You are on page 1of 66

VAHDET- VCD RSALES

Yazan: SA'DUDDN TAFTAZAN Terceme: HARUN NAL

BSMLLAHRRAHMNRRAHM (Rahman ve Rahim olan Allah'n adyla) Zalimlerin, zat hakknda tm sylediklerinden yce ve mnezzeh olan Allah'a hamd ederim. Salat ve selam, pervaszca Hakk haykran, bir uyarc ve mjdeci olarak gnderilen peygamberimiz Hz. Muhammed ile eriat olduu gibi koruyup muhafaza eden ehl-i Beytine, dinine yardm eden sahabesine olsun. Asl konuya gelince: Yce ve hi bir eye ihtiya duymayan Allah'a muhta olan bu yoksul yazar, Sa'duddin Tatazan olarak hret bulan Mes'ud b. mer (merolu Mesut) -Ki Allah kendisini doru yola iletsin ve ona gerein tadn tattrsn- sze yle balamak ister: Muhiddn Arab'nin "Fssu'l-Hikem" adn tayan ve batllarla dopdolu olan kitabn grdmde, bu konu zerinde konumam hak istedi. Gerek de beni bu konuda konumaya sevketti. "Fss" kitab mmetleri dallete ve sapkla ynelten bir kitaptr. Kalb ve gnlleri ldren, gerek ve er-i hkmlerle elien bir kitap... u gerei olduka iyi bilmelisin ki, yce Allah, rahmetiyle kullarn yaratt gibi, onlara doru yolu da en gereki ve ak bir ekilde beyan etmitir. Onlara, akl denen bir nimetle, hakk bilme, tanma gereine ulaabilmeyi bir nur olarak ihsan etmitir. Akl ile geree ve istediklerine ulaabilme hccetini (delilini) sunmutur. nsanlar bu sayede, yaratlanlara bakarak yaratann gereini kavrayabilirler. Yine verilen bu akl sayesinde, Esma ve sfatlar asndan yce Allah hakknda nelerin caiz ve nelerin de muhal (olamaz) olduu gereini kavrayabilirler. (1) Nitekim yce Allah'n peygamber gndermesi ii, O'nun caiz olan fiilleri arasnda yer alr. Ayn zamanda yce Allah, gnderdii peygamberlerini mucizeler yoluyla da dorulamaya kadirdir, bu da yce Allah hakknda caiz olan hususlardandr. te bu noktada akln tasarrufu ve yetkisi sona erer. nk akl, mead yani bundan sonraki ahiret alemiyle ilgili gerekleri bilme ve tanma noktasnda bamsz deildir. Ayrca orada kullar iin mutluluklarn veya mutsuzluklarn salayacak gerekleri de bilme olanandan yoksundur. Akln grevi, bamszl sadece Allah' tanmada ve peygamberlerin doruluunu kabulde szkonusudur. Bundan sonra akl, kendine dner, peygamberlerden, bunlarn dnya ve ahiret hayatlarna ilikin sylediklerini kabul etmeleri gerekir. nk Hz. Peygamber (s.a.v.), zaten akl gereiyle elimeyen ve akln da aka ve brhana dayal olarak kabul edecekleri eyleri syler, yoksa aklca muhal olabilecek yani olamaz olan bir eyi peygamber syleyemez. nk yce Allah'n hccetle, batl olarak hakknda bir hkm verdii eyin varl szkonusu deildir. Byle bir eyin eriatca varid olmasna olanak yoktur. Ayrca akln hakknda olamaz yani muhaldir diye hkm verdii bir velayetin ve kefin de durumu szkonusu deildir. Aksine bu ikisinden her birinin olabilir ya da olas eyler olduu gerei gndeme gelebilir. Kald ki eriat, akln bamsz olmad bir alanda bir eyi anlayp alglamasn red eder. Ancak akln almada bamsz olmad bir ey, keif yoluyla ortaya kabilir. nk bir ey eer, keif ve ayan (ortaya koyma) yoluyla bilenbilecekse, orada akln bedahati ve brhanndan sz edilemez. Fakat bu anlamdaki bir ey, akla sunulunca, akl byle bir eyin batl ve geersiz olduuna hkmedemez. nk byle bir ey, aklca "olabilirler" arasnda yer alr. Bu, tpk una benzer. Kainattaki varlklardan, herhangi birisinin, yce Allah'n varl dnda yok olmas gibidir. Bu, mmkndr, olabilir. Byle bir durum, geree ulaan ariflerin "Arifi vasln" nazarnda byledir. Bu anlamdaki arifler "Fena fittevhid" derecesindeki bir fena derecesine erenlerdir. Bu hal ise, bir tek olan ve hereyi gc altnda tutan kahhar zatn nurlarnn tecellisinde olabilir. Bu, tpk gndz gnein ortaya kmasyla, 2

klar ve aydnlklarnn varlyla birlikte, gnein etkisiyle adeta yok olan yldzlarn durumu gibidir. te ilah tecellilere mazhar olanlar da, bu durumlarnda eyadan hibir eyin varln deil, sadece yce Allah'n varln mahede ederler. Tpk gndz yldzlar yerinde olduklar halde, gnein etkisiyle nasl ki gzkmyorlarsa, bu arifler de eyann varlna ramen sadece yce Allah' mahede ederler. Arifler, bylece bir tek Allah' mahede etmeleri, tm varlklar arasnda sadece yce Allah' grmeleri, teki varlklar grmezlikten gelmeleri olayna "Vahdeti mutlaka veya mutlak vahdet" yani mutlak birlik adn veriyorlar. Bu ise, Marifet ehlinin varabilecei ya da eriebilecekleri en son dereceleri olmaktadr. "Mutlak vahdet", marifet erbabnca, bizim yukarda akladmz gerein addr. Yoksa bu, vahdet-i vcutcu grn ileri srdkleri, yani bu kafirlerin savunduklar bir vahdet deildir. nk vahdet-i vcutculara gre -Vahdet-i mutlak'a gre deil- tm kainatn varl, hatta tm murdarlklar, pislikler, kazurata varncaya dek her ey evet her ey -haaAllah'dr. Yce Allah, zalimlerin ve haddini aanlarn kendisi hakknda ileri srdkleri tm bu eylerden yce ve mnezzehtir. Oysa yerde ve gkte var olan tm mmkn eyler, bu ikisi arasnda yer alan her mmkn, sofistlerin ileri srdkleri gibi, "bunlarn hibirisinin gereklii yoktur, hepsi sadece hayalden ve seraptan ibarettir." slm diniyle hibir ilgisi olmayan bu trden safsatalarn ve hkmlerle alakas bulunmayan bu trden itiraflarn keif ss vererek, bunlara reva kazandrmak isterler. Hatta azlaryla da, kefin, akl tesi bir i olduunu gevelerler. Sen de bilirsin ki, keif denilen mertebe, akln elde edemeyecei bir mertebedir. Fakat, byle olmakla birlikte akln ayn zamanda bedahatla reddettii yani akln akca muhal grd bir eye ulamak demek deildir. Ayrca bundan yle bir anlam da karlmamaldr. Bu, akln elde edemeyecei trden eylerdir, diye bir vehme kaplmamaldr. Aksine bu, muhaldr, olmazdr. Akln bu gibi eyleri iptal klmada ve geersiz saymada bir rol ve grevi vardr. Buna gidi yolu ncelikle tasavvur yani dnceden, sonra da tasdikten geerek, bu eyin batl olduuna karar verir. Bu ise zaten bedahatle yani aka ve delile dayal olarak akln grevidir. Fakat mmkn ve insann elinde olan yani kesb denilen eylere gelince, akl bunlar imkn terazisinde tartar. Bunlarn batl olduuna ilikin herhangi bir hkm vermez. Dieraraftan, kef yoluyla bilinip de, aklca bilinemeyecek olan ey, bunlara gre, sadece mmkn olan eylerden ibarettir. Zaten bunlarn yolu da aktr, bunlar iin bir brhana da gerek yoktur. nk bunlar ayan denen aynlarda varl olamaz olan muhallerden deildir. nk kefe gre, mmteni olan yani olamayacak olan bir eyi, mmkn klmaz. Yani aynlarda byle olamayacak bir eyin, keif araclyla olabilecek demek deildir. nk byle bir ey, gereklerin mmteni olanla, batl olan eyler arasnda durmadan deiiklik gstermesidir ki, bu olamaz. Mesel keif yoluyla ve ayanla muhalin deiiklik gstermesi olabilseydi, tpk mutlak vcudun (varln), bir tek ahs olmas ve ayn zamanda harici bir mevcut olmas gibi. Yine bir vahidi ahsnin, tm bu grnen varlklarda, onlar zerinde tekrar etmek suretiyle yaylm ve dalm olmas, hem de, grlenlerde, herhangi bir blnmeye gitmeksizin ve baka bir eyle kararak oalma olmakszn bir ahsi vahid, tek bir varlk... Bu, eytann bir aldatmacasdr, blisin bir tuzadr. Bozuk inanllarn bir hokkabazldr, gzboyacldr. Yanln ve hatann da kaynadr. Bir de gerekle gerek olmayan ayrdedememektir. Yani u anlatlan eylerden akln muhal grdkleriyle, bir akln ulaamayacaklar eyleri, mesel tecelli nurlarnn her taraf kaplamas suretiyle kainat varlnn bir anlk yok oluu gibi, eyleri ayrdedememelerindendir. Ancak byle bir eyi elde edebilmek de ya ilah bir cezbe sayesinde veya gerek ilm ve gerekse amel^ grevlerde yce peygambere uyarak egzersiz yapmak ve riyazatla kazanlr. Bu anlamda bir eyi elde edebilmek, ittisal yani ballk

anlamnda bir kazantr, amaca eritir. Bunu bilmekse, ancak idraka ve kavraya dayal bir elde editir, kazantr. Ayrca akln her eyi anlayp alglamada bamsz olmad ve akln ulaamayaca bir ey, mutlaka bu gibi tm eyler, yce Allah'n bildirmesine ve iradna baldr. Ancak alemlerin Rabbi tarafndan bir bildirim ve irad olmal ki, akl onlar bilebilsin. Yce Allah'n nebi ve rasulleri yani genel ifadesiyle peygamberleri gndermesi -Allah'n salat ve selam hepsinin zerine olsun-, birinciyi aklamaya yneliktir. Yani konuyu bildirmek meselesine baldr. Bu ise, akca eriattr, eriat ilmine iarettir. rad ile de ikincisine iarettir ki, bu da hakikat ilmidir. Burada remz ve telvih yani sembol ve iaretler szkonusudur. Nitekim bu manadaki bir telvihi Kur'n- Kerm'in u yetiyle grmekteyiz. Yce Mevlamz yle buyuruyor: "... O'nun zatndan (yznden) baka her ey yok olacaktr." (Kasas: 28/88) Bu yette geen "yz yani zat" ifadesiyle, fena fittevhid'de fani yani yok olu derecesine erebilmektir, buna bir iaret vardr. SLM DN KEMALE ERDRLMTR Ayrca yce Allah, peygamberlerin sonuncusu olan Hz. Muhammed (s.a.v.) ile, slm dinini kemale erdirmitir. Ayn zamanda bu dini, alemlere rahmet olarak gnderdii Hz. Muhammed (a.s.) araclyla halka kar olan nimetini de tamamlamtr. Nitekim yce Allah bu gerei de gayet ak bir ekilde ifade buyurmutur. yleki: "Bugn size dininizi ikmal ettim, zerinize nimetimi tamamladm. Ve sizin iin din olarak slm' beendim." (Maide: 5/3) Kim, Allah'n gsterdii yola uyarsa, kim O'nun honutluuna kulak verirse, kim de Allah'n yetlerini inkardan uzak kalrsa, itikat ve inan bakmndan kim de sapklktan kanrsa, akln tesbit ettii ve Hz. Peygamber (s.a.v.)'in de tm peygamberlerin akladklar gibi iman ederlerse, ite byleleri kopmayan salam kulpa yapmtr, demektir. Artk bunlar en yce derecelere aday kimselerdir. Dolaysyla, bunlar iin hibir korku ve znt olmayaca mjdesini de ver. Ayn zamanda takva sahipleri iin vadolunan cennete de bunlar eriirler. Kim de neblerin ve rasullerin dininden dner, l toplumlarn isteklerine ynelirse, kim saadetten ve muvaffakiyetten yoksun kalrsa, kim de hep yolu yoku yukar karsa, aalk sofistlerin safsatalaryla yetinirse, bu, ii ve d kararm ekiya denen kafirlere uyarsa, eriat inkar edenlere arka karsa, hak din ve mezhepleri reddederse, "dinler ve inanlar sadece bir yaldzl szlerden oluan, halkn kimi problemlerini zmek iin ortaya konan tuzaklardr" diyenlerin ve byle inananlarn ardndan kim koarsa, Allah'n, meleklerin ve insanlarn laneti bunlar zerine olsun. nk bunlar halk artmlar, hem azp sapmlar ve hem de saptrmlar, hidayeti brakp krl, nurlar, aydnlklar brakp zulm ve karanlklar semilerdir. Bylece kendilerine cehennem yurdunu helal klmlardr. Bir takm ilim sandklar uydurmalarn peine taklarak dini gnllerinden ve boyunlarndan skp atmlardr. Bunlar zellikle Allah'n dinine ve yoluna engel olan bir takm kimselerin yoluna uymular ve onlarn izinden gitmektedirler. Bylece gittikleri yolda hep eiriyi ve hep sapknl arayp durmulardr. Bunlar ayn zamanda ahiret yurdunu da inkar edenlerdir. Zavalllar kendilerinin gerek zere olduklarn sanyorlar. Oysa dikkat edin bunlar, yalanclarn ta kendileridir. Oysa eytan bunlar epe evre kuatm ve kendilerine yle vesvese ve telkinde bulunmutur: "-Nebilerin ve rasullerin yani peygamberlerin tabileri olan ve onlarn izinden giden slm liderleri, mctehid imamlar, eriat ve ahkam limleri, zahiri limlerdir, yzeysel bilgiye 4

sahiptirler. Byleleri eriatn i yzn, srrn renemezler, nk bunlar geri zekaldrlar." Evet, eytan gerek slm bilginleri hakknda bu ekilde samalklarla vesvesede bulunur. Yine bu tipler, kendileri iin de, zndklklarn rtmek suretiyle, "hakikat ilmine erenler", adn ileri srerler. Oysaki bunlar hakikat ve gerei ortadan kaldranlardr. Bunlarn iddialarna gre, eriatn srrna erenler, ancak felsefecilerdir. nk bunlar felsefecileri, hkema diye, hem de gereki hkema diye adlandryorlar. Ayn zamanda bylelerine tedkikci uzak grl kimseler adn da veriyorlar. Bu yzden bunlar ok dikkat ve titiz davrandklarn, stn akl ve zeka sahibi olduklarn, mantksal anlamdaki ilimlerinde kkl temellere ve gzel esaslara dayandklarn, hendesi ya da matematiksel bilimleriyle, gizli gereklere erebildiklerini ileri sren bu adamlar ve bunlara bal olarak hareket edenler, peygamberlerden renilen gereklere ve inanlara bal kalan deerli zatlara uymay kabullenemezler, nk stnlk peindeler, kendilerini byk grmekteler. Bunlar, slm nderlerine, mctehid imamlara ve slm alimlerine, eriatlere bal kalmaya yanamazlar, kendilerini bunlarn zerinde grrler. nk peine takldklar kafirleri taklitten ayrlmazlar. Bunlar dini esaslarda ve ahiretle ilgili akidevi konularnda, bal bulunduklar efendilerinin kyaslamalarna bakarlar, onlar tahkik ve tedkik erbab kabul ettikleri iin de hep onlarn izgisinde yrmek isterler. Oysaki bu gibi uhrev yani ahiret hayatiyle ilgili ve akideyi ieren konular, ancak Hz. Peygamber'in yce Allah'dan alp bildirmesiyle bilinebilir. Akln o konularda herhangi bir bamszl yoktur. Nitekim Kur'n'da bu geree iaret buyurmaktadr: "te bylece sana da emrimizle Kur'n- vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin." (r: 42/52) Bu kimseler, kendilerince akl ilimlerine bal kalarak, akl tasarruflarda bulunurlar. nk bu akl ilimler de yol, aklk yani bedahat ve brhandr. Byle bir ey, aslnda akl sahibi topluluklarca bu manada bir kyasa gitmenin akca batl ve geersiz olduu da asla gzard edilmemeli, zaten bunun gizli bir yan da yoktur. Din akideler ve inanlar konusunda sadece ve sadece akllarna dayanp gvenenler, zellikle aptal cahillerdir, sefih dklerdir ki, bunlar ate yarandrlar. Cehennemde ebed olarak da kalcdrlar. Bu gibi konularda bunlara uyanlar da krdrler, bu krlkleriyle onlar en byk bir ahmaklkla izliyorlar, onlara tabi oluyorlar. zellikle de bu tiplerden en sapk ve en kat yrekli olanlara tabi olanlar unutmamak gerekir. Bu beyinsizler bu alanda en aptallarn ve en nde gzken adamlarn Taklid ederler. Zaten tasavvufcu geinen zndklarn adeti ve huyu byledir. Bunlar felsefeci geinen vahdet-i vcutcu kafirleri taklit ederler. Oysaki slm bu tiplere, ne slm ynden, ne felsef adan deer vermez. Aslnda mlhidler yani dinsizler ve sofistler akln bedahatna ve aklna ramen, muhal yani olamaz olan eyleri akca ileri srerler. Akl ve nakil asndan kesinlikle olamaz ve muhal olan eyleri hep gndeme getirirler. Bunlar aslnda kainatn tmnn ilahlna kanidirler ve byle bir fikri ileri srerek gerekte, yerin ve gklerin yaratcs olan yce Rabbimizi inkar ederler. Bu arada tm semav kitaplarda ifade olunan ve aklanan gerekleri de yalanlarlar. Tm eyann tevhidini, bir ve ayn olduunu ileri srerek mrik olmulardr. T Hz. Adem (a.s.)'den balayarak son peygamber olan bizim peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'e kadar, tm peygamberlerin dinlerini ykp yok etmeye alrlar. Bu cahil tasavvufcu geinenlerin iddialarna gre, Batl vahdet-i vcut felsefecilerinin zndklklar ve zndklar, zaruri olan ilimlerin aka bildirmesine bakarak, bunlar mutlak vahdete bir vasta ve vesile kabul ederler. Ki bu mutlak vahdet, bunlara gre marifet erbabnn varabilecekleri, eriebilecekleri en son dereceleri olmaktadr. Oysa bu zndklar nerede, szn ettikleri marifet ehli nerede.. birbirleriyle kyaslanmalar bile mmkn deildir. Bu zndklar apak bir dalalet ve sapklk iindedirler, ayn zamanda kr ve cahil bir toplum iindedirler. nk bu kesimin ileri srdklerine gre, mutlak vahdeti irk ve zndklk olarak ileri srdler.

Bu kesime gre, slm'n bayraktarlar durumunda olan mctehid imamlar, deerli slm limleri, halkn nderleri ve yol gsterenleri bu zndklarn seviyesine ve mertebesine ulaamazlarm. nk gerek slm limleri bunlara gre zahiri limlermi. Bunlar zndklk bilgilerine dayanarak, kendi bilgilerine hakikat ilmi adn verirlerken, hakk iptal etmiler, gerekleri gz ard etmilerdir. Bunlara gre, bu anlamda bir hakikat bilgisine eriebilmek, ancak daha nce geen kafir felsefeci geinenler olmutur, bir de bunlarn dinsiz ve zndk olan tabileri... ki bunlara Allah lanet etmi ve bir de lanet edebilme durumunda olan her varlk lanette bulunmutur. Zira bunlar grnrde Allah'a irk koarlarken, gerekte Allah'n varlklar dndaki varln inkar ediyorlar, Allah'n yetlerini ve mucizelerini kabul etmiyorlar, reddediyorlar. Ayn zamanda slm dinini ve hatta tm peygamberlerin dinlerini red ve inkar ederek geersiz klyorlar. te bu szm ona tasavvufu sofistler bylesi tuhaf bir tevhidle kafirlerden de teye en byk kafirdirler. Bylesi bir yolu taklit edenler de, hsrana urayanlardan te bir hsran ve zarar iindeler. Nitekim yce Allah yle buyuruyor: "nsanlardan bazlar da vardr ki, inanmadklar halde: 'Allah'a ve ahiret gnne inandk' derler." (Bakara: 2/8) Sakn bunlarn bu sapknlklar seni Allah'n yetlerinden uzaklatrmasn, bunlar senin iin bir engel oluturmasn. Seni bunlar slm dininden ayrmasnlar. Yine bunlarn peine taklarak sakn, peygamberlerin gsterdii yol ve izgide gidenlerin uyanlarndan olmaktan uzak durmayasn. slm dinini ve peygamberlerin getirdii sistemi, inanc ykan bu zndklardan bir takm felsefeci geinenler, fakih yani slm limi hviyetine brndler, onlar gibi grnmeye baladlar. Bylece dinden syrlp km "bu yzden de eytann takibine urayarak, sonunda azgnlardan olmutur." (A'raf: 7/175) nk bu zndklar ve eytan bunlara eytan bir taklidi ngrmtr. Bylece mslman limler sretinde kfr liderleri sahneye kmtr. Bylece bu kimseler cahillerden bir takm insanlar saptrmlardr. Ayn zamanda ilim renen, ilme talip olanlardan da bir takmlarn dalalete srklemilerdir. Bu tip kimseler ortada kalmlar, ne oradan ne buradan, olabilmiler, akn akn dolap durmulardr. Byleleri hakknda yce Allah yle buyuruyor: "Onlara, kendisine yetlerimizden verdiimiz ve fakat onlardan syrlp kan, o yzden de eytann takibine urayan ve sonunda azgnlarndan olan kimsenin haberini oku." (A'raf: 7/175) te yette de belirtildii gibi, onlar, bu zndklar ve dinsizleri tpk Bel'am b. Bara (1)'nn kr taklidi misali taklidet etmilerdir. Bylece gerekleri grmekten kr olmu, kt itikatlar iinde bocalayp kalmtr. Zira semav olan ve Allah tarafndan gnderilen kitaplardan yzevirmilerdir. Bunlar ilim adam olmalar bir yana, avamdan yani sradan halktan bile olamamlardr. nk iinde bulunduklar rezaleti brakmamlardr. Zira bunlarn karakterlerinde, kendilerini dalalet erbabna benzetmeleri yznden akllca davranma sevgisi yoktur. Zira stn zekal gibi grnerek sapklkta srar edene gre, aptal olan kimse daha ok kurtulua yakndr. Nitekim, gz gren a kimseye gre, kr olan insan gerekleri kabulde, selamete ok daha fazla yakndr. FSUS SAHB Dier taraftan fss sahibi Muhiddn Arab, byk bir rtkanlkla ve ar bir hamakatle, irkin bir davranla haddini am, kendi ad varln, kararm gnlyle ar giderek, Hz. Adem (a.s.) ve ondan sonra gelip de o izgide gidenlerden stn kabul etmitir. nk kendi 6

ad nefsini (varln), dini kemale erdirme ve bitirme bakmndan, bir binay tamamlayan altn kerpi ya da tula mesabesinde tutarken, peygamberlerin sonuncusu olan bizim peygamberimiz (s.a.v.)'i de, binadaki gedii kapatan gm kerpi ya da tula olarak deerlendirmitir. Bylece bu sapk kii, deil sadece peygamberleri ayn zamanda alemlerin Rabbi olan yce Allah' da yalanlam bulunmaktadr. nk bu sapk adamn iddiasna gre, alimlerin ve beerin efendisi olarak gnderilen Hz. Peygamber (s.a.v.)'le din kemale ermemitir. Oysa Hz. Peygamber Arap ve Arap olmayan herkese peygamber olarak gnderilen bir peygamberdir. te bu peygamberin gnderilmesiyle birlikte kesin olarak -bn Arabi'ye gre- tamamlanmam ve bir eksii, gedii kalm olan dinin, kapatlmas gereken ya da yerine konmas icabeden iki tulas ya da kerpii bulunuyor. Bu ak gedii kapatacak olan iki tuladan biri gm, dieri de altundan olan tuladr. Gm tula, kendisiyle peygamberlik kaps kapanan peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'dir. Altun tula ise, yine bu adam kendisini iaretle, velayet yani evliyalk mertebesi kendisiyle sona eren, -kendi iddiasna gre- zatn gstermektedir. Oysa bu sinsi ve de sapk adamn kendisi, bu haliyle phe uyandran, irkin ve iren davranyla yalanc peygamber olan Mseylemet'lKezzab' da gemitir. nk Muhiddn Ardab, yalnzca yalanc Mseyleme'nin izgisinde kalmakla yetinmemi, ben peygamber (s.a.v.) ile eit bir peygamberim gibi bir eyle yetinmemi, daha da ileri giderek, mlhidlerin ve dinsizlerin, kalbi ve gnl kararm olanlarn nde gelenleriyle, kendisinin velilerin sonuncusu olarak isimlendirilmesine dek gitmitir. Bylece adamlar onu velilerin sonuncusu olarak deerlendirirlerken, bni Arab'yi herkesten ve peygamber (s.a.v.)'den de stn kabul etmitir. Peygamberlerin sonuncusuna kar olanlarn bu durumlarndan tr Allah'n laneti onlarn zerine olsun. Ayrca bu melankolik adam, bu kara sevdaya tutulmu kii, bu afyon yutmu adamn durumunun, aalk zndklarca reva bulmas da bir takm ryalara dayanmaktadr ki, bu ryalar da ancak geri zekallar ve bunam olanlar dorularlar. bn Arab'nin "Fss" adl paavrasnn dibacesinde (nsznde ve takdiminde) yer aldna gre, kendisi, Hz. Peygamber (s.a.v.)'i ryada grm, Hz. Peygamber (s.a.v.), bu adama ryasnda, Fss adl kitab vermi ve bunu her tarafa yaymay kendisine sylemitir. imdi sen hi duydun mu ki, herhangi akl sahibi bir insan, byle zndklk ieren,. hem akla ve hem de eriata aykr olan, batan sona dek batlla dolu olan byle bir kitab Hz. Peygamber vermi olsun? Bu, hi olacak bir ey mi ki? Bu kitap verilecek ve bununla, asl olan eriat yani Kitap ve Snnet batan sona geersiz klnacak, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in lmnden alt yzyl sonra gelen szm ona bir kitap ba keye oturtulacak, hem de bu kitap rya yoluyla verilmi olacak yle mi? Yani Hz. Peygamber (s.a.v.) "Fss" denen bu sama kitapla, dinini, hem de 23 yl gibi bir zaman sresince hayatnn sonuna dek, her trl sknt ve gle, sui kastlara katlanarak yayd dinini ykacak bir kitab, ryada tavsiye edecek ve yaylmasn, halk arasnda yaygnlk kazanmasn isteyecek? Yce Allah tarafndan indirilen tm semav kitaplar geersiz klacak, mebde ve mead ile ilgili hususlar, alemlere, peygamberlere kar tavr sergileyen, ilahlk savnda ileri gidenlerin "sama kitab", kabul edilecek yle mi? lahlk davasnda bulunan bu iddiaclar, gerekte yce Allah' bilip tanyanlara kar sava aarak onlar sefih ve cahil kimseleriye tantmaya kalkmlar, Allah'a gerek kullukta bulunanlar da aptal ve mrik olarak grmlerdir. Bunlarn mebde ve meadla ilgili durumlarysa hayatlar boyunca kullar artmak ve gereklerden uzaklatrmak olmutur. Ksaca peygamberlerin, yani nebi ve rasllerin dnemlerinin bitiminden sonra, her ey birbirine karnca, gerek tersyz gsterilince, hakikatleri bu afyoncular, bu eroinmanlar m, bu apak aptallklar ortada olanlar m ortaya koyacaklar?

Hi kukusuz akl sahipleri, bu tr sama ryalar zerinde kurdurulmaya ve oturtulmaya allan sapknlklar bilirler. Hem de onlarn durumlaryla ilgili olarak anlatlan hikayeler bunun doruluunu ak bir ekilde ortaya koymaktadr.. Samimi ve drst insanlarn, slm limlerinin bildirdiklerine gre, bunlar olduka yalanc, olduka afyonke kimselerdir. Bu tipler adeta sama sapan szler sarfeden adi, dk seviyeli, rezil ve bunak kimselerden farkszdrlar. Nitekim "el-Mevakf" adl eserin sahibi adudulmille veddn diye tannan Adududdin Abdurrahman b. Rkneddn (1281-1355) -Allah derecesini illiyn de yceltsin-'e "Fssu'l-Hikem" adl kitabn sahibi olan bn Arab'nin "Ftht" adl kitab hakknda sorulduunda, u cevab vermitir: "Siz Mekke scanda ba dnm kuru mizal bir maribnin peine mi taklmak istiyorsunuz, ki durmadan yedii kuru ot yani afyondur, afyon yutup durmaktadr. Yedii eyler kfrden baka bir ey mi ki?" Bu konuda bni Fariz de ona uyarak, u hezeyan savurmutur. Yazm olduu "Taiyyet'l-Kbra" adl kasidesine, ryada Hz. Peygamber (s.a.v.) tarafndan "Nazmu's-Slk" diye isim verilmesini emrettiini ileri srmtr. (1) Dorusu gerek dnenler ve akl sahipleri de bilirler ki, bu tr eyler birbiriyle elien tenakuzlarla dolu hayalden ibaret eylerdir. Hepsi de dumanl ve afyonke kafalarn rndr. nk bunlara gre, tm bu grnen kainat varl bizzat Allah'n kendisidir. Bu durumda her ey Allah'tr. Allah'dan baka ortada bir varlk yoktur, ne bir nebi, ne bir Rasl, ne gnderilen bir ey, ne de kendilerine bir ey gnderilmi olanlar diye bir durum szkonusu deildir. Kukusuz varl vacib ve zorunlu olan bir zat iin uyku yani uyumak diye bir durum szkonusu olamaz. Ayrca varl vacip olan bir zatn yani Allah'n, peygambere, bir bakasna uykuda emir buyurmas konusunda bir emir vermesine de gerek yoktur. nk kendisi Allah'tr -haa-. Fakat bir kimse eer yolunu dz yolda armsa, dolaysyla byle dk seviyeli kimselerin bir dklkleri, kayplar olacaktr. Bu durumda grrsn ki bu trden adamlar, hepsi bir takm cahillerden olumu kimselerlduklarndan, bunlar da bu trden dk seviyeli kimselere kanat gererler, onlara boyun eerler. Oysa hepsi de bir avu sapk kimselerden olumulardr. Bylece fask kafirlerin tuzana ve ana taklrlar, imanlarndan sonra bunlarn yoluna girerler. Hem de gruplar halinde bunu srdrrler. Oysaki bunlar Allah'n yetlerini ve yine yce Allah'n uyarda bulunduu eyleri alaya alrlar, oyun ve elence gibi deerlendirirler. Sonunda mmknattan olan her eyi, hatta pislik ve murdarlklar, kazurat bile, ei, benzeri ve dengi olmayan yce Allah'a denk ve ortak koarlar. nk bu sapklar, Fss kitabnn ierdii ykc zndka ifadeleri, dinin perinlenmi temel esaslar olarak deerlendiriyorlar, kitabn bu anlamda eyleri ierdiini ileri sryorlar. Ancak bu kitap felsefeci geinen kafirlerle onlara uyan zndk szde tasavvufcular, kendilerine keif ve ak bir ekilde gsterilen eylere uyduklarn sylyorlar. Oysaki bunlar, eriata red olunan keifle geree ulaamazlar. Zira bunlarn keif diye ortaya koyduklar ve eriatn da reddettii eyler, oyunbaz ve hayal perestlerin hayal rnlerinden ibaret olan eylerdir, bir de eytann bunlarla oynad oyunlardr. Dier taraftan eer bunlara yce Allah'n apak yetleri okunup, kendilerinin kesinlikle ak bir dallet ve sapklk iinde olduklar okunca, belirtilince konudan yan izerler. Dosdoru olan yoldan saptklar aktarlnca, bir de kendilerine, tpk yayn oktan kp gittii gibi, bunlarn da slm dininden ktklar anlatlnca ve tm peygamberlerin, dayandklar semavi kitaplarn ifade ettikleri gereklerden uzak dtkleri sylenince, hemen konumann seyrini deitirirler. i baka ynlere ekmeye, haktan sapmaya, dorular tersyz etmeye, tevile gitmeye kalkrlar. Dine bu yalan yanl ifadelerle ta'n etmeye, dil uzatmaya ynelirler. Yine ilah ve semav kitaplarda yer alan hkmlerin yorumunu kendi sapk ve dinsizlik ieren mezhepleri erevesinde yorum yaparlar. slm kurallara, akideye, tefsir bilginlerinin 8

icmana aykr grler sergilerler. Onlar Allah'n yetleriyle ilgili bu yanl yorumlaryla ilhada ve dinsizlie sapm oluyorlar. Yine onlar bu tr sama tefsirleriyle yce Allah' inkara saparak kfre giriyorlar. Oysa Hz. Peygamber (s.a.v.)'den sahih olarak rivayet olunan bir hadise gre, Raslullah (s.a.v.) yle buyurmutur: "Dorusu kim, kendi grne dayanarak Kur'n' tefsir ederse, kesinlikle kfre girmi olur." (1) LM EHLNN GR Yine ilim ehlinin icmana ve ictihadna gre, nasslar asl manalarndan, zahiri anlamlarndan da iittirip, batnlerin, dinsiz zndklarn iddialar dorultusunda yorumlayanlar, apak bir kfrn ve sapkln iine girmi olurlar. Eer bu trden kimselere, "Allah dinini, peygamberlerin sonuncusu olan Hz. Muhammed (s.a.v.)'le ikmal etmi ve eriatn da kyamete dek, teyid ederek desteklemitir. Dolays ile kemale erdirilen bir eye ek yapmak, bir eksikliktir, dinle oynamaktr, hatta ebed olan bu eriat ykmaktan da te bu, kfrdr, sapklktr" dense, hemen bu cahiller, iin aldatmaca ynne giriirler ve Allah'n yetleri hakknda ilhadca yani dinsizce tevil ve yorumlarla, tebihlerle slm dinini ykmaya alrlar. Mctehidlerin ictihadlaryla belirledikleri, mutlaka takyidetme (kaytlama), Amm olan bir hkm tahsis etme gibi eylerle bir benzetmeye giderek, slm' ykmaya alrlar. Oysa ictihadla, mutlaka takyidetme, Amm olan tahsis etme gibi gereklerle, bunlarn slm dininin salam esaslarn ve yklmaz binasn ykmaya ynelik ilhadlarn kyaslamaya alrlar. Oysa aralarnda kyaslanabilecek bir ortak noktalar yoktur, hibir benzerlikleri szkonusu deildir. nk bu kimselerin en byk gayretleri ve sermayeleri akln akca ortaya koyduu bir gerein karsnda byklk gstermektir, tm ileri yce Allah'n kavline ve Hz. Peygamber (s.a.v.)'in szlerine kar inkarclktr, red ve dinsizliktir. Varlna yemin ederim ki, onlar byk bir sarholuk iinde bocalayp durmaktalar, hem de olduka uzak bir sapklkla babo ve avare olarak gezip duruyorlar. nk bunlar: "Allah'n nurunu azlaryla fleyip sndrmek istiyorlar. Oysa kafirler holanmasalar da Allah nurunu tamamlamaktan asla vazgemez." (Tevbe: 9/32) Bu yette belirtildii gibi, kafirler ve onlarn yandalar ne Kur'n'a ve ne de O'nun temsil ettii slm dinine asla zarar veremezler. BR BAKA HUSUS Bir baka husus da, genel olarak bu mlhid tasavvufular, bu felsefeci geinen vahdet-i vcutcu kafirleri taklid edenler, unu haykryorlar. Kainatta var olan her eyi ilah ilan ediyor, hatta habis ve murdar eyleri, kazurat bile ilah sayyorlar. Ayn zamanda bunlar, tm haram olan eyleri de kendileri iin mbah kabul ederlerken, oru ve namaz gibi ibadetleriyse hi de nemsemiyorlar. Ancak bunlarn nde grlenleri daha ok slm' iarlar, prensipleri yapar grnerek, namaz ve oru gibi ibadetleri ikame ederek, abid klnda gzkp, fazlaca ibadet ediyor havasn oluturarak ilhadn ve dinsizliini ibadetlerle ssleyerek ortaya kyorlar, zndklarn bylece zevklendiriyorlar. Bunun adna da tasavvuf ilmi adn veriyorlar. Oysa tm beerin efendisi ve tm halkn en hayrls olan Hz. Peygamber (s.a.v.) onlar ylecae tantyor: "Dinde klfetle ve ekilcilie nem vererek ibadet eden bu trdeki bu toplum hakknda Raslullah buyuruyor ki: "Sizden herhangi birisi (ileride ortaya kacak olan) o toplumun namazlarnn yannda kendi namazn, onlarn orularnn yannda kendi orucunu kmseyecektir. Onlar tpk avdan (av delip) kt gibi dinden kacaklardr." (1)

