin aras nda Helenistik felsefeyi ilk kullanan oydu . ... Sufi hiyerar isinin en stnde kutb (kutup) veya gavs (yard mc ) yer al r. 25

Velayet (Allah la dostluk, ir ad) kavram zerinde durmu tur. Bunun iki derecesini ay rt eder: Tm mminlere bah edilen genel bir velayet ve ruhani bir sekinler grubuna, "Allah'la yak nl k, fiili ve a k n bir ittisal {birle me} hali iinde olduklar ndan O'nunla syle ip ileti im kuranlara zg bir zel velayet. Ama, diye dikkat eker Henry Corbin, ifte velayet kavram ilk olarak ii retisince ileri srlp yerle tirilmi tir. Velilikle {velayetle} peygamberli in ili kilerini zmleyen Tirmizi, velili in stn oldu u sonucuna var r, nk o peygamberlik gibi belirli bi r tarihsel ana ba l de ildir, sreklidir. Nitekim peygamberlik devri Muhammed le sona ererken, velilik devri ahir zamana dek srecektir. Hallac(Hseyin ibn Mansur), ... ilk halka a k vaazlar na ba lay nca, yaln zca muhaddisleri de il, onu "s rlar " ir ad olmam lara vermekle sulayan sufileri de rahats z etti. Glerini yaln zca mritlerine sergileyen di er eyhlerin aksine mucizeler yaratmakla (Peygamberler gibi) suland . O zaman Hallac sufi h rkas n s rt ndan at p, halk n aras na serbeste kar t . Her nsan n nihai amac n n Allah'la, a k yoluyla gerekle tirilen mistik birle me oldu unu ilan etti. ... Vecd halindeyken, mahkum edilmesine yol aan nl szn syledi: Ene l-Hakk. Hallac bu kez hem (onu panteiz mle sulayan) ulema ve (kalabal klar k k rtmakla sulayan) siyasetileri hem de sufileri kar s nda birle tirmi ti. ... el-Mansur Camii'nde onlara yle hayk rd : Allah kan m dkmenizi caiz k ld : ldrn beni ... Mslmanlar iin dnyada benim ldrlmemden daha acil ba ka bir vazife yoktur . Hallac n bu tavr , dinda lar n n k nanmas n (melamet) isteyen, Allah' n a k iin al an bir zahitler toplulu u olan Melametiyye'yi hat rlatmaktad r. Onlar h rka giymiyor ve mistik deneyimlerini gizlemeyi reniyorlard ; stelik s ra d ve d grnm itibar yla dine ayk r davran lar yla mminleri tahrik ediyorlard . 915 te tutuklanan ve yakla k dokuz y l hapiste kalan Hallac, 922' de idam edildi. Hallac n "yolu" insan ki ili inin yok edilmesi de il, a k , yani Allah' n zn ve yarat l n gizemini anlamak iin st rap aray d r. "Ene'l-Hakk" deyi i (baz lar n n onu sulad gibi) panteizmi asla gndeme getirmez , nk Hallac Allah' n a k nl n hep vurgulam t . ... Hallac bedenini ibadetlere uyarak e iten, kalbini hay rseverlikle dolduran, zevklerden mahrumiyete katlanan ve istek lerini yasaklayarak ruhuna sahip olan ki inin bylece Allah'a yak n olanlar kat na ykselece ini savunmu tur. Daha sonra mesafelerin derecelerini durmadan indirip, en sonunda yarad l n her trl ehvani eyden tamamen ar nd r r. Ve sonra ... Meryem'in o lu sa'n n da do mas n sa layan Allah' n Ruhu ona iner. O zaman her eyin itaat etti i ki i (Muta') olur, Allah n emirlerinin uygulanmas ndan ba ka bir ey istemez; o andan itibaren onun her davran Allah' n davran ve onun her emri Allah n emridir. Baz lar , mistik deneyimlerini ve kelam konusundaki d ncelerini s ra d , tuhaf tav rlar n alt nda gizliyorlard . ... ibli gln grnmek iin kendisini bir kurba aya benzetiyordu. ..."Ltuflar iin Allah' sevmek irk ko makt r" diyordu.

26

Hallac' n ehit edilmesinden sonraki yzy l iinde, baz yazarlar sufili in retilerini ve uygulamalar n tan tt lar. "Yol"un (tarikat) a amalar (makamat) ve haller (ahval) kuram n akl m zda tutal m. Ba l ca makam ay rt edilir: mridinki, salikinki ve kamilinki. Mrit, eyhinin tlerini izleyerek, tvbeyle ba layan ve tevekklle sona eren birok zht al t rmas yapmal d r. Zht ve e itim, mr idin yak ndan denetledi i bir nefis mcadelesi olu turur. Makamat ki isel aban n sonucudur, ama ahval Allah vergisidir. IIX. yzy lda tasavvufta ilahi birle me kuram bilindi ini hat rlatmakta yarar var: Birle me yle alg lan r: a) Ruhla Allah n zde le mesini yads yan bir biti me; b) ki farkl anlam kapsayan bir zde le me {ittihad}; bu anlamlardan birincisi "a" ile e anlaml d r; ikincisi ise tabiatlar n birle mesini akla getirir; c) ine girme {hulul}: Allah' n Ruhu, tabiatlar nda bir kar ma olmadan, sufinin ar nm ruhuna yerle ir. Resmi slam mtehitleri yal n zca ittisal anlam nda her trl hulul d ncesini iddetle reddederler. Tasavvufu, sayg nl sayesinde Ortodoks slam a s ndan da kabul edilebilir k lan me hur kelam alimi Gazali oldu. ... Daha sonra Farabi ve ibn Sina'n n Yunan felsefesinden esinlenmi sistemlerini, onlar ele tirebilmek ve ... eserinde reddedebilmek iin rendi. ... Gazali, 1111'de ld. Gazalinin mr idinin kim oldu u ve ne tr bir ir addan geti i bilinmiyor. Ama resmi kelam ilminin yetersizli ine mistik bir deneyimin ard ndan hkmetti ine ku ku yoktur. Latifeyle kar k yazd gibi: "Bo anman n nadiren gerekle en biimleri konusunda ok bilgili olan bu ki iler, ruhsal hayat n basit ynleri hakk nda, rne in ihlas ve tevekkl konusunda sizle re hibir ey syleyemezler." Geirdi i mistik dn mden ve tasavvufa intisap e tmesinden sonra Gazali sufilerin retisinin havasla s n rl bir ekilde gizli kalmamas , tm mminlere a k olmas gerekti ini anlad . smailili e ve her trl irfani e ilime hi dnsz sald rd . ... "Ne kadar parlak olursa olsun, katk s slam dinsel d ncesini iki veya yzy l sonra tamamen fel edecek t kan kl hibir ekilde engelleyemedi. slam daki felsefi d nceyi uyand ran ve destekleyen Yunanca felsefe ve bi lim eserlerinin evirileri olmu tur. IX. yzy l n ortas na do ru kelam tart malar n n yan s ra do rudan Platon veya Aristoteles'e ba l yaz lar da ne kmaya ba lam t r ... Yaln zca Yunan felsefesini de il, do a bilimlerini ve matemati i de inceleyen Kindi yaln zca insani bir bilginin mmkn ve geerli olabilece ini kan tlamaya u ra t . Bu iki tr bilgi -insani ve vahyedilmi - evresinde yrtt d nce abas , Kindi nin kar s na slam felsefesi a s ndan temel neme sahip ol acak bir dizi sorun kard . ... Kuran' n ve hadislerin metafizik (yani akli) bir yorumunun mmkn o lmas ; Allah n Kendinde Varl k ve lk Neden'le zde le tirilmesi; gerek do al nedenlerden, gerekse Yeni Platoncular n sdrlar ndan farkl bir tr neden olarak kavranan Yarat l ; son olarak da bireysel ruhun lmszl . Bu sorunlardan baz lar , hem derin bir filozof hem de bir mistik olan Farabi (872-950) taraf ndan tart lm ve zme ba lanm t r. O, felsefi tefekkrle slam 27

