You are on page 1of 30

Ermenilerden özür dileyenleri kınıyorum

ERMENİLERİ SEVENLERE VE DESTEK VERENLERE ÇAĞRIDIR


Vatansevere şimdi ırkçı diyorlar, biz ırkçılar bu yazıyı yamanın zamanı
geldiğini düşündük!

Ermenilerden özür dileyen ve kendini AYDIN ZANNEDEN bölücü ve yıkıcı zihniyetteki cahil,
Ermeni sevdalısı insanları ve onlara uyup ta özür dileme arzusunda olanları, Türkiye'yi bir
bölünmenin eşiğine getirmeye çalışan GİZLİ GÜÇLERİ ve YAHUDİ / LEVANTEN MEDYASINI
esef ve şiddetle kınıyorum. Bu ülke sahipsiz değildir. Sizler bu ülkenin bütün değerlerini ele
geçirseniz de sizlere ve zihniyetinize karşı duracak manevi güçler ve şahsiyetler hep
olacaktır. Biz, külümüzden tekrar tekrar doğarız. Biz Orta Asya'dan dünyaya yayılmanın
sembolü ve anlamı Ergenekon'u defalarca yaşadık. Yine ve yine yaşarız!
Ermeniler, Ruslarla, İngilizlerle ve Fransızlarla birlik olup 2 milyondan fazla Müslüman Türkü Taşnaksütyun Partisi ve Ermeni
çeteleri koordinasyonunda silahlanan çocuk, yaşlı, genç bütün Ermeniler öldürdüğünde veya göçe zorladığında,
Müslümanlara işkence, tecavüz, katliam yaptıklarında, yaşlı-genç-bebek demeden köylerdeki Müslümanları süngüden
geçirdiklerinde bir tane Hıristiyan devlet çıkıp ta "siz ne yapıyorsunuz?" demedi! Osmanlı devletinin 2 seçeneği vardı:
1. Bunca zulmü yapan Ermenileri toplu halde katletmek
2. Zalim Ermeni halkını başka bir yere sürmek

İlki, kendisine savaş açmış toplumlar için diğer devletlerin kendinde hak görebileceği en sert tedbir olacaktı. Ancak Osmanlı,
en insancıl, imani ve merhametli yol olan toplu halde Ermenileri başka bölgelere sürmeyi tercih etti. Yollarda birkaç yüzbin
Ermeni öldü diye de hiçkimsenin Osmanlıya veya Türklere suç isnat etmemesi gerekir. Buna kimsenin hakkı yoktur, biz bu
özgürlüğü ve rahatlı hiçbir zihniyete vermeyiz!

http://www.ozurdiliyoruz.com/ sitesini protesto ediyorum! Hiçbir Ermeni benim kardeşim değildir ve olamaz! Bizler Türkiye
Cumhuriyeti çocuklarıyız, ancak ondan da önemlisi Osmanlı torunlarıyız, genç Osmanlılarız! Atama söven bana sövmüş
demektir, atamı inkar eden bizim tarafımızdan inkar edilmiş demektir, atama soykırımcı diyen yalancıdır, iftiracıdır, bize
düşmandır, cahildir, tarafımızdan dışlanmış demektir.

Kuzeyden Ermenilerle, güneyden Kürtlerle, içeriden Alevilerle, yarın öbürsü gün Lazlarla Türkiye bölünmek istenmekte ve
Türkler de Orta Asya'ya sürülmek istenmektedir. Kürt ve PKK liderlerin söyledikleri gibi Türklerin Anadolu'daki varlıkları 3-5
yüz sene değildir. 20.000 senelik yazıtlarda Türk izleri görülmüştür. Daha Kürt, Alevi, Laz, Çerkez, vs. gibi isimler yokken
Türkler bütün dünyaya akınlar düzenliyorlardı ve medeniyetler inşa ediyorlardı.Türk alimleri, bilgeleri, askeri dehaları Roma
İmparatorluğuna, Mısır'da Firavunlar dünyasına, Babil'e ve daha pekçok eski medeniyete kadar kendilerini göstermişlerdir.
Dünyayı çekilir ve yaşanır hale getiren Türklerdir! Türklerin olmadığı bir dünya vahşet, dehşet ve intikamdan ibarettir!

Bu bağlamda siz de http://www.ozurbekliyorum.com adresi üzerinden çalışanlara destek verin, kayıtsız kalmayın!

Türklerde vicdan olmasaydı ne Atilla zamanında Roma İmparatorluğu, ne Osmanlı zamanında Avrupa, ne de tarihin herhangi
bir zamanında Türklerden başka millet olurdu! Avrupalılar, Avrupa sevdalıları, Ermeniler ve diğer azınlık topluluklar kendinize
gelin! Osmanlıdan ayrılma peşinde olanlar şimdi dinlerini yıkmış ve perişan haldeler.. Sizler de yarın perişan ve birilerinin
sömürgesi, kölesi, adi bir işçisi olarak tarihteki manasız yerinizi alacaksınız... Size değer veren ve verebilecek olan sadece
Türklerdir. Türkün çatısı altında rahat edemeyen, hiçbir yerde ve zamanda rahat edemez! Sizi kışkırtmaya çalışanlar tarihteki
kötü yerlerini çoktan aldılar. Yahudi, Levanten, Tapınak Şövalyesi, Skulls and Society kölesi basın unsurlarına kulak
asmayın!

Cahillerimize, kör bir batıl olanda taassup asabiyesini tecelli ettiren, şeytani olanı rahmani olana tercih eden, vatanını türlü
tehlikelere savuran, atalarımızı canilikle suçlayıp en büyük caniliği kendi tarihimize karşı işleyen, batıya itibar eden ve batı
gibi olmaya çalışan, batılı gibi düşünen, saygısız, bencil, gaflet ve hıyanet dolu insanlarımıza sahip çıkamadığımız için ve 2
milyar Müslüman ile 3 kıtada Hakk ve adalet için at koşturan ve bir çoğu evliyalık makamına oturmuş sultanlar sultanı
Padişahlarımıza, şehitlerimize ve gazilerimize verdiğimiz eziyetten ötürü Ermenilerden özür dileyenler adına geçmişte
yaşamış, bugün yaşayan ve gelecekte yaşayacak bütün dünya insanlarından özür diliyoruz..

Dün "sözde Ermeni soykırımı" idi, bugün "Ermeni soykırımı".. Dün "hadi canım sen de oradan" idi, şimdi "özür dileyelim, ne
olacak canım, aramız düzelir dünyayla".. Dün "Osmanlı Ermenileri sürgüne yolladı" idi, şimdi "Osmanlı Ermenilere kasti ve
mesnetsiz tehcir uyguladı" oldu.. Eğer Osmanlı tehcir uygulasaydı, bir tane bile Ermeni bugün meydanda bulunmazdı! Bu
kavgayı biz başlatmadık, sürdüren de biz değiliz. Başlatanlarla ve sürdürenlerle de sonuna kadar mücadele edeceğiz!

Avrupa Birliğine girmeyi istemiyoruz, Avrupa sevdalılarını istemiyoruz, Avrupa sevdasına ülkenin bölünmesine ortam
hazırlayanları istemiyoruz, galeyana gelip kargaşa çıkartan azınlıkları istemiyoruz, Ermenileri ve Ermeni yalanlarına destek
verenleri istemiyoruz.. Sessizliğimiz devletimize olan saygımızdan ve bağlılığımızdandır. Savaş çıkartıldığı anda
düşmanımızın karşısında avını bekleyip pençelerini açan, gözlerini kısıp korku salan kartal gibi bekliyor olacağız..

Ayıdan post, Rumdan, Yunandan, Ermeniden, Avrupalıdan, Amerikalıdan dost olmaz!

Merak ettiğimiz şey; dindardır deyip oy verip devletin başına getirdiğimiz ve onları destekleyen insanlar bugün maalesef özür
dileme yarışına neden girişmişlerdir? Acaba devleti kaybederlerse arkadan gelenlere tam bir enkaz ülke bırakıp çıkmaza
sokmak için midir? Nasıl vatanseverdir bu insanlar, nasıl yaptıklarını din ile bağdaştırıp vicdanlarını aklayarak (bir vicdanları
varsa) gece rahat uyuyabiliyorlar, nasıl Allah'a verecekleri hesabı düşünmüyorlar? Şaşmamak ve yadırgamamak elde değil!
Ermenilerin medar-ı iftiharı:
"Karnı yarılarak öldürülmüş bir gebe kadının karnından çıkartılan bebek"

SÖZDE ERMENİ SOYKIRIMINI SAVUNANLARA İTHAF OLUNUR

Türk Milletini "Sözde Ermeni Soykırmı" yapmakla suçlayanlar asıl Ermeni`lerin dün
Anadolu`da, bugün Azerbaycan`da yaptıklarına bakmaları gerekmektedir

1992 senesinin 25 Şubatını 26 Şubata bağlayan gecesi, ağır silahlarla donatılmış Ermenistan
silahlı kuvvetleri ile Hankendi`nde konuşlanmış bulunan Albay Zarvigarov komutasındaki
366`ncı Rus Motorize Alayı, Hocalı `ya saldırarak tarihin en vahşi katliamlarından birini
yaptılar.

Stratejik bir konuma sahip olan Hocalı `yı, Ermeni`ler 10 Eylül 1991tarihinden 25 Şubat 1992
tarihine kadar geçen 5 aylık süre içinde kuşatma altında bulundurdular.

25 Şubat gecesi Rus Motorize Alayının tanklarından açılan top ve roket saldırıları ile bölgedeki
tek havaalanı olan Hocalı havaalanı kullanılamaz hale getirilerek kentin dışarısı ile ilişkisi
tamamen kesildi.

Şehri savunan askerlerin kahramanca şehit olmasından sonra Hocalı `nın işgali sonucu sivil,
eli silahsız, Azerbaycan Türkleri çocuk, kadın, ihtiyar ve genç ayrımı yapılmadan Ermeniler
tarafından katledilmiştir.

Resmi verilere göre, o gece 613 kişi hunharca katledilmiş; bunlardan 83 çocuk, 106 bayan
acımasız yöntemlerle işkence yapılarak öldürülmüştür. Ayrıca, 487 kişi ağır yaralanmış ve
1275 kişi ise rehin alınmış, geri kalan nüfus da bin bir zorlukla caninin kurtarmıştır.

26 çocuk tamamen ve 130 çocuk ise kısmen oksuz kalmıştır. Ermeniler şehitleri acımasızlıkla,
gözlerini oyarak, kafataslarının derisini soyarak ve vücutlarının farklı organlarını keserek
öldürmüştür.

Küçücük çocukların gözleri oyulmuş, hamile kadınların karınları yırtılmış ve insanlarımız diri diri
toprağa gömülmüştür. Hatta şehitlerin bir çoğunun cesetleri yakılmıştır. Ermenilerin işgal
ettikleri Hocalı `da dehşet verici olaylar yaşandı.

Ermeniler canlı insanların kafataslarını yüzdüler, sağ olarak ele geçirdikleri insanları sistematik
bir işkenceye ve tıbbi deneylere tabi tutarak, insanlık dışı muamelelere maruz bıraktılar.

Yapılan bu katliamın sonucu on bin kişilik Hocalı kentinden ancak iki bin kişi sağ kurtulabildi.

İşte size; "soykırım" sözünün çok hafif kaldığı Ermeni katlimaları ile ilgili açık
kaynaklar:

http://www.forsnet.com.tr
http://www.ermenisorunu.gen.tr

Destek için:
http://www.ermenisorunu.gen.tr/destek.html

İşte sözde Ermeni soykırımını tanıyan ülkeler...

URUGUAY
1965, 2004, 2005 olmak üzere üç kez Ermeni soykırımı iddialarını kabul etti.

KIBRIS RUM KESİMİ


1982 yılında soykırım iddialarını kabul etti.

ARJANTİN
Ermeni soykırımını tanıma tasarısı 1993, 2003, 2004, 2005, 2006, 2007'de gündeme geldi ve
hepsinde de kabul edildi.

RUSYA
Önce 1995'te sonra da 2005'de soykırımı kabul etti.

KANADA
1996, 2000 ve 2004'te gündeme geldi ve her üçünde de kabul edildi.

YUNANİSTAN
1996'ta soykırımı tanıdı.

LÜBNAN
1997 ve 2000'de soykırımı tanıdı.

BELÇİKA
1998'de tanıdı.

İTALYA
2000'de Ermenilere yönelik soykırım yapıldığını kabul etti.

VATİKAN
İtalya ile aynı yıl 2000'de kabul etti.

FRANSA
2001'de Ermeni soykırımını tanıdı.

İSVİÇRE
Soykırım iddialarını 2003'te kabul etti.

SLOVAKYA
2004'te tanıdı.

HOLLANDA
2004'te kabul etti.

POLONYA
2005'te kabul etti.

ALMANYA
2005'te kabul etti.

VENEZUELLA
2005'te kabul etti.

LİTVANYA
2005'te kabul etti.

ŞİLİ
2007'de kabul etti.

Kaynak: hurriyet.com.tr ve AA
İşte sözde değil, yalan soykırımın uyduruk haritası:
Ankara Ticaret Odası (ATO), Avrupa Birliği (AB)
ülkelerinin ”katliam ve soykırım sicili”ni çıkardı.

25 AB üyesi ülkeden 9'unun sicili bozuk Ermeni tezlerini


destekleyen ABD ve Rusya'nın tarihi de katliam ve soykırımlarla
dolu.
ATO'nun hazırladığı "AB'nin Katliam ve Soykırım Sicili Raporu"nda, AB üyesi ülkelerden
Almanya, Belçika, Danimarka, Fransa, İngiltere, İspanya, İtalya, Yunanistan ve Güney Kıbrıs
Rum Kesimi'nin katliam ve soykırım sabıkasının kabarık olduğu belirtildi. Rapora göre, Ermeni
soykırımı iddialarını ilk tanıyan 1982 yılında Güney Kıbrıs Rum Yönetimi oldu. Rumlar'ın
Kıbrıs Türkleri'ne yönelik katliamları 1912 yılında başladı. Kıbrıs'ın 35 ayrı noktasında
Türklere ait iş yerleri, camiler ve evler yakıldı, insanlar öldürüldü. 1952 yılında EOKA adlı terör
örgütü kuruldu. EOKA sistematik bir biçimde başlattığı saldırılarda 100 Türk'ü öldürdü ve 30
Türk köyünü yaktı. 1963 yılında EOKA'cılar yeni bir "etnik temizleme" planını devreye
soktular, bu saldırılarda da 500 Türk öldürüldü, 130 Türk köyü yakıldı, 25 bin Türk evlerini
terketmek zorunda kaldı. Katliamların başladığı 1912 yılından, Kıbrıs Barış Harekatı'nın
yapıldığı 1974 yılına kadar bini aşkın Türk, Rumlar tarafından öldürüldü.

Soykırım iddialarını 1996 yılında tanıyan Yunanistan da soykırım konusunda sabıkalı


Osmanlı'nın dağılma sürecinde Balkanlar'da yaşanan katliamlarda çok sayıda Müslüman Türk
hayatını kaybetti. 1829'da Yunanistan'ın bağımsızlığını kazanmasıyla Mora'daki Türkler göçe
zorlandı, 20 bin Türk katledildi. 1923 yılında Lozan'da imzalanan Türk ve Yunan azınlıkların
karşılıklı mübadelesine ilişkin anlaşmanın ardından Batı Trakya bölgesinde yaşayan Türkler
üzerinde sistemli olarak "etnik ve kültürel soykırım" başlattı. Bölgenin büyük bir bölümü askeri
bölge haline getirilip sıkıyönetim ilan edildi. Köyler arasında geliş gidişler izne bağlandı, Türk
azınlığın pasaportlarına el konuldu. Türklerin hukuki, siyasi, kültürel ve dini haklarının
kısıtlanması ibadetlerine izin verilmemesi gibi yoğun baskılar sonucu 400 bin Türk bölgeyi terk
etmek zorunda kaldı.

Soykırım iddialarını kabul eden bir başka ülke ise Belçika 1.Dünya Savaşı'nın ardından
Ruanda'nın yönetimi Belçikalılar'a verildi. Belçika'nın sömürgesi altındaki Ruanda ve
Kongo'da 10 milyondan fazla insan soykırıma uğradı. Soykırım iddialarını destekleyen ülkeler
listesindeki İtalya'nın, Libya'da 1911'den 1940'lı yıllara kadar uyguladığı imha operasyonları
ve çölün ortasına kurduğu toplama kamplarında yüzbinlerce Afrikalı Müslüman hayatını
kaybetti.

İtalya diktatörü Mussolini, Etopya'da ve Yugoslavya'da 300 bin insanı katletti. Sözde Ermeni
soykırımının inkarını suç sayan yasayı parlamentosunda kabul eden Fransa da 20. yüzyılı
kana boyayan soykırımların mimarları arasında yer alıyor. Fransa, 1830 yılında Cezayir'i işgal
etti. 132 yıl boyunca Cezayir'i işgal altında tutan Fransa, 1954-1962 yılları arasında 1.5 milyon
Cezayirli'yi katletti. Fransa, 1.Dünya Savaşı'nda da 900 bin Afrikalı'nın ölümüne sebep oldu.

Almanya 20. yüzyılın en vahşi katliamlarından birine imza attı

Almanya da 20. yüzyılın en vahşi katliamlarından birine imza attı. Almanlar 1933-45 yılları
arasında Büyük Alman İmparatorluğu'nu kurmak ve mükemmel Alman ırkını yaratmak
hedefiyle diğer milletlerden ve etnik gruplardan 21 milyon insanı topluca kurşuna dizerek,
toplama kamplarında, fırınlarda yakarak, gaz odalarında zehirleyerek soykırıma uğrattılar.

Alman yönetimi öncelikle kendilerinden olmadığına inandığı bütün ırkları tespit edip
harflerle sınıflandırdı. Bu kampanya uyarınca Çingenelerin yüzde 94'ü kısırlaştırıldı. İkinci
hedef grup olarak Yahudiler seçildi. Gerek Almanya gerekse de Almanların işgal ettiği
diğer ülkelerde yaşayan 2 milyon Yahudi sistematik bir biçimde vurularak, asılarak,
yakılarak ve zehirlenerek öldürüldü.

Almanlar 1891 yılında hammadde ve işgücü ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla Namibya'ya


sömürge kurmak amacıyla çıktılar. Bölgedeki çok zengin altın ve zümrüt madenlerini ele
geçirmenin yolunun yerel Herero ve Nama halklarını yok etmek olduğuna karar veren
Almanlar harekete geçti. Bu emir üzerine adanın yerlileri Herero ve Namalar üzerine taaruz
eden Alman askerleri yaşlı, kadın, çocuk dinlemeden 117 bin insanı katlettiler. Katliamdan
kurtulanlar işkenceyle öldürüldü. Yaklaşık 132 bin yerliden geriye 15 bini sağ kalabildi.

AB ülkelerinden Danimarka, 1945 yılında 250 bin Alman mülteciyi ölüme terketti. Sovyet
Ordusu'nun Alman topraklarına doğru ilerlemesinden kaçan 250 bin Alman mülteci
Danimarka'ya sığındı. Üçte birini 15 yaşından küçük çocukların oluşturduğu Almanlar tel
örgülerle çevrili toplama kamplarına alındılar. Binlerce çocuk ve yetişkin tifüs, bağırsak
iltihabı ve ishal sonucu yaşamını kaybetti.

İspanya diktatörü Francisco Franco, ülkesinde 30 bin muhalifini öldürttü. İspanyollar


Amerikalılarla birlikte milyonlarca Kızılderili'yi katletti.

İngiltere, 1788-1938 tarihleri arasında sömürgeleştirmek amacıyla gittiği Avustralya'da


yerleşik yerli halk Aborjinleri sistematik olarak yok etti. İngilizler'in aralarına salgın
hastalık yaydığı, bununla da yetinmeyip yemeklerine zehir katarak yoketmeye çalıştığı 750
bin Avustralya yerlisinden geriye sadece 31 bin kişi sağ kalabildi.
Lenin, 30 bin muhalifini infaz ettirdi

Lenin, 1917-1920 yılları arasında 30 bin muhalifini infaz ettirdi. 1944 yılında Rusya,
Çeçen, İnguş, Karaçay-Malkarlar ile Kırım Türklerini trenlere bindirerek Sibirya ve
Kazakistan'a sürgün etti. Bu sürgünde 500 bini aşkın Müslüman Türk yollarda öldü.
Komünist rejim döneminde Türk soyundan gelen Kazak, Karatay, Çeçen, Noyan, Azeri,
Türkmen ve kırgız boylarından milyonlarca Türk ve Müslüman katledildi. Rusya Devlet
Başkan Leonid Brejnev, 1979'da Afganistan'I işgal ederek, direnen 1,5 milyon Afganlı'nın
ölmesine neden oldu.

Rusya Federasyonu'nun Çeçenistan'a yaptığı saldırılarda da 200 binin üzerinde sivil


katledildi. Çeşitli eyaletlerinde Türklerin Ermenileri katlettiğine dair kararlar alan
Amerika'nın silicili de bir hayli kabarık Amerika, soykırımlara Kızılderilileri katletmekle
başladı. Amerikalılar ve İngilizler Almanların savaşı kaybetmelerinin ardından, Dresden
kentine sığınan Alman göçmenlerin üzerine 3 gün süreyle havadan bomba yağdırdılar.
Savunmasız insanların sığındığı Dresden kentine uygulanan bombardıman sırasında 3 bin
900 ton tahrip gücü yüksek bomba ve 200 bin napalm bombası atıldı. Bu yoketme
harekatında çoğunluğu çocuk ve kadınların oluşturduğu 200 bin kişi öldü.

Amerika'nın Japonya'nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine attığı atom bombaları sonucu


135 bin kişi öldü. ABD'nin Vietnam'ı işgali ise 70 bin kişinin ölümüyle sonuçlandı. ABD
son olarak Felluce'de 1500 sivili öldürdü. İngiliz Tıp Dergisi Lancet'in yaptığı araştırmaya
göre Irak'ta ABD işgali dolayısıyla ölen sivillerin toplam sayısı 655 bine ulaştı.

20 yüzyıl kanla yazıldı

ATO Başkanı Sinan Aygün, Türkiye'yi Ermeniler'e soykırım yapmakla suçlayan ülkelerin
"20. yüzyılı kanla yazdıklarını" belirterek, "Soykırım Avrupa'nın icadıdır. Avrupa'nın
ağababaları İngiltere, Fransa ve Almanya hangi yüzle Türkiye'yi soykırımcı ilan ediyorlar?
Batılı ülkelerin yaptığı soykırımlar yüzünden 20. yüzyıl tarihe en kanlı yüzyıl olarak geçti.
Hiçbir kanıta dayanmadan Türkiye'yi Ermeniler'e soykırım yapmakla suçlayanlar aynaya
baksınlar" dedi.

Batılı ülkelerin soykırım politikalarının bu yüzyılda da devam ettiğinin altını çizen Aygün,
"Dün Bosna'da, Afganistan'da, bugün Irak'ta bütün insanlığın gözleri önünde postmodern
bir soykırım cereyan etmektedir. Amerika 665 bin Iraklı'yı öldürürken neden kimsenin sesi
çıkmadı?" diye konuştu. 20. yüzyılda milyonlarca insanın Batılı ülkelerin soykırımları
nedeniyle hayatını kaybettiğini vurgulayan Aygün, şunları söyledi:

"Avrupa kendi suçunu örtbas etmek için Türkiye'yi soykırım yapmakla suçluyor. Bu
ikiyüzlülüktür, tarihi çarpıtmaktır. İnsanlık tarihinin en kara, en utanç verici sayfalarını
Avrupa yazmıştır."

