You are on page 1of 131

T.C.

ATATRK NVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTS FELSEFE ANABLM DALI

Zafer YILMAZ

HANNAH ARENDTTE ZEL ALAN-KAMUSAL ALAN AYRIMI ve MODERN ADA TOPLUMSAL ALAN

DOKTORA TEZ

TEZ YNETCS Prof. Dr. Mustafa YILDIRIM

ERZURUM2007

NDEKLER ZET...III ABSTRACTIV NSZ.V KISALTMALAR...VII GR.1 BRNC BLM...14 1. HANNAH ARENDTTE ZEL ALAN-KAMUSAL ALAN AYRIMI14 1. 1. zel Alan-Kamusal Alan Ayrmnn Ortaya k 14 1. 2. zel Alan.26 1. 2. 1. Kavramsal zmleme.26 1. 2. 2. Genel zellikleri...29 1. 2. 3. iddet...30 1. 3. Kamusal Alan..38 1. 3. 1. Kavramsal zmleme.38 1. 3. 2. Genel zellikleri...41 1. 3. 3. zgrlk..45 1. 3. 4. ktidar...55 1. 3. 5. Yurttalk..61 1. 4. zel Alan-Kamusal Alan Arasndaki liki.65 KNC BLM.69 2. MODERN ADA TOPLUMSAL ALAN69 2. 1. Modern a.69 2. 2. Toplumsal Alan74 2. 2. 1. Emek etkinlii ve Animal Laboransn konumu..79 2. 2. 2. etkinlii ve Homo Faberin konumu88 2. 2. 3. Eylem ve siyasal insann konumu92 2. 2. 4. Kitle toplumu...98 2. 2. 5. Mlkiyet ve mlkszle(tir)me..100 2. 2. 6. Yabanclama.104 2. 2. 7. Mahremiyetin douu106 SONU.109

II

KAYNAKA114 ZGEM..122

III

ZET DOKTORA TEZ HAHHAH ARENDT TE ZEL ALAN-KAMUSAL ALAN AYRIMI ve MODERN ADA TOPLUMSAL ALAN Zafer YILMAZ Danman: Prof. Dr. Mustafa YILDIRIM : 2007, Sayfa: 122 Jri: Prof. Dr. Mustafa YILDIRIM : Prof. Dr. Ali Osman GNDOAN :Yrd. Do. Dr. Uur Kksal ODABA :Yrd. Do. Dr. Abamslim AKDEMR :Yrd. Do. Dr. Ali UTKU

Bu almada, Hannah Arendtin zel alan-kamusal alan ayrm ve modern aa zg bir grng olarak kabul ettii toplumsal alana ilikin grleri, kuramsal boyutuyla ele alnm, zmleyici bir tutumla incelenmitir. Arendtin dncesinde zel alan, siyaset ncesi rgtlenme biimine karlk gelir; gizlilik, zorunluluk ve bask ile karakterize edilir. Buna karlk, kamusal alan, siyasi etkinliklerin gerekletirildii bir grnmler alan olarak belirir. Bu alanda yer almak zgr olabilmek, dolaysyla yurttalk statsne ykselip insani deerlerden faydalanabilmek demektir. Bu ynyle Arendt, kamusal alan, insann kendini gerekletirebilecei mkemmel bir alan olarak sunar. Arendt, zel alan-kamusal alan ayrmnn tarihsel olarak oluumunu, mahiyetini ve yapsal dnmn ortaya koymak iin Antik Yunan dncesine bavurur ve bu dnemde grd ilkeleri modern aa uygulayarak, toplumsal alan olarak adlandrd yeni bir alandan sz eder. Onun dncesinde toplumsal alan, ne zel ne de kamusal nitelikte olan tuhaf, melez bir alandr. Bu alann douuyla birlikte, Antik Yunanda kesin izgilerle ayrlan zel ve kamusal alan arasndaki ayrm bulanklamaya balam, zel alan snrlar ierisinde halledilmesi gereken ekonomik meseleler, siyasi bir mesele gibi grlerek kamusal alan snrlar ierisinde zlmeye allmtr. Bu durum ise, hem zel alan hem de kamusal alan ykmtr.

IV

ABSTRACT PH. D. THESIS THE DISTINCTION BETWEEN PRIVATE REALM AND PUBLIC REALM IN HANNAH ARENDT AND SOCIAL REALM IN MODERN AGE by Zafer YILMAZ Supervisor: Prof. Dr. Mustafa YILDIRIM : 2007, Pages: 122 Jury: Prof. Dr. Mustafa YILDIRIM : Prof. Dr. Ali Osman GNDOAN : Assist. Prof. Dr. Uur Kksal ODABA : Assist. Prof. Dr. Abamslim AKDEMR : Assist. Prof. Dr. Ali UTKU In this study, Hannah Arendts distinction between private realm and public realm and her views on social realm which she recognizes as a phenomenon peculiar to Modern Age are handled theoretically and investigated with an analytic approach. Private realm in Arendts thought corresponds to the type of organization in the prepolitics period and it is characterized by secrecy, obligation and oppression. However, public realm appears to be a field of phenomena where the political activities are realized. Existence in this realm means to be free hence benefiting from the human values by ascending to the statue of citizen. In this way Arendt presents public realm as a perfect one in which the human being can realize himself. Arendt refers to the thought of Ancient Greece to elicit historical formation, nature and structural transformation of the distinction between private and public realms, and through putting the principles that she recognized in this era into practice to Modern Age she states a new realm which she called social realm. In her thought, social realm is in the quality of neither public nor private realms but a strange and hybrid realm. With the emergence of this realm, the distinction between public and private realms which was distinguished with sharp lines in Ancient Greece started to become obscure, and economic issues which should be solved in the private realm became to be seen as political issues and tried to be solved in the limits of public realm. This situation destroyed both private and public realms.

NSZ Tarihsel kategori olarak ortaya k Antik aa dayanan zel alan-kamusal alan kavram ifti, zellikle 1980lerden sonra dnyadaki deiimlere bal olarak, birok alanda youn bir ekilde kullanlmakta, farkl perspektif ve boyutlardan baklarak deerlendirilmekte, bu erevede de anlam ve kapsam konusunda farkl yorumlar ortaya kmaktadr. Bu yorumlar sonucunda, farkl kamusal alan modellerinden bahsedilmekte ve bu kavramlarn karlk geldii alanlarn snrlar herkesin kabul edecei ekilde izilememektedir. Bu almada, gnmzde nem kazanan bu kavram iftinin, Hannah Arendtin (19061975) dncesinde nasl zmlendii ele alnm, yaplan tartmalara Arendtin kuramsal erevesiyle yeni bir bak as salayabilmek amalanmtr. Bu konuya ynelmemizde, zel alan-kamusal alan kavram iftinin gncel tartmalara ska konu olmas yannda, yirminci yzyln nemli siyaset felsefecilerinden Arendtin, lkemizde fazla bilinmemesi ve zerine yaplan almalarn saysnn snrl olmas da etkili olmutur. almamz giri, iki blm ve sonutan olumaktadr. Giri blmnde; Arendtin zel alan-kamusal alan ayrmna yaklamn bir yere oturtabilmek iin, bu kavram iftinin farkl dillerde hangi anlamlarda kullanldn ve ortaya kan kamusal alan modellerini genel hatlaryla ele almaya altk. Birinci blmde; nce Arendtin dncelerinin tarihsel ve normatif arka plann oluturan Antik Yunandaki zel alankamusal alan ayrmn, Arendtin durum tespitleri ve yorumlar nda ortaya koyduk. Antik Yunan dncesinde ortaya kan zel alan-kamusal alan ayrmna ilikin belirlemeler bize, zel ve kamusal kavramlarnn Arendtin dncesinde nasl zmlendiine ve zel/kamusal alann snrlarnn nasl izildiine ilikin ipularn salad. Buradan hareketle, dnrn zel ve kamusal kavramsallatrmasn ortaya koyup, bu kavramlarn gsterdikleri snrlar izmeye altk ve bu snrlar ierisinde ele alnan konular inceledik. Blm sonunda, ortaya kan argmanlar nda, zel ve kamusal alan arasndaki ilikiyi deerlendirdik. kinci blmde; Arendtin en temel felsefi eseri olan, nsanlk Durumunda ortaya kan tezlerden hareketle, modern a konusundaki dncelerinin genel bir deerlendirmesini yapp, bu aa zg bir alan olarak kabul ettii toplumsal alan ve bu alann ortaya kna sebep olan etkenleri inceledik. Arendtin ok dank ve karmak bir ekilde ortaya koyduu bu etkenler, toplumsal alann temel zelliklerini verdii gibi, modern toplumun bir aile olarak

VI

rgtlenme sebeplerini ve nasl bir toplum olduunu da ortaya kard. kinci blmn snrlarn gstermek asndan unu belirtelim ki, Arendtin yapt kavramsal zmlemeler bir kenara konulursa, btn eserleri bir modernite eletirisi olarak okunabilir. Sonu blmnde ise; Arendtin yapt zel alan-kamusal alan ayrmnn eletirel bir deerlendirmesini sunmaya altk. almamz srasnda, Arendtin ayrntl kavramsal zmlemeler nda felsefi ve siyasi dncelerini i ie gemi bir ekilde ele almas ve modern a, antik an dili ve deneyimi nda yorumlamas nedeniyle, baz glklerle karlatk. Bu glkleri amak ve konunun daha iyi anlalmasn salamak adna, yeri geldiinde dipnotlarda ayrntl aklamalar yapmay uygun bulduk. almamzda mmkn olduunca, Arendtin kendi eserlerinden faydalandk. Birincil kaynaklarn yan sra konuyla ilgili ikincil kaynaklara da bavurduk. Yaptmz almada grlecek eksikliklerin hogryle karlanacan, yapc eletirilerin bundan sonra yapacamz almalara yol gsterici olacan umuyoruz. Konunun tespitinden balayarak almamzn her aamasnda yakn ilgi ve yardmlarn grdm danman hocam Prof. Dr. Mustafa YILDIRIMa, byk bir zveride bulunup titiz bir ekilde metni okuyan, eletiri ve nerileriyle almann daha iyi hale gelmesini salayan, her zaman desteini hissettiim Yrd. Do. Dr. Ali UTKUya, dier hocalarma ve meslektalarma teekkr ederim. ERZURUM2007 Zafer YILMAZ

VII

KISALTMALAR

a. g. e. a. g. m. akt. b. k. z. ev. der. ed. ph. d. s. nv. vol . yay. haz.

: ad geen eser : ad geen makale : aktaran : baknz : eviren : derleyen : editr : doctor of philosophy : sayfa : niversite : volume : yayna hazrlayan

GR Kamu/sal ve zel kavramlar, birbiriyle kurduklar ikili kartlk balamnda anlam kazanan kavram iftidir. kili kartlk/lar zerine sylenecek her sz, bir kavram dta brakmadan her ikisini de birlikte deerlendirirse anlam kazanr. Bu anlam kazandrma bir ayrma dayand iin de, her zaman kendi iinde baz glkler ve riskler tar. nk ayrmlar bir konuyu aydnlatabilecei gibi karanla da gmebilir. Ayrca ayrmlar, belli dnrlerin fikirlerinin doru tasnif ediliinin nasl olmas gerektiiyle ilgili eletirilere de her zaman aktr.1 Konu, zel ve kamusal kavramlar olunca, eletirilerin ve yorumlarn says da artar. Nitekim zel ve kamusal kavramlar yukarda ifade ettiimiz ikili kart kavramlar olmalar yannda, kullanldklar tarihsel dnem ve dile gre anlam kazanan, farkl perspektif ve boyutlardan baklarak deerlendirilen kavram iftidir. Btn bu durumlara bal olarak, zel ve kamusal kavramlarnn herkesin zerinde uzlaabilecei kesin tanmlar yaplamamakta ve yaplan tanmlara bal olarak da birden ok kamusal alan modelinden bahsedilmektedir. Bu tespitler nda, alma konumuzu oluturan Arendtin zel alan-kamusal alan ayrmna yaklamn bir yere oturtabilmek adna, bu kavramlarn farkl dillerde hangi anlamlarda kullanldna ve ortaya kan modellere genel hatlaryla da olsa bakmak gerekmektedir. Tarihsel kategori olarak ortaya k Antik aa dayanan zel ve kamu/sal kavramlarnn* Bat dillerinde belirgin bir ekilde kullanm, on beinci yzyln ikinci yarsna denk gelir. Kamu (public) kelimesi ngilizcede ilk defa, 1470 ylnda Malory tarafndan, toplumun ortak karn ifade etmek iin kullanlmtr. Bu kullanmndan yaklak yetmi yl sonra, kamu kelimesine genel gzleme ak ve ortada olan eklinde yeni bir anlam daha eklenmitir. zel (private) kelimesinin ise ngilizcede, 1540l yllarda, st dzey devlet grevlilerini halkn geri kalanndan ayrt etmek iin, ayrcalkl kii anlamna gelecek ekilde kullanld grlmektedir. On yedinci yzyl sonlarna gelindiinde kamu/sal kavramna, herkesin denetimine ak olan, zel kavramna da, kiinin ailesi ve arkadalar ile snrlanan saklanm bir yaam blgesi
1

Seyla Benhabib, Kamu Alan Modelleri, ev. Doan ahiner, Cogito, say. 8, stanbul, Yaz 1996, s. 238. zel alan-kamusal alan ayrmnn tarihsel olarak ortaya k Antik Yunan dncesine dayanr. Antik Yunan Arendtin dncelerinin tarihsel ve normatif arka plann oluturduundan, bu dneme ilikin aklamalar birinci blm ierisinde ayr balk altnda deerlendirilmitir.

eklinde anlam yklenmitir. Franszcada kullanm on yedinci yzyl ortalarna denk gelen kamu (le public) kavram, tiyatro izleyicilerinin oluturduu topluluu ifade etmek iin kullanlmtr. Bu kullanmnn yannda le public, Rnesans dneminde yaygn olarak ortak kar, siyasal topluluu ifade etmi ve giderek sosyalliin zel bir blgesi haline gelmitir. Almancada kamu (ffen) kavram, daha eski olan kamusal sfatndan, on sekizinci yzylda publicite ve publicity ile benzerlik kurularak tretilmitir. Buna gre kamu, zgl olarak, ayn dnemde mal mbadelesinin ve toplumsal emein alan olarak, kendi yasalarna gre kurumlaan burjuva toplumuna ait bir kavram olarak grlmtr.2 Batda, kamu/sal olann kimleri ierdii ve kamuya kldnda klan yerin neresi olduu konusu, on sekizinci yzyl balarnda netlik kazanmaya balam ve kamu/sal kavram modern anlamn kazanmtr.* Buna gre kamu/sal kavram, yalnzca aile ve yakn arkada kesimlerinden farkl konumu olan bir toplumsal yaam blgesi deil, grece ok eitli insanlar iine alan, tandklarn ve yabanclarn oluturduu kamusal alan anlamna da gelmitir.3 Kamu/sal kavramna gre tanmlanabilecek zelin ise, aile ve yakn arkada ilikilerini iine alan, doal birardalk tarz olarak kabul edildii anlalmaktadr. Modern ieriiyle douu, on sekizinci yzyl Bat dncesine dayanan, zel ve kamusal kavram ifti Trkede birok terime bavurularak tanmlanmaktadr.**
2

Richart Sennett, Kamusal nsann k, ev. S. Durak-A. Ylmaz, Ayrnt Yaynlar, stanbul, 2002, s. 32. Jrgen Habermas, Kamusalln Yapsal Dnm, ev. T. Bora-M. Sancar, letiim Yaynlar, stanbul, 2003, s. 9091. Habermas, kamusal alan zel alan ayrmnn Antik Yunanda ortaya ktn ve ortaa boyunca, kamusalzel kategorileri ile kamunun, Roma hukukunun tanmlar erevesinde res publica (cumhuriyet) olarak genelletirildiini vurgular. Ona gre bu kategorilerin, hukuk teknii bakmndan yeniden etkili bir uygulamas ise, modern devletin ve ondan ayran burjuva toplumunun oluumuyla gereklemitir (Bkz., Jrgen Habermas, Kamusalln Yapsal Dnm, s. 61). Burjuva toplumunda zel alan, burjuvann hem ekonomik ilikilerini hem de aile ve yakn ilikilerini kapsayan ve bylece mlk sahibi ve insan olarak ikili rollerini zdeletiren bir alan olarak belirmektedir. Bu yap ierisinde pazar alan zel alan; zel alann ekirdei olan aile ise, mahremiyet alandr. zel alann i avlusu durumunda olan aile, ahlki ve kltrel gelimenin alandr. Bu alanda bireyin i dnyas, gnlllk, dsal karlardan zgrlemeyi temel alan insaniyet kavramyla birleir. znellik alan olarak beliren bu alan, kamusal toplulukla da ilikilidir. Mahrem alanda gelitirilen ifadeler edebi biimlerde dolaymlanarak, akran ve ahbaplardan oluan bir kamusal topluluk iinde yaylr. Burjuva toplumunda mahrem/zel alan, ahlk, kltr, sevgi ve snmann alan olarak ortaya karken, kamusal alan, sorumluluk, sayg, adalet, akl ve formel eitliin, yasann alan olarak kurgulanr. Bu anlaya gre de liberal devlet, zel ihtiyalara ve yaam farkllklarna kar ntr kalarak, zel alann zerkliini garantilemek zere gerekli biimsel sorumluluklar yerine getirmekle ykmldr. Bkz., Meral zbek, Kamusal Alann Snrlar, Kamusal Alan iinde, ed. Meral zbek, Hil Yaynlar, stanbul, 2004, s. 4850. Sennett, a. g. e., s. 33. Diller aras eviri sz konusu olduunda, bir dilde zel ve kamusal kavramlarna yklenen anlamn baka bir dilde kullanlan kavramlarla tam karlanamayabileceini belirtmek gerekir. nk baz dillerde zel ve kamusal

3 **

Szlklerde kamu/sal; btn, cmle, hepsi, herkes, amme, bir lke halknn tamam,4 zel ise; yalnz bir kiiye, bir eye ait veya ilikin olan; hususi, zati; devlete deil, kiiye ait olan, resm kart eklinde tanmlanmaktadr.5 Trke szlklerde kamu/sal kavram, birok terime bavurularak tanmlansa da, kamusallk ilkesi olarak grlen aleniyetin, dilimizi ve genel siyasi kltrmz derinden etkileyerek tam olarak toplumsal geerlilik kazand sylenemez. Gnlk dilde umumi teriminin daha ok resmi organlar tarafndan, herkese ak olan meknlar beyan etmek iin kullanld ya da ayp, yasak terimleriyle birletirilerek anlam kazandrld grlmektedir. Gnlk konumalarda kamu dendiinde ilk akla gelen devlettir. Devlete ait olan ya da devlet kontrolnde yrtlen resmi bir alan kastedilir. Oysa kamusal alan, her eyden nce toplumsal yaammzda kamuoyunun iinde olutuu alandr. Eer kamu/sal kavram sadece ve ncelikle devlet aygt ve erki iin kullanlr ve toplum da bu anlamda zel saylrsa, halkn hl teba olduu mutlakyet dnemindeki kullanmnn tesine geilmemi olur. nk modern toplumda demokratik meruiyet ilkesi olarak kamu/sallk, devlet aygtlar ve onlarn icraatlar iin rgtlenme ilkesi olarak gelimitir. Demokratik ilke olarak kamusal alan, yurttalarn ortak meselelerini, eit ve zgr katlmla (sz, irade ve eylemle) halletmeye alt yerdir. Bu nedenle bir toplumda varolan kamusal alann geniliini ve snrlarn; dnce, ifade, bilgiye erime, tartma, toplanma, rgtlenme ve tannma zgrlklerinin gelimilii ve ayrt etmeksizin herkesi kapsaycl (eitlik, okluk ve farkllk) belirler. Dolaysyla kamusal alan kavramn dilimize yerletirmek iin, ncelikle siyasal kamusal alann,*
alan kavramlarnn ierdii anlamlar tek kelime ile karlanrken, baz dillerde bu anlam birden fazla kelime ile verilebilmektedir. rnein, Almancada kullanlan ffentlichkeit (kamusal alan) kelimesi, ngilizcede birden fazla kavramla karlanabilmekte; public (kamu), public site, arena (kamusal mekn/yer), publicity (kamusallk/tantm), public opinion (komuoyu) gibi. Trke eviri asndan da ngilizcedekine benzer bir glkten sz edilebilir. ffentlichkeit ya da public sphere/public realm karl olarak kamusal alan kavramn kullandmz gibi, gndelik dilde alan kavram yerine mekn, yer, uzam gibi kavramlar da kullanabiliyoruz. Oysa kamusal alan kavramsallatrmas, meknsal olann her zaman toplumsal olarak retilmi olduunu ifade eder. Bkz., zbek, a. g. m., s. 41.
4 5 *

D. Mehmet Doan, Byk Trke Szlk, Rehber Yaynlar, Ankara, 1992, s. 581. Trke Szlk, Trk Dil Kurumu, Ankara, 1988, s. 1147. Kamusal alan (kamusal) ile sivil toplum (toplumsal) birbiriyle ilikili, ama ayr kategoriler olmasna ramen, lkemizde zaman zaman siyasal kamusal alan kastederken sivil toplum kavramnn kullanld, bunun da sivil toplum rgtlerine indirgendii grlmektedir. (Bkz., zbek, a. g. m., s. 33) Oysa sivil toplum, devletten farkl, fakat ne zel ne de kamusal, ya da belki her ikisi birden olan, yalnzca ailenin zel alanndan ve devletin kamu alanndan ayr bir dizi toplumsal etkileimi kapsamakla kalmayan, fakat daha zgl olarak ayrt edici bir ekonomik ilikiler an, pazar alann, retim, datm, deiim alann da ieren ayr bir insan ilikileri ve etkinlik alann temsil eder. (zbek, a. g. m., s. 27) Sivil toplum kavramnn tarihsel sre ierisinde kullanm ve edindii farkl anlamlar iin bkz., Yasin Aktay, Sivil Toplum ve Skntlar: Oryantalizm, iddet, Vesaire, Sivil Toplum: Farkl Baklar iinde, Kakns Yaynlar, stanbul, 2005, s. 9-28.

tarihsel ve normatif olarak, devlet aygtnda younlam keyfi ve baskc iktidar eletirel olarak denetleyen ve dntren demokratik muhalefetin alan olarak da anlalmas gerekir.6 Yukarda ifade etmeye altmz genel tanmlarn tesinde, kamu/sal ve zel kavramlarnn, insanlarn dnya grlerine, siyasi tercihlerine gre ekil ald, ya da sahip olduklar zelliklerden bazlarnn ne karlarak tanmlanmaya alld grlmektedir. rnein, sylemsel (discursive) kamusal alan perspektifi iinden dnen Habermasn gelitirdii kamusal alan kavramnn tanmnda, kamusal alan kamu ile zdeletirilmeden,* herkese ak olma zellii merkeze konularak, insanlarn katlmyla somutlaan bir kuruma iaret etmektedir. Ona gre; kamusal alann en nemli nitelii, tm vatandalara ak olmasdr. Kamusal alann bir blm, zel vatandalarn birbirleriyle bir kamu organ yarattklar her trl iletiim sayesinde yaratlr. Buna gre, kamusal alan iinde bireyler ne zel alann yeleri olan iadam/ikadn ya da profesyoneller gibi, ne de devlet brokrasisinin yasal yaptrmlarna maruz kalan anayasal dzenin yeleri gibi davranabilirler. Vatanda olarak tanmladmz bireylerin ancak ve ancak toplumsal evrelerinde herhangi bir snrlama olmakszn dier bir deyile, kendi dncelerini zgrce aklayp yaymlama hakk ve zerk grup rgtlenmeleri kurma hakknn garantisi altnda hemen herkesi ilgilendiren sorunlar hakknda birbirleriyle etkileimde bulunabildiklerinde bir kamusal alan olarak davranabilmeleri kukusuz olas.7 Bu kavramsal ereve dorultusunda kamusal alan, yurttalarn ortak meseleleri hakknda mzakerede bulunduklar bir alan olarak kabul edilir. Bu alan kavramsal olarak devletten ayr olan, ilke olarak da devlete kar eletirel sylemlerin retildii ve dolat bir alandr. Habermasn ortaya koyduu anlamyla kamusal alan, ayn zamanda resmi-ekonomiden de kavramsal olarak ayr; pazar ilikilerinin deil, sylemsel ilikilerin alan; satn alma ve satmak yerine, tartma ve mzakere iin bir sahne durumundadr. Bu balamda Habermasn yapt kamusal alan kavramsallatrmas, demokratik kuram iin gerekli

6 *

zbek, a. g. m., s. 3132. Kamu, daha ok, bir araya gelerek kurgulayan bireylere tekabl ederken, kamusal alan kavram, insanlarn katlmyla somutlaan bir kurumu tanmlamak iin kullanlr. Ayrca, kamusal alan basit biimde kalabalk olarak da tanmlanamaz. Bkz., Jrgen Habermas, Kamusal Alan: Ansiklopedik Bir Makale, ev. Nuran Erol, Birikim, say. 70, stanbul, ubat 1995, s. 62. A. g. m., s. 62.

olan ayrmlar, yani devlet aygtlar, ekonomik pazarlar ve demokratik birlikler arasndaki ayrmlar gz nnde tutmada nemli grlr.8 Habermas, yapt kamusal alan kavramsallatrmasnda herkese ak olma, topluma kar sorumluluk, zel ve ortak kar gibi noktalar ne karr ve bu alan iinde otoritenin rasyonel ve meru biimde oluturulmas gerektii dncesini savunur. Bu dnce alt-teki gruplarn, otoritenin sylemlerine kar kt, onlar deitirdii ya da ykt dncesiyle daha geni kamusal alana tanmalar gerektii anlayn iinde barndrr. Habermasn birlik ve tekillik iddias tayan bu dncesine karlk Geoff Eley, kamusal alan (tabakal toplumlarda), birbirinden farkl kamular arasnda kltrel ve ideolojik mcadelenin ya da anlamak iin mzakerenin gerekletii yaplanm ortam olarak dnmek gerektiini ifade eder.9 Kamusal-zel ayrmna ilikin herkesin zerinde anlaabilecei temel kriterler olmasa da Jeff Weintraub, yine de, en genel dzeyde, kamusal ve zel arasnda kurulan ayrmn farkl biimlerinin altnda yatan ve analitik olarak birbirinden olduka ayr olan iki temel kriter saptanabileceini syler. Birinci kriter, grnrlktr. Bu kriter, gizlenmi ya da kendi iine ekilmi olan ile ak olan, ortaya karlm ya da eriilebilir olan birbirinden ayrt eder. kinci kriter ise, kollektifliktir. Bu kriter de, bireysel olan ya da bireye ilikin olan ile kolektif olan ya da topluluun ortak yararn etkileyeni birbirinden ayrt eder. kinci kriter, belirli bir sosyal kolektifliin paras (zel) ile btn (genel) arasndaki iliki biimini de iine alabilir. Weintrauba gre bu kriterler, kamusal/zel ayrmna ilikin farkl sylemler altnda iie geebilir, her biri farkl biimlerde ve boyutlarda ele alnabilir ve birlikte kullanmlar da birden fazla biime sahip olabilir. Weintraub ayrca, kamusal ve siyasal nosyonlarnn da zorunlu bir baa sahip olmadn, siyasetle dorudan ilikisi olmayan eitli kamusal-zel ayrm kullanmlarnn bulunduunu ifade eder.10

Nancy Frazer, Kamusal Alan Yeniden Dnmek: Gerekte Varolan Demokrasinin Eletirisine Bir Katk, ev. M. zbek-C. Balc, Kamusal Alan iinde, ed. Meral zbek, Hil Yaynlar, stanbul, 2004, s. 104105. Geoff Eley, Nations, Publics, and Political Cultures: Placing Habermas in the Nineteenh Century, Habermas and the Public Sphere, iinde der., Craig Calhoun, Cambridge MA: MIT Press, 1991. Akt., Frazer, a. g. m., s. 119. Jeff Weintraub, The Theory and Politics of Public/Private Distinction, Public and Private in Thought and Practice iinde, eds. J. Weintraub-K. Kumar, The University of Chicago Press, Chicago, 1997, s. 4. zbek, a. g. m., s. 44.

10

Weintraub, ortaya kan grler nda toplumsal ve siyasi analizde kamusal ve zelin birbirinden ayrtrlmasnn temel yollarn drt model altnda toplar. Birincisi, Liberal ekonomist modeldir. Bu modelde kamusal-zel arasndaki ayrm, devlet idaresi ve pazar ekonomisi dikkate alnarak izilmeye allr. Liberal ekonomist model erevesinde yaplan ayrmn, gnmzde geerli olan kamusal siyasi analizlerde ve gndelik hayattaki hukuki ve siyasi tartmalarda en yaygn kullanma sahip olduu grlmektedir. kincisi, kkleri antik a Yunan polisi ve Roma kent cumhuriyetine gtrlen Cumhuriyeti Erdem modelidir. Bu modele gre kamusal alan, hem devlet idaresi hem de pazar ekonomisi alanlarndan analitik biimde ayrlan siyasi topluluk ve yurttalk alandr. zel alan ise, ailenin (yakn ilikilerin) alan ve ekonominin alan olarak tanmlanr. Liberal modelde, siyasi olan kamu otoritesi, yani devlet idaresidir. Cumhuriyeti modelde ise siyaset, tartma, mzakere, kollektif karar alma ve birlikte eylemde bulunma, yani yurttalarn kollektif zynetimi anlamna gelir. Bu balamda kamusal alan siyasetin yapld yerdir. Dolaysyla kamusal olmayan alanlar da, siyaset d alanlar saylr. ncs, Devlet ya da yurttalk ve katlmn alann deil de, toplumsal gerekliin oluturucu bir boyutu olan geni ve planlanmam sosyal etkileim alann ele alan sosyallik modelidir.* Bu modelde kamusal, sosyallik iindeki kamusal yaamn alanna, zel ise, mahremiyetin alanna karlk gelir. Daha ok sosyal tarih, kltrel antropoloji ve ksmen de sosyolojide geerli olan bu modelde, genel olarak kamusal (kentsel) meknlardaki akkan, deiken, oul ve zengin bir sosyallik ieren yaam; gndelik yaamdaki sosyal balar ve etkileimi mmkn klan kltrel ve dramatik uylamlar incelenir. Drdncs ise, zel-mahrem alan olarak aile (hane) ile pazar ekonomisi ve siyasi etkinlik alan arasna bir izgi eken, kamusal alan evin d olarak kabul eden, feminist modeldir. Kendi iinde eitli varyasyonlara sahip olan bu modelde, kamusal-zel ayrm cinsiyet ayrm zerine temellendirilmeye allr.11 Feministlere gre, kamusal ile zel alanlar arasnda ayrm yapma tarz, kadnlar ve tipik olarak kadnlara ait grlen ev ileri, ocuk bakm, hasta ve yallarn
*

Sosyallik modeli iine, Philippe Aries, Johan Huizinga, Norbert Elias gibi sosyal tarihilerin, Nataile Davis gibi gndelik hayat ritelleri ve popler kltr inceleyen antropologlarn ve Richard Sennettin 18. yzyla ait burjuva kamusallk tarznn 19. yzyl bandan itibaren nasl de getiini anlatan Kamusal nsann k adl almas dahil edilir. Sennetin tiyatro imgesi zerine kurulu olan kamusallk modeli, modern kentsel toplumun kamusal meknlarndaki sembolik gsteriyi ve medeni/kentli bireyin kendini ifade ve temsil etme tarzn temel alr. Bkz., zbek, a. g. m., s. 45. Weintraub, a. g. m., s. 7. Ayrca Weintraubun modelletirmesine ilikin yorumlar iin bkz., zbek, a. g. m., s. 4446. Jose Casanova, Private and Public Religions, Social Research, vol. 59, no. 1, Spring, 1992, s. 2021.

11

bakm gibi etkinlikleri zel alana hapsedip, bunlar liberal devletin kamu gndeminin dnda tutmu; bu konular ou zaman
12

iyi

yaamayla,

deerlerle

ve

genelletirilemeyecek karlarla ilgili grlmtr.

Bu adan feministler, geleneksel

dncede kamusal/zel alan ayrmn, kadnlara ynelik, smr, bask gibi tavrlar merulatrma abasnn bir sonucu olarak grrler. Ancak yine de bu kavramlarn tartmaya almas feministlerce, kadnlarn haklarn gndeme getirme ve cinsiyete bal ayrmcl ortadan kaldrma bakmndan nemli kabul edilir. Feminist-sylemsel kamusal alan perspektifi iinden dnen Seyla Benhabib ise, kamusal alan kavramn, kltrel (edebi, sanatsal ve bilimsel) anlam boyutunu iermeden normatif politika kuramyla snrl olarak ele almakta ve bat siyasal dncesinde ana akma karlk gelen farkl kamusal alan modeli ayrm yapmakta;13 yapt bu ayrmlar Arendt, liberal gelenek ve Habermasn dncelerine dayandrmaktadr. Birincisi, cumhuriyeti ve sivil yaam erdeme dayandran agonistik (yarmac) kamu alan anlaydr. Agonistik gre gre kamu alan, ahlki ve siyasi bykln, kahramanln ve sekinliin aa kt, sergilendii ve bakalaryla paylald grnmler alandr. nsanlarn tannmak, stn olmak ve itibar grmek iin birbiriyle rekabet ettii, insani olan her eyin bouna ve geici olmamas iin gvence arad yerdir. Agonistik boyut, akranlar arasnda ne kma mcadelesinin, ahlaki ve siyasi homojenliin bulunduu ve anonimliin sz konusu olmad koullarda gerekleebilir. kincisi, Kanttan balayarak adil ve istikrarl kamu dzenini politik dncelerinin merkezine yerletiren, John Rawlsn zerinde durduu kamusal akl ve adalet* kavramlar ekseninde tartlan, liberallerin grn tanmlamak iin kullanlan legalistik (yasalc) kamu alan modelidir. Liberalizm, belli trden iletiim kstlamalarna dayanan bir siyasi kamu diyalogu kltr olarak grlr. Bu anlaya bal olarak liberalizm, iktidar zerine konumann ve onu kamuoyu nnde gerekletirmenin bir yoludur. Kurumlarn uygulad adaletin kamuoyunun gz

12 13 *

Benhabib, Kamu Alan Modelleri, s. 253. zbek, a. g. m., s. 46. John Rawlsn gelitirdii kamusal akl ve adalet kavramlar konusunda bkz., John Rawls, Halklarn Yasas ve Kamusal Akl Dncesinin Yeniden Ele Alnmas, ev. Gl Evrin, Bilgi niversitesi Yaynlar, stanbul, 2006. John Rawls, Siyasal Liberalizm, ev. M. Fevzi Bilgin, Bilgi niversitesi Yaynlar, stanbul, 2007, John Rawls, A Theory of Justice, Oxford University Press, New York, 1999. Ayrca Rawlsn kamusal alan konusundaki grleri iin bkz., Aydn Mftolu, Liberal Kamusal Alan Tanmna Yeni Bir Bak: Rawlsn Uzlamac Liberal Kltr, Sivil Bir Kamusal Alan iinde, Kakns Yaynlar, stanbul, 2005, s. 47-69.

nnde olmas, insanlarn aratrmasna, incelemesine ve zerinde dnmesine ak olmas fikri, temel bir nem tar. Liberalizmin, iktidarn meru olmasn talep etmesi ve kurumlarn uygulad adaletin denetimini kamuya ak bir sre olarak grmesi, onun merkezi ilkelerinden biridir ve kaynan toplumsal szleme kuramlarndaki uzlamann siyasi ncelii anlaynda bulur. Bu balamda liberal kamu alan anlay, kamu diyaloguna dayanr. ncs, cumhuriyeti ve liberal modellerle ortak yanlar olsa da onlardan farkllaan yanlaryla ayr bir model olarak beliren, ge dnem kapitalist toplumlarn demokratik-sosyalist bir yeniden yaplann ngren

Habermasn sylemsel (discursive) kamu alan modelidir. Bu grte kamu alan, agonistik bir ekilde, siyasi sekinler arasndaki itibar kazanma ve adn sonraki nesillere brakma mcadelesinin alan olarak deil, demokratik bir ekilde, genel toplumsal normlardan ve kollektif siyasi kararlardan etkilenenlere bu norm ve kararlarn oluturulmasnda, deitirilmesinde ve benimsenmesinde sz hakk tanyacak prosedrlerin oluturulmas olarak anlalr. Bu kamu alan anlay, liberal anlaytan farkldr. Habermas ve liberal dnrler demokratik toplumlarda meruiyetin ancak kamu diyalogunun sonucu olabileceine inansalar da, Habermasn modelinde bu diyalog, ntrlk kstlamasna tabi olmayp pratik sylem fikrinin temsil ettii kriterlere gre deerlendirilir. Genel toplumsal ve siyasi eylem normlarndan etkilenenler, bunlarn geerliliini deerlendirmek zere pratik bir syleme katldklar her zaman ve her yerde, kamu alan ortaya kar. Gerekte, normlarn geerlilii stne genel tartmalarn says kadar kamu alan olabilir. Bu model arasndaki farklar dikkate alan Benhabib, ilk ikisinin ileri kapitalist ve Sovyet tarz diye anlan toplumlarda siyasi sylem ve meruiyet sorunlarnn zmnde ok yararl olmadn; Habermasn modelinin gcnn ise, ileri kapitalist toplumlarda demokratik meruiyet sorunlarna merkezi bir yer vermesinden ileri geldiini syler.14 Benhabib, siyasi dnce geleneinde zel alann ise, birbirinden ayr boyut ierdiini ifade eder. Birincisi ve hepsinden nemlisi, ahlki ve dini vicdann alan olarak anlalm olmasdr. Benhabibe gre, Bat Avrupa ve Kuzey Amerika lkelerinde, kilise ile devletin birbirinden ayrlmasnn ve modern felsefeyle bilimdeki gelimelerin bir sonucu olarak, yaamn anlam, en yksek iyi, yaammz uydurmamz gereken en balayc ilkeler gibi inanla ilgili konular, aklla halledilemeyecek ve
14

Benhabib, Kamu Alan Modelleri, s. 238253.

bireylerin kendi vicdanlarna ve dnya grlerine gre kendilerinin karar vermesi gereken konular olarak grlmeye baland. Bu deiimle birlikte, iyi yaam ve inanla ilgili konular, herkesi balayc bir ekilde deil, bireylerin kendi vicdan ve dnya grleriyle ilgili konular olarak grlmtr. kincisi, batda modernitenin

ykselmesine bal olarak ortaya kan ekonomik zgrlklerle ilikilidir. Benhabibe gre, ekonominin toplumsallamasyla birlikte, yani ev ileriyle snrl geim ekonomilerinin ortadan kalkmas ve daha sonra ulusal pazarlarn ortaya kmasna paralel olarak, ekonomik pazarlarn zelliini kuran bir gelime gzlenmitir. Bu balamda zel, her eyden nce, serbest meta dolamna ve zellikle de serbest emek gc pazarna devletin mdahale etmemesi anlamna gelmitir. zelin nc anlam, kiisel alanla ilgilidir. Yani, ev ilerinin; gnlk gereksinimleri karlamann; cinsellik ve remenin; hasta, yal ve ocuk bakmnn alandr.15 Yukarda genel hatlaryla zetlediimiz kamusal alan-zel alan tanmlar ve ortaya kan kamusal alan modellerine baktmzda, onlar birbirinden ayran temel kriterlerin siyasi ve felsefi eilimlere gre belirlendii; toplumsal yaamn farkl etkinlik alanlarn ayrt etmek iin betimsel ve/ya da normatif biimlerde kullanld dikkati ekmektedir.* alma konumuzu oluturan Arendtin ise, temelleri Antik a Yunan kent devletlerine dayanan, Benhabibin agonistik (yarmac) model dedii, Weintraubun snflamasnda Cumhuriyeti Erdem modeline karlk gelen bir anlay ierisinde yer ald grlmektedir. Bu anlayta, kamusal alan siyasi etkinliklerin, zel alan ise insan yaamna ynelik zorunlu ihtiyalarn giderildii bir alan olarak kabul edilir ve insan olmak, kamusal alanda yer alabilmeye edeer grlr. Arendtin dncesinde nemli bir tema olarak beliren, kamusal alan-zel alan ayrm, insan problemiyle dorudan ilgilidir.** Ona gre insan, kendini zel alandan
15 *

A. g . m., s. 254. Kamusal alann retimle ilikisini kurarak proleter kamusal alan modeli gelitiren Oskar Negt ve Alexander Klugeye gre, kamusal alan kavramnn geerlilikte olan yorumlarnda insan arpan ey, bir yn fenomeni bir araya getirmeye almalar, ama yaamn en nemli iki alann dlamalardr. Bunlar endstriyel aygtn tm ile ailedeki toplumsallamadr (Bkz., Oskar Negt ve Alexander Kluge, Kamusal Alan ve Tecrbeye Giri, ev. Meral zbek, Kamusal Alan iinde, ed. Meral zbek, Hil Yaynlar, stanbul, 2004, s. 136). Bu noktada, Avrupa kltrne bal olarak ortaya kan kamusal-zel alan oluumlarnn lkemize ne derece aktarlabileceinin de ayr bir tartma konusunu olabileceini belirtmek gerekir. Arendt insan olmann ne anlama geldiini tartrken, metafizik ya da teolojik yaklam gelitirmekten kanm ve insan doas sorununu, insann yapp etmelerine bakarak zmeye almtr. Bu balamda Arendt, insan doasn bilmeye ynelik sorunun (yani beni, kendim iin yapan sorunun) gerek bireysel psikolojik anlamda, gerekse genel felsefi anlamda cevaplanamaz grndn ifade eder. Ona gre insan, evresindeki her eyi bilmeye, belirlemeye ve doal zlerini tanmlamaya gc yetse de ayn eyi kendisi iin yapamaz. Bunu yapmaya

**

10

ayrm bir kamusallk iinde ortaya koyar ve evresine kim olduunu duyurur. Zira Arendt, insann ayrt edici zellii olarak, dnebilmesini, akla sahip olmasn deil, iletiim iinde olmasn, dier insanlarla birlikteyken kendi gerekliini kavrayabilen bir varlk olmasn gsterir. nsann dnme yeteneini gelitiren de dier insanlarn varl, yani insani oulluk durumudur. oulluk durumunda insanlar, birbirinden farkllarlar ve farkl olduklar iin konuma ve diyaloga girme ihtiyac duyarlar.16 Byle bir ortamda insanlar eitlik ve farkllklarnn farkna varr, benzersiz kiisel kimliklerini ortaya koyarlar. Dolaysyla Arendtin dncesin de bakalaryla bir arada yaamak insann en temel varolu koulu olarak ortaya kar ve bu da kamusal alanda yer almakla edinilir. Bakalarnn varl, ayn zamanda insanlarn siyasi rgtlenme biimi altnda yaamalarnn en temel kouludur. Bu adan Arendt, zel alan-kamusal alan ayrmna bavurarak siyasetin ve siyasi olann doasn kefetmeye alr. Yani hayatn kamusal ve zel grnmleri arasndaki snr, siyasal olan ve siyasal olmayan arasndaki fark belirler. Siyasi olan da ancak baka insanlarn varlyla oluturulabilen kamusal alan ierisinde kendisini gsterir. Bu balamda Arendt, siyasi alanla kamusal alan birbirine eitler ve kamusal bir varlk olarak insann iinde var olaca, konuaca, hem kendinin hem de dnyann gerekliini kavrayabilecei, mutluluu tadabilecei bir kamu alannn resmini izer. Bu resmi izerken, vita contemplativaya kar vita activay* savunur ve katksz felsefe ile siyasi dnce arasna bir it eker. Arendt, felsefi ve siyasi hayat arasnda kanlmaz bir gerilim olduu dncesindedir.
almak, insann kendi glgesi stne atlamas gibi olur. Eer bir doamz veya zmz varsa, bunu ancak Tanr bilebilir ve tanmlayabilir. nsan ise ancak kendi yaptklarn bilecek ve tanmlayacak durumdadr. Arendte gre, insan doasn belirlemeye ynelik sorular soran Augustinus, insan doasnn ancak Tanr tarafndan bilinebileceinin farkndayd. Augustinus, Ben kimim? ve Ben neyim? sorularn birbirinden ayrm, birinci sorunun insann kendine yneltilebilecek, ikinci sorunun da Tanrya yneltilebilecek bir soru olduunu sylemitir. Ben kimim? sorusunu, kendine ynelten, bir insanm cevabn alr. Ben neyim? sorusu ise, insann doasn bilmeye ynelik bir sorudur ve Tanrya yneltilebilir. Bu durumda insan doas ancak Tanr tarafndan verilecek bir cevapla aklanabilir. Ona gre insan doas hakkndaki soru, Tanrnn doas hakkndaki sorudan daha az teolojik deildir ve her ikisinin cevab da ilahi olarak vahyedilmi bir erevede aranmaldr. Bkz., Hannah Arendt, nsanlk Durumu, ev. B. Sina ener, letiim Yaynlar, stanbul, 1994, s. 21 22. Metnin ngilizcesi iin bkz., Hannah Arendt, The Human Condition, The University of Chicago Press, Chicago, 1959. s. 1011. almamzda eserin Trke evirisi esas alnmakla birlikte, zellikle terminoloji konusunda ngilizce metinde gznne alnmtr.
16 *

Nee ztimur, Hannah Arendt ve Kadnlk Durumu, Birikim, say, 168, stanbul, Nisan 2003, s. 39. Vita activa, bireysel bir etkinlik alan olan saf dnce, yani theoria alan anlamna gelen vita contemplativann tersine, bu dnyadaki eylerle ilgilidir. Vita activa, yaamn srdrlmesinde temel nem tayan ve insan hayvandan ayran anlaml ve zgr varoluu gerekletirme etkinliklerini kapsayan bir terimdir. Arendtin ifadesi ile etkin olarak bir eyler yapmaya yneldii lde insani yaam dr ve emek, i ve eylemi ierir. Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 17.

11

Bu nedenle bir siyaset teorisyeni olarak, felsefenin* bulanklatrmad bir bak asyla siyaset zerine almak istemitir.17 Bu erevede Arendt, siyaseti dnmenin bir konusu olarak sunmam, siyasi olan bir dnce ortaya koymaya almtr. Arendtin byle bir dnceye ynelmesinin temelinde ise, yaad ada dnyann en trajik olaylarna ve ykc deneyimlerine tanklk etmesi yer alr. ki dnya sava grm, Hitler Almanyasnda bir Yahudi olarak yaam, srgnlere maruz kalm, uzun yllar hibir lkenin vatanda olmadan yaamtr.** Bu deneyimler onu, geleneksel felsefe yapma tarzna ve hatta felsefe geleneine mesafe koymaya sevketmi, siyasi olan dnceden hareketle deil, olaydan, deneyimden hareketle kavramaya ve anlatmaya yneltmitir.*** Bunu yaparken, olaylarn nedenlerini deil, kkenlerini gstermi, dnyann yaanlabilir bir yer haline getirilmesi ve gelecee braklabilmesi iin almtr.18

Arendt, 1964 ylnda Alman televizyonuyla yapt bir rportajda felsefeci olarak takdim edildiinde, buna kar km ve unlar sylemitir: Buna itiraz etmek durumundaym. Ben felsefe evrelerine ait deilim. Benim ilgi alanm siyaset teorisidir. Kendimi bir felsefeci gibi hissetmiyorum, felsefe evrelerinde kabul grdm de dnmyorum. Rportaj yapan kii bu konuda kendisine yklendiinde Arendt, entelektellerin genellikle siyaset zerine dnmekte sknt ektiklerini, bunun da byk lde baktklar her eyde fikirleri grmelerinden kaynaklandn sylemitir. (Akt., Mark Lilla, lkesiz Deha -Felsefeyi Siyasete Alet Edenler-, ev. Ahmet Ergen, Gelenek Yaynclk, stanbul, 2004, s. 47). Arendtin kendisini bir felsefeci deil de, sadece bir siyaset teorisyeni olarak tantmasnda Heideggere kar duyduu fkenin byk etkisi olduu sylenebilir. Zira Heidegger, Yahudi olan Arendtin hi istemeyecei ekilde, Hitlerin politikalarn destekler tavr sergilemi ve Hitler dneminde Rektrlk yapmtr. Arendt, baka bir yerde, her trl kukuyu dindirecek kesin bir ifadeyle yle der: Benim herhangi bir yerden geldiim sylenebilirse o yer, Alman felsefe geleneidir. Alman felsefesi ise, Husserl, Heidegger ve Jaspers ile birletirilen fenomonoloji ve ontoloji gelenekleri anlamna gelir. Bkz., Lewis P.- S. K. Hincman, Heideggerin Glgesinde: Hannah Arendtin Fenomenolojik Hmanizmi, ev. S. Zelyt Hnler, Felsefe Tartmalar, say. 19, stanbul, s. 120. Ayrca, Arendt her ne kadar kendisini felsefeci olarak takdim etmese de, dncelerinde felsefi tutumun daha belirleyici olduu grlmektedir. Lilla, a. g. e., s. 47. Arendtin, zel hayatnn da istedii gibi gitmedii, ocukluundan itibaren muammalarla dolu bir yaam srd sylenebilir. Arendt, evresine kar hep cesur bir grnm sergilese de, babasnn lm ve annesinin ikinci evlilii, Heideggerle olan zel ilikisi ve yapt iki evlilik, 20. yzyln bunalml yaps Arendte u szleri syletmitir: lk genliimden beri iime ilemi aptalca bir zorunluluk; dnyaya kar hep rol yapmak Sanki her ey yolunda gidiyormu gibi davranmak, enerjimin ounu tketen bu. Bkz., Elzbieta Ettinger, Bir Akn Anatomisi, Hannah Arendt/Martin Heidegger, ev. Pnar Kr, Olak Yaynlar, stanbul, 1996, s. 12. Arendtin dnme tarz, klasik felsefe yapma tarzndan kkten bir biimde farkldr. Klasik felsefe, tefekkr yaamn n plana karr ve dnme eylemini insann kendiyle ba baa kald bir ortamda gerekletirecei bir etkinlik olarak sunar. Bu bak ise, insan yaad dnyadan ayrr. Klasik felsefe yapma tarzna bal hareket eden siyaset felsefesi de siyasi olan, siyasi olmayan ilkeden hareketle, yani insann dier insanlardan soyutlanp kendiyle ba baa kald bir durumdan hareketle, dnr ve kurar. Arendt ise, felsefe etkinliine deil, siyasi olan, siyaset d kavram ve kategorilerle dnme etkinliine kar kar ve bizzat kendisi siyasi olan bir dnmeyi ortaya koymaya alr. Arendte gre kendisi siyasi olan dnce, olay dnen, olaydan kan dncedir. Bu, Arendt iin aslnda siyasi dncenin, olan biteni yarglayan, deerlendiren dnce olmas demektir. Bkz., Nilgn Toker Kln, Hannah Arendt, Felsefe Ansiklopedisi, cilt I, ed. Ahmet Cevizci, Etik Yaynlar, stanbul, 2003, s. 546. A. g. m., s. 542.