yak nla t rmaya al an ilk ki iydi. ... Muhammed'in peygamberlik abas n giymi bir Eflatun a benzeyen, tm insani ve felsefi erdeml eri kendinde toplam rnek Hkmdar betimledi. ... Onun metafizi i, yarat lm varl klar n z ile varolu u aras ndaki farkl l a dayan r; varolu bir fiildir, zn araz d r. Corbin hakl olarak bu sav n metafizik tarihinde bir r at n hat rlat r. Gen bn Sina, ... XII. yzy lda baz eserleri Latinciye evrilince, Bat da Avicenna ad yla me hur oldu. ... Kanun fi't-t b adl byk eseri yzy llar boyunca Avrupa t bb na hkmetti ve Do uda hala gncelli ini korumaktad r. bn Sina, Farabi'nin geli tirdi i z metafizi ini kabul eder ve srdrr. Varolu Yarat l n, yani kendi kendini d nen ilahi d nce nin sonucudur ve Allah' n kendisi hakk nda ezelden beri sahip oldu u bu bilgi ilk Sudr'dan, ilk nous veya ilk Ak ldan ba ka bir ey de ildir. Akl- Faal da denen Onuncu Ak l bn Sina'n n kozmolojisinde nemli bir rol oynar, nk yeryz ve insan ruhlar n n oklu u ondan trer. Ruh blnmeye n, maddi olmayan ve bozulmayan bir tz oldu u iin, beden ldkten sonra da hayatta kal r. Ona gre dinin ba l ca i levi her insan n mutlulu unu sa lamakt . Mfrid: nzivaya ekilip Allah'tan ba kas n d nmeyen En byk Mslman filozof olarak kabul edilen bn R d (Latinler ona Averroes der) Bat da ola anst bir n kazand . ... Her mminin dinin temel ilkelerini, Kuran'da, hadislerde ve icmada yer ald klar biimleriyle uygulamak zorunda oldu unu savunuyordu. Ama daha by k entelektel yeteneklere sahip olanlar daha yksek bir ilmin pe inden gitmekle, yani felsefe renmekle ykmlyd. ... Kelam bir ara disiplin olarak gerekliydi, ama hep felsefe denetiminde tutulmal yd . Bununla birlikte ne filozoflar ne de kelam alimleri Kuran' n ok anlaml ayetlerine ili kin yorumlar n halka a klamamal yd . ... ok h zl , sanki iine do ast bir esin girmi gibi yazd do rudur. bn Arabi unu kabul eder: Mistik hallere ili kin bilgi ancak tecrbeyle edinilebilir; insan akl onu tan mlayamad gibi, mant k yrterek, karsama yoluyla da ona ula amaz. bn Arabi metafizi inin ve tasavvufunun temel anlay Vahdet-i Vcut, yani hem Varl n hem de drakin Birli idir. ... bn Arabi, vahdet-i Vcut ba lam nda Gereklik'ten sz ederken, Hakk terimini kullan r. Manevi veya akli bir kutupla kozmik veya varolu sal bir kutba blnm Gereklik ten sz etti inde, birincisini Allah veya Yarat c (Halik), ikincisini ise Yarat m (Halk) veya Kozmos diye ifade eder. Gere in ilahi bir zne ve yarat lm bir nesneye blnmesi, bu kez kendini bilme deneyimiyle zenginle mi Ezeli Vahdet'le yeniden btnle ilmesine yol aar. G ve Yeri ahs nda birle tiren Kamil insan ayn zamanda Vahdet-i Vcud'a eri ir.

28

ihabddin Yahya Shreverdl 1155'te ran' n kuzeybat s ndaki Shreverdi kentinde do du. ... 1191'de, 36 ya nda ld. ... Mritleri taraf ndan da ehit eyh olarak bilinir. ... Ben Hikmet'l- rah adl kitab mda Platon'un ve ondan ncek ilerin ahidi oldu u, onlar n nur teozo fisini dirilttim. Benden nce bunu kimse yapmam t r. Vecd halinde grlen bir ryette, Hermes { dris} ve Platon'un m ahede etti i nurani varl klar n oklu u ve Zerd t'n bahsetti i zzet Nuru ve Melekt Nuru'nu (Ray ve Horre), o ilahi may ke fetti: yle ki ruhani bir co ku, hkmdarlar n en mmini mbarek Keyhsrevi o maya do ru ykseltmi ti. Berzah alemi ontol ojisini ilk kuran Shreverdi olmu tur ve daha sonra bu izlek slam n tm arifleri ve mutasavv flar nca ele al n p boyutland r lacakt r. Shreverdi'nin kaleme ald perspektifiyle zlr. manevi erginlenme yklerinin anlam bu berzah alemi

Mridin berzah aleminde ya ad manevi deneyimler, yukar da grd mz gibi, Yarat c mgelem in yol at bir dizi erginlenme s nav olu tururlar. Berzah aleminin ke fini mmkn k lan yarat c imgelem, amanlar n esrime halindeki grleri ve eski airlerin ilham yetenekleriyle uyumludur. Destanlar n ve belli trdeki peri masallar n n G e, zellikle de ller Diyar 'na yap lan esrik yolculukl ardan ve maceralar ndan tredi i bilinmektedir. Shreverdi'ye gre hem felsefede hem de mistik ce zbede kemale eren bilge gerek manevi nder, kutup'tur; kimli i bilinmeden, insanlar iin tamamen mehul olarak ya asa da, o olmadan dnya v ar olmaya devam edemez. ... Kutuplar kutbu mamd r. Onun kimli i bilinmeden ya amas , mam n gizlenmesine ve velayet dngsne, Son Peygambe rin ard ndan gelen nbvvet-i bat niyye ye ili kin ii anlay lar n gndeme getirir. ... Shreverdi nin duru mas s ras nda onun mahkum edilmesine yol aan sav, Allah' n ne zaman isterse, u anda bile bir peygamber yaratabilece ini vaaz etmesi olmu tu. ... bu sav en az ndan gizli bir iilik ieriyordu. ... Shreverdi nin yolundan gidenler -i rakiyyun- en az ndan ran'da gnmze dek sregelmi tir. Mevlana ad yla bilinen Muhammed Celaleddin 30 Eyll 11 07'de Horasan' n Belh kentinde do du. Kelam alimi ve eyh olan babas , Mo ol istilas ndan korkup 1219'da kentten ayr ld ve Mekke'ye hacca gitti. En sonunda aile Konya' ya yerle ti. ... 1240'tan 1249'a kadar f k h ve er'i hukuk dersleri verdi. Ama 29 Kas m 1249 da altm ya lar nda gezgin bir dervi , ems-i Tebrizi kente geldi. ... Me hur f k h ve kelam alimi, en byk sufilerden biri ve slam n belki de en dahiyane mistik airi olur. Mevlana'n n rencilerinin bask s na u rayan ems -hocalar zerindeki etkisini k skan yorlard - am a gitti. Daha sonra geri dnmeyi kabul etti, ama 3 Aral k1247'de esrarengiz bir biimde katledildi. Mevlana uzun sre teselli edilemedi. Mr idinin ad n ta yan bir mistik gazeller derlemesi yazd (Divan- ems-i Tebrizi). Hayranl k verici a k ve hzn iirleri; tamamen bu a ka, grn te dnyevi, ama asl nda ilahi a k n hipostaz olan bu a ka adanm ola anst bir eserdir. Ayr ca Mevlana, ems'in 29

onuruna, sema'y ba latt . O lu Sultan Veled'e gre, bir an bile mzik dinlemekten ve sema etmekten geri kalm yordu; ne gece ne gndz dinleniyordu. O bir alimdi: Bir air oldu. O bir zahitti: arap de il a k sarho u oldu; nk ayd nlanm ruh Nur arab ndan ba ka bir ey imez. Mevlana, mrnn sonuna do ru, mritlerini ynetmesi iin Hsame ddin elebi'yi seti. eyh, ba l ca eseri olan Mesnevi yi byk lde elebi sayesinde yazd . Mevlana, 1273'te lnceye dek, kimi zaman sok aklarda dola rken, hatta hamamda y kan rken ona beyitleri dikte etti. Yakla k k rk be bin dizelik ok byk bir mistik destan olan bu eserde, Kuran'a, hadislere oldu u kadar, mesellere, menk belere, Do u ve Akdeniz folklorunun efsane ve i zleklerine de yer verilmi tir. Mevlana bir tarikat da kurdu (Mevleviyye). Tarikat Bat da ok erken bir a da dnen dervi ler ad yla tan nd , nk sema treninde semazenler hem kendilerinin etraf nda hem de tm salonun evresinde gittike h zlanan bir tempoda dnerler. Mevlana, mzi in ahenginde bir s r sakl ; e er onu a klasam, dnya altst olurdu diyordu. Baz sufilere gre onlar n esrik dans meleklerin dans n n bir taklidiydi. Mevlana'n n kurdu u (ama zellikle o lu Sultan Veled'in rgtledi i) tarikatta seman n hem kozmik hem de kelami bir niteli i vard r. Dervi ler beyaz tennureler giy er (bir kefen gibi), s rtlar nda siyah h rkalar vard r (mezar simgesi) ve ba lar na uzun bir kee klah {sikke} (mezar ta imgesi) takarlar. eyh, Gk'le Yer aras ndaki efaatiyi temsil eder. Mzisyenler ney, kudm ve zi l alar. Dervi lerin iinde dndkleri oda, evreni, hem gne in etraf nda hem de kendi etraflar nda dnen gezegenler i simgeler: Kudmler k yamet gnnn sr seslerini a r t r r. Semazenler halkas , birisi ini e risini veya ruhlar n gerileyerek tekrar maddeye kar mas n , di eri ruhlar n Allah a do ru ykseli ine kar l k gelen ykseli e risini temsil eden i ki yar m halkaya blnm tr. Ritim ok h zlan nca eyh de semaya kat l r ve halkan n merkezinde dnmeye ba lar, nk o gne i temsil eder. Bu, gerekle tirilen birle menin doruk noktas d r. Dervi lerin dans n n ancak ok ender durumlar da psikopatik kendinden gemelerle sonuland n ve buna yaln zca marjinal evrelerde rastland n ekleyelim. Mevlana, slam n yenilenmesinde ok byk bir rol oynam t r. Eserleri Mslman dnyan n bir ucundan teki ucuna kadar okunmu , evrilmi , yorumlanm t r. Bu ola anst yayg nl k, dinsel ya am n derinle tirilmesinde sanatsal yarat c l n ve zellikle de iirin nemini bir kez daha kan tlamaktad r. ... A k olmasa, dnya cans z kal rd ... Mevlana, dn ebilmek ve beka iin fenaya eri menin gereklili i zerinde durur; zaten birok yerde de Hallac'a gnderme yapar. nsan n varolu u Yaradan' n iradesine ve plan na gre geli ir. nsan Allah taraf ndan O'nunla dnya aras nda arac olmakla grevlendirilmi tir. ... Asl nda insan nce maden, sonra bitki, sonra da hayvan olmu tu. Sonra bilgi, ak l, iman yetene ine sahip insan yap ld Sonunda insan bir mele k haline gelecek ve mekan cennet olacakt r. Ama bu son a ama de ildir.

