You are on page 1of 93

Mukaddime f-Usl'it-Tefsir NDEKLER Yazar ve Eser Hakknda Yazarn nsz Birinci Blm Raslullah (a.s.

) Ashabna Kur'an'n Manalarn Aklamtr kinci Blm Selefin Tefsir Konusundaki htilaf nc Blm Tefsir Konusunda Nakle Ve stidlal Yollarna Dayal htilaflar Drdnc Blm kinci Nevi Tefsirde stidlal Ynyle Meydana Gelen htilaf Beinci Blm Kur'an'n Doru Tefsir Edilme Yollar Altnc Blm Tabiin Kavillerine Dayanarak Kur'an' Tefsir Etmek GR

Yazar ve Eser Hakknda Metodu Tefsirdeki Yeri zellikle Tefsir Konusundaki Yerine Gelince Tefsir Dalndaki Eserleri Mukaddime fi Usl-it-Tefsr Bismillahirrahmanirrahim. Hamd, sadece Allah'a aittir. O'na hamdederiz, O'ndan yardm dileriz ve balanmay O'ndan isteriz.

Ey Rabbimiz! Bizleri bala, gnahlarmzdan ge, ilerimizdeki boluklar sebebiyle bize azabetme. Bizleri davanda sabit kadem kl. Kafirlere kar bizleri muzaffer eyle. Salat ve selam, alemlere rahmet olarak gnderilmi bulunan Hz. Muhammed'edir. Ayn zamanda Ehli Beytine, ashabna ve kyamet gnne dek O'nun davetine aranlaradr. Bu, Usul Tefsir dalnda pek deerli bir risaledir. Mellifi eyhu'l slm Takyyddn Ahmed b. Abdul Halm b. Abdu's-Selm b. Eb'l-Ksm b. Muhammed b. Teymiyye'dir. Harran'l, sonra Dmak'ldr. -Allah rahmet eylesin.Bu kitabn nceden de basklar yaplmtr. Daha sonra "Dru'l Kur'n" bunun tekrar nerini baz aklamalarla, ilavelerle hizmete sundu. Allah'dan faydal olmasn ve devamnn srekliliini dilerim. Metodu Yazar ve Eser Hakknda Burada risaleyi tahkikten nce sunmay istediim baz eyler vardr. Ben, eyhl-slm'm hayatndan, kitaplarndan, risalelerinden uzun uzun sz edecek deilim. Zira artk gerek douda gerekse batda kendisinin hayatyla ilgili olarak bir ok eserler neredilmitir. Hatta msterikler dahil olmak zere eserler yaynlanmtr. Artk bugn, gerek anlamda kltr sahibi bulunan kimseler, merhumun hayat ile ilgili derin bilgilere sahiptirler. Biz, bu mukaddimemizde onun metoduna deinmek istiyoruz. Zira btn kitaplarnda, risalelerinde, fetvalarnda onun dikkatini, derin bilgisini, basiretini grebiliyoruz. Bu metod "tblerde" adeta bilimsel bir yol olarak zetlenebilecei gibi, "Selefiyye"de ise prensipleri pek ak bir davet olarak hlasa edilebilir. Tanklk yapacak pek ok rnek ve delil bunlar ortaya koymaktadr. Mademki "tab olan" deerli bilginler slm tarihinde bir hayli oktur. Bu izginin de banda gelen, yani bu metodu izen Eb Bekr'dir. Nitekim mehur ifadesinde der ki: "Ben sadece ve sadece bir tabiyim, yoksa bir bid'atc (yenileyici) deilim." te bu gibiler, bni Teymiyye'nin zekas gibi zekaya sahip bulunanlar pek nadirdir. Bir ok kimselerin Yunan ve Aristo felsefesine bir can kurtaran gibi sarldklar bir srada bunlar imdada yetimilerdir. Gerekte fikr anarinin hemen gerisinde slm aleminde Yunan felsefesinin metod ve programlarna yer verildi ki, hatalar, yanlmalar ve kaymalar tamamiyle bundan kaynaklanmaktadr. zellikle beinci hicr asrdan sonra bu, tamamen yaygnlam bir hale gelmiti. Btn bunlar bizim alimlerimizden, fakihlerimizden -ki bunlar Kur'an ve Snnet glgesinde yetimilerdikorkmuyorlard. Alimlerimiz de bunlarn garabetinin farknda idiler. Ancak fetva vermek dnda bunlarla savamak gcn kendilerinde bulamyorlard. Fetvalar ise "Mantk ilmi haramdr", "bununla itigali menetmek gerekir" gibi durumlar kapsyordu. gittike byyor, kimse fetvalara nem vermiyor, anari de alabildiince artyordu. Btn bunlara dur diyecek biri bekleniyordu: te bu insan; "Selef mfekkiri" bni Teymiyye idi. O bunlara mantk metodlar koymak suretiyle, onlarn btn inceliklerini bilerek susturucu cevaplar verdi. Selef bilgisine olan vukufiyeti ve onlarn eserleri konusunda derin bilgi sahibi olmas nedeniyle bni Teymiyye, sadece szle, "Mantk, sahih olan nakl delillere (menkul) muhaliftir" demekle yetinmemi; O, ayn zamanda mantn sarih akl delillere (makul) de aykr bulunduunu kantlamtr. Kendi metodu ile bunlarn elikilerini ortaya koymu ve hata etmez olduklar kanaatlerinin yanlgl bir kanaat olduunu da isbat etmitir.

bni Teymiyye nezdinde "Etba"n metodu selbi, deersiz ve nemsiz bir metod deil ki, neticede zaaf tohumlarn, korku veya donukluu tam olsunlar. Aksine bu metod (Menhec) icab ve gerekli bir metod olmaktadr. bni Teymiyye burada sanki Yunan dnce kalbn atyor, reddediyor. nk onlar, bir eyin shhatli olup olmadn ve slm dncesini bu Yunan kalplarna gre deerlendiriyorlard ki, bni Teymiyye byle olmadn ortaya koymutur. Biz bni Teymiyye'nin metodu zerinde duracak olursak sz daha da uzayacaktr. imdilik bu kadarla yetinelim, onun bir dier ynn ele alalm. Tefsirdeki Yeri Yazar ve Eser Hakknda bni Teymiyye'nin Tefsir'deki yerini kmsememek gerek. O, Kur'an tefsirinde olduu kadar, Hadis, Fkh, Arapa ve Kelm ilimlerinde de derin bir vukfiyyete sahip bulunuyordu. slmi bilimlerin dier dallarnda da bilgili idi. Kendisi bni Kesir, bni Hacer ve benzerleri gibi alimlerin yetimesi iin ortam hazrlamtr. Merhum mam Zeheb (vh. 748), kendileri hakknda u ifadelere yer veriyor: "Kendileri zeka bakmndan bir yet, idrakinin srati noktasnda bir burhan, Kitap ve Snnet'i ve ihtilaf bilmede ba, ecaat ve sehvette lider, ma'rf'u emretmede, mnker'i nehiyde benzeri grlmemi bir kimse idi. Bir ok tasniflerin sahibi, okumu, okuduunu elde etmi, Fkh ve Hadis dalnda parlak bir mevki kazanmtr. Kendisi henz onyedi yanda iken tedris ve fetva vermeye ehliyet kazanmtr. Tefsir ilminde, usl'de ve btn slmi ilimlerde n sraya gemitir; Usl ve fru'da, gizli ve ak manalar anlamada..." Onun hakknda bir baka yerde ise u ifadelere yer verir: "O, Rical ilmini yaknen bilirdi, Cerh ve Ta'dil noktalarna kesinlikle vkf idi. Hadis ricalinin tabakalarndan haberdar idi. li ve Nazil isnadlar bilirdi. Sahih olann olmayanndan ayrdederdi. Bir ok metinleri ezberlemede ve hafzasna almada ise kendisinin baka benzeri yoktu, Kendi anda onun rtbesine kimse eriemedii gibi yaklaamamtr da. O bilgisiyle hayret uyandracak derecede idi. Hccetlerin elde edilmesinde yine yle idi. Gece ve gndz Tefsir'den veya Fkh'tan veya bu iki ilimle ilgili uslden, felsefecilere reddiyelerden hemen hemen gnde drt veya daha fazla risale yazard. Merhumun vefatndan nce eserleri 500 cilde ulamtr." Allme Kemalddn b. Zemelkan (vh. 727): de unlar sylyor: "Kendisine bir ilim ile ilgili bir soru sorulduunda, gren, bu kiinin, bu ilim dalndan baka bir ilimde bilgisi olmadn sanr da, bir bakas, bunun gibisini tanmaz yargsna varr. Dier taifelerden fakihler, yannda oturduklarnda, daha nce bilip tanmadklar kendi mezhepleriyle ilgili meseleleri ondan renirler. Kendisiyle mnazara yapp da onun sustuunu kimse gremez. ster eriat ilimleriyle ilgili olsun, ister dier ilimlerle alakal bulunsun her hangi bir ilim hakknda konutuu zaman, mutlaka o sahada sz sahibi olan erbabna konumas mnazarasyla stn gelir. Kendisinin telif ve tasniflerinde ibare gzellii, bunlardaki tertib, taksim ve aklamas baka hi birisinde bulunamaz." "El Vfi bi'l Vefeyt" da eyh emseddin unlar dile getiriyor: "Bir meseleye delalet eden yetlerden neler murad olunduunu ondan hemen karp O'nun gibi sratle ortaya koyan olmad gibi, hadisleri metinleriyle birlikte bilip, sahih, msned veya snenlerden birine ait olduunu da bilen yoktur. Sanki bunlar gznn nnde duruyormu veya dilinin bir kenarnda bekliyormu gibi, hemen gayet tatl ifade ve ibarelerle, ortaya kor, hem de muhaliflerini sustururcasna..."

zellikle Tefsir Konusundaki Yerine Gelince Yazar ve Eser Hakknda Bu hususta sz bir hayli uzar. eyh lemuddin Bezral (vh. 738): kendisi hakknda yle syler: "Tefsir konusunda bir konumaya balad m, bu alandaki manfuzatndan tr evresindeki insanlar arr, hayrette kalrlard. Zira meseleleri en gzel bir ekilde irad etmesi, her ifadeyi yerli yerine oturtmas, yani tercih, tasnif ve iptal konularn yeterince bilmesi en gzel rnektir. Bununla beraber zhd, ibadet ve Allah'n emirleriyle megul olur, dnya ile ilgisini keserdi. Ayrca halk Allah'a itaate armaktan da geri durmazd." Yine devamla der ki: "Her cuma sabah oturur, insanlara Kur'n' tefsir eder, meclisinden, duasnn bereketinden, doru niyyetliliinden, samimiliinden, sz ve amelinin birbirine uygun olmasndan dolay bir ok kimseler kendisinden yararlanrlard." mam Hafz Eb Abdullah Zehebi de unlar sylyor: "Baz son dnem alimleri, kendisini "Hibru'l Kur'n" diye lakablandrmtr. Tefsir hususunda onun durumu meydandadr. Bir soru sorulmas halinde hemen delilleri ikame edip Kur'n'dan ayetlerle cevap verir. Hem de hayret uyandran bir gllkle cevap verir. Tefsir'deki fazla bilgisinden dolaydr ki, bir ok mfessirlerin hatalarn ve yanlglarn ortaya koymutur..." Bizim bu risalemizde, merhum bni Teymiyye bir parantez cmlesi niteliinde selef tefsirinden 15 kadarna iaret etmektedir. Bunlardan sz ederken, ncelikle istidlal cihetinden tefsirde meydana gelen ihtilafa deinir. bni Eybek'in (vh. 764), "El Vfi bi'l Vefeyn"ndan okuduuma gre, bni Teymiyye ile ilgili olarak baz alimlerden u nakilleri yapyor: "bni Teymiyye Tefsir ilminde Allah'n yetlerinden bir yet durumundadr. yle ki bir tek yetin tefsirinde bir ve iki oturum yapt olurdu." Yine bni Teymiyye'yi dinleyenler O'nun yle dediini naklederler: "Ben 120 kadar tefsire vakf oldum. Bunlardaki btn sahih rivayetleri edinmiimdir." Bylece rendim ki, tefsir dalnda onun gibisi yoktur." Kendisinin bu bilgisi yannda titizlii, dikkati, ihtiyar ve tercihi ile istidlali de yine sze dilmee deer. Ntekim, M. Eb Zehra'nn kendisi haknda dedii gibi: "Onun mtefekkir ve mtedebbir aklnn rivayetlerin ta gerisinde parlar olduunu grrsn. Eserlerin ta derinliklerine nfuzunun farkna varrsn." Bizzat kendisi yle diyor: "ou zaman bir tek yeti mtalaa ederdim de, bunu yz kadar tefsirden renmeye alrdm, sonra da Allah'mdan bu konuda bana kavray kabiliyeti ihsan etmesini isteyerek yle dua ederdim: "Ey dem ile brahim'in muallimi beni de ret..."

eyh Eb Abdullah b. Rek -bni Abdl-Hd, kendisini "hocas bni Teymiyye'nin en samim arkada, szlerini en ok yazanlarndan ve toplayanlardan" diye tantr- der ki: "eyh, (bni Teymiyye), btn Kur'n'a dair Selef nakillerini istidlalden mcerred olarak yazard. Bunlarn banda da istidlale dair byk bir para yazard." Yani merhum, tefsirini hazrlamak iin nce Selefin Kur'n tefsiriyle ilgili szlerini toplard. Sonra tefsirine balard. Sonra da bu kavilleri ve nakilleri tefsirinde delil olarak ele alrd. Selef reylerinden kmazd. Bundan sonra da ne kendisine ne de bakalarna bu yetlere delalet eden snnetleri ve prensipleri ya da psikoloji ile ilgili olsun sosyal ilimlerle ilgili bulunsun bu yetlerin tefsirine delalet eden hususlar yasaklamazd. Nitekim baz surelere dair tefsiri buna rnek tekil etmektedir. Nr, Beyyine ve Kfirn sureleri gibi. Hatta baz deerli risalelerinde de buna iaret eden rnekler grebiliriz: Ubdiyyet vb. risaleleri gibi... eyh Eb Abdullah diyor ki: "Sonra mrnn sonlarnda hapse atlnca, dzenli olarak btn sreleri kapsayan bir Kur'n tefsiri yapmasn kendisine yazdm. Bana yle cevap verdi: "Kur'n'da durumu bizzat ak olan yetler vardr. Yine Kur'n'da bir de mfessirlerin aklam olduu yetler vardr. Ancak baz yetlerin tefsiri kimi alimlere g gelmi ve tefsirini yapamamlardr. ou kez insan saysz kitaplar mtalaa eder de yine de baz yetlerin tefsirini bulamaz. Dier taraftan bir tek musannif bir tek yetle ilgili olarak bir tefsir yazmaya kalkm, bakalar da onun benzerini yapmlardr. te ben, delil ile bu yetlere yneldim, bakalarnn glk ektii tefsirlere baktm, zira bunlar dierlerinden daha nemlidir. Bylece bir tek yetin manas ortaya knca, peinden benzerlerinin de anlam anlalm olur. (Yani Kur'n' batan sona yapmaktansa, bylece tefsirinde zorluk ekilen yetlerin tefsirini yaptm,)". Anlaldna gre o hapiste iken tefsirini bu tarzda yazmaya balamtr. Merhum, hapishane havasnda Kur'n' en iyi anlama hazzna erimitir ki, artk mrnn sonuna doru rahatszl da bir hayli artm ve kendisi hapishanede iken vefat etmitir. (bni teymiyye merhum, 6. aban 726 hicri ylnda Dmak'ta hapse atld. Btn skntlara katlanarak bu hapishanede 20 zilkade. 728 hicri ylnda pazartesi gn vefat etmitir. Burada bni Batuta'nn, gidip bni Teymiyye'nin minberden unlar sylediini duyduu hususunun gerekle ilgisi olmad ortaya kmaktadr: "Allah (c.c.) benim indiim gibi iner". bni Batuta bir defa, bu senenin Ramazan ayndan nce Dmak'a girmemitir. Konu hakknda etrafl bilgi edinmek isteyenlerin, Muhammed Behcet'l-Beytar'n "Haytu eyhi'l-slm bni Teymiyye" adl kitabna baksnlar.) Merhum bu konuda yle sylyor: "Bir ok alimin temenni edip elde edemedii Kur'n manalarn ve Usl lmi ile ilgili bir ok eyleri Allah (c.c.) bana nasip eylemitir. Kur'n manalar dnda geen zamanmn kaybna pimanlk duymaktaym..." Merhum, zamannn ounu hapishanede Kur'n dersine, tilavetine ve anlamasna ayrmtr. Zaten kendisi buna hapishane demeyip, buraya halvet yeri demektedir. O bylece birok alimin renmeyi

istedii ve fakat muvaffak olamad ince manalar kavrayabilmi, hi bir kimseye nasip olmayan baarlar elde etmitir. Acaba her hangi bir asrda bylesi ilmiyle, ameliyle, cihadyla, ilim urunda hapishanede hayatn geirmekle, iyilii emredip, ktlkleri yasaklamakla bilinen onun gibi bir baka kimse bulunabilir mi? bni Reik diyor ki: "Bize merhum bni Teymiyye, hapiste yazm olduu eylerden pek az eyler gnderdi. Eserlerini onun yanndan aldklar zaman, bir ok meseleleri muhtevi kitaplar, zamann hakimlerinin yannda kald. O, vefat ettii srada btn kitaplar u ana kadar onlarn yannda bulunmaktadr. Yaklak 14 yk kitap brakmt." Tefsir Dalndaki Eserleri Yazar ve Eser Hakknda eyhu'l slm ile talebesi Abdullah b. Reik arasnda geen u konumaya gre bni Teymiyye "Kur'n'n tamamn kapsayan bir tefsir yazmamtr. Geri her ne kadar bni Batuta, bni Teymiyye'nin yaklak 40 cilt tutarnda bir Kur'n tefsiri yazdn ve buna da "El-Bahru'l-Muht" adn verdiini ileri srm ise de, bu, bir vehimden teye gememektedir." Ayrca bni Abdl-Hd el-Makdis'de merhumun eserlerinden sz ederek diyor ki: "Bu cmleden olarak Kur'n tefsiri, kitaplarnda isnadlar zikreden selef mfessirlerinin kavillerini kapsayan eseri, bunlar otuz cildden fazladr." Ancak bu ifadeyi bni Rek'in ifadesine ilve ettiimizde bir gerei grmekteyiz. bni Rek: "eyh, Selef nakillerini, istidlalden mcerred olarak btn Kur'n ile ilgili olanlarn yazar, evveline de istidlali ile birlikte byk bir para yazard. Sonra mrnn sonuna doru hapse atlnca ona, bana yazmas iin yazdm..." ifadesiyle birletirdiimiz vakit, iaret olunan otuz ciltlik eserin tefsirle ilgili olmad ortaya km bulunuyor. Ancak bu topladklarnn Selef nakilleriyle ilgili olduu meydana km oluyor, ki tefsirini bunlara dayandryordu. Zaten nceden de biz buna iaret etmitik. Bylece bni Batuta'nn: "Merhum'un El-Bahr'l-Muht adn verdii ve yllarca mahpus kald hapishanede yazd ve daha sonra da Melik Nasr Kalvun tarafndan hapishaneden karld" ifadesi, eer Abdullah b. Rek'in, bni Teymiyye'nin vefat etmi olduu hapishanede ona vefatndan nce byle kamil bir tefsir yazmas konusundaki teklifi ile karlatrlacak olursa, bir de bni Teymiyye merhumun ona cevab dnlrse aradaki eliki hemen kendiliinden ortaya km olur. Bugn eldeki mevcut deliller talebesi bni Rek'in doruluuna ahadet etmektedir. Bunun da ulemann tefsirinde glk ektikleri baz yetleri tefsirleriyle ilgili eserleri olduu ortaya kmaktadr. Mesel Neml suresinde tefsir etmi olduu baz yetler hakknda u ifadeyi kullanmaktadr: "Bu, tefsirinde bir ok glkler ekilen, tefsir kitaplarnda ise hatal tefsir edilen bir takm yetlerin tefsiridir..." tarzndaki ifadeleri ve benzer ifadeleri bunlar kantlamaktadr. Kur'n'n Baz Yerlerini Tefsir Ettii Eserleri: Bunlar yetler, baz sreler tarznda olmak zere oktur. Bugne dek bunlardan elimize geenler

hemen hemen drt cildi bulmaktadr. Mukaddime fi Usl-it-Tefsr Yazar ve Eser Hakknda Elinizdeki bu risale, Tefsir Usl ile ilgili bir Mukaddimemden ibarettir. Bu risale bni Teymiyye merhumun yazm olduu kitaplar ierisinde onun Tefsir'deki metodunu ve usln gsteren en nemli ekseridir. Hatta mutlak olarak bu alanda yazlanlarn da en nemlisidir. Merhum bu risalesinde Kur'n'n anlalmasn salayan temel kurallar ortaya koyduu gibi, mfessirlerin nne de kaviller ve grler arasndaki dengeyi ve tercihi yapabilme imkanlarn gstermi, hatalardan ve yanlmalardan uzaklamalarn temin etmitir. Merhum yle diyor: "Baz dostlarm ve kardelerim, Kur'n'n anlalmasna yardmc olabilecek baz temel kurallar ve prensipler yazmam benden istediler. Tefsirini ve manalarn tanmay, menkl ve ma'klu arasndaki temyizini istediler. Hak ile batl nevilerini ayrdetmeyi, kaviller arasnda kesin ayrm ortaya koyacak delilleri gstermeyi kapsayan bir eseri benden taleb ettiler..." Merhum bunu hazrlarken, kendisinden nceki hi bir kimsenin eserine gven ve itimad beslemeden kaleme almtr. Bunun iin de diyor ki: "Allah'n beni muvafak kld kadaryla, bu mukaddimeyi muhtasar olarak kalbimin imlasndan yazdm. Hidayete erdiren ve doru yola ileten Allah'dr." bni Teymiyye merhum bu risalesini be blme (aslnda alt blm)'e ayrmtr. Birinci Blm'de: Raslullah'n (salat ve selam O'na olsun) ashabna Kur'n lafzlarn aklad gibi manasn da akladn gsteriyor. Buna ait yetlerden deliller gsteriyor. Sonu olarak da u kanaati ortaya koyuyor: "Kur'n tefsiriyle ilgili olmak zere sahabe arasnda niza ve tartma pek az denecek durumdadr." kinci Blm'de ise: merhum, sadece sahabe arasndaki deil, Selef arasnda tefsir konusundaki ihtilafa da deiniyor. Hem sahabenin ve hem Selefin az da olsa ihtilaf ettiklerini gsteriyor. Ancak bu ihtilafn pek az olduunu sylyor. Fakat aralarndaki bu ihtilaflarn eliki arzeden bir ihtilaf olmayp, nev'e ve tre dair (tenevv) olduunu gstermi bulunuyor. Hepsini ayr ayr aklyor ve bunlara rnekler veriyor. nc Blm'de ise: yukarda geen ihtilaf iki ana temelde inceleyerek, nakle dayanan ihtilaf ve istidlal yollarna dayanan ihtilaf olarak izah ediyor. Ancak merhum bu iki tr ayr ayr blm halinde bildirdiinden, bu itibarla bu nc blm "nakle dayanan" ihtilaf konusunu incelemektedir. stidlal yollarna dayanan ihtilaf ise drdnc blm olarak ele alnmaktadr. Drdnc Blm'de: -ki nc blmn ikinci kkdr- buradaki ihtilaf iki ynden incelemektedir: a - Bir ksm kimseler, nce baz manalara itikad ettiler, sonra da Kur'n lafzlarn bu manalara hamlettiler. b - Bir ksm da, mcerred Arapa bilgisine dayanarak, Kur'n ile Konuan'n szne (Allah'n szne), kendisine Kur'n indirilenin (Hz. Muhammed' in szne) ve buna muhatap olanlarn durumlarna bakmadan tefsir cihetine gittiler.

Bunlar ele alrken muhtelif mezheplere deiniyor ve ayr ayr bunlarn deer llerini ortaya koymu oluyor. Bu blm, sofiyye ve vaiz mfessirleri hakkndaki grleriyle bitiriyor. Beinci Blm'de ise: bni Teymiyye merhum, Kur'n'n tefsir edilme yollarna iaret ediyor ve bunlar yle aklyor: a - Kur'n'n yine Kur'n ile tefsiri ki, en sahih yol bu yoldur. b - Kur'n'n Snnet ile tefsiri; zira Snnet, Kur'n' erhediyor ve aklyor. c - Kur'n'n sahabe kavilleriyle tefsiri; zira bunlar Kur'n'n nzulne ahid olmu kimselerdir. Son -Altnc- Blm'de ise: Kur'n'n tabiin kavilleriyle tefsiri ele alnm, bunlar zerinde durulmu, bu dnem mfessirlerinden rnekler verilmitir. Bata ve sonda hamd her zaman Allah iindir. Yazar ve Eser Hakknda NDEKLER

Yazarn nsz Bismillahirrahmanirrahim Ey Rabbim! Kolaylatr ve rahmetinle yardmn esirgeme! Hamd, kendisinden yardm talebinde bulunduumuz ve affn dilediimiz Allah'adr. Nefislerimizin ktlklerinden ve amellerimizin fenalklarndan Allah (c.c.)'a snrz. Allah (c.c.) kimi hidayette klarsa, artk onu saptran olmaz, kimi de saptrsa artk onun iin hidayet sz konusu deildir. Kendisinden baka ibadete layk ilah bulunmayan, ei ve benzeri olmayan Allah'n bir tek olduuna ehadet ederim. Hz. Muhammed'in (salat ve selam O'na olsun) O'nun kulu ve Rasl olduuna ehadet ederim.

Asl konuya gelince: Kimi mslman kardelerim benden, Kur'n- Kerm'in anlalmasna yardmc olabilecek ve temel kurallar kapsayan, tefsir ile ilgili "giri" mahiyetinde bir kitap yazmam istediler. Bylece hem Kur'n'n tefsiri ve hem de manas anlalm olacaktr. Bu kitab, ister nakle dayal (menkul) ister akla dayal (makul) olsun; konuyla ilgili Hak ile batln her trn aklam olmal, dier taraftan grler arasndaki ihtilaflara da kesin bir aklama getirmi olmaldr. Bilindii gibi tefsirle ilgili olarak tasnif olunan ou kitaplar, aslsz ve deersiz bilgilerle dolu olduu gibi, bu kitaplarda bir ok deerli grler de yer almaktadr. Bu tefsir kitaplarnda apak batllar yer ald kadar, gn gibi hakikatleri ifade eden gerekler de mevcuttur. lim, kendisi dorulanan bir masumdan ya nakledilerek gelir, veya malm bir delile dayal bir sz olarak gelir. Bunun dndakiler ise, ya deersiz ve reddi gereken, ya da deerli midir, deil midir gibi hakknda bir karara varlamayan haberler veya bilgilerdir. Halbuki bu mmetin Kur'n' anlamaya olan ihtiyac ise pek fazladr. Zira O (Kur'n): "Allah'n kopmak bilmeyen ipidir. Zikr-i hakm'dir. Srt- mstakm'dir (dosdoru yoldur). yle bir yol ki hev ve hevesler karmaz, diller batl ile armaz. ok ok tekrar edilmesine ramen, okunmakla birlikte hi bir zaman tazeliini kaybetmez. Onun hayret uyandran gerekleri de hi bir vakit son bulmaz. Alimler ona doymaz, ondan konuan doru syler, onunla amel eden ecir kazanr. Onun hkmleriyle hareket eden adalet yapm olur. Kim ona arrsa, dosdoru yola iletilmi olur. Zorba ve zalimlerden kim de onu brakrsa, Allah (c.c.) onun iki yakasn bir araya getirmeyip perian eder. Her kim de hidayeti bakasnda ararsa Allah (c.c.) onu saptr." (Hadis iin bkz. Drim, Fadil'l Kur'n, 1. Tirmizi, Fedail'l (Sevbu'l) Kur'n, 14, hd. 2906. (trc. hdn. 3069). Tirmizi bu hadisi Hseyin Ca'f tarikiyle Hamza Zayyatdan, o Eb'l-Muhtr et-T'den, o, bni Ahi'l-Hris El-A'ver'den, o Haris'den, o da Hz. Ali'den merfu' olarak rivayet etmilerdir. Tirmiz, bu hadisi ancak bu ynden biliyoruz, diyor, isnad mehuldr. Haris hakknda ise pek iyi eyler sylenmemitir. Hatta Hafz bni Hacer, bunun rafzlikle itham edildiini kaydeder.) Hak Tel buyuruyor ki: "Artk ne zaman Ben den size hidayet (Kitap ve Peygamber) gelir de kim Ben'im hidayetime uyarsa o (dnyada) sapmaz, (ahirette de) bedbaht olmaz. Kim Ben'im zikrimden yz evirirse onun hakk da dar bir geimdir ve Biz onu kyamet gnnde kr olarak harederiz. Artk o zaman o: "Rabbim, beni niin kr harettin? Halbuki ben hakikaten grr idim" demitir. (Allah da yle) buyurmutur: "yledir. Sana yetlerimiz geldi de sen onlar unuttun. te bugn sen ylece unutuluyorsun." (Bkz. T H Suresi, yet: 123, 124, 125, 126) Rabbimiz yine buyuruyor: "Size Allah'dan hakiki bir nur ve apak bir kitap gelmitir." "Ki, Allah, rzasna uyanlar onun sebebiyle selamet yollarna dorultur, onlar, iradesiyle, karanlklardan aydnla karp kendilerini dosdoru bir yola iletir." (Maide,15,16)

Bir dier ayette ise Yce Allah yle buyuruyor: "Elif, Lm, R. Bu bir kitaptr ki, (btn) insanlar Rablerinin izniyle karanlklardan aydnla, O yegne galip, hamde layk olan (Allah)'n yoluna karman iin onu sana indirdik." "O yegne galip, hamde layk, Allah ki gklerde ne var, yerde ne varsa hep O'nundur. (Urayacaklar) etin azaptan dolay vay kafirlere (kafirlerin bana geleceklere)!." (brahim,1, 2) Cenab- Mevl yine buyuruyor: "te Biz, sanada (Habibim) bylece emrimizden bir ruh vahyettik Halbuki (vahiyden evvel) kitap nedir, iman nedir, sen bilmezdin. Fakat biz onu bir nur yaptk. Bununla kullarmzdan kimi dilersek ona hidayet ederiz. phesiz ki sen her halde bir yolun rehberliini yapyorsun." "(yle doru bir yol ki, o) gklerde ne var, yerde ne varsa hepsi kendisinin olan Allah'n yoludur. Gznz an: (Btn) iler ancak Allah'a dnp varr." (ra, 52. 53. 26) Gerek bu mukaddime niteliindeki kitab, Allah'n kalbleri doldurmas ve kolaylk vermesi orannda zet olarak yazdm. Doru yola sevk ve irad eden yce Allah'dr. bni Teymiyye NDEKLER

Birinci Blm Raslullah (a.s.) Ashabna Kur'an'n Manalarn Aklamtr uras kesinlikle bilinmelidir ki: Peygamber (salat ve selam O'na olsun) btn ashabna Kur'n- Kerm'in manasn beyan etmitir. Nitekim Kur'n'n lafzlarn dahi aklamtr. Bu durumu Rabbimiz u yetiyle bildirmektedir:

"(Habibim) Biz sana da Kur'n' indirdik. T ki, insanlara, kendilerine ne indirildiini aka anlatasn ve t ki, onlar iyice fikirlerini kullansnlar." (Nahl: 44) te bu yet, Hz. Peygamberin (salat ve selam O'na olsun) Kur'n'n hem lafzlarn ve hem de manalarn ashabna akladnn apak delilidir. Eb Abdurrahman es-Slem (Allah ondan raz olsun) yle demilerdir: Hz. Osman b. Affan (Allah ondan raz olsun), Abdullah b. Mes'd (Allah ondan raz olsun) ile benzerleri bize Kur'n okuturlarken u rivayetlerde bulunmulardr: "Peygamber'den (salat ve selam O'na olsun) on yet rendikleri zaman, ayrca bu yetlerin ilim (bilgi) ve amel (pratik) asndan ierdiklerini renmedike dier yetleri renmeye gemezlermi. Demilerdir ki, Biz Kur'n' renirken onda mevcut olan ilim ve ameli hep birlikte renirdik, ite bundan dolaydr ki, bir sreyi ezberlerlerken uzun sre zerinde durup alrdk." (Bu hadis ile ilgili olarak bkz. Taber Tefsiri 1/80. Ayrca eyh Ahmed kir'in mezkur hadis le ilgili talikine de baknz. Yine Kurtub Tefsiriyle de (1/39 vd) karlatrn. bni Teymiyye merhum dier bir ynden bu hadisi ahid olarak getirir. Bkz. Mecmuatur-Resilil-Kbr, 2/31. Eb Abdurrahman es-Slem ise, Abdullah b. Hubeyb el Kf olup Kurr'dr. Tabin'in ileri gelenlerinden sika (gvenilir) bir zattr. Babas sahabdir. Bkz. bni Hacer, Takribu't-Tehzb, 1/408.) Hz. Enes de (Allah ondan raz olsun) demitir ki: "Kii, Bakara sresiyle l-i mrn suresini okuyunca, o ahs bizim nazarmzda ve gzlerimizde byrd." (Ahmed b. Hanbel, Msned'inde bunu Yezid b. Harun tarikiyle ve Abdullah b. Eb Bekr es Sehm yoluyla, bu ikisi de Humeyd yoluyla Enes'ten rivayet etmilerdir. Bkz. Ahmed b. Hanbel, Slasiyyt- Msned, 2/276.) Nitekim, Abdullah b. mer (Allah ondan raz olsun), Bakara suresini ezberlemek iin yllarn vermitir. Rivayete gre sekiz yl srmtr ki, bunu mam Mlik zikretmektedir. (Bkz. Muvatta, 1/205 (Thk. Abdl-Bk. Kurtub. 1/39, 40). Bunun iindir ki Rabbimiz yle buyurmulardr: "(Bu Kur'n), yetlerini iyiden iyi dnsnler (tedebbr) temiz akl sahipleri ibret alsnlar diye sana indirdiimiz feyz kayna bir kitaptr." (Sd: 29) "Onlar hl Kur'n' gerei gibi dnmeyecekler mi? (tedebbr)." (Nisa: 82, Muhammed: 24) "Bu (Hak) sz iyice dnmediler mi (tedebbr) hi?" (M'minn: 68) Grld zere yukarda manalar sunulan yetlerde "tedebbr" kelimesi gemektedir. Bir kelamn tedebbr ise, manas anlalmadan asla mmkn deildir. Ayrca Cenab' Hak baka yetlerinde "tedebbr" ifadesinin dndaki baz ifadelerle de bu geree iaret buyurmulardr. Buna misal olarak da aada mealini sunacamz yet, bu rneklerden sadece biridir. Rabbimiz buyurur: "Hakikat biz onu, (manasna) akl erdiresiniz diye, Arapa bir Kur'n olarak indirdik." (Yusuf, 2)

Bu sunulan meal'in asl metni "Ya'gln" ifadesiyle son bulmaktadr. Bir kelamn akledilmesi, ancak o szn manasn anlamakla mmkndr. Hem uras bilinen bir gerektir ki, her szn asl amac, lafzn deil, bir manann kavranmasdr. Yoksa kupkuru lafz, bir deer ifade etmez. Yine uras da bir vakadr ki, herhangi bir toplum, mesel tp, hesap vb. dallarda tahsil yapsn da fakat, tahsil yapt dallardaki bilimlerin manasn ve inceliklerini kavramaya uramasn; byle bir ey dnlemez. Yani sadece kabukla uramak kiiye veya uraana bir ey kazandrmaz. nsanolunun meydana getirdii bilim dallarnda derinlemesine bir aratrma yapmak zorunluluunu duyan bizler iin, Allah (c.c.)'n Kelm'n anlamaya ynelik byle derinlemesine bir alma yapmamak akl kr deildir. nk insanln korunmas, muhafazas o kitap sayesinde olduu gibi, kurtulular da ona baldr. Mutluluklar buna dayaldr. Din ve dnyalarnn ayakta kalmas ancak o kitap iledir. O halde bunu anlamak iin de onu ince noktalarna varncaya dek renmek gerek. Bundan trdr ki, Kur'n- Kerm'in tefsiriyle alakal olarak sahabe arasnda tartma gerekten pek az idi. Ancak sahabeye nazaran tabin dneminde bu daha da artmtr. Fakat her dnem, kendisinden sonraki dneme kyasla tartma noktasndan daha az bir durum arzetmektedir. Tabine gre sahabe dnemindeki tefsir ile ilgili tartmalar daha az olduu gibi, tebe-i tabiine gre de tabin dnemi tartmalar daha azdr ve bu bylece artarak dnem dnem devam etmitir. Artk her ada tefsir konusunda muhtelif bilgiler, telifler ve aklamalar artarak sregelmitir. Tabinden bir ksm, btn tefsirleri sahabeden almlardr. Nitekim Mcahid (Allah ondan raz olsun) bu konuda u ifadelere yer vermektedir: "Mushaf' bni Abbas'a arzettim (okudum), arzederken her yette ayr ayr durarak ondan o yet ile ilgili bilgi istedim." (Taber, bunu Eb Kureyb'den Mchid'e varan bir isnad ile rivayet etmitir. Demitir ki: "bni Abbas'a, Mushaf' batan sona olmak kaydyla kez arzettim. Fatiha sresinden, hatimesine kadar..." Taber Tefsiri, 1/90.) Sevr de (Allah ondan raz olsun) bu konuda u ifadelere yer vermektedir: "ayet sana, tefsir ile alakal olarak Mcahid'den bir tefsir (aklama) gelirse, sen onunla yetin." (Yine Taber, Safvn'a varan bir sened ile Abdullah b. Yusuf el Cbeyrden rivayet etmitir, age. 1/91. ) te bundan trdr ki, mam afi, mam Buhr ve bu ikisi dnda kalan ilim erbab (Allah onlardan raz olsun) Mcahid'in tefsirine itimad etmilerdir. Nitekim mam Ahmed b. Hanbel ve onun dnda tefsir konusunda tasnifleri olanlar da (Allah onlardan raz olsun) Mcahid'e itimad etmiler, Mcahid tariki ile gelen rivayetleri deiik kanallarla da olsa tekrar tekrar rivayet etmilerdir.

