You are on page 1of 122

JEAN PAUL SARTRE (1964 Nobel Armaan) BULANTI (La Nausee ) roman STANBUL Tam metin, Franszca aslndan

eviren : Erdoan ALKAN Toplumsal nemi olmayan herhangi bir kii bu, ancak bir birey. (L.F. Celine: Kilise) CASTOR'A YAYIMCILARIN BR AIKLAMASI Bu defterler, Antoine Roquentin'in yazlar arasnda kt. Hibir deiiklik yapmadan yaymlyoruz. lk sayfaya tarih konmam. Ama, sanyoruz ki bu sayfa, yazarn, gnlk adyla balayan yazlarndan bir ka hafta nce yazlm. En ge, 1932 oca balarna doru diyebiliriz. Antoine Roquentin, Orta Avrupa, Kuzey Afrika ve Uzak Dou'ya gittikten sonra marquis de Rollebon'la ilgili tarihsel aratrmalarn tamamlamak iin yl Bouvle'de kalmtr. YAYIMCILAR TARHSZ YAPRAK En iyisi olaylar gn gnne yazmak. Onlar daha belirgin kavrayabilmek iin gnlk tutmak. Pek nemsiz grnseler bile, en ince ayrntlar, en kk olaylar bile atlamamak, ve zellikle iyi bir snflandrma yapmak. Bu masay, yolu, insanlar, pipo ttnn nasl grdm yazmalym, nk onunla balad deiiklik. Bu deimenin alann ve niteliini kesinlikle belirtmeliyim.

rnein, iinde mrekkep iesi olan u mukavva kutuyu alalm ele. yice belirtmeye almalym, bu kutuyu nce nasl gryordum, imdi nasl (1) Deneyelim! Dik al bir paralel yz, alyor sama, bu konuda sylenecek hibir ey yok. te bundan kanmal, hibir ey olmad halde ille bir ey bulup karmaktan saknmalyz. Sanrm gnlk tutarken en tehlikeli olan da bu: her ey abartlyor, kulak kirite ve gerekler durmadan zorlanyor. te yandan u da var : zellikle bu mukavva kutu, ya da herhangi baka bir nesneyle ilgi, dn deil n(1) Burada bir kelime bo braklm. 11 BULANTI ceki gn duyduum izlenimi yeniden duyabilirim phesiz. Her zaman hazrlamalym kendimi buna, yoksa yine kayabilir parmaklarmn arasndan. Kanmal (1) ama, te yandan, btn olup bitenleri, en ince ayrntlarna dekr zene bezene not etmeliyim. Elbette ki cumartesi gn ve dn deil nceki gn geen olaylar hakknda belirgin hi bir ey yazamam artk, nk hayli zaman geti aradan, hayli uzaklatm o olaylardan, yalnz unu syleyebilirim, her iki durumda da adna genellikle olay dediimiz trden hi bir ey gemedi. Cumartesi gn, ocuklar denizde ta kaydryorlard, ben de onlar gibi, bir akl ta alp kaydrmaya kalktm ve hemen ite o anda durup, ta elimden brakmamla ordan uzaklaman bir oldu. akna dnm olmalym ki ocuklar ardmdan gldler. ite dtan grnen. imde olup bitenler, hibir belli iz brakmadlar geride. Bir ey vard, grdm, tiksindiim, ama denize mi bakyordum: akl tana m bakyordum, imdi bilemiyorum artk. Dz bir akl tayd bu, bir yz kupkuru, teki yz slak ve amurlu. Elim kirlenmesin diye, parmaklarm iyice ayrm, ta kylarndan tutuyordum. Dn deil nceki gn olan ok daha karmakt. Bir ym benzeimler, raslantlar ve yanlglarla karlatm, anlam veremediim eylerle karlatm. imdi btn bunlar yazarak oyalanacak deilim, yalnz u kadarn syleyeyim ki korkmutum, ya da korkuya benzer bir duygu(1) Burada bir kelime karalanm (zorlanmak ya da uydurmak olabilir) bu kelimenin yerine st yana eklenmi olan kelime de okunmuyor. 12 B T/L A N T I ya kaplmtm. Neden korktuumu ah bir bilebilsem, an-layabilseydim, bu konuda byk bir ilerleme yapm sayabilirdim kendimi. in garibi, kendimi delirdi sanacak bir durumum da yok, hatt deli olmadm gn gibi gryorum: btn bu deiiklikler nesnelerle ilgili. Hi deil bundan emin olmak isterim. SAAT ON BUUK (1) Belki de kk bir delilik buhranyd bu. z brakmad. Geen haftaki acayip duygularm bugn artk glm; geliyor bana: duymuyorum onlar imdi. Bu akamki rahatm beyde yok. Burda, kuzey douya bakan odamda-ym. Altta Mutiles soka ve yeni istasyonun antiyesi var. Penceremden, Victor - Noir bulvarnn kesindeki, Ren-dez - Vous des Cheminotsnun krmz beyaz klarn gryorum. Paris treni geldi. Yolcular eski istasyondan kp sokaklara dalyorlar. Admlarn, seslerini duyuyorum. Bir ym insan son tramvay bekliyor. Mutlaka u anda, tam penceremin altnda, sokak lmbasnn yresinde kk bir topluluk meydana getirmilerdir. Ne yapalm, daha bir ka dakika beklemeleri gerekiyor: saat on krk be'ten nce gelmez tramvay, inallah gezici tccarlardan kimse yoktur bu akam: o kadar uykum var ki, uyku gzmden akyor. Bir gece, yle bir gececik uyuyabilsem btn bu olanlardan eser kalmazd. Saat onbire eyrek var : korkacak hibir ey yok art) Akam onbuuk olmal. Bu blm ncekilerden ok sonra, en erken, ertesi gn yazld sanyoruz. 13 BULANTI tk, gelseler gelirlerdi imdiye dek. Yeter ki Rouen'li bayn gn olmasn. Her hafta gelir, birinci kattaki bideli, 2 numaral oda ona ayrlmtr. Her an debilir: genellikle, yatmadan nce. Rendez - Vous des Cheminots da bir bardak bira itiinden biraz gecikir. yle grlt patrt yapan biri de deildir zaten. Hayli ufak - tefek, temiz - te-rendez bir adamdr. Byklarn karaya boyar, takma sa kullanr. te geldi. Merdivenlerden ktn duyunca heyecanlandm baya, iim rahatlad : bylesi dzenli bir dnyada tedirgin olacak, korkacak ne var ki? Sanrm iyiletim. te 7 numaral tramvay: Abattoirs - Grands Bas-sins. Raylarn zangrdata zangrdata geliyor. Yolcusunu alp kalkt. imdi, bavullar ve uyuyan ocuklarla ykl, Grands Bassins, Fabrikalara, Dou'ya, karanla doru dalyor. Sondan bir nceki tramvay bu, son tramvay bir saat sonra geecek. Yatacam. yiletim artk, izlenimlerimi kk kzlar gibi gngnne fiyakal bir deftere yazmaktan vaz geiyorum. Gnlk tutmak benim iin, ancak yle bir durumda ilgin olabilirdi: eer (1). (1) Tarihsiz yaprak burda son bulmug. 14 GNLK

29 Ocak 1932, pazartesi Hi kuku yok, bir eyler oldu bana. Ve olanlar, hani o allagelmi kesinlikle, aklkla deil, hastalk biiminde oldu. Sinsi sinsi, yava yava yerleti; biraz sama, biraz rahatsz bir insan gibi duymaya baladm kendimi, hepsi bu kadar ite. Bir kez gelip yerleince de bir daha kmldamad, kalakald ylece, ve ben, hi bir eyim yok sandm, yanldm sandm. Oysa imdi, ite bak, varln duyurmaya balad. Tarihinin grevi ruhsal zmlemeler mi? Hi sanmam. Bizim al-yeriimiz Tutku, kar gibi cins isimlerle, tm duygularla. Ne var ki, kendimi birazck tamsaydm imdi iime yarard. rnein ellerimde yeni bir eyler var, pipomu, atalm tutuumda bir bakalk var. Bilmem, belki de atal artk bir baka biimde tutturuyor kendini. Az sonra odama girdiimde anszn duruverdim, souk bir nesnenin varln duymutum elimde, bu souk nesne, bir kiilii varm gibi dikkatimi ekiyordu kendine. Elimi ap baktm: 15 ! BULANTI hi, kapnn zembereini tutuyormuum o kadar. Bu sabah, Kitaplk'a gittiimde, Kitap Kurdu (1) merhaba dediinde onu ancak on saniye sonra tanyabildim. Sanki tanmadm, bilmediim bir yzle, hatt belli belirsiz bir yzle karlamtm. Ya eli, elimin iindeki bir insan eli deil de kocaman bir solucand. Hemen brakverdim elini, kolu geveyiverip dt adamn. Ve sokaklarda grltler vard, anlam veremediim, sada solda srklenip duran grltler. Ksacas bu son haftalarda deien bir eyler oldu. Ama neredeydi bu deime? Temelsiz, soyut bir deime. Acep ben miydim deien? Ya ben deilsem? O zaman bu oda, bu kent, bu doa deiti; arayp bulmak gerek. Sanrm deien benim: bunu anlamak g deil, ho da deil elbette. Baka kar yolu yok, bu deimelerin benden olduunu kabul etmem gerekiyor. Bir ey daha var: ok az dnen bir adam oldum. Bir yn kk kk deiimler, ben farkna varmakszn bende birikip toplanyorlar, sonra gnn birinde, gerek bir ayaklanma biiminde patlayveriyorlar. Ve sonunda, kartlklar, tutarszlklarla dolu bir grnm veriyorlar yaantma. rnein yurt dna ou kafama byle estii iin yolculua ktm sylediler. On yl, surda burda dolap bir gn anszn dndmde yine ayn eyi syleyenler oldu, kafasna esti geldi dediler. Gzmn nne geliverdi, u an (1) Ogier P... adndaki bu mahkeme yazmannn ad gncede sk sk geecektir. Roquentin kendisiyle 1930'da BouvUle ktphanesinde tanmtr. 16 BULANTI sanki yine Mercier'nin yazhanesindeyim. Mercier, geen yl Petrou olaymdan sonra istifa eden bir memurdur. Bir arkeologlar topluluuyla Bengale'e gidiyordu. Ben de her zaman, Bengale'e gitmek isterdim. Beni boyuna sen de bizimle gel diye sktrp duruyordu. Neden onlara katlmam istemiti acaba? Belki de Portal'a gvenemiyordu, ona gz kulak olacak birini aryor, bu ite de bana bel balyordu. Byle bir neriyi geri evirmem iin hi bir neden yoktu. Hatt, Mercier'nin byle bir neriyi Portal'a gve-nenedii iin yaptn sezsem volculuk iin gerekemi kolaylkla bulmu olur, neriyi cokuyla kabul ederdim. arp kalmtm, ne evet, ne hayr, tek sz kmyordu azmdan. Telefonun yanndaki yeil bir hal stnde duran kk bir khmere heykeline gzm dikmi, yle duruyordum. Lenfayla, ya da lk bir stle dolmutum sanki. Mercier meleksi bir sabrlhk gsterisiyle biraz da bu konudaki teln gizlemeye alyor, bana: Resmen atanmam gerek elbette, her eyden nce, yle deil mi? Eninde sonunda sizin de bizimle gelmeyi kabul edeceinizi biliyorum. yisi imdiden evet deyin de bu i bitsin, diyordu. Kzla alan, kokulu, kara bir sakal vard Mercier'nin. Ban her oynattnda burnuma sakalna srd koku vuruyordu. 4-lt yl sren uykudan birden uyanverdim. Heykel, sevimsiz, sama geliyordu, ve alabildiine canmn skldn anladm, Hindiini'ye neden geldiime bir trl anlam veremiyordum. Ne iim vard burda? Niin konuuyordum bu insanlarla? Bu sama sapan kla neden girmitim? Tutkum oluvermiti. Yllar yl beni oraya buraya srkleyip duran, dalga dalga alp gtren bu tutku deil miydi? Ve ite imdi kendimi bombo duyuyordum. Ama beter olan bu deildi. nme, bir tr gevek 17 F :2 BULANTI likle konmu, kocaman, kocaman olduu kadar da yavan bir dnce vard. Neydi, nenin nesiydi pek bilmiyorum, ama ylesine midemi bulandryordu ki bakamyordum bu koca ve yavan dnceye. Tm bu olup bitenler, Mercier'-nin sakalndan kan kokuyla karyordu bende: Tepem att, fkeyle silkinip, kuru bir sesle: Teekkr ederim, sanrm yeter derecede dolatm: artk Fransa'ya dnmem gerekiyor, dedim. Bir gn sonra da bir gemiye atladm gibi Marsilya'nn yolunu tuttum.

Eer yanlmyorsam ve bu iaretler yaantmda yeni bir sarsntnn ncleriyse o zaman yandk demektir. yle ahm ahm bir yaantm olduundan deil bu korkum, yle oturakl, deerli bir mr geirdiim yok. Doacak olan, tm benliimi kuatacak olan eyden korkuyorum. Yine nerelere srkleyecek bu sarsnt beni? Tm aratrmalarm, kitaplarm brakp, ekip gitmem mi gerekecek yeniden? Bir ka ay sonra,_bir ka yl sonra^yorgun, umutsuz, yeni ykmlara m uyanacam? Bende-olup-bi-tenleri, henz vakit varken, aka renmek, "bilmek isterim. " 30 Ocak, Sah Yeni bir ey yok. Sabah dokuzdan bire kadar ktphanede altm. XII. blm, Rollebon'un Rusya'da kald gnlerden tutun da, I. Paul'n lmne kadar olan dnemdeki her eyi tamamladm. te alma bitti. Geride yazdklarm daha belirgin ve dzenli bir biimde derleyip toparlamaktan baka bir ey kalmyor. 18 BULANTI Saat bir buuk. Mably kahvesindeyim, sandvi yiyorum. Aa yukar her ey yolunda. Kahvelerde zaten her zaman her ey yolundadr. Hele de bu kahve; yznden hergelelik akan ama gvenilir Bay Fasquelle'in kahvesi, Mably kahvesi ise. Bu saat Bay Fasquelle'in len uykusu saatidir. Gzleri kzarmaya balad bile. Ama haline, tavrna bakacak olursan, canl ve kararl. Masalar arasnda dolayor, usul usul mterilere yaklayor: Nasl, rahat msnz Baym? Onu bylesine canl grdm iin glmsyorum: kahvesinin boald saatlerde kafas da boalr. Saat ikiyle drt arasnda kahvede pek mteri olmaz. te bu saatlerde Bay Fasquelle aptal aptal saa sola gider gelir, garsonlar klar karartr, garsonlar klar karartr karartmaz da adam bilinsizlie akverir: bu adam yalnz kalnca mutlaka uyur. u an yirmi kadar mteri var ierde, bekrlar, kk teknisyenler, iiler, Aevi dedikleri aile pansiyonlarnda arabuk yemeklerini yedikten sonra, biraz gsterili bir yere gerek duyduklarndan, hemen bu kahveye gelip kahve ier, kt oynarlar; biraz da grlt ederler hani, ne var ki, kararsz grlt rahatsz etmiyor beni. Var olmak iin onlar da birlikte olmak zorundalar. Ben yalnz yayorum, yapayalnz. Kimseyle konumuyorum, hem de hibir zaman; ne kimseden bir ey alr, ne kimseye bir ey veririm. Kitap Kurdu'nu saymamak gerek. Bir de Franoise var, Rendez-Vous des Chemi-notsnun sahibi olan kadn. Onunla da konuuyor muyum acep? Bazan, yemekten sonra, bir bardak bira getirdiinde sorarm: Bu akam bo musunuz? Hibir zaman hayr demez. O nde, ben arkada, bi19 BULANTI rinci kattaki byk odalardan birine gireriz. Bu odalar saatliine, ya da bir gnlne kiraya verir. Para demem : ikimiz de honutuz. Sevimekten zevk alyor (her gn bir erkee ihtiyac vardr, benden bakalaryla da seviiyor elbette). Bylece, nedenini ok iyi bildiim baz hznlerimden kurtulmu oluyorum. Odada hepsi hepsi bir iki szck geer aramzda. Konumann ne gerei var zaten? Herkes kendi iinde; stelik, onun iin, bir kahve mterisinden baka neyim. Giysilerini karrken bana: Bricot adnda bir iki duydunuz mu? ki mteri sormu garson kza. Bilmiyor, geldi bana sordu. steyenler yolcuymu, Paris'te imi olmallar bu ikiyi. Bilmediim eyi satn almak istemem. Sizce bir sakncas yoksa oraplarm karmyorum, der. Bir zamanlar beni terkettikten uzun bir sre sonra bile bir ey dnrsem, o ey, mutlaka Anny'yle ilgili, Anny iin dndm bir ey olurdu. imdi kimse iin hibir ey dndm yok; szck aramak gibi kaygm bile kalmad. Szckleri, yle ya da byle saptadm yok, brakveriyorum azmdan, az ok abuk, kendiliklerinden kyorlar. ok zaman, szcklerden yoksun olduklar iin, dncelerim de sisli. Garip ve elenceli biimlere brnp yitip gidiyorlar: hemen unutuyorum bu dnceleri. u delikanllar ok houma gidiyor: kahvelerini ierlerken, olmu, ya da olmas mmkn ykler anlatyorlar birbirlerine. Dn ne yaptklarn sorun, armyorlar: iki szckle hemen syleyiveriyorlar size. Oysa ayn ey bana sorulsa arp kalrm. u bir gerektir ki, uzun zamandan beri ne yapp ne ettiimi, zamanm nasl geirdiimi kimseler sormuyor. Kii yalnz yaaynca anlatmak denen eyin bile ne olduunu artk bilemez hale geliyor: deil 20 BULANTI olanlar, olmas mmknler bile dostlarla birlikte yitip gidiyor. Olaylar da yle deil mi? Kendi hallerinde akp gidiyorlar. Birdenbire, konuan, sonra ekip giden insanlar beliriyor, kii, ba sonu olmayan yklere dalyor, duyduklarna, grdklerine tanklk edecek olsa, pek kt, iren bir tanklk olurdu bu. Ama neler grmyor bu kahvelerde insan. rnein cumartesi, leden sonra saat drde doru, istasyonda, mavi giysili ufak tefek bir kadn, elinde bir mendil, glerek ve mendili sallayarak geri geri kouyordu. Ayn anda, stnde

kaymak rengi bir yamurluk, ayaklarnda sar ayakkablar, banda yeil bir apkayla bir zenci de slk ala ala keyi dnyordu. Kadn, aika arka koarken, tahta perdenin nndeki, akamdan akama yaklan sokak fenerinin altnda zenciye arpt. Ve bylece, slak odunlarn kokusunu soluyan tahta perde, sokak feneri ve kzl bir gkyz altnda, bir zenci ve zencinin kollarndaki ufak tefek kumral kadncaz ayn anda bir araya geldiler. Bu arpmay, bu okayc yumuak renkleri, pufladan yaplma benzeyen o gzel mavi mantoyu, ak renk yamurluu, sokak fenerinin krmz camlarn ben yalnz deil de, drt, be kiiyle birlikte grseydim, bu iki ocuk yzdeki aknla glmeden edemezdim. Tek bir insann, yalnz bir insann gldne pek az raslanr: grdm bu btn; gl, hatt vahi ama katksz bir anlam dourdu bende. Sonra her ey dalverdi, kala kala, sokak feneri, tahta perde ve gkyz kald: yine de yeteriyle gzel bir grnm vard karmda. Bir saat sonra sokak feneri yanmt. Rzgr esiyordu, ve gk yz karayd: eski grnmden hibir ey kalmamt geriye artk. Btn bunlar yeni eyler deil benim iin; bu tr za 21 rarsz heyecanlara kar durmadm hi bir zaman; bsbtn tersini yaptm. Bu heyecanlar duymak iin azck yalnz kalmak, olmas mmknden en uygun anda kurtulmaya elverecek kadar yalnz olmak yetiir. Ama ben; yalnzln yzeyinde, kararl, bir tehlike annda aralarna karabileceim ekilde, insanlara ok yakn bulunuyordum: aslna bakarsanz, buraya dek, yalnzlk denen uraya yeni atlm bir raktm. imdi, ordaki masadaki u bira barda gibi her yanda nesneler var. Bira bardan grdmde konumak istiyorum onunla: yeter, ben oyunda yokum artk. ok ileri gittiimi anlyorum. Bana yle geliyor ki yalnzla sz geirmek olanak d. Yatmadan nce karyolann altna bakyorum, yok efendim, gece yars kap birden alnca korkuyorum demek deil bu. Ne var ki tedirginim: ite yarm saatten beri bu bira bardana bakmaktan ekmiyorum. stne, altna, sana, soluna bakyorum, ama ona gelince, grmek istemiyorum. evremde bir yn bekr var, ama hibirinin bana bu konuda hibir yardm olamayacan biliyorum: ok ge, smamam artk bu insanlara. Yardmlarn isteyecek olsam, gelip omzuma vururlar: Eee, syle bakalm bira bardandan ekinecek ne varm. O da btn teki bardaklar gibi bir bardak. Parlak, kulplu, stnde krek resmiyle, armasyla, armasndaki Spa-tenbru yazsyla bir bardak, derlerdi. Btn bunlar biliyorum, ama bildiim baka bir ey de var, hi diyebileceim, nemsiz gibi bir ey. Ama grdm eyi olup anlatamyorum artk. Kimselere, hi kimseye anlatamyorum. Ve ite: usul usul, sularn dibine doru, korkuya doru kayyorum. Bu kvanl, akll sesler ortasnda yapayalnz biriyim. Btn bu insanlar birbirlerine almakla, ayn fikirde 22 olmann verdii mutluluu blmekle geiriyorlar zamanlarn. Anlamyorum Tanrm, hepsi birden ayn eyleri dnmeye neden bu denli nem veriyorlar. Balk gzl, ie dnk grnen, uzlaamayacaklar bir insan gemeye grsn aralarndan, balar evriliyor hemen. Sekiz yandayken Lksemburg parknda oynardm. Bir adam gelir, Au-guste-Comte Soka boyunca uzanan demir parmaklklarn karsndaki beki kulbesinde otururdu. Kimseyle konumazd ama, zaman zaman ayan uzatr ve korkuyla bakard ayana. Bu ayanda potin vard, ama teki ayanda terlik. Beki, amcama, bu adamn vaktiyle retmenleri denetleyen, mfetti gibi bir ey olduunu syledi. Karne notlarn okuyaca gn snflara akademi yesi klnda girmi, bu yzden de emekliye ayrlmlar. Adamn yalnz olduunu anlaynca korkmaya balamtk. Bir gn, uzaktan ellerini uzatp Robert'e glmsemiti: korkudan dp baylacakt az kalsn, Robert. Bizi korkutan ne adamn yoksul hali, ne de yakasna srnp duran, boynundaki urdu. Bizi korkutan yalnzlyd. Kafasnda aanoza, stakoza benzeyen korkun dnceler kurduunu sanyorduk Beki kulbesinin, emberlerimizin, allklarn stnde, aanoza benzer dnceler kurulabilmesi rktyor, dehete salyordu bizi. Benim sonum da bu mu yoksa? Yalnz olmann ilk kez skntsn duyuyorum. iten gemeden, ocuklar korkutan bir insan durumuna dmeden, bama geleni birine amay ne'kadar isterdim, Anny imdi burada olsayd. Garip deil mi: on sayfa doldurduum halde gerei btn bir gerei demiyorum oysa hl sylemedim. Gnlk tarihini atp, altna da Yeni bir ey yok diye yazarken hi de zden deildim. Gerekte ise yazmak isteme 23 diim kk bir olay vard. Oysa, hi de utanlacak,-ya da olaanst bir yan yok bu olayn. Yeni bir ey yok yle mi? Kiinin yalan syleyip kendini aldatmasna baylyorum dorusu. Elbette, bir bakma gerekten de yeni bir -1 ey yok: bu sabah, Kitaplk'a gitmek zere, saat sekiz on bete Printania Otelinden ktmda, yerde srklenip duran bir kd almak istedim, alamadm. Hepsi bu, bir olay bile saylmaz. Evet ama, doruyu sylemek gerekirse alabildiine etkiledi beni bu durum: artk zgr olmadm dndm. Kitaplk'da bu dnceden kurtulma areleri aradm, olmad. Aydnlk bir yerde dalp gider umuduyla Mably kahvesine katm, ama benimle birlikte geldi, alabildiine youn ve hznl, benimle birlikte kald. Bu yazdm sayfalar kap kurtulamadm o dncenin rndr ite.

Arar, neden sz etmedim bu olaydan? Gururum yznden olabilir, biraz da acemilik yznden. Bama gelenleri kendi kendime anlatmak gibi bir alkanlm yok, bu bakmdan, olaylar iyi sralayamiyorum, nemliyi -remsizden ayramyorum. Ama imdi bu durumdan kur-tuldm artk: Mably kahvesinde yazdklarm yeniden okuyunca utan duydum, insann gizlisi sakls o'urmu, ruh hali deiirmi, baz duygular anlatlmazm, hayr, hayr, artk byle eyler istemiyorum. Ne rahibim, ne rahibe, i dnyam olamaz. Syleyecek ok eyim yok : kd almak istedim, alamadm, o kadar. Yerde grdm kestane, paavra ve zellikle ktlar toplamay severim. Bunlar yerden almak, onlara dokunmak pek houma gider, hani nerdeyse kk ocuklar gibi, bunlar azma gtrmek gelir iimden. Ar ve gsterili, ama te yandan belki pislie bile bulam ktla 24 n bir ucundan tutup kaldrdm grnce Anny'nin yz fkeden bembeyaz kesilirdi. Yazn, ya da gz balarnda, bahelerde, gnein yakp kavurduu, l yapraklar gibi kuru. ve tr tr krlan, asitten gemi gibi sapsar gazete paralarna raslarsnz. Baz kt paralar da vardr, ayaklar altnda ezile ezile unufak olmu, kararm, topraa dnmtr. Dier bazlar yepyeni kalmlardr, hatt yzlerinin kayganln bile korumular, bembeyaz, rpnan ak kuular gibi topraa konmulardr. Ama toprak stten stten tuzana drmeye balamtr onlar. Bklr, amurdan kurtulurlar, az daha uzaklara gitmek iin. Ve gittikleri yerde topraa dmdz gmlp kprdayamaz olurlar. Ne hotur bu ktlar almak. Bazan yanlarna yaklap yalnzca dokunurum onlara, bazan uzun atrdlarn duymak iin alr yrtarm bu ktlar. Eer ok slaksalar, kibrit akp yakmaya urarm, bu da hayli zamanm alr. Sonra avularmdaki amuru bir duvara, ya da bir aa gvdesine silerim. Evet, kladan kan bir atl subaynn kulam rengi botlarna bakp duruyordum bugn. Baklarm bu botlar izlerken, kk bir bataklk kysna uzanm bir kda takld. Subayn ineyeceini sandm kd, ama inemedi, atlayp geti kk bataklk ve kdn stnden. Yaklatm, baktm, izgili bir ktt bu, bir okul defterinden kopma phesiz. Yamurdan slanp bklmt, st kabarcklarla doluydu, su toplam yank bir ele benziyordu. Krmz ky izgisi yaylm, pembe bir buuyu andryor, mrekkep kylardan akyordu. Sayfann alt yan kabuk tutmu bir amurla kaplyd. Eildim. Bu yumuak ve serin hamur yumann, kl rengi kk glleler gibi parmaklarmda yuvarlanacan dnmek kvanla doldurmutu yreimi... Ama alamadm. 25 Bir saniye kadar eilip kdn stndeki yazy okumaya durdum: Yaz devi: Ak bayku. Sonra bo ellerle doruldum. zgr deilim artk, dilediimi yapamam. Nesneler dokunmamak insana, canl deiller nk. Yararlanrz onlardan, ve yerlerine koruz, nesnelerin arasnda yaarz: yararldrlar, hepsi bu. Oysa benim durumum? Dokunuyorlar bu nesneler bana, duyuyorum, dayanamyorum. Canl hayvanlarm gibi, onlara dokunmaktan korkuyorum. imdi daha iyi anlyorum bu gerei. Geen gn, deniz kysnda, o kaydrak tan tuttuumda duyduum duyguyu daha iyi hatrlyorum. Bir tr mide bulants, tatlms bir bulantyd. Ne acayip eydi. Ve eminim, akl tandan, o kaydrak tana dokunmaktan geliyordu bu duygu, tatan elime gemiti. Evet, evet, baka bir ey olamaz: bir tr bulantyd ellerimdeki. PEREMBE SABAHI, KTAPLIK'DA Az nce otel merdivenlerinden inerken yine Lucie'nin sesini iittim. Hem basamaklar siliyor, hem de, belki yznc kez patronuna yakmyordu. Patron kadna gelince, takma dileri henz aznda olmadndan glkle konuuyor, ksa cmleler kuruyordu. Hemen hemen plakt kadn. stnde pembe bir sabahlk, ayaklarnda da terlik vard, hepsi o kadar. Lucie her zamanki gibi kirliydi; ara-sra durup ellerini outuruyor ve patronuna bakmak iin dizleri stnde doruluyordu. Durmadan, ara vermeden, hakl bir insann tavryla konuuyordu: Keke kadnlarn peinden kosayd, ona zarar dokunmad srece aldrmazdm, diyordu. 26 Kocasndan sz ediyordu. Bu ufak-tefek kara yaz kadncaz, krk yanda, biriktirdii para sayesinde Lecointe Fabrikasnda tesfiyecilik yapan yakkl bir delikanl bulmutu. Ama evinde mutlu deildi. Kocas d-yor muydu? Hayr. Aldatyor muydu? Hayr. iyordu, her akam sarho geliyordu eve. pin ucunu karm; ay iinde sararp solmu, kmt. Lucie ikiden bu duruma dtn sanyor. Bana kalrsa adam verem. stesinden gelmek gerek, diyordu Lucie. Bu znt kemiriyor onu, biliyorum, usul usul, iin iin kemiriyor: stesinden gelmek gerek diyor, ama ne kendini avutacak, ne bu znty silkinip atacak gte. Zaman zaman, surda burda, yle bir yoklamadan edemiyor hznn. Bu bir avuntu oluyor. t verir gibi, ciddi ciddi derdini dkmek avutuyor onu. Odalarda yalnz kaldnda dnmesin, kafasn oyalasn diye ark mrldandn duyarm. Ama her gn ayn kadn: hrn, alam, bitkin ve kirli. Elini boazna gtrp: Artk burama geldi dayand, diyor.

Cimrice ac ekiyor. Zevklerinde de cimri olmal. Zaman zaman sorarm kendime. Bu tek-dze acdan, arky brakr brakmaz balayan bu homurdanmalarndan kurtulmak istemez mi acep, hznne yle esaslca gmlmek, umutsuzlua dalp boulmak dilemez mi bu kadn? Sanrm elinden gelmez: derdiyle krdm olmu. PEREMBE LEDEN SONRA Bay de Rollebon ok irkindi. Kralie Marie Antoinette, sevgili maymunum, derdi ona. Yine de btn kadnlarn houna gidiyordu, hem de yle, maymun Voise 27 non gibi soytarlk yaparak da deil. Yreklerini kazand kadnlar tutkunun uurumlarna dek srkleyebilen garip bir ekicilii vard. Dolaplar eviren biri. Kralienin Gerdanl olaynda pheli bir rol oynam. Mirabeau -Tonneau ve Nerciat'yla birlikte ticarete girimi, sonra 1790'da ortalkta grnmez olmu. Derken Rusyadan sesi gelmi, I. Paul'n ldrlmesine ad karm, ordan uzak lkelere, Hindistan, in ve Trkistan'a gitmi. lkeden lkeye dolap duruyor, dolaplar eviriyor, casusluk yapyor. Ve 1813'de yeniden Paris'e dnyor. 1816'da ok gl bir kimse oluveriyor: Angouleme desinin tek srda. Korkun ocukluk anlarnn etkisiyle, dik kafal ve tutkulu bir insan haline gelen bu yal kadm onu grnce birdenbire yumuayp, glmsemeye balyor. Bu kadm sayesinde sarayda diledii gibi at koturuyor Bay de Rollebon. 1820'de, on sekiz yanda ok gzel bir kz olan Bayan de Roquelaure'la evleniyor. Bay de Rollebon yetmi yandadr. Mutluluunun doruunda, yaantsnn en gzel gnlerini yaamaktadr. Yedi ay sonra ihanetle sulanp bir zindana kapatlr. Be yl tutuklu kalp, yarg nne kamadan lr. Germain Berger'nin (1) bu yazsn skntl bir yrekle yeniden okudum. Bay de Rollebon'u ilk nce, ite bu satrlar araclyla tandm. Bu birka szck nasl da sevdirmiti bu adam bana! te onun znden, bu ufak-tefek adamcaz yznden bu Kitaplktaym imdi. Yolculuktan dndmde hemen Paris'e ya da Marsilya' ya yerleebilirdim. Ama markinin Fransada geirdii uzun (1) Germain BERGER: Mirabeau - Tonneau ve dostlar, sayfa 106, not 2, Champion, 1906 (Yaymcnn notu). 28 zamanlar kapsayan belgelerin ou Bouville belediye kitaplnda. Rollebon atoda yayordu, Marommes atosunda. Savatan nce bu kasabada markinin soyundan gelen Rollebon - Campouyre adl bir mimar varm, 1912'de lrken kitaplarn Bouville kitaplna armaan etmi: Rollebon'un mektuplar, gnlnn bir blm ve eit eit belgeler de var aralarnda. Hepsini inceleyemedim henz. Bu yazlar bulduuma o kadar seviniyorum ki. te on yl var, uzaktm onlardan. Yazm da deimi galiba: daha bitiik yazyormuum harfleri. Bay de Rollebon'u ne kadar sevdim bu yl! Bir akam hatrlyorum imdi -bir sal akamyd: btn bir gn Mazarine'de alm, 1789-1790 tarihli mektuplarndan, Nerciat'y nasl avladn karmtm. Geceydi, Maine caddesinden aa doru iniyordum, Gaite sokann banda kestane satm almtm. Mutluydum! Almanyadan dndnde Nerciat'-nn yznn ne ekil aldn dnp kendi kendime glyordum. Markinin yz de bu mrekkep gibi kendisiyle ilgilenmeye baladmdan beri hayli sararp soldu. Ne var ki, Bay de Rollebon'un 1801'den sonraki tutumundan hibir ey anlamyorum. Belgeler de tamam oysa: mektuplar, anlar, gizli raporlar, polis kaytlar. Tam tersine, aradmdan da fazlas var elimde. Ama btn bu belgelerde eksik olan salamlk, geerlik. Olgular yalanlamyorlar, ama uyumuyorlar da. Ayn kiininmi gibi grnmyorlar. Buna ramen, dier tarihiler yine de bu trden belgelerle alyorlar. Nasl yapyorlar bunu? Yoksa ben mi onlardan daha kuruntulu, ya da daha az akllym? Byle bir soruyu kendime sorunca, bu kez de cevab ilgilendirmiyor beni. Aslna bakarsan ne aradm .ben de 29 bilmiyorum. Ne aryorum? Uzun zamandan beri yazacam kitaptan ok, kitapta geen adam, Rollebon ilgimi ekti. Ama imdi adam... adam canm skmaya balad. imdi, kitap balad beni kendine, bu kitab yazmak iin, gittike glenen bir arzu duyuyorum iimde, yalandka artan bir arzu mu desek buna. Rollebon'un, Birinci Paul'n ldrlmesinde parma olduu elbette kabul edilebilir. Nitekim bu lmden hemen sonra, Douda ar hesabna casusluk yapmak gibi bir greve hayr demedi, demedi, demedi ama Napoleon'a alp Alexandre'i aldatmaktan da geri durmad. te yandan, kendisine balym gibi grnmek iin Artois kontuyla haberleip, ona da az nemli bilgiler uurdu. Btn bunlar olmayacak ey deil. Ayn yllarda, tehlikeli ve karmak bir baka oyunu da Fouche oynuyordu. Belki de marki, Asyadaki prensliklere Fouche hesabna silh satyordu. Diyelim ki evet: btn bunlar yapabilirdi, ama ortada kant yok: btn bunlarn kantlanamyacama da yava yava inanmaya baladm. Bunlar olaylardan kalkarak varlm drst varsaymlar: bu varsaymlarn benden doduunu, bilgilerimin basit bir birleiminden baka bir ey olmadn ok iyi seziyorum. Rollebon'la ilgili belgelerde bu hususlar aydnlatacak en kk bir k bile yok. Bu tembel, ar, tatsz olaylar, onlara vermek istediim dzenin kesikliiyle uyuuyor, ama bu dzenin dnda kalyorlar. Galiba

ben yalnz ve yalnz dgcne dayal bir alma yapyorum. Ne var ki roman kahramanlar, benim kahramanlarmdan daha gerek, daha sevimli saylr. 30 CUMA Saat . yle bir saat ki bir ey yapmaya kalksan, ya erken saylr, ya ge. len sonrasnn acayip bir andr bu. Tahamml edilemiyecek bir gn bugn. Souk bir gn pencere camlarndaki tozlar aartyor. Bu sabah sular donmutu. Kaloriferin yannda, tembel tembel, yediklerimi sindiriyorum. Bir gnn yitip gittii nasl da belli. Doru drst ne yapabilir ki insan. yisi akam olmasn beklemeli. Bu lgnlk gne yznden: antiyenin stndeki kirli, sisli, ak havay, portakal rengine boyayp, mavi, solgun klarn odama aktyor ve donuk dzenli drt k izgisini yayveriyor masama. Pipom yaldzl bir vernikle cilalanm. lk bakta kvanl bir grnmle gzleri stne ekiyor: bakyorum, eriyor vernik, geride bir odun paras stnde, izgi halinde uuk bir dknt kalyor. Her ey, ellerime dek her ey uuk, solgun bir dknt. Byle bir gn nda iyisi gidip yatmak. Ne var ki, geen gece hayvan gibi uyudum, imdi uykum yok. K aylarnda nice severdim gkyzn. Kara yamur bulutlaryla kapl, dar, gln ve dokunakl bir yz gibi pencerelere eilen, k aylarnn gk yzn. Gln deildir bu gne, tersine. Uykusuz geirilen bir geceden sonra, uyankken cokuyla alnan kararlara, tek bir szck silmeden, izmeden bir rpda yazlan yazlara attmz baklar gibi, doyumsuz ve hesapl bir k vurur btn sevdiim nesneler stne, antiyenin pasl demirlerine, tahta perdenin rk kaplamalarna. Victor-Noir caddesinin; geceleri l l yanan, kahveden ok akvaryum 31 lan, gemileri, yldzlar ya da kocaman ak gzleri andran o yan yana kahveleri; anlam gizli gzelliklerini, inceliklerini yitirip gittiler. Kiinin tam kendine ynelecei bir gn bu: gnein, ho grden uzak bir yarg gibi yaratklar stne sat bu souk aydnlklar gzlerimden giriyorlar iime, solgun bir kla aydnlanyorum iimde. Kendimden alabildiine irenmem iin, on be dakika yeter de artar bile, biliyorum. Ama hayr, teekkr ederim baylar, can attm yok buna. Rollebon'un Saint-Petersbourg'da kald zamanla ilgili dn yazdklarm yeniden okumaya da niyetim yok Kollarm yanma sarkm, ylece oturup kalmm, ya da soluksuz bir ka szck iziktiriyorum. Esniyorum ve gecenin gelmesini bekliyorum. Ortalk karard zaman, nesneler de, ben de ten kafesinden kanatlanacaz. Rollebon'un, I. Paul'n ldrlmesinde parma var m, yok mu? Bugn btn sorun bu benim iin: yle bir noktaya geldim ki, bu konuda kararm vermeden yazy srdremem. Tcherkoff un yazdklarna bakarsan, Bay de Rollebon paray kont Pahlen'den alyordu. Tcherkoff, fesatlarn ar tahtndan indirip hapsetmekle yetineceklerini sylyor. (Bu karar Alexandre'dan gelse gerek.) Ama Pahlen, Paul'n hesabn bsbtn grmekten yanayd herhalde. Bu grev de Bay de Rolebon'a verilmi olmalyd, Rollebon ne yapp yapp fesatlar, I. Paul' ldrmeleri konusunda kandracakt. Her birinin tek tek evine gidiyor, cinayetin nasl ileneceini alacak bir ustalkla gsteriyor, bu insanlarn yreklerinde ldrme arzusu uyandryor, ya da bu arzuyu krklyordu. Ama ben Tcherkoff'un yarglarna gvenemiyorum, 32 akl banda bir tank deil, sapk bycnn, yar delinin teki: her eyde eytanca bir yan arar. Bay de Rollebon' un, byle tiyatro oyuncusu gibi rol yapacan hi. sanmam. Neymi? Cinayet sahnesini gstermimi? Hadi canm. Souk bir insan aslnda o, allmn dna kmaz. Kendini gstermeden, dncelerini usul usul alar. Soluk ve cansz yntemi; kendine benzeyen kimselere, hesapl-kitapl fesatlara, siyasetilere kar geer. Bayan Charriere de unlar yazyor: Adhemar de Rollebon sssz ve sade konuan bir insand, el kol hareketleri yapmazd, sesinin tonu deimezdi. Gzleri hep yar kapal dururdu, kirpiklerinin altndan kurun gzbebekleri glkle grnrd. Skc bir insand, yannda skldm sylemek zorundaym. Konumas biraz da, rahip Mably'nin yaz yazmasna benzerdi. Bu adam m oyuncu yeteneiyle cinayet krkleyen... Peki, kadnlar nasl batan karyordu? Bir de Segur'n yazd, bana da doru grnen yle garip bir olay var: 1787'de, Moulins yaknlarndaki bir handa, Diderot' nun dostu, filozoflarn dncelerinden etkilenen bir adam lmek zeredir. evredeki papazlar, Tanrya kar son grevini yerine getirmesi, dua etmesi iin abalarlarsa da bir sonu alamazlar. Adamcaz dua etmeye yanamyordu, nk kamu tanrcyd. (1) O sra ordan gemekte olan Bay de Rollebon, ne Tanrya, ne de baka bir eye inanmad halde, iki saat iinde hastay yola getirebileceini syleyip Moulins papazlaryla bahse girer. Sonunda bahsi papaz kaybeder. Bay de Rollebon, sabahn nde (1) Pantheiste.