30

Tasavvuf, kelam alimi Gazali sayesinde ul eman n da onay n ald ktan sonra, ok yayg nla t . ... Zaman iinde eyhlerin evresinde ya ayan s n rl mrit toplulukl ar birok yerde kollar ve yzlerce yesi olan tarikatlara dn t. Sufiler slam n en iyi misyonerleri oldular. Uleman n ho grs yabanc kavramlar n al nmas n ve al lmad k yntemlerin kullan lmas n te vik etti. Sufilerin baz mistik teknik leri sonradan kat lan evrelerle temas iinde derinle tirilip de i tirildi. lk sufilerin yapt zikri Hint etkisiyle XII. yzy ldan sonra geli en zikirle kar la t rmak yeterli olacakt r. Bir yazara gre, Zikre, gnl kandilini, manevi k oda n bar nd ran bir oyu a benzeyen (g sn) sol taraf ndan ba lan r. ... Zahir yere melip, ba da kurup kollar n bacaklar n n evresine sarmal , ba n iki dizinin aras na e meli ve gzleri kapal durmal d r. Ba n kalp hizas na geli iyle sa omuzun zerine yat r lmas aras nda geen srede la ilah diyerek ba kald r l r .... A z kalp hizas na geldi inde illa szc var gle telaffuz edilir. Ve kalbin kar s nda daha da canl bir biimde Allah denilir. Yoga-Tantra teknikleriyle olan benzerlikler, zellikle e anl i itsel ve ksal grnglere yol aan al t rmalarda (burada anlat lamayacak kadar karma kt rlar) kolayl kla fark edilmektedir. Birok dinsel inan ve zht yn temi d ar dan al nan unsurlarla veya d etkilerle zenginle tirilmi tir. Hatta t pk H ristiyanl n tarihinde oldu u gibi, bu tr etkilerin slama kmenik bir boyut kazand rarak, onun evrenselle mesine katk da bulundu u bile sylenebilir. Tasavvufun Mslman dinsel deneyiminin yenilenmesine byk bir katk yapt kesindir. Ama poplaritesini gnmze kadar koruyan bu ba ar l hareketin, slam tarihi iinde e itli anlamlara ekilebilen sonular da olmu tur. Baz sufilerin ak lc l k kar tl kimi zaman sald rgan bir niteli e brnr ve filoz oflara ynelik svgleri avam n ho una gider. Di er yandan halka a k zikirlerde a r heyecan, kendinden geme ve esrimeler onlar daha da glendirir. ... Ayr ca baz tarikatlar n yeleri, rne in dervi ler mucizeler yaratabildiklerini ilan eden, eriat kurallar n n d nda bir ya am srerler. Uleman n bu geli meye yan tl resmi statye sahip v e cretli mderrislerin ders verdi i medreseleri o altmak oldu. XIV. yzy la do ru yzlerce medrese yksek e itimin denetiminin uleman n elinde toplanmas n sa lam t . Aralar nda Hallac' n ve zellikle de bn Sina ile bn Arabi nin de yer ald birok mutasavv f ve mr it simyay gerek bir manevi teknik olarak sunmu lard r. ... Bat da ise Hermesilik ve simya alt n a lar n talyan Rnesans ndan k sa sre nce ya ayacaklar ve mistik sayg nl klar Newton' bile byleyecektir. eriat ile sufilerin arad ilahi hakikat aras ndaki kkl farkl l klar hakk nda, Ku eyri'den u blm aktaral m: eriat ubdiyyete (kullu a ve ibadete) s ms k sar lma hakk ndaki emirdir. Hakikat ubbiyyeti tema a etmektir. Hakikat taraf ndan teyit edilmeyen hibir eriat makbul de ildir. eriatla mukayyet olmayan hibir hakikat da makbul de ildir. u halde eriat halka mkellefiyetler getirmi tir. Hakikat 31

ise Hakk' n (kainat hakk ndaki) tasarrufunu ve idaresini bildirmi tir. O halde O'na ibadet etmek eriat, O'nu m ahede etmek hakikattir. eriat, emredileni ifa etmektir. Hakikat, Allah' n kazas n , kaderini, gizledi i ve a klad eyi grmektir . Shreverdi hem ran gelene ine hem de Yeni Platoncu teozo fiye sahip k yordu. Sasaniler hanedan devrinde (226-635), Zurvanilik mritlerini yitirmese de, Mazdeizmin imparatorlu un resmi dini haline geldi ini hat rlatal m. Mani'yi mahkum ettirmeyi ba aran ba kahin Karter, Mazdeist Ortodokslu un kurucusuydu. Dinsel ve siyasal dzlemde slam fethine kadar nemli say labilecek tek olay Kral Kavad' n da (488-531) kolayla t rd Mazdek devrimiydi. Mazdek Ktl n ve ac lar n nedeninin toplu msal e itsizlik oldu unu bildiriyor, dolay s yla mlklerin ve kad nlar n payla lmas n neriyordu. Ama laik ve dinsel aristokrasi Kral Kavad' ikna etmeyi ba ard ve kral 528/529'da byk bir Mazdeki katliam dzenledi. Avesta'n n son yaz m na ve Zerd t devlet kilisesinin zaferine Mazdek devriminin yol at kar kl klar n neden olmas anlaml d r. K sa sre sonra (635 te) Mslmanlar ran fethetti. Ama lke nin gneyine s k an Mazdeizm IX. yzy lda gerek bir Rnesans ya ad . Bununla birlikte halifelerin bo yunduru unu sarsma ve yeniden Zerd t bir devlet kurma umudu Trk hanedanlar Gazneliler ve Seluklular taraf ndan yok edildi; onlar ran halk n n dinsel gelene inin ve siyasal zerkli inin amans z d manlar yd . XXXVI. BLM BAR KOHBA AYAKLANMASINDAN HAS D L E YAHUD L K

Daha sonra R. Yohanan bir patriark n ba kanl nda hem tart mas z dinsel otorite sahibi hem de adli mah keme i levi gren 71 yeli bir Sanedrin rgtledi. Yakla k yzy l boyunca "patriarkl k" makam , bir tek istisna d nda, babadan o ula geti. Romal lara kar Bar Kohba'n n 132'de ba latt ve 135'te tam bir felaketle sonulanan ikinci sava , Yahudi halk n n dinsel kimli ini, hatta varl n yeniden tehlikeye att . mparator Hadrianus Sanedrini kapatt ve Tevrat e itimiyle ibadeti yasaklad ; buna kar kanlar n idamla cezaland r laca n duyurdu. ... Hadrianus'un ard ndan tahta geen Dindar Antoninus Sanedrine otoritesi ni geri verdi. Ba l ca yenilik, Tap na a yap lan hac ziyareti ve sunular n yerine Yasa'n n renilmesinin, dua ve ibadetin, dnyan n her yerindeki sinagoglarda gerekle tirilebilecek dinsel eylemlerin geirilmesiydi. Mi na ("tekrarlama/temrin") ad verilen bu geni derleme M 1 yzy lla MS II. yzy l aras nda geli tirilmi malzemeleri ierir. Eser alt "fas l"dan olu ur: tar m, bayramlar, aile ya am , medeni yasa, kurbana ve perhize ili kin buyruklar, ritel temizlik. E er Yahudi halk hayatta kalmak istiyorsa, kutsal bir toprakta, Tanr n n kutsall yknerek, kutsal bir halk gi bi ya amal d r. Mi na ve yorumlar bir arada Talmudu olu turur (tam kar l " reti"). na

Babil Talmudu, Yahudi halk n n tarihinde belirleyici bir i lev yklenmi tir: Yahudili in, Diyasporan n farkl sosyopolitik ortamlar na nas l uyum sa lamas gerekti ini gsterir. 32