Netice udur ki:

Tabin, tefsir'i sahabeden rendiler. Nitekim Snnet ile alakal bilgiyi de onlardan renmilerdi. Geri bu arada baz konularda istinbat'ta bulunmular ve istidll'e gitmilerdir. Tefsir konusunda istidlal ve istinbat ynne nasl gitmilerse, ayn ekilde snnet mevzuunda da bazan istinbat ve istidlal yolunu tercih etmilerdir. (stinbat: Hkm karma metodlarndandr. Kapal bir ifadenin gerisindeki asl manay anlamak iin dnmektir. (ev.) (stidlal: Bir hkm karma metodudur. Delil aramak ve akl yrtmek suretiyle bir sonuca varmak demektir. (ev.) NDEKLER

kinci Blm Selefin Tefsir Konusundaki htilaf Selef arasnda ihtilaf tefsir konusunda pek azdr. Onlarn ahkm ile ilgili ihtilaflar, tefsire kyasla ok daha fazladr. Aralarnda en ok ihtilaf grlen noktalar, hi bir vakit birbiriyle eliki meydana getiren ihtilaflar olmayp baz ksmlarla ilgili (tenevv) ihtilaflardr. (Bkz. bni Teymiyye, ktidu'sSirti'l-Mstagim, s. 37 vd. Konu ile ilgili geni bilgi.) Bu konudaki ihtilaflar iki ksma ayrlr. 1 - Birinci Ksma Giren htilflar 2 - kinci Ksma Giren htilflar Ayetin Nzul Sebebi Bilinirse yetin Anlalmas Kolaydr ki Anlam eren veya artran Kelime NDEKLER

1 - Birinci Ksma Giren htilflar Bir ibareyi tabir ve tefsir ederken, arkadann kulland ibare ile deil de daha baka bir ibare ile meseleyi ele almak. Mesel, kasdettii ismi (msemm) ayn ibare ile deil de yine o ismin deiik bir adyla ifade etmitir. nk isim alm olan varlk (msemm) hepsinde ayndr. Bu tpk una benzemektedir. Baz e anlaml kelimeler ve isimler vardr ki, bunlar bir ynden anlamda (mteradif) ve bir ynden de kart (mtebyin) gibidirler. Mesel; kl ismini ele alalm. Bu isim Arapa'da "es Seyf" olmakla beraber, arap bunu sadece "Seyf" ad ile sylememektedir, ayn zamanda buna "es Sarim" ve "el Mhenned" de demitir. te selefin tefsirdeki ihtilaflar bu neviden bir ihtilaf olup, birinin, "es Seyf" dediine dieri "es Sarim", br de "el Mhenned" demitir. Bunun en ak rnei Rabbimizin "Esm-i Hsn"s dediimiz en gzel adlar ile Hz. Peygamberdin (salat ve selam O'na olsun) isimleri ve Kur'n- Kerm'in isimleridir. Gerekten Yce Allah'n tm Esm-i Hsn's bir tek Msemma'ya delalet eder ki, o da Allah (c.c.) msemm'idir. Bir kulun Rabbimizin her hangi bir ismiyle O'na dua etmesi ve O'nu armas ile, bir baka ismiyle dua etmesi bir eliki arzedecek deildir. Nitekim bunun bir eliki meydana getirmediini bizzat Raslllah Efendimize (salat ve selam O'na olsun) vahyolunan u yette Rabbimiz yle aklamaktadr: "De ki: Gerek Allah diye (ad verip) arn, gerek Rahman diye (Habibim) (ad verip) arn; hangisiyle arrsanz, nihayet en gzel isimler O'nundur." (sr; 110) Allah'n btn isimlerinden her biri zatnn msemma'sna ve bu manay ieren (tazammun) sfat o isme delalet eder. Mesela: "lim" sfatn ele aldmzda; bu "lim" sfat Allah (c.c.)'n hem zatna, hem de ilmine

delalet eder. "Kadir" sfat da ayn ekilde hem Rabb'imizin ztna hem de kudret sfatna delalet ettii gibi; Ayn ekilde "Rahm" sfat da Rabbbimizin hem zatn ve hem de Rahmet sfatn gsterir. Bu isimlerin hibirisinin hi bir vakit birbirileriyle elikileri yoktur. Ancak bu isimlerin zahirine bakp, bunlarn sfatlarna delalet noktasn inkara kalkanlar tpk Karmatilerden olan Batnlerin ifadesinden farkl bir sz sylemi olmazlar. Gerekten bu Batni Karmatler,yle diyorlar: "Allah (c.c.) diridir (Hayy) denilemeyecei gibi Hayy deil de denilemez." Aksine bunlar her iki elikiyi de kabul etmiyorlar. Gerekleri bu Batn Karmatler, sadece zel bir isim olmas halinde inkr etmiyorlar. Zamirler gibi, Ancak inkr ettikleri husus, Rabbimizin Esm-i Hsn'snda var olan subt sfatlardr. Kim onlarn grleri dorultusunda dnr ve onlar onaylarsa, iddiasnda arla kam ve Gulat- Btniyye'nin grne katlm olur. imdi buras yeri olmad iin biz bu konuda fazlaca bir aklamaya giriecek deiliz. (Bkz. bni Teymiyye "er risalet't tedmriyye.") Ancak burada demek istenen udur ki: Yce Allah'n isimlerinden her bir isim O'nun zatna delalet ettii gibi, ayn zamanda o isimde var olan sfata da delalet eder. Ayn ekilde lzum tarikiyle dier bir isimdeki var olan sfata da delalet eder. (Mesela, Kadir ismi, zat olan "Allah" ismine delalet ettii gibi, ayn zamanda kudret sfatna da delalet eder ve Rahman isminin rahmet sfatna, Gaffar isminin mafiret sfatna da lzum tarikiyle delalet etmesi gibi.) Nitekim Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (salat ve selam O'na olsun) isimlerini de burada ayn ekilde syleyebiliriz. Muhammed, Ahmed, Mh, Hair, kib, gibi. (bkz. Dipnot: 26) Ayn ekilde Kur'n'n isimlerini de zikredebiliriz. Kitabmzn ad Kur'n olduu gibi, ayrca "Furkn, Hd, if, Beyn, Kitb" ve benzeri, isimler de ad olarak verilmektedir. ayet meseleyi sormak isteyen kimsenin amac Msemm'y tayin etmek ve belirlemek ise, bu takdirde, o ismin msemm'sndan olmak kaydyla, ayet o isim onunla tannyor ve biliniyorsa, onun herhangi bir adyla kendini arabiliriz. Bu arda bulunduumuz isim, bazan zel isim olabildii gibi, bazan da sfat olabilir. Mesel Rabbimizin; "Kim Ben'im zikrimden yz evirirse" (T H, 124) yetinde geen "Zikr" le ilgili olarak, "onun zikri nedir?" diye sorana u cevap verilir. "O, Kur'n'dr." ya da "kitaplardan inzal buyurduudur." Zira "Zikr" kelimesi masdar (kk) bir kelimedir. Bu ise bazan faile (zneye) muzaf olur, yani znesiyle bir tamlama olur veya mef'ule (nesneye) muzaf olur, yani nesnesiyle tamlama oluturur. Mesel "Zikrullah"dan maksad ikinci manadr, yani nesnesiyle tamlama meydana getirmitir denirse, bu takdirde zikrolunan ey manasnadr ki, kulun u ifadesine benzer: "Sbhnellahi, Ve'l hamd lillahi, vel ilahe illa-llah, ve'llh ekber."

ayet: "Zikrullah"dan, ikinci mana deil de birincisi, yani failine muzaf olmas kasdolunursa bu takdirde zikredenin O olduu anlalr ki, bu da bizzat O'nun kelmdr. Nitekim Rabbimizin u yetinde murad olunan da budur: "Her kim Ben'im zikrimden yz evirirse." (T H, 124) Zira Cenab' Hak bundan nceki yette yle buyuruyor: "Artk ne zaman Ben'den size hidayet gelir de kim Ben'im hidayetime uyarsa o, (dnyada) sapmaz, (ahirette de) bedbaht olmaz." (T H, 123) Bu yette hidayet anlamnda aklam olduumuz kelime, aslnda yette "Hd" olarak geer. Bu ise Allah'n "zikr" diye ifade buyurduu kelamndan inzal ettii eylerdir. nk Rabbimiz daha sonra da yle buyurmulardr: "(Artk o zaman) o: "Rabbim! Beni niin kr harettin? Halbuki ben hakikaten gryor idim" demitir." (T H, 125) "(Allah da yle) buyurmutur: "yledir. Sana yetlerimiz geldi de sen onlar unuttun." (T H, 126) Demek isteniyor ki; "Zikr" den maksad, ya Allah'n indirilmi olan kelam olduunun bilinmesidir ya da bizzat kulun O'nu zikretmesi, anmasdr. O halde "Zikr" (Benim zikrim)den maksad, Kitabm'dr, Kelamm'dr veya Hidayetim'dir veya buna benzer Ben'i hatrlatan bir isim ve sfatmdr ki hepsinde gerekte msemma birdir (o da Allah'dr). Ancak soru sorann maksad isimde var olan sfat da renmek ise, o zaman isme ek olarak bu sfat da aklamak gerekiyorsa, bu takdirde bu sfat da ayrca belirtmek ve isme ilave olarak aklamak icabeder. Mesel: Har sresindeki u yette geen: "el-Kudds-s-SeImu'l-M'min" in ne olduunu soran kimse, Kudds'n, Selm'n ve M'min'in Allah (c.c.) olduu bilincindedir. Yani bu isimlerin Allah'n adlar olduunu biliyor. Ancak bunun dnda "Kudds, Selam ve M'min" sfatlar ne gibi mana tamaktadr. Allah'n bundan murad nedir gibi, bu isimlerin ve benzerlerinin sfat olarak ne anlama geldiklerini retmek ise, bu takdirde bunu aklamak gerekir. (Har Sresinde geen yet u mealdedir: "O, yle Allah'dr ki, kendisinden baka ibadete layk hi bir ilah yokdur. (O), Melikdir (Mlk ve melektn tek sahibidir). Kudds'tur. (Noksan mucip her eyden pak ve mnezzehtir). Selam ve selametin ta kendisidir. M'min'dir (emn' eman verendir), Mheymin'dir, Her eye nigehbndr. Aziz'dir, galibi mutlaktr. Cebbar ve Mtekebbir'dir (yani) halkn halini kemali salaha gtrendir. Byklkde ei olmayandr. Allah (mriklerin kendisine) komakta olduklar her ortakdan mnezzehtir." Har, yet: 23.) Bu, bilinince, artk gerisi kolayca anlalm olur. Selef (Allah onlardan raz olsun), ounlukla (Msemma)dan sz ederlerken, bizzat zatn kendisine delalet eden bir ibare ile onu aklama ynne

giderlerdi. Her ne kadar aklam olduklar ibarede var olan sfat dier bir isimde mevcut deil ise, hangi isim hangi sfat mevcut ise onu aklarlard. Mesel; Peygamberimiz Hz. Muhammed'e (salat ve selam O'na olsun) Ahmed diyen bir kimsenin "O Hir'dir, O Mani'dir ve O Akib'tir," demesi gibi. (Raslllah (a.s.) Efendimizin isimleri geen hadisi erif, Buhar ve Mslim'de gemektedir. Ayrca mam Mlik de Muvatta'nda Muhammed b. Cubeyr b. Mut'im'den rivayet etmitir. Bu hadiste getiine gre Peygamberimiz (a.s.) yle buyurmulardr: "Benim be ismim vardr: Ben Muhammed'im, Ben Ahmed'im, Ben Mh'yim ki, Allah (c.c.) kfr benimle ortadan kaldrd. Ben Hir'im ki, Allah (c.c.) insanlar benim iki ayam nnde haredecektir. Ve ben kib'im." Mslim buraya unu ilave ediyor: "kib, demek, artk kendisinden sonra hi bir peygamberin gelmeyecei demektir. Allah (c.c.) onu Rauf ve Rahim diye isimlendirmitir." Ancak burada dikkat edilmesi gereken bir nokta vardr, o da hadiste geen: "Allah onu ........." blmdr ki. bu ksm hadisin asl metninden deildir. Muhammed b. Cbeyr'den hadisi rivayet eden Zhri'nin ilavesidir. nsanlarn onun aya veya iki aya nnde harolmas ise, onun zamannda ve onun risaleti, peygamberlii dneminde insanlarn hasrolunmas demektir. Zira artk ondan sonra bir peygamber gelmeyecektir. Ayn burada geen harin, onun tabileri anlamna geldii de ileri srlmektedir. Mslim'de geen fazlalk, "kib" kelimesinin manasm aklamaktadr. Eb Ubeyd diyor ki, her bir eyki, bir ncekine gre bir sonraki haleftir, ite o, kib demektir. Bundan dolay, kiinin kendisinden sonra gelen ocuuna, onun kibi denir ki, ayn zamanda her eyin sonuna da bu ad verilir. Bkz. Muvatta, S. 1004. mam Mlik (r.a.). kitabm bu hadisle bitirmitir. Bkz, Fethu'l-Br, 6/433. Mslim bi erhi Nevev, 15/104. Kastallni, el Mevhibu'l-Lednniyye, 1/131.) Keza Kudds de; Bizzat afr ve Rahim olan zat demektir ki, bu Msemme'in (isim alan varln) bir ve ayn olmas demektir. Yoksa bu sfat, teki sfatn kendisidir, demek deildir. Yine uras da bilinen bir gerektir ki, baz kimselerin sand gibi bu, tezad tekil eden bir ihtilaf deildir. Nitekim bunun rneini ylece gsterebiliriz. "Srt- Mstakm"in tefsiri bu trden bir ihtilaftr. Kimisi bundan maksad "Kur'n" dr yani ona tabi olmaktr. Zira Raslllah Efendimiz (salat ve selam O'na olsun) bu hususta yle buyurmulardr: "O, Allah'n sapasalam (Metn) olan ipi (Habl)dr. Hakim olan zikridir ve o srt- mstakim'dir." (Bkz. nceki dip notlar. Hadis hk. bkz. Taber Tef. 1/171-173. Ahmed kir merhumun tahrici.) Bazlar da bunun tefsirini farkl yaptlar ve bunun "slm" olduunu belirttiler. Bunlar da Tirmiz ile bakalarnn rivayet etmi olduklar Nevvs b. Sem'n hadisine dayanarak byle bir tefsir ynn tercih etmilerdir. Raslullah (salat ve selam O'na olsun) yle buyurmulardr: "Allah (c.c.) bir rnek gsterdi: Srt- Mstekim'i Srat'n her iki yannda iki duvar vardr. Duvarlarda ak kaplar vardr. Kaplar zerinde sarkk perdeler mevcutur. Bir daveti srt'n

stnden arr ve bir daveti de srt'n bandan seslenir." (Raslllah -salat ve selam O'na olsun- buyurmutur ki): "Srt- Mstakim'den maksad, slm'dr. ki sur (duvar veya it) ise Allah'n koymu olduu snrlardr. Ak kaplardan maksat ise, haram diye adlandrm olduumuz Allah'n yasaklardr. Srt'n banda davet eden ise, Allah'n kitabdr. Srt'n stnde davet eden ise, her m'min kalbde Var olan Allah'n vaizidir." (Tirmiz bunu deiik olarak rivayet etmitir. Bkz. Humus Bsk. 8/71. Nevvas'tan, Ahmed b. Hanbel iki tarikten rivayet etmitir. Msned, 4/182, 183. Taberi, 1/176, 177) te bu her iki gr de zerinde ittifak salanm olan grtr. Zira gerekten slm dini dendiinde Kur'n'a tabi olmak ve ona uymak akla gelir. Ancak bu her iki gr sahibi de, bu hadislerde ayr ayr vasflara deinmilerdir ki, her ikisinin gr de salam ve doru grtr. Nitekim "Srat" lafznn bir nc vasfa da ihtimali bulunmaktadr. Nitekim Eb'l-Aliye'den ve bakalarndan rivayet edildiine gre demitir ki: "Srt'dan maksad: Raslllah'dr (salat ve selam O'na olsun) ve ondan sonra iki dostu Hz. Eb Bekir ile Hz. mer'dirler. (Allah onlardan raz olsun)" Bkz. Taberi: 1/175) Ayrca bunu yle de tefsir edenler olmutur: - O, yani "srat", "Snnet ve Cemaat'tr." - Yine bu, "ubdiyyet (kulluk) yoludur", diyenler olduu gibi, - "Allah'a ve Rasl'ne itaattir" diye de tefsir edilmitir. Buna benzer bir ok tefsirler yaplmtr. te btn bu deiik tefsirler bir tek zata iaret etmektedirler. Ancak her biri bu tefsiri yaparken bir baka vasf ve nitelii ele alarak tefsir etmitir. Sonuta deindikleri ey ise ayndr. NDEKLER

2 - kinci Ksma Giren htilflar

Bilindii gibi selef dneminde tefsir konusunda pek byk bir ihtilaf olmadn ve bunun ekilden teye gemediini, bunlarn da iki snfta ele alndn sylemitik. Birinci snfn konuya ilikin grlerini ve rneklerini sunduk. imdi ise ikinci snfn grlerini ele alacaz. Bu ikinci snf tekil edenlerden her biri, mm olan ismin baz nevilerini, temsil yoluyla, bu eide dair duygusu olan kimsenin bu noktaya dair uyarsna dayanmaktadr. Yoksa "Umm" ve "Husus" noktasnda mahdud'a mutabk gelen bir hadd'e dayanmamaktadr. Mesel buna yle bir misal gsterebiliriz: Arapa bilmeyen bir kimsenin "El-Hubz" kelimesinin ne olduunu sormas halinde ona her hangi bir ekmek gsteriliyor ve "budur" deniyor. te ona, bylece ekmek nevi (eidi) gsterilip iaret edilmi olur. Yoksa o zel ekmek deil. Bunun bir rneini u yette grebiliriz. Rabbimiz buyuruyor ki: "Sonra Biz o kitab kullarmzdan (beenip) setiklerimize miras braktk. te onlardan kimi nefsine zulmedendir, bazs mu'tedil (Muktesid) dir. Onlardan bir ksm da Allah'n izniyle hayrat (ve hasenat yarlarn) da nc. ol(up kazan) andr (Sbikn bil-hayrt). te bu, byk fazl (u kerem) in ta kendisidir." (Fatr: 32) imdi bu yette geen tabirler zerinde duralm: Malmdur ki, "Nefsine zulmeden" den maksad, farzlar yerine getirmeyen ve haram snrlarn ineyendir. "Muktesid" ise, farzlar yapp, haramlar da terkeden anlamnadr. "Sbik" olanlar da farzlarla birlikte hasenat da ok olanlardr. Muktesidler; "ashb- yemin" diye adlandrdmz sa ehlidir. "Sbikn-i sbikn" dan maksad ise, Allah'n, kendisine yakn (mukarreb) olan kullardr. te daha sonra yukardaki ifadeler zerinde durularak deiik yorumlar getirilmitir. Btn bu yorumlar Allah'a itaat nevilerinden bir ksm trlere iaret etmektedir. imdi bunlar grelim: Mesel: "Es-Sbik"; Vaktin hemen banda namaz klan kimse, diye tefsir edilmitir. "Muktesid"; namaz vakti ierisinde namaz eda eden kimse, diye tefsir edilmitir. "Nefsine zulmeden" ise; ikindi vaktinde gnein ta sararma vaktine kadar namaz tehir eden diye tefsir edilmitir. Ya da demilerdir ki; Cenab- Hak, Sbik, Muktesid ve zlim ifadelerini Bakara suresinin 270 ve devamndaki yetlerinde zikretmitir. Mesela: "Muhsin" ifadesini sadaka veren, diye, "Zalim'i" faiz yiyen "Adil'i" de al-verite adaletli davranan olarak tefsir etmilerdir. nsanlar deerlendirdiimiz takdirde mal mevzuunda ya muhsin'dir, yani sadaka olarak datr, ya da al-verite dil'dir veya zlim'dir.

Fakat Sbik ise; farzlar yapmann yannda muhsin olarak davranan, yani farzlar dnda iyiliklerde bulunan diye tefsir edilmi, Muktesid ise, farz klnan zekatn verip de faiz yemeyen kimse diye tefsir edilmitir. te bu ve benzeri anlamlarda bu kelimelerin tefsiri yaplmtr. Ayette, var olan bir nev'in (eidin) zikri gemekte ise, dinleyen kimsenin onu tanmas iin veya onun benzerine iaret etmek maksadyla bir rnek verilmitir. Zira gerekten bir eyi rnekle anlatmak ve tantmak, onu uygun olan bir tanmla anlatmaktan ok daha basittir. (Fazla bilgi iin bkz. bni Teymiyye "Er-Redd'Ale'I-Mantkyyn" adl kitabnn giri blmne, S. 7 vd. zellikle. 19, 21, 32 ve 37. sayfalar. Ayrca mellifin ("Nakzu'l-Mantk" adl kitab, s. 183... 200.) Bylece selim akl sahibi olanlar nasl ki, kendisine herhangi bir ekmek gsterildiinde ite bu "Hubz" dur, derse, tpk bunun gibi, onlar hemen gsterilen tr ile neyin murad edildiini anlar ve "bu, odur," derler. Nitekim, bu konuya ilikin, onlar bir ok ifadeler kullanmlardr. Mesela; onlarn "bu yet u konuyla ilgili olarak nazil olmutu" ifadeleri buna delildir. zellikle ayet o konuda zikredilen bir ahs ise, bu daha aktr. Nitekim tefsirlerdeki nzul sebeplerini burada sayabiliriz. Mesel onlarn (sahabenin), "zihar" yeti Sabit b. Kays b. emms hakknda nazil olmutur. demeleri gibi. (Tefsir kitaplarnda bilinen "Zhar" yeti Rabbimizin Mcadele suresi, 2. yetidir ki, meali yledir: "inizden 'Zhar' yapagelenlerin karlar onlarn analar deildir. Analar kendilerini douranlardan bakas deildir. phe yok ki onlar her halde irkin ve yalan bir laf sylyorlar. Muhakkak Allah ok balayc ve ok yarlaycdr." (Mcadele; 2). Mealini sunduumuz bu yet, Evs b. Samit'in ei Sa'lebe'nin kz Havle veya Huveyle hakknda nazil olmutur ki, mehur olan da budur. Bkz. Taber; 28/2. Kurtub; 17/270. bni Kesir; 4/320, evkni; 5/177. Ancak, Sabit b. Kays'n bizzat tank gsterildii yetler, Hucurat suresinin 2 ve 3. yetleridir (Allah kendisinden raz olsun). Sesi pek yksek olduundan hakknda yukarda numaralarn verdiimiz yetler nazil olmutur. Rabbimlz meal olarak bu yetlerde yle buyuruyor: "Ey iman edenler, seslerinizi peygamberin sesinden yksek karmayn. Ona szle birbirinize bardnz gibi barmayn ki siz farkna varmadan amelleriniz boa gidiverir. Hakikat, Allah'n Peygamberi yannda seslerini yavalatanlar (yok mu) onlar Allah'n takva iin kalblerini imtihan ettii kimselerdir. Onlar iin mafiret ve byk mkfat vardr." (Hucurat, 2, 3). Bu hadisi Buhr ve Mslim yoluyla Enes'den rivayet etmilerdir. Ayrca bakalar da bu hadisi rivayet etmilerdir. Hadise gre; yukarda meallerini sunduumuz yetler nazil olduunda, Sabit b. Kays b. emms sesi ok gr ve yksek olan bir kimse olduu iin demitir ki: "Ben sesimi, Raslullah'dan (salat ve selam O'na olsun) daha gr kardm iin btn amelim boa gitmitir ve ben bundan byle cehennemlik biriyim." Evinde znt ierisinde oturup, bir tarafa kmad. Raslullah'n (salat ve selam O'na olsun) kendisini aradn sylediler. Niin mescide gelmediini sordular. Dedi ki: "Ben, sesi ok gr olan bir kimseyim; sesim Raslullah'n (salat ve selam O'na olsun) sesinden daha

yksek ktndan tr, amelm boa gitmitir ve ben bundan byle cehennemlik oldum." Hemen, Raslllah'a (salat ve selam O'na olsun) varp, durumu anlattlar. Raslllah da (salat ve selam O'na olsun) : "hayr" dediler. "Aksine o, cennet ehlindendir." Nitekim, kendisi Yemame savanda ehid dmtr. Yine bni Mes'd'dan, bni Merdye'nin tahric ettiine gre bu yet, Sabit b. Kays b. emms hakknda nazil olmutur. Nitekim, bni Merdye ayn surenin 3. yetinin tersirinde Eb Hureyre'den tahric etmilerdir. Eb Hureyre demitir ki; Sabit b. Kays b. amms da bunlardandr. (Bkz. Fethu'lKadr, 5/53-61. evkn.) Nitekim "lian" yeti de Uveymir El-Aclni veya Hill b. meyye(33) hakknda nazil olduu gibi, "Kelle" yeti de Cbir b. Abdullah (34) hakknda nazil olmutur. (Bkz. Nr suresi, 6 ve 9. yetler. Mealleri yledir: "Zevcelerine zina isnad eden ve kendilerinin kendilerinden baka ahidleri de bulunmayan kimselere (gelince): Onlardan her birinin (yapaca) ahidlik, kendisinin hakikaten sadklardan olduunu Allah'a yemin (ile) drt (defa fade ve tekrar edecei) ahidliktir." (Nr; 6). "Beinci ehadette, eer yalanclardan ise Allah'n laneti muhakkak kendisinin stne (olmasn ifade etmesi) dir." (Nr; 7). "O (kadnn) "Billahi onun (kocasnn) muhakkak yalanclardan olduuna" drt (defa) ehadet etmesi; beincide "eer o (zevci) sadklardan ise muhakkak Allah'n gazab kendi zerine (olmasn sylemesi)" o (kadndan) bu (cezay) defeder." (Nr, 8-9). (Bkz: Taber; 18/ 82, bni Kesir, 3/265.) Her iki rivayet de Buhr'den gelmitir. Bu iki rivayeti takiben bni Hacer, bu ayetlarin nzul sebeplerine ilikin alimlerin tahkiklerini nakleder ve bu ayetlerin Hill hakknda nazil olduunu aklar. Uveymir geldii zaman, Hill'in bana gelenden haberi yoktu. Raslullah (salat ve selm ona olsun) hkm ona bildirdi. (Bkz. Feth ul-Br, 8/362, 364). ("Kelle" yeti; Nisa 176. yetdir. Meali yledir: "(Habibim) senden fetva isterler. De ki: "Allah, babas ve ocuu olmayann (Kelle'nin) miras hakkndaki hkm (ylece) aklar." (Nisa; 176). Bu yet Cbir b. Abdullah hakknda inmitir. Nitekim Taber'nin tahric ettii baz eserlerde byle varid olmutur. (Bkz. Taber; 9/431, 433.) Tahkik; Ahmed Mahmud kir. Ayrca hadis kitaplarnda bu rivayetlerin tahricine baklabilir. mam Buhar ise "Kelale" tanmnda unlar yazyor: "Kendisine miras olarak bir baba veya bir oul olmayan kimse". Bkz: Fethul Br, 8/215. Taber 8/53, 61.) Nitekim Yahudiler hakknda nazil olan Maide suresi 49. yetini rnek olarak gsterebiliriz. Rabbimiz mealen yle buyuruyorlar: "(ve u emri indirdik.) Aralarnda Allah'n indirdii (vech) ile hkmet. Onlarn keyiflerine uyma. Allah'n sana indirdii (hkmlerin) bir ksmndan seni saptacaklar diye kan onlardan." (Bkz;

Taber Tefsiri: 10/392, bni Kesr; 2/67, evkan; 2/46.) Bu yet Yahudilerden Kurayza Ve Ben Nadir hakknda nazil olmutur. Ayrca: "Tekrar muharebe iin bir tarafa ekilenin, yahud dier bir frkaya ulap mevki tutann hali mstesna olmak zere kim yle bir gnde onlara arka evirirse o, muhakkak ki Allah'n gazabna uramtr. Onun yurdu cehennem'dir. O, ne kt bir sonudur" (Enfl: 16) mealindeki yet ise Bedir ehli iin nazil olmutur. (Bkz: Enfl; 16 ve bir nceki yet. Bu sre Bedir ehli hakknda nazil olmu olan bir sredir. Bu iki yet, baz hadislerde belirtildiine gre bu surenin Bedir ehli in nazil olduuna iaret etmektedir. (Bkz: bni Kesir; 2/294, evkan; 2/281) Ayrca; "Ey iman edenler, lm (n sebepleri) her hangi birinizin karsna gelip att zaman, (edeceiniz) vasiyyet vaktinde aranzda ya iinizden adalet sahibi iki ahid (tutun), yahud yer yznde sefer ettiniz de banza lm musibeti gelmi ise, sizden olmayan dier iki kiiyi (ahid yapn). (Sizden olmayan yle iki kii ki) onlar, (haklarnda) pheye dmseniz, namazdan sonra alkoyarsnz da Allah'a u suretle yemin ederler: "ahidlik ettiimiz bu iin iinde akraba (mzdan kimse) dahi bulunsa (Allah' brakp da. yerine dnyaya ait) ahitlii gizlemeyeceiz. Bu(nu gizlediimiz) takdirde elbette gnahkarlardanzdr." (Maide: 106) mealindeki yet de Temim'd-Dr ile Adiyy b. Bedda hakknda nazil olmutur. (Bkz. Maide: 106 yet Temm ile Adiyy hakknda nazil olmutur. Bu ikisi bir sefer esnasnda baz mslmanlarn vasiyyetlerini inkr etmilerdi. Yine her ikisi de o zaman ehli kitap'dan idiler. Ancak baz muhaddislere gre bu rivayette garabet bulunmaktadr. Fakat bni Kesir ise kssann doru olduunu ve selef nezdinde pek mehur bulunduunu ifade ediyor. (bn Kesir; 2/112.) Ayrca "Kendinizi tehlikeye atmaynz" mealindeki yet ise Eb Eyyub Ensari'nin belirtiine gre Ensar topluluu hakknda nazil olmutur. (Muhacirn'den bir grup stanbul'a sefer yaptklar esnada hi ekinmeden dman zerine gslerini siper yaparak saldrdlar ve onlar kiye bldler, dattlar. Bu ordu ierisinde Eb Eyyb Ensr de bulunuyordu. Bu arada askerlerden kimileri, "unlara baknz, kendilerini kendi elleriyle bile bile tehlikeye atyorlar." dediler. Bu szleri iiten Eb Eyyb Ensr, hemen konuanlara; "Durun" diye mdahale etti ve lave ederek yle konutu: "Biz bu 'Kendinizi tehlikeye atmaynz' ayetini sizden ok iyi bilmekteyiz. Zira bu yetin nzul sebebi bizleriz. Yani Ensar hakknda nazil olmutur. Biz Raslllah'a (salat ve selam ona olsun) sahabilik yaptk, onunla birlikte bir ok savalara katldk, bir ok zaferler kazandk. Ancak slm artk oalp yaylnca ve baar elde edince, biz Ensar sevgi gsterisi olarak kendi aramzda toplanmtk, bu arada dedik ki: "Allah (c.c.), bizi Rasulne sahabi yapmakla ikramda bulundu. Ona yardm etti, onu zafere kavuturdu, bylece slm zafer bularak yayld. imdi artk slam'a sahip olup da onun evresinde olanlar bir hayli artt. Biz onu kendi ailemize, malmza ve ocuklarmza tercih etmitik. slm zafer bulup evresi arttna gre biz de artk bundan byle ailemiz arasna dnsek de kaybettiklerimizi kazansak." te "Allah yolunda infak ediniz ve kendinizi tehlikeye atmaynz" (Bakara; 195) yeti bizler hakknda

nazil oldu. Bylece esas tehlikenin cihad brakp mal-mlk ve ocuklar arasnda oturmak olduu bildirildi." Bu hadisi tahric edenler; Eb Dvd, Tirmiz, Nes, bni Eb Hatim... ve ayrca bunlar dnda bir oklar tahric etmilerdir. Bkz : bni Hacer; Fethu'l-Br, 8/149, bni Kesir; 1/228, evkni; 1170.) Buna benzer bir ok rnekler vermemiz mmkndr. Mesel u yet: "Mekke'de mrikler hakknda" veya "Ehli kitap'tan bir gurup hakknda", "Yahudiler ve hristiyanlar hakknda" ya da "Mmin bir toplum hakknda" nazil olmu, gibi ifadelere ok ok rastlamak mmkndr. Baz kimselerin ifade ettikleri gibi yetlerin hkmleri baz olaylara ve kiilere aittir de, bakalarna deil gibi bir anlay doru deildir. Zira byle bir ifadeyi hi bir mslman sylemez, yine mutlak olarak her hangi akl banda biri de byle bir ifadeyi ileri srmez. Geri slm alimleri, bir -sebebe dayal olarak varid olan genel (mm) bir lafz zerinde, bu lafz inzal buyurulduu sebebe mi aittir, yoksa bakalar da bu kapsama girer mi diye tartsalar da, hi bir slm limi Kitap ve Snnet'te umum ifade eden bir hkmn muayyen bir ahsa ait olduunu ileri srmemitir. O hkm mutlaka benzeri olaylar ierir ve kapsamna alr. nk onlar, bu hkm u ahsn nevine aittir, demek istemilerdir. nk benzerleri de kapsamaktadr. Yoksa orada genellik yani umumilik lafz itibariyle deildir. Mesel bir yetin belirli bir nzul sebebi vardr; ayet bu yette var olan hkm bir emri veya bir nehyi ieriyorsa, bu da hakknda nazil olduu kimseyi kapsamna alyorsa, bu ayn zamanda o ahsn durumunda olan dier kimseleri de kapsamna alr. Eer inen yet vg veya yergi ifade eden bir haber durumunda ise ve bir ahs hakknda nazil olmu ise, bu ayn zamanda o durumda olan dier kimseleri de kapsamna alr. (Cumhurun, belli bir sebebe dayal olarak nazil olan mm lafz hakkndaki grleri yledir: "tibar, lafzn umum oluunadr, yoksa sebebin hususilii deildir. " bni Teymiyye merhumun burada izah etmek istedii nokta udur: tibar sebebin hususi olmasnadr, diyenler, bu yet sadece nazil olduu sebebe aittir, bakasna ait deildir, demek istemediler. Akland gibi bununla u noktaya iaret etmek istediler : Gerek cumhur'a gre gerek bakalarna gre bu hkm sebebin dndaki ferdleri de kapsar. Ancak cumhur diyor ki, bu hkm bu nass ile bizzat onlar da kapsamna alr. Dierleri de unu ileri sryorlar, o hkm onlar bizzat deil, kyas yoluyla veya bir dier nass ile kapsamna alr. Daha fazla bilgi edinmek isteyenler, Zrkn'nin "Menahilu'l-rfn" adl eserinin 118 vd. sayfalarnda bu konuyu inceleyebilirler. Ayrca bkz : Syt; El-tkn; 1/50, Hudar; Usl- Fkh; 168.) NDEKLER

kinci Blm

Ayetin Nzul Sebebi Bilinirse yetin Anlalmas Kolaydr Bir eyin sebebinin bilinmesi, gerekten bu sebeple meydana gelen eyin (msebbeb) de bilinmesini salar. te bundan trdr ki, fukahnn iki kavlinden (grnden) en salkl olan udur: Mesel; her hangi bir mevzuda yemin eden bir kimse, neye yemin ettiini bilememesi halinde, yemin ettii sebebe dner; yemin sebebine bakar, ya da kendisini o yemine tahrik eden amili aratrr ve onu tercih eder. Yine alimlerin; "bu yet unun hakknda nazil oldu" gibi kavillerinden, bazan nzul sebebi murad olunur, bazan da o hkmn bu yetin hkmne -nzul sebebi olmazsa dahi- dahil olduu belirtilmek istenir. Nitekim; "bu yetten kasdolunan udur" demek gibi. (Yani hkm mevcut ayete dayandrmak, istidlal olarak o yeti almak gibi. Yoksa, Vk olan olay nakletmek kabilinden deil. Bkz: Zerke; ElBurhan; 1/53.) Nitekim alimler, sahb'nin, "bu yet unun hakknda nazil oldu" ifadeleri zerinde tartmlar ve: "Nazil olduu sebepten tr sahbi'nin bu szleri mevkuf hadis yerine (msned) geer mi, yoksa msned olmayan (yani merfu olmayan) bir tefsir mi olur du?" demilerdir. Buhari bunlar merfu'a yani msned'e dahil ediyor ve msned olarak deerlendiriyor. Ancak Buhari dndakiler ise bunu msned'e yani merfu'a dahil etmiyorlar. (Burada Msned olarak geen ifadeden "Merfu" kastolumaktadr. te bunun iindir ki bazlar sahb'ye dayanan mevkuf hadise karlk "Merfu' Msned" adn kullanmlardr. Yani sahb'ye varan mevkuf hadisi, Peygamber'e (salat ve selam ona olsun) ulaan merfu' hadis gibi ifade etmilerdir. Kimisi de bunu sahb'nin kavli ve tefsiri olarak deerlendirmitir. Hatta bu mevzuda Hkim en-Nibr der ki : "Gerek, sahb vahyi yaayan yani ona ahid olan, indirileni mahede eden kimselerdir. Bu itibarla sahabi'nin, her hangi bir yet hakknda; "bu yet u olay hakknda nazil olmutur" diye bir sebep bildirmesi halinde onun bu bildirmesi "msned" bir hadistir, yani merfu' bir hadis durumundadr." bni Salh ve bakalar bu terim zere meseleleri deerlendirmilerdir. Bylece bu konuda gerek

olan husus -bn-i Hacer'in de deindii gibi- ortaya km olur ve sahb'nin zerinde ictihad edebilme imkan olmayan ve Arap dilinde de bu manada mevcut bir nakli olmayan eyler "merfu'" hadis nevinden itibar olunur. Byle deilse, yani ictihad imkan varsa veya Arap dilinde benzer bir nakil varsa ona gre deerlendirilir. bni Teymiyye merhumun : "Ancak bir sebebe dayal olarak..." diye iaret ettii husus, ite byle ictihad imkan olmayan ve Arap dilinde de bir nakli olmayan hususi nakiller olabilir. (Bkz : El-tkn; 152. Lbb'n-Nkl; s. 3-4, Bkz: Hakim; Ma'rifet Ulmi'l-Hads; s. 20, Suyt; Tedribu'r-Rvi; s. 116, San'an; Tadihul-Efkr; 1/280.) bni Teymiyye; "Bir ok msnedler..." szyle unu kastediyor : "Tasniflerin bir oklar merfu'a dahil deildirler." Ahmed b. Hanbel'in Msned'inde, Mslim'in Sahih'inde yaptklar gibi. Ancak o, u noktaya iaret ediyor, Msned tarznda hazrlanan telif tasniflerde -Ahmed b. Hanbel'in Msned'i gibi- stlh manada bu fark aka grlr. yle ki bu gibileri sahb'den nakledilen "msned"e dahil olmazlar. Bundan trdr ki, daha ok tercih edilen kavle gre eyhlislm bni Teymiyye'nin ibaresine bakan Zerke: "mam Ahmed b. Hanbel Msned'e dahil deildir; ayni ekilde Mslim ve bakas da dahil deildir" demitir. (Bkz: El-Brhn; 3/32.) te bundan trdr ki meydana getirilen bir ok msnedler bu terime dayal olarak meydana getirilmitir. Ahmed b. Hanbel ile bakalarnn msnedlerini buna rnek olarak gsterebiliriz. Ancak bir sebebe dayal olarak inzal olunanlarn nzul sebeplerinin hemen akabinde anlatlanlar bunun dndadrlar. Zira bu alimler bu manadaki msnedleri msned'e yani merfu'a dahil ediyorlar. Bu nokta anlalnca, o zaman onlardan birisinin, bu yet unun hakknda nazil oldu szleri, bakalarnn u yet u olay hakknda nazil oldu ifadelerine aykr dmez. Eer lafz her ikisini de kapsyorsa o zaman aralarnda bir zdlk sz konusu olmaz. Nitekim biz buna nceki sayfalarda "tefsir bil-misl" (rneklerle tefsir) konusunda deinmitik. Bunlardan biri, yetin nazil olduu sebebi zikreder, bir dieri ayn yetin baka bir sebep iin nazil olduunu beyan ederse; her ikisinin de dorulanmas imkan var ise, bu takdirde yet bir ok sebeplerin akabinde nazil olmu olabilir veya yet iki kez nazil olmu olabilir. Bir defasnda bir sebep iin, bir dierinde de baka bir sebep iin inmi olabilir. (Bu iki ihtimal ile ilgili daha geni bilgi ve deliller iin bkz. El-tkn; 1/53 ve 57. Bkz; Et-Tenbiht F Mukaddimeti Lbbi'n-Nkl: s. 5.) Tefsir nevileri konusunda anlattmz bu iki snf; -ki bu her iki snf da mmetin selefinde oka grlr- bazan isim ve sfatlarn deiik olmas, bazan da baz msemma'nn ve ksmlarnn nevilerini zikretmeleri konusunda deiik yorumlar gibi -ki, yorumlarda grlen temsiller buna rnek tekil ederler- hususlara bakarak bakalar, onlar ihtilaf etmilerdir zannna kaplr. Yine onlarda var olan ihtilaflardan saylan bir dier nokta da udur : (Bu husus selefin tefsir ihtilaf konusunda adeta bir nc snf mesabesindedir, bni Teymiyye szlerinin sonunda bu snf geen ikinci snf ierisinde baz ynleriyle deerlendirmitir.)