Onlar byle yce bir ismin perdesi arkasna saklanarak, gzel fiiller yapar gzkmek suretiyle kfrn ekil ve ynn deitirerek, slm ehli olan bir ok kimseleri de doru olan yoldan saptrm olurlar. zellikle de yce Allah bunlardan bir takmlarna, bilemedikleri bir ynden istidrac kabilinden yani bir bakma keramete benzer ve fakat keramet olmayan bir eyi verince, bunlara daha da sapklkta ileri giderler. Kitabn ifadesine gre byleleri, leceklerinde ancak kfr zere lrler, yani kafir olarak hayatlarna son verirler. Tpk baz papaz, rahip ve deccallarn gsterdikleri gibi, bu manadaki szde tasavvufcu geinen dinsiz ve sapklar da harikulade durumlar gsterebilirler. Bir takm cahillerde onlarda grdkleri bu gibi hallere bakarak, bu zndklar doru drst kimseler kabul ederler. Onlarn harikulade gibi gsterdikleri eylere istidrac denir. (2) Cahiller bu istidraclara bakarak, bu deccalleri birer ilah olarak kabul ederler. Hemen her bakmdan gerek bir ekilde bu ilah gibi kabul ettikleri deccallere boyun eerler. Tpk kendilerinden nceki mriklerin yaptklar gibi davranrlar. Nitekim yce Allah onlardan haber verirken yle buyurmaktadr: "(Yahudiler) Allah' brakp bilginlerini (hahamlarn); (hristiyanlar) da rahiplerini ve Meryemolu Mesih sa'y rabler edindiler. Halbuki onlarn ancak tek ilaha kulluk etmeleri emrolundu. O'ndan baka ilah yoktur. O, bunlarn ortak kotuklar eylerden uzaktr." (Tevbe: 9/31). Nitekim bu ekipten olan Mevlana Celaleddin Rum, eyhi ems-i Tembiriz'yi kendisinin ilah olarak grmtr. Bu bakmdan Farsa bir beytinde onu yle tanmlyor: "Ey benim gneim ve benim ilahm! Ey benim varlm ve bekam kendisinden olan zat, imdi Hakka eritim. Ey benim hakkm bana veren Hakk!" Dikkat edilirse, Mevlana, beytinde ems iin ilah ve Hakk terimlerini kullanmaktadr,, bunu mutlak anlamda zikretmi bulunmaktadr. Ksaca adam diyor ki: "Ey Tebrz! Sen, beni Hakk'a ulatran ilahmsn ve sen, bana hakkm veren Hakk'sn. nk sen bana vahdet-i vcut mezhebini, grn rettin ve yine sen bana rettin ki hem gerekten sen ve hem de tm mmkn olan varlklar ilahsnz. Eer sen olmam olsaydn, seni tanmam olsaydm, ben de tpk mctehid imamlar, limler, cumhur ve uza gren zatlar gibi peygamberlerin tabilerinin inancna benzer bir itikada sahip olacaktm. nk peygamberlere tabi olanlar, gerekte yce Allah'n zatn, kainattan ayr olarak ve tm yaratlanlarn yaratan, tm sonradan var olanlarn mucidi olarak gryorlar. Akln da kesin olarak tesbit edip kabul ettii, grlerin de ortaya koyduu ve semav kitaplarn da ifade ettii gibi bir inanca sahip olacaktm. nk tm rasuller ve nebiler bu konuda icma ve ittifat iindeler. Evet ben de byle inanacak, ben gerei gremeyen ksr grllerden olacaktm. Yoksa ben, geree ulaan tahkik erbabndan biri olmayacaktm." Kukusuz byle biri, brakn sradan mslmanlar bir tarafa, bunlar kendilerini dinin nderlerinden, liderlerinden, Hakk'n ba durumundaki kimselerden ve yakn erbabndan da stn grmekteler. Dorusu bu anlamdaki bir sapkl kendilerine din olarak seenler, bu manada batl olan bir mezhebi benimseyenler, hem de lanetli bir dnceye bal bulunanlar, kendi adlarna unu tescil etmi bulunuyorlar. Bunlar aslnda gkler ve yer ehlinin ibadetleri anlamnda ibadette de bulunsalar ve yine bunlar harikulade yani olaanst haller de sergileseler, yine de kafirlerden de te kafir ve hsrana urayanlardan da teye bir hsran iindeler. zellikle sana uyarda bulunuyorum ve diyorum ki, bylelerinin peinden gidenlerin sylediklerine kulak vermeyesin, bunlar dinlemeyesin. nk bunlara uyanlar, bunlar 10

savunurlarken, yle bir gereke ileri sryorlar. Bu adamlardan meydana gelen bu ve benzeri szler, ancak kendilerine vecd halinin galebe almas sonucu olumaktadr. Bunlar manen sarhoturlar. nk vecd ve sekr yani sarholuk ve kendinden geme hali, Rabban bir durum olduundan, bu da ancak, fena fittevhid makamnda fani olanlarda meydana gelen bir haldir. Bu da zaten bir arifin halinden ibare olan bir durumdur. Dolaysyla byle bir durumda, bu kimsenin nazarnda Allahdan baka mevcut ne varsa, hepsi yok olur, ortadan kaybolur. Bu durumda tm varlklardan, hatta insan kendinden bile geer, kendini bile tanmaz, kendisinin grnr ve grnmez tm durumlarndan bile geer. Byle bir durumda, yani vecd ve sekr durumunda insann aklna baka hibir ey gelebilir mi ki? Brakn kendisini ona bal klmakla, kendisini tek bir ilah kabul etmeyi de bir yana brakn, hibir eyi bile gremez olur. Evet, bylelerinden bu zndklarn ilerinde gizledikleri bu trden szler ortaya kar. nk bunlar, kendi durumlarn gizli tutan ve Rabban bir dine inanca bal olduunu perde olarak ileri sren bu arlatan vecd ve sekr sahiplerinden, ancak eytanca bir aptallk ve bunaklk zuhur eder, baka bir ey deildir. BU TRDEN BEYTLER Dier taraftan zndklar bu ve benzeri beytlere taklarak hareket ediyorlar. Oysaki bu ve benzeri beytler, hllcularn samalklar, mlhid dinsizlerin de hezeyanlarndan ibaret eylerdir. nk bu ve benzeri beytlere dayanarak insan eytanlarn ilah ediniyorlar, sonra da yce Allahn gelen u yetini arkalarna atyor, gzard ediyorlar. Yce Allah yle buyuruyor: Ve size: Melekleri ve peygamberleri ilahlar edinin, diye de emretmez. Siz mslman olduktan sonra hi size kafirlii emreder mi? (Al-i mrn: 3/80) Bu zndklar aRabbimizin u kavline de iltifat etmezler, dnp de bakmazlar. Rabbimiz yle buyuruyor: Allah brakp da kimimiz kimimizi ilahlatrmasn (rabler edinmesin). (Ali mrn: 3/64) Bu beyinsiz cahillere aslnda hibir sz de kr etmemektedir. Bunlara tek kar eden ey, ar sz sylemek ve dvmektir. Bunlar ancak bundan anlarlar. Hem de bunlar keskin kl darbeleriyle toplum arasnda darbedip cezalandrmak gerekir. Cahillerin harikulade yani olaanst eylere aldanmalarnn nedeni, slm dininden uzaklamalarnn manas, olaan st olaylarn bir neminin olmayacan bilmemeleri, hatta dnyay, gkleri ve yeryzn bu manada harikulade eylerle doldursalar da buna deer verilmeme gereini bilmemelerinin yegane nedeni, akidelerini ve inanlarn Kitap ve Snnetin gsterdii ekilde salam bir temele oturtamamalarndan kaynaklanyor. Ksaca mmetin zerinde icma ettikleri anlamda bir akideye sahip olamamalardr. nk harikulade denen olaanst olaylar, hadiseler eer, her hangi Hak bir peygamberin elinden meydana geliyorsa, buna mucize denir. Mucizeye inanmak gerekir, aksi takdirde kfre girilmi olur. nk mucizenin balaycl vardr. Eer olaanst olay, herhangi bir velinin yani Allah dostunun eliyle meydana gelirse, buna da keramet denir. Kerametin Kitap ve Snnette uygunluu aranr. Keramet mucize gibi herkesi balayc olamaz. fade olunduu gibi Kitap ve Snnete uygunluu halinde, sadece kerameti gsteren veli iin balaycl szkonusudur. Eer olaanst olay, rahip, papaz, deccal gibi kafirler ve dine kar olanlar elinde meydana gelirse, buna da stidrac denir. Bunun hibir balaycl yoktur. Fakat cahiller bu gibi istidraca aldanrlar, sonunda onlar da mrted olarak kfre girmi olurlar. Zndk dinsiz yani 11

mlhid olurlar. Oysa daha nceleri bir tek Allaha inanan ve hanif anlamnda mslmanlar idiler. Ancak istidraclara aldanarak dinden km olurlar. Bu durumda bunun sapk gr ve dncesi, ycelmeye balar. Hidayet sancaklar ayaklar altna alnr. Bu ekildeki sapklklar ve azgnlklar yznden ilhad ve dinsizlik aka yaylr. Putperestlerin ve mriklerin bile veremedikleri zarar bunlar slma vererek slm dinini bozarlar, ifsad ederler. GEREKC BLGNLER Bilinmesi gereken bir baka noktada udur. Dorusu muhakkik yani gereki anlamda arifler yani bilginlerden olan dinde ictihad dzeyindeki imamlar, Hccetul-slm mam Gazzalnin de belirttii gibi, mmkn olan varlklarn yce Allah tarafndan yaratlna ilikin kimi szleri bulunmaktadr. Ancak ksr grller ya da geri zekallar, akl ilimlerde pek bir varlk gsteremeyenler, deerli imamlarn szlerini adeta vahdet-i vcutcu bir gr gibi deerlendirmekteler. Oysa durum hi de onlarn anlad gibi deildir. Gerei gren imamlara gre bu, u varlk aleminin varl, yce Allahn cdundan yani cmertliinden ve Onun ihtiyaryla yani isteine bal olarak meydana gelen bir eydir. Yoksa bu, var olmay kabul eden ve bylece yaylan mahiyetler zerinde icab yoluyla deil, yani zorunlu bir var edi olmayp, ihtiyar bir yaratltr. Yani bu, ibrikten elin zerine suyun boalmas gibi deildir. nk bu suyun ibrikten ayrlmasyla, ele ulamas durumundan ibarettir. Yine bu, adeta gne nlarnn, gneten ayrlmakszn ve ayr dnlmeksizin yeryznn her yerine saylmas gibidir. Yoksa bir takm kimselerin ileri srdkleri ya da vahmettikleri gibi, bu, bir yerden ayrlp, dier bir noktaya ulama deildir. Aksine bu, yani gne n sebebiyle yeryznde, o na uygun olarak bir eyin meydana gelmesine neden olur. Eer yeryzne yaylan gne nlar, gneten daha kat kat gibi olsa da, burada nn, olaya sebep olmasndan teye bir varlndan sz edilemez. Ksaca herhangi bir ayrlma (infisal) ve ulama (ittisal) olmakszn mcerred yani soyut anlamda bir sebebiyet ilikisi vardr. te yce Allahn cdu yani cmertlii de adeta byledir. lah cd (cmertlik), varln meydana gelmesine bir sebeptir. Bu da kabiliyetlere gre, yani varlklarn kabiliyetlerine gredir. Buna da feyz denmektedir. te nder imamlar dediimiz arif kimseler, belli eyleri kabul etme, alma yeteneine sahip olan varlklar, esasen ilah cd (cmertlik)ten meydana gelmekte, feyezan edip tamaktadr. Sebep Ondan gelmektedir. Yoksa bu arifler, mutlak manadaki varl, vahdet-i vcutcularn kabul ettikleri gibi, onu vacip olan varlk olarak deerlendirmiyorlar. Yani vahdetcilere gre yaylmay kabul eden bir vcut deildir. Burada yaylmay izafi anlamda oalma olarak deerlendiriyorlar. Yoksa vcudiyenin yani vahdet-i vcutcularn kabul ettikleri anlamda bu, zat itibariyle deildir. Zahir anlamda grnrde bu iki ifade, baz ksr grllerce birbirine benzer, mabih bir durum sergileyince, vahdet-i vucutcularn zndklklarn gizleyen bu bunaklar, grnrde hanif dinine en iyi ballarym gibi bir vaziyet sergileyenler, ariflerin anlad manalar, kendi sapk dnceleri dorultusunda deitirip yorumlamaya giritiler. Bylece kendi asl kt maksatlarn gizlemeye, kendi batllarn ve yanllarn halka kabul ettirmek iin bu anlamda bir yola girierek, pak kalbleri bulandrmaya yneldiler. Gr olarak yle konumaya baladlar, dedileri, mutlak vcudun yaylmas, yani oalmas ifadesinden maksat, grnrde bunlarn okluu, bu varln kabiliyetlere tamas, feyzidir. Sen de bilirsin bilirsin ki, zahir yani grnrde varln yaylmas okluk sergilemesi, bunun o grnen varlklara izafetiyledir, demek istiyorlar. nk puta tapanlar, aslnda Allaha ibadet ediyorlar. Dorusu kim ilahlk iddiasna kalkrsa, o kimse bu iddiasnda dorudur. u varlk aleminde varlklarn okluk olarak grlmesi, onlarn vcutlarn yani zatlarnn okluu anlamnda deildir. nk vcut yani varlk tek, grntler ve akisler farkl ve deiiktir, 12

oktur. Yani izafetler ve belirlilik sergileyenlerde bir okluk vardr, aslnda her ey bir tektir, o da Allahtr. Evet ite bu ve benzeri samalklar ve hezeyanlar alabildiince artmaktadr bunlarn. Bunlar bu hezeyanlarla da u samalklar haykryorlar, asl amalarn da azlarnda eveleyip gevelemektedirler. Bunlar bir trl ak bir ekilde sylemeye yanamamaktadrlar. Samalklar yledir: Mutlak varlk (vcut), yce Allahn zatnn t kendisidir. O da bu mmkinatta grnen tm varlklardr. Aksi takdirde bunlarn: Mmkin varlklardan herhangi birine ibadet ve kulluk eden herkes, aslnda bizzat Allahn kendisine kulluk etmi olmaktadr szlerinin de gerekde bir anlam olmazd. nk uras gayet aktr ki, mabudun feyzi yani ilah rahmetin tamas ve cmertlii mabud yani ibadet olunan bir ilah olamazd. Ayn ekilde bu kimselerin: Mmkin varlklardaki okluklar, aslnda vcudun kendisindeki okluklar manasna deildir, vcut tektir szlerinin de bir anlam olamazd. Aksine, bu eyler izafetlerin ok ve farkl gzkmesinden kaynaklanmaktadr. nk zatn kalplara dklmesi yani feyzi sebebiyle feyzin okluu konusunda bir tartma ve olamazlk yoktur. Bu itibarla vcudun yani zatn, izafetlerin okluu sebebiyle, okluk gstermesine gerek yoktur. Burada, asl olamaz olan yani mmteni olan ey, vacip zatn oalmasdr ki, ite bu, olamaz. zafetlerin oalmasna bakarak, bunun da oalmaya ihtiya duyaca sylenemez, bu, mmtenidir. DN KARDELERM Ayrca deerli kardelerim, din alannda yardmclarm ve dostlarm! Dine ve slmn zafere ermesine yardmc olan kardelerim, bir ok dostlarm ve mslman kardelerim, benden Muhiddn Arabnin Fss adl kitabndaki samalklarna, batl gr ve inanlarna deliller, brhanlarla cevap vermemi benden istediler. Vereceim delillerin kati nasslardan ziyade aklc bir grle delil sergileyerek susturmam istediler. Bylece bu dinsiz mlhidlerin, hakknda kesin nass bulunan her trl ilhadlarn ve dinsizliklerini susturucu bir cevapla cevaplamam istediler. Byle bir grevi benden isteyen kardelerim, bunu ayn zamanda slmn bir fethi, cihadlarn da en by olarak kabul ediyorlar. nk bu tauta, eytana, putlara ve eytanlam olan varlklara, cibte tapanlarla sava bu anlamda nemli ve byk kabul ediyorlar. Ancak byle bir eyi yazmaya balamam noktasnda beni zen ve endieye sokan bir takm problemler vardr. yle bir ey yazmalym ki, bununla bu dinsizlerin samalklarn, batl grlerini su yzne karaym, aklam olaym, ayn zamanda gerek tevhid erbabna da bir t sunaym istedim. Bunu, korunmu mukaddes ehir olan Dmak (am)da yazmaya baladm. Bununla a gzlerin nne, batl savunanlarn batllarn sereyim, bylece zndklam olanlarn da sakat grlerini ykmaya bir garanti olarak ortaya koyaym, yle bir kitap olsun ki, bu, onlar hakknda u gerei haykrm olsun: Bunlar kafirlerden de te kafirdirler. Onlar bu apak sapklklar yznden, Allahn, meleklerin ve tm insanlarn lanetine urasnlar. Ben, bu vahdet-i vcut grn savunan zndklarla, sem yani Kitap ve Snnete dayal delillerle kar kp mnazara edecek deilim. Yine ben bunlara, fkh kitaplarndaki rivayetlere dayal ifadelerle cevaplamaya kalkmayacam gibi, limlerin buna ilikin fetvalarna da bavuracak deilim. Cevaplarm btn bunlardan farkl olacaktr. Benim bu batl erbabna vereceim cevaplarm, bu manada hassas deliller ve grlerle olmas durumunda bunlara herhangi bir yarar ve fayda getirmeyecektir kansndaym. Ayn zamanda cevabm onlar defetme kabilinden, batan savma da olmayacaktr. nk bu adamlara yet, hadis, fkh ve fetva erevesinde cevap verecek olursam, zaten bu adamlar Allahn yetlerini inkar ediyorlar, hkmleriniyse kabule yanamyorlar. Ayn zamanda yet ve hkmleri kendi grleri dorultusunda yorumlayarak da zaten kfre girmi oluyorlar. Mslman limlerine 13

de, zahiri limlerdir, diye dil uzatyorlar. Bunlara gre slm limleri, gerek anlamda tevhidin, eriatn ne olduunu anlayamazlarm, bunlara gre geri zekallarm. Ben bu adamlarla mnazaram ve tartmam kesin akl delillerle srdreceim. Dine uygun ve felsef bir erevede cevaplarm olacaktr. Ayn zamanda vereceim cevaplar din ve mezhep erbabnda da uygun grlecek. Bu kimselerin safsatadan ibaret grlerini red ve inkarm bu yolla olacaktr. Geri bu zndk dinsizler, ayn zamanda ileri sreceim bu delilleri de inkar ediyorlar ve edeceklerdir. nk bunlar, akln bile ak bir ekilde ortaya koyup kabul edecei eyleri de kabullenmekten byklenirler. Ancak btn bunlara ramen benim amacm, halkn hemen her kesimi, zeli de geneli, bilgisi de bilgisizi de, gerei kavrasnlar, onlarca gerek anlalsn diyedir. Bir de onlar, tasavvuf ehli geinen bu zndklarn, felsefeci geinip de vahdet-i vcut grn savunan kafirleri taklide kalkan tasavvuf ehli zndklarn durumlarn kavram olsunlar. nk bunlarn tm dalalet ve sapklk vadilerinde dolap duruyorlar. Yce Allahn yol gsteren, hidayete ynelten yetlerini, kendi muhal batllaryla geersiz klmaya alyorlar. slmn mctehid ve deerli imamlarna uymadklar gibi, akln ak bir ekilde ortaya koyduu gereklerin peinden de gitmiyorlar. Onlar kendi sarholuklarnda babo olarak dolanp duruyorlar. Yine bunlar, kendilerinin allayp pulladklar eyler iinde dnp duruyorlar. Dorusu bunlarn neden olduklar zararlar nlemeye, kesin ve iddetli bir darp, ceza olmadktan sonra, hibir ey nleyecek deildir. Bunlarn nlerini ancak slm devlet bakanlarnn kllar kesebilir. Ayrca bu tasavvufu geinen kimselerin kitaplarnn ve risalelerinin ar bir ekilde takvay, kalbi Allahtan baka her eyden arndrmay salk vermeleri, tavsiyeleri, samimiyetlerinden olmayp, kendi murdar ve iren grlerini bunlar arasnda verebilmek, sunmak ve yaymak iindir. Zndklklarna, batl grlerine bir klf uydurmaya yneliktir. Tpk felsefecilerin batl ve yanl grlerini, sakat dncelerini, peygamberlere indirilen sayfalar ve kitaplar meyannda sunmalar gibi... nk bununla selim olan kalbleri aldatsn istemektedirler. Byle bir ii baardklarnda da, u iddia ile ortaya karlar. Bu yola yani tasavvuf yoluna, felsef grlere davet edenler, aslnda dinsiz zndklar deiller. Bunlar samimi ve doru olan muvahhitlerin (birleyenlerin) ta kendileridirler. Bylece dinsizlii ve ilhad irad gibi gsterirler, byle inanrlar, zndkl da doruluk ve drstlk olarak kabul ederler ve inanrlar. Yoksa, harite, dta, eyadan olan mutlak vcudun (varln) dnda, hibir eyin gereklemesi sz konusu deildir diye inananlarn bu inanlar gereklememi olur. nk bunlara gre, harite grlen tm varlklar, hayalden ve seraptan ibarettir. Bunlara gre dardaki bu varlklarn hi bir hakikat, gereklilii yoktur. Ne haram iin ve ne de helal iin ve ne de bu ikisi dndaki eyler iin bir hakikatten, gereklilikten sz edilemez. Yani ahkam bu konuda geersizdir, bunlarn bir hakikat da yoktur. Ayrca ne bir azaptan, bir cezadan, ne bir kitaptan ve ne de hesaptan asla sz edilemez. Aksine btn bu saydklarmz, mlhid dinsizlerce, tasavvufcu geinen zndklarca ve felsefecilerce tm hayaldir, seraptr. Ayrca bu adamlar ayn zamanda kendi kendileriyle de eliiyorlar. Bunlar azabn hakikatte, gerekte varln kabul ediyorlar ama, fakat bu azab kabul edilileri, lgatte ve eriatte gsterildii gibi deildir. Onlar azap szcnn Azubet veya uzubetten alndn, trediini, bunu da ceza ve ikence anlamnda olmayp, tatllk manasnda olduunu savunurlar. Bir meakkatin, zorluun ve cezann varlnn szkonusu olmadndan dem vururlar. Bunun iin de u sama gerekeyle ortaya karlar: Aslnda cehennemlikler, cehennem iinde tpk, baln suda rahat ettii anlamda, nimetler iinde mutlu bir hayat geirirler. 14

Bu da gstermektedir ki, kendilerini kamufle etmek ve gizlemek iin, eriatn zahirde kanunlarna tutunananlar, iyilikleri emredip, yasaklarndan, ktlklerinden menedenler, srf kendilerini kabul ettirmek iindir, bu yoldan batllarn yaymaya yneliktir. Dolaysyla bunlarn hikmeti elde edip hidayete erdikleri nasl sylenebilir? Zira haklarnda yce Allahn karar kesinlemi olanlarn, zerlerine kap kapanm olanlarn, azab kesinlikle haketmi olanlarn hidayetlerinden nasl szedilebilsin ki? Rablerin Rabbi olan yce Allah onlara kesin cezay belirledikten sonra, hi hidayette kalabilirler mi? Rabbimiz! Bizi doru yola ilettikten sonra kalplerimizi eriltme. Bize tarafndan rahmet bala. Ltf bol olan sensin. (Al-i mran: 3/8) Onlarn bu irenliklerine, samalklarna etrafl bir ekilde girimezden, onlarn phe ve kukularn geersiz hale sokmazdan nce, bir giri yapmak, bir hazrlk yapmak isteriz. steriz ki, okuyucu bu sayede onlarn vehimlerinin batl ve hi olduunu, iddialarnn asla bir ie yaramadn ve geersiz olduunu renebilsinler. Bunun iin de yce Allahdan bizi dosdoru yola iletmesini isteyerek ve bizi bunda baarl klarak, konuya aklk getirmi olalm. te bu yzden de sze yle balyoruz: GR Her eyden nce bilmemiz gereken husus, slm dininin temellerinin u gerekleri bilmek, tanmak ve inanmaktan getiidir. ncelikle Allahn varln, onun yaratklarnn varlklarna bakarak, bunu delilleriyle tanmak ve renmektir. Bu da, ancak eyann varlnn ve gerekliklerinin sbtuna, kesinliine baldr. Daha sonra bu temele dayanlarak, peygamberlerin, gkten kendilerine indirilen eriatlerinin sabitlii, gereklilii ortaya konur. Dikkat edilirse, slm bykleri, imamlar, Kelam ilmiyle ilgili kitaplarna, ncelikle eyann hakikat oluundan, gerekliinden sz ederek ie giriiyorlar. Bununla da sofistlere, milletin kafasna phecilik sokanlara cevap vermi oluyorlar. nk sofistler, eyann hakikatini, gerek oluunu kabul etmiyorlar. Duyulara, ak ve kesin grlere ramen red ediyorlar. nk ister duyular, ister akl ve ister eriat olsun btn bunlar eyann gerekliliine, hakikatna tanktrlar. Bu esaslara gre, eya gerekte vardr, sabittir, bu, bilimsel noktadan da gereklemitir. Dolaysyla zaten daha nce haklarnda azap ve ceza kesinlemi olanlarn vehmine deer vermek de gerekmez. u teklif yani sorumluluk dnyasnda, mmkn olan varlklara fanilik eriecek olanlarn dediklerine deer verilmez. Yoksa arifler nazarnda bunlar izmihlali, yok oluu anlamnda deildir. Yani ariflere gre, Fena fit-Tevhid de fani olmak anlamnda izmihlal yok olu deildir. Bu fani olu, adeta, gnein ortaya kmasyla, yldzlarn nurunun, aydnlnn kaybolmas gibi bir eydir. imdi buna bakarak eyann hakikat yoktur, bu durumda eya adeta seraba ve hayale benzer, demek ayr bir eydir. Fakat bir kimse, yldzlarn ortadan yok oldu gitti, diye kalkp, gnein domasyla ortadan yok gibi kaybolan bu yldzlar gerekte yokturlar. Bunlar sadece birer serap ve hayalden ibaret eylerdir, demek birbirinden tmyle farkl eylerdir. Bu durumda byle dnen, syleyen ve kabul edenlerin beyinsizliine, akln yitirdiine karar verilir. Akl sahipleri, gereki dnenler, bunlar hakknda bu karara varrlar. nk bunlarn inanlarna gre, kainattaki aynlar, yani gkler, yer ve bu ikisi arasnda yer alan her ey, haric mevcutlar (varlklar)dr. Kainattaki tm bu eyler, Allahn ilminde sabit olan aynlardr. Allah ise, bunlara gre mutlak vcut (varlk) olup, harite deildir. Aksine harite grnen eyler tamamen hayalden ve seraptan ibarettir. Dolaysyla bunlarn taayynleri de, yani kesin birer ayn (ey) olular da, bilimsel bir taayyndr, yoksa bunlar ayn anlamda, bir taayyn deildir. 15

Sen de biliyorsun ki, sofistlerin tm bu safsatalarna ve samalklarna ramen duyular, akl bunlardan birinin muhal ve batl olduunu ortaya koymaktadr. nk bu adamlar, duyularn ve akln akca batl olduunu gsterdii eyi kabul etmekten byklk gsteriyorlar. Yani kabul etmiyorlar. Eer bu adamlar, ayani sabite (Eyann henz varlk dnyasna gelmeden nce ilm-i ilahde sabit olan suretleri)yle olan eyi murad ediyorlarsa, yani yce Allahn ilmi, cisimlerin aynlarnn (kendilerinin) zatlar iin sabit olmas bakmndan bir zarftr, diyorlarsa, bunun batl olduu ak ve ortadadr. nk ayn olan eyin gereklemesi bakmndan sfatn zarf olmas mhaldir. nk sfat tantc eydir. Eer bunlar, bu ifadeleriyle, yce Allahn ilminin, ayann harite sabit olmalar szkonusu olmakszn, ayani sabiteye taallukunu demek istiyorlarsa, bu durumda da yce Allahn, bu eyi, harite yani dtaki oluumuna aykr ve farkl bir ekilde biliyor anlam kar. Bu da dorusu en uzak bir sapklktr, zerinde daha bakaca bir kfrden sz edilemeyecek derecede byk bir kfrdr. nk byle bir ey cehalet yani bilgisizlik demektir, bu konuda yce Allahn bilgisi yoktur, anlam vardr. Oysa yce Allah bu gibi eylerden yce ve mnezzehtir. Yani kainatn harite (dta) tahakkukunu, gerekliliini inkardan, yce Allah mnezzehtir. Kald ki bu, ayn zamanda duyularla bilinene de aykrdr, buna karlk da bir byklk taslamaktr. Ayn zamanda bu, nass ile sabit olan hkm de inkar anlamn tar. nk yce Allahn kavli yledir. Onun zatndan baka her ey yok olacaktr. (Kasas: 28/88) te bu ahslarn sapk grleri kabul edilirse, her eyin ilah kabul edilmesi durumunda, bu yetin bir manasnn olmamas gerekir. nk bu yet, bu eyler yani kainat nce gereklemi olmal ki, sonradan da bunlarn helakinden, ortadan yok olmasndan szetmi olabilsin. nk helak olu, ortadan yok olu, ancak o eyin nce gerek bir ekilde var olmasndan, tahakkukundan sonra ve harite yani yce Allahn zatnn dnda gereklemi olmalarndan sonra szkonusudur. Bununla da anlalm oluyor ki, Arap airlerinden mehur Lebidin iirinde sz edilen batl da helak manasnadr. Dikkat edilirse Lebd iirinde yle sesleniyordu: Aklnz banza devirin Allahtan baka her ey batldr. airin buradaki Batl sznden helak olucudur, manas vardr. Bu helak da ancak varlk dnyasna geldikten, vcut ve sbt bulduktan sonradr. Yoksa, hepsi Allahtr, demek deildir. Ayrca gereki dnenler ve hkema diye adlandrlan felsefeciler, harite, yani Allahn zat dnda kainatta var olan eylerin sfatlarnn taayyn (belirlenmesi) konusunda mutabktrlar. Yani gerek gerek dnrler ve gerekse hakimane dnenler bu eylerin hariteki niteliklerinde mttefiktirler. Geri bu kimseler, bu eylerin sfatlarnn harite mevcut olmalar halinde, tayynleri de aynen darda mevcut yani var olan bir eydir konusuyla, bu harici mevcutlar (varlklar) zihinde var olan mevcutlardr. Dolaysyla, taayyn de (belirlenme de) yine zihinsel bir taayyndr, ya da ilm bir taayyndr, haric deildir, noktasnda farkl grler sergileselerde, temelde ittifak iindeler. nk bunlar da, haric varlklarn gereklerinden, levazmndandr. Sonu olarak taayyn (belirlenme ve var olu) ister haric anlamda bir mevcut, ister ilm (bilimsel) manada bir mevcut olsun, harc mevcutlarn vasflarndandr. Bu durumda Ayann taayyn harite tahakkuk etmi ve gereklemi bulunmaktadr. Eer taayyn ilm olup da ayn olmasayd -geri asl konu ayann harite taayyn etmemesi meselesi ise deiki eliki arasn bulmak iin, byle bir ey muhaldir, olamazdr. Eer bir ey sonu itibariyle muhale yani olamazla varyorsa, bu da sonuta muhaldir. Yani muhale gtren de neticede 16