33 F:3 hastann yanma girer, hasta bete papazlar arr, yedide de lr. Papaz sorar: nsanlarla tartma sanatnda bu kadar gl msnz? Bizden baskn ktnz! yle cevaplar Bay de Rollebon: Onunla tartmadm ki, cehennemden sz edip korkuttum, hepsi bu kadar. imdi biz yine ana sorunumuza gelelim: cinayette parma var m, yok mu? Paul'n ldrld akam dostlarndan bir subay kapsna dek elik ediyor ona. Sokaa kt diyelim, koca Petersbourg'u korkmadan bir batan bir baa nasl geebildi? Yar deli bir hale gelen Paul, doktorlar ve ebelerin dnda, saat dokuzdan sonra sokakta grlen herkesin tutuklanmasn buyurmutu. Rollebon'un ebe klna girip saraya geldiine dair o sama efsaneye mi inanalm dersiniz? Yapabilir de hani. Ne var ki, cinayet gecesi evinde deildi, bu tantland. Alexandre ondan hayli pheleniyor olmal ki, ynetimi eline alr almaz yapt ilk i eudan bir bahaneyle Role-bon'u Uzak-Douya gndermek oldu. Bay de Roliebon hayli bunaltyor beni. Ayaa kalkyorum. Bu solgun kta kprdanyorum; ve n, ellerimde, ceketimin yenlerinde deitiini gryorum: nasl tiksindiriyor beni anlatamam. Esniyorum. Masann stndeki lambay yakyorum: belki lambann gn n bastrr diye yakyorum. Ama yazk. Lamba yrekler acs bir k demeti szdrmaktan teye gidemiyor. Sndryorum. Ayaa kalkyorum. Duvarda ak bir oyuk var, ayna. Daha dorusu bir tuzak. Biliyorum deceim tuzaa. Dtm bile, aynada kurun bir ey beliriyor. Yaklayorum ve bakyorum, ekilip gidemem artk nnden. Bu grnen kuruni ey yzmn yanks benim. Bu yitik gnlerde sk sk bakarm bu yze. Hi bir ey demiyor yzm bana. Bakalarnn yzlerinin bir anlam var. . 34 Benimkinin yok. Gzel ya da irkin olduuna bile karar veremem. irkin olduunu sanyorum, irkin olduunu sylediler nk. Bir toprak parasna ya da bir kayaya gzel irkin denilebilirmi gibi, yzmde bir nitelik bulmalar, irkin bile demeleri artyor aslnda beni. yle ama, yanaklarmn, alnmn stndeki o gevek blgelerde, yine de gmeye deer bir ey var: kafatasm yaldzlayan bu krmz, gzel alev, yani salarm. Bak ite onlar seyretmek hotur. En azndan ak renk. Salarmn kzllndan honutum. Aynada bakmaya deer dorusu, l l yanyor. anslym demektir. Ya salarm; kumral mdr, kahverengi midir anlalmayacak, bu ikisinin aras bir renkte olsalard ne yapardm ben? Yzm gariplik iinde yitip gider, aynaya baktka bam dnerdi. Gzlerim; yava yava ve skntl, salardan alna ve yanaklara iniyor: ama ie yarar bir yere raslamayp karaya oturan gemi gibi kala kalyor. Elbette orda da bir eyler var, rnein bir burun, gzler, az, ama yavan, anlamsz, insan yznn tamas gerekli anlatmdan yoksun. Yine de Anny olsun, Velines olsun bu yz canl buluyorlard; bilmem, belki de ben yzme fazla altm. ocukluumda Bigeois teyzem: Aynaya ok fazla bakarsan karnda maymun grrsn, derdi. Ama ne yapaym ki aynaya ok fazla bakmak zorunda kaldm: grdm? Maymunun da'stnde, bitkisel bir dnyann kysnda, polipler dzeyinde bir ey. Yaamyor mu bu varlk, elbette yayor, hayr dediim yok; ama Anny'nin dnd insan bylesi yaayan biri deil: usul yrek oynamalar, terkedilerle alp rpman bir ten gryorum. zellikle gzler. Yakndan baklnca ne kadar korkun. Cam 35 gibi, soyut, kr, kylar krmz, sanki sz deil de balk pullar. Btn arlmla fayansn kenarna ykleniyorum. Yzm tutabileceim yere dek yaklayorum. Gz de, burun da, az da kayboluveriyor birden. Artk insansal hi bir ey kalmad ortada. Ateli i dudaklarn kylarndaki koyu kvrmlar, atlaklar ve kabarcklar. Yanak sarkntlarnda hafif ipeksi tyler var, burun deliklerinden iki kl frlyor dar: kabartma bir dnya haritas bu. Ama, btn bunlara ramen bu ay dnyas yabanc deil bana, ayrntlarna gelince, tanyorum diyemem. Ne var ki btnne baknca nceden grmm gibi bir duygu uyanyor bende, hem de beni uyuturan, geveten tatsz bir duygu: usul usul uykuya kayyorum. Doymak isterdim, doyurmak isterdim kendimi: canl ve blk bir duyarlk kurtarabilir beni. Sol elimi yzme yaptrp tenimi derinin stnde gezdiriyorum, yzm buruturuyorum. Yzmn btn bir yars yok gibi, azmn sol yars buruup iiyor, gz evim grd tek bir diin farkna varp fildii ak bir kmeye, pembe ve karl di etlerime byyor. Hayr, benim aradm bu deildi: gl bir ey var m? yok, yeni bir ey var m; tatl, nemli ve donuk, ve grp bildiim yok! St beygiri gibi ayakta uyuyorum. Yzm imdiden bymeye balad bile, bydke byyor aynada, kta akp giden koca bir al oluyor. Birden kendime geliyorum, uyurken dengemi yitirdi- | im iin. Bir de bakyorum, ata biner gibi, akn, bir iskemleye oturmuum. teki insanlar da benim gibi midir, yzlerinin anlamn zmekte bu denli glkler iinde midirler? Bana yle geliyor ki, sar ve organik bir duyarlkla bedenimin arln duyar gibi kendi yzm du 36 yabiliyorum ben. Ya tekiler? rnein bir Rollebon? Ne diyor Bayan de Genlis: Yz kkt, krkt, temizdi, durgundu, iek bozuuydu. Kurnazlk, eytanlk gzlerinden okunuyordu, ne yaparsa yapsn

gzleri ele veriyordu onu. Ssne pek dknd. Takma sasz dolatn hi grmedim. Sakallarnn gr olmasna ramen, ille de kendi kendini tra etmek istediinden, yanaklar mora alyordu, tra olurken ac ektii belliydi. Grimm gibi s-tbe srerdi yzne. Bay de Dargeville, bu ak, mavi renklere bulanca tam bir Roduefort peynirine benziyor derdi onun iin. Dnyorum; Bay de Rollebon'u da, aynaya baktka, byle benim gibi uyutuyor muydu yz? Sanrm elendirici bir yz vard. Ama n'olursa olsun, Bayan de Charriere'in karsna da byle bir yzle kmamtr. Kadn okluk, soluk buluyordu onu. Belki de gerek yznn anlalmas mmkn deil. Bilmem, acaba yalnz olduum iin mi benim yzm byle ? Toplu yaayan insanlar aynalarda kendilerini, dostlarnn grdkleri gibi grmeye almlardr. Ama benim dostum yok ki: tenim bu yzden mi bu kadar yaln, plak geliyor bana. nsann, evet evet, inann^insansz bir doa gibisin diyecei geliyor almak gelmiyor iimden artk, yapacak baka bir ey yok, iyisi geceyi beklemeli. SAAT BE BUUK Olmuyor! Olmuyor ite: evet, ireniyorum kendimden, iimde bir bulant. Ve bu kez, yeni bir duygu bt: kahvede balad. imdiye dek yalnz kahvelere sndm. nsanlarla dolu, aydnlk, kl diye: kahvelerden de yok 37 sun kalacam artk. Odamda kapana skp kalacam demektir bundan byle, gidecek yer bile bulamayacam. Patronla sevimeye gelmitim, ama kapy aar amaz otelin hizmetisi Madelaine yzme kar bard: Patron burda yok, kente al-verie gitti. Kasklarnda youn bir d krklna uram, bsbtn gdklanmtm. Gmleim de memelerimin ucuna srtnp duruyordu. Usul ve renkli bir kasrgayla kuatlmtm; neden orda olduklarn, neden byle olduklarn grmediim, bilmediim, dipte parldayan banketlerle, aynalar ve duman iindeki bir sis ve k kasrgasyla kuatlmtm. Kapnn eiindeydim, girsem mi, girmesem mi diye dnp duruyordum, derken bir anafora tutuldun!, tavandan bir glge geti, ne doru itildiimi duydum. Dalga dalga yzyordum, beni drt yanmdan kuatan kl sislerin iinde akndm. Madelaine salma salma pardesm karmaya geldi, baktm salarn arkaya toplam, kulaklarna kpe takm: tanyamyordum onu. Kulaklarna doru uzayp giden yanaklarna bakyordum. Avurtlarnda, elmack kemiklerinin altnda yznn rengine kart dm, bu zavall tende sklyormu izlenimini veren iki pembe leke vard. Yanaklar sarkyordu, kulaklarna doru akyordu ve glmsyordu Madelaine: Ne iersiniz bay Antoine? te o anda Bulant yine yakalad beni, srann stne yldm, nerde olduumu bile bilmiyordum. Renkler usul usul dnyordu evremde, kusmak istiyordum. Ve ite, bir trl terketmiyor Bulant beni, avucuna alm. kinin parasn dedim. Madelaine bardan altndaki taba gtrd. Barda masaya, sar bir bira birikintisinin stne koyuyorum, bardak, kabarcklarn dalgaland birikintiyi eziyor. Banketin oturduum ksm 38 kk, kaymamak iin ayaklarm skca yere dayamak zorundaym; souk var. Sada, yn bir masa rtsnn stnde kt oynuyorlar. Girerken grmemiim. Grmedim - ama, yars banketlerde, yars masada ellerini kollarn sallayan birtakm karaltlar sezmitim. Madelaine oyun kd, masa rts ve fileri getirmi demek o ara. Herhalde be kiiler, bilmiyorum, bakmaya da cesaret edemiyorum. u an gzlerimi oynatabilirim, ama kafam k-mldatamam. Kafam tmyle gevek, esnek, boynumun stne yle braklvermi sanki; dndrsem decekmi gibi. Yine de bir soluma duyuyor, gzmn ucuyla arasra kmldanan beyaz kllarla kapl krmzmtrak bir renk gryorum. Bir el bu. Patron al-verie gidince tezgha kuzeni geer. Ad Adolphe'dur. Otururken ona bakmaya balamtm, bam evirmediim iin, sonra da hep ona baktm. Srtnda uzun kollu bir gmlek ve ak mor asklar grlyor. Gmleinin kollarn dirseklerinin stne dek svad. Bu mavi gmlek stnde mor asklar pek farkedilemiyor, mavinin iinde silinip kaybolmu gibiler, aldatc bir alak gnlllk bu, unutulmay kabullenecee benzemiyorlar. Budala koyun balar gibiler, duyuruyorlar varlklarn, meneke olmak isterken hevesleri kursaklarnda kalm dersiniz. nsann iinden: Yeter artk hadi, meneke olacaksanz olun da bu konuya bir daha dnmeyelim, diyecei geliyor. Ama, nerde, kararsz, akn, bitmeyen abalarn inatla srdrmek isteyen bir halleri var. Zaman oluyor, onlar eviren mavi onlar stne akp her yanlarn kaplyor. Bir an grmyorum onlar. Ama bir bulut gibiymi, dalveriyor bulut, mavi yer yer soluklayor, mor kmeler yeniden beliriyor, genileyip, birleip1 asky oluturuyorlar. Adolphe'un gz 39 leri yok: ikin ve devrik gzkapaklarmdan hafife ak grnyor gzlerinin. Uyuklar gibi bir halde glmsyor; ve zaman zaman hrltl sesler karyor, d gren bir kpek gibi homurdanp kmldanyor.

Mavi yn gmlei, ardndaki kahverengi duvarda neeli neeli kmldanyor. Bu da Bulant veriyor. Ya da Bulantnn ta kendisi. Bulant benim iimde deil orda, duvarda, asklarda, evremdeki her yerde, kahveyle zdelemi gibi, ben ancak bu Bulanty izleyen biriyim. Samdaki klksz et ym grlt yapmaya balyor, kollarn ifter ifter havaya indirip kaldryorlar: Al ite, koz. Ne kozuymu bu? Kara bir domuz gibi ba eiliyor ktlara: Hahaha! Ne? te koz, imdi oynad. Bilmiyorum, grmedim oynadn. imdi oynadm ya canm. yle mi? Peki o halde, ite benim kozum, kr. ark syler gibi mrldanyor: Koz krm,koz krm, koz krm. Bu nenin nesiymi bakalm baym? Neymi bakalm Baym? Alyorum. Sonra yeniden sessizlik balyor, damamda havann ekerli tad. Koktlar. Asklar. Adolphe kalkt, bir ka adm yrd, ellerini arkasnda kavuturdu. Glmsyor, ban kaldryor, topuklarnn stnde yaylanyor. Bu durumda uyuklamaya balyor. Orda, sallanp duruyor ve glmsyor boyuna, yanaklar seyiriyor. Dt decek, arkaya kayklyor, kay 40 klyor, kayklyor, yz imdi tavana iyice dnk, sonra tam decekken tezghn kysna yapyor ustaca ve dengesini salyor. Derken yine ayn duru, arkaya kay-^ klmalar. Skt artk bu kahve, garson kz aryorum: Bir plak alabilir misiniz Madelaine, ltfedersiniz. Houma giden arky biliyorsunuz: Some of these days. Olur ama bu beyler sklr belki. Oyun oynarken mzik dinlemekten holanmazlar. Bir gidip soraym kendilerine. Byk bir aba gsterip, bam dnderebiliyorum. Drt kiiler. Burnunun ucunda kara ereveli bir gzlk tayan yal bir adama eiliyor. Ktlar grnmesin diye gsne bastktan sonra alttan alta bir gz atyor bana. Hay hay Baym. Glmsemeler. Dileri rk adamn. lgimi eken krmz el onun eli deil, yanndaki, kara bykl adamn. Bu bykl adamn burun delikleri kocaman, bir aileye yetecek kadar hava soluyabilir bu burun delikleri. Yznn de hemen hemen yarsn kaplyor, buna ramen azndan soluyor, hem de biraz hrldayarak. Bir delikanl daha var yanlarnda, kpek bal bir delikanl. Drdnc oyuncuyu seemiyorum. Ktlar masa rtsne havada dne dne dyor. Sonra yzkl eller, masa rtsn yrtarcasna yeniden topluyor bu ktlar. Eller ak lekeler brakyor rtde, kaba ve tozlu bir halleri var. Ktlar ktlar, eller elleri izliyor. Ne garip bir ura: ne oyuna, ne elenceye, ne alkanla benziyor. Sanrm yalnzca zaman geirebilmek iin yapyorlar bu ii. Ama zaman ok geni, gemeye yanamyor. Zaman iinde her ey yumuayp, geveyip uzuyor. rnein, ktlar tarta tarta toplayan u krmz 41 elin hareketi, ne kadar gevek. Skp iinden kesmeli. Madelaine gramofonun kolunu eviriyor. nallah geen gnk gibi yanlp da benim istediim plk yerine Cavalleria Eusticana'y koymaya kalkmaz. Ama hayr, doru koydu pl, ok iyi tanrm bu arky. Eski bir rag - time'dr bu, nakaratn severim. lk kez 1917'de La Rochelle sokaklarndan geen Amerikallardan duymutum bunu, slkla alyorlard. Savatan nce olmal. Ama plk ok yeni. Her eye ramen burdaki plklarn en eskisi bu, elmas ineli gramofonlar iin yaplm Pathe marka bir plk. Hemen az sonra nakarat balayacak: zaten benim en ok sevdiim de denize kar yalyarlar gibi dimdik ykselen bu nakarat. u an caz alyor, sz yok henz, yalnzca notalar var, saysz kk sarsntlardan oluan notalar. Durup dinlenmek nedir bilmiyorlar, elik gibi sapasalam bir dzene ballar, bu dzen gereince doup, bu dzen gereince son buluyorlar, bu dzen toparlanacaklar, kendileri iin var olacaklar bir zaman tanmyor onlara. Kouyor notalar, acele davranyorlar ve geerken kuru bir vurula arpyorlar bana, sonra da yok olup gidiyorlar. Uzanp tutmak isterim elbette onlar, ama biliyorum, bir tekini bile durdurmaya kalksam rezil ve bitkin bir sesten baka bir ey kalmayacak parmaklarmda. lp gitmelerini kabul etmem gerekiyor; hatt istemeliyim bu lm: bu kadar ac ve bu kadar gl pek az izlenimim oldu. Canlanmaya, kendimi mutlu duymaya balyorum. Olaanst bir yan yok bunda, kk bir Bulant mutluluu bu: yapkan svnn dibinde, bizim amzn dibinde - mor asklar ve bir yan km banketler ann dibinde - yaylyor. Geni ve gevek anlardan yaplm, kylarndan ya lekeleri biiminde yaylan, genileyip b 42

yyen bir mutluluk. Doar domaz yalanan bir mutluluk, sanrm yirmi yldan beri tanrm onu. Bir baka mutluluk daha vardr: dmzdaki elik - erit, amz yer yer yarp geen, amz inkr eden ve onu kk kara ularndan yrtan, mziin dar sresi; bir dier a da vardr. Bay Randu kupa oynuyor, ren ele beyi. Sonra, kayp, kayboluveriyor ses. elik eridi hi bir ey kemiremiyor, ne alan kap grltleri, ne dizlerime akan souk hava, ne veterinerin kk kzyla kahveye girii: mzik tm bu belirsiz biimleri deUr> aralarndan geiyor. Kk kz, oturur oturmaz mzie kaptrd kendini: gzleri iri iri alm, kaskat, yumruunu masaya srte srte dinliyor. Bir ka saniye daha gesin, zenci arkya balayacak. Kanlmaz geliyor insana bu, bu mzik gereksinimi ylesine gl duyuruyor kendini: hi bir ey kesemez bu mzii, dnyamzn demir att amzdan gelen hibir ey; bu mzik ancak, kendi dzeniyle, kendi kendini durdurabilir. Bu gzel sesi neden mi seviyorum? Ne genilii, ne ililii yznden. Nice notann, kendileri uzaktan uzaa can ekiirken bir olguyu dourmaya hazrlann seviyorum. Yine de endieliyim; en kk bir olayla plk durdurulabilir:, yaylardan biri krlabilir, Adolphe i olsun diye, susturun unu diyebilir. Bir eyin srebilirlii-nin bylesi hafif eylerle kesilebilmesi ne kadar garip, ne kadar heyecanlandryor insan. Hem hibir ey durduramaz, hem her ey kesebilir mzii. Sonuncu blm de can ekimekte. Ardndan kesin bir sessizlik balad. ok iyi duyuyorum bunu, bir ey var, bir eyler oldu. Sessizlik. ___4*3___ Some of these days You'll miss me honey Ne mi oldu? Bulant kayboldu. Sessizlik iinde, ses ykselmeye baladnda bedenimin katlatm, sertletiini. Bulantnn yitip gittiini duydum. Birdenbire: byle kaskat, parlak bir krmzya kesilmek dayanlr ey deildi: Ayn anda mziin sresi de geniledi, hava tulumu gibi iti. Duvarlarda, zavall amz ezerek maden saydamlyla dolduruyordu salonu. Mzik ire'yim. Ate kmeleri yuvarlanyor aynalarda; duman halkalar, n kat glcln bir yandan perdeleyip, bir yandan bu glcn stndeki rtleri atarak ate kmelerini kuatyor, ve dnyor. Bira bardam kld, masaya yapyor: youn, kanlmaz bir hali var bardan. Uzanp barda almak, arln elimle tartmak istiyorum, elimi uzatyorum... Tanrm! Deien, zellikle, buymu, benim davranlarm. Kolumun yapt bu eylem yce bir melodi gibi geliti, zenci kadnn syledii ark boyunca akt; sanki dansediyordum. Adolphe'un yz orda ite, ikolata rengi duvara kar durmu; ok yaknm gibi bir hali var. Elimin kapand anda, ban grdm; bir aklk vard bu bata, bir karara varma zorunluu vard. Barda skyorum parmaklarmda, Adolphe'a bakyorum: mutluyum. te! Bir ses grltleri bastryor. Konuan; bana yakm oturan kuru ihtiyar. Yanaklar, banketin kahverengi yzeyinde mor bir leke gibi duruyor. Bir oyun kd yaptryor masaya. Karo as. Ama kpek yzl delikanl glmsyor. Krmz yzl oyuncu, masaya doru eilmi, pusuya yatan hayvan 44 lar gibi, sramaya hazr, kpek yzl delikanly kolluyor alttan alta. Al ite! ~- Delikanlnn eli karanlktan syrlp, bir an havada zikzaklar iziyor, sonra aylak gibi dalp masann stne elindeki kd yaptryor. Krmz yzl iko srayve-riyor birden: Vay anasn! Kesti be. Kuru, ince parmaklarnn arasndan izgi halinde kupa papaz grlyor, sonra ktlar tersine evrilip yeni bir ele balanyor. Sen ey, nice uzaklardan gelmi, nice dzenlerle, nice yitik hareketlerle hazrlanm gzelim kral. Baka yeni dzenlemeler, baka davranlar, baka hamleler, baka cevaplar dosun diye, talihler dnsn diye, baka nice kk servenler gelisin diye, yeri geldiinde ite sen de teki ktlar arasna karp, yitip gittin. Heyecanlym, bedenimi, dinlenen bir karar makinas gibi duyuyorum. Gerek servenler yaadm ben. Ayrn. ularnn farknda deilim, ama koullarn sert balantlarn, amaz balantlarn gryorum. Denizler atm, kentler braktm ardmda, nehirlerde kayklarla dolatm, ormanlara daldm, hep baka kentlere doru yneldim. Kadnlarm oldu, tanmadm nice kiilerle doutum; ve asla geriye dnemedim, tersine dnmeyen bir plk gibiydim. Btn bunlar nereye getirdi beni? Bu dakikaya, bu bankete, ezgiler duyduum bu aydnlk yuvarlaa, And when you leave me Evet, Roma'da Tiber kysnda oturmay seven ben, Barcelone'da, akamlar yz kez Ramblas'lara inip k 45 may seven ben, Angkor yaknnda Baray de Prah-Kan arasnda, kkleriyle Nagas kilisesini saran incir aacn grm olan ben, imdi burdaym, iskambil oynayan u insanlarla ayn an iinde yayor, darda fersiz bir gece-babo dolanp dururken, burda oturmu, ark syleyen bir zenci kadn dinliyorum. Plk durdu.

Gece, tatl ve ekingen ieri girdi. Grlmyor, ama burda lmbalarn stn rtsyle kaplyor; youn bireyler soluyoruz havada: bu soluduumuz gecedir. Souk. Oyunculardan biri, yerdeki kark ktlar dzeltmeden dierinin nne itiyor, teki toparlyor. Bir kt kald geride. Gryorlar m o kd? Kupann dokuzlusu. Sonunda biri farkedip alyor, kpek bal delikanlya veriyor. Aa bak, kupann dokuzlusu burda! Oldu, gidebilirim artk. Mor yzl ihtiyar, elindeki kalemin ucunu emerek bir kdn zerine eilmi. Madelaine duru ve bo gzlerle bakyor ona. Delikanl kupann dokuzlusunu parmaklar arasnda evirip duruyor. Hay Allah! Zor doruluyorum; o da ne? Aynada, veterinerin bann zerinde insanlktan km bir surat varoluyor. Az sonra sinemaya gideceim. Hava almak iyi geliyor bana: ne eker tad, ne arap-s vermut kokusu var. Ama ne kadar da soukmu hava. Saat yedi buuk, ackmadm henz, sinema da dokuzda balyormu, ne yapacam ben imdi? Hzl yryeyim de snaym bari. Duraksyorum: Ardmdaki cadde kent merkezine, kl ana caddelere, Palais Paramount'a, im-perial'e, byk Jahan Maazalarna gidiyor. Kent merkezine inmek gelmiyor iimden: u saat aperitif saati; her eyde bir canllk var, kpekler, insanlar, kendiliinden k 46 prdanp duran gevek et ynlar. Bu grdklerim yetmez mi! Sola dnyorum, oraya, lmba dizilerinin ucundaki -bolua dalacam: Noire caddesini izleyip Galvani'ye doru uzanacam. Dondurucu bir rzgr esiyor: buras yalnzca ta ve toprak. Talar sert, kmldamyor. Can skc bir yol: sadaki kaldrmda, klarn kuruni bir renge brnd buulam bir kitle kabuklu deniz hayvanlarnn sesine benzer grltler yapyor: buras eski tren istasyonu. Noir caddesi ilk yz metresini -Redoute caddesinden Paradis sokana kadar - bu eski tren istasyonuna borludur. lk yz metredeki on iki kadar sokak feneri, Rendez - Vous des Cheminots ve gndz cansz, akamlar klanp aydnlanan, sokaa kl drtgenler saan dier kahve de bu gar sayesinde dodu. sar kla daha ykandktan sonra aktar Rabache' dan, atkl bir kadnn kp komaya baladn gryorum: bu yol bitti artk. Paradis soka kaldrmlarnn kysnda, sonuncu sokak lambasnn yanndaym. Asfalt bi tiyor burda. Sokan teki yan karanlk ve amur. Paradis sokan geiyorum. imdi bir su birikintisinin iinde yryorum, oraplarm sland, gezinti balyor. Noir caddesinin bu blmne allmyor. klimi ok sert, toprak insanlarn yaamlarn srdrp gelitirmelerine elvermiyecek bir durumda, verimsiz. Soleil Kardelerin (Sainte - Cecile de la Mer kilisesinin, yz bin frank tutan kaplamal kemerlerini Soleil Kardeler yaptrmtr) bk fabrikas burda, bat' yandadr. Sevimli Jeanne -Berthe - Ceuroy sokan bu fabrikalarn kap ve pencerelerinden gelen hizar grltleri doldurur. Fabrikalarn srtlar Victor - Noire caddesine dnktr. Bu fabrikalar drt yz metre kadar sol kaldrm boyunca uzanr: pence 47 releri yoktur, at penceresine bile raslanmaz. Bu kez iki ayamla da suya batmak zorunda kaldm. oseyi geiyorum: teki kaldrmda, dnyann en uzak kesindeki bir deniz feneri gibi, bir tek sokak lambas;, km, yanlar yklm bir tahta perdeyi styor, Tarabann kaplamalarnda kalm afilere rashyorum. Yrtlp yldz biimine girmi yeil bir zemin stnde, kalar atk, kin dolu gzel bir yz grlyor. Birisi burnunun altna ular kalkk bir byk izmi kurun kalemle. Dier afi paralarnda ise, beyaz harflerle baslm bir szck var, okunabiliyor hl: safa. Ve szck'den krmz lekeler damlyor, kan lekeleridir belki bunlar, bu yz de, bu szck de ayn afile ilgiliydi belki. Afi yrtk, resim ve sz birbiriyle birletiren balar yok olup gitmi, ama te yandan, afiin yrtk halinde, bu bzk az, kan damlalar, beyaz harfler ve ca taks arasnda yeni bir birlik kurulmu: bu garip, gizemli iaretler, sanki, sulu ve srekli bir tutkuyu dile getirir olmular. Kaplamalar arasndan demir yolunun klar grlyor. Tahta tarabann bitiminden sonra uzun bir duvar var, kapsz, pen-ceresiz bir duvar. Tek bir delik bile yok stnde. ki yz metre tede, bir evin karsnda'son buluyor bu duvar. Sokak lambasnn aydnlatt alanm dmdaym imdi; kara bir oyua giriyorum. Ayaklarmn dibindeki glgemin karanlkiar iinde yitip gittiine baktka buzlu bir suya dalyormuum gibi bir duygu uyanyor iimde. nmde, telerde, kara younluklarn arasndan solgun, pembe, klar seiyorum: Galvani caddesinin klar. Dnyorum; ek uzakta, sokak lambasnn ardnda silik bir aydnlk var, tren istasyonunun ve drt kahvenin bunlar. nmde, ardmda, kahvelerde ien, oyun oynayan insanlar. Burda yalnzca kara egemen. Rzgr uzaktan uza 48 a, kesik ve yalnz an seslerini tayor. Evlerden gelen grltler, araba sesleri, lklar, havlamalar scak yerleri sever, kl sokaklardan ayrlmaz. Ama bu an sesi "telerden geliyor, youn karanlklar delip buraya ulayor: teki grltlerden daha kat ve daha az insancl. an sesini dinlemek iin duruyorum. Souk var, kulaklarm acyor, kpkrmz kesilmitir mutlaka. Ne var ki acsn duymaz oluyorum artk; beni drt yanmdan kuatan bir armmlkta eriyorum nk; nesnelerin can

ekildi; yel esiyor, kat, sert izgiler kayor gecede. Burjuva sokaklarnn gelip geenlere srtan temizliini Noir caddesinde aramayn. Kimse zenmemi bu caddeye, kimse sslcmenJ onu. teki Kokaklarn tam tersi. Jeanne -Berthe - Coeuoy'un, Galvani'nin tam tersi. Bouville'liler, yolcular dnerek zaman zaman istasyon evrelerini temizlerler. Ama yolcular dalr daimaz bu caddeyi terke-derler ve cadde Galvani caddesine dek kr gibi karanlk iinde uzanr gider. Kent unutmutur onu. Bazan toprak renkli kocaman bir kamyon, gk grltsn andran bir sesle, hzla geiverir burdan. Cinayet bile ilenmez, nk ne katile ne kurbana raslanr. Noir aal yolunda hayat yoktur. Bir maden gibidir, canszdr, bir gen gibidir. Bouville'de byle bir aal yolun bulunmas dpedz bir anstr. Genellikle bu tr yollara bakentlerde raslanr. rnein Berlin'de Neukln yakasnda ya da Pried-richshain'e doru giderken, Londra'da Greenwich'in arkasnda bylesi yolla? vardr. Dimdik uzayan, hava akmyla dolu, geni kaldrml aasz kirli geitler. Tren istasyonlarnn, tramvay depolarnn, salhanelerin, gazhanelerin yaknlarnda, kentlerin retildii bu garip yerlerde, kentin dnda bulunur byle sokaklar. Saanaktan iki gn sonra, btn kent gnein ve scak, nemli n altnda 49 F:4 henz scakln yitirmezken, bu sokaklar hayli souk, amur ve bataklk iindedirler. yle ki, tek bir ay'n, austos aynn dnda, on bir ay kurumayan bataklklar, su birikintileri vardr. Bulant, orda, sar kta kald. Mutluyum: bu souk ylesine temiz, ylesine temiz ki bu gece: ben, kendim de, buzlu bir hava dalgas deil miyim? Ne kanm var, ne lenfam, ne de etim. Bu uzun kanal iinde teki soluk a doru akyorum. Souktan baka bir ey deilim. te insanlar, glgeler. Neden buraya gelme gereini duydular acaba? Bir erkei ceketinin kolundan ekip duran ufak-tefek bir kadn abuk abuk ve ince bir sesle konuuyor. Rzgr yznden de dediini anlayamyorum. Adam: Kapayacaksn, evet, diyor. Boyuna kadn konuuyor. Adam sert bir biimde itiyor kadn. Ne yapacaklarn bilmeden karlkl bakyorlar, sonra adam ellerini cebine sokup ardna bakmadan ekip gidiyor. Kayboluyor adam. Kadnla aramda adm ya var, ya yok. Birden bouk keskin bir hkrk kopuyor kadndan, olaanst bir iddetle btn soka kaplyor bu ses. Charles, ok rica ederim, ne sylediimi anladn m? ektiim yeter Charles, haydi dn, ne olur, ok mutsuzum ! Dokunacak kadar yaknndan geiyorum. Bu... ama bu alev alev yanan, bu hzn parlayan yz, nasl olur?... evet, ta kendisi, atks, mantosu, sa elinin stndeki arap rengi kocaman ben'i; evet o, Lucie, otelin hizmetisi. Dayanak olmak isterdim ona, ama cesaret edemiyorum; yardma gerek duyuyorsa syler; yanndan ona baka ba 50 ka ve yava yava geiyorum. Gzleri stmde, bakyor ama grmyor; ac ektii iin kimseyi tanyacak halde deil. Bir ka adm atyorum. Dnyorum... Evet, o, Lucie, yanlmyorum. Ama lgnca, cmerte strap ekiyor, insanlktan km, baka bir yaratk olmu. Orda, dimdik duruyor, damga vurulmasn bekler gibi kollarn uzatm, azn ayor, soluu kesilmie benzer. Duvarlar byd gibi geliyor bana. Yolun her iki yanndan ayrlp birbirlerine yaklayorlar. Kadn bir kuyunun dibinde sanki. Bir sre bekliyorum: anszn dmesinden korkuyorum kadnn: bu allmam acya daya-namyacak kadar gsz. Ama kprdamyor, kmldamyor, onu kuatan nesneler gibi madenleivermi. Bir an, onun hakknda yanlyor muyum acep diye soruyorum kendime, bu birdenbire grdm onun gerek yaps m, deil mi diye dnyorum... Usulca iini ekiyor Lucie. akn iri gzlerini aarak boazna gtryor elini. Bunca acya katlanmas, yapsndan gelmiyor, hayr. Dpjdan geliyor... bu aal yol-. )* dan geliyor. Onu omuzlarndan tutup kl sokaklara, insanlarn iine, pembe renkli tatl caddelere gtrmek gerekirdi: o tatl sokaklarda bylesine gl katlanamazd acya; yumuard, geverdi, olumlu tavrna yeniden brnr, hznlerinin allm dzeyine ykselirdi yeniden. Arkam dnyorum kadna. Yine de ansl bir insan sayfr. Ben yl var ki durgun bir hayat srdryorum. Bu ackl yalnzlklar bombo bir yalnlktan baka ne kazandryor bana! ekip gidiyorum. PEREMBE, SAAT ONBR OTUZ. Okuma salonunda iki saat altm. Sonra pipo imek iin Hypotheques'e, avluya indim. Zemini krmz tezghh 51 bir yer. Bouville'liler pek sever burasn, XVIII. yzyldan kalma bu antika blmle vnrler. Chamade ve Suspe-dard sokaklarnn giriindeki eski zencirler arabalarn buraya dek sokulmasn nler. Kpeklerini gezdirmeye km" kara giysili hanmlara raslarsnz. Kemerler altndan geip, duvarlar boyunca yrrler. Yolun aydnlk ksmna dek yrmezler pek, ama Gustave Impetraz heykeline, gen kz baklar gibi kaak

ve doygun baklarla bakmaktan da geri durmazlar. Bu tun dev'in adn sann bilmezler elbet, ama giysilerine, klk kyafetine bakp yksek tabakadan toplumun yksek katndan biri olduunu anlarlar. Sol eliyle apkasn tutuyor, sa elini bir kt tomarnn stne koymu: byk babalar tun bir eriyik gibi bu heykel kaidesinin stne yerletirilmiti sanki. Yetkisini, gcn, byk ar eli altnda ezilen tomarlardaki derin bilgisini, bu kadnlarn, kk, dar ve deimez dncelerinin buyruuna sunmutu. Kara giysili bayanlar, bu heykeli grdke kendilerini yklerinden kurtulmu duyup, ev ilerini sessiz, soluksuz ara vererek, kpeklerini dolatrmaya karlar: en kutsal, en iyi dnceleri byk babalarndan almlar nasl olsa, bu dnceleri savunmak sorumluluunu duymazlar artk; tuntan bir adam bu dncelerin bekisidir. Bu kiiyle ilgili byk Ansiklopedi'de, bir ka satrlk bilgi vardr; geen yl okumutum. Ansiklopedinin o cildini pencerenin tepe pervazna yerletirmi, hem Impetraz' m yeil kellesine bakyor, hem onla ilgili satrlar okuyordum. 1890 yllarna doru yldz parlam, akademi m-fettiiymi. Birka kvr zvr deneme, de kitap yazm: Eski Yunanda halk kazanma sanat (1887), Rollins' in ocuk eitimi retisi (1891) ve 1899 tarihli bir iirsel vasiyet. Ve oluk ocuunun, zevk sahibi bay ve bayanla 52 rn derin zntleriyle birlikte 1902'de gp gitmi. Kitapln duvarna dayandm. Nerdeyse kararmaya yz tutan pipomu ekip duruyorum. Kemerli galeri'den rkek rkek yal bir kadncaz kyor ve ince ve srekli baklarla Impetraz' szyor. Birden yreklenip, ayaklarnn btn hzyla avluyu geiyor, sonra enesini oyna-ta oynata, heykelin nnde bir an duruyor. Derken, pembe kaldrmda kara bir aa gibi yryp, bir duvar atlanda gzden kayboluveriyor. Bu krmz kiremitleri ve evleriyle, 1800'lerde belki de kvanl bir yerdi buras. imdi kupkuru, yavan ve kt, kiiye tiksinti veren bir eyler var burada. Bu tiksinti, kaidenin stndeki tepeden bakan o adamcazdan, anttan geliyor. Bu niversite retmeni tuntan heykellein-ce tpk bycye dnm. Impetraz'a nden bakyorum. Gzleri yok, burnu da pek belli deil, bazan, salgn bir hastalk gibi, bir mahallenin btn heykellerini yakalayan o garip czzam, bunun da sakallarn kemirmi. Selmlyor. Yeleinde, yreinin olduu yere raslayan kocaman bir leke var. Hali tavr acl ve kt. Canl olmad belli ama cansza da benzemiyor. Sar bir g yaylyor heykelden: beni itikleyip duran rzgr gibi: Impetraz avluda durup duran beni de avlamak isterdi mutlaka. Ne var ki, pipomdaki ttn bitirmeden ieri girecek deilim. Zayf iri bir glge beliriveriyor ardmda birden. Sryorum. zr dilerim baym, sizi rahatsz etmek istemezdim. Dudaklarnzn kmldadn grdm. phesiz kitabnz-daki cmleleri tekrarlyordunuz. Glyor ve ekliyor. Dizeleri yakalamaya alyor olmalsnz. _53_ akn akn bakyorum Kitap Kurdu'na. ardm grnce o da arm gibi. Dz yazda iir dizelerinden kanmak gerekmez mi Baym? Gznden biraz dtm galiba. Bu saatte burda ne ii olduunu soruyorum. Patronunun kendisine izin verdiini, bunun zerine, dosdoru buraya, Kitapla geldiini; len yemei yemeyip, Kitaplk kapanana dek kalacan sylyor bana. Artk dinlemiyorum onu. Ama birden bire ...sizin gibi bir kitap yazmak mutluluuna ermek, szn duyunca ilk konusunu bitirip baka bir konuya getiini anlyorum. Bir eyler sylemeliyim. pheli bir tavrla Mutluluk... diye syleniyorum. Mutluluk szcn hangi anlamda tekrarladm anlamadndan hemen dzeltmeye kalkyor dediklerini. Deerliliine demeliydim Baym. Merdivenden kyoruz. almak gelmiyor iimden. Biri Eagenie Grandet'yi okuyup sonra masann zerinde, yirmi yedinci sayfada ak brakm. Makina gibi, ayrmnda olmadan kitab alp nce yirmi yedinci, sonra yirmi sekizinci sayfay okuyorum. Batan balamaya cesaretim yok. Kitap Kurdu hzl admlarla raflara yneliyor, iki cilt kitap alp, kemik bulmu kpek gibi masann zerine koyuyor. Ne okuyorsunuz? Bana sylemekten kamyor sanki: desem mi, deme-sem mi gibilerden duraksyor biraz, akn iri gzlerinin ak bir saa bir sola yuvarlanyor, sonra, istemeye istemeye uzatyor kitaplar. Turbalar ve turbalklar biri, Larba-letrier'nm eseri, teki Lastex'in Hitopatlesa ya da Yararl Eitim. Eee? rahatsz olacak, gstermekten saknacak 54 ne var sanki bu kitaplarda: ok gzel yaptlar. Nasl eymi diye Hitopadesa'nn sayfalarna gz atyorum; stn, yce duygular. SAAT Eugenie Grandet'yi braktm elimden. stemeye istemeye almaya koyuldum. Yazdm gren Kitap Kurdu, imrenen, saygl gzlerle bakyor bana. Zaman zaman, biraz bam yazdan kaldrdmda, iinden pili boynuna benzer bir boyun uzanan kocaman dik yakalna taklyor gzlerim. Giysileri eski ama gz