NDEKLER kinci Blm

ki Anlam eren veya artran Kelime a - Ya lafzn "lgat" (dil) noktasndan mterek olmasdr. Mesel: "Kasvere" lafzn ele aldmz takdirde bununla "atmak" (Remy) ifade edildii gibi, ayn zamanda "arslan" manasn da tamaktadr. (bni Kuteybe'nin syledii gibi; "Kasr yani kasvere" den maksad kahretmek anlamnadr. nk arslan yrtc mahlklar kahreder, ezer. Bazlarna gre de bu manada o oktur. (Bkz : Taber: 129/168. Ayrca bkz : Tefsru Garibi'l-Kur'n; stad Seyyid Ahmed Sakr Tahkik ve erhlisi, s. 498. Ayrca ad geen muhakkik'in havale ettii eserlere bakla.) Yine "As'ase" lafz hem gecenin gelmesi ve hem de gitmesi manasnadr. (Bkz: Taber; 30/78, bn Kuteybe; s. 517. Ayrca bkz: ad geen muhakkikin erhhine.) b - Veya lafz "Mtevt" yani "mtevfk" olabilir. (Olaki burada geen "Muvat" kelimesi "Muvataa" dan yani mufaale babndandr. Bu da bir tek eyde muvafakat anlamndadr ki, mana olarak unu ifade etmektedir. Aslnda lafz bir tek eye delalet etmektedir. Bunda bir mtereklik veya baka bir durum sz konusu deildir. Bkz. el Lisan, 1/200.) Aslnda " mtevt' " yani aralarnda muvafakat bulunan bu lafzdan iki neviden biri veya iki ahstan biri murad olunabilir. Mesel: * "Smme den fe-tedell fe-kne gbe gavseyni ev edn." (Necm: 8-9) yetindeki zamirler gibi.

(Bkz : Necm; 8-9. Baz mfessirler Cenab'i Hakk'n; "Smme den" kavli hakknda yle demilerdir; "Sonra Cebrail, (O'na selam olsun) Muhammed'e (salat ve selam O'na olsun) yaklat. Derken sarkt." (Necm; 8). Eb Ca'fer diyor ki: "Bu bataraf sona, son taraf da baa gelen yani takdim ve tehir var olan bir yettir ki, manas takdimdir. Bu takdirde yet: "Smme tedell fe-den" takdirindedir. Mna bu durumda yle olur : "Sonra Cebrail (O'na selam olsun) sarkd, derken Muhammed'e (salat ve selam O'na olsun) yaklat." Bakalar da bilkis mana yledir diyorlar : "Sonra Rabb -Celle ve Ala hazretleri- Muhammed'e (salat ve selam O'na olsun) yaklat." Ancak Taber birinci manay tercih etmitir. (Bkz : Camiu'l Beyn, 27/44.) Ayrca: "Ve'l fecri" "Ve'-ef'i ve'l-vetri" "Ve leylin asrin" lafzlaryla benzeri lafzlar gibi. (Bkz. Fecr; 1-2-3. Bazlar "Fecr" hakknda bunun "gndz" manasna geldiini sylerlerken, bir ksm da bununla "sabah namaz" kasdolunmaktadr, demilerdir. Dier iki yet hakknda ileri srlen grler iin bkz : Taber; 30/168 vd.) te bunun gibilerinde bazan selefin sylemi olduu btn manalar caiz olduu gibi bu bazan da caiz olmayabilir. Birincisi ya yetin iki kez nazil olmasndan dolaydr. Bu takdirde birincisinde u, ikincisinde de dieri kasdolunmu olabilir. Ya da mterek lafz ie her iki manann caiz olmas veya her iki manann da murad edilmesi dnlebilir. nk bunun byle olmasn bir ok Mliki, Hanbel ve afi fakihleri caiz grmlerdir. Keza kelmclardan da bir oklar bu nu caiz grmlerdir. (afilerin mezhebi, Eb Bekir El-Bakilln'nin mezhebi ve baz Mu'tezillerin mezhebi bu merkezdedir. Nitekim afilerin cumhuru bunu caiz grmektedirler. ayet Mterek'in tm manalarna ihtimali bulunur ve aralarnda cemetmek imkn da var ise, kasdolunan manaya delalet eden bir karine de yoksa, btn manalarna hamli caizdir. Hanefler ve baz afiler ise diyorlar ki : "Bir tek eye itlak halinde mterek btn manalarna hamledilemez." (Bkz: mam Zencni; Tahrcu'l-Fr' Ale'l Usl; S. 165 vd. Tahkik : Dr. Muhammed Edib Salih. Yine Bkz: Usul't-Teri'lslm, eyh Ali Hasbullah: s. 218, 220.) kincisi: yani "mtavt veya mtevfk" denilen ise, tahsisini gerektiren bir durum yoksa bu takdirde mm olur. ayet bu nevi hakknda iki gr de sylemek sahih olabilirse bu takdirde ikinci snftan olmu olur. Yine onlardan ortaya kan kavillere gre (Bu, Selefin Tefsir ihtilaf konusunda drdnc bir snf

mesabesindedir.): Bu kavilleri baz kimseler ihtilaf olarak ele almlardr. Bunlar, manalar yaklak (mtekarib) lafzlarla ifade ediyorlar, e anlamllara (mteradif) yer vermiyorlar. Zira lgatta mteradif olma hali pek azdr. Bir de Kur'n lafzlarnda buna baklrsa ya pek nadirdir veya hi yok denecek durumdadr. Zira bir tek lafzla btn manalar ifade eden bir lafzn bulunmas az olarak rastlanan bir durumdur. Ancak btn manalar ifade etmenin aksine o konuda yaklak manalar olabilir. te bu zellik, Kur'n- Kerim'in i'caz ynn belirten sebeplerdendir. Mesel biri kalkar ve; "Yevme temru's Sem mevran" derse; (Tur: 9.) gerekten "el Mevr" hareket manasnadr. Bu yaklak manaya gre hafif sratte bir hareket manasnadr. (Bkz: Tur: 9. bni Teymiyye'nin iaret ettii bu tefsir hakknda bazlar; "El-Mevr, Mevc yani dalga ve zdrab manasnadr." demilerdir. (Kamus : 2/136, Taber; 27/20). Yine "Vahiy" kelimesi, "'lm" manasnadr, dendiinde veya; "Evhayn ileyke", "Enzeln ileyke" anlamndadr, dendiinde veya; "Ve gadeyn il ben srile" (sr: 4) yetinde "gadeyn" ifadesi "a'lemn" (Bildirdik) manasnadr denirse veya buna benzer kelimelerde grld gibi btn bunlar yaklak (takribi) ifadeler olup, gerek (tahkiki) deildir. (sr: 4. Bu yet hakknda bni Abbas'tan yaplan rivayete baklabilir, Eb Cafer'in de tercihi grlebilir; 15/21.) Zira gerekte "Vahiy" gizli ve pek sr'atli bir bildirme olaydr. Mesel srail oullarna hkmettik (bildirdik) ifadesinde yer alan "gad" kelimesi "'lm" yani "bildirme" kelimesine gre daha hususidir "ehas". nk "gad" kelimesinde hem indirmek (inzal) manas ve hem de onlara vahyetmek anlam bulunmaktadr. Halbuki "'lm" da bu yoktur. Araplar fiile fiil manasn tazmin ediyorlar, mteaddisine mtaddi yani geili fiile yine geili ilemi uyguluyorlar. Bir de burada baz harfleri bazlarnn yerine kullananlarn hatalar (alt) vardr. Nitekim aada metinlerini sunacamz yetlerde byle ifade etmilerdir. "Legad zalemeke bi-sli na'ce-tike il nicih" (Sa'd: 24) Meali yledir: "Andolsun ki o senin dii koyununu kendi dii koyunlarna (katmak) istemesiyle sana zulmetmitir." Bir dier yet metni:

"Men ensri ilallah" (Al-i mrn: 52) Bu "lallah", "MaAllah" demektir. Meali: "Allah'a (doru giden yolda) bana yardm edecekler kim?" Buna benzer daha bir ok rnekler vermek mmkndr. Burada esas olan yani tahkik, Basra'l dilbilginlerinin "tazmin" konusunda ileri srdkleri husustur. Mesela "koyunlar istemek" demek onlar toplayp kendi koyunlarna katmak manasn tazmin eder. Yine: "ve in kd le-yeftinneke an-illez evhayn ileyke" (sra: 73) yetinde geen; "le-yeftinneke" fiiline; "le-yzneke ve yasuddneke" manasn tazmin etmilerdir, Yani o kelimeye bu fiillerin manas verilmitir. Yine bir dier yet metni: "Ve nasarnh min-el-kavmi-lezine kezzeb biytin" (Enbiya: 77) Ad geen nahiviler burada geen, "nasarnh" fiiline de "necceynh ve hallasnh (necata erdirdik ve kurtardk) manasn tazmin etmilerdir. Halbuki "nasarnh" demek "yardm ettik" anlamndadr. Bir dier yet metni: "Yereb bih ibd-llhi." (nsan: 6) Burada da "Yereb bih" ya "yurv bih" manas tazmin olunmutur. Nitekim bunun benzerlerini oka gsterebiliriz. (bni Him der ki : "Bazan bir lafzn manasn, dier Lafza verdirmektedirler; onun hkmn dierine verebiliyorlar. te buna "tazmin" denmektedir. "Yine der ki : "Bunun yarar: bir kelimeyi iki kelime manasna almaktr." Basral dil bilginleri bu grtedirler. Ancak Kfe'li dilbilginleri ise: "Harflerin kimisi kimisinin yerine geer" fikrini savunuyorlar. bni Him; "tazmine" rnek olmak zere Kur'n'dan bir ok misaller ve deliller getirmitir. (Bkz : El Mun; 2/685. Ayrca bak : bni Kuteybe; Te'vl Mkili'l-Kur'n; S. 426 vd. "Bb Dhli Ba'zi Hurfi's-Sfati Mekne ba'zn" bahsi.) Yine bir kimse "l raybe" kelimesini ele alp buna "l ekke" manasn verse bu, yaklak bir anlamdr. nk "rayb" kelimesinde zdrap ve hareket manas mevcuttur. Nitekim hadiste:

"Da' M Yeribke il m l yerbke" gemektedir. (Hasan b. Ali hadisinden Tirmiz, Nes, Ahmed b. Hanbel, bni Hibbn ve Hkim tahric etmilerdir. Buhr'de ise; "Tabin dneminde ok ibadet edenlerden biri olan Hassan b. Eb Sinan el Basri demitir ki; "Ben Vera'dan daha ehven bir ey grmedim. Sana "rayb" (ek-phe) veren eyi, sana phe vermeyene tercih et." diye belirtmi ve bunu Raslllah'a (salat ve selam O'na olsun) refetmemitir. Yani bu merfu bir hadis deildir. bni Hacer de "rayb" lafzn "ek ve tereddt" diye tefsir etmitir. (Bkz. Fethu'l-Br; 4/234.) Yine bir baka hadiste ise; "Enneh merre b-Zabyin hakifin, fe-gle; L yerbh ahadn." olarak gemektedir. (Bu hadisi Malik ve Nesa ; "hraml iken avda yenmesi caiz olanlar" bahsinde tahric etmilerdir. Bu rivayeti. Zeyd b. Ka'b es Slem olan El-Behz yapmtr. Raslullah (salat ve selam O'na olsun) buyurmutur ki: "(Yolda) bir de baktlar ki, kafasn bacaklar arasna sokmu bir geyik. (Raslullah buyurdular ki:) kimse onu rahatsz etmesin (Ona rayb, kuku verecek bir davranta bulunmasn)." Raybi tefsir ettikleri gibi burada da hayvana dokunma yasa, onu harekete geirme ve heyecanlandrma sz konusudur ki, ihraml kimseye av rktmek yasaktr. (Bkz. Nes; 5/183, Muvatt; 1/351. erh'z Zrkn; 2/278.) Nitekim: "Yakn" kelimesi de "skn ve tamannet (huzur)" manasn tazmin etmektedir. "Rayb" ise onun zdddr. Ancak "ekk" lafzna gelince: her ne kadar bu kelime "rayb" manasn gerektiriyor dense de, ancak bizzat bu lafz "rayb" demek deildir. Bir dier rnee geelim. Mesel: "Zlike'l Kitb" (Bakara: 2) yeti, "hzel-Kur'an" manasnadr. ("u kitap" ifadesi, "Bu Kur'n" anlamnadr,) dense bu, takribi bir manadr. Zira her ne kadar iaret edilen ey (marn ileyh) bir ise de; burada iaret, huzur ve bu'd (uzaklk ve aybet) ynyle olan iaretin kendisi deildir. Zira burada Kitab ile Kur'n arasnda bariz fark vardr. Kur'n'n okunmu olmas ve zahir olmas itibariyle "Kur'n" lafznn tazammun etmedii eyi, "Kitab" lafz mektup (yazlm) ve iine alm manasna olmas itibariyle Kur'n lafzna nazaran daha ok eyler tazammun etmektedir. te bu farklar Kur'n'da mevcuttur. Yine bir kimsenin "en tbsele" (En'am: 70) demesi halinde biri bu lafz "en thsebe" yani (hapsolunman) diye tefsir ederken dieri de bu lafz (rehin alnman) diye benzeri lafzlarla tefsir etmi oluyorlar. (Bkz: En'am: 70: " Ve zekera bih en-tbsele nefsn bim kesebet". Meali:

"Sen yalnz onunla (Kur'n'la) va'zetki, hi kimse kazand (gnah yznden helake srklenip atlmasn.)" ) Bu ihtilafta her hangi bir tezad yoktur. Haps edilen ey bazan rehin alnan ey olmu olabilir, bazan da olmayabilir. Daha nce de ifade edildii gibi bunlar yaklak manalardr. Selefin bu manadaki ibarelerini toplamak gerekten ok faydaldr. Zira onlarn bu manadaki btn ibareleri maksada delalet ynnden bir veya iki ibare ile anlatmaktan ok daha geerlidir. Btn bunlara ramen yine de aralarnda hafif (veya muhakkak) bir ihtilafn olmas da gerekir. Nitekim benzer ihtilaflar ahkam konusunda grmekteyiz. Yine biliyoruz ki: htilaf konusunda btn insanlarn mecbur kald eyler malum eylerdir; hatta gerek umm'un nezdinde gerekse hss'n nezdinde bu, tevatr derecesindedir. te namazlarn adedi, rek'atlarnn miktar, namaz vakitleri, zekatn farzlar ve nisab miktarlar, Ramazan aynn tesbiti, tavaf ve vakfeler, eytan talamalar ve vakitleri ve benzeri hususlar hep bu neviden olan eylerdir. Ayrca Sahabe'nin dede ve kardelerle ilgili konulardaki ihtilaflar, "Merreke" veya "Merrike" (miras hukukuyla ilgili bir terim olup, mirasa ortak klmak manasnadr) konusundaki ihtilaflar ve benzeri ihtilaflar hep bu neviden ihtilaflardr ki, Feraiz (miras hukuku) ilminin temel meselelerinde bir pheyi gerektirmeyen meselelerdir. Aksine bunlar btn insanlarn ihtiya duyduu konulardr; babalardan, oullardan olsun, nesebin temeli durumundadrlar. (Hz. Eb Bekir'in ve sahbe'den ona tabi olan bni Abbas, bni Zbeyr, Huzeyfe b. Yemn, Eb Sa'id Hudri, Hz. Aie ve dier sahb'nin mezhebi yledir: Kardeler, ced ile birlikte miras olamazlar. -nk bu. onlar lye ulatran vastadr.- Nitekim bunlar baba ile birlikte de miras olamazlar. Bu, ayni zamanda Eb Hanife'nin de mezhebidir. Hz. Ali, bni Mes'd, Zeyd b. Sabit ve dierleri ise, bu kimselerin dede ve baba ile miras olacaklarn beyan ediyorlar. Ki, Mliklerin ve afilerin de grleri bu merkezdedir. "Mreke" veya "Mtereke" (Merreke-Merrike) meselesi aslnda ok mehur bir meseledir miras hukukunda. Bununla ilgili olarak Hz. mer bir defasnda z kardeleri mirastan mahrum eden bir hkm vermitir. kinci bir hkmnde ise bunlarn annenin ocuklaryla birlikte te birine itirak edebilecekleri hkmn vermitir. (Daha fazla bilgi iin bkz: erh usSirciye; s. 144. Dr. Mustafa Sib; Kanunu'l-Ahvali'-ahsiyye; 2. cz. Camia bsk, 1959, S. 67, 68, 203.) Ayn ekilde erkek ve kzkardelerden "Kelale" nin durumu da ayndr. Kocalarn hanmlar konusunda da durum farkl deildir. Cenab- Hak, Feraiz'le ilgili olarak ak ve kesin (mufassal) yet nazil buyurmutur. Birinci yette usl ve fru zikretmitir, kinci yette farz itibariyle ikinci derecede miras olanlar (kar-koca gibi, annenin ocuu gibi) zikretmitir. nc yette ise asabe ynyle miras olan lan zikretmitir ki bunlar da iki babadan veya bir babadan karde olanlardr. Ceddin ve kardein mirasta itimai ise pek nadirdir. Bundan dolaydr ki, bu hadise slam'da, Raslullah'dan (salat ve selam O'na olsun) sonra vuku bulmutur. (Bkz : Nis: 11, 12 ve 176. Arzu edenler, meallerden ve tefsirlerden bu yetlerin meallerine bavurabilirler. Ayrca konuyla ilgili olarak slm hukukunun miras hukukuyla ilgili mevzularna da mracaat edebilirler.) htilaf bazan delilin gizli olmasndan tr ve ondan habersiz olmak veya gaflete dmek sebebiyle

olur. Ya da delili duymamasna bal olabilir. Bir de eldeki nass yanl anlamaktan dolay meydana gelmi olabilir. Yine kendisince tercih edebilecei bir muarza dayanmas sebebiyledir. Bundan maksad ise, anlam kapal (mcmel) olan eyi (emr) btn tafsilatyla ynleriyle deil de onu mcmel olan haliyle bilmektir. NDEKLER kinci Blm

nc Blm Tefsir Konusunda Nakle Ve stidlal Yollarna Dayal htilaflar Tefsir konusunda ihtilaf iki trldr. 1 - Sadece dayana nakil olan ihtilaf. 2 - Ya da baka bir eyden dolay bilinen ihtilaf. Zira bilmek, ya dorulayacamz ve kabul edebileceimiz bir nakle dayanr. Ya da muhakkak olan bir istidlale dayanr. Nakledilen ey de ya bir masumdan (doruluundan phe etmediimiz birisinden) veya masum olmayan birinden olabilir. Birincisi: Nakil Ynyle Tefsirde Meydana Gelen htilaf Mrseller nsanlar Bu Tr Konularda Gruba Ayrlrlar Hadisin Doruluuna Dair Delil NDEKLER

Birincisi: Nakil Ynyle Tefsirde Meydana Gelen htilaf Nakledilen ey ister bir masumdan veya masum olmayan birinden yaplm olsun -ki bu ilkidir-, bu nakledilen eyin sahih veya zayf olmas da mmkndr, olmamas da mmkndr. te bu (sahih olmamas hali) menkl'n (nakle dayal tefsirin) ikinci ksmdr ki, doru veya sahih olarak kesin kabul etmeyeceimiz bir ksm tekil etmektedir. Bunda fayda da yoktur. Bu ksm hakknda konumak, sz etmek ise fuzldir. Ancak, mslmanlarn renme ihtiyac olan eyler konusunda ise, Cenb- Hak onlara Hak olduklarna dair deliller ortaya koymutur. imdi bir fayda salamayan ve hakknda sahih bir delil bulunmayana misal verebiliriz. Mesela; Eshb- Kehf'in kpeinin rengi hakkndaki ihtilaf, Hz. Musa'nn (O'na selam olsun) inein hangi organyla lye vurup dirilmesine sebep olduu hakkndaki ihtilaf, Nuh'un (O'na selam olsun) gemisinde ka kii bulunduu hakkndaki ihtilaf, Gemisinin lleri ve odunlarnn (kulland malzemenin) ne kadar olduu hakkndaki ihtilaf, Hzr'n ldrd ocuun ad zerindeki ihtilaf... hep bu neviden ihtilaflardr ki, bu nevi ihtilaflar hep faydasz olmutur. (te bunlar, bni Teymiyye'nin yararsz grd ve faydasz diye sz ettii tefsirlerdir. Zira bunlar hakknda sahih bir nakil bulunmamaktadr. Ancak buna ramen bu gibi aslsz rivayetler tefsir sayfalarn doldurmutur, hem de ciltlerle..) Btn bunlar ancak nakil yoluyla gelebilecek kesin bilgiye dayanmaldr. Raslullah Efendimizden (salat ve selam O'na olsun) bu konuya ilikin sahih bir nakil bulunmaldr. Ancak Raslullah'dan (salat ve selam O'na olsun) Hz. Musa'ya arkadalk edenin adnn Hzr olduu sahih olarak bildirilmitir, bu da zaten malumdur. (Bu hadis mam Buhar'den rivayet edilmitir. Rvi bey b. Ka'b'dr (Bkz. Fethu'l-Br, 1/137.)

Bu ekilde kesin bir nakle dayanmadka, bunlar doru kabul edilemez; aksine Kitap ehlinden alnm olan eylerden kabul edilir. Mesel Ka'b'dan, Vehb'den, Muhammed b. shak'dan ve bakalarndan yaplan nakiller bu neviden nakillerdir. (Bu kii sriliyyt rivayetinde temel kiilerdir. Ka'b bu zat; Eb shak Ka'b b. Mati El-Himyer'dir ki, Ka'bu'l-Ahbr diye tannr. Kendisi aslen Yemen Yahudilerindendir. Hz. mer'in (Allah ondan raza olsun) halifelii dneminde slmiyet'i kabul etmitir. Sonra da am'da yerlemitir. H. 32'de Humus'ta vefat etmitir. Mslim, Eb Dvd, Tirmiz ve Nes'nin ondan tahrileri olmutur. Vehb b. Mnebbih ise Eb Abdullah El-Yemn'dir. Tabiin alimlerindendir. Onun kardei Hmm'dan rivayet ettii hadis Buhr ve Mslim'de yer almtr. Kendisi sika (gvenilir) ve doru bir kimsedir. Bu zatn bir ok nakilleri sriliyyt kitaplarndandr. Muhammed b. shak b. Yesr ise Eb Bekr el Mahrem'dir. El-Meden mevllardr. Bir oklar kendisinin gvenilir olduunu belirtmilerdir. Kimileri de olmadn ifade etmilerdir. eyhu'l-slm bni Teymiyye ifadelerinde bunlara taarruzda bulunmamtr. Bu nde gelen bilginlerin, ne adil olduklar konusunda ne de rivayetlerinin tenkid edilmeleri noktasnda, haklarnda her hangi bir ey sylememitir. -Emrolunduumuz gibi- bunlarn sriliyyt konusunda yapm olduklar nakiller hakknda tavakkuf etmemize, bir eyler sylememize iaret etmitir. Yani bunlarn batl olduuna dair bizim eriatmzda elde bir delil yoksa ve skt edilmi ise, alimlerimizin kaydettikleri gibi bizim de ayn ekilde susmamz gerekir. Nitekim bni Teymiyye ilerideki sayfalarda bunlar hakknda etrafl bilgi verecektir. Bu tavakkuf onlarn nakillerinin shhatinden bir ta'n olmas sebebiyle deildir. Ancak, naklettikleri eylerin kavramlarnda (mazmun) baz artlar ihlal edilirse, ite bu halde tavakkuf gerekir. Baz aratrmaclar, bni Teymiyye'nin bu szleri hakknda baz hkmler bina ederek, bunlarn doru olmadn aklamlardr. (Bkz: Tehzb't-Tenzb; 8/438, Miznu'l-tidl; 4/352 ve 3/468, Tefsiru'l-Menr, 1/9, eyh Muhammed Hseyin Ez-Zeheb; Et-Tefsir ve'l-Mfessirn; 1/191.) Bunlar Kitap Ehli'nden yani yahudi ve hristiyanlardan nakil yapanlardr. Bunlar ne dorulamak ve ne de yalanlamak caizdir. Ancak elde bir delil olmas halinde dorulanabilir veya yalanlanabilir. Nitekim Raslullah Efendimizden (salat ve selam O'na olsun) yaplan sahih rivayete gre buyurmulardr ki: "Ehli Kitap size bir eyden sz ettiklerinde kendilerini ne dorulayn, ne de yalanlayn. nk size syledikleri ya dorudur, gerektir, reddi halinde onu yalanlam olursunuz. Size syledikleri ey ya bir batldr ki, kabul halinde onu tasdik etmi olursunuz." (Ahmed b. Hanbel ile Eb Davud'un Eb Nemle El-Ensri'den yaptklar tahrice gre Raslullah (salat' selam O'nadr) buyurmulardr ki: "Size Ehli Kitap bir eyler anlattklarnda onlar ne tasdik edin, ne de yalanlayn. Ancak; 'biz Allah'a, kitaplarna, peygamberlerine iman ettik', deyin. Eer syledikleri gerek ise, o zaman kendilerini yalanlamam olursunuz. Eer batl ise, onlar dorulamam olursunuz." Eb Davud'un rivayeti ise:

"Eer anlattklar batl ise onu dorulamam olursunuz, ayet Hak ise onu yalanlamam olursunuz." Buhar'nin Eb Hureyre'den tahricine gre ise, Raslullah'n (salat ve selam O'na olsun) yle sylediklerini ifade etmilerdir: "Ehli Kitab' ne tasdik edin, ne de yalanlayn ve: "Allah'a ve bize indirilene iman ettik" deyin..." (Bakara, 136). Abdullah b. Mes'd'da (Allah ondan raz olsun) demitir ki: "Ehli Kitap'tan bir ey sormayn. Gerekten, onlar sizi doruya sevketmezler, zira kendi nefislerini kesinlikle saptrm kiilerdir. Size syleyecekleri ey doru olursa bu takdirde onlar yalanlam olacaksnz veya bir batl aktarrlarsa, bu defa da onlar dorulam olacaksnz." Bu hadisi Hafz El-Heytem tahric etmitir ve demitir ki; Taberi bunu Kebr'inde rivayet etmitir. Ricali ise hepsi mevsukturlar. ( Bkz: Ahmed b. Hanbel; Msned; 4/136, Snen, 3/433, Fethu'l Br; 5/323 ve 8/138, 13/442. Ayrca bni Hacer'in Fethu'l-Br'de Ahmed b. Hanbel'den yaplan rivayetine olan iarete de baklabilir; Feth; 6/388. Bkz: Mecmau'z-Zevid, 1/192.) Yine her ne kadar Ehli Kitap'tan naklettikleri konusunda bir ey sylenmemi ise de tabiin'den bazlarndan yaplan nakiller de yine bunun gibidir. Mesel ne zaman ki tabiin alimleri arasnda bir ihtilaf meydana gelmi, ite onlarn szleri bazlarnda hccet olarak kabul edilmemitir. Ancak onlarn tefsir konusunda Sahabi'den sahih bir yol ile yapm olduklar nakillerine gelince; tabiin'den bazlarnca da nakledilmi olsa nefis, bunlar almakta huzur duyar. nk sahabeden gelen bu trden nakillerin Raslullah'dan (salat ve selam O'na olsun) iitme ihtimalleri bulunmaktadr. Ya da bazlarndan iitmi olduklar nakiller ok daha kuvvetli olabilir. Gerekte sahabi'nin Ehli Kitap'tan yapm olduklar nakiller, tabiin'e nazaran ok daha azdr. Ayrca uras da kesin olarak sylenmi bir ifade olduundan Sahab hakknda: "Nasl olur, o, Ehli Kitap'tan nakiller yapmtr, denebilir? Halbuki onlar Ehli Kitab' tasdik etmekten nehyedilmilerdir." denmitir. Bylece sahab naklinin Ehli Kitap'tan pek az nakil yaptklar gerei vurgulanmak istenmektedir. Esasa gelince: Sahih olduu bilinmeyen ihtilaf ve kavillerin bu konudaki hikaye edililerinde bir fayda salanamayan tartmalar, tpk shhati konusunda elde bir delil olmadan rivayet olunan hadis ve benzerleri durumundadr. Birinci ksma gelince (ki, bu blm sahihi tanmaya elverilidir); ite bu, ihtiya duyulan ey mevzuunda vardr ve bunun iin de Allah'a hamdolsun. Tefsir konusunda, hadis mevzuunda ve megazi ile ilgili olarak elde bulunan bir ok eyler bizim Peygamberimiz Hz. Muhammed (salat ve selam O'nadr) ile dier peygamberlerden (onlara selam olsun) yaplan nakillerdir. nk sahih nakil bunu teyid etmekte ve desteklemektedir. Hatta bu, dayana, (mstened) nakil olanlarla dayana naklin dndaki eyler olanlarda bilinen bir gerektir. Netice u ki, dinde kendisine gerek duyulan nakillerin sahih olup olmadklar konusunda Allah (c.c.) deliller ortaya koymutur.

Ayrca uras da bilinen bir gerektir ki, tefsir konusundaki nakillerin ou Megazi (Savalarla ilgili hikye ve nakiller) Ve Melhim (ilham ve iir) ile ilgili olarak yaplan nakiller trndendir. te bunun iindir ki mam Ahmed b. Hanbel demitir ki: " ey vardr ki, bunlarn bir dayanaklar yoktur. Tefsir, Melhim ve Mez". Yine rivayete gre; "Bunlarn asl yoktur" denmitir. Yani bunlarn bir dayana yoktur ve aslsz eylerdir. nk bu rivayetlerin ou mrsel rivayetlere dayanmaktadr. (Bu trden nakiller oktur: Bazlar "Asl" kelimesini yukardaki rnekte grld zere -ki bni Teymiyye onu gstermitir- isnad anlamna almlardr. Bazlar da mam Ahmed'den rivayet edilen bu ifadenin bizzat bu konuya mnhasr kitaplara ait olduuna hamletmilerdir. Hatib El-Badd de der ki: "Bu, bu anlamdaki ifadeleri kapsayan konuya hamledilir. nk bunlar itimada ayan deildir. Nakledenlerinin ou adil deildir ve bu eserlerde hikayeciler pek oktur." Nitekim Ahmed b. Hanbel, Kelbi'nin tefsiri hakknda unlar syler : "Batan sona yalandr, buna bakmak hell deildir, okumak caiz deildir." Syt de der ki: "Ahmed b. Hanbel'in tahkikci ashab unu sylemektedirler: Ahmed b. Hanbel'in bu ifadesinden maksad, bu kitaptaki isnadlarn bir ounun sahih ve muttasl bir senedi bulunamamaktadr." Baz yeni aratrmaclar ise mam Ahmed b. Hanbel'in szn yanl anlamaktadrlar. (Bkz: Syt, El-tkn; 2/304, Fetteni; Tezkirat'l-Mevzut; s. 82, bni Deyba E-eybn; Temyzu't-Tayyib Mine'lHbs : s. 198, Ahmed Emin; Duh'l-slm; 2/141.) Bu trden rivayetleri yapanlar u zatlar ve benzerleridir; 'Urve b. Zbeyr, a'b, Ms b. 'Ukbe, bnishak ve bu zatlardan sonra Yahya b. Sa'd El-Emevi, Velid b. Mslim, Vkd ve benzeri i kitaplar yazarlar gelir.mez ('Urve b. Zbeyr; Bu zat 'Urve b. Zbeyr b. Avvam EI-Esed olup, lkab Eb Abdullah'dr. Annesi Esmadr. Hz. Peygamberin sretini yazanlarn banda gelir, hatta belki de bu konuda ilk yazandr. (Vh. 93, Bkz: Hilyetl-Evliya; 2/176, Vefaya-tl'yan; 5/65.)(a'b; Bu zat da mir b. urahbl Es-ab El-Himyer'dir. Eb Amr diye anlr. Tabinden bir rvdir. ok iyi bir hafzas olmas dolaysyla hafzas darb mesel haline getirilmitir. (V. h. 103. Bkz: Tehzbu't-Tehzb, 10/360.) (Ms b. 'Ukbe; Bu zat Muhammed b. Mslim b. Abdullah b. ihab uz-Zhr'dir ki, Eb Bekir denir. Hadisi ilk tedvin edendir. Tabinin byklerindendir. (Vh. 124. Vefayt; 1/451, Tehzib; 10/360.) (bni-shak; Bu zat da Muhammed b. shak b. Yesr'dr. Eb Bekir El-Mahrem, Mevlalar El Meden en eski tarihilerden ve siyer yazarlarndandr. i ve Kaderi diye hakknda bir ok eyler sylenmitir. Yine de tercih edilen kavle gre kendisi mevsuktur yani gvenilir biridir. (Vh. 150. Bkz. Takrbu't-Tehzb; 2/144, Mizanu'l-'tidl; 3/468.) (Yahya b. Sa'd El-Emevi; Bu zat doru szl bir kimse olup Him b. 'Urve ile A'me'den rivayette

bulunmutur. Kendisinden de olu Sa'd ile Ahmed b. Hanbel rivayetler yapmlardr. Yahya b. Man ve bakalar bunun mevsuk biri olduunu sylemilerdir. (Bkz. Mzn, 4/380. Takrbu't-Tehzb. 2/348.) (Velid b. Mslim; Bu aslnda Veld ve Mslim'dir. bni Mslim ise Eb'l-Abbas Dmak olup Ben meyye'nin mevlsdr. Hadis ve tarih konusunda en ok tasnifleri olan zat olup, eserleri "Es-Snen"i ve "El-Meaz"dir. Ahmed b. Hanbel kendisi hakknda: "amllar arasnda ondan daha akll olann grmedim" ifadesini kullanmaktadr. Kendisi hakknda bir ok alim vglerde bulunmutur. (Vh. 196. Bkz: Tehzb, 11/151, Mzn; 4/347.) (Vkd; Bu zat da Muhammed b. mer b. Vkd'l-Eslem'dir. Eb Abdullah denir. lminin okluuna ramen metruk denir, itimad edilmez. Meaz, siyer, fetihler ile hadis ve fkh konularndaki ihtilaflar mevzuunda geni bir bilgiye sahiptir. (Vh. 207. Bkz: Fihrist; s. 144, Takrb; 2/194.) Mez bilgisinde en nde yer alanlar; Medinelilerdir. Sonra srasyla amllar, ve Irakllar gelirler. Medine'liler am ve Irak'a nazaran bu konuda daha bilgiliydiler. nk mezi onlardayd. amllar ise gaza ve cihad ehli kimselerdi. Bunlarn cihad ve siyer konusunda bilgileri dierlerine nazaran daha fazla idi. te bundan dolaydr ki Eb shak El-Fezar'nin kitabna insanlar daha ok deer verdiler. Zira o bu konuda kitap tasnif etmiti. Aynca Evza'ye de byk bir mevki veriyorlard. Zira Evzai dier ehirler halkna nazaran bu sahada en bilgili bir kimse idi. (Eb shak, brahim b, Muhammed El-Hris El-Fezari'dir. Evzai'nin ashabndan ve adalarndandr. Kendisi dallar terbiye eden ve onlara snneti talim eden kiidir. Haberler ve olaylar hakknda yazd "Kitab s-Siyer"i eserlerinin banda gelir. (Vh. 188, Bkz: bni Nedim; Fihrist; s. 135, Tehzb; 1/153.) (Evza' ;Bu zat Eb Amr Abdurrahman b. Amr b. Ahmed el Evzai'dir. ki, am'llarn da imamdr. Zhr ve Ata'dan rivayetler yapm, kendisinden de Sevr rivayette bulunmutur. Abdulah b. Mbarek ve daha ok kimseler kendisinden ilim almlardr. (Vh. 157. Geni bilgi iin bak: Emir Sekip Arslan'n neri ve aklamas (ta'liki) olan : "Mehsinu'l-Mesa fi manakb... El-Evza" adl kitap, s. 25 vd. ekip Arslan, Kitabn mellifinin adna vakf olmadndan yazmamtr. Mellif Ahmed b. Muhammed b. Ahmed b. Zeyd El-Hanbel Ed-Dmak'dir. Vh. 870.) Tefsir alannda en bilgili olanlar; Mekke'lilerdir. nk onlar bni Abbs'n (Allah ondan raz olsun) ashabdrlar. Mesel Mchid, At b. Eb Rebh, bni Abbs'n Mevls krime(80) gibileri en bata gelenlerdir. (krime; bni Abbas (Allah ondan raz olsun) (Vh, 68), Mchid b. Cbr El-Mekk (Vh. 104), At b. Eb Rebh El-Mekk El Kure (ki Kureylilerin mevlsdr) (Vh. 114), krime Eb Abdullah ElBerber El- Medeni (Vh. 104.) Ayrca u zatlar da yine bni Abbs'n ashab arasnda yer almaktadrlar; Tvs, Eb'-a'sa, Sa'd b. Cbeyr ve benzerleri. (Eb Abdurrahman knyesiyle anlan Tvs b. Keysn El-Yeman El-Himyeri (Vh. 106) lm tarihidir. Eb'-a'sa Cbir b. Zeyd El-Ezd El Cfi ise (h. 93) de vefat etmitir. Eb Muhammed Sa'd b. Cubeyr ise Haccac' zalim tarafndan ikenceyle ldrlmtr, ya henz 49 idi. (Vh. 95.) Kfe'liler ise Abdulah b. Mes'd'un ashab olurlar ki bunlardan da ok sekin zatlar bulunmaktadr. (Abdullah b. Mes'd; Eb Abdurrahman El-Hzeli Abdullah b. Mes'd (Allah ondan raz olsun) slmiyet'i ilk kabul edenlerdendir. Raslullah'dan (salat ve selam O'na olsun) hi ayrlmazd. (Vh.

32). En tannm ashab Kfe'lilerdir. Bunlar da Alkame b. Kays, (vh. 61) Merk b. Abdurahman (Vh. 63), Esved b. Yezd En-Naha (Vh. 64), gibi en tannm kiilerdir; ayrca bunlar dnda da ashab mevcuttur, bni Mes'd'un ashab tefsir konusunda rey ve itihada en ok yer vermilerdir. Onun iin yukarda "Tefsirde bni Mes'd'un ashab dierlerine nazaran ayr bir yer tutar." ifadesine yer verilmitir. Nitekim Irakllarn hepsi byle tannr; bundan dolay bunlar Irakllardan da ndedir demek istenmektedir.) Tefsir alannda isim yapm Medine ulemasnn banda Zeyd b. Elem gelir ki, Malik Tefsiri bundan renmitir. Ayn ekilde olu Abdurrahman da yine tefsiri Zeyd b. Elem'den ahzetmitir. Ayn ekilde Abdullah b. Vehb de kendisinden tefsir renenlerdendir. (Medine ehlinden tefsirde umde olan zat beyy b. Ka'b El-Ensr El-Hazrec'dir ki, kendisi Hz. mer'in (Allah ondan raz olsun) halifelii dneminde vefat etmitir. Medine'de Tefsir medresesinin (okulunun) en tannm simalar Zeyd b. Elem, bunun yannda Eb'l liye, Muhammed b. Ka'b ElKuraz gibi kimselerdir. Zeyd iki ashabndan daha ok hret bulmutu. mer'in Mevls Zeyd b. Elem El-Adev Eb Abdullah (hv. I36)'dr. Baz kimselerin zayf kabul ettikleri olu Abdurrahman'n vefat (h. 182)'dir. Onlarn mevlas Abdulah b. Vehb El-Kura ise (h. 197)'de vefat etmitir. Hicret evinin (Medine'nin) mam mam Malik b. Enes ise (h. 179)'da vefat etmitir.) NDEKLER nc Blm

Mrseller Mrsellerin Geli yollar (tarik) birden fazla olur ve muvafakattan (muvataa) kastl olarak (veya ittifaktan kastsz olarak) hali kalrsa bu, kesin olarak sahihtir. nk yaplan nakil ya doru ve habere uygundur, ya da yalandr ve sahibi, bile bile yalan uydurmutur. Veya verilen haberde hata yaplmtr. Olay ne zaman ki yalandan ve hatadan salim ise o kukusuz dorudur. (Biz nceki sayfalarda "Mrsel" hadis nedir konusunda bilgi vermemi ve buna iarette bulunmamtk. Mehur olan tarifi yledir : "Tabi'nin bakalarndan duyup Raslullah'a (salat ve selam O'na olsun) dorudan izafe ettikleri hadise "Mrsel hadis" denmektedir. Baka bir deyimle Mrsel hadis; tabin'in arada sahabiyi zikretmeden, sanki hadisi dorudan Raslllah'dan (salat ve selam O'na olsun) duymu gibi yapm olduu rivayettir. Mesela; Nfi'in : "Raslllah (salat ve selam O'nadr) syle buyurdu" demesi gibi. Ulem'nn bu hadislerle amel etme konusunda grleri farkldr. (Bu konuda daha fazla bilgi iin bkz. San'n; Tavzhu'I Efkr; 1/283. Kasm'nin Kavid'tTahds; s. 133-146.)

Eer hadis iki cihetten (tarik) veya bir ka cihetten gelmi ise ve habercilerin (ravilerin) ihtilaflar konusunda ittifak etmedikleri de biliniyorsa, ayrca bu gibi haberlerde muvafakatin meydana gelmesinde kastsz ittifak salanmad da biliniyorsa, bylece bu haberin sahih olduu bilinmi olur. Mesel bir kii, olmu bir hadiseden bahsediyor ve o hadisede geen szleri ve fiilleri bir bir aktaryor. Fakat bu arada bir dier ahs geliyor, fakat bu ikinci kiinin birinci ile muvafakat ettikleri de kesin olarak biliniyor. te bu ikinci kii de tpk birincisi gibi ayn olayn szlerini ve fiillerini ayrntlaryla aktaryor. Ayrca bu vak'ann tamamnn doru olduu da kesinlikle biliniyor. Yine tpk yukardaki gibi bu iki kiiden her biri bile bile yalan syleseler veya hata etseler adeten bu iki kimseden her birinin, sylediklerinde btn ayrntlaryla ittifaklar mmkn deildir. Zira bu kiilerin bir araya gelmeden ve muvafakat salamadan ittifakn meydana gelmesine adet itibariyle engeldir. Gerekte bir adam bir ev dzene kor, dier birisi de tpk onun gibi bir ev dzenler, bunda bazan ittifak salanr. Ya da yalan syler, bir dieri de onun gibi yalan syleyebilir. Fakat adam uzun ve sanatkarca bir kaside ina eder, kafiyeleri, sz dizimleri vb. zellikler tamamen sanatkaranedir. te bir dier ahsn da gelip ayn sz ve ifadeleri, ayn anlamlan ve kafiyeleri kapsayan ve ayn uzunlukta birbirinin tpks bir kasideyi meydana getirmeleri adeten mmkn deildir. Hem de ifrat denecek uzunluktaki bir kasideyi meydana getirmek... Aksine akl ve adet bu kimselerin bu kasideyi dierinden ald noktasnda bizi bir bilgiye yneltir. Yine tpk bunun gibi bir kii uzun ve sanatkarane bir konuma yapacak, bir bakas da onun ayns konumay ayn ekilde syleyecek, bu mmkn deildir. Ancak byle olmas halinde ya bunlar birbirleriyle muvafakat (muvataa) etmilerdir veya o kimse tekisinden bunu almtr veya nc bir ihtimal, o zaman sylenen szler dorudur. te bu yolla, eitli ynlerden gelen ve deiik olan bu nakillerin tamamnn doruluu bilinir. Geri olayn geli ynnn mrsellii veya nakledeninin zayf bir kimse olmas sebebiyle bu yollardan biri yeterli olmasa da, yine de doruluu bilinmi olur. Ancak bu gibi hadiselerde, bu yol ile bilinmeyen olaylar olup lafzlar ve incelikler gereince yer almam olabilir. Bunun iindir ki, bu gibi lafzlarn ve inceliklerin tesbiti iin bir yola gerek duyulur. Nitekim srf bunun iindir ki, Bedir sava tevatr yoluyla sabittir ki bu, Uhud'dan ncedir. Yine kesin olarak bilinen bir gerektir ki, bu savata Hz. Hamza, Hz. Ali ve Hz. Ubeyde (Allah onlardan raz olsun); Utbe'ye, eybe'ye ve Velid'e kar savatlar; Hz. Ali bu savata Velid'i ldrd. Hz. Hamza da yaknndakini ldrd. Ancak yaknndaki kimsenin 'Utbe mi Yoksa eybe mi olmasnda phe edilmitir. (bni shk der ki; 'Utbe b. Reb'a b. Abd-i ems b. Ubeyde b. Haris b. Muttalib ldrmtr. Onu ldrmede kendisine Hz. Hamza ve Hz. Ali itirak etmilerdir. Yine bni shk der ki; eybe b. Rebia'y da Hz. Hamza ldrmtr. Hz. Ali de Velid b. 'Utbe b. Reb'a'y ldrmtr. Bkz. bni Him; Siyer; 2/356. Tahkik: Abdlhamid.) te bu, tefsirde bilinmesi gereken bir temeldir. Bir ok nakillerde kesinlik salamas noktasndan bu yararl bir faktrdr. zellikle hadis, tefsir ve mezi ile ilgili nakillerde ok faydal bir esastr. nsanlarn sz, fiil gibi zelliklerinin aktarlmasnda bu temel pek gereklidir. Bundan dolaydr ki, bu anlamda rivayet edilen bir hadis, Raslullah'dan (salat ve selam O'na olsun) iki cihetten geliyor. Bu iki cihetten birinin dierinden hadisi almad da biliniyorsa kesinlikle bunun doruluuna inanlr. Hele nakledenler bilerek yalan syleyenlerden deillerse, sadece bunlarn hata edebilecei veya unutabilecei endiesi var ise, yanlmalar mmknse de bu bir ey ifade etmez.

Gerekten ashab; bni Mes'd, beyy b. Ka'b, bni mer, Cbir, Eb Sa'id, Eb Hreyre ve bunlardan bakalarn (Allah onlardan raz olsun) tanyanlar, kesinlikle bilirler ki, bunlardan hi birisi bile bile Raslullah'a (salat ve selam O'na olsun) yalan isnad edecek zatlar deillerdir. Bir de O'nu kendilerinden stn kabul ettiklerini dnmeliyiz. Bu tpk una benzer, bir kii, bir bakasn btn ynleriyle takibediyor, tecrbelerden geiriyor, uzun sre onu gizliden aratryor ve gryor ki, bu kimse hrszlk yapmaz, insanlarn mallarna el koymaz, yolkesmez, yalan yere ahitlikte bulunmaz ve benzeri fenalklarda bulunmaz, ite bu insan artk her ynyle mutemed biridir. Kendisine kesinlikle itimad olunur. te Medine'de, Mekke'de am'da ve Basra'daki tabiin'in durumu budur. Mesel Eb Salih Es-Semmn, A'rac, Sleyman b. Yesr, Zeyd b. Elem ve benzerlerini (Allah onlardan raz olsun) tanyanlar, kesinlikle bilirler ki, bunlar hadis alannda asla yalan sylemezler. (Eb Salih Semmn Ez-Zeyyd El-Medeni, Zekvn b. Abdullah diye bilinen zattr. Sika ve doru bir kiidir. Irakllar kendisinden rivayette bulunmulardr. (Vh. 203 veya 207) "dir. A'rac; bu zt Eb Hazm Abdurrahman b. Hrmz'dr. Bu da gvenilir olup derin bir bilgiye sahiptir. (Vh. 117.) Sleyman b. Yesr El-Hill El-Medeni, fazl ve sika bir zattr, fakihtir, ok hadis bilen bir kimsedir. (Vh. 107.) Bir de bunlardan fazla olarak Muhammed b. Srn, Kasm b. Muhammed, Sa'd b. Mseyyeb, Ubeyde Es-Selmn, Alkame, Esved (Allah onlardan raz olsun) ve benzerleri gelirler ki, yalan sylemeleri dnlemez. (Muhammed b. Srn El Ensr El-Basr; Eb Bekir b. Eb 'Umre adndaki zattr. Sika ve salam olup, deeri ok byk olan bir biddir. Kendisi mana ynyle hadis rivayetini caiz grmeyenlerdendi. (Vh. 110.) Kasm b. Muhammed b. Eb Bekir Es-Sddik Et-Teymi; sikadr, Medine'deki fakihlerden biridir. Eyyb "Ondan daha faziletlisini grmedim" der. (Vh. 106.) Sa'd b. Mseyyeb Mahzmi Kura Eb Muhammed; tabil'nin nde gelenlerindendir. Byk fakih alimlerden ve kesin doru olanlardandr. Bu zatn "Mrsel rivayetlerinin" dier mrsel rivayetlerine gre en sahih olduunda ittifak edilmitir. (Vh. 94.) 'Ubeyde Es-Selmn; bu zat 'Ubeyde b. Amr Es-Selman'dir. Yemen'de mslman olmutur. Kendisi Muslman olduktan iki yl sonra Raslullah (salat ve selam O'na olsun) ebed leme irtihal buyurmulardr. Raslullah' (salat ve selam O'nadr) grememitir. Fakih ve muhaddistir. Kaza (yarg)da yetkiliydi. (Vh. 72. Alkame; bu zat bni Kays b. Abdullah En Neh El-Kf olup, sika, doru, tedbirli, fakih ve bid bir kimsedir, (vh. 62). Esved ise, Yezid b. Kays En-Nehi'dir. Kendi dneminde ann alimi idi. Tedbirli ve hafz olan bir zatdr. (Vh. 75.) Ancak bunlardan her hangi biri yanlm olabilir. Zira yanlma ve unutma insana pek ok kere arz

olan rahatszlklardr. Fakat hafzlara gelince, bu konuda insanlarn gerekten grlerini ve deerini tand pek ok kimseler mevcuttur. Mesel ilim adamlarnn hallerini yakndan tandklar a'b, Zhr, 'Urve, Katde, Sevri ve benzerlerini (Allah onlardan raz olsun) rnek olarak gsterebiliriz. (nceki sayfalarda a'b'nin. Zhri'nin ve 'Urve'nin hal tercemelerine ksaca deinildi. Katde ise; bni Dime Es-Seds El-Basr Eb'l-Hattb'dr. Muhaddis ve mfessirdir. Kr, hem de anadan doma kr bir zattr. Ahmed b. Hanbel onun hakknda : "Basrann hfz ynnden en stn kiisi Katde'dir" demitir. (Vh. 118.) Sevr; Sfyn b. Sad b. Mesrk Es-Sevr Eb Abdullah'tr. Hadiste "Mminlerin Emiri" durumundadr. Takva ve ilimce dneminin nde gelen zat idi. (Vh. 161.) zellikle kendi dneminde Zhri'yi, yine kendi dneminde Sevri'yi rnek verebiliriz. Mesel bni ihab uz-Zhr hakknda: "Fazla hadis ezbere bilmesine ve hfznn geniliine ramen kimse onun bir yanlgsna rastlayamamtr" derler. (Zhr hakknda daha fazla bilgi edinmek isteyenler, onun deerini renmek arzusunda olanlar Mustafa Es-Sibi'nin: "Snnet ve slm Hukuku'ndaki yeri -Es-Snnet ve Mekaneth fi't-Ter'iilslmiyyi" adl eserine baksnlar. S. 386 vd.) Sonu u ki: Gerek, uzun bir hadis, mesel iki deiik ynden rivayet edilir ve aralarnda bir Muvafakat (muvataa) da olmazsa, bu hadisin galat ve yanl olmad ortaya kar; ayn zamanda bunun yalan olmad da bilinmi olur. nk galat ve yanl, deiik ve uzun bir kssada olmaz. Ancak bazlarnda olabilir. Mesel bir kimse uzun ve deiik bir kssa rivayet eder, bir dieri de tpk birincisi gibi, aralarnda bir muvafakat ve buluma (muvataa) olmakszn aynsn rivayet ederse hepsinde galat, yani hata ortadan kalkar. Nasl ki aralarnda bir muvataa olmakszn hepsinde de yalan sz konusu olmaz ise, galat da dnlemez. Bundan dolaydr ki baz kssalarda bu manada galatlar olmutur. Mesel Raslullah'n (salat ve selam O'na olsun) Cabir'den satn alm olduu deve ile ilgili hadis buna rnektir. Bu hadisin geli yollarn dnen kii kesin olarak bunun sahih olduunu grr. Ancak ihtilaf, devenin satn alnd deerde (semende) meydana gelmitir. Buhari bu hadisi sahihinde aklamtr. (Buhr, bu hadisi Cabir b. Abdullah'dan (Allah O'ndan raz olsun) tahric etmitir. Rivayete gre kendisi yorgun bir deve zerinde yryordu. Raslullah (salat ve selam O'nadr) ona urad ve onun iin duada bulundu. Bu defa, deve grlmemi bir sratle yrmeye balad. Daha sonra Raslullah; (Salat ve selam O'na olsun) "bunu bana bir Ukyye ile sat," dedi; ben, "hayr" dedim. Sonra yine bana; "Onu bana bir ukyye ile sat" dedi. Ben de sattm. Ancak ykn aileme ayrdm.." Bu hadis gerek Buhari'de ve gerekse dier hadis kitaplarnda bir ok tariklerden rivayet edilmitir. Ancak ihtilaf baz ayrntlarda ve bir de eyhlislm bni Teymiyye'nin de iaret ettii gibi nalndadr. Buhar "Kitab'-urt" bahsinde bu rivayetin sonunda bunu beyan etmi, Hafz bni Hacer de nakiller ve doru grlerle buna aklamalar (ta'lik) yapmtr. bni Hacer de tpk Buhar'nin tercih ettii gibi- ounluun rivayetini tercih etmitir. Semen yani deer "Ukiyye"dir. smail de der ki: "Buradaki ihtilaf semenin miktarnda deildir; yani bu miktara mecbur etmitir, diye bir ey yoktur. Burada, hadisin asl rivayet maksad udur

Raslullah'n (salat ve selam O'na olsun) ikramna, asaletine ve tevazuuna iaret edilmektedir. Ashabna kar ne derece mfik olduunu gstermektedir. Duasnn bereketi ve daha benzer baz zelliklere iaret etmektedir. Yoksa semenin miktarnda ihtilafa dlmesi, hadisin aslnn zayflna iaret demek deildir." Ayrca Kad 'yad'n bu rivayetler hakkndaki tahkikleri de u merkezdedir: "Gm ile durumu ele almak, akdin zerinde cereyan ettii eye, altn ile ele alnmas, kendisiyle vefa elde olunan miktara iaret etmektedir. Esas para deerine iaret olunmaktadr. Ya da aksi,.". (Bkz: Fethu'l-Br; 5/340, 346. Sret- bni Him; 3/217.) Gerekten Buhr ve Mslm'de var olanlarn tamam iin, Raslullah (salat ve selam O'na olsun) bunlar kesinlikle sylemitir kanaati hakimdir. Kald ki, mmet hatada birlemezler. (mam Gazali der ki : "Manada mttefik olmakla birlikte Raslullah (salat ve selam O'na olsun) Efendimizden deiik lafzlarla rivayetler yaplmtr. Bu da srf bu mmetin hatadan korunmasna matuf bir haldir. ster sika olsun ister olmasn bir oklarnn sahabeden Hz. mer, bni Mesud, Eb Sa'id-i Hudr, Enes b. Malik, Abdullah b. mer, Eb Hureyre, Huzeyfe b. Yemn ve daha baka sahabilerden (Allah O'nlardan raz olsun) rivayet ettikleri ve dillerde mehur olan Peygamberimizin u ifadeleri bu gerekleri yanstmaktadr : "mmetim dalalet zerinde birlemez", "Allah, mmetimi dalalet zerine cemedecek deildir", "Allah'tan mmetimin dalalet zerinde birlememelerini istedim..." gibi hadisler. (Bkz; El-Mustasf; 1/111.) Muhakkik Allme eyh Ahmed kir (Allah'n rahmeti zerine olsun) der ki; "el-hak, uras phe gtrmez bir gerektir ki, muhakkik alimlerden hadis ehli, onlarn yolundan gidenler ve gerei bilerek ve grerek onlar izleyenler urasn kesin bilirler ki; Sahihayn'da (Buhari ve Mslim) yer alan hadislerin tamam sahihtir. Bunlarn bir tekinde bile bir ta'n ve zayflk sz konusu deildir. Ancak Dre-Kutn ve hadis hafzlarndan kimileri baz hadisleri tenkid etmilerdir. Ancak bunlarn tenkidlerine hedef ettikleri hadislerde, tenkidleri yle kabul edilir bir noktaya erimemitir. Bunlarn her biri kitaplarnda bu tenkidleri ele almlardr; tenkidleri shhat derecesine ulaamamtr..." (Bkz: Ahmed kir; htisr Ulmi'l-Hadis L'ibni Kesr (Talik), s. 22.) Mesel hadisin bizzat kendisi yalan olmu olsa, mmet de onu kabul etmi olsalar, bu takdirde bizatihi yalan olan bir eyde toplanm olurlar. te bu, hata zerine bir icma olmu olur. Bu ise mmtenidir; yani olacak bir ey deildir. Geri biz icma olmakszn haberde hata veya yalan caiz grmekteyiz. Bu, tpk zahir bilgiye dayanlarak veya zanni bir bilgi sonucu ve henz zerinde icma yapldn bilemediimiz bir eyi caiz grmemiz gibidir. nk burada gerek, grnrde deildir. Bizim inandmz ve itikad ettiimizin aksine hak bunun iinde (btn) bulunmaktadr. Ne zaman ki bir hkmde icma yaparlarsa artk biz de hem zahir anlamda ve hem de batini manada bu hkmn sabit olduuna kesin inanrz. Bunun iindir ki, her taifeden ilim ehlinin ounluu (cumhur) ve mmet, "Haber-i vahid'i" kabul edip, alrlarsa, onun tasdik edip dorularlarsa veya onunla amel ederlerse, artk bu haber bilgi gerektirir, kesinlik kazanr. Nitekim bu kaide; Usl-i Fkh bilginlerinden Eb Hanife'nin, Malik'in, afi'nin ve Ahmed b. Hanbel'in ashabnn, yani hepsinin tasnif ettikleri eserlerde zikretmi olduklar ve kabul ettikleri bir temeldir.

Ancak son devir (Mteahhirin) ulemasndan pek az bir gurubu, bu konuda, bunu kabul etmeyen kelamclardan bir taifeye tabi olmulardr. Ancak kelamclardan bir ou veya ekserisi bu konuda fakihlere, hadis ehli'ne ve selefe muvafakat ediyorlar. (Burada "Haber-i Vahid"; "Tevatr" derecesine ulamayan haber demektir, isterse bu haberi be veya alt kii de rivayet etmi olsun. Bylece bu tarife gre Raslullah'dan (salat ve selam zerine olsun) rivayet olunan bir ok hadis bu snfa girer. Alimler arasnda uras tartmasz kabul edilir ki, Haber-i Vhid ile amel edilir. Cenab' Hak bizi bununla itaate ve onu dinleyip kabul etmeye armtr. Ancak ihtilaf, bu hadislerin nazar olarak ilim ifade edip etmeyecei noktasndadr. Hanefler, afiler ve Maliklerin cumhuru ile Mutezilenin hepsi Haricler, Haber-i Vahid'in ilim gerektirmeyecei -kesinlik ifade etmeyecei- grndeler. Selef nezdinde, Hadis ehlince, Hanbellerin cumhuru Zahirlerce -bu ayn zamanda mam Malik'in de grdr- Haber-i Vhid kesinlik fade eder ve kendisiyle yakinen amel edilmesi gerekir, nk yakni bilgi hasl etmektedir. mam bni Hazm der ki: "Adaletle gelmi olan Haber-i Vhid, Raslullah'a (salat ve selam O'nadr) olduu gibi ulayorsa bu hem bilgiyi (ilim) ve hem de ameli gerektirir." Zahirlerin bir oklarnn hccetleri; Allah (c.c.), bizi, bilmediimizi sylemekten menetmitir. Biz Haber-i Vahid ile amel ederiz. te bu da, Haber'i Vahid'in zan deil, kesinlik ifade ettiinin delilidir. Hafz bni Kesir. eyhlislm bni Teymiyye'nin bizzat ibaresini naklederek, bu risale'deki ifadeye dayanarak (bunun ieriini) ele alm, bunu da "Buhari ve Mslimdekilerin shhatli olduklar" mevzuunu ilerken zikretmitir. Bununla, baz alimlerin bunlarn grlerine yaptklar itirazlar kesmi, gerekli cevab vermitir. Sanki bn Kesir bununla, bu hadislerin ilim ifade etmesini, mmetin bu hadisleri rehin olarak almas ve onlar tasdik etmesi fikrini savunuyor. nk bu hadislerle amel etme yn tercih edilmektedir. Yine onun nezdinde de: "Sahihayn'daki hadisler ilim ve ameli birlikte gerektirdiklerinden dolay, bunlarda bir ihtilaf sz konusu deildir." Ancak anlald kadaryla eyhl slam'n -onu tasdik etmesi (veya) onunla amel edilir olmasibaresi, bunun mam bni Hazm'n reyine gre olduuna iarettir. (Allah her ikisinden de raz olsun). Ahmed kir merhum der ki ; "Gerek udur ki, sahih delillerin tercih ynn kabul ettii gr, bni Hazm'n ve o grte olanlarn grdr. Onun grndekiler derler ki: "Sahih hadis kesin bilgi ifade eder. ster bu sahih hadisler Sahihayn'da yer alsn, isterse bu ikisi dnda yer alsn. te bu yakin bilgi, nazar ve burhan olan bilgidir..." (Bkz: Ebl-Hseyn El-Basr; El Mu'temed; s. 566-570. Gazzl; El Mustasf; 1/93, 95, bni Hazm; Elhkm f-Usli'l-Ahkm; 1/107 vd, bni Kesr; htisru Ulumi'l-Hads; Thk. A. akir: s. 23, 25. Yine bu konuyla ilgili olarak bk; eyh Ali Hasbullah; Uslu't-Terii'l-slm, s. 40, 45.) Bu da E'arlerin ekseriyetinin kavlidir ki, bunlarn banda Eb shak, bni Frek gibi zatlar yer almaktadr. Fakat bni Baklln ise bunu inkr etmektedir. Eb'l-Meli, Eb Hamd, bni Ukayl, bnl-Cevz, bn'l Hatib, Amd ve bunlar gibileri ise bni Bakllni'yi izlemektedirler.

Birincisi eyh Eb Hamid'in, Eb't-Tb'in, Eb shk ve afii imamlarndan benzerlerinin anlattdr. Maliklerden; Kdi Abdu'l-Vahhb ve benzerlerinin, Haneflerden; emsuddn Serahsi ve benzerlerinin, Hanbelilerden de Eb Ya'l, Eb'l-Hattab, Eb'l-Hasan b. Zan ve emsalinin zikrettiidir. ayet icma, haberin tasdik edilmesine dair olursa, bununla amel etmek kesin olarak gerekir. Bu hususta geerli olan icma, hadis dalnda bilgili olan hadis ehlinin icmaldir. Nasl ki, ahkam konusundaki bir icmada sz bu dalda, yani emir, nehiy ve ibaha konularnda ilim sahibi olanlara ait ise, bunlarn icma geerliyse, hadiste de hadis ehlinin icma geerlidir. Burada u anlalm oluyor ki: aralarnda adet itibariyle bir mavere ve ittifak bulunmakszn hadisin geli yollarnn mteaddid olmas halinde nakledilenin manasyla amel etmek gerekir. nk ilim (kesin bilgi) ifade etmektedir. Ancak bu da daha ok, nakledenlerin durumlarn yakinen tanyanlara mahsustur, yani bunlar tanyanlar faydalanabilir. te bunun gibi "mehul" n rivayeti, hafzas kt olann rivayeti, mrsel hadis ve benzerlerinden ancak bu hallerde faydalanlabilir. Nitekim ilim ehli bu anlamdaki hadisleri yazdklarnda derler ki: "Bakas iin salih olmasa da delil (evaid) olarak alnmasna uygun debilir, muteber saylabilir, ibret alnabilir." Ahmed b. Hanbel der ki: "Kiinin hadisini, ibret almak iin yazyorum." Buna rnek olarak da Msr kads Abdullah b. Luhay'a'y gsterir; bu kiinin insanlar arasnda en ok hadis bilen ve onlarn hayrllarndan olduunu belirtir. Ancak kitaplarnn yanmas sebebiyle son zamanlardaki hadislerinde yanllar meydana gelmitir. Bununla birlikte yine de muteber saylmakta ve onunla delil getirilmektedir (istihad). Kendileriyle daha ok istihad olunmaya yakn olanlar Leys b. Sa'd'dr. Leys, hccettir, salamdr ve imamdr. ("El-'tibr": Baz raviler hadisleri rivayet ederlerken bakalarnn kullanmad baz ifadeler kullanrlar. Bu da hadisin geli yollarn tesbit etmek iin bavurulan bir yoldur. Bu, hadisi rivayet ederken o hadisin rivayetinde raviye itirak eden bir bakas var m ve onu ravinin eyhinden rivayet etti mi, yoksa etmedi mi. te buna 'tibar denir. ayet byle bir ravi yoksa, bu takdirde bir bakasnn, ravinin eyhinin eyhine (mtabaat) uyup uymadna baklr, bylece ondan rivayet edenden rivayet edip etmedii aratrlr. snadn sonuna kadar bu inceleme bu tarzda yaplr ki, ite buna da "Mtabaat" denir. Eer byle de deilse, bu defa bu manada bir baka hadis olup olmadna baklr, ite buna "ahid" denir. Eer byle bir ahid de yoksa bu hadis "Ferd" hadis olur. (Bkz: Syt; Tadrbu'r-Rav, s. 153, 154.) Hafz bni Kesir der ki : "Zayftan Zayfa yakn olarak yaplan rivayet, evahid ve Mtabaat konusunda ise affedilir, ancak asllarla ilgili olanlar balanamaz. Sahihayn ile bu ikisi dnda yer alan sahih rivayetlerde meydana geldii gibi, te bunun iindir ki baz zayflar iin DreKutn yle der : "Bu hadise itibar edilir, veya bu hadise itibar edilmez." En iyisini bilen Yce Mevl'dr. (Bkz. htisru 'Ulmi'l-Hadis, s. 52.)

bni Luhay'a'ya gelince, bu zat hakknda rivayetler deiiktir. Kimi onun adil olduunu, kimi de olmadn beyan etmitir. (Yani bazs tadil ederken, kimisi de cerhetmitir.) Zehebi bu zat hakknda : "O Msr'n kads ve alimidir" demitir. Bylece esas grn eyhl slm'n iaret ettii ve mam Ahmed b. Hanbel'in de sahib olduu gr olduu ortaya kmaktadr. Ahmed b. Hanbel der ki: "bni Lhay'a'nn hadisi hccet deildir. Benim onun hadislerini oka yazmam, srf ona itibar etmemdendir. Yani bazs bazsn destekledii, takviye ettii iindir." Ahmed akir de der ki: "Tannm kimselerden hafz ve sika olan bir ravi ondan rivayette bulunursa, bylece biz onun hadisinin sahih olduu grn kabul ederiz." Sanki Ahmed akir burada bni Mehd'nin ve bni Hibbn'n grne katlyor gibidir. bni Mehd der ki: "Ben, bni Luhay'a'dan iittiime gvenemem, ancak Abdullah b. Mbarek ve benzerlerinin ondan duyduklar mstesna." bni Hibbn da der ki: "Bizim ashabmz derler ki; 'bni Luhay'a'nn kitaplar yanmadan nce ondan hadis dinleyenlerin yapm-olduklar rivayetler dorudur. Mesela 'Abdile'nin (Abdullahlarn) ondan yapm olduklar rivayetler bu kabilden rivayetlerdir. Bunlar; Abdullah b. Vehb, Abdullah b. Mbarek, Abdullah b, Yezid El-Mukri' ve Abdullah b. Meslemetu'l-Ka'nebneb adl zatlardr. Bunlarn bni Luhay'a'dan iitmeleri sahihtir." Kitaplar h. 170 tarihinde yanmtr. Vefat (h. 174)'tr. Doumu ise h. (96)'dr. (Bkz: Zeheb; Mizanu'l-'tidl; 2/475, 483. htisaru Ulmi'l-Hads; s. 300. Ahmed b. Hanbel; Msned (Tahkik . Ahmed akir); 1/87.) Leys b. Sa'de El Fehm Ebl-Hris, anda Msr halknn imam durumunda idi. Onun hakknda Zeheb der ki: "nde gelen alimlerden ve gvenilir salam bilginlerden biridir. Hi tartmasz hccet kabul edilir ve gvenilir." (vh. (175). Bkz: Mizan; 3/423. Tehzb; 8/459.) Nitekim bunlar kendisinde unutkanlk (sui-hfz) grlen kimsenin hadisiyle istihad yapmlar ve buna itibar etmilerdir. Yine bunlar, sika olan, doruluk ve zapt ynlerinden salam olan kimsenin hadisini; -ayet onun galat yaptn, hata ettiini ortaya koyan bir ey varsa, buna delalet eden deliller bulunuyorsa-, zayf kabul etmilerdir. Bundan dolay bu ilim, hadis ilimlerinin en deerlisi olduundan "l-m 'leli'l-Hadis", yani "Hadis illetlerini bilme ilmi" adn vermilerdir. (Hkim der ki: "Hadis bir ka ynden illetli olarak kabul edilir. Yoksa cerh'in bunda bir dahli yoktur. Zira gerekte, cerhedilmi olan bir hadis, zaten geersizdir (sakt) ve kabul edilmez. Hadisin illeti sika kimselerin

hadislerinde ok olur. Mesel bir hadis rivayet ederler ama, bunun da bir illeti bulunur. Ancak onlar hadisin bu illetinden habersiz olurlar da bylece bu hadis ma'll yani illetli saylr". Sonra der ki : "Hadis konusunda bize gre hccet olabilmesi iin, hfz (ezber gc) ve fehm (anlama) nemlidir, yoksa baka ey deil. "Bundan dolaydr ki, bu durum bir ok hadis alimlerine gizli kalmtr. Ancak bu konuyu, keskin grl olanlar ve meseleyi tenkid gzyle ele alanlar anlayabilmilerdir. Hatta srf bundan tr baz hadis hafzlar yle demilerdir: "Bizim, hadislerin byle inceliklerini tanmamz, cahillere gre bir kehanettir." Hkim, bu illetlerden on kadarn saymtr. Bilgi iin bkz: Ma'rifetu 'Ulmi'l-Hadis, s. 112, 119. ElBasu'l-Hads; s. 58, 70. (Tahkik Ve Ta'lik, Ahmed akir). yle ki gerekten sika olan ve zapt yn de salam olan biri hadisi rivayet etmi olabilir, ancak kendisi bu rivayetinde bir galat yapm olabilir, yani yanlabilir. Onun bu galat ya zahiri bir sebebe bal olarak bilinir: Buna rnek: Raslullah (salat ve selam Onadr.) Hz. Meymune ile olan evlilii ile ilgili hadisidir. Raslullah (salat ve selam O'nadr) ihraml iken Hz. Meymune ile evlenmitir. Ve Beytullah'da iki rekat namaz klmtr, bn Abbas'n bu rivayeti yanl bir rivayettir. nk Raslullah (salat ve selam zerine olsun) Meymune ile evlendiinde ihraml deildi, Beytullah'da namaz da klmamt. ( Bu aslda da byledir. Evlenme konusunda bni Teymiyye'nin iaret ettii ve bilinen husus udur ki; Peygamber Efendimiz, (salat ve selam O'nadr) Hz. Meymune ile ihraml deilken evlenmitir. Ancak bni Abbas'n; "Raslullah ihraml iken evlendi" rivayeti vehimdir. Nitekim; "Nebi (aleyhis-salt vessellem) Beytullah'a girdi ve orada dua etti, namaz klmad" ifadesi de galattr. barenin dorusu yledir: "Raslullah'n (aleyhis-salt vessellem) ihramda deilken Meymune ile evlendii bilindii gibi... bn Abbas'n rivayetini onunla ihramda iken evlendi ekline getirdiler..." mam Ahmed b. Hanbel, Msned'inde; Ktb-i Sitte ashab da bni Abbas'tan tahri ettiklerine gre; "Peygamber (salat selam O'nadr) Hz. Meymune ile ihraml iken evlendi." Buhari'de bu rivayet yledir: "Raslullah (salat selam O'nadr) Meymune ile ihraml olduu bir srada evlendi, ancak ihramdan knca onunla mnasebette bulundu ve Meymune, eref denilen yerde ld." Yezid b. Asamm'n Meymne'den rivayetine gre: "Raslllah (salt selam O'nadr) kendisiyle ihramda bulunmad bir srada evlendi, yine ihraml deilken kendisiyle mnasebette bulundu. eref denilen yerde vefat etti, biz onu; Raslullah'n (salt selam O'nadr) kendisiyle mnasebette bulunduu glgede defnettik." Bunu Ahmed b. Hanbel, Tirmiz rivayet etmilerdir. Ayrca Mslim ve bni Ma'ce de rivayet etmilerdir ki, onlarn lafzlar da yledir:

"O helal iken Raslllah (salt selam O'nadr) onunla evlendi." Rv der ki; "Meymune benim ve bni Abbas'n teyzesiydi." Hadisi Eb Dvud da rivayet etmitir; onun da lafz yledir: "(Meymune) dedi ki biz ikimiz de eref denilen yerde, helal iken, yani ihraml deilken (Raslullah) benimle evlendi. Eb Rf'den yaplan rivayete gre; Raslllah (salat ve selam O'na olsun) "Meymune ile ihraml deilken evlendi ve yine ihraml deilken mnasebette bulundu." Eb Rf' diyor ki: "Ben ikisi arasnda eli idim." Hadisi Ahmed b. Hanbel ve Tirmiz rivayet etmilerdir. Bu son iki rivayet bizzat (olay) yaayan ve aralarnda eli olan kimseden yaplyor ki, bu, daha dorudur. Zira olaydan en iyi haberi olan ve en iyi bilen bu zattr. Esrem der ki : "Ahmed b. Hanbel'e, Eb Sevr'in; "bni Abbas'n hadisi hangi ey ile red olunabilir" dediini sordum. nk sahihtir. Dedi ki; "Allah (c.c.) yardm edendir." bni Mseyyeb der ki: "bni Abbas vehimde bulunmutur, yanlmtr. Zira Meymune: "Raslullah (salt selam O'nadr) helal iken (ihramda deilken) benimle evlendi," diyor." bni Abd il-Ber de (Allah rahmet eylesin) diyor ki: "Bu hkmde eserler deiiktir. Ancak rivayet udur ki, Hz. Meymune Raslullah ile evlendiinde, Raslullah (salt selam O'nadr) ihraml deildi. nk bu, deiik tariklerden rivayet edilmektedir. bni Abbas'n hadisi ise, isnad sahih olan bir hadistir. Ancak bir kiinin yanlmas, bir cemaatn yanlmasna gre daha uygundur. Bir kii yanlabilir ama, bir ka kii deil." bni Abbas'n rivayetini tevil noktasnda ise uzun uzun szler mevcuttur. (Bkz: Feth ul-Br; 9/135. Muvatta zerine Zrkan'nin erhi; 2/272. evkn; Neyl'l-Evtr, 5/15. Buhar (Allah rahmet eylesin): bni mer'in hadisinden tahric ettiine gre; Raslullah (salat ve selam O'nadr) K'be'ye girdi, sme b. Zeyd, Bill, Osman b. Talh (Allah onlardan raz olsun) Ka'be'yi zerine kapattlar ve orada durdu. bni mer diyor ki, kt zaman Bill'e sordum: "Raslullah (salat ve selam O'nadr) ne yapt?" Cevabnda dedi ki: "Bir direk soluna, birini sana, tanesini de arkasna dikti. O zaman Beytullah alt direk zerinde idi. Sonra namaz kld." Mslim (Allah rahmet eylesin): Haclarn ve bakalarnn Ka'be'ye girmelerinin mstehab olmas bahsinde isnadlaryla birlikte Hz. Bill'den (Allah ondan raz olsun) rivayetine gre: "Raslullah (salat ve selam O'nadr) Ka'be'ye girdi ve orada namaz kld..." sme ve bni Abbas'a dayanan isnadnda ise; "Raslllah (salat ve selam ona olsun) onun kelerinde namaz klmayp dua etti."

mam Nevev (Allah rahmet eylesin) der ki: "Hadis ehli, Bill'n rivayetinin alnmasnda icma etmilerdir. Zira bu, sabittir. nk o, Raslullah (O'na salt selam -olsun) ile birlikte idi, dolaysyla onun bunu bilmesi daha fazla uygundur ve tercih edilmesi de gereklidir..." Usme'nin rivayetini ise kabul etmiyor; nk Raslullah'tan (O'na salt selam olsun) ve megul olduu eyden uzak bulunuyordu. Raslullah (O'na salt selam olsun) ok hafif bir namaz klm olabilir, sme de bunu grmemi olabilir... Bylece kendi zannna gre kendisi iin Bill'in rivayetini kabul etmeyebilir, bu, caizdir. bni Abbas ise Beytullah'da zaten Raslullah (O'na salt selam olsun) ile birlikte deildi.(Bkz. Feth; 1/458. Sahihu Mslim bi-erhin-Nevev; 9/82. erhu'zZrkni Ala Muvatta'l mam Malik; 2/352.) Yine o drt umre yapmtr. uras bilinen bir husustur ki; bni mer'in kavli, "o, Recep'te umre yapmtr" tarzndadr ki, bunda galat yaplmtr. (Buhar ve Mslim'in, Enes (Allah ondan raz olsun) hadisinden tahriclerine gre: "Raslullah (salat ve selam O'na olsun) drt umre yapmtr. "Hacc esnasnda yapt umre dnda (drt Umre) zilka'de aynda yapmtr: H-deybiye'deki umresi, gelecek yla ait umre, Huneyn ganimetlerini datt Ci'rane'deki umresi, Haccyla birlikte yapt umresi. Sahih bir isnad ile Hz. Aie'den bni Ma'ce'nin yapt rivayete gre Raslullah (salat ve selam O'na) "Sadece Zilka'de aynda umre yapmtr. "ki hadis arasn cemetmek gayet vazh bir eydir. Burada Raslullah'n (O'na salt selam olsun) haccyla birlikte yapm olduu umresi ele alnmamtr. Buhari'de belirtildiine gre. -Hz. Aie (Allah O'ndan raz olsun) bni mer'in yle konutuunu; ("Raslullah (O'na salt selam olsun) drt umre yapt. Bunlardan biri Recep aynda idi.") duyduunda, demitir ki: "Allah (c.c.) Eb Abdurrahman'a (bni mer'e) rahmet etsin; Raslullah'n (Salat ve selam O'na) yapm olduu umrelerde bni mer hazr bulundu. Halbuki Raslullah (salat ve selam O'na) hi bir vakit Recep aynda umre yapmad." bnu'l Kayym (Allah'n rahmeti zerine olsun) der ki: "Raslullah'n (salat ve selam O'na) drt umreden fazla umre yapmad konusunda ihtilaf yoktur. Eer Recep aynda umre yapm ise, bu takdirde umre says bee km olur.... Ancak yle denebilir; umrelerinin bazsn Recep aynda, bazsn da Zilka'de aynda yapt. Bu ise vuku bulmu deildir. Ancak vuku bulan ve gerek olan udur ki; Raslullah (O'na salt selam olsun) umresini Zilka'de aynda yapmtr. Nitekim Enes, bni Abbas ve Hz. Aie (Allah onlardan raz olsun) ayni ekilde sylemilerdir." (Bkz: Fethu'l-Br; 3/473. Sahihu Mslim bi-erhi'n-Nevev; 8/234. Snen-i bni Ma'ce, s. 999. evkn; Neylu'l-Evtr; 4/314.) Yine uras da bilinen bir husustur ki; Raslullah (salat ve selam O'na olsun) Temett haccn, veda haccnda gvenli bir ekilde yapmtr. Ancak Hz. Osman'n Hz. Ali'ye syledii "Biz o gn korkuyorduk" ifadesi de galat olan bir ifadedir. (Temett'; Hac aylarnda umre yapmak demektir; sonra da bu umreden dolay ihramdan kmaktr. O ylda hacc yaparak telbiye getirmektir. Temett', Selef rfne gre, Hacc- Kran demektir. Bu ise hem hacca ve hem de umreye birlikte niyet etmek demektir.

Ancak Peygamberimizin haccnda ihtilaf edilmitir. Kendileri Kran haccn m, Temett' haccn m yoksa frad haccn m yapt, yani bunlardan birine mi niyet etler? Btn bu ihtilaflarn arasn en dikkatli bir ekilde bni Mnzir, bni Hazm ve eyhu'l-slm bni Teymiyye cemetmilerdir. Buhari'de geen ve Mervn b. Hakem'den rivayet olunan hadise gre demitir ki : "Ben hem Hz. Osman'n hem de Hz. Ali'nin hacclarna ahid oldum. Hz. Osman "Mt'a"dan nehyederdi. Yani hem Temett haccndan ve hem de hacca niyetten nehyederdi. Fakat Hz. Ali'nin her ikisine birden niyet ederek telbiye getirdiini grdnde demitir ki: "Her hangi bir kimsenin szne bakarak Hz. Peygamber'in snnetim terkedecek deilim.", Mslim'de Abdullah b. akik'den yaplan rivayet ise: "Hz. Osman "mt'a"dan nehyederdi. Hz. Ali ise bunu emrederdi. Bunun zerine Hz. Osman. Hz. Ali'ye bir sz syledi: sonra Hz. Ali de dedi ki: "Ben ok iyi biliyorum ki, biz Raslullah (salat ve selam O'na olsun) ile birlikte Temett' yapardk. (Hacc ile umreyi birlikte yapardk.)" Hz. Osman da "evet" dedi. Fakat biz korkuyorduk, diye ilave etti." Nevev diyor ki; belki "Korkuyorduk"- ifadesiyle Mekke'nin fethinden yedi yl nceki kaza edilen Umre gnn kasdetmi olabilir. Gerekten o yl temett' yapmam, sadece umre yapmt." Hafz bni Hacer de diyor ki : "Bu, az olan bir rivayettir. Hadisi Mervan b. Hakem ve Sa'd b. Mseyyeb rivayet etmilerdir. Bu her ikisi de Abdullah b. akk'dan daha bilgilidirler. Onlar bunu sylememilerdir. Temett' hacc ancak VEDA haccnda olmutur, Sahihayn'da, kendisinden tesbit edildiine gre bni Mes'd demitir ki: "nsanlarn olduu gibi, biz de gvenlik iindeydik." Ancak Hz. Osman'n (Allah ondan raz olsun) tevcihinde ise baka grler vardr. (Bkz. Feth; 3/331. Mslim: Nevev erhi; 8/202. evkn; Neylu'l-Evtr; 4/325.) Yine Buhr'nin baz tariklerinde gelen ve: "Cehennem iin, Allah (c.c.) baka bir yaratl yaratncaya kadar dolmaz" hadisi, yine kendisinde galat vuku bulan hadislerdendir. Bunlar ayn zamanda oktur. (bni Teymiyye merhumun iaret ettii tarik, Eb Hureyre'nin rivayet ettii ve: "Cennet ile Cehennem aralarnda ekitiler," hadisidir. 'Ubeydullah b. Sa'd'in: Ya'kub'dan, onun da babasndan, onun Salih b. Keysn'dan, onun A'rac'dan ve onun da Eb Hureyre'den yapm olduu rivayet tarikidir. Bu hadiste u ifadeler yer almaktadr: "Allah (c.c.) Cennet'e dedi ki: "Sen, benim rahmetimsin." Cehennem'e de: "Sen de Benim azabmsn ki. seninle dilediime isabet ederim. Sizin her ikiniz de dolacaksnz."

Dedi ki: "Cennet; gerekte Allah'n yarattklarndan hi bir kimseye zulmetmez. O, cehennem iin dilediini yaratr ve onlar oraya atlrlar. Cehennem bunun zerine "daha fazla var m?" diye defa seslenir. Sonunda Allah, ayan onun zerine kor ve Cehennem de dolar ve bazs bazs zerine dner de (yle) der: Yeter, yeter, yeter." Buhar'de yine Eb Hureyre'den ve fakat baka bir tarikten gelen hadis ise yledir: "Cehennem'e gelince, Allah ayan koyuncaya dek, dolmaz. (Ayan koyunca da) der ki: "Yeter, yeter." Ve artk dolar, paralar birbiri zerine geer. Allah Azze ve Celle, yaratklarndan kimseye zulmetmez. Cennet'e gelince, Cenab- Hak, onun iin yeni halk yaratr." Hadisin dier tarikleri de nceki hadis manasnda deil de bu ikinci hadis manasndadr. Eb'l-Hasan Kabs de der ki: "Bu konuda bilinen (maruf) udur ki; Allah (c.c.), cennet iin dilediince halk yaratr. Cehennem'e gelince, onun zerine ayan kor" Ve; "Allah'n Cehennem iin yeni halk yarataca konusunda bir ey bilmiyorum" der. bni Hacer'in zikrettiine gre, mamlardan bir cemaat dediler ki; Buras aslnda maklubdur; yani bu "yeniden cehennem iin yaratma" ibaresi "Cennet iin yaratma" ibaresi olduu halde yer deitirmitir. bni Kayym bunun galat olduu kanaatindedir. Onun hocas olan eyhu'l-slm'n kelmna dikkat edilmesi gerekir. Olaki, ondan iitmitir. Allah'n cehennemi blis ve peinden gidenlerle dolduracana dair ifadesini hccet olarak getirmitir, bni Hacer yine der ki: "Bizim eyhimiz Bulkini bu rivayeti kabul etmiyor, delil olarak; "Rabbin kimseye zulmetmez" yetini gsteriyor..." (Kehf; 49). Hadiste geen "Kadem-Ayak" konusunda ise gerek selef ulemas gerekse baka limler farkl grlere sahiptirler. Nitekim bni Hacer diyor ki: "Geldii gibi kabul edilmeli, tevili ynne gidilmemelidir. Aksine biz, Allah' noksanlardan ve eksikliklerden tenzih ederiz." te bu inan "Tefviz ve Tenzih" diye anlr. Ancak tevil yoluna sapanlardan kimileri de der ki; bundan murad, Cehennem'in zelil klnmasdr. Cehennem arlkta ok ileri gidince ve daha fazla kimseleri isteyince, Allah (c.c.) onu ayaklar altna aldrr ve zelil klar. Yoksa gerekte bu ayak manasna deildir. Nitekim Araplar, organ lafzlarn darb mesel olarak kullanrlar. Bu organ lafzlaryla bizzat o organlar kasdetmezler. Mesel:

"Burnu zere srnsn, eli zere dsn" ifadeleri buna birer rnektir. bni Hibbn sahihinde demitir ki; Bu haberler, yaknn (mcavir) rnek vermek suretiyle bildirilen haberler nevindendir. Kyamet gnnde miletler (mmet) ve bu milletlerin iinde isyanda bulunduklar yerler Cehennem'e atlacaklardr. Bu atlma ii devam edecek, ta ki Allah (c.c.) o isyan edilen yerlerden birini Cehennem'e koyacak ve Cehennem de bylece dolacaktr. nk Araplar, "kadem" yani ayak kelimesini yer anlamnda kullanmaktadrlar. Nitekim Cenab- Hak yle buyurmutur: "Gerekte onlar iin doruluk aya vardr, Allah nezdinde. (Rableri nezdinde muhakkak kendileri iin bir kadem-i sdk vardr)" (Yunus, 2). Burada "kadem-i sdk" (doruluk aya), "mevd'a sdk" (doruluk yeri) anlamnadr. (Bkz: Fethu'lBr 8/482, 11/350, 13/372.) NDEKLER nc Blm

nsanlar Bu Tr Konularda Gruba Ayrlrlar a - Birinci grup: Kelamclarla onlarn yolunda olan kimselerdir. Bunlar hadisi ve hadis ehlini tanmaktan uzaktrlar. yle ki, hadis sahih midir, zayf mdr aralarn ayrdedecek bir bilgiye sahip deildirler. Bunun iin de hadislerin shhatinden phe eder veya ilim ehlince hadisin shhati kesinlikle bilinmekle birlikte o hadisin malm olduu da ortada olduu halde hadisin kesinliinde phe ederler. b - Bu ikinci gurup da: Hadise tabi olduunu ve onunla amel ettiklerini iddia edenlerdir. Bunlar sika bir ravinin rivayet etmi olduu bir hadisin lafzn bulduklarnda veya zahiri ynyle

sahih grnmnde olan bir hadisi isnadyla grdklerinde; bu hadislerin, ilim ehlinin shhatine kesinlikle inandklar hadis cinsinden kabul ederler. Hatta bilinen sahih bir hadis bunlarla eliirse, onlar hemen bu konuda basit tevillerle onu ele almaya gayret gsterirler. Veya onu ilmi meselelerde delil kabul ederler, fakat hadis alimleri yannda o hadis gibilerinin galat olduu bilinmektedir. NDEKLER nc Blm

Hadisin Doruluuna Dair Delil Dier taraftan bir hadisin doru olduuna dair deliller bulunur ve bylece o hadisin doruluu kesinlikle ortaya kar. Bir de hadisin yalan olduuna dair elde deliller var olabilir, bu da hadisin kesinlikle yalan olduunu ortaya kor. Mesela; bid'at kimselerle faziletler konusunda ok ar giden hadis uydurmaclarnn uydurduu hadis trnden bir yalan hadis sz konusu olabilir. (Hadis alimleri, mevzu' hadisler konusunda bilgi verirlerken, ayrca zndklardan, heva ve heveslerine tabi olanlardan ve daha bakalarndan kimlerin hadis uydurduklarn etraflca anlatmlardr. Ayrca hangi konularda ve niin hadis uydurduklarn da belirtmilerdir. Mesel "Kerrmiyye" mezhebinin "Terb ve Terhb" konularnda hadis uydurmay uygun grmeleri buna bir rnek tekil etmektedir. En ok zararl olan hadis uydurmaclar. genelde zhd benimsemi olan kimselerdir ki, gya bu ii Allah rzas iin yaptklarn ileri srmektedirler. Rfzler gibi faziletli olmak konusunda ar gidenler ise, saylamayacak derecede hadis uydurmulardr. Mesel; rvnin Rafz olmas, hadislerinde Ehli Beyt hakknda olmas, muhaddislere gre bu tr hadislerin mevzu' oluu konusunda yeter karinedir. bni Hacer der ki: "Faziletler konusuna gelince, -ki bu tip hadisler genellikle zayf ve uydurma hadisler iin bir vadi tekil ederler, umumiyetle uydurmalar bunlar arasnda ok daha fazladr- Ehli Beyt konusunda Rfzlerin ne kadar hadis uydurduklar hususunda belli bir say verilmesi imkan yoktur, zira bunlar bu mevzuda, saysz hadis uydurmulardr."

bni Hacer yine devamla der ki: "Srf bunlara inad olsun diye Ehli Snnet de Hz. Muaviye hakknda, eyhayn (Hz. Eb Bekr ve mer hakknda) hadisler uydurarak onlara karlk vermilerdir. Allah (c.c.) eyhayn' onlarn medhinden mstani klmtr ve onlar gya onlarn verdiinden daha stn klmtr." (Bkz: Tadrbu'r-Rv; 178, 187. htisru 'Ulumi'l-Hadis; s. 86 vd. bni Hacer; Lisanu'l-Mzn; 1/13. Bit'at ehlinin rivayetleri konusunda alimlerin gr iin bak; Tadrbu'r-Rv; s. 216.) Aure gnyle ilgili hadis gibi. Ki, bu hadise gre: "ki rekat namaz klan kimseye u ve u kadar peygamber sevab vardr." (Aure gnyle ilgili olarak bir ok uydurma (mevzu') hadis bulunmaktadr. Keza bu gnde namaz klmak ve oru tutmakla ilgili de yine bir ok mevzu' hadis vardr. Hepsi de irkin ve nemsiz uydurmalardr. (Bkz: bnu'l-Kayym; El-Menr; s. 17. Kinan; Tenzhu'-ara, 2/89. Syut; ElLeliu'l-Masn'a; 2/54.) ki rekat veya daha fazla namaz klmak (belli gn ve gecelerde) ile ilgili hadislerin ounluu uydurmadr. (Bkz: El-Lel; 2/53, vd. Tenzhu'-ar'a, 2/95 vd.) mam bni Kayym bu konuda der ki: "Mevzu" hadisler, hemen belli olur; zira bunlarda bir kapallk (zulmet) ve kusur (rekaket) olduu gibi, ak bir basitlik de gze arpar. Hemen adeta kendisi: "Ben, Raslullah (salat ve selam O'na olsun) adna uydurulmu ve asl olmayan bir haberim" der. Mesel; "Kim kuluk namazn yle ve yle klarsa, onun iin yetmi peygamber sevab vardr." bni Kayym (Allah'n rahmeti zerine olsun) der ki: "Sanki bu iren yalanc: "Gerekte peygamberden bakas Hz. Nuh'un (selam O'na olsun) mr saysnca namaz klsa, bir tek peygamber sevabn almayacan bilmiyor gibi davranmaktadr." (El-Menr; s. 19.) Tefsir alannda ise mevzu' hadisler byk bir blm tekil etmektedirler. Bunlarn banda unlar rnek olarak verebiliriz: Sa'leb'nin, Vhid'nin ve Zemaher gibilerinin Kur'n sureleri hakknda rivayet ettii, hem de sure sure rivayet ettii hadisler, ilim ehlince ittifakla mevzu'dur, uydurmadr. (Mesel; beyy b. Ka'b'dan merfu olarak rivayet edilen hadis bu trden bir hadistir. Nevev der ki: "u, Sre sre olmak kaydyla bey b. Ka'b'dan nakledilen Kur'n'n faziletiyle ilgili hadis, mevzu olan bir hadistir. Bunu zikreden mfessirler kesin olarak hata etmilerdir." bni Mbarek de bu hadis ile ilgili olarak unlar sylyor: "Zndklarn bunu uydurduklarn zannediyorum." (Bkz. Tadrbu'r-Rv s. 188. El-Leliu'l-Masn'a; 1/227. Yine Syt'nin El-tkan'; 2/263.)

Ayrca Kur'an'n faziletiyle ilgili baz hadislerle, baz surelerin fazileti ile ilgili bir ksm hadisler, yetlerle ilgili baz hadisler sahih kitaplarda yer almlardr. Birinci nev'e dair bir ok ulema tasnifler meydana getirmilerdir. Ayrca ikinci eide ait de baz eyler nakletmilerdir. Ancak burada bni Teymiyye'nin sz, bizzat mevzu hadisin kendisiyle ilgilidir. Bunu kartrmamak gerekir. Yani sahih hadisler hakknda syledii bir ey yoktur. (Bilgi iin bkz: Syt El-tkn; 2/256, 263. bni Kayym; El-Menr; s. 42.) Sa'leb'nin kendisi gerekte iyi ve dindar bir zattr. Ancak hatbulleyldir, yani geceleyin odun toplayan gibidir. Tefsir kitaplarnda ne bulduysa, sahih, zayf ve mevzu (uydurma) demeden hepsini nakletmitir. Vahid ise; daha iyi Arapa bilmesine ramen selametten ve selefe tabi olmadan uzak biridir. Baavi'ye gelince: bunun tefsiri Sa'leb'ninkinden daha muhtasardr. Ancak bir farkla ki, Baavi tefsirini mevzu' hadislerden ve bidtc grlerden koruyabilmitir. (Sa'leb; bu zat, Eb shak Ahmed b. Muhammed En-Nisbr Es-Sa'leb'dir. (vh. 427.) Vahid; bu da Ali b. Ahmed En-Nisbr'dir. Tefsin Sa'leb'den almtr, ancak ondan daha iyi Arapa'ya vakftr. Eserleri: "Esbabu'n-Nzl" ile tefsiri vardr. Tefsirleri; "El Basit", "El-Veciz" ve "El-Vast" adl eserlerdir. Ayrca dier kitaplar edebiyat dalna aittir, (vh.468.) Baav ise; Hseyin b. Mes'd b. Muhammed El-Ferr adndaki zattr. Kendisi fakh, muhaddis ve mfessirdir, (vh. 510). Tefsir dalndaki kitab "Ma'limu't-Ten-zl" adl eseridir; matbu ve tannm bir tefsirdir. Vhid'nin tefsirlerinden sadece "El-Vecz" adl tefsiri baslmtr. Ancak Sa'leb'nin "El-Kef ve'lBeyn" adl tefsirinin ise, bir ok yazma paralan Kahire'de "Dru'l-Ktbi'l-Msryye" ile Ezher ktphanesinde bulunmutur. (Bkz: Dru'l-Ktb'l-Msryye yazmas, tefsir blmnde 797 rakkamyla, Ezher'inkisi ise yine tefsir blmnde 2056 rakkamyla bulunmaktadr.) bni Teymiyye merhum, burada szn ettii bu tefsire, "Minhac's-Snnet in-Nebeviyye" adl kitabnn deiik yerlerinde iaret etmitir. Deerli lim Abdulfettah Eb Gudde, mam eknevi'ye ait olan "El-Ecvibetu'l-Fdla" adl kitaba ek olarak yazd deerli dipnotlarnda bunlara iaret etmitir. Vahid, hocasnn tefsiri hakknda demitir ki: "...Btn mmet onun anlattklarnn muhtelif olmasnda (rivayetlerinin deiik olmasnda) ttifak etmilerdir. Daha nce yazlm olanlara nisbetle bunun stnln belirtmilerdir. Btn bu grler erevesinde ve Sa'leb "Hatbul-leyl'dir" ifadesinde biraz durmak gerek. Biz kitabnda tesbit ettiimize gre, o denildii gibi de "Hatbulleyl" deildir. Haberleri ve eserleri naklederken senedin zikrini terkediyor deildir. Nitekim Irak'nin de zikrettii gibi "Bu en basit bir mazerettir. nk o tefsirine bakan senedini aklamaya ve ona muttali olmaya yneltiyor, havale ediyor." (Bkz: Minhacu's-Snne, 4/4, El-Ecvibetu'l-Fdla; s. 101, 103. Dru'l-Ktbi'l-Msryye yazmas; Tefsir; Rakkam; 53, Varak; 5. Tadrbu'r-Rv; s. 189.)

Tefsir kitaplarnda mevzu hadisler pek oktur. Bunlardan "Besmeleyi cehren (sesli) okumak ile ilgili" bir ok hadisler; (Bu gr bni Teymiyye merhumun benimseyip zerinde durduu ve savunduu bir grtr. bni Teymiyye bu konuyu ele ald srada, ayrca "Besmele"nin cehren yani aktan okunmayacana dair sahih hadisler ortaya koymutur. bni Teymiyye der ki: "Hadis ilminde sz sahibi olanlar, Besmele'nin cehriyle ilgili sarih bir hadisin olmadnda ittifak etmilerdir. Ancak cehrin sarahaten varln belirten mevzu hadisler vardr. Mehur Snen sahipleri bu konuda bir ey rivayet etmemilerdir. Bu mevzular Sa'leb, Mverd ve benzeri kimseler tefsirde rivayet etmilerdir. Ya da baz fkh kitaplarnda mevzu' hadis ile mevzu olmayan ayrd edebilecek bir bilgiye, temyiz kabiliyetine sahip olmayan kimselerin rivayetleri vardr. "Dre-Kutn, Besmele'nin cehriyle (aktan okunmasyla) ilgili hadislerin hepsini zikretmitir. Ona; "Bu konuda sahih bir hadis var mdr?" diye sorulduunda, Dre-Kutni u cevab vermitir: "Hz. Peygamber'in (salat ve selam O'nadr) byle bir hadisi yoktur. Sahabe'ye gelince onlardan sahih ve zayf olmak zere rivayetler mevcuttur." Yine Eb Bekr El-Hatb bunun benzeri bir soru ile karlatnda iki hadis zikretmitir. bni Teymiyye de. bu iki hadis ile bir hccet (delil) ikame olunamayacan aklamtr. bni Teymiyye demitir ki: "Besmele'nin cehriyle lgili bir ok hadisler yalandr. nk iler cehri uygun grmektedirler. Halbuki bu hadis uyduranlar, guruplarn en yalanclardrlar. Bu alanda bir ok hadis uydurdular, bylece insanlar dinlerinde pheye drdler." Burada dnlmesi gereken udur ki: bni Teymiyye'nin sz bu konu etrafnda "oka sarih olan" hadisler zerinde durulmasn istemektedir. Yoksa arz bir yol ile veya iaret yoluyla "Besmele'nin cehrine" delalet eden hadisleri tmyle inkar ediyor deildir. bni Teymiyye'ye gre, her ne kadar bu cehr ile lgili hadisler, cehr ile ilgili olmayan dier hadisler derecesine ulaamyor. Ancak bni Teymiyye'nin szlerinde "bu hadisler mevzudur." diye bir sz de yoktur. Fakat konu etrafnda hayli uzun grler bulunmaktadr. (Bkz: Mecmu'atu Fetavy bni Teymiyye; 1/74, 87. El-Mntek min Ahberi'l-Mustafa; 1/372. Neylu'l-Evtr; 2/205. Sahihi Mslim; Nevev erhi; 4/110. Fahru'r-Rz; 1/203. bni Kesr; 1/16. evkn; Fethu'l-Kadr; 1/7. Tirmiz; Camiu's-Sahh; 2/12. Ayrca bu konuyla ilgili Ahmed kir'in Tahkiki.) Hz. Ali'nin, namazda iken yzn tasadduk ettii ile ilgili uzun hadis yine buna bir rnek tekil etmektedir. Halbuki bu hadis de ilim erbabnca ittifakla mevzu'dur. (Bu hadis deiik yollardan rivayet olunan bir hadistir. Taber ve daha bakalar tahric etmilerdir. Bunu da Maide suresinin 55. ayetinin tefsirini yaparlarken ele almlardr. Meali yledir: "Sizin yriniz ancak Allah'dr, O'nun peygamberidir. Allah'n emirlerine boyun eici olarak namaz dosdoru klan, zekat veren o mminlerdir." Bunun manas: Hz. Ali Efendimize, kendisi namazda rkda iken bir dilenci gelir ve o da ona yzn verir. Bunun zerine bu yet nazil olur. bni Kesr

bu rivayetle ilgili olarak der ki: "snadlarnn zayf oluu, ricalinin (yani ravilerinin) de mehul olmalar nedeniyle bunlar tamamiyle sahih deildir. "Merhum Ahmed akir ise, Taber'nin tahric ettii bu hadis ile ilgili olmak zere yle bir ilave yapmtr; "Bu eserlerin hi biri dinde hccet deildir." (Bkz: bni Kesr; 2/71. Tefsir-i Taber; 10/425.) Ayrca: "Veliklli kavmin HDN" (Ra'd:7) de geen "Hdin" kelimesinden kasdn, Hz. Ali olduu hadisi; "Ve te'iyeh znn vaiyeh" (Hakka: 12) ayetinde geen "zn" den maksad Hz. Ali'nin "Kula" olduu hadisi de bu trden mevzu' olan hadistir.

(bni Abbas'n hadisini bni Cerr, bni Merdye, Eb Nu'aym ve daha bakalar tahric etmilerdir. bn Abbas der ki: "Ra'd suresinin 7. yeti olan: "nnem ente mnzirn ve liklli kavmin hdin" "Sen ancak bir uyarcsn (mnzir), her kavmin de bir hidayet rehberisin." ayeti nazil olduunda, Raslullah (a.s.) elini gksne koyarak: "Ben Mnzirim." eliyle Hz. Ali'nin omuzuna iaret ederek: "Ey Ali sen de Hd (Hidayete erdiren) sin, benden sonra senin vastanla hidayete erecek kimseler hidayete ereceklerdir" buyurdu." bni Kesr diyor ki: "Bu, iddetle inkar gerekli olan bir hadistir." Her halkrda ayetten maksadn bu olduu ihtimalden ok uzaktr. nk yetin siyakna gre, "Hd" nin Raslllah (salat ve selam O'na olsun) olduuna iaret vardr. Nitekim bir yette buyuruluyor ki: "Her millet iinde mutlaka bir uyarc (mnzir) gelip gemitir." (Ftr; 24.) Mchid, Katde, Abdurrahman b. Zeyd ve daha bakalar (Allah hepsinden raz olsun) bu grtedirler. Nitekim, yetin tefsiriyle ilgili olarak bni Abbas'tan sahih yollarla gelen rivayet bundan bakadr. Burada bu tefsiri yapan kimsenin daha baka ince kavraylar da bulunmaktadr. nk Hz. Peygamber'in (salat ve selam O'na olsun) vefatndan sonra hidayete erdirmeye Ali'yi vasta klmaktadr. Ancak burada yetten anlalan bir ok eylerde ise, (zhul) yaplmta. (Bak: . Kesir; 2/501. Fethu'l-Kadr; 3/66.) (Bkz: Hakka suresi; 11, 12. bni Teymiyye merhumun iaret ettii bu hadise gre; ad geen yetler nazil olduunda Raslullah (salat ve selam O'nadr) demitir ki:

"Rabbimden bunun Ali'nin kula olmasn istedim." "Bir dier hadise gre: "Nebi'nin (salat ve selam onadr) Ali'ye yaklamas emrolundu, ona bildirmesi ve Allah'n rzasn almas... " bunun zerine Hakka sresindeki iki yet nazil oldu. bni Kesir'in iaret ettii gibi her iki hadis de sahih deildir. (bni Kesr; 4/413. Fethu'l-Kadr; 5/274.) Ad geen iki yet: * "nn lemm ta-l-m hamelnkm fi'l-cariyeti. Li-nec'a-leh lekm tezkiraten ve te'iyeh znn v'iyetn." (Hakka suresi: 11,12) Meali: "Hakikat (her yan) su bast (mutad haddini at) zaman sizi gemide biz tadk. Onu sizin iin bir t ve ibret yapalm, onu belleyen kulaklar da bellesin diye.") NDEKLER nc Blm

Drdnc Blm kinci Nevi Tefsirde stidlal Ynyle Meydana Gelen htilaf htilaf sebeplerinden ikinci nevi, nakil yoluyla olan ihtilaf deil de, istidlal itibariyle meydana gelen ihtilaftr. Sahabe, tabin ve onlara iyilikle tabi olan tebe-i tabin tefsirlerinden sonra en ok iki ynden hatalar vukubulmutur. Aktarla aktarla bize szleri anlatlan kimselerin tefsirlerinde bu iki cihetten hi bir ey neredeyse bulunamaz. rnek olarak Abdurrezzk'n tefsiri, Veki'nin, Abd b. Hamid (veya Humeyd) 'in, Abdurrahman b. brahim b. Duhaym'n (Allah onlardan raz olsun) tefsirleri gsterilebilir.

(Abdrrazzk b. Hemmam es San'an Eb Bekr, (vh. 211)' dir. Takrib sahibi kendisi hakknda der ki: "O sikadr, hafz ve musannftr." Veki' b. Cerrah Eb Sfyan, (Vh. 197)'dir. ann Irak'ta muhaddisi idi. Onun hakknda mam Ahmed b. Hanbel der ki: "Ondan daha ok Allah'dan korkan ve hfz ynnden ileri olan birini grmedim." Abd b. Hamd, (vh. 429). Kendisi sika ve hafzdr. Tefsirinin yannda ki de Msned'i bulunmaktadr. bni Hibbn, adnn Abdlhamd olduunu iddia etmitir. Abdurahman b. brahim Ed-Dmak ki, Duhaym lakabyla anlmaktadr, (vh. 245). Kendisi sika, salam bilgili (itkan sahibi) ve hafz bir zattr. anda am'n muhaddisi idi. imdi bu hadisler ve aada adlar zikredilecek hadisler hakknda bilgi sunalm: bni Teymiyye bunlar hakknda ne demi, ulemadan bakalar bunlar hakknda neler konumular, bunlara sadece iaret edip geelim. Bu deerli risalenin bir baka basksnda bunlar gayet etraflca aklanmtr. Biz burada sadece bu tefsirlerden bazlarna iaret etmekle yetineceiz. Bunlar da, temeli rivayete dayanan nl tefsirler olacaktr. Geri Taber bunu byk kitabnda toplamtr. Nitekim, bakalar da bunlardan bazlarn almlardr. Biz ise Abdrrezzk'n tefsirinde bunu yapmaya alm ve bu incelemeyi Dru'l-Ktbi'l-msryye yazmasn birok defa yaptmz bavuru sonucu elde etmi, daha sonra da byk bir ksmn ondan aktarmtk. Haddi zatnda bu tefsirin, ravisinden ziyade sahibine nisbet edilmesi daha uygundur. Abdrrezzk'n tefsiri, aslnda Abdrrezzk rivayetiyle Katade'nin tefsiridir. Abdrrezzk, Ma'mer'den, Ma'mer'de Katade'den rivayet etmitir. Ayrca Katade'nin tefsiri, Taber'nin kitabnda baka tariklerle de yer almtr. Aslnda malum olduu zere Abdrrezzk'n kendisiyle en iyi tannd deerli kitab "El-Musannaf"dr. Bu eser, Muhaddis Allme eyh Habibrrahmn ElA'zam'nin tahkiki ile Beyrut'da Mektebu'l-slm karmaya balamtr.)

Ayrca mam Ahmed b. Hanbel'in tefsirini, shak b. Rahye'nin tefsirini, Baky b. Mahled'in tefsirini, Eb Bekr b. Mnzir'in, Sfyn b. Uyeyne'nin, Sneyed'in, bni Cerr'in, bni Eb Htim'in, Eb Sa'd El Eec'in, Eb Abdullah b. Ma'ce'nin ve bni Merdye'nin tefsirlerini de bu neviden rnek olarak gsterebiliriz. (108) (mam Ahmed b. Muhammed b. Hanbel; Eb Abdullah, (vh. 241.) Onun yakn shak b. brahim, Eb Muhammed b. Rahye El-Mervezi (vh. 238). Horasan'da ann alimlerindendir. Hadis ve fkh alannda derin bilgisi bulunmaktadr. slm prensiplere ball (vera'), zhd ve takvasyla tannr. Baky b. Mahled; Eb Abdurrahman El-Endels El-Kurtub (vh. 276) bn Bekval'e gre slm'da onun tefsiri gibi tefsir telif edilmemitir. Muhammed b. brahim b. Mnzir en Nisbr Eb Bekr. Hafz ve metehid bir zattr. (Vh. 198). Hseyin b. Dvd El-Masis Eb Ali, Sneyd lakabyla tannmaktadr. Hafz ve muhtesib bir zattr.

Mfessirlerin ve tarihilerin hocas Mctehid mam Eb Ca'fer ise; Muhammed b. Cerr Taber adndaki zattr. (Vh. 310). bni Eb Htim'e gelince; bu zat, Abdurrahman b. Muhammed b. Eb Hatim Et-Temmi Er-Rz'dir. "le-lu'l-Hads" adl kitabn sahibidir. (Vh. 327.) Abdullah b. Sa'd b. Husayn El-Kind, El-Kf Eb Sa'd ise, El-Eec diye bilinir. Sika ve fazl bir kimsedir. Kfe'nin nuhaddisidir. (Vh. 257). bni Ma'ce; mehur "Snen" adl eserin sahibidir. Muhammed b. Yezd b. Ma'ce Eb Abdullah ElKazvn, hadiste imam olup, bu alandaki ilimlerde sz sahibidir. (Vh. 273). bni Merdye ise; Ahmed b. Ms b. Merdye El-sfahn Eb Bekr'dir. Hafzdr, tarihi ve mfessirdir. (Vh. 410). kinci blmde "Aktarla aktarla..." diye devam eden ksmdan (108). dipnot'a kadar yani "gsterebiliriz" ksmna kadar yer alan ifadeler bir parantez cmlesi (Cmlei mu'terize) 'dir. Bu parantez cmlesinden sonra yer alan ve bni Teymiyye'ye ait olan (Bunlardan sebeplerden birisi) de: "Bir gurup manalara balandlar..." tarzndaki ifadesi ise unu belirtmek istiyor: Gerekte ihtilaf bu insanlar arasnda meydana gelmektedir. Burada unu da eklemek isteriz: bni Teymiyye'nin 15 tefsiri rnek gsterdiini grmekteyiz. Hal tercemelerini bildiren veya kitaplarn durumlarna iaret eden eserlerin hepsi bunlar delil gstermilerdir. Biz gsterilen bu delillerden bazsn kaybettik, (elimize gemeden kayboldular). Baz tefsir rnekleri de ya tamamen veya eksik de olsa bu gn elimize gemi bulunmaktadr, rnekleri mevcuttur. Gerekten, bni Teymiyye merhumun hadis, snnet ve eserlerle, ncekilerin szleri hakkndaki bilgisi o derecededir ki, bu hususta o, selef metodu zere hareket etmitir. yle ki alar hayrete brakacak ve nesillerin takdirini toplayacak bir tarzda bunlar toplayabilmitir.) Bu iki sebepten birisi; Bir grup, kavramlar ve manalar zerinde balanp kaldlar. Sonra da Kur'n lafzlarn bu manalara hamlettiler. kinci grub ise; Arap dilini bilen kimselerin mcerred olarak caiz grdkleri veya uygun bulduklar ifadelerle Kur'n' tefsir ettiler. Bunlar srf dile nem verdiklerinden tr, Kur'n ile konuana (yani Hz. Peygamber'e), kendisine Kur'n indirilip de onunla muhatab olana bakmakszn, dorudan Arap dilini bilmekle yetinip tefsir ettiler. Birinciler, delalet ve beyan bakmlarndan Kur'n lafzlarnn uygun manalarna bakmakszn, mcerred, kendilerince uygun bulduklar manalara riayet ettiler. kinciler ise mcerred lafza riayet ettiler. Bu hususta lafz, bununla konuana * veya kelmn siyakna uyuyor mu, uymuyor mu bakmadlar; ona hi ehemmiyet vermediler. Bunlar, Araplarca uygun olan lafzlarla tefsir ynn setiler. ( * Bundan murad; Allah'n kelmn tefsir etmek, Allah iin caiz olan ve olmayan bilmeden

mmkn olmaz demektir. Nitekim Cenab' Hak iin (kendisini takdis ve tenzih ederiz) faskl emretmesi sahih deildir. Bu bakmdan: "Ve iz eredn en-nklike karyeten emern mtrefih fe-fesek fha" yetinin tefsiri ele alnrken; yette geen "EMR" kelimesi Arap dilinde sadece "emir" manasna deildir. Aksine bu yete mana verirken, Allah (c.c.) iin uygun olan mana ne ise onun izafe edilmesi gerekir. ou zaman zaten cmlenin gelii (kelmn siyak) bu manay snrlar. Bunun iin bni Teymiyye merhum: "Lafz, bununla konuana (mtekellim bih) ve kelmn siyakna..." diyerek birbirine balamtr. Ayetin meali: "Bir memleketi helak etmek dilediimizde onun nimet ve refahndan marm elebalarna emrederiz de orada (bu emre ramen) taatten karlar." (sr; 16) Sonra bu kimseler, lgtta lafzn bu manaya ihtimali olduu noktasnda ise ou kez hata ettiler. Nitekim kendilerinden ncekiler de bu konuda aynen hata etmilerdir. Birinciler, kendisiyle Kur'n' tefsir ettikleri manalarn bir ounda yanldklar gibi ikinciler de yanlmlardr. Geri ilklerin manaya baklar, ikincilerin de lafzlara baklar daha ncelik kazanmaktadr. lkler iki snfta mtalaa olunurlar: Bazs Kur'n lafznn delalet ettii ve kendisiyle murad olunan manay brakmlar; baka mana vermilerdir. Bazan da delalet etmedii ve kendisiyle murad olunmayan manalara hamletmilerdir. Her iki halde de olumsuzluunu veya isbatn kasdettikleri mana batl olmutur. Bunlarn hatalar bylece hem delilde ve hem de delil getirilen eyde (medlul) meydana gelmitir. Veyahut da nefyini veya isbatn kasdettikleri (olumsuz veya olumlu olarak deerlendirdikleri) mana gerek olur da hatalar ve yanlglar medlulde deil de delilde ortaya kar. Nitekim bu manadaki yanlmalar Kur'n tefsirinde meydana geldii gibi, aynen hadislerin tefsirinde de meydana gelmitir. Hem delil ve hem de medlulde hata edenler bid'at ehli kimselerdir. Bunlar dalalet zere birlemeyen ve orta yolu benimseyen, hak zere olan kimselere muhalif olan bir inanca saptlar. Nitekim mmetin selefi ile selef imamlar bu orta yol zere olan kimselerdir. Bu bid'a ehli taifeler Kur'n'a yneldiler; onu kendi grlerine gre tevil ettiler, mezhepleri iin yetleri delil gsterdiler. Fakat mezhepleri iin delil olarak gsterdikleri yetlerin buna delaleti de sz konusu deildir. Bazan da yine bu taifeler mezheplerine uygun gelmeyen delilleri, mezheplerine uygun dmesi iin kelimelerin yerlerini deitirmek suretiyle tevil yoluna gidiyorlar. Yine bunlar arasnda saylan Hriciler, Rfziler, Cehmiyye, Mu'tezile, Kaderiyye, Mrcie ve daha baka frkalar da ayn yolu seenlerdir. Mesel Mu'tezile'yi ele alabiliriz. Kelam ve tartma asndan en nde gelen bir taifedir. Bunlar kendi mezheplerinin metodlarna gre bir ok tefsirler tasnif etmilerdir. Bu tefsirler arasnda Abdurrahman b. Keysn El-Asamm'n tefsirini,

afi ile mnazaralar olan eyh brahim b. smail b. Uleyye'nin, Eb Ali El-Cbbai'nin tefsirleri gibi. Ayrca: Kad Abdlcebbr b. Ahmed El-Hemedni'nin Tefsir-i Kebr'i, Ali b. s Er-Rummni'nin "El-Cmi li-lmi'l-Kur'n", Eb'l-Ksm Ez-Zemaheri'nin "Keaf"n bu tefsirler arasnda sayabiliriz. (Yukarda adlarn verdiimiz tefsirler ierisinde en mehuru, Zemaner'nin "Keaf" dr. Bu tefsirin bir ok basklar yaplmtr. Ancak Zemaher'nin yanld noktalar Maliki limlerinden bni Mnir ve daha bakalar tenkid ederek gerekleri dile getirmilerdir, zellikle delil ve delil getirilen ey (medlul) konusundaki hatalarn tesbit etmilerdir. Kitap Zemaher'nin yanlglaryla dopdoludur ki, -biz bunlarn bir ksmn ortaya koyduk- bunlar sadece tevil konusunda da deildirler. Hem dil bakmndan ve hem de belagat noktasndan yanlglarn ve ayni zamanda kendi istei dorultusunda yapm olduklar tefsirleri de ortaya koyduk. Btn bunlar bizim "Hakim Cem" ile ilgili olan bir risalemiz de mevcut bulunmaktadr. Bir dier mnasebetle bu konuda geni bilgi vermeyi umarz. Zemaher, Mahmud b. mer Eb'l-Kasm ki, Crullah lakabyla bilinir. (Vh. 538) Eb Bekr El-Asamm, Mu'tezile ricali tabakasndan altnc tabakada yer alr. Tefsiri "Acp ve gzel" diye nitelenir. Eb Ali El-Cbbi Muhammed b. Abdlvehhb: (Vh. 203) Kendilerince etki bakmndan bunun tefsiri en az etkili olandr. Biz bu tefsirden, Kd Abdlcebbr'n "Mtebihu'l-Kur'n" na yazdmz mukaddimede sz etmitik. Eseri 1969 ylnda neretmitik. Nitekim ayn mukaddimede Kd Abdlcebbr'n da tefsirinden sz etmitik. Kd Abdlcebbr (Vh. 145)dir. Ayrca biz bu mukaddimede bni Arabi'nin; "Kd Abdlcebbr, tefsirini Eb'l-Hasan El-E'ar'ye ait olan (Hzin'den) almtr" szn de tarttk. Rummn Eb'l-Hasan (Vh. 384). bni Kd ehbe, bunun tefsiriyle ilgili olarak unlar yazyor: "Byktr, iinde deerli bilgiler mevcutur." Kur'n tefsiriyle ilgili olmak zere Mu'tezile metodunu ieren ve basmak iin takdim etmi olduumuz aratrmada bu tefsirlerle ilgili olarak yeter bilgi verilmitir, hatta fazlasyla bilgi verilmitir. Bu aratrmada sz konusu kitaplardan bize ulaanlar hakknda aydnlatc noktalara, metoddan nasl ayrldklarna dair aklamalara rastlanabilecei gibi, ayrca onlarca dnce metodu nedir, ne deildir, bunlara da iaret olunmutur.) u yukarda isimlerini saydmz kimseler ve benzerleri Mu'tezile mezhebini benimseyip, savunan kimselerdir. Mu'tezile'nin esaslar be tanedir. Onlar bu esaslara u isimleri vermilerdir: a - Tevhd, b - Adalet, c - El-Menzilet beyne'l-menzileteyn,

d - Vad'in infaz (cezann infaz), e - Emri bil-Ma'rf (iyilii emretmek), Nehyi anil-mnker (ktlkleri yasaklamak). Bunlarn tevhidi, Cehmiyye'nin tevhididir ki, sfatlarn reddini ierir. Bundan dolaydr ki yle derler: "Allah (c.c.) grlmez; gerekte Kur'n mahluktur. Allah (c.c.), lemin zerinde deildir. lim, Kudret, Hayat, Semi', Basar, Kelm ve Meet onunla kaim olmaz, yani sfatlardan hi bir sfat onunla kaim olmaz." (Cehmiyye mezhebi, Semerkantl Cehm b. Safvn'a nisbet edilir. (Vh. 128). Bunlar tam bir cebre inanrlar. Nitekim mezheplerle ilgili eserler bundan sz ederler. lah sfatlar konusunda Mu'tezile, Cehmiyye'nin grn almtr. nk Cehmiyye sfatlar reddeder, kabul etmez. Ancak Mu'tezile, Cehmiyye gibi tamamen sfatlar reddetmez, yani bunlarnki mutlak red deildir. Zira mutlak red, adet olarak Cehmiyye'ye nisbet olunur. Bunlara gre, Allah'n zatnn bunlarla kaim olmas, O'nun zd sfatlarla anlmamasn temin iindir. Yoksa onlar, Allah'n zat ile ilgili olarak bu sfatlara fazla (zaid) bir mana veriyor deillerdir. Geri onlar bunu, Cenab- Hakk' tenzih etmek iin sylyorlar. Bunun byle olduu bilinmekle birlikte bu tenzihte an gidiyor ve frata varyorlar. Bu, onlarn gya tenzihte aklen ileri srdkleri eydir. Nitekim, bni Teymiyye buna iaret etmitir. Yukarda sunduumuz bu grler, Mu'tezile'nin Badadiyye koluna aittir; Basrallar bu grte deildirler. (Bk. Eb Hasan E'ar; "Ellma'"; s. 26, 31. Kd Abdlcebbr; erhu Usli'l-Hamse; s. 182 vd. Hkim Cemi'nin "Et-Tenzb fi't-Tefsr", yazma nsha, uara suresi tefsiri, varak: 21.) Mu'tezile'nin: "Allah (c.c.) alemin zerinde deildir" eklindeki gr, konusunda -ki bni Teymiyye buna deinmiti- bilindii gibi dier mezhep ve frkalar onlarla mterek dnceye sahiptirler.) Onlarn adalet anlay ise yledir: Gerekte Allah (c.c.), btn kainata dilemedii gibi, hepsini de yaratmad; ayrca bunlarn tamam zerine kadir de deildir. Bilakis onlarn anlayna gre, kullarn fiillerini Allah (c.c.) yaratmad; ayn zamanda ne hayr ne de erri yaratm deildir. Allah er' olmayann dnda bir ey murad etmedi. Bunun dnda kalan eyler Allah'n meetinin (dilemesinin) dnda kalan eylerdir. (Mu'tezile'nin "adalet gr"ne gre, Allah'n btn fiilleri gzel olan fiillerdir. nsan kavrayyla Allah, irkini (kabh) ilemez. O ancak kendisi iin vacip olan iler. te bundan dolaydr ki, onlar, kullarn fiilleri kendileri sebebiyle sonradan olmadr (hadis), dncesinde icma etmilerdir. Allah (c.c.) kullarn menfaati iin onlar mkelef tutuyor, nk onlar sevaba arzediyor. Kullara gleri yetmeyecei eyi yklemez. Allah, kendisine itaat edene sevap verir, isyan edene de azab eder. (Bkz. Kd Abdlcebbr; erhu Usli'l-Hamse; s. 132. Emal El-Murtazar 1/344.) Bu konuda mteahhirn (sonraki) iiler bunlarla ayn grleri paylatlar. Mesel Mfd, Eb Ca'fer Ts ve benzerleri bunlardandr. Eb Ca'fer'in bu anlamda tefsiri vardr. (eyh Mfid; Muhammed b. Muhammed El-Akberi Eb Abdullah olup, bni Muallim diye bilinir. Kendi zamannda a riyaseti kendisine kadar ulamtr. (VCh. 413). Eb Ca'fer Ts ise, Muhammed b. Hasan adndaki zattr. ia'nn fakihi ve musannifidir. eyhu't-Tife lakabyla bildinir. Bir ok telifleri vardr. Necef ve Beyrut'ta baslan tefsiri "Et-Tibyn", El-Cami' li-'ulumi'l-Kur'n adyla bilinir. Baz Yemenli tarihilerin belirttiine gre, Zeydiyye mezhebi bu tefsirden yararlanmaktadr.)

Ancak onlar buna ayrca mamiyye'nin sn-aeriyye inancn ilave ettiler. nk Mu'tezile bu grte deildir. Yine Mutezile Hz. Eb Bekr, Hz. mer, Hz. Osman ve Hz. Ali'nin halifeliini inkar etmez. Ahirette Vaidin yani cezann infaz noktasnda ise Mu'tezile ile Hariciler ayn gr paylamaktadrlar. Bu da: "Byk gnah ileyenlere efaat olunamayaca ve hi bir zaman cehennemden kamayacaklar, ebediyyen cehennemlik olacaklar" grdr. Ayrca onlarn bu grlerini baz taifeler reddetmilerdir. Bunlar da Mrcie, Kerrmiyye, Kllbiyye ve bunlar gibi dnenlerdir. Bazan iyi ve bazan da hatal grlere sahip bulunuyorlar. (bni Teymiyye, kendi grlerine gre Kur'n' tevil eden bid'at snflara daha nceki sayfalarda deinmiti. Biz de ayn blmde Mrcie'ye deinmemitik. Burada Mrcie'nin iki eit olduuna iaret etmek iyi olacaktr. Birinci gurubu, ok aa ve kt olan bir koldur ki, bunlar yle dnr: "Kii mmin ise, onun Allah'a isyan etmesi, kar gelmesi bir ey ifade etmez; zararl deildir. Nasl ki kfrn yannda itaatin bir yarar yoksa, imann yannda da masiyyetin bir zarar yoktur." kinci gurup ise: Hariclerin ve Mutezile'nin byk gnah ileyeni (mrtekibi kebire) imandan km saymalar ve ebed cehennemlik kabul etmeleri dncesine kar olan Snn murcie'dir. Onlar, Mrcie'lik dncelerinde unu savunurlar: "Kiinin ii Allah'a kalmtr; dilerse azabeder, dilerse balar." bni Teymiyye merhumun da iaret ettii gibi, Mu'tezile'ye cevap vermekle bunlar iyi yapmlardr. (Bkz: sfereyni, Et-Tabsr Fi'd-Din; s. 90 Taliklisi. Yine bu nemli mevzu le ilgili olarak bkz: Abdlhay Leknev; Er-Raf'u ve't-Tekml fi'l-Cerhi ve't-Ta'dil; s. 149 vd. Tahkik: Abdulfettah Eb Gudde.) Kerrmiyye ise: Sicistanl, Mebbihe'den ve Haev olan Muhammed b. Kerrm'n tabileridir. (Vh. 255). Buna tabi olanlar "Horasan Mcessimesi" diye bilinirler. Baz alimler bunu tekfir etmilerdir. (Bkz. Badad, El-Fark Beyne'l-Firk; s. 215. Et-Tabsr fid-Din; s. 99. Badad, Usl'd-Dn, 337.) Bunlar Mutezile ile iki ynden elikilidirler. Nitekim eyhlislm da buna deinmiti. Kllbiyye; Bunlar Abdullah b. Sa'd -veya bni Muhammed- Eb Muhammed b. Kb'a nisbet edilirler. Kattldr. Ehli Snnet, kelam imamlarndan biridir. Yaklak (Vh. 240) civarlardr. Bundan sonra onun grlerinden mam Eb'l-Hasan El-E'ar yararlanmtr. (Bkz. bni Nedm, Fihrist; s. 255. Sbk; Tabakatu'-fiiyye; 2/299.) Buna gre kelam sfatlar iki nevidir: Biri zat ile kaim olan nefs kelam, dieri okunup yazlan kelam. zellikle bu gr daha tercihli olarak ona nisbet edilir. (Bkz. bni Hacer, Fethu'l-Br, 13/388.) yle ki iki taraf, aralarnda elikili durumlara dyorlar. Nitekim bu konuda baka yerde tafsilat verilmitir. Sonu u ki, bu gibi guruplar, nce bir gr kabul ediyorlar, sonra da Kur'n lafzlarn bu gre gre tevil ediyorlar. Halbuki onlarn bu grlerini teyid eden bir gr ne Selefi salih olan sahabeden, ne iyilikle onlara tabi olanlardan ve ne de Mslman imamlardan iitilmemitir. Bu konuda, hi bir tefsirleri de mevcut deildir. Yani (ad geen gruplar) tamamen kendi ind grlerini

ortaya koyup, yet lafzlarn bunlara hamletmilerdir. Onlarn batl tefsirlerinden her hangi biri ele alndnda bunun batl olduu bir ok ynlerden ortaya kar. Bu da zellikle iki ekilde bilinir. - Bazan szlerinin fasid olduunun bilinmesiyle, - Bazan da Kur'n' tefsir ettikleri eyin fasidliiyle ortaya kar. Ya onlarn szlerinin aleyhine bir delil vardr veya onlara muarz olan bir cevap bulunur. Bunlardan bazlar ibarelerinin ok fasih olmasna dikkat ederler ki, ifadelerindeki bid'atleri gizlemi olsunlar ve iin farkna (varlmasn). Bylece bir ok kimseler farkna varamadklarndan bilemezler. Mesel "Keaf" sahibini ve benzerlerini rnek verebiliriz. Hatta yle ki, batl bir dnceye sahip bulunmayan bir ok kimseler arasnda bunlarn batl tefsirleri Allah diledike reva bulmutur. (Daha nce Zemaher'nin tefsirinde bir ok bid'atlar vcuda getirdiine iaret etmitik. Ayrca skenderiyeli bni Mnr Ahmed b. Muhammed'in (Vh. 683) tefsirinde bu noktalara iaret ettiini de yazmtk. Yani Zemaher'nin lmnden yaklak 150 yl sonra. Keafn, Zeyl'li olarak en mehur basklarnn banda bni Mnr'in: "El-ntisaf Mine'l-Kef" adl haiyesi gelir.) Hatta yakinen tandm baz tefsir alimlerini ve baka alimler, kitaplarna ve tefsirlerine, szlerine onlarn usullerine uygun ifadeleri ve grleri aynen almlardr da, bu grlerin fesadn bildikleri ve metodlarnn yanlln anladklar halde, iaret etmemilerdir. te btn bu kimselerin bu tr tevilleri ve sapklklar sebebiyle Rafz (mmiyye olan Rafz) grler, sonra Felsef grler, Karmatiler ve daha bakalarna ait grler daha kolay yollar bulabilip yayldlar, zellikle bu ite daha ileri gidenlerde bu, daha ok grld. Bilhassa bu hususta daha ok ileri gidenler Felsefeciler, Karmatiler, Rafzler olmulardr. Kur'an', lemi hayrette brakacak ekilde tefsir ettiler. Mesel: Rafzlerin tefsirlerine rnek olmak zere u yetleri gsterebiliriz: "Tebbet yed Eb Leheb'in." (Eb Leheb veya Mesed suresi, yet: 1) Burada "yed" dan maksad, Eb Bekir ve mer'dir. "Lein erekte leyahbatanne 'amelke." (Zmer: 65) Yani hilafet konusunda Hz. Eb Bekir, mer ve Ali murad olunuyor ki, mana: "Eer sen (onlarla) ortak olursan amelin boa gider." Yine bir baka yet: "nna'llaheye mrukm en-tezbeh bagaraten." (Bakara: 67. Bu yette hitap, Hz. Musa ve kavminedir) Burada geen "bagaraten" den maksad Hz. Aie'dir.

"Fegtil eim-met'el-kfri" (Tevbe; 12) yeti de Hz. Talha ile Zbeyr diye tefsir edilmitir. Yani kfrn liderleri olan bu kimseleri ldrn diye tefsir etmilerdir. Keza "Merace'l-bahreyn" (Rahman; 19); bu da Hz. Ali ve Ftma diye tefsir edilmitir. "El-l'l ve'l-mercn" (Rahman; 22. "Yahrucu minhm el-l'l ve'l Mercan"); bu yet de Hasan ile Hseyin diye tefsir edilmitir. Yine: "Ve klle ey'in ahsaynh f-immin mbn" (Yasin; 12) yetini de Ali b. Eb Talib diye tefsir etmilerdir. Yine: "Amme yeteselne ani'n-Nebeil Azimi" (Nebe' (Amme): 1, 2) yetini de Eb Talib'in olu Hz. Ali diye tefsir etmilerdir. Ayrca: "nnem veliyykm-llah ve Raslh, ve-llezine men-llezne yugmne's-salte ve y'tne'zzekte ve hum rki'n" (Maide; 55) yetini de Hz. Ali diye tefsir etmilerdir. lim ehlinin icmayla ifade edildii gibi bir ok mevzu hadisler bu alanda Rafzler tarafndan dile getirilmitir. Bu da Hz. Ali'nin namazda yzn tasadduk etme hadisidir. (Bu konuda nceki sayfalara ve dipnotlara baknz. Bylece mesele akla kavuuyor. Hadis uyduran ve bunun Arapada hal ifade ettiini syleyenlerin durumu belirleniyor. Mesele, bazlarnn anlad gibi deildir. Onlar, "vehm rki'ne" yi, "ve yutne'z-zekte" den "hal" yapmaktadrlar. Bu takdirde mana: "Onlar rk halinde iken zekat verirler" oluyor ki, bu tamamen hatah ve yanl bir yorumdur. bni Kesir bu konuda der ki: "Eer i onlarn dedii gibi olmu olsayd, bu takdirde zekt rku'da iken vermek, baka halde iken vermekten daha efdal olabilirdi; nk bu, vlmektedir. Halbuki i byle deildir. Hi bir alim bunu byle anlamad gibi byle de yorumlamamtr..." Bylece yetten maksadn aka u olduu anlalmaktadr: "Vehm rki'n-yani onlar rkda olduklar halde..." demek; "bunlar, Rablerine boyun edikleri, onun nnde eildikleri, itaat etmek suretiyle emirlerine ram olduklar, emirlerini balarnn tac yaptklar halde..." gerek namaz klarlarken, gerek zekat verirlerken bu esaslara riayet ederler, demektir. Burada rku'da murad, lgat manasnadr; yoksa, namazdaki rku demek deildir. (Bkz: bn Kesr Tefsiri; 2/71. Taber Tefsiri; 10/427, eyh Ahmed kir merhumun talikini yapt tefsir.) Yine: "Ulike aleyhim salavtn 'min-Rabbihim ve rahmettin" yeti de Hz. Ali ile Hz. Hamza hakknda nazil olmutur. Yine baz ynlerden bu tefsirlere yaklak ifadeler kapsayan tefsirler de mevcuttur. Nitekim bir ok mfessirler ifadelerinde bunlar zikretmilerdir. Mesel: "Es-sbirine ve's-sadgne velgnitne ve'l-mnfigine ve'l-mstafirne bil-eshr" (Al-i mrn; 17)

yetini tefsir ederlerken yle tefsir etmilerdir. "Es-sabirn" Allah'n Rasl, "Es-sdkn" ise Hz. Eb Bekir, "El-gnitne" Hz. mer, "ve'l-munfign" Hz. Osman, "Ve'l-mstafirn" ise Hz. Ali'dir. Yine; "Muhammedn Raslllahi vellezine ma'ah" yetini Hz. Eb Bekir; "eiddu'alel-kffri" blmn Hz. mer; "ruhem beynehm" blmn Hz. Osman, "terhm rkke'an, scceden" ksmn da Hz. Ali diye tefsir etmilerdir. ("Muhammedn Raslllahi vellezne ma'ah eiddu 'ale'l-kffri ruhamu beynehm terhm rkka'n, scceden..." Bkz: Fetih sresi, son yet.) Bundan daha alacak bir tefsir de bazlarnn u ekildeki yorumlardr. "Ve't-tini" Hz. Eb Bekir, "Ve'z-zeytni" Hz. mer, "Ve Tri Sinine" Hz. Osman, "Ve hze'l-beledil-emn" ise Hz. Ali diye tefsir olunmutur. (Tin; 1-3) Bu ve benzeri hurafeler, aslnda lafzlarla hi bir alakas olmayan manalara hamledilmilerdir. Zira bu lfzlarn hi birisi bu ahslardan her hangi birisine asla delalet etmez. Mesel: "Vellezne ma'ah eiddu 'alel-kffri ruhemu beynehm terhm rkka'an scceden" (Fetih; son yet) yetindeki tm sfatlar kendisiyle birlikte olanlarn sfatlarn dile getirmektedirler. Dilbilginleri bunlara "Haberden sonra haber" diye ad verirler. Burada u noktaya iaret olunmaktadr ki; bunlarn hepsi (sfatlarn hepsi) bir tek mevsufa aittir. Onlar da; "ellezne ma'ah" onunla birlikte olanlaradr. O halde bunlardan muradn bir tek ahs olmas dnlemez. Btn bunlarla bir tek kiinin murad edildii hususu caiz olmaz. Bazan da mutlak ve umum olan bir lafza, bir tek ahsa inhisar ediyorcasna mana verirler. Nitekim; "nnem Veliyykmu'llahu ve Raslh vellezne men" (Maide; 55. Bkz: nceki sayfalar) ile sadece Hz. Ali'nin murad olunduunu ileri srerler. Bazlar da: "Vel'lez Ce bi's-sdg ve saddaga bih" (Zmer: 33) yeti ile sadece Hz. Eb Bekir

murad ediliyor, derler. Yine: "L testev minkm men enfaga min gabli'l-fethi ve ga-tele" (Hadd; 10) yetiyle de sadece Hz. Eb Bekir murad olunuyor, derler. (Bu tefsirdeki hata, eyhlislm'n da iaret ettii gibi "hasr" olmasdr. Zira Hz. Eb Bekir Sddk, musaddklarn banda, infak edenlerin banda yer alr, hem de, bu yeri almas fetihten nce gelir. Ancak bu her iki yet hem onun iin hem de bakalar iin umum bir ifadedir. (Allah kendilerinden raz olsun.) bni Cerr'in tercih ettii gibi birinci ile murad olunan udur: "Allah'n tehidine aran, Raslllah' (salat ve selam O'na olsun) tasdik etmeye davet eden, Raslllah'n (salat ve selam O'na olsun) gnderildii eyle amel eden... herkes." Sdk ile murad; "Kur'n ve Allah'tan baka ibadete layk ilah olmadna ehadette bulunmak." Musaddkn bih'den murad; "Kur'n'a iman edenlerdir." Ancak ("Musaddk bih" den murad, Hz. Eb Bekir' dir) ifadesi Kelb ve Eb'l-liye'den nakledilmitir. Aslnda onlar buna sevkeden amil ise, Hz. Eb Bekr'in "Sddk" lakabyla tannm olmasndandr. Ancak "Ce bi's-sdk" dan murad hem bu ikisine gre ve hem de dier mfessirlere gre Raslullah'dr. (salt ve selam zerine olsun).(Bkz: Taber; 2/24, bni Kesr; 4/53, Hazin; 6/76. Ayrca bunun hmiindeki Baav tefsirine de baknz.) kinci yette geen "fetih" den murad; Hudeybiye Fethi'dir. Nitekim Eb Ca'fer'in tercihi de budur. Ya da Mekke Fethi'dir. Mana yle olmaktadr: "Onu ilemedike bununla o eit olamazlar". Hz. Eb Bekr (Allah ondan raz olsun) Allah yolunda infakta bulunmutur, mriklerle savamtr. Bu konuda gerek Hz. mer (Allah ondan raz olsun) ve gerekse baka sahabler de onunla mterektirler. Ayeti kerime'den maksad: "Sadece Hz. Eb Bekr'dir veya onun hakknda nazil olmutur" gr yine Kelb'den menkuldr. (Bkz: Taber, 27/221, bni Kesr; 4/306. Hzin ve Baav, 7/32.) Sz konusu yetlerde usul kurallarna uyulmakla birlikte, esas riayet lafzn umumliinedir. Ancak mfessirler: "Ve seycennebh'l-etg ellez y't mleh yetezekk..." (Leyl; 17-18) yetinde geen "El-et"dan muradn. Hz. Eb Bekir olduunda icma etmilerdir. Zira burada geen "el-etg" lafz umum deildir. (Bu konuyu tahkik iin bak: Syt, El-Hv li'l-Fe-av; 1/504, 505. El-tkn; 1/51.) Daha benzeri bir ok rnekler gsterilebilir. bni 'Atyye ve benzerlerinin tefsiri Snnet ve Cemaat'e en ok uyan, Zemaher'nin tefsirine nazaran bid'atlerden en uzak olandr. (bni 'Atyye, Abdlhak b. Glib b. Abdurrahmn b. 'Atyye El-Muhrib adl zat olup Grnataldr. Eb Muhammed knyesiyle bilinir. Endls'teki kadlardan ve deerli alimlerden biridir. "Evi, ilim, fazilet, ihsan ve kerem eviydi." Eb'l-Hasan En-Nebah, onun hakknda unlar syler: "Kendisi fakh, uyank, ahkam, hadis ve tefsir dallarnda, edebiyat, iir ve lgat alannda gerekte sz

sahibi biriydi." Tefsiri ise: "El-Muharriru'l-Vecz f Tefsiri Kitabi'llahi'l-Azz" adn tar. Bu eser onun arap dilinde ve baka alanlarda imam olduuna en doru tanktr. Ancak kitap halen yazma olarak bulunmaktadr, baslm deildir. Bu eser evresinde baz almalar yaplmtr. Bize gre bu, Kurtub tefsirinin "asl" dr. Baz uzun karlatrma abalar bunu gstermitir. Dou'da Kurtub tefsiri yaygn iken Bat'da da bunun tefsirinin yaygn olduu hususunda bni Haldun bir ilavede bulunmamtr. (Bkz. Endls Kadlar Tarihi; s. 109. Nefhu't-Tayyib; 1/679. Buyetu'l-Vut; 2/73..) ayet, nl (me'sr) tefsirler, mevcut olan selef kelamn olduu ekilde onlardan anlatm olsalard bu, daha iyi ve gzel olurdu. Bunlarn ou Muhammed b. Cerir Et-Taber'nin tefsirinden nakl edilmitir. Bu tefsir (bn Cerir Tefsiri) bilinen tefsirler ierisinde en gzeli ve deeri en fazla olandr. Ayrca bni 'Atyye, tefsirinde, bni Cerr'in seleften naklini yapt eyleri terkediyor ve onlar herhangi bir ekilde hikaye etmiyor. O, "muhakkikn" in szleri diye ileri srd eyleri tefsirinde zikrediyor. Onun burada muhakkklardan kasd kelamclardan bir taifedir. nk bunlar metodlarn tpk Mu'tezile'nin tesbit ettii usullerle tesbit etmilerdir. Geri bunlar Mu'tezile'ye nazaran Ehli Snnet'e daha yakndrlar. Ancak urasn unutmamaldr ki; her gruba hakk verilmelidir. Dier taraftan bu tefsir, mezhep esas gz nnde tutularak telif olan tefsirler gurubundandr. Gerekten sahabi, tabin ve imamlarn, bir yetin tefsiri hakknda her hangi bir yorumlar olmu, bir dier gurup da gelip ayn yeti kendi mezhepleri dorultusunda -srf mezhepleri iin-tefsir etmilerse, ite srf kendi grleri dorultusunda tefsiri ynne gittikleri, bu sebeple teyid ettikleri mezhep, sahabenin, onlara gzellikle tabi olanlarn mezhebi deildir. Bu gibi hususlarda bunlar tpk bid'at ehlinden Mutezile ve dierlerinin durumuna itirak etmi olurlar. (Bkz: El-tkn; 2/303) Ksaca kim sahabe ve tabinin mezhep ve tefsirlerinden onlara muhalif olarak bir gr beyan ederse, bu kimseler bu konuda hata etmi olurlar, hatta bid'at olurlar. Kendileri mctehid ve hatalar da balanr cinsten de olsa yine de durum deimez. Gaye udur ki; lim yollarn ve delillerini ortaya koymak, doru yollar tesbit etmektir. uras bizce bilinen bir gerektir ki sahab, tabin ve onlara tabi olanlar; Kur'n' en iyi okuyanlar ve Kur'n'n tefsir ve manalarn en iyi bilenlerdir. Nitekim onlar, Allah'n hak olarak Raslu ile gnderdii gerei de yine en iyi bilenlerdir. Kim onlara muhalif hareket ederse, onlarn tefsirlerinin aksine bir tefsir yaparsa bu kimseler hem delilde ve hem de medlulde hata etmi olurlar. nk gerekte onlarn grlerine muhalefet eden her bir kimsenin mutlaka ya akl veya iitmeyle ilgili (sem') olarak bir phesi vardr ki, onu zikrediyor.

Burada asl dikkat edilecek nokta udur: Tefsir alannda karlan ihtilaflara dikkati ekmektir. nk bunun balca nedenleri; batl bid'atlerin vcuda getirilmi olmasdr, ylesi bid'atler ki, ehli, kelimeleri yerlerinden deitirmeye gidiyorlar, Allah'n ve Rasl'nn kelamm murad olunann tersine tefsir ediyorlar ve tevil edilemeyecek tevillere sapyorlar. Bunu bilmenin yolu, insanlarn, bu kiilerin muhalefet ettikleri kavilleri ve hak olan bilip renmesine baldr. uras iyice bilinmelidir ki, selefin tefsiri mutlaka onlarnkine muhaliftir. nk Bunlarnkiler, bid'atlerle ve olmayacak eylerle doludur. Dier taraftan kii, tafsilatl yollarla, Allah'n ortaya koyduu delillere ve hak olan aklamalara dayanarak bunlarn tefsirlerinin bozukluunu bilebilir. Mteahhirn arasnda tpk Kur'n ve tefsirinde olduu gibi, hadisin de erh ve tefsirinde ayn bid'atler, muhalefetler ve batl grler ortaya konmutur. Medlulde deil de delilde hata edenler ise: Bunlar daha ok sfiyye ehli (tasavvufcular) arasnda, vaizler, fakhler ve daha bakalar arasnda bulunmaktadrlar. Bunlar Kur'n' doru, yani sahih manalarla tefsir ediyorlar, ancak Kur'n bunlara delalet etmemektedir. Bunun rneini Eb Abdurrahman Es-Slem'nin: "Hakiku't-Tefsr" adl eserinde oka zikrettiini grebiliriz. Geri anlatt eylerin ou batl ve aslsz eylerdendir. Gerekte bu tefsir birinci ksma dahildir; nk bu hem dell ve hem de medlul olmak zere hepsinde hatal davranmdr. yle ki kasd ettikleri mana fasid ve bozuk bir manadr. (Eb Abdurrahman Es-Slem, Muhammed b. El-Hseyin b. Ms El-Ezd En-Nisbr adndaki zattr. (Vh. 412). Bu zatn gvenilir olup olmad noktasnda ihtilaf edilmitir. Bunun: "Hakiku'tTefsr" adl kitabna gerekte: "Ebtlu't-Tefsr - Tefsirlerin Batl" adn vermek gerek, ya da: "Edllu't-Tefsr - Tefsirlerin En Saptan" ismini vermek icabeder. mam Zeheb bu tefsir haknda hakl olarak u ifadeleri kullanyor: "Bu, tahrifi ieren ve Karmat grler tayan bir tefsirdir." Hatta Sbk, hocas Zeheb'nin Slem'yi, kitabndaki tahrifleri bilmesine ramen byk olarak tavsif etmesini garipsemektedir. Biz de Sbk'nin hocasn garipsedii gibi kendisini u ifadelerinden dolay garipsiyoruz. Diyor ki Sbki: "Bu zat, Sfiyye'nin eyhi ve Horasan' da onlarn limidir; onun Tasavvufta derin bir vukufu, derin bilgisi vardr ve selef snneti zere yrmekte ilim sahibidir."

Bize gelince; onun kitaplarnda grdmz Karmat fikir ve dnceleri sebebiyle, yapt teviller nedeniyle kendisinin selef yolu zere olduunu ve derin bir bilgiye sahip bulunduunu bilmiyoruz. Halbuki Tasavvuf, Snnet ve eriat' ldrmez. Ancak bu tr felsef grler ou kez drdnc ve beinci asrda meydana gelmitir. Genelde btn hareketler ve cereyanlar bunda etkindirler. Nitekim bu tr btn cereyanlardr ki, slm' temelinden, sarsmtr. mam Eb'l-Hasan El-Vhid der ki: "Eb Abdurrahman Es-Slem'nin tasnif etmi olduu "Hakiku't-Tefsir"i konusunda, kim bu bir tefsirdir, diye inanr ve kabul ederse, kfre girmi olur." Bu tefsirin bir hayli yazma nshalar vardr. Biz bu kitabn Kahire'de Dru'l-Ktbi'l-Msryye'deki iki nshasna mracaat ettik. (Bkz. Sbk; Tabaktu'-fiiyye; 4/143. Syt; El-tkan; 2/313.) NDEKLER

Beinci Blm Kur'an'n Doru Tefsir Edilme Yollar a - Kur'an'n Kur'an'la Tefsir Edilmesi ve b - Kur'an'n Snnetle Tefsir Edilmesi Sahabi Szyle Kur'an'n Tefsiri NDEKLER

a - Kur'an'n Kur'an'la Tefsir Edilmesi ve b - Kur'an'n Snnetle Tefsir Edilmesi Biri kp, Kur'n'n en gzel tefsir yolu nedir? diye sorsa; cevap olarak, O'na unu syleriz: Kur'n'n yine Kur'n ile tefsir edilmesidir. Zira bir yerde anlam kapal (mcmel) olarak beyan olunan bir yet bir baka yerde tefsir edilmitir; bir yerde ksaltlm (muhtasar) olan husus, bir baka yerde etraflca anlatlmtr. ayet bu hususta glkle karlarsan, ikinci olarak bavurulacak yol, senin Raslullah'n (salat ve selam zerine olsun) Snnetine bavurmandr. Zira Snnet, Kur'n' erheder aklar ve izah eder. Bilakis mam Eb Abdullah Muhammed b. dris E-afi yle demektedir: "Raslullah'n (salat ve selam zerine olsun) hakknda hkm verdii her bir ey, onun Kur'n'dan anladndan baka bir ey deildir." (Bkz: bn Kesir; Tefsir; s. 3) Nitekim Rabbimiz yle buyurmaktadrlar: "Hakikat, Biz sana kitab -Allah'n gsterdii ekilde insanlar arasnda hkmetmen iin- hak olarak indirdik; hainlere bir mdafaac olma." (Nisa; 105) Bir dier yette de Rabbimiz yle buyuruyorlar: "(O peygamberler) apak burhanlarla (mucizelerle) ve kitaplarla (gnderildiler. Habibim) Biz sana da Kur'n' indirdik. T ki insanlara, kendilerine ne indirildiini aka anlatasn ve taki onlar da iyice fikirlerini kullansnlar." (Nahl; 44) Cenab' Hak yine buyuruyor: "Bu kitab sana (baka bir hikmetle deil) ancak hakknda ihtilaf ettikleri eyde aka anlatman iin ve iman edecek her hangi bir kavme hidayet ve rahmet olarak gnderdik." (Nahl; 64) Nitekim Raslllah Efendimiz (salat ve selam zerine olsun) de bir hadislerinde yle buyuruyorlar:

"Dikkat edin; bana Kur'n ve onunla birlikte onun bir misli de verildi." (Bu hadisi Eb Dvd, Mikdam b. Ma'di Kerib El-Kind' den merf' olarak tahric etmitir. Hadis yledir: "Dikkat edin; bana Kitap, onunla birlikte onun gibi bir misli de verildi." Hadisin devam: "Agh olun, yaknda karn tok, koltuuna kurulmu bir adam gelir......" Bu hadisi ayrca Tirmiz ve bni Ma'ce de tahric etmilerdir. Tirmiz bu hadisin bu ynden Hasen ve arb olduunu beyan ediyor. (Bkz: Mutasaru Snen-i Eb Davd, Hattab'nin Ma'lim's-Sneni; 7/7 (Snen; 4/279), Ma'ce, 1/6.) Yani bana "snnet" verildi. "Snnet" aynen Kur'n- Kerm gibi vahyedilerek inzal olunmutur. Ancak bir farkla ki, Kur'n tilavet olunur (namazda okunur) hadis ise tilavet olunmaz (namazda okunmaz). mam afi ve dier imamlar bu konuda bir ok deliller gstermilerdir. imdi buras yeri olmadndan bu kadarla yetiniyoruz. (Bu konu etrafnda ve bu deliller evresinde fazla bilgi iin bkz: mam afi: Er-Risle; s. 73. vd. Ayrca Muhammed Eb Zehra'nn afi ile ilgili olarak yazd kitab, s. 211 vd. mam Muhammed b. drs E-fi (Allah ondan raz olsun) diyor ki: "... Sanki onun snneti ruhuna ilka olunuyor gibi. Ki, bu Allah'n zikretmi olduu hikmeti've kendisine Kitab'n nazil olduu eydir. Ki, bu, Allah'n Kitab'dr. Allah'n nimetleri olarak ona gelen her eydir, tpk Allah'n murad ettii gibi." (Bkz. Er-Risle; 103) Yine mam afi merhum bu risalesinde: "Kitap ve Hikmet" kelimeleriyle ilgili bir ok yetler gstererek, bunlarn birbirleriyle yakn ilikilerini dile getirmitir. Bu konuda der ki: "Allah (c.c.), Kitab' zikretti ki, bu Kur'n demektir. Hikmeti de zikretti. Ben, Kur'n ilmi konusunda sz sahibi bulunan kimselerden unu iittim ki; "Hikmet" Allah Rasl'nn "Snneti" demektir." (Bkz: Er-Risle, s. 76, 78.) Ama udur: Sen ncelikle Kur'n'n tefsirini Kur'n'da ara, ayet bulamazsan, bu takdirde Snnete mracaat et. Nitekim Raslllah Efendimiz, (salat ve selam O'na olsun) Hz. Muz b. Cebel'i Yemen'e gnderdii zaman ona demitir ki: "Ne ile hkmedersin?" "Allah'n Kitab" ile diye cevap vermitir. Bu defa; "Eer aradn orada bulamaz isen?" O da; "Allah Rasl'nn Snneti ile" demitir. Bu defa; "Ya orada da bulamaz isen?" diye sorunca;

"Kendi reyimle ictihad ederim" diye cevap vermitir. Rv diyor ki: "Raslllah (salat ve selam O'na olsun) onun gsne vurarak yle buyurmutur: "Allah Rasl'nn elisini, Allah Rasl'n raz olduu ekilde muvaffak klan Allah'a hamdolsun." Bu hadis, gerek Msned'lerde ve gerekse Snen'lerde sahih isnadlarla rivayet edilmitir. (Bu hadisi, Tirmiz, Eb Dvd ve Drim tahric etmilerdir. Rvler Haris b. Amr -Mure b. u'be'nin kardei oludur- Humunlulardan Muzn ashab durumunda olan bir gurup insandan, onlar da Muaz'dan rivayet etmilerdir: "Hz. Peygamber (salat ve selam O'na olsun) kendisini Yemen'e gnderdiinde..." Tirmiz diyor ki, biz bu hadisi ancak bu ynden biliyoruz. Bana gre isnad muttasl deildir." Buhar de Tarih-i Evsfnda; "Haris bundan bakasyla bilinmiyor, sahih deildir" diyor, benzerini Tarih-i Kebir'in de de aynen sylyor. mam Eb Muhammed b. Hazm da der ki: "Muaz hadisi ile delil getirmek doru deildir, nk rvler dmtr. Zira bu sadece Haris b. Amr yolu ile rivayet ediliyor ki, kendisinin kim olduu bilinemiyor... Ayrca "Humuslulardan bir gurup insan" deniyor, kim bunlar?!.. Sahabe asrndan da hi bilinememektedir, onlardan hibirisi de bunu zikrediyor deildir. Hatta Tabin asrna kadar da kimse kendisini bilememektedir. T ki Eb Avn tek bana onu almtr. Eb Avn Muhammed b. Ubeydullah Es-Skaf, Haris b. Amr'dan hadisi rivayet etmitir. O da kim olduunu bilmedii bir kimsedir. Darim'de ise Hris'in ismi yer deitirerek "Amr b. Haris" diye gemitir. (Bak: Muhtasaru Eb Dvd ve Me'lim; 5/212, Darim; 1/60. bni Hazm El-hkm; s. 773.) bni Teymiyye'nin gereke olarak ileri srd bu hadis, Kur'n tefsirinin bizzat Kur'n'da bulunamamas halinde, Snnet'e bavurulmas iindir. Yoksa buras tartma yeri deildir. Hadis ister sahih olsun, ister olmasn. Eer bni Teymiyye, bunun isnadnn doruluuna hkmetmi ise, konuyu atna (aratrdna) ihtiya duyulmaktadr.) NDEKLER Beinci Blm

Sahabi Szyle Kur'an'n Tefsiri ayet sen, Kur'n'da olsun, Snnet'te olsun Kur'n'n tefsirini bulamazsan, bu takdirde "Sahab kavillerine" mracaatte bulunursun. nk onlar bu konuda daha ok bilgi sahibidirler. Zira Kur'n- Kerm'i mahade ettikleri gibi, bununla ilgili halleri ve durumlar da mahede etmilerdir. Her eyden nce tam bilgi ve gerekli kavray bunlarda mevcuttur. zellikle bunlarn alimleri, bykleri durumunda olan drt byk mam'n, yani "Hulef-i Raidn" in grlerine bavurulmaldr. Zira bunlar hidayette olan ve hidayete erdiren imamlardr. Ayrca Abdullah b. Mes'ud'un grlerine mracaat gerekir. bni Mes'd ile ilgili olarak mam Eb Ca'fer Muhammed b. Cerr Et-Taber u rivayeti yapyor: "Bize Eb Kureyb tahdis etti, o da der ki: Bize Cbir b. Nh, ona da Mesrk yoluyla Duh'dan A'me bildirmitir. Mesrk, Abdullah b. Mes'ud'un yle dediini rivayet ediyor: "Kendisinden baka ibadete layk ilah olmayan (Allah'a) yemin ederim ki; Allah'n yetlerinden hi biri istisna olmamak zere o yetin kim hakknda ve nerede nazil olduunu kesin olarak bilirim. ayet Allah'n kitabn benden daha iyi bilen birinin olduunu kesin bilmi olsam, oraya da (bir ok) bineklerle ulalacan bilsem hemen giderdim." (Taber; 1/80, Buhar'de lafz deiiktir. Fethu'lBr; 9/40, el-Feth, 7/81.) Yine A'me'in Eb Vil'den rivayetine gre, bni Mes'd demitir ki: "Bizden biri Kur'n'dan on yet renince, bunlarn manalarn renmeden ve bunlarla amel etmeden bunlar brakmazd (gemezdi)." Yine bunlarn banda Hz. Peygamberin (salat ve selam O'na olsun) amcas olu Abdullah b. Abbas gelir. Raslllah'n (salat ve selam O'na olsun) duasnn bereketiyle "Tercmnu'l Kur'n" diye anlr. nk Raslullah (salat ve selam O'na olsun) onun iin yle dua etmilerdi: "Ey Allah'm, onu dinde fakh (anlayl) kl ve ona te'vili ret." (bni Abbas hazretleri hicretten yl nce dnyaya gelmitir. Taif'te, h. 68 ylnda vefat etmitir (Allah ondan raz olsun). Sahabe'nin alimlerindendi. Hatta Hz. mer (Allah ondan raz olsun), dier bykleri yannda onu ne geirirdi. bni Hacer der ki: "Ey Allah'm onu dinde fakih kl ve ona tevili ret" hadisi dillerde hret kazanmtr. Hatta kimileri bunun sahihayn' da olduunu ileri srerler ki, doru deildir. Bu hadis bu lafzla Ahmed b. Hanbel'den rivayet edilmitir. Tariki ise; bni Haysem, Sa'd b. Cubeyr'den, bu da bni Abbas'tan rivayet etmitir. Tabern'de iki ayr tarikten rivayet edilmitir. Bunlarn ilki, Sahih-i Buhr'de, fakat: "Ve ona tevili ret" ksm olmadan rivayet edilmitir. Hadisi ayrca Bezzr ve Tabern u lafzla tahric etmilerdir: "Ey Allah'm ona Kur'n tevilini ret" (Bkz: Fethu'l-Bar; 7/80, Mecma'u'z-Zevid; 9/276.) bni Cerr der ki:

"Bize Muhammed b. Ber syledi; bize Veki' haber verdi; bize Sfyan, Ame'ten bildirdi, o da Mslim'den rivayetle, Abdullah b. Mes'd, demitir ki: "bni Abbas, Tercmnu'l-Kur'n olmas nedeniyle ne gzeldir." (Taber: 1/90) Sonra bunu Yahya b. Davud'un, O da shak El-Ezrk'tan, bu da Sfyn'dan, bu ise A'me'den, A'me de Mslim b. Sabh Eb'd-Duh'dan, bu da bni Mes'd tarikiyle Mesrk'tan rivayetle, bni Mes'd demitir ki: "Kur'n iin bni Abbas ne gzel tercmandr." (Taber: 1/90) Sonra da ayn ekilde Bndar'dan, o da Ca'fer b. Avn'dan, bu dahi A'me'den rivayet etmitir. (Taberi; 1/90. Muhammed b. Ber El-Bendar, Basraldr. Hafz ve sika bir kimsedir. Btn Snan (Sahihler) ashab onu hccet kabul etmilerdir. (Vh. 252). (Bkz: bni Hacer, Fethu'l-Bar, 7/80. Hafz Heytem, Mecmauz zevaid, 9/276, 285.) Bu, bni Abbas hakknda, bni Mes'd'dan yaplan en sahih isnaddr. Doru olan tesbite gre bni Mes'd (h. 33) ylnda vefat etmitir. (Allah ondan raz olsun) Bunun lmnden sonra, bni Abbas, 36 yl daha yaamtr (Allah kendisinden raz olsun). bni Mes'd'dan sonra, bni Abbas'n kazand ilimler hakknda dncen artk ne olabilir? A'me der ki; Eb Vil'den rivayet ediyor; Hz. Ali, Abdulah b. Abbas', Hac mevsimi dolaysyla vekil tayin etti. O da insanlara bir hutbe irad etti. Hutbesinde Bakara suresini, bir baka rivayete gre ise Nr suresini okudu ve bundan sonra da yle bir aklama ile tefsirini yapt ki, eer Rumlar, Trkler, Deylemliler iitmi olsalard, mutlaka slmiyet'i kabul ederlerdi. (Bkz: Taberi; 1/81, Fethu'l-Br; 7/80.) Bundan tr "Byk Sdd" diye anlan smail b. Abdurrahman, tefsirinde en ok rivayetleri bu iki zattan, bni Mes'd ve bni Abbas'tan yapmtr. Ancak baz zamanlarda, Ehli Kitab'a ait baz kavilleri onlardan nakletmitir ki, bunlarn hikaye edilmesini Raslullah (salat ve selam O'na olsun) mubah klmtr. Buyurmutur ki: "Benden bir tek yette olsa tebli edin; srailoullarndan da anlatn, bunda bir saknca yok. Her kim bilerek bana yalan uydurursa, o Cehennem'deki yerine hazrlansn." Hadisi Abdullah b. Amr'dan Buhari rivayet etmitir. (Byk Sdd (Vh. 127). En tercih edilen kavle gre emin (mevsuk) bir zttr. Ancak Kk Sdd Muhammed b. Mervan, mevsuk deildir. (Bkz. Lisnu'l-Mzn; 1/236.) (Hadis iin bkz: Fethu'l-Br; 6/388. Ayn zamanda Abdullah b. Amr b. s tarafndan da rivayet olunmutur. Ahmed b. Hanbel, Msned'inde rivayet ettii gibi, Tirmiz de rivayet etmi ve "Hasen Sahih" demitir. Drim de rivayet etmitir. Msned; 9/250, Tirmiz, El-Cmi; 7/314 Huras basks. Drim; 1/132, Syt; Tenzru'lHavass; 1. Fasl; 4, 21. Fethu'l-Bar; 1/161, 165. Tirmiz; 7/307. Mecma'u'z-Zevid; 142, 148. Syt; El-Ezhru'l-Mtensire fi'l-Ahdsi'l-Mtevtire; s. 4.) te bu sebepten tr, Abdullah b. Amr, Yermuk savanda arkadalkta bulunduu iki kimseden elde etmi olduu Ehli Kitab'n kitaplarndan rivayetlerde bulunuyordu. Bu konudaki izne dayanarak ve yukardaki hadisi gz nnde bulundurarak Ehli Kitap'tan rivayetler yapyordu. (Yani Abdullah b. Amr (Allah ondan raz olsun), yukarda Hz. Peygamber'den (salat ve selam O'na

olsun) rivayette bulunduu hadise dayanarak, yalan olduunu bilmedii srailiyyt'tan sz edebilecei, bunlardan rivayetler yapaca anlamn karyordu. Nitekim bni Teymiyye merhum gelecek blmde buna deinecektir. Gerekte byle bir balanty bni Teymiyye'nin kurmas yerinde ve gzel bir eydir. mam afi (Allah'n rahmeti zerine olsun) der ki: "uras bilinen bir gerektir ki, Raslullah Efendimiz (salat ve selam O'na olsun) yalan konumaya cevaz vermemitir. Bu takdirde mana yle olmaktadr; yalan olduunu bilmediiniz eyi srailoullarndan aktarabilirsiniz. Onlardan uygun grdklerinizi (yalan olmamak kaydyla) konuabilir, anlatabilirsiniz." Ancak aratrmacnn korktuu bir ey vardr ki, o da, rvlerin, tercme yazarlarnn ifadelerine gre Abdullah b. Amr'n Sryance'yi bilip okuduudur. Ayrca Abdullah b. Amr ile Ka'b'ul-Ahbr arasnda soru cevap tarznda konumalar gemesi ve iki arkadan haberleri belki de bir noktada talandrmas, ynlendirmesidir. Ayrca bunlar, bize intikal etmemi olan ve hakknda baz szler sylenen rivayetler olabilir. Nitekim buna rnek olmak zere; yine ondan rivayet edildiine gre demitir ki: "Ben, ryadaki kimsenin grd gibi grdm ki, sanki iki elimden birinde bal, dierinde ise ya var ve ben bu ikisinden de kaklyorum." fadesine gre diyor ki; ben bunu Raslllah'a (salat ve selam O'na olsun) syledim, buyurdular ki: "Sen iki kitap okuyacaksn; Tevrat ve Kur'n" Rv'nin belirtmesine gre, Abdullah b. Amr her ikisini de okuyordu. Yine malumdur ki, mam Ahmed b. Hanbel'in, bni Eb eybe'nin ve Bezzr'm Cbir hadisinden tahric ettiklerine gre, Raslllah (salat ve selm O'na olsun), Hz. mer'e (Allah ondan raz olsun) -ki, ehli kitaptan bazlarnn isabet ettii hususunda Tevrat'tan okuyunca- demiti ki: "Nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim ki, eer Musa yayor olsayd, onun bana uymasndan baka k yolu olmazd." Bu hadis epey uzun olmakla birlikte bu kadaryla yetindik. Dier taraftan sahih rivayetlere gre, Abdullah b. Amr b. s (Allah ondan raz olsun), Raslullah'tan (salat ve selam O'na olsun) duyduklarn yazmak iin, kendisinden izin istemi, Raslllah Efendimiz de (salat ve selam O'na olsun) yazmas iin izin vermitir. Abdullah b. Amr, Raslllah'dan (salat ve selam O'na olsun) yazm olduu bu sahifesine "Es-Sdka" adn vermitir. Mcahid bu mevzuda der ki : "Abdullah b. Amr b. s'n yannda bir "SAHFE" grdm; bunun hakknda kendisine soru sordum. Cevabnda dedi ki: "Bu (Es-Sadka)'dr. Bunda, Raslullah'dan (salat ve selam O'na olsun iittiklerim yazldr. Bunu yazarken, benimle Raslullah (salat ve selam O'na olsun) arasnda bir kimse bulunmuyordu." Buhr'nin Eb Hureyre'den rivayetine gre, demitir ki: "Raslullah'n (salat ve selam O'nadr) ashab ierisinde -Abdullah b. Amr dnda-benden fazla hadis rivayet eden yoktur. nk Abdullah yazard, ben ise yazmazdm" Artk bundan sonra "Es-Sdka" sahifesinin sahibi hakknda konumak ve; "O, yolda rast gelmi olduu Kitap Ehli iki kimsenin kitap ykl hayvanlarn zerindeki kitaplarn alp, onlardan sz

ediyor" demek doru olabilir mi? Ancak, eyhul-slm'n iaret ettii tefsire biz, havale etmek istemiyoruz. Abdullah b. Amr, Yermuk savana katlp bu iki kii ile karlancaya dek, yani o gne kadar Ehli Kitab'n kltr nerede idi? Dier taraftan bu nokta zerinde konumak uzar. Bu bakmdan fazla uzatmak istemiyoruz. Ancak, baz kimseler hayret edip diyebilirler ki: "Bu iki kimse nasl oluyor da baka kimse ile karlaamyorlar, ellerinden bunlar alnmyor da, (EsSdka) sahifesi sahibi Abdullah b. Amr b. s'n eline dyorlar. Eer biz buna Abdullah b. Amr b. s'n hayatyla ilgili bir blm ekleyecek olursak, onun ibadete olan dknln, hanmna kar olan tutumunu, Raslullah'dan (salat ve selam O'nadr) fazla hadis rivayetini dikkate almamz, buna karlk da, artk bu iki arkadan haberine tekrar gz atmamz gerekecektir. nk ifadeye gre Abdullah: "nsanlara bunlardan konuuyordu". Esas olarak unu da unutmamak gerekir ki; srailiyyt ile ilgili haberler okuyucunun gzleri nnde bulunuyor, o halde onun zat hakknda bunlarn hangisi doru olabilir? Bunlarn Abdullah b. Amr b. s'a nisbeti sahih olabilir mi? (Bkz: Ahmed b. Hanbel; Msned; 9/233 - 10/20, Tabakt- bni Sa'd; 2/373, 4/261, 268. Fethu'l Br; 1/168, 6/388. Muhtasar ve erhu ve Tehzbu Snen-i Eb Dvd; 5/246. Mecma'u'z-Zevid; 1/173. bni Hacer; El-sbe F-Tefsiri's-Sahbe; 2/343. bni Abdi'l-Berr; El-st'b fi-Ma'rifeti'l-Ashb: (sbe'nin hamiinde), 2/338.) Ancak bu srailiyyat ile ilgili hadis ve haberler ahid getirme, delil gsterme (istihad) mevzuunda zikredilebilir, yoksa itikad noktasnda deil. Bu hadisler veya haberler de ksmdr: a - Onlardan renmi olduumuz eylerin shhatine ve doruluuna dair elimizde bir delil bulunur. b - Yine elimizdeki mevcut haberlere gre ve hadislere bakarak onlardan renilenin yalan olduu bilinir. c - Bir de zerinde skt edilenler vardr. Ne (a) maddesindekine gre ne de (b) maddesine gre zerinde bir ilem yapma imkanmz bulunmayan srailiyyt. te biz bu neviden bir haberi ne yalanlarz, ne de buna inanp iman ederiz; sadece skt ederiz. Dier taraftan bunu hikaye etmek, yani anlatmak da caizdir. Bunlarn bir ou dini bir esasa dayanp balanmayan, faydasz yani bo eylerdir. Bundan dolaydr ki, Ehli Kitap alimleri bunun gibi hususlarda ok ihtilaflara dmlerdir. Bu sebeplere dayal olarak, mfessirler bir ok ihtilaflar eserlerine almlardr. Mesel Ashb- Kehf'in adlar konusundaki ihtilaflar, kpeklerinin rengi mevzuundaki tartmalar, saylar konusundaki ihtilaf hep bu trden ihtilaflardr. Yine Hz. Musa'nn elindeki asas hangi aatan idi? Hz. brahim (Allah'n selam O'na olsun) iin diriltilen kularn isimleri nelerdi? Konusundaki ihtilaflar hep bu neviden ihtilaflardr. Ayrca Hz. Musa (Allah'n selam O'na olsun) zamannda ldrlen kimseye, dirilmesi iin inein hangi or ganyla vurulduunun tayini, Hz. Musa'nn (Allah'n selam O'na olsun) Cenab- Hak ile konumasnda hangi aa trnn yannda konutuu gibi... Ayrca Rabbimizin

Kur'n'da bildirip de kapal brakt veya tamamen kapal brakt eyler mevzuundaki btn tartmalar yine bu neviden olan tartmalardr. Gerek dnyalaryla ilgili olsun gerekse dinleriyle alakal bulunsun mkellefleri ilgilendirmeyen bu gibi eyler faydasz ve anlamszdr. Ancak bir husus var ki; onlardan bu ihtilaflar nakletmek caizdir. Nitekim Rabbimiz buyuruyorlar: "Saylan tr, drdncleri kpekleridir," diyecekler, "Betir, altnclar kpekleridir" diyecekler. Syle ki: "Rabbim onlarn saysn daha iyi bilendir. Onlar (insanlarn) birazndan bakas bilemez. O halde bunlar hakknda zahiri bir mnakaadan gayr ile mcadele etme. Bunlara dair ilerinden hi bir kimseden fetva da isteme." (Kehf Suresi, yet; 22. ) Bu yet bu manadaki hususlarda nasl bir edep ve tavr taknlacan da iermektedir. nk bu yete dikkat ettiimizde Rabbimiz bu konularda nasl davranmamz gerektiini bize retmektedir. Cenb- Hakk onlardan gr bildiriyor; ilk iki grn zayf olduunu ortaya koyuyor, ncsnde ise susuyor. Bylece bu nc gr onun doruluuna iaret etmi oluyor; zira batl olmu olsayd, kesinlikle onu da reddederdi. Sonra Rabbimiz bunlarn saysn renmenin kiiye bir fayda salamayacan bu gibi hususlar iin sadece yle denmesi gerektiini bildiriyor: "De ki: "Rabbim, onlarn saysn pek iyi bilendir." Bunlarn saysn, Allah'n kendilerini muttali kld pek az insan bilebilir. Bundan dolaydr ki, Rabbimiz yle buyurmulardr: "O halde bunlar hakknda zahiri bir mnakaadan baka bir mcadele etme." Yani sakn bu konuda kendini hi yorma; onlara da bir ey sorma; onlarn bu konudaki bilgileri gayb talamaktan baka bir ey deildir. Yani bilmeden konuurlar. te bu anlamdaki ihtilaflar konusunda bu, en uygun yoldur. Doruya iaret, batl terk. Bylece bir fayda salanamayacak olan tartmalarn nne geip, faydal olann zikretmek en uygunudur. Bir de her hangi bir meselede bir ihtilaf hikaye edip, bu konudaki grleri beyan etmeme hali vardr ki, bu, eksik bir anlattr, noksandr. nk bazan doru olan o eyi terketmi olabilir. Bir de yine mutlak olarak bir ihtilaf anlatr, bunu anlatrken bu konudaki sahih olan grlere dikkati ekmez. te bu anlat tarz da yine eksik olan bir tarzdr. ayet sahih dndakini sahih diye bilerek gsterirse, bu takdirde de bile bile yalana bavurmu olur, bilmeden sylyorsa, hata etmi olur. Tpk bu ikisi gibi, yani bilerek yalan isnad eden ve bilmeden yanlan gibi fayda elde edilemeyecek bir meselede ihtilaf meydana getirmek de hataldr. Veya yine lafz itibariyle farkl ve deiik olan ve fakat anlam itibariyle bir ya da iki manaya raci olan bir olay hikaye eder; bylece de zaman kaybeder, doru olmayan oaltr; bu da tpk iki kez yalan elbisesini giyen gibidir. Doruya muvaffak klan sadece Allah'tr. (Hadisi erifte bildirildiine gre bir kadn Raslullah Efendimize (salat ve selam O'na olsun) gelerek sordu ve dedi ki:

"Benim bir kumam var, acaba kocamn bana verdii (veya vermedii) malndan karnm doyurmu gibi gstermekte bana gnah var m?" Raslllah (salat ve selam O'nadr) yle buyurdular: "Verilmeyen eyle karnn doyuran iki sahte elbise giyen gibidir." Buhr, Mslim, Ahmed b. Hanbel tahric etmilerdir. (Bkz; Mslim; Libs; 126, 127.) Alimler bu hadis hakknda u grleri beyan ediyorlar; yannda olmad halde ok eyi varm gibi gstermek, insanlara zengin grnmek, bylece batl ile sslenmektir. Byle bir hareket, iki kez ktlenmi saylr. Birincisi gstermek istedii zenginlik kendisinde yoktur, ikincisi batl olan izhardr. Bu ise, almad bir ey hakknda kendisine yalan sylemektir; bakalarna kar ise kocasnn vermediini vermi gibi gstermektir. te bu hadis Araplarda bir vecize halini almtr, bni Teymiyye de bundan tr bunu rnek vermitir. (Fethu'l-Br; 9/260. Nevevi erhi; 14/110.) NDEKLER Beinci Blm

Altnc Blm Tabiin Kavillerine Dayanarak Kur'an' Tefsir Etmek Eer tefsir konusunda Kur'n'da bir delil bulamazsan, Snnet'te de bir ey gremezsen, yine sahabden bir aklama ile de karlaamazsan bu takdirde tabinden lim olan imamlarn grlerine ve aklamalarna (kavil) bavurursun. Mesel; bunlardan Mchid b. Cebr (Allah ondan raz olsun), Tefsir dalnda bir otoritedir. Nitekim kendisi hakknda Muhammed b. shak u nakilde bulunuyor: "Bize Mchid'den Eban b. Salih'in bildirdiine gre, Mchid demitir ki: "Mushaf (Kur'n' kez Abdullah b. Abbas'a arzettim; Fatiha sresinden sonuna (Ns sresi) kadar okudum. Okurken her bir yette ayr ayr durdum ve o yet hakknda kendisinden bilgi edindim (sordum)." (Taber; 1/90, Tehzbu't-Tehzib; 10/43.)

Yine Tirmizi de buna benzer bir rivayette bulunuyor. Tirmizi'nin rivayetine gre demitir ki: "Bize Hseyin b. Mehdi El-Basri haber verdi; bize Katade tariki ile Ma'mer'den Abdrrezzak tahdis etti: Katade demitir ki: "Kur'n'da bir yet yoktur ki, hakknda bir ey iitmi olmayaym (renmi olmayaym)." (Tirmiz; 8/148, Humus basks. Bu haber. Mcahid'den gelen haberlere tiraz niteliindedir.) Bu husustaki bir dier rivayeti Tirmizi yle yapyor: "Bize bni Eb mer, Sfyn b. Uyeyne A'me'den rivayet etti: A'me der ki; Mcahid yle dedi: "Ben bni Mes'd kraetini okumu olsaydm, Kur'n'dan bni Abbas'a sorduum bir ok eyleri sormaya gerek duymazdm." (Tirmiz; 8/148, Tehzb; 10/43. Bu ifadeler u gerei vurguluyor; bni Mes'd'a nisbet olunan "az kretler" gerekte onun mushafndaki bu neviden kreti, tefsiri anlamda (yani yorum mahiyetinde) kraatlerdir. Yani bunlar bni Mes'd'dan bir tefsir niteliinde olup, Kur'n ile alkal bir kret (okuma tarz) deildir.) bni Cerir de der ki: "Bize Eb Kureyb tahdis etti; dedi ki; bize Osman Mekki'den Talk b. unm tahdis etti; o da bni Ebi Mleyke'den rivayetle, bni Ebi Mleyke demitir ki: "Mchid'i Kur'n tefsiriyle ilgili soru sorarken grdm; yannda yaz malzemesi vard; bni Abbas yaz diyordu; ta ki tefsirin tamamn sordu." (Bu ifade Taber'de yledir: "... Mcahid'i, bn Abbas'a Kur'n tefsiri hakknda soru sorarken grdm. bni Abbas ona; "Yaz" Der ki: "T ki ona Tefsir'in tamamn soruncaya dek." (Taber; 1/90, Eser; 107.) te bunun iindir ki, Sfyn Sevri yle demitir: "Sana Mcahid'den tefsir ile ilgili olarak bir ey gelirse bu sana kfi gelir." (Ayn ekilde Taber bunu senediyle tahric etmitir: 1/91, Eser; 109. Zeheb, Mcahid b. Cebr lMekk El-Mahzmi'yi yle tantyor: "Kurr'dr, mfessir'dir, tannm alimlerden gvenilir bir zattr." Yahya b. Kattan'dan da u nakli yapyor Zeheb: "mmet, Mchid'in imamlnda ve onu hccet kabul etmede icma etmilerdir." (Vh. 104.) (Bkz. Miznu'l-itidl; 3/439.) Ayrca Sa'id b. Cbeyr, bni Abbas'n Mevls krime, Ata b. Ebi Rebn, Hasan Basri, Mesrk b. Ecda,' Sa'd b. Mseyyeb, Eb'l 'liye, Rebi' b. Enes, Katade, Dahhk b. Mzhim (Allah hepsinden raz olsun) ile tabiin'den daha bir oklar ve bunlardan sonra gelen tebe-i tabin tefsirlerini sayabiliriz. (Hasan Basr Eb Sa'id El-Hasan b. Yesr (Vh. 110); Tabin'in haramdan kanan (vera' sahibi) ve takva sahibi nde gelen byklerindendir. Medine'de Tefsir okulunun tannm isimlerindendir.

Mesrk b. Ecda' veya Mesrk b. Abdurrahman, (63) yanda iken, (h. 63)'de vefat etmitir. Kendisi gvenilir, fakih ve bid bir zattr. Sa'id b. Mseyyeb b. Hazm Eb Muhammed ise; tabiler efendisidir. (Vh. 94). Eb'l 'liye Refi' b. Mehrn Er-Riyah, tabin byklerindendir. (Vh. 90). Bunlar izleyen Rebi' b. Enes; ayn takabakadan saylr. (Vh. 139). Dahhk b. Mhzim El-Belh, tefsiri Sa'd b. Cubeyr'den almtr. (Vh. 105). Biz nceki sayfalarda yine benzeri saylr mfessirlerin tercemelerine deindik. (Bkz: Syt Tabakt'l-Mfessirin, Eltkn; 2/321, 324. Bkz: Es-Sekfetu'l-slmiyye; s. 113, mlf: eyh Muhammed Ragb Tabbh.) yetler hakknda onlarn kavileri anlatlr, ibarelerinde bazan lafzlarda ztlk meydana gelir de, bu konuda kendisinde bir bilgi bulunmayan kimse bunu bir ihtilaf sanr. Bunun zerine baz kaviller anlatrlar. Oysa durum yle deildir. Bunlardan baz bir eyi "lzm" ile veya benzeri ile tefsir ederler, kimisi bir eye aynyla "nass" getirir ( bizzat delil gsterir); fakat btn bunlar ayn anlamadr (hepsi ayn kapya kar) bir ok yerlerde. Zeki ve kavray sahibi olan kimse bunu anlasn. Hidayete erdiren sadece Allah'dr. u'be b. Haccac ve bakalar derler ki: "Tabin'in ikinci derecedeki deliller (fr') hakkndaki kavilleri hccet saylmaz. O halde bunlar Tefsir'de nasl hccet olabilirler?" Yani bunlar kendilerine muhalefet edenlere gre hccet saylamazlar. Bu dorudur. Ancak onlar bir eyde icma yapmlar ise, bu takdirde phesiz olarak hccet saylr. htilaf ederlerse, bazsnn kavli dier bazs nezdinde hccet saylmad gibi, kendilerinden sonra gelenler iin de hccet saylmaz. Bu konuda Kur'n lgtna (diline), Snnet'e veya genelde Arap lgtna veyahut da bu konuda sahab kavillerine bavurulur. (u'be b. Haccac b. Verd 'Atek; "sikadr, hafz ve salam bilgi sahibi (mutkin) bir zattr. "Sevr onun iin diyor ki: O, hadiste emru'l-m'minn'dir. Irak'ta hadis ricalini ilk aratran zattr. Snneti savunandr. bid biri olup, h. 160'ta vefat etmitir. Er-Risaletul-Mstatrafa' da vefat tarihi 170 olarak gsterilmi ise de bu yanltr. (Bkz: Takribu't-Tehzb; 1/351, el Msttrafa; s. 113.) Kur'an'n Rey le Tefsiri NDEKLER

Kur'an'n Rey le Tefsiri Kur'n- Kerm'i reye dayanmak suretiyle mcerred tefsir cihetine gitmek haramdr. Bize Memmel, Sfyn, Abd'l-A'l, hepsi Sa'id b. Cbeyr'den bildirdiler. Sa'd b. Cbeyr de bni Abbas'dan rivayetle, bni Abbas demitir ki; Raslullah (salat ve selam O'na olsun) yle buyurdular: "Kim Kur'n hakknda ilmi olmadan konuursa, o Cehennem'deki yerine hazrlansn." Bize Veki' haber verdi; bize Sfyn, Abd'l-A'l Es-Sa'leb'den tahdis etti. O Sa'd b. Cbeyr'den, o da bni Abbas'dan rivayetle; bni Abbas demitir ki: Raslullah (salat ve selam O'na olsun) yle buyurdular: "Kim Kur'n hakknda bilgisizce konuursa, o Cehennem'deki yerine hazrlansn." (Bu hadisi, ondan nceki hadisi ve dier iki hadisi, hepsini ayn ve yaklak lafzla Taber tahric etmitir. Hepsi de hemen hemen Abd'l-A'l b. mir Es-Sa'leb etrafnda dnmektedir. Ancak bunun hakknda da hadisciler baz grler beyan etmilerdir. Nitekim merhum Ahmed akir bunu nakletmi ve tahkikinde bu hadislerin shhatini tesbit etmitir. Bu konuda daha deiik hadisler de mevcuttur. Tirmiz, bni Abbas hadisi hakknda bir baka tarikle yapm olduu tahricinde der ki: "Bu HasenSahih bir hadistir." (Taber; 1/77, 78. Tirmiz; 8/146 Humus basks. Muhtasaru erhi Eb Dvd; 5/249.) Yine Tirmiz de bu rivayeti yapmtr; diyor ki: Bize Abd b. Humeyd bildirdi: Bana Habban b. Hill (162) tahdis etti: Dedi ki; bize Hazm El-Kuta'nin kardei Sheyl haber verdi: Dedi ki; bize Eb' mrn El-Cveh tahdis etti; Cndp'ten rivayetle demitir ki; Raslullah (salat ve selam O'na olsun) yle buyurdular: "Kim kendi grne dayanarak Kur'n hakknda konuursa (tefsir yaparsa) ve (yapt tefsirde de) isabet ederse kesinlikle hata etmitir."

"Tirmiz" nin belirtiine gre bu "Garib" bir hadistir. Ancak baz hadisciler Sheyl b. Ebi Hazm hakknda baz grler ileri srmlerdir." (Habban b. Hill; Asl nshada bu, Hessan diye gemektedir. Ancak Habban'dr. Habban b. Hill Eb Habb El-Basr adndaki zattr. Sika ve salamdr. (Vh. 216) (Tirmizi; 8/146. Taberi; 1/79. Sheyl b. Eb Hazm, Kardei Hazm El-Kuta ile tannr. nk kardei ondan ok daha sika ve gvenilirdir. Ahmad b. Hanbel, Buhr, Nes ve daha bakalar Sheyl hakknda baz grler ileri srlerdir. Bu hadisi ayn zamanda Nes ve Eb Dvd da rivayet etmilerdir. Bkz. (Muhtasar ve erh Eb Dvd, 5/249.) Bu hadis ile ilgili olarak mam Beyhak der ki: "Eer bu sahih ise -yine de en iyisini Allah bilir- delilsiz olarak ortaya koyduu reyi galip klan ve delili buna dayandran murad etmitir. Ancak burhan ve delillerin destekledii reye dayanan grleri beyan etmek ise caizdir." Bir dier yerde ise yine bununla ilgili olarak yle der: "Bu hadis zerinde biraz dnmek gerek. ayet doru ise -yine de en iyisini bilen Allah'dr- tarikde hata edeni bununla kasdetmitir. Bunun yolu Lgatilerin lafzlar nasl tefsir etliklerine bavurmakdr. Nasih ve mensuhu bilmek, nzul sebebini tanmaktr... Hatta onunu nzulne ahid olan, snnetlerde Allah'n Kitab'n aklama mahiyetinde olan haberleri bize ileten sahab haberlerine mracaat etmek gerekir. Nitekim Cenb- Hakk yle buyurmaktadr: "Habibim Biz sana da Kur'n' indirdik. T ki insanlara, kendilerine ne indirildiini aka anlatasn ve t ki onlar da iyice fikirlerini kullansnlar." (Nahl; 44). Bu takdirde eriat Sahibi tarafndan aklamas yaplan Kur'n yetleri hakknda artk dnmek gerekmez. Ancak beyan ve izah yaplmam olanlara gelince; bundan sonra ilim erbabnn bu konuda dnp, durumu aklamas gerekir ki, bylece aklamas, murad olunmayan bir eye delil olarak gsterilmi olmasn. Yine der ki: "Bazan bununla kasdolunan u olabilir: lmin usl ve fur'undan haberi olmayan kimselerin kendi grlerine dayanarak ortaya koyduklar tefsir ve aklama doru olarak isabet etmi olca da, -bu mevzuda usl ve fr'dan haberleri olmad iin- iyi grlmez." bni Teymiyye merhum ilerde bu manaya iaret edecektir. (Bkz: El-tkn, 2/305. mam Eb Ca'fer Taberi tarafndan manann byle olduu kesin olarak ifade edilmitir. bni Abbas'tan rivayet olunan ilk hadisin anlam hakknda, bni Enbar bunun Kur'n'n mkil yetleriyle ilgili olduunu ya da muradnn: "Kim Kur'n hakknda bir tefsir yaparken muradn baka ey olduunu bildii halde konuursa..." eklinde olduunu belirtmek istiyor. (Taber; 1/78, 79. El-tkn; 2/306.)

eyhu'l- slm'n da sz buna ilikindir. Kii Kur'n tefsirini mcerred reye dayanarak yaparsa bu haramdr. Yoksa bunun mutlak haram olduunu beyan etmek demek deildir. Nitekim merhum bunun byle olduunu dier risalelerinde aklamtr. Hatta ifadesindeki "Mcerred reye dayanarak tefsir" cmlesi de bu manay vurgulamaktadr. Yani kendisine ne snnetten ne de lgattan bir delil ve ahid bulmadan, sadece ve sadece reye dayanarak yaplan tefsirin haram olduunu beyan etmitir. bni Kuteybe merhum demitir ki: "Kur'n' bu anlamda tefsir etmekten sakndrmak iki hususa dayanmaktadr: a - Ya bununla murad; nakil ile ve iitilenle (mesmu') yetinip, istinbatn da terkolunmasdr. b - Ya da bir baka sebepten dolaydr." Yine devamla der ki: "Bir kimsenin sadece duygularna dayanarak Kur'n hakknda konuup murad da budur, demesi batldr. Gerekte sahab Kur'n' tefsir ettiler, bir ok bakmlardan da onun tefsirinde ihtilafa dtler. Yoksa kendilerinin her syledii mutlaka Raslullah'dan (salat ve selam O'na olsun) duyduklarna dayanyor demek deildir. Yasaklamann mutlaka iki ynden birine ihtimali bulunabilir: Birincisi: Kiinin bir ey hakknda bir gr ve reyi bulunabilir. Tabiat, hev ve arzusu gerei de bu eye kar bir eilimi olur; bu defa tutar kendi eilimi dorultusunda ve hevasna uygun olarak bir tevil yapar. Bylece amacnn doruluu iin gya bunu hccet olarak ne srer. Eer o byle bir reye sapmam olsayd, byle bir gr beyanna gitmemi olsayd, bu takdirde Kur'n- Kerm'den kendi amac dorultusunda bir iaret bulamayacakt. te bu anlamda bir tefsire gitmek rey ile tefsirdir. Zira kendi reyini gerekte byle bir tefsire dntrmtr. O zaman byle bir tefsir, bu trden veya bu adan yaplan bir tefsir biimi olmu olur. Nitekim bni Kuteybe'nin baka szlerinde de buna delil getirilmitir. Yani hem delilde ve hem de medlulde hata yapanlar ile ilgili olarak ya da sadece delilde hata edenlerle ilgili olmak zere, bni Kuteybe'nin szlerinde bunlar gsterilmitir. Daha nce bni Teymiyye merhum da ayn ekilde buna misaller vermi idi. kincisi: Kur'n'n kapal ve yabanc kelimelerine (garip) ilikin ne duyguya ne de nakle dayal bir ey olmakszn, sadece Arapa bilmekle tefsire yeltenmek. Yani srf Arapa bilgisiyle yetinip, her hangi bir bilgisi olmadan tefsir yapmaktr. Kur'n'daki (mbhem) lafzlar, deitirilmi (mbeddel) olan lafzlar, ksaltma (ihtisar) ve gizlemeyi (izmar), ne alma (takdim) ve geriye brakmay (tehir) bilmeden tefsir yapmaya kalkmak. Kim tefsirin zahirini kesin olarak bilmeden, soyut ve sade Arapa bilgisiyle manalar karmaya kalkrsa, byk yanlglarn meydana gelmesine sebep olur ki, bu kii kendi reyine dayanarak Kur'n' tefsir edenler zmresine girer. Yine der ki: "Nakil ve iitme, (sima') tefsir yapacak olan kimse de ncelikle bulunmas gerekli olan bir eydir. Ancak bu ekilde yanlma noktalarndan kendisini koruyabilir aksi takdirde galat ve yanlgdan kurtulmas mmkn olmaz. Ancak bundan sonra kavrama ve kabiliyeti ile hkm elde etme (istinbat) noktasnda sz sahibi olmas mmkndr. Zira yle garip lafzlar var ki, her hangi bir iitme (sima') olmadan bunlar kavramak mmkn deildir. Ak (zahiri) hkm kavramadan bunlarn gizli

manalarna (batn) ulamak da yine mmkn deildir. Ancak bu artlar kendisinde var olduktan sonra mmkndr. (Bkz: Kurtub; 1/33. Cmiu'l-Usl; 2/4.) Nitekim bizim dediklerimize delil olmak zere kendilerinden rivayete gre: "Onlar kendi arzularna gre tefsir hakknda bir ey sylememilerdir, ilimsiz konumamlardr." (mam Tirmiz'nin szlerindendir: 8/147.) Bir kimse Kur'n hakknda kendi reyi ile konuursa, bu kimse, hakknda bilgisi bulunmad bir mevzuda kendisini zorlam olur ve emrolunmad bir yola girmi olur. Bu kimse doru manaya isabet etse bile, mutlaka hata etmi saylr. nk ii kendi konusunda yapmamtr. Yani bilmedii bir mevzuda konumutur. Bu, tpk insanlar arasnda bilmeden ve cehaletine dayanarak hkm vermeye kalkan gibidir. Byle bir kimse Cehennemdedir. Bizzat verdii hkm doru da olsa, durum deimez. Ancak bir farkla ki, bunun cezas hata edenlere gre daha hafiftir. Yine de en iyisini bilen Allah'tr. Cenab- Hak da yalanc iftiraclar bylece isimlendirmitir. Buyurur ki: "Mademki onlar bu ahitleri getirmediler, o halde onlar Allah indinde yalanclarn ta kendileridir." (Nr suresi, yet: 13.) ftira eden kimse yalancdr, velevki aslnda zina yapan kimseyi hedef alm olsun. nk bu kimse kendisi iin helal olmayan bir eyi ihbar etmeye kalkmtr. Kendisini bilgisi olmayan bir mevzuda zorlamaya kalkmtr. Yine de en iyi bilen Allah'tr. te bylece baz ilim ehli kimseler Raslullah'n ashabndan ve daha bakalarndan rivayette bulunmulardr ki; bu zatlar, bilgileri olmadan Kur'n' tefsir etme konusunda ok edit davranmlardr. Ancak: "Mchid, Katde ve ilim ehlinden daha bakalar, Kur'n' tefsir ettiler" tarzndaki rivayetlere gelince; bu: "Onlar, Kur'n' kendi zanlarna gre tefsir etiler, ya da ilimleri olmadan tefsir yaptlar veya kendi hev ve isteklerine gre tefsir ettiler." demek deildir. te srf bu inantan tr, seleften kimileri, hakknda bilgi sahibi olmadklar konularda tefsir yapmaktan kanmlardr. Nitekim u'be, Sleyman'dan, o da Abdullah b. Mrre'den, o da Eb Ma'mer'den rivayet etmitir: Eb Ma'mer, Eb Bekr'in yle sylediini rivayet ediyor: "ayet ben, Allah'n kitab hakknda bilmediim halde sylersem (veya Kur'n hakknda rey ile konuursam) hangi arz beni zerinde tar ve hangi gk beni glgesinde barndrr?" (Taber; 1/78, Eser; 79) Eb Ubeyd El-Ksm b. Selm der ki: "Bize Muhammed b. Yezid tahdis etti; o da Avvam b. Havep'ten, bu da brahim Et-Teym'den rivayet ettiine gre;

Hz. Eb Bekr'e; "ve fkiheten ve ebb" (Abese; 31. Meali: "Meyve(ler) mera (lar) (bitirdik).") yetinden sorulduunda, demitir ki: "Eer ben bilmediim halde Allah'n Kitab hakknda konuur isem hangi sema beni glgesinde barndrr ve hangi yeryz beni zerinde tar." (Bu eseri ayn isnad ile Hafz bni Kesir de zikretmitir. Demitir ki: "Bu eser, brahim Teym ile Hz. Eb Bekr Sddk arasnda Mnkat'dr." (bni Kesr; Tefsiri; 4/473.) Bu rivayet kesiktir (mnkat'). Eb 'Ubeyd de ayn ekilde der ki: "Yezd bize Humeyd'den tahdis etti; o da Enes'ten rivayetle; Hz. mer b. Hattab minberde; "Ve fkiheten ve ebb" yetini okudu ve dedi ki: "te bu fkihe yani meyve, biz onu tanrz, fakat; "el-ebb" ne demektir? Sonra kendisine dnerek yle konutu: "Ey mer, bu, kendini zorlamaktr, yani bilmediin bir ey konusunda konumaya kalkmaktr" dedi. (zaha girimedi.)" (Bu eseri, sahih bir isnad ile Hz. Enes tarikiyle Hz. mer' den daha bakalar da rivayet etmilerdir. Eb Ubeyd'in snad, Taber'nin isnad gibi: "bni Ber'n bni Ebi Adiy'den, onun Humeyd'den, Humeyd'in de Enes'ten rivayeti gibi..." (Bkz. nceki kaynak, bni Kesir, Taber; 30/59. Ayrca ondaki baka bir ok isnadlar. Bu eseri ve nceki eseri, aada gelecek olan daha baka eserlerle birlikte bni Teymiyye Eb 'beyd'den nakletmitir. Bunlar ashabna isnad ediyor, bylece bunun "Fedilu'l-Kur'n" ile ilgili olduu ortaya km oluyor. Yani bu eserin Eb 'Ubeyd'e ait olduu anlalm oluyor. Kahire yazmasna muttali olduk. Bunu tahkik ederek nere hazrlayan ise, Muhakkik Ahmed Es-akr'dr.) Abd b. Humeyd de der ki: "Bize Sleyman b. Harb bildirdi. Dedi ki; Bize Hammd bni Zeyd tahdis etti. Bu da Sbit'ten, Sabit ise Enes'den rivayetle, Enes demitir ki; "Biz mer bin Hattab'n yannda idik. Gmleinin arkasnda drt tane yrt (yamas) vard. Kendisi; "Ve fkiheten ve ebb" yetini okudu da "el-ebb" nedir? dedi. Sonra dedi ki; "bu, kendini zorlamaktr, bilmediin bir eyde kendini zorlaman gerekmez." (Rivayete gre Hz. mer (Allah ondan raz olsun) bu yeti minberden okumutur. Daha sonra da mehur ifadesini sylemitir. Bunu tahric edenler: "bni Sa'd, Sa'id b. Mansr, Abd b. Humeyd -ki burada bni Teymiyye bundan nakil yapmtr-, bni Cerr, bni Mnzir, Hkim Beyhak (uab'da) ve Hatb bunun sahih olduunu beyan etmitir. Btn bu zatlar Enes'ten rivayet yapmlardr. Bundan sonra da u fade bulunmaktadr: "Bu kitaptan size ak olana tabi olun ve onun zerine amel edin; bilmediinizi ise Rabbinize havale

edin." (evkan; Fethu'l-Kadr; 5/376, Taber; 30/61.) Btn bunlar unu gstermektedir: -Allah her ikisinden de raz olsun- Hz. Eb Bekr ve Hz. mer bu ifadeleriyle "ebb"in mahiyetini aklamay murad etmektedirler. Yoksa bu, yeryznde bir nebat, bitki demektir ki, bilinmeyen bir ey deildir. Rabbimiz buyuruyor: "Bu suretle onda tane (ler) bitirdik, zm (ler), yonca (lar), Zeytinlikler (ler), hurmalk (lar), sk ve bol aal (dier baheler, meyve (ler), mer'a (lar) bitirdik). (Btn bunlar Biz) hem size, hem davarlarnza fayda olarak (yaptk)." (Abese: 27-32. bni Kesr merhum diyor ki: "Burada Hz. mer (r.a), bitkinin eklini, cinsini ve kendisinin nasl bir ey olduunu merak edip renmek istemitir. Yoksa bu yeti okuyan herkes, bunun yer yz bitkilerinden olduunu bilir. Ama nasl bir bitki?" (bni Kesr; 4/473.) bni Cerir der ki: "Bize Ya'kb b. brahim tahdis etti; dedi ki: Bize bni Aliyye haber verdi. Eyp'ten, bu da bni Ebi Mleyke'den rivayetle demitir ki: "bni Abbas'a bir yet soruldu; ayet bazlarnz ondan sorarsanz, onu size mutlaka der idi, ancak onun hakknda (o yet hakknda) sylemekten kand." snad sahihtir. (Taber; 1/86, Eser; 98.) Eb Ubeyd de der ki: "Bize smail b. brahim, Eyp'ten tahdis etti, bu, Eb Mleyke'den rivayetle demitir ki: "Bir adam, bni Abbas'a; "mikdar elli bin yl olan gn" hakknda sordu ve; "ben bunu srf bana syleyesin diye soruyorum" dedi. bni Abbas dedi ki: "Bu ikisi iki gndr ki, Allah, bu ikisini kitabnda zikretmitir. "Kendisi Allah'n kitabnda hakknda bilgisi bulunmayan ey hakknda konumay istememi, ho grmemitir." (Ayrca Taber bunu iki ayr tarikten tahric etmitir; Her ikisi de Eyp tarikiyle bni Eb Mleyke'den. Anlaldna gre nasihi tarafndan bizim rivayetimizde bir eksiklik bulunmaktadr. Zira Taber'de; adam, bni Abbas'dan "Miktar elli bin yl olan gn" hakknda soruyor. bni Abbas da diyor ki: "Miktar ellibin yl olan gn nedir?" Adam da diyor ki: "Ben sana sordum ki, bana cevap veresin..." (Taber, 29/72.) Eb Ca'fer kendi senediyle bni Abbas'tan rivayet ettiine gre: "Miktar elli bin yl olan gn" n tefsiri, kyamet gndr. Allah (c.c.) bunu kafirler iin byle bir miktar kadar uzatacaktr. Bundan sonra da demitir ki: "bni Abbas'tan bu konuda bizim rivayet ettiimizden baka kavil de rivayet olunmutur. Ad geen

iki gn Rabbimizin u yetlerinde gemektedir: "Gkten yere kadar her ii o tedbir eder. Sonra (o i) sizin sayageldiinizce bin sene miktarn olan (mesafeye) bir gnde yine O'na ykselir." (Secde; 5). kinci yet meali: "Melekler de, Ruh da oraya ykselip kar ki mesafesi (dnya seneleriyle) elli bin yldr." (Meric; 4) (Taber; 21/91, 92. Taber; 29/71.) (Ayrca bu iki gnn tefsiriyle ilgili olarak bni Abbas'n kavlinin tercihi iin, bkz: Fethu'l-Bar; 8/451-453.) bn Cerr der ki: "Bana Yakub b. brahim tahdis etti; (Asl nshada Ya'kb yani brahim; Ya'kub b. brahim El-Kd Eb Yusuf Ed-Devrk adndaki zattr. ann Irak'taki muhaddisidir. (Vh. 252.) bize bni Uleyye bildirdi; bu da Mehdi b. Meymn'dan, bu Velid b. Mslim'den rivayetle, Veld b. Mslim demitir ki: "Talk b. Habib Cndb b. Abdullah'a geldi ve buna Kur'n'dan bir yet hakknda sordu. O da cevaben dedi ki: "ayet sen Mslmansan seni menediyorum, yanmda durma veya yanmda oturma." (Taber; 1/86. Eser; 99.) Mlik de Yahya b. Sa'd'den; o da Sa'd b. Mseyyeb'den rivayetle, kendisine Kur'n'dan bir yetin tefsiri sorulduunda; "biz Kur'n ile ilgili bir ey sylemeyiz" derdi. Leys, Yahya b. Sa'd'den, bu da Sa'd b. Mseyyeb'den anlatarak demitir ki: "Sa'id b. Mseyyeb, Kur'n'dan ancak malum olanlar hakknda konuurdu." (Taber; 1/86, Eser; Rakam; 95.) u'be, Amr b. Mrre'den rivayetle diyor ki: "Bir adam, Sa'd b. Mseyyeb'e Kur'n'dan bir yet hakknda sordu; o da dedi ki: "Bana Kur'n'dan sorma, ancak, kendisine bir eyin gizli kalmadn ileri sren kimseye -yani krime'ye- sor." (Taber; Eser; Rakam; 101. Bundan anlalan odur ki, bni Mseyyeb haramdan kamas (vera') sebebiyle tefsirden uzak duruyor. Burada krime'nin byle davranmadna da iaret ediyor.) bni evzeb de der ki: Bana Yezd b. Eb Yezd haber verdi. Der ki: "Biz, Sa'd b. Mseyyeb'e hell ve haram hakknda sorardk; O, insanlarn en bilgilisiydi. Fakat ona Kur'n yetlerinden bir yet hakknda sorulduunda, tefsir etmez, skt ederdi. Sanki duymam gibi davranrd." (Taber ayn tarikten tahric etmitir. Eser; Rakam; 100.) bni Cerr der ki: Bana Ahmed b. Abdddabb bildirdi: (Dedi ki: Bize Hammd bni Zeyd tahdis etti: Dedi ki): Bize 'Ubeydullah b. mer haber verdi: Dedi ki:

"Ben gerekte Medine fakihlerine eritim, hepsi de tefsir hakknda pek ar konuuyorlar. Salim b. Abdullah, Kasm b. Muhammed, Sa'd b. Mseyyeb ve Nfi' bunlardan bazlardr." (Taber, 1/85. Eser; Rakam; 92. Parantez arasndaki dzeltme ondandr. Burada u rivayet de bulunuyor; "Gerekte onlar tefsir hakknda konumay byk bir sz kabul ediyorlar." Matbu olan nshada muhakkik buna deinmitir. Nfi' ise; bni mer'in Mevls Nafi'dir. Kendileri hakknda bni Hacer diyor ki: "Bu, gvenilir (sika), doru ve fakh bir zattr. (Vh. 110) veya bundan sonraki bir tarihtir." (Takribu'tTehzb; 2/296.) Salim b. Abdullah b. meru'l-Fruk (Vh. 106) Bu da fakh, sika, bid fzl bir zattr. Kasm b. Muhammed b. Eb Es-Sddk da ayn ekilde (h. 106) da vefat etmitir. 'Ubeydullah b. mer ise; bu zatlara erimitir. (Vh. 140) tarihi civardr. Kendisi 'Ubeydullah b. mer b. Hafs b. sim b. mer El-Fruk'dur.) Eb 'Ubeyd diyor ki: "Bize Abdullah b. Salih, Leys'den, bu da Hiam b. 'Urve'den tahdis etti: Him demitir ki: "Babamn, Allah'n Kitab'ndan bir tek yet tevil ettiini hi bir zaman duymadm." (Him b. 'Urve. (Vh. 146). Eb 'Urve b. Zubeyr b. Avvm. (Vh. 93.) Knyesi Eb Abdullah'tr.) Eyyb, bni Avn, Him Dstva, Muhammed b. Srn'den aktararak derler ki: "Kur'n'dan bir yet hakknda Abde Es-Selmn'ye sordum. Dediler ki: "Kur'n'n ne iin nazil olduunu bilenler gittiler. Bunun iin Allah'dan kork. Sana doruluu emrederim." (Taber; 1/86. Eserler; 96, 97. Abidetu's-Selmni, byk bir tabidir, Muhadrem'dendir, sika bir zattr.) Eb 'Ubeyd diyor ki: Bize Mu'z, bni Avn'dan tahdis etti; bu da 'Ubeydullah b. Mslim bni Yesar' dan, o da babasndan rivayetle dedi ki: "Eer Allah'n yetleri hakknda konuursan, nce dur, kendinden ncekilerle kendinden sonrakilere bak." Bize Hueym, Mure'den, bu, brahim'den tahdis ederek dedi ki: "Bizim ashabmz tefsir yapmaktan kanrlard ve korkarlard." (Bu eser ve nceki eser, Kasm b. Selm'dandr. Mslim b. Yesr Bsr: Mehur fkhc ve bid bir zattr. Eb Abdullah denir. (Vh. 100). brahim b. Yezd En-Neha Eb mrn, mctehid imam olup, Irak'n fakhidir. (Vh. 96) u'be, Abdullah b. Eb's-Sefer'den rivayetle demitir ki:

"a'b yle dedi: "Allah'a yemin ederek sylyorum. Kur'n'dan, bana sorulmayan bir tek yet yoktur, fakat bu rivayet sadece Allah'dandr." (Taber; 1/87. Eser; Rakam; 102.) Eb 'Ubeyd der ki: Bize Hueym tahdis etti; bize mer b. Eb Zaide haber verdi. Bu da a'b'den, O da Mesrk'tan rivayetle, Mesrk demitir ki: "Tefsir yapmaktan uzak durun, nk bu, Allah'dan rivayettir." te bu sahih eserler ve benzerleri, selef imamlarndan yaplm olan rivayetlerdir. Yine btn bu rivayetler, tefsirden saknmaya ve bilgisi bulanmadan tefsir ile ilgili yorumdan menetmeye hamledilmektedir. Ancak dil noktasndan olsun, er'i adan olsun bilgisi bulunanlar iin tefsir yapmakta bir saknca yoktur. (Eb Ca'fer Taber iaret olunan eserleri u unvan altnda toplamtr: "Kur'n' Tevil Etmede Szleri Kabul Etmeyenlerin Tevillerindeki Hatalarn Beyan". nceki sayfalarda bni Teymiyye merhum u ifadeleriyle buna iaret etmitir: "te bundan dolay selef ulemas, bilgileri olmadan tefsir yapmaktan ekinmilerdir." Sanki burada da (buna hamledilir) ifadesiyle veya yneltmesiyle sz aklam oluyor. Bir de eserlerden rnekler de gstermek suretiyle izah etmitir. Ancak yukarda iaret olunan ve Eb Ca'fer Taber nezdindeki bb'a muttali olan kimse, doru ve muhkem bir dier tevcih yani yneltme grebilir. Kii bununla hayrete der. Sonra da buna bni Teymiyye'nin takdim ettiini ilve etmek gerek. Eb Ca'fer der ki: "Bizim haberleri kendilerinden zikrettiklerimiz, bunlarn da kendilerinden rivayette bulunduklar ve bunlarn da tabin'den aldklar haberlere gelince: Tbin'in tevilden kandklarna dair haberler konusundaki temel udur: Bunlardan biri bu ii ilerse, tpk musibetler ve olaylar hakknda fetva vermekten saknan kimse gibi olur. Halbuki bu kimse, Allah (c.c.), dinini kemale erdirmeden Peygamberini huzuruna ekmeyeceini bilir. Yine, Allah'n her bir musibet ve olay iin bir hkm olduunu ya nass yoluyla veya delalet yoluyla bilir. Onun bu iten kanmas, Allah'n o hkmn inkr anlamnda bir kanma deildir; aksine takvas sebebiyle, Allah'n kullarndan alimlerin, ictihadlarnda byle bir seviyeye gelmediklerini beyan eden bir kanmadr. Ksaca bu kanma ve saknma, Kur'n tevil ve tefsirinden uzak durma hali Selef ulemasnda olup, sadece haramdan kanma (vera') ve ar titizliklerinden trdr. Yoksa mmetin alimlerinden bu menedilmi deildir. Ben doruya isabet edemem endiesi ile uzak durmulardr. Aralarnda bunu yapan da olmutur."

Bunun iindir ki ister bunlardan olsun, isterse bakalarndan olsun tefsir ile ilgili kaviller rivayet olunmutur. Bunda bir eliki de yoktur. Zira bildikleri hakknda konumular, bilmediklerinde de susmulardr. Bu da herkese den bir grevdir. Nasl ki, bilmedii bir konuda susmak grevi ise, ayn ekilde bilgisi olan bir mevzuda da sorulduu zaman konumas gerekir. Nitekim Rabbimiz yle buyuruyor: "Onu behemehal insanlara aklayp anlatacaksnz, onu gizlemeyeceksiniz." (l-i mrn: 187) Nitekim deiik tariklerle bu manada rivayet olunan hadisler de mevcuttur. Raslullah (salat ve selam zerine olsun) buyurmutur ki: "Kime bir ilim hakknda sorulursa, o da bunu gizlerse, kyamet gnnde ateten bir gem ile gemlenir." (Tabern, Abdullah b. Amr tarikiyle "Kebir" inde ve "Evsat" nda bu lafzla rivayet etmitir. Ricali mevsuk kimselerdir. Tirmiz, Eb Dvd, bni Ma'ce deiik ve yaklak lafzlarla rivayet etmilerdir. Eb Hureyre'den, Abdullah b. Mes'd'dan, bni Abbas'tan, Abdullah b. mer, Eb Sa'd Hudr ve daha bakalarndan da rivayeti yaplmakla birlikte, bu tariklerin hepsi hakknda baz eyler sylenmitir. (Muhtasar erh Snen-i Eb Dvd; 5/251, 253. Mecma'u'z-Zevid; 1/163.) bni Cerr der ki: "Bize Muhammed b. Ber haber verdi: Dedi ki; bize Memmel tahdis etti; dedi ki; bize Sfyan, Eb'z-Zenad'dan bildirdi: Dedi ki; bni Abbas yle syledi: " Tefsir drt ekilde yaplr: a - Bu tarz Araplar kelamlarndan tanrlar, b - Kimsenin bilmemekle mazur olmad tefsir. c - Sadece alimlerin bilebildii tefsir, d - Allah'tan baka kimsenin bilmedii tefsir. Her eyden mnezzeh ve yce olan Allah en iyi bilendir. (Taber; 1/75. Eser; Rakam: 71. Arabn tand birinci tefsir eidi, onlarn dileriyle ilikilidir. Dil ve "'rb" bilmeye baldr. Nitekim Zerke de ayn ekilde ifade etmitir. kinci vecih veya ikinci ksm ise; bundan helal ve haram murad olunmaktadr. Nitekim bni Mes'd'dan gelen Merfu' bir rivayet bunu gstermektedir. Ancak bu rivayet zerinde biraz dnmek gerek. Zira baz grler ileri srlmtr. Bunun tefsir blmlerinden bir blm olduu bununla

murad olunamaz. Eb Ca'fer diyor ki: "bni Abbas'n rivayet etmi olduu (bu drdnc) tarz hi bir kimse bilmemekle mazur deildir. Bu tarz, tevilini bir ka ynden renmek isteyenler iin pek ak bir mana ifade edememektedir. Bu ancak, bilgisi olmayan bir kimsenin tevile gitmesinin caiz olmayacana dair bir haber durumundadr." Eb Ca'fer, bu tarza "drdnc tarz" demektedir. nk kendisi; "Kur'n'n btn tevili ksmdr" diyerek belirtmi, sonra da bni Abbas'n szn zikretmitir. Bylece geen tarzn, -bni Abbas'a gre ikinci tarz-, tefsir vecihlerinden bir vecih olmadn karm bulunuyor. Eb Ca'fer kendisine gre olan bu tefsir biimi konusunda demitir ki: Birinci tarz : Bunu hi bir kimse bilemez. Allah (c.c.) bunun lmini kendisine brakmtr. Btn mahlkatndan gizlemitir. Hadiselerin ecellerinin gelme zaman gibi. Kyamet'in vukuu zaman, Hz. sa'nn nzul vakti, gnein batdan domas, Sr'un frlmesi ve benzeri hadiselerin ilmini Allah (c.c.) kendisine brakmtr. kinci tarz: Tevilinin bilgisini sadece Raslllah'a (salat ve selam O'na olsun) brakt tefsir trdr ki Raslllah (salat ve selam O'na olsun) bunu aklamam olsa kullar, bundan ne kasdolunduunu bilemezler. nc tarz : Kur'n kendi dillerinde nazil olanlarn, yani ehlinin bildii tarzdr ki bu, Arapa'y ve 'rb' bilmeye baldr; ancak bu sayede tevil ve tefsirine gidilebilir. Bunlar bilinmeden tefsir yaplamaz. Merhum, bu tarzlarn her biri iin pek gzel aklamalarda bulunmutur. Eb Ca'fer'in okuyucusu bunu bilir. Biz nc tarzn aklamas konusunda burada nakil yapmadan kalemimizi kaldrmak istemiyoruz. Merhum der ki: "Kur'n kendi lisanlarnda nazil olan ve bu lisan ilmine gereince vakf olan herkes onun tevilini (tefsirini) bilebilir. Bu da 'rab'n ikamesiyle; msemmalar, lazm olan ve kendisinde mtereklik bulunmayan isimleri ile tanmak, mevsuflar kendilerine has sfatlaryla bilmek suretiyle mmkndr. nk bu hususlarn hi biri bunlara mehul deildir. Mesela bunlardan biri, bir kimsenin u ayeti okunduunu: "Ve iz gle lehm l tfsid fi'l-ardi gl innem nahnu muslihn, Ela innehm hm'l-mfsidne velakin l aye'urn" (Bakara; 11, 12) duymas halinde, ayette geen: "fsad"n terkolunmas gerekli olan zararl ey" anlamnda olduunu, "Islah"n da yaplmas halinde iyi olmas gerekeceini" bilebilir. Bu kimse, her ne kadar Allah'n hangi manalar "ifsad" kavramna dahil ettiini, hangilerini de "slah" kavramna aldn bilemez ise de, genel de ifsad'n zararl, slah'n da faydal olduunu bilebilir.

Dilbilimcilerin, -ki, Kur'n bunlarn dileriyle nazil olmutur- bilebildii Kur'n tevili (tefsiri), bizzat bir mtereklik sz konusu olmadan msemm'nn lazm olan isimleri ile, mevsuflarn da kendilerine has olan sfatlaryla bilinmesiyle mmkndr. Yoksa Allah'n bilgisini Nebisine brakt hkmleri, sfatlar ve heyetleri deil. Bunlarn idraki ancak peygamberin aklamasyla mmkndr. Bir de Allah'n kendisine brakt ilim de bunun dnda kalmaktadr." (Taber; 1/73, 76 ve 92, 93. Zerke; El-Brhan; 2/164. El-tkn; 2/309.) NDEKLER Altnc Blm

You might also like