Daha III. yzy lda Babilli bir rabi u temel ilkeyi a klam t : Nizami hkmetin yasalar tek me ru yasad r ve Yahudiler onlara uymal d r. Bylelikle hkmet makamlar n n me ruiyeti dinsel a dan da onaylanmaktad r. Medeni yasa konusunda ise, cemaat yelerinden ihtilaflar n Yahudi mahkemelerinde halletmeleri beklenmektedir. Resmen bir Roma val isine denk olarak kabul edilen Patriark, Yahudi cemaatlerine vergi toplamak ve bayram takvimini bildirmek zere ulaklar gnderiyordu. ... Do u Diyasporas n n tm Yahudi cemaatle ri Tanr ve yetkililer nezdinde halk temsil eden, manevi nder, hakem ve siyasi ef konumundaki gaon'un stnl n kabul ediyorlard . 640'a do ru ba layan Geonim (gaon'lar) dnemi 1038'de, Yahudi maneviyat n n merkezi spanya'ya geince sona erdi. Ama o tarihte Babil Talmudu, rabbanili in, yani yasac hale gelmi Yahudili in retisi olarak her yerde kabul edilmi ti. Arapa eviriler arac l yla Yanan felsefesinin ke fedilmesi Yahudi felsefi yarat c l n te vik etmekle birlikte, baz sama, hatta utan verici retileri de cesaretlendirdi. Yahudiler Yunan d ncesini ve iman ak lla do rulama ynndeki slami kelam ilmini ancak IX. ve X. yzy llarda Arapa eviriler sayesinde ke fedebildi Rabi, hekim, filozof olan Musa ibn Meymun (1135'te Kurtuba'da do up 1204'te Kahire' de ld) ortaa Yahudi d ncesinin doruk noktas n temsil eder. bn Meymun, Tevrat ile Aristoteles felsefesi aras nda kestirme yoldan bir uyum arayaca na, nce onlar birbirinden ay r p hem Tevrat deneyimini koruma hem de Gazali ve Yehuda ha-Levi'nin aksine onu felsefi deneyimden soy utlamama, felsefi deneyimin kkten kar t ym gibi gstermeme yolunu seti. bn Meymun'da Tevrat ve felsefe birbirine ba l d r, ayn kklerden kar, ayn doru a do ru ynelirler. Ama bu ortak yry te felsefe yol roln stlenirken, Tevrat bu yolda ilerleye n insan ynlendirir. Geri felsefe bn Meymun'a gre gz pek ve yanl anla ld nda tehlikeli bir disiplindir. Ancak ahlaki mkemmelli e eri tikten sonra (Yasa'ya itaatle), akl n mkemmelle tirme abas na giri mek caizdir. bn Meymun, Rehber'in Mukaddime blmnde di er nlemlerin yan s ra, bilgisiz okuyucuyu hataya srklemek iin eserine bili nli olarak eli kili a klamalar da koydu unu itiraf eder. Geri hibir kan t, Aristoteles'in ileri srd dnyan n ezeli ve ebedi varolu unu Tevrat'ta a klanan hilikten yarat l la ba da t ramaz. Ama bn Meymun'a gre, bu iki sav n da ortak noktas , rtlemez deliller gstermemeleridir. bn Meymun, tm dehas na kar n, Aristoteles'in lmsz devindirici g- Tanr s n n, Tevrat' n gc her eye yeten, zgr ve yarat c Tanr s yla zde li ini ispatlamay ba aramaz. Di er yandan hakikat yaln zca ve yaln zca ak l yoluyla, ba ka bir deyi le Aristoteles felsefesi arac l yla ke fedilmelidir ve ke fedilebilir. bn Meymun, Musa 33

d nda gelen di er peygamber vahiylerini reddeder; bunlar hayal rn olarak kabul eder. bn Meymun, bedenlerin dirili i yerine, metafizik bilgi yoluyla edinilen lmszl e inan r. Tanr ile insan aras nda hilik ve uurum vard r... Bu uurum nas l a labilir? ncelikle hili in kabul yoluyla. nsan Tanr ya hili in iinde ilerleyerek yakla r ... Yahudi dinsel dehas n n ay rt edici zelli i hem Tevrat gelene ine ba l l k hem de bir ok d "etki" alt nda kal p hakimiyeti yine de onlara b rakmama yetene idir. En stn mistik deneyimin, yani Tanr ile birle menin daha ok istisnai bir durum olarak grnd n de ekleyelim. Misti in amac genelde Tanr y grmek, vecd iinde O'nun grkeminin seyrine dalmak ve Yarat l n s rlar n anlamakt r. Yahudi mistizminin ilk a amas n n ay rt edici zelli i esrime iinde ilahi Taht'a, Merkava'ya ykselmektir. Gnostiklerde yedi gezegen g n bekleyen Arkhon lar n yerini bu Yahudi Gnostisizminde gksel salonun gi ri kap s n n sa nda ve solunda bekleyen bekiler al r. Her iki rnekte de ruhun parolay bilmesi gerekir. Hasidiler mkemmel bir ruh dinginl i ine eri meye u ra rlar: Cemaatin di er yelerinin hakaret ve tehditlerini so ukkanl l kla kar larlar. ktidara gz koymazlar, bununla birlikte esrarengiz byl yeteneklere sahiptirler. Yahudi Bat ni mistisizminin ola anst bir yarat m da Kabala olmu tur; bu terim a a yukar "gelenek" anlam na gelir (almak, kabul etmek anlam na gelen K B L kknden). Tanr ile birle me devekut, "yap ma," "Tanr ile birle mi olmak" terimiyle ifade edilir; bu, vecdi de a an bir ltuf halidir. Abulafia Tanr n n isimleri evresinde, brani alfabesinin harflerinin bile tirilmesi ilmini uygulayarak, bir tefekkr tekni i geli tirir. Yahudilerin 1492'de spanya'dan srlmesinin sonular ndan biri Kabalan n geirdi i dn m oldu: Bat ni bir retiyken, bir halk retisi halini ald . 1492 felaketine gelinceye dek Kabalac lar ilgilerini Kurtulu 'tan ok Yarat l zerine odaklam lard : ... O andan ba layarak ya am, srgnde hayat eklinde anla ld . ... Yeni Kabalaya gre, lm, tvbe ve yen iden do u insan Tanr yla mutlu bir birle meye do ru ykseltebilecek byk olayd . Teolojisi Tsimtsum retisine dayan yordu. Bu terim ba lang ta "Yo unla ma" veya "bzlme" anlam na geliyordu, ama Kabalac lar onu geri ekilme anlam nda kullan yorlard . Luria'ya gre, evrenin var olmas Tanr n n bzlmesi sreci sonucunda mmkn olmu tu; nk e er Tanr her yerde olsa, bir dnya v ar olabilir miydi? Hilik olmasa, Tanr dnyay nas l ex nihilo yaratabilirdi? ... O halde, Tanr kendi iindeki, deyim yerindeyse, bir blgeyi, bir tr mistik me kan terk ederek dnyaya bir yer amak zorunda kald ; yarat ve tecelli eylemine dnmek iin 34

buradan geri ekildi. ... Tsimtsum Srgn'n en derin anlaml simgesidir; Tanr n n kendi iindeki Srgn' olarak kabul edilebilir. Gerekten de insan bir mikrokoz mos, ya ayan Tanr da bir makrokozmos olarak tahayyl edilir. 1665'te zmir'de, grkemli bir Mesihi hareket patlak verdi: Sabetay Sevi (16261676) kendinden gemi bir kalabal n kar s nda srail'in Mesih'i oldu unu ilan etti. Zaten Mesih olarak kabul edilmesini sa layan "mridi" Gazzeli Natan (1644-1680) oldu. ... Ayd nlanm bir ki inin, Gazzeli Natan' n herkese ruhunun giz emlerini gsterdi ini renince, iyile me umuduyla on un yan na gitti. ... Hareketin teolojisini dzenleyen ve yay lmas n sa layan da yine bu ola anst yetenekli mrit oldu. Sabetay, Mesih oldu unu ilan ettikten alt ay sonra belki Mslmanlar da kendi dinine ekmek iin stanbul'a yneldi. Ama Mustafa Pa a taraf ndan tutuklan p hapse at ld (6 ubat 1666). ehit edilmekten kurtulmak iin Sabe tay Musevilikten vazgeip, slam kabul etti. Sabetayc l k, ortaa dan beri Musevilikte grlen ilk ciddi sapma, Ortodoks Yahudili in da lmas na yol aan ilk mistik d ncedir. Yahudi d ncesi a s ndan i ren bir kfr olan, Dnme Kurtar c n n anla erefle donat lmas , gizemlerin en derini ve en paradoksal olarak yceltildi. ... Gerek Gnahtan Kurtulu eylemleri en byk skandallara yol aanlard r. Sabetayc teolog Kardoza'ya (. 1706) gre, yaln zca Mesih'in ruhu byle bir fedakarl , yani uurumun en dibine inmeyi kald racak kadar gl olabilir. Grevini yerine getirmek (Ktlk glerinin tutsa olan son tanr sal k v lc mlar kurtarmak) iin, Mesih eylemleriyle kendini mahkum etmelidir. te bu nedenle Tevrat' n geleneksel de erlerinin art k hkm kalmam t r. Sabetayc lar aras nda iki e ilim ay rt edilmektedir: l ml lar ve kktenciler. Il ml lar Mesih'in gerekli inden ku ku duymuyorlard , nk Tanr halk n bylesine hoyrat bir biimde aldatamazd ; ama Dnme Mesih'in gerekle tirdi i mistik paradoks izlenmesi gereken bir rnek olu turmuyordu. Kktenciler farkl d nyordu: T pk Mesih gibi, mmin de cehenneme inmeliydi; nk ktl e kar ktlkle sava lmal yd . Bir anlamda Ktl n kurtar c de eri veya i levi ilan ediliyordu. Kktenci e ilimdeki baz Sabetayc lara gre, grnrde kirli ve kt olan her eylem azizlik ruhuyla temas kurulmas n sa lar. Ba kalar na gre Adem'in gnah art k hkmsz ol du undan ktlk yapan Tanr n n gznde erdemlidir. Topra a gmlen tohum gibi, Tevrat da meyve verebilmek, zellikle de Mesih'in zaferini sa lamak iin rmelidir. O halde her ey, hatta cinsel ahlaks zl k bile mubaht r. Son mistik hareket ol an Hasidilik ... inan lmaz ve kal c bir ba ar kazand . ... Hasidilik ge dneme ait ve abart lm zadik'ilik biiminde bile gndeme hibir yeni mistik d nce getirmedi. Benzer olaylara ba ka yerlerde de rastland n ekleyelim; rne in Hinduizmde veya slam da ilecilerin ve yogilerin efsanelerinin anlat lmas ya da e itli destanlar n 35