17

**

***

18

12

Arendt, zel alan-kamusal alan ayrmnn yan sra, yine bu ayrmla ilikili olarak ele ald modern a konusunda gelitirdii farkl ve zgn yorumlaryla da dikkat eker. Modern ala birlikte balayan srete, Antik Yunandan beri varolan zel alan-kamusal alan arasndaki ayrm ortadan kalkm, bu aa zg yeni bir alan ortaya kmtr. Arendtin toplumsal alan olarak niteledii bu alann ortaya kyla birlikte, kamusal alana ait ilkeler etkisini yitirmi ve yirminci yzylda kamusal alan yklmtr. Kamusal alann yokluunda ise, insanlar ontolojik, epistemolojik, psikolojik sorunlarla karlarlar. nsanlar birbirlerinden soyutlanr ve dnyasz hale gelirler. Farkl bak alarn duyma ve renme yeteneklerini, tarafszlk ve objektiflik zelliklerini gelitirme imknn yitirirler.19 Yani siyasi bir varlk olmaktan kar, siyaset ncesi rgtlenme biimine geri dnerler. Kamusal alana ait ilkelerin yklmaya balamasnn yan sra, Arendt iin daha da nemlisi, teknolojinin hzla gelitii yirminci yzylda kamusal alan yeniden kurma ve anlama bilincinin de siliklemeye balam olmasdr. Bu nemli kapasitenin krelmesi, insann tamamen gayri-insanilemesine ya da btnyle pasif bir maniplasyon ve ynetim nesnesine dnmesine neden olabilir.20 Yani insan, tamamen biyolojik bir varla dnr ve bakalarnn gdm altna girer. Bu noktada Arendt, bir anlamda hibir ey yaptklarmz dnmekten daha nemli deildir szn parolas yaparak, insanl yaptklar zerine dnmeye arr. Bu dnme biiminin ise, insanlardan soyutlanarak gerekletirilemeyeceini vurgular ve insani oulluk artlarnda, siyasi ierikli bir dnme biimi olmas gerektiinin altn izer. Bunu yaparken de, kiinin yaamn nasl ynlendirebileceine ilikin dorudan talimatlar vermekten ok, anlama ve yarglama kapasitesini gelitirmeyi hedefler. Yukardaki ifadelerden de anlalaca zere, Arendtin yapmaya alt ey; kamusal alann ya da bu alana eitledii siyasal alann, ikili insan yaamndaki yerini ve nemini gsterebilmektir. nk ona gre, insan yaamnn oulluunu ve bireyler olarak kim olduumuzu aa karmada kamusal alann nemini aka grp, kabul etmedike, insan haklarn ve insan haysiyetinin merkezi deerlerini srdrebilme olana yoktur.21 Bu dncelerden hareketle Arendt, zerk bir siyasal alann varln
19 20 21

ztimur, a. g. m., s. 40. Lewis P.- S. K. Hincman, a. g. m., s. 120. A. g. m., s. 119.

13

tehdit eden sosyal ve tarihsel unsurlar incelemi, siyasal varoluun doasn epistemolojik olarak yeniden ina etmeye teebbs etmitir. Siyasal olana saygnln geri kazandrmak ve gerek siyasal alan yeniden oluturmak, Arendtin temel kayglarndan biri olmutur. Bu erevede tarihi farkl bir bak asyla yorumlam, antik an polisine ve modern dnemin Amerikan ve Fransz Devrimlerine gndermeler yapmtr.22 Arendt, dncelerini ortaya koyarken, Aristoteles, Saint Augustinus, Immanuel Kant, Friedrich Nietzsche, Martin Heidegger, Karl Jaspers gibi felsefe tarihinin nemli filozoflarndan etkilenmi, fakat hi birisinin takipisi olmamtr. zerinde durduu kavramlar ve getirdii zgn yorumlarla yirminci yzyln dnsel hayatna nemli katklarda bulunmu, ada siyaset felsefecileri arasnda farkl bir yer edinmi, gnmzde siyaset felsefesinin nemli kavramlar tartlrken ska bavurulan bir dnr olmutur. zellikle, Benjamin Barber, Sheldon Wolen, Anthony Giddens, Jrgen Habermas, Albrecht Wellmer, Richart Berstein, ve Seyla Benhabib gibi yazarlarn ska gnderme yaptklar grlmektedir. Biz de bu almada, Arendt dncesinde nemli bir yer igal eden zel alankamusal alan ayrmn ve modern aa zg bir grng olarak kabul ettii toplumsal alan, karakteristikleri ve birbirleriyle ilikileri balamnda deerlendirmeye altk. Arendt, Antik Yunandaki zel alan-kamusal alan ayrmndan yola karak, ideal bir kamusal alan modeli ortaya koymaktadr. Buradan hareketle, modern toplumlarda, zel alan ve kamusal alan arasndaki ayrmn siliklemeye balad ve kamusal alann varolu koullarnn ortadan kalkt dncesine ulamaktadr. almamzn tezi, modern ada ortaya kan toplum yaplarnn Antik an dili ve deneyimleri nda yorumlanamayaca ve Antik a dncesine dayanlarak yaplan zel alan-kamusal alan ayrmnn modern toplumlardaki gelimeleri aklamada ve yaanan sorunlar zmede yeterince tatmin edici olamayacadr. Bu balamda, Arendtin yapt zel alan-kamusal alan ayrmn kuramsal boyutuyla ele alp, zmleyici bir tutumla incelemeye altk.

22

G. Grkan ztan, Politik Olana tibarn ade Etme Teebbs: Hannah Arendt zerine, Dou Bat, say. 36, Ankara, ubat, Mart, Nisan 2006, s. 100.

14

BRNC BLM 1. HANNAH ARENDTTE ZEL ALAN-KAMUSAL ALAN AYRIMI 1. 1. zel Alan-Kamusal Alan Ayrmnn Ortaya k nsanolunun, bilinli veya bilinsiz olarak yapt ilk ayrm, kutsal olan ve kutsal olmayan ayrmdr. Bu ayrmn kamusal ve zel ayrmna dnmesi ise Antik Yunan kltrnde olmutur.1 Yunanllar, baka toplumlarda benzeri grlmemi, kent devleti ad verilen bir siyasi rgtlenme biimi kurmulardr.* Yunan kent devletlerinin kurulmas ile birlikte koine ve oikos olarak adlandrlan iki farkl yaam alan ortaya kmtr. Koine zgr yurttalarn ortak kulland polisin alan olarak kabul edilip, kamusal alana karlk gelirken, oikos tek tek bireylere ait olduu dnlen, hane hayatn temsil etmekte ve zel alana karlk gelmektedir.2 Antik Yunanda zel alana karlk gelen hanenin (oikos) ayrt edici zellii, insanlarn burada istek ve ihtiyalarn gdmnde bir arada yayor olmalardr. Bu durum insan iin bir zorunluluktur. Zira bireyin yaamn srdrmesi ve trn varln devam ettirmesi, bakalarnn ortaklna baldr. Bu ortakln temel unsuru ise, kadn ve erkektir. Erkein grevi bireysel ihtiyalar, kadnn grevi trn devamn salamaktr. Erkek yiyecek salayc emei ile kadn ise dourucu emei ile bu ilevi yerine getirir. Zorunlu olarak yerine getirilmesi gereken bu iki ilev ayn yaamsal aciliyetin konusu olarak dnlr ve hanede yerine getirilen btn etkinlikler zorunluluun eseri olarak deerlendirilir.3 Bu adan hanenin zel alan, zorunlu ihtiyalar gidermek iin yaplan ve bu ynyle de siyasi ierikle tanmlanmayan emek ve i gibi etkinliklerin alan olarak kabul edilir.
1

William Ebestein, Siyasi Felsefenin Byk Dnrleri, ev. smet zel, ule Yaynevi, stanbul, 1996, s. 16. Zygmunt Bauman, Siyaset Aray, ev. Tuncay Birkan, Metis Yaynlar, stanbul, 2000, s. 96. Kent devleti olarak adlandrlan siyasi rgtlenme biimi sadece Antik Yunana zg deildir. Yunanllardan nce Mezopotamyada ya da daha sonraki dnemlerde Romada, ayn rgtleni biiminin eitli rneklerine rastlanmaktadr. Ancak bu toplumlarda bu rgtleni biiminin uzun sre varln srdremedii ve merkezi imparatorluklarn bnyesinde ortadan kalktklar grlmektedir. Yunan kent devletlerinin varlklarn uzun sre srdrebilmelerinin sebebi olarak, bu yapnn yetkin siyasal toplum mitosu ile donatlm olmas ve bu yapy kendi iinde eritecek merkezi bir siyasal iktidarn eitli sebeplerden dolay belirememi olmas gsterilebilir. Bkz., Mehmet Ali Aaoullar, Kent Devletinden mparatorlua, mge Yaynlar, Ankara, 2004, s. 1112. Ahmet Arslan, lka Felsefe Tarihi -I-, zmir, 1995, s. 20. Habermas, Kamusalln Yapsal Dnm, s. 60. Arendt, nsanlk Durumu, s. 42. Vanessa Bridget Howle, Hannah Arendt: The Relationship Between the Vita Activa and the Vita Contemplativa, Ph. D. (In press) Duquesne University, 1991, s. 3334. Casanova, a. g. m., s. 2122. Arendt, nsanlk Durumu, s. 4950

15

nsanlarn dnyaya geldiklerinde kendilerini iinde bulduklar bu doal toplulukta birlikte yaamaktan baka seme anslarnn olmamas ve bu yaamn zorunlulua bal etkinlikler erevesinde srdrlmesi beraberinde zgrln yokluunu getirir. nsanlarn kendilerini zorunluluktan kurtarabilmesi, dolaysyla zgr olabilmeleri ise, ncelikle, yaam iin gerekli acil ihtiyalarn giderilmesine baldr. Bu amacn gerekletirilmesi adna bu alanda yer alan insanlarn bakalar zerinde iddet kullanmalar da, bir hak olarak grlmtr. Bu hak hanede yaayan btn insanlara deil, ailesini ve klelerini yneten hane reisine verilmitir.* Fakat hane reisinin, hanede yer alan insanlara hkmediyor olmas zgr olduu anlamna gelmemektedir. Daha sonra deineceimiz zere, Yunan ortak kanaatine gre, zgr olmak ne sadece yaamn zorunluluunun stesinden gelmek ne de emir veren bir konumda olmak demektir. zgr olmak, yaam zorunluluklarnn stesinden gelmekle birlikte, haneden ayrlp herkesin eit kabul edildii siyaset ya da polisin alanna girmek demekti.4 Baka bir deyile, Antik Yunanllar yaam iin gerekli acil ihtiyalarn stesinden gelmi olmay, zgr olmak iin gerekli fakat yeterli bir art olarak grmemi, hanede srdrlen yaamn zgr bir yaam olduunu dnmemilerdir. Kabullenilmi eitsizlik zerine kurulu bir rgtlenme biimi olduu anlalan hanede ynetim ise, tek adam ynetimine, yani monariye dayanmaktadr. Arendtin ifade ettii gibi hane, mensuplarndan her zaman tek bir kanaate ve tek bir kara sahip bireylermi gibi davranmalarn ister. Ortak kar ve biricik kanaatin temsilcisi ise, bu kar ve kanaate uygun biimde yneten ve aile fertleri arasnda olas bir dalmay nleyen hane reisidir.5 Hanenin ya da zel alann bir baka zellii, gizlilik iinde geirilen bir yaam temsil etmesidir. Yunanllar nazarnda gizlilik ierisinde geirilen yaam, ahmaka
*

Arendt, hane reisinin ailesini ve klelerini ynetirken bavurduu iddetle, on yedinci yzyl siyasal dncesinde yer alan, kaotik doa durumunda, insanlarn birbirlerine kar uyguladklar iddet arasnda ortak hibir yan bulunmadn vurgular. Antik Yunanda insann siyasal bir hayvan olmadan nce toplumsal bir hayvan olduu ve iddetin de siyaset ncesi bir rgtlenme biimi olarak kabul edilen hane alan ierisinde yer almas gerektii dnlrd. Bu anlay erevesinde iddet, hanede grlen zorunluluun stesinden gelmek adna gerekli grlr, ortadan kaldrlmas gerektii dnlmezdi. Oysa on yedinci yzyl siyasal dncesinde (Hobbes) iddet, insanlarn kaotik doa durumunda yaadklar bir olgu olarak grlm ve insanlarn iddetinden g kullanarak, ilerine korku salarak ya da siyasal bir rgtlenme biimi kurularak ortadan kaldrlmas gerektii dnlmtr. Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 5152. Hannah Arendt, Gemile Gelecek Arasnda, ev. B. Sina ener, letiim Yaynlar, stanbul, 1996, s. 145. Arendt, nsanlk Durumu, s. 52. A. g. e., s. 62.

16

(idiotik) bir yaam olarak dnlr ve hor grlr. Yunanllar iin gizlilik, kelime anlamnn da gsterdii gibi, mahrum edici bir anlama sahiptir ve bir eyden, en yksek ve en insani yeteneklerden yoksun olunduu anlamna gelmektedir. Bu adan sadece zel yaam olan biri, tam anlamyla bir insan olarak deerlendirilmez ve kamu alanna girme olana olmayan kleler ya da byle bir alan oluturmam barbarlar gibi grlrlerdi.6 Yani bu alanda yer alanlar, insan cinsinden bir hayvan trnn mensubu olarak kabul edilirler. Kamusal alana karlk gelen koine ise, siyasi yaam alan olarak grlr ve polisin alan olarak kabul edilir. Kamusal yaam, kent devleti snrlar iinde meknsal olarak agora,* mahkemeler, sava ve atletik oyunlarn gerekletii meknlarda ortaya kar.7 Arendte gre kamusal yaam, kent devleti iinde yukarda ifade ettiimiz meknlarda ortaya ksa da, fiziki konum itibariyle bu alanlarla snrlanm deildir. Ona gre polis,** insanlarn birlikte eylemde bulunmalarndan ve konumalarndan doan, zgrce seilmi ok zel bir rgtlenme biimini ifade eder ve hibir surette insanlar bir dzen dhilinde bir arada tutmak iin gerekli bir eylem biimi deildir.8 Bu adan polisin ya da kamusal alann gerek mekn, bir arada yaayan, eylem ve konuma etkinliini yerine getiren insanlar arasnda yer alr. Bu balamda Arendt,
6 *

A. g. e., s. 60. Agora; kabilesel rgtleni dneminde halkn (siyasal) toplanma yeri anlamna gelmektedir. Daha sonralar ise pazar alan (ar) anlamnda kullanlmtr. (Bkz., Aaoullar, a. g .e., s. 15). Agoray, zel ve kamusal alan kavramlar balamnda deerlendirirsek, ne zel ne de tam olarak kamusal olan, ikisinden de bir para tayan mekna karlk geldii grlr. Kamusal ile zelin karlat, birbiriyle tantrld, birbirini bilgilendirdii, bar iinde ortak hayatn zor sanatn deneme yanlma yoluyla rendikleri yer, agoradr. (Bkz., Zygmunt Bauman, Bireysellemi Toplum, ev. Yavuz Alagon, Ayrnt Yaynlar, stanbul, 2005, s. 245 246). Yani agora, zel ve kamusal alann dnda bir nc alan olarak ortaya kmakta ve bu ikisini birbirine balayan mekn olarak grlmektedir. Gnmzdeki sivil toplum agorann ada edeeri olarak kabul edilmektedir. Bkz., Bauman, Siyaset Aray, s. 97. Habermas, Kamusalln Yapsal Dnm, s. 60. Yukardaki ifadelerden de anlalaca zere, Arendtin deerlendirmesine gre polis szc kent devleti szcn karlamamaktadr. Polis, kent devletinin iinde yer alan bir alan olarak grlmekte, yurttalarn birlikte eylemde bulunmalarndan ve konumalarndan doan bir rgtlenme biimi olarak dnlmektedir. Dolaysyla polis, kent devletiyle deil, kent devletinin bir parasn oluturan siyasal ya da kamusal alanla zde kabul edilmektedir (Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 271272). Arendtin bu deerlendirmesine karn, baz aratrmac ve bilim adamlar tarafndan kent devleti ya da site kavramnn polis kavramyla edeer grld ve ayn anlama gelecek ekilde kullanld grlmektedir. (rnein bkz., Leslie Lipson, Siyasetin Temel Sorunlar, ev. Fgen Yavuz, Bankas Yaynlar, stanbul, 1996, s. 334. Ayferi Gze, Siyasal Dnceler ve Ynetimler, Beta Yaynlar, stanbul, s. 1. Arif Mfit Mansel, Ege ve Yunan Tarihi, Trk Tarih Kurumu Yaynlar, Ankara, 1999, s. 100. Ebenstein, a. g. e., s. 31). Habermasn ise polis szcnn kullanm konusunda Arendt ile ayn dncede olduu grlmektedir. Bkz., Habermas, Kamusalln Yapsal Dnm, s. 60. Arendt, nsanlk Durumu, s. 26.

7 **

17

nereye gidersen git yannda polisi de gtreceksin szn, sadece Yunan kolonizasyonunun bir parolas olarak grmez. Ona gre bu sz, ayn zamanda konumann ve eylemin her an ve her yerde kendilerine yer at katlmclar arasnda bir mekn oluturabildii yolundaki yerleik kanaati de ifade etmektedir.9 En geni anlamyla kamusal alan olarak deerlendirilen polisin mekn, bir tezahr sahasdr. Arendtin ifadeleriyle; bakalar bana nasl grnyorsa benimde onlara yle grndm, insanlarn salt baka canllar ya da cansz eylerin varolduklar gibi olmadklar, grnmlerini ak ve seik kldklar bir mekn.10 nsan, bu meknda yer almakla, hem dier varlklardan hem de kendi tr ierisinde yer alan dier insanlardan farkl olduunu gsterebilecei etkinlikleri gerekletirme olanana kavuur.11 Bu etkinlikler ise, Arendtin yukardaki ifadelerinden de anlalaca gibi, en temel insani etkinlikler olarak kabul edilen eylem (praxis) ve konumadr (lexis).12 Antik Yunanllar iin eylemde bulunmak ve konumak, hane alanna ait olduu dnlen zorunlu ve yararl olan her eyi darda brakmak anlamna gelir. Beeri meseleler alanndan doan eylem (praxis) ve konuma/sz (lexis), siyasi etkinlikler olarak kabul edilir.* Bu etkinlikler maddeten bo, nafile olmalarna karn, insann belleini oluturur ve bu ynyle de kendilerine zg bir kalcla sahip olurlar. Bu etkinliklerin varl, insann bu dnyada grlebilmesine karlk gelir. nsanlarn bu dnyada grlebilmesini salayan mekn ise, kamu alandr. Bu alanda yer almak ve bu alana zg etkinlikleri yerine getirmek, insann elinin iinden ya da bedeninin emeinden ok daha insana zg bir durumdur. nsan, bu etkinlikleri yerine getirdiinde, eriebilecei en yksek mertebeye eriir ve kendini gerekletirmi olurdu.13 Ayrca kamusal alann konumaya dayal bir alan oluu, yurttalar arasndaki etkileime iknann egemen olduunu ve fiziksel iddetin bu alann dnda brakldn gstermektedir.
9 10 11 12

A. g. e., s. 272. A. g. e., s. 272. Howle, a. g. e., s. 32. Hannah Arendt, Philosophy And Politics, Social Research, Spring 90, vol. http://weblinks3.epnet.com.content.lib.utexas.edu:2048/DeliveryPrintSave...01.11.2005, s. 9. 57, Issue 1.

Eylem ve konuma, kent-devletinin kuruluuyla siyasi alann ayrlmaz etkinlikleri olarak grlse de, bu iki unsurun birbirini gerektirdikleri ve her eyden daha stn olduklar kanaatinin polisten nce de var olduu ve Sokrates ncesi dncede bulunduu grlmektedir. Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 43. A. g. e., s. 284285.

13

18

Arendte gre, kamusal alana karlk gelen polisin iki yanl ilevi vardr. Kendi ifadesiyle; birincisi; polisten, insanlarn hanelerinden ayrlmalarn olaanst ve dolaysyla nadiren mmkn bir durum olmaktan kartarak belli snrlamalar dhilinde de olsa, srekli hale getirmenin olanan yaratmas beklenmekteydi. Polisin, insanlarn nne, adlarn lmszletirmeleri iin ok daha fazla frsat kartaca, herkesin kendi farkn koyma, kimliindeki benzersizlii edim ve szlerle gsterme ansn artraca varsaylmaktayd kinci ilevi de; eylemin ve konumann faniliine bir are olmasyd. Zira polis ncesi nlenmeyi hak eden bir edimin unutulmama, yani lmszleme ans pek fazla deildi.14 Arendt bu dncesini Periklesin cenaze sylevindeki u szleriyle destekler; Polis, btn denizleri ve karalar cengver iradelerinin sahnesi haline koyanlarn ahitsiz kalmamalarn ve onlar gklere ykseltecek kelimeler bulup karmasn bilen ne Homerosa ne de bir bakasna gerek duyar halde olmamalarn temin etmekteydi; bu sayededir ki eylemde bulunanlar, bakalarnn yardm olmadan, gerekletirdikleri iyi ile kt edimlerin ezeli hafzasn birlikte oluturabilecekler, bugn ve gelecekte de hayranlk konusu olmay srdrebileceklerdi.15 Arendt, Periklesin bu szlerine dayanarak polisi insani varolu asndan u ekilde yorumlar: nsanlarn bir alanda polis biimi altnda srdrdkleri yaam, insani etkinlikler ierisinde en geici nitelikte olan eylem ile konumann ve insan elinden kma en az kat en ksa mrl rnler olan edimler ile bunlardan doan hikyelerin yok olup gitmemelerinin teminatyd sanki. Fiziki bakmdan kenti evreleyen duvarlarla tahkim olmu ve psigonomik olarak da yasalarla gvence altna alnm olan polis rgtlenmesi, bir tr rgtlenmi bellektir.16 Baka bir deyile, Yunanllar iin polis, her eyden nce bireysel yaamn faniliine kar bir teminat, bu fanilie kar korunak, lmllerin lmszlklerine bir mekn olma zelliine sahiptir.17 Dolaysyla Yunanllar iin bir siyasi teekkl olarak grlen polisin kurulmasna yol aan ey, insanlarn insan yaamnn lmllnn ve insan ilerinin nafileliinin stesinden gelmek iin duyduklar istek ve ihtiya olduu sylenebilir. nk onlar iin insan
14 15 16 17

A. g. e., s. 269270. A. g. e., s. 270. A. g. e., s. 271. A. g. e., s. 82.

19

yaam, siyasi teekkln dnda sadece gvenlikten uzak olmakla, yani bakalarnn iddetine hedef olmakla kalmaz, anlamdan ve onurdan da yoksun kalrd. Hayat anlaml hale getirmenin, onurlu iyi bir yaam srmenin yolu da, polis rgtlenmesi ierisinde yer almaktan geerdi.18 nsani varolu asndan deil de, siyasi adan bakldnda, kamusal alana karlk gelen polisin, dikkat ekici zelliklerinden biri hi kimsenin ynetim alan olmasdr. Yani polisin ileyiinde yneten ynetilen ayrm yoktur. Bu alanda yer alan herkes eit* kabul edilir. Bu yzden Arendte gre, geleneksel ynetim biimleri olan tek adam ynetimi veya monari, birka kiinin ynetimi ya da oligari ve ounluun ynetimi veya demokrasi polisin ileyiine uyan ynetim biimleri deildir.19 Tersine btn yneten-ynetilen dncesinin, bizim anladmz anlamda hkmet ve iktidar kavramnn hem de bunlara ait kurall dzenin, siyaset ncesi olduklar ve kamu alanndan ziyade zel alana ait olduklar dnlmekteydi.20 Aristoteleste, bir siyasal topluluk (polis) ile zel hane (oikia) arasndaki temel farkn, ikincisinin bir monari yani tek adam ynetimi olmasnda, polisin ise tam tersine ok sayda yneticiden meydana gelmesinde yattn syler. Arendte gre, Aristotelesin burada polisin ok sayda yneticiden olutuunu sylemesinin, tek adam ynetiminin karsna kartlan oligari, aristokrasi ya da demokrasi gibi eitli ynetim biimleri ile hibir ilgisi yoktur. Burada ifade edilen ok sayda yneticiden kast, kentin kamusal/siyasal alannn oluumuna katlmadan nce evde kendilerini monarklar olarak kuran hane reisleridir.21 Dolaysyla bu bak as dorultusunda, ynetmek olgusunun kendisi ve ynetenler ile ynetilenler arasndaki ayrm, siyasi alan nceleyen bir alana, yani hane alanna ait olacaktr. Fakat eylem ve konumann gerekletii polisin mekn herkes iin geerli deildir. Btn insanlar eylemde bulunma ve konuma yeteneine sahip olsalar da, ou
18 *

Arendt, Gemile Gelecek Arasnda, s. 101. Arendte gre, siyaset alannn buradaki eitlii ile modern zamanlarda kabul edilen eitlik anlay arasnda hemen hibir benzerlik yoktur. Antik siyasal eitlik, kiinin akranlaryla bir arada yaamas, sadece onlarla dp kalkmas anlamna gelir ve bu dnce doal olarak bir kent-devletinde her zaman iin nfusun ounluunu oluturan eit olmayanlarn varln gerektirir. (Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 52). Dolaysyla Antik zgrln zn oluturan bu eitlik dncesi, modern zamanlardaki gibi adaletle ilikili olarak dnldnde, adaletsizlik zerine kurulu bir eitlik dncesi olduu grlecektir. Arendt, Gemile Gelecek Arasnda, s. 33. Arendt, nsanlk Durumu, s. 52. Arendt, Gemile Gelecek Arasnda, s. 161.

19 20 21

20

bu meknda yaamamtr. Antik Yunanda kleler, yabanclar ve kadnlar* bu meknn dnda tutulmu,22 bu meknda yer alma hakk sadece yurtta kabul edilen erkeklere verilmitir. Yurtta kabul edilenler, polisin yerli halkn oluturan ve belli haklara sahip olan zgr kiilerdir. Yurttalar zgrlklerini, hane alannda giderilmesi gereken yaamn zorunluluklarn denetim altna almakla, yani hane alannda yer alan dier insanlar zerinde tahakkm kurup eit kabul edildikleri polisin alanna girmekle elde ederlerdi. Bu nokta da unu da ifade edelim ki, yurttalarn eitlii, yasa karsnda (isonomi) bir eitlik olarak grlse de znde bundan ok daha fazlasn ifade eder. Birtakm haklara eit olarak sahip olmak anlamnda zetlenemez. Daha ok kamu ilerine genel ve etkin katlm ifade eder.** Kamu ilerine etkin katlm gstermeyen yurtta atimos olur, yani siyasal haklarn yitirirdi.23 Siyasal haklarn yitiren ya da polisin dnda kalan ise varlk ve deerden yoksun konuan bir hayvan yani bir kle ya da uygar insana zg haklardan yararlanamayan bir yabanc (metoikos) gibidir. Dolaysyla polisin dna atlmak hemen hemen lm cezas kadar ar bir cezaya arptrlmak demekti.24 Arendt, bu alandan yoksun olmay, insani ve siyasi olarak dnldnde, grnmle ayn ey
*

Kleler ve kadnlar, gizli/sakl bir hayatn yer ald hane alan iinde dnlmtr. Kadnlar ve klelerin gizli/sakl tutulmalar ise, birilerinin mal olmalarndan deil, yaamlar bedeni ilevlere adanm laboriours (emekiler) olmalarndan ileri gelmektedir. Kadnlarla kleler ayn yerde bir arada yaar, ev ii yaamn gndelik gerekleri karsnda ayn konumu paylarlard. Hangi statye mensup olursa olsunlar, hane reisinin kars bile olsa, hibir kadn kendi eitleri arasnda yaamazd. Kadnlk, akln dnda kalan eylerle e tutulur, yerine getirmeleri gereken en temel ilev olarak ocuk dourmalar grlrd. Bu ilev ise, trn varln devam ettirmek adna zorunlu ihtiyalar kategorisinde deerlendirilirdi. Dolaysyla mertebe, doumdan ok meslek ya da ileve balyd. (Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 104. Aaoullar, a. g. e., s. 20. Genevieve Lloyd, Erkek Akl, ev. Muttalip zcan, Ayrnt Yaynlar, stanbul, s. 22. Egon Friedell, Antik Yunann Kltr Tarihi, ev. Necati Aca, Dost Kitabevi Yaynlar, Ankara, 1999, s. 198199). Antik Yunanda kadnlara ynelik bu bak as, yani kadnlarn siyasi alandan uzak, hane hayat ierisinde dnlmesi, daha sonraki dnemlerde erkeklerin tm toplumlarda daha fazla iktidar ve otorite elde edebilmesine yol amtr. Bkz., Aksu Bora, Kamusal Alan Sahiden Kamusalm?, Kamusal Alan iinde, ed. Meral zbek, Hil Yaynlar, stanbul, 2004, s. 530531. Arendt, nsanlk Durumu, s. 272. Yunanllarn gznde yasa yapmak ya da yasakoyucu olmak, siyasi yaama dhil olmak anlamna gelmez. Yunanllar, yasa koyucuyu bir zanaatkr ya da memur gibi deerlendirirler. Hatta kent dndan kimseler arlp kendilerine yurttalk verilmeden yasalar yapmalar istenirdi. Onun ii siyasi deildi, siyasi yaam o yasama iini bitirdikten sonra balard. Yani yasakoyucu el sanats gibi i gren biri olarak dnlr ve bu yasa koyma ii siyasal etkinlik balamadan nce bitirilirdi. Yunanllarn bak acsna gre, insanlar eylemeye balamadan nce polisin kamu alann oluturacak kesin tanml bir mekn salanmal ve sonraki btn eylemlerin sergilenecei yasa anlamnda bir yap kurulmalyd. (Bkz., Aristoteles, Nikamakosa Etik, ev. Saffet Babr, Ankara, Ayra Yaynevi, 1997, s. 121. Arendt, nsanlk Durumu, s. 9293, s. 266267) Yunanllarn bu bak as, ayn zamanda yasalarn, atalardan miras kalmadn ya da Tanrlar tarafndan yaratlmadn ve deitirilebilir bir yapya sahip olduunu gstermektedir. Cornelius Castoriadis, Dnyaya, nsana ve Topluma Dair, ev. Hlya Tufan, letiim Yaynlar, stanbul, 2001, s. 307. Aaoullar, a. g. e., s. 16.

22

**

23

24

21

olan gereklikten yoksun olmak eklinde deerlendirir.25 Bu alanda yer almak ve bu alana zg etkinlikleri yerine getirmek ise, insana zg bir durumu ifade ederdi. nsan, kamu alannda yerine getirdii etkinlikler sayesinde, eriebilecei en yksek mertebeye eriir ve kendini gerekletirmi olurdu.26 Yani Yunanllar iin kamusal alan, insann kendini gerekletirebilecei mkemmel bir alan durumundadr. Bu bakmdan Arendt, Yunanllarn arete dedikleri mkemmeliyet kelimesinin, daima kiinin farkn ortaya koyarak, bakalarndan stnln gsterebilecei kamu alann ifade ettiini syler.27 Yunanllar nazarnda yurtta olarak kabul edilen insann/erkein yaam, sradan yaamdan daha stn bir kategoridedir. yi yaam olarak kabul edilen yurttan yaam, daha kaygsz ve daha soyludur. Hayatn yaln zorunluluklarna boyun edirdii, emek ve iten azade olduu lde iyi ve btn canl yaratklarn ftratnda bulunan varln srdrme gdsnn stesinden geldii lde de, artk biyolojik yaam srecine bal deildir.* Arendte gre, byle bir yaama sahip olmak, cesaret isteyen bir itir. nk iyi yaamn yer ald kamu alan, hane alannda olduu gibi kiinin bireysel yaamn ve trn varln devam ettirecek etkinliklerin alan deildir. Yaam srdrmeye ynelik, zorunlu ve yararl olan etkinlikler hane alannda braklmtr. Dolaysyla kamu alanna girecek olann, ncelikle yaamn tehlikeye atmay gze almas gerekir. Bu cesareti gsterebilenler kendi eitleri arasnda yer alr, yurttala kabul edilirler.28 Bu balamda Arendtin de, cesareti mkemmel bir siyasi erdem** olarak kabul ettii grlmektedir.

25 26 27 *

Arendt, nsanlk Durumu, s. 272. A. g. e., s. 285. A. g. e., s. 72. Yunanllar iin biyolojik yaam srecinden ya da almaktan azade olmak, siyasal yaama katlm iin gerekli olan bo zaman salard. Bu balamda bo zamana sahip olmak, hem erdemin gelimesi hem de siyasal grevlerin yerine getirilmesi iin nemli grlrd. (Bkz., Cevat Okutan, Cumhuriyeti Paradigma/Paradigmatik Cumhuriyet, Paradigma Yaynlar, stanbul, 2006, s. 55). Zira Aristoteles de kendini etkin yurttalk ilerine vakfedebilmek iin bir yurttan, eitim ve tecrbenin yannda, yeterli bo zamana sahip olmas gerektiini vurgulamtr. Bkz., Ebestein, a. g. e., s. 40. Arendt, nsanlk Durumu, s. 5657. Arendt, cesareti siyasi bir erdem olarak kabul ederken, cesaretin, lmcl bir tehlike karsnda yaamn gle oynaya riske atld bir cretkrlk olmadn zellikle vurgular. Cesaret, bireysel hayat/canllk duygusuna karlk gelmeyen, dier insanlarn bulunuuna bal olarak ortaya kan bir durumu ifade eder. Bu anlamda Arendte gre, evimizin drt duvar ile korunmu gvenlik alanndan kmak ve kamu alanna girmek, bizi darda bekleyebilecek belli tehlikelerin varlndan tr deil, yaam ilgisinin geerliliini yitirdii bir alana girmi olmamzdan dolay cesaret gerektirir. Cesaret, insanlar dnyann zgrl uruna, yaamla ilgili endielerden kurtarr. Siyasette yaam deil, dnya sz konusu olduundan, siyasi yaamda cesaret vazgeilmezdir. Bkz., Arendt, Gemile Gelecek Arasnda, s. 211212.

28 **

22

Antik Yunanda herkes yurtta olamad gibi, yurtta says da snrsz deildir. nk Yunanllara gre polis varln yurtta saysnn snrl tutulmasyla koruyabilirdi. Bu snrlama ayn zamanda Yunanllar dier uygarlklardan ayran bir zellik olarak kabul edilir. Polisin varln korumak adna yurtta saysnn snrl tutulmasnn gerekli olduunu dnen Arendte gre, insanlar kalabalklatka davran gsterme olaslklar artaca gibi, davran-olmayan karsndaki tahammlleri de azalacaktr. Ayrca bir araya ylm ok sayda insan, bu ister tek bir kiinin ister ounluun ynetimi olsun, despotizm ynnde neredeyse kar konulmaz bir eilim sergileyecektir.29 Genel anlaya uygun olarak birok dnr gibi Arendt de, polisin gerek karakterini, Platon ve Aristotelesin siyaset felsefelerinde bulur. Platon iin toplum, bir insann kendi kendine yetememesi yznden domu olan bir iktidarszlktr. Ona gre, bir insan bir eksii iin, bir bakasna bavurur, baka bir eksii iin de bir bakasna. Bylece birok eksikler birok insann bir araya toplanmasna yol aar. Hepsi yardmlaarak bir ortaklk iinde yaarlar.30 Fakat Platon iin bir topluluk iinde yayor olmak, insan olmak anlamna gelmez. Bir topluluk iinde yayor olmak, hayatta kalabilmek ve trn varln devam ettirebilmek iin doal bir zorunluluktur. Platon iin olduu gibi Aristoteles iinde bir toplum iinde yaamak zorunluluun sonucudur. Bu zorunluluk sonucu kurulan ilk toplumsal birlik de ailedir. Bu birliktelik, doann hayvanlara da bitkilere de verdii, kendi benzerlerini oaltma isteinden ileri gelmektedir.31 lk toplumsal birlik olan aileyi ky aamas takip eder. Ky, gnlk ihtiyalarn temininin tesinde bir takm hedefler gdlerek, birok ailenin birlemesiyle meydana gelen bir birliktelie karlk gelir.32 Fakat byle bir topluluk iinde yayor olmak, insan olmak iin yeterli deildir. Aksine bu durum, insan yaamnn hayvan yaam ile ortak olarak paylat bir durumu ifade eder ve sadece bu nedenle bile aslen insan olamayaca anlamn tar. Dolaysyla insan trnn doal, yaln toplumsal biraradal, teki hayvan yaam biimleri iin olduu gibi insanhayvan iin de deimez olan biyolojik yaam gereklerinin dayatt bir snrlama olarak
29 30 31 32

Arendt, nsanlk Durumu, s. 66. Platon, Devlet, ev. S. Eyubolu-M. A. Cinboz, Remzi Kitabevi, stanbul, 1995, s. 59. Aristoteles, Politika, ev. Mete Tunay, Remzi Kitabevi, stanbul, 1993, s. 8. Neet Toku, Siyaset Felsefesine Giri, Kakns Yaynlar, stanbul, 2005, s. 62.

23

grlr.33 nsanlarn bu snrlamamann tesine gemeleri ve kendilerini bir insan olarak kurmalar ise, siyasi bir yap oluturmalaryla mmkn olmutur. Zira Arendtin dncelerine byk lde kaynaklk eden Aristoteles, insan zoon politikon* olarak tanmlamaktadr. Aristotelesin yapt bu tanm, hanede yer alan insan iin geerli deildir. nk hanedeki birliktelik, biyolojik yaam srecine bal ihtiyalarn giderildii zorunlu bir birlikteliktir. Bu tanmn tam olarak anlalmasn salayacak ey ise, Aristotelesin insan iin yapt ikinci tanm olacaktr. Aristoteles insan ayn zamanda zoon logon ekhon (konumaya muktedir bir varlk) olarak da tanmlar. Arendte gre, Aristotelesin niyeti ne genelde insan tanmlamak ne de insann, ona gre logos yani sz ya da akl deil, nous yani asli nitelii sze dklmesi imknsz bir ierii olmak gibi bir asli zellik tayan en yksek vasf olarak tefekkr gstermekti. Bu en bilinen iki tanmnda da Aristoteles, sadece poliste geerli olan insan ve siyasi yaam tarz hakkndaki kanaati zetlemitir; bu kanaate gre polisin dndaki herkes kleler ve barbarlar konuma melekesinden deil kukusuz, ama yalnzca konumann anlaml hale getirdii ve yurttalarn asl ilgisini (birbirleriyle konumann) oluturduu bir yaam tarzndan yoksun, aneu logou (akl-sz, akldan yoksun; hesabn veremeyecek biimde yaayan) idiler.34 Yani, Aristoteles ve Platon iin insan, siyasal hayvan olmadan nce toplumsal bir hayvan olarak dnlm, bu durum da insan dier varlklardan ayran bir zellik olarak grlmemitir. Polisin ortaya kyla birlikte insan kendini dier varlklardan ayracak zelliklere kavumu ve siyasal bir hayvan olarak tanmlanacak bir duruma gelmitir. Arendt, polisin gerek karakterini, Platon ve Aristotelesin siyaset

felsefelerinde bulsa da, n plana karmaya alt kamusal alanda gerekleen siyasi yaamn her iki filozofta da en stn yaam tarz olarak kabul edilmedii grlmektedir. Zira Platon, hayatnda yaad deneyimler sonunda, insanlarn meseleleri zerinde fazla durmaya demeyeceini dnm ve insana siyasi yaam tarz dnda filozof yaam tarzn benimsetmeye almtr. Bu yaam tarzna bal olarak da bakn bu

33 *

Arendt, nsanlk Durumu, s. 4142. Arendt siyasal olan ve toplumsal olan arasndaki ayrma dikkat eker ve Aristotelesin zoon politikon, yani insan doas gerei siyasal hayvandr tanmnn insan toplumsal hayvandr eklinde yanl evrilerek anlam kaybna neden olduunu dnr. Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 45. Arendt, nsanlk Durumu, s. 45.

34

24

dnyaya deil, idealar lemine ya da kutsal olan eylere evirmitir. Dolaysyla Platonun ulat son nokta tefekkr hayat olmutur. Aristoteles ise, hayatn zorunluluklarndan ve bunlarn sebep olduu ilikilerden bamsz olarak ortaya konabilecek, insanlarn zgrce seebilecekleri, haz, siyaset ve teoria (filozof) olmak zere yaam tarz belirlemitir.35 Aristotelesin belirledii bu yaam tarzlar, insann biyolojik yaamn srdrmeye ve gnlk ihtiyalarn gidermeye ynelik btn etkinlikleri darda brakacak niteliktedirler. Dolaysyla zorunlu ihtiyalar giderme arac olarak dnlen klenin yaamnn yannda, zanaatkrn ve tccarn i yaam da bu yaam tarznn dnda deerlendirilmitir.36 Aristotelesin siyasi yaam tarzn zorunlu ve yararl olan etkinlikler dnda deerlendirmesi, Yunanllarn polis yaamn anlama tarzlarna uygun bir dnce olsa da, teoria (filozof) yaam tarzn siyasi yaam tarzndan daha stn bir konumda dnmesi, tefekkr hayatn n plana kardn gsterir. Baka bir deyile, Platon gibi Aristoteles de Antik zgrle bir de siyasi etkinlikten zgr ve uzak olmay eklemi,37 lmsz olmay, herhangi bir edimde bulunmadan uzak durarak, tefekkr hayatnda bulmutur. Byle bir dncede siyasetin, doas gerei insann daha ulvi nitelikli etkinlikleri iin bir alan oluturmad anlamn tar.* Her trl dnyevi meselelerden syrlmak gerektii dncesine dayal bu anlay da, siyasi etkinlik olan eylemin tefekkr karsnda ikinci plana itilmesine neden olmutur. Arendte gre, tefekkrn n plana kmas, vita activa etkinlikleri olan emek, i ve eylemin tefekkrn bak asyla

35

Aristoteles, Eudemosa Etik, ev. Saffet Babr, Dost Kitabevi Yaynlar, Ankara, 1999, s. 19. Aristoteles, Nikomakhosa Etik, s. 5. Aristoteles de haz yaam, bedensel hazlar, istekleri tatmine ynelik bir yaam; siyaseti yaam, gzel eylemlere, yani erdeme ynelik bir yaam; teoria (filozof) yaam, hakikati aramaya ynelik bir yaam temsil eder. Bkz., Aristoteles, Eudemosa Etik, s. 19. Arendt, nsanlk Durumu, s. 25. A. g. e., s. 27. Arendtin deerlendirmesine gre filozoflar, siyasetin doas gerei insann daha ulvi nitelikli etkinlikleri iin bir alan oluturmadn kefetmekle, polisi yneten ilkenin yerini alabilecek daha yksek bir ilke bulduklarn dnmlerdir. Arendt ise, lmszlk ile ebediyet arasndaki ayrma dikkat ekerek, filozoflarn kefettikleri ilkenin polis yaamna uygun bir ilke olmadn ifade eder. Polisi yneten ilke lmszlk olurken, filozoflarn kefettikleri ilke ebediyettir ve bu ilke, polis yaamna deil, tefekkr yaamna uygun bir ilkedir. Yunanllarn anlayna gre lmszlk, doaya ve Olimposun Tanrlarna tannm, fani olmayan bir hayat, yani zaman iinde kaim olmay temsil eder. Doa ve Tanrlarn lmsz yaamlarna karn, insanlarn yaam lmldr ve lmsz yaama ilgi duyarlar. nsanlarda var olan bu biyolojik lm sreci, ancak ortaya koyduklar iler, edimler ve szler sayesinde salanabilir. Yani insanlar, lmsz edimlerde bulunma kapasiteleri ve arkalarnda silinmez izler brakma yetenekleri ile bireysel olarak lml olmalarna ramen, kendilerini lmsz klabilir, ilahi bir doadan olduklarn gsterebilirlerdi. nsanlara bu lmszlk halini ise, siyasi rgtlenme biimi olan polis salayabilirdi. Ebediyet ise, siyasi deil, metafizik bir dncenin konusunu oluturur ve bu ynyle polisi deil, tefekkr hayatn temsil ederdi. Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 3237.

36 37 *

25

tanmlanmasna yol amtr. Vita activa etkinliklerinin tefekkrn bak asyla tanmlanmas ise, anlam kaybna neden olacaktr. nk Arendte gre vita activa ve tefekkr, birbirlerinden tamamen farkl iki insani ilgi konusunu olutururlar. Vita activa siyasi bir anlama sahip olup, dnya ilerine her trden etkin katlm ifade ederken, tefekkr saf dnceyi* temele alr ve dnya ilerinden uzak bir yaam temsil eder.38 Arendt, yapt bu ayrmla bir taraftan dnen insan ile eyleyen insan arasndaki fark ortaya koymu, dier taraftan bu ikisi arasnda varolan duvar, dnsel alarak ykmaya almtr. Bu erevede tefekkr kmsemeden siyasi eyleme atfettii nemin altn izmi ve tefekkrn siyasi eylemi dlamasna kar kmtr. Yani Arendt, vita contemplativa ile vita activa arasnda bir hiyerari oluturmaktan ok vita activann ierisindeki tefekkr yeniden canlandrma teebbsne girimitir.39 Bunu yaparken de daha sonra deineceimiz vita activa etkinliklerinin (emek, i ve eylem) siyasi anlamlarn, Antik Yunandaki anlaya bal olarak yeniden belirlemeye almtr. Buraya kadar, Arendtin durum tespitleri ve yorumlar nda, Antik Yunanda zel alana karlk gelen oikos (hane) ve kamusal alana karlk gelen koine nin (polisin alan) genel zelliklerini ortaya koymaya altk. zetlersek, Antik Yunanda zel alana karlk gelen hane, siyasi olmayan etkinliklerin alan olarak grlmekte, gizlilik, zorunluluk ve bask ile karakterize edilmektedir. Buna karlk polisin alan, siyasi etkinliklerin gerekletii alan olarak kabul edilmekte ve bir grnmler alan olarak belirmektedir. Bu alanda yer almak ise, zgr olabilmek, dolaysyla yurttalk statsne ykselip insani deerlerden faydalanmak anlamna gelmektedir. Bu ynyle de Antik Yunanllar kamusal alan, insann kendini gerekletirebilecei mkemmel bir alan olarak grmektedirler. Bu alan, bireysel yaamlarn geiciliine ve bounalna kar da bir gvence oluturmaktadr. Yani insani varolu asndan zel alann, biyolojik yaamn ortadan kalkna bal olarak bir sonu ifade ettii noktada, kamusal alan lmszle giden yolu amaktadr.

Arendt, tefekkr ile dnmenin ayn eyler olmadn ve geleneksel olarak dnmenin, hakikatin tefekkrne gtren en dolaysz ve nemli yol olduunu vurgular. Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 397. A. g. e., s. 32. ztan, a. g. m., s. 101.

38 39

26

Arendt ise, Antik Yunan kent devleti* imgesini siyasetin z iin geerli olabilecek, ideal bir form olarak sunmakta ve zel alan-kamusal alan

kavramsallatrmasn Antik Yunanda varolan anlaya uygun olarak ortaya koymaktadr. Ayrca bu dnem, Arendtin dncesinde modern ada ortaya kan sorunlarn zm iin bir k noktas olarak belirmektedir. Zira daha sonra deineceimiz zere Arendt, modern a, Antik Yunanda var olan ilkeleri yitirmi ve bu ilkeleri yeniden kefetmek suretiyle sorunlarn zebilecek bir a olarak niteler. Bu ynyle de kent devletinin sahip olduu ilkeler Arendtte, yeniden kefedilmesi gereken kayp bir hazineyi temsil eder durumdadr.** Hazinenin yitirilme nedenini ise, tarihsel artlara deil, onu gelecee brakacak hibir vasiyetin ya da gelenein olmayna balayan Arendt,40 bu hazineyi kefetmeye ve gelecee brakmaya alr. Bu balamda Arendtin, zengin bir kuramsal donanmla, Antik Yunan dncesini yeniden ina etmek eiliminde olduu grlmektedir.

1. 2. zel Alan 1. 2. 1. Kavramsal zmleme Arendt, Antik Yunandaki anlaya bal olarak, zel alan ifadesindeki zel/kiisel teriminin kavramsal ieriinden hareketle zel alan siyasi adan, bakalar tarafndan grlmenin ve duyulmann salad gereklikten; bakalaryla ortak bir eyler dnyas araclyla birlemenin ve ayrlmann salad nesnel bir ilikiden, yaamn kendisinden daha kalc bir eyler baarma olanandan yoksun kalnan bir alan olarak deerlendirir. Zira ona gre, zel alan ifadesindeki, zel/kiisel(letirici) terimi,

Arendtin bavurduu modelin Atina kent devleti modeli olduunu belirtmek gerekir (Bkz., Margaret Canovan: Arendt, Rousseau, and Human Plurality in Politics, The Journal of Politics, vol. 45, 1983, s. 287. Arendt, Gemile Gelecek Arasnda, s. 33). nk Antik Yunan kent devletlerinin hepsinin ayn ilkeler zerine kurulmad ve baz ynlerden farkllk gsterdii grlmektedir. rnein Spardada, ocuklarn eitimi kamusal konular arasnda yer alrken, Atinada bu konu zel alan snrlar ierisinde dnlm, kentte siyasi oluumun ortaya kmas daha kat bir soyutlama dzeyine balanmtr. Bkz., Jean Pierre Vernant, Kent Devlette Birey, ev. Sevgican Yac, Dou Bat, say. 5 (2. Bask), Ankara, Kasm, Aralk, Ocak 19989, s. 230. Baz Arendt yorumcularna gre Arendt, Antik Yunana ilikin kurgusal bir dnya sunmaktadr. rnein R. P. Wolf, Arendtin anlatmn ok etkileyici bulmakla birlikte, sunduu Yunan modelini batan sona yazarn bir yaama duyduu nostaljiden beslenen, modern bir anlatcnn perspektifini yanstan, edebi bir kurgu olarak niteler. Bkz., Robert Paul Wolff, Notes for a Materialist Analysis of the Public and the Private Realms. The Public Realm, iinde, ed. Reiner Schrmann, State University of New York Press, 1989, s. 134135. Arendt, Gemile Gelecek Arasnda, s. 16.

**

40

27

bir eylerden yoksun olmak anlamna gelir.* zel/kiisel terimi, kkndeki yoksun olmak anlamn, kamu alannn oul anlamyla olan ilikisinden alr ve dolaysyla yoksun olmak anlamn bakalarnn yokluunda bulur. zel haldeki insan, bakalarnn gzne grnmez, o nedenle sanki yokmu gibidir. Yaptklar dikkate alnmaz, bakalar iin bir dourgusu yoktur; onu ilgilendiren, bakalarn ilgilendirmez. Bu balamda zel alanda geen yaam da, insani yaam iin gerekli olan birtakm zsel eylerden yoksun kalnan bir yaam olarak kabul edilir ve hakiki bir insani yaam** olarak deerlendirilmez.41 Siyasi adan deil de, insani varolu asndan bakldnda, zelliin (gizliliin) yoksun klc olmayan, hatta gerekli kabul edilecek bir nitelikte olduu grlmektedir. Zira Arendt, btnyle kamu alannda, bakalarnn gz nnde geirilen yaamn bir yerden sonra slaabileceini42 ve kamusal alana aktarlamayp, zel yaama ait olan konularn olabileceini ifade eder.43 Arendt bu balamda, sze ve eyleme dklemeyen, yani kamusal alana aktarlamayp, zel yaama ait olan iki duygudan bahseder. Bu duygular ak ve acdr. Ona gre, dier btn deneyimleri silip atacak kadar youn olan, bedende hissedilen byk bir ac, en zel ve bakalarna en az iletilebilir olan duygudur. yle ki, ac ekmekte olan biri kendinden baka hibir eyi duyumsamaz. Bu ynyle ac, tecrbe edilen nesnelerden bamsz olarak, ie bakn ortaya kard yegne i duyum olarak kabul edilir.44 Bakalaryla olmak (inter homines esse) anlamnda yaam ile lm arasnda gerekten bir snr hatt oluturan ac, eylerle insanlar dnyasndan uzak bir nitelie sahiptir ve hibir surette

Arendte gre, gizliliin kiiselletirici zellii, yani hane alan iinde geirilen bir yaamda zl birtakm eylerden yoksun kalnd bilinci, Hristiyanln douuyla birlikte snme noktasna gelmitir. nk temel dini akidelerden farkl olarak Hristiyan ahlk, kamusal meselelerin bir klfet olduunu srarla vurgulam, daima herkesin kendi iine bakmas gerektiini dikte etmeye almtr. Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 88. Hakiki bir insani yaam, baka insanlarn varln gerektirir ve bu da kamusal alanda yer almakla edinilir. Kamusal alan bu ynyle, zel alann karsna, insan olmann ne anlam geldiini belirleyen, insani oulluu salayan bir alan olarak kar. Ayrca Arendte gre, insani ve siyasi adan dnldnde zel alan, grnmle ayn ey olan gereklii salayamaz. nk ona gre dnyann gerekliini garanti eden ey, bakalarnn bulunuudur. (Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 272). Bizim grdmz grp iittiimizi iiten bakalarnn mevcudiyeti bizi dnyann ve kendimizin gerekliine inandrr. Yani bakalarnn bulunuu, kendimizi ve evremizi dorulamamz salar. Arendt, nsanlk Durumu, s. 86. A .g .e., s. 102. A. g. e., s. 76. A. g. e., s. 421.

**

41 42 43 44

28

ak bir grnme brnemez.45 Ac, sadece kamusaln aklna sunulabilecek uygun bir biim kazandrmakta aciz kaldmz yegne deneyim olmakla kalmayp, bizi gereklik duygumuzdan da fiilen yoksun brakr. nk Arendte gre gereklik duygusu, tamamen grnme, bu nedenle de eylerin karanlkta korunmu varolularndan dar kabilecekleri bir kamusal alann varlna baldr. zel alan snrlar ierisinde deerlendirilmesi gereken konulardan birisi de ak tr. Dostluktan farkl olarak ak, kamusal alana karldnda ldrlr, daha dorusu yok edilir. Arendte gre, doasndaki sze dklemezlii nedeniyle ak, kamusal alana aktarlp siyasi amalarla kullanldnda bir hata, bir sapknlk olup kar.46 Dolaysyla ak gibi beden dhilinde olup biten duygularn kamu alannn grsellii ve iitsellii karsnda gvenle korunabilecekleri bir alana, yani zel alana ihtiyalar olacaktr. Arendt, yapt kavramsal zmleme erevesinde zel alan, kamu alanna kt zaman kendine has zelliini yitirecek duygularn alan olarak grmenin yannda, bireyin hayatn ve trn devamn salayan, emek ve i gibi etkinliklerin alan olarak da grr.* Bu etkinliklerin zel alanda yer almalar, doalarnda tadklar zelliklerden kaynaklanr. Zira Arendt, daha sonra deineceimiz zere, yapt kavramsal analizler nda emek ve ii siyasi olmayan etkinlikler kategorisinde deerlendirir ve bu ynyle de bu etkinlikleri, siyaset ncesi bir rgtlenme biimine karlk gelen zel alan snrlar ierisine srer. Fakat Seyla Benhabibin de ifade ettii gibi,47 bu etkinlikler iktidar ilikilerine dayandklar srece, ayn zamanda birer kamusal tartma konusu haline de gelebilirler.

45 46 *

A. g. e., s. 76. A. g. e., s. 76. Arendt, zel ve kamusal alanda yer almas gereken etkinlikleri belirlerken, iyilii bu durumun tek istisnas olarak gsterir. Ona gre iyilik, Antik Yunan ve Romada grngsel bir da vuruma sahipken, Hristiyanln ortaya kyla birlikte bu anlamdan yoksun hale gelmi, kamusal alanla kartlk iinde dnlmtr. nk Hristiyan anlayna gre, yaplan iyi bir iin bakalarnca bilinmesi, duyulmas ve aleniyet kazanmas, o ii iyilik olmaktan karr. Bir baka ifadeyle, iyiliin, sadece iyilik adna yaplabilecei ilkesi uyarnca, her tr gsteriten uzak durularak mutlaka gizli yaplmas gerektii dnlr. Arendt de, Hristiyanlkta var olan bu anlaya bal olarak iyilii, kamusal alann snrlar dnda dnm ve hatta bu snrlar ierisinde ykc bile olabileceini ne srmtr. Ona gre, sakland kuytuluktan kan ve kamusal bir rol stlenen iyilik, artk iyi deil, kendi usulnce bir rmedir ve gittii her yeri kokuturacaktr. Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 106112. Benhabib, Kamu Alan Modelleri, s. 243.

47

29

1. 2. 2. Genel zellikleri Arendt, zel alan, meknsal olarak ailenin sahip olduu mlkiyetle zdeletirir. Meknsal olarak mlkiyetle zdeletirilen zel alan, bireyin hayat ve trn devamn salayan, fiziki zorunluluklarn stesinden gelinen alana karlk gelir. Yani Antik Yunanllar iin olduu gibi Arendt iin de zel alan, insanlarn biyolojik istek ve ihtiyalarn giderdikleri (ekonomik meselelerini hallettikleri) bir alan konumundadr. Bu alanda insanlar, zorunlulukla kar karyadrlar ve onun doal gdlemesine tbidirler.48 Bu ynyle de zel alan, Arendtin dncesinde, eylem ve konuma yoluyla oluturulan, insan yapm yapay bir alan olarak deil, insanlarn dnyaya geldiklerinde kendilerini iinde hazr olarak bulduklar doal ya da verili bir alan olarak belirir. zel alann doal bir alan oluu, onun siyaset ncesi bir rgtlenme biimine karlk geldiini gsterir. Bu adan Arendt, daha ncede ifade ettiimiz zere zel alan, siyasi olmayan etkinliklerin alan olarak kabul eder. Bu alanda konu siyasi etkinlikte bulunmak deil, yaam srdrmek ve korumaktr. Yaamn zorunlulua bal etkinlikler erevesinde srdrlmesi, doal olarak beraberinde zgrln yokluunu getirir. Bu balamda Arendt zel alan, zgrln olmad bir alan olarak kabul eder ve zgr olmay yaamsal aciliyetlerin (ekonomik meselelerin) stesinden gelebilmi, yani zel alann dna kabilmi insanlarn sahip olduklar bir olgu olarak deerlendirir. Bu anlamda zgr olabilmek, yurtta olabilmenin, dolaysyla siyasi haklardan faydalanabilmenin temelini oluturur. zel alann, yaam srdrme ynnde bir zorunluluk alan olarak

deerlendirilii, gelip geen, kalc olmayan etkinliklere ev sahiplii yaptn da gsterir. Fani ilerin yer ald bir alan olmasyla da zel alan, insana, hibir iz brakmadan gelip geen, yalnzca kiinin kendisinden ibaret tekil bir yaam sunar. Bu alanda birey, yalnz ve yaltlm durumdadr. Yani birey kendi tekil deneyimine hapsolmu ve bireysellik n plana kmtr. Bireyselliin n plana karld durumlarda ise insanlar, bakalar tarafndan grlmenin ve duyulmann salad nesnel ilikiden yoksun olurlar. Baka bir deyile insanlar, eitliklerinin ve farkllklarnn farkna varamaz ve farkl bak alarna sahip olup dncelerini test
48

Arendt, nsanlk Durumu, s. 48. Arendt, Gemile Gelecek Arasnda, s. 162.

30

edemezler. Dolaysyla bu alanda yer alan insanlar, birbirlerini anlayabilecekleri, gelecei planlayabilecekleri ve benzersiz kiisel kimliklerini ortaya koyabilecekleri bir ortam oluturamazlar. zel alann salad ortamda, her bireyin benlii, bireyin temel kaygs haline gelir. Kendini tanmak, kendi dndakileri ya da dnyay tanmak iin bir ara olmayp bir ama durumundadr. zel alann bir baka zellii, insanlar geerli yarglara varabilme yetisinden yoksun brakmasdr. Arendte gre yarg, yaltlmlk ya da yalnzlk iinde ilev gremez. Yarg, farkl bak alarn hesaba katmak zorunda olduu iin bakalarnn varlna ihtiya duyar ve asla onlarsz ileme ansna sahip olamaz. Yani yargnn geerlilii de, ancak bireylerin fikir alveriinde bulunma ans yakalad ve demokratik bir mzakerede farkllklarn aka dillendirebildii kamusal bir ortamda kazanlabilir ve snanabilir.49 zgrln yokluuyla karakterize edilen ve insana tekil bir yaam sunan zel alann dikkat ekici bir baka zellii, bu alann basknn ya da iddetin kaynan oluturan bir alan olarak grlmesidir. iddete ilikin ayrntl aklamalar yapan Arendtin bu konudaki grlerini, ayr bir balk altnda deerlendirmeye altk.

1. 2. 3. iddet Arendt, iddeti kendi bana bir fenomen olarak ele almak konusunda genel bir isteksizlik olduunu ve bu sorunun yeterince aydnlatlmadn dnr. Arendt iin bu durumun en gzel gstergelerinden birisi kendi zamannda yaynlanm olan Uluslararas Sosyal Bilimler Ansiklopedisidir. nk bu ansiklopedinin son basksnda, iddet konusuna ayrlm bir balk bile yoktur. Sava ve sava hali zerine geni bir literatr olmasna ramen bu literatr, iddetin kendisiyle deil, iddet aralaryla ilgilidir. Bu durum ise, iddet ve keyfiliin ne derece yaamn gerekleri gibi alglandnn bir gstergesidir. Bu tespitler nda Arendt, tarih ve siyaset zerine dnmeyi i edinen herkesin, iddetin insan ilerinde oynad nemli roln farkna varmas gerektiinin altn izer.50
49

Maurizio Passerin DEntreves, The Political Philosophy of Hannah Arendt, Routledge, New York, 1994, s. 164 165. Hannah Arendt, iddet zerine, ev. Blent Peker, letiim Yaynlar, stanbul, 2003, s. 14.

50

31

hmal edilmi bir konu olarak iddet, Arendte gre, konuma ile yan yana gelemeyecek, konumann karsna ktnda ortadan kalkabilecek bir durumu ifade eder.* Bu zelliiyle iddet, ikili insan yaam ierisinde konumann yer ald ve siyasi etkinliklerin gerekletirildii kamusal alanda deil, zel alanda yer almas gereken bir olgu olarak deerlendirilir. Arendtin zerinde durduu dier konularda olduu gibi bu konuda da, dncesinin kaynan Antik Yunan oluturur. Antik Yunanda, kamusal alana karlk gelen polisin alan, siyasi etkinliklerin yer ald bir alan olarak deerlendirilir ve bu alanda meseleler iddet yoluyla deil, konumaya dayal ikna yoluyla halledilirdi. Yadsnamaz bir olgu olan iddet ise, siyaset ncesi** bir rgtlenme biimi olarak grlen hane alan ierisinde dnlrd.51 Arendtte iddetin zel alanda yer al ya da kamusal alan dnda dnl, sadece tarihsel temele dayanmaz. Arendt, bu grn, yapt kavramsal analizlerle felsefi bir temele oturtmaya alr. Bizde Arendtin yapt bu temellendirmeyi, siyasi topluluklarn zne ilikin bir kavram olarak grd iktidarla ilikili ele alarak ortaya koymaya altk. Kendisinden nceki, siyasal kuramclarn iddet ve iktidar arasndaki ilikiyi nasl grdklerini deerlendiren Arendt, soldan saa tm siyasal kuramclar arasnda tuhaf kabul edilecek bir uzlamaya varldn syler. Uzlama noktas, iddetin iktidarn en bariz da vurumundan daha fazla bir ey olmaddr. Arendte gre, C. Wright Millsin tm siyaset, iktidar mcadelesinden ibarettir; iktidarn nihai biimi iddettir szleriyle dile getirdii ve Max Weberden esinlenerek yapt insann insan zerindeki meru, yani meru olduu iddia edilen iddet aralar yoluyla egemenlik
*

Yaklak 2500 yllk felsefe tarihine bakldnda iddetin, felsefenin temel konular dnda kald ve genelde felsefi bir bak asyla deerlendirilmedii grlmektedir. Bu durumun sebebi olarak felsefenin, Sokratesle birlikte, kendisinin iddete alternatif bir etkinlik, bir diyalog olduunu iddia ederek ortaya km olmas gsterilebilir. Zira felsefe, kendisini sze dayal bir etkinlik olarak tanmlam ve sz en temel insani etkinlik olarak grmtr. iddet ise, szn yer almad durumlarda ortaya kan bir olgu olarak dnlmtr. Dolaysyla felsefe, szd olan bir eyi sze dkerek, onu merulatrmak istememitir. Bu bak as dorultusunda iddet, felsefenin temel konularndan biri olmam ya da filozoflar nadiren iddeti konu edinmilerdir (Bkz., Nilgn Toker, iddete Kar Politika: Hannah Arndtin iddet Analizi, Birikim, say. 41, stanbul, s. 60). Bir siyaset felsefecisi olarak Arendtin, iddeti konu edinmesinin ve hatta bu konu zerine bir kitap yazmasnn sebebi olarak ise, yirminci yzyln savalar ve devrimlerle tanmlanan bir yzyl olmas gsterilebilir. Yani yirminci yzylda sz gcn yitirmi ve iddet birok alanda kendisini hissedilir klmtr. Arendt, iddetin siyaset d oluunun, sistemlerinde iddet esine yer veren modern szlemeci kuramlarda da grlebileceini belirtir. Hobbesla balayan bu szlemeci gelenek, tpk Antik Yunanda olduu gibi, iddeti toplum ncesi doa durumunun bir nitelii olarak grm ve bu olguyu siyasi duruma kart bir e olarak tanmlamtr. Bkz., Toker, iddete Kar Politika: Hannah Arendtin iddet Analizi, s. 60. Arendt, nsanlk Durumu, s. 4445. Arendt, Gemile Gelecek Arasnda, s. 38.

**

51

32

kurmas eklindeki devlet tanm, iddet ve iktidar uzlatrma abasnn bir gstergesidir.52 Yine Arendtin eletirilerine maruz kalan Voltaire, iktidar, bakalarn benim tercih ettiim biimde eylemeye mecbur etmekten ibarettir eklinde tanmlarken, Max Weber, iktidar, direnie ramen kendi irademi dayatabildiim srece her yerde mevcuttur eklinde tanmlar. Strausz-Hopea gre ise iktidar, insann insan zerindeki iktidarn belirtir. Arendte gre, btn bu tanmlarda iktidar, kumanda etmek ve itaat etmek zerine kurulmu ve iktidarn olmazsa olmaz olarak, kumanda etmek gsterilmitir. Oysa iktidarn esas, komutun etkililii olamaz. Eer yle olsayd, silahn namlusunda byyen iktidardan daha gl bir iktidar olamazd. Fakat devlet, egemen snfn elindeki bir tahakkm arac olarak grlrse, siyasal iktidar iddetin rgtlenmesi olarak dnlebilir. Siyasal iktidar iddetin rgtlenmesi olarak grp, eitlemek ise, mmkn deildir.53 Arendt, siyasal dnce asndan bakldnda yukarda yaplan tanmlar destekleyen birok gereke olabileceini ifade eder. Ona gre; bu tanmlar, egemen Avrupa ulus-devletlerinin ykseliine elik eden, yetkin ifadelerini en erken ve hl byk szcleri olan on altnc yzyl Fransasnda Jean Bodinde ve on yedinci yzyl ngilteresinde Thomas Hobbesda bulan eski mutlak iktidar nosyonundan tretilmilerdir.54 Bu eski mutlak iktidar nosyonu, emir-itaat ilikisi zerine kurulmu ve insann insan zerindeki egemenlii pekitirilmeye allmtr. Antik Yunandan beri var olan* bu dnce Yahudi-Hristiyan gelenei ve bu gelenein emir kipine dayal hukuk kavrayyla pekitirilerek Tanrnn emirleri otomatik bir tarzda genelletirilmitir. Bu genellemeye gre, basit bir itaat ilikisi, yasann zn
52 53 54 *

Arendt, iddet zerine, s. 47. A. g. e., s. 4849. A. g. e., s. 50. Arendte gre, Antik Yunandan beri varolan monari, oligari, aristokrasi ve demokrasi gibi ynetim biimleri emir-itaat ilikisine dayanmakta ve insann insan zerindeki egemenliini simgeleyen ynetim biimlerine karlk gelmektedirler (Bkz., Arendt, iddet zerine, s. 50). Ayrca Arendt, Platondan bu yana, ynetimin otorite ile kartrldn vurgular. Bu kartrma, zgrl ortadan kaldrd gibi, siyasal etkinliin varl iin de vahim sonular dourmutur. Ona gre ynetim; toplumun ynetenler ve ynetilenler, emredenler ve itaat edenler eklinde blnmesine dayanr. Bu anlay, insann zorunluluk dnyasndan kama gereksiniminden kaynaklanr ve bu balamda da ynetim, siyaset ncesi rgtlenme biimine ait bir olgu olarak kabul edilir. Batl siyasal dnce gelenei de ncelikle ynetim fikrini vurgulad iin Arendt, bu gelenei siyasetten kamak iin harcanan bir abalar dizisi olarak grr. Ynetimin karsna otoriteyi koyar. Ynetimin tersine, otorite, eitler aras bir ilikidir. Eitlerin her biri eyleme katlr ve eylemin gerekletirilebilmesi iin uygun ortamn salanmasna yardmc olurlar (Bkz., Noel O Sullivan, Hannah Arendt: Eski Yunan zlemi ve Endstri Toplumu, ev. Glaye Koak, ada Siyaset Felsefecileri iinde, der. A. Crespigny-K. R. Minogue, Remzi Kitabevi Yaynlar, stanbul, s. 227). Yani ynetim kavramnn, emredenler ve itaat edenler ilikisini vurgulad yerde, otorite, herkesi eit bir ekilde kucaklama eilimindedir.

33

belirlemek iin yeterli grlmeye balanmtr. Daha sonralar ortaya atlan insann doasna ilikin felsefi ve bilimsel grler, bu hukuki ve siyasal gelenekleri daha da glendirmitir. nsann, doasnda tahakkm ve saldrganlk igdsne sahip olduu kefedilmi, felsefi dnceler de bu gr paralelinde ortaya konmutur. Zira John Stuart Mille gre, uygarln ilk dersi, itaat dersidir.55 Arendtin yukardaki eletirileri, kamu ilerini hkimiyet sorununa indirgeyen dnce geleneine yneliktir. Kamu ilerini emir-itaat ilikisi balamnda dnen bu gelenek, kanlmaz olarak iktidar iddetle eitlemek zorunda kalm ve insann insana itaat etmesi gerektii dncesini pekitirmitir. Oysa Arendte gre, kamu ileri emiritaat ilikisi balamnda dnlemez* ve insann insana itaatinden sz edilemez. Arendt iin bu noktada nemli olan, itaat kavramn doru bir ekilde tanmlamak** ve kimin kime ya da neye itaat edeceini tespit edebilmektir. Bu balamda itaat ilkesini reddetmeyen Arendt, itaati bir erdem olarak grr ve hibir topluluun, hibir rgtl yapnn, itaat ilkesi olmadan varln srdremeyeceini ifade eder.56 Fakat Arendtin burada ifade etmeye alt itaat, insann insana deil, insann yasaya itaatidir.*** Arendt bu dncelerini u szlerle pekitirir; her insan bir topluluk iinde doar ve burada kendisinden nce yasalar vardr; bu yasalara riayet eder, nk dnyann byk oyununa katlmasnn baka bir yolu yoktur. Devrimcilerin yapt gibi oyunun kurallarn deitirmek ya da sulularn yapt gibi kendim iin bir istisna yaratmak isteyebilirim. Ama ilke olarak bunlar yadsmak, sadece itaatsizlik deil, insan topluluuna katlmay reddetmektir. Ya yasa mutlak olarak geerlidir ve meruiyet asndan lmsz ve ilahi bir yasama kaynana ihtiya duyar ya da yasa, basite ardnda iddet tekelinden baka bir ey olmayan bir emirdir eklindeki yaygn kabul gren ikilem, bir yanlsamadr. Tm yasalar, emirden ziyade ynerge
55

Arendt, iddet zerine, s. 51. Arendte gre, eer kamu ileri idare ya da hkimiyet sorunlarna indirgenmeden zlmeye allrsa, ancak o zaman insani -kamusal- alandaki zgn veriler kendi gerek eitlilii iinde ortaya kmaya ya da yeniden kendini gstermeye balayabilir. Bkz., Arendt, iddet zerine, s. 56. Arendt, ikinci dnya sava sonras sava sulularnn yarglanmas srasnda mahkemelerde sanklara sorulan sorular rnek vererek, itaat kavramnn yanl kullanldn gstermeye alr. Bkz., Hannah Arendt, Diktatrlk Dnemlerinde Kiisel Sorumluluk, ev. Yakup Coar, Birikim, say. 65, stanbul, Eyll 1994. A. g. e., s. 58. Bu noktada unu da ifade edelim ki Arendt, yasaya kar gsterilecek itaatsizliin kiisel ahlk dzeyinde aklanamayacan dnr. nk ona gre, kiisel ahlk, vicdani bir durumu ifade eder ve vicdanda hem apolitik hemde subjektif bir yapya sahiptir. Bkz., Hannah Arendt, Sivil taatsizlik, Kamu Vicdanna ar-Sivil taatsizlik-iinde, ev. Yakup Coar, Ayrnt Yaynlar, 2001, stanbul, s. 8586.

**

56

***

34

niteliindedir. Nasl kurallar oyunu ynlendirirse, yasalar da insanlar aras ilikileri ynlendirir. Geerliliklerinin nihai gvencesi, eski bir Roma deyiinde gizlidir: Pacta sunt servanta (ahte vefa).57 Arendtin iktidarn ve iddetin doasna ilikin yapt aklamalara

baktmzda ise, iktidar saylara, iddeti ise aralara dayal bir olgu olarak deerlendirdii grlmektedir. nsann uyum iinde eyleme kabiliyetine karlk gelen iktidar, tek bir kiiye deil, bir gruba aittir ve grup bir arada bulunmaya devam ettii srece varolabilir.58 iddet ise, iktidardan farkl olarak, daima aralara muhtatr. Bu ynyle de iddet fenomenolojik adan kuvvete* yakndr. nk tm baka alet edevat gibi iddetin aralar da, doal kuvveti oaltmak amacyla tasarlanr ve kullanlr; ta ki gelimelerinin son safhasnda doal kuvvetin yerine geer hale gelinceye dein.59 iddetin aralara dayal oluu, bir yere kadar saylarn gc, yani belli bir grubun varl olmadan da etkisini srdrebileceini gsterir. rnein tek bir makineli silah, iyi rgtlenmi de olsalar, yzlerce insan bir arada tutabilir. Bu anlamda Arendt, iddetin ar utaki biimini Herkese kar Bir olarak belirler ve bu durumun iddet aralar olmadan mmkn olamayacan syler.60 iddet aralarnn youn bir ekilde kullanld modern savalarda ortaya kan tablo, Arendtin bu dncesinin ispat gibidir. iddetin doas gerei arasal oluu tm dier aralar gibi, daima amacn rehberliine ve onunla merulatrlmaya ihtiya duyduunu gsterir. Arendte gre, baka bir eyle merulatrlma ihtiyacnda olan bir ey de baka bir eyin esas

57 58

Arendt, iddet zerine, s. 53. A. g. e., s. 57. Arendt, kuvvet ve g kavramlar arasnda bir ayrm yapar. Ona gre, kuvvet yaltk haldeki bir insann ortaya koyabilecei bir olgu iken, g dier insanlarn bulunuuna bal olarak ortaya kar. G, insanlar birlikte eylemde bulunduklar zaman boy verir ve daldklarnda ortadan kalkar. Yani kuvvet bireysel bir eyi nitelerken, g birlikte hareket etmeye (ibirliine) bal olarak ortaya kar ve bir grubu niteler. (Bkz., Patricia Moynagh: A Politics of Enlarged Mentality: Hannah Arendt, Citizenship, Responsibility, and Feminism Hypatia, vol. 12, no. 4, 1997, s. 33). Kendi ifadeleriyle g, sz ve edimin birbirinden ayrlmad, kelimelerin bo, edimlerin ise zalimane olmad, kelimelerin niyetleri gizlemek iin deil, kurmak ve yeni gerekler yaratmak iin kullanldklar yerde gerekleir. (Bkz., Hannah Arendt, nsanlk Durumu, s. 274). Bu zelliiyle g, iddetin aksine kamusal alan bozucu bir unsur olarak deil, koruyucu bir unsur olarak deerlendirilir. Fakat olumlu kabul edilecek bu zelliinin yannda g, uygarlklar yok etme ya da ynetimleri deitirebilme potansiyeline de sahiptir. Arendt, iddet zerine, s. 10, 59. A. g. e., s. 55.

59 60

35

olamaz.61 Bu mantk gerei iddet, kendi iinde bir ama olarak grlen iktidar gibi siyasi bir topluluun zne ilikin bir olgu olarak kabul edilemez. Ayrca Arendte gre iddet lm ieren bir olgu olduundan, siyasi bir tavr olarak grlemez. nk lm, anti-politiktir. lm btn balardan kopma anlamna gelirken, siyaset tam da bu balar iinde insanlarn, eylem ve konumayla lmsz kalma isteklerini temsil eder.62 Dolaysyla, lm hedefleyen ya da doasnda lm barndran bir eyin siyasetle bir ilikisi olamaz. Arendte gre iktidar, siyasal topluluklarn varoluuna ikin olduundan, hibir hakllatrmaya ihtiya duymaz. Ama yapt ey, merulatrlmaya muhtatr. Meruiyetini ise, uyum iinde eylemde bulunan gruptan alr. ktidar kendisini meru klabilirken, iddet hibir zaman meru olamaz. Ancak gerekelerini gstererek hakllatrlabilir. Mesela meru mdafaa amacyla ortaya konan iddet, kimse tarafndan sorgulanmakszn hakl grlebilir.63 iddet, kendini hakllatrmas beklenen amalara ulamakta etkin olduu lde de rasyoneldir. Ve eyleme giriildiinde yaplann nihai sonular kesin olarak asla bilinemediinden iddet, ancak ksa vadeli amalar gtt zaman rasyonel kalabilir.64 Buraya kadar ortaya koyduklarmzdan da anlalaca zere Arendt, iddetin siyasi bir topluluun zne ilikin bir olgu olamayacan ve siyasi bir topluluun zne ilikin bir olgu olan iktidarla badaamayacan gstermeye almaktadr. Ona gre, iktidar ve iddet birbirinin kartdr. Birinin mutlak hkimiyetini kurduu yerde dieri barnamaz. iddet, iktidarn tehlikeye girdii anda ortaya kar ve kendi bana braklrsa, iktidarn kayboluuna yol aar. Fakat iktidarn kayboluu iddetin iktidar kuraca anlamna gelmez. nk iddet, iktidar yaratma kabiliyetinden yoksundur.65 Ayrca yalnzca iddet aralarna dayal bir ynetim hibir zaman varolmamtr. nk iktidarn varolabilmesi iin, iddet aralar zerinde de bir kontrol, bir iktidar arttr. Bu durumda organize olmu bir grubun varln zorunlu klar. Arendte gre, iddet aralarn elinde tutan kiileri destekleyen bakalarnn varl ortadan kalkarsa, tek tek
61 62 63 64 65

A. g. e., s. 64. Toker, iddete Kar Politika: Hannah Arendtin iddet Analizi, s. 68. Arendt, iddet zerine, s. 65. A. g. e., s. 95. A. g. e., s. 70.

36

insanlar asla iddeti baarl bir ekilde kullanamazlar. Bu durumda iktidara sokulacak iddet, bireysel iddet deil, organize olmu iddet olacaktr. Baka bir deyile, Arendte gre siyasi bir problem olarak kendini ortaya koyan iddet, insani bir tepkinin ifadesi olan bireysel iddet deil, iktidarn kulland ya da iktidara ulamak iin kullanlan rgtl iddettir. Ayrca, iddetin baarl olmas iin, iddet aralarn kullananlarn iddeti kontrol edenlere kar srekli rza gstermeleri gerekir. Aksi takdirde, ok byk gce sahip iddet bile baarsz olur. Arendte gre bu durumun en gzel gstergesi de, Amerikann Vietnamdaki baarszldr.66 Btn bu akl yrtmelerin sonunda Arendt, bir silahn namlusunun ucunda en etkin komutlarn geliebileceini, en mkemmel itaate neden olabileceini fakat, bir silahn namlusunun ucunda asla iktidarn geliemeyeceini syler. Ona gre katksz iddete dayal bir ynetim, ancak iktidarn kaybedildii bir srete devreye girer.67 Bu tr ynetim biimlerine rnek olarak ise, tiranlk ve diktatrlkleri gsterir.* Arendt, kuramsal dzeyde iddetin siyaset/kamusal alan d bir olgu olduunu ortaya koysa da, gereklik zemini durumun byle olmadn, siyasetin hala iddet araclyla devam ettiini gstermektedir. rnein sava hl insanln yok edemedii en byk hastal gibi durmaktadr. Bu durumun farknda olan Arendt,** her ne kadar birbirinden ayr fenomenler olsa da iktidar ve iddetin, genellikle bir arada ortaya kacan belirtir. Bir arada grldkleri durumlarda iktidar ncel ve baskn
66 67 *

Toker, iddete Kar Politika: Hannah Arendtin iddet Analizi, s. 67. Arendt, iddet zerine, s. 66. Arendt, tiranlk, diktatrlk ve totaliter ynetim biimlerini birbirinden ayr kategoride deerlendirir. Ona gre, tiranlk ve diktatrlkler iddete dayal ynetim biimleri iken, totaliter ynetim terre dayal bir ynetim biimidir. Terrle iddet arasndaki ayrma dikkat eken Arendt, terr yoluyla kurulan ynetim biimini, daha ziyade iddetin tm iktidar tahrip ettikten sonra geri ekilmedii, tam tersine tm kontrol elinde tuttuu bir anda varolmaya balayan bir hkmet biimi olarak grr. Terre dayal totaliter tahakkmle, iddet yoluyla kurulan tiranlk ve diktatrlkler arasndaki en belirgin fark ise, totaliter rejimin yalnzca dmanlarna deil, ayn zamanda dostlarna ve destekilerine kar da ileyebilmesidir. nk totalitarizm tm iktidarlardan, dostlarnn iktidarndan bile korkar. Arendte gre, Polis devleti ocuklarn yemeye baladnda, dnn celld bugn kurban haline geldiinde, terrizm doruuna ular. Bu, ayn zamanda iktidarn tmyle ortadan kalkt andr (Bkz., Arendt, iddet zerine, s. 6869). Arendtin yapt kavramsal ayrmlar nda bakldnda totalitarizmin ve bavurduu terrn, insani zgrle dorudan bir saldr rejimi olduu sylenebilir. ki dnya sava grm, Hitler Almanyasnda bir Yahudi olarak yaam olan Arendt, hakl olarak yirminci yzyl iddetin yzyl olarak deerlendirir (Bkz., Arendt, iddet zerine, s. 9). Yirminci yzylda iddet, kendisini d siyasette savalar yoluyla ortaya koyarken, i siyasette devrimler yoluyla ortaya koymu ve varln en acmasz ekilde hissettirmitir. Btn bunlar, Arendtte yirminci yzyln pe atlmas gereken bir yzyl olduu kanaatinin olumasna sebep olmutur. Zira Arendt, Roger Martn Du Gardn, Bu yzyl Devrimle balayp, Dreyfus Davas ile kapanan dikkate deer bir yzyldr! Ama belki de ple atlacak bir yzyl olarak anlacak szn Totalitarizmin Kaynaklar kitabnn birinci blmn oluturan Antisemitizmin balang cmlesi yapm ve belki ksmn iddet adl eserinde ve dier eserlerinde ortaya koyduu grleriyle kaldrarak, pe atlmas gereken bir yzyl olduunu onaylamtr.

**

37

durumdadr.68 iddetin baskn olduu durumlar ise, iktidarn zld anlara karlk gelir. zlme hali de genellikle dorudan bir atma durumunda ortaya kar. Kavramsal zmlemelerinden anlalaca zere Arendtin amac, iddetin, ne anlama geldiini belirleyerek ona uygun bir yer bulmaktr. Arendtin dncesinde iddet iin uygun yerin ise, siyasi etkinliklerin grlecei kamusal alan olamayaca anlalmaktadr. Zira iddet, siyasi bir topluluun zne ilikin deildir ve siyasi bir topluluun zne ilikin olan iktidar bozucu bir yapya sahiptir. Dolaysyla iddetin zel alan ierisinde deerlendirilii, zel alann siyasi bir topluluk olarak grlmeyiinden kaynaklanmaktadr. Fakat yle olsa bile, Arendtin ifade ettii gibi, iddetin bulunaca alann zel alan olmas gerektii dncesi hibir gerekeyle hakllatrlamaz. iddet hangi gerekelerle siyasi/kamusal alan bozucu bir unsur olarak deerlendirilirse, en az onun kadar zel alan da bozucu bir unsur olarak grlebilir. Ayrca, iddetin zel alanda ne gibi sonular douraca, en az kamusal alanda yer al kadar nemlidir. Bu konu ise, Arendtin zerinde durduu bir konu deildir. Arendtin dncelerinde dikkat ekici bir baka nokta, organize olmu iddeti dlayp, bu olguyu siyasi alann dna karmasna karn, bireysel olarak ortaya konan iddeti, ortadan kaldrlmas gereken bir olgu olarak grmeyiidir. Arendte gre bireysel anlamda ortaya kan iddet, bu konuda aratrma yapan bilim adamlarnn dndnn aksine, ne hayvani bir duygudur ne de akl d bir eydir. Hatta baz durumlarda, adaletin terazisini yeniden dengelemenin tek yoludur. rnein, hakszln grld ve diyalog yoluyla halledilemeyecek bir mesele karsnda iddet kanlmazdr. Bu anlamda Arendte gre iddet, doal insani duygulardandr ve insan buna kar tedavi etmek de, insan insanlndan karmak ya da hadm etmek anlamna gelir.69 Fakat Arendtin bu yargs, iddetin insan eylemi olarak savunulaca anlamn tamaz. nk ona gre iddet bir ama deil, bir aratr ve bu adan da insan eyleminin amac olamaz. Arendtin bu ifadelerle gstermek istedii ey ise, iddetin varlnn yok saylamayaca, insanca bir tepki olduu ve hangi durumlarda ortaya kabileceidir.

68 69

Arendt, iddet zerine, s. 65. A. g. e., s. 78.

38

Sonu olarak, Arendtin iddet konusunda taknd tavr yakalamann olduka zor olduu grlmektedir. Yine de Fanonun iddetin insan tabiatn yeniden canlandrabilecei ve yeni bir topluluk yaratabilecei ynndeki grn reddettii70 ve iddetin dnyay deitirse de bu deiikliin daha zorba bir dnya dorultusunda olabilecei ynndeki ifadeleri71 dnldnde, iddete kar bir tavr ierisinde olduu sylenebilir.*

1. 3. Kamusal Alan 1. 3. 1. Kavramsal zmleme Arendt kamusal alan, kavramsal ieriinden hareketle, aklk/alenileme mekn ve ortaklaa sahip olunan dnya olmak zere iki anlamda kullanr. Bu iki anlam birbiriyle yakndan ilikili fakat tmyle zde olmayan bir yapya sahiptirler. Aklk/alenileme mekn anlamnda kamu alan, her eyin herkes tarafndan grlebilir ve duyulabilir olduu bir mekna karlk gelir. Arendte gre, grlebilir ve duyulabilir olmak yani aa kmak tarafmzdan olduu kadar bakalarnca da grlen ve duyulan bir ey gereklii oluturur. Bu balamda, mahrem yaamn en byk gleri olan, yrein tutkular, akln dnceleri, duyularn hazlar, kamusal grnme uygun bir ekle dntrlnceye kadar belirsiz ve bulank bir yapya sahip olurlar. Baka bir deyile, gereklikten yoksun bir varolu tarz srerler. Gizlilik ve mahremiyet alannda yaanan bu tr duygulardan bahsetmeye balandnda, bu bulanklk ortadan kalkar ve bir gereklik kazanrlar. Dolaysyla, grdklerimizi gren, duyduklarmz duyan birilerinin varl, kendimiz ile dnyann gereklii hakknda emin olmamz salayacaktr.72 Arendte gre, nsanlara dnyann gerekliini garanti eden bakalarnn bulunuu, (bu gerekliin) herkese grnmesidir; nk herkese
70 71 *

A. g .e., s. 31. A. g. e., s. 97. Arendtin iddet konusundaki dncelerine ilikin farkl yorumlara rastlamak mmkndr. Bazlar Arendtin iddeti temellendirmeye ve hakl karmaya altn dnrken, bazlar Arendtin byle bir temellendirme abas ierisinde olmadn ileri srer. rnein Singer, Arendtin iddetin kayna ve doasn gstererek, aslnda onu temellendirmeye altn dnrken, (Bkz., Singer B. C. J., Violence in the French Revolution: Forms of Ingestion and Forms of Expulsion, Social Research, vol. 56, no. 1, 1989, s. 263den aktaran, Toker, iddete Kar Politika: Hannah Arendtin iddet Analizi, s. 62). Noel O Sullivan, Arendtin yukarda ifade ettiimiz Fanonun dncesine kar kn gznne alarak grlerinde temel bir lmllk olduunun sylenebileceini ifade eder. Bkz., OSullivan, a. g. m., s. 240. Arendt, nsanlk Durumu, s. 7475.

72

39

grnen eye varlk deriz ve bu grnmden yoksun olan her ne varsa, sk skya ve bilhassa bize ait ama gereklikten uzak, bir hayal gibidir; gelir ve geer.73 Arendtin kamu alanna ykledii ikinci anlam, aklk/alenileme meknn destekleyen ve tamamlayan, ortaklaa sahip olunan dnyadr. Ancak bu dnya, insanlarn zerinde hareket ettikleri yeryz ya da doayla zde deildir. Arendtin szn ettii dnya, daha ok, insanlarn eseri olan ve birlikte yaayabilme artlarn oluturmaya altklar bir dnyadr. Bu dnyada bir arada yaamak znde u anlama gelir; eylerden oluma bir dnya, evresinde oturmakta olanlar tarafndan ortak sahiplenilmekte olan bir masa gibidir, ara-da olan her ey gibi bu dnya da insanlar hem birbirine balar hem de ayrr.74 Bu anlamda ortak dnya olarak kamu alan, bir araya gelmemizi salad gibi, birbirimizin zerine yklmamz da nler. Arendt bu durumu, ruh arma seansnda bir masann etrafnda toplanm insanlarn, bir hokuspokusla masann ortadan kalkmasna tank olmalar durumuna benzetir. Masann ortadan kalkmasyla, karlkl oturmakta olan iki kii artk ayr deil, aralarnda elle tutulur hibir ey bulunmayan tamamyla ilikisiz iki kii durumuna dmlerdir. Bu balamda Arendt, daha sonra deineceimiz zere, kitle toplumunu katlanlmas son derece g bir ey yapann, ierdii insan miktar deil, insanlarn arasn-kuran dnyann, onlar bir araya getirme, ayrma ve balantlandrma gcn yitirmi olmasnda bulur.75 Bireyleri birletiren ve ayran dnya, ayn zamanda bir sreklilie ve dayanklla sahiptir. Bu sayede iinde bireysel yaamlarn kendilerini

gerekletirebilecekleri ve bir tr lmszlk mertebesine eriebilecekleri dnyevi (temporal) bir ortam da salar.76 Bu balamda Arendte gre, sreklilik ve dayankllk insann aka ihtiya duyduu eylerdir, nk insan lml ve geici bir hayata sahiptir. Hayatn gelip geiciliinin stesinden, ancak uzun mrl ve kararl bir dnya ina edilerek gelinebilir. Dolaysyla Arendte gre, dnyada bir kamusal mekn kurulacaksa, bu bir nesilliine kurulamaz ve sadece yaayanlar iin planlanamaz; lml insanlarn yaam srelerini amas gerekir. Arendt bu durumu yle ifade eder;
73 74 75 76

A. g. e., s. 272. A .g .e., s. 7778. A. g. e., s. 78. DEntreves, The Political Philosophy of Hannah Arendt, s. 142.

40

ortak dnya, doduumuzda iine girdiimiz, lrken ardmzda braktmz bir eydir. Bizim yaam sremizi hem gemi hem de gelecek olarak aar; biz gelmeden de oradayd, ksa bir ziyaretimizden sonrada orada olacak. Ona sadece birlikte yaadklarmzla deil, eskiden yaam ve bizden sonra gelecek olanlarla da ortak olarak sahibizdir. Ama byle bir ortak dnya nesiller boyunca yalnzca kamuda grnd lde varln srdrebilir.77 Kamusal alann kalcl ve varln srdrmesi ise, insan eseri kurumlarn oluturulmas ve korunmas ile salanabilir. Bu kurumlar sayesinde bireylerin geici yaamlar bir kalclk kazanr ve lmszlk mertebesine erime imkn elde edilir. Bylece de insann lmll ya da dnyann dayankll, oluturulan kamusal alan sayesinde ksmen de olsa alm olur. Arendt, Modern ada kalcla, dolaysyla lmszle duyulan sahici ilginin yitirildiini ifade eder.* Ona gre, modern ada lmszln yerini kiisel bir soysuzlama olan kibir alm, kamuya duyulan hayranlk parasal dllendirmeyle ayn doadan saylmaya balanmtr. Bu durumda kamunun hayranl da kullanlacak ve tketilecek bir ey olarak dnlmtr. Bir yiyecein a biri tarafndan tketilmesi gibi, kamunun hayranl da bireysel kibir tarafndan tketilir hale gelmitir.78 Bireyselliin n plana karld durumlarda ise, insanlar kamusallktan syrlp zel hale gelirler. Yani, daha ncede ifade ettiimiz zere, insanlar bakalar tarafndan grlmenin ve duyulmann salad nesnel ilikiden yoksun olurlar ve hakiki bir insani yaama kavuamazlar. Arendtin yukarda yapt kamusal alana ilikin felsefi yorumlar ve kavramsallatrmalar, anlamn birbiriyle balantl olan insani oulluk durumu ile eylem ve konumadan alr. Zira eylemde bulunan insan ortaya bir eyler sermekte ve kendini aa karmaktadr. Aa kma durumunda eyleme elik eden temel unsur

77 *

Arendt, nsanlk Durumu, s. 81. Dnyann kalcln yitirmesi, siyasi adan otoritenin yitirilii ile ayn anlama gelir. Bu adan otorite, en deiken ve nafile varlklar olan insanlarn lml olmaktan dolay ihtiya duyduklar kalcl salayan bir yapya sahiptir. Dolaysyla Arendt balamnda otoritenin yitirilmesinin, dnyann temellerini yitirmesinden fark yoktur. (Bkz., Arendt, Gemile Gelecek Arasnda, s. 132). Ancak, yine de Arendt, bu noktada mutlak ktmserlik iine gmlp kalmaz. Ona gre dnyann dayankllnn ya da siyasi olarak otoritenin yitirilmi olmas, bizim hayatta kalmamz salayabilecek bir dnyay ve bizim ardmzdan gelecek olanlar iin yaanabilir bir yeri ina etme, koruma ve benimseme ynndeki insani kapasitemizi yitirmemize yol amaz ya da en azndan ille de yol amas gerekmez. Bkz., Gerard Mendel, Bir Otorite Tarihi, ev. Ik Ergden, letiim Yaynlar, stanbul, 2005, s. 170. Arendt, nsanlk Durumu, s. 8283.

78

41

ise, konumadr.79 Bu aa kmann anlam kazanmas da insanlar arasndaki karlkl ilikilere, yani insani oulluk durumuna baldr. nsani oulluk koullar altnda eylem ve konuma, kamusal alann kurucu eleri konumundadr. Biz de bu unsurlara bal olarak ortaya kan kamusal alann genel zelliklerini aadaki ekilde ortaya koymaya altk.