muhaldir. Nitekim Ayann harite taayynnn tahakkuku yani gereklemesi diye bir ey yoktur ifadesi de buna gre muhaldir. Mademki vahdet-i vcut mezhebini, grn savunanlar, bunun gereklemesini hep muhallere, olamazlara sarlarak, hep byklk sergileyerek savunurlar. Tpk akl tarafndan kesinlikle bilinen ve hkmedilen bir eyin bunlar tarafndan kabul edilmemesi gibi, tpk yine akln varlna, sbutuna hkmettii bir eyi inkar etmeleri gibi, tpk sofistlerin, phecilerin grlerine ballklar gibi bunlarn ileri hep inkardr. Yine tpk dinsizlerin Allahn yetlerini reddetmeleri gibi, gereki bir ekilde dnen akl sahiplerinin hakknda mutabk kaldklar eyleri inkara kalkmalar gibi hep inkardr. te bu sofistler, zndk vahdetiler, btn bu sular ilemilerdir. Bunlar kendileri iin en salam kale olarak, tm batllarn yaygnlatrmaya, bunlara reva buldurmaya almlardr. Tek snaklar bu eni ve iren batllarn halkn gznde kabul edebilir duruma getirmektir. Bu kesim, bu alanda kesin deliller sunmaktan acze dtklerinde, ncelikle keif ve ayan olayn ileri srerek inkara gitmilerdir. kinci olarak da, kendilerinin batl ve sama hallerini, korkun denebilecek ibarelerle, dehet saan iftiralarla sunmalardr. Onlarn bu yaptklar eylerin benzeri ne kitapta, ne de snnette yer almad gibi, konuya gereki bir ekilde yaklaan slm limlerinden de bylesine konuan birileri km deildir. Bunu da, srf alklarn rtbas etmek, zndklklarn gizlemek, bunlarn batl olduklar kesin grlerle ortaya kmasn nlemek ve korumak iin bu yola bavurmulardr. Ancak insan gereki bir kafayla dnp bunlarn manalarna vakf olmasndan, bunlarn esaslarna ve dayandklar eylere muttali olduktan sonra, bu durumda tm bu eylerin akl ve eriate kabul edilebilir bir yanlarnn olmadn grebilirsin. Hepsini de batl olduunu, asllarnn da, ikinci derecedeki eylerinin de temelsiz olduklarn grebilirsin. Eer istersen, bu tarzdaki bir sakatl, gerekten uzak bir durumu renebilirsin. Bunun iin de sana Muhiddn Arabnin manev olu Sadreddn Konevnin Fatiha ile ilgili tefsirini okuman salk veririm. Bir de bu adamlarn, akln varl ve sbtu hakknda kesinlikle hkmettii eyi inkar etme iddialarna gelince, bunlarn bu iddialar da tpk: Mutlak vcut, vahid ahsdir ve harici bir mevcuttur demeleri gibidir. Oysaki aka bilinen bir gerektir ki, bu, akl itibarlardan (deerlendirmelerden) ibaret bir eytir. kinci derecedeki makullerin (aklca kabul edilebilirlerin) ise, zaten bir varlklar, vcudu harite yoktur. Yani ikinci derecede vaki olan bir ey akledilebilen, anlalabilen eylerdendir. Biz de bu gibi eylerin rnein insan, at, aa ve ta gibi bir mahiyetlerinin var olduunu eer akledemez, anlayamazsak, bu durumda, bu gibi eylerin bir varlklarnn olduunu akletmemiz, kavramamz da bizim iin mmkn deildir. Bunlar ister kll (tmel) manada olsun, ister czi tikal anlamda olsun, ister zat, ister araz olsun, ikinci derecedeki anlalabilir eylerin (makullerin) varlndan sz edilemez. nk bunlar bu durumda sadece zihinde var olan klller durumundadrlar. Bu bakmdan da klliyatn harite deil, ancak zihinde varlklar szkonusudur. Bu, tpk una benzemektedir. Adeta Amm yani genel olan eylerin varl, ancak has (zel) olan eylerin varl meyannda varlklarndan sz edilebilinir. Yoksa, has yoksa, orada zaten ammn yani genelin bir varlndan sz edilemez. Yine bu kimselerin, mutlak vcudun, ikinci derecedeki makullerden vahidi ahs (tek varlk, tek zat) olmalar ve haric bir mevcut olmalar, iddiasna gelince, akln hakim ve egemen olan aklna kar byklenerek, hariteki varln inkar etmeleridir. Yine bu, tpk onlarn u 17

iddialarna benzer. Mutlak vcut yani varlk bunlarca vahid ahs (tek varlk, tek zat) olarak kabul ettikleri halde, bunun da u grnen alemde yaylm olduunu, bunlar zerinde herhangi bir muhalata yani karm olmakszn, zahirlerde oalmakszn ve ksmlara, blnmelere de ayrlmakszn tekrar edip durduunu kabul etmekle birlikte yine bu da idrak ve kavray lsnde batldr, geersizdir. nk herhangi bir eyin zat asndan eyada yaylmas, bu eyin ancak eyaya dalmas ve blnmesiyle mmkndr. Yani klli blnmenin, czlere doru blnmesiyle olur. Eer mutlak vcut yani varlk, vahid-i ahs (yani tek varlk ve zat) olsa veya vacip olmu olsa, bu durumda ksmlara ve paralara ayrlmas mmtenidir, olamazdr. Durum byle olunca, bunun inbisat yani yaylmas da mmteni olur. Ancak yce Allahn feyzinin eya zerinde dalmas ve yaylmas olayna gelince, bu, vacibin inbisat yani yaylmas demek deildir. nk varl vacip olan zatn feyzi, bizzat varl vacip olann kendisinin feyzi yani tamas demek deildir. Ayn ekilde vahidi ahsnin, tek ahsn eya zerinde tekrarna gelince, bu, ancak Onun, o eyler zerine ard arda hasl olmasyladr. Byle bir ey de ancak, o eyin birbirini izleyen tahayyzatyla, onlar zerinde yerlemesiyle, onlara katlmasyla olur ki, bu da zaten karm ve muhalata demektir. Bir tekiin ahs olarak, hibir karm ve muhalata olmakszn eya zerinde tekrar da zaten batl ve geersizdir. Bunun byle olduu da akln ve kavrayn ak lsyle bellidir. Yine herhangi bir eyin grnenlerde veya benzerlerde oalmas meselesine gelince, bu, o eyin paraya veya paralara blnmesi demek deildir. Benzerlerde veya grnenlerde hibir blnme olmakszn oalmas konusu da ayn ekilde akln ak delilleri karsnda batldr, geersizdir. Mesel vahid ahs denen tek varlk, eerahs bir ceset olsa, bu durumda o, bu kainatn vcudu yani varl demektir. Byle olunca da, vacibin temelde kainat zerinde bir etkisinin olmamas gerekir. O vacibin yerin ve gklerin ve bu ikisi arasndaki eylerin yaratcs olmamas icabeder. nk bu durumda yaratcnn kainattaki eyler zerinde bir tesiri yok demektir. Byle olmas halinde, kainatn var olmasnda yaratcnn tesiri yok demek olur. nk bu adamlara gre bu eyler de zaten vacibin kendisidirler. uras gayet aktr ki, bir eyin bizzat kendi kendini etkilemesi, mahiyetlerini deil, kendini etkilemesi de aynen mmtenidir, olamazdr. Felsefecilere ve vahdeti olup felsefeci geinenlere gre mahiyetler, herhangi bir yaratann, ortaya karann karmasyla deildir sz ve grleri de kesinlikle batl ve geersizdir. nk byle bir gr, sanii yani yaratan tamamen atalete uratmaktr, devreden karmaktadr. Ayn zamanda bu, mevcudun yani varolmu olan eyin varlktan (vcuttan) trediinin de olamazln gerektirir. nk sfat yani nitelik, zat ile kaim olan yani zat ile varln srdren manalardan domutur. Yoksa bu, zatta meydana gelen bir ey deildir. Eer vcud denen varlk, bizzat varl vacip yani zorunlu olan olsayd, o zaman o vcudun yani varln da bizzat kendi adna bamsz olmas gerekirdi. Byle olmas halinde ise, bakas vastasyla ona bir sfat yani vasf olarak varln srdrmesinin de bir anlam olamazd. Kald ki bu durumda da varln ikilii ve okluu mmtenidir, yani olamaz olurdu. nk byle bir durumda, vcut yani varlk lafz (szc) varl vacip yani zorunlu zatn alemi (zel ismi) olurdu. rnein Celaletn szc gibi. Kokusuz, Celaletn szcnn iki ve ok olmas, yani ikili ve cemi (oulunun) olmas da mmtenidir, olamazdr. Eer mevcudun (varolmu olann), ikil ve oul olmann varlk adna tremi olduu hem di., hem rf ve hem eriat bakmlarndan doruluu kabul edilmesi durumunda, bundan yle bir ey km olur: Allah, bizzat varln kendisidir sz kesinlikle batl olduu ortaya kar. Ayn zamanda durumun byle dnlmesi durumunda, zat ynnden varl vcip olann mmkn (olabilir) olan eylerde birlemi olmas, ittihad gerekir. Yani haric varlk asndan 18

byle olmas icabeder. nk vct yani varlk, zat itibariyle, kavram bakmndan mahiyete aykr olmasna ramen, zat ynnden mahiyetler mttehiddir, birlemitir dncesi kabul edilince bu, mahaldir. Burada kavram bakmndan aykr ifadesinde demek istenen, bunlardan birisinden anlalan, tekisinden anlalandan bakas deildir, demektir. Kukusuz, varl vacip olann mmknle ittihad, birlemesi, hatta bu bir tek de olsa, muhaldir, olamazdr, kfrdr, dalalet ve sapklktr. O halde, Vacip varln tm kainatla birletii, tevhid ettii konusunda nasl dnmek gerekir? Kald ki, byle bir durumda mmkn yani olabilir olan varlklarn zatlar (kendileri)yle ilgili duyularla anlalabilen taaddd (saysal) ynnn ortadan kalkmasn gerektirir. Yine mtemasil (benzer, denk) ve birbirleriyle elien vasflarn da taaddd etmemesi gerekir. nk ahsta vahdet-i vcut, ayn zamanda bu ahsn kendisiyle irtibat kurduu, alakaland eylerde de vahdeti, ayn vcutta birliktelii gerektirir. Aksi takdirde, vahidin yani bir tek olann ahsta ittihad, birlemesi, tevhidi, deiik eyler vastasyla meydana gelmi olacaktr ki, yine bu da muhaldir. Kukusuz Mevcutlarn zat ve sfatlarndan duyularla anlalabilir taaddd (saysal okluu) ortadan kaldrr sz ve gr sadece sama bir safsatadan ibarettir. Bunlarn batl ve geersizliine tm kainat, yer ve gkteki tm varlklar tanktrlar. Ayrca bu adamlarn, akl ynnden sbtu ve varl zorunlu olarak kabul edilen ve duyularn da hakknda bu anlamda zorunlu olarak hkm verdii eyleri kabul etmemeleri, reddetmeleri savlarna gelince, bu dncedekilerin bu savlar da tpk, varlklarn bizzat yani zat itibariyle oalamayacaklar, bunu da kabul etmemeleri gibidir. Yine varlklarn tahakkuunu kendi savlarna gre reddetmeleridir. Bunlarn savlarna gre kainattaki aynlar (eyler, varlklar), ki bunlar bu ifadeleriyle haric mevcudat (var olanlar), Allahn bilgisinde ve ilminde sabit olan aynlar (ayan- sabite) olarak kabul ediyorlar. Yoksa harite varlklar olarak kabul etmiyorlar. Aksine eyann harite yani dtaki varlklar, grntleri sadece hayaldir ve seraptr. Evet vahdetiler bunu sylyorlar. Aslnda bu eyleri tmyle batl ve sama, safsata olmakla birlikte, bu bizzat safsatac soytarlarn mezhebidir, grdr. Amac da slm dinini kknden ykmak, eriata ve hkmleri geersiz klmaktr. Nitekim biz bu konuyu bu almalarmz srasnda aklayacaz. Bu kesimin yce Allahn yetlerini inkar meselesine gelince, bu da onlarn: Allah, kainatn vcudu, varldr, kendisidir. Kainatta yerle, gklerin ve ikisi arasndaki eylerin bir yaratan olmaz tarzndaki grleridir. Nitekim benzer ifadeleri daha nceden de gemiti. Bu szden anlalan odur ki, kainattaki grlen eylerin tm yalnz hayalden ve seraptan ibarettir. Aslnda bunlarn hakikat olmas diye bir ey yoktur. Harite bunlarn hakikat oluundan sz edilemez. Bu itibarla harite ne melekler, ne de peygamberler, ne veliler, ne de mmetleri, ne eriatler ve ne de dinleri, ne cennet, ne de cehennem, ne korkutanlar, ne de mjdeleyenler, ne sevap ne de ceza, evet bunlarn hibiri harite yoktur. Bunlarn tm hayalden ve seraptan ibaret eylerdir. Bu konuda Rabbim yle buyuruyor: De ki: Benimle sizin aranzda ahit olarak Allah ve yannda Kitabn bilgisi olan peygamber yeter. (Rad: 13/43) AKLIN, HAKKINDA MUTABIK KALDII EY

19

Bir de bu adamlar, akln ve akl sahibi kimselerin zerinde mutabakat saladklar eyleri de inkar ederler. nk akl sahipleri, Yce Allahn hakikati ve knh, akl ile idrak olunamaz, anlalamaz konusunda mutabktrlar. Nasl olmasn ki? Sekin zatlardan rivayete gre, onlar yle demilerdir: Seni, tanmak gerektii gibi, tanyamadk. Bu, ancak muhakkiklerce istihaleden, yani olamazlktan baka bir ey deildir. Yani muhakikler bunun muhal olduunu, bylece belirtmi olmaktadrlar. Ayrca dierleriyle birlikte mmkn varlk olamayacann bir gstergesidir. Bu, Allahn harite varlnn bir kant, mmkn eyleri ilk kez ortaya koyan, var eden, bu mmknlerin sonradan var olmalarnda da etken olan, hakiki yani gerek anlamda bir tek varlktr. Kesinlikle asl itibariyle olsun, zihinsel veya haric (dsal) czler ynnden olsun ya da czler bakmndan olsun, yce Allahda tekessr yani oalma szkonusu deildir. Bir de mutlak vcut (varlk), ikinci derecedeki makullerin yani aklen bilinen eylerin saysal olanlarndan en bilinenidir, en tannandr. Onun harite bir varl yoktur. Yani harite, mevcutlar arasnda mterek (ortak) olarak harite bir varl yoktur. Bunu sylerken de, bylece konuya phecilikle yaklamaya kalkyorlar. Allah iin bir ok czler vardr, neredeyse saylamayacak derecede oktur. Bu da eyann vcutlardr. Kukusuz, akln harite madum (yok) olarak ald, oalan, ksmlara ve czlere ayrlmas olarak deerlendirdii bir eyin, varl zorunlu (vacibulvcut) ve kainatn ilah olmas mmtenidir, olamazdr. ASIL MESELEYE GELNCE imdi tm bu anlattklarmz eyleri (neredeyse bulmacalar) eer makam olarak anlayabilmi ve deerlendirebilmisen, artk bundan byle sze balayarak deriz ki: Aslnda ne din ve ne de felsefik noktadan hi bir nemleri ve de varlklar olmayan kimi felsefeci geinenler ve bir takm da tasavvufu geinen bir topluluk, u gr savunur oldular: Yce Allahn kendisi bizzat mutlak vcttur, varlktr, tm grnen eylere yaylmtr. Yani varlk olarak kendisi herhangi bir ey arta bal klnmamtr. Ayn zamanda akl ve duyma gibi bir ey de aranmamtr. Akl meselesine gelince, bunun vacip olarak ademi ve madumu yani, yokluu, bulunmamas caiz deildir. nk bu, ortadadr. Yine saf ve z varln, mmknlerin varlna muhalif olan bu z varln vcudu yani varl da olamazd. nk felsefecilere gre, o zatn hakikat, z bir varlktr, kendi zatyla hem aynen ve hem zihinsel olarak, kendisini var edecek bir faile gerek ve ihtiya duymakszn veya aklda kendisiyle kaim olabilecei, ayakta durabilecei bir mahal, yer olmakszn varln srdrmesi, hakikatte ve gerekte husus ve mmknler iin deiik olan geree aykrdrlar. Bunlarn mmknlerde ortak olmalar, mutlak vcuda arzolunmalar ynndendir. Bu mutlak vcut yani varlksa bizzat kevn yani kainattr. Yoksa aynlarda demek deildir. Onlar bunun adna (Vcudu Baht) yani z varlk adn veriyorlar. Bunun iin de u koulu getiriyorlar. Bu z varlk, herhangi bir hakikatle (gerekle) kaim olamaz. Hatta aklda bile olsa, yine de olamaz. Yani klen bile bunun dnmek olamaz. Tpk mmkn olan varlklarn aklda dnlmesi gibi deildir. Aslnda has yani z varlk, eer mutlak vcutla birlikte alnrsa, deerlendirilirse, bu mrekkeptir (bir bileiktir) veya soyut olarak sunulan bir eydir. Dolaysyla bu, zorunlu olarak, mukayyed olann (kayda bal bulunann) mutlaka muhta olmas anlamnda, bir ihtiya iindedir. Ayn zamanda kelamclarn savunduklar gibi, vcibin, mevcut bir hakikat olmas da caiz deildir. nk vacibin hakikat (gereklilii) akllarca anlalabilir durumda deildir. Bizzat onu gerektirdiinden bu, byledir. Bu, mefhum yani kavram ynyle byledir. Yoksa hviyet noktasndan delidir. Tpk mmknlerde var olduu gibi. Gerekten vacip olan ey, mahiyet ve vcut ynnden bunlarn toplamyla, o zaman bunun terekkb yani bir bileik olmas, 20

hatta aklen de olsa, byle olmas gerekir. Eer bunlardan birinin alnmas halinde, o zaman bu eyin zorunlu olarak, vcutta tahakkuk edebilmesi, gereklemesi iin mahiyete gerek duyar. Vacip iin adem ve madum olamaz yani mmteni olunca, has (z) varlk ve var olan hakikat (hakikat mevcude) olmaynca, yani vacibin bunlar olmas durumunda varlnn olamayaca kabul edilince, bu durumda artk mutlak vcut (varlk) gndeme girer. Bunun cevabna gelince: Bu ya, a) Vacip varlk, vcudu gerektiren zat maruzdur. Bu gr ileri srenler Kelamclardr. Yani buna gre vacip olan ey, zatn kendisidir. Herhangi bir zat ve vcut olmakszn var olan zatn kendisi. Bu da terkibi, bileik olmay gerektirmez. Vcudun (varln) vacipliiyle ilgili yanl bir sz ileri srmek, zatn, vcudu (varl) kendisine vermesi asndan bakasna muhta olduudur. Vcudun (varln), zattan bakasna ihtiya duymas, onun zat iin meydana gelmesi itibariyledir. Yoksa varln yani vcudun o zata olan ihtiyacndan deildir. Zira vacibl-vcudun yani varl zorunlu olann manas, zat, onun varln gerekli klan demektir. b) Felsefecilere gre: Bunlar da, vacip zatn, arzolunan z vcut (varlk)tr diyorlar. Yani mutlak vcuda arz olunan z (has) vcut.. Dolaysyla vacip olan varlk, o arz olunan (maruz) olandr. Mutlak varlksa, varlkta kaytlanmaya gerek duyandr. Oysa aksi doru deildir. Yani mukayyedin mutlaka ihtiyac yoktur ya da zn mutlak varla ihtiyac yoktur. Evet, eer amm, has iin zat olarak olacaksa, bu durumda taalluku ynnden hassn ona ihtiyac vardr. Ancak bu, vacip ve mmknler iin has (zel) olan vcutlar (varlklar)a arz olmas durumunda, o zaman byle bir ey olamaz. Aklamalarna gre, has olan vcutlarn tm, muhtelif yani deiiktir, bizzat kendi balarna oalabilen hakikatlerdir. Yoksa mcerred yani soyut anlamda ifzann (tamann) arz olmas demek deildir. Tpk mutlak vcuttaki gibi. nk bunun mtemasil ve hakikate uyum salamas iin bu, gereklidir. Yoksa ayrmlara, blmlere ayrmakla deil.. Bunun da nedeni, mutlak vcudun, ona cins olmas bakmndandr. Aksine o, bir arzdr ve onun iin de ondan ayrlamayacak derecede gereklidir. Bu, tpk gne aydnlyla, kandil aydnl gibidir. Bunun her ikisi de hakikatte ayr ayr eylerdir, ama gereklilikte ise, aydnlk samalar bakmndan mterektirler, ortaktrlar. Aksi takdirde her bir zel vcut (varlk) iin, zel bir isim olamazd. Tpk mmkn olan eylerde, bunlarn ksmlarnda ve arazn ksmlarnda olduu gibi, ite bu ve benzeri eyler de byledir. in bu yn yle bir vehme gtrm oluyor. Vcudatn yani var olan eylerin okluu ve ayr ayr olular, kendisine arz olunan mahiyetlerin mcerred izafedilmesiyledir. rnein kar beyazlnn u ya da buna verilmesi gibi, yine u kandilin aydnlnn u ya da bu varla izafesi gibi. Oysa durum hi de yle deildir. Kainat kavraynda has (z) vcutlarn (varlklarn) mtereklii, kainat kavraynda vacip ve mmknler iindir. Yani mutlak vcudun, kaim olmayan harici bir eyde, maruzata yani arazlara katlmasdr. Has yani zel vcut (varlk) buna ne harite (dta) ne de akl iinde gerek duymaz. Ancak Kelamclar, felsefecilerin ileri srdkleri grleri reddettiler, kabul etmediler. Kelam bilginlerinin felsefecileri reddi yle olmutur: Biz, has (zel), mcerred olarak sunulan vcudu yani varl dndkten sonra, bu defa byle bir varln vcudunu yani varln ayanda (aynlarda, eyada) arar ve isteriz. Bu da bu durumda, kendi hakikati ya da gereine zaid yani ondan fazla bir varlk olmu olur.

21

Fakat yine bu kesimin delil olarak sem delile dayanmalar ve bunun iin de yce Allahn u yetini delil gstermeleri konusuna gelince, bunun cevabn da sunacaz. nce yetlerin meallerini verelim: Nerede olsanz, O sizinle beraberdir. (Hadd: 57/4) Bir baka yette de yle buyuruyor: ...Bunlardan az veya ok olsunlar ve nerede bulunurlarsa bulunsunlar mutlaka O, onlarla beraberdir. (Mcadele: 58/7) imdi bunun cevabna geelim. yette yer alan Maiyyet yani beraberlik, birliktelik, burada bizim anladmz anlamda vcutta vahdet ve birlik, beraberlik demek deildir. Bu, yetten tm tefsir bilginlerinin de anlad manada Ezel ilmi ve bilgisiyle beraberlik manasnadr. Yoksa bizzat, zatn kendisi anlamnda deildir. nk ayn anda bir tek varln (zatn) her yerde olmas olanakszdr, muhaldir. Buna gre, yukarda mealleri sunulan yetler, aadaki sunacamz yetlerle elimi olmuyor mu? Baknz sunacamz yetlerde yce Allah neleri buyuruyor; Hz. Msaya hitaben: Korkmayn, nk ben sizinle beraberim; iitir ve grrm. (T H: 20/46) buyurmu. Yine: O (Muhammed) arkadana (Ebu Bekire), zlme, nk Allah bizimle beraberdir. (Tevbe: 9/40) buyurmu ve yine bir dier yette de: nk Allah (ktlkten) saknanlar ve gzel amel edenlerle beraberdir. (Nahl: 16/128). Evet meallerini sunduumuz bu yetlerin tm: Nerede olursanz, O sizinle beraberdir. (Hadd: 57/5) ve: ..nerede bulunurlarsa bulunsunlar, mutlaka O, onlarla beraberdir. (Mcadele: 58/7) yetleriyle eliiyorlar. lk yeti ele alrsak, durumunda gz nnde tutulmasyla, yce Allah Hz. Msa ile Hz. Harunun yannda, onlarla beraberdir. Yoksa Firavun ve toplumuyla deil. kinci yeti deerlendirdiimizdeyse, yce Allahn Hz. Peygamber (s.a.v.) ile Hz. Ebu Bekir (r.)le birlikte olduu, dmanlarndan Ebu Cehil ve bakalaryla beraber olmadn reniyoruz. nc yetler de yce Allahn yeryzn fesada verenlerle, zalimlerle beraber olmayp da, ktlkten saknanlarla yani takva sahipleriyle ve gzel amelde bulunanlarla beraber olduunu reniyoruz. Eer, yetin manas, yce Allah zatyla (varlyla) her yerde vardr olmu olsayd, bu takdirde, kesinlikle tenakuz ve eliki meydana gelmi olurdu. ster kelam bilginleri olsun, ister felsefeciler olsunlar, hepsi de vahdet-i vcutcularn aksine, bu yetin onlarca vahdet-i vcut manasnda anlalmasnn batl oluunda ittifaka varmlardr. nk vahdetilere gre ya da vcudiyyeye gre, yce Allah mutlak vcuttur, varlktr diyorlar, ancak vahdet-i vcutcular da, felsefecileri, grlerinde yalanc olmakla suluyorlar. Bunlarn iddialarna gre felsefeciler, bir ok konumalarnda, yce Allahn mutlak varlk olduuna ilikin, remz ya da sembol olarak ileri srdklerini iddia ediyorlar. Yani bunlar da yce Allah, mutlak vcud yani varlktr, demektedirler diyorlar ve hemen buna ek olarak da: Nitekim felsefeciler, vacib zat, bizzat vcudu baht (has ve z varlktr)

22

demektedirler. diyorlar. Buradaki vcuttan kast, herhangi deien ve aslnda bir kayda balanmayan vcuttur, diyorlar. Byle bir koul ileri sryorlar. Bunun da cevab yledir: Bunlarn ak bir ekilde, dorusu vacip zat, has (z) olan vcut olup, bu da hakikatte yani gerekte mmkn olan eylerin varlna muhaliftir, aykrdr. Bu u haykr gndeme getiriyordur. Onlarn vcudu bahttan (z varlktan) maksatlar ve bir de O, zatyla bakalarnn kaim olduu (ayakta durduu), ayn zamanda kendisini ayakta tutabilecek bir hakikate ihtiya duyan varlk (vcut) deil koulunu getirmeleridir. Tpk, mmkn varlklarn ona olan ihtiyalar gibi. Oysa mutlak vcudun deil. imdi onlarn bu trden grlerini sunmaya devam edelim. Bu grlerden biri de Vcut (varlk) mahza hayrdr, nk er yani ktlk, varl meydana gelmemi ey mahiyetindedir, tpk cehalet ve krlk gibi. Veya mevcut (varolmu olan) bir kemalin (olgunluun) ademi (yokluu) mahiyetindedir. Tpk meyvelerin souk almalar sonucunda istenilen olgunlua eriemeyip asl deerlerini yitirmeleri gibi.. Bunun da cevab yle olmutur. Bir varln (vcudun) mahza yani srf hayr (iyilik) olmas, onun vacip olmasn gerektirmez. Bundan byle bir sonu kmaz. nk bu, vacibe denk olan gerekli eylerden deildir. Yine bir baka gr de yledir: Varlk (vcut) kendisi iin ne bir zd ve ne de ber denk dnlmeyen ve akledilmeyen eydir. Evet bir de byle bir grleri vardr bunlarn. imdi bu zd ve denk meselelerini ele alalm. a- Zdlk meselesine gelince. Bu konuda cumhurun gr yledir. Bir varlk yani vcut, kuvvette denk bir mevcudun bir baka mevcuda denklii varsa, bu, ayn zamanda ona bir engel oluturur. nk vcut (varlk) -vcuda arzolunmas anlamnda mevcut olarak farzedilmi olsa bile- mevcutlardan herhangi bir eyin ona bir engel oluturmas dnlemez. Ancak cumhura gre deil de, hassa yani zel kesim nezdinde, bunun mevzu itibariyle (varolunmas ynyle) baka bir eyde itiraki, ortakl, birliktelii olamaz. nk vcutla mevcudun bir arada itima yani toplanmas mmtenidir, olamazdr. Mevzu: O eyin ayarnda ve yerinde olmas itibariyle, halden mstani (hale gerek duymayan) mahaldir, yerdir. Bu ise vcud iin yani varlk iin dnlemez. nk vcut olmakszn ey adna mahal olmaz. b- Misl (denklik-benzerlik) meselesine gelince: Bu, hakikatin tmnde bir baka eye katlm olann, itiraki olan zat demektir. Bu, hem hakikat ve hem varlk ynnden tmyle bir baka eye katlmas anlamn tar. Yoksa burada yalnzca Zat demek deildir. nk zat denince hem vcut ve hem adem (var olu ve yok olu) gibi nitelikleri tayan akla gelir. Vcut yani varlk srf vcut olmas ynnden bu iki eyden biriyle (var olu ve yok olula) tannan deildir. Bu bakmdan varlk yani vcut adna, aklda bir vcut oluturulur. Byle olmas durumundaysa, o ey zat olmu olur. Bu takdirde, bu eyin sbutu yani var olmas o eye bal kalm olur, o eyin muteber kabul edilmesi durumunda, varl ona bal olann da durumu o sayede var olmu olur. Yoksa o eyle vcut bulur demek deildir. te iin bu noktasnda, o eyin vcut olmas bakmndan, ayn zamanda zat olmamasnn bir yanllk ve olamazlk yn de yoktur. Bunun cevab da yledir: Vcudun (varln) vacip olmas durumunda vcut iin bir zdlk ve misil yani denklik olmasn gerektirmez. nk anlan manaya gre mmkn yani olabilir olan bir ok eylerin ne zdlar ve ne de denkleri vardr. nk herhangi bir cins, kendi 23

varlnn hakikat ve gereklilii noktasndan tmyle bir baka eyle zdelemesi, ona ortak olmas diye bir durum olamaz. nk bunun bir dengi yoktur. Geri bu ey ayn zamanda kesinlikle mmkn olan varlklar arasndadr. Nitekim bu husus, mislin yani denkliin olamazl mmtenidir, diye ileri srenlerin bu tr ifadesinin memnu yasak ve olamaz olduunu aklayanlar byle bildirmilerdir. nk O eyin zat olmamasyla birlikte hem vcut (var olu) ve hem adem (yok olu) bakmndan bir vcut olmas noktasndan, dolaysyla vcudun byle bir vasf, niteliinin olmamas, zatn da olmamas demek deildir. Aksi takdirde herhangi bir eyin zat ynyle hibir ey olmamas vacip olurdu. nk tm mahiyetler, srf mahiyet olmalar ynnden, vcut ve ademle nitelenmezler, bununla tanmazlar. Bunlarn bir baka gr de yledir: Vcudun cinsi yoktur. nk bundan daha genel bir kavram olamaz. Olamaz ki, bunun iin bir cins olabilsin. Ya da bir ayrm (farkllk) olabilsin. nk bu, mrekkep (bileik) deil, basittir. Eer basit olmam olsayd, czleri yani paralar da vcut ya da mevcut olsalard, bu durumda zorunlu olarak bir eyin kendi nefsi zerine takaddm (gemesi) szkonusu olurdu. Yani harite czn (parann) kl zerine takddm szkonusu olurdu. Ancak terekkp yani bileiklik haric yani dsal bir terekkpse byle olur. Yok terekkp eer zihinselse, o zaman da zihinde olumu olur. Fakat bu da adem veya madum durumundaysa, bu takdirde bir eyin, kendisiyle elikiye dt eye takaddm gerekir. Bu her iki zm yolu da muhaldir, olamazdr. Bu durumda gerek (aynen) veya zihnen herhangi bir cz olmayan eyin vacip olmas gerekir, byle bir eyin varl sabit olmu olur. Bunun da cevab yledir: Herhangi bir eyin basit olmas ve bir cz olmamas sebebiyle, o eyin vacip olmas gerekmez. Nitekim czn basitlii konusundaki aklamalarda byle sylemilerdir. Yani basitlerin czleri, eer vcutlar olmu olsalard, bu durumda bir eyin kendi nefsi zere tekaddm gerekirdi ki bu, memnudur, olamaz. Ancak yle bir ey gerekmi olur. Eer mutlak vcut (varlk)n kendisinde terekkp (bileiklik) farz edilmi olsa, bizzat czlerin mahiyetlerinin kendisi olmas ya da onu ayakta tutmas bakmndan byle bir terekkplk farz edilse bile bu da memnudur. nk bunun czlerinin zel vcutlar olmas ve hakikat itibariyle mutlak vcuda muhalif olmasnn caizlii szkonusudur. Nitekim, bu hususu, mevcutlar iin var olan zel vcutlar konusunda byle aklamlardr. Bunlarn da mecmuundan yani toplamndan vcut meydana gelir, varlk oluur. Nitekim insan czleri de mahiyetleri itibariyle, insan iin hakikate aykr ve farkl den eylerin paralarndan olumutur. te insan hakikatiyle mahiyet itibariyle tamamen apayr olan bu eylerin tmnn bir araya gelmesiyle, insan meydana gelmitir. Ksaca u sunduumuz grlerin neticesinden kan sonu, yani bunlarn mukadematn, ncllerini, meseleye giriteki gerekelerini bir an iin var saysak, bu takdirde hemen her vacibin ve vcudun bu yukardaki manalarla vasflanmas gerekir. Sonuta da deriz ki, vacip olan zat da bu gibi vasflar ve manalar tar, vcud da aynen bu manalar tar. Bu iki gerekeye gre, ikinci ekil adna bir sonu kmam olur. rnein, eer insan hayvandr ve her ksrak (at) da hayvandr varsaymndan hareket edersek, bu durumda ayn zamanda insann at olmas da gerekirdi, byle bir sonu da kard. Oysa byle bir sonuca varmak batldr.