blmleri halk dini iinde ok nemli bir rol oynar. ... . Zadik ile Hinduizmin manevi nderi guru (kimi zaman mritleri onu tanr la t r r: gurudev) aras ndaki benzerlik de arp c d r. ... ki e ilimin -mistik ve by- bir arada varolu unun Hindistan' n dinsel tarihi a s ndan da ay rt edici bir zellik oldu unu hat rlatal m. XXXVII. BLM AVRUPA DA D NSEL HAREKETLER: GE ORTAA DAN REFORM AR FES NE Bogomil'e gre bu dnya ktyd. ... Eski Ahit'in "Kt Tanr "s taraf ndan yarat lm t . Ortodoks kilisenin sakramentleri, ikonalar ve trenleri eytan' n eseri olduklar iin bo unayd . arm htan nefret edilmeliydi, nk sa Mesih bir arm h n zerin de i kence grp, ldrlm t. Bogomilciler et yemiyor, arap imiyor ve evlili e kar k yorlard . ... Zenginleri ele tiriyor, soylular mahkum ediyor ve halk pasif direni uygulayarak efendilerine itaatsizli e te vik ediyorlard . Hareketin kazand ba ar kilisenin atafat ndan ve papazlar n liyakatsizli inden hayal k r kl na u rayan halk dindarl yla oldu u kadar, -yoksul ve kul la t r lm - Bulgar kyllerinin toprak sahiplerine ve Bizansl grevlilere duydu u kinle de a klanabilir. Mezhep ikiye blnr. eytan' n ezeli ve ebedi ve her eye gc yeten bir tanr oldu unu ileri srerek, onun ba ms zl n savunanlar. ... eytan' Tanr n n gzden d m o lu olarak kabul eden eski Bogomilciler. XIII. yzy l n ilk yans nda Bulgaristan'da, Bogomilcilik ke ndini resmen kabul ettirmeyi de ba arm t r; Bosna'da, Ban Kulin dneminde (1180-1214) devlet dini olur. Ama mezhep XIV. yzy lda nfuzunu yitirir ve Osmanl lar n Bulgaristan ile Bosna'y fethetmelerinden (1393) sonra, Bogomilcilerin o u slam kabul eder. eytan' n itibar , Tanr n n edilgenli i ve anla lmaz gszl , ilkel dinlerin deus otiosus'unun halk dilin deki ifadesi olarak kabul edilebilir; bu ilkel dinlerde Tanr , dnyay ve insanlar yaratt ktan sonra, Yarat m n n kaderiyle ilgilenmez ve g e ekilerek, eserinin tamamlanmas n bir Do ast Varl a veya yarat c tanr ya b rak r. Z nd kl n z tan nabilmektedir: Grnr dnyay Tanr yaratmam t r; madde kirlidir; evlilik, vaftiz, efkaristiya ve gnah karma gereksizdir; ellerin ba n zerine koyulmas yla mminin zerine inen Kutsal Ruh onu ar nd r r ve kutsar vb. Kral z nd klar bulur, yarg lar, mahkum eder ve 28 Aral k 1022'de yakt r r; bunlar Bat n n odun y n nda can veren ilk z nd klar d r. Ama hareket geni lemeye devam eder. ... Yeni retiyi zellikle dokumac lar yayar. Katharosular ne cehenne me ne de Araf a inan r; eytan' n alan dnyad r; zaten dnyay ruhu maddenin iine hapsetmek iin yaratm t r. eytan, Eski Ahit'in Tanr s olan Yahve ile zde le tirilir. yi ve kl gerek Tanr bu dnyadan uzaklardad r. ... Katharosular n idealinin ocuk sahibi olmay reddederek ve intihar yoluyla insanl n yok edilmesi oldu u sylenebilir; nk Katharosular sefahati bile e vlilikten stn tutar. 36

Consolamentum'u ald ktan sonra yeniden gnah i lenirse, ritel geersiz say l r. Bu nedenle baz Kusursuzlar, bilinli olarak endura'y uygulay p, al ktan lr. Katharosu propagandan n ve genelde, o u z nd kl k ak mlar na dn en yar -bin y lc hareketlerin ba ar s n daha iyi anlamak i in, Roma Kilisesinin geirdi i krizi ve ncelikle de kilise hiyerar isinin rm l n hesaba katmak gerekir. III. Innocentius, Laterano Konsilini aarken, yaln zca kendi "tensel zevkleri"yle ilgilenen, manevi e itimi olmayan ve rahiplik co kusundan yoksun, "Tanr n n kelam n duyurup halk ynetmekten aciz" piskoposlara de inir. Di er yandan kilise adamlar n n ahlaks zl ve paragzl mminleri giderek uzakla t rmaktad r. Birok rahip evlidir veya kad nlarla a ka nikahs z ya amaktad r. Baz lar e lerine ve ocuklar na bakabilmek iin meyhane i letir. Rahiplerin koruyucular na para demesi gerekti i iin, her trl ek dinsel hizmeti, d nleri, vaftizleri, hastalar ve ller iin yap lan ayinleri vb cretlendirirler. Kitab Mukaddes'in (Do uda yap ld gibi) evrilmesinin reddedilmesi her trl dinsel e itimi olanaks zla t r r; H ristiyanl a yaln zca rahipler ve ke i ler arac l yla eri ilebilmektedir. O u ursuz, karanl k Albi'lilere kar Hal Seferi birok nedenden tr anlaml d r. Tarihin cilvesine bak n ki, tek muzaffer Hal Seferi bu olmu tur. Hat r say l r siyasal, kltrel ve dinsel sonulara yol am t r. ... Albi lilerin yok edilme biimi Roma Kilisesi tarihinin en karanl k sayfalar ndan biridir. bret al nacak tek modeli sa'n n, Havarilerin ve Aziz Francesco'nun gnlk ya amlar n n, yar yoksullu un, yard mseverli in ve kol gcyle al man n olu turdu u do ruydu. Bununla birlikte ke i ler iin en yksek yetki li makama itaat birinci ve en g grevdi. "Skolastik" terimiyle genel anlamda vahiy ile ak l, iman ile entelektel kavray aras nda bir uzla maya varmay amalayan e itli teolojik sistemler anla l r. ... Aziz Augistinus, ... Anlayabilmek iin inan yorum. Ba ka bir ifadeyle, iman n artlar n n yerine getirilmesinden itibaren akl n grevi ba lar. Aristoteles'e gre, akl n alan tamamen ba ms zd r. ... Byle bir reti gelenekselci teologlar fkelendirebilirdi ancak: Onlar skolastikleri dini felsefeye, sa'y Aristoteles'e kurban etmekle suluyorlard . Ak l taraf ndan bu ekilde ke fedilen Tanr , sonsuz ve basit olsa da, insan dilinin tesindedir. Tanr kat ks z var olma edimidir, dolay s yla sonsuz, hareketsiz ve ezeli ve ebedidir. Nedensellik ilkesine dayanarak varl kan tlan nca, ayn zamanda Tanr n n dnyan n yarat c s oldu u sonucuna da var l r. ... Duns Scotus a gre, ak l yrtme sonucunda ke fedilen Tanr n n ilk nedenle zde li i d nda, her trl dinsel bilgi imanla edinilmektedir. stat Eckhart, ... Tanr (Gott) szc yle yarat c Tanr y ifade ederken, tanr sal tz anlatmak iin tanr sall k (Gottheit) terimini kullan r. ... Tanr ve tanr sall k birbirlerinden, gk ile yer kadar farkl d r .... Tanr yapar, meydana getirir, tanr sall k yapmaz, yapacak hibir eyi yoktur ... Tanr ve tanr sall k aras ndaki fark, bir ey 37