1. 3. 2. Genel zellikleri Arendt, kamusal alan, doal ya da verili bir alan olarak deil, eylem ve konuma yoluyla oluturulan, insan yapm suni bir alan olarak deerlendirir. Kamusal alann eylem ve konuma yoluyla oluturulmas, bu alann belli bir alanla snrlandrlmadn, bireylerin sz ve eylemde bulunduklar her yerde

oluturulabilecek potansiyel bir alan olduunu gsterir. Fakat kamusal alann, eylem ve konumaya bal olarak ortaya kabilecek bir alan oluu, eylem ve konumann grld her yerde oluturulabilecei anlamna gelmez. rnein, insanlarn uyum iinde birlikte hareket etmedikleri bir kent meydannn, Arendtin kabul ettii anlamda kamu alanyla bir ilgisi yoktur. Ama insanlarn bir sunu dinlemek iin bir araya geldikleri bir yemek salonu ya da bir yere karayolu ya da askeri s yaplmasna kar kan insanlarn gsteri amacyla toplandklar bir orman, byle bir yer haline gelmitir. eitli fiziksel meknlarn, kamu alan haline gelmesi, buralarn konumalar ve ikna yoluyla ortak eylem ve iktidar yerleri haline gelmesi anlamndadr.80 Kamusal alann, eylem ve konuma yoluyla oluturulmas bu alana siyasi bir alan hviyeti kazandrr. nk Arendt, daha sonra da deineceimiz zere, eylem ve ona bal olarak dnd konumay en temel siyasi etkinlikler olarak grr. nsan, yerine getirdii bu etkinlikler sayesinde, hem dier varlklardan hem de kendi tr ierisinde yer alan dier insanlardan ayrlr. Yani insanlar konuma ve eylem yoluyla, birbirlerinin karsna salt fiziksel nesneler olarak deil, ayn zamanda insan sfatyla karlar.81 Bu anlamda eylem, siyasi yaplar kuran, onlar muhafaza eden ve muhafaza

79 80 81

A. g. e., s. 243244. Benhabib, Kamu Alan Modelleri, s. 242. Arendt, nsanlk Durumu, s. 241.

42

etmi olmakla da insanlk tarihini oluturan bir etkinlik biimine karlk gelir.82 Dolaysyla kamusal alan, siyasi etkinliklerin gerekletii ya da siyasetin yapld yer olarak grlr. Bu balamda Arendt, kamusal alan ve bu alan oluturan etkinlikleri karlkl bamllk ierisinde ele alr ve kamusal alan, siyasi alana* eitler. Kamusal ya da siyasi bir alan oluturmakla insanlar, eitliklerinin** ve farkllklarnn*** farkna varrlar. Bu sayede birbirlerini anlama, gelecei planlama ve benzersiz kiisel kimliklerini ortaya koyma ans elde ederler.83 nk bu alanda kiinin bakalarnca dinlenmesi, dncelerine sayg duyulmas sz konusudur. Bu ynyle kamusal alan bireye kimlik kazanma imkn verir. Kimlik kazanmakla insan kendi zgn yapsn oluturur ve dnyaya nasl bir insan olduunu duyurur. Bu alanda kiinin syledikleri, tarttklar, yarglar, kim olduunu aklar.84 Burada nemli olan, insanlarn herkesin gz nnde birbiriyle grp konuabilmesi, farkllklar kadar ortaklklarnn da ortaya kabilmesine imkn verilmesidir.85 Bu ynyle kamusal alan, kimliklerin kurulduu bir alana karlk gelir. Arendtin kimlik sorununu kamusal alanda yerine getirilen etkinliklere bal olarak zmesi ise, kimliin belirlenmesinde doutan getirilen zellikleri reddettiini gsterir. Bu balamda kamusal alan, insanlarn etnik ya da rksal zellikleriyle deil, yapp ettikleriyle yer alabilecekleri bir alan olarak belirir.****

82 *

A. g .e., s. 19. Arendtin siyasi alana eitledii kamusal alan, ayn zamanda dini alan da kapsar ve ona iinde bir yer ayrr. Yani bir inanan ayn zamanda hem bir kilisenin yesi olabilir, hem de herkesin o kentin mensubu olmakla katld daha geni bir birliin yurtta olarak davranabilir. Bkz., Hannah Arendt, Gemile Gelecek Arasnda, s. 100. Arendtte siyasi eitlik ilkesi, siyasi alann oluumundan nce gelen doal durumun sonucu deildir. Arendte gre siyasi eitlik, ne doal bir insani vasftr ne de doal haklar teorisinden trer. Bireylerin kamusal alana girdikten sonra kazand ve demokratik siyasi kurumlar tarafndan gvenceye alnan suni bir vasftr (Bkz. Maurizio Passerin DEntreves, Hannah Arendt ve Yurttalk Kavram, ev. Erturul Baer, Birikim, say. 55, stanbul, Kasm 1993, s. 70. Hannah Arendt, Emperyalizm, ev. B. Sina ener, letiim Yaynlar, stanbul, 1998, s. 312313). Bu ynyle siyasi eitlik, insanlk durumundan ileri gelen, btn insanlarn ortak kaderi olarak lm karsndaki eitliin ve Hristiyan yaamnda, insan doasnn yaradlnda varolan gnahkrlktan tr Tanr nezdindeki eitliin tam tersidir (Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 294). Arendt, farkllk ve tekilik kavramlar arasnda bir ayrm yapar. tekilik insann kendi dnda varolan canl cansz btn varlklarla ilikisini ifade ederken, farkllk sadece insann canl olan eylerle ilikisini ifade etmek iin kullanlr. Arendte gre, insan benzersiz klan farkllktr ve bu benzersiz varlklarn oulluu da paradoksal olarak, insani oulluu oluturur (Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 240241). Arendt, nsanlk Durumu, s. 240241 ztimur, a. g. m., s. 39. Canovan, Arendt, Rousseau, and Human Plurality in Politics, s. 295. Arendt, kimliin oluumu konusundaki grleri nda milliyeti ideolojileri, insanlar siyasi rgtlenmelere dayanarak deil, biyolojik st insan varoluuna dayanarak akladklar iddialar nedeniyle eletirir. (Bkz., Seyla Benhabib, tekilerin Haklar -Yabanclar, Yerliler, Vatandalar-, ev. Berna Akkyal, letiim Yaynlar,

**

***

83 84 85 ****

43

Kamusal alann bir baka zellii, temsil gc yksek dncelerin yer ald bir alan olmasdr. Arendte gre temsil gc olan dnceler ancak kamusal bir meknda bireyler birbiriyle bilfiil yz yze gelip, bir meseleyi farkl bak alarndan inceleyebildiklerinde, kendi grlerini gzden geirebildiklerinde, kendi duru noktalarn tekilerininkini de kapsayacak ekilde geniletebildiklerinde ortaya kabilir. Bu fikirler kamusal alanda yer almakla da siyasi bir fikir hviyetine brnr. Arendte gre siyasi fikirler, hibir zaman zel alanda oluturulamazlar. Ancak kamusal bir muhakeme ve tartma ortam iinde oluur, snanr ve gelitirilirler.86 Yani bireyler birok konuda kiisel dncelere sahip olsalar da, bu dnceler ancak dierlerinin dncelerini de kucaklayacak ekle dntrlnce temsil gcne sahip grler haline gelebilirler. Belirli bir konuyu lp bierken, aklmda ne kadar ok insann duru noktas varsa ve onlarn yerinde olsam neler hissedip neler dneceimi ne kadar iyi tahayyl edebilirsem, temsil gcne sahip dnme kapasitem o kadar gl ve kardm nihai sonular, vardm gr o kadar geerli olacaktr. Ancak bu durum baka bir yerde duran ya da dnyaya farkl alardan bakan kimselerin grlerini kr krne benimsemek anlamna gelmez. Arendte gre bu durum ne bir empati, yani baka biri olmak ya da baka biri gibi hissetmek sorunudur, ne de kafa saysn toplayp, ounlua katlmak. Burada olan udur: Fiiliyatta Ben olmadan ama kimliimi/tamlm da yitirmeden (var)olmak ve dnmek.87 Bu var olma ve dnme kapasitesinin gelimesi ise, baka insanlarn varlna, yani bireylerin kamusal bir muhakeme ve tartma sreci iinde kendi grlerini snayabilecei, kamusal bir mekna ihtiya duyar. Ayn ey, geerli yarglara varabilme konusu iin de sylenebilir. nsann zihinsel yeteneklerinin en siyasal olan yarg, ancak kamusal olarak, kamu alannda zgr ve ak bir gr alverii iinde oluturulabilir ve snanabilir. nk yarg, kat bir yaltlmlk ya da yalnzlk iinde ilev gremez; yerlerine dnmek
stanbul, 2006, s. 72). Arendt ifade ettiimiz bu grleri dorultusunda, daha sonra yurttalk bal altnda tekrar deineceimiz zere, srail devletinin kurulmas srasnda rk ya da din yerine, hem Araplar hem de Yahudiler iin geerli olacak zgrlk ve eitlik gibi genel siyasi haklar zerine kurulu bir yurttalk anlayn savunur. Fakat Arendt, byle bir anlay ierisinde grnse de, zellikle mlkiyet konusundaki aklamalar gznne alndnda, eletirdii milliyeti ideolojilerin paralelinde hareket ettii, Yahudilerin karlarna uygun bir dnce ierisinde olduu grlmektedir. Zira Arendt, mlkiyetin nasl elde edilmesi gerektii konusu zerinde durmakszn, insan yaamndaki yerini belirlemeye alr ve bir mlke (dnyann belli bir ksmnda bir yere) sahip olamamann insani deerlerden yoksun kalmaya edeer olduunu vurgular. Dolaysyla Arendtin eserlerinde st rtk bir biimde Yahudileri uyandrma ve hakl karma politikas gtt, milliyeti bir tavr sergiledii sylenebilir.
86 87

DEntreves, Hannah Arendt ve Yurttalk Kavram, s. 71. Arendt, Gemile Gelecek Arasnda, s. 290.

44

zorunda olduu, bak alarn hesaba katmak zorunda olduu bakalarnn varlna ihtiya duyar ve asla onlarsz ileme ans yoktur. Nasl mantk geerli olmak iin kiinin varlna balysa, yarg da geerli olmak iin bakalarnn varlna baldr.88 Yani yargnn geerlilii de, ancak bireylerin fikir alveriinde bulunduu ve demokratik bir mzakerede farkllklarn aka dillendirebildii kamusal bir ortamda kazanlabilir ve snanabilir. Buraya kadar ortaya koyduklarmzdan, Arendtin dncesinde kamusal alann, bireylerin eylem ve konuma araclyla etkileime girdii, kendi biricik kimliklerini da vurduu, siyasi faaliyetlerin yrtld bir alana karlk geldii ve siyasi faaliyetin de bireyin bulunduu toplulua etki eden kararlarn alnd eitli kamusal formlara aktif olarak katlmak eklinde sunulduu grlmektedir. Siyasete aktif katlm dncesinin ise, ilk bakta znel ve kii merkezli bir siyaset anlay eklinde durduu, ancak daha ok kamusal ya da dnya merkezli bir siyaset anlay zerine oturtulduu anlalmaktadr. Yani insanlar siyasi faaliyetle kendi ura ve katlm ihtiyalarn gidermek iin megul olsalar da, Arendte gre siyasi eylemin konusunu ve deerini oluturan kiisel ihtiyalar deil, ortaklaa sahip olunan dnya hakkndaki ilgiler ve kayglardr. Ayrca Arendt iin, siyasi faaliyet bir ama iin ara deil, kendinde bir amatr. nsan siyasi eyleme ya da bu eylemi gerekletirecei kamusal alana srf refah dzeyini ykseltmek iin katlmaz, zgrlk, eitlik, adalet, dayanma, cesaret ve fazilet gibi siyasi hayata ikin ilkeleri gerekletirmek iin katlr. Dolaysyla siyaset, ancak kamusal eylem ve mzakere ile gerekletirilebilen, kendi deerleri ve amalar olan bir dnyadr ve bu dnya, iinde yaayanlarn zel dnyalarn kapsamaz.89 Baka bir deyile, Antik Yunanllar iin olduu gibi Arendt iin de siyaset, hibir zaman bir inananlar toplumunu veya mlk sahipleri toplumunu ya da reticiler veya emekiler toplumunu korumann bir arac olarak grlmemitir. Onun iin siyaset yukarda ifade ettiimiz sorunlar zm, zgr eylemde bulunabilen insanlarn iidir. Kamusal alann en belirleyici zellii, bu alanda ilerin zor ya da iddet yoluyla deil, sze dayal ikna yoluyla halledilmesi ve hiyerarinin btn ilikilerinin bu

88 89

DEntreves, Hannah Arendt ve Yurttalk Kavram, s. 78. A. g .e., s. 72.

45

alandan dlanarak zgrlkler alan olarak grlmesidir.90 Biz de bu balamda Arendtin zgrlk anlayn ve bu anlaya bal olarak ortaya kan iktidar ve yurttalk kavramlarn ayr balklar altnda deerlendirmeye altk.

1. 3. 3. zgrlk Arendt, insann kendisini zel alandan ayrm bir kamusal alan iinde gerekletirebilecei gr erevesinde zgrl, dnce alannda yer alan bir olgu olarak deerlendirmez. Ona gre, zgr olmak da kart da, felsefi ve metafizik sorularn ortaya kt ben ile kendi* arasndaki diyalogda tecrbe edilecek bir grng deildir. zgrln yer almas gereken zgn alan, insan ilikileri alan olarak kabul edilen ve siyasi alanla eitlenen kamusal alandr. Bu alanda grlecek zgrlk, insanlarn siyasi bir rgtlenme ierisinde bir arada yaamalarnn nedenidir. Ona gre, siyasetin varolu nedeni zgrlktr ve zgrln deneyimlendii alan eylemdir. Eylem ve siyaset, zgrln var olduu kabul edilmeden kavranamayacak eylerdir.91 Yukardaki ifadelerden de anlalaca zere Arendt, siyasi alanda yer almas gereken bir olgu olarak grd zgrl, isel zgrle kart bir anlamda kullanr. alan, insanlarn d zorlamalardan kap snabilecekleri ve kendilerini iinde zgr hissedebildikleri bir alana karlk gelir. Bu i duygu, d ifadeden yoksun kalsa bile varln srdrebilir. Bu balamda kendinin dnyadan kaarak snd bir alan olan i alan, tanm gerei siyasetle balantl deildir.** Dolaysyla isel

90

Dana R. Villa, Postmodernlik ve Kamusal Alan, ev. Bahar al Dzgren, Cogito, say. 8, stanbul, Yaz 1996, s. 262263. Arendt, zgrln, insanlar arasndaki etkileimin dnda, ben ile kendi arasnda geen etkileimde ortaya kan bir ey olarak tecrbe edildiinde, felsefenin de balca problemlerinden biri haline geldiini ve bundan sonra zgr istem ile zgrln e anlaml kavramlar olarak kullanldn ifade eder. Bu kullanma bal olarak zgrlk, artk tam bir yalnzlk iinde tecrbe edilen bir olgu olarak deerlendirilmi, felsefi anlamda bir zgrlk kavram gelitirilmitir. Arendt ise, zgrl bir dnce grngs haline getiren ve bylelikle insann deyim yerindeyse kendini dnyann dna koymasn mmkn klan felsefi zgrlk kavramnn, siyasi deneyim ierisinde tek bir dayanak noktas bulamayacan dnr. Ona gre felsefi gelenek, zgrln, ynn yer ald siyasi yaam alannn bittii yerde baladn ve zgrln bakalaryla birlikte deil, kiinin kendi ile etkileimi iinde deneyimlendiini neredeyse oybirlii ile kabul etmektedir. Bkz., Arendt, Gemile Gelecek Arasnda, s. 212214. Arendt, Gemile Gelecek Arasnda, s. 198199. Arendt i alan gnl ve akl ile ayn anlamda kullanmamaktadr. alan, dnyadan kaarak snlacak bir alan olarak deerlendirilirken, gnl ve akl dnya ile karlkl iliki iinde varolabilen durumlardr. Bkz., Arendt, Gemile Gelecek Arasnda, s. 199.

91 **

46

zgrlk her zaman dnyadan, kimsenin giremedii bir isellie doru ekilii nvarsayar. Bu bak asna gre zgrlk problemi, siyasi alanda ya da insani ilikiler alannda deil, ie baka ak olan istemin alannda zlmeye allr. Arendte gre ise, zgrl istemin alannda zmeye almak, zgrl netletirmek yerine yok eder. nk bu alanda zgrlk insani deneyim alanndan kamusal/siyasi alandan yoksundur.92 Arendt, isel zgrl siyasi bir tema olarak kabul etmese de, bu zgrln varl ya da ortaya kn siyasi ya da insani ilikiler alanyla ilikilendirir. Yani isel zgrl siyasal zgrlkten btnyle soyutlayarak ortaya koyabilme olana yoktur. nk isel zgrlk, siyasal alandaki zgrlkle dorudan iliki ierisindedir. Arendte gre, ayet insan ilk nce dnyevi, elle tutulur bir gereklik olarak bir zgrlk durumunu tatmam olsayd, isel zgrlk hakknda da bir ey bilmesi mmkn olmayacakt. nsan kendisiyle etkileim iinde deil, nce bakalaryla etkileimi srasnda zgrln ya da kartnn farkna varr. Dncenin bir sfat ya da istemin bir nitelii haline gelmeden nce zgrlk, zgr insann hareketini, evden uzaklamasn, dnyaya girmesini ve szle, edimle baka insanlarla bir araya gelmesini mmkn klan bir stat/durum biiminde anlalmaktayd. Bu zgrln (freedom)* ncesinde, zgr (free) olmak iin zgrlemenin (liberation) bulunmas gerektii aktr: zgr olmak iin insann kendini nce yaamn zorunluluklarndan zgrletirmesi gerekmitir. Ama zgrlk stats/durumu, zgrleme eyleminden otomatik olarak domaz. zgrlemenin yan sra, zgrln ayn durumda bulunan baka insanlarn refakatine ve onlarla buluabilecei mterek bir kamusal mekna da baka bir deyile her zgr insann kendini szle ve edimle dhil edebilecei siyasi olarak rgtlenmi bir dnyaya ihtiyac vard.93 Arendtin bu ifadeleri, Antik Yunan dncesinde var olan zgrlk anlayn yanstr ve zgrle ilikin kendi dncelerini iinde barndrr. Bu balamda Arendt iin zgrlk, yurttalarn birbirleriyle karlatklar ve yeni ilikiler kurduklar kamusal alanda ortaya kan bir

92 *

A. g. e., s. 198. Arendtin siyasi zgrlk iin ngilizcede setii szck freedomdur. Ona gre serbestlik (liberty) ve zgrlk (freedom) farkl eylerdir. Serbestlik terimi, engelsiz her ey iin kullanlabilir, ama zgrln ierii, kamusal olaylara katlmla belirlenir ve o, dorudan politik bir yaam biimine gtrr. Bkz., Toker, iddete Kar Politika: Hannah Arendtin iddet Analizi, s. 69. Arendt, Gemile Gelecek Arasnda, s. 201202.

93

47

olguya iaret eder. Baka bir deyile Arendt, Antik Yunan dncesinde var olan anlaya bal olarak siyasal zgrlk anlay gelitirir ve bu zgrln ortaya kma zemini olarak da kamusal alan gsterir. Dolaysyla Arendtin dncesinde bireysel zgrlk anlamnda bir zgrlk trnn olmad sylenebilir. Arendt kendi ortaya koyduu zgrlk anlay ile seme zgrl (liberum arbitrium) arasnda bir ayrm yapar. Seme zgrl istemin bir grngs olarak belirir ve verili iki ey arasnda tercihte bulunan ve karar veren insann durumunu yanstr. Seme zgrlnde kararn nceden bir gd ile belirlenmesi sz konusudur. Arendt ise zgrl, bir yandan gdlerden, te yandan eylemin bata konulmu ve etkisi ngrlebilir olan amacndan bamsz dnr. Baka bir deyile Arendt, nceden belirlenmi ilkelerin insan zgrlne glge drecei kanaatini tar. Bu balamda daha nce de belirttiimiz zere, zgr olmay eylemde bulunmaya eitler. Kendi ifadesiyle; ne daha nce ne de daha sonra, insanlar eylemde bulunduklar srece zgrdrler.94 Yukarda ifade ettiimiz bak as dorultusunda Arendt, zgrl her tr insani etkileimin ve her tr topluluun balca zellii olarak grmez. Ona gre siyasi bir teekkl oluturamam topluluklar, zgrlk deneyiminden yoksundur. Bu balam da kabile toplumlar ve zel alan, zgrln grlecei bir ortam salayamazlar. Bu rgtlenme biimlerinde eylemlere ve davranlara hkim olan zgrlk deil, yaam
94

A. g. e., s. 207. Arendt eylem ile zgrlk arasnda karmak bir iliki kurar ve bu ilikiyi Gemile Gelecek Arasnda adl eserinde temellendirmeye alr. Ona gre, yeryzne konan insan yaam, organik doann bir paras konumundadr ve kozmik srelerce kuatlm durumdadr. Bu anlamda insan yaam, organik doann otomatik srelerine tbidir. Doal ya da kozmik sreler, doas gerei insan yaam iin bir ykm anlam tar. nsan, eylem araclyla bu srelerin iinden kabilir ve kendisini zgr hissedebilecei bir dnya kurar. nsann oluturduu bu dnya, doal deil, tarihsel srelerce evrelenmitir. Tarihsel sreler, insan eyleyen bir varlk olduu lde, insann balatan, inisiyatif alan zellii, yani initium (balang) tarafndan srekli olarak yaratlr ve kesintiye uratlr. Ona gre, eer insan yaps tarihsel sreler de otomatik hale getirilirlerse, en az organizmamz yneten ve biyolojik olarak varlktan varlk-dla, doumdan lme doru ilerleyen doal yaam sreci kadar ykc olurlar. Arendtin insanlk tarihinde talama dnemleri olarak ifade ettii bu dnemlerde, zgrlk dnyevi, elle tutulur bir gereklik haline gelemez. Yani siyasi bir grng olamaz. Arendt bu durumu yle ifade eder, Siyasi yaam talat ve siyasi eylem otomatik srelere mdahalede bulunma gcn yitirmeye balad iin, zgrlk kolaylkla ve yanl bir biimde znde siyaset d bir grng olarak anlalabilir; bu artlarda zgrlk, kendine zg bir erdemi ve virtzl olan bir varolu tarz olarak deil, yeryzndeki btn yaratklar arasnda sadece insann layk olduu, neredeyse btn etkinliklerinde izine ve belirtilerine rastlayabileceimiz, ama buna ramen ancak eylem kendi dnyevi meknn yarattnda ve zgrlk gizlendii yerden karak bu mekanda kendini grnr kldnda tam anlamyla gelime imkan bulan yce bir ba olarak tecrbe edilir (Bkz., Arendt, Gemile Gelecek Arasnda, s. 228229). Eylemler srecin oluturduu bu erevede gerekleirler ve srecin otomatizmini kesintiye uratrlar. Bu ynyle zgrlk, eylemlerimizin sonularn denetlememizi deil, beklenmedik ve ngrlemez olann meydana gelmesini salar. Fakat eylemin gerekleebilmesi iin de, bireyler arasndaki ilikilerin zgr ilikiler olmas gerekir. Arendte gre insanlar, zgrlk ve eylemde bulunma yetisi gibi ifte ihsan sayesinde kendilerine ait bir gereklii -yani kamusal alan- kurmaya muktedir olurlar. Arendt bu gerekliin ortaya kmasn ise, bir mucize olarak deerlendirir Bkz., Arendt, Gemile Gelecek Arasnda, s. 228231.

48

zorunluluklar ile yaamn korunmasna ynelik kayglar ve ilgilerdir. te yandan halkn evin dar snrlarna sren ve bylelikle bir kamu alannn ortaya kmasna mani olan despotik ynetimler altndaki topluluklarda da zgrlkten bahsedilemez. nk Arendte gre, siyaseten temin edilmi bir kamu alan olmadan zgrlk, kendisini grnr hale getirecek dnyevi bir mekndan yoksun kalr. Bu tr ynetimler ise, insanlarn eylemde bulunmas ve konumas iin gerekli mekn oluturamazlar ve dolaysyla zgrlk de kendisini grnr hale getirecek dnyevi bir gereklie sahip olamaz.95 Arendt, bat felsefe geleneinde zgrln nasl alglandna ilikin bir deerlendirme yapar ve gemile bu anlamda bir hesaplamaya giriir. Bat felsefe geleneinde zgrlk, siyasi bir konu olmaktan karlp felsefi bir sorun haline getirilmitir. zgrln felsefi bir sorun olarak alglan, iradenin isel alanyla balantlandrlmasnda kendini ortaya koyar. Antik Yunanda polisin alan zgrln siyasetle balantsn gl bir ekilde kurarken, filozoflarn zgrle bak alar bu balanty bulanklatrmtr. Filozoflar zgrl, bakalaryla birlikteyken deil de, istemde, kiinin kendi ile girdii etkileimde yaanan bir olgu olarak

deerlendirmilerdir. zgrln statsndeki bu deiimi, Platonun filozofu ve tefekkr yaamn (vita contemplativa) idealletiren yaklamna dek geri gtrmek mmkndr.96 Zira daha nce de deindiimiz zere Platon, hayatnda yaad deneyimler sonucunda, insanlarn meseleleri zerinde fazla durmaya demeyeceini dnm, insana siyasi yaam tarz dnda filozof yaam tarzn benimsetmeye almtr. Bu yaam tarzna bal olarak da, bakn bu dnyaya deil, idealar lemine ya da kutsal olan eylere evirmitir. Dolaysyla Platonun ulat son nokta, tefekkr hayat olmutur. Yani filozof, en yksek ve en zgr yaam tarzn oluturan vita contemplativa iin bir ngereklilik olarak siyasetten ekilmitir. nk filozofun setii yaam tarz, siyasi yaam tarznn tam tersidir. O nedenle Yunanllarn anlad anlamda siyasi yaamn tam da merkezinde yer alan zgrlk, neredeyse tanm gerei Yunan felsefesinin yapsna dhil edilmesi mmkn olmayan bir fikir97 haline gelmi zgrlk de iradenin isel alanyla ilgili bir olgu olarak dnlmtr.
95 96 97

A. g. e., s. 202. Fatmagl Berktay, Tarihin Cinsiyeti, Metis Yaynlar, stanbul, 2003, s. 187. Arendt, Gemile Gelecek Arasnda, s. 214.

49

zgrln siyasi yaam dnda dnlmesinin bir baka rnei, Helenistik dnem dnce akmlarnda, zellikle Stoaclarda kendisini gsterir. Stoac akmn temsilcilerinden Epiktetos, isel zgrlk ve dsal zgrlk arasnda bir ayrm yapar ve isel zgrl n plana karr. Epiktetosa gre zgrlk, kiinin kendi arzularndan kurtulmasna baldr. Kendi kendine snrlar koyan ya da kendini snrlarken kendi gcne dayanan, dardan engellenebilecei bir alana girmeyen kii zgrdr. Bu anlaya gre, kiinin hem kle hemde zgr olmas mmkndr. Arendte gre byle bir anlay, Antik Yunanda varolan siyasi anlaya ilikin grleri kavramsal olarak ters yz etmekten baka bir ey deildir. Zira Antik anlaya gre insan, kendini zorunluluktan ancak baka insanlar zerinde g kullanarak kurtarabilirdi ve bu sayede kendisini zgr hissedebilecei kamusal alana girebilirdi. zgrl yaayanlar ve zgrle giden yolu aanlar (kleler) arasnda bu ekilde bir iliki kurulmutu ve bu iliki dnyevi bir gereklie karlk gelirdi. Oysa Epiktetos bu dnyevi ilikiyi, insann kendi iinde bir ilikiye uyarlad ve bu sayede hibir iktidarn insann kendi zerinde gerekletirdii iktidar kadar mutlak olamayacan ve insann kendiyle mcadele ettii, kendisine boyun edirdii i alann, dnya zerindeki herhangi bir evden/yuvadan ok daha fazla kendisine ait olduunu, yani d mdahalelerden ok daha gvenle korunmu olduunu kefetti.98 Buraya kadar ortaya koyduklarmzdan Arendtin, zgrlk konusunda Antik Yunan filozoflaryla ayn dncede olmad grlmektedir. Filozoflar Arendtin dndnn aksine zgrl, eylemde ya da bakalar ile birlikteyken deil, istemde, kiinin kendi ile girdii etkileimde yaanmaya balayan bir olgu olarak deerlendirmekte ve siyasi alann dna karmaktadrlar. Arendt ise, eitli nedenlerle insan dnyadan zgrletirmek isteyen felsefelerin gsterdii dnsel abay, her zaman iin saf bir ac yokluunun yaand ve bu acdan kurtulmuluk hissiyat iinde gerekletirilen bir tahayyl eylemi olarak deerlendirir ve bu durumun kamu alannn grsellii ve iitselliinden uzak dnyaszlk deneyimine karlk geldiini dnr.99 Bu ekilde ortaya kan zgrlk anlaynn da, dnyada kendilerine ait bir yeri olmayan, dnyevi bir kouldan yoksun olan kiiler tarafndan kefedildiini vurgular.100
98 99 100

A. g. e., s. 201. Arendt, nsanlk Durumu, 158. Arendt, Gemile Gelecek Arasnda, s. 199.

50

Arendt, Hristiyanln da, siyasetle badaan zgrlk anlaynn stn rttn belirtmektedir. Hristiyan zgrlk dncesi, ilk Hristiyanlarn zgr olmak iin aflarn istedikleri kamu alanna kar besledikleri phe ve husumet hislerinden domutur. Bu bak asnn altnda yatan temel etken, manevi kurtulua duyulan gvendir.101 Manevi kurtulu iin ise, siyasi zgrle ihtiya duyulmaz. Bu anlay btn bir Ortaa boyunca egemen olmu ve zgr olmak siyasetten uzak durmaya e tutulmutur. On yedinci ve on sekizinci yzylda ortaya kan siyasi dnce akmlar da zgrl siyasi alann dnda deerlendirmilerdir. zellikle Hobbes ve Spinozann yaptlarnda zgrlk, siyasi alann dnda dnlm102 ve gvenlik ile

zdeletirilmitir. Arendte gre, Hobbes ve Sipinozaya nazaran siyasetin zne ilikin ok daha yksek grlere sahip olan Montesquieu bile, zaman zaman siyasi zgrl gvenlik ile bir tutabilmitir.103 zgrln gvenlik ile bir tutulmas ise, siyasi/kamusal alana ilikin ilkeleri deil, zel alana ilikin ilkeleri n plana karr ve korunmas gereken yaamn siyasi yaam deil, biyolojik yaam olduu dncesini pekitirir. Arendt on dokuzuncu ve yirminci yzyllara gelindiinde, zgrlk ile siyasi yaam arasndaki akln daha da bydn ifade eder. Bu yzyllarda, ynetim olgusu siyasi alan ile bir tutulmu, zgrle yaam sreci kadar, yani toplumun ve bireylerinin kar kadar bile deer vermeyen atanm hami gzyle baklm, gvenlik konusu tayin edici bir lt olma zelliini srdrmtr. Arendte gre bu gvenlik, iddetle ldrlmeye kar bireyin gvenliinin salanmas deil, bir btn olarak toplumun yaam srecinin sakin ve rahat gelimesine imkn veren bir gvenliktir. Arendt, burada ortaya kan yaam srecinin korunmasn ise, zgrlkle direk balantl olarak dnmez. zgrlk sadece yaam srecini ikin bir zorunluluk olarak takip eder. Arendt bu durumu yle ifade eder: Burada zgrlk, siyasi yaamn siyaset d amacn bile oluturmaz, ayet yaam ve yaamn dolaysz karlar ve

101 102 103

A. g. e., s. 205. Berktay, Tarihin Cinsiyeti, s. 187. Arendt, Gemile Gelecek Arasnda, s. 203.

51

zorunluluklar bir tehlike altnda deilse, ynetimin amamas gereken snr oluturan marjinal bir grngdr.104 Arendte gre, modern dnyann koullar altnda siyaset ve zgrln akmasnn artk ne dnsel ne de deneyimsel koullar oluturulabilmektedir. Bu dnemde ortaya kan dnce akmlarndan Liberalizm, toplulua kar bireyi ne karm, zgrl siyaset alannn dnda tanmlayarak zel alann dar snrlar iine hapsetmitir. Liberalizm, siyaset azaldka zgrlk artar szn parolas yaparak, zgrln siyasetin bittii yerde baladna ilikin dnceyi pekitirmitir. Dolaysyla liberal bak as insann bu dnyada varolu amac olan mutluluu, insann zgr kabul edilecei ev yaamnn zel alan iine oturtmutur. Liberal anlayn aksine Arendt, zgrl ve buna bal olarak mutluluu zel alanla deil, siyasal iktidarn salkl bir ekilde paylamyla zdeletirmekte ve bylece bir kamu mutluluu kavramnn snrlarn izmektedir.105 Totaliter rejimler de, yaamn tm alanlarn siyasetin isterilerine tabi klmak gibi bir eilim iine girmi ve yaamn gizlilii ile siyasetten zgr olma hakkn tanmamak konusunda srarla tavr taknmlardr. Arendte gre bu bak as, siyaset ve zgrln akmas bir yana, bunlarn badaabilirliini dahi pheli hale getirmitir.106 nk totaliter rejimler terre dayal bir ynetim biimidir ve terr, zgrln gerekleme alan olan kamusal alan btnyle ortadan kaldrr. Bu ynyle totalitarizmin ve bavurduu terrn zgrle dorudan bir saldr rejimi olduu sylenebilir. Arendtin yapt deerlendirmeler nda, modern aa bir btn olarak bakldnda, zgrln siyaset ile balarnn koparld ve insann i dnyasna ait bir deneyim olarak algland grlmektedir. Bir baka ifadeyle, modern ada zgrlk, siyasi yaam alannn bittii yerde balayan ve bakalaryla birlikte deil, kiinin kendi ile etkileimi iinde deneyimlenen bir olgu olarak dnlmtr. zgrln siyaset ile balarnn koparlmas ve felsefi bir deneyime dnmesi, zgrln daha ok (kiinin kendi zerinde ve bakalar zerinde kurduu)
104 105 106

A. g. e., s. 204. Levent Kker, ki Farkl Siyaset, Vadi Yaynlar, Ankara, 1998, s. 9293. Arendt, Gemile Gelecek Arasnda, s. 203.

52

egemenlik ile ilikilendirilmesine sebep olmutur. Yani baka iradelerden bamsz ve sonuta onlardan stn olmaya ynelen bir zgr irade ideali ortaya kmtr. Oysa Arendt iin zgrlk ile egemenlik zdeletirildii zaman bu, ya insan zgrlnn inkrna ya da bir insann, bakalarnn egemenliinin yok edilmesi pahasna zgrl satn alabilecei kavrayna gtrr. Ona gre: nsann deil, insanlarn bu yeryznde yaadklar gereinin belirledii insanlk durumunda, zgrlk ile egemenlik zde olmaktan o kadar uzaktrlar ki, birlikte varolmalar bile mmkn deildir. ster bireyler ister rgtl gruplar eklinde olsun insann birer egemen olmak istedii her yerde istemin basksna boyun eilmek zorunda kalnr. Bu istem rgtl bir grubun genel istemi olabilecei gibi, kendime kar zor kullandm bireysel istem de olabilir. ayet insanlar zgr olmak istiyorlarsa, reddetmeleri ve tanmamalar gereken ey, tam da bu egemenliktir.107 nk zgr irade idesi gibi, egemenlik idesi de antipolitiktir. Son noktada, yalnzca tek bir kii tam olarak egemen olabilir. Bu egemenliin nihai siyasi ifadesi de tiranlktr. Tiranlk ise, tmyle siyaset kartdr, nk egemenliini ancak iddetle, yani siyaset d aralarla srdrebilir.108 zgrln iradeye ilikin bir isel deneyime dntrlmesi ve bylelikle egemen olmakla bir tutulmas, onu radikal bir biimde bireyselletirir. Neredeyse bir zorunluluk gibi duyumsanan bu tr zgrlk, bireylerin kendi karlar peinde koan rakipler olarak birbirlerine kar konumlandklar ve dayanmay bilmedikleri bir toplum biimi asndan son derece elverilidir. Arendtin toplulua kar bireyi ne karan modern liberalizme ynelttii, zgrle kar olduu yolundaki eletirisi de buradan kaynaklanr.109 Buraya kadar ortaya koyduklarmzdan Arendtin zgrlk kavramyla, sadece snrlamalardan, zorlamalardan bamsz olmay ve neyi istediimiz nemli olmakszn, dilediimizi yapmay ifade etmedii anlalmaktadr. zgrlk insann iradi olarak eylemde bulunmas eklinde tanmlanm, eylemde bulunma hali ise, bireysel (zel) deil, kamusal bir yap ierisinde dnlm, zgrle siyasi bir anlam yklenmi ve

107 108 109

A. g .e., s. 223. Berktay, Tarihin Cinsiyeti, s. 187. A. g. e., s. 188.

53

zgrlk ile kamusal alan karlkl bamllk ierisinde ele alnmtr.* Bu bamllk anlay da, felsefi gelenekte ve Modern an toplum teorilerinde, kartla dnm, zgrln kamusal alann snrlarnn bittii yerde balad dncesi gelitirilmitir. Byle bir anlayn ortaya kmas da, Arendtin siyasi yaama anlam katan bir olgu olarak deerlendirdii zgrl yok etmitir. Siyaset asndan hayati neme sahip bir olgu olan zgrln ortadan kalkmas, kamusal alann ykma uradnn bir baka ifade eklidir. Bu ykmn grld toplum ise, toplumsal alann son tarihsel duran oluturan ve bireysellii n plana karan kitle toplumudur. Kitle toplumu koullarnda insanlar, zgr olma ansn kaybeder ve bakalarnn gdm altna girerler. Sonu olarak, Arendtin zgrlk tanmnn, bat siyasal dncesinde, nce Kantn ayrt ettii, sonra da Isaiah Berlinin amlad negatif ve pozitif zgrlk anlaylarnn dnda kald sylenebilir. Berlinin ortaya koyduu biimiyle, negatif zgrlk, mdahalenin olmamas halidir. Hi kimse benim yaptklarma karmadka, zorlama ve engelleme olmakszn seimlerimi yapabildiim oranda, negatif olarak zgrmdr.110 Baka bir deyile, negatif zgrlk anlay genel olarak bireyin kendi bedeni ve zihni zerindeki egemenliini kapsar ve ayn zamanda birey yakn evresi ve kiisel mlkiyeti zerinde de bir egemenlie sahip olur. zgr olmak demek, kiinin zihnine, bedenine ya da mlkiyetine kimsenin dokunamamas, bunlar zerindeki haklarn ihlal edememesi anlamna gelir.111 Pozitif zgrlk ise, mdahalenin olmamasndan, bakalar tarafndan kendi bana braklmaktan daha fazlasn, faillerin kendi benlii zerinde denetim ya da benlik hkimiyeti kurmada etkin rol oynamasn gerektirir.112 Pozitif anlamda zgr olmak, bireyin kendi seimlerini yapabilmesi ve kendi iradesini gerekletirebilmesi anlamna gelir. Yani pozitif zgrlk negatif zgrlkten farkl olarak, kstlamadan ya da mdahaleden azade olmak deil, bir eyler yapabilme zgrldr. Bu adan Berlin, pozitif zgrl, bir anlamda kiinin kendi
*

Arendtin eylemde bulunmay kamusal bir yap ierisinde dnmesi ve bu durumu zgr olmaya eitlemesi, hak kavramndan nce, insanlarn eylemlerini nplana kardn gsterir. Yani siyasal rgtlenme dzeyinde bireylerin doal, dokunulmaz, vazgeilmez ve devredilemez haklarnn ncelii bir kenara braklarak, bir topluluk (community) yaam iinde, o yaam ortak katlmyla etkileme gcne sahip insanlarn eylemleri merkeze konulmutur Bkz., Kker, a. g. e., s. 95. Isaiah Berlin, Two Concepts of Liberty, Political Philosophy iinde, ed. Anthony Quinton, Oxford University Press, 1982, s. 141142. Fatmagl Berktay, Hannah Arendt: Bir nci Avcs, Metafizik ve Politika iinde, yay. haz. S. Y. ge-. SzerF. Tomkinson, Boazii nv. Yaynlar, stanbul, 2002, s. 265. Philip Pettit, Cumhuriyetilik, ev. Abdullah Ylmaz, Ayrnt Yaynlar, stanbul, 1998, s. 3738.

110

111

112

54

zerinde egemenlik sahibi olmas olarak tanmlar. Pozitif zgrlkler, zgrl egemen olmak, daha ak bir deyile, kiinin kendi arzular, tutkular ve kendisini gerekletirebilmesi nndeki dier engeller zerinde egemenlik sahibi olmas anlamna geldiini savunurlar. Ama negatif zgrlkler de bu tr bir egemenlik peindedirler. Negatif ve pozitif zgrlkler arasndaki fark, egemenliin ya da denetimin negatif zgrlkler iin birey tarafndan, dierleri iinse kollektif dolaymla uygulanmasdr. Sonuta egemen olmak, her iki taraf iin de, zgrle giden yolu belirlemektedir.113 Arendt ise, daha nce de ifade ettiimiz zere denetim ve egemenlik iermeyen bir siyasal zgrlk anlay gelitirmekte, zgrl insann iradi olarak bir eylem yapmas eklinde tanmlamaktadr. Eylemde bulunma halini de, baka insanlarn varlna bal olarak, bireysel (zel) deil, kamusal bir faaliyetin iinde bulunmak eklinde dnmektedir. Dolaysyla Arendt iin zgrlk, ne negatif zgrlk taraftarlarnn savunduu gibi bireysel kstlamalardan azade olmak, ne de pozitif zgrlk taraftarlarnn iddia ettii gibi kiinin arzularn denetleme iradesine sahip olmak anlamna gelir.114 Ona gre zgrlk, insanlarn birlikte hareket edip, ortak bir dnya oluturduklar, yani kamusal bir alan oluturduklar zaman ortaya kan, bu alanda gerekletirilen eylemlere bal olarak da sonular ngrlemez ve denetlenemez olan bir olguya tekabl eder. Arendt, gelitirdii zgrlk anlayna uygun bir iktidar kavram da gelitirir ve zgr olmay iktidar olmaya eitler.* Her iki olguyu da kamusal alanda yer alan insana zg grngler olarak deerlendirir. Baka bir deyile iktidar, zgrl tamamlayc bir nitelikte dnr ve nasl ki zgrlk, ortak eylemde bulunmaya bal olarak ortaya kyorsa, iktidar olgusu da ancak bu tr iletiimin ortaya kt kamu alannda oluturulan bir olgu olarak deerlendirilir.

113 114 *

Berktay, Hannah Arendt: Bir nci Avcs, s. 265. Berktay, Tarihin Cinsiyeti, s. 185. Arendt idealletirdii, zgrlk ve siyasal iktidar kavramlarn ifade ederken, toplum (society) kavramn deil, topluluk (community) kavramn kullanmaktadr. Bu durumun sadece Arendt iin deil, Modern toplumsal-siyasal rgtlenmeyi eletiren ve her biri, diyalog, karlkl konuma, arptlmam iletiim, topluluk yargs ve bireylerin birbirleriyle eit ve katlmc olarak kar karya geldikleri bir rasyonel ikna trnden ortak zellikleri bulunan kavramlardan sz eden Gadamer, Habermas, Rorty, Charles Taylor, Alesdair MacIntyre iin de geerli olduu grlmektedir. Bu durum, sz konusu dnrlerin siyasal iktidar kavraylarnn rgtl ve kurumsallam bir dzeni yadsdna iaret etmektedir. Bkz., Kker, a. g. e., s. 98.

55

1. 3. 4. ktidar ktidar kavramnn farkl anlamlara gelecek ekilde kullanld grlse de kelime anlam olarak iktidar; doal yetenek, kabiliyet, insann yapabilecei ey, g, insann yapabilme gc, belli bir etki yaratma yetenei; fiziksel g, kuvvet, kudret, siyasal, endstriyel, askeri g, nfuz, etki, erk ve bakalar zerindeki denetim anlamlarna geldii gibi; ynetim, ynetme yetkisi, salahiyet, yasalarn, kurallarn tand veya resmi bir mevkiin verdii eylemde bulunma hakk, g sahibi kimse, etkili birisi, nfuz sahibi, erk ve ynetme gc olan topluluk, ulus, devlet vb. anlamlarna gelmektedir.115 Arendtin ise, yapt kavramsal analizler nda, yukarda yaplan genel tanmdan farkl bir iktidar tanm ortaya koyduu grlmektedir.* Ona gre iktidar (power), iddet (violence), g (force/kaba g; zor), kuvvet (strength) ve otorite (authority) gibi kavramlar arasnda net ayrmlar yaplmamakta ve e anlamlym gibi kullanlmaktadr. Bu terimler arasnda ciddi ayrmlar yapmamak ve e anlamlym gibi kullanmak, dilbilimsel anlamlara kar sarln bir gstergesi olduu gibi, bunlarn tekabl ettii gereklere de kr kalmaya yol amtr.116 Bu terimlerin varlklarnn nedenini farkl fenomenleri imliyor olmalarnda bulun Arendt, iktidar saylara dayal bir olgu olarak deerlendirir. nsann uyum iinde eyleme kabiliyetine karlk gelen iktidar, tek bir kiiye deil, bir gruba aittir ve grup bir arada bulunmaya devam ettii srece varolabilir. Arendte gre, bir kiinin iktidarda olduunu sylediimizde, aslnda onun bir grup insan tarafndan, onlar adna eyleme kudretiyle donatldna iaret etmi oluruz. Daha en banda iktidarn kaynakland grup ortadan kalktnda, bu kiinin iktidar da yiter. Bugnk kullanmyla iktidar sahibi/gl bir kiiden ya da gl kiilik ten sz ederken, zaten iktidar szcn

115

Nevzat Can, Siyaset Felsefesi Problemleri, Elis Yaynlar, Ankara, 2005, s. 81. Arendtin iktidar tanmnda btn kuramclardan farkl bir tutum iinde olmasnn nedeni, onun olduu ekliyle deil, olmas gereken ve onun kabulyle tarihte bazen grld ekliyle iktidarla ilgilenmesidir. Arendt, kendi iktidar tanmnda bir ey zerinde g kullanma/egemen olma (power over) anlamnda deil, bir eyi yapabilme gc (power to) anlamnda iktidardan hareket eder. Lukas, bu anlayla ortaya konan iktidar tanmnn bir ilikiye deil, bir kapasiteye iaret ettiini belirterek, buradan hareketle iktidar ilikilerinin aklanamayaca gerekesiyle Arendti eletirir. Ancak Arendt iin nemli olan, belki de iktidarn bir kapasiteye iaret etmesidir. nk siyasi alan insann kapasitelerinin gerekletii alandr ve insann en nemli siyasi kapasitesi, iktidar kurma kapasitesidir. Gnmzde yeni bir iktidar anlay gelitirmeye alan baz kuramlarn, Arendtin ortaya koyduu mantkla hareket ettikleri grlmektedir. rnein baz feminist kuramlar bu anlayla hareket ederler. Bkz., Toker, idete Kar Politika: Hannah Arendtin iddet Analizi, s. 6970. Arendt, iddet zerine, s. 5556.

116

56

eretileme (metaforik) olarak kullanyoruz. Eretilemeyi kaldrdmzda sylemek istediimiz ey, gerekte kuvvet* tir.117 Arendtin yapt iktidar tanmnn temelinde, kamu ilerini hkimiyet sorununa indirgeyen dnce gelenei deil, z emir-itaat ilikisine bal olmayan ve iktidar ile ynetimi ya da kanun ile emri zdeletirmeyen bir iktidar ve kanun kavram kullanan Atinallarn, Romallarn ve on sekizinci yzyl Devrimcilerinin paylat gelenek vardr.118 Bu rneklerde insann insan zerindeki egemenliine son verilmi, halkn iktidarna dayanan, yasann egemenlii kurulmutur. Arendtin bu gelenee bal olarak yapt iktidar tanmnn en belirleyici zellii, bakasnn iradesinin arasallatrlmas deil, anlamaya ynelik konuma ya da iletiim yolu ile ortak bir iradenin oluturulmasdr. Bu balamda iktidar, ynetilenlerin toplu hedefler iin seferber edilen rzas yani, siyasal nderleri desteklemeye hazr olmalar anlamna gelir.119 Bireyler arasndaki iletiime bal olarak ortaya kan iktidar, oluturulan siyasal kurumlarda vcut bulur ve glenir. Baka bir deyile Arendt, siyasal kurumlar, iktidarn cisimlemi halleri olarak grr. Bu kurumlarn varl da, birlikte hareket eden insanlara baldr. Siyasal kurumlar ve iktidar karlkl bamllk ierisinde deerlendiren Arendt, bu durumu yle ifade eder: Bir lkenin kurumlarna kudret veren, halkn desteidir. Her eyden nce yasalara vcut veren uzlamann devamndan baka bir anlam tamaz bu destek Tm siyasal kurumlar, iktidarn davurumlar ve maddilemesidir. Halkn yaayan iktidar onlar desteklemez olunca, bu kurumlar zlmeye ve kmeye balar.120 ktidarn varln devam ettirmesi bireyler arasnda oluturulan szlemeye baldr. Szleme, zgr ve eit durumda olan taraflar, karlkl ykmllk altna
*

ktidar; bireylerarasla iaret ederken, kuvvet; tekil bir eye, bireysel bir varla iaret eder. Bu balamda kuvvet, bir nesne ya da kiinin doasnda mevcut ve onun karakterine ait olan bir nitelik olarak grlr. (Bkz., Arendt, iddet zerine, s. 57). Aslnda kuvvet de bireyin dierleriyle ilikisinde tanmlanr, ama o, bireyin dierlerinden bamsz olarak sahip olduu bir eydir. Arendte gre insan sz konusu olduunda kahramanla iaret eden bu kelime, iktidar sz konusu olduunda, ancak tekil bir varlk olarak iktidarn dier iktidarlarla ilikisinde sahip olabilecei bir durumu ifade eder. Bu ynyle kuvvet bir ara deil, sahip olunan bir nitelik olarak kabul edilir. Bkz., Toker, idete Kar Politika: Hannah Arendtin iddet Analizi, s. 66. Arendt, iddet zerine, s. 57. Steven Lukas, ktidar ve Otorite, ev. Sabri Tekay, Sosyolojik zmlemenin Tarihi iinde, der. T. BottomoreR. Nisbet, Ayra Yaynevi, Ankara, 1997, s. 667. Jrgen Habermas, Hannah Arendtin letiimsel Erk Kavram, ev. Zeynep alayan, Cogito, say. 5, stanbul, Yaz 1995, s. 258. Arendt, iddet zerine, s. 54.