24

Bu iin gerek ynyle, btn bu eylerin mutlak vcut iin gerekmesi, o eyin ayn zamanda vacip olmasn da gerektirmez. Bu eylerin vacip iin ve ona denklikleri aklanmadka, ortaya konmadka, onun da vaciplii szkonusu deildir. Bir de bunlarn ileri srdkleri u meseleye gelince, eer mutlak vcut kalkm olsa, buna bal olarak her ey, her vcut, hatta vacibin kendisi de ortadan kalkar. te bu bakmdan onun kalkmas mmteni olur. Byle olunca da, o da vacip olmu olur. Bu bir bakma mugalatadan, laf kalabalndan ibaret bir eydir. Yani baka bir eye benzer olan, zata benzerlikle ii birbirine kartrarak karman-orman duruma getirmek gibi bir eydir. nk vct yani vaciplik meselesi, eer zat iin ademin imtina (olamazl)n gerektirirdi ki, bu da memnudur-. Aksine onun tamamen kalkmas, ayn zamanda o eyin ferdlerinin de bazsn ortadan kalkmasn gerektirir ki, o da vaciptir. Tpk ilm ve alemuml olan eylerden vacip iin gerekli olan eyler gibi. yle bir soru sorulabilir. Bir eyin kendisiyle elien bir eyle nitelenmemesi durumunda, o eyin zat iin de o, mmteni olur. Buna ne dersiniz? Bizim buna cevabmz yle olur. Mmteni demek, bir eyin, kendisiyle elien bir eyle vasflanmas, tannmas demektir. Yani bunu, o ey zerine muvafakat etmeye hamletmek anlamnda sylemi olmaktadr. Bu, bizim u ifademiz gibidir. Vcut (varlk) ademdir, yokluktur. Yoksa bu, itikakla, tremekle deildir. Yine bu bizim u ifademize benzer: Vcut, madumdur. Nasl olmasn ki, felsefecilerin ittifakna gre vcut, akl olan itibarlardan, deerlendirmelerdendir. Ki bu akl deerlendirmelerin harite vcudu (varl) yoktur. Nasl anlalabilir ki-felsefeciler, ifadelerinde, Vacip, mutlak vcuddur diye iaret ediyorlar. Bununla birlikte onlar: lk olarak: Vacip olan zat, vcudu baht (halis, z varlk)tr. Ayn zamanda mmknlerin mutlak vcut iin var olmalar gibi, mmkinler iin var olan has (z) vcutlar (varlklar) gibi maruz olan z vudun kendisi bizzat vaciptir. kinci olarak da: Vacip olan ey, harite yani dta tahakkuk edendir. Oysa mutlak vcut ise, akli bir itibardr, deerlendirmedir. Bunun harite yani dta bir varl da yoktur. nk bu, ikinci derecede akledilebilen eylerdendir. Bu durumda olan eylerinse, bunlarn srasnda ve hizasnda harite bir ey olamaz. Tpk kll, cz ve zat olan eyler gibi. Zira bunlarn tm, zihinde olutuktan sonra, eyann hakikatna, gerekliklerine eklenen eylerdir. Yoksa harite bir ey yok ki, o hem kll, hem cz, hem zat ve araz olabilsin. rnein harite vcut yani varlk insan ve siyahlk gibi... nc olarak: Vcut yani varlk, Vacip ve Mmkn diye ikiye ayrlr. nk bir varlk ayet, herhangi bir sebebe yani nedene ihtiya ve gerek duyarsa, bu, mmkndr. Yok, byle bir eye gerek duymazsa, o da vaciptir. Bu, ayn zamanda Kadim ve hadis blmlerine de ayrlr. Eer vcut, gayr (baka bir eyle) gemi veya ademle sebkat etmise, bu trden varla hadis denir. Eer vcut iin bakalk ve adem sz konusu deilse, buna da Kadm denir. uras da gayet aktr ki, vacibin vacibe ve mmkne, vacibin Hadis ve kadime ayrlmas szkonusu deildir. Vacip bu anlamda ksmlara ayrlamaz. Drdnc olarak: ahs mevzuat (varlklara ad olmas itibariyle) bu, oalr, artar. rnein Zeydin ve Amrn (Ametle Mehmedin) varl gibi. Bir de trler asndan okluk gsterebilir. rnein, insan ve at gibi. Ayrca cinsiyet ynnden de oalma grlr. rnein hayvanlarn varlklar gibi. (Canl varlklar gibi.) 25

Beinci olarak: Varlk zerinde bir kukunun konmas, byle bir dncenin ileri srlmesi gibi. te btn bunlar, yce Allah hakknda muhaldir, Onun hakknda byle bir ey ileri srlemez. Eer vcudiyye yani varlk olma noktasnda, bu ey, yani mutlak vcud (mutlak varlk) kll (tmel) bir kavramdr, bunun dta, akln dnda dnlmesi sz konusu deildir, diye bir ey arz olur, bu anlamda bir ifade gndeme gelirse, sadece zihinlerde var olan bir eydir, denirse, bu durumda, o varlk, zihinler yokken sadece srf bir madum yani yokluk idi. Ayn zamanda bununla ilgili olarak bir ok ve hem de saylamayacak derecede ferdlere sahiptir. Bu zihinler, eyann en iyi bilinen ve tannan eyleridir. Vacipse, harite varl mevcuttur, vardr, bunun knhn de kimse bilemez, nk knh bilinemez. Bu, gerei, tm sekin zatlar ak bir ekilde itiraf etmilerdir. Ayn zamanda o, adem (yokluk) la kar karya olmayan ve bir tek olan zattr. O, ne ecza (paralar) olarak ve ne de czler olarak temelde oalmaz, Onun zat iin artma ve oalma szkonusu deildir. Varlk itibariyle O, kainatta asla hi bir eye ihtiya duymaz. Eer vacip, bizzat mutlak vcud olmu olsayd, bu durumda vacibin, mevcutlar (varlklar) arasnda, hakknda phe ile sz edilen kll (tmel) bir mterek (bileik) olmas gerekirdi. Ayn zamanda, ikinci derecede makuller arasnda saylan bir ey olurdu. Bu da hakikat olurdu. Vacip, zorunlu olan eylerin en aka olmas gerekenidir. nk mutlak vcut, akllca dnen kimselerin icmayla, eyann en ortada ve akta olandr, en zahir olandr. Vacibin, harite deil, zihinde mevcut olmas, zihn bir vcut olarak zihinlere ihtiya duymas ve haric vcutta da ayana ihtiya duymas szkonusudur. Ayn zamanda sonsuz denecek ekilde bir ok czlerinin olmas, zihinler var olmazdan nce srf madum (salt yokluk) olmas gerekir. nk, mutlak iin bir vcut (varlk) yoktur. Ancak mutlak iin varlk, zihinlerde szkonusudur. Durumun byle olmas halindeyse varln (vcudiyyenin) harite vacip adna hi bir eyi olmam olur. Bu sadece szde kalr, zihinde kalr. Yani szde ve zihindeki bir kavramn tesinde vacip adna herhangi bir ey szkonusu deildir. nk mutlak iin ayn anlamda bir vcut yani varlk mmtenidir, olamazdr. Nitekim onlar bu hususu aka haykryorlar ve yle diyorlar. Yce Allahn harite varlnn bir taayyn yoktur. Aksine bizzat Onun (Allahn) ve kainatn varl, tabii (doal) olan kll misal zeredir. Ki, bunun da harite tahakkuku, gereklemesi olamaz. Ancak bu, cz eylerin zmnnda (ieriinde) kendini gsterebilir. Bunun iindir ki onlar: Kim, mmkn olan eylerden herhangi bir varla tapnr ve kullukta bulunursa, o kimse aslnda Allaha ibadet etmi demektir. Kim de ilahlk davasna kalkrsa, bu kimse, ilahlk davasnda doru ve samimidir demektedirler. te bu kimseler yce Allahn kendilerine lanet ettii ve rahmetinden kovduu kimselerdir. Yine bunlarn iddialarna gre, kainatta grlen eyler (ayan yani eya ve varlklar), yce Allahn ilminde sabit ve var olan eylerdir. Bunlarn dta yani harite bir gereklikleri yoktur. Bunlarn taayyunat, yani harite grnmeleriyse, aslnda ilm taayynden, Allahn bilgisinde olan taayynden ibaret (bir yansma)dr. Yoksa bizzat ayn (gerek anlamnda) bir taayyn deildir. Bu kimseler, ayn zamanda mutlak vcudu itlaktan zenzih ediyorlar, mutlaklktan mnezzeh klyorlar. Gereke olarak da, bu, varl mutlak ifadesiyle kayda balamak yani takyittir diyorlar. 26

Zavalllar bu syledikleriyle de, ayn zamanda, mutlaktan haric tahakkuk asndan en ok uzak kalanlar olduklarnn bile farknda deiller. imdi bu adamlar, vacib, kll ve tab (doal) bir ey kabul edip de, harite mevcudiyetini kabul etmemeleri durumu, haric bir vcuda yani varla ihtiya duyar ki, bu da gayet normal olarak czlere gerek duyuracaktr. Dorusu bu da olduka en, ad ve alaka bir grtr. Bu ok bilmiler, eytanlklarndan, byklk taslamak suretiyle, bu apak enaatlerini, renliklerini rtbas etmek isterler. Evet bunlar byklk tasladlar da, yle dediler: Vcudu mutlak bir vahid-i ahsdir ve bu vahid-i ahsnin (tek varln) harite mevcudiyeti vardr. Bu gr ileri srenlere yle itirazda bulunulmutur: TRAZLAR lk olarak, eer Vcudu mutlak, vahidi ahs olmu olarak bizzat vacip olsayd, mesel Celaletn kelimesi gibi vcud lafz da yce Allahn zatnn ad olurdu. Yoksa mabud iin isim olan ilah gibi olmazd. Byle olmas durumunda bunu tesniye yani ikil ve cemi yani oul olmas mmkn olurdu. Bu, ancak lgat yani dil asndan byle olurdu. ayet bu durum, hem akl ve hem eriat noktasndan mmteni yani olamaz olursa, bu takdirde, vcudun yani varln hem lgat ve hem eriat noktasndan tesniye (ikil) ve cemi (oul) olmasnn mmteni olmas vacip olurdu. Tpk el-Celalet kelimesinin ikil ve oul olamayaca, bunun mmteni olduu gibi. Durum byle olunca, mevcudun (varolmu eyin) vcuttan (varlktan) itiyak yani tremesi de mmtenidir, olamazdr. Tpk el-celalet kelimesinden smi Mefulun (edilgen bir sfat fiilin) tremesinin olamayaca, bunun mmteni olmas gibi. nk sfatlarn itikak yani tremesi, manalara delalet eden, manalar gsteren lafzlardan meydana gelebilir, yoksa zatlar gsteren lafzlardan deil. nk burada vcup dikkate alndnda bundan (vcuptan) treyen eyin zata sfat (vasf) olmas itibariyle, vcubtan tremi olmas gerekirdi. Nitekim bunlarn tanmlar yani tarifleri de buna iaret ediyor. Tariflerine gre vcuptan mtak olan sfat, maksut olan bir mana ynndendir. nk bu, mbhem olan bir zata delalet ediyor. Kukusuz, ister vacip ister mmkn olsun, byle bir zatn bir eye sfat yani Vasf olmas muhaldir, olamazdr. Durum byle olunca da, mevcudun vcuddan itikak, tremesi mmtenidir, olamazdr. te byle olmas durumunda lah kelimesinin tesniye (ikil) ve cemi (oul) olmas caiz olur. Nitekim yce Allah yle buyuruyor: ki ilah edinmeyin. (Nahl: 16/51) Yine yle buyuruyor: Eer yerde ve gkte Allahtan baka ilahlar bulunsayd, yer ve gk, (bunlarn nizam) kesinlikle bozulup gitmiti. (Enbiya: 21/22) Bu iki ayetten mealini verdiimiz ilk yette ilah kelimesi ikil yani tesniye olarak gemektedir. kinci yette ise ayn kelime oul yani cemi olarak gemektedir. nk lah szc Mabuda ait bir isim olup, vacibul-vcud olan zat iin bir alem deildir. Nitekim uras bilinen bir gerektir ki, tm alimlerin icmalarnda olduu gibi, hatta tm akl sahibi kimselerin de mutabk olarak kabul ettikleri gibi, mevcudun itikak (tremesi) vcuddandr, bu, doru bir grtr. Ayn zamanda vcud ad verilen varln sahih olarak tesniyesi yani ikili ve cemi yani oulunun sahih oluu, vcudun vacib vcud olmadna ilikin kesin bir delildir. Aksine bu, kll anlamda bir mana olup, tm mevcutlar iin bir vasf olur. Dolaysyla bu, tm akl burhanlar ve delillerle sabit olup kantland gibi, mevsuflarn oalmalaryla bu da oalr. Ayn zamanda sem deliller de buna tanklk etmektedir. Bu 27

durumda vcudiye (vahdet-i vcut) mezhebi aknla dnmektedir. Azlar kuruyup kalmas sebebiyle, dilleri tutulmas nedeniyle, aknlklarndan dolay cevap veremez oldular. Ancak yine de bunlar, hem lgatn yani dilin, hem rfn ve hem eriatn tanklyla merdud olan yani red olunan bir manaya ve anlama deitirdiler. Bunlar derler ki, Biz, vacip, mevcut olandr, nk o, vcuddur diye sylerken ve yine biz: nsan ya da at, mevcuttur, nk o vcut sahibidir derken, unu demek istiyoruz: nk bu eyin vcuda bir nisbeti vardr, yoksa bu ey, vcutla muttasf (nitelenmi) anlamnda deildir. Yani vcud (varlk) denen eyin lgat (dil) ve rf asndan olan bir vasflanmas manasna deildir. Bunu da, srf, akca sylemekten kandklar enaati ve renlii rtbas etmek iin ileri srmektedirler. Sylemekten kandklar ey de, vacibin, mmknn sfat ya da vasf olmas meselesidir. uras da bilinen bir gerektir ki, bir eyin mutlak oluunun cevaz yani itlakn cevaz, aslnda itikakn doruluunun, shhatinin bir feridir. Bunun doruluu teslim edilse bile, bu iren manay, vacip ve mmkn iin zikretmezlerdi. Yani ne lgat (dil), ne rf ve ne de eriat bakmndan bir mana tamayan bir eyi zikretmezlerdi. smi meful (edilgen sfat fiil) olmas nedeniyle, Arapada otorite olanlarn icmana gre mevcudun manas, vcutla muttasf olan zat demektir. Yoksa zata mensup olan vcut da, zat da deildir. Zata nisbet olan zat ve vcud, zaten vcudun kendisidir. nk zatn zata nisbeti, ancak mensup olma anlamnadr. rnein Basral gibi. Ya da zatn zata izafe edilmesi olabilir. rnein, Zeydin ocuu gibi, mal sahibi gibi. Yoksa ismi meful yani edilgen sfat fiil anlamnda, maktl (ldrlen), medrb (dvlen), malum (bilinen), mefhum (kavranlan, anlalan) anlamnda deildir. Btn bunlarla birlikte, ulemann icmana gre, mtak (tketilen) sfatlarn kavranmalarnda vacible mmknn ihtilaf etmemi olmalar gr, batl ve aslsz, geersiz olmay gerektirir. Yani vaciple mmkn hakikat ve gerekliklerinde farkl da olsalar byledir. Bunlarn icmalarna ve ittifaklarna gre, vacib ile mmkn hakknda alim (bilen), kadir (gc yeten), mtekellim (konuan) ifadelerinin manas, ilim, kudret ve kelam (konuma) niteliklerini tayan zat demektir, vcud niteliine de sahip zat... Ancak vacible mmkn hakikatleri ve gereklikleri bakmndan farkldrlar. Bu bakmdan da yine, milyonlarca akll kimselerin ve hakimler (hkema) diye bilinen felsefecilerin uygun ve mutabk grmeleriyle de bu, batldr. nk mevcut lafz, tm mevcutlarda hakikattir, gerektir. nk byle olmamas durumunda, mevcud lafz, esas itibariyle, konulduu manada kullanlmamas szkonusu olurdu. Bu da, vcudla muttasf olan yani tannp nitelenen zattr. Yoksa vacib ve mmknlerde deildir. Yani ne vacibde ne de mmknlerde kullanlr olmazd. Dolaysyla bu, asl itibariyle hibir eyde hakikat olamazd. te bu bakmdan lazm olan eylerin batl oluu, tmyle melzumun (lzumlu olan, gerekli olan eyin) de batl olduunu, geersizliini kantlard. Bu da mutlak vcudun, vacib olmas demektir. te btn bunlar gstermektedir ki, bu adamlarn zndklklar, sadece dini akaid konusundaki ilhadlar, inkarlar ile yetinmekle kalnmyor. Bu adamlar ylesine izmeyi ayorlar ki, arap dilbilgisinin bile kurallarn iniyorlar. Ltgat yani dil noktasndan konulmu olan deerleri bile tahrif ediyor, deitiriyorlar. Ayrca bu adamlara ikinci olarak yle bir itirazda bulunulmutur. Eer mutlak vcud, bir ahsi vahid (tek ahs) olsayd, byle var saylsayd, bu da mevcutlarn artmasyla art gsterecekti. Nitekim onlar da bunu itiraf etmekte ve kabul etmektedirler. nk onlar bunu, grnen u varlk aleminde yaylm olarak kabul etmekteler. Aksine onlar kendi dostlar olan eytanlaryla babaa kaldklarnda bunu daha ak ve net bir ekilde 28

konuuyorlar ve diyorlar ki, tabii yani doal kll olan ey gibi, vacibin harite yani dta tahakkuku, varl szkonusu deildir. Ancak czler zmnnda (kapsam ve ieriinde) tahakkuk edebilir. Ancak bu (art niyetliler), iman edenlerle, inanan kesimle yanyana geldiklerindeyse, hemen sz ve ibareyi deitirip, bunun czlerin zmnnda tahakkukundan, gereklemesinden sz ediyorlar, yani bunlarda yaylmakla, inbisatla tahakkukundan sz ediyorlar. Ayn zamanda mazahirde, yani grnen varlklarda czlerden olutuundan konuuyorlar. Bunu da srf ren ve eni aklamalarndan ekindiklerinden tr yapyorlar. Yani vacib zat, kll ve tabi yani doaldr, harici bir vcutta czlere ihtiya duyar diye ak bir sz sylemekten kanyorlar. nk klli yani tmel olan varlklarn, eylerin durumu byledir. nk bunlar ayn zamanda u noktada da byklk taslayarak, mutlak vcud, bir vahidi ahsdir yani tek varlktr ve harite mevcuttur derken bile kibri elden brakmyorlar. Oysa, akln akca ortaya koyduuna ve bedihi bir ekilde hkmettiine gre, mutlak olan bir eyin vahidi ahs olmas ve harite mevcut olmas mmtenidir, olamazdr. Bunu da, akca u eni ve kt dncelerini sylemekten kandklarndan sylyorlar. Bu yanl dnce, Vacib, aslnda harite var olan bir ey deildir sakat dncesidir. Zira buna gre, her eyin vcudu, varl, hatta habaisin (pisliklerin, murdar eylerin) ve kazuratn vcudu yani varl bile vaciptir. Yce Allah bu gibi irenliklerden, sakat dncelerden mnezzehtir. Eer byle olmasayd, mevcudatn artmasyla, vcutlar da oalrd. Mutlak vcudun, harite bir vcutlarnn (varlklarnn) olmamas, bunun ikinci derecedeki makulattan (akledilir eylerden), hem de zaruri eylerden olmasndandr. Bir de, bizzat herhangi bir eyin kendisi, oalma ve ksmlara blnme itibariyle eyada artma olsayd, bu da yine yukardaki ikinci derecedeki eyler gibi zorunlu olurdu. Yani czlere oranla klllerin oalp blnmeleri de bu anlamda zaruri olurdu. Dolaysyla ahsta bir tek eyin oalmasnn olamazl yani mmteni oluu da yine zaruri ve zorunlu olan bir gerektir. Eer mutlak vcud, bir vahid-i ahs yani tek varlk olsayd, bunun artarak oalmas ve eyada yaylmas da olamazd, mmteni olurdu. Buna da cevap olarak denmitir ki, bu, akl gereini reddetmektir, akla kar kibir taslamaktr. Yani mutlak vcud bir vahidi ahsdir, fakat buna ramen u grnen varlklarda tekerrr eder ifadesi yle bir vehmi, yanl dnceyi gndeme getirir. Bakanlar grrler ki, o vahidi ahs denen tek varlk durmadan oalp durmaktadr. Bu durumda tekerrrn de olamazl, yani mmteni oluu diye bir ey de olamaz. nk tekrar denince, bir eyin olutuktan sonra, tekrar meydana gelmesi demektir. Bu zndklara nc olarak da yle itirazda bulunulmu, cevap verilmitir: Daha ncedende getii gibi, herhangi bir eyin, teki eya zerinde tekrar edebilmesi, ancak o eyin teakub yani izleme yoluyla yerlemesi demektir. Yoksa bir defada toplanma yoluyla deildir. Oysa vcud, mtehayyiz deildir, yer alan bir ey deildir. nk bu vcut denen ey cisim deildir. Bu itibarla bolukta herhangi bir yer tutmas szkonusu olamaz. Bir ferdin cevheri de deildir. Bunun mevcut eylerde bir anda meydana gelmesi, tek bir defada toplanmas, teakub yoluyla deildir, yani birbirini pepee izlemek suretiyle deildir. Ancak bu, bir oalmadr ve fakat bir tekerrr deildir. nk tekerrr eden bir eyin, vahid- ahs (tek varlk) ve vacip olmas diye bir ey olamaz, nk bu mmtenidir. Buna cevaplar da bir baka ynden byklk taslayarak olmu ve fakat buna ramen birinciden de daha fahi ve kt bir cevap olmutur. nk bu, eya zerinde tekerrr, o eya ile muhalata yani herhangi bir karm olmakszn ngryor. Ayn zamanda, ksmlara ve blnmelere ayrlmakszn grlen eylerde oalmay gsterir. yleki herhangi bir muhalata yani karm yoktur, dolaysyla herhangi bir tahayyze, yerde yer edinmeye de 29

gerek duymamaktadr. Yine yleki bu, hakikatte yani gerekte oalmamaktadr. Bu, ancak nevazr yani grlp baklanlarda byledir. Sadece bu gibi eylerde byle olmas nedeniyle, ayrca blmlere, ksmlara ayrlmasna da gerek yoktur. Ancak oalp artmaya benzetilmek suretiyle, vcudun (varln) tek bir defada mevcudat (varolanlar) zerinde meydana gelmi olmas, buna bakan ve dikkat eden kimsede, bir tekessr, oalma ve artma vehmini uyandrr. O halde, mazahirde yani akta grlen varlklarda, vcudun yaylmasnn bir anlam ve manas da yoktur. Yani grlen eylerde blnme ve ksmlara ayrlmak suretiyle bir yaylma szkonusu deildir. Aksine sadece bunlara izafet szkonusudur. Mesel bu, insana nisbet edilince bu durumda bir mevcut hasl olur, eer ata nisbet edilince, bu defa bir baka mevcud hasl olur. Bu da, o eyin vcuda nisbeti anlamn tar. Yoksa bu, ismi meful manas anlamnda vcut manasyla muttasf (nitelenme) anlamnda deildir. nk vacibin mmkn iin vasf olmas mmtenidir, olamazdr. Bu da, byle olmas durumunda, vcudun kainata izafeti gibi olur. rnein Zeydin vcudu (varl) ve Amrn vcudu gibi. Yine ilahn masnuata yani yaratt varlklara izafeti gibi. rnein Zeydin ilah, Amrn ilah ifadelerinde yer alan izafet gibi. Yine Zeyd adndaki ahsn kendi mallarna izafeti gibi. rnein Zeydzzehebi ve Zeydul-Hayli gibi ki bu, altun sahibi Zeyd ve atlara sahip Zeyd anlamlarnadr. Yine Zeyduati yani koyunlara sahip Zeyd gibi. Ancak bu, ilim kelimesinin mteallakatna, yani ona bal ilim trlerine izafeti trnden deildir. Yani Nahiv ilmi, Fkh ilmi ve Usul ilmi trnden bir izafet deildir. Nitekim izafetlerin oalmas ve artmas gibi, ilah ve Zeyd ifadelerinde artma ya da oalma olmaz. Yine izafetlerin oalmasyla bu, vcudda da oalp artmaz. zafetlerdeki ve taayynlerdeki oalmalar, vcudun, ilahn ve Zeydin bunlara izafe edilmeleri durumunda szkonusudur. Bu adamlara drdnc olarak da yle bir itirazda bulunulmutur: Bu drdnc itiraz da iki ynden ele alnmtr: a) Siz yani vahdetciler ve felsefeciler, byle kibirlilik gstermek ve byklk taslamak suretiyle, byle zd ve farkl grler ortaya koymaktasnz. Aslnda bu da u noktada dmlenmektedir. Bir eyin mahiyetinin bir dier ey zerinde tekerrr etmesi, ilk eyin ikinci bir kez, ikinci eyde tekrar meydana gelmesi, yani o eyin orada yer tutmas nedeniyle ve onunla karmas suretiyle ikinci eyde meydana gelmesi demektir. Tahayyz suretiyle muhalata yani yer edinmek suretiyle karm, tekerrr kavramnn bir cz ve parasdr. Dolaysyla muhalatann karm yoluyla yer edinmesinin olamazl, ayn zamanda tekerrr de olamaz klar. nk czn ortadan yok olmasyla, kl de haliyle yok olur. Bir de kalkp, burada muhalatasz, yani karmsz tekerrr var gibi bir sz sylemek, eliik oluturan ve birbiriyle ilgisi bulunmayan iki eyi birletirmek, bir araya getirmek anlamna gelir. Nitekim tekessrn yani oalmann mahiyeti de byledir. Bu, birok eylerin bir tek defada meydana gelmesi demektir veya bu, tedrici anlamda yavaa yava olarak eyada meydana gelmesi manasnadr. Dolaysyla byle bir ey herhangi bir inkisam yani blnme ve mnkasm blen olmakszn mmkn olamaz. nk bu, gerek oalan olmu olur. Yoksa oaltlana benzer bir mtekerre deildir. imdi bu noktadan hareketle kalkp da, vcudun yani varln bir tek defada meydana gelileri gibi bir sz ve fikri savunmak, bunun yannda, ad geen blnme (inkisam) olmakszn meydana gelen bir eydir, yani bu, tekessrle olan bir oalma deildir, aksine bu, tekessre benzeyen bir tekrardan ibarettir gibi bir dnceyi savunmak, birbiriyle zt ve eliki meydana getiren iki eyi bir arada toplamak ve bulundurmak manasnadr. b) Eer varln (vcudun) inbisat yani genileyip yaylmas, vcudun mazharlarda (grnen varlklarda) vcudunun inbisatnn anlam, bu eyin onlara izafeti suretiyledir. Yoksa vcudun 30

o grnen eylere blnmesi ve ayrlmasyla deildir. Bunun mazharlara, grnen eylere izafeti, adeta ilahn kainata izafeti gibidir. rnein Zeydin ilah, Amrn ilah gibi. Yine kiinin kendi mallarna izafeti de bu trdendir. rnein Zeydzzehebi (Altunlarn Zeydi, yani altun sahibi Zeyd), Zeydul-Hayli ve Zeydat yani atlarn Zeydi ve koyunlarn Zeydi gibi ki, atlarn sahibi Zeyd ve koyunlarn sahibi Zeyd anlamnadr. te byle olmas durumunda vcudun insana ya da ata nisbeti sebebiyle mevcudun meydana gelmesi mmteni olurdu, olamaz olurdu. Ayn ekilde mevcudun bundan itikak yani tremesi de mmteni olurdu. Tpk ilahn Zeyde nisbet edilmesiyle meluhun (mabudun) meydana gelmesinin mmteni olmas gibi ve tpk Zeydin altunlara yani mala nisbetiyle mezyudun (yani Zeyde ait eylerin) meydana gelmesinin, husulnn mmteni olmas gibi. Bir de buna bal olarak lazmn da (lzumlu ve gerekli, onsuz bir ey olmayann) batl olmas gibi. Benim bunlardan demek istediim udur. Vcudun Zeyde nisbetinden tr mevcudun husul yani meydana gelii de buna bal olarak mmteni olur. Yine mevcud ancak vcuddan tremitir ifadesinin mmteni ve geersiz oluu da, ayn zamanda melzumun (mevcut bir eyden ayrlmaz olan)n batl olmasna delalet eder. Bunun batl olmas da, vcudun yani varln mazharlarda (grnen varlklarda) yaylmas, vcudun buna izafe edilmesi nedeniyledir. Yoksa vcudun yani varln o mazharlara blnmesi demek deildir. te bunun batl olduu anlalnca, vcudun mazharlarda yaylmas ve inkisam da taayyn etmi oldu. Dolaysyla mnkasm yani blnen eyin vacib olmas da mmteni olur. te bu da, bu zndklarn ileri srdkleri iddialarnn yanl ve bozuk olduunu gstermekte, ortaya koyabilmektedir. Yani bunlarn: Zeydin vcudu (varl), Amrn vcudu (varl) sz ile, Zeydin ilah ve Amrn ilah sz gibi szleri ele alndnda, bunlar arasnda asla bir denklik ve benzerlik olmad grlr. nk ilki, sfatn, kendisiyle mevsuf bulunduu zata izafeti kabilindendir. Kukusuz, bir ok mevsuflarla yani niteliklerle nitelenen zatlarn oalmas, gayet doal olarak zat ynnden sfatlarn da oalmasn gerektirir. Yoksa sadece izafetlerle olan taayyr yani deiiklikle olacak bir ey deildir. Aksi takdirde tek ahsla ayakta duran bir sfatn, bir ok zatlarla ayakta durmas, kaim olmas gerekirdi. Bu ise muhaldir, olamazdr. kincisi ise, messirin kendi eserlerine izafeti kabilindendir. Eserlerin oalmas ise, messirin oalmasn gerektirmez. nk tek bir ahsn bir ok eye etki etmesi caizdir, olabilirdir. Byle olmas durumundaysa, mutlak vcudun kll olmas gerekir. Bu durumda da, bizzat iin (emrin) kendisinde mevsuflarn yani nitelenen varlklarn oalmasyla oalm olur. Tpk nevazrda, (baklp grlen eylerde) olan oalma ve art gibi. Bu da bir vahidi ahs olamaz, nk bu, mmtenidir. Byle olunca, bu eyin vacip olmas da mmteni olur. Mesel eer bu, vacip olmu olsayd, bu durumdaki bir vacibin ademi yani yokluu da caiz olurdu. nk bunun caiz olmas durumunda, bu zndklarn ileri srdkleri gibi, mmkn olmas da ihtimal iindedir. Yani hem varl mmkndr, byle olan bir eyin yokluu yani ademi de caizdir. Ya da vcudu yani varl mmkn olan eyin vacibl-vcud (varl zorunlu) ve ademi yani yok olmas mmteni olandr. Bu her iki gr de muhaldir, olamazdr. nk byle olmas halinde, zat ynnden vacibin mmknle birlemesi szkonusu olmaktadr. nk anlalan da budur. Yani vcud (varlk) zat ynnden mahiyetle ittihad etmitir, birlemitir. Yani haric vcut bakmndan birlemi demektir. Kaldki esas itibariyle vacibin mmknler zerinde bir tesiri ve etkisi de yoktur. Yani bunlarn var olmasnda tesiri yoktur. nk bu zndklara gre bu mmknleraten vacibin kendisidirler. uras olduka ak bir ekilde ortadadr ki, bir eyin bizzat kendi kendisine etki ve tesir etmesi mmtenidir, olamazdr. Ancak bu eyin mahiyetlerinde etkin olmas mmteni deildir. nk mahiyetler, felsefecilere ve vahdet-i vcutcu geinen filozofcuklara gre, ortaya 31

karann, var edenin var etmesiyle deildir. Hi kukusuz bu, sanii yani yaratan atalete uratmaktr, bir eye sahip karmamaktr. Oysa yce Allah bundan yce ve mnezzehtir. Bu anlamda bir gr ileri srmek ayn zamanda tm peygamberleri ve tm semav kitaplar yalanlamak demektir. Ayn zamanda tm akl sahiplerinin Yce Allah, tm mevcutlar icad eden, yeri, gkleri ve ikisi arasndaki eyleri yaratandr diye ittifaklarn da hie sayanlardr. Zndklar, kainatta ne varsa tmn yaratan, bunlarn hadis yani sonradan var olmalarnda messir olan yce Allah bile, sakat ve sapk dnceleriyle yalanlamaya gidiyorlar. Oysa uras bilinen bir gerektir ki, bu trden bir inkar, mecs denen atee tapanlarn, mriklerin kfrlerinden teye bir kfre girmi oluyorlar. te bundan dolay ben bunlara: Bunlar kafirlerden de te kafirlerdir adn veriyorum. Cevherlerden ve arazlardan tm mevcutlarn zatlarndan duyularla anlalabilen eylerin taadddnn ortadan kalkmas gerekirdi. Bu da bir tek zatn olmasn gerekli klard. nk ahsta vahdet-i vcut, srf zat ynnden ittihad ettii yani birletii eylere beraber olmasn gerektirir. Aksi halde ahsta birleen tek vcudun, bir ok zatlarda ittihad, birlemesi gerekirdi ki, bu, muhaldir. Yani byle bir ey olamaz. Eer byle olmu olsayd, ite o zaman, yerin aynen gk, gn aynen su, suyun aynen ate, atein aynen hava, havann aynen beer, beerin aynen aa, aacn aynen eek, eein aynen insan, insann aynen melek, melein de aynen blis olmas, hatta vacibin de ayenn mmkn olmas gibi bir ey olurdu ki, bu muhaldir. Btn bu zndklarn ileri srdkleri gerekeler, tamamen batldr, hibir delile dayanr taraflar da yoktur. Zaten akl da bu gerei ak bir ekilde ortaya koymaktadr. Lazmlar batl olunca, aynen melzumlar da buna bal olarak batl ve geersizdir. Bu ise, yani melzumluk durumuysa, mutlak vcudun, vahidi ehs ve vacip olma grdr. te bu da aynen batldr. Bu zndklar, bu trden bir vartadan, yanltan dorudan klamayacan anladklarndan, bundan kn ancak sofistlerin safsatalaryla klacana inandklarndan tr, ite bu suu srf kendilerini zor durumdan kurtarmak iin ilemeye koyuldular. Yani mevcudun vcuttan trediini, doduunun mmteni olmasnn gereklilii dnda, vcudun (varln) iki ve ok olmayacann gereklii dnda iledikleri sular. nk bu ikisi yani mevcudun vcuttan doduunun mmteni olmasnn gerekliliiyle, ikil ve cemi olmasnn mmten oluunun gereklilii meseleleri, bunlar balayc olmaktadr ve bu zndklar bu iki eyden kaamazlar. Bu zndklar diyorlar ki, bu trden muhaller yani olamazlar gereklidir. Ancak kainattaki eyler (ayan) vcudun ayn, kendi olmas durumunda byledir. Oysa aslnda byle deildir. nk bunlarn tm, Allahn ilminde var olan ayani sabite yani eylerdir, harite bunlarn bir varlklar yoktur. Bunlarn hariteki grntleri sadece hayal ve seraptan ibarettir. Nitekim eyann hakikatlerini, gerekliklerinin varln inkar noktasnda sofistlerin, zndklarn gr budur. nk bu zndklara gre, kainattaki eylerin harite, dta herhangi bir hakikatleri, tahakkuklar ve gereklikleri yoktur. Dolaysyla mutlak vcudun bizzat vacib vcut olmas gerekmez. Bu, vacibin mmknle ittihad, birlemesi demektir. Zat ynnden bu, byledir. Yani haric vcut olmas ynnden bunlarla ittihad ve birlemesi anlamnadr. nk harite birleme mmtenidir, olamaz. Yani harite bir varl olmayan eyin, harite birlemesi de szkonusu deildir. Ayn ekilde zahirde kainattaki eylerin vcudu yani varl olmas itibariyle de olamaz. nk zahiri ynden baklnca, mmknn varl ve vcudu olmas itibariyle vacibin ademinin de yani yok olmasnn da caizlii szkonusudur. Ayn ekilde vcudu mmkn olan bir eyin vacip ve mmteniuladem yani yok olmas mmteni olan bir ey olmas da gerekmez. Bunun gerekebilmesi iin, kainattaki eylerin (ayann) harite tahakkuk etmesi gerekir. Ancak byle deildir. Aksine harite var olan eyler sadece hayalden ve seraptan ibarettir.