yapmak ve yapmamak t r. Dionysios Areopagos, Tanr y saf bir hilik diye tan mlam t . Eckhart bu negatif teolo jiyi srdrr ve boyutland r r: Tanr isimsizdir, nk hi kimse onun hakk nda hibir ey syleyemez ve anlayamaz ... o halde ben, Tanr iyidir dersem, bu do ru de ildir; ben iyiyim ama Tanr iyi de ildir ... Ayr ca yle dersem: Tanr bilgedir, bu do ru de ildir; ben ondan daha bilgeyim. unu da sylersem: Tanr bir varl kt r, bu do ru de ildir; o var olman n stnde bir varl k ve z st bir olumsuzlamad r. Selamet, gerek bilgi sayesinde mmkn k l nan ontolojik bir i lemdir. nsan kendi z varl n ke fetti i lde kurtulur; ama her trl varl n kayna olan Tanr y bilmeden kendi varl na eri emez. 132 1'de stat Eckhart z nd kl kla suland ve mrnn son y llar nda savlar n savunmak zorunda kald . 1329'da (lmnden bir ya da iki y l sonra) Papa XXII. Ioannes 28 maddeyi mahkum etti ve bunlardan 17'sinin z nd k, di erlerinin de kula a kt gelen, ok c retkar ve z nd kl k ku kusu ta yan maddeler oldu unu a klad . XII. yzy l n sonundan itibaren mane vi mkemmelle me aray art k yaln zca manast rlarda yrtlmyordu. Say s giderek artan laikler de (ruhbandan olmayanlar) dnyadan kopmadan havar ilerin ve azizlerin ya am na yknme yolunu semi ti. ... gnll yoksullu u vaaz eden Pierre Valdo'nun mritleri olan Lyon' lu Valdocular ... Beguine ad yla bilinen kk, laik kad n cemaatleri rgtlendi. Bu kad nlar ya amlar n al ma, dua ve vaazla geiriyordu. Say lar daha az olan, ama yine kendilerini H ristiyan mkemme lli i ve yoksulluk idealine adam erkek cemaatleri de vard : Beghard'lar. Bir vita apostolica (havari ya am ) zleminin uyand rd bu halk dindarl hareketi, Valdocular n dinsel idealini an msatmaktad r. Hem dnyan n kmsenmesine hem de kilise adamlar ndan duyulan ho nutsuzlu a i aret eder. XIV. yzy ldan itibaren, ba ka Papalar ve teologlar Beguine'leri ve Beghard'lar z nd kl kla ve geleneksel kli eler uyar nca, eytan' n telkinlerine uyarak gerekle tirdikleri orjilerle sulad lar. Bask n n gerek nedeni kili se adamlar n n ve ke i lerin k skanl yd . Beguine'lerin ve Beghard'lar n havari ya am n yaln zca ikiyzllk olarak de erlendiriyor ve onlar sz dinlemez bir gayretke likle suluyorlard . zgr Ruh yanda lar , kilise ile tm ba lar n koparm lard . Tanr yla birli i arayan kktenci bir mistisizm uyguluyorlard . ... Bu z nd klar kilisenin arac l ndan vazgemi lerdi, nk Rabbin Ruhu neredeyse orada zgrlk vard r . ... zgr Ruh hareketinin getirdi i byk yenilik, unio mystica'n n burada, yeryznde elde edilebilece ine olan kesin inant r. XIV. yzy l n bir di er ay rt edici niteli i kozmik belalar ve afetlerdi r.

38

Mmin, kendini mistik speklasyonlara verece ine, efkaristiyan n yeniden gncelle tirdi i Bedenlenmenin gizemi zerine tefekkre dalmaya davet ediliyordu. XIV. yzy l sonunda ve XV. yzy l boyunca Ortak Ya am Karde leri hareketi ok say da laiki kendine ekti. ... bu herkese a k dindarl a duyulan genel ve derin ihtiyala a klanabilir. Cusanus, bilginin (greli, karma k ve sonludur) hakikati (basit ve sonsuzdur) kavrayamayaca n hat rlat r. Her bilim tahmini oldu u iin, insan Tanr y bilemez. Hakikat -maksimum mutlak- akl n tesindedir, nk ak l eli kileri zmlemekten acizdir. O halde sylemsel akl ve hayal gcn a p, maksimum'u sezgi yoluyla kavramak gerekir. Nitekim idrak basit bir sezgi arac l yla farkl l klar n ve e itliliklerin stne kabilir. ... Z tlar n birli i (coincidentia oppositorum) ilkesini anlay nca, cehaletimiz alimli e dn r. Ama coincidentia oppositorum, ak l yoluyla elde edilen bir sentez olarak yorumlanmamal d r; nk sonlu dzlemde de il, sonsuzluk dzleminde tahmini olarak gerekle ebilir. Musevilerle Mslmanlar n kat ks z tektanr c l yla , H ristiyanlar n Teslisi tektanr c l aras ndaki farkl l klara gelince, Nicolaus Cusanus Tanr n n yarat c olarak bir olmu birdeki ve bir oldu unu, ama sonsuzluk olarak ne bir, ne birdeki , ne de sylenebilecek ba ka bir ey oldu unu hat rlat r: nk Tanr ya verilen adlar yarat lm varl klardan tretilmi tir; Tanr , Kendinde, szle anlat lamaz, dile, s maz ve sylenebilecek her eyin, tak labilecek her ad n stndedir. stelik H ristiyan olmay p, ruhun lmszl ne inananlar bilmeden, ldrlen v e dirilen sa Mesih'i pe in olarak kabul etmektedirler. Dominiken vaiz Girolamo Savonarola (1452-1498) Roma Kilisesinin iinde giri ilen son reform denemesini temsil eder; sapk nl kla sulanan Savonarola as ld ve cesedi de odun y n zerinde yak ld . Bundan byle reformlar Katolik Kilisesine kar ve onun d nda gerekle tirilecekti. Bat ve Do u kiliseleri aras ndaki, daha IV. yzy lda a ka grlen farkl l klar, sonraki yzy llarda iyice belirginle ir: farkl kltrel gelenek ler; kar l kl olarak dillerden ve teolojik edebiyatlardan habersizlik; ibadet veya kilise dzenindeki ayr l klar ... Roma'n n baz giri imleri Bizansl lar n ho una gitmez; rne in Papa VI. yzy lda kilisenin dnyevi iktidar kar s ndaki stnl n a klar veya 800 de Charlemagne'a Roma mparatoru olarak (bu unvan hep Bizans mparatoruna ait oldu u halde) ta giydirir. badetteki ve kilise kurumlar ndaki baz geli meler Do u H ristiyanl na kendine has bir grnm kazand r r. ... Bir ba ka ay rt edici zelli i ... Gerek H ristiyan n daha bu dnyada, tanr la maya eri ebilece i konusundaki kesin inan (theosis). 15 Temmuz 1054' te eliler Ayasofya'n n suna na Keroullarios'u, filioque'u Ament'den karman n ve rahiplere evlenme izni vermenin de iinde yer ald ayr z nd kl k maddesiyle sulayan bir aforoz karar b rakt lar. Bu ayr lmadan sonra Bat l lar n Rumlara d manl durmadan byd. Ama onar lmas olanaks z olay ancak 1204' te, IV. Hal Seferi'nin ordular 39 on