int.ajans/IHA/mynethaber
AB' NİN KATLİAM VE SOYKIRIM SİCİLİ RAPORU

ANKARA TİCARET ODASI, AVRUPA BİRLİĞİ ÜLKELERİNİN KATLİAM VE


SOYKIRIM SİCİLİNİ ÇIKARDI. 25 AB ÜLKESİNDEN 9 UNUN SİCİLİ BOZUK
ERMENİ TEZLERİNİ DESTEKLEYEN ÜLKELERDEN ABD VE RUSYA NIN
TARİHİ DE KATLİAM VE SOYKIRIMLARLA DOLU
AYGÜN: SOYKIRIM AVRUPA NIN İCADIDIR. BATILI ÜLKELER
20.YÜZYILI KANLA YAZDILAR.
TÜRKİYE Yİ SOYKIRIM YAPMAKLA SUÇLAYANLAR AYNAYA
BAKSINLAR.
Ankara Ticaret Odası (ATO), Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin “katliam ve soykırım
sicili“ni çıkardı. 25 AB üyesi ülkeden 9“unun sicili bozuk“ Ermeni tezlerini destekleyen
ABD ve Rusya“nın tarihi de katliam ve soykırımlarla dolu“
ATO“nun hazırladığı “AB“nin Katliam ve Soykırım Sicili Raporu“nda, AB üyesi
ülkelerden Almanya, Belçika, Danimarka, Fransa, İngiltere, İspanya, İtalya, Yunanistan ve
Güney Kıbrıs Rum Kesimi“nin katliam ve soykırım sabıkasının kabarık olduğu belirtildi.
Rapora göre, Ermeni soykırımı iddialarını ilk tanıyan 1982 yılında Güney Kıbrıs Rum
Yönetimi oldu.
RUMLAR KIBRIS TA ETNİK TEMİZLİK YAPTI
Rumlar“ın Kıbrıs Türkleri“ne yönelik katliamları 1912 yılında başladı. Kıbrıs“ın 35 ayrı
noktasında Türklere ait iş yerleri, camiler ve evler yakıldı, insanlar öldürüldü. 1952 yılında
EOKA adlı terör örgütü kuruldu. EOKA sistematik bir biçimde başlattığı saldırılarda 100
Türk“ü öldürdü ve 30 Türk köyünü yaktı. 1963 yılında EOKA“cılar yeni bir “etnik
temizleme“ planını devreye soktular, bu saldırılarda da 500 Türk öldürüldü, 130 Türk köyü
yakıldı, 25 bin Türk evlerini terketmek zorunda kaldı. Katliamların başladığı 1912 yılından,
Kıbrıs Barış Harekatı“nın yapıldığı 1974 yılına kadar 1000“i aşkın Türk, Rumlar
tarafından öldürüldü.
YUNANİSTAN MORA DA 20 BİN TÜRK Ü KATLETTİ
Soykırım iddilarını 1996 yılında tanıyan Yunanistan da soykırım konusunda sabıkalı“
Osmanlı“nın dağılma sürecinde Balkanlar“da yaşanan katliamlarda çok sayıda Müslüman
Türk hayatını kaybetti. 1829“da Yunanistan“ın bağımsızlığını kazanmasıyla Mora“daki
Türkler göçe zorlandı, 20 bin Türk katledildi.
1923 yılında Lozan“da imzalanan Türk ve Yunan azınlıkların karşılıklı mübadelesine
ilişkin anlaşmanın ardından Batı Trakya bölgesinde yaşayan Türkler üzerinde sistemli
olarak “etnik ve kültürel soykırım“ başlattı. Bölgenin büyük bir bölümü askeri bölge
haline getirilip sıkıyönetim ilan edildi. Köyler arasında geliş gidişler izne bağlandı, Türk
azınlığın pasaportlarına el konuldu. Türklerin hukuki, siyasi, kültürel ve dini haklarının
kısıtlanması ibadetlerine izin verilmemesi gibi yoğun baskılar sonucu 400 bin Türk bölgeyi
terk etmek zorunda kaldı.
BELÇİKA 10 MİLYON İNSANI KATLETTİ
Soykırım iddialarını kabul eden bir başka ülke ise Belçika“ 1.Dünya Savaşı“nın ardından
Ruanda“nın yönetimi Belçikalılar“a verildi.
Belçika“nın sömürgesi altındaki Ruanda ve Kongo“da 10 milyondan fazla insan
soykırıma uğradı.
İTALYA YÜZBİNLERCE AFRİKALI YI ÖLDÜRDÜ
Soykırım iddalarını destekleyen ülkeler listesindeki İtalya“nın, Libya“da 1911“den
1940“lı yıllara kadar uyguladığı imha operasyonları ve çölün ortasına kurduğu toplama
kamplarında yüzbinlerce Afrikalı müslüman hayatını kaybetti.
İtalya diktatörü Mussolini, Etopya'da ve Yugoslavya'da 300 bin insanı katletti.
FRANSA SOYKIRIMIN MİMARLARINDAN
Sözde Ermeni soykırımının inkarını suç sayan yasayı parlamentosunda kabul eden Fransa
da 20. yüzyılı kana boyayan soykırımların mimarları arasında yer alıyor. Fransa, 1830
yılında Cezayir“i işgal etti. 132 yıl boyunca Cezayir“i işgal altında tutan Fransa, 1954-
1962 yılları arasında 1.5 milyon Cezayirli“yi katletti.
Fransa, 1.Dünya Savaşı“nda da 900 bin Afrikalı“nın ölümüne sebep oldu.
ALMANYA EN VAHŞİ KATLİAMA İMZA ATTI
Almanya da 20.yüzyılın en vahşi katliamlarından birine imza attı. Almanlar 1933-45 yılları
arasında Büyük Alman İmparatorluğu“nu kurmak ve mükemmel Alman ırkını yaratmak
hedefiyle diğer milletlerden ve etnik gruplardan 21 milyon insanı topluca kurşuna dizerek,
toplama kamplarında, fırınlarda yakarak, gaz odalarında zehirleyerek soykırıma uğrattılar.
Alman yönetimi öncelikle kendilerinden olmadığına inandığı bütün ırkları tespit edip
harflerle sınıflandırdı. Bu kampanya uyarınca Çingenelerin yüzde 94“ü kısırlaştırıldı.
İkinci hedef grup olarak Yahudiler seçildi. Gerek Almanya gerekse de Almanların işgal
ettiği diğer ülkelerde yaşayan 2 milyon Yahudi sistematik bir biçimde vurularak, asılarak,
yakılarak ve zehirlenerek öldürüldü.
Almanlar 1891 yılında hammadde ve işgücü ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla
Namibya“ya sömürge kurmak amacıyla çıktılar. Bölgedeki çok zengin altın ve zümrüt
madenlerini ele geçirmenin yolunun yerel Herero ve Nama halklarını yok etmek olduğuna
karar veren Almanlar harekete geçti. Bu emir üzerine adanın yerlileri Herero ve Namalar
üzerine taaruz eden Alman askerleri yaşlı, kadın, çocuk dinlemeden 117 bin insanı
katlettiler. Katliamdan kurtulanlar işkenceyle öldürüldü. Yaklaşık 132 bin yerliden geriye
15 bini sağ kalabildi.
DANİMARKA MÜLTECİLERİ ÖLÜME TERKETTİ
AB ülkelerinden Danimarka, 1945 yılında 250 bin Alman mülteciyi ölüme terketti. Sovyet
Ordusu“nun Alman topraklarına doğru ilerlemesinden kaçan 250 bin Alman mülteci
Danimarka“ya sığındı. Üçte birini 15 yaşından küçük çocukların oluşturduğu Almanlar tel
örgülerle çevrili toplama kamplarına alındılar. Binlerce çocuk ve yetişkin tifüs, bağırsak
iltihabı ve ishal sonucu yaşamını kaybetti.
İspanya diktatörü Francisco Franco, ülkesinde 30 bin muhalifini öldürttü. İspanyollar
Amerikalılarla birlikte milyonlarca Kızılderili“yi katletti.
İNGİLTERE AVUSTRALYA YERLİLERİNİ YOKETTİ
İngiltere, 1788-1938 tarihleri arasında sömürgeleştirmek amacıyla gittiği Avustralya“da
yerleşik yerli halk Aborjinleri sistematik olarak yok etti. İngilizler“in aralarına salgın
hastalık yaydığı, bununla da yetinmeyip yemeklerine zehir katarak yoketmeye çalıştığı 750
bin Avustralya yerlisinden geriye sadece 31 bin kişi sağ kalabildi.
RUSYA FEDERASYONU
Lenin, 1917-1920 yılları arasında 30 bin muhalifini infaz ettirdi.
1944 yılında Rusya, Çeçen, İnguş, Karaçay-Malkarlar ile Kırım Türklerini trenlere
bindirerek Sibirya ve Kazakistan“a sürgün etti. Bu sürgünde 500 bini aşkın Müslüman
Türk yollarda öldü.
Komünist rejim döneminde Türk soyundan gelen Kazak, Karatay, Çeçen, Noyan, Azeri,
Türkmen ve kırgız boylarından milyonlarca Türk ve Müslüman katledildi. Rusya Devlet
Başkan Leonid Brejnev, 1979“da Afganistan“I işgal ederek, direnen 1,5 milyon
Afganlı“nın ölmesine neden oldu.
Rusya Federasyonu“nun Çeçenistan“a yaptığı saldırılarda da 200 binin üzerinde sivil
katledildi.
AMERİKA NIN SİCİLİ DE KABARIK
Çeşitli eyaletlerinde Türklerin Ermenileri katlettiğine dair kararlar alan Amerika“nın
silicili de bir hayli kabarık“ Amerika, soykırımlara Kızılderilileri katletmekle başladı.
Amerikalılar ve İngilizler Almanların savaşı kaybetmelerinin ardından, Dresden kentine
sığınan Alman göçmenlerin üzerine 3 gün süreyle havadan bomba yağdırdılar. Savunmasız
insanların sığındığı Dresden kentine uygulanan bombardıman sırasında 3 bin 900 ton tahrip
gücü yüksek bomba ve 200 bin napalm bombası atıldı. Bu yoketme harekatında çoğunluğu
çocuk ve kadınların oluşturduğu 200 bin kişi öldü.
Amerika“nın Japonya“nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine attığı atom bombaları sonucu
135 bin kişi öldü.
ABD“nin Vietnam“ı işgali ise 70 bin kişinin ölümüyle sonuçlandı.
ABD son olarak Felluce“de 1500 sivili öldürdü. İngiliz Tıp Dergisi Lancet'in yaptığı
araştırmaya göre Irak'ta ABD işgali dolayısıyla ölen sivillerin toplam sayısı 655 bine ulaştı.
AYGÜN: SOYKIRIM AVRUPA NIN İCADI
ATO Başkanı Sinan Aygün, Türkiye“yi Ermeniler“e soykırım yapmakla suçlayan
ülkelerin “20. yüzyılı kanla yazdıklarını“ belirterek, “Soykırım Avrupa“nın icadıdır.
Avrupa“nın ağababaları İngiltere, Fransa ve Almanya hangi yüzle Türkiye“yi soykırımcı
ilan ediyorlar? Batılı ülkelerin yaptığı soykırımlar yüzünden 20. yüzyıl tarihe en
kanlı yüzyıl olarak geçti. Hiçbir kanıta dayanmadan Türkiye“yi Ermeniler“e soykırım
yapmakla suçlayanlar aynaya baksınlar“ dedi.
Batılı ülkelerin soykırım politikalarının bu yüzyılda da devam ettiğinin altını çizen
Aygün, “Dün Bosna“da, Afganistan“da, bugün Irak“ta bütün insanlığın gözleri önünde
postmodern bir soykırım cereyan etmektedir. Amerika 665 bin Iraklı“yı öldürürken neden
kimsenin sesi çıkmadı?“ diye konuştu.
20. yüzyılda milyonlarca insanın Batılı ülkelerin soykırımları nedeniyle hayatını
kaybettiğini vurgulayan Aygün, şunları söyledi:
Avrupa kendi suçunu örtbas etmek için Türkiye“yi soykırım yapmakla suçluyor. Bu
ikiyüzlülüktür, tarihi çarpıtmaktır. İnsanlık tarihinin en kara, en utanç verici sayfalarını
Avrupa yazmıştır.“

EY BU VATAN GENÇLERİ
(17.LEMA 120)

Ey bu vatan gençleri! Frenkleri taklide çalışmayınız. Âyâ, Avrupa'nın size


ettikleri hadsiz zulüm ve adâvetten sonra, hangi akılla onların sefahet ve
bâtıl efkârlarına ittibâ edip emniyet ediyorsunuz? Yok, yok! Sefihâne
taklit edenler, ittibâ değil, belki şuursuz olarak onların safına iltihak edip
kendi kendinizi ve kardeşlerinizi idam ediyorsunuz. Âgâh olunuz ki, siz
ahlâksızcasına ittibâ ettikçe, hamiyet dâvâsında yalancılık ediyorsunuz.
Çünkü şu surette ittibâınız, milliyetinize karşı bir istihfaftır ve millete bir
istihzâdır. Said Nursî

“Ey iman edenler! Ne sizden önce kitab verilenlerden dininizi oyuncak ve eğlence
yerine tutanları ne de diğer kafirleri dost edinmeyin. Eğer gerçek mü’minlerseniz
Allah’tan korkun.” (Maide Suresi 5/57)

“Her kim bir kavme benzemeye özenirse o da onlardandır” ( Sünen-i Ebi Davut (Ebu
Davud) C: 4, Sh: 44, Beyrut/ty.)

“Kafirler arasında yerleşip bina yapan, onların bayramlarına iştirak eden ve


onlara benzeyen kişi bu hal üzere öldüğünde kıyamet günü onlarla
haşrolunur.” (Camiu’l Mutun (A. Ziyauddin Gumüşhanevî) Sh: 40, İST/ty.)
BOŞNAK SOYKIRIMI

Yakın tarihimizin en karanlık sayfalarından birini teşkil eden Bosna Savaşında


[Bosna Savaşını Diğer Savaşlardan Ayıran Yön Şudur ki; Savaş Büyük Çoğunlukla
Sırbistan Ordusuyla,Silahsız-Savunmasız Boşnak Siviller Arasında Cereyan
Etmiştir.!] (1992-1995) Yılları Arasında Uluslararası Kızılhaç Örgütü verilerine
göre Bosna Hersek’te Yarım Milyona Yakın [350.000'inin Üzerinde] Boşnak
dünyanın gözü önünde sistematik olarak katledilip soykırıma tabi
tutulmuştur.[Sırplar ,Savaş Süresince Onbinlerce Kadına Tecavüz
Etmiş,Katlettikleri İnsanlarda Bebek,Çocuk Kadın,İhtiyar Ayrımı
Yapmadan,Hepsini Akla-Hayale Sığmaz İşkencelerle Öldürmüşlerdir.]

Srebrenica, Bosna Hersek’in doğusunda Sırbistan sınırına 10 km. uzaklıkta bir


Müslüman Boşnak kentidir. İsmini gümüş anlamına gelen srebren kelimesinden
alan kent, tarih boyu başta gümüş olmak üzere değerli maden rezervleriyle ve
şifalı sularıyla ünlü bir kenttir. Romalılar zamanında kent, ‘gümüş ocağı’
anlamında Angentaria olarak biliniyordu. Barış zamanında halk geçimini turizm,
madencilik ve tekstil sanayinden sağlıyordu.

Şu anda nüfusunun çoğunluğunu Sırpların oluşturduğu Srebrenica bölgesi 1992


yılında başlayan savaş öncesi, Müslüman bölgelerden biri idi. 1990’daki
Yugoslavya nüfus sayımlarına göre 36.666 nüfusluk Srebrenica bölgesi yüzde
75.2 oranında Boşnak çoğunluğa sahipken Sırplar bölgenin sadece yüzde 22.7’sini
oluşturuyordu.

Nisan 1992’de birkaç gün dışında, Müslümanlar, Srebrenica’da sürekli hakim


durumdaydılar. Öyle ki, Srebrenica, Müslüman direnişin önde gelen bir sembolü
olmuş ve Boşnakça şarkılara geçmişti. Ancak bu gerçek, 11 Temmuz 1995’te tam
tersine döndü. Tarihin en karanlık günlerinden biri olan bu günde, Sırp
Televizyonu, soykırımın mimarı Sırp Ordu komutanı General Ratko Mladiç’in bir
tepe üzerindeki görüntülerine yer veriyordu. Mladiç Televizyon seyircilerine
hitaben ‘Türklerden’ intikam alma zamanının geldiğini ve şehrin Sırp milletine bir
hediye olduğunu söylüyordu.

1992 yılında Büyük Sırbistan kurma hayalindeki Sırplar, Belgrad’da Devlet


Başkanı Miloseviç ve Genelkurmay Başkanı Perisiç’in desteğini alarak sözde Bosna
Sırp Devleti ve Sırp Demokrat Partisi (SDS) Başkanı olan eski bir psikiyatri
doktoru Radovan Karadziç ve General Ratko Miladiç öncülüğünde Bosna Hersek’te
etnik arındırma çalışmalarına başladılar.

Üç yıl boyunca Sırplar uluslar arası hiçbir konvansiyona kulak asmayarak insanlık
dışı uygulamalarını pervasızca sergilediler. Soykırım ise savaş başladığından beri
Sırpların başvurduğu yegane savaş yöntemiydi. Daha savaşın ilk evrelerinde
Nisan 1992’de Srebrenica’nın hemen dışında bulunan Bratunac köyünde yaklaşık
350 Bosnalı Müslüman Sırp paramiliterleri ve özel polis güçleri tarafından ölümcül
işkenceye tabi tutulmuş ve katledilmişti.
Savaş süresince sürdürülen katliamlardan biri de Srebrenica’da yine Sırplar
tarafından gerçekleştirildi. Bosna’nın en doğusunda, Sırbistan sınırında yer alan
Srebrenica, tıpkı Gorajde ve Jepa gibi kuşatılmış bölgelerden olup Bosna Sırpları
için Belgrad’la aralarındaki engellerden biriydi. Çoğunlukla Müslümanların yaşadığı
Bosna’nın doğu bölümü büyük oranda “temizlenmişti”; ancak çevre katliam
bölgelerinden kaçıp sığınan Müslümanların toplandığı bu kasabalar direnişlerine
devam ediyorlardı.

Bijeljina, Brutunaç ve Zvornik gibi komşu bölgelerden kaçan on binlerce


Müslüman 10.000 nüfusluk Srebrenica’ya sığınmak zorunda kalınca nüfusu
60.000’e kadar yükselmişti. Kış ayının soğuğuna rağmen insanlar sokaklarda
yatıyor, açlık ve sefaletle boğuşuyordu.

Miloseviç’in eski korumalarından Nasır Oriç’in kurduğu Müslüman direniş örgütü


ilk yıllarda Srebrenica’yı var gücüyle savundu. Dünyanın en büyük ordularından
Yugoslavya ordusunun tüm imkanlarını kullanan Sırplara karşı Müslümanlar
bölgeye uygulanan ve en çok kendilerinin zarar gördüğü ambargodan ötürü hafif
silahlarla ve az sayıda mermi ile karşı koymaya çalışıyordu.

1993 yılında Srebrenica’nın etrafındaki çember gittikçe daraltılmasına rağmen


gerekli önlemleri almayan BM ve NATO’nun tavrı Sırp güçleri cesaretlendiriyordu.
Nihayet 16 Nisan 1993’teki olağanüstü toplantısında almış olduğu 819 ve 824
no’lu kararlarıyla BM Güvenlik Konseyi, Saraybosna, Tuzla, Jepa, Gorajde ve
Bihaç ile birlikte Srebrenica’yı da güvenli bölge ilan etti. Bu kuşatılmış bölgeler
evvelce Fransız General tarafından “barışın önündeki en büyük engel” olarak
nitelenmişti.

Bosna Savaşı’nın sonlarına doğru Müslümanların birçok cephede zafer kazandığı


bir sırada öne çıkarılan Dayton Barış müzakereleriyle savaşın sona ereceğini
gören Sırplar, avantaj elde etmek için iki stratejik kent olan Gorajde ve
Srebrenica’yı ele geçirmek maksadıyla bütün güçleriyle bu iki kente saldırdılar ve
tarihin gördüğü en büyük katliamlardan birini tüm dünyanın seyirci bakışları
arasında sergilediler. BM tarafından güvenli bölge olarak ilan edildikten iki yıl
sonra Srebrenica, 1995 yılının yaz ayında II. Dünya Savaşı’ndan sonra meydana
gelen en büyük toplu katliamının kurbanı oldu.
O katliamda sadece Boşnaklar öl(dürül)medi. Türkler'de katliama kurban
gitti.Bunu Türk'ü Boşnak2ı vs yok. Orada masum yüzbinlerce cana kıyıldı.
Hollanda katliam olduğunu kabul etmedi. Hatta Hollanda askerleri Sırp
askerlerinin masum insanları öldürdükten sonra eğlenmek için düzenledikleri
partilere de katıldı. Geçen sene o Hollanda askerlerini Srebrenica'ya getirmişlerdi.
Yanlış hatırlamıyorsam bir anne elindeki fotoğrafla "Bak bu benim oğlumdu. Siz
buraya bizi korumak için gelmiştiniz, ama benim oğlumu öldürenlerle birlikte
kutlama yaptınız eğlendiniz..." dedi. Cümlenin devamını hatırlamıyorum ama o
Hollandalı siyahi askerin surat ifadesini görmeliydiniz. O an ölmeyi bile
istemiştir..Ne olursa olsun kıyılan onca masum insan geri gelmeyecekti. Sonuçta
Sırpların yaptıkları yanına kar kaldı. Dünya sözde Ermeni soykırımı ile uğraşa
dursun Bosnalılara yapılan soykırımın sonucunda Sırplar resmen ödüllendirildi.
Ben de anneannesi yengesi Boşnak olan, baba tarafından kökeni o coğrafyadan
gelen biri olarak( eski Yugoslavya) çok şey yazmak istiyorum ama kelimeleri
toparlayamıyorum. İşte modern, işte medeniyetin beşiği, işte insan haklarının en
iyi uygulandığı ve savunulduğu AVRUPA... Bize insanlık dersi verenler Avrupa’nın
göbeğindeki bu soykırıma seslerini çıkaramadılar. Seyirci kaldılar. Eğer insanlık
buysa LANET OLSUN HEPİNİZE LANET OLSUN SİZİN İNSANLIĞINIZA...

Katliama göz yuman askerler ağladı

Bosna-Hersek'te korumakla görevli oldukları 8 bin Boşnak'ın Sırplar tarafından


katledilmesine göz yuman Hollandalı askerler önceki gün soykırımın yaşandığı
Srebrenitsa'yı ziyaret etti.

1995'te bölgede görev yapan askerler, o dönemde barış gücünün merkezi olarak
kullanılan eski fabrika binasına gelişlerinde, katledilen sivillerin anneleri ve
eşlerinin tepkileriyle karşılandı. Katliamda kocasını kaybeden Sabra Kolenoviç,
"Buraya geri geldiğiniz için kendinizden utanın!" diye bağırdı. Bosna Anneleri
Derneği Başkanı Münire Subasiç de askerlere Hollanda hükümetinin verdiği
madalyaları hatırlattı: "Burada yaptıklarınız için gerçekten madalya aldınız mı?
Anneler hâlâ çocuklarının kemiklerini arıyor. En azından birini bile kurtarmaya
çalışmadınız mı?" tepkiler üzerine gözyaşlarına boğulan askerler ise "Bizim de
hayatımız tehlike altındaydı. Elimizden geleni yaptık." sözleriyle kendilerini
savunmaya çalıştı.
Birleşmiş Milletler'den destek istediklerini; ancak alamadıklarını ifade eden
askerler, böyle bir olaya hazırlıklı olmadıkları için hata yaptıklarını öne sürdü.
Askerlerden Boudewijn Kok, "Size büyük saygım var. Buraya saygımı sunmak ve
sizinle konuşmak için geldim." dedi. O zamanki çaresizliği yeniden hissettiğini
gözyaşları içinde itiraf eden Monique Bergman ise, "Öfke ve soruları bekliyordum.
Onlara sorularını yöneltmeleri için bir şans vermek istedim. Senelerdir zihinsel
sorunlar yaşıyorum." diyerek üzüntüsünü ifade etti. Askerler, katledilenlerin
defnedildiği bir toplu mezarı da ziyaret etti.

Bosna-Hersek'te 1995 yılının Temmuz ayında gerçekleşen katliam, İkinci Dünya


Savaşı'ndan sonra Avrupa'da yaşanan 'en büyük etnik kıyım' olarak tarihe geçti.
BM'nin 'güvenli bölge' ilan ederek Boşnakların silahlarını topladığı Bosna-Hersek'in
Srebrenitsa kasabası, Hollandalı barış gücü askerlerinin kontrolüne verilmişti.
Ancak hiçbir engelle karşılaşmadan kente giren Sırplar, çoğu erkeklerden oluşan 8
bin Müslüman'ı şehit etmişti. Bölgedeki Hollanda birliğinin komutanı Albay Thom
Karremans'ın Srebrenitsa'yı teslim ettiği Sırpların komutanı Ratko Mladiç ile
şampanya içerken çektirdiği fotoğraf ise hafızalara kazınmıştı. BM Savaş Suçları
Mahkemesi, Srebrenitsa'daki olayları 19 Nisan 2004'te ilk kez 'soykırım' olarak
nitelendirmişti.

Kalın yazılmış yeri tekrar okuyun ve aşağıdaki resime bakın... Bu fotograf 1995
yılında Birleşmiş Milletler adına Srebrenica dagörev yapan Hollandalı askerlerin
karargah olarak kullanmış oldukları eski bir fabrikanın duvarından 28 Ocak 2008
tarihinde çekilmiştir.

TÜRKÇESİ:

* Dişleri olmayan ?
* Bıyıklı ?
* B.. gibi kokan ?
* BOSNALI KIZ !
Sözde oraya Bm tarafından Boşnakları korumak amacıyla yollanan Holandalı
askerlerin kendini savunmaları.Ellerinden geleni yapmışlar güya...
Aliya, SDA'nın Genel Kurulu'ndaki veda konuşmasında şunları söylüyordu: "Bu
günleri gösteren yüce Allah'a hamd ediyorum. Tarihimizi kanımızla yazdık.
Evlerimiz yakılıp yıkıldı. Düşmanlarımız mert değildi, alçakça katliamlar yaptılar.
Yapılan katliamları dünya şimdilerde ortaya çıkartılan toplu mezarlardan
anlamaktadır. Bu gerçekleri haykırmıştık, duyan olmamıştı. Tüm acılara rağmen
çok şükür ayaktayız. Yıkılan ev ve camilerimizi yeniden inşa ettik. Şehitlerimizi
rahmetle anıyoruz. Onlarla inşallah cennet'de buluşacağız, onları Allah'ın ve
meleklerinin huzurunda şanlı direnişlerinden dolayı kutlayacağız. Gelinen noktada
herşey bitmiş değil, yeni başlıyoruz. Başlattığımız mücadelede eksiklikler olmasına
rağmen bir yerlere geldik. Bundan sonra görev sizlerindir. İlerleyen yaşım ve
sıhhatim nedeniyle aktif siyaseti bırakıyor, bir nefer olarak ömrümü halkıma
hizmet etmek isteyen siyasilere destekle yaşayacağım. Allah'a hamd ediyorum ki
bugün elimdeki dalgalanan bayrağı teslim edeceğim inanmış yüzbinler var. Artık
Bosna Hersek hür ve bayrağımız kendi topraklarımızda dalgalanıyor. Selam sana
ey halkım."

“Çektiğimiz zulümleri imanımızla göğüsledik”, “Hayat kısa değil, ben onu uzun
buluyorum.” diyen, İslam dünyası için bir model lider olan Bilge Kral Aliya
İzzetbegoviç, 78 yaşında Saraybosna hastanesinde 19 Ekim 2003’te vefat etti.

BAYRAK

Ey, mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,

Kızkardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü!

Işık ışık, dalga dalga bayrağım,

Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.

Sana benim gözümle bakmayanın

mezarını kazacağım.

Seni selamlamadan uçan kuşun

yuvasını bozacağım.

Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...

Gölgende bana da, bana da yer ver!

Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar.

Yurda ay yıldızın ışığı yeter.

Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün.


Kızıllığında ısındık,

Dağlardan çöllere düşürdüğü gün.

Gölgene sığındık.

Ey, şimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalan;

Barışın güvercini, savaşın kartalı...

Yüksek yerlerde açan çiçeğim;

Senin altında doğdum,

Senin dibinde öleceğim.

Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:

Yer yüzünde yer beğen !

Nereye dikilmek istersen,

Söyle, seni oraya dikeyim !

Arif Nihat Asya

ÖZÜR DİLİYORUZ SİTESİNDE YAZANLAR:

1915'te Osmanlı Ermenileri'nin maruz kaldığı Büyük Felâket'e


duyarsız kalınmasını, bunun inkâr edilmesini vicdanım kabul
etmiyor.
Bu adaletsizliği reddediyor, kendi payıma Ermeni kardeşlerimin
duygu ve acılarını paylaşıyor, onlardan özür diliyorum.

Destekleyenler
Adalet
Bejan Matur Esra Mungan Hüsnü Öndül Mustafa Yasacan Şerafettin Elçi
Ağaoğlu
Adnan Berat
Evin Doğu İbrahim Betil Naci Kutlay Şeyhmus Diken
Ekşigil Günçıkan
Ahmet F. Levent
Betül Tanbay İbrahim Kaboğlu Nail Satlıgan Şeyla Benhabib
Çakmak Şensever
Ahmet Sezgin
Bilge Contepe Fahri Aral İhsan Dağı Necmiye Alpay
Çiğdem Tanrıkulu
Bülent
Ahmet Evin Faruk Bildirici İpek Çalışlar Nedim Gürsel Şirin Tekeli
Atamer
Ahmet İnsel Bülent Aydın Fatma Tülin Işıl Kasapoğlu Neşe Düzel Suavi Aydın
Burhan Fazıl Hüsnü
Ahmet İsvan Jülide Kural Nil Mutluer Şükrü Erbaş
Şenatalar Erdem
Kemal Gökhan Süleyman
Ahmet Kuyaş Canan Tolon Fehim Caculi Nilgün Toker
Gürses Göncü
Celal Tahsin
Akif Kurtuluş Ferda Balancar Kemal Göktaş Nilüfer Göle
Başlangıç Yeşildere
Aksu Bora Cem Mansur Ferda Keskin Kezban Hatemi Nurhan Yentürk Tanıl Bora
Ömer Faruk
Alaz Kuseyri Cem Özdemir Ferhat Kentel Koray Çalışkan Tarhan Erdem
Gergerlioğlu
Ali Arif Koray Tarık Ziya
Cemil Koçak Fethiye Çetin Ömer Laçiner
Cangı Düzgören Ekinci
Ali
Cengiz Aktar Fikret Adanır Korhan Gümüş Ömer Madra Temel İskit
Bayramoğlu
Ali Nesin Cengiz Alğan Fikret Başkaya Lale Mansur Oral Çalışlar Tuba Çandar
Cengiz
Alper Görmüş Fikret Toksöz Levent Yılmaz Orhan Koçak Tuna Kiremitçi
Çandar
Amberin
Cezmi Ersöz Filiz Ali Leyla İpekçi Orhan Miroğlu Ümit Fırat
Zaman
Çiğdem
Arzu Başaran Filiz Koçali Leyla Neyzi Orhan Silier Ümit Güney
Mater
Asaf Savaş
Coşkun Aral Füsun Üstel Mahir Günşiray Osman Köker Ümit Kardaş
Akat
Mahmut Osman Murat
Aslı Erdoğan Deniz Türkali Gencay Gürsoy Ümit Kıvanç
Temizyürek Ülke
Atila Eralp Derya Alabora Gila Benmayor Mebuse Tekay Oya Aydın Ümit Şahin
Atilla Birkiye Dilek Kurban Gönül Dinçer Mehmet Demir Oya Baydar Umut Özkırımlı
Doğan Gülçin Mehmet
Atilla Yayla Özlem Dalkıran Ünal Ünsal
Özgüden Santırcıoğlu Güleryüz
Doğan
Attila Tuygan Güllü Aybar Mehmet Soylu Perihan Mağden Vasif Kortun
Tarkan
Aydan Baktır Doğu Ergil Gülseren Onanç Mehmet Ural Pınar Selek Vedat Yıldırım
Günay Göksu
Aydın Cıngı Ebru Erkekli Melek Göregenli Piyale Madra Yahya Madra
Özdoğan
Ece Yalçın
Ayhan Aktar Gürhan Ertür Mesut Saganda Ragıp Duran
Temelkuran Ergündoğan
Mine G. Rasim Ozan
Ayhan Bilgen Edhem Eldem Habib Bektaş Yaman Yıldız
Kırıkkanat Kütahyalı
Yasemin
Ayla Gürsoy Emine Algan Hadi Uluengin Mithat Sancar Roni Margulies
Çongar
Emine
Aylin Aslım Hakan Tahmaz Mücteba Kılıç Şahin Alpay Yasemin Göksu
Uşaklıgil
Ayşe Emrullah Muharrem Şanar
Haldun Dostoğlu Yavuz Bingöl
Batumlu Beytar Erbey Yurdatapan
Ayşe Berktay Enis Batur Hale Akay Muhsin Şebnem Yavuz Önen
Kızılkaya K.Fincancı
Yeliz
Ayşe Buğra Eren Keskin Hale Soygazi Murat Belge Şebnem Sönmez
Kızılarslan
Ayşe Erzan Ergin Cinmen Hale Tenger Murat Çelikkan Şehbal Şenyurt Yıldıray Oğur
Ergün
Ayşe Gözen Halil Berktay Murat Morova Selçuk Demirel Yıldız Önen
Eşsizoğlu
Ayşe Erkan
Hasan Cemal Murat Paker Selim Deringil Yücel Sayman
Kadıoğlu Goloğlu
Hidayet Şefkatli
Murathan Semih
Ayşe Önal Erkan Şen Yusuf Alataş
Tuksal Mungan Kaplanoğlu
Aziz Erol Hüsamettin Mustafa
Semra Somersan Zeynep Tanbay
Gökdemir Katırcıoğlu Onanç Arslantunalı
Barış Mustafa Suphi
Ersin Salman Hüseyin Hatemi Şenol Karakaş Zozan Özgökçe
Pirhasan Erden
Ertuğrul
Baskın Oran
Kürkçü

Ermeni katliamı gerçek mi?


22 Aralık 2008 Pazartesi 01:14

"Özür diliyorum" kampanyası Türkler'in tarihi öğrenmesine vesile oldu. İşte Türkler'in Ermenileri katlettiği iddiasının
perde arkası?
İNTERNETHABER

Yeni bir aydın hareketi olarak başlatılan "özür diliyorum" kampanyası Türkiye'nin gündemine
oturdu. Başbakandan Genelkurmay’a kadar birçok kurumun tepkisini çekti. Birçok karşı kampanya
başlatıldı.

Peki Türkler Ermeniler’i gerçekten katletti mi? Bu sorunun cevabını gerçek tarihçiler Ruhat
Mengi’nin hazırladığı “Her Açıdan” programında yanıtladı. Tarihin tamamen saptırıldığını,
gerçeklerin tam tersi olduğunu söylediler.

TOPLU MEZARLARDAN ERMENİ


DEĞİL, TÜRK ÇIKTI

Ermeni Lobisi Türkler Ermenileri katletti


diyor ama gerçekler tam tersi. Toplu
mezarlardan Türk'ler çıkıyor?

-Sarıkamış faciasında Ermeni rolü

-Ermeniler 30 bin Vanlı'yı nasıl katletti

-Toplu mezarlardaki Türk izleri

Ermenilerin katlettiği Türkler’in


mezarlarını araştıran Atatürk
Üniversitesi Türk-Ermeni İlişkiler
Araştırma Merkezi Başkanı Doç. Dr.
Erol Kürkçüoğlu'nun açıklamalarını
okumak için tıklayınız...
Mengi’nin programına Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi Uzmanı Prof. Dr Nurşen Mazıcı, Türk Tarih Kurumu
Eski Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Atatürk Üniversitesi Türk-Ermeni İlişkiler Araştırma Merkezi Başkanı
Doç. Dr. Erol Kürkçüoğlu, ve soykırım iddiasını 20 yıldır araştıran Azeri kökenli tarih araştırmacısı Giresun
Üniversitesi Rektör Yardımcı Prof. Dr. Aygün Attar’ katıldı.

İlk sözü Nurşen Mazıcı aldı ve sözlerine “ben Gül’ün futbol maçı izlemek için Sarkisyan’ın davetini kabul
etmesi gerektiğini söylemiştim. O zaman Sayın Gül'e "gidin, Türkiye barbar olarak görülüyor" dedim diye
başladı.

ERMENİLERİN 523 BİN MÜSLÜMANI ÖLDÜRDÜK İTİRAFI

İmza kampanyası başlatanların bu konuda yazılmış tek satır kitapları olmadığı gibi uzmanlıkları da
olmadığının altını çizerek konuşmasına devam etti: “Bu bireysel bir şey. Üzüntülerimizi dile getiriyoruz
diyorlar. Doğrudur tehcir sıralarında birçok Ermeni ölmüştür. Bunlar için hepimiz üzgünüz. Ama daha tehcir
başlamadan ABD kaynaklarından aldığımız ve kendi ifadelerinin olduğu kaynaklara göre 200 bin Ermeni “biz
bu savaşa katıldık ve Ruslar’ın yanında yer aldık. Fransızlar’ın yanında yer aldık. Çok sayıda Türk'ü, düşmanı
öldürdük" diye ifadeleri var. New York Times'ın rakamına göre 523 bin öldürdükleri Müslüman Türk ve Kürt
var.

KEZBAN HATEMİ VE ADALET


AĞAOĞLU HAKKINDAKİ
GERÇEKLER

Soykırım iddiasını 20 yıldır araştıran


Azeri kökenli tarih araştırmacısı
Giresun Üniversitesi Rektör Yardımcı
Prof. Dr. Aygün Attar Adalet Ağaoğlu
ve Kezban Hatemi hakkında
bilinmeyen gerçekleri açıkladı.
İkisinin de Azeri kökenli olduğunu
söyleyen Attar nasıl oldu da Hocalı
katliamını görmezden gelip o bildiriye
imza attığını sordu.

Hatemi ve Ağaoğlu hakkındaki


gerçekleri okumak için tıklayınız...

DOĞU İŞGAL ALTINDA, OSMANLI NASIL KESECEK?

Daha tehcir başlamadan Sarıkamış'taki yenilgiden sonra Ruslar Doğu'yu işgal etti. 1916'ya kadar işgal
sürecektir. Osmanlı'nın orada gücü yok. Gücünüzün olmadığı bir yerde de birilerini asıp kesmeniz
mümkün değil. Van'daki olaylar bilinir Ermeni teröristler müslüman halkını öldürmüşler. Bunu
da kendileri ifade ediyorlar. Bu Osmanlı'da bireysel bir suçtur. Kaldı ki bir eylemin suç olduğuna
mahkemeler karar verir.

MALTA MAHKEMESİ “DELİL YOK” DEDİ

O dönemde biliyorsunuz İttihatçılar yurtdışına kaçınca onlar hakkında Hürriyet ve İtilaf fırkasının başlattığı
divanı harpte 600'ün üzerinde İttihatçı yargılanmış, bazıları haksız yere idama da çarptırılmıştır.

İngilizler bunun ucunu bırakmamıştır. Ne yaptılar davayı İstanbul'dan toplayıp Malta'ya götürdüler.
Amerika'ya sordular ‘elinizde delil var mı?’ diye. Amerika "Elimde kasıtlı yapıldığına ilişkin delil yok" dedi. Ve
oradaki kraliyet savcısı yeterince delil bulamadığı ve “bu karşılıklı bir katliamdır” dediği için
serbest bırakıldılar Bu iki mahkeme kararıyla sorun o dönemde bitmiştir zaten...

EN SAĞLAM BELGE: GÜMRÜ ANLAŞMASI

Birinci elden en sağlam belgeler anlaşmalardır. Ankara ve Ermenistan arasında 1920'de imzalanan Gümrü
Anlaşmasına baktığınızda orada bile söylüyorlar: "Emperyalistlerle işbirliği yapıp bu saldırıları
gerçekleştirdik. Bir daha yapmayacağız ve Ruslar'la işbirliği yapıp da müslümanları Ermenistan'a
sokmayacağız" diyorlar. Altında da 3 tane Ermeni bakanın imzası var.

TEHCİR’E KARAR VEREN PAŞALARIN HEPSİNİ ERMENİLER ÖLDÜRDÜ

Tehcir yani sevk-i iskan kanunu da Osmanlı'nın kendi iradesiyle aldığı bir karar değil. Alman militarizminin
cezasını her üç paşa da çekti.Talat Paşa da, Sait Halim Paşa da, Cemal Paşa da Ermeni teröristler
tarafından öldürüldü. Bireysel suç çektilerse bedelini fazlasıyla ödediler zaten.
ERMENİLERİN HOCALI SOYKIRIMI

Zaten bu soykırımdır demeye en son Ermenilerin hakkı vardır. Savaş sırasında yaşananları bir yana
bırakacaksak bunlar 1992’de Hocalı’da 1 milyondan fazla insanı yerinden ettiler, çoğunu da katlettiler. Önce
onu dile getirmeniz gerekiyor.

ERMENİ BASINI: GÜL SOYKIRIMI KABUL ETSİN

Bu kampanya böyle devam ederken, Ermeni basını önce haber olarak verdi. Ama bir süre sonra
Ermenistan’da 300 tane aydın “Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin düzelmesini
istiyorsa Cumhurbaşkanı Gül’ün bu ispatlanmış olan bu soykırımı kabul etmesi gerekir” diye bir
bildiri yayınladılar.

İMZA KAMPANYASI NEDEN BAŞLATILDI?

Gül’ün Ermenistan’a gitmesiyle başlayan durum Ermeni lobisini rahatsız etti. Eğer Türkiye ile Ermenistan
ilişkileri iyi giderse, bu durum, bunu ticarileştiren Ermeni lobisinin işine gelmeyeceği için bu imza kampanyası
başlatıldı..

TERÖR, TANIMA, TAZMİNAT VE TOPRAK İSTİYORLAR

4T devam ediyor: Birincisi terördü. Asala’yla önce dünyanın gündemine oturmak için diplomatlarımızı
öldürdüler. Bu özür dileyenler mesela bizim diplomatlarımız için üzülmüyorlar
İkincisi tanıma… Soykırımın tanınmasını istiyorlar.

Üçüncüsü tazminat

Dördüncüsü de toprak… Türkiye’nin 16 ilini batı Ermenistan olarak görüyor ve orayı talep ediyorlar

TARİHÇİLERİN DEĞİL, PAMUK’UN SÖZÜNE BAKIYORLAR

2005 yılında bu soykırım tasarısı kongreye geldiğinde ben de oradaydım. Soykırım iddiaları gündeme
geldiğinde Türkiye’yi destekleyen bir milletvekili “Yeter artık Türkiye bizim müttefikimiz deliliniz var
mı?” dedi. İddiayı ortaya koyan milletvekili “delilimiz yok ama onların ödüllü yazarı Orhan Pamuk da
mı yalan söylüyor” diye yanıtladı. Tasarıyla hiç ilgilenmeyen milletvekileri bile “kendileri itiraf ediyorsa”
diyerek ilgilenmeye başladılar. Dolayısıyla aklı başında araştırma yapan tarihçileri konuşturmuyorlar. Elif
Şafak gibi, Orhan Pamuk gibi, Taner Akçam, Halil Berktay gibi kişilere söyletiyorlar.

Toplu mezarlardan Türk çıktı!


22 Aralık 2008 Pazartesi 02:01

Ermeni lobisi Türkler Ermenilere soykırım yaptı diyor ama gerçek tam tersi...

Yıllardır Ermenilerin katlettiği Türkler’in mezarlarını araştıran Atatürk Üniversitesi Türk-Ermeni


İlişkiler Araştırma Merkezi Başkanı Doç. Dr. Erol Kürkçüoğlu tarihi tamamen tersine çevirecek
açıklamalarda bulundu. Katliamın Türkler tarafından değil Ermeniler tarafından yapıldığını
söyledi.

Kürkçüoğlu Ruhat Mengi’nin hazırladığı “Her Açıdan” programında şunları söyledi:

ERMENİLERİN İHANETİ YÜZÜNDEN RUS CEPHESİNDE ŞEHİT VERDİK

Erzurum Türk katliamının yaşandığı bir yer. 1914 öncesi olaylara baktığımız zaman 1828 Osmanlı Rus
savaşıyla başlatmak lazım. Ermenilerin ilk ihaneti o zaman başlamıştır. Hatta Puşkin’in eserlerine bile
yansımış bu ihanet… Ruslar’a istihbarat bilgisi veriyorlar Ermeniler. 8-9 Kasım’da 500’e yakın şehit veriyoruz.
Dünya Savaşı başlar başlamaz Ermeniler Çar 2. Nikolay’a başvuruyorlar.

SARIKAMIŞ FACİASI’NDA ERMENİ İSTİHBARATI

Yoğun bir şekilde Rus ordusu içinde Ermeni birlikleri yer alıyor ve Allahuekber ve Sarıkamış faciası
yaşanıyor. Ruslar kış geçsin o zaman saldırırız diye düşünürken, Ermenilerin İstihbaratıyla Allahuekber
ve Sarıkamış faciası yaşanıyor.

10 BİN VANLI’YI KESTİLER

Van’da 1896’da büyük bir katliam var. Erzurum’da, Çorum’da, Maraş Seysun’da, Bitlis Sason’da birçok
katliam yapılmış… Ve asıl tehcir kanunu çıkarılmadan önce 1915 öncesi Ruslar ve Ermenilerle işbirliği ile
Van’ın yerli halkı katlediliyor. Van’ın İçkale bölgesinde 10 bine yakın Türk ahali katlediliyor. Van valisi Cevdet
Bey’in telgrafında diyor ki:“30 bin kişilik birliğe karşı halkı korumak için batı bölgelerimize
gönderelim.” Yani Müslüman Türkler korunmak için yerlerinden yurtlarından kaçıyorlar. Doğu’da
Ermenilerin katliamından korunmak için Erzurum, Van’dan yoğun bir şekilde Toroslar Bölgesi’ne yoğun bir
göç vardır.
TOPLU MEZARLARDAKİ TÜRK İZLERİ

Bulduğumuz toplu mezarlardakileri Türkler’e ait olduğunu ispatlayan şeyler var: Ay yıldızlı sigara tabakası,
Türk evlerinde kullanılan mutfak eşyaları, Kuran’ı Kerim’ler, o dönemde kullanılan paralar… Bir de canlı
tanıklar var, yakın tarih olduğu için…

Tanıkların ifadesiyle mezarları elimizle koymuş gibi bulduk. Bunlar bilimsel kazılardır. Türk ve yabancı bilim
adamlarının nezaretinde yapılmıştır.

ALACA KAZISINDAKİ CANLI TANIK: İSMAİL AMCA

Alaca kazısında o dönemde 7 yaşında olan canlı şahit İsmail Amca bize yer gösterdi. İsmail Amca’nın
ifadesine göre 9 Mart 1915’te köyümüzü Taşnak çeteleri bastı. Evde annem, ben ve küçük kardeşim vardı.
Bizi köy meydanına topladılar. Annem “ben sizi kurtaracağım. Ağrınız sızınız ne kadar fazla olursa sakın ses
çıkarmayın” dedi. 4 bir yandan kurşunlar başlıyor. Anne şehit düşüyor, iki çocuğunu altına alıp kurtarıyor.

Kezban Hatemi'ye kritik soru


22 Aralık 2008 Pazartesi 02:38
"Özür diliyorum" kampanyasına imza atan Kezban Hatemi bu soruyu nasıl cevaplandıracak?

İNTERNETHABER
Soykırım iddiasını 20 yıldır araştıran Azeri kökenli tarih araştırmacısı Giresun Üniversitesi Rektör
Yardımcı Prof. Dr. Aygün Attar’ katıldı. Attar Hocalı’daki katliama rağmen Türkiye’de aydınların
hiçbir kampanya başlatmamış olması nedeniyle incindiğini söyleyerek sözlerine başladı. Ve “Özür
Diliyorum” kampanyasına imza atan Azeri kökenli Adalet Ağaoğlu ve Kezban Hatemi’ye seslendi.

Atar Ruhat Mengi’nin hazırladığı “Her Açıdan” programında şunları söyledi:

NEDEN 1915?

“Neden özellikle 1915 Ermeni lobisinin tanımladığı tarihtir? Buradan başlamak istiyoruz. Biz de buna hizmet
ediyoruz. Erzurum’daki isyan, Van’ın yakılmasını geliyoruz. Birden bire 1915’e geliyoruz.

ADALET AĞAOĞLU NASIL İMZA ATTIN?

Ben o listede imzası olan 3 isme hitaben konuşmak istiyorum. Bunlardan birincisi Ahmet Ağaoğlu ailesinden
gelen Adalet Ağaoğlu’dur. Söz söyleme hakkını kendimde görüyorum. Çünkü Ahmet Ağaoğlu
Karabağlı’ydı. Bakü’de doğdu büyüdü. Sourborne’da eğitim yaptı. Ermeni meselesinin iç yüzüne Türk
siyasi hayatında önem vermiştir. Kalemle, arkadaşlıkla bu işin çözüm olamayacağını bildiği için Kafkasya’da
bir müdafaa teşkilatı kurmuştur. Acaba Adalet Ağaoğlu hanımefendi bunu neden görmezden gelmiştir?

KEZMAN HATEMİ’YE DE AYNI SORU

İkincisi Hatemi Ailesi… Orada kendilerinin de soy isimlerini gördüm. Özellikle Kezban Hanım’a bir şey
söylemek istiyorum. Çünkü Hatemi Güney Azerbaycanlı’dır, İran Türk’ü dür. 1915 yılında sözde iddia
ettikleri olaylar yaşanmadan birkaç ay önce Güney Azerbaycan’da Selmast’ta ve çevresinde binlerce
Müslüman Türk halkı acımasızca katledildi. Niye hanımefendi Rumların haklarıyla ilgili, Fener Rum
patrikhanesiyle ilgili siyasi arenada konuyu gündeme getirirken, eşlerinin doğup büyüdüğü,
yaşadığı yerlerdeki o olaylar için neden aydın vicdanlarını ortaya koymuyorlar.

CİNAYETİN KANITI NEREDE?

1915 bir cinayet ise o zaman mantıklı bir insan olarak bir cinayette en asgari olarak sebep, sağlayacağı yarar,
yer, zaman, ceset, araç, deliller ve hukuk kararları aranır. 1915 denilen olaylarda bunların hiçbiri yoktur.

HOCALI’DA YAPILDI DİYE

Üçüncü sorum ise Doğu Ergil’e olacaktır. Birkaç gün önce canlı yayında kendisine Hocalı katliamını hatırlatan
birini azarlayarak “ne yani Hocalı’da böyle bir şey yapılmış diye biz dost olabilme fırsatını neden kaçıralım”
dedi. Ben şimdi onun hafızasını tazelemek istiyoruz.
ERMENİLER HOCALI İÇİN ÖZÜR DÜŞÜNMÜYOR

Biz Eurovision’da bu hoşgörüyü gösterdik. Turizm Bakanlığı Ermenilere yüzde 50 indirim yapmış. Onları kaçak
gelince sınırdışı etmiyoruz. Geçen günkü o yayına Ermenistan’dan bir kadın katıldı. Bilal Şimşir Hoca o
hanıma “Siz Hocalı’da yaşananlarla ilgili özür dilemeyi düşünüyor musunuz?” diye sordu. Hanım
“Hayır. Orası bir savaştı” dedi. Oysa 1915’te “savaş esnasında vatana ihanetten sevk ve iskan kararı” var.
Ama o zaman savaş kabul edilmiyor. Ama Hocalı sivil toplumun yaşadığı bir kasabaydı. Elinde silah olan bir
tek insan yoktu. Onları katlettiler.

HISTORICAL NOTES TO THE WORLD:


WE BELIVE IN ALLAH!

BEFORE I. WORLD WAR AND DURING THE I. WORLD WAR;

- 523,000 TURKISH PEOPLE GENOCIDE AND KILLED BY OTTOMAN ARMENIANS WHO ARE SUPPORTED BY
ENGLAND, FRANCE AND RUSSIA.
- MORE THAN 1,5 MILLION OTTOMAN TURKS MIGRATED TO OTHER PLACES BY TERRORISM OF ARMENIANS
- MORE THAN 2 MILLION ARMENIANS FOUGHT AGAINST TO OTTOMAN EMPIRE

OTHER SIDE;

ONLY 200,000 ARMENIAN PEOPLE DIED ON THE WAY, OTTOMAN DID NOT KILL ANY PERSON OF ARMENIANS.

AS A TURK AND A NEO-OTTOMAN;

WE DON'T LIKE ARMENIAN PEOPLE


WE DON'T LIKE WHO LIKES ARMENIAN PEOPLE
WE DON'T LIKE ORHAN PAMUK WHO IS TURKISH SEBATAIST WRITER
WE DON'T WANT TO JOIN IN CHRIST KILLER EUROPEAN UNION
WE DON'T WANT TO BE FRIEND WITH ARMENIAN PEOPLE

- ALL ARMENIANS ARE OUR ENEMIES, THEY KILLED OUR GRANDFATHERS.


- ALL ARMENIANS ARE LIERS AND KILLERS.

WHO APOLOGIZE TO ARMENIANS FOR LYING ABOUT GENOCIDE ARMENIANS, HE/SHE ISN'T ONE OF US AND
HE/SHE ISN'T A PATRIOT

SUPPORT US. WRITE YOUR OPINION IN TURKISH OR ENGLISH TO COMMENT BOX BELOW.

EACH OF MY GRANDFATHERS ARE SAINTS. THEY DID NOT KILL ANY CHILD, ANY WOMAN, ANY OLDMAN, ANY
WEAK PERSON OF ARMENIANS.

HISTORICAL MEMORIAL OF THE NETWORK:

You might also like