117 118

119

120

57

sokar ve iktidarn temelini oluturur. Arendt, bu ynyle insanlar arasnda yaplan szlemeleri, kamusal alana hayat veren gten farkl olarak, onlar bir arada tutan kuvvet olarak tanmlar.121 Arendtin bu noktada, Habermasn da ifade ettii gibi, doal hukuka kar kmasna ramen, kendi praxis (eylem) anlayndan ok, doal hukukun szleme kuramna gvendii ve geri saylacak bir adm att sylenebilir.122 Arendt, iktidar siyasal topluluun zne ilikin bir olgu olarak deerlendirir ve bu ynyle de iktidar bir ara deil kendi iinde bir ama olarak grr. Arendtin iktidar kendi iinde bir ama olarak grmesi, hkmetlerin, gttkleri politikalara uygun olarak iktidarlarn ara olarak kullandklarn inkr ettii anlamna gelmez. Burada ifade edilmek istenen, iktidarn bir amacn arac olmad, tm amalardan nce var olduu ve onlardan sonra da devam edeceidir. Ayrca iktidar, siyasal topluluklarn varoluuna ikin olduundan, hibir hakllatrmaya ihtiya duymaz. Ama yapt ey, merulatrlmaya muhtatr. Meruiyetini ise, uyum iinde eylemde bulunan gruptan alr.123 Baka bir deyile meru iktidar, tepeden inme bir ekilde deil, kstlanmam iletiim yoluyla ortak kanlar oluturanlar arasnda ortaya kar. Dolaysyla Arendtin hkmedici ve zorlayc bir iktidar anlay yerine, bireylerin potansiyel glerini gelitirici ve zgrletirici bir iktidar anlay gelitirmeye alt sylenebilir. Arendtin iktidar uyum iinde eylemde bulunan bir gurup insann varlna bal bir olgu olarak deerlendirmesi kollektif bir iktidar anlay gelitirdiini gsterir. Ona gre, ortak mzakere ile ortaya kan -kollektif- iktidar paylam her bireye etkin bir siyasal eyleyicilik duygusu kazandrabilir. Arendt, bu balamda temsil sistemine de ho bakmaz. Temsili, dorudan bireysel giriimin yerine konmu bir ara olarak grr. Temsil dorudan demokrasinin yerini aldnda, bireyler siyasi eyleyicilik glerini ancak seimden seime kullanabilirler ve mzakere ve siyasi igr kapasiteleri o oranda zayflar. Dahas temsil, siyasi bir elitin oluumunu tevik eder ve ynetenynetilen ayrmnn g kazanmasna neden olur. Bu durumda ise halkn kamu alanna girii kapatlr, ynetim faaliyeti, ancak kendi idari ustalklarn sergileyebilecek birka kiinin ayrcal haline gelir. Sonuta halk uyuuklua gmlr ya da setii ynetime
121 122

Arendt, nsanlk Durumu, s. 335. Jrgen Habermas, Hannah Arendts Communications Concept of Power, Hannah Arendt: Critical Essays iinde, ed. L. P. Hichman-S. K. Hinchman, State University of New York Press, 1994, s. 225. Arendt, iddet zerine, s. 6465.

123

58

kar, bu nasl bir ynetim olursa olsun, sadece bir direni ruhunu muhafaza eder. Yani bu durumda halkn elinde kalan yegne g, potansiyel devrim gc olur.124 Bu balamda Arendt, iddet kullanmn beraberinde getiren devrimi, toplumsal dzende mutlak bir deiiklik yaratan ve daha sonra deineceimiz zere, ideal ynetim biimi olarak kabul ettii cumhuriyetin kurulmasn hedef alan ada bir olgu olarak deerlendirir.125 Ona gre, ancak devrimci eylem sayesinde, modern ada kendini hissedilir klan ve kamusal alann kne sebep olan kitle toplumunu ykmak mmkn olabilir. Bu sayede zgrle ve bu zgrle uygun iktidara, dolaysyla ideal bir toplum yapsna yeniden kavumak mmkn hale gelir. Arendt, gelitirdii iktidar anlaynn pratikte uygulanabilirliine giden yolu amak iin, brokratik partiler ve devlet yaplar zerine kurulu temsil sistemine alternatif olarak, bireylerin eitli dzeylerde aktif olarak meclis faaliyetlerine yn verebildii bir federal meclisler sistemi nerir. Oluturulacak byle bir sistem, mkemmel eitlik ve katlm koullar altnda siyasal eylem frsatn salayacak bir ortam oluturur.126 Bu nerinin dorudan demokrasiye uygunluu, onun aktif yurttalk ve etkin siyasi eyleyicilik arasndaki ba kurmu olmasnda yatar. Bireyler, dorudan siyasi katlm vastasyla ortak eylem ve kamusal mzakereye girierek yurttalk iddiasnda bulunabilir ve etkin bir siyasi eyleyicilik gelitirebilirler.127 Arendtin katlmc demokrasi kavram, yurttalk deneyiminin yeniden harekete geirilmesi ve etkin bir siyasi eyleyiciliin gerekleme artlarnn aka ortaya konmas ynnde bir abay temsil eder. Onun katlmclk kavram konusunda tevik ettii, kamusal duygu uzlama ve uyum deil, daha ok siyasi eyleyicilik ve etkinliktir. Yani hep birlikte siyasi topluluktaki hayatlarmz tanmlayan ekonomik, siyasi ve beled koullarn gidiat iinde herkesin syleyecek bir sz olduu ve herkesin nemli olduu hissi. Bu, bireyler arasnda deer homojenlii olmakszn ve eitli toplumsal alanlar birbirine indirgemeden baarlabilecek bir eydir. O nedenle Arendtin katlmc demokrasi kavram deer btnlemesini ya da toplumsal alanlar aras farkllklarn sfrlanmasn amalamaz; amacnn daha ok aktif yurttalk ve demokratik artlarda bireylerin kendi
124

DEntreves, Hannah Arendt ve Yurttalk Kavram, s. 77. Hannah Arendt, On Revolution, The Viking Press, New York, 1968, s. 237238. O Sullivan, a. g. m., s. 239. A. g. m., s. 239. DEntreves, Hannah Arendt ve Yurttalk Kavram, s. 77.

125 126 127

59

geleceine yn verme imkn ve koullarnn yeniden harekete geirilmesi olduu sylenebilir.128 Arendt, tarihsel sre ierisinde, katlmc demokrasiyi kurumsallatrma abalarnn rnekleri olarak; Amerikada 1776 ncesi ve sonrasnda gerekleen ehir meclisi toplantlarn; 17891793 arasnda Pariste oluan Halk Konseylerini (societes populaires), 1871 Paris Komnnn eitli blmlerini; 1903 ve 1917 Rusyasnn Sovyetleri ve 1919un Almanyasnn halk meclisi ynetimini (Rtedemokratie) gsterir.129 Bu rneklerdeki ortak nokta, siyasi olarak tesirsiz hale getirilmi znelerin bireysellikleri iin bir ifade bulmalar ve siyasi zgrlkler iin yeni formlar yaratarak kendiliklerinden rgtlenmeleridir. Bu durum ise, vita activa nn en st dzeyini temsil eden eylem ilkesinin gerekletirilmesi demektir.130 Dolaysyla bu farkl siyaset modelleri ayn zamanda, eylemde bulunmay zgr olmaya eitleyen Arendt iin, modern kitle toplumu koullar altnda zgrln temellendirilmesinin yegne ciddiye alnacak giriimleri olarak grlebilir. Bu tr giriimler insanlar arasndaki eitsizlikleri ve dlanmalar eit haklara dayal bir rejime dntrme potansiyeline sahiptir. Ancak Arendt romantik bir bakla, bu zgrlk deneyimlerinin ykma uramasnn kanlmazlndan sz eder. Ona gre, bu deneyimleri miras alacak, hatrlayacak ve sorgulayacak bir geleneimizin bulunmay, bir insanlk trajedisini temsil etmektedir.* Siyasal zgrlk kurmaya ynelik bu devrimci giriimlerin anti tezi ise, totaliter ynelimde ifadesini bulan, klasik siyasal modellere dayal arptlm bir kamu alannda ortaya kar.131 Arendt, her ne kadar gelitirdii kuramda demokrasinin ilkelerini kullansa da, bu anlaya uygun ideal bir siyasi varolu biimi olarak cumhuriyeti gsterir. Cumhuriyet ve demokrasi arasndaki fark da, zorlama ve g kavramlar arasnda yapt
128 129 130

A. g. m., s. 78. Habermas, Hannah Arendtin letiimsel Erk Kavram, s. 263 Gunnar Skirbekk-Nils Gilje, Felsefe Tarihi, ev. E. Akba-. Mutlu, niversite Kitabevi, stanbul, Tarihsiz, s. 579. Arendt, bu giriimlerin baarszln, devrimci ii hareketinin siyasal alandaki yenilgisine ve sendikalar ve ii partilerinin ekonomik alandaki baarszlna balar ve bu durumu yle ifade eder; snf toplumunun kitle toplumuna dnmesinde ve gnlk ya da haftalk cretin yerini grnte yllk crete brakmasyla bugn iiler artk toplumun dnda deillerdir, toplumun mensubu ve herkes gibi i sahibidirler. Bugn emek hareketinin tad siyasal anlamn herhangi bir bask grubununkinden fark yoktur. Bkz., Habermas, Hannah Arendtin letiimsel Erk Kavram, s. 263. Arendt, nsanlk Durumu, s. 299. Lukas, A. g. m., s. 668.

131

60

ayrmla belirlemeye alr. Arendte gre demokrasiler, semenlerin temsilcilerini baka semen gruplarnn aleyhine kendi isteklerini yerine getirmeye olanak veren bir zorlama trne gerek duyarlar. Bazlarnn demokrasinin can alc arac olarak grd bu zorlama eklini Arendt iddet olarak tanmlar ve gayri meru bir tavr olarak gsterir. Onaylamad bu zorlama trnn ya da iddetin karsna onaylayc bir bak asyla g koyar.132 Arendt, g siyaset ncesi doal iddetten ayrarak yle tanmlar: G, insanlarn eylem iin bir araya gelmeleriyle ortaya kar ve her ne sebeple olursa olsun birbirlerinden ayrlmalaryla yok olur.133 Bu balamda g, iktidara giden yolu aar ve iddetin aksine kamusal alan bozucu bir unsur olarak deil, koruyucu bir unsur olarak belirir. Dolaysyla Arendtin dncesinde demokrasi zorlama ya da iddetin rgtlenmesi olarak kendini gsterirken, cumhuriyet ortak hedeflere ynelmi bir halkn g eklinde ortaya kar. Arendtin demokrasiye ynelttii asl eletiri, onun uzlamaya dayal bir ounluk ynetimi olmasndan kaynaklanr. ounluk karar ile kartrlmamas gereken ounluk ynetimi, aznlklar zerinde kanlmaz bir baskya yol aar ve onlar zerinde egemenlik kurmaya alr. Bakalar zerinde egemenlik kurmaya almak ise, yurttalarn zgrln ortadan kaldrr ve sonunda tiranla yol aar.134 Dolaysyla Arendtin dncesinde demokrasi herkesin kendisini zgr hissedebilecei bir alan oluturmaktan uzak bir siyasi varolu biimi olarak belirirken, cumhuriyet byle bir alan oluturmaya muktedir, siyasi varolu biimi olarak kendisini gsterir. Bu yap ierisinde, insann insan zerindeki egemenlii ortadan kalkar ve yurttalarn ortaklaa oluturduklar yasa geerli hale gelir. Arendtin gelitirdii siyasal iktidar anlaynn, liberal demokratik dncede varolan anlaytan farkl bir anlama sahip olduu grlmektedir. Zira liberal demokratik anlay, siyasal iktidar, toplum (society) yelerinin dnda, ele geirilecek, korunacak ve uygulanacak bir nesne konumuna oturturken, Arendt, iktidar topluluk (community) yelerinin snrlandrlmam ve arptlmam bir iletiim iinde ortaklaa belirledikleri

132

Jane Mansbridge, G Kullanm/Gle Mcadele: Ynetim Biimi, Demokrasi ve Farkllk iinde, yay. haz. Seyla Benhabib, Demokrasi Kitapl, stanbul, 1999, s. 7677. Arendt, On Revolution, s. 174. Filiz ulha Zabc, Siyasal Kuramda Kamusal Alan Sorunsal (Yaynlanmam Doktora Tezi), Ankara nv. Sosyal Bilimler Enstits, Ankara, 1997, s. 153.

133 134

61

bir praxis* olarak grr.135 Baka bir deyile, liberal dnce gelenei siyasal iktidar, zel alana ait olduu dnlen etkinlikleri koruma balamnda dnrken, Arendt, siyasal iktidar, kamu alan iinde ve bu alanda gerekletirilecek etkinliklerin korunmasn salayacak potansiyel bir g olarak tanmlar. Bu gc elinde bulundurabilen kiileri de yurtta olarak kabul eder.

1. 3. 5. Yurttalk Arendt yurttal, yasalara uygunluk zerine temellendirir ve Antik Yunanda var olan anlaya bal olarak tasavvur eder. Bu bak as dorultusunda yurttal, siyasi faaliyetlere srekli ve aktif katlm eklinde dnr ve yurtta, siyasi topluluu etkileyen tm sorunlarda karar alma ve yarglama yetisine sahip eylem iindeki kii olarak tanmlar. Bu tanm nda bakldnda yurtta, emek ve i den azade olmu, yani yaamn zorunluluklarndan daha nemli eylerin bulunduunun farkna varm, kamusal alanda yer alan eylem iindeki kii olarak grlr. Bu balamda siyasi eylem de, yurttalarn kamu alannda aktif faaliyet gstermesi olarak anlalr ve katlmc yurttalk anlaynn temelini oluturur.** Yurttalarn topluluk ilerinin

ynlendirilmesinde aktif varlk gstermesi, onlara kamusal zgrlk deneyimi ve kamusal mutluluk*** cokusu verir.136

Praxis olarak iktidar, bireylerin birlikte eyleme ve konumasna iaret eder. Bu nedenle Habermas, Arendtin politik eylem modelini, iletiimsel bir model olarak tanmlar. Ona gre iletiimsel eylem, bir grn alan olduu iin, politik eylemin kendisini sunduu alan, zel deil kamusal alandr. Habermasn bu deerlendirmesi ise, baz yorumcularca, Arendti kendine yaklatrma abasyla kendi kavramlaryla okumasnn bir sonucu olarak grlr. Bu yorumculara gre, Arendtin kendinde iletiim kavram aka ifade edilmemitir. (rnein bkz., Heather G. P-Stock M. Hannah Arendt and the Problem of Critical Theory, The Journal of Politics, no. 41, 1979, s. 2-22den akt. Toker, iddete Kar Politika: Hannah Arendtin iddet Analizi, s. 70). Ancak Habermas, Arendtin iletiime ykledii anlamn kendisininkiyle ayn olmadnn farkndadr. Habermasta iletiimsel alan, bir znelerarasla iaret eder ve bu alan, salt bir uyum ve karlkl kabul etmeden fazlasn ierir. Bu alan dntrc ve kurucu bir alan olarak teori ve pratik ilikisinin kurulduu bir alan olarak belirir. Oysa Habermasa gre Arendt, iletiimi uyuma indirgeyerek, iletiimsel iktidar kurucu bir ey deil, sadece onun kendisinden doduu praxisi srdrmeye hizmet eden bir ey olarak grmtr. Bu adan Habermasn iletiimsel eylemi bilgide temellenen bir eyken, Arendtte kan temeldir. Habermasn Arendte kar kt nokta ise, ite burasdr. nk ona gre kandan hareketle bir politik deer oluturulamaz. Bkz., Toker, iddete Kar Politika: Hannah Arendtin iddet Analiz, s. 70. Kker, a. g. e., s. 98. Arendtin yurttal Antik Yunanda varolan anlaya bal olarak siyasi topluluktan hareketle tanmlamas ve siyasi katlmn deerini vurgulamas, yurtta cumhuriyetilii siyaset gr kapsamnda yurttalk kavramn aklamaya altn gsterir. Zira yurtta cumhuriyetilii siyasi katlmn deerini vurgular ve bir siyasi toplulua ait olmaya merkezi bir pay bier. Yurtta cumhuriyetilii konusundaki aklama iin Bkz., Chantal Mouffe, Demokratik Yurttalk ve Siyasi Topluluk, ev. Koray alkan, Birikim, say. 55, Kasm 1993, s. 49. Arendt, mutluluu, yaama hakk gibi temel insani haklardan grr ve bu mutluluu bireysel bir mutluluk olarak deil, kamusal bir mutluluk olarak tanmlar. (Bkz., Jean L. Cohen, Demokrasi, Farkllk ve zel Yaam Hakk,

135

**

***

62

Yurtta olmak ya da kamusal alanda yer almak ise, siyasi eitlik ilkesinden faydalanmak demektir. Daha ncede ifade ettiimiz zere, Arendte gre yurttalar arasnda siyasi eitlik ilkesi, siyasi alann oluumundan nce gelen bir doal durumun sonucu deildir. Siyasi eitlik ne doal bir insani vasftr ne de doal haklar teorisinden kar. Siyasi eitlik, bireylerin kamu alanna girip yurtta stats kazanmasyla oluan ve demokratik siyasi kurumlar tarafndan gvenceye alnan suni bir vasftr.137 Dolaysyla kiinin birtakm haklar ve siyasi eitlik, ancak kii siyasi topluluun yesi olduunda, bir baka ifadeyle, kamusal alana katlp, yurtta stats kazandnda gvenceye alnabilir. Arendt insann sahip olduu yurtta kimliini etnik, dinsel ya da rksal kimliinden farkl bir kategoride dnr. Hibir zaman etnik, dinsel ya da rksal kimliklerin siyasi toplulua yeliin temeli olarak alnmamas gerektiini savunur. Arendtin bu balamda, insann etnik ya da dinsel kimliiyle bir yurtta olarak sahip olduu siyasi stat arasnda ilke olarak her tr ba reddeden Amerikan anayasasn vd138 ve srail devletinin kurulmas srasnda rk ya da din yerine, hem Araplar hem de Yahudiler iin geerli olacak zgrlk ve eitlik gibi genel siyasi haklar zerine kurulu bir yurttalk anlayn savunduu grlr.139 Arendtin ortaya koyduu yurttalk anlay erevesinde, kamusal ve zel karlar da birbirinden ayrmlaacaktr. Arendt, birer yurtta olarak kayg duyulan kamusal karlarla birer birey olarak kayg duyulan zel karlarn birbirinden olduka farkl eyler olduunu savunur. Kamusal kar, kendiliinden zel karlardan tretilemedii gibi, zel karlarn bir toplam da deildir. Yani zel karlarla pek bir
Demokrasi ve Farkllk iinde, yay. haz. Seyla Benhabib, stanbul, Demokrasi Kitapl, 1999, s. 303. Arendt, nsanlk Durumu, s. 150). Ona gre, kamusal ilerden nasibini almadka da hi kimseye mutlu denemez. Bkz., Arendt, On Revolution, s. 225.
136 137 138

DEntreves, Hannah Arendt ve Yurttalk Kavram, s. 76. A. g. m., s. 70. Elisabeth Young-Bruehl, Hannah Arendt: For Love of the World, Yale University Press, New Haven and London, 1982, s. xv. Arendt, Amerikada ynetimin halkn iktidarna dayandn ve hkmete verilen tm yetkinin geri alnabilecek ekilde vekleten verildiini ifade eder. (Bkz., Arendt, Sivil taatsizlik, s. 105). Zamanndaki Amerikay ise u szlerle deerlendirir; Dier lkelerden farkl olarak bu cumhuriyet hl, gnmzde iinden gemekte olduu hzl deiim ve baarszlklarn yol at youn huzursuzluklara ramen, gelecee belli lde gvenle bakma olana veren, kendine ait geleneksel aralara sahiptir. Bkz., Arendt, Sivil taatsizlik, s. 118. DEntreves, Hannah Arendt ve Yurttalk Kavram, s. 71. Margaret Canovan, Politics as Culture: Hannah Arendt and the Public Realm, Hannah Arendt: Critical Essays iinde, ed. L. P. Hichman-S. K. Hinchman, State University of New York Press, Albany, 1994, s. 192.

139

63

ilgisi yoktur. nk kamusal kar benin tesinde uzanan bir dnya ile ilgilidir. Bu dnya, doumumuzdan nce orada olan ve lmmzden sonra da orada olacak olan ve ou kez bizim ksa vadeli zel karlarmzn uzana debilecek ikin amalara sahip birtakm faaliyetler ve kurumlar iinde somutlaabilen bir dnyadr. Arendtin syledii gibi, ben, bir benlik olma sfatyla, uzun vadeli karlar adna, baka bir deyile sakinlerinin ardndan yaamay srdren dnya adna hesap yapamaz.140 Dolaysyla dnyann karlar, bireylerin karlar anlamna gelmez. Bunlar, birer yurtta olarak paylatmz ve ancak kendi kiisel karmzn tesine geerek ardna debileceimiz ve iletme yetenei kazanabileceimiz kamu alannn karlardr*. Bizler, yurtta olarak kamu alann paylar ve onun karlarna ortak oluruz. Bu karlar kamu alanna, yani bizler olmakszn ortaklaa sahip olduumuz, snrl mrmz ve snrl zel hedeflerimizi aan bir alana aittirler.141 Bu balamda Arendt, bizlerin eseri olan bu dnyann bizden nce de varolduu ve iinde yaayan bizlerden sonra da varolaca dnldnde, asl ilginin bireysel yaamlara ve onlarla balantl karlara gsterilemeyeceini ifade eder.142 Dolaysyla yurtta, kamusal alanda, kendi kiisel karlarn gerekletirmek iin deil, kamusal sorunlar herkesin sorunu kabul edip, ortak karlar gerekletirmek iin bulunan kiidir. Baka bir deyile yurtta, ortak dnya idesine dayal olarak kollektif sorumluluk stlenebilen kiidir.** Bu balamda Arendt, bir yurttan kat anlamda ahlki olarak adlandrlabilecek tek devi olarak,
140 *

Hannah Arendt, Crises of the Republic, Harcourt Brace Jovanovich, New York, 1972, s. 175. Arendt, bu tr kamusal karlara rnek olarak jri faaliyetlerini gsterir. Bir jri yesi olduumuzda bizden taraf olmamz istenen karlar, hakkaniyet ve drstlk gibi kamusal karlardr. Bunlar ne kendi zel benlerimizin karlardr, ne de bilimin -gsterdii kiisel- karlarmzla uyuur. Anayasal kanun ve usuller araclyla ilerini yrten siyasi topluluun karlardr. Bunlar, birey olarak sahip olabileceimiz zel karlar aan, onlardan daha uzun mrl genel karlardr. Yurttalardan istenen drstlk ve tarafszlktr. Bir jri yesi olarak paylatmz tarafsz adaletteki kamusal kar zel ilerimize zarar verebilir, sk sk ciddi rahatszla neden olur. Kimi zaman, bize yaptmzn karlksz kalmayaca tehdidinde bulunan bir grup suluya kar tanklk etmemiz istendiinde olduu gibi. Kamusal karn bizden istedii bu tr risk ve fedakrlklarn karl, birer yurtta olarak insanlarn kamu alannda hep birlikte davranmasnn getirdii kamusal mutluluktur. Arendt, kamusal ve zel karlar ayrmnn bir baka rneklemesini de sivil itaatsizlik sorununu tartrken yapar. Bkz., DEntreves, Hannah Arendt ve Yurttalk Kavram, s. 73. DEntreves, Hannah Arendt ve Yurttalk Kavram, s. 73. Arendt, Gemile Gelecek Arasnda, s. 212. Bu nokta da unu ifade edelim ki Arendt, kolektif/siyasal sorumluluk ile ahlki ya da hukuksal sorumluluk kavramlarn birbirinden ayr kategoride deerlendirir. Ahlki ya da hukuksal sorumluluk, ykmllk ieren bir karekterdedir ve ahlki ya da hukukusal sula balantldr. Bu durum, ahlki ya da hukuksal zeminde sorumluluun dieri ile ilikisinde deil, yasa balamnda tanmlanmasndan kaynaklanr. Bu nedenle de ahlki ya da hukuksal sorumluluk, ya birey ve toplum arasnda ya da birey ve ahlki-dinsel yasa arasnda tesis edilen bir sorumluluk olarak deerlendirilir. Oysa siyasal/kolektif sorumluluk, zneleraras ilikiye bal olarak tanmlanr ve bu nedenle de sz ve eylemle kendisini grnr klmas gereken bir sorumluluk olarak dnlr. Bu anlamda siyasal ilere katlmama, sorumluluktan uzak durma deil, sorumsuzluk olarak deerlendirilir. Bkz., Nilgn Toker, Hannah Arendtte Politik Sorumluluk Yurtta Sorumluluu, Felsefe Logos, say. 24, Kasm 2004, s. 50.

141 142 **

64

gelecekteki davranna ilikin sz vermesini ve bunu tutmaya hazr olmasn gsterir.143 Bu sz verme* ise, zora dayal deildir, gnlllk esas zerine kurulmutur ve bu gnlllk, tm dier siyasi erdemlerin de n koulunu oluturur. Arendtin gelitirdii yurttalk kavramnn, tm bireyler zgr ve eit doar savna dayanan ve evrensel yurttalk kavramn oluturmaya alan liberalizm144 gibi anlaylarn dnda kald sylenebilir. Zira Arendt, liberal anlayta olduu gibi, zgrlk ve eitlii, doal ya da verili bir ey olarak deil, kurulan bir ey olarak dnr. Ona gre zgrlk ve eitlik, yurttalarn birbirleriyle karlatklar ve yeni ilikiler kurduklar kamusal alanda ortaya kar. Kamusal alan ise, doal ya da verili bir alan deil, eylem ve konuma yoluyla oluturulan, insan yapm suni bir alandr. Yine Arendtin kamusal alana ykledii anlam dnldnde, gnmzde kreselleme balamnda tartlan konulara kar bir tavr al ierisinde olduu sylenebilir. Dnya toplumlarnn birbirine benzeme srelerini ifade eden

kreselleme, dnya devleti ve dnya yurttal kavramlarn yerletirmeye alr. Arendtin bak asna gre dnya devleti, bireylerin paylalan mterek kamusal alanlar savunmasna izin vermeyecek politikalarn varlk alanlarn btnyle yok edebilir.145 Karl Jaspersi deerlendirdii bir yazsnda Arendt, bu konuyla ilgili unlar syler: Btn bir dnyann, dier hkim glerce kontrol edilmeyen, denetlenmeyen, iddetin btn aralarn elinde tutan, merkezi bir g tarafndan ynetilmesi, yalnzca bir tiranlk kbusu olmayacak, bildiimiz btn siyasi yaamn da sonunu getirecektir. nk siyasi yaam, oulculuk, eitlilik ve karlkl snrlar zerine kurulmutur. Bir yurttan haklar ve vazifeleri, sadece kendi dnda bulunan yurttalarla deil, ayn zamanda o lkenin hudutlarnca da belirlenir ve snrlanr.146 Kant deerlendirdii yazsnda ise; yurtta olmak, baka birok eyin yannda, sorumluluklara,
143 *

Arendt, Sivil taatsizlik, s. 110. Arendt sz vermeyi, eylemin temel zelliklerinden olan, ngrlemezliin douraca skntlardan kurtulmaya ynelik bir are olarak dnr. Eylemde bulunan insan sonular ngrlemez olan sreleri harekete geirir ve sonuta insanla ilgili meselelerin belirleyici nitelii belirsizlik olur. Gelecein kaotik belirsizliinden kurtulmann yolu da sz vermek ve verilen sz yerine getirmekten geer. Gelecein belirsizliklerinden kurtulmu olmak ise, insanlar aras ilikilerde bir gven ortam oluturur ve bu sayede insanlar gelecee umutla bakarlar. Ayrca Arendt, verilen szleri tutmak gibi bir mecburiyetin kimlii koruyacan ifade eder. nsanlar sz verme sayesinde, yrein karanlklarnda, elikilere ve bulanklklara kaplmadan ynn tayin eder ve dnyaya kim olduunu duyurur. Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 324325. Mouffe, a. g. m., s. 48. Benhabib, tekilerin Haklar, s. 71. Hannah Arendt, Men in Dark Times, Harcourt Brace Jovanovich, New York, 1983, s. 82.

144 145 146

65

ykmllklere ve haklara da sahip olmaktr ve bunlarn hepsi de snrl bir blgede geerli olmalar durumunda anlam kazanr. Kantn dnya en kt tiranlk olacan ok iyi biliyordu147 ifadesinde bulunur. Arendtin dnya devleti ve dnya yurttalna kar knn ardnda, yurttal mlkiyetle balantl bir ekilde tanmlamaya almas yer alr. Zira ona gre, insanlarn bu dnyada kendilerine ait zel mlkiyetleri yoksa, yurtta da olamazlar. O yzden Arendt, insanlarn lkelerin yurtta olur gibi dnyann yurtta olamayacaklarn ifade eder.148 Byle bir durum, insanlarn dnyada kendilerine ait bir yerleri olmad anlamna gelir ve insanlarn dnyadan yabanclamasna sebep olur. Arendt bu durumu yeryznn kefedilmesiyle balantl ele alr ve yeryznn kefi ve mlk ediliinde ikin olarak dnyadan yabanclama olduunu dnr.149 Daha sonra deineceimiz, mlkszlemeyi ya da dnyadan yabanclamay da yurtta olamamaya edeer grr. yurtta aslnda

Weltbetrachter, yani dnya izleyicisiydi. Kant, bir dnya devletinin hayal edilebilecek

1. 4. zel Alan-Kamusal Alan Arasndaki liki Arendt, Antik Yunan dncesinde olduu gibi, zel alan ve kamusal alan kesin izgilerle birbirinden ayrmaya alr. Bunu yaparken de, birbiri iine gemi baka ayrmlar gndeme getirir ve bu temel ayrm destekler*. Daha nceki ifadelerden de anlalaca zere, bu balamda gndeme gelen ayrmlar; zgrlk-zorunluluk, lmszlk/ebediyet-fanilik, eylem-emek/i, ikna etme-zorlama/iddet gibi kavram iftlerinden oluur ve her biri kendisine uygun bir alanda yer alr. Bu kavram iftlerinin de gsterdii zere, Arendtin dncesinde zel alan ve kamusal alan, insana sadece farkl deil ayn zamanda kart olan ikili bir yaam sunar. Yani zel alan, gizlilik

147

Hannah Arendt, Kantn Siyaset Felsefesi zerine Notlar, ev. Yasemin Tezgiden, Cogito, say. 4142, K 2005, s. 344. Hannah Arendt, Lectures On Kants Political Philosophy, ed. Ronalt Beiner, The niversity of Chicago Press, Chicago, 1982, s. 44. Arendt, nsanlk Durumu, s. 350. A. g. e., s. 343. Yapt kavramsal analizler ve ayrmlar konusunda zgn bir konuma sahip olan Arendt, felsefeciler tarafndan gelitirilen ak teoriler ile felsefecilerin dncesini bilin-d bir ekilde yneten rtk ayrmlar birbirinden dikkatli bir ekilde ayrr. rtk ayrmlar, dil kullancsnn doruluuna inand varlk anlayn daha ak bir ekilde ortaya koyduklar iin, Arendtin daha ok bunlarla ilgilendii grlr. Bkz., Lewis P.-S. K. Hincman, a. g. m., s. 130.

148 149 *

66

zorunluluk ve bask ile karakterize edilip, siyasi olmayan etkinliklerin alan olarak grlrken, kamusal alan, zgrln gerekletii ve insan olmann ne anlama geldiini belirleyen, siyasi etkinliklerin ortaya kt bir grnmler alan olarak belirir. Ancak bu iki alann, insanlara birbirinden farkl ve kart ikili bir yaam sunduu grlse de, bu durum zel alan ve kamusal alan arasnda hibir iliki olmad anlamna gelmez. Arendtin amac, bu iki alann farkl iki yaam alann temsil ettiini ve farkl etkinlikleri ieren alanlar olduklarn gsterebilmektir. Dolaysyla Arendtin

dncesinde, siyasi etkinliklerin yer almad ve en temel insani deerlerden yoksun kalnan bir alan olarak beliren zel alan, insani deerlerin sergilendii ve siyasi faaliyetlerin yrtld kamusal alana kurban edilecek bir alan olarak yer almaz. Aksine, bu iki alan karlkl bamllk ierisinde dnlr ve ancak birlikte var olabilecekleri vurgulanr. Ayrca siyasi adan deil de, insani varolu asnda bakldnda zel alan ve kamusal alan arasndaki ayrm, gsterilecek olanlarla saklanmas gereken eyler arasndaki ayrma karlk gelir. Arendtin dncesinde, zel alan ve kamusal alan arasndaki ba kuran unsur, mlkiyettir. Mlkiyet; bir kimsenin yle ya da byle dnyann belli bir ksmnda bir yer sahibi olmas150 anlamna gelir ve insann biyolojik yaam srecini korur. Bu ynyle mlkiyet, zel alann meknsal boyutunu oluturur. Dolaysyla mlkiyet, zel alana ait bir olgu olarak deerlendirilir. Fakat mlkiyetin zel alana ait bir olgu oluu, kamusal alanla hibir ilgisi olmad anlamna gelmez. nk Arendte gre, zel/kiisel kelimesi mlkiyetle ilikisinde, kiiselletirici (gizleyici) zelliini ve kamu alanyla tad kartln byk blmn kaybeder. Bu balamda mlkiyet, grnte zel alana ait bir olgu olsa da, kamusal alan iin son derece nemli niteliklere sahiptir.151 Zira sahip olunan bu yer sayesinde yaam zorunluluklarnn stesinden gelinir. Yaam zorunluluklarnn stesinden gelmi olmak ise, kamusal alanda yer alabilmenin n kouludur. Baka bir deyile insan, yaam koullarna, yani zorunlulua egemen olmakla kendisini zgr hissedebilecei kamusal alanda yer alma olanan elde eder. Arendtin ifadeleriyle insan, zorunlulua tabi olduunu bilmezse, zgr de olamaz; zira zgrln, kendini zorunluluktan kurtarmak iin giritii ve hibir

150 151

Arendt, nsanlk Durumu, s. 90. A. g. e., s. 89.

67

zaman tmyle baarl olamam giriimler sayesinde kazanmtr.152 Dolaysyla zgrlemenin farkna varmak iin, kamusal alann karsna konulacak zorunluluk alan olarak beliren bir zel alana ihtiya duyulacaktr. Bu adan meknsal olarak mlkiyetle zdeletirilen zel alan, kamusal alandan bakldnda iyi yaama kavumann, yurtta statsne ykselmenin, dolaysyla zgr olabilmenin temelini oluturur. Yani zel alan, kamusal alanda aydnla kmak isteyen kii iin bir nkoul durumundadr.153 Bu ynyle de kamu alannn, her zaman bir zel alann bulunmasna ihtiya duyduu ve insann, farkl da olsa ancak bu iki alana sahip olmakla kendini gerekletirebilme olanana kavuabilecei sylenebilir. Arendt tarafndan insani varolu iin mkemmel bir alan olarak sunulan kamusal alann, insan varlnn btnn kucaklayamad ve zel alann, kamu alannn teki karanlk ve gizli yz gibi sunulduu grlmektedir. Arendt, bu balamda zel alana ykledii anlam u szlerle ifade eder: Btnyle kamu alannda, bakalarnn gz nnde geirilen bir yaamn bir yerden sonra slamas ok muhtemeldir. Srekli gz nnde olunduundan, ayet tam da znel olmayan anlamda gerek derinliin yitirilmesi istenmiyorsa, gizliliin korunmas gereken nispeten daha karanlk bir yerden a k (eyleminin) hususiyeti bu slkta kaybedilir. Kamusalln aydnlndan kamann ve karanlkta kalmann en emin yolu, saklanabilecek zel bir yere sahip olmak, yani zel mlkiyettir.154 Arendtin kamusal alanda yer alan bir etkinlik olarak grd eyleme ykledii anlam dnldnde ise, zel alan ile kamusal alan arasnda ontolojik bir ayrm yapt ve bu ayrmn yaamlarmz srdrme tarzmzda fiilen karmza kan bir ayrm olamayaca sylenebilir. Zira Arendtin eyleme ykledii anlam ve bu etkinlikten bamsz olarak ele alnmayan konuma, sadece kamusal alan ierisinde yerine getirilmez. Baka bir deyile, eer bu etkinlikler sadece kamusal alanda yerine getiriliyorsa, toplumsal yaamn her yn kamusal bir forma brndrlm olur. nk birey, zel alana dndnde, eylemde bulunma ya da konuma gibi yetilerini kaybetmez ya da onlardan vazgemez. Eylemde bulunmay, konumay srdrr ve bu
152 153

A. g. e., s. 168. Sanem Yazcolu ge, Kimlik ya da Doruluk? Metafizik ve Politika iinde, yay. haz. S. Y. ge-. Szer-F. Tomkinson, Boazii nv. Yaynlar, stanbul, 2002, s. 298. Arendt, nsanlk Durumu, s. 102103.

154

68

anlamda btn yaam kamusal bir form ierisinde geer. Bu nedenle Simon Tormeyin de ifade ettii zere,155 Arendtin, zgrlk alan olarak belirledii kamusal alan ile bireyselliin ne kt ve zorunluluk alan olarak beliren zel alan arasnda yapt ayrm, analitik olarak savunulamaz durumdadr.

155

Simon Tormey, Totalitarizm, ev. A. Ylmaz-O. Aknhay, Ayrnt Yaynlar, stanbul, 1992, s. 111.

69

KNC BLM 2. MODERN ADA TOPLUMSAL ALAN 2. 1. Modern a Modern a, yzyl akn bir zamandr, dnce ve davranlarmza yn vermekte ve bu sre ierisinde farkl boyutlaryla ele alnarak sorgulanmakta, reddedilmekte ya da yeniden tanmlanarak karakteri belirlenmeye allmaktadr. Modern an eletirisine olduka farkl ve zgn bir yorum getiren Arendt, dnyaya yn veren olaylar ve bilimsel bulular dikkate alarak modern aa ilikin dncelerini ortaya koymaktadr. Bu balamda Arendt, Amerikann ve ardndan btn yeryznn kefini, Reform hareketini ve teleskopun icadn k noktas alarak modern an* karakterini belirlemeye alr.1 Btn bu olaylar, insan yaamn kolaylatracak yeni bilimsel bulularn nn at gibi, insann dnyaya yabanclamasna, insanlarn yapay balarla birbirlerine balanmasna, zel ve kamusal alann kne elik etmi, Arendtin modern aa zg bir alan olarak grd toplumsal alann ortaya kma zeminini hazrlamlardr. Arendte gre yeryz, insana hibir aba harcamadan, iinde hareket edebilecei, soluk alp verebilecei, dier canllarla birlikte paylaaca doal bir yaam alan sunar.2 Fakat insan kendisine verilmi olanla yetinmez ve daima daha ileriye gitmek ister. Varlnn snrlarn amaya ve dnyevi balarndan kurtulmaya alr.** Bu aba sonucu insan, hazr olarak bulduu dnyaya bir eyler katarak, dier insanlarla paylaaca bir dnya oluturur. Arendtin felsefi bir dille nsanlk Durumu olarak nitelendirdii ve siyasi adan kamusal alana karlk gelen bu dnya, dier canllarn
*

Arendtte modern a ve modern dnya kavramlar, birbirinden ayr iki zaman dilimine tekabl eder. Bilimsel gelimeler nda yorumlanan modern a, on yedinci yzylla balayp yirminci yzyln balarna kadar devam ederken, modern dnya ilk atom bombalarnn atlmasyla balayp gnmzde devam eden ve siyasi ierikle tanmlanan zaman dilimine karlk gelir (Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 15). Arendt her ne kadar byle bir ayrm yapsa da, yapt ayrmn kavramsal dzeyde kald ve her iki dnemin, birbiri iine gemi, bilimsel gelimeler nda siyasi bir anlam yklenerek tanmlanmaya alld grlmektedir. Arendt, nsanlk Durumu, s. 339. Anne Chapman, Tecnology as World Building, Ethics, Place and Environment, vol. 7, no. 12, March/June 2004, s. 64. Modern ada ortaya konulan bilimsel bulular sayesinde, o gne kadar bilinen dnyann snrlar genilemi ve insanlk, sonsuza dek yeryzne bal bir varlk olmayacan anlamtr. Bu durumun en gzel gstergesi ise, 1957 ylnda uzaya gnderilen insan yapm bir uydudur. nsanlk tarihinde nemli bir aamay simgeleyen bu olay, Arendt iin de insann yeryzne olan mahkmiyetinden kurtuluunun ilk admn oluturur. Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 910.

1 2

**

70

yaad dnyadan farkldr. Daha nce de ifade ettiimiz zere bu fark ise, insan elinden kma (yapay) bir dnya oluudur. nsan, byle bir dnya kurmakla, verili dnya dnda baka bir dnya kurabilecei gcne ve arzusuna sahip olduunu gstermitir. Fakat bu dnya oluturulurken insanda var olan bu arzu ve g, yeryzndeki btn organik hayat yok etmeye de ynelebilir. Modern ada ise, bu yok etme ilemi en st dzeyde gereklemi, doa doallndan karlarak insan amalar iin kullanlr hale getirilmitir. Bu srete doann verdikleriyle yetinmeyen insan, ayn zamanda doaya mdahale etmeseydi hibir zaman ortaya kmayacak olan doal sreleri de harekete geirmitir. Arendtin ifadesiyle, Doal sreleri harekete geirdiimiz anda rnein atomun paralanmas insan yaps bir doal sretir sadece doa zerindeki gcmz artrmakla veya yeryznn verili gleriyle ilikilerimizde daha saldrgan olmakla kalmadk, ama ilk kez doay da insann dnyasna soktuk ve daha nceki uygarlklarn doal unsurlarla insan dnyas arasna ektii snrlar yok ettik.3 Yani insanlk, modern ada elindeki bilimsel ve teknik bilgileri kalc bir insan eseri dnya kurmak ve onu muhafaza etmek yerine, doal srelere bal yeni bir dnya kurma ynnde kullanm ve doay doallndan karmtr. Arendtin teknoloji dnyas* olarak nitelendirdii bu dnyann kurallar ise, artk insani ilikiler alannda eyleyen insan tarafndan deil, doada eyleyen** insan tarafndan belirlenir olmutur.4 Gelinen bu nokta da Arendte gre asl sorun ise, edindiimiz bilimsel ve teknik bilgilerimizi bu ynde kullanmak isteyip istemediimizde yatmaktadr ve bu sorun bilimsel aralarla, bilimsel yollardan karara balanamaz; ncelikle siyasi bir sorundur ve o nedenle meslekten bilimcilerin ya da meslekten siyasetilerin kararna
3 *

Arendt, Gemile Gelecek Arasnda, s. 87. Teknoloji dnyas yirminci yzylda ortaya kmtr ve Sanayi Devrimiyle birlikte ortaya kan mekaniklemi dnyadan farkldr. Arendt, bu fark eylem ile imalat kavramlarna ykledii anlamlarla ortaya koymaya alr. Bkz., Arendt, Gemile Gelecek Arasnda, s. 85. Arendt, burada felsefi bir dille, doann ve insani ilikiler alan olarak kabul edilen kamusal alann, farkl iki alan olduunu ve farkl yasalara gre ilediklerini vurgular. Farkl yasalara tabi alanlar olmalar nedeniyle de, her alan iin geerli olan kurallarn kendi snrlar ierisinde iletilmesi gerekir. Oysa modern ala birlikte, kamusal alanda geerli olmas gereken eylem ilkeleri doaya uygulanm, ngrlemez ve geriye dndrlemez olan sreler harekete geirilmitir. Arendtin eylemde ikin olarak var olduunu dnd ngrlemezlik ve geriye dndrlemezlik gibi iki yetinin doada iletilmesi ise, son derece tehlikeli sonular douracaktr. Zira doa alan, yine eylemde ikin olarak varolan, ngrlemezlik ve geriye dndrlemezliin sebep olaca olumsuz sonular telafi eden, sz verme ve balama gibi yetilerin kendilerini gsterebilecekleri bir alan deildir. ngrlemezlik ve geriye dndrlemezliin sebep olaca olumsuz sonular ortadan kaldrabilmek iin are olarak dnlm balama ve sz verme, insani oulluk koullar altnda ilev grebileceklerinden insani alan dnda kalan doada iletilemez ve doada harekete geirilmi olan srelerin olumsuz sonularn telafi edemezler. Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 326. Arendt, Gemile Gelecek Arasnda, s. 8788. Arendt, Gemile Gelecek Arasnda, s. 8586.

**

71

braklmas hi mmkn deildir.5 Arendtin siyasi sorun olarak grd bu tr sorunlarn zm iin nsanlk Durumu adl eserinde ncelikle nerdii ey; en yeni deneyimlerimizi ve yakn dnem korkularmz k noktas alarak insanlk durumunu yeniden dnmektir.* Temel amac nasl bir durumda olduumuzu dnmek olan Arendt, dnmeme halini, gaflet iindeki bir umursamazlk ya da dumura uram bir zihin ya da koflam dorular tasaszca terennm eden bir hal olarak tanmlar ve dnmemeyi zamanmzn en bariz zellikleri arasnda gsterir.6 Dnmeyen insanlar da uyurgezer insanlara benzetir.7 Burada sz edilen dnme hali ise, felsefi bir grev olmaktan daha ok, siyasi bir grev olarak belirir. Arendt, yaptklarmz zerine dnmeme haline bal olarak, modern ada ortaya konan bilimsel gelimelerin bir bunalma yol atn dnr.** zellikle kendisini doa bilimlerinde gsteren bu bunalmn nedeni, modern bilimsel dnya grnn, dorular sadece matematik formllerle gstermeye ve teknolojik yoldan kantlanabilir bir bak asyla ortaya koymaya almasdr. Baka bir deyile bilimler, konumaya dntrlemeyecek, matematik simgeler ve formllerden oluan ayr bir dil oluturmu ve insani dnyay bu dille aklamaya almlardr. Bu bak as da szn ve dncenin gcn yitirmesine, insanlarn kendi yaptklar makineler kadar bile deeri olmayan varlklara dnmesine neden olmutur. Bu durum ise, Arendte

5 *

Arendt, nsanlk Durumu, s. 11. Arendtin btn dncesinin merkezindeki ey, dnmeye duyduu gereksinimdir. Fakat bu dnme biimi, meslekten dnrlerde olduu gibi doruluk aray peinde deil, anlam aray peindedir. Bu dnme, yargda bulunmay, tikellii dnmeyi ierir. Yani insan olaylarn tikellikleri iinde ve rnek niteliindeki gereklikleri iinde dnmektir. Arendti bamsz bir dnr yapan da doruluk aray deil, anlam ve anlamay araydr (Bkz., Ali Vahit Turhan, Felsefe ile Siyaset Arasndaki Kayp Halka: Hannah Arendtin Yarg Kuram, Metafizik ve Politika iinde, yay. haz. S. Y. e-. Szer-F. Tomkinson, Boazii nv. Yaynlar, stanbul, s. 283). Bu noktada felsefenin esas kaygsnn, dnyay yorumlamak ve ona anlam kazandrmak olduunu ileri srer. Onun nazarnda siyaset felsefesinin ncelikli ii, siyasal kavramlardan daha ok siyasal deneyimleri ve olaylar irdelemek olmaldr. Bkz., Nur Vergin, Siyasetin Sosyolojisi, Balam Yaynclk, stanbul, 2003, s. 257. Arendt, nsanlk Durumu, s. 1415. Hannah Arendt, The Life of the Mind (Thinking), Harcourt Brace, New York, 1978, s. 191. Bilimsel gelimelerin nemli sonularndan birisi de, tefekkr ile eylem arasndaki ilikinin ters yz olmas ve ayn zamanda vita contemplativa ile vita activann karlkl konumunda byk bir deiimin ortaya kmasdr. Bu durumda homo faberin zellikleri olan yapma ve imalat, vita activa ierisindeki etkinlikler sralamasnda tefekkrn yerini alacak ekilde ykselie gemi (Bkz., ztan, a. g. m., s. 105). ve bu ters yz olu beraberinde felsefenin dn getirmitir. Yani insan, bilgi edinmek iin artk yapmaya gvenmeye balam, gerein bilgisine ulamada tefekkr deil, yapma belirleyici olmutur. Deer kaybna urayan felsefe de Arendtin deyimiyle ikinci hatta nc keman konumuna dmtr.

6 7 **

72

gre zamanla insanlar, dnmek ve konumak iin makinelere gerek duyan, idrak ve dnce yoksunu aciz klelere dntrebilir.8 nsanlarn dnmeme hali ierisinde olmalar ve szn gcn yitirmesi, eylemlerin ve kavramlarn ieriklerini yitirerek anlamszlamasna neden olur. Zira Arendte gre, insanlar neyi yapar ya da bilir veya tecrbe ederlerse etsinler, onlar, yalnzca haklarnda sz edebildikleri lde anlaml klabilirler.9 Bir eyi anlaml klmann, onu tecrbe etmenin yolu da, baka insanlarla bulunmaya, yani insani oulluk durumuna baldr. oul halde bulunan insanlar, birbirleriyle konuabiliyor olduklar iin, o eyi birbirleri ve kendileri iin anlaml hale getirebilir, bu yolla anlamll tecrbe edebilirler. Modern a ise, szn gcn yitirdii, insanlarn birbirlerini anlama ve etkileimde bulunma olanann ortadan kalkt bir adr. Bu dnce, insann siyasal bir varlk olmaktan ktnn bir baka ifade eklidir. nk Arendte gre insan siyasi bir varlk yapan, szdr.10 Arendt, modern ada szn gcn yeniden kazanmas ve kaybolan anlamlarn gn na karlmas iin kavramlarn tarihsel kkenlerine inerek, onlarn tad gerek anlamlar bulmaya alr.* Bir balang olanan gerekletirmenin yollarn arayan Arendt, daha ncede ifade ettiimiz zere, bu arayn kklerini Antik Yunan dncesinde bulur. Onun bu abas, modern ada gemile kopan balantnn** yeniden kurulmas asndan da nemli bir aamay oluturur. nk ona gre gemi

8 9 10 *

Arendt, nsanlk Durumu, s. 1213. A.g.e., s. 13. A.g.e., s. 12. Arendtin dile getirdii dncelerin ve yapt aklamalarn arkasnda, kavramlar arasnda ayrmlar yapmann bal bana nem tadna dair bir inan yatar. Arendt, kavramlar arasnda ayrm yapmann nemini u szlerle dile getirir: kavramlarn herkese anlalr mterek anlamlarn yitirdiklerini, yahut da ortak olarak kullanmakta olduumuz kelimelerin hepimizce malum anlamlar tad mterek bir dnyada yaamaktan ktmz; yle ki kelimenin tam manasyla anlamdan yoksun bir dnyada yaamaya mahkm edilmi olmak bir yana, birbirimize anlamlar kendimizden menkul kelimelerden ibaret dnyalara ekme hakkn bahettiimizi ve birbirimizden sadece kendi zel terminolojilerimizle tutarl olmann dnda bakaca bir ey istemediimizi gstermiyor mu? Eer bu artlar altnda hala birbirimizi anlamakta olduumuzu sylyorsak, kastettiimiz hepimizin mtereken paylamakta olduu bir dnyay anladmz deil, olsa olsa savlamadaki ve akl yrtmedeki, yaln biimselliiyle temellendirme srecindeki tutarll anlamakta olduumuzdur. Bkz., Arendt, Gemile Gelecek Arasnda, s. 132133. Arendt, bu kopuun en byk sebebi ve son noktas olarak, terr ve ideoloji yoluyla totaliter hareketler tarafndan yeni bir ynetim ve tahakkm biimi halinde billurlatrlan tinsel alandaki kitle kanaatlerinin ve siyasi alandaki kitlesel karmaalarn yaratt kaosu gsterir. Ona gre yirminci yzylda ortaya kan totaliter tahakkm daha nce hibir benzeri bulunmayan bir noktaya ulam ve bat tarihinin srekliliinde daha nce balayan bu kopuu tamamlamtr. Bkz., Arendt, Gemile Gelecek Arasnda, s. 43.

**

73

ve gelecek* arasndaki kpr, gemiten bir gelenein miras alnmas ve bu mirasn yaatlmas ile kurulabilir. Bu balamda gemii l bir durum olarak deerlendirmeyen ve gelenee nem veren Arendt, gelenein ortadan kalkmas halinde, zamanda iradi olmayan bir sreklilik olacan, ne bir gemi ne de bir gelecein kalacan dnr. Ona gre bu durumda; olsa olsa dnyann her zaman kendiyle bir ve ayn kalan deimesinden ve dnyada yaayan canllarn biyolojik dngsnden sz edilebilir.11 te Arendtin gznde modern a, gelenekle** balar koparm, bu dngy yaayan bir adr. Bu ada yaayan insan, zihin karkl ierisinde gelecee ilikin syleyecek tek bir sz olmayan ve sorunlara zm retebilmekten uzak kalm insandr. Hatta bu an insan, akln ve dnce geleneinin karmaalarna brakalm bir cevap bulmay, hakknda uygun ve anlaml sorular sorma yetisine bile sahip olmad bir dnyada yaar hale gelmi ve dnyay birok noktada yitirmitir. Modern ada ortaya kan tablo i ac olmasa da Arendte gre, her yeni kuak, sonsuz bir gemi ile sonsuz bir gelecek arasnda olduunu bilmeli ve bunu bilen insan dncenin yolunu kefetmeli, kefettii bu yolu ar ar yeni batan oluturmaldr.12 Arendtin bu noktada siyasi mesaj ise, dnyada olup biteni izlemek veya mukadder temayllere teslim olmak yerine, sorumluluk almay; bireysel veya kollektif fantezilere gmlmek yerine, gerekle yzleme cesaretini gstermeyi ierir.13 Bu cesareti gsterme eiliminde olan Arendt, bir siyaset felsefecisi olarak modern a deerlendirmekte ve modern ada ortaya kan grngleri zel alan kamusal alan kavramlar ekseninde yeniden tanmlamaya almaktadr. Biz de izleyen blmde, Arendtin modern aa zg bir alan olarak grd toplumsal alan ve bu alann ortaya kna elik eden grngleri deerlendirmeye altk.
*

Arendtin gemi ve gelecek kavramlar zerine yapt felsefi deerlendirme iin bkz., nay Szer, Metafiziin rtszletirilmesi ve Politik Tarihin Aral, Metafizik ve Politika iinde, yay. haz. S. Y. ge-. Szer-F. Tomkinson, Boazii nv. Yaynlar, stanbul, 2003, s. 225253. Arendt, Gemile Gelecek Arasnda, s. 16. Arendt, gelenei, iine her an yepyeni bir kurucu deneyimin sokulduu, gelenee kar olarak ortaya konulan yeniden balama deneyimlerinin bizzat insann kurma gcn deneyimin tarihine kaydederek anlam kazand bir sreklilik olarak sunar; yoksa Arendt iin gelenek, deimez ortak dnme kategorilerinin nesilden nesile aktarld bir kalp deil, farkl olan, yepyeni olan, ncesiz olan iine alan ve ona anlam kazandran deneyimler tarihidir. Bkz., Toker Kln, Hannah Arendt, Felsefe Ansiklopedisi, s. 546. Arendt, The Life of the Mind, s. 210. Arendt, Gemile Gelecek Arasnda, s. 26. Margaret Canovan, Hannah Arendt: A Reinterpretation of Her Political Thought, Cambridge University Press, Cambridge, 1994, s. 11.

11

**

12 13

74

2. 2. Toplumsal Alan Arendt, toplumsal alan, modern an douuyla birlikte ortaya kan, ne zel ne de kamusal nitelikte olan, tuhaf, melez bir alan olarak deerlendirir.14 Bu alann douuyla birlikte, Antik Yunanda kesin izgilerle ayrlan, kamusal ve zel alan arasndaki ayrm bulanklamaya balam, hanenin/zel alann snrlar ierisinde halledilmesi gereken ekonomik meseleler, siyasi bir mesele gibi grlerek kamusal alan snrlar ierisinde zlmeye allmtr. Arendt, bu ynyle toplumsal alan, yaam srecinin kendi kamusal hkimiyetini kurduu yer olarak dnr.15 Bu dnce, zel alan snrlar ierisinde yer almas gereken emein, kamusal alana dhil edildiinin bir baka ifade eklidir.* zel alana ait bir etkinlik olan emein kamusal alana sokulmas ise, doann doal olmayan geliimine giden yolu am, toplumsal alan karsnda ne zel ne de kamusal alan kendilerini koruyabilmilerdir.16 Bu srete btn ada topluluklar, emekiler ve iverenler toplumuna dnm,17 siyasette toplumun bir ilevi olarak grlmtr. Siyasetin toplumun bir ilevi olarak grlmesi de, en temel siyasi etkinlikler olan eylem ve konumay toplumsal kara bal st yaplar haline getirmitir.18 Arendte gre, toplumun ev idaresinin, onunla ilgili etkinliklerin, sorunlarn ve rgtsel aralarn hanenin cralndan karak kamu alannn parlak klar altna ykselii, yalnzca zel ile kamusal/siyasal olan arasnda Antik Yunanda var olan eski snr izgisini bulanklatrmakla kalmam, ayn zamanda bu iki terimin anlamn ve birey ile yurttan yaam asndan tad anlam da neredeyse btn kabul

14 15 *

Arendt, nsanlk Durumu, s. 55. A. g. e., s. 70. Emek biyolojik ihtiyalar gideren bir etkinliktir ve bu ynyle yaam srecinin ebedi tekrarna mahkmdur. Arendte gre modern ala birlikte, emein kamusal alana dhil oluu, onun yaam srecine bal olma zelliini ortadan kaldrmam, tersine bu sreci daireselliinden, yeknesak tekrarndan kurtarm ve sonular da dnya sakinlerini birka yzyl zarfnda toptan deitirecek hzla ilerleyen bir gelimeye dntrmtr. (Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 70). Bu dnm ise, toplumsal olann ykselie gemesini hzlandrmtr. A. g. e., s. 71. OSullivan, a. g. m., s. 231. Arendte gre modern an balarnda zgr emek, hanenin zel alanndaki gizli barnan/snan kaybetmi, emekiler de zel alan snrlar iinden karak, tpk sulular gibi topluluktan ayr, srekli gzetim altnda tutulacaklar yksek duvarlarn ardna sokulmulardr. Kadnlarnda erkeklerle ayn kategoride deerlendirildii ve bir anlamda azat edildikleri bu srete artk, bedensel ilevlerin ve maddi meselelerin gizlenmesi gereine inanlmamaya balanmtr. Bu durum ise, daha nceki dnemlerde -Antik Yunanda- varolan emee ilikin dncenin deitiinin bir gstergesidir. Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 104. A. g. e., s. 53.

16 17

18

75

edilebilirlik snrlarnn tesinde deitirmitir. Zira Antik Yunanda zel alan, gizlilik kelimesi erevesinde tanmlanm en temel insani deerlerden mahrum kalnan bir alan olarak grlmtr. Bu ynyle zel alanda geirilen yaam, ahmaka (idiotik) bir yaam olarak dnlm ve hor grlmtr. Bu adan sadece zel yaam olan biri, tam anlamyla bir insan olarak deerlendirilmemi ve kamu alanna girme olana olmayan kleler ya da byle bir alan oluturamam barbarlar gibi deer grmtr.19 Toplumsal alann ortaya kyla birlikte zel alan, gizlilik kelimesi erevesinde deil, daha sonra deineceimiz mahremiyet kavram erevesinde tanmlanmtr. Antik Yunanda kamusal alan ise, mkemmeliyet kavram erevesinde tanmlanm ve en temel insani deerlerin sergilenecei mkemmel bir alan olarak dnlmtr. Yunanllarn arete, Romallarn virtus dedikleri mkemmeliyet kelimesi daima, kiinin farkn ortaya koyarak bakalarndan stnln gsterebilecei kamu alann ifade etmitir.* Toplumsal alann douuyla birlikte kamusal alan tanmlamak iin kullanlan mkemmeliyet kelimesi de farkl bir anlama brnm, toplumsal alan mkemmeli anonimletirmitir. Bu erevede insanlarn baarlarndan ziyade, insan cinsinin ilerleyii ne karlm ve insanlar artk kamu alannda yerine getirdikleri eylem ve konumayla deil, emekle mkemmel olmaya balamlardr. Eylem ve konuma da mahrem ve zel alan snrlar ierisine srlmtr.20 Artk btn eylemler tanm gerei zorunluluun hkm altna sokulmakta** ve kamusal/siyasal alan glgede brakan toplumsal yaam alan durmadan genilemektedir. Yaamdan baka hibir eyin sz konusu olmad toplumsal alanda insanlar aras ilikileri belirleyici g, ekonomi olmutur.*** Ekonomik meselelerin sz konusu olduu bir yerde ise, siyasi yaam
19 *

A. g. e., s. 5960. Antik Yunanda kamu alannda yaplan her etkinlik, gizlilik alannda (zel alan) karl olmayan bir mkemmellie ular. Bu balamda mkemmellik ise, tanm gerei bakalarnn bulunuunu gerektirir. Antik Yunanda klenin mkemmellikten uzak oluunun nedeni, mkemmellii tehir edilebilecei yegne yer olan kamu alanna ykselme ve bu alana giri olanan bulamayndan kaynaklanr. Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 73. A. g. e., s. 7273. Arendte gre birey, kamusal yaam karsna zorunlulua bal etkinliklerle karsa, kendi zel yaamna ve kiisel yazgsna artan bir ilgi gstermeye balar. Bu durumda ise birey, hak sahibi olarak toplumdaki konumunu ve hemcinsleriyle olan doal ban yitirir. Artk bireysel zel yaamn ancak bakalarnn bireysel zel yaamlaryla karlatrarak yarglayabilir. Hemcinsleriyle toplum iindeki ilikileri de rekabete dnr. Rekabet halindeki bireylerin kamusal kariyerleride talihin etkisi altna girer. Bkz., Arendt, Emperyalizm, s. 40. Arendt, toplumsal alanda insanlar aras ilikileri belirleyici gcn ekonomi olduunu ifade etmesine karn, lkeler arasndaki ilikilerin henz ekonomik etkenlere indirgenmesi mmkn olmayan dmanlklar barndrdn syler. Bu ynyle de saf siyasi bir alan olarak, kala kala sadece d ilikiler kaldn vurgular. Fakat burada bile hkim eilim uluslararas g ilikilerinden doan sorunlarn ve ekimelerin, nihai olarak ekonomik etkenler ve karlardan kaynakland eklindedir. Bkz., Arendt, Gemile Gelecek Arasnda, s. 211.

20 **

***

76

gcn ve etkisini yitirir. nk Arendte gre siyaset, ekonomik meselelerini zm insanlarn iidir. Arendt bu dncesi balamnda, yoksulluun siyasi aralarla zlemeyeceini ileri srer. Yukarda ifade ettiimiz deiime bal olarak, toplumsal alanda eitlik ve farkllk ilkeleri de anlamn yitirir. Kamusal alanda geerli olan bu ilkeler, insanlarn birbirlerini anlamasn, gelecei planlamasn ve benzersiz kiisel kimliklerini ortaya koyabilmesini salar. Oysa Arendtin dnd ekilde siyasi bir yapya sahip olmayan toplumsal alann rgtlenme biimi, bu ilkelerin kendilerini gstermesine olanak tanmaz. Arendte gre toplum, mensuplarndan her zaman iin byk bir ailenin fertleri gibi davranmalarn ister. Bu durumda bireyler, bir tek kara ve tek bir kanaate hizmet eder hale gelirler ve eylem olanandan mahrum olurlar. Bireylerden istenen, kendiliinden eylemlerde ya da sivriliklerde bulunmayacak biimde davranmalar ve belirlenmi kurallara uymalardr. Toplumsal alana uygun bu konformist anlaya uymayanlar da asosyal ya da anormal olarak grlrler. Btn bunlar insan ilikilerinde insanlar eylemez, davranrlar ilkesi uyarnca hareket edildiini ve eylemin yerini davrann aldn gstermektedir. Arendte gre ise, davrann varl, istatistik tespitlere yani bilimsel bakmdan doru ngrlere baldr. Bu ynyle davran, eylemin sahip olduu ngrlemezlik ve geriye dndrlemezlik ilkelerini doasnda barndramaz. Davranta nceden belirlenmilik sz konusudur. Dolaysyla davran, siyasi eylem biimi olarak deerlendirilemez ve insan zgrlne ket vurur. Byle bir yap ierisinde, eitlik ve farkllk ilkeleri de anlamn yitirir. Artk toplumun btn fertleri eit olarak kabul edilirler. Toplum her koul altnda eitlenir; modern dnyada eitliin zaferi, toplumun kamu alann fethettii ve ayrm ile farkn bireyin zel meselesi durumuna geldii gereinin siyasi ve yasal tescilinden baka bir ey deildir. Bu modern eitlik, Antikitede, zellikle de Yunan kent devletlerinde, bir avu eite (homoioi) dhil olmak, kiinin akranlar arasnda yaama olanana sahip olmas anlamna gelmektedir.21 Byle bir eitlik anlay adaletle balantl bir ekilde dnldnde, adaletsizlik zerine kurulu bir eitlik dncesi olduu grlecektir. Arendte gre byle bir yap ierisinde eitlik artka, insanlar arasnda gerekte varolan farkllklar daha az aklanabilir olur. Bu yzden bireylerle gruplar her zamankinden

21

Arendt, nsanlk Durumu, s. 6264.

77

ok daha eitsiz hale gelirler. Arendt, bu durumu u szlerle ifade eder: Eitlie artk lm gibi kanlmaz bir ortak yazg ya da Tanr gibi her eye kadir bir varlk asndan baklmadnda, bu karmak sonu da btn akl ile gn yzne kmtr. Eitlik, kendisinin llebilmesini ya da aklanabilmesini salayacak herhangi bir lt olmakszn kendi bana dnyasal bir olgu durumuna geldiinde, aksi halde eit olmayan insanlarn eit haklara sahip olaca siyasi bir rgtlenmenin geerli bir ilkesi olarak kabul edilme ans ancak yzde birdir; yzde doksan dokuz yanl anlalacak; herkes gibiyse normal, yazgs farklysa anormal olan her bireyin doutan eit olmas biiminde dnlecektir. Eitliin, saptrlarak siyasi bir kavram haline getirilmesi, toplumun zel gruplara ve bireylere ok az bir alan brakt dnemlerde ok daha tehlikelidir, nk bu durumda sz konusu grup ve bireylerin farkllklar ok daha ak ve grnr hale gelir.22 Toplumsal alann ortaya koyduu bu eitlik anlay, kendisini en belirgin ekilde modern rklkta gsterir. Zira artk eitlik anlay doal farkllklar zerine kurulmutur. Arendt gre, bu durumda herkesi eitim olarak kabul ederim, nk eitlik bunu gerektirir; kendilerine zg nedenlerden dolay karsndakine bu temel eitlii tanmakta gnlsz davranan farkl gruplar arasndaki atmalar son derece zalim, insafsz biimler alr, nk eitlik bunu gerektirir.23 Arendt, bu anlamda ortaya kan eitlik anlaynn Yahudilere kar taknlan tavrda kendisini gsterdiini dnr. Ona gre, Yahudiler eit kabul edildike, Yahudilere zg farkllklar da o denli artc gelmeye balam ve bu durum Yahudilere kar toplumsal bir antipatinin yan sra, onlara kar belirli bir ilginin domasna da yol amtr.24 Toplumsal alann yalnzca tek bir kar ve tek kanaate olanak tanyan monolitik yaps, doal olarak ynetim biimini de ekillendirecektir. Arendte gre toplumun, mensuplarndan her zaman iin byk bir ailenin fertleri gibi davranmalarn istemesi, bu yapnn tek adamn bilfiil ynetimine uygun bir yapda olduunu gsterir. Ona gre, Antiklerce hanenin rgtsel arac olarak grlen tek adam ynetimi yani monari, toplumda hi kimsenin ynetim tarzna dnmtr. Fakat hi kimsenin ynetimi, ynetimsizlik anlamna gelmez. Arendt, en toplumsal hkmet biimi olarak
22 23 24

Hannah Arendt, Antisemitizm, ev. B. Sina ener, letiim Yaynlar, stanbul, 1996, s. 108. A. g. e., s. 108. A. g. e., s. 108.

78

brokrasiyi gsterir ve bu anlamda brokrasinin hi kimsenin ynetimi olarak grlse de ynetimsizlik anlamna gelmeyeceini belirtir. Hatta Arendte gre, hi kimsenin ynetimi belli koullar altnda en zalim, en tiranik ynetimlerden biri haline de gelebilir.* nk bu yap ierisinde hesap vermekle ykml kimse bulunamaz. Yani brokraside karnza alp tartabileceiniz, skntlarnz anlatabileceiniz kimse yoktur. Brokrasi, herkesin siyasal zgrlkten, eyleme kudretinden yoksun brakld bir hkmet biimidir25 ve insann insan zerindeki egemenliini ifade eder. Tek adam ynetimi, ilk evresini licenap despotizm ile mutlakyetilikte, son evresini de milli devlette bulur.26 Milli devlet de, toplumsal alann siyasi rgtlenme biimini yanstr.27 Arendtin toplumsal alann ynetim biimi olarak belirledii milli devlet,** Antik Yunandaki tek adam ynetimine karlk gelir.28 Antiklerdeki tek adam ynetimi ise, zel alann/ailenin ynetim biimini yanstr. Yani Arendt, modern ada halklarn ve siyasi topluluklarn idaresinin, hanenin/evin idaresi eklinde

dnldn ifade eder. Bu alanda geen yaamn zellii, bakalarn dhil etmemecesine kendi kendine kar duyulan bir ilgi ile tanmlanyor olmasdr. Burada gerek dnya ile gerek dier
*

Arendt, brokratik ynetimin adaletsizlii ve keyfilii artrdn dnr. Ona gre, hukuki adan brokrasiyle ynetim, kararnameyle ynetim anlamna gelir ve bu durumda anayasal bir ynetimde, sadece yasalar ve hukuku uygulayan iktidarn, btn yasamann dorudan kayna haline gelmesi demektir. Yasalar belirli kii veya belirli topluluklar dikkate alnarak her zaman ayrntlandrlabilirken, kararnameler anonimdir ve yapt hibir eyi gerekelendirme gerei duymayan kapsayc bir iktidara baldr. Kararnamelerin arkasnda, basit akln anlayabilecei genel ilkeler yoktur; ancak bir uzmann ayrntlarn bilebilecei srekli deien koullar vardr. Bu yap ierisinde idareciler de ynetimleri altndaki halka zel durumlar ve bu durumlarn pratik sonular hakknda bilgi vermezler. Bu bilgisizlik nedeniyle de kararnamelerle ynetilenler, onlara neyin hkmettiini hibir zaman bilemezler. Bu bilgisizlik durumu ise, insann yargda bulunamamasna neden olur ve istenen de budur. Bu nedenle Arendt, iyi yasalarn ynetimine zaman zaman bilgeliin ynetimi dendii gibi, uygun kararnamelerle ynetmeye de hakl olarak kurnazln ynetimi denebileceini syler. nk aa vurulmam gdleri ve amalar hesaplamak kurnazlk ve genel olarak kabul edilmi ilkelerden karmda bulunarak anlamak ise, bilgeliktir. Arendt, sadece kararnameleri uygulamakla kendisini srekli bir eylem iinde sanan brokrat, sonsuza dek yasal inceliklerin iine gmlm ve her eyin kayna olarak grd iktidar alannn dnda kalan insanlara kar devasa bir stnlk duygusu tayan kii olarak tanmlar. (Bkz., Arendt, Emperyalizm, s. 216218). Brokratik yapnn sahip olduu btn bu zellikler ve halka ynelik tavrlar, zel alana ait yaam biimini destekler ve glendirir. Bu durum totaliter ynetime giden yolu amak anlamna gelir. Bkz., Habermas, Hannah Arendts Communications Concept of Power, s. 217. Arendt, iddet zerine, s. 97. Arendt, nsanlk Durumu, s. 62. Arendt, nsanlk Durumu, s. 63. A. g. e., s. 47. Arendt, modern milli devlet sistemine eletirel yaklar ve bu sistemin kendi iinde daima, darda brakmaya dayal adaletsizlik tohumlarn ve lke snrlar dnda saldrganlk potansiyelini tadn dnr. Bu durum ise, milli devlet sisteminin en zayf ynn oluturur. (Bkz., Seyla Benhabib, tekilerin Haklar -Yabanclar, Yerliler, Vatandalar- s. 71). Bu noktada, Arendtin dnya devletinin ideallerine de pheci bir tavrla yaklat hatrlandnda, bu konularda net bir tavr sergilemedii, yapt felsefi ve siyasi deerlendirmelerin yeterince aklayc olmad sylenebilir. Arendt, nsanlk Durumu, s. 63.

25 26 27

**

28

79

insanlar ile olan tm ilikiler azalma eilimi gsterirken, insann kendi kendisi ile olan ilikileri artma eilimi gstermektedir.29 Baka bir deyile toplumsal alan insanlara, kamusal sorunlarn bir kenara brakld, zel karlarn n plana alnd bir yaam sunar. Bu tarz bir yaama sahip birey, ortak kar, iyi ya da adil toplum konusunda kaytsz, pheci ya da ihtiyatl olma eilimi gsterir. Kendisini ifade edebilecei ve yeteneklerini sergileyebilecei bir alandan yoksun olduu iin de, bu amalarn gerekletirebilmek iin kar ya da bask guruplarnn gdmne girer. Yukarda ortaya koyduklarmzdan, toplumsal alann, hane ile ev idaresine ait etkinliklerin kamu alanna giriiyle ortaya km bir alana karlk geldii ve gcn, yaam srecinin toplum araclyla u ya da bu biim altnda kamu alanna aktarlmasndan ald anlalmaktadr. Bu yeni alann en belirgin zelliklerinin ise, mahremiyet alannn, douuna elik etmesi ve kamusal/siyasal ve zel alann Antik Yunanda tad anlamn tesinde tanmlanmas gsterilebilir. Bu alann ortaya kyla birlikte, nceleri ailenin zel alanna dhil olan btn meseleler kollektif bir mesele haline gelmi, halklarn ve siyasi topluluklarn teekkl de, hane/ev rnek alnarak ortaya konmutur. Bir baka ifadeyle zorunluluk alan kamusal/siyasal alan zerinde egemenliini kurmu, o gne kadar glgede kalm olan ev ileri alan ile snrl olan ekonomik sreler zgrleerek kamu sorunu haline gelmitir.30 Arendtin modern aa zg bir alan olarak grd toplumsal alan, bir dizi yeni grngnn ortaya kyla birlikte kendini hissedilir klmtr. Bu grngler birbirinden bamsz olmad gibi, iice gemi, birbirlerini ortaya karc niteliktedirler. Arendtin ok dank ve karmak bir ekilde ortaya koyduu bu grngleri, biz de aadaki ekilde belirledik ve aklamaya altk. Bu grngler, toplumsal alann temel zelliklerini ortaya koyduklar gibi, modern toplumun bir aile olarak rgtlenme nedenlerini ve nasl bir toplum olduunu gsterir nitelie sahiptirler.

2. 2. 1. Emek etkinlii ve Animal Laboransn konumu Emek (labor) etimolojik olarak, ar, acl bir alma srecini ifade eder ve Arendt tarafndan insani etkinlikler arasnda en alt sraya yerletirilir. nsann biyolojik
29 30

OSullivan, a. g. m., s. 233. Benhabib, Kamu Alan Modelleri, s. 239.

80

gereksinimlerini gidermek iin yapt etkinlik biimine karlk gelen emek, trn hayatta kalabilmesi iin zorunlu olan, tketim rnlerini ortaya karr. nsan emek harcama/alma durumuyla hem bireysel srekliliini, hem de trnn devam etmesini salar.31 Emek harcama/alma durumunda insan, tketim konusu olan eyler retir. Emek sonucu ortaya kan salt tketim amal mallarn insani dnyada varln srdrmeleri ise, tekrar retilmelerine baldr. Ayrca emek sonucu ortaya kan rn bir amaca ynelik grnse de, ama deil ara konumundadr. nk kendi retimi srasnda tkenen emek gcnn tekrar yerine gelmesi iin tketilir. Bu durum her defasnda tekrar eder ve emek sonucu ortaya kan rn her defasnda kaybolan emek gcnn yeniden olumas iin bir ara konumunda kalr. Bu ynyle bedensel yaam srecinin dairesel hareketine kaplm olan emein ne bir balangc ne de bir sonu/amac olacaktr.32 Emek sonucu retilen eyler, tketim konusu olduklarndan, sadece yok edilme anlamnda bir sona sahiptirler. Emek harcayan/alan insan, hayatta kalabilmek iin gerekli biyolojik ihtiyalarn giderirken, emek araclyla alan hayvana (animal laborans) dnr.33 Arendt balamnda, alan insan ya da animal laborans bir dnya kurmak iin deil, kendi yaam srecinin gereklerini yerine getirmek iin altndan, dnyasz ve srvari bir toplumsal yaama sahiptir. almann doasnda varolan zelliklerden dolay da kamusal bir alan ina etmekten* ya da bu alanda bulunmaktan acizdir.34

31 32 33 *

Arendt, nsanlk Durumu, s. 17, 19. A. g. e., s. 197. Skirberk-Gilje, a. g. e., s. 579. Arendt, animal laboransn kamusal alan ina etmek ve bu alanda bulunmaktan aciz bir varlk olduunu ifade etse de, animal laboransn dnyadan kaan bir yapya sahip olduunu sylemez. Animal laborans, kendi bedeninin zelliine/kiiselliine mahkm olmu kimselerce paylalmas ve kimseyle iletiim kurmas mmkn olmayan bir srece aklp kalm olmas anlamnda, dnyadan atlmtr. Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 165. A. g. e., s. 219.

34

81

nsan alma durumunda ne dnyayla ne de baka insanlarla birliktedir.* Yaamn srdrmek gibi bir zorunluluk karsnda bedeniyle yalnz ve ba baadr. nsanlarla temas halinin tamamen dndadr. alma, bu zelliinden dolay siyaset d olduu gibi siyaset kart olarak da nitelendirilir.35 Dolaysyla Arendtin yapt kavramsal analize gre emek, insan yaamnda hayvanlara en ok benzeyen yn tatmin eden bir etkinlik olarak belirmekte ve en az insani olan faaliyet olarak kendini gstermektedir. Bu erevede emein, insani bir varolu alan olarak kabul edilen kamusal alan kurmaya giden yolu aan bir etkinlik olmad grlmektedir. Tarihsel sre ierisinde emein konumunu deerlendiren Arendt, emein, doasnda var olan zelliklere uygun bir konumda bulunduu dnem olarak Antik Yunan kltrn gsterir. Antik Yunanda emek ve i arasnda net bir ayrm yaplmadn,** ou zaman eanlaml kullanldn ifade eden Arendt, her iki etkinliin de zel alana ait zorunlu etkinlikler olarak grldn ve insani etkinlikler alan olarak kabul edilen polisin alanna dhil edilmediini vurgular. Kavramsal ayrmlara dikkat eden Arendt,*** Antik dnemde emek ve i ayrm zerinde durulmamasnn ve daha sonraki dnemlerde de ayn anlama gelecek ekilde kullanlmasnn sebeplerinden birisi olarak, emee kar taknlan olumsuz tavr gsterir.
*

Arendt, belli sayda bireyin, tek kiiymi gibi birlikte altklar ekip almasnda yer alan insann durumunu da deerlendirir. Ona gre, birlikte alma, almann zorluk ve meekkatini hafifletir ve en iyi toplumsal koullar oluturur. Fakat olumlu kabul edilecek bu zelliinin yannda, bireysellik ile kimlie dair farkndaln yitirilmesine sebep olur. nk emekten treyen btn deerler tamamyla toplumsaldr ve bu nedenle eitlie deil, aynla dayanr. Dolaysyla emee ve tketime dayal bir toplumda alanlar bir birey olarak deil, btn herkesle tek ve ayn hissedebilecekleri duruma gelirler. Bu durum ise, siyasal topluluklarda grlen, eitlie dayal olarak ortaya kan biraradaln tersidir. Bu noktada unu da ifade edelim ki, elbette emeki de yaarken bakalaryla bir aradadr. Fakat yine bu biraradalkta Arendtin siyasal topluluklarda grleceini dnd, gerek oulluun hibir ayrt edici belirtisi bulunmaz. Bu biraradalkta insanlar canl organizmalar olarak bulunduklarndan, birbirlerine benzeen trdelerden oluma bir okluk halinde vardrlar. Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 292293. A. g. e., s. 291-292. Arendt, emek ve i arasndaki ayrmn klasik Antikitede ihmale uram olmasnda artc bir yan grmez. nk ona gre Antikler iin nemli olan, emek ve i arasndaki ayrmdan ziyade, zaman ve mesainin nerede harcandyd. Harcanan zaman zel alanda m yoksa kamu alannda m daha fazla harcanrd ona baklrd. Yani belirleyici lt, yaplan meslein, zel i olarak m, yoksa kamu ii olarak m yapld olmaktadr. Bu lt, ayn zamanda zel hane ile siyasal kamu alan, bir kle ile hane reisi ve zel yaam iinde gizlenmesi gerekenler ile bakalarnca grlecek, duyulacak, hatrlanacak olan etkinlikler arasndaki ayrm da belirleyecek niteliktedir. Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 120121. Arendt, emek ve i kavramlar arasnda sra d bir ayrm yapar ve yapt bu ayrm sadece bir derece farkna dayandrmaz. Yapt ayrmn sra d olduunun farknda olan Arendt, bu durumu u szleriyle ifade eder: Ne var ki tarihsel olarak, stelik yazarlarnn teorilerinde bile asla gelitirilmemi birka nadirattan blk prk sz dnda, ne modern ncesi siyasi dnce geleneinde ne de modern emek teorilerinin klliyatnda bu ayrm destekleyecek bir ey bulmak mmkndr. (Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 114). Tarihsel kantlardaki bu seyreklie ramen Arendt, bu kavramlarn etimolojisini ve bu etkinlikler sonucu ortaya kan rnn yeri, ilevi ve dnyada kalma sresini dikkate alarak, bu iki etkinlik arasndaki fark belirlemeye alr.

35

**

***

82

Antik Yunan ehir devletlerinde, bedensel ihtiyalar yznden mecbur olunan bedensel almann klelik olduu dnlr ve hor grlr. Bedensel alma zorunlulua baldr ve bundan kurtulmann yollar aranr. O yzden emek iermemekle/alma gerektirmemekle birlikte, kendisi iin deil sadece yaamn zorunluluklarn temin iin yaplan meslekler de emek balna dhil edilirdi. Emek harcamak/almak zorunluluun esiri olmak anlamna gelirdi ve bu esaret insann yaam koullarna ikin bir durumu ifade ederdi. nsanlar, yaam zorunluluklarna tbi olduklarndan, zgrlklerini ancak kendilerini zorunlulua tabi klan eylere egemen olmakla* salayabilirlerdi.36 Yunanllar nazarnda emein hor grlmesinin bir baka nedeni de, geride bir iz, ant, hatrlanmaya deecek byk bir i brakmayacak her mesaiye/harcanan zamana olumsuz baklmasyd. Polis yaam siyasi yaam alanyd ve siyasi yaamda yer almak da zaman/mesai isteyen bir iti. Fazla zaman/mesai gerektiren iler, siyasi hayata katlmay engelledii iin de aalayc bir tavra maruz kalrd.37 Bu adan fazla mesai gerektiren emek de, siyasi faaliyetlerin geliimi adna yceltici bir tavrla ele alnmamtr. Antik Yunanda varolan anlaytan ok farkl olarak modern ada emek, btn etkinlikler arasnda en itibarls olarak kabul edilip en yksek mertebeye ykselmitir. Arendt bu gelimenin dnsel uzantlarn J. Locke, A. Smith ve K. Marxda bulur. Ona gre, Antik Yunanda zel alana ait bir etkinlik olarak grlen ve aalanan emein, en aa en hakir grlen konumdan, btn insani etkinlikler arasnda en
*

Bu egemenlii elde etmenin yolu da, yaam srdrmek iin gerekli ihtiyalar karlayan klelere sahip olmaktan geerdi. Dolaysyla Yunanllar, insani bir yaam srmek iin, klelere sahip olmay bir zorunluluk olarak grr ve bu gerekeyle merulatrrlard. Bu noktada unu da ifade edelim ki Arendt, yaygn kanaatin aksine, Antikitede emek ve i ile sadece kleler urat iin bunlarn hor grld, aaland kanaatini tamamaktadr. Ona gre, yaam srdrmek iin gerekli ihtiyalar karlayan btn meslekler doalar gerei klece olduklar iin hor grlrd. Klelik kurumu, bir ucuz emek arac ya da kazan amacyla smrlecek bir ara olmaktan ziyade, emei/almay insann yaam koullar arasndan karmaya ynelik bir teebbst. Bu bak asna gre de, klelere sahip olmak bir zorunluluk olacak ve bu gerekeyle merulatrlmaya allacaktr. Arendt klelii aka savunan Aristotelesin lm deinde iken klelerini azat etmi olmasn da birok kiinin dnd gibi bir tutarszlk olarak grmez. nk ona gre Aristoteles, klelerin insan olmaya yetenekli olduklarn reddetmedi. Aristoteles zorunluluk balamnda yaplmas gereken ilerin olduunu ve bu ilerin de birileri tarafndan yaplmas gerektiini savundu. Zorunlu ihtiyalarn giderilmesini salayanlar, yani kleler ise yaptklar ilerden dolay Aristoteles tarafndan insan olarak kabul edilmediler. Zira Aristotelese gre, klede bulunmayan iki nitelik -ki klenin insan olmamas bu eksikliklerden trdr- dnmek ve karar vermek (to bouleutikon) ile ngrmek ve seimde bulunmak (proairesis) yeteneidir. Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 120. A. g. e., s. 118119. Ayrca Antik Yunanda emein nasl deerlendirildii konusunda bkz., Dominique Meda, Emek -Kaybolma Yolunda Bir Deer mi?-, ev. Ik Ergden, letiim Yaynlar, stanbul, 2004, s. 3847. Arendt, nsanlk Durumu, s. 116.

36

37

83

itibarls olarak kabul edilip en yksek mertebeye ykselii, Lockeun btn mlkiyetin kaynann emek olduunu kefetmesiyle balam, A. Smithin btn zenginliin kaynann emek olduunu ileri srmesiyle ve Marxn emei btn retkenliin kayna olarak gren emek teorisini gelitirmesiyle rayna oturmutur.38 Arendt, sz konusu kiide ortak olan zellii ise Marx da daha fazla olmak kaydyla emekte insann stn dnya ina etme yeteneini grm olmalarnda bulur. Emee ilikin ayrntl aklamalar yapan Marx,* gelitirdii emek teorisini, retken olan ve retken olmayan emek ayrmna dayandrm ve insan, emein doasnda ikin olarak varolan ac ve mesaiden kurtarmaya almtr. Bu bak acs da emein ykselie gemesine sebep olmutur.** Arendt e gre ise, Marxn yapmaya alt gibi insan emein ac ve mesaisinden tam anlamyla syrmak, biyolojik yaam en doal hazlarndan ve insani yaam kendine zg btn canllndan yoksun brakmak anlamna gelir. Ona gre, insanlk durumu yle bir haldir ki, ac ve mesai, yaamn kendisi deitirilmeden giderilebilecek basit semptomlar deildir. Bunlar bal olduu zorunlulukla*** birlikte bizzat yaamn kendini hissedilir kld hallerdir. Baka bir deyile, insan, emein doasnda varolan ac ve mesaiden kurtarmak, insan iin tanrsal bir yaam ina etmek demektir. Arendt ise, lmller iin tanrsal bir yaam, yaamsz bir yaam olarak kabul eder39 ve emei yceltici tavrlar zel alana ait bir

38 *

A. g. e., s. 142. Marxa eletirel bir bak asyla yaklaan Arendt, Marxn dncesinin tam da merkezini oluturan emek karsndaki tutumunun ift anlamllktan hibir zaman kurtulamadn ifade eder. Arendtin deerlendirmesine gre, Marx, emei bir yandan doann dayatt ebedi bir zorunluluk ve insani etkinlikler arasnda en insani ve retici etkinlik olarak grm, dier yandan devrimin grevinin, emeki snflar kurtarmak deil, insan emekten kurtarmak olduunu sylemitir. Arendt nazarnda emee ilikin byle bir deerlendirme, ikinci snf yazarlarda bile az rastlanan bariz bir elikinin ifadesidir. Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 146. Modern ada, emein ykselie geiinin en nemli nedeni, retken olan ve retken olmayan emek arasnda ayrm yaplmasdr. Bu ayrma bal olarak retkenlik n plana karlm ve emek ykselie gemitir. Arendte gre, Marx n yapt ise, modern ada emein retkenliinden kaynaklanan yceltici tavr en radikal ekilde formle etmek olmutur. Marx, insann Tanr tarafndan deil, emek tarafndan yaratldn veya insan dier hayvanlardan ayran zelliin akl deil, emek olduunu sylemitir. Marx, yapt bu tanmla, geleneksel insan tanm olan animal rationale (akl sahibi hayvan) tanmn kaldrm, yerine animal laborans (alan hayvan) tanmn koymutur. Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 122. Arendte gre, retkenlik karsnda nutuklar tutulan genelde modern a dnrleri zelde de Marx, emei ve zorunluluu tmyle ortadan kaldrmak iin atlacak sadece tek bir adm kald umuduyla, emei i gibi grmek ve animal laborans daha ok homo fabere uygun den terimlerle ele almak ynnde bir eilime kaplmlardr. Bu eilim dorultusunda Marxn amac da emei kurtarmak deil, onu kaldrmak olmutur. nk ona gre, zgrlk lkesi, fiilen almann bittii yerde balar. Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 124. A. g. e., s. 167.

**

***

39

84

yaamn buyruunu pekitirmeye altklar iin eletirir.* nk ona gre, zel alana ait bir yaam yceltmek, siyasi etkinliklerden uzak durmay telkin etmek anlamna gelir.40 Modern ada emei yceltici teorilerin gelimesine paralel olarak, pratik dzlemde de emee ynelik bak as deimeye balamtr.** Teknolojik gelimeler sayesinde homo faberin rnleri gelimi ve animal laboransn hizmetine sokulmutur. Homo faberin rnlerinin gelimesi ve animal laboransn hizmetine sokulmas da, emein iki yann oluturan, hayat gailesiyle ilgili mesaiyi ve hayata getirmenin acsn ok daha kolay ve acsz klmtr. Arendtin yadsnamaz bir durum olarak grd bu gelimeler, emein doasnn deimesine sebep olmutur. Emekte ikin olan zorunlu ve acl durum daha az hissedilir hale gelmi ve emein doasnda var olan zellikler unutulmaya balanmtr. Arendt balamnda homo faberin rnlerinin bu ekilde animal laboransn hizmetine sokulmas ve emein mesaisini kolaylatrarak emekte ikin olan zorunluluun unutulmaya balamas, tehlikeli bir duruma iaret eder. nk ona gre insan, zorunlulua tabi olduunu bilmezse, zgr de olamaz. Zira insan, zgrln, kendini zorunluluktan kurtarmak iin giritii ve hibir zaman tmyle baarl olamam giriimler sayesinde kazanmtr.41 Ayrca Arendte gre, zorunluluktan mutlak zgrlemenin bedeli, bir anlamda yaamn kendisi veya daha ziyade gerek yaamn yerine vekleten bir yaamn ikame edilmesi anlamna gelir.42 Btn bu gelimelerin belirli llerde dnyay deitirdii grlmektedir. Ancak Arendt e gre, ortaya kan bu gelimeler dnyay deitirse de, insan yaamnn zorunlu ve ihtiyaca tabi olma niteliini tam olarak ortadan kaldramaz ve yeryzndeki insan yaamnn temel durumunu deitiremezler. Ayrca insann hizmetine sunulup
*

Arendt, yaam felsefelerini ise, yaama srecinin devam iin zorunlu yegne etkinlik olan emei gzden kardklar dncesiyle eletirir. Ona gre Nietzsche ve Bergson, btn deerlerin yaratcsnn emek deil, yaam olduunu beyan ederek, yaam srecinin katksz dinamizmini yceltmi, insan, zorunluluun dayatt etkinliklerden kurtarmaya almlardr. Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 162. A. g. e., s. 430. Modern ada emein yceltilmesi karsnda entelektel mesleklerin yararll pheli hale gelmi ve tartlmaya balanmtr. Bu durumda entelekteller de, kendilerinin alan snftan saylmasn istemilerdir. Arendt gre, bu artlar altnda entelektellerin bu istekleri son derece doal kabul edilebilir. Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 129. A. g. e., s. 168. A. g. e., s. 166.

40

**

41 42

85

yaamdaki emei kolaylatran gereler, doalar gerei bir takm snrllklar tarlar. Mutfakta yzlerce zmbrt, kilerde yarm dzine robot, bir hizmetinin yerini hibir zaman tam anlamyla dolduramaz.43 Teknolojik alanda grlen gelimeler, toplumsal alanda da baz deiikliklere neden olacak yeni bir toplum yapsndan sz edilecektir. Ortaya kan toplum, bir tketim toplumu olarak adlandrlacaktr. Arendte gre, bir toplumun tketim toplumu olduunu sylemek de, o toplumun bir emekiler toplumu olduunu sylemenin bir baka ifade eklidir. nk emek ile tketim, yaam zorunluluunun insana dayatt ayn srecin iki evresine karlk gelir.44 Arendt, ortaya kan bu toplumu, alan snflarn kurtuluunun deil, alma etkinliinin kendisinin kurtuluunun bir eseri olarak grr. Emein kurtuluu demek, emei vita activa etkinlikleri arasnda en alt sradan en st sraya karmak anlam gelir. Bu durumda insanlar, yaptklar her eyi hayatlarn kazanmak adna yaptklarn dnmeye balayacaklar ve zgrlk uruna yaplan dier btn yksek ve anlaml etkinliklerden bihaber olacaklardr. Arendte gre bu yarg toplumun boynuna aslm bir hkmdr ve buna bakaldrabilecek insanlarn says her geen gn azalmaktadr.45 Hatta byle bir toplum yapsnda bakanlar, krallar ve babakanlar bile resmi grevlerini toplumun yaamas iin zorunlu birer i gibi dnmektedirler; entelekteller arasnda da geriye, yaptklarn canlandrmak olarak deil, i olarak gren yalnz bireyler kalmtr.46 Modern ada emein kurtuluuyla birlikte, ortaya kan bir baka dnce, herkes iin bir zgrlk ann balad dncesidir. Arendt ise, emein kurtuluu ile birlikte tam tersi bir durumun ortaya kacan ve btn insanln zorunluluun boyunduruu altna sokulacan dnr. Daha nce de ifade ettiimiz zere Arendte gre insan, zorunlulua tabi olduunu bilmezse zgr de olamaz. Zira insan, zgrln, kendini zorunluluktan kurtarmak iin giritii ve hibir zaman tmyle baarl olamam giriimler sayesinde kazanmtr. Ayrca ona gre, meakkatsiz ve mesaisiz bir tketim, biyolojik yaamn tc niteliini deitirmez. Olsa olsa onu,
43 44 45 46

A. g. e., s. 169. A. g. e., s. 175. A. g. e., s. 175176. A. g. e., s. 14.

86

zdrap ile mesainin zincirinden tmyle kurtulmu bir insanln btn dnyay zgrce tketebilecei ve tketmek istediklerini her gn yeniden retebilecei bir noktaya kadar ykseltir.47 Btn bu akl yrtmelerle Arendt, gnmz toplumunun ulamaya alt ideali gstermeye alr. Ona gre, gnmz toplumunun ideali, gerek bir tketim toplumu olmaktr. Modern toplumun bu idealini eski bir hayal olarak deerlendiren Arendt, bu idealin gereklemesi halinde, bu dnyann bir miskinler cennetine dneceini ifade eder. Ona gre; Animal laboransn artk zaman tketim dnda baka bir eyle gememektedir ve artk zaman oaldka agzll de artmakta, itah bilenmektedir. Bu itihann, tketimin bundan byle zorunluluklarla snrl olmaktan kp tam tersine yaamn zaruri olmayan yanlar zerinde younlaarak incelmesi, toplumun karakterini deitirmedii gibi, sonunda dnyadaki hibir nesnenin kendisini tketilmekten, dolaysyla yok olmaktan kurtaramamas gibi ciddi bir tehlike de tamaktadr.48 Arendte gre animal laboransn idealinin gereklemesi demek, bir israf ekonomisinin ortaya kmas anlamna gelir ve ayet bu ideal zaten gereklemise ve bizler de aslnda tketim toplumunun mensuplarndan baka bir ey deilsek, bunun anlam, oktandr dnyada yaamaktan km olmakla kalmayp, eylerin aradaki yaam srecini sarabilecek yeterli sreyi bulamadan grndkleri ve silindikleri, kendilerini duyurduklar ve yok olduklar, srekli tekrarlanan bir eyler evrimine kaplmz demektir.49 Byle bir yap ierisinde ise, yaam bir anlamda anlaml klan zorunluluun drtlerine dair bir bilinci srdrmek giderek zorlaacaktr. Arendt, asl tehlikeyi bu bilin kaybnda grr ve bu durumu u szlerle ifade eder; srekli byyen retkenliin yaratt bollukla gzleri kamatran, asla bitmeyen bir srecin przsz ileyiine kaplm byle bir toplum, artk kendi beyhudeliini, almasn tamamladktan sonra varolmaya devam eden herhangi bir kalml nesnede kendini gerekletiremeyen ya da byle bir nesnede tutunamayan bir yaamn beyhudeliini bile tanyacak
47 48 49 50

yetenei

gsteremeyecektir.50

Sonu

olarak,

Arendtin

yapt

A. g. e., s. 181. A. g. e., s. 183. A. g. e., s. 184. A. g. e., s. 185.

87

deerlendirmelere gre, tketicilerden oluan bir toplum, ne dnyay ne de dnyann grn alanna ait eyleri saknmay bilecektir. nk onun btn nesnelere kar taknd temel tavr, tketici tavrdr. Bu tavrla hareket eden bireylerse, dokunduu her eyi yaln ilevselliinden karp birer harabeye dntreceklerdir. Buraya kadar ortaya koyduklarmz zetlersek, emein, biyolojik ihtiyalar gideren bir etkinlik olduu ve bu zelliiyle insana tekbenci bir sr bilinci kazandrd grlmektedir. Emein sahip olduu bu anlam, Antik Yunanda varln korumu, insann zorunlulua boyun eiinin bir simgesi olarak grlmtr. Modern ada ise emee ynelik bu bak as deimi, emek, retme zgrlnn bir ifadesi olarak deerlendirilmitir. Bu anlam deiimine bal olarak emek, kamusal hale* gelmi ve kendi ortak alann kurmasna olanak tannmtr. Bir baka ifadeyle modern a zorunluluk karsnda bir zafer kazanm, animal laborans kamu alanna sokulmutur. Arendt ise, bu durumu rahatsz edici bulur ve animal laboransn tasarrufunda bulunan bir toplumda gerek bir kamu alanndan sz edilemeyeceini belirtir.** Ona gre, byle bir toplumda sadece zel etkinlikler akta sergilenmi, tehir edilmi olur. Bu durumun sonu ise, en iyi ifadeyle kitle kltr*** denen eydir.51

Arendt, modern ala birlikte emein kamusal alana dhil olduunu belirtse de, bu durumun onun yaam srecine bal olma zelliini ortadan kaldrmadn vurgular. Ona gre bu deiim, tam tersine bu sreci daireselliinden, yeknesak tekrarndan kurtarm ve sonular dnya sakinlerini birka yzyl zarfnda toptan deitirecek hzla ilerleyen bir gelimeye dntrmtr. Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 70. Arendtin modern ada emein konumunu deerlendirirken, Heideggerci felsefeyle ba kurduu sylenebilir. Zira Heidegger gibi Arendt de, modern adaki gelimelerle birlikte, insann dnyayla srdrd ok saydaki ilikinin (dinlenme, tefekkr, eylem ilikilerinin) tek bir ilikiye yani retim-tketim ilikisine indirgendiini ifade eder. Bkz., Meda, a. g. e., s. 158. Arendt, kitle kltrnn taycs olan insann hedefinin elence olacan ifade eder. Ona gre, modern koullarda insanlar, biyolojik ihtiyalarn giderdikten sonra, arta kalan zamanlarn Antik Yunanllarda olduu gibi kendilerini mkemmelletirmek iin harcamamaktadrlar. Yani Antik Yunanllarn biyolojik ihtiyalarn giderdikten sonra siyasi etkinliklere katlarak doldurduklar boluk, modern koullarda elence ile doldurulmaktadr. Arendt ise elenceyi insan iin gerekli grmekle birlikte, biyolojik yaam srecini koruyan etkinliklerle ayn kategoride deerlendirmekte ve bundan dolay da insan yaamnn modern koullarda btn zamann biyolojik ihtiyalar gidermeye ynelik etkinliklerle doldurulduunu dnmektedir. Ona gre, elence endstrisinin sunduu rnlerle, biyolojik yaam srecinin korunmasna hizmet eden rnler (rnein ekmek) ayn yapdadr. Her ikisi de biyolojik yaam srecinin geri alnamaz bir parasdr ve yaam iin gereklidir. Yaamn durmamas iin, biyolojik yaam srecinin korunmasna hizmet eden rnler gibi elence endstrisinin sunduu mallarn da yeni batan retilmesi gerekir. (Bkz., Arendt, Gemile Gelecek Arasnda, s. 243-244). Dolaysyla elence endstrisinin sunduu mallar tketen insann tek kaygs, biyolojik yaam srecini korumak olacaktr. Bu kayglar tayan insan ise, kamusal alanda eyleyen bir insan deil, yaam srecini korumaya ynelik etkinlikleri yerine getiren animal laboranstr. Arendt, nsanlk Durumu, s. 183.

**

***

51

88

2. 2. 2. etkinlii ve Homo Faberin konumu Arendt, emee ilikin yapt aklamalarda olduu gibi, ie (work) ilikin yapt aklamalarda da bu etkinliin doasnda var olan zellikleri dikkate alr ve bu zellikler dorultusunda iin insan yaamndaki yerini belirler. Modern aa ilikin birtakm zellikleri de bu etkinlie bal olarak ortaya koyar. Arendtin insani etkinlikler sralamasnda ikinci sraya yerletirdii i; sonuta rn ortaya karc bir sreci ifade eder ve emek gibi zorunlulua bal bir etkinlik biimi deildir. , insann hazr olarak bulduu dnyaya bir eyler katar ve i sonucu oluan insan eseri dnya, lml hayata ve gelip geen zamana kalclk ve sreklilik kazandrr.52 nk i sonucu ortaya kan nesneler, amalarna uygun olarak kullanldklarnda ortadan kalkmazlar ya da onlar yapan ve kullananlarn doymak bilmez istek ve ihtiyalarna en azndan belli bir sre kar durabilme, direnme ve dayanma gcne sahiptirler. Sahip olduklar bu zellik sayesinde de insan eseri dnyaya istikrar ve kalclk kazandrrlar. Bylelikle insan eseri dnyaya bir gven duyulur.53 Arendte gre, emek sonucu ortaya kan tketim mallar insann yaam iin ne ise, i sonucu ortaya kan kullanm nesneleri de insani dnya iin odur.54 Emek sonucu ortaya konan salt tketim amal mallarn, mevcut haliyle insani dnyada varln srdrebilmesi iin tekrar tekrar retilmesi gerekirken, i sonucu ortaya kan kullanm amal rn, tekrar tekrar retilmeye ihtiya duymadan varln srdrebilir. Mesela bir ayakkab, eer sebepsiz yere yok edilmezse, kullanlsa da kullanlmasa da bir sre bu dnyada kalacaktr. Bir sre varln srdrmesini mmkn klan zellik ise, kendine zg bir bamszla sahip olmasdr.55 in bir baka zelliiyse, kesin bir balangc ve kesin bir amac/sonu olmasdr. Arendt bu zellii, ii dier etkinliklerden ayran temel zellik olarak gsterir. Bedensel yaam srecinin dairesel hareketine kaplm olan emekte ortaya karlan rn, kendi retimi srasnda kaybolan emek gcn yeniden retmek iin ara olarak kullanldndan, kesin bir balangca ve kesin bir amaca/sona sahip deildir.

52 53 54 55

A. g. e., s. 17, 19. A. g.e., s. 188189. A. g. e., s. 133. A. g. e., s. 190.

89

Siyasi etkinlik biimi olan eylemin ise, kesin bir balangc olmasna karn, kesin bir amac/sonu yoktur. Arendte gre iin sahip olduu bu zellik, ona byk bir gven duyulmasn salar ve bu gven, eylemden farkl olarak, imalat srecinin tersine dndrlemez olmaynda yanssn bulur.56 araclyla insanolu bir homo fabere, yani kendisini ve evresini dntren yaratc bir varla dnr.57 nsan eseri bir dnya yaratm olmakla da homo faber btn yeryznn efendisi ve Tanrs gibi davranr.* Bu durum ne kendi yaamnn zorunluluuna boyun een animal laborans iin ne de siyasi eylemde bulunan kii iin geerlidir. Ancak bu efendilik, siyasi tahakkm biimlerine benzemeyen bir efendiliktir. nk dnyann yapcs ve eylerin reticisi olan homo faber bu rnleri yaltlmlk** durumunda retir ve eyalar dnyas iinde hareket eder. Bakalarndan yaltlmlk hali de, ortaya konacak eyin zihinsel imgesi olan ideayla ba baa kalmak anlamna gelir.*** Dolaysyla bu efendilik, insanlarn deil, eylerin ve malzemelerin zerinde bir efendilik olur ve animal laborans gibi homo faberde hibir zaman insani gelimenin en yksek dzeyine ulaamaz. Homo faber, insani gelimenin en yksek dzeyine ulaamasa da, bu dnyay yapan ve ayn zamanda bu eyleri imal etmi olan kimselerle dolayl da olsa yine bir aradadr. Ancak dier insanlarla olan bu birarada olu, onlarn retici olarak snrl yetenekleri erevesindedir ve homo faber onlarla sadece rnlerini tehir edecei mbadele piyasasnn snrlar iinde biraraya gelir.58 Arendte gre insanlar, mbadele piyasasnda kiiler olarak deil, rnlerinin reticileri olarak karlarlar ve

56 57 *

A. g. e., s. 197. Skirbk-Gilje, a. g. e., s. 579. Tanr ile insann yaratcl arasndaki fark, Tanr ex nihilo (hiten) yaratrken, insan belli bir cevherden yaratr. Bu anlamda insann yaratcl, daha dorusu retkenlii, Tanrnn yaratt doann bir ksmn tahrip etmekle gerekleir. Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 192. Toplumsal alann ortaya kyla iinin yaltlmlk hali de tehdit edilir hale gelmitir. Arendte gre, toplumsal alanda yer alan insanlar, Ortaa pazar yerlerindeki insanlar gibi seyirci olarak kalmam ya da temaa etmek, yargda bulunmak ve hayranlk duymakla yetinmemi, zanaatkrlara ortak olmak ve i srecine eit olarak da katlmak istemilerdir. Bu durum ise, iinin -zanaatkrn- yaltlmlk halini bozmu, dolaysyla beceri ve mkemmeliyet kavramlarnn da altn oymutur. Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 220221. Arendt, usta rak ilikisi ve emek blmne dayal ekip almasna ilikin de bir deerlendirme yapar. Arendtin yapt deerlendirmeye gre bu tr durumlar, i-ilie yabanc ve tahripkrdr. Bu durumlarda biraradalk sz konusu olsa da, retime gmlnd durumlarda, bakalaryla birarada bulunmann zgl siyasi biimleri olan, kiilerin birbiriyle uyum halinde eylemeleri ve konumalar grlmez. Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 220. OSullivan, a. g. m., s. 224.

**

***

58

90

sergiledikleri asla kendileri ya da bilgi ve becerileri deil, rnleridir. Baka bir deyile, mbadele piyasasnda karlaan insanlar, artk birer kii ve imalat olarak deil, meta ve deiim deeri sahipleri olarak karlamaktadrlar. Byle bir toplumda ise rn mbadelesi balca kamusal etkinlik haline gelir ve insanlar kiiler olarak deil de rettikleri rnn niteliine gre, yani reticiler olarak deerlendirilirler. malaty kamusal pazaryerine gtren drt de, insanlara deil rnlere duyduu istektir. Bu piyasay bir arada tutan ve var eden de, her birinin yaltk halde edindii mbadele gcdr.59 Arendt, mbadele piyasasnda homo faberin ortaya koyduu rnn niteliinin de deieceini ifade eder. Mbadele piyasasnn ilkelerinin geerli olduu bu tip ticari toplum yaplarnda, rnn kullanm deeri ile deiim deeri ayrmlar ve homo faber sadece kullanm nesneleri retmez ve rnlerini yaltlmln zellii/gizlilii iinde ortaya koymaz. Homo faber, ayn zamanda yaltlmln iinden karak kamuya girmek zere, mbadele piyasasnda metalar haline gelecek rnler retir. Arendte gre, her eyin her eyle mbadele edildii mbadele piyasasnda,* ister emek ister i rn olsun (tketim mal ya da kullanm nesnesi olsun) ister yaamn konforu ister zihnin yaam ya da bedenin yaam iin zorunlu olsun, her ey deerler** haline gelir. Bu deerler sadece, eylerin kamu alannda metalar olarak grd rabet ve itibarla kaimdir. Bir nesneye deer baheden, emek, i, sermaye, kr ya da malzeme deil, sadece nesnenin rabet ve talep grd ya da es geildii kamu alandr. Dolaysyla deer, bir eyin zellii/gizlilii ierisinde asla sahip olamayaca ama kamu alannda grnmekle otomatik olarak kazanaca bir niteliktir. Bu ynyle deer, zgl bir insani etkinliin rn olmayp, insann ortaya koyduu rnn, toplumun fertleri
59 *

Arendt, nsanlk Durumu, s. 287. Arendte gre, insan eseri dnyaya istikrarn kazandran eyler arasnda yarar olmayan ve benzersiz olduklar iin mbadele edilemeyen nesneler de vardr. Bu nesneler, mbadele piyasasna girdiklerinde keyfi biimde fiyatlanabilirler. Sanat eserleri bu tr nesnelerdendir ve onlar kullanlmak iin meydana getirilmemilerdir. Arendt, bu tr nesneleri (sanat eserlerini) yaamn zorunluluk ve ihtiyalarna hizmet eden nesnelerden ayr bir kategoride deerlendirir. Sanat eserlerinin sresellikleri btn eylerden daha yksek bir derecededir ve kalmllklarn alar boyunca srdrebilirler. Bu nedenle Arendt, sanat eserlerini btn ele gelir eyler arasnda en dnyevi olan eyler olarak grr. Sanat eserlerinin lml varlk olan insan tarafndan miras olarak braklma zelliine sahip olmas da, lml insana lml olmayan bir dnya oluturabilme frsat verir. (Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 228229). Bu dnya sayesinde insan, potansiyel olarak lmszl tadar ve dier varlklardan farkl olduunu gstermi olur. Bu noktada unu da ifade edelim ki, Arendtin yapt ayrma gre bir eyin pazarlanabilir deeri, herhangi bir eyin doasndan kaynaklanan kymetle ayn anlama gelmez. Bir eyin sahip olduu ikin kymet, yalnzca eyin kendisini deitirmek suretiyle deiirken, sahip olduu deer, o eyin baka bir ey karsndaki orannda yaplacak oynamalarla deiir. Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 224.

**

91

arasna sokulmasyla ortaya kan bir durumdur.60 Baka bir deyile deerler, kendi balarna anlamlar olmayan, dier mallar gibi ancak toplumsal balarn ve ticaretin durmadan deien grecelii iinde varolan toplumsal mallardr. Deerlerin taycs, onlar reten, kullanan ve deerlendiren insan deil, toplumdur.61 Daha nce de ifade ettiimiz zere animal laborans, dnyasz ve srvari bir toplumsal yaama sahipti ve bu yzden kamusal bir alan ina etmek ya da bu alanda bulunmaktan acizdi. Animal laboransn bu zelliine karlk, homo faberin bir siyasi alan olmamakla birlikte yine de kendine ait bir kamu alan oluturabilecei grlmektedir. Homo faberin oluturaca kamu alanysa, el rnlerini tehir edecei ve bu sayede itibar grecei mbadele piyasasdr. Yani dnyann yapcs ve eylerin reticisi olan homo faber, bu rnleri bir yaltlmlk durumunda retse de, bakalaryla rnlerini deitirmek suretiyle iliki kurabilecek bir yapya sahiptir.62 Baka bir deyile i etkinlii, insanlarn insan olma sfatyla ortaya kabilecekleri zerk bir kamu alan oluturabilmekten uzak olsa da, yine de tezahr sahasnn meknyla pek ok bakmdan balantldr. En azndan rettii elle tutulur eyler dnyasyla ilikisini srdrr. Bu zelliinden dolay Arendt, i-ilii siyaset d bir yaam tarz olarak nitelendirse de, siyaset kart olarak grmez.63 Buraya kadar ortaya koyduklarmzla Arendtin gstermeye alt ey, homo faberin oluturduu toplum yapsnn, ticari toplum yaps olduu ve bu yap ierisinde her eyin mbadele edilir bir deer, bir meta haline geldiidir. Ticari toplumda her eyin mbadele edilir bir deer, bir meta haline geliini ticari toplumun gnah olarak deerlendiren Arendtin64 ulamaya ya da oluturmaya alt ideal toplum yaps eylem etkinliiyle oluturulacak olan siyasi bir toplum yapsdr. Modern a ise, ticari toplum yapsna uygun dmekte ve homo faberin kiiliinde cisimlemektedir. Bu balamda Arendt, balangcndan zamanmza dek, modern an en belirgin zelliklerini homo faberin tutumlarnda bulabileceimizi sylemekte ve bu tutumlar yle zetlemektedir; dnyay arasallatrmas; i aletlerine ve yapay nesneler yapan
60 61 62 63 64

A. g. e., s. 223. Arendt, Gemile Gelecek Arasnda, s. 51. Arendt, nsanlk Durumu, s. 219. A. g. e., s. 291. A. g. e., s. 225.

92

insani retkenlie besledii gven; ama-ara kategorisinin oluturduu menzilin btne amil olduuna inanc; her meselenin halledilebilecei ve her insani gdnn yarar ilkesine indirgenebilecei yolundaki kanaati; her eyi kendisine birer malzeme olarak verilmi olarak gren ve btn doay gnlmze gre yeniden biip dikmek zere kesip biebileceimiz muazzam bir kuma olarak dn; zeky marifetle bir tutmas, yani yapay nesnelerin zellikle de ara yapan, imalat srecini sonsuz biimde bakalatran aralarn imali iin atlacak ilk adm olarak grmedii btn dnceleri mahkm edii ve son olarak ok tabii bir biimde imalatla eylemi zdeleyii65 Buraya kadar ortaya koyduklarmzdan, animal laboransn tketim, homo faberin de kullanm amal nesneleri reterek, insan eseri dnyann oluturulmasna katkda bulunduklar anlalmaktadr. Ancak animal laborans ve homo faber tarafndan oluturulan bu dnya, mutlak anlamda bir kalcla sahip deildir. Bu dnyann mutlak anlamda bir kalcla sahip olmas ve insanlarn yeryzndeki mrleri sresince kalc bir yuva anlam tamas, farkl trden bir etkinlie baldr. Bu etkinlik, biyolojik yaamn zorunluluuna bal emekten de, kullanm amal nesneler reten iten de farkl doaya sahip olan ve insani oulluk durumunu art koan eylemdir.

2. 2. 3. Eylem ve siyasal insann konumu Arendt, insani etkinlikler arasnda en st sraya yerletirdii eylemi (action), en genel anlamda, inisiyatif almak, balamak bir eyleri harekete geirmek66 eklinde tanmlar ve insani oulluk durumuyla balantl bir ekilde ele alarak, bu kavrama siyasi bir anlam ykler.* Bu anlamda eylem, maddenin aracl olmadan, dorudan insanlar arasnda geen, insan dier varlklardan ayran, sadece insana zg bir etkinlik
65 66 *

A. g. e., s. 415-416. A. g. e., s. 242. Arendtte eylem kavram, siyasi anlamn insani oulluk durumundan alrken, felsefi anlamn domak olgusunda bulur. nk eylemin balamak anlamna gelmesi, ncelikle domak gereine karlk gelir. Arendte gre insan, domu olmakla dnya sahnesine yeni bir balang getirir ve her doumla benzersiz biri dnyaya gelir. Hatta bu benzersiz kii iin kendisinden nce kimsenin var olmadn bile sylemek mmkndr. (Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 243). Bu anlamda doum, insanlar arasndaki temel ayrm ve bir eylere balama kapasitesini ifade eder. Balang kapasitesinin edimsel olarak gereklemesi ise, doumun ya da bir eylere balama anlamnda eylemin siyasallamasyla mmkndr. Bu durum ise, insani oulluk artlarnda gerekleir ve dnyadaki ikinci bir doum olarak deerlendirilir. Siyasal eylem ve doumluluk arasndaki zsel iliki konusunda daha geni bilgi iin bkz., Christina Sches, Doumluluun Anlam, ev. Ulu R. Sungur, Metafizik ve Politika iinde, yay. haz. S. Y. ge-. Szer-F. Tomkinson, Boazii nv. Yaynlar, stanbul, 2002, s. 180 223. Jrgen Habermas, nsan Doasnn Gelecei, ev. Kaan H. kten, Everest Yaynlar, stanbul, 2003, s. 95 96.

93

biimi olarak dnlr. Arendtin ifadeleriyle ne bir hayvan ne de bir tanr* buna ehildir.67 nsana zg bu etkinlik sayesinde siyasi yaplar kurulur, kurulan bu siyasi yaplar muhafaza edilir ve insanlk tarihi** oluturulur.68 nsan eylemde bulunmakla, yaamsal zorunluluklar ve arasal snrlamalardan kurtulduunu gsterir, kendi biricikliini aka ortaya koyar.69 En yksek gelime dzeyine de ancak, insanlar arasnda gerekleen bu etkinlik sayesinde ular. Arendt iin eylemin tad anlam ve insani etkinlikler arasndaki konumu modern ada deimitir. Eylemin yerini i, yani homo faber (reten insan) onun yerini de emek/alma, yani animal laborans (alan hayvan) almtr.70 Baka bir deyile, vita activa ierisindeki geleneksel hiyerari modern ada alt st olmu, devlet adamnn eylemi en alt konuma, zanaatkr ile sanat orta mevkie ve insan organizmasnn ileyebilmesi iin gerekli ihtiyalar temin eden alma etkinlii en st sraya yerletirilmitir. Bu durumda eylem, almann/emein meydana getirdii retim ilikilerinin bir ilevi olarak grlmtr. Dolaysyla Antik Yunanllarn homo faberi ve animal laborans dlamas gibi, modern ada siyasi insan, yani eyleyen ve konuan insan dlamtr.*** Oysa Arendte gre nsanlar eylemde bulunarak ve konuarak**** kim olduklarn gsterir, benzersiz kiisel kimliklerini etkin bir biimde

*
67

Arendtin burada hayvan ve Tanr kavramlaryla, animal laborans ve homo faberi kastettii anlalmaktadr. Arendt, nsanlk Durumu, s. 40. Arendtin burada tarihin koulu olarak grd eylem, onun anmsama konusundaki dncelerini iinde barndrr. Arendtin anmsama dncesine ilikin grleri konusunda daha geni bilgi iin bkz., Jeffrey Andrew Barash, M. Heidegger, H. Arendt ve Anmsamann Politikas, Metafizik ve Politika iinde, yay. haz. S. Y. e-. Szer-F. Tomkinson, Boazii nv. Yaynlar, stanbul, 2002, s. 4979. Arendt, nsanlk Durumu, s. 19. Andreas Grossmann, Eylemin br Yannda: Arendtte Politik-olann Yorumbilgisi, ev. Ulu R. Sungur, Metafizik ve Politika iinde, yay. haz. S. Y. e-. Szer-F. Tomkinson, Boazii nv. Yaynlar, stanbul, 2002, s. 171. Alain Touraine, Eitliklerimiz ve Farkllklarmzla Birlikte Yaayabilecek miyiz?, ev. Olcay Kunal, Yap Kredi Yaynlar, stanbul, 2005, s. 180. Modern an eyleyen ve konuan insan dlamas, ilginin yapma ve imalata kaymasna neden olmutur. Homo faberin zellikleri olan yapma ve imalat, vita activa ierisindeki etkinlikler sralamasnda tefekkrn yerini alacak ekilde ykselie gemi (Bkz., ztan, a. g. m., s. 105), insani yetenek de, eylemde bulunan ve konuan (siyasal insan) insann deil, homo faberin retkenliine dayandrlmtr. Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 218. Arendte gre eylemde bulunan insan, ortaya bir eyler serer ve kendini aa karr. Aa kma durumunda eyleme elik eden temel unsur ise insana zg bir yeti olan konumadr. Ona gre konumann elik etmedii eylem, aa karc zelliini ve znesini kaybedebilir. znesi belli olmayan bir eylem ise, insani olma zelliini yitirir. Bu adan konumasz eylem, ortada bir eyleyen kalmayaca anlamna gelebilecei iin eylem olmaktan kar. Eyleyen, yani edimlerin faili, eer ayn anda szler de sarfediyorsa varolabilir. Dolaysyla konuma sayesinde eylem, kaba fiziki tezahr olmaktan karak anlaml hale gelir. Bu sayede insanlar, eitleri arasnda yer almakla kazandklar farkl ve emsalsiz yaamlarn fiilletirmi olurlar (Bkz., Arendt, nsanlk

**

68 69

70

***

****

94

ortaya koyar ve bu sayede insani dnyaya dhil olurlar.71 Arendt iin konuma ve eylemin olmad bir yaam, yaarken lmek anlamna gelir. Bu durum, vita activann dier etkinlikleri olan emek ve i iin geerli deildir. Zira insanlar, bakalarn almaya zorlayarak kendileri almadan da yaayabilirler ya da kendileri dnyaya hibir ey katmadan dnyadaki varolan eylerden faydalanabilirler. Buna karlk konuma ve eylemin olmamas, insanlar arasndan kmak, bir anlamda yaarken lmek demektir.72 Ayrca Arendt iin dnya, sadece insanlardan olutuu iin ve srf iinde insan sesi yanklamyor diye insani olamaz. Dnya ancak sylemin nesnesi olduu zaman insani bir hal alr. Ona gre; dnyaya ilikin eylerden ne denli etkilenirsek etkilenelim, bunlar bizi ne denli harekete geirirse geirsin, bizim iin ancak bakalaryla konuabildiimiz zaman insanileirler. Dnyada ve kendi iimizde olup bitenleri, ancak onlarla konutuumuz zaman insani klarz ve bu konuma sreci iinde insan olmay reniriz.73 Ancak bu srete ortaya kan eylem ve konuma rnlerinin dnyevi eyler olmalar iin, ncelikle grlmeleri, iitilmeleri ve hatrlanmalar, sonra eyletirilmeleri yani iirsel deyilere, yazl sayfalara ya da basl kitaplara, resim veya heykele, eitli trde kaytlara, belgelere ve antlara dntrlmeleri gerekir. Baka bir deyile, insani ilikilere bal olarak oluan bu olgusal dnyann gereklii ve daimi varl ncelikle, grm, iitmi ve hatrlayacak olan birilerinin varlna, ikinci olarak da elle tutulamaz olan eylerin elle tutulabilir hale dntrlmesine baldr. Yani bu dnyada kalmalar iin maddiletirilmeleri gerekir. Eylem ve konuma rnlerinin maddiletirilmesi, yani bu dnyada kalabilmeleri ise, tamamen farkl doaya sahip bir etkinliin yardmna baldr. Bu etkinlik insan eseri dnyadaki baka eylerin de yapcs olan i-iliktir.74 Bir baka ifadeyle, eyleyen ve konuan insanlarn homo faberin yardmna, yani sanatlarn, airlerin, tarihilerin, ant inaclarnn ya da yazarlarn yardmna

Durumu, s. 243244). Bu fiillemeyle birlikte ise, ancak insann lmyle son bulacak olan benzersiz yaam hikyesi balar.
71 72

Arendt, nsanlk Durumu, s. 245. Marit Rullmann, Kadn Filozoflar-II-, ev. Tomris Mengolu, Kabalc Yaynevi, stanbul, s. 169. Serena Parekh, A Meaningful Place in the World: Hannah Arendt on the Nature of Human Rights, Journal of Human Rights, vol. 3, no. 1, March 2004, s. 46. Arendt, Men in Dark Times, s. 2425. Arendt, nsanlk Durumu, s. 133134.

73 74

95

ihtiyalar vardr. nk onlar olmadan, etkinliklerinin yegne rn olan, oynadklar ve anlattklar hikye asla gelecee kalamayacaktr.75 Arendt, vita activa terimiyle ifade ettii emek, i ve eylem arasnda yapt kavramsal ayrmlarla, modern ada siyasi yapnn nasl bir zemin zerine oturduunu gstermeye alr. Modern ada, insanlar arasndaki iler, mhendislik yntemleriyle zlmeye allm ve siyasete bir tr sosyal mhendislik biimi olarak yaklalmtr. Sonuta eylem alan olarak kabul edilen kamusal alan ortadan kalkm, emek ve i siyasi yaam smrgeletirmi ve siyasi sorunlar toplumsal sorunlara indirgenmitir. Oysa Arendte gre toplumsal sorunlara siyasi sorunmu gibi yaklalamaz ve bu sorunlar siyasi aralarla zlemez. rnein yoksulluk gibi bir sorunun zm yeri, siyasi alan deildir. Bu tr sorunlar, ya zel alanda zlmeli ya da bunlar zecek uzmanlarn eline braklmaldr.76 nk ona gre siyaset, ekonomik meselelerini zm, yani zorunluluk alannn dna kabilmi ve artk bu ilerle uramayan zgr insanlarn iidir. Arendt, ayn zamanda bu kavramlar totalitarizmle balantl ele alarak, on dokuzuncu ve yirminci yzyldaki siyasi hareketleri aklamaya almtr. Bu balamda Stalinizmi ve Nazizmi deerlendiren Arendt, bu tr hareketleri totaliter ynetimler snfna sokmutur.* Arendte gre, Stalinin Sovyetler Birliinde, Hitlerin ise Almanyada yapt ey, yeni bir insan ve yeni bir siyasi dzen retme giriimi olmutur. Daha nceki diktatrlklerden farkl olarak bu rejimler, kendilerini totaliter bir ideolojiye, ynlarn geni lekte harekete geirilmesine, sistematik bir ynlendirmeye ve beyin ykamaya ve siyaset zerine tutarl bir biimde teknokrat bir
75 76 *

A. g. e., s. 237. Skirbekk-Gilje, a. g. e., s. 579, s. 582. Arendte gre Nazizmi ve Stalinizmi totaliter klan ilke, yaptklar zulm ve ikencenin boyutu deil, determinizm ve gururu esiz bir ekilde birletirmi olmalardr. (Bkz., Margaret Canovan, Hannah Arendt: A Reinterpretation of Her Political Thought, s. 12). Bu iki ilkeye olan inanlar dorultusunda, bir yandan insan zgrln kar koyulmaz glere teslim ederek determinist bir tavr sergilerken, dier yandan her eyin mmkn olabilecei konusundaki inanlaryla huzursuz bir aktivizm sergilemilerdir. Dier yandan ise, hem szde doal glerin yardmyla her eyin mmkn olduunu fark etmenin gururunu yaam hem de bu glere istikrar, kendiliindenlik ve oulluu yani insani olan her eyi kurban etmilerdir. (Bkz., Arus Yumul, Kafkann Kehanetleri, Arendtin Tanklklar, Dou Bat, say. 30, Ankara, Kasm, Aralk, Ocak 2004/05, s.12). Arendtin, Stalin ve Hitlerin uyguladklar politikalar ve totalitarizm konusundaki grleri iin bkz., Andrew Arato, Dictatorship Before and After Totalitarianism, Social Research, vol. 69, no. 2, Summer 2002. s. 473503. Richard J. Bernstein, The Origins of Totalitarianism: Not History, But Politics, Social Research, vol. 69, no.2, Summer 2002, s. 381401. Jerome Kohn, Arendts Concept and Description of Totalitarianism, Social Research, vol. 69, no. 2, Summer 2002, s. 621655. Roy T. Tsau, The Three Phases of Arendts Theory of Totalitarianism, Social Research, vol. 69, no. 2, Summer 2002, s. 579619.

96

gre dayandrmlardr. Karizma sahibi Fhrer, tpk bir zanaatkrn ekilsiz bir ham maddeden bir nesneyi yourmas gibi, yeni bir insan tipi ve yeni bir toplum yaratmay istemitir. nsanlar ve toplum, Fhrerin ellerindeki macun gibidir. Bu totaliter rejimlerde eylem, retime indirgenmitir; yani praxis poiesise.77 Baka bir deyile bu tr ynetimler, insann eylemde bulunma yetisini elinden alarak, tamamyla biyolojik bir varla indirgemiler ve egemen olduklar her yerde insann zn ykmlardr.78 Bu balamda toplama kamplar da* insan doasndaki deiimlerin denendii laboratuvarlar gibidir. nsana ynelik her trl saldrnn mmkn olduu, insann herhangi bir maddeye indirgendii yerlerdir.79 Totaliter sistemde** biyolojik varla indirgenen bireyin dnebilme yetisi elinden alnd gibi, evrensel ve rasyonel referans noktalar da silikleir. nsanlar, kendisine bavurarak dndkleri ve yargladklar evrensel bir deeri ya da yarglama yetilerini kaybettiklerinde ise, yasaya uymak, dnmeden, yarglamadan, deerlendirmeden yerine getirilmesi gereken bir dev haline gelir.80 Bu balamda toplama kamp yneticilii yapm olan Nazi subay Adolf Eichmannn durumunu

77 78

Skirbek.-Gilje, a. g. e., s. 580. Arendt, Antisemitizm, s. 11. Toplama kamplarnda bireyin aamal olarak biyolojik varla indirgendiini ifade eden Arendt, bu srete nce hukuki kimliin, daha sonra ahlaki kimliin, son olarak da bireyselliin tmyle yok edildiini yazar. Bu durum, Arendte gre totalitarizmin insan doasn deitirme deneyimidir. (Bkz., ztan, a. g. m., s. 107). Bu noktada unu ifade edelim ki baz yazarlar Arendtin Nazi Almanyas ve Stalinist Rusya gibi rejimlerin insan doasn deitirmi olduunu nasl ileri srebildiini anlayamadklarn ifade ederler. rnein Eric Voegelin bu kanaattedir. Voegelin, bat felsefesinin en saygdeer geleneklerinden birine bavurarak, bir eyin doasnn, tesadf ve olumsallk alan dnda tanm gerei, o eyin deimez z olduunu syler. Oysa Arendt, ok daha yeni bir gelenei (anti-metafizik) izleyerek, insanlarn, dier eylerin olduu anlamda bir ze sahip olmadn vurgular ve insanlarn doasnn, onlarn yaamlarnn koullarndan ve birbirlerine hangi ekilde grndklerinden ayrlamaz olduunu ifade eder. Bu yzden, insann doasnn, yaam koullarnn Arendtin totaliter rejimlerde olduuna inand gibi temelden deimesi halinde deitiini sylemek, daha uygun grnmektedir. Bkz., P. Lewis-S. K. Hinchman, a. g. m., s. 120. Elisabeth Young-Bruehl, a. g. e., s. 204. Arendt, totaliter sistemin rgt yapsn soan imgesiyle aklar. Buna gre, totaliterlik bir takm deiik tabakalardan oluur. Bu tabakalar, sistemi, gerek dnyann olgusallndan gelebilecek oklara kar dayankl klar. Bu yapnn, merkezinde, bir tr bo alanda, lider yer alr; lider ne yaparsa yapsn ister siyasi teekkl otoriter bir hiyerari olarak btnletirsin, isterse bir tiran gibi kendi uyruklarn ezsin bunlar dardan ya da yukardan deil, ieriden yapmaktadr. Hareketin olaanst derecede ok katl paralarn oluturan cephe rgtleri, eitli meslek kurulular, parti yeleri, parti brokrasisi, elit yaplar ve polis gruplar, bunlarn hepsi birbirleriyle yle bir iliki ierisindedirler ki, her biri bir ynyle d cepheyi, dier ynyle merkezi olutururlar; yani bir katman iin normal d dnya, dier katman iin radikal bir arlk roln oynarlar. (Bkz., Arendt, Gemile Gelecek Arasnda, s. 137). Sistem sempatizanl ya da fanatiklik, merkezden darya gidildike de azalr. Toker, Hannah Arendtte Politik Sorumluluk Yurtta Sorumluluu, s. 50.

79

**

80

97

deerlendiren Arendt,* Eichmannn dnme yetisinin sistem tarafndan yok edildiini dnr. II. Dnya sava srasnda Nazilerin soykrm planlarn uygulayan ve sava sonras yarglanarak idama mahkm edilen Eichmann, Arendte gre ne bir canavar ne de anormal bir insandr. Yapt ileri emir komuta zinciri ierisinde yapan ve bunlar yaparken de sebep olaca felaketlerin bilincinde olmayan birisidir. Eichmann daha ok banaldir, insana verilmi olan dnme ve yarg yetisini kullanmamtr.81 Bir baka ifadeyle Eichmann, sistem tarafndan dnme yetisi elinden alnm**, kendi zihnine kapal biimde yaayan kr bir iradedir. Bu noktada Arentin temel amac da, anlam aray ierisinde, 19. ve 20. yzyldaki siyasi liderlerin insanlara istedikleri ekli verebilecekleri esnek bir maddeymiesine davrandklarn ve bu davrann olumsuz sonulara sebep olduunu gsterebilmektir. Bu adan Arendt, totalitarizm teriminin kullanlmasn hakl karmakla ya da terime yeni uygulama alanlar amakla hi ilgilenmemitir. O daha ok, totalitarizm gibi bir rejimin ortaya kmasna nasl olup da frsat verildiini aklamaya almtr. Bu balamda Arendt, totalitarizmi Avrupa kltr iindeki bir ucube ya da deformasyon olmaktan ok, modernlik iindeki eilimlerin mantksal bir uzants olarak grmektedir.82 Bu uzantnn temelindeyse, kamusal/siyasal alann ortadan kalkmas yer alr. Kamusal alann ortadan kalkmasyla, siyasi topluluun yerini kitle toplumu alm ve bu toplum yapsna uygun yeni bir alan -toplumsal alanolumutur.

Hitler dneminin st dzey grevlilerinden olan Adolf Eichmann, II. Dnya Sava sonras Arjantine kam ve bir sre bu lkede yaamtr. 1960 ylnda srail gizli servisi (mossad) tarafndan Arjantinden karlan Eichmann, Kudse getirilmi ve burada mahkemeye karlmtr. Eichmannn yarglanma srecini Arendt, The New Yorker dergisi muhabiri olarak takip etmi ve izlenimlerini daha sonra kitap olarak yaynlamtr. Arendtin Eichmann davas ile ilgili izlenimleri konusunda bkz., Hannah Arendt, Eichmann in Jerusalem: A Report on the Banality of Evil, Penguin Books, New York, 1977. Arendt, Eichmann in Jerusalem: A Report on the Banality of Evil, s. 287. Cem Deveci, Siyasetin Snr Olarak Kamusallk: Arendtin Kanttan karsadklar, Dou Bat (2. Bask), say. 5, Ankara, Kasm, Aralk, Ocak 19989, s. 105. Eichmannn dnme yeteneinden yoksun kiilii, Arendte u soruyu sordurmutur: Ktlk, kt davrann zorunlu nedeni midir? Yoksa iyi ve kt sorunu bizim dnme yetimizle mi ilgilidir? Arendt, ahlki yarg gc ve dnme arasnda bir ba olduu ve bu yzden dnmede dnme mesleinden olanlara bir ncelik hakk tannmamas gerektii sonucuna varmtr. Her iki g de, hem dnme hem de pratik akl, Arendte gre, insan iin varolusal bir ilgi tar. nk akl, hakikati deil, anlam arar. (Bkz., Rullman, a. g. e., s. 170). Ona gre anlama da, eylemin br yzdr. Arendtin eylem ve anlama arasnda kurduu isel iliki iin bkz., Grossmann, a. g. m., s. 149. Tormey, a. g. e., s. 69.

81

**

82

98

2. 2. 4. Kitle toplumu* Arendt, modern ada kamusal ve zel alann kne yolaan bir baka etken olarak, toplumsal alann son tarihsel duran oluturan kitle toplumunun ortaya kn gsterir. Arendte gre kitle toplumunun ortaya kmasyla toplumsal alan, yzlerce yllk geliiminin ardndan nihayet belli bir toplumun btn fertlerini eitler olarak ve eit bir gle kucaklad ve denetimi altna ald bir noktaya ulamtr.83 Gelinen bu noktada, ayrm ile fark bireyin zel meselesi haline gelmi, kamusal alana ait ilkeler yklmaya balamtr. nsanlar, bakalarn grmek, duymak ve onlar tarafndan grlp duyulmak olanan yitirmi, kendi tekil deneyimlerinin znelliine hapsolmulardr.** Yani kitle toplumu koullarnda insanlar, zel hale gelmi, bir ailenin fertleri gibi davranmaya balamlardr.84 Bu balamda Arendt, kitle toplumunu, hl birbirleriyle ilikili olan ama bir zamanlar hepsi iin ortak bir anlam bulunan dnyay yitirmi*** insanlar arasnda otomatik olarak ortaya kan bir rgtleni biimi olarak tanmlar.85 Bu rgtleni biiminde insanlarn eylem imknlar, yani kendisi iin farkl bir kimlik oluturma ve dnyevi bir grnler alan kurma yetisi elinden alnmtr.

Arendt, toplum ile kitle toplumu kavramlar arasnda bir ayrm yapar ve bu iki kavram arasndaki balca fark kltrde bulur. Toplum, kltrel eyleri toplumsal metalar haline getirir, kendi bencil amalar iin kullanr ve istismar ederken onlar tketmez. Toplumda kltrel eyler, nesnel bir nitelie sahip olurlar ve btnyle ortadan kalkmazlar. Bu ynyle de toplum, kltre ihtiya duyar ve kltrel eylere bir deer ykler. Buna karlk kitle toplumunun ihtiyac kltr deil, elencedir. Elence endstrisinin sunduu eyalar, toplum tarafndan tpk dier tketim metalar gibi tketilirler. Toplum ile kitle toplumu sahip olduklar zellikler bakmndan farkl olduklar gibi, ortaya klar da ayn tarihsel dneme denk gelmez. Toplumun ortaya k (modern adan nce deildir) tarihsel olarak kitle toplumunu nceler. (Bkz., Arendt, Gemile Gelecek Arasnda, s. 235-244). Bu kavramlar Arendtin dncesinde her ne kadar birbirinden ayr duruyor olsa da, sonuta her ikisinin de modern toplumu ve modern aa zg bir grng olan toplumsal alan niteleyecek ekilde kullanld grlmektedir. Arendt, nsanlk Durumu, s. 63. znelleme karsnda ise hibir yarg gc tutunamaz. Arendte gre, znellemenin n plana kt durumlarda, btn yarglar duyumlar seviyesine, duyumlar arasnda da en dk seviyede olan zevk duyumuna indirgenir. Bkz., Arendt, Gemile Gelecek Arasnda, s. 78. Arendt, nsanlk Durumu, s. 85. Arendt, ortak dnyaya olan ilgilerini yitirmi ve artk aralarnda birletirici ve ayrc olacak bir dnyann bulunmadn dnen kitle toplumunun insanlarn ebediyen bir arada tutmak iin ise, dnlm bir tek ilke olduunu syler. Bu ilke, Hristiyanlktan kaynaklanan efkat ilkesidir. efkat dnyad bir yapya sahiptir ve genel insani sevgi deneyimine karlk gelir. Hristiyanlk, mensuplarna, efkat bayla birbirine balanacaklar bir cemaat yaps sunar. Bu yap, aile fertleri arasndaki ilikiler rnek alnarak kurulmutur. Ona gre, Aile fertleri arasnda bir kamu alannn ortaya kt grlmediinden, yalnzca efkat ilkesince ynetildii srece Hristiyan cemaat yaamndan da byle bir alann olumas mmkn olmayacaktr. (Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 7880). Arendtin bu ifadeleri onun kamusal alan anlaynn cemaat tipi rgtlenme biimine kar olduunu gstermektedir. Bu konuda bkz., Margaret Canovan, Politcs as Culture: Hannah Arendt and Public Realm, s. 193. Arendt, Gemile Gelecek Arasnda, s. 125.

83

**

84

***

85

99

Kitle toplumu, sadece kamu alann deil, zel alan da tahrip etmitir. Yani insanlar yalnzca bu dnyadaki yerlerinden deil, iinde kendilerini bu dnyaya kar bir zamanlar korunmu hissettikleri, hatta bu dnyadan dlanm olanlarn bile aile yaamnn dar gerekliinde, yuvann scaklnda bir ikamet bulabildikleri zel evlerinden de yoksun brakmtr. Bu yoksunluk, beraberinde kitlesel yalnzl getirmitir. Kitlesel yalnzlk, zel alanda yer alan insann yaad bireysel yalnzlktan farkl olarak, en u ve en gayri insani yalnzla karlk gelir.86 Bu yalnzlk duygusu, ayn zamanda dnyaya yabanclamay da en st noktaya vardrr. Kitlesel yalnzl yaayan bu insanlarn yaamnda byk bir boluk olduu grlr. Bu boluk ise onlarda, dnyada evinde olma duygusunu geri getirme ynnde mulk bir drt uyandrmaya balar. Bu durumda, daha iyi bir alternatifleri olmad iin, kitlesel yalnzl yaayan bu insanlar, bir kitle hareketine veya bir baka insani dnya taklidine ye olmay seebilirler.87 Bu seim, insanlar bir srnn yesi haline getirir ve dnmeden, yarglamadan yaayan bireylere dntrr. Bu balamda Arendt, totaliter tahakkm mmkn klan en nemli unsurlardan birinin toplumda yaygnlaan bu yalnzlk* hissi olduunu syler.88 Kitle toplumu koullarnda, insan yaam deitii gibi entelektel, ahlki ya da hakkn korumak adna oluturulan gnll birliklerin -cemiyetlerin- yaps da deimitir. Bu tr gnll birlikler amalarndan sapm, zel karlarn, bask gruplarnn korunmasna hizmet eder hale gelmilerdir. Arendte gre, bu tr birliklerin sahip olduu ruhun, sosyal yaamn btn etkinliklerini kapsamas artk sz konusu deildir. Bu durum, cemiyet yelerinin saysnn azalmasna sebep olduu gibi, siyasi eyleme olan ilgiyi de azaltmtr.89 Siyasi eyleme olan ilginin azalmas da, insanlarn kendilerini ifade edebilecekleri, eitlik ve farkllklarnn farkna varabilecekleri bir alann, yani kamusal alann yokluuna karlk gelir. Byle bir alann yokluunda
86 87 *

Arendt, nsanlk Durumu, s. 87. Lewis-Hinchman, a. g. m., s. 130. Arendt, yalnzlk (loneliness) ve tek banal (solitude) birbirinden ayrr. Tek banalkta birey, kendisiyle bir diyalog ierisindedir. Birey, diyalog yoluyla kendisiyle bir beraberlik kurar ve bu beraberlik bakalarylada konuabilme yetisine sahip olduunu gsterir. Oysa yalnzlkta birey, bakalarndan mutlak anlamda yaltlm durumdadr. Bakalaryla ne iletiime geme ne de ortak eylemde bulunma imknna sahiptir. Bkz., Hannah Arendt, The Origins of Totalitarianism, Meridian Books, Cleveland and New York, 1963, s. 476. Arendt, The Origins of Totalitarianism, s. 475. Arendt, Sivil taatsizlik, s. 112113.

88 89

100

insanlar, benzersiz kiisel kimliklerini ortaya koyamaz ve bakalarnn gdm altna girerler. Kamusal ve zel alann kn kitle toplumunun ortaya kyla ilikilendiren Arendt, kitle toplumunu belirleyen en nemli zellik olarak ise, ok sayda insandan olumasn gsterir. Ona gre, insanlar kalabalklatka davran gsterme olaslklar artar, fakat davran-olmayan karsndaki tahammlleri de azalr. Bu durumsa, kamusal alana ait ilkeleri dumura uratr. Zira Arendte gre, en bireyci ve en az boyun eici siyasi teekkle sahip olan Yunanllar bile, polisin sadece yurtta saysnn snrl tutulmas kaydyla varln srdrebileceinin farkndaydlar. Ayrca Ona gre, bir araya ylm ok sayda insan, bu ister tek bir kiinin ister ounluun ynetimi olsun, despotizm ynnde neredeyse kar konulmaz bir eilim sergiler.90 Arendtin ortaya koyduu bu mantk gerei kitle toplumu da, ok sayda insan barndrmas yznden, doasnda despotik eilimler tayan bir toplum olarak belirir.

2. 2. 5. Mlkiyet ve mlkszle(tir)me Arendt, mlkiyetin nasl elde edildii zerinde durmakszn, Antik Yunanda tad anlama bal olarak insan yaamndaki yerini belirlemeye alr. Ona gre, kken olarak mlkiyet, bir kimsenin yle ya da byle dnyann belli bir ksmnda bir yer sahibi olmas anlamna gelir.91 Sahip olunan bu yer, insann biyolojik yaam srecini koruduu gibi, insani zelliklerin sergilenecei ve siyasi etkinliklerin yer alaca kamusal alana ykseliin de temel artn oluturur. Antik Yunanllar iin olduu gibi Arendt iin de byle bir mekndan yoksun olmak, insani zelliklerin sergilenecei ve siyasi etkinliklerin gerekletirilecei kamusal alanda yer alamamak demektir. Arendt, mlkiyet ile servetin farkl iki doaya sahip olduklarn vurgular ve ikisi arasnda bir ayrm yapar. Mlkiyet, ortak bir dnyada kiinin zel olarak kendi payna den hisseyi ifade eder ve bu nedenle insann dnyevilii asndan en temel siyasi durumu olutururken,92 servet; kiinin geim aralarndan salad durumu ifade eder93
90 91 92

Arendt, nsanlk Durumu, s. 66. A. g. e., s. 90. A. g. e., s. 345.

101

ve siyasi bir anlam tamaz. Mlkiyet birikim sreci olmadan varln devam ettirebilirken, servet birikim sreci olmadan, kullanm ve tketim yoluyla bir anda kartna, yani zlme srecine dnebilir.94 Baka bir deyile mlkiyet tanmaz bir yapdadr ve bireyin hayatnda kalc olmak gibi bir zellie sahiptir.95 Buna karlk servet tanabilir bir zellik gsterir ve bireyin hayatnda bir geicilik arz eder. Arendt, yapt bu ayrm, potansiyel olarak zengin ama ayn zamanda mlkiyetsiz toplumlarn varln rnek gstererek destekler.96 Bu dnce balamnda Yahudiler, zengin ama mlkiyetsiz, dolaysyla siyasi etkinliklerin gerekletirildii kamusal alandan yoksun bir toplum olarak deerlendirilecektir. Arendt, mlkiyet ile servet arasnda var olan ayrmn net bir ekilde ortaya konduu dnem olarak, Antik Yunan kltrn gsterir. Yunanllar iin bir yere sahip olmak, kamu alann oluturan ailelerden birinin reisi olmak anlamna gelir. Bu durum ise, potansiyel olarak bir siyasi teekkle ait olmak demektir. nk Yunanllarn bak asna gre mlk sahip olmak, yaam zorunluluklarnn stesinden gelerek herkesin eit kabul edildii kamu alanna girme olana salar.97 Kiinin kendi yaam zorunluluklarna hkmediyor olmas, kendi yaamn aarak herkese ortak olan dnyaya girmek iin zgr biri olmas demektir. Mlkn siyasi bir yaam srdrebilecei kamu alanna girmek iin kullanmak yerine bytmeyi yeleyen bir mlk sahibi, zgrln sanki kendi elleriyle kurban etmi ve kendi iradesiyle kle, yani zorunluluun hizmetkr olmu demektir.98 Arendte gre Antik Yunanda dnyann zel olarak sahiplenilmi o ksm, kutsal olarak kabul edilmi ve aile ile mkemmel bir ekilde zdeletirilmi durumdayd.* Bir kimsenin evinin yerle bir edilmesi, ayn zamanda yurttalktan karlmas anlamna gelirdi. Dolaysyla bir mlke sahip olmak, yurttalk haklarndan
93 94 95 96 97 98 *

A. g. e., s. 93. A. g. e., s. 99 A. g. e., s. 100. A. g. e., s. 90. A. g. e., s. 90. A. g. e., s. 94. Arendt burada, Antik Yunanllarn mlkiyeti aile ile mkemmel bir ekilde zdeletirerek ona kutsallk atfettiklerini sylemekle, aileyi/zel alan yceltmi olur. Fakat daha nceki ifadeler hatrlanrsa, Antik Yunanllar zel alan gizlilik kavram erevesinde deerlendirip, gizlilii de ahmaka bir durum olarak nitelendirmilerdi. Bu durum dnldnde, Arendtin bu fark gzden kard ya da yeterince aklayamad sylenebilir.

102

faydalanmak demekti. Kleler ile yabanclar ise, bir mlkn sahibi saylmazlard. Oysa kleler ve yabanclarn servetleri olabilirdi ve sahip olduklar bu servet hibir zaman mlkiyetin yerini tutamazd.99 Yoksulluk ise, servetle deil, mlkiyetle balantl bir ekilde dnlrd. Bir kimsenin mlkiyetinin elinden alnmas, yoksul olduu anlamna gelirdi.100 Arendt, modern ada mlkiyet ile servet arasnda var olan ayrmn kaybolduunu ve her iki terimin ayn anlama gelecek ekilde kullanldn dnr. Ona gre modern ada servet de mlkiyet gibi kamu alanna giriin ve yurttala ykseliin ana koulu gibi grlm, daha dorusu mlkiyet kaldrlarak onun yerine servet geirilmi, o zamana kadar kutsal kabul edilmeyen servete kutsallk atfedilmi ve siyasi bir anlam kazandrlmtr.101 Baka bir deyile, tanmaz mlkiyet olarak sahip olunan mekn, modern ada tanr mlkiyet haline dntrlmtr. Yani bireylerin hayatnda kalc olma zelliini yitirerek bir geicilik kazanm, para ortak paydasyla deer biilir ve her an mbadele edilir hale getirilmitir. Bu durum ise, elle tutulur nitelikte olan mlkiyetin, zel kullanm yararn yitirerek, toplumsal bir deer kazanmasna
102

ve insanlarn bir mlke sahip olmadan da zenginlie kavuabilecekleri

dncesine neden olmutur. Arendte gre ise, bir yere sahip olmak anlamna gelen zel mlkiyet olmadan insanlarn bir zenginlie kavumalar yoksullua are olsa da, zel mlkiyetin kaldrlmas olsa olsa daha kt olan bir tiran belsna davetiye karmak anlamna gelir.103 Arendt, modern ada grlen mlkiyetle ilgili bu zihniyet deiiminin temelinde yer alan olay olarak, reform hareketini gsterir. Ona gre, modern an eiinde yer alan ve bu an karakterini belirleyen olaylardan Reform, kilise ve manastr mlklerinin msaderesi yoluyla bireysel mlkszletirme ve toplumsal servet birikimi gibi iki yanl bir srecin nn amtr104 ve reformla balayan bu

99 100 101 102 103 104

Arendt, nsanlk Durumu, s. 91. A. g. e., s. 90. A. g. e., s. 89-90. A. g. e., s. 100. A. g. e., s. 96. A. g. e., s. 339.

103

mlkszletirme sreci hl devam etmektedir. Bu srete servet birikimi* zel mlkiyetten daha sayg deer grlm, servet birikimi adna zel mlkiyet kurban edilmitir. Oysa ona gre, Bireysel servet sahiplii uzun vadede mlkiyete birikim srecinin toplumsallamasna gsterdii saygdan daha fazlasn gstermeyecektir. 105 Arendt, mlkiyet ile servet arasndaki ayrma dikkat etmedikleri ya da bilinli olarak bu ayrm gz ard edip, yanl anladklar gerekesiyle Proudhon, Karl Marx ve Liberalleri eletirir. Ona gre, Proudhon, eserlerinde mlkiyet ile servet arasndaki ayrma dikkat etmezken; Marx, zel mlkiyeti toplumsal retimin ve toplumsal servet birikiminin nnde bir engel olarak grmtr. Liberal ekonomistler ise, zel servetin zel mlkiyetle ayn rol oynayacan sanarak, bireysel zgrlkleri koruyaca yanlgsna dmlerdir.106 Arendtin mlkiyet ile servet ayrm zerinde bu kadar durmasnn nedeni, zel servet birikiminin zel mlkiyeti ykacan ve bunun da zel ve kamusal alan arasndaki ayrm ortadan kaldracan dnmesidir. Zira zel alann meknsal boyutunu oluturan mlkiyet, hem her iki alan birbirinden ayrmakta hem de aralarndaki ba kurmaktadr.107 Modern an douuna elik eden reform hareketi de, bu balamda zel alann ortadan kaldrlmasnn temellerini atmtr. zel alann ortadan kalkmas ise, insani varoluun en yksek olanana erime imkn veren kamusal alann snmesini salar. nk kamusal alan kuran insanlar zel alanda zorunlu ihtiyalarn gideren ya da bir mlke sahip olan insanlardr. Bu ynyle bir mlke sahip olmak demek, potansiyel olarak insani varoluun en yksek olanana sahip olmak demektir. Dolaysyla kamusal alandan bakldnda mlkiyet, yurttalk statsne ykselmenin ve zgr olabilmenin de temelini oluturur.

Arendt, balca ilgi konusunun mlkiyet deil de zenginlik art ve birikim sreci olduunda, meselenin tamamen farkl bir yne sapacan ifade eder. Ona gre byle bir durumda sz konusu sre, sonsuz hale gelebilir. Fakat zel bireylerin sonsuza dek yaayamayacak olmalar ve nlerinde sonsuz bir zamann bulunmay gibi bir gerek, bu srecin sonsuzluuna srekli meydan okuyacaktr. Yalnzca tek tek insanlarn yaamlar yerine, bir btn olarak toplumun yaam birikim srecinin dev znesi haline getirilirse bu sre, bireylerin yaam srelerinin ve bireysel mlkiyetlerin dayatt snrlarca engellenmeden, tamamen zgr bir biimde varln devam ettirebilir. Bu durumda insan, sadece kendi bekasyla ilgilenen bir birey deil, trn bir yesi olarak davranr ve sadece zorunlulua bal biyolojik ihtiyalarn peinde koan bir varlk konumuna gelir. Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 161. A. g. e., s. 96. A. g. e., s. 9697. Zabc, a. g. e., s. 120.

105 106 107

104

nsanlarn mlkszletirilmeleri, Arendtin ifadesiyle yaamn zorunluluklar karsnda ryan kalmalar,108 siyasi ve ekonomik alanda birok dnme neden olduu gibi, insann dnyadan yabanclamasn da beraberinde getirmitir. Zira Arendte gre mlkiyet, servet ve el koymadan farkl olarak, ortak bir dnyada kiinin zel olarak kendi payna den hisseyi ifade eder ve bu nedenle insann dnyevilii asndan en temel siyasi durumu oluturur. Bu mantk gerei de mlkszleme ile dnyadan yabanclama, birbiriyle akan iki olguya karlk gelir.109

2. 2. 6. Yabanclama Mlkszlemenin paralelinde ortaya kan yabanclamay Arendt, modern aa zg bir grng olarak deerlendirir. Modern bireyin yaad bu yabanclama, K. Marxn dnd gibi kendine deil, dnyaya yabanclama durumudur.* Arendt, mlkszlemenin yaratt dnyaya yabanclamann ilk evresi olarak, aile ile mlkiyet arasndaki ilikinin yok olmasn gsterir. Daha nce de ifade ettiimiz zere Arendt nazarnda bu ilikinin mkemmel bir ekilde kurulduu dnem, Antik Yunan dnemiydi. Antik Yunanda mlkiyet, dnyann belli bir ksmnda bir yer sahibi olmak anlamna gelir ve aile ile zdeletirilirdi. Bu balamda e anlaml kullanlan mlkiyet ve aile, bireyin yaam srecini koruyan emek/alma etkinliini iinde barndrrd. Modern ala birlikte emek/alma etkinlii zgrlemi ve zel alan snrlarnn dna tanmtr. Bu deiime bal olarak mlkiyet ve aile arasndaki iliki de eski anlamn yitirmitir. Artk aile, insann temel gereksinimlerini giderecek etkinliklerin yer ald bir yap olarak grlmemi, mlkiyetle zdeletirilmemitir. Arendte gre bu ilikinin

108 109 *

Arendt, nsanlk Durumu, s. 347. A. g. e., s. 345. Bir yuvarlak masa toplantsnda, Bugn iin en nemli kayg nedir? sorusunun cevabnn neredeyse oybirlii ile dnya deil de insan olmas Arendti ok rahatsz etmitir. Ona gre, dnya insanlar arasnda uzanmakta ve uzanan bu aralk politik bir anlam tamaktadr. Eer kayg konusu dnya deilde insan olursa, siyaset d bir alana saplm olur ve siyasal alann dna kma da bir dnya yitimini beraberinde getirir. Arendtte dnya iin kayg, eylem ve konumada olduu gibi, dnyay insanlatran bir kategori olarak grlrken, dnyaszlk deneyimi barbarln bir biimi olarak kabul edilir. nk ona gre, politikann merkezinde insan iin kayg deil, dnya iin kayg vardr. Bkz., Arendt, Men in Dark Times, s. 4. Sylvie Courtine-Denamy, Eyleme ve Dnme -M. Heidegger ve H. Arendtte Kayg ve Dnya Kavramlar-, ev. Okhan Gndz, Metafizik ve Politika iinde, yay. haz. S. Y. ge-. Szer-F. Tomkinson, Boazii nv. Yaynlar, stanbul, s. 93, 97.

105

yok oluu da beraberinde, zalimlii, sefaleti ve maddi perianl getirmi, yoksul emekilerin saylarn artrmtr.110 Mlkszlemeye bal olarak ortaya kan dnyaya yabanclamann ikinci evresini ise, toplumun ailenin yerine geerek yaam srecinin znesi haline gelmesi oluturur. Bu evrede aileye mensup olmann salad gven ve korunma duygusunun yerini bir toplumsal snfa mensup olma duygusu alm, aileye hakim olan doal dayanmann yerine de toplumsal dayanma gemitir. Artk toplumun yeleri arasndaki ilikinin kuraln da, kan ile topran koyduu kurallar belirlemeye balamtr.111 Bu deiime bal olarak modern toplumda ailenin ve hanenin yerine, milli devlet ve onun lkesi gemi, hanedeki mlkiyetin yerini, lkenin topraklarnn mlkiyeti almtr. Bu durum ise, zel alann ve ondan bamsz bir kendilik olarak ortaya kamayacak olan kamusal alann kn getirmitir. Zira Arendte gre, insanlar ve toplumsal insanlar lkelerin vatanda olur gibi dnyann vatanda olamazlar ve toplumsal insanlar da aile ile hanede yaayanlarn yapt gibi kendi zel mlklerine kolektif olarak sahip olamazlar.112 Bu durum onlarn dnyada bir yeri olmadn gsterir. Dnyada bir yere sahip olmamak da dnyaya yabanclamann temellerini oluturur. Mlkszlemeden sonra yabanclamay ortaya karan ikinci etmen, bilgi ve bilim anlaynda ortaya kan gelime ve deimedir. Arendtin modern an eiinde yer alan olaylar olarak grd yerkrenin kefi ve teleskopun icad, dnyaya dardan bakabilmenin getirdii bir yabanclamaya neden olmutur. O gne kadar sonsuz olarak bilinen dnya, bu yenilikler sayesinde avu ii gibi bilinir hale gelmitir. Fakat bu yeniliklerle birlikte yeryz ile insan arasna bir mesafe girmi, insann evrene ve evren iindeki insana bak, farkllamtr. Yeryz artk yeryz merkezli bir bakla deil, evren merkezli bir bakla anlalmaya allmtr.113 Sonuta yabanclaan yeryz, mlkszlemenin sonucunda ortaya kan yabanclaan dnyaya elik eder hale gelmitir. Arendte gre, her halkarda, yabanclaan dnya modern toplumun seyrini
110 111 112 113

Arendt, nsanlk Durumu, s. 349. A. g. e., s. 349. A. g. e., s. 350. A. g. e., s. 339343.

106

ve geliimini belirlerken, yabanclaan yeryz de modern bilimin* alamet-i farikas halini alm ve yle de kalmtr.114 Bilimsel gelimeler insann yeryzne yabanclamasna neden olsa da, bunlarn ortaya konuluundaki asl ama bu deildir. Asl ama, yaam kolaylatrmak, insan mutlu klmaktr. Dolaysyla bilimsel gelimelere bir btn olarak bakldnda, hem umutsuzluun hem de zaferin bir arada bulunuuna elik ettikleri grlr. Arendt balamnda da bilimsel gelimeler sadece olumsuz zelii ile ele alnmamakla beraber, onun iin nemli olan bu gelimelerin sonularn nasl yaadmzdr. Ona gre sonuta ortaya kan, dnyadan giderek daha ok yabanclama olmu, tarih de doa da anlalmaz hale gelmitir. Arendte gre, dnyann bu iki noktada yitirilmi olmas, . geride onlar hem birletiren hem de ayran mterek bir dnyadan yoksun, ya umutsuz bir terkedilmilik iinde ayr dm ya da kitle halinde bir araya getirilmi insanlardan oluan bir toplum brakmtr.115 Kitle toplumu olarak adlandrlan bu yap ierisinde dnyaya yabanclama durumunu yaayan insan, kendi karlarn merkeze koyarak yaayan, ben-merkezci bir yapya sahip bireysellemi insandr. Bireysellemi insanlarn ise, kamusal bir alan oluturma ya da cumhuriyeti yurttalarn oluturduu alana girme olanaklar yoktur. nk bireysellemi insan, kamusal karlar konusunda kaytsz kalma eilimindedir. Onun duyduu kayg zel karlara yneliktir. Bu kayglarla hareket eden insann, kendisini kabul ettirebilmesi, dolaysyla benzersiz kiisel kimliini etkin bir biimde ortaya koyabilmesi artk mmkn deildir.

2. 2. 7. Mahremiyetin douu Daha ncede ifade ettiimiz zere, Antik Yunanllar zel kelimesini mahrum edici (giz-edi) bir anlamda kullanm ve buna bal olarak zel alan, bir eyden, en yksek ve en insani yeteneklerden yoksun kalnan bir alan olarak deerlendirmilerdi. Gnmzde ise, gizlilik kelimesinin yoksunluu ifade edecek ekilde kullanlmad ve
*

Arendt, yabanclaan yeryz ile birlikte btn bilimlerin ierikleri bakmndan radikal bir deiiklie uradklarn ifade eder. Bu durum en ak ekilde, yeni bilimin en nemli zihinsel arac olarak kabul edilen modern cebir de gzlenir. Modern cebirde matematik, kendini meknn (uzamn) zincirlerinden kurtarmtr. Yani adndanda anlalaca gibi yersel l ve lmlere bal olan geometriden. Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 360. Arendt, nsanlk Durumu, s. 360. Arendt, Gemile Gelecek Arasnda, s. 125.

114 115

107

zel alann en temel insani deerlerden yoksun kalnan bir alan olarak kabul edilmedii grlmektedir. Yani gizlilik zel alana ait bir zellik olarak grlmekte ve mahremiyeti ifade edecek ekilde kullanlmaktadr. Bu anlamda zel alan bir hak olarak kabul edilip, siyasal ve toplumsal alanla kartlk tayan bir alan olarak deerlendirilmektedir. Referans noktas Antik Yunan olan Arendt, bu anlam deiikliinin bir nedeni olarak, modern bireycilik sayesinde zel alanda gzlenen olaanst zenginlii gsterir116 ve mahremiyeti, zel mlkiyet alannn ortadan kalkyla birlikte ortaya km, tehlikeli modern bir grng olarak deerlendirir.117 nk ona gre, modern a ile birlikte ortaya kan zel yaamn mahremiyeti, btn zel duygular ve zel hisler alanna derin bir younluk kazandrp zenginletirirken bu younlama, daima dnya ile insanlarn gerekliine duyulan gven duygusunu yitirme pahasna gereklemitir.118 Zira, modernin mahremiyeti kefi, bireyin d dnyadan, eskiden zel alann emsiyesi altnda korunan isel znelliine tam anlamyla bir ka gibi grnmektedir.119 Bu ka ise, son noktada dnyaszlk deneyimine karlk gelir. Bu dnce balamnda Arendt, Men in Dark Times (Karanlk Zamanlarda nsanlk) adl denemesinde, Nazi dnemi srasnda Yahudilerde olduu gibi, mahremiyet araynn kamu alanndan dlanm guruplarn tipik bir zellii olduunu, fakat byle bir mahremiyetin her zaman bir barbarlk biimi olan dnyaszlk pahasna salandn yazar.120 Arendtin kulland anlamda, modern ada ortaya km bir olgu olsa da, mahremiyetin,* sadece bu aa zg olmad, Romann ge dnemlerinde bu

kavramn zel alan ifade edecek ekilde kullanld grlmektedir. Ancak Arendt, Antik Yunanda zel alan snrlar ierisinde yer alan gizlilik ile modern bir olgu olarak ortaya kan mahremiyet arasndaki ince ayrma dikkat ekerek, mahremiyetin kendine zg renklilii ile eitliliinin modern adan nce kesinlikle bilinmediini vurgular.

116 117 118 119 120 *

Arendt, nsanlk Durumu, s. 60 A. g. e., s. 101. A. g. e., s. 75. A. g .e., s. 100. Arendt, Men in Dark Times, s. 13. M. Passerin DEntreves, Hannah Arendt ve Yurttalk Kavram, s. 71. Mahremiyet teorisini kefeden kii olarak J. J. Rousseau gsterilir. Arendte gre Rousseau bu kefe, devletin basksna kar deil, toplumun insan yreinin kaldramayaca dalaletlerine, insann o zamana dek zellikle korumaya gerek duymad en deruni yanna ynelttii srnak tecavzlerine kar bir bakaldr iinden varmtr. (Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 61). Yani Rousseau devlete deil topluma kar bir dnceyle mahremiyeti kefetmitir.

108

Ona gre Romallar iin gizlilik, res publica* ilerinden balarn dinledikleri geici bir snak gibidir.121 Yani Yunanllar iin olduu gibi Romallar iin de gizlilik, zel alan ierisinde oluturulan, insann bakalarndan uzaklama ve saklanma yeri gibidir. Dolaysyla gizlilik Romallar iin de, bakalaryla birlikte yaplacak etkinliklerden uzak olma anlamna gelir ve bir eylerden yoksun olma durumunu ifade eder. Yoksun olma anlamnda kullanlmas da, onu modern adaki mahremiyete yklenen anlamdan ayrr. nk mahremiyetin modern ada tad anlam, zel yaamn zenginliine dayandrlmtr. Bu duruma bal olarak modern ada zel yaam, daha nceki dnemlerde olduu gibi kamusal yaam iin bir ara olarak grlmemi, kendi bana bir ama haline getirilmitir. Mahremiyetin modern ada yceltici bir tavrla ele alnm olmas da zel alann ykselie gemesine neden olmu ve insanlar artk zel alanda yerine getirdikleri etkinliklerle tanmlanr hale gelmilerdir. Oysa Arendte gre insani deerlerin yer ald ve insann insan olarak tanmland yer, zel alan deil, siyasi etkinliklerin gerekletirildii yer olan kamusal alandr. zel alann mahremiyet alan olarak grlp bu ekilde ykselie gemesi ayn zamanda, zel ve kamusal alan arasndaki ayrmn siliklemesini ve her iki alann toplumsal alan ierisinde erimesini de beraberinde getirecektir.

.. 51027 yllar arasnda Roma devletine verilen isim. Cumhuriyet olarak adlandrlan bu szck, o zamanlar ynetim biimini regnumdan (monari, krallk) ayrmak iin kullanlmtr. Kamu mal, yani kamu ya da devlete den grev ve yararlarn toplam, genel anlamda devlet demekti. nceleri bir rejimi belirtmeyen bu deyim, sonralar monarinin zdd anlamnda kullanlmtr. 16. Yzylda Bodin res publicay eski anlamnda, ayn yzylda Machiavelli, imparatorluun zdd olan ynetim anlamnda kullanmtr. Daha sonra Montesquieu, despotik ynetimin zdd olarak, halkn kendi kendini ynetmesi anlamnda kullanarak, szce bugnk anlamn vermitir. (Bkz., Arendt, nsanlk Durumu, s. 5960). Res publica genel olarak, aralarnda aile ba ya da yakn ilikiler olmayan insanlar arasndaki birliktelik ve karlkl taahht balarn temsil eder. Bu ba, bir kitleye, bir halka, bir siyasi uygulamaya ilikin badr. Bkz., Sennett, a. g. e., s. 16. Arendt, nsanlk Durumu, s. 60.

121

109

SONU Hannah Arendt, birok alanda youn mcadelelerin yaand 20. yzyln bunalml ortamnda yetimitir. ki dnya sava grm, Hitler Almanyasnda bir Yahudi olarak yaam, insanln en ac tecrbelerine tanklk etmitir. Btn bu olumsuzluklara ramen Arendt, yine de mutlak bir ktmserlik iine girmemi, dnyann yaanabilir bir yer haline getirilebilmesi iin, modernite koullar altnda gemiin kaybolan hazinelerini bulup gn yzne karmaya alm, bu noktadan hareketle, insani varoluun ne anlama geldiini bulmaya ynelmitir. Arendt, insan olmann ne anlama geldiini belirlerken, metafizik ya da teolojik aklama gelitirmekten kanm, bu sorunu insanlarn yaptklarna bakarak zmeye almtr. Bu balamda zel alan-kamusal alan, zgrlk-zorunluluk, lmszlkfanilik, eylem-emek-i, g-iddet gibi birok kavramsal ayrma bavurmutur. Bu ayrmlar ierisinde, zel alan-kamusal alan ayrm, dier ayrmlar tarafndan desteklenen temel ayrm konumundadr. Ona gre insan, zel alandan ayrm olan kamusal alan ierisinde kendini gerekletirir ve evresine kim olduunu duyurur. zel alan, insanlarn dnyaya geldiklerinde kendilerini iinde bulduklar doal bir alandr. Bu alan, siyaset ncesi rgtlenme biimine karlk gelir; gizlilik, zorunluluk ve bask ile karakterize edilir. Bu alanda, eylemlere ve davranlara hkim olan, yaam zorunluluklar ile yaamn korunmasna ynelik kayglar ve ilgilerdir. Bu ynyle Arendt, zel alanda geen yaam, insani yaam iin gerekli olan birtakm zsel eylerden yoksun kalnan bir yaam olarak grr ve hakiki bir insani yaam olarak deerlendirmez. Buna karlk kamusal alan, eylem etkinliiyle oluturulmu bir alandr. Kamusal alan, siyasi etkinliklerin gerekletirildii bir grnmler alandr. Bu alanda yer almak zgr olabilmek, dolaysyla yurttalk statsne ykselip insani deerlerden faydalanabilmek demektir. Bu ynyle de Arendt, kamusal alan, insann kendini gerekletirebilecei mkemmel bir alan olarak sunar. Bu alan, ayn zamanda bireysel yaamlarn geiciliine ve bounalna kar da bir gvence oluturmaktadr. Yani kamusal alan, insann biyolojik lm srecini aabilecei ve dier varlklardan farkl olduunu gsterebilecei etkinlikleri gerekletirme imkn bulduu bir alan olarak grlr. Dolaysyla insani varolu asndan zel alann, biyolojik yaamn

110

ortadan kalkna bal olarak bir sonu ifade ettii yerde, kamusal alan, lmszle giden yolu amaktadr. Arendtin insan olmann ne anlama geldiini, insann yaptklarna bakarak aklama abas, varoluu (egzistansiyalist) felsefe paralelinde gr gelitirdiini gstermektedir. Zira varoluuluun temel tezi, insann yaptklaryla tanmlanabilecei anlayna dayanmaktadr. Bu belirlemeler nda baktmzda Arendt, her ne kadar kendisini felsefe evrelerine ait birisi olarak grmeyip, siyaset teorisyeni olarak sunsa da, felsefi kayglarla hareket ettii, dncelerinin odana insan problemini yerletirdii, dolaysyla insan felsefesi yapt izlenimi uyandrmaktadr. Arendtin, entelektel kariyerinde nemli rol oynam Karl Jaspers ve Martin Heideggerin etkisiyle, temel sorunu olarak belirledii siyaset alann, insanlk durumu kavramsallatrmasnn da gsterdii zere, speklatif felsefi bir temelde tartt grlmektedir. Arendt, zel alan ve kamusal alan kesin izgilerle birbirinden ayrmaya alr. Ona gre zel alan ve kamusal alan, insana sadece farkl deil, ayn zamanda kart olan ikili bir yaam sunar. Bu balamda Arendtin varsaym, eer zel alan ve kamusal alan arasndaki snr izgisi ve bu alanlarda yerine getirilmesi gereken etkinlikler doru bir ekilde belirlenebilirse, ne kamu alannn zel alan snrlar ierisinde geen yaam bulanklatrabilecei ne de zel alann kamu alanndaki ilerin ynn deitirebilecei ynndedir. Fakat Arendtin varsaymnn problematik yan, insan yaamnn duraan bir yaamm gibi alglanm olmasdr. Modern koullarda hibir insan yaam duraan bir yap gstermez ve her iki alanda geen dinamik bir yaam olarak belirir. Ayrca modern ada grlen toplum yaplarnda, yerine getirilen etkinlikler konusunda, Arendtin yapmaya alt gibi kat ayrmlarn yaplmad, yaplsa bile varln uzun sre devam ettiremeyecei de bir gerektir. Arendtin zel alan kamusal alan ayrmnn, siyasal olan ve siyasal olmayan belirlerken byk lde kolaylk salayabilecei sylenebilir. nk Arendt net bir ayrm yapar ve zel alan siyasi olmayan etkinliklerin alan, kamusal alan da siyasi etkinliklerin alan olarak grr. Fakat bu net ayrmn yannda Arendt, neyin siyasi bir tema olarak ele alndn her zaman ak ve net bir ekilde ortaya koymaz. rnein, zel alan siyasi olmayan etkinliklerin alan olarak grmesine karn, bu alan meknsal olarak ailenin sahip olduu mlkiyetle zdeletirir ve daha sonra zel alana ait bir

111

olguyu, yani mlkiyeti, siyasi bir tema olarak sunar. Arendtin bu yaklam, ele ald her kavrama siyasi bir anlam ykleme abasnn sonucu olarak grlebilir. Ancak bu durum yine de Arendtin aklamalarnn netlikten uzaklat ve ifadelerinin karanlkta kald dncesini deitirmez. Arendtin, zel alan kamusal alan ayrmnn tarihsel olarak oluumunu, mahiyetini ve yapsal dnmn ortaya koymak iin de Antik Yunana bavurduu ve bu dnemde grd ilkeleri modern aa uygulayarak toplumsal alan olarak adlandrd yeni bir alandan sz ettii grlmektedir. Onun dncesinde toplumsal alan, ne zel ne de kamusal nitelikte olan bir alandr. Bu alann douuyla birlikte, Antik Yunanda kesin izgilerle ayrlan, kamusal ve zel alan arasndaki ayrm bulanklamaya balam, zel alan snrlar ierisinde halledilmesi gereken ekonomik meseleler, siyasi bir mesele gibi grlerek kamusal alan snrlar ierisinde zlmeye allmtr. Yani bu alann ortaya kyla birlikte nceleri ailenin zel alanna dhil olan btn meseleler kollektif bir mesele haline gelmi, halklarn ve siyasi topluluklarn teekkl de, hane/ev rnek alnarak ortaya konmutur. Baka bir deyile zorunluluk alan kamusal/siyasal alan zerinde egemenliini kurmu, o gne kadar glgede kalm olan ev ileri alan ile snrl olan ekonomik sreler zgrleerek kamu sorunu haline gelmitir. Dolaysyla, insanlar aras ilikileri belirleyici g ekonomi olmutur. Arendte gre, ekonomik meselelerin sz konusu olduu bir yerde siyasi yaam gcn ve etkisini yitirir. nk ona gre siyaset, ekonomik meselelerini zm insanlarn iidir. Arendt, bu dncesi balamnda, yoksulluun siyasi aralarla zlemeyeceini ileri srer. Fakat bu noktada yine belirtmek gerekir ki, modern koullarda insanlar kamusal/siyasi alana srf tannmak, stn olmak ve itibar grmek iin katlmazlar. Ayn zamanda ekonomik meselelerini zmek iin de katlrlar. Ayrca Arendtin dncesine gre, zel alana ait etkinliklerin kamusal alana sokulmas, bu iki terimin ieriini ve birey ile yurttan yaam asndan tad anlam da deitirmitir. Antik Yunanda zel alan, gizlilik kelimesi erevesinde tanmlanm ve en temel insani deerlerden mahrum kalnan bir alan olarak grlmtr. Bu ynyle zel alanda geirilen yaam, ahmaka (idiotik) bir yaam olarak dnlm ve hor grlmtr. Bu adan sadece zel yaam olan biri, tam anlamyla bir insan olarak deerlendirilmemi ve kamu alanna girme olana olmayan kleler ya da byle bir alan oluturamam barbarlar gibi deer grmtr. Toplumsal alann ortaya kyla birlikte

112

zel alan, gizlilik kelimesi erevesinde deil, mahremiyet kavram erevesinde tanmlanm ve itibar gren bir alan olarak ortaya kmtr. Antik Yunanda kamusal alan ise, mkemmeliyet kavram erevesinde tanmlanm ve en temel insani deerlerin sergilenecei mkemmel bir alan olarak dnlmtr. Toplumsal alann douuyla birlikte, kamusal alan tanmlamak iin kullanlan mkemmeliyet kelimesi de farkl bir anlama brnm, toplumsal alan mkemmeli anonimletirmitir. Bu erevede insanlarn baarlarndan ziyade insan cinsinin ilerleyii ne karlm ve insanlar artk kamu alannda yerine getirdikleri eylem ve konumayla deil, emekle mkemmel olmaya balamlardr. Eylem ve konuma da mahrem ve zel alan snrlar ierisine srlmtr. Artk btn eylemler tanm gerei zorunluluun hkm altna sokulmu, insanlarn yaam da bireysel bir yapya brnmtr. Arendtin modern aa ynelik bu eletirileri, birok noktada hakllk pay yksek olan eletirilerdir. Ancak modern aa ilikin izdii bu karamsar tabloyu antik an deerleri dorultusunda ortaya koymu olmas, Arendtin modern an gerekleriyle yzlemediini ya da bilinli olarak bu gerekleri gz ard ettiini gstermektedir. Antik adan modern aa kadar geen zaman, insanlarn yaamn ve toplumlarn (ya da Arendtin terminolojisiyle sylersek topluluklarn) yapsn deitirmitir. Artk zel alan, Antik Yunanda olduu gibi, en temel insani deerlerden yoksun kalnan bir alan olarak deil, bir hak olarak kabul edilip, insan insan klan deerlerin sergilenebilecei mahremiyet alan olarak grlmektedir. zel alann Antik Yunandaki anlamnn deimesi ve mahremiyet kavram erevesinde tanmlanp itibar gren bir alan olarak kabul edilmesi, modern aa bu noktada bir eletiri getirmeyi gerektirmez. Arendtin yapt zel alan-kamusal alan ayrmnn arka plann oluturan Antik Yunan dncesinde, erkek kamusal alanla, kadn ise zel alanla zdeletirilmitir. Cinsiyet ayrmnn n plana kt bu dnce geleneini Arendtin yceltici bir tavrla ele ald ve kendisinin de bir kadn olduu dnldnde, gelitirdii kuram bir kmaza soktuu ya da kadnlarn haklarn savunamayacak bir noktada durduu sylenebilir. Nitekim bu durum, ada feminist teorinin eletirel kskacndan kurtulamamtr. Arendtin modern ada ykma urayan kamusal alan yeniden eski haline getirmek iin atlmas gereken admlara ilikin yaklam da savunulur bir yaklam izlenimi vermez. Zira Arendt, yklan kamusal alann modern a koullarnda devrimci

113

eylem sayesinde kurulabileceini dnmektedir. Her ne kadar onun dncesinde devrim iddet esi iermeyecek ekilde kurgulansa da, gereklik zemini durumun byle olmadn, devrimlerin iddet ile birlikte ortaya ktn gstermektedir. Dier taraftan kamu alan eer tekrar eski haline gelecek olursa, modern koullarda nasl bir biim alaca da doyurucu bir tarzda ele alnmamtr. Arendtin yapt ey, keskin kavramsal analizlere bavurarak, her frsatta nemini vurgulad kamusal alan glgede brakmak ve bu alan modern a koullarnda anlalmas ve yaanmas g bir hale sokmak olmutur. Btn bu aklamalardan da anlalaca zere, Arendtin zel alan kamusal alan ayrmna ve modern aa ilikin gelitirdii eletirel ve dnsel analize, i ie gemi birok kavram yn vermektedir. Kulland kavramlar felsefi ve siyasi bir dille aklayan Arendt, kavramlarn karlk geldii anlamlar ise, Antik Yunan dncesinden karmaya almaktadr. Bunu yaparken amac, modern a koullarnda olup biteni anlamak ve insann kendini gerekletirebilecei ideal bir kamusal alan modeli ortaya koyabilmektir. Ancak, dncelerini ortaya koyarken tarihsel ve toplumsal gerekleri bir kenara brakarak, Antik Yunan modelini fazlasyla idealize etmitir. Bu durum ise, birok sorunu ve belirsizlii beraberinde getirmitir. Zira modern an gerekleri ile Antik Yunann idealleri birbiriyle uyumayacak dzeydedir. Btn bunlara bal olarak Arendtin yapt zel alan-kamusal alan ayrmnn ve aklk, eitlik, farkllk ve iletiime dayal oulculuk ilkeleri zerine kurduu kamusal alan modelinin, modern toplumlardaki gelimeleri ve yaanan sorunlar zmlerken yeterince aklayc ve tatmin edici olmad, dncelerinin topik dzeyde kald sylenebilir. Ancak bu durumun Arendti zgn bir dnr olmaktan karmayacan da belirtmek gerekir.

114

KAYNAKA

ARENDT, Hannah. Antisemitizm, ev. Bahadr Sina ener, letiim Yaynlar, stanbul, 1996. ________________ Crises of the Republic, Harcourt Brace Jovanovich, New York, 1972. ________________ Diktatrlk Dneminde Kiisel Sorumluluk, ev. Yakup Coar, Birikim, say: 65, stanbul, Eyll 1994. ________________ Eichmann in Jeruselam: A Report on the Banality of Evil, Penguin Books, New York, 1977. ________________ Emperyalizm, ev. Bahadr Sina ener, letiim Yaynlar, stanbul, 1998. ________________ Gemile Gelecek Arasnda, ev. Bahadr Sina ener, letiim Yaynlar, stanbul, 1996. ________________ Lectures On Kants Political Philosophy, ed. Ronalt Beiner, The University of Chicago Press, Chicago, 1982. ________________ nsanlk Durumu, ev. Bahadr Sina ener, letiim Yaynlar, stanbul, 1994. ________________ Kantn Siyaset Felsefesi zerine Notlar, ev. Yasemin Tezgiden, Cogito, say. 4142, stanbul, K 2005. ________________ Men in Dark Times, Harcourt Brace Jovanovich, New York, 1983. ________________ On Revolution, The Viking Press, New York, 1968. ________________ Philosophy and Politics, Social Research, Spring 90, vol. 57, Issue1.http://weblinks3.epnet.com.content.lib.utexas.edu:2048/DeliveryPrintSav e...01.11.2005. ________________ Sivil taatsizlik, Kamu Vicdanna ar Sivil taatsizlik iinde, ev. Yakup Coar, Ayrnt Yaynlar, stanbul, 2001. ________________ iddet zerine, ev. Blent Peker, letiim Yaynlar, stanbul, 2003. ________________ The Human Condition, The University of Chicago Press, Chicago, 1959.

115

________________ The Life of the Mind (Thinking), Harcourt Brace, New York, 1978. ________________ The Origins of Totalitarianism, Meridian Books, Cleveland and New York, 1963. AAOULLARI, Mehmet Ali. Kent Devletinden mparatorlua, mge Yaynlar, Ankara, 2004. AKTAY, Yasin. Sivil Toplum ve Skntlar: Oryantalizm, iddet, Vesaire, Sivil Toplum: Farkl Baklar iinde, Kakns Yaynlar, stanbul, 2005. ARATO, Andrew. Dictatorship Before and After Totalitarianism, Social Research, vol. 69, no. 2, Summer 2002. ARSTOTELES. Eudemosa Etik, ev. Saffet Babr, Dost Kitabevi Yaynlar, Ankara, 1999. _____________ Nikomakhosa Etik, ev. Saffet Babr, Ayra Yaynevi, Ankara, 1997. _____________ Politika, ev. Mete Tunay, Remzi Kitabevi, stanbul, 1993. ARSLAN Ahmet. lka Felsefe TarihiI, zmir, 1995. BARASH, Jeffrey Andrew. M. Heidegger, H. Arendt ve Anmsamann Politikas, ev, S. Y. ge, Metafizik ve Politika iinde, yay. haz. S. Y. ge. SzerF. Tomkinson, Boazii nv. Yaynlar, stanbul, 2002. BAUMAN, Zygmunt. Bireysellemi Toplum, ev. Yavuz Alagon, Ayrnt Yaynlar, stanbul, 2005. _________________ Siyaset Aray, ev. Tuncay Birkan, Metis Yaynlar, stanbul, 2000. BENHABB, Seyla. Kamu Alan Modelleri, ev. Doan ahiner, Cogito, say. 8, stanbul, Yaz 1996. ________________ tekilerin Haklar Yabanclar, Yerliler, Vatandalar, ev. Berna Akkyal, letiim Yaynlar, stanbul, 2006. BERKTAY, Fatmagl. Hannah Arendt: Bir nci Avcs, Metafizik ve Politika iinde, yay. haz. S. Y. ge. SzerF. Tomkinson, Boazii nv. Yaynlar, stanbul, 2002. _________________ Tarihin Cinsiyeti, Metis Yaynlar, stanbul, 2003.

116

BERLIN, Isaiah. Two Concepts of Liberty, Political Philosophy iinde, ed. Anthony Quinton, Oxford University Press, 1982. BERNSTEIN, J. Richard. The Origins of Totalitarianism: Not History, But Politics, Social Research, vol. 69, no. 2, Summer 2002. BORA, Aksu. Kamusal Alan Sahiden Kamusal m?, Kamusal Alan iinde, ed. Meral zbek, Hil Yaynlar, stanbul, 2004. BRUEHL, Elisabeth Young, Hannah Arendt: For Love of the World, Yale University Press, New Haven and London, 1982. CAN, Nevzat. Siyaset Felsefesi Problemleri, Elis Yaynlar, Ankara, 2005. CANOVAN, Margaret. Arendt, Rousseau, and Human Plurality in Politics, The Journal of Politics, vol. 45, 1983. __________________ Hannah Arendt: A Reinterpretation of Her Political Thought, Cambridge University Press, Cambridge, 1994. __________________ Politics as Culture: Hannah Arendt and the Public Realm, Hannah Arendt: Critical Essays iinde, ed. L. P. HinchmanS. K. Hinchman, State University of New York Press, Albany, 1994. CASANOVA, Jose. Private and Public Religions, Social Research, vol. 59, no. 1, Spring 1992. CASTORIADIS, Cornelius. Dnyaya, nsana ve Topluma Dair, ev. Hlya Tufan, letiim Yaynlar, stanbul, 2001. CHAPMAN, Anne. Tecnology as World Building, Ethics, Place and Environment, vol. 7, no: 12, March/June, 2004. COHEN, Jean L. Demokrasi, Farkllk ve zel Yaam Hakk, Demokrasi ve Farkllk iinde, yay. haz. Seyla Benhabib, Demokrasi Kitapl, stanbul, 1999. DENTREVES, Maurizio Passerin. Hannah Arendt ve Yurttalk Kavram, ev. Erturul Baer, Birikim, say. 55, stanbul, Kasm 1993. ____________ The Political Philosophy of Hannah Arendt, New York, Routledge, 1994. DENAMY, Sylvie Courtine, Eyleme ve Dnme: M. Heidegger ve H. Arendtte Kayg ve Dnya Kavramlar, ev. Okhan Gndz, Metafizik ve Politika iinde, yay. haz. S. Y. ge. SzerF. Tomkinson, Boazii nv. Yaynlar, stanbul, 2002.

117

DEVEC,

Cem.

Siyasetin

Snr

Olarak

Kamusallk:

Arendtin

Kanttan

karsadklar, Dou Bat (2. Bask), say. 5, Ankara, Kasm, Aralk, Ocak 19989. DOAN, D. Mehmet. Byk Trke Szlk, Rehber Yaynlar, Ankara, 1992. EBENSTEIN, William. Siyasi Felsefenin Byk Dnrleri, ev. smet zel, ule Yaynevi, stanbul,1996. ETTINGER, Elzbieta. Bir Akn Anatomosi, Hannah Arendt/Martin Heidegger, ev. Pnar Kr, Olak Yaynlar, stanbul, 1996. FRIEDELL, Egon. Antik Yunann Kltr Tarihi, ev. Necati Aca, Dost Kitabevi Yaynlar, Ankara, 1999. FRAZER, Nancy. Kamusal Alan Yeniden Dnmek: Gerekte Varolan

Demokrasinin Eletirisine Bir Katk, ev. M. zbekC. Balc, Kamusal Alan iinde, ed. Meral zbek, Hil Yaynlar, stanbul, 2004. GZE, Ayferi. Siyasal Dnceler ve Ynetimler, Beta Yaynlar, stanbul, 1995. GROSSMANN, Andreas. Eylemin br Yannda: Arendtte Politik-olann

Yorumbilgisi, ev. Ulu R. Sungur, Metafizik ve Politika iinde, yay. haz. S. Y. ge. SzerF. Tomkinson, Boazii nv. Yaynlar, stanbul, 2002. HABERMAS, Jurgen, Kamusal Alan: Ansiklopedik Bir Makale, ev. Nuran Erol, Birikim, say. 70, stanbul, ubat 1995. _________________ Hannah Arendtin letiimsel Erk Kavram, ev. Zeynep alayan, Cogito, say. 5, stanbul, Yaz 1995. _________________ Hannah Arendts Communications of Power, Hannah Arendt: Critical Essays iinde, ed. L. P. HinchmanS. K. Hinchman, State University of New York Press, 1994. _________________ nsan Doasnn Gelecei, ev. Kaan H. kten, Everest Yaynlar, stanbul, 2003. _________________ Kamusalln Yapsal Dnm, ev. T. Bora, M. Sancar, letiim Yaynlar, stanbul, 2003. HOWLE, Vanessa Bridget. Hannah Arendt: The Relationship Between the Vita Activa and The Vita Contemplativa, Ph. D. (in press) Duquesne University, 1991.

118

KOHN, Jerome. Arendts Concept and Description of Totalitarianism, Social Research, vol. 69, no. 2, Summer 2002. KKER, Levent. ki Farkl Siyaset, Vadi Yaynlar, Ankara, 1998. LEWIS P.-HINCHMAN, Sandra K. Heideggerin Glgesinde: Hannah Arendtin Fenomenolojik Hmanizmi, ev. Solmaz Zelyt Hnler, Felsefe Tartmalar, say.19, stanbul, Nisan 1996. LILLA, Mark. lkesiz Deha Felsefeyi Siyasete Alet Edenler, ev. Ahmet Ergen, Gelenek Yaynclk, stanbul, 2004. LIPSON, Leslie, Siyasetin Temel Sorunlar, ev. Fgen Yavuz, Bankas Yaynlar, stanbul, 2005. LLOYD, Genevieve. Erkek Akl, ev. Muttalip zcan, Ayrnt Yaynlar, stanbul, 1996. LUKAS, Steven. ktidar ve Otorite, ev. Sabri Tekay, Sosyolojik zmlemenin Tarihi iinde, der. T. BottomoreR. Nisbet, Ayra Yaynevi, Ankara, 1997. MANSBRIDGE, Jane. G Kullanm/Gle Mcadele: Ynetim Biimi, Demokrasi ve Farkllk iinde, yay. haz. Seyla Benhabib, Demokrasi Kitapl, stanbul, 1999. MANSEL, Arif Mfit. Ege ve Yunan Tarihi, Trk Tarih Kurumu Yaynlar, Ankara, 1999. MEDA, Dominique. Emek Kaybolma Yolunda Bir Deer mi? , ev. Ik Ergden, letiim Yaynlar, stanbul, 2004. MENDEL, Gerard, Bir Otorite Tarihi, ev. Ik Ergden, letiim Yaynlar, stanbul, 2005. MOUFFE, Chantal. Demokratik Yurttalk ve Siyasi Topluluk, ev. Koray alkan, Birikim, say. 55, stanbul, Kasm 1993. MOYNAGH, Patricia. A Politics of Enlarged Mentality: Hannah Arendt, Citizenship Responsibility, and Feminism, Hypatia, vol. 12, no. 4, 1997. MFTOLU, Aydn. Liberal Kamusal Alan Tanmna Yeni Bir Bak: Rawlsn Uzlamac Liberal Kltr, Sivil Bir Kamusal Alan iinde, Kakns Yaynlar, stanbul, 2005. NEGT, OskarKLUGE, Alexander. Kamusal Alan ve Tecrbeye Giri, ev. Meral zbek, Kamusal Alan iinde, ed. Meral zbek, Hil Yaynlar, stanbul, 2004.

119

OSULLIVAN, Noel. Hannah Arendt: Eski Yunan zlemi ve Endstri Toplumu, ev. Glaye Koak, ada Siyaset Felsefecileri iinde, der. A. CrespignyK. R. Minogue, Remzi Kitabevi, stanbul, 1994. OKUTAN, Cevat. Cumhuriyeti Paradigma/Paradigmatik Cumhuriyet, Paradigma Yaynclk, stanbul, 2006. GE, Sanem Yazcolu. Kimlik ya da Doruluk, Metafizik ve Politika iinde, yay. haz. S.Y.ge.SzerF.Tomkinson, Boazii nv. Yaynlar, stanbul, 2002. ZBEK, Meral. Kamusal Alann Snrlar, Kamusal Alan iinde, ed. Meral zbek, Hil Yaynlar, stanbul, 2004. ZTAN, G. Grkan. Politik Olana tibarn ade Etme Teebbs: Hannah Arendt zerine, Dou Bat, say. 36. Ankara, ubat, Mart, Nisan 2006. ZTMUR, Nee. Hannah Arendt ve Kadnlk Durumu, Birikim, say, 168, stanbul, Nisan 2003. PAREKH, Serena. A Meaningful Place in the World: Hannah Arendt on the Nature of Human Rights, Journal of Human Rights, vol. 3, no. 1, March 2004. PETTIT, Philip. Cumhuriyetilik. ev. Abdullah Ylmaz, Ayrnt Yaynlar, stanbul, 1998. PLATON. Devlet, ev. S. EyuboluM. A. Cinboz, Remzi Kitabevi, stanbul, 1995. RAWLS, John. Halklarn Yasas ve Kamusal Akl Dncesinin Yeniden Ele Alnmas, ev. Gl Evrin, Bilgi nv. Yaynlar, stanbul, 2006. ____________ Siyasal Liberalizm, ev. M. Fevzi Bilgin, Bilgi nv. Yaynlar, stanbul, 2007. ____________ A Theory of Justice, Oxford University Press, New York, 1999. RULLMAN, Marit. Kadn FilozoflarII, ev. Tomris Mengolu, Kabalc Yaynevi, stanbul, 1998. SCHES, Christina, Doumluluun Anlam, ev. Ulu R. Sungur, Metafizik ve Politika iinde yay. haz. S. Y. ge. SzerF. Tomkinson, Boazii nv. Yaynlar, stanbul, 2002. SENNETT, Richart. Kamusal nsann k, ev. S. DurakA. Ylmaz, Ayrnt Yaynlar, stanbul, 2002. SKIRBEKK, GunnarGILJE, Nils. Felsefe Tarihi. ev. E. Akba. Mutlu, niversite Kitabevi, stanbul, Tarihsiz.

120

SZER, nay. Metafiziin rtszletirilmesi ve Politik Tarihin Aral, Metafizik ve Politika iinde, yay. haz. S. Y. ge. SzerF. Tomkinson, Boazii nv. Yaynlar, stanbul, 2002. TOKER, Kln Nilgn, Hannah Arendt, Felsefe Ansiklopedisi, Cilt 1, ed. Ahmet Cevizci, Etik Yaynlar, stanbul, 2003. TOKER, Nilgn. Hannah Arendtte Politik Sorumluluk Yurtta Sorumluluu, Felsefe Logos, say. 24, stanbul, Kasm 2004. _____________ iddete Kar Politika: Hannah Arendtin iddet Analizi, Birikim, say. 41, stanbul, Eyll 1992. TOKU, Neet. Siyaset Felsefesine Giri, Kakns Yaynlar, stanbul, 2005. TORMEY, Simon. Totalitarizm, ev. A. YlmazO. Aknhay, Ayrnt Yaynlar, stanbul, 1992. TOURAINE, Alain. Eitliklerimiz ve Farkllklarmzla Birlikte Yaayabilecek miyiz?, ev. Olcay Knal, Yap Kredi Yaynlar, stanbul, 2005. TSAU, T. Roy. The Three Phases of Arendts Theory of Totalitarianism, Social Research, vol. 69, no. 2, Summer 2002. TURHAN, Ali Vahit. Felsefe ile Siyaset Arasndaki Kayp Halka: Hannah Arendtin Yarg Kuram, Metafizik ve Politika iinde yay. haz. S. Y. ge. SzerF. Tomkinson, Boazii nv. Yaynlar, stanbul, 2002. Trke Szlk. Trk Dil Kurumu Yaynlar, Ankara, 1988. VERGN, Nur. Siyasetin Sosyolojisi, Balam Yaynclk, stanbul, 2003. VERNANT, Jean Pierre. Kent Devlette Birey, ev. Sevgican Yac, Dou Bat, (2. Bask) say. 5, Ankara, Kasm, Aralk, Ocak 19989. VILLA, Dana R. Postmodernlik ve Kamusal Alan, ev. Bahar cal Dzgren, Cogito, say. 8, stanbul, Yaz 1996. WEINTRAUB, Jeff. The Theory and Politics of Public/Private Distinction, Public and Private in Thought and Practice iinde, eds. J. WeintraubK.Kumar, The University of Chicago Press, Chicago, 1997. WOLFF, Robert Paul. Notes for a Materialist Analysis of the Public and the Private Realms, The Public Realm iinde, ed. Reiner Schrmann, State University of New York Press, 1989.

121

YUMUL, Arus. Kafkann Kehanetleri, Arendtin Tanklklar, Dou Bat, say. 30, Ankara, Kasm, Aralk, Ocak 2004/05. ZABCI, Filiz ulha. Siyasal Kuramda Kamusal Alan Sorunsal (Yaynlanmam Doktora Tezi), Ankara nv. Sosyal Bilimler Enstits, Ankara, 1997.

122

ZGEM 1974 ylnda Narman/Erzurumda dodu. Erzurumun enkaya ilesine bal Gzeba ky nfusuna kaytldr. lk ve orta renimini Tortum, Oltu ve Erzurumda tamamlad. 1992 ylnda Atatrk niversitesi, Kazm Karabekir Eitim Fakltesi, Felsefe Grubu Eitimi Blmne girdi. 1996da mezun oldu ve ayn yl mezun olduu blmde Aratrma Grevlisi olarak greve balad. 2000 ylnda Yksek Lisansn tamamlad ve Doktora almasna balad. Halen ad geen blmde grevine devam etmektedir.

You might also like