Konstantinopolis'e sald r p, ikonalar paralay p kutsal emanetleri plklere at p, kenti ya malad klar nda gerekle ti. 1453'te Konstantinopolis Trkler taraf ndan i gal edildi ve Bizans mparatorlu u da sona erdi. Bununla birlikte ruhani yap lar Do u Avrupa ve Rusya'da en az yz y l ayakta kald . Rumen tarihi N. Iorga'n n deyi iyle bu, Bizans tan sonraki Bizans t . Bu do u miras , yaln zca tarihin sonu gelmeyen deh etine direnmekle kalmay p, kkleri neolitik a a dek uzanan apayr bir dinsel ve sanatsal de erler evreni yaratan bir halk H ristiyanl n n at l m na zemin haz rlad . Tanr la t rma (theosis) ... Ortodoks teolojinin merkezi, retisini olu turur. Rahip Palamas, ... yapt ba l ca katk , tanr sal zle Tanr n n kendini iletmek ve vahyetmek amac yla kulland enerjiler aras na soktu u ay r md . Tanr sal ve bilinemez z kendisinden ayr bir enerjiye sahip de ilse, tamamen var olmayan bir hale gelecek ve yaln zca manevi bir mefhumdan ibaret kalacakt r. z, enerjilerin nedeni dir; onlar n her biri gerekten ayr bir tanr sal zelli i ifade eder, ama farkl gereklikler olu turmazlar, nk hepsi tek bir ya ayan Tanr n n edimleridir. Cabasilas yaln zca tm Ortodoks halklarda kal c l k kazanan bir gelene i parlak bir biimde ba latmakla kalmad , laik ki inin ke i ten stn oldu unu da kabul etti; ke i in seti i model meleksi bir ya amd r, oysa laik tam bir insand r. Zaten Nicolas Cabasilas laikler iin yaz yor, onlar n H ristiyan deneyiminin derin boyutlar n n, ncelikle sakramentlerin s rr n n bilincine varmas n sa lamay amal yordu. XXXVIII. BLM REFORMLARDAN NCE VE SONRA D N, BY VE HERMES GELENEKLER Avrupa halklar n n H ristiyanla t r lmas farkl etnik gelenekleri silmeyi ba aramad . H ristiyanl n kabul, "halk" kltrlerine, tar m veya hayvanc l k kltrlerine zg yarat c l parlak bir biimde yans tan dinsel sembiyozlara ve ba da t rmac l klara yol at . ... rne in f rt na tanr lar n n an s Aziz lyas' n efsanelerinde ya am t r; ejderha avc s ok say da kahraman Aziz Georgios (Aya Yorgi) ile zde le tirilmi tir; tanr alara ili kin baz mitler ve tap mlar Bakire Meryem dinsel folklo runa kat lm t r. Sonu olarak putperest miras n say s z biim ve e itlemesi, d sal olarak H ristiyanla m ayn mitsel-ritel btn iine eklemlenmi tir. Trakya'n n anastenaria trenine kat lan arkaik ate stnde yrme riteli... Tedavi, baz ritel davran larla tamamlanan bir dizi danstan olu ur. ... Bay lma hadisesinin ierdi i tedavi niyeti ok a kt r: Hastal k hastay terk edip bir calu ar'a girer. O da orac kta lr, ama daha sonra ya ama geri dner, nk erginlenmi tir. Son tahlilde cad av son putperestlik kal nt lar n n, yani esas olarak bereket tap mlar n n ve erginleme senaryolar n n tasfiyesini amal yordu. ... Bat Avrupa'n n dinsel ve kltrel tarihinde cad av n n iddetlenmesinden nceki yzy l en yarat c a lar aras nda yer al r. Bunun nedeni yaln zca, birok engele kar n, Martin Luther ve 40

Jean Calvin in getirdi i reformlar de il, ayn zamanda istisnas z hepsine birer dinsel anlam yklenen bir dizi ke fin (kltrel, bilimsel, teknolojik, co rafi) -yakla k olarak Marsilio Ficino'dan (1433-1499) Giordano Bruno'ya (1548- 1600) kadar sren- a n ay rt edici niteli ini olu turmas d r. ... Ama matbaa gibi tekno lojik bir ke fin bile nemli dinsel son ular olmu tur; nitekim Reformun yay lmas nda ve zaferinde matbaa temel rol oynam t r. Amerika'n n ke finin yaratt teolojik nitelikteki tart malar da bilinmektedir. ... Kolomb yolculu unu ok a k bir mucize olarak kabul eder. ... Kolomb un hesaplar na gre, 155 y l sonra dnyan n sonu gelecekti. Ama o zamana kadar Hindistan dan ta nan alt n sayesinde Kuds yeniden fethedilecek ve Kutsal Ev, Kutsal Kiliseye geri verilebilecekti. a n manevi yneli ini kkten de i tiren byk lde M artin Luther in ki isel deneyimleridir. Muhammed rne inde de oldu u gibi, onun ya am yks dinsel yarat c l n n kaynaklar n anlamam za yard m eder. ...korkun bir f rt nada y ld r m arpmas ndan zor kurtulur ve ke i olma ada nda bulunur. ... Papan n konsiller kar s ndaki stnl n, din adamlar ile laikler aras nda yap lan ayr m ve ruhban s n f n n Kutsal Metinl erin incelenmesindeki tekelini reddeder.
Endljans: Kilisenin, gnahlar n dnyevi cezas n para kar l nda ba lamas .

Luther eski bir rahibe olan ve kendisine alt ocuk verecek Katherina von Bora ile bu kyl ayaklanmalar s ras nda evlenir. ... Martin Luther dnyevi iktidar n korumas n kabul etmek zo runda kalm t r, nk kaos ve anar idense gc ye lemektedir. Kktenci reform yanda lar na sald rmaktan hi geri durmaz. Sonu olarak Lutherci kiliseye dn en kendi evanjelik ( ncilci) hareketi iinde teolo jisi ve ibadeti durmadan dogmatikle en bir biimde geli tirmi tir. Ondaki iddetli ho grszlk Yahve'nin ba nazl n ve insanlara kar k skanl n yans t r. Luther'e ltfedilen vahiy -yaln zca iman yoluyla aklanma, dolay s yla selametnihaidir ve de i mez; melekler bile onu yarg layamaz. Ortaa kilisesi retisine gre, ... kendi do al manevi e ilimine gre iyilik yapan dl olarak Tanr n n ltfuna mazh ar olurdu. Luther, ... bu retiye var gcyle sald rd . nsan iradesi, do as gere i, iyilik yapmak konusunda zgr de ildi. Cennetten kov ulu tan sonra art k hr iradeden sz edilemez, nk insana art k mutlak ben merkez cili i ve kendi isteklerini tatmin ynnde amans z bir kovalamaca hkmetmektedir: Bunlar her zaman ahlaks z e ilimler veya eylemler de ildir; kimi zaman, insan iyi ve soylu olan arar, ibadet eder ve Tanr ya yakla maya al r. Luther, ahlaki erdemlerin e itinle elde edildi ini belirten Aristoteles in Ethika s n da mahkum etti. Ak l ile iman aras ndaki me hur ahenk ise Luther'e gre olanaks zd r ve bunu ileri srenler putperesttir. Akl n iman alan yla hibir ortak noktas yoktur. 41

Erasmus (1469-1536) kilisenin istismarlar na ve yozla mas na uzun sre nce sald rarak, reformlar n aciliyeti zerinde durmu tu. stelik Luther'in ilk k lar n sempatiyle kar lam t . Ama Erasmus, iyi bir H ristiyan ve iten bir hmanist olarak, H ristiyan cemaatinin paralanmas na katk da bulunmay reddediyordu; sava , szl iddeti ve dinsel ho grszl lanetliyordu. Bat H ristiyanl nda kkl bir reform istiyor ve yaln zca endljansa, rahiplerin erefsizli ine; piskoposlarla kardinallerin ahlaks zl na ve ke i lerin sahtekarl na de il, skolastik ynteme ve teologlar n halk y nlar n bilgisiz b rakma e ilimine de kar k yordu. Erasmus a gre, ktlk ve iyilik aras nda tercih yapma zgrl insan sorumlulu unun olmazsa olmaz ko uluydu. E er irade zgr de ilse, gnah (insanlar n s rt na) yklenemez, nk e er bile isteye yap lmam sa gnah diye bir ey yoktur. Tarihiler 1525'ten 1618'e kadar idam edilen Anabaptistlerin say s n 850 ile 5000 aras nda tahmin etmektedir. Bunlar yak larak, ba lar kesilerek veya bo ularak ldrlm t. Luther, yarat c bireyin nemini a a karm ve bu ilkeyi kendi ya am nda rneklemi ti. Hmanistlerin yceltti i insan n sayg nl ndan ok, bireyin Tanr d ndaki tm di er otoriteleri reddetme z grl Ayd nlanma a nda beliren, Frans z Devriminin yan s ra bilimin ve teknolojinin zaferiyle de kesinlik kazanan biimiyle modern dnya y -a r a r i leyen bir kutsall ktan ar nd rma sreci iindemmkn k lm t r. Ficino'nun Latince evirileri -zellikle de Corpus Hermeticum, Platon ve PlotinosRnesans' n dinsel tarihinde nemli bir rol oynam t r: Yeni Platonculu u Floransa'da muzaffer k lm ve Avrupa'n n hemen her yerinde Hermesili e ynelik tutkulu bir merak uyand rm lard r. ... Hmanistler, laik ve klasik dnemi iyi bilen H ristiyanlar olarak, H ristiyanl k ile tanr ya ve insan do as na ili kin H ristiyanl k ncesi anlay lar aras ndaki ili kileri ruhban s n f ndan daha iyi inceleyip anlayabilecekleri kan s ndayd lar. Yeni Platonculuk, ... Tanr dnyay yarat rken insana yeryznn egemenli ini vermi tir ve tarihin ve uygarl n yarat c l , yeryz tanr s olarak insan n eylemleriyle gerekle tirilmeliydi. Hermes Trismegistus'u ... Yakla k iki yzy l boyunca Hermesilik say s z teologun ve hem inanl hem de inans z filozoflar n saplant s haline geldi. Giordano Bruno'nun (1548-1600) Copernicus'un ke iflerini o denli co kuyla kar lamas n n nedeni, gne merkezcili in derin bir dinsel ve bysel anlam oldu unu d nmesiydi. ... Giordano Bruno kendini Copernicus' tan stn hissediy ordu, nk Copernicus kendi kuram n yaln zca bir matematiki olarak anlarken, Bruno onun emas n tanr sal gizemlerin hiyeroglifi olarak yorumlayabiliyordu.

42

Ama Giordano Bruno'nun farkl bir amac vard : Hermes'i en eski din olarak kabul edilen M s r diniyle zde le tirmi ti ve dolay s yla dinsel evrenselcili ini M s r bysnn rol zerine kuruyordu. Hermes'e gre Tanr n n bir oldu unu ... Baba ve yi s fatlar n n yaln zca ona ait oldu unu hat rlat r; yaln z ve kendisi Her ey; simsiz ve her simden mnezzehtir. Hermesilik ile simya aras ndaki ba nt y yans tan me hur sz de bu kitaptad r: Birlik mucizesi nin gerekle mesi iin, yukar da olan her ey a a dakiler, a a da olan her ey de yukar dakiler gibidir. Yaln zca laboratuar i lemlerinin sz konusu olmad , simyac n n, erdemleri ve nitelikleri zerime srarla durulmas yla da kan tlanmaktad r: Simyac sa l kl , alak gnll, sab rl , namuslu olmal d r; hr ve yapt i le ahenk iinde bir zihni olmal d r; al rken bir yandan da tefekkre dalabilme lidir vb. Geleneksel simyan n, maden filizlerinin bymesi, madenlerin dn m geirmesi, iksir ve s rr n korunmas zorunlulu u gibi ilkelerine Rnesans ve Reform dnemlerinde de kar k lmam t r. imdi simyac lar, lm ve dirili iyle insanl n gnahlar n n kefaretini deyen sa gibi, opus alchymicum'un da do an n kurtulu unu sa layabilece ini ileri sryorlard . Gkyz ve yeryznn s rlar n zebilecek anahtar, astronomi de il kimyayd . Madem ki yarat l kimyasal bir sre olarak a klan yordu, o halde gksel ve yersel grngler de kimyasal terimle rle yorumlanabilirdi. Avrupa dinini ve kltrn gizli geleneklerle do a bilimleri aras nda gerekle tirilecek gz pek bir sentez arac l yla yenilemeyi hedefleyen bu genel hareket iinde Newton'un oynad rol k sa sre ncesine dek bilinmiy ordu. Newton' n simya deneylerinin sonular n , baz lar n n ba ar l oldu unu a klamas na kar n, hibir zaman yay mlamad do rudur. ... Newton, simya sayesinde, mikro-evrenin yap s n ke fetmeyi umuyor ve onu koz molojik sistemiyle benze tirmeyi amal yordu. Dobbs a gre, Newton' n simya d ncesi yle gl temellere dayan yordu ki, onun genel anlamdaki geerlili ini hi inkar etmedi. Newton' n 1675 sonras ndaki tm kariyeri bir anlamda simya ile mekanik felsefeyi btnl e tirmek ynnde uzun bir aba olarak yorumlanabilir. Newton gibi birbirinden ok farkl alimler simyay en az bu kadar iddial bir ba ka giri imin, zellikle de yeni bir bilgi yntemi arac l yla insan n mkemmelle tirilmesinin modeli olarak gryorlard . Onlar n bak a s na gre, byle bir yntem mezhepsel olmayan bir H ristiyanl k iinde Hermesi gelene i ve do a bilimlerini, yani astronomi ve mekani i btnle tirmeliydi. Asl nda bu sentez, daha nceki Platonculuk, Aristotelesilik ve Yeni Platonculuk btnle melerinin parlak sonular na benzetilebilecek yeni bir H ristiyan yarat m olu turuyordu. Bu d lenen

43

ve XVIII. yzy lda k smen geli tirilen bilgi tr, H ristiyan Avrupa'da btncl bilgi ye eri me yolunda denene n son giri imi temsil eder. XXXIX. BLM T BET D NLER

Hem eski ve ortaa H ristiyanl hem de Hinduizm gibi, Tibet dini de doruk noktas nda uzun bir zmseme v e ba da t rmac l k srecinin sonucu olan arp c sentezi temsil eder. ... Bat l bilim adamlar , Tibet'in dinsel tarihini yerel din olan Bon ile sonunda Lamac l k biiminde zaferi kazanan Hint Budizmi aras ndaki at ma olarak yorumluyorlard . Tibetli tarihiler tanr lar n dini ni (lha-chos) insanlar n dini nden (mi-chos) ay r r; birincisi kimi zaman Bon'u, kimi zaman da Budizmi; ikincisi ise geleneksel dini ifade etmi tir. Kken mitlerini do ru anlatmak dnyan n ve toplumun dzeninin srdrlmesi iin gerekli bir dinsel eylem di. Dnya, gkyznn da lar gibi hayal edilen gksel tanr lar, Phyva taraf ndan yarat lm t . Bu da tanr lardan baz lar hayvanlar , bitkileri ve muhtemelen ilk insanlar da yanlar na alarak yere indi. nsanlar n tanr lar n yan nda ya ad klar bu cennet gibi dnem on bin y l srd. Yerin alt nda dokuzuncu kata hapsedilmi bir ifrit kamay ba ard ve ktl yeryzne sat . Tanr lar g e ekildi ve dnya yz binlerce y l boyunca bozulmaya devam etti. Dnyan n blml bir yap s vard r: Phyva tanr lar yukar da, su ve yeralt tanr lar (Klu) a a da, insanlar ortada oturur. Tanr sal kkenli son hkmdar Digun'dan ncesine ait kral mezarlar yoktu; kibirli ve fkeli Digun bir dello s ras nda dikkatsizlik sonucunda kendi mu ipini kesmi , o gnden sonra krallar n cesetleri gmlr olmu tu. ... mu ipi koz molojik bir i levi yerine getirmektedir: Yeryzn bir axis mundi gibi gkyz ne ba lamaktad r. Da lar, yeryzne inmi ilk atan n merdiveni veya mu ipiyle zde le tirilmektedir. Kral mezarlar na da ad verilir. Di er yandan kutsal da lar -gerek anlamda lke tanr lar veya yerin efendileri - G n Direkleri veya Yerin ivileri olarak kabul edilir ve mezarlar n ya da tap naklar n yan na dikilen direkler de ayn i levi stlenebilir. ... I n ieri girip duman n d ar kt damdaki delik Gk Kap s n n; ocak ise Yer Kap s n n kar l d r. Rzgar, Hintlilerin prana's na benzeyen, temel ya am esidir. Soluk al rken havayla birlikte ok ak kan bir s v da bedene ekilir. ... lk amanlar kendi kanl canl bedenleriyle g e k yordu. Kimi zaman ruhlar (bla) tanr lar dan (lha) ay rt edilmez; Tibetliler ayn biimde telaffuz edilen bu iki terimi s k s k birbirinin yerine kullan r.

44

Ba ka bir ifadeyle, ruhsal bir varl k olarak insan, tanr sal bir varolu halini ve zellikle de kozmik yap daki tanr lar n i levi ile yazg s n payla r. Bu da at yar lar ndan, atletizm oyunlar ndan ve e itli gre lerden gzellik, ok atma, st sa ma ve hitabet yar malar na kadar say s z ritel yar n nemini a klar. ... Byk enlikler mnasebetiyle tanr lar ve insanlar bir araya toplan nca, toplumsal z tl klar da ifade edilir, ama ayn zamanda yat t r l r da. Ayr ca hem gemi ine (dnyan n kkeni, atalar) hem de yerle im alan na (atalar-kutsal da lar) ba lanan topluluk yeni bir ruh ve g kazand n hisseder. Tibet anlay , yang ile yin z tl benzetilebilir. na ve onlar n tao iindeki ritmik btnle mesine

Byclerin g e kmas n sa lad iin aman tr diye nitelendirilebilecek davula i aret edelim. Bon-po'lar n zgl i areti olan yn sar k, gelene e gre, Bon'un efsanevi kurucusu enrab ni bo'nun e ek kulaklar n gizlemeye yar yordu (bu nemli bir ayr nt d r, nk bat l bir kkeni ele vermektedir; gerekten de burada Midas izle i sz konu sudur). enrab Tibet ve in'de Bon'u kurduktan sonra, dnyadan elini ete ini eker, kendini zhde verir ve Budha gibi Nirvana ya eri ir. Ama arkas nda y l boyunca retiyi yayan bir o ul b rak r. Bon'un kurallar kitab XI. yzy ldan itibaren, Budist krallar n bask dnemlerinde gizlendikleri ve daha sonra yeniden bulunduklar varsay lan metinlerin toparlanmas yla olu turulur. Eski Budist ke i lerde, yani Padmasambhava'n n mritlerinde oldu u gibi, Bon retisi de dokuz ara (veya yol ) halinde eklemlenmi tir. Bununla birlikte belli say da mnzevi ke i , zellikle de s n r blgelerinde hayatta kald . Bu bask ve anar i dnemi bynn ve orjiye benzer Tantrac uygulamalar n yayg nla mas n n nn at . Maniheizme gre, be ktan olu an ilk insan karanl n iblisleri taraf ndan yenilgiye u rat l p paralanm t r. O zamandan beri be k eytani yarat klar olan insanlar n iinde, zellikle de ersuyunda tutsakt r. ... Maniheizmin kad n hamile b rakmay yasaklamas aras nda da bir di er benzerlik fark edilmektedi r.

45

You might also like