32

Eer durum byle olursa, harite mmknden nasl sz edilebilir? Harite mmknden sz edeceksiniz, o da o mmknn ayn zamanda vcudu ve varl olabilsin, bu nasl mmkn olabilir? Btn bunlardan gayet doal olarak muhaller, olamazlar zorunlu olarak bagsterir. Ayn ekilde saniin yani yaratann tatili, bir ey yapamazl sonucunu dourur. nk bunun manas, saniin yani yaratann tesirini reddetmektir. Tm eyada bunlarn tahakkukuyla birlikte, yaratann etkisini reddetmek. Yoksa kendisi iin bir tahakkuk szkonusu olmayan eylerde etki etmemesi deil. Ayn ekilde, bunun bir vahidi ahs olmas, mmknlerden duyularla anlalan (taadddi mahsusun) kaldrlmas lazm gelmez. nk irtifa yani kaldrma taaddn sabit oluunun bir feridir. Bir tek vcudun, mahiyet itibariyle ahsta ittihad etmesinin, yani vcudun ahsta birlemesinin feri, zat bakmndandr. yleki bunda herhangi bir taaddt olmad gibi, zat bakmndan da vcudun herhangi bir eyde ittihad, birlemesi de yoktur. Ayn zamanda bsbtn irtifa yani ortadan kalkma da yoktur. Ayn ekilde zahir bakmndan, bu eyin mazharlarda (grnenlerde) yaylmas, dalmas da gerekmez. Yani bizzat iin gereinde tekrar diye bir ey yoktur ki, herhangi bir muhalata olabilsin. Ayn ekilde hakikatte bir oalma da yoktur ki, inkisam yani blnme olabilsin. nk bunun ne ilkinde ne de sonuncusunda tahakkuku, gereklemesi diye bir ey olamaz. Bu, ancak vcud iin szkonusudur. Bundan bakas iin herhangi bir tahakkuk yoktur ki, bunda bir tekerrr veya bir artma ve oalma olabilsin. Zira bu zndklara gre O, hem abid yani ibadet eden, hem mabud, yani ibadet olunan, tapnlan, hem secde eden ve hem kendisine secde olunandr. Hem kreden ve hem de kendisine kredilendir. Hem balayan ve hem de balanandr. te mutlak vahdet budur. Bunun dndakilerse, oalma ve paralanmaya, blnmeye ilikin szleridir bu zndklarn. Nitekim yaknda, marifet erbabnca kesretin yani okluun ve tefrikann ne manaya geldiini reneceiz. Marifet ehlinin grleri, bu zndklarn ileri srdklerinden tamamen ayndr. Bu zndklara beinci bir itiraz da yine iki ynden yaplmtr. Bunun ilki yledir: Bunun, sofistlerin, dine phe sokmak isteyenlerin batl safsatalar olduu, hem akl ve hem eriat gereiyle bilinen ve ortada olan bir eydir. Kald ki yine bu, his ve duyularla sabitleip kantlanm olan ve bylece bilinen gereklere de aykrdr. Bu gereklere kar kibirlilik gstermektir. Yani gayb ve ehadet aleminin mevcutlarn, bilinen, grnen ve bilinip grnmeyen alemin varlklarn hayal saymak, bunlar gerek ve hakikat olarak kabul etmemek, bunlara kar byklk taslamaya kalkmak, bir aklabanlktr, hokkabazlktr. Ksaca bunlar tpk glge oyununu oynatanlarn aklabanlklar gibi hayalden ibaret olarak kabul etmek, tm peygamberlerin eriatlerini ykmak ve reddetmektir. Tm semav kitaplarn ortaya koyduu gerekleri yalanlamaktr. Btn bunlarn yannda, bu mevcudun itikaknn (tremesinin) shhatine mani olduu gibi, ikil ve cemi yani vcut iin ikil ve cemi oluun shhatine de engeldir. Bu, yle sama bir sonucu dourmaktadr: Vacip zat, hem yaratan, hem yaratlan, hem rzk veren, hem rzklanan, hem veli, hem zalim, hem sad (mutlu), hem ak (mutsuz), hem mrik, hem muvahhid, hem mmin, hem mlhid (dinsiz), hem sddk, hem zndk, hem hr, hem kle, hem rezil eden, hem rezil olunan, hem katil, hem maktl, hem yiyen, hem yenilen, hem raz olan, hem red olunan, hem makbul ve hem kovulan, hem alim, hem cahil, hem sorulan, hem soran, hem olduka takva sahibi, hem de olduka zalim, hem erkek, hem dii, hem diri, hem l, hem salkl, hem hasta, hem yal, hem ocuk, hem vati (cinsel ilikide bulunan), hem mevtu (cinsel ilikide bulunulan), hem diri diri gmen, hem diri diri gmlen, hem cnp olan ve hem de ayba gren, hem byk ve hem kk abdest yapan, cennet yurdunda nimetler iinde olup nimet veren, cehennem ateinde azap eden ve gren gibi bu trden daha nice samalklar ve renlikler... Btn bunlar yce Allah iin muhaldir, olamazdr, en kt ve ren sapklklardr. Ama bu 33

zndklar bu trden grleri hi durmakszn savunup duruyorlar. Bunlarn bu sakat ve sapk grleri nedeniyle yle buyuruluyor: Bundan dolay neredeyse gkler atlayacak, yer yarlacak, dalar yklp dcektir. (Meryem: 19/90) Yce Allah tamamen bu zndklarn, kendisi hakknda ileri srdkleri vasflardan ycedir, mnezzehtir. Bununla birlikte bunun beraberinde getirdii, gerektirdii baz eyler vardr. in aslnda bunlar diyorlar ki, eyadan olan mutlak vcuddan bakas iin herhangi bir tahakkuk szkonusu deildir. Ne melekler ve bunlarn elileri iin, ne de peygamberler ve bunlarn mmetleri iin, ne de dinleri ve eriatleri, kfr ve iman iin, taat ve isyan iin, haram ve helal iin herhangi bir gereklik, tahakkuk yoktur. Ne de bu ikisi dndaki yani helal ve haram dndaki eylerin herhangi bir gereklii yoktur. Ne mjdeleyenler, ne uyaranlarn, ne cennetin, ne cehennemin, ne sevabn ne de cezann, ne kitabn ne de hesabn, evet bunlarn hibirisinin gerekte bir varlklar yoktur. Ksaca ne dnya iin ne de ahiret iin bu anlamda bir ey yoktur. Bunlarn tm bu zndklara gre hayalden ve seraptan ibarettir. kinci yne gelince, yine bu zndklarn ileri srdklerine gre, vacib zatn harite herhangi bir tahakkuku ve gereklii yoktur. nk bunlara gre vacib zat, sadece grnen varlklarn yani mazharlarn zmnnda tahakkuk edebilir. Oysaki mazhalarnsa harite herhangi bir tahakkuklar yoktur. Durum byle olunca yani mazharlarn harite bir gereklikleri olmaynca, vacibin de ayn ekilde herhangi bir tahakkukunun olmamas gerekir. aksine vacibin harite tahakkuku tpk mazharlarn yani grnen eylerin hayal ve serap olarak tahakkuku gibidir. te bu gr, dehriyye mezhebinin grn savunanlarndr. Bu grtekiler saniin yani yaratann varln inkar ederler. Nitekim vahdet-i vcud grn savunan zndklar da, dehrlerin, muattilenin ve sofistlerin grlerinden karma bir gr alm oldular. nk bu zndklarn, eyann sbutunu ve varln red konusundaki grleri, misle yani denklie muarzdr. Kukusuz bu da ayn ekilde kainata ait ayandan (eylerden)dir. Ancak bir farkla ki, bunlar arazdrlar. Hal byle olunca bunun da ayn ekilde hayal ve seraptan ibaret olmas gerekir. Bir hakikatlerinin, gerekliklerinin olmamas icabeder. Dolaysyla bu tarzdaki bir gre dayanarak Siz batl ve aslsz olan mezhebinizi isbat edemezsiniz bu, mmkn olmaz. Bu zndklarn kibirlilik yapmalarnda kendileri iin bir k yolu kalmaynca, iren bir ekildeki muhallerinden tutunacaklar bir dallar olmaynca sapklklarndan bir k yolu bulamaynca, hemen bir baka yola bavuruyorlar. te bu yol kef yoludur. Zaten teden beri bunlarn bal bulunduklar ilk felsefecilerin de adeti budur. Bunlar bir eyin altndan kamadklarnda, aciz dtklerinde, delil ve brhan ortaya koyamadklarnda, ileri srdkleri ve ortaya koyduklar samalklarna delil olarak hemen mkaefeyi, keif yolunu ileri srerler. Oysa ortadan bilinen bir gerek vardr ki, keif denen manev olay, ancak gerekleri ve hakikatleri ortaya koyar. Yoksa keif denen ey, eriatleri ykan bir ey olamaz. Hakikatleri reddedemez. Bunlarn ileri srdkleri ve savunduklaryla tamamen zndklktan, sapklktan, batl ve anlamsz szlerden ibarettir. Muhal olan eylerdir. Bunlar ylesine samalyorlar ki, tpk hristiyanlarn samaladklar gibi. nk hristiyanlar, yce Allahn nurunu, Hz. sa (a.s.)da parldadn grdklerinde hemen Bu Allahdr demeye baladlar. Bu zndklar da, vcudun yani var olmann yce Allahdan mevcutlara aktn grnce, akan feyizle, kendilerine feyiz akan varlklar birbirinden ayrdedemez oldular. Bunun iin dediler ki, vcud (varlk) bizzat Allahn kendisidir. Hccetl-slm mam Gazzal merhum da der ki: Tecelli eden eyle kendisine tecelli vaki olan birbirine kartrdlar. Tpk bir kadnn yznde grlen gzellik gibi. Kadnn yznde 34

bu (adeta alpembe olmu) gzellii grdklerinde, kadna bakan kimse, zanneder ki, grnen ekil, suret ve gzellik ya da renk kadna aittir. Byle sanr. Yani hem suret kadnn sureti, hem renk kadnn rengi diye grr ve kabul eder. Oysa nerede... kisi arasnda dalar kadar fark vardr. Kadnn kendisinde aslnda renk diye bir ey yoktur. Yine bu kadn rneindeki yanlmaya benzer, yle bir yanl daha vardr. Herhangi bir kadnda yldz misali bir ey gren kimse, zanneder ki, yldz kadnn kendisinde vardr. Hemen elini uzatp onu almak ve yakalamak ister. Oysa adam bu haliyle aldanmtr. Nitekim slk yolunda aldanmann trleri saylamayaca kadar ciltlerle kitaplar dolduracak gibi fazladr. Nitekim ibahecilerin de yani bir eyi mbah sayan grtekilerin de nevi olarak bir ok aldanan trleri vardr ki, saylamayacak kadar fazladr. Ciltlerle kitaplar doldurabilir. Btn bu sylenenler, meydana gelen yanlmalar, vesveseler ve eytann bu gibi kimseleri aldatma esasna gre ele alnmtr. Bu trden adamlar henz bir ilim sahibi olmakszn gya mcahede ile urayoruz, hrete kavuacaz diye yaplan eylerdir. Herhangi uyank, dinde derin bilgi ve vukuf sahibi bir eyhe uymadan, ilim sahibi bir eyhin yannda yer almamaktan ileri geliyor. imdi bunlardan aldanan snflarn, gruplarn says o kadar oktur ki, burada ele alnmas olduka uzun srecektir. zetle deriz ki, Bu zndklarn Allah, mutlak vcuddur szleari kendi batl esaslar erevesinde byledir. nk akl bu gerei en ak bir ekilde gstermektedir. rnein: Mutlak vcud, bir vahidi ahsdir ve harite mevcuttur szleri gibi. Bu, zaten temelde bunlarn bu grlerinin batlln ortaya koymaktadr. Nitekim akllca dnenlerin ittifakyla da durum zaten byledir. Yani: Mutlak vcudun, mevcutlar arasnda mterek olmas bakmndan eyann en iyi bilineni ve tannandr, hakknda pheyle sz edileni ve makulatn da ikinci derecedeki saylan eylerindendir gibi ifadeleri, yine eyann hakikatlerinin sbtu gibi, vacibin, mmknlerin vcudunun (varlnn) mebdei (balangc) olmas bunlarn hadis olan vcutlarnda messir olmas, ilim, kudret, irade ve hayatla vasflanm bulunmas, peygamberler gndermesi, kitaplar indirmesi ve buna benzer daha bir ok eyler, ksaca kendisiyle eriatn varid olduu her ey... Evet btn bunlar, harite tahakkuku ve gereklemesi olmayan itibar anlamdaki bir eyin mmteni olmasndan tr hep bu manada bota kalr. Ayn zamanda harite tahakkuku olmayan bu eyin ilim, kudret, irade, hayat, mevcudat icadetme (yaratma) ve benzeri harite tahakkuk etmesi gereken sfatlarn olmamas da bu trden batl szlerdir. Mutlak vahdeti savunma meselesine gelince, rnein kainattaki ayan yani eya harite hayal ve seraptan ibarettir grne gelince, bu, gkleri, yeri, ikisi arasndaki tm eyleri, melekleri, peygamberleri, mmetlerini, cennet ve cehennemi ksaca her eyi, bu aklabanlarn, hokkabazlarn bir glge oyunundan ibaret saymalar demektir. Yine peygamberlerin eriatlerini, dinlerini de oyun elence durumuna getirenler gibi olmaktr. te bu gr, lanetli sofistlerin mezhebinin tpksdr. Dolaysyla Allahn kalblerini mhrlemedii, gzlerine perde indirmedii her akl sahibi kimse ok iyi bilirler ki bu zndk ve dinsizlerin imanlar yoktur. Bunlar ne Allaha, ne meleklerine, ne kitaplarna, ne peygamberlerine, ne de ahiret gnne iman etmi deillerdir. nk herhangi bir eye, zne uymayan ekilde inanmak demek, imanszlk anlamndadr. Nitekim bu trden inanan yahudilerin Allaha ve ahiret gnne iman etmediklerini yce Allah kitabnda ak bir ekilde ortaya koymaktadr. Rabbimiz yle buyuruyor: nsanlardan yleleri de vardr ki, inanmadklar halde Allaha ve ahiret gnne inandk derler. (Bakara: 2/8)

35

Dorusu yahudilerin Biz Allaha inanyoruz gibi szleri iman deildir. nk bunlar, Hz. Uzeyir Allahn oludur, diyorlar, byle inanyorlar. Yine yahudilerin Biz ahiret gnne inanyoruz szleri de iman deildir. nk bunlarn ahiret gnne imanlar, kitapta belirtilen anlamda deildir. nk bunlarn bu husustaki dnce ve inanlar yledir: Bu hareketleri, onlarn: Bize, cehennem atei sayl bir ka gnden baka dokunmayacak demelerinden ileri gelmektedir. (Al-i mran: 3/24). Yine bunlar hakknda yle buyuruluyor: Yahudi yahut hristiyan olandan bakas cennete girmeyecek, dediler. (Bakara: 2/111) te tpk bunlar gibi mlhidlerin, dinsizlerin Allaha inanyoruz gibi szleri de iman deildir. nk bunlara gre Allah, mutlak vcuddur. Bu mutlak vcudun da harite, darda herhangi bir vcudu yani varl yoktur. Nitekim bu dinsizlerin meleklere, kitaplara, peygamberlere ve ahiret gnne imanlar da gerek anlamda iman deildir. nk bu dinsizler her eyi hayalden ve seraptan ibaret sayyorlar. Bazan da, Azab szc iddet ve ceza anlamnda deil, uzubet yani tatllk ve haz anlamndadr diyorlar. te bu, ahiret gnne iman etmek anlamn tamaz. nk bunlarn ahirete imanlar, bildirilen gerein ve vasfnn aksine bir inantr. Hi drst bir inanca sahip olan bir mslmann, bu zndklar tasavvuf ehli diye adlandrmas mmkn olabilir mi? Bu kafirlerin, tasavvufun deerini yitirmeye neden olan zndklarn, szde tasavvufularn hi tasavvuf ehli diye adlandrlmalar mmkn olabilir mi ki? Oysa gereki dnen, drst mslmanlara gre tasavvuf, peygamber ahlakla ahlaklanmak, tertemiz ve prl prl olan Muhammed eriata balanmaktr. Bunu hem ilim ve hem amel noktasndan byle anlamak ve byle gtrmektir. Yoksa muattla denen sapk zndklarn, sofistlerin ve dehrilerin grnden kaynaklanan bir tasavvuf deil. nk bu dinsizlerin yaptklar, onlarn kfrlerini, dinsizliklerini keif adyla artrmak oluyor. Bu batl ve dinsizlik savunucularnn sapklklarn ortaya koymak, batllarn nlemek ve onlar rezil etmek iin durumlarn ortaya koymak gerekiyor. Bu adamlar, kendilerine her trden delil, hccet ve brhan sunulmasna ramen yine de lanetlenmi olan bu zndklar, zndklklarn isbata, ortaya koymaya alrlar. Bu gibi eylerin zndklklarndan dolay kendilerine keif diye grnd gerei de anlatlmasna ramen yine de inadlarn srdrrler. Kald ki bu gibi eylerin ne olup olmadklar noktas irfan ehlince zaten bilinen bir gerektir. imdi kalkp keif ve ayan yoluyla malumdan sz etmek, aslnda mmkn olabilecek eylerden kabul edilmez. nk ibareler malumun halini anlatmaktan uzaktr, ksrdr. Keif yoluyla da bundan szedilemez. Kalkp bu gibi eyleri kitaplara ve risalelere koymann da anlam yoktur. Hele bunu hccet ve delillerle isbata gitmeye de asla gerek yoktur. nk malum zaten bilinen bir eydir. zellikle de gerek akl, bunlarn zndklklarnn batl olduunu, dayandklar temellerin de hep kibir ve gurur olduunu, ikinci derecedeki dayanaklarn da hep sapklklardan ibaret olduunu ortaya koymu bulunmaktadr. Hep syledikleri muhallerden yani olamazlardan ibarettir. Akl da zaten byle bir eyi reddetmektedir. Zira bu zndklarn ileri srdkleri eylerin benzeri, bunlardan ok nceden gemi olan kafirlerden ortaya km deildir. Hatta mecusi denen ateperestlerden, mriklerden bile bu zndklarn syledikleri anlamda bir sz kmamtr. te bu bakmdan nasl ki, bu kafirlerle mnazaraya girmenin bir manas yoksa, sofistlerle de benzer mnazaraya girmenin hi anlam yoktur. Bunlar ne akla dayal delilleri, ne de nakle dayal kantlar kabul ederler. Hibirisini kabul etmeyip hepsini reddederler. Aslnda bunlarn dinsizliklerinin en doru ve direkt aresi, zm, Allahn yaln klncdr, boyunlarnn 36

vurulmasdr. nk Azlarndan ne byk sz kyor? (Kehf: 18/5) yetine ramen ok ileri giderek u szleri samalyorlar ve yle diyorlar: Kim ilahlk davasna kalkrsa, o kimse bu davasnda doru ve samimidir. Dorusu bu lanetli adam akla dayal tm delilleri, ayn ekilde sem ya da nakle dayal tm muhkem delilleri yalanlyor. Oysa gerek akla dayal ve gerekse nakle dayal her manadaki deli, lahlk davasna kalkan yaratklarn tm, yalanc kafirlerdendirler ve bunlar kyamet gnnde de hsrana kalacak olanlardr. nk yce Allah byleleri iin yle buyuruyor: Onlardan her kim Ben Ondan baka bir ilahm derse onu cehennemle cezalandrrz. Biz zalimleri byle cezalandrrz. (Enbiya: 21/29) Yine lanetli Firavundan hikaye olarak yce Rabbimiz bunlarn durumlarn ylece ortaya koymaktadr: (Firavun), ben sizin en yce Rabbinizim, dedi. Allah da onu, sorun ve ilkin (ahiretin ve dnyann) azabyla cezalandrd. (Naziat: 79/24, 25) Eer bir kimse davasnda doru ve samimiyse, ne cehennemlik olur, ne zelil olur, ne de ceza gren zalimlerden olmu olur. yetle ifade olunduuna gre, mademki byleleri zalim, ceza gren, zelil ve cehennemlik olan bir durumdaysalar, bunlarn doruluundan ve samimiyetlerinden sz edilemez. Yine bunlardan biri de bu sama adamlarn sama szlerine benzer ifadeler kullanarak u iren szleri sarfetmitir: Aslnda putlara tapanlarn tm, Allaha ibadet etmektedir. Fakat ibadet etme izgisinde ve yolunda yanlmtr. Dorusu Hz. Msa (a.s.), Hz. Harun (a.s.)u srf buzaya tapmay yadrgamasndan tr azarlamtr. Hz. Harun da tekiler gibi buzaya tapmamas nedeniyle, azar iitmitir. nk Hz. Musa, Hz. Haruna gre Allah ok daha iyi tanyordu. imdi bu adamn samalklarna bak bir kez. Sapkl ve azgnl aka ortada olan bir zndk herif, buzaya tapanlara gre, alemlerin Rabbi olan yce Allah, Hz. Harun onlardan ok daha az biliyor ve tanyormu. Bunlar, buzay ilah edinenleri bu inanlarnda isabetli olduklarn ve fakat ona ibadet etmekte yanldklarn ileri sryorlar. Oysa yce Allah, bu samalklar ileri srenleri bir ok yetlerinde yalanlamaktadr. Bu gerei tm slm ve mslman alimleri bilirler. imdi bu yetlerden bazlarnn meallerini sunmaya alalm: (Tura kan) Msnn arkasndan kavmi, ss eyalarndan bir buza heykeli yapp onu ilah edindiler ki, onun bir brmesi vard. Grmediler mi ki, buza kendileriyle konuamyor, onlara bir yol gsteremiyordu. Fakat ona (ilah diye) tutundular ve zalimlerden oldular. (Araf: 7/148) Bir dier yette de Rabbimiz yle buyuruyor: Buzay ilah edinenler var ya! Onlarn bana Rablerinden bir gazab ve dnya hayatnda bir horluk gelecektir. Biz, Allaha iftira edenleri ite byle cezalandrrz. (Araf: 7/152) imdiyse bir baka yette u ifadeleri gryoruz: Msa, fkeyle, kederle derhal kavmine dnd... (T H: 20/86). Bu yetten sonra gelen devamndaki yetlerde yle buyuruluyor: Derken, Samir onlara bir buza heykeli kard ki, brmesi vard. Bunun zerine (Samir ve adamlar), te sizin de ilahnz, Msann 37

daha ilah budur. Fakat Musa bunu unuttu da aramak iin Tr dana gitti dediler. Grmyor myd ki, o (buza) kendilerine sz iade edemiyor, ne bir zarar, ne de bir fayda vermeye gc yetmiyordu. (T H: 20/88, 89) Daha sonra yetlere devamla yle buyuruyor: nceden Harun, kendilerine: Ey kavmim, andolsun, siz bununla denendiniz. Rabbiniz ok esirgeyendir. Bana uyun ve buyruuma itaat edin, demiti. (T H: 20/90) Hz. Harun buzaya tapan yahudilere denmesi gerekeni syledi. Yine devamndaki bir yette de yle buyuruluyor: (Ms da gelince:) Ey Harun! demiti. Onlarn saptklarn grdn zaman seni onlara engel olmaktan alkoyan neydi? Niye bana uymadn, emrime ba m kaldrdn? (T H: 20/92, 93) Yine devamndaki yetlerde u ifadeleri okuyoruz: stne kapanp bel bkerek nnde eildiin ilahna bir bak; biz onu mutlaka yakacaz, sonra darmadan edip denizde savuracaz. Sizin ilahnz yalnzca Allahdr ki, Onun dnda ilah yoktur. O, ilim bakmndan her eyi kuatmtr. (T H: 20/97, 98) ayet mmknlerden herhangi bir eye tapan, kulluk eden bir kimse, bu zndklarn iddialarna gre, Allaha ibadet etmitir, nk tm kainat varl, bizzat Allahn kendisidir, samalklarndan hareket edersek, o zaman, buzann varl da Allah olmas gerekirdi. Yani zarar ve yarar verebilen, konuan, yaratan ve her eye malik olan Allah -haa olmas gerekirdi, bunlara cevap verebilirdi. nk sonuta sz bu noktaya gelmektedir. Hal byle olunca, buzaya tapanlarn, onu ilah edinmeleri durumunda dalalete sapanlar, iftira edenler durumuna dmemeleri gerekirdi. Evet bunlar bu durumda bir fitne olmamalydlar, zalim olmamalydlar. Ayn zamanda konumayana, doru yolu gstermeyene, kendilerine sz iade edip cevap vermeyene, zarar ve yarar verme gcne sahip olmayana ibadet etmemeleri gerekirdi. Bu durumda bu adamlar buzaya taparlarken, buzaya kul olanlarn: Bu sizin de ilahnz, Msnn da ilahdr szlerinde doru olmalar gerekirdi. Bunlar srf ibadeti buzaya tahsis etmeleri sebebiyle mademki yanlmlar, mademki yanlmamalar iin tm varlklara kulluk etmeleri ve ibadette bulunmalar gerekir, o zaman gerekeleri nedir? Oysa ileri srdkleri tm dnceler ve deliller batan sona dek batldr. nk byle bir gr, her eyden mnezzeh olan yce Allah yalanlamaktadr. Yce Allah bu dinsizlerin, eytanca vesveseye kaplanlarn bu trden iddialarndan tamamen mnezzehtir. YNE BU DNSZLER Yine bu dinsizlerin eytann kardeleri ve yandalar olduklar unutulmamaldr. Bunlar kurduklar tuzaklarla, cahil ve bilgisiz kimseleri aldatrlar. Bunlar da kendileri gibi sptrlar. nk bu zndk ve dinsizler kendi dncelerini yaymak iin u yeti kendilerince delil gsterirler: Dou ve bat Allahndr. mdi nereye ynelseniz Allahn yz oradadr. (Bakara: 2/115) Yine bir dier yeti de kendilerine delil olarak gsterirler: Rabbin, yalnz kendisine tapmanz, emretti. (sra: 17/23) imdi bu dinsizlerin dinsizliklerini birinci yete gre, yani Bakara (115)e gre, nasl ortaya koymaya altklarn grelim. Bu zndk ve dinsizler, kendi grlerine uydurmak iin: Vechallah (Allahn yz ifadesini, Allahn zat diye yorumluyorlar. Yoksa, slmn, ibadet iin ngrd ve mslmanlarn yzlerini dndrmeleri gereken yer olarak deerlendirmiyorlar. Oysa hak ve gerek olan, aka bilinen, yzn dndrlmesi gereken yer demektir. Zira din kurallarna uygun olan, slm ve mslman limlerin icmana da uygun 38

deni budur. cma bu noktadadr. Kald ki zaten bizzat yetin ba taraf yani: Ve lillahilmeriku velmaribin ba taraf bu gerei gsteriyor. Bu, dou ve bat ynlerine delalet ediyor. Yani dou ynleri de bat ynleri de tm Allahndr, demek istiyor. Yoksa yette: Allah doudur ve batdr gibi bir anlam yoktur. Eer byle bir anlam var olsayd, o zaman yetin yle olmas gerekirdi: Vallahulmeriku velmaribu Allah doudur ve batdr, olurdu ve: Ve lillahil meriku velmaribu yani dou ve bat Allahndr, olmazd. Oysa bilinen bir gerek vardr ki, yette yer alan Semme edat yer ve mekan gsteren bir edattr. Halbuki yce Allah cihet (yn) ve mekandan mnezzehtir. Herhangi bir eyin deiik yerlerde, ayn anda bulunmas mmkn deildir. Bunun batl ve geersiz olduu zaten aklen bilinen bir gerektir. Bu dinsizlerin yeti yorumlamalarna bakldnda, yce Allahn bir tek yerde (mekanda) olmas gerekirken, aksine ayn anda bir ok yerler ve cihetlerde olmas gerekir yani kiiler farkl olarak hangi ynlere dnyorlarsa, Allahn tm o yn ve yerlerde olmas gerekir. Byle bir gr dorusu muhal zerine muhal, olamazlk zerine bir baka olamazlktr. Bununla birlikte bu, aka bir hem kfrdr ve hem sapklktr. kinci yette de yle bir inkara gidiyorlar. sra (23) yetindeki inkarlar da yledir: Bu adamlar yetin banda yer alan Kad fiilini (hakeme ve kaddere) yani hkmetti, takdir etti olarak yorumluyorlar. Bu yorumlar da yine hem din kurallarna ve hem mfessirlerin icmana aykrdr. Oysa slm kurallarna, peygamberlerin icmana uygun olan Evcebe ve Emere yani vacip oldu, gerekli oldu, emretti olarak tefsir etmemektedirler. Ayrca dinde bayraklam olan slm limleri ve mctehid imamlar bir tarafa, kukusuz sradan mslmanlar bile bilirler ki, Putperestler ve mrikler, eer putlara tapmakla Allaha ibadet ediyor olsalar ve ancak ibadet tarzlarnda yanlmlardr gibi samalklarnn aslsz ve byle sylemekle yalancdrlar. Yani Ftuhat- Mekkiye adl kitabnda Muhiddin Arabnin savunduu gibi deil. nk bu adam, yce Allahn Kurnnda akca bildirdiinin aksine, dini ldrmtr. Mrik olmulardr. Bir de bunlar yce Allahn: Rabbimiz! Allaha yemin ederiz ki, biz mriklerden deildik. (Enam: 6/23) yetini de yalanlam oluyorlar. Dorusu ibadet yolunda yanlan ve hata eden bir kimse mrik olamaz. Zira tm akl erbabnca bu, byledir. imdi bunlarn aslnda ilah olmayan ve ilahlklar sadece isimden ibaret saylan bir takm eyleri ilahlar olarak kabul ettiklerini rendik. Bu adamlar Cibte, eytana, tauta, rics (pis ve murdar eyler)e, putlara, azl iblise, yardm edebilmekten aciz yaratklara ibadet ediyorlar. Bylece Allaha e ve denkler edinerek, bu e ve denklere ibadet ediyorlar. Yce Allah btn bunlar haber verdii gibi, bunlara ibadet ve kulluktan saknmay, uzak durmay emretmi, doru yolu gstermek iin de yle buyurmutur: Sonra onlarn (kyamet gnnde): Rabbimiz Allaha andolsun ki biz mriklerden (ortak koanlardan) deildik, demelerinden baka areleri kalmayacaktr. (Enam: 6/23) yet devamla yle buyuruyor: Bak ki, nasl kendilerine kar yalan sylediler ve uydurduklar eyler kendilerinden sapp gitti. (Enam: 6/24) Daha sonra yce Allah bir baka yetinde yle buyuruyor: Allah brakp da taptklarnz, sizin ve atalarnzn takt bir takm isimlerden baka bir ey deildir. Allah onlar hakknda herhangi bir delil indirmemitir. (Yusuf: 12/40)

39

yette u geree iaret edilmektedir. Sizin ilah diye adlandrdnz eyler, aslnda sizin isim vermedinizden ibaret kalmaktadr. nk bunlar, ilahla asla layk deildirler. nce bir takm eylere ilah diye ad veriyor, sonra da bunlara tapnmaya balyorlar. Bu halleriyle onlar adeta asl ve esas olmayan bir takm uydurma isimlere tapnyorlar. Bunlar aslnda sadece isimden ibaret eylerdir. Ad var, kendisi olmayan eylerdir. ayet putperestler, bu halleriyle Allaha ibadet ediyor ve ancak ibadet yollarnda ve tarzlarnda bir yanllk olduu iddialarnda isabetli olmu olsalard, bu takdirde bu adamlarn: Biz mrikler deildik szlerinde yalanc olmamalar gerekirdi. lahlkla ilgisi olmayan ve sadece isimden ibaret olan bu varlklara ilah adn vermekte de yalanc olmamalar gerekirdi. Ayn zamanda bu eyleri ilahlar olarak adlandrmakta da iftirac durumuna dmemeleri, bu konuda da yalanc olmamalar gerekirdi. Yce Allah yle buyuruyor: Andolsun ki biz, Allaha kulluk edin ve Tauttan saknn diye emretmeleri iin her mmete bir peygamber gnderdik. (Nahl: 16/36) Yine Rabbimiz bir baka yette de yle buyuruyor: (Put, eytan, eriat d sistem ve benzeri olan) Tauttan kan ve ona kulluk etmekten uzak dur, tamamen Allaha ynelenlere gelince; onlar iin mjde vardr. (Zmer: 39/17) Bir dier yette de yle buyuruluyor: De ki: Allah katnda yeri bundan daha kt olan size haber vereyim mi? Allahn lanetledii ve gazebettii, aralarndan maymunlar, domuzlar ve tauta tapanlar kard kimseler. te bunlar, yeri (durumu) daha kt olan ve doru yoldan daha ziyade sapm bulunanlardr. (Maide: 5/60) imdi de bir baka yet meali: Kendilerine Kitaptan nasip verilenleri grmedin mi? Putlara ve batla (lahlara) iman ediyorlar, sonra da kafirler iin: Bunlar, Allaha iman edenlerden daha doru yoldadr diyorlar. (Nisa: 4/51) Anlatldna gre, iki yahudi olan Hayy b. Ahtab ile Kab b. Eref, yanlarna daha baka yahudileri de alarak bir grup halinde Mekke mriklerine, Kureye gittiler. Kureylilerle birlikte hareketle, Hz. Muhammed (s.a.v.)le savamak konusunda anlatlar. Mekkeli mrik Kureyliler, kendilerine gelen bu yahidelere: Siz kitap ehlisiniz, bize gre, siz Muhammede daha ok yaknsnz. Bu bakmdan, bizi tuzaa drmenizden endie ediyoruz, size gvenimiz yok. Size gven duymamz iin, siz, bizim ilahlarmza, putlarmza secde edin ki, gnlce huzur iinde olabilelim diye teklifte bulundular. Bunlar da gereken ekilde istenileni yaptlar. te bu, yahudilerin Cibte ve tauta iman etmeleri anlamnadr. Nitekim yce Rabbimiz bir yette yle buyuruyor: O halde, ricsten (pislikten, putlardan) saknn. (Hac: 22/30) Bu yette yer alan Rics kelimesi putlar anlamnadr. nk ayrca yette yer alan ve den-dan anlamna gelen min cer edat, burada aklama anlamnadr, yani beyaniyedir. Bir baka yette ise Rabbimiz yle buyuruyor: Onlar (mrikler) Onu brakp yalnzca bir takm diilerden (dii isimli ilahlardan) istiyorlar, ancak inat eytandan dilekte bulunuyorlar. Allah onu (is tek vea dilekte bulunduklar varlklar) lanetlemitir. (Nisa: 4/117 ve 118) yette diiler diye yer alan inas szc, Lat, Uzza ve Melekler anlamnda gemektedir. nk mrikler, melekleri dii olarak kabul ediyorlar ve hatta, melekleri Allahn kzmalar diye adlandrmaktadrlar. Oysa yce Allah bundan yce ve mnezzehtir. Kald ki meleklerde de erkeklik ve diilik diye bir durum szkonusu deildir. 40

imdi de bir baka yet meali, Rabbimiz yle buyuruyor: Kendileri yaratld halde hibir eyi yaratamayan varlklar (Allaha) ortak m kouyorlar? Halbuki (putlar) ne onlara bir yardm edebilirler ne de kendilerine bir yardmlar olur. (Araf: 7/191-192) imdi de dier bir yet meali, Rabbimiz buyuruyor ki: nsanlar Allah yolundan saptrmak iin Ona ortak kotular. De ki: stediiniz gibi yaayn! nk dnnz ateedir. (brahim: 14/30) Yine Rabbimiz yle buyuruyor: (Ey kafirler!) Allah brakp da taptklarnz, sizler gibi kullardr. (Araf: 7/194) Eer puta tapanlar, iddialarna gre Allaha ibadet ediyor ve fakat ibadet etme yol ve tarznda yanlyor idiyseler, bu durumda, mabutlarnn yani tapndklar eylerin, Cibt, taut, Rics, diiler ve huzurdan kovulan eytan, yardm ve destek vermekten aciz olan mahluk yani yaratk olmazlard. Bu tapnlan eyler Allaha eler, denk tutulan eyler olmazd. Bu gibi eylere kullukta bulunanlar da bunlara kulluk ediyor denmezdi, ayn zamanda bunlar da kendileri gibi kullar olamazlard. Aksine hepsi de alemlerin Rabbi olan yce Allaha ibadet ediyor oluyorlard. Bu anlatlanlar erevesinde anlalyor ki, puta tapanlarn, aslnda Allaha kullukta bulunuyorlar iddiasn ileri sren bu zndk ve dinsizler, yce Allahn muhkam olan kitabnda aka bildirdii eyleri ve gerekleri yalanlam oluyorlar. KY YANILTAN BAZI TERMLER Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta vardr. Yce Allahn ltuflarna ermi olan ariflerin kullandklar terimlerden habersiz olan kimselerin ayaklar bu noktada kayabilir ve tehlikeye debilirler. Bu terimleri ylece sralayabiliriz: Mutlak vahdet, Fena, Beka, Cem ve tefrika gibi. nk zndk ve dinsizler de ayn terimleri, kendi zndklarn, dinsizliklerini, arlklarn kabul ettirebilmek iin alyorlar ve bunlar, ariflerin anladklarnn dnda farkl bir anlamda kullanyorlar. Ksaca bu terimleri zndklk, dinsizlik, slm dininden kma, doru yoldan ayrlma manalarnda deerlendiriyorlar. Dolaysyla bu gibi konulardan habersiz olan, ii bilmeyen zavalllar da ayn ifadeleri grdklerinden bunlara aldanyor ve gerek anlamdaki ariflerin de ayn anlamda kullandklar gibi bir dnceye kaplyorlar. Oysaki zndklarn bu ibarelerden kasdettikleri eyler, din iin bir musibet ve deerli saliklerin bundan ne amaladklarn bilmemeleri yznden de bir cehalettir. Dolaysyla gerek ariflerin de bu terimlerle ayn eyleri amaladklar gibi bir fikre saplanp kalyorlar. Sonuta da ariflere olan iyi niyeti bakmndan ve zndklk ve dinsizlie dyorlar ya da arifleri de aynen o kt inanca sahip kimseler gibi deerlendiriyorlar. te ben imdi burada, mslmanlarn yanlmamalar ve hataya dmemeleri iin, ariflerin bu ibare ve terimlerden ne gibi bir anlam kasdettiklerini ortaya koymak iin bir uyarda bulunacam. Bu zndk ve dinsizlerin ad geen terimleri nasl asl anlamlarndan baka manalara evirdiklerini de gzler nne sereceim. Byle umulur ki mslmanlar saptmaktan, doru yoldan ayrlmaktan kurtulurlar, dinsizlie sapmam olurlar. Ayn zamanda arifler hakkndaki yanl dnceden de, sui zan beslemekten de kurtulmu olurlar. nk ariflerle mlhidler arasndaki fark, ariflerin Allahn veli kullar olmalar, mlhidlerinse Allahn dmanlar olmalardr. 41

MUKADDME Konuya girmezden nce, bu mlhid denen dinsizlerin szlerinin aklamak gerekir. Bir de ariflerin bu terimleri hangi anlamda kullandklarnn tefsirini ve yorumunu yapmak icabeder. Bylece ariflerin makam ve dereceleri, mertebeleri renilmi olsun. nk saliklerin yani tasavvuf ve tarikat yolunda yryenlerin, Allaha gidi yolunda bir takm mertebeleri vardr, dereceleri vardr. Dolaysyla bir dereden dier birine gei, ancak birinci dereceyi yaadktan ve onun gereini yaptktan sonra mmkndr. imdi srasyla bu dereceleri grelim: 1- Tahliye (Noktal Ha ile): Kiinin kalbini tm kt ahlak ve huylardan arndrp temizlemesidir. Zira ahlak- zemime diye bilinen kt ahlakn ba dnya sevgisidir. Bata kii kalbinden dnya sevgisini atmaldr. te buna tahliye (noktal Ha ile) denir. 2- Tahliye (Noktasz Ha): Allah tarafndan sevilen, Onun honutluunun kazanlmasna sebep olan gzel ahlak ile bezenmektir. Bu, bizzat Hz. Peygamber (s.a.v.)in yaad ahlaktr. Eer bu ahlakn ne gibi eylerden ibaret olduunu renmek gerekirse, mam Gazalnin hyau Ulmid-Dn adndaki kitabnn nsan tehlikeye gtren huylar ve insan kurtulua ynelten gzel ahlak blmn okumak gerekir. 3- Tecell: Bu, ilah nurlarla kalbin aydnlanmas, nurlanmasdr. te bu dereceye gelindiinde keif szkonusu olabilir. Ancak bu derecenin de yine kendisince mertebeleri vardr. yleki: a) Kainatn kefi mertebesi: Buna ayn zamanda sfl yani daha alt derecedeki melekt aleminin kefi, bilinmesi ad da verilmektedir. b) lah fiillerin kefi mertebesi. c) lah sfatlarn kefi mertebesi. 4- Zat nurlarnn tecellisinin kefidir. te bu drdncs derecelerin sonuncusudur. Salihkelr, bu mertebeleri elde edebilmek iin, istidat ve kabiliyetlerine gre farkl derecelerde olabilirler. KURANDAK MERTEBELER imdi dier bir noktaya deineceiz. u gerek iyice bilinmelidir ki, Kurn- Kermde adlar geen velilerden, salih diye adlandrlanlarn ulaabildikleri en st mertebe, ehitlerin derecelerine gre, en alt derecedir. ehitlerin ulaabildiklerin en st dereceyse, sddklarn en alt mertebesidir. Sddklarn varabildikleri en st derece, neblerin mertebelerinin en alt mertebesidir. Neblerin elde ettikleri en st derece ise, rasllerin en alt mertebesidir. Bizim peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)in derecesiyse, teki btn rasllerin en st derecelerinin zerinde bir derecedir. Ksaca velilerin ulaabildikleri her derece ve mertebenin en st ve kemali peygamberlere aittir. Yoksa cahil tasavvufcularn ileri srdkleri gibi, veliler peygamberlerden stn deildirler.

42

Tarikat erbabndan tahkim ehli olanlara gre, ilim yani bilgi sahibi olmak, hal ehli olmaktan ok daha stn ve deerlidir. nk hal ehli olmak, ilah nurlarn tecellisi srasnda, salikin nefsinde meydana gelen bir keyfiyettir. Ancak, gerek tarikattan habersiz olanlar, hal ehli olmann ilim ehli olmaktan stn olduunu ileri srerler. nk bunlar cahil kimselerdir, tarikatn da ne olduunu bilmeyenlerdir. Dier taraftan bu adamlar, hal ehli olmann ilim ehli olmaktan stndr diye savunurlarken, kendilerinin uzletinin ilim olduunu ileri srmelerindendir. Oysa bunlarn ilimden uzak kalmalar, hal ehli olmann da ne olduunu bilmemeleri, bir de bu teklif dnyasnda (sorumluluk dnyasnda) en byk hicaplarla kapl bulunmay bilmemelerindendir. Bunun da nedeni, halin yaknlk olmasndandr. Yoksa hal, kiiyi Allaha yaklatran emir ve ameli ngren ilimdir. Bu da zaten kiiyi bizzat Allaha gtrp laklatran eydir. Eer byle olmam olsayd, ilim ehlinin kitap ykl eekten bir fark kalmazd. Dier taraftan dnya alp kazanma yeridir. Ahiret ise, ba alma ve hibe verilme yeridir. Eer bir kimse henz dnyadayken bir hibe ve baa ererse, bu, onun amelinin bir rndr. Ancak bu, onun ahiretteki meyvesinden, rnnden bir ey eksiltmeye neden olur. Bunun iindir ki, hal ehli olanlar, dualarnda, lmleri srasnda hal ehli olmamay hep istemilerdir, arzulamlardr. te sahabeden -Allah kendilerinden raz olsun- fazlaca hal zuhur etmemesinin srr burada yatmaktadr. Oysa buna ramen sahabe, velayetin en st derecesindeydiler. Fakat onlar, bu dnyada bir ey istemiyorlard ki, ahirette en st derecelere ulaabilsinler. Kiiye delil olarak: lim ehli olmak hal ehli olmaktan daha ereflidir szne sarlmak yeterlidir. Baka bir eye bakma. nk Hz. Peygamber (s.a.v.)e, yce Allah, halini, hal ehli olmasn artrmasn emretmemitir. Yce Allah! Hz. Peygambere, ilminin artrlmas iin dua etmesini emretmitir. Nitekim Rabbimiz yle buyuruyor: ...ve: Rabbim! Benim ilmimi artr de. (T H: 20/114) Ancak tm peygamberler hem ilim ve hem hal ynnden tm kemalleri ve stnlkleri kendilerinde toplam bulunan insanlardr. Ancak peygamberler, peygamberlik nuru bakmndan iin hal ynne pek bakp ona nem vermezler. Bu bakmdan peygamberler asndan halin varl ile yokluu arasnda bir fark gzetilmez, her ikisi de eit olarak grlr.u Peygamberlerin haldeki kemallerinin stnlne ramen yine de peygamberlerin ahiretteki derecelerinden hibir ey eksilmez. Nitekim bizim peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), istirak ve fena fittevhid derecesinde fani olmak noktasndan peygamberlerin en mkemmelidir. O (s.a.v.), kesinlikle Melik ve Mecd olan yce Allahdan baka asla hibir eye iltifat etmez, dnp bakmaz. te Hz. Peygamberin bu hali bize yol gstermelidir. Durumu byle olan ahir zaman peygamberinin fiilini yce Allah, Bedir sava gnnde kendi zatna izafe etmi ve yle buyurmutur: ...attn zaman da sen atmadn, fakat Allah att (onu). (Enfal: 8/17) Bu yette yce Allah, Hz. Peygamber (s.a.v.)in hal ynnden kemal dereccesinde olduuna iaret buyurmaktadr. Oysa yce Allah, Hz. Davudun filini kendisine izafe etmemiti. yle buyuruyordu: Davud da Caltu ldrd. (Bakara: 2/251). Bu yette ldrme fiili bizzat Hz. Davudun kendisine izafe edilmitir. Dier taraftan, Arifler ilah tecellilere, nurlara erimeleri srasndaki srlar iki makam zeredir. Nitekim bu noktaya mam Gazal de iaret etmitir.

43

Birincisi: Kendilerinin dnda tm kainatn bunlarn nazarnda yok saylmas, izmihlali. Bu hal, onlara gre bir takm kir ve paslarla, eksikliklerle bulanmtr. te onlar bu durumdaki hale Fena fittevhid adn veriyorlar. Bunlar havastan olan kimselerdir. kincisi: Bu halden daha ileri bir duruma gemek, terakk. yleki kendi nefsini ve hem zahiri, hem de batn halleri mahedeyi kaybetmek, bunlara deer vermemek, bundaki fena mertebesini de nemsememektir. te Arifler bu durumdaki hale de, Fena fittevhidde fani olmak adn veriyorlar. Bu hal de havassulhavassn halleridir. Yani olduka sr sahibi ok zel kesimin lalleri. Bu haldeki insanlar iin: Onun yznden (zatn)dan baka her ey yok olacaktr. (Kasas: 28/88) yeti hem zevk ve hem hal durumunu alm olur. Oysa bunlar dndaki mminlerin bu yetten anladklar ise ilm ve iman manada bir zevktir. ncekilerinse ilm ve iman manann yannda daha ileri merhaleler kat ederek ii hal ve zevk haline getirmeleridir. Zevk duymak demek: Kiinin o hal ile vasflanmak suretiyle, bu halin kendisinde meydana gelmesi ve bu duruma ermesidir. lim ise: Bu meseleyi brhan ve delillere bal olarak bilmektir. Bunun da dayand ey, kyastr. Mesel Gnein doarak evreyi aydnlatmasna bakarak, yldzlarn aydnlnn kaybolmas gibi. te belli bir dereceye eren Arifler de, iman ve tecelli nurlarnn domas ile, kainatn varln, Gnee kyasla yldzlarn varln yok saymaya benzer bir anlaytr. Yldzlar inkar deildir, kainatn inkar burada szkonusu deildir. Dolaysyla bu gibi eyleri dinlemek suretiyle kabullenmek ve bunlara boyun emek gerekir. Daha nceki renilen bilgilere bakarak bunun aykr ve muhalif bir ey olduu sanlmasn. nk nceki bilgilere gre, keif yoluyla zaten bilenene yani maluma ulamak, herhangi bir brhan ve delil olmakszn ortada olan gerei yani ayan bilmektir. Oysa burada zikredilen ey, kefin tahakkuku ve gereklemesine ilikin ortaya brhann ve delilin konmasdr. Yoksa keif yoluyla malumun yani bilinenin kantlanmas ve isbat meselesi deildir. Bu bakmdan mmteni yani olamaz olan birincisi deil, ikincisidir. Fena fettevhidde fani olmann semeresi yani meyvesi, kulun fiillerinin yce Allahn fiillerinde, tasrifinde ve hareketlendirilmesinde kaybolmasdr. Yce Allahn yetinde iaret ettii gibi fiillerini kendi nefsine nisbette kaybolmaldr. Rabbimiz yle buyurmutu: Attn zaman da sen atmadn, fakat (onu) Allah att. (Enfal: 8/17) Nitekim aadaki kuds hadis de bu mertebedeki hale iaret ediyor: ... Kulum bana nafile ibadetlerle de yaklamaya devam eder. Nihayet ben onu severim. Ben kulumu sevince de artk onun iiten kula, gren gz, tutan eli, yryen aya mesabesinde olurum. (1) te btn bu hallere Fena ad verilmitir. Geri her ne kadar glge ve ahs her ikisi de var iseler de, yine de buna Fena yani yok olu ad verilmitir. Tpk Gnein nurunun evreyi aydnlatmas durumunda yldzlarn var olularna ramen grnmemeleri gibi, fena mertebesinde olan kimse de, ilah nurlarn tecellisiyle, kainatta var olanlara ramen bunlar grmezlikten gelir. ou zaman resmi Fakih, bu sz iitir de, bunlar akla uymayan sama eyler sanr, oysa durum onun sand gibi deildir. Fakat onlar bununla doru yola girmek arzusunda olmadklar iin Bu eski bir yalandr diyecekler. (Ahkaf: 46/11) Yoksa bunlarn kendisinden hali olduklar, habersiz olduklar eyler, acizlerin aldatmacalarndan ibaret olan bir ey deildir. Bylelerinden meliklerin, krallarn hazinelerini 44

boaltmak, almak gerekir. nsanlar adeta, altn ve gm madenleri gibidirler. Gnller de maarif yani bilgi cevherlerinin madenleridirler. Bunlardan kimisi nbvvet, risalet, ilim, marifetullah madeni olaca gibi, kimisi de hayvan ehvet ve istekler, eytan huylar madenidirler. Huccetul slm mam Gazzal der ki: Kulun, mutlaka amalanan hale erebilmek iin o hali arzulayan zevk ehlinden olmalar gerekir. Eer bunlardan olamazsa, hi olmazsa ilim ehlinden olsun, eerundan da olmazsa hi yoksa iman ehlinden olsun. nk bu sayede: Allah sizden inananlar ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle ykseltsin. (Mcadele: 58/11) Nitekim daha nce bizim Makasd adl kitabn erhinde de belirttiimiz gibi, biz u anda temenni yani dilek denizinin sahilinde bulunuyoruz. Buradan tevhid denizinden avula almaya alyoruz. Bu da ancak imkan orannda olabilmektedir. unu da itiraf ederek diyoruz ki, buraya gidi herhangi bir brhan ve delile gerek duyulmakszn ak bir ekildedir, ayandr. Arifler katnda Fena, kainatn varlna ramen, yani varln kabul etmekle birlikte, bunu adeta yok olmu kabul etmekten ibarettir. Yine kendi fiillerini kendilerine nisbetten uzak durmak, grmezlikten gelmektir. Arifler katnda Beka: lah ahlak ile ahlaklanmaktan ibarettir. Beer vasflarn meydana getirdii kir ve bulanklktan uzak durmak demektir. Bunlara gre mutlak vahdet, daha nceden de iaret olunduu gibi, varlklar arasnda yalnzca Allah mahede etmekten ibarettir. teki varlklarn varlna ramen onlar adeta yok saymaktr. Yani ilah nurlarn tecellileri srasnda bunlarn grnemezliidir. Tpk, gndz gnein kmasyla ve dnyay kendi nlaryla aydnlatmas yannda, gndz yldzlarn var olmalarna ramen grnemezlikleri gibi. Arifler katnda Cem: Kiinin, tm varlyla ibadete ynelerek ve bunu dnerek, Allahdan baka hibir eyi dnmemesi, akla getirmemesi halidir. Yani Allahtan baka bir cevap kaygs veya bir baka kayg tamakszn srf Allaha ynelmesi haline cem denir. mam Ebul Kasm el-Kueyr, Kalblerin Nahvi adn verdii kitabnda, vahiy bilgisi yani Arap dilbilgisi kurallaryla, ariflerin bu marifetlerine iaret etmektedir. Bu eserinde diyor ki: Cem ikiye ayrlr. a) Sahih yani salim cemi, b) Mkesser cemi (krk oul). Nitekim Ariflerin cem adn verdikleri ey de ikiye ayrlr. a) Sahibini kurtaran, eriat adab ve kurallarn korumakla birlikte, kemal derecesinde vecd de ayrca galebe alar, baskn gelir. Bylece o kimseye yce Allah, namaz ve oru gibi tm hkmleri ve emirleri de icra etme imkann da vererek ssler. te durumu byle olan kimse, kendi dneminin ya da ann imam, lideri ve rnek insandr. Bunlara rnek olarak Ebu Yezid Bistamyi (Beyazid-i Bestamyi), Ebu Hafs Haddad Nsabryi, Sehl b. Abdullah Tsteryi gsterebiliriz. Bunlar, tm hallerinde malub (yenik den), uhud aleminden kaybolan kimselerdir. Bu adamlar ancak namaz vakitlerinde ortalkta grnrler. Namazlarn kldklarndan sonra tekrar eski hallerine, uhut hallerinden gayb hallerine dnerler. Allahdan baka her mevcuddan Allaha dnerler.

45

b) Sahibini shhat ve salk ynnden hep rahatsz olan, krk olan cem. Bu durumdaki bir kimse, eriatn ngrd adab gereince koruyamaz. Byle biri, srekli aknlk ve baygnlk hali iindedir. Dolaysyla byle biri deliler hkmndedir. Bu durumdakiler ne zaman vakitlerinden haberdar olabilirler, ne de teki ibadetlerin vakitlerinden. Dolaysyla bu kimselerin marifet nuru, bunlarn vera nurunu sndrmtr. Birinci cem durumunda olan kimse mekurdur, yani kretmektedir. kincisiyse mazurdur. Fakat, bu ikincilerin durumlarn, halini bilmeyenlerce bunlar merduttur, dolaysyla bunlara iktida etmek yani uymak doru olmaz. Bir kimse, ibadetleri terketmede, ibadetler artk vacip (farz) deildir diye, uyarsa, bunlar kafir ve zndktrlar. Tefrika: Bu, Allahdan baka olan eylere iltifat etmek, dnp bakmak ve deer vermektir. Hatta bu eyler, ibadetleri dnmek, sevabn murakabasn yapmak veya azaptan korkmal da olsa byledir, masivay dnmektir. imdi mlhid denen dinsizlere gelince: -Allah bunlar rezil rsvay etsin-, bu adamlar; yukarda saydmz terimleri baka manalarda, asla ilgisi olmayan manalarda kullanr oldular. Kullandklar manalar da hep dalalet, sapklk, zndklktan ibaret olan eylerdir. imdi bu zndklarn bu terimleri hangi manalarda kullandklarn grelim: Fena: Mertebesi, bu zndklara gre tm eyann gerekliklerini red anlamndadr. Onlar her eyi glge, hayal ve seraptan ibaret sayyorlar. Bu da aslnda sofistlerin, phecilerin savunduklar bir grtr. Beka: Yalnzca ve sadece mutlak vcudun (varln) dnlmesidir. Mutlak vahdet: Vcudun (asl varln) dndaki her ey hayaldir, seraptr. Hatta bu zndklara gre tm pisliklerin, habaisin, kazuratn kendileri ilahtrlar. Cem: Bununla da, tm bu eylerin birtekliini, vahdetini ileri srmektedirler. Tefrika: Bu zndklar, bu terimle de, eyann hakikatn isbat olarak deerlendirirlerken, Allahn vcudu, kainatn vcudundan ayr olarak deerlendirmektir. Yani bunlar hem birdir, hem ayrdr gibi. Bilinen bir gerek varsa, o da btn bunlar ilhaddr, slm dininden kmaktr. nk Ariflerin bu terimlerden anlad bir anlam dnda manalandrmak szkonusudur. Ariflerin bu terimlerden anlad, grld gibi, doru kanunlar ve manalandrmalar ierisinde olmutur. Bunlarn ifadelerinde herhangi bir zndklk, ilhad, dinsizlik, hll, ittihad olmad gibi, yine bunlarn ifadelerinde yce Allah, mmknlerin vcudunun ayn gibi deerlendirmek de yoktur, hatta -Haa- kazurat gibi deerlendirme szkonusu deildir. Arifler mmkn varlklar hayalden ve seraptan ibaret varlklar olarak da deerlendirmiyorlar, bir glge oyunu gibi kabul etmiyorlar. Ayn zamanda Arifler eriat oyun ve elence olarak da deerlendirmiyorlar. Dini akideleri de arkalarna atmyorlar. Eyann da hakikatlerini, gerekliklerini dzmece eyler olarak grmyorlar. Akln tm aklklarna ramen bir byklk taslamasna giden zndklar gibi, arifler byle bir yanla da gitmezler. Arifler, ne yce Allahn ve ne de peygamberlerin szlerini red ve inkara gitmezler. Arifler tm aklklaryla ve sarahatle, eriatn reddettii her eyi zndklk olarak haykryorlar ve bu gibi eylerin marifetlerin srlarndan olmadn sylyorlar. Mesel bir ey, eriatn zahiri (d grny)le, hatta eriatn batnyle eliir grdklerinde, hemen olay eriatn zahiriyle olanla tamamlar, srryla yetinir. nk bunlar, bu iin sarahatini ikmal edendir.

46

te srf bu bakmdan, hakikat ehline, baz eylerin srlar olduu gibi aklansa, ortaya kp belirmi olsa, bu hakikat erleri, derhal eriatte varid olan lafzlara bakarlar, buraya baktklarnda, grdkleri ve mahede ettikleri eyler bunlara uyuyorsa, hemen alyorlar, kabul ediyorlar. Eer ona aykr ve muhalif dnyorsa, derhal durumu eriata mutabk ve uygun gelecek ekilde tevile ve yoruma gidiyorlar. Mesel zahir bakmndan muhkem yetlere muhalif (aykr) gibi gzken mteabih yetler gibi. rnein u yeti verebiliriz. Allahn eli onlarn ellerinin stndedir. (Fetih: 48/10) Ayrca u yetteki gibi: Rahman Ar istiva etmitir. (Th: 20/5) Bu yetlerin zahiri yani ilk baktaki manalar: Onun benzeri hibir ey yoktur. (r: 42/11) yetine muhalif dyor, aykr geliyor. Aslnda keif noktasnda, mteabihlerin olabilecei hususu gzard edilmemelidir. nk bu, Ariflerin kalblerini bir bakma denemedir. Nitekim eriatte varid olan mteabihler de, ilimde rsuh sahibi olanlarn (limde yksek payeye erenlerin) kalblerini bir denemedir. bn Sleyman Darn de diyor ki: Fena fittevhidde fani olma derecesine erenleri, yce Allahn zatnn nurlar yaknca, Celal olan yce Mevlann sultan onlar brynce, kendilerinden geerler, kendi zatlar iinde telaa kaplrlar. Nitekim iin bu ynne yce Allah u yeti iaret etmektedir: Rabbi o daa tecelli edince onu parampara etti, Msa da baygn dt. (Araf: 7/143) Dolaysyla bunlarn nazarnda kesret denen okluk tamamen yok oldu. Aslnda btn hakikat olan o kesretler var olmasna ramen, onlar artk o gerekleri adeta gremez oldular. Tamamen salt ferdiyette, teklikte kendilerinden getiler. Adeta arm duruma dtler. Onlar bundan byle Allahdan baka bir eyi gremez oldular. ylesine kendilerinden geip sarholatlar ki, artk bundan byle akllar alamaz oldu. Bunlar fena fittevhid de fani olduktan sonra, sarholuk hallerinin de devam etmesiyle, azlarndan ylesine szler kt hallerinin de devam etmesiyle, azlarndan ylesine szler kt ki, bu szler hll ve ittihad gibi manalar ieriyordu. nk ibarelerle, yazyla o yaanan hali anlatabilme, olay yazya dkp anlatma imkan olamadndan, bunun imknszlndan dolay ok yanl anlalan szler sarfeder oldular. Nitekim bunlardan biri: Enel Hak, yani ben Allahm diyerek kadar ileri giderken, bir bakas da: Sbhan Ma Azama an yani kendi varlmn yceliini takdis ve tenzih ederim diye konumu, bir dieri de: Leyse fil cbbeti illallah, yani cbbemin iinde yalnzca Allah vardr diyecek kadar arla sapmtr. Ancak bunlardaki bu manev sarholuk denen kendinden geme olay kaybolunca, durumu normal akl ile deerlendirme noktasna gelince -ki akl dnyada yce Allahn doruyu tartan terazisi ve lsdr-, hemen szlerinin ne denli tehlikeli anlamlar tadn grp, bunu reddetmiler, kabuletmemilerdir. Hatta dahas var, uurlar, kendilerinden bylesine tehlikeli bir szn kmasn yadrgayp reddetmitir. Bundan dolay u gerek ifadeleri sylemekten geri durmamlardr. Demilerdir ki, bu trden szler sarfetmek, gerekte kfrdr, sapklktr. Hemen yaadklar durumlarnn yazyla ve szle anlatabilmenin g ve zor olduunu syleyerek mazeretlerini aklamlardr. Bunun gerekte ve hakikatte ittihad olmadn, ancak bu ifadenin tpk u anlamda konuan kiinin sz gibi olduunu, yani ak ve vecd halindeki bir kimsenin kendinden geip, bu hal aknl iinde konuann szne benzer bir ifade olduunu bildirmilerdir. Tpk ar sevgiden ve aktan dolay Ben Oyum, O da ben diyen gibi. Kald ki, his ve duyguda, bu trden szn gerek anlamnda olduuna kesin delil olutururlar. Ayrca gerek akla dayal ve gerekse nakle dayal kesin deliller, bu adamlarn sylemekte olduklar bu trden szlerinin hakikat ve gerek anlamlarnda olmadna delildir. Aksine 47

onlarn bu szleri mecaz anlamlarda yorumlanmtr. Ancak bunlarn ak kavramlarnn isbat noktasnda sarahatle konuup buna delil gstermeye kalkmalar halinde, o zaman tevil gtrmeyen ve meceza da yorumlanmayan anlamda hakikat manasnda kullanlmada muhkem olmu olur. Bu da tpk dinsiz yani mlhid vahdet-i vcutcularn aka Allah, mazharlarda yaylan mutlak vcudun kendisidir gibi syledikleri ak ifadelerdir. Daha sonra bu samalklarn isbat noktasnda mugalatalarn birletirerek ve telfik yaparak brhan gibi gstermeleridir. Daha sonra da bu sama temele dayanarak: Puta tapan herkes aslnda Allaha kulluk ediyordur. Nitekim kim ilahlk davasna kalkrsa, o kimse bu davasnda dorudur gibi samalklarda bulunmulardr. te durum bu manada muhkem olduktan, mesele sarahatle ve aklkla dile getirilip, buna ayrca bir delil ikameye kalkldktan sonra, bu kimselerin szlerinin yorumu kabul edilmez, onlar iin herhangi bir cevaza yol bulunmaz. Artk bundan byle, bu dinsizleri savunmaya kalkanlarn, bunlar, vahdet-i vcudu demek istedii gibi yorumlara gidip onlar temize karmaya alanlarn tm savunma ve almalarnn batl olduu gerei ortaya km bulunuyor. Yani kimilerin: Bu szler herkesin, halkn anlad gibi vahdet-i vcud deildir, esasen bunlarn kendilerince bir takm yorumlar var ki, bunu da ancak hassadan olanlar yani zel ekipten olanlar anlayabilir trnden szlerin de bir anlam yoktur. Ksaca u noktaya iaret etmek isteriz. Bir kimse uyank ve aykken, akl bandayken bu gibi szleri syleyemez, bunu sylemek caiz ve doru deildir. nk ayk halinde sylenen bu gibi szler, sonuta hull ve ittihad manalarn artrr. Zira byle bir hali anlatmaktan dil acizdir, keif yoluyla bundan sz amak da mazurdur, alamaz. Nitekim vecde kaplanlarn bir oklarnn durumlar byledir. Ksaca szler bunlar anlatmak mmkn deildir, vecd halinde de bu, ounlukla baskn gelir. Bunun iindir ki, sahabeden Hz. Ebu Hreyre (r.a.) yle sylemitir: Hz. Peygamber (s.a.v.)den iki kap ilim aldm (hfzettim). Bu ikisinden birisini yaydm. tekisini ise, eer onu da yaym olsaydm, mutlaka boynum vurulurdu. (1) Bu da gsteriyor ki, Hz. Ebu Hreyrenin bu sznden maksat, bizim zerinde durup anlattmzdr. Yoksa Hz. Alinin torunu ve Hz. Hseyinin olu Zeynelabidn Alinin syledii deildir. Bir iir Eer onu am olsam, ilmin cevheri (z) yaklar, Bana kesinlikle sen putlara tapyorsun denirdi. Mutlaka bunun zerine mslmanlar kanm mbah klard. Yaptklar en irkin eyi gzel gryorlar, Byle bir sonuca varmalarnn nedeni, halkn, eriatn zahirini tamamlar durumunda bulunan srlarn anlamaktan uzak olmalarndandr. Halk bu iin inceliini anlayamadklarndan, bu tr eyleri zndklk gibi grrler ve eriata da aykr olarak deerlendirirler. te bunun iindir ki Hz. Peygamber (s.a.v.): nsanlar akllar lsnde konumakla emrolundum buyurmutur. (2) Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.) dilsiz olan cariyeye: Allah nerededir? diye sormas zerine, o da eliyle g gstermitir. (3) Oysa Hz. Peygamber (s.a.v.) de kesinlikle biliyordu ki, yce Allah cihetten ve mekandan mnezzehtir. Ancak Cariyenin yce yaratan bu manada bilgisinin olmadn, daha fazla bir ey de kendisinden istenmeyeceini bildii iin ondan bunu kabul etmitir. te baz kimselerden kan bu gibi eyler de bu anlamda deerlendirilmelidir. 48

nk cariye g iaret etmek suretiyle, putlarla bir iliiinin olmadn, onlardan beri ve uzak olduunu belirtiyordu. Zira putlar yeryzndeydi. Dolaysyla kii iman nuru sayesinde yce Allahn cihet ve mekandan mnezzeh olduu gereine ulaabilir. ayet bunlar ayk durumdayken kendilerinden hll ya da ittihad gibi bir manay vehmettirecek bir ey sadr olursa, bu da, tevesse yani olayda ii bir geni ynden ele almaya ve cevaza hamledilir. Bunlar da ibarelerde genilie, tevesse rza gstermezler ve ayn zamanda kelimelerde cevazdan da honut kalmazlar. Ancak bu hususta tevess ve cevaza durumda rza gsterirler. yleki: a) Fena fittevhidde fani olma hali, b) Sarholuk (sekr, manen kendinden geme) hali ve c) Bir de ns hali. Bu hususta sz edebilmek iin, yce Allahn, bu hal ve makamda yce Allahn kendisine bu eyleri ikame ettii kimseler iin mmkndr. Yoksa bu, bizim burada anlattmz eyler konusunda her yol gsteren iin mmkn olan bir durum deildir. Nitekim yce Allah, Hz. Msa (a.s.)y Kelam ve ns makamnda ikame edince u ifadesiyle Hz. Musa (a.s.)y muahaza etmedi, sorguya ekmedi. Rabbimiz yle buyuruyor: Bu i, senin imtihanndan baka bir ey deildir. Onunla dilediini saptrrsn, dilediini de doru yola iletirsin. (Araf: 7/155) Yce Allah Hz. Yunus (a.s.)u da havf (korku) ve kabz makamnda ikame edince onu da baln karnnda hapsetti. nk yce Allahn izni olmakszn kavmini terkedip onlarn arasndan ayrlmt. Zira kavmi tarafndan olduka zorlanm ve sktrlmt. Dolaysyla (bizim anlayamayacamz eyleri) genilie (tevesse) ve cevaza hamletmek gerekir. Bu yzden Eba Yezid (Beyazid-i Bestam)nin -Allah ruhunu takdis etsin- szn bu manada bir genilie yorumlamak ve bunu caiz grmek gerekir. nk kendisi Tpk ylann derisinden syrlp ayrld gibi, ben de kendi nefsimden (kendimden) getim diyor ve: Bir de grdm ki, ben Oyum diye ekliyor. Bunun yorumu yle olabilir, bir kimse eer kendi ehev duygularndan, heva ve arzularndan, isteklerinden geerse, bunlar brakrsa, dolaysyla byle bir kimse iin Allahdan bakas adna bir genilik ve cevaz kalmaz. Bu durumdaki kimsenin tasas da, himmeti de yalnzca Allahdr. Gnlde sadece yce Allahn Celali ve Cemali yer alr. Hatta srf bu yzden kendinden geer, yle bir duruma gelir ki, kendisini adeta O sanr, kendisinin ayr bir hakikat ve farkl olduunu anlayamaz bile. O bu haliyle: O, Odur sz ile Sanki O, Odur szleri arasnda bir ayrm gremez. Tpk airin: Bazan: Sanki ben Oyum bazan da: Ben Oyum ifadeleri arasnda fark vardr. nk birincisinde tebih yani benzetme szkonusudur. kincisi de mecaz olup, hakikat itibariyle ise bu da tebihtir. imdi bir kimse Enel Hak, yani ben Allahm (Hakkm) derse, eer bu syledii sz, syleyen tarafndan ayk halinde iken sylenmi bir sz ise, bu da tpk airin sz gibi ya mecaz manadadr veya tpk hristiyanlarn dt hata gibi bir hataya ve yanlgya dmtr. nk hristiyanlar, yce Allah uknumdan biri olan cevherdir, diye 49

inanmaktalar. Bu uknum da vcud (varlk), ilim ve hayattr. Hristiyanlar bu uknumu Baba, Oul ve Kutsal Ruh diye deerlendiriyorlar. Yine hristiyanlara gre Cevehr, kendi nefsi yani zatyla kaim olan demektir. Uknum olarak da sfat ele alyorlar. Bunun iin diyorlar ki, sz edilen kelime ilmin uknumudur. Bu da Hz. Mesih sann cesediyle birlemi ve onunla imtiza ederek, karacak insanlk zrhna brnmtr. Tpk arabn su ile karp onunla birlemesi gibi. Oysa onlarn bu inanlarndan tr yce Allah onlarn kafir olduklarn bildirmitir. Yce Allah onlar hakknda yle buyuruyor: Andolsun ki Allah, n ncsdr diyenler de kafir olmulardr. (Maide: 5/73) Hi kukusuz bir tek olan zat yapmak cehalettir. Kim de ittihad yani vahdet-i vcud dncesine dayanarak: Enel Hak derse, bu da tpk hristiyanlar gibi kafirdir. Bir de Eb Yezid Bistam (Bayezd-i Bestam)nin: Sbhan Ma azam ani yani anm takdis ve tenzih ederim, ne ycedir sz vardr. Eer gerekten bu sz onun ise, o, bunu, bu takdirde, yce Allahdan hikaye yani aktarma ve anlatma yoluyla anlatmtr. Nitekim iitildiine gre Allah yle sylemi (buyurmu)tur: Benden baka ilah yoktur. Bana kulluk et. (Taha: 20/14) Ya da hazznn kemalini, mukaddes sfatlarda mahede etmesiyledir. Yani yle bir noktaya gelmitir ki, kutsal sfatlar, mevhum ve mahsus olan eylerden, marifet yoluyla bu marifette terakk ederek ve bir de hazlardan ve ehevi isteklerden himmet yoluyla ykseli srasnda yle bir haz (manevi doyum) noktasna gelmitir ki, kendine geerek, bylece kendi nefsinin kutsallndan haber vermeye kalkmtr. Bunun iin de Sbhan demitir. Kendi annn yceliini, sradan halkn yani avamn durumuna izafetle ona bakarak yceliini grnce de: Ma azama an demitir. Bununla birlikte Bayezid-i Bistam, kendisinin kudsiyeti ve annn yceliini halka yani yaratlanlara nisbet ve izafetledir. Yoksa yce Allahn kudsiyeti ve annn ycelii anlamnda kendisini O manata belirtmek istiyor deildi. Yce Allah byle bir durumdan mnezzehtir. Bir nc ihtimale gre ya da Bayezid bunu sylerken, bu ifadeler, onun dilinden, onun sarholuu, manen kendinden getii bir srada meydana gelmi olabilir. Yani Celal nurlarnn domas ve aydnlatmas sonucu, kendisindeki hallerin galebe almasndanr ve baskn gelmesinden kaynaklanm olabilir. ayet bu teviller ve yorumlar ittihada yani vahdet-i vcuda yol ayorsa, buna gidiyorsa, byle bir ey kesinlikle muhaldir. Kiilerin mansp ve makamlar halleriyle dorulanmadka, kiilerin mansplarna, makamlarna baklmaz. Burada nemli olan u ki, erkek adamlar, Hak ile tanmaktr, Hakk yaamak ve Ona bal kalmakla tanmaktr. Yoksa Hakk adamlarla tanmak deildir. Yani adamlarna gre karar vermek olmamaldr, adamna gre muamele yaplmamaldr. AVAM VE HAVASA GRE TEVHD Ayrca u noktann da bilinmesi gerekir. Kamuya yani halka gre tevhid, ilahlk vasfn yce Allahdan bakasna vermemektir. Bunu sadece Allah iin, hem de bir tek olan yce Allah iin isbatlamaktr. Tevhid kelimesinde nasl bildirilip anlatlm ise ylece kabul etmek ve isbat etmektir. Ancak hass olanlara gre (zel kesime gre), kainatta var olan her eyi, Allahn varl dnda yok saymaktr. yleki mahede olunan sadece yce Allahn vcudu (varl)dr. Bir tek Onun varl mahede olunur. Tpk gndz yldzlarn varlna ramen, gnein

50

etkisiyle grlmemeleri gibi. Grnen sadece bir tek gne. Oysa yldzlar da vardr, ama gne bastrmtr. te byle bir anlayla tevhid inancna sahip olanlar, hass yani zel kesim denen bu kimselerin tevhidi, fena fittevhidde fani olma derecesini elde edenlerin tevhididir. Kainatn varln kabul ederler ama, Allahn varl karsnda yok gibi sayarlar. nk bu durumdakilerin gnlleri Allah sevgisiyle tutuuyor. Bundan dolay da, Allahdan baka hereyi grmezlikten geliyorlar. Bunlara arif-i vasl yani hedefe erenler denir. Bu kimselerfatlara taklarak bir ok manev bilgilerle ykselme kaydederler. Ayn zamanda kainat da sfatlarla irtibatlandrarak ykselirler. Yani efali (fiilleri) ve sfatlar, zatn nurlarnn tecellisinde mahede ederek ykselirler. Bylece bunlar kendi zatlarn (varlklarn) ve vasflarn yok sayarlar. Bunlarn ilim ve idrakler konusunda pek uurlar kalmam, kainat varlyla da olan ilgilerini kesmilerdir. Artk bunlar yle bir noktaya gelmilerdir ki: Allah varken, Onunla beraber, hibir ey yoktur. (1) szlerinin manas kendilerine gzkr, gerek ortaya kar. Artk bunlarda avamn anlad manada bir tevhid kalmamtr.. Yani red ve isbat anlamnda demek istiyorum. Buna artk bir mecal kalmamtr. nk gayr yani Allahdan bakasn reddetmek demek, ancak gayrn varln anlamakla olabilir. Yoksa gayr denen Allahdan baka eyleri tmyle gayb ve yok kabul etmek manasnda deildir. Bu itibarla Allahdan baka her eyin vcudu yani varl yok farzedilince, byle dnenlere gre yce Allah vcudda yani varlkta tektir, manas anlalm olur. Nitekim yce Allah vcudda bir tek olduu gibi, uluhiyette yani ilah olmada da bir tektir. Dolaysyla bir tek olan varlk, tekrar bir tektir diye tevhid olunmaz. nk bu tahsili hasl demektir, yani elde olan tekrar sylemekten ibarettir. Dolaysyla kim vahidi tevhid ediyor (bir teki birliyor)sa, o inkar ediyor demektir. nk zaten O bir tektir, tekrar kalkp O birtektir, demenin bir manas yoktur. Aksi takdirde Onu birlemeye ihtiya duyulmazd. Nitekim iin bu ynne Menazilus-Sairn adl kitabn sahibi bu noktaya iaretle yle diyor: Hibir vahidden onu tevhid eden gereince tevhid etmedi. nk kim onu tevhid ederse, gereince yapamad iin inkarcdr. Onun nefsinden sz eden tevhid, onu gereince anlatmaktan aridir. Vahid olan onu iptal etti, geersiz kld. Ancak bizzat Onun kendi kendini tevhid etmesi tevhiddir. Ayrca onu tantan ve vasfedenlerin tantmasnn da snr yoktur. imdi bu ifadelerin tahliline geelim. Onu kim tevhid ederse, birlerse, o inkarcdr sz ile demek istenen ey, Onun yce Allahn vcud yani varlkta bir tek olmasdr. Bunun iindir ki, bakalarnn ilahln reddetmektedir. Eer bakalarnn varlnn mlahazas ve dncesi olmam olsayd, byle bir nefye ve redde gerek kalmazd. Yine: Onu gereince anlatmaktan aridir, vahid olan onu iptal etti szyse una iaret ediyor. Hakiki ve gerek tevhid sabit, ezeli ve ebeddir. Yani ezel ve ebed olarak sabittir. Bu da yce Allahn bizzat kendi zatn tevhidetmesidir. Oysa halkn tevhidi, sonradan yaratlm olmalar nedeniyle, bunlarn lmeleri zerine, yok olmalaryla bu tevhid biter, sona erer. Ayrca onu tantan ve vasfedenlerin tantmasnn da snr yoktur ifadesiyle, Menazil yazar, yce Allaha yaraacak olan, Onun Kemal ve Celal stnln gsteren bir vgye iaret etmektedir. Bu da ancak bizzat yce Allahn kendi kendisini sena etmesi ve vmesidir. Halkn yce Allah sena etmesine gelince, bu, yce Allaha layk olacak anlamda bir sena ve vg olmaktan uzaktr. Onun Kemal ve Celal derecesinin stnln insanlar 51

anlatabilmekten, vebilmekten olduka uzaktrlar. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.) bir hadislerinde bu geree yle iaret etmitir. Buyuruyor ki: (Allahm!) Senin kendi zatn sena ettiin gibi seni sena edemem. (Buna gcm yetmez.) (1) Ayrca Arap dilinde ilhad szcnden olan elhade kelimesi, dnmek, hedeften sapmak, doru yoldan sapmak anlamnadr. Kelimenin Allahn diniyle birlikte telaffuzu, dinden sapmak ve uzaklamak manasnadr. Dolaysyla burada bizim anlattmz bu hususlar, Menazilus-sairn yazarnn da iaret ettii manadr. Yoksa dinsiz vahdet-i vcudculardan kimilerinin aklamalarnda yer verdii mana deildir. nk bunlar, yani dinsiz vahdet-i vcutcular, Menazil adl kitabn yazarnn szlerini kendi amalar dorultusunda vahdet-i vcut manasnda yorumluyorlar. Bandan sonuna dek kendi vahdet-i vcutcu zndklklarn, kfrlerini desteklemek anlamnda ortaya koyuyorlar. Oysa yle deildir. Bu zndklarn Menazil yazarnn szlerini arptmalar yledir. Bir tek ifadesiyle, btn mazharlarda yaylan mutlak vcuttur, diyorlar. Yine kainatn ayan (aynlar, eyas) hayal ve seraptan ibarettir diyorlar ki, btn bunlar Allahn ilminde sabit ve var olan ayan yani eyadrlar, diyorlar. Yoksa harite, dta herhangi bir varlk yoktur diye kabul ediyorlar. te zndklarn gr budur. Oysa daha nceden de anlatld gibi bu trden grler hep safsatadan ibaret olan batl eylerdir. Asla tevhidle ilgisi yoktur, nk tevhid deildir. Hatta dahas var, bu, zahire gre irktir. Hem de ylesine ar bir irktir ki, bunun zerinde bir baka irk gsterilemez. Hakikatte ve gerekteyse, Melikul Mecd olan yce Allahn vcudunu yani varln inkardr. slm dinini ve tm peygamberlerin eriatlerini yok edip ortadan kaldran bir ilhaddr, dinsizliktir. Bazan da, hll ve ittihad manasn gereince bilmeyenler, bu ikisini yani hull ve ittihad vcudiye (vahdet-i vcut) anlamna alyorlar. Yani vcudiye hlliyedir, ittihadiyedir diyorlar. Oysa durum byle deildir. Oysa hull ve ittihad ancak iki zt ve farkl mevcut arasnda oluur. Aslnda byledir. Vcudiye grn savunanlar, yce Allah mmknatn ayn, kendisi kabul ediyor ve aralarnda herhangi bir fark ve ayrm asla gzetmiyorlar. Aralarnda bir ikilik ya da okluk gibi bir ey grmyorlar. Bu durumda hull ve ittihadn gereklemesi diye bir durum yoktur. Oysa bu gr de baka bir zndklktr ki, tekilerden ok daha fahi ve kt... ayrca akl karsnda da bu, aka batl bir husustur. nk hull ve ittihad savunanlar, yce Allaha itibar manada bir varla sahip diye bakmazlar ve yle grmezler. Onun harite varln da kabul etmezler. Bu iki terimi azlarna da almazlar. Ancak tektk eyler iin syleyip gevelerler. te bunlar, yani Allahn harite bir varl yoktur, o itibar bir emirdir, eydir (ylesine varsaylr) grn savunanlar, sonra da bunu tm varlklarn, her eyin, hatta kazuratn (pisliklerin) bile vcudu ve varl sayyorlar. Oysa yce Allah, onlarn kendisini byle tanmalarndan mnezzehtir, uzak ve berdir. Yine bunlarn inanlarna gre, O yani Allah, kainat var eden deildir diyorlar. Ortada bir yaratma, bir icad yoktur, ne yerin, ne gkleri ve ne de ikisi arasndaki eylerin yaratlmas diye herhangi bir ey yoktur diyorlar. BAZI TERMLER

52

Kafir: man olmayanlara, imanszlara verilen isimdir. Eer inandn syler de, Hz. Peygamber (s.a.v.)in peygamberliini itiraf etmezse bu kimseye de Mnafk denir. Zndk denmez. nk yce Allah, Hz. Peygamber (s.a.v.) dneminde nifakta bulunanlara zndklardr diye herhangi bir isim vermemitir, o dnemdekilere bu anlamda bir isim verilmemitir. O dnemde bunlara verilen ad mnafk ismidir. amdaki Drzlere gelince, onlarn iren ve lanetli kitaplarnda da grlecei gibi, bunlar iman ettiklerini sylemelerine ramen, Hz. Peygamber (s.a.v.)in peygamberliini akca itiraf etmiyorlar. Bunlar her eyi mbah gren mnafklardr, yoksa baz kimselerin anladklar gibi zndklar deillerdir. nk bunlar zndk olarak grenler mnafklk ile zndklk arasndaki fark ve ayrm bilememelerindendir. Eer bir kimsenin imandan sonra kfr grlrse, bunlara Mrted ad verilir. nk imandan dnmtr. ayet iki ve daha ok ilah tanrsa, bylelerine de Mrik denir. nk uluhiyette Allaha ortaklk isnad etmitir. Eer bir takm neshedilen, yrrlkten kaldrlan din ve kitaplara bal olduunu sylyor ve inanyorsa bunlara da Kitab ad verilir. rnein Yahudi ve Hristiyan gibi. Eer, Dehrin (zamann) kadim oluuna inanyorsa, sonradan var olan eyleri de dehre (tabiata, doaya) veriyorsa bunlara da Dehr denir. Eer hibir ekilde yce Allaha, sanii, yaratan tanmyorsa, bylelerine de Muattle denir. ayet Hz. Peygamber (s.a.v.)in peygamberliini itiraf ediyor, kabul ediyor, slm iar ve prensipleri de aka yapyor grnyor, fakat asl kfr gerektiren inancn iinde gizliyorsa, bu gizlediklerinin de kesin ve ittifakla kfr olduu kesinse bylelerine de Zndk denir. Zndk esas itibariyle, Zend isimli bir kitaba bal olanlarn bal olduklar dnceden kaynaklanyor. Bu kitab da Kabad dneminde Mazdek diye biri ortaya koymutur. leri srdne gre, bu kitap, mecslerin kitabnn bir tevili ve yorumudur. Mecslerin de kitabn Zerdt adnda biri ortaya koymutur. Mecslerin ileri srdklerine gre Zerdt onlarn peygamberleridir. Eer bir kimse tm bu batn inan ve dnceleri iinde gizlemesi yannda, bir de kendileriyle evlenilmesi haram olan kadnlar ve dier haramlar, tpk batnlerin ve vcudiye grn savunanlarn yaptklar gibi yalan ve yanl, bozuk yorumlarla helal kabul ederlerse ite bunlara da Mlhid denir. eriat dilinde ve rfnde zndk, bildiimiz manada kullanlmtr. Ki bunu da anlattk. Yoksa gerek fiiliyle gerekse szyle kendisinden kfr gerektiren bir sz sadr olan, kan demek deildir. Oysa gnmzde fiil ya da szleriyle bir kfr gerektiren durum var olmas durumunda olanlara da zndk deniyor ki bu yanltr. Hatta bu gibilere zndk adn verdikleri gibi, tevbelerinin de kabul edilemeyeceini, tevbe etmelerinin istenmeyeceini, kesinlikle boyunlarnn vurulmas gerektiini ileri srerler. Oysa kesin olarak bilinen bir gerek vardr. Byleleri mrted hkmndedirler ve mrtedlerin de yeniden hakka dnmeleri istenir, dnmeleri ve tevbe etmeleri durumunda tevbeleri kabul edilir. nk tm peygamberlerin seyyidi olan bizim peygamberimiz Hz. Muhammedin eriatnda bu gerek byledir. Ayn zamanda bunlarn kanlarnn aktlmas da helal olmaz. nk adam tevbe ederek artk inananlar safna gemitir. Ne olayd kendisinden kfr gerektiren bir fiil ya da sz kan bir kimse olsayd, eriatn mrted adn verdii, tevbe etmelerinin kendilerinden istenmesinin gerektii ve tevbelerinin kabul edildii kimselerden olabilselerdi, tevbe etmelerinden sonra da, mminlerden olsayd. nk herhangi bir mmini bile bile ldrenin cezas ebed cehennem olmaktadr. Yce Allah bu hususta yle buyuruyor:

53

Her kim de bir mmini kasden ldrrse onun cezas, ebed kalmak zere cehennemdir. Allah ona gazebetmi, onu lanetlemi ve ona byk bir azap hazrlamtr. (Nisa: 4/93) FRAVUN MMN MYD? Fss adl kitabn sahibi Muhiddn Arab, daha nceki kfrne, zndklk ve sapklna ek olarak ve daha da ileri giderek Firavun, dnyadan ayrlrken tertemiz, prl prl olarak (imanl) kt gitti diyor. Muhiddn Arabnin bu szleri, Kurnda aka haykran apak delillerin varln inkar demektir. nk Kurnn 22 sresinde Firavunun kfrn bildiren hkmler yer almaktadr. Ayn zamanda her asr ve zamandaki mmetin de icmayla, Muhiddin Arab bu eni ve iren kfrn yannda, daha nceki kfryle elien bir baka kfr ortaya koymu bulunuyor. Oysa kafir olarak Firavunun ld kesindir. Muhiddn Arab daha nceki sayfalarda rendiimiz gibi, lahlk davasna kalkan herkes, bu iddiasnda dorudur grn ileri sryor ve savunuyordu. O halde, iddiasna gre, Firavunun kfr nereden geliyor, hatta o, denizde boulurken bile, dnyada tevhid kelimesini syleyerek, tertemiz olarak kp gitmitir, diyor. Oysa adamn bu szleri bile kendi aleyhine delildir. Eer bir kimse az ok sz ve terkip kurallarn biliyor ve slm dinini kabul ve tasdik kaidelerinden haberdar ise, sylediklerinin kendi aleyhinde delil olduunun farkna varacaktr. Yoksa burada kendi lehine herhangi bir delil bulamayacaktr. Bu hkm de yce Allahn u yetidir: Nihayet boulma kendisini yakalaynca (Firavun) nandm ki, srail oullarnn inandndan baka ilah yokmu, ben de mslmanlardanm, dedi. (Yunus: 10/90) Ksr ve dar anlayyla, szn ne manaya geldiini bilmeden ve slm akaidini inkar ederek iddiasn srdryor ve Firavunun, boulanlar arasnda yer almas, bu, onun imannn kabul edilmemesi anlamnda deildir. Kabul edilmeyen iman, azab grd anda olmutur ki bu, makbuldr, diyor. Bu, ahiret azabn ortadan kaldrr, yoksa dnyadaki azab deil. Ancak, Hz. Yunusun kavmi iin olan mstesna. Evet, Muhiddn buna tutunuyor ve savunmasn buna dayandryor. ayet kendisi tefsir limlerinin icman ve din kurallarn gerei gibi bilseydi, ileri srd bu kantn ve nassn da kendi aleyhine olduunu kesinlikle anlard. Bunun onun lehine bir delil olmadn da grrd. Nitekim Rabbimiz yle buyuruyor: Keke (Azap inmezden nce) bir kasaba halk olsayd da iman etseydi ve bu inanmalar kendilerine fayda verseydi! Yalnz Yunusun kavmi inannca, dnya hayatnda onlardan rezillik azabn kaldrm ve onlar bir sre daha yaatmtk. (Yunus: 10/98) Bu adam cehaletine ve bilgisizliine dayanarak Kurn tefsirine kalkyor ve Melikuddeyyan olan yce Allahn yetlerini inkar ile yorumluyor ve diyor ki, Hz. Yunus (a.s.)un kavmi, azab grdklerinde iman ettiler, yce Allah da onlarn imanlarn kabul etti ve onlardan ahiret azabn kaldrd. Ayrca dnyadaki azaplarn kaldrmay da sadece bunlara tahsis etti, bunlardan bakasndan dnya azabn kaldrmad. Nitekim Firavunun iman etmesi de azab grd srada yani boulurken olmutur. Bu iman makbul ve faydaldr. Firavundan ahiret azabn kaldrmtr. Yoksa dnyadaki azap olan boulma azabn kaldrmamtr. nk dnyadaki azabn kaldrlmas sadece Hz. Yunusun kavmine aittir, diyor.

54

Muhiddn Arab aada manasn sunacamz yeti de yine kendi yanl dncesine gre yorumluyor. Yce Allah yle buyuruyor: Fakat bizim azabmz grdkleri vakit, iman etmeleri kendilerine fayda vermedi. (Mmin-afir: 40/85) Bu yeti Muhiddn Arabnin yorumu yledir. Buradaki iman etmelerinin kendilerine fayda vermemesi, sadece dnyada fayda vermemesi anlamnadr. Yoksa hem dnyada ve hem ahirette fayda vermedi manasna deildir. Oysa tm kesin nasslar bunun hem dnya ve hem ahirette yarar salamayaca manasnadr. Ayrca mmetin icma da byledir. Yani ehl-i snnet mezhebinin gr budur. Kaldki yetin siyak yani devam da manann byle olduunu gstermektedir. yet yle devam ediyor: Allahn kullar hakknda eskiden beri yrrlkte olan yasas budur. te kafirler burada hsrana uramlardr. (Mmin: 40/85) Keaf adl tefsirin sahibi Zemaher de diyor ki yette yer alan Hnalike mekan yane yer anlamnadr, yer bildirir. Burada ise Zaman manasnda kullanlmtr. Yani mana yle olmaktadr: te onlar umutsuzluk zamannda hsrana, ziyana uradlar. Yce bu yette onlar kafirler diye adlandrdna gre, nasl olur da onlar bu halleriyle mminlerdir gibi bir mana kabilir? Ayrca az ya da ok Kurn tefsirine vakf olanlar, yce Allahn: Keke bir kasaba halk olsayd da iman etseydi ve bu inanmalar kendilerine fayda verseydi. (Yunus: 10/98) Daha nce zikrettiimiz bu yetin manas, tefsir alimlerinin icmana gre yledir: Keke helak etmi olduumuz kasaba halklarndan bir kasaba halk olsayd da, kfrlerinden tevbe etselerdi, henz azap kendilerine gelmezden nce, yani azab grmezden nce iman etmede ihlasl davranp, teklif zamann da karmasalard, iman etmeyi ta o azap anna dek ertelemeselerdi, tpk Firavunun boulacak ana kadar bekledii anlamda ertelemeseydiler, ite bu durumda imanlar kendilerine yarar salard. nk byle bir durumda kendi arzularyla iman etmeleri sz konusu olduundan, imanlar kendilerine yarar salard. te byle bir kavim olmas gerekmez miydi? Hz. Yunusun kavmine gelince, onlar ihtiyarlaryla, yani kendi istekleriyle iman etmemilerdi. Onlarn imanlar, gelecek olan azabn alametlerini ve belirtilerini grmeleri zerine olmutu. Yoksa bizzat azab grerek iman etmeleri szkonusu deildir. Oysa Firavunun iman yle olmam, o bizzat azab grmtr. te Hz. Yunusun kavmi henz azabn belirtilerini grr grmez iman ettiklerinden, biz onlarn imanlarn kabul ettik ve onlardan dnyada rezil ve rsvay olma azabn da kaldrdk. Firavuna gelince, ondan byle bir iman kabul edilmedi. nk Firavun tamamen umutsuz kalnca, are bitince, yeis halinde ve azab grd bir srada iman etmitir. Dolaysyla ondan ahiret azab kaldrlmad gibi dnyadaki azab da kaldrlmamtr. nk ilah snnet yani kanun gerei her iki azap da onun iin kesinlemitir. Dolaysyla kafirler inadlarn srdrdkleri srece durum byledir. Ancak henz ihtiyar yani kendi istekleriyle seim zamann karmadan tevbe edip, boyun ediklerini aka sylerlerse durum farkldr. lla kavme Yunus yetindeki istisna ise, lakin manasnda mnkati istisnadr. Rivayete gre, Hz. Yunus (a.s.), Musul blgesinden Ninova halkna peygamber olarak gnderilmiti. Fakat Ninova halk kendisini yalanladlar. O da halkna kzarak oradan ayrld ve kavmine de Sizin krk gnlk bir sreniz var, sonunda helak olup gideceksiniz dedi. Kavmi de kendisine: Eer biz helak ve yok olu sebeplerini grrsek, sana iman ederiz dediler. Nihayet aradan otuzbe gnlk bir zaman geince, gkyzn simsiyah bir bulut kaplad ki, gzgz gremez oldu. iddetli bir duman ortal kaplad. Neredeyse tm ehirlerini ve alanlar kaplam oldu. Bunun zerine halk, hepsi de birerrka giyindiler, 55

bylece kendileri, ocuklarn da yanlarna alarak meydana, ovaya kp yakarmaya baladlar. Yanlarna hayvanlarn da aldlar. Emzikli kadnlarla ocuklarn, yavrulu hayvanlarla analarn birbirinden ayrdlar. Birbirlerine hep sarlp alatlar. Feryad ve figanlaryla ortal nlatyorlard. Artk inandklarn aka ilan edip tevbe ettiklerini sylyorlar ve yce Allaha yakarp duruyorlard. Yce Allah da kendilerine rahmetiyle muamelede bulundu, zerlerinden azab kaldrd. Bu olay Are gnnde oluyordu. Gnlerden de Cuma gnyd. Yine anlatldna gre, kendi zamanlarnda henz hayatta olan yal bir bilginlerine gidip bavurdular ve: Azap gelip bizi buldu, imdi sen bize ne yapmamz nerirsin diye dantlar. O bilgin kii de onlara u ekilde dua edip yakarmalarn syledi: Ey hi bir diriltenin olmad zamanda var olan diriltici, ey lleri dirilten, ey diri, ancak sen varsn, senden baka ilah yok Ya Hayyu Hne la Hayy ve ya hayy yhyilmevta ve ya hayyu la ilahe illa ente diye yakarn dedi. Onlar da buna uyarak istenileni sylediler, Allah da kendilerinden azab kaldrd. Fudayl b. yaddan anlatldna gre Hz. Yunusun kavmi yle yakarmlar: Allahm bizim gnahlarmz olduka bym ve artmtr, hem de ortal kaplamtr. Fakat Senin affn bunlardan daha byktr ve ycedir. Sen, sana layk olan ekilde bize gerekeni yap, yoksa bizim hak ettiimiz gibi bize muamele de bulunma. Tefsir alimlerinin hakknda icmada bulunduklar gerekle ortaya kan udur. Firavunun iman etmesini, Hz. Yunus (a.s.)un kavminin imanyla kyaslamak batl bir kyastr. Ayrca bu yeti kendisine delil olarak alp ya da delil gstererek, yeis (umutsuzluk) halindeki iman ve azab grme srasndaki iman makbuldur diye bir kyasa gitmek de ayn ekilde batl, hem de kesinlikle batl bir kyastr. Hatta Araplarn beli ve alimleri dnda kalan sradan Arap halk bile yce Rabbimizin u yetinden neyin kasdolunduunu ok iyi bilirler. Rabbimiz yle buyuruyordu: Nihayet denizde boulma haline gelince, Firavun gerekten srailoullarnn inand ilahdan baka ilah olmadna ben de iman ettim, dedi. (Yunus: 10/90) Evet sradan Arap halk bile bu yetten, Firavunun imann makbul bir iman olmadn, geersiz bir iman olduunu anlarlar. nk bu noktaya bir ok ynden delalet vardr. Btn bu noktalar da ieren yine bu yet-i kermedir. 1- yet, Firavunun durumunu ihbar ediyor, haber veriyor. Byle bir szn Firavundan kmasnn, ancak yeis ve umutsuz kald bir srada meydana geldiini bildiriyor. nk artk azab grmtr. Bakaca umudu kalmamtr. Artk boulmaktadr. Byle bir haldeki iman da makbul deildir. Tm mslmanlar bu noktada ittifak iindedirler. imdi konuya ilikin yetleri birbir grelim. Rabbimiz yle buyuruyor: Fakat azabmz grdkleri zaman imanlar kendilerine fayda vermeyecektir. (Mmin = afir): 40/85) Bir dier yette de Rabbimiz yle buyuruyor: Size azap gelip atmadan nce Rabbinize dnn, Ona teslim olun, sonra size yardm edilmez. Siz farknda olmadan, anszn banza azap gelmezden nce, Rabbinizden size indirilenin en gzeline (Kurna) tabi olun. (Zmer: 39/54, 55). Baka bir yette de Rabbimiz yle buyuruyor: Yahut azab grdnde: Keke benim iin bir kez dnmeye imkan bulunsa da iyilerden olsam! diyecei gnden saknn. Hayr (Dnmeyeceksin)! yetlerim sana gelmiti de sen onlar yalanlam, byklk taslam ve inkarclardan (kafirlerden) olmutun. (Zmer: 39/58-59) 56

2- Yine Rabbim Firavundan haber veriyor ve yle buyurdu: Firavun: srailoullarnn inand ilaha inandm diyordu. Nitekim yce Allah baka kafirlerin durumlarndan da haber vermiti. nk kafirlerin syledikleri iman ifadeleri, hemen grdkleri azabn ardndan olduundan kendilerine asla bir yarar salamyordu. Onlara hep red ve inkarla karlk veriliyordu. Nitekim yce Allah yle buyuruyor: Artk o etin azabmz grdkleri zaman: Allaha inandk ve ona ortak kotuumuz eyleri inkar ettik, derler. Fakat azabmz grdkleri zaman imanlar kendilerine bir fayda vermeyecektir. (Mmin (afir): 40/84-85) Yine Rabbimiz Bakara sresinde de yle buyuruyor: (Mnafklar) mminlerle karlatklar vakit, biz de iman ettik, derler. Kendilerini saptran eytanlar ile babaa kaldklarnda ise, biz sizinle beraberiz, biz onlarla (inananlarla) sadece aley ediyoruz, derler. Gerekte, Allah onlarla istihza (alay) eder de azgnlklarnda onlara frsat verir, bu yzden onlar bir mddet babo dolarlar. (Bakara: 2/14-15). Dikkat edilirse, bu yetlerde bunlar iman etti diye hibir bilgi yoktur. Oysa Hz. Yunusun kavmiyle ilgili olarak Onlar iman ettiklerinde diye inandklarna ilikin haber vardr. te bu ifade bile, lanetli Firavunun ben de inandm demesi, hem de umutsuzlua dt bir srada byle sylemesi yalnzca szden ibaret bir ifadedir, iman etmek deildir. Halbuki Firavunun sihirbazlarndan haber verilirken yette yle aklanmaktadr. Sihirbazlar: lemlerin Rabbine, Musa ve Harunun Rabbine iman ettik, dediler. (uar: 26/47-48) Geri burada her ne kadar dediler diye hikaye yoluyla konu bildiriliyorsa da, hemen ardndan bir red ve inkar gelmiyor. Aksine, yce Allah onlar u yetiyle vyor. Rabbimiz yle buyuruyor: Dediler ki: Seni, bize gelen ak ak mucizelere ve bizi yaratana tercih edemeyiz. yle ise yapacan yap! Sen, ancak bu dnya hayatnda hkmn geirebilirsin. Bize hatalarmz ve senin bize zorla yaptrdn byy balamas iin Rabbimize iman ettik. Allah mkafat en hayrl ve cezas en srekli olandr. (Taha: 20/72-73) 3- Firavunla ilgili iman etmediini gsteren yetin hemen ardndan u mealdeki yetin geldiini, yer aldn gryoruz: imdi mi iman ettin! Oysaki daha nce isyan etmi ve bozgunculardan olmutun. (Yunus: 10/91) Dikkat edilirse bu yette bir soru edat vardr. Bu soru edat da stifham ve inkar hemzesidir. Dolaysyla yetin sibak ve siyakndan yani balantlarndan, ncesi ve sonrasndan anlalan mana inkardr, reddir. Kald ki siyak ve sibakn dnda da daha bir ok yetler de gsteriyor ki, Firavun hem bu dnyada ve hem ahirette kafirlerdendir. Yani sen, zora dtn bu anda m inandn, boulma gelip sana eriince, yani boulmayla yzyze gelince mi, kendinden umudunu kesince mi inandn? Byle bir imann geerlilii yoktur. 4- Bu inkardan hemen sonra zem ve yerme geliyor. nk daha nceki isyanlar ve onun bozgunculardan olduu anlatlyor. Eer Firavun imanl olarak lm olsayd, artk imandan sonra yce Allah onu zemmetmeyecekti, yermeyecekti. nk yce Allah, bir kimse inandktan sonra, o kimsenin daha nce ilediklerinden, kfrnden ve isyanndan geiyor, onu balyor. Firavunda byle bir durum yok. 5- Bu inkar ve yermenin yannda ar bir ekilde onun rezil ve rsvay edildii grlyor. nk Firavunu helak ettikten, yokettikten sonra, daha sonra gelecek nesillere ve mmetlere bir ibret, bir delil ve mucize klyor ki, daha sonra gelecek olan mmetler, Firavunun helak sebebini duyunca, onun ilemeye ve kalkmaya giritii ktlklere kalkmamalarn istiyor. 57