kamatracak kadar temiz, ak. Ayn raftan bir dier kitap daha alyor tersinden karabiliyorum adn: Caudebec'in oku, Bayan Julie Lavergne'in yazd bir Norman tarihi. Kitap Kurdu'nun okuduu kitaplar her zaman artmtr beni. Birdenbire, inceledii son kitaplarn yazarlarndan Kitap Kurdu'nun yntemini karveriyorum: Lambert, Langois, Larbaletrier. Anlald: yazarlar alfabetik sraya gre okuyor. Hayran hayran seyrediyorum onu. Bylesi geni kapsaml bir tasary 3'ava yava, inatla gerekletirmek, byk bir abay gerektirmez mi? Yedi yl nce bir gn (yedi yldan beri kitaplara daldn sylemiti) kimbilir nice atafatla b okuma salonuna girdi, duvarlar dolduran ciltlerce kitab yle bir gzden geirdi, mutlak o da Rastignac gibi: Bilim, ite seninle kar karya kaldk, dedi, ve ilk rafn ilk kitabn alp, saygyla, korkuyla, sarslmaz bir kararllkla ilk kitabn ilk sayfasn at. Ve bugn L'ye dek gelebildi. J'den sonra K, K'dan sonra L. Knkanatllar! inceledikten sonra hemen quantum teori 55 si'ne, Timur'la ilgili bir yapt'dan darwinisme'e kar yazlm bir katolik yergisine geti. Byle olduu halde yllardr bir an bile tedirgin olmad. Hereyi okudu. Parthe-nogenese'le ilgili bilgilerin yansn, canl organlarn kesimlerine kar yazlm kantlarn yarsn daarcna doldurdu. nnde, ardnda koca bir evren var. Ama bir gn gelecek, en son raftaki en son kitabn en son sayfasn da kapatrken: Ya imdi, imdi ne yapacam? diyecek kendi kendine. u an onun ikindi kahvalts saati. ocuksu bir tavrla ekmeini ve ikolatasn yiyor. Gzleri yerde, kvrm kvrm gzel kirpiklerini - kadns kirpiklerini - bol bol seyredebilirim. Gvdesine eski bir ttn kokusu sinmi, ve soluk aldka, bu ttn kokusuna karan ukulatanm tatl kokusu duyuluyor. CUMA, SAAT 3 Nerdeyse aynann tuzana decektim yine. Kendimi tutuyorum, ama bu kez de pencere camnn tuzamdaym: kararsz, kollarm yanma sarkm, pencereye yaklayorum. antiye, tahta perde, eski stasyon. Eski stasyon, Tahta Perde, antiye. yle bir esniyorum ki gzmden ya geliyor. Sa elimde pipom, sol elimde ttn paketi. Pipoyu yedire yedire doldurmam gerek. Ama bununla uraacak cesareti bulamyorum kendimde. Kolarm sarkve-riyor, alnm cama dayyorum. u yal kadn iime sknt veriyor. Yitik gzlerle, inatla, srara yryp duruyor. Grlmez bir tehlikeyle karlaacakm gibi birden duruyor bazan. te penceremin altna geldi imdi, rzgr eteklerini dizlerine yaptrm. Duruyor, atksn dzeltiyor. 56 Elleri titriyor. Yeniden yrmeye balyor: imdi srt bana dnk. Zavall ihtiyar tebih bcei! Sanrm imdi saa, Noir yoluna sapacak. Yz metre kadar yrmek zorunda. Bu yryle yz metreyi ancak on dakikada alr. Demek byle on dakika daha, alnm cama yaptrp, ona bakp duracam. Belki yirmi kez duracak, yeniden yryecek, yeniden duracak... Gelecei gryorum. Orda, sokakta ite u andakinden az daha solgun. Neden gereklemiyecekmi sanki? Fazladan ne kazandracak bu ona? Yal kadncaz yalpa vura vura uzaklayor, sonra duruveriyor birden, atksndan sarkan bir tutam sa ekitiriyor. Yeniden yryor, demin ordayd, imdi surda... Nasl oluyor bu, bilmiyorum: hareketlerini mi gryorum yoksa, grmyorum da seziyor muyum? Artk iinde bulunduum an gelecekten ayramyorum, ama yine de srp gidiyor bu, azar azar gerekleiyor; ihtiyar, ssz sokakta ilerliyor, kocaman erkek ayakkablarn srklyor. Zaman denilen de bu ite, rlplak zaman, kiinin varlna usul usul geliyor, bekletiyor kendini, ama bir kez de gelince midesi bulanyor insann, nk zamann oktan var olduunu anlyorsunuz. Yal kadn ke bana yaklayor, kk kara bir kuma ym olmaktan kt artk. Eee, varsn kuma yn olmaktan ksn,, bylesi daha da iyi, houma da gidiyor, yeni bir ey nk, az nce orda deildi. imdi yepyeni bir ey, kiiyi asla artmayan donuk ve baya bir ey. Yirmi kez ayn eyi yapacak, duracak, yryecek, yine... Kendimi pencereden kurtarp yalpa vura vura oday admlyorum; aynann tuzana dyorum bu kez, kendime bakp ireniyorum; bu da bir sonsuzluk ite. Sonunda grntmden kurtaryorum kendimi, yataa atyorum. Gzlerim tavanda, uyumak isterdim. 57 II Sessizlik. Sessizlik. Zamann tenimde kayn, tenime usulca dokunuunu duymuyorum artk. Tavandaki grntleri gryorum. nce k halkalar, sonra halar. Daldan dala konuyorlar, ite bir baka grnt biimleniyor; gzlerimin tesinde, u, ordaki u grnt. Yere km koca bir hayvan. n ayaklarn ve semerini gryorum. teki ksmlar belirgin deil. Yine de anlalyor ne olduu: Marrakech'de grdm, taa balanm bir deve. Ai-t kez km kalmt; ocuklar glp, bara ara kzdryorlard onu. ki yl nce ne iyiydi: gzlerimi yummam yetiyordu, bam hemen ar kovan gibi uuldamaya balyor, yzleri, aalar, evleri, bir fda plak ykanan Kamaishiqui' li Japon kz, oluk oluk akan kan selindeki l Rus'u yeniden gryorum. Yediim kuskusun tadn, lenleri Bur-gos sokaklarn dolduran, Tetuan sokaklarnda dalga dalga arpan zeytinya ve rezene kokularn, Yunan obanlarnn slk seslerini yeniden duyuyordum.

Byl bir cam gibi kzgm bir gne kayyor bamda. Ardndan mavi bir gk paras geliyor; birka sarsntdan sonra durgunlayor, btn iim bu gnele, mavi gk kesitiyle iiyor. Hangi Fas gnden (Cezayirden mi? Suriyeden mi yoksa?) kopup geldi bu k? Gemie akmak iin salveriyorum kendimi. Meknes'deyim. O dal, kk, dar bir sokakta, Ber-daine camiiyle bir dut aacnn glgeledii o alan arasnda bizi korkutan o dal, nasl bir insand? stmze doru gelmiti, Anny samdayd. Solumda myd yoksa? O gne ve mavi gk yalnzca bir yanlgyd. Belki yznc kezdir kurtulamyorum yanlglardan. Anlar eytann kesesindeki altn sikkelere benziyor: keseyi at 58 * nda bir de bakyorsun, altn deil, l yapraklar var iinde. Daldan kala kala kocaman, oyuk, ak bir gz kalm. Bu gz de acep gerekten onun gz m? Bak'deki ocuk drmenin ilkelerini anlatan doktorun da tek gz krd, yzn hatrlamaya, bulup karmaya kalktmda o ak oyuktan baka bir ey gremiyorum. Norne'lar gibi bu iki insann da srayla kullandklar birer gzleri var. Meknes'de her gn uradm o alan, hatrlanmas ok daha kolay bir yer: ama ite hi mi hi gelmiyor gzlerimin nne. yle byle hatrlyabiliyorum, galiba sevimli bir yerdi, bir de, birbirine sk skya bal u drt szck aklmda: Meknes'de sevimli bir yer. phesiz, gzlerimi kapasam ya da tavana diksem o sahneyi karabilirim: uzakta bir aa, karanlk ve bodur bir glge kouyor stme. Ama ben btn bunlar i olsun diye uyduruyor muyum yoksa? O Fash uzun boylu, kara-kuru biriydi, zaten onu yalnz bana dokunduunda grmtm. Uzun ve kara-kuru bir insan olduunu da hl bu yzden biliyorum: baz ksa bilgiler kalyor bellekte ancak. Ama ite hibir ey gremiyorum: bouna kurcalayp duruyorum gemii, grnt kalntlarndan baka hi bir ey kalmam bu kalntlarn da nenin nesi olduunu, neyi gsterdiklerini, gerek anlar m, yoksa d gcnn rn uydurma eyler mi olup olmadklarn da ok iyi bilmiyorum. Zaten ok zaman bu an dkntleri kendiliinden yitip gider: szckler kalr geride kala kala: daha nice nice ykler anlatabilirim, hem ok iyi anlatabilirim, (deniz subaylar ve bu iin ustalar hari) nicelerine ta kartrm bu konuda, ama gel gr ki aklmda kalanlar; yaadklarmn iskeletleri, atlar, kaba izgiler. Biri varm, u_ 59 nu yapm, bunu yapm, kimmi o biri, elbette ben deilim artk, ortak bir yanm kalmad onunla. Yabanc lkeler tanm, hangi lkeler, bilmiyorum, sanki hi gitmemiim oralara. Bazan, dnya haritalarnda grlen o gzel szckleri sylerim. Aranjuez'mi, yok efendim, Canterbury imi. Bu szckleri okuduumda, oralarda hi gezmemi, oralar hi grmemi insanlar gibi szckler stnde dler kurarm, yepyeni dler uyanr kafamda. te hepsLbu. Nice l ykler iinde, yine de bir, iki canl yk vardr hatrlanan. Korka korka hatrlarm bu bir iki yky. Hatrlana hatrlana eskiyip ypranmalarndan ekinirim, bazan, ender anlarmda dnrm onlar. te bu gzel yklerden biri, u an dt bellein tuzana, getii evreyi, kiileri, davranlar yeniden gryorum. Ne o? Duruyorum birden bire: bir ypranmlk var galiba, bir szck var duygularn an yrtp kan. Bu szck, bu szck sanrm az sonra sevdiim nice grntnn yerini alacak. Duruyorum birden bire, hemen baka bir ey dnyorum; anlarm yormak istemiyorum. Bouna; gelecekte hatrladmda onlar, ou yitirecek canlln. Meknes'de ektiim fotoraflar masann altndaki bir sanda koymutum. Fotoraflar almak iin kalkmaya urayorum. Neye yarayacak sanki? Bu nesneler uyarmyor ki belleimi. Geen gn kartonun altnda kk bir fotoraf buldum, eskimi, sararmaya yz tutmu bir fotoraf. Bir kadn vard orda, bir havuzun yannda durmu glmsyordu. Bir an tanmadan baktm kadna. Sonra fotorafn ardn okudum: Anny. Porstmouth, 7 nisan 27. Nasl da yoksunmuum gizli boyutlardan, nasl da 60 kendi bedenime kapanp kalmm, kendi bedenime ve bedenimde tomur tomur kabarcklaan sudan dncelere! inde yaadm andan yararlanarak anlarm yeniden kurmaya alyorum. inde yaadm u ann iine atlp braklmm. Bo yere gemile birlemeye urayorum: ama kendi bedenime kapanp kalmaktan kurtulamyorum. Kap vuruluyor. Kitap Kurdu bu gelen: gezi fotoraflarm gstereceime sz vermitim, ama unutmuum. Nerden de geldi u adam. skemleye oturuyor; geni kalalar sandalyenin arkalklarna tayor, dik gvdesi ne doru eilmi. Karyolann ucuna srayp yakyorum. Rahatsz olmasaydnz, ihtiya yoktu. Fotoraflar grmeye gelmemi miydiniz... apkasn nereye koyacan bilmeden elinde tutuyor. Alyorum apkasn.

Doru ya, zahmet olmazsa? Yok canm. Yaptm kurnazlk aslnda: umarm bir yarar olur da fotoraflara bakarken konumaz. Masann altna eilip sand, cilal ayakkablarna doru itiyorum. Sonra kucana bir tomar fotoraf ve resim boaltyorum: spanyayla, spanya Fasyla ilgili fotoraflar, resimler. Susacan sanmakla yanlmm. Glmseyen, rahat bir hali var. Saint-Sebastian'm guelda tepesinden alnm bir resmine yle bir gz atp usulca masann zerine koyuyor ve bir sre sessiz duruyor. ini ekiyor sonra: Ne kadar anslsnz, ah Baym. Sylenilen doruysa ok okuyan deil, ok gezen bilirmi. Siz de byle mi dnyorsunuz Baym? Konumak canm istemediinden ne syleyeceimi bi 61 lemiyorum. ok kr devam ediyor karmdaki: Karmakark eder mutlaka bu yolculuklar insan. Bir gn elime byle bir olanak geerse, yolculua kmadan nce, huyumu, yola kmadan nce inceden inceye bir kyya yazmak isterim. Bylece dndmde neydim, ne oldum diye kendimi incelemi olurum. Yolculuklarda fizik yapsndan baka ahlkn da deitiren insanlar varm, kitaplarda okudum. Dnlerinde de yaknlar bile tan-yamyormu onlar. Dalgn dalgn koca bir fotoraf paketini eviriyor elinde. inden bir fotoraf alyor, sonra hi bakmadan masann zerine koyuyor; ama bir baka fotorafa, kutsal Jerome'un, Burgos katedrali krssne oyulmu resmine uzun uzun bakyor. sa'nn Burgos'da hayvan delisinden yaplm ikonasn da grdnz m? Hayvan derisinden, hatt insan derisinden yaplm bu heykelleri anlatan ilgin bir kitap var baym. Ya Kara Ana? Kara Ana'nnki Burgos'da deil Saragosse'da, sanrm. Belki Brgos'ta da bir heykeli vardr. Haclar mutlak kucaklayp pyorlardr onu, deil mi? Ben Saragosse'daki Kara Ana'dan sz ediyorum. Bir deme tann zerinde ayann izi varm galiba? Ta bir oyuun iindeymi, analar ocuklarn sevap diye bu ukura iterlermi? Kazk gibi durmu, elinde ocuk varmcasma iki ellerini ne doru iter gibi uzatyordu. Artaxerxes'in armaanlarn itiyor sanrsnz. Ah u gelenekler baym, ne garip, ne garip eyler. Heyecandan biraz soluk solua, eek enesine benzeyen iri enesini bana doru uzatyor konuurken. Ttn ve bataklk kokuyor adam. Gzel baygn gzleri ate ktkleri gibi l l yanyor. Dkk salar, buulu kafa 62 tasn glgeliyor. Ve bu kafatasnda Samoyede'ler, Nya-mes - Nyam'lar, Malgache'lar, Fuegien'ler en garip trenlerini kutluyor, yal babalarm, ocuklarn yiyorlar, kendilerinden geip baylmcaya dek tam-tamlarm sesinde dnyor, Amoklarla lgnca sayklyor, llerini yakp damlarda uzatyor, sonra ralarn nda kayklara ykleyip sulara salyorlar, ana oulla, baba kzyla, olan kz kardeiyle iftleiyor, bedenlerinin biimini deitirip kendi kendilerini idi ediyorlar, demir madalyonlar asp dudaklarn geriyor, kalalarna canavar resimleri doduruyorlar. Pascal'm dedii doru mu, gelenekler ikinci tabiatmz mdx dersiniz? Kara gzlerini gzlerime dikti, baklar bir cevap ister gibi yakmyordu. Pascal'a gre yle, dedim. Soluk ald: Ben de byle dnyorum Baym. Ne var ki hi gvenim yoktur kendime; insan her eyi okuyabilse. Ama daha sonra eline ald fotorafa baknca kendinden geiyor. Kvanla haykryor. Segovie! Segovie ha! Ne gzel, Segovie'yle ilgili ben de bir kitap okumutum. Ve saygl, soylu bir davranla ekliyor: Yazarn unuttum Baym. Yazarlarn adlarn karamyorum bazan. Neydi, Na... No... Nod. Hemen atlp: karmanza imkn yok, nk N'ye gelmediniz daha, henz Lavergne'desiniz, diyorum. Ama birdenbire piman oluyorum byle sylediime; imdiye dek okuma ynteminden hi sz etmediine gre, kendine zg gizli bir lgnlk olmalyd. Hat etmitim, bozuldu, iki dudaklar alamakl bir halde sarkverdi. Son 63 ra ban eip tek szck sylemeksizin resimlere bakmaya balad, on iki kadar resmi gzden geirdi. Ama belli oluyor, otuz saniye geti gemedi cokuyla doldu, konumasa atlayacak: Kendimi yetitireceim zaman, (henz alt ylm var) kabul ettikleri takdirde, Yakm-Dou gezisine giden renci ve retmenlere ben de katlmak istiyorum. Ve dokunakl bir sesle ekledi : Baz bilgilerimi deerlendirmi olurum bylece. Grmediim, bilmediim eylerle, yepyeni eylerle karlamay, ksaca baz servenler yaamay hele, ne kadar isterdim.

Sesini alaltt, apkn bir tavr taknd. armtm, sordum: Nasl bir serven istiyorsun? Nasl olursa olsun Baym. rnein yanl bir tirene biniyorsun, bilmediin bir kentte iniyorsun. Czdann yitiriyorsun. Bir gn tutuklanyorsun, geceyi cezaevinde ge-iriyorsu. Ne bileyim ben baym, serven deyince anlalr sanmtm: arya kamamak artyla allmn dnda bir olay demek istedim. Servenlerin insan byleyen eyler olduu sylenir. Sizce doru mucfur bu? zin verirseniz bir soru sormak isterdim size Baym, Nasl bir soru? Kzarveriyor, glmsyor, sonra: Bilmem, yersiz kamasn... ekinmeyin, syleyin. Bana doru eilip soruyor, gzleri yar kapal: Banzdan ok serven geti mi Baym? Dnmeden cevaplyorum: Birka serven geti. Pis pis kokuyor soluu, kendimi geriye ekiyorum. 64 Evet, hi dnmeden makina gibi bunu syledim. Aslna bakacak olursanz nice servenler yaamakla vnyordum. Ama bugn hor gryordum kendimi, bu yzden makina gibi kmt azmdan bu iki szck: bana yle geliyor ki yalan sylyor, nice servenler yaadm sa-narken kendimi aldatyorum,.hayatmda pek az servenlerim oldu, daha dorusu servenin ne demek olduunu bile bilemiyorum artk. Hanoi'de drt yl nce karlatm o olay da, benim yreksizliim de var sonra, ykn hl omuzlarmda tayorum: Mercier kendisiyle gelmem iin sktryordu beni, oysa ben, gzlerimi bir khmere heykeline dikmi yle duruyordum. O zamanlar beni nice tiksindiren o koca kitle, o DNCE ite urada yine: drt yl var ki karlamamtm onunla. Kitap Kurdu: Sorabilir miyim, ne gibi servenler? demez mi. Vay anasn! O nl servenlerden birini bulup karmak, bu adama anlatmak... Bu konuda tek bir szck sylemek istemiyor canm. Dar omuzlarnn stnden eilip parmam bir fotorafn stne koyuyorum: Bak buras Santillane, spanyann en gzel ky diyorum. Le Santillane de Gil-Blas m acep? Byle bir yerin bulunduunu bilmiyordum. Ah! baym, konumanz ne kadar yararl oluyor bana. ok yer gezdiiniz nasl da belli oluyor. Ceplerini resimler ve fotoraflarla tka basa doldurduktan sonra Kitap Kurdunu yolcu ettim. Bylenmi gibi gitti, ben de klar sndrdm. imdi yalnzm. Tmyle yalnz deil elbette. Karmda o dnce duruyor, bekliyor, yusyuvarlak olmu, kocaman bir kedi gibi, O, 65 F:5 o dnce; hibir ey sylemiyor, kmldamyor, hayr demekten memnun. Hayr, serven gemedi bamdan. Ttn yedire yedire pipomu dolduruyorum, yakyorum, dizlerimin stne bir palto rtp yatama uzanyorum. Beni u an artan, kendimi ylesine zgn ve yorgun duymam. Bamdan hibir serven gemedii doru bile olsayd ne zarar dokunabilirdi bunun bana? nce u var, bana yle geliyor ki bu yalnz ve yalnz bir szck sorunu. rnein az nce dndm, Meknes'deki olay: bir Fasl zerime atlayp byk bir akyla baklamak istemiti beni. Ben de akana bir yumruk oturtmutum... Arapa barp armaya balamt o zaman, bir sr baldr plak belirmi, Attarin sokana dek izlemilerdi bizi. Bunda ne var yani, ille bir ad vermek mi gerekir bu olaya, alt yan BENM bama gelen bir olay bu. Ortalk kapkaranlk, pipomun yanp yanmadn da iyice bilmiyorum. Bir tramvay geiyor: tavanda krmz k. Sonra byk bir araba btn evi sallyor. Saat alt olmal. Serven gemedi bamdan. Baz ykler yaadm, baz olaylarla karlatm, baz kazalar geldi bama. Ama serven? Hayr. Bu bir szck sorunu dei], imdi anlamaya balyorum. Hi farkna varmadan baz geyler, dierlerine gre daha ok kalm akhmda. Hangi eyler? Ak m? Deil, Tanr m? O da deil, zafer, servet? Hi deil. Aklmda kalan... Ksacas zaman zaman yaantmn deerli, ender bir nitelik kazandn dnrdm. Olaanst durumlarla karlamak ihtiyac duymuyordum. Btn istediim biraz kesinlikti. u an yaadm hayatn hibir parlak yan yok: ama zaman zaman, rnein kahvelerde mzik dinlerken eski gnlere dner ve kendi kendime: bir zamanlar, Londra'da, Meknes'de, Tokyo'da nice gzel anlar, servenler yaadm derdim. imdi elden uup giden ite bu. Grnte belki bir neden yok, ama on yldan beri kendi kendimi aldattm anladm birden bire. Servenler yalnz kitaplarda varm. Aslna

bakarsanz kitaplarda anlatlanlarla gerek yaantda da karlaabilir insan, ama ayn biimde deil. Ben o gerekleme biimini aryordum oysa. nce u var; balanglar gerek balanglar olmalyd. Yazk! ne istediimi ancak imdi anlayabiliyorum. Gerek balanglar bir trampet sesine, bir caz havasnn ilk notalarna benzer, skntya hemen son verir, sreyi salamlatrr. Akamlar, teki akamlardan ayr, Bir mays aksamyd, geziniyordum, diye sze baladmz akamlar olmalyd. Geziniyorsunuz, babo, elleriniz ceplerinizde, ay gelmi mtr zerinize. Sonra birden dnrsnz, Bir eyler oluyor, dersiniz. Nasl bir eyler? nasl olursa olsun: karanlkta t diye bir ses duymusunuzdur, bir glge gemitir yannzdan. Ama bu ince olay tm tekilerden zgedir: hemen anlarsnz, bu olay kocaman bir biimin balangcdr, izgileri sisler iinde yiten kocaman bir b:imin. Ve hemen kendi kendinize, Bir eyler balyor imdi dersiniz. Bir eyler balyor bitmek iin: serven uzamaa gelmez; bitiiyle anlam kazanr. Ben de bu bitie, belki benim de lmm olan bu bitie doru srkleniyorum. Her an baka anlar getirmek iin var olur. Btn yreimle yapyorum her an'a: bu an'n tek bir an olduunu, teki anlarn onun yerini tutmayacan biliyorum, ne var ki yok olmasn diye tek bir hareket bile yapamazdm. Berlin'de, Londra'da, iki gn nce rastladm kadnn kollarnda geirdiim o son dakka'da, lgnca sevdiim o dakikada, nerdeyse k olacam kadn da bitecek biliyorum. Hemen 67 bir baka lkeye gideceim. Ne bu kadn, ne bu geceyi bir daha bulamayacam. Her saniyeye eilip kana kana iiyorum, ku uurmamah elimden, her eyi derleyip toplamalym kendimde, bu gzel gzlerin kaak sevgilerini, sokaktan gelen grltleri, alaca karanln yalanc n: ne var ki dakika akp gidiyor ite, tutamyorum, akp gitsin diyorum. Sonra bir ey krlyor birden bire t diye. Serven bitmitir artk, gn eski yavanlna brnyor yeniden. Dnp bakyorum; ardmda o gzel ezgili biim btnyle gemie gmlyor. Klyor, klyor, kendine in-dirgendike bzlyor. imdi son, balangla bir oldu. Bu altn noktay baklarmla izlerken leceimi bilsem, bir serveti, bir dostu yitireceimi bile bilsem - her eyi ayn koullarda inceden inceye yeniden yaamak isterdim. Ama bir serven bir kez bitmise yeniden balamaz, uzayp gidemez de. Evet, ite benimi her zaman istediim; yazk, hl istediim de bu ite. Bir zenci ark sylerken mutlu oluyorum. Yaantm o ezginin z olsayd nice doruklara ycelirdim kimbilir. Adn bilmediim dnce hl orda, uslu uslu bekliyor. Ve imdi unlar sylyor sanki bana: Doru deil mi? Senin istediin de bu deil mi? Hi bir zaman sahip olamadn ki ona (hatrlamaya al: kendini nasl da szcklerle aldatyor, nemsiz yolculuklarna, kzlarla sevimene, onun bununla hrlamaya, incik boncua serven dediini hatrlamaya al.) O istediin eye, ne sen sahip olursun, ne de bakas. Ama neden? Neden? 68 CUMARTES, LEN < Kitap Kurdu okuma salonuna girdiimi grmedi. Dipteki masann hemen ucuna oturmutu; nne bir kitap koymu ama okumuyor. Glmseyerek sadaki komusuna, Kitapla sk sk gelen karayaz kolej rencisine bakyor. Olan bir sre ses karmad sonra birden dilini karp yzn buruturdu. Kitap Kurdu kzard, hemen bam nndeki kitaba eip okumaya balad. Dnk dncelerimi incelemeye geldim. Pek yavan dnmm. Serven varm, yokmu umurumda deil. Yalnz ve yalnz servenin var olup olamayacan merak ediyordum. Dnk dndklerim unlar: en sade bir olayn serven olabilmesi iin anlatlmas yeter. nsanlar yanltan da bu: kii her zaman yk anlatan bir yaratktr, yklerle, bakalarnn ykleriyle evrilmi olarak yaar, tm bana gelenleri ykler biiminde grr; ve hayatn, bir yk, hayat yksn anlatyormu gibi yaamak ister. Ama ikisinden birini semek gerekir: yaamak ya da anlatmak. rnein Erna denen kzla Hamburg'da garip bir yaantmz vard. Ben ona gvenemezdim, o da benden korkard. Ama ben kendimi yayordum, dnmyordum bunu. Sonra bir akam, San Pasili adl kk bir kahvede, ellerini ykayacan syleyerek yanmdan ayrld. Yalnz kaldm. Gramofon Biup Sky adl bir arky alyordu. Gemiden indiimden beri neler olup bittiini kendi kendime anlatmaya koyuldum. Ve unlar sylendim kendi kendime: nc akam, Mavi Maara adl dansinge girer-, ken yar sarho uzun bir kadn iliti gzme. u an Blue Sky arksn dinlerken ite ben, o kadn bekliyorum. Bi- 69 razdan gelip sama oturacak, kolunu boynuma dolaya-cak. O an, bir serven yaadm pek canl bir biimde duymutum. Sonra Brna geldi, yanma oturdu, kolunu boynuma dolad, ama neden olduunu bilmeden, birden tiksinti duydum ona kar. Bu duyguyu imdi anlycbili-yorum: yle ki, yeniden yaamaya balamak gerekirdi, serven izlenimi ortadan kalkmt. Kii yaarken hibir ey gelmez bana. evredeki nesneler, grntler deiir, insanlar gelir, insanlar gider, insanlar girer, insanlar kar, hepsi bu. Hibir zaman balang yoktur. Ezgisiz, nedensiz gnler gnleri izler, bu bitmek tkenmek bilmeyen, tek dze, yayan bir hesaptr. Zaman zaman yle kabaca bir hesap yaplr:

ve denir ki: ite yldan beri yabanc lkelerdeyim, yldr da Bou-ville'deyim. Bitii olmayan bir ey bu: bir kadn, bir dost, ya da bir kent bir kez da deimez. Her ey birbirine benzer zaten: iki hafta sonra anghay' da, Moskovas da, Cezayir'i de birbirine benzer. Zaman zaman - ender anlarda -olup bitenleri bir dnrsnz, bir kadnla beraber olduunuzu, kirli bir ykde yer aldnz grrsnz. Gz ap kapayncaya dek sren bir zamandr bu. Sonra yine geit balar, saatler ve gnler hesaplanmaya balanr. Pazartesi, sal, aramba. Nisan, mays, haziran. 1924, 1925, 1926. Yaamak ite byledir. Ama yk anlatmaya gelince, i deiir; ne var ki kimse farkna varmaz bu deiikliin: gerek yklerden szedmesi bunun bir kantdr ite. Gerek ykler varm gibi sanki; olaylar bir ynde oluur ama biz onlar baka bir anlamda, ters ynde anlatrz. Bir yky anlatrken batan balam grnrz: 1922 ylnn gzel bir gz akamyd. Marommes'da bir noterin yannda ktiplik yapyordum, gibilerden. Aslna 70 bakarsanz insanlar olaylar sonundan anlatmaya balar. Son, o birka szckte sakldr, bu birka szce balang niteliini, balang deerini bu son kazandrmaktadr: Geziniyordum, hi farkna varmadan kyn dna kmm, nerden para bulmal diye kara kara dnyordum, diye bir cmleyi alalm ele. Ne anlatyor bu cmle? Kahramanmzn kafas bir eye taklmtr, zgndr, serven yaamaktan uzaktr, byle bir durumda evresinde olup bitenler dikkatini bile ekmemektedir. Ama, son, bu cmlenin iinde sakldr, her eyi o deitirmektedir. Olaydaki adam bizim iin olayn kahraman olmaya balamtr bile. znts, para sknts bizim zntlerimizden, bizim skntlarmzdan daha baskndr, bunlar btnyle gelecek tutkularn yla aydnlanmaktadr. Sonra yk tersine geliiyor: anlar birbiri stne ylmay brakp, yknn, bu anlar kendine eken sonucuna yapveriyor-lar ve bu anlardan her biri, sras geldiinde bir ncekini kendine ekip gtryor: Geceydi, yol sszd. Bu cmle rasgele sylenmi, fazladan bir cmle havasn ver-- % mektedir; ama biz byle dnmeyip cmleyi bir keye koyarz: onun deerini bize sonradan verilecek bilgi ortaya koyacak. Kahramanmzn, bildirilere, belirtilere varncaya dek gecenin btn ayrntlarn yaad, hatt servenle ilgisi olmayan her eye kaytsz: ve sar, yalnzca belirtileri yaad eklinde bir duygu vardr iimizde. Gelecein henz ord^a olmadn unutuyoruz; kahramanmz gece vakti, hibir eyi iyiye ya da ktye yormadan, gecenin karma kark sunduu gzelliklerle sarma dola geziniyor, bir seim yapmyor. h^^ hatrizlanan bir yaamn_anlar 71lemesini istedim ite ben: Zaman ite bunun iin kuyruundan yakalamaya altm. PAZAR Bu sabal, gnlerden pazar olduunu unutmutum. Sokaa ktm, ve her zamanki gibi sokaklarda dolamaa baladm. Eugenie Gran&et'yi de yanma almtm. Sonra, parkn kapsn iterken, birdenbire, bir ey bana iaret ediyor sandm. Parkta kimseler yoktu oysa. Ama... nasl anlataym, bilmem, park her zamanki parka benzemiyordu, glmsyordu bana. Bir sre kapya yaslanp durdum, sonra birden bire gnlerden pazar olduunu anladm. Evet, ordayd, aalarn stnde, usul bir glck gibi imenlerin stnde. Anlatlmas pek g, hemen syleyip gemek gerekirdi: Parktaym, k gn, bir pazar sabah. Kapy braktm, evlere, sokaklara yneldim ve ksk bir sesle sylendim: Bugn pazar. Bugn pazar. Doklarn ardnda, deniz boyunca, tren istasyonuna yakn, kentin tm evresi depolarla, karanlkta eylemsiz bekleyip duran makinalarla dolu. nsanlar sakal byklarn tra ediyorlar, evlerde, pencerelerin ardnda. Yana ykmlar balarn, bir aynaya bakyorlar, bir mavi ge hava gzel mi diye. Kerhaneler ilk mterilerine, kyl ve askerlere ayorlar kaplarn. Kiliselerde bir adam, mum klarnn aydnlnda, nnde cz ken kadnlarn karsnda arap iiyor. Btn mahallelerde, fabrikalarn bitmek tkenmek bilmeyen uzun duvarlar boyunca kara insan selleri akyor, usul usul, yava yava, kentin merkezine doru ilerliyorlar. Onlar seyret' 72 mek iin, yollar, bakaldrma gnlerinin grnmne brnm. Tournebridge sokandaki maazalardan baka btn maazalar demir kepenklerini indirmi. Az sonra, -" derin bir sessizlik iinde bu kara dikili talar, bu lye benzeyen sokaklar kuatacaklar. nce Tourville demir yolu iileri ve Saint-Symphorin sabun fabrikasmda alan karlar gelecek, sonra Jouxtebouville'in kk burjuvalar akacak ardndan, sonra Pirot iplik fabrikas iileri, sonra Saint-Maxence mahallesinin onarmclar; Thierache'llar saat on bir tramvayyla, en son belirecekler. Az sonra, kilitli maazalar ve kapal kaplar arasnda, pazar kalabal grnecek. Bir saat on buuu alyor, ve ben yollardaym: Bo-uville'de pazar gnleri bu saatlerde sekin insanlar grebilirsiniz, ama ayanz abuk tutmal, kilise kn karmamalsnz. Kk Josephine - Soulary soka l gibi, ssz, mahzen kokuyor. Ama btn pazar gnlerinde olduu gibi bugn de cokun bir gel-git grltsyle uulduyor. Pre-

* sident - Chamart sokana sapyorum, evler katl, pan-curlar ak ve uzun. Noterlerin alt bu sokak da pazar gnlerine zg o grltyle dolu. Grlt Gillet geidinde daha bir oalyor, tandk, bildik bir grlt bu: insanlarn yapt grlt. Sonra sol yanmda birden k ve ses cmbne benzer bir ey oluyor. Gelmiim demek: ite Tournebride soka, benzerlerimin arasnda benim de yerimi almam kalyor geride, yle ya, beylerin apkalarn karp nasl selmlatklarn greceim. Bouvle'lilerin bugn kk Prada dedikleri Tournebride sokann bu ihtiaml grnmn altm yl nce " hi kimse aklnn kesinden bile geiremezdi. 1847 tarihli ehir plnm grdm, plnda bu sokan ad be gemiyor. Altm yl nce buras, iinden, balk kafalar ve klklarla dolu bir dere akan, pis kokulu, kara bir geit olmalyd mutlaka. Ama 1873'de Meclis, Montmartre tepesine bir kilise yaplmasyla ilgili bir karar ald. Bu karardan bir ka ay sonra da, Bouville belediye bakannn kars bir d grd: sevgili Kutsal Ana's Cecile sitem etmiti ona. Bouville'in sekin insanlarnn Saint - Rene ya da Saint - Claudien kiliselerine gidip de bakkallarla yan yana dua etmeleri dayanlacak ey miydi? Ulusal Meclis o karar neye almt, uygulamak gerekmez miydi? Bouville, sa'nn himmeti sayesinde, iktisadi bakmdan en nemli yeri kazanmt, o halde bir kilise yaptrp Tanrya kran borcunu demesi gerekmez miydi ? Herkes inand bu d'e, hakl buldu: Belediye Meclisi tarihi bir toplant yapt, piskopos para toplama iini zerine ald. imdi yerini bulmak kalyordu geriye. Eski tccar ve gemi sahiplerinin aileleri, kilisenin, kendi oturduklar Coteau Vert'in tepesine yaplmas kansmdayd-lar, nasl Sacre-Ceur de Jesus tepeden Paris'i himmetine bouyorsa, Kutsal Cecile Ana'da Coteau Vert'in tepesinden Bouville'i daha iyi kucaklarm. Maritime caddesinin, o zamanlar sayca az ama paraca ok zengin tredi baylar ise bu gerekeyi pek yutacak grnmyorlard: gerekli paray vereceklerdi ama kilisenin Marignan alanna kurulmas artyla; madem para veriyorlar, kiliseden de yararlanabilmeliydiier. Onlara tredi gzyle bakan kibirli burjuvalara glerini gstermek holarna gidiyordu. Piskopos uzlatrc bir fikir ileri srd: kilise, bylece, Coteau Vert'e ve Maritime caddesine eit uzaklktaki Halle-aux~Morues alanna yapld, Sainte - Cecile - de - la - Mer alan bylece dodu. 1887'de tamamlanan kilise en azndan on drt milyona mal oldu. 74 Geni ama te yandan kirli ve kt bir ne sahip Tournebrde soka batan baa yeniden yapld, bu sokakta oturanlar durmadan Sainte - Cecile alannn arkasna srldler. Kk Prada zellikle pazar gnleri soylularn ve kibarlarn buluma yeri oldu. Sekinler geidinde birer birer, yeni ve gzel maazalar ald. Paskalya gnnde, btn bir pazartesi, Noel'de btn bir gece ve her pazar lene dek aktr bu dkknlar ve maazalar. Domuz kasab Julien'in scak pateleri pek nldr. Onun bitiiinde pastac Foulon vardr, ebegmeci yandan yaplm, stnde eker bir meneke, nl reklerini sergiler. Kitap Dupont'un vitrininde, Plon yaynevinin yeni kitaplarn, denizcilik kuram, ya da yelken takma sanat gibi baz teknik yaynlar, resimli byk bir Bouville tarihini, ok ssl, zarif bir biimde sunulmu mavi, deri ciltli Rcnigsrarck', Paul Doumer'nin, stnde mor iekler, kaymak rengi deri ciltli Oullarmn Kitab adl yaptn grebilirsiniz, ince diki, paris modelleri Ghis-laine ile antikac Paquin'in arasnda ieki Piegeois vardr. Drt manikrcnn/alt berber Gustave, sar boyal yepyeni bir yapnn btn bir ilk katn kaplar. Moulins - Gemeaux kmazyla Tournebride sokann kesindeki kk, inat bir dkknda, iki yl ncesine kadar hl Tu-pu-nez adl bir bcek ilc satlrd. Yz yllk bir dkknd bu, balklarn SainteCecile alannda bara ara morina bal sattklar zamanlardan kalmayd. Dkknlarn vitrinleri o zamanlar pek ender ykanrd: tozlu toprakl pis vitrinlerdeki, krmz giysili ba-ramundan yaplm, san ve fareleri temsil eden kk nesneleri grebilmek iin insann gzn drt amas gerekiyordu. Bu hayvanlar yksek bordal bir gemiden bastonlarna dayana dayana iniyorlar, aa iner inmez, gs 75 terilice giyinmi ama vitrinin tozu topra yznden pislikten kapkara kesilmi bir kyl kz stlerine Tu-punez serpiyor, fareler ve sanlar korkuyla kayorlard. Bu dkkn ok severdim; pheci ve dik kafal bir hali vard. Fransanm en pahal kilisesinin iki adm tesinde, bceklerin ve pisliin de yaamaya hakk olduunu hatrlatyordu kstaha. Dkknn sahibi yal kk geen yl ld, yeeni de dkkn bir bakasna satt. Dkkn yeni bir onarmdan geti, birka duvar ykmak yetti zaten: buras imdi kk bir konferans salonu, ad da la Bonbonniere. Geen yl Henry Bordeaux, Daclk stne bir sohbet yapmt burda. Tournebride sokanda yrrken acele etmemeli; aileler yava yrrler nk. Bazan biraz ne geebilirsiniz, nk btn bir aile ya Foulon'un, ya Piegeois'nn dkknna girmitir. Ama kardan aileler gelirken yerinizde saymanz gerekir; bunlar kart ynlerden gelirken raslap birbirlerinin ellerine hararetle sarlan ailelerdir. Evet, kk admlar ata ata ilerliyorum. Hem yukar doru kan, hem aa doru inen duvarlar grebiliyorum, gzlerimin nnde apkalardan bir deniz. ou kara ve sert bu apkalarn. Bazan bakyorsun apkann biri, bir kolun ucunda havalanm, bir kelle km ortaya l l parlyor, sonra apka ar ar kanatlanp kelleye yeniden tnyor. Tournebride soka 16 numaradaki apkac Urbain model olarak koskoca, krmz bir piskopos apkas yapm, altn kordonlar yerden iki metre ykseklikte.

Duruyoruz: Tam kordonlarn altnda bir topluluk meydana geliyor. Yanmdaki, kollarn yanma sarktm, telsz, bekliyor. Bu solgun ve bir porselen kadar narin, 76 ufak-tefek ihtiyar, Ticaret Odas Bakan Coffier olmal. Hi konumad iin ounun gzn korkuturmu. Co-teau Vert'in tepesindeki, tuladan yaplm, pencereleri "er zaman ardna dek ak byk bir evde oturuyor. Tamam... nmzdeki topluluk ite dalyor, yeniden yrmeye balyoruz. Sonra bir baka topluluk, ama bu seferki pek fazla yer kaplamyor ve hemen de Ghislaine'in vitrinine doru yneliyorlar. Yryen duvarn durmasna gerek kalmyor bile. Usulca yana kayyorlar; el skan alt kiinin nnden geiyoruz. Gnaydn baym, gnaydn, naslsnz; apkanz giysenize baym, teceksiniz; eksik olmayn ham'fendi, haklsnz, hava souk. Seni doktor Lefranois'yla tantraym sevgilim; tantmza ok memnun oldum doktor bey, kocam Doktor Lefranois'-dan sevgiyle sz eder her zaman, kendisini ok iyi tedavi ettiini syler, ama apkanz giysenize doktor bey, bu soukta hasta olursunuz sonra. Ama doktorlar pek abuk iyileirler; ne yazk ki yle deil ham'fendi, doktorlar hi bakamazlar kendilerine; doktor bey mzisyendir ayn Wamanda. Aman Tanrm, keman aldnz bilmiyordum doktor bey! Anlalan pek ok yetenekleri var doktor beyimizin. Yanmdaki ufak-tefek yal adam mutlaka Coffier. Topluluktaki kadnlardan biri, esmer olan bir yandan doktora glmserken bir yandan da Coffier'ye bakyor yiyecek gibi. yle dnyor gibi sanki: te bu Bay Coffier, Ticaret Odas bakan, ne hayn bir yz var, pek souk bir insandr mutlaka. Ama Bay Coffier'nin bakt bile yok kadna. Bunlar Maritime caddesinde oturan insanlar deil mi st taraf, bakmaya bile demez, kibarlar dnyasndan deiller. Erkeklerin apkalarn havalan-dra havalandra selamlamalarn grmek iin, pazar gn 77 leri bu sokaa gelmeye baladm andan bu yana, Mari-timelerle Coteaulular birbirlerinden artk seebilir oldum. Eer herhangi bir kimsenin srtnda yepyeni bir palto, banda yumuak kumatan bir ftr apka, srtnda* tiril tiril bir gmlek varsa, kuku yok bu kimse Maritime caddesindendir. Coteaululara gelince, nasl sylesem, kk ve klksz grnleriyle ayrlrlar tekilerden. Omuzlar dardr, ypranm yzlerinden kstahlk akar. rnein, ocuu elinden tutan u iko bay, yemin ederim ki Coteau'da oturanlardandr: Yz kuruniye kesmi, kravat sicim gibi. iko bay bize doru yaklayor. Durmadan Bay Cof-fier'ye bakyor. Ama karlamadan az nce ban ocuuna evirdi; imdi onunla akalayor. ocuuna doru eilmi, birka adm daha atyor, gzleri tam bir baba sevgisiyle ocuunun gzlerinde. Birdenbire bize doru dnyor, ufak tefek ihtiyara parldayan gzlerle bakp, kolunu havada ember gibi evirerek kuru, arna hatr saylr bir selm veriyor. ocuk selm vermeye bile zaman bulamyor. Aslnda da bu i bykleri ilgilendirir. Basse-de-Vieille sokann kesinde bizim yryen duvar, kiliseden kan bir dindarlar duvaryle karlayor. On iki kadar insan, kasrgaya tutulmu gibi birbirlerine arpyor, selmlayor, ama apkalar ok abuk kalkp indiinden ayrntlar gremiyorum. Bu yal, bu soluk ynn stnde Saint-Cecile kilisesi devce bir beyazlkla ykseliyor: Bulutlu bir gkyznde ak bir tebeir gibi; bu kl duvarlarn aidnda, brne, gecenin ka anl vurmu biraz. Usul usul deien bir dzenle yeniden yrmeye koyuluyoruz. Bay Coffier ardmda kald. Mavili b:'r kadn sol yanma yapm yryor. Kilise treninden dnm. Bh'den a kt iin gzleri kamam, krpt 78 ryor. nnde yryen boynu p gibi u bay da kocas. teki kaldrmda bir baka bay gryorum: Karsn kolundan tutmu, kulana bir eyler fsldyor, glmsemeye balyor sonra. Ama anszn kadnn kaymak rengi yz btn anlatmlardan syrlveriyor, kr gibi adm atmaya balyor. Bu belirtileri grdnzse tamam demektir: Selmlaacaklar. Ve dediim gibi, bir an sonra bay elini havaya att. Parmaklar ftrnn ucuna deince ftrn tepesini nazike kavrasn diye bir saniye kadar duruyor, sonra, bu ii kolaylatrmak iin hafife ne eilip apkasn, nazl nazl karrken, kars, yzne bir gen kz glmsemesi yaylyor. Bir glge geiyor eilerek yanlarndan. Kar, kocann yzlerindeki o ikiz glmseme glge geer gemez kaybolmuyor hemen. Bir tr kalnt gibi, bir sre duruyor dudaklarnda. Bay ve bayan, tam nmden geerken, o dz, anlamsz grnmlerine yeniden b-rnverdiler, ama yine de, azlarnn evresinde biraz kvan bula kalmt. Tamam: Kalabalk gittike yitirmeye balad younluunu, apkalar daha az sallanyor havada, vitrinler eskisi kadar ekici deil. Tournebride sokann sonuna geldim. Kar kaldrma geip geri mi dnsem acep? Sanrm bugnlk bu kadar yeter. Grdm bu kadar dazlak kafa, kuru eurat, silik yz yeter artk. Marignan alanndan geeceim. Yanm, yremi kollaya kollaya, tam canl duvardan kurtulacam srada, hemen yanmda, kara bir apkadan gerek bir beyefendi kellesi fkryor. Ak mavi giysili hanmn kocas bu. Ah, o gzelim uzun dolikosefal kelle, ksa gr salarla rtl kafa, stne gm teer dm canm Amerikanvari byk. Ya glmesi beyi-Lmizin, tebeir tozu yuttuu, mektep medrese grd na-^ sil da belli oluyor glmsemesinden, sevsinler. Burnunun 79

stndeki bir yerlere de bir de gzlk kondurmu. Karsna dnp : Fabrikann yeni desinatr bu adam. Buralarda ii ne diyorum kendi kendime. yi bir ocuk, ekingen de s--telik, houma gidiyor dorusu, diyor. Dcmuz kasab Julien'in vitrini nnde durmu gen desinatr, vitrin camnda grnts yansyor, yanaklar al al, salarn yeni tarad belli oluyor, ban nne emi, stnde inat ve zevkten kendinden gemi bir hal var. Tournebride sokann pazar- gnlerine yabanc olduu belli. Snnet ocuunu andryor, ite ellerini ardnda birbirine kavuturmu, yzn vitrine dnm, insan uyaran bir ekingenlikle duruyor. Maydonozlarm stne konmu, jelatinler iinde, prl prl yanan drt domuz sucuuna geliigzel bakyor. Bir kadn kyor domuz kasabndan, koluna giriyor. Kars bu. Teni iek bozuu, ama ok gen bir kadn olduu belli. Tournebride sokann her yann diledii gibi gezebilir, kimse yetikin bir kadn gzyle bakmaz ona; ne var ki gzlerindeki arsz parlt, tavn larmdaki ok bil-milik, uyanklk ele veriyor onu. Gerek bayanlar alveri ettiklerinin fiyatn bilmez, tatl lgnlklar severler, gzleri gzel, saf iekler gibidir, limonlukta yetimi iekler. Saat biri vururken Vozeline'e, bira imeye gidiyorum. Yallar her zamanki gibi hurdalar yine. kisi yemee balam bile. Drd, hem bir eyler iiyor, hem kt oynuyorlar. tekiler, ayakta, masaiannm hazrlanmasn beklerken kt oynayanlar seyredip oyalanyorlar. lerinde en uzun boylusu, uzun sakalls borna telll. teki Denizcilik Kayt Brosu emekli memurlarndan, malzeme memuru. Yirmi yandaki delikanllar gibi itahla yiyip i- 80 tanla iiyorlar. Pazarlar kapuska yerler. Son gelenler yemee balayanlara sorarlar : Eee? Yine kapuska m? Oturur, derin bir soluk ahriai ve : Mariette, kzm, bir kapuska, bir de bira getiriver, bira dedim yavrum, kpk deil, derler. Mariette anasnn gz bir kzdr. Dipteki bir masaya oturuyorum. Krmz yzl bir ihtiyar, Mariette bardana vermut dolduruyor, bir yandan atlayacak gibi k-errken, bir yandan da kza taklmaktan geri durmuyordu : Doldur be kzm, ne korkuyorsun? Bu kez de Mariette kzyor, nk zaten barda doldurmay " biti inemit i ki! Brakn da dolduraym, doldurmayacaz m dedik yani? Hemen pireleniyorsunuz. tekiler bu sz zerine glmeye balyorlar. Aldn m aznn payn? Borsa telll, hazrl biten masasna oturmaya giderken Mariette'i omuzlarndan tutuyor : Bugn pazar Mariette, kk delikanlyla tam sinemaya gidilecek zaman deil mi? Elbette, elbette ama bugn Antoinette'in izin gn, i baa dt nereye gidebilirim? Borsa telll, sinekkayd tra olmu, pek zgn g-rneu ycli bir adamn karsna oturdu. Sinekkayd tral ihtiyar, elini kolunu sallaya sallaya hemen bir ykye balyor. Borsa telllnn dinledii yok onu, yzn buruturup sakalm ekitiriyor. Bunlar birbirlerini hi dinlemezler zaten. Yanmda oturanlar tanyorum; gezici tccarlardr. Hizmetileri pazar gnleri izinlidir. Bu yzden pazar 81F: 6 gnleri buraya gelir, her zaman ayn masaya otururlar. Koca, hatr saylr bir pirzola yer, iyice yaklap inceler pirzolay. Kars dilerinin ucuyle yer. Krk yalarnda, krmz yanakl, tyl, gl kuvvetli bir kadndr. Saten buluzu diri, gzel gslerini gizliyor. Her yemekte, erkek gibi, bir ie krmz arab temizler. Eugenie Grandet'yi okuyacam. Bu kitab pek sevdiimden okumuyorum. Ama bir eylerle oyalanmak gerekiyor. Ana, kz Eugenie'nin yreinde uyanan aktan sz ediyorlar: Annesinin gsterdii anlaytan doan byk bir aknlkla Eugeiie e'ini pp: Ne kadar iyisin sevgili anneciim! dedi. Yllarn hznyle solmu o yal anne yz yverdi birden. Eugenie sordu : Ho buluyor musun onu? Bayan Grandet yalnzca glmsemekle yetindi. Bir sre sustu. Usul bir sesle : Sevmeye mi baladn yoksa onu? yleyse kt, Kt n;, neden? Senin houna gidiyor, Na-on'un houna gidiyor, neden ben de holanimayacakm-m? Hadi anne, sofray kuralm da kahvaltsn yapsn. Elinden iini att. Delisin sen, deyip annesi de brakt iini. Nanon'u ard Eugenie. Yine ne istiyorsunuz kk hanm? leyin kaymak koymay unutma Nnnon. Sahi, leyin kaymak koyacaktk, tamam, hazrladk bile.

Kahvesinin telvesi bol olsun. Bay des Grassins'e Paris'te kahve koyu iilir derken duydum. Bol kahve koy. Nerdet bulaym bol kahveyi? Satn al. Ya beyefendi grrse? Grmez, ayrlara gitti... Geldiimden beri t kmyordu komularmdan, ama birdenbire koca konumaya balad. Koca, kvanl bir tavrla : Syle bakalm, grdn m? diyor. Kadn, bir dten uyanr gibi, srayp kocasna bakyor. Adam, yiyor, iiyor, sonra kurnaz kurnaz glyor: Ha, hay! Sessizlik. Kadn yeniden dlere dalyor. Birdenbire titreyip soruyor kocasna : Ne dedin? Dn Suzaane' grdn m? Ha, evet evet, Victor'u grmeye gitmiti. Ne demitim sana? Kadn sabrszlanm gibi nndeki taba itiyor. Tatsz. Tabann kenar inenmi et topaklaryle dolu, be-enmeyip karm. Koca hep ayn eyi dnyor. - O ufak - tefek kadnn... Susuyor ve garip garip glmsyor. Karmzda, yasl borsa telll, tenine hafif hafif fleyerek Mariette'in kolunu okuyor. Bir sre sonra yeniden konumaya balyor koca : Geen gin sylemitim sana. Ne sylemitin? Victor'u grmeye gideceini. Sonra, akn bir tavrla, serte soruyor : Ne var, sevmedin mi yemei? yi deil. 83 Doru, Hecart'm zamannda daha bakayd buras. Hecart'm imdi nerde olduunu biliyor musun? Domremy'de olmal, deil mi yoksa? Evet, evet, Domremy'de, nerden biliyorsun? Sen sylemitin pazar gn. Kt masa rts stne dklm bir ekmek krntsn alp azna atyor kadn. Sonra, bir eliyle masann kysndaki ktla oynayarak ekine ekine soruyor : Biliyor musun, bu konuda yanlyorsun sen. Suzanne daha... Koca : Olabilir cicim, olabilir. deyip sonra gzleriyle Mariette'i aratryor, iaret ediyor ona. Scak. Mariette geliyor, zden bir tavrla masann kysna yaslanyor. Kadn iini eke eke cevaplyor : Haklsn evet, scak, et de iyi deildi stelik. nsan bunalyor burda, patrona syleyeceim. Eskiden byle deildi buras, Mariette kzm st pencereleri aar msn biraz yavrum. Koca keyifli keyifli cevaplyor : Syle bakalm, sen kendi gzlerinle grmedin mi? Ne zaman ekerim? Adam dayanamayp karsnn azn taklit ediyor: Ne zaman ekerim? Nasl ne zaman? Hep bylesin-dir ite sen, ne zamanm, balk kavaa knca. Ha, dn m demek istiyorsun? Glyor adam, uzaklara bakyor, hemen duruma uyan bir yk anlatmaya kalkyor : Gzleri rzgrda ey yapan kedinin gzleri gibi 84Pek memnun grnyor, yle ki ne syleyeceini bile unutmu grnyor. Kadn da keyifleniyor bu kez, hibir art dncesi olmadan keyifleniyor. Ha, ha ha, seni utanmaz seni. Adam, imdi, kendine daha bir gvenle, tekrarlyor:

Gzleri rzgrda ey yapan kedinin gzleri gibi. Ama artk glmyor kadn. Ama, bilsen, vallahi billahi doru sylyorum, ciddi bir kadndr Suzanne. Eiliyor adam, uzun bir yk fsldyor kulana. Kadn bir an az ak duruyor. Yz gergin, ama gle, glmekten katlacak bir insan hali var stnde. Derken birden ardna yaslanp kocasnn ellerini trmalyor. Doru deil bu, hayr, doru deil Adam bilgi bilgi cevaplyor : Dinle beni yavrucuum, kendisi syledi bana: doru olmasa syler miydi? Hayr, hayr, olamaz. Ama madem syledi, dedi ki: dinle bak, tut ki... Glmeye balyor kadm: Rene'yi dnyorum da, kendimi tutamadm, onun iin glyorum. Evet. Adam da glyor. Kadn, alak bir sesle ciddi ciddi: Demek sal gn anlam bunu, diyor. Cevaplyor kadn : Hayr, perembe gn. Havada bir ember iziyor kadnn eli. Uzun bir sessizlik. Koca, yemein suyuna banyor ekmeini. Mariette tabaklar deitirip tatl getiriyor. Az sonra bir tatl da ben yiyorum. Kadna bakyorum. Kadn 85 hemen, biraz hyal, yznde kendini beenmi bir glck, dudaklarnn kysna doru yaylan edepsiz bir glck, miyavlar gibi acayip bir sesle cevaplyor : Yo, hayr, hayr, sen de biliyorsun! Kadnn sesinde yle bir duyarllk var ki dayanamyor adam. Tombul elleriyle karsnn ensesini okuyor. Sussana bakaym Charles, aaa, ok oluyorsun artk sevgilim. Bam nme eip nmdeki yazy okumaya alyorum. Nerden bulaym bol kahveyi? Saln al Ya beyefendi grrse? Ama hl o kadnn sesi : Bak nasl syleyeceim bunu Marthe'a, duyunca o da glecek. Komularmn sesi soluu kmyor. Mariette tatldan sonra erik getirdi onlara. Kadn yumurtlar gibi ekirdeklerini kaa tkryor. Koca, gzlerini tavana dikmi, parmaklar masada tempo tutuyor: Sanki onlar iin asl olan konumamak da, ite arada srada ateli bir hastala tutulup nbet iinde sayklyorlar. Nerden bulaym bol kahveyi? Satn al Kapatyorum kitab, dolaacam. Vezelize birahanesinden ktmda saat e geliyordu; bir len st arl km stme. Ama bu len st benim len stm deil: onlarn, yz bin Bouville-linin birlikte yaadklar bir len st. te bu saatta, uzun uzun, tka basa yemek yedikten sonra masalarndan kalkarlar. Onlar iin artk bir eyler bitmi demektir. Pazar gn, son genlik saatlarm da yaam bitiriyordu. 86 Yediim pilici ve pastay sindirmem, dolamam, dolamak iin de gidip giyinmem gerekiyordu. Cine-Eldorado'nun anlar n n tyordu durgun havada. Gpegndz duyulan bu ses pazar gnlerine zg dost bir sestir. Yzden fazla insan yeil duvar boyunca kuyrua giriyordu. A gzlerle, o tatl karanlk saatlarm, dinlenme saatlarm, geveme saatlarm, kendini terkedi saatlarm, gn ak perdesinin, sular altndaki ak bir a-klta gibi onlara seslenecei, onlarn dlerini yanstaca saati bekliyorlard. Ama bo bir zlemdi bu: Bir eyler vard onlarda rkek, ezilen bzlen, kabuuna ekilen; bu gzel pazar gnnde ellerinden alnmasndan korktuklar bir eyler. Her pazar gn gibi bu pazar da aradklarn bulamayacaklard. Grdkleri filim yine be para etmeyecekti, yanndaki adam yine piposuyle rahatsz edecek, yere tkrecekti, ya da Lucien her zamanki gibi yine pek sevimsiz, yavan bir insan olacak, sevimli tek bir szck sylemeyecek ya da bugn olduu gibi pek ender olarak, bir kez olsun sinemaya gidince, yine srt ars L balayacakt. Her pazar olduu gibi bugn de, az sonra, karanlk salonda sessiz soluksuz fkeler giderek byyecekti. Bressan sokana daldm. t kmyor. Gne bulutlar datmt, hava gzeldi. Bir aile, La Vague kknden henz kmt. Gen kz kaldrmda, eldivenlerini giyiyordu. Otuz yalarnda gsteriyordu. Anne, yer alt geidinin ilk basarrfanda durmu, derin derin soluyarak, kendine gvenle, dosdoru nne bakyordu. Babaya gelince, yalnz srtn grebiliyorum, alabildiine geni srtn. Kilide eilmi kapy kilitliyor. Onlar dnnceye kadar ev bombo ve karanlk kendi zn yaayacak. Kaplar kilitlenmi komu evlerde, ssz evlerde demeler, yerler 87

yava yava atrdamaya balamt bile. Evden kmadan nce yemek odasndaki ocak sndrlmt. Baba gelip iki kadna katld, aile, birbiriyle tek szck konumadan yola dt. Nereye gidiyorlard byle? Ne yaplr , pazarlar, ya mezarla gidilir, ya akrabalara ya da za-manmz pek bolsa Jetee'de gezinirsiniz. zgrdm, gn-lmceydim. Jetee-Promenade'a alan Bressan sokanda yryordum. Gkyz soluk maviydi: Birka balkl kuu ve duman ynyd yani. Zaman zaman yolunu arm bir bulut geiyordu gnein nnden. Ve uzaktan uzaa, Jetee - Promenade soka boyunca uzanan ak imento parmak -l gryordum. Deniz acurlar boyunca l l yanyordu. Aile, saa Coteau Vert'e kan Aumonier Hilaie sokana sapt. Ar ar yryorlard, asfalt zerinde yansyan kara leke gibi. Sola dndm, deniz kysnda gezinen kalabala kartm. Sabahleyin bu kadar deildi, imdi daha kark topluluk ; kadn, erkei, ouu ocuuyle. Yemekten nce snf ayrmlarndan ne kadar honuttular, o gzelim snf ayrmn srdrecek gleri kalmama benzer. Tccarlarla memurlar yan yana yryorlard; dirseklerinin birbirine demesine bile aldrdklar yoktu, hatta arpyorlard bile birbirlerine, yoksul yzl iilerin bast yerlere bile basyorlard. Bu tembel kalabalk iinde soylular, sekinler, serbest meslek sahipleri eriyip tek bir duvar olmutu. Bu toplulukta erimeyener, ne yapt belli olmayan tek tk birka kiiydi. Uzaktan uzaa gelen bir k demeti var, alalmakta olan denizden geliyordu bu k. Birka yosunlu kaya bu kl yzeyden dar karmt balarn. Ky dalgakrannn eteine, onu dalgalardan korumak iin geliigzel, yapkan kayalar atlmt. Sular uultulu anaforlarla doluyordu bu kesme eker biimi kayalara. Az tede, kumsalda balk kayklar duruyordu. D limann giriinde, bir deniz gibi tarama makinesi dev glgesini yanstyordu. Her gn geceyarsna dek bu makine uluya uluya, i eke eke btn dnyaya yayar grltlerini ama pazarlar o da karaya ekilir, banda bir bekiyle sessiz bir uykuya yatar. Gne durgundu, saydamd: Bir bardak arap gibiydi, nsan gvdelerini ancak aydnlatabiliyordu, derinlik ve boyut veremiyordu henz: Yzler, eller soluk altndan lekeler gibiydiler. Btn bu pardsl insanlar, topran bir kar stnde usul usul dalgalanyorlard aanki. Rzgr zaman zaman stmze su kvlcmlar gibi titrek glgeler itiyor, yzler bir an iin snp sonra tebeir talar gibi aaryorlard. Pazard; parmaklklar ve sevimli ahap evler arasna tklp kalan topluluk, koca Compagnie Transatlantique otelinin ardnda binlerce kk derecikler gibi yitip kaybolmak iin dalga dalga akyordu. Ne kadar da ok ocuk var! Arabalarda ocuklar, kucaklarda ocuklar, ellerde ocuklar, anne babalarnn nnde byk adamlk taslayp ikili, l yryen ocuklar. Btn bu insan yzlerini bir ka saat nce de grmtm, bir pazar sabahnn diriliini tayorlar, l l yamyorlard. Oysa imdi, gnele dolu yzlerinde durgunluktan, boluktan, bir eit inatlktan baka bir ey grnmyordu. El, kol hareketleri yoktu artk: Havada birka apka yine sallanmyor deildi, ama apkalar isteksiz isteksiz, aceleyle kalkp oturuyordu, sabahn hrn kvancna rastlanmyordu bu ini kalkta. Admlar hzl deildi, in 89 BULANTI sanlar geride kalmak, balar yukarda, gzleri uzaklarda, kendilerini, paltolarm iirip duran rzgra koyvermek istiyorlard. Zaman zaman kuru bir glck grlyordu dudaklarda, balad an donup kalan bir glck; ve bir ^ annenin l duyuluyordu! Jeannot, Jeannot, gelir misin yavrum? Sonra yine sessizlik. Ve hafife bir sert ttn kokusu: Kk memurlarn itii sigaralardr bunlar, Salambo'dur, Aye'dir, pazar sigaralardr. Daha belirgin baz' yzlerde biraz hzn grr gibi oldum, ama yanl-yorum galiba, ne zgn ne kvanlyd bu insanlar, dinleniyorlard, ri iri alm, tek bir noktaya bakan gzleri, kendini koyvermi, denizi ve gkyzn yanstyordu. Az sonra evlerine dnecekler, yemek odalarndaki masalarna kurulup ailece bir bardak ay ieceklerdi. imdilik en az giderle yaamak, yrrken, konuurken, dnrken bile tutumlu davranmak, suya srtst uzanp hi kprdamadan, beleten denizin tadn karmak istiyorlard. Yz-lerindeki krklklar, gz ukurlarndaki buruukluklar, haftalk almann yorgun izgilerini gidermek iin tek bir gn vard ellerinde. Tek bir gn. Dakikalarn parmaklarnn arasndan akp gittiini duyuyorlard. Pazartesi sabah saat dokuzda ie balamak iin gerekli canll bir gnde toplayabilecekler mi acep? Derin derin soluyorlar, denizden gelen hava insan canlandrr diye. Yaadklarnn tek tan, uyuyanlarn soluu gibi dzenli ve derin soluklaryd. Dinlenen bu ackl insan topluluunun iinde, dimdik ve taze bedenimi ne yapacam bilmeden ekingen admlarla yryordum. Deniz arduvaz rengindeydi imdi; usul usul ykseliyordu. Gece daha da kabaracak. Jetee - Promenade bu gece Victor-Noir caddesinden daha ssz olacak. tede, solda, kzl bir k yanacak, pl pl, kanalda. 90 BULANTI Gne uslu uslu denize iniyordu. Bir Norman kalesinin camlarnda tututu. Yorgun bir kadn elini gzlerine gtrp ban evirdi. Ve kesik bir glle : Gne gzlerimi kamatryor Gaston, dedi. Cevaplad kocas : Ya, tatl bir gnetir bu, insann srtn stmaz, okar.

Kadn denize dnd : Grlr sanyordum. Gremezsin imdi, gne var. Caillebotte adasndan sz ediyor olmallar. Deniz tarama makinesiyle d liman rhtm arasndan bu adann gney ucu grlr. Ik hafifledi. B saat akamn ncsdr. Bu pazar da bylece gemie gmlyordu. Yazlk evler, ahap evler ok yakn anlar oluyorlard artk. Yzlerdeki aylaklk tek tek kayboluyordu. Yzlerin ou ciddlemeye balamt bile. Gebe bir kadn, kaba grnl, kumral bir delikanlya yaslanmt. ite orda, bak, bak, dedi. Neymi ordaki? te bak, bak, martlar. Omuzlarn silkti delikanl: Martlar yoktu. Gkyz durulmutu, ufka yaklatka hafif kzaryordu. Duydum. Dinle bak, martlar, sesleri geliyor. Cevap verdi delikanl : Mart deil, gcrdayan bir eyin sesi bu. Bir sokak feneri yand. Fener yakcs gemitir mutlaka diye dndm. ocuklar onu. beklerler, eve dn saat demektir nk bu. Yanlmm, sokak feneri deilmi, gnein son yanssymg. Gk durgundu hl, ama 91 alacakaranlk balamt. Kalabalk evlerine dnyor ve denizin ili soluklar duyuluyordu. Boyal dudaklarnn kysna kara bir izgi ekmi gen bir kadn, parmaklklara iki elleriyle abanarak mavi yzn ge kaldrd. Bir an,' insanlar sevmiyor muyum yoksa ben? diye sordum kendi kendime. Ne va.v ki bu onlarn pazaryd, benim jleil. lk k Caillebotte'dan gelen fener oldu; kk bir ocuk durdu yanmda, kendinden gemi bir halde mrldand: Aaa, deniz fenerine bak! te o an yreimde byk bir serven zlemi duydum. Sola sapp, Voiliers sokandan geerek Petit Pra-do'ya varyorum. Vitrinler demir kepenkli imdi. Tournebride soka aydnlk, ama ssz, sabahki zaferini oktan yitirip gitmi. Bu saatta komu sokaklardan hi bir fark yok. Sert bir rzgr esiyor. Satan yaplm piskopos apka modelinin gcr gcr tn duyuyorum. Yalnzm, insanlarn ou yuvalarna dnd. Radyoyu dinleye dinleye akam gazetelerini okuyorlar. Sona eren bir pazar buruk bir kl tad brakt damaklarnda, imdiden pazartesiyi dnyorlar. Ama ya ben, ne pazarm var, ne pazartesim: Gnlerimin bir ksm dzensizlik iinde geiyor, sonra birdenbire byle bir k tutuuveriyor. Deien hi bir ey yok, ama yine de her ey baka bir biimde varln srdryor. Nasl anlatsam bunu; Bulant gibi bir ey, Bulant gibi diyorum ama, tam tersi de olabilir: Ksaca bir servendir balyor bende, nasl bir serven olduunu kendi kendime sorduumda, gryorum ki ben kendi'mim, ben burdaym, geceyi blen __92__ ben'im, tm bunlar duyan ben'im, bir roman kahraman gibi mutluyum. Bir eyler olacak: Basse-de-Vieille'in karanlklarnda bir eyler var beni bekleyen, orda, tam bu durgun yolun basnda yaantm balayacak. Alnyazmm sesine doru yrdm gryorum. Kebanda, ak bir kilometre tama benzer bir ey var. Uzaktan kapkara grnyor, ama atlan her admla biraz daha aaryor. Yava yava aaran bu karanlk gvde olaanst bir eyler uyaryor bende: Tmyle aardmda, tmyle aydnlandnda, tam yanma gelince duracam ve o zaman balayacak serven. Karanl delip kan, beni nerdeyse korkutan bu koca kl gz imdi ok yaknmda: Bir an iin ark yapp dnmeyi dnyorum. Ama elimde deil, ekiyor kendine beni, bu cokuya son veremem. lerliyorum, ilerliyorum, elimi uzatyorum ve dokunuyorum snr tama. te Basse-de-Vieille soka. Koca Sainte-Cecile kilisesi bzlyor karanln iinde, pancurlar pl pl yanyor. Yanlmm, Basse-de-Vieille soka ara duraktan baka bir ey deilmi: O ey beni bekliyor Ducaton ala-nnm dibinde. Yeniden yrmek iin acele ettiim yok. Galiba mutluluumun doruundaym. Marsilya'da, anghay'da, Mek-nes'de bylesi coku dolu bir duyguya varmak iin neler, neler yapmazdm? Duyduum coku yetiyor imdi bana, daha fazlasn beklemiyorum, bombo geen bir pazarn sonunda evime dnyorum: nk orda, evimde bekliyor beni o. Yryorum. Rzgr bir vapur ddnn lklarn tayor. Yapayalnzm, ama kentin zerine yryen bir ordu gibiyim. Bu an, gemilerin denizde ttrd ddk 93 ler andr; Avrupa'nn tm kentlerinde klar yanyor; Berlin sokaklarnda komnistlerle Naziler savayor, issizler New York sokaklarn arnlyor. Kadnlar, aynalarn karsnda, odalarnda rimeller sryorlar. Ve ben burdaym, bu ssz sokaktaym, Neukln evlerinin pencerelerinden atlan her kurun, sedyelerle taman

yarallarn boazndan dklen her hkrk, sslenen kadnlarn her hareketi attm her admda, yreimin her vuruunda yanksn buluyor. Bilmem neden durup duruyorum Gulet geidinin nnde? Yoksa beklemiyorlar m beni geidin tesinde? Ama seziyorum, orda, Tournebride sokann tesinde, Ducaton alannda, hayat bulmak iin bana ihtiya duyan bir ey var. Skntyla doluyum: En kk davranm bile balyor beni. Ne isteniyor benden sezemiyorum. Ama ya oras, ya buras, bir seim yapmalym: Gillet geidinden vaz geiyorum. Ne vard bu geitte benimle ilgili, benim olan? Hi bir zaman bilemeyeceim bunu. Ducaton alan bombo. Yamldm m yoksa? Buna dayanamayacam artk. Sahi hi bir ey olmayacak m? Mably kahvesinin klarna yaklayorum. aknm, ieri girecek miyim, girmeyecek miyim, bilemiyorum. Buulu koca camlara yle bir gz atyorum. Kahve dolup tayor. Nemli elbiselerden kan buu ve sigara dumanlar yznden mavi bir renge brnm hava. Tezghtar kz yine tezghnda duruyor. ok iyi tanrm onu: O da benim gibi kzl tenlidir, karn arr boyuna. Dalan bedenlerin bazan kard meneke kokusuna benzeyen hznl bir glle etekliklerinin altnda ryp duruyor. Batan ayaa bir titremedir alyor beni: Evet o, o beni bekliyordu. Ordayd, tezghn arkasnda gvdesini kprdatmadan dimdik duruyordu, glm 94 syordu. Kahvenin derinliklerinden bir ey gerilere dorr gidiyor, gerilere, bu pazar gnnn kopuk anlarna doru gidiyor, kopuk anlar birbiriyle kaynatrp bir anlam .kazandryor onlara: Btn bir gn buraya gelmek iin dolap durmuum demek, buraya gelip, nar iei rengindeki perdenin zerinde alan bu ince yze uzun uzun bakmak iin. Her ey duruverdi birden; yaantm duru-verdi: Bu koca vitrin cam, bu su gibi youn ve mavi hava, suyun derinliklerindeki bu dolgun ve ak bitki ve bir de ben, bir btn oluyoruz: Mutluyum. Redoute caddesinde buldum kendimi, dndm: Buruk bir pimanlktan baka nem kald? Syleniyorum kendi kendime: u serven duygusu kadar sevdiim, tuttuum hi bir ey yok dnyada. Ama bu duygu da can istedii zaman geliyor; geldii gibi de abucak kap gidiyor, onsuz nasl da tatszm! Hayatm yaamadm anlamam iin mi byle gelip gelip gidiyor, alay eder gibi yokluyor beni? Ardmda, kentte, dmdz uzanan geni caddelerde, L tahta tarabalarn souk aydnlnda yaman bir toplumsal olay can ekiiyordu: lmek zere olan pazar son soluunu veriyordu. PAZARTES dn : Bu sama, gsterili cmleyi nasl olmu da yazmm Yapayalnzm, ama kentin zerine yryen bir ordu gibiyim. Ssl cmleler kurmaya ne gerek var? Ben baz durumlar aa karmak iin yazyorum. Edebiyatla al 95 veriim yok. Her eyi kalemime geldii gibi yazmalym; u szck iyiymi, bu szck ktym dememeliyim. Asl beni tiksindiren dn akam kendimi yce duy-mamdr. Yirmi yalarndayken kafay eker, Descartes gib" biri olduumu sylerdim. Kendime kahraman ss verdiimi ok iyi seziyordum, ama aldrmyordum buna, houma gidiyordu. Devrisi gn uyandmda, kusmuk dolu bir yataktaymm gibi irenirdim kendimden. tim, ama itiim zamanlar da kusmadm, ne var ki kusmaktan beterdi duyduum i bulants. Ya dnk yaptm, keke sarhoken yazm olaydm, hi deilse sarhotum der bir zr bulurdum yaptma. Bir budala gibi cokuya vurmuum kendimi. Su gibi saydam, soyut cmleler kurarak kendimi artmalym. Bu serven duygusu elbette ki olaylardan gelmiyor: Kant ortada bunun. Olaylardan ok, onlarn birbirini izleyi biiminden douyor. Sanrm yle oluyor bu: nsan birdenbire zamann geip gittiini, bir an'n bir bakasna, onun da bir dierine gittiini, ksaca, birbirlerini izlediini duyuyor; her an lp gidiyor-, onu durdurmak v.b. elimizde deil. O zaman da bu duyguyu, serven duygusunu anlar iinde beliren olaylara balarz; biimle ilgili bir eyi zle ilgili sanrz. Zamann bu nl akndan bol bol sz edilir, ama bu ak hi bir zaman grlmez. Bir kadn grrsnz, yalanacan dnrsnz, ama yalann gremezsiniz. Ne var ki zaman zaman bu kadnn yalann grr gibi olur, onunla birlikte yalandnz duyarsnz: Serven duygusu ite bu duygudur. Yanl hatrlamyorsam, zamann geri dnlmezlii deniyor buna. Serven duygusu da olsa oisa bu duygudur, zamann geri dnlmezlii duygusudur. Peki byle bir duygu neden uyanmaz insanda her zaman ? Yoksa zamann ge 96 ri dnlmez olduu anlar m yok? yle anlar vardr ki insan her istediini yapabileceini, gelecei yaayp, gc /o dnebileceini, bunun nemsiz bir ey olduunu sanr; yle anlar da vardr ki zaman kesitleri birbirleriyle dal a ::;'a baldr, zaman yeniden yaamaya balamamz imkn." olduundan atlmmzn boa gitmesi de sz konusu ;":o-ildir.

Anny, zamann sunabilecei her eyi zamanda;: " ^-parmasn bilirdi. O'nun Cibuti'de, benim de Aden'de kaldm sralarda, bir gnlne onu grmeye gide: \'r\. Dnme bir saat kalana kadar Anny, yirmi drt saatin yirmi n bo yere harcatmak iin bir yn tafcvk karrd. Saniyelerin tek tek getiini insan ite bu son altm dakikada anlar, duyar. Bu korkun akamla "n birini hatrlyorum u an. Geceyars dnmem gerekiyordu. Bir yazlk sinemaya gitmitik, ikimiz de umutsui:" :. Ne var ki zaman yneten oydu. Saat on birde, asl f ti balarken, tek bir szck sylemeden elimi avularnp 'p skt. Buruk bir kvanla dolduunu duydum yreimin ve hi bakmadan, saatin on bir olduunu anladm, gto bu andan sonra zamann dakka dakka akp gidiini duymaya baladk. Bu kez aylna ayrlyorduk birbirJrr-z-den. Bir ara beyaz perdede kl ak bir grnt belirdi, bu yzden salondaki karanlk azald, Anny'nin alao .-;:' grdm. Sonra tam geceyars, son bir kez iyice sktktan sonra brakt elirii, kalktm, tek bir sz etmeden nyrl-dm. En gzeli buydu. Akamn yedisi Btn bir gn almayla geti. yi de altm diyebilirim; oturup evkle alt sayfa yaz yazdm. I. Pa^'n 97 F 7 saltanat dnemindeki soyut dncelerle ilgili bir alma olduundan, zevkliydi. Dn akamki cokunun zerine bugn uslu uslu oturdum. Yreime seslenmeyi gereksiz buldum! Ama Rus mutlakiyetinin dayand temelleri akladka rahatladm. Ne var ki Rollebon olacak u adam huzurumu karyor. En kk eylerde bile gizemli bir havaya brnyor. 1804 austosunda Ukrayna'da ne ii vard acep? Bu yolculuunu st kapal szlerle anlatyor : Ben benimle alay edenleri susturacak, korkutacak kozlar elimde bulundurduum halde, beni kmseyenlere, abalarm yadsyanlara kar susuyorsam, abalarm bugn deerlendirilmiyorsa, gerek ve mutlu yargy gelecek kuaklarn vereceine inanyorum. Bir kezinde yanltmt beni bu adam: 1790'da Bou-ville'e yapt kk bir yolculuu st kapal, cafcafl szlerle anlatyordu. Olaylar ve yapt ileri deerlendirmek iin tam bir ay uramtm. Sonunda bir de baktm ki adamn btn yapt, iftilerinden birinin kzn gebe brakmak olmu. Yoksa bu adam arlatann teki mi? Bu yalanc, kendini beenmi budalay bozmak geliyor iimden; kzdmdan m acaba? Haydi tekileri, yalan syleyip kandryordu, houma da gidiyordu bu, ama beni kandrmasna ne demeli? Btn bu lleri atlatp, tpk panayr hrszlar gibi birbirimizle anlaacamz, sonunda gerei bana olduu gibi syleyeceini sanmtm! Hi bir ey, ama hi mi hi, hi bir ey sylemedi; Alexandre'a, XVIII. Louis'ye sylediinden fazla hi bir ey. Rollebon'un esasl bir kimse olmas benim iin nemli. Kukusuz anasnn gzyd. Kim yle deil ki? Ama nemli olan, az m 98 ok mu olduudur. Hayatta olsa, elimi bile srmeyeceim iren bir adam hakknda tarihsel aratrmalar yaparak zamanm ldrmek istemem pek. Ne biliyorum hakknda? Onun yaad hayattan daha gzel bir hayat dnemez insan: Ama yaad m gerekten bu hayat? Ah mektuplarn bu kadar dzmece, yapmackl yazmasayd n'olurdu ?... Baklarn tanmak gerekirdi. Omuzlarnn stnde ban belki de pek sevimli bir biimde yana eiyor ya da kurnaz kurnaz dimdik tutuyordu. Uzun iaret parman belki de burnuna dayyordu, ne bileyim, belki de bazan iki yalan arasnda ksa bir fkeye kaplp fkesini hemen bastryordu. Ne desek bo, adam l: Ondan geriye kala kala Strateji Kitab ve Erdem stne Dnceler kalm. Azck bile aba gstersem yapsn iyice bulup karabileceim onun: Nicelerine kyan o parlak alayclna ramen, nerdeyse ak yrekli diyebileceim sade bir insan aslnda. Az dnyor, ama bir eye karar verirken, derin bir incelikle, yaplmas gereken neyse tam onu yapyor. Namussuzluu saf bir namussuzluk, kendiliinden oluan, cmert ve zden bir namussuzluk. Efendilerine ve dostlarna ihanet edilince, bu kez cidd cidd, onlarda erdem bulup karmak iin olaylara yneliyor. Hi bir zaman ne kendisinin bakalar stnde, ne de bakalarnn kendi stnde bir hak sahibi olduunu dnmemi. Hayatn ona sunduu armaanlar yersizi, bo armaanlar olarak gryor. Her eye sk skya yapyor, ama her eyden de kolayca kopmasn biliyor. Mektuplarn, yaptlarn bile oturup kendi yazmamtr: Parayla tuttuu yazarlara yazdrmtr. Eer bu dndklerim doruysa byle bir insan hakknda tarihsel bir yapt deil, bir roman yazmam gerekirdi. 99 Saat akamn on biri Akam yemeimi Rendez-Vous des Cheminots da yedim. Patron kadn ordayd. Nezaket olsun diye kadnla yatmak zorunda kaldm. Biraz tiksindiriyor beni, neden mi, nce ar beyaz, sonra yeni domu bir ocuk gibi kokuyor. Tutkuyla kendinden geip bam gsne bas-trn.or: iyi bir ey yaptn sanyor. Oysa ben oral bile deildim, yorgann altnda dalgn dalgn orasn elleyip duruyordum, sonra kolum geveyiverdi. Bay de Rollebon'u dnyordum. Ne var yani, bu adam hakknda bir roman yazmam ne olur? Kolumu salverdim. Ve birdenbire, tylerle kapl kocaman yapraklar sarkan geni bodur aa-lavm yer ald

kk bir bahe grdm. Karncalar, krkayaklar, gveler kaynayordu. Daha korkun hayvanlar d;: rard. Gvdeleri, pimi gvercinlerin altna konan kzarm ekmek diliminden yaplmt; ayaklar yenge aya g'biydi, yan yan yryorlard. Kocaman yapraklar hayvanlarla kapl, simsiyah kesilmilerdi. Kaktslerin ve incilerin ardnda, parktaki la Vellecla heykeli parmayle patronun orasn gsteriyordu. Bu bahe kusmuk koku-yc > diye bardm. Sizi uyandrmak istememitim, arafn bir ucunun i: ;lne yatmm, Paris treninden inecek yolcular var, aa inmem gerekti, dedi patron kadn. MARD GRAS (1) Maurice Barres'yi dvdm. askerdik biz, birimi(1) Hristiyanlarn perhizinin balad' sal gr.. 100 zin yznn ortasnda bir ukur vard. Maurice Barres yanmza yaklap ok iyi! dedi ve herbirimize kk bir meneke demeti verdi. Yz ukurlu asker Bilmem bu rnenekeleri nereye koymal, dedi. yle cevaplad Maurice Barres: Yznzdeki ukura sokun. Asker, Ben onu senin baka bir yerine sokacam, dedi. Ve bizler Maurice Barres'ye dnp donunu kardk. Donunun altnda krmz bir kardinal giysisi kt. Onu da kardk, Maurice Barres barmaya balad: Dikkat edin, pantolonumun paalar eritlidir, ayama takldr eritler. Kna kna kanaymeaya dek vurduk ve kna meneke yap-raklaryle Deroulede'in ban izdik. Bir sreden beri dlerimi sk sk hatrlar oldum. Sanrm uyurken de bir saa bir sola hayli dnyor olmalym, nk sabahlar kalktmda yorgan hep yerde buluyorum. Bugn sah, karnavaln son gn, ne var ki Bou-ville'de pek byk bir nemi yoktur karnaval gnlerinin. Btn kentte klk deitirip maskeyle dolaanlarn says yz bulmaz. Merdivenlerden iniyordum, patron seslendi. Mektubunuz var. En son geen mays aynda bir mektup almtm, o da Rouen kitaplk memurundand. Patron alma odasna gtryor beni; bir zarf uzatyor elime, uzun, sar ve kabark bir zarf: Anny'den geliyor mektup. Be yl var ki hi bir haber alamamtm ondan. Paris'te eski kaldm adrese yazlm mektup, ubat balarnda verilmi postaya. kyorum; mektubu tutup duruyorum parmaklarnm arasnda, amaya cesaret edemiyorum; Anny yine ay-[ n tr kda yazm. Acaba mektup ktlarn hl Pic-adelly'deki o kk krtasiyeciden mi alyor? Sanrm sa 101 biimini de deitirmemi, kestirmek istemedii kumral salar yine yle uzundur. Yznn biimini korumak iin aynalarla durmadan savar: Bunu ekici bir kadn olmak iin ya da yallktan korktuu iin deil de yalnzca olduu gibi kalmak iin yapar. Belki de ond* sevdiim yan da yznn en kk izgilerine kar gsterdii bu ballk. Meneke rengi mrekkeple (yine ayn renk mrekkep kullanyor) yazlan harfler biraz parlyor. Bay Antoine Roguentin. Bu zarflarda adm grmeyi ne kadar severim. Glckleri geldi gzlerimin nne, ancak birini yakalayabildim bu glcklerin, sisler iindeki birini. Gzlerini, yana eik ban dndm: Ben otururken karma gelir, glmseyerek dururdu. Dimdik, omuzlarmdan yakalar, kollarn gerip sarsard beni. Hayli ar bir zarf, iinde en azndan alt sayfa olmal. Eski oturduum evin kapcs, kargack burgack harfleri Anny'nin yazsna bindirmi. Printania Oteli - Bouville Bu kk harfler parldamyor. Mektubu ayorum, yanlmm, yanldm anlaynca alt yl birden genleiyorum: Anny bu zarflar byle nasl kabartr bilmem: Hi bir ey yok iinde. 1924'n ilk yaznda, zarflarn iindeki drde katlanm kck ktlar tpk bugnk gibi karmaya urarken bu cmleyi belki yz kez sylemiimdir. Zarfn astarnn maallah var: Koyu yeil stnde altn rengi yldzlar; kolal kaln bir kuma gibi. Zarfn arlnn en azmdan drtte bu astardan eri geliyor. 102 Kurun kalemle unlar yazm Anny: Birka gn sonra Paris'ten geeceim. 20 ubatta spanya oteline gelip bul beni. Ltfen! (ltfen szcn satrn stne yazm ve garip bir engelle bul beniye birletirmi.) Seni grmem gerekiyor. Anny. Meknes'de, Tanca'da, akamlar eve dndm zamanlar, bazan karyolann stne braklm bir not bulurdum: Hemen grmek istiyorum seni, eklinde. Koup gidiyordum. Anny, kalar kalkk, arm bir halde kapy ayordu: Artk bana syleyecek hi bir eyi yoktu; yalnzca biraz gelmemi istiyordu. Yine de gideceim; belki grmek istemeyecek beni. Ya da otel brosunda: Bu isimde kimse gelmedi otelimize, diyecekler. Byle birey yapacan sanmam. Ne var ki bakarsn 8 gn sonra fikrimi deitirdim, baka bir zaman grelim diye yazar.

nsanlar iinde gcnde. Tatsz bir yortu Sal's. Ma-tilees soka alabildiine nemli tahta kokuyor, yamur yamadan nce hep byle bu sokak slak odun kokar. Bu acaip gnlerden holanmyorum: sinemalar erken balar, okullar kapanr; sokaklarda insann ilgisini ekip duran kk, garip bir tren havas var, bu garip havaya biraz dikkatlice baksanz hemen kayboluveriyor. Kukusuz Anny'i grmeye gideceim ama byle bir dncenin de beni pek sevindirdiini syleyemem. Mektubunu aldmdan beri ba bo duymaya baladm kendimi. ok kr len'i yaptk; a deilim ama oyalanmak iin yemek yiyeceim. Horlogers sokanda Camille'e giriyorum. Tam kapal bir kutudur buras; ya kapuska ya da gveten baka ey bulamazsnz geceleri. Burann mterileri tiyatrodan kan seyircilerdir. Gece gelen a yolcular polisler buraya yollar. 8 tane mermer masa vard. 103 Btn duvarlar boyunca deri kapl bir sra dolanr. Kzl lekelerle kapl iki ayna vardr. Pencere ve kap camlar buzludur. Tezgh bir girintinin iindedir. Kyda bir blme daha vardr, ama ben bu blmeye hi girmedim, oras iftler iindir. Jambonlu bir omlet getirin bana. Krmz yanakl iri yar garson kz ne zaman bir erkekle konusa glmeden edemez. Jambon dolapta: patrondan baka kimse dokunamaz. Bu yzden jambonlu omlet veremem. Patatesli omlet ister misiniz? Bir gve istiyorum. Patronun ad Camille'dir. Sert bir insandr. Garson kz gidiyor. Bu eski karanlk odada yapayalnzm. Czdanmda Anny'den gelen mektup. Dzmece bir utan mektubu yeniden okumama engel oluyor. Satrlar bir bir hatrlamaya alyorum. Sevgili Antoine'im Glmsyordum: Hayr, hayr, Anny'i, Sevgili Antoine'im, diye yazacak kz deil. 6 yl nce Anny'le anlaarak birbirimizden ayrlmaya karar vermitik. Tokyo'ya gitmee karar vermitim. Bir ka kelime yazdm ona. Artk sevgilim, diyemediimden hibir art dncem olmakszn Sevgili Anny, diye balamtm mektuba. yle cevap vermiti Anny : Bulularna hayranm dorusu; hibir saman sevgili Anny'in olmadm senin, imdi de deilim. Sana gelince, una inanman isterim, sen de benim sevgili Antoine'im deilsin. Mektuba nasl balayacan bilmiyorsan bana hibir ey yazmazsn olur biter. 104 Czdanmdan mektubu karyorum. Sevgili Anto-ne'im, diye yazmam. Sonunu da, yle kalplam nezaket cmleleri dktrmeden dpedz: Seni grmem ge-* rekiyor Anny, diye balam. Duygularn zellikle belirten tek bir szck yer almyor. Yaknmaya hakkm da yok: stn eylere kar sevgisini bilirim. Her zaman stn anlar yaratmak isterdi. inde yaad an buna el vermiyorsa hibir eyle ilgilenmez, yaam gzlerinde silinir gider, koca bir ergen kz gibi tembel tembel sallanr durur, ya da benimle hrlamaya kalkard. Tam bir burjuva gibi saltanatla smkryor, hazla ksryorsun mendiline, derdi. .._...--------------..... Byle~durumlarda hi ses karmayp beklemek gerekiyordu: Birden, bilmediim bir iaret alm gibi titremeye balyor, yznn yumuak, gzel izgileri sertleiyor, karnca gibi almaya koyuluyordu. Buyuran ve eken bir bys vard; drt bir yanna baka baka mrldanr gibi ark syler, sonra glmseyerek dorulur, omuzlarmdan tutup sarsmak iin yanma gelirdi. Onu kuatan nesnelere buyruk vermek istercesine ksa bir sre durur, sonra usul ve acele bir sesle benden ne beklediini aklard. Dinle bak, kck bir aba gstermek istersin deil mi? Geenin budalaln biliyorsun. Yaadmz u an biz istesek ne kadar gzelleebilir ? Gkyzne bak, gkyznn halnn stndeki u canm rengine bak. stnde yeil bir elbise var, sslenmedim de stelik, solgunum. yle geriye git, u lo kede otur. Ne yapacan biliyorsun elbet. Hadi bakalm balayalm! Ne aptal eymisin! Hadi \ konu benimle^--------------O ~~---------~-----------A ' BTln baarlmas bana balyd, duyuyordum bunu: ' O an durgunluktan, karanlktan kurtarp yceltmek ge105 rekiyordu; baz hareketler yaplmal baz szler sylenmeliydi: Bu sorumluluun arl altnda eziliyor, gzlerimi drt ayor ama hibir ey gremiyordum. Anny'nin iinde bulunduumuz an stne rtt byl rtnn . altnda rpnp duruyor, uzun kollarmla rmcek alarn bozar gibi bu byl rty yrtmaya urayordum. Elbette grmeye gideceim Anny'yi. Hl beeniyorum onu, hl seviyorum btn yreimle. Bu stn anlar oyununda bir bakasnn daha ansl, daha usta olmasn ne

kadar isterdim. u kahrolas salarn btn oyunu bozuyor, kzl sal bir insan ne ie yarar ki zaten, diyordu. Glmsyordu. nce gzlerini unuttum, sonra da o uzun bedenini, gln belleimde tutmaya uzun zaman altm, ama 3 yl var ki yitirdim bu gl. Mektubu patronun elinden alrken bu glck birdenbire yeniden geldi aklma, Anny karmdayd sanki, glmsyordu. Gzlerimin nne getirmeye altm onu; Anny'nin o yumuak sevgisine ihtiya duyuyorum u an; o yumuak sevgi orda ite, ok yaknmda, yeniden domaya hazrlanyor. Ama haniya, o glck kafamdan yine silindi: bitti. Bombo ve kupkuruyum imdi. Souktan titreye titreye bir adam girdi ieri. Merhabalar. Yeil pardessn karmadan oturuveriyor. Uzun ellerini outurup, sonra parmaklarn kenetleyerek oturuyor. Ne istersiniz baym? Sryor, endieli gzlerle bakyor: Ben mi? Bir Byrrh getirin, sulandrlm olsun. Garson kz kprdamyor yerinden. Aynadan yzn gryorum, uykulu bir hali var. Gzleri gerekte ak ama106 bunlar gzden ok iki ince duvar atlana dnm. Bu garson kzn huyu byedir ite, hep ardan alr. Mteriler ne ieceklerini sylediklerinde dalgn dalgn dnr, > iilecek eyi zevkle hayal eder. Sanrm imdi de tezghn stnden alaca ieyi, stndeki krmz yazl ak etiketi, bardaa dkecei youn kara svy dnyordur: sanki bir bakas deil de kendisi iecekmi gibi. Anny'nin mektubunu czdanma koyuyorum: Verebilecei kadarn vermiti mektup; onu ellerine alan, katlayan, zarfn iine koyan kadna ulaamam nasl olsa. Gemite kalan birini dnmek bile mmkn m acep? Birbirimizi sevdiimiz zamanlar, birlikte geirdiimiz anlarn tekinin bile; katlandmz aclarn en hafifinin bile bizden kopup gerilerde kalmasna izin vermemitik. Sesleri, kokular, gnn en ince ayrntlarn, sylenmedik dncelere kadar, her eyi kendimizle birlikte alp gtryor-duk, her ey canlyd bizimle. O anlarn kvanc, hzn bugn bile hl bizimle birlikte. Ama tek bir an yok; atei snmek bilmeyen yakc bir sevda bu, geri dnmek, kuy- tulara, glgelere snmak bilmeyen bir sevda. yl da burda, ayn anda hazr sanki. te bunun iin ayrldk birbirimizden: Bu ar yke dayanacak gcmz kalmamt. Anny birdenbire beni braktnda, yl, gemiin iinde yklp aniden kverdi. Ac bile ekememitim, kendimi bombo duyuyordum nk. Sonra zaman akp ilerlemeye balad, duyduum bu boluk daha bir byd. Derken, Saygon'da, Fransa'ya dnmeye karar verdiimde, gemiten kalan her ey yabanc yzler, alanlar, uzun rmaklarn kysndaki rhtmlar her ey yokoluverdi. te, gemiim koskoca bir oyuktan baka bir ey deil im-di. Ya yaadm an: Tezghn yannda dler kuran u kara korseli garson kz ve u ufak tefek adamcazdan 107 ibaret. Yaantm hakknda bildiklerimi de kitaplardan renmiim gibi geliyor bana. Benares saraylar, Czzaml Kraln taraas, krk dkk, byk merdivenleriyle Java tapmaklar bir an gzlerimde yansyp sonra orda, olduklar yerlerde kaldlar. Printania otelinin nnden geen tramvay, akamlar, otelin neon lmbal tabelsnn yansmalarn alp gtrmyor artk. Bir an alevleniyor ve kara camlarla birlikte uzaklap gidiyor. u adam bana bakp durmaktan bir trl vaz gemiyor : Canm skmaya balad. Kendini bir ey sanyor. ok kr garson kz istediini gtrmeye karar verdi. Uzun, esmer kolunu tembel tembel kaldryor kz, ieyi tutuyor, sonra alp bir bardakla birlikte yanma gtryor. Buyurun baym. Adam grgl bir tavrla adn sylyor: Bay Achille. Kz hi bir ey demeden bardan dolduruyor; adam birdenbire parman burnundan ekip, iki elini birden masaya koyuyor. imdi ba arkaya kayklm, gzleri parlyor. Souk bir sesle, Zavall kz, diyor. Garson kz srayveriyor birden, ben de sryorum: Adamn yznde garip bir anlam var, aknlk belki de. Konuan o deil de bir bakasyd sanki. mz de rahatsz bir durumdayz. nce iri-yar garson kz toparlyor kendini. D gc olmayan bir kzdr zaten. Kmseyen gzlerle szyor Bay Achille'i. Biliyor kz, istese yle tek eliyle tuttuu gibi dar atabilir adam. Neden zavall bir kz olacaknm? Duraksyor Bay Achille. ekinen gzlerle kza bir ba108 kyor, glmsyor sonra. Binlerce kvrm beliriyor yznde, usul usul oynatyor elini. Gcendi, incinecek ne var bunda? Szgelimi zavall iz denir. Bir art dnce yok ki! Kz srtn dnp tezghn ardma gidiyor. Gerekten hayli kzgn. Adamsa hl glyor:

Ha, ha, ha! Azmdan kat canm. Kzd, kzd bak. > Son szleri bana doru syler gibi. Bam eviriyorum. Hafife kaldryor bardan, ama iecee benzemiyor: akn ve rkek bir halde gzlerini krptryor; bir ey unutmu da hatrlamaya alyormu gibi bir hali var. Garson kz kasaya oturmu; bir kitap alyor eline. Sessizlie gmld her ey yeniden, ama bu sessizlik az nceki gibi deil. te yamur da yayor. Yamur damlalar usul usul buzlu camlara vuruyor; eer yollarda hl maskeli ocuklar varsa, bu yamur hamura evirir maskelerini, boyalar akp birbirine karr. Garson kz klar yakyor. Saat olsa olsa ikidir, ama igkyz kapkara, bu yzden diki dikerken glk ekiyor. Ne tatl ey u k; insanlar evlerinde imdi, kuskusuz onlar da yakmlardr klarn. Kitaplarn okuyorlar, pencereden gkyzn seyrediyorlar. Onlara gre... bambaka. Bambaka yalanyorlar onlar. Babalarndan kalma eyalar, armaanlar ortasnda yayorlar, demelerinin her biri bir an tar evde. Duvar saatlar, madalyalar, portre resimleri, deniz kabuklar, kt tutacaklar, paravanalar, allar. ie dolu, kuma dolu, eski giysiler, gazeteler dolu dolaplar var; her eylerini saklamlar. Ge-tci-', bunlarn bir lks olsa gerek. Ya ben, benim eyalarm nerde saklarm? insan gemiini cebine koyamaz ya; gemii dzenle saklamak iin 109 bir ev gerekli. Benimse yalnz bir kuru bam var bu dnyada. Tek bir insan, bir kuru bayle nasl saklar anlarn, uup gider zerinden anlar. Ama yaknmaya da hak-kim yok. zgr olmak isteyen berL deil miyim? Ufak tefek adam kprdanp, iini ekip duruyor. yice sarlm paltosuna, ama zaman zaman dorulup kendini toparlyor. Mutlaka onun da yoktur gemii. Ne var ki, yle iyice bir aratrlsa, artk onunla grmeyen akrabalarnn birinin evinde, bir dn gecesi, krma yakal, kolal gmlekli, fra bykl bir genlik fotorafma mutlaka rastlanr. Ama benim, una inanyorum ki benden kalan bir fotorafm bile yoktur. te yine bana bakp duruyor adam. Sanrm bu kez benimle konumaya hazrlanyor. Bunu dnmek rpertiyor beni. Aramzda bir yaknlk da yok stelik. kimiz de birbirimize benziyoruz, hepsi bu ite. O da benim gibi yalnz, ama yalnzlna benden fazla yumulmu. Kendi Bulant'sn ya da buna benzer bir eyi beklemek zorunda. u an burda beni tanyan, yzme yiyecek gibi uzun uzun baktktan sonra te bizden biri daha, diye dnen insanlar var demek ki. Ne diye bakar sanki? Ne ister benden? Birbirimize hi bir yardmmz dokunmayacan bilmiyor mu bu adam! Aileler evlerinde, amlary-le babaa oturuyorlar imdi. Bizse burda ans olmayan iki adam krntsyz. Birdenbire dorulup benimle konumaya kalksa havaya srayveririm. Grltyle alyor kap: Doktor Roge giriyor ieri. Merhabalar. Gvdesini glkle tayan, uzun bacaklar titreye tit-reye, tuhaf, kukulu gzlerle giriyor. Pazarlar Vezelize birahanesinde sk sk grrm onu, ama o beni tanmaz. Yaps eski Joinville retmenlerine benzer: Kollar bal110 dirim kadar kalndr, gs ls yz on santimdir, kolay kolay ayakta da duramaz. Jeanne, kzm. Geni kenarl ftr apkasn asmak iin hzla yryor askya doru. Garson kz, elindeki rty katlayp, uykulu gzlerle, kendini yormadan ar ar doktorun yamurluunu karmaya geliyor. Ne ieceksiniz doktor? Doktor, kz batan aa szd. te gzel erkek yz diye buna derim ben. Ypranm, yaam ve tutkularla km bir yz. Ama doktor yaamn ne olduunu anlam, tutkularn susturmu bir insan. Derinden kopup gelen bir sesle : Ne ieceimi ben de bilmiyorum, dedi. Ve kendini karmdaki banketin zerine brakt. imdi alnn siliyor. Bacaklarna yk olmaktan kurtulur kurtulmaz rahata eriyor. Emir vermeye alk iri, kara gzlerine baknca ekingenlik geliyor insana. Ne isem, ne isem, ne isem... bir elma raks ieyim kzm. Garson kz kprdamadan, bu byk, ypranm yz seyrediyor. Dalp gitmi. Ufak tefek adamcaz da ban kaldrm glmsyor. Gerekten de doru: Bu dev yapl adam ikimizi de bir ykten kurtard. Bizi kuatan korkun bir ey vard burda. Rahata soluyorum artk. imdi insanlar arasndaym. Eee, bizim elma raks nerde kald? Garson kz yerinden srayp tezgha gidiyor. Doktor kahn kollarn uzatp masay kenarlarndan tuttu. Bay Ac-L&le'in az kulaklarnda; doktorun dikkatini stne ek-I mek istiyor olmal. Ama bouna sallyor bacaklarn, bou111 cak, konumaya bile deer verilmeyen biri pek abuk unutulur. Sigara saryor u an, yakyor sigarasn, sonra yallar gibi, gzlerini bir noktaya takp kmldamadan duruna kprdanp duruyor yerinde, yle ufak tefek ki ne yapsa grlts duyulmuyor.

Garson kz elma raksn getiriyor. Bir ba hareketiyle doktora masa komusunu gsteriyor. Doktor Roge kaim gvdesini ar ar eviriyor: Boynunu kmldatamadm-dan byle yapyor. Baryor: Vay pis herif vay, sen misin yine, lmedin mi daha? Sonra garson kza soruyor: Bu adam nasl kabul ediyorsunu, buraya? Kzgn gzlerle ufak tefek adama bakyor. Eyalar bile yerinden kprdatacak gte bir bak bu, dosdoru, gzlerinin iine bakyor adamcazn. Aklyor: Birka tahtas eksiktir kafasmm.. aka yaptn gstermek zahmetine bile katlanmyor doktor. Tahtas eksik adamn kzmayacan, glmseye-ceini biliyor. Tam da dedii gibi kt: teki glmsyor. Kafadan tahtas eksik. Gnl rahat, kendini kendine kar bile korunmu duyuyor bugn. Bana hi bir ey gelmeyeceinden emin. in tuhaf ben de ayn duygu iindeyim. Kafadan birka tahtas eksik, kan teki, dpedz kak. Glyor doktor, deil mi gibilerden, szlerini onaylatmak istercesine bakyor bana. Kukusuz boyumu boumu beendi srtmdaki gmlek de temiz stelik yapt akaya benim de katlmam istiyor. Glmyorum, yaknlk gstermiyorum. O zaman, gln kesmeksizin gzbebeklerinin korkun ateini bende deniyor. Birka saniye sessiz soluksuz gzden geiriyorum birbirimizi, miyop gibi gzlerini krptrarak szyor beni, ne mal olduumu aratryor. Kaklardan biri miyim' Sokak serserisi mi? Ban ilk eviren o oluyor. Hi bir toplumsal yeri olmayan yalnz bir insan nnde prsyvermi n'ol' 112 Ne gzel izgiler var yznde. Her eidinden, btn izgiler. Alndaki enlemesine izgiler, gznn d ucundan akana dek uzanan buruuklar, azn iki yanndaki o ac izgiler, enesinin altna sarkan sar bklmler de cabas. te talihli bir adam. Ne kadar uzaktan bakarsanz bakn, hayat her ynyle yaam, nice aclar grm bir insan bu dersiniz. izgilerle dolu bu yz hak etmi, belli, gemiini korumasn, kullanmasn biliyor. Sarm, sarmalam gemiini, kadnlarn, delikanllarn kullanabilecei, yararlanabilecei bir duruma getirmi. Bay Achille'in uzun zamandan beri mutluluu ilk kez tatm bir hali var. Doktora hayran olmu, az bir kar ak; avurtlarn iirerek yudum yudum iiyor Byrrh'ini. Byledir ite! Doktor bu adama nasl davranlacan daha iyi biliyormu. Kafay iyice tecek dereceye gelmi byle birinin karsnda doktor aknla urayacak deil ya Ne yaplr byle bir adama? yle sert bir k yaparsn, bir-iki okkal sz sylersin, szckleri yzne amar gibi vurursun olur biter. Doktor bu konularda tecrbe sahibi bir insan. i de bu deil mi zaten? Doktorlar, rahipler, yarglar ve subaylar insanlar kendileri yaratm gibi iyi bilirler, iyi tanrlar. nsan sarrafdrlar. Bay Achille hesabna utanyorum. kimiz de ayn mayadanz, tekilere kar birlememiz gerekir. Ama Bay Achille birlemeye yanamad, te yana geti. Ona, tecrbeye Ulanyor btn yreiyle. Ne kendi tecrbesine, ne benim tecrbeme aldrd yok. lle de Doktor Roge'ninkere ina-nacat. Az nce tedirgindi Bay Achille, yalnz hissediyordu 113 F:8 kendini; oysa kendine benzeyen, kendi trnden insanlar olduunu biliyor imdi. Doktor Roge ruhunu okuyor onlarn, istese Bay Achille'e, her birinin yaam yksn ve yknn nasl bittiini tek tek anlatabilir. Bay Achllie de kim oluyormu, o da tekiler gibi biriydi ite Doktor Ro-ge'ye gre. Doktorun hi de yle nemli biri olmadn, kendini nemli biriymi gibi gstermeye altn ne kadar sylemek isterdim Bay Achille'e. Tecrbeliyim diye geinenleri ok grmmdr. Yaamlarn uyuukluk iinde geiren, st beygiri gibi ayakta uyuyan insanlar. Dnp, tanmadan, alelacele evlenirler, rasgele ocuk yaparlar. Baka insanlara ancak kahvelerde, evlenme ve cenaze trenlerinde, rastlarlar. Zaman zaman anafora kaplp, balarna gelenin ne olduunu bilmeden rpnp dururlar. evrelerinde olup biten her ey onlarsz balar, onlarsz biter. Karanlk, uzun biimler, uzaktan gelen olaylar, yle bir hazla dokunuverir onlara, ama ne olup bittiini anlamak iin baktklarnda hi bir ey gremezler, her ey sona ermitir zaten. Krk yalarna geldiklerinde saplantlarna, inatlarna sk skya yapmlardr ve bu samalklarna tecrbe ad verirler, sonra da makine gibi datmaya balarlar onu. Sol yanndaki delie iki mangr atn, ssl ktlara sarl cevherler ksn, sa delie iki mangr atn, yumuak karamelalar gibi dilere yapan gzel tler versin. Kendi payma, istesem ben de birtakm dostlar edinebilirim. Konuup, aralarnda, lmszlk karsnda byk bir gezgin olduumu sylerlerdi. Neler anlatmazdm. Evet: Mslmanlar melerek yaparlar, Hintli ebeler keten lapas yerine, tezekte dvlm cam kullanrlar, Borneo'da bir kz det srasnda evinin tavanna kar, gn gece tavanda kalr. Venedik'te gondollarla cenaze kal114 drldm, Seville'de Kutsal Hafta trenlerini grdm. Oberammergue'deki Tutku Oyunlarn grdm. Elbette ki btn bunlar bildiklerimin kck bir krnts. Bir iskemleye kurulup, yle arkaya kay klarak, kvanl bir sesle: Jihlava'y bilir misiniz ham'fendiciim? 1924'de kaldm kk, ilgin bir Moravya kentidir, diyebilirim. Nice grm geirmi bay mahkeme bakan, ben ykm bitirince, sze karr, anlatmaya balard:

Ne kadar doru baym, ne kadar insansal. Yargla baladm yllarda ben de buna benzer bir durumla karlamtm. O zamanlar Limoges'da yarg adayydm... Ne var ki genliimde adamakll kafam iirdiler bu tr szlerle. Oysa ailemde byle lf ebeleri de yoktu. Ama yeni yetmeler de onlardan aa kalmaz. Ktipler, memurlar, tccarlar, kahvelerde duyduklarn satanlar vardr: Krk yalarna doru, duyup iittikleriyle davul gibi imilerdir, ama boalamamlardr. ok kr, ocuk yapp onlara anlatrlar duyduklarn. Zaman bouna geirmediklerine, gemilerinin yitmediine, anlarnn bilgelie dntne inandrmak isterler bizi. Rahat, uysal bir gemitir bu! Cep gemii, gzel bilge szlerle dolu kk, yaldzl bir kitaptr. nann, tecrbelerime dayanarak sylyorum, anlattm her ey yaanmtr, yaamn rn- < dr. Ama acep yaam onlar adna dnmeye yanar myd? Yeni bir eyi eskisine dayanarak aklarlar. Eskiyi de, Lenin'e bir Rus Robespierre'i, Robespierre'e de bir Fransz Cromwel'i diyen tarihiler gibi, daha eskilere dayanarak zmlemeye kalkarlar, ama aslnda her eyden iabersiz yaarlar, hi bir eyi anlayamazlar... nemliliklerinin ardnda karamsar bir tembellik yatmaktadr: Grn-ftlerin nlerinden dizi dizi getiini grnce, esneyip, gk 115 yznn altnda yeni bir eyler dnmediine karar verirler. Eski bir kak derken, Doktor Roge, bugn hi bi rini zellikleriyle hatrlayamad eski kaklar, teki ka klar dnyordu. u an Bay Achille'in yapt hi bi4pe. eye amamalyz. nk adam eski bir kaktr! I Gel gr ki Bay Achille hi de kak deildir, korkuyo yalnzca. Neden korkuyor? Bir eyi anlamak istediimi? zaman o eyin tam karsnda dururuz yapayalnz, o an kimse yardm edemez bize; btn bir gemiimiz hi bii ie yaramaz. Ama anlamak istediimiz ey kayboluverii ve ondan anladmz da onunla birlikte yokolur. i Genel yarglar daha bir okaycdr. Bir de u var! Gerek usta sz ebelerine, gerek onlarn yeni yetme raklar na, dinleyenler, her zaman hak verirler. Bu adamlarn bil gelikleri tekilerden, hep, elden geldiince sessiz olmay, elJ den geldiince az yaamay, unutulmay ister. En iyi yk* leri; yaamdan azlarnn paylarn alm kaytsz, pa tavatsz kiilerle ilgili yklerdir. te byle: Bu iler by le yrr, kimse de tersini sylemez. Belki Bay Achille'id de gnl huzur iinde deil. Kendi kendine, belki de, baba mm, ablamn tlerini dinleseydim imdi bu durumlar dmezdim diyordur. Doktor konumakta hakl: Boa tii ketmemi yaantsn; ondan yararlanmasn bilmi. Sessi ve gl bir biimde, bu kk ren stnde ykseliyor da gibi. Doktor Roge elma raksn iti. Koca bedeni ybyo ar ar kapanyor gz kapaklar. Yzn byle gzs ilk kez gryorum: Sanki yzne, bugn maazalarda s tlan o karton maskelerden birini takm. Yanaklarna tatsz bir pembelik var... Gerei birdenbire kavryorum Yaknda lecek bu adam. Bunu kendi de biliyor mutlaka aynaya bakmas yeter; her gn biraz daha kendi cesedi: 116 benziyor. te tecrbenin ne olduu grlyor, kendi kendime sk sk, tecrbenin lm koktuunu tekrarlamakta lakhymm demek: Bu son savunmas onun. Buna kendi de inanmak isterdi doktor, gerei maskelemek isterdi elbette. Yalnz olduunu, bo olduunu, zeksnn krelip, bedeninin bozulmakta olduunu saklamak, gizlemek isterdi elbette. Deliliklerini, tavizlerini iyi allayp pullayabilmi demek: Gelitiini sylyor kendi kendine. Dncesinde boluklar m var, zaman zaman beliriyor mu bunlar? Nedenini yllarda aramak gerek, deer yarglar genlik ateinden, genlik hzndan yoksun. Kitaplarda okuduklarn anlayamyor mu artk? Elbette anlayamaz, imdi kitaplardan ok uzak yayor. Kadnlar yatamyor mu artk? Bir zamanlar yatt ya. Kadnlarla bir zamanlar yatm olmak, halen yatmaktan ok daha iyidir: nsan gemi zamanla dnr, gemi zamanla yarglar, gemi zamanla karlatrmalar yapar. Ve imdi bu korkun l yznn ayna-lardaki grntsne dayanabilmek iin doktor bey tecrbelere snm, kendini, yllarn yzne kazldna inandrmaya alyor. Hafif ban eviriyor doktor. Yar aralanyor gz kapaklar, uykulu kzl gzlerle bakyor bana. Glmsyorum. Bu glck gizlemeye alt her eyi ortaya karsn isterdim. Kendi kendine eer, te nallar dikeceimi nlen biri! diyebilseydi o zaman kendine gelir, uykudan uyanrd. Ama gz,kapaklar dyor yeniden: uyukluyor. Ben ekip gidiyorum, varsn Bay Achille gzetlesin dursun doktorun uykusunu. Yamur dindi, bir tatllk var havada, gkyz usul "usul kara gzel grntlerini yayyor ufka: stn bir an yaratmak iin her ey tamam; Anny burda olsayd, bu gzel grntleri yanstmak iin yreklerimizde karanlk, 117 kk alkantlar doururdu. Ben olanaklardan yararlanmasn bilmiyorum: bu boa giden gk yznn altnda, bombo bir yrekle, durgun, geliigzel yryorum. ARAMBA Korkmamal. PEREMBE Drt sayfa yazdm. Ardndan uzun bir mutluluk an skn etti. Tarihin deeri stnde uzun uzun durmal. Ama tiksinme tehlikesi var te yandan. u an, var oluumun tek nedeninin Bay de RoUebon'a bal olduunu da unutmamal.

Sekiz gn sonra Anny'yi greceim. CUMA Redoute caddesinde youn bir sis vard, Caserne'in duvarlarna srnerek yrmenin daha akllca olduunu dndm; samda arabalarn farlar slak bir k brakyorlard, kaldrmn nerde bittiini anlamak imknszd. nsanlar vard evremde, admlarnn sesini duyuyordum, bazan da mrltlarn: ama kimseleri gremiyordum. Bir kezinde, omzumun hizasnda bir kadn yz belirdi, ama sis yalayp yuttu onu; baka bir kez, bir bakas geti sr-tnerek, soluk solua. Nereye gittiimi bilmiyordum, fazlaca dalmtm galiba: dikkatle yrmek, ayak ularyla yeri yoklaya yoklaya yrmek, hatt kollarn ne uzata uzata yrmek gerekiyordu. Bu deneyden hi de zevk al; 118 myordum zaten. te yandan otele de dnmek istemiyordum, nasl olsa yakalanmtm bir kez. Derken, yarm saat kadar sonra, uzaktan uzaa mavimsi bir buu grdm. Mavi buuya doru gide gide byk bir a ulatm; ortada, sisleri delip geen kahveyi, Mably kahvesini tandm. Mably kahvesinin on iki elektrik lambas vardr; ama yalnzca ikisi yanyordu. Biri kasann stndeki, teki tavandaki. Kahvenin tek bir garsonu vardr. Lo bir keye itekledi beni. Burdan gemeyin baym, buray siliyorum. Yeleksizdi, gmleinin yakal da yoktu, meneke rengi izgiler vard gmleinin stnde. Ceketliydi. Esniyordu, parmaklaryla salarn tarayp tatsz tatsz bakyor bana. Koyu bir kahveyle bir rek getirin. Hibir cevap vermeden gzlerini outurup uzaklat. Karanlk sinmiti gzlerine dek, kirli, souk bir karanlk. Belli, kaloriferler yanmamt. Tek deildim, bir kadn oturmutu karma, teni saydam bir kadn, bazan bulzn okamak iin, bazan apkasn bana iyice oturtmak iin durmadan oynatyordu ellerini. Tek szck sylemeden reini yeyip duran iri yar, kumral biriyle beraberdi. Sessizlik ekilmez derecedeydi. Canm pipomu yakmak istedi, ama kibrit sesinin dikkatlerini ekmesi ho grnmedi bana. Telefon zili. Eller duruveriyor: eller bulzn stnde asl kalyor. Garson ardan davranyor. Tel etmeden temizliini bitiriyor, sonra telefona bakyor. Alo, bay George mu? Merhaba bay Georges... Evet efendim... Patron I burda yok... Evet inmesi gerekirdi... Ya, bu sisli havada... 119 Genellikle saat sekize doru iner... Evet bay Georges, sylerim kendisine. Hoakaln baym. Sis kl rengi ar bir kadife gibi kyordu camlara. Vitrin camnda., bir an, bir yz belirip kayboldu. Kadn yakaran bir sesle, Ayakkabm bala, dedi. Adam hi bakmadan cevaplad : Balar zk deil. Sinirlendi kadn, elleri, bulznn stnde bir gidip bir geldi ve iri rmcekler gibi boynunda dolat. zk zk biliyorum, ayakkablarmn ban. bala. Adam bezgin bir tavrla eildi, kadnn masann altndaki ayana usulca dokundu: Tamam. Memnun memnun glmsedi kadn. Adam garsonu ard. Borcumuz ne kadar? Ka rek yediniz? Onlar gzetmi gibi olmamak iin bam nme edim. Bir iki dakka sonra trtlar duydum: bir eteklik kys, amurlu bir ift potin grdm. Adamn sivri ve cilK potinleri, etekliin ardndan yrdler. Bana doru ilerledi potinler, durdular, yarm bir ark yaptlar. Adam paltosunu giydi. Bu srada, kat bir kolun ucundaki bir el etekliin ucuna doru sarkt; bir sre sarkk durdu el, etekliin kuman mncklad. Adam : Hazr msn? dedi. El ald, sa potinin stndeki byk bir amur yldza dokunup kayboldu. Oof, dedi adam. 120 Asknn yanndaki antay ald. ktlar. Sisler iinde kayplara kartlar. Garson kahvemi getirirken : Oyuncudur bunlar, Cine - Palaco'da, sahne aras gsterileri yapyorlar. Kadn gzlerini bir bezle balayp, seyircilerin adlarn, yalarn, elindeki kd hi grmeden okur gibi sylyor. Bugn cuma olduundan program deiiyor, bunlarn gsterileri de bitti. Gidiyorlar artk, dedi. Sonra oyuncularn masasna gidip, onlardan artakalan rekleri getirmek istedi. stemez. Bu rekleri sevmiyordum zaten.

Iklar sndreyim. Sabahn saat dokuzunda tek bir mteri iin iki lamba yakarsam patron hesabn sorar benden. Kahve alacakaranla dnt. imdi yksek vitrinlerden kuruniye ve esmere bulanm clz bir aydnlk akyordu. Bay Fasquelle'i grmek istiyorum. Yasl kadnn girdiini grmemiim. Souk bir yel vuruyor, titriyorum. Bay Fasquelle henz inmedi. Bayan Florent gnderdi beni, rahatsz, bugn gelemeyecek. Bayan Florent kasada oturan kzl tenli kadnd. Yeniden konumaya balad yal kadn: Bu havalar dokunuyor midesine. Garson ciddi bir tavr taknd: Sisli hava deil mi? Bay Fasquelle'e de dokunur bu havalar, inmemesi beni artyor zaten. Telefonla da aradlar. Her zaman saat sekizde burada olurdu. 121 Yal kadn ban yukar kaldrd hemen. Yukarda m? Evet, odas ordadr. Kadn, kendi kendiyle konuur gibi hafif bir sesle sylendi: Sakn lm olmasn. Ben de dnmtm ayn eyi. Sisli havalarda insanlar hep byle eyler dnr. Kadn gitti. Ben de gitmeliydim aslnda. Hem karanlk, hem souk buras. Kapnn altndan sis szyor ieri. Usul usul ykselip sise boacak her eyi. En iyisi Belediye Kitaplna gitmek, hem k bulurdum orda, hem kalorifer. Yeniden bir baka yz belirdi vitrin camlarnda, az burnu oynayan bir yz. Garson fkeyle, Dur biraz, deyip koarak dar kt. Yz kayboldu. Yalnz kaldm. Ac ac, odam brakp buralara geldiime yakndm. imdi odam da kaplamtr bu sis; ieri girmeye yrek gerek. Karanlkta, kasann arkasnda bir eyler trdad. Patronun zel merdiveninden geliyordu bu ses. Artk iniyor muydu? Hayr, hayr, kimseler yoktu ortada; merdivenler kendiliinden trdyordu. Bay Fasquelle henz uyanmamt uykusundan. Belki de bamn stnde, uyuyan biri deil de bir l vard. Sisli bir sabahta yatanda l bulundu deyip altna u satr geerler: Kahvede mteriler hereyden habersiz ikilerini yudumluyorlard... Hl yatanda myd acep? araflar aada, kafasn demeye arpp yerde uzanp kalmasn? ok iyi tanndm bay Fasquelle'i; zaman zaman naslsn diye salm sorard bana. Bakml sakalyla sevimli bir ikodur: ldyse mutlak bir kriz geirmitir. Patl 122 can gibi mosmor kesilmi, dili darya frlamtr. Sakal havaya kalkm, boynu kllarn altndadr. Karanlkta yitip gidiyordu patronun merdiveni. G-t, lkle grebildim parmakln tokmam. Bu karanl amam gerekecekti... Merdivenler yine gcrdayacakt. Yukarda odann kapsyla karlaacaktm... Ceset orda, bamn zerinde, elektrik dmesini evirince, anlamak iin o lk tene dokunacaktm. Dayanamyorum artk, kalkyorum. Merdivenlerde garsonla karlarsam bir grlt duyduumu syleyeceim ona. Birden soluk solua ieri girdi garson. Bard: Evet baym! Budala! Bana doru geliyor. ki frank hesabnz. Yukarda bir grlt duydum, dedim. Eh olacak, vakit hayli ge nk! Biliyorum, ama bildiin grltlerden deil; hrlt gibi, sar bir grlt. Vitrinler ardndaki bu sis, bu karanlk salon insan gerekten rktyordu. Gzlerini nasl korkuyla at. unutamayacam. Bsbtn korkutmak istedim. kp bir bakn. Yo, yo, olmaz, etmediini brakmaz bana. Saat ka imdi? On. Saat on buua kadar inmezse kp bakarm. Kapya doru bir adm attm. Gidiyor musunuz? Oturmayacak msnz? Hayr. 123 Gerek bir hrlt myd duyduunuz? karken: Bilmem, belki de bana yle geldi, dedim. Sis biraz dalm. Hzla Tournebride sokana doru yneldim: bu sokak kldr. Tam bir d krkl oldu benim iin: k yok muydu, vard, maazalarn vitrinlerinden akyordu. Ama kvanl, insann iini aydnlatan bir k deildi bu: sis yznden apak kesilmi bir kt, su izgileri gibi dklyordu omza. Bir yn insan vard, ou kadnd bunlarn : garson kzlar, hizmetiler, patron kadnlar'a kadar, bir yn kadn vard, Kendim satn alrm, bylesi daha iyi, diyen kadnlardan Bir sre vitrinler nnde duruyor, sonra ieri giriyorlard.

Kasap Julien'in nnde durdum. Zaman zaman bir el gryordum camdan, sosisleri ve paalar gsteren. ri yar, kumral bir kz eiliyordu. Gs ak bir kz. l bir et parasn tutmutu ucundan. Burdan be dakika kadar uzaklktaki odasnda Bay Fasquelle lmt. Dncelerime kar salam bir dayanak, bir savunma aradm evremde. Bulamadm: azar azar yrtlp dalmaya balad sis, ama yine de kayg veren bir eyler srkleniyordu sokakta. Belki gerekten tehlikeli bir ey deildi: silinmiti, saydamlamt. Ne var ki sonunda insan korkutan da buydu. Alnm camekna dayadm. Rus usul hazrlanm bir yumurtann mayonezi stnde koyu krmz bir damla grdm: kand. Sarnn stndeki bu krmz leke midemi bulandrd. Bir d grverdim birden: biri yzkoyun dmt, kan tabaklara akyordu. Yumurta kanlar iinde kalmt. Yumurtann bandaki domates dilimi frlayp tabaa dr 124 mt. Krmz stnde krmz. Mayonez akmt biraz. Sar bir krema kan glcn ikiye ayryordu. Amma samalyorum, toparlamalym kendimi. almak iin kitapla gideceim. almak m? Tek bir satr bile yazamayacam j1.: iyi biliyordum. Bir gn daha bombo geip gidiyordu. Parktan geerken, benim her zaman oturduum kanepenin :> tnde kprdamadan oturan mavi pelerinli iri bir adam grdm. Al sana meyen biri. Okuma salonuna girdiimde Kitap Kurdu kmak f zereydi. Beni grnce seyirtti. Size teekkr etmeliyim baym, verdiiniz fotoraflar unutulmaz anlar yaatt bana. Bir an umutlandm onu grnce: iki kii bir arada olunca bugn belki daha kolay geerdi. Ne var ki Ktap Kurduyla da insan ancak grnte iki kii olur. Elindeki Dinler Tarihi kitabnn stne vura vura anlatyor. Ah baym, bylesi geni bir zmlemeyi kimse Nou-apie'den daha iyi yapamazd deil mi? Yorgun bir hali vard, elleri titriyordu: Hasta grnyorsunuz, dedim. Biliyorum baym, biliyorum, iren bir olay geld: bama ! Memur bize doru geliyordu: bando eflerinin by:'barna benzeyen byklaryla ufak-tefek, fkeli bir Korsikaldr kendisi. Topuklarn vura vura saatlerce masalar ovasnda dolar. Kn mendiline tkrr, sonra hemen mendilini sobada kurutur. Kitap Kurdu iyice sokuldu, soluu yzme vuruyor. Bu adamn nnde konumak houma gidiyor, tl-r.di sr verircesine. 125 sterseniz baym?... " Ne istersem? Kzard. Kalalar kadn kalalar gibi oynuyor. Ah baym, ah: dklyorum. aramba gn birlikte yemek yiyebilir miyiz? Hay hay. Onunla yemek yemek kendimi asmam gibi bir ey olurdu. Kitap Kurdu : ok naziksiniz, deyip hzla ekledi: sterseniz evinizden alaym sizi. Ve, phesiz yanmda biraz daha durursa fikrimi deitireceinden korkup hemen uzaklat. Onbir buuktu saat. Saat ikiye eyrek kalaya kadar altm. Verimsiz bir alma oldu bu: nmde bir kitap vard ama aklm Mably kahvesindeydi. Bay Fasquelle aaya inmi miydi acaba? Aslma bakarsan ldne falan pek inandm yoktu, canm skan da buydu zaten: kaypak bir dnceydi bu, ne kafamdan atabiliyor, ne doruluuna inanabiliyordum. Korsikalnn ayakkablar demede gcrdayp duruyordu. Bir ka kez, konumak istiyormu gibi nmde durdu. Ama her kezinde niyetini deitirip uzaklayordu. Saat bire doru son okuyucular da salonu terkettiler. Karnm a deildi, kmak istemiyordum. Bir sre daha altktan sonra srayverdim birden: sessizlikle kuatldm hissettim. Bam kaldrdm: yalnzdm. Korsikal, Kitapln kapcs olan karsnn yanna inmiti mutlaka; admlarnn sesini arar gibi oldum. Derken bir trd duydum, sobadaki kmrden geliyordu. Tmyle sis kuatmt oday. Ama gerek sis deildi bu, gerek sis dalal epey olmutu, ba 126 ka bir sisti yollar dolduran, duvarlardan, kaldrmlardan ykselen teki sisti, nesnelerin kvamszlyd. Kitaplar her zamanki yerindeydi, raflara her zamanki gibi alfabe dizisine gre yerletirilmilerdi, kara, esmer srtlaryla, etiketleriyle yerli yerlerindeydiler. GK'fe 7.996 (Genel kitaplar Fransz edebiyat) GK db (Genel kitaplar Doal bilimler) Ama... nasl syleyim? Genellikle bu gl ve bodur kitaplar, sobayla, yeil lambalar ve byk pencerelerle, merdivenlerle birlikte gelecei snrlarlar. Bu duvarlar arasnda kalnd srece, ne olacaksa sobann ya solunda, ya sanda olacak. Saint-Denis bile, kellesi koltuunda, buraya girse sobann sandan geip Fransz edebiyatyla ilgili eserlerin bulunduu raflarn ve okutman masasnn arasndan yrmek zorunda kalr. Aya yere demeyip de yirmi santim yksekten usa kanl boynu tam nc kitap raf dzeyine gelir. Bylece, bu nesneler en azndan olasln snrn belirtmektedir.

Ama bugn hibir eyi belirledikleri yoktu: var olup olmadklar bile belli deildi, bir andan baka bir ana geerken byk glk ekiyorlard. Okuduum kitab iyice sktm: ama en gl duygularm bile krelmiti. Hibir eyde gerek havas yoktu; kendimi; birden yok oluvere-cek karton bir demeyle evrilmi duyuyordum. Dnya soluunu tutmu, bzlp dertop olmu, geen gn Bay Achille'in bekledii gibi kendi bunalmn, kendi Bulantsn bekliyordu. Kalktm. Bu clzlam nesneler ortasnda duram-yordum artk. Pencereden Impetraz'm kellesine bir gz atacaktm. Mrldanyordum: herey olabilir, herey gelebilir baa. Elbette ki insanlarn uydurduu trden korkun eyler deil; rnein Impetraz gbek atp oynayacak deil: o zaman i deiirdi. 127 Bir saat, bir dakka iinde belki de yklp gidecek olan h oturmam varlklara korkuyla baktm: doru; burdaydm, kimi hayvan trlerinin deimeyen biimlerini, kimi ; aerji niceliinin evrende kerte kerte biriktiini ince-leyr.n, anlatan bilgi dolu bu kitaplar arasmdaydm; bur-d~y "im, camlar belirli llerde yanstan bir pencerenin nnde ayaktaydm. Ne kadar zayf engeller. Dnya gi.":~ gotike biraz daha kendine benziyorsa, sanrm bu--Lir. nedenini tembellikte aramak gerekir. Bugn deie-eini gibi bir hali vard dnyann. O zaman da herey, her ey olabilirdi. Yitirecek zamanm yok: bu tedirginlik Mably kahve-smdeki olayla balad. O halde hemen oraya dnmem, Bay Fr ~ 'Hielle'in hayatta olduunu grmem, ne bileyim, sakaln n, eline dokunmam gerekiyor. Belki o zaman kurtulura; bu tedirginlikten. Alelacele pardesm srtma alp, sokaa frladm. F ;_; -\tan geerken pelerinli adamcazn ayn yerde oturduunu grdm; souktan donmu iki kulann arasnda l;c v.oca bir yz vard. Mably kahvesinin klar grnyordu uzaktan uzar bu kez on iki lambas da yanyor olmalyd. Admlarn! mklatrdm: bir an nce bitirmek gerekiyordu bu ii. : byk camdan baktm ieri; kimseler yoktu kahvede Ne kasadar kz, ne de garson ne de Bay Fasquelle vareri girmek iin byk bir aba gstermem gerekti; of; madm. Bardm: Garson! Kimseler cevap vermedi ?Iasada bo bir fincan, fincann tabanda da tek bir r~' T-1 var. Kimse yok mu orda?> Bir palto aslyd askda. Masanm zerinde, kara bir kutu iinde dergiler duruyordu. Soluumu tutup kck bir grlt var m diye baktm. Patronun merdiveninden usul bir trd duyuldu. Dardan vapur ddkleri geliyordu. Gzlerim merdivende geri geri yryerek ktm. Biliyorum: leden sonra saat ikide Mably kahvesinde pek mteri bulunmaz. Bay Fasquelle gribe tutulmu, garsonu al-verie gndermi olmal belki de doktor armaya gitmitir garson. Doru, doru ama, Bay Fas-quelle'i grmem gerekmiti Tournebride sokann giriinde geriye dndm, klar yanan ssz kahveye tiksinerek baktm. Birinci katn pencereleri rtkt. Tam bir bozguna uradm. Nereye gittiimi bile bilfmiyordum. Rhtm boyunca kotum, Beauvoisis mahallesinin ssz sokaklarna daldm. Evler zgn gzlerle kama bakyorlard. Skntl bir yrekle boyuna tekrarlayp duruyordum: nereye gitmeliydim? Nereye gitmeliydim? Her ey olabilirdi. Zaman zaman kt kt arpan bir yrekle yarm arklar yapyordum: srtma da ne oluyordu yani? Belki de olanlar ardmda oluyordu. Birden geriye dnse miydim? O zaman da i iten gemi olurdu. Nesneleri gzetlediim srece birey kmayacakt ortaya. Kaldrmlara, evlere gaz lambalarna, her eye bakmaya alyordum elimden geldiince. Deiimlerinin ortasnda durdurmak, artmak iin onlar, gzlerim hzla stlerinde geziyordu. Pek doal bir grnmleri yoktu, ama ben kendimi zorluyordum; kendi kendime: bu gaz lambasdr, bu bir emedir diyor, baklarmn gcyle onlar gnlk grntlerine indirgemeye alyordum. Ka kez kahvelere ^rasladm yolumun zerinde: Cafe des Bretons, Bar de la Marine gibi. Duruyor, pembe tl perdelerinin nnde gir-sem mi girmesem mi diye dnp bir karar veremiyor 128 129 F:9 dum. Belki de bu kapal kutular daha bir koruyucuydu, dnk dnyamzn unutulmu, terkedilmi bir blmn ieriyorlard. N'olursa olsun kapy itip ieri girmek gerekiyordu. Oysa cesaret edemiyordum; yeniden yola koyuldum. zellikle evlerin kaplar korkutuyordu beni. Kendi kendilerine almalarndan korkuyordum. Yolun ortasndan yrmeye baladm bu yzden. Kendimi birdenbire Bassin du Nord rhtmnda buldum. Balk kayklar ve kk yatlar vard. Ayam taa gmlm bir halkann stne koydum. Buras evlerden, kaplardan uzakt, bir sre dinlenebilirdim. Kara lekelerle kapl durgun suyun stnde kara bir mantar dalgalanyordu. Ya suyun altnda? Suyun altnda da bireyler olacan hi dnmedin mi? Bir hayvan? Yar yarya amura gmlm bir kabuk? On iki ift hayvan aya ar ar suyun dip amurunu eeliyorlar. Hayvan zaman zaman kalkyor biraz. Suyun dibinde bir kmlt, zayfa bir dalgalanma var m diye yaklatm. Mantar kara lekeler arasnda kmldanmadan duruyordu. O anda sesler iittim. Tam zamanyd. ark edip komaya baladm.

Castiglione sokanda konumakta olan iki adama yetitim. Ayak seslerimi duyunca ikisi birden titreye titreye dndler. Tell gzlerle nce bana, baka birileri de var m diye sonra arkama baktlar. Demek ki onlar da benim gibiydi, onlar da korkuyordu? Tam yanlarndan geerken baktk. Az kalsn konuacaktk birbirimizle. Ama baklarda birden gvensizlik belirdi: bylesi bir gnde kimle olsa konumaz insan. 130 Kendimi Boulibet sokanda buldum birden soluk solua. Ne yapalm, i iten gemiti bir kez: iyisi Kitapla dnmek, bir roman alp okumaya almakt. Parkn parmakl boyunca yrrken yine pelerinli adamcaz grdm. Hl ayn yerde, hl bu ssz parkta oturuyordu, bu kez burnu da kulaklar gibi kpkrmz kesilmi, havuca dnmt. Parmaklkl kapy ap ieri girmek geldi iimden, ama adamn yzndeki anlam grnce yerimde kalakaldm: gzleri baygnd. Yz yar srtkan, aptal ve yumuakt... Dimdik ve deli gzlerle durmadan karsndaki bir-eye bakyordu, nedir diye merakla bir yarm dn yaptm. Karsnda, on yalarnda kk bir kz vard, bir aya havada, az yar ak, earbn ekitire ekitire, sivri yzn uzatm adam seyrediyordu. Adam gzel bir fkra anlatmaya hazrlanan biri gibi. kendi kendine glmseyip duruyordu. Birdenbire, elleri, ayaklarna dek inen pelerininin cebinde, kalkt, iki adm att, gzleri beliriverdi. Decek sandm. Ama oral deildi* glmsyordu hl. Ossaat anladm: pelerininin altndan... engel olmak istedim. Bir ksrmem, ya da kapy itivermem yeterdi. Ne varki, kk kzn yzndeki garip anlatm beni de bylemiti. Yz izgileri korkudan gerilmiti. Kimbilir nasl atyordu* yrei. Fareye benzeyen enesinde ise gl ve kt bir eyler okunuyordu. Meraktan beklemiyordu kz, gvenli bir bekleyiti onunkisi. Gsz duydum kendimi birden: ben dardaydm, parkn kiysmdaydm, onlarn hznl oyunlarnn dndaydm, onlar yle miydi? Arzularnn karanlk gcyle iyice perinlemilerdi birbirlerine, ikisi iyi bir ift olmulard. Soluumu tuttum, 131 adam pelerininin nn anca kzn okbilmi yznn ne kt alacam merakla beklemeye baladm. Ama birdenbire kk kz ban silkeleyip komaya balad. Pelerinli adam beni grmt, bu yzden durmutu. Bir saniye kadar duraksad, sonra ks ks yrd. Pelerininin etekleri kalasna vuruyordu. Parkn kapsn ittim, arkasndan yetiip bardm: Hey baksana biraz! Titremeye balad. Yanndan geerken nazike ekledim: Dikkat et de bana ta yamasn. Okuma salonuna girdim, masann birinin stnde duran Parraa Manastm'n aldm elime. Stendhal'in aydnlk talyasmda bir barnak bulmaya, kendimi kitaba vermeye altm. yle bir an kendimi unutup dalyor, derken, boazn temizleyip duran kardaki ihtiyar, iskemlesine kay-klp d kuran delikanlyla yeniden bu can skc gnn tuzana dyordum. Saatler akp gidiyordu, cameknlar kararmt. Odasnda, Kitapla gelen son kitaplar damgalayan Korsikaly saymazsak drt kiiydik ierde. Biri u kk ihtiyar, biri kumral delikanl, teki niversite bitirme snavlarna hazrlanan gen bir kadn, bir de ben. Zaman zaman iimizden biri bam kaldryor, korkar gibi hzl ve kaamak gzlerle bakyordu bizlere. Baktm, bir an, ufak-tefek ihtiyar glmeye balad: gen kadn tepeden trnaa titriyordu. Okuduu kitabn adn yle, tersinden, bir skmeye altm: hayret, kvanl bir kitapt bu. Saat yediye on var. Kitapln saat yedide kapand alkma geldi birden. Bir kez daha kente mi boalacaktm. N'eyliyecektim? N'idecektim? Nereye gidecektim? Romann bitirdi ihtiyar. Ama kmldad yoktu. D 132 zenli, kuru darbelerle parmaklarn masaya vuruyordu. Korsikal : Kitaplk kapanacak beyler, dedi. Delikanl hemen ban kaldrd, yle bir gz att bana. Kadn, Korsikalya dnd nce, sonra kitabna eildi yeniden, okumaya dalm gibi bir hali vard. Korsikal be dakka sonra tekrarlad: Kapatyoruz, htiyar, dalgn, ban sallad. Kadn kitabn itekledi ama yerinden de kalkmad. Korsikal duraksad, sonra kararsz bir ka adm att, derken bir elektrik dmesini evirdi. Okuma blmnde-Ji klar snd. Yalnz ortadaki lamba yank kald. htiyar usul bir sesle sordu: Gitsek mi dersin? Delikanl istemeye istemeye usulca kalkt. Paltosunu en ar ve en son giyen de o oldu. Kadna gelince, ben karken, elini kitabn kapana koymu hl oturuyordu. Aada, giri kaps, azn geceye kar am bak-Tip duruyordu. Delikanl nden yryordu. Dnd, usul usul merdivenleri indi, aral geti; eikte bir ara durduktan sonra karanla atlp gzden kayboldu.

Merdivenin son basamana gelince bam kaldrdm. Ksa bir sre sonra ufak-tefek ihtiyar da yamurluunun dmelerini ilikleyerek salonu terketti. O ilk basama indiinde ben gzlerimi kapatp oktan karanla dalmtm. Kk serin bir okay duydum yreimde. Biri slk alyordu uzakta. Gzkapaklarm kaldrdm: yamur yayordu. Tatl ve sessiz bir yamurdu bu. Alan yine o drt fener direiyle yumuak aydmlma brnmt. Yamurun altnda bir tara alan. Delikanl geni admlar atarak 133 uzaklayordu; slk alan oydu. Durumu bilmeyen teki iki kiiye artk korkmadan kabileceklerini, havann tehlikesinin getiini barmak geldi iimden. Ufak-tefek yal ihtiyar eikte belirdi. Sklm bir tavrla yanaklarn kad sonra yaygn bir azla glmseyip emsiyesini at. CUMARTES SABAHI Gnn gzel geeceini mutulayan usul bir sis ve sevimli bir gne var. Mably kahvesinde kahvalt ettim. Kasadar kadn Bayan Florent tatl tatl glmsedi. Oturduum yerden bardm: Bay Fasquelle rahatsz mdr? Evet baym; ar bir gribe tutuldu: birka gn yatandan kamaz. Bu sabah Dunkerque'den kz geldi. Babasna bakmak iin buraya yerleiyor. Mektubunu aldm gnden bu yana, ilk kez zden olarak, yreimde Anny'yi yeniden greceim iin mutluluk duydum. Alt yldan bu yana ne yapt ola? Birbirimizi yeniden grnce sklacak myz acep? Sklmann, rahatszlk duymann ne olduunu bilmez Anny. Sanki dn birbirimizden ayrlmz gibi karlayacak beni. Yeter ki daha balangta bir budalalk etmeyeyim, skmayaym cann, ilk karlatmzda elini skmamam gerektiini unutmamalym, Anny hi sevmez byle eyi. Ka gn beraber kalacaz? Belki onu da alp Bou-ville'e getiririm. Bu kentte bir ka saat yaamas, Printania otelinde bir gece kalmas yeter. Sonra her ey deiir;. korkum dalabilir. 134 leden sonra Geen yl, Bouville Mzesi'ne ilk geliinde Oliver Ble-vigne'in portresi hayli etkilemiti beni. Oran hatas yznden mi? Boyutlar yznden mi, neden anlayamamtm, ama bir eyler vard bu resimde beni rahatsz eden: bu millet vekilinin resme iyice oturmu bir hali yoktu. O gnden sonra bu resmi yeniden grmek iin bir ka kez geldim. Ama baktka daha bir rahatsz ediyordu beni. Roma dln kazanm, alt kez madalya alm Bordurin gibi bir ressamn izgilerinin hatal olabileceini kabul edemiyordum bir trl. Derken bugn leden sonra, sahibi sava srasnda byk bir ihanetten hapse atlan bir antaj dergisinin, Satirique BouviIIois'nin eski bir koleksiyonunu kurcalarken gerei grr gibi oldum. Hemen Kitaplktan ayrlp Mze'ye gittim. Mzenin lo araln hzla getim. Ak ve kara zemin talarnda grltszce ilerliyordu ayaklarm. evremde kollarn bkp durmu aldan bir ordu vard. Geerken, iki byk blmeye yerletirilmi krk vazolar, tabaklar, bir altln stnde mavi ve sar renkte bir yar tanr heykeli grdm. Bu salon seramik ve kk sanatlara ayrlm Bernard - Palissy salonuydu. Seramikten pek holanmyorum. Bir bay ve karalar giyinmi bir bayan bu piirilmi nesnelere ha'yran hayran bakyorlard. Byk salonun yani Bordurin Renaudas salonunun giriine, grmediim byk bir resim asmlard. phesiz ok yaknda konmu bu resim. Tablonun ad Bekrn lm, altndaki imza Richard Severand. Bir devlet armaanyd bu. -135 1 Bekr yar beline dek plakt, gvdesi ller gibi yeile alyordu, dzeltilmemi bir karyolann stne ylmt. Darmadank araflar ve rtler adamn uzun zaman can ekitiini gsteriyordu. Bay Fasquelle'i dnp glmsedim. Ama o imdi yalnz deildi, kz vard banda dnen. Evet, resimde bir de hizmeti grnyordu, bekra ayn zamanda karlk eden, yznden ktlk akan bir hizmeti. Bir dolabn ekmecesini am, gm liralar sayyordu. Odann ak kapsndan, karanlkta bekleyen kasketli bir adam grlyordu. Sigaras alt dudana yapm bekliyordu. Duvarn dibinde bir kedi, kaytsz, st yalyordu. Yalnz kendisi iin yaamt bu adam. Hayattaki tutumunun cezas olarak kimseler gelmemiti gzlerini kapamaya. Son bir uyaryd bu resim bana: henz zaman vard nmde, arkedip dnebilirdim. Ama biraz ilerlesem neler greceimi biliyorum: gireceim byk salonda, yz elliden ok resim aslmt duvarlara; ailelerini ve Yetimevini gen yata lp terkeden birka delikanl hesaba katlmazsa, resimlerde grlen insanlardan hibiri bekr, hibiri ocuksuz, lmemiti, hibiri en son dinsel trenden yoksun lmemiti. Dier gnlerde olduu gibi o gn de bu adamlar, lmsz yaamdan hak ettikleri paylarn istemek iin, kayar gibi, usulca lme akmlard. nk onlarn da her eye haklar vard : yaamaya, almaya, zengin olmaya, buyruklar vermeye, saygya, ksaca lmszle haklar vard.

Bir an kendimi toparlayp ieri girdim. Bir pencerenin yannda mze bekilerinden biri uyuyordu. Camlardan szlen kumral bir k resimleri glgeliyordu. Ben girince rkp kaan kediyi saymazsanz dikdrtgen biimindeki bu byk salonda tek canl varlk yoktu. Yoktu ama s 136 tmde yz elli ift gz birden duruyordu. Bouville'in, 1875 -1910 yllan arasnda yaanug tm sekinleri burdayd. Kadnyla, erkeiyle, Renaudas'nm, Bordurin'in fralarndan beze dklmlerdi. Sainte - cecile - de - la - Mer'i erkekler yapmlard. 1882'de, btn iyi niyetli kentlileri gl bir birlik halinde toplamak, ulusal kalknmada i birlii salamak, kargaa karmak isteyen partileri baarszla uratmak iin... Bouville Gemi Donatclar ve Esnaflar Birlii'ni kurmulard. Bouville'i nemli bir kmr ve odun boaltma liman yapmlard. Rhtmlarn uzatlmas, geniletilmesi onlarn almalarnn rnyd. Limana gerekli genilii onlar kazandrmlar, srekli temizlemelerle 10 metre 70 santim de derinlikten kazanmlard. 1869'da 5.000 ton olan balklk gemileri, yirmi yl iinde, onlar sayesinde 18.000 tonluk bir gce erimilerdi. i snfnn en iyi temsilcilerinin ykselmesini kolaylatrmak iin hibir fedakrlktan kanmamlar, kendi abalaryla ve onlarn yksek koruyuculuklar altnda geliip yaylan eitli teknik ve mesleksel retim merkezleri kurmulard. 1898 ylndaki nl liman iileri grevini bozguna uratp 1914'de ocuklarn yurt uruna adamlard. Yardm sevenler derneklerinin, ocuk yuvalarnn, liklerin ou, bu mcadeleci insanlarn erefli kanlarnn rndr. Ama onlar her eyden nce iyi bir e, iyi bir anne olarak kaldlar!, Grbz, gzel ocuklar yetitirip onlara grevlerini; haklarn, dini ve Fransay yaratan geleneklere sayg gstermeyi rettiler. Bu portrelerin rengi hep koyu kahverengiye alyordu. Ciddiyet kaygsyla ak renkler srgn edilmilerdi. Genellikle yallarn resimlerini yapmaktan holanan Re 137 naudas'nin resimlerinde aarm salar ve favoriler kara renkler stne oturuyordu. Hele de el izmekte stne yoktu bu ressamn. Bordurin'e gelince; eller ve salar konusunda pek titiz deildi ama takma yakalar ak mermerler gibi l l yanyordu. Hava ok scakt, Mze bekisi hafiften horluyordu. yle bir gz gezdirdim duvarlara: eller grdm, gzler grdm; bazan surda, bazan orda, bir k lekesi bir yz kemiriyordu. Tam Oliver Blevigne'in ba resmine yneleceim srada bir ey durdurdu beni: tccar Pacome'un duvardan gzleri dyordu stme. Ayaktayd, ban hafife arkaya atmt. Bir elinde ve kuruni pantolonunun hizasnda, bir silindir apka ve eldivenler vard. Hayranlk duymaktan kendimi alama-tim: hibir basitlik, eletirilecek hi bir yan yoktu adamda: ayaklar kk, parmaklar ince, omuzlar savalarn omuzlan gibi geniti. Biraz gsterie kaan gizli bir incelikti bu. Durgun, ar bir yz sunuyordu kibarca, konuklara; dudaklarnn stnde bile ince bir glck dalgalanyordu. Ne var ki kuruni gzlerinde glck yoktu. Elli yalarnda kadard ama otuzundaym gibi gen ve taze grnyordu. Gzeldi. Eksildiini aramaktan ben vaz gemitim ama o bir trl brakmyordu beni. Deimeyen, durgun bir yarg kudm gzlerinde. Bizi ayran eyi o zaman anladm: benim hakknda dndklerim ona ulamyordu; benimkisi tam romanlarda yaplan ruhsal zmlemeydi. Ama onunki, onun deer yargs kl gibi iime iliyor, neden var olduumu sormaya kalkyordu. Haklyd da, her zaman ben de kendi kendime dnmtm bunu: var olmaya hakkm yoktu. Bir raslant eseri gelmitim dnyaya, varlm bir tan, bir 138 bitkinin, bir mikrobun varlndan farkszd. Yaantm hemen her alanda kk mutluluklarla geiyordu. Bazan garip belirtiler koyuyordu nme bu yaant; bazan anlamsz mrltlardan baka hibir ey duymuyordum. Ama bugn hayatta olmayan, bu kusursuz gzel adama, Ulusal Savunma'dan Pacome'un olu Jean Pcome'a gelince i deiiyordu: yrek vurular, organlarndan kan sar sesler anlk, yaln kk haklar biiminde ulayordu kendi kulaklarna. Altm yl boyunca durmadan kendi yaama hakkn kullanmt. Bu gzel kuruni gzlerde en kk bir phe eseri yoktu. Ve pcome hibir zaman yanlmamt. Her zaman devini yapmt, her devini yapmt, evlenmi, baba olmu, ocuk yapm, nder olmutu. Hibir zayflk gstermeden haklarn da aramt: ocuksan, salam bir ailede iyi yetitirilmek, lekesiz bir ad srdrmek, mutlu, rahat bir i tutmak hakkmdr; kocaysan, karn sana iyi bakmak, sevgi gstermek zorundadr; babay-san sayg grmelisin; ndersen herkes gk demeden buyruklarna sayg gstermek zorundadr. nk hak, devin baka bir grnmdr. Pacome'un olaanst baars (Pcome'lar bugn Bouviile'in en zengin ailesidir) kendisini hibir zaman artmad. Hibir zaman ben mutlu bir insanm demedi, bir eyden zevk ald zaman da, mutlaka dinleniyorum, deyip gemitir. Bylece zevk bile haklar kervanna katlp satakan hiliini yitiriyordu. Solunda, maviye alan kr salarnn stnde, duvara dizilmi raf-lardaki kitaplar ekti dikkatimi. Ciltleri ok gzeldi; kukusuz eski eserlerdi bunlar. Ve mutlaka akamlar, yatmadan nce okuyordu Pcome. Yal Montaigne inden birka sayfa, ya da ltince, Horace'n bir iirini okuyordu. Bazan da bilgisi olsun diye ada bir eseri alyordu her-

139 halde eline. Barrees ve Bourget'yi de byle tanmtr. Bir sre sonra, mutlaka, kitab yerine koyuyor, glmsyor, o gzel canlln kaybeden baklar hemen hemen d gren bir insanm baklarna dnyordu. Ve kendi kendine: nsann grevini yapmas basit olduu kadar ne de g bir eymi, diyordu. Bunun dnda hibir zaman dnmemitir kendisi: nk bir bakand. Mzenin duvarlarnda baka bakanlar da vard: hatt bu duvarlarda yalnzca bakanlar vard. Koltuunda oturan bu bakr al iri - yar ihtiyar bir bakand. Ak yelei kr salarna ne gzel uyuyordu (Bu resimlerde er-demsel eitim bata geliyor ve yzde yz geree uygun luk aranyordu, te yandan, sanat abas da yer almt). Uzun ince elini kk bir ocuun bana koymutu. Dizlerinin stnde bir rt, rtnn stnde ak bir kitap vard. Ama baklar uzaklarda geziniyordu. Genlerin gremedii her eyi gryordu. Resmin altndaki yaldzl tahtaya adn yazmlard: ya Pcome'dur, ya Parrotin'dir, ya da Chaigneau'dur ad. Yaklap adna bakmak gelmedi aklma. O yaknlar iin, bu ocuk iin, hatt kendisi iin, yalnzca bir Byk Baba'yd. Torununa, gelecek gnlerdeki grevlerini retmesi gerektiine o an karar verseydi, kendinden nc kii gibi sz etmeye balard. Haydi km, uslu olacana, gelecek yl iyi alacana sz ver bakaym dedene. Gelecek yl belki de buralarda olmayacak artk deden. Yaantsnn son gnlerinde o balayc iyiliini, tek tek herkese bltryordu. Beni grseydi ama ben saydamdm onun baklarna ben bile efkat bulurdum baklarnda: bir zamanlar benim de dedelerim olduunu dnrd. Kendisi iin ise hibir ey istemiyordu: bu ya 140 BULANTI ta arzular kalmaz artk. Ne olabilir ki arzusu? O ieri girince biraz yava sesle konuulsun, o geerken glcklerde biraz sevgi ve sayg bulunsun, gelini ara sra, Babamz ei bulunmaz bir insandr; hepimizden ok daha gen, desin, torununun fkesini bana elini koyarak yalnz o dindirebilsin, yanndakiler, Ah bizim btn dertlerimize ancak dedemiz derman olabiliyor, hznmz ancak o dindirebiliyor, diye tatl tatl sylensinler, olu nazik sorunlarla ilgili ylda birka kez ona danmaya gelsin, ksaca kendini huzur iinde, tasasz ve bilge duysun yeterdi. htiyar bayn elleri torununun bana ancak olann bklm bklm salarna dokunacak kadar deiyordu: torununu kutsar gibiydi. Neler dnyordu acaba o an? Ona her ey stne sz sylemek, hem de son sz sylemek hakkn veren erefli gemiini mutlaka. Geen gn dncemi yeteriyle telere uzatamamtm: Tecrbe kiinin kendisini lme kar savunmasndan ok daha baka bir eydi; tecrbe bir savunma deil bir hakti: yallarn kazand bir hak. Kocaman klcyla tavana aslm bulunan general Au-bry de bir bakand. Impetraz'in dostu, yksek eitim grm Bakan Hebert de yle. Yz uzun ve izdmlyd. Dudann altnda ince bir sakal'm noktalad usuz bucaksz bir enesi vard. Bir ayrm belirtmek, hafif bir ge-yirti koyverircesine ana bir sorunda kar fikir ileri srmekle keyifleniyornucasna enesini biraz ne uzatmt. Elinde bir kalem, gzleri dler evrenine dalp gitmi, hay allah, o bile dinleniyordu, hem de iir yazarak.. Ya askerler, Tam ortasmdaydm salonun, btn bu ciddi baklarn tam nian tahtasydm. Onlar gibi ne bir dede, ne bir baba, ne de kocaydm ben. Oy kullanmyor141 m dum, yle byle vergi dyordum: ne bir vergi ykmlsnn, ne bir semenin sahip olduu haklara sahip olmakla bbrlenebilirdim. Yirmi yl buyruk dinlemenin memurlara salad saygdeer yurttalk hakkyle bile ne-mezdim, varlm ciddi ciddi beni artmaya balyordu. Ben yalnzca bir grnt deil miydim yani? Bak hele, asker asl benim! dedim birden kendi kendime. Yalanm yok, bu szm gldrd beni. Ellilik, bir tombul, yrekten, kibar bir glck gnderdi bana. Ranaudas akla resmetmi adam, ama o kk etli ve oyuk kulaklar, hele de o uzun, sinirli elleri, ince parmaklaryla o gerek bilge elleri, sanat elleri resmederken fray daha yumuak vurmu olmalyd. Yz yabanc geldi bana. Kimbilir ka kez nnden getiim halde dikkat etmemitim. Yaklap adn okudum: 1849 Bo-uville doumlu Remy Parrotin, Paris Tp Fakltesi retim grevlisi. Parrotin: doktor Wakefield szetmiti bana ondan: Hayatmda tek bir kez byk bir insan tandm, o da Remy Parrotin'dir. 1904 yl k aylarnda onun verdii dersleri izledim (ebelik konusunu incelemek iin Paris'te iki yl kaldm biliyorsunuz) Bakan'm ne olduunu onu tanynca anladm. Yemin ederim bakanlk kannda vard adamn. Elektrik gibi arpyordu, bylyordu insan, istese dnyann br ucuna dek ardndan giderdik. Btn bunlara ramen efendiydi de: Byk bir serveti vard ve bu servetinin hatr saylr bir blmn yoksul rencilere harcyordu, yardm ediyordu onlara. Bu bilim prensi bylece, kendisinden daha ilk sz ediliinde gl duygular uyandrmt bende. imdiyse nn-deydim, bana glmsyordu. Glcnde byk bir zek, byk bir uygarlk saklyd! Byk deri bir koltua 142

rahata brakmt yal gvdesini. Bu alak gnll bilgine bakar bakmaz bir rahatlk duyuyordu insan. Baklarndaki derin anlam sezemeyenler adamcazn teki deyip geebilirler bile. Neden sevilen, saylan bir insan olduunu anlamak iin fazla dnmeye gerek bile yoktu: sevilen bir insand, nk her eyi anlyordu; her ey sorulabilir, her ey sylenebilirdi ona. Ksaca Kenan'a benziyordu, Renan'dan daha da sekindi, yle konuanlardand : Sosyalistler mi? Ben onlardan daha da tedeyim! Bu tehlikeli yolda onu izlemeye kalkarsanz, titreye titreye, aileyi, yurdu, mlkiyet hakkn, en kutsal deerleri ter-ketmeniz gerekiyordu. Burjuva sekinlerinin ynetim hakk konusunda bile pheye dlyordu. Bir adm daha atnca bakyordun ki, birden, her ey o eski salam nedenler stne yeniden ve en iyi biimde oturtulmu. Ardna dnnce sosyalistlerin, uzaktan uzaa, minnack, mendillerini sallayp, Bizi de bekleyin, diye bardklarm gryordun. Wakefield'den duymutum. retmen glmseyerek ruhlar dourtmay severim dermi.. evresine hep genleri toplarm, kendi de gen kalm bu yzden: en iyi ailelerin tp renimi yapan ocuklarn sk sk arrm evine. Wakefield de bir ok kez yemek yemi evlerinde. Yemekten sonra sigara imek iin salona geiliyormu. Sigaraya yeni yeni almaya balayan bu toy delikanllar Hoca byk adam yerine koyup sigara tutuyormu onlara. Bir divann zerine uzanp, gzleri yar kapal, yresi bilgiye a renci kalabalyla evrili, uzun uzun konuuyor, anlarn ve fkralar anlatyor, bunlardan derin ve vurucu bir erdem dersi kanyormu. Ve bu iyi yetimi delikanllar arasnda biraz dikkafallk eden biriyle karlarca, Parrotin, zellikle onunla ilgilenir, delikanly konu143 turur, sylediklerini dikkatle dinler, ona stnde dnmesi iin baz fikirler ve konular verirmi. Derken yle bir an gelirmi ki delikanl tad yce fikirlerin arl altnda ezilir, ailesinin anlayszlna fkelenir, herkesten ayr ve yapayalnz dnmekten yorulur. Hocasndan kendisini yalnz kabul etmesini ister, ve skla skla, kekeleye kekeleye en zden dncelerini, kzgnlklarn, umutlarn dkermi, Parrotin delikanly barna basp: ok iyi anlyorum sizi, ilk gnden anlamaya balamtm zaten, der, sohbete dalarlarm. Parrotin daha da telere gidermi, yle telere gidermi ki, delikanl glkle izleyebilir-mi onu. Bu trden bir ka sylevi sonunda dik bal delikanlda dzelme grlr, kendi kendini daha iyi anlamaya balar, onu ailesine, evresine balayan gl balar renir, sekin insann toplumdaki o canm sorumluluunu sonunda kavrar, ksacas, Parrotin'i, bylenmi gibi adm adm izleyen sry yitirmi kuzu, daha bir aydnlanm ve hatalarn anlam olarak, pimanlklar iinde Al'na dnermi. Ve yle bitirirdi szn Wakefield: Benim iyiletirdiim bedenler onun ifa sunduu ruhlar yannda hi kalr. Remy Parrotin nazik nazik glmsyordu bana. Kararsz grnyordu, durumumu anlamaya, usul usul durumumu deitirip beni de ala gndermeye alyordu mutlaka. Ne var ki ben korkmuyordum ondan: kuzu deildim nk. Krksz durgun gzel ahuna, kk gbeine,, dizine koyduu eline bakyordum. Glcn ona geri verip nnden ayrldm. S.A.B.'nin bakan olan kardei Jean Parrotin iki ellerini st ktlarla dolu bir masann kylarna dayamt; btn duruu ve tavryla konuklara oturumun sona erdiini anlatyordu. Olaanst bak; soyut gibiydi ve saf 144 BULANTI hukuk parlyordu. Prltl gzleri tm yzn yiyip bitiriyordu. Bu parltnn altnda, gizemli bir biimde kapanm iki ince dudak grdm. Ne garip, Remy Parrotin'e benziyor, dedim kendi kendime. Ve Byk Hoca'ya dndm: bu benzeyiin nda onu incelerken, tatl yznde birdenbire orak, zgn bir anlatmn, bir aile tavrnn beliriver-diini grdm. Yeniden Jean Parrotin'in nne geldim. /1 Bu adamda bir dncenin yalnl vard. Ve ondan geriye artk kemik yn, l etler ve Saf Hukuk kalmt. Gerek mal da budur diye dndm. Hukuk bir kere kuatmasn insan, tam bir cin arpma dner, duayla da karamazsn bu cini; Jean Parrotin btn yaamn Hukuk'-unu dnmeye adamt: var m, yok mu hukuk, baka hibir ey dnlmyordu. Nasl ben bir mzeyi her geziimde hafif bir baars duyuyorsam, o da mutlaka lm deinde bakalar tarafndan baklma hakknn buruk acsn duymutur akaklarnda. Onu fazlaca dndrmek, baz ho olmayan gereklere, rnein lmne, bakasnn aclarna dikkatini ekmek mutlaka gerekne-miti. phesiz lm deinde, Socrates'dan beri birka byk sz sylemenin gelenek haline geldii o son saat'de, o da amcalarmdan birinin, on iki gece banda uykusuz nbet tutan krsna syledii: sana teekkr etmiyorum Therese, nk sen yalnzca grevini yaptn, gibi szlerden birini, sylemitir. Bir insan byle bir noktaya gelmise nnde apka karmak gerekir. aknlkla bakman gzleri bugnlk bu kadar yeter, artk dinlenebilirsin diyordu sanki bana. Ama dinlemedim szn, dpedz kabalk ettim. Escurial kitaplnda II. Philippe'in bir resmi var. Resme tam kardan baklnca II. Philippe'in yznn sa yannda bir parlaklk grrs 145 F : 10 ti U U A N i. J.

nz, ama bir sre sonra bu parlaklk kaybolup yerini kl rengi bir tortu alr: beni asl bu tortu ilgilendirirdi. Parrotin'in resimdeki grnmnde de gzel bir direni gze arpyor, ama birdenbire birleimdeki k kararp tablo donuklaverdi. Ne kalyordu geride? Kr gzler, l bir ylana benzeyen ince bir az ve yanaklar. Solgun ve yuvarlak ocuk yanaklar: resim bezinin stne yaylmlard. S.A.B.'nin memurlar asla ikillenmemilerdir bu yanaklardan: nk hibir zaman Parrotin'in brosunda uzun sre kalamyorlard. eri girdiklerinde onun duvar gibi kat, korkun baklaryla karlayorlard. Yumuak, ak yanaklar bu korkun bakn ardna saklanmlard. Kars ka yl sonra farkna varmt acep bunun?* ki yl sonra m? Yoksa be yl sonra m? yle bir sahne geliyor aklma. Bir gn, yan yana yatarlarken, bir ay usul usul okuyor kocasnn burnunu. Ya da kocas yatakta deil de, scak bir odada, bir koltua gmlm gerine gerine yediklerini sindiriyor. Gzleri yar kapal, enesine gne dm. Kars kocasnn bu halinden yararlanp yzne bakma cesareti buluyor kendinde: bay Parrotin kendini salm; bedeni; ikin, salyal, hayaszca koymu kendini. Mutlaka o gnden sonra da kars Bayan Parrotin kocasnn dizginlerini eline almtr. Bir ka adm gerileyip btn bu byk kiilerin hepsini yle tek tek bir daha gzden geirdim: Pcome'u, bakan Hebert'i, Parrotin kardeleri, general Aubry'yi. Hepsinin banda da silindir apka vard; pazar gn yolda, dnde Sainte Cecile'i gren, belediye bakannn kars Bayan Gratien'e raslamlard. Kadn gnmzde hikmeti kaybolmu cakal tavrlarla selmlamlard. Resimleri ok iyi yaplmt; ne var ki ressamn fras erkek yzlerinde raslanan o gizemli gszl yan_ 146 stamyordu. En zavall yzler bile fayans gibi dmdzd: bu yzlerde, aalar ve hayvanlar, topran ya da suyun dncesiyle bo yere bir yaknlk aradm. Yaamlar boyunca byle zorunluk duymamlard demek. Ama gelecek kuaklara hazrlanrken, btn Bouville'de denizin ve tarlalarn dzeltilmesi iin yaptklar almalarn, deniz dibi taraklamasn, kuyu amalarn, sulamalar usturupla yzlerine yerletirsinler diye nl ressamlarn eline brakmlard kendilerini. Bylece Renaudas ve Bordurin'in yardmlaryla, ierden ve dardan tm Doay buyruklarnn altna almlard. Bu karanlk resimlerde grdm, insann insan tarafndan yeniden dnl, insann insan tarafndan, o tek ve en gzel ssle, nsan ve Yurttalk Haklar demetiyle kazanlmasyd. Hibir ard dncem olmakszn insann saltanatna hayranlk duydum. Bir bay ve bir bayan girmiti salona. Kara giysiler giyinmilerdi, bzlp duruyorlard. Eikte durdular birden. Bey apkasn kard hemen. Kadn heyecanla: Ah ne gzel! dedi. Bey hemen kendini toparlayp, saygl bir sesle ekledi : Btn bir yzyl var burda. Bayan onaylad : Evet anneannemin yaad yzyl. Birka adm attlar, Jean Parrotin'in gzlerini buldular stlerinde. Bayann az hayranlktan bir kar akt, bay kendi halinde bir insand. Gururlu birine benzemiyordu, bu yldrc baklara ve ksa sren oturulara yabanc olmasa gerekti. Usulca karsn kolundan tutup ekti: una bak, dedi. Remy Parrotin'in glc alak gnll insanlara 147 I her zaman rahatlk veren bir glckt. Kadn yaklap dikkatle resmin altndaki yazy okumaya balad: 1849, Bouville doumlu Remy Parrotin, Paris Tb Fakltesi retim grevlisi. Resim, Renaudas tarafndan yaplmtr. Kocas : Bilim Akademisi yesi Parrotin'in resmini Enstit yesi Renaudas yapm. Tarih bu. Kadn yle anlamnda ban sallad, sonra Byk Hoca'ya bakt. En gzel yan zeki bir insan hali olmas. Koca gayet sade cevaplad: Bouville'i kuranlar bunlar ite. Kadn duygulu bir sesle : Hepsini bir araya koyduklarna iyi etmiler, dedi. Bu koskoca salonda manevra yapan askerdik o anda. Saygyla ve sessizce glmsemekte olan koca bana kukulu gzlerle bakp glmekten vaz geti. Geriye dndm, Oliver Blevigne'in resminin nnde durdum. Tatl bir kvan doldu iime: doru! haklymm, resim gerekten ok acaipti! Kadn bana doru yaklat. Birden yreklenip kocasna seslendi: Gelsene Gaston! Koca da yaklat. Kars devam etti: Bu adamn adn tayan bir sokak var deil mi: Oliver Blevigne soka. Joaxtebouville'e gelmeden, tam Coteau Vert'e kan kk bir sokak var ya, ite o sokak. Bir an susup devam etti: Tedirgin biriymi galiba, Haklsn, bu tr aksi adamlar hep konuacak birini 148

ararlard her halde. Adam bana doru konuuyordu. Gz ucuyla bana bakp, sesli sesli glyordu. Ama tam Olivier Blevigne'e kendisi benzemi, budala, mzmz, kendini beenmi bir adam halini almt. Olivier Blevigne glmyordu. Kaslm enesini bize doru uzatm, boynundaki knt ne doru frlamt. Bir an kimse konumad. Coku iindeydiler. Kadn: Ne kadar canl bir resim, nerdeyse konuacak, dedi. Koca nazik nazik Olivier Blevigne'in knyesini aklad: Byk bir pamuk tccaryd. Sonra politikaya atlp milletvekili oldu. Sylediklerini ben de biliyordum, rahip Morellet'nin yazd Bouville'li Byk Adamlar szlne bakmtm. unlar yazyordu: Blevigne Olivier - Martial, Bouville'de domu, Bou-ville'de lmtr (1849-1908). Paris'te hukuk renimi yapm, 1872'de yksek renimini bitirmitir. Bir ok Parisli gibi o da Paris Commune' ayaklanmasndan etkilenmi ve yine birok Parisli gibi, Ulusal Meclis'in koruyuculuu altnda Versaie'e snmak zorunda kalmtr. Genlerin elencelerinden baka bir ey dnmedikleri bir yata o btn bir yaamn Dzen'in yeniden kurulmasna adam szn de tutmutu. yle ki: kentimize dner dnmez, Boville'in tannm tccar ve gemi donat-clarn her akam bir araya getiren nl Dzen Birliini kurmutur. ounun aka yollu, buraya girmek nerdeyse jokey kulbne girmekten daha da zor dedii bu birlik 1908'e kadar byk ticaret limanmzn aln yazsn etkilemitir. Olivier Blevigne 1880 ylnda, tccar Charles Pa149 come'un (Bak: Charles Pacome) kk kz Marie - Louise Pacome ile evlendi ve Charles Pacome lnce Pacome -Blevigne ve oullar adl ortakl kurdu. Ksa bir sre sonra da politikaya atlp milletvekilliine adayln koydu. nl sylevlerinden birinde unlar sylyor: lkemiz byk bir hastalk iinde kvranmaktadr: ynetici snf artk toplumu ynetmek istemiyor. Bu sekin ynetici snfn kaltm, eitim ve tecrbeleriyle, hkmet etmek iin yetitirilmi insanlar, gerek istemedikleri, gerek bkp usandklar iin ynetimden kamaya alrlarsa lkemizi kimler ynetecek Beyler? Ka kez sylemiimdir bunu: ynetmek sekinlerin hakk deil balca grevidir. Sizden rica ediyorum Beyler: yetki, sayg ilkesini yeniden kuralm bu lkede! 4 Ekim 1885'de ilk tour'da bu tarihten sonra, lnceye dek de yeniden seilerek milletvekilliini srdrmtr. Gl ve sert bir hatipti, bir ok parlak sylevler verdi. 1898'deki korkun grev srasnda Paristeydi, grev zerine hemen BouviUe'e gelip grevcilere kar koyma hareketini yaratt, grevcilerle uzlamaya, arabuluculuk yapmaya alt. Uzlama konusunda derin bir zekya sahip olan bu arabulucularn abalar Jouxteleouville'in bozgunculuu yznden boa gitti. tesi bilinmektedir: askeri gler olaya el att da ortalk yle yatt. ok gen yata Polytechnique Okulu'na giren ve Olivier Blevigne'in her zaman topluma iyi bir bakan olarak kazandrmak istedii olu Octave'm zamansz lm bu byk adama korkun bir darbe vurmu, olayn etkisinden kurtulamyarak iki yl sonra, ubat 1908'de lmtr. Sylevleri: Manev Gler (1894, tkenmitir) Ceza 150 JBUbAIN XI landrma Grevi (1900. Bu sylevlerin hepsi de Dreyfus davasyla ilgilidir. Tkenmitir.) yeti (1902. Tkenmitir) Son sylevleri ve yakn dostlarna yazd mektuplar lmnden sonra Labor improbus (1910, Plan Yaynevi) ad altnda yaymlanmtr. Resimbilim: Bouville Mzesinde, Bordurin'in yapt ok gzel bir resmi vardr. ok gzel bir resimmi, sevsinler. Olivier Blevigne'in kk kara bir by, Maurice Barres'nin yzn biraz andran zeytin rengi bir yz vardr. Olivier Blevigne ile Maurice Barres mutlaka tanyorlard: her ikisi de milletvekiliydi, nk. Ne var ki Bouville saylav Yurttalar Birlii Bakan gibi gevek bir adam deil, sopa gibi kaskat biri; nerdeyse kutudan frlayan eytan gibi resim bezinden frlayverecekti. Gzleri cin gibiydi: gzbebei kara, gzak krmzya alyordu. Kk etli dudaklarn srm, sa elini gsne bastrmt. Ne kadar canm skmt bu resim! Blevigne bazan ok byk, bazan ok kk grnyordu bana. Ama bugn beni rahatsz eden eyi anlam durumdaym. Gerei, Satirique Bouvilois'nm sayfalarn kartrrken rendim. 6 kasm 1905 says btnyle Blevigne'i anlatyordu. Kapakda yle bir resim vard: Blevigne, kck, Combes babann salarna aslmt. Resmin altnda ise Aslann Biti yazlyd. Birinci sayfadan balayp sonuna kadar hep o anlatlyordu. Boyu bir elli m. Knn yere yaknl, sesinin crtlakl hep alay konusu olurmu. O konuurken ka kez btn Meclis glmekten katlacak duruma gelmi. Ayakkablarnn topuklarna kauuk ekledii sylenirmi. Bay Olivier Blevigne' in tam tersine, kars Bayan Blevigne at gibi bir kary-m. Yazar unu da eklemiti: Kar kocann yarsdr derler, ama onun yars kendinin iki katyd. 151

BULANTI Bir elli boy! Eh, ne yapsmd Bordourin? Kurnazlk etmi, adamn evresine onu kk gstermiyecek nesneler yerletirmi, bir puf, alak bir koltuk, stnde bir ka kitap olan bir masa, kk bir ran masas. Ne var ki yan tablodaki Jean Parrotin'le onu ayn boyda gstermiti, her iki resmin de boyutlar aynyd. Bu yzden tablonun birindeki kk ran masas, hemen hemen teki tablodaki koskoca masa kadar byk grnyor, puf da Parrotin'in omuz hizasna gelmi oluyordu. Gz ister istemez her iki tablo arasnda bir karlatrma yapyordu: beni rahatsz eden de buymu ite. imdi glmek geliyordu iimden: bir metre elli santim! Blevigne'le konumaya kalksaydm ya eilmek zorunda, ya da dizlerimi bkmek zorunda kalacaktm. Burnunu neden byle cokunca havaya diktii artk artmyordu beni: byle k yere yakn insanlarn aln yazlar balarnn bir kar stndedir. Ne byk sanat gc. Crtlak sesli bir kk adam gelecek kuaklara fkeli bir yz, yce bir davran ve kanl boa gzleriyle tantmak. Ya lmn yaptna ne demeli? Commune ayaklanmasndan d patlayan renciyi, k yere yakn fkeli milletvekilini alp gtrm de, ressam Bordurin'in sayesinde geriye Dzen Birlii'nin bakan, Manev Gler yazarn lmsz klm. Ham'fendi bir lk attlar: Ah zavall yavrucak! Bakann olu Octave Blevigne'in resminin altna sofu bir el u szckleri yazmt: 1904'de Polytechnique rencisiyken ld. lm. Tpk Arondel gibi lm yavrucak. Zeki bir ocua benziyor. Kimbilir ne kadar zlmtr annesi! Bu byk okullarda len ok oluyor. Beyin uyurken bile al 152 BULANTI yor. Bu apkalar severim ben, yakyor. Casoar miyor mu bu apkalara? Hayr casoar apkalarn Saint - Cry rencileri giyer. Bu kez de bgn durdum gen yata len Polytechnique rencisinin resmi nnde. Balmumu rengi ve dnen byklar ilk bakta yakn bir lm dncesi uyandrmaya yetiyordu. Zaten kara almyazsn nceden sezmiti: uzaklara bakan duru gzlerinde lme kar bir tr direni okunuyordu. Ama ba da yksekteydi ayn zamanda; bu okul giysisiyle Fransz Ordusu'nu temsil ediyordu. Tu Marcellus eri! Manibus date lilia plenis Dalndan kopmu bir gldr l renci ocuk: bundan daha hzn verici baka ne olabilir dnyada? Geerken, alaca karanlklardan kan eitli yzleri, selmlaya selmlaya bu uzun galeride durmakszn, yava yava yrmeye koyuldum: ite Bay Bossoire, ticaret mahkemesi bakan, Bay Faby; Bouville bamsz liman ynetim kurulu bakan, Bay Bouiange; tccar, Bay Ran-nequin; Bouville belediye bakan, Bay de Lucien; Bouville doumlu, Amerika Birleik Devletlerinde Fransa elisi ve air, vali klnda tannmadk biri, Mere Sainte-Ma-rie Louise; Yetimevi yneticisi, Bay ve Bayan Thereson, Bay ThiboustGouron; meslek kurulular kurulu genel bakan, Bay Brion, Minette, Grelot, Lefebure, Dr. Bayan Pain, ve olu Pierre Bordurin'in frasyla ressam Bordurin'in kendi resmi. Baklar durgun ve souk, yz izgileri ince, az ince. Bay Bouiange tutumlu ve sabrl bir insanm, Mere Sainte-Louise'de alkan bir sofuluk. Bay Thibourt-Gouron bakalarna olduu kadar kendine kar 153 BULANT da hain bir insanm. Bayan Thereson hibir gszlk eseri gstermeden amansz bir hastalkla mcadele ediyormu. Azndaki sonsuz yorgunluk anlatm, ektii acy yeteriyle gsteriyordu. Ne var ki bu kadn hibir zaman Ac ekiyorum, dememi. Acsndan stn olmu: yemek listeleri dzenliyor, ve yardmsever Dernekleri yne-tiyormu. Konuurken bazan cmlesinin tam ortasnda yavaa gzlerini kaparm, ve o anda hayat terkedermi yzn. Ama bu baygnlk bir saniyeden ok srmez, Bayan Thereson hemen gzlerini ap sze kald yerden balarm. bulma kurumunda alanlar, onun bu halini grdke: Zavall Bayan Thereson! Hibir zaman zntsn aa vurmaz, diye sylenirlermi kendi aralarnda. Bordurin - Renaudas salonunu boydan boya dolatm. Geri dndm. Sizler, boyal kk tapnaklarmdaki incecik gzel zambaklar, elveda, elveda gzel zambaklar, gururumuz, var olma nedenimiz elveda mikroplar! PAZARTES Rollebon'la ilgili kitabm yazmyorum artk; bu i bitti, bu kitab yazamam artk. Eee, imdi yaantm neolacak? Saat t. Masaya oturmu, Moskovada aldm mektuplar yanma koymu, yazyordum: En kt sylentilerin ortala yaylmasna mmkn olduunca allyordu. Bay de Rollebon, 13 eyllde yeenine, vasiyetnamesini dzenlediini yazdna gre bu daleveraya o da katlmt. Marquis burdayd imdi: onu tarihsel varlk iindeki 154 yerine kesinlikle yerletirmeyi umarak, yaantm dn veriyordum ona. Karn boluumdaki tatl bir scaklk gibi duymutum onu.

Birden aklma geldi, benim bu dnceme yle bir kart dnce yneltilebilirdi: Rollebon yeeniyle zden deildi, darbe baarszla urarsa I. Paul'e kar yeenini tank olarak kullanp iin iinden syrlmay dnyordu. Kendine gsz bir insan ss vermek iin vasiyetname yksn uydurmu olmas pek mmknd. Hi denecek kadar nemsiz bir kart dnceydi bu; bir kusur saylmazd, ama yine de kara dlere dalmama yetti. Birden bire Chez Camille deki iri yar garson kz, Bay Achille'in yabani kafasn, yaadm an iinde unutulmu, kendi bana braklm olduumu ylesine ak - seik duyduum salonu yeniden yaadm. Ve yorgun, ve bezgin sylenmeye baladm kendi kendime: Nasl yani, kendi gemiini saklamaya, korumaya gc yetmeyen ben, bir bakasnn gemiini mi kurtarmaya kalkacaktm? Kalemi elime aldm ve yeniden almaya balamay denedim. Gemiimle, yaadm anla, dnyayla ilgili bu dnceler gna getirmiti artk. imdi yalnz ve yalnz tek bir ey istiyordum: braksnlar da sessiz soluksuz u kitab tamamlyaym. Ama baklarm ak ktlara der dmez, ktlarn grnmne, kaplp, kalem havada, bu gz kamatran kd seyre koyuldum. Ne kadar sert ve gerek ve ne kadar var'd. Var olmaktan baka hibir ey yoktu onda. iziktirdiim harfler henz kuramamlard bile ama benim deildi onlar artk. En kt sylentilerin mmkn olduu kadar yaylmasna allyordu... 155 Dndm bu cmlede nceleri biraz bir eyler vard benden. Oysa imdi kda oyulmu, bana kar duruyordu. Artk tanmyordum bu cmleyi. Hatt dnemiyordum bile onu. Ordayd, karmdayd; nasl ve ne zaman yazldn bo yere aratrdm. Benden baka her kim olursa olsun bu cmleyi yazabilirdi. Ama ben, ben onu yazdmdan emin deildim. Harfler imdi parldamyor-du artk, kurumulard. Bu da kaybolup gitmiti: geici parltlarndan hibir ey kalmamt geriye artk. Skntl gzlerle yle bir baktm evreme: herey iinde var olduum and, yalnz ve yalnz iinde yaadm an. Hafif, salam, kendi imdiki zamanlar iinde kabuk-lam demeler, bir masa, bir yatak, bir aynal dolap -bir de ben. imdiki zamann gerek yaps, stndeki rty atyordu: var olan an iinde yaadm and, yaadm andan baka hibir ey gerek deildi. Gemi bir gerek deildi. Ne eyalarda, ne de dncede. Kukusuz, uzun zamandan beri anlamtm bunu, benim gemiimin bulunmadn. Ama benim uzantmn dnda olduunu sanyordum. Benim iin bir tr emeklilikti gemi: var olmann bir baka biimi, bir tr yllk izin, eylemsizlik; her olay, olaylar dizisi iindeki ilevi son bulunca uslu uslu kendiliinden bir kutunun iine girer, artk onursal bir olay halini alrd: hilii dnmek ne kadar da zor. imdi artk, nesnelerin tamamen grnen eyler olduklarn biliyordum, ya onlarn ardnda... ne olacak, hibir ey yok. Bu dnce birka dakika daha srkledi beni. Sonra kendimi ondan kurtarmak iin iddetle omuzlarm silkip ktlar nme ektim. .. .vasiyetnamesini dzenlediini... Birden bire byk bir sknt doldu iime, ve kalem, 156 mrekkebi tkrerek parmaklarmdan dt. Ne olmutu? Bulant myd yine? Hayr, bulant deildi bu. Odam her zamanki dost halini yitirmemiti daha. Masa bana daha ar, daha kaim, kalemim daha tkz geliyorsa gelip geiciydi bu. Ne var ki Bay de Rollebon ikinci kez lyordu. Az nce buradayd, bendeydi, sessiz ve scak, zaman zaman kprdadn duyuyordum. Dipdiriydi, Kitap Kurdundan Rendez-vous des Cheminots nun kadn patronundan daha canlyd benim iin. phesiz onun da tutkular vard, grnmeden gnlerce durabilirdi; ama okluk, gizemli gzel havalarda, havann nemine bakan bir tavan gibi burnunu dar karyordu ve ben uuk, akl yzn, mavi yanaklarn gryordum. Ortaya kmad zamanlarda bile yreimde arln duyuyor onunla do-luyordum. imdi artk hibir ey kalmyordu ondan. Bu kuru mrekkep izlerindeki taze prlt gibi o da kayboldu. Benim hatam yzndendi: sylenmemesi gereken tek szleri tutup sylemitim: gemi yoktu, demitim. Bay de Rollebon da birden grltsnn hiliine dnmt.; Mektuplarn aldm elime, yle bir bakaym dedim, umutsuzca yokladm: O deil mi, bu mektuplar, bu satrlar tek tek o yazmad m, elbette o yazd. Bu kda ellerini dayad, kalemin altnda burumasnlar diye ktlara parman bastrd, dedim kendi kendime. ok ge: artk hibir anlam yoktu bu szcklerin. Avularmda, skp durduum bir tomar kttan baka bir ey yoktu. Bir de karmak yk: Rollebon'un yeeni 1810 ylnda arn polisi tarafndan ldrlnce, mektuplarna el konup gizli Ariv'e gnderilmiti. Yz on yl 157 ra iktidar ele alan Sovyetler bu mektuplar gizli Arivden karp Devlet kitaplna vermiler, ben de 1923 ylnda bu kitaplktan almtm. Ne var ki bu mektuplar geree uygun grnmyordu, bizzat yaptm bu hrszlktan hibir gerek an kalmamt bana. Bu mektuplarn odamda bulunuunu aklayacak daha inandrc bir yn yk uydurulabilirdi: ama bu kabark ktlar karsnda, btn bu ykler, sabun kpnden farksz kalrd. Rol-lebonla bant kurmak iin bu mektuplara gvenmekten-se oturup

Rollebon'un ruhunu armak daha akllca bir i olurdu. Rollebon yoktu artk. Hepten yok olmutu. Hl ondan bir iki kemik kaldysa, onlar da, her eyden bamsz, kendileri iin vardlar, ve biraz fosfat, biraz kalsiyum karbonat, tuz ve sudan baka bir ey deildiler. Son bir aba daha gsterdim. Bayan de Genlis'in - genellikle - bana Marquis'yi hatrlatan szcklerini tekrarladm. Kk, krk, temiz, ak ve iek bozuu bir yz vard. Gzlerinden Marquis'nin ne yaparsa yapsn sak-layamad zel bir ktlk okunuyordu. Yz geldi, uysal uysal, gzlerimin nne, sivri burnu, krl yanaklar ve glcyle. Yz izgilerini istediim gibi canlandrabiliyordum, hatt eskisinden daha kolaylkla canlandrabiliyordum. Ne var ki bendeki bir imgeden, bir burgudan baka bir ey deildi bu. Gs geirip iskemlenin arkalna iyice yaslandm, dayanlmaz bir yalnzlk duygusu kaplad yreimi. Saat drd alyor, ite bir saat var ki, kollarm sarktm, iskemlede durup duruyordum. Ortalk kararmaya balyor. Bunun dnda hibir ey deimedi bu odada: ak kt hl masann zerinde, dolmakalem ve mrekkebin yannda... Balanm bir sayfaya bir daha asla yaz yazmayacam. Mutiles sokandan, Redoute sokandan 158 BULANTI geerken arivleri aramak iin artk hi girmeyeceim Ki^ tapla. Ayaklarm stnde srayp dar kmak, oyalanmak iin, n'olursa olsun, bir eyler yapmak istiyorum. Ama tek bir parmam bile kaldrsam, yreimi mutlak bir tecimde serin tutmazsam, bama gelecei biliyordum. Ayn eyin bir kez daha bama gelmesini istemiyorum. Her zaman gecikmeden gelir o. Kmldamyorum; kdn stndeki, yarm braktm blm okuyorum dnmeksizin, En kt sylentilerin mmkn olduu kadar yaylmasna allyordu. Bay de Rollebon, 13 eyllde yeenine, vasiyetnamesini dzenlediini yazdna gre bu da-laveraya o da katlmt. Koskoca Rollebon sorunu koca bir tutku gibi sona ermiti. Baka bir ura bulmak gerekecek. Birka yl nce anghay'da, Mercier'nin brosunda, birden bire bir dten uyanm, arn avlusunda, kn kaplar stnde grlen buz sarktlar kadar souk, eski sarayda yayordum. Bugn ise bir ak kt tomarnn nnde uyanyorum. Mealeler, buz trenleri, resmi giysiler, titrek gzel omuzlar kayboluverdi artk. Onlarn yerine, bu lk odada bir baka ey, grmek istemediim bir ey kalyor. Bay de Rollebon ortamd benim: var olmak iin bana ihtiyac vard, ve varlm duymamak iin, benim de ona ihtiyacm vard. Yeniden satmak zorunda olduum, ne yapacam bilmediim bir ham maddeyi: varl, kendi varlm salyordum ben. Onun kendi payma den kendini ortaya koymakt. Karmda duruyordu, kendi varln bende belirlemek iin tm yaantm kuatmt. Var olduumu bile anlamyordum artk, artk kendimde deildi varlm, onda varoluuyordu; onun iin yiyor, onun iin soluyordum, eylemlerimin her biri anlamn benim dm 159 BULANTI da, orda, tam benim karmda, onda buluyordu; ne ak kt stne szckler karalayan elimi, ne yazdm cmleyi grebiliyordum, ama arkada, kdn tesinde, bu davran, varlnn uzants, berkiticisi olan bu davran isteyen, gerekli bulan marki'yi gryordum. Ona can veren bir aratan baka bir ey deildim ben, benim var olu nedenim de oydu; beni benden kurtarmt. Oysa imdi ne yapacaktm? Her eyden nce kmldamamalydm, kmldamama^ l... Oof! u omuz hareketi, nasl da engel olamadm... an ald, pusuda bekleyen ey zerime ulland, akyor zerimde, tmden onunla doluyum. - Atlattk: o ey ben'im artk. zgn ve kurtulmu bir varlk dalga dalga kabaryor stmde. Var oluyorum. Oluuyorum, tatl tatl, yava yava. Ve usuldan: sanrsnz yapayalnz kanat vuruyor havada. Kprdyor. Bir fcelirip bir kaybolan teetler bunlar. Ne ho, ne ho. Azmda kpkl bir su var. Yutuyorum, grtlamdan aaya akyor, okuyor beni-ve bak, yeniden douyor azmda, dilime dokunan, ak - ve ll - kk bir su birikintisi var azmda. Bu kk birikinti de ben'im. Bu dil, bu boaz, ben'im. Masann stnde alm elimi gryorum. Elim de yayor, o ben'im. Alyor elim, alyor kvrlm parmaklarm, sivriliyor. Elim srtnn stnde imdi, etli karnn gsteriyor bana. Srtst devrilmi bir hayvan hali var. Parmaklar da bu hayvann ayaklar. Srtnn stne dm bir yenge ayaklan gibi parmaklarm hzl hzl oynatarak eleniyorum. Yenge ld ite: ayaklar bzlyor, elimin karn stnde kvrlyor. Trnaklar gryorum, ben de yaamayan tek eyi gryorum. Ya imdi? 160 imdi ters dnyor lm, karn st uzanyor, srtn dnyor bana. Biraz parlak - parmak kemiklerinin balad yerdeki kllar da olmasa insann balk sanaca - gms bir srt. Elimi duyuyorum, bu iki hayvan ben'im, kollarmn ucunda kprdayan bu iki hayvan ben'im. Elim, teki elin trnayla, ayaklarndan birini kayor. Elimin, ben olmayan baka bir ey stndeki, masann stndeki arln duyuyorum. Duyuyorum,

duyuyorum, bu arlk izlenimi gemiyor. Gemesi iin de bir neden yok zaten. Hele de uzunluuna, dayanlmaz bir ey bu izlenim... elimi masadan ekip cebime koyuyorum, ama hemen, kalamn kumatan geen scakln duyuyor, elimi cebimden kardm gibi iskemlenin kolluklarndan sarktyorum. imdi arln kolumun ucunda duyuyorum. Kolumu biraz aaya doru ekiyor, belli belirsiz, hafife, geveke ekiyor, varln srdryor. Direnmiyorum: nereye koyarsam koyaym, yaamasn srdrecek ve ben du3'aca-m yaadn. Elimi yok edemem, ne elimi, ne bedenimin kalntsn, gmleimi kirleten o terli scakl, ne, kakla kmldatlyormu gibi tembel tembel dnp duran bu scak yal paray, ne onun iinde gerinip duran, gidip gelen, brmden koltuk altlarma doru ykselen, veya sabahtan akama dek, allm kesinde tatl tatl bymekte olan tm duyarlklar yok edemem. Srayp kalkyorum: hi deil dnmemin nne geebilseydim belki biraz daha iyi olurdu durumum. Dnceler, asl tatsz olan onlar ite. Tenden bile daha tatsz. Bitip tkenmek bilmeyip uzar giderler ve garip bir tat brakrlar geride. Sonra kelimeler de var, dnceler iinde belirtilmemi szckler, her an akla gelen cmle taslaklar var: Bitirsem... varo... lm. Bay de Rolle-bon ld... deilim artk... Varo... Yeter, yeter... bitip 161 F: 11 tkenmiyor bu.' Kendimi sorumlu ve sulu duyduum iin bu hepsinden de kt. rnein u insana huzur veren gevelemeyi alalm ele: varoluyorum, bu ie girien ben'im. Ben. Beden bir kez yaamaya balaynca artk o tek bana yayor. Ama dnce yle mi? Onu srdren, gzler nne seren ben'im. Yayorum, yaadm dnyorum. Ah bu varolma duygusu yok mu, bklm bklm bir duygu; ve bu duyguyu, usul usul, yava yava ben seriyorum gzler nne... Dnmeme bir engel olabilseydim! Deniyorum bunu, ve baaryorum! bana yle geliyor ki imdi artk dumanla dolu bam... ve ite dnce yeniden balyor: Duman... dnmemek... dnmemek istiyorum: dnmemek istediimi dnyorum. Dnmek de gerekmez. nk bu da bir dncedir. Demek asla bitmeyecek bu sorun t Dncem, ben'im: ite bu yzden durduramyorum kendimi. Varm, nk dnyorum... dnmeme engel olamam stelik. u an bile - korkun bir ey bu - eer varsam, varolmaktan korktuum iin varm. Benim, iinde soluk aldm hilikten kendimi ekip karan benim: kin ve varolmak irenlii beni nice var oluturan, varlk iine beni gtren ite bunlar. Dnceler benim ardmda oluuyor, tpk bir ba dnmesi gibi bamn ardnda doduklarn duyuyorum... bir braksam onlar, buraya, ne, tam iki gzmn arasna gelecekler - brakyorum yine her zamanki gibi, byyor dnce, byyor, byyor, hep, ite koskocaman oldu, tm benliimi kuatyor ve tazeliyor varhm.l ^ Tkrm ekerli, bedenim lk; yavan hissediyorum kendimi. akm masann stnde. Ayorum. Neden amayacak mm? Hi deil bir deiiklik olur. Sol elimi 162 not defterinin stne koyuyor, elimin ayasna indiriyorum aky. Vuruum sinirliydi; aknn az kayd, yara yzeyde. Kanyor. Eee, imdi ne yapmal? Ne deiti? Eh, yine de fena saylmaz, ak kt stndeki, az nce karaladm satrlar arasndaki kan birikintisine, ok kr artk benden bir para olmayan kan birikintisine memnun memnun bakyorum. Ak bir kt stnde drt satr ve bir kan lekesi, ite gzel bir an diye buna derim ben. Altna da unlar yazsam iyi olacak: Bugn marki de Rol-lebon'la ilgili kitab yazmaktan vaz getim. Elimi saracak mym? Karar veremiyorum. Kk, tekdze kan damlasna bakyorum, ite phtlamaya balad. Tamam. Tenim, kesiin evresinde paslanm bir hal ald. Tenin altnda ise, btn teki duyarlklara benzer, belki onlardan daha da yavan bir duyarlk kald. Saat be buuu alyor. Kalkyorum, souk gmleim etime yapyor. kyorum? Ne yapalm yani, kmamam iin de bir neden var m? Tut ki burda kaldm, tut ki sessiz soluksuz bir keye ekilip bzle bzle oturdum, kendimi unutabilecek miyim? Hayr, nk burda olacam, burda olduumu, arlm duyacam demede. Bir olguyum, varm nk./' ... Geerken bir gazete alyorum. Korkun. Kk Lu-cienne'in cesedi bulunmu! Mrekkep kokusu geliyor burnuma, kt, parmaklarmn arasnda buruuyor. Adi herif kam. ocuun rzna gemi. Cesedin parmaklar amurlar avular bir durumda bulunmu. Gazeteyi dertop ediyorum avucumda, parmaklarm kda gml; mrekkep kokusu yine; nesneler ne Jtajdjx_gjiJ_yjiSiyjQr_bu-gn Tanrm. Kk Lucienne'in rzna geilmi. Bomu 'izrBedeni hl var ama ten l. Yok artk o. Eller. Yok rtk o. Evler. Evler arasnda yryorum, kaldrmn s163 tnde dimdik, evler arasmdaym; kaldrm ayaklarmn altnda varln srdryor, su gibi evler kapanyor stme. Kuulu da simgesini tayan bu gazete kdnn stndeyim. Benim, varm, dnyorum o halde varm, varm nk dnyorum, neden dnyorum? Dnmek istemiyorum artk, varolmak istemediimi dndm iin varm, dnyorum, d... nk... ooof! Kayorum, adi adam, gvdesinin rzna geildiinden kat. Kk kz kendi etinde kayan teki eti duydu. Ben... ite.. Kzn rzna geildi. Tatl, kanl bir kz bozma arzusu beliriyor bamn ardnda, imdi kulaklarmn ardnda bu arzu, lk,

tatl. Kulaklarm, kulaklarm usulca svyor. Kzl salar, bamn stnde; kpkrmz, slak kzl bir ot gibiler. Garip, imdi bu ben miyim hl? Bu gazete ben miyim hl? Gazeteyi, varlma kar tutmak. Nesneler birbirlerine deerek varlar, gazeteyi brakyorum elimden. Bu kez de ev frlayveriyor nme, ev de var; nmde, duvar boyunca yryorum, uzun bir duvar boyunca varoluyorum, bir adm atyorum duvarn nnde, duvar benim nmde var oluuyor, bir ev, bir daha, ardmda, donumun iinde kayan bir parmak, kayor; kayor ve Lucienne'in amurlu parman ekiyor, amur, amurlu bir dereden kan benim parmamn stnde, usul usul, usul usul geviyordu parmak, kn amura saplanan parmaklarndan daha usul yayordu, usul usul topra trmalyordu, parmak topraa giriyor, parmak yuvarlanarak ve scak, kalalarm okuyor; varolu yumuaktr; yuvarlar, kalalarn oynatr, evler arasnda kalam oynata oynata yryorum, benim, varm, dnyorum o halde kalam sallyorum, benim, dm bir dtr yaama, dmiyecek, decek, pencereyi trmalayan parmak, varolu bir bitimsizliktir. Beyimiz, gzel be 164 yimiz yayor, beyimiz varoluunu duyuyor. Hayr, almla, ve bir kahkaha iei gibi tatl yryen bu gzel beyimiz varolduunu duymuyor. Almak; kesilen elim acyor, var, var, var. Gzel beyim. Madalyan var, byn var, hepsi bu kadar; ancak bir madalya ve byk olmakla nice vnse yeridir, tesini zaten kimse grmyor, burnunun iki yanndaki bynn iki sivri ucunu gryor; dnmyorum, o halde bir bym. Ne clz bedenini gryor, ne kocaman ayaklarn, yle pantolonunun diplerini arasanz bir ift de kurun lastik silgisi kar. Unuttuk, bir de Madalyas var; evet, varolmak yalnz bu Boynuzlu Satlmlarn hakk: varm, nk varolmak benim hakkm, diyenlerin. Yani, varolmak hakkm, o halde dnmemek de hakkm: parmak kalkyor. Gidecek miyim? Ak araflar iinde, tatl tatl den ak bir teni okayacak mym? Koltuk altlarnn imlenmi slaklklarna, tenin iksirlerine, svlarna ve na dokunacak mym, ar, usul, tatl varolu kokusunun yapkan krmz salglarna girecek miyim, slak, kanl dudaklar, uuk kan krmz dudaklar, varolula sulanm, duru bir irinle sulanm, esneyen titrek dudaklar arasnda, gzler gibi gzya dken ekerli bir suyla slak dudaklar arasnda duyabilecek miyim kendimi? Yaayan etten bedenim, kprdanan, ve usul usul svlar dndren etimin tatl ve ekerli suyunu dndrp dndrp duran beden, elimdeki kan, elimde bir ac var, dnen, yryen, rk tenime tatl gelen bir ac var elimde, yryorum, kayorum, eti bu duvarlarn var oluuna, rm, adi bir adamm ben. yorum, bir adm atyorum, yorum, bir adm atyorum, sola dnyorum, sola dnyor, sola dndm dnyor, deli, deli miyim ben? Delirmekten korktuumu sylyor, varolu, varolu, iinde kck m gryorum kendimi, duruyor, 165 j A birden duruyor, durduumu dnyor, nerden geliyor? Ne yapyor? Yeniden yrmeye balyor, korkuyor, ok korkuyor, adi adam var olmaktan tiksindiini sylyor, tiksiniyor mu? Varolmaktan tiksine tiksine yorgun. Kouyor. Umduu ne? Kamak iin kouyor, havuza atlmaya m kouyor? Kouyor, yrek, yrek arpyor, oh ne gzel* yrek var, ayaklar var, soluk var. Hepsi varlar koa koa, soluk solua, scak ve nemli vurarak, tatl tatl vurarak, soluu kesiliyor, soluum kesildi diyor, varlk dncele^ rimi yakalyor arkadan, tatl tatl sergiliyor arkadan; arkadan enseliyorlar beni, arkadan dnmeye zorluyorlar, usul varolu kabarcklar, soluyan, benim arkamda bir eyler olmaya zorluyorlar, arzu sisinden bir kabarck o, aynada bir l gibi solgun, Rollebon l, Antoine Roquen-tin l deil, baylmal m dersiniz: baylmak isterdim diyor, kouyor, da gelincii kouyor (arkadan) arkadan, arkadan, kk Lucile ldrlm arkadan, varolula rzna geilmi. Arkadan, yalvaryor bak bu adam, yalvarmaktan utanyor, acyn bana, imdat, oh, demek ki varm, Denizciler Bar'na giriyor, kk kerhanenin kk aynalar, kk kerhanenin kk aynalarnda yznn rengi uuk, bakr renkli uzun, yaylar kopmu adam bir srann stne brakveriyor kendini, pikap alyor, varoluyor, dnyor, pikap varoluyor, yrek vuruyor: dnn, dnn yasamn svlar, dnn ten pelteleri, etimin erbeti dnn, dnn, dnn tatllklar... dnn pikap When the low moon begins to beam Every night I dream a little dream. Ses, ar ve bouk, duyuluyor birden bire, ve dnya alveriyor, varlklarn dnyas ahveriyor. Etden bir 166 kadnn sesi bu ses, en gzel giysileriyle bir teypin nnde ark syledi ve sesi banda alnd. Kadn: amann! o <ja, benim gibi, Rollebon gibi varoluyordu, tanmaya can atmyorum onu. Ama bir de u var, ite onun yaad sylenemez. Dnen plk var, sesle titreen hava var, pl etkileyen ses de vard. Ben, dinleyen bir insan, varm. Her yan dolu, varolu, youn, ar ve tatl bir biimde her yerde. Ama btn bu eriilmez, yazk ki yakn olduu kadar da uzak, gen, insafsz ve durgun tatlln tesinde, u... u deimezlik, kesinlik de var. Hibir ey. Varolu. ARAMBA Kt rtnn stnde gneten bir halka var. Halkann iinde miskin bir sinek dolanyor, snyor ve n ayaklarn birbirine srtyor. Onu ezeyim de zahmetten kurtulsun bari. Kzl tyleri gnele parldayan bu dev iaret parman grmyor.

Kitap Kurdunun sesini duyuyorum: ldrmeyiniz baym. trdyor, kk ak barsaklar frlyor karnndan; varolmaktan kurtardm onu. Kitap Kurdu'na, kuru bir sesle: yilik ettim ona, diyorum. Neden burdaym? Ve neden burda olmayacak m-m? Saat on iki. Uyku vaktinin gelmesini bekliyorum 167 (ok kr, bari uykusuzluk ekmiyorum) Drt gn sonra Anny'yi greceim: ite imdilik tek yaama amacm bu. Ya sonra? Anny beni terkedince n'olacak? Sinsi sinsi neler umduumu biliyorum: bundan byle hibir zaman beni brakmamasn umuyorum. u var ki, Anny'nin asla mrn benimle geirecek, salarn benim nmde aartmaya yanaacak biri olmadn da biliyordum. Gszm ve yalnzm, ona ihtiyacm var. Gl bir anmda karsma kmak isterdim onun: gszlere acmaz Anny: yi misiniz baym? Salnz yerinde mi? Kitap Kurdu glen gzlerle bakyor bana. Yorgun bir kpek gibi az ak, hzl hzl soluyor. Aka sylyorum ona: bu sabah kendisini grmenin beni sevindirdiini, konuacak birine ihtiyacm olduunu. Sizi masamda grmekten ne kadar mutluyum, anla-tamam. yorsanz kaloriferin yanndaki masaya geebiliriz. O baylar az sonra kalkacaklar, hesaplarn istediler, diyor. mediimi soruyor; Jkjbaka_insanla oturup_konuuyprunK Jplte bir ey gelmemiti bama. Gittiler, yer deitirelim ister misiniz? Her iki bey de sigaralarn yakp kyorlar. te g-neteler, temiz havada. apkalar ellerinde, byk vitrinler boyunca yryorlar. Glyorlar; rzgr paltolarn i-iriyor. Hayr, hayr, yer deitirmek istemiyorum. Neye yarar sanki? Sonra, burda, vitrinlerden, banyo kabinelerinin ak atlar arasndan, yeil ve tkz, deniz kesitini grebiliyorum. Kitap Kurdu czdanndan meneke renkli, drtgen biiminde iki kart karyor. Az sonra kasaya verecek 168 bunlar. Yaz, ters ama skyorum, unlar yazyor birinin stnde: Bottanet Aevi, kent yemekleri len yemei, tek fiyat: 8 frank Ayrca erezler Et Peynir ya da meyve, tatl 20 yemek kart 140 frank. Kapnn yanndaki yuvarlak masada yemek yiyen adam hatrlyorum: Printania oteline sk gelen bir gerici tacirdir. Zaman zaman dikkatle, glmseyen gzlerle bakyor bana; ama grmyor beni, kendini fazlasyla yemee vermi. Kasann te yannda kzl tenli, ksa boylu iki kii daha var, beyaz arapla midye yiyorlar. Sar ince bykl olan daha ksas bir yk anlatyor zevkle. Zaman zaman durup l l yanan dilerini gstererek srtyor. teki glmyor; gzleri donuk. Ama sk sk, evet, evet, der gibilerden ban eiyor. Pencerenin yannda baka bir adam daha var, zayf, esmer, yz izgileri ince. Gzel ak salarm arkaya taram, dikkatle elindeki gazeteyi okuyor. Kanepeye, hemen onun yanma deri bir anta konmu. Maden suyu iiyor. Btn bu insanlar az sonra kp gidecek; yedikleri yemeklerin arln, yzlerinde meltem yelini duya duya, paltolar rzgrda yelken gibi alm, balar biraz dumanl akr keyif ve scak, kumsaldaki ocuklara, denizdeki gemilere baka baka yryecek; ilerine gidecekler. Ama ben hibir yana gitmeyeceim, yapacak iim de yok. Kitap Kurdu masum masum glyor, ve gne oynayor seyrek salarnda: Ne yiyeceksiniz? Yemek listesini uzatyor bana: herhangi bir erezi 169 seebilirim, hakkm: ya be dilim sosis, ya krmz turp, ya karides, ya da hardall kereviz. Ayrca, Bourgogne usul yaplm salyangoz da eklenmi bugn. Garson kza: Sosis getiriniz bana, diyorum. Listeyi elimden alyor Kitap Kurdu hemen: Daha iyi bir ey yok muydu? Bourgogne usul yaplm salyangoz da istesenize. Salyangoz pek sevmem de. yle mi? stiridye yeseniz? Garson kz sze kart: stiridye yerseniz drt frank fazla deyeceksiniz. Olsun, beye istiridye getirin, bana da krmz turp. Kzararak aklyor: Krmz turpu ok severim.

Ben de yle. Soruyor: stiridyeden sonra ne arzularsnz? Et yemeklerine bakyorum. Sr kzartmas yiyebilirim. Gel gr ki Kitap Kurdu liste d olan biricik yemei, pili yememi isteyecekti. Beye bir pili, bana da bir sr kzartmas ham'fen-di. Listeyi eviriyor: araplar listenin arkasnda. Biraz gsterili bir tavrla: arap ieriz, diyor. Garson kz: arap dokunur ama size! Hi arap imezsiniz de. Bir bardak arab mkemmel iebilirim. Bir srahi pembe Anjou arab getirir misiniz ham'fendi? Kitap Kurdu listeyi brakyor, ekmeini kk paralara blyor, peeteyle ataln, kan siliyor, sonra, 170 gazete okuyan ak sal adama bir gz atp glmseyerek,, bana: Doktorun itirazna ramen, genellikle, elimde bir kitapla gelirim buraya: doktorun sylediine gre, kitap okurken insan yemei ok abuk yer, inemeden yutar-m, gerekten de yle, ama benim demir gibi bir midem vardr, ne yesem hazmeder. 1917 knda hapisteydim, yemekler o kadar ktyd ki herkes hastalanyordu. Elbette, ben de tekiler gibi hastalanm gsterdim kendimi: ama hi bir eyim yoktu, dedi. Savata tutsak dm... lk kez szediyordu bundan bana. Nerde hapisteydiniz? Cevap vermiyor. atal elinden brakp yorgun gzlerle bakyor bana. Skntlarndan sz edecek bana: Kitaplkta cann skan bir ey olduunu hatrlyorum imdi. Kulak kesiliyorum: u an btn dileim, bakalarnn dertlerini dinleyip onlara acmak, sanrm bir deiiklik olacak bu benim iin. Bir skntm yok benim, toprak aas gibi param da var. te yandan ne bamda bir mdr, ne kar, ne oluk - ocuk; yayorum, hepsi bu. Ama utancn duyduum o skntya ne demeli, ne kadar garip, ne kadar fizik tesi, ne kadar belirsiz bir skntdr. Kitap Kurdunun sava tutsaklndan sz etmek istemiyor gibi bir hali var. Merakl gzlerle bakyor bana: grmek iin deil cje, bir ruh birlii kurmak iin bu baklar. Kitap Kurdunun ruhu o gzel hr gzlerine dek ykselmi imdi, gzleriyle ayn dzleme girmi. Benim ruhum da onun gibi ykselse, burnumu camlara yaptr-sa da: her ikisi karlkl uslu uslu, baksalar birbirlerine. Ruh birliijstgmiyorum ben, henz o kadar alalma-dm. Geriliyorum. Ama Kitap Kurdu masann zerinden, 171 gzleri gzlerimde, gvdesini ne doru uzatyor. ok kr garson kz imdada yetiiyor, Kitap Kurdunun krmz turplarn getiriyor. Yeniden iskemlesine yerleiyor, ruhu gzlerinden silinmi, yemeini yemeye balyor. Skntlarnz dald m? Sryor. Korkuyla soruyor: Hangi skntlar baym? Geen gn szn ettiiniz skntlar. Yznden kan fkracakm gibi kzaryor. Kuru bir sesle: Ha, evet, geen gn sylediim mi? Evet u Korsikal, Kitaplktaki Korsikal meselesi. Dikbal bir kuzu gibi, bir kez daha direnmeye abalyor. Bu dedikodularla cannz skmak istemem baym. Susuyorum. Grlmemi bir abuklukla, hi oral deilmi gibi, yemek yiyor. Benim istiridyeler geldiinde o krmz turpunu bitirmiti bile. Tabanda kala kala bir yeil kuyruk demeti ve biraz slak tuz kalmt. Darda iki gen durmu, kartondan yaplm bir a kuklann sol elinde tuttuu (kuklann sa elinde bir tava var) yemek listesine bakyorlar. Girsek mi girmesek mi diye dnyorlar. Kadn yor, enesini krk yakasna sokmu. lk, delikanl karar veriyor, kapy ayor, kadn arkadann gemesi iin yol veriyor. Giriyor gen kadn, Sevimli bir tavrla evresine yle bir gz gezdiriyor, hl d belli, titriyor. Ar - uslu bir sesle: Scakm, diyor. Delikanl kapy kapatyor. Merhabalar. 172 Kitap Kurdu dnp, kibar bir sesle cevaplyor: Merhabalar. teki mteriler hibir cevap vermiyorlar, yalnzca, gazete okuyan sekin bay gazetesini biraz aa indirip, derin bir bakla yeni gelenleri szyor:

Teekkrler, zahmet etmeyin. Garson kz koup yardm etmeye kalkmadan nce, delikanl yamurluunu karmt bile. stnde ceket yerine, fermuarl deri bir kazak var. Garson kz bu kez kadna yneliyor, ne var ki, delikanl atlp kvrak bir hareketle arkadann mantosunu karmasna yardm ediyor. Yanmzdaki bir masaya karlkl oturuyorlar. Uzun zamandan beri birbirleriyle tanyora benziyorlar. Yorgun, duru, biraz da somurtkan bir yz var kadmm. Birden apkasn karp, glmseyerek, kara salarn tarazlyor. Kitap Kurdu, iyilik dolu baklarla, uzun zaman szyor onlar; sonra bana dnp: Gzelmiler! der gibi, hafife gz krpyor. irkin deiller. Susuyorlar, birlikte olmaktan, beraber grnmekten mutlu gibiler. Anny ve ben bazan, Piccadilly'deki bir lokantaya girdiimizde, kendimizi, insanlarn uysal uysal izledii nesneler gibi duyardk. Anny holanmazd bundan, ama ne yalan syleyeyim, bakalarnn bizi seyretmesinden biraz gurur duyardm ben. alacak ey oysa; u delikanlya pek yaraan, temiz, zenli bir halim de yoktu, buna ramen, bakalarnn hemen dikkatini ekecek kadar irkin de deilim. Ne var ki, her ikimiz de gentik: imdi, bakalarnn genliini grnce duygulanacak bir yata olduum halde duygulanmyorum. Kadnn, tatl ve lo gzleri var, delikanl portakal renginde, hafif tyl, sevimli, kk bir enesi var. Duygulan173 yorum, doru, ama biraz da tiksinti veriyorlar bana. Kendimden ok uzak hissediyorum onlar: scaktan gevemiler, ve yreklerinde ayn tatl, gsz d tayorlar. Rahatlar, sar duvarlara, insanlara gvenli gzlerle bakyorlar, dnyay u haliyle gzel buluyorlar, belli bir sre iin herbiri, yaamnn anlamn tekinin yaantsnda buluyor. Bir sre sonra ikisinin yaants birleip tek bir yaant olur, artk hibir anlam olmayan ar ve lk bir yaant-ne var ki, hibir zaman anlamayacaklar bunu. Birbirlerinden ekinir gibi bir halleri var. Ama ite delikanl, rkek, fakat kararl bir davranla, arkadann elini tutuyor hafife. Gen kadn derin derin soluyor, birlikte yemek listesine eiliyorlar. Evet, mutlular. Ya sonra, sonra n'olacak? Kitap Kurdu keyifli grnyor: Dn deil nceki gn sizi grdm. Nerde? akalayormu gibi kibarca, Ha, ha! diyor. Bir an hibir ey sylemeden bekletiyor beni. Sonra cevaplyor: Mzeden kyordunuz. Ha evet, ama nceki gn deil; cumartesi gn, diyorum. nceki gn mzeye koacak cesaret phesiz yoktu bende. Orsini suikastyla ilgili nl odundan oyma eseri grdnz m? Orda byle bir eserin olduunu bilmiyorum. Nasl olur? Girerken sadaki kk bir salonda. Genel af kncaya dek, Bouville'deki bir evin tavan arasnda saklanan bir Commune devrimcisinin eseri. Burdan 174 "bir gemiye binip Amerikaya kamak istemi, ama Bouvil-le'de liman polisi pek tetiktir. Yaman bir adamm. Bo zamanlarn, kayn aacndan byk bir paray ileyerek geirmi. Bir akdan ve bir trnak trpsnden baka hi bir ey de yokmu elinde. nce ksmlar trnak trpsyle yapm: elleri, gzleri rnein. Eserin uzunluu bir metre elli santim, genilii bir metre; btn yapt tek bir para halindedir; her biri el kadar yetmi kii oyulmu tahtaya, bir de imparatorun arabasn eken iki at var. Ya yzler baym, trnak trpsyle yaplm o yzleri bir grmeli, yle derin bir insan anlam tayorlar ki! zninizle baym, gerekten grlmeye deer bir yapt. Bir tartmaya girmek istemiyorum: Ben yalnzca Bordurin'in tablolarn grmeye gitmitim. Kitap Kurdu hemen hznleniyor. Titrek bir glckle: Byk salondaki o resimleri mi? Resimden pek anladm yok. phesiz, Bordurin'in byk bir ressam olduunun ayrmndaym, nasl derler, fralarn ustalkla kullanyor, biliyorum, ama estetik zevk, gzellik anlay ite o eksik bende baym, diyor. Houma gidiyor bu hali. Ben de heykelden anlamyorum, diyorum. Ah baym, ah! Yazk ki ben de anlamyorum. Mzikten de, danstan da. Oysa bu konularda pek de bo saylmam. Anlalr ey deil: yle insanlar grdm ki, benim bildiklerimin yarsn bile bilmedikleri halde bir tablonun nnde byk bir zevk alyormu gibi hayranlkla duruyorlar. Gsteri yapyorlar. Belki de. 175 Kitap Kurdu de dalyor bir an:

Beni asl zen, her hangi bir kvan trnden yoksun kalmak deil de, btn bir insan eyleme yabanclk duymamdr... Oysa ben de bir insanm ve btn bu tablolar da insanlar yapyor. Birden kendini toparlyor, sesi deiiyor: Bir seferinde gzelliin bir tr tad alma meselesi olduunu dnmek gafletinde bulundum. Her an kendine zg deiik kurallar, deiik deer yarglar yok mu? Bir dakika izin verir misiniz? Cebinden kara deri kapl kk bir defter karna bakyorum, akn akn. Bir sre defterin yapraklarn kartryor: sayfalarn ouna yaz yazlmam, uzaktan krmz mrekkeple iziktirilmi birka satr gryorum. Birden sarard. Defteri masaya koyup iri elini ak sayfaya bastrd. Skntl bir halle ksryor. Bazan aklma dnceler diyebileceim baz eyler geliyor. ok garip: surda oturuyorum, elimde bir kitap, okuyorum, derken bilmem nerden geliyor, bir kla aydnlanm gibi oluyorum. nceleri pek nemsemiyorum bunu, ama sonra bir kk defter alp yazmaya karar verdim. Durup bana bakyor: bir eyler sylememi bekliyor: Ah, oh! diyorum. Bu yazdklarm elbette ki kalc eyler deil baym, eitimimi henz tamamlyamadm. Titrek ellerle defteri alyor masadan, bir hayli heyecanl, te resim hakknda bir eyler yazdm buraya, dinlemek ltfunda bulunur musunuz? Seve seve, diyorum. Okuyor: 176 On sekizinci yz yln gerek dedii eye bugn kimse inanmyor artk. Onlarn gzel dedikleri yaptlardan bizlerin imdi de zevk almamz neden isterler o halde? Yalvarr gibi bakyor bana, Ne diyorsunuz baym, belki biraz eliik grnyor. Dnceme biraz nkte havas vermek iin cmleyi byle kurdum. Bana gre, ben... dorusu ilgin buldum yazdm-21. Ayn sze daha nce baka bir yerde rastladnz m? Hayr, kesinlikle, rastlamadm. Gerekten mi, hibir yerde raslamadmz m? zlyor, kararveriyor yz, ekliyor: Hibir yerde Taslamadnza gre sylediim sz doru deil demektir. Doru bir dnce olsayd mutlaka bir bakas da ayn eye dikkati ekmi olurdu. Durun bakaym biraz, yle bir dneyim, sanrm buna benzer bir sz okumutum, diyorum. Gzleri ldyor; kalemini karyor cebinden, Kararl bir sesle soruyor bana: Hangi yazar sylemi? ey... Renan. Sevinten uarak. Kaleminin ucunu emerek: Renan nasl sylemi, uraya tam cmlesini yazmak ltfunda bulunur musunuz? diyor. Ama ben bunu okuyal yllar oluyor. yle mi, peki, peki. Cep defterine, kendi yazd szn stne Renan'm adn yazyor. Ayn sz Renan da sylemi, bir noktada birlemi 177 F: 12 ill iz! Adn kurun kalemle buraya yazdm, ama bu akam krmz mrekkep ile geeceim stnden. Bunlar kendinden gemicesine sylyor. Bir an cokuyla defterine bakyor. Baka zdeyiler okuyacak diye bekliyorum. Ama zene bezene defterini kapayp cebine yerletiriyor. Bir seferde bu kadar mutluluu birden tatmay yeterli buluyor phesiz. Sklgan bir tavrla: Bazan byle rahat rahat konuabilmek ne gzel! diyor. Byle bir ey syleyecei belliydi, ama bu garip sz. skc konumamzn stnden silindir gibi geiyor, her ikimiz de uzun zaman susuyoruz. ki gencin geliiyle lokantann yz tamamen deimiti, ki bakr tenli adam susmutu. Utanmadan, gen kadnn gzel yerlerini gzetliyorlar. Sekin bay gazetesini brakt. Ho gryle, onaylayan gzlerle bakyor onlara. Yalln bilge, genliin gzel olduunu dnyor, hey gidi genlik der gibi tatl tatl sallyor ban: hl yakkl olduunu, bu yaz teni ve ince bedeniyle hl kadnlarn gnln elebileceini ok iyi biliyor. Ve babalk oyunu oynuyor. Garson kzn genler karsndaki duygular daha sade, daha ak grnyor: genlerin karsna gemi, az ak onlar seyrediyor.

Hafif sesle konuuyorlar. Garson kzn getirdii ereze dokunmuyorlar bile. Kulak kabartyorum, sylediklerini mrltlar halinde yakalayabiliyorum. Kadnn gr ve gizemli bir sesi var, onun sylediklerini daha iyi duyabiliyorum : Hayr, Jean, hayr. Delikanl tutkulu, diri bir sesle mrldanyor: Neden olmasn? 178 Nedenini sylemitim. Bu bir neden olamaz. Birka szc karyorum, kz sonra usanm gibi sevimli bir hareket yapyor. Ka kez denedim. Hayata yeniden balayacak yata deilim artk. Yalandm, biliyor musunuz. Delikanl hadi canm der gibilerden glyor. Devam ediyor kadn: Bir... d krklna bir daha dayanamam. Delikanl: Gvenmelisiniz bana; u yaadnz yaama katlanlr m? Kadn gs geiriyor: Biliyorum! Bak Jannette'e. Kadn hafife dudan bkerek: Eee? diyor. Ee'si var m, yaptm ok yerinde buluyorum ben. Yrekli kadn. Alt st nedir yaptnn, eline bir olanak gemesin, drt elle yapyor, isteseydim o trden yzlerce olanak geerdi benim de elime. Oysa ben beklemeyi uygun buldum. Delikanl yumuak bir sesle: Haklymsmz beklemekte, beni beklemisiniz, dedi. Bu kez glmek sras kadna gelmiti. Vay akgz! Bunu demek istemedim ben. Onlar dinlemiyorum artk: canm skyorlar. Belli, soluu yatakta alacaklar. Kendileri de biliyorlar bunu. Birinin bildiini teki de biliyor. Ama gen, temiz olduklarndan, yol-yntem bildiklerinden, her biri, hem kendi 179 BULANTI sinin kendisine kar, hem de karsndakinin kendisine kar saygsn srdrmek iin, ak rktlmemesi gereken, byk, iirsel bir ey olduu iin, her hafta sk sk balolara, lokantalara gidecek, o kk din ve mekanik rakslarn gsterecekler... Ne yapsnlar yani, zaman geirmek gerek. Genler, etleri, butlar yerinde, nlerinde otuz yl var daha. Neden acele etsinler o halde, ar-aksak gidiyorlar, haksz da deiller hani. Birlikte yataa girdiklerinde, varlklarnn salamln gizleyecek baka bir ey bulmalar gerekiyor. Ama... insann kendini aldatmas, kendine yalan sylemesi gerekten gerekli mi? yle bir gzden geiriyorum ieriyi. Tam bir gldr. Cidd cidd oturmu yemek yiyen bir takm adamlar. Hayr, yemek de yemiyorlar: onlara den grevi iyi yrtebilmek iin glerini onaryorlar. Herbirinin kendine zg kk bir dikball var, bu yzden varolduklarmm farkna varamyorlar. Kendisinin biri ya da bir ey iin kanlmaz, zorunlu olduuna inanmayan tek bir kii yok ilerinde. Geen gn, Kitap Kurdu da, Bu geni zmlemeyi kimse Nouapie'den daha iyi yapamazd, dememi miydi bana? Herkes ufaktefek bir eyler yapyor. Ve o eyi kimse ondan iyi yapamaz. Swan di macunlarn surdaki iportacdan daha iyi kimse satamaz. Yanndaki kadmm etek altlarn u ilgin delikanldan daha iyi kimse kurcalyamaz. te ben de bunlarn arasndaym, benim yaptm da kimsenin benden daha iyi yapamya-cam dnyorlardr. Ama ben biliyorum. lk bakta anlar gibiyim, ne var ki ben hem varolduumu, hem onlarn varolduunu biliyorum. nsanlar inandrma sanatm olsayd, gider u ak sal yakkl bayn yanma oturur, insann nasl varolduunu aklardm. Ne yapacan dn 180 ,r BULANTI fi u kf dke glmem tutuyor, kahkahalarla glyorum. Kitap Kurdu arm bakyor bana. Glmeye alyorum ama elimde deil: glmekten gzlerim yaaryor. c Kitap Kurdu sklgan bir sesle: Bugn pek kvanlsnz baym, diyor. -> * Glerek cevaplyorum. Ne dnyorum biliyor musunuz? Deerli varlmz srdrmek iin buraya toplanm, yiyip iiyoruz ama, varolmamz iin aslnda hibir neden, hi mi hi, hibir neden yok.

Kitap Kurdu ciddileiverdi birden. Beni anlamaya alyor. Glmekten kasklarm atlayacak. Birka ba bana dnd. Piman da oldum bir yandan, gerektiinden fazla konumuum. Aslna bakarsan bu yalnz beni ilgilendirir. Kitap Kurdu, tane tane tekrarlyor: Varolmak iin hibir neden yok... phesiz bu yaadmz hayatn amasz olduunu sylemek istiyorsunuz, baym? Ktmserlik deil mi bu? Sonra bir an dnp, tatl tatl: Bir ka yl nce bir Amerikal yazar'm bir kitabn okumutum, ad, Hayat yaamaya deer n? idi. Siz de ayn soruyu ortaya koymuyor musunuz? Elbette ki bu deildi, ben bir soru sormamtm, ama, hibir ey aklamak istemiyor canm. Kitap Kurdu avutan bir ses tonuyla ekledi: Yazar iyimserlikle her eyin bir zme ulalabilecei kansna varyordu sonunda. Yaama bir anlam verilmek gerekiyorsa bu anlam zaten var, her eyden nce kii harekete gemeli, bir ie girimelidir. nsan sonradan dnnce kozlar oynadn, bamlandm grr. Bilmem, bu konuda sizin kannz nedir baym? 181 "C-O Hibir kanm yok, diyorum. Daha dorusu bu tr szlerin, iportac, gen erkek ve gen kadnn, ve ak sal bayn kendilerini aldatmak iin uydurduklar bir yalan olduunu dnyorum. Kitap Kurdu bilgi bilgi glmsyor: Ben de katlmyorum yazarn bu fikrine, yaantmzn anlamn o kadar uzaklarda aramann ne gerei var? Ya? Bir ama var, baym, bir ama... insanlar var. Doru: onun insanc olduunu unutuyordum az kalsn. Bir saniye kadar duruyor ve bu ksa an iinde pirzolann yars ve tam bir dilim ekmei mideye indiriyor. nsanlar var... Buyurun, bu sevecen adam insanlar var deyip btnyle kendini betimledi. Evet, ama bunu yerinde sylemesini beceremiyor. Kuku yok, ruhu gzlerinden tayor, ne var ki ruhu olmak yetmiyor. Bir zamanlar Parisli insanclardan dostlarm vard, yz kez ?.yn sz, -insanlar var, szn duymuumdur onlardan, ama o bakayd! Virgan pek ilgin, kimseye benzemeyen biriydi. Salt etten kemikten, insan bedeniyle grnmek istermi gibi gzlklerini karyor, insan zn yakalamak iin beni soyacakm gibi yorgun ve ar baklarla, heyecanl gzlerle beni szer, nsanlar var dostum, insanlar, derdi, insanlara kar duyduu o yeni ve akn sevgi dev kanatlarn arlndan yorulmu gibi, var szcn sylerken kuvvetle basard stne. Kitap Kurdu'nun yz hareketleri bu yumuakl kazanamamt henz; onun insan sevgisi clz ve yaban bir sevgiydi; bir tara insannn insan sevgisiydi bu. nsanlar, insanlar... insanlarn tasasn eken bir hal gremiyorum ben sizde: her zaman yalnzsnz ve her zaman kitap okurken gryorum sizi, diyorum. Kitap Kurdu ellerini rpp eytan eytan glmsyor. zin verin yanldnz syleyim baym: o kadar yanlyorsunuz ki bu konuda! Bir an durup yutkunuyor. Yz tan yeri gibi klr. Ardnda, gen kadn, hafif bir kahkaha koyveriyor. Delikanl eilmi kulana bir eyler sylyor. Kitap Kurdu: Yanlmakta ok haklsnz, ok nceden sylemeliydim bunu size... Ne var ki ok sklgan bir insanm: bunu syleyecektim size, bir olanak bekliyordum. Sakin, sakin: imdi var bu olanak, diyorum. Ben de yle sanyorum. Ben de yle sanyorum! Diyeceim u ki Baym... Kzararak duruyor, ve soruyor. Sizi skyor muyum yoksa? Skmadm sylyorum. Rahat bir soluk alyorr Sizin gibi geni grl, zeki insanlara her gn ras-lanmyor ki baym. te aylardr size sylemek, aklamak istediim, benim... Taba silip sprd, yeni getirilmi gibi tertemiz yapt. Birden tabamn yannda kalayl kk bir kap gryorum, iinde koyu salah bir pili var. Az nce Almanya'da tutsak olduumdan sz etmitim size. Herey orda balad. Savatan nce yalnzdm, yalnzlm da umursadm yoktu; ailemle birlikte yayordum, iyi insanlard, ama ben anlaamyordum onlarla. O yllan dndmde... ayorum, nasl yaayabilmiim yle? l gibi bir eydim baym, hi phem yok bundan; bir pul koleksiyonum vard. 182 183

Bana bakp szn kesiyor; Solgunsunuz baym, yorgun grnyorsunuz. Korkarm rahatsz ediyorum sizi. Byk bir ilgiyle dinliyorum sizi. Sava patlad, nedenini bilmeden askere gittim. Cephe hayat dnecek pek az zaman brakr insana, iki yl ne olduunu anlamadan kaldm orada, askerler kaba insanlard. 1917'de tutsak dtm. Savan insan ocukluk inanlarna yeniden ittiini sonralar rendim. Alev alev yanan gz bebeklerini yere indirerek devam etti: Tanrya inanmyorum; bilim varln yalanlyor ama, toplama kampnda insanlara inanmay rendim. Aln yazlarna cesaretle katlandklar iin mi? Evet, nedenlerden biri de buydu. te yandan bize iyi de davranyorlard. Ama benim szn etmek istediim baka ey; savan son yllarnda, alma zorunlusunu da kaldrmlard. Yamur yadnda hepimizi bir ambara sokarlard. Biz iki yz kii yanyana, sk tepi yamur dininceye dek beklerdik orda. Kap stmze kilitlenir, hemen hemen tam bir karanlk iinde kalrdk. Bir sre duraklyor; Nasl sylesem baym, btn insanlar orda, yanmdayd, yzleri zarzor grlyordu ama soluklar duyuluyordu... Bizi bu ambara doldurduklar ilk gnlerde, bir kezinde yle sk tepitik ki nerdeyse boulacak gibi olmutum, ama birden bire gl bir kvan duydum yreimde, nerdeyse kvantan baylacaktm: tm o insanlar kardelerimmi gibi geldi bana, hepsini kucaklamak istedim. Ambara her giriimizde ayn kvanc duydum. Pili nerdeyse soumaya yz tutmutu, yemee balamalydm artk. Kitap Kurdu oktan bitirmiti yemei 184 ni. Garson kz tabaklar deitirmek iin bekliyor. Bu ambar kutsal bir nitelik kazanmt gzmde. Zaman zaman nbetiler grmeden tek bama o ambara gidiyor, tattm kvanlarn ansn yeniden yaatmak iin karanlkta saatlerce bekliyor, hazdan kendimden geiyordum. Saatler akp gittii halde zamann nasl getiini anlamyordum bile. Bazan hkra hkra aladm bile oluyordu. Hastaym galiba: iimi allak bullak eden bu korkun fkenin baka nedeni olabilir mi? Evet, evet, bu fke olsa olsa hastalktan doma bir fkedir: ellerim titriyordu, yzme kan yrmt, ite dudaklarm da titriyordu. Btn bunlar pilicin soumas yzndendi. in garibi ben de souktum ve korkun olan da buydu: yani otuz alt saatten beri iim buz tutmu gibiydi. fke dne dne, burgu gibi delmiti, titreme gibi, bir eydi, bu s dmesine kar savamak, tepki gstermek iin bilincin abasna benzer bir eydi. Bo bir abayd ama. u an hi yznden Kitap Kurdunu ldresiye debilir, ya da garson kz se saya ayaklarmn altna alabilirdim. Ama bsbtn bu oyuna gelecek deildim. fkem gittike yzeyde kalyordu, ve bir an, atele sarlm bir buz kitlesiymiim, acele hazrlanm bir kayganaymm gibi bir izlenim uyand bende. Derken bu s alkanma geti ve Kitap Kurdunun anlattklarn yeniden dinlemeye baladm: Her pazar kiliseye gidiyordum. Asla Tanrya inan madm Baym. Ama kilisedeki gerek gizemli hava insanlarn bir araya gelmesinden douyor sanrm? Treni tek kollu bir Fransz papaz ynetiyordu. Bir de kk orgumuz vard. Ayakta, bamz ak dinlerdik. Orgun ezgilerini duyduka beni eviren insanlarla kaynap tek bir insan olmuuz gibi bir duygu uyanrd iimde. Ah baym 185 ah! ne kadar severdim bu trenleri. imdi bile, o gnlerin ansn yaatmak iin hl bazan kiliseye gittiim olur. Saint - Cecile'de ok iyi bir orgcumuz var. Sk sk zlemisinizdir mutlaka o yaanty? Evet baym. 1919'da tutsaklktan kurtuldum, ama ok kt aylar yaadm sonradan. Ne yapacam bilmiyordum, kahroluyordum. Nerde toplu insan grsem ilerine giriyordum. Glerek ekledi: Bir kezinde tanmadm birinin cenaze trenine katldm. zntl gnlerimden birinde pul koleksiyonumu atee attm... Ama yolumu buldum sonradan. Gerekten buldunuz mu? Birinin tleriyle... Sr saklayan bir insan olduunuza inanyorum. Ben belki sizin fikirleriniz deiik olabilir, ama geni grl bir insansnz ben sosyalistim. Gzlerini yere indirdi, uzun kirpikleri titriyor, 1921' eyllnden beri S.F.I.O. sosyalist partisinin yesiyim. te bunu sylemek istiyordum size. Yz gururla ldyor. Ban geriye atm, gzleri yar aralk, az hafife ak bana bakyor, stnde tpk bir dava kurbanmn hali var. ok iyi, ok gzel, diyorum. Bana hak vereceinizi biliyordum baym. Yaantm yle yle adadm, imdi mutluyum diyen bir kimse nasl sulanabilir zaten?

Kollarn ayrd, damgalayacakmm gibi parmaklar yere dnk elinin ayalarm bana sunmu. Gzleri cam gibi, aznda gl rengi karanlk bir pelte var. Ah, ah, mademki mutlusunuz... diyorum. Mutlu mu? 186 Baklar rahatsz edici. Gz kapaklarn kaldrd, sert sert bakyor bana. Syleyin haksz mym baym. Bu karara varmadan nce o kadar yalnzdm ki kendimi ldrmeyi bile dndm. Neden vazgetim biliyor musunuz? Kendimi ldr-seydim kimse, ama hi kimse duygulanmyacakt bu lmden, yaarken yalnzdm, lnce daha da yalnz kalacaktm. Doruluyor, yanaklar davul gibi: Artk yalnz deilim baym, asla yalnz deilim. Ah, ok insan tanyorsunuz mutlaka siz? Glmsyor, ocuka bir sz sylediimi anlyorum hemen. Ben kendimi yalnz duyduumu sylemek istiyorum. Anlyorsunuz deil mi, ille de biriyle birlikte olmak gerekmez. yle cevaplyorum: Ama sosyalist kesimde... Ah, herkesi tanrm orda, ama ounu yalnzca isim olarak. nsann arkadalarn bylesine dar bir ortamda semesi ille de gerekli mi? Benim dostum insanlar. Sabahlar almaya giderken hep insanlar arasmdaym. nmde insanlar, ardmda insanlar, hep insanlar. Biraz cesaretimi toplayp glmsediimde daha iyi grrm onlar, sosyalist olduumu, btn yaama abamn, hayat kavgamn onlar olduunu, ama onlarn btn bunlar bilmediini dnrm. Bunlar dnmek enliktir benim iin baym. Doru mu deil mi gibilerden gzleriyle sorguya ekiyor beni; bam sallayarak onaylyorum bunu, ama mahzunlayor biraz, cokuyla onaylamam bekliyor. Ne 187 ts u Lj a jn r yapabilirim baka? Btn bu syledikleri hep bildiim, daha nce duyduum eylerse comamak su mu yani? Ondan duyduklarm daha nce hmanistlerden sk sk dinlediysem bu benim kabahatim mi? Hey gidi, nicelerini tandm ben! Ilml insanclar zellikle memurun dostudur. Solcu denilen insanclar ise balca insansal deerlere nem verirler. Hmanist olan hibir partiden deildir, nk insana ihanet etmek istemez, ama te yandan insan sevgisi konusunda ok alak gnlldr; o gze i klsik kltrn alak gnlllere adamtr. Gzel gzleri gzyalaryla slanm bir duldur genellikle o: yitirdii karsnn lm yldnmlerinde gz ya dker. Kediyi, kpei, tm gelimi memeli hayvanlar da sever. Komnist yazara gelince, ikinci be yllk planla birlikte insanlar sevmeye balamtr; sevdii iin de cezalandrmaktan ekinmez. Btn gller gibi alak gnll olduundan duygularn gizlemesini bilir, bildii baka eyler de vardr, bir bakla, bir ses anlatmyla, adalet dolu ac szlerin ardndaki, insan kardelerine olan buruk ve tatl tutkusunu duyurmasn da bilir. Yeni yetme hmanist, yani katolik hmaniste gelince, hayranlkla sz eder insanlardan. Yaantlarn en sadesi olan bir Londral liman iisinin bir ayakkab fabrikasmda alan ii kzm yaants ne gzel bir yaantdr, tpk peri masallarna benzer! der. Meleklerin insan sevgisini semitir ura olarak kendine; meleklerin eitimi iin, boyuna Femina dlleri kazanan gzel ve ili romanlar yazar. En byk abalar bunlardr ite. Baka servenler yok mu? Var, bir yn serven daha var: aabeyisiyle ilgilenir gibi insan kardelerinin sorunlarna eilir, onlarn sorumluluklarm duyan filozof hmanist insanlar olduu gibi, ya da olmas gerektii gibi seven hmanist insanla 188 BULAJNTl r, insanlarn kendi izinleriyle kurtarmak isteyen hmanist, yeni efsaneler yaratmak isteyen hmanist; eskilerle yetinen hmanist, insanm lmn ve insann yaantsn seven hmanist, her zaman akac, neeli, hmanist, lm trenlerini karmayan ask yzl hmanist. Hepsi de birbirinden nefret ederler: elbette, insan olarak deil de, birey olarak nefret ederler. Ama Kitap Kurdunun btn bunlardan haberi yok: deri bir torbada kedi tar gibi hmanistleri de iinde tayor, torbann iinde hmanistlerin birbirlerini yediini bilmiyor. imdi artk daha az bir gvenle bakyor bana. Siz de benimle ayn duyguyu duymuyor musunuz baym? Hay Allah... Tedirginleti, bana kzyor gibi, bir an dndm, onu d krklna keke uratmasaydm diye. Ne var ki Kitap Kurdu sevimli halini yeniden alyor. Biliyorum, aratrmalarnz, kitaplarnzla siz de kendi biiminiz iinde insanlara, ayn dvaya hizmet ediyorsunuz. Kitaplarm, aratrmalarmm, aptal herife bak, bundan daha byk am deviremezdi. Ben bu ama iin yazmyorum.

Kitap Kurdunun yz bir anda deiiyor: yzn hi bu halde grmem'itim, dmann kokusunu alm gibiydi ve bir eyler balamt bizi uzaklatran. akn akn soruyor: izin verirseniz sorabilir miyim o halde neden yazdnz? Neden mi? Ne bileyim ite, yaz yazm olmak iin. Beni kapana kstrdn sanp glmsyor: 189 U II A i1! AA Issz bir adada olsaydnz, yazar mydnz? nsan hep bakalar okusun diye yazmaz m? Konumasna konuma ekli byle olduu iin soru biimi vermiti. Aslnda insanlarn bakalar okusun diye yazdna inanyordu kendisi. Yzndeki tatl ve sklgan anlatm silinmiti. Bu yz yabancyd artk bana. izgilerde youn bir inat okunuyordu; bir gven duvaryd sanki. Henz aknlm gemeden, unlar dediini duydum: Biri: belli bir toplumsal tabaka iin, bir dost topluluu iin yazyorum dese, syleyecek szm yok ona. Belki siz de gelecek kuaklar iin yazyorsunuz, istemeseniz de biri iin yazyorsunuz. Cevap vermemi bekliyor. Bir cevap gelmeyince hafife glmsemeye balyor. Siz de insandan kaanlardan msnz yoksa? Bu uzlama abasnn sonunun nereye varacan biliyorum. Az ey istiyor benden, topu topu: srtma bir etiket yaptrlmasn kabul etmem. Ama bir tuzak bu aslnda: bu isteine boyun esem Kitap Kurdu kazanacak hemen beni kuatm, yakalam, am olacak, nk sevecenlik btn insancl davranlar alr, kendine mal eder, bir btn iinde eritir. Ona dorudan kar geldiimizde onun oyununa gelirsiniz; sevecenlik elikilerle beslenir. Dik kafallar, dar grller, yasa kaaklar ona kar hemen kavgay yitirmezler: insanseverlik onlarn tm iddetlerini, tm arlklarn, yutup sindirir ve onlar ak ve kpkl bir lenfa haline getirir. Aydn dmanl, mani-heizm, gizemcilik, ktmserlik, anarizm, benlikilik tek tek yem oldular ona: ancak sevecenlik iinde hayat hakk bulabilen tamamlanmam dnceler, aamalardr bunlar. nsandan kaanlar bile bu birleme iinde yerini 190 alr. Btnn uyumu iin gerekli olan bir zorunlu uyumsuzluktur bu. nsandan kaan da bir insandr: o halde hmanistin de bir lde insandan kamas, nefret etmesi gerekir. Ama bu kininin derecesini iyi bilen, insanlar daha sonra, daha iyi sevebilmek iin nce insanlardan nefret eden bir bilimsel insandan katr. u var ki, ne bu btn iinