You are on page 1of 348

Muvaffakat-u Srihi'l-Ma'kul li-Sahihi'l Menkul Sarih Aklla Sahih Naklin Uyumas NDEKLER Syleyenin Sz Muvafakat Raslullah'n Medlul ve Anlam

Batl Olan Bir eyi Sylemesi Caiz Olmaz Raslullah'n Hakk Aklamas Dier insanlarn Beyanlarndan Daha Mkemmeldir nsanlarn Usuli'd-din Hakknda Syledii Pek ok Sz Raslullah'n Getirdii eylere Muhaliftir Usuli'd-din'in Btn Meseleleri Kur'an'da ve Snnet'te Tam Olarak Aklanmtr Kitab'n ve Snnetin Delil Oluu Sadece Yaln Haber Yoluyla Deildir lm-i lahi ve Bu Konuda Kullanlmas Caiz Olan Deliller Akli Tezlerin Farkll Zihinlerin Farkllndandr Kur'an'n lk Yaratl ldkten Sonra Dirilmeye Delil Gstermesi Kur'an'n Tenzih ve Takdis Hakknda Kesin Delilleri Kur'an ve Snnetin Usuli'd-din'in Btn Meselelerini ve Delillerini ine Almas Mutezile'nin Allah'n Ahirette Grleceini ve O'nun Ara eref Vereceini nkar Etmesi Kelamclarca Usuli'd-din Ad Verilen Konularda Mphem ve Mcmel Istlahlar htiya Annda Istlahlarn Konumaktan Kanmazlar Selefin Kelam Ktlemesinin Sebebi Felsefi ve Kelami Istlahlar Nebi, Sahabe ve Selefin Hibir Sznde Yer Almamaktadr Usuli'd-din'in Hakikatndan Anlalan ey, O'ndan Nehyedilmesi Caiz Olmayan eydir Kur'an'n Allah'n Ayetleri Konusunda Batl Bir ekilde Mnakaa Edilmesini Yasaklamas Bu lerin Nehyinde Snnetin Kitab'a Uygunluu Raslullah'tan Gelen Bilgileri Bilmek Farz- Kifayedir Allah'n Farz Kld Meselede lmin Ve Yakinin Farz Olduu Kur'an le Amel Edenler Ne Dnyada Yolunu arr Ne de Ahirette Mutsuz Olurlar Ehl-i Vaid'den Kur'an'a Uymada Tefrite Derek Hata Edenler Her ki G Konusunda Kur'an'dan rnekler Cumhurun Onlara Muhalefeti ve Onlarn ddialarn rtmeleri Teklif Konusunda Tartmann eitlenmesi Bazen Emredilen Bir Fiile Bazen de Bir in Oluuna G Yetirilememesi Hayr Amalansa Bile Batla Batl Yolla Karlk Vermenin Caiz Olmay Bidati Reddetmek Konusunda Hak le Batln Birbirine Benzemedii fadeler Gerekir Zebidi'nin Szlerinin Aklanmas Cebr Konusunda Evzai'nin Cevab Zebidi'nin Cevabndan Daha Salamdr mam Ahmed'in Gr Ahmed b. Hanbel'in Ahmed b. Ali le Olan Hikayesi

bn Teymiyye'nin Cevab Sadi'nin Her Trl Tehlikelerden Koruyan eyler Hakkndaki Nass Selefin Tartma kacak Konulara Girmekten Nehyi htilaf Edenlerin mamlar ve Furkanlar Onlarn Bid'atleridir Szn Anlamn Saptranlar Kimlerdir? Sem'i ve Akli Deliller atrsa Kati Olann Zanni Olana Takdim Edilmesinin Farziyeti Mutezile ve Cebriyenin Delilleri Ehli Snnet ve Mutezile'nin Cebriye'nin Delilini ptal Etmesi eriatn Kendi Bana Sabit Oluunda Akl Asl Deildir Akl Kelimesinin Anlamnn ereveye Alnmas Kendisiyle Semiyyatn Sahihlii Bilinen Mahlukatn Takdimi le lgili Gr Hakka Muhalif Olan Ehl-i Kblenin Tekfir Edilmesiyle lgili Gr E'ari, Fukaha ve Ebu shak'n Gr Akln Delillii Naklin Delillii Sani' Bilgisinin Bu Fasid Yola Dayandnn Mmteni' Oluu Sahih Menkula Muhalefet Eden Ayn Zamanda Sarih Ma'kula Muhalefet Etmitir Kur'an'da Onun Cisim Olmadnn Delilinin Var Olduu ddialar bni Sina ve Onu Takip Edenlere Razi'nin "Kaybolmay" mkana Delil Gstermeleri kinci Makam Semi Delillerin Semi Delillerle atmasnn spat Konusu Raslullah'n nsanlar Bu Yolla Davet Etmediinin spat Muhaliflerin Peygamberlerin Gsterdikleri Deliller brahim Halil Kssas Kaybolmay Mmkin Olma Anlamna Alanlarn Grlerinin Bozuk Oluu Her Hareket Muhdes Veya Her Hareket Edenin Mmkin Olduu Gr Sfatlarn Nefyi Konusunda Gsterilen Delilleri Red "Samed" Kelimesi, Sfatlarn Nefyine Deil, ispatna Delalet Eder Kur'an "Cisimler Birbirine Benzer" Diyenlerin Diliyle Nazil Olmad tirazclarn Kur'an'n Kendi Yollarna Delalet Ettiine Dair Szlerinin Fasid Oluu "Cisimlerin Hadisleri Gerektirdii Aktr" ddias Bu ddiay Red Peygamberlere Gre "Alemin Hudusu" Manasnn Snrlandrlmas Aristo'nun Alemin Kadim Olduu Gr Allah'tan Cisimliin Nefyedilmesi O'nun Sfatlarnn Nefyedilmesine Delalet Etmez Mlhidin sim ve Sfatlar Nefyi Ve Onlara Reddiye Nakil Sfatlarn spatna Delalet Etmekte Olduunu Syleyenlerin, Grlerinin Bozukluuna Dair Delilleri Peygamberlerin Doruluu Akli Nefye htiyac Olmayan eitli Yollarla Bilinir Nakil ve Akl attnda Naklin Takdim Edilmesinin Gerektiine Dair Beinci Delil Nakil ve Akl attnda Naklin Takdim Edilmesinin Gerektiine Dair Altnc Delil Nbvvete tihadla Ulalmaz Altnc Delile tiraz ve Onu Red Yedinci Delil: Mmkn Olan Akli Delillerin Delili er'i Delillerin Takdimidir eriat Bizzat Doru ve Onun Bilgisi Mmkin Olup nsanlarn Ona Ulamalarda Mmkindir Sarih Naslara Muhalif Olan Herey Fasit pheler Olup Onlarn Batl Olduu Aklla Bilinir Sekizinci Delil: Akl ve Nakilde atma Olduu Meseleler Sarih Akl Tarafndan Bilinmemi Ve Aklanmamtr Birinci Misal: Baz nsanlarn Hammad'n Arkadalarna Kar Uydurduklar "Aln Teri" Hadisi kinci Misal: "Ben Hastalandm Kulum Beni Ziyaret Etmedi..." Hadisi Aristo'yu zleyenlerin Buna Muhalefeti Aristo ve Onlarn zinden Gidenlerin Farabi, bn Sina, Suhreverdi ve bn Rd'n lahiyyat

Konularnda Akla ve Nakle Aykr Grleri Sarih Makul Sabit Naslara Asla Ters Dmez Dokuzuncu Delil: nsanlarn Akllaryla Bildiklerinin Nebevi Naslara Takdim Edilmesinin Salam Bir Gr Olmamas ia htilaf ve Anlamazlk Ynnden Mutezile ve Filozoflardan Daha lerdedirler E'ari'nin Makalat'nda ve Kad Ebu Bekir'in "Dekaik" inde Nakledilen Grlerdeki htilaflar Pekok Filozof, Kelama ve Sufinin Sonunda Vard Nokta Hayrettir ehristani ve Ebu Abdullah er-Razi'nin aknl bn Ebi'l-Hadid'in aknl lahi Meselelerin Usul Konusunda Kelamclarn aknlklar ve elikileri Raslullah'n Getirdii eylerdeki Hidayet Kelam ve Felsefenin Temelleri Kitap ve snnete Aykr Olan Akli Delillere Uzanamaz Kelamclarn ve Felsefecilerin Yaln Ya da Birleik Cahiller Onuncu Delillerin Syleyene Gre Deimesi Nakle Kar kanlarda Muarz Olmaya Uygun Akli Bir Delil Yoktur Rasuln Getirdikleri Karsnda nsanlarn Konumu Muhaliflerle Nbvvetin Gereklii Hakknda Konuma Nebilerin Nbvveti Konusunda Yakini Akli Deliller Rasuln Sdkndan phe Duymad Halde Ravilerin Doruluklarndan ve Menkuln Delaletinden phe Duyanlarn Gerekeleri Rasul Herhangi Bir arta Dayal Olarak Tasdik Etmek mkanszdr Bazan Akli Veya Nakli Deliller Gerekte Delil Olmaldr Hak Ehli Akli Delillerin Cinsine Kar kmaz Raslullah'tan Nakledilenler ki Ynldr er'i Olmayan Akli ve Nakli Deliller Tefviz Konusu Mlhidlerin hticac bn Sina ve Onun zinden Giden Karamita'nn Sfatlar ve Dier Konulardaki Grleri Selefin Tevil Anlay Nakle Akli Delillerle Kar kanlar Kendi Grlerini Mcmel ve Mteabih Szler zerine Bina Etmektedirler Bir eyi Emretmek Onun Gereklerini de Emretme Anlamna Gelir mi? Ka'bi'nin eriatta Mubah Olmad phesi ve Onu Red Keffarette Vacibin Hakikati Vacibin Varl Hakknda Felsefecilerin tikad Kzkardein Yabancya Benzemesi ve lm Hayvan Boazlamak Hakk Batlla Kartrmak ve Hakk Gizlemek Felsefecilerin ve Mutasavvflarn Bidatlerindeki Karklk Felsefi Istlahlarn Felsefi Alanlar Kur'n'n Diliyle Badamamaktadr Tevhid; Kelam ve Tasavvuf Ehlinin Sand Gibi, Allah'n Bu Alemi Tek Bana Yarattna nanmak Deildir Allah'n Her eyin Rabbi Olduunu Kabul Eden Mutlaka Sadece Allah'a Kulluk Ediyor Demek Deildir Felsefecilerin ve Kelamclarn Tevhid Anlay ve Ondaki Bozukluklar nsanlar Arasndaki Btn Tartmalarda Hakem Allah'n Kitabdr Selefin Kelam ve Kelamclar Ktleme Nedeni Kapal Bid'at Lafzlarla Mnazara Etmek Hitap Makamlar Bakasn Davet ve Bakasna Aklama Yapma Makamnda Hitap Akl Yoluyla Tartanlara Cevap Verme Makam Lafzlar ki eittir Kfrn Tanm

Kukusuz Sem'i Deliller, Manalara Delalet Eden Lafzlara Dayanr Ru'yetin ve Allah'n Kur'an'la Konutuunun Nefyine Dair Cehmiyye'nin Delilleri Selefin Cehmiyyeyi ve Mteebbihe'yi Ktlemesi Mutezile'nin ve Cehmiyye'nin Sfatlarn Nefyi Konusunda Delilleri ve Onlar Red Mteahhirin E'ariler Ru'yetin Nefyi Konusunda Mutezile'ye Benzemektedirler Akli Deliller Ru'yeti Caiz ve Mmkn Grr mamlarn Bid'at Lafzlarda Kaderiye le Tartanlar Kt Grmesi Lafz Kelimesi ve Onunla Kastedilen Anlam Konuann Kelamn Dinlemek le Mbelliin Ondan Naklettiini Dinlemek Arasndaki Fark Mslmanlarn 'Bu Kur'an Allah'n Kelamdr' Sznn Anlam Allah'n Kur'an'la Konumas Neticesinde Cehmiyye'nin Ayrl Ulemann Mutlak Amel Lafz Hakknda Tartmas ki Guruptan Birine Uyma Konusunda Ayrln Yaylmas Byk mamlarn Bid'at, Mcmel, Mtebih Szlerden Men Etmeleri Ve Bunun Sebebi Dinin zerine Kurulduu Temel Hatadan, Doru Nasl Bilinir? Bidatlar Bidatlarn Dinin Asl Yapmlardr nanlar Konusunda Cehmiyyenin ledii Byk Gnahlar lim ve man Ehlinin Ayetler ve Sfatlarla lgili Tutumu Allah Tefsiri Deil Mteabihleri Tevil Etmeyi Nefyetmitir Onsekizinci Delil: Akli Delillerin Bozukluuna Delil Getirmek Sfatlarn spat Allah'n Bakasna Muhta Olmasn Gerektirmez Sfat Mevsufun Kendisi Kabul Edenlerin Grnn Butlan Itlak Veya Sabit lerin Selbi artyla Veya artsz Olarak Mutlak Varln Hariteki Varlnn Nefyedilmesi Varln Mahiyeti Allah'n Varl Konusunda Felsefecilerin Ve Kelamclarn Hayreti Felsefe ve Kelamclar artan eylerden Biri de Istlahlar Yabanc Dilden Arapaya Ona Zt Bir Manada Tercme Etmeleridir Raslullah'a Hitap Etmek le Ondan Haber Verme Arasndaki Fark Allah'a Dua Edilen simlerle, Ondan Haber Verilen simler Arasndaki Fark eitli Gerekleri Ayn Olarak Tek Klan Kimseler Terkip Hakknda Cehmiyyenin ve Araz Hakknda Mutezilenin Ak Delilleri ve Onlarn Fasit Olduunun spat Ferd Cevheri Nefyedenler Arazlarn Veya Baz Arazlarn Cisimler in Gerekli Olduunu Kabul Edenler Gemite ve Gelecekte Sonsuz Olan Varln mkanna Muvafakat Edenler bn Kllab ve bn Kerram'n Grleri Sfatlarn Nefyi Konusunda Mutezilenin Delilleri Ebu Abdullah b. Hatib'in Sani'in Varln spat Yolu Selefin Bu Yolun Sahih Olduunu Nefyetmeleri Nefiycilerin brahim Halil Kssasn Delil Gstermeleri Ve stidlalin Hatas brahim Halil'in Baz Yldzlar Grdnde "te Rabbim" Demesinin Manas slam'dan Nefyi lk karan Ca'd b. Dirhem'dir Cehmiyyenin Sfatlarn Nefyi lkesini Ondan Almas Ay, Gne ve Yldzn Bir Baka Bid'at Aklamas Gazzali, Mkat'ul-Envar'daki Grlerini Batni Mlhidlerin Usul zerine Kurmutur Ondokuzuncu Delil: Onlar Akli tirazlarm Terkib ve Hareketlerin Ve Arazlarn Hudusuyla stidlal zerine Kurmulardr bn Teymiyye'nin Sz Sani'in spat Konusunda Kelamclarn Delillerinden er-Razi'nin el-Mahsul'de Zikrettikleri Mutezile'nin rade in Fail Sebebi Nefyetmesi

E'ari'nin Kulun radesi in Sebebi Kabul Edii ve Bu Konuda Meai Felsefecilerin Gr Razi'nin Bu Gerekliliklere Cevab Ermevi'nin Razi'nin Cevaplarna tiraz Ermevi'nin tirazna Cevap bn Teymiyye'nin Felsefecileri lzam Ermevi'nin Cevabnn Temelleri Ermevi'nin Razi'ye Tesirin Delili Konusunda tiraz bn Teymiyye'nin Ermevi'nin Reddine tiraz Eseri bir zamanda mesur'a veya onu iptal eden Lazimelere Bitiik Kabul Edenlerin Delilleri "Messirlik Zat zerinde Zaid Subuti Bir Sfat Deildir" Diyenlerin Muradn Beyan Felsefecilerin Alemin Kdemi Konusunda Gsterdikleri Delilin elikisi Razi'nin Felsefecileri lzam ve Ermevi'nin Ona tiraznn Dmesi Allah'n Halk Sfatn ve O'nun Ezeli Olarak Halik Olduunu Kabul Edenler Felsefecilerin Delillerinin Mukaddimeleri Felsefecilerin Reddi Baz Kelamclar Neden "Kadim Olandan Hadis Olan kmaz m?" der Felsefecilerin Te'irin Kdeminin Eserin Kdemini Gerektirdiine Dair Grleri ve Bunu Red Kelamclarn Felsefecilere Verdikleri Cevaplar phelerle Doludur Felsefecilerin Alemin Kadim Oluu Grnde leri Srdkleri Te'sir Hcceti ve Bunu Red Razi'nin Te'sirin Vucudi Bir Olduunu ve Onun Zaruretle Malum Olduunu tiraf Etmesi Alemin Kdemi Konusunda Felsefecilerin Delillerine bn Teymiyye' nin Baz Redleri Fiilin Cinsinde ve Muayyen Fiilde Teselsl Felsefecilerin Alemin Kdemi Grndeki Temel Teselsl Meselesinde Felsefecileri Yarda Brakan Yol Allah'n Zatyla Kaim htiyari Fiilleri Nefyedenlerin Felsefecilere Cevaplar Kelamclar Hakknda bn Teymiyye'nin Gr Sani'in spat ve Muhdesleri Yaratmas Delili Sadece O'nun Sfatna ve Fillerine Delalet Eder eriata Aykr Olan Grlerin Hibir (Sarih) Akli Delilleri Yoktur Ebheri Alemin Kdemi Konusunda Felsefecilerin Grnn Fasit Olduunu spat Eder Ebheri'nin Cevab Ermevi'nin Cevabndan yidir Felek ve Onun Hadisleri hdas Konusunda Gr ve Onu Red Felsefecilerin badetleri ve Dualar Byk Grdkleri ddialar Ebheri Mutezile ve Eariye'nin Delilini ptal Ediyor Ebheri'nin Ulat Sonu Mutezile ve E'ariye'nin Ulat Sonutur Ebheri'nin hticacla lgili Syledikleri Mtekaddim Felsefecilerin Grleri Cehmiye ve Mutezile Asndan Baz Delaletler ve Karklklar lah'n Zatnn Mucib Veya llet Olmasnn Manas GR SAYFASI ALFABETK FHRST

Hamd olsun Allah'a; O'na kreder, O'ndan balanma dileriz. Nefislerimizin ktlklerinden ve kt amellerimizden Allah'a snrz. Allah kimi hidayete erdirirse, onu kimse saptramaz; kimi de saptrrsa, kimse ona hidayet edemez. ahitlik ederim ki Allah'tan baka ibadete layk ilah yoktur; O tektir, orta yoktur... Yine ahitlik ederim ki Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) onun kulu ve elisidir. Syleyenin Sz "Sem'i (rivayet yoluyla bilinen) deliller ile akli deliller; veya bizzat rivayet ile akl ya da nakil ile akl; veya nakledilen eylerin zahir anlamyla akli gerekler; (Bu ikilemi ifade eden birok cmle vardr) atrsa yaplacak ey: - Ya bunlarn aras bulunacaktr ki, bu iki zt eyin birlemesi olacandan muhal (olmas imkansz) bir eydir. - Ya bunlarn tm reddedilecektir. - Veya nakle ncelik verilecektir ki nakilde asl olan akl olduundan bu da muhaldir. Eer biz nakli, onun asl olan akl kmseyerek, akln nne geirirsek, bir eyin asln kmsemek, onu kmsemek anlamna geldiinden, akl kk grecek nakli ne almakla hem akl hem de nakli kk grm oluruz. Bu yzden yaplmas gereken ey, akl ne geirmektir; nakil sonra gelir. Akla uymayan nakil, ya tevil edilir (yorumlanr) ya da i akln hkmne braklr. ki zt ey kar karya geldiinde onlar birbiriyle uyuturmak veya ikisini de birden reddetmek mmkn olmayan bir eydir." Razi ve onun yolundan gidenler, Allah'n kitabndan, Raslullah'n snnetinden hkm karp karmama konusunda yukardaki szleri genel bir kanun olarak ortaya koydular. Bu yzden onlar, Allah Teala'nn sfatlar ve nakledilen dier iler hakknda nebilerin ve resullerin bildirdiklerinden hkm karmay reddettiler. Onlar bu gibi nakillerin akla aykr olduunu sanyorlar. Onlardan bazlar, bunlara ilaveten sem'i delillerin yakin ifade etmediini de syler. Onlarn sem'i deliller hakkndaki bu szlerine karlk, baka yerlerde geni aklamalarda bulunduk. Onlarn koyduu kanuna gelince: Bu konuda bir grup kimse, olardan ndedir. Ebu Hamid onlardan biri olup, kendisine mkil olan baz meseleler hakknda soru soran birine verdii cevapta mezkur grleri bir kanun haline getirmitir. Kad Ebu Bekir bnu'l Arabi'nin sorduu meseleler de bunlardan biridir. Kad Ebu Bekir, (Ebu

Hamid'in) cevaplarndan bir ouna itiraz eder. Nitekim o yle der: "eyhimiz Ebu Hamid felsefenin derinliklerine dalm, sonra oradan kmak istemi ancak g yetirememitir." Yine Kad Ebu Bekir, Ebu Hamid'in bizzat kendisinin yle dediini anlatr: "Ben hadiste (bilgisi) kt olan bir ka kiinin nde geleniyim." Ebu Bekir bnu'l Arabi, Ebu'l Meali ve daha ncekilerden Ebu Bekir El-Bakllani gibi kimselerin grleri zerine baka bir kanun bina eder. Bu kimselerin koyduu kanunlar gibi her frka, Peygamberlerin Allah'tan getirdii eyler hakknda kendileri iin bir kanun koymu ve akllaryla bulduklarn sandklar bu kanunu temel kabul edip peygamberlerin getirdikleri eyleri ona tabi klmlar; kanunlarna uygun deni kabul edip, aykr dene tabi olmamlardr. Onlarn bu yaptklar Hristiyanlarn yaptklarna benzemektedir; onlar kendilerinden iman esaslar oluturdular, sonra Tevrat'n ve ncil'in nasslarn onlarla ltler. Aslnda onlar peygamberlerin nasslarndan veya peygamberlerden onlara ulaan eylerden anladklarn sanmakta, gerekte ise hem nakli anlamada hem de onu tasdik etmede hata ediyorlard. Nitekim, nakillerden hatal bir ekilde delil gsterenlerin durumu da budur. nk bunlar ya isnadda ya da metinde hata eder. Akllarnn uygun grd eyi kanun haline getiren kimseler de grte ve dncede yanlmlardr. Hristiyanlar nebilere ve rasullere hrmet etmede, bunlardan daha ndedir; ancak hristiyanlar, nasslar yanl anlama veya peygamberlere isnad edilen yalan haberleri tasdik etmeleri ynnden Harici, Vaidiye, Murcie, mamiye ve dierleri bid'ate benzerler. Bunlar ortaya kardklar bidatlerin, peygamber szlerinden bilinen eyler olduunu sylerler; bu bid'atler onlarn katnda sahih eylerdir. Cehmiye ve filozoflarn bid'atinin durumu ise ayrdr; nk onlar peygamberlerin kelamndan bilinen eylere aykr olmak zere bina edilmilerdir. Peygamberlerin nasslarn anlamada bid'ati gruplarn iki yolu vardr: 1 - Deitirme yolu, 2 - Cehalete drme yolu. Deitirme yolunu seenler iki gruptur: 1 - Vehm ve hayal edenler, 2 - Tahrif ve yorumda bulunanlar. Vehm ve hayal edenler yle diyenlerdir: "phesiz peygamberler, Allah'tan, ahiret gnnden, cennetten, cehenemden, hatta meleklerden, kendi durumlarna uygun olmayan ekillerde haberler vermilerdir. Onlar Allah'n byk bir cisim olduunu insanlarn yeniden dirileceini, onlar iin somut nimetler veya cezalar olacan vehmettirecek veya hayal ettirecek ekilde konumulardr.

Btn bunlar gerekte byle olmamasna ramen peygamberler onlar sylemitir; nk ounluun yararna olan, onlara bu tr eyleri, anlayabilecekleri ve hayal edebilecekleri ekilde, anlatmadr. Bu anlatlan eyler yalan bile olsa bu cumhurun faydasna olan bir yalandr. nk onlarn maslahatlar ancak bu yolla mmkn olabilmektedir." bni Sina ve benzeri kimseler kanunlarn bu temel zerine oturtmulardr. Nitekim O, bir risalesinde byle bir kanundan bahsetmitir. Onlar der ki: "Peygamberler bu lafzlaryla, onlarn zahirlerini kastettiler ve cumhurun o lafzlarndan onlarn, zahiri manalarn anlamasn amaladlar; isterse bu zahiri manalar gerekte, bir yalan, hakka muhalif baka bir ey olsun... Peygamberler, batl ve yalan eylerle cumhura maslahatlarnn ne olduunu anlatmay amaladlar." Onlardan biri de der ki: "Aslnda peygamberler gerei biliyordu; ancak maslahat gzeterek, onun aksini ortaya koydular." Bir bakas da yle der: "Peygamberler keskin grl filozof ve benzerlerinin bildii gibi, hakk bilemiyorlard." Bunlar kamil filozoflar Peygamberler'den stn grr, bu grte olan kamil veliyi Raslullah'a (sallallahu aleyhi ve sellem) tafdil ederler. Nitekim bni Arabi Et-Tai kendini velilerin sonuncusu (Hatem'l-Evliya) sayarak nebilerden stn grmtr. Yine mesela Farabi, Mbeir b. Fatik ve dierleri filozoflar Peygamber'e tafdil ederler. "Raslullah bu gerekleri bilirdi" diyenler ise "Raslullah filizoflardan stndr, nk hem filozoflarn yapmad bir eklide hitap edebilme yetenekleri, vardr" derler. bni Sina ve benzerleri byle diyenlerdendir. Batni felsefeye mensup mulhid smaililer, makaleler sahibi hvan- Safa, Farabi, bni Sina, Suhreverdi El Mektl, bni Rd El Hafide, Ehl-i Snnet'in mtekaddim eyhlerinin yolundan kan bni Arabi, bni Sab'in, Hayy b. Yekzan yazar bni Tufeyl ve daha pek ok kiinin grleri ite bu merkezdedir. nsanlardan bazlar bu gibi filozof sufilerin, Peygamberlerin Allah'tan getirdii eyler hakkndaki szlerini uygun bulur ve Peygamberlerin "hakk ortaya koymay" deil, "onu tahayyl ettirmeyi" amaladklarn sylerler. Onlara gre iin gerei, ahiret gn olarak aklanan deil, gerek zere bulunduu durumdur. Bazlar; da yle der: "Onlar, sadece, istiva, nzul v.b. Allah'tan haber verdikleri ilahi sfatlarda bunu amaladlar." Gerekte Allah'n sfatlarn inkar eden birok dnrlerin szlerinde bu grlere rastlanr. Nitekim bir grup da sfatlar dorudan reddetmektedir. Tahrif ve te'vil ehli ise yle der:

"phesiz peygamberler syledikleri szleriyle, iin gereini sylemeyi amalamamtr. nk doru olan ey, bizim aklmzla bildiklerimizdir." Sonra onlar bu szleri kendi grlerine uygun hale getirmek iin ylesine bin bir teviller yaparlar ki, onlar yapabilmek iin dili bilinen mecrasndan karp garip mecazlardan, istiarelerden medet ummak gerekir. Onlarn en ok tevil ettikleri ey akllarnn ilmel yakin olarak bildii, Raslullah'n syledii szlerle, aslnda gerei ifade etmeyi amalamaddr. Onlar yaptklar tevilleri ounlukla "def-i muarz" (atmay giderme) konusunda icra eder ve mmkn olduunca lafz mtekellimlerin O'nun adna sz syledii varln ne demek istediini anlamak istemezler; sz uygun bir ekilde yorumlamazlar. Sz sahibinin aklamak istedii eyse ters olarak tevilde bulunan her tevilci, ne srd yorumlarda yalancdr. Bu yzden onlarn ou, yapt yorumu kesin bir dille yapmaz; aksine "byle kastedilmi olabilir" kabilinden szler ederler. Yani onlarn nihai-yorumlar, nihayetinde ihtimal belirten bir szdr. Seilmi Peygamber'in, syledii szlerden filozoflarn dedii manay kesdetmi olma ihtimaline gelince, genellikle durum tersine olmaktadr. Szn ncesinden ve mtekellimin durumundan, Peygamber'in bu manay, bu kabilden bir hitapla syleyemeyecei aka bilinir. Mtekellimlerin ve dierlerinin ortaya koyduu yol zetle ite budur. Mutezile, Kllabiye, Salimiye, Kerramiye, ia ve dierlerinden baz mtekellimler de, mezheplerinin grlerini bu yol zere bina etmilerdir. Kur'an'da, tevil kelimesiyle, iin kendisine dnd ey (mana) kastedildiini, biz deiik yerlerde anlattk. kincil lafzn delalet ettii eye ve manaya uygun olmal, tevilden sz tefsir ve manay aklama amalanmal, tevil lafzn manasna aykr olmamaldr. Mcahid ve dier mtekaddim mfessirlerin stlahnda tevilin anlam budur. Tevilden, bir delile dayanmak kouluyla tercihe ayan olan ihtimali (racih) tercih edilen ihtimale (mercuh) tercih etmektir. Tevilin bu anlama tahsis edilmesi baz mteahhir kelamclarnda grlmektedir. Sahabe, onlara gzel bir ekilde uyan tabiin ve drt imam ve mslmanlarn dier imamlarna gelince: onlar tevil kelimesini bu anlama tahsis etmezler. Aksine onlar birinci veya ikinci anlam (tercih etmeyi) kastederler. Mesela: "Onun tevilini ancak Allah bilir ve ilimde ehil olan alimler derler ki: Biz ona iman ettik Hepsi Rabbimiz katndadr." (Al-i mran: 3/7) Ayetinde olduu gibi. Buradaki tevilde, zel slahat mana kestedilmitir. Onlar "Onun tevilini ancak Allah bilir" sznden sonra durulmas ve dolaysyla bu konuda zikredilen ayet ve hadisleri, anlamlarnn dnda yorumlanmas gerektiine inanyorlard. nk (onlara gre) asl mana "Onun tevilini ancak Allah bilir"; Onun dnda ne Kur'an getiren melek (Cebrail), ne Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem), ne baka bir peygamber, ne sahabe ne onlara gzel bir ekilde uyan tabiin... hi kimse bilemezdi. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem):

"Rahman Ar'a istiva etti." (Taha: 20/5) "Gzel szler O'na ykselir." (Fatr: 35/10) "Aksine onun her iki eli de aktr." (Maide: 5/64) Ve dier sfatlarla ilgili ayetleri okuyan hatta "Rabbimiz her gece dnya semasna iner" v.b. eyler sylyordu. (Onlara gre) yukarda saylanlarn hibiri bu szlerin anlamlarn bilmiyordu. Onlar bu ayetlerin manasn, ayette de denildii gibi "Onun tevilini ancak Allah bilir" eklinde aklanyor ve selefin yolunun bu olduunu sanyorlar. Halbuki onlar, insanlar saptran cehalete srkleyen kimselerdir. nk onlarn szlerinin anlam udur: "Peygamberler ve onlara uyan kimseler cahil, sapm kimselerdir; onlar Allah', Allah'n kendini ayetlerde ve peygamber szlerinde tantt szlerle anlayamazlar!" Onlardan bazlar: "Bu tr ayetlerin anlam zahirinin dndadr, ancak Allah'n muradnn ne olduunu ne bir peygamber, ne melekler ne sahabe ne alimler... Hi kimse bilemez; Kyametin ne zaman geleceini nasl yalnz Allah bilirse, mteabihat da sadece O bilir." der. Bazlar der ki: "Aksine, bu mteabihatn anlam zahiri anlamndadr; onlar zahirine hamledilir. Ancak olarn tevilini Allah'tan bakas bilmez." Bylece onlar gerekte mteabihin zahirine aykr olan bir tevili kabul ettiklerinden kendi ilerinde elikiye derler. Onlar hem ayetleri zahirine hamleder hem de "Ancak bununla birlikte..." derler. bn-i Akil, eyhi Kad Ebu Ya'la'y "Zemm't-Tevil" kitabnda bu grlerinden dolay, bylece tenkid eder. Bu frkalar, kendilerince mkil ve mteabih kabul ettikleri nasslar, Raslullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'n aklamad konusunda ayn fikirdedirler. Bu yzden her frka, bir baka frkann mkil olarak kabul etmedii eyleri mkil kabul ediyor. rnein haberi sfatlar reddedip, "onlar aklla bilinemez eylerdir" diyenler, bu konudaki nasslarna "mkil ve mteabih" derler. Bunlarn dndaki nasslar ise onlarn gznde muhkem ve aktr. Keza "r'yet"i ve "ykselme"yi inkar edenlere gre, onlardan sz eden nasslar mkildir. Sfatlar kkten reddedenler, sfatlarla ilgili nasslar mkil kabul edip Esma-i Hsna'y muhkem kabul ederken, simleri reddedenler de onlarla ilgili nasslar mkil kabul eder. ldkten sonra dirilmeyi, cennet ve cehennemle ilgili anlatlanlar inkar edenler, bunlarla ilgili nasslar -keza- mkil kabul eder. Kaderi inkar edenler, Allah'n hereyi yarattn, O neyi dilerse onun olacan bildiren haberleri mkil kabul eder; buna karlk emir, nehiy va'd ve vaidle ilgili haberleri muhkem sayarlar. Kaderden Cebri anlayacak kadar ileri giden kimseler ise vaidle ilgili, hatta emir ve nehiyle ilgili

emirleri mkil hale sokar. Her frka, bir bakasnn mkil kabul etmedii eyi mkil saymakta sonra da onlar hakknda "Bu nasslarn ne anlama geldiini Raslullah (sallallahu aleyhi ve sellem) aklamad" demektedir. Onlardan bir grup "Onlarn (yalnz tevilini deil) manasn da peygamber bilmez" der. Bir grup da der ki: Peygamber, onu bilir ancak aklamaz; nk onlar akli deliller zere aklamay muhal grmtr. Onu anlamaya almak iin ne kadar aba harcanrsa harcansn, onlar anlalamaz. Bu gruplar, Raslullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem), sz konusu nasslarn anlamn bilmedii veya bildirmedii konusunda -yani cahil olduu veya mmeti cahil brakt konusunda- ayn fikirdedir. Ancak Peygamberin, onlarn cehl-i mrekkebe inanmalarn amalamadn sylerler. Bir takm kimseler de der ki: "Hayr, o, cehl-i mrekkebi ve bozuk inanlar bildirmeyi amalad" Bu grup, "mmetin ilhad ve zndklkla tand kimselerdir." Dierlerinin durumu farkldr; nk onlar: "Raslullah, hi kimseyi cahil brakmak veya ona batl eylere inandrmak istemez" der. Fakat onlarn szleri, Raslullah'n, mmete anlatt ayet ve hadislerde, ister onu (sfatlar v.b. konulardaki nasslar) bilmemesi, ynnden, isterse de bilip de aaklamamas ynnden olsun, hakk aaklamad anlamna gelir. Bu yzden mam Ahmed, Kur'an'n mteabihlerinden phe duyan ve onlar anlalmas gereken anlamnn dnda te'vil eden "Zndklara ve Cehmiyeye" kar dzenledii bir hutbesinde yle der: "Allah'a hamdolsun ki, her zamanda ve dnemde Raslullah'n varisleri alimler var olmutur. Bunlar yoldan kan hidayete arr, onlarn eziyetlerine sabreder, direnir. Onlar Allah'n kitabyla l (kalp)leri diriltir, krlere Allah'n nurunu gsterir. Onlar blis'in kanna girdii nice insanlar diriltmi, nice sapm, yoldan kmlarn hidayetine vesile olmulardr. Onlarn insanlar zerinde ne kadar gzel tesirleri vardr! nsanlarn da onlar zerinde ne kadar kt tesirleri vardr! Haddini am kimselerin tahrifleri gibi, ehl-i batln samalamalar gibi, ve eit eit bidatlere sapan fitnelere bulaan cahillerin tevilleri gibi, Allah'n kitabndan engellerler. Onlar Kitap hakknda ihtilafa dmler, bylece Kitaba muhalif olmular, Kitap'n paralanmas konusunda gr birliine varmlardr. Onlar "Allah adna"; "Allah iin" derler; halbuki Allah'n kitab hakknda hibir bilgileri yoktur. Kelam'n mteabihlerini konuur, kurduklar dzenler cahil insanlar aldatrlar. Sapklarn fitnesinden Allah'a snrz." Buna benzer bir hutbe mer b. Hattab'tan da rivayet edilir. Muhammed b. Vaddah, "El Havadis ve'l Bida" adl kitabnda onu zikreder. Bu szlerde -Kitap hakknda ihtilaflaryla birlikte- onlarn hepsinin Kitap'a muhalif olduklar anlatlmaktadr. Onlar her ne kadar gruplara ayrlsalar da onlar bu konuda mterek gre sahip olup, benzer szler syler, hakka batl kartrp ssleyerek cahil insanlar aldatrlar. Szn z, deliller iki eittir: - er'i deliller,

- Akli deliller Hikmet (felsefe) kelam ve akli ilimlerle uraanlardan ilahi ilimlerin aklla bilinebileceini iddia eden, peygamberlerin getirdii nasslara aykr eyler syleyen bir takm kimseler: "Peygamberler bizim bildiimiz gerei bilmezler" veya "Onlar gerei bilir, ancak bizim akladmz gibi halka aklamazlar. Bilakis, ona muhalif, baka bir ekilde aklarlar" derler. Snnete, eriata ve selefin yolundan gitmeye itiraz eden, nasslarn manalarn bilmeyen cahiller: "Peygamberler ve onlarn izinden giden selef, syledikleri veya Allah'tan ilettikleri nasslarn manalarn bilmiyorlard." veya: "Peygamberler onlarn manalarn biliyor ancak onlardan ne kastedildiini insanlara aklamyorlard" derler. te bu kimseler: "Hakk, biz aklmzla bilir; sonra Peygamberlerin szlerine, akln iaret ettii anlamlara uygun olacak ekilde onu hmlederiz" veya: "Hakk biz aklmzla biliriz". Peygamberler onun manasn, kyametin ne zaman kopacan bilmedikleri gibi, bilmiyorlard. Bununla beraber "biz o nasslar, onlar hakknda dnmeksizin ve anlamlarn anlamakszn okumakla emrolunduk." veya: "Bu gibi eyler aklla ya da nakille bilinebilecek eyler deildir. Bilakis biz akli ilimlerden de sem'i ilimlerden de men edildik; Peygamberler ve onlarn tabiileri akli ilimleri bilmedikleri gibi sem'i ilimleri de anlamazlard" diyenlerdir. NDEKLER

Muvafakat Bu konularda Raslullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) murad, ancak akli ztln ortadan kaldrlmas ve akli delillerin peygamberi nasslara takdim edilmemesiyle tam olarak bilinir. Biz bu kitapta, insanlar onunla Allah'n yolundan kardklar ve Raslullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) muradn anlamaktan, haber verdii eyleri tasdik etmekten uzaklatrdklar fasit kanunun fesadn akladk. Raslullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) muradn aklamak iin hangi delil gsterilirse gsterilsin, akli muarz g bulduunda onu rtecek, hatta ii Raslullah' (sallallahu aleyhi ve sellem), ktlemeye kadar vardracak, kelamyla delil getirdii eylerle onu karalayacaktr. Bu bnyesinde bozucu hastalklar barndran hastann gdadan fayda grmemesine benzer; nk bozucu hastalk onda olduu srece, ald gday da bozacak, onun hibir faydasn grmeyecektir. Bunun gibi eer bir kalp akli delilin sfatlarn tmden veya ksmen nefyettii ilgisini emirlerini ve yasaklarn inkar ettiine veya lmden sonra yeniden dirilii ya da bunlara benzer konular kesin olarak reddettiine inanrsa, ona Kitap'tan ve Snnet'ten deliller gstermek hibir fayda vermez. Ancak bu muarzn nerede fesada uradnn aklanmas yaplabilir. Bu muarzn fesad genel olarak ve ayrntl olarak bilinebilir. Genel olarak bilinmesi: O kii Allah'a ve Rasulne tam bir imanla inanm, Raslullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) muradn kesin olarak bilmi, onun haberini verdii eylerin sabit olduuna kani olmutur. Yine o, bilmitir ki, btn bu saylanlara kar olan deliller "hkmsz"dr. "Allah'n arsna icabet eden bulunduktan sonra O'nun hakknda tartmaya girenlerin delilleri Rabbleri katnda hkmszdr. Onlara bir gazap vardr; etin bir azap onlar iindir." (ura: 42/16) Ayrntl olarak bilinmesine gelince; kart olan delilin bozuk olduunun bilinmesidir. Bu "asl", mlhidlerden bir grubun dayand "asl" rtmektedir. Nitekim Razi "Nihayet'l-Ma'kul" kitabnn ba tarafnda, asil meselelerde semiyyattan delil getirmenin hibir durumda mmkn olmayacan anlatr. Onun belirttiine gre: "Byle bir istidlal kesin olmayan (zanni) ncllere ve akli muarzlar ortadan kaldrmaya dayanmaktadr; Muarzn nefyiyle ilim mmkn olmaz; nk dinleyenin aklna gelmeyen ancak iin aslnda Kur'an'n delalet ettii eye ters den akli delilin olmas caizdir." Biz dilin, Nahivin, Sarfn Nefy-i mecaz'n, zmarn, tahsisin, itirakin nakle ters den akln zannilii hakknda geni aklamalarda bulunmutuk. Yukarda geen grlerin bozukluunu anlatmak

yaklak otuz yl nce bir kitap tasnif etmi "El-Muhassal" da onlarn hangi ynlerden bozuk olduklarn aklamtk. te bu kelam (kitap), sem'i delillerin takriri ve onlarn katiyet ve yakin ifade ettikleri hakkndadr. Bu kitapta akli muarzlarn nefyini ve akli delillerin mutlak stnln savunanlarn grlerinin batl olduunu aklayan szler bulunmaktadr. NDEKLER

Raslullah'n Medlul ve Anlam Batl Olan Bir eyi Sylemesi Caiz Olmaz Bir baka yerde de akladmz gibi Raslullah (sallallahu aleyhi ve sellem) apak ortada olan bir dini tebli etmi ve onun muradn aklamtr. Hakknda "zel stlahi tevil gerekir" denilen -ki bu lafzn zahiri anlamnn dna karlmas demektir-her lafz, Raslullah mutlaka bir baka ekilde aklam, o lafzdan ne kastedildiini belirtmitir. Anlam ve delalet ettii eyi batl olan bir sz, Raslullah'n sylemesi caiz olmaz. Onun gerek murad aklamayp susmu olaca dnlemez. nsanlarn, onun szlerinden, onun aklamad ve kastetmedii eyleri, akllarnn bilgisi lsnde anlamak istemeleri caiz olmayan bir eydir. nsanlarn byle yapmalar mbin olan Kur'an' tebli eden Raslullah'a (sallallahu aleyhi ve sellem) hakarettir. Halbuki Allah o Kitap', kullarn onunla hidayete erdirmek ve onlar karanlklardan Nur'a karmak

iin gndermi, onunla hak ile batln, hidayetle delaletin rd ile haddi amann Allah dostlaryla Allah dmanlarnn arasn ayrm, onunla iaretleri, aydnlatm, Rabb Tealaya layk olan isim ve sfatlarla O'ndan uzak olanlar aklam, bylece Allah yolu akla kavuturmutur. Allah, Kur'an ile delili aydnlatt, iman edenlere, ihtilaf ettikleri eylerde -bi iznillah, onunla doruyu gsterdi. Allah dilediini srat- mstakim'e hidayet eder. NDEKLER

Raslullah'n Hakk Aklamas Dier insanlarn Beyanlarndan Daha Mkemmeldir Kim onun hakka deil batla delalet eden eyler sylediini, asl muradn ne olduunu aklamadn bu lafzlarla aslnda batl olmayan manay kastettiini ancak insanlarn, o grleriyle gerek murad anlamalarnn mmkn olmadn savunursa o gerekte Raslullah' (sallallahu aleyhi ve sellem); ktlemitir. Nitekim biz bu konuyu eitli yerlerde delilleriyle akladk. Aksini nasl dnebiliriz; o halk iinde hakk en iyi bilen kii deil midir? O, hakk beyan etmede insanlarn en kabiliyetlisi deil midir? nsanlara gzel t veren insanlarn en gzel t vereni o deil mi? Btn bunlar, onun hak konusundaki beyannn btn insanlarn aklamalarndan daha mkemmel olmasn gerektirmez mi? Sz syleyenlerin sznde ve i yapanlarn iinde mutlaka bir kudret, bir ilim ve bir irade vardr. Sz sylemekten, i yapmaktan aciz olan birisinden bu tr eylerin sadr olmas imkanszdr. Sylediini ve yaptn bilmeyen cahil, muhkem sz syleyemez, mazbut i yapamaz. Bozuk irade sahibi bir

insan hidayete yryemez nush ve salaha ulaamaz. Konuan bir kii hakk bilen ve insanlarn hidayetini amalayan biri olup buna g yetirebiliyorsa, g yetirebildii eyin onda varl, artk vacip olmutur. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) halk iinde hakk en iyi bilendir; insanlar arasnda dili en dzgn, beyan en sahih olandr. O, kullarn hidayeti konusunda insanlarn en hrslsdr. Nitekim Allah Teala yle buyurur: "And olsun ki, iinizden, sizin skntya uramanz kendisine ar gelen, size dkn, inananlara efkatli ve merhametli bir peygamber gelmitir" (Tevbe: 9/128) "Onlarn doru yolda olmalarna ne kadar zensen yine de Allah saptrdn doru yola iletmez" (Nahl: 16/37) Allah ona, apak bir ekilde tebli etmesini vacip klm, insanlara Kitap' -onlar iin indirileniaklasn diye indirmitir. yleyse onun hitabnn aklamasnn szlerinin dier insanlardan daha mkemmel olduunda phe yoktur. O halde nasl olur da o hakk aklamam olur? Aksine o, cehaletine, ilminin ve aklnn noksanlna ramen, kendisine pek ok deliller gsterilen kimselere hakk beyan etmitir. Bu konu dier yerlerde daha geni olarak anlatld. NDEKLER

nsanlarn Usuli'd-din Hakknda Syledii Pek ok Sz Raslullah'n Getirdii eylere Muhaliftir nsanlarn ounun Usulu'd-din, Kelam, akli ilimler ve Hikmet hakknda syledii szlerinin,

Raslullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdii eylere aykr olduunu, Raslullah' yle bir ey demiyeceini dnen herkes bilir. Kimileri ise insanlarn syledii szlerin Usulu'd-din'den olduuna ve onlarn klli ilimleri, ilahi maarifi, hakiki hikmeti ve felsefe-i la'y kapsadna inanr. Hatta onlardan ou der ki: "Raslullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) Usulu'd-Dini bilmedii veya onu aklamad bir gerektir!" Bazlar ise Raslullah (sallallahu aleyhi ve sellem) iin bunu sylemekten ekinip "Bu ilmi sahabe ve tabiin bilmezdi" der. Sahabe ve Tabiinin szlerini nemli bulup onlar ycelten baz kimseler hayrette kalarak bu faziletli insanlarn, ilimlerinin en stn olan meseleler hakknda nasl sz sylemediklerine aarlar. Raslullah'a (sallallahu aleyhi ve sellem) iman edip onu ycelten kimseler, onun Usulu'd-din konusunda bir ey sylememi olmasna hayret ederler. Halbuki -onlara greinsanlar dier ilimlerden daha ok Usulu'd-dine muhtatrlar! Ben Msr'da iken orann ileri gelenlerinden biri bana bu mesele hakknda bir soru sormutu. Onun sorusu hakknda dediler ki: "Birisi Usulu'd-dine ait bir mesele hakknda bir soru sorduunda, o mesele ile ilgili Raslullah'tan (sallallahu aleyhi ve sellem) bir sz nakledilmemise ona dalmak caiz midir deil midir, diye sorsa: Cevap olarak caizdir denilse; o hangi cihetle caizdir? Biz biliyoruz ki Raslullah (sallallahu aleyhi ve sellem) baz meseleler hakknda konumay nehyetmitir. Ayrca onun caiz olmas mutlaka gerekli midir? Bunu gerektirecek Raslullah'tan (sallallahu aleyhi ve sellem) herhangi bir haber nakledilmi midir? Bu konuda mctehidin zann- galip sahibi olmas yeterli midir yoksa mutlaka kati bir delile dayanmas m gerekir? Eer kat'i delile ulaamazsa bu konuda mazur grlebilir mi yoksa bundan dolay sorumlu mu tutulur? Bu bir zorunluluksa, o "teklif-i ma la yutak" saylr m saylmaz m? Eer onun zorunlu olduu sylenirse, o konuda her trl yok olulardan korunmu olan airin nasslarndan herhangi bir aklamann olmamasnn hikmeti ne olabilir? phesiz Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) mmetinin hidayeti konusunda ok hrslyd." Ben yle cevap verdim: Elhamd lillahi Rabbi'l-alemin Birinci Mesele:

"Raslullah'dan (sallallahu aleyhi ve sellem) hibir haberin nakledilmedii bir konuda, insanlarn kafa yorup konumalar caiz midir, deil midir" sorusu batl, uydurma, bidat bir soru olarak ortaya atlmtr. nk "ancak usul'd-din den olmay hak kazanm konular Usul'd-dindendir." Burada "din" den Allah'n Rasulunu gnderdii ve kitap indirdii dini kastediyorum. Bu durumda: "Usul'd-din" den olduu halde Raslullah'tan (sallallahu aleyhi ve sellem) onunla ilgili bir haber gelmemise..." eklinde bir ey caiz olmu nk bu sz kendi iinde elikilidir; eer bir konu usul'd-din'den ise o konu, dinin en nemli meselelerinden biri demek olup, dinin ona son derece muhta olduu konulardan saylr. Byle bir konuda Raslullah'dan (sallallahu aleyhi ve sellem) hibir haber gelmemi olmas, iki durumu zorunlu klmaktadr: 1 - Ya Raslullah (sallallahu aleyhi ve sellem) dinin muhta olduu mhim bir meseleyi ihmal edip onu aklamamtr 2 - Veya Raslullah onu aklam ama mmet onu nakletmemitir. Bu her iki durum da kati olarak batldr. Bunlar dinlerinden mnafk olanlarn en byk saldrlarndan biridir. Bu gibi eyleri Raslullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) bildirdii eyleri veya insanlarn akllaryla dndklerini bilmeyenlerden veya her ikisinin de cahili olanlardan bakas sylemez. Raslullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdii eyleri bilmeyenler dinin usul ve furuuna ait bilgileri elbette bilemez. kinciyi bilememesi, onun mesele olarak adlandrd eyleri, mutlaka akliyyat olarak, tasavvur edilebilen gereklere (Hakaik'l makule) katacaktr. Halbuki o vesileleri ve meseleleri dinin aslndan zannetmesini gerektirecek ve o, Raslullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) bu konuda inanlmas gereken eyi aklamadn sanacaktr. Nitekim insan gruplar iinden baz frkalarn durumu -cahillerinin deil gz aklarnn durumubudur. Halbuki Usul'd-din: - Ya mutlaka inanlmas, sz olarak sylenmesi veya amel olarak yaplmas gerekli olan "tevhid", "sfat", "kader", "nbvvet", "mead" gibi bir mesele olur; - Ya da bu meselelere ait deliller olur. NDEKLER

Usuli'd-din'in Btn Meseleleri Kur'an'da ve Snnet'te Tam Olarak Aklanmtr Birinci ksma gelince: nsanlarn bilmek, inanmak, tasdik etmek ihtiyacnda olduu btn meseleleri Allah ve Rasul btn mazeretleri ortadan kaldracak bir ekilde, tam bir aklkla beyan etmitir. nk bu konu Raslullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) tebli ettii "apak tebli" in en nemli konularndandr. Allah kullar iin en byk delilleri o Kitap'ta vermitir. Raslullah'da (sallallahu aleyhi ve sellem) onu tebli ve tebyin etmitir. Sahabe ve onlardan sonra gelenler Kitap'n lafzn ve manasn Raslullah'tan (sallallahu aleyhi ve sellem) nakletmitir. Raslullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bunlar kuatm vacipleri ve mustehaplar tamamen iine almtr. Allah'a sonsuz krler olsun, onu, bizden biri olarak, bize peygamber olarak gndermitir. O bize Allah'n ayetlerini okur bizi artr. Allah Kitap' ve bize dini tamamlayan Hikmet'i retir, zerimize nimeti tamamlar. O bize din olarak slam' semi, o din iin her eyi tafsilatyla aklayan, m'minlere hidayet rahmet ve mjde olan Kitap' indirmitir. "Kur'an uydurulabilen bir sz deildir. Fakat kendinden nceki Kitaplar tasdik eden, inanan millete hereyi aklayan, doru yolu gsteren bir rehber ve rahmettir." (Yusuf: 12/111) "Eer kulak vermi veya akletmi olsaydk lgn alevli cehennemliler iinde olmazdk" (Mlk: 67/10) Bu kimseler en ok filozoflar ve kelamclarla ehl-i hadis'in fkhlarn ve sufilerin cahilleridir. NDEKLER

Kitab'n ve Snnetin Delil Oluu Sadece Yaln Haber Yoluyla Deildir kinci ksma gelince: -ki o asli meselelere ait delillerdir felsefeci ve kelamclardan baz gruplar eriatin sadk haber yoluyla delil gsterdiini, onun delillerinin haber verenin doruluu kadaryla rivayet silsilesine dayal olduunu sanr. Onlar haber verenin doruluunun ortaya koyduu eyi, saf makul eyler haline sokarlar. Onlar bu konuda hakikaten byk yanl yapm, hatta Kitap ve Snnet'in delaletinin yalnz ve yalnzca haber yoluyla olduunu sanmalar konusunda besbelli saptmlardr. Halbuki mmetin selefinin ilim ve iman ehlinin zerinde olduu yol, Allah Subhanehu ve Teala'nn ilimde ihtiya duyulan akli delilleri hi kimsenin g yetiremeyecei ekilde aklad ve Kur'an'n akli delilleri en gzel bir ekilde zetlediidir. rnein Allah'n Kitabnda verdii misaller bunlardandr. Allah buyurur ki: "Biz bu Kur'an'da insanlara her trl misali belki t alrlar diye, and olsun ki verdik" (Zmer:39/27) Verilen misaller akli kyaslardr. ster kapsaml kyas olsun temsil kyas olsun farketmez. Bunlarn iine "burhanlar" olarak isimlendirdikleri eyler de girer. "Kapsaml kyas", yakini ncllerden yaplr. Bununla beraber burhan lafz kyastan daha geneldir. Nitekim Allah, Musa'nn iki ayetini (delilini) burhanlar olarak nitelendirmitir: "Bu ikisi Firavun ve erkanna kar Rabbinin iki delilidir" (Kasas: 28/32) NDEKLER

lm-i lahi ve Bu Konuda Kullanlmas Caiz Olan Deliller Bu konuyu aklayan eylerden biri, ilahi ilimlerde, asln ve furunun ayn sayld "temsili kyas" yoluyla delil getirilemeyeceidir. Ayn ekilde btn fertlerin eit olduu "umuli kyas" yoluyla delil getirmek de caiz deildir. nk hibir ey Allah Subhanehu'nun benzeri deildir. Bu yzden herhangi bir eyi ona benzer gsterilemez. O ve O'nun dnda biri, btn unsurdan ayn olan bir nerme altnda toplanmas caiz olmaz. Bu yzden felsefeci ve kelamclardan bu tr kyaslar yapanlar bu yolla asla yakine ulaamazlar. Aksine ne srdkleri deliller kendi ilerinde atr ve sonuta bakalarn deil, kendilerini pes ettirir. Sonuta delillerinin bozuk olduunu yetersiz kaldn grdklerinde akn ve muzdarip olurlar. lahi konularda ister "temsili" olsun isterse "umuli" olsun "en stn kyas" (kyas- evla) Nitekim Allah Teala: "En stn misali Allah verir" (Nahl: 16/60) buyurur. Bu misallerden biri udur; Malumdur ki mmkn ve muhdis olan (yaratlm) varlklarn, hibir ekilde eksiklii kabul edilmeyen herbir kemaline Vacibu'l-Kadim olan Allah daha layktr. nk kemalden hibirini elde edemezler. Mahluk, merbub, ma'lul ve mdebber olan varlklarda bir eidi sabit olan, herhangi bir ekilde noksanl olmayan her kemal, mutlaka halik, rab ve mdebbir olan varlktan kaynaklanmaktadr. yleyse bu sfata Halik, rab ve mdebbir olan mahluk, merbub ve mdebber olanlardan daha layktr. Bu durumda btn eksiklik ve ayp "yaratlm" tadr. Bu demektir ki, mahluk, mmkn ve muhdes olan varlklar iin kemalin gerei olarak nefyedilmesi gereken her trl eksikliin, ncelikle Rabb Tebareke ve Teala'dan nefyedilmesi gerekir. nk O, varlk konularnda kemal sfatna, btn yaratlmlardan daha ok hak sahibidir. Yokluk konusuna gelince, mmkn ve muhdes olan, ona daha layktr. te "evla olan kyas", bu gibi kyaslardr. lahi meselelerde selefin ve imamlarn kulland metod

budur. Nitekim mam Ahmed, ondan nceki ve sonraki slam nderleri bu metodu kullanm, Kur'an dahi "tevhid" "sfat" ve "mead" gibi konularda Usulid-dine ait konular ilerken bu metodu istimal etmitir. Bunun bir rnei: Allah Sbhanehunun, ldkten sonra dirilme ile ilgili olarak haber verdii eylerdir. Bu konularda bilgi sahibi olmak, onun mmkn olduu bilgisine tabi olmakladr. nk Mmteni olan ey, olmas caiz olmayan ey demektir. Allah Subhanehu, ldkten sonra dirilmenin mmkn olduunu tam bir ekilde aklam, bu konuda kelamclarn gittii yolu kullanmamtr. Kelamclar harici imkan, mcerred zihni imkanla isbat eder ve bu tr eylere "mmkn" derler. Onlara gre bir eyin varl takdir edilmise, onun varlnn takdir edilmesinin muhal olduu gerekmez. imdi bu nclde "varlnn kadrinin muhal olduunun gerekmedii" nereden bilinmektedir? Bu nerme tamamen geersizdir. Nefyin umumiliiyle ilim olmaz. NDEKLER

Akli Tezlerin Farkll Zihinlerin Farkllndandr Bazlar, mmteni olan eyi bilmemenizin mmkn olduunun syleyerek, delil getirir. Nitekim zahir ilerin imtinan bilmemiz, onlarn imtinadr. rnein bir cismin ayn anda hem hareket etmesi hem de durmas imkanszdr. Bu, bazlarnn bu meselenin bedihi olmadn syleyerek delil getirmelerine benzer. Onlara gre bu meselenin dndaki meselelerde olan aklk daha belirgindir.

Bu delil zayftr nk bedihi gereklii iki ynyle dndnde akl onu kavrar. Dnlen iki eyin ikisi de bazen gizli olur. Bu durumda iki kariyye de tasavvur edilmeleri farkl olduundan gizlilik olmas sebebiyle farklln ortaya kmas gibi... Bunun zaruri olmas konusunda kimse sulanmaz ve imtina aa kmad srece bir eyin mmkn olmas vacip olmaz. Bunlarn grleri ok zayftr. nk bir ey, mutlaka gizli olmas gereken ilerden dolay bazen mmteni olur ve imtina zahir olmad srece mmkn olmas vacip olmaz. Bilakis onlarn szleri ok zayftr; nk bir ey, mutlaka gizli olan ilerden dolay bazen mmteni olur ve bu zorunlu olan gizliliin nasl kaldrlaca bilinmez, onun mmkn olduunu kaldrmak da mmkn olmaz. Buradaki muhal, zatndan veya zat dndan bir sebeple muhal olmaktan daha geneldir. Zihinsel imkann hakikati (yani zihinsel olarak bir eyin mmkn olduunu bilmek) onun mmteni olmadn bilmektir. lim, harici imkanlarla (mmkn klmalarla) gerekli olmaz. Zihni mmkn klma ite budur. Halbuki Allah Subhanehu ve Teala, ldkten sonra dirilmenin mmkn olduunu aklarken sadece byle bir delil getirmekle yetinmemitir. nk byle bir delille ispatlanan eyin bir baka eyle de olsa mmteni olmas mmkn olabilir. sterse mmkn klmada durum farkldr. nk bu yolla bir eyin mmkn olduu bilinirse onun mmteni olmas batl olur. nsan, harici mmkn klmay, bazen o eyin varln bilmesiyle, bazen o eyin bir benzerini bilmesiyle, bazen de o eyden daha evla olan bir eyi bilmesiyle bilir. nk bir eyin varl, mmkn olma ynnden o eyden daha aada olan eylerin de var olmasna delildir. Bir eyin mmkn olduu aa ktktan sonra, o eyi aklamak phesiz Rab Tela'nn kudreti dahilindedir. Aksi takdirde bir eyin varlnn mmkn olduunu sadece bilmek, -eer bu konuda Rabb Teala'nn kudreti bilinmiyorsa-, o eyin gerekleme imkan konusunda yeterli olmaz. Allah Teala btn bunlar, u gibi szlerde aklamtr: "Gkleri ve yeri yaratan Allah'n onlarn benzerlerini de tekrar yaratmaya Kadir olduunu grmezler mi? Onlar iin phe gtrmeyen bir sre tayin etmitir. yleyken zalimler inkarclkta hala direnirler." (sra: 17/99) "Gkleri ve yeri yaratan, kendilerinin benzerlerini yaratmaya Kadir olmaz m? Elbette olur; nk O, yaratan ve bilendir." (Yasin: 39/81) "Gkleri ve yeri yaratan ve onlar yaratmaktan yorulmayan Allah'n lleri diriltmeye de Kadir olduunu grmezler mi? Evet O her eye Kadirdir" (Ahkaf: 46/33) "Gklerin ve yerin yaratlmas, insanlarn yaratlmasndan daha byk bir eydir" (M'min: 40/57) Malum, her akl sahibi ak ve kesin olarak bilir ki, gklerin ve yerin yaratlmas insanolu gibi mahluklarn yaratlmasndan daha byktr. Yer ve gklerin yaratlmas iin daha byk bir kuvvet gerekir. yleyse daha kolay olan ey, imkan ve kudret asndan dierinden daha kolay bir ekilde yaratlabilir. NDEKLER

Kur'an'n lk Yaratl ldkten Sonra Dirilmeye Delil Gstermesi Kur'an'n, ayn ekilde ilk yaratl rnek gstermesi de byledir. "Gklerde ve yerde olan en stn sfatlar O'nundur. O gldr, hakimdir" (Rum: 30/27) "Ey nsanlar ldkten sonra tekrar dirilmekten phede iseniz bilin ki, ne olduunuzu size aklamak iin Biz sizi topraktan, sonra nutfeden, sonra phtlam kandan, sonra da yaps belli belirsiz bir inem etten yaratmzdr." (Hacc: 22/5) "nsan kendi yaratln unutur da "rm kemikleri kim yaratacak" diyerek bize misal vermeye kalkar. De ki, onlar ilk defa yaratan diriltecektir" Allah onlar topraktan yaratmt. Sonra devamla Allah Teala yle buyurur: "O her trl yaratmay bilendir" (Yasin: 39/78-79) Allah bunu, varlklarn btn inceliklerini ve halden hale gemelerini bildiini aklamak iin sylemitir. Sonra buyurur ki: "Ya aatan size ate karandr" (Yasin: 39/80) Allah bununla yakc ve kuru atei souk ve ya eyden kardn beyan ediyor. Bu iki ey birbirine son derece terstir. nk scakln ve nemin bir arada olmas scakln ve kuruluun bir arada olmasndan daha kolaydr. Bu yzden havann ve suyun snmas topran snmasndan daha kolaydr. Atein, bizatihi scak ve kuru olmas bu hkm, deitirmez, nk o basit bir cisimdir. Kuruluk nemliin zdddr. Nemlikten ise suyun nemli oluu gibi yalk ve ayrca ilenmeye msait

olma hali kastedilir. Hava nemli olan eyler arasndadr. Kuru olma durumuna gelince, o yaln zdddr. Ate kuru bir eydir. Kurulukla bir eyin ekillenmesinin ve ilenmesinin yava olduu da ifade edilir. Toprakla ise atein tersine her iki manada kuruluk vardr. Fakat kendilerinde hem scaklk hem de rutubet olan canllarda unsur (anasr- selase) bulunur: Toprak, su ve hava. Ate blmne gelince, insanlarla ilgili olarak bu konuda iki gr vardr: Kimileri "onda ateten bir para olmasa da ate scakl (hararet-i nariye) vardr" der. Kimileri ise ateten bir parann olduunu syler. Her iki takdirde de canlnn (hayevan) oluumu, yeil aatan ate kma imkann oluu cihetiyle aatan daha stn unsurlardandr. Yeil aatan ate yaratmaya kadir olan, topraktan canl yaratmaya daha kadirdir. Bu bilinen bir eydir. Her ne kadar canllarda hava ve suya ait czler olsa da durum deimez. Maksat ortaya kan eylerde zikri geen unsurlarn bir arada olmasdr. Allah Teala buyurur ki: "Gkleri ve yeri yaratan kendilerinin benzerini yaratmaya Kadir olmaz m?" (Yasin: 39/81) Bu ncl, bedahatle bilinen bir eydir. Bu yzden burada pekitirme sorusu (istifham- takriri) gelmitir ki, bu kanunun muhatap tarafndan bilinen ve kabul edilen bir ey olduuna delalet eder. Nitekim Allah Sbhanehu buyurur ki: "Sana bir misal vermezler ki, Biz onun gereini ve en iyi anlalann sana vermemi olalm" (Furkan: 25/33) Sonra O, genel kudretini yle aklar: "Bir eyi diledii zaman O'nun buyruu sadece o eye "Ol" demektir, hemen olur" (Yasin: 39/82) Bu konuda ve bunun dnda Kur'an'n dier ayetlerinde eitli srlar ve dini sorulara verilen kati deliller vardr. Ancak bunlar, ama sadece iaret etmek olduundan, bal bana konular halinde deildir. NDEKLER

Kur'an'n Tenzih ve Takdis Hakknda Kesin Delilleri Allah Subhanehunun kendisini, ona izafe edilen hissi veya akli viladet gibi eylerden tenzih ve takdis etme konusunda kulland deliller de byledir. Nitekim Hristiyanlar, kelimenin kt varl, onun cevheri kldlar. Sabii filozoflar da on akl, nefisler ve cevher mi yoksa araz m olduunu tartp durduklar dokuz felein neet ettii varlk iin ayn eyi iddia ederler. Onlar akllar erkek, nefisleri de dii mesabesinde grr. (Bu bn-i Arabi El-Hatemi ve onun sufi taraftarlarnn da kabul ettii grtr. bn-i Arabi bu gr Ftuhat kitabnda iyice yerletirmek iin uzun uzun aklamalar yapmtr. Hatta denilebilir ki Futuhat'n btn konular bu meseleyi aklamaya yneliktir. (Tahkik eden) Bylece onlar asl varl babalar, anneleri ilahlar ve yakn rabbleri kabul ederler. Onlara gre: "Onlarn nefisler hakkndaki bilgileri srekli devreden hareketin (harekt'd-devri) varln gsterir. O da iradi harekete o da hareket eden nefse delalet eder" Fakat onlarn ounluu feleki nefsi kendi bana kaim olan cevher deil, araz olarak kabul eder. Bunlar Allah'n oullar ve kzlar olduunu syleyen mrik gruplarn ve dierlerinin szlerine benzemektedir. Allah Teala buyurur ki: "Cinleri -o yaratmken- kafirler Allah'a ortak kotular. Kr krne O'na oullar ve kzlar uydurdular. Haa. O, onlarn vasflandrmalarndan ycedir" (En'am: 6/100) "Dikkat edin dorusu onar yalan uydurup sylyorlar: Allah dourdu diyorlar Onlar phesiz yalancdr" (Saffat: 37/151-152) Onlar, "melekler Allah'n kzlardr" diyorlar bunlar ise akllarn veya nefislerin akllarnn melekler olduunu, onlarn da Allah'tan neet ettiklerini sylyor. Allah Teala buyurur ki: "Beendikleri erkek ocuklar kendilerine, kzlar da Allah'a mal ediyorlar. O bundan mnezehtir. Aralarndan birine bir kz olduu mjdelendii zaman, ii gamla dolu olarak yz simsiyah kesilir. Kendisine verilen kt mjde yznden halktan gizlenmeye alr. "Onu utana utana tutsun mu yoksa topraa m gmsn?! Ne kt hkmediyorlar. Ahirete inanmayanlar, ktlk misalidirler. En stn misali ise Allah verir. O gldr, Hakimdir (...) Beenmediklerini Allah'a mal ederler. Dilleri gzel eylerin kendilerine ait olduunu yalan yere syler durur. Cehennemin onlarn olduunda ve nceden oraya gideceklerinde phe yoktur" (Nahl: 16/57-62)

"Demek O yarattklar arasndan kzlar kendisine alp da oullar size verdi yle mi? Ama Rahman Allah'a isnat ettikleri kz evlat kendilerinden birine mjdelenince o kimsenin ii gayzla dolu olarak yz simsiyah kesilir. Demek ss iinde yetitirilecek ve ekimeyi beceremeyecek olan Allah'a deil mi? Onlar, Rahman olan Allah'n kullar melekleri de dii saydlar. Yaratllarn m grmler. Onlarn bu ahitlikleri yazlacak ve sorguya ekileceklerdir" (Zuhruf: 43/16-19) "imdi Lat, Uzza ve bundan baka ncleri olan Menat'n ne olduunu syler misiniz? Demek erkekler sizin, diiler Allah'n m? yleyse bu haksz bir paylama...!" (Necm: 53/19-22) ve Kur'an'daki buna benzer dier ayetler... Bu ayetlerde Allah Teala, yaratc olan Rabb'in, insanlarn kendilerine bile yaktrmadklar eksik sfatlardan evleviyetle mnezzeh olduunu beyan etmitir. nsanlar kendileri iin bile kerih grd, kendilerine izafe edilmesinden utandklar eyleri nasl Allah'a nisbet edebiliyorlar? stelik insanlarn utandklar bu sfat, onlardan gerekten var olup, olmamas da muhal deildir. Onlar kendilerini bu sfattan temizleyemez, bu zelliklerini reddedemezler. Madem ki onlarn dncelerine gre bu utanlacak bir eydir, yleyse Allah kt ve eksik sfatlardan uzak olmaya onlardan daha hak sahibidir. Keza Allah Teala "tevhid" konusunda yle buyurur: "Allah size kendinizden bir misal vermektedir. Size verdiimiz rzklarda, emrinizde bulunan klelerinizin de eit ekilde hak sahibi olmalarna raz olur ve birbirinizi saydmz gibi bu ortaklarnz sayar msnz?" (Rum: 30/28) "Sonra siz birbirinizi ldren kimselersiniz" (Bakara: 2/85) "Kendi kendinizi ayplamayn, birbirinizi kt lakapla armayn." (Nur: 24/12) "Yaratannza tevbe edin, kendinizi (bir tefsire gre tevbe etmeyenlerinizi ev.) ldrn" (Bakara: 2/54) "...Birbirinizi yurdunuzdan srmeyin, diye sz almtk (...) sonra siz birbirinizi ldren... kimselersiniz." (Bakara: 2/84-85) Bylece Allah Subhanehu her ikisi de yaratlm olduu halde klenin efendisine ortak olamayacan bu yzden klesinin kendi benzerlerinden biri saylamayacan beyan etmitir: "Hatta siz klelerden birinin size benzetilmesini istemiyorsunuz; yleyse benim yarattm kullarm nasl bana ortak kabul ediyor, bana dua ve kulluk edildii gibi onlara dua ve kulluk edilebileceini nasl sylyorsunuz" denilmek istenmektedir. Nitekim mrikler telbiyelerinde: "te geldik ey Allah'm ite geldik! te burdayz; senin erikin yok ancak senin iin olan bir ortan var; sen ona ve onun malik olduu eye sahipsin" diyorlard. Bu gerekten geni bir konu olup beyan yeri buras deildir.

NDEKLER

Kur'an ve Snnetin Usuli'd-din'in Btn Meselelerini ve Delillerini ine Almas Ama sadece Kur'an'da ve Nebevi Hikmetle var olan eylerin, dinin aslndan olmay hak eden her trl mesele ve delilleri kapsadna iaret etmektir. Baz insanlarn usulu'd-din adyla batl eyleri dinin aslna sokuturmalarna gelince: bunlarn hibiri istenildii kadar, bozuk mesele ve deliller sokuturulmaya allrsa allsn, usul'd-dinden deildir. Mesela sfatlarn ve kaderin olmad gibi ya da arazlarn hadis olmas sebebiyle alemin de hadis olduuna getirilen deliller gibi... Onlara gre: Arazlar, oluumlarda olsun, dierlerinde olsun, cisimlerin kendisiyle kaim olduu eylerdir. Bu delilin ihtiya duyduu delil, birinci olarak arazlarnki onlar sfattr -veya onlarn bir blmnn, mesela ekvan, yani hareket, skun, toplanma, ayrlma gibi- ispatdr. Ayrca onlarn hadis olduunun ispat, gizlilikten sonra ortaya kmalarnn istialiyle ve cismin bo oluunun ispatndan sonra, onun bir yerden bir yere hareket etmesinin butlanyladr. Cismin bo kalmas, gerek onun araz cinsinden olan btn cinslerden bo kalmas -ki bu da cismin onu kabul ettiini ispat etmekle olur. nk bireyi kabul eden ondan ve onun zddndan bo kalmaz.ve gerekse btn ekrandan bo olmasdr. Bir drdnc ispat yoluda ncesi olmayan hadisin mmteni olduunu ispatlamaktr. kinci olarak: Sfatlardan (yani arazlardan) bo olmayan her ey muhdestir. nk ekran gibi sfatlar

(araz) da mutlaka hadis cinsinden bir ey bulunur. inde hadis tayan bir eyin kendisi de hadistir nk hadislerin sonsuz alnmas mmtenidir. Glkle bilinebilen bu yola Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem), insanlar armam, onlardan bu yolla yaratcy ve peygamberlerin peygamberliklerini kabul etmelerini istememitir. nk E'ari ve dier kelam ustalarnn da itiraf ettii gibi bu yol peygamberlerin ve onlara tabi olan selefin ve mmet imamlarnn yolu deildir. Onlar bu yolun kendilerine haram klndn anlatrlar hatta bu yolun batl olduunu belirtmilerdir. nk bu yolun mukaddimelerinde, iddia edilen eyin sabit olmasn mutlak olarak imkansz klan baz "tafsil" ve "taksim"ler vardr. Bu yzden "dininin asllar" konusunda bu gibi ncllere dayanma ihtiyac duyan biri iin iki eyden biri gerekir: - Ya onun zayf olduunu grecek ve onunla alemin kadim olduunu syleyenlerin delillerini karlatrp kendi delillerini onlarnkiyle birebir eleyerek veya bazen onlardan ounun yapt gibi bazen bunu bazen onu tercih edecek; - Ya da akl ve eriat konusunda bozuk olduu apak lazimelere, o deliller sayesinde sapacaktr. Nitekim Cehm bu yolla cennet ve cehenemin olmadna, Ebu'l-Huzeyl, cennet ehlinin hareketlerinin inktana, E'ari ve dier baz kimseler su, hava toprak ve atein tadnn baz kimseler bu ve baka yollardan tad renk gibi arazlarn tek halde kalmalarnn caiz olmadna kail olmulardr. nk (bu sonuncu grup), onlara, Allah'n sfatlarn, cisimlerin sfatlar cihetiyle hadis oluuyla delil getirip nakzedici cevap verenle karlk olarak yle dediler: "Cisimlerin sfat arazdr. Yani onlar deiiklie maruz kalr ve yok olurlar. Onlar tek hal zere kalmazlar. Halbuki Allah'n sfatlar byle deildir, onlar bakidir." Onlardan bir grup kimse, arazn baki olmas durumunda onun yok olmasnn mmkn olmayacana dayanmtr. Onlar bunu yle aklar: "nk o arazlarn yokluu, ya onlarn zddnn ortaya kmasyla ya onlar ortaya karan eylerin yok olmasyla ya da failin iradesiyle olacaktr. Herbir ihtimal de mmtenidir." Onlardan dier bir grup bu umdeye kar kar ve fail-i muhtar'n yok olan eyi nasl var ediyorsa var olan eyi de yok edebileceini savunur. Bunlar "cisimlerin yok olmas, ancak ondaki arazlarn yok olmasyla mmkn olabilir" demezler. Halbuki dierleri bu grn doru olduunu iddia ederler. Nitekim onlar bir eyin zddnn yaratlmasyla -ki bu, mahalde olmakszn fena demektir- o cismin yok olacan kabul etmez. Nitekim Mutezileden bazlarnn grleri budur. Akl banda olan insanoullarnn cumhuru ise byle bir eyi bilinene ve hislere aykr grr. NDEKLER

Mutezile'nin Allah'n Ahirette Grleceini ve O'nun Ara eref Vereceini nkar Etmesi Ehl-i Kelam'dan baz Mutezili kimseler ve dierleri bu yol sebebiyle Rabb Teala'nn sfatlarn mutlak olarak veya ksmen inkar etmilerdir. nk onlara gre: "Eyann hadis olduuna delalet eden, sfatlarn kendisiyle kaim olduu eydir. Bu delilin ortadan kaldrlmas gerekmektedir." Onlar bylece, sfatyla kaim olan her mevsufun hadis olduunu benimsediler. Bu dahi son derece bozuk ve sapk bir grtr. Onlar bu grleri yznden Kur'an'n yaratlm olduunu benimseyip ahirette Allah'n grleceini ve ara eref vereceini inkar ettiler. Bunun dnda bu hccetin mukaddimesini -ki mutezile ve onlarn izinden gidenler onu dinlerinin asl haline getirdiler- her konuya amil klan kimselerin sahip olduu nice sapk grler vardr. te bunlar onlarn Usulu'd-din adn verdii konulardr! Ancak gerekte onlar, "Allah'n, kullarna tayin ettii dinin asl konularndan" deildir. Gerek "din" hakknda Allah Teala yle buyurur: "Yoksa Allah'n dinde izin vermedii bir eyi onlara meru klacak ortaklar m vardr?" (ura: 42/21) te asl usul ve furu'un ls budur. NDEKLER

Kelamclarca Usuli'd-din Ad Verilen Konularda Mphem ve Mcmel Usulu'd-din sznn, bu ismi kullananlarn rfnde, baz meselelerin ve stlahlarn kartrlmas yznden mphemlikler ve kapallklar ifade ettii bilindikten sonra; Asl dinin, Allah'n Rasulunun ve m'min kullarn yannda olan "din" olduu aa kmtr. Bu dini m'minler Rasulullah'tan (sallallahu aleyhi ve sellem) miras almlardr. Allah'n izin vermedii eyi din olarak ortaya koyanlara gelince: malumdur ki o eyin asl onlar balar. Onlarn Rasululullah'tan (sallallahu aleyhi ve sellem) nakledilmi olmas caiz deildir. nk onlar batl olup, batln gerei de batldr. Tpk hakkn gerei, hak olduu gibi... Delil medluln gsterir. o (delil) ne zaman sabit olursa onun delalet ettii eyde sabit olur. Melzum (bir eyden dolay olan) varsa lazm da var demektir. Lazm ortadan kaldrlmadnda melzum da ortadan kalkmaz. Bir eyi ortaya karan ey (lazm) yok olduunda, o eyin de yok olduu bilinir. Bir eyin batl olduu, o eyin lazmnn batl olmasndan anlalr. Keza bir eyin sabit olduu onun lazmnn sabit olmasndan bilinir. "Lazm" (Bir eyi ortaya karan ey, luzumlu olan, gereken) batl ise "melzum" (bir eyden dolay olan, bir eyden meydana gelen bir eyin icab olan) da batldr. Ancak bazen "lazm" gizli olup "melzum" gizli olmayabilir. Eer "melzum" gizli ise "lazm" da gizlidir. Bazen "melzum" batl olur ancak "lazm" batl olmaz. Bu yzden "melzumun batl batldr" denilir. nk "batln melzumu batl gerektiren eydir." Bu durumda batl, lazmn kendisidir. Eer "lazm" batlsa "melzum" da batldr. nk lazmn intifasndan melzumun intifas gerekir. Ancak "batln lazm da batldr" denmez. Tpk mahlukatlar meselesinde olduu gibi... nk onlarn varl yaratcnn varln gerektirir ama onlarn yokluu yaratcnn da yokluunu gerektirmez. Her zaman medluln aleyhi gerektiren delilin dmesi vacip olur ancak aksi vacip olmaz. Hadd'de ise durum farkldr onda dmesi de aksi de vaciptir. llete gelince: tam illetin dmesi, lazm gelen eylerin tersine, vaciptir. Bunun aksi olmasyla ilgili

tafsilat ilgili yerlerde oktur. Bu ayrm ayn ekilde selefin ve imamlarn kelam ve kelamclar niin ktlediklerine iaret etmektedir. nk bunlar bozuk delilleri kutlananlarn veya batl makaleler zerine delil getirenlerin delilleridir. "Hak, hkm ve delil olarak Allah'n izin verdii eydir" diyenler ise, ite onlar ilim ve iman ehli kimselerdir. "Allah gerei sylemektedir; doru yola O eritirin" (Ahzap: 33/4) NDEKLER

Istlahlar htiya Annda Istlahlarn Konumaktan Kanmazlar Istlahlarn, kendi stlahlarn ve dillerini konumalar, ihtiya duyduklarnda ve anlam salam olduunda, kerih deildir. Nitekim acemlerden (Arap olmayanlar) da Rumlar, Farslar ve Trklerin kendi rflerince dillerini konumalar byledir. nk bu, ihtiyacn en gzel karlanmas iin caizdir. Ancak ihtiya duyulmadnda, imamlar bunu kerih grmlerdir. Bunun iin Raslullah (sallallahu aleyhi ve sellem), mm Halid b. Halid b. Said b. El-As'a: "Ey mmi Halid, Bu senadr" demiti. Sena Habe dilinde iyi demektir, O zaman kz kkt ve babas Habeistan'a hicret etmi olduundan kz orada dnyaya gelmiti ve onun dili Habee idi.

Bu yzden Kur'an ve hadis baka dillere tercme edilir ki, ihtiya duyan onu anlayabilsin yine ayn ekilde mslman biri tercme sayesinde dier mmetlerin kitaplarn kendi dillerinde okurlar. Nitekim Raslullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Zad b. Sabit'e Yahudilerin kitabn (yazsn) renmesini ve kendisi iin onlar okumasn ve yazmasn emretmiti. nk Yahudiler ona gven vermemekteydiler. NDEKLER

Selefin Kelam Ktlemesinin Sebebi Selef ve imamlar kelam sadece "cevher", "araz" "cisim" gibi stlahlar sebebiyle ktlemediler. Onlarn ktlemesinin asl sebebi: bu ibareler (kavramlar)la, delillerde ve ahkamda, kanlmas gereken mezmum batl eyleri tabir ediyorlard. nk bu lafzlar nefiy ve isbatta mcmel anlamlar ieren (kapal) lafzlard. Nitekim mam Ahmed bid'at ehlini anlatrken der ki: "Onlar kitap hakknda ihtilaf eden kimselerdir. Onlar Kitap'a muhalif olup Kitap'n paralanmas konusunda ittifak halindedirler. Onlar szn mteabihleriyle konuurlar ve yzlerindeki maskeyle cahil insanlar aldatrlar." "Cevher", "araz" gibi tabirlerle kastettikleri anlamlar bilirsen Kitap ve Snnetin hakkn kendisi olduu ortaya kar. Haktan Kur'an ve Snnetin tespit ettii hakk, batldan da yine Kur'an ve Snnetin tesbit ettii batl kastediyoruz.

Kelamclardan ehli hevann "Vesail" ve "mesail" hakknda nefy ve ispat etmeye altklar hak ve batl kastetmiyoruz. Kur'an ve Snnet bunlar fasllara blmlere ayrmakszn anlatmtr. nk srat mstakimin yolu budur. Dierleri ise phe bulutlardr. NDEKLER

Felsefi ve Kelami Istlahlar Nebi, Sahabe ve Selefin Hibir Sznde Yer Almamaktadr Ne Raslullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) ne sahabe ve tabiinin ne de kendilerine tabii olunan imamlarn szlerinde, cevher, cisim, tehayyz araz vb. eylerle anlatlan eylerin "usul'd dine" ait konular olduu bulunmamaktadr. Onlar bu gibi konulara ne "mesail" olarak ne de "delail" olarak itibar etmemilerdir. Bu kelimeleri ifade edenler, olardan ne kastettikleri konusunda ihtilaf halindedirler. Onlar bazen meselede bazen de lafzn medlul (delalet edilen ey) olan manada ihtilaf ederler. Mesela kimileri; "Cisim, bir araya getirilen (mkellef) bir eydir" der, sonra onun telifi artyla bir (tek) cevher mi yoksa iki ya da daha fazla (alt, yedi....) cevherler mi olduu konusunda ihtilaf ederler. Kimileri: " boyut imkan olan ey cevherdir; o, maddeden ve ekilden olumutur" der. Kimileri: "Cevher, var olan (mevcud), eydir" veya: "kendi nefsiyle kaim olan eydir, onun dndakiler cevher deildir" der.

Kelam "cevher", "cisim", "araz" konularnda zemmeden ve bunlarn bidat olduunu syleyen imamlar ve selefin szleri, bu kavramlarla kastedilen manay "usulu'd dine" sokan, nefy ve ispatta "delail ve mesailden" sayan kimseleri ktlemektedir. Eer Kitap ve Snnetle sabit olan manalar bilinse ve onlar (cevher, araz gibi) bu lafzlar anlayan kimselere, manalarn hangisinin hangi lafza uygun olup olmad belli olmas amacyla anlatlsa, bunun faydas byk olurdu. Bunu gerekletiren kii, insanlar arasnda, onlarn ihtilaf ettikleri meselelerde kitaba gre hkmeden kiilerden biridir. Nitekim Allah Teala yle buyurur: "nsanlar bir tek mmetti. Allah peygamberleri mjdeci ve uyarc olarak gnderdi. nsanlarn ayrla decekleri hususlarda aralarnda hkm vermek iin onlarla birlikte hak Kitaplar indirdi" (Bakara: 2/213) O kii, dier mmetler arasnda, onlarn rfleri ve adetleriyle deiik ekillerde anlaylara sahip olarak, ihtilaf ettikleri manalarda tpk bir hakem gibidir. Elbette bu kii, Kitap ve Snnetin manalarn ve bunlara ek olarak o mmetlerin kulland lafzlar bilme ihtiyac duyar. Bunlar bildikten sonra o lafzlarn manalarn, onlarn hakka uygun olup olmadklarnn ortaya kmas iin incelemesi gerekir. NDEKLER

Usuli'd-din'in Hakikatndan Anlalan ey, O'ndan Nehyedilmesi Caiz Olmayan eydir Birisi dese ki: "Nehyi caiz olan eydir" denilse ne olur?

Biz Raslullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) baz szlerin sylenmesini nehyettiini biliyoruz." Ona yle cevap verilir: Bu soruyla ilgili geni aklama ve tafsilat daha nce geti. Allah'n, Rasulyle gnderdii dinin asllarnn hakikatinden, konuulmas yasak edilen konularn olmas caiz deildir. Ancak "Usulu'd-din" olarak isimlendirilen, hakikatteyse ne "delail" ne de "mesail" ynnden "dinin aslyla" ilgisi olmayan veya Allah'n gndermedii; aksine O'nun izin vermedii kimseler tarafndan ortaya konan dinlerin asllaryla ilgili olan meselelerde durum tamamen farkldr. NDEKLER

Kur'an'n Allah'n Ayetleri Konusunda Batl Bir ekilde Mnakaa Edilmesini Yasaklamas Kur'an'n nehyettii eyleri soran kimsenin sorusuna gelince: Bunlar Kitap'n ve Snnet'in getirdikleri eylerdir. Yasak edilen eylerden biri bilgisiz bir ekilde Allah hakknda konumaktr. Allah Teala yle buyurur: "De ki: Rabbim sadece, ak ve gizli fenalklar, gnah, haksz yere tecavz, hakknda hibir delil indirmedii eyi Allah'a ortak komanz, Allah'a kar bilmediiniz eyleri sylemenizi haram klmtr" (A'raf: 7/33)

"Bilmediin eyin ardna dme..." (sra: 17/36) Bir baka yasak: Allah hakknda, haksz bir ekilde konumaktr: "Onlardan Allah'a kar ancak gerei syleyeceklerine dair Kitap zerine sz alnmam myd..?" (A'raf: 7/169) Bir baka yasak: bilgi olmadan mnakaa etmektir: "Siz hadi, bilginiz olan ey zerinde tartanlarsnz. Ama bilginiz olmayan ey hakknda niin tartrsnz?!" (Al-i mran: 3/66) Bir baka yasak "Hak" ortaya ktktan sonra onun hakknda hala tartmaktr. "Gerek ortaya ktktan sonra bile seninle tartyorlard.." (Enfal: 8/6) Bir baka yasak: "batl bir ekilde mnakaa etmek"tir. Allah yle buyurur: "Onlar Hakk, batlla gidermek iin mcadele etmilerdi" (M'min: 40/5) Bir baka yasak: Allah'n ayetleri konusunda mnakaa etmektir. "Allah'n ayetleri zerinde inkar edenlerden bakas tartmaya giremez" (M'min: 40/4) "Bunlar, Allah'n ayetleri zerinde, kendilerine gelmi bir delil bulunmadan, tartrlar. Bu Allah'n katnda da, inananlarn yannda da fkeyi arttrr." (M'min: 40/35) "Allah'n ayetleri zerinde kendilerine gelen bir delil olmadan tartanlarn gnllerinde, ulaamayacaklar bir byklenme vardr." (M'min: 40/56) "Ayetlerimiz zerinde tartanlar, kendilerine kaacak yer olmadn bilsinler" (ura: 42/35) "O'nun hakknda tartmaya girenlerin delilleri Rableri katnda hkmszdr" (ura: 42/16) "Onlar pek kuvvetli olan Allah hakknda ekiirlerken, O yldrmlar gnderir de onlardan dilediine arpar." (Rad: 13/13) "Bilmeden,doruya gtren bir rehberi olmadan, aydnlatc bir kitab da bulunmadan Allah hakknda tartanlar vardr" (Hacc: 22/8) Allah'n Kitabnda nehyettii eylerden biri de "paralanma ve ihtilaf etme"dir. Allah Teala buyurur ki: "Topluca Allah'n ipine sarln; ayrlmayn..." (Al-i mran: 3/103) "Kendilerine belgeler geldikten sonra ayrlan ve ayrla denler gibi olmayn. Bir takn yzlerin aaraca ve bir takm yzlerin kararaca gnde byk azap onlaradr" (Al-i mran: 3/106) bn Abbas der ki: "Yzleri aydnlanacak olanlar ehl-i Snnet ve'l-cemaat; yzleri kararacak olanlar ehl-i bidat ve ehl-i frka'dr."

Allah Teala yle buyurur: "Frka frka olup dinlerini paralayanlarla senin hibir iliiin olamaz. Onlarn ii Allah'a kalmtr" (Enam: 6/159) "Hakk'a ynelerek kendini, Allah'n insanlara yaratlta verdii dine ver. Zira Allah'n yaratnda bir deime yoktur..." (Rum: 30/30) "...Dinlerinde ayrla dp frka frka olan, her frkann da kendinde bulunanla sevindii mriklerden olmaynz" (Rum: 30/32) Ayrlk ve ihtilaf karan kimseler Allah tarafndan ktlenmitir. Allah sbhanehu yle buyurur: "Kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarndaki ihtiras yznden ayrla dtler" (Al-i mran: 3/19) "Fakat Rabbinin merhamet ettikleri bir yana, onlar hala ayrlktadr. Esasen bunlar onun iin yaratmtr" (Hud: 11/119) "Kitap hakknda ayrla denler, dorusu derin bir kmazdadrlar" (Bakara: 2/76) NDEKLER

Bu lerin Nehyinde Snnetin Kitab'a Uygunluu Raslullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) snneti Allah'n Kitabyla uygunluk iindedir. rnein

Peygamber'den rivayet edilen u mehur hadis gibi: Bir blmn Mslim'in Abdulah b. mer'den rivayet ettii dier blm bn Hanbel'in Msned'inde ve dier kitaplarda Amr b. uayb hadisi olarak bilinen (Amr hadisi babasndan o da Amr'in dedesinden rivayet etmitir) yle buyurulur: "Raslullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ashabnn yanna kmt. Bakt ki onlar kader hakknda tartyorlard. Bir adam: "Allah yle demiyor mu? diyordu. Raslullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) yz kpkrmz kesildi. Onlara dedi ki: "Siz bununla m emrolundunuz? "Sizden ncekiler ancak bu yzden helak olmulard Onlar Allah'n kitabnn baz ayetlerini baz ayetleriyle vuruturuyorlard. Allah'n kitabnn ayetleri birbirini tasdik eder bir halde indirilmitir, onlar birbirini nakzetmez. Size ne emredilmise ona bakn ve onu uygulayn; hangi eyden nehyedilmiseniz ondan uzak durun." Bir baka hadis: "Kur'an hakknda mnakaa eden kfre dmtr." Buhari ve Mslim'in sahihlerinde Aie'den (r.a.) rivayet edilmitir: "Raslullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Sana Kitab' indiren O'dur. Onda Kitab'n temeli olan kesin anlaml ayetler (muhkem) vardr, dierleri de eitli anlamldr (mteabih). Kalplerinde erilik olan kimseler, fitne karmak, kendilerine gre yorumlamak iin onlarn eitli anlaml olanlarna uyarlar" ayetini okudu ve yle dedi: "Eer Kur'an'n mteabihine uyanlar grrseniz bilin ki ite onlar Allah'n isimlendirdii kimselerdir; onlardan uzak durun." Kitap ve Snnet'in, usulu'd-din'den olmaya hak kazanm bir meselenin bilinmesini nehyetmesi caiz deildir. Allah'm affet! Baz durumlarda baz kimseler nehyedilmitir. rnein anlamakta acze dlen meselelerle uramak kiiye yasaktr, nk yolu arabilir. Nitekim Abdullah b. Mes'ud (r.a.) yle demitir: "Bir kavme, onlarn aklnn ermedii hadisleri anlatan birisi mutlaka, onlardan bazlar iin fitnedir." Ali (r.a.) yle demitir: "nsanlara, olarn anlaylar kadaryla konuun (veya hadis rivayet edin) Onlarn (akllarnn) reddedecei eyleri brakn Allah'n ve Rasulu'nun yalanlanmas hounuza gider mi?" Bu sz de konumuza rnektir: "Fesada yol aan doruyu yapmak, terketmekten daha ktdr." Rasululah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) u sz konumuzla ilgilidir.

"Sizden kim bir mnker grrse onu eliyle deitirsin; eer gc yetmezse diliyle, eer ona da gc yetmezse, kalbiyle... bu imann en zayfdr." Hadisi Mslim rivayet etmitir. " (Mezkur meselenin) caiz olduu sylenirse, o zaman onun vacip olduu sylenebilir mi? Onun vucubiyetini gerektiren Raslullah'tan (sallallahu aleyhi ve sellem) bir hadis nakledilmi midir?" sorusuna gelince: NDEKLER

Raslullah'tan Gelen Bilgileri Bilmek Farz- Kifayedir Onun iin denilir ki: phesiz, Rasululah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdii eylere genel olarak inanmak her mslman zerine farzdr. Yine phe yok ki, Raslullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdii eyleri bilmek farz- kifayedir. Bu bilgiyi Allah'n, Rasulune bildirdii eylerin teblii, bilgisi dahildir. Ayrca bu bilginin iinde Kur'an' anlamak, onun ayetleri zerinde dnmek de vardr. Kitap, Hikmet, zikri korumak, hayra dua etmek, emr-i bi'l ma'ruf ve nehyi an'l mnker, Rabb'in yoluna hikmetle ve gzel tle armak, en gzel bir ekilde mcadele etmek ve Allah'n kullarna farz kld daha birok ey mslmanlar zerine farz- kifaye olan eylerdir.

Farz- ayn olan eylere gelince; bu insanlarn gleri, ihtiyalar ve bilgilerine gre eitlilik belirtir. Her insan her eyle emrolunmu deildir. Aciz olan kii bilmeyene bir ey gerektirmeyen eyleri dinlemek, onlar ayrntlaryla bilmek zorunda deildir. Ama fetva makamnda olan ya da muhaddis veya aciz kimselere vacip olmayan eyleri renmek iin aba gsteren kimselere bu ilimler farzdr. "Mctehidin bir konuda galip kanaata sahip olmas yeterli midir yoksa mutlaka kesin kanaata m sahip olmaldr?" sorusuna gelince: Cevaben denilir ki: Bu konuda doru olan ayrntl aklama yapmaktr. Her ne kadar ehl-i kelamdan bazlar heberi meselelerin -onlar bu meselelere "El-Usul" derler- tamamen katiyyet olmas gerektiini iddia ederler. Onlara gre yakin ifade etmeyen deliller, delil gsterilemez. Usul konularnda kesinlii herkes zerine farz kabul ederler. Mutlaka ve genel olarak syledikleri bu grleri hatal olup, Kitap'a, Snnet'e, cma' selefi mmete ve mmetin imamlarna terstir. Sonra onlar bununla birlikte baz eyleri vacip klma konusunda en uzak kimselerdir. nk onlar, kati saydklar deliller hccet gsterirler. Halbuki kullandklar deliller yanl eyler olup zan ifade eden eylerden bile saylmazlar. Bu yzden onlardan biri bir konuda, kati bir ekilde sahih olduunu syledii bir delil sunar, bir baka meselede ayn eyin bu defa batl olduunu ispatlar. Zaruri ilim mnakaas edenlerin her biri bir bakasnn iddiasn rten eyleri ispatlamaya alr. NDEKLER

Allah'n Farz Kld Meselede lmin Ve Yakinin Farz Olduu Tafsilata gelince:

Allah bir eyde ne kadar ilim ve yakini gerekli klmsa, ondaki gereklilik, Allah'n gerekli kld miktar kadardr. Nitekim Allah (c.c.) yle buyurur: "Allah'n azabnn iddetli olduunu ve Allah'n balayan, merhamet eden olduunu bilin." (Maide: 5/98) "Bil ki Allah'tan baka ibadete layk ilah yoktur; kendinin, inanm erkek ve kadnlarn gnahlarnn balanmasn dile." (Muhammed: 47/19) te bylece, Allah'n iman etmeyi gerekli kldklar eylere iman etmek gerekir. Gerekliliin kul gcne gre olduu, eriatta yerlemi olan bir meseledir. Nitekim Allah Teala yle buyurur: "Allah'a kar gelmekten gcnzn yettii kadar saknn" (Teabn: 64/) Raslullah (sallallahu aleyhi ve sellem) da yle buyurmutur: "Ben size bir ey emrettiimde elinizden geldii kadar o ii yapn" Hadisi Buhari ve Mslim, sahihlerinde rivayet etmilerdir. Bu ince mesele hakknda ok tartma olduundan ou kimselerin yannda bu konular mteabih saylmtr. Onlara gre bu meselede -er'i olsun veya olmasn- yakin ifade eden bir delil getirmeye kimse g yetiremez. Bir kii, tam bir yakine ulamaktan aciz olduundan dolay kendi kanaatince galip olan gre inanabilmise, onu terkedemez. Aksine bu, ite g yetirebildii eyin kendisidir. zellikle hak ile uygunluk iindeyse bu durum daha da geerlidir. nk hakka uygun olan inan, insana fayda verir, ondan sevap kazanlr, kiinin zerinden farziyet der. sterse o kii, istenilen eyin ounu yapabilecek gte olmasn; (g yetirdiini yapmakla teklifi yerine getirmi olur.) NDEKLER

Kur'an le Amel Edenler Ne Dnyada Yolunu arr Ne de Ahirette Mutsuz Olurlar Ancak u bilinmelidir ki, bu Kitap hakknda yolunu aran veya onun hakknda, hakk anlamaktan acze den kimseler, Raslullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdii eylere uymada olduka uzak kalm; dnmeyi, hak bilgisine ulatracak istidlalleri terketmi kimselerdir. Onlar Allah'n Kitap'ndan yz evirdiklerinden sapmlardr. Nitekim Allah Teala yle buyuruyor: "Ey insanoullar, size aranzdan ayetlerimizi okuyan peygamberler geldiinde, kim onlarn bildirdiklerine kar gelmekten saknr ve gidiini dzeltirse, ite onlara korku yoktur ve onlar zlmeyecektir." (A'raf: 7/35) "Allah onlara yle dedi: Birbirinize dman olarak hepiniz oradan inin. Elbet size Benden bir yol gsteren gelir; Benim yoluma uyan ne sapar ne de bedbaht olur. Benim Kitabmdan yz eviren bilsin ki, onun dar bir geimi olur ve kyamet gn de onu kr olarak diriltiriz." (Ta ha: 20/123-124) bn Abbas der ki: "Allah, Kur'an' okuyan ve onunla amel eden kimselerin bu dnyada sapmayacana ahirette de mutsuz olmayacana kefil olmutur." bn Abbas sonra bu ayeti okudu. Tirmizi ve dierlerinin Ali'den (r.a.) rivayet ettikleri bir hadiste yle buyurulur: "Raslullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "phesiz fitneler kacaktr." dedi. Ben: "Onlardan k yolu nedir, ya Rasulallah? dedim. O yle dedi: "Allah"n Kitab... Onda sizden ncekilerin haberleri, sizlere vadedilen eyler, aranzda hkmedeceiniz hkmler vardr. O kesin bir szdr; elence iin deildir. Kim kendini beenerek ondan yz evirirse, Allah onu yok eder. Kim hidayeti ondan baka yerde ararsa, Allah onu saptrr. O Allah'n metin ipidir. O hikmetli bir zikirdir; O Srat- mstakimdir. Arzular onu bozamaz; diller onu kartramaz, oka reddedilmekten ypranmaz; O'nun mucizeleri tkenmez; alimler ona doymaz." "Bir baka rivayette: "Grler onda ihtilaf etmez. O yle bir Kitaptr ki, cinler bile onu iitir iitmez""Gerekten biz doru yolu gsteren bir Kitap dinledik" (Ahkaf: 46/30) demilerdi. Kim ondan bir ey sylemise o doru

sylemitir; kim onunla amel etmise mkafat kazanmtr; kim onunla hkmetmise adil olmutur; kim ona armsa srat- mstakime hidayet etmitir." Allah Teala yle buyurur: "Bu dosdoru olan yoluma uyun. Sizi Allah yolundan ayr drecek yollara uymayn." (En'am: 6/153) "Elif, lam, mim, sad. Sana bir kitap indirildi O'nunla insanlar uyarman ve inananlara t vermen iin kalbine bir darlk gelmesin. Rabbinizden size indirilen Kitap'a uyun. O'ndan baka dostlar edinerek onlara uymayn." (A'raf: 7/1-3) "Bu indirdiimiz kutsal bir kitaptr, ona uyun "Bizden nce iki toplulua kitap inmi idi, bizim onlarn okuduklarndan haberimiz yok" demekten veya "Bize kitap indirilseydi onlardan daha doru yolda olurduk" demekten saknn ki merhamet olunasnz. phesiz o, Rabbinizden size belge, yol gsteren ve rahmet olarak gelmitir. Allah'n ayetlerini yalanlayandan ve onlardan yz evirenden daha zalim kimdir? Ayetlerimizden yz evrenleri, yz evirmelerinden tr kt bir azapla cezalandracaz." (En'am: 6/155-157) Allah Subhanehu, ayetlerinden yz evirenleri mutlaka cezalandracan zikretmitir.

Muhatabn onlar yalanlamas veya yalanlamam olmas durumu deitirmez. Kt azap, ayetlerden yz evirmesinden dolaydr. Bu da aklamaktadr ki, Rasululah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdii eyleri ikrar etmeyen kii kafirdir. ster onlarn yalan olduuna inansn ister byklenerek imandan kansn ister arzularna uyarak onlardan yz evirsin ve isterse onlardan pheye dm olsun, her durumda Raslullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdii eyleri yalanlayan kii kafirdir. Ayetleri yalanlamayan kimse, onlara inanmad zaman da kafir olur. Bu yzden Allah, Kitabnn bir ok yerinde, indirdii eye tabi olmayanlarn delalete ve azaba deceklerini haber vermitir. sterse bu kimse dnceye cedel ehli, akliyat ve dier ilerde mctehid biri olsun, farketmez. Bunlar kafirlerin ve mnafklarn inatlarndan kabul edilmektedir.

Allah Teala buyurur ki: "Peygamberleri onlara belgelerle gelince, kendilerinde olan bilgilerle gururlanrlar da alaya aldklar ey kendilerini sarverdi." (M'min: 40/83) "Onlara kulaklar, gzler ve kalpler vermitik ama kulaklar, gzleri ve kalpleri onlara bir fayda salamad; zira Allah'n ayetlerini bile bile inkar ediyorlard. Alaya aldklar eyler onlar kuatp yok ediverdi." (Ahkaf: 46/26) "iddetli azabmz grdklerinde: "Yalnz Allah'a inandk; Ona kotuumuz eleri inkar ettik" dediler. Ama bizim iddetli azabmz grp de yle inanmalar kendilerine fayda vermedi. Bu

Allah'n kullar hakknda, tedenberi yrrlkte olan yasasdr. te inkarclar o zaman hsranda kaldlar." (M'min: 40/84-85) "Bunlar Allah'n ayetleri zerinde kendilerine gelen bir delil bulunmadan tartrlar. Bu Allah katnda da, insanlarn yannda da fkeyi arttrr." (M'min: 40/35) "Allah'n ayetleri zerinde kendilerine gelen bir delil olmadan tartanlarn gnllerinde ulaamayacaklar bir byklenme vardr. Sen Allah'a sn, O phesiz iitendir, grendir." (M'min: 40/56) "Sultan", Allah katndan indirilen hccet demektir. Nitekim Allah Teala yle buyurur: "Yoksa onlara ortak komalarn syleyen bir delil mi indirdik" (Rum: 30/36) "Yoksa apak bir deliliniz mi var? Doru szller iseniz kitabnz getirin bakalm." (Saffat: 37/156157) "Bunlar sizin ve babalarnzn takt adlardan baka birey deildir; Allah onlar destekleyen bir delil indirmemitir." (Necm: 53/23) Allah Teala kendi bakalarna bir din edinen kimselerden unu istemitir: "Eer doru szl iseniz size indirilmi bir kitap intikal etmi bir bilgi krnts varsa bana getirin" (Ahkaf: 46/4) Buradaki kitap bildiimiz kitaptr. (Esaret) ise "yazlm kitaplarla isnad ve rivayet" demektir. nk (Esaret), (Eser)'den tremitir. Sz kabul edilen kimsenin syledii, isnad ynnden gl olan ve yazyla kayda geirilmi olan sz, btnyle o kimsenin asardr. Allah Teala, mnafklarn sfat hakknda yle buyuruyor: "Sana indirilen Kur'an'a ve senden nce indirilenlere inandklarn iddia edenleri grmyor musun? Tautun huzurunda muhakeme olunmalarn isterler. Oysa onlar tanmamakla emrolunmulard. eytan onlar derin bir sapkla saptrmak ister. Onlara, "Allah'n indirdiine ve Peygamber'e gelin" dendii zaman, mnafklarn senden bsbtn uzaklatklarn grrsn. Balarna kendi ilediklerinden tr bir musibet attnda sana gelip: "Biz iyilik etmek ve uzlatrmaktan baka bir ey ietemedik" diye nasl da Allah'a yemin ederler! te bunlarn kalplerinde olan Allah bilir, onlardan yz-evirir, onlara t ver, kendilerine tesirli szler syle..." (Nisa: 4/60-63) Bu ayetlerde Kitap ve Snnetten baka bir eyle muhakeme olunmak isteyen kiinin sapklna, mnafklna delalet eden eitli ibretler vardr. sterse o kii, er'i delillerle, mriklerin ve ehl-i kitabn tautlarndan alnm olan, onun "akliyat" olarak isimlendirdii eyler arasnda uygunluk kurmak istesin, sonu deimez. Bu ayetlerde daha pek ok ibretler vardr. NDEKLER

Ehl-i Vaid'den Kur'an'a Uymada Tefrite Derek Hata Edenler Bazlarnn hatas, mesela Kur'an'a ve imana uyma konusunda ona icap eden eyleri yapmada geri durmaktr. Veya onlar, haram klnm yollara saparak Allah'n hududunu ihlal ederler; Allah'tan bir hidayet olmakszn kendi arzularna uyarlar. Bunlar kendilerine hakszlk edenlerdir ve bunlar azapla tehdit edilmi (ehl-i vaid) kimselerdir. Halbuki, Allah'a ve Rasulne zahiren ve batnen itaat etmede azami gayret gsterip, gayretlerinde -Allah ve Rasulunun emrettii zere- sadece hakk amalayanlarn hatalar affedilmitir. Nitekim Allah Teala yle buyurur: "Peygamber ve inananlar, ona Rabbinden indirilene inand. Hepsi Allah'a, meleklerine kitaplarna ve peygamberlerine inandlar. "Peygamberleri arasnda hibirini ayerdetmeyiz; iittik, itaat ettik; Rabbimiz! Affn dileriz; dn Sana'dr" dediler. (...) "Rabbimiz! Eer unutacak veya yanlacak olursak, bizi sorumlu tutma" (Bakara: 2/285-286) Sahih-i Mslim'de Raslullah'tan (sallallahu aleyhi ve sellem) sabit olduuna gre Allah Teala: "Ben de (yle) yaptm" buyurmutur. Yine bn Abbas hadisinde sabit oluuna gre Raslullah (sallallahu aleyhi ve sellem) yle buyurmutur: "Bu iki ayet ve Fatiha suresinden okunan her harfe mutlaka (icabet) ihsan edilir" Bu, Nebi ve m'minlerin duasna icabet edildiini ve Allah'n, unuttuklarnda veya hata ettiklerinde onlar sorumlu tutmayacan beyan etmektedir.

Soru soran kiinin "Bu teklifi mala yutak"a gerer mi? sorusuna gelince, ona denilir ki: Bu ibare -her ne kadar onu nehy ve isbat konusunda insanlar ok tartmsa da- zerine ortaya kan ihtilafn iki eit olduu bilinmelidir. Birincisi: nsanlar "teklif-i mala yutak"n caiz olduunu ve vuku bulduu konusunda ittifak etmiler; ancak ona "la yutak" kelimesinin uygun olup olmad konusunda ihtilafa dmlerdir. kincisi: "la yutak" zerinde ittifak etmiler, ancak onun vuku bulmamas zerinde deil, caiz olmas konusunda ihtilaf etmilerdir. lim ve iman ehli kimselerin herhangi bir eyin "la yutak" (g yetirilemez) olduu konusunda ittifak edip o iin vuku bulup bulmayaca konusunda ihtilaf etmeleri meselesine gelince, bu mesele byle deildir. Birinci eit: Kulun gc konusunda msbet ve menfi dnen kelamclarn tartmalar gibidir. "Acaba bir ii yapmak kulun gcnde ve kudretinde midir? G, nceden deil, mutlaka fiilin oluu esnasnda m olmas icab eder. Yoksa g fiilden nce var olmalmdr? Yoksa g hem nceden hem de fiille beraber mi var olmaldr.?" Birincisini syleyen kimsenin, g nceden olmayp ancak fiille beraber olduundan dolay, emredildii eyi yapmayan kula g yetiremedii eyin yklendiini kabul etmesi gerekir. Bu yzden aratrmac kelamclr, fakihler, muhaddisler, ehl-i tasavvuf ve dierleri iin doru olan Kur'an'a iaret ettii eydir: - Emrin ve nehyin gerei olan (Birinci) g fiilin musahhihi (tashih eden, yanllarn dzelteni) dir. Onun fiile bitiik olmas icab etmez. - Fiilin ortaya kmasn gerektiren (ikinci) gce gelince, bu g fiile bitiiktir. NDEKLER

Her ki G Konusunda Kur'an'dan rnekler Birincisi ile ilgili olarak: Allah Teala yle buyurur: "...Oraya yol bulabilen insana, Allah iin Ka'be'yi haccetmesi gereklidir." (Al-i mran: 3/97) Rasululah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) mran b. Husayn'a: "Namaz ayakta kl; eer g yetiremezsen oturarak, ona da gcn yetmezse yan yatarak namaz eda et." Sz de buna rnektir. Malum, hacc ve namaz, kii onu ister yapsn ister yapmasn, g yetirebilen kimseye farzdr. Bylece, bu gcn fiille beraber olmas gerekmedii bilinmi oldu. kincisine gelince; g yetirmeyi bu anlama yoranlara gre Allah Teala buyurur ki: "...Onlar iitemez ve gremezlerdi" (Hud: 11/20) "Gzleri bizim dmze kar kapal olan ve fkelerinden onu dinlemeye tahamml edemeyen kafirlere o gn cehennemi yle bir gsteririz ki...!" (Kehf: 18/100-101) Ayetlerinden murad ikinci anlamda olsa da selefin ve cumhurun tefsirine gre ayetten murad, onlarn, kendilerine yaplan azaba dayanamamalar, azabn onlara zor gelmesi, nefislerinin azaba dayanmaya g yetirememesidir. Bu hal, arzular ve bozuk gr, Allah'n mnezeh kitabn duymaktan ve ona uymaktan alkoyan kimsenin halidir. Allah Teala, bu halde olan kimsenin, Kur'an' duymaya ve ona uymaya g yetiremeyeceini haber vermektedir. Bu eit g, fiile bitiik ve onun mucibi olan gtr. Birincisine gelince, eer insanda byle bir g olmasayd, teklif olmazd. Allah Teala yle buyurur: "Gcnz yettii-kadar Allah'tan korkun" (Teabun: 64/16) "nanan ve yararl i ileyenler - ki kiiye ancak gcnn yetecei kadar ykleriz - ite cennetlikler onlardr" (A'raf: 7/42) Bir baka rnek de udur: Usul'd-din konusunda ar gidip haddini bilmeyenlere, Rasule indirilen eyleri iitmeye g yetiremediklerinde onlarn bu gszl bu (ikinci) ksmdandr.

Allah'n olmayacan bildii veya bilmekle beraber bildirdii bir eyle ykml tutulan kii hakkndaki tartma da byledir. Baz kimseler "Bu g yetirilemez bir eydir" der. Nitekim ar kaderiyeciler, Allah'n ilminin, haberinin, kitabnn, olamayacak eye takaddm etmesini kabul edemezler. Bu, her iki grubun da "Malumun hilaf, mmkin ve madurun aleyh olmaz" kural zerinde ittifak etmelerinden dolaydr. NDEKLER

Cumhurun Onlara Muhalefeti ve Onlarn ddialarn rtmeleri nsanlarn ounluu mezkur konuda onlara muhalefet etmi ve: "Allah Teala'nn kudreti onlarn tezlerini rtmektedir. nk O, yapmayaca eylere kadir olduunu sylemektedir" derler. Nitekim Allah Teala ikinci eide gelince: Onlarn bu konuda ittifak, "bir fiili ilemekten aciz olan, o ii yapmaya g yetiremez" nermesi zerinedir. Mesela kr, sar ve ktrm olan bir kimsenin bir mushaf yazamamas veya onu noktalayamamas gibi... Onlarn ittifak ettiklerine gre: eriatta bu eit bir emrin olmas vaki olmamtr. Bu konuda sadece E'arilerden cebre meyleden bir grupla, Malik, afii, Ahmed ve dier imamlarn mezheplerine uyan kimselerden mezhur gruba uyan baz fakihler itiraz etmilerdir. Bunlar aklen byle bir emrin can olup olmadn tartmlar hatta onlardan bazlar at itibaryla mmteni olan eyleri tartma konusu etmilerdir.

rnein iki zddn ve eliiin bir arada olduu u konu gibi: "eriatta varid olmamakla birlikte, bir ey aklen caiz olabilir mi?" Ar gidenler bu gibi eylerin eriatta var olduunu iddia eder. Mesela: Ebu Leheb'in -onun inanmayaca bilindii halde- inanmakla ykml tutulduunu savunanlar gibi... Btn frkalaryla ehl-i kblenin ehl-i kblenin umumuna gre bu batldr. nk hi kimse, "Ebu Leheb'e, onun inanmayaca hitab iittirildi; bununla birlikte yine de ona, inanmas emredildi" diyemez. Nitekim Nuh'a (a.s.) "iman edenler hari hi kimseyi inandramayaca" sylenince bu hitapla artk onlara iman emretmemitir. Ebu Leheb gibi kimseler kfr zere lecekleri belli olup cehenneme yaslanacaklar onlara haber verilince, onlarn zerinden artk teklif kalkmtr. Ondan sonra iman etmeleri onlara fayda vermez. Tpk, azab aka gren bir kimsenin iman etmesi gibi... Allah Teala buyurur ki: "Bizim iddetli azabmz grp de inanmalar kendilerine fayda vermedi." (M'min: 40/85) "O'na: "imdi mi inandn?! Daha nce ba kaldrm bozgunculuk etmitin" dendi" (Yunus: 10/91) NDEKLER

Teklif Konusunda Tartmann eitlenmesi Bazen Emredilen Bir Fiile Bazen de Bir in Oluuna

G Yetirilememesi Buradaki ama, bu asl (meseledeki) tartmann bazen emredilen fiil, bazen de iin cevaz olmak zere eitlilik arzettiini gstermek ve iki ayr eyi bir ey gibi gstererek insanlar pheye dren, tektlif-i mala yutak'n mutlak olarak varln iddia eden kelamclarn phelerini reddetmektir. Onlar "mala yutak" cinsinden insanlarn genelini ilgilendirmeyen baz ksmlarn varln delil gstermekte, emir ve nehiyle ilgili olmayp, sadece kaza ve kaderle ilgili meseleler hakknda tartma karmaktadrlar. Sonra onlar, bu ksmn caiz oluunu, msmanlarn ittifakla kabul ettii "makdurun aleyh" olmayan ksma da gerekli grdler. Halbuki bunlar, mslmanlarn, hatta btn akl sahibi kimselerin batl olduu konusunda ittifak ettii kyaslardr. nk Allah Teala, aciz olan bir kimsenin istese de o ii yapamayacan bilir. Aklen ve dinen iki ksm teklif arasnda fark olduu zorunlu olarak bilinen bir ey olup bu konuda icma vardr. Bu konular, arzulara uymann bir sonucu olarak "kaderiyye" ile onlarn kardeleri olan "cebriye" arasndaki tartmalardan domutur. NDEKLER

Hayr Amalansa Bile Batla Batl Yolla Karlk Vermenin Caiz Olmay Mezkur mesele bildikten sonra; "Teklifi ma la yutak" sznn kullanlmas, tpk "kullar fiilerini yapmaya mecburdur" sz gibi,

slam'da sonradan km bit'adlerden biridir. mmetin selefleri ve imamlar byle eyleri kabul etmemi ve bu tr szleri kullananlar ktlemitir. sterse onlar bu szlerle: "Allah Teala'nn, kullarnn fiilerinin yaratcs olduunu ve var olan eyleri dilediini kabul etmeyen kaderiye mezhebini reddetmeyi amalam olsunlar, farketmez. Onlar: "Bu bidatin bidatle reddedilmesi, fasid ve batla, fasid ve batlla karlk verilmesi demektir" derlerdi. Eer bu cevap basit olarak deerlendirilmeyecek olsayd, kelamclarn grlerini reddetmek iin sadece onlarn bu konuyla ilgili szlerini naklederdim. NDEKLER

Bidati Reddetmek Konusunda Hak le Batln Birbirine Benzemedii fadeler Gerekir Eer sz syleyenin kastettii ey kesin olur, amacn hak ile batln birbirine karmad ifadelerle, doru ekilde aklanm ve hak batldan ayrlm olursa, -ki bu "furkan"dr.- o zaman imamlarn "kitap hakknda ihtilafa dp ona muhalif olanlar ve buna karn Kitap' terketme konusunda ititfak halinde bulunanlar" eklinde tanmladklar kimselere benzeyenlerin niin ktlendikleri ortaya kar. mamlar bu gibi kimseleri "kelam'n mteabihini konuan, olara yaktrdklar anlamlarla cahil insanlar aldatan" kiiler olarak anlatmaktadr. Bu yzden bu kimseler kader konusuna batl bir ekilde dalmalarndan dolay imamlarn katnda ktlenmi kimseler olarak kaderiye altnda Cebriyecilere dahil edilmitir. Yani onlar kaderiye'nin kt anlam iine alnmlardr. Bu yzden mam Ebu Bekir El-Hallal, "Essnne" kitabnda "Er-Redd al'l-Kaderiye" adnda bir balk atmtr. O der ki:

Kaderiye'nin gr udur: "Allah Teala, kullar gnaha zorlamtr" Sonra Ebu Bekir El Hallal, Amr b. Osman'dan -onun da Bakyye b. Velid'den rivayet ettii- bir sz nakleder: Bakyye dedi ki: "Zebidi ve Evzai'ye Cebr meselesini sordum. Zebidi yle dedi: "Allah'n emri en byktr; O'nun kudreti icbar ve tazyikten ycedir; fakat o, hkmeder (kaza) ve takdir eder; O yaratr ve kulunu onun sevdii eye meylettirir." Evzai de yle dedi: "Cebr'in ne Kur'an'da ne de Snnette bir aslnn olduunu bilmiyorum. Bunu (cebri) sylemekten korkarm. Ancak kaza, kader, halk (yaratma) ve cebl'i (meylettirmek), tabiat haline getirmek. yle bir haber nakledilir: "Kalpler kendisine en yi olann sevgisine ynlendirilir." sylerim. Bunlar Kur'an'da ve Raslullah'tan (sallallahu aleyhi ve sellem) gelen hadislerde var olduu eylerdir." (Ebu Bekir El-Hallal devamla der ki:) Bu szleri buraya, tasdik ve cemaat ehline mensup olan birinin pheye dme korkusundan dolay aldm. Tebe'ttabiin dneminde bu iki imamn syledii bu szler, en gzel cevaplardandr. NDEKLER

Zebidi'nin Szlerinin Aklanmas Zhri'nin arkada Muhammed b. Velid ez-Zebidi'nin: "Allah'n emri en byktr; O'nun kudreti icbar ve tazyikten ycedir" szleri cebri nefyetmektedir. Bunun nedeni aktr. nk "cebr", lgatte: "nsann, rzas olmayan bir eye zorlanmas" demektir. Nitekim fakihler, nikah babnda: "Kadn nikaha zorlanabilir mi (icbar), yoksa zorlanamaz m? Eer veli ona bask yaparsa ne yaplr? eklinde bir mesele amlardr. Onlar bu szlerden, "kadnn kendi rzas ve iradesi ve istei olan biriyle evlenmesine, veli engel olursa ne yaplacan" kastetmilerdir. Zebidi diyor ki: "Allah icbardan ve tazyikten ycedir" nk Allah Sbhanehu kulun yapt eyden onu raz ve muhtar terk ettii eyden de isteksiz ve gnlsz klmaya kadirdir. Nitekim olan eyler de bunu gstermektedir: Bir kul, sevdii, houna gittii, istedii bir eyi yapmaya mecbur deildir. Bu i onun ihtiyarna kalm bir eydir. O, bir eyi terketme konusunda da bask altnda deildir. Kul, istemedii, beenmedii, nefret ettii bir eyi yapmaz. Bu da onun ihtiyarna bal olan bir eydir. Evzai ise, "cebr" kelimesinin kullanlmasna, isterse o kelimeyle bu (doru) anlam kastedilsin, reddetmitir. nk "cebr" kelimesinin Kur'an ve Snnet'te bir temeli yoktur. Dolaysyla bu kelime, onunla sahih bir mana kastedilse bile, batl bir amala (anlam kaymasna urayp) apak bidat bir kelime olabilir. Hallal der ki: Bana Ebu Bekir El-Mervezi anlatt; dedi ki: Baz eyhlerin yle dediini duydum: Bunu Abdurrahman b. Mehdi'den iittim; yle diyordu: "Sfyan Es-Sevri Cebri inkar eder ve "Allah kullar "celb"eder. (ynlendirir, meylettirir) derdi." Mervezi dedi ki: "Sanrm o (Sfyan Es-Sevri), Raslullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) Eece Abdulkays'a syledii, sahih-i Mslim'de geen, u sz kastetmitir:

"Sende Allah'n sevdii iki zellik var: Hilm ve vakar." Abdulkays dedi ki: "Ben bu iki ahlakla m yaratldm, yoksa bu iki haslet bana sevdirildi mi?" Raslullah (sallallahu aleyhi ve sellem) dedi ki: "Bilakis sen bu iki huya ynlendirildin." Buna karlk Abdulkays yle dedi: "Allah'n sevdii iki huya beni meylettirene hamd olsun." Bu yzden Buhari ve dierleri kullarn fiilerinin yaratlmas hakknda: "nsan gerekten pek huysuz yaratlmtr; bana fenalk gelince feryad eder, bir iyilie urarsa onu herkesten men eder." (Mearic: 70/19-21) ayetini delil gstermiler ve insann bu sfatta yaratldn belirtmilerdir. Bakalar da (Kur'an'da geen) brahim Halil'in u szlerini delil gsterir: "Ey Rabbimiz beni ve ocuklarm namaz klanlardan eyle" (brahim: 14/40) "Ey Rabbimiz, ikimizi de sana teslim olanlardan kl, soyumuzdan da sana teslim olanlardan bir mmet yetitir." (Bakara: 2/128) NDEKLER

Cebr Konusunda Evzai'nin Cevab Zebidi'nin Cevabndan Daha Salamdr Evzai'nin cevab, Zebidi'nin cevabndan daha salamdr. nk Zebidi, cebr-i nefyetmekte, Evzai ise bu kelimenin kullanlmasn men etmektedir. nk bu lafza sahih anlam da yklenebilir. Zebidi'nin nefyi batlla birlikte hak olan da ortadan kaldrmaktadr. Nitekim El-Hallal, "Snnet" adl kitabnda Abdullah bn Hanbel'in bir szn zikreder: Muhamed b. Kibar'dan, o da Ebu Ma'er'den o da Ya'la'dan o da Muhammed b. Ka'b'dan: bn Ka'b dedi ki: "Allah'a "El-Cebbar" denildi, nk O, halk, istedii eye zorlar." Mcmel, muhtemel ve mteabih lafzn menedilmesi onun nefyinden daha gzeldir. Bozuk, muhtemel manann her iki manay bozacandan korkulsa bile yine de en iyisi men'dir. NDEKLER

mam Ahmed'in Gr Emredilen eye g yetirilememe hakknda da ayn ey sylenir. nk mahzurlu olan eylerde cebrin var olduunu sylemek, emredilen eylerde, onlar yapacak gcn olmadn sylemeye benzer.

Nitekim mam Ahmed ve dier snnet imamlar bu grtedirler. El-Hallal der ki: Bana Meymuni haber verdi, dedi ki: Ebu Abdullah'tan (Ahmed b. Hanbel'i kastediyor) duydum; o -kader hakknda- Halid b. Herra ile tartyordu. Bir adam zikrettiler. Bunun zerine Ebu Abdillah'a dedim: "Bir adam, "Allah kullar icbar ediyor" diyor, ne dersin?" o: "Biz byle bir eyi sylemeyiz" dedi, icbar reddetti ve yle dedi: "Allah dilediini saptrr, dilediine hidayet verir." NDEKLER

Ahmed b. Hanbel'in Ahmed b. Ali le Olan Hikayesi Hallal der ki: Bize bn Mervezi haber verdi, dedi ki: "Abdulvahhab, Hasan b. Halef El-Ukberi hakknda bana, onun babasnn mirasn almaktan uzak

olduunu yazmt. Bununla ilgili olarak kaderiyeci bir adam: "Allah, kullar gnah ilemeye zorlamaz." dedi. Ahmed b. Reca onun bu grn reddedip dedi ki: "phesiz Allah, diledii eye kulu icbar eder." O bu szlerle kaderi ispatlamak istemiti (sonra) Ahmed b. Ali bu konuyla ilgili bir kitap yazd. Ben o kitab alp babamn yanna girdim ve olay ona anlattm. O: "Bununla ilgili bir kitap m yazm?" deyip her iki tarafn grlerini, yani hem Ahmed b. Ali'nin "kullar icbar eder" szn hem de kaderiyenin "icbar etmez" szn, reddetti. Hem Ahmed b. Ali'nin yazd kitab hem de onun o kitapta gsterdii delilleri kabul etmedi. Bunun da tesinde, byle bir kitap yazmasndan dolay onun ayrlp gitmesini emretti. Sonra bana dedi ki: "Allah kullar icbar eder, sznden dolay bn Ali'nin rabbine tevbe etmesi gerekir" Bunun zerine ben Ebu Abdillah (Ahmed b. Hanbel)'e: "Bu meselenin cevab nedir" diye sordum. O u ayeti okudu: "Allah dilediini saptrr, dilediine hidayet eder." (Fatir: 35/8) Mervezi, Ebu Abdillah'n hem cebri savunanlar hem de onu inkar edenleri dinledikten sonra; Ebu Abdillah dedi ki: "Birisi bir bidat ortaya kardnda, herkes ona cevap yetitirmeye urar." Sonra muhdes (bidat) olan eylerle reddiyelerde bulunan kimseler iin istifar etmesini istedi. O, bir eyi, ayn yntemle reddetmeyi kabul etmedi. nk ondan nce bu ekilde davranan bir imam yoktu." Mervezi devamla: "Hi kimse Akbere'den gelme konusunda Ahmed b. Ali'den daha aceleci davranmad. Onun yannd eyhler ve Akbere'nin kttab vard. Ahmed b. Ali, Ebu Abdillah'n yanna alnd. Ahmed b. Ali dedi ki: Ey Ebu Abdillah, ite o kitap, onu Ebu Bekir'e ver de onu yrtsn. Ben Akbere minberinin en otoriter kiisiyim -Estafirullah azze ve celle-" Ebu Abdillah bana: "Ondan kabul etmek gerekir" dedi ve ona yneldiler" Biz bu konuda eitli yerlerde bir ok aklamalar yaptk, bozuk olan asl zerine konutuk. Frkalara ayrlan kimseler, "cebr" olarak isimlendirdikleri eyi, gerek manann ispat olarak gryorlar. Bu cebri de emir ve nehyi ortadan kaldran bir ey olarak kabul ediyorlar. Hatta "kaderiye", cebrin, emir ve nehyi tamamen ortadan kaldrdn savunurken cebriyeden bir grup kimse, fiilin iyisini ve ktsn nefyettiini iddia ediyor ve bunu fiilin kendisinde bulunup aklla bilinen iyinin ve ktnn olmad grlerine delil gsteriyorlar.

Malum, fiilin faile uygun ve ona faydal veya fiilin faile uygun olmayp ona zararl olmas gibi bir menfilik hari, bunda bir menfilik yoktur. Yine malumdur ki, cebr olarak isimlendirdikleri eyin manas fiilin faydal veya zararl oluunu, maslahatn veya mefsedetini mutluluk veya elem vermesini ortadan kaldrmaz. (Cebr denilen ey), bir fiilin iyi veya kt oluunu yok etmez. Bu iyilik veya ktlk ister aklla bilinsin, isterse eriat apak bir ekilde onun durumunu ortaya koymu olsun, durum ayndr. Birisi: "Tehlikelere dmekten koruyan bir nassn ari tarafndan belirtilmemi olmasnn hikmeti nedir?" diye soracak olursa; NDEKLER

bn Teymiyye'nin Cevab Birisi: "Tehlikelere dmekten koruyan bir nassn ari tarafndan belirtilmemi olmasnn hikmeti nedir?" diye soracak olursa; Biz deriz ki: Bu soru daha nce akladmz gibi, iki ynden bozuk bir temele dayanmaktadr: Hem Kitap'tan ve Snnet'ten yz evirilmekte hem de birbiriyle srekli nehiy ve ispat konusunda ihtilaf eden, mcmel ve mteabih (kapal ve anlalmaz) ifadelerle tartp duran kimselerden hidayet umulmaktadr. Halbuki Allah bu gibi kimseler hakknda:

"Kitap hakknda ayrla denler dorusu derin bir kmazdadrlar." (Bakara: 2/176) "nsanlar tek bir mmettiler; sonra ayrla dtler." (Yunus: 10/19) "Kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarndaki ihtiras yznden ayrla dtler." (Al-i mran: 3/19) "Ama insanlar din konusunda aralarnda blk blk oldular: Her blk kendi tuttuu yoldan memnundur." (M'minun: 23/53) Yukardaki geen soru ve ona benzeyenlerde sapma noktasnn neresi olduuna daha nce iaret edilmiti. Btn bunlar, gerek lafz ve delalet yznden ve gerekse lafzn asl manas dnda kullanlmas ynnden mcmel, mteabih ve bidat szlerdir. Mesela "Usul'd-din" kelimesinde olan durum... Her frka, Allah'n Rasulune gnderdii ve kitap indirdii dinin usul olmasa da, dinin usul sandklar her-bir meseleyi ve delili bu kelimenin iin sokuturmulardr. Biz bu konuyu nceden ele almtk. spat ve nefy konusunda muhdes mcmellerin (kark bidatler) kullanm men edilir ve konu gzel bir ekilde ele alnr aklanrsa yolun dorusu aa kar. NDEKLER

Sadi'nin Her Trl Tehlikelerden Koruyan eyler Hakkndaki Nass ari (aleyhisselatu ve'sselam) her trl tehlikelerden koruyan nasslar, her trl mazereti ortadan

kaldracak kadar kati bir ekilde aklanmtr. Allah Teala buyurur ki: "Allah bir milleti doru yola eritirdikten sonra, saknacaklar eyleri onlara aklamadka, sapkla dr mez." (Tevbe: 9/115) "Bugn, size dininizi btnledim zerinize olan nimetimi tamamladm, din olarak sizin iin slamiyeti setim." (Maide: 5/3) "Peygamberlerden sonra, insanlarn Allah'a kar bir hccetleri olmamas iin..." (Nisa: 4/165) "Peygambere den sadece apak bir ekilde tebli etmektir." (Nur: 24/54) "phesiz bu Kur'an en kavi olana hidayet etmektedir." (sra: 17/9) "Kendilerine verilen d yerine getirmi olsalard onlar iin daha iyi ve daha salam olurdu. O zaman onlara kendi katmzdan byk bir ecir verir ve onlar doru yola eritirirdik." (Nisa: 4/66-68) "Dorusu size, Allah'tan bir nur ve apak bir Kitap gelmitir. Allah rzasn gzetenleri onunla, selamet yollarna eritirir." (Maide: 5/15) Ebu Zer der ki: "Raslullah vefat etmiti (Ondan sonra) kanat rpan her ku, bize ondan bir ilim hatrlatmtr." Sahih-i Mslim'de yle rivayet edilir: "Baz mrikler Selman'a: "Peygamberiniz size hela adabna kadar her eyi retmi, (yle mi)? diye sordular. O da "Evet" dedi. Raslullah (sallallahu aleyhi ve sellem) yle buyurmutur: "Sizi bembeyaz (bir yol) zere braktm; yle ki onun gecesi, onun gndz gibidir. Benden sonra ancak helak olanlar, yoldan kar." Yine O (sallallahu aleyhi ve sellem) yle buyurur: "Braktm herbir ey sizi cennete yaklatrr; ancak sizin kardnz (bidatler) hari; Braktm herbir ey sizi cehennemden uzaklatrr; ancak sizin kardnz (bidatler) hari..." Yine O (sallallahu aleyhi ve sellem) yle buyurur: "Allah'n, gnderdii her bir peygamber zerinde bir hakk vardr: Peygamber'in, mmetine, hayr olarak rettii eylere delalet etmesi ve onlara er olarak rettii eylerden onlar yasaklamas." Bu cmlenin tafsilat, aratrmak, zerinde derinlemesine dnmek, tefekkr etmek ve Kitap'n, Snnet'in bu meselelerle ilgili bilgisine istekli olmakla bilinir. Kim bu konuda istekli olursa, Kur'an ve Snnet'te bu meselelerle ilgili, her trl zr ortadan kaldran kesin nasslar bulur ki onlarda tam bir "hidayet", "beyan" ve "ifa" vardr.

Bu iki eyle olur: 1 - Kitap ve Snnetin manalarn bilmek. 2 - u ihtilaf eden kimselerin konutuu lafzlarn anlamlarn bilmek. Ancak bu sayede mnezzel Kitap'n manalaryla "Usulu'ddin"e dalm olanlarn kastettikleri manalar arasnda bir kyaslama olabilir. Bylece, Kitap'n insanlar arasnda kan ihtilaflarda hakim olduu ortaya kar. Nitekim Allah Teala yle buyurur: "nsanlar bir tek mmetti. Allah peygamberleri, mjdeci ve uyarc olarak gnderdi; insanlarn ayrla dtkleri konularda, aralarnda hkm vermek iin onlarla birlikte hak Kitaplar indirdi." (Bakara: 2/213) "htilaf ettiimiz bir eyde, onun hkm Allah'a aittir." (ura: 42/10) "Eer bir eyde ekiirseniz, -Allah'a ve ahiret gnne inanmsanz- onun zmn Allah'a ve Peygamber'e brakn. Bu hayrl ve sonu olarak en gzeldir. Sana indirilen Kur'an'a ve senden nce indirilenlere inandklarn iddia edenleri grmyor musun? Tautun nnde muhakeme olunmalarn isterler. Oysa onlar tanmamakla emrolunmulard. eytan onlar derin bir sapkla" saptrmak ister. Onlara: "Allah'n indirdiine ve Peygamber'e gelin" dendii zaman mnafklarn senden bsbtn uzaklatklarn grrsn." (Nisa: 3/59-61) NDEKLER

Selefin Tartma kacak Konulara Girmekten Nehyi

(Yukarda iaret ettiimiz) bu nedenden dolay selefe ve imamlara ait szlerde ska nefy ve ispat ile ilgili olarak tartmal konulara girmekten nehyin olduu grlr. Bunun nedeni her iki zt tarafn da dorudan uzak olmas veya hakkn beyannda bir kusurun, bir taksirin bulunmas deildir. Bunun nedeni, nefy veya ispat etmeye alan kimselerin kullandklar szlerin kapal (mcmel), birbirine benzeyen -kark (mteabih) ve hem hakk hem de batl iine alyor olmasdr. Yani hem bu gibi meselelerin ispatnda doru ve yanl eyler vardr, hem de nefyinde doru ve yanl eyler vardr. Bu durum, her iki tarafn deerlendirmelerinden men etmektedir. Halbuki ilahi nasslarda durum tamamen tersidir. nk o, Furkan'dr; Allah onunla hak ile batln arasn ayrmtr. Bu yzden mmetin selefi ve imamlar Allah'n ve Rasulunn szlerini, uyulmas gereken bir imam ve furkan kabul etmilerdir. Bylece onlar Allah'n ve Rasulunn olumlad eyi olumlam, Allah'n ve Rasulunn olumsuzlad eyi kabul etmemilerdir. Bunlarn dnda sonradan ortaya kan mcmel mteabih eylere bulamaktan, nefy veya ispat etmekten, yasaklamtr. Onlar bu konularda bir sz sylememi, ayrntl olarak aklanp tefsir edilmedike onlar nefyetmemitir. (Szlerin) anlam iyice aa knca hak olann kabul, batl olann reddetmilerdir.

Halbuki Allah'n ve Rasulnn szleri tamamen bakadr. nk onlar, manas anlalmasa bile, kabul edilmesi icap eden dorulardandr. Masum olmayanlarn szleri ise, manas anlalncaya kadar, kabul edilmesi icap etmez. NDEKLER

htilaf Edenlerin mamlar ve Furkanlar Onlarn Bid'atleridir Kitap hakknda ihtilaf edip ona muhalif ve onu paralamakta mttefik olanlarn her bir grubu, ortaya att, dininin asl haline getirdii bidatleri, uyulmas icap eden bir imam kabul etmilerdir. Kitap ve Snnet'teki nasslardan onlara ters den eyler, bu bidatilere gre, uyulmas icap etmeyen mcmel ve mteabih nasslardr! Bu yzden onlar, bu nasslar, ortaya attklar "asllara" uygun olarak yorumlar veya onlardan yz evirir, zerinde dnmezler. Bu iki grup, Allah'n u sznde zikrettiine benzemektedir. "Siz inanacaklarn umuyor musunuz? Oysa onlardan bir takm Allah'n szn iitiyor, ona akllar yattktan sonra, bile bile onu tahrif ediyorlard. nananlarla karlatklar zaman "inandk" derlerdi; birbirleriyle yalnz kaldklarnda "Rabbinizin katnda size kar hccet gstersinler diye mi Allah'n akladn olara anlatyorsunuz, bunu akletmiyor musunuz?" derlerdi. Gizlediklerini de akladklarn da Allah'n bildiini bilmiyorlar m? Onlarn bir ksmnn okuma-yazmas yoktu. Kitap' bilmezlerdi; bildikleri sadece bir takm yalan ve kuruntulard. Onlar ancak vehim iindedirler. Yazk, Kitap' elleriyle yazp, sonra da onu az bir deere satmak iin "Bu Allah katndadr" deyenlere! Yazk, ellerinin yazdklarna! Yazk kazandklarna..!" (Bakara: 2/75-79) NDEKLER

Szn Anlamn Saptranlar Kimlerdir? Allah Teala, szn anlamn saptranlar ktlemitir. Bu ktleme, Kitap ve Snneti batl bidatlerine temel yapan kimseleri kapsamaktadr. Allah ayn ekilde Kitap' baz kuruntular dnda, bilmeyenleri de ktlemitir. Bu ktlemede Kur'an hakknda dnmeyi terkedenleri, Kur'an'n harflerini okumaktan baka bir ey bilmeyenleri kapsamaktadr. Ayrca bu ktleme, dnyevi bir amala, eliyle Allah'n Kitabna muhalif kitap yazp: "Bu Allah katndandr" diyenleri de iine almaktadr; tpk "Bu eriattr, dindir; Kitap'n Snnet'in anlam budur" diyenleri iine almas gibi... Selefin ve imamlarn anlay budur. Ve bu inanlmas aynen veya kifayeten farz olan Usulu'ddin'dir. Ktleme, Allah'n Kitabnda ve Snnette olan bireyi muhalifinin syledii doru szlere hccet olmamas iin gizleyenleri de kapsamaktadr. Umumi olarak ehl-i heva iinde bu durum oka grlr. Mesela Rafiziler, Cehmiye ve dier ehl-i heva'nn durumlar gibi... "Ehl-i heva" iinde zel olarak Kelamclar, ehl-i hevadan olmakla birlikte fukahaya intisap etmi baz kimselerin durumu da byledir. Burada zikredilen konular, baka yerlerde geni bir ekilde aklanmtr. Vallah u A'lem. NDEKLER

Sem'i ve Akli Deliller atrsa Buradaki amacmz: "Semi ve akli deliller atrsa..." (-Bu soru daha nce gemiti-) diye balayan kimsenin sz zerinde; ayrca mukaddimesinde karklk olan bir dnce zerine bina edilmi szler hakknda konumaktr. Birinci karklk; ztln varl; kincisi; zikrettii drt ksmla, taksimi, snrlandrmas; ncs ise; ksmn butlan ve mukaddimenin batl oluudur. Bunun aklamas asln ne alnmasyla olur. O, yle demektir: Eer iki delil atrsa -bu deliller ister ikisi birden semi veya akli olsun isterse biri semi, dieri akli olsun-yle demek vaciptir: - Ya ikisi de kati veya ikisi de zannidir; - Ya da ikisinden biri zanni dieri katidir. ki kati delilin -bunlar ikisi de akli veya semi olabildii gibi biri akli dieri semi de olabilir- atmas caiz olmaz. Bu durum akllar arasnda ittifakla kabul edilen bir eydir. nk kati delil, delalet ettii eyin subutunu kesin olarak vacip klan eydir. Onun delaletinin batl olmas imkanszdr. yleyse iki kati delil atmsa ve onlardan biri dierinin delalet ettii eye ters dmse bu durumda iki zt eyin bir arada bulunmas lazm gelir. Bu ise muhaldir. Aksine durum, kati sanlan delillerin birbiriyle attna inanlmasdr. Yani ikisinin de delil olmas veya ikisinden birinin kati olmas veya ikisinin delalet ettii eylerin atmamas gerekir. ki medluln att bilinmekle bereber iki delilin atmas mmtenidir. Eer iki delilden sadece biri kati olursa onun dierine takdimi gerekir. Bu konuda akl sahibi herkes mttefiktir. Delillerin semi veya akli olmas bireyi deitirmez. nk zan, yakin ifade etmez. Eer her ikisi de zanni ise, bu durumda onlardan birisinin tercih edilmesi istenilir. ster akli olsun, ister nakli olsun, hangisi tercih edilmise, ne geen o olur. Bunlara sylenecek bir sz yoktur; ancak yle denilebilir: "Semi delil, kati olamaz." Bu itiraza yle karlk verilir:

Bu sz batl olmakla birlikte, ayn zamanda faydaszdr. nk bu kabul edilse bile, akln nakile ncelii onun kati oluundan olup, ne (srf) akli olmas ne de semiyyata asl olmasndan dolay deildir. Onlar ise kendi dncelerine gre, akl, semiyyatn asl olduu iin ne almaktadrlar. Bu, daha sonra da inaallah aklayacamz gibi, batldr. Eer kati ve zanni deliller atrsa, akil olan kati olan delili ne alr. Fakat semi delilin kati olmamas, olabilecek bir ey deildir. Keza, insanlar Raslullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdii birok eyin onun dininden zorunlu olarak bilindii konusunda ittifak halindedirler. Mesela, ibadetlerin farz kln, kt eylerin ve zulmn tahrimi, yaratcnn birlii, ldkten sonra dirilmenin varl ve dier eyler gibi... NDEKLER

Kati Olann Zanni Olana Takdim Edilmesinin Farziyeti Bu durumda biri yle diyebilir: "Bu atma zerine kesin akli delil kaim olursa, onlardan birinin takdimi (ne almak, ne geirmek, bir eyi baka bir eyden nde tutmak) kanlmaz olur. Semi olan delil takdim edilirse aslda bir hata olur; akli olan delil takdim edilirse, Raslullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdii zorunlu olarak bilinen konularda, onu yalanlamak olur ki bu ak bir kfrdr." Buna mutlaka cevap vermek gerekmektedir:

Bunun cevab: Akli kati delilin dieriyle elimesinin mmteni oluudur. Aka ortaya kmtr ki: Semi (rivayet yoluyla bilinen) kati delilin kaim olduu yerde; akli kati delilin ona muarz olmas (muhalefet etmesi kar kmas) imkanszdr. Bu gibi hatalara pek ok insan dmektedir. Bunlar kendilerince takdirlerde bulunuyorlar sonra onlara bir takm lazimeler ekliyorlar sonra bu lazimeleri ispat ediyorlar. Fakat yaptklar takdir, mmteni olduundan ve mmteni takdir mmteni lazimeyi geriktirdiinden bir trl doruya ulaamyorlar. Allah Teala'nn buyurduu gibi: "Eer o ikisinde ilahlar olsayd her ikisi de bozulurdu." (Enbiya: 21/22) Bunun rnei: "Kaderiye" ve "Cebriye"nin, kullarn fiileri hakknda: "Fiiller Rabb veya kul tarafndan tayin edilmi midir, edilmemi midir?" tartmalardr. Mutezile'nin Cumhuru Allah'n, kulun makdurunun aynsn takdir etmediini syler; ancak onun makdurunun benzerini takdir edip etmeyecei konusunda ihtilaf etmilerdir. Ebu Ali ve Ebu Haim gibi Basrallar bunu olumlarken "Ka'bi" ve onun Badatl mntesipleri reddederler. "Cehm" ve onun "Cebriyeci" tabiileri fiilin kul deil Allah tarafndan tayin edildiini syler. Keza E'ari ve onun tabiileri, bu konuda messir olan eyin kulun kudreti deil, Rabbin kudreti olduunu sylerler. NDEKLER

Mutezile ve Cebriyenin Delilleri Mutezile yle delil getirir: Eer fiil hem Rabb hem de kul iin makdur ise yle bir durum ortaya kar: Onlardan birisi bir eyi yapmak istese ve dieri istemese -mesela Rabb, bir eyi harekete geirmek istese ancak kul istemese- bu durumda o fiil hem var hem yok olacaktr. nk makdur olann (yaplmas planlanan eyin) kadir olann, o eyi yapmak istediinde o eyin var olmas, onu engellemek isteyenin abas dorultusunda da yokluk zere kalmasdr. Kulun makduru, Allah iin makdur olsayd, Allah bir eyi yapmak dileyip kul yapmamak istediinde, o iin, onun olmasn isteyenin istei dorultusunda var olmas, o ii engellemek isteyenin abas dorultusunda da var olmamas gerekirdi. "Cebriye" buna, "Razi"nin zikrettii eylerle cevap vermitir: i reddedenin tahakkuku yannda yokluk zere beka, mutlak olarak memnu'dur. Hatta onun yerine mstakil baka bir sebep konmazsa vacip olur. Bu birinci meselede verilen cevap zayftr. nk tartlan konu, eyleme aran deil, eylemi reddeden bir kalple ikame edilen, kula ait fiildir. Bu ekliyle byle bir eyin kul tarafndan var olmas mmtenidir. Konu ihtiyari olan eylemlerde olduu halde verilen cevap bu takdiri men etmektedir. nk kul bir eyi yapmak istemedii srece Allah'n o eyin olmasn dilemesi mmtenidir. nk eer O, bireyi dilemise, kulun da o eyi dilemesini gerekletirir. Eer Allah, kulu isteksiz klmsa bilinir ki Allah da onu istememitir. Bu yzden mslmanlarn imamlar, bir kimsenin "Allah dilerse (inaallah) vallahi u ii yapacam" dese ve sonra onu yapmasa yemininde yalanc olmayacan ittifakla sylemilerdir. nk yemin eden kii o ii yapmadna gre Allah'n o ii dilemedii ortaya kmtr. "Cebriye", "Razi" ve dierlerinin zikrettikleri szlerle u ekilde delil getirirler: "Allah bir cismin hareket etmesini, kul ise durmasn istese bu ikisinin bir arada olmas mmteni'dir. Ve muhaldir. nk her ikisinden birinin murad, dierinin varlna engeldir. kisinin birden engellenmesi de ikisinin birden gereklemesi de muhaldir. Ayrca ikisinden birinin isteinin gereklemesi de batldr. nk takdir edilen bir ey hakknda tesirden bamsz iki kudret birbirine eittir. Bir ey gerekte tefavt kabul etmez. yleyse takdir edilen eyin varln gerektirmesi gz nne alndnda iki g de birbirine eittir." lerde tefavt, bu manadan kmaktadr. Eer durum byleyse tercih imkansz olurdu. Onlara denilir ki: bu hccet iki mezhebe gre batldr.

NDEKLER

Ehli Snnet ve Mutezile'nin Cebriye'nin Delilini ptal Etmesi Ehli snnete gre: Allah'n bir cismi hareket ettirmeyi isteyip kulun ise onu kendi kudretiyle sakin bir halde brakmay istemesi mmtenidir. nk kudretle birlikte kesin istek (irade), dnlen eyin yaplmasn gerekli klar. Eer Allah, kudretiyle bireyin olmasn dilemise takdir edilen o eyin olmas gerekir. Bu durumda kul, Allah'n var olmasn dilemedii bir eyi dilemektedir ki bu mmteni'dir. Aksine Allah bir eyin varln dilemise o ii yapacak olan o ie istekli klar; onda, Rabbin muradna ters decek istei var etmez. Mutezileye gre; Rabbin kudretinin, kulun makdurunun ayns olmas mmteni'dir. Bir eyde iki iradenin ihtilaf etmesi mmteni'dir. Bu iki hccet de batldr. nk her ikisi de iki iradenin atmas zerine bina edilmitir. Halbuki bu, mmteni'dir. nk kul, Allah'n meieti (dilemesi) olmadka bir eyi dileyemez. Nitekim Allah Teala yle buyurur: "Kur'an ancak aranzda doru yola girmeyi dileyene bir ttr. Alemlerin Rabi olan Allah dilemedike siz dileyemezsiniz" (Tekvir: 81/28-29) Allah'n diledii ey olur; dilemedii ey olmaz. Eer Allah bir eyi dilemise, kulu o eyi istekli

klar. Her iki mezhep de delillerini Allah'n dilemesi ve kulun istememesi varsaymna dayandrmaktadr. Bu mmteni olan bir varsaymdr. Bu durum onlar iki Rabb ve iki ilah olmas varsaymna gtrmtr ki bu batl bir kyastr. nk kul, Allah'n mahlukudur. O ve btn yaptklar eyler (Allah'n iradesi dnda deildir) Kul, Allah'a benzer veya eit olamaz. Aksi takdirde Ebu shak Elsfereyani gibi: "Kulun fiili iki kadir olan arasnda dnlmtr; iki kadirden hibiri kendi bana drm deildir" dedii gibi denilmi olur. Kulun kudreti Allah'n yaratt bir eydir. Onun iradesi de Allah'n mahlukudur Allah, kadiri mutlak olup onun iradesi ve fiili bamszdr. Onun hibir benzeri yoktur. Razi ve dierlerinin failliin devamnn imkan ve: "Biz muayyen bir olayn imkann ve onun mmkin olarak kalacan takdir ettiimizde, onun mmkin oluunun balangcnn olmamasyla beraber mmkn olarak kalmaya devam eder" meselesindeki takdirleri budur. phesiz bu mmteni bir takdirdir, bu takdirde bidayeti olmamasna ramen o, bidayesi olan bir takdirdir. O, iki zddn bir araya getirilmesidir ve bu yzden Razi "Muhassal"nda bunun mmkn oluunun memnu olduunu sylemitir. Zikrettiimiz bu eyler apak ortadadr. Aklllar arasnda bu konuda ittifak vardr. Bununla ortaya kmtr ki; akli ve semi deliller arasnda elikinin olduu ve akln kesin olarak ne geirilmesi gerektii, bozukluu zorunlu olarak bilinen bir ey olup akll kimseler bu iddialarn hilafnda ittifak etmilerdir.

Bu durumda biz deriz ki: eitli ekillerde cevaplar vardr:

Birincisi: "Nakil ve Akl atrsa..." sznden belki iki kati delilin atmas kastediliyordur. Gerek u ki biz, byle bir eyi kabul etmeyiz. Belki iki delilin de zanni olduu kastedilmektedir. Bu durumda mutlak olarak tercih edilen ne geirilir. Belki de iki delilden birinin kati, dierinin zanni olduu kastedilmektedir. Bu durumda kati olan mutlaka ne alnr. (ne alnan delil akli ise) onun ne alnmas, delilin akli olmasndan deil, kati olmasndandr. Bylece aa kmtr ki, akli delilin mutlak olarak ne alnmas hata olduu gibi, srf akli olduundan dolay ne alnmas da hatadr. kincisi: "Zikrettiin meselenin drt ksmda ele alnmasn kabul etmeyiz" denilmesidir. nk bazen akli, bazen nakli delil ne alnr; hangisi kati ise ne o geer; eer her ikisi de kati ise bunlarn atmas mmteni'dir. Eer ikisi de zanni ise tercih edilen ne geirilir. Akli olan delilin mutlaka ne geirilmesi veya semi olann mutlaka takdim edilmesi veya iki zt eyin bir araya toplanmas veya atmann kaldrlmas iddialar btl iddialardr. Hatta bunda bu ksmlarda olmayan bir ksm daha

vardr. Bunu daha nce zikrettik. Bu, kendisinde hibir kuku olmayan haktr. nc: "Eer biz nakli ne geirirsek, onun asl olan akla tan etmi oluruz" sz kabul edilemez. nk "Naklin asl akldr" szyle: - ya naklin subutunda akln asl olduu - ya da naklin shhatinin aklla sabit olduu kastedilmektedir. Birincisini akll biri sylemez; nk rivayet veya baka bir yolla sabit olan bir ey, biz onu ister aklla bilelim isterse , baka bir yolla bilelim -ya da onun sabit oluunu akl veya baka bir yola bilmeyelim- o sabittir. nk bilginin olmamas, bilgi olarak bir eyin yok olmasn gerektirmez. Bizim gerekleri bilmemiz onlarn kendi nefislerimizde sabit olduunu ortadan kaldrmaz. Sadk ve masduk olann (sallallahu aleyhi ve sellem) haber verdii eyler haddi zatnda sabittir. Onun (haber verdii eylerin) doru olduunu bilmemiz veya bilmememiz bir eyi deitirmez. Rasululah' (sallallahu aleyhi ve sellem) insanlara gnderen Allah'tr, o da O'nun elisidir. nsanlarn onun risaletini bilip bilmemeleri bir eyi deitirmez. nsanlar tasdik etmese de onun haber verdii eyler haktr; onun Allah'tan bildirdii emirlere, insanlar itaat etmese de Allah'n emirleridir. Risaletin sabit oluu kendindedir; Rasulun sdk, onun haber verdii eylerin doruluu kendindendir. Bunlar bizim varlnza bal deildir. Bunun da tesinde bizim akllarmza veya aklmzla bildiimiz delillere bal deildir. Nitekim Rabb Teala'nn varl ve ona layk olan isim ve sfatlar da kendi varlyla vardr; bizim onlar bilmemiz veya bilmememiz bu gerei deitirmez. NDEKLER

eriatn Kendi Bana Sabit Oluunda Akl Asl Deildir Bylece eriatn kendi bana sabit oluunda akln asl olmad, onda olmayan bir sfatn ona verilmedii, onun kemal sfatnn olmad ortaya km oldu. nk ilim iki eittir: - Bunlardan biri amelidir ki malumun ortaya kmasnn artdr. Mesela birimizin bir eyi yapmay tasarlamas gibi.. Burada malum, ihtiya duyulan ilme dayanmaktadr. - lmin iki eidinden dieri ise teorik haberi ilimdir. Burada malum, var oluunda onu bildiren ilime muhta deildir. Mesela Allah Teala'nn vahdaniyeti, O'nun isimleri, sfatlar O'nun peygamberlerinin, meleklerinin, kitaplarnn hak olduu bilgisi gibi... nk bu tr bilgiler biz onlar bilsek de bilmesek de sabit olup, bizim onunla ilgili bilgimizden mstanidir. eriatle akl da byledir. phesiz Allah'n indirdii eriat, kendi bana sabittir. Bizim onu aklmzla bilmemiz veya bilmememiz bir eyi deitirmez. Ancak biz ona ve onu aklmzla bilmekle muhtacz. nk akl, eriatn kendi bana kaim olduu eyi bilirse hem onu hem de onun ierdii dnya ve ahiretle ilgili ileri bilmi olur. Bylece o ilim, ona, daha nce kimseye verilmeyen bir sfat vermi olur. Eer bilmezse cahil ve eksik biri olarak kalr. NDEKLER

Akl Kelimesinin Anlamnn ereveye Alnmas Eer akln, bizim iitme yoluyla bildiimiz bilgimizin asl olduu kastedilmek isteniyorsa bu, onun dorultuna delalet eden bizden yana bir delildir. (Mddenin) kastettii ey de budur. Ona denir ki: Sen burada aklla biz de bir kabiliyet halinle olan eyi mi; yoksa bu kabiliyetle elde ettiimiz bilgileri mi kastediyorsun? Sen birincisini kastetmiyorsun onu kastetmen mmteni'dir. nk bu kabiliyet nakille att dnlen bilgi deildir. Bu kabiliyet hayat gibi hem akli hem de nakli ilmin artdr. lmin ona ters dmesi mmteni'dir. Bir ey bir eyin art olduunda, onun o eye ters dmesi mmteni'dir. Hayat ve kabiliyet semi ve akli her ilmin artdr ve hayatn ilme ters dmesi mmteni'dir. Hayat, ayn ekilde stidlal yoluyla ortaya kan inancn da artdr. nan her ne kadar bilgi olmasa da durum byledir. Dolaysyla hayatn inanca ters dmesi mmteni'dir. Eer sen semiyyatn delilli ve aklla hasl olan bilginin asl olan akl kastediyorsan o zaman sana denir ki: Malum, aklla bilinen herey semiyyatn asl ve onun shhatinin delilidir. nk akli bilgiler snrlandrlmayacak kadar oktur. Semiyyatn shhatini bilmek Raslullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) doruluunu bilmeye dayanr. Halbuki akli ilimlerin hepsiyle akli ilimlerin hepsi Raslullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) doruluunu bilmek deildir. Aksine ondan renilen eyle Allah Teala'nn onu gnderdii de bilinir. Mesela Sani Teala'nn, Rasulunu, ayetlerde dorulamas ve ispat etmesi byledir. Buna benzer rnekler oktur. Durum bu olduunda aklla bilinen btn eylerin ne delalet ne shhat ne de baka bir anlamda naklin asl olmad ortaya km olur. zellikle mspet kelamclardan bir ou veya onlarn ounluu -mesela bir grne gre E'ari ve onun mezhebinden bir ou veya ounluu (mesela Ebu'l Meali El-Cveyni ve ondan sonra gelip onun grn benimseyenler) gibi... Bunlar der ki: "Mucizelerin zuhurunda Rasulullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) doruluunu bilmek -ki bu, onu tasdik etme demektir- zaruri bir bilgidir." yleyse Rasulun doruluu bilgisine dayanan akli ilim ok az bir eydir. Raslullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) doruluu bilgisinin ok eitli, ok dall olmasna ramen -biz bunu birok yerde genie anlattk- yine de o, ok azdr.

Bu durumda semiyyatn shhati bilgisine dayanmayan akli ilimler semiyyata ters dyorsa bu, semiyyatn aslnda olan bir zr deildir. Bu ak ve nettir. Baz akli bilgilerde olan zr, akli ilimlerin hepsini kuatan bir zr de deildir. Tpk baz semiyyatta bulunan zrn btn bu tr bilgileri kapsamad gibi... Nitekim akli ilimlerde baz sahih eylerin olmas, onlarn tamamnn sahih olmasn gerektirmedii gibi baz semiyyatn sahih oluu, hepsinin sahih olmasn da gerektirmez. yleyse semiyyata ters den akli bilgilerin doruluundan te, semi bilgilerimizin bina edildii akli bilgilerin doruluu dier akli bilgilerin de doru olmasn gerektirmez. Bunun tersi -yani bu bilgilerin bozuk olmasnn dier bilgilerin bozuk olmasn gerektirmedii- de dorudur. Bu durumda nasl "semiyyatn gerei olan akli ilimlerin doruluu, semiyyata ters den akli ilimlerin doruluunu gerektirir" denilebilir? nk, araclyla semiyyatn bilindii, o olmazsa semiyyatn bilinemeyecei semi ilmin onsuz olamayaca ey, semiyyatn malzumudur; onu bilmek semiyyat bilmek demektir. Bu durumda semiyyata ters den, onunla atan bir bilgi kendisine ters dmekte, kendisiyle atmaktadr. Akll bir kimse bir eyin gerei olan bir eyi, ona ters dmekle vasflandrlabilir mi? Ancak (yukardaki) szn sahibi akli ilimlerin tmn shhatte ve fesadda tek eit olarak kabul etmektedir. Malum, nakil, sadece onun gerei olan baz eylerin shhatini gerekli klar; yoksa ona ters den eylerin shhatini gerekli klmaz. Akli ilim olarak isimlendirilen eylerden bazlarnn doruluunda bazlarnn da batl oluunda insanlar ittifak etmilerdir. Nakil bilgisinde art ve mucip olan bilgi bu bilginin bir gereidir. Tam tersine onu rten bilgi, onun asl deildir. nk bir eyin gerei olan, o eye ters dmez. Sabit olmutur ki, semi ilimlerin malulat denilen eylere takdim edilmesi onun aslyla elien bir ey olmasn gerektirmez. Bylece, kendi grlerini Allah ve Rasulunun kelamna takdim etmede dayanak yaptklar mukaddimenin de bozuk olduu ekilde aa km oldu. Eer: "Biz semiyyatn shhati bilgisiyle bildiimiz akli bilgileri semiyyata takdim ediyoruz" denilirse onlara u cevap verilir: Semiyyatn dayand akli delillerde semiyyata ters olan hibir eyin olmadn inaallah aklayacaz. Malulat olarak isimlendirdikleri semiyyata ters olan bilgiler semiyyatn asl deildir. Mahlukattan olan bir eyde zrn olmas semiyyatn aslnda bir zrn bulunmas anlamna gelmez. NDEKLER

Kendisiyle Semiyyatn Sahihlii Bilinen Mahlukatn Takdimi le lgili Gr kinci vecih: nsanlarn cumhuru Sani' ve Rasulun sdk bilgisinin bazlarnn iddia ettii nakle muhalif olan makulata dayanmadn kabul ve itiraf ederler. Bu kanunu koyan Ebu Hamid, Razi gibi kimseler Rasulun doruluu bilgisinin nakle muhalif akli ilimlere dayanmadn itaraf etmilerdir. Ebu Hamid (El-Gazali) ehristani (Ebu'l-Feth Muhammed b. Abdulkerim) Ebu'l Kasm Er-Ragp (Ebu'l Kasm El-Huseyn b. Muhammed b. Fadl Er-Ragb El-sbahani, El Mfredat fi Garibu'l Kur'an mellifi.) ve dierleri: "Sani" bilgisi ftri-zaruri bir bilgidir" der. Razi, Amidi ve dier dnrler Sani' ilminin zaruri olarak bilindiini teslim etmilerdir. yleyse Sani'in kadir olduu blgisi de zaruri olarak bilinir. nsanlarn itiraz edemedikleri ve benzerini yapmaktan aciz kaldklar mucizelerin zuhurunda Rasulun doruluu bilgisi zorunlu olarak bilinmektedir. Malum, semiyyat, Sani' ve O'nun kudretinin, Rasulunun doruluunun ispatyla doludur. Kendisiyle semiyyatn bilindii akli asllar ile bunlar arasnda bir eliki yoktur. Aksine semiyyatla olanlar bu asllara uygundur. Hatta semiyyatla Sani'in ispat, Onun Rabblnn ve kudretinin delilleri, Rasulun ayetlerinin aklamas ve onun doruluunun delilleri ile ilgili, Nazzam'n szlerinde olanlarn kat kat fazlas, akli aklamalar vardr. Allah'a krler olsun, onlarn hibirinde Rasulun doruluunu bildiren akli delillere ters bir ey yoktur. NDEKLER

Hakka Muhalif Olan Ehl-i Kblenin Tekfir Edilmesiyle lgili Gr Sani ilmiyle felsefi olarak uraanlarn ounluu Raslullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) doruluu ile ilgili olan felsefi yollarn semiyyattan hibir eye ters dmediini kabul etmitir. rnein Razi bunlardan biridir. O "Nihayet'l-Ukul" da hakka muhalif olan ehl-i kblenin tekfir edilip edilmemesiyle ilgili, tekfir konusunda nc meselede der ki: "eyh Ebu'l Hasen El-Eari "Makalat'l-slamiyyin" adl kitabnn ba tarafnda yle der: "Mslmanlar peygamberlerinden sonra baz konularda, birbirlerini delaletle suladklar ihtilaflara dt ve birbirlerinden uzaklatlar. Bylece aralarnda belirgin farklar olutu; ancak slam onlarn hepsini bir arada tutuyor, hepsini kucaklyordu" E'ari'nin mezhebi buydu. Onun mezhebinden ounluun gr de budur; ancak onlar iinde muhaliflerini tekfir edenler de vardr" NDEKLER

E'ari, Fukaha ve Ebu shak'n Gr Fakihlerin gryle ilgili olarak afii'den (r.a.) rivayet edildiine gre o: "Ben ehl-i hevann ehadetini reddetmem; ancak Hattabiye hari; nk onlar yalann helal olduuna inanr." demitir. Ebu Hanife'nin bu konuya ilikin grn "Muhtasar" mellifi Hakim, "Mnteka" kitabnda Ebu Hanife'nin ehl-i kbleden hi kimseyi tekfir etmediini anlatmtr. Ebu Bekir Er-Razi, Kerhi ve dierlerinden ve ayn gr nakletmitir. Mutezile'ye gelince: Onlar bizim arkadalarmzdan ve mutezileden muhalif olanlar tekfir etmitir. stad Ebu shak der ki: "Beni tekfir edeni tekfir ederim; Bizi tekfir eden btn muhalifleri biz de tekfir eder, tekfir etmeyeni tekfir etmeyiz." Biz, ehl-i kbleden hi kimsenin tekfir edilmeyecei grn tercih ediyoruz. Buna dair delilimiz u szlerimizdir: "Allah Teala ilmiyle mi yoksa zatyla m alimdir; O kullarn fillerinin yaratcs mdr, deil midir; O muhayyz mdr; O bir mekanda ve ynde midir; O, meri midir deil midir" Gibi ehl-i kblenin ihtilaf ettii konular zorunlu olarak ya dinin hak zere bilinmesinin shhatine dayanmakta ya da buna dayanmamaktadr. Bunlardan birincisi batldr. nk eer bu "usul" dinden olsayd Raslullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) bu meseleleri (bildirmek) istemesi ve bu konuda kendi inanlarnn ne olduu aratrmas gerekirdi. O bu meseleleri (bildirmek) istemedi; aksine hem Onun (sallallahu aleyhi ve sellem) hem de ashab ve tabiin zamannda geen olaylardan, slam'n shhatinin bu usulleri bilmeye dayanmadn gryoruz. yleyse bu gibi konularda yaplan bir hata, slam'n hakikatine bir zarar vermez. Bu yzden ehl-i kblenin tekfirinden uzak durmamz gerekir.

NDEKLER

Akln Delillii Naklin Delillii Bundan sonra O (Ebu shak) der ki: "Bildim ki muhkem akln bilgiye delaleti zaruridir. Mucize'nin sdka delaletine gelince; biz onun zaruri olduunu akladk. Bu usul bildiinde Rasul'un (sallallahu aleyhi ve sellem) doruluu bilgisini bilmen mmkn olur. Bylece bu usul bilgisinin -ki Raslullah (sallallahu aleyhi ve sellem) nbvveti bu usuln sahihliine dayanr- ak celi bir ilim olduu sabit olmutur. ptalcilerin baz pheler tespit ettikleri bu usul hakknda ok sz sylenmitir. Bu pheleri bu usul hakknda ok sz sylenmitir. Bu pheler, bazen delillerin mukaddimelerinde bazen de sunularnda bulunmaktadr. Bu phelerle uramak ancak onlar ortaya konulduktan sonra gerekir. slam usulnn ak ve celi olduu sabit olmutur. Sonra onun istikra zere olan delilleri Allah Teala'nn Kitabnda zikredilmi olup, ona muarz olanlarn her trl vehminden uzaktr." O bundan sonra unlar zikreder: "Biz Sani' ilminin ispat konusunda drt yol zikretmitir: Cisimlerin hudusu (sonradan oluu); cisimlerin mmkn oluu; cisimlerin sfatlarnn mmkn oluu ve cisimlerin sfatlarnn hdusunun mmkn oluu. O der ki: "Bu (drdnc) yol, onun (Sani'in) bir cisim olduunu nefyetmez. Dier yolda durum tam tersinedir. Onlar sfatlardan nefyettiklerini nefyederler. nk onlarn zanlarna gre, akln nefyettii ve naklin temelden kabul etmedii tecsimi gerektirmektedir.

Sani'in cisim oluu veya cisim olmay zerinde dnmeden nce sani bilgisi ve onun Rasulunun sdk bilgisinin mmkn olduu itiraf ettiklerinde Rasulun sdk bilgisi, onun bir cisim olmad bilgisine dayanmakszn ortaya km olur. Bu takdirde eer bunu akln nefyettii takdir edilirse, bu durumda bylesi bir akl, naklin asl deil demektir. nc Vecih: Onlardan ilmin, semiyyata bu nefiy rneinde olduu zere dayand iddia adenler -ki onlardan bazlar: "Biz Rasulun sdkn sani'in varln bilmedike bilmeyiz; O, Kadir ve Gani'dir; kabih eyler yapmaz. Biz bunu O'nun cisim olmadn bilmedike bilmeyiz; Sani'in ispatn alemin hudusunu bilmedike bilemeyiz; veya cisimlerin hudusunu bilmedike bilemeyiz; O'nu cisim olarak gsteren nakillerin kabul edilmesi mmkn deildir." derDenilir ki: Raslullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) dininden ve mtevatir nakilden zorunlu olarak, O'nun, halk Allah'a ve O'nun Rasulune iman etmeye ard bilinir. O, insanlar, alemin hudusunu ispat ve O'nun cisim olduunu nehyettiinizi sylediiniz yolla davet etmemitir. Muhacirlerden ve Ensardan Rasule iman edenler, kitleler halinde Allah'n dinine giren insanlar... O, onlardan hibirini bu yolla davet etmemi, onlardan hibirine bu ekil bir sz sylememitir. Ne Kur'an'da ne de Rasulun bir hadisinde byle bir ey yoktur. Sahabe ve tabiinden -ki onlar bu mmetin hayrls; ilim ve iman olarak en stnleridir- hibiri, hibir kimseyi bu yolla davet etmemitir. Bilakis bu yol, slam da, birinci yzyldan sonra -yani byk tabiinlerin, hatta orta tabiinlerin dneminin bitmesinden sonra- ortaya karlm bir bidattir. yleyse Rasulun tasdikinin bu yola dayand nasl sylenir?! Hem He onlar (sahabe ve tabiin) Raslullah' (sallallahu aleyhi ve sellem) tasdik etmi, onlardan hibiri bu yolla ve onlarn asrnda hi-kimse byle bir ey konumamken..! Drdnc vecih: Onlara yle denilir: Bu yolun Kur'an'da ve Snnette olmas bir yana ne Kur'an'da ne de Raslullah'tan gelen -mtevatir veya ahad-snnette bu yola iaret eden tek bir ey zikredilmi deildir. Bunlarn hibirinden EIBari'nin kendi meieti ile ezeli olarak kelamdan ve fiilden soyutland; sonra ortaya kan eylerin bir hadis (ortaya karan) olmakszn ortaya ktklar... gibi eyler yoktur. Onlarda cisim, tahayyz, cihet -ne msbet ne menfi manada- zikredilmez. Durum byleyken, Rasule iman nasl byle bir yolun gerei (sonucu) olur?! Halbuki Raslullah (sallallahu aleyhi ve sellem), byle bir gereklilii ne haber vermi ne de risalete iman byle bir yola dayandrmtr! Beinci Vecih: Bu yol -cisimlerin hudusu yolu-, Rabbin fail oluunun devamnn mmteni oluuna ve onun kendi meieti ile ezeli olarak mtekellim (konuan) oluunun imtinana dayanmaktadr. Hayr... gerekte o, Rabbn u bu zerine ezeli olarak kadir oluunun imtinana dayanmaktadr. Malum, mslim olsun, gayr-i mslim olsun, akl sahibi kimselerin ounluu bu konuda onlara itiraz eder ve "Bu batl bir grtr" derler.

Cisimlerin mmkn oluu grne gelince, bu mrekkebin (terkib edilen) mmkn oluuna ve sfatlarn nefyine binaen mevsufun da mmkn oluuyla aklanmaktadr. Bu yolu bn Sina ve benzerleri ihdas etmitir. bn-i Sina bu gr selefinin mezhebinden ve Cehmiye mezhebinden derlemitir. Bu yol, bir ok ynden kendinden ncekilerden daha zayftr. Cisimlerin sfatlarnn mmkn olu yolu cisimlerin birbirine benzemesine bina edilmitir. Akl sahibi kimselerin ounluu buna kar karlar. Filozoflarn ileri gelenleri bunun fasid olduunu kabul etmilerdir. Biz de bunun fasid olduunu aka kavranabilir bir ekilde akladk. NDEKLER

Sani' Bilgisinin Bu Fasid Yola Dayandnn Mmteni' Oluu Bu yollar akl sahibi ounlua gre -bilakis kendi iinde fasit olduuna gre- sani' ilminin bu bozuk yola dayal olduu mmteni 'dr. Bu yolun sahih olduu ispatlanabilse bile akl sahibi pekok kimsenin bu yolu kullanmadan Allah' tand ve Onun Rasulunu tasdik ettii bilinmektedir. Semiyyat ilmi bu yola muhta olmad gibi, bu yolla gelen bir ktleme semiyyatn aslnda olan bir ktleme deildir. Altnc Vecih: Denilir ki: Semiyyatn mesela Allah'n cisim olmad bilgisine dayand sylense bile Kur'an ve Snnette ifade edilen sfatlarn ispatlarnn akln gereine aykr olduu kabul edilemez. nk onlarn kabul ettikleri sfatlarda syledikleri szler cismi nefyeden ve sfatlardan bazlarn kabul eden kimselerin szlerine benzemektedir. Onlar:

"O cisim olmad halde, Hayydir, Alim'dir, Kadir'dir" derken dierleri: "O bir cisim olmad halde, hayatla Hayy, ilimle Alim, kudretle Kadir... hatta iitmek, grmek ve konumakla Semi', Basir ve Mtekellim'dir" diyorlar. yleyse bunlar Raslullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) haber verdii dier sfatlar hakknda yukardaki sfatlarla ilgili olarak syledikleri eyleri sylemeleri mmkndr. Filozoflarn: "O mevcuttur; Akl ve Makuldr; Ak, Mauk ve Ak'tr; leziz, mltez ve lezizdir; btn bunlarn hepsi tek eydir; bu sfat O'ndan baka, bu sfatla O mevsuftur; Bunlarn var kabul edilmesi tecsimi gerektirmez" szleri mmknse ayn eyleri syleyerek dier sfatlar ispat etmek de mmkndr. nk bu akla daha uzak bir ey deildir. nk ari'in sfatlardan haber verdii bir eyi gr olarak nefyeden birinin "Bu (nass) makula uyar" demesi olmaz. Ancak ariin haber verdii sfatlar kabul eden biri "Bu ma'kula daha yakndr" diyebilir. NDEKLER

Sahih Menkula Muhalefet Eden Ayn Zamanda Sarih Ma'kula Muhalefet Etmitir Bu cmlenin tafsilat inaallah gelecektir. Rasululah'n kabul ettii eyi kabul edip reddettii eyi reddeden kimse evleviyetle sarih makul ve sahih menkul zeredir. Ayn ekilde sahih menkula muhalefet eden ayn zamanda sarih ma'kula muhalefet etmitir. Bu gibi kimseler Allah'n u sznde anlatlan kimseler gibidir:

"Eer kulak vermi veya akletmi olsaydk lgn alevli cehennemlikler iinde olmazdk" derler" (Mlk: 67/10) Eer denirse ki: "Peygamberler, Sani'in ispatna insanlar bu yolla -A'raz, onlarn hudusu ve cisimler iin lzumu; hadis'in gerei olan ey de hadistir gibi yollarla- armaz." sznde tartanlar iin iki makam vardr. Bunlardan biri: Bu mukaddimenin bilinen pek ok olumsuzluklardan men edilmi olmasdr. O yle diyor: Bu yol brahim Halil'in yoludur. nk O, yldz gne ve ayn kaybolmasndan delil karmtr, kaybolmak hareket etmektir; hareket etmek ise deimektir. yleyse buradan ortaya kan sonu, her deien eyin muhdes (sonradan ortaya karlan) olduudur. Bylece yldz gne ve ayn muhdes olmas gerekir ite bizim tuttuumuz yol, brahim Halil'in bu yoludur." Bir El-Merisi ve benzerleri nefiycilerin bn Akil, Ebu Hamid, Razi ve dier kimselerin syledikleri szler bunlardr. NDEKLER

Kur'an'da Onun Cisim Olmadnn Delilinin Var Olduu ddialar Yine (onlar yle derler): "Kur'an O'nun cisim olmadna delalet etmektedir. nk O "Ahad"dr. Ahad: Paralanmayan ey

demektir. O "Vahid" dir. Vahid: paralanmayan ey demektir. O "Samed" dir. Samed: Baka bir ey tarafndan igal edilebilecek bir boluu (ii) yok demektir. nk O -Subhaneh- : "Hi bir ey O'nun benzeri deildir" (ura: 42/11) buyurur. Cisimler ise birbirine benzer. Eer O cisim olsayd O'nun benzeri olurdu O cisim olmadna gre, cismin ayrlmaz gereklerinden de uzak olmas gerekir" Bazlar yle der: "Cismin gereklerinin nefyi gzel deildir. nk lazm (gerekli olan)n varl malzumun (gerekli klnan) varln gerektirmezse de onun nefyi dierinin nefyini gerektirir. Halbuki cisimlerin malzumlannda durum tam tersidir. Kanlmaz olarak onun nefyi cismin nefyini gerektirir. Bylece O'nun cisim olmasn gerektiren her trl eyin nefyi gerekli olmu olur." Sonra Uluvvu veya Mbaneyeneyi nefyedenler der ki: "lim O'nun cisim olmasn gerektirir" Haberi sfatlar nefyeden kimseler: "Onlarn varlklarn kabul etmek tecsimi gerektirir" derken sfatlar tamamen nefyedenler "Onlarn varln kabul etmek tecsimi gerektirir" der. Keza tecsim birlemeyi ve blnmeyi gerekli kldndan nefyedilmitir: "Bu yzden her terkibin nefyedilmesi gerekir dolaysyla O'nun mrekkeb varlk ve mahiyete, cins ve fasldan, madde ve suretten, cevahir ve ferdden, zat ve sfattan nefyedilmesi gerekir." Bu be grup terkip olarak sfatlar nefyeden muteahhir felsefeciler olarak isimlendirilir. Buradaki ama, semi delillerin bu gibi eyleri nefyettiini gstermektir. Peygamber ki bunlar nefyetmi ve bunlar nefyeden akli yolu aklamtr. Bu bazen tebihin nefyi, bazen de deien eylerin hudusunun ispatdr. NDEKLER

bni Sina ve Onu Takip Edenlere Razi'nin "Kaybolmay" mkana Delil Gstermeleri Onlar der ki: "Kaybolma (uful), hudus'tur; uful, deimedir." bn Sina ve onu takip eden dehriler bu grtedirler. Onlar der ki: "Allah'n dnda olan eyler mmkndr. Her mmkn kaybolur, kaybolan bir eyin varl vacip deildir" Razi, bu Hezeyanlar tefsirine almtr. O ve dierleri der ki: "Her kaybolan deien, ve her deien mmkndr" Bunlar deimesi mmkn olua delil gstermilerdir. Tpk onlarn ounun deimeyi hudusa delil gstermeleri gibi. Bu insanlarn hepsi de bu yola brahim Halil'in yolu diyorlar. NDEKLER

kinci Makam Denilmektedir ki: "Biz peygamberlerin, insanlar bu yola armadklarn ve O'nun bir cisim olduunu aklamadklarn kabul ederiz." Bu nefiycilerden bir grup muhakkikin ve onlarn imamlarnn grdr. nk onlar biliyorlar ve diyorlar ki: "Nefy, peygamberlerden alnma bir yola dayanmamaktadr. nk peygamberler bu yolla, ne bir nass olarak ne de zahiren, delil gstermez" Yine onlar der ki: "Peygamberlerin sz gerek nass olarak ve gerekse zahiren ispata delalet eder" Ancak onlar der ki: "Eer akl nefye delalet ediyorsa bizim akln delalet ettii eyi iptal etmemiz mmkn olmaz." Cehmiye ve Mutezile'den kelamclarla onlar takip edenler der ki: "Sani'in ve O'nun peygamberlerinin sdknn ispat ancak bu yolla mmkn olur." Yine onlar der ki: "Alemin hadislii ve Sani'in ispat bilgisiyle, O'nun Kadir, Hayy, Alim oluunun: O'nun peygamberler gnderip onlar mucizelerle tasdik ettirmesinin bilgisi ancak bu yolla mmkn olur." Nitekim bunlarn imamlar ve ustalar hatta onlarn muteahhirlerinden Ebu'l Husayn Basri, Ebin meali El Cveyni, Kad Ebu Ya'la gibi kimseler sylemektedir. Eer biz peygamberlerin insanlar bu yolla davet etmediklerini biliyorsak buna dair sylediimiz szden zorunlu olarak, peygamberlerin, insanlar akl yoluyla Allah' tanmalarndan mahrum braktklar kar. Bu bilindikten sonra, onlar peygamberlerin nasslar hakknda ya te'vil yoluna gidecek ve mteabih ayetlerin ini amacnn, insanlar te'vil yolunu bulmakla sorumlu klmak olduunu syleyecekler ya da tefviz yoluna gidecek ve bu lafzlarn inzal olmasndan ama, hi kimse onlarn anlamn anlayamasa da, onlar okumakla kulluk etmektir. Felsefecilerin mlhidleri, batniye ve bunlara benzeyen mezhepler der ki: "Asl ama, insanlarn hayal edecekleri ekilde Rabb'n byk bir cisim olduunu cumhura anlatmaktr. Meadda, onun herhangi bir hakikati olmasa da, cismani lezzetler vardr." Sonra onlar ya: "Peygamberler bu yolu bilmiyorlard" derler Veya:

"Biliyor ancak sylemiyorlard. nk onlar, maslahattan dolay hakkn hilafn gsteriyorlard." derler. Cevap olarak onlara denilir ki: Birinci yolu tutanlara gelince; onlarn cevab eitli ynlerden olacaktr: NDEKLER

Semi Delillerin Semi Delillerle atmasnn spat Konusu Bunlardan Birincisi: Onlara denilir ki: Nebilerden alnan semi deliller bu yolun sahihliine; onun delalet ettii eylerin shhatine ve nefyedilen sfatlarn nefyine delalet ediyorsa mspet semi delillerin bu delillerle atmas gerekir. Bu durumda semi bir delil, bir baka semi delille atm olur. Eer atan iki semi delilden birisi, onlarn akldan zikrettiimiz eye uygun ise bu durumda muhalif olan semi delili aklamak iin bidat olarak ortaya attmz yola gerek olmad gibi; baz adamlarn grlerini Allah'n indirdii ve Rasluyle gnderdiine takdim etmenize de gerek yoktur. Allah, Raslne gnderdikten sonra bu kapy her gruba hatta her ahsa, aklyla bulduu eyi, Allah'tan, Raslune gelmi olan eylere tercih etme kapsn kapatmtr.

Ama siz bir kimsenin Allah ve Raslunun haber verdii eyleri delil gsteremeyeceini karara balamsnz. nk size gre o delilin, haber vermenin bilmedii bir muarz olabilir! Bu yzden bu konumu mehur gruplardan hibiri aktan sylemez. Bazlar onu bir sr gibi gizler. Bu kural ancak peygamber dman mlhidlerin szleri zahir olduunda aa kar. NDEKLER

Raslullah'n nsanlar Bu Yolla Davet Etmediinin spat kinci vecih: Onlara denilir: Raslullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdii eylerden birazck bilgisi olanlar zorunlu olarak bilir ki Raslullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) insanlar bu yolla -araz yoluyla- armam, ne asl ne nass ve ne de zahir olarak sfatlarn nefyini kullanmamtr. O (sallallahu aleyhi ve sellem), Halk'n alemin stnde, alemden ayr olmadn; alemin iinde veya dnda bulunmadn sylememitir. O, bu manalara gelebilecek her hangi bir sz, ne nass olarak ne de aktan, sylememitir. Hatta o (sallallahu aleyhi ve sellem), stlahi cismin nefyi veya bu manaya gelen herhangi bir eyde zikretmemitir. O (sallallahu aleyhi ve sellem), hadiselerin gemite ve gelecekte veya sadece gemite devam etmelerinin mmteni olduuna dair, ne nas ne de zahir olarak birey sylememitir. O (sallallahu aleyhi ve sellem), Rabbn, daha nce bir fiil onun iin mmteni olmazken daha sonra mmkn olduunu sylemedi.

O (sallallahu aleyhi ve sellem), Rabbn kelamnn rzasnn, gazabnn, sevgisinin, kininin veya buna benzer dier yaratlm ilerin O'ndan uzak olduunu sylemedi. Raslullah (sallallahu aleyhi ve sellem), ne nass olarak ne de zahiren bu szlere benzer hibir sz sylememitir. Aksine insanlarn avam, havass ak bir ekilde bilir ki Raslullah (sallallahu aleyhi ve sellem), hicretten sonra sadece bir kez haccetmitir; Kur'an konusunda hi kimse ona kar gelmemitir; O (sallallahu aleyhi ve sellem), sadece be vakit namaz farz klmtr; gndzn namazlarn geceye, gecenin namazlarn gndze ertelememitir. Onun iin ne bayram ne gne tutulmas ve ne de yamur yamas iin klnan namazlarda ezan okunmamtr. O (sallallahu aleyhi ve sellem), kafirlerin, mriklerin ve ehl-i kitabn dinlerinden kesinlikle holanmamtr. Ne ehl-i suffe ne de dierlerinden hibir m'min onunla savamamtr. O (sallallahu aleyhi ve sellem), Mekke'ye izin vermemitir. Mekke'de ehl-i suffe yoktu. O (sallallahu aleyhi ve sellem), ashabn def, alg dinlemek zere kesinlikle toplamamtr O (sallallahu aleyhi ve sellem), her mslman olann veya bir gnahndan tevbe eden her tevbekarn san kesmemitir. O (sallallahu aleyhi ve sellem), hrszlk yapan veya (namuslu kadnlara) iftira atan veya iki ien herkesi ldrmemitir. O (sallallahu aleyhi ve sellem), sadece mslmanl sahih olan kimselere be vakit namaz kldrmtr. O (sallallahu aleyhi ve sellem), farz tek bana klmazd. O (sallallahu aleyhi ve sellem), hevasna asla brnmezdi. O (sallallahu aleyhi ve sellem), ne mira ne de bir baka gece iin "uyank halimle Rabbimi grdm" demezdi. O (sallallahu aleyhi ve sellem), "Allah, geceleyin yeryzne, Arafat'a iner" dememi ancak "Allah geceleyin Arafat'a dnya semasna iner ve melekler haclarla vnr" demitir. Alimler zorunlu olarak bunun aksinin olmayacan bilirler. Kim, aksine bir rivayeti Raslulullah'tan (sallallahu aleyhi ve sellem) rivayet eden ve onun sabit olduunu ispatlamaya alan kimse, kendi sznn zorunlu olarak batl olduunu bilmesi gibi. yleyse kim bu yolu delil gsterir veya mmete sfatlarn nefyi gibi grleri anlatrsa, bu anlatt eylerin batl ve zayf olmasndan daha ak bir ekilde ortaya kar. Bu, Raslullah'n hallerini birazck bilen bir kimsenin bilebilecei bir bilgidir. Orta snf alimler ve elbette ki Raslulllah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) varisleri olan onun sz ve fiilerini bilen alimler daha iyi bilir.

NDEKLER

Muhaliflerin Peygamberlerin Gsterdikleri Deliller nc Vecih: Denilir ki: "Peygamberlerin szlerinden zikrettikleriniz sizin grnze delil olmakta, baka bir eye delalet etmemektedir. Bu yakinen bilinen bir eydir; ancak o szlerde sizin grnzn tersine delalet eden eyler de vardr" Ehl-i ispatn ve btn ehl-i batln -zellikle de semiyye-nin gr budur. NDEKLER

brahim Halil Kssas brahim Halil kssasna gelince; Dilciler ve mfessirler ittifakla bilir ki "uful", -ister intikal anlamnda mekansal, isterse oalmak gibi saysal veya siyahlama-beyazlama gibi niteliksel olsun- hareket anlamna gelmez. Bu kelime deime anlamna da gelmez. Dilde, her hareket eden veya deiene ( ); Onun yapt eyleme "efele" denmez namaz klana veya yryene "afele" denmez. Bir halden bir hale geme anlamnda deiiklik iin -mesela hastalanmak veya gnein sararmas gibi- "eful" denmez. Gne sarardnda "in-neha efelet" denmez; Ancak kaybolduunda gizlendiinde "efelet" denir. Arap diliyle ilgili olarak zorunlu bir ekilde mtevatir ve malumdur ki, "Afil", gaib kaybolan anlamndadr. "Efeletiemsu te'filu ve te'fulu afulen"; Gne kayboldu (batt) demektir. Buradan da anlalyor ki Allah Teala, Halil'in kssasn anlatrken yle buyurur: "zerine gece (nin karanl) ktnde bir yldz grd. Dedi ki: "(te) bu benim rabbimdir." (Yldz) kaybolduunda dedi ki: "Ben kaybolanlar sevmem." "Ay doarken grdnde: "(te) bu benim rabbimdir." dedi. (Ay) kaybolduunda dedi ki: "ayet rabbim bana hidayet etmeseydi muhakkak ki ben sapm olan kavimden olurdum." "Gnei doarken grdnde: "(te) bu, benim rabbimdir. Bu daha byktr" dedi. (Gne) kaybolduunda dedi ki: "Ey kavmim! Muhakkak ben sizin irk kotuklarnzdan uzam." (En'am: 6/76-79) Malum, ay ve gne parlak haldeyken hareketlidir. te bu hal, onlarn "deiim" olarak isimlendirdikleri eydir. Eer Halil (a.s.) deiim denilen hareketten yola km olsayd, onlar parlakken grdnde syledii sz sylerdi. Halil'in "Bu Rabbimdir" sznden kast, alemlerin Rabbi olmayaca gibi Kadim, Ezeli, kendisinden baka her varln muhdes, mmkin ve kendisinin mahluku olduu bir vacibu'l-vucudu da kastetmemitir. Onun kavmi gnein ve ayn byle bir rabb olduuna inanmyordu ki, bunun bo bir inan olduu ortaya karsn... Grleri bilinen hibir kavmin byle bir inanc yoktur. Aksine onun kavmi yldzlara ve putlara tapan, bununla birlikte Sani'i kabul eden mrik kimselerdi. Bu yzden kssada Halil (a.s.) yle diyor:

"Eski atalarnzn ve sizin nelere taptklarnz gryor musunuz? Dorusu onlar benim dmanmdr; ancak alemlerin Rabbi hari..." (uara: 26/75-77) "Beni yaratan hari, sizin taptnz eylerden uzam" Beni doru yola eritirecek olan phesiz O'dur! brahim ardndan geleceklere bu sz devaml kalacak bir miras olarak brakt. Artk belki doru yola dnerler." (Zuhruf: 43/26-28) Bylece o, gnei, ay, yldzlar rabb olarak kabul edip onlara kulluk ettiklerini ve onlarla Rabbe yaklamaya altklarn hatrlatmtr. Nitekim bunlar, yldzlara tapanlarn ve yldzlarn ruhaniyetinin tesir etmesini isteyenlerin tapnmalardr. Bunlar bilenin bir grup olup, onlardan baz mrik taifeler gnmzde bile bulunmaktadr. Razi'nin "Es-Sir-ru'l-Mektum" adl kitab ve dier baz kitaplar zel olarak onlar haknda yazlmtr. Eer tartanlar: "Hayr , Halil (a.s.) syledii sznde, onun alemlerin Rabbin olduunu zannetti" derlerse; onlara yle cevap verilir: yleyse Halil'in (a.s.) ikrar sizin grnzn bozuk olduuna delildir. nk bu durumda o, gne ve ayn alemlerin Rabb'inin mtehayyiz bir yerden bir yere hareket eden ve deien bir varlk olduunu kabul ediyor demektir. nk ay ve gnein hareket etmesi onun varln ortadan kaldrmamakta bilakis onun kaybolmasn kaldrmaktadr. Bylece Halil (a.s.) kssasnn, onlarn lehine olmaktan ok aleyhine delalet ettii ortaya km oldu. Bu kssada onlara hccet olabilecek hibir delil yoktur. NDEKLER

Kaybolmay Mmkin Olma Anlamna Alanlarn Grlerinin Bozuk Oluu Bu grten daha fasidi, "uful"u imkan manasna alan Allah'n dndaki hereyi kadim ve ezeli olu anlamnda "afil" kabul edenlerin grdr. Onlarn grne gre: "dalar, gne, ay ve yldzlar ebedi ve ezeli olarak afil'dirler. nk ufulet, onlarn lazimi sfatlardr. nk bu sfat onlarn mmkin oluu anlamna gelir. Mmkin olu da onlarn ayrlmaz sfatlardr." Bu hem dile hem de Kur'an'a kar yaplm bir iftira olup, onun ak bir iftira olduunu herkes bilir. Bu tpk kadim ve ezelinin muhdes ve masnu olarak isimlendirilmesi iftirasna benzemektedir. Halil'in (a.s.) kssas bunlarn aleyhine hccettir. nk o, ay parlak bir ekilde grdnde: "te bu benim Rabbim" demiti. Gnei parlakken grdnde de "ite bu benim Rabbim" dedi. Gne kaybolduunda "Ben kaybolanlar sevmem" dedi. Aktr ki Ay gaib deilken sonradan kaybolmutur. Gne, ay yldz ve Allah'n dndaki hereyin mmkin oluu onlarn lazmi vasf olup, nceden yokken sonradan ortaya km ey olmazlar. Onlar ise "mmkin olular zatlarndan varlklar ise bakalarndandr" diyorlar. Onlar bu sz "Harite, bir eyin varl ile onun zatn ayrmalarna" bina ediyorlar. Onlara gre zatiyla mmkin olmak, vcutla mmkin olmaktan daha evladr. Eer: "O var olduunda veya yaratldnda veya hi yoktan yaratldnda Ben mevcudlar; mahluklar sevmem deseydi bu irkin ve eliik bir ey olurdu. nk o (ay veya gne) ezeli olarak var klnm ve yaratlmlardr. yleyse O mmkin olduunda o ezeli olarak mmkindir" sz nasl olur?! Ayn ekilde parlaklk halinden kaybolmaya kadar, varl ve yokluu kabul eden, zatyla mmkin varlktr. Bununla beraber o, onlara gre yok olmas mmteni olan kadim ve ezelidir. Bu durumda onun (ay ve gnein) hareketli oluu brahim'in (a.s.) yannda varl veya yokluu kabul edilen mmkin bir,varlk olduunu gstermemektedir. NDEKLER

Her Hareket Muhdes Veya Her Hareket Edenin Mmkin Olduu Gr "Her hareket eden muhdestir" veya: "Her hareket eden, varl ve yokluu kabul edilebilen bir mmkindir" szlerine gelince: Bu mukaddime, akl sahiplerinin zerinde ittifak ettii ftri-zaruri bir ey deildir. Hatta bunun sahih olduunu iddia edenlere yle denilir: Bu mesele ancak gizli bir grle bilinir. Bu konuda tartan kimseler, bu mukaddimenin aklen ve sem'an batl olduunu sylemekte, onu ispat etmeye alanlarn genelleme ilimlerinin balarnda, mukaddimenin kusurlu olmasndan ve zayflndan dolay, ona dair misaller vermektedirler. Bu mesele btn kitaplarda kendi kendini rtmektedir. "Her deiken muhdes veya mmkindir" grne gelince: Eer bu szden deiim kastediliyorsa bunun lgatte; salamn hastalanmas, adilin zalim olmas, dostun dman olmas gibi bir manas yoktur. Dolaysyla bu genelleme delile muhtatr. Eer ondan hareket veya mutlak olarak olaylarn olmas anlamna alyorlarsa -Hatta yldzlar parldarken mteayyire ve her konuan, her hareket eden kimse mtegayyir olarak isimlendirilir- bu durumda delil kendi davalarn ispatlamakta mazur kalr. NDEKLER

Sfatlarn Nefyi Konusunda Gsterilen Delilleri Red Onlarn Kur'an'da Allah'n belirttii isimlerden "Vahid" ve "Ahad" isimlerinin sfatlarn nefyine -ki bunu tecsimin nefyine binaen yaparlar, delil gstermelerine gelince onlara yle denilir: Araplarn sznde, hatta btn delillerde sfatlarda mevsuf olan bir zat, nefiy ve ispat konusunda, ne "vahid" olarak ne de "ahad" olarak isimlendirilmez. Aksine, Araplardan tevatren gelmitir ki, mevsufun sfatlarla isimlendirilmesi "vahid", -kullandklar ekliyle- "ahad" ve "vahid" eklindedir. Allah Teala buyurur ki: "Tek olarak yarattm kimseyi Bana brak" (Mddessir: 74/11) Sz edilen kii Velid b. Muire'dir. Yine Allah Buyurur ki: "Eer kadnlar ikinin stnde ise, braklann te ikisi onlarndr; ayet bir ise yars onundur." (Nisa: 4/11) Burada Allah, sz konusu kadn vahide olarak isimlendirmitir. Yani o, saylan sfatlar zerinde tayan herhangi bir kadndr. Hatta o, arazlar tayan bir cisimdir. Allah Teala buyurur ki: "Mriklerden biri sana snrsa onu gvene al; Ta ki Allah'n szn dinlesin" (Tevbe: 9/6) "ki kadnlardan biri: "Ey Babacm, onu cretli tut.." dedi." (Kasas: 28/26) "Biri unuttuunda dieri ona hatrlatacak..." (Bakara: 2/282) "Biri dierinin zerine saldrrsa..." (Hucurat: 49/9) "Hibir ey O'na denk deildir" (hlas: 112/4) "De ki: Beni kimse Allah'a kar savunamaz ve ben, O'ndan baka bir snak bulamam." (Cin: 72/22) "Rabbine kavumay uman kimse yararl i ilesin ve Rabbine kullukta hi ortak komasn." (Kehf: 18/110) "Rabbin hi kimseye zulmetmez." (Kehf: 18/49) Eer "Ahad" kelimesi bu sfat tayanlar iin sylenseydi - hatta blnebilmeleri yznden arazlarn

sahip olduu btn cisimler iin sylenmeseydi Allah'n dnda ne melek, ne ins, ne cin, ne hayvan... velhasl "bir" lafz altna giren her eyin varlnda sfatlardan hibiri iin "bir" denmezdi. Eer "Hibirey O'na denk deildir" deniliyorsa bu, Rabbe denklii nefy konusunda ancak varl olmayanlar iin geerli olur. Mevcudatta, bu hitapla haber verilen eyin Allah'a denk olmad sylenmi olur. Keza Allah Teala yle buyuruyor: "Ben Rabbime hi bir kimseyi ortak koamam" (Kehf: 18/38) "Rabbine kullukta hibir kimseyi ortak komaz" Eer "ahad" ancak "blnmez ey" olsayd, her mahluk blnebilir cisim olduundan mahluk iinde "ahad" adn alacak hibir ey bulunamazd. Bu durumda ayetin anlam yle takdir edilirdi: "Var olmayan eyi Allah'a ortak komam" "Var olmayan eyi Allah'a ortak komaz" Eer ama genel nefy ise, -insten ve cinden her mevcud ahad ismini tar: Mesela: "O, iki adamdan birisidir" "ki kadndan biri..." "Bir kadn" "Bir erkek" "Tek erkek" denilir. Buradan bilinir ki Kur'an'n indii dilde "vahid" ve "ahad" kelimeleri "mevsuf" alrlar. Hatta araz tayan isimler bile alrlar. Araplarn bu kelimelerle asl olarak tavsif edilmemi eyleri bilinmez. Hatta onlarn bu kelimeleri sadece cisimlerde kullandklar da bilinmemektedir. Aksine Araplarn szlerinde, Kelamclarn cisim olarak isimlendirdiklerinin dnda, cisim iin kullanmlarn aklayan bir ey yoktur. yleyse nasl "bu husus, sadece iddia edilenin tersine delalet eder" denilebilir?! Halbuki bu kelimelerin kullanm, -onlarn tahsis ettikleri "yokluk" dnda - tamamen varlklarn syledikleri eyin tersinedir. Dilin ve Kur'an'n kullanmnda bizim sylediimiz dierinden daha beli deil midir? NDEKLER

"Samed" Kelimesi, Sfatlarn Nefyine Deil, ispatna Delalet Eder Keza "Samed" kelimesi de byledir. Sahabenin hibir sznde bu kelime Allah'n sfatlarla mevsuf olmadna delalet edecek ekilde "boluu (veya ii) olmayan ey" anlamnda kullanlmamtr. Aksine "Samed" kelimesi sfatlarn varlna, nefyinden daha ok delalet etmektedir. Biz bu konuyu birok yerde akladk. "Hibir ey O'nun misli deildir; O "Semi ve Basir" dir" (ura: 42/11) "Hi O'na benzeyen birey bilir misin?" (Meryem: 19/65) Gibi ayetlerde de durum ayndr. Bu, hibir ekilde sfatlarn nefyine delalet etmemekle; hatta stlahlarn cisim ad verdikleri eylerin nefyine bile hibir ekilde delil olmamaktadr. NDEKLER

Kur'an "Cisimler Birbirine Benzer" Diyenlerin Diliyle Nazil Olmad "Cisimler birbirine benzer" szyle delil gsterenlere gelince, bu sz - eer doruysa- aklla bilinen bir benzerliktir. Kur'an'n nazil olduu dilde benzer (misl) kelimesi btn cisimlere itlak edilmedii gibi, Kur'an'n nazil olduu dilde mesela: "Gk, yerin benzeridir" "Gne, ay ve yldzlar dalarn benzeridir; dalar, buharn benzeridir; buhar topran benzeridir; toprak havann benzeridir; hava suyun benzeridir; su atein benzeridir; ate, gnein benzeridir; gne insann benzeridir; insan atn, eein benzeridir; at-eek ayva-narn benzeridir; nar altn - gmn benzerdir; altn-gm ekmein -etin benzeridir; diyemezsin. Kur'an'n nazil olduu dilde, uzunluk, en ve derinlikte birbirine edeer olan iki eyin, (mutlak) birbirinin ayn olduu anlam yoktur. Ayn ekilde, her ikisinin de ayn somut iaretler tamas onlarn benzer olmas demek deildir. Bunun da tesinde her ikisinin madde ve ekil ynnden ayn zel cevherlerden olumas, onlarn birbirinin benzeri olduu anlamna gelmez. Aksine Kur'an'n indii dil, insanlarn herbirinin cismi, duygusu, nam, kendi isteiyle hareket etmesi, konumas, glmesi, beeri ilikilerde bulunmas gibi ortak ynleri olmasyla birlikte, onlarn hibiri, dierinin benzeri anlamna gelmez. Nitekim Allah Teala yle buyurur: "Eer O'ndan yz evirirseniz sizi ortadan kaldrr, sizin gibi olmayacak bir milleti yerinize getirir" (Muhammed: 47/38) Yani onlar muhataplarn benzeri olmazlar. Burada, zikrettiimiz gibi pek ok ynlerde ortak olmalarna ramen aralarndaki benzerlik nefyedilmitir. yleyse onlarn dilinde her insan bir baka insann benzeri, hatta hayvann, hatta duygusu olan cismin, hatta unsuri (cins) her cismin, hatta feleki ve feleki olmayan cisimlerin bir benzeri olabilir?! Allah Teala, Hz. Peygamberi, kavminin diliyle gnderdi. Onlar ki zel anlamnda Kureyli genel anlamda Arap idiler. Kur'an "Cisimler birbirinin benzeridir" diyenlerin dilinde mi indi ki Kur'an onlarn diline yorumlanyor?!

Keke onlarn sz akl ynnde doru olsayd! Nerde...?! Onlarn grleri akl ynnden de batldr. Biz bu konuyu bir ok yerde genie anlattk. Buradaki ama, peygamberlerin nasslarnn, onlarn grlerini desteklemek bir yana tamamen nakzettiini aklamaktr. Benzerlik konusu da byledir. Hasan b. Sabit der ki: "Sen onun benzeri olmadn halde onu hiciv mi ediyorsun. kinizden erli olannz hayrl olannza fedadr." O, muhatabn Hz. Muhammed'e benzer olduunu nefyetmitir. Halbuki her ikisi de duygu sahibi, iradesiyle hareket eden konuan bir cisimdir. Ancak ilahi nasslar, eylerden hibir eyde, O'nun benzerinin olmadna delalet etmektedir. Yine ilahi nasslar delalet etmektedir ki: lerden hibir ite O'nun bir misli; ilerden hibir ite O'nun bir benzeri yoktur. Buradan da anlalmaktadr ki: eylerden hibir ey, sfatlardan herhangi bir sfat, fiillerden herhangi bir fiil, haklardan herhangi bir hak konusunda O'na benzemez. Bu, O'nun kemal sfatlaryla muttasf olmasn nefyetmez. "O diridir" denildiinde "dirilerden hibir ey ilerden herhangi bir i konusunda ona benzemez anlamnda o diridir" anlamna gelir. Semiyyatn delalet ettii ey akln delalet ettii: "eyler, ilerden herhangi bir ite birbirine benzer deildir" medluluyla uygunluk iindedir. "Hakikati veya sfat veya mcerred haliyle kadri olmayan varlklar hakikat, sfat ve kadr zellikleri yznden bunlar birbirinin benzeridir" szne gelince; bu da hem akl hem de nakil ynnden batldr. Ne Araplarn ne de dierlerinin dilinde benzer (misl) lafz bu ekilde kullanlmamtr. Aksi takdirde vasvedilen (mevsuf) her eyin, vasfedilen her mevsufun bir benzeri olmas veya hakikati olan hereyin hakikati olan her eye; kadri olan hereyin kadri olan hereye benzer olmas gerekirdi. Bu ekilde o zaman her mevcudun, her mevcuda benzedii kabul edilebilirdi. Tamamen bozuk ve elikili olan bu szleri akl sahibi biri sylemez. nk aksi durumda her eyin birbirine benzediini birbirinden farkl tek eyin asl olmadn kabul etmek durumu hasl olacakt. Bu durumda Rabb, hereye benzer eylerden bir eyin O'na benzer olduunu nefyetmek caiz olmaz. Bu akla ve nakle aykrdr. Bylece benzerliin O'ndan nefyedilmesi konusunda onlarn szlerinin hakikati, bunun, her eyin O'nun benzeri olduu anlamna gelecei ortaya km oldu. Onlar eriata ve akla muhalif ve ters den kimselerdir. NDEKLER

tirazclarn Kur'an'n Kendi Yollarna Delalet Ettiine Dair Szlerinin Fasid Oluu Dndnc Vecih: Denilir ki: Baz nasslardan, sizin delillerinizin mukaddimelerinden herhangi bir mukaddimesinin anlalmasn brakn - nk akl sahibi kimselere gre bu, zaruretle yeterli deildir- Kur'an'da bir mukaddimenin (nerme) dier bir mukaddimeye veya mukaddimelere eklendiine delalet eden hibir ey yoktur. Uful'un hareket olduu kabul edilse bile Kur'an'da, her hareket edenin muhdes veya mmkn olduuna ak bir ekilde delalet eden ayet nerededir?! Hareketin ancak bir hadis veya mmknle varolaca nerededir?! Evveli olmayan hadislerin mmteni olduu Kur'an'da hangi ayette vardr?! Bunun da tesinde stlahi anlamada, cismin, blnmeyi kabul etmeyen zel cevherlerden veya madde ya da suretten olutuu, her cismin birden fazla blnebilirlii Kur'an'n neresindedir?! Hatta Kur'an'n ve Arapa'nn veya dillerden herhangi bir dilin hangi ifadesinde iaret edilen veya mikdar olan her bir eyin cisim olduu ve onun gerekte benzeri olduu bulunmaktadr?! Cisim lafz Kur'an'da yle zikredilmektedir: "Bilgice ve vucuda (el-cisim) gcn arttrd." (Bakara: 2/247) "Onlara baktn zaman csseleri (ecsamhm) houna gider" (Mnafikun: 63/4)

Dilciler "cismin" beden olduunu syler. Cevheri Shah'n da der ki: "Ebu Zeyd: "Cisim cesed demektir. Keza csman ve ..........da ayn anlama gelir." dedi." Esmai: "Cisim ve csman, cesed demektir." dedi." Istlahlarn cisim lafzn bu has anlamdan, daha genel anlamlara tadklar malumdur. Onlar havay atein alevini ve dierlerini cisim olarak isimlendirdiler. Halbuki araplar onlara beden veya cesed demedikleri gibi cisim de demezler. Sonra stlahlar cisimle kendi bana kaim cesedin nefyini kastederler. Halbuki o kelimeyle kaln (youn)luk kastedilmitir. rnein bu elbise cisimdir (kalndr) sznde olduu gibi. Keza stlah ehl-i rf de cisimle bazen bir manay bazen dierini kasteder. Onlar madde veya heyula olarak isimlendirilen mahalden mcerred talimi cisimle mevcud tabii cismi ayrrlar. Bu baka bir konuda aklanmtr. Buradaki ama udur: Eer delil mukaddimelere ihtiya duyduu takdir edilse bile, Kur'an onlardan hibini zikretmediinden delil zikredilmemi ancak sonular gizli mukaddimelere ihtiya duymayacak bir ekilde aa km olur. nk sadece muhatabn ihtiya duyduu mukaddimeler zikredilir; yoksa onun ihtiya duymadklar deil... Malum, cisimlerin benzer oluu, cisimlerin hadis arazlar gerektirdii ve hadislerin evvelinin almad konular en gizli eylerden olup gizli mukaddimelere en ok muhtatr. Tabii eer gerekse... Bunlar Kur'an'da yoktur. NDEKLER

"Cisimlerin Hadisleri Gerektirdii Aktr" ddias Denilirse ki: "Cisimlerin hadisleri gerektirdii aktr. nk cisimlerin hadislerden olduu kesindir. Hadislerin evveli olmad da zahirdir. Hatta bu husus zaruri olarak bilinir." Kelamclardan bir ok dnrn iddias budur. Onlar der ki: "Biz hadislerin nce olmadklarn zaruri olarak biliriz. Hadis eylerden uzak olmayan her ey hadistir. Ondan nce bir ey gememi ve ondan bo kalmam olsa da bu byledir. Kendisinden nce bir ey gememi ve ondan (hadisten) bo olmamsa, o eyin ncesi yoktur. Aksine o hadis ya onunla beraberdir ya da ondan sonradr. Hadislerden nce olmayan aksine onunla beraber veya ondan sonra olan, mutlaka hadis olur. nk eer hadis olmasayd, hadislere tekaddm edecek ve bylece onlardan uzak ve onlardan nce olacakt." Bu ddiay Red NDEKLER

Bu ddiay Red Denildi ki: Bu ve benzeri mukaddimeler yanla den bir ok insann hareket noktasdr. nk bunlar, ilerinde hem doruyu hem de yanl barndran mcmel lafzlardr. Bu gibi lafzlarn iinde baz eyler bildik, doru eyler, dierleri ise bu durumda olmayanlardr. Yani malum alanda olmayan kark haldedir. rnein: "hadis" "mmkin" "mtehayyz" "cisim" "cihet" "hareket" "terkip" ve dnrler arasnda mehur olan dier kavramlar gibi... Dnrler bu kelimelerin birounda birbirleriyle tartma halindedir. Kavramalarn geneli mcmel lafzlar olup muhtelif eitler ierir. Bu eitlilik bazen stlahlarn ihtilafyla birlikte tevatr yoluyla olur. Eer ama aklanr, mteabih olan aydnlanrsa hak batldan ayrlr ve neyin amalanp neyin amalanmad ortaya kar. Birisi: "Biz hadislerden nce gemeyen veya hadislerden uzak olmayan eyin hadis olduunu zorunlu olarak biliriz" dediinde bu lafzdan anlalan anlamda doru sylemitir. Bunda tartma konusu yaplabilecek bir ey yoktur. Tpk "kadim" lafznda olduu gibi: Birisi: "Kur'an kadimdir" dese ve bu szle Kur'an'n yediyzyldan fazla bir zaman nce inmi olduunu kastetse, gerekten de o, lgat asndan nce onun levh-i mahfuz'da yazlm olduunu kastetse bu da tartmaya yer olmayan konulardandr. Keza birisi "Kur'an mahluk deildir" dese ve bununla Kur'an'n yalanlanmam olduunu kastetse bu da tartlmaz bir meseledir. Bu konuda hibir mslman ve dier peygamberlere inanan milletlere mensup hibir kimse tartmaz. Sylenilen "Hadislerden nce gemeyen veya hadislerden uzak olmayan eyler hadistir" sz iki manaya gelir: Birincisi: Muayyen bir hadisten veya muayyen ya da mahsure (snrlandrlm) hadislerden veya balangcnn olduu bilinen hadislerden nce gemeyen eylerdir. Eer, ister tek olsun isterse ok sayda olsun, bir balangcnn olduu bilinen hadislerin kastedildii takdir edilirse, malumdur ki bundan nce gememi veya ondan uzak kalmam ey, ondan nce olmam eydir. Hatta, ancak onunla beraber veya ondan sonra olmu eydir. Bu durumda o bir hadis olur. Bu, ne dediklerimi anlayabilen iki akll kimse arasnda tartlmayacak meselelerdendir. Bu konuda tartmaya mahal yoktur. Ancak asl tartlacak yer urasdr: Srekli pepee gelen hadislerden uzak olmayan ey, acaba hadis midir?

Bu: "Bu eyin varl mmkin midir, deil midir?" sorusuna bina edilmitir. Acaba pepee (bir eyden sonra bir baka ey) gelen ve ne balangc ne de sonu olmayan hadislerin varl mmkn mdr? Acaba Rabb'n diledii zaman ezeli olarak mtekellim (konuan) oluu mmkn mdr? Onun zatnn ezeli ve edebi olmas; varlnn balangcnn ve sonunun olmamas gibi kelimelerinin de sonu ve balangc yok mudur? O ki kendisinden nce hibir eyin olmad "Evvel" dir. O ki kendisinden sonra hibir eyin olmad "Ahir" dir. O ki kendisinden sonra "Kadimu'l-Ezeli" ve "Daimu'l-Baki" dir. Acaba O'nun, kendi iradesiyle ezeli olarak mtekellim oluu mmkn mdr? O, nce mtekellim deilken sonra mtekellim olmu deildir. O'nun kelam, O'ndan ayr, mahluk deildir. O, kudretinin ve iradesinin dnda mtekellim deildir. Bilakis kudret ve iradesiyle mtekellimdir, ve ezeli-ebedi olarak O, hep byledir. te bu, selef ve imamlardan yukardaki szleri syleyenlerle, onlara kar kanlar arasnda cereyan eden tartma konusudur. Filozoflar felein kendisinin, kadim ve ezeli olduunu, ezeli olarak hareket ettiini syler. Bu gr, bir ok ynlerden batldr. Bu szn, bizzat onlarn grlerine muhalif olduu gibi, Kur'an'n, Tevrat'n ve dier kitaplarn haber verdii eylere aykr olduu bilinmektedir. Ancak O'nun ezeli ve ebedi olarak mtekellim, fail veya fiile kadir oluu, nceki durumun hilafnadr. phesiz bu konular insanlarn ou iin naklen ve aklen mkil (problem)dir. Gklerin ve yerin, yokluktan sonra muhdes ve yaratlm olduu konusuna gelince, Aristo ve onun izinden gidenler gibi kafirlerden az bir grup bu konuda tartmtr. Hind, Arap ve dierlerinden mrik gruplarn geneli, mecusiler ve dierleri, ehl-i kitap ve dierleri, gkler-yer ve ikisi arasnda olanlarn, yokken muhdes ve halk edildikleri konusunda ittifak halindedir. Ancak, onlar da ihdas ve halk maddesi zerinde ihtilaf etmilerdir: Acaba bunlar, bu alemden nce de var myd? Onlardan nce madde ve zaman var myd yoksa, zaman ve maddenin takaddm olmakszn, ilk olarak m yaratldlar? Kur'an'n, Tevrat'n bildirdii, selef-i mmetin ve imamlarn, ehl-i kitabn imamlaryla ittifak ettikleri ey, bu alemin, Allah tarafndan nce var olan bir maddeden halk ve ihdas edildiidir. Nitekim Kur'an'da bu ekilde haber verilir: "Sonra duman (yani buhar) halinde bulunan ge yneldi, ona ve yeryzne: "isteyerek veya istemeyerek buyruuma gelin" dedi." (Fussilet: 41/11) phesiz gkler ve yerden nce ar ve su yaratlmt.

"Ar' su zerinde iken, gkler ve yeri alt gnde yaratan O'dur." (Hud: 11/7) Allah bunlar bir zaman iinde gne ve ayn hareketleri ls olmakszn yaratt. Nitekim O, gkler ve yeri ve ikisi arasnda olanlar alt gnde yarattn haber vermitir. Gne ve ay, yer ve gklerde olan eylerdendir. Onlarn hareketleri onlarn yaratllarndan sonradr. Zaman, onlarn hareketleriyle llr -gece ve gndz onlarn hareketlerine tabidir- Btn bunlar, onlarn yaratlmasndan sonra ortaya kmtr. Allah, gkler , yer ve ikisi arasnda olanlarn alt gnde yaratldn haber vermitir. Bu gnler, gne ve ayn hareketleri dnda baka bir hareketle llen bir zaman dilimidir. Bu alemin muhdes ve mahluk olduunu, ondan nce bir maddenin olduunu syleyen filozoflarnn cumhurunun grdr. Ancak onlardan bazlarnn, sz edilen bu maddenin muayyen, ezeli ve kadim olduunu syledikleri anlatlr. Bu batldr. Biz bunu baka yerde akladk. Buradaki ama: Onlarn (filozoflarn) szlerine naklin, delalet ettiini syleyenlerin grlerine ksaca iaret etmektedir. Eer denilirse: "Evveli olmayan hadislerin iptaline u ayetler delalet etmektedir: "Herey O'nun yannda bir lyledir." (Ra'd: 13/8) "O, hereyi bir bir sayar." (Cin: 72/28) Onlara yle cevap verilir: Eer bu doru olsayd tpk sfatlara delalet eden eylerin nefyedilmesi gibi gizli delaletin onu muhal klmas doru olmazd. Bu konuda ak birok nas vardr. Sizin sylediklerinizin sahih bir delil olduu kabul edilse bile, gizli bir ok mukaddimeye ihtiya vardr. Mesela yle denilmesi gibi: Bu, evveli olmayan hadislerin butlann gerektirir. Bu cismin hudusunu gerektirir. nk cisim kadim olsayd, hadislerin balangcnn olmamas gerekirdi. nk cisim, hadisleri gerektirir. Cisim hadislerden uzak olmaz. nk varlklarn veya hareketlerin veya arazlarn ona gereksinimi vardr. Bundan sonra yle denilir: Sfatlarn ispat, mevsufun cisim olmasn gerektirir. Bu mukaddime, kendi iinde onu syleyenlerle elimektedir. naallah bunu aklayacaz. "O her eyi bir bir sayar" ayeti buna nasl delil olmaktadr? Allah Subhanehu, mahlukatn lsn gkleri ve yeri yaratmazdan elli bin sene nce takdir etmitir. "phesiz Biz hereyi apak bir kitapta saymzdr" (Yasin: 39/12) O, olmazdan nce, belli bir sre iin var olacak eyleri saym ve yazmtr. O, varken sonradan yok olmu sayd gibi madum olan mstakbeli de saymtr. hsa (saymak) lafz

ikisi (gemi ve gelecek) arasnda ayrm yapmaz. Her ne kadar ayetteki ihsa, cmleten sana ermeyen eyleri geersede ayette delil olacak hi bir husus yoktur. Eer "Aksine mstakbeli saymtr" denilirse, o zaman bunun takdiri "cmleten ba'de cmletin" dir. Ayette bununla ilgili bir delil yoktur. Bu durumda mazi hakknda da ayn eyi sylemek, phesiz mmkn olur. Sonu gelmez ilim konusu iki kavil zere mkil bir meseledir. Burada ama, bu konudaki gr sona erdirmek deil, asl ama, Allah'n bu gibi ayetlerde, kudreti ve iradesiyle ezeli olarak mutekellim oluunun srekli oluunu iptal etmek istemediidir. NDEKLER

Peygamberlere Gre "Alemin Hudusu" Manasnn Snrlandrlmas Buna benzeyen bir baka ey de udur: "Alem hadistir" veya "alem hadis deildir" denildiinde istlah olarak alemde kastedilen, Allah'n dndaki hereydir. phesiz bu ibarenin, eitli mezhep mensuplar ve dierleriyle insanlarn genelinin bildii, akta olan bir anlam bir de mtekellimlerin rfnde bir anlam vardr. Onun bir nc anlamn da mlhidler ihdas etmilerdir. nsanlarn bu ibareden anladklar ey, Allah'n dndaki her eyin mahluk, hadis ve yokken var olduu; Allah'n tek bana, asl kadim ve ezeli olduu, onunla beraber hibir eyin var olmad ve O'na tekaddm etmedii; aksine Onun dndaki hereyin yokken var olduu; yaratmann, yoktan var etmenin, ilahln ve rabbln O'na has olmas gibi kdeminin de o'na has olduu; O'nun dnda hereyin muhdes, mahluk, merbub ve O'nun kulu olduudur.

Bu mana peygamberlerden ve onlara tabi olan mslman yahudi ve hristiyanlardan bilinmektedir. Filozoflardan eitli mezhepler ve dierleri dnda insanlarn ounluunun gr budur. kinci Mana: Denilir ki: Allah meietiyle hibir zaman, hibir ey yapmam ve konumamtr. Sonra bunu gerektiren bir sebep olmakszn hadisler ortaya kt. Tpk yle denildii gibi: "Onun, meietiyle mtekellim ve fail olmaya devam etmesi, hatta kadir olmas mmtenidir. Evveli olmayan hadislerin varl (meselesi) onu mmteni klmaktadr." Kelamclardan Cehmiye, Mutezile ve alemin hadis olduunu syleyen tabilerinin kastettikleri anlam budur. Bu gr dier milletlerden de hikaye edilmitir. Bu mana ne Kur'an'da ne dier peygamberlerin kitaplarnda ne de Raslullah'dan (sallallahu aleyhi ve sellem) sabit olan hadislerden birinde var olmayan birey olup sahabeden hibiri onu bilmez. NDEKLER

Aristo'nun Alemin Kadim Olduu Gr nc mana:

bn Sina ve benzeri mulhidlerin ortaya att manadr. Onlar der ki: "Biz alemin muhdes olduu yani onu vacip klan ezeli, kadim bir sebeple malul olduunu, bu sebebin onunla beraber her zaman var olduunu syleriz" Onlar bunu hudusu zati dierini de hudus-u zamani olarak isimlendirdiler. Onlarn hudus kelimesiyle anlattklar bu manay ne arap ne de dierlerinden hibir dilci bilmez. Bu manay ancak hadis lafzna bu manay uyduranlar bilir. Alemin bu manada hadis oluu ne enbiyadan ne onlara uyanlardan ne de byk mmetlerden birinin grdr. Medeni insanlk genelinde makaleleriyle mehur olmu gruplardan hibiri bu grte deildir. Buna ancak insanlar konusunda gz kapal olan bir avu kimse sylemektedir. Bu gr bn Sina ve benzeri baz filozoflara ait olduu bilinmektedir ki onlar da onu Aristo'dan hikaye ederler. Onlarn, kitaplarndaki grleri alemin kadim olduudur. nce gelen filozoflarn cumhuru bu gre muhaliftir. Alemin muhdes olduu da sylenmitir. Onlarn kitaplarnda alemin bir faili olduu onun zati itibaryla vacip olduu yoktur. Onun iin sadece hareket eden bir illet -O, illete benzetilmitir- denilir. Sonradan Aristo'nun bu grn slah etmeye alanlar (Farabi ve dierleri) km ve illetin dierlerinden daha evla olduunu savunmulardr. Daha sonra baz insanlar (bn Rd, bn Sina gibi) illetin felein hareket etmesinde amir olduunu ancak O'nun illete benzeyerek hareket ettiini bu durumun -her ne kadar his ve kast olmasa da- ak ile maukun hareketlerine benzediini sylemi ve O'nu bu itibarla mdebbir yapmlardr. Onlara gre O, kendinin dndakiler iin zatyla mucib, O'nun dndakiler de mmkndr. NDEKLER

Allah'tan Cisimliin Nefyedilmesi O'nun Sfatlarnn Nefyedilmesine Delalet Etmez Beinci Vecih: Denilir ki: Naklin delalet ettii ey -eer delalet ediyorsa- en fazla Allah'n cisim olmaddr. Sfatlar kabul edilenlerin ou veya byk ounluu bu nefyi kabul eder. Onlardan bazlar bu nefyi kabul etmez; kimileri de tevakkuf eder ve bu konuda bazlarnn grlerini aklar. Biz nefyi kabul eden takdir zere konuacaz. Biz deriz ki: Bu nefyinde sfatlar veya isimleri nefyedenlerden hibirinin mezhebinin sahihliine delalet eden bir ey yoktur. Hatta bu, Allah Subhanehunun herhangi eksiklikten uzak olduuna bile delalet etmez. nk tecsim ve tebihi ispat ettiklerinden dolay sfattan nefyeden birisine sfatlar kabul eden biri der ki: "Benim isim ve sfatlardan kabul ettiim eyler, senin isim ve sfatlardan kabul ettiklerine benzer. Her ne kadar haberi sfatlarda veya uluvv'da veya ryette atsalar da durum deimez." O yle cevap verir: "Bu tecsim ve tebihi gerektirir. nk bu zelliklerde olan bir ey; cisimden baka bir ekilde dnlemez. Kabul eder der ki: "Hayat, ilim, kudret, semi, basar, kelam ve iradesi olan bir ey mutlaka cisim olarak dnlr elbette ki bu sfatlar kabul etmen caiz olduunda.. Sen: "Bu sfatlarla mevsuf olan cisim deildir" diyorsun. Sfatlarda mevsuf olann cisim olmamasyla beraber bu sfatlar kabul etmek senin iin nasl caiz ise bu isimlerle isimlendirilmi olann cisim olmadn kabul etmek benim iin yle caizdir. Eer ona: "Bunlar mean, onlar ebaz'dr" denilirse cevaben denilir ki: Rza, gazap hubb (sevgi), buz (kin) meandr. El ve yz (bunlar her ne kadar ebaz saylsa da durum deimez) sem', basar ve kelam araz olup bunlar ancak cisimle var olur. Eer senin, araz olmamalarna ve onlarn mahalleri cisimle olmamasyla beraber, onlar kabul etmen caiz ise benim de, onlarn ebaz olmamasyla birlikte, onlar kabul etmen yle caizdir. Eer sfatlar nefyeden kii: "Ben hibir sfat kabul etmiyorum" derse;

Cevaben ona denilir ki: "Sen isimleri mphem braktn. Diri, alim, kadir olan mutlaka cisim olarak dnld halde sen: O, diridir, kadirdir diyorsun. Sonra da "Hayr o, cisim deildir" diyorsun. Makul olmad halde, bu isimlerle isimlendirilen eyin cisim olmadn kabul etmek senin in nasl caiz ise benim iin de bu sfatlarla mevsuf olan eyin, -ma'kul olmasa bile- cisim olmadn kabul etmem caizdir. NDEKLER

Mlhidin sim ve Sfatlar Nefyi Ve Onlara Reddiye Eer mlhid: Ben hem isimleri hem, de sfatlar nefyediyorum, derse ona yle denilir: Sen ya bu alemin mehud meful ve masnu olup onun bir sani'i ve faili olduunu kabul edeceksin ya da onun kadim, ezeli kendi nefsiyle vacibu'l vucud ve sani'e ihtiya duymayan (gani) olduunu syleyeceksin. Eer birincisini sylyorsan o takdirde alemin sani'i iin, "o cisimdir" diyorsan nefyettiin eye dersin. Eer "o cisim deildir" diyorsan bu durumda, alem iin cisim olmayan bir sani kabul ediyorsun demektir. Bu "ahid" hakknda makul olmayan bireydir. Eer sen onun cisim olmayan halik ve fail olduunu kabul ediyorsan -sen ki fail olan birinin mutlaka cisim olduunu biliyorsun- senin tartman "her ne kadar diri ve alim olann mutlaka cisim olduu bilinse de o cisim olmayan diri ve alimdir" szdr. Bilakis senin uygun olan isim ve sfatlar kabul etmen gerekir. Eer mlhid:

Bu mehud alem kadim, kendi bana vacip ve sani'e ihtiya duymayan (gani) dr, derse bu durumda o, kendi bana vacip, kadim ve ezeli olarak, arazlar olan, varlklarn kendisiyle kaim olduu ynleri olan, hadislerin ve hareketlerin etkiledii, paralar -czleri olan bir cismi kabul etmi olacaktr. Kanlmaz ey kadim cismin ispat olduu halde, bu durumda ayn eye, daha kt-bir ekilde dlmektedir. Burada hakkn inkarndan onu peygamberlerini yalanlamaktan ve sarih akla muhalefetten baka elde edilen hibir ey yoktur. Bu sapklar sapklar sap ve kafirler kafirinin sapaca en son sapaktr. Bylece sfatlar veya onlardan bazlarn, tecsimi kabul etmeyi gerektirdikleri gerekesiyle nefyedenlerin grlerinin hi kimsenin doruluuna delil getiremeyecei bir gr olduu ortaya km oldu. Hatta hikimse tecsimi gerektirdii sebebiyle Rabbn baz nakiselerden uzak olduuna delil getiremez. nk ispat gerektiren bir eyi ispat etmek onu, dndaki (zt) eyleri nefyetmeye benzer. Eer iki meselede bir "lazm" varsa ve ahs o lazm ile cevap veriyorsa, itiraz eden de ayn cevab verebilir. Bu durumda ispat da nefiy de mmkn olmaz. Srf ta'tile gelince Vacip'in kendini kadim (sfatlaryla) tecsim etmesi (nefiycinin) nefyettii her trl tecsimden daha byktr. Bylece ortaya kt ki, tecsimi gerekli klan eyle nefye delil getirmek akntya kar krek ekmektir. NDEKLER

Nakil Sfatlarn spatna Delalet Etmekte Olduunu Syleyenlerin, Grlerinin Bozukluuna Dair Delilleri kinci makamda olanlara -bunlar nefiyci muhakkikler olup: "Nakil ancak ispata delil olmaktadr; ancak akl nefye delalet etmektedir" derler, cevaba gelince:

Onlarn cevab eitli ynlerden olacaktr: Birincisi: Denilir ki: Bizim bu makamda amacmz akln -naklin shhati onunla bilinir- nakle aykr olarak nefyi gerektirmediini aklamaktr. Peygamberlerin insanlar, nefyi gerektiren bu yolla (araz yoluyla) dine devam etmedikleri aktr. Onlara inananlar ve onlarn doruluklarn tasdik edenler, bu yolla inanm ve tasdik etmi deildir. Eer sizin aklnzla bildiklerinizin nakle aykr olduu takdir edilecek olursa bu durumda akla bilinen bu eyler naklin asl olamaz. Ayn ekilde nakil, shhatini bildiimiz makul olanla elimi olmaz. Matlup olan budur. Siz: "biz naklin doruluunu ancak bu yolla biliriz" veya: "Biz nakli ancak bu yolla biliriz" dediinde size yle denilir: Sizin kendinizin ifade ettiine gre, nakli ancak bu yolla biliyormusunuz. Bu, sizin, peygamberlerin ve onlarn izinden gidenlerin yollarn bilmediinizin ve o yoldan saptnzn kendi ifadenizle sehadetidir. Peygamberlerin yolunu bilmediimize ve bu yolu, peygamberlerin, Sani'in ispat ve Rasllerin tasdii metodlarn, tanmadnza gre sizin "Allah' ancak bu yolla bulabiliriz" demeniz caiz deildir. Aksi takdirde bu yalan yere ahitlik; bilmedii eyi yalanlamak, bilgisine ulaamadnz eyi reddetmek olur. Peygamberlerden her beni ademin ve onlara tabi olanlarn Allah' ancak arazlarn ispat, onlarn hudusu, cismi gerektirdikleri ve evveli olmayan hadislerin imtina... yoluyla bildiklerini nereden biliyorsunuz? Byle bir nefyi ne srmek, ancak insanlarn en cahillerinin, en armlarnn ve ilmin yollarn ve delillerini bilmekten en uzak olanlarnn ne srecei bir gr olabilir. Bu kimseler asla insanlar bilgiye gtren aralar bilmemektedirler. Bu nefyi Cehmiyenin ve Mutezilenin ounluuyla, onlara tabii olanlar ne srmektedir. Bu nefiy onlarn grlerinin temeli olmaktadr. NDEKLER

Peygamberlerin Doruluu Akli Nefye htiyac Olmayan eitli Yollarla Bilinir kinci Vecih: Onlara yle denilir: Bilakis peygamberin doruluu akli nefye ihtiyac olmayan eitli yollarla bilinir. Nitekim dnrlerin cumhuru bunu kabul ederler. Hatta mslman ve gayri mslm dnrlerin nde gelenleri -Yahudiler iinde Delakt'l Hairin' mellifi Musa b. Meymuna, mslmanlar iinde peygamberi szleri filozoflarn grlerine kartrarak, onlarn aleyhine yorumlayan Ebu Hamid El Gazzali'ye, nde gelen dnrlerden Razi ve dierlerine kadar birok kimse alemin hudusu bilgisinin sadece akli delillere dayanamadn bilakis peygamberin doruluu bilgisini nceden bilmekle daha sonra nakille alemin hadis olduunun bilinebileceini itiraf etmilerdir. Bu kimseler alemin hudusu bilgisinin akli yolla vacip oluundan ok, nakil yoluyla mmkn olaca zerinde durmu, bu konuya naklin asln akl olduu ve onun akldan baka bir kayna olmad konusundan daha ok yer vermilerdir. Ayn ekilde cismin veya sfatlarn nefyine dayanmayan deiik yollar olduunu dnce imamlar itiraf ederler. nc vecih: Rasl ve Nebilere, saysn ancak Allah'n bilebilecei kadar insan, bu yola dayanmadan ittiba etmise -onlar ki peygambere seksiz phesiz, yakinen inandklarn sylemekte, onlarn szlerinden ve fillerinden, peygamberin sdkn bildikleri anlalmakta, onlara gvendikleri ve phe duymadklar her hallerinden belli olmaktadr- Onlar ki, saylar ok, ok sayda, tevatr derecesindedir. Onlarn hepsinin birbirleriyle karlamadklar, kendi hallerini anlatrken birbirlerine dayanmadklar, kendi hallerini anlatrken birbirlerine dayanma konusunda sfatlardan hibirini nefyetmeyi gerekli klan yolun dnda onlarn kati bir bilgiye sahip olduklar kesin olarak bilinir. Drdnc vecih: Enbiyann nasslarna muhalif grlerin ve bu grlere sahip olanlarn akli burhanlar olarak grdkleri yollarn fasid olduunu ortaya koymaktr. Bu konu inaallah gelecektir. Beinci vecih:

Kendisinde hibir phe olmayan bilakis ftri-zaruri bilgilerden olan ak, sahih akil delillerin peygamberlerin haber verdikleri eylere ters dmediini aksine onlarla uygunluk iinde olduklarn aklamaktadr. Sahih akli delillerin tm nakle uygundur; nakilden hibir ey ona muhalif deildir. Allaha krler olsun ben bunu btn gruplarn ileri sdkleri grlerde idrak ettim ve dnce gruplarndan her bir grubun herhangi bir mesele hakknda ne srd sahih bir delilin Raslun haber verdii eylere aykr olmadn, aksine uygun olduunu grdm. Hatta alemin kadim olduunu syleyen Aristo gibi filozoflarla onlarn izleyicilerinin zikrettii sahih akli delillerin bile, Raslun bildirdii haberlere aykr olmadn bilakis onlara uygun olduunu grmmdr. Dier nefiyci veya ispat dnrler iin de ayn ey geerlidir. Onlarn zikrettikleri sahih akli deliller nakille aykrlk deil uygunluk iindedir. Buradan kan sonu: "Sarih ma'kulun enbiyann haberlerine hibir ekilde aykr olmaddr." Konusu geldiinde inaallah bunu aklayacak enbiyaya muhalif olan kimsenin ne aklnn ne de nakil bilgisinin olmadn ortaya koyacaz. Allah Teala'nn buyurduu gibi: "ine her bir topluluun atlmasnda, bekileri onlara "size bir uyarc gelmemi miydi?" diye sorarlar, Onlar: "Evet dorusu bize bir uyarc geldi fakat biz yalanladk ve Allah hibirey indirmemitir: Siz byk bir sapklk iindesiniz demitik" derler. "Eer kulak vermi veya akletmi olsaydk lgn alevli cehenneme atlanlar iinde olmazdk" derler." (Mlk: 67/8-10) Sonra mulhidlerin, Allah ve Raslunun syledii eyleri reddederken kullandklar asln bozuk olduunu aklayan bir baka vecih zikredecek ve diyeceiz ki: Drdnc vecih: Denilir ki: Akl ya Raslun doruluunu ve onun haber verdii eylerin gerekte yle olduunu bilir ya da bunu bilmez. Eer bunu bilmiyorsa, makul malum olduunda, onun yannda bir eliki olmas sz konusu olmaz. nk malum, mehule ters dmez. Eer makul olan da bilmiyorsa iki bilinmeyen birbirine (evleviyetle) ters dmez. Eer bu kimse Raslun sdkn biliyorsa bununla beraber onun haber verdii eyin sabit olduunu bilmemesi mmtenidir. O en fazla Rasl'den byle bir haberin gelmediini syleyebilir. Bizim burada tarttmz konu, Raslun haber vermedii deil haber verdii eylerdir. Rasl bir eyi haber vermise, bir kimsenin, onun haber verdiklerimin doruluunu ve onlarn gerekte de yle olduunu bildii halde, haber verenin subutundan kendi nefsini soyutlamas mmkn mdr? Yoksa onun muhbirin sabit olduu bilgisi onun iin zaruri olarak balayc bir bilgi midir? Bu durum dier ilimlerin mukaddimelerine bal olmas gibidir. yleyse onlara: Peygamberin haber verdiini kabul ettiiniz eye inanmyorsunuz. nk bu inan, peygamberin

sadk olduuna dair bilginizi nefyetmektedir. Gerekte siz bu haberde peygamberi tasdik etmiyorsunuz. nk "(bir yndeki) tasdik, onun tasdiksizliini gerektiriyor" denildiinde onlar der ki: "Benim bir konuda peygamberi tasdik etmeyiim, gerekten mahzuru gerektiren bir eydir." Onlara denilir ki: Tasdik etmemenizin gerekli olmamas sebebiyle peygamberi tasdik etmiyorsunuz. Nitekim: "Onu yalanlamas gerektii iin yalanlad" denildiinde menhiyyun anh (kendisinden nehyedilen ey), nehyedilen eyi yapmaktan korkulan ve ekinilen eydir. Me'murun bih (emredilen ey) ise, emredilen eyin terkinin mahzurlu olduu eydir. Bu durum menhiyyun anh'ta, ona uyulsun veya uyulmasn, vaka olarak vardr. Emredilen eyi terkeden kii iin, o itaat de etse, isyan da etse, ayn durum sz konusudur. Bir kiinin, Raslullah'n emrettii eyler hakknda kesin bilgisi olduu halde, onlar yalanlamaya sevkeden saike uyarak mahzurlu olan ve korkulan duruma d, onun sratle gnaha girmesini gerektirir. Bu kabul edilecek olursa emredilen ey yalanlama, yasaklanan ey ise tasdik olur. Bu durumda ondan nehyetmek, mahzurlu olsun veya olmasn, caiz olmaz. nk eer mahzurlu deilse, ondan nehyetmek caiz deildir; eer mahzurluysa bu durumda mutlaka iki takdir sz konusudur: (Birincisi:) Onu nehyetmekle herhangi bir fayda yoktur. Aksine eer mahzurlu olan bizzat tasdik edilmemesi ise balang olarak onun istedii, dierlerine yol atndan dolay dierlerinin isteinden daha irkin olacaktr. phesiz zinay emreden kiinin bu emri, zinaya sebep olacak halveti emretmesinden daha ktdr. te bylece insanlarn, Raslu, istenilen eylerin onun istei olduunu ve onun da Allah'n elisi olduunu bile bile, srf "Onu tasdiin, tasdik etmemek anlamna geleceini" ne srerek, onu tasdik etmemenin caiz olmad ortaya km oldu. Halbuki ona: "u konuda onu tasdik etme" denildiinde bu emir onun doru bildii eyle elien bir emir olur. Bu emir ayn zamanda onun haberinden hibir eye gvenmemeyi emreden bir emirdir. nk bir haberde yalanlanmas caiz olan bir kiinin, dier haberlerinin de yalanlanmas caizdir. Buradan karlmas gereken sonu udur: Bu grte olan kimselerin bazlar, Rasl'den, Allah Teala'nn sfatlar fiilleri ve ahiret gnyle ilgili haberler hakknda istifade edemezler. nk bunlar, bu gibi konular hakknda Raslullah'tan gelen haberlerde yalanlanmas veya tevil edilmesi gerekenler olduu gibi gerekmeyenler de vardr. Risalet asndan, onlarn bu konuda bir lleri de yoktur. Onlar sadece: "Aklnn kabul ettiini kabul et; kabul etmediini etme" demektedirler. Bu sz, "Kefimin kabul ettiini kabul et; etmediini etme." szne benzemektedir. Bu halde Rasl'un varl, onlarn gznde, ilahi istekler ve rububiyet bilgisi konusunda, yokluu gibidir. Hatta onun varl, onlarn grne gre, yokluundan daha zararldr. nk onlar, onun getirdiklerinden hibir ekilde istifade

edemediklerinden hibir ekilde istifade edemedikleri gibi, getirilen eyleri tartmak, onlar ya yalanlamak ya da bir takm tevillerle desteklemek zorunda kalmaktadrlar. Biz bu konuyu, deiik yerlerde genie akladk. Eer onlar: "Raslun haber verdiklerinin akla aykr olduunun bilinmesi dnlemez. nk o, bundan uzaktr, byle bir ey onun iin mmtenidir" derlerse; Onlara yle denilir: "Bu, akli ve nakli delillerin birbirleriyle atmasnn mmteni olduuna dair sizin bir itirafnzdr." Eer onlar: "Ancak biz, aslen delil olmad halde delil zannedilen veya gerek isnad ve gerekse metin ynnden zanni olan - Haber veren yalan sylemi veya yorulmu olabilecei gibi metnin bir ka anlam da var olabilir-delilleri kastetmitik." derlerse onlara denilir ki: Siz nakli delili, aslnda delil almamak, delilin yanl olarak kullanlmas gibi eylerle deerlendirmeniz, nakle aykr olarak aklanan akli delilin de gerekte delil olmamasn ancak cehaletten dolay onun delil zannedilmesini veya onlarn akli kesin hkmler olmamasn mmkn klar. yleyse bu gibi deliller her ne kadar onlar kullananlar, onlara "akli burhanlar" veya "akli kesin hkmler" deseler-de gerekte delil deil veya zanni delillerdir. Akli delil mukaddimeleri sahih ve malum oluundan dolay delil olarak isimlendirilmeye hak kazanm nakli delille attnda, zorunlu olarak ve akl sahibi kimselerin ittifakyla nakli delilin tercih edilmesi vacip olur. Bylece aa km oldu ki: Onlar tercih ettikleri delillerin cinsini nasl aklarsa, ayn aklama dier cinsten delil iin de geerlidir. nk onlar, ne alnmay ne aklen ne naklen hak etmeyen eyi ne almakla fasid bir ey ortaya koydular. Bylece bir cins (delilin) dier cinse takdim edilmesinin batl olduunda ortaya km oldu. Asl yaplmas gereken ey birbirleriyle elien her iki delili de incelemek ve ister akli olsun ister nakli olsun, hangisi kati ise onu ne almak, eer her ikisi de zanni ise aralarnda tercih yapmaktr. Ortaya kan sonu, ilhada yol aan bu fasid asl iptal etmektedir. NDEKLER

Nakil ve Akl attnda Naklin Takdim Edilmesinin Gerektiine Dair Beinci Delil Beinci vecih: Naklin shhati ve Rasln haber verdii eylerin doru olduu bilindiinde geriye u ihtimallerden biri kalr: -Ya haber verilen eylerin tartmaya yer brakacak ekilde haber verildii bilinir. -Ya bu haberlerin, haber verildii zannedilir -Veya ne bilinir ne de zannedilir. Eer haber verilen ey "bilinirse" akli deliller iinde, nakil veya bir baka yolla bilinen eyi nefyeden bir delilin olmas mmteni'dir. nk bir delilin varl veya yokluu "bilindiinde", onu yok eden bir baka delilinin olmas caiz olmaz. Eer haber verilen ey zanni ise, akli deliller iinde onu nefyedecek delilin olmas mmkndr. Bu durumda "bilgisinin" zanni olana takdimi gerekir. Bu takdim, onun akli veya nakli oluundan deil, bilgi oluundandr. Nitekim nakil yoluyla bilinen ey, akl yoluyla zannedilen eye tercih edilir. Eer ikisinin de durumu aynysa o zaman tevakkuf edilir; ayn deilse tercih yaplr. Eer nakilde ne bilgi ne de zanni bir delil yoksa bu durumda atma da yoktur. Bylece kaytsz artsz akln ne alnmasnn hata ve delalet olduu ortaya km oldu. NDEKLER

Nakil ve Akl attnda Naklin Takdim Edilmesinin Gerektiine Dair Altnc Delil Altnc Vecih: Denilir ki: "Nakil ve akl attnda naklin takdimi vaciptir. nk akl, naklin haber verdii her eyi tasdik ettii halde, nakil akln haber verdii hereyi tasdik etmemektedir. Naklin doruluu bilgisi, sadece akln haber verdii eylere dayanmamaktadr. Malum bu, onlarn szlerinden daha aktr. " Nitekim bazlar yle der: "Akldan sana yetecek olan ey Raslun sdkn ve onun szlerinin anlamn bildirecek kadar olandr." Bazlar da der ki: "Akl "mtevelli"dir. Raslu veli gstermi sonra kendini azletmitir. nk akl, Raslun haber verdiklerinin doru olduuna delalet eder." Nitekim avamdan biri, mfty tayin eder ve bakalarna mftnn szn delil gsterir. Onun iin mftnn alim olduu aktr. Delil gsteren avam ile mft arasnda ihtilaf olduunda fetva isteyenin yapmas gereken ey mftnn szn, dierlerine tercih etmektir. Avami ona: "Senin ilmin konusunda benim dayanam onun mft olmasdr. atma halinde onun grn kendi grme tercih edersem kt i yapm olurum, nk onun mft olduuna dair bendeki asli gre ters derim." der. Fetva isteyen der ki: "Sen onun mft olduunu grdnde ve onunla delil getirdiinde, kendine deil, ona bal olmay gerekli grdn. Nitekim gsterdiin delil de buna delalet etmektedir. Bu belirli bilgide sana muvafakat etmem ilmin, dier meselelerinde de muvafakat etmemi gerektiremez. Senin, senden daha bilgili olan mftye ters dtn konudaki hatan, onun mft olmas hakkndaki senin bilginin hatal olmasn gerekli klmaz. ctihad ve istidlal ile onun mft olduunu bilir ancak sonra ictihad ve istidlal ile onun hatal olduunu grrsen, "onun, uyulmas gereken alim ve mft biri olduu" na dair

bilgiye gtren ictihad ve istidlalde yanlmsn demektir." Bu, mftnn hata yapabilecei ihtimali bilinmekle beraber byledir. Halbuki akl, Raslullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem), Allah Teala'dan verdii haberlerde masum olduunu ve onun hata yapmasnn caiz olmadn bilmektedir. yleyse masum olann sznn, akli istidlallerden muhalif olan grlere takdim edilmesi, avami'nin, mftnn grn muhalif gre tercih etmesinden daha evladr. nsanlar filan kiinin tptan veya izcilikten veya iftilikten veya pazarlamaclktan haberdar olduu ahid olduklarnda ve bildiklerinde; hkm verenin yannda o kiinin, dierlerinden daha alim olduu veya o kiinin, yukarda saylan ileri daha iyi bildii sabit olduunda ve sonra tp / izci/ ifti / pazarlamac izleyen ahitlerin, izledikleri kimseler hakkndaki ahadetleri attnda da durum ayndr. Onlar "Biz o kimseleri, szlerimizle tezkiye ettik ihtilaf halinde onu yalanlamak, grlerinin sabit olduu asl ktlemektedir" deseler de durum deimez. Nitekim baz insanlar yle der: "phesiz akl, eriat tezkiye eder ve dorular. eriat nce alndnda bu, onu tezkiye eden ve dorulayan eyi ktlemek olur ve dolaysyla eriat da ktleme anlamna gelir." Cevaben onlara denilir ki: Diyelim ki, Siz bir kimsenin tpta, pazarlamaclkta, ifilikte, izcilikte veya baka bir meslekte ehliyet sahibi kimse olduunu ve onun grnn sizin grlerinizden ziyade makbul olduunu bildiniz... imdi eer biz, bu meseleler hakknda sizin grlerinizi onun grlerine tercih edersek bu en bata sizin "O kimsenin bu ileri en iyi bilen kimse" olduuna dair bilginize ve ehadetinize hakarettir. Sizin bunu haber vermeniz, sizin grnzn dnda, onun grn kabul etmenizi nefyetmez. nk sizin "O kimse bizden daha bilgilidir" grnzn isabetli olmas mmkn olduu gibi, "Onun bizden daha bilgili olduu konulardan biri hakknda tarttmzda biz, bizden daha bilgili kabul ettiimiz kimseden daha bilgiliyiz" grnzn hatal olmas da mmkndr. Hatta ikincisinin hatal olmas daha aktr. nk insan bilir ki bu kii, iftilik, yzclk, inaatlk, terzicilik ve dier mesleklerde kendinden daha bilgilidir. Kendisi bu mesleklerin inceliklerini bilmese bile durum ayndr. Kendisi ve dieri ihtilaf ettiinde, o kimsenin grn kendi grne tercih etmesi, kendisinin "o bu ii iyi bilir" grne hareket etmek anlamna gelmez. NDEKLER

Nbvvete tihadla Ulalmaz Raslun akl sahibi kimselerden ayrcal, ilmi, ameli bilgilerle tp, iftiilik, pazarlamaclk gibi ictihadi akli bilgileri bilen kimselerin dier insanlardan ayrcalndan daha belirgindir. nk dier insanlarn bu gibi ilmi ameli zenaatlar o meslein erbab gibi bilmesi mmkn olduu halde, Allah'n eli tayin etmedii bir kimsenin insanlara eli tayin ettii bir kimse mevkiinde olmas mmkn olamaz. nk nbvvete ictihadla ulalamaz. Btn mezheplerin gr budur. Nbvveti, kazanlabilen bir ey olarak gren mlhid filozof ve dierlerinin grleri de byledir. nk onlara gre de bu i, en zorlu bir i olup, ona ulamak, dier pekok zenaat bilgisine ve akli ilimlere ulamaktan daha zahmetlidir. yleyse bir kimse akl yoluyla u kiinin Allah'n elisi olduunu ve herhangi bir ey hakknda en iyi haber veren kiinin o olduunu bildiinde, onun haber verdii ey kiinin aklyla atsa da, o kimsenin akl tartma gtren konularda kendisinden daha bilgili olan kimseye teslim olmay ve kendi grn onun grne tercih etmemeyi gerektirir. O kimse ona nisbetle kendi aklnn kendi aklnn snrl olduunu, onun, Allah Teala'y O'nun isimlerini ve sfatlarn, ahiret gnn kendinden daha iyi bildiini bilir. Bilgi konusunda kendisiyle onun (Raslun) arasndaki farkllktan daha byktr. Bir kimsenin akl bir yahudi tabibin sylediklerini doru bulur, onun dedii lde yer, ier, diyet uygular, ilalar onun tarif ettii ekilde kullanr. Bunlar yaparken bir ok eziyetlere katlanr. nk o, doktorun kendisinden daha bilgili olduuna inanmaktadr. Tabiplerin ou zaman hata ettikleri, bir ok insann, tabiplerin dediklerini yaptklar halde ifa bulamadklarn, hatta bunlarn tedavinin sonucunda ldklerini bildii halde: "Eer ben doktorun szne uyarsam ifa bulabilirim" der onun grn kabul eder ve uygular. O kiinin zann ve itihad, doktorun dediklerine ters olsa bile, o doktorun szne uymaktadr. yleyse insanlarn Raslullah'a baklar ve teslimiyetleri nasl olmaldr? O Rasl ki, doru szl, ve sz dorulanm kimsedir. Onun haber verdii eylerin gereklere ters dnenler ancak Allah'n bilebilecei kadar ok bir cehalet ve delalet iindedirler. Asla hata etmeyenin, atma esnasnda asla isabet etmeyene muarz olmas nasl caiz olabilir? NDEKLER

Altnc Delile tiraz ve Onu Red Eer: "ahitler bir ahs dorular, ancak sonra bundan dnerlerse onlarn yalanlamalar, cerhlerinde onu tasdik etmeleridir; hem de bu cerh, onlar tadil etme yoluyla olmaktadr." denilirse onlara yle cevap verilir: Bizim meselemizin karl bu deildir. Meselenin karl olarak ya: "Onlar bu ehadetlerinde hata ettiler veya yalan sylediler" denilebilir. Eer onlar mutlak olarak yalanlarsa bunun benzeri eriatn akln delil oluunu mutlak olarak ktlemi olmasdr ki eriat bunu yapmaz. nk seri deliller akli delilleri ktlemez. kinci ihtimale gelince: akl sahiplerinin ittifakyla bu, onlarn ahidi tezkiyelerine muarz deildir. nk bir ahidin hata yapmayacan sylemek, onu tezkiye etmenin artlarndan biri olmad gibi, onun belirli bir konudaki hatas onun adline kusur getirmez. Tadil ve tezkiye edilenin, sylemesi, akl sahiplerinin ittifakyla ona zarar vermez. Bilakis tadil eden ahidin ehadeti, hasm olmasndan veya zanni olmasndan dolay reddedilir. Bu konuda bir bakasnn ehadeti ve adaleti ktlemez. eriat, baz tartmal yerlerde akla muhalif ise ve bunun nedeni hataya veya yanla nisbet ediliyorsa bu, akln bildirdii hereyin ktlenmesini gerektirmedii gibi, onun sadk ve masduk olana ehadet etmesini de nefyetmez. Eer tadil edilen:

"Beni tadil eden muayyen bir meseledeki u ehadetinde yalan sylemitir." dese, durum yine ayndr. Bu ayn ekilde naklin ve akln atmasna bir rnek de deildir. nk naklin delaleti, ilerinde hasl olan pheye eriata muhalif olan ve bu konuda yalanlara dayanan aklclara delil olmaz. Bir ahsn veya belirli bir grubun yalana dayanm olmas bir yana muarz delillerin cinsi yalana dayanmakla tavsif edilemez. Ayn ekilde ahidin, tadil ettii kiiyi aktan yalanlamas, bizzat tadil edilenin yalanlanmas demek deildir. Onu kim belirli bir meselede tadil etmise, onu tadilde ktlemesi gerekir. nk o: "Ben onu tezkiye ettiim zaman o adil idi, sonra fska dt" demektedir. Bu durumda o, tadil ettii kimseyi, bundan sonra yalanlam demektir. phesiz adalet, bir ahs adil olduu zaman vardr. Sonra onun fskn gerektiren bir ey ortaya kmsa, eski tadil knanmaz; tpk onun adil aldnn syleyenlerin knanamayaca gibi... Bylece, eriatn akla muarz oluunun temsili bu ekilde ortaya km oldu. Grld ki aklclarn grlerini eriata tercih etmeye dair hibir hccet, hibir ekilde mevcut deildir. Ayn ekilde bunun, akln ve naklin atmas konusuna benzedii kabul edilirse, denilir ki: Hakim, tadil edilen kiinin, tadil eden kiiyi, haber verdii baz eylerde tekzib ve cerh ettiini duyarsa bu, o ahs tezkiye edenlerin szn ne almasna mani olmaz. Bu malum bir eydir. Hatta onlarn, o kiinin tadili konusunda drst, tekzibi konusunda yalanc olmalar caizdir. Ayn ekilde hem tadili hem de tekzibi konusunda yalanc olmalar can aldn gibi, onun tadili konusunda yalanc, tekzibi konuda ise drst olmalar da caizdir. Yalan kasten veya hata olarak sylemeleri bir eyi deitirmez. Bu durumda hakim i aa kana kadar bekler. O kiiyi tadil edenlerin grlerini sadece aykr olmalarna bakarak reddetmez. Eer bu akl ve naklin atmasnn karl olsayd o zaman akl takdim etmek deil tevakkuf etmek (beklemek) gerekirdi. NDEKLER

Yedinci Delil: Mmkn Olan Akli Delillerin Delili er'i Delillerin Takdimidir Yedinci vecih: yle denilir: - Makul delillerin eri deliller zerine takdim edilmesi mmteni ve elikilidir. - eri delillerin takdimi ise mmkin ve uygundur. Birincisi deil ikincisi vaciptir. nk bir eyin varl ya aklla bilinir ya da aklla bilinmez. O, (bilgi) hibir eyann lazmi sfat deildir. Aksine, nisbi rafi ilerden biridir. Zeyd, Bekir'in aklyla bildii eyi bilemeyebilir. nsan bir zaman bilmedii bir eyi bir baka durumda bilir. Akl ile naklin att sylenilen meselelerin hepsi aklclarn zdrablarndandr. Onlar bu meseleler hakknda akln gereinin ne olduunu ittifakla sylememektedirler. Aksine baz aklclar, akln bir eyi kabul veya vacip veya meru kldn sylerken dier bazlar akln o eyi nefyettiini veya muhal kldn veya men ettiini sylemektedir. Hatta aralarndaki ihtilaf o dereceye varmtr ki, bilinmesini zaruri grdkleri ilimlerde bile tartmaktadrlar. Nitekim aklclarn ou: "Biz karlk ve muayene olmakszn grlen eylerin grlmesinin mmteni olduunu zaruretle biliriz." derken bir grup insan bunun mmkn olduunu sylemektedir. Aklclarn ou: "Sebep olmakszn hadisin hudusunu, mmteni bir hadis olarak biliriz" grndedir. Halbuki bir grup aklc da bunun mmkn olduunu sylerler. Aklclarn ou: "tek olan bir eyin emir, nehiy ve haber olarak mmteni olduu, akli bir zarurettir" derken dierleri bu gre itiraz ederler. Aklclarn ou: "Akl, akl (dnen), makul (dnlen) ak, ak, mauk, vucud (varlk), mevcud, vucub ve inaye ek eydir o da akli zarurette mmteni'dir" derken dierleri buna itiraz eder. Aklclarn cumhuru: "Vucud: vacip ve mmkin, kadim ve muhdes olarak ikiye ayrlr btn bunlar kapsar ve iine alr. phesiz bu akln zorunlu bilgisidir." derken dierleri buna itiraz eder. Aklclarn cumhuru kuldan duyulan seslerin hudusu akli zaruretle bilinen bir itir derken bir takm insanlar buna itiraz eder. Aklclarn ou: "iki mevcudun ispat o ikisinden birinin dierinden ayr olmas ve onun iinde olmamasdr" veya:

"bir mevcudun ispat, alemin dahilinde ve haricinde olmamasyla fasid oluunun zorunlu olarak aklla bilinmesidir" derken dierleri buna itiraz eder. Bu geni bir konudur. Eer akln eriata takdim edilecei sylenirse, grlyor ki akllar, bal bana belli bir ey deildir. Onunla ilgili insanlarn bildii bir delil yoktur Aksine onda ihtilaflar ve tartmalar bulunmaktadr. yleyse insanlarn, subutuna ve bilgisine yol bulamad, zerinde ittifak edemedii eyin muhal olmas vacip olur. NDEKLER

eriat Bizzat Doru ve Onun Bilgisi Mmkin Olup nsanlarn Ona Ulamalarda Mmkindir eriata gelince; o bizzat kendisi, sz doru olandr. Doruluk onun lazmi sfatdr. eriatn sz insanlarn durumlarnn deimesiyle deimez. Onu bilmek mmkn olduu gibi insanlarn ona cevap vermeleri de mmkndr. Bu yzden Kur'an- Kerim insanlar ihtilaf ettiklerinde Kur'an'a ve snnete ynlendirmektedir. Allah Teala buyurur ki: "Ey iman edenler Allah'a itaat edin eer bir ey hakknda ekiirseniz onu Allah'a ve Rasluna gtrn; Eer Allah'a ve Ahiret gnne inanyorsanz... Bu hayrl ve netice itibaryla en gzeldir" (Nisa: 4/59)

Bylece Allah, mminlere, tartdklar bir meseleyi Allah'a ve Raslne gtrmeyi emretmitir. Bu naklin takdimini gerektirir; vacip olan budur. nk baka yerlere, insanlarn akllarna, grlerine, llerine, burhanlarna gtrecek olursa, bu daha byk ihtilaflara ve ekimelere sebep olur, ek ve phe daha da artar. Bu yzden Allah Teala yle buyurmaktadr: "nsanlar tek bir mmetti. Allah peygamberleri mjdeci ve uyarc olarak gnderdi; insanlarn ayrla decekleri hususlarda aralarnda hkm vermek iin onlarla birlikte hak Kitaplar indirdi." (Bakara: 2/213) Allah, Kitap', insanlarn ihtilaf ettikleri meselelerde, onlarn aralarnda hakem olarak indirdi. nk genel olarak insanlar arasnda kan ihtilaflar gkten indirilmi bir kitap olmakszn hkme balanamamaktadr. phesiz baz insanlarn aklyla bildiini dieri bilmemekle hatta bilenin bir bakasna beyan bile mmkn olmamaktadr. Ancak, unu syleyebiliriz: Sarih aklla bilinen eylerin eriata aykr olmas hibir zaman dnlemez. Sarih makul, sahih menkule asla ters dmez. NDEKLER

Sarih Naslara Muhalif Olan Herey Fasit pheler Olup Onlarn Batl Olduu Aklla Bilinir

Ben uzun zamandr insanlarn ihtilaf ettikleri konular zerinde dndm. Sarih nasslara muhalif olan her eyin fasit pheler olduunu ve onlarn batllnn aklla bilindiini grdm. iHatta onlarn tersinin, yani eriata uygun olan eklinin aklla sabit olduunu bildim. "Tevhid" ve "sfatlar", "kader", "nbvvet", "ldkten sonra dirilmek" gibi usuln ana konular zerinde uzunca dndm. Sarih aklla bilinen eylerin nakle hibir zaman muhalif olmadn, bilakis ya mevzu hadislere ya zayf delillere muhalif olduunu ve zaten onlarn, sarih akla muhalif olmasa da delil olmaya elverili olmadklarn grdm. Bu gibi eyler sarih akla nasl muhalif olabilir ki? Biz Raslullah'n, akla muhal gelecek eylerini bildirmediini biliyoruz. O akln kabul etmeyecei eyi bildirmedii gibi, akln bilmekle aciz kald eyleri bile bildirmemitir. Bu konudaki aklama, kendi mevzusunda zikredilmitir. Sfatlar, kader v.b. eylerin reddedilmesinin delillerini fazl bir akl dndnde ve dncesini hakkyla bu konular zerinde younlatrdnda, akl yoluyla onlarn fasid olduunun ve eksiklikler bulunduunu grr. Nitekim biz bunu, kendi konusunda akladk. NDEKLER

Sekizinci Delil: Akl ve Nakilde atma Olduu Meseleler Sarih Akl Tarafndan Bilinmemi Ve Aklanmamtr

Sekizinci Vecih: Denilir ki: Akl ile nakil arasnda atma olduu meseleler sarih akl tarafndan bilinmemi ve aklanmamtr. Hesap, matematik tabii-zahiri ilimler ve ak ilahi v.b. ilimlerde ne Nebi'den (sallallahu aleyhi ve sellem) ne de Kur'an'dan sahih bir isnadla muhalif bir ey rivayet edilmemitir. Bu gibi eyler ancak nakilcilerin yalan olarak bildikleri mevzu-yalan haberlerde veya eri konularda delil gsterilmesi yanl olan zayf delillerde bulunabilmektedir. NDEKLER

Birinci Misal: Baz nsanlarn Hammad'n Arkadalarna Kar Uydurduklar "Aln Teri" Hadisi Bunlardan birincisi "Atn teri" hadisidir. Bu hadisi baz insanlar Hammad b. Seleme'nin arkadalarna kar uydurmulardr. Bazlar der ki: "Bu hadisi baz bid'at ehli kimseler uydurmutur" Bunlar Muhammed b. Suca Es-Selki'yi itham ederler. Bazlar da der ki:

"Bu hadisi baz muhaddisler, kendilerinin byle dndklerinin bilinmesi iin uydurdular." Bu uydurma hadisin metninde yle denilmektedir: "O bir at yaratt ve at koturdu, bunun sonucunda at terledi ve o, kendini atn terinden yaratt" Allah Teala iftiraclarn iftiralarndan, mlhidlerin kfrnden ycedir. Keza: "Allah geceleyin Arafat'a boz bir deveden yere iner, binekte olanlarla el skr, yaya olanlarla kucaklar..." v.b. hadisler de ilim ehlinin ittifakyla yalan ve mevzudur. Hi kimsenin bu gibi hadisleri er'i delil olarak gstermesi caiz deildir. NDEKLER

kinci Misal: "Ben Hastalandm Kulum Beni Ziyaret Etmedi..." Hadisi kincisi: Sahihte Nebi'den (sallallahu aleyhi ve sellem) rivayet edilen bir hadiste O, yle demektedir: "Allah Teala buyurur: "Ben hastalandm, kulum beni ziyaret etmedi" Kul der ki: "Ya Rabbi, Ben seni nasl ziyaret edeyim; Sen ki alemlerin Rabbisin" Allah yle buyurur: "Bilmedin mi, benim filan kulum hastaland. Eer onu ziyaret etseydin, beni de onun yannda bulurdun. Ey kulum, ben ackmtm; sen beni doyurmadn!" Kul der ki: Ya Rabbi, Ben seni nasl doyuraym; sen ki alemlerin Rabbisin" Allah buyurur: "Bilmedin mi, benim filan kulum ackmt eer onu doyursaydm beni onun yannda bulurdun"

Akll bir kimsenin -Bu hadisin delaleti nakle ve akla muhalif olduunu sylemesi caiz olmaz. Ancak bazlar onu, Allah'n hastalanabileceine, ackabileceine delil gstermilerdir. Kim bunu bu hadise, bu hadisin medlulne veya mefhumuna dayanarak sylerse, yalan sylemitir. Mutekellimler bu hadisi aklam ve ondan ne kastedildiini btn pheleri izale edecek ekilde beyan etmilerdir. Onlar ackan, hastalanan, yemek yiyen ve ziyaret edilenin kul olduunu Allah Subhanehunun yemek yemediini ve ziyafet edilmediini aklamlardr. Bu mesele sadece bu hadis iin deil, amellere lsz vaadlerde bulunan dier hadisler iin de geerlidir. Mesela merfu olarak rivayet edilen: "Kim aure gnnde iki rekat namaz klar ve namazda unu unu okursa ona yetmi nebinin sevab yazlr" hadis gibi.. Bu hadis, muhaddislere gre mevzudur. Akla ve nakle aykr olan hadisleri ilim ehli mutlaka zayf hatta mevzu olarak kabul etmitir. Mslmanlarn icma ile farkettikleri bir emir veya nehiy, Raslullah'dan (sallallahu aleyhi ve sellem) sahih olarak rivayet edilmise, bu durum ancak o hadisin mensuh bir hadis olduunu gsterir. Mslmanlarn aksine icma ettikleri sahih bir hadis yoktur. Bunun da tesinde aksi, btn akl sahibi kimselerce ak sarih bir aklla bilinen bir hadis yoktur. nk ak sarih bir aklla bilinen ey ancak icma v.b. semi delillerden biriyle bilinen eylerdir. NDEKLER

Aristo'yu zleyenlerin Buna Muhalefeti

Sahih hadislerde, aksi icma v.b. gizli delillerle bilinen eyler olmadna gre, aksi ak sarih aklla bilinen eyler de ncelikle yoktur. Ancak atma noktalar, ince mteabih meselelerdendir. Bir ok kimse bu konularda yanlr. rnein Allah'n isimleri, sfatlar ve fiileri, lmden sonraki hayat, sevap, ceza, cennet, cehennem, ar, krsi gibi konular bunlardandr. Btn bunlar peygamberlerin haber verdii eylerden olup akl sahibi bir ok kimsenin akllar, sadece kendi grleriyle bu bilgileri tahkik etmekten uzaktr. Bu meselelere sadece kendi grlerine dayanarak dalan kimseler, ya birbirlerine dp ihtilaf etmi, ya da ne yapacan bilmez bir ekilde arp kalmtr. Onlarn geneli kendi imamlarnn kendisinden daha usta olduunu dnr. Bu yzden sarih aklla bilinen akli meselelerde stadnn sylediklerini sadece taklit eder. Bakarsn ki aklyla Aristo'nun dediklerine kar kan kimseler, mantk, tabii ilimler ve ilahiyat konularnda, stadlar Aristo'nun dediklerini taklit ediyorlar..! Onun otoritesine duyduklar saygdan dolay, ona muhalefete cesaret edemez, anlay ktln kendilerine bahane ederler. Halbuki onlar kendilerini sarih aklla vasflandran aklc kimselerdir! Bu mantkta phesiz ak bir hata var. Nitekim biz bunu baka yerde akladk. NDEKLER

Aristo ve Onlarn zinden Gidenlerin Farabi, bn Sina, Suhreverdi ve bn Rd'n lahiyyat Konularnda Akla ve Nakle Aykr Grleri

Aristo ve onun skender, Erudisi, Beraklis Sansitus, Farabi, bn Sina, Suhreverdi el-Maktul, bn Rd El-Hafid ve dier izleyicilerinin ilahiyat konusunda sylediklerinde pek ok hatalar ve byk eksiklikler olduu; akl sahibi insanlarn cumhuruna zahirdir. Hatalar ve eksikliklerin tesinde onlarn szlerinde saysz elikiler vardr. Makale sahiplerinin takip edenlere, ehl-i kbleden onlarn yolundan gidenlerin hali de budur. nk o makalelelerin iinde Kitap'a, Snnet'e ve mmetin selefinin icmana ters olan bidatler vardr. Yine onlarda, sadece Allah'n bilebilecei kadar ok sayda, sarih akla muhalif eyler bulunmaktadr. Ebu'l Huzeyl El-Allaf, Ebu shak En-Nazzam, Ebu'l Kasm El-Ka'bi, Ebu'l-Ali, Ebu Haim, Ebu'l Huseyn El-Basri ve benzeri kimselere uyanlarn hali budur.Hseyn En-Neccar ve Dinar b. mer'in takipileri gibi, Ahmed b. Hanbel ile tartan Ebu sa Muhammed b. sa b. Gavs gibi, afii ile tartan El-Kird gibi ehl-i snnete en yakn olanlarn durumu da budur. Ayn ekilde ispat ehli kelamclarndan Ebu Muhammed Abdillah b. Said b. Kllab Ebu Abdillah Muhammed b. Abdillah b. Kerram, Ebu'l Hasen Ali b. smail El E'ari'nin takipilerinin ve dierlerinin hali de budur. Hatta bu hal fakih imamlarn takipilerinde abid eyhlerin imamlarnda da bulunmaktadr. Mesela Ebu Hanife'nin, afii'nin, Malik'in, Ahmed'in dierlerinin mezheplerinde olduu gibi... Onlardan birisi, imamlarnn szlerinde batl olarak grd bir ey bulur, ancak imamnn akl ve ilimce kendisinden daha mkemmel olduuna inandndan o konuda susar. Onlardan birini: "Benim grmle, uyduun kiinin gr atrsa mutlaka benim grm takdim edilir" derken gremezsin. Halbuki o, bazen dorunun, uyduu kimsenin grnn tersine olduunu aka grr. nk o, imannn hata yapabileceini bilmektedir. Buna ramen, "Zeyd veya Amr, kendi akllaryla, Allah'n kitabnda ve onun Raslunn snnetinde sabit olan bir eyin batl olduunu bildirmilerdir" szn nasl sylebilmektedirler? Raslullah'tan (sallallahu aleyhi ve sellem) gelen, anlalmas g olan haberlerde, onlar nasl oluyor da imamlarn grn Raslullah'm grne tercih edebiliyorlar? Oysa bu haberler gaybi haberler olup, Allah'n hidayetini istemeksizin Allah'n Raslyle gnderdii, Kitaplaryla indirdii nurunu aramakszn sadece kendi gryle onlar dolandranlarn hepsi yoldan kmlardr. O mukallidler, her insann bu konularda hatalar ve kusurlar olduunu, kendi mezhebinde ve dier mezheplerde gr ayrlklar bulunduunu ok iyi bilirler. NDEKLER

Sarih Makul Sabit Naslara Asla Ters Dmez zetle: Sarih makul Kitapta ve Snnette sabit olan nasslara asla ters dmez. Ancak baz kapal ve muzdarip meselelerde, yanl anlamadan dolay atma var gibi grlr. Hatta biz burada genel bir gr belirteceiz: Akln ne alnmas yle dursun, Raslullah'tan sabit olmu nasslara, sarih ma'kul asla muarz olmaz (muhalefet etmez kar kmaz). Sadece baz pheler, varsaymlar, kapal anlamlar ve lafzlardan dolay bazen atma var gibi gzkebilir. Ancak bunlar gzelce izah edilir, aklanrsa, muarz olan eylerin sofistik pheler olup, akli burhanlar olmad ortaya kar. NDEKLER

Dokuzuncu Delil: nsanlarn Akllaryla Bildiklerinin Nebevi Naslara Takdim Edilmesinin Salam Bir Gr Olmamas Bu konuyu aklayan delillerden birisi de udur: Dokuzuncu Vecih: Denilir ki: nsanlarn akllaryla bildiklerinin nebevi nasslara takdim edilmesi salam bir gr deildir. nk bu konuyu ele alan kelamclar, felsefeciler "akli meseleler" diye isimlendirdikleri eylerde ihtilaf halindedirler. Onlardan birinin akln zorunlu bilgisi olarak sunduu eyi dieri ayn gerekeyle reddetmektedir. rnein Mutezile ve onlara tabi olanlarla ia, mezheplerinin asl olan sfatlarn nefyi ve kaderin reddi hakknda, bu meselelerin kesin akli delillerle bilinebileceini sylerler. Onlarn muhaliflerinden ehl-i ispat ise bunun tam tersinin kesin akli delillerle bilineceini syler. Hatta her iki taraf da savunduklar eylerin nakil olmakszn srf aklla bilinebileceini iddia ederler. Mesela r'yet, kelam ve halk-u ef'al meselelerindeki iddialar gibi. Her iki taraf da kendi grn kati grr, mahalifini rtr ister nefyi savununlar olsun, isterse ispat, her iki gruptakilerde zeka, akl, marifet sahibi kimseler olup, dier insanlar iinde sekin ahslardr. Bununla birlikte bir grup sarih akln nefye delalet ettiini sylerken dier grup sarih akln ispata delalet ettiini sylemektedir. Onlar nasslarn delalet ettii sfatlar ve kader gibi meselelerde ihtilaf etmektedirler. Cevher, ferd cisimlerin ekilleri beka, araz v.b. retilmi meselelere gelince: bunlar hakknda da aralarnda ba sonu belli olmayan uzun tartmalar vardr. Onlarn her biri, kendi tezi hakknda akli kesinlik bulunduunu iddia etmektedir. Sonra Snnetten uzak olan kimselerin aralarndaki tartma da o kadar iddetli olmaktadr. Mutezile ispat kelamclardan daha ok ihtilaftadr. Mutezilenin Basra ekoluyla Badat ekolunun arasnda anlatlmas sayfalar tutan tartmalar vardr. Basra ekolu Badat ekolnden snnete daha yakn ve bu yzden Basra ekol Zat-Bari'nin hem diri, alim ve kadir hem de semi' ve basir olduunu kabul eder; O'nun iradesi olduunu tasdik ederler. Dnyada en uygun (aslah) olan gerektirmez, haber-i vahid ve kyas kabul eder, muctehidlerin byk hatalar iinde olduunu sylemezler. Sonra Hseyniye eyhlerinin -Ebu'l Huseyn El-Basri'nin takipileri- aralarndaki ihtilaflar herkesin malumudur.

NDEKLER

ia htilaf ve Anlamazlk Ynnden Mutezile ve Filozoflardan Daha lerdedirler ia ihtilaf ve anlamazlk ynnden, mutezileden daha ilerdedirler. nk ia, snnete mutezile'den daha uzaktr. Hatta onlarn yetmi iki frkaya ayrldklar sylenir. Filozoflar ise, hibir konuda ittifak etmemilerdir. Bu yzden onlar ihtilaf ynnden, mslman, yhudi ve hristiyanlarn btn frkalarndan daha ilerdedirler. Farabi ve bn Sina'nn savunduu felsefe, meailerin felsefesi olup, bunlar tealim sahibi Aristo'nun takipileridir. Aristo ile onun selefi arasnda anlatlmas uzun sren ihtilaflar olduu gibi onunla onun takipileri arasnda da tarifi uzun sren tartmalar bulunmaktadr. Dier felsefi gruplarda deerlendirmeye katlacak olursa, onlarn sadece astronomi konusundaki ihtilaflar, ehl-i kble mezhepleri arasndaki tm ihtilaflardan daha fazladr. Halbuki astronomi matematiksel bir ilim olup, onlarn en sahih olarak sunduklar, bir bilimdir. Bu daldaki ihtilaflar bu derece olursa tabii ilimler veya mantk dallarnda bunun da tesinde ilahiyat dalndaki ihtilaflar nice olur? NDEKLER

E'ari'nin Makalat'nda ve Kad Ebu Bekir'in "Dekaik" inde Nakledilen Grlerdeki htilaflar Bir de makale yazarlarnn matematiksel ve tabii ilimler konusunda zikrettikleri eylere bakn... Mesela bir E'ari'nin "Makalat Gayri slamiyyin" kitabnda naklettiklerini bir de Kad Ebu Bekir'in "Dekaik" kitabnda onlardan zikrettii eyleri inceleyin. Makalaleleri anlatan ehristani ve dierlerinin de zikrettii gibi nakledilen eyler arasnda ok byk farkllklar bulunmaktadr. Onlarn konusu matematik ilmidir ki, akli ilimlerinin en sahihleridir. Onda bile saysz ihtilaflara dmtr. Onlarn cumhurunun zerinde ittifak ettii kitabn -Batlamyus'un "El-Mecisti" kitab- iinde, hibir sahih delile dayanmayan teoriler, birbiriyle elien hkmler, bakasndan aktard yalan veya hatal olabilecek gzlemlere dayal kaziyyeler bulunmaktadr. Cismin yaps hakkndaki grleri de ihtilafldr. Cisim madde ve ekilde mi olumutur veya blnmeyen czlerden mi mrekkeptir yoksa o, -ne ondan ne de bundan- mrekkep bir ey deil midir? stadlar bu konularda ateli bir tartma iine girmilerdir. Ebu'l Huseyn El Basri, Ebu'l-Meali elCveyni, Ebu Abdillah El-Hatip gibi pekok kimse cevher ve ferd meselesine dalmlar, bazen tevakkuf etmi, ou zaman da kesin hkmler belirtmilerdir. Onlardan bazlar bir kitabnda bir gr savunurken bir baka kitabnda ncekine ters baka bir gr savunabilmi, hatta ayn kitapta birbirine ters iki gr kesin olarak benimseyebilmitir. Hem de onlar savunduklar grn, eliki ihtimalinin olmad kati akli deliller olduunu sylemektedirler! NDEKLER

Pekok Filozof, Kelama ve Sufinin Sonunda Vard Nokta Hayrettir Hesap ilminden astronomi v.b. konularda ve tabii ilimlerden cismin hkmleri v.b. konularda bu kadar ihtilaf halinde olanlar ilahi konularda ne yapar?! Filozoflarn stadlar ilahi konularda kesin birey sylenemeyeceini iddia etmektedirler. Onlar bu konularda, kendilerine gre en evla olan eyi sylemektedirler. Kelam, felsefeyi hatta tasavvufu bilen fazl kimselerin ounu, Raslun getirdii eyleri incelemediklerinden, arm bir halde grrsn. NDEKLER

ehristani ve Ebu Abdullah er-Razi'nin aknl Nitekim ehristani, aadaki szleri syledikten sonra, bir de iir yazmtr: "areti ganimet, ona itaat edilmesi eref olan birisi bana, usul meseleleriyle ilgili, akl sahipleri iin problem olan konularda, kendisi iin bir kitap yazmam iaret buyurdu. Belki bu kitap vermeyi kurtarr ve onu rahatlatr. Bam iin yemin ederim ki btn ilim meclisini dolatm. Onlarn elini akn bir ekilde enesine dayam veya piman olmu ihtiyarlardan bakasn grmedim." Ebu Abdillah Er-Razi "Aksamu'z-Zat" kitab gibi kitaplarnn bir ok yerinde, bu ilmin ilimlerin en ereflisi olduunu syler. Onun dediine gre bu ilmin makam vardr. Bunlar zat, sfat ve efal ilimleri olup, her bir makamn bir ukdesi vardr. Zat ilminin ukdesi: "Vucud mahiyet midir yoksa mahiyet zerinde zaid midir?" sorusu; Sfat ilminin ukdesi: "Sfatlar zat zerine zaid midir, deil midir?" sorusu; Efal ilminin ukdesi: "Fiiller zata bitiik midir yoksa ondan sonra mdr?" sorusudur. Sonra o: "Bu kapya kim ulam, bu araptan kim imitir?!" der ve u iiri yazar: "Akln gidecei son yer armak Alimlerin abalarnn ou delalettir. Ruhlarmz bedenlerimizde kvranmaktadr. Dnyamz eziyet ve elem dolu. mrmz boyunca aratrmalarmzdan hibir ey elde etmedik "Dedi-denildi" ler toplamaktan baka" Kelam'n yollar ve felsefenin metodlar zerinde ok dndm. Onun bir derde derman olduunu, hibir pheyi ortadan kaldrmadn grdm. Yollarn en yaknnn Kur'an'n yolu olduunu bildim. spatla ilgili: "Rahman ara istiva etti" (Taha: 20/5) "Gzel szler O'na ykselir, o szleri de yararl i ykseltir" (Fatr: 35/10) ayetlerini;

Nefiyle ilgili: "Hibir ey onun misli deil" (ura: 42/11) "Bilgi olarak hibir ey O'nu kuatamaz" (Taha: 20/110) ayetlerini okurum. Benim yaptklarm tecrbe eden herkes benim bildiimi bilir. NDEKLER

bn Ebi'l-Hadid'in aknl ii, mutezili filozoflarn ileri gelenlerinden biri olan bn Ebi'l Hadid'in bu konuda eitli iirleri vardr. Onlardan biri: Ey mphem dnce, sendeki ey Beni yakt, mrm bitirdi. Dnceler sende yoklua kar Elde ettikleri yalnz yol yorgunluu.. Onlar, dnmekle bileceimi iddia eder Yalan sylerler. Dedikleri insan kuvvetinin stndedir.

Eer beni atee soksaydn, hakkn var, Ben onun sevdii kimselerden idim derdim. mrm ok ilimleri iin bitirdim Amacm ancak onun rzas ve ona yakn olmaktr. Ama siz: "imizde kim aba gsterirse Onun evi enlenir, suyu tatlanr" dersiniz bnu'l-Hattab'n phelerinin, sapmalarnn ve dindeki saptrmalarnn reddine gelince Onun hali ycedir. Belay sevmenin belirtisi elemi tatmaktr Onu arzu eden kiinin bana bela yapar."

Ebu Hamid (El-Gazali) bu yzden, keskin zekasna byk imanna ve felsefe-kelam bilgisine, hatta zhd ve tasavvuf yoluna girmesine ramen bu meselelerde vard nokta "tasavvuf" tur. Btn uralarnn sonunda kef ehlinin yolu zere (arp) kalmtr. Ancak bununla birlikte o, ehl-i hadisin yoluna dnm ve sahih-i Buhari zerine alrken vefat etmitir. Bu konular iyi bilenler, insan ancak aknla dren bu yolla, istenilen yere ulalamayacan ok iyi bilirler. Bu yzden bn Arabi, bn Se'bin, bn Farid, "Hal'u'n-Na'leyn" mellifi, Tilmisani gibi bu yolu tutan kimseler, muhakkiklerin imanlar olduklar iddia edilmesine karn, fasitlii hem akl hem de nakil yoluyla bilinen yanl yerlere sapmlardr. Bu yzden Ebu Hamid'in filozoflarla giritii mnakaa, onlarn yolunu batl sayd ve belirli bir yolu ispat etmedii grlr. Aksine o, yle demitir: "Biz onlarla -yani E'ari kelamnda- bazen Mutezile Kelamyla, bazen Kerramiye Kelamyla bazen de "Vakfe" yoluyla mnazara ederiz." Kelamnn sonunda genellikle son usul ile karlk vermitir. er!i-Muhammedi-Selefi-Sunni-Nebevi yola gelince; bununla ancak, onlarn kendileriyle elien grlerini bilenler mnazara edebilir. Byle bir mnazara sonucunda, sahih menkula uygun olan sarih ma'kula nisbetle grlerinin tamamen bozuk olduu ortaya kar. NDEKLER

lahi Meselelerin Usul Konusunda Kelamclarn aknlklar ve elikileri Nasslara aykr olan kelami-felsefi bilgiler zerine nasslar ve onlarn lazimelerini, nasslarda bulanan eyleri onlar nefyeden grleri tam olarak bilmeden, ar derecede den herkesin durumu budur. Onlar mutmain olacaklar bir sonuca ulaamazlar. Onlarn elde edecekleri sadece phe ve aknlktr. Hatta bu faziletli stadlar, akli delilleri ne aldklar ve onlara ters den nasslar reddettikleri ilahiyatla ilgili meselelerin usulnde arp kalrlar; hatta Rabb Teala'nn varl ve hakikati konusunda bile aknla derler: Razi'nin tenakuzu gibi, hayrete dren elikilere girer, Amidi'nin tevakkufu gibi taklp kalrlar. Pekok gr nakleder, hakkn onlarla snrl olduunu iddia ederler. Halbuki onlarn hepsi batldr. Kelamclarn nde gelen gruplarndan birinin, delillerin hepsinin birbirine eit olduu grn benimsedikleri anlatlr. Bunlarn iddiasna gre her iki taraftan gelen deliller de eit olduundan hak ile batl birbirinden ayrlamazm! Malum bu, deliller konusunda onlarn tuttuklar yol iin syledikleri szden bakas deildir. Zeki bir kimse (bu ahs ona, yani kelam ve felsefede dneminin en nde geleni olan bn Vasl ElHamevi'ye ulamt) bana yle anlatt: "Vasl yle dedi: "Yatama uzanr yorgan bamdan arrm. Sonra unlarn delilleriyle bunlarn delilerini karlatrr, tartarm. afak sker ama ben hala birinden birini tercih edemem." Bu yzden o, hey'et (astronomi) konusunda deiik grleri ileri sren biridir. Bunun nedeni ilahi ilimlerde ona ak olmayan eyleri dier ilimlerde grm olmasdr.

Bu yzden kelamclarn ve felsefecilerin ounun, yolunda hidayeti bulamaynca hereyi bir kenara brakp ehvetlere dald midesinin, cinsel isteklerinin peine dt ya da mal hret peinde kotuu grlr. nk onlarda kalbin huzur bulduu, gnln rahata erdii bilgi ve yakin yoktur. Raslullah'dan (sallallahu aleyhi ve sellem) rivayet edilen bir hadiste yle buyurulur: "Sizin hakknzda en ok korktuum ey midenizin ve cinsel organnzn yoldan karan ehvetleri ve fitnelerin (ortaya kard) aknlklardr" (Ahmed: 4/420-423) te onlar, Nebevi - selefi yoldan yz evirip, yoldan karan ehvetlere ve fitnelerin ortaya kard aknlklara tabi olanlardr. Onlar, Allah'n Raslyle gnderdii dinden uzaklatklar lde delalet ve azgnlk iindedirler. Bu yzden Allah, her namazda: "Bizi doru yola ilet nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uramlarn ve sapmlarn yoluna deil" (Fatiha: 1/7) ayetini okumamz emretmitir. Raslullah'dan (sallallahu aleyhi ve sellem) sahih olarak rivayet edildiine gre o yle demitir: "Gazaba uram olanlar yahudiler, sapmlar da Hristiyanlardr" Yine O (sallallahu aleyhi ve sellem) yle derdi: "Gnahkar alimden ve cahil abidden sakn nk bu iki (tip) kimsenin, meftun olan herkesin bandadr." Bir de insanda hep delalet hem de gnahkarlk olursa, onun durumu nasl olur, dn..! Bu konuyla ilgili onlarn ileri gelenleri hakknda bana ulaanlar toplayacak olsaydm, hacimli bir ey ortaya kard. Onlarn aknlarndan ve phelerinden bana ulamayanlar, duyduklarmdan kat kat fazladr. NDEKLER

Raslullah'n Getirdii eylerdeki Hidayet Onlarn durumuna amamak lazm; nk hidayet, Allah'n Raslyle gnderdii dindedir. Ondan yz eviren hidayette olmaz. Yz evirenin durumu bu ise, ona ters denin, ona muarz olann durumu nasl olur! Adem (a.s.) yeryzne indirildiinde Allah Teala ona yle buyurdu: "Birbirinize dman olarak hepiniz oradan inin. Elbette size benden bir yol gsteren gelir. Benim yoluma uyan ne sapar ne de bedbaht olur. Benim kitabmdan yz eviren bilsin ki onun dar bir geimi olur ve kyamet gn de onu kr olarak diriltiriz. O zaman Rabbim, beni niin kr olarak dirilttin oysa ben gren bir kimseydim, der. Allah: Byledir, ayetlerimiz sana gelmiti de sen onlar unutmutun bu gn de ylece unutulursun, der." (Taha: 20/123-126) bni Abbas (r.a.): "Allah Kur'an' okuyan ve onda olanlarla amel eden kiinin dnyada sapmayacana ve hirette mutsuz olmayacana kefil olmutur" dedikten sonra bu ayeti okumutur. "Benim kitabmdan yz eviren.." fadesinde geen "zikr" kelimesi (ayetin mealinde de iaret edildii zere) Allah'n idirdii kitaba iaret etmektedir. O, Allah'n Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) ile gnderdii hidayettir. Nitekim ayetin sonunda Allah Teala yle demektedir: "Ayetlerimiz sana gelmiti de sen onlar unutmutun" Yani ona uymay, onlarla amel emeyi terketmitin. Kim Kur'an'n dnda hidayet ararsa saptr; kim Allah'n dnda baka bir eyle izzet bulmak isterse alalr. Allah Teala buyurur ki: "Rabbinizden size indirilene uyun" (A'raf: 7/2) "Sizi Allah'n yolundan ayr drecek yollara uymayn" (En'am: 6/153) Tirmizi ve Ebu Naim'in eitli yollarla Ali'den onun da Peygamber'den rivayet ettikleri Ali hadisinde yle buyurulur: "Raslullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Mutlaka fitne olacaktr", dediinde ben: "Ondan kurtulu yolu nedir ey Allah Raslu", dedim. O: "Allah'n kitabdr. Ondan sizden ncekilerin ve sonrakilerin haberleri ve aranzda kan

(anlamazlklar zecek) hkmler vardr. O hak szdr, hezeyan deil, kim zorbalkla onu terkederse Allah onu yok eder kim hidayeti baka yerde ararsa Allah onu saptrr. O Allah'n salam ipidir. O hikmetlerle dolu zikirdir. O dosdoru yoldur. Arzular onu saptramaz, diller ona karamaz. oka reddedilmesi onu eskitmez. Onun mucizeleri bitmez. Bilenler ona doymaz. Ondaki eyleri syleyen doru syler; onunla amel eden mkafat kazanr; onunla yargda bulunan adil davranr; ona aran doru yola ulam olur." Bu konulara bir ok yerde deinilmitir. Buradaki amacmz dnrlerin Allah'n kitabndan yz evirip dnceleri ve grleriyle ona ters dmeleri durumunda salam bir sonu elde edemeyeceklerine, ne geerli bir bilgiye ne de hidayete ulaamayacaklarna dikkat ekmektir. Bu yollara sapanlarn tm, ilerinde bulunduklar aknlk ve phe durumunu anlatmaktadrlar. Mslmanlar da onlarn bu halini aka grmektedirler. Onlarn bu halinin ehadeti kendilerinin ikrar ve yeryznde Allah'n ahitleri olan mslmanlarn ahitlikleri aka ortaya koymaktadr ki:

Kitap'tan yz eviren, onun ak bir ekilde ortaya koyduu eye ters den ve bunu kabul eden kimse hibir baar elde edememitir. Byle bir kimsenin kalbinin skunet bulaca bir bilgiye ulamas mmkn deildir. Baz meselelerde kitap'a aykr olduu sylenen akli delilin sahih bir ma'kul olduu kesinlememi olmaktadr. Buna hem bizzat kendilerinin ve mmetin bu konudaki grleri hem apak ortada olan elikilerin ortaya kmas, hem de dier aklclarn onlara ters dmesi ehadet etmektedir. Kesin olarak belirtmemiz gerekir ki eriatn ters dt akli deliller zerinde dnen bir kimse, onun batl olduunu sarih aklca bilindiini grr, insanlar akli deliller zerinde ihtilaf ettiklerinde, onlardan bir grubun gr dierinin aleyhine olarak hccet olamaz. Bilakis o konuda bozulmam, arzularla bulanmam selim ftrata mracaat edilir. yleyse Kitap'a muhalif olan (akli deliller olarak isimlendirdikleri) grlere dayanmak mmteni'dir. Bir gr byk bir grup sylyor olsa da bir baka byk grup onlara aykr dmekten olduundan ancak yle demek mmkn olur: Her insann bir akl vardr ve o kendi aklna dayanr. Birinin Raslullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) szlerine aykr olan gr, ona muhalefetidir. Byle kimseler kendi grlerini peygamberlerin (salavatullahi ve selamuhu aleyhim) nasslarna takdim etmilerdir. Bunlarn ounun akn ve muzdarip olduklar bilinen bir eydir. NDEKLER

Kelam ve Felsefenin Temelleri Kitap ve snnete Aykr Olan Akli Delillere Uzanamaz Bu durumda bir de zeka ve dncede felsefenin umdeleri haline gelmi kimselere bir bakalm, bunlar gecelerini gndzlerine katarak akli nazariyeler zerinde alyorlar ama "Kitap'a ters den sarih bir ma'kula" ulaamyorlar. Aksine ya aknla ve pheye dyorlar ya da mezhepleri aras ihtilaflara dalyorlar. Onlarn bu durumu ortadayken zihinde, zekada ve akli ilimlerdeki bilgilerde onlarn seviyesine ulamam kimselere ne demeli? Bu gibi kimselerin Kitap'a ters bulup, bulduklar eyle ona yz evirenler, bunu ya yaln cehaletle ya da birleik (mrekkep) cehaletle yapmaktadrlar. Birincisi: "...Engin llerdeki serap gibidir. Susayan kimse onu su zanneder, fakat oraya geldiinde hibir ey bulamaz. Orada Allah' bulur ve O da hesabn grr. Allah hesab abuk grendir" (Nur: 24/39) kincisi de: "Engin denizin karanlklarna benzer. Onu stste dalgalar ve dalgalarn stnde de bulutlar rter. Karanlklar stne karanlklar... nsan elini uzatt zaman neredeyse onu bile gremez. Allah'n nur vermedii kimsenin nuru olmaz." (ura: 42/52) Kur'an ve iman ehli kimseler ise nur iinde nur zeredirler. Allah Teala buyurur ki: "te sana da buyruumuzla Cebrail'i gnderdik: Sen kitap nedir, iman nedir, nceleri bilmezdin; fakat Biz onu, kullarmzdan dilediimizi onunla doru yola eritirdiimiz bir nur kldk. phesiz sen de insanlara gklerde olanlar, yerde olanlar kendisinin olan Allah'n yolunu, doru yolu gstermektesin. yi bilin ki iler sonunda Allah'a dner." (Nur: 24/40) "Allah yerin ve gklerin nurudur..." (Nur: 24/35) "Bu peygambere inanan, hrmet eden, yardm eden, onunla gnderilen nura uyanlar yok mu? te onlar saadete erenlerdir" (A'raf: 7/157) NDEKLER

Kelamclarn ve Felsefecilerin Yaln Ya da Birleik Cahiller Yaln cahiller; Kitap'tan yz evirip ona kar kan phe ve aknlk iinde olan kimselerdir. Birleik cahiller ise; batl inanlara sahip olan insanlar olup, bu inanlar akli deliller sanan kimselerdir. Onlar kendi inanlarna akli deliller derken onlara muhalif olan dier aklclar kendi grlerine akli deliller demektedirler. Malum bu durumda iki gruptan birinin delilleri veya her ikisinin delilerinin de fasid olmas icap eder. Genellikle her ikisinin deliller de, iinde kapallk ve mphemlik bulunduundan fasiddir. Gerek u ki hak olan ak olur, neyin hak, neyin batl olduunu aklar. Halbuki onlarn grlerinde hak ile batl bir aradadr. Onlarn syledikleri doru eyleri Kitap zaten getirmitir. O Kitap ki insanlar arasnda, onlarn ihtilaf ettikleri meselelerde hkm verir. Vallahu a'lem. NDEKLER

Onuncu Delillerin Syleyene Gre Deimesi Onuncu Vecih: Onlarn syleyene gre deimektedir. Onlara denilir ki: Akl ve nakil attnda naklin takdimi vacip olur. nk aksi takdirde iki medlulnn bir araya gelmesi, iki atann bir araya gelmesi demek olur. Onlarn her ikisinin de takdim edilmesi, atan iki delilin ne srlmesi anlamna gelir. Bu durumda akln takdim edilmesi mmteni'dir. nk akl naklin shhatine ve Raslullah'n haber verdii eyleri kabul etmeye delalet etmektedir. Eer biz nakli reddedecek olursak, akln delaletini ortadan kaldrm oluruz. Eer akln delaletini ortadan kaldrrsak, nakle aykr dmeye uygun bir delil olmaz. nk bir eye aykr dmeye uygun olmayan bir ey delil olamaz. Bu durumda akln takdimi, onun takdim edilmemesini gerekli klar ve onun takdim edilmesi caiz olmaz. Ak ve net olarak bilinir ki akl, naklin doruluuna, ahitliine delalet etmekte, nakildeki haberlerin, onlar haber veren ile uygunluk iinde olduuna ahit olmaktadr. Bu delaletin, naklin butlanndan dolay batl olmas caiz olsayd akln delil olmas da sahih olmazd ve bu durumda onun takdim edilmesi bir tarafa herhangi bir ekilde ona uymak caiz olmazd. Buna ek olarak akln nakle takdim edilmesi, onun lazimeleri ve medlulleri ortadan kaldrldndan, akla hakaret olurdu. Akln takdimi, onu alaltmay gerekli klyorsa, byle bir ktleme, onun bir eye delalet etmesini memnu klar. Onun delaletinin ktlenmesi, onun muarz (kar delil) olma zelliini de ktler. Bu durumda atma halinde onun takdim edilmesi atmay ortadan kaldrr. Onun nakle takdimi mmteni'dir. Matlup olan da budur. Naklin akla takdimine gelince: bu takdim naklin fasid olmasn gerektirmez. Bunu yle aklayabiliriz: Akln, hak bir delil olduuna delalet ettii nakli delile ters dmesi, onun delaletinin kendi kendini rttnn delilidir. Bu da onun fasid olmasn zorunlu klar. Naklin delaletinin fasid olduu ise, onun sahih olduu bilinmese bile, kendi iinde bilinemez. Fasid olduu bilinen bir delille, fasid olduunu bilmediimiz bir delil atsa, fasid olduu bilinmeyen delil dierine gre doruya daha

yakndr. Bu ahitlikte de byledir. Yakn syledii bilinen bir ahitle yalan syledii bilinmeyen bir ahit arasnda yalan belli olan fask kimsenin ahitliini yalan syledii bilinmeyen, hali mehul kimsenin ahitliine tercih etmek caiz deildir. Baz ahitliklerinde yalan syledii aka bilinen bir ahitin szne nasl gvenilir? Akl naklin her sylediinin doru olduunu tasdik ediyor sana "Bu nakilde gereklere aykr bir ey haber verilmitir" diyor. Yani hem naklin kabul edilmesinin gerekli oluuna ahitlik ediyor, hem de kabul edilmesinin gerekli olmadna ahitlik ediyor. Bir taraftan nakli delillerin, onlarda haber verilenlerin gerek olduunu sylerken br taraftan naklin haber verdii eylerin gerek olmadn sylyor. Bu durum mutlaka onun ahadetini ve temizliini ktler. Bu durumda onun ne birinci ehadetini ne de ikincisini kabul etmek icap etmez; nakle herhangi bir ekilde muarz olmas uygun olmaz. NDEKLER

Nakle Kar kanlarda Muarz Olmaya Uygun Akli Bir Delil Yoktur Yukarda saydmz sebepler yznden akl ile nakli attran kimselerin phe ve zdrap iinde olduklar grlr. nk onlarn birbiriyle atmaktan uzak, salam, sarih makulleri yoktur. Onlar nakil ile attrdklar akli delillerde bile, ihtilaf phe ve zdrap iindedirler. Btn bunlardan da anlalyor ki: Peygamberlerin getirdii eylere muhalif olabilecek sarih makul bir delil yoktur. nk gerekte deliller ve kesin burhanlar peygamberlerin doruluunu, onlarn Allah hakknda yalnz dorular sylediklerini kantlamaktadr. Onlar Allah'tan bildirdikleri haber ve isteklerde masumdurlar. Onlarn Allah'tan bildirdiklerinde bir yanlln olmas mmkn deildir.

Nitekim peygamberlere inananlar -mslman, yahudi, hristiyan ve dierleri- bunu kabul eder. Rasllerin Allah'tan bildirdiklerinin doru ve hak olmas vaciptir. Onlarla akli veya nakli delillerle atan bir eyin olmas caiz deildir. M'min, Rasl'un bir ey bildirdiinden haberdar olduunda, onun hak olduuna kesin olarak inanr. Haberin batnnda, onun zahirine mahalif bir anlam olmas caiz deildir. Aslnda kati delillerin -ister akli olsun isterse nakli olsun- atmas mmteni'dir. Kati delille aykr sanlan eyler zayf delliler ve sofistik phelere benzer phelerdir. Akl, Raslullerin doruluunu bilen bir akl, onlarn lehine ahedet eder. Onlarn haber verdiklerinde herhangi bir sahih delilin aykr olmasn mmteni grr. Byle bir akl, Rasl'un haberlerine aykr her-eyin batl olduuna ahitlik eder. Byle bir akl ile nakil, hep birlikte, nakle aykr olan akln batl olduuna ahittir. Eer: "Bu akln ehadetini yaralar; nk o, hem Raslun doruluuna ahitlik etmi hem de onun verdii haberlere ters den akln doruluuna ehadet etmitir." denilirse; Buna iki ekilde cevap verilr:

Birincisi: Biz kesin akli delille, kesin nakli delilin atmasnn mmteni olduunu sylyoruz. Biz bunu muaraza yoluyla zikrettik. Akln delaletini naklin delaletine takdir eden, naklin tastik edilmesine ahitlik eden akl takdim etmelidir. Bu durumda akln delaleti takdim edildiinde, kendi iinde tenakuzu ve fesad ortaya kar. (nk bir taraftan Raslden gelen her eyin doru olduunu sylemekte, br taraftan baz haberlerin akli delillere aykr olduunu sylemektedir ev.) Naklin delaleti ne alndnda, kendi iinde byle bir eliki olmamaktadr. Haberin shhatinin bilinmesi durumunda bile tenakuz olmaz. Fasid oluu bilinen bir ey, sahih veya fasid olduu bilinmeyen eyden, reddedilmeye elbette daha layktr. kinci cevap: Deriz ki: Nakle aykr olan akli deliller Raslu'un sadk olduunu syleyen akli delillerin dndadr. Her ikisi de akli delil olmasna ramen, bu durum byledir. Biz nakle aykr olan akli delili iptal ettiimizde, makul olarak isimlendirilen bir eyi iptal etmi oluruz; yoksa bu btn ma'kul olan eyleri batl saydmz anlamna gelmez. Onu iptal etmekte, kendisiyle menkul olan eylerin shhati bilinen delilleri iptal etmi olmayz. Bizim zikrettiimiz ey: sahih olduu bilinen akli delillerle naklin shhatinin gerekli olduunu gstermekti. Bunda herhangi bir eliki yoktur. Fakat Rasulun sdkna delalet eden akli delillerle, Raslun haber verdii eylere ters den akli

deliller arasnda bir elikinin olduu apak ortadadr. Biz bunlar arasnda tercih yaptmzda u akli delili bu akli delile takdim etmi oluruz. Nitekim biz Raslun sdkna delalet eden delilleri, peygamberlerin peygamberlii hakkndaki bozuk ve yanl akli delillere tercih ederiz. Bu tr deliller, gerekte akil deliller deil, nbvvet hakknda batla dalm bir takm kimselerin-pheleridir. Peygamberlerin haberlerine ters den akli deliller, ounlukla Allah'n isimleri, sfatlar, fiileri ve mead ile ilgil olmaktadr. Peygamberlerin, szlerinde sadk kimseler olduuna delalet eden akli deliller ne alnacak olursa "Onlar phesiz Allah gndermitir" nermesi, ona ters olan dier akli delillerine takdim edilir. Keza peygamberlerin, haber verdikleri eyler konusunda, doruluunu gerektiren akli delillerin bunlara aykr olan delillere takdim edilmesi gerekir. Bylece durum "akli delillerden bir eidinin dier bir akli eide takdim edilmesi" konumuna dner. Bu i aklclarn ittifakyla geerli olan bir eydir. nk akli deliller attnda mutlaka birinin dierine tercih edilmesi gerekir. Biz diyoruz ki: ster akli iki delil, ister nakli iki delil ve isterse bir akli bir nakli delil, kati olduklar srece asla birbiriyle atmazlar. Ancak grlerin hakikatini anlamayan kimseler, birbirine zt iki grten birinin fasit oluunu anlayamadklarndan bir eliki varm zannederler. Eer: "Biz akln nakle muhalif oluunu, naklin gerek onu Raslulah'tan rivayet edenin yalan sylemesinden veya hata etmesinden ve gerekse tartmalar meseleyle ilgili aykr olduu iddia edilen naklin delaletini sz konusu olmasndan hareketle iddia ediyoruz" denilirse, onlara denilir ki: Bu yle demeye benzer: "Biz akln, nakle muhalif oluunu, muhalif olan akli delilin baz yanl ncllere dayanmas sebebiyle ispat ediyoruz" phesiz nakle aykr akli delillerde olduka uzun, gizli, mphem cmleler, birbirine ters, sorunlu aklamalar bulunmaktadr. Btn bunlar, semi delillerin mukaddimelerine szan fesattan ok daha fazlasnn akli delillerle olduunu gsterir. Bu durumu aklamak zere yle de denilebilir: Naklin, icma edilen meselelerle ilgili delaleti, onun tartlan meselelerle ilgili delaletine benzer. phesiz, naklin, Allah Teala'nn ilmi, kudreti, iradesi, iitmesi, grmesi, konularndaki delaleti, onun, Allah'n rzas, muhabbeti, gazab, ara istivas... konularndaki delaleti gibidir. Ayn ekilde nakli delillerin, Allah'n btn meietine ve kudretine delalet etmesi, onlarn Allah'n btn ilmine delalet etmesi gibidir. Nakli delilleri reddedenler, onlarda veya onlarn mukaddimelerinde olan bir zaaftan dolay reddetmiyordu. Hatta onlarn reddettikleri delillerin ou, yine kendilerinin kabul ettikleri nakli delillerin oundan daha salam ve gvenilirdir. O delilleri reddetmelerinin sebebi naklin, akln delalet ettiine inandklar eylere ters olmasdr. Bylece onlar nakli akla muhalif yapmakta ve bunu Raslu nakil ile tasdik eden kimselere kar hccet olarak kullanmaktadrlar. Onlarn dayandklar bir temel olmad gibi, bilgilerinin asl da yoktur. Nitekim onlarn, Allah'n kitabna, Raslullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) snnetine, grleriyle

muhalif olan imamlar, bunu aka sylemilerdir. yleyse aka ortaya kmtr ki onlarn, sahih olduu bilinen semi delilleri birinin veya bir grubun aklnn muhalefeti veya "aklen caiz olmaz" dedikleri eye aykr dmesi, ynnden reddetmeleri ancak semi delilleri tmden reddetme anlamn tar. Yani "semi deliller hibir eye delalet etmez, Raslun Allah'tan haber verdii eyler, onlarn doru olduunu ifade etmez" demektir. Bu durumda da delil olmayan bir ey, muhalif olamaz. Burada tartlan mesele Raslun sadk olduunu, onun haber verdii eylerin sabit olduunu bilen kimselerle ilgilidir. Bunu bilen bir kiinin, akl Raslun haberinin nne almas mmtenidir. Eer bunu yapyorsa zorunlu olarak Raslu yalanlamakta veya onun, haber verdii eylerde bazen hata ettiini, bazen doru sylediini kabul ediyor demektir ki bu da Raslu yalanlamak, naklin delaletini kabul etmemek, demektir. Bu, Rasllerin ve Nebilerin haber ald yolu reddetmek, Kitap' yalanlamak ve Allah'n peygamberlerine bildifdikleri eyleri inkar etmek anlamna gelir. Nakli delilleri reddetmek en hafifinden bir ifadeyle, Peygamberlerin, halkn faydasn dnerek doru olmayan eyleri haber verdiklerini sylemektir. Bunu syleyen kimseler, yine Raslun herhangi bir haberini delil olarak gstermezler. Bylece i yine kmaza girer. nk Raslun byle bir kartrmay yapabileceini sylemek, onun yalan syleyebiliceini sylemek gibidir. Bu durumda Raslun mcerred haberi, haber verilen eyin sabit olduuna dair bigiyi gerekli klmaz. Bu bir zndklk, kfr ve ilhad olmann yannda ayn zamanda kendisiyle elimektedir. Nitekim biz bunu baka bir yerde akladk. NDEKLER

Rasuln Getirdikleri Karsnda nsanlarn Konumu

Biz bu balamda semi delillerle akli delillerin atmas konusunda kelami gr belirten, kendilerinin kelamclar ierisinde slam'n hakikatine bal olduklarn iddia eden kimselere hitap etmek istiyoruz. Bu gibi kimseler kendilerini Allah'a ve Raslune iman etmi kimselerden gstermektedirler. Ancak grlerinin hakikati aratrldnda onlar yle demek isterler: "Allah ve Raslunun szlerinden gaybe dair hibir bilgi elde edilemez, haber verdii eylerin doru olduu tasdik edilmez, onlarla Allah, onun isimleri, sfatlar, fiilleri; O'nun melekleri, cenneti, cehennemi... gibi konular hakknda herhangi bir bilgiye ulalamaz." nsanlar (kelamclar) bu konuda eitli gruplara ayrlmlardr: Bazlar fiileri ve sfatlar kabul etmez ona naklin ahiretle ilgili verdii bilgileri kabul eder. Bazlar ahiretle ilgili baz eyleri kabul ederken bazlarn kabul etmez. Bazlar, baz sfatlar ve mutlak olarak ahireti kabul eder, onun fiillerini ve baz sfatlarn kabul etmez. Bazlar ne sfatlarn ne de ahiretin bir gereklii olduunu sylerken bazlar bunu emir ve nehiyle ilgili konulara da yayar ve ona gre akla ters olduundan bunlarda te'vil yoluna sapar. Nitekim Karamita ve Batiniye byle yapmtr. phesiz ki onlar, kfr ve ilhadla insanlarn en azllardr. Buradaki ama: Naklin shhatini kabul eden ve onun sahihliinin aklca bilineceini syleyen kimsenin, akl hibir zaman nakle ters gstermeyeceini aklamtr. nk byle biri, akl, naklin shhatine ahit olarak olduunu sylemesi, kendi iinde eliki oluturur. Byle bir eliki olutuunda onun szleri ne naklin ispatna ne de akln ona muhalif olduunu gstermeye yarar. Eer: "Ben akln muhalif olmad eylerin doru olduuna ahitlik ederim" denilirse ona denilir ki: Bu eitli nedenler yznden caiz olmaz. Birincisi: Akli delil Raslun ve onun haber verdiklerinin doruluuna delalet etmektedir. Bu yzden onun doruluunun, muhalifi olmama artna balanmas caiz olmaz. kincisi: Eer, naklin fasid olduuna delalet eden akln o nakle ters dmesini caiz gryorsan, akldan herhangi bir eyi gvenilir kabul etmen imkanszdr. nk senden bakasnn akl, o naklin fasid olduuna delalet etmeyebilir. Bu durumda aklnla, naklin shhatini elbette bilemezsin ki "ben onun sahih olduunu aklmla bildim" diyebilesin! ncs: nsanlarn akllaryla yaptklar karmlar ister hak olsun isterse batl, amac olmayan bir eylemdir. Mali delillerde Rasl'n haber verdii eylere ters den hkmler olabileceini syleyen kimseler, Raslun getirdii haberlerin hibirini gvenilir kabul etmemektedirler. nk Rasl'n haber verdii eylere aykr olan akl delilin snrlar zahir olmayp bu delillerin salam olmas caiz

olmaz. Kim "Ben sfatlardan akla ters olmayanlarn kabul ederim" veya "Nakli delillerden akla muhalif olmayanlarn kabul ederim" diyorsa onun bu sz mazbut bir sz deildir. nk o kimsenin nakli onaylamas, snrlar belli olmayan, kendi cinsinin dnda baz artlara baldr. Mazbut olmasnn yokluu artna balanan bir ey mazbut olmaz. Bu asl hkmle beraber iman da kalmaz. Bu yzden kendi gryle eriata muhalif olan kimselerin kalbinde imann yerlemediini gryoruz. Hatta, imamlarn dedii gibi "Kelam alimleri zndktr" Alimler der ki: "Kelam zerine dp de kalbinde ehl-i islam'a kar bir phe olmayan ne kadar az insan vardr!" Onlarn kelamclardan kasdettikleri, Allah hakknda Kitap ve snnete muhalif olarak gr belirtenlerdir. zetlersek; bir kimse Rasle tam ve kesin bir imanla inanmadka m'min olamaz. M'min, ona inanmak iin, onun getirdii haberlerin akli ztlarnn olmamasn art komaz. Bir kimse: "O'nun haberini reddeden aksi bir delil ortaya kmad srece ona iman ettim" dediinde, ona iman etmi olmaz. Bu, bilinmesi mutlaka gereken temel bir husustur. manda bylesi bir art ileri srmek, ilhada ve nifaka gtrr. Drdncs: Onlar, baz eylerin nakil yoluyla bilineceini kabul ederler. Nitekim onlarn hepsi ilmi ksma ayrr. - Bunlardan birincisi ancak akl yoluyla bilinen eyler; - kincisi yalnz nakil yoluyla bilinebilen eyler; - ncs ise hem nakil hem de akl yoluyla bilinebilen eylerdir. Bu taksim genel anlamda dorudur. nk metafizik konularn akl yoluyla bilmek imkanszdr. Bu anlamdaki bilgiler ancak nakil yoluyla bilinebilir. lmin yolu tr. - His (duyu), - Akl ve - Her ikisinin birlemesi (rnein nakil). Baz eyler ancak nakil yoluyla bilinir. Bu tr bilgileri her ahs, sz doru kimselerin haber vermesiyle bilir. Mesela mtevatir haber ve peygamberlerden gelen bilgiler yoluyla bu ilimler renilir. Bu taksimin doru olduunu kabul etmek gerekir. Yakini deliller peygamberlerin peygamberliine kesinlikle delalet etmektedir. Bu deliller, peygamberlerin, ancak "haber" ile bilinebilecek eyleri bildiklerini gstermektedir. nsanlar onlarn peygamber olduunu bu haberlerden bilir zaten nbvvetin kendisi, haber ierikli bir anlam tar. nk nbvvet haber vermek "inba" kelimesinden tremitir ve gaybten haber verir. Nebilerin haber verdii hereyin, haber olmakszn da bilinebileceini ispat edecek sahih bir delil gstermek mmteni'dir. Nebilerin haber verdii eyleri, bir bakasnn akl yolu olmakszn tam olarak bilmesi imkanszdr.

Bu yzden bilgisi en ok olan milletler, hissi (pozitif) akli ve nakli bilgilerin tmn kabul edenlerdir. Bu nden birini yalanlayan, yalanlad ey lsnde cahildir. Nbvveti kendi fasid llerine uygun olarak kabul eden bn Sina ve benzeri filozoflar peygamberlerin, Allah'tan, bir melek veya benzer bir yol araclyla gelen haberlerle sahibi olduklarn kabul etmezler. Aksine onlar peygamberlerin dier insanlardan akl ynnden daha ileri, muhayyile ynnden daha gl olduklarndan dolay normal insanlarn bilmedii eyleri bildiini sylerler. Onlar peygamberlerin bilgisini bu ekilde snrlamlardr. Gerekte onlarn szleri "peygamberler dier insanlar gibidirler. Onlar haber yoluyla birey bilmezler" anlamna gelmektedir. Bu yzden onlar peygamberlerin haberlerinden istifade etmezler. Aksine onlar: "Peygamberler insanlara, cumhurun maslahatn gzeterek tahayyl yoluyla konumaktadrlar" derler. Bu sz de gerekte: "Peygamberler, cumhurun maslahatn gzeterek insanlara yalan uydurmulardr" demektir. Bu filozoflar gerekte peygamberleri yalanlamaktadrlar. Biz onlarla hak zere nbvvetin gereklii zerine konuuruz ama akl ile naklin atmas zerine konumayz. te u szler onlarn baz stadlarnn aklamalarndan alnmtr: "Peygamberlerin haberlerinden ancak Cumhur (halk), tahayyl konusunda faydalanabilir, ister avamdan olsun isterse elit kesimden, hi kimse gayb bilgisi konusunda peygamberlerin haberlerinden istifade edemez. Aksine elit kesim, gayb akl yoluyla peygamberlerin haber verdiklerinin tersine olarak bilir. Avama gelince, onlar gayb ne akl yoluyla bilir ne de nakil yoluyla. Nbvvetin faydas sadece haberde anlatlan eylerin halk nezdinde tahayyl edilebilir seviyede olmasdr." Evet, Farabi bn Sina ve onlarn yolundan gidenler bu aklamalarda bulunurlar. NDEKLER

Muhaliflerle Nbvvetin Gereklii Hakknda Konuma ahs bir taraftan nebilerin nbvvetini kabul ederken dier taraftan bunu kabul etmiyor, baka bir ey sylyor. Bu yzden biz onunla akli ve er'i delillerin atmas iddialarn, her iki delilin de sahih oluunu sylemelerinden sonra ortaya atmaktadrlar. Nebileri kabul etmeyen, onlarn getirdii haberleri seri delil olarak kullanamaz. Halbuki bunlar nbvveti ispat ederken bu deliller kullanyorlar. Madem ki nakli deliler sabit delillerdir, yleyse nebilerin haberlerinin sabit olduunu, onlarla anlatlan eylerin ilim gerektirdiini kabul etmeleri gerekir. Nebilere ait haberlerin delalet etttii eyler: Nefyeden bir kimse, onlarn haberlerinden bilgi elde edemez; bu mmteni'dir. Sabit oluu akl yoluyla bilinmeyen nakledilmi bir haberin, aksine bir delille rtlmesini bu muarz kimseler caiz grmektedirler. Ayn ekilde onlar, nebilerin haber verdiklerinden hibir bilgi elde edilemeyeceini sylemektedirler. Bu durumda onlar nbvveti kabul etmemi oluyorlar. Onlara gre nakil tek bana hibirey ifade etmez. Buna ramen yine de onlar ilmi, yalnz nakil yoluyla bilinenler, yalnz akl yoluyla bilinenler ve hem akl hem de nakil yoluyla bilinenler eklinde e ayrrlar. NDEKLER

Nebilerin Nbvveti Konusunda Yakini Akli Deliller Ayn ekilde nebilerin nbvveti konusunda yakini akli deliller getirilir. Nebilerin bildikleri eyleri

Allah'n onun melekerinin bildirmesiyle bilirler. Bu bazen Musa bn mran'n durumunda olduu gibi Allah'n kelamn iitmesiyle, bazen meleklerin Allah'tan heber getirmesiyle, bazen de Allah'n vahyettii bir vahiyle olur. Allah Teala yle buyuruyor: "Allah bir insanla vahiy suretiyle veya perde arkasndan konuur, veya bir eli gnderir; izniyle dilediini vahyeder." (ura: 42/51) Muarzlarn haddi zatnda nakle aykr bir delilin varln caiz grmelerinin dorudan, kendisiyle haber verenin bilindii semi delillerin olmad anlamna geldii ortaya km oldu. Bu durum onlarn elikilerini aklamaktadr. nk onlar bir taraftan semi delilleri kabul ediyorlar sonra onu rtecek grler ileri sryorlar. phesiz, aklla semi delillerin sihhati bilinir. Nakil ne zaman ibtal edilirse, onun sahih olduuna delalat eden akli delili de iptal olur. Delil medluluna baldr. Balayc konumundaki medlul ne zaman ortadan kaldrlrsa balanan durumundaki medlul de kaybolur. Bu durumda akl iptal edilmi olmaktadr. Onlarn elikileri hem nbvveti kabul edip hem de onu iptal eden eyler sylemeleridir. Ayn ekilde akli deliller nebilerin nbvvetini kabul etmeyi gerektirir. Nebilerin nbvveti hakknda aykr eyler sylemek aslnda akli delilleri ktlemektir. Apak elikili olan szleri hem akli hem de nakli delillerin iptalini gerekli klmaktadr. Bu, safsata eitlerinden en byk olandr. Bylece, onlarn safsata trnden szlerinin, kendi grlerinin fasit olduuna; eliki trnden grlerinin de bizzat kendilerinin cehaletlerine ve gittikleri yolun elikilerle dolu olduuna delalet etmektedir. Eer onlar: "Biz haberi olup eriatn delalet ettikleri veya haberi veya gayri haberi eyleri sadece Raslullah (sallallahu aleyhi ve sellem) o eyi haber verdiini zorunlu olarak bilmedike bilemeyiz" derlerse; Onlara yle cevap verilir: ahsn, Raslullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) haber verdii eylerden zorunlu olarak bilmedii her eyi, akli delil zannettii eyler ona gre ortaya ktnda nefyetmesi gerekir. Eer: "Evet, bakas Raslun haber verdii eyi zorunlu olarak bilse de bir kii bizzat zorunlu olarak bilmedike onu yalanlamas gerekir" derlerse bu durumda Raslu yalanlamay caiz grm, gerekte sabit olan gerekleri nefyetmi, bilgi olmakszn konumu ve doruyu yanlla katletmi olurdu. Eer onlar: "Kesin akli delil kaim olduunda biz bunu caiz grrz" derlerse onlara: Bu iki ynden batldr, deriz. Birincisi: Sizin sznze gre haber verilen ey zorunlu olarak bilinmezse onun sabit olduu bilinmez. Bu durumda bir kiiye gre nefye ynelten zanni bir delil ortaya ktnda, bir bakas o delilin aksini zorunlu olarak bilse bile o kiinin zanni delilin gereini yerine getirmesi gerekir. kincisi:

Akli deliller birbirinden kesin izgilerle ayrlm bir cins delil deildir. Akl sahibi kimseler akli delil konusunda ayn ey zerinde ittifak etmi deildirler. Aksine baz dnrler kendi gr hakknda kesin delil olduunu iddia ederken dier baz dnrler o delilin batl olduunu sylemektedir. Onun batl oluu akl yoluyla bilinse bile, kendisinin yannda onun aksini gsteren kesin bir delil olduunu sylemektedir. Madem ki akli deliller belli ve zerinde ittifak edilen bir ey deil, aklclarn bir kimsenin zorunlu olarak bilmedii peygamberi haberleri takdim etmesini caiz grmeleri gerekir. Bu durumda onlar, bakasnn Raslullah'tan (sallallahu aleyhi ve sellem) zorunlu olarak bildii hereyi yalanalmalar gerekir. Malum, zaruri ilimler nazari ilimlerin asldr. Bir kimse baka birinin zaruri bilgiyle bildiini batl sayarsa, onun zaruri bilgileri batl saymas caiz olur. Zaruri bilgiler batl olursa nazari bilgiler de batl olur. Sonuta onlarn grleri btn bilgilerin batl olduuna varmaktadr. Bu da onlarn, ne sylediklerini bilmediklerini gsterir. Gr kendi iinde elikili olduundan byk bir safsatadr. Eer onlar: "Raslun muradn zorunlu olarak bilirsek onu kabul ederiz. Byle bir muradn akla ters dmesini caiz gremeyiz. Bizim dmzdakilerin bilgilerini kabul etmeyiz ve bu tr bilgilerin akli ilimlere ters debileceini caiz grrz" derlerse bu grup elikiye dm olur. yle ki: Onlar, "kendi bilgimizi zaruri olarak biliriz; dierlerinin zaruri bilgilerini grlerimizle rtrz" diyorlar. Malumdur ki Raslullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ile dorudan konuan bir kimse, onun muradn zorunlu olarak anlar. Konuann ne kasdettiini delilleriyle bilen biri, o murad bir bakasndan daha iyi bilir. Konuan kii nebi olmasa bile durum byleyken, nebiler sz konusu olduunda ne olur?! phe yok ki nahivciler Halil'in ve Sibeveyh'in szlerini tabiplerden daha iyi anlarlar. Tabipler de Hipokrat ve Calinous'un szlerini nahivcilerden daha iyi anlar. Fakihler drt imamn szlerini tabiplerden ve nahivcilerden daha iyi anlar. Bu gruplardan her-biri kendi stadlarnn szlerini, dierlerinden daha iyi ve zorunlu bilgiyle bilir. yleyse kimin Rasl ile ilgli ihtisas varsa, onun szlerini, fiillerini ve amalarn kim daha ok biliyorsa, o, bu konuda dierlerinin bilemedii eyleri bilir. Eer biz birinin, bakasnn zaruri olarak bildii eyi nefyeden akli-kesin bir bilgiye ulaabileceini caiz grrsek nazari ve zaruri ilimler arasnda atmann olduunu kabul etmemiz gerekir ki bunun fasid olduu bilinmektedir. Bylece bu grubun, elikilerinden, yollarnn bozukluundan Raslleri yalanlamalarndan -ki bu onlarn cehaletlerini ve kfrlerini ortaya koyuyor- dolay onlar reddetmenin gerekli olduu km oldu. Beincisi: "Muarz olmamas" art kati olamaz. Bunun iin ileri srlen "Kati deliller, kendisiyle elien eye delalet etmez" gerekesi kesin deildir. "Akln nakilde belirtilen bir eyin doru olduuna delalet etmesi gerekir" art fasittir. nk bu durumda i, "Raslun haber verdii eyin doru olduu sanlr" noktasna varr. Bu durumda muarzn akl ve nakil atrsa sz batldr. nk ona gre akl kesin; nakil zanni bir delildir. Kati ile zanni olan eyler arasnda eliki olmayaca malumdur.

NDEKLER

Rasuln Sdkndan phe Duymad Halde Ravilerin Doruluklarndan ve Menkuln Delaletinden phe Duyanlarn Gerekeleri Eer: "Biz Raslun, haber verdii eylerde sadk olduunu, onun haktan baka bir eyi sylemeyeceini kabul ediyoruz. Ancak birisi, bizim aklmzla inandmz bir eyin aksine olarak Rasl'den bir haber naklettiinde gerek metinde, gerekse isnadda olan bir problemden dolay bu eliki kabul edilir. Biz bu durumda ya nceki peygamberlerden nakledilen haberler veya ahad hadisler gibi shhati bilinmeyen szlerin sabit olmayacan syleriz ya da metin hakknda, rivayet edenin, konuann murad hakknda bilgisi olmadn syleriz. Ravinin ifade ettii mana, ya tartma konusunda kendine ait bir zanni ya da bundan daha beter bir eydir. Biz Raslun doruluu hakknda kuku duymuyoruz. Aksine biz ravinin doruluundan veya nakledilen szn, onun ifade ettii manaya gelip gelmemesinden kukulanyoruz." derlerse; Onlara denilir ki: "Sizin bu gerekeniz eitli ynlerden batldr. Birincisi: Onlara yle denilir: Siz Rasl'un filan manay kastettiini bildiinizde bunu; ya tevhid, be vakit namaz ve ahiret konularnda olduu gibi, zorunlu olarak bilirsiniz veya nazari olarak dier delillerden bilirsiniz. Peki bunu nasl yapyorsunuz?

Eer siz "aklmz ne alrz" derseniz sizin Raslu yalanlamak ve inkar etmekle birlikte onu tasdik eden akln bozuk olduunu sylemeniz gerekir. Eer "Raslun szn ne alrz" derseniz bu durumda da akln naklin asl olduuna ve furuun asla takdim edilemeyeceine dair mezkur sznz fasid olur. Eer siz sarih akln bu gibi (yani tevhid, be vakit namaz, ahiret konularndaki nakiller gibi.) nakle aykr olmadn nk onlarda Raslun ne kastettiini kesin olarak bildiimizi dolaysyla bu konularda onlara ters akli delilin olmasnn mmteni olduunu sylerseniz bu durumda sylenecek tek sz kalr: Kesin nakil tartma konusu yaplabilir mi yaplamaz m? sizin nakli delilleri bu yolla reddetmeniz, grld gibi batl ve elikilidir. kincisi: Siz nakli delillerden Raslun muradn bildiimiz delilleri deil, sadece onun muradnn ne olduunu bilemediiniz delilleri reddettiinizi sylyorsanz bu durumda sizin akln nakle aykr olduuna dair karmnz hibir sonuca gtrmeyen batl bir karm olur. ncs: Siz eitli yerlerde naklin Raslden geldiini sylyorsunuz. Ben de bunu zorunlu olarak biliyorum. Sizinle tartanlar kyamet gibi konularda, nakli delillere aykr olan akli delillerin var olduunu iddia ediyorlar. Sizinle tartanlar ycelik ve sfatlar konusunda: "Biz bu haberlerin Raslden geldiini zorunlu olarak, belki de ondan da kesin bir bilgiyle biliyoruz" diyorlar. Nitekim bunu eitli yerlerde sylemilerdir. Drdncs: Sizin sznzn tersi yle demektir: "Akli delilin eriata ters dmemesi gerekir nk akl zayf ve acizdir. Ona ok zaman bir ok pheler dolar. Bu zayflk ve acizlik yznden akl sahibi kimseler eriata aykr olan akla gvenmezler." Beinci olarak da yle sylenir: Akl ilahi ve uhrevi konularn ayrntlarnda bamsz bir delil olamaz. eriat tasdik etmedii ve uyum gstermedii srece akln delalet ettii ey kabul edilmez. nk eriat hata etmeyen ve yalan sylemeyen kimsenin szdr. O, haktan bakasn sylemeyen sadk kimsenin haberidir. nsanlarn szlerine gelince, onlarda tutarszlk ve eliki ok olur. yleyse ben kendi grm ve aklma ilahi yce istekler konusunda gvenemem. Biri dierinin grnn batl olduunu kesin olarak bildiini syleyen ve srekli ihtilaf iinde olanlarn grlerine hi gvenemem. Onlar, batl olan eyi hak olarak iddia edebilen kimselerdir. Onlarn aksine peygamberler masumdurlar. Onlarn szlerini sadk ve masduk olann haberi dorulamad srece

kabul etmem. Bu szlerin akln Raslun haberlerine aykr olmasndan daha doru kalp ve fikir sahiplerine daha ok yaraan szler olduu malumdur. O Rasl ki doruluu bilinmekte, haktan baka bir ey sylememektedir. Onlara akl sahiplerinin grlerinin muhalif olmas kabul edilemeyecek bir eydir. nk o akl sahipleri ounlukla cahillik ve delalet zeredirler, bu sebeple bu makamda bizler onlarla tpk Yahudi ve hristiyanlarla yaptmz tartmalarda olduu gibi ancak tenezzl yoluyla konuuruz. Biz onlarn szlerinin batl olduunu aka bildiimiz halde Allah'n: "Onlarla en gzel biimde mcadele et" (Nahl: 16/125) ve "Ehl-i kitapla mutlaka en gzel bir biimde mcadele et" (Ankebut: 29/46) emrine aykr olan hereyin batl olduunu, onlarla iman sahiplerini yoldan karmay hedeflediklerini biz bilmekteyiz. Onlar istedikleri kadar bu eylere kesin konularla desteklenmi akli hakikatler deyip dursunlar..! Bu konu burada anlatlanlardan daha geni bir konudur. NDEKLER

Rasul Herhangi Bir arta Dayal Olarak Tasdik Etmek mkanszdr Haber varid olan konularda Raslu herhangi bir arta bal olarak veya harhangi bir manann var olmamasn ileri srerek tasdik etmenin mmkn olamayaca aktr. Aksine haber varid olan her konuda onu kesin olarak onaylamak gerekir; nk imann asl budur. rnein birisi:

"Babam veya hocam izin verirlerse inanrm" veya: "Babam veya hocam bana engel olmazlarsa inanrm" demekle nasl mslman olmazsa, ayn ekilde: "Eer onun doruluu bana zahir olursa inanrm" demekle iman etmi olmaz. man etmi bir kimse iin byle bir art mmkn deildir. "Benim iin, onun yalan apak belli olmadka ona inanrm" dese bile iman yine iman etmi olmaz. yleyse Raslun haberine ters akli veya nakli bir delilin olmas mmteni olmaldr. nsanlarn muhalif sand deliller ya batldr veya da muhalif deildir. Muhalif bir delil olduunu varsaymak ve onu Raslun haberine takdim etmek eriatta kfr sayld gibi aklca da fasittir. slam dininden zorunlu olarak bilinen bilgiye gre insann Rasle kaytsz, kesin ve tmden iman etmesi, onun haber verdii hereyi onaylamas, emrettii her eye uymas gerekir. Buna ters den ey batldr. Kim: "Aklmla bildiim eyleri tasdik etmem ve aklma -grme ters den Rasle ait haberleri reddetmem gerekir. Akli delil Raslun bildirdiklerine takdim edilmelidir. Bununla birlikte Rasl, haber verdii konularda doru szldr" derse, bu sz elikilidir, aklca fasid, eriata kfrdr. Kim: "Aklmla bilmedike haber verilen eyi tasdik etmem" derse onun kfr aktr. Bu kimse Allah'n haklarnda yle dedii kimselerdendir: "Onlara bir ayet geldii zaman, Allah'n peygamberlerine verilen bize de verilmedike inanmayz derler. Allah, peygamberliini verecei kimseyi daha iyi bilir" (En'am: 6/124) "Peygamberleri onlara belgelerle gelince, kendilerinde olan bilgiden gururlandlar da alaya aldklar ey kendilerini sarverdi. iddetli azabmz grdklerinde: Yalnz Allah'a inandk O'na kotuumuz eleri inkar ettik, dediler. Ama bizim iddetli azabmz grp de yle inanmalar kendilerine fayda vermedi." (M'min: 40/83-85) Kendi gryle Rasl'un getirdii habere muhalefet eden kimsenin Allahu Teala'nn u ayetinden alaca bir pay vardr: "Allah ar pheciye ite byle saptrr" (M'min: 40/34) "Allah'n ayetleri zerinde kendilerine gelen bir delil olmadan tartanlarn gnllerin ulaamayacaklar bir byklenme vardr" (M'min: 40/5) Ayetteki "sultan" kelimesi gkten indirilen Kitap'tr. Nesheden veya tefsir eden bir ayet olmakszn kim Allah'n indirdii kitaba aykr derse, o kii, ona bir "sultan" verilmi olmakszn Allah'n ayetleri hakknda tartan biridir. Bu anlamda Allah Teala yle buyurur: "Hakk batlla gidermek iin mcadele etmilerdir: Bunun zerine ben onlar yakaladm; cezalandrma naslm?" (M'min: 40/5) "Oysa inkarclar hakk batlla ortadan kaldrmak iin ekiirler. Ayetlerimizi ve kendilerine yaplan uyarmalar alaya alrlar" (Kehf: 18/56) Bunun Allah Teala'nn kitabndaki rnei, Peygamberlere ve onun kitaplarna kendi grler ve szleriyle, kfrn trevi olan bidatlerle kar kanlardr.

Kim Kitap'a ve snnete unun bunun grleriyle kar karsa, onun grleri delalete dm kimselerin grleridir. Nitekim mam Malik yle der: "Biri dierinden daha cedelci iki adam kar karya geldike biz Cebrail'in Muhammed'e (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdii eyleri brakr olduk" Eer denilirse ki: "Bu vechin amac akln eriata aykr olamayacan gstermektir. Ancak eer biz akla hcum edersek eriatn sahihliine herhangi bir delil kalmaz" Biz bu soruya yle cevap veririz: Bizim bu makamdaki amacmz akln eriata takdim edilmesinin mmteni olduunu gstermektir. Amacmz budur eriatn kendi kendini ispatladn biliyoruz. Onlarn neler olduunu aklamann yeri buras deildir. Biz ne akli delillerin batl olduunu ne de eriattan akl yoluyla bilinen eylerin gerek olmadn sylyoruz. Biz sadece akln nakle ters dmesinin ve akln nakle takdim edilmesinin mmteni olduunu syledik. nk kim byle bir iddiada bulunursa elikiye der ve onun bu iddias akln sahih bir delil olmadn gerektirir. nk ona gre akl, hakikatte batl olan bir eyin shhatini gerektirmektedir. Bu yolla gidilirse i sonunda: "Akli delilin ters dt ey, benim yanmda gerekte delil deildir, aksine batldr." noktasna ular. Ona denilir ki: "Ayn ekilde semi delile aykr olan ey gerekte delil olmayp batldr" Bu durumda i delilin delaleti konusunda baka dner; bu delil ister nakli olsun, isterse akli olsun farketmez. nk kati delile herhangi bir eyin ters dmesi caiz deildir. Doru olan budur. Ayn ekilde biz akli delil olarak isimlendirilen eyi -bu lafz kullanan ona, yerine gre anlam yklyor- eitleri olduunu zikrettik. Onlarn bir blm doru dier blm de akl sahibi kimselerin ittifakyla batldr. nsanlar, bu kavramn ifade ettii anlamn insanlarca hak ve batl olarak deerlendii konusunda hem fikirdirler. yleyse Raslun sdkna delalet eden akli deliller, nakle aykr dtklerinde onlar iin: "Nebi'nin haberine ters den akli haberler" veya: "Nebi'nin sdkna delalet eden delillere aykr akli deliller olarak isimlendirilen trden deliller olmas gerekir." NDEKLER

Bazan Akli Veya Nakli Deliller Gerekte Delil Olmaldr Onbirinci Vecih: nsanlarn akli nakli delil olarak isimlendirdikleri eylerin ou gerekte delil deildir. Onlar sadece delil olarak kabullenilmitir. Bu husus akl sahibi kimselerin zerinde mttefik olduklar bir meseledir. Ayn ekilde onlar akli nakli deliller olarak isimlendirilen ou eyin aslnda delil olmad konusunda ayn fikirdedirler. Biz deriz ki: Kitap ve snnete uyan sahabe, tabiin ve tebettabiin, Allah'a iman, O'nun isimleri ve sfatlar, Ahiret gn ve ondaki olaylar konusunda varid olan haberlerin delil olduu hususunda ittifak halindeydiler. Onlar bu delillerin delaleti konusunda tartmamlardr. Onlardan sonra gelenler ise naklin bu konulara delalet edip etmediini deil akln ona uyup uymadn tartmlardr. Yoksa onlarn hepsi Kitap ve snnetin isimleri, sfatlar, risalet ve ahiretle ilgili anlatlan haberleri ispat ettiini kabul eder. Fiiller ve sfatlar nefyedenlerden ehl-i ispat ile tartanlar semi delillerin isim ve sfatlar kabul edip etmediini tartmyor. nk nakilde nefye delalet eden zahir bir delil bulunmamaktadr. nsanlar naklin msbete delalet ettii konusunda ittifak halindedir. Tartanlar sadece delalet konusunda tartmaktadrlar: O kati midir, yoksa zanni midir? Kelamclardan felsefecilerden muhalif olan kimseler akli delillerden birinde bile ittifak halinde deildirler. Aksine her grup, karsndaki grubun delilleri hakknda: "Akl bunun fasid olduuna delalet eder, shhatine deil" diyor. Sfatlar kabul edenler: "Nefiycilerin grnn fasid olduu akl yoluyla bilinir" derken br taraftan nefiyciler: "Sfatlarn mmteni olduu akl yoluyla bilinir" diyor. Fiiller hakknda tartanlarn durumu da ayndr. Onlar:

"Fiillerin, kendisiyle kaim olduu akl yoluyla bilinir. Halk ibda ve te'sir; halik, mbdi ve fail olan ile birlikte kaim olan vucudi bir itir." diyorlar. Sonra onlarn bir ou: "Teselsl ancak, sebepler konusunda mmtenidir; yoksa eserler ve artlar konusunda deil..." diyor. Onlara kar kanlar ise: "Yaratk ancak yaratlm olandr. Fiil ancak yaplm olandr. bda ve halk, kendi fiilinin dnda ve kendi fiilinden ayr bir ey deildir", bu husus akl yoluyla bilinen bir mesele olup teselsl gerektirmez" der. Srf aklla ilgili konularda da - mesela cevher, ferd cisimlerin grn, arazlarn bekas hadislerin gemite veya gelecekte de devam ettii gibi konular -akl sahibi kimseler ihtilaf etmilerdir. Bu geni bir konudur. Kabul edeni de reddedeni de istisnasz her aklc, muhalifinin grn kabul etmemekte ve akln onun fasid olduuna delalet ettiini sylemektedir. Naklin delaleti ise akl sahibi kimselerin nezdinde, zerinde ittifak edilen bir meseledir. NDEKLER

Hak Ehli Akli Delillerin Cinsine Kar kmaz Biline ki hak ehli akli delillerin cinsine kar kmad gibi akl ilminin shhatli olmadn da sylemez. Onlar sadece muhalifin Kitap'a ve snnete kar kt noktalarda akli delillere kar kmaktadr. Hakikatte Kitap ve snnete aykr olduu ne srlen akli deliller hakikatte akli delil

deildir; elhamdlillah... Onlar akl sahibi insanlar nezdinde kabul grm deliller deildir. Bu durumda biz Onikinci vecih olarak deriz ki: Akli deliller iinde eriata ters olan hereyin fasit olduu akl yoluyla bilinir. Fasid oluu akl yoluyla bilinen bir eyin akla veya nakle aykr bir delil olmas caiz deildir. Bu cmlenin aklamas, bidat ehlinden snnete muhalif olanlarn delilleri zerine syleyeceimiz szdr. Bu delillerin fasid ve elikili olduunu akl yoluyla aklayacaz. Allah'a hamd olsun ki insanlar bu meseleyi aklamaktadrlar. Bu konu zerinde dnen biri eriata eriatn ancak Allah'n bilebilecei konularna muhalif olan akli delillerin fasid olduunun akl yoluyla bilindiini bilir.

Onnc Vecih: Denilir ki: Akln muarz olduu sylenilen sfatlar, mead v.b. konulardan sz eden nakli delillerin Raslden geldii zorunlu olarak bilinir. slam dininden zorunlu olarak bilinen bir eyin batl olmas mmtenidir. Yeter ki Rasl, Allah'n hak Rasulu olsun... Kim bunu reddeder ve Raslden bu konularla ilgili herhangi bir eyin gelmediini sylerse onun sznn mslmanlarn dinine gre bozuk olduu zorunlu olarak bilinir.

Ondrdnc Vecih: Denilir ki: Rasl'un ilmi konusunda gayret gsterenler, Kur'an' Rasulullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem), sahabenin, ve onlara gzel bir ekilde tabi olanlarn tefsirlerini bilenler, peygamberlerin haberleri hakknda bilgi sahibi olanlar, Rasl'un amalarn, kasdettii anlamlar reddi kabil olmayacak bir ekilde bilirler. Bu yzden onlarn hepsi, hibir aykrlk olmakszn ittifak iinde olmulardr. Mesela mslmanlar Kur'an'n lafznn tevatren nakledildii, be vakit namaz, kble, Ramazan orucu... konularnda birbirleriyle hem fikirdirler. Madem ki onlar Raslun amalarn ve kasdettii manalar tevatrle nakletmilerdir, onlarn bu nakli Kur'an'n lafzlarn tevatrle nakletmeleri gibidir. Malumdur ki mtevatir nakil yakini ilim ifade eder. Tevatrn lafz veya manevi oluu hkm deitirmez. rnein Halid'in cesareti, Hasan'n iiri, Ebu Hreyre'nin mrikler ve ehli Kitapla birlikte Raslullah'tan (sallallahu aleyhi ve sellem) rivayeti, iki mer'in adaleti, Kalinus'un tbb, Sibeveyh'in nahvi gibi bilgiler mtevatir olduundan yakini bilgi ile bilinir. Bu da ortaya koymaktadr ki ilim ve iman ehli, Allah ve Raslunun muradn, Rasl'un kelamyla, Kalinus'un tbb ve Sibeveyh'in nahvi konusundaki bilgilerinden daha kesin bir ekilde bilir. Birisi Sibevehy, Kalinus v.b. szleri konusunda nahiv ve tb alimlerinin szlerine aykr eyler iddia ettiinde, onun iddiasnn batl olduu bilinir. yleyse Allah ve Rasulu'nn szleri konusunda ehl-i imann grlerine aykr iddiada bulunanlarn szleri daha ak bir ekilde batl ve fasittir. nk Rasl ma'sum ve hata ve yalandan korunmutur.

NDEKLER

Raslullah'tan Nakledilenler ki Ynldr Konuyu toparlayacak olursak: Bilinmelidir ki Raslullah'tan rivayet edilenler iki ynldr: 1 - Onun lafzlar ve fiilleri; 2 - Lafznn anlamlar ve fiillerinin amalar. Bunlarn her ikisi de hem avam hem de havas yannda mtevatirdir. Onlarn iinden bazlar sadece havastan kimselerin yannda mtevatir olanlar olduu gibi onlardan bazlarn sadece baz kimseler bilir. Halbuki bu son ksm haberler dierlerince mehul veya zannedilen bir bilgi veya yalan bir eydir. Raslun szlerini bilen kimselerin - mesela hadis, menkul tefsir, meazi, fkh alimleri- yannda dierlerince mtevatir olmayan eyler mtevatirdir. nk dierlerin, bu alimlerin bilgileriyle ilgili bilgileri yoktur. Ayn ekilde Kur'an'n manalarn, hadisi, fkh bilenlerin nezdinde mtevatir olan ey dierlerince mtevatir deildir. nk dierlerinin Rasl'den alnm szlerin ve fiillerin manalar hakknda hibir bilgileri yoktur. Keza nahivcilerle Halil'in, Sibeveyh'in, Kisai'nin ve Ferra'nn szleri mtevatirdir. Halbuki bu ilmi

bilmeyenler, onu mtevatir kabul etmez. Malik, afii, Sevri, Evzai, Ahmed, Davud, Ebu Sevr mezheblerinde olanlardan herbiri dierinin bilmedii eyi bilir. Kelamc ve felsefecilerden herbiri kendi imamlarnn grlerini daha iyi bilir. Hadis tenkitileri ube, Yahya b. Said, Ali b. Medeni, Yahya b. Main, Ahmed b. Hanbel, Ebu Zur'a, Ebu Hatim el-Buhari ve benzerlerinin cerh ve ta'dil konusunda mtevatir olan bilgilerini bilir; Halbuki dierleri bunlar bilmez. nk hadis mnekkidleri Malik'in, Sevri'nin, ube'nin, Hammad b. Zeyd'in, Ley s b. Sa'd'n ve dierlerinin adaleti; Muhamed el-Maslub'un, Vehb b. Vehb el-Kadi'nin, Ahmed, Abdillah el-Cbari ve benzerlerinin yalancl zerine ittifak ettiklerini zorunlu olarak bilirler. Onbeinci Vecih: Denilir ki: Delilin sadece nakli veya semi oluu vg veya yergiyi ya da sahihlii veya fesad gerektiren bir zellik deildir. Aksine bunlar kendisiyle bilinen eyin yolunu aklar ki o da nakil veya akldr. Eer nakli ise onunla beraber mutlaka akl da vardr. Onun akli ve nakli oluu da bu ekildedir. Onun er'i oluuna gelince: akli olmas onun zdd deildir. Onun zdd, bidi oluudur. nk bid'at eriatn zdddr. Seri olu, onun vg sfat; bidi olu onun yergi sfatdr. eriata muhalif olan herey batldr. Sonra er'i delil, bazen semi olur, bazen de akli olur. Delilin er'i olmasndan eriatn kabul ettii ve kendisiyle delalet edilen ey kastedilir. Onunla anlatlmak istenilen; eriatn o eyi mubah grd ve ona izin verdiidir. er'i delille eriatn kabul ettii eyler de bazen aklla bilinir. Ancak eriat ona dikkat ekmi ve ona delalet etmitir. Bu zelliinden dolay o, er'i ve akli bir delil olur. Bu, Allah Teala'nn yce Kitap'nda dikkat ektii deliller gibidir. Bunlar ak ispatlar ve akli kyaslamalardr. Hereye ramen onlar er'idir. Ancak bununla birlikte bazen er'i delil, ancak sadk olan birinin haber vermesiyle bilinir. Sadece bu yolla bilinebilen deliler er'i semi delillerdir. Kelamclardan ou er'i delillerin sadk olann haberiyle snrl olduunu, Kitap ve snnetin sadece bu ynyle delalet ettiini sanr. Bu yzden onlar usul'd-dini akli ve semi olarak ikiye ayrr, birinci ksma ancak Kitap ve Snnetle bilinenler, olarak aklarlar. Bu onlarn bir yanldr. Halbuki Kur'an akli deliller de gsterir, onlar aklar ve onlara dikkat eker. Akli deliller sadece gz ve onu tamamlayan eylerle bilinebilse de durum deimez. Nitekim Allah Teala yle buyurur: "O'nun hak olduu meydana kncaya kadar varlmzn belgelerini onlara hem d dnyada hem de kendi ilerinde gstereceiz. Rabbinin her eye ahit olmas yetmez mi?" (Fussilet: 41/53) er'i delillerle eriatn mubah kld ve izin verdii eyler kastediliyorsa bunun iine sadk olann haber verdii, Kur'an'n delalet edip dikkat ektii ve varlklarn delalet ve ehadet ettikleri eyler girer. ari delili kendi iinde yalan olduundan dolay haram klar. Mesela mukaddimelerinden birinin batl olmas delillin batl olmas demektir. Allah ise yalan -zellikle kendisi hakknda- yasaklamtr.

Nitekim Allah yle buyurur: "Onlardan Allah'a kar ancak gerei syleyeceklerine dair Kitap zerine sz alnmam myd?" (Araf: 7/169) Allah Teala hakknda konuann bilgiye dayanmakszn konumasn haram klmtr: "Bilgin olmadn ey zerinde durma" (sra: 17/36) "Allah'a kar bilmediiniz syleri sylemenizi haram klmtr" (A'raf: 17/33) Allah bunu, hak apak ortaya kmken onun hakknda tartmak olduundan dolay yasaklamtr. Allah Teala yle buyurur: "Hak apak ortaya ktktan sonra onun hakknda seninle tartyorlar" (Enfal: 8/6) "nkarclar hakk batlla ortadan kaldrmak iin ekiirler" (Kehf: 18/56) Bu durumda er'i delile er'i olmayan delilin aykr dmesi ve onun nne gemesi caiz olmaz. Aksi takdirde bu yle diyen kiinin mevkiinde olur: "Allah'n meru klmad bid'at, Allah'n emrettii eriata uyma konusunda mukaddime olur" veya: "Yalan, dorudan ndedir" veya : "Nebi'den gelmeyen haber, Nebi'nin haberinden ndedir." veya: "Allah'n nehyettii eyler, onun emrettiklerinden daha hayrldr" v.b. Btn bunlarn hepsi mmtenidir. NDEKLER

er'i Olmayan Akli ve Nakli Deliller er'i olmad halde akli veya nakli olan delillere gelince: bunlar yerine gre birbiri zerine tercih edilebilirler. Nitekim bu deliller bazen sahih, bazen de fasid bir phe olur. Rasln Allah'tan getirdii bir haber veya emrin herhangi bir eye (delile) aykr olmas caiz olmaz. nsanlarn ileri srdkleri szler, ancak ileri srenlerin dncelerinde terstir. nk insanlarn dnceleri bazen doru bazen batl olabilmektedir ki bu husus zerinde kuku yoktur. Dier taraftan baz insanlar er'i olmayan delilleri, er'i olanlarn arasna katmaktadrlar. Tpk bazlarnn er'i delilleri, er'i delillerden saymamas gibi... Burada zerinde duracamz konu, delillerin kendileri deil, onlarn cinsidir. Onaltc Vecih: Denilir ki: Allah'n ve Rasln kelamna kendi grleriyle kar kan, mslman olarak tannm kimselerin nihayette yaptklar ey te'vil veya tefvizdir. Sonuta: "Peygamberler baz evhamlarda bulunmu gerekte hibir hakikati olmayan eyler hayal etmiler" deme noktasna varanlar, mslmanlar nezdinde ilhad ve zndklkla bilinmektedir. Makbul olan te'vil, sz syleyenin muradna delalet eden eydir. Bunlarn zikrettii tevilleri (ile) Rasl'un kasdettii bilinmemekte, aksine nasslarn geneli gz nne alndnda Rasl'un syledii szn onlarn bahsettii eylere ters olduu grnmektedir. Nitekim bu husus Karamita ve Batnyye mezheplerinde zel bir delile ihtiya duyulmakszn aka grlmektedir. Bu durumda tevil eden kiinin amac sz syleyen kiinin muradn bilmek olmadndan, onlarn lafz hamlettikleri mana, Araplarn "tahrif" ve "ilhad" dedikleri eyin ta kendisidir; yoksa tefsir veya murad beyan deil... NDEKLER

Tefviz Konusu Tefvize gelince: malumdur ki Allah Teala Kur'an' dnmemizi emretmekte, onun ayetlerini anlamaya tevik etmektedir. Bu durumda onun, Kur'an' anlamaktan, bilmekten yz evirmemizi istemesi nasl caiz olabilir? Ayn ekilde kastedilen hitap bizim hidayetimiz ve bize yaplan bir beyandr. O bizim karanlklardan nura kmzdr. Nasslarda zikredilen eylerin zahiri batl ve kfr ise demek ki bizden onun ne zahirini ne de batnn bilmemiz istenmemektedir. Veya bizden lafzn batnn bu konuda herhangi bir aklama olmakszn bilmemiz istenmektedir. Her iki takdirde de biz hak bir ekilde hitap edilmemi oluruz. Ayn ekilde bu kitabn madlulnn batl ve kfr olduunu bile bilmeyiz. Konuan asndan bunlarn grleri gerekte u anlama gelmektedir: "O gerei ne beyan ne de izah etmitir. Bununla birlikte bizim onlara inanmamz gerekir. Onun bize hitap ettii, uymamz veya reddetmemizi emrettii eyleri hak zere aklamam ve onu aka ortaya karmamtr. Aksi onun zahiri kfre ve batla delalet etmektedir. O bizden ondan hi bir ey anlamamz veya - en azndan- delalet etmedii eyleri anlamamz emretmitir!" Allah ve Raslunun btn bunlardan uzak olduu zorunlu olarak bilinmektedir. Btn bu szler tahrifi ve ilhadlarn szlerindendir. NDEKLER

Mlhidlerin hticac bn Sina v.b. mlhidler mead'n kabulnde bu ekilde ihticac ederler. Onlar der ki: "Mead'n nasslar zerinde sylenen sz tebih ve tecsim hakknda sylenen szler gibidir." Onlar Rasl'un bu konuyu gerekte aklamadn, ne Allah bilgisi ne de ahiret gn hakknda bir aklamada bulunmadn sanrlar. Onlarn felsefeleri dorultusunda karmlar onlar sfatlarn nefyine gtrmtr. Eer onlar Kitap'n tmne gerek bir imanla inanm olsalard eliki kalkar ve hccetleri dalrd. Bu yzden bn Nefis el-Mutetabbib el-Fadl der ki: "Sadece iki mezhep var: Hadisilerin mezhebi veya felsefecilerin mezhebi. Kelamclara gelince onlarn grleri aka elikilidir." O bu szle hadisilerin Raslden gelen hereyi kabul ettiklerini dierlerinin ise onlarn hepsinin hayal ve evhamdan ibaret grdklerini kastetmektedir. Akli ve nakli delillerin ouyla felsefecilerin mezhebinin bozuk olduu bilinmektedir. Bylece hadis ehli, ehli snnet vel cemaat olan selefin mezhebinin hak olduu ortaya km oldu. NDEKLER

bn Sina ve Onun zinden Giden Karamita'nn Sfatlar ve Dier Konulardaki Grleri - bn Sina ve batini filozoflarla karamita'dan onun yolunu izleyenler; muhataplarn, sylenen szlerin aksini anlamalar gerektiini sylerler. Bu hayal ve fasit inanlar halkn maslahatndan dolay sylenmi olduundan harite onlarn hibir hakikatinin olmadna inanrlar. - Cehmiyye, Mutezile v.b. mezhepler; geree, olduu gibi inandklarn, bu gerein Kitap ve Snnette bu ekilde aklanmadn aksine nasslarn kendi ztlarna delalet ettiini sylerler. - Birinci grup kendilerinden batla inanmalar ve onu yapmalar emredildiini sylerken; - dierleri nasslarn sadece kendi ztlarna delalet ettiini sylemektedirler. M'min biri her iki grn de batl olduunu bilir. Onlar her iki te'vilci grubu da kabul etmez. Her iki gr de batl olduuna gre onlarn nasslar reddeden tevilleri de batldr. Doru olan onun zdddr. O da er'i delilleri delalet ettikleri eyler zere kabul etmektir. Kim bu snrn dna karsa, sadece mlhidlerin syleyebilecei szleri sylemi olur. Onlarn byklerinin; "Bu nasslarn manalar mkik ve mteabihtir; onlar ancak Allah bilir. Allah'n kastettii mana onun zahirinden baka bir ey olmaldr" szlerine gelince: onlarn bu szlerine gre: "Enbiya ve mrselin Allah'n kendilerine indirdii eylerin anlamlarn bilmemektedir. O anlamlar ne melekler, ne ncekiler ne de sonrakiler bilmemektedir. Bu durumda Allah'n Kur'an'da kendini anlatt szlerin veya en azndan onlarn byk bir blmnn anlamn peygamberler bilmemektedir. Bilakis onlar manalarn anlamadklar szler sylyorlard" (!) Bir gruba gre kaderi ispatlayan nasslar da, byledir. Yine bir gruba gre emri, nehyi, va'di, vaidi ispat eden nasslar da byledir. Bir gruba gre mead ispatlayan nasslar da byledir. Bu tr szlerin Kur'an'a ve peygamberlere hakaret olduu malumdur. nk Allah Kur'an' indirmi ve onun insanlar iin hidayet ve beyan olduunu bildirmitir. O, Rasle Kitap tebli etmesini ve insanlara, onlar iin indirileni aklamasn istemitir. Allah insanlara Kur'an' dnmelerini ve anlamalarn ve onunla ereflenmelerini emretmitir. Allah

Teala'nn haber verdii eyler Rabbin sfatlar veya onun hereyin yaratcs olduu, onun hereyi bildii gibi konular veya bir takm emir ve nehiyler va'd ve vaidler veya ahiretle ilgili baz haberlerdir. Bu konularn manalarn kimse bilmez, onlar dnlemez kavranlamaz, Rasl onlar insanlara aklamamtr, ak teblii insanlara tehli etmemitir diyecek olursak herbir mlhid ve bidati: "Gerekte hak benim dncemle bildiimdir, nasslar iinde onlar nakzedecek birey yoktur, nk onlar mkil, mteabih nasslardr, onlarn manalarn kimse bilmez, bu yzden onlardan delil gstermek caiz olmaz" diyeceklerdir. Bylece bu szler hidayet ve peygamberlerin yaptklar beyan kapsn kapatacak, onlara zd olan kaplar aacaktr. nk onlar: "hidayet ve beyan kendi yolumuzdadr, enbiyann yolunda deil. nk biz ne dediimizi biliyor ve onu akli delillerle aklyoruz. Peygamberler ise muradlarn aklamak bir yana ne dediklerini bile bilmiyorlar" diyeceklerdir. Bylece kendilerini snnete ve selefe uyduklarn sanan ehl-i tefvizin, ehl-i bidat ve ilhad'n daha erli olan grleri aklanm oldu. Eer denilirse ki: "Bir ok selefin: "Onun te'vilini Allah'tan bakas bilmez" (Al-i mran: 3/7) ayetinde durduunun riyaset edildiini bilirsiniz. Bilakis bir ok insan selefin mezhebinin bu olduunu grmekte ve bu kavli Ubeyy b. Ka'b, bn Mes'ud, Aie, bn Abbas, Urve b. Zubeyr ve dier birok seleften ve haleften rivayet etmektelerdir. Bu konuyla ilgili farkl bir gr - Yani selefin onlarn manalarn bildii gr yine bn Abbas shak, bn Kuteybe ve dierlerinin gr de budur. Ancak zikrettiimiz ey (itiraz) o selefe ve onlarn takipilerine hcumdur." Onlara denilir ki: NDEKLER

Selefin Tevil Anlay Onlara denilir ki: Durum sizin dediiniz gibi deildir. nk "Onlarn tevlini Allah'tan bakas bilmez" diyen selef, kendi aralarnda anlatklar konuuyorlard. Onlar "tevil" sznden zel istlahi anlamda te'vil manasn kastediyorlard. "Te'vil" lafzn, iaret edilen ve anlalan manasndan karlp aykr bir anlama sokulmas demektir. Bu manann te'vil olarak isimlendirilmesi sadece muteahhirinden baz fakihlerin mtekellimlerin ve dierlerinin stlahnda vardr. Sahabe, tabiin ve drt imam gibi selefinin rfnde byle bir mana yoktur. zellikle te'vili bu manaya anlayanlar: "lafz, kendisinde bulunan bir delilden dolay tercih edilen bu manay mahluklardan kimse bilmez; ayetten kan racih manay Allah kastetmemitir" derler. Selefin rfnde "te'vil" lafzyla Allah Teala'nn "te'vil" lafzyla kastettii anlam kastedilmitir. Allah Teala buyurur ki: "Onlar (iin sonu nereye varacak diye) onun ancak tevilini gzetiyorlar onun te'vili gelecei gn, nceden onu unutmu olanlar yle diyecekler: Gerekten Rabbimizin elileri hakk tebli etmiler." (A'raf: 7/53) "Bu hayrl ve te'vil olarak daha iyidir." (Nisa: 4/59) "Yusuf dedi ki: Ey babacm ite bu nceden grm olduum ryann te'vilidir." (Yusuf: 12/100) "Yakup ona dedi ki: "Sana olaylarn te'vilini retiyor" (Yusuf: 12/6) "Hapisteki iki kiiden kurtulmu olan nice zaman sonra Yusuf'u hatrlad ve "Ben size bunu yorumlayacam" dedi." (Yusuf: 12/45) "Yusuf dedi ki: Rabbimin bana rettii bilgi ile yiyeceiniz yemek daha gelmeden size onu yorumlarm" (Yusuf: 12/37) Emir olsun, nehiy olsun istek belirten szn te'vili, emredilen fiilin kendisi, nehyedilen eyin terkidir. Nitekim Sfyan b. Uyeyne: "Snnet emir ve nehyin te'vilidir" der. Aie (r.a.) da yle demitir: "Raslullah (sallallahu aleyhi ve sellem) rukuunda ve secdesinde: "Allah'm mnezzehsin ey Rabbim sana hamdederim beni affet," Kur'an' tevil eder. Urve b. Zubeyr'e:

Aie neden yolculukta drt rekat klyor? diye sorulduunda o: "Osman'n tevil etmesi gibi tevil etti" dedi. Buna benzer rnekler oktur. Allah Teala'nn kendi nefsi ve ahiret gn hakknda bildirdii haberlerin te'vili, haber verilen hakikatin kendisidir. Bu Allah hakknda: Onun zatnn ve sfatnn O'ndan baka kimse tarafndan bilinemeyeceidir. Bu sebeple mam Malik, Rabia ve dierleri: "stiva malumdur onun nasl olduu mehuldr" demilerdir. Ayn ekilde Macin, Ahmed bn Hanbel ve dier baz selef yle der: "Biz, Allah'n kendi nefsiyle ilgili bildirdii haberlerin keyfiyetini, o haberlerin tefsirini ve manasn bilsek de, bilmeyiz" Bu yzden Ahmed bn Hanbel, Cehmiyye ve Zenadkay Kur'an'n mteabihine hcum etmeleri ve asl te'vilinin dnda te'vil etmeleri sebebiyle reddetmitir. O, asl muradn dndaki yorumlar reddetti ve btn mteabih ayetleri tefsir edip ondan ne kastedildiini aklarz. Sahabe ve tabiun da ayn ekilde Kur'an'n tmn tefsir etmilerdir. Onlar: "Alimler Allah'n kendi nefsiyle ilgili bildirdii haberlerin keyfiyetini bilmeseler de onlarn tefsirini ve onlardan ne kastedildiini bilirler" demilerdir. Ayn ekilde onlar gaybn keyfiyetini de bilmezler. Bununla birlikte Allah, kendi dostlar iin gzn grmedii kulan iitmedii, hibir insann aklna hayaline getirmedii nimetler hazrlar. Bu manada Allah Teala'nn haber verdii eyleri ancak o bilir; bu dorudur. Ama "O haberlerin tefsiri ve beyan olan tevili Allah'tan bakas bilmez" szn syleyen kii, Kur'an'n tmn tefsir etmi olan ashab ve tabiine ters der. Dediler ki: Onlar onun manalarn biliyorlard." Nitekim Mcahid yle demitir: "Mushaf, Fatihasndan sonuna kadar bn Abbas'a arz ettim. Her ayette duruyor ve onun hakknda soru soruyordum." bn Mesud der ki: "Allah'n kitabnda niin indiini bilmediim tek bir ayet yoktur." Hasan el-Basri der ki: "Allah indirdii her ayetten ne kastedildiinin bilinmesinden holanr." Bu yzden onlar din bilgisinden istenilen her eyi Kur'an'da bulmulardr. Nitekim bn Mesruk yle der:

"Muhammed'in ashabna sorduunuz herey, Kur'an'da mutlaka retilmitir. Fakat bizim onun hakknda bilgimiz azdr." a'bi der ki: "Kavmin ortaya kard her bid'atn beyan mutlaka Allah'n kitabnda vardr." Buna benzer, senetleri sabit olarak zikredilmi eser oktur ancak bunlar sralamadan yeri buras deildir. NDEKLER

Nakle Akli Delillerle Kar kanlar Kendi Grlerini Mcmel ve Mteabih Szler zerine Bina Etmektedirler Onyedinci Vecih: Kelam, felsefe v.b. eylerden "akli deliller" olarak isimlendirdikleri eylerle Kitap ve Snnete muhalif olanlar kendi grlerini mcmel ve mtebih grler zerine bina etmektedirler. Bu grlerin eitli manalara hamledilmesi mmkndr. Onlardaki mteabihlik hem lafz hem de mana ynyledir. Bu durum hak ile batln birbirine kartrmakta "itibah" ve "iltibas" (mbhemlik ve karklk) olduundan dolay, batl sebebiyle hak olan eyler de kabul edilmemektir. Onlar bu batl eylerle Allah'n nebilerinin - salavatullahi aleyhim ve selamuh - nasslarna kar karlar. Bu nokta bizden nceki mmetlerin yoldan ktklar sapma noktasdr. Bu nokta bid'atn

kaynakland noktadr. nk bid'at eer tamamen batl olursa, o aa kar ve belli olur ve kabul edilmez; eer tamamen hak olup onda hibir karklk yoksa o snnete uygundur. Snnet, iinde hibir batl barndrmayan saf hak ile hibir zaman elimez. Fakat bidatte hem hak hem de batl olabilir. Biz bu konuda baka yerlerde geni aklamalar yaptk. Bu yzden Allah Tela, Muhammed'in (sallallahu aleyhi ve sellem) dilinden ehl-i kitaba hitap ederken yle demektedir: "Ey israiloullar! Size verdiim nimeti hatrlayn ve ahdimi yerine getirin ki Ben de yerine getireyim; yoksa Ben'den korkun. Elinizde bulunan Tevrat' tasdik ederek indirdiim Kur'an'a inann; onu ilk inkar edenler siz olmayn, ayetlerimi hibir deere karlk deitirmeyin ve yalnz Ben'den korkun. Hakk batla kartrmayn ve bile bile Hakk gizlemeyin." (Bakara: 2/40-42) Allah Teala onlar hakka batl kartrmaktan hakk gizlemekten, onu bulandrmaktan, birbirine kattrmaktan nehyetmitir. Nitekim Allah Teala yle buyurur: "Biz onu melek klsaydk bir insan eklinde yapardk da, dtkleri pheye onlar yine drm olurduk." (En'am: 6/9) Bu kelimelerden biri de "telbis"tir. "Telbis" "i" demektir. "Mau" (hilekar) kuruncular, kurunu gme kattrrlar. Ayn ekilde bir kii hakka batl kartrrsa daha ak bir ekilde batl, hak ekline sokmu olur. O eyin grn hak, ii batldr. Allah Teala daha sonra der ki: "Siz bile bile hakk gizlemeyiniz." (Bakara: 2/42) Bu ayet hakknda iki gr vardr. Denildi ki: Allah onlar her iki fiilden de nehyetmitir. Buradaki (vav) harfi birletirme vavdr. Nitekim Kfeliler ona sarf vav derler. rnein: "Balk yiyip (stne) st ime." cmlesinde olduu gibi. Allah Teala buyurur ki: (Nasb kraati zerine) "Yoksa iinizden Allah cihad edenleri ve sabredenleri belirlemeden cennete gireceinizi mi sanyordunuz?" (Al-i mran: 3/42) (Yine nasb krat zerine:) "Yahut yaptklarna karlk onlar ortadan kaldrr bir ounu da balar. Ayetlerimiz zerinde tartanlar kendilerine kaacak yer olmadn bilsinler." (ura: 42/34-35) Bu durumda sznde ikinci fiil "mansup", birincisi "meczum" olur. Denildi ki: Hayr, aksine ayetteki (vav), matuf ve matufun aleyh arasnda ortak atf vavdr. Bu durumda Allah onlar her iki fiilden de, onlarn bir arada olmasn art komakszn nehyetmitir. Mesela: "Kfr etme, hrszlk yapma ve zina etme" cmlesinde de ayn ey sz konusudur. Doru olan da

budur. Tpk Allah Teala'nn buyurduu gibi: "Ey ehli kitap! Niin hakk batlla kartryor ve bile bile hakk gizliyorsunuz?" (Al-i imran: 3/71) Eer Allah, onlar toplu olarak ktleseydi nunsuz olarak: (ve tehtumu) derdi. Bu ayet yukarda verilen rnein benzeridir. Bu gibi ifadelerde her iki fiilden de nehiy kasdedildiinde nehiy edat tekrar edilir: "la tekfur, velatesruk, velatezun". Kfretme, alma ve zina etme" gibi. Allah Teala yle buyurur: "Ey inananlar! Mallarnz aranzda hakszlkla deil, karlkl rza ile yaplan ticaretle yeyin, haram ile nefsinizi mahvetmeyin. Allah phesiz ki size merhamet eder." (Nisa: 4/29) Eer nehiy edat tekrar edilmeseydi iki fiilin birbiriyle olan balants olmayacak. Halbuki byle durumlarda fiilen birisi dierinin bir gerei olabilmektedir. rnein: "Allah'a kfretme ve peygamberleri yalanlama!" v.b. iki fiilin bitimesi, hibir saknca ortaya karmayacak ekilde mmkn olmaz. Fakat tmnde nehiy anlam olmas dilde ok az rastlanan bir eydir. Bu yzden ikinci fiilin mensup olduu nadirdir. Genellikle her iki fiil de meczumdur. Bu durum (ve tebisu) kelimesindeki vavn atf vav olduunu gsteren delillerden birisidir. Nefiy harfi, iki fiil birbirinin gerei ve aralarnda gl bir balant olduundan tekrar edilmemitir. Gerekli klnann nehyi -nehiy, gerekli klan kapsamasa da- nehyedenin amacnn o olmad anlalmaktadr. NDEKLER

Bir eyi Emretmek Onun Gereklerini de Emretme Anlamna Gelir mi? nsanlar bu konu zerinde tartma halindedirler. Bir eyi emretmek onlarn gereklerini de emretme anlamna gelir mi? Nehiyde de ayn eyin tersi mmkn mdr? Bununla birlikte insanlar emredilen bir fiilin ancak onun gerekleriyle birlikte emredildii ve onun zddnn terkedilecei anlamna geldiinde ittifak halindedirler. Tartmann kayna: Bir fiili emreden kiinin amac o fiilin gereklerini emretmek olmayabilir. Nehiy durumunda bunun tersi de dorudur. Bu yzden mkellef cezaya uradnda sadece emredilen eyi yapmad iin cezaya urar. O fiilin gereklerini yapmadndan veya nehiy durumunda, onun gereklerini terketmediinden dolay cezaya uramaz. Bu mesele: "Vacibin ancak kendisiyle gerekletii ey de vaciptir" eklinde kaidelemitir. Baz insanlar bu kuralda yanlrlar. Onlar bunu organlarn sal, cuma namaznda insanlarn says v.b. konularda olduu gibi mkellefin elinde olmayan biimiyle Hac yolculuunda mesafe almak, abdestte ban bir blmne meshetmek oruta gecenin bir blmnde imsak v.b. konularda olduu gibi mkellefin takdirinde olan biimi olmak zere ikiye ayrmlardr. Onlar: "Mutlak vacibin onsuz olamad ve mkellefin takdirinde yapmaya g yetirebildii ey vaciptir." derler. Bu taksim hataldr. Ancak kendisiyle vucubiyetin tamamland eyi yapmak kul zerine vacip deildir. Bu konuda mslmanlar ittifak halindedir. Kulun o eyi yapmaya g yetiriyor veya yetiremiyor olmas hkm deitirmez. rnein hacca g yetirebilmek veya zekat nisabna ulamak konularnda bu byledir. nk insan eer hacca gidebiliyorsa, ona hacc vacip (farz)dr. Eer zekat nisabna sahipse ona zekat vaciptir. Bahsedilen artlar (g yetirebilmek ve nisap miktarna ulamak) vucubiyet iin gerekli olan eylerdir. Ancak bir mslman hacca gitme imkan elde etme veya nisap miktarna ulama gibi bir ykmll yoktur. Bu yzden Hanefi, afii ve Hanbeli mezhebinde olduu gibi "Hacca gitmeye gc yetmek, (yeterli) mala sahip olmaktr" diyenler, insanlarn mal kazanmasnn vacip olduunu sylememilerdir. Onlar bu konuda deil, yeterli gcn onun iin (bakalar tarafndan) harcanmas konusunda ihtilaf etmilerdir. Mesela hacc masraflarnn ondan kaldrlmas veya o kiinin kendi oluna ait mal harcamas gibi. Bu meselede afii ve Hanbeli mezhebi arasnda malum ihtilaf sz konusudur. Hanbeli mezhebinin mehur grne gre ona hacc vacip olmaz. Onun o paray kabul mubah olan eyi tevellk gibidir. afii mezhebinin mehur grne gre bilfiil oulun harcamas vaciptir. Buradaki amacmz vacibin ancak kendisiyle vacip olduu eylerle yine vacibin ancak kendisiyle vacip olmad eyleri ayrmaktr. nk ikinci ksmda sylenen sz ancak vacibin kendisiyle tamamland eyler iindir. Cuma gnnde veya hacc zamannda yol almak gibi mkellefin onlar yapmas mslmanlarn ittifakiyle vaciptir. Evi Mekke'den uzak olan veya evi camiden uzak olan biri evi yakn olanlardan, daha ok bu farzlar terkediyorsa onun cezasnn dierinden daha fazla olaca sylenemez. Gereken ey, ktlenmeye ve cezaya sebep olan eyi terketmektir.

Eer bu yaplmas gereken ey vucubiyet kastedilerek tabi olma yoluyla terkedilseydi onu terkedenin kab ve cezas daha byk olurdu. Kentin uzanda olan kimsenin cuma'y terketmesi, onun yaknnda olan birinin terketmesinden daha ok cezas gerekirdi. Malum, uzak olann sevab daha fazladr. Halbuki uzak olan cumay terkettiinde onun cezas daha fazla olmamaktadr. imdi buradan bir phe ortaya kt: Daha fazla ceza gerekir mi, gerekmez mi? Eer akln yolunu kullanacak olursak onun daha fasla ceza grmesi gerekir. Halbuki Amirin kast yoluyla dnldnde gerekmedii grlr. Aksine o ii yapmay emreden, o fiilin lazimelerini, lazimeler olmadan o fiilin olmayacan bilmesine ramen, kastetmemektedir. Onu bilmemek caiz olsa da, onu "lazime" ye evirmeye iaret etmez. NDEKLER

Ka'bi'nin eriatta Mubah Olmad phesi ve Onu Red Bu konuyu anlayan kimse, Ka'bi'nin ortaya att u pheyi zerinden atar: "eriatta mubah var mdr yok mudur?" Ka'bi'nin grne gre eriatta mubah yoktur. nk ona gre: "Kulun mubah olarak yapt her i onu haram olan eylerden engellemektedir; haramdan nehiy, haramlarn ztlarndan birini emretmektir; bu yzden kulun yapt mubah iler, haram olanlarn zdd, dolaysyla emredilen ilerdir."

Bunun cevab olarak yle denilir: Bireyi yapmaktan nehiy ne kast yoluyla ne de gereklilik yoluyla belirli bir eyin zdd olarak emredilmi deildir. Aksine bir eyi yapmaktan nehiyle, kast yoluyla o fiilin terki kastedilmektedir. Bylece emir ztlar arasnda mterek olduu kadaryla gerekli olmaktadr. O mutlak, klli anlamda bir emirdir. Mutlak, klli anlamdaki bir emir zellikleri belirlenmi bir emir olmad gibi, nehiy de deildir. Aksine mutlak olan fiili yapmak ancak muayyen olan bir ey olduundan mmkn olur o da muayyen olan eyler arasnda mterek olduu kadaryla emirdir. Muayyen olan eyden muayyen olan eyler ayrldnda o konuda emredilen seme hakk vardr. nk o, o eylerden ne nehyedilmitir ne de o eyler ona emredilmitir. Muayyen olan eylerin mterek olduu eyler, mterek olduu kadaryla, emredenin emrettii eylerdir. Bu, serbest braklm me'mur ve klli mahiyeti emir: O, emredilenin cziyyat iin de geerli midir, deil midir meselesinde pheyi zmektedir. Belirli zelliklerden bir zellikle emir olmasyla muhayyerlik durumu zarara kara kar fidye ve yeminden dolay keffaret meselesi gibidir. rnein Allah Teala yle buyurur: "Fidye olarak ya oru tutmas ya sadaka vermesi ya da kurban kesmesi gerekir." (Bakara: 2/196) "Yemin keffareti ailenize yedirdiinizin ortalamasndan on dkn yedirmek yahut giydirmek ya da bir kle azad etmektir." (Maide: 5/89) Mslmanlar, bu nden birini yapan kiinin zimmetten kurtulduuna dair ittifak halindedirler. O kimse her n de yapmakla sorumlu olsayd ve onu yapmasayd ceza grecekti. Ayn ekilde akl sahibi kimseler vacip olan eyin haddi zatnda muayyen olmad konusunda ittifak etmilerdir. Allah Subhanehhu kulu, onun yapacan bildii eyle sorumlu tutmamtr. Bunun aksini sadece baz sapm kimseler sylemekte ve bir takm kimseler, bir takm kimselerden bu yanl nakletmektedirler. Aksine Allah, kulu bunu da unu da yapmakla sorumlu tutmutur. Nitekim bn Abbas yle der: "Her ey Kur'an'da'dr veya insann isteine braklmtr" Yani herey Kur'an'da'dr, Kur'an'da olmayanlar da insann isteine braklmtr. Kul bizzat bir fiili yapar ve o fiilin hususen kendisine vacip olmadn bilir. Allah bu durumda olan kulun durumunu bilir. Sonra insanlar tereddte dtler: " vacip" midir ve muayyen ile muhayyer arasnda fark yok mudur? Yoksa, "aynyla olmayan bir vacip" midir. Bylece emredilen ey emredilen tarafndan bilinmemekte midir? Emirde, emredilen kii, emrin kime ve neyi emretmekte olduunu bilmesi kanlmazdr. vacip gr mutezileden anlatlr. Aynyla olmayan bir vacip ise fakihlere aittir.

NDEKLER

Keffarette Vacibin Hakikati in gerei udur: Vacip "" arasnda mterek miktardr. O, ten biriyle isimlendirilmitir. Vacip olan n biridir. Bu, emredilen iin bilinen, ayr ve tannan bir eydir. Onunla isimlendirilen, bunda da muayyen bunda da muayyendir. Onlardan biri muayyen olmakszn aynyla vacip olmaz. Aksine muayyen olan eylerden biri vacip olur. Hangisi olduu belirlenmi olsa da onlardan biriyle yapmak vcuduna gelir. Emir elikilidir: Belirlenmeyen bir belirlilik gerekmektedir. Ama vacip belirlenmemi (gayr-i muayyen) olup, aksine mterek lde olursa icap ile belirlemeyi terk arasnda bir eliki olmaz. Bu durum mutlak vaciple zahirdir. O, kleyi hibir kayt olmakszn serbest brakma gibi klli mahiyette bir emirdir. Mutlak, mutlaka muayyendir, ancak bagide ve amata muayyen deildir. Emri veren, onun sadece muayyen olarak bulunduunu bilmekle birlikte, aynyla birini kastetmemitir. Mutlak kllinin varl gerekte deil, inalarn zihinlerindedir. nsanlarn zihinlerinde olan mutlak klli ey, gerekte belirli, somut ve mtemeyyizdir. Onun klli olarak isimlendirilmesi, insanlarn zihninde klli olmasndandr. Harite ise, o asl olarak klli deildir. Bu temel, dier ilimler iin de kullanlr. Bu yzden szmz esnasnda yeri geldike ona deinilmektedir. Anlalmas gereken her mevzuda, bu zmlemeye ihtiya duyulmaktadr. Bu konuda hata edildiinden insanlardan baz gruplar armlar, hatta Rabb Teala'nn varl konusunda bile delalete dp, gerek tlak artyla ve gereksi tlak art olmakszn onu mutlak varlk olarak kabul etmilerdir. Onlarn kabulne gre her iki durumda da onun harite varl yoktur! O gruplardan

felsefeci olanlar onun harite tlak artyla mutlak olarak var olduunu syler. Nitekim Eflatun'un izinden gidenler byle demektedirler. Felsefecilerden bir grup da muayyen eylere bitiik, harite mutlak eylerin var olduunu kabul etmektedir. Bunlara gre mutlak klli, muayyen cz'iden bir paradr. Nitekim Aristo'nun izleyicilerinden nakilde bulunanlar byle der. Her iki gr de aka yanltr. nk biz his ve akln gereiyle biliriz ki, harite sadece belirli zel ve asl olarak kendisinde mtereklik olmayan eyler bulunur. Klli, genel ve mutlak manalar ise zihindedir. Mesela dilde bulunan genel, mutlak kavramlar veya bu kavramlar gsteren yazlm kelimeler gibi. Yazl kelime, kavrama rtmekte, kavram da olan gerekleri iermekte, kapsamakta ve onlar genelletirmektedir. Yoksa o, gerekte bunu ve unu genelletirmemekte, bunu ve unu var klmamakta unda ve bunda mterek olmamaktadr. Sylediini dnen biri bunun aksini sylemez. Syleyenler ancak harici eyler hakknda zihni karm olanlar veya hata yapanlarn grlerini taklit ederek syleyenlerdir. Bu hususu bilen kimse Mantk'ta klli ve cz'i eyler hakknda sylenen birok hatay bilir. rnein Be klli: cins, fasl, ne', hassa ve genel araz konusunda olduu gibi. NDEKLER

Vacibin Varl Hakknda Felsefecilerin tikad Felsefecilerin zati eylerle mahiyet iin gerekli olan eyler arasndaki farklar konusunda syledii eyler...

Yine onlarn, mmeyyiz ve mterek zati eylerden nevi'lerin olutuu -buna cins ve fasl adn verirler- iddias... Bu sfatlar mahiyetin czleri olarak isimlendirmeleri... Bu sfatlar, hem zihni hem de harici varlkta mevsufunu gemi czler olarak isimlendirmeleri... Harite var olan gerekliklerde, var ve muayyen olan bir eye ters akli hakikatlerin var olduunu kabul etmeleri... Btn bu ve buna benzer grler felsefecilerin yanllardr. Bu yanllar onlar ilahiyat konularnda yanllara drmekte hatta vacibin varl hakknda; onun tlak artyla var olduunu sylemektedirler. Nitekim mlhid bir grup bu grtedir. Veya onlar, onun subuti ilerin tmnn selbi artyla var olduunu sylemektedirler. Nitekim bn Sina v.b. bu grtedir. Halbuki sarih aklla bilinir ki tlak artyla veya subuti ilerin selbi artyla mutlan, harite gereklii mmtenidir. Yani varl vacip olan bu yolla varl mmteni olmaktadr. Bu bir eliki ve inkardr. Bu ve benzeri hatalar mslmanlarn zihninde mantn zndkla srkledii dncesini dourmutur. Mantn ve onun gereklerinin asln bilmeyenler manta hcum etmilerdir. Onlar bu ilmin slam'n ne shhatiyle ne de fasitliiyle bir ilgisinin olmadn, onunla ne bir hakkn ispat edilebileceini nede bir phenin giderilebileceini, onun dnce hatalarn beslediini dnrler. Bu doru deildir. Aksine mantkta zikredilenlerin ou akli delillerde safsatann olduunu ve nakli eylerde yalanlarn olduunu gerekli klar. Allah Teala buyuruyor ki: "Onlar: keke dinlesek veya dnseydik; atee atlanlar iinde olmazdk, dediler." (Mlk: 67/11) Bu konuda, baka yerlerde geni aklamalar yaplmtr. Kavramlarda kapallk, bulanklk, karklk ve belirsizlik olmas sebebiyle bir ok insan konuyu kartrmaktadr. Bu kavramlarda kastedilen anlam aklanrsa, makul olan gerek anlam ortaya kar. Biz nallah bu hasusa iaret edeceiz. Buradaki ama: Lazimesi olan bir eyi emretmek ancak onun varlyla bulunur. ster bu lazime, onun varlndan nce gelmi olsun, isterse onun varlnda bir gereklii olmasn farketmez. Emir veren, bazen bu emrin gereklerini emretmi olur. O ikisi veya onlardan biri terkedildiinde ceza gerekir. Bazen ama sadece onlardan birini emretmektir. Lazimesi olan bir eyi nehyetmek de byledir. Yasaklayann amac bazen, bir mefsedetten dolay lazimeyi nehyetmektir. Bazen o ii terketmek yasaklayann amac olmaz. Sadece bir gereklilik hasl olmutur. NDEKLER

Kzkardein Yabancya Benzemesi ve lm Hayvan Boazlamak Bylece kzkardein bir yabancya benzemesi ve l hayvann kesilmesi meseleleri srr da ortaya km oldu. Aslnda benzeme yznden kulun her iki fiilden de nehyedildii her mesele byledir. Bir grup kimse her ikisine de haram der. Dier bir grup kzkarde ve l hayvan asl olarak haram dieri ise benzeme illetinden dolay haramdr der. Bu ikinci gr fakihlere yakn gelmektedir. Birinci gr ise aslnda (asl sz konusu olan eyde) haramlk ve helallik manas olmadn syleyenlere daha yakndr. Sonuta her iki grup da haram demekte nehyin sebebine geldiklerinde ihtilaf etmektedirler. Bu konuyu ele aldmzda nehyedenin maksadnn sadece yabancdan kanmak ve l eti yememek olduunu grrz. Kendisi sebebiyle asl eyden nehyedilen mefsedet (bozukluk) sadece o asl eyde bulunmaktadr. Dierini terketmek ise sadece lazime babndandr. Buradaki haramdan kanma mutlaka o lazimeden kanmakla olurken br taraftaki vacip olan eyin yaplmas ancak o lazimenin yaplmasyla olmaktadr. Bu mesele hekimin zehirli arab imekten nehyetmesine benzer. Her iki kadeh de birbirine benzemektedir. Bu durumda hastann yapmas gereken her iki kadehten de uzak durmasdr. Halbuki zehirli arap kadehlerden birindedir. Bu yzden le ve er'an kesilmi hayvann eti yense, sadece l etinden dolay ceza olur. Eer onlardan birini yese kesilmi hayvan yemekten dolay bir ceza gerekmez. Her iki et de lm hayvana ait olsa ve ikisini de yese bunun cezas birini yemekten daha fazla olur. NDEKLER

Hakk Batlla Kartrmak ve Hakk Gizlemek Bu husus iyice bilindikten sonra Allah Teala'nn u szne bakabiliriz: "Ve Hakk batlla kartrmayn ve bile bile hakk gizlemeyin." (Bakara: 2/42) Allah, her iki eyden de nehyetmitir. kinci birincinin gerei ve nehyin asl amacdr. "Kim hakk batlla kartrrsa hakk gizlemi olur. Hakk gizlemek hakk batlla kartrmann bir sonucudur." imdi "nehiy sadece ikisini bir arada yapmaktandr" denilemez. nk eer bu sahih olsayd sadece hakk gizlemek ktlemeyi gerektirmezdi. Ya da hakk batlla kartrmak kendi bana kt olmazd. Ancak i bunun aksinedir. nk ehli kitab, Allah'n onlara indirdii beyyineleri ve hidayeti, onlar insanlara aklandktan sonra gizlemiler ve mslmanlarn ittifakyla bu sebepten dolay cezay hak etmilerdi. Allah'n indirdii hakka uydurduklar batl kartranlar da byledir. Her iki nehiy de nefiy harfi olmakszn bir arada zikredilmitir. nk "kartrma" gizlemenin gereidir, gerekli klnan eyle yetinilmemitir. nk lazm (gerekli) olan, nehyin asl amacdr. Bu aklama, Kur'an'daki baz hkmlerin ve srlarn i yzn ortaya koyuyor. "Kartrma" gizlemenin gereidir. nk "gizleme" hakk batlla kartrmadr. Yani ehli kitabn yapt gibi: Allah'n meru klmad bir din uydurdular, O'nun emretmedii eyleri emrettiler, nehyetmedii

eyleri nehyettiler, onlara haber verilen eylerin aksine haberler yaydlar. Onlar elbette uydurduklar bidate ters olan haberleri gizleyeceklerdi. nk indirilmi olan hak, uydurduklar eyin tersini bildiriyordu. Eer onlar gizlemeyecek olurlarsa amalarna ulaamayacaklard. Nehyedilen ey sebebiyle iinde mubah olan veya emredilen ey sebebiyle drlen eyler de byledir. ndirilen hak; - ya emir - ya nehiy - ya ibahat - ya da haberdir. Allah Teala'nn isimleri ve sfatlar, peygamberler, ahiret gn konularyla alakal bidatler gibi haberi bidatler, mutlaka Allah'n emrettii eylerin hilafnadr. nceki kitaplar mmi nebi Rasl'den haber vermekte ve mmetlerine ona itaati emretmektedir. Burada gzettiimiz ama udur: srailoullar gitmi, kaybolmutur. Onlarn balarndan geenler bizler iin ibrettir. Baz selef yle derdi: "Beni israil kayboldu gitti, kastedilen sizsiniz" Yani: "kzm sana sylyorum gelinim sen anla." Allah'n Beni sraile hitaplarnda alacamz ibretler vardr. Onlardan biri de : "Hakk batlla kartrmamamz, hakk gizlemememizdir." NDEKLER

Felsefecilerin ve Mutasavvflarn Bidatlerindeki Karklk Kitap ve snnete muhalif olan, erbabnn kelami akli fesefi konular veya zevk, vecd, hakikat v.b. eylerle adlandrd eyler elbette hakk batlla kartrmak ve hakk gizlemektir. Dnen biri bunu anlar. Hibir bidati grmezsin ki bidatine aykr nasslar gizlemesin, onlarn aa kmasna, rivayet edilmesine kzmasn, onlar yayanlara buzetmesin. Netekim baz selef: "Bir bid'at karan birinin kalbinden mutlak hadisin sevgisi karlr" der. Bidatilerin nasslara aykr olan grleri mutlaka hak ile batln, mcmel ve mteabih lafzlar kulland lde, birbirine karmasdr. Bu yzde mam Ahmed zndklara ve cehmiyyeye reddiye mahiyetinde yazd kitabn balangcnda Kur'an'n mteabihlerinden ikayet eden ve onlar olduklarndan farkl bir ekilde te'vil eden birinden bahseder. Hallal (Kitabs-Snne'de), kad Ebu Yala, Ebul Fadl et-Teymi Ebul Vefa ibn Akil ve dier Hanbeli alimleri de ayn olay zikretmilerdir. Onlardan hibiri bu olay nefyetmemitir. Ahmed b. Hanbel kitabn balangcnda yle der: "Allah'a hamdolsun ki O Rasller getikten bir zaman sonra yoldan kanlar hidayete aran, onlarn eziyetlerine sabreden ilim adamlar var etmitir. Onlar Allah'n kitabyla lleri diriltir, krleri Allah'n nuruyla aydnlatrlar. Onlar iblisin ldrd nice kimseleri diriltmi, yoldan sapan nice kimseleri hidayete ulatrmlardr. Onlarn insanlar arasnda braktklar iz ne gzel, insanlarn onlarda braktklar iz ne ktdr. Onlar Allah'n kitabndan sapklarn tahrifi te'villerini giderir, inkarclarn inkarlarn reddeder, cahillerin te'villerini boa karrlar. O cahiller ki bin-bir eit bidat karm, fitne ateleri yakmlardr. Onlar Kitap hakknda ihtilaf halinde, Kitap'a muhalif ve Kitap'a muhalefetle ittifak halindedirler. Hibir bilgileri olmad halde Allah zerine, Allah hakknda ve Allah'n Kitab hakknda konuur, kelamn mteabihleri hakknda sz yartrrlar. Onlar cahil insanlar, onlara kapal olan konularda aldatrlar. Sapklarn fitnesinden Allah'a snrz." Burada dikkat eken ey: "Onlar kelamn mteabihleri hakknda sz yartrr, cahil insanlar, onlara kapal olan konularda aldatrlar" szdr. Bu insanlara kapal olan konularda, onlarn aldatld mteabih szler Kitabn ve Snnetin nasslarna ters den mcmel, mteabih szleri de iine almaktadr. Bu lafzlar Kitap'a, Snnette ve insanlarn dilinde kullanlmakta, ancak onlarn o lafzlarda kastettiklerinin dnda anlamlarda kullanlmamaktadr. Onlar bu szlerde farkl anlamlar kastetmekte bylece karl ve kapall sebep olmaktadrlar. rnein akl, dman (akl) ve dnlen (ma'kul) kavramlar gibi...

Akl sz mslmanlarn lgatinde bir araza iaret eder. O ya akale, ye'klu, aklen'in masdar ya da kendisiyle dncenin olutuu kuvvedir. Onlar ise bu kelimeyle kendi bana kaim olan bir cevheri kastediyorlar. Madde, Suret, hatta cevher, araz, cisim, tehayyz, cihet, terkib, cz, iftikar, illet, malul, ak, auk... bunlarn da tesinde tevhit konusunda Vahid, hudus, kdem, vacip, mmkin, vucud, mevcut, zat ve dier lafzlarn durumu da ayndr. lim dallarnda uraan herkes kendilerine ait zel stlahlar olduunu ve muratlarn bu stlahlarla anlattklarn belirtirler. Nitekim zenaatlarda durum byledir; zenaatleriyle ilgili eitli stlahlar vardr. Bu lafzlar zel rfi anlamlara sahiptirler. O lafzlarla kastedilen eyler lgat anlamnn dnadr. Lgat anlamyla stlah anlam arasnda bazen bir anlam birlii olur bazen de olmaz. Bu durum baz aklamalar gerekli klmaktadr. NDEKLER

Felsefi Istlahlarn Felsefi Alanlar Kur'n'n Diliyle Badamamaktadr Kar olan kimseler, onlara kendi stlahlar ve dilleriyle konuulmadnda: "Bize sylenilenleri anlamyoruz" veya: "Bizim muhatabmz ve bizi reddeden kii szlerimizi anlamyor, bizim szlerimizle kastettiimiz ey aklla veya zevkle (sevgiyle) bilinen bir gerektir; onlar szlerimizi arptyorlar" derler. Veya yine yle derler: "bu sz eriata uygundur".

Bunu eriatn aka muhalif olmad konularda yaparlar. rnein mlhidlerden Karamita'nn, felsefecilerin v.b.lerinin yaptklar budur. Onlara kendi dilleri ve stlahlaryla konuulduunda -bu dil Kur'an'da kullanlan dil deildir- hemen Kur'an'n zahirindeki anlamlara muhalefet ederler. nk onlara Kur'an'da var olan manay Kur'an'da olmayan bir ifadeyle anlatrlar. Kur'an'da bir baka anlamda kullanlm olsa da o ibareler Kur'an'n kabul ettii eyler deildir. Aksine bazen onun Kur'an'n dili olan Arapa'da bilinen manas, akln ve naklin kabul etmedii batl, menfi bir manadr. Onlar bu ibareleri Arapa'da kullanldndan farkl bir anlamda kullanr. Onlar nefyi savunduklarnda Arapa'da batla delalet etmese de onlarn zel stlahlarnda batla delalet eder. Arapa konuan biri onlarla tartsa onlar: "Bu kimse bizim katettiimiz eyleri anlamyor" derler. Birisi onlarn stlahlaryla konusa, onun Kur'an'a muhalif olduu zahir olan grlerini alrlar. Halbuki o lafzlar mcmel ve mteabih szlerdir. Onlar daha nce geen, kdem, hudus, cevher, cisim, araz, mrekkeb, meellef, mtehayyz, ba'z, tevhid, vahid szlerine benzer. NDEKLER

Tevhid; Kelam ve Tasavvuf Ehlinin Sand Gibi, Allah'n Bu Alemi Tek Bana Yarattna nanmak Deildir Onlar kendi stlahlarnda tevhid ve vahid szleriyle, sfat olmayan, hakknda hibir ey bilinmeyen, grlmeyen bir ey kastederler.

Raslun getirdii dinde bu olumsuzluklardan hibiri yoktur. O dinde Allah'n tek ilah olduunun ispat vardr. Allah'tan baka ibadete layk ilah olmadna ehadet edilecek, Ondan bakasna kulluk / ibadet edilmeyecek, Sadece ona gvenilecek, Sadece onun iin dost olunacak ve sadece onun iin dman olunacak, Sadece onun rzas iin allacaktr. Btn bunlar Allah'n kendisi iin varln haber verdii isim ve sfatlarn manalar iindedir. Cabir b. Abdillah sahih bir hadisinde veda hacc konusunda "tevhid" ile ilgili olarak yle der: "Raslullah yksek sesle tevhidi sylemeye balad: "Lebbeyk Allahme Lebbeyk!" Senin ortan yok lebbeyk!" Cahiliye dneminde: "Lebbeyk senin hibir ortan yok; sadece bir ortaktan baka.. Sen ona maliksin ve onun malik olduklarna da.." diyorlard. Raslullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ise "tevhidi" az nce getii gibi syledi. Allah Teala yle buyurur: "Gerek) ilahnz bir (tek) ilahtr. O'ndan baka ibadete layk ilah yoktur. O Rahman'dr, Rahim'dir." (Bakara: 2/163) "Allah dedi ki: "ki ilah edinmeyin; O, ancak tek bir ilahtr. yleyse benden, yalnzca benden korkun."(Nahl: 16/51) "Kim Allah ile beraber ona ilikin geerli kesin bir kant (burhan) olmakszn baka bir ilaha taparsa (kulluk ederse), artk onun hesab Rabbinin katndadr. phesiz kfredenler kurtulua eremezler." (M'minun: 23/117) "Senden nce gnderdiimiz peygamberlere sor. Biz Rahman olan Allah'tan baka kulluk edilecek ilahlar meru klm myz?" (Zuhruf: 43/45) "Andolsun ki her mmete: "Allaha ibadet edin ve tauttan kann" diye (sylemeleri iin) bir rasul gnderdik. Bylelikle onlardan kimine Allah hidayet etti ve onlardan kiminin zerine de sapklk hak oldu. yleyse yeryznde gezin de yalanlayanlarn sonunun nasl olduuna bir bakn."(Nahl: 16/36) Allah Teala her peygamberin insanlar "yalnzca Allah'a ibadet etmeye, ona ortak komamaya" davet ettiini haber vermektedir. Allah Sbhanehu buyurur ki: "brahim ve onunla beraber olanlarda, sizin iin uyulacak gzel bir rnek vardr. Onlar milletlerine

yle demilerdi: Biz sizden ve Allah'tan baka taptklarnzdan uzaz; Sizi reddettik, bizimle sizin aranzda yalnz Allah'a inanmanza kadar ebedi dmanlk ve fke ba gstermitir" (Mmtahine: 60/4) Allah Teala mriklerin yle dediini haber verir: "lahlar tek bir ilah m yapt, ne tuhaf ey bu?!" (Sad: 38/5) Allah Tela yle buyurur: "Sen Kur'an'da Rabbini bir olarak zikrettiinde onlar nefret ederek srt evirirler" (sra: 17/46) "Allah tek olarak anld zaman ahirete inanmayanlarn kalpleri nefretle arpar, ama Allah'tan baka putlar anld zaman hemen yzleri gler." (Zmer: 39/45) "Onlara Allah'tan baka ibadete layk ilah yoktur denildiinde byklenir ve biz bir mecnun air yznden ilahlarmz m barakacaz!" (Saffat: 37/35) derlerdi. Kur'an'da bunlara benzer ayet oktur. Bu ayetlerde "tevhitle" kastedilen soyut olarak Rabbliin bir oluu deildir. Kelam ve tasavvuf ehlinin sand gibi tevhid, Allah'n bu alemi tek bana yarattna inanmak deildir. Onlar bu konuyu delillerle ispat ettiklerinde tevihidin gayesini ispatlam olduklarn sanyorlar. Sanyorlar ki buna ehadet ettiklerinde ve bu konu zerinde altklarnda tevhidin amacna ulaabilecekler. Kelamclarn ou yle der: "Tevhidin anlam vardr: Allah zat itabariyle bir olup onun paras, blm yoktur. O, sfatlarnda bir olup, bir benzeri yoktur; ve o, fiillerinde bir olup, hibir orta yoktur." Bu cmlelerde anlatlan ey Raslun getirdii eylere uygun deildir. Onlarda Raslun bildirdii eylere ters den anlamlar vardr. Raslullah'n getirdikleri amacn o cmelelerde olduu doru deildir. Aksine emredilen tevhid, bu cmlelerde anlatlan ve daha fazlasn ieren gerektir. O cmlelerde hak ile batl birbirine karm ve hak gizlenmitir. Bir insan Rabb Teala'nn sfatlarn hak olduu ekilde kabul etse ve Allah' ona uymayan btn sfatlardan uzak olduunu ikrar etse, onun hereyi tek bana yaratan olduuna iman etse muvahhid olmaz, hatta m'min bile olmaz. Ta ki Allah'tan baka ilah olmadna ehadet edip Allah'n tek ilah olduunu ikrar edinceye ve onun kulluk / ibadet edilmeye layk tek Rabb olduunu kabul edinceye kadar... Onun muvahhid ve mslman olabilmesi iin hibir orta olmayan Allah'a kulluk etmesi gerekir. Zaten "ilah" demek, ibadet edilmeye layk olan (demektir. Onlar (Kelam ve tasavvuf ehli) ilah'a bu alemi tek bana yaratma kudretine sahip olan varlk) anlamn verdiinden ilahn asl anlamnn bu olduuna inanlyor ve bu tevhidin amacnn bu anlam ispat etmek olduu sanlyor. Sfatlarla uraan kelamclarn yapt budur. Bu anlam, Ebu'l Hasen el-Eari ve onun mezhebinden nakledilmektedir. Onlar Allah'n, Rasluyle gnderdii tevhidin hakikatini anlamadlar.

Hi kimsenin kukusu olmasn ki mrik araplar Allah'n bir olduunu ve her eyi bir bana yarattn kabul ediyorlard. Buna ramen onlar yine de mrikti. Allah Teala buyurur ki: "Onlarn ounluu, ortak komadan Allah'a inanmazlar" Baz selef dediler ki: "Onlara yeri ve gkleri kimin yarattn sorarsan, onlar Allah, derler. Buna ramen onlar yine de Allah'tan bakasna kulluk ederler." Allah Teala buyurur ki: "De ki, "biliyorsanz syleyin, yer ve onda bulunanlar kimindir?" Onlar "Allah'ndr" diyecekler, "yleyse ders almaz msnz?" de. "Yedi gn rabbi, yce arn rabbi kimdir. Biliyorsanz syleyin hkm elinde olan himaye eden ama himayeye muhta olmayan kimdir?" de "Allah'tr" diyecekler. De ki "yleyse nasl aldanyorsunuz" (M'minun: 23/84-89) "And olsun ki onlara, gkleri ve yeri yaratan, gnei ve ay buyruu altnda tutan kimdir diye sorarsan, mutlaka "Allah" derler. yleyse niin dndryorlar?" (Ankebut: 29/61) NDEKLER

Allah'n Her eyin Rabbi Olduunu Kabul Eden Mutlaka Sadece Allah'a Kulluk Ediyor Demek Deildir

Allah'n hereyin Rabbi ve yaratcs olduunu kabul eden herkes mutlaka sadece Allah'a kulluk ediyor, yalnzca Allah'a dua ediyor, sadece Allah'tan umuyor, sadece Allah'tan Allah'n yasaklad eyleri yasaklyor demek deildir. Allah Teala buyurur ki: "Yeryznde fitne kalmayncaya kadar ve din tamamen Allah'n oluncaya kadar savan" (Enfal: 8/39) Mriklerin geneli Allah'n hereyin yaratcs olduunu kabul ediyorlar ancak taptklar putlarn Allah'n yannda kendilerinin efaatileri olduunu ileri sryorlard. Putlar Allah'a byle denk gryorlard. Allah Teala buyurur ki: "Yoksa putperestler Allah'tan baka efaatiler mi edindiler? De ki: Onlar bir eye sahip olmadklar akl da edemedikleri halde mi eaat edecekler?" (Zmer: 39/43) "Onlar Allah' brakarak kendilerine fayda da zarar da veremeyen putlara taparlar; "Bunlar Allah katnda bizim eaatlarmzdr" derler. De ki: Gklerde ve yerde Allah'n bilmedii bir eyi mi O'na haber veriyorsunuz? Allah onlarn irkinden uzak ve ycedir." (Yunus: 10/18) "Onlara: And olsunki sizi ilk dea yarattmz gibi -size verdiklerimizi ardnzda brkarak- bize birer birer geldiniz; iinizde Allah'n ortaklar olduunu sandnz efaatilerinizi beraber grmyoruz. Andolsun ki aranzdaki balar kopmu, ortak sandklarnz sizden ayrlmlardr." (En'am: 6/94) "nsanlar arasnda Allah' brakp O'na kotuklar eleri ilah olarak benimseyenler ve onlar Allah' severce-sine sevenler vardr" (Bakara: 2/165) Bu yzden gnee aya yldzlara secde edenler, Allah'a dua eder gibi onlara dua eder, onlar iin oru tutar, ibadet eder ve onlara yaknlamaya alrlar. Btn bunlardan sonra yine de: "Bu iler irk deil; eer onlarn benim mdebbirim (btn ileri dzenleyen) kabul edersem o zaman irk olur. Halbuki ben onlar sebep ve arac olarak kabul ediyorum, ben mrik deilim" derler. slam dininden zorunlu olarak elde edilen bilgiye gre onlarn yaptklar irktir. Allah'n, Rasluyle gnderdii dine gre onlarn yaptklar iler "tevhid" kavramnda yer almaz. NDEKLER

Felsefecilerin ve Kelamclarn Tevhid Anlay ve Ondaki Bozukluklar Felsefeciler ve Kelamclar "Tevhid" kavramna sfatlarn nefyini sokuturmulardr. Onlarn "Onun paras yok, blm yok, benzeri yok" szleri, anlamlar doru olsa bile, onlar bu szlerde Allah'n kullar zerindeki yceliini nefyeden ve O'nun ilerine muhalif olan bir katarlar. Onlardan sfatlardan neyettiklerini nefyeder. Sonra da: "Bu sfatlar kabul etmek O'nun birleik ve ayrlabilir olmasn gerektirir" derler. Kukusuz Allah Teala'nn blnmesi, bozulmas son bulmas caiz deildir. Bilakis o, "ahad"dir, "samed"dir. "Samed": inde hibir boluk olmayan demektir. O, efendilii kamil olan bir sahiptir. lim ehli bilir ki kelamclarn ve felsefecilerin kastettikleri anlam ne Arapa da ne de Kur'an'da bulunmaz. Bununla ilgili ne bir cmle ne bir blm ne de onu andran bir benzetme vardr. Araz, cisim, cevher, mutehayyz, hulul, havadis v.b. szler, Allah'n kendini anlatt ve Rasl'un bize bildirdii sfatlardan uzaktr. Felsefeci ve kelamclar ise bunlarn iine Allah'n bilgisini kudretini ve kelamn da katar ve: "Kur'an mahluktur, Allah onlar konumamtr" derler. Onlar Allah'n grleceini reddeder ve: "nk grlmek ancak ynleri olanlar iin (cisim) mmkndr" deyip kendi stlahlarna gre aklamada bulunurlar. Sonra da: "Allah bundan ycedir, onun grlmesi caiz olmaz, Allah cisim ve mutehayyz deildir, dolaysyla onun konumas da caiz deildir" derler. Bundan baka "Eer o arn snde olsayd..." v.b. eyler sylerler. NDEKLER

nsanlar Arasndaki Btn Tartmalarda Hakem Allah'n Kitabdr Bu lafzlar zikredildii gibi mcmel olduundan, onlarn muhatab ya tafsilat isteyecek ve "u lafzlarda ne kastediyorsun?" diyecektir; bu durumda eer onu Kur'an'a uygun aklarsa, bu kabul edilir, onun hilafna olarak aklarsa rededdilir; ya da bu lafzlarda nehiy ve ispat olarak konumaktan kanacaktr. Eer bu lafzlarda, muhataplaryla konumaktan kanrsa, muhataplar onu yetersizlik ve acizlikle sulayacaklardr. Eer bu lafzlarda muhataplaryla konuursa, bu lafzlar hem hakka hem de batla hamledileceinden cahil kimseler o lafzlarn batl manalara geldiini anlayabilirler. Bu durumda maslahat muhtelif olur. Eer bu stlahlar kullananlar, insanlar kendi grlerine davet eden ve onlara bu grleri kabul ettirmek isteyen kimselerse onlara yle denilmesi mmkn olacaktr: "Hi kimsenin, Raslulah'n ard eyler hari, herhangi bir davetinin arsna uymaya zorunluluu yoktur. Raslullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) insanlar ard sabit olmayan bir ey hakknda, insanlarn o eye aran davetilere uyma zorunluluklar yoktur; isterse bu ar doru olan birey olsun." Bu yol, hakla batl birbirine katanlar ve hakka bidatlerini bulatranlar aleyhinde en uygun olan yoldur. Nitekim Cehmiye'den baz sonradan gelenlere bidatleri ierisine Kur'an'n mahluk olduu v.b. konular da katmlardr. Onlarla mnazara ederken sylenecek en gzel sz udur: "Bize bir kitap veya snnet getirin ki size yle cevap verelim. Aksi takdirde biz Kitap ve Snnetin delalet etmedii ey konusunda cevap vermeyeceiz. nk insanlar arasndaki tartmalar zecek olan ancak gkten indirilmi bir kitaptr" Eer onlar ii akla havale ederlerse, malum, her insann bir akl var. Bu aklclar birbirleriyle ihtilaf edip duruyorlar Onlardan biri akln u zaruri bilgiyi iaret ettiini sylerken dieri ona itiraz ediyor. Bu yzden insanlar arasnda ihtilaf Kitap ve Snnet olmakszn zmek caiz olmamaktadr.

mam Ahmed, kendisi mihneye arlp, Cehmiye ile mnazara ettiinde, onlardan, syledikleri grler iin Kitap ve Snnetten delil istemi onlar: "O hereyin yaratcsdr" (En'am: 6/102) "Rabblerinden gelen her yeni ihtar, mutlaka gnlleri gaflet iinde elenerek dinlerler" (Enbiya: 21/2) gibi ayetleri zikretmiler, hadislerden de Peygamberin "inek ve Al-i mran getirilir" hadisler sylemiler, bir de Peygamber'in: "Allah erkei yaratt" hadisini ileri srmler. mam, bu delillerde onlarn kastettikleri anlamn hibirinin olmadn sylemi. Ona: "Kur'an hakknda ne dersin?" demiler, "O Allah'n ayn m, gayr m?" Bu soruyu Ebu sa Muhammed b. sa b. Gavs sormu. Bu adam kelamda onlarn en ustalaryd. Tecsim konusuyla urard. "Eer Allah iin mahluk olmayan kelamn varl kubul edilirse, onun bir cisim olduunu kabul etmek gerekir" grndeydi. mam Ahmed ona, bu sz syleyen kimsenin onun ne anlama geldiini bilmediini sylemi.. Bu grn ne Kur'an'da ne snnette ne de icma'da aslnn olmadn sylemi ve demi ki: "Ben, Allah birdir, sameddir, dourmam ve domamtr hibir ey onun dengi deildir; bylece aa kt ki ben onun ne cisim olduunu ne de cisim olmadn sylyorum. nk bunlarn her ikisi de bidat olup slam'da sonradan kmtr. Bu grler insanlarn uymaya ve gereiyle amel etmeye arldklar er'i deliller deildir. nsanlarn yapmas gereken davet edildikleri konularda Rasl'e icabet etmektir. Onlar Rasle ve Raslun yoluna aranlara uymak zorundadrlar; bidat eylere aranlara deil! mtekellimin sylediklerinden neyi kastettii kapaldr. Onlar ancak aklamalardan sonra anlalmaktadr. Bunlar eriatte bilinen eyler deildir. Mtekellim aklamad zaman aklla da onlardan neyin kastedildiini bilmek imkanszdr" Bu ve buna benzer bir mnazara, kardaki kimse daveti biriyse mmkndr. Eer kardaki kimse syledikleri eylerle eriata ters den veya eriata ekmek mmkn olmayan biriyse veya filann kelamndan iine bir phe dm biriyse, onunla mutlaka ya dorudan onun kulland lafzlarla ya da onun kulland lafzlarn yerine geebilecek benzer lafzlarla mnazara etmek gerekir, bu durumda ona yle denilir: "Kelam ya lafzlarda olur ya manalarda olur ya da her ikisinde olur. Nitekim felsefciler ve benzerleri Allah'n isimlerinde ve sfatlarnda eriatle yetinmeyip bilakis Allah' sebep, ak mauk gibi isimlerle isimlendirmektedirler. Bu lafzlarn anlamlarn seri bir kaidelerin ierisine nakletmek mmknse ne ala; mmkn deilse onlar mutlaka kendi stlahlaryla sylemek gerekir. Felsefeci ve kelamclarn delaletlerini aklamak ve onlarn slam'a verdikleri zararlar onlarn stlahlaryla nlemek, bu stlahlar sebebiyle onlardan geri durmaktan daha iyidir. Bu dman ordusunun ktlnden korunmak iin onlarn elbiselerini giymeye benzer. Eer bu hileden baka kar yol kalmamsa, onlarn elbiselerini giyerek onlarn erlerinden korunmak, onlara benzemek korkusuyla ehri dman istilasna brakmaktan iyidir. Ama tartma eriata sk skya bal biriyle olursa, bu durumda onlarn bu lafzlar kullanarak nefiy ve ispata almalar bidattir. nk bu lafzlar hem nefiyde hem ispatta bulank, mphem kavramlar

olup, onlar ya enine boyuna aklamak ya da tmyle brakmak gerekmektedir." NDEKLER

Selefin Kelam ve Kelamclar Ktleme Nedeni Baz insanlar selefin ve imamlarn kelam ve kalamclar ktlediini sanr ve buna birtakm rnekler verir: Mesela Ebu Yusuf'un sz: "Kelam ilmini renmek isteyen zndklar" Veya mam afii'inin sz: "Kelamclarla ilgili hkm udur: Onlar sopa ve ayakkablarla dvlmeli ve bu halde kabileleri ve airetleri dolatrlmaldr" denildi ki: "Bu Kitap ve Snneti terkederek kelama ynelerinin cezasdr" Veya yine mam afii'nin u sz: "Ben kelamclardan sadece doruluuna hi ihtimal vermediim eyler duydum. nsann -Allah'a irk koma dnda- gnahlarla mrn rtmesi kelamla rtmesinden daha iyidir." Veya mam Ahmed'in sz: "Kim kelamdan irtidat ederse kurtulaa erer. Kelamla urap da kalbinde ehl-i slam'a kar nifak bulundurmayan ok az insan vardr" mamlarn buna benzer szler syledikleri bilinmektedir. Baz insanlar, onlarn kelam, cevher, araz,

cisim gibi sonradan kma lafzlar sebebiyle ktlediklerimi sanr. Dediler ki: Bu sebep yznden ktlemek gerekmez. Nitekim insanlarn ihtiya duyduklar bir ara veya dmanlarn ldrmek iin gereksinim duyduklar bir silah retseler bu ktlenecek bir durum deildir. Bu rnei ihya yazar zikretmitir. Selefin kelam ktlemeleri bu sebepten deildir. Aksine onlarn kelam ktlemeleri, kelamn sonradan ortaya kan bir ey olmasndan ok, ondaki anlamlarn bozuk olmasdr. Kelam'da Kitap ve Snnete muhalif olan anlamlarndan dolay selef onu zemmetmitir. Kitap ve Snnete muhalif olan herey kesin batldr. nsanlarn bazlar kelamn butlann aklyla bilir, bazlar bilmez. NDEKLER

Kapal Bid'at Lafzlarla Mnazara Etmek Ayn ekilde kapal, bid'at, muhdes, hem hakka hem de batla yorumlanabilecek lafzlarla mnazarada eer tartanlardan biri bu lafzlar kabul ediyor, dieri reddediyorsa, bu durumda her ikisi de hataldr. Akl sahibi kimselerin ihtilaflar en ok isimlerin mterekliinden kaynaklanmaktadr. Bu konuda akl ve din cihetinden, ancak Allah'n bilebilecei kadar ok tartma vardr. Eer insanlar aralarnda tarttklar konular Kitap ve snnete gtrselerdi, doru anlamn bu ikisinde sabit olduunu grrlerdi.

Hakl olan, savunduu hakk Kitap ve snnete aklayabilir. nsanlara, kendi dinlerinin temellerini Allah ve Raslunun aklamad eylerle aklamak durumdaysalar bu, Allah'n insanlar iin dinlerini kemale erdirmedii, nimetini tamamlamad anlamna gelir. Biz biliyoruz ki dinin temelleri hakknda insanlarn ihtiya duyduklar herey, mutlaka Raslullah tarafndan aklanmtr. Kukusuz dinin ayrnt konular ancak temel konularnn zerinde durur. Bu durumda Raslullah, imann ancak kendisiyle tamamland dinin temel konularn nasl insanlara aklamam olabilir? Bir yol veya bir inan uydurup, Raslun onu zikretmediini bile bile onu dinin, olmazsa olmaz kabilinden temel meselesi olduunu sananlarn delaleti buradan bellidir. Bu ayn zamanda ehl-i snnet ulemasnn, Kur'an'n mahluk olduunu savunan Cehmiye'ye kar getirdii delillerdir. Onlar: "Eer bu insanlarn davet edilmesi gereken bir konu olsayd, Rasl onu insanlara tantr ve mmetini ona arrd" demilerdir. Bunu Ebu Abdirrahman el-Ezremi el-Ezdi'nin, gvenilir mtekaddim kad Ahmed b. Ebu Davud mnazaras konusunda zikreder. Yine ehl-i snnet ulemas Sani' subhanehunun ispatnn, arazlar ve onlarn ispat yoluyla mmkn olduunu ve bu yolun imana gtren gerekli yollardan biri olduunu savunanlara kar yukardaki delili ne srmlerdir: NDEKLER

Hitap Makamlar

zetlersek: Hitabn makamlar vardr: Eer insan, kendisine bidati emreden, bidate uymak zorunda brakan ve bidate aran birini reddetme durumundaysa o Kitap ve snnete yapabilir ve yle diyebilir: "Allah'n Kitabna ve Raslunun snnetine armaktan baka bir ekilde sana cevap vermiyorum" Hatta byle yapmak mutlak olarak vaciptir. Dini konuda Kitap ve Snnette asl olmayan bir eye aran biri, mutlaka bidate ve delalete armaktadr. nsan kendi bana dndnde kendisiyle, bakasyla tarttnda bakasyla beraberdir. Bir kimse Kitap'a ve snnete yaptnda Allah onu doru yola eritirir. Kukusuz eriat, Nuh (a.s.) gemisi gibidir; ona binen kurtulur, geride kalan boulur. Allah Teala buyurur ki: "Bu dosdoru olan yoluma uyun. Sizi Allah yolundan ayr drecek yollara uymayn" (En'am: 6/153) "Rabbinizden size indirilen Kitap'a uyun. Ondan baka dostlar edinerek, onlara uymayn" (A'raf: 7/3) Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) de bir hutbesinde yle buyurmutur: "Szn en dorusu Allah Kelam, hidayetin en iyisi, Muhammed'in (sallallahu aleyhi ve sellem) hidayeti, ilerin en kts sonradan km (muhdesat) eylerdir. Her bid'at delalettir" Raslullah (sallallahu aleyhi ve sellem), Mslim'in rivayet ettii Veda Hacc srasnda geen bir olayla ilgili sahih hadiste yle buyurur: "Size, kendisine yaptnz takdirde asla sapmayacanz birey braktm: Allah Teala'nn Kitab" Yine sahih bir hadiste: Abdullah b. Evfa'ya denildi: "Allah Raslu vasiyyette bulundu mu?" O: "Hayr" dedi. Ona: "Neden, insanlar zerine vasiyet etmek vacip klnmad m?" diye souldu. Bunun zerine o: "O Allah'n Kitabn vasiyet etti." dedi" Allah Teala buyurur ki: "nsanlar bir tek mmetti. Allah peygamberleri mjdeci ve uyarc olarak gnderdi; insanlarn ayrla decekleri hususlarda aralarnda hkm vermek iin onlarla birlikte hak kitaplar indirdi" (Bakara: 2/213)

"Ey iman edenler Allah'a itaat edin, Rasle ve sizden olan ulu'l emre itaat edin. Eer bir konuda ihtilaf ederseniz onu Allah'a ve Raslune gtrn" (Nisa: 4/59) NDEKLER

Bakasn Davet ve Bakasna Aklama Yapma Makamnda Hitap Eer insan bakasn davet ve bakasna aklama yapma durumundaysa, bu konu zerinde de dnmek gerekir. Bu durumda olan kiinin de Kitap ve snnete sarlmas ve onlara armas, insanlara onlar beyan etmesi, Raslun getirdii eyleri akli kyaslarla ve rneklerle aklamas gerekir. Bu Kitap'n, snnetin ve mmetin selefinin yoludur. Kukusuz Allah, Kitabnda baz rnekler vermi, birliine, Raslunun doruluuna, ahiret dirilie ve dinin temellerinden dier meselelere dair burhanlar getirmi, kar kan mriklere cevaplar vermitir. Nitekim Allah Teala yle buyurur: "Sana bir misal vermezler ki biz onun gereini ve en iyi anlalann sana vermi olmayalm" (Furkan: 25/33) Raslullah da (sallallahu aleyhi ve sellem) konumasnda ayn tarz kullanrd: "Sizin hebirinizin mutlaka Rabbini apak grecektir; tpk dolunayl bir gecede Ay' zahmetsizce

grdnz gibi." Ebu Rezzin el-Ukeyli sordu: "Nasl olur ya Raslallah? O bir, biz ouz!" Raslullah ona yle cevap verdi: "Ben bunu sana, Allah'n nimetlerinden bir rnekle haber vereceim: Bu ay, Allah'n ayetlerinden bir ayettir. Onu hepiniz zahmetsizce gryorsunuz. Bilin ki Allah en byktr" Ayn ekilde Peygamber'e llerin nasl dirilecei sorulduunda o, bitkilerin canlanmasn rnek gstermitir. Selefin durumu da aynyd. bn Abbas'tan rivayet edildiine gre; o, ru'yetle ilgili bir haberi rivayet ettiinde ona kar kan birisi: "Onu gzler idrak edemez" (En'am: 6/103) Ayetini zikrederek soru sormu. bn Abbas ona: "Sen gklerin yzn gryor musun" demi, o: "Elbette" demi, bn Abbas tekrar: "Hepsini gryor musun?" diye sormu, o: "Hayr" demi bunun zerine bn Abbas; "grmekle idrak etmenin ayr eyler olmadn" ona izah etmi." mamlarn metodu da aynyd. Buna rnek olarak mam Ahmed'in Cehmiye'ye reddini gsterebiliriz. mam Ahmed, Allah Teala'nn yceliini, ara istivasn, bununla birlikte onun hereyi bildiini aklam ve bunlar Allah'n: "Gkleri ve yeri alt gnde yaratan, sonra ara istiva eden, yere gireni ve ondan kan, gkten ineni ve oraya ykseleni bilen odur. Nerede olursanz olun, o sizinle beraberdir. Allah yaptklarnz grr" (Hadid: 57/4) ayetini zikrederek beraberlikten kast, onlar hakknda bilgi / ilim olduunu aklam. Nitekim ayet ilimle balamakta ve ilimle bitmektedir. Allah subhanehu artaki yceliiyle birlikte mahlukatn ne yapmakta olduunu bildiini aklamtr. Ebu Davud ve dierleri Raslullah'dan (sallallahu aleyhi ve sellem) yle buyurmutur: "Allah arnn stndedir ye o, sizin iinde bulunduunuz durumu bilir" mam Ahmed bylece tartlan konunun olabileceini akli ynden aklam ve iki rnek vermitir: -En yce misali Allah verir-:

"Elinde, ii su dolu bir bardak bulunan biri, kendisi bardaktan ayr olduu halde, onun iindekileri grebilir. En yce misali Allah verir Allah'n grmesi de o arta olduu halde, muhlukatn yle kuatr." "Ayn ekilde bir adam bir ev yaptnda, onun dna km olsa da, orada ne olduunu bilir. Allah alemin yaratcsdr ve bununla birlikte o, alemin ycesidir." Nitekim Allah Teala buyurur ki: "Latif ve hereyden haberdar olduu halde Allah yarattn bilmez mi?" (Mlk: 67/14) NDEKLER

Akl Yoluyla Tartanlara Cevap Verme Makam Eer konuan kii (mtekellim) akl yoluyla tartan ve akln nakle aykr olduunu iddia eden kimseye cevap verme durumundaysa bu kii onun phesini giderme ve onun hatasn aklama ihtiyac duyar. Sfatlar nefyeden mcmel lafzlar syleyip: "Eer Allah arn stnde olsa, onun cisim veya mrekkep (czlerden olumu) olmas gerekir. Halbuki o, bundan ycedir. Eer onun bilgisi ve kudreti olsayd onun cisim ve mrekkep olmas gerekirdi. Halbuki o bundan ycedir. Eer o, yaratlm, istiva etmi, gelmi olsa ona hadis olan eyler arz olmas gerekir. Halbuki o, bundan mnezzehtir. Eer onun sfatlar olsayd, ona araz olan eyler arz olurdu. Halbuki o bundan mnezzehtir gibi cmleler sylediinde karsndaki ona sorar: "Bu kapal lafzlarla ne demek istiyorsun?"

Eer o lafzlarda hak da batl da bulunuyorsa, hak olan kabul batl olan reddeder. rnein Nefiyci yle der: "Ben cismin nefyiyle, Allah'n ve ona ait sfatlarn kendi bana kaim olduunu, mahlukatndan ayr olduunu ve mrekkep olduunu nefyediyorum" Ona cevaben biz deriz ki: "Allah kendi bana kaimdir. Onun kendisiyle kaim sfatlar vardr. Eer siz bunu "cisim kabul etme" olarak gryorsanz, sahih menkul ve sarih akln iaret ettii hakk sylediinizi iddia etmeniz caiz deildir. Senin cisim demenden dolay o cisim olmaz. Mrekkep deildir szne gelince, eer sen mrekkep ile bir terkip edenin Allah' terkip ettiini, daha nce ayr iken sonradan bir araya geldiini, onun ayrp blnebileceini kastediyorsan, Allah elbette bundan mnezzehtir. Eer amacn Allah'n sfatlarla mevsuf olduu, mahluklardan ayr olduu ise bu anlam doru olup, senin bu manay mrekkep olarak isimlendirmen sebebiyle onu reddetmek caiz olmaz" ite ona, buna benzer cevaplar verilir. Eer muarzn sahih olan manay, bidat stlahlarla nefye devam ederse -mesela sfatlarn subutu ve Allah'n mahlukatndan ayr olmas dilde tescimi ve terkibi gerektirir gibi, muarzla tartana: "Brak, o simlerle isimlendirsin, senin onu reddetmen ya seri yolla ya da akl yoluyla olur. eriatte Allah hakknda byle bir isimlendirme -ne msbet ne de menfi anlamda- yoktur. Selef ve imamlardan hibiri Allah hakknda buna benzer bir ey sylememitir. "Allah cisimdir, cisim deildir; cevherdir cevher deildir; mtehayyizdir, mtehayyiz deildir; cihettedir, cihette deildir; onda arazlar ve hadisler bulunur, arazlar ve hadisler bulunmaz" v.b. tartmalarn tm kelamclar arasnda sonradan km meselelerdir. Selef ve imamlar ne nefiyle ne de ispatta bu konularn hibiri hakknda sz sylemi deildirler. Bilakis onlar Allah hakknda nefy ve ispat olarak bu ekilde konuanlar reddederlerdi. Eer bunu (sfatlar v.b.) nefyetmenin akl tarafndan bilindiini kastediliyorsa, bu nefiycilerin iddialardr. Onlar, yaptklar nefiylerin, aklca bilmen ve Kitap ve snnetin nasslarna ters olduunu sylerler. Ona (iddia sahibine) denilir ki, saf akli meselelerde lafzlara itibar edilmez. Ayn ekilde eer mana aklca biliniyorsa, ondan sz edenin u veya bu tabiri kullanmasndan dolay o manay reddetmek caiz olmaz. Ona, kendisinin nefyettii ve kendi stlahlaryla kulland manann sabit olduu akl yoluyla izah edilir. Konuma srasnda bu lafzlar kullanmann, nefyedenin stlahlarndan ve kulland kelimelerden kaynakland ortaya kar. Eer bu lafzlar sadece onun iin kullanlmsa, onlarn baka bir yerde kullanlmas caiz olmaz. rnek olarak, Rafzi der ki: "Sizler al-i Mahammed'e (sallallahu aleyhi ve sellem) dman olan kimselersiniz" Onlara cevaben denilir ki: "Biz sahabeye ve karabete (akrabaya) dostuz" O der ki: "Beraet olmadan velayet olmaz. Sahabeden uzaklamayan karabete dost olamaz" Bylece muhataplarna dman sfatn yaktrm olurlar. Ona denilir ki:

"Bu dmanlk olarak isimlendirilmez, sen neden bunu olumsuz gryorsun (beraet olmadan velayet olmaz diyorsun)? Dmanl, bu ekilde aklayarak ktlemen caiz deildir.Tpk rafizilerin ehl-i beyte sevgi duymalarndan dolay ktlenemeyecei gibi.. Birisi ehl-i beyte sevgi duyuyursa ne olur? Allah ve Raslu sevmitir onlar.. airin dedii gibi: "Al-i Muhammedi sevmek rafizilik ise Cinler ve insanlar ahit olsun ki ben rafiziyim." Bir baka iir: "Ashaba dost olmak nasb ise Kukusuz ben, sandklar gibi, nasibiyim Hepsine dost olmak rafizilik ise Rafizilik benden hi uzak deil." NDEKLER

Lafzlar ki eittir Bu meselenin temel noktas lafzlarn iki eit olduudur.

Birincisi; Allah'n Kitabnda ve Raslullah'n snnetinde ve icma ehlinin szlerinde bulunan lafzdr. Bu, manaya itibar ve hkm ona gre vermeyi gerektirir. Eer bu manalarda kendisinden sz edilenden vgyle sz edilmise, o gerekten vgye layktr; eer ktlemise o gerekten ktlenmeye layktr. nk Allah'n kelam haktr, Raslullah'n kelam haktr, icma ehlinin kelam haktr. Bu Allah teala'nn u szne benzer: "De ki o Allah tektir; Allah sameddir; dourmad ve dourmad; hi kimse onun dengi olmad" (hlas: 112/1-4) "O Rahman ve Rahim'dir O, kendisinden baka ibadete layk hibir ilah olmayan Allah'tr. O Melik'tir, Kuddus'tr, Selam'dr" (Har: 59/22-23) "Hibir ey O'nun benzeri deildir" (ura: 42/11) "Gzler onu idrak edemez" (En'am: 6/103) "O gn yzler aydnlktr; Rabblerine bakarlar" (Kyame: 75/22-23) Bu ve buna benzer ayetler ve Peygamber'in szleri tamamen haktr. eriate kt bir isimle girmi bir ey, ktdr; kafir, mnafk, mlhid v.b. gibi. vlm bir isimle girmi bir ey iyidir; mmin, muttaki, sddk v.b. gibi. eriatte hibir asl bulunmayan lafzlarn vg, ktlenme, isbat ve nefiyle ilikilendirilmesi caiz olmaz; meer ki eriata uygun olduu aklanm ola. Nasslara aykr olan cisim, hayz, cihet, cevher, araz gibi lafzlar da bu ksmdandr. Bu lafzlarda eriate kar kan birini, muhalifinin tekfir etmesi caiz olmaz. Elbette ki onun gr eriatn kafirlik olarak niteledii eylerden olmamas artyla.. nk kfr, eriat sahibinden alnma er'i bir hkmdr. Grn dorusu hatalsndan aklla ayrlr. Aklca hatal olan her-ey eriatte kfr saylmaz, ayn ekilde aklca doru olan herey eriatte bilinen eyler deildir. NDEKLER

Kfrn Tanm Kelamclarn u gr ne kadar tuhaftr: "Muhalifini tekfir eden Usul'ddin, mcerred aklla bilinen kelam ilmidir" Onlara gre mcerred aklla bilinmeyen ey, er'i ilimler olmaktadr. Bu, Mutezile'nin, Cehmiye'nin ve onlarn yoluna uyan irad mellifi ve benzerlerinin grdr. Onlara denilir ki: Bu sz iki hususu iermektedir. Birincisi: Dinin temelleri eriatle deil, srf aklla tanmlanmaktadr. kincisi: Ona muhalif olan kafir saymaktadr. Her iki mukaddime (ncl), batl olmalar bir yana, birbiriyle elimektedir. Sadece akl yoluyla bilinen bir ey, muhalifini er'i kfrle niteleyemez. nk; eriatte, sadece akl yoluyla bilinen bir eye muhalefet edenin kafir olacana dair bir hkm bulunmamaktadr. Kfr ancak, haber verdikleri konusunda Rasl'u yalanlamakta veya Onun doruluunu kabul etmekle beraber ona uymaktan kanmakla olur. Firavun, Yahudiler ve dierlerinin kfr buna rnektir. Yani kfr sonuta Raslun getirdikleriyle ilgilidir. Bu, bir eyin, ancak eriat yoluyla haram veya helal olacan savunan grte daha aktr. Onlara gre eer risaletin olmad takdir edilirse bu durumda ne haram olan kfr ne de vacip olan iman olacaktr. Bunu kabul eden kii, kfr ve imann sadece aklla bilinen eylerle ilgili olmayp Raslun geliinden sonra, onun getirdikleriyle ilgili olduunu kabul eder ve bu konuda tartmaz. Bu durumda sadece aklla bilinen bir eyde nasl tekfir edilebilir? Bilakis eriat, sadece akl yoluyla bilinen eylerin kfr olduuna delalet edebilir ve eriatn bu hkm makbul olur; ancak eriatta byle bir hkmn olmad bilinmektedir. Tam tersine eriatte, imanla ilgili baz eylerin kfr olduu vardr. nk her ikiside kitap ve risalede ilgilidir. Raslu yalanlamak ve ona dman olmakla iman bir arada olmaz. Raslu tasdik ve ona itaat etmekle de kfr bir arada durmaz. Bu konu zerinde dnen, nefiyci bidat ehlinin bu gibi eylere dayandn grr. Onlar ite byle

kendi grleriyle Kitapta ve snnette olmayan bir bidat ortaya atar sonra o bidate aykr denleri tekfir ederler. sim ve sfatlar kabul eden insanlar tekfir edenlerin (onlar bu isim ve sfatlar terkib, tecsim, sfatlarn ve arazlarn hulul gibi isimlerle nitelerler) hali ite budur. Mutezile ve Cehmiye buna benzer bidatler ortaya atm sonra onlara kar kanlar tekfir etmilerdir. Hariciler de Kur'an'n ayetlerini te'vil etmiler ve kendilerinden daha stn olan insanlar bu batl te'villeriyle tekfir etmilerdir. Haricilerin tekfir etme sebepleri Kur'an ve snnetle ilgiliydi ama onlar nasslar yanl anladlar ve kfr, Allah'n hibir g vermedii kimselerin szlerine baladlar. Selefin en ok cephe ald Cehmiye idi. Hatta Abdullah b. Mbarek demitir ki: "Biz Yahudilerin ve Hiristiyanlarn szlerini anlatrdk ama Cehmiye'nin szlerini anlatmazdk" Baz insanlar bu sz hatal bulsalar da onda ancak ince dnen insanlarn anlayabilecei bir espri var. Ancak bu sz bir nass veya icma ifade etmiyor. Hi kimseyi bu ekilde kafirlik veya fasklkla itham etmek caiz olmaz. Ama zahir ve mtevatir nasslarn tespit ettii eyleri inkar eden bu hkmn dndadr ve onlar tekfir edilmeyi hak etmilerdir; velev ki bu konuda hataen kfre dm olsun. Burada amacmz tekfir meselelerini aklamak deildir; bu konular ilgili yerlerde genie aklanmtr. Burada amacmz muarzlarn nebevi nasslara dayand grlerinde mphemlik ve mcmellik olduunu ortaya koymaktr. Eer bu kapallk ortadan kaldrlrsa hidayet delaletten ayrlr. NDEKLER

Kukusuz Sem'i Deliller, Manalara Delalet Eden Lafzlara Dayanr Kukusuz sem'i deliller, manalara delalet eden lafzlara dayanr. Mcerred akln delaletin de ise lafzlara itibar edilmez. Lafz ve manas Kitap'a snnete, selef-i mmetin kelamnda olmayan bir konu sem'i delillere girmez. Snnet ile bidat arasnda uygunluk ilikisi aranamaz. nk bidat snnetin kartdr. man ile kfrn arasnda bu tr bir iliki elbette olamaz. Snnet er'i delillere uygundur; bidat ise tam tersi eriata uygun olup olmad bilinmeyen eyler iin de bidat denilir. nk asl, onun meru olmaddr. Bu yzden o ey bidat saylr. sterse sonradan o eyin bidat olmad ona belli olsun, hkm deimez. Din hakknda er'i bir delil olmakszn sylenen szler de byledir. Onlar da bidat grubuna dahildir. sterse sonradan o szn eriata uygun olduu ortaya ksn, hkm deimez. Burada ama udur: Cehmiye, Mutezile ve dierlerinin syledikleri nefiy szlerine benzer Kitap'ta, snnette ve icma'da temeli olmayan her gr, iinde hem hakk hem de batl barndrmaktadr. Halbuki nefiyciler, nassalardan hareket ederek sfatlar kubul edenleri batla uymakla nitelendirmektedirler. Onlar: "Her kim Kur'an mahluk deildir, Allah ahirette grlecektir veya o alemin stndedir, derse o mcessime, mebbihe ve haeviye olmutur" derler. Halbuki bu meselede mmetin selefi ve imamlar ittiak halindedirler. Bu konuda ehl-i snnetin icma olduu birok imamdan ve alimden nakledilmi, selefin buna dair szleri aktarlmtr. rnein: Ahmed b. Hanbel, Ali b. el-Medeni, shak b. brahim, Davud b. Ali, Osman b. Said ed-Darimi, Muhammed b. shak b. Huzeyme ve onu gibiler; keza: Abdullah b. Said b. Kilab, Ebu'l Abbas el-Kalansi, Ebu'l Hasen el-E'ari, Ebu'l Hasen Ali b. Mehdi et-Taberi; keza: Ebu Bekir el-smail, Ebu Naim el-Esbahani, Ebu mer b. Abdilberr, Ebu mer et-Talemenki, Yahya b. Ammar es-Sicistani, Ebu smail el-Ensari, Ebu'l Kasm et-Temimi ve saylarn ancak Allah'n bilebilecei daha nice alim... Cehmiye, Mutezile ve dier nefiyciler: "Eer Allah ahirette grlecekse onun cihetinin olmas gerekir; ciheti olan herey cisimdir; bu ise Allah iin muhaldir" veya: "Eer Allah Kur'an'la konumusa, konumak onunla kaim olmu olacandan sfatlar ve fiiller onunla kaim olmu olur. Biz ise onun bir mahallinin olmasn gerekli klar. Halbuki mahalli olmak arazlar ve hadisler iidir. Mahalli olan her ey cisimdir. Allah bundan mnezzehtir. nk sani'in

ispat, bu alemin hudusundan baka bir ey deildir. alemin hadis olduu ancak cisimlerin hadis oluuyla bilinir. hdas edeni olmayan bir cismin varln kabul etmek sani'in ispat delilini iptal eder" derler. Bu gr Cehmiye ve Mutezile gibi nefiycilerin temel grdr. Akli delillerdeki bu ve buna benzer grlerin Kitap ve Snnete aykr olduunu sanrlar. NDEKLER

Ru'yetin ve Allah'n Kur'an'la Konutuunun Nefyine Dair Cehmiyye'nin Delilleri Onlara yle denilir: Siz nefyettiimiz eyi ne Kitap'ta ne snnette ne de icma ile reddediyorsunuz. nk kullandnz lafzlar nasslarda mevcut deildir. Bilakis sizin: "Eer r'yet kabul edilirse, Allah'n ciheti olduu da kabul edilmelidir. Ciheti olan herey cisimdir; her cisim ise muhdestir" sznz, doruluunu akl yoluyla bildiinizi iddia ettiimiz bir szdr. Bu durumda bu nefyi akl yoluyla ispat etmeye alyorsunuz demektir. Yani konu zerinde akl yrtyorsunuz. Mrcie, Kerramiye, Haimiye ve dier ispatlar size: "Bu r'yetin bir gerei olsun; O cisim olsun" veya: "Biz de onun cisim olduunu sylyoruz" derler ve bu konuda akli deliller getirerek sizinle tartr, sizin nefyettiiniz gibi onlar da ayn yolla ispat ederler. Sizin onlara; "Cismin ispat konusunda sizler bidatsnz" diyemezsiniz, nk onlar da size:

"Nefiy konusunda sizler bidatsnz" derler. Nefy konusundaki bidat, ispat konusundaki bidate benzer. Hatta nefiy, bidat olmaya daha layktr. nk ispat eden nasslarn ispat ettiini ispat etmekte, nasslarla uyumakta, onlar teyid etmekte ve muhalifleri reddetmektedir. spatlarn bidati olduu dnlse bile onlarnki, nasslara mahlif olan ve onlarn gereklerini reddeden fikirler ileri sren nefiycilerin bidatinden daha hafiftir. Kukusuz nasslara muhalif olan eyler, mslmanlarn ittifakyla bidattir. Muhalif olduu biilinmeyen eyler ise bidat olarak isimlendirilmezler. afii der ki: "Bidat iki eittir: Birincisi: Kitaba, Snnete, cemaata veya ashaptan gelendir esere muhalif olan bidati delalet; kincisi: onlardan herhangi birine muhalif olmayan delalet kinci eitten bazlar mer'in (r.a.): "Bu ne gzel bidattir" szne binaen bidat- hasene olur." Buna benzer bir sz Medhal'de sahih bir isnadla Beyhaki rivayet etmitir. Malum, r'yeti, sfatlar, ara oturmay nefyedip Allah'n konumad aksine kendi dnda kelam yarattn syleyenlerin btn nefiyleri, Allah'n cisim olduunu gerektirdii gerekesiyledir. Halbuki bu nefiyler Kitaba snnete selefin icmana ve eserlere muhalif olup bu muhalefet ispatlarnkinden daha gldr. Ancak buna ramen onlar, kendi grlerinin Kitabn ve snnetin manasna uygun olduunu sylerler. Hatta nefiycilerin kendileri nasslarn zahirde tescimi gsterdiini ittifakla kabul ederler. Onlarn nefiyle ilgili delil gsterdikleri herhangi bir nass yoktur. Yani kendi kendilerine, grlerinin bidat olduunu itiraf etmektedirler. Kart gr snnete daha yakndr. NDEKLER

Selefin Cehmiyyeyi ve Mteebbihe'yi Ktlemesi Konuyu aklayan dier bir ey de mmetin selefinin sfatlar neyeden cehmiye hakknda pek ok ktleyen sz sylemi, ayn ekilde mebbihe'yi ktlemi olmalardr. Ancak mebbihe hakknda olanlar dierlerinden azdr. nk "ta'til"hastal "tebih" hastalndan daha beterdir. "Tecsim" konusu ve mcessimenin ktlenmesi meselesinde seleften veya imamlardan ktleyici herhangi bir sz bilinmemektir: Ayn ekilde onlarn Allah'n cisim veya cisim olmad konusunda bir grleri de bilinmektedir. Bilakis onlarn, Cehmiye'nin cismi nehyetmelerine dair grlerini ktleyen szleri zikredilmektedir. rnein: Ahmed b. Hanbel "Kitab'r-Red al'l-Cehmiye" de bunu zikreder: bn Gavs onunla tartm ve Allah'n cisim olduunu sylemi, Ahmed ise ne nefiy ne de ispat konusunda onunla uyumam sadece: "O birdir, sameddir, dourmam, domamtr, hi kimse ona denk deildir" demitir. NDEKLER

Mutezile'nin ve Cehmiyye'nin Sfatlarn Nefyi Konusunda Delilleri ve Onlar Red Cehmiye, Mutezile ve dierleri r'yeti nefyetmekte nk bunun Allah'n cisim olmasn gerektirdiini sylemekte, bunun kabul edilemeyeceini belirtmektedirler. Onlar, akln iki mukaddimeye delalet ettiini sylemektedirler. Bizim buradaki amacmz bu delilleri gsterip onlar rtmektir. Bu durumda bu iki ncl veya onlardan birinin rtlmesi ve bunlarn gsterilmesi gerekmektedir. Ya gerektirme iptal edilecek ya gereklilik ortadan kaldrlacak ya da her iki ncl birden rtlmektedir. Bu noktada ispatlarn yollar birbirinden farkldr. E'ari ve benzeri kimselerin oluturduu grup birincisine ynelmitir. E'ari, hadisilerden ve ehl-i snnetten anlattna gre bunlar: "Her grlen eyin cisim olmas gerektiini kabul etmiyoruz" demiler. Nefiyciler ise buna kar: "Grlen her ey in yn vardr. Yn sadece cisimlerde olur" demiler. Cismi nefyedenler iki gre ayrlrlar. - Bir grup der ki: "Her grlen eyin yn olduunu kabul etmiyoruz" - dier grup ise: "Yn olan her eyin cisim olduunu kabul etmeyiz" der. Ru'yeti reddedenler zaruri ilmin bu iki ncl kabul ettiini, onlar zerinde tartlamayacan syler. Mutezile ve E'ari arasndaki bu tartmalar mehurdur. Mteahhirinden baz E'ari kelamclar r'yeti nefyedip Mutezile ile uyumulardr. Onlar hem ehl-i snnetle uyum iinde olduklarn sylemi hem de r'yeti Mutezile arasnda olan tartmann lafz olduunu syler. Bir grup kelamc ise ikinci mukaddime -gerekliliin nefyi- zerinde tartmtr. Bunlar Haimiye ve Karamiye gibi mezheplerdir. Mutezile ve onlarla hem fikir olan gruplar onlarn bu grlerini kt bulurlar. Gerekten de onlarn grlerinde bidat ve hatalar vardr ama Mutezile'nin bidat ve hatalar onlarnkinden ok daha fazladr. NDEKLER

Mteahhirin E'ariler Ru'yetin Nefyi Konusunda Mutezile'ye Benzemektedirler Akl yoluyla meru bir tartma yapmak isteyen bidat lafzlar mutlaka kullanmak zorunda deildir. Akla veya nakle ters den delillere de muhta deildir. O, ehl-i snnet ve'l-hadisin, ispat ve nefye muvafakat gstermeyip her cismin, grlebilir olduundan neyin kastedildiini aratran imamlarn yolundan gider. Eer nefiyciler her grlen eyin bir takip eden tarafndan bir araya getirildiini veya her cismin ayryken sonradan bir araya toplandn veya her cismin ayrlabilir olduunu v.b. eyler syleyecek olurlarsa bu durumda onlarn birinci mukaddimeleri reddedilir. Nefiycileri reddedenler der ki: te gkyz grlmekte ve herkes tarafndan bilinmektedir. Biz onun ayryken sonradan btnletiini bilmiyoruz. Ayrlmay kabul eden eyin grlmesi caiz ise kabul etmeyen eyin grlmesi ncelikle caizdir. Allah Teala ademi bir emir olmaya daha layk olur. Bilakis o, ancak var olur. (Yokluk onun iin dnlemez) varlk, grlmekle daha kamil ve daha caizdir. Biz bunu baka yerlerde genie anlattk. Eer nefiyciler: "Bizim mrekkep cisimlerden kastmz ayr cevherlerden veya madde ve ekilden bir araya gelmi terkiplerdir" derlerse; onlar reddedenler bu konu zerinde tartr ve yle derler: "Gklerin ayr cevherlerden veya madde ve ekilden bir araya geldikleri gr, olmayacak -batl bir iddiadr" Bundan sonra bunun nedenini aklar ve derler ki: "Allah Teala grnen alemi bu ekilde yaratmtr. Eer onu terkip edecek olsayd, dier cisimlerden terkip ederdi; Tpk Allah'n, atlan sudan insan yaratmas gibi. Allah onun yerinde insanolunun bedenini terkib etmitir. Bilindii zere Allah gkte yldzlar terkib etmitir"

"Allah, blnmeyi kabul etmeyen latif czler yaratt ve onlardan alemi terkib etti" grnn geerliliini ne akl yoluyla ne de nakil yoluyla bilebiliriz. Bilakis bu gr batldr. nk her cz, bir ekliyle dierinden ayrlr. Czler younlar. Mesela su, younlaarak buharlar. Hal deitiren cz, birbirinden ayrr. NDEKLER

Akli Deliller Ru'yeti Caiz ve Mmkn Grr Bu konular deiik yerlerde genie akland. Bu akli deliller r'yeti caiz ve mmkn grr. Burada dayanak E'ari'nin delili ve ondan yaplan istidlaller deildir. Ru'yeti dorulayan, varln kendisidir. Akli deliller nefiy ve ispat arasnda dnmektedir. R'yeti nefyedenler iin bir mecal bulunmamaktadr. Buradaki amacmz nefiycilerin akli deliller olarak isimlendirdii szlerde ispat nasslaryla atanlar genel olarak ele almaktr. Onlar: "Bizim kastmz grlen eyin mutlaka grne gre belli bir ynde olmasdr, aksi takdirde o cisim olmaz" dediklerinde (ispatlar) onlara der ki: "Allah Raslu: "Siz Rabbinizi gnei ve ay grdnz gibi greceksiniz" ve: "nnde bulut olmayan gnei grmek iin birbirinizi ezer misiniz?" buyurmu, onlar:

"Hayr" demiler; O: "te sizde Rabbimizi gnei ve ay grr gibi greceksiniz" buyurmutur. Bu, grmeyi o grmeye benzetmektir; yoksa bu grlenlerle o grlenleri benzetmek deil. Sahih bir lafzda: "Siz Rabbinizi aka greceksiniz" buyurulmaktadr. yleyse onu aka grebileceimiz bize haber verildi. Bu nasslar birbirini dorular ekildedir. Ayn ekilde akl da onlarla uyum iindedir. Akl Allah subhanehunun mahlukatndan ayr ve gklerin stnde olduunu delalet etmektedir. Var olann (mevcud) varl (vcut) alemden ayr deil ve onunla ayn deil; bu apak bir ekilde akln bilebilecei bir eydir. Eer r'yet bu manann bir gereiyse, bu gerektir. Eer siz bunu yn olarak isimlendiriyor ve bu gre tecsim diyorsanz sizin bu dedikleriniz er'i veya akli adan reddedilen bir ey deildir. nk bu szn manas ve bu durumu eriat da akl da nefyetmemektedir. Onlara denilir ki: "Bu yn gerektirir, yn ise mmteni'dir" szyle ne kastediyorsunuz. Ynle vucudi (var olan) bir emri mi yoksa ademi bir emri mi kastediyorsunuz. Eer vucudi bir emri kastediyorsanz, malumdur ki yaratc ve yaratlm dnda varlk yoktur. Allah Teala mahlukatndan ayr, gklerin stndedir. O bu halde var olan bir ynde deildir. Sizin: "grnen, mutlaka var olan bir ynde olmas gerekir" sznz batldr. phesiz alemin sath grnendir ve O, baka bir alemde deildir. Eer yn ademi emerli aklarsanz (Nitekim siz: "Cisim mtehayyizdir" diyorsunuz) mtehayyiz makamn takdiridir. Siz alemin tesini mtehayyz klm oluyorsunuz. Size yle denir: "Yn" ve "hayz" ademi bir emirse, o hi bir eydir. Ademi bir ynde veya ademi bir hayzda olan bir ey, hibir eyde olmayandr. O hibir eyde deildir szyle o yokluktadr sz veya ademi emir sz arasnda bir fark yoktur. Halik Teala mahlukatndan ayr ve onlarn stndeyse, orada halik veya muhluktan baka mevcut yoktur. Allah Teala'nn onu kuatan ve iine alan mevcut bir eyin iinde olmasndan ziyade, orada kendisinden baka bir varlk bulunmamaktadr. Selefin ve imamlarn yolu eriata ve aklca bilinen sahih manalar ve er'i lafzlar gzetmekti. Kendisine yol bulduklar eyi alkanlk haline getirirlerdi. Kim batl bir manayla Kitap ve Snnete ters dmse onu reddetmiler ayn ekilde kim hem hakka hem de batla benzeyen sonradan kma kelimeler konumusa onu bidat olarak nitelendirmiler ve yle demilerdir: "Filan bidata bidatle karlk veriyor, batl batlla reddediyor" NDEKLER

mamlarn Bid'at Lafzlarda Kaderiye le Tartanlar Kt Grmesi Bunun bir rnei Hallal'n "Kitab's-Snne"de ve dierlerinin lafz cebr v.b. meselelerde zikrettikleri bir olaydr: Kaderi nefyeden, Allah'n diledii kimseyi artp diledii kimseye hidayet vereceini, onun hereyin yaratcs olduunu, kullarn fiilerinin de onun mahlukatndan olduunu inkar eden Kaderiye mezhebi ortaya knca insanlar bu bidati kt grdler. Bazlar onlarla tartrken: "Bu Allah'n kullarna kar cebirci olmasn gerektirir", "Bu Allah'n onlara ekemeyeceklerini yklemektir" diyordu. Onlarla tartanlardan baz ispatlar bunu kabul ediyor ve: "Evet cebri gerektirir, cebr haktr" diyordu. Evzai, Ahmed b. Hanbel gibi baz imamlar ise her iki grubu reddetmektedir. Zebidi, Sufyan es-Sevri, Abdurrahman b. Mehdi ve dierlerinin cebr olduunu reddettikleri rivayet edilir. Evzai, Ahmed b. Hanbel ve dierleri der ki: "Kim bu bir cebrdir derse hata eder; kim bu cebr deildir derse yine hata etmitir. Bilakis yle denilir: "Allah dilediine hidayet eder, dilediini delalete sevkeder v.b." Dediler ki: Kur'an 'da ve snnette Cebr'in asl yoktur, Snnette cebr deil de sadece cibl lafz vardr. Raslullah'dan (sallallahu aleyhi ve sellem) sahih olarak rivayet edildiine gre o, el-Eec

AbdulKays'a: "Sende Allah'n sevdii iki huy var: Yumuak huyluIuk ve vakar." dedi. Bunun zerine Eec dedi ki: "Ben bu huylar edindim mi yoksa ben bu huylar zerine mi yaratldm?" Allah Raslu yle cevap verdi: "Bilakis sen bu huylar zerine yaratldn." Bunun zerine Eec yle dedi: "Allah'n sevdii iki huyla beni yaratana hamd olsun" Dediler ki: "Cebr" lafz mcmeldir. nk cebr kelamda mutlak olarak kullanlrsa bundan, ahsn iradesinin aksine zorlanmas anlalr. Nitekim fakihler yle der: "Baba, kz ocuunu nihaha zorlar m zorlamaz m?" Akl, bali ve dul olan birini hi kimse nikaha zorlayamaz bu konuda ittifak vardr. Bali ve bekar olan konusunda mehur ihtilaf vardr. Yine derler ki: Veliyyl emir borluya borcunu demesi iin "cebr" kullanr v.b. Bu gibi cmlelerin anlam bir ahsn iradesine aykr olarak zorlanmasdr. Bu ikrah szne benzer: Bu lafz da bezen kiinin sevmedii, nefret ettii ancak tehditten korkarak yapmak zorunda olduu eyler iin bazen de kendi fiili olmakszn birey yapma anlam kullanlr. Malum Allah subhanehu ve teala kulun kalbinde bir istek ve bir i yapma sevgisi yarattnda bu bir cebr olmaz. Nitekim Allah Teala buyurur ki: "Fakat Allah size iman sevdirmi, onu gnllerinize sindirmitir. Kfr, fsk ve isyan da size irkin gstermitir." (Hucurat: 49/7) Buna ancak Allah kadirdir. nk razy raz, seveni seven, irkin klan irkin klan ancak odur. "Cebr" ile kulun nefsini bizzat fiile ynlendirme, onun nefsini bu sfatlarla sfatlandrma anlam kastedilmitir. Nitekim Allah Teala yle buyurur: "Gerekten insan pek hisli yaratlmtr kendisine fenalk dokunduunda szlanr, feryat eder. Ona imkan verildiinde ise pinti kesilir" Cebrin bu anlamdaki tefsiri gerektir. Ali'den (r.a.) rivayet edilen mehur eserde onun namazda syledii sz de bu anlamdadr:

"Ey Allah'm ey varlklar yayan, gkleri yaratan, kalpleri yaratdklar mutsuzlua veya mutluluu cebreden" mamlara Cebr lafzn ispat ynnden de nefiy ynnde de kullanmay, bu lafzla hak da batl da kastedildiinden bidat sayarak men etmilerdir. NDEKLER

Lafz Kelimesi ve Onunla Kastedilen Anlam Lafz meselesi de byledir. Selef ve imamlar Kur'an'n Allah kelam olduu ve onun yaratlmad konusunda ittifak halindedirler. Mslmanlar Kur'an'n Cebrail tarafndan Allah'tan Muhammed'e (sallallahu aleyhi ve sellem) ulatrldn, Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) tarafndan da insanlara tebli eden, sz syleyenden bir lafz ulatrmsa bu lafz mbelliinden km olmaz, aksine o, sz syleyene aittir, yoksa nakledene deil Raslullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Ameller niyetlere gredir, herkes iin niyet ettii ey vardr" buyurdu ve bu sz bize raviler yoluyla ulat. Malum, bu sz biz iittimizde lafz ve manasyla sz sylemi olan Peygamberin kelamn iitmi oluyoruz. Ravi'nin katks sadece fiil ve sestir. Raslullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) o sz sylerken meydana gelen sesleri biz iitmiyoruz; iittiimiz sadece muhaddisin sesidir. Sz ise Raslullah'n szdr, muhaddisin deil. Kim: "Bu Raslullah'n sz deil" derse yine mfteri olur.

"Raslullah (sallallahu aleyhi ve sellem) onun lafzn ve harflerini konumad, aksine o anda susuyordu veya konumuyordu. inde bulunan bakasna bildirdi, dieri Raslulah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) nefsinde olan eyi ifade etmek iin o cmleleri tatmin etti" v.b. szler de iftira olur. Kim bu szleri sylerse o iftiracdr. Bir kimse: "Bu iitilen ses Raslullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) sesidir" derse o da iftiracdr. Bu mana mahluklarn szlerinde bile akken Allah kelamnda evleviyetle kabul edilmesi gereken bir sfat olmak gerekir. Allah sfatlarnn ve fiilerinin, kullarnn sfatlarna ve fiilerine benzemesinden uzaktr. Selef ve imamlar, okuyandan iitilen kelamn Allah tarafndan indirilen Kur'an olduunu biliyordu. Nitekim Allah Teala yle buyurur: "Eer mriklerden biri senden eman dilerse Allah'n kelamn iitip dinleyinceye kadar ona eman ver" (Tevbe: 9/6) Ne lafz olarak ne de mana olarak bu baka birinin kelam deildir. Onu Cebrail Allah'tan teblii etmi Peygamber de onu Cebrail'den almtr. Bu yzden Allah, kelam peygamberlere de izafe etmitir. nk teblii eda eden onlardr. Yoksa onlarn anlamn ve lafzn onlar ihdas etmemilerdir. Lafz veya manay onlar ihdas etseydi ihdasn izafesi bir dieri iin caiz olmazd. Allah Teala buyurur ki: "Kukusuz o, ok erefli bir elinin szdr ve o bir air sz deildir. Ne de az iman ediyorsunuz. O bir kavmin sz de deildir. Ne de az dnyorsunuz. O alemlerin Rabbi tarafndan indirilmitir" (Hakka: 69/40-43) Ayette sz edilen eli peygamberdir. Yine Allah Teala yle buyurur: "O Kur'an phesiz deerli, gl ve ar'n sahibi (Allah'n) katnda itabarl bir eliinin getirdii szdr. O, orada saylan, gvenilen bir elidir" (Tekvir: 81/19-21) Buradaki eli ise Cebrail'dir. Allah Teala: "Bu sadece bir insan szdr" (Mddessir: 74/25) diyenlere cevap olarak bu ayetleri indirmiti. Kim: bu Kur'an bir insan szdr, derse kafir olur. O kimse, Allah'n cehennemle tehdit ettii Vahid'in szn sylemi olur. Kim: Onda insan sz de vardr, derse o kimse Vahid'in sznn bir ksmn sylemi olur. Kim: "Bu Kur'an- Kerim elinin sz deildir, o, airin /mecnunun / mfterinin szdr" veya: "Bu eytan szdr; eytan ona vahyetmektedir" derse o kimse ayn ekilde melun bir kafir olur. NDEKLER

Konuann Kelamn Dinlemek le Mbelliin Ondan Naklettiini Dinlemek Arasndaki Fark Mslmanlar konuann kelamn dinlemek ile mbelliin ondan naklettiini dinlemek arasnda fark olduunu bilir. Musa (a.s.), Allah'n kelamn aracsz olarak dorudan ondan iitmitir. imdi biz Allah kelamn mbelliden iitiyoruz. Raslullah'n kelamn dorudan ondan duyanla ravinin ondan naklettiini duyan arasnda nasl fark varsa yukardaki durum iin de evleviyetle fark vardr. nk mahlukun fiilleri ve sfat dier bir mahlukun fiileri ve sfatna, Allah'n fiilleri ve sfatlarndan daha ok benzer. Cehmiye: "Allah gerekte konumamtr, aksine kendi dnda kelam yaratmtr" der. Onlardan bazlar: "Allah teala gerekten konumutur, kelam onun muraddr" der. Aralarndaki tartma lafzdr. Malum birisi, bu Kur'an mahluktur, dediinde onun sznden anlalan Allah'n bu Kur'an'la konumad, Kur'an'n onun kelam olmad aksine onun kendi dnda yaratt bir ey olur. NDEKLER

Mslmanlarn 'Bu Kur'an Allah'n Kelamdr' Sznn Anlam Eer o muradn aklar ve kastettii eyin kulun hareketleri, sesi v.b. eyler olduunu ve btn bunlarn mahluk olduunu sylese bu mana doru olmakla beraber, szden anlalan mana bu deildir. Mslmanlar "bu Kur'an Allah Kelamdr" dediklerinde onlar bu szle okuyann sesinin, hareketlerinin Allah'n zatyla kaim olduunu kastetmiyorlar. Nitekim onlar bu hadis, Raslullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) hadisidir, dediklerinde bununla muhaddisin hareketlerinin seslerinin Rasllah'n zatyla kaim olduu anlamn kastetmezler bilakis, mesela airin bu iir Lebid'in iiridir dedii gibi: "Dikkat et, Allah'n dndaki herey batldr" diyecek olsalar onlar bununla iiri okuyann sesinin Lebid'in sesi olduunu kastetmezler. Aksine bu szn lafzn ve manasn Lebid'in terkib ettiini kastederler. Bu iir ona aittir. imdi kim "Bu Kur'an mahluktur" veya "Munezzel olan Kur'an mahluktur" v.b. bir sz sylese bu sz "Bu kelam Allah'n sz deildir" veya raviden duyulan hadis iin "Bu Raslullah'n sz deildir, o bu sz sylememitir" veya iir iin "Bu iir Lebid'in deildir" szlerine benzer. Malum btn bu szler batldr. Sonra onlar yle demeye baladlar: "Bu iitilen munezzel Kur'an -onun tilaveti ve kraati mahluktur-" veya: "Kur'an' tilavet ediimiz, onu okuyuumuz mahluktur" Bu szlerinin iine iitilen kelam dahil ediyorlar mam Ahmed ve dier snnet imamlar bunu kabul etmez. Onlar der ki: Cehmiye frkaya ayrlmtr. Bir frka: "Kur'an mahluktur, der ikinci frka biz ne mahluktur ne de mahluk deildir, deriz, nc frka ise Kur'an'n tilaveti ve Kur'an'n okunmas mahluktur, der. Bu (son) gr ehli snnet iinde yaylnca bazlar hata etti ve Kur'an' okumann mahluk deildir, onu tilavet etmenin mahluk deildir" dediler. mam Ahmed onlara bidat demi ve onlarn uzaklatrlmalarn emretmitir. Bu nedenle E'ari Makalatnda bu gr ehli snnetten ve hadisilerden nakledip lafz hakknda sz sylemek veya hibir ey sylememek onlara gre bidattir.

Kim Kur'an'n lafz mahluktur derse, onlara gre o kimse bidatidir. Kim mahluk deildir, derse o da onlara gre bidatidir. Ayn ekilde Muhammed b. Cerir et-Taberi Sarihu's-Sunne'de mam Ahmed'in mezhebinden bir ok kimseden duydum onlar: "Kim Kur'an' okumam mahluktur derse o cehmi olur" "Kim mahluk deildir derse o bidatidir" dediler. Ebu Muhammed bn Kuteybe bu konuda bir kitap yazmtr. Ebu Bekir el Hallal bunu Kitabu'sSunne'de zikretmi ve geni aklamalar bulunmutur. Keza Ebu Bekir el-Mervezi de bu konuda bir kitap tasnif etmitir. Bu kitapta Ebu Talip'in, Ahmed'in, Abdullah, Salih el-Mervezi, Ebu Muhammed Fervan Muhammed b. shak es-San'ani ve dier byk arkadalarnn, Ahmed'den rivayet ettii mehur olay nakleder. NDEKLER

Allah'n Kur'an'la Konumas Neticesinde Cehmiyye'nin Ayrl Hadisiler bu konuda ayrlmlar onlardan bir grup Kur'an'la konumanz (Kur'an' okumamz) mahluk deildir demitir. Onlarn kastettii ey, dinlenen Kur'an'n mahluk olmaddr. Onlarn murad kulun sesi deildir. Nitekim bu Ebu Halim er-Razi'den, Muhammed b. Davud el-Masisi ve dier gruplardan zikredilmitir. Onlara tabi olanlardan bazlar kulun fiilini ve sesini de mahluk olmayan grubuna sokar veya bu konuda susar. Baz imamlar da kullarn fiileri ve sesleri muhluktur der ve dierlerini reddederler.

Nitekim Buhari, Muhammed b. Nasr el-Mervezi ve dier ehl-i ilim ve ehl-i hadis bu grtedir. Btn bu ihtilaflar bu mterek lafzlara ok dalmaktan ve nefse uymaktan kmaktadr. Bir frka ve bir fitne ite byle kt. Buhari ile Muhammed b. Yahya ez-Zehli arasnda olanlar bilinmektedir. Bir grup alim -Mslim b. Haccaz v.b. kimseler - Buhari'den yana olmu, Ebu Zur'a, Ebu Hatim (ErRaziyeyn) ve dierlerinden oluan bir grup alim de onun karsnda olmutur. Her iki grup da ehli hadistendir. Onlar Ahmed'in mezhebindendirler. Bu yzden bn Kuteybe der ki: "Ehl-i snnet lafz meselesi dnda hibir konuda ihtilaf etmediler. Bir grup insan tiavetin tilavet olunan ey, kraatin da okunan ey olduunu sylemitir. Ancak onlarn kast sadr olan tilavet deildir insan konutuu zaman mutlaka hareket eder. Hareketten ortaya kan ey sz, yani bir araya gelen harfler ve anlalan manalardr. Sz veya kelamdan bazen hepsi kastedilir ve bu durumda hareketler de ona dahil olur. Bu durumda kelam amelden bir eit ve ondan bir para olmaktadr. Szle bazen de harekete bitiik olan ey kastedilir, hareketin kendisi kastedilmez. Bu durumda kelam amelin bir paras olur. Dier ksm ise kelama dahil edilmez. Ulema bu yzden mutlak amel lafznda ihtilaf etmi onun iine kelamn dahil olup olmadn tartmtr. Bu konuda Ahmed ve mezhebinin bilinen iki gr vardr. Onlar bu konuyu: "Bir kimse bu gn hibir amel ilemeyeceine yemin etse ve sonra konusa yeminini bozmu olur mu?" meselesi zerine bina etmilerdir. Kelamn lafz bazen amele girer bazen germez. Bu yzden onlar da iki gre ayrlmlardr." NDEKLER

Ulemann Mutlak Amel Lafz Hakknda Tartmas Birincisi: Raslullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) sznde olduu gibidir. "Kskanlk ancak iki eyde olur: Allah bir adama Kur'an (okumay) ihsan eder ve o gndz ve gece yazlan ona okur. Bir adam da der ki filana nasip olan keke bana da verilseydi; ben de onun yapt gibi yapardm.." Bu hadisi Buhari ve Mslim tahric etmitir. Hadiste gece gndz Kur'an okumak, fiil olarak belirtilmitir. Nitekim dieri: "Bende onun yapt gibi yapardm" demektir. kincisi ise: Allah'n u sznde olduu gibidir: "Ona ancak gzel szler ykselir onlar da Allah'a amel-i salih ulatrr" (Fatr: 35/10) "Ne zaman bir ite bulunsan, ne zaman Kur'an'dan birey okusan ve siz ne zaman bir i yaparsanz o ie daldnz zaman biz mutlaka stnzde ahitizdir" (Yunus: 10/61) Tilavet, tilavet olunan eydir, diyen ehl-i ilim ve ehli snnet tilavetin sz ve kelam'a bitiik hareket olduunu kastetmektedirler. Tilavet olunan ey onlara gre budur. Dierleri ise yle der: "Tilavet, tilavet olunmayan eydir, kraat, okunmayan eydir" Hadis ve snnet ehlinden bu grte olanlar bu grleriyle kullarn fiillerini Allah'n kelamndan ayrmay amalarlar. Yani kulun sesi Allah'n deildir demek isterler. Buhari'nin kast bu olup bu sahihtir. htilafn sebebi tilavet, kraat ve lafzn kelimelerinin mcmel ve mterek olmasdr. Onlarla bazen masdar, bazen meful kastedilmektedir. Kim lafz, melfuz deildir kavil de makul deildir, derse ve bununla lafz ve kavilden masdar anlamn kastederse bu durumda onun gerek kast lafz ve kavilin makul ve melfuz olan kelamdr. Bu takdirde veya kratte veya tilavetle lafz mahluktur derse veya "Benim Kur'an' okumam veya tilavet etmem" derse onun bu sznn kendisi girer ve bu Allah kelamdr. Ancak bu sz syleyen sadece kendi fiilini ve sesini kastediyorsa mana sahih, ancak lafz hem kendi fiilini hem de dierinin fiilini iine alr. Bu yzden mam Ahmed baz konumasnda yle demitir: "Kim Kur'an okumam mahluktur der ve bununla Kur'an' kastederse o kimse cehmi'dir" mam Ahmed, fiili ve sesi kastetmeyi ayr tutmutur. El-Lalekai'nin zikrettiine gre; "yukardaki gr savununlardan biri; uykusunda bakm ki stnde bir krk var ve baz adamlar ona vurup duruyor. O: Bana vurmayn diye baryor onlar ise, biz sana vurmuyoruz biz krke vuruyoruz diyorlarm. O:

Sizin krke vurmanz benim canm actyor demi. Onlar ite senin: Benim Kur'an' okumam mahluktur" demen de byledir" demi." Kim benim Kur'an okumam veya tilavet etmem mahluk deildir derse bu sznn iine yapt fiil olan masdar girer. phesiz kullarn fiilleri muhluktur. Eer o: "Ben bu szle okunan Kur'an'n mahluk olmadn kastettim, hareketimi kastetmedim" derse Ona: "Senin bu szn bidattir. Bu sz kapal mphemdir senin amacn doru olsa da sonu deimez." Bu yzden byk snnet imamlar her ikisini de reddetmilerdir. Bu tutum iki taraf arasnda orta yolu tutmaktr. Ahmed ve dier imamlar: "Allah'n kelamn almas hasebiyle Kur'an mahluk deildir" grndedirler. Onlar bununla tasarruf olunan Kur'an'n kendisinin mahluk olmadn sylemek istemektedirler. Bu sze kullarn fiillerinin, sfatlarnn gayri muhluk olmasn kartrmlardr. Nefiycilerden ve ispatlardan tilavet meselesini ele olan herkes grn Ahmed'den nekletmitir. rnein Buhari Halkil-efal kitabnda yle demektedir: "Her iki grup da kendi grlerini mam Ahmed'den rivayet etmektedirler. Onlar onun szn anlamyorlar ve szn inceliini kavrayamyorlar." NDEKLER

ki Guruptan Birine Uyma Konusunda Ayrln Yaylmas Sonra bu mesele iki grubun taraftarlarna miras olarak kald. Bir grup Ebu Hatim er-Razi Muhammed b. Davud el-Masisi ve onlarn yolundan giden Ebu Abdillah b. Mende ve ehl-i beyti Ebu Abdillah b. Hamid, Ebun-Nasr es-Seczi Ebu smail el-Ensari, Ebu Ya'kub el-Furat el-Herevi ve dierlerine uyarak Kur'an'n mahluk olmadn syledi. Bir grup ise ibn Kilab'n mezhebine - mezhebe girmeksizin - uydular. Bunlar iki grubun ittifak ettii Kur'an'n tamamen Allah kelam olduunu kabul ediyor, bunun zerine bir ey ihdas etmiyordu. Onlara gre Kur'an'da yaratlm hibir ey yoktur. Ne manas ne de harfleri mahluktur. Hseyin el-Kerabisi ve Davud b. Ali el-Esbahani bunlardandr. Bununla birlikte ibn Kilab'n grn savunanlardan biri bir gr ortaya att: Allah'n kelam tek manadr, konuann kendisiyle kaimdir. Emredilen eyleri emir, nehyedilen eyleri nehiydir. Haber verilen eylerin haber verilmesidir, eer o Arapa ifade edilmise o Kur'an'dr. branice ifade edilmise o Tevrat'tr. Mutezileden ve ehl-i snnetten insanlarn cumhuru buna kar kp reddettiler. Dediler ki: Bu grn bozukluu sarih aklla bilinmektedir. Eer Tevrat Arapa'ya evirilse o Kur'an olmaz. Bunun yannda "Kul huvallahu ahad"n anlamyla "tebbet"in anlam ayn deildir. Bu kimseler tilavetin mahluk olmad konusunda onlarla ayn fikirdedirler. Ayn fikirde olmayanlara gre ise bu manada Kur'an'n tilaveti mahluktur. Aksine bunlar tilavetin kullarn fiilleri ve sesleri olduunu sylerler. Bir grup insan da tilavetin, tilavet olunmayan olduunu, Kur'an' okumann mahluk olduunu syledi. Bunlarn iinden kimilerinin ibn Kilab'n grlerine uyduu bilindi, kimileri ise onlara muhalefet etti. Bir nc taraf da her ikisine de uymad. Ebu'l Hasen el-E'ari, kendi grnn imam Ahmed ve dier snnet imamlarnn her iki tarafa da uymama grne uygun olduunu sylese de gr olarak bn Kilab ile uyum iindedir. Snnet imamlar Kur'an'la konumak (sesli olarak okunan Kur'an) mahluktur veya mahluk deildir tartmasna girmeyi yasaklamlardr. Onlar bunu Kur'an hakknda, onun telaffuz edilip edilmemesinin sylenmesi asndan bunu yasaklamlardr. Onlar dediler ki: "Lafz", tarih ve remy=atmak'tr. Bu, Kur'an iin sylenmez. Kadi Ebu Ya'la gibi ibn Kilab'n grne uymayanlardan bir grup kimse "ta'til" zere imamlarla uyum iinde oldular. Ebu Naim elEsbehani ve Ebu Abdillah b. Mende arasnda bu konuda bilinen tartma kmtr. Ebu Naim Lafziyye ve Hululiyye'yi red konusunda bir kitap yazm ve bu kitapta tilavetin mahluk olduunu syleyerek nefiycilere mayletmitir. bn Mende ise mahluk deildir grne eilim gsterdi. Her ikisi de imamlardan nakledilen salam sahih deliller nakletmilerdir. Ayn tartma Ebuzer el-Herevi ile Ebu'n-Nasr es-Secda (el-bane) adyla bilinen byk kitabn tasrif

etmi ve onda bir ok faydalar, haberler snnet ve ehl-i snnet lehinde savunmalar zikretmitir ki gerekten faydas byktr. Fakat o, bu kitapta sesli olarak okuduu Kur'an mahluk deildir grne destek vermi bn Kuteybe ve benzerlerinden tafsilatyla beraber zikrettii grlere kar kmtr, o, Buhari'den uzaklaanlarn yolunu semi ve kendi grnn- Kur'an' okumann mahluk olmad gr - bn Hanbel'in gryle uyum iinde olduunu sylemitir. nsanlar, onun imam Ahmed'den naklettii eyi her iki taraf iin de reddetmilerdir. Rivayet mehur Ebu Talip olaydr. Olay es Seczi'nin zikrettii gibi olmamtr. Ahmed'in gr, onun yakn arkadalar, ailesi ve Ahmed'in kelami grlerini toplayan Mervezi, Hallal, Ebu Bekir Abdilaziz, Ebu Abdillah b. Batta v.b. gibi kimselere gre her iki taraf da reddetmektir. Buna ramen insanlar, bu konuda en doru olarak bildii eyi mam Ahmed'den zikretmilerdir. Irakllar mam Ahmed'in grn, hadis ve snnete mntesip olan Horasanllardan daha iyi bilirler. bn Mende Ebu Nasr Ebu smail el-Herevi ve ahsenyeni imam Ahmed'le uyum iinde olduklarn sylemilerdir. Bu yzden Abdullah b. ta el-brahimi Ahmed'den ilim alanlar konusunda bir kitap tasrif etmi ve orada bir grup insann adn sralamtr. Onlarn iinde Ebu Bekir el-Hallal da bulunmaktadr. Fakat o, Kad Ebu Ya'la ve Ebu Bekir elHatib'in eyhleri olan Ebu Muhammed Hallal ile Ebu Bekir Hallal' birbirine kartrmtr. Ebu'l Abbas el-Kalanisi, Ebul Hasen el-E'ari, Ebu'l Hasen Ali b. Mehdi et-Taberi, Kad Ebu Bekir el Bakllani ve benzerleri, ehli snnete en yakn ve ibn Hanbel'e, bn Kilab'n yoluna meyleden Horasan ehlinden daha iyi tabi olanlardr. "(Bu ismi saylanlar) bn Kilab'n etbandan ispatlara mntesip Irakllardr. Bu yzden Kad Ebu Bekir b. Tayyib yazd cevaplarda bazen: "Muhammed b. Tayyib el-Hanbeli" yazmtr. Nitekim el-E'ari de byle derdi. nk E'ari ve mezhebi Ahmed b. Hanbel v.b. snnet imamlarna mntesiptir. El-E'ari, Ahmed b. Hanbel ve dier snnet imamlarna, baz mutezileye meyleden mteahhirin Hanbelilerin oundan daha yakndr. rnein bn Akil, Sadaka b. Hseyin, bnu'l Cevzi ve benzerleri bu muteahhirin Hanbelilerdendir. Ebu Zer el-Herevi, Baklllani'nin yolunu tutmu ve onu Harem'e yaymtr. Bu gr Hareme yayan ilk kiinin o olduu sylenir. Ondan da Maribliler aldlar. Onlar Ebu Zer'e Buhari'yi dinletirdi; bu orada bu gr de almlardr. Ayn ekilde ondan Ebu'l Velid el-Baci alm, sonra bu ahs Irak'a g etmi, Horasanda da Bakllani'nin yolunu Ebu Ca'fer es-Semnani el-Hanefi (Mavsil'in kads ve Bakllani'nin arkada)'den ald. Biz bu meseleler ile ilgili sz genilettik, deiik yerlerde bu tartmalar ve problemleri anlattk. NDEKLER

Byk mamlarn Bid'at, Mcmel, Mtebih Szlerden Men Etmeleri Ve Bunun Sebebi Burada amacmz byk imamlarn bid'at, mcmel ve mtebih szleri kullanmaktan, bu szlerde hem doru hem de yanln bir arada olmas sebebiyle men ettiklerini zikretmektir. Bu lafzlarda bir ok kapallklar belirsizlikler ve karklklar bulunmamaktadr. Halbuki nakledilen haberler ve onlarn anlamlar zerine kurulan lafzlar aktr. Me'sur olan haberler insana daha yakndr. Bilinen eyden marifet olur. Nitekim mam Malik (R. aleyh)'den rivayet edildiine gre o yle demitir. "lim azalrsa eziyet ortaya kar, haberler azalrsa heva ve heves oalr." Lafz menkul olmayp, onun manas da makul olmazsa cefa ve heva oalr. Bu yzden bir ok kimsenin birbirlerini -manalar ve delilleri anlamakszn, sadece arzularna uyaraktuttuklarn veya reddettiklerini grrsn. nsanlar, Nebi'den (sallallahu aleyhi ve sellem) veya mmetin selefinden nakledilen bir ey olmakszn, sylediklerinin anlamlarn dnmeksizin ve savunduklar eyin neyi gerektirdiini, onlar iin ne gerektiini bilmeksizin birbirine dost veya dman olmaktadrlar. Bu yzden nassta olmayan grleri ortaya konulmakta. Mezhepler insanlar o grleri kabul'e armakta, insanlar bu grlerle birbirlerine dostluk veya dmanlk etmektedir. NDEKLER

Dinin zerine Kurulduu Temel Sahih olarak ahit olduuna gre Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) bir hutbesinde yle buyurmutur: "Szn en dorusu Allah'n kelam, hidayetin en hayrls Muhammed'in (sallallahu aleyhi ve sellem) hidayeti ilerin en erlisi sonradan ortaya kanlardr. Her bid'at delalettir." Mslmann dini: - Allah'n kitabna, - Raslunn snnetine ve - mmetin ittifak ettiklerine uymaktr. Bu temel masumdur. mmetin ihtilaf ettii eyler Allah'a ve Raslune gtrlr. mmetin, kendi yoluna aran bir ahsa tabi olmas doru deildir. nsanlarn, o kimsenin ard ey sebebiyle birbirlerine dost veya dman olmalar doru deildir. nsanlar Allah'n Kelam, Raslun snneti ve mslmanlarn icma zerine birlemelidirler. Bir ahsa veya bir kelama bal bidatiler onunla mmet arasnda tefrika karmakta insanlar kendi grleri dorultusunda dost ve dman gruplara ayrmaktadrlar. NDEKLER

Hatadan, Doru Nasl Bilinir? Bu yzden Raslullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) ashab ve onlar gzelce tabi olanlar her ne kadar ahkam konusunda tartmlarsa da aralarndaki sayg sabit kalmtr. Onlar tarttklar meseleleri Allah'a ve Raslune gtrrlerdi. Onlarn bazlar grlerinde isabet etmi Allah da onlarn ecrini oaltm, derecelerini ykseltmitir. Onlarn bazlar da sadece hak olan amalayarak ictihad etmi ancak hataya dm Allah da onlarn hatalarn af etmitir. Allah Teala'nn u sz bunu destekler: "Ey Rabbimiz unutur veya hata edersek bizi sorumlu tutma" (Bakara: 2/286) Onlarn bu hatalar ilmi bir hkmde olabilecei gibi haberi-nazari bir hkmde de olabilmitir. rnein; onlar ailesinin kendisi zerine alamas sebebiyle lnn azap ekip ekmeyecei lnn, ayak seslerini duyup duymayaca Muhammed'in, Rabbini grp grmedii v.b. konularda ihtilaf etmilerdir. Bundan daha ilginci udur: reyh; "Hayr sen ayorsun, halbuki onlar alay ediyorlar" (Saffat: 37/12) ayetini okuyan kiinin kraatini reddetmi ve Allah armaz demiti. (Adam: Allah aryor, onlar ise alay ediyorlar, anlamna gelecek ekilde okunmutu.) Bu olay brahimin en-Nehai'ye ulat o dedi ki: "ureyh, bilgisi kendisini artan bir airdir. Abdullah ondan daha alim (veya daha fakih) biridir." Adam "bel aciptu" eklinde okuyordu ve ureyh ona itiraz etti. ureyh mslmanlarn yannda kymeti byk olan biridir. Buna benzer olaylar oktur. Grler, onu syleyenden nakledildiinde veya tarif veya beyan yoluyla olur. vg ve yergi, dostluk ve dmanlk ieren szlere gelince: Kur'an' Kerim'de zikredilen Mslmankafir, m'min-mnafk-iyi-gnahkar, doru-yalanc, slah mfsit v.b. isimler byledir. Szn doru veya hatal olduu akl veya nakille bilinen bilgiye delalet eden delillerle belli olur. Bilgiye delalet eden deliller, daha nce akladmz gibi, birbirleriyle atmaz.

atma delillerden birinin, dierinin medlulne ters dmesidir. Bu bazen iki kiiden birinin kabul ettiini dierinin yanlln gerektirecek ekilde birbirine ters olmasdr. Mutlak elikiye gelince, iki delilden birinin gerei dierinin gereini, gerek kendisiyle ve gerek kendisinin bir gereiyle-mesela iki delilden birisi, dierinin bir lazimesini nefyeder veya malzumunu ispat eder nefyeder. Kukusuz bir eyin gereini (lazimesini) nefyetmek bizzat o eyi nefyetmek; Malzumunu ispat etmek ise bizzat onun varln kabul etmektir. Ayn ekilde bu bir elikidir. nk bir eyin hkm, o eyin benzerinin hkmdr. Eer bir eyin benzerine o eyin aslnn hkmne ters bir hkm verilirse, o eyin asl iinde ters bir hkm verilmi olur. Bu genel eliki Allah'n kendi kitabndan nefyettii ihtilaftr: "Kur'an' dnmyor musunuz? Eer o, Allah'tan bakas tarafndan indirilmi olsayd onda birok tutarszlk bulurlard" (Nisa: 4/82) Bu ihtilaf Allah'n, kafirlerin u sznde anlatt tutarszlk gibidir: "Siz eliki szler sylyorsunuz. Ondan (Kur'an'dan) dnen, dndrlr." (Zariyat: 51/8-9) "Onlardan bir blm kitabn asl olan muhkem ayetler dierleri ise mteabihlerdir." (Bakara: 2/7) Buradaki genel teabihle birbiriyle uygunluk iinde olma birbirine uyma ve birbirini dorulama anlam kastedilmitir ki tersi atma ve elime alan ihtilaftr ilmin delilinin elikili ve ihtilafl olmas caiz deildir. Akl sahibi kimseler bu konuda ihtilaf etmezler. Delillerin denk olduu grn syleyen kelamlar istidlal bozukluundan bu bu yargya varmlardr. Bu istidlal bozukluu da bazen eksiklikten bazen de delilin bozukluundan olur. En ba neden de manalar birbirine benzeyen mcmel lafzlardr. Grleriyle Kitap ve snnete ters denler, grlerini bozuk temel zerine kurmaktadrlar. Onlar Allah ve Raslnn szlerini mcmel kabul edip onlardan bilgi elde edilemeyeceini sylerler. Kendi mteabih szleri onlara gre muhkem; Allah'n ve Raslnn muhkem szleri onlara gre mteabihtir. Nitekim filozof ve kelamc cehmiler v.b. bir takm grler ortaya atp onlarla Allah'n sfatlarn, ahirette r'yeti, onun mahlukatn zerinde olduunu, Kur'an'n onun kelam olduunu v.b. nefyettiler ve bu grlerini muhkem sayp Allah Raslunn szlerini ona gre tevil ettiler veya red dettiler. Ya da onlara hi itibar etmeyip, onlar doruya gtren bilgiler olarak grmediler. Bakarsn ki onlardan biri: "Allah cisim deildir cehver deildir, araz deildir, onun nicelii ve nitelii yoktur, arazlar ve havadisler ona ulamaz" v.b. eyler sylyor, Allah'n alemden ayr ve onun dnda olmadn savunuyor, onlara Allah Teala'nn kendisinin ilim ve kudrete sahip olduunu haber verdii sylense onlar: "Onun ilim ve kudretinin olmas ona arazlarn ulamas demektir, bu durumda o cisim olur, onun nitelii ve nicelii olur. Bunlar Allah iin olmayan eylerdir" derler. Sonra siz yle dersiniz:

"Allah Raslu zikrettii Allah'n isim ve sfatlardan bizim bilmediimiz eyleri kastetmitir." Siz dersiniz ki: O cumhura, onlarn anlayna gre konumutur, gerek ise onun dndadr. nk onun maslahat onu gerektiriyordu. O, sfatlarla aklyordu. rnein sevgiyi, rzay gazab, irade, semi basarla bilgiyi kelam ve iradeyle, kudreti ilimle aklamtr. kinci hakknda sz sylemek birinci hakknda sz sylemek gibidir: Nefiyde ve ispatta onun nefyini gerektiren lazimeyi gerektirir. Bylece onlarn grleri akli konularda safsatalardan ve semi konularda saptrmalardan ibarettir. Onlar her iki delili birinin hkmn dierine ters gstermekle birbirinden ayrmlardr. Naslar gereklerinden koparm Allan'n kemal sfatlarndan olan zelliklerini nefyetmilerdir. Nefyeden kii ispat ettiiyle, nefyettii ey zerine musallat olmu, ispat ettii ey zerine, nefyttii eyi ispat edenin ortaya koyduu eye benzer eyler ortaya atmtr. Nefyeden, ispat ettiine gre daha ok ekikili olsa da bunu yapmtr. NDEKLER

Bidatlar Bidatlarn Dinin Asl Yapmlardr Sonra onlar dinin bidat ve mcmel olan grlerini dostluk ve dmanlk ls haline getirmiler, hatta onlara muhalefet edenleri tekfir etmilerdir. Onlar: Usul'd-din konusunda hata edenler kafir olur derler. Bahsettikleri meseleler bidat olarak ortaya att

meselelerdir. Malum, hariciler bidati kimselerdir. Nitekim Raslullah'dan (sallallahu aleyhi ve sellem) gelen nasslar ve ashabn icma onlar ktleme konusunda uyum halindedir. Onlar Kur'an'n ayetlerini kendi inanlarna gre tevil etmiler ve onlara ters denleri tekfir etmi, onlarn Kur'an'a muhalif olduklarna inanmlardr. Kim Kur'an'da temeli olmayan bir gr ortaya atar ve ona uymayanlar tekfir ederse onun bu yapt haricilerin yaptndan daha erlidir. Cehmiye'nin temel gr sfatlar nefyetmektir. Onlar akli gerekelerle bunu yapar ve onlarla nasslara ters derler. nk akli kaniyye adn almaya hak kazanm sarih akl nasslara muhalif deil, uygundur. nsanlarn rfnde cehmiyye'nin grlerinin temelinin nefiy olduu yayldndan airler bu manay iirletirmiler. rnein Ebu Temmam yle der: "(Bunlar) cehmiyye'nin vasflar; ancak onu eyann cevheri olarak isimlendirdiler." NDEKLER

nanlar Konusunda Cehmiyyenin ledii Byk Gnahlar Onlar drt byk gnah ilediler. Birincisi: Enbiya (aleyhimus Selat ves-Selam)'n nasslarn reddettiler.

kincisi: Akl sahibi insanlarn nasslara uygun akli delillerini reddettiler. ncs: Muhalif olan mcmel ve batl grlerini dinlerinin temeli haline getirdiler. Drdncs: Karsndakileri ya tekfir ettiler ya onlarn fask olduunu sylediler veya bu bidat, sahih menkul ve sarih makula aykr grlere kar kanlar hata etmekle suladlar. NDEKLER

lim ve man Ehlinin Ayetler ve Sfatlarla lgili Tutumu lim ve iman ehli ise; onlar bu halin aksine davranmlar. Allah ve Raslunun kelamn, kendisine dayanlan, dinin temeli yapmlardr. Onlar, insanlarn tarttklar eyleri bu ikisine gtrr. Ona uygun olan doru uygun olmayan yanltr. M'minlerden amac bu iki kaynan itaat olan ancak temin niyetle itihadndan sonra hata eden kiiyi, onun hatas ister haberi-ilmi meselelerde olsun, isterse ameli meselelerde olsun, Allah affeder. Raslullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) syledii hereyi btn insanlar bilecek ve anlayacak deildir. Aksine pek ok insan o szlerden bir ounu bilmez, birok kimseye de onun ne kastettii kapal kalr. Halbuki bu sonuncular kendi kelamlarn daha muhkem ve Rasl'un asl amacna daha yakn olduunu savunurlar. Fakat ilim ehli, onun ne dediini bilir, hangi nakli kabul edeceklerini, hangilerini reddedeceklerini bilir. Onlar Raslden rendikleri eylerin ne anlama geldiklerini de bilirler.

Kukusuz Allah Teala Raslune apak beyanla tebli etmesini emretmitir. O, Rabbin emrine en ok itaat edendir. Onun apak bir beyanla tebli ettiinde hibir kuku yoktur. Apak teblide kapallk ve artmacalar olmaz. NDEKLER

Allah Tefsiri Deil Mteabihleri Tevil Etmeyi Nefyetmitir Allah'n mteabih olarak zikrettii ayetlerin te'villerini ondan baka kimse bilmez. Allah, bakalarnn o ayetleri te'vil etmelerini nefyetmitir ama onun manasn tefsir etmeyi nefyetmemitir. Nitekim imam Malik'e "Rahman ara istiva etti" (Taha: 20/5) ayeti hakknda istivann nasl olduu sorulmu, o buna yle cevap vermitir: "stiva malumdur, nasl olduu mehuldr, ona inanmak vacip, onunla ilgili soru sormak bid'attir" Ondan nce Rabia da buna benzer bir cmle sylemiti. Malik bu szyle istivann manasnn bilindiini aklamtr. Onun nasl olduunun ise bilinmediini aklamtr. Onun tevilini ancak Allah bilir. Ancak istivadan bilinen eyler ve dier eyler Allah ve Raslunun aklad tefsirlerdendir. Allah Teala bize Kur'an zerinde dnmemizi emretti, Kur'an', zerinde dnmemiz iin inzal ettiini aklad. Dnmek ve kafa yormak mutlaka, sz syleyenin sznden ne kastettiini aklamayan kiinin szleri zerinde dnmek ve onlar anlamak imkanszdr. Bu yzden Allah kelamnn bir ok anlama gelebildiini, onun muradn aklamadn sanan halktan insanlarn

grleri, sadece Allah'n bilebilecei kadar yanllklarla doludur. Hatta onlarn sonu nakli konularda saptrmalara, akli konularda ise safsatalara dmektir. Bu iki eit yalan ve bhtann birlemesidir. Bir kimse "istiva" dediinde bunun onbeten fazla anlam olduunu sylerse bu hatadr. nk isteva "ala heza" demenin tek anlam vardr, "isteva ve heza" nn da tek anlam vardr. "isteva"nn da - hibir harf bitimeksizin- tek anlam vardr. Bunlarn anlamlar onlara bitien harflerle deiir. rnein istila ve ama anlam tayan (ala) veya cem anlam tayan' (ve) gelir veya bu balalar terkedilir. Biz bu konuyu baka yerlerde genie akladk. Allah'n kelam son derece ak ve nettir. Onlar bilmek ve anlamak isteyenler, doru bir ekilde anlar. Bu nass ve dierleri iin geni aklamalar yaptk. Bu ayetin nassnn sadece bir anlam olduunu, baka bir anlama gelmedii tam yirmi delille aklanmtr. Dier nasslarla ilgili durum da ayndr. Burada kelamn drt eidi vardr. Birincisi: Biz kitap ve snnetin hidayet ve beyanla gnderildiini aklarz. kincisi: eitli anlamlara gelebilecei ihtimalinin batl olduunu aklarz. Sz konuann kasdetmedii anlamn bilindii delile delalet etmez. ncs: Kar kann, akln ona muhalif olduu tezinin batl olduunu, onunla elimediini aklamaktadr. NDEKLER

Onsekizinci Delil: Akli Delillerin Bozukluuna Delil Getirmek

Onsekizinci Vecih: Denilir ki: Tevhid, nbvvet, ldkten sonra dirili konularnda er'i delillere ters olan akli delillerin fasit olduunu deiik yerlerde akladk ve onlarn elikilerini gsterdik. Onlarn doru olduuna inanlmas baz insanlarn akllar artmas yzndendir. Nitekim sfatlarn ve fiillerin nefyinden onlarn sonlarnn terkip, tecsim ve ihtisas olduunu, kaderi inkar etmelerinin sonunun emir ve meiet konusunda elikiye dmek olduunu alemin ve ahiretin hudusunun fiilleri inkar etmeye gtreceini akladk. Onlarn nefiyle ilgili zikrettikleri eylerin iinde hak ve batln birbirine kart mcmel lafzlar olduunu beyan ettik. rnein onlar der ki: "Eer Rabb teala, mahlukattan ayr ilim, kudret ve dier sfatlarla muttasf olsa, onun zat ve sfatlardan oluan bileik bir varlk olmas gerekir. Ayrca bu durumda onun, kendinden ayr baka bir varlkla ortakl sz konusu olur. Bu durumda o, varlkta ve dier konularda bakasyla mterek olur. Vucubiyetle ve dierlerinde bakalarndan ayr olur. Mtereklik ve imtiyaz olduundan o mrekkeb bir varlk olur. Bu durum da o fert cevherlerden veya madde ve ekilden olumu mrekkep bir cisim olur.Mrekkep olan bir ey kendini oluturan elere muhtatr. O kendi bana var olamaz...v.s." Biz bu grlerin fasit olduunu pek ok ynleriyle akladk. Bu deliller mcmel lafzlar zerine dnp durmaktadr. Mrekkeble baka birinin bir araya getirdii ey kasdedilmektedir. Yani daha nce ayryken bir araya toplanm eyler rnein: Elbisenin paralar, yemein, ilalarn iinde ve dier milletlerin dilinde mrekkebin anlam budur. Onlar ise mrekkeple kendi rflerine gre bir eyden bir eyin ayrlmasn kastediyorlar. rnein ilmin kudretten, grnenin grnmeyenden ayrlmas gibi. Bu manann terkip olarak isimlendirilmesi Arap diline uymayan bir uydurmadr. Bu uydurma dier milletlerin diline de uymaz. Eer mrekkep buysa her bir varln mrekkep olmas gerekir. nk hakknda baz eylerin aksine baz eylerin bilinmedii hibir varlk yoktur. Malum, malum olmayanlarn dndakilerdir. Onlarn "czne muhta olan" sz kartrmadr. nk lazmi sfatlarla mevsuf olan bir varlktan o sfatlarn ayrlmas mmtenidir. Lazmi sfatlar baz insanlar sfat olarak kabul etmemektedirler. nsanlardan bazlar ayr lafzlar, ayrlncaya kadar ne ispatta ne de nefiyde kullanmamaktadr. Onlar der ki: "ki "bakas" ile ikisinden biri iin -dieri iin olmakszn-ilmin caiz olmas isteniyorsa o "bakas"dr. Eer bu ikisiyle, ikisinden birinin dierinden-bir zamanda veya bir mekanda veya bir varlkta-ayrlmasnn caiz olduu sylenmek isteniyorsa bu "bakas" deildir. Eer o mavsup deildir demiyorlarsa, orada zat iin lazm olan sfatn olmas yle dursun, zatn gayri lazm bile olmaz. Eer "o, onun gayrdr" denilirse o ve zat birbirinden ayrlmaz, biri olmadnda dieri de olmaz. Bunun benzeri iki ey arasndaki gerekliliktir. Bu gereklilikle iki eyden birinin varl dierinin var olma artna baldr. Bu durum mmteni deildir. Mmteni olan her iki eyden birinin dierinin varlna ihtiya duymasdr. Sebeplerde devri daim mmtenidir. artlarda devir ise caizdir. Burada "ihtiya duyma" lafz ise: Eer bu lafzla merutun artna ihtiyac syleniyorsa -ki bu her iki taraftan bir gerekliliktir- bu mmteni deildir. Kendi nefsiyle vacip olan kendi haricindeki eylere ihtiya duymas mmtenidir. Zatn lazimi sfat ise ismin msemmasna dahildir.

"O, ona muhtatr" sz "bu durumda o kendine muhtatr" sz gibidir. "Allah'a dua ettim" veya "Allah'a kulluk ettim" denildiinde Allah ismi sfatlarla muttasf olan bir zattr. Yoksa Allah ismi, lazimi sfatlardan soyutlanm mcerret bir zatn ismi deildir. NDEKLER

Sfatlarn spat Allah'n Bakasna Muhta Olmasn Gerektirmez Bunun hakikati, onun sadece kendi nefsiyle var olmasdr. Onun zat ancak sfatlaryla olmaktadr. Onun nefsi ancak isminin msemmasna dahil olan eylerdir. Bu gerektir "Bu onun baka bir eye ihtiya duymasdr" diyenler kartrmaktadrlar. Bu sz onun kendisinden ayr olan bir eye muhta olduunu artryorsa, batldr. nk "bakas" lafzyla varlk veya zaman veya mekan asndan ayr olan ey kastedilir. Dieri olmakszn onu bilmek mmkn olur. Sfat birinci manada "bakas" olarak isimlendirilemez. Bu durumda zatn ona ihtiya duymas mmtenidir. nk sfat bu manada "bakas" deildir. kinci manaya gre onun varl sfatlara balanm, varlk sfatlarn gerei yaplmtr, Bu sfatlar "bakas" olarak isimlendirilse bile lafzn kullanm akli manann doruluuna engel deildir. Lafzn kullanlmasnn caiz olup olmamas bir eyi deitirmez. Onlar sahih akli manalara dayanyorlar ancak iinde batl eyler olan mmteni, mcmel lafzlar kullanyorlar. rnein Rafiziler ehl-i snneti "nasibe" olarak isimlendirir. Yani onlara gre ehl-i snnet ehl-i beyte dmanl ortaya karmtr. Biz deiik yerlerde zatn vasvefedildii kaim olan manalarn her akl sahibi kimse iin gerekli olduunu akladk. Bundan kurtulu yolu ancak var olan eyleri mutlak olarak inkar etmektir. lmin varln kudretin varl, kudretin varln da iradenin varl klanlara gelince; Bu sz

reddetmek her eyin varln, halik tealann varlnn ta kendisi kabul etmeyi gerektirir. Bu ise ilhadn son noktasdr. His, akl ve eriat yoluyla, onun tamamen bozuk olduu bilinir. Bundan kurtulu yolu sadece sfatlar kabul etmektir. Kabul edilen bu sfatlar muhlukatn sfatlarna benzemez. man edip salih amel ileyenlerin dini budur. Sfatlar nefyeden felsefeciler ve dierleri "Akl, ma'kul ve akl birdir; Ak, mauk, ve ak birdir, lezzet, leziz ve mltez bir eydir" derler. Onlara gre Allah, mevcuttur ve inayet onun iin vaciptir. Onlar inayeti onun ilmi ve akl olarak aklarlar. Onlar der ki: "lmi ve akl onun zatdr" Halbuki onlarn temel grleri onun hibir sfatnn olmamasyd. Bilakis onun sfat ya selbtir -rnein "O bir cisim ve mtehayyz deildir" sznde olduu gibi- ya izafettir (Onlarn muhdes ve illet szleri gib) ya da ikisinden olumutur. (Onlarn akl, makul ve akl szleri gibi) onlar bu manay korkun ifadelerle tabir etmektedirler. rnein: "Onlarda nicelik okluu ve nitelik okluu yoktur" veya; "Onun had czleri ve nicelik czleri yoktur" veya; "Onun on eyden bir, mukaddes ve mnezzeh olarak ispatlanmas gerekir; "Nicelik, nitelik, zaman, konum, izafet v.b." Bu ve buna benzer ifadeler onun sfatlarn nefyetmektedirler. Onlar sfatlarn nefyini tevhit olarak isimlendirirler. Mutezile ve Cehmiye bunu tevhit olarak isimlendirir. Adna tevhid dedikleri bu ta'tili onlar icat ettiler ve Mslmanlarn dinindeki tevhit anlamnn yerine onu koydular. Allah'n gnderdii dinde "tevhid" hibireyi ortak komakszn yalnzca Allah'a kulluk / ibadet etmektir. Nitekim Allah Teala yle buyurur: "De ki Ey Kafirler! sizin ibadet ettiklerinize ben ibadet etmem. Siz de benim ibadet ettiime ibadet etmezsiniz. Ben sizin ibadet ettiklerinize ibadet edecek deilim, siz de benim ibadet ettiime ibadet etmezsiniz sizin dininiz size, benim dinim bana" (Kafirun: 109/1-6) Tevhidin tamam Allah Teala'nn kendini vasfettii gibi, Raslunun onu tantt gibi, onu vasfetmektir. Bu tavsif her trl "tahriften", "ta'tilden", "keyfilikten", "temsilden" uzaktr. Nitekim Allah Teala yle buyurur: "De ki Allah tektir, sameddir, dourmam ve domamtr. Hi kimse onun dengi deildir" (hlas: 112/1-4) Buradan hareketle, sfatlar nefyeden bidatlar kendilerine muvahhid demektedirler. Onlar nihayetinde yle derler: "O, tlak artyla mutlak varlktr."

Nitekim onlardan bir grup: (rnein bn Sina ve ona uyanlar) "Sabit olan ilerin nefyi artyla mutlak varlktr" der. Veya Konevi ve benzerleri: "O artsz olarak mutlak varlkdr" der. Yalanlamas mmkn olmayan sarih aklla, bu szlerin bir ok ynden batl ve elikili olduu bilinir: Birincisi: lmin kudretin kendisi, kudretin de irade ve inayetin kendisi, hayatn ilmin ve kudretinin kendisi, ilmin fiilin ve ibda'nn kendisi v.b... klnmas, fasit olduu zorunlu olarak bilinen eylerdir. nk bu gerekler eitlidir. Eer bu gerekler sylendii gibi kabul edilirse bu u szlere benzer: "Sayahn hakikati yemein hakikatidir, yemein hakikati rengin hakikatidir" ve dier eitli hakikatleri tek hakikat sayan szler... NDEKLER

Sfat Mevsufun Kendisi Kabul Edenlerin Grnn Butlan kinci vecih: Malumdur ki kendi bana kaim olan, bakasyla kaim olan deildir. Cisim araz deildir. Mevsuf sfat deildir. Zat, sfatlar deildir. Kim alim ilimdir, ilim de alimdir derse, onun yanll aka ortadadr. Akl lafzyla masdar kastedilmise o, fail makamnda akl ve ismi meful makamnda makul deildir. Eer aklla, kendi bana kaim bir cevher kastedilmise o akldr. Eer o, kendini veya bakasn dnen akln kendisi deildir. O zatnn kendisidir.

Ayn ekilde onlarn dediine gre ak mauk olarak veya mahbub muhib (sevilen seven) olarak isimlendirilebiliyorsa bilinmelidir ki mslmanlarn dilinde ak mauk, hbb (sevgi) de mahbub anlamna gelmez. Aksine masdar ile isimlendirilen ile ismi fail ve ismi meful ile isimlendirilen arasnda fark vardr. Sfatla mevsuf arasndaki farkllk akl sahiplerinin ftratnda ve milletlerin dillerinde vardr. Kim birini dieriyle ayn kabul ederse dile gelmeyecek kadar byk bir safsata yapm olur. te onlarn akli delillerde vardklar son nokta safsata ve nakli delillerde vardklar son nokta arptmadr. NDEKLER

Itlak Veya Sabit lerin Selbi artyla Veya artsz Olarak Mutlak Varln Hariteki Varlnn Nefyedilmesi nc vecih: Denilir ki tlak veya sabit ilerin selbi artyla veya artsz olarak mutlak varln hariteki varlnn nefyi sarih aklla bilinen bir eydir. Byle bir varlk ancak zihinde bulunur. Onlar bunu Yunan mantyla ortaya koymular ve mutlan tlak artyla olduunu aklamlardr. rnein tlak artyla mutlak insan, tlak artyla mutlak hayvan, tlak artyla mutlak cisim, tlak artyla mutlak cisim... Btn bunlar gerekte deil sadece zihinde bulunan kavramlardr. Onlarn mtekaddimleri gerekte olmayan soyut okluklar -onlar bunlar Eflatun'un misalleri der- ispat ettiklerinde onlarn stadlar

kar kp: "Bu ancak zihinde olur" dediler. Sonra bu soyut okluklarn gerekte var olduunu kabul edenler: "Bunlar somut eyadan soyut haldedir" dediler. Onlara gre bu soyut okluklarn somut eyay ortaya karmas mmtenidir. Onlar ancak eyann sfat veya ondan bir czdr. Bir eyin sfat mevsufunu yaratamaz. Bir eyin paras, kendisinin btnn yaratamaz. Itlak artyla hariteki mutlak varln dier varlklar yaratmas mmtenidir. Hatta baka varlklarn var olma sebebi olmas da mmtenidir. Bu yzden muhdes ve hudusu bilinen mmkinatn tlak artyla mutlak varlktan mstani olarak bir var edici ve yaratcya ihtiya duymaktadrlar. Zihnin dnda; gerekte var olanlardan soyutlanm olan mutlak okluklarn varln kabul edenleri iddetle reddenler bu gr nasl savunabilmektedirler? Halbuki onlar en yce ilmin, en yce felsefenin varlk felsefesi olduunu kabul etmilerdir. Sonra mutlak varl bu ilmin konusu yaptlar. Ama bu mutlak varlk, vacip-mmkin, illet-malum, kadimmuhdes gibi, paralara ayrlabilen bir varlkt. Blnme yeri tam ortadand. Onlarn bu vacip ve mmkine blnm varl vacibul vcud kabul etmeleri imkanszdr. , Onlar vacibul vcudu tlak artyla var olan mutlak vucud yapmlardr. Halbuki bu varln mutlak varlk dnda herhangi bir gereklii yoktur. Veya o varl sabit olan ileri selbi anyla var kabul etmilerdir. NDEKLER

Varln Mahiyeti Onlar, onun varlna hibir mahiyetin ve gereklerin ona arz olmayacan sylerler. Bu ifadede

onlarn bozuk temeli zerine bina edilmitir. Bu temel: "Varlk harite sabit olan gereklere arz olur" temelidir. Buna binaen harite bir eyin varl gerek deildir. Hariteki geree bazen varlk arz olur bazen de ondan ayrlr. Buradan hareketle mantklarnda, varlk ile mahiyeti birbirinden ayrdlar. Eer onlar mahiyeti: "zihinde olan", varl da "gerekte olan" olarak aklasalard bu doru olur ve buna kimse itaraz etmezdi. Onlarn temelde dnd budur. Ancak onlar zihinde olan maliyetin harite de var olduunu sanmlardr. Onlar, bu somut insanda, ondan ayr, harite, kendi bana kaim olan akli bir cevherin var olduunu dnmlerdir. rnein konuan, hisseden, iradesiyle hareket eden v.b. bir canl. Doru olan btn bunlar belirli isimlerdir. Her isim bir sfat alr. Bu sfat dier isimlerin ald sfatlardan farkl olur. ey (ayn) bir; sfatlar eitlidir. Onlarn muayyen olan eyde kendi bana kaim olan eyleri ispat etmelerine gelince bu duygulara akla ve eriata tersti. Harite var olan ey neyse odur. Onda iki cevher bulunmaz ki birisi dierine arz olsun. Bilakis var olan zat ve sfatlaradr. Biz bu konuyu baka yerlerde genie anlattk. Buradaki amacmz udur: bn Sina ve benzerleri varl vacip ve mmkin olan eklinde ikiye ayrmlardr. Sonra mutlak vcudu tlak artna veya sabit olan ilerin selbi artna balamlardr. Nitekim o, ifa ve dier kitaplarnda beyan eder. Her akl sahibi byle bir varln harite var olamayacan bilir. O, mutla tlak artna baladktan sonra, onun herhangi bir sfatla dierlerinden ayr olmasn caiz grmez. Yani: "O kendisiyle vaciptir veya kendisiyle vacip deildir" denilmez, nefiy veya ispat sfatlaryla vasflandrlmaz. nk btn bunlar arma ve snrlandrma olur. Bu varln ispat ve nefiy sfatlaryla vasflandrlmayacan syleyen Karamita'nn grdr. Malum iki zddn olmamas mmtenidir. Sabit olan ilerin selbi (yokluun zdd) artna gelince; bu, var ve yok olan ilerin selbi artna balanmasndan daha kt bir durumdur. nk o, varln msemmasnda kendi dndakine ortak olmakta ve varlk ileriyle ondan ayr olmaktadr. O ayn zamanda yokluk ileriyle de ondan ayr olmaktadr, kuku yok ki btn varlklar bundan daha kamildir. Hem varlk hem yokluk ileriyle selbi artna gelince; bu varla, varl (yokluun deil) selbiyle ayr olmasndan - bu mmteni olmakla birlikte- daha yakndr. Ayn ekilde bu da mmtenidir. Bu ise yoklua daha yakndr. Onlarn vacibul vcudun yokluu kabul etmeyeceini, bunun mmteni olduunu kabul etmeleri gerekir. Byle bir varln harite varl dnlemez. Sadece zihinde kabul edilebilir. Zihinde bir ey hem var hem yok olmas zihnen var olabilir. Onlar bunu savunduklarna gre iki zddn bir arada olabileceini ve iki zddn ikisinin de yok olabileceini ispatlamalar gerekir. Akl sahiplerinin ittifakyla en byk mmteni'dir. Hatta btn mmtenilerin asl iki zddn bir arada olmayacadr denilir. Karamita ve Batiniye davetisi olan bn Sina ve benzerleri Msr'daki Hakim'in tabilerindendir. Onlar ve onlarn benzerleri mlhid batniyyenin bakanlardr. Bunu bizzat kendileri sylemektedir. bn Sina ve onun aile efrad bu Msrllarn davetileriydi. Mslmanlar bu Msrllar, Allah'n isimleri ve ayetlerindeki ilhadlarndan dolay mlhidler olarak

isimlendirirlerdi. Onlarn ilhad Yahudilerin ve Hristiyanlarn ilhadlarndan daha byktr. bn Arabi ve onun Sadreddin Konevi, bn Sebiin, bn Farabi v.b. arkadalarn ilhadna gelince; Onlar der ki: "O, tlak art olmakszn mutlak varlktr" rnein Konevi byle der. Yani O'nun var olmas, onun o olmas sebebiyledir. O, O'nun vacip mmkn, bir, ok olmasndan sarf- nazar eder. Bu mana bn Sina v.b.'nin ihata grdr. Malumdur ki mutlak olan kaytsz olandr. rnein dier bir insan tasdik etme art olmakszn mutlak olarak insan (kavram) gibi. Bu insandr, zihni ve haricidir. Mutlak varlk, bu vacib, mmkn, vahid, ok, zihni, harici varl tasdik artna bal deildir. Bu durumda kukusuz bu mutlak varlk, harite mutlak olarak var deildir. Kim Klli ve tabii, harite mevcuttur derse bununla hak da batl da kastetmi olabilir. Yani o zihninde klli, harite muayyen olarak mevcuttur. Yani bu zihni ekil, harite mevcut olan eyaya mutabk olmaktadr. Tpk ismin, msemmasna uygun olmas gibi.. Mana, zihni mevcud ve haricidir. Bu durumda bu sahihtir. Eer bununla, nefsin harite mevcut, harite varl klli olduu syleniyorsa bu batl olup, his ve akla aykrdr. nk klli olann mterek olarak dnlmesi mmtenidir. Harite mevcud, muayyen, kendi nefsiyle bakasndan ayr her eyin mterek olarak dnlmesi mmtenidir. Mtereklikle onlarn bu konuda bahsettikleri ortakl kastediyorum. Yani nevi'de (eitle) ayn (eya)nn mtereklii, cinste nevi'lerin mtereklii, czziyatla klliyatn mtereklii. Bu mtereklie kar gelen ksm, czziyatta klliyatn mterekliidir. Cinsin nevilere, nevilerin de aynlara blnmesi gibi. Mtereklii (irketi) fakihler irket bahsinde aklamlardr. Fakihlerin aklad irkette konumuza karlk gelen ksmet babdr. Bu kelime u ayette geer: "Onlara suyun aralarnda paylatrldn haber ver" (Kamer: 54/28) "Onlardan her kap iin birer grup ayrlmtr." Bunlar harite mevcut olan aynlar hakkkndaki irkettir. Burada btn, czlere blnmtr. Mesela kelimenin isim fiil ve harfe ayrlmas gibi. Birincisi stlahi kelimenin isim, fiil ve harfe ayrlmasna benzer. irketten (mtereklikten) amacn klliyatta olduu yoksa klli (btn) olmad bilinirse muayyen eylerde mtereklik olmad bilinir. rnein bir insanda bu muayyen baka bir ey yoktur, dierinde de bundan birey yoktur. Cziyyatn mterek olmasnn sahih olduu klliyat, mterek olmas dnlemeyen cziyyattan bir cz olamaz. Kim: "Klli insan muayyen olan insandan bir czdr" veya: "Mutlak insan filan muayyenin bir czdr" der ve bununla muayyende mutlak bir ey veya klli bir ey olduunu anlatmak isterse onun bu sz apak fasittir. Razi ve benzerlerinin mantklarn ve bu konuda akl karanlarn kelamnda olan bir ok pheler bylece giderilmi oldu.

NDEKLER

Allah'n Varl Konusunda Felsefecilerin Ve Kelamclarn Hayreti Kafalar kartklarndan dolay Allah'n varl hakknda eitli sorular sormaya baladlar. O mahiyetinin kendisi midir yoksa mahiyeti zerine zaid midir. Varlk lafz uyum iinde olan sz mdr yoksa dank bir sz mdr? Veya o, lafzi mterek bir sz mdr? Onlar dediler ki: Varlk lafz, lafzen mterektir dersek, varln vacip ve mmkn olarak ayrlmasnn mmkn olmad bu akl sahibi kimselerin ititfaklarna ve sarih akla ters olur. Eer biz o uyum iinde veya dank dersek mevcudatn, varln msemmasnda mterek olmas gerekir. Bu durumda vucud vacip ile mmkn arasnda mterek olur. Bu durumda mterek vcut kendisini oluturan eylerden ayrlmak ihtiyacn duyar. Ayr olmak muhta gereklerde olur. Bunun varl onun mahiyeti zerine zaid olur. bu durumda vacibul vucud bakasna muhta olur. Razi ve ona tabi olanlar derler ki: "Rabb Teala'nn varl hakknda sadece gr vardr: Birincisi: Varlk lafz sadece lafzi itirakle sylenir: kincisi: Vacibul vucud, mahiyeti zerine zaiddir.

ncs: O mutlak varlktr. Ondan sabit olan her mahiyetin selbine bal olarak var olan varln dnda onun bir hakikati yoktur" Onlara denilir ki: Her k da batldr. Onlardan hibiri doru deildir. Onlarn asl yanl onlarn vehimleridir. Biz "vcud vacip ve mmkine ayrlr dediimizde onun harite var olmas gerekir. "Onun kendisi vaciptir; onun kendisi mmkndr" dememiz gerekir ki bu hatadr. Harite bir eyin iki ey olmas ve o ikisinden her birinin o eyin kendisi olmas mmtenidir. Ancak kavram olarak zihinde var olan eyde bu ortaklk mmkn olur. Zihinde her iki anlama gelmesi varlk lafznn ununki gibidir. Bu durum azya geirilen kavramlar iinde ayndr. Ancak dta gereklii olan varlkta baz ynlerden ikisi birbirine benzer. Bu zatn kendisinin ve sfatnn bu zatn kendisi ve sfat olmasna gelince: bu da akln almayaca kadar bozuktur. Bu durumda vcudun ismi hakknda sz sylemek zat, ayn, nefs, mahiyet, hakikat, hakknda sz sylemeye benzer. Nitekim hakikat "vacip hakikat ve mmkn hakikat" diye ikiye ayrlr. Mahiyet lafz ve zat lafz da byledir. Keza vucud lafz da byledir. Hakikat veya mahiyet vacip ve mmkn olarak ikiye ayrlr. Dediimizde vacibin mahiyetine mmknn mahiyetinden birey olmas gerekmez. Ayn ekilde vcut, vacip ve mmkne ayrlr denildiinde vacibul vcudun iinde baka bir eyin var olmas gerekmez. Bilakis ona mutlak varlk veya mutlak mahiyet yoktur. Aksine onun mahiyeti onun hakikati ve vcududur. Aynn mahluku, onun hariteki vcudu idiyse -ki o zatn kendisi, hakikati ve hariteki mahiyetidirharite iki ey olmaz. Halik Tealann hakikatde evleviyetle onun sabit olan varl -ki onda hikimse ortak deildir- ve gerek emir zere sabit olan mahiyetinin kendisidir. Vacip ve mmkin arasnda mterek varln harite var olduu takdir edilirse: canllk mterektir o konuanda da konumayanda da bulunur. Birinin dierinden ayrlmas zelliklerin bulunmasyladr. Nitekim insan nitelikleriyle ayrdr. Ayn ekilde siyah ve beyaz renk olarak mterektir. Ama birbilerinden zel renkleriyle ayrdrlar. u armlar biri iki, ikiyi de bir yaptlar. Bu sfat u mevsuf, u mevsufu u sfat yaptlar. Nitekim onlar yle der: "phesiz ilim kudrettir,o iradedir; ilim alimdir" Bylece ikiyi bir yaptlar. Ayn ekilde muayyen bir eyin (bir insan) eitli cevherleri olduunu sylediler insan, hayvan (canl) natk (konuan) hassas (duygulu) ve iradesiyle hareket eden, gibi... Bu cevherlerden herbirini dierinden ayr kabul ettiler. Halbuki insann bir cevheri ve deiik sfatlar olduu malumdur. Ayn ekilde onlar madde ve ekli birbirinden ayrmaktadrlar. Onlara gre her ikisinde de ayr cevherler ve kendi bana kaim akllar vardr. Halbuki makul olan sfat ve mevsufun, araz ve cevherin olmasdr. rnein yzk, dirhem, divan, elbise gibi sanayi rn ekillerde cevherlere araz kaim olmaktadr. Cevher ise gm, ahap v.b. eylerdir. Ayn ekilde birleme ve ayrlma bir mahalde olan ey cisimdir. Keza onlar zihni, ekilleri harite sabit olan eyler kabul ettiler. "Madde iin soyutlar ve ayrlar" szlerinde olduu gibi.

Konuan nefis hari onlarn tezini ispat edecek hibir delilleri yoktur. Konuan nefis lm annda bedeni terkeder mcerretler (soyutlar) nefsin ahsi aynlardan soyutlad klli eylerdir. Ancak sonuta i kendisiyle kaim olduu nefse dner. Onlar harite mevcud olan zihinde mevcud olan kabul ettiler. Ayn ekilde onlar vacibul vcudun mutlak olarak mevcud olduunu sylediler. Btn bu iler onlarn delaletlerinden kaynaklanmaktadr. nk onlar biri muteaddid, mtedaddidi ise bir yaptlar. Zihinde olan harite olan, harite olan da zihinde olan yaptlar. Bunun gerektirdii ey var olan yok; yok olan var yapmalardr. Bu iler onlarn delaletlerindendir. Biz bunlar eitli yerlerde akladk. Buradaki amacmz, Allah'n sfatlarn kendisiyle nefyettikleri akli alandaki elikilerini ve delaletlerini gstermektir. Onlar bu aralarla, sarih akla uygun olarak sahih bir ekilde sabit olmu Raslun nasslarna kar kmaktadrlar. Fazl ve zeki kimseler bu mlhidlerin grlerine daldklarnda, ehli bidatten bazlar onlarn grlerine uymaktadrlar. Mesela baz sfatlar nefyedenler makul olann Raslun kelamna ters olduunu sanyor ve makul olann nakle takdim edilmesini savunuyorlar. Ancak onlara sarih akln Raslun haber verdii eylere dorulad aklannca, nassa ters olan eyin fesadn anlyorlar. Bu mulhidler eitli milletlerle deiik anlamlara gelen mcmel mtebih lafzlara dayandlar. Onlar bu kelimeleri deiik anlamlarla doldurdular ki bunlardan hibiri o kelimede olmayan anlamlardr. Sonra bu kelimeleri bir araya getirip uzun cmleler kurdular ve sz uzatp insanlar anlamadklar eylerle oyaladlar. Kukusuz mterek lafzlar ve mtebih manalar oraya yerletirmek iin byk aba ve dikkat harcadlar. Bir talabe onlarn huzuruna girse veya onlarn birine birey anlatsa ve karlarndakinin doas onlardan holanmasa hemen ona: "sen bunu anlamyorsun, "bu bilgi sana gre deil" der ve onlar da kk dmemek iin duyduklarn anlamakszn kabul etmelerini salayacak bir duruma drr onlar eksik akll veya bilgisi kt gzkmemek iin hi itiraz etmez, insanlara onlarla olan yaknlklarn anlatrlar. Nitekim, onlara uyan Karamita'nn eitli dereceleri oluu, bu derecelerden ykselip namusu ekbere ykseldii nakledilir. Bu bir anlamda Sani'i inkar, Raslu tekzib, eriat red, akl ve dini bozmak demektir. Onlar batan sona kadar ilhadn iine batm kimselerdir. NDEKLER

Felsefe ve Kelamclar artan eylerden Biri de Istlahlar Yabanc Dilden Arapaya Ona Zt Bir Manada Tercme Etmeleridir te felsefecilerin armlarn durumu budur. Aslnda onlarn iindeki akl sahibi kimseler ileri ve bilgileri tahkik etmek ister. Ancak onlarn iine phe dm ve bu pheyle yolu armlardr. Nitekim onlardan nceki mrik felsefeciler baz phelere dmlerdi. Bu adan onlarn delaletlerini ve phelerini bilmek isteyen, manas iyice ortaya kmadan mcmel lafzlara uymamas, asl amacn ne olduunu bilmesi gerekir. Bu yapldnda kelam akli ak manalarda yaplm olur; mtebih ve mcmel lafzlarla deil. Onlarn phe ve delaletlerini renmenin akl ve eriat asndan faydas olduu bilinmelidir. er'i adan faydas: Bizim Allah ve Raslunn syledii eyleri bilmemiz gerekir. Raslun syledii hereyi tasdik etmek zerinize vaciptir. nk biz onu sadk ve masduk olduunu Allah hakknda dorudan baka bir eyi sylemeyeceini biliyoruz. mmetin (bir ksmnn) zerinde tartt, mutehayyz, cihet, cisim, cevher, oran gibi mcmel lafzlar ne nefiyde ne de ispatta manas tam olarak aa kncaya kadar hi kimse kabul etmek zorunda deildir. Bu lafzlar syleyen, onunla ma'sumun szlerine uygun sahih manalar kastediyorsa, onun bu istei haktr. Eer masumun szlerine muhalif manalar kastediyorsa onun istei batldr. Geriye bu lafzn tlak ve onun nefyi zerinde dnmek kald. Bu fkhi bir meseledir. Mana bazen sahih olur ve iinde bulunan bir mefsedetten dolay lafzn, tlak mmteni olur; bazen de lafz meru olur ancak konuann kastettii mana batl olur. Nitekim Ali (r.a.): "Hkm ancak Allah'ndr" diyen bir hariciye: "sz gerek ama onunla kastedilen batldr" demitir. Rabbe dua edilen lafz -ki ona sadece esma-i hsna ile dua edilir- ile hakk ispat ve batl nefiy iin haber verilen (lafz) arasnda fark vardr. NDEKLER

Raslullah'a Hitap Etmek le Ondan Haber Verme Arasndaki Fark Rasle hitap ile ondan haber vermenin arasn ayrmamz gerekir. Biz ona hitap ettiimiz zaman Allah'n adabyla edeblenmemiz gerekir. O buyurur ki: "Peygamberi kendi aranzda birbirinizi arr gibi armayn" (Nur: 24/63) Biz Ey Muhammed Ey Ahmed demeyiz bunun yerine Ey Allah'n Raslu, Ey Allah'n nebisi deriz. Allah Subhanehu ve Teala peygamberlere kendi isimleriyle hitap etmitir. rnein: "Ey Adem sen ve ein cennette oturun" (Hud:11/48) "Ey Nuh sana ve seninle beraber olan mmetlere bizden selam ve bereketle (gemiden) in" (Taha: 20/11-12) "Ey sa phesiz ben seni vefat ettireceim ve kendime ykselteceim" (Al-i mran: 3/55) Peygamber'e hitap ettiinde ise: "Ey Nebi" (Tahrim: 66/1) "Ey Rasl, kfrde yaranlar seni zmesin" (Mide: 5/41) "Ey Rasl, Rabbinden sana indirileni tebli et" (Maide: 5/67) "Ey brnp sarnan" (Mzzemmil: 73/1) "Ey rtnp brnen" (Mddessir: 74/1) buyurmutur. Biz de ona hitap ederken bu edeple hareket etmemiz gerekir.

Ancak ondan haber verme makamnda mesela yle deriz: Ben ehadet ederim ki Allah'tan baka ibadete layk ilah yoktur ve yine ehadet ederim ki Muhammed Allah'n Rasludr. Biz, ondan kendi ismiyle haber veririz; tpk Allah'n ondan haber vermesi gibi: "Muhammed sizin erkeklerinizden hibirinin babas deildir; fakat o, Allah'n Raslu ve peygamberlerin sonuncusudur." (Ahzab: 33/40) "Muhammed Allah'n Rasludr. O'nun yanndakiler kafirlere kar sert, kendi aralarnda efkatlidirler. Onlar rku ve secde ederken grrsn" (Fetih: 48/29) "Muhammed ancak bir peygamberdir ondan nce de peygamberler gemiti" (Al-i mran: 3/144) "man edip salih amel ileyenler ve Muhammed'e indirilene iman edenler..." (Muhammed: 47/2) NDEKLER

Allah'a Dua Edilen simlerle, Ondan Haber Verilen simler Arasndaki Fark Hitap etmekle haber vermek konumu arasnda fark vardr. Bu fark eriat ve akl ile sabittir. Bu, Allah'a dua edilen isimlerle, ondan haber verilen isimler arasndaki farkta da grlr. Allah subhanehu'nun kemal sfatlarndan onun uzak olduu kusur ve eksikliklerden haber verirken sylenen isimler dierinden farkldr. Kukusuz o, "Melik" "Kuddus" ve "Selam"dr.

"Allah onlarn sylediklerinden mnezzehtir, son derece yce ve uludur." (sra: 17/43) Allah Teala buyurur ki: "En gzel isimler onundur. Ona onlarla dua edin ve onun isimleri hakknda ilhad edenleri brakn" (A'raf: 7/180) "De ki ehadet olarak hangi ey en byktr? Allah benimle sizin aranzda ahittir" (En'am: 6/19) Dua edilirken (mesela) "Ey ey" diye dua edilmez. Bu aklamalarn akl iin yararna gelince: Kim bir ok manalara gelen bir sz kullanrsa, o, bu szle neyi kastettiini aklayncaya ve ne denilmek istendii belli oluncaya kadar onun sz kabul edilmez. O sz akli bir mana olarak kalr tartlan bir lafz olmaz. Akl sahiplerinin tartmalarnn en ok mterek isimlerden kt sylenir. Hibir lafzla kayt altna almakszn srf soyut konuulursa bundan elbette bir ey anlalmaz. Makale yazarlar, kendilerinden ncekilerden onlarn lafzlaryla makaleler aldlar. Onlar yabanc dilde olduundan onlar Arapa'ya evirdiler. Nitekim Yunanca'dan Hint'e den ve Fars'a dan tercmeler yaptlar. Onlar eviren bazen doru evirdi, bazen de evirdii doru olmad. evirenlerin bir blm Arap deildi. Biz mmete ana dilimiz olan Arapa'yla hitap ederiz. Onlar seleflerinden Heyula, suret, madde, akl, nefs, sfat- zatiyye ve sfat- araziyye, mcerred, terkib, te'lif, cisim, cevher, araz, mahiyet, cz v.b. szleri naklettiler. Bu lafzlarn her biri deiik manalara gelebilir. rnein birisi: "Nevi cinsten ve fasldan mrekkeptir rnein insann canl ve konuan veya canllk ve konuabilirlikten terkibi gibi. Bunlar insann czleridir. Eer vacip teala'nn sfatlar olsayd onun mrekkep olmas gerekirdi. Mrekkep czlerine muhtatr. Czlerine muhta olan vacip olamaz." dediinde ona terkibin czn, iftikarn, gayr'n ne anlama geldii sorulur. nk btn bu lafzlar kapal, kark ve mterektir. Birisi: "nsan canl ve konuandan mrekkeptir v.s." dediinde ona sorulur: - Sen bununla harite var olan insan m kastediyorsun? - Konuan ve canl ayr ayr ahs m var? - Yoksa bu zihinde dnlen mutlak insann o ve o olmas m dr? Eer birinciyi kasdetmise ona: Bu takdirde bu insandr Eer sen insan bu iki eyden mrekeptir diyorsan sana: "Bu takdirde canl ve konuan kendi bana kaim iki cevherdir" denilir. Sen: "Bunlar harite var olan insanda iki cevher vardr; biri canl, dieri konuan." dersen bu durumda harite mevcut olan insann, muayyen insann dnda iki cevherin olmas gerekir. Bu duyulursa ve akla ar gelen bir eydir.

Eer o: "Ben bununla insann canl ve konuan olarak tarif edilmesini kastediyorum" derse ona denilir ki: "te sahih olan mana budur, ancak sfatlar czler olarak isimlendirilmitir. Mevsuf, bu,sfatlardan mrekkeptir. Bu sfatlar ondan ncedir. Zihinde ve harite varl onlara dayanmaktadr tpk czn kl olana, basitin mrekkep olana takdimi gibi. Btn bu (takdimler) fasit olduu sarih aklla bilinen eylerdir." Eer o: "nsan canllk ve konuabilirlikten mrekkeptir" derse ona: "Eer sen canllk ve konuabilirlikle "canl" ve "konuan" kasdediyorsan, nceki sylediimiz geerlidir. Eer sen canl ve konuanla iki sfat olarak kaim olan iki araz kastettiysen bu u anlama gelir: "Mevsuf sfatlarndan mrekkeptir, onlar onun czleridir ve ondan ncedirler" Malum cevher arazlardan mrekkep deildir ve Mevsufun sfatlar harici varlkta onun nne gemez." Eer o: "Ben bununla insann, o olmas ynyle bundan mrekkep olduunu kastediyorum" derse ona denilir ki: "O o ynyle insan harite varl olmayan insandr. Bilakis o, mutlak insandr. Mutlak olan eyler sadece zihindedir. O zihinde mrekkep olarak takdir edilmitir. Sen cisim, hassas, kendi iradesiyle hareket eden ve konuan takdir etmisen bu varlk sadece zihinde bu eylerden mrekkep bir varlk olur."Eer sen canl ve konuan olarak nefiste takdir ettiysen o zihinde onlardan mrekkep olur." Ama "harite var olan gerekler bu zihni ekillerden mrekkeptir" diyorsa bu bozuk olduu zorunlu olarak bilinen bir eydir. Eer sen: "Bu ona mutabk ve onu dorulamaktadr" dersen nefisle cehalet deil ilim olduuna gre bu dorudur. Bu konuda eitli yerlerde geni aklamalar yaplr. NDEKLER

eitli Gerekleri Ayn Olarak Tek Klan Kimseler Buradaki amacmz eitli hakikatleri ayn olarak tek hakikat klanlar tartmaktr. Onlarn kelam unu gerekli klmaktadr: "eitli hakikatlerin varl ayn olarak tek varlktr" Hatta bu dierinden daha evladr. nk varlklar varlk msemmasnda mterektirler ilmin kudret olmas ve bu ikisinin alim ve kadir olduu kendisine mtebih gelenlere varln tek olmas evleviyetle mtebih gelmelidir. Terkip hakkndaki bu sfatlar ve fiilleri nefyeden cehmiyyenin temel grdr bu ak bir hccettir. Felsefecilerden cehmiyye v.b. bu gr tevhid olarak isimlendirir. NDEKLER

Terkip Hakknda Cehmiyyenin ve Araz Hakknda Mutezilenin Ak Delilleri ve Onlarn Fasit Olduunun spat

Ferd Cevheri Nefyedenler

Kelamc ve felsefecilerden ou ferd cevheri nefyeder. rnein: Naccariye, Dirarye Kilabiye ve Keramiyenin ounluu bunlardr. "Onun nefyi mlhidlerin grdr" diyenlere gelince: (bunlar cisimlerin ekillerinin yokluu v.b. grleri de ilhadla nitelendirirler.) Bu gr dahi irad yazar gibi kelamclarn grdr. Bunlar alemin hudusunu ispat konusunda ortaya attklar bu delilin dinin asl olduunu sanmlardr. Onlara gre o delile ters olan her gr ilhad gerektirir. Cismin arazlarn her nevini gerektirmediini syleyenler der ki: "Varlklar, hareket ve sukn gibi sadece bunlar gerektirir; isterse o hadis olsun.." Mutezilenin ounluu ve baz konularda onlara uygun gr belirten Ebu'l Vefa b. Akil gibi kimseler bu yolu tutmulardr. NDEKLER

Arazlarn Veya Baz Arazlarn Cisimler in Gerekli Olduunu Kabul Edenler Sonra onlar, arazlarn veya baz arazlarn cisimler iin gerekli olduunu savundular ve buna yle delil getirdiler: "Hadislerin nne gemeyen ey hadistir"

Onlardan bazlar bu delilin yeterince ak olduunu dnerek bu kadarla yetindiler. Onlardan bazlar da bunun evveli olmayan hadisi iptal edecei kukusuna kapld. nk bu takdirde yle demek mmkn olacakt: "Hadis -eer o havadis aynlarndan herhangi bir ahs deilse- sonradr. Nevi ise ezelidir" Burada sonu olmayan varln iptalinde tatbik, muvazene ve musamete yoluyla konumaktadrlar. Yani bunun zeti: Sonu olmayan ey de bir snr -mesela Tufan zaman- konulur bundan sonra bir snr -mesela hicret zaman- daha konulur sonra bu ikisinin sonsuz olana olan uzunluklar takdir edilir. Eer bu uzunluk eitse zaid olan naks olann benzeridir. Eer birbirinden farklysa bu takdirde fazlalk sonsuz olana eklenmelidir. te delilin pf noktas buradadr. Tartanlardan bir taraf sonsuz olan balangc ve sonu olmayan olduundan ve ebedle kendilerini bal grdkleri zaman bu fazlala cevaz vermilerdir. ki taraftan birinin sonsuz kabul edildiinde dier tarafn da sonsuz olmas gerekmektedir. Nitekim mtehani (sonlu) hadisler tufan ve hicretle takdir edilmektedir. Bu durumda zamann bir ucu sonlu br ucu sonsuz olmaktadr. Birisi dese ki: "Biz her ikisini de ltmzde eer ikisi de eit gelirse bu durumda fazla olan eksik olan gibidir veya fazlaln varl onun yokluu gibidir. Eer fazlalk karsa fazla olan sonsuza eklemek gerekir" Bu kimseye verilecek iki cevap vardr: Birincisi: Biz fazla kacak ekilde lleceine imkan vermiyoruz. nk lm (tatbik) birbirine benzer iki ey arasnda yaplr, fazla olanla eksik olan arasnda deil. kinci cevap: Durum sonlu taraflar arasnda tatbiki gerektirir, yoksa sonsuz olan taraflar arasnda deil. Bunda bir mahzur yoktur. Bu kimseler nc bir cevap daha vermilerdir: phesiz tatbik sadece mevcud olan eylerde mmkndr, yoksa ma'dum (yok) olan eylerde deil. NDEKLER

Gemite ve Gelecekte Sonsuz Olan Varln mkanna Muvafakat Edenler Onlara gemite ve gelecekte sonsuz olan varln mmkn olduu konusunda bir ok grup muvafakat etti. Onlar Mutezile'den, Eariye'den, felsefecilerden, hadisilerden ve dierlerinden feleklerin (yldz ve gezegenlerin) hadis olduunu syleyenlerdir. Onlar ncesi olmayan hadisleri caiz grrler. Bununla birlikte onlar Allah'n yeri ve gkleri yokken var ettiini; sylerler onlara gre bu varlklar ebedidir. Onlarn bu bahsinden mstakbel havadis kelam kmtr. Cebriye -Cehmiye imam Cehm b. Safvan ve Mutezile- Kaderiye imam Ebu'l Huzeyl el-Allaf bunu reddettiler. Bu ikisi mstakbelde sonu olmayan eylerin varln nefyettiler. Cehm cennet ve cehennemin sonlu olduunu sylerken Ebu'l Huzeyl cennet ve cehennemde bulunanlarn hareketlerinin sonlu olduunu sylemekte yelindi. Bu meseleden hareketle Ebu'l Meali istirsal meselesini ortaya att. Rabb Tealann ilmini aynlaryla beraber cisimleri ve aynlaryla beraber nevileri iine almasdr. Arazn ahad konusuna gelince sonsuz olann varl ilmen ve yakinen mmteni olduundan ilim onun zerine istirsal edilir. nsanlar onun bu grn inkar ettiler ve bu konuda kaba szler sylediler. Hatta Ebu'l Kasm elKueyri'nin bu yzden onu srd sylenir. Mslman gruplar sonsuz hadislerin gre ayrldlar. - Denildi ki: Gemite ve gelecekte bu caiz deildir. - Denildi ki: Her ikisinde de caizdir. - Denildi ki: Gemite caiz deil, gelecekte caizdir. NDEKLER

bn Kllab ve bn Kerram'n Grleri bn Kllab ve ona tabi olanlar sonsuz olan eyde fillerin olmasnn nefyi konusunda onlara uyup sfatlarn olmas konusunda onlara muhalefet ettiler. Dediler ki: "Biz baki (sonsuz) olmas sebebiyle onu araz olarak isimlendirmeyiz. Arazlar baki olmazlar" bn Kerram ve oha tabi olanlar Allah'n sfatlarnn araz olarak isimlendirilmesini mmteni grmezler. Onlar ayn ekilde onlarn cisim olarak isimlendirilmesini de mmteni grmezler. Bu ve benzeri delilerden Kur'an'n mahluk olduu, Allah'n ahirette grlemeyecei, onun ar zerinde olmad gibi nefiyci cehmi konular ortaya kmtr. nk Kur'an kelamdr. Kelam sfatlardan biridir ve onlara gre: "sfatlar onunla kaim olmaz; ayn ekilde kelam, konuann fiilini gerektirir, onunla bir fiilin meydana gelmesi caiz deildir. Ayn ekilde r'yet mukabeleyi ve muayeneyi gerektirir. Uluvv (ycede olma) ayr ve stte olmay gerektirir cisimlerinin sfatlarndan dierleri de byledir. NDEKLER

Sfatlarn Nefyi Konusunda Mutezilenin Delilleri Sonuta Allah Tealann sfatlarndan nefyettiklerini nefyettiler. Onlara gre o sfatlar kabul etmeyi gerektiriyordu, bu ise mmteni idi. nk sani'i ispat delili sadece bu alemin hadis olmasyd. Eer o cisim olursa sani'in ispat delili iptal olacakt. Bu yzden onlar yle dediler: "Naklin sfatlar ve fiilleri ispat eder mahiyette syledii eyler, kendisiyle Raslun sdkn bildiimiz delili iptal etmektedir. Onlar dediler ki: "Raslun bunlar haber verdiini kabul edersek onun doruluunu kabul etmek mmkn olmaz. nk Raslun doruluunu ancak sani'in ilminin ispatyla biliriz bu ise ancak alemin hudusu deliliyle olur". Yine onlar dediler ki: "Onun sfatlar olduunu kabul etmek onun kadim bir cisim olduunu kabul etmeyi gerektirir. Bu durumda her cismi hadis kabul edemeyiz ve bylece onun ilminin ispat delili iptal olur" Ebu'l Huseyn ve dier mutezili kimseler dedi ki: Raslun doruluu mucizeyle, mucize de Allah'n o mucizeyi yalanc birinin elinde yaratmayacan bilmekle bilinir. Bu da mucizelerin yalanclarn elinde ortaya kmasnn kt olduunu bilmekle bilinir. Allah kt bir ey yapmaktan mnezzehtir. Onun kt ey yapmaktan mnezzeh olduunu, onun kt eylerden mstani ve o kt eyleri bildiini bilmekle bilinir. Bir eyi bilen ve ondan mstani olan o eyi yapmaz. Onun mstani oluu, onun cisim olmadn bilmekle bilinir. Eer o cisim olsayd mstani olamazd eer mstani olmasayd kt eyi ilemesi mmteni olmazd. Bu durumda onun yalanclarn elince mucize yaratmayacana inanlmazd ve bylece Raslun sdk bilgisine bir yol bulamazdk. Bu szler ve benzerleri Mutezile ve iadan onlara uyanlarn dinlerinin temelidir. NDEKLER

Ebu Abdullah b. Hatib'in Sani'in Varln spat Yolu Ayn ekilde Ebu Abdillah b. Hatib ve benzerleri sani'in varln drt yolla ispat etmilerdir. Bunlarda iki asla dayanr. Muhtemelen olar alt yol olduunu ve bunlardan beinin, felsefecilerin ve mutezilenin tevhidindeki iki ncle dayandn sylemilerdir. Ebu Abdillah der ki: Sani'in ispat imkan veya huduslarla bilinir. Her ikisi de ya zatta ya da sfattadr. -Muhtemelen onlar bu ikisi hakknda yle dediler-: Birincisi: Felsefecilerin asl gr olan terkip hccetine binaen cismin imkannn ispat. kincisi: Mutezilenin temel gr olan arazlarn hareketlerinin hudusu deliline binaen cismin hudusunun beyan. ncs: Cisimlerin ekillerine binaen sfatlarn imkan. Drdncs: Her ikisinin imkan. Beincisi: Sfatlarn hudusu ki bu, Kur'an'da zikredilen bir yoldur. Altncs: Cisimlerin ve sfatlarn hudusu ki bu geen deliller zerine bina edilmitir. Bu alt yolun hepsi de biri hari cisimler zerine bina edilmitir. Hari olan bir yol sfatlarn hudusu olarak isimlendirdikleri yoldur. Bununla Allah'n bu alemde ihdas ettii canl, nebat, maden, bulutlar, v.s. yi kastederler. Buna cevher ve ferdi ispat edenler ve cisimlerin ekillerinden sz edenler birbirini takip eden sfatlarn hudusu derler. Okura gre bu hadisleri Allah ihdas etmemekle, onlar sadece cevherlerin deiimi yani aynlar baki kalmakla birlikte cisimlerin sfat deitirmesidir. Halbuki onlar istihaleyi inkar ederler. Fakih ve ulemadan akl sahiplerinin cumhuru onlarn grlerinin batl olduu zerinde ittifak etmilerdir. Allah Teala aynlar ibda ve ihdas eder cisim hal deitirse de bu byledir, onlar: "Nutfe'nin cismi insan bedeninde bakidir; nvelerin cismi hurma aacnda baki deildir" demezler.

Bu meseleler hakknda geni aklama eitli yerlerde aklanmtr. Bu gibi cmleleri selef ve imamlar ktler ve onlar syleyenleri reddederlerdi. Buradaki amacmz, ilahi kitaba, nebevi nasslara selef ve imamlarn yoluna kar gsterdikleri bu delillerin onlarn en byk delilleri olduunu gstermektedir. Onlara denilir ki: Siz ve mslman her alim bilir ki ilk mslmanlarn -muhacirler ensar ve onlara gzelce tabi olanlarn- imamlar cisimler zerine kurulu deildi. Raslullah (sallallahu aleyhi ve sellem) hi kimseye sani'in ispatn bu yolla aklamad. Allah Teala kitabnda, kendisine ve vahdaniyetine delalet eden hudusuna... dayal bir delil getirmi deildir. Onlar Allah'a ve Raslune iman ancak bu yolla olur diyorlar. "Onlarn szlerinin bozuk olduu slam dininin kendisinden zorunlu olarak bilinmektedir. Kim "Sani" Teala'nn bilgisine ulamak iin bu yolu kullanmak vaciptir" derse onun bu sz, slam dininden zorunlu olarak bilgilere muhalif, batl bir bidattir. Ehl-i ilmin tm bunu kabul eder. Hatta kelam ve felsefe yoluna girenlerin kendileride bu yolun vacip olmadn sylemilerdir. rnein Elu'l Hasen el-E'ari sar ehline gnderdii risalesinde bu yola girmenin Raslun dininde haram ve bidat olduunu, peygamberlerden ve onlara tabi olanlardan hibirinin bu yola armadn sylemitir. Bu yolun vacip olmadn syleyenler onun ayn zamanda salih olduunu sylemi ancak onda bir ok tehlikeler olduundan bundan nehyetmilerdir. Nitekim bir grup alim -E'ari ve Hattab'i bunlardandr- bunu zikretmilerdir. NDEKLER

Selefin Bu Yolun Sahih Olduunu Nefyetmeleri Selef ve imamlar bu yolun, ayn zamanda sahih olmadn sylemi, onda batl szler bulunduundan dolay onu batl saymlardr. Bu yzden bizzat kelam ktleyen szler sylemiler, onunla hakka deil ancak batla ulalacan ifade etmilerdir. rnein onlardan biri: "lim kitaplarn vasiyet etse bu kitaplarn iine kelam kitaplar girmez" demitir. Bazs: "Kim kelamla dini renmek isterse zndk olur." demitir. imdi biz bu makamda bir Mslmann uzak durmas gereken bir hususu zikredeceiz. Biz zorunlu olarak bilmekteyiz ki bu yolu Allah, kitabnda zikretmemi ve onu Rasulne emretmemi, iman ona bal ve ona tabi klmamtr. Eer iman yalnz bu yolla mmkn olsayd bunu aklamak dinin en ok nem verdii ey-olur, hatta dinin temellerinin temeli olurdu. Dinin asl zellikle iki byk temel: Sani'in ispat ve onun cisim sfatlarndan tenzihi temelleri olurdu. Nitekim felsefeci ve kelamclara gre bu ikisi temeldir. Durum byle olduuna gre-onsuz imann olaca hatta bu mmetin Allah' en iyi bilen en stn kiilerinin onsuz iman ettikleri bilinir. Bundan sonra kim: "eriatn sahih olduu bilgisi ancak bu yolla bilinir v.b." eyler sylerse onun sznn bozuk olduu ve onun fesadnn slam dininden zorunlu olarak elde edildii bilinir. Bu yollarn medlul ve gereklilii konusunda yanld aa kar. Onlara muarz olan asl akl olan eriatn takdimi akli olan ktlemek deildir, aksine bu eriatn kendisine ihtiya duymad, hibir ekilde kendisine dayanmad eyleri ktlemektir. Matlub olan budur. Bylece "akliyat" ad verilen eriata aykr buna benzer yollarn seri yolun gerisine atlmasnda bir saknca olmad ortaya km oldu. NDEKLER

Nefiycilerin brahim Halil Kssasn Delil Gstermeleri Ve stidlalin Hatas Garip eylerden biri de sfatlar ve fiileri nefyeden cehmiyye'den bir oklar Halil (a.s.) kssasn delil gstermilerdir. rnein Bir el-Merisi ve birok Mutezili, onlarla gr alveriinde bulunan Ebu'l Vefa b. Akl, Ebu Hamid, Er-Razi ve dierleri kitaplarnda bu yolun brahim Halil'in (a.s.) yolu olduunu onun: "Ben snp gidenleri sevmem" (En'am: 6/76) dediini zikretmilerdir. Onlar dediler ki: "O (Halil) a.s. snmekle delil getirdi bu, yldz, ay, gne gibi hudus varlklarn hareket ve intikalidir" Onlar brahim'in (a.s.) "Bu benim Rabbim" (En'am: 6/77) szyle: "Bu yerin gklerin yaratcs ezeli ve ebedi olandr" anlamn kastettiini sylerler. Onlar gre Halil (a.s.) onlarn hudusu ve hareketiyle istidlalde bulunmutur. NDEKLER

brahim Halil'in Baz Yldzlar Grdnde "te Rabbim" Demesinin Manas Birincisi: Halil'in (a.s.): "te Rabbim" sznn manas o, ister bunu kavminin dikkatini ekmek ve onlar dndrmek iin demi olsun isterse isdidlal veya baka bir ey iin, onun anlam: "ite alemlerin kadim, ezeli ve kendi nefsiyle vacibu'l vucud olan Rabbi" deildir. Onun kavmi de: "yldzlar, ay ve gne alemlerin ezeli ve kendi nefsiyle kaim vacibul vucud Rabbidir" demiyordu. Bunun aksini ne insanlarn makale yazar dedii kimseler ne de gnee aya yldzlara tapan irk ve tatil ehli kimseler iddia edebilir. Aksine brahim'in kavmi baz rabbler ediniyorlar, onlarn zerine tapnak yaparak, ona dua ve secde ederek, kurbanlar keserek yaklamaya alyorlard. Bu mriklerin dinidir. Razi bu konuda bir kitap yazm ve adn Es-Sirru'l Mektum fida'veti (Kevakibi ve'n-Nucumi vesShri ve't-Telamisi vel-azaim) koymutur. Bu mriklerin dinidir. Sabiiler, Keldaniler, Kenaniler Yunanllar, Aristo v.b. bu dindendir. Razi'nin tabii sihir ve ruhani sihir hakkndaki gr bilinmektedir onun iin tarih yazdklar skender b. Filips (phlps)'in hazinesindeki kitaplarda bilinmektedir. sa'dan 300 yl nce idi ve Yunanllar putlara taparlard. Ayn ekilde brahim'in (a.s.) kavmi de putlara tapan mriktiler. Bu yzden brahim yle demitir: "Ben sizin taptklarnzdan uzam ancak beni yaratan hari phesiz o hidayete ulatracaktr." (Zuhruf: 43/26) "brahim dedi ki: yi ama siz ve nceki atalarnz; neye taptnz hi dndnz m? yi bilin ki onlar benim dmanmdr; ancak alemlerin Rabbi hari." (uara: 26/75-77) Bu ve benzeri ayetler brahim'in (a.s.), onlarn taptklarndan, Allah dnda, uzak olduunu aklamaktadr. O kavmin geneli Allah'n sfatlarn ve kendisiyle kaim fiillerini nefyedenlerdendi. Nitekim bu meai filozoflarn mezhebidir. Onlar yle derdi: "Onun subuti sfat yoktur. Onun sfat gerek selbi gerekse izafidir." Batini Karamita'nn mezhebi de budur. Onlar yldzlara, gnee, aya dua ve secde etmeyi gerekli grrler. Nitekim Kahire meliklerinden Ubeydoullar ve benzerleri bu dindendiler. NDEKLER

slam'dan Nefyi lk karan Ca'd b. Dirhem'dir Halil (a.s.) onlar irkten nehyetmi onlar da bu sebeple ona dman olmulard. Onun kavmi sfatlar ve fiilleri nefyedenlerin imamlaryd. Bu nefyi slam'a ilk sokan, Muhammed b. Mervan'n hocas Ca'd b. Dirhem'dir. NDEKLER

Cehmiyyenin Sfatlarn Nefyi lkesini Ondan Almas

mam Ahmed der ki: Onun Harran ehlinden olduu sylenirdi. Cehm b. Safvan sfatlarn nefyi mezhebini ondan ald. Harran'da sabii filozoflarn bu irk dinine sfatlar ve fiilleri nefiy mezhebinin arta kalanlar vard. Onlarn yldzlara tapnmaya aran kitaplar vardr. Mesela Sabit b. Kurre v.b. Harranl sabii filozoflarn, Ebu Ma'er el-Belhi ve benzerlerinin yazdklar kitaplar vard. Onlarn bir ilk sebep heykeli, bir faal akl heykeli, bir nefs-i klli heykeli, zuhal heykeli, mteri heykeli, merih heykeli, utarit heykeli ve ay heykeli vard. Bu konu deiik yerlerde aklanmtr. kinci Vecih: "te Rabbim" sznden murad onun alemlerin Rabbi olduu olsayd Halil'in (a.s.) kssas bu muarzlarn iddialarnn tersine hccet olurdu. nk yldzlar gne ve ay, domasndan sararmasna ve batmasna kadar mtehayyz, hareketli cisim(ler)dir. Eer onun (a.s.) murad o olsayd yle denilmesi gerekirdi: "brahim hareket ve intikal, rabbul aleminin intikal ve hareket eden olmasna engel kabul etmemi hatta onun yldz, gne ve ay kadar kk olmasn bile engel saymamtr" Bunu deil brahim (a.s.) birazck akl olan herhangi bir insan bile kabul etmez. Bu halde bile onlarn lehinde deil, aleyhinde bir delildir. nc Vecih: "Uful" kaybolan ve gizlenen demektir. Bu sadece hareket ve intikal etme anlamna gelmez, dilcilerden ve tefsircilerden hibiri, gne ve ayn gkteki hareketlerine "onlar uful ediyor" demez. Yine hi kimse gkte grlen yldza, (hareketlerine bakp) "uful ediyor" demez. Yine hibir akl sahibi oturup kalkan, yryp koan kimseye "uful" ediyor demez. Drdnc Vecih: Onlarn syledii gr selef alimleri, tefsirciler ve dilcilerden hibiri sylememitir. Bilakis o slam'da sonradan ortaya kan bidat tefsirlerdendir. Nitekim Osman b. Said ed-Darimi ve dier snnet alimleri bunu zikretmilerdir. Onlar bu grn bidat bir tefsir olduunu beyan etmilerdir. Bu bidat sebebiyle ibn Sina ve benzerleri "uful" lafzn imkan manasna almlardr. Nitekim o "iaret" adl kitabnda yle der: "Bir kavim dedi ki: Bu mahsus ey kendi zat iin mevcud, kendi nefsi iin vaciptir. Fakat vacibul vucud'un artnda sylenilenler hatrlandnda bu mahsusun vacip olmad grlr. Allah Teala (brahim diliyle): "Ben batp gidenleri sevmem" (En'am: 6/76) buyurur. nk "huviye" nin herhangi bir ekilde kaybolmas mmkndr" Bu bn Sina'nn szdr.

Arapa'dan zorunlu olarak bilinir ki onlar (Araplar) her mevcud mahluku "uful" etmekle isimlendirmezler. O'nun dndaki her mevcud "afil" (kaybolan) deildir. Kendi nefsiyle deil de bakasnn sebebiyle mevcud olan her ey "afil" olarak isimlendirilmez. Onlarn mmkn olarak akladklarnn'da bu mana ile ilgisi yoktur. Onlarn yapt Kur'an'a ve dile en byk iftiradr. Eer brahim Halil (a.s.): "Ben kaybolanlar sevmem" szyle her hareket edenin "afil" olduu manasn kastetseydi yldz, gne ve ay kaybolularna kadar izlemezdi. Ayetten delil getirenlerin grleri dierlerinden daha bozuktur. Bundan daha acaibi tefsirinde: "Muhakkiklerin gr budur" diyenin szdr. Dilden anlalan manay "uful"e evirmenin gerei yoktur. nk o, kendisi iin baka bir ey ortaya atmtr. Ona Allah Teala'nn kitab okunmuyor ki onu deitirsin veya tahrif etsin..! NDEKLER

Ay, Gne ve Yldzn Bir Baka Bid'at Aklamas Batni Karamita bir baka bid'at aklama daha getirmitir. Nitekim onu Gazzali baz kitaplarnda Mikat'l Ensar ve dierlerinde - yle zikreder: "Yldz gne ve ay nefs, faal akl ve akl- evvel'dir." v.b.

Onlarn bu sz, bozuk olduu slam dininden zorunlu olarak bilinmekle birlikte, onlarn mulhid yollarnn rneklerinden bir bidattir. Arap dilinden zorunlu olarak bilindiine gre bu manalarn hibiri yldz, ay ve gne kelimesinin kapsamnda deildir. Ayn ekilde yldz ay ve gnein tecevvz (caiz grme) yoluyla bu manalar ald dnlse bile -ki bunun amac insan bu lafzlar bu manada kullanmaya sevk eder- Kur'an'n indii dilde bu kelimelerle o anlamlarn kastedildiini sylemek imkanszdr. Kur'an, Raslun (sallallahu aleyhi ve sellem) hitap ettii insanlarn diliyle indi. Onlardan hibiri bu kelimeleri bu ekil bir "tebih" ve "istiare" ile kullanmyorlard. Onlar bu anlamlara onlar soktular. Ayn ekilde Allah Teala yle buyurur: "zerine gece knce bir yldz grd." (En'am: 6/76) Yldzlar ok olduundan yldz kelimesi nekire getirilmitir. Sonra yle buyurur: "Sonra Ay grnce..." "Sonra Gne'i grnce" buradaki isimler belirlidir. (Marifedir) Bu kastedilen eyin bilinen gne ve ay olduunu belirtir. uras gayet aktr: O, bir ok yldzlardan bir yldz ve bildiimiz gne ve ay kastetmitir. Ayn ekilde o, "Ben kaybolanlar sevmem" buyurmutur. "Uful", kaybolan gizlenen demektir. Eer o, bu szlerle zahiren gzlerden kaybolmay kastetmise onlarn iddias tamamen geersizdir. nk akl ve nefs olarak isimlendirdikleri eyler hibir ekilde grlmezler ve gzlerden srekli sakldrlar. Hatta onlara gre vacibul vucud dahi gzlere hibir ekilde gzkmez nk onu gzn grmesi mmtenidir. Eer kaybolmakla kalp gzlerinden kaybolmak kastedilmise o zaman bu nisbi, izafi (greceli) bir ey olur. Onlarn kalpte bazen olup bazen kaybolmas mmkn saylr. Bu durumda uful, onu bilenin haline baldr. O naks ve kemal sfatn kazanmad gibi, onunla dierleri arasnda fark da olmaz. Eer sadece gne ve ay zikredilmi olsayd onlarn pheleri daha gl olabilirdi, nk onlar Ay n gneten almaktadr, derler. Ayn ekilde onlar nefsin akldan doduunu sylemektedirler. Onlarn bu szlerinde de baz bozukluklar bulunmaktadr. Ama i yldzlardan bir yldza gelince onlarn grlerinin Batni Karamita'nn fasid grlerinden biri olduu ortaya kyor. nk bunda phe duyulacak herhangi bir ey bulunmamakta, dil neyin kastedildiini apak ortaya koymaktadr. NDEKLER

Gazzali, Mkat'ul-Envar'daki Grlerini Batni Mlhidlerin Usul zerine Kurmutur Onlarn grnn bozuk olduuna dair aklamay uzatmak mmkn olmakla birlikte buras yeri deildir. Ancak u var ki bu ve buna benzer grler yznden ilim ve ibadete mensup pek ok kimse delalete dmektedir. rnein Mikatu'l Envar adl kitabn yazar, szlerini o mlhid kimselerin usul zerine bina etmitir. nsanlarn iine doan bilgiyi, Allah'n Musa b. meyr'e hitab cinsinden (bir bilgi) olarak aklamtr. Nitekim batni Karamita v.b. filozoflar da ayn eyi sylerler. O, Musa'ya (a.s.) sylenen "ayakkabn kar" hitabnn dnya ve ahireti terketmeye iaret ettiini syler. O bu szle gerek ayakkablar kastedilmi olabileceini de kabul eder. Ancak o, bu szn ayn zamanda "Kim dnya ve ahireti iinden karrsa, ona bu ilahi hitabn geleceine" iaret ettiini sylemektedir. Bu "Nbvvet kesbidir" diyenlerin szlerine benzemektedir. Onlarn byklerinin zaten nbvvette gzleri vard. Mesela Suhreverdi el-Maktul "Bana 'kalk ve uyar' hitab gelmedike lmeyeceim" derdi. bn Sebiin der ki: "bn Amire srekli "Benden sonra nebi yoktur" derdi." Ayakkablarn buna iaret ettii ortaya atlnca bn Kusay ve benzerleri bu gr alm ve "ayakkab karma" ve "iki ayan bast yerden k alma" konusunda kitap yazmlardr. Alan bu kapdan hulul, vahide ve ittihad ehli girmi ve sonuta mahlukatn varl, halik subhanehu ve tealann varlnn kendisi saylmtr. Nitekim Fusus yazar bni Arabi ve bn Sebiin gibi tasavvuf ve tahkike mntesip olan mlhidlerin gr budur. Ancak u var ki, sufi eyhlerin ve ehli marifetin szleri, hallerinin kark olmasndan dolay, din ve ilme mntesip olan pek ok kimseye kark gelmitir. ia mezhebine mntesip olanlarn durumu ise dierlerinin aksine aktr. nk cumhur onlarn mezhebini kabul etmemekte, onlardan nefret etmektedirler. Halbuki kelamclardan ve sufilerden bu yola giren zahid, fakir, abid kimseler ehli snnet vel cemaata mensupturlar ama ilerine giren mlhidin ilhadn gizler, ii mlhidlerin ilhadn ise gizlemezler.

Onlardaki mlhidin ilhad bazen daha byk olur. Nitekim bana Nakibu'l-Eraf anlatt ki o, Afif et-Tilmisani'ye "sen Nusayrisin" demi o ise yle cevap vermi: "Nusayr benden bir paradr." Buna dair aklama deiik yerlerde yaplmtr. Denilirse ki: "Evet, eriatn akl zerine takdimi onun (eriatn) asln ktlemez. Ancak eriatn akli deliller zerine takdim edilmesinin gereinin aklanmas gerekir. Denilir ki: Buna deiik ynlerden cevap verilecektir. Birincisi: Buradaki amacmz udur: eriatn asl ona muhalif olan slam dininde sonradan reddedilmi akli eyleri deildir. Dolaysyla burada bir eyi, onun aslna takdim etme sz konusu deildir. Biz bu makamda, eriata muhalif olan akl takdim ettiini sananlarn grlerini rttk. Yine biz, eriatn shhatini mutlak olarak ortaya koyan delillerin ne alnmas gerektiini zikrettik. kinci cevap: Deriz ki: eriat masumun szdr ve deliller onun sahih olduunu dorulamaktadr. Bu yollar, akli delillerin sahih olduunu kaim klmyor ve onun (eriatn) sahihliinin bilindii eylere, sahihliinin bilinmedii eylerle ters dmyor. nc cevap: Deriz ki: eriata muhalif olan yollarn tm aklca batldr. eriatn shhati o batl olanlarn iptaline (shhatine deil) dayanr. Onlar hem aklca hem de nakilce batldr. Onu savunan kimseler akla ve eriata muhalif olan cehennemliklerdir ki onlar: "Keke dinlesek veya dnseydik, imdi cehennemlikler iinde olmazdk" (Mlk: 67/10) derler. Peygamberlerin naslarna muhalif olan kimselerin durumu budur. Bu eriata da akla da muhalefet etmektir. Muattla Cehmiyye'nin bidatleri, Raslleri yalanlayanlarn szleri nasl temel olabilir? Onlarn grleri bu ynlerle tafsilatyla reddedilir. eriat ancak onlarn iptaliyle tamam olur. Bu dier yerlerde genie aklanmtr. Fakat biz burada o szlerin btnne iaret etmek istiyor ve diyoruz ki: NDEKLER

Ondokuzuncu Delil: Onlar Akli tirazlarm Terkib ve Hareketlerin Ve Arazlarn Hudusuyla stidlal zerine Kurmulardr Onsekizinci Vecih: Bu itirazlar terkib zerine bina edilmitir. Biz onun batl olduuna daha nce iaret etmitik. Hareketlerin ve arazlarn hudusuyla istidlal etmelerine gelince; biz deriz ki: Bu konuda felsefeciler mehur sorularn sormular ve kendi usullerine gre akl sahiplerinin cumhurun "Bunun fasid olduu zorunlu olarak bilinmektedir" dedii cevaplar vermilerdir. Cumhur onlara der ki: Eer btn fiiller nceden yokken sonradan ortaya kmsa; onu ortaya karan ey, ya onlarn ortaya kmasn gerekli klmalar sebebiyle onlardan ncedir ya da deildir. Eer nce deilse, yukarda sylenen gereklilik sebebiyle bu apak olarak mmtenidir. Eer bir fiil bir sebepten dolay ortaya kyorsa o zaman sz, bu sebebin ortaya k zerine (sylenmeli)dir. Tpk bakasnn hudusundaki sz gibi. Teselsl (zincirleme sebepler) akl sahiplerinin ittifakyla batldr. Ancak zerinde tartlan teselsl bunun aksinedir. Bununla birlikte her iki eit de kelamclara gre batldr. Onlar bu delilde -tam bir tercih edilen olmakszn- tercih yapmak veya ya da teselsl kabul etmek zorundadrlar. Bunlarn her ikisi de mmtenidir. Bilmek gerekir ki bu mekanda mmteni olan teselsl cevaz tartlan teselsl deildir. Aksine o, akl sahiplerinin, mmteni olduunda ittifak ettikleri teselsldr. Eer: "O nce hibir eyi ihdas etmedi, sonradan olanlar sonradan ortaya ktlar" denilirse, bu durumda onlar ya hadis sebebiyle ya da hadis sebebi olmakszn ortaya kmlardr. Eer hadis sebebi olmakszn ortaya kmlarsa bu durumda tercih edilen olmakszn tercih yapmak lazm gelir. nsanlarn tm u konuda mttefiktir: "Hi bir ey ihdas etmemi olsa da onun fail olmas ancak hadis olmas sebebiyledir" Ortaya karan (hadis) her ey hakkndaki gr budur. Eer birisi "hadis ancak hadis sebebiyle ortaya kar" der ve hadis-i evvelin, hadis sebebi olmakszn onlar ihdas ettiini iddia ederse, o elikiye dm olur. nk hibir hadisin ihdas etmediine dair sz geneldir (ihdas eden bir) sebep olmakszn bir hadisin ihdas ettii sz elikidir ve buna teselsl denir. "Teselsl" lafzyla ilel (sebepler) fail ve messirat (etkileyenlerin teselsl) kastedilir. Bu "her failin bir faili, onun da bir faili vardr" eklindedir ve sonsuza kadar bu zincirleme srer. Akl sahiplerinin ittifakna gre bu batldr.

kinci eit teselsl asardadr: kinci hadis kendinden nceki hadisin valna baldr. Bunun caiz olup olmad hakknda akl sahibi kimselerin iki mehur gr vardr. Snnet ve hadis alimleri onlarla beraber birok kelamc ve felsefeci bunu caiz grm, birok dnr ve dierleri ise bunu muhal saymlardr. "hdas eden bir hadisi de mutlaka bir hadis ihdas etmitir" szne gelince: bu akl sahibi kimselerin ittifak ve sarih akla gre mmtenidir. Bu "devr" olarak isimlendirilir. "Hibir ey ihdas etmeyinceye kadar o hibir ey ihdas etmemitir" denilirse bu da devirdir. nk hadis olan bir varln cinsi, hadis varln cinsine balanmaktadr. Allah subhanehunun ezeli olarak messir olmasyla, her eyde messir olmas kastedilir. Bunu akl sahibi biri sylemez. Ancak felsefecilerin delillerinin gerei budur. Onlar Allah'n belirli bir eyde ezeli olarak messir olduunu, bununla da bir eyden sonda bir eyde ezeli olarak messir olduunu kastetmilerdir. Sem'i delillere muvafk olan akli delillerin gerei budur. Onlarn bazlar mrecceh (tercih edilenin) kudret veya kadim irade veya kadim ilim veya hudusun imkan v.b. eyler sylemilerdir. Dierleri onlara cevap olarak dediler ki: Bu iler onun sebebiyle ihdas olmamsa hadisin sebebi tercih edilen olmakszn tercih etmeyi gerekli klar. Eer onu hadisin sebebi ihdas etmise onun hudusu hakkndaki sz gibidir. Dierleri gerekli klmaya (ilzam) dnp dediler ki: "Bu, hadisin bu alemde hibir eyi ihdas etmediini gerekli klar ki duyular bunu yalanlamaktadr." Onlara denilir ki: Bu ancak teselsl (ikinci anlamda) batl sayldnda gerekli olur, Siz onun batl olduunu savunuyorsunuz ama biz bu dncede deiliz. Eer hudus yenilenen olaylara dayal olsayd, bu saknca ortadan kalkard. Teselsl iki eittir: - Birincisi; sebeplerdeki (ilel) teselsldr ki; alimler onun batl olduu konusunda ittifak etmilerdir. - artlardaki teselsle gelince; bunda akl sahiplerinin mehur iki gr vardr. Onlar gerektirme (ilzam) sahih midir, deil midir konusunda tartmlardr. Eer ilzam sahih kabul edilse, pheyi ortadan kaldracak hibir ey olmaz. Eer phe ortadan kalkmazsa bu her iki taraf iin de delil idi. Gr onun gereince "lazm" idi. Ebu Abdillah er-Razi en mehur kitab el-Erbain'de buna itibar etmi ve Lbabul erbain yazar Ebu'sSena Mahmud el-Ermevi'nin onu itirazn kitabna almtr. Aralarndaki tartmadan sonda Ebu Abdillah ona ilzam'la cevap vermitir. Bununla birlikte o, baka yerlerde onun fasid olduuyla cevap vermekledir. Ebu Abdillah onlarn delilleri hakknda dedi ki:

"Btn mmknat vacibul vcuda dayanr. Var olan herey messir olmasndan mutlaka etkilenmitir, Bu ezelde olmasa da fark etmez. Onun hudusu bir messire dayal deilse, mmkn messirsiz var olmutur. Eer dayal ise sz devreden ve teselsl olur. Asl olmas durumunda; onunla beraber eserin husul vacip ise onun devam etmesi iin devam etmesi gerekir. Eer vacip deilse onunla beraber eserin bazen husul mmkn olur bazen de ademi (yokluu) mmkn olur. Bu durumda biri dierine racidir. O, mmkn olan bir ie dayal olmasa da durum deimez. Eer dayal olursa gerekliliin tersi lazm olur. Sonra dedi ki: "Kelamclar buna eitli ekillerde cevap vermilerdir: Birincisi: Kukusuz o, alemi bu vacibte ihdas etti. nk kendi zatnn iradesi alemi var etmeyi bu vakitle ilikilendirmeyi gerektirdi." NDEKLER

bn Teymiyye'nin Sz Ben derim ki: Bu sfat kelamclarn cumhurunun grdr. rnein ibn Kllab, E'ari ve arkadalar onlardandr. Kad Ebu Bekir, Ebu'l Meali, Ahmed'in mezhebinden Teymiyyeciler, Ebu Yala, bn Akil, bn Zavani ve benzerleri de ayn ekilde cevap vermitir. Ayn ekilde Gazzali Tehaft'l Felasife'sinde cevap vermi, bn Rd el-Hafid onun cevabn reddetmi, ona da Amidi cevap vermi, ona da er-Razi baz mevzularda cevap vermitir.

(Ebu Abdirrahman) dedi ki: "Mtekellimlere verilen ikinci cevap udur: rade bu zamana balamay gerekli kld nk ilim ona balyd." Ben derim ki: Bu cevab E'arilerden bir grupla mrecceh'in ilim, irade ve kudret olduunu syleyenler vermitir. Nitekim bunu ehristani de zikreder. Bunun bir baka cevap olmas mmkndr. (Ebu Abdirrahman) dedi ki: "nc cevap: Bu vakitle ihdas edilmesinin belki de gizli bir hikmeti vardr." Ben derim ki: Bu cevap, fiilleri illete balayanlara verilir. Nitekim Mutezile, Keramiye ve dierlerinin mezhebi budur. bn Akil v.b. Mutezile'ye: Kad Ebu Hazm bnu'l Ka-di Ebi Ya'la v.b. de ta'lil konusunda Kerramiye'ye uymutur. Dedi ki: Drdnc cevap: "Ezeli olma, daha nce geen sebeplerden dolay ihdasa bir manidir. Beinci cevap: Ondan nce "mmkn" olmad, sonra mmkn onda oldu." Ben derim ki: Bu iki cevab veya onlardan birini Mutezile, Eariye ve dier kelamclardan bir ok kimse -rnein ehristani ve dierleri gibi- zikretmitir. Baz yerlerde Razi de bu cevab vermitir. Der ki: Altnc cevap: Kadir, iki makdur (takdir edilen)dan birini, mrecceh olmakszn dierine tercih eder. rnein yrtc bir hayvan tarafndan kovalanan birinin nne ikisi de eit iki yol gelse veya susuz birine birbirinin ayns iki bardak sunulsa onlar onlardan birini tercih ederler. NDEKLER

Sani'in spat Konusunda Kelamclarn Delillerinden er-Razi'nin el-Mahsul'de Zikrettikleri Ben derim ki: Cehmiyye ve Mutezile'nin ounluunun cevab budur. Razi'nin en-Nihayet'l Ukul'da verdii cevap de ayndr. -Ona gre kelam konusunda tasnif ettii en byk kitaptr-Bu kitapta der ki: "Birinci tartmadaki el-Bari azze ve celle'nin tesirinde olan btn ynler kukusuzdur ve o ezelde hasl olmutur. Bu, alemin Bari'den tahallfnn imtinan gerektirir. Biz deriz ki: Eer zatn bir gerei ise ancak o zaman lazm olur, eer o kadir ise lazm olmaz. Onun: "Burada mmkinin mrecceh olandan mstani olmas caiz ise dier konularda da caiz olur ve buradan da Sani'in nefyi gerekir." Biz deriz ki: Daha nce sylemitik; akli aklk bu konuda Kadir ile dierinin arasn ayrr. Bu aklk ikisi arasndaki fark belli etmeseydi, onu reddetmek mmkn olmazd. Ben derim ki: Bu cevap Mutezile'nin bilinen cevabdr, bu ve buna benzer cevaplar kitaplarnda tekrarlar dururlar. Fiillerin halk ve dier meselelerde dierleri Mutezile'ye kar yukardaki delille kendilerini savunurlar. O delil: Mmkinin tercihi kendi bana dnlemez. Onu ne kadir tercih edebilir ne de bir bakas... Bu tercih ancak mreccehle olabilir. Bunu savunanlara gre bu delil eserin varln gerekli klmaktadr. Onlar alemin hudusu zerinde tartrlarken felsefecilere ancak Mutezile'nin cevabyla cevap vermektedirler. Onlar da kader meselelerinde Mutezile'ye kar mutlaka felsefecilerin delillerini sunmaktadrlar. Eer felsefecilerin delilleri sahih ise mutezile zerine ihticaclar batl olur. Eer batl ise felsefecilere verdikleri cevap batl olur. Mutekellim ve felsefecilerin durumu budur. Onlarn ou Kitap ve snnete muhaliftir. Onlarn srekli ihtilaf ettiklerini birbirleriyle tartdklarn grrsn.

Onlar "Burhan- bahir" dedikleri delillerle delil gsterir, sonra bir baka yerde o delilin "fasid olduu bedahet derecesinde ak" bir delil olduunu sylerler. Razi, el-Mahsul kitabnda Cebrin ispatna delil getirmi, bu ispatn akli tahsin ve takbihi mmteni kldn kabul etmitir. O der ki: Burhan- bahirle sabit olmutur ki bu hadisler kadir olan kuldan zorlama yoluyla ya da ittifak yoluyla ortaya kmtr. Burada da yle der: Sani'nin ispatna dayanarak mmkinin messire ihtiya duymasdr. Biz mmkinin, mrecceh olmakszn iki taraftan birinin tercihini caiz grrsek mmkinleri messire ihtiya duyulduunu ispat edemeyiz. Bu da sani'in ispat yolunu tkar. O der ki: "Yrtc hayvandan kaana gelince, biz onun nne kan her iki yolun da eit olacan kabul etmeyiz. Yrtc hayvandan kaan kii iki yoldan birinin baz ynlerden daha iyi olduuna inand iin veya onlarn birini bilmediinden dierini seer. Eer kaan kii iki yolun da btn ynlerden ayn olduuna inansayd ikisinden birini seemezdi. Ayn ekilde insan birbirine zt iki eit ey arasnda kaldklarnda orada dururlar. Tercih edilen olmakszn kprdamalar mmkn olmaz. Mreccehin irade olduunu syleyenlerde, iradenin makdur olan eyi dierine tercih etmesi" olduunu sylerler. yle demek mmkn olmaz: "rade bu eyi dierine neden tercih etti?" nk irade dierini ona tercih etseydi bu soru dner dururdu (teselsl) bu taktirde mrecceh iradenin baka bir illetle muallel olmas gerekir. Bu ise muhaldir. nk iradenin mrecceh oluu onun nefsi bir sfatdr. Nitekim alemin kendisiyle malum'un bilinmesi ynyl, kendisinin nefsi sfatdr. Bu onun zati bir (durumu)dur. Zati sfatlarn ta'lili (sebebe balanmas) muhal saylrsa, ta'lilin mrecceh irade oluu da muhal saylr." O der ki: "Bu da ayn ekilde batldr. nk biz iradenin mrecceh olduu temelini sebep grmeyiz. Biz ancak iradeyiz dierine kar bunu tercih etmesine sebep olarak grrz. Tercih edilebilirlik zelliklerinin ta'tilinden tercih edilebilirliin aslnn talili gerekmez. Grmez misin, mmkin varlkla yokluk arasnda dnyor? Buradan biz, nasl iki taraftan birinin tercih edilebilmesi iin bir mrecceh'in olmas gerektiine hkmediyoruz ve bunun talili, onun mmkn olma temelinin talili olamaz" diyorsak ayn ekilde konumuzda da durum byledir. Ben derim ki: Bu gr Mutezile ve iadan "Allah, kulunu muhtar klm, onu muhtar olarak yaratmtr. O dilerse bu fiili, dilerse br fiili seer. O, ikisinden birini ihtiyaryla seer." diyenlerin grne benzemektedir. Onlara denilir ki:

"O kulu semeye yetenekli, ihtiyar kabul eden biri klp onun seebilmesini caiz ve mmkn kld" szn doru yoksa onu bu fiilin bu ekilde yaplmasna muhtar m kld? Eer birinci sylerlerse onlara denilir ki: Dieri olmakszn bu fiilin seilmesinin varl mutlaka bir sebebe dayanr. Eer kul her ikisiyle de kar karya ise onun ikisinden birini tercih etmesinin mutlaka bir sebebi vardr. Eer ikincisini kabul ederlerse hakk itiraf etmi olurlar. nk onda muayyen bir fiilin ihtiyar vardr. O da Allah'tandr. Nitekim Allah Subhanehu buyurur ki: "Sizden doru yola girmeyi dileyen iin... Alemlerin Rabbi olan Allah dilemedike siz dileyemezsiniz." (Tekvir: 81/28-29) Onlar "rade muallel olmaz" derler. Ben onlara derim ki: Muallel olmaz derken amassal (ai) illetle muallel olmaz demek istiyorsunuz. Yani onun sonucunu bilmezsiniz veya onu faillik illetiyle muallel kabul etmezsiniz ve onun ihdas edecei bir muhdes olmaz. (Bunlardan hangisini kastediyorsunuz?) Eer bunlardan birincisi ise; burada syleyecek szmz yoktur O, onun (iradenin) onunla (gaib illetle) muallel olduunu sylemektedir. kinciye gelince; onu fasid olduu zorunlu olarak bilinir. Baz hadislerin failsiz olarak ortaya ktklarna cevaz verenlerin bunu dier hadislerde de caiz grmeleri gerekir. Bu noktada kelamclarn tartmalar bymektedir. NDEKLER

Mutezile'nin rade in Fail Sebebi Nefyetmesi Mutezile ve Kaderiye bazen Rabb Tealann iradesine nefyederler bazen de mahalsiz ve iradesiz olarak ihdas eden iradeden sz ederler. rnein Basrallar bu (ikinci) grtedirler. Onlar hakka Badatllardan daha yakndr. Onlar bu konuda, haklarnda denildii gibi btn mezheplerin kaplarn alm ve onlardan en uygun olanlarn almlardr. Onlar muhalsiz olarak ihdas edilmi araz ve iradesiz olarak ihdas edilmi hadisi ortaya attlar. Ayn ekilde kulun iradesi konusunda, onun failsiz olarak muhdes olduunu sylemilerdir. Onlar irede iin fail sebebi nefyederler. Bununla birlikte amasal (gai) illeti kabul etmilerdir. Onlar der ki: "Sadece halka ihsan diledi" v.b. NDEKLER

E'ari'nin Kulun radesi in Sebebi Kabul Edii ve Bu Konuda Meai Felsefecilerin Gr Eari ve benzeri gruplar onlara kar km ve kulun iradesi iin fail sebebi kabul etmilerdir. Keza Allah'n btn hadisleri iine alan kadim iradesi olduunu sylemiler ancak fakat bu iradenin istedii bir hikmetinin (amacnn) ve gzel bir sonucunun olduunu kabul etmemilerdir. Onlar amac olmayan fail illeti kabul edenlere benzemektedirler. Onlar da amasal illeti kabul edip fail illeti kabul etmeyenler gibidir.

Meai filozoflar amasal ve fail illetin varln iddia ederler. Onlara gre bu alemde var olan her hadisin mutlak bir sebebi ve bir hikmeti vardr. Onlar, grleri tahkik edildiinde amasal ve fail illeti kabul etmeyenlerden daha byk bir eliki iinde olduklar grlr. nk onlarn grleri gerekte: Ortaya kan hadislerin bir muhdisi yoktur. nk kadim tam illet onun malln gerektirmitir. Onun hadislerden bir ey ihdas etmesi mmkn olmaz grdr. Yine onlarn gerek gr udur: "Rabb Tealann fiillerinde bir hikmet ve vgye deer bir sonu yoktur" nk onlar iradeyi nefyederler ve onun fail-i muhtar olmadn sylerler. Nefyi reddetmek evleviyette amasal (gai) hikmet olan matlub murad nefyetmektir. Bu yzden onlarn bu konudaki elikileri dier gruplardan ve mezheplerden daha byktr. Nitekim biz bunu baka yerlerde akladk. Buradaki amacmz byk mezheplerin grlerini genel olarak iaret etmek, onlarn semi'e dtkleri elikileri gstermektir. lahi hasslara akliyat olarak isimlendirdikleri eylere kar kanlar ite sonuta bu gibi szlerle kar kyorlar. Onlarn btn szlerinde varmak istedikleri nokta ite bu (zetlediimiz ey)dir. Akllarnn ulatklar son nokta, metodlarnn gcnn yettii son durak burasdr. Razi der ki: Felsefeciler yle dedi: "Klln hasl (demek), alemin katndan olmazsa olmaz olan hereyin ezelde hasl olmadnn iradesidir." nk o (felsefeciler) icad artn birinci olarak onu icad eden iradenin bal olduu vakti ikinci olarak: lmin bal olduu vakti nc olarak gizli hikmeti iine alan hikmeti drdnc olarak ezeli kazay, beinci olarak mmkn olduu vakti altnc olarak kadirin tercihini ve ezelde bulunmayan bir eyi kabul etmitir. Biz bu ksm iptal etmitik. Sonra Razi, felsefecilerden rivayetle dedi ki: Birincinin mufassal cevab iki yndendir: Birincisi: Onun iradesinin dier vakitlerde icadna balanmas doru olmasa da o, zatn bir gereidir, ve alemin kdemini gerektirir. Eer onun iradesinin dier vakitlerde icadna balanmas doru olsayd baz vakitlerin tercihi talille olurdu. Eer mureccehe dayanmasayd mmkn mreccehsiz vaki olurdu. kincisi: Onun iradesinin onun icadna bal olmasdr. O bir vakitle arta balanm deilse murad edilen eyin nde olmas gerekmez. Eer vakitle arta balanmsa bu vakit ezelde de var olmu olmaldr. Aksi takdirde ihdasn nasll konusunda sz dner ve teselsl olur. kinci olarak iki vecih: Birincisi: lim, iradeye bal olan maluma tabidir. Bylece iradenin ilme bal olmas mmtenidir. kincisi: Malumun muhal tayin edilmesidir. Bu durumda onun ademi hudusiyetinin bilindii bir vakitle ihdas, mmtenidir. Onun hudusunun bilindii bir vakitle ademi ihdas da mmtenidir. Bu durum onun zatla mucib olduunu icap eder.

nc olarak iki vecih: Birincisi: Bu uygun vaktin hudusu, bir ortaya karan olmakszn olmusa bu Sani'in nefyini gerektirir. Eer ortaya karan varsa sz dner. Ayn ekilde bu uygunluk o vakitten nce de varsa onun daha nce ortaya kmas gerekirdi. Eer o vakitte hudus vacip olmusa onun baka vakitle olmas da caizdir. Bu da Saniin nefyini gerektirir. Eer vacip olmamsa, o vakit has olarak bir maslahata binaen ortaya kma konusundaki sz dner. kincisi: Bu maslahat bilmeye dayal olarak eer onu terketmek mmkn deilse bu zat gerekli klar. Eer mmknse fiil, mrecceh zerinde durur ve teselsl olur. Aksi takdirde mrecceh deil mmkn vaki olur. NDEKLER

Razi'nin Bu Gerekliliklere Cevab Drdnc olarak iki vecih: Birincisi: Eer ezel msemmas zatyla vacip ise onun yok olmas mmtenidir. Aksi takdirde zatnn vacibiyetine dayanlr ve saknca gerekir. kincisi: Ezel srf nefiydir. Onun icadna mani oluu mmtenidir. Beinci olarak iki vecih:

Birincisi: Zatndan dolay mmteninin zatndan dolay mmkine evirilmesi muhaldir. kincisi: Varlk iin mahiyet'in kabul edilip edilmemesi, onun btn vakitleri iine almasndan dolay onu (mahiyeti) muhtelif klmaz. Altnc olarak iki vecih: Birincisi: Kendisine nisbetle ikisi de (varlk-yokluk) eitse, ittifaki olarak mureccehsiz olarak ikisinden birinin vukuu sz konusudur. Bu durumda dier hadislerde de bu caizdir ki bu da sani'in nefyini gerektirir. kincisi: Kendisine nispetle ikisi de eitse onlardan biri tercih edilmi ama bu tercih sebepsiz yaplm olur. Bu durumda Sani'in nefyi gerekir. Eer tevakkuf edilirse bu konudaki taksim dner: O ezelde hasl olmu mudur, olmam mdr? Ben derim ki: Bu vecihlerden bazlar dorudur. Bazlar iin de geni aklamalar yaplmtr ki yeri buras deildir. Razi der ki: Cevap udur: Kukusuz bu, vacibul vcudun devamnn vucubu iin ilk ma'lulun devamn gerekli klar. kincinin devam birincinin devam iindir. Gerekte o hudusu nefyetmektedir. Razi dedi ki: Eer sen: "Vacibul vucud feyzi genel olandr. Feleklerin hareketleri ve yldzlarn karlamalar sebebiyle karlaan yeteneklerin hudusu zerine, eserin hudusu ona dayanr her hadis evvele deil, kendisinden bir nce geene dayanr" dersen, ben derim ki: Muayyen arazn hudusu mutlaka bir sebebe dayanr. Eer bu sebep hadis ise onun hudusu konusunda sz dner. Her varlk sebepleri ve sebep olunanlar gerektirir. Sz sonsuza gider. Bu muhaldir. Eer o (sebep) kadim ise messirin kdeminden eserin de kadim olmas gerekmez. NDEKLER

Ermevi'nin Razi'nin Cevaplarna tiraz Ermevi bu cevaplara itiraz etmitir. O dedi ki: "Ona yle cevap verilir: Eer sen sebeple tam sebebi kastettiysen onun hudusu fail sebebin hudusuna ya da onun baz artlarnn hudusuna delalet eder. Eer sen sebeple fail sebebi kastettiysen muayyen arazn hudusundan onun da hudusu gerekmez. Aksine ya onun hudusu ya da onun artlarndan bazlarnn hudusu gerekir. artlarn hudusu ve sonsuz olmayan eylerin birbirine bal olarak devretmesi semi'e gre caizdir." Ermevi der ki: "Cevabu'l bahir" udur: Bundan cismani elemin kdemi lazm olmaz. nk ezelde akln veya nefsin var olmas onlardan da pe pee tasavvuratn ortaya kmas caizdir. Onlardan herbiri kendisinden sonrakini ortaya karr. Bu has tasavvur cismani alemin kadim mebde'den fizani iin ark olmaktadr." Ben derim ki: Ermevi'nin Razi'yi balad cevaplar sahihtir. kinci cevab Gazzali Tehaff'nde vermitir. NDEKLER

Ermevi'nin tirazna Cevap Ermevi'nin itirazna gelince, onun cevab udur: Eer takdir tam illetin maluln gerektirmesi ve ma'lululun de illetini gerektirmesiyse ondan bir eyin ihdas etmesi mmtenidir. Hadis olan bir eyin mutlaka tam bir sebebi vardr. Tam sebebin hudusu, onun iin tam sebebin hudusunu gerektirir. Bylece sebeplerle msebbebler sonsuzlasn Bu ise muhaldir. "Eer sebeple tam sebebi kasdettiysen onun hudusu fail olan sebebin hudusuna delalet etmez. Aksine ya onun hudusuna ya da onun artlarndan bazlarnn hudusuna delalet eder" szne gelince: Ona denilir ki: Hadise genel olarak bakldnda bu taksim sahihtir. Ancak hadis zerinde dnldnde onu tam illetten hudusunun mmteni olduu, onun iin mutlaka tam bir sebep gerektii anlalr. Eer birisi: "Hudus artlar ortaya ktnda kadim onu ihdas etti" derse Ona denilir ki: artn hudusu hakkndaki sz merutun hudusu hakkndaki sz gibidir. Mutlaka onun tam illetten hadis olmayan iten hudusu gerekir. nk kadim tam illetten bir eyin ihdas olmas mmtenidir. Kukusuz o, ezelde kendi ma'llne bitimeyi icab eder halbuki hadis ezelde ona bitiik deildir. Eer: "Ondan, yeteneklerin ve artlarn hudusuyla ihdas oldu" denilirse Denilir ki: Tam illetten hudusu takdir edilen her ey hakkndaki sz, onun ma'luln gerektirmektedir. nk tam illetten hadisin hudusu, kendi maluln gerektirir ki bu muhaldir. Bu sahih bir gerekliliktir ki felsefeciler bunu gzard edemezler. Eer onlar: "Ondan srasyla bir bir (zincirleme) iler sadr oldu" denilirse: Onlara denilir ki:

Zincirlerrte ilerin tam illetten sadr olmas mmtenidir. nk kadim tam illet, maluln gerektirir ve ezelde onunla birlikte olur. Zincirleme hadisler ezelde onunla beraber deildirler. NDEKLER

bn Teymiyye'nin Felsefecileri lzam Biz bu konuda deiik yerlerde geni aklama yaptk. Hadislerin ezeli-tam mucipten hudusunun, sarih aklca onlar ilzam ettiini akladk. Bu hudusun onun lazm olan bir vastayla olup olmamas eittir. Bu vastalarn ulullar, nefisler veya baka bir eyle isimlendirilmesi de sonucu deitirmez. "Ondan ilk sadr olan "unsur"dur -Nitekim bazlar bu grtedir - veya dierlerinin dedii gibi, "akldr" demeleri de eittir. Lazm olan vastalar onunla birlikte kadimdir. Onda hibir ey ihdas olmamtr. nk onda hadis olan eyin hudusu hakkndaki sz dier hadislerin hudusu hakkndaki sz gibidir. Onlar der ki: Nefsin tasarrufatnn ve pepee gelen iradesinin hudusu sebebiyle felein hareketleri, kendisine lazm olan akln vastasyla kendi bana vacip olanda bu eylerin hudusuyle beraberdir. Veya akln vastas olmayabilir de... Veya akldan onlarn hudusu hakkndaki szle veya hadislerin hudusunu onda hibir eyin hadis olmad tam kadim bir messire isnad ettikleri eyle...

Yani bu gr hadislerin, kendisinde hibir hadis olmayan tam bir illetten ortaya ktn savunmaktadr. Eer ezeli-tam messire, onun eserinin bitimesi icab ediyorsa, bu ezeli-tam messirden, bir ey hudus etmesi mmtenidir. ster bu, dierlerinin hudusunda art klnm olsun, ister art klnmam olsun farketmez. Ondan bir hadisin hudusu mmteni ise-yeteneklerin ve artlarn tam sebebe ihtiya duymakta idi. Bu durumda illetlerin ve mamullerin sonsuz olmas gerekir. Bunu Razi zikretmitir ve bu gr, onun gzel szlerindendir. NDEKLER

Ermevi'nin Cevabnn Temelleri Ermevi'nin onlara verdii cevaba - ki o buna "cevabu'l bahir" demektedir - gelince: Bu cevap Razi'nin et-metalibu'l-Aliye ve dier kitaplarndan alnmadr. Bir kere bu adan tenkid edilir. Bununla beraber cevabn baz ksmlar milletlerin szlerine uygun, baz ksmlar da dehri felsefecilerin grlerine muvafktr. Bu gr akllarn ve nefislerin ispatna, onlarn cisim olmadklarna, onlarn kadim, ezeli ve Allah Teala'nn zat iin lazm olduuna dayanmaktadr. Bu szler "din sahibi" milletlerin szleri deil, aksine bunlar batl grlerdir. Nitekim biz bunu baka yerlerde akladk. Bylece aa kt ki, iddia ettikleri soyut eyler gerekte deil sadece zihinlerde vardr. Ermevi bu ekilde cevap verdi, nk, ehristani, Razi ve Amidi gibi mteahhirin yle zannetmilerdir: "Felsefecilerin akln ve nefsin ispat iin ileri srd deliller mcerred olup mtekellimlerin onu reddedecek bir delilleri yoktur; onlarn cisimlerin hudusuna dair delilleri bu mcerred eylerin hudusuna delaleti iermez."

Bu batl bir grtr. Kelam imamlar bu mcerred eyleri nefyeden delilleri aklamlardr. Onlarn "mmknn vcudu cisim deildir ve cisimle kaim deildir" szlerinin batl olduunu ve bunun akln zorunluluuyla bilineceini beyan etmilerdir. Nitekim bunu stad Ebu'l-Meali ve dierleri zikretmitir. Hatta dnrlerden bir grup der ki: "Mevcud olan bu iki eitle snrldr ve bu akln zaruretiyle bilinir" Biz bu konuda deiik yerlerde aklama yaptk. Buradaki amacmz udur: Ermevi'nin zikrettii cevap u temel zerine kurulmutur: Rabb Teala kendi zatnn lazm olan ezeli nefisler ve akllar sebebiyle zatyla mucibtir; o meieti ve kudretiyle onlar zerinde fail deildir.Onlar akllar melekler olarak aklarlar. Bu durumda melekler ezeli, Allah'tan mtevellid ve onun zatnn bir lazmesidir. Bu: "Melekler Allah'n kzlardr" sznden daha ktdr. Bu dehrilerin illet ve ma'kl grne uymaktadr; ancak cismani alemin hudusu hakknda aralarnda ihtilaf bulunmaktadr. Bununla birlikte bu gr onlarn gklerin ve yerin ezeli olduuna getirdikleri delilleri tmyle iptal etmekte ve bylece serlerinin yars defedilmi olmaktadr. NDEKLER

Ermevi'nin Razi'ye Tesirin Delili Konusunda tiraz

Bu cevap da ayn ekilde hadislerde (asarda) teselsln caiz grlmesine ve evveli olmayan hadislerin caiz olduu grne dayanmaktadr. Bu Nazzam'n iki grnden biridir. Ermevi bu gr tercih etmi ve onunla eitli yerlerde Razi'ye itiraz etmitir. Ermevi ayn yolda Razi'nin te'sirin hcceti cevabna cevap vermitir. Razi'nin delilinin temeli udur: Tesir-bunun iine halk ve ibda (yoktan yaratma) girer- vucudi bir emir midir yoksa ademi bir emir midir? Bu konuda insanlarn mehur iki cevab vardr. Cumhur halkn mahluk olmadn syler. Hanefi, afii, Maliki ve Hanbeli mezhebinden pek ok alimin, kelamclarn ounun -ki bunlarn iinde baz Mutezile, mrcii, ii gruplar vardr- Kerramiye'nin ve dierlerinin gr budur. Kelabazi adyla bilinen "et-Tearruf fi mezahibi't-Tasavvuf" adl eserin mellifine gre sufi mezhebinin gr de budur. Mtekaddim felsefecilerin ounluunun ve mteahhirinde baz gruplarn gr de budur. Dier grup da "halk, mahluktur" der. Mutezilenin ounluunun, Kllabilerin-mesela Eari ve Eariye mezhebi, afi, Hanbeli, Maliki ve dier mezheplerden onlara uyanlarn gr budur. Buradaki amacmz udur: Onlar alemin kdemine vacibin, alemde-iki zat olmakszn-messir olmasn delil getirdiler. Onlara gre alemin o ikisine bal olabilmesi ondan uzak olmakla mmkndr. Ve nk onun messir olmas hakikat olmakszn bilinir. nk messirlik ikisi arasnda nisbettir. O gecikme ve ayr olmaldr. Dedi ki: Te'sir selbi bir i deildir. nk bizim szmzn zdd onun messir olmaydr. Vucudi de byledir. Eer o, hadis olsayd bir messire ihtiya duyard ve onun messirlii zaid olurdu. Bu durumda teselsl gerekir. Eer o kadim olsayd - o izafi bir sfat olup muzaaflarla birlikte tahkiki dnlmez- her ikisinin de kadim olmas gerekirdi. Razi yle cevap verdi: Messirlik zat zerine zaid olan subuti bir sfat deildir aksi takdirde messire ihtiya duyard. Bylece onun messiriyeti zaid olur ve teselsl kard. Ben derim ki: Biri dese ki: Buradaki teselsl asarda vakidir. nk messirlik izafi bir sfattr ve messir ve eser zerinde dnlmesine dayanr. Bu durumda sfat eser zerine mteahhir olur. Bu durumda eserden sonra bir messirlik daha gerekir. Hatta her messirliin messirliinden sonra bir messir daha gerekir. Dedi ki: Messirlerde teselsl kabul edilmez yine dedi ki: Onun cevab asl udur: "Bakasna nisbetle bir eye arz olan izafi sfat, ancak maruz olduu eyin varlna dayanr. nk

takaddn, kendisinden geride olana nisbetle bir eye orz olan izafi bir sfattr. Mtekaddimin mteahhirle husulnn mmteni olmasyla birlikte bir ok zamanlarda olsa da sonu deimez." NDEKLER

bn Teymiyye'nin Ermevi'nin Reddine tiraz Ben derim ki: Ermevi'nin birisi dese ki: "Buradaki teselsl, asarda vakidir. nk messirlik izafi bir sfattr ve messir ve eser zerinde dnlmesine dayanr. Bu durumda eser zerine mteahhir olur. Bu durumda eserden sonra messirliin messirliinden sonra bir messirlik gerekir" szne yle itiraz edilir: "Bu szler sonradan gelen szle elimektedir" sonraki szde: "Bakasna nisbetle bir eye arz olan izafi sfat, ancak maruz olduu eyin varlna dayanr. nk tekaddm, kendisinden geride olana nisbetle, bir eye arz olan izafi bir sfattr" denilmektedir. Eer bu sz doruysa messirliin tahkikinden messirin ve eserin varl, bir zamanda ikisi birlikte ortaya kmas gerekmez. Aksine eserin messirden sonra olmas caizdir. Burada bir eye arz olan sfatn durmamas bir eyi deitirmez. Aksine yalnzca messirliin tahakkuku yeterlidir. NDEKLER

Eseri bir zamanda mesur'a veya onu iptal eden Lazimelere Bitiik Kabul Edenlerin Delilleri Ancak denilir ki: Bu gerektirmenin tam olmas iin senin yle demen gerekir: "Messirlik size gre eser ve messirin dnlmesine dayanan izafi bir sfatsa ve o eserin varlna balysa bu durumda eser olmakszn onun messir olmas mmteni olur. Bu durumda eserin tesirin peinden ortaya kt bilinir ki bu messirliktir. O, mahhalk edildii zamanda ise eserin husulnn dnda bir eye tesir etmise bu durumda eser tesirin peinden gelir. Bu messirliin eserden geride olmasdr. Oysa i byle deildir. Aksine messirlik eserden ncedir veya bazlarnn dedii gibi ona bitiiktir. Messirliin eserden geride (sonra) olduunu hibir akl sahibi sylememitir. Aksine bazlar der ki: "Eser sonra ve messirden ayrdr." Bazlar da: "ona bitiiktir" der. Bazlar: "ondan ayr deil onunla bitiik de deil ona muttasldr" der. Bu grlerin en sahihidir. ki takdire gelince messirlik, onun tamamnn ortaya kmasyla ortaya kmsa, onun iinde bir messirlik gerekir. Bylece bir messirliin, kendisinden ayr olan eserde messir olmas gerekir. Yine onun bu eserde messir olmas bu eseri vacip klar.

Bu, cumhurun kavline gre byledir. nk cumhur yle der: "Muceb (gerekli klnan) tam mucebin peinden ortaya kar. Eser tam messirden sonra ortaya kar. Mefil, failliin kemalinden sonra ortaya kar. Malul illiyetin kemalinden sonra ortaya kar." Eserin m'essire zaman olarak bitiik olduunu syleyenlere gelince ki bu baz felsefi gruplara onlara uyanlarn grdr. Onlar kendi grlerinin iptalini gerektiren eyi gerekli grrler. Onlar tam messirliin varlnn yannda bir tam messirliin var olmasn, onun da yannda yine tam bir messirliin olmasn gerekli grrler. Bu messirliin tamamnda teselsldr. Bu teselsl asarda deil messiratlarda teselsl cinsindendir. nk asarda teselsl bir eserden sonra baka bir eserin gelmesidir. Messirlerdeki teselsl bir messirin yannda bir messirin daha olmas ve ademi messirlik halinin olmamasdr. nk bir ey yokluu halinde birey yapamaz, ancak varl halinde bir ey yapabilir. Tesirin varl yannda mutlaka messirin varl da olmaldr. nk tam messir, tesir edemez bir halde bulunmaz. Aksine o ancak tesir ediyorsa vardr. Ancak onun tesiri eseri takip eder. Messirliin tamamnn esere bitiik klnmas messiratla (asarda deil) teselsl cinsindendir. NDEKLER

"Messirlik Zat zerinde Zaid Subuti Bir Sfat Deildir" Diyenlerin Muradn Beyan Birisi dese ki: "Razi'nin "messirlik zat zerinde zaid subuti bir sfat deildir. Aksi takdirde o bir messire muhta olurdu" szyle kastettii, birbirini takip eden deil birbirine bitiik olan, teselsldr. Nitekim bunu

baz felsefeciler ve kelamclar syler" Razi bunu sylemitir; yleyse bu teselsl btn akl sahiplerinin ittifakyla batldr. Birisi dese ki: "Bu Razi'nin felsefecileri balad bir ilzamdr." Razi dedi ki: Cevap olarak unu deriz: Bu vacibul vucudun devamnn vucubundan dolay ilk ma'lukun devamn gerektirir. Birincinin devamndan dolay da ikincinin devam gerekir. Bu byle devam eder. Aslnda o, asl olarak hadisleri inkar etmektedir. Razi dedi ki: "Eer sen "vacibul vucud, amm'l feyz'dir" dersen eserin ondan hudusu kabillerin istidad zerine tevakkuf eder (durur). Bu durumda her hadisten nce bir baka hadis gemitir ve bu, ilk'e kadar gider." Ben derim ki: Muayyen olan arazn hudusunun mutlaka bir sebebi olmaldr. Eer bu sebep hadisse, sz o hudusun sebebine geri dner ve sebeplerin ve msebbeblerin sonsuz olmasn gerekli klar. Bu ise muhaldir. Eer o kadim ise messirin kdemi eserin de kdemini gerektirmez. Bu, alemin tmnde byledir. Ona denilir ki: "Razi'nin zikrettii bu sz gzeldir, dorudur. Bu sz mehud havadisleri -ki Razi ona yevmi hadisler demektedir- gerekli klmaktadr. Onlar iin mutlaka tam bir messir gerekir. Eer o(messir) kadim ise hadisin kadimden varl mmkndr ve onlarn gr batl olur. Eer o hadis ise onlara gre mutlaka eserin hudusuyla birlikte (nce deil) bir hadis olmas gerekir. nk onlar tam messirin, bir zaman iinde ezeliyle birlikte olmas gerektiini, onlardan birinin zamann, dierinden nce olamayacan kabul etmilerdir. Bu durumda muayyen hadisin messiriyle birlikte hadis olmas gerekir. Bu durumda messirin, onunla birlikte olan messirle beraber hadis olmas gerekir. Buda sebeplerin ve msebbeblerin (yani illetlerin ve ma'lllerin bir zaman iinde sonsuz olmasn gerektirir. Bunun akim zaruretiyle fasid olduu malumdur. Ulema onun mmteni olduu konusunda ittifak etmilerdir. Bu durumda Ermevi'nin Razi'ye itiraz da der, nk onun gr zetle udur: "Messirin hudusunun veya onun baz artlarnn hudusunun lazm, pepee gelme yoluyla artlarn ve eitlerin hudusunu caiz klar. Ona denilir ki: Onlar her hadisten sonra bir hadisin olmasn caiz gryorlar. Onlar: "Birinci hadisin hudusu ikinci hadisin hudusunun artdr. art maruttan nce vardr" diyorlar. Ancak bu onlarn: "Tam illet, ma'lulnn de kendisiyle zamanda bir olmasn gerekli klar. Ma'll tam illetle beraber

(ondan ge deil) mevcut olmaldr" gryle geliiyor. nk bu szn gerei udur: "lletin tamam olma art hasl olduunda onunla birlikte ma'lul da hasl olur, ondan arkaya kalmaz. Ne zaman bir hadis ortaya ksa, hadisin ortaya kma art, hadisi ortaya karma sebebini tamamlamakta bunu hadis ortaya karken (nce deil) yapmaktadr. Sonra bu hadis bir hadis olma art daha ortaya karmakla ve bu srgit devam etmektedir. Bu ayn vakitle illetlerin tamam olma teselsln gerektirir. Bu hadisin illetinin tamam bu vakitle ortaya kmtr. Bu tamamn illetinin tamamlanmas da bu vakitle olmutur. Bu da byle devam edip gider. lletlerde ve illetin tamamnda teselsl mmteni'dir. Ayn ekilde illet iin illetin olmas ve o illetin de bir illeti olmas caiz deildir. lletin illet olarak tamamlanmas, o illetin de illet olarak tamamlanmas caiz deildir. lletlerde ve onlarn tamamlanmalarnda teselsl fasiddir. Bu akl sahibi kimselerce akln zaruretiyle bilinir. "Ma'll, bir zamanda ma'llle bitiir" densede "o illeti takip ediyor" densede farketmez. NDEKLER

Felsefecilerin Alemin Kdemi Konusunda Gsterdikleri Delilin elikisi Ancak onlar alemden bir eyin kadim olduu grn, "Mall tam illete bitiik (ondan geride deil) bir nermesini ispatlamayncaya kadar, tam olarak ortaya koyamyorlar. Bu durumda hadislerden her bir hadisin illetinin tamamnn onunla birlikte hadis olmas gerekir. Bu tamamn illetinin tamam da onunla birlikte hadis olmaldr... Bu byle devam eder. Bu, hadislerin bir zamanda sonsuz olmasnn hadislerin vcudunun ayn zamanda sonsuz olmalarnn pepee olmadklarn gerekli klar. Bunun mmteni olduu herkes

tarafndan kabul edilmitir. Bu sz ehl-i Magani ve (Mutezile eyhlerinden) Mamer'in arkadalarnn szlerine benzemektedir. Madem ki bu, onlarn szlerinin bir gereidir, bu durumda iki ktan biri onlar iin kanlmazdr: Ya hccetleri ya da hemde hibir eyin hadis olmayacana dair grleri batldr ya da onlarn gr mahede ile iptal olacaktr. Her iki halde de hccetlerinin batl olduu ortaya km oldu. NDEKLER

Razi'nin Felsefecileri lzam ve Ermevi'nin Ona tiraznn Dmesi Bylece Ebu Abdillah er-Razi'nin onlar ilzamnn kanlmaz olduu ortaya kt. Ermevi bu ilzam anlamam hibir sonu getirmeyen itirazlarda bulunmutur. Kapal kalan ve yanltan husus; teselsl sz fiilin kendisin de olmadnda, bu durumda eserde teselsl kastedildiidir. u mana da: Bir eyden sonra bir eyin ihdas olmas. Bununla failin fail olarak tamamlanmasndaki teselsl kastedilir. Bu, "tam messir ve onun eseri zamanda bitiiktir" diyenlere gredir. Nitekim Dehri byle der. Bu, messirin tamamndan hadis olan eyin esere biti olmasn, onun nne gememesini gerektirir. Bylece onlarn grlerinin fasit olduu ortaya km oldu. "Eser ancak messirin tamam olmasnn peinden ortaya kar" diyenlere gelince, onlara Ermevi'nin verdii cevab vermek mmkn olur. Yani o: "Onun muayyen bir eserde messir oluu, ortaya kan bir hadisin art oluyor ki hadisin ortaya

kmasnn peinden eser ortaya kyor. Yani eser onunla bitiik olmuyor" grdr. Ancak bu, onlarn "alemden bir eyin kdemi" grn iptal eder ve ehl-i snnet ile ehl-i hadisin "eer o dilerse ezeli olarak mtevellimdir" grnn temeline uyar. Bu durumda onlara: "yoktan var ettii eyleri var etmede o, kendine yeter, onun fiili herhangi bir arta dayanmaz" denildiinde onlara denilir ki: "Evet onun yapt her ey kendinden bakasna dayanmaz. Aksine her meful iin onun fiili, fiile dayananlar hadistir. Onu zatyla sylemektedir, meful onun peinden olmaktadr. Ayn ekilde bu fiil, kendisinden nce olan bir hadisin eserine baldr. Bylece aa kt ki bu makulat denilen eylerde byk dnrlerin problemleri vardr. Bunlar, onlarn gznde ilahi ilimlerin asldr. Tam bir ekilde incelediin vakit, sarih akln snnet ve hadis imamlarnn szne -ki onlar da Rasulullah'tan (sallallahu aleyhi ve sellem) almlardr - uygun olduunu grrsn. Ma'kul olan eyin z Raslullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdii eyleri olumlamakta ve ona hizmet etmektedir. Ben derim ki: Buradaki ama udur: Ermevi'nin cevab zayftr. Mnker olan teselsl messirlerin (illetlerin) teselsldr. Eserlerin teselsl ise reddedilmez. Eer messirlik bir baka messirliin nne geerse bu eserlerde teselsl gerektirmez. Onun: "Kukusuz bu eserlerde deil messirlerde teselsl gerektirir" sz "Kukusuz esere messirin bir zamanda bitimesi gerekmez, aksine onu takiben ortaya kar" diyenlere gre sahihtir" nk messirlik bir baka messirliin nne gemitir. Onun messir oluu evleviyetle hadis olmutur. O messirin kendisi deildir. Messirin kendisiyle onun bizzat tesiri arasndaki fark, fail ile onun fiili, Mbdi ile onun ibda, Muktezi ile onun iktizas, mucib ile onun cevab arasndaki farktr. Bu fark dvenle onun dvmesi, adil ile onun adaleti, muhsin ile onun ihsan arasndaki fark gibidir. Bu fark aktr. Ancak onun "Messirlik eer izafi bir sfatsa, onun messir ve eser zerine dayanmas gerekir. Bu durumda messirin tpk eserden sonra olmas lazm olduu eser zerine takdimi caiz olur" ihticac doru deildir. nk bir eyin bakas zerine messir olmas onun eserinden msteahhir olmasn gerektirmez. Aksine ya onunla bitiik olur ya da ondan nce olur. Aksi takdirde eserin varlnn tesirden nce olduu ortaya kar ki bu mmtenidir. Bu takdirde ihtiya duyulmaz. nk buradaki teselsl eserlerde, vakidir. Bu deliller ona delalet etmek bir yana, bu cinsten sahih bir delille delalet etmek daha aklayc olur. Ermevi'nin verdii cevap -Bakasna nisbetle bir eye arz olan sfat, ancak maruzunun varlna dayanr - tesirin kadim, eserin hadis olduunu syleyenlerin cevabdr. NDEKLER

Allah'n Halk Sfatn ve O'nun Ezeli Olarak Halik Olduunu Kabul Edenler Bu Allah Teala'nn ezelde yaratma ve tekvin sfatnn var olduunu, mahlukun hadis olmasnn sonucu deitirmeyeceini syleyenlerin grdr. Hanefi, afii, Hanbeli mezheplerinden bir grubun ehl-i kelam ve sufilerden bir grubun gr budur. Bu gr halk'n (yaratma) mahluk olmad grne dayanr. Bu gruplardan ounluunun grdr. Onlardan kimileri grlerini fiillerin yenilenmesiyle aklar kimileri de bu konudaki yolunu bilmez. Beavi'nin ehl-i snnetten zikrettii udur: Allah'n halk sfat vardr o ezeli olarak haliktr. Ayn ekilde el Kelabazi "et-Tearrf li mezhebitTasavvuf" kitabnda ayn eyi syler. Tahavi ve dier Ebu Hanife mezhebinden olanlar bunu ifade ederler. Hanbelilerin cumhurunun gr de budur mesela; Ebu shak b. akilla, Ebu Abdillah b. Hamid Kad Ebu Ya'la v.d. gibi. Malikilerden bir ok kimse de ayn eyi sylemilerdir. Bu grn ehl-i snnet ve'l-cemaatn gr olduu sylenir onlarn kimileri hareketin manasn aklar, lafzn aklamaz. Kadimin tesirin, eserin hudusuyla beraber halk ve ibdai olduunu kabul edenler bunu muradn hudusuyla birlikte kadim iradenin varl mesabesine koyarlar. Nitekim Kullabiye ve dier sfatlar bu grtedir. Ebu's-Sena el-Ermevi'nin cevab bu gruplar iin uygundur. Onun sz: "Bir eye arz olan sfat ancak maruzunun vcuduna dayanr" grdr. Nitekim kadim irade de ancak -murad olmakszn- murid (dileyen)in vcuduna dayanr. Ayn ekilde mstekbele bal olan kudret kadirin varlna dayanr. Halk - fiil ve te'sir- konusunda grleri de budur. Ancak bu cevap: "Hadisler kadimin iradesiyle var olurlar" cevabna benzer. Bunu savunanlar itiraz edenler, onlar "Bu grn mrecceh olmakszn tercih bulunmas" sayarak balamlardr. Nitekim biz bunu aklamtk.

Onlar Ermevi'nin cevabna itiraz ederler. Onlarn itirazlar hadis eserin vucudunadr. Bu itiraz te'sirin tamamn yenilemesinde de yenilenmemesinde de devam etmektedir. nk bir eyin yenilenmesi daha nce getii gibi teselsl gerektirir. Yenilenmemesi durumda hadisin hudusunun hadisin sebebi olmakszn ortaya kmas gerekmektedir. Tam messirin eserin gerisinde kalmayacan syleyerek bunu aklamtk. Ermevi'nin buna kendi temeliyle yle cevap vermesi mmkndr. Cisimlerin hudusu akla veya nefse pepee gelen tasavvurlarn hudusuna dayanr. Nitekim en evla hccetlerden olarak bununla cevap vermitir. Ben derim ki: Buradaki ama onlarn zikrettikleri eyler Dehrilerin cevabnda knden byne bulunmaktadr. Fazl olan akla bu cevaplar gizli deildir. Biz -lillahi'l Hamd- felsefecilerin btn cevaplarn eitli yerlerde akladk. Onlarn istidlallerinin pekok ynden hasl fasid olduunu beyan ettik. Mslmanlardan her bir grubun onlarn cevaplarn alarak birbirleriyle nasl tarttklarn bu (kr) tartma neticesinde baz kimselerin Dehri'lerin grne ulap alemin kadim olduunu nasl savunduklarn akladk. Bu delile gre Allah yeri ve gkleri alt gnde yaratmamtr. Onlar buna benzer bir ok ayete ve Raslullah'n (sallallahu aleyhi ve sellem) snnetine kar ktlar. Halbuki Kur'an ve Snnetle olanlar sarih akla aykr deildir. Onlarn Mslman gruplardan birine uyup Raslu yalanlamamalar ve ma'kul olana muhalef etmemeleri Dehrilere uyup Rasle ve sarih akla aykr dmelerinden daha iyidir. Bununla ortaya kt ki Enbiya'dan (sallallahu aleyhi ve sellem) sabit olan nasslara muhalif eyler sarih aklda bulunmamaktadr. Bu makamda syleyeceklerimiz bunlardr. NDEKLER

Felsefecilerin Delillerinin Mukaddimeleri Felsefecilerin verdikleri cevaplara rnek olarak yle denilir: Alemin kadim oluuyla ilgili sizin en iyi deliliniz iki mukaddimeye dayanmaktadr. Birincisi: Mmkn olan iin mutlaka tam mrecceh ve teselsln mmteni oluu gerekir. Buradaki teselsl lafz kapaldr. Bununla ilgili aklama daha nce geti. Buradaki teselsl lafz hadis cinsinin hadise dayanmasdr. Bunun mmteni olduunda ittifak edilmitir. Bunun dndaki konularda teselsl ile failler ve eserler konusu kastedilir. Faillerin tamamnda teselsl, failler konusundaki teselsllerdendir. Onlara denilir ki: Mmteni olan teselsl illetlerdeki ve onlarn tamam olmasndaki teselsldr. artlar ve eserlerde ki teselsl konusunda ise mslmanlarn iki gr vardr. Siz de onun caiz olduunu kabul edersiniz. Ben derim ki: Bu teselsl caiz veya mmteni olabilir. Eer mmteni olursa hadislerin teselsl de mmteni olur. Bylece onun bir evvelinin olmas gerekir. Buradan da evveli olmayan hadis dncesi batl olur, eflakin hareketlerinin ezeli olmas mmteni olur. Bu sizin grnz iptal eder. Sonra yle deriz: Eer alem ezeliyse onun hadis olan eyleri iine almamas gerekir. "Onlar cisimde veya aklda hadistir" denilmesi bir eyi deitirmez. Veya yle denilir: "Bilakis ezelde hibir hadis yoktur." Nitekim yle denilmitir: O sakin bir cisim idi. Eer o evvel olursa, hadislerin teselsl gerekir. Biz onun teselslnn mmteni oluu takdiri zerine konuacaz. Bylece o takdir batl olmu oldu. Eer hadislerde, daha nce olmayan bir ey hudus etmise, deimeyen kadimden de hadis ortaya kmasnn caiz olmas gerekir. Eer siz eserlerdeki teselsl caizdir derseniz sizin bu sznzle alemde kadim bir eyin olduuna dair delilimiz iptal olur. nk o, alemde aynyla bir eyin kadim olduuna delalet etmez. O sadece Rabbin fail olarak varln srmesinin vacip olduuna delalet eder. Bu durumda size yle denilir: Feleklerin veya alemde mevcud olarak takdir edilenlerin veya Allah'n ihdas ettii eylerin bir hadisten sonra bir hadise dayand ve u anda mevcud alemin toplumunun hadis ahslardan bir ahs

gibi olduu neden caiz olmasn? NDEKLER

Felsefecilerin Reddi Bylece aa kmtr ki sizin delillerinin ispatlamak istediiniz eyi iptal etmektir. Hadislerin temesslnn caiz olup olmamas sonucu deitirmemektedir. Aksine eer caiz deilse hccet iptal olur, sizce maruf olan mezhep iptal olur. Yani mezhebin temel gr olan feleklerin hareketleri ezelidir gr rr. Bu ancak hadislerin teselslnn caiz olmas zerinde durmaktadr. Eer onun teselsl mmteni olursa, felein hareketinin ilk olmas icap eder. Eer hadislerin teselsl caiz olursa bu, alemde kadim eylerin varlna delalet etmez. nk feleklerin hudusunun kendisinden nceki hadislere dayanmas caiz olur. Bu byle devam eder... Eer siz: "Bu, mteselsiz hadislerin kadim olana kaim olmalarn gerektirir" derseniz bunun eitli cevaplar vardr: Birincisi: Sizin u sznzdr. Size gre bu mmteni deildir. nk size gre felek kadim ve ezelidir; O cisim ve cisimle kaim olan hadisler olmakla birlikte ezeli ve ebedidir. kincisi: Bu hadislerin -eer onun bir vacibul vucudla kyam mmteni ise- bir muhdesten sonra bir muhdese dayanmas caiz olmaldr. Eer bu mteselsiz hadislerin ortaya k kadim vacipten mmkn olmusa sizin deliliniz iptal olur. Eer mmteni ise hem deliliniz hem de mezhebiniz iptal olur. nk siz "Mteselsil feleki hadisler kadim ve ezeli olandan sudur etmitir" dersiniz. ncs: Biz hadislerin teselslnn mmkn olduunun takdirini syleriz. Bu takdire gre iki eyden biri gerekir. Ya hadisler vacip'e dayanmaktadr ya da ondan kan hadislerin teselsl,

kendisiyle ortaya kt eye dayanmamaktadr. Drdncs: Denilir ki: Hadislerin kadimle kaim olmalar ya mmteni'dir ya da mmkndr. Eer mmteni ise feleklerin hudusu gerekli olur. Matlup olan da budur. Eer caiz ise bu hccet batl olur. NDEKLER

Baz Kelamclar Neden "Kadim Olandan Hadis Olan kmaz m?" der Beincisi: Ehli kelamdan bazlar kadim olandan hadis kmaz der. Bunu demelerinin sebebi udur: Onlara gre: "hadislerin bir mahalde teselsl, onlarn hudusunu gerektir." Onlarn bu gr doru olsayd feleklerin nefislerin ve mteselsil hadislerin dayand her eyin hadis olmas gerekirdi. Bu ise onlarn hccetlerinin butlan demektir. nk bu durumda muhdes olan alemin kadimden suduru mmkn olmaktadr. Bu sizin mezhebinizi iptal eder. nk hadislerin kendisiyle kaim olduu ey hadis ise hadislerin kadimle kyam mmtenidir. Bunun vacip veya mmkn olmas bir eyi deitirmez. Bilakis hadislerin teselsl mmteni olursa, onlarn szn ettikleri akllar v.s. de batl olur. Eer hadise dayanmyorsa bu taktirde hadislerin evvel olmas gerekir. Eer o nefisler iin evvel ise onun akllar iin de evvel olmas icap eder. nk akllarn vcudu nefislerin vcudunu gerektirmektedir. Bu ise aksi gibi mmtenidir. Bu durumda alemde hadisin onunla kaim olduu hibir ey kadim deildir. Bilakis alemde kadim yoktur. Kendisiyle kaim olan hadis olmasa da sonu deimez. Aksine denilir ki: "Alemde, daha nce olmayan hadisler hudus etmitir" veya:

"Birbiri ardsra ortaya kmaya devam etmektedirler." Birincisi hadis sebebi olmakszn hadisin hudusunu gerekli klar ki bu batldr. Nitekim delilinizde siz bunu sylersiniz, ikincisinde mmknatta kadim bir eyin olmas mmteni olur ki bu da mezhebimizin gryle eliir. Eer onlar: Biz vacipten hadis kmasn kabul etmeyiz. nk kadimde hadis bulunmaz. Bu bize gre caizdir, nk sfatlar onunla kaim olmaz" derse onlara denilir ki: Bu durumda kaziyye kolaylat nk mslmanlardan ve gayri mslimlerden milletlerin cumhuru hatta felsefecilerin cumhuru sizin bu asli grnze kar kar. Sfatlarn nefyi konusundaki grnz "kadimde hadis eyler bulunmaz" diyenlerin grnden daha zayftr. Bu ynden mslmanlardan pek ok kimse -rnein Kllabiler v.b.- kendisiyle hadis olann kyam olmakszn vacibin sfatlarn kabul ederler. Onlarn kendisiyle hadis olann kyamn nefyeden bir delilleri, sadece sfatlarn nefyidir. Bunun batl olduuna dair deliller de gerekten oktur. Bylece sizin sfatlarn nefyi hakkndaki szlerinin fasid olduu, eitli manalarn tek ey olduunun batl olduu ortaya kt. Siz "Ak, mauk ve ak; akl, makul ve akl bir eydir" dersiniz. Alimin ilim ve kudret olduunu onun da irade olduunu sylersiniz. Bunlar grlerin en fasididir. Nitekim daha nce sizin mslmanlar telhisinizi aklam, sizin onlara terkib adn verdiimizi beyan etmitik. Siz onlarla sfatlar nefyedersiniz. Biz onlarn gerekte terkip olmadn sadece stlahta terkib olarak isimlendirilebileceini akladk. Bu fasit stlahlara uymakla sfatlarn nefyine delil getiremezsiniz. Tesir deliline kar ite byle cevap verilir. NDEKLER

Felsefecilerin Te'irin Kdeminin Eserin Kdemini Gerektirdiine Dair Grleri ve Bunu Red Onlarn: "Eer te'sir kadimse eserin de kadim olmas gerekir. Eer o muhdesse, muhdes te'sirin cinsindendir. Bylece onun caiz olduu sylenirse hadislerin balangc vardr. Bylece sizin mezhebiniz batl olur. Eer onun mmteni olduu sylenirse - yani bir ey hadis olana kadar hibir ey hadis olmamtr denirse - bu btn akl sahiplerinin ittifakyla mmtenidir. Bu teselsl ve devir olarak isimlendirilir. Te'sirin kendisinden nceki muayyen bir eyin hudusundan sonra (ortaya kan) muayyen bir eyde muhdes olmu ise yine teselsl ve hadisin kadim ile kyam gerekir" szlerine gelince; onlara denilir ki: Tesir ya vucudi bir emir olur ya da vucudi bir emir olmaz. Vucudi olmazsa delil batl olur. Bu Razi'nin cevabdr. Bu ayn zamanda "halk mahlukun kendisidir" diyenlerin cevabdr. Eer vucudi olursa ya messirin ya da bakasnn zatyla kaim olur. Eer messirin zatyla kaim olursa vacibul vucudla vucudi ilerin kyamnn caizlii gerekir. Sfatlar kabul edenlerin gr budur. Bu takdire gre teselsl eserlerde ve artlardadr. Eer mmkn olursa bu hccet batl olur ve kadimle kaim olan tesirlerin teselsl mmkn olur. Eer mmteni olursa kadimin tesirinden hadislerin hudusunun caizlii lazm olur. Bu durumda da hccetleriniz kendini iptal eder. Eer te'sir -veya te'sirin tamam- bakasyla kaimse artlarda teselsln caizlii ve onun mmkin oluu lazm olur. Eer te'sirin teselslnn imkan mmkn olursa hccet iptal olur. Bunun nedeni udur: Te'sirin tamam messirin dndakiyle kaimdir. Bu taktire gre eer teselsl mmkn olmazsa orada Allah'n zatndan baka bir kadimin te'siri sz konusu olur. Bu batl olup hikimse onu sylememitir. Eer onun mmkin olduu takdir edilirse feleklerin ondan hudus ettii mmkin olur ki matlup olan da budur. Te'sirin hccetine verilen cevaplardan biri de udur: Eserlerdeki teselsl eer mmkinse feleklerin baka bir tesirle nceden gemi olan bir te'sirden hudusunun mmkin olmasndan dolay hccet batl olur. Eer mmteni ise ya kadim te'sirden hadislerin hudusu ya da te'sirin ademi olmas lazm gelir. Her iki taktirde de grnz batldr. Bunun nedeni udur: Bu mehud olan hadisler iin mutlaka muhdes olan ihdas eden biri lazmdr. Bu ihdas te'sirle ayn anlamdadr. Eer o ademi olursa hccet batl olur mevcud olmas durumunda eer o kadim ise hadislerin hudusunun, kadimin te'sirinden olmas lazm gelir ve bu durumda delil batl olur. Eer muhdes ise - ve teselsln mmteni olduu takdir edilirse bu durumda muhdesin tesiriyle hadis ortaya km olur ki ayn ekilde hccet batl olur. Onlarn bu cevaba syleyecekleri bir sz yoktur. Bu cevapla onlarn tezleri rtlr. Eer Mslmanlardan ve dierlerinden akl sahiplerinin ounluuna muhalif cevap verir ve Allah'n yeri ve gkleri yaratmasn bu cinsten bir gr zerine bina ederse bundan ne akl sahipleri memnun olur ne de din sahipleri... NDEKLER

Kelamclarn Felsefecilere Verdikleri Cevaplar phelerle Doludur Bilakis mslmanlarn dininden elde edilen bilgilerin felsefecilere verilebilecek en kesin cevaplar olduu bilinmelidir. Halbuki Kelamclarn tuttuklar yol bunun tersinedir. Onlar meseleleri aklla yakinle deliller ve burhanlarla akladklarn sanyorlar. Onlarn szleri zerinde dnen biri onlarn birok phelerle dolu olduunu grr. Onlarn bizzat kendileri kendi ilerinde elikilidirler. Onlardan biri bir konuda "bu kesin bir burhandr" der dieri bu burhann fasid olduunu syler. Kitapta ve snnette sabit olan eylere kesin akli deliller sandklar eylerle kar kanlar ite buna benzer elikili szde delillerle kar kmaktadrlar. Mlhidler ve bidatlarla tartanlar iyi bilirler, onlar slam'a srtn dnm, ona hakkn vermemi kimselerdir. Onlar ilmin ve imann gereini yerine getirmezler. Onlarn szlerinden kalplerin ifa bulaca, nefislerin yataca bir sonu kmaz. Onlarn szleri ilim ve yakin ifade etmez. Biz bu konudan baka yerlerde genie sz ettik. Burada sadece iaret etmekle yetiniyoruz. nk buras geni aklama yeri deil sadece tenbih yeridir. NDEKLER

Felsefecilerin Alemin Kadim Oluu Grnde leri Srdkleri Te'sir Hcceti ve Bunu Red Te'sir hcceti - ki o halk, ibda, tekvin, icab, iktiza, illiyet, messiriye v.b. eylerle isimlendirilir konusunda zetle yle denilir: Hadislerdeki te'sir ya vucudi ya da ademidir. Vucudi olmas durumunda o, ya kadim olmaldr ya da hadis. Her iki takdirde felsefecilerin hcceti batl olur. Eer ademi ise bu zahirdir. nk bu eserin kadim oluunu gerektirmez. nk adem (yokluk), varlktan (mevcud) hibir ey gerektirmez. nk muhdesatm failinin, vucudi bir tesir olmakszn yapmasndan sonra yapmas (ilev grmesi) caizdir. Vucudi bir tesir olmakszn alemin hudusu caizdir. Nitekim E'ari ve ona uyan Malikilerin afiilerin Hanbelilerin ve bir ok Mutezilenin gr budur. Eer o vucudi olursa ya kadim olacakt ya da muhdes. Te'sirin kadim olmas durumunda ya eserin tesire bitiik olmasnn gerektii sylenmeyecektir ya da eserin tesirden ayrlmasnn mmkn olduu sylenecektir. Eer gerektirdii sylenirse bu durumda alemde hadiseler olduu zorunlu olarak bilinir ve alemde bulunan hereydeki tesirin kadim olmas mmteni olur. Hatta tesirler hadis olan ilerin hadisi olur. Bu durumda alemde kadim olmas mmteni olur. nk eser te'sirin peinden gelir. Kadim ise kendisinden nce hibir eyin gememi olduu eydir. Eer "eser, kadim tesirden geridedir" denilirse hadislerin hudusunun kadim te'sirden olmasnn mmkn olmas gerekir. Nitekim dnrlerden bir ok kimsenin gr budur. Allah'n fiili sfatlarnn var olduunu (tahkik sfat) kabul edenlerin gr de budur. Onlar bu sfatn kadim olduunu sylerler. Hanefi, afii Hanbeli gibi fakihlerden, sufi ve kelamclardan bir grubun gr budur. Eer te'sir muhdes ise mutlaka onun bir muhdisi (ortaya karan) bulunmaldr. Eer hadislerin kadim iradeyle veya Kadir-i muhtarn, mrecceh olmakszn iki taktirden birini dierine tercih etmesiyle hudusunun caiz olduu sylenirse tesirin bir veya kendi kadim kudreti ve meieti ile hudusu caiz olur. Eer hadislerin hudusunun ancak hadis olan bir sebeple mmkn olur, denilirse bu taktirde messir alanla kaim olan tesirin muhdes olmas gerekir. Eer te'sir muhdes olursa onun mutlaka bir muhdisi olmaldr. Bu te'sirin ortaya karlmas iin te'sir gereklidir. Bylece tesirlerin teselsl mmkn olur. Eer bu mmkn olursa hccet batl olur ve onun butlan her bir taktire gre aa km olur. Erbein mellifi v.b. kelamclar buna kesin bir cevapla karlk verirler. nk onlarn

mukaddimelerine gre teselsl mmtenidir. Yukardaki delili getiren ise teselsln mmteni olduunu syleyemezler. Dehriler hadislerin teselsln kabul ederler. Onlar farkl grlerde olduundan onlardan birine verilen cevap dierine gre geersiz olmaktadr. Akl sahiplerinin cumhuru ise onun fasid olduunun zaruretle bilindiini sylerler. NDEKLER

Razi'nin Te'irin Vucudi Bir Olduunu ve Onun Zaruretle Malum Olduunu tiraf Etmesi Razi bu delili eitli yerlerde zikretmi ve bu konuda da grnn te'sirin vucudi bir i olduunu ve onun zaruretle malum olduunu belirtmitir. Bundan sonra o, tesirin vucudi olmasnn mmteni olduu aksi taktirde teselsl olaca tesire cevap verir. Malumdurki tartann zaruri dedii mukaddimelere nazari cevap verilmez. Eer onun zaruri olduunu iddia eden belirli bir mezhebe mensupsa, bu grle onlarn birbirlerinden olmalar mmkndr. Davalarnn batl olmas, zaruri dedikleri eyin gerekte zaruri olmamas mmkndr. Birbirini etkileme birbirine uyma -rnein makalelerde yazlanlar okuyup byklerine uyarak iddialar ortaya atanlarn durumu gibi- olmakszn akln ve ftratn kabul ettii eyleri reddetmek mmkn olmaz. Etkilenme ve taklit olmakszn akl ve ftrat sahiplerinin kabul ettikleri zaruretler olmasayd mubtil (iptal eden)e kar delil gstermek imkansz olurdu. Safsata yapanlarla ancak fiilen tartlr! Akl sahibi insanlarn -birbirlerinden naklettikleri eyler olmakszn - kabul ettikleri zaruri eyleri inkar edenler sofistlerdir. Bir tezi savunan bir te'sirin vucudi bir i olduunu ve bunun zaruretle bilindiini sylediinde ona:

Bilakis o ademi bir eydir nk bu teselsl gerektirir. nk eserlerdeki teselsl hakknda mslmanlarn ve dierlerinin kabul ettikleri iki mehur gr vardr. Bir grup onu caiz grr. Mesela Mu'tezile'den Meani olarak isimlendirilen grubun gr budur, onlar Ala'mer b. Abdad'a mensupturlar onlar: "Her halkn bir halk vardr onun da bir halk vardr..." derler. Ancak onlar bir yerde teselsl kabul ederler o da teselsln tamamndaki teselsldr. O da batldr. Snnet ve hadis ehlinden bir grubun gr de budur. Bu grup "Hareket yaamn gereklerindendir. Her canl hareketlidir" der. Ayrca onlar "eer o dilerse ezeli olarak mtekellimdir" der v.s. ile cevap verilmez. Eer onda iki gr varsa o ya caiz olur ya da onun mmteni olduu bilgisi gizli bir nazari konu olur. NDEKLER

Alemin Kdemi Konusunda Felsefecilerin Delillerine bn Teymiyye' nin Baz Redleri Bilakis kesin cevap eitli vecihlerden olur. Biz bunu deiik yerlerde akladk. Onlardan biri daha nce akladmz u szdr: Tesir ister vucudi, ister ademi olsun; teselsl ister mmkn ister mmteni olsun, onlarn bu yolla alemin kadim olduunu sylemeleri batldr. Veya yle denilir: Eer eserlerde teselsl mmkn ise hadisin te'siriyle hudusunun mmkn olduundan dolay delil batldr. Teselsln lazm olmas durumunda eer o mmteni ise te'sirin teselsl olmakszn

hadislerin hudusu lazm olur. Bu da hcceti iptal eder. Yani hccet her iki taktirde de batldr. Bu genel ve zet bir cevaptr. Hccet kukusuz, hadislerin vucudi bir te'siri olduuna dayanmaktadr: Eer o muhdes ise teselsl gerekir ve o da mmteni'dir. Eer kadim ise eserin de kadim olmas gerekir. Ona denilir ki: Eer eserlerdeki teselsl mmkn ise hccet batl olur. Bunun sebebi hadisin te'sirinden hudusunun sonra bunuda bir baka tesirden hudusunun... mmkn olmas ve bunun ilanihaye devam etmesidir. Teselsln mmteni oluu delilin mukaddimelerinden bir mukaddimedir. Bunlardan biri batl olduunda dierleri de batl olur. Eer teselsl mmteni ise vucudi te'sirden ortaya kan hadislerin kadim olmas gerekir. Bu durumda alemin hudusu, kadim te'sir sebebiyle hadis olmalar teselsl olmakszn alemin hudusu mmkn olur. Matlup olan da budur. Eer dilersen ille mukaddimeyi taktire ekleyebilirsin. Nitekim daha nce buna iaret etmitik. Bylece her taktire gre ve mslman dnrlerin her frkasna gre ak bir cevap vermi olursun. Onlardan kimileri muhdes olan eylerdeki te'sirin vucudi-kadim olduunu syler, kimileri onun ademi bir i olduunu syler, kimileri hadis eserlerin teselsln kabul eder... Dehriler hccetlerini mutlaka kadim- vucudi bir te'sirin varl zerine kurmu ancak bu sayede eserin kadim olabileceini sylemilerdir. Her taktire gre cevap verilir. Onlara denilir ki: Eer te'sir ademi ise ilk mukaddime batl olur ve vucudi bir te'sir olmakszn hadislerin hudusu caiz olur. Eer vucudi ise - hadislerin teselsl de mmkin ise - mteselsil eserlerle onun hudusu mmkn olur, bu durumda eserlerin teselslnn mmteni olduuna dair gr iptal olur. Eer eserlerdeki teselsl mmteni ise bundan ya kadim te'sir gerekir ya da kudretle veya kudret ve kadim meietle ortaya kan hadisin tesiri gerekir. Bu durumda hadisler mehuddur. O da kadim veya hadis bir tesirden sadr olmu olur. Eer hadislerin kadim te'sirden veya hadisten suduru caiz ise hccet batl olur. Bu szn asl udur: "Biz hadislerin hudusuna ahit oluyoruz. Onlarn mutlaka bir muhdisi olmas gerekir muhdis, messir; ihdas ise te'sirdir. Bu hadislerin ihdas (te'siri) hakkndaki sz, alemin ihdas (tesiri) hakkndaki sz gibidir." Dehriler bu hcceti "mutlaka her hadisin bir te'siri olmas gerekir" gr zerine kurdular. Nitekim birinciyi de "hadisin mutlaka bir sebebi olmas gerekir" dncesi zerine kurdular. Her iki delilin kt yer ayndr. Her ikisi de eserlerdeki teselsln mmteni olmas zerine kurulmutur. Felsefecilerin geneli eserlerde teselsl caiz grr ve kimileri alemin kadim olduunu kimileri ise onun hadis olduunu syler. Bir dine mensup (ehl-i milel) kimselerden bir grup hatta onlardan ounluk (ikinciyi) caiz grr. Her iki taktire gre de cevap verildiinde onlara yle denilir: "Eer her teselsl caiz ise dieri batl olur." Bu kesin bir cevaptr. Ancak buradaki teselsl sz kapal ve mphemdir. Tpk "devr" lafznda olduu gibi. nk "devr" den "kabli" (daha ncesine dnen devir) bazen devir kastedilir ki bu sarih akl ve akl sahiplerinin

ittifakyla mmtenidir. Bazen de "bitiik -beraber devr" kastedilir ki bu sarih akl ve akl sahiplerinin ittifakyla caizdir. Devri mmteni grenler birinciyi kastederler aksi takdirde bu yanl olur. Teselsl lafzyla da bazen messirlerdeki teselsl kastedilir ki bu hadisler iin her failin bir faili, onun da bir faili olmasdr. Bu sarih akl ve akl sahiplerinin ittifakyla batldr. Bu, Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem), kendisinden Allah'a snlmasn istedii teselsldr. Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) bu tr dnceye son verilmesini ve "Ben Allah'a ve Raslune inandm" denilmesini emretmitir. Nitekim Sahihaynda Ebu Hureyre'den yle rivayet edilir: "Raslullah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki: "eytan birine gelir ve "unu kim yaratt, unu kim yaratt" diye sorar hatta sonunda: "Rabbini kim yaratt?" der. O buraya vardnda kii Allah'a snsn ve ona son versin." Dier bir rivayette yle buyurulur: "nsanlar durmadan sorutururlar hatta: "u mahIukat Allah yaratt, peki Allah' kim yaratt?" Razi dedi ki: "Ben mescidde idim derken bana Araplardan baz kimseler geldi ve dediler ki: "Ey Ebu Hureyre u mahlukat Allah yaratmtr, peki Allah' kim yaratt?" Razi dedi ki: Ebu Hureyre yerden bir ta ald ve onu onlara att sonra: "Defolun! Defolun! Benim dostum doru sylemitir!" dedi. Yine sahih olarak Enes'ten rivayet edilmitir ki Raslullah (sallallahu aleyhi ve sellem) yle buyurdu: "Allah buyurdu ki: Kukusuz senin mmetin bu nasl oldu bu nasl oldu diye sorar hatta sonunda bu mahlukat Allah yaratt peki Allah' kim yaratt der." NDEKLER

Fiilin Cinsinde ve Muayyen Fiilde Teselsl Bu Messirlerde ve faillerde kendisine baka teselsller bitimi olan teselsldr. Bitien teselsl fiilin ve tesirin tamamndaki teselsldr. Bu da iki eittir. Birincisi fiilin cinsindeki teselsl, ikincisi ise muayyen fiildeki teselsldr. Birincisi yle demek gibidir: Muayyen bir ey yapncaya kadar fail bir ey yapmaz veya bir ey ihdas edinceye kadar bir ey ihdas etmez veya ondan bir ey sadr oluncaya kadar ondan bir ey sadr olmaz. Bu sarih akil ve akl sahiplerinin ittifakyla batldr. Bu failliin devamnda mukaddimeyi sahih klacak eydir. Denilir ki: "Onun fail oluunda muteber ilerin tm: Eer kadim ise fiilin kdemi gerekir; eer onda bir ey hadis olmusa bu hadisin hudusu hakkndaki sz, dierinin hudusu hakkndaki sz gibidir. Bu hadisin hudusunda muteber olan iler: eer kadim ise fiilin de kdemi gerekir; eer muhdes ise bir ey ihdas edinceye kadar ondan bir ey ihdas olmamas gerekir. Bu iki zddn bir araya getirilmesidir. Bu devr olarak da isimlendirilir, teselsl olarak da isimlendirilir. Bu mehud hadislere kar karak cevap verenlere verilen cevaptr. Bunun cevabnda yle denilir: Sen muteber ilerle fail olu cinsinde muteber olan ileri mi yoksa muayyen bir eyin fiilindeki muteber ileri mi kastediyorsun? Birinciye gelince: onun devamndan alemden bir eyin fiilinin devam gerekmez. kinciye gelince: Muayyenlerin hudusunda itibar edilen her eyin (felek v.s.) hadis olmas gerekir. Muayyen hadis artnn hudusundan bu teselsl gerekmez. Aksine ondan eserlerde birbirinin pei sra gelen teselsl lazm olur. O, bu hadisten nce bir hadisin olmas demektir. Bu onlara gre ve Mslman imamlar nezdinde caizdir. Buna gre caiz grdkleri teselsln iltizamyla birlikte alemde olan hereyin hadis olmas caiz olur. Bazen teselsl ile muayyen hadislerin hudusundaki veya hadislerin cinsindeki teselsl kastedilir. Bu messiri tamam olan bir hadisle birlikte hadis olmu olmas ve bunun sonsuza kadar tekrardr. Bu da sarih akl ve akl sahiplerinin ittifakyla batl olup tesirin tamamndaki teselsl cinsindendir. Bylece aa kt ki teselsl denildiinde eer bununla her hadisle birlikte bir hadisin hadis olduu

teselsl ise bu mmtenidir. Bu Ma'merin meani mteselsiledeki grnn cinsindendir. Eer onunla her hadisten nce bir hadisin ihdas edildii teselsl ise bu konuda iki gr vardr. Mslmanlarn imamlar ve felsefecilerin nde gelenleri onu caiz grr. Keza teselsl ile bazen messirlerdeki ve tesirin tamamndaki teselsl kastedilir, bazen bir eyden sonra bir eyin takip etmesi kastedilir, bazen de bir eyin bir eye bitimesi kastedilir. Ayn ekilde "Messir eserini gerektirir" sznzle bazen "onun zamanda bir oluu" nitekim dehriler feleklerin kadim oluunda bunu kastederler - bazen de onun peinden geldii kastedilir. Bu akl sahiplerinin cumhuruna gre bilinen bir istilzamdr. Buna gre alemde kadim bir eyin olmas mmtenidir. Messirin eseri gerektirmesi konusunda insanlarn iki gr vardr: "Hadis, hadis bir sebep olmakszn failde ortaya kar" diyenler yle demektedirler: "Tam messir, eserinin onunla beraber olmasn gerekli klmaz. Aksine ondan sonra gelmesi de caizdir" Onlar derki: "Kadir-i Muhtar iki taktir edilenden birini ezeli olarak mcerred kudretiyle veya ezeli mcerred meietiyle tercih edebilir. Hadisin vcudunda sebep olmasa da sonu deimez. kinci gr ise tam olan messirin eserini gerektirmesidir. Fakat bu, u iki gr gerektiren manadadr: NDEKLER

Felsefecilerin Alemin Kdemi Grndeki Temel

Birincisi: Onunla beraber olmasdr. yle ki: Muayyen eserin zaman messirin zaman olur. Felsefecilerin kavli budur. Akl sahiplerinin cumhuruna gre sarih akl llerinde bu, fasidlii bilinen bir eydir. kincisi: Eserin messirin tamamnn peinde olmasdr. Akl sahiplerinin cumhuru bunu kabul eder. Bu alemde kadim olan bir eyin olmamasn gerektirir. Bilakis kendi nefsiyle vacip olan kadnn yapt her fiil muhdestir. Eer "O her zaman faildir" denilirse: Eer bununla failliinin devam syleniyorsa bu, onun dndakilerin hadis olmasyla elimez. Aksine onun dndakilerin hudusunu gerektirir. nk her meful muhdestir ve onun dndakiler mefuldr, kendisinden nce yokluk olan muhdestir. Eer ondan nce zaman olarak bir gemise o kadim olmaz. Eser te'sirin tamamlanma zamann takip eder. rnein zamann baz czlerinin bazlarn takip etmesi gibi. Zamann czlerinde kadim bir ey yoktur. Halbuki onun cinsi kadimdir. Hatta zamann bir cz dierinden ncedir. Buradaki tesirler bizzat etkilenme olarak kadim tesir deildir. Nitekim zamann czlerinde kadim bir para yoktur. Bu gerekleri dnen kimse onda baz mphemlikler karklklar olduunu grr. Byk dnrlerin insanlarn gzlerini nasl baladn anlar. Allah dilediini doru yola iletir. in gerei bu felsefeciler alemin kdemiyle ilgili grlerini iki mukaddime zerine bina etmilerdir. Bunlardan biri: Kukusuz tercihin, onu gerektirecek tam bir mreccihi olmas gerekir. kincisi: Eer tercih hadis olursa teselsl lazm olur ki bu batldr. onlar bu iki mukaddimenin elitiini syleyerek tenakuza dmlerdir. Teselsln cevazna gelince: Eer bununla eserde bir eyden sonra bir eyin takip etmesini kastediyorlarsa bunu kendileri caiz grr. Bu durumda Allah'n dndakilerin muhdes olmas mmteni olmaz. Eer onun hudusu kendisinden nceki bir hadise dayal olsa da (yani teselsl olsa da) sonu deimez. Eer onlar bitiik teselsl - eer bir hadis hadis olmusa onun te'sirinin tamamnn hadis olmas gerekir - kastedilmise bu sarih aklla batldr. Onlar bunun mmteni olduunu kabul ederler. Eer teselsl ile "eer herhangi bir mrecceh hadis olursa bir ey hadis oluncaya kadar hibir ey hadis olmamas lazm gelir" kastediliyosa bu elikilidir ve ayn zamanda mmtenidir. Eer biri: "Fiilin cinsini tercih etmeyi gerekli klan bir sebep hadis olursa bu teselsl gerektirir" derse o dorudur. Ancak bu fiilin tercihini gerektiren mreccehin ihdas anlamna gelmez. Aksine fiilin cinsi her zaman vardr. Bu mslman alimlerin dediine kar. Ancak bunda "alemde kadim eyin olduu" grlerini dorulamaz. Aksine Allah'n dndaki her eyin hudusunu gerektirir. Eer fiilin czi ezeliyse mefuller srekli olarak pepee muhdes olmaldrlar. Her muhdes meful, kendinden nce kendisinin yokluu gemitir. Ama onlar mefulun faile ve mefulune bir zamanda bitimesini gerekli grmler. Bu ak bir yanl olup, bu konu zerinde dnenler bu yanl grrler. Onun fasit olduu aklla bilinir. Bu yzden akl sahipleri arasnda "gkler ve yer ezeli ve kadimdir" diyen sadece

kk bir gruptur. Alem hakknda "O mefuldur, o kadimdir" diyen sadece bu grubun iinde sarih akla ve sahih makula muhalif olan bir ka kiidir. Onlarn tam - ezeli messirin eserini gerektirecei sz alemde hibir eyin hadis olmamasn gerektirir. Onu syleyenler zaman bakmndan hi bir messirin eserinden nce olmadn iddia ederler. Bu mahedeye aykrdr. Onlar akla, hislere ve enbiyann haberlerine aykr eyler sylemektedirler. Bu durumda mmteni olan te'sirin aslndaki teselsln ve ona mutlak olarak bitimi olann teselslnn cevazdr. Eserlerde bir eyin peinden bir eyin gelmesi anlamndaki teselsl onlar caiz grrler. Alemin kdemi teselsln cevazna bal ve onun gerei deildir. Mutezile, ona uyan kelamclar ve dierleri ki bunlar zatn kendisiyle kaim olan fiillerin nefyinde veya sfatlarn ve fiillerin nefyinde onlara uyarlar - alemin kdemini bu teselsle balamlardr. Onlara derler ki: "Siz ezelde fiillerden uzak bir zat olduunu taktir ettiniz. Ondan bir ey hadis olmas mmtenidir. nk mreccehsiz tercihi gerektirir." NDEKLER

Teselsl Meselesinde Felsefecileri Yarda Brakan Yol Felsefecilerin yolda kalmalarnn nedeni yle demeleridir: "Eserler konusunda teselsl bir eyin arkasndan bir eyin gelmesi ise bu mmtenidir ve hccet batl olur. Eer caizse alemdeki hereyin kendisinden nceki hadise dayanmas caiz olur. Bu dayanma gerek Allah'n zat dnda bir eyin hadis olan bir eye dayanmas anlamnda ve gerekse Allah'n zatyla kaim olan iler (anlamnda)dr.

Nitekim hadisiler ve ispatlar der ki: "O, dilerse ezeli olarak mtekellim ve her dilediini yapandr" Bir nc gr ise Ermevi ve deerleri sylemitir. Velhasl hadislerin teselsl konusundaki takdirler eitlidir. Ne kadar takdir edilirse edilsin onlarn en kolay (zayf) gklerin ve yerin ezeli olmas, Allah'n gkleri, yeri ve ikisi arasndakiler! alt gnde yaratmad grdr. Bu felsefeciler (meseleleri) sadece akllaryla aratrrlar. Halbuki aklda feleklerin kdemini dier takdirlere stn klacak bir ey yoktur. Nakli ve eriat kabul edenler iin, dier btn grler, eriata alemin kdemi grnden daha yakndr. kinci mukaddimeye gelince:- mrecceh olmakszn tercih-, onlar bu grle hadis sebebi olmakszn hudusu kabul edenleri ilzam etmektedirler. Halbuki yenilenen hadisler, hadislerin sebeplerinin yenilenmesini gerektirir. Hudus her takdire gre zaruri bir itir. Onun mucibini gerektiren kadim zat eer dierleri zerine kendisinden hadis olanlarn hudusuna dayanmyorsa ona hadislerin ezelde bitimi olmas lazm olur. Bu zorunlu olarak batl olup hislere (duygulara) terstir. Eer bakasna dayanyorsa bu durumda: Eer kadim ve ezeli ise onunla beraber demek olup hadislerin ona bitimesi gerekir. Eer hadis ise onun hudusu konusundaki sz dier hadisler hakkndaki sz gibidir. NDEKLER

Allah'n Zatyla Kaim htiyari Fiilleri Nefyedenlerin Felsefecilere Cevaplar

Bu felsefeciler, Allah'n zatyla kaim olan filleri nefyeden kelamclar reddettiler. Onlar hadislerin hadis bir sebep olmakszn - failin kemal sfatyla mevsuf olmasyla birlikte - hudusunu kabul ettiler. Onlar btn hadislerin hudusunu hadis sebebi veya kemal sfatlaryla nitelenen bir zat sebebi olmakszn hudusunu kabul etmilerdir. Gerekte onlarn grleri: "Hadisler muhdis bir fail olmakszn ortaya kar" grdr. nk onlar ezeli tam illetin malulne bitimesini gerekli grrler. Bu durumda hadislerin faili var olmamaktadr; ne o nede onun dnda hibir fail kalmamaktadr. Malumdur ki onlarn grleri mu'tezile v.b. nin grlerinden daha elikilidir. Onlarn alemin kadirlii konusunda zitrettikleri hccetlerinin iki mukaddimesinden biri itibaryla, onun kadimliinden ok hadis olduuna delalet etmektedir. Bunu dnen kimse, onlarn Allah'n ayetlerini yalanlayan, karanlktaki sar ve dilsizler gibi olduklarn grr. Onlar ve benzerleri cehennemlik olanlardandr. Nitekim Allah Teala onlarn: "Keke dinlesek veya dnseydik; imdi cehennemliklerden olmazdk" (Mlk: 67/10) diyeceklerini haber vermitir. Bu konuyu deiik yerlerde akladk. Buradaki amacmz Allah'n zatyla kaim ihtiyari fiillerini nefyedenlerin dehrilere verdikleri zayf cevaplar aklamaktr. Nitekim dierlerini de aklayacaz. Bununla felsefecilerin, mlhidlerin ve dierlerinin onlar aleyhindeki szleri uzayacaktr. Bu tartmaya girenler Allah'a ve onun Raslune imann hakkn vermemi, Allah'n dmanlarna kar cihadn hakkn vermemi, iman ve cihatta kemale ermemi kimselerdir. Allah Teala buyurur ki: "man edenler ancak Allah'a ve Raslune inananlar sonra pheye dmeyenler, mallaryla ve canlaryla Allah yolunda cihad edenlerdir. te onlar asl sadklardr." (Hucurat: 49/15) "Hani Allah peygamberlerden "Ben size kitap ve hikmeti verdikten sonra nezdinizdekileri tasdik eden bir peygamber geldiinde mutlaka ona inanp yardm edeceksiniz" diye sz alm ve "kabul ettiniz mi, bu ahdini yklendiniz mi?" dediinde "Kabul ettik" cevabn vermiler, bunun zerine Allah "O halde ahit olun ben de sizinle birlikte ahitlik edenlerdenim" buyurmutu." (Al-i mran: 3/81) bn Abbas dedi ki: "Allah gnderdii her nebiden mutlaka eer Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) gnderilir de onlar sa olursa kesinlikle ona inanacaklar ve yardm edecekleri misakn ald." Allah Teala mminlere Rasle iman ve onunla beraber cihad emretmitir. Ona iman etmenin gereklerinden biri de onun haber verdii hereyi dorulamak bir dieri de onunla beraber cihad edip, onun getirdiklerine ters den Allah'n isimlerine ve ayetlerini reddeden kimselere kar savamaktr. NDEKLER

Kelamclar Hakknda bn Teymiyye'nin Gr Kitaba ve snnete muhalif olan kelamclar - ki selef ve imamlar onlar ktlemitir - ne iman ne de cihad kamil bir ekilde yerine getirmezler. Aksine onlar kafirlerle bidatlarla- ki onlar snnetten kendilerine gre daha uzaktrlar -sadece Raslun getirdii baz eyleri yalanlamaya yarayan bir yolla tartp dururlar. Tuttuklar yol kafirleri aklla durduramaz. Onlar Raslun getirdii eylere hakkyla iman etmez ve kafirlere kar hakkyla cihad etmezler. Aksine "Rasle iman, kafirlerle cihad, mlhid ve bidatlar red ancak bizim tuttuumuz akl yoluyla olur" derler. Onlara gre makulata ters den nakiller yalanlanarak veya tevil edilerek veya tefviz edilerek reddedilmesi gerekir: nk akl naklin asldr. Eer i onlarn aleyhine olur ve savunduklar eyin tersi ispatlanrsa onlar yine Rasle tam olarak iman etmez, hakkyla cihat etmezler, ancak bunu kendi iddialarna gre sarih olan akli delillerle yaparlar. Biz sarih akln Raslun getirdiklerine mutabk olduunu, ona ters olmadn, onunla elimediini akladk. Ancak bununla (sarih akl ve sahih menkulla) kafirlerin n alnabilir (kafirler durdurulabilir), mlhidlerin delilleri iptal edilebilir, ilim ve iman ehli delalet ve ilhad ehline kar bu yolla zafer kazanr. Bylece Raslun getirdii hereye iman edilir ve sarih makula ittiba edilir. Aka pheli olann aras byle ayrlr. Ben daha nceden de sylemitim: Nasslar inkar edenlerin delilleri zerinde dndm bu delillerin nasslar redden ok kendi grlerini rttn grdm.

rnein: "Onu gzler idrak edemez o gzleri idrak eder" (En'am: 6/) Ayetiyle ryeti inkar etmeleri gibi. Ben idrakin kuatmak olduunu grmek olmadn akladm. Bu ayet ryeti nefyetmekten ok, onun varlna delalet etmektedir. NDEKLER

Sani'in spat ve Muhdesleri Yaratmas Delili Sadece O'nun Sfatna ve Fillerine Delalet Eder Kur'an'n veya Kur'an'n ibaresinin mahluk olduuna dair delilleri de byledir. Onlar: "Rablerinden kendilerine ne zaman yeni bir ihtar gelse onlar bunu alaya alarak dinlemilerdir." (Enbiya: 21/2) ayetini delil gsterirler. Ben bu ayetin, iddialarnn tersine daha ok delalet ettiini akladm. Ayet zikrin bazsnn muhdes olduunu bazsnn da muhdes olmadna delalet etmektedir. Bu onlarn grlerinin tersidir. "Hudus"un Arapa'daki genel kullanm kelamclarn stlahndaki "hudus" deildir. Araplar yeni olan eye "hadis", bir ncekine de "kadim" derler. Kendisinden sonra bir ey gelmese de nceden gemi olana "kadim" derler. rnein: "Nihayet o eri hurma dal gibi olur da geri dner" (Yasin: 36/39) Allah Teala'nn Yusuf'un kardeiyle ilgili Kur'an'daki sz:

"Vallahi sen eski yanlgn zeresin" (Yunus: 10/95) "Fakat onlar bununla doru yola girmek arzusunda olmadklar iin "Bu eski bir yalandr" diyecekler." (Ahkaf: 46/11) "(brahim dedi ki:) Gerek sizin gerek nceki atalarnzn neye taptnz hi dndnz m?" (uara: 26/75-76) Ayn ekilde onlarn "Allah Sameddir" szyle Allah'n mahlukatnn ycesinde olduunu savunmalar da byledir. Bu ve buna benzer deliller baka yerlerde genie aklanmtr. Sonra grdm ki makul eyler nakli eylere benzemektedir. Nefiycilerin akli delillerden getirdikleri hccetler, kendi grlerinin zddna daha ok delalet etmektedir. Nitekim onlarn sfatlarn ve fillerin nefyi konusundaki deliller byledir. Felsefecilerin alemin kdemi iin gsterdikleri deliller de byledir. Buradaki amacmz sadece iaret etmektir, aklamak deil. Kelamclardan Cehmiyyenin ve Mutezilenin sfatlar ve filleri reddetme konusundaki dayanaklar, buna karlk alemin hadis olduunu ispatlamak iin ayn yolu tutanlarn delilleri de byledir. Buradan da anlalmaktadr ki bu yolla ne sani ne de sfatlar veya filler hakknda bir delil gsterilemez. Fazl ve akll birisi dndnde saniin onun bu muhdesleri yarattn ve bunun ancak onun sfatlar ve fiiller sahibi olmasyla mmkn olduunu bilir. Felsefecilerden Dehrilerin ve dierlerinin; akli yolla deil ancak selefin yoluyla n alnr (durdurulabilir). Onlar isimleri, filleri ve sfatlar kabul ederlerdi. Fiilleri ve sfatlar nefyedenler Dehri felsefecilerdir. Onlar arm, pheye dm bir halde bir Allah'a ve Raslune inananlarn tarafna bir mlhidlerin tarafna gider gelirler. Tpk Allah Teala'nn mnafklar hakknda buyurduu gibi: "kisi arasnda gidip gelirler ne onlardandrlar ne de bunlardan" (Nisa: 4/143) Bu, szlerinde snnet ve bidat bulunanlarn genelinin halidir. phesiz onlar felsefeciler ve dierlerini eitli konularda reddetmilerdir. Kelamclar getirdikleri akli delillerle genelde felsefecilere baskn kmlardr. Ancak felsefeciler bir ok akli eyler syleyerek sz uzattka uzatrlar. Bazen felsefeciler eriata uygun sahih eyler sylediklerinde doru ve hakl sylerler. Eer ona muhalif eyler ise en fasid en batl szlerdir. Akl sahibi byk felsefeciler bile pheden kurtulamam hidayetin nuruna ulaamamlardr. Tpk kelamclarn bir fayda elde edemedikleri gibi.. NDEKLER

eriata Aykr Olan Grlerin Hibir (Sarih) Akli Delilleri Yoktur Bu konuda bir ok ilgin eyler grdm. eriata aykr olan grlerin dayand akli delillerin nerede hatal olduunu ben aka grdm halde baktm ki bu grubun imamlar onun doruluu ve yanll arasnda bocalayp duruyor. Bu byledir, nk Allah kullarn ftrat zere yaratmtr. Eer eliik eyler olmasa selim akl hak olan ftratn tanyacaktr. Bu yzden ben bir ok kelam ilmi imamlarnn grlerini zikrettim. Bunu, bilmeye ihtiyacm olduundan deil, mezheplerin, kardelerinin bu iddiasn yalanladklarn ve onun fasid olduunu gstermektir. nk insanlar bir grn muhaliflerin imam tarafndan ortaya atldn bilirlerse onu dikkate alr. Bunun bir baka nedeni de o konuda mezhepler arasnda ihtilaf olduunu gstermek, bylece srar ve taklit dmn zmek istememdir. Mezheplerin geneli - akli delil iddiasnda bulunsalar da - imamlarna baldr. Eer onlar kendi imamlarnn bu konuda tartm ve sonunda hakk itiraf etmi olduklarn grrlerse inattan ve taklitten vazgeerler. NDEKLER

Ebheri Alemin Kdemi Konusunda Felsefecilerin Grnn Fasit Olduunu spat Eder Mteahhirin kelamclar Ebheri'nin felsefede ve dncede olduunu sylerler ve onu Ermevi'den stn tutarlar. Onlar der ki: Kavaid mellifi sbehani ve dierleri onun rencileridir. te ben bu zatn (Ebheri) eserinde felsefecilerin alemin kdemi grlerini iptal ettiini ve bunun gereklerini akladn grdm. Cevap verdii eyler mslmanlarn dinine daha yakndr. Nitekim bunu Ermevi de zikretmitir. Bununla birlikte Ermevi dierlerinden ok felsefecilerden yanadr. O (Ebheri) blmde hkema mezhebinde sahih olanlar ve olmayanlar anlatr. O dedi ki: "Sonra yle dediler: Kendi zatyla vacip olann her ynyle vacip olmas gerekir. Yani btn sfatlar zatnn gerei olmaldr. nk onun zat, ya sahip olduu sfatlarda yeterlidir - Bu sfatlar da ya vucudi ya da ademidir - ya da yeterli deildir. kincisi batldr. Aksi takdirde sfatlarn bazsnda tavakkuf edilir ve onun zat bu sfatlarn varlna veya yokluuna dayal olurdu. Onun zatnn bakasna dayanmas muhaldir." Ebheri dedi ki: Bu zayftr. nk biz onun zat bu sfatlarn varlna veya yokluuna dayanr demeyiz. Bundan zatn sfatn varlna veya yokluuna dayand kmaz. Onlar dedi ki: "Bari Teala, alemin varlnn kendisine dayand eyi vacip klmtr" Bu da mmtenidir. nk bunda hadis iradeler olmas ihtimali vardr. Bunlarn herbiri birbirine dayanmamaktadr. Sonra alemin hudusunu gerektiren iradeye ulalmtr. Bu durumda onun da hudusu lazm gelir. NDEKLER

Ebheri'nin Cevab Ermevi'nin Cevabndan yidir Ben derim ki: Ebheri'nin cevab, Ermevi'nin "bahir" dedii cevabndan daha iyidir. Ermevi onu Razi'nin Metalibu'l - Aliye'sinden almtr. Kuseyri el-Msri ona muvafakat etmi ve eriatta ve aklda en sahihi olduunu sylemitir. eriata gelince bu szde Allah'tan baka hereyin hadis olduu sylenmektedir. Dierinde ise Allah ile birlikte ezeli akl ve nefislerin olduu kabul edilmektedir. kisi arasndaki fark dinlere ve eriatlara uyanlarca bilinmektedir. NDEKLER

Felek ve Onun Hadisleri hdas Konusunda Gr ve Onu Red Akla gelince bu konuda Ermevi'nin gr mmkin olan ilerin kabuldr. Bu mmkin olan ilerde, vacipten yenilenen bir i olmakszn birbirini takiben hadislerin hudusu vardr. Bu hadislerin muhdisiz olarak hudusunu gerektirir. nk kendi nefsiyle vacip olan, maluln gerektiren tam bir illet ise, ma'lulunden bir eyin ondan geride kalmas caiz olmaz. Ebheri'nin zikrettii ise bunun aksinedir. nk onda vacibin birbiri ardna gelen asarn gerektirmesi sz konusudur. Bu onlar arasnda ittifak edilen bir konudur. nk onda mutlaka eserlerin teselsl vardr. Ebheri, Ermevi ve dierleri asarn teselsln savunurlar. Hatta onlarn gr felein kendi aasndakiler iin Rab olmasn gerektirir. Yani o, kendisinde kaim olan mtakip fiillerle hadisleri ortaya karmtr... Ebheri'nin gr Allah'n alemlerin Rabbi olmasn gerektirir. Yani o hereyi ona dayanan mteakip fiillerle ortaya karandr. Onlarn gr eriatta fasit olduu gibi aklda da fasittir. Eer felek mmkn ise onun btn sfatlar ve hareketleri mmkndr. Ondan bir ey tercih edilmesi ancak tam bir mureccih (tercih eden)le olur. Eer tam mreccih ezelde mevcut ise onun gereklerinin de ezelde mevcut olmas gerekir. Sonra bu mreccih, mall iin kendi iinde tam bir illetse - nk o kendisiyle yenilenmiye ve ondan yeni bir ey meydana gelmiyor - Ondan bir ey sadr olmas, ne felekte ne de onun dnda daha nce yok olan bir eyin ortaya kmas mmteni olur. Daim olmaz, munkati da olmaz. Felein daimi hareketinin ondan sadr olmas mmteni olur. zellikle bu hareketlerin ve harekete geiricilerin deimesiyle birlikte olduu zaman bu husus daha aktr. Onlara gre bu, her ynyle basittir. O ezelde tam bir illet (sebep)tir. Ondan eitlilik ve yenilik ortaya kmas mmtenidir. Nitekim btn hareket edenler mmkin olan eylerdir. Onlarn hareketleri mutlaka harekete geiren, ondan ayr bir gce ihtiya duyar. Bunun nedeni, mteharrik olan g bir hareket ortaya kardnda, bu halin ncekinden ayr olarak kabul edilmesinin mmteni olmasdr. Eer "Bu ancak u sebepten dolaydr: Felein hareketi onun varlnn tm deildir. Veya hadislerin varlnn ezeli olmas mmkn olmaz denilirse onlara yle cevap verilir: "Kabil olan failden meydana gelmedii zaman bunu sylemek mmkn olur. rnein gnein etkisini kabul etmek gibi. nk gnein eseri onu alanlarn deiik olmasyla deiir. nsanlarn tenlerini karartr, elbiseleri beyazlatr, ham meyveleri olgunlatm, yalan kurutur. Onlarn selefleri faal akl iinde ayn eyi sylemilerdir. Onlar dediler ki:

"O'nun feyzi, onu alanlar zerine gecikir, nk onu alanlarn kabiliyetleri gecikmektedir: Bunun nedeni de felein hareket etmesidir." Kabul edenlerin kabiliyetleri, onlara gre feyzin bir gerei deildir. Onlar bu sz, bu akln varlna inandklarndan dolay sylemektedirler. Bu, hereyi yoktan var eden iin doru deildir o ki her ey icad ve imdad ondandr. Onun fiili ba-kasnkine dayanmaz. Eer bu fail kabul edenin ve kabul edilenin failiyse soru yine baa dner; denilir ki: Kabul edenler neden u ekilde deil de bu ekilde kabul ediyorlar? Felein hareketi neden yle deil de byledir? Halbuki mmkin, kendi kendine bir eyi seemez. Gerektiren zorunluluk, tabiat deil fiildir. Onun harite mevcuttan ayr harici bir gereklii yoktur. Bilakis varlklar tmyle yoktan var eden elBari'dir. Birisi "Mmkin harite mevcut olan aynlar iin harite ayr bir mahiyeti vardr" veya "o ebedde sabit olan bir eydir" dese onun "bu madum olan eyler, bazlar olmakszn dier bazlar zerine failin kadir olmasn gerektirir; bu husus onun tmyle mmkn olmasyla birlikte byledir. Aksi taktirde baka bir ey gerekir" demesi gerekir. rnein "Bunun dnda mmkin olmaz" "En doru olan budur" "en mkemmeli, en a budur" szleri gibi. Allah Teala u sznde ortaya kan hccet bu meyandadr. "Yeryznde suyla sulanan, birbirine komu toprak paralar, tek ve ok kkl zm balar, ekinler, hurma aalar vardr. Fakat onlar ekil ve lezzet bakmndan birbirinden farkl klmzdr." (Ra'd: 13/4) Bu Allah'n baz mahrukat dierine tercih ettiini delalet etmektedir. Halbuki onlar ortaya karan sebep ayndr. Nitekim bir baka ayette yle denilir: "Allah'n gkten su indirdiini grmez misin? Biz onunla trl trl renkte rnler yetitirmi, dalarda da beyaz, krmz, siyah ve trl renkte yollar var etmiizdir. nsanlar, yerde yryenler ve davarlar da byle eitli renktedirler. Allah'n kullar arasnda ondan en ok korkanlar alimlerdir." (Fatir: 35/27-28) Eer biri: "Mahlukat birbirinden stn olur, bunun nedeni kabul edenlerin eitliliidir. Bunun baka nedenleri de vardr; hava, toprak, ekirdek, z gibi" derse ona yle cevap verilir: Bu kabul edenler ve sz edilen sebepler de onun fiilindendir; yoksa baka bir eyin fiili deildir. Kabul edenlerin deiik olmas onun eseridir. O, hereyi, tayin edilen ey zere var etmitir. Bylece ilerin deiik olarak yaratlmas aa km oldu. Her bir eyin bir ei vardr. Bylece onun basit olarak bir, kendisinden ancak kendisinin lazm olan bir eyin sadr olaca, baka bir eyin meydana gelmeyecei, kendisi dnda bir eyi yapmasnn mmkn olmad grleri iptal edilmi oldu. nk sonradan yaratlm olanlarn fiili onun kendi kudreti ve meieti ile fail olduuna delildir. Bu yzden; "Allah'tan, onun kullar arasnda korkanlar ancak alimlerdir" (Fatr: 35/28) buyurulmutur. Seleften bir grup "Yani onu bilenlerdir" demilerdir. nk kim onun bir fiili yerine getirmeye gsz olarak grrse, alimde deien bir ey olamaz. Aksine onun iin, bu durumun bir gerei, yani bilmemezlik, arz olur. O sadece yldzlardan, gezegenlerden - nk bunlar onlara gre dnyaya etki

etmektedir - korkar. Veya buna benzer bir eyden korkar. Bu yzden onlar bu gibi eylere dua eder, onlardan korkarlar. Bu yzden Halil (a.s.), kavminin yldzlardan ve putlardan korktuklarn grdklerinde onlardan teberri etmi ve "Ben snp gidenleri sevmem" demitir. Allah Teala buyurur ki: "Milleti onunla tartmaya giriti. "Beni doru yola eritirmiken Allah hakknda benimle tartyor musunuz? Ona ortak kotuklarnzdan korkmuyorum! Meer ki Rabbim bir eyi dilemi ola! Rabbim ilimce her eyi kuatmtr; hala t kabul etmez misiniz?" dedi. "Allah'a kotuunuz ortaklardan nasl korkarm? Oysa siz Allah'n hakknda size bir delil indirmedii bir eyi O'na ortak komaktan korkmuyorsunuz! ki taraftan hangisine gvenmek daha gereklidir, bir bilseniz." (En'am: 6/80-81) Allah Teala buyurur ki: "man edenler ve imamlarna zulm bulatrmam olanlar; ite gven onlar iindir, ve ite onlar hidayete erenlerdir" (En'am: 6/82) Kukusuz mrikler yldz v.b. mahlukattan korkuyorlar, onlar Allah'a ortak kouyorlard. Onlar Allah'a irk komaktadrlar. Onlar Allah'tan korkmuyorlard nk, Allah'n hibir g vermedii eyleri Allah'a e gryorlard. Allah'tan korkanlar ancak bilenlerdir. Onlar Allah'n her eye kadir olduunu bilirler. O hereyi bilir. Dehri filozoflar v.b. Allah Teala'dan korkmazlar. NDEKLER

Felsefecilerin badetleri ve Dualar Byk Grdkleri ddialar Eer biri: "onlar ibadetleri kabul ediyorlar, onlar heykellerin (nnde) seslerin kslmas dillerin

sanatyla (yaplan) ibadetlerdir onlarn feleklere, gezegenlere inanmalar helal diyorlar derse ona denilir ki: Onlar Allah'n dua veya baka bir eyle bir eyi ihdas ettiini kabul etmezler. Hadislerin tm onlara gre felein hareketi sebebiyledir. Bunun baka bir sebebi yoktur. Onlar "nefisler dua, ibadet tecrbe ve tasfiye ile glenir ve heyula alemde ondan etkilenir" derler. Bu onlarn gznde yeme ve imenin al ve susuzluu gidermesi gibi bir eydir. Bu onlara gre Allah'tan gelen bir ey deildir. Ondan bir ey hadis olsa bile onlara gre onun deimesi lazmdr. Bylece onlarn szlerinin asl batl olmutur. Onlar hadislerden, onlardan bir amel sadr olacak diye korkarlar. nk onlar varln gereklerinden ekinirler. Nitekim onlar bozuk eyleri yemek hastalk veya lm getirir derler. Her eyin sebebi felein hareket etmesidir, onlara gre hadisler sadece hareketle ortaya kmayp aksine baka eylerle de meydana gelse de onlara gre bu byledir. "Hareketin varl iin baz eylerin biraraya gelmesi gerekir. Hareket faal akldan veya baka bir eyden feyz olduu gibi meydana gelmez" derler. Onlar gereklilikle felein hareketini kastederler. Btn hadislerin hudusu, gereklilik onun iin ezelde tam bir sebep olsa da malulnden hibir ey gecikmez. Mmkinlerin ve hadislerin hareketlerinin illetten sadr oluu onlara gre mmtenidir. nk o, pekok mallnn gecikmesini gerektirir. Bununla birlikte basit birlik olarak isimlendirdikleri eylerde byk ihtilaflar vardr. Bu deiik yerlerde, basit birliin hakikatta varlnn olmadn akladk. Eer: "meful, mmkin, sonradan alma kabul edenler eitli olur ve faillerinin oluuyla beraber onlarn istidatlar gecikirse onlar ezeli ve ebedi olarak bir hal zerinde kalrlar" denilirse, bunun mmteni oluu aktr. Ancak: "Failin nefsi eitli sfatlarla ve eitli fillerle mevsuftur; onun stn ileri ve halleri vardr; o her gn bir itedir" denilirse bu, ncekinin aksinedir. nk mefullerin eitlilii ve hadislerin ortaya k failin hallerinin deimesiyledir. nk o, diledii eyi ihdas eder. Eer ikisi arasndaki farkn ne olduu sorulursa denilir ki: Onun halleri vacibul vucud olan zatnn gereklerindendir. Onun halleri, ondan mstani olan eylere dayanmaz ve onlara ihtiya duymaz. Kendi bana vacip olmasnn gerei ayn ekilde onun yokluunun mmkn olmamasdr. Mmkinin - kendi basma vacip olmayann - durumu ise bunun aksinedir. Eer "failin fiili eitli oldu ve kabul edenlerin eitlilii ve hudusu sebebiyle gecikti" denilirse onlara denilir ki: O ayn ekilde hadisin eitliliini kabul eden iin faildir. Hades eitlilik, fiilinde ihtilaf edilmeyen ve herhangi bir fiili hudus olamayan bir failden nasl meydana gelir? NDEKLER

Ebheri Mutezile ve Eariye'nin Delilini ptal Ediyor Ebheri, Mutezile, Eari v.b. lerinin cisimlerin hudusu grlerini iptal etmi ve filozoflar mazur gstermek istemitir. O der ki: "mam'n yani Ebu Abdillah er-Razi'nin- kelamclarn grlerini desteklemek amacyla yazd kitaplarnda tercih ettii yollar (deliller) hakkndaki fasldr. Alemin hudusu hakkndaki yolu iki vecihtir. Birincisi: Alem, zati itibariyle mmkindir. Zati itibaryla mmkin olan, hadistir. nk onda bir messirin tesiri vardr. Bu tesir ya varln hali, ya yokluun hali ya da ne varln ne de yoluun halidir. Birincisi batldr; nk varln halinin tesiri ya mevcudu icad eden ve hasl tahsil eden olarak var olur ki bu muhaldir. kincisi de muhaldir; nk yokluun halinin tesiri varlkla yokluk arasnda btn olarak olur. Bu da muhaldir. Bu taktirde yle olmas gerekir: Ne varln hali ne de yokluun hali. Bu da hudusun hali olmaktadr. Kendisine tesir edilen her ey, hadistir. kincisi: Kukusuz cisimler eer ezeliyse ya ezelden beri hareketli veya sakindir. Bunlarn her ikisi de batldr. Birincisi eer ezelden beri hareketli olursa baka bir eyin ondan nce var olmas gerekirdi. nk hareket, baka bir eyin ondan nce varlm gerektirir. kincisi eer o ezeli olarak hareketli olsayd, hadislerden bo kalmayann kendisi de hadistir. Bu durumda hadislerinde ezeli olmas gerekirdi. Bilindii gibi bu muhaldir. ncs: Eer o ezelde hareketli olsayd onun gnlk hareketi, ann olmayan eyin inluzasna bal

olurdu ki bu muhaldir. Muhale dayal olan ey de muhaldir. Drdncs: Eer hareketli, ezeli olsayd iki ey ortaya kard. Onlardan birincisi gnlk hareketin sonsuzluu, ikincisi dinden olan hadeketin sonsuzluu. Bunlardan birincisi kabul edilirse dierinin anlam kalmaz ve zaid olur. Zaid nalc gibidir. Eer sonsuz olduunu kabul etmezse, dier cmle ayn ekilde sonsuzluu ifade etmektedir. Bu bir elikidir. kinciye gelince: Eer ezelde sakin ise, onun hadeketli olmas mmtenidir. nk sakin oluunun nedeni ya ezeli ya da hadistir. Onun hadis olmas caiz olmaz. nk bu durumda skunet hadis olur. Bylece onun ezeli olduu kabul edilir. Bu durumda da skunetin devamll gerekir ve cisimlerin hareket etmesi mmteni olur. Bu mmkindir. nk cisimler ya basit ya da mrekkeptir. Basit olduu dnldnde bir tarafn dier tarafa galip geldii doru olabilir. Onun harekete gemesi de dorudur. Eer mrekkep ise o, basit eylerden bir araya gelmitir. Bu demektir ki terkibi oluturan basitler, bir araya gelmeyi ve dalmay kabul etmektedirler. Bu hareketi kabul etmektir ki bu durumda eliki doar. Ebheri dedi ki: "Mmkindeki tesir ya varln hali ya yokluun hali ya da ne valn ne de yokluun hali olur" grne itiraz olarak biz "varln halinin olmas niin caiz olmaz?" deriz. Biz varln tesirinin hali mevcudun icad ve hasln tahsilidir grn kabul etmeyiz. Eer fail ikinci bir varl verseydi bu olabilirdi. Halbuki durum byle deildir. Messirin varl iin eserin srekli olmas gerekir. Tesirin husulne delalet eden ey vcudun halidir. Eer yle olmasa tesir yokluun hali olurdu. nk varlkla yokluk arasndaki vastann hal deitirmesi iin bu gereklidir. kincisi doru deildir. nk yolculuun halinin tesiri varlk ve yokluun bir arada olmasn gerekli klar. Bu ise muhaldir. O dedi ki: "Cisimler eer ezeli ise onlar ezeli olmak ya hareketli ya da sakindir sz hakknda deriz ki: Onun hareketli olmas niin caiz olmasn? Kendisinden nce bir eyin gemesinin gereklilii ile gememesinin gereklilii bir araya gelmitir" grn kabul etmeyiz. nk kendisinden nce olan harekettir, nce olmayan ise cisimdir. Eer o: "Hareket ezeli olursa hareketin kendisi hareket olmamas cihetiyle ezelidir. Ancak hareket, hareket olmas cihetiyle bakasndan ncedir. nk deime ve yer deitirme vardr. Bu da bakasndan nce olmay gerektirir. Bylece bakasndan nce olmakla olmamak bir araya gelmi olur" derse biz deriz ki: "Siz bunu iddia ediyorsanz biz de yle deriz: Biz cismin ezeli olmas durumunda hareketin, hareket olmas ynyle ezeli olacan kabul etmeyiz. Cismin ezeli olmas niin caiz olmasn? Onun srekli olarak belli bir hareket iinde olduu niin dorulanmasn? Ayndaki (eya) mevcut hareketi ezeli olduu dorulanmaz. nk onlardan birinin dierinden nce gelmesi zorunluluu vardr." Ben derim ki: Bu anlamda biz deiik yerlerde aynlar-dan herbirinin hudusu, ezeli ve ebedi olan nevin hudusunu gerektirmez. "Eer cisimler hareketli ise hadislerden bo olmaz" szne gelince biz deriz ki: Evet bu dorudur; ancak siz hadislerden bo olmayan eyin de mutlaka hadis olacan nasl sylyorsunuz? Onlarn "eer bu byle olmasayd hadis ezeli olurdu" szn kabul etmiyoruz. Bu iddia ancak bizzat hareket cismin bir gerei olduunda doru olur. Halbuki durum byle deildir. Aksine sonsuz olarak biz hareketten nce bir hareket vardr.

Ben derim ki: Bu nceki gibidir. nk lazm olan ezellilikle hadislerden bir nevidir; hadisin ayn deildir Onlarn: "Eer ezelde hadis olsayd bugn hadis olan eyin sonsuz olan eyin inkizasna dayanmas gerekirdi" grne gelince biz deriz ki: Biz bunu kabul etmeyiz. nk bugnk hadis ncesi olmayan hadislerden nce olmaktadr. Bunu niin caiz grmyorsunuz? Ben derim ki: Bunun mazmunu, onun ne evveli ne de balangc olmayan eyin inkizasna dayal olmasdr. Onun birinci taraftan sonu yoktur ancak dier taraftan sonludur. Onlarn: "Eer o, ezelde hareketli olsayd iki cmle ortaya kard. Birincisi bu gnk hareket; ikincisi dn olan hareket" szne gelince biz deriz ki: Biz bunu kabul etmeyiz. Bu ancak hareketlerin varlkta birlemesi durumunda olur. Ben derim ki: Bunun anlam tatbikin ancak iki mevcut arasnda olmas gerekir. Ancak tatbikin harite olduu sylenir. O, iki mevcut arasnda olmaz, ancak tatbikin iki yok (madum) arasnda olduunu takdir etmek mmkn olmaz. zellikle iki ma'dum birlikte bir varla girmeleri hi mmkn deildir. Byle bir tatbik herhangi bir ekilde aynlarda olmayan, sadece zihinsel bir tatbik olabilir. rnein soyut saylar veya gelecekte olmas beklenen madumlar veya gemite olmu madumlar gibi. Buna iki ekilde cevap verilir. Birbirine uyan iki cmle - iki taraftan birinin farkll ve dierinde sonsuzluk olduu halde- onlar birinci tarafta birbirinden stndr. Dier tarafta onlar birbirine uyar. Onlarn birbirlerine mutlak olarak uyduklar dorulanmaz ancak mutlak olarak uymad da dorulanmaz. Aksine bir taraftan uyduu, dier taraftan uymad sylenir. Bu durumda zaid, naks gibi olmaz ve o ikisi sonsuz olmaz. Eer biri "Biz onlarn bize gelen ynden birbirine uyduunu sylyoruz. Eer onlar bu anlamda birbirine eitse bu durumda zaidin naks gibi olmas gerekir. Bu durumda ziyadenin varl, onun yokluu gibi olur. Bakasnn yokluuyle beraber o eyin varl, bakasnn ebedi olarak byle olmas gerekir" derse ona denilir ki: Birbirlerine stn olmakla birlikte aralarnda uygunluk olmas mmtenidir. Mmteni hkm kendisini balayan ey hakknda mm-teni farz klnr. Dnn gemi (hadis) olaylar bugnk (hadis) olaylara uygun olduu syleniyorsa bu mmtenidir. nk ikisi birbirinden stndr. Eer stnlk varsa eitlik ve aynl gerektiren uygunluk mmteni olur. Eer biri: "Harite mmteni olsa bile zihinsel olarak mutabakat olur" derse ona denilir ki; Zihinde iki ey, eer onlardan birini dierinden bir ynyle zaid dier ynyle eit grrsen mutabakat olur. Malum, sen bu takdirde bulunduun zaman onlarn birbirine stn olmalar mmteni olur. Aksine vacip olan tefadl olur. Senin delilin ikisinin uygunluunun sahih olduu zerine bina edilmitir ki bu batldr. Mmteni olduu halde sen byle bir takdirde bulunursan bu konudaki birbirine stnlk mmteni olmaz. Senin tefadln mmteni olduu iddianda, taktirine gre tefadl memnu'dur. Hatta tefadl takdir edilse bile tefadl, sadece tefadl yoluyla gerekir dier ynden gerekmez. Ebheri dedi ki: Biz onun ezelde hareketli olduunu diyelim kabul ettik; peki onun sakin oluu neden caiz deildir? "Skunetteki messir (tesir eden) ya hadis ya da ezelidir" grne gelince biz deriz ki: "Neden eer o evveli (birincil) ise onun skunetinin devaml olmas gerekir diyorunuz? ve niin onun

bu konudaki tesi ademi-ezeli bir arta bal olmas caiz olmaz? Ademi - ezelinin ortadan kalkmas caizdir. Eer art kalkarsa skunet de kalkar. Ben derim ki: Birisi "ezeli araz ancak hadis sebebiyle ortadan kalkar, bu konudaki sz dieri hakknda sylenen sz gibidir. Hatta o, sadece hadis sebebiyle ortadan kalkar." derse o kimse skunu ortadan kaldran bir sebebin hudusuna ihtiya duyar. O yle der: Skunun ortadan kalkmasnn muktezas, alemin hudusunun muktezas gibidir. Bu gereklilik nceden gemi olan ezeli iradedir. Ancak bu takdir alemin hudusu grn teshih eder. Ona yle cevap verilir: Eer cisim ezeli ise ve ondaki hareketin hudusuna imkan veriyorsa onun hareketi alemin hudusuna cevaz verir. Ancak bu, felsefecilerin delillerini iptal eder ve ezeli cismin, kendinden sonrakilerini harekete geirmesinin mmteni olduu grn dorulamaz. Ayn ekilde burada bir baka konu daha var: Skun, hareketin zdd olan bir subuti i veya hareketin yokluu mudur? Bu konuda bilinen iki gr vardr, eer o ademi ise, sebebe ihtiya duymaz. O (Ebheri) dedi ki: Bari'nin varlnn kendi ihtiyar ile fail olduunu ispat yolu iki trldr. Birincisi: Eer o, zatn mucip ise onun alemden ayr olmamas gerekir. Bu durumda ya alemin kadim olmas gerekir ya da Bari Teala'nn hadis olmas gerekir. kincisi: Eer o zatn mucip ise alemde deime olmaz. nk onun devam, malulnn devamn gerektirir. Onun btn malulatnn devam kabul etmesi durumunda bile bu gereklilik vardr. nk hareket malullerin cmlesindendir. O da beka"i kabul etmez. NDEKLER

Ebheri'nin Ulat Sonu Mutezile ve E'ariye'nin Ulat Sonutur Ebheri der ki: tiraz: Birinci vehe gelince, biz kdemin mntefi olacan kabul etmeyiz. Zikredilen hccetin zayf olduu daha nce gemiti. kinciye gelince onun, malulatnn devam gerei zatnn mucibi olduunu kabul etmeyiz. Bu ancak btn malulatnn devam kabul eden olmasyla gerekli olur. Bunun nedeni hareketin onun malulatndan olmasdr ki o bekay kabul etmez. Burada birisi Ebheri'nin grnn zayf olduunu syleyebilir. Birincisi hakknda denilir ki: Brak, kadimin mntefi olmasyla ilgili sz zayf olsun. Ancak belirli bir delilin zayf olmas, medluln mntefi olmasn gerektirmez. Ben felsefecilerin alemin kdemine dair grlerinin zayf olduunu akladm. Zatnn kadim oluunun alemin de kadim olmasn gerektirdii gr delilsiz olduundan onlarn gr yine delilsiz kalr. NDEKLER

Ebheri'nin hticacla lgili Syledikleri

Ebheri bu konunun dnda, alemin hudusunu kdemin gereinin muntefi oluuyla aklama hakknda bz szler sylemitir. Ancak eer onun amac, Razi'nin sylediklerinin fasid oluuysa Razi iki vecih zikretmitir. Bunlardan birincisinin zayf olduunu syleyelim ancak ikincisi gldr. O da "eer o zatn mucib olsayd alemde deiiklik olmazd" grdr. Denilir ki: "Zatn mucip olmak'la, maluln gerektiren tam illet kastedilir. llet onun uurunda olsa da farketmez. Eer onun fiili muterahi ise zatn mucip olmakla onun iradesiz ve uursuz olarak diledii kastedilir. Onun (Razinin) ikinci ksmn ifsadn amalamad malumdur. O sadece birinci ksmn ifsadn kastetmitir. Denilir ki: Eer mucip tam illet olur ve maluln gerektirirse, onun malul kendisinin lazm olur. Bir sonraki malul de onun gereidir. Levazmdan birinin olmamas bu levazmlarn levazmlarndan birinin eksik olmas mmtenidir. Bu durumda ne muhdes olur ne de alemde bir deiiklik meydana gelir. tiraz edenin: "Bu ancak btn malullerinin kdemi kabul etmesi durumunda lazm olur" szne gelince denilir ki: Bu itiraz eitli yollardan batldr. Birincisi onun tam illet olmas caizse - ki onun malul bekay kabul etmemektedir ve hadisler onun sebebiyle olmulardr. Bu malullerin illetle kaim olan hadisler olmas caizdir. Ayr olan her i, bylece bu hadislerin birbiri pei sra dayal olur. Nitekim bunu Ebheri iradatl - mtealibe'de zikretmitir. O dedi ki: Bari iin hadis irade caizdir. Onlardan herbiri dierine dayanr. Sonra nzul ynyle, alemin hudusunu gerektiren iradeye varlr. Eer bu caizse muciplerini gerektiren anlamnda onun zatyla mucib olmas mmteni olur. Hatta bununla birlikte, muciplerinin ondan geride kalmas gerekir. Buna gre alem kadim olmaz. Razi'nin szlerindeki zatyla mucibin stlah anlam bu deildir. O bu szle dehri filozoflarn grlerini rtmek istemitir, onlarn kelamnda bir stlahn anlam "malln gerektiren illet"tir. kici vecih yle denilmesidir: Eer zatyla mucipten, "malln gerektiren ey" kastediyorsanz, alemdeki deiiklikler, bu itibarla onun zatyla mucip olmasn gerektirmez. Eer zatyla mucip szyle, onun malullerinin, onu ilzam etmeyen bir i olduunu, malullerin aksine birbiri ardna ortaya ktklarn kastediyorsanz bu durumda sizinle tartanlar, onun zatyla mucip olarak isimlendirilmesinde sizinle hem fikirdir. nk buna gre onun malullerinin birbiri ardna hadis olmasna engel bir ey yoktur. Bu durumda grnn batl olur. nc vecih:

Felein hareketi gibi devam kabul etmeyen malul, zatyla mucip klan, vastal olarak m icap etmitir yoksa vastasz m? Veya onun icab hadis bir eye mi dayanmaktadr? Eer birincisi denirse, pepee gelen hareketlerin daimi olmas gerekir ki bu mmtenidir. Eer ikincisi denirse ona denilir ki: Hareketten geride kald iin bunun gerei onun ya bir arta dayanmas ya da dayanmamas eer arta dayal deilse onun mucibe takaddm gerekir. Halbuki o, kendinden sonraki mucip sebebiyle vard Bu yzden bu mmtenidir. Eer "onun icab ikinci cz iin, birinci czn hudusu artna baldr" derse bunun anlam her bir czn icab kendinden nceki dier bir czn artna bal demektir. Bu tam bir illet deildir. Ondan hibir eyin ortaya kmamas gerekir. nk bu czler ezelden ebede birbirini takip etmektedirler. Vakitte onu ortaya karan bir ey yoktur. Onun ihdas, olmayan her hadis iin art klnmtr. kincinin art olan hadis hakkndaki sz hibir eyi ihdas etmemektedir. Tam illetten kast bu deildir. Eer o, "Bari zatyla mucip ise alemde bir deiiklik olmamas gerekir" diyorsa bu sz kendi grlerini ykar. nk onlar iki i arasndadrlar. Ya onun malulleri iin tam illet olmadn syleyecekler veya malullerinin ona bitiik olduunu kabul edecekler. Bu ikisinin bir arada bitiik olduunu kabul edecekler. Bu ikisinin bir arada olmas iki zddn birlemesidir. Tam illet, maluln gerektiren ve ondan geri kalmayan eydir. Onun malul baka bir sebeple var olmaz. Onlar: "o, her vakitte, hadis olan eylerden dolay tam illet deildir, aksine onun fiili nce gelen bir ite meruttur. O, mtekaddim art yznden tam illet deildir. Tam illet hadislerden nce gelen veya sonradan gelen olmaz. Her hadisin mutlaka baka bir var edeni vardr" derler. Bu szler: "Bari hadisleri, mteakip iradelerle veya mteakip fiillerle ihdas etmitir" grn iptal etmez. nk onlar "mmknler iin o nefsiyle muciptir" deniyorlar. Onlar: "o, onlar iin ezelde tam bir illetti" deniyorlar. Aksine onlar: "o, mahlukattan hibir ey iin illet deildir. Aksine onlar meleti ve kudretiyle yapmtr. nk ikincinin fiili birincisine art klmtr. nk hadis fiiller ancak pepee olur. O, zatyla bu fiillerden ve mefullerden hibirinin mucibi deildir. Bundan, fiillerden herhangi bir eyin kdemi veya baka bir ey gerekmez" demektedirler. Alemde olan hadislerin tm ve mteakiben ortaya kan deiiklikler kadim deildir. O, hergn bir itedir. Halbuki onlarn szlerinde o, hem tam illet hem de mteakiben ortaya kan malullerdir. Bu iki zddn birlemesidir. Bu, onlar ona hem bitiik hem de bitiik deildir demek gibidir. Eer onlar: "O felek ve alemin czleri iin nefsiyle mucip, srekli yenilenen hadisler iin nefsiyle mucip deildir. Aksine onun icab hadislerden nce gelenler iindir" derse, onlara denilir ki: Sizin grnzn asl budur. Bu durumda o, hadislerden hibir ey iin mucip deildir; ne aracl, ne aracsz, ne birincisi ne ikincisi... Matlub olan odur. Zatyla mucip ve ondan vastal veya vastasz olarak hadislerin hudusu gr iki zddn birlemesidir. Sonra bu gr, onun alem iin zatyla mucip olduu grn iptal eder. nk onlar, "alem

hareketsiz olarak kaim olmaz, o olmazsa batl olur" derler. nk onun, o olmazsa batl olan suretidir. Onun alem iin hareketsiz olarak mucip oluu mmtenidir. Onun alem iin ezelde mucip oluu mmtenidir. Onun hem hareket hem de alem iin ezelde mucip oluu mmtenidir. nk art koulan ey, marutu imkansz klmaktadr. Onun artnn varl aklan zere mmtenidir. yleyse onun ibdas mmtenidir. Bunun nedeni onlarn Bari'yi kendi zatyla bir fiilde bulunmadn sylemeleri, onun hibir eyi yenilemediini onda hibir eyin asl olarak bulunmadn sylemeleridir. Onlara gre hibir ey asl olarak ihdas olmamtr. Sonra onlar yle dediler: "Btn hadisler ondan sadr olmutur. nk hareket ezeli ve ebedi olarak ondandr. Ondan hadis olmayan eylerde ezeli ve ebedi olarak hareket ondan nasl sadr olur?" NDEKLER

Mtekaddim Felsefecilerin Grleri Bu konuyu akla kavuturmak iin Aristo ve onun takipileri gibi eski filozoflarn grlerine bakmalyz. Onlar alemde ilk hareketin evk olduunu syler. Bu an sevgilisine duyduu sevgi gibidir. Ya da imamn tebaya duyduu sevgiye benzer. Onlar bu yolla ispatlarlar ve onu alemin illeti sayarlar. Derler ki: Felek ancak iradi hareketle kaim olur. radi hareket ancak mridi itiyakla harekete geiren mahbub muradla olur. Bari, onlara gre, bu itibarla ortaya karmamtr. Ancak o, hareketin husul iin arttr. Bu gre gre yle denilir: Alem nefsiyle vacip, kadimdir. Hatta onlar bunu aka sylerler. Mahbub olan evvel nefsiyle kadim,

vaciptir. Onlardan bir grup "Alem kendi nefsiyle kadim, vaciptir, alemin dnda evkle harekete geiren mahbub, muharrik bir illet yoktur" der. Bu durumda hareketler nefsiyle vacip olanda hadis hareketler olur. Eer onun nefsiyle vacip, hadislerin ve hareketlerin mahalli olarak kabul edilirse, onlarla birlikte onun evvel oluunu iptal edecek bir ey kalmaz. Bu durumda zatyla mucidin varlna delil de kalmaz. Onlar bunu kabul etmektedirler. Onlar birinciden bunu, Aristo ve onun izinden gidenlere gre onun cisim olmamasndan dolay reddederler. Bu konudaki delilleri cisimde hareketin sonsuz olarak var olmaddr. Sonsuz hareketin harekete gemesi mmtenidir. Bu delil onlarn temel dayanaklardr. Bu delil, delillerin en fasidi, en samasdr. nk zamanda sonsuz olan miktarda sonsuz olan arasnda fark vardr. Tartma konusu cismin sona ermeyen daimi hareketidir. Yoksa onun kendi nefsinde sonsuz gce sahip olduu deil. Bu konu nerede dieri nerede? Bu, konu dier yerlerde aklanmtr. Onlara denilir ki: Kendisinde hibir ey hadis olmayan failden hadislerin hudusu ya mmkn ya da mmtenidir. Eer mmknse btn hadislerin, hibir eyin hudusu olmakszn birinciden hudus etmesi de mmkindir. Nitekim baz kelamclar - baz mutezile ve kilabiye (kpeksiler) bunu savunur. Eer mmteni ise kendisinde hibir hadis olmamakla birlikte daimi hadislerin ondan hudus etmesi batl olur. Bu aktr. Eer onlar: "Onlar, hadis sebep olmakszn failden hudusu baz vakitlere has klmtrlar" derlerse onlara denilir ki: Siz btn hadisleri, hadis sebep olmakszn failden hudus ettiini kabul ettiniz. Siz onlara: "hdas olmadktan sonra, hudus olmakszn, ilim ve kudret de olmaszm hudus nasl olur? diye sorsanz onlar size yle derler: Peki, kastedilen, bilinen, g yetirilen bir hudus olmakszn daimi hadisler nasl hudus olmaktadr? Siz yle dersiniz: Felek iin tasavvurlar ve iradeler vardr. O, mteakip hareketlerin sebebidir. Bu durumda bu hadislerin hudusunu icap eden - onlarn hudusun gerektirecek asli bir ey hudus etmedii halde sebep nedir? Birisi: "Hadis bir sebep olmakszn insann dnceleri, iradeleri hareketleri srekli yenilenir. Onlar hibir muhdis asli olarak yapmamaktadr. Bu mmteni olmaz m? derse; Eer: "Onun birinci iin ihdas, ikincinin ihdasna yardm eder" denilirse denilir ki: Birinciyi ihdas eden mucip nedir? Halbuki o ihdasta ezeli takdir edilirse, birinci diye bir ey olmaz. Aksine ihdasda srekli olur. Eer: "insanlar iin sadr olan bu hadisler hadis sebep olmakszn faal akldan sadr olmutur denilirse, onlara denilir ki: Onlara gre faal akln feyzi sreklidir. Bu tasavvurlar, iradeleri, hareketleri belirli bir vakitle niin tahsis etmilerdir? Onlara dediler ki: Kabul edenlerin istidatlarnn olmamasndan dolay. Eer insann feyze istidad olsayd ona feyz gelirdi.

Onlara: "istidadn hudusunu icap eden ey nedir? diye sorulduunda onlar yle dediler: "Feleki hareketlerden ve unsuri mizalardan hadis olan eydir" Onlar faal akl istidattan hadis olan eyin mucibi saymaz, aksine onu hem ondan hem de feyzlenmeden darda harekete geirme olarak dnrler. Bu onlarn gznde ihdas konusunda faaldan daha aadadr. Eer onlar: "Aksine o, artlarn birbir muhdis edendir" derse onlara denilir ki: Siz faal akl hakknda, onun feyzinin devaml olduunu sylediniz o onun feyzden bir an olsun kendini alamadn ifade ettiniz. Buna gre eer o, belirli bir vakte has bir feyiz ise bu durumda feyyaz daha stndr. Eer tahsis kendi nefsi olmakszn ise bu, fiilde onun muariki olur. Tpk feyyazda olduu gibi... Onlar iki ey arasndadrlar. Ya onu faalda olduu gibi ihdas konusunda tek bana aciz hatta daha da aa olduunu sylyorlar, ya da onun durumda da feyyaz ondan daha stndr. Ayn ekilde onlar der ki: "O, mucibi ve malul iin tam illettir; Mefulu iin ezelde tam illettir" Bylece onun dndakileri onun malul, mefulu ve mucibi yaparlar. (Bazlar oraya arac da koyar.) Bu, sarih aklca mmtenidir. nk tam mucip, tam illet, tam tekvin hakknda ya ondan mukevvenin terahi eklinde sadr olduunun caiz olduu sylenir - Nitekim kelamclardan bazlar bunu savunmaktadr, ya da onun mstelzinni olduu kabul edilir. Eer birincisi kabul edilirse btn mefullerin terahisininin mmkn olmas gerekir. Bu durumda alemden herhangi bir eyin kadim olmasnn vacip oluu iptal olur. Hatta varln mkevvene bitimesinin imtnandan dolay alemden bireyin kdemi mmteni olur. Eer ikincisi denirse, onun her mallnn zaman olarak ondan nce olmas gerekir. Bu durumda alemden hibir ey kadim ve ezeli olmaz. Matlup olan odur. Eer Mefulun faile zamanda iktiran, onu istilzam tak-dirince mmteni ise onun ona istilzam vucubu olmakszn iktiraz evleviyetle mmteni olur. Bylece her durumda alemden bir eyin kadim olmamasnn mmteni olduu ortaya kmtr. Bu tasavvuru btn olan kimse iin ak olan bir konudur. NDEKLER

Cehmiye ve Mutezile Asndan Baz Delaletler ve Karklklar Ancak Mutezile cehmiye asndan bu konuda kapallk ve armlk bulunmaktadr. nk onlar sarih akln mmteni grd eyi iddia etmektedir. Onlar messirin eser iktirann savunmaktadrlar. Onlara gre hadis olan ey ancak hadis sebebiyle ortaya kar. Onlar iki eyden birini tahkik etmediler. Aksine onlarn grleri fesad ve eliki asndan dierlerinden daha youndur. nk messirin eseri gerektirmesiyle iki anlam kastetmektedirler. Birincisi: Mkevven, masnu eserin messire mukarin oluu ve bir zamanda ona tesiri. Bu bitiik ve tesir, zamanda bir ekilde geri kalmaz. Akl sahiplerinin ounluunun sarih aklla bildiklerine gre bu hereyde batldr. Onlarla birlikte, zaman eserinin zaman olan tam bir messir yoktur. Meful eserin husul zaman tesirin husul zaman oluyor. Aksine tesir, messirin peinden eser olarak dnlyor. Eer o, ona bitiikse - zamann czleri ve hadis hareketlerin srasyla olmas gibi durum yine ayndr. Zamandan ikinci cz ve zamanda birinci cze bitiik olan harekete gelince bunun fasit olduu sarih aklla bilinir. Bu btn tabii ve iradi messirlerde bilinen bir eydir; bu ister seri bir messir olsun isterse gayri er. Bir adam karsna sen bosun dese klesine de sen hrsn dese talak ve azad konuma annda deil, onun peisra gerekleir. Eer biri ben filan ve filan boadm dese ikincisi zaman bakmndan birincinin peisra bo olur. Eski ve yeni alimlerin gr budur. Ancak mteahhirinden baz kimseler, akllar karp bu ikisinin ayn zamanda olduunu iddia etmilerdir. Bu alimlerin genelince yanltr. Ayn ekilde biri ben ldmde sen hrsn dese, kle efendisinin lm annda deil, ldkten sonra hr olur. Bu somut ilerde de byledir. Birisi kab krdm, o da krld. pi kopardm o da koptu dese krlma ve kopma failin hareketinin sonucu olarak ortaya km olur. Ayn ekilde neden fiili kabul etmediinde:

Onu krdm (krmaya altm) ama krlmad denilir. Bunlarla eserini ilzam eden tam fiil kastedilmitir bu tahsis kabul etmeyen maluln ilzam eden tam illet gibidir onunla artlarnn iknasna dayanan mucibi ve muktaza kastedilir. Bunda mucip tehallf vardr. Bu meyanda Allah Teala buyurur ki: "O mttakiler iin hidayettir" (Bakara: 2/2) "Sen ancak ondan korkan iin bir uyarcsn" (Naziat: 79/45) "Sen ancak zikre tabi olanlar uyarrsn" (Yasin: 36/11) Bununla kastedilen ihtiday tam olarak gerekli klan hidayettir. "Bizi doru yola ilet" sz de byledir. Ancak "Semud'a gelince biz onlara hidayet verdik ama onlar krl hidayete tercih ettiler" (Fussilet: 41/17) Kavlinde durum aksinedir. Burada hidayetten kast onu gerektiren irat ve aklamadr. NDEKLER

lah'n Zatnn Mucib Veya llet Olmasnn Manas Ayn ekilde: "o zatyla mucib veya illettir" denildiinde eer bundan:

"Makulattan icab ttii eyi, olmasn diledii bir zamanda kudreti ve meietiyle muciptir" anlam kastediliyorsa bu dorudur. Onun "mucip" oluuyla "dilediini yapan" oluu arasnda bu anlamda bir ayrlk yoktur. Ama eer onunla sfatlarnn dnda zatyla mucip olduu kastediliyorsa bu iki ynden batldr: Onun ispat sfatlaryla muttasf olduu yakini delillerle ispatlanmtr. Eserin messire mukarrin oluunun ve zamannda ona tesir ediinin mmteni olduunu delillerle akladk. lahi messirlerde olduu gibi meieti ve kudreti olmakszn fail olanlarda bile bu byleyken kendi meieti ve kudretiyle fail alanda ncelikle bu dorudur. Onun makduratndan bir eyin ezeli - ebedi - daimi olamayacan akl sahipleri bilir. Bunun zerinde dnen biri alemin kadim olmasnn mmteni olduunu zorunlu olarak bilir. Matlup olan da budur. Eer biri derse: Bize: "O dilerse daimi olarak mtekellimdir, dilerse daimi olarak faildir, iradeler ve kelimeler, bir eyden sonra bir ey olarak onun zatyla kaimdir" szyle itiraz edenler, onun zatnda bir eyden sana bir ey olarak hadeslerin hudusunu iddia ediyorlar. Biz ise hadislerin hudusunun ondan ayr ve bireyden sonra bir ey halinde olduunu sylyoruz. Bu gerek feleki nefiste iradelerin ve tasavvurlarn hudusu, gerekse mteakip felein hareketlerinin husuldr. Neden bizim savmz mmteni oluyor da onlarnki mmkin oluyor? Onlara denir ki: Siz, o ezelde tam messir veya tam illettir diyorsunuz. Bu durumda onun eserlerinden hibir eyi ondan geri brakmamanz gerekir. Bu eser ister aracl olarak olsun, isterse aracsz olarak, farketmez. Siz mesela- ondan akl sadr oldu, akl da feleki nefsi ve felei vacip kld derseniz size denilir ki: Birinci malul her ynden tam ise, onda herhangi bir eyin hadis olmas mmkn olmaz. O ezeli olduundan onun malul akl da onunla birlikte ezeli olur. nk akl ezelde tam illet olarak kabul edilmekte ve bundan onun malulnn de ezeli olmas gerektii kmaktadr. Bu zincirleme byle devam edip gitmektedir. Siz hareket bekay kabul etmez dediinde sze denilir ki: Onun ezelde tam mucip olmas mmtenidir. Aksine onun mucibi ezelde tam deildir. Hatta nce mucip deilken sonradan mucip olmutur. Onun mucip, bakasnn eseri zerine dayanmasn mmteni klar. nk ortada baka mucip yoktur. Ayn zamanda icabn tam illet olup ona ezelde maluln iktiran icap etmektedir. imdi bu tamam (tm) eer kadim ise malln malul de kadim olmamal ve bu zincirleme devam etmelidir. Eer ezeli tam bir illetten hadis olmusa, hadis sebep olmakszn hadis olmutur. Bu, sebepsiz hadisin mmteni olduu grnz iptal eder. Siz eliki iindesiniz. O ezelde tek illettir, dediinizde, malln ondan geri kalmas gerekir. O tam illet deildir, dediinde hadis sebep olmakszn tam illetin olmas gerekir. Bu durumda hadis sebep olmakszn hadisin hudusunu kabul ediyorsunuz. Sznzden hangisi batl? Eer siz o, hareket olmakszn gelecek iin tam illettir derseniz size denilir ki o felek ve srekli yenilenen mteakip hareket iin illettir. imdi o, ezelde o hareketlerin tam illeti midir yoksa varlnn btn bir eyden sonra bir ey olarak onun illeti midir? Eer siz varlnn btn, ondan olan hareketi iin illettir derseniz size denilir ki; btnn hudusu,

size gre hadis bir sebep olmakszn olmutur. Bu, hadislerin sebepsiz olarak hudusunu gerektirir, yine elikide kalrsnz, onu ortadan kaldracak bir are yoktur. "Eer dilerse o, daimi olarak mtekellimdir veya meieti ile faildir, iradeler, kelimeler bir eyden sonra bir ey olarak onunla kaimdirler" diyenler onu ezelde tam illet ya da tam mucip etmiyorlar. Onlar: "Mefullerden bir eyin faillii ezelde btn olmutur" demiyorlar. Aksine onlara gre bireyin ezeli olmakla birlikte mesnu ve meful oluu iki zddn birlemesidir. Bir eser olan mefulun ezeli ve mkevven oluu mmtenidir onun tekvininin ve tesirinin kendisini ezeli ve kadim klmas mmtenidir. onun ezelde herhangi bir ey iin tam illet olmas mmtenidir. Ancak onun zat, kaim olduu eyi bir eyden sonra bir ey olarak, gerekli klar. Nitekim Allah Teala buyurur ki: "Onun ii, bir eyi diledii zaman ona "ol" demektir, o hemen olur." (Yasin: 36/82) Bir eye "tekvin" ettiinde onu o "tekvin" etmitir. Mkevven onu tekvininin peinden olmutur. i daima byledir. Onun dndaki herey nceden yokken sonradan hadis olmu mahluklardr. Onun tekvinin ve yaratmasnn btn ezelde mevcut olmayan eylerdir. Aksine onun "tahliki" ve "tekvini" zaman olarak onunla birlikte deil ondan sonradr, Onlarn grleri sizinkilerden ok farkldr. NDEKLER

ALFABETK FHRST AB C D E F G H K LM N O PR S TUVYZ A ALFABETK FHRST Ahmed b. Hanbel'in Ahmed b. Ali le Olan Hikayesi Akl Kelimesinin Anlamnn ereveye Alnmas Akl Yoluyla Tartanlara Cevap Verme Makam Akln Delillii Naklin Delillii Akli Deliller Ru'yeti Caiz ve Mmkn Grr Akli Tezlerin Farkll Zihinlerin Farkllndandr Alemin Kdemi Konusunda Felsefecilerin Delillerine bn Teymiyye' nin Baz Redleri Allah Tefsiri Deil Mteabihleri Tevil Etmeyi Nefyetmitir Allah'a Dua Edilen simlerle, Ondan Haber Verilen simler Arasndaki Fark Allah'n Farz Kld Meselede lmin Ve Yakinin Farz Olduu Allah'n Halk Sfatn ve O'nun Ezeli Olarak Halik Olduunu Kabul Edenler Allah'n Her eyin Rabbi Olduunu Kabul Eden Mutlaka Sadece Allah'a Kulluk Ediyor Demek Deildir Allah'n Kur'an'la Konumas Neticesinde Cehmiyye'nin Ayrl Allah'n Varl Konusunda Felsefecilerin Ve Kelamclarn Hayreti Allah'n Zatyla Kaim htiyari Fiilleri Nefyedenlerin Felsefecilere Cevaplar Allah'tan Cisimliin Nefyedilmesi O'nun Sfatlarnn Nefyedilmesine Delalet Etmez Altnc Delile tiraz ve Onu Red Arazlarn Veya Baz Arazlarn Cisimler in Gerekli Olduunu Kabul Edenler Aristo ve Onlarn zinden Gidenlerin Farabi, bn Sina, Suhreverdi ve bn Rd'n lahiyyat Konularnda Akla ve Nakle Aykr Grleri Aristo'nun Alemin Kadim Olduu Gr Aristo'yu zleyenlerin Buna Muhalefeti

Ay, Gne ve Yldzn Bir Baka Bid'at Aklamas B ALFABETK FHRST Bakasn Davet ve Bakasna Aklama Yapma Makamnda Hitap Bazan Akli Veya Nakli Deliller Gerekte Delil Olmaldr Baz Kelamclar Neden "Kadim Olandan Hadis Olan kmaz m?" der Bidatlar Bidatlarn Dinin Asl Yapmlardr Bidati Reddetmek Konusunda Hak le Batln Birbirine Benzemedii fadeler Gerekir Bir eyi Emretmek Onun Gereklerini de Emretme Anlamna Gelir mi? Birinci Misal: Baz nsanlarn Hammad'n Arkadalarna Kar Uydurduklar "Aln Teri" Hadisi Bu ddiay Red Bu lerin Nehyinde Snnetin Kitab'a Uygunluu Byk mamlarn Bid'at, Mcmel, Mtebih Szlerden Men Etmeleri ve Bunun Sebebi C- ALFABETK FHRST Cebr Konusunda Evzai'nin Cevab Zebidi'nin Cevabndan Daha Salamdr Cehmiye ve Mutezile Asndan Baz Delaletler ve Karklklar Cehmiyyenin Sfatlarn Nefyi lkesini Ondan Almas Cisimlerin Hadisleri Gerektirdii Aktr ddias Cumhurun Onlara Muhalefeti ve Onlarn ddialarn rtmeleri eitli Gerekleri Ayn Olarak Tek Klan Kimseler D ALFABETK FHRST Dinin zerine Kurulduu Temel Dokuzuncu Delil: nsanlarn Akllaryla Bildiklerinin Nebevi Naslara Takdim Edilmesinin Salam Bir Gr Olmamas

E ALFABETK FHRST Ebheri Alemin Kdemi Konusunda Felsefecilerin Grnn Fasit Olduunu spat Eder Ebheri Mutezile ve Eariye'nin Delilini ptal Ediyor Ebheri'nin Cevab Ermevi'nin Cevabndan yidir Ebheri'nin hticacla lgili Syledikleri Ebheri'nin Ulat Sonu Mutezile ve E'ariye'nin Ulat Sonutur Ebu Abdullah b. Hatib'in Sani'in Varln spat Yolu Ehli Snnet ve Mutezile'nin Cebriye'nin Delilini ptal Etmesi Ehl-i Vaid'den Kur'an'a Uymada Tefrite Derek Hata Edenler Ermevi'nin Cevabnn Temelleri Ermevi'nin Razi'nin Cevaplarna tiraz Ermevi'nin Razi'ye Tesirin Delili Konusunda tiraz Eseri bir zamanda mesur'a veya onu iptal eden Lazimelere Bitiik Kabul Edenlerin Delilleri E'ari, Fukaha ve Ebu shak'n Gr E'ari'nin Kulun radesi in Sebebi Kabul Edii ve Bu Konuda Meai Felsefecilerin Gr E'ari'nin Makalat'nda ve Kad Ebu Bekir'in "Dekaik" inde Nakledilen Grlerdeki htilaflar F ALFABETK FHRST Felek ve Onun Hadisleri hdas Konusunda Gr ve Onu Red Felsefe ve Kelamclar artan eylerden Biri de Istlahlar Yabanc Dilden Arapaya Ona Zt Bir Manada Tercme Etmeleridir Felsefecilerin Alemin Kadim Oluu Grnde leri Srdkleri Te'sir Hcceti ve Bunu Red Felsefecilerin Alemin Kdemi Grndeki Temel Felsefecilerin Alemin Kdemi Konusunda Gsterdikleri Delilin elikisi Felsefecilerin Delillerinin Mukaddimeleri Felsefecilerin badetleri ve Dualar Byk Grdkleri ddialar

Felsefecilerin Reddi Felsefecilerin Te'irin Kdeminin Eserin Kdemini Gerektirdiine Dair Grleri ve Bunu Red Felsefecilerin ve Kelamclarn Tevhid Anlay ve Ondaki Bozukluklar Felsefecilerin ve Mutasavvflarn Bidatlerindeki Karklk Felsefi Istlahlarn Felsefi Alanlar Kur'n'n Diliyle Badamamaktadr Felsefi ve Kelami Istlahlar Nebi, Sahabe ve Selefin Hibir Sznde Yer Almamaktadr Ferd Cevheri Nefyedenler Fiilin Cinsinde ve Muayyen Fiilde Teselsl G ALFABETK FHRST Gazzali, Mkat'ul-Envar'daki Grlerini Batni Mlhidlerin Usul zerine Kurmutur Gemite ve Gelecekte Sonsuz Olan Varln mkanna Muvafakat Edenler H ALFABETK FHRST Hak Ehli Akli Delillerin Cinsine Kar kmaz Hakka Muhalif Olan Ehl-i Kblenin Tekfir Edilmesiyle lgili Gr Hakk Batlla Kartrmak ve Hakk Gizlemek Hatadan, Doru Nasl Bilinir? Hayr Amalansa Bile Batla Batl Yolla Karlk Vermenin Caiz Olmay Her Hareket Muhdes Veya Her Hareket Edenin Mmkin Olduu Gr Her ki G Konusunda Kur'an'dan rnekler Hitap Makamlar ALFABETK FHRST Istlahlar htiya Annda Istlahlarn Konumaktan Kanmazlar Itlak Veya Sabit lerin Selbi artyla Veya artsz Olarak Mutlak Varln Hariteki Varlnn

Nefyedilmesi bn Ebi'l-Hadid'in aknl bn Kllab ve bn Kerram'n Grleri bn Sina ve Onun zinden Giden Karamita'nn Sfatlar ve Dier Konulardaki Grleri bn Teymiyye'nin Cevab bn Teymiyye'nin Ermevi'nin Reddine tiraz bn Teymiyye'nin Felsefecileri lzam bn Teymiyye'nin Sz bni Sina ve Onu Takip Edenlere Razi'nin "Kaybolmay" mkana Delil Gstermeleri brahim Halil Kssas brahim Halil'in Baz Yldzlan Grdnde "te Rabbim" Demesinin Manas htilaf Edenlerin mamlar ve Furkanlar Onlarn Bid'atleridir ki Guruptan Birine Uyma Konusunda Ayrln Yaylmas kinci Makam kinci Misal: "Ben Hastalandm Kulum Beni Ziyaret Etmedi..." Hadisi lah'n Zatnn Mucib Veya llet Olmasnn Manas lahi Meselelerin Usul Konusunda Kelamclarn aknlklar ve elikileri lim Ehlinin Ayetler ve Sfatlarla lgili Tutumu lm-i lahi ve Bu Konuda Kullanlmas Caiz Olan Deliller mam Ahmed'in Gr mamlarn Bid'at Lafzlarda Kaderiye le Tartanlar Kt Grmesi nanlar Konusunda Cehmiyyenin ledii Byk Gnahlar nsanlar Arasndaki Btn Tartmalarda Hakem Allah'n Kitabdr nsanlarn Usuli'd-din Hakknda Syledii Pek ok Sz Raslullah'n Getirdii eylere Muhaliftir slam'dan Nefyi lk karan Ca'd b. Dirhem'dir tirazclarn Kur'an'n Kendi Yollarna Delalet Ettiine Dair Szlerinin Fasid Oluu

K ALFABETK FHRST Ka'bi'nin eriatta Mubah Olmad phesi ve Onu Red Kapal Bid'at Lafzlarla Mnazara Etmek Kati Olann Zanni Olana Takdim Edilmesinin Farziyeti Kaybolmay Mmkin Olma Anlamna Alanlarn Grlerinin Bozuk Oluu Keffarette Vacibin Hakikati Kelam ve Felsefenin Temelleri Kitap ve snnete Aykr Olan Akli Delillere Uzanamaz Kelamclar Hakknda bn Teymiyye'nin Gr Kelamclarca Usuli'd-din Ad Verilen Konularda Mphem ve Mcmel Kelamclarn Felsefecilere Verdikleri Cevaplar phelerle Doludur Kelamclarn ve Felsefecilerin Yaln Ya da Birleik Cahiller Kendisiyle Semiyyatn Sahihlii Bilinen Mahlukatn Takdimi le lgili Gr Kzkardein Yabancya Benzemesi ve lm Hayvan Boazlamak Kitab'n ve Snnetin Delil Oluu Sadece Yaln Haber Yoluyla Deildir Konuann Kelamn Dinlemek le Mbelliin Ondan Naklettiini Dinlemek Arasndaki Fark Kur'an "Cisimler Birbirine Benzer" Diyenlerin Diliyle Nazil Olmad Kur'an le Amel Edenler Ne Dnyada Yolunu arr Ne de Ahirette Mutsuz Olurlar Kur'an ve Snnetin Usuli'd-din'in Btn Meselelerini ve Delillerini ine Almas Kur'an'da Onun Cisim Olmadnn Delilinin Var Olduu ddialar Kur'an'n Allah'n Ayetleri Konusunda Batl Bir ekilde Mnakaa Edilmesini Yasaklamas Kur'an'n lk Yaratl ldkten Sonra Dirilmeye Delil Gstermesi Kur'an'n Tenzih ve Takdis Hakknda Kesin Delilleri Kfrn Tanm L ALFABETK FHRST

Lafz Kelimesi ve Onunla Kastedilen Anlam Lafzlar ki eittir M ALFABETK FHRST Muhaliflerin Peygamberlerin Gsterdikleri Deliller Muhaliflerle Nbvvetin Gereklii Hakknda Konuma Mutezile ve Cebriyenin Delilleri Mutezile'nin Allah'n Ahirette Grleceini ve O'nun Ara eref Vereceini nkar Etmesi Mutezile'nin rade in Fail Sebebi Nefyetmesi Mutezile'nin ve Cehmiyye'nin Sfatlarn Nefyi Konusunda Delilleri ve Onlar Red Muvafakat Messirlik Zat zerinde Zaid Subuti Bir Sfat Deildir Diyenlerin Muradn Beyan Mlhidin sim ve Sfatlar Nefyi Ve Onlara Reddiye Mlhidlerin hticac Mslmanlarn 'Bu Kur'an Allah'n Kelamdr' Sznn Anlam Mteahhirin E'ariler Ru'yetin Nefyi Konusunda Mutezile'ye Benzemektedirler Mtekaddim Felsefecilerin Grleri N ALFABETK FHRST Nakil Sfatlarn spatna Delalet Etmekte Olduunu Syleyenlerin, Grlerinin Bozukluuna Dair Delilleri Nakil ve Akl attnda Naklin Takdim Edilmesinin Gerektiine Dair Beinci Delil Nakil ve Akl attnda Naklin Takdim Edilmesinin Gerektiine Dair Altnc Delil Nakle Akli Delillerle Kar kanlar Kendi Grlerini Mcmel ve Mteabih Szler zerine Bina Etmektedirler Nakle Kar kanlarda Muarz Olmaya Uygun Akli Bir Delil Yoktur Nebilerin Nbvveti Konusunda Yakini Akli Deliller

Nefiycilerin brahim Halil Kssasn Delil Gstermeleri Ve stidlalin Hatas Nbvvete tihadla Ulalmaz O- ALFABETK FHRST Ondokuzuncu Delil: Onlar Akli tirazlarm Terkib ve Hareketlerin Ve Arazlarn Hudusuyla stidlal zerine Kurmulardr Onsekizinci Delil: Akli Delillerin Bozukluuna Delil Getirmek Onuncu Delillerin Syleyene Gre Deimesi P ALFABETK FHRST Pekok Filozof, Kelama ve Sufinin Sonunda Vard Nokta Hayrettir Peygamberlere Gre "Alemin Hudusu" Manasnn Snrlandrlmas Peygamberlerin Doruluu Akli Nefye htiyac Olmayan eitli Yollarla Bilinir R ALFABETK FHRST Raslullah'a Hitap Etmek le Ondan Haber Verme Arasndaki Fark Raslullah'n Getirdii eylerdeki Hidayet Raslullah'n Hakk Aklamas Dier insanlarn Beyanlarndan Daha Mkemmeldir Raslullah'n nsanlar Bu Yolla Davet Etmediinin spat Raslullah'n Medlul ve Anlam Batl Olan Bir eyi Sylemesi Caiz Olmaz Raslullah'tan Gelen Bilgileri Bilmek Farz- Kifayedir Raslullah'tan Nakledilenler ki Ynldr Rasul Herhangi Bir arta Dayal Olarak Tasdik Etmek mkanszdr Rasuln Getirdikleri Karsnda nsanlarn Konumu Rasuln Sdkndan phe Duymad Halde Ravilerin Doruluklarndan ve Menkuln Delaletinden phe Duyanlarn Gerekeleri Razi'nin Bu Gerekliliklere Cevab

Razi'nin Felsefecileri lzam ve Ermevi'nin Ona tiraznn Dmesi Razi'nin Te'sirin Vucudi Bir Olduunu ve Onun Zaruretle Malum Olduunu tiraf Etmesi Ru'yetin ve Allah'n Kur'an'la Konutuunun Nefyine Dair Cehmiyye'nin Delilleri S- ALFABETK FHRST Sadi'nin Her Trl Tehlikelerden Koruyan eyler Hakkndaki Nass Sahih Menkula Muhalefet Eden Ayn Zamanda Sarih Ma'kula Muhalefet Etmitir Samed Kelimesi, Sfatlarn Nefyine Deil, ispatna Delalet Eder Sani' Bilgisinin Bu Fasid Yola Dayandnn Mmteni' Oluu Sani'in spat Konusunda Kelamclarn Delillerinden er-Razi'nin el-Mahsul'de Zikrettikleri Sani'in spat ve Muhdesleri Yaratmas Delili Sadece O'nun Sfatna ve Fillerine Delalet Eder Sarih Makul Sabit Naslara Asla Ters Dmez Sarih Naslara Muhalif Olan Herey Fasit pheler Olup Onlarn Batl Olduu Aklla Bilinir Sekizinci Delil: Akl ve Nakilde atma Olduu Meseleler Sarih Akl Tarafndan Bilinmemi Ve Aklanmamtr Selefin Bu Yolun Sahih Olduunu Nefyetmeleri Selefin Cehmiyyeyi ve Mteebbihe'yi Ktlemesi Selefin Kelam Ktlemesinin Sebebi Selefin Kelam ve Kelamclar Ktleme Nedeni Selefin Tartma kacak Konulara Girmekten Nehyi Selefin Tevil Anlay Semi Delillerin Semi Delillerle atmasnn spat Konusu Sem'i ve Akli Deliller atrsa Sfat Mevsufun Kendisi Kabul Edenlerin Grnn Butlan Sfatlarn spat Allah'n Bakasna Muhta Olmasn Gerektirmez Sfatlarn Nefyi Konusunda Gsterilen Delilleri Red Sfatlarn Nefyi Konusunda Mutezilenin Delilleri

Syleyenin Sz Szn Anlamn Saptranlar Kimlerdir? ehristani ve Ebu Abdullah er-Razi'nin aknl er'i Olmayan Akli ve Nakli Deliller eriat Bizzat Doru ve Onun Bilgisi Mmkin Olup nsanlarn Ona Ulamalarda Mmkindir eriata Aykr Olan Grlerin Hibir (Sarih) Akli Delilleri Yoktur eriatn Kendi Bana Sabit Oluunda Akl Asl Deildir ia htilaf ve Anlamazlk Ynnden Mutezile ve Filozoflardan Daha lerdedirler T ALFABETK FHRST Tefviz Konusu Teklif Konusunda Tartmann eitlenmesi Bazen Emredilen Bir Fiile Bazen de Bir in Oluuna G Yetirilememesi Terkip Hakknda Cehmiyyenin ve Araz Hakknda Mutezilenin Ak Delilleri ve Onlarn Fasit Olduunun spat Teselsl Meselesinde Felsefecileri Yarda Brakan Yol Tevhid; Kelam ve Tasavvuf Ehlinin Sand Gibi, Allah'n Bu Alemi Tek Bana Yarattna nanmak Deildir U ALFABETK FHRST Ulemann Mutlak Amel Lafz Hakknda Tartmas Usuli'd-din'in Btn Meseleleri Kur'an'da ve Snnet'te Tam Olarak Aklanmtr Usuli'd-din'in Hakikatndan Anlalan ey, O'ndan Nehyedilmesi Caiz Olmayan eydir V ALFABETK FHRST Vacibin Varl Hakknda Felsefecilerin tikad Varln Mahiyeti

Y ALFABETK FHRST Yedinci Delil: Mmkn Olan Akli Delillerin Delili er'i Delillerin Takdimidir Z ALFABETK FHRST Zebidi'nin Szlerinin Aklanmas NDEKLER GR SAYFASI

You might also like