You are on page 1of 69

Bu elyazmasm, 1982 ylnda, iinde her yaz bir hafta eelenmeyi alkanlk edindiim Gebze Kaymakaml'na bal o dknt

"ariv"de, fermanlar, tapu kaytlar, mahkeme sicilleri ve resmi defterlerle tk tk doldurulmu tozlu bir sandn dibinde buldum. Ryalar hatrlatan mavi ebrulu zarif bir ciltle ciltlendii, okunakl bir yazyla yazld ve soluk devlet belgelerinin arasnda prl prl parlad iin hemen dikkatimi ekti. Sanrm, yabana bir el, kitabn birinci sayfasna, sanki beni daha da meraklandrmak iin, bir balk yazmt: "Yorgancnn vey Evld". Baka bir balk yoktu. Kenarlarna ve sayfa boluklarna bir ocuk elinin bol dmeli elbiseler giyen kk kafal insanlar izdii kitab hemen, byk bir keyifle okudum. ok holandm, ama bir deftere de kopya etmeye endiim iin, elyazmasm, gen kaymakamn bile "ariv" diyemedii o mezbeleden, beni gzaltnda tutmayacak kadar saygl hademenin gvenini ktye kullanarak, kala gz arasnda antama tkp aldm. lk zamanlarda kitab yeniden, yeniden okumaktan baka, ne yapacam bilmiyordum pek. Tarihe olan kukum hl srd iin, elyazmasmn bilimsel, kltrel, antropolojik, ya da "tarihsel" deerinden ok, anlatt hikyenin kendisiyle ilgilenmek istedim. Bu da beni, hikye yazarnn kendisine gtryordu. Arkadalarmla birlikte niversiteden ayrlmak zorunda kaldmz iin, dede meslei olan ansiklopedicilie dnmtm: Tarih ksmndan sorumlu olduum bir "mehurlar" ansiklopedisine kitabn yazar zerine bir madde koyma dncesi bu srada aklma geldi. Bylece, ansiklopediden ve ikiden artan vakitlerimi bu ie verdim. Dnemin temel kaynaklarna bavurunca hikyede anlatlan kimi olaylarn pek de gerei yanstmadn hemen grdm: Szgelimi, Kprl'nn be yllk bavezirlii srasnda stanbul'da byk bir yangn kmt, ama kayda deer bir hastalk, hele kitaptaki gibi, geni bir veba salgnnn hibir kant yoktu. Dnemin baz vezirlerinin ad yanl yazlmt, bazlar birbirleriyle kartrlm, bazlar da deitirilmiti! Mneccimbalarm adlar ise saray kaytlarnda gsterilenleri tutmuyordu, ama bu noktann kitapta zel bir yeri olduunu dndm iin zerinde durmadm. te yandan kitaptaki olaylar tarihsel "bilgilerimiz" genellikle doruluyordu. Kk ayrntlarda bile, bazan bu "doruluu" grdm: Mneccimba Hseyin Efendi'nin katlini, IV. Mehmet'in Mirahor Kk'ndeki tavan avn, Naima'nm benzeri biimde anlatmas gibi. Okumaktan ve dlemekten holand anlalan yazann hikyesi iin bu tr kaynaklar, baka bir yn kitab elden geirmi, onlardan bireyler alm olabilecei de aklma geldi. Tandn syledii Evliya elebi'nin belki yalnzca kitaplarn okumutu. Baka rneklerde de grlebilecei gibi bunun tersi de doru olabilir diye dnyor, hikyemin yazarnn izini bulmaktan umudu kesmemeye alyordum, ama stanbul ktphanelerinde yaptm aratrmalar umutlarmn ounu suya drd. 1652 ile 1680 arasnda IV Mehmet'e sunulan btn o risalelerin, kitaplarn hibirini ne Topkap Saray K-tphanesi'nde, ne de oradan dalm olabileceini dndm baka baz ktphanelerde bulabildim. Bir tek ipucuna rastladm: Hikyede sz geen "solak hattat"m bu ktphanelerde baka eserleri vard. Bir sre onlarn peinden gittim, ama bkmtm artk, mektup yamuruna tuttuum talyan niversitelerinden umut kinci cevaplar geliyordu: Gebze, Cennethisar ve skdar mezarlklarnda yazarn kitabn kendisinden kan, ama zerinde yazmayan adna dayanarak yaptm aratrmalar da baarsz kmt: z srmeyi braktm, ansiklopedi maddesini hikyesinin kendisine dayanarak yazdm. Korktuum gibi, basmadlar bu maddeyi, ama bilimsel kant yokluundan deil, anlatt kii yeterince nl bulunmad iin. Hikyeye olan tutkum belki de bu yzden, daha da artt. Bir ara istifa etmeyi bile dndm, ama iimi ve arkadalarm seviyordum. Bylece, bir dnem, nme gelen herkese, hikyemi, sanki onu bulmu deil de, yazmm gibi, cokuyla anlattm. Onu ilgi ekici klmak iin simgesel deerinden, aslnda, bugnk gereklerimize deindiinden, gnmz bu hikye ile anlad:{: mdan, vb.'den szettim. Bu szlerim zerine, daha ok politika, iddet, DouBat, demokrasi gibi konulara merakl genler ilgilendiler, ama onlar da, iki arkadalarm gibi, ksa srede hikyemi unuttular. Bir profesr arkadam, sranm zerine kartrd elyazmasm bana geri verirken, stanbul'un arka

sokaklanndaki ahap evlerde, iinde bu tr hikyelerin kaynat elyazmalarmdan onbinlerce olduunu syledi. Eer ev sakinleri, onlar Kuran sanp ykseke bir dolabn stne kaldrmyorlar sa, sobalarn yakmak iin sayfa sayfa yrt-yorlarm. Bylece, yeniden, yeniden dnp okuduum hikyeyi, elinden sigara dmeyen gzlkl bir kzn da yrek-lendirmesiyle yaymlamaya karar verdim. Kitab gnmz Trkesine evirirken hibir slp kaygs gtmediimi okuyanlar greceklerdir: Bir masann zerine koyduum elyazmasndan bir iki cmle okuduktan sonra, ktlarmn durduu baka bir odadaki teki bir masaya geiyor, aklmda kalan anlam gnmz kelimeleriyle anlatmaya alyordum. Kitabn adn, ben deil, yaymlamaya raz olan yaynevi koydu. Bataki ithaf grenler, belki, bunun zel bir anlam olup olmadn soracaklardr. Her eyi birbiriyle ilgili grmek, sanrm gnmzn hastaldr. Bu hastala ben de kapldm iin bu hikyeyi yaymlyorum. Faruk Darvnolu 1 o Venedik'ten Napoli'ye gidiyorduk, Trk gemileri yolumuzu kesti. Biz topu topu gemiydik, onlarn ise sisin iinden kan kadrgalarnn arkas gelmiyordu bir trl. Gemimizde bir anda korku ve tel balad; ounluu Trk ve Maripli olan krekilerimiz sevin lklar atyordu; sinirlerimiz bozuldu. Gemimiz burnunu teki iki gemi gibi, karaya, batya evirdi, ama teki gemiler gibi hzlanamadk biz. Esir derse cezalandrlmaktan korkan kaptanmz krek klelerini iddetle krbalatmak iin bir trl emir veremiyordu. Sonralar, btn hayatmn kaptann bu korkakl yznden deitiini ok dndm. imdiyse, kaptanmz ksa sren o korkakla kapl-masayd hayatm asl o zaman deiirdi, diye dnyorum. nceden belirlenmi bir hayat olmadn, btn hikyelerin aslnda birer rastlantlar zinciri olduunu biroklar bilir. Ama gene de, bu gerei bilenler bile, hayatlarnn bir dneminde, geri dnp ona baktkla rmda, rastlant olarak yaadklar eylerin birer zorunluluk olduuna karar verirler. Benim de yle bir dnemim oldu: imdi, sisin iinde hayalet gibi beliren Trk gemilerinin renklerini dleyip, eski bir masann zerinde kitabm yazmaya alrken, yle bir dnemin, bir hikyeye balayp onu bitirmek iin en uygun zaman olduunu dnyorum. teki iki geminin Trk gemilerinin arasndan syrlp sisin iinde kaybolduunu grnce kaptanmz umutland, bizim de zorumuzla esirleri sktrmaya cesaret edebildi, ama ge kalmtk artk; stelik zgrlk tutkusuyla heyecanlanan klelere krbalar da sz geire-miyordu. Sisin sinir bozucu duvarn rengrenk aralayan ondan fazla Trk kadrgas bir anda zerimize geldi. Kaptanmz, bu sefer, dman deil, sanrm kendi korkakln ve utancn yenmek iin savamaya karar verdi; esirleri acmaszca krbalatrken toplarn hazrlanmasn emretti, ama ge alevlenen sava tutkusu da ksa srede snd gitti. iddetli bir borda ateine tutulmutuk, hemen teslim olmazsak gemimiz batacakt, teslim bayra ekmeye karar verdik. Durgun denizin ortasnda Trk gemilerini beklerken kamarama indim, btn hayatm deitirecek dmanlarm deil de, konuklua gelen baz dostlar bekler gibi eyalarma ekidzen verdim, kk sandm ap dalgn dalgn kitaplarm kartrdm. Floransa'dan byk paralar vererek aldm bir cildin sayfalarn evirirken gzlerim nemlendi; dardan gelen barlar, tell ayak seslerini, grltleri duyuyordum, az sonra elimdeki kitaptan uzaklatrlacam aklmdayd, ama bunu deil, 12 kitabn sayfalarnda yazlanlar dnmek istiyordum. Sanki kitaptaki dnceler, cmleler, denklemler arasnda kaybetmek istemediim btn gemiim vard; gzme rastgele taklveren satrlar dua eder gibi mrldanarak okurken btn kitab aklma kazmak istiyordum ki, onlar gelince, onlar ve bana

ektirdiklerini deil, severek ezberlenmi bir kitabn sevgili kelimelerini hatrlar gibi gemiimin renklerini hatrlayaym. ^ O zamanlar annesinin, nianlsnn ve dostlarnn baka = * bir adla ardklar baka bir insandm. Bir zamanlar ben olan, ya da imdi yle sandm o kiiyi arada bir hl ryalarmda gryorum ve terle uykudan uyanyorum. Soluk renkleri, sonralar yllarca uydurduumuz o olmayan lkelerin, hi yaamam hayvanlarn, inanlmaz silahlarn dsel renklerini hatrlatan bu insan yirmi yandayd, Floransa'da, Venedik'te "bilim ve sanat" okumutu, astronomiden, matematikten, fizikten ve resimden anladna inanyordu; tabii kendini beenmiin tekiydi, kendinden nce yaplan eylerin ounu yutmutu, hepsine de dudak bkyordu; daha iyilerini yapacandan kukusu yoktu; benzersizdi; herkesten akll ve yaratc olduunu biliyordu: Ksaca, sradan bir genti. Sevgilisiyle tutkular, tasarlar, dnyay ve bilimi konuan, nianlsnn kendisine hayran olmasn doal karlayan bu gencin sk sk yaptm gibi, kendime bir gemi uydurmam'gerektii zamanlarda, ben olduuna inanmak gcme gidiyor. Ama, bir gn bu yazdklarm sabrla sonuna kadar okuyan birka kii, o gencin ben olmadm anlayacaklardr, diye kendimi teselli ediyorum. Belki de o sabrl okuyucular, benim 13 imdi dndm gibi, hayatna sevgili kitaplarn okurken ara veren gencin hikyesine kald yerden bir gn devam ettiini de dneceklerdir. Rampaclar gemimize ayak basarlarken kitaplarm sandma koyup dar ktm. Gemi ana-baba gnyd. Darda herkesi toplamlar rlplak soyuyorlard. Bir ara aklmdan o karklkta denize atlamak geti, ama arkamdan oklarlar, yakalayp hemen ldrrler diye dndm, zaten karaya ne kadar yakn olduumuzu da bilmiyordum. nce bana ilimediler. Zincirlerinden zlen Mslman kleler sevin lklar atyordu, bazlar da imdiden krbalardan intikam almann peine dmt. Az sonra beni kamaramda buldular, ieri girdiler, eyalarm yamaladlar. Altn arayarak sandklarm kartrdlar, kitaplarmn bazlarn, btn eyam aldktan sonra bir bakas, elde kalan bir iki kitab dalgn dalgn kartrrken beni tutup kaptanlardan birine gtrd. Sonradan Ceneviz dnmesi olduunu rendiim Reis iyi davrand bana; neden anladm sordu. Kree verilmemek iin hemen astronomi bilgimden, geceleri yn bulabileceimden szettim, ama ilgilenmediler. Bunun zerine, bende braktklar anatomi cildine gvenerek hekim olduumu ileri srdm. Az sonra gsterdikleri kolu kopmu birini grnce cerrah olmadm syledim. fkelendiler, beni kree vereceklerdi ki, kitaplarm gren Reis sordu: drardan ve nabzdan anlyor muydum hi? Anladm syleyince hem kree verilmekten kurtuldum, hem de bir iki kitabm kurtarm oldum. Ama bu ayrcalm da bana pahalya patlad. Kree verilen teki Hristiyanlar hemen benden nefret ettiler. Ellerinden gelse geceleri birlikte kapatldmz ambarda . ldrrlerdi beni, ama Trklerle hemen iliki kurduum iin korkuyorlard da. Kaza oturtulan korkak kaptanmz yeni lmt, krbalar, burnunu kulan kesip ibret olsun diye bir sala koyup denize brakmlard. Anatomi bilgimi deil de, aklm kullanarak tedavi ettiim birka Trk'n yaras kendiliinden kapannca herkes ^ hekim olduuma inand. Trklere hekim olmadm '* syleyen baz kskan dmanlarm bile geceleri ambarda bana yaralarn gsterdiler. stanbul'a gsterili bir trenle girdik. ocuk padiah bizi seyrediyormu. Btn direklerin tepesine sancaklar ektiler, altlarna da bizim bayraklar, Meryem Ana tasvirlerini, halar tersinden asp klhanbeylerine aadan oklattlar. Derken toplar yeri g inletmeye balad. Sonralar, birounu karadan hzn, bkknlk ve neeyle seyrettiim tren ok uzun srd, gneten baylanlar oldu. Akama doru Kasmpaa'da demirledik. Bizleri Padiah'a karmak iin zincire vurdular, askerlerimizi gln gstermek iin zrhlarn ters giydirdiler, kaptanlarn ve subaylarn boyunlarna demir emberler taktlar, gemimizden aldklar borularmz, trampetlerimizi alayla ve keyifle alarak elene elene bizi saraya gtrdler. Yollara dizilmi halk nee ve merakla bizi seyrediyordu. Padiah, biz onu gremeden, hakkna den esirleri seip ayrtt. Bizi de Galata'ya geirip Sadk Pa-a'nm zindanna tktlar.

Zindan berbat bir yerdi, kk izbe hcrelerinde yzlerce esir pislik iinde ryordu. Yeni mesleimi 15 uygulamak iin bol bol insan buldum orada, bazlarn da iyiletirdim. Srt, bacaklar aryan gardiyanlar iin reeteler yazdm. Bylece beni gene tekilerden ayrdlar, gne alan iyi bir hcre verdiler. tekilerin halini grp kendi durumuma kretmeye alyordum ki, bir sabah beni onlarla birlikte kaldrdlar, almaya gideceimi sylediler. Hekim olduumu, tptan, bilimden anladm syleyince gldler bana: Paa'nm bahesinin duvarlar ykseltiliyormu, adam lazmm: Sabahlar, gne domadan zincirlere vuruluyor, ehir dma karlyorduk. Btn gn ta topladktan sonra akamlar gene zincirlerle birbirimize bal zindanmza dnerken stanbul'un gzel ehir olduunu, ama insann burada kle deil, efendi olmas gerektiini dnrdm. Gene de sradan bir kle deildim. Yalnz zindanda ryen klelere deil, hekim olduumu iiten bakalarna da bakyordum artk. Hekimlik creti olarak aldm parann byk bir ksmn beni gizlice dar karan kle khyalarna ve gardiyanlara vermek zorundaydm. Onlardan karabildiim parayla Trke dersleri alyordum. Hocam, Paa'nm ufak tefek ilerine bakan yal, iyi bir adamcazd. Trke'yi hzla rendiimi grdke sevinir, benim ksa zamanda Mslman olacam da sylerdi. Ders cretini her seferinde skla skla alyordu. Bana yiyecek getirmesi iin de ona para veriyordum, kendime iyi bakmaya kararlydm nk. Sisli bir akam hcreme khya geldi, Paa beni grmek istiyormu. ardm, heyecanlandm, hemen hazrlandm. Yurdumdaki becerikli akrabalarmdan biri, belki babam, belki gelecekteki kaynpederim kurtarmalk gndermiler, diye dnyordum. Sisin iinde, kargack burgack dar sokaklarda yrrken birden evimize gelivereceimizi, ya da onlar, bir ryadan uyanr gibi karmda buluvereceimi sanyordum. Bazan da, birisini, bir yolunu bulup araclk etmek iin yollamlardr, diye dnyordum, hemen ayn sisin iinde bir gemiye koyup beni lkeme yollayacaklard, ama Paa'nm konana girince, yle kolay kolay kurtulamayacam anladm. nsanlar parmaklarnn ucuna basarak yryorlard. nce bir sofaya aldlar beni, orada beklerken bir odaya soktular. Kk bir sedirde kk, sevimli bir adam, zerine bir battaniye ekmi uzanyordu. Yannda iriyar bir bakas vard. Uzanan Paa'ym, beni yanma ard. Konutuk: Biraz sordu: Aslnda, astronomi, matematik ve biraz da mhendislik okuduumu, ama tptan da anladm, biroklarn iyiletirdiimi syledim. Soruyordu, daha da anlatacaktm ki, Trke'yi bu kadar abuk rendiime gre akll biri olmam gerektiini syleyerek ekledi: Bir derdi varm, teki hekimlerin hibiri are bulamam, beni de iittii iin bir denemek istemi. Paa derdini anlatmaya yle bir balad ki, bunun, dmanlar iftiralaryla Allah' kandrdklar iin yeryznde bir tek Paa'nm yakaland zel bir hastalk olduunu dnmek zorunda kaldm. Oysa, derdi, bildiimiz nefes darlyd. yice sorup soruturdum, ksrn dinledim, sonra mutfana inip orada bulduklarmla naneli yeil haplar yaptm; bir de ksrk urubu hazrladm. Paa zehirlenmekten korktuu iin gstererek uruptan bir yudum iip haplardan bir tane yuttum. Kimseciklere grnmeden konaktan dikkatlice 17 kp zindana dnmemi syledi. Khya sonra aklad: Paa teki hekimler kskansn istemiyormu. Ertesi gn de gittim, ksrn dinleyip ayn illar verdim. Avucuna braktm renkli haplar ocuk gibi seviyordu. Hcreme dnnce iyilemesi iin dua ediyordum. Sonraki gn poyraz kt, pfr pfr bir hava, insan istemese de bu havada iyileir, diye dnyordum, ama kimse beni aramad. Bir ay sonra, gene bir geceyars ardklarnda, Paa ayakta, hareketliydi. Rahat rahat soluyarak birilerini azarladn iitince sevindim. Beni grnce memnun oldu, hastaln iyiletirdiimi, benim iy bir hekim olduumu syledi. Ondan ne istiyormuum? Beni hemen azat edip yollamayacan biliyordum; hcremden, zincirlerimden ikyet ettim; tpla, astronomiyle, bilimle urap onlara yardm edebileceimi syledim, ar ilerde beni boubouna yorduklarn anlattm. Ne kadarn dinledi ne kadarn dinlemedi bilmiyorum. Kese iinde verdii paralarn byk bir ounu da gardiyanlar elimden aldlar.

Bir hafta sonra bir gece gelen khya, kamayacama yemin ettirdikten sonra zincirlerimi zd. Gene ie karlyordum, ama esirbalar artk kayryorlard beni. gn sonra khya bana giyecek yeni eyalar getirince Paa'nm beni kolladn anladm. Geceleri gene konaklardan aryorlard. Romatizmalar tutan ihtiyar korsanlara, mideleri yanan gen askerlere illar veriyor, kants olanlardan, rengi atanlardan, baars tutanlardan kan alyordum. Bir keresinde bir uan kekeme olu iirdiim uruplardan I bir hafta sonra alp konumaya balaynca bana bir iir okudu. K byle geti. Bahar banda, beni aylardr sordurmayan Paa'nm donanmayla Akdeniz'e aldm rendim. Scak yaz gnleri boyunca, umutsuzluuma ve fkeme tank olan bir iki kii hlimden ikyeti olmamam gerektiini, hekimlikten iyi para kazandm sylediler. ok seneler nce Mslmanla geip evlenen k bir eski kle de bana kamam tledi. lerine yarayan kleyi, bana yaptklar gibi oyalarlar, lkesine dnmesine hibir zaman izin vermezlermi. Onun yapt gibi Mslman olursam azat ettirirmiim kendimi, o kadar. Bunlar, belki de azm aramak iin sylediini dndmden kamaya hi niyetim olmadn syledim. Niyetim deil, cesaretim yoktu. Kaanlarn hepsini pek uzaa gitmeden yakalyorlard. Sonra dayaktan geirilen bu talihsizlerin yaralarna, geceleri hcrelerinde merhemi ben srerdim. Sonbahara doru, Paa donanmayla seferden dnd; top atlaryla Padiah' selamlad, geen yl yapt gibi ehri neelendirmeye alt ama, besbelli, bu sefer mevsimi hi de iyi geirmemilerdi. Zindana da pek az esir getirebildiler. Sonradan rendik: Venedikliler alt tane gemiyi yakmlar. Bir yolunu bulup esirlerle konuaym, belki lkemden haber alrm, diyordum, s-panyolmu ou: Sessiz, cahil, rkek eyler, yardmdan ve yiyecek dilenmekte*n baka bir ey konuacak halleri yoktu. Yalnzca bir tanesi ilgimi ekti: Kolu kopmutu bunun, ama umutluydu; ayn servenlerin atalarndan birinin de bandan getiini, sonra kurtulup kopmayan 19 koluyla bir valye roman yazdm, kendisinin de ayn eyi yapmak iin kurtulacana inandn sylyordu. Sonralar, yaamak iin hikyeler uydurduum yllarda, hikyeler uydurmak iin yaamay dleyen bu adam hatrladm. ok gemeden zindanda bulac bir hastalk balad, gardiyanlar rvete boarak kendimi sakndm bu uursuz salgn, klelerin yarsndan fazlasn ldrp uzaklat. Sa kalanlar yeni ilere gtrmeye baladlar. Ben gitmiyordum. Akamlar sylyorlard: Taa Halic'in ucuna gidiyorlarm, orada marangoz ustalarnn, terzilerin, boyaclarn emrine verilip el ilerinde altrlyorlarm: mukavvadan gemiler, kaleler, kuleler yapmak iin. Sonradan rendik: Paa, oluna, Bavezir'in kzn alyormu, gsterili bir dn yapacakm. Bir sabah Paa'nm konandan ardlar. Nefes darlnn yeniden baladn dnerek gittim. Paa megulm, bekleyeyim diye beni bir odaya aldlar, oturdum. Az sonra odann teki kaps ald, ieri benden be-alt ya byk biri girdi, yzne baknca ardm, korktum birden! 20 Odaya giren inanlmayacak kadar bana benziyordu. Ben oradaymm! lk anda byle dnmtm. Sanki bana oyun etmek isteyen biri, benim girdiim kapnn tam karsndaki kapdan ieri beni bir daha sokuyor ve yle diyordu: Bak, aslnda byle olmalydn sen, kapdan ieri byle girmeliydin, elini kolunu byle oynatmal, odada oturan teki sene byle bakmalydn! Gzgze gelince selamlatk. Ama o arma benzemiyordu pek. O zaman bana yle ok benzemediine karar verdim, sakal vard onun; hem kendi yzmn de, ben, neye benzediini unutmutum sanki. O karmda otururken aklma bir yldr aynaya bakmadm geldi. Az sonra benim girdiim kap ald ve onu ieri ardlar. Beklerken bunun ustaca dzenlenmi bir aka deil, benim skntl aklmn kurgusu olduunu dndm. O gnlerde srekli hayl gryordum nk: Eve dnyormuum, herkes beni karlyormu, beni hemen brakyorlarm, aslnda hl gemide kamaramda

21 .# H uyuyormuum, btn bunlar bir ryaym trnden teselli masallar. Bunun da o masallardan biri olduunu, ama gerekletiini, ya da her eyin bir anda deiip eski dzenine dneceinin bir belirtisi olduunu dnmek zereydim ki, kap ald, beni ardlar. Paa, benzerimin az tesinde, ayaktayd. Eteini ptrd, hatrm sorunca hcrede ektiim skntlardan, lkeme dnmek istediimden szedeyim, diyordum, beni dinlemedi bile. Paa hatrhyormu, ona bilimden, astronomiden, mhendislikten anladm sylemiim, peki ya gkyzne frlatlan o fieklerden, baruttan anlyor muymuum hi? Hemen anladm syledim, ama bir an tekiyle gzgze gelince bana bir tuzak hazrladklarndan kukulandm. Paa yapaca dnn esiz olacam sylyordu, bir de fiek gsterisi hazrlatacakm, ama bundan ncekilere hi benzememeliymi yaplacak ey. Bundan nce, Sultan'm doumunda, sonradan len bir Maltal'nm atebazlarla hazrlad gsteride, Paa'nm yalnzca "Hoca" dedii benzerim de alm, bu ii biliyormu biraz, ama Paa benim de ona yardm edebileceimi dnm. Birbirimizi tamamlayacakmz! yi bir gsteri yaparsak Paa bizi sevindirecekmi. Srasdr diye, istediimin lkeme geri dnmek olduunu sylemeye kalktm, Paa geldiimden beri hi kadnlarla yatp yatmadm sordu bana, cevabm renince, o ii yapmayacaksam zgrln neye yarayacan syledi. Gardiyanlarn kulland kelimelerle konuuyordu, aptal aptal bakm olmalym, bir kahkaha att. "Hoca" dedii benzerime dnd sonra: Sorumluluk ondaym. ktk. 22 Sabah benzerimin evine giderken ona retilebilecek hibir eyimin olmadn dnyordum. Ama onun da bilgisi benden fazla deilmi. stelik bilgilerimiz birbirini tutuyordu da: Btn sorun iyi bir kfuri karm elde etmekti. Bunun iin yaplacak ey terazi ve leklerle tartp dikkatle hazrladmz karmlar geceleri Sur-dibi'nde atelemek ve grdklerimizden sonu karmakt. Hazrladmz fiekleri, bizi seyreden ocuklarn hayran olduklar adamlarmza ateletirken, biz, ok sonralar, gnmda o inanlmaz silah iin alrken yaptmz gibi, karanlk aalarn altnda dikilir, merak ve heyecanla sonucu beklerdik. Sonra, kimi zaman aymda, kimi zaman kr karanlkta, kk bir deftere ben grdklerimizi yazmaya alrdm. Gece ayrlmadan nce Hoca'nn Halic'e bakan evine dnyor ve sonular zerine uzun uzun konuuyorduk. Evi kk, skntl ve sevimsizdi. Nereden aktn hibir zaman renemeyeceim pis bir suyun amurlatrd kargack burgack bir sokaktan giriliyordu. erde neredeyse hi eya yoktu, ama eve her giriimde.iim daralr tuhaf bir skntya kaplrdm. Belki bu duyguyu bana, dedesinden kalan adn sevmedii iin, kendisine "Hoca" dememi isteyen bu adam veriyordu: Beni gzetliyordu, benden bir ey renmek ister gibiydi, ama o srada sanki o eyin ne olduunu bilmiyordu. Duvar diplerine serdii sedirlere oturmaya alamadm iin, deneylerimizi tartrken, ben ayakta durur, kimi zaman da sinirli sinirli odada bir aa bir yukar yrrdm. Sanrm, Hoca holanrd bundan, O oturuyordu, bylece soluk bir lambann nda da olsa beni doya doya seyrederdi. ' 23 Baklarn zerimde hissederken aramzdaki benzerlii farketmemesi beni tedirgin ederdi. Bir iki kere de benzerlii sezdiini, ama bunun farknda deilmi gibi davrandn dndm. Sanki bana bir oyun oynuyordu; beni kk bir deneyden geiriyor, benim anlayamadm baz bilgiler ediniyordu: nk, ilk gnlerde hep yle bakard: Bir ey reniyormu, rendike meraklamyormu gibi. Ama bu tuhaf bilgiyi derinletirmek iin bir adm daha atmaya sanki ekiniyordu. Bana sknt veren, evin iini boucu yapan bu kopukluktu ite! Geri ekingenlii beni cesaretlendiriyordu, ama rahatlatmyordu. Bir keresinde, deneylerimiz zerine konuurken, bir baka seferinde, bana niye hl Mslman olmadm sorarken, beni, belli belirsiz, bir tarmaya ekmek istediini

anlaynca kendimi tuttum. Bu ekingenliimi hissetti; beni kmsediini anladm, bu da fkelendirdi beni. O gnlerde zerinde anlatmz tek konu belki de buydu: kimiz de birbirimizi kmsyorduk. u fiek gsterisini kazasz belsz baaryla dzenlersek, belki lkeme dnmeme izin verirler, diye dnyor, kendimi tutuyordum. Bir gece olaanst bir ykseklie trmanan bir fiein verdii zafer heyecanyla Hoca syledi: Bir gn, ta Ay'a kadar gidecek bir fiek bile hazrlayabilirmi; sorun yalnzca gerekli barut karmn bulmak ve bu barutu tayabilecek hazneyi dkebilmekmi. Ay'n ok uzakta olduunu sylyordum, szm kesti, o da biliyormu Ay'n ok uzakta olduunu, ama Dnya'ya en yakn yldz da o deil miymi? Ona hak verince, sandm gibi rahatlamad, daha da huzursuz oldu, ama baka bir ey de sylemedi. 24 iki gn sonra, bir geceyars yeniden sordu: Ay'n en yakn yldz olduundan nasl bu kadar emin olabili-yormuum? Belki de bir gz yanlsamasna kaptryorrnuuz kendimizi. O zaman, ona, grdm astronomi eitiminden ilk defa szettim, Ptoleme kozmorafyasnm temel kurallarn ksaca anlattm. Merakla dinlediini gryordum, ama merakn aa vuracak bir ey sylemekten ekiniyordu. Bir sre sonra, ben susunca, .*, Batlamyus hakknda kendisinin de bilgisi olduunu, ama bunun Ay'dan daha yaknlarda bir yldz olabilecei konusundaki kukusunu deitirmeyeceini syledi. Sabaha doru, o yldzdan, varlnn kantlarn imdiden elde etmi gibi szediyordu. Ertesi gn, elime kt bir elyazsyla yazlm bir kitap tututurdu. Yetersiz Trkeme ramen skebildim: Almageist'in, sanrm, kendisinden deil, baka bir zetinden karlm ikinci bir zetiydi; beni yalnzca gezegenlerin Arapalar ilgilendirdi, onlara da, o srada snacak gibi deildim. Hoca, bir kenara brakverdiim kitabn beni heyecanlandrmadn grnce fkelendi. Yedi altn vermi bu cilde, kendimi beenmilii brakp, sayfalarn evirip bir gzatmam doru olurmu. Uslu bir renci gibi, sabrla yeniden atm kitabin sayfalann evirirken, ilkel bir emaya rastladm. Dnya'ya gre gezegenler, basit izgilerle izilmi krelere yerletirilmiti: Geri krelerin yerleri doruydu, ama aralarndaki dzen konusunda ressamn hibir dncesi yoktu. Sonra, Ay'la yeryz arasnda, kk bir gezegen arpt gzme; biraz dikkat edince, bunun elyazmasma sonradan eklendii, mrekkebinin tazeliinden anlalyordu. 25 Yazmay sonuna kadar kartrdktan sonra, Hoca'ya geri verdim. Bana, o kk yldz bulacam syledi; aka yapar hali yoktu hi. Bir ey sylemedim, benim kadar onun da sinirlerini bozan bir sessizlik oldu. Baka hibir fiei, sz astronomiye getirebilecek kadar yukar tr-mandramadmz iin, bu konu bir daha almad. Kendi kk baarmz, srrn elde edemediimiz bir rastlant olarak kald. Ama n ve alevin iddeti ve parlakl konusunda ok iyi sonular alyor, baarmzn srrn da biliyorduk: Hoca tek tek gezdii stanbul aktarlarnn birinde, dkkncnn da adn bilmedii bir toz bulmutu; mkemmel bir parlaklk veren bu sarms tozun kkrtle gzta karm olduuna karar verdik. Sonralar, parlakla renk versin diye toza akla gelebilecek her maddeyi kartrdk, ama birbirine yakn bir kahverengiyle, soluk bir yeilden baka bir ey elde edemedik. Hoca'mn dediine gre, bu kadar bile, imdiye kadar stanbul'da yaplanlarn en iyisiymi. Dnn ikinci gecesi yaptmz gsteri de yleymi, herkes yle syledi bunu, arkamzdan dolaplar evirerek iimizi elimizden almak isteyen dmanlarmz bile. Halic'in kar kysndan, Padiah'm bizi seyretmeye geldiini syledikleri zaman ok heyecanlandm, bir ey ters gidecek, yllarca lkeme dnemeyeceim diye dm kopuyordu; balayn, dedikleri zaman dua ettim. nce, konuklan selamlamak ve gsteriye hazrlamak iin dimdik trmanan renksiz fiekleri ateledik; hemen arkasndan Hoca'yla "deirmen" dediimiz emberli dzeni harekete geirdik; gk bir anda krmz, sar ve yeil oldu, 26 korkun da bir grlt, beklediimizden de gzeldi; fiekler frladka ember hzlanarak dnd, dnd ve birden etraf gn gibi aydnlatarak durdu. Bir an kendimi Venedik'te sandm, sekiz yandaydm, byle bir gsteriyi ilk defa

seyrediyordum ve imdiki gibi mutsuzdum, nk yeni krmz elbisemi bana deil, nceki gn stba kavgada yrtlan aabeyime giydirmilerdi; fiekler de o gece giyemediim ve bir daha giymemeye * yemin ettiim bol dmeli elbisemin krmzsyla patlyorlard, dmeler de aabeyime dar gelen elbiseyle ayn renkti. Sonra eme dediimiz dzeni harekete geirdik; be adam boyu yksekliindeki bir atnn azndan alevler dklmeye balad; kar kydakiler alev olduklarn daha iyi gryor olmalydlar; sonra, emenin azndan fiekler fkrmaya balaynca bizim kadar heyecanlanm olmallar, ama heyecanlarnn yatmasn istemiyorduk: Hali zerindeki sallar kprdadlar. nce, mukavva kuleler ve hisarlar, burlanndan fiekler salarak geerken yanp tututular; bunlar gemi yllardaki zaferleri temsil ediyorlarm! Benim esir dtm yln gemilerini geirirken, teki gemiler yelkenlimizi fiek yamuruna tuttu; bylece, ben, esir dtm gn bir daha yaadm. Mukavva gemiler yanp batarlarken iki kydan da, "Allah, Allah!" diye bardlar. Sonra, ar ar ejderhalarmz geirdik; burun deliklerinden, azlarndan, kulaklarndan alevler fkryordu. Birbirleriyle dve tututurduk onlar; tasarladmz gibi, nce yeniemediler; kydan attmz fieklerle havay daha da kztrdk, sonra gk biraz kararnca, sallarn iindeki adamlarmz . . 27 arklar harekete geirdiler ve ejderhalar ar ar ge doru ykselmeye baladlar; ite, hayretle, korkuyla baryorlard; ejderhalar grltyle yeniden birbirlerine girince sallardaki btn fiekler atelendi; yaratklarn gvdesine yerletirdiimiz fitiller de. tam zamannda yaklm olmal ki, ortalk istediimiz gibi, tam bir cehennem yerine dnd. Baardmz yaknmzdaki bir ocuun bara bara aladn iitince anladm; babas olan-unutmu, az ak, korkun ge bakyordu. Artk lkeme dnerim, diye dnyordum. Derken, cehennemin iine, benim "eytan" dediim yaratk, altnda kimsenin gremedii kk kara salyla birlikte girdi; o kadar fiek balamtk ki ona, adamlarmzla birlikte btn sal havaya uacak diye korkuyorduk, ama iler yolunda gitti; dven ejderhalar alevlerini tketerek kaybolurlarken eytan bir anda atelenen fiekleriyle birlikte gkyzne frlad; sonra, btn gvdesinden, havada tarrakalarla patlayan alev toplar sat. Bir an btn stanbul'u terr ve kerkuya boduumuzu dnerek heyecanlandm; sanki ben de korkmutum; sanki hayatta yapmak istediim eylere sonunda cesaretle balamtm; sanki hangi ehirde olduumun o srada hibir nemi yoktu: eytan'm, orada, hepsinin stnde alevlerim saarak btn gece asl kalmasn istiyordum. Biraz saa sola salndktan sonra, kimseye ilimeden, iki kydaki herkesi cokuyla bartarak, Halic'e indi. Suya batarken hl zerinden alevler sayordu. Ertesi sabah, Paa, Hoca'yla tam masallardaki gibi, bir kese altn yollam. Gsteriden ok memnun kaldn^ ama eytan'm zaferini yadrgadn sylemi. Gsteriye 2H on gece daha devam ettik. Gndzleri yank maketleri onarttryor, yeni oyunlar tasarlyor ve zindandan getirttiimiz tutsaklara fiek doldurtuyorduk. On torba barutla birlikte suratn da yakan bir kle kr oldu. Dn enlikleri bitince Hoca'y gremez oldum. Btn gn beni gzetleyen bu merakl adamn kskan gzlerinden kurtulduum iin rahatlamtm, ama aklm onunla geirdiimiz hareketli gnlere de taklmyor k , deildi. lkeme dnnce, bana bu kadar benzemesine ramen bu benzerlikten hi szetmeyen bu adam herkese anlatacaktm. Hcremde oturuyor, vakit geirmek iin hastalara bakyordum; Paa'nm beni ardn duyunca heyecanla, neredeyse mutlulukla koarak gittim. nce acele acele vd beni, fiek gsterisi herkesi memnun etmi, ok elenmiler, ben ok yetenekliymiim, filan. Sonra, birdenbire syleyiverdi: Mslman olursam beni hemen azat edecekmi. ardm, aptallatm, lkeme dnmek istediimi syledim, o aptallkla kekeleyerek annemden, nianlmdan szetmek gibi bir kklk bile yaptm. Paa, beni hi iitmemi gibi yeniden ayn eyi syledi. Biraz sustum. Aklma nedense tembel ve haylaz ocukluk arkadalarm; babalarna el kaldran ve nefret edilen ocuklar

geliyordu. Din deitirmeyeceimi syleyince, Paa bana fkelendi. Hcreme dndm. gn sonra Paa bir daha ard. Bu sefer keyifliydi. Din deitirmemin kamama yarayp yaramayacan kartamadm iin bir karara varamamtm. Paa dncemi sordu, burada beni gzel bir kzla kendi eliyle evlendirirmi! Bir cesarete kaplarak, dinimi deitirmeyeceimi syleyince, Paa ard biraz, sonra, aptal 29 olduumu syledi. Dinimi deitirdim diye yzne bakamayacam kimse yokmu ki evremde. Sonra, biraz slmiyet hakknda konutu. Susunca hcreme geri yollad beni. nc gidiimde Paa'nm huzuruna kartmadlar. Bir khya kararm sordu. Belki kararm deitirirdim, ama bana bunu bir khya sordu diye deil! u srada din deitirmeye hazrlkl olmadm syledim. Khya kolumdan tutup aa indirdi beni, bir bakasna teslim etti. Uzun boylu, ryalarmda sk sk grdklerim kadar ince bir adamd bu, koluma girdi, bir yatalaa yardm eder gibi efkatle, beni bahenin bir kesine gtrrken, yanmza ryalara girmeyecek kadar gerek bir bakas geldi, iriyaryd bu. kisi, bir duvar dibinde durup ellerimi baladlar, pek de byk olmayan bir balta vard ellerinde: Mslman olmazsam, Paa boynumun hemen vurulmasn emretmi. Kalakaldm. Bu kadar abuk deil, diye dnyordum. Bana acyarak bakyorlard. Bir ey sylemedim. Bari, bir daha sormasnlar diyordum, biraz sonra sordular. Bylece dinim gzmde uruna kolayca can verilecek bir ey oluverdi; kendimi nemsiyor, bir yandan da soru sorduka dinimden dnmemi zorlatran o ikisi gibi kendime acyordum. Baka bir ey dnmek iin kendimi zorlaynca, gzmn nnde, evimizin arka bahesine bakan bir pencereden grdklerim canland: Bir masann stndeki sedef kakmal tepsinin iinde eftaliler ve kirazlar duruyordu, masann arkasnda hasrdan rlm bir sedir vard, zerine pencerenin yeil erevesiyle ayn renkte kuty yastklar konmutu; daha arkada kenarna bir 30 serenin konduu kuyuyla zeytin ve kiraz aalarn ;: gryordum. Onlarn arasndaki ceviz aacnn ykseke bir dalma uzun iplerle balanm bir salncak, belli belirsiz bir rzgrda, hafif hafif kprdanyordu. Bir daha sorduklar zaman, dinimi deitirmeyeceimi syledim. Orada bir ktk varm, diz kertip bam dayadlar. nce gzlerimi kapadm, ama sonra atm. Biri baltay ald. br, belki de piman olduumu syledi; beni i| dorulttular. Biraz daha dnmeliymiim. Dnrken, ktn hemen yannda topra kazmaya baladlar. Beni hemen oraya gmeceklerini dndm, iimde lmden baka, bir de, lmeden gmlme korkusu uyand. Onlar mezar kazana kadar kararm veririm diyordum ki, kk bir ukur kazp yanma geldiler. O zaman, burada lmenin ok aptalca olacan dndm. Mslman olmaya niyedendim, ama vakit yoktu " buna. Zindana, artk altm sevgili hcreme dnersem, btn gece oturup dnr, sabaha kadar din deitirmeye karar verebilirdim; ama hemen deil. - Hemen tutup gtrdler, ktrdler. Bam kte dayamadan nce aalarn arasndan uar gibi geen birini grerek ardm: Ben, sakallarm uzam, orada, ayaklarm topraa demeden sessizce yryormuum. Aalar arasndan geip giden kendi grntme sesleneyim dedim, sesim kmad, bam kte yaslanmt. O zaman, yaklaan eyin uykudan farksz olacan dnerek : kendimi koyverdim, bekledim, ensem ve srtm yordu, dnmek istemiyor, ama yerek dnyordum. Sonra .; beni kaldrdlar ve sylendiler: Paa ok kzacakm! Orada, ellerimi zerlerken azarladlar beni: Allah, Muhammet dmanymm. Yukar, konaa kardlar. Paa eteini ptrdkten sonra gnlm ald; dinimden hayatm pahasna dnmediim iin beni sevdiini syledi, ama az sonra atp tutmaya balad: Bo yere inat edi-yormuum, hem slmiyet daha yce bir dinmi filan. Sylene sylene daha da fkelendi; beni cezalandrmaya kararlym. Sonra birisine sz verdiini anlatmaya balad, bu szn bama gelecek baz ktlklerden beni kurtardn anlyordum, sonunda sz verdii ve anlattklarndan tuhaf biri olduunu anladm adamn Hoca olduunu kardm. O srada da Paa beni Hoca'ya

hediye ettiini syleyiverdi. Pek bir ey anlamadan bakyordum nce; Paa aklad: Artk Hoca'nm klesiy-miim, ona bir kt da vermi, beni azat edip etmemek Hoca'nm elindeymi, bundan sonra ne yaparsa yaparm bana. Paa odadan kp gitti. Hoca da konaktaym, beni aada bekliyormu. Bahede, aalar arasnda grdmn o olduunu o zaman anladm. Yryerek evine gittik. Benim dinimden dnmeyeceimi batan beri bildiini syledi. Evin bir odasn benim iin hazrlam bile. A olup olmadm sordu. Hl lm korkusu vard zerimde, bir ey yiyecek halim yoktu. Gene de nme koyduu ekmekle yourttan birka lokma yiyebildim. Lokmalarm inerken, Hoca da keyifle beni seyrediyordu. Pazardan yeni ald gzel atn beslerken ona ileride yaptraca ileri dnerek keyiflenen kyl gibi bakyordu bana. Hoca'nm, Paa'ya sunaca saatin ve kozmorafya kuramnn ayrntlarna gmlp beni unuttuu zamana kadar bu bakn sk sk hatrladm. Sonra, ona her eyi reteceimi syledi; Paa'dan beni bunun iin istemi, beni ancak ondan sonra azat edebilirmi. Bu "her ey"in ne olduunu renebilmem iin aylar gemesi gerekti. Okullarda, medreselerde ren-dklerimmi "her ey"; orada, benim lkemde retilen btn astronomi, tp, mhendislik, bilim! Sonra hcremde duran ve ertesi gn getirttii kitaplarda yazlanlar da, btn duyduklarm ve grdklerim de, nehirler, gller ve buludar A ve denizler hakkndaki dncelerim de, zelzelelerin ve gkgrltsnn nedenleri de... Geceyarsma doru yldzlan ve gezegenleri en ok merak ettiini ekledi. Ak pencereden ieri ay giriyordu, bana, Ay ile Dnya arasndaki o yldzn varl, ya da yokluu konusunda hi olmazsa kesin bir kant bulmamz gerektiini syledi. Ben, lmle har neir olduum bir gnn korkulu gzleriyle, aramzdaki sinir bozucu benzerlii yeniden, hi de istemeden gzlerken, Hoca, artk, "retmek" kelimesini kullanmyordu: Birlikte aratracaktk, birlikte bulacaktk, birlikte yryecektik. Bylece, kap aralndan kendilerini dinleyen bykleri evde olmad zamanlarda da derslerini inanla alan iki iyi renci, iki iyi karde gibi almaya baladk. lk balarda, ben daha ok, tembel kardei kendisine yetisin diye eski bildiklerini gzden geirmeye raz olan iyiniyetli aabey gibi hissediyordum kendimi; Hoca ise, aabeyinin bildiklerinin pek fazla bir ey olmadn kantlamaya alan zeki karde gibi davranyordu. Aramzdaki bilgi fark, na gre, yalnzca, hcremden getirip bir gze dizdii ve benim hatrladm ciltlerin says kadard. Olaanst alkanl, ve 33 i zeksyla, sonralar daha da ilerletecei talyanca'y skp, alt ay iinde btn kitaplarm okuyup, btn hatrladklarm da bana tekrarlatt zaman hibir stnlm kalmamt benim. Oysa kendisinde, ounun deersizliini kendisinin de kabul ettii kitaplarn aan, renilmi eylerden daha doal ve daha derinden gelen bir bilgi varm gibi davranyordu. e baladktan alt ay sonra, artk birlikte renen, birlikte ilerleyen bir ift deildik. O dnyor, ben ise yalnzca, onun yle yapmas iin baz ayrntlar ona hatrlatyor, ya da bildiklerini yeniden gzden geirmesine yardm ediyordum. ounu unuttuum bu "dnceler"i daha ok geceleri buluyordu, akam yediimiz uydurma bir yemekten, mahallede btn lambalar sndkten ve etraf sessizlie brndkten ok sonra. Sabahlar iki mahalle tedeki camiin sbyan okuluna hocala gidiyor, haftada iki gn de, benim admm hi atmadm, uzak bir mahalle camiinin muvakkithanesine uruyordu. Geri kalan zaman, ya bu gece " dncelerine hazrlanmakla, ya da onlarn peinden srklenmekle geiriyorduk. O sralarda, yakn bir zamanda lkeme dneceime umutla inanyordum. Hoca'yla ayrntlarn pek de merakla dinlemediim "dnceler"ini tartmann, dnm, olsa olsa geciktireceini dndm iin ona hi kar kmazdm. Bylece ilk yl dsel yldznn varlnn, ya da yokluunun kamtlanm aramak iin iine gmldmz astronomiyle uraarak geirdik. Byk paralar dkerek Flemenk'ten mercekler getirtip yaptrd teleskoplarla, rasat aletleri ve cetvelleriyle alrken dsel yldz sorununu unuttu Hoca; daha derin bir soruna girdiini, Batlamyus'un dizgesini tartma konusu yapacan syledi, ama tartmyorduk; o sylyor ben

dinliyordum: Yldzlarn asl durduklar saydam krelerin samalm anlatyordu; belki de onlar orada tutan baka bir ey vard, szgelimi, grlmeyen bir g, bir ekim gc, belki; sonra, belki de Gne gibi, Dnya'nm da baka bir eyin evresinde dndn ileri srd, belki btn f yldzlar, bizim varlmzdan haberdar olmadmz baka bir merkezin evresinde dnyorlard. Daha sonra Batlamyus'tan ok daha kapsaml dneceini ileri srerek, ok daha geni bir kozmorafya iin yeni bir yn yldz inceledi, yeni bir dizge iin ortaya kuramlar att; belki de Ay, Dnya'nm, Dnya da Gne'in evresinde dnyordu; belki de merkez Zhre'ydi; ama bunlardan da abuk bkt. Sonralar, imdiki sorununun, bu yeni dnceleri ortaya atmak deil, yldzlan ve hareketlerini buradakilere tantmak olduunu, bu ie de Paa'dan balayacan sylyordu ki, Sadk Paa'nm Erzurum'a srldn rendik. Baarsz bir kumpasa katld syleniyormu. Paa'nm srgnden dnn beklediimiz yllarda Boaz'daki akntnn nedenleri zerine yazaca bir risale iin aylarca Boaz srtlarnda, iliklerimize ileyen bir rzgr iinde, denizin akn seyrederek ve vadilerde, ellerimizdeki kaplarla Boaz'a dklen derelerin ssn ve akntsn lmeye alarak gezindik. Paa'nm ricas zerine, bir iini grmek iin gidip ay kaldmz Gebze'de camiler arasndaki namaz va-kitlerindeki tutarszlk, Hoca'ya baka bir dnce verdi: 34 35 Namaz vakitlerini gsteren kusursuz bir saat yapacakt. Masa denilen eyi ona o srada rettim, llerini vererek bir marangoza yaptrdm eyay eve getirince, Hoca nce holanmad, bu yeni eyay musalla tama benzetiyordu, uursuz olduunu sylyordu, ama sonralar sandalyelere de, masaya da alt; byle daha iyi dndn ve yazdn da syledi. Namaz saatleri iin, gnein dn emberine kout eliptik dililer dktrmek iin stanbul'a dnerken, masamz bir eein srtnda, arkamzdan geliyordu. Masaya karlkl oturup altmz o ilk aylarda, Hoca, dnyann yuvarlakl yznden, gndzle gece arasnda byk zaman farkllklar olan souk lkelerde, namaz ve oru vakitlerinin nasl belirleneceini anlamaya alyordu. Baka bir sorusu da, Mekke'den baka, ne yana dnerse dnsn insann kbleye bakabilecei bir baka nokta olup olmadyd. ten ie kmsediini bu sorunlarla ilgilenmediimi grdke, Hoca beni hor grrd, ama benim "stnkim ve farkllm" sezdiini dnyordum o sralar, o da benim bu sezdiimi dnd iin fkeleniyordu belki: Uzun uzun bilimden szettii kadar zekdan da szederdi; Paa'y, stanbul'a dnd zaman tasarlaryla, daha da gelitirecei ve bir modelle anlalr klaca yeni kozmorafya kuramyla, yeni saatle etkileyecek; burada bir diriliin tohumlarn, kendi iindeki merak herkese bulatrarak atacakt: kimiz de bekliyorduk. 1 O gnlerde, saatin her hafta deil de, en azndan her ay kurulup ayarlanmasn salayacak daha byk bir dili mekanizmas nasl gelitirilebilir, diye dnyordu; byle bir dili takmn gelitirdikten sonra, ylda bir kere ayarlanan bir namaz saati yapmak vard aklnda; btn sorunun bu byk saatin kurma aralklar uzadka artan ve arlaan dililerini harekete geirebilecek kuvveti bulmakta olduunu dnyordu ki, muvakkithanedeki dostlarndan Paa'nm Erzurum'dan dndn rendi. Ertesi sabah Paa'y kutlamaya gitti. Misafir kalabal iinde, Paa, Hoca'yla ilgilenmi, bulular merak etmi, beni bile sormu. O gece saati skp skp yeniden kurduk, evren modelinin urasna burasna bireyler ekledik, elimizdeki fralarla yldzlara boya srdk. Hoca, dinleyicilerini etkilemek iin gsterili ve iirsel bir dille kaleme alp ezberledii metinden bana paralar okudu. Sabaha doru yldzlarn dn mantna ilikin 37 bu metni, heyecann yattrmak iin bir de tersinden okudu. Sonra, artt bir arabaya aralarmz ykletip ' Paa'nm konana gitti. Aylardr evi dolduran saatin ve modelin tek atl arabann yklnde kck kalmasna aarak baktm. Akam ok ge dnd.

Aralar bahesine indirdikten ve Paa, bu tuhaf eyleri akadan pek de holanmayan tatsz bir ihtiyarn so-ukluuyla inceledikten hemen sonra, Hoca ezberledii metinleri ona okumu. Paa da beni hatrlam, yllar sonra Padiah'n da syleyecei u sz sylemi: "O mu retti sana bunlar?" lk tepkisi yalnzca buymu. Hoca ise Paa'y daha da artan bir tepki gstermi: "Kim?" Sonra, ama hemen anlam szkonusu olann ben olduumu. Paa'ya benim, okumu bir aptal olduumu sylemi. Bunu bana anlatrken benimle ilgilenmiyordu, akl Paa konandaki olup bitenlerdeydi hl. Sonra srarla, hepsinin kendi buluu olduunu sylemi, ama Paa ona inanmam, bir sulu arar gibi hli varm ve o sulunun da ok sevdii Hpca olmasna sanki gnl bir trl raz olmuyormu. Bylece yldzlardan szedeceklerine benden szet-miler. Hoca'nn bu konuda konumaktan pek de holanmadn anlyordum. Bylece bir sessizlik olmu, Paa'nm da dikkati evresindeki dier konuklara kaym. Akam yemeinde Hoca yldzlardan ve bulularndan szetmek iin bir giriimde daha bulununca, Paa, benim yzm hatrlamaya altn, ama aklna Hoca'nn yz geldiini sylemi. Sofrada bakalan da varm, insanlarn ift yaratld konusunda bir gevezeliktir balam, bu konuda abartlm rnekler hatrlanm, annelerinin birbirine kartrd ikiz kardelerden, birbirlerini grnce korkan, ama bylenmi gibi birbirlerinden bir daha aynlamayan benzerlerden, susuzlarn yerine geen haydutlardan szetmiler. Yemek bitip konuk kalabal dalrken Paa, Hoca'dan kalmasn istemi. Hoca yeniden anlatmaya baladnda, Paa nce pek elenmiyormu, hatta pek de anlalr gzkmeyen birtakm kark bilgilerle keyfi yeniden karld iin * memnun da deilmi, ama sonra, Hoca'nn ezberden okuduu metni nc defa dinledikten ve modeli-mizdeki dnyann ve yldzlarn birka kere fldr fldr gznn nnde dndn grdkten sonra, bireyler anlar gibi olmu, en azndan, belli belirsiz bir merak duyup Hoca'nn anlattklarn dikkatle dinlemeye balam. O zaman Hoca, yldzlarn herkesin sand gibi yle deil, byle dndn heyecanla tekrarlam. "Pdd," demi Paa sonunda, "anladm, yle de olabilirler, niye olmasnlar sanki." O zaman Hoca susmu. Uzun bir sessizlik olmutur diye dndm. Pencereden darya, Halic'in karanlna bakan Hoca sylendi. "Neden duraklad, neden daha ileri gitmedi?" bir soruysa bu, cevabn ben de onun gibi bilmiyordum: Belki ilerideki gidilecek o yer konusunda Hoca'nn bir dncesi vardr, diye kukulanyordum geri, ama o da bir ey sylemedi. Herkesin kendisine benzememesinden huzursuzluk duyuyordu sanki. Paa, daha sofra saatle ilgilenmi, iini atrp dililerin, mekanizmann, arln neye yaradn sormu. Sonra karanlk ve rpertici bir ylan deliini kartrr gibi, korka korka parman tkrdayan aletin iine sokmu ve ekmi. Bu srada Hoca saat kulelerini .38 39 anlatyormu, herkesin ayn kusursuz anda klaca namazn gcnden szediyormu ki, birden Paa pat-layvermi. "Kurtul ondan!" demi. "stersen zehirle, istersen azat et. Rahatlarsn." Bir an korku ve umutla Hoca'ya bakm olmalym. Onlar iin farkna varncaya kadar beni azat etmeyeceini syledi. Farkna varlacak eyin ne olduunu sormadm. Belki de, Hoca'nm da bunu bilmediini renmekten, bir nseziyle korkuyordum. Sonra, baka eylerden szet-miler, Paa somurtup nndeki aralara kmseyerek bakyormu., Paa'nm yeniden ilgileneceini umutla bekleyen Hoca, artk pek de istenilmediini bile bile ge saatlere kadar konakta otunnu. Sonra aralarm arabaya yklettirmi. Arabann karanlk ve sessiz dn yolundaki bir evde, yatanda uyuyamayan birini dledim ben: Tekerleklerin grlts arasndan iri saatin tkrtsn duyuyor ve meraklanyordu. Hoca gn aydmlanana kadar ayakta kald. Snen mumun yenisini yakacaktm,yaktrmad. Bir ey sylememi istediini bildiim iin: "Paa anlayacaktr," dedim. Karanlktayken sylemitim bunu, belki o da biliyordu inanmadm, ama biraz sonra karlk verdi: Btn i, Paa'nn duraklad o ann srrn zmek-teymi. lk frsatta bu srr zmek iin Paa'ya gitti. Bu sefer Paa neeyle karlam onu. Olup biteni, ya da niyetlerini anladn sylemi. Hoca'nm

gnln aldktan sonra bir silah iin almasn demi ona: "Dmanlarmza dnyay zindan edecek bir silah!" Byle demi, ama bu silahn nasl bir ey olacan sylememi. Bilime merakn bu yne aktrsa, ite o zaman Paa desteklermi Hoca'y. Tabii, beklediimiz dirlikten hi szetmemi. Yalnzca Hoca'ya ii ake dolu bir kese vermi. Evde ap saydk, onyedi taneydi, tuhaf rakkam! Padiah', Hoca'y dinlemeye kandracan bu keseyi verdikten sonra sylemi. ocuun "byle eylere" merakl olduunu anlatm. Ne ben, ne de kolayca umutlanan Hoca hevese kapldk bu szden, ama bir hafta sonra bir haber getirdiler. Paa bizi, i beni de, evet, iftardan sonra Sultan'a karacakm. Hazrlk olarak Hoca, Paa'y okuduu metni dokuz yandaki bir ocuun anlayaca ekilde deitirerek ezberledi. Ama akl Padiah'ta deil nedense Paa'dayd, Paa'nm neden durakladnda. Bunun srrn bir gn kefedecekmi. Paa'nm yaplmasn istedii silah nasl bir ey olabilirdi? Benim syleyecek pek bir eyim kalmamt, kendi kendine alyordu. Hoca geceyanlanna kadar odasna kapanrken, ben artk lkeme ne zaman dneceimi bile dnmeden, aptal bir ocuk gibi, penceremin nnde bo bo oturur hayl kurardm: Masann banda alan Hoca deil benmiim, istediim zaman istediim yere gidebilirmiim! Akamst aralarmz bir arabaya ykleyip saraya gittik. stanbul sokaklarn seviyordum artk, grnmeyen adam olduumu, onlar arasndan, bahelerdeki iri nar, kestane ve erguvan aalar arasndan hayl gibi getiimi dlerdim. Aralar, bakalarnn da yardmyla, gsterdikleri yere, ikinci avluya kurduk. Padiah, boyu yama gre ksa, krmz yanakl sevimli bir ocuktu. Aralar, kendi oyuncaklarym gibi elliyordu. Onunla akran ve arkada olmak istediimi o zaman 41 m, yoksa ok sonra, onbe yl sonra yeniden karlatmz zaman m dndm karamyorum imdi; ama ona hakszlk etmemek gerektiini hemen hissettim. O srada Hoca bir tutukluk geiriyor, Padiah'm evresindeki kalabalk da, merakla onu bekliyordu. Sonunda balayabildi; hikyesine yepyeni eyler eklemi: Yldzlardan akllar olan canl yaratklar gibi szetti, geometri ve aritmetik bilen ve bildiklerine gre uyumla dnen, ekici esrarl yaratklara benzetti onlar. Arada bir ban kaldrarak ge hayranlkla bakan ocuun etkilendiini grdke couyordu. te, zerinde asl durarak yldzlarn dnd saydam kreleri burada gstermiti, ite Zhre uradayd ve byle dnyordu ve urada duran kocaman ey de Ay'd ve o da, demek ki, yerini baka trl deitiriyordu. Hoca yldzlar dndrdke modele takl zil, ho sesiyle alyor, kk Padiah korkarak bir adm geriliyor, sonra cesaretini toplayp nlayan arac sihirli bir kutuya sokulur gibi yaklaarak anlamaya alyordu. imdi, anlarm toparlayp kendime bir gemi uydurmaya alrken, bunun tam ocukluumda dinlediim masallara, o masallar resimleyen ressamlara uygun bir mutluluk tablosu olduunu dnyorum. Pastaya benzeyen krmz daml evlerle, tersine evrilince kar yadran o camdan kreler eksikti bir tek. Sonra ocuk sormaya, Hoca da cevap yetitirmeye balad. Bu yldzlar havada yle nasl duruyorlard? Saydam krelere aslydlar! O kreler neden yaplmt? Kendilerini saydam yapan saydam bir maddeden! Birbirlerine arpmyor muydular? Hayr, maketteki gibi kat kattlar! 42 O kadar yldz vard, niye o kadar kre yoktu? nk onlar ok uzaklardaydlar! Ne kadar ok? ok, ok! teki yldzlarn da, dndke alan zilleri var myd? Hayr, zili yldzlarn bir tam dn yaptklar anlalsn diye biz koymutuk! Gkgrltsnn bununla ilgisi var myd? Yoktu! Neyle ilgisi vard? Yamurla! Yarn yaacak myd? Ge baklrsa yamayacakt! Gk, Padiah'm hasta aslan iin ne diyordu? yileeceini, ama sabrl i olmak gerektiini; vb. vb. * Hasta aslan hakknda dncesini belirtirken, Hoca, yldzlar hakknda konuurken yapt gibi, gene ge bakmt. Eve dndkten sonra bu ayrntdan kmseyerek szetti. nemli olan ocuun bilim ile safsatay birbirinden ayrmas deil, bireylerin farkna varma-sym. Gene ayn kelimeyi kullanyordu, stelik farkna varlacak eyin ne olduunu ben farketmiim gibi ya-

;; pyordu bunu. Ben ise artk Mslman olsam da bir, Mslman olmasam da diye dnyordum. Saraydan .';. karken verdikleri keseden tam be altn kmt. Hoca, Padiah'm yldzlarda olup bitenlerin arkasnda bir mantk olduunu sezdiini syledi. Ah Padiah, sonra, ok sonra, tandm onu! Ayn Ay'n, bizim evin penceresinden gzkmesi artt beni, ocuk olmak istiyordum! Hoca ,.''. kendini tutamayp ayn konuya dnd: Aslan sorunu nemli deilmi, ocuk hayvanlar seviyormu, o kadar. Ertesi gn odasna kapanp almaya balad: Birka gn sonra saati ve yldzlan gene arabaya ykletti, pencere kafeslerinin arkasndaki o merakl baklar altnda sbyan okuluna gittiler bu sefer. Akam dndnde can skknd, ama susacak kadar deil: "ocuklarn da Sultan 4.3 gibi anlayacaklarn dndm, ama yanldm," dedi. Yalnzca korkmular, Hoca anlattktan sonra, sorunca, bir ocuk gkyznn te tarafnda cehennem olduunu sylemi, alamaya balam. Ondan sonraki haftay Padiah'm anlayna olan inancn pekitirmekle geirdi; ikinci avluda geirdiimiz dakikalar bana tek tek hatrlatyor, kantlarn onaylatyordu: ocuk zekiydi evet; dnmesini imdiden biliyordu, evet; evresinin basksndan imdiden kurtulabilecek kadar kiilik sahibiydi, evet! Sonralar, Sultan bizim iin ryalar grmeye balamadan nce, biz onun iin rya grmeye byle baladk ite. Hoca, saat iin de alyordu bu arada; silah iin de bireyler dndn sanyordum, nk arldnda Paa'ya yle demi. Ama Paa'dan umudunu kestiim seziyordum. "tekiler gibi oldu," dedi onun iin. "Bilmediini bilmek istemiyor artk!" Bir hafta sonra Padiah gene ard, gitti. Sultan, Hoca'y neeyle karlam. "Aslanm iyileti," demi, "dediin kt." Sonra^ evresindeki kalabalkla birlikte avluya kmlar. Havuzdaki balklar gstermi Padiah, onlar nasl bulduunu sormu. Bunu bana anlatrken. "Krmzydlar," dedi Hoca, "baka syleyecek bir ey de aklma gelmiyordu." Balklarn hareketlerinde bir dzen sezmi o an; sanki aralarnda konuup bu dzeni kusursuzlatrmaya alyorlarm. Hoca balklar akll bulduunu sylemi. Padiah'a durmadan annesinin tlerini hatrlatan haremaalarmm birinin yanndaki bir cce, bu sze glnce, Sultan onu azarlam. Arabalara binerlerken de ceza olsun diye krmz sal cceyi yanma almam. Arabalarla At Meydan'na gitmiler, aslanhaneye. Eski bir kilisenin stunlarna, Padiah'm Hoca'ya teker teker gsterdii aslanlar, leoparlar, kaplanlar zincirlerle ba-lym. Hoca'nm iyileeceini bildii aslann nnde durmular, ocuk konumu onunla, aslan Hoca'ya tantm. Sonra bir kede yatan baka bir aslann yanma gitmiler, tekiler gibi pis kokmayan bu hayvan gebeymi. Padiah, gzleri parlayarak sormu: "Bu aslan ka tane dourur ka erkek ka dii olur?" Siniri bozulan Hoca sonradan bana, "hata ettim," dedii bir ey yapm, astronomiden anladn, ama mneccim olmadn Padiah'a sylemi. "Ama Mneccimba Hseyin Efendi'den daha iyi biliyorsun!" demi ocuk. Hoca cevap vermemi, evredekilerden iiten olur da Hseyin Efendi'ye yetitirirler, diye korkuyormu. Can sklan Padiah stelemi: Yoksa Hoca hibir ey bilmiyor muymu, yldzlara bo yere mi bakyormu yoksa? Bunun zerine Hoca, ok daha sonralar sylemeyi tasarlad eyleri hemen anlatmak zorunda kalm: Yldzlardan ok eyler rendiini, bu rendiklerinden ok yararl sonular kardm sylemi. Gzlerini aarak dinleyen Padiah'm suskunluunu iyiye yorarak yldzlar gzleyecek bir rasathane yaplmas gerektiini sylemi; tpk rahmetli dedesi I. Ahmet'in dedesi III. Murat'n taa doksan yl nce buyurup rahmetli Takiyddin Efendi'ye yaptrtt ve sonradan ilgisizlikten yklan o rasathane gibi bir ey; hayr, ondan daha da gelimi bir ey: Bir bilimlerevi ki, iinde yalnz yldzlan deil, btn lemi, nehirleri ve denizleri, bulutlar ve dalar, iekleri ve tabii, hayvanlar da, gzlemleyen bilginler yanyana gelsinler ve gzledikleri eyleri konua konua ilerletsinler ki, aklmz gelisin. Hoca'dan, benim de ilk defa duyduum bu tasary, tatl bir masal dinler gibi dinlemi Padiah. Arabalarla saraya dnerlerken bir daha sormu: "Aslan nasl

douracak dersin?" Hoca, daha nce dnd iin sylemi bu sefer: "Doan yavrular birbirlerine denk olacak!" Bana evde bu szn hibir tehlikesi olmadm syledi. "O aptal ocuu avucumun iine alacam," diyordu, "Mneccimba Hseyin Efendi'den daha becerikliyim!" Padiah'tan szederken bu kelimeyi kullanmas beni artmt; dahas nedense alnmtm da. O sralarda, i skntsyla ev ileriyle urayordum. Sonra, o kelimeyi btn kilitlere uyan sihirli bir anahtar gibi kullanmaya balad: Aptal olduklar iin balarnn stnde gezinen yldzlara bakp dnmyorlard, aptal olduklar iin renecekleri eyin nce neye yarayacan soruyorlard, aptal olduklar iin ayrntlara deil zetlere meraklydlar, aptal olduklar iin birbirlerine benzi-yorlard vb. Birka yl nce, lkemde, bu tr aklamalar yapmaktan ben de ok holanmama ramen, Hoca'ya bir ey sylemezdim. O sralarda benimle deil aptallanyla ilgiliydi zaten. Benim aptallm baka trlym. Grdm bir ryay o gnlerdeki boboazlmla ona anlatmtm: Benim yerime geip lkeme gidiyor, nianlmla evleniyor, dnde kimse onun ben olmadn farketmiyordu, bense bir Trk kyafetiyle bir keden seyrettiim elencenin ortasnda annem ve mutlu nianlmla karlayor, beni uykudan uyandran gzya-larma ramen ikisi de kim olduumu anlamadan bana 46 srtn dnp uzaklayorlard. O sralarda iki kere Paa'nm konana gitti. Paa, galiba, Hoca'nm, kendi denetimi dnda Padiah'la yaknlk kurmasndan holanmyordu; sorguya ekmi onu: Beni sorduunu, hakkmda aratrma yaptrdn ok sonra, Paa stanbul'dan srldkten sonra bana syledi; yoksa gnlerimi zehirlenme korkusuyla geirecektim. Gene de, Paa'nm, Hoca'dan ok bana ilgi duyduunu seziyordum; Hoca'yla aramzdaki benzerlikten, benden daha ok Paa'nm tedirgin olmas gururumu okard. O sralarda, sanki, bu benzerlik, Hoca'nm hibir zaman renmek istemeyecei ve varl bana tuhaf bir cesaret . veren bir srd: Kimi zamanlar, srf bu benzerlik yznden Hoca yaarken tehlikeden uzak olduumu dnrdm. Belki de bu yzden Paa'nm da o aptallardan biri olduunu sylediinde Hoca'ya kar kardm; -o zaman sinirlenirdi. Benden hem vazgeemediini, hem de utandn sezmek, almadm bir arszla iterdi beni: Durup durup Paa'y, Paa'nm ikimiz iin dediklerini sorar, Hoca'y, nedeni galiba kendisine de ak olmayan bir fkeye boardm. O zaman, inatla tekrarlayarak sylerdi: Paa'nm da ayan kaydracaklarm, yaknda Yenieriler bir ey yapacaklarm, sarayn iinde de bireyler tezghlandn seziyormu. Bu yzden, Paa'nm eledii gibi, silah iin alacaksa, bunu gelip geici bir vezir iin deil, Padiah'a sunmak iin yapmalym. Bir ara, yalnzca bu belirsiz silah tasarsyla uratn dndm; urayor ama ilerletemiyor, diyordum. lerletseydi nk, bana alacandan, beni kmsemeye alarak da olsa, ne dndm renmek iin 47 kurduklarn bana anlatacandan emindim. Bir akam, iki- haftada bir yaptmz gibi, Aksaray'daki o eve gitmi, mzik dinledikten sonra kadnlarla yatm, eve dnyorduk. Hoca, bana, sabaha kadar alacan syledi, sonra, kadnlar sordu, hi yapmadmz bir eydi kadnlardan szetmek, "dnyorum," dedi sonra birden, ama neyi dndn sylemeden eve gelir gelmez odasna kapand. Ben de, artk sayfalarn bile evirmeye endiim kitaplarn arasnda kaldm ve onu dndm: ilerletemediine inandm herhangi bir tasary, ya da dncesini, kapand odada hl btnyle alamad masaya oturup nndeki bo ktlara baktn, masann banda saatlerce utan ve fkeyle bombo oturduunu... Geceyarsmdan ok sonra odasndan kt, kk bir soruna takld iin yardm isteyen rencinin alakgnll utangahyla beni ieri ard, masasnn bana. Hi ekinmeden, "Yardm et," dedi bana. "Beraber onlar dnelim, tek bama, ilerleyemiyorum." Bir an, bunun kadnlarla ilgili bir ey olduunu dnerek sustum. Bo bo baktm grnce, "aptallar zerine dnyorum," dedi ciddiyetle. "Niye o kadar aptallar?" Sonra, benim cevabm biliyormu gibi ekledi. "Peki, aptal deiller, ama kafalarnda bir ey eksik." "Onlarn," kim olduunu sormadm. "O bilgiyi kafalarnn iinde tutabilecekleri bir yer yok mu?" dedi, sanki bir kelime aryordu, evresine baknd. "Kafalarnn iinde bir

kutu, kutular, u dolabn gzleri gibi, kark eyleri iine yerletirebilecekleri bir ke olmas gerekir, ama sanki yok yle bir ey. Anlyor musun?" Bireyler anladma 48 kendimi inandrmak istiyordum, ama pek baaram-vordum bunu. Uzun bir sre karlkl sustuk. "nsann j niye yle, ya da byle olduunu kim bilebilir ki zaten?" dedi sonunda. "Ah, keke gerek bir hekim olsaydn da bana retseydin," dedi sonra, "gvdelerimizi, gvdelerimiz ve kafalarmzn iini." Sanki biraz utand. Beni korkutmak istemedii iin takndn sandm salkl bir tavrla aklad: Teslim olacak deilmi, sonuna kadar gidecekmi, hem sonunda ne olacak diye merak ettii iin, hem de yaplacak baka bir ey olmad iin. An-lamyordum, ama btn bunlar benden rendiini dnmek houma gidiyordu. Sonralar, ne anlama geldiini ikimiz de biliyormuuz gibi, bu szn sk sk tekrarlad. Ama taknd bu kararllkta daha ok soru soran hlyah bir rencinin edas vard; sonuna kadar gideceini her syleyiinde, ben, bana gelenlerin nedenlerini soran aresiz bir kn hznl ve fkeli inlemelerine tank olduumu sanrdm. O sralarda ok da sk sylyordu bu sz; Yenieriler'in bir isyan hazrl iinde olduunu rendii zaman sylyordu, sbyan okulundaki rencilerin yldzlardan ok melekleri merak ettiini bana anlattktan sonra sylyordu, ok paralar vererek ald bir elyazmasm daha yarsna gelmeden fkeyle bir kenara attktan sonra ve artk srf alkanlk yznden muvakkithanede buluup syletikleri dostlarndan ayrldktan sonra sylyordu ve iyi stlmam hamamda ttkten sonra ve evresine ve iekli yorgannn stne serdii sevgili kitaplaryla yatana uzandktan sonra ve cami avlusunda abdest alanlarn budalaca konumalarn dinledikten sonra sylyordu ve donanmann Venedikliler'e yenildiini rendikten ve yann gemekte olduunu syleyerek onu evlendirmek iin ziyarete gelen mahallelileri sabrla dinledikten sonra, gene tekrarlyordu: Sonuna kadar gidecekmi. imdi dnyorum: Bu yazdklarm sonuna kadar okuyan kim, olup biteni, ya da hayl edip anlatabildiim her eyi sabrla izleyen hangi okuyucu, Hoca'nm bu szn tutmadn syleyebilir? 4 m 50 Yaz sonuna doru bir gn, Mneccimba Hseyin Efendi'nin cesedinin stinye kysnda bulunduunu duyduk. Paa katli iin fetvay en sonunda alm, o da sakland yerde rahat durmayp, Sadk Paa yaknda lecek, belirtisi var, diye saa sola ktlar yolladndan yerini belli etmi. Anadolu'ya gemek isterken celltlar sandalna yetiip bomular. Malna mlkne elko-nulduunu renince Hoca Mneccimba'nm ktlarn, kitaplarn, defterlerini ele geirmek iin harekete geti; bunun iin, birikmi ne kadar paras varsa rvete harcad. Bir akam eve koca bir sandk iinde getirdii binlerce sayfay bir hafta iinde yuttuktan sonra, fkeyle bundan ok daha iyisini yapabileceini syledi. Dediini yaparken ben de ona yardm ettim. Padiah'a , sunmaya karar verdii Hayat-l-Hayvan ve Acaib-l-Mahlkat adl iki risale iin ona Empoli'deki evimizin geni bahelerinde, ayrlarnda grdm gzel atlar, alelade eekleri, tavanlar, kertenkeleleri anlattm. 5) Hoca'nm, hayalgcmn ne kadar snrl olduunu sylemesi zerine, nilferli havuzumuzdaki bykl frenk kurbaalarn, Sicilya lehesiyle konuan mavi papaanlar ve iftlemeden nce karlkl oturup birbirlerinin tylerini temizleyen sincaplar hatrlayarak anlattm. Sultan'm ok ilgilendii, ama Saray'n birinci avlusunun * ar temizlii yznden yeterince bilgi sahibi olamad bir konu olan, karncalarn hayat, zerinde uzun uzun dikkatle altmz bir blm oldu. Hoca, karncalarn dzenli, mantkl hayatn kaleme alrken ocuk Padiah' eiteceimizi de dlyordu. Bu ama iin, bildiimiz kara karncalar yetersiz bulunca, Amerika'daki krmz karncalarn dzenini anlatt. Bu da ona, Amerika denilen ylanl lkede yaayan ve yaadklar hayat hi deitirmeyen hmbl

yerlilerin balanna gelenler zerine, hem ackl, hem de hisseli bir kitap yazma dncesini verdi: Bana ayrntlarn anlatrken, hayvanlara ve ava dkn bir ocuk kraln bilimle ilgilenmedii iin, sonunda nasl spanyol gavurlar tarafndan kaza oturtulduunu da yazacam syledii bu kitab, sanrm bitirmeye cesaret edemedi hi. Kanatl mandalar, alt bacakl kzleri, iki bal ylanlar daha anlalr klmak iin ardmz minyatr ustasnn izdikleri ikimizi de memnun etmedi. "Gerek eskiden byleydi," dedi Hoca. "imdiyse her ey boyutlu, gerek glgeli, baksana; en sradan karnca bile glgesini, arkasnda ikizini tar gibi sabrla katlanarak tayor." Sultan hi sordurtmad iin, risaleleri Padiah'a, Paa'n araclyla sunmaya karar vermiti, ama sonra ok piman oldu bundan. Paa, yldz ilminin safsata 52 olduunu, Mneccimba Hseyin Efendi'nin boyundan byk ilere kartn, siyasi dolaplar evirdiini, Hoca'nm da, imdi onun bo kalan yerinde gz olmasndan kukulandm, bilim denen eye inandn, ama bunun yldzlarla deil silahlarla ilgisi olduunu, Mneccimbalm uursuz bir i olduunu, bunun o greve gelenlerin hepsinin sonunda ldrlmelerinden, ya da, daha da kts, gnn birinde srra kadem basp yok olmalarndan anlaldm, ok sevdii ve bilimine gvendii Hoca'nm da bu yzden, bu grevi almasn hi istemediini, zaten yeni Mneccimba'nm bu ii gereince yapabilecek kadar aptal ve saf olan Stk Efendi olacam, Hoca'nm eski Mneccimba'nm kitaplarn elde ettiim duyduunu, bu ile ilgilenmemesini istediini sylemi. Hoca da ona, bilimden baka bir eyle ilgilenmediini syleyerek, Padiah'a ulatrmasn istedii risaleleri vermi. Akam, evde bilimden baka bir eyle ilgilenmeyeceini, ama bu bilimi yapabilmek iin gerekli her eyi de yapacan syledi; ilk i olarak da Paa'ya lanet okudu. Sonraki ay, hayl gcmzn renkli hayvanlarna ocuun nasl bir tepki gstereceini merak ederken, Hoca, hl saraydan neden arlmadm dnyordu. Ava ardlar sonunda; o Padiah'm yanma, ben, uzaktan seyretmeye, Kthane deresi kysndaki Mirahor Kk'ne gittik; kalabalkt. Bostancba her eyi hazrlam: Tavanlar ve tilkileri koyuverip arkasndan tazlar saldlar, seyrettik: Tavann teki arkadalarndan ayrlp kendini suya atnca herkes onu izledi; yze yze kar kyya geince bostanclar oraya da kpek salmak istediler, ama biz uzaktakiler de duyuyorduk. Padiah "tavan azat olsun," diye izin vermedi. Ama yabanc bir kpek te yakadaym, tavan gene kendini suya att, ama kpek yetiip yakalad onu, bostanclar hemen p kpein azndan tavan aldlar. Padiah'm huzuruna getirdiler. ocuk hemen hayvan inceletti, zerinde cidd bir yara olmadn grnce sevindi; da bana gtrlp tavann salverilmesini buyurmu. Sonra, aralarnda Hoca'y ve krmz sal cceyi de '! grdm kalabalk, Padiah'm evresinde topland. Akam Hoca anlatt: Padiah bu olay neye yorulmal diye sormu. Herkesten sonra, sra kendisine geldiinde, Hoca, Sultan'm hi beklenmedik yerden dmanlar kacan, ama tehlikeyi kazasz belsz atlatacan sylemi. Dmanlan, lm tehlikesinden szeden, hatt Padiahla tavan bir tutan bu yorumu ktlemeye kalkmlarsa da, aralarnda yeni Mneccimba Stk Efendi de olan kalabal Sultan susturmu, Hoca'nm szlerinin kulana kpe olacan sylemi. Sonra doanlarn bana tkleri karakuun, can havliyle kendini savunmasn ve arsz tazlarn kk paralara ; ayrdklar bir tilkinin ackl sonunu seyrederlerken, Sultan, aslannn biri dii biri erkek, birbirine denk iki | yavru dourduunu, hayvanlar kitaplarn ok sevdiini sylemi, N evresindeki ayrlarda rastlanan mavi i kanatl boalar ve pembe kedileri sormu. Hoca tuhaf | bir zafer sarholuu ve korku iindeydi. Saray'da bireyler olduunun haberini bundan ok sonra aldk: Ksem Sultan, yenieri aalaryla anlam,;? Sultan' ve annesini ldrtp yerine ehzade Sleyman'' 54' geirmek iin bir dzen kurmu, ama skmemi. Ksem Sultan' azndan burnundan kan gelene kadar boup ldrmler. Hoca, olup biteni, muvakkithaneye gelen

aptal dostlarnn dedikodularndan reniyor, bir de, okula gidiyor, baka hibir yere kmyordu. Sonbaharda, bir ara kozmorafya kuramn yeniden ele almay dnd, ama umutsuzlua kapld: Rasathane gerekiyordu; stelik aptallarn yldzlara metelik ver- memesi gibi, yldzlar da aptallara metelik vermiyordu. K geldi, kapal gnler balad, bir gn Paa'nm azle-dildiini rendik. Onu da boduracaklarm, ama Valide Sultan raz olmam, maln mlkn alp Erzincan'a srmler. Bir daha da lmnden baka haberini almadk. Hoca, artk kimseden korkmadn syledi, kimseye de on paralk minnet borcu yokmu, bunu sylerken benden bir ey renip renmediine ne kadar karar vermiti, bilmiyorum. ocuktan da, anasndan da ekinmiyormu artk. "Ya devlet baa, ya kuzgun lee," diyecek gibiydi, ama evimizde, kitaplar arasnda kuzu kuzu oturuyor, Amerika'daki krmz karncalardan szederek yeni bir karmcanamenin dlerini kuruyorduk. Ondan ncekiler ve ondan sonraki biroklar gibi o k evde geirdik; hibir ey olmad. Souk gecelerde, poyrazn kapsndan bacasndan girdii evin alt katnda sabaha kadar oturur konuurduk. Beni kmsemiyordu artk, ya da kmser gibi yapmaya eniyordu. Bu yaknl, ne saraydan, ne de saraya yakn bir evreden kimsenin onu aramamasna balyordum. Bazan da, aramzdaki benzerlii benim kadar grdn dnrdm, bana bakarken kendini gryor artk, diye 55 4 m i s* meraklanirdim: Neydi dnd? Hayvanlar zerine uzun bir risale daha bitirmitik, ama Paa srgn edildii, Hoca, saraya girip kan uzak tandklarn hibirinin az kokusunu ekmeye hazr olmadn syledii iin masann zerinde duruyordu. Arada bir, bo geirdiim gnlerin skntsyla, sayfalarm aar, izdiim mor ekirgelere, uan balklara bakar, Padiah'm bu satrlar okuyunca ne dneceim merak ederdim. Hoca'y ancak bahar banda ardlar. ocuk onu grnce ok sevinmi; Hoca'nn dediine gre, her hareketinden, her sznden kendisini uzun zamandr dnd, ama evresindeki aptallarn basksyla aramad anlalyormu. Padiah, hemen sz babaannesinin kumpasna getirmi, Hoca'nn bu tehlikeyi ngrdn sylemi, ama Sultan'm bu tehlikeden sasalim kurtulacan da ngrmm Hoca. O gece, sarayda, canna kastedenlerin lklarn iitirken hi korkmam ocuk, aklna tavana dileri ilemeyen hain kpek gelmi nk. Padiah vg szlerinden sonra, Hoca'ya uygun bir yerde bir dirlik verilmesini buyurmu. kehanete kalmadan, Hoca kmak zorunda kalm, , dirlik berat iin yaz sonunu beklemesini sylemiler. Beklerken, Hoca dirliin gelirine gvenerek baheye kk apta bir rasathane kurmay tasarlad; kazlacak kuyunun boyutlarn, yerletirecei aralarn maliyetini hesaplad, ama bu sefer abuk bkt: O srada bir sahafta Takiyddin'in yapt rasatlarn sonularm toplayan kitabn, kt bir elyazsyla karlm bir nshasn bulmutu. ki ayn, rasatlarn doruluunu denetlemeye harcad, ama sonunda, hangi yanln kendi ucuz ara56 . ' larndan, hangisinin Takiyddin'den, hangisinin de el-vazs kt ktibin dikkatsizliinden kaynaklandn karamad iin, ii fkeyle brakt. Sinirini daha da bozan ey, altmlk usulle hesabedilmi trigonometrik izgi cetvellerinin arasna, kitabn nceki sahiplerinden birinin sktrd vezinli kafiyeli msralard. Kitap sahibi, ebced hesab ve baka yntemler kullanarak dnyann gelecei konusunda alakgnll gzlemlerde bulun-fc mutu: En sonunda, drt kzdan sonra, bir erkek ocuu olacak, gnahsz gnahkrdan ayran bir veba kacak, komusu Bahattin Efendi lecekmi. Hoca, bu kehnetleri okurken nce elendiyse de, sonra umutsuzlua kapld. Kafalarmzn iinden, tuhaf ve korkutucu bir kararllkla szediyordu artk: Kapan ap iine bakabileceimiz sandklardan, odann iindeki dolaplardan szeder gibi konuuyordu. Padiah'm szn verdii dirlik, ne yaz sonunda balanabildi, ne de ka doru. Ertesi bahar ise, Hoca'ya, yeni bir tahrir yapldn sylemiler;

beklemeliymi. Bu arada, az da olsa saraya arlyor, atlayan bir aynann, Yassada aklarna den yeil bir yldrmn, durup dururken tuzla buz olan vine suyuyla dolu kan rengindeki bir srahinin neye yorulmas gerektii ve en son yazdmz risaledeki hayvanlar zerine, Padiah'm sorduu sorulan cevaplyordu. Eve dndnde, ocuun bulu ama girdiini sylerlerdi; insann en kolay etkilenecei am bu, Padiah' avucunun iine alacakm. Bu amala yepyeni bir kitaba balad. Benden Az-tek'lerin sonunu, Cortez'in anlarn dinlemiti, aklnda, bilime aldrmad iin kaza oturtulan zavall bir ocuk 57 kraln hikyesi nceden de vard. yi insanlar uyuklarken toplaryla, aralaryla ve masallar ve silahlaryla onlar yenip kendi dzenlerine boyunediren namussuzlardan szediyordu o sralar; ama kapanp yazd eyleri uzun bir sre saklad benden. Hissediyordum, nce benim ilgilenmemi bekliyordu, ama o gnlerde birden beni olaanst bir mutsuzlua iten yurt zlemim, ona duyduum kini arttrmt; merakm bastrdm, ucuza bulduu iin okuduu ciltlere yrtk kt kitaplardan ve benim anlattklarmdan yola karak yaratc zeksnn vard sonulan merak etmez grnmeyi baardm. Bylece, nce kendine, sonra da o srada yazmaya alt eye olan gvenini yava yava yitirdiini, gnbegn keyifle seyrettim. Kendi alma odas haline getirdii, yukardaki kk odaya kyordu, yaptrdm masamza oturuyordu, hatta dnyordu da, ama yazamyordu, seziyor, dahas biliyordum yazamadn; dndklerini, benim nasl bulduumu renmeden yazabilecek cesareti olmadm biliyordum. Onu kendine inanmaktan alkoyan, kmser gzkt benim basit dncelerimin eksiklii de tam deildi: Benim gibilerin, "onlarn," bana btn o bilgileri reten, kafamn iine o kutular, o bilgi gzlerini yerletiren tekilerin dncelerini renmek istiyordu asl. Onlar bu durumda ne dnr acaba? Bana sormak iin can att, ama soramad buydu ite! Gururunu ayaklar altna alp, bu soruyu bana cesaretle sormasn ne kadar ok bekledim! Ama sormad. Bitirip bitirmediini bilemediim bu kitab, bir sre sonra brakp, yeniden o "aptallar" nakaratna dnd. Yaplmas gereken asl bilim, onlarn neden yle aptal olduklarn anlamaktan geiyormu; kafalarnn iinin neden yle olduunu bilip ona gre dnmekten! Ayn eyleri umutsuzluktan tekrarlyor diye dnrdm, saraydan bekledii ikbalin iaretlerini alamad iin. Zaman boubouna akyor, Padiah'm bulu a, pek de bir ie yaramyordu. Ama Kprl Mehmet Paa'mn bavezir olmasndan nceki yaz, sonunda Hoca dirlie kavutu; hem de kendi istedii yeri seerek: Gebze yaknlarndaki iki deirmenle, kasabaya bir saatlik yoldaki iki kyn gelirini birletirmiler. Hasat zaman Gebze'ye gittik, bir rastlant sonucu, bo olan eski evi tuttuk, ama Hoca burada geirdiimiz aylar, marangozdan getirdiim masaya nefretle bakt gnleri unutmutu. Sanki evle birlikte anlar da eskimi, irkinlemiti; zerinde gemite kalan hibir eyle ilgilenmeyecek bir sabrszlk vard zaten. Kylere birka kere gidip denetledi; bundan nceki yllarn gelirini rendi, dedikodusunu muvakkithanedeki dostlarndan duyduu Tarhuncu Ahmet Paa'mn etkisiyle de, dirliin hesaplarn ok daha basit ve anlalabilir bir biimde gsteren bir defter tutma usul bulduunu iln etti. Ama zgnlne ve yararllna kendisinin de inanamad bu buluuyla yetinemedi: Eski evin arka bahesinde ge bakp oturarak bombo geirdii geceler, iindeki astronomi tutkusunu yeniden alevlendirmiti nk. Dncelerini bir adm daha ileri gtreceini sanarak, bir ara ben de cesaretlendirdim onu; ama niyeti, gzlem yapmak, ya da akl yrtmek deilmi: Kyde ve Gebze'de tand en akll genleri, ocuklar, en 59 yksek ilmi reteceini duyurarak eve ard, beni yollayp stanbul'dan getirttii modeli, zillerini tamir edip, yalayp, arka baheye onlar iin kurdu ve bir akam, nereden aldn anlayamadm bir umut ve gle, yllar nce Paa'ya, daha sonra Padiah'a anlatt o gk kuramn hibir ekilde kabalatrmadan heyecanla tekrarlad. Geceyars, tek bir soru bile sormadan evlerine dnen kalabalktan ve astronomiden umudunu son defa kesebilmesi iin,

ertesi sabah kapmzn nnde, iinden hl lk bir kan szan okunmu bir koyun yrei bulmamz yetti. Ama bu yenilgisini de fazla bytmedi: Elbette, dnyann ve yldzlarn nasl dndn anlayacak olan onlar deildi; imdilik onlarn anlamalar da gerekmiyordu; anlamas gereken artk bulu an bitirmek zereydi; belki de yokluumuzda bizi aramt da o, burada, hasattan sonra elimize geecek be kuru iin bo yere frsat kamyorduk biz. lerimizi yoluna koyup, o akll genlerin en akll gzkenini de khya tuttuktan hemen sonra, stanbul'a dndk. Ondan sonraki yl en kt yllarmz oldu. Her gn, bir ncekinin, her ay, geirdiimiz aym, her mevsim yaadmz baka bir mevsimin bktrc, sinir bozucu bir tekraryd: Ayn eyleri ac ve umutsuzlukla yeniden gryor ve adlandramadmz bir yenilgiyi bo yere bekliyorduk sanki. Gene, arada bir saraydan aryorlar, ,j suya sabuna dokunmayan yorumlar yapmasn bekli- \ yorlard, gene, her perembe leden sonra muvakkit- j hanede bilim dostlaryla buluup konuuyor, eskisi kadar i dzenli olmasa da, gene sabahlar rencileri gryor 60 ve dvyor, gene arada bir kendisini evlendirmeye gelenlere, bu sefer azck kararszlk geirirse de direniyor, gene kadnlarla yatmak iin, artk sevmediini syledii o mzii dinlemek zorunda kalyor, gene aptallarna duyduu nefretten bazan boulacak gibi oluyor, gene odasna kapanyor, serdii yatana uzanp evresindeki elyazmalarn, baya kitaplar orasndan burasndan fkeyle kartrdktan sonra, saatlerce tavana bakarak bekliyordu. Mutsuzluunu daha da arttran ey, muvakkithaneye devam eden dostlarndan ayrntlarm rendii Kprl Mehmet Paa'nn zaferleriydi. Donanmann Venedikliler'i yendiini, Bozcaada ve Limni'nin geri alndn, ya da isyanc Abaza Hasan Paa'nn ezildiini bana sylerken, bunlarn en son ve geici baarlar olduunu ekliyordu; yaknda ahmakln ve beceriksizliin amuruna gmlecek olan sakatn son kprdanlaryd bunlar: Birbirini tekrarlayarak bizi daha da ok yoran gnleri deitirecek bir ktlk bekliyordu sanki. stelik, bilim diye tutturduu eyin de uzun boylu zerinde duracak sabr ve umudu kalmad iin oyalanamyordu da: Yeni bir dncenin heyecanna bir haftadan fazla dayanamyor, ksa bir sre iinde aptallarn hatrlayarak her eyi unutuyordu. Zaten imdiye kadar dndkleri yetmez miydi onlar iin? zerlerinde bu kadar kafa yormaya deer miydi? Bu kadar fkelenmeye? Belki de, o zamanlar kendini onlardan ayrmay da yeni, yeni rendii iin, bu ilmin ayrntlarna inecek gc ve istei toplayamyordu. Ama kendisinin onlardan baka olduuna da inanmaya balamt. 61 iW* Aydnlatc olan ilk heyecan, dpedz iskmtsmdan dodu. Artk, kafasn hibir konuya uzun uzadya veremedii iin, o gnlerde vaktini, tpk kendi kendilerine oyalanamayan bencil ve aptal ocuklar gibi, evin iinde bir odadan tekine girip karak, bir kattan brne kp inerek, pencerelerden bo bo bakarak geiriyordu. Ahap evi tkr tkr tkrdatan bu sonu gelmeyen sinir bozucu gezintilerin arasnda bana urad zaman, benden oyalanacak bir elence, bir dnce ve umut szi beklediini bilirdim. Ama, ylgnlma ramen onu duyduum fke ve nefret gcnden hibir ey kaybetmedii iin bekledii sz sylemezdim. Benden bir cevap alabilmek iin gururunu krp, alttan alarak birka cmle syledii zamanlar da sylemezdim istedii sz; saraydan ald iyiye yorulabilecek bir haberi, ya da direnip arkasndan giderse die dokunur bir sonuca ulatrabilecei yeni bir dncesini iittiimde, ya duymazlktan gelirdim, ya da syledii eyin en baya yann hemen ortaya kararak heyecanm sndrrdm. Bolukta, umutsuzluk iinde kvrann seyretmek houma gidiyordu. Ama, sonralar, kendini oyalayacak yeni dnceyi de bu boluun iinde buldu; kendi kendine kalabildii iin belki, belki de hibir eyin zerinde ayrntlaryla duramayan akl kendi sabrszlnn dna taamad iin. O zaman, ona cevap da verdim, cesaretlendirmek istiyordum nk; aklna gelen ey benim de ilgimi ekmiti; belki, bu arada, beni de farkeder diye dnyordum.

Bir akamst evi tkrdatarak gezinen ayak sesleri odama girip, Hoca, gnlk ve olaan bir eyden 62 szeder gibi bana, "Niye benim ben?" dedii zaman, onu cesaretlendirmek isteyerek cevap verdim. Niye kendisi olduunu bilmediimi syledikten sonra, bu sorunun, orada, onlar arasnda, ok sorulduunu, her gn daha ok sorulduunu ekleyiverdim. Bunu sylerken aklmda bu szm dayandracam hibir rnek, hibir dnce yoktu, hibir ey yoktu, yalnzca, soruyu istedii gibi cevaplamak istemitim, belki, basit bir igdyle, oyundan holanacan sezdiim iin. ard. Bana merakla bakyordu, devam etmemi istiyordu; ben susunca sabredemedi, tekrarlamam istedi: Demek onlar bu soruyu soruyorlard? Glmseyerek kendisini onayladm grnce hemen fkelendi: Onlar soruyor diye sormuyormu bunu, onlarn bunu sorduunu bilmeden kendi kendine sormu o, onlarn ne yapt da kendisine vz gelirmi. "Sanki kulaklarmn iinde bir ses, srekli bana ark sylyor," dedi sonra tuhaf bir edayla. Kulan dibindeki bu arkc ona rahmetli babasn hatrlatm, lmnden nce onun da yle bir arkcs varm, ama onun trkleri bakaym "Benimki hep ayn nakarat sylyor," dedi, biraz utanr gibi oldu, syleyiverdi: "Ben benim, ben benim, ah!" Az daha bir kahkaha atacaktm, kendimi tuttum. Ho bir akaysa bu, onun da glmesi gerekirdi; glmyordu; ama glnln eiinde olduunun da farkndayd. Bana den, hem bu glnln, hem de nakaratn anlatt eyin farknda olduumu gstermekti; nk devam etsin istiyordum bu sefer. Nakaratn ciddiye alnmas gerektiini syledim; tabii, kulann dibinde o trky syleyen kendisinden baka biri deildi. Bu 63 V szmde bir alayclk bulmu olacak ki, fkelendi: O da biliyormu bunu; merak ettii o sesin bu sz neden syleyip durduuymu! Canskmtsmdan, demedim tabii, ama, akas, yle dnyordum: Bencil ocuklarda grlen canskmt-snn byle verimli, ya da sama sonulan olduunu ; yalnz kendimden deil, kardelerimden de biliyordum. Bu nakaratn nedenini deil, anlamn dnmesi gerektiini syledim. O zaman, aklma, belki de, bu bolukta delirecei geldi; ben de umutsuzluk ve korkakln canskmtsmdan onu izleyerek kurtulurdum. Belki, bu sefer, gerekten hayran da olurdum ona; bunu yaparsa, ikimizin de hayatnda, bu sefer, gerek bir ey olurdu: "Ne yapaym yani?" dedi sonunda aresizlikle. Niye ben olduumu dnmesini syledim, ama t verir gibi demedim bunu; ben ona bu konuda yardm edemeyeceim iin i ona kalyordu da ondan. "Yani ne yapaym, aynaya m bakaym?" dedi alayclkla. Ama rahatlam gzkmyordu. Dnmesi iin sustum. Tekrarlad: "Aynaya m bakaym?" Birden fkelendim, Hoca'nm kendi kendine hibir yere varamayacan dndm. Bunu farketmesini istedim, bensiz hibir ey dnemeyeceini yzne sylemek geldi iimden, ama cesaretim yoktu; uyuuk bir tavrla aynaya bakmasn syledim. Hayr, cesaretim deil, halim yokmu. fkelendi, kapy vurup karken bard: Ben aptalmm. gn sonra, konuyu yeniden atmda, sz gene "onlara" getirmek istediini grnce oyunu srdrmek istedim; nk, nasl olursa olsun, iin zerinde durmas bile, o srada umut vericiydi. Onlarn aynaya baktklarn, 64 hem de, buradakilerin yaptklarndan ok daha fazla aynaya baktklarn syledim. Yalnz krallarn, prenseslerin, soylularn saraylar deil, sradan insanlarn evleri de, zenle erevelenip, duvarlara dikkatle aslm aynalarla doluydu; ama bir tek bundan deil, durup durup kendilerini dndkleri iin de bu ite ilerlemilerdi. "Hangi ite?" diye sordu beni artan bir merak ve saflkla. Sylediklerime kelimesi kelimesine inandn dndm, ama sonra glmsedi: "Demek, sabahtan akama kadar aynalara bakyorlar!" lkemde braktklarmla ilk defa alay ediyordu. fkeyle cann yakacak bir sz aradm, dnmeden, inanmadan hemen syledim: Ne olduunu insan ancak kendisi dnebilirdi, ama Hoca'da bu ii yapacak cesaret yoktu. Suratnn istediim gibi acyla arpldn grnce keyiflendim. Ama bu keyif bana pahalya patlad. Beni zehirleyip ldrmekle tehdit ettii iin deil; onun

gsteremediini sylediim cesareti, birka gn sonra, gstermemi benden istedii iin. nce, ii akaya vurmak istedim, aynalara bakmak gibi, insann ne olduunun kendisinin dnebilmesi de bir akayd; o szleri onu kzdrmak iin fkeyle sylemitim; ama bu dediklerime inanmaz gzkyordu: Cesaretimi kantlamazsam yiyeceimi azaltmakla, dahas, odaya kilitlemekle tehdit etti beni: Dnp, ne olduumu bir kda yazmalymm; bu iin nasl yapldn ne kadar cesur olduumu gre-cekmi. 65 nce, kardelerim, annem ve anneannemle birlikte, Empoli'deki iftliimizde geirdiimiz o gzel gnleri anlatan birka sayfa yazdm. Benim niye ben olduumu anlamak iin, bunlar anlatmay neden setiimi aka bilmiyordum; belki de yitirdiim o gzel gnlere duymam gereken zlemdendi; stelik, fkeyle sylediim o gereksiz szlerden sonra, HocaJbeni yle bir zorlamt ki, tpk imdi yaptm gibi, ayrntlar sevdirmeye alarak, okuyucuyu inandracam bir eyleri hayl edip yazmak | zorundaydm. Ama, nce beenmedi Hoca o yazdklarm; herkesin dnp yazabilecei eylermi bunlar, aynaya baklarak dnrken yaplanlarn bu olduunu san-yormu, benim Hoca'da eksikliini grdm cesaret de bu olamazm nk. Babam ve kardelerimle ktmz bir av srasnda karma kan bir Alp aysyla gzgze gelip nasl uzun uzun baktmz ve kendi atlar tarafndan gzmz nnde inendikten sonra yatanda len sevgili arabacmz iin hissettiklerimi 66 okuyunca da ayn karl verdi: Herkes yazabilirmi bunlar. Bunun zerine, orada herkesin yaptnn da bundan ileri olmadm syledim, ilk szm fkeyle sylenmi bir abartmayd, bundan fazlasn Hoca benden beklememeliydi. Ama beni dinlemiyordu; odaya kilitlenmekten korktuum iin hayllerimi yazmaya devam ettim. Bylece, iki ay iinde, bu trden, kk, ama hatrlanmas ho bir yn any keyif ve acyla yeniden kurdum ve gzden geirdim; esir dene kadar yaam olmam gereken iyi kt ne varsa dledim ve yaadm: Sonunda da bu iten zevk aldm farkettim. Artk yazmak iin, Hoca'nm beni zorlamas da gerekmiyordu; istediinin bunlar olmadn her syleyiinde, daha nceden yazmay kararlatrdm bir baka anya, bir baka hikyeye geiyordum. Uzun bir sre sonra, Hoca'nm da yazdklarm okumaktan keyif aldn grnce onu bu ie ekmek iin uygun bir zaman kollamaya baladm. Onu hazrlamak iin, ocukluumdaki baz deneyimlerimden szettim: Hi sonu gelmeyen uykusuz bir gecenin korkusunu, ayn anda ayn eyleri dnme alkanln gelitirdiimiz bir genlik arkadama duyduum yaknl, sonra, onun lmn ve benim ld sanlp onunla birlikte diri diri gmlme korkumu anlattm: Bunlardan holanacan biliyordum! Ksa bir sre sonra, bir ryam,anlatmaya cesaret ettim: Gvdem benden ayrlarak, karanlkta, yz gzkmeyen bir benzerimle anlayor ve ikisi bana kar ibirliine gidiyorlard. Hoca da, o gnlerde, o gln nakarat yeniden ve daha youn olarak iittiini syl67 yordu. Ryadan istediim gibi etkilendiini grnce, bu tr yaznn onun da denemesi gereken bir i olduunu srarla syledim. Hem bu bitip tkenmeyen bekleyiten kurtulur, hem de aptallaryla kendisini ayran gerek snr izgisini bulurdu. Saraydan aryorlard arada bir, ama umut verici bir gelime yoktu hi. nce, biraz nazland, ama ben steleyince merakla ve utana skla deneyeceini syledi. Gln bulunmaktan korktuu iin, bir aka bile yapt: Birlikte yazdmz gibi birlikte aynaya da bakacak mydk? Birlikte yazmak, derken, benimle ayn masaya oturmak isteyecei aklmda yoktu hi. O yazmaya balaynca, tembel klenin aylak zgrlne yeniden dneceimi sanyordum ben; yanlmm. Masann iki ucuna oturup karlkl yazmamz gerektiini syledi: Bu tehlikeli konular karsnda tembellemek isteyen akllarmz ancak yle yola girermi, alma ve dzen duygusunu birbirimize ancak byle verebilirmiiz. Ama bahaneydi bunlar, biliyordum: Yalnz kalmaktan, dnrken tek bana olduunu hissetmekten korkuyordu. Bo ktla yzyze gelince bana duyuracak ekilde mrldanmaya balamasndan da anladm bunu; yazmak istediklerini peinen onaylamam bekliyordu. Birka cmle izi-tirdikten sonra ocuksu bir alakgnlll hatrlatan bir gurur eksiklii ve merakla

yazdklarn bana gstermeye balad: Yazmaya deer miydi acaba bunlar? Tabii ki onu onaylyordum. Bylece, iki ay iinde, hayat hakknda onbir ylda renemediim kadar ey rendim. Sonradan Padiahla birlikte gittiimiz Edirne'de yayorlard. Babas ok erken 68 lmt, suratn ya hatrlyor, ya hatrlamyordu. Annesi alkan bir kadnd. Sonra, bir daha evlenmiti. lk kocasndan biri kz biri erkek iki ocuu vard. teki kocasndan ise drt tane erkek ocuu olmutu. Yor-ganaym bu adam. Okumaya en merakl karde, tabii ki, kendisiymi. Kardeleri arasnda en akll, en becerikli, en alkan ve en gl olann da kendisi olduunu rendim; en drstleri de oymu. Kzkardeleri dndaki kardelerini nefretle anyordu, ama btn bunlarn yazmaya deip demeyeceinden emin deildi pek. Belki de, sonralar, bu slbu ve hayat hikyesini kendimin klacam o zamandan sezdiim iin onu cesaretlendirdim. Dilinde ve tutumunda sevdiim ve renmek istediim bir ey vard. nsan, setii hayat sonradan benimseyecek kadar sevmeli; seviyorum da. Tabii, erkek kardelerin hepsinin aptal olduunu dnyordu; yalnzca para istemek iin aryorlard onu; ama o kendini okumaya vermiti. Selimiye Medresesi'ne kabul edilmiti, bitirecekken bir iftiraya uram. Bu soruna bir daha dnmedi, kadnlardan da hi szetmedi. lk bata, bir kere evlenmek zere olduunu yazd, sonra, fkeyle yazdklarnn hepsini yrtt. Darda pis bir yamur vard o gece. Sonralar birounu yaadm o korkun gecelerden ilkiydi. Bana hakaretler etti, yazdklarnn yalan olduunu syledikten sonra, hepsini yeniden yazmaya kalkt; benim de karsnda oturup yazmam istedii iin, iki gn uykusuz geirdim. Benim yazdklarma artk bir gz bile atmyordu; masann br ucunda oturuyor dgcm bile zorlamadan ayn eyleri yeniden yazp gzmn ucuyla onu izliyordum. 69 1 if Birka gn sonra Dou'dan getirtilen o pahal ve temiz 1 ktlarn stne, her sabah, "niye benim ben" diye yazmaya balad, ama bu baln altna tekilerin neden o kadar aalk ve ahmak olduundan baka bir ey yazamyordu. Gene de, annesinin lmnden sonra ona 1 hakszlk edildiini, eline geen parayla stanbul'a gel- I diini, bir ara bir tekkeye dadandn, ama oradakilerin J hepsinin alak ve sahtekr olduunu grdkten sonra ayrldn rendim. Bu tekke macerasn biraz daha | anlattrmak istedim; onlardan kurtulmasnn, Hoca'nm gerek bir baars olduunu dnmtm: Kendini ayrabilmiti. Bunu ona sylediimde fkelendi, irkin ayrntlar bir gn ona kar kullanmak iin merak ettiimi syledi; zaten imdiye kadar rendiklerim fazlaym, bir de stne o tr -kaba denilen cinsel kelimelerden birini kulland burada- ayrntlar renmek istemem 1 onu phelendiriyormu. Sonra, uzun uzun kzkardei J Semra'y anlatt, onun iyiliini ve kocasnn ktln; I 1 onu yllardr gremedii iin duyduu zntden szetti, i ama ben bu konuyu merak edince phelendi, bir ba- 1 kasma geti: Elinde kalan son paray kitaplara verdikten f sonra uzun bir sre nasl okumaktan baka bir ey yapmadn, sonra, sada solda kk ktiplik ileri bulduunu, ama insanlarn ne kadar namussuz olduklarn anlatyordu ki, ksa bir sre nce Erzincan'dan lm haberini aldmz Sadk Paa'y hatrlad. O srada tanm onu, bilim merakyla hemen gzne girmi, sbyan okulunda hocal da o bulmu ona, ama, aslnda aptaln J tekiymi. Bir ay sren bu yaz iinin sonunda, bir gece, pimanla kaplp btn yazdklarn yrtt. Bu yzden i 70 0 yazdklarm ve kendi gemiimi, imdi, hayl gcme dayanarak yeniden kurarken sevdiim ayrntlara kaplmaktan korkmuyorum hi. Son bir heyecanla, "Yakndan Tandm Aptallar" diye bir balkla snflandrdklar zerine bireyler yazd, ama fkelendi: Btn bu yazlar hibir yere ulatrmamt onu; yeni bir ey renmemiti, niye ben olduunu imdi de bilmiyordu. Ben onu aldatm, hatrlamak istemediklerini bo yere t yeniden dndrtmtm. Beni cezalandracakm.

Onunla.geirdiimiz ilk gnleri hatrlatan bu ceza sz, o gnlerde aklna neden takld bilmiyorum. Bazan, sz dinleyen uslu bir korkak olduum iin onu cesaretlendirdiimi dnrdm. Gene de, cezadan ilk sze-diinde direnmeye karar verdim. Hoca hatrlamaktan iyice bknca, bir sre evin iinde aa yukar gezindi. Sonra, yeniden bana geldi ve asl dnceyi yazmamz gerektiini syledi: Aynaya bakarken nasl grnn seyrediyorsa insan, kendi dncesinin iine bakarak da zn seyredebilirdi. Benzetmenin iaret ettii parlak ey beni de heyecanlandrd. Hemen masann iki ucuna oturduk. Bu sefer, ben de, yar alayclkla da olsa sayfann bana "niye benim ben" diye yazdm. Hemen, o srada aklma kiilik zelliim diye o geldii iin, ekingenliimi anlatan bir ocukluk ansn yazmaya baladm. Gene, bakalarnn ktlnden yakman Hoca'nm yazdklarn okuyunca, aklma, o an nemli olduuna inandm bir dnce geldi ve syledim: Hoca da kendi ktlklerini yazmalyd. O srada, benim yazdklarm okuduu iin, bana korkak olmadn syledi. Kar koydum; evet, korkak deildi, 71 ama her insan gibi elbette onda da olumsuz bireyler vard, onlarn zerine giderse asl kendini bulacakt. Ben yle yapmtm, o da benim gibi olmak istiyordu; bunu sezdiimi syleyince fkelendiini grdm, ama kendini tuttu, ll olmaya alarak syledi: Bakalaryd kt olan, herkes deil elbet, ama, tekilerin ou eksik ve olumsuz olduu iin byle yanlt her ey. Bunun zerine, kt, ok kt yanlar olduunu, bunu kendisinin de bilmesi gerektiini syleyerek ona kar ktm. Kstaha ekledim: Hoca benden de ktyd. Bylece, o gln ve korkun ktlk gnleri balad! Beni sandalyeye balayp masama oturttuktan sonra, karma geiyor, bana istedii eyi yazmam emrediyordu, ama bunun ne olduunu kendisi de bilmiyordu artk. Aklnda o benzetmeden baka bir ey yoktu: Tpk aynada dn seyrettii gibi, insan dnerek beyninin iini de gzlemleyebilmeliymi. Ben biliyormuum bunu yapmay, ama srrn ondan saklyormuum. Hoca karma oturup bu srr yazmam beklerken, ben nmdeki ktlar kendi ktlmn abartlm hikayeleriyle dolduruyordum: ocukluumun kk hrszlklarn, kskanlk yalanlarn, kendimi kardelerimden daha ok sevdirmek iin kurnazca evirdiim dolaplar, genliimin cinsel sularn abarta abarta ve keyifle yazyordum. Hoca onlar, merakla ve beni artan tuhaf bir haz ve korkuyla okuduktan sonra bana daha da fkeleniyor, artk lsn kard eziyeti arttryordu. Belki de sahipleneceini sezdii bu gemiin ktlne katla-namad iin isyan ediyordu. Dpedz vurmaya balamt. Bir gnahm okuduktan sonra "seni namussuz," 72 derken akayla karan bir fkeyle srtma yumruk indiriyordu; kendini tutamayp tokat att da oldu. Saraydan daha da az arand, benden ve kendisinden baka ilgilenecek bir ey bulamayacana artk kendisini inandrd iin, dpedz canskmtsmdan yapyordu belki de bunlar. Ama, ktlklerimi okuduka ve kk ocuksu cezalarn arttrdka tuhaf bir gvene kaplyordum ben: lk defa onu avucumun iine aldm dnmeye balamtm. Bir keresinde, iyice canm yaktktan sonra, bana acdn grdm. nsann kendisiyle hi mi hi eit grmedii birine duyduu tiksintiyle kark kt bir duyguydu bu; yle olduunu artk bana nefret etmeden bakabilmesinden de anlyordum. "Artk bir ey yazmayalm," dedi. "Yazman istemiyorum," diye dzeltti sonra, nk, haftalardr ben ktlklerimi yazarken, o yalnzca seyrediyordu. Gittike daha derin bir kasvete gmlen evden kp bir geziye, belki de Gebze'ye gitmemiz gerektiini syledi. Astronomi almalarna yeniden dnecekti, karncalarn hayat zerine daha ciddi bir risale yazmay dnyordu. Bana olan saygsn btnyle kaybetmek zere olduunu grerek korktum ve ilgisini ayakta tutmak iin kendimi en ar ekilde aalayan bir hikye daha uydurdum. Yazdm tutku ve keyifle okuduktan sonra Hoca fkelenmedi bile; yalnzca, bu kadar kt bir insan olmaya nasl katlanabildiimi merak ettiini seziyordum. Belki de, o srada, sonuna kadar kendi olarak kalmaya razyd. Elbette, bunda bir oyun pay olduunu ok iyi biliyordu. O gn, onunla adam yerine konmadn bilen bir saray soytars gibi konutum; gittike artan merakn dr-

73 tklemeye altm: Benim nasl yle biri olabildiimi anlamak iin Gebze'ye gitmeden, son bir kere, kendi de kendi ktlklerine ilikin bireyler yazarsa ne kaybederdi ki! stelik yazdklarnn doru olmasna, ya da onlara kimsenin inanmasna gerek de yoktu. Bunu yaparsa benim benzerlerimin nasl birileri olduunu anlayacakt; bir gn iine yarayabilirdi bu bilgi! Sonunda, merakna ve benim gevezeliime direnemeyip, ertesi gn deneyeceini syledi. Tabii, bunu benim aptal oyunlarma kand iin deil, kendisi yle istedii iin yaptn eklemeyi unutmad. Ertesi gn, kleliimin en keyifli gn oldu. Artk beni sandalyeye de balamyordu, ama btn gn yava yava baka bir insan oluunu keyifle gzlemek iin, karsnda oturarak geirdim. Yapt eye nce o kadar inanyordu ki, o gln "ben niye benim" szn sayfann zerine yazmaya bile endi. Sonra, elenceli bir yalan arayan kk akac ocuun gvenini taknd; hl kendi salam dnyasnda olduunu gzmn ucuyla gryordum. Ama, bu bo gverf ok srmedi; bana ynelik bir gsterile taknd o yapmackl sululuk duygusu da ok srmedi. Ksa bir sre iinde, taknlm alayclk endieye, oyun geree donuverdi; yalancktan da olsa kendini sular gibi yapmak Hoca'y alacak kadar; korkutuyordu. Yazd eyi, bana gstermeden karalad, hemen! Ama merak da iine girmiti bir kere, benden-de utanyordu sanrm, devam etti. Oysa, aklma ilk gelen j eyi yapp masadan hemen kalksayd, belki de huzurunu} bozmadan kurtulurdu. Sonraki saatlerde ar ar zln seyrettim, i Kendini sulayan bireyler yazyor, sonra, yazdklarn 74 bana gstermeden yrtyor, her seferinde kendine olan gven ve saygsn daha da kaybetmi olarak, ama kaybettiklerini bulma umuduyla yeniden balyordu. Szmona, bana gsterecekti o ktlk itiraflarn; karanlk kt zaman okumak iin canattm o yazlarn tek kelimesini grememitim, hepsi yrtlp atlm, Hoca'nn da gc tkenmiti. Bunun irkin bir gvur oyunu olduunu, bana hakaretle barp sylerken, kendine olan gveni o kadar zayft ki, ona kstaha cevap bile verdim: O kadar zlmemesini, kt olmaya alacan syledim. Belki de* benim baklarma katlanamad iin evden kt gitti, gece ok ge dnd, zerine sinen kokudan anladm, tahmin ettiim gibi, o eve, o baya kadnlarla yatmaya gitmi. Ertesi leden sonra onu ie devam etmeye kkrtmak iin, Hoca'ya, byle kk oyunlarla yaralanmayacak kadar gl olduunu syledim. Hem, bu ii vakit geirmek iin deil, bir ey renmek iin yapyorduk, iin ucunda, aptal dediklerinin neden yle olduunu anlamak vard. Birbirimizi sonuna kadar tanmak yeterince ekici bir i deil miydi? nsann, en kk ayrntsna kadar tand birisinin bysne, korkulu bir ryay sever gibi kaplacam ileri srdm. Bir saray ccesinin soytarlklar kadar ciddiye ald bu szlerim yznden deil, gnmn verdii gvenle yeniden masaya oturdu. Akam masadan kalktnda, kendine nceki gnden de az gveniyordu. Gece gene kadnlara gittiini grnce acdm ona. Bylece, her sabah, kendini o gn yazaca ktlklerin zerine karabileceini sanarak, bir gn nce kaybet75 tiklerini kazanma umuduyla masaya oturuyor ve akam, elinde kalanlarn birazn daha masaya brakarak kalkyordu. Kendini hor grd iin beni hor gremiyordu artk; onunla geen ilk gnlerimde bir yanlsamayla varsaydm eitlik duygusunu sonunda bulduumu dnyordum; ok memnundum. Benden tedirgin olduu iin masann ucuna oturmam gerekmediini de sylemiti; bu da iyi bir iaretti, ama yllardr biriken fkem, heyecanla gemiazya almt. ntikamm almak, saldrya gemek istiyordum; onun gibi, ben de kantarn | topunu karmtm: Hoca'y kendinden biraz daha | pheye drebilsem, benden dikkatle saklad o itiraflarndan birazn okuyup onu dikkatle aalasam, | bana yle geliyordu ki, artk kle ben deil de o, evin kt insan ben deil de o olacakt. Bunun belirtileri de vard zaten: Arada bir kendisiyle alay edip etmediimden i emin olmak istediini seziyordum; kendine gvenemeyen | btn zayf insanlar gibi

benden onay beklemeye balamt; kk gndelik konularda benim dncemi daha ok soruyordu artk: Kyafeti yerinde miydi, birisine; verdii cevap iyi miydi, elyazsn gzel buluyor muydum, 1 ne dnyordum? Umutsuzlua kaplp oyunu b-I rakmasm diye kendimi bazan aalyordum ki, rahat-1 lasn. "Seni seni," diyen o bakla bakyordu, ama yumruk vuramyordu artk; kendisinin de bir yumruu hakettiini dndnden emindim. Kendisini bu kadar hor grmesine yolaan o itiraflarn neler olduunu ok merak ediyordum. O gnlerde, kendi kendime de olsa, onu aalamay alkanlk edindiim iin itiraflarn birtakm basit, sudan ktlklerden 76 olutuunu dnrdm. imdi, gemiimi inanlr klmak iin, tek bir satrm okuyamadm bu itiraflardan bir-ikisini ayrntlaryla kuraym, dediimde, hikyemin ve dlediim hayatmn dengesini bozmayacak kadar Hoca'ya yakacak ktl bulamyorum bir trl. Ama, benim durumumdaki birinin kendine yeniden gven duyacan tahmin edebiliyorum: Hoca'ya farkna vardrmadan bir keif yaptrdm, kendisinin ve benzerlerinin pek kesin ve ak olmasa da zayf noktalarn ortaya kardm sylemi olmalym! Yalnz onun deil, tekilerin de canna okuyacam gnlerin uzak olmadn dnmtm herhalde; kt olduklarn kantlayarak onlar ykacaktm: Sanrm, hikyemi okuyanlar Hoca'mn benden rendii kadar benim de ondan renmi olmam gerektiini anlyorlardr artk! Belki de, insan yallnda, simetriyi, hikyelerde bile daha ok arad iin byle dnyorum imdi. Yllarca birikmi kinimin heyecanyla comu olmalym. Hoca'ya, kendini iyice aalattktan sonra, kendi stnlm hi olmazsa, zgrlm kabul ettirecek, sonra da azat kdm kstaha isteyecektim. Mrn krn edemeden beni serbest brakacan dlyor, lkeme dnnce servenlerim ve Trkler zerine yazacam kitaplarn ayrntlarn dnyordum. ly ne kadar kolay karabiliyormuum! Bir sabah bana getirdii bir haber her eyi deitiriverdi. ehirde veba km! Bunu istanbul'dan deil de, baka, uzak bir ehirden szeder gibi syledii iin inanamadm nce; haberi nasl duyduunu sordum, ayrntlar renmek istedim. Bakmlar ki, durup dururken lve77 renler oalyor, bir hastalk olduunu anlamlar! Belki de veba deildir diye dndm, hastalk belirtilerini sordum. Hoca bana gld: Merak etmemeliymiim, yakalanrsam hi phelenmeden anlarmm yakalandm, bunu anlamak iin hastaln ateiyle geirdii gn oluyormu insann. Kiminin kulaklarnn altnda, koltuk altlarnda, karnnda iikler oluyor, hyarcklar kyormu, sonra, bir ate bastryormu; kimi zaman yaralar da patlyormu, kimi zaman cierlerden kan geliyormu, veremli gibi ksrerek lenler de varm. Her mahalleden er beer gittiini ekledi. Heyecanla bizim mahalleyi sordum: Duymam mym, ocuklar bahesindeki elmalan yiyor, tavuklar da duvarndan ieri giriyor diye btn mahalleliyle kavgal olan duvar ustas, bir hafta nce ateler iinde bara bara lm. Herkes onun vebadan ldn yeni anlam. Gene de inanmak istemiyordum; darda her ey o kadar olaan, pencerenin nnden geen insanlar o kadar sakindi ki, vebann varlna inanmam iin telm benimle paylaacak birini bulmam, gerekiyordu sanki. Ertesi sabah, Hoca okuluna gidince, sokaklara frladm. Obir yl boyunca burada tanyabildiim talyan dnmelerini aradm. Biri, yeni adyla Mustafa Reis, tersaneye gitmi; teki Osman Efendi kapsn yumruklar gibi almama ramen nce ieri almad beni, uana evde olmadn sylettirdi ama dayanamayp arkamdan seslendi. Nasl oluyor da, hl, hastalk gerek mi diye soruyormuum; taman o tabutlar hi grmyor muymuum? Sonra, korktuumu syledi bana, suratmdan anlam, hl Hristiyanlkta direndiim iin 78 korkuyormuum! Beni azarlad; burada mutlu olmak istiyorsa Mslman olmalym insan, ama kendi evinin nemli karanlna kapanmadan nce, ne elimi skt, ne de dokundu bana. Namaz vaktiydi, cami avlularmdaki kalabalklar grnce korkuya kaplarak hzl hzl eve dndm. Felket anlarnda insann zerine sinen o aptallk ve aknlk vard zerimde. Gemiimi de unutmutum sanki, belleim rengini kaybetmiti, tu-tuklamtm. Mahallede tabutunu yklenmi bir topluluk grnce sinirlerim iyice bozuldu.

Hoca okuldan dnm, halimi grnce sevindiini sezdim. Beni korkak bulduu iin kendine olan gveninin arttn gryor, sinirleniyordum. Korkisuzluun bo gururundan kurtulsun istedim: Heyecanm denetlemeye alarak btn tbb ve edebi bilgimi ortaya dktm; Hipokrat'dan, Thukidides'den, Boccacio'dan aklmda kalan veba sahnelerini anlattm, hastaln bulac olduuna inanldn syledim,.ama szlerim beni daha da hor grmesinden baka bir eye yaramad: Vebadan korkmuyormu, nk hastalk Allah'n takdiriymi, insann lecei varsa lrm; bu yzden de benim korkaka samaladm gibi, eve kapanp daryla ilikiyi kesmek, ya da stanbul'dan kamaya almak fayda-szn. Yazlmsa orada da gelir lm bizi bulurmu. Niye korkuyormuum? Gnlerdir ktlara yazdm o ktlklerim yznden mi? Bunu sylerken glmsedi; gzleri umutla parlyordu. Bu sylediklerine inanp inanmadn birbirimizi kaybedene kadar anlayamadm. Pervaszlndan bir an korkmutum, ama sonra, masa banda konutuklarmz, o korkulu oyunlar aklma gelince kukulanmtm da. Dnp dnp sz karlkl yazdmz ktlklere getiriyor ve beni fkeden ileden karan bir kendini beenmilikle hep ayn akl yrtyordu: lmden bunca korktuuma gre, ben, cesaretle yazar grndm ktlklerimin stne km deildim hi. Sularm ortaya dkerken gsterdiim cesaret basit bir arszlktan ileri geliyordu! Oysa, Hoca'mn bu gnlerde geirdii o kararszlk en kk ktln zerinde kl krk yararak dikkatle durmasmdand. imdi rahatlamt artk, veba karsnda duyduu derin korkusuzluk, susuz olduuna onu gnl rahatlyla inandrmt. Aptalca inandm bu aklamadan tiksinerek onunla mcadele etmeye karar verdim. Korkusuzluunun, gnl rahatlndan deil, lmn yaknln bilmemesinden ileri geldiini saf saf syledim. lmnden sakmabile-ceimizi anlattm, vebaya yakalananlara dokunulmamas, llerin kireli kuyulara gmlmesi, insanlarn birbirleriyle ilikiyi en azma indirmesi, Hoca'nm da o kalabalk okula gitmemesi gerektiini syledim. Bu son dediim, aklna vebadan da korkun eyler getirmi! Ertesi lest ocuklarn hepsine tek tek dokunduunu syleyerek ellerini bana doru uzatt; korktuumu, dokunmak istemediimi grnce keyifle yaklap sarld bana; barmak geliyordu iimden, ama bir ryadaki gibi baramyordum: Hoca'ysa, ok sonralar kefettiim bir alayclkla bana korkusuzluu reteceini sylyordu. .so Veba hzla yaylyordu ama, Hoca'nm korkusuzluk dedii eyi renemiyordum bir trl. Geri ilk gnlerdeki kadar da saknmyordum kendimi. Yatalak bir kadn gibi bir odaya tklp gnlerce pencereden darya bakmak sabrm tarmt. Arada bir evden frlayp sarho gibi sokaklara kyor, ar pazar alveri eden kadnlara, dkknlarnda i gren esnafa, yaknlarn gmdkten sonra kahvelerde toplananlara bakp vebaya almaya alyordum. Birazck alacaktm da belki, ama Hoca zerime zerime geliyordu. Btn gn boyunca insanlara dedirdiini syledii ellerini, geceleri bana doru uzatyordu. Hi kprdamadan beklerdim. Uykudan uyanr da akrebin zerinizde gezindiini grp ta kesilirsiniz ya, yle ite! Parmaklar benimkilere benzemezdi; onlar souk souk zerimde gezdirirken Hoca sorard: "Korkuyor musun?" Kprdamazdm. "Korkuyorsun. Neden korkuyorsun?" Bazan elini itip dvmek gelirdi iimden, ama bunun, fkesini daha 81 da arttracan bilirdim. "Ben syleyeyim neden korktuunu. Sulu olduun iin korkuyorsun. Burana kadar gnaha battn iin korkuyorsun. Benim sana inandmdan ok, sen bana inandn iin korkuyorsun." Masann iki ucuna oturup bireyler yazmamz gerektiini de o syledi. Niye ben olduumuzu, asl imdi yazma-hymz. Ama sonunda, gene tekilerin neden yle olduundan baka bir ey yazmad. Yazdklarn bana ilk defa gururla gsteriyordu. Nedense, okuduklanmdan utanmam beklediini dnnce tiksintimi saklayamadm ve Hoca'ya, kendini aptallaryla ayn kefeye koyduunu ve benden nce kendisinin leceini syledim. En etkili silahmn bu sz olduuna, o sralarda karar Verdim. Bunun zerine, ona on yllk almasn hatrlattm, kozmorafya kuram iin harcad yllardan, gzlerini bozma pahasna saatlerce gkyzn izleyiinden, burnunu

kitaplardan karmad gnlerden szettim; bu sefer, ben onun zerine gittim; vebadan saknp yaamak varken, boubouna lvermenin ne I kadar sama olacan syledim. Szlerim, pheleriyle | birlikte cezalarm da arttmyordu. O srada yazdklarm okuyunca, bana olan yitirilmi saygsn yeniden istemeye istemeye bulur gibi olduunu sezdim. Bahtszlm unutmak iin, o gnlerde, yalnz geceleri deil, le uykularmda da sk sk grdm mutluluk ryalaryla sayfalar doldurmutum. Anlamla hareketin bir olduu o dleri, uyandktan sonra, her eyi unutmak iin, iirli bir dille zene bezene kaleme alrdm: Evimizin bitiiindeki ormann aalar arasnda yllardr renmek istediimiz srlar bilen insanlar vard, ormann karan82 lna girmeye cesaret ettiiniz zaman onlarla dost oluyordunuz; glgelerimiz gne batnca yok olmuyor, biz, temiz ve serin yataklarmzda huzurla uyurken, renilmesi ve yaanlmas gereken binlerce kk eyi bir bir elden geiriyor ye hi de yorulmadan, teker teker bunlarn farkna varyorduk; ryalarda yaptm resimlerdeki insanlar, boyutlu gzel insanlar olmakla kalmyor, erevelerinden kp aramza da karyorlard; annem, babam ve ben, arka bahemizde ileri bizim yerimize gren elik aralar kuruyorduk... Hoca, bu ryalarn kendisini lmsz bilginin karanlna ekecek eytan tuzaklar olduunu sezmiyor deildi, ama gene de, her soruunda kendisine olan gveninin birazn yitirdiini bile bile, bana soruyordu: Ne anlama geliyordu bu sama ryalar, ben onlar gerekten gryor muydum? Bylece, yllar sonra birlikte Padiah'a yapacamz eyi, ilk nce ben ona yaptm; ryalarmzdan ikimizin gelecei iin sonular kardm: Hastalk bir kere bulat m, tpk vebada olduu gibi, insann bilimden de kaamayaca ak bir eydi; hastaln Hoca'ya bulatn da sylemek zor deildi; ama gene de Hoca'nm ryalarn merak ediyordu insan! Aka alay ederek dinliyordu beni, ama soruyu soracak kadar gururunu krd iin de pek zerime varamyordu; hem, anlatrken gryordum, sylediklerim onu meraklandryordu. Hoca'nm vebayla birlikte taknd huzurun sarsldn grdke, kendi lm korkum azalmyordu ama, hi olmazsa, korkunun yalnzlndan kurtulduumu sanyordum. Tabii, bunu gece eziyetleriyle d-yordum, ama bouna mcadele etmediimi anlamtm 83 bir kere: Ellerini bana yaklatrdka, Hoca'ya, benden nce kendisinin leceini, korkmayanlarn bilgisizliini, yanda brakt yazlarn, o gn okuduu benim mutluluk ryalarn hatrlatyordum. Ama bu sylediklerim deil, barda baka bir ey tard. Bir gn, okuldaki rencilerinden birinin babas, eve geldi. Kendi halinde bir adamcaza benziyordu, bizim mahallede oturuyormu. Ben, evin uyuuk kedisi gibi bir kenara ekilip dinliyordum, undan bundan uzun uzun konutular. Sonra misafirimiz baklay azndan kard: Halasnn kz, kocas geen yaz sonunda aktard damdan dnce dul kalm. Birok isteyeni varm imdi, ama konuumuzun aklna Hoca gelmi, nk mahalleliden biliyormu kendisini evlendirmek isteyenleri kabul ettiini. Hoca, beklemediim kadar kaba bir tepki gsterdi: Evlenmek istemediini, ama istese bile dul kadn almayacan syledi. Bunun zerine, misafirimiz Mu-hammed'in, Hatice'yi dulluuna bakmadan, hem de ilk kar olarak aldm hatrlatt Hoca, o dul kadn iittiini, onun Hazreti Hatice'nin trna bile olamayacan syledi. Bunun zerine, tuhaf burunlu komumuz, Hoca'ya kendisinin de pek bir matah olmadm sezdirmek istedi: O inanmyormu, ama mahalleli, Hoca'nm dpedz keileri kardn sylyormu; yldzlara bakmasn, merceklerle oynayp tuhaf saatler yapmasn kimse iyiye yormuyormu. Konuumuz, alaca mal ktleyen tccarn hrsyla ekledi: Hoca'nm, yemeini melip bada kurarak deil, gvurlar gibi masaya oturarak yediini; kitaplara keselerle para verdikten sonra onlar yere atp iinde peygamberin ad olan sayfalann 4 stne bastn; gkyzn saatlerce seyretmekle iindeki eytan yattramad iin, gnmda yatana yatp evinin kirli tavann seyrettiini, kadnlardan deil, yalnzca olanlardan holandn, benim onun

ikiz kardei olduumu, ramazanda oru yediini ve vebann da onun yznden yollandn sylyormu mahalleli. Misafiri savdktan sonra, Hoca bir fke buhran geirdi. tekilerle ayn duygular paylamaktan, ya da yle grnmekten duyduu huzurun sonuna geldiine karar verdim. Ona son bir darbe vurmak iin, vebadan korkmayanlarn bu herif gibi aptal olduklarn syledim. Tedirgin oldu, ama kendisinin de vebadan korkmadn belirtti. Nedense, bunu itenlikle sylediine karar verdim. ok sinirliydi, elini kolunu koyacak yer bulamyor, son zamanlarda unuttuu "aptallar" nakaratn tekrarlayp duruyordu. Karanlk ktkten sonra, lambay yakp ortasna yerletirdii masaya oturmamz istedi. Bireyler yazmalymz. Tpk, bitip tkenmeyen k gecelerini geirmek iin fal bakan iki bekr erkek gibi, masann iki ucuna karlkl oturmu, nmzdeki bo ktlara bireyler iziktiri-yorduk. Gln buluyordum kendimizi! Sabah, rya diye Hoca'nm yazdklarn okuyunca onu kendimden de gln buldum. Benim ryalarma zenerek bir rya da o yazmt, ama grlmedii her eyinden anlalan uydurma bir ryayd bu: Biz kardemiiz! Kendine, bana aabeylik etmeyi yaktrmt; ben de uslu uslu onun bilimsel szlerini dinliyormum. Ertesi sabah, kahvalt ederken, mahallelinin, bizim ikiz kardeler olduumuz yolundaki dedikodusu iin ne dndm sordu. 8.5 M M r Houma gitti bu soru, ama pek fazla da gururumu ok-| amad; bir ey sylemedim. ki gn sonra, yazd o ryay, bu sefer gerekten grdn syleyerek gece-J yars beni uyandrd. Belki de doruydu, ama nedense I aldrmadm. Ertesi gece vebadan lmekten korktuunu' syledi. Eve kapanmaktan skldm iin, akamst sokaklara 1 kmtm: Bir bahede ocuklar, aalara kmlar, renkli | ayakkablarn da aada brakmlard; eme balarnda | kuyruk olan geveze kadnlar, ben geerken artk susmuyorlard; ar pazar alveri edenlerle doluydu; itiip dvenlerle onlar ayranlar keyifle seyredenler vard. Salgnn gcn yitirdiine kendimi inandrmaya alyordum, ama Beyazt Camii avlusundan arka arkaya kan tabutlar grnce sinirlerim bozuldu, acele acele eve dndm. Odama girerken, Hoca seslendi: "Gelip bir baksana una." Mintannn dmelerini zm, g-\ beinin altndaki kk bir ilii, krmz bir lekeyi iaret ediyordu. "Her yeri bcek sard." Yaklap dikkatle baktm, kk, krmz bir lekeydi, hafif bir iik, byke bir bcek sr gibi, ama niye gsteriyordu bana? Yzm daha fazla yaklatrmaktan korktum. "Bcek sr," dedi Hoca. "yle deil mi?" Parmann ucuyla ilie dokundu. "Yoksa pire mi?" Sustum, hi yle pire sr grmediimi sylemedim. Bir bahane bulup gne batana kadar bahede kaldm. Artk evde durmamam gerektiini seziyordum, ama aklmda gidilecek bir yer yoktu. Hem, gerekten de bcek srna benziyordu o leke, veba hyarc kadar byk ve geni deildi; ama, biraz sonra baka bir ey aklma 86 geldi; Belki de bahede hzla yeeren otlar arasnda gezindiim iin, kzarkln iki gn iinde ierek bir iek gibi ap patlayacan, Hoca'nm aclar iinde leceini dnyordum, geceleri gezen, iri bir scak lke bcei olmalyd, ama hayletimsi hayvann ad dilimin ucuna bile gelmiyordu. Akam yemeine oturduumuzda Hoca neeli gzkmeye alt, akalar yapt, bana takld, ama ok srmedi bu. Sessizce yediimiz yemekten kalktktan ve rzgrsz ve sakin bir karanlk ktkten ok sonra Hoca: "Canm sklyor," dedi. "Efkr bast. Masaya oturalm, bireyler yazalm." Ancak byle oyalanabiliyormu. Ama yazamad. Ben gnl rahatlyla yazarken, o bo bo oturuyor gznn ucuyla bana bakyordu. "Ne yazyorsun?" Mhendislik okulunun ilk yl bitip de tatil banda tek atl bir arabayla evime dnerken nasl sabrszlandm yazmtm, okudum. Ama okulu ve arkadalarm da ok seviyordum; tatilde yanma aldm kitaplar bir su banda tek bama okurken, onlar nasl dnp zlediimi okudum. Ksa bir sessizlikten sonra, Hoca, birden bir sr verir gibi fsldayarak sordu: "Hep yle mutlu mu yayorlar orada?" Sorar sormaz piman olacan sandm, ama hl ocuksu bir merakla bana bakyordu. Ben de

fsldadm: "Ben mutluydum!" Yznde hafif bir kskanlk belirdi, ama korkutucu deildi. ekine ekine anlatt: Edirne'deyken, oniki yandayken, bir ara, annesi ve kzkardeiyle Beyazt Camii Drifa'sma giderlermi; annesinin babas midesinden hasta olduu iin. Sabah, annesi, daha yryemeyen teki kardei komulara 87 brakr, Hoca'yla kzkardeini ve erkenden hazrlad muhallebi kabn alr, birlikte yola karlarm; kavak aalarnn glgeledii ksa, ama elenceli bir yoldan giderlermi. Dedesi onlara hikyeler anlatrm. Hoca severmi o hikyeleri, ama hastaneyi daha. ok sevdii iin yanlarndan kap etraf seyredermi. Bir keresinde akl hastalar iin alman mzii dinlemi, fenerinden k alan byk bir kubbenin altnda; su sesi de olurmu, akarsuyun sesi; sonra, iinde tuhaf ve renkli ielerle kaplarn prl prl parlad baka odalar da gezermi; bir keresinde yolunu kaybetmi, alamaya balam, Abdullah Efendi'nin odasn buluncaya kadar btn hastaneyi oda oda gezdirmiler ona; annesi bazan a-larm, bazan kzyla birlikte dedenin hikyesini dinlermi. Sonra, dedenin verdii bo kab alp dnerlermi, ama eve gelmeden nce, annesi onlara helva alrm, kimse grmeden yiyelim, dermi. Su kysndaki kavaklarn arasnda bir yerleri varm, ayaklarn suya doru uzatarak oturur, kimse grmeden yerlermi. Hoca susunca, bizi tuhaf bir kardelik duygusuyla huzursuz ederek birbirimize yaklatran bir sessizlik oldu. Hoca uzun bir sre bu tedirginlie dayand. Sonra, yakndaki bir evin kaba kaps dncesizce ve grltyle kapandktan sonra syledi: Bilime ilgiyi ilk defa o zaman duymu, hastalar ve onlara ifa veren o renkli ieler, kaplar, teraziler yznden. Ama dedesi lnce oraya bir daha gidememiler. Hoca da hep, byyp tek bana gideceini dlyormu, ama bir yl, Tunca tavermi, hastalar yataklarndan karlm, hastanenin odalarn dolduran kirli ve bulank su, uzun bir sre ekilmemi, 88 ekildikten sonra da, gzel hastane yllarca temizlene-neyen pis kokulu lanet bir amurun iinde kalm. Hoca gene sustuunda birbirimize yakn deildik artk. Masadan kalkmt, gzmn ucuyla odann iinde gezinen glgesini gryordum, sonra, masann ortasnda duran lambay ald, arkama geti, ne glgeyi grebiliyordum ne Hoca'y; dnp bakmak istiyordum da bakamyor, bir ktlk bekleyerek endieleniyordum sanki. Az sonra, karlan bir elbisenin hrtsn duyarak korkuyla dndm. Belden yukars plakt, aynann karsna gemi, zerine lambann vuran gsn ve karnn dikkatle inceliyordu. "Allahm," dedi, "ne ban bu?" Sustum. "Gelip baksana una." Yerimden kprdayamyordum, bard: "Gelsene diyorum!" Cezalandraca bir rencisi gibi korkuyla yaklatm. plak gvdesine bu kadar yaklamamtm hi; holanmyordum bu yaknlktan. nce, ona bu yzden yaklaamadma inanmak istedim, ama bandan korktuumu biliyordum. O da anlad. Oysa, anlamasn diye, bam yaklatrm, bir hekim tavryla gzlerimi o ikinlie, kzarkla dikmi, bireyler mrldanyordum. "Korkuyorsun, deil mi?" dedi sonunda Hoca. Korkmadm kantlamak iin bam daha da yaklatrmtm. "Veba hyarc diye korkuyorsun." O kelimeyi duymazlktan geldim, bir bcein srdn syleyecektim, daha nceden beni de bir kere bir yerde sran tuhaf bir bcek olmalyd, ama ad aklma hl gelmiyordu yaratn. "Dokunsana!" dedi Hoca. "Dokunmadan nasl anlarsn, bana dokunsana!" Dokunmadm grnce neelendi. ikinliin zem rinde gezdirdii parmaklarn yzme yaklatrd. Tiksintiyle irkildiimi grnce bir kahkaha att, basit bir bcek srndan korktuum iin alay etti benimle, ama ok srmedi bu nee. "lmden korkuyorum," deyiverdi. Sanki baka eylerden szediyordu; zerinde utantan ok fke vard; hakszla uram birinin fkesi. "Sende yok mu bu bandan, emin misin, karsana stn!" steleyince, ykanmaktan nefret eden ocuk gibi gmleimi kardm. Oda scakt, pencere kapalyd, ama bir yerden serin bir esinti geldi; bilmiyorum, belki de beni rperten aynann soukluuydu. Grntmden utandm iin bir adm attm,

erevenin dna ktm. Bu sefer, aynada benim gvdeme bam yaklatran Hoca'nm yzn yandan gryordum; benimkine benzediini, herkesin syledii o kocaman kafa gvdeme doru eilmiti. Ruhumu zehirlemek iin, diye dndm birden; oysa tam tersini yapyorum, ben ona retiyorum diye, yllardr gururlanyordum ben. Aklma gelmesi bile glnt, ama lambann nda arszlaan o sakall kafann kanm emmek zere olduunu dndm bir an! Demek ki, ocukluumda dinlediim o korkulu hikyeleri severmiim. Byle dnrken, parmaklarn karnmda hissettim; kamak istiyordum, kafasna bir ey vurmak istiyordum. "Yok sende," dedi. Arkama geip, koltuk altlarm, boynumu, kulaklarmn arkasn da incelemiti. "Burada da yok, bcek seni srmam." Elini omuzuma koyarak yanma geti. Dertletii bir ocukluk arkadaydm sanki. Parmaklaryla ensemi iki yanndan sktrd, beni ekti. "Gel birlikte aynaya bakalm." Baktm ve lambann i altnda, bir daha grdm ne kadar ok benzetiimizi. Sadk Paa'nm kapsnda beklerken onu ilk grdmde de bu duyguya kaplmtm, hatrladm. O zaman, olmam gereken birini grmtm; imdiyse, onun da benim gibi biri olmas gerektiini dnyordum. kimiz birmiiz! imdi, bu bana ok ak bir gerekmi gibi geliyordu. Elim kolum balanm, tutulup kalmtm sanki. Kurtulmak iin bir hareket yaptm, sanki benim, ben olduumu anlamak iin: Aceleyle elimi salarmn iinde gezdirdim. Ama, o da yapyordu ayn eyi, stelik ustalkla, aynann iindeki simetriyi hi bozmadan. Bakm da taklit ediyordu, kafamn duruunu, aynada grmeye katlanamadn, ama korkunun merakyla gzm alamadm dehetimi de tekrarlyordu: Arkadann szlerini ve hareketlerini taklit ederek onu sinirlendiren bir ocuk gibi neelendi sonra. Bard! Birlikte lecekmiiz! Ne sama, diye dndm. Ama korktum da. Onunla geirdiim gecelerin en korkuncuydu. Sonra, vebadan batan beri korktuunu ileri srd, her eyi beni denemek iin yapyormu. Sadk Paa'nn celltlar beni ldrmek iin gtrdklerinde de yleymi, bakalan bizi birbirimize benzetirken de: Ruhumu ele geirdiini syledi sonra; tpk, az nce hareketlerimi taklit ederken yapt gibi, artk ne dnyorsam o biliyormu, ne biliyorsam o dnyormu! Sonra, o an ne dndm sordu bana, aklmda ondan baka bir ey yoktu, hibir ey dnmediimi syledim, ama beni dinlemiyordu, renmek iin deil, yalnzca korkutmak iin konuuyordu nk, kendi korkusuyla oynamak iin, o korkudan ben de paym alaym diye. 91 Yalnzln hissettike ktlk yapmak istediini seziyordum; elini yzlerimizin zerinde gezdirirken, o tuhaf | benzerliin bysyle beni dehete drmek isterken ; ve benden ok kendisi heyecanlanp coarken, ktlk; etmek istediini dnyordum: Ktl bir anda; yapmaya gnl bir trl raz olmad iin de, ensemi| sktrarak aynann karsnda beni tutuyor, diyordum,! ama bsbtn sama ve aresiz bulmuyordum onu:] Haklyd, sylediklerini ve yaptklarn ben de sylemek! ve yapmak istiyordum, benden nce davranp vebann ve aynann iindeki korkuyla oynayabildii iin onu, kskanyordum. Ama o kadar korkmama, kendime ilikin daha nce j dnmediim eyleri sezdiimi dnmeme ramen, bu oyun duygusundan da kurtulamadm bir trl. Ensemi] skan parmaklar gevemiti, ama aynann karsndan j ekilmiyordum. "Senin gibi oldum ben," dedi sonra Hoca. j "Nasl korktuunu biliyorum artk. Ben sen oldum!"; Anladm dediini, ama bugn yarsnn doruluundan 1 kukum olmayan bu kehneti sama ve ocuksu bulmaya altm. Dnyay benim gibi grebildiini ileri srd;; "onlar" diyordu gene, "onlar" nasl dnyor, duyuyor! en sonunda anlyormu imdi. Bakn aynann dna] tararak lambann aydnlatt yar karanlk masaya,] bardaklara, sandalyelere, nesnelere bakp konutu biraz. Sonra, daha nce gremedii iin syleyemedii eyleri, imdi syleyebildiini ileri srd, ama yanldn dnyordum ben: Kelimeler de aynyd, nesneler de. Yeni; olan tek ey korkusuydu; o da deil; korkuyu yaama] biimi; ama nasl bir ey olduunu imdi de aka ya- i 92 yamayacam bu biimin de, aynann karsnda taknd bir ey, yeni bir oyun olduunu dnyordum. Sanki, kendi istei dnda, bu oyunu da bir yana

brakarak dnp dnp o krmz bana akl taklyordu ve bcek mi, veba rn olduunu soruyordu. Bir ara, her eye benim kaldm yerden devam etmek istediini syledi. Hl yar plaktk ve aynann karsndan ekilmemitik. O benim yerime geecekmi, ben de onun, kyafetlerimizi deitirmemiz ve o sakaln keserken benim koyvermem yeterliymi bunun iin. Bu dnce, aynadaki benzerliimizi daha da korkun yapt, sinirlerim iyice gerildi, dinledim: O zaman, ben onu azat edecekmiim: Benim yerime geen onun, lkeme dnnce yapacaklarn keyifle anlatt. ocukluum ve genliim konusunda ona anlattklarmn hepsini, en kk ayrntsna kadar aklnda tuttuunu, o ayrntlardan, kendine gre, tuhaf ve gerekd bir dsel lke kurduunu grerek atm. Hayatm kendi denetimimden km da, onun elinde baka yerlere srkleniyor, benim de, bama gelenleri rya grr gibi uzaktan seyretmekten baka, elimden bir i gelmiyordu sanki. Ama, ben olarak lkeme yapaca yolculuun ve orada yaayaca hayatn gln bir tuhafl ve safl vard ki, beni ona bsbtn inanmaktan alkoyuyordu. Bir yandan da dsel ayrn-tlardaki tutarlla da ayordum: Bunlar da olabilirmi demek geliyordu iimden, byle de yaayabilirmiim demek. O zaman, Hoca'nm hayatna ilikin daha derin bir eyi ilk defa sezdiimi anladm, ama bunun ne olduunu syleyebilecek gibi deildim. Yalnzca, yllardr zlemle dndm eski dnyamda yaptklarm 93 aknlkla dinleyerek, vebann korkusunu unuttum. Ama bu ok srmedi. Hoca, bu sefer, onun yerine; geince ,benim ne yapacam sylememi istedi. Benzemediimize ve bann bcek sr olduuna inanmaya alarak o tuhaf durumda dikilmek sinirlerimi o kadar bozmutu ki, hibir ey gelmedi aklma. steleyince, bir zamanlar, lkeme dnnce anlarm yazmay kurduumu hatrladm, syledim: O zaman, belki bir gn, bandan geenleri iyi bir hikye yapp yazarm dediimde, tiksintiyle kmsedi beni. Onun beni tand kadar, ben I onu tammyormuum ki hi! Beni itip aynann karsna i tek bana geti: Yerime geince benim bama gelecekleri! o syleyecekmi! nce bann veba hyarc olduum syledi; lecekmiim. Sonra, lmden nce nasl aclar! iinde kvranacam anlatt; imdiye kadar farkna var-i madiim iin hazrlksz olduum korku, lmden de ] betermi. Hastaln alaryla nasl bouacam sylerken 1 Hoca aynann karsndan ekilmiti; az sonra, baktmda, yere serili dank yatana uzanm, ekeceim aclar I ve arlar anlatyordu. Eli karnnn zerindeydi, sanki anlatt o arnn da zerinde, diye dndm. Tam ol srada, seslendi, korkuyla yanma gittim ve piman oldui hemen; elini gene bana srmeye kalkmt. Nedensel artk onun yalnzca bir bcek sr olduunu dnl yordum, ama, gene de korkuyordum. Btn gece byle srd. Hastal ve korkusunu bai bulatrmaya alrken benim o, onun da ben olduunu tekrarlayp durdu. Kendi dna kp kendisini seyretmenin zevkini alyor da ondan, diye dnyordum, ryadan uyanmak isteyen biri gibi kendi kendime tekrarlyordum: Oyun oynuyor; nk kendi de sylyordu bu "oyun" szcn, ama te yandan da ar ar terliyordu; scak bir odada boucu szlerinin korkusuyla bunalan biri gibi deil, gvdesinde sakatlk olan hasta biri gibi. Gne doarken yldzlardan ve lmden szediyordu, uydurma kehnetlerinden, Padiah'n aptallndan, dahas nankrlnden, kendi sevgili aptallarndan, "bizlerden" ve "onlardan", bir bakas olmak istediinden! Artk dinlemiyordum, baheye ktm. Nedense aklma, lmszlk zerine eski bir kitapta okuduum dnceler taklmt. Ihlamur aalarnn iinde terek hzla yer deitiren serelerden baka darda hibir hareket yoktu. artc bir durgunluk! stanbul'daki teki odalan ve veballar dndm. Hoca'nnki vebayd, lene kadar byle srecekti, deilse, o krmz iik kaybolana kadar, diye dndm. Bu evde daha fazla kalamayacam seziyordum artk. Eve girerken nereye kaabileceim, nerede gizleneceim aklmda hi yoktu. Ho-ca'dan, vebadan uzak bir yer dlyordum. Birka para elbisemi bir torbaya sktrrken, bu yerin, yakalanmadan kaabileceim kadar yakn olmas gerektiini biliyordum, o kadar. 95

Zamannda, Hoca'dan ufak tefek alarak biraz para bi- riktirmitim, oradan buradan kazandklarm da vard. Evden kmadan nce onlar sakladm yerden, artk hi okumad kitaplarn durduu sandktaki orabmdan aldm. Meraka kapldm iin Hoca'nm odasna gittim sonra, lamba yanyordu, ter iinde uyuyakalmt. Hibir zaman btnyle inanamadm o sihirli benzerlikle beni | btn gece korkutan aynann kklne atm. Hibir eye dokunmadan acele acele evden ktm, mahallenin bo sokaklarnda yrrken hafif bir rzgr esti, iimden ellerimi ykamak geliyordu, nereye gideceimi biliyordum, memnundum. Sabah sessizliinde sokaklarda, yrmek, denize doru yokulardan inmek, emelerdi ellerimi ykamak, Halic'i seyretmek houma gitti. Heybeliada'y ilk, oradan stanbul'a inmi gen biri rahipten duymutum; Galata'da karlatmzda bana | cokuyla adalarn gzelliini anlatmt. Aklmda yer [j etmi olmal ki, mahalleden karken biliyordum oraya | 96 gideceimi. Konutuum sandalclar ve balklar beni adaya gtrmek iin korkun paralar istediler, canm skld, kaak olduumu anladlar, diye dnyordum, Hoca'nm peimden yollayaca adamlara da yerimi syleyeceklerdir! Sonradan bunun, vebadan korktuklar iin kmsedikleri Hristiyanlara verdikleri bir gzda olduuna karar verdim. Fazla dikkati ekmemek iin, konutuum ikinci kaykyla anlatm. Gl kuvvetli j, bir adam deildi, kreklere aslacana konuuyor, ve-* bann hangi sularn cezas olduunu anlatyordu. Vebadan kamak iin adaya snmann para etmeyeceini de ekledi. Konuurken onun da benim kadar korktuunu anladm. Yol alt saat srd. Adada mutlu gnler geirdiimi sonralar dndm. Az bir paraya, kimsesiz bir Rum balknn evinde kalyordum, ortalkta grnmemeye alrdm, huzursuzdum. Kimi zaman, Hoca'nm ldn dnrdm, kimi zaman da peime takaca adamlar. Benim gibi vebadan kaan ok Hristiyan vard adalarda, ama onlara grnmek istemezdim. Sabahlan balkyla birlikte denize alyor, akamst dnyordum. Bir ara zpknla stakoz ve pavurya avma merak sardm. Hava bala klmayacak kadar ktyse adann evresinde yrrdm, manastrn bana girip asmalarn altnda tatl tad uyuduum olurdu. Bir de incir aacna yaslanm ardak vard, havann ak olduu gnlerde, taa Ayasofya gzkrd oradan, akma oturur, stanbul'a bakarak saatlerce hayl grrdm. Bir seferinde, ryamda adaya gelirken sandala elik eden yunuslarla birlikte Hoca'y grmtm, onlarla dosttu, beni 97 soruyordu, peime dmt demek; baka seferindeyse annemle birlikteydiler, beni ayplyorlard, neden ge kaldm soruyorlard. Yzme vuran gnein teriyle uyandktan sonra, bu ryalara yeniden dnmek ister, dnemeyince kendimi zorlayarak dnrdm: Hoca'nm ldn dnrdm bazan, terkettiim bo evin iindeki ly, cesedi kaldrmaya gelenleri, kimsesiz cenazenin sessizliini: Sonra kehnetlerini dnrdm, neeyle uydurduu o elenceli eyleri nefret ve fkeyle uydurduklarn da; Padiah' da, Padiah'm hayvanlarn da; zpknm srtlarndan sokup karnlarndan kardm stakozlarla pavuryalar, bu gndz dlerine kskalarn ar ar oynatarak elik ederlerdi. Yava yava lkeme kaabileceime kendimi inandrmaya alyordum. Bunun iin, adann kaps bacas ak evlerinden para almam yeterliydi; ama daha nce Hoca'y unutmam artt. Durup durup bama gelenlerin bysne, anlarn ekiciliine kaplyordum nk: Bana o kadar benzeyen bir insan lme terkettim diye neredeyse kendimi sulayacaktm. imdiki gibi onu tutkuyla zlyordum; bana gerekten anlanmdaki kadar benziyor muydu, yoksa kendimi aldatyor muydum; sonra, bu onbir ylda bir kere olsun yzne doya doya bakmadma karar veriyordum; oysa ok yapmtm bu ii. imden stanbul'a yetiip cesedine son bir kere daha bakmak bile geldi. zgrleebilmek iin aramzdaki benzerliin yanl hatrlanan bir an, unutulmas gereken tatsz bir yanlsama olduuna kendimi inandrmam, buna almam gerektiine karar verdim. yi ki alamamm. Bir gn Hoca'y karmda grverdim nk! Balknn arka bahesinde uzanm, kapal gzlerimi gnee evirmi, hayl kuruyordum, glgesini hissettim, karmdayd, glmsyordu, oyunu kazanm biri gibi deil, sanki beni sevdii iin! Olaanst bir gven vard zerimde, beni korkutacak kadar. Belki de gizliden gizliye bunu

bekliyormuum: nk hemen tembel klenin, boyuneen uan sululuk duygusuna brnverdim. knm hazrlarken Ho-ca'dan nefret edeceime kendimi hor gryordum. Balkya olan borcumu da o dedi. Yanma iki adam alm, ift krekle gelmiler, abuk dndk. Hava kararmadan evdeydik, ev kokusunu zlemiim. Ayna da duvardan indirilmiti. Ertesi sabah, Hoca beni karsna alp syledi: Suum ok arm, yalnz katm iin deil, bir bcek srn veba hyarc sanp onu lm yatanda braktm iin de beni cezalandrmaya canatyormu, ama imdi vakti deilmi. Anlatt: Padiah, bir hafta nce, en sonunda, Hoca'y arm, bu vebann ne zaman biteceini, daha ka can alacan, kendi hayatnn tehlikede olup olmadn sormu. ok heyecanlanan Hoca, hazrlksz olduu iin yuvarlak cevaplar vermi, yldzlarla almas gerektiini syleyerek vakit istemi. Etekleri zil alarak eve dnm, Padiah'm merakn nasl ynlendirmesi gerektiini kestiremiyormu. Bylece beni getirmeye karar vermi. Adada olduumu oktan beri biliyormu; ben katktan sonra bir souk algnl geirmi, gn sonra peime dm, balklarn orada izime rastlam, kesenin azm biraz anca geveze kayk beni Heybeli'ye gtrdn 99 sylemi. Hoca, adalardan baka bir yere kaamayacam bildii iin arkamdan gelmemi. Padiahla kurduu bu son ilikinin hayatnn en nemli frsat olduunu syleyince ona hak verdim. Benim bilgime ihtiyac olduunu da aka syledi. Hemen almaya baladk. Hoca'da ne istediini bilen insanlarn kararll vard; onda daha nce pek grmediim bu kesinlik duygusu houma gidiyordu. Ertesi gn gene arlacan bildiimiz iin vakit kazanmaya karar verdik. zerinde hemen anlatmz ilke, ok fazla bilgi vermemek, ama verdiimizi hemen dorulatmakt Sevdiim o akl keskinlii Hoca'y, "kehnet bir so} larlktr, ama aptallklar etkilemekte gzel gzel kullanlabilir" grne getirmiti hemen. Anlattklarm dinlerken Hoca, vebann ancak salk nlemleriyle geriletilebilecek bir felket olduunu dorular gzkyordu. O da benim gibi, Allah'n felketle olan ilikisini inkr etmiyordu, ama dolaylyd bu iliki; bu yzden, biz lmller de, paalar svayp felkete kar bireyler yapabilirdik ve bu, Allah'n gururunu hi incitmezdi. Hazreti mer de, Ebu beyde'yi, ordusunu vebadan korumak iin, Suriye'den Medine'ye armam myd? | Hoca, Padiah' korumak iin, bakalaryla ilikisini en aza indirmesini isteyecekti. Bu nlemleri almaya zorlamak iin Padiah'n yreine lm korkusu salmak aklmzdan gemedi deil, ama tehlikeliydi bu; Sultan iirsel bir lm tasviriyle korkutulabilecek kadar yalnz kalmyordu; Hoca'nm gevezeliklerinden etkilense bile, evresinde korkusunu ap yenebilecei bir aptal kalabal vard; sonra, bu yzsz aptallar, her an, Hoca'y dinsizlikle 100 sulayabilirlerdi. Bu yzden benim edeb bilgime dayanarak bir hikye uydurduk. Hoca'nm gzn en ok korkutan eyse, vebann ne zaman biteceini kestirmekti. Gnlk lm rakamlar zerinde almamz gerektiini seziyordum; bunu Hoca'ya sylediimde ok etkilenmedi, bu konuda saylar elde edebilmek iin Padiah'tan yardm isteyecekti, ama bu da baka bir hikyeyle maskelenecekti. Matematie o kadar ok inanmam, ama elimiz kolumuz da balyd. Ertesi sabah o saraya gitti, ben de ehrin ve vebann iine. Eskisi gibi gene korkuyordum vebadan, ama hareketin ve hayatn iddeti, dnyay biraz olsun ele geirmek istei bam dndrmt. Rzgrl serin bir yaz gnyd; lenlerin ve llerin arasnda gezinirken yllardr hayat bu kadar sevemediimi dndm. Cami avlularna giriyor, bir kda tabut saysn yazyor, sonra, mahallede gezinerek grdklerimle l says arasnda bir iliki kurmaya alyordum: Btn evleri, insanlar, kalabal, neeyi ve kederi ve sevinci anlamlandrmak kolay deildi. stelik tuhaf bir alkla gzm yalnzca ayrntlara taklyordu, bakalarnn hayatlarna, bir ev iinde kendi yaknlklarn ve kardeliklerini yaayan insanlarn mutluluklarna, aresizliklerine, kaytszlklarna. leye doru, kalabaln ve llerin sarholuuyla kar kyya, Galata'ya getim, tersane evresindeki ii kahvelerinde gezindim, ekine ekine ttn itim, srf anlama tutkusuyla bir aevinde yemek yedim, pazarlara, dkknlara

girdim. Her eyi teker teker kafama kazmak istiyordum ki, bir sonu karabileyim. Akam karan101 I lndan sonra, yorgun argn eve dndm, saraydan gelen Hoca'yi dinledim. ler yolunda gitmi. Uydurduumuz hikye Padiah'm iine ilemi. Vebann, tpk eytan gibi, insan klna brnp onu kandrmak isteyeceine Padiah'm akl yatm; her yabancnn saraya sokulmamasma karar vermi; giri klar sk bir denetim altna alnm. Vebann ne zaman ve nasl bitecei sorulduunda Hoca yle bir dil dkm ki, Padiah ehrin iinde sarho gibi gezinen Azrail'i gzlerinin nnde canlandrabildigini;| korkuyla sylemi; gzne kestirdiini elinden tutup|| ekiyormu. Hemen tella dzeltmi Hoca, Azrail deil, insan lme ayartan eytan'm o. Hem de sarho deil, ok kurnazm. Hoca, tasarladmz gibi, eytanla savamak gerektiini de belirtmi. Vebann ne zaman ehri rahat brakacan anlamak iin nerelerde gezindiini grmek gerekiyormu. evresindekilerden, vebayla uramann Allah'a kar gelmek olduunu syleyenler kmsa da, aldrmam Padiah; sonra, bir de hayvanlarn sormu; ahinlerine, doanlarna, aslanlarna, maymunlarna veba eytan iliir miymi? Hoca hemen, eytan'n insanlara insan klnda, hayvanlara da are klnda geldiini sylemi. Sultan vebann uramad uzak bir ehirden beyz kedi getirilmesini, Hoca'ya da istedii kadar adam verilmesini buyurmu. Emrimize verilen oniki kiiyi hemen stanbul'un drt| bir yanma dattk, mahalle mahalle dolayor, grdklerini ve l saysn bize bildiriyorlard. Masamzn zerine, benim baka kitaplardan dzelterek izdiim kaba bir stanbul haritas yaymtk. Geceleri, vebann 102 nerelerde gezindiini haritann zerine korku ve keyifle iaretler, Sultan'a sylememiz gerekenleri tasarlardk. Bata iyimser deildik pek. Veba ehirde kurnaz bir eytan gibi deil, amasz bir serseri gibi geziniyordu. Bir gn Aksaray'dan krk can alyor, sonra oray rahat brakp teki gn Fatih'e uruyor, derken, kar kyda, Tophane'de, Cihangir'de gezindii anlalyor, ertesi gn de bir bakyorduk, oralara da pek az uram, Zeyrek'e gitmi, Halic'e bakan bizim mahallemizin iine girip yirmi kiiyi ld-rvermi. l saylarndan da bir ey karamyorduk; bir gn beyz kii gidiyordu, ertesi gn yz. Vebann kurbann nerede ldrdne deil, ilk nerede yakalayp iine girdiine bakmamz gerektiini anladmzda, ok vakit gemiti, Padiah, gene Hoca'y aryordu. Dndk tandk, Hoca, Padiah'a, vebann kalabalk ar yerlerinde, insanlarn birbirlerini kazklad pazarlarda, - kucak kucaa oturup dedikodu yaptklar kahvelerde gezindiini sylesin, dedik. Gitti, akam geldi. Sylemi, Padiah da, "Ne yapalm?" demi. Hoca, ar pazarn, ehir iindeki gidi geliin sopa zoruyla kstlanmasn sylemi: Sultan'm evresindeki o ukallar hemen kar kmlar tabii: ehir nasl beslenecekmi, ticaret durursa hayat da dururmu, vebann insan klnda gezindii, iitenlerin dn patlatrm, kyametin geldiine inanp gemi azya alanlar karm; sonra, kimse iinde veba eytannn gezindii bir mahellede skp hapis kalmak da istemezmi, isyan karm. "Haklydlar," dedi Hoca. Bu srada, bir aptal da halk bu kadar skacak adam nereden bulacan sorduunda, Padiah fkelenmi; gcnden pheye denleri cezalandrafi can syleyerek korkutmu herkesi. Bu fkeyle de, Hoca'nm dediklerinin yaplmasn buyurmu, ama evresine danmay da unutmam. Mneccimba Stk Efendi, Hoca'ya di biledii iin, vebann stanbul'u ne zaman terkedeceini hl syleyemediini hatrlatm. Sultan'm ona hak vermesinden korkan Hoca, gelecek geliinde takvimi getireceini sylemi. Masann zerindeki haritay iaretler ve rakamlala doldurmutuk ama, vebann hangi akla uyarak ehirde gezindiini karamyorduk bir trl. Bu arada, Padiah yasa da uyguland ve gnden de fazla srd. ar girilerini, anacaddeleri, sandal iskelelerini kesen Yenieriler gelip geeni sktrp: "Kimsin! Nereye gidiyorsun? Neden gidiyorsun?" diye sorguya balamlar rkek, akn yolcular, bo bo gezinenleri gerisin geriye ] evlerine yollamlar ki,

veba onlar kandrmasn. Ka- j pahar'da, Unkapam'nda hayatn yavaladn -j rendiimizde son bir aydr toparladmz lm ra-j kamlarn ktlara yazm, duvara asm, dnyorduk^ Hoca'ya gre, vebann bir manta gre hareket etmesini bouna bekliyorduk, kelleyi kurtarmak iin bireyle* uydurup Padiah' oyalamalydk. zin kd usul de bu srada kt. Yenieri Aasi ticaret durmasn ve ehir beslensin diye gerekli gr dklerine izin ktlar datyormu. Bundan ok para kazandm ve haraca balanmak istemeyen kk es-| nafn da isyan hazrlna giritiini rendiimizde, ber$ ilk dela lm rakamlarnda bir mantk sezmeye basis mtm. Bavezir Kprl'nn esnafla birlik olup kuraca| dzenleri anlatan Hoca'ya syledim bunu, vebann yava 104 yava kenar mahallelerden, yoksul semtlerinden ekil- fiine onu inandrmaya altm. Anlattklarma pek akl yatmad, ama takvimi hazrlama iini bana brakt. Padiah' oyalamak iin hibir anlam olmayan ve okuduktan sonra kimsenin hibir sonu karamayaca bir hikye yazdn syledi. Baka bir zaman sordu: Verecei okuma ya da dinleme zevkinden baka hibir sonucu ve anlam olmayan bir hikye uy-durabilir miydi insan? "Mzik gibi mi?" deyiverdim, ard Hoca. Sonra, iyi bir hikyenin ba masal gibi ocuksu olmal, diye dndk, ortas' korkulu rya gibi korkutucu, sonu da ayrlkla biten bir ak hikyesi gibi ackl olmalyd. Saraya gitmesinden nceki gece oturmu, neeyle gevezelik ediyor, tella alyorduk. Yan odada Hoca'nm hl sonunu getiremedii hikyesinin ba ksmlarn temize eken dostumuz solak hattat vard. Sabaha doru ben, elimdeki kstl rakamlarla, gnlerdir kurmaya altn denklemlerden, vebann en son kurbanlarn ar yerlerinden alp, yirmi gn sonra ehri terkedecei sonucunu karmtm. Hoca, bu sonucu neye dayandrdm sormad, yalnzca kurtulu gnnn fazla uzak olduunu syleyip, takvimi iki haftaya gre yeniden dzenlememi ve sreyi de baka rakamlarla gizlememi istedi. O kadar iyimser deildim, ama dediini yaptm. Hoca, hemen orackta takvimin baz tarihlerine msralar dzp, iini bitirmekte olan hattatn eline tututurdu; benden de msralarmn bazlarn resimlememi istedi. leye doru, ebrulu, mavi bir kapakla alelacele ciltlettirdii risaleyi yanma alp giderken neesizdi, skntlyd, korkuyordu. Bana, takvimden ok, hikyesine 105 tk tk doldurduu o pelikan kularna, kanatl boalara, krmz karncalara ve konuan maymunlara gvendiini syledi. Akam dndnde heyecan iindeydi, kehnetinin " doruluunu Padiah'a btnyle kabul ettirebildii o hafta boyunca srd bu heyecan: Balangta; "Her ey olabilir," diyordu, ilk gn hi umutlu deildi; gzel sesli gen bir olana okutturulan hikyelerini dinlerken, Pa-diah'm evresinde toplanan kalabalktan glenler bile km; besbelli, Hoca'y kmsemek, Sultan'm gznden drmek iin kendilerini zorlayarak yapmlar bunu, ama Padiah, onlar susturup azarlam; yalnzca, vebanij iki hatta sonra biteceini hangi belirtilere dayandrdn* sormu. Hoca da, her eyin kimsenin anlamad hikyenin? iinde olduunu sylemi. Sonra, kendini Padiah'a ho; gstermek iin, Trabzon'dan gemilerle getirilen ve yalnzca| i avlular deil, odalar da kpr kpr dolduran renk renk; kedilere sevgi gstermi. kinci gn geldiinde, sarftym ikiye ayrldn syledi: Aralarnda Bamneccim Stk Efendi'nin de bulunduu* bir takm, ehirdeki btn nlemlerin kaldrlmasn? isterken; Hoca'yla birlikte dierleri, "ehre nefes aldrmayalm ki, iinde gezinen veba eytan da alamasm," diyorlarm. Ben, gnbegn lm rakamlarnn dmesine bakarak umutlanyordum ama, Hoca hl heyecan iindeydi, ilk takmn, Kprl'yle anlap bir isyan hazrlna giritii syleniyormu; maksatlar vebay nlemek deil, dmanlarndan kurtulmakm. Birinci haftann sonunda lm saysnda gzle grlr bir d vard, ama hastaln bir hafta sonra bitmeyece; je benim hesaplarma gre ortaya kmt. Hazrladm takvimi deitirdii iin Hoca'ya syleniyordum, ama o umutlanmt artk; heyecanla Bavezir hakknda svlenenlerin arkasnn gelmediini anlatt. Bunun zerine, onlar da,

Kprl'nn kendileriyle birlik olduunu yaymlar. Btn bu dolaplardan iyice ylan Padiah ise, huzuru kedilerinde aryormu. kinci hafta biterken, ehir vebadan ok, alman nlemlerden bouluyordu; her geen gn daha az insan lyordu, ama bunu bizim gibi ilerin farknda olanlar biliyordu yalnzca. Alk sylentileri kmt, stanbul terkedilmi korkun bir ehir gibiydi; mahalleden dar kmadm iin, bana Hoca anlatyordu: Btn o kapal pencerelerin ve avlu kaplarnn arkasnda vebayla bouan insanlarn aresizliini ve vebadan ve lmden baka bir ey beklediini insan hissediyormu. Sarayda da hissediliyormu bu beklenti, yere bir fincan dt m, birisi grltyle ksrd m, birden fsr fsr konuan ve Sultan bugn bakalm ne karar verecek, diyerek bekleyen o ukal kalabalnn d patlyormu, ama bir ey olsun da, ne olursa olsun, diyen aresizler gibi de, hemen heyecanlanveriyorlarm. Hoca da kaplyordu bu heyecana; Sultan'a vebann yava yava gerilediini, kehnetlerinin doru ktn anlatmaya alm, ama ok fazla etkileyememi onu, sonunda, gene hayvanlardan szetmek zorunda kalm. ki gn sonra, camilerde yaplan bir saymdan hastaln iyice geriledii sonucunu karmt, ama o cuma gn Hoca'nn sevinci bundan deildi: Umutsuzlua kaplan kk esnaftan bir takm, yollar tutan Yenierilerle 107 [ atmaya girimi, alman nlemlerden huzursuz ola; baka bir ksm Yenieri'yi, mahalle camilerinde vaaf veren bir-iki aptal imam, yama heveslisi baz serserile: isiz gszleri yanlarna ekmiler, vebann Allah'n i olduunu, ona karlmamas gerektiini sylyorlarm ama olaylar bymeden hemen bastrlm. eyh-lislm'dan fetva alnnca, belki de olaylar olduundan! daha byk gstermek iin, yirmi kii hemen ldrlm. | Hoca hayatndan ok memnundu. Ertesi akam zaferini iln etti. Artk sarayda, nlemlerin.' kaldrlmasndan szedemiyormu kimse; Yenieriaas| davet edildiinde, isyanclarn saraydaki yandalarndan* da szetmi; Sultan fkelenmi; dmanlklaryla Hoca'ya zor gnler yaatan o takm da il yavrusu gibi dalm. Bir zamanlar, onlardan yana olduu sylenen Kpr-l'nn, isyanclara kar sert nlemler alaca syleniyormu. Sultan' bu yolda kendisinin de etkilediini Hoca keyifle syledi. syan bastranlar da, Sultan' ikna etmek iin vebann gerilediini anlatyorlarm. stelik, doruydu da bu sz. Padiah, Hoca'ya, imdiye kadar hi| sylemedii vg szlerini sylemi; Afrika'dan getirttii-maymunlarn gstermek iin, yaptrtt kafesin yanna, gtrm onu. Pislikleri ve edepsizlikleri Hoca'y tik-; sindiren maymunlar seyrederlerken, Padiah, onlarn^ papaanlar gibi konuma renip renemeyeceklerini! sormu. Sonra, evresindekilere dnerek, artk Hoca'yj daha ok yannda grmek istediini, hazrlad takvimin; doru ktn sylemi. Bir ay sonra, bir cuma gn Hoca, Bamneccim'di; hatt ondan baka bir eydi de: Sultan veba bitti diye 108 btn ehrin katld Ayasofya'daki cuma namazna giderken, Hoca onun biraz arkasmdayd; nlemler kaldrlmt, Allah'a ve Padiah'a kreden o cvl cvl kalabalk arasnda ben de vardm. Padiah atyla nmzden geerken evremdekiler btn gcyle baryordu; sonra kendilerinden getiler, bir iti kak oldu, kalabalk dalgaland, Yenieriler geri ittiler bizi, bir ara, bir aala stme ylanlarn arasnda sktm, kalabal dirsekleyerek kendimi ne attmda, drt be adm temde memnun mesut yryen Hoca'yla gzgze geldik. Gzlerini benden kard, sanki beni tanmamt. O korkun grlt ierisinde birden budalaca bir cokuya kapldm, Hoca'nm o an beni grmediine inandm, btn gcmle bararak ona seslendim, benim varlmdan haberdar olsun istiyordum, beni farkederse kalabaln iinden sanki ekip kurtaracakt da, ben de, zaferi ve gc ellerinde tutanlarn o mutlu yryne katlacaktm! Ama bunu, zaferden bir pay koparmak, ya da yaptklarmn karln almak iin istemiyordum; iimde bambaka bir duygu vard: Ben orada olmalydm, nk ben Hoca'nm kendisiydim! Tpk, sk sk grdm korkulu ryalarda olduu gibi, dardan grdm kendimden ayr dmtm; kendimi dardan gzle-yebikliim iin, demek ki, bir bakasydm; kimliine brndm bu bakasnn kim olduunu

renmek bile istemiyor, nmden beni tanmadan geen kendime korkuyla bakarken, bir an nce katlmak istiyordum ona. Ama, hayvan gibi bir asker btn gcyle beni geriye, kalabaln iine itti. 109 8 Vebadan sonraki haftalar iinde, Hoca yalnzca M-i neccimbala getirilmekle kalmad, Sultanla, yllardr 1 umutla beklediimizden de sk bir yaknlk kurdu:] Bavezir, o kk ve baarsz isyan hareketinden sonraj Padiah'm evresine toplad o maskaralardan artk5 kurtulmas gerektiini annesine sezdirmi; esnal da,! Yenieriler de, Sultan' bo laflaryla kt yola eken ukal kalabaln felketlerin sorumlusu olarak gryorlarm nk. Bylece, kumpasda parma olduu sylenen eskil Mneccimba Stk Efendi'nin takm, srgn ve grevle| saraydan kovulunca onlarn ii de Hoca'ya kald. Artk her gn, Padiah'm konaklad saraylardan birindi gidiyor, kendisine dzenle vakit ayran Padiahla ko:| nuuyordu. Eve dndnde heyecan ve zafer duygusuyla bana anlatrd: Her sabah, nce Padiah'm gece grdj ryay ona yorumluyordu. Devrald iler arasnda belki de en ok bunu seviyordu: Padiah'm rya grmediim hznle itiraf ettii bir sabah, ona bir bakasnn ryasn* 110 yorumlamay nermi, Sultan da, merakla bu dnceyi benimseyince, Bostanclar hemen iyi rya gren birini arayp bulup huzura getirmiler, bylece, her sabah bir ryann yorumlanmas vazgeilmez bir alkanlk olmutu. Geri kalan vakitte avlularda, iri nar ve erguvan aalarnn glgeledii bahelerde yrrlerken, kimi zaman Boaz'da sandallarla gezerlerken, tabii ki, Sultan'm sevgili hayvanlarndan, bizim hayli hayvanlarmzdan da szederlerdi. Ama bana cokuyla anlatt baka konular da Padiah'a ayordu: Boaz'daki akntlarn nedeni neydi? Karncalarn dzenli hayatlarnda renip anlamaya deer ne vard? Mknats gcn Allah'tan baka neden alyordu? Yldzlarn yle ya da byle dnmesinin nemi neydi? Gvurlarn hayatnda gvurluklarndan baka bilinmeye deer bir ey bulunabilir miydi? Onlar nmze katp kovalayacak bir silah yapmak mmkn myd? Bunlar, Sultanin ilgiyle dinlediini syledikten sonra, heyecanla masann bana geer, o silah tasars iin pahal ve iri ktlara, uzun namlulu toplar, kendi kendini harekete geiren ateleme mekanizmalar, grn eytani hayvanlar andran silah biimleri karalar, beni de masann bana arp, gerekletirme vaktinin ok yakn olduunu syledii hayllerin iddetine tanklk etmemi isterdi. Oysa ben, onlar Hoca'yla paylamak da istiyordum. Belki de bu yzden, aklm hl bize o korkulu kardelik gnlerimizi yaatan vebayd. Veba eytanndan kurtulduk diye Ayasofya'da hep birlikte" krederek namaz klmlard, ama hastalk daha ehri bsbtn brakmamt. Hoca sabahlar Sultanin sarayna koarken, ben merakla 111 ehirde gezinir, gdk minareli mahalle camilerinden, kiremitleri yosun tutmu yoksul mescitlerinden hl kaldrlan cenazelerin saysn tutar, nedenini pek de anlayamadm bir drtyle, hastaln ehri ve bizi J brakp gitmemesini isterdim. Hoca bana, Padiah' nasl etkilediinden, zaferinden szederken ben ona, hastaln daha ehri brakmadn, | nlemler kaldrld iin de yeniden alevlenebileceini' anlatyordum. Beni fkeyle susturup zaferini kskandm | sylerdi. Ona hak veriyordum, Mneccimba olmas, Padiah'm ona her sabah ryalarn anlatmas, btn o ahmak kalabal evresinde deilken Padiah'a kendini dinletebilmesi, onbe yldr beklediimiz eylerdi bunlar, zaferdi; ama onlardan niye yalnzca kendi zaferiymi gibi | szediyordu? Vebaya kar nlemleri benim nerdiimi, i pek de doru kmayan, ama yleymi gibi karlanan f takvimi benim hazrladm unutmu gzkyordu; < daha da gcme giden ey, beni tel iersinde adadan nasl apar topar getirdiini deil, yalnzca benim oraya nasl gittiimi hatrlamasyd. Belki de haklyd, belki de duyduum eye kskanlk denebilirdi, ama onun farketmedii kardee bir duyguydu bu. Bunu anlasn diye vebadan nceki gnlerde bir masann iki ucuna, yalnzlk gecelerinin skntsn unutmak isteyen j iki

bekr erkek gibi nasl oturduumuzu hatrlattmda, | kimi zaman onun, kimi zaman da benim nasl korkulara kapldmz, ama bu korkulardan ne ok ey rendi- i imizi, hatta adada tek basmayken o geceleri lesiye zlediimi hatrlattmda, btn bu sylediklerimi, kendisinin hi katlmad bir oyunda benim su yzne 112 kan sahtekrlma ibretle tank olur gibi, kmseyerek dinler, o kardelik gnlerine geri dneceimize ilikin hibir umut ve sz vermezdi bana. Mahalle mahalle gezdike gryordum artk: nlemlerin kaldrlmasna ramen, sanki Hoca'nm zafer dedii eye glge drmek istemedii iin, veba, yava yava ehirden ekiliyordu. Bazan lmn karanlk korkusu aramzdan ekilip gidiyor diye niye yalnzlk duyduumu merak ederdim. Bazan Padiah'm ryalarndan, ya da Hoca'nm ona anlatt tasarlardan deil de, gene bunlardan szedelim isterdim: Duvardan indirdii korkutucu aynann karsna, yambamda lm korkusu bile olsa onunla birlikte gemeye oktan hazrdm! Ama Hoca uzun zamandr kmsyordu artk beni, ya da kendini yle gsteriyordu; daha da kts, kimi zaman bunu bile yapmaya endiini sanyordum. . Onu tekrar o eski mutlu hayatmza ekmek iin bazan, artk yeniden birlikte masann bana gememiz gerektiini sylerdim. Bu ite ona rnek olmak iin, bir iki kere, gene, ktlar doldurmay da denedim; vebann korkusuna, korkunun yeerttii o ktlk yapma isteine, yarda kalm ktlklerime ilikin abartlm sayfalarm ona okumaya kalktmda beni dinlemedi bile. Belki de, kendi zaferinden ok, benim aresizliimden ald bir gle kstaha syledi: Btn o yazlarn samalktan baka bir ey olmadnn o gnlerde de farkmdaym, zamannda o oyunlar sonu nereye varacak diye iskmtsmdan oynam, biraz da, beni denemek iin: Vebaya yakalandn sanp katm gn, benim nasl biri olduumu anlam zaten. Suluymuum! f/j nsanlar ikiye ayrlyorlarm; onun gibi hakllar benimi gibi sulular. Zafer sarholuuna yormaya altm bu szlerinel cevap vermedim. Geri zekm eskisi gibi parlakt, kki gnlk olaylara hiddetlendiimi grdmde gerekti1 inde fke duymaya hazr olduumu da anlardm, ama; Hoca'nm kar saldry aran o szlerine duyacam I tepkiyle, onu nereye sreceimi, nereye sktracam bilmiyordum sanki. Ondan kap Heybeliada'da geir) eliim gnlerde hedefimin bulanklatm sezmitin Venedik'e dnsem ne olacakt? Bu onbe ylda annemij ldne, nianlmn da evlenip oluk ocua karti aklm oktan yatmt; onlar dnmek iimden gelrrrl yordu, ryalarma da gittike seyrekleerek giriyorlard stelik kendimi, o ilk yllarda olduu gibi, Venedik'te onlarn arasnda deil, ryalarmda, onlar, stanbul'da^ bizim aramzda gryordum. Venedik'e dnersem, yare braktm bir hayata kaldm yerden devam edemey< ceimi biliyordum. Olsa olsa, baka bir hayata yenidej balayabilecektim. Bir zamanlar Trkler ve klelik yllar zerine yazmay tasarladm bir-iki kitap dnda, o hi yatn da ayrntlar beni heyecanlandrmyordu artk. Bazan Hoca'nm bendeki bu yurtsuzluk ve amaszlk sezdii, zayflm anlad iin, beni kmsediir dnrdm, bazan da bunlar bile sezdiinden ku-1 kulanrdm. Her gn, Padiah'a anlatt hikyelerinden! ayrntlarn dledii ve Sultan' mutlaka etkileyecei syledii o inanlmaz silhn hayallerinden ve zaferinde! yle sarhotu ki, benim neler dndmn belki farkna bile varmyordu. Kendi kendisiyle dopdolu ola! f/4 Hoca'nm bu mutluluunu gptayla izlerken yakalardm kendimi. Seviyordum onu, abartt zaferinden ald o yapmackl cokuyu, bitip tkenmeyen tasarlarn, Padiah' avucunun iine alacan sylerken avucunun iine bakn seviyordum. Byle dndm kendime itiraf bile edemezdim, ama hareketlerini, gnlk davranlarn izlerken, kimi zaman kendimi izliyormu gibi bir duyguya kaplrdm. nsan bazan bir ocuun, bir > gencin davranlarnda kendi ocukluu ve genliini grr de sevgi ve merakla onu izler: Korkum ve merakm yleydi; beni ensemden tutup, "ben sen oldum," dedii sk sk aklma geliyordu, ama o gnleri ona hatrlattmda Hoca beni susturur, ya Sultan'a o gn inanlmaz silah inanlr klmak iin neler sylediini anlatr, ya da o sabah

ryasn yorumlarken Padiah'n akimi nasl eldiini ayrntlaryla hikye ederdi. ': -' Ballandrarak anlatt bu baarlarn parlaklna ben de inanabileyim isterdim. Bazan hayallerimin snrszlna kaplp kendimi mutlulukla onun yerine koyup inandm da olurdu. O zaman, onu ve kendimi, bizi daha ok sever, ho bir masal dinleyen alk gibi azm ak, anlattklarna dalp giderken, gelecekteki o gzel gnlerden ikimizin hedefiymi gibi szettiini sanrdm. Sultan'n ryalarn yorumlarken ona byle katldm! Hoca yirmibir yandaki Padiah', iktidar daha ok sahiplenmeye kkrtmaya karar vermiti. Bylece, Padiah'n ryalarnda sk sk grd drtnala koan yalnz atlarn, sahipsiz olduklar iin mutsuz; hain dileriyle dmanlarnn grtlaklarna saldran kurtlarn da, kendi ilerini kendileri grdkleri iin mutlu olduklar; alayan 115 yal kadnlarla gzel kr kzlarn ve karanlk yamurda yapraklarn hzla dken aalarn onu yardma ardklarn; kutsal rmceklerle, gururlu ahinlerin yalnzln erdemlerine iaret ettiini ona anlatt. ktidar sahiplendikten sonra, Sultan bizim bilimimize ilgi duysun istiyorduk; bunun iin kbuslarndan bile yararlandk. Av merakllarnn ou gibi, uzun ve yorucu av seferlerinin gecelerinde, Padiah, avlanann kendisi olduunu dlediinde, taht kaybetme korkusuyla, ryasnda, kendi tahtnda kendi ocukluunu oturur grdnde, Hoca ona, tahtnda hep gen kalacan, ama hi uyumayan dmanlarmzn tuzaklarndan ancak onlar kadar stn silahlar yaparak kurtulacan anlatrd. Dedesi Sultan Murat'n kol gcn kantlamak iin, bir kl vuruuyla ikiye bld eein iki yarsnn koturarak birbirlerinden uzaklatklarn; babaannesi olacak Ksem Sultan elenen cadalozun kendisi ve annesini bomak iin dirilip rlplak zerine geldiini; At Meydam'ndaki nar aalarnn yerine biten incir aalarndan incir yerine kanl cesetler sarktn; yz kendi yzne benzeyen kt adamlarn onu ellerindeki uvallara sokup bomak iin kovaladn, ya da skdar'dan denize giren bir kaplumbaa ordusunun srtlarmdaki mumlarn rzgrdan bir trl snmeyen alevleriyle saraya doru yrdn, Padiah dlediinde, biz, onun devlet ilerini braktn, avdan ve hayvanlarndan baka kafasnda bir ey olmadm syleyenlerin ne kadar haksz olduunu dnr, benim sabr ve keyifle bir deftere yazarak snflandrdn bu ryalar da, bilimin ve yaplmas gereken inanlmaz bir silahn yararlarna yormaya alrdk. Hoca'ya gre, yava yava onu etkiliyorduk, ama ben baaracamza inanmyordum artk. Bir rasathane ya da bilimevi kurmak iin, yeni bir silah yapmak iin ondan sz alp, cokuyla hayl kurduu gecelerin arkasndan, bu konular Sultanla bir kere olsun ciddiyetle konuamad aylar geiyordu. Vebadan bir yl sonra, Kprl lnce, Hoca umutlanmak iin bir bahane daha buldu: Kprl'nn gc ve kiiliinden korktuu iin Sultan, kafasmdakileri uygulamaktan ekiniyordu, imdi Bavezir ldne, yerine de babas kadar gl olmayan olu getiine gre, Padiah'tan cesur kararlar beklemenin sr asyd. Ondan sonraki yl, bu cesur kararlar beklemekle geirdik. Artk beni artan ey, dleriyle avlar arasnda akmlaan Sultan'm hareketsizlii deil, Hoca'nm hl umutlarn ona balayabilmesiydi. Btn bu yllar boyunca, umutlarn kaybedip bana benzeyecei gn bekliyordum ben! Artk, zafer dedii eyden eskisi kadar szedemiyor, vebadan sonraki aylarda duyduu o cokuyu duyamyordu geri, ama Sultan' byk bir tasar dedii eye kandrabilecei gnn haylini de hl canl tutabiliyordu. Her zaman bir bahane buluyordu: stanbul'u kasp kavuran o byk yangndan hemen sonra, Sultan'm byk tasarlara para dkmesi kardeini tahta geirmek isteyen dmanlarna frsat verirdi; Padiah imdi bir ey yapamyordu, nk, ordu Macaristan'a sefere kmt; ertesi yl da Almanlar'a kar bir saldrya getikleri iin bekliyorduk; sonra bitirilmesi iin byk paralar harcanan ve Turhan Sultan ve Padiahla birlikte Hoca'nm da sk sk gittii, Hali kysndaki o Yeni Valide Camii'nin 117 inas vard daha, benim katlmadm o bitip tkenmez av seferleri vard sonra. Ben, Hoca'nn avdan dnn evde beklerken dn tutmaya alr, "byk

tasar," ya da "bilim" dedii o ey iin parlak dnceler arar, tembel tembel pinekleyerek sayfalar evirirdim. Uygulansa da verecei sonuca pek aldrmadm bu tasarlarn haylleri bile beni elendirmiyordu artk. Tanklmzn ilk yllarnda astronomi, corafya, ya da doa bilimleri konusunda dndmz eylerin elle tutulur bir yan olmadn Hoca da benim kadar biliyordu; saatler, aralar, modeller bir kenarda unutulup oktan paslanmt. Her eyi, onun "bilim," dedii bu belirsiz ii uygulamaya koyacamz gne ertelemitik; elimizde bizleri ykmdan kurtaracak byk bir tasardan ok bu tasarnn hayli vard. Beni hi kandrmayan bu renksiz hayle inanabilmek ve Hoca'yla beraber olabilmek iin, bazan evirdiim sayfalara, ya da aklma geliigzel taklveren dncelere onun gzyle bakmaya, kendimi onun yerine koymaya alrdm. Avdan dnlerinde, bana zerinde kafa yormam iin brakt, herhangi bir konuda, yeni bir gerei ortaya karm, her eyi de, buna dayanarak deitirebilirmiiz gibi yapardm: "Denizin ykselip ekilmesinin nedeni ona dklen rmaklarn ssyla ilgilidir," dediimde; ya da: "Veba havann iindeki taneciklerle bulayor, hava deiince ekip gidiyor"; ya da: "Byk bir silah yapp uzun namlusu ve tekerlekleriyle herkesi nmze katp kovalamamz mmkndr"; ya da: "Dnya Gne'in evresinde dnyor, Gne de Ay'n evresinde," dediimde zerindeki tozlu av elbiselerini deitiren Hoca beni sevgiyle glmseten ayn cevab verirdi hep: "Ve bizim ahmaklar bu gerein farknda bile deiller!" Sonra, iddetiyle beni de peinden srkleyen bir fke buhranna kaplr, Padiah'm bir akn domuzun peinden saatlerce at srmesinin, ya da tazlarna yakalatt tavana gzya dkmesinin samalndan szeder, av boyunca szlerinin Sultan'n bir kulandan girip tekinden ktn istemeye istemeye itiraf eder ve nefretle tekrarlard: Bu ahmaklar gereklerin farkna ne zaman varacaklard? Bu kadar aptaln birbirini bulmas bir rastlant myd zorunluluk mu? Niye bu kadar aptaldlar? Bylece, yava yava, "bilim" dedii eye, bu sefer onlarn kafalarnn iini anlamak iin, yeniden balamas gerektiini seziyordu. Bir masann bana oturup, birbirimizden nefret ederek, birbirimize benzediimiz o gzel gnleri aklma getirdiim iin, bu "bilim"e girimeye ben de hevesliydim, ama ilk deneylerden sonra anladk, artk iler eskisi gibi deildi. Bir defa, onu nereye, neden srp sktracam bilemediim iin stne stne gidemiyordum bir trl. Daha nemlisi, hissediyordum, aclar ve yenilgileri sanki benim aclarm ve yenilgilerim di. Bir seferinde, inanmadm halde, buradakilerin aptalln abartlm rneklerle ona hatrlattktan, onlar kadar, kendisinin de yenilgiye mahkm olduunu sezdirdikten sonra onu gzledim: Geri bana hiddetle kar kyor, yenilginin bir zorunluluk olmadn, onlardan nce davranp kendimizi bu ilere verirsek, szgelimi, u silah tasarsn gerekletirebilirsek zerimize zerimize akarak bizi gerisin geriye iten bu rman akn, gene, istediimiz 119 yne evirebileceimizi sylyordu, geri tasarlarndan deil, umutsuzluk zamanlarnda yapt gibi "tasarlarmzdan" szederek beni de sevindiriyordu, ama yaklaan kanlmaz bir yenilginin dehetine de kaplmt: Kimsesiz bir ocua benzetiyordum onu, bana kleliimin ilk yllarn hatrlatan fkesini ve hznn seviyordum; ben de onun gibi olmak istiyordum. Odann iinde aa yukar gezinirken, karanlk bir yamur altndaki amurlu pis sokaa, ya da Hali kysndaki bir-iki evin hl yanan soluk ve titrek lambalarna, sanki orada umut balayabilecei yeni bir belirtinin izlerini arar gibi, bakarken, bir ara odann iinde kvranarak gezinenin Hoca deil de kendi genliim olduunu dnrdm. Bir zamanlar, ben olan kii, beni brakp gitmiti de, bir kede pinekleyen ben, sanki kaybettiim heyecan yeniden bulmak iin ona zeniyordum. Bitip tkenmeden kendini tekrarlayan bu heyecandan da bkmtm artk. Mneccimba olduktan sonra, Gebze'deki topraklar bym, gelirimiz daha da artmt. Padiahla gevezelik edip vakit geirmesinin dnda, baka bir ile uramasna da gerek yoktu. Arada bir, Gebze'ye gidip krk dkk deirmenleri ve herkesten nce bizi toraman oban kpeklerinin karlad kyleri gezerek gelirlerini denetliyor, kaytlar kartrarak Khya'nm bizi ne kadar

aldattn anlamaya alyor, kimi zaman glerek, ou zaman da skntyla i ekerek Padiah iin elenceli risaleler yazyor, baka bir ey de yapmyorduk. Ben srar etmeseydim, hoa vakit geirip sonunda, gzel kokulu kadnlarla yattmz o lemleri de dzenletmeyecekti belki. 120 Sinirlerini daha da bozan ey, Almanya seferiydi, Girit Kalesi'ydi, diye, ordularn ve paalarn stanbul'u babo brakmasndan ve annesinin de ona sz geirememe-sinden cesaretlenen Padiah'm, saraydan kovulan btn o enebaz ukallar, maskaralar, taklitileri evresine toplamasyd. Nefretle tiksindii bu sahtekrlardan kendini ayrmak, stnln onlara kabul ettirmek iin, Hoca aralarna hi girmemeye kararlyd, ama Padiah'n K. srar zerine, bir iki kere konuup tarttklar eyleri dinlemek zorunda kald. Hayvanlarn ruhu olabilir mi, hangisinin vardr, hangisi cennete hangisi cehenneme gider, midye dii midir erkek mi, her sabah kan gne yeni bir gne midir, yoksa akam batan eski gne bir arka yoldan dolanp sabah te taraftan gene ban m karyor, gibi eylerin konuulduu bu toplantlardan gelecekten umudunu keserek kar, bireyler yapmazsak yaknda Padiah'm elden gideceini sylerdi. "Bizim" tasarlarmzdan, "bizim" geleceimizden szettii iin sevinle ona katlyordum. Bir seferinde Sultan'm aklnn iinde ne olduunu anlamak iin, benim yllardr tuttuum defterleri, ryalar, anlarmz ortaya dktk. Bir dolabn ekmecelerinden kan vr zvrn dkmn yapar gibi, Padiah'm aklnn etelesini tutmaya altk; sonu umut verici deildi hi: Hoca hl bizi kurtaracak olan o inanlmaz silahlardan, ya da aklmzn iinin bir an nce zlmesi gereken srlarndan szedebiliyordu geri, ama yaklamakta olan korkun bir ykmn da farknda deilmi gibi davranamyordu artk. Bu konuda aylarca ene yorduk. Ykmdan imparatorluun elindeki lkeleri bir bir 121 kaybetmesini mi anlyorduk? Haritalarmz masann zerine yayar, nce hangi lkenin, sonra hangi dalarla hangi nehirlerin elden kacan hznle saptardk. Yoksa, ykm, insanlarn ve inanlarn farkna varmadan deimesi anlamna m geliyordu? Btn stanbullular'n bir sabah scak yataklarndan baka birer insan olarak kalktklarn dlerdik; elbiselerini nasl giyeceklerini bilemiyorlar, minarelerin neye yaradn hatrlamyorlard. Belki de ykm, tekilerin stnln grerek onlara benzemeye almak demekti: O zaman, bana Venedik'teki hayatmdan bir para anlattrr, soma, buradaki tandklardan bazlarnn balarnda apkalar, ayaklarnda pantolonlarla benim anlarm yeniden yaadklarn dlerdik. Kurarken vaktin nasl getiini anlayamadmz bu dleri son bir kurtulu aresi olarak Padiah'a sunmaya karar verdik. Dlerin renkleriyle canlandrlan btn bu ykm sahneleri, belki onu tellandrr, diyorduk. Bylece, sessiz ve karanlk geceler boyunca, aylarca hzn ve umutsuz bir neeyle kurguladmz o yenilgi ve yknt dlerinden fkran, btn o boynu bkk fukaralar, amurlu yollar, yarm kalm yaplar, karanlk ve tuhaf sokaklar, her ey eskisi gibi olsun diye anlamadklar dualar okuyanlar, dertli analarla zavall babalar baka lkelerde yaplan ve yazlanlar bize aktarmaya mrleri yetmeyen mutsuzlar, almayan makineleri, o eski gzel gnlere atlar yakan gz yallar, bir deri bir kemik sokak kpeklerini, topraksz kylleri, ehirlerde babo gezinen isizleri, okuyup yazamayan pantolonlu Ms-lmanlar' ve sonu yenilgiyle biten btn bu savalar' 122 bir kitaba doldurduk. Kitabn baka bir ksmna benim soluk anlarm koyduk: Annem, babam ve kardelerimle Venedik'teyken ve okul yllar srasnda bamdan geen mutlu ve retici olaylardan renkli bir-iki sahne: Bizi yenecek olan tekiler byle yayorlard ite, bizim de onlardan nce davranp yle yapmamz gerekiyordu! Solak hattatmzn temize ektii sonu ksmnda ise, Hoca'nm pek bayld o ykl dolap benzetmesiyle beyinlerimizin kara bilmecesinin kark srlarna bir giri saylabilecek ll bir iir vard. Gururlu ve sessiz diyebileceim bu iirin ince dokunmu sisi, Hoca'yla birlikte yazdmz kitap ve risalelerin en iyisini hznle bitiriyordu.

Hoca, kitab Sultan'a teslim ettikten bir ay sonra, ondan u inanlmaz silahn yapmna girimesi iin emir ald. aknlk iindeydik, baarmzn ne kadarn bu kitaba borlu olduumuza bir trl karar veremedik. 123 "Dmanlarmz perian edecek b inanlmaz silah yap da grelim," derken, belki de Sultan, Hoca'y snyordu, belki Hoca'dan saklad bir ryas vard, belki zerine varan annesine ve paalara, evresinde toplad o tkallarm bir ie yaradklarn gstermek istiyordu, belki de, vebadan sonra, Hoca'nm bir baka mucize daha yaratabileceini dnyordu, belki de kitabmza doldurduumuz o yknt dlerinden gerekten etkilenmiti, belki de ykntdan ok, birka askeri baarszlktan sonra, korktuu gibi, yerine kardeini geirmek isteyenlerin onu tahttan indireceklerini dnerek tellanmt. Btn bunlar Padiah'm silah gelitirelim diye gelirlerini bize brakt kylerden, hanlardan, zeytinliklerden gelecek korkun paralar akn akn hesaplarken dnrdk. Sonunda Hoca amamz gereken eyin aknlmz olduunu syledi: Yllardr Sultan'a anlatt btn o hikyeler, yazdmz risaleler ve ldtaplar doru deil miydi 124 ki, onlara inannca kukulanyorduk. Dahas da vard: Padiah, beyinlerimizin iindeki o karanlkta da neler dndn merak etmeye balamt. Hoca heyecanla bana soruyordu: Yllardr beklediimiz zafer deil miydi bu? yleydi; stelik bu sefer onu paylaarak ie balamtk; iin sonunu onun kadar merak da etmediim iin, ben de mutluydum. Silah gelitirmeye altmz, ondan . sonraki alt yl, en tehikeli yllarmz oldu. Barutla a-li htgmz iin deil, kskan dmanlarmzn hasetini zerimize ektiimiz iin; herkes sabrszlanarak zaferimizi, ya da yenilgimizi bekledii iin; biz de ayn eyleri korkuyla beklediimiz iin tehlikedeydik. nce, masa banda alarak vakti bo yere harcadmz bir k geirdik. Heyecanlydk, hevesliydik, ama silahn dncesinden ve dmanlarmz nne nasl katp kovalayacam hayl ederken aklmza taklan o belirsiz ve ekilsiz ayrntlardan baka hibir ey yoktu elimizde. Sonra, barutla almaya, ak havaya kmaya karar verdik. Tpk birlikte fiek gsterisi hazrladmz haftalardaki gibi, biz yksek aalarn altndaki serin . glgelie ekilirken, adamlarmz, bizim reetelerimizi hazrladmz karmlar uzakta atelerlerdi. Kopan trl eitli grltyle, kan renk renk dumanlar izlemeye, stanbul'un drtbir yanndan merakllar geliyordu. Daha sonra, dktrdmz toplarn, uzun namlularn, hedeflerimizin ve adrlarmzn yerletii ayrn evresi merakl kalabalndan bir bayram yerine dnd. Yaz sonunda bir gn de anszn Sultan'm kendisi geldi. Onun iin bir gsteri yaptk, yeri g inlettik; iyi sktrlm barut karmlar iin hazrlattmz, ko125 vanlar, glleleri, yeni toplar ve daha dklmemi namlulann kalp planlann, kendi kendine harekete geen ateleme mekanizmalannm taslaklann tek tek gsterdik. Onlardan ok, benimle ilgilendi. nce, Hoca beni Padi-ah'tan uzak tutmak istemiti, ama gsteri balaynca, emirleri onun kadar benim de verdiimi, adamlarmzn, Hoca kadar, bana da sorduklarn grnce merak etmi. Onbe yl sonra, ikinci defa huzuruna knca, Padiah bana nceden tand, ama imdi kim olduunu karamad biriymiim gibi bakt; gz kapal tatt meyvamn hangisi olduunu karmaya alan biri gibi. Eteini ptm. Yirmi senedir burada olduumu, ama hl Mslman olmadm renince fkelenmedi. Akl baka bir eye taklmt: "Demek yirmi yl?" dedi. "Tuhaf ey!" Sonra, bana o soruyu soruverdi: "Sen mi retiyorsun bunlar ona?" Ama benim cevabm renmek iin sonnamt bunu, barut ve gherile kokan hrpani adrmzdan km gzel beyaz atma doru yryordu; birden durdu, tam o srada, yanyana dikilen bize, ikimize dnd ve Allah'n insan soyunun gururunu krmak, 'samalm duyurmak iin yaratt o esiz harikalardan birini, kusursuz bir cceyi, ya da tpatp benzeen ikiz kardeleri grm gibi glmseyiverdi. Gece onu dndm, ama Hoca'nm istedii gibi deil Hoca hl nefretle szediyordu ondan, bense ona nefret duyamayacam, onu kmseyemeyeceimi

anlamtm: Rahatl, sevimlilii, aklna gelen her eyi syleyiveren o martlm ocuk hali houma gitmiti. Ben de onun gibi olmak isterdim, ya da dost olmak isterdim onunla. Hoca'nm fke buhranndan sonra, yarn tamda uyumaya alrken dndm: Sanki aldatlmay hakeden biri deildi Padiah, ona her eyi sylemek istiyordum. Ama neydi her ey? lgim karlksz deilmi. Bir gn Hoca, Padiah'm, sabah kendisiyle birlikte beni de beklediini istemeye istemeye syleyince, ben de onunla gittim. Deniz ve yosun kokan o gzel sonbahar gnlerinden biriydi. Btn sabah, dklen krmz yapraklarla kapl byk bir koruda, erguvan ve nar aalarnn altndaki nilferli bir havuzun evresinde geirdik. Sultan havuzu kpr kpr dolduran kurbaalardan szedelim istedi. Hoca ona yzvermedi, haylden ve renkten yoksun basmakalp bir iki laf etti. Beni ok artan bu markla Sultan aldrmad bile. Daha ok benimle ilgiliydi. Bylece, kurbaalarn srama mekanii, kan dolamlar, gvdeden dikkatle ayrhrsa uzun bir sre atan yrekleri, yedikleri sinek ve bcekler zerine uzun uzun konutum. Bir yumurtann havuzdaki yetikin kurbaalara benzemek iin geirdii evrimi daha iyi gstermek iin kt kalem istedim. Yakut kaklm gm bir divit iinde getirilen kam takmyla resimleri izerken Padiah ok ilgilendi. Aklmda kalan kurbaal masallar elenerek dinledi, sra kurbaa pen prensese gelince rerek yzn ekitti, ama Hoca'nn szn ettii aptal delikanlya benzemiyordu hi; daha ok gne bilim ve sanatla balamak isteyen akl banda bir yetikin gibiydi. Hoca'nn somurtarak geirdii o gzelim saatlerin sonunda Padiah elindeki kurbaa resimlerine bakarak bana yle dedi: "Hikyeleri senin uydurduundan zaten pheleniyordum. Demek resimleri de sen iziyor127 musun!" Sonra bana bykl kurbaalar sordu. Padiahla ilikim ite byle balad. Artk her seferinde, Hoca'yla birlikte ben de saraya gidiyordum. lk zamanlarda Hoca suskundu, daha ok Padiahla biz konuurduk. Sultanla ryalarndan, heyecanlarndan, korkularndan ve gemile geleceinden szederken, karmdaki bu akac, akl banda adamn, yllardr Hoca'nm bana anlatt Padiah'a ne lde benzediini dnrdm ben. Ustaca sorduu sorulardan, kk kurnazlklarndan da, Padiah'n, kendisine sunulan kitaplardan yola karak, Hoca'nm ne kadar Hoca, ne kadar ben, benim de ne kadar ben, ne kadar Hoca olduumuzu merak ettiini anlardm. Hocaysa, budalaca bulduu bu meraklarla ilgilenmeyecek kadar toplar ve dktrmeye alt uzun namlularyla meguld o srada. Toplarla almaya balamamzdan alt ay sonra, bu ilere burnumuzu sokmamzn Topuba'n fkelendirdiini, adamn, ya kendisinin grevden alnmasn, ya da yenilik yapacam diye topuluu ayaa dren biz delilerin stanbul'dan kovulmasn istediini renince Hoca telland; ama uzlamaya hazr gzken Topuba'yla anlamak iin de bir ara yol aramad. Bir ay sonra, Padiah, bize silah gelitirmek iin toplardan baka aralar bulmamz buyuranca, Hoca ok zlmedi. Dktrdmz yeni toplarn, namlularn, yllardr kullanlan eskilerinden stn olmadn ikimiz de biliyorduk artk. Bylece, Hoca'ya gre her eyi yenibatan kurup dleyeceimiz bir yeni dneme daha girmitik, ama fkesine ve hayllerine artk altm iin, bana yeni gelen 128 ey, yalnzca Padiah' tanmakt. Padiah da bizleri tanmaktan honuttu. Bilyelerini kartrarak kavgaya tutuan iki kardei, "bu senin, bu da senin," diyerek birbirinden ayran dikkatli bir baba gibi, o da, szlerimiz ve davranlarmz gzleyerek, bizi birbirimizden ayryordu. Kimi zaman ocuka, kimi zaman da zekice bulduum bu gzlemler beni meraklandrrd: Kendi kiiliimin benden ayrlp Hoca'nmkiyle, Hoca'nn kiiliinin de benimkiyle biz farkna varmadan birletiine, Padiah'n da, bu dsel yarat yerli yerine yerletirerek bizleri, bizden daha iyi tandna inanasm geliyordu. Ryalarn yorumlarken, ya da o sralarda yalnzca hayalleriyle uratmz yeni silahtan szederken, Padiah birden durup ikimizden birine dnerek, "Hayr, bu senin deil, onun dncesi," deyiverirdi. Bazan da hareketlerimizi birbirinden ayrrd: "imdi, onun gibi bakyorsun, kendin gibi bak!" Ben aknlkla

glmserken de eklerdi: "te byle, aferin. Siz hi birlikte aynaya baktnz m?" Aynaya bakarken, hangimizin kendisi olmaya ne kadar dayanabildiim sorard. Bir keresinde de, yllardr ona yazp verdiimiz btn o risaleleri, hayvan kitaplarn, takvimleri getirtti, sayfa sayfa evirip okurken neresini kimin yazdn, neresini kimin kendisini tekinin yerine koyarak dlediini syledi. Ama Hoca'y asl fkelendiren, beni de by-leyerek akna eviren ey, biz yanndayken huzuruna artt o takliti oldu. Ne yz ne de gvdesi bize benziyordu bu adamn, ksa boylu ve imand, kyafeti de bambakayd, ama konumaya balaynca korktum: Sanki o deil de Hoca 129 konuuyordu. Onun gibi, bir sr verirmi gibi Padiah'm kulana eiliyor, onun gibi dikkatli dnceli bir tavrla ayrntlara girerken sesini arlatryor, derken, tpk onun gibi, sylediklerinin heyecanna kaplp elini kolunu karsndakini inandnnak iin ateli ateli sallarken soluk solua kalyordu, ama Hoca'nm vurgularyla konuurken yldzlara, inanlmaz silahlara ilikin tasarlar anlatmyor, yalnzca, saray mutlandan rendii yemeklerin ve onlar piirmek iin gerekli vr zvrm ve baharatn adlarn sayyordu. Padiah glmserken, takliti, Hoca'nm yzn allak bullak eden iine, Istanbul-Halep arasndaki menzilleri tek tek sayarak devam etti. Sonra Padiah, mukallitten beni taklit etmesini istedi. akn akn az ak bana bakan o adam bendim: Aptalla-mtm. Padiah, yars Hoca, yars ben olan birisini taklit etmesini istediinde, bylendim. Adamn hareketlerini izlerken, tpk Padiah gibi, benim de iimden "bu benim, bu da Hoca" demek geliyordu, ama mukallit parmayla bizleri iaret ederek kendi yapyordu bu ii. Padiah iltifat edip adam savdktan sonra, bize bu yolda dnp tanmamz buyurdu. Ne anlama geliyordu bu sz? Akam Hoca'ya Padiahn bana yllardr anlatt insandan ok daha zeki olduunu sylyordum, onu ekmek istedii yne Sultan artk kendi isteiyle geliyor diyordum, Hoca gene bir fke buhranna kapld. Bu sefer ona hak da verdim, taklitinin hneri dayanlacak gibi deildi. Hoca bundan sonra, zorda kalmadka saraya ayak atmayacan syledi. Yllardr bekledii frsat, en sonunda, eline gemiken kendini o aptallar arasna sokup hrpalatmaya hi niyeti yokmu 130 artk. Padiah'm meraklarn bildiim, o maskaralklar yapacak kadar kafam iledii iin saraya onun yerine ben gidecekmiim. Hoca'nm hastalandn syleyince Sultan bana inanmad. "Silah iin alsn bakalm,"'dedi. Bylece Hoca'nm silah tasarlayp harekete geirebildii o drt ylda ben saraya gittim, o da eskiden benim yaptm gibi evde hayalleriyle kald. Hayatn bir bekleyi deil de, tat alnabilecek bir ey olabileceini bu drt ylda rendim. Padiah'm, Hoca gibi, bana deer verdiini grenler, neredeyse her gn yaplan o trenlere, elencelere beni de aryorlard. Bir gn vezirin kz evleniyor, bir baka gn Padiah'm bir ocuu daha douyor, sonra oullar snnet ediliyor, ertesi gn Macarlar'dan geri alman bir kale iin eleniliyor, sonra ehzade okula balad diye trenler dzenleniyor, derken ramazan ve bayram enlikleri balyordu. ou gnlerce sren bu enliklerde yal et ve pilav tknmaktan, ekerden ve fstktan yaplm o aslanlardan, devekularmdan, denizkzlanndan attrmaktan ksa zamanda imanladm. Gnlerimin ou, baylana kadar green yal greileri, caminin minareleri arasna gerdikleri ipe kp srtna ald sopayla danseden, dileriyle at naln kran, orasna burasna baklar, iler batran cambazlar, cppelerinin iinden ylanlar, gvercinler, maymunlar karan, ellerimizdeki fincanlar, ceplerimizdeki paralan, kala gz arasnda yok eden hokkabazlar, kfrlerine bayldm Karagz'le Hacivat' seyretmekle geiyordu. Geceleri liek gsterisi yoksa, herkesin dald o saraylardan, konaklardan 131 birine, ounu o gn tandm yeni dostlarmla birlikte gider, saatlerce rak ya da arap ierek mzik dinledikten sonra, uykulu geyikleri taklit eden gzel danszlerle, su stnde yryerek oynayan yakkl keklerle, yank sesleriyle ili ve neeli arklar syleyen arkclarla kadeh tokuturarak elenirdim.

Beni ok merak ettikleri o eli konaklarna da sk sk gidiyor, sevimli kzlarla olanlarn kouturduu bir baleyi seyrettikten, ya da Venedik'ten getirilmi bir mzik topluluunun en son zppeliklerini dinledikten sonra, yava yava artan nmn tadn karyordum. Eliliklerde toplanan Avrupallar, bamdan geen o korkun maceralar sorarlard bana, ne kadar ac ektiimi, nasl direndiimi, hl nasl katlanabildiimi merak ederlerdi. Btn hayatm drt duvar arasnda pineklemek ve samasapan kitaplar yazmakla geirdiimi saklar, tanmak istedikleri bu ilgin diyar hakknda, tpk Sultan'a yaptm gibi, alkanlkla uyduruverdiim inanlmaz hikyeler anlatrdm. Yalnz,evlenmeden nce babalarn grmeye gelen gen kzlar, ya da benimle krtran eli karlar deil btn o kellifelli eliler, ktipler uydurduum kanl din ve vahet hikyelerini, harem ve ak entrikalarn bana hayran olarak dinlerlerdi. ok stme varrlarsa, hemen orackta uydurduum bir-iki devlet srrn kulaklarna fsldar, Sultan'a kimsenin bilemeyecei tuhaf alkanlklar yaktrrdm. Daha ok bilgi almak istedikleri zaman, kendime esrarl bir hava vermekten holanrdm; her eyi syleyemeyecekmiim gibi yapar, Hoca'nm bizleri benzetmeye alt bu budalalar daha da meraklandran bir sessizlie brnrdm. Ama bilim i 32 gerektiren byk ve esrarl bir tasaryla, korkun paralar gerektiren belirsiz bir silahn dncesiyle ilgili olduumu da aralarnda fsldatklarn biliyordum. Grdm gzel vcutlarn hayalleriyle, itiim ikilerin dumanlaryla kafam bulutlu, bu konaklardan, saraylardan akam eve dnnce Hoca'y, yirmi yllk masamzn banda alrken bulurdum. Onda imdiye kadar hi grmediim bir alma hzna kaptrmt t kendini, masann st anlamn zemediim tuhaf ekillerle, resimlerle, asabi elyazsyla doldurduu ktlarla tk tkt. Benden gn boyunca yaptklarm, grdklerimi anlatmam ister, biraz sonra arszca ve ahmaka bulduu btn bu elencelerden tiksinerek szm keser ve "bizler"den ve "onlar"dan szederek bana tasarsn anlatmaya balard. Bir kere daha, gene her eyin, kafalarmzn iiyle ilgili olduunu sylyordu, btn tasarsn buna dayandrmt, beyin dediimiz, vr zvrla dolu dolabn simetrisinden, ya da karmaklndan heyecanla szediyordu, ama buradan yola karak, btn umutlarn, umutlarmz balad o silah nasl biimlendircbileceini anlayamyordum. Bunu, ne baka bir kimsenin, ne de kimi zamanlar dndm gibi, kendisinin bile anlayabileceini sanmyordum. Bir gn, birisinin kafalarmzn iini aarak btn bu dndklerini dorulayacan sylyordu bana. Veba gnleri srasnda, aynaya birlikte bakarken, sezdii byk bir gerekten szediyordu, imdi hepsi aklnda akla kavumutu, ite silah bu gerekten yola kyordu! Sonra, bu heyecanl szlerden pek de bir ey anlayamadan etkilenen bana, sinirli "fl .v, parmaklarnn ucuyla ktlarn zerindeki tuhaf v belirsiz bir biimi gsterirdi. Her gsteriinde biraz daha gelitiini grdm bu biim, sanki bana, bir ey hatrlatrd. Resmin "eytani", diyebileceim o karanlk lekesine bakarken, bir an, grdm eyi neye benzettiimi hemen syeyivereceim sanrdm, ama bir tutukluk geirerek, ya da aklmn bana bir oyun oynadn dnerek susardm. Ayrntlar ktlarnn arasna dalan, her seferinde biraz daha gelierek kesinlik kazanan bu biimi, en sonunda, yllarca * biriken btn o paralar ve insan emeini yutarak gerekletirebildii o drt yl boyunca, hep byle grdm. Kimi zaman gnlk hayatta, kimi zaman ryalarmzda, bir iki kere de birbirimize anlarmz anlattmz eski yllarda grdmz ya da szn ettiimiz bir eye benzettiim de oluyordu onu, ama aklmdan geenlere aklk kazandracak bir adm daha atamaz, dncelerimin belirsizliine boyuneerek, silahn kendi srrn bana kendisinin amasm,boubouna beklerdim. Drt yl sonra, o kk leke, btn stanbul'un szn ettii koca bir cami boyundaki o tuhaf yarata, o korkun grntye, Hoca'ya gre de gerek bir silaha dnt zaman bile, herkes onu bir eye benzetirken, ben Hoca'mn silahn gelecekteki zaferi zerine gemite anlatt ayrntlar arasnda kayboluyordum.

Saraya gittiim zamanlarda, bu parlak ve korkutucu ayrntlar, tpk bellein sabah inatla unutmak istedii bir ryay, insann hatrlamaya almas gibi, Sultan'a tekrarlamaya alr, Hoca'nn bana kimbilir ka kere tekrarlatt o tekerleklerden, arklardan, kubbeden, :>4 barut ve kaldralardan szederdim. Kelimeler benim kelimelerim deildi, sylediklerimde Hoca'nn ateli szlerinin scakl da yoktu, ama gene de Padiah'n etkilendiim grrdm. Akl banda bulduum bu adamn, bu belirsiz sz ynndan, benim yalnzca ka-balatrarak aktarabildiim Hoca'nm cokulu zafer ve kurtulu iirinden umutlanmas beni de etkilerdi. Evde kalan Hoca'nm, ben olduunu sylerdi Padiah. Aklm iyice kartran bu zek oyunlarn kanksamtm artk. Benim Hoca olduumu sylediinde, hibir ey anlamamak daha iyi, diye dnrdm, nk az sonra btn bunlar Hoca'ya benim rettiimi ileri srerdi. imdiki uyuuk ben deilmi, ama, bunu yapan, eskiden deitirmiim Hoca'yi! O gnk elencelerden, hayvanlardan, enliklerden, ya da hazrlklar yaplan esnaf alayndan szetsek ya, diye dnrdm ben. Sonra, herkesin bu silah tasarsnn arkasnda benim olduumu bildiini syledi Padiah. Beni en ok korkutan da buydu ite. Hoca, yllardr ortalkta gzkmyordu, onu neredeyse unutmulard, konaklarda, saraylarda, ehrin iinde, Padiah'n yambamda sk sk grdkleri hep bendim; beni kskanyorlard artk! Yalnzca, dedikodusu her gn daha da artan bu belirsiz silah tasarsna onca kyn, zeytinliin, hann geliri baland diye deil, Sultan'a bu kadar yaknm diye deil, bu silahla bakalarnn ilerine burnumuzu sokuyoruz diye de, ben, gvura di biliyorlard. ftiralarna kulaklarm tk'ayamadm 'zamanlarda, endielerimi Hoca'ya da Sultan'a da aardm. Ama pek oral olmazlard. Hoca tasarsna sonuna kadar -''' 135 gmlmt! Bir gencin tutkusuna imrenen ihtiyarlar gibi fkesine imreniyordum. Ktlarn stndeki o belirsiz ve karanlk lekeyi ayrntlarla besleyip gelitirerek, beni korkutan bir ucubenin kalp planlarna dntrd, kalplara da inanlmaz paralar dkerek, hibir gllenin ileyemeyecei kadar kaln elikler dktrd o son aylarda, aktardm kt sylentileri dinlemezdi bile; yalnzca bunlarn konuulduu eli konaklaryla ilgilenirdi: Bu eliler nasl insanlardlar, kafalar nasl alyordu, bu silah iin bir ey dnyor muydular? Ve en nemlisi: Sultan niye devleti o lkelerde srekli temsil edecek eliler yollamay dnmyordu hi? Kendisinin bu grevi istediini, onlar arasnda yaamak, bu ahmaklardan kurtulmak istediini sezerdim, ama tasarsn gerekletirmekte zorluk ektii, dktrd eliklerin atlad, ya da parann yetimeyeceini sand umutsuzluk gnlerinde bile, bu isteinden aka szetmedi. Yalnzca, bir iki kere, "onlarn" yetitirdikleri bilim adamlaryla iliki kurmakistediini azndan kard; kafalarmzn iine ilikin bulduu gerekleri onlar anlard belki; Venedikli, Flemenkli, ya da o srada hangi lke geliyorsa aklna, ite o uzak lkelerin bilim adamlaryla mektuplamak istiyordu. Acaba onlarn en iyileri kimlerdi, nerede yaarlar, onlarla nasl yazlr, bunlar elilerden renebilir miydim? Kendimi elenceye braktm ve gereklemekte olan silahla pek ilgilenmediim o son gnlerde, dmanlanmz keyiflendirecek bir karamsarln izlerini tayan bu ricay unutuverdim. Dmanlarmzn dedikodularna Padiah da kulaklarn tkamt. Hoca'mn silah denemek iin o korkun elik iMi ynnn iine girip, geniz yakan pas ve demir kokusu iinde arklar evirecek cesur adamlar arad gnlerde, ben sylentilerden yaknnca, Sultan beni dinlemedi bile. Her zaman yapt gibi, bana Hoca'mn anlattklarn tekrarlatt. Ona inanyordu, her eyden memnundu, ona belbalad iin piman deildi hi: Btn bunlar iin bana teekkr ediyordu. Tabii, gene ayn nedenden: Hoca'ya her eyi ben rettiim iin. O da Hoca gibi ka-I falarnn iinden szediyordu; bu ilgisine kout olarak, sonra, teki sorunu hatrlatyordu; tpk Hoca'mn bana

bir zamanlar sorduu gibi, Sultan da, orada, o lkede, benim eski lkemde nasl yaadklarn sorard bana. Ona bir yn hayl anlatrdm. Tekrarlaya tekrarlaya bugn ouna inandm bu hayllerin, genliimde gerekten yaadm eyler mi olduunu, yoksa kitabm yazmak iin her masaya oturuumda kalemimin ucuna geliveren dsel hikyeler mi olduunu karamyorum imdi: Kimi zaman, o srada aklma gelen bir iki elenceli yalan atveriyordum, uydura uydura gelitirdiim baz masallarm vard, Padiah bu ayrnty merak ettii iin, hepsinin elbiselerinde ok sayda dme olduunu hep tekrarlardm, ayrn ularn anlarmdan m, ryalarmdan m kardm kestiremediim hikyeler de sylerdim. Ama yirmibe ylda hl unutamadm bir iki gerek de vard: Annem, babam ve kardelerimle hlamur aalan altnda kahvalt ederken aile sofrasnda konutuklarmz! En az bunlarla ilgilenirdi Padiah. Bir keresinde bana, aslnda btn hayatlarn birbirine benzediini sylemiti. Nedense, korkmutum bu szden, Sultan'm yznde onda, daha nce hi grmediim eytan bir anlatm vard, 137 ona bu szn ne anlama geldiini sormak istedim. Sonra, yzne korkuyla bakarken, iimden "ben benim," demek geldi. Sanki bu sama sz sylemeye cesaret edebil-seydim, beni baka biri yapmak iin dolaplar eviren btn o dedikoducularn, Hoca'nm ve Padiah'm oyunlarn boa karacak ve kendi varlm iinde huzurla yaamaya devam edecektim. Oysa, rahatn tehlikeye atabilecek her trl belirsizliin sznden bile rkenler gibi korkuyla sustum. Bu baharda olmutu, Hoca'nm silah bitirdii, ama altracak adamlar toplayamad iin daha deneye -medii gnlerde. Ksa bir sre sonra, Padiah orduyla birlikte Lehistan'a sefere knca ardk. Dmanlarmz nne katp kovalayacak silah niye sefere gtrmemiti, beni niye yanma almamt, bize gvenmiyor muydu? stanbul'da kalanlar gibi, biz de, Sultan'm aslnda sava iin deil, av iin sefere ktna inanyorduk. Hoca, bir yl daha kazand iin memnundu; benim baka yapacak iim ve elencem de yoktu*, birlikte silah iin altk. Arac harekete geirecek adamlar bulmak iin ok uratk. Korkun grnl, ne olduu belirsiz aletin iine girmeye yanamyordu kimse. Hoca, ok para vereceini sylyordu, ehire tellllar karttk, tersane evresine, Tophane'ye adamlar saldk, isiz kahvelerinde, serseriler, maceraclar arasnda adam aradk. Bulabildiklerimizin ou korkuyu yenip, demir ynnn iine girseler bile, o tuhaf bcein iinde tk tk skp scakta pierek ark evirmeye dayanamayp kayorlard. Yaz sonunda, arac harekete geirebildiimiz zaman, yllardr bu i iin biriken parann hepsi bitmiti. Merakllarn akn ve korkulu baklar ve zafer glklan arasnda silah hantal hantal kprdand, hayli bir kaleye saldrp sarsla sarsla toplaryla ate etti ve durdu. Kylerden, zeytinliklerden para akmaya devam ediyordu, ama Hoca masrafl olaca gerekesiyle zorlukla topladmz takm da datt. K beklemekle geti. Padiah seferden dndkten sonra, ok sevdii Edirne'de kalmt; bizi arayp soran yoktu, yalnzdk. Sabahlan sarayna gidip hikyelerimizle elendireceimiz ve geceleri konaklarnda eleneceim kimse olmad iin, isiz gszdk de. Ben Venedik'ten gelen bir ressama portremi yaptrarak, ut dersleri alarak gnlerimi geirmeye alyordum; Hoca ikidebir Ku-ledibi'nde, banda bir beki brakt silahn grmeye gidiyordu. Arac, orasna, burasna bireyler ekleyip gelitirmeye kalkmad da deil, ama abuk skld bundan. Birlikte geirdiimiz son kn gecelerinde, bana silahtan ve onunla yapacaklanndan da szetmedi. zerine bir durgunluk kmt, ama tutkusunu kaybettii iin deil, ben onda heyecan uyandrmadm iin byleydi. Geceleri, vaktimizin ounu beklemekle geirirdik, rzgrn ya da karn dinmesini bekliyorduk, ge vakit bozacnn son defa gemesini, sobaya odun atmak iin atein kllenmesini bekliyorduk. Halic'in kar kysndaki son titrek lambann snmesini ve bir trl gelmeyen uykumuzun gelmesini ve sabah ezann bekliyorduk. ok az konuup, sk sk hayllere daldmz o k gecelerinden birinde, Hoca, birden bana, ok deitiimi, artk bambaka biri "olduumu syleyiverdi. Midem acyla yand, srtm ter bast; kar koymak istedim ona, haksz olduunu, eskisi gibi olduumu, '{

138 139 benzetiimizi, benimle eskiden ilgilendii gibi gene ilgilenmesi gerektiini, konuacak daha ok, ok eyimiz olduunu ona sylemek istedim, ama haklyd; gzm, ressamdan o sabah alp eve getirerek, bir duvara dayadm portreme taklmt; deimitim: Ziyafetlerde tknmaktan imanlam, gdm sarkm, etlerim gevemi, hareketlerim arlamt; daha da kts yzm de bambakayd; o lemlerde iip pmekten dudaklarmn kenarna bir arszlk bulam, yerli yersiz uyku ekmekten, szp kalmaktan gzlerim mahmurlam, hayatlarndan, dnyadan ve kendilerinden memnun o aptallar gibi, bakma baya bir huzur sinmiti, ama biliyordum, yeni halimden memnundum: Sustum. Sonralar, Padiah'm bizi silahla birlikte Edirne'ye sefere ardn renene kadar, sk sk ayn ryay grdm: Karkl stanbul'daki elenceleri hatrlatan bir elencede, Venedik'te bir maskeli balodaymz: Yzle-rindeki "baya kadn" maskelerini indirince kalabalkta grdm annemle nianhm tanyarak umutlanyor, ben de, beni artk tansnlar diye, kendi maskemi indiriyordum, ama onlar benim ben olduumu anlamyorlard bir trl, sapndan tuttuklar maskeleriyle, arkamdaki birini gsteriyorlard; dnp baktmda, benim ben olduumu anlayacak bu adamn Hoca olduunu gryordum. Beni tanmas iin, bu sefer de ona umutla yaklanca, Hoca olan adam, bana hibir ey sylemeden maskesini indiriyor ve altndan, beni sululuk duygusuyla korkutarak ryamdan uyandran genliim kyordu. i 40 10 Yaz banda, Padiah'm bizi ve silah Edirne'de beklediini renir renmez Hoca harekete geti. Her eyi hazr tuttuunu, datt silah takmyla ilikisini k boyunca srdrdn o zaman anladm. gn sonra sefere hazrdk. Hoca son gnn gecesini, yeni bir eve tan-yormuuz gibi, ciltleri yrtk eski kitaplar, yar kalm risaleleri, sararm msveddeleri, eyalarn, vr zvr kartrarak geirdi. Paslanm namaz saatinin zilini altrd, astronomi aralarnn tozunu ald. Yirmibe yldr yazdmz kitaplarn, hazrladmz aralarn taslaklar, karalamalar arasnda sabaha kadar eelendi. Gn doarken, dzenlediimiz o ilk fiek gsterisi iin yaptmz deneylerin gzlemleriyle doldurduum kk defterin yrtlp solmu sayfalarn kartrrken grdm onu; ekinerek sordu: Bunlar yanmza almal mydk; bir ie yarar myd acaba? Bo "bo baktm grnce, fkelenip elindekileri bir keye att. Ama gene de, on gn sren bu Edirne yolculuunda, il;: I i I i'. K Vi 141 gemi yllardaki kadar olmasa bile, birbirimize yakndk. Her eyden nce, Hoca umutluydu; korkun gcrtlar, tuhaf grltlerle ar ar yol alan ve ucube, bcek, eytan, oklu kaplumbaa, yryen hisar, kara demir, toraman, tekerlekli kazan, dev, tepegz, canavar, domuz huylu, karaolan, gk bakl garabet, diye anlan silahmz, Hoca'nm istedii gibi, grenleri dehete drerek, tahmin ettiinden daha sratle, ilerliyordu. Yol boyunca, evre kylerden gelen merakllarn kenar tepelere dizilip korkudan sokulamadklar arac heyecanla seyrettiklerini grnce Hoca keyiflenirdi. Geceleri, gn boyunca kan ter iinde kalan adamlarmz adrlarnda derin bir uykuya dalnca crcr bceklerinin bld bir sessizlikte, Hoca bana, toramannn dmanlarmza yapaca eyleri anlatrd. Geri eski heyecan yoktu, Padiah'm evresinin ve ordunun, silaha nasl bir tepki gstereceini, ordunun saldr dzeninde araca nasl bir yer verileceini, o da benim gibi endieyle merak ediyordu ama, "son talihimiz" den, rman akn istediimiz yne evirebileceimizden ve daha nemlisi, heyecann her zaman canl tutan "onlardan ve bizlerden" gnl rahatlyla ve inanarak szedebiliyordu hl. Silah, Edirne'ye, Padiah'tan ve evresindeki birka katksz dalkavuktan baka kimsenin sevgiyle karlamad bir gsteriyle girdi. Padiah eski bir dostu

karlar gibi karlamt Hoca'y, bir sava ihtimalinden sze-diliyordu, ama pek fazla hazrlk ve tel yoktu; gnlerini birlikte geirmeye baladlar. Onlara ben de katlyordum; atlarna binip evredeki karanlk ormanlara ku cvlts dinlemeye, Tunca ve Meri'te sandal gezintisi yapp 142 kurbaalar gzlemeye, kartallarla savarken yaralanp Selimiye avlusuna inen leylekleri sevmeye ve marifetlerini bir daha grmek iin silah incelemeye gittiklerinde yanlarnda hep ben de olurdum. Ama acyla farkedi-yordum: Konutuklar eylere katabileceim, ilgiyle dinleyecekleri ve onlara itenlikle syleyebileceim hibir szm yoktu. Belki yaknlklarm kskanyordum. Ama bktm biliyordum artk: Hoca hl ayn iiri okuyordu: Zaferden, tekilerin stnlklerinden, silkinip artk, harekete gememiz gerektiinden, gelecekten ve kafalarmzn iinden szeden ayn uydurulmu hikyeye Padiah'm kanmasna ayordum artk. Sava sylentilerinin younlat yaz ortasnda, bir . gn, Hoca, gl kuvvetli birine ihtiyac olduunu syleyerek, beni yanma ald. Edirne'nin iinde hzl hzl yrdk, ingene ve Yahudi mahallelerinden, daha , nceden de canskmtsyla gezindiim klrengi baz sokaklardan, ou birbirine benzeyen yoksul Mslman evleri arasndan getik. Solumda grdm sarmakl evlerin sama getiini farkedince ayn sokaklarda dolandmz anladm, sordum; Fildam Mahalle-si'ndeymiiz. Hoca birdenbire bir evin kapsn ald. Yeil gzl, sekiz yalarnda bir ocuk, at kapy. "Aslanlar," dedi Hoca ona, "Padiah'm sarayndan aslanlar kam, aryoruz." ocuu iterek evin iine girince ben de arkasndan gittim. Toz, ahap ve sabun kokuyordu ierisi, yarkaranlkta, gcrdayan merdivenden aceleyle, yukarya, bir sofaya ktk; Hoca "nne gelen kaplar amaya balad. Birinci odada, bitkin bir ihtiyar disiz az ak, uyukluyordu, ona bir ey sormak iin sakalna 143 uzanan iki neeli ocuk kapnn aldn grnce korktular. Hoca kapy kapad, bir bakasn at; ieride bir ym yorgan ve yorganlk kuma vard. nc odann kapsn, sokak kapsn aan ocuk Hoca'dan nce tuttu: "Burda aslan yok, annemle yengem var," Hoca gene de at kapy, srtlar bize dnk iki kadn soluk bir n iinde namaz klyorlard. Drdnc odada yorgan diken bir adam vard, sakalsz olduu iin daha ok bana benziyordu, Hoca'y grnce kalkt. "Niye geldin, deli herif?" dedi. "Bizden ne istiyorsun?" "Semra nerede?" dedi Hoca. "On yl nce stanbul'a gitti,", dedi adam. "Vebadan lm. Sen niye geberemedin?" Hoca, hibir ey sylemeden merdivenden inip evden kt. Peinden giderken, arkamdan ocuun bardn ve bir kadnn ona cevap verdiini duydum: "Aslanlar gelmi anne!" "Hayr, amcanla kardei!" Belki olup biteni bir trl unutamadm iin, belki yeni hayatma ve hl sabrla okuduunuz bu kitaba hazrlk olsun diye iki hafta ^onra, bir sabah erkenden gene ayn yere gittim. Ik beni aldattndan olacak soka ve evi bulmakta zorlandm nce; bulunca da daha nceden ynn kestirdiim Beyazt Camii Darifas'na gidecek en kestirme yolu karmaya altm. Belki de, en kestirme yolu seeceklerini dnerek yanldm iin kprye ulaan ve kavak aalarnn glgeledii ksa yolu bulamadm bir trl; bulduum kavakl yolun kysnda ise, insann kenarna oturup seyrederek helva yiyecei bir nehir yoktu. Hastanedeyse dlediklerimizin hibiri yoktu, amurlu deildi, tertemizdi belki, ama ne su sesi vard, ne de renkli ieler. Zincirlere vurulmu bir hasta 144 grnce dayanamayp bir hekime sordum: k olmu, delirmi, ou deliler gibi kendisini bir bakas san-yormu; daha anlatacakt, dinlemeden dndm. Artk kmayacan sandmz sefer karar yaz sonunda, hi de beklemediimiz bir gn alnd: Geen ylki yenilgiye ve ondan ok vergiye dayanamayan Lehliler, "vergiyi gelin de kllarnzla aln," diye haber yollamlar. Ondan sonraki gnlerde Hoca fkeden boulacak gibiydi; ordu yry dzenine hazrlanrken kimse silah iin bir yer dnmyordu; kimse savarken bu kara demir ynn yannda grmek istemiyordu; kimse bu dev kazandan bir marifet de beklemiyordu; dahas, uursuz da buluyorlarm onu! Hoca, seferden bir gn nce savan gelecei iin ahkm keserken dmanlarmz sz buraya getirmiler, silahn,

zafer kadar lanet de getirebileceini aka sylemiler. Bu lanetin arkasnda, ,- Hoca'dan ok, benim olduumu da dndklerini, Hoca bana anlatrken korkuya kapldm. Padiah Hoca'ya ve silaha gvendiini belirtmi, tartma kmasn diye de, silahn sava srasnda dorudan kendine, kendi kuvvetlerine bal olacan sylemi. Eyll banda, scak bir gn Edirne'den ayrldk. Herkes sefere kmak iin ge bir mevsim olduunu dnyordu, ama pek konuulmuyordu bu konu: Sefer srasnda askerin dman kadar, kimi zaman dmandan da ok, uursuzluktan korktuunu, uursuzluk korkusuyla savatn yeni reniyordum. Bakml, zengin kylerden, silahmzn zeminini inlettii kprlerden geerek kuzeye gittiimiz ilk gnn gecesi, Sultann adrndan arlmca ardk. Askerleri gibi ocuk' 1 l.l HI I 145 lamt Padiah, zerinde yeni bir oyuna balayan ocuun merak ve heyecan vard, tpk askerleri gibi Hoca'ya gn boyunca olup bitenleri nelere yorduunu sordu: Batan gnein nndeki kzl bir bulut, alaktan uan ahinler, bir ky evinin krk bacas, gneye inen leylekler, ne anlama geliyordu bunlar? Tabii ki Hoca hepsini iyiye yordu. Ama iimiz bitmemiti; Padiah'n sefer gecelerinde korkulu, merakl hikyeler dinlemeye pek dkn olduunu ikimiz de yeni reniyorduk. Hoca yllar nce Sultan'a verdiimiz, o en sevdiim kitabmzdaki cokulu iirden yola karak karanlk bir resim izdi, ller, kanl yenilgiler, baarszlklar, ihanetler ve sefaletle kaynaan kpr kpr irkin bir resim, ama zaferin alevi Padiah'n korkulu baklarnn grebilecei bir kede parlyordu da: Onu krklemek iin aklmz kullanmalydk, "onlarn ve bizlerin," sonra, kafalarmzn ilerinin, Hoca'nm yllardr bana anlatt ve artk unutmak istediim btn teki eylerin, bir an nce farkna varmal, silkinmeliydik! Belki de, Padiah'n da artk kanksadm dnd iin, bana bkknlk veren bu tatsz hikyenin karanlm, irkinliini, dehetini Hoca her gece biraz daha arttryordu. Gene de kafalarmzn iinden sze-dilirken Padiah'n keyifle rperdiini hissederdim. Av seferleri, yrymzn haftasnda balad. Srt bu i iin orduyla gelen bir takm nden gidiyor, blgede keif yaptktan, elverili araziyi setikten, kylleri harekete geirdikten sonra, Padiah, biz ve avclar, yry kolundan ayrlarak, ceylanlaryla nl bir koruya, yabandomuzlarmm koturduu bir dan ya146 malarna, ya da tilkilerle tavanlarn kaynat bir ormana gidiyorduk. Saatler sren, bu kk ve elenceli av seferlerinden sonra yry koluna, zaferle bitirdiimiz bir savatan dner gibi tantanayla dner, ordu Padiah' selamlarken bizler de onu hemen arkasndan izlerdik. Hoca'nm fke ve nefretle karlad bu trenleri ben seviyordum; akamlan yryten, ordunun getii kylerin ve kasabalarn halinden, ya da dmandan gelen son haberlerden ok, Padiahla birlikte avdan szet-mekten holanrdm. Sonra, Hoca'nm ahmaka ve budalaca bulduu bu gevezeliin fkesiyle iddetini her gece biraz daha arttran hikyeler ve kehnetleri balard. Padiah'n korkutucu ojmaya alan bu hikyelere, kafalarmzn iiyle ilgili bu masallara inanmas evresindekiler gibi, artk beni de zyordu. Ama daha da ktsne tank olacakmm! Gene avlanyorduk; ona yakn ky boaltlm, ahalisi ellerindeki tenekelere vurarak karttklar yaygarayla domuzlar ve geyikleri, bizlerin atlarmz ve silahlarmzla beklediimiz keye srsn diye, ormana yaylmt, ama lene kadar hibir hayvana rastlayamamtk. Biraz da le scann etkisiyle, zerimize ken sknty hafifletmek iin, Padiah, Hoca'dan geceleri kendisini rperten o hikyeleri anlatmasn istemiti. ok uzaklardan gelen, belli belirsiz duyulan teneke uultusunu dinleyerek ar ar ilerliyorduk ki, bir Hristiyan kyne gelince durduk. Hoca'yla Padiah'n bo ky evlerinden birini iaret ettiklerini, kap aralndan ba uzanan clz bir ihtiyarn koltuklanarak onlara

yaklatrldn o srada grdm. Az nce, gene, "onlardan," kafalarnn ilerinden 14'/ szetmilerdi, suratlarmdaki merak ve Hoca'nn ihtiyara evirmen araclyla bireyler sorduunu grnce, aklma gelen eyden korkarak onlara yaklatm. Hoca, hi dnmeden, hemen cevap vermesini isteyerek ihtiyara soruyordu: Hayatndaki en byk gnah, iledii en byk ktlk neydi? evirmenin bize ar ar aktard bozuk bir Slav diliyle mrldanyordu kyl: Susuz, gnahsz zavall bir ihtiyarm; ama Hoca, tuhaf bir hiddetle steliyor, ihtiyardan kendinden szetmesini istiyordu. htiyar ancak, Sultan'm da Hoca kadar merakl olduunu grdkten sonra suunu kabul etti: Evet, suluydu, o da btn kyle birlikte evinden kmal, o da hayvanlar kovalayan hemerileriyle birlikte ava katlmalyd, ama hatayd, zr vard, btn bir gn boyunca ormanda koturabilecek kadar salkl deildi, eliyle yreini gsteriyor, af diliyordu ki, Hoca fkelendi; bard: Onu deil, gerek gnahlarm soruyordu asl; ama kyl, evirmenimizin tekrarlayp durduu soruyu anlayacak gibi deildi, elini yreinin zerine acyla bastrp, tutulup kalmt. htiyan gtrdler. Getirdikleri bir bakas da ayn eyleri syleyince Hoca kpkrmz kesildi. Bu ikincisine kolaylkla olacak ktlk ve gnah rnekleri diye benim ocukluumun sularn, kendimi kardelerimden daha ok sevdirmek iin attm yalanlar; niversitede okurken ilediim cinsel gnahlar, Hoca, kylye, adsz bir gnahkrn ktlklerini anlatr gibi anlatrken, ben, bu kitab yazarken zlemle andm o veba gnlerimizi tiksinti ve utanla hatrlyordum. En son getirilen bir topal kyl, derede ykanan kadnlar gizlice seyrettiini fsldayarak itiraf edince Hoca yatt I4X biraz. Evet, ite "onlar" ktlkleri karsnda beyleydiler, onu yzleyebiliyorlard; ama kafalann iinde olup biteni artk bilmesi gereken bizler, vb. vb. Padiah'm pek de fazla etkilenmediine inanmak istiyordum. Ama meraklanmt; iki gn sonra, geyiklerin peinden kotuumuz baka bir av srasnda, belki Hoca'nn srarna dayanamad iin, belki de sorgulamadan sandmdan daha ok holand iin, ayn hikyenin gene balamasna * gzyumdu. Tuna'y gemitik bu sefer; gene bir Hristiyan kyndeydik, ama Ltin kkenli bir dille konuuyorlard. Hoca'nn sorduu sorulardaysa pek fazla bir deiiklik yoktu. Veba gecelerinin, ona ktlklerini yazdrmay baardm o iddetini bana hatrlatan bu sorulardan ve onlar soran, kim olduu belirsiz yargla, onu sessizce destekleyen Sultan'dan korkan kyllerin cevaplarn nce dinlemek bile istemedim. Tuhaf bir tiksintiye kaplmtm; Hoca'dan ok, ona kanan, ya da irkin oyunun ekiciliine kar koyamayan Padiah'a ierliyordum. Ama bu irkin meraka benim de kaplmam ok da srmedi; dinlemekle bir ey kaybetmez insan, diye dndm, onlara yaklatm. Kulama daha zarif ve ho gelen bir dille anlatlan gnahlarn ve sularn ou birbirine benziyordu: Basit yalanlar, kk aldatmacalar; bir iki kallelik, bir iki vefaszlk; en fazlas da, birka kk hrszlk! Akam Hoca, kyllerin her eyi anlatmadklarn, gerei sakladklarn syledi; zamannda, ben ok daha ileri gitmitim: Onlar, bizlerden ayran ok daha derin, ok daha gerek gnahlar olmalyd. Padiah' kandracak, bu gerekleri elde etmek, "onlarn," sonra da i149 "bizlerin" nasl olduunu gsterebilmek iin gerekirse iddet de kullanacakt. Ondan sonraki gnler, gittike daha artan, gittike daha samalaan bu irkin iddetle geti. lk balarda her ey daha basitti; o gnlerde, oyunlarnn orta yerine, ho grlebilecek bir iki kaba aka sktrveren ocuklar gibiydik; sorgulama saatleri uzun ve elenceli av seferlerimizin ortasnda dzenlenmi kk birer ortaoyunu gibiydiler; ama sonra sonra, btn istemimizi, dayankllmz, sinir gcmz tketen ve nedense bir trl vazgeemediimiz trenlere dnt. Hoca'nm sorularnn ve nedeni anlalmayan fkesinin dehetiyle akmlam kylleri gryordum; kendilerinden istenilenin ne olduunu tam bilseler, belki de anlatacaklard; ky alannda toplattrlm disiz ve yorgun ihtiyarlar gryordum; gnahlarn ya da sahte gnahlarn kekeleyerek anlatmadan nce, umutsuz gzlerle ev-. relerinden, bizlerden yardm

dilenirlerdi; itiraflar ve ktlkleri yeterli bulunmayarak hrpalanan, itilip kaklan genleri gryordum: Masa banda yazdklarn okuduktan sonra, "seni seni," diyerek srtma bir yumruk indirdiini, nasl yle biri olduumu anlayamad iin fkeyle sylenerek kendi kendini yediini hatrladm. Ama, pek de kesin olmasa bile, artk neyi aradn, hangi sonuca ulamak istediini daha iyi biliyordu. Baka yntemler de denedi: kidebir itirafnn szn kesip yalan sylediini ileri srerdi; o zaman adamlarmz suluyu hrpalarlard. Bazan da itirafnn szn baka bir arkadann onu yakaladn belirterek keserdi. Bir ara, onlan ikier ikier huzura armay denedi. O zaman 150 gereklerin pek de derine inmediini, adamlarmzn kararllkla uygulad iddete ramen, kyllerin birbirlerinden utandklarn grnce fkelenirdi. Bir trl dinmeyen yamurlar baladnda olup bitene artk ben de alm gibiydim. amurlu bir ky alannda, pek bir ey syleyemeyen, pek bir ey sylemeye de niyeti olmayan kyllerin saatlerce bo yere dvlerek srlsklam bekletildiklerini hatrlyorum. Av seferleri de gittike snkleerek ksalyordu. Arada bir, Padiah' hznlendiren, gzel gzl bir ceylan, ya da iri bir yabandomuzunu vuruyorduk geri, ama hepimizin aklnda artk avn ayrntlar deil, tpk av gibi, hazrlklarna ok daha nceden balanlan bu soruturmalar vard. Geceleri, gn boyunca yaptklarndan sululuk duyar gibi, Hoca bana i dkyordu. Olup bitenden, iddetten, kendi de huzursuzdu, ama bir bilgiyi kantlamak istiyordu, hepimize yarayacak bir bilgi: Sukan'a da gstermek istiyordu; sonra, o kyller gerei niye saklyorlard sanki? Sonra, bir Mslman kynde de ayn deneyi yaamamz gerektiini syledi; ama baarl olamad bunda: Pek de sktrmadan soruturmasna ramen, onlar da, Hristiyan komular gibi, aa, be yukar ayn itiraflar etmiler, ayn hikyeleri anlatmlard. Yamurun bir trl dinmedii o berbat gnlerden biriydi, Hoca onlarn gerek Mslmanlar olmad yolunda bireyler mrldand, ama gryordum, akam olup biteni yorumlarken, bu gerein Sultan'm gznden kamadn farketrhiti. Bu da fkesini daha da arttrmaktan, artk Sultan'm da tank olmaktan pek holanmad, ama, belki de benim 151 gibi, srf merakla peinden srklendii iddeti son bir umutla daha ok kullanmasndan baka bir ie yaramad. Kuzeye ilerleye ilerleye, yeniden, kyllerin bir Slav diliyle konutuu ormanlk bir yreye gelmitik; kk irin bir kyde, bir ocukluk yalanndan baka bir ey hatrlamayan yakkl bir delikanly kendi elleriyle dvdn grdk. Bir daha bunu hi yapmayacan syledi; akam benim gereinden de fazla bulduum tuhaf bir sulululk duygusuna kapld. Bir baka seferinde sarms bir yamurun iinde kyl kadnlarn, erkeklerinin bana gelenlere uzaktan aladklarn grm gibiyim. lerinde ustalaan adamlarmz da bkmlard olup bitenden; bazan bizden nce gzlerine kestirdikleri itirafy onlar seip getirirler, hiddetinden yorgun gzken Hoca'dan nce ilk sorulan evirmenimizin kendisi sorard. Hikyesinin kyden kye efsaneleerek dolatn duyduumuz iddetimizin, ya da srrn zemedikleri, yce bir adaletin korkusu ve aknlyla yllardr, bu sorgu gnn iten iebekliyormu gibi, itiraflarm uzun uzun anlatan ilgin kurbanlarla da hi karlamadk deil; ama birbirlerini aldatan kar-kocalarn, zengin komusunu kskanan fakir kyllerin hikyeleri ilgilendirmiyordu artk Hoca'yi- Daha derin bir gerek olduunu srekli tekrarlyordu, ama kendisi de, sanrm, bizler gibi, buna ulaacamzdan zaman zaman pheye dyordu. En azndan, bizim kukumuzu sezerek fkeye kaplrd, ama brakmaya niyeti olmadn, biz de, Padiah da seziyorduk. Belki de bu yzden, ipleri btnyle eline almasna seyirci kaldk. Bir keresinde, annesine kt davranan vey babasndan ve vey kardelerinden 152 nefret eden bir delikanly, bir at altna ekilerek konulduumuz bir saanan altmda, srlsklam slanarak saatlerce sorguya ektiini grnce umutlandk; ama sonra, akam, onun da unutulmaya deer sradan bir delikanl olduunu syleyerek konuyu kapad.

Kuzeye, daha kuzeye kmtk; yry kolu yksek dalarn arasnda kvrlarak derin ve karanlk ormanlar iindeki amurlu yollarda ok yava ilerliyordu. am ve kayn aalaryla kapl ormanlardan gelen o serin ve karanlk havay, phe uyandran sisli sessizlikleri, belirsizlii severdim. Kimse bu ad kullanmyordu ama sanrm, ocukluumda babamn elinde grdm kt bir ressamn yapt Avrupa haritasnda, geyikler ve gotik ato resimleriyle sslenmi Karpatlar'm eteklerindeydik. Yamurlarda ten Hoca hastayd, ama gene de, sanki hedefine daha ge varmak iin kvrlan yoldan, her sabah ayrlp, ormanlarn iine giriyorduk. Av seferleri unutulmu, gibiydi artk; bir su kysnda, bir uurumun kenarnda geyik vurmak iin deil, sanki, bizler iin hazrlanan kylleri bekletmek iirr oyalanyorduk! Sonra, vaktin geldiine karar vererek, kylerden birine girer, yapacamz yaptktan sonra da, her seferinde, arad cevheri bulamayan, ama hrpalayp dvdklerini ve umutsuzluunu unutmak iin, hemen, baka bir kye komamz isteyen Hoca'nm peinden srklenirdik. Bir keresinde, bir deney yapmak istedi; sabr ve merak beni artan Padiah, onun iin yirmi Yenieri getirtti; ayn sorular bir onlara, bir de evlerinin nnde akn bekleyen sarn kyllere sordu. Bir baka seferinde, kylleri yry koluna gtrd, onlara amurlu 153 yollarda Sultan'n askerlerine yetimek iin tuhaf gcrtlarla zorlanan aracmz gsterdi, ne dndklerini sordu, cevaplarn ktiplere yazdrtt, ama belki de, dedii gibi, biz gerekten anlamadmz iin, belki bo iddetinden kendi de yld iin, belki geceleri kapld sululuk duygusundan, belki ordunun ve paalarn silah ve ormanda olup bitenler konusundaki homurdanmalarndan usand iin, belki yalnzca hastalktan, bilmiyorum; gc tkenmiti artk: ksrkl sesi eskisi gibi gr kmyordu; cevaplarm ezberledii sorular eski heyecanyla soramyordu; geceleri zaferden, gelecekten, silkinip kurtulmamz gerektiinden szederken, sylediklerine, sanki gittike kslan kendi sesi de inanmyordu. En son, onu, yeniden balayan, soluk bir kkrt duman rengindeki yamurun iinde, akn birka Slav kylsn inanszca sorguya ekerken grdmz hatrlyorum. Biz, artk dinlemek istemediimiz iin uzaktaydk; onlar, yamurun silikletirdii hayletsi bir n iinde, Hoca'nn elden ele dolatrd yaldz ereveli koskoca bir aynann slak yzne boubouna bakyorlard. Bir daha "av" seferlerine kmadk; rma geip Leh topraklarna girmitik. Gittike artan berbat yamurun amurlatrd yollarda ilerleyeni ey en silahmz, artk sratle hareket etmesi gereken yry kolunun hzn kesiyordu. Paalarn zaten sevmedii aracmzn uursuzluuna, lanet getireceine ilikin sylentiler bu srada daha da artt; Hoca'nm yapt deneylere katlan Yeni-eriler'in dedikodular da tuz biber ekiyordu buna. Her zamanki gibi, Hoca'y deil, daha ok ben gvuru su154 tiyorlard. Hoca, artk Padiah' bile bktran o iirsel gevezelie balayp, silahn gerekliliinden, dmann gcnden, silkinip harekete gememiz gerektiinden szettii zaman, Padiah'm adrnda onu dinleyen paalar, bizim sahtekrlmza ve silahn uursuzluuna daha ok inanrlard. Hoca'ya yoldan km, ama bsbtn de umut kesilmeyecek bir hasta gzyle bakyorlard; asl tehlikeli olan, asl sulu, Hoca'yla Padiah' kandrarak bu uur-t suzluklar tezghlayan bendim. Geceleri adrmza e-* laleliimiz zaman, Hoca hastalkl sesiyle onlardan, eski yllarda aptallarndan szettii gibi, tiksinti ve fkeyle szederdi, ama, o yllarda ayakta tutabildiimize inandm nee ve umut kalmamt artk. Gene de, gryordum, ipin ucunu yle pek kolay brakacak gibi deildi. ki gn sonra, silahmz yamurdan balklam bir amura saplanarak yry kolunun orta yerinde kahverince, ben btn umutlarm kaybetmitim; Hoca, hasta haliyle savat. Kimse adam vermiyordu bize, at bile vermiyorlard; Sultan'a kp krka yakn at buldu, toplarn zincirlerini sktrtt, adam toplad; btn gn uratktan sonra, akama doru, amura batp kalmas iin dua edenlerin baklar altnda, atlar fkeyle krbalayarak dev bceimizi kprdatt. Akam da, silahn yalnz uursuzluk deil, asker glkler de getirdiini syleyerek

bizlerden kurtulmak isteyen Paalarla savat, ama artk zafere inanmadn da hissediyordum. Gece adrmzdaydk, elimde sefere giderken yanma alverdiim ut vard, onunla bireyler karmaya alyordum, elimden alp bir kenara att. Benim kellemi 155 istediklerini syledi, sordu, biliyor muymuum bunu? Biliyordum. Benim yerime onun kellesini isteselermi mutlu olurmu. Bunu da seziyordum, ama bir ey demedim. Utumu yeniden elime alacaktm ki, beni tuttu, oray, lkemi anlatmam istedi. Padiah'a yaptm gibi bir iki kk uydurulmu hikye anlatnca, fkelendi. Gerei istiyormu, gerek ayrntlar: Annemi, nianlm, kardelerimi sordu. Ben "gerek" ayrntlar anlatrken araya girdi, benden rendii talyancas'yla, anlamn pek de karamadm bouk kelimeler, ksa ve kesik cmleler mrldand. Ertesi gnlerde, nc kuvvetlerin ele geirdii yakp yklm dman palankalarn grnce, son bir umutla, baz tuhaf ve irkin dncelere kapldn hissettim. Sabah, atee verilmi bir kyn iinden ar ar geiyorduk, bir duvarn dibinde can ekien yarallar grnce atndan inip yanlarna kotu. nce onlara yardm etmek istediim sandm, yannda evirmen olsayd, sanki, onlara dertlerini soracakt, uzaktan onu seyrediyordum; sonra, bir cokuya kapldn anladm, nedenini sezer gibiydim bu cokunun, onlara baka bireyler soracakt. Ertesi gn, Padiahla birlikte, yolun sanda, solunda temizlenmi palankalar, kk hisarlar grmeye gittiimizde de ayn heyecan iindeydi: Yerle bir edilmi yaplarn, top ateiyle delik deik edilmi ahap duvarlarn arasnda, kafas hl kopartlmam bir yaral grd zaman yanma kouyordu. Onu benim kandrdm dneceklerini bile bile, irkin bir ey yapmasn diye, belki de dpedz baya bir meraktan, peinden gidiyordum. Gvdeleri mermilerle, glle delikleriyle paralanm (56 yarallar, lmn maskesini yzlerine geirmeden nce, ona bir ey syleyeceklerdi sanki; Hoca sylesinler diye onlara sormaya hazrlanyordu; her eyi bir anda deitirecek o derin gerei onlardan renecekti, ama lmle har neir olmu o yzlerdeki umutsuzluu hemen kendi umutsuzluuyla zdeletiriverdiini grrdm, onlara yaklatka tutulup kalyordu. O gn akamst bir trl ele geirilemeyen Doppio Kalesi'nin Padiah' fkelendirdiini renince gene ayn cokuya kaplarak Sultan'a kt. Dndnde kukuluydu, ama kukulanacak eyin ne olduunu bilmiyor gibiydi de. Sultan'a silahn savaa srmek istediini, arac yllardr bugn iin hazrladn sylemi. Sultan, benim sandnm tersine, bunun vaktinin geldiini, ama daha nce ayn i iin grevlendirdii Sar Hseyin Paa'y beklemesi gerektiini buyurmu. Niye sylemi bunu? - Yllardr bana m, kendisine mi sorduunu anlayamadm sorulardan biriydi; nedense ona artk yaknlk duymadm, huzursuzluktan usandm dnyordum; kendi cevap verdi: nk zaferden pay almasndan korkuyorlarm. Bu cevaba, San Hseyin Paa'nm kaleyi hl alamadn rendiimiz ertesi leye kadar kendini inandrmak iin btn gcn harcad. Uursuz ve casus olduum sylentileri ok yayld iin, Padiah'm adrna ben gitmiyordum artk. Gece, gnn olaylarn yorumlamaya gittiinde, Hoca, Padiah'm inanr gzkt zafer ve mutluluk hikyeleri anlatmay baarm. adrmza dndnde, en sonunda eytann bacan kracana inanan birinin iyimserliini taknmt. yimserliini 157 deil, onu ayakta tutmak iin gsterdii abay izleyerek^ onu dinledim.' O eski hikyeden, bizlerden ve onlardan szetti gene, gelecekteki zaferden, ama sesinde bu hikyelere elik ettiine hi tank olmadm bir hzn vard; ortaklaa yaadmz iin ikimizin de pek iyi bildii bir ocukluk anmzdan szediyordu sanki. Utumu elime alnca da ses karmad, onu acemice tngrdatnca da: Gelecekte, rman akn istediimiz yne evirince yaayacamz gzel gnlerden szediyordu, ama ikimiz de biliyorduk gemiten szettiini: Gzmn nnde sakin bir arka bahenin huzurlu aalar, l l aydnlatlm scak odalar, akraba kalabalyla kaynaan bir yemek masas

vard. Yllardr, ilk defa bana huzur veriyordu; buradakileri sevdiini, ayrln zor geleceini sylediinde ona hak verdim. Bu insanlar zerine biraz dndkten sonra, aptallarn hatrlayarak fkelenince de hak verdim ona. Sanki iyimserlii taknlm bir ey deildi; belki ok yakndaki yeni hayat ikiirftz de sezdiimiz iin, belki onun yerinde olsam ayn eyleri yapacam dndm iin, bilmiyorum. Ertesi sabah, silahmz denemek iin yolumuzun yaknndaki kk dman palankalardan birinin zerine yolladmzda, ikimiz de aracn pek bir ey beceremeyeceini tuhaf bir nseziyle biliyorduk. Padiah'm bizi desteklesinler diye verdii yze yakn adam, silahn ilk saldrsnda dalp gitti. Bazlarn silahn kendisi ezerek paralad, bazlar birka isabetsiz attan sonra amura budalaca saplanan aracn korumas dnda kalnca vuruldular. Uursuzluk korkusuyla kap ekilen o158 unluunu ise toparlayp yeni bir saldrya hazrlaya-madk. kimiz de ayn eyi dnyor olmalydk. Sonra, iman Hasan Paa'nm adamlar, palankay pek de kayp vermeden, bir saatte alverince, Hoca o derin bilgiyi, yeniden, bu sefer, benim de pek iyi anladm sandm bir umutla kantlamak istedi, ama palankann btn nfusu kltan geirilmiti; yakp yklan duvarlar arasnda can ekien bile yoktu. Padiah'a gtrlmek iin bir kenarda toplanan kafalar grnce de, ne dndn hemen anladm; dahas, merakna hak da verdim, ama bu kadarna tank olmak istemiyordum artk: Ona srtm dndm. Az sonra, meraka yenilerek yeniden baktmda, kafalarn yanndan uzaklayordu; ne kadar ileri gittiini renemedim hi. le vakti yry koluna dndmzde, Dop-pio'nun hl alnamadn sylediler. Sultan fke iindeymi, Sar Hseyin Paa'y cezalandrmaktan szediyormu: Btn ordu oraya gidiyormuuz! Hoca'ya, akama kadar kale dmezse, sabahki saldrya aracmzn da katlacan sylemi Padiah. O arada kk bir palankay, btn bir gnde alamayan beceriksiz bir komutann ban vurdurtmu. Yry koluna yetien aracmzn palanka nndeki baarszl, ya da uursuzluk dedikodularyla da ilgilenmemi bile. Hoca, artk, zaferden alnacak paydan szetmiyordu; sylemiyordu, ama biliyordum ne dndn: Bundan nceki mneccimbalarm sonunu; ya da ocukluumu ve iftliimizdeki hayvanlar dlerken onun da kafasndan ayn eyleri geirdiini biliyordum; onun da, kaleden gelecek zafer haberinin son talihimiz olacan dn159 dn, ama bu talihe aslnda inanmadn, onu istemediini, bir trl ele geirilmeyen kalenin fkesiyle yakp yklm bir kyn alevler iindeki kk bir kilisenin ve yanan an kulesinin, sonra, cesur papazn mrldand duann yeni bir hayat artrdn; kuzeye karken solumuzdaki ormanlk tepelerin arkasndan batan gnein benim kadar onda da sessizce ve dikkatle tamamlanmakta olan bir eyin kusursuzluk duygusunu uyandrdn biliyordum. Gne battktan ve yalnz Sar Hseyin Paa'mn baarszln deil, Doppio'ya, Lehliler'den baka, Avusturyallarn, Macar ve Kazaklarn da yardm yetitirdiini rendikten sonra, kalenin kendisini grdk. Ykseke bir tepenin zerindeydi, bayrakl kulelerine batan gnein belli belirsiz kzll vurmutu, ama beyazd; bembeyaz ve gzel. Nedense, insann byle gzel ve eriilmez bir eyi ancak ryasnda grebileceini dndm. O ryada, karanlk bir ormann iinde kvrlan bir yolda, tepedek aydnlk, beyaz yapya yetimek iin tella koarsnz; sanki orada, sizin de katlmak istediiniz bir elence, karmak istemediiniz bir mutluluk vardr, ama her an bitivereceini sandnz yol bir trl bitmez. Karanlk ormanla, yamacn etekleri arasndaki dzlkte, sk sk taan rman yapt pis bir bataklk olduunu, onu aabilen piyadelerin, topu ateinin desteine ramen, yamac bir trl geemediklerini rendiimde, bizi buraya getiren yolu dnyordum ben. Sanki her ey, zerinde kularn uutuu beyaz kalenin, gittike kararan kayalk yamacn ve durgun ve karanlk ormann grnts gibi kusursuzdu: Yllardr (60 rastlant olarak yaadm birok eyin, imdi zorunluluk olduunu, askerlerimizin, kalenin beyaz kulelerine hibir zaman eriemeyeceklerini,

Hoca'nm da benim gibi dndn biliyordum. Sabah saldrya getiimizde, aracmzn, iindeki ve yanndaki adamlar lme ter-kederek, batakla yatvereceini, sonra, uursuzluk sylentisini, korkuyu ve askeri yattrmak iin onlarn nne benim kellemi atmak isteyeceklerini de, Hoca'nn da benim kadar grdn ok iyi biliyordum. Yllar nce, bir kere, onu kendisini anlatmaya kkrtmak iin, ayn anda ayn eyleri dnme alkanln gelitirdiimiz bir ocukluk arkadamdan szettiimi hatrladm. Onun da ayn eyleri dndnden hi kukum yoktu. Gece ge vakit gittii Sultan'm adrndan bir trl dnmedi. adrdaki paalara, gn ve gelecei yorumlamasn isteyen Padiah'a ne syleyeceini ok iyi tahmin ettiim iin, bir ara, hemen orackta ldrldn ve cellatlarn, az sonra da bana geleceini aklmdan geirdim. Sonra, adrdan kp, bana haber vermeden, doru, karanlkta beyaz duvarlar parldayan kaleye gittiini, nbetileri, batakl ve oraam aarak oraya oktan ulatn dledim. Pek de fazla bir heyecan duyamadan, yeni hayatm dnerek sabah bekliyordum ki, geldi. a-drdakilere, tahmin ettiim eyleri sylediini, ok sonra, yllar sonra, onlarla dikkatle ve uzun uzun konutuktan sonra renebildim. Bana bir ey anlatmad, yolculua kmadan nce tellanan biri gibi acele ediyordu. Darda youn bir sis olduunu syledi, anladm. Gn yana kadar, ona, lkemde braktklarm, evimi nasl bulabileceini, Empoli'de Floransa'da nasl ta161 nndmz, annemi, babam, kardelerimi, huylarn anlattm. nsanlar birbirinden ayran baz kk, zel ayrntlardan szettim. Btn bunlar, ta kk kardeimin srtndaki iri bene kadar, ona daha nce de anlatm olduumu, anlattka hatrlyordum. Ama Padiah'a anlatrken, ya da imdi bu kitab yazarken, kimi zaman, gerei deil, yalnzca hayallerimi yansttn sandm bu hikyelere, o srada inanyordum da: Kzkardeimin hafif kekeme olduu da doruydu, elbiselerimizin ok dmeli olduunu, ya da evimizin arka bahesine bakan pencereden grdklerim de. Sabaha doru, bu hikyelere, belki de kaldklar yerden, ge de olsa, sreceklerine inandm iin kandm dndm. Hoca'nm da ayn eyi dndn, kendi hikyesine sevinle inandn biliyordum. Elbiselerimizi, tela kaplmadan ve konumadan, deitirdik. Ona yzm ve yllarca ondan saklamay baardm madalyonumu verdim. inde anneannemin annesinin resmi ve nianlmn kendi kendine beyazlaan salar vard; sanrm sevdi onu, boynuna takt. Sonra adrdan kp gitti. Sessiz sisin iinde ar ar kayboluunu seyrettim. Ortalk aydnlanyordu, ok uykum wd, onun yatana girip huzurla uyudum. 362 n Kitabmn sonuna geldim artk. Belki de akll okuyucularm aslnda hikyemin oktan bittiine karar vererek onu ellerinden atmlardr bile. Bir zamanlar ben de ayn eyi dnyordum, yllar nce yazdm bu sayfalan bir daha okumamak zere bir keye tkmtm. O sralarda aklm, Padiah iin deil, kendim iin keyifle uydurduum teki hikyelere, kurt olup onlar arasna karan bir tacirle, hi grmediim lkelerde ssz ller ve buzlu ormanlarda geen ak hikyelerine vermek niye tindeydim; bu kitab, bu hikyeyi unutmak istiyordum. Duyduum onca sylentiden, yaadm onca eyden sonra, pek de kolay olmayacan bildiim bu ii baaracaktm da belki, ama iki hafta nce beni grmeye gelen bir konuumun szlerine kannca kitabm yeniden ortaya kardm. Bugn, en sevdiim kitabmn bu olduunu biliyorum artk; onu gerektii gibi, istediim gibi, dlediim gibi bitireceim. Kitabm bitirmek iin bana getiim eski masa163 mizdan, Cennethisar'dan kalkp stanbul'a giden kk bir yelkenliyi, uzaktaki zeytinlikler iindeki bir deirmeni, bahenin aalarnda, incir aalar arasndan itierek oynayan ocuklar, stanbul'dan Gebze'ye giren tozlu yolu gryordum. Yoldan karda kta pek geen olmaz, baharlarda ve yazlar, douya, Anadolu'ya, ta Badat'a, am'a giden kervanlar grrm; en ok, ar ar ilerleyen o krk dkk kanlar geer, bazan da uzaktan kyafetini seemediim

bir atly grerek heyecanlanrm, ama yaklanca yolcunun bana gelmediini anlarm: Son zamanlarda kimse gelmiyor, gelmeyeceklerini de biliyorum artk. Ama ikyeti deilim; yalnzlk diye bir derdim yok: Mneccimbalk yaptm yllarda ok para biriktirdim, evlendim, drt ocuum var; belki de, mesleimin bana kazandrd bu sezgiyle yaklamakta olan felketleri ngrerek iimi zamannda braktm: Sultan'm ordular Viyana'ya gitmeden, yenilgilerin fkesiyle evresindeki soytarlarn, benden sonrakiJvlneccimba'nm boynu vurulmadan, hayvanlara dkn Padiahmz tahttan indirilmeden ok nce, buraya Gebze'ye katm; bu kona yaptrp, sevdiim kitaplarm, ocuklarm ve bir iki adammla yerletim. Mneccimba'yken evlendiim karm benden ok kk, ev ilerinden ok iyi anlyor, btn evi, baka ufak tefek ilerimi o ekip eviriyor, yetmiine merdiven dayayan beni de kitaplarm yazaym, hayl kuraym diye btn gn bu odada yalnz brakyor. Bylece hikyeme ve hayatma uygun bir son bulmak iin doya doya O'nu dnyorum. Oysa ilk yllarda bunu hi yapmamaya alrdm. Bir 164 iki kere Padiah, O'ndan szetmek istediinde, benim bu konudan hi holanmayacam grmt. Sanrm o da memnundu bundan; yalnzca merak ediyordu; ama neyi, ne kadar merak ettiini hibir zaman karamadm. Bana O'ndan etkilendiim, O'ndan rendiim iin utanmamam gerektiini ilk balarda sylemiti. Ona yllarca sunduum btn o kitaplar, takvimleri, kehnetleri O'nun yazdn batan beri biliyormu; ben evde batakla saplanarak kalan silahmzn tasarlaryla urarken de, O'na sylemi bunu; O'nun da bana, tpk benim O'na her eyi sylediim gibi, bunu anlattn da biliyormu. Belki, o srada, ikimiz de ipin ucunu daha tam karmamtk, ama Sultan'm ayaklarnn yere daha iyi bastn seziyordum. Padiah'n benden daha zeki olduunu, bilinmesi gereken her eyi bildiini, beni avucunun iine iyice almak iin oyun oynadn o sralarda dnrdm. Belki de, bataklkta biten o bozgundan ve uursuzluk sylentisiyle kuduran askerlerinin fkesinden beni kurtard iin ona duyduum minnetin etkisi de vard bunda. Gvurun katn rendiklerinde askerlerinden bazlar benim kellemi istemilerdi nk. lk yllarda aka sorsayd, sanrm Sultan'a her eyi anlatrdm. O zamanlar daha benim ben olmadm yolundaki sylentiler de kmamt, olup biteni birileriyle konumak istiyordum, O'nu zlyordum. Yllarca birlikte oturckumuz evde tek bama yaamak sinirlerimi daha da bozdu. Ceplerim para doluydu, esir pazarna ayam o srada alt; aradm bulana kadar aylarca oraya gittim geldim. Sonunda, bana da, O'na da, aslnda pek de fazla benzemeyen bir zavally satn alp J65 eve getirdim. Gece, ona, her eyi bana retmesini, lkesini, gemiini anlatmasn, dahas ktlklerini ortaya dkmesini sylediimde, aynann karsna geirdiimde korktu benden. Berbat bir geceydi, acdm zavallya, sabah azat edecektim, pintiliim tuttu, gtrp kle pazarna geri sattm. Sonra, evlenmeye karar vererek mahalleye haber saldm. En sonunda beni de kendilerine benzeteceklerini, sokaa huzur geleceini dndkleri iin sevinle geldiler. Ben de onlara benzemekten memnundum, iyimserdim, sylentilerin bittiim, yllarca Padiahm'a hikyeler uydurup huzurla yaayacam dnyordum. Kapm dikkatle setim; geceleri bana ut da alard. Sylentiler yeniden baladnda, nce, bunun Padi-ah'n bir oyunu olduunu sandm, nk endiemi gzlemekten, beni artan sorular sormaktan holandm sanyordum. lk balarda, bana durup durup, "kendimizi tanyor muyuz, insan kim olduunu iyi bilmeli," gibi szler ettiimle ok da fazla tellanma-mtm; bu sinir bozucu sorular, evresine yeniden toplamaya balad o soytarlar arasndaki Yunan felsefesine merakl ukaldan renip inandn dnrdm. Bu konuda bireyler yazmam istediinde, ona, kendileri zerinde hi durmadklar ve kim olduklarn hi bilmedikleri iin mutlu olan ceylanlardan ve serelerden szeden en son kitabm sundum. Kitab ciddiye alarak keyifle okuduunu renince rahatladm biraz, ama sylentiler benim kulaklarma da geliyordu: Sultan aptal yerine koyuyormuum, nk yerine getiim kimseye benzemiyormuum bile, O daha zayf ve in66

ceymi, bense imanlamm; O'nun bildii her eyi bilemeyeceimi sylediim zaman yalan sylediimi anlamlar; bir gn, bir sava srasnda ben de uursuzluk satktan sonra kaacak, O'nun yapt gibi, sava srlarn da dmana vererek yenilgiyi kolaylatracakmm, vb. vb! Sultan'm kardn sandm bu sylentilerden korunmak iin elimi ayam elenceden ektim, ortalkta pek grnmez oldum, zayfladm ve o son gece Padiah'm adrnda konuulanlar dikkatle soruturarak rendim. Karm birbiri ardndan ocuklar douruyordu, gelirim iyiydi, sylentileri, O'nu, gemii unutup huzurla iime devam etmek istiyordum. Yedi yla yakn da dayandm; belki sinirlerim daha salam olsayd, dahas, Sultan'm evresinde yeni bir temizlik yaplacan sezmeseydim, sonuna kadar da giderdim; nk Padiah'm bana at kaplardan gee gee unutmak istediim eski kimliime, onu unutarak brnvermitim. lk zamanlarda beni tedirgin eden kimlik sorularna da pikinlikle cevap veriyordum artk: "nsann kim olduunun ne nemi var," derdim, "nemli olan yaptklarmz ve yapacaklarmzdr." Padiah aklmn dolabna sannn bu kapdan girdi! Benden, O'nun kat lkeyi, talya'y anlatmam istediinde, pek fazla bilgim olmadn syleyince fkelendi: O, bana her eyi anlattn Sultan'a da sylemi, hem niye korkuyormuum, O'nun anlattklarn hatrlamam yeterliymi bunun iin. Bylece O'nun ocukluunu ve bir ksmn bu kitabma aklm gzel anlarn, Sultan'a bir bir yeniden anlattm. lk balarda sinirlerim o kadar bozulmamt, Sultan beni gerektii gibi, bakasndan dinlediini anlatan birini 107 dinler gibi dinliyordu, ama sonraki yllarda daha ileri gitti; anlattklarm O'nu dinler gibi dinliyordu artk: Ancak O'nun bilebilecei ayrntlar sorduktan sonra benden korkmamam, aklma hemen geliveren cevab sylememi isterdi: Kzkardeinin kekemelii hangi olaydan sonra balamt, Padua niversitesi'ne niye alnmamt, Venedik'te seyrettii ilk fiek gsterisinde aabeyi hangi renk elbise giyiyordu? Bu ayrntlar, kendi bamdan gemi gibi Padiah'a anlatrken, ya bir sandal gezintisinde, ya kurbaalarla kaynaan nilferli bir havuzun banda, ya edepsiz maymunlarn gm kafesinin nnde, ya da bir zamanlar birlikte gezdikleri iin ortak anlaryla kaynaan o bahelerden birinde olurduk. O zaman, hikyelerden ve belleklerimizin bahesinde aan ieklerin oyunundan holanan Padiah, bana daha da yaknlar, bize ihanet eden eski bir arkada arar gibi O'ndan szederdi: O'nun kamasnn iyi olduunu, yoksa kendisini o kadar elendirmesine ramen kstahlna dayanamayp onu ldrtmsyi ok dndn bu sralarda syledi. Sonra, hangimizden szettimi pek kestiremediim iin, beni korkutan baz aklamalar yapt, ama hiddetle deil sevgiyle konuuyordu: Kendini bilmezliine dayanamayp fkeyle onu ldrteceini diye korktuu gnler olmu, son gece de az daha celltlar aryormu! Sonra, benim kstah olmadm syledi; kendimi dnyann en akll, en becerikli insan da san-myormuum; vebann dehetini kendi karm iin yorumlamaya kalkmazmm; kaza oturtulan ocuk krallarn hikayeleriyle geceleri kimsenin uykusunu karmazmm; Sultan'm ryalarn dinledikten sonra eve koup alay ederek onlar anlatacam kimsem de yokmu, onu kandrmak iin birlikte sama ve elenceli hikyeler yazacam kimsem de! Bunlar dinlerken, bir ryadaki gibi kendimi ve ikimizi dardan grdm sanr, ipin ucunu kardmz korkuyla sezerdim, ama son aylarda Sultan sanki beni delirtmek iin daha da anlatrd: Ben O'nun gibi deilmiim, O'nun gibi, aklm, onlarla bizleri ayran safsatalara da kaptrmamm! Ta yllar nce, birlikte dzenlediimiz ve Padiah'm sekiz yanda, bizleri tanmadan nce, kar kydan seyrettii fiek gsterisinde, O'na karanlk gkteki eytan zafere ulatran benim eytanm, imdi O'nunla birlikteymi, O'nunla birlikte huzur bulacan sand lkeye gitmi! Sonra, birbirini tekrar eden o bahe gezilerimizin ortasnda Sultan dikkatle sorard: nsanlarn, drt iklim yedi bucakta, hep birbirlerine benzediini anlamak iin acaba Padiah m olmak gerekiyormu? Korkuyla susardm; sanki son direncimi de krmak iin bir daha sorard; insanlarn her yerde birbirinin ayn olduumm en iyi kant onlarn birbirlerinin yerine geebilmesi deil miymi? in ivisi kmt artk. Bir gn, Sultan'm, benimle birlikte O'nu unutmay baaracan umduum, daha ok para biriktirmeyi dndm iin belki bunlara da sabrla katlanacaktm;

belirsizliin korkusuna almtm nk; ama Sultan bir tavann peinden at srerken yolumuzu kaybettiimiz bir ormanda, geliigzel gezinir-gibi, aklmn kaplarn acmaszca ap kapyordu; stelik, herkesin nnde yapyordu artk bunu; evresine gene o soytarlar doldurmutu, yeni bir temizlik yaplacan, hepimizin 169 malna mlkne elknulacam dndm, yaklaan felketleri sezdiim iin korktum. Bana Venedik'teki kprleri, O'nun ocukluunda kahvalt ettii masann rtsndeki dantelleri, Mslman olsun diye, az daha kafasnn vurulaca srada hatrlad, evinin arka bahesine bakan pencereden grdklerini anlattrd gn, btn bunlar, sanki kendi bamdan gemi kendi hikyelerim gibi, bir kitapta yazmam buyurduunda, en ksa zamanda stanbul'dan kamaya karar verdim. O'nu unutmak iin Gebze'de baka bir eve yerletik. lk zamanlarda saraydan adamlarn gelip beni gtrmelerinden korkardm, ama arayan soran olmad, gelirlerime de ilimediler; beni ya unutmulard, ya da Padiah'm gizli gzetimi altndaydm. Aldrmadm, ilerimi yoluna koydum, bu evi yaptrdm, arka baheyi iimden gelen drtlere uyarak, istediim gibi dzenledim; vaktimi kitaplarm okumakla, kendi keyfim iin elenceli hikyeler yazmak ve eski bir Mneccimba olduumu renip danmaya gelen konuklarm, daha ok paras iin deil, elencesi iin, dinlemekle geiriyordum. ocukluumdan beri iinde yaadm lkemi, belki de en ok bu srada tandm: Sakatlara, olunu, kardeini kaybeden aknlara, aresiz hastalara, evde kalm kzlarn babalarna, boyu bir trl uzamayanlara, kskan kocalara, krlere, gemicilere, gz dnm kara sevdallara geleceklerini sylemeden nce, uzun uzun hayatlarn anlattrr, geceleri, tpk bu kitapta yaptm gibi, sonralar hikyelerime sokmak iin dinlediklerimi defterlere yazardm. Odama, kendisiyle birlikte derin bir hzn getiren o 170 ihtiyar da o ylrda tandm. Benden on, onbe ya byk olmalyd. Evliya'ym ad, yzndeki kederi grr grmez derdinin yalnzlk olduuna karar verdim, ama yle demedi: Btn mrn gezilere ve bitirmek zere olduu on ciltlik bir seyahatnameye vermi, lmeden nce, Allah'a en yakn yer olan Mekke'ye ve Medine'ye gidecek, oralar da yazacakm, ama kitabnda onu huzursuz eden bir eksiklik varm, emelerinin ve kp-^ rlerinin gzelliini ok duyduu talya'y da okuyucularna anlatmak istiyormu, acaba stanbul'da nn duyduu iin grmeye geldii ben, ona anlatabilir miymiim? talya'y hi grmediimi sylediimde, bunu herkes gibi kendisinin de bildiini belirtti, ama bir zamanlar oradan gelmi bir klem varm, o bana her eyi anlatm; ben de ona anlatrsam, Evliya da karlnda bana elenceli eyler anlatrm: Hayatn en ho yan ho hikyeler uydurup ho hikyeler dinlemek deil miymi? antasndan ekine ekine bir harita karmt, grdm en berbat talya haritasyd, anlatmaya karar verdim. Bir ocuunkini andran tombul eliyle haritasndaki bir ehri iaret ediyor, adn heceleyerek okuduktan sonra, anlattm dlerimi dikkatle kda geiriyordu. Her ehir iin, bir de, tuhaf hikye istiyordu. Bylece, kuzeyden gneye on gece, on ehirde hayatmda ilk defa grdm btn bu lkeyi getik. Btn bir sabah alan bu iten sonra, Sicilya'dan gemiyle stanbul'a dnd. Anlattklarmdan ok memnun olduu iin o da beni sevindirmeye karar vererek, Akka gklerinde kaybolan cambazlar, Konya'daki fil douran kadnla olunu, Nil 171 kysndaki mavi kanatl boalar, pembe kedileri, Vi-yana'daki saat kulesini, orada yaptrp bana glmseyerek gsterdii n dilerini, Azak kysndaki konuan maaray, Amerika'daki krmz karncalar anlatt. Nedense, bende tuhaf bir hzn uyandryordu bu hikyeler, iimden alamak da geliyordu: Btn gnein kzll odama vurmutu; Evliya, bende de byle artc hikyeler olup olmadn sorduunda, onu gerekten artmak isteyerek, adamlaryla gece yatsna kalmasn syledim: Birbirinin yerine geen iki insan zerine sevebilecei bir hikyem vard. Gece, herkes odasna ekildikten, eve ikimizin de bekledii o sessizlik ktkten sonra, yeniden odaya dndk. Bitirmekte olduunuz bu hikyeyi ilk o

zaman dledim! Anlattm, sanki uydurulmu deil de, sanki btn bu kelimeleri bana baka birisi usulca fsldyormu gibi, cmleler birbiri ardndan ar ar diziliyordu: "Venedik'ten Napoli'ye gidiyorduk, Trk gemileri yolumuzu kesti..." * Geceyarsmdan ok sonra, hikyem bittiinde uzun bir sessizlik oldu. Seziyordum, konuum da, ben de, O'nu dnyorduk, ama benimkinden bambaka bir O vard Evliya'nm kafasnda. Kendi hayatn dndnden hi kukum yok! Ben de kendi hayatm, O'nu, hikyemi sevdiimi dnyordtm; yaadm ve dlediim her eyden gurur da duyuyordum: inde oturduumuz oda, ikimizin de bir zamanlar olmak istediimiz ve olduumuz eylerin hznl anlaryla dopdoluydu; O'nu bir daha unutamayacam, bunu da beni hayatmn sonuna kadar mutsuz edeceini de o 172 zaman ak seik anladm; hibir zaman tek bama yaayamayacam biliyordum artk: Hikyemle birlikte, sanki, geceyans odann iine, ikimizi de meraklandrarak tedirgin eden ekici bir hayaletin glgesi vurmutu. Sabaha doru, konuum hikyemi ok sevdiini syleyerek beni mutlu ettikten sonra, baz eylere kar kacan da ekledi. Belki de, ikimizin sinir bozucu ansndan kurtulmak, bir an nce yeni hayatma dnmek iin ilgiyle dinledim onu. Hikyemdeki gibi tuhaf ve artc olan aramalymz; evet, dnyann bu bkknlk verici skchma kar yapabileceimiz belki de tek ey buymu; bunu, hep ayn eylerin tekrarland o ocukluk ve okul yllarndan beri bildii iin, hayatta drt duvar arasna kapanmay aklna bile getirmemi; bu yzden btn mrn gezilerde, bitip tkenmeyen yollarda hikyeler arayarak geirmi. Ama, tuhaf ve artc olan, dnyada aramalymz, kendi iimizde deil! Kendi iimizdekini aramakt, kendi zerimizde o kadar uzun boylu dnmek mutsuz edermi bizleri. Benim hikyemde insanlarn bana gelen de buymu ite: Bu yzden kahramanlar kendileri olmaya bir trl katlanamyor, bu yzden hep bir bakas olmak istiyorlarm. Sonra, sordu bana: "Bu hikyede olup bitenin gerek olduunu dnelim," dedi. "Birbirlerinin yerine geen o insanlarn yeni hayatlarnda mutlu olabileceklerine, ben, inanyor muymuum? Sustum. Sonra, nedense bana hikyemdeki bir ayrnty hatrlatt: Kolu kopuk bir spanyol klesinin umutlarna kendimizi kaptrmamalymz! O zaman, o tr hikyeleri yaza yaza, tuhafl kendi iimizde araya 173 araya, bizler de baka biri olurmuuz, Allah korusun, okuyucularmz da. nsanlarn hep kendilerinden, kendi tuhaflklarndan szettii, kitaplarn ve hikyelerin de hep bunu anlatt o korkun dnyay dnmek bile istemiyormu. Ben istiyordum! Bu yzden, bir gnde sevi verdiim bu ufak tefek ihtiyar, Mekke'ye gitmek iin, gn doarken adamlarn toplayp, ty gibi, yola knca, hemen oturup kitabm yazdm. Belki de, gelecein o korkun dnyasnn insanlann daha iyi dleyebilmek iin, kitabma kendimi ve kendimden ayramadm O'nu elimden geldii kadar ok koydum. Ama elimden ok da gelmediini, onalt yl nce bir kenara atverdiim bu kitab, bugnlerde yeniden okurken dndm. Bunun iin, insann kendisinden -hele duygu taknlklarna kaplarak- szetmesinden holanmayan okuyucularmdan zr dileyerek bu sayfay kitabma ekliyorum: Seviyordum O'nu, O'nu ryamda grdm kendi aresiz, amas grntm sevdiim gibi, bu grntnn utanc, fkesi, suu ve hznyle boulur gibi kederle len yabani bir hayvan karsnda utanca kaplr gibi, kendi olumun arszlna fkelenir gibi, kendimi aptalca bir tiksinti ve aptalca bir sevinle tanr gibi seviyordum; belki de, en ok byle: Elimin kolumun bir bcek gibi boubouna kprdanma altm, aklmn duvarlarnda her gn yanklanarak snen dncelerimi bildiim, amas gvdemden kan nemin benzersiz kokusunu, bitkin salarm, irkin azm, kalemimi tutan pembe elimi tandm gibi: Bunun iin aldatamadlar beni. Kitabm yazp O'nu unutmak iin bir kenara attktan 174 sonra, kan btn o sylentilere, nmz duyup, bundan yararlanmak isteyenlerin oyunlarna kanmadm hi! Kahire'de bir paann koruyucu kanatlar altnda yeni bir silahn tasarlarn yapyormu! Viyana bozgununda ehrin iindeymi, bir an nce yenilmemiz iin dmana akl veriyormu! Edirne'de dilenci kl iinde grmler O'nu, kendi kkrtt bir esnaf kavgasnda bir

yorgancy baklayp kayplara karm! Uzak bir Anadolu kasabasnda mahalle camimde imamlk yapyormu, bir muvakkithane kurmu, bunu anlatan yeminler ediyordu; bir de saat kulesi iin para toplamaya balam! Vebann peinden gittii spanya'da kitaplar yazarak zengin olmu! Zavall Padiahmz' tahttan indiren siyas dolaplar O'nun evirdiini bile sylediler! Slav kylerinde, en sonunda ulaabildii gerek itiraflar dinleye dinleye, saral efsane bir papaz gibi el stnde tutularak bunalml kitaplar .yazyormu! Anadolu'da geziyormu, budala padiahlar alaa edeceini syleyerek, kehnetleri ve iirleriyle byledii bir gruhu peinden srklyor, yanma beni de aryormu! O'nu unutmak, gelecekteki o korkun insanlarn, o korkun dnyalaryla oyalanabilmek, hayllerimin tadn karmak iin hikyeler yazdm o onalt ylda bu sylentilerin daha bakalarn da duydum, ama hibirine inanmadm. Bilmiyorum, bakalarna da oluyor mu: Bazan, Hali srtlamadaki o drt duvan birbirimize zindan ederken, bazan, bir konaktan, ya da saraydan bir trl gelmeyen bir ary beklerken, bazan birbirimizden keyifle nefret-ederken, bazan da karlkl glerek Padiahmz iin bir risale daha yazarken, gnlk hayat iinde, bir an, ikimiz de, bir kk ayrntya tak175 lverirdik: Sabah birlikte grdmz slak bir kpek, iki aa arama aslm amar dizisinin renk ve biimlerindeki gizli geometri, hayatn simetrisini ortaya kar-veren bir dil srmesi! imdi en ok bunlar zlyorum ite! lmnden yllar, belki de yzyllar sonra bir meraklnn bizden ok kendi hayatn dleyerek okuyacan sandm, aslnda, kimse okumasa da pek fazla aldrmayacam ve bunun iin de O'nun adn ok da derine olmasa da gizleyerek gmdm glgemin kitabna bunun iin dndm: Veba gecelerini, Edirne'deki ocukluumu, Padiah'm bahelerinde geirdiim gzel saatleri, O'nu o sakalsz haliyle Paa'mn kapsnda ilk grdm zaman srtmda duyduumu sandm rpertiyi yeniden dlemek iin. Kaybettiimiz hayat ve dleri yeniden ele geirmek iin, onlar yeniden dlemek gerektiini herkes bilir: Ben hikyeme inandm! Kitabm, onu bitirmeye karar verdiim gn anlatarak bitireceim: ki hafta nce, gene masamzda oturup, baka bir hikye dlemeye alrken stanbul tarafndan gelen bir atly grdm. Son zamanlarda O'ndan haber getirmek iin kimse gelmiyordu bana, belki de onlara ketum davrandm iin, bundan sonra geleceklerini de pek sanmyordum, ama o tuhaf pelerinli, eli emsiyeli yolcuyu grr grmez bana geldiini anladm. Odama girmeden nce duymutum. O'nun kadar olmasa bile, O'nun yanllaryla Trke konuuyordu, ama odama girer girmez talyanca'ya evirdi. Yzm ekittiimi, hi cevap vermediimi grnce, bozuk Trkesi'yle, benim, biraz olsun talyanca bildiimi sandn syledi. Sonra anlatt: Adm, kim olduumu O'ndan renmi. lkesine dndkten 176 sonra O, Trkler arasnda geirdii inanlmaz servenleri zerine, Trklerin hayvanlar seven en son Padiah' ve ryalar zerine, Trkler ve veba zerine, saray ve sava kurallarmz zerine bir yn kitap yazm. Aristokratlar ve zellikle kibar hanmefendiler arasnda yeni yeni yaygnlaan o byl Dou merak yznden, yazdklar ilgiyle karlanm, kitaplar ok okunmu, akademilerde dersler vermi, zengin olmu. Dahas, yazdklarnn heyecanna kaplan eski nianls, yama bakmadan kocasndan ayrlm; evlenmiler, dalp satlan eski aile evini yeniden alp yerlemiler, evi, baheyi, eski hline sokmular. Btn bunlar biliyormu konuum, nk kitaplarna hayran olduu iin O'nu evinde ziyaret etmi. ok nazikmi O, konuuma btn bir gnn vererek, sorularm cevaplam, kitaplarnda yazd servenleri bir daha anlatm. Benden de uzun uzun, ite o srada szetmi: "Yakndan Tandm Bir Trk" balyla, benim zerime bir kitap yazyormu; Edirne'deki ocukluumdan, ayrl gnne kadar, benim btn hayatm, O'nun Trkler'in zellikleri zerine zekice yazd kiisel yorumlaryla desteklenerek merakl talyan okuyucusuna sunulmak zereymi. "Kendinizi ne kadar da ok anlatmsnz O'na!" dedi konuum. Sonra, beni artmak iin, baz sayfalarn okuduu kitaptan ayrntlar hatrlad: ocukluumda, mahalle arkadalarmdan birini acmaszca dvdkten sonra, yaptmdan utanarak zntyle alamm, akllymm, O'nun bana rettii btn astronomiyi alt ayda kavramm, kzkardeimi ok se-

vermiim, dinime dknmm, hep namaz klarmm, vine reeline baylrmm, vey babamn meslei olan 177 yorgancla zel merakm vb. vb. Bana gsterdii bunca ilgiden sonra, bu budalaya souk davranamayacan ve bylelerinin merakl olduklarn bildiim iin ona, oda oda evimizi gsterdim. Sonra bahede arkadalaryla oynayan kk oullarmn oyunlaryla ilgilendi; yalnzca elik oman deil, onlara anlattrd krebe, birdirbir ve pek de sevemedii uzun eein kurallarn bir deftere yazd. Bir Trk dostu olduunu o srada syledi. Baka yapacak bir ey olmad iin, leden sonra ona bahemizi, sonra Gebze'yi ve O'nunla yllar nce kaldmz evi ~i gsterirken de ayn eyi syledi. Pek merak ettii kilerimizde reel ve turu kavanozlar, zeytinya ve sirke gmleri arasnda dikkatle yrrken, Venedikli bir ressama yaptrdm yalboya portremi grnce, biraz daha ileri giderek, aslnda, O'nun gerek bir Trk dostu olmadn, Trkler iin irkin eyler yazdm sr verir gibi syledi: Bizim artk yokuu inmeye baladmz yazyormu, kafalarmzn iinden eski pskyle dolu pis bir dolaptan szeder gibi zediyormu, iflah olmazmz, kurtulmamz iin bir an nce onlara boyunemekten baka aremiz yokmu, bundan sonra, yzyllarca, boyune-diklerimizi taklit etmekten baka bir ey yapamayacamz sylyormu. Daha fazla uzatmasn diye, "Ama O bizleri kurtarmak istiyordu," deyiverdim, hemen syledi: Evet, bunun iin bir de silah yapm, ama anlamamz biz O'nu; ara sisli bir sabah, tpk frtnada kayalara oturan korkun bir korsan gemisinin lei gibi, sapland iren bir bataklkta kahvermi. Sonra ekledi: Evet, bizleri kurtarmay ok, ama ok istemi. Bu O'nda eytani bir ktlk olmad anlamna gelmezmi. Btn dhiler byleymi ite! Portremi eline alm yakndan dikkatle bakyor, bir yandan da deha zerine bireyler mrldanyordu: Bizlere esir dmeyip de mrn lkesinde geirseymi onyedinci yzyln Leonardo'su bile olurmu O. Sonra, gene o pek sevdii ktlk konusuna dnd, O'nun iin sylenen ve aklnda kalmayan bir-iki irkin parasal dedikoduyu anlatt. "Tuhaf olan," dedi sonra, "sizin O'ndan hi etkilenmemeniz!" Beni tanm, sevmi; hayretini belirtti: Onca yl birlikte yaayan iki kii nasl olur da birbirine bu kadar benzemezmi, anlayamyormu. Korktuum gibi, resmimi istemedi; ald yere braktktan sonra, bana sordu: Yorganlan da grebilir miymi? "Hangi yorganlan?" dedim bo bo. aknlkla sordu: Bo vakitlerimi yorgan dikerek geirmiyor muymuum? Onalt yldr elime almadm kitab ona gstermeye o srada karar verdim. ok heyecanland, Trke okuyabildiini, O'nunla ilgili bir kitab, tabii ki, ok merak ettiini belirtti. Yukarya, arka baheye bakan alma odama ktk. Masamza oturdu, onalt yl sonra, kitabm onu dn brakmm gibi tktm yerde buldum; nne ap koydum. Trke'yi, ar da olsa okuyabiliyordu. Btn gezginlerde grdm ve beni fkelendiren, kendi salam ve gvenli dnyasndan ayrlmadan artlmak isteiyle, kitabma gmld. Onu yalnz braktm, baheye ktm, ak pencereden onu grebileceim bir yere, hasr sedire oturdum. nce neeliydi, pencereden bana seslendi: "talya'ya admnz atmadnz nasl da belli oluyor!" Sonra ama, unuttu beni; arada bir gzmn ucuyla onu szerek, orada, saat bahenin iinde oturup kitab bitirmesini bekledim. Bitirirken anlamt; yz allak 178 179 bullakt; bir iki kere, silahmz yutan batakln arkasndaki beyaz kalenin adn syledi bararak; benimle bo yere talyanca konumaya bile kalkt. Sonra, okuduklarn, aknln hazmetmek, dinlenmek iin dnp pencereden dar dalgn dalgn bakt. Keyifle gryordum, ilk bata, byle durumlarda insanlarn hep yaptklar gibi, bolukta sonsuz bir noktaya, olmayan bir odaa bakyordu, ama sonra sonra, beklediim gibi, grd de: Pencerenin erevesi iinden grdklerine bakyordu bu sefer. Hayr, akll okuyucularm anlamlardr, sandm kadar aptal deilmi. Beklediim gibi, hrsla kitabmn sayfalarn evirmeye balad, aryordu, ben de keyifle bulmasn bekliyordum, sonunda aradm bulup okudu. Sonra yeniden, evimin arka bahesine bakan o pencereden grebileceklerine bakt. Ne grdn, tabii ki ok iyi biliyordum:

Bir masann stndeki sedef kakmal tepsinin iinde eftaliler ve kirazlar duruyordu, masann arkasnda hasrdan rlm bir sedir y^ard, zerinde pencerenin yeil erevesiyle ayn renkte kuty yastklar konmutu; yetmiine merdiven dayam ben orada oturuyordum; daha arkada kenarna bir serenin konduu kuyuyla zeytin ve kiraz aalarm gryordu. Onlarn arkasndaki ceviz aacnn ykseke bir dalma uzun iplerle balanm bir salncak, belli belirsiz bir rzgrda, hafif hafif kprdanyordu. 1984-85 Beyaz Kale zerine Orhan Pamuk SON 180 u diyeceklerimi, kitaplarn, onlar sevip okayarak yazacak kadar akll yazarlar bilirler: Kimi romanlar vardr, yazarlarn ne kadar mutlu eden, yerli yerinde bir 'son'la biterlerse bitsinler, kahramanlar, yaymlanan kitap dnda servenlerine yazarn hayllerinde devam ederler. 19. yzyl yazarlarndan bazlar bu haylleri 2. ve 3. ciltlerde anlatmay denemilerdir. Kurulmu bir dnyay yeniden kurmann tuzaklanna dmek istemeyen bakalarysa, sanki kitabn srp gidebilecek bu yeni ve tehlikeli yaamn bitirmek iin, romanlarnn sonuna kahramanlarnn olas geleceklerini acele acele tketen bir blm eklerler, okuruz: "Yllar sonra Dorethea iki kzyla Alkingstone'daki iftlie geri dnd..." "Raza-rov'un ileri sonunda dzeldi, artk iyi bir geliri var, vb." Bir de baka tr kitaplar vardr, bunlar yazarlarnn hayalindeki yeni yaamlarn kahramanlarnn yeni servenleri araclyla deil, dpedz kitaplarn kendi hikyeleri yznden srdrrler. Kitap, yazarn aklna /cS.5 doluan yeni dnceler, imgeler, sorular, karlm baz frsatlar, okuyucularn, yakn dostlarn tepkileri, anlar ve baka baz tasanlar yznden yazarn kafasnda deiir durur. Sonunda yazarn kafasndaki kitap imgesi, kitap dkknlarnda satlan ve yazarn niyet ettii kitaptan bambaka bir ey olmaya balaynca, yazar elinden kap gitmekte olan bu yeni ucubeye onu nasl ortaya karttn hatrlatmak ister. Beyaz Kale'nin hayletimsi ilk hayli, sanrm Cevdet Bey ve Oullar bittii zaman aklmda vard: Bir geceyars, mavi sokaklardan arl olduu saraya yryen bir khin. Kitabn ad da buydu o zamanlar. yi niyetle, 'bilimle ie balayan Khin'im, pek bir heyecanla karlanmayan bu bilgisini saraya kabul ettirebilmek iin hi de sevmedii, ama astronomi merak yznden kolayca rendii mneccimlik sanatn nce istemeyerek uyguluyor, sonra da kehnetlerinin getirdii g ve iktidarla ba dnnce dolaplar evirmeye balyordu. Gerisim bilmiyordum. O sralarda, aklma gelip dut an bu 'tarih' konulardan ekindiim, kendimin de, bakalarnn da sk sk sorduu u sorudan tedirgin olduum iin, dnceyle onu harekete geirebilecek kadar ilgilenmedim: Niye tarih romanlar yazyorsunuz? Daha nce, 23 yamdayken, tarih hikye yazmtm, Cevdet Bey iin de 'tarih' diyorlard; bu sorunun cevab sanki benim edebi zevklerimle deil de ruhsal eilimlerimle ilgili olmalyd: Kkken, sekiz yandayken, diye sanki aklamam gerekiyordu, her eyin birbirini tekrar ettii ve radyonun hep ayn zrltlar ald bizim kattan, karanlk mobilyalarn karartt 184 babaannemin katma ktm bir gn, Amerika'dan hi dnmeyen doktor amcamn tozlu tp kitaplan ve sararm eski gazeteler arasnda Reat Ekrem Kou'nun hazrlad byk ve resimli bir kitap geti elime. Bylece her gn saatlerce tozu alman karanlk apartman katnda tozlar glgeler gibi gene birikirken, ben, fuha let olduklar dnld iin Azapkap'daki maymuncu dkknlarndan alnarak aalara aslan biare maymunlarn hikyesini okurdum. fkeli amar makinesiyle birlikte herkesin bir kaynar su ve arapsabunu fkesine kapld amar gnlerinde bir delie skr, vebaya yakalanarak cezalanan Melek Girmez Soka'nm fahielerinin karakalem resimlerine bakardm. Koridordaki sarkal saatler yeni bir saat ban sabrla beklerken, ben sabrsz bir korkuyla, kollar bacaklar kmlarak bir topun azna yerletirilip bir glle gibi ge frlatlarak idam edilen sulunun hikyesine dalardm. Yazdm ilk tarih

hikyelerden birini okuyan bir eletinren, benim gnn nemli sorunlarndan kamak iin tarihe sndm sylemi. Dorusu bu dnce, Sessiz Ev'i bitirdikten sonra, gene gzmn nnde tarih hayller cirit atmaya balaynca, bana doru gzkt. Uzun romanlar arasnda ksa bir ey yazaym, diyordum, hikyenin n planda olduu, yazarken beni dinlendirecek, elendirecek bir nuvel. Bylece Khin'im iin bilim ve astronomi kitaplarna keyifle gmldm. Adnan Advar'm o elenceli ve esiz Osmanl Trklerinde lim'i bana aradm atmosferin renklerini verdi (Evliya elebi'nin de bayld tuhaf hayvan hikyelerini anlatan Acaib-l Mahlkat trnden 785 kitaplar, baka kitaplardan deitirilerek uyarlanm corafya risalelerinin olmayan lkeleri vb.). Arthur Koestler'in Uykudagezerler'deki Kepler yorumu (Niye benim ben?), Leonardo da Vinci'nin ocuksuluu ve inanlmaz bir silah yapma tutkusu (tekilere yetimek ve onlara derslerini vermek iin yanp tutuanlarn vazgeilmez hayli), Ktip elebi'nin aresiz kitap kurtluu (evrelerinde aclarn ve nazlarm paylaacak kimse olmad zamanlar daha da hznl bir gzellie brnen bu hastalan sevgiyle selmlyorum), kahramanlarma ister istemez bulat. nl Osmanl astronomu Takiyddin'i bana tantan Prof. Sheyl nver'in stanbul Rasathanesi adl kitabnda varln rendiim Takiyddin'in kuyruklu yldz hakknda Padiah'a takdim ettii, bugn kayp olan muhtra-i ilmiyeyi kahramanma buldurup yorumlatmay tasarlarken astronomiyle astroloji arasndaki snrn belirsizliini biliyordum. Bir baka kitapta ise astroloji konusunda yle yazyordu: "Bir dzenin yklaca tahminini yrtmek o dzeni devirmek iin fena bir yol saylmaz." Btn siyasetiler gibi Bamneccim Hseyin Efendi'nin de bu kehnet ilkesini can havliyle uygulamaya altn, daha sonralar Naima tarihinde okudum. Hikyemin renklerini bir yanda biriktirmekten baka pek de kesin bir amac olmayan bu okumalardan yorulduumda elimde, dnya edebiyatnda, zellikle bizim edebiyat ve hayatmzda ok grlen bir tema vard: yilik yapmak, bakalarna yararl olmak iin yanp tutuan bir kahraman! Okuyucularn kahramanlarn yarsna di bileyerek, yarsna da hayranlkla gzya dkerek (6 okuduklar o romanlarda iyilik dolu bu iyi kahraman ktler haince engeller. Daha iyi romanlardaysa iyilerin, yava yava kar ktklar ktlkler tarafndan yu-tulduunu, deitirildiini okuruz. Kimbilir, belki ben de buna benzer bireyler yazacaktm, ama 'iyiliin', kahraman harekete geiren btn o bilgi ve bulu heyecannn kaynan bulamyordum bir trl. Belki de, insanlarn kendilerini, okuduklar kitaplarla deil, iittikleri szler ve bakalarna duyduklar hayranlklarla deitirdii bir lkede yaadmz iin, Khin'imin, bilimi 'Bat'dan gelen birisinden renmesine karar verdim. O uzak lkelerden gemiler dolusu gelen kleler bu i iin biilmi kaftand. Hegel'i hatrlatan o efendi-kle ilikisi ite byle kt ortaya. Hocamla, klesinin birbirlerine her eyi anlatacaklarn, birbirlerini eiteceklerini dnyordum, uzun uzun konumalar gerekiyordu, onlar karanlk ehrin iinde, bir odada babaa kuruyordum. Bu ikili arasndaki ruhsal iliki ve gerilim bir anda hikyemin temel noktas oluverdi. Biriktirdiim renklerle allayp pulladm bu hayl ve hikye paracklarnn kahramanlarna, kitabmdaki dnyann sayfalan arasnda onlar gezindirecek birer gvde de bulmaya karar verdiim zaman Hoca ile talyan klesini grsel olarak yle pek fazla birbirlerinden ayramadm farkettim. Belki de hayl gcmn bir anlk tutukluundan, bylece, bir zdelik dncesi dodu. Bu noktadan sonra edebiyat tarihi denilen hazinenin o nl, ikizler, benzerler, birbirlerinin yerine geen iftler temasna atlayabilmek iin benim yle ok fazla hayl kurmam gerekmediini, edebiyat severek tanyan okuyucularm hemen karar vereceklerdir. 187 Bylece hikyem, kendi i mantnn zorlamalarnn ya da benim hayl gcmn tembellii yznden beni de heyecanlandran bambaka bir biim alverdi. Kendinden honut olmad, mzisyen olmak istedii iin yknd Mozart'n adn kendi adna ekleyiveren E.T.A. Hoffmann'n ift temas zerine kurulu kitaplarn farkmdaydm tabii, Edgar Allen Poe'nun sinir bozucu hikyelerinin de, son blmde, Slav kylerindeki saral papaz efsanesiyle selmladm

Dostoyevski'nin teki adyla evrilen isyan ettirici romannn da. Beyaz Kale yaymlandktan sonra bu listeyi daha ne kadar uzatabilirim diye eelendiim bir Amerikan niversitesinin ktphanesinde, edebiyatta, bu ikiz-benzer temasyla kimlerin neler yaptn biraz okuduktan sonra boulur gibi oldum. Byle durumlarda ferahlamak iin insann kendinden kardklarn hatrlamas belki en iyisidir. Ortaokuldayken biyoloji hocamz snfmzn irkin ikizlerini birbirinden ayrdetmekle vnrd, ama szl snavlarda biri tekinin yerine geerdi onlarn. nce arlo'nun Byk Diktatr filminin taklitlerini grp sevdim, sonraysa asln grp sevmedim. Kkken, bir resimli romann srekli klk deitiren Binbirsurat adl kahramanna hayrandm: Benim yerime geseydi ne yapard acaba? Amatr bir psikologun yerine geerek belki de sylerdi: Aslnda btn yazarlar bir bakas olmak isterler; Dr. Jekyll ve Mr. Hyde'da Hoffmann'dan ok Robert Louis Stevenson'un kendi ruhsal durumunun yansmalar vardr: Gndz vatanda, gece yazar! Belki yerime geen benzerim, okurlarma benim ikizler burcundan olduumu hatrlatmaya da kalkrd, ama byle 188 eylere inanmadn bir yerde okuduumu syleyerek onu susturdum ben. Bu karkln kitabm bulup ona nsz yazan Faruk'tan sonra, kitabn sonunda bir de benim konumaya kalkmamdan kan karkla benzediini hakl olarak baz okuyucularm syleyeceklerdir. Amacmz aklk olduuna gre, aklamaya alaym. Beyaz Kale'nin elyazmasm, talyan klenin mi, Osmanl Hoca'nm m yazdn ben de bilmiyorum. Sessiz Ev'in kahramanlarndan tarihi Faruk'a duyduum yaknl, Beyaz Kale'yi yazarken karma kan baz teknik zorluklardan (okuyucu iin gerekli baz aklamalar, zorunlu baz tarihsel bilgileri aktarmak vb.) saknmak iin kullanmaya karar verdim. Onun araclyla zdm bir slp ve teknik sorunu: Kahramanlardan birinin dn tutarak kitab sonuna kadar okumayan baz okuyucular, (yazardan ok kahramanna inanmak bizim roman geleneimizin nemli halkalarmdandr) bir Trk'n bir talyan'n azndan kitap yazmasnn sakncalarndan szettiler. Kitabmn ilk ve son blmlerinde selmladm Cervantes de zamannda ayn endielere kaplm olmal ki, Arap tarihi Cide Hameta Benengeli (Seyyit Hamit bin Engeli)'nin bir elyazmasndan yararlanarak yazd Don Kiot'u kendisine maletmek iin bo yere kelime oyunlarna bavurur. Sessiz Ev'i bilenlerin hatrlayaca Gebze arivinde bulduu elyazmasn Faruk da tpk Cervantes gibi vatandalarnn diline aktarrken baka kitaplardan da metne bireyler eklemi olmal. Bu arada tpk Faruk gibi benim de arivlerde altm, ktphanelerin tozlu raflarnda elyazmalan arasnda 189 eelendiimi dnen okurlarma, Faruk'un yapt ileri zerime almak istemediimi belirtmek isterim. Benim yaptm, yalnzca Faruk'un bulduu baz ayrntlardan yararlanmak oldu. Onlar, ilk tarih hikyelerimi yazarken severek okuduum Stendhal'in talya Hikyeleri'nden rendiim o eski, bulunmu elyazmas yntemiyle Faruk'a yazdrdm giri blmne serpitirdim. Bylece hem belki, bir baka zaman yazacam teki tarih hikyelerim iin Faruk'u tpk dedesi Selhattin Bey'e yaptrdm gibi- hizmetimde altrmaya altryordum, hem de okuyucuyu damdan der gibi bir kostml baloya sokmann -tarih romann en zor yeri- tehlikelerinden kurtuluyordum. Hikyemi, yalnzca tarihsel olarak uygun dt ya da renkli ve civcivli bir dnem olduu iin deil, ayn zamanda kahramanlarm Naima, Evliya elebi ve Ktip elebi'nin yazdklarndan yararlanabilsinler diye 17. yzyln ortalarna oturtmaya karar verdim, ama daha nceki ve sonraki yzyllarda yaanm birok kk hayat parac da,.seyahatnameler araclyla kitabma szd. yiniyetli, iyimser talyan'm Hoca'mn klesi yapabilmek iin (gemiyle esir dme ve sahte hekimlik gnleri) bir yzyl nce tpk Cervantes gibi Trkler'e esir den adsz bir spanyol'un kinci Filip'e sunduu bir kitaptan yararlandm. Cervantes'le ayn yllarda Osmanl gemilerinde krek klelii yapan Baron W. Wratislaw'in zindan gnleri klemin hcre hayatna rneklik etti. stanbul'a onlardan krk yl nce gelen bir Fransz'n, Busbecq'in mektuplarndan veba gnlerini (alelade bir ban bile veba korkusu verirdi!) ve stanbul 190

adalarna sman Hristiyanlar' yazarken yararlandm. Fiek gsterisine, kimi stanbul manzaralar ve gece elencelerine (Antoine Gallant, Lady Montagu, Baron de Tott) Padiah'm sevgili aslanlarna ve aslanhanesine (Ahmet Refik), ordunun Lehistan seferine (Ahmet Aa'mn Viyana Kuatmas Gnl), ocuk padiahn kimi ryalarna (Babaannemin evindeki ktphanede okuduum Reat Ekrem Kou'nun ayn malzemeyle yazd baka bir kitap: (Tarihimizde Garip Vakalar), stanbul'un babo kpeklerine, vebaya kar alnabilecek nlemlere (Helmut von Moltke'nin Trkiye Mektuplar), kitaba adn veren Beyaz Kale'ye (Tadeutz Trevanian'm Transilvanya'da Yolculuklar adl gravrl kitabnda kalenin tarihesinden baka ktphanesindeki, bir barbarla bir Fransz romancsnn yer deitirmesine ilikin bir romandan da szediliyor) ilikin baz ayrntlar da-hikyemin getii dnemin deil, baka baz devirlerin tanklarndan derledim. zerlerine l topra serpilmi nice uykulu lkeyi yaanlr klan kitap kurtlarnn da kefedemeyecei ve kitab bir ikizimizin yazabilecei bir kitap olmaktan karan noktalardan bir ikisi: Edirne'deki Beyazt Camii klliyesindeki tmarhanenin ve hastalar iin alnan sihirli mziin tan tabii ki Evliya elebi'dir, ama bu gzelim yapy basan amuru, bulutlu ve kimsesiz bir bahar sabah karmla ben rpererek ve hznle grdk. Padiah heyecanlandran leylei de. Avc Mehmet'in grd ve kahramanlarmn yorumlad ryalardan bazlarn aslnda ben dledim (eli uvall karanlk adamlar). Tpk talyan kleme ocukluunda yapld gibi benim de 191 yeni elbisemi, stn ban paralad iin aabeyime giydirdiler, ama kitaptaki gibi krmz deil, mavi beyazd. Souk k sabahlarnda benle kardeimi gtrd bir gezintinin dnnde annem bize bir yiyecek alrsa (helva deil, acbadem kurabiyesi) Hoca'nn annesi gibi sylerdi: "Kimse grmeden unlar yiyiverelim." Kitaptaki krmz sal ccenin, ocukluumuzun klsii Krmz Sal ocuk'la ya da yazdm ve yazacam kitaplarn cceleriyle ilgisi yoktur: 1972 ylnda Beikta ars'nda grdm. Hoca'nn tasarlad, uzun bir sre kurulup ayarlanmadan namaz saatlerini gsterecek bir saat yapma dncesinin benim ergenlik hayllerimden biri olduunu sanrdm, yanlmm. Hl gerekletirilmemesine atm bu tasaryla ok ilgilenen kt; birisi de Ja-ponlar'm byle bir kol saati yaptklarn syledi, ama grmedim. Belki sras gelmitir: nsanolunu, kltrleri birbirlerinden ayrmak iin yaplm ve yaplabilecek olas snflamalardan biri olan Dou-Bat ayrmnn gereklie ne kadar uygun dt, tabii ki Beyaz Kale'nin konusu deildir. Kt bir slp ve sradan gzlem ve heyecanlarla kaleme ald o giri yazsyla Faruk'un hibir okuyucuyu kandramayaca dnldnde, yalnz kitap kahramanlarnn deil, kitap okuyucularnn da Dou-Bat ayrmyla ilgilenir grnmeleri artcdr. Tabii unu da eklemek gerek: Bu ayrmn heyecanyla yzyllardr yaplm onca kuruntu olmasayd bu hikye de kendini ayakta tutacak renklerin birounu bulamazd. Vebann, Dou-Bat ayrm iin bir turnusol kd gibi kullanlmas da eski bir dncedir. Baron de Tott, anlarnn 192 bir yerinde yle der: "Veba bir Trk' ldrr, bir frenge strap ektirir!" Byle bir gzlem, benim iin bir samalk ya da bir bilgelik krnts deil, yalnzca, srlarnn birazn vermeye altm bir kurgu serveni srasnda yararlanlabilecek bir renktir. Belki yazarna sevdii bir gemii ve kitab hatrlatmaya yarayabilir, ama renklerin nasl bulunduu ve biraraya getirildii anlatmakla bitmez. Temmuz 1986 193 ORHAN PAMUK VE ROMANLARINA DNYADAN VG "Dou'da yeni bir yldz ykseldi, bir Trk yazar, Orhan Pamuk." New York Times Book Review "Avrupa'nn ve Amerika'nn edebiyat evreleri ve eletirmenleri nc dnya lkesinden gelen bir yazar bylesine pek az vmtr." Jornal de Brazil, Rio de Jenerio "e dnk dncesinin arabeskleriyle, Orhan Pamuk bize Proust'u hatrlatyor... ok zekice."

John Updike, The New Yorker "Btnyle edebi ve edebiyatn bir zaferi." Sidney Morning Herald, Avustralya "Olaanst yetenekli." Tfte New Republic, New York "Yerellik endieleriyle evrensellii bylesine gle az yazar birletirmitir." Corriere delta Sera, talya "Orhan Pamuk birinci snf bir hikayeci." The Times Literary Supplement, Londra "Romanc Orhan Pamukrun evreni byleyici, etin ve esrarl bir iaretler girdab... Bitmeyen bir enerji. ok nadir bir ey..." Lire, Paris 195 KARA KTAP 1990 ylnda yaynlanmasndan bugne Kara Kitap modern Trk edebiyatnn en ok okunan, en ok tartlan, en ok vlen ve en ok yerilen kitaplarndan biri, belki de birincisi oldu. imdi, bu artc kitap ngilizce'den talyanca'ya, svee'den Almanca'ya bellibal btn Bat dillerinde yaymlanmak zere. Galip, ocukluk ak, arkada, amcasnn kz, sevgilisi ve kayp kars Rya'y karl bir k gn stanbul'da aramaya balar. ocukluundan beri yazlarm hayranlkla okuduu yakn akrabas gazeteci Cell'in ke yazlar, bu arayta ona iaretler yollayacak ve elik edecektir. Okuyucu, bir yandan her bacas, her soka, her insan baka bir esrarl lemin iaretine dnen stanbul'da Galip'in aratrmalarm ve karlat kiileri izlerken, bir yandan da bu aratrmalar deiik iaretler ve tuhaf hikyelerle tamamlayan Cell'in ke yazlaryla karlar Eski celltlarn hikyelerinden Boaz'm sularnn ekilecei felket gnlerine, klk deitiren paalardan kltr tarihimizden kalm esrarl cinayetlere, karl gecenin ak hikyelerinden yzlerimizin zerindeki anlamn srlarna, stanbul'un cra ve karanlk kelerinden gln ve tuhaf kiilerine, yakn tarihimizden gnlk hayatmzn unutulmu ve artc ayrntlarna kadar uzanan bu aratrma, Galip'i hem kayp karsna, hem de hayatmzn iine gmld kayp esrara doru ekecektir. "Gnmz dnya edebiyatnn karabilecei en ilgin, en arpc romanlardan biri." Aftenposten, Norve 196 CEVDET BEY VE OULLARI Orhan Pamuk bu ilk romannda stanbullu bir ailenin evresinde, Trkiye'nin son yzyllk macerasn anlatyor. Yzyl basnda, Ab-cllhamit'in son gnlerinde stanbul'da, Vefa'daki bir evde alan roman, ar ar ilerleyerek modernleme tarihimizi yaanan anlar dizisi olarak ustalkla canlandryor ve Nianta'nda bir apartman evresinde sonulanyor. "rneine kolay rastlanmayacak bir a roman... imdiden Trk romanna keba ayor." Selim leri "Byk bir baar... Hi duraksamadan en beendiim yirmi Trk roman arasna alrdm." Fethi Naci "Ne yazsa ilgiyle okunur." ORHAN KEMAL ROMAN ARMAANI MLLYET YAYINLARI ROMAN DL Cemal Sreya 197 SESSZ EV Sessiz Ev, Orhan Pamuk'un ikinci roman. Yaymlandnda heyecanla karlanm, pek ok yabanc dile evrilmi, yurt iinde ve yurt dnda dller almt. Biri tarihi, biri devrimci, biri de zengin olmay aklna koymu torun stanbul yaknlarndaki Cennethisar kasabasndaki babaannelerini ziyaret eder, dedelerinin yetmi yl nce siyaset yznden sgn edildiinde yaptrd evde bir hafta kalrlar. Bu srede, babaannelerinin doksan yllk anlarla ykl gemii ar ar aralanrken, dedenin, Dou ile Bal arasndaki uurumu bir

rpda kapatacam sand byk bir ansiklopediyi yaz hatrlanr. Evde sessiz gzlemleriyle kuaklar arasnda kpr kuran tanklar, bahe duvarlarnn tesinde ise aile ile ilgilenen tutkulu genlerin hareketleri vardr. "Bu gzel ve hznl kitap, mutsuz kardein, stanbul yaknlarndaki kk bir kentte, doksan yandaki babaannelerinin evinde geirdii bir haftay anlatyor... artc bir baar..." The Times Literary Supplement, Londra "Orhan Pamuk, gerek bir romann belirtisi olan dilsel bir younlukla deiik alar ve perspektiflerden bir olaylar dizisi kuruyor: Renkler, topografya, imgeler, zengin ayrntlar.,." Abidin Dino, Le Monde Diplomatique, Paris "nemli sorular soran deiik bir kitap - hem klasik, hem modern. Bana ehov'un Vine Bahesin hatrlatyor." Nicole Zand, Le Monde, Paris 198 YENt HAYAT "Bir gn bir kitap okudum ve btn hayatm deiti." Orhan Pamuk'un benzersiz bir ilgiyle karlanan cokulu, lirik ve sihirli roman Yeni Hayat bu szlerle balyor. Okuduu bir kitaptan sarslarak etkilenen, sayfalardan neredeyse fkran a btn hayatn veren ve kitabn vaat ettii yeni hayatn peinden koan bir kahramann bu olaanst hikyesi Trkiye'de hibir romann ulamad bir hzla okundu ve yaygnlat. Bir yandan Hayat'n, Esiz Anlar'm, lm'n, Yaz'mn, Kaza'nn srlarna, bir yandan da ocukluun lesimli romanlarna, bir belirip bir kaybolan bir melee ve Dante'nin, Rilke'nin iirlerine alan bu sarsc roman, siyah beyaz televizyonlu kahvelere, video seyredilen otobslere, trafik kazalarna, siyas kumpas ve cinayetlere, bayi rgtlerine, paranoyaka kuramlara, saat kadar dakik muhbirlere, kaybolan eski eyalarn iirine ve tarann fkesine uzanyor. Yeni Hayal, Orhan Pamuk'un, ada dnya romannn en zgn yaratclarndan biri olduunu bir kere daha kantlyor. 7 99 Bellibal btn Bat dillerine evrilen Beyaz Kale Avrupa ve Amerika'da olaanst ilgi ve heyecanla karland. "Kitap dkknlarnda gelmi gemi satian en mkemmel haya! rnlerinden," ' abc Cuitura, ispanya "Ustaca kurulmu paradokslarla rl, hayranlk uyandran zarif bi= postmodern hikye." Publishers Weekly, New York "Dou ve Bat zerine ustaca inceliklerle ilenmi k ve zarif, felsefi ve tarih br dnme." The Independent, Londra "Keyifle okunan enteektel bir oyun,., Rya kadar gze! br dou masal... Byleyici,,." Suddeutsche Zeitung, Zrih "Baka hibir eye indirgenemeyecek kadar tuhaf ve deiik," 17. yzylda Trk korsanlannca tutsak edilen bir Venedikli, stanbul'a getirilir. Astronomiden, fizikten ve resimden anladna inanan bu kle, ayn ilgileri paylaan bir Trk taralndan satn alnr. Garip bir benzerlik vardr bu iki insan arasnda. Kle sahi-vbi, klesinden, Venedik'i ve Bat bilimini renmek ister. Bu iki kii, elendi ile kle, birbirlerini tanmak, anlamak ve anlatmak iin, Halic'e bakan karanlk ve bo bir evde, ayn masann iki ucunasotlrur, konuurlar. Hikyeleri ve servenleri, onlar, veba salgnnn kol gezdii istanbul sokaklarna, ocuk Sultan'n dsel/bahelerine ve hayvanlarna, inanlmaz bir silahn yapmna, 'ben neden beita' sorusuna gtrecektir.. Hikyelerin gnden geceye doru ilerlemesiyle, glgeler yava yava yer deitirirler. Orhan Pamuk _ Beyaz Kale www.kitapsevenler.com Merhabalar Buraya Yklediim e-kitaplar Aada Ad Geen Kanuna stinaden Grme zrller in Hazrlanmtr Ekran Okuyucu, Braille 'n Speak Sayesinde Bu Kitaplar Dinliyoruz Amacm Yayn Evlerine Zarar Vermek Deildir Bu e-kitaplar Normal Kitaplarn Yerini Tutmayacandan

You might also like