Allaha kar cretkar olmasnlar istemitir. Keaf adl tefsirin sahibi Zemaher, bu rezil adamla ilgili olarak mana kez, ibarede tekrar olunmutur: Yani: nandm, srailoullarnn inand ve kendisinden baka ilah olmayan ilaha ve nc olarak da: Ben de mslmanlardanm olmak zere kez tekrarlanmtr. Bunu tekrarlamasnn ve srarnn nedeni de, kendisinden imannn kabul olunmasn istemesiydi. Fakat bu iman kabul olunmad. nk iman etmesi gereken zamanda inanmamt. Hi bir seeneinin ve tercihinin olmad bir zamanda iman ettiini sylyordu. Oysa insan seenek ve tercih iindeyken, bir defa da olsa, inandm, demesi yeterlidir. Bunun da teklif yani sorumluluk sresince devam gereklidir. mam Fahruddin Raz Tefsir-i Kebr adl eserinde, Firavunun imann kabul edilmediine ilikin olay bir ka ynden ele alp incelemitir. Fahruddin Raz farkl bir ekilde olay deerlendirirken yle aktaryor. Firavun, nandm derken, bunu itenlikle sylememitir. O, bunu srf gelen belay ve tehlikeyi nlemek maksadyla sylemitir. Mevcut skntdan bir kurtulu ve ka iindir. Bu, tpk u ifadeler gibidir: Eer bizden azab kaldrrsan, mutlaka sana inanacaz ve muhakkak srailoullarn seninle gndereceiz, dediler. Biz, ulaacaklar bir mddete kadar onlardan azab kaldrnca, hemen szlerinden dnverdiler. (Araf: 7/134-135) Dolaysyla onlarn bu iman kelimesinden maksatlar, Allahn vahdaniyetini, birtekliini kabul etmek deildi, aksine Firavun, dehr idi. Bir baka yoruma gre de, Firavunun iman taklide dayanyordu, taklitiydi. Dikkat etsene bak, nasl konuuyor, diyor ki: Kendisinden baka ilah olmayan ve srailoullarnn inand ilaha inandm. Adeta yle bir itirafta bulunuyor gibidir. Kendisi yce Allah tanmyor, bunu itirafta bulunmuyor, ancak srailoullarndan duyduu bir ilaha inandn belirtiyor. nk duyduuna gre srailoullar, byle bir ilah tanyorlarm, o da bu duyduuna dayanarak inandn szde belirtmi oluyor. Dolaysyla bu trden salt taklit olan bir inancn ve imann yarar yoktur. Yine imann tamam olabilmesi iin, Allahn vahdaniyetini, birtekliini ikrar etmesi, Hz. Musa (a.s.)nn peygamberliini ikrar etmesi ile mmkndr. Oysa Firavun, yce Allahn vahdaniyetini ikrar etmi olduu kabul edilse bile, Hz. Musann peygamberliini ikrar etmiyor ve tanmyordu. te bu yzden iman makbul bir iman deildir. Bir baka yorum da yledir. Yahudilerin ounluu gnl ynnden tebih ve tecsime olduka yneliktirler, meyyaldirler. Onlar bu yzden buzaya tapmakla uratlar. nk onlar, Allahn o buzann iinde olduunu sanyorlard. Dolaysyla, Firavun iman ettiini sylerken, srailoullarnn kendisine inand ve kendisinden baka ilah olmayan ilaha iman ettim, derken, srailoullarnn inancna yneliyordu. nk Firavun, ancak Musa ve Harunun inand ilaha inandm, dememekteydi. Oysa, sihirbazlar: Alemlerin Rabbine, Musann ve Harunun Rabbine inandk demilerdi. Firavun sanki yle der gibi olmutur: Ben, cisimle mevsuf, hull ve nzl ile nitelenen ilaha inanyorum. te bu yzden de iman kabul edilmemitir. Sonu olarak, hibir mslman, Firavunun imann kabul edildiini sylememi, bunda hibirisi bir ihtilafa kalkmamtr. Hepsi de onun kafir olarak ldn belirtmilerdir. ANcak burada ihtilaf noktas, imannn neden kabul edilmedii hususudur. Cumhurun grne gre, Firavunun iman nedeni, 58

boulmak halindeyken olmutur, sebep budur. Bu da umutsuzluk yani yeis halidir. Bu da dnya azabnn en iddetlisidir. Dolaysyla yeis halindeki iman da makbul deildir. Bazlar da yle bir gr ileri srdler. Yeis halindeki iman, ahirette grecei azapla kar karya gelmesi, oun grmesidir. Byle bir durumda iman makbul deildir. Bu, lm meleinin yani Azrailin grld andr. Yoksa boulmak trnden olan dnya azabnn iddeti deildir. Dolaysyla bu gre gre, Firavunun boulma srasndaki iman, yeis halindeki iman olamaz. Ancak imann kabul edilmemesi bir baka adandr. Fahreddin Raz bu hususu da Tefsiri Kebirinde aklamtr. Daha fazla bilgi edinmek isteyenler, ad geen tefsire bakabilirler. Nitekim baktklarnda da, onun imann kabul edilmeme nedenini renirler. nk Firavun kafir olarak lmtr. Ayrca iin u noktasna da dikkat etmek gerekir. Bir kimse din kurallarna balanr, yce Allahn fazlyla, kendisine hazrlanan dinin gereklerini kabul eder, Allah, mrn kfrde geiren bir kimseye fazlyla muamele eder, isyan ve kfr iinde olan bu kimseye iman etme imkann salar ve ondan imann kabul ederse, artk byle bir kulundan, iman kabul ettikten sonra azabederek intikam almaz. nk yce Allah bylelerini affetmekle, mafiretle mjdeler. Nitekim Rabbimiz yle buyuruyor: nkar edenlere yle: Eer vazgeenlerse, gemiteki (gnahlar) kendilerine balanr. (Enfal: 8/38) Yine Rabbimiz yle buyuruyor: Allah, gemii affetmitir. (Maide: 5/95) Hz. Peygamber (s.a.v.) de yle buyuruyorlar: slm, daha nce (mslman olmazdan ve iman etmezden nce) ilenen kfr ve gnah keser, siler atar. (1) slm, daha nceden yaplanlar silip attndan tr, kiiyi nceki yaptklarndan dolay ktlemez, yermez, hesaba ekmez. Yani kiinin lmnden sonra, daha nce yaptklar yznden kii hesaba ekilmez. Ancak kfr zere lenlere daha nce iledikleri de dahil olmak zere tm yaptklarndan hesaba ekilirler. Nitekim yce Allah bunlarn irkin hallerini yle bilidiriyor: nk onlara: Allahdan baka ilah yoktur, dendii zaman, byklk taslarlard. (Safft: 37/35) Yce Allah yine yle buyuruyor: Hayr, artk dn yok, nk sana yetlerim geldi de sen onlar yalanladn, byklk tasladn ve kafirlerden (nankrlerden) oldun. (Zmer: 39/59) Bir baka yette de Rabbim bunlar hakknda yle buyuruyor: ..ve helaki haketmi bir topluluk oldunuz. (Fetih: 48/12) te bu ve benzeri daha bir ok yetler, kafirler iin herhangi bir balanmann sz konusu olmadn gstermektedir. Yce Allah teki lanetli kafirlere yapt gibi lanetli Firavun iin de gerekeni yapmtr. Nitekim yce Allah, Firavunun kafir olan kavminden intikam ald gibi, Firavunun kendisinden de ayn ekilde intikam aldn haber vermektedir. Kavmini denizde boduu gibi onu da ayn ekilde bomutur. Yine yce Allah, Firavunun azab ve cezalandrmay da hakettiini bildirmitir. Onu da ayn ekilde yalanlayanlar, lanetleneneler arasnda zikretmitir. Ki zaten btn bunlar kyamet gnnde ktlenenlerdendir ve iddetli azap iinde ebed olarak kalacak olanlardandr. Gnahlar yznden yakalanp en ar cezalandrmaya tabi tutulacaklardr. 59

Kald ki yce Allah, Kelmi olan Hz. Musaya vadettii gibi, Firavunun da kavmi gibi azab grmedike iman etmeyeceini vadetmi, bildirmitir. Yine Kurn- Kermde yaklak 22 srede onun helakinden sonra cezalandrlacan ve bu adan rnek ve ibret klacan haber vermitir. Surelerdeki yetlerde Firavunun bozgunculardan olduu, zalimlerden olduu, Hata ileyenlerden olduu, Yeryznde haksz yere kibirlenip byklenenlerden olduu, Yalanlayanlardan olduu, ftira edenlerden olduu ve daha buna benzer nice durumlarn sergilemektedir. Btn bunlar Firavunun ahirette kafirlerden olduunu aklamaktadr. Ebedi olarak cehennemde kalacan haber vermektedir. Eer Firavun son annda imanl gitmi olsayd, dinin kurallarndan da renildii gibi, hakknda bu manada hibir hkm gelmezdi. Yce Allah yle buyuruyor: Firavun ailesinin ve onlardan ncekilerin durumu gibi. Onlar da yetlerimizi yalanladlar. Allah da onlar gnahlaryla yakalad. Allah cezas etindir. (Ali mran: 3/11) yette yer alan: Allah da onlar gnahlaryla yakalad ifadesi, Firavun ve ailesiyle toplumunun dnyada denizde boulmalar ve ahirette de cehennem azabnda yaklmalardr. Kukusuz Firavun da boulanlar arasndayd. Ayrca Firavun ve Ali diye geen ifadeden Al szc, kendisi, ailesi ve kavmi demektir. nk yette bu gerek yle aklanyor: Firavun ailesini bomutuk, siz de bunu gryordunuz. (Bakara: 2/50) Eer Firavun son annda imanla lm olsayd, yce Allah onu gnahyla yakalamazd. nk iman zere len bir kimse daha nceki kfr yznden hesaba ektilmez. Nitekim yce Allah yle buyuruyor: Msa dedi ki: Ey Firavun, ben alemlerin Rabbi tarafndan gnderilmi bir eliyim. (Araf: 7/104) yce Allah bu yetten itibaren konuyu aklyor ve devamndaki (136) yete kadar srdryor. Bu yette Rabbimiz yle buyuruyor: Biz de onlardan c aldk, onlar yemm (su) da boduk! nk onlar, yetlerimizi yalanlamlard ve onlar umursamaz olmulard. (Araf: 7/136) Eer Firavunun lm imanla sonulansayd, o da kafir olan kavmiyle birlikte helak olanlar arasnda yer almazd. Daha sonra da Firavun, yalanclardan olarak belirtilmezdi. nk Araf (104 ile 136) arasnda yer alan yetlerden bu gerekleri renmekteyiz. Ayrca bir baka srede de Rabbimiz yle buyuruyor: Bunlardan tpk Firavun ailesi ve onlardan ncekilerin gidii gibi davrandlar. Onlar da: Allahn yetlerini inkar etmilerdi; Allah da onlar gnahlaryla yakalamt. phesiz Allah gldr, Onun cezas etindir. Bu byledir, nk bir millet kendilerinde bulunan (gzel maiyeti) deitirmedike Allah onlara verdii nimeti deitirmez. Allah iitendir, bilendir. (Evet) Firavun ailesi ve onlardan ncekilerin gidii gibi; Rablerinin yetlerini yalanlamlard; biz de onlar gnahlaryla mahvetmitik. Ve Firavun ailesini bomutuk. Hepsi de zulmedicilerdi. (Enfal: 8/52-54) Eer Firavun imanl olarak lm olsayd, helaktan sonra yce Allah, onu yalanlayanlar arasnda saymazd ve onu gnahlaryla helak olanlar arasnda zikretmezdi, zalimlerden saymazd. Daha nceki kafirlerin durumu ne idiyse bunlarnki de ayn olmutur. Eer iman etmi olsayd, yce Allah, gemite ileneni balard. nk slm, kendisinden ncekileri siler gtrr. Nitekim yine Rabbimiz yle buyuruyor:

60

Musa: Rabbimiz, dedi, sen Firavuna ve adamlarna yakn hayatta ss ve nice mallar verdin. Rabbimiz, senin yolundan saptrsnlar diye mi? Rabbimiz, onlarn mallarn yok et, kalblerini sk ki, ac azab grnceye kadar inanmasnlar! (Allah): kinizin duas kabul olundu, dedi. Doru olun, bilmezlerin yoluna uymayn. (Yunus: 10/88-89) Kesin nass ile de malum olduu ve icma ile de teyid edildii gibi, azabn grld sradaki bir iman kabul edilen iman deildir. Nitekim bir baka yerde Rabbimiz yle buyuruyor: Oysa Firavunun buyruu, doruya iletici deildi. Firavun kyamet gnnde kavminin nnde gidiyor. te onlar atee getirdi. O varlan yer de ne fena bir yerdi.! Bu dnyada da onlarn ardna lanet taklmtr, kyamet gnnde de! (Burada da lanetle anlacaklardr, ahirette de). Bu vergi ne kt bir vergidir. (Hd: 11/97-99) Eer Firavun iman zere lm olsayd, kyamet gnnde kavminin nnde gitmeyecek ve onlarla birlikte cehennem ateine varmayacakt. Kyamet gnnde de lanetlenmi olanlardan olmayacakt. Oysa kendisi hem bu dnyada ve hem ahirette lanetlilerdendir. Yine Rabbimiz bir baka srede yle buyuruyor: Andolsun ki biz Musaya ak ak dokuz mucize vermitik. te srailoullarna sor: Musa onlara gelmi, Firavun ona: Ey Musa, ben seni bylenmi sanyorum, demiti. Musa dedi ki: Bunlar ancak gklerin ve yerin Rabbinin (benim doruluumu belgeleyen) kantlar olarak indirdiini pek ala bildin. Ey Firavun, ben seni mahvulmu gryorum. Firavun onlar o lkeden srp karmak istedi, biz de onu, yanndakilerle birlikte toptan boduk. (sra: 17/101-103) Eer Firavun inanm olarak lm olsayd, o sonradan gelenler iin bir ibret rnei olarak sergilenmezdi, kendisiyle birlikte bir oklarnn boularak helak olup gittikleri gibi helak olmazd. nk slm kendisinden nceki hatalar, yanllar siler sprr yok eder. Oysa Firavun yalanclarla, iftiraclarla birlikte zikredilmekte, anlmaktadr. Nitekim Rabbimiz yle buyuruyor: Ey Muhammed! Eer bunlar seni yalanlyorsa, bil ki bunlardan nce Nuh, Ad ve Semd kavmi de yalanlamt. brahim kavmi ve Lt kavmi de yalanlamt. Medyen halk da yalanlamt. Musa da yalanlanmt. Ben de kafirlere bir sre verlim. Sonra da onlar yakalamtm. Bak, benim onlar inkarm (grlmemi biimde cezalandrmam) nasl oldu! (Hac: 22/42-43-44) Kukusuz Firavun da suu ve kfr yznden yakalananlardan ve doruyu yalanlayanlardandr. Yce Allah btn bunlar kafirler olarak adlandrmtr. Dolaysyla kim Firavun iman etti, o da mmindir, derse, bunu syleyen kimse de alemlerin Rabbini yalanlayan kafirlerdendir. Nitekim Rabbimiz bir baka surede yle buyuruyor: Sonra Musay ve kardei Harunu yetlerimizle apak bir delille gnderdik. Firavuna ve ileri gelen adamlarna. Onlar byklk tasladlar ve bbrlenen bir topluluk oldular. u iki adamn kavmi bize klelik ederken, imdi biz kalkp bizim gibi iki insana m inanacaz? dediler. Onlar yalanladlar ve helak edilenlerden oldular. (Mminn: 23/45-48) Eer Firavun iman zere lm olsayd, daha nceki yaptklar yznden helak edilmez ve ibret olarak sunulmazd. Gemite Hz. Musay yalanlad diye, kafir olan kavminin helak olmas gibi o da helak olmazd. Bu da yine Firavun iman etmediini gstermektedir. Kald ki uara sresinde Rabbimiz yle buyuruyor: Haydi Firavuna gidin de, deyin ki: Biz 61

alemlerin Rabbinin elisiyiz. (ura: 26/16) Olay bu yetten itibaren ele alnyor, bu yet ve devamndaki yetlerle birlikte u yete dek sryor: Musay ve beraberindekilerin hepsini kurtardk. Sonra tekilerini boduk. (uar: 26/65-66) Dileyenler bu yetlere baksnlar. Dikkat edilirse onlardan sudur eden eylerin yani yalanlamalar, byklk taslamalar, boulmalar, tpk teki kavimlerde olduu gibi, hep kfr sebebiyledir, kavmi de aynen kafir olduklar iin cezalandrlmlardr. Btn bu gerekler gsteriyor ki, Firavun da kafir kavmi gibi kafirdi. nk yce Allah btn bunlar bildirirken, kfrlerinin bir cezas olarak dnyada azap grenlerin durumunu, yani tevbesi kabul edilmeyip de dnyada azap grdkleri gibi ahirette de azap greceklerin durumu iin bildirmi olmaktadr. nk Allah, bir toplumun durumunu affetmi, balamsa, onlarn gnahlarn ve hatalarn saydktan sonra, hemen ardndan balandklarn mjdelemektedir. Nitekim buzaya tapan srailoullarndan durumu byle olanlar, tevbesi kabul edilenleri Rabbimiz aklamtr. Rabbimiz yle buyuruyor: Bir zamanlar Musa ile krk gece (Trda vahiy iin) szlemitik. Sonra onun arkasndan siz buzay ilah edindiniz ve bu halinizle zalimlerden oldunuz. Bundan sonra belki kredersiniz diye sizi affettik. (Bakara: 2/51-52) Rabbimiz Neml sresinde de yle buyuruyor: Bir de elini koynuna sok. Firavuna ve kavmine gnderilen dokuz mucize iinde (onlardan biri olmak zere) bembeyaz, hibir kusursuz ksn. nk onlar yoldan km bir kavimdirler. Bylece mucizelerimiz ak ve parlak olarak onlara geldi. Bu, apak bir sihirdir, dediler. Vicdanlar da bunlara tam bir kanaat getirdii halde, srf zulm ve kibirden onlar inkar ettiler. Ama bak, fesadlarn sonu nice oldu!.. (Neml: 27/12-14) Btn bu yetler Firavunun iman etmediinin delilidirler. Ayrca baka yetlerde de Rabbimiz yine bu gerei yle aklamaktadr: nk Firavun, O yerde (Msrda) ba kaldrm ve halkn frka frka edip kendi hizmetine almt. Onlardan bir taifeyi ezmek istiyor, oullarn boazlyor, sadece kzlarn sa brakyordu. phesiz o bozgunculardand. (Kasas: 28/4) Bir baka yette de yle buyuruyor: Nihayet onu Firavun ailesi ald ki, kendilerine bir dman ve balarna dert olsun. Gerekten Firavun, Haman ve askerleri yanlyorlard (suluydular). (Kasas: 28/8). Yine Rabbimiz yle buyuruyor: Biz onu ve askerlerini tuttuk, suya attk; bak o zalimlerin sonu nasl oldu. Biz onlar atee aran nderler yaptk. Kyamet gn asla yardm olunmazlar. Bu dnya hayatnda biz onlarn ardna bir lanet taktk (srekli olarak lanetle anlacaklrdr). Kyamet gn ise onlar irkinletirilenlerdendir. (Kasas: 28/40-42) ayet Firavun iman zere lm olsayd, daha nceki suu ve gnah ne srlerek yerilmezdi. Helak olduktan sonra yce Allah onu zemmetmezdi. Haman ve askerlerinin durumunu bildirirken, onu da onlarla birlikte bozgunculardan olarak nitelemezdi. Kafirlerdendir diye bildirmezdi. Helakinden sonra da Firavunu zemmetmezdi. O da tekiler gibi hata edenlerdendir, denmezdi. O da tekilerle birlikte yakalanp denize atlarak suda bodurulmazd. Tpk lanetli kavminin durumuna drlmezdi. Mademki Firavunun da durumu tpk teki zalimlerin akibeti gibi olmu, mademki o da teki kfr nderleri ve liderleri gibi cehennem ateine aranlardan olmutur, bunun imanndan szedilemez. Dolaysyla bu gibi melunlar, irkinletirilmi, kovulmu olanlar, yardmsz braklm olanlar iman etmitir denemez. Bu, kfrdr. Nitekim yce Mevla yle buyurur: 62

d ve Semdu da helak ettik. Bu, oturduklar yerlerden size belli olmaktadr. eytan onlara yaptklar ileri ssleyip onlar yoldan kard. Oysa bakp ibret alabilirlerdi (ama almadlar). Karunu, Firavunu, Haman da helak ettik. Andolsun, Musa onlara ak kantlar getirdi, fakat onlar o yerde byklk taslayp yetlerimizi kabule tenezzl etmediler. Ama geip gidecek, (elimizden kurtulacak) deillerdi. Nitekim hepsini gnahyla yakaladk. Onlardan kiminin stne ta yadran bir frtna gnderdik, kimini korkun ses yakalad, kimini yere batrdk, kimini de boduk. Allah onlara zulmedecek deildi; fakat onlar, kendi kendilerine zulmediyorlard. (Ankebt: 29/38-40) Eer Firavun imanl olarak lm olsayd, onun helakinden sonra, kendisi byklk taslayanlar, zalimler ve kafirlerle birlikte anlmazd. Yani Ad, Semd, Karn, Haman gibilerle birlikte zikredilmezdi. Onu da suu ve gnahyla yakalamazd. Firavunu da kavmi gibi boulanlar arasnda klmazd. Mademki bir gnah yok, o zaman zulmde sz konusu deildir. nk slm, kendisinden ncekileri siler gtrr. Sad sresinde yce Allah yle buyuruyor: Onlardan nce de Nh kavmi, d kavmi ve kazklar sahibi (temelleri kazk gibi yere aklm, yksek piramitler yaptran) Firavun da yalanlamt. Semd kavmi, Lt kavmi ve Eyke halk da byle yapmt. te onlar da (peygamberlere kar bileik) kabilelerdi. Hepsi de peygamberleri yalanlayp, benim cezam hakettiler. (Sd: 38/12-14) Eer Firavun iman etmi olsayd, yce Allah onu, eski yalanyla zemmetmez ve onu yalanlayan kafirlerle birlikte zikretmezdi. Kendisine de azap hak olmazd. Yani u dierlerine hak olan azap onun iin szkonusu olmazd. imdi de bir baka surede Rabbim ne buyuruyor onu bir grelim: ite bylece Firavuna kt ameli ssl gsterildi de, yoldan saptrld. Firavunun hilesi ancak helake mahkumdur. (Mmin: 40/37) Eer o iman zere lm olsayd, helakinden sonra yce Allah onu zemmetmezdi. nk, yette, Firavuna yaptklar ssl gsterildi, deniliyor. O bu haliyle doru yoldan ayrlm ve doru yola gidenleri de engellemitir. Dolaysyla hilesinin, tuzann da bir anlam olmam, kazd ukura kendisi dmtr. Yine bu srede u yeti de grmekteyiz. Rabbimiz yle buyuruyor: Yemin olsun! Biz Musay mucizelerimizle ve ak bir delil ile, Firavuna, Hamana ve Karuna gnderdik. Onlar (Musa iin) bu bir sihirbazdr, bir yalancdr, dediler. (Mmin: 40/23-24) Eer Firavun mmin olarak lseydi, yce Allah, Haman ve Karunu, Hz. Musa iin yalanc, sihirbaz dedikleri iin yererken, Firavunu da birlikte yermezdi. Yine yce Allah yle buyuruyor: Firavunun kavmini ise o kt azap kuatverdi (denizde bouldular, sonra da azaba tutuldular.) Ate sabah akam ona arz olunur dururlar. Hele kyamet koptuu gn. Firavun hanedann azabn en iddetlisine atn! denilecektir. (Mmin: 40/45-46) Eer Firavun iman etmi olsayd, kafir kavmiyle birlikte kyaemet gnnde cehennem azabnn en iddetlisine atlmayacakt. zellikle mlhid dinsizlerin sylemekte olduklar eyleri sylemekten seni uyarr ve menederim. nk onlar, Firavunun cehennemlik olmadn sylemektedirler. Oysa en iddetli azaba atlanlar bizzat Firavunun kendisi ve ailesiyle kavmidir. Halbuki mlhidlere gre, cehennemlik olanlar Firavunun kavmidir, kendisi deildir. 63

yetlerde sk sk geen Alu Firavundan ama, Kuranda da anlatld zere hem Firavunun kendisi, hem tmyle kavmi ve ailesi, yani onunla birlikte hareket edenlerdir. Nitekim yle buyurulmutu: Sizin iin denizi yarmtk, sizi kurtarm ve Firavun ailesini bomutuk siz de bakp bunu gryordunuz. (Bakara: 2/50) Burada delil ve anlatlmak istenen gerek, yce Allahn bildirmi olduu u gerektir. Firavun azab haketmitir, o cezalandrmay da ayn ekilde haketmitir. nk o peygamberleri yalanlam olanlardandr. Kukusuz o da kesinlikle ebed olarak cehennem ateinde kalacak ve en iddetli azaba arptrlacak olanlardan olacaktr. Nitekim Rabbimiz yle buyuruyor: Bylece Firavun kavmini kmsedi, onlar da ona itaat ettiler. nk onlar dinden km, fask bir kavim idiler. Vaktaki bizi gazablandrdlar, biz de kendilerinden intikam aldk ve hepsini birden suda boduk. Bu suretle onlar, sonrakilere ibret veren bir gemi ve rnek yaptk. (Zuhruf: 43/54-56) Eer Firavun mmin olarak lseydi, kavmi bodurularak intikam alnd gibi kendisinden de intikam alnmazd. Oysa ayn intikam ondan da alnmtr. O da kavmi gibi, sonradan gelen gemi atalar ve rnei yaplmazlard. Baka bir srede ise Rabbimiz yle buyuruyor: Andolsun biz, srailoullarn o kltc azaptan kurtardk; Firavundan. nk o, insanlar ezip ululanan, snr aanlardan biri idi. (Duhan: 44/30-31) Bylece kendileri ate yaran olmulardr. Yine Rabbimiz yle buyuruyor: Onlardan nce Nuhun kavmi Resliler ve Semd hep yalanlamlard. d, Firavun kavmi ve Ltun yaknlar da... Eykeliler, Tubba kavmi de!.. Bunlarn hepsi peygamberleri yalanladlar da benim azabm hak oldu. (Kaf: 50/12-14) ayet Firavun mmin olarak lm olsayd, helaktan sonra yce Allah onu bu yalanlayan kafirlerle birlikte anmazd. O kafirlere ceza ve azap hak olduu gibi ona hak olmazd. Yine Rabbim yle buyuruyor: Musada da ibret alnacak eyler vardr. Onu ak bir delil ile Firavuna gndermitik. Firavun ona yann evirdi ve: Bu, ya byc veya cinlidir dedi. Biz de onu ve askerlerini yakaladk, onlar denize attk. O kendi kendini knyordu. (Zariyat: 51/38-40) Eer mmin olarak lseydi, yce Allah onu helak ettikten sonra, eskiden iledikleri yznden knamazd. nk Allahdan yz eviriyor, Hz. Musaya da sihirbaz ve cinli diye iftiraya kalkyor. Eer iman etseydi, imandan sonra yce Allah onu halen bu nitelikleriyle yermezdi. Yce Allah onu yakalamaz ve denize atp bodurmazd. Kavmi nasl yakalanp denize atlarak bodurulduysa, ayns ona da yaplmtr. Rabbimiz yine yle buyuruyor: Firavunun kavmine de uyarlar gelmiti. Btn yetlerimizi yalanladlar. Biz de onlar galip ve glnn yakalamas gibi yakaladk. (Kamer: 54/41-42) Bodurularak yakalananlar Firavun ve kavmidir. ayet mmin olarak lseydi, helaktan sonra yce Allah onu, yalanlayan kafirlerle birlikte zikretmezdi. Yce Allah onu, gemiteki bir yalanlamas yznden yermez ve yakalamazd. Oysa ayn eyle kavmini, lanetli kavmini yakalad gibi onu da aynen yakalamtr.

64

Rabbimiz yle buyuruyor: Firavun ve ondan ncekiler ve altst olmu kentlerin halk olan Lt kavmi de hatal i yaptlar. Rablerinin elisine kar geldiler. O da onlar iddeti gittike artan bir yakalayla yakalad. (Hakka: 69/9-10) Kentleri altst olan lke, Hz. Lutun kavminin kentleridir. yette yer alan Rabiye szc de iddeti giderek artan bir yakalama anlamnadr. Bu adamlarn irenlik ve irkeflikleri giderek artt gibi, buna orantl olarak cezalar da o oranda artmtr. ayet Firavun mmin olarak lseydi, yce Allah helaktan sonra onu, yer ve yurtlar, isyanlar yznden altst olanlarla birlikte zikretmezdi. Kfr ve masiyetten sonra onlar yakalad gibi, Firavunu yakalamazd. Oysa o da aynen yakalanmtr. Nitekim Naziat sresinde de yle buyuruluyor: Ona byk mucizeyi gsterdi. Fakat o yalanlad, kar geldi. Sonra srtn dnd. (Musann getirdiklerini iptal etmek iin) almaya koyuldu. Adamlarn toplad, onlara bard: Ben sizin en yce Rabbnzm, dedi. Allah da onu, sonun ve ilkin (ahiretin ve dnyann) azabyla cezalandrd. (Naziat: 79/20-25) Yani dnyadaki azap, onlarn suda bodurulmalardr. ahirette de cehennem ateinde yaklmalardr. Abdullah b. Abbastan rivayete gre, ahiret cezasyla ilgili cezalandrmaya sebep olan ifade: Ben sizin en yce Rabbnzm szdr. Dnyadaki cezalandrmaya sebep olan kelime de: Ben, sizin iin, kendimden baka bir ilah olduunu bilmiyorum (Kasas: 28/38) ifadesidir. Dolaysyla bu iki kelime arasnda geen zaman sresi de krk yllk bir zaman dilimi olmutur. Her iki tefsire ve yoruma gre yet u gerei gsteriyor. Firavun mmin olarak lmemitir. Birinci tefsir ya da yorum ele alndnda durum gayet aktr, o imansz olarak lmtr. kinci yoruma gelince, eer Firavun iman etmi olarak lm olsayd, yce Allah burada yani Naziat (25). yetinde iki defa (nekal yani cezalandrma) ifadesiyle kendisinden sz etmezdi. nk yce Allah, eer iman etmise, gemii affeder ve zaten slmda kendisinden nceki eyleri tamamen siler, yok eder. imdi de bir baka sreden yine bir hkm daha grelim. Rabbimiz yle buyuruyor: Vadil Kurada kayalar oyup evler yapan Semd kavmine? Ve kazklar sahibi (kazklar akp ordusuna adrlar kuran veya piramitler yaptran) Firavuna? Bunlar lkelerde azmlard. Oralarda ok ktlk etmilerdi. Bu yzden Rabbin onlarn zerine azab krbacn arpt. (Fecr: 89/9-13) ayet Firavun mmin olarak lm olsayd, yce Allah, helaktan sonra onu da d, Semd kavimleriyle bir arada zikretmezdi. nk yce Allah gemite olanlar affeder ve slmda gemite olan siler gtrr. Btn bu yetler, okluklarna ramen hepsine kesin nasslardr ve hepsi de, Firavunun hem bu dnyada ve hem ahirette lanetli kafirlerden bir lanetli kafir olduunu haykryor. Yine o da ahirette irkinletirilenlerdendir, azaba giren ve arptrlanlardan en iddetlisiyle arptrlacak olanlardandr. Ancak zndk olanlar onun mmin olduunu sylerler. Zndklardan baka hibir mmin byle bir sz syleyemez. Bunu syleyenler cahil mlhid yani dinsizlerdir. Dinin kurallarn, maani ve akaid ilminin kaidelerini bilmeyenlerdir. Lanetli Firavun, azab grd srada, kendisinden inandna ilikin sudur eden bir sz, tm red ve inkar delillerine ramen onun mmin olduunu kabul etmek ve onun bu dnyadan tertemiz olarak ktn sylemek, o da Allahn ikram gren kullarndandr demek, tm din kurallarna terstir ve buraya kadar gsterdiimiz btn yetlerle de elimektedir.

65

Bu cahil mlhid yani dinsizler u gerei bilmemektedirler. ayet bu yet, Firavun ld srada mmin olarak ldne delalet etmi olsayd, o zaman, bizim daha nce ortaya koyduumuz muhkem nasslarla eliirdi. Konuyu aka beilirtenv e haykran yetler ile atrd. nk grdmz yetlerde belirtildii gibi Firavun kyamet gnnde hem lanetlilerden ve hem de irkinletirilmi, ktlenmi olanlardan olduu ifade edilmitir. Ayn zamanda ebed olarak cehennemlik olanlardandr. Kukusuz slm limleri, mctehid imamlar ve eriatta imam durumunda olanlara gre, kim Firavun mmin olarak ld diye iddia ederse, o kimse Kuran yalanlam olur. Bir de tenakuzu, elikiyi de var saymaktr. Deyyan ve Melik olan yce Allahn kelamiyla atr. Hz. Peygamber (s.a.v.)n tebli ettii eriatn bilinen kurallarn iptal etmi olur. O da tpk Firavun gibi, kavmi gibi kafirlerden, yalanlayanlardan ve saptanlardan olmu olur. Dolaysyla byle inananlarn zerine, Firavunun zerine Allahn, meleklerinin, tm insanlarn laneti olsun. nk bu anlatlanlar, Fss sahibi bn Arabnin, bu sayede ykmak istedii slmn salam temelleridir. Akl tarafndan ak bir ekilde sabit olduu bir gerei inkardr. Kesinlikle nasslarla ortaya konan iptal etmek, geersiz klmaktr. Bu adamn iddiasna gre, bu lanetli zndklklar, bu akl gereiyle elien batllar, eriat geersiz klan szler gya gerei tanmaya bir vastaym. Allah erlerinden korusun. Bu bakmdan eytan kandillerini aldatarak, bunlarn fikirlerini bulandrarak, bu batllara tasavvuf ilmi adn verdirmitir. Bu batllar, ad geen zndk, cahil mlhidlere tasdik ettirerek dorulatmtr. Dolaysyla inkarc zndklar da onu taklit etmilerdir. Pek yaknda bu zalimler, yani zulmedenler, nasl bir devrime urayp devrileceklerini bileceklerdir. man nuruyla mminlerin gnllerini aan Rabbimi takdis ve tenzih ederim. Mlhidlerin, dinsizlerin kalblerini gazabyla ve fkesiyle rezil ederek mhrleyen Rabbimi takdis ve tenzih ederim. Bunun iindir ki Allahn yetlerini kabul ediyor, onlar doruluyorlar ama, ancak zerinde durarak anlamaya almyorlar, bu yetlere adeta a gzler gibi bakyorlar. Oysa size Rabbinizden basiretler, gnl gzleri, hakikati idrak etme kabiliyetleri geldi. Artk kim gerei grrse yarar kendisinedir. Kim de geree kar kr olursa zarar kendisinedir. Yce Allah doruyu gsterenlerin yardmcsdr ve doru yol da ancak onda son bulur. Allah kimi de saptrrsa, artk onun iin bir hidayeti yoktur. Her eyi balayan yce Allahn izniyle ve yardmyla kitabmz burada sona ermitir.

66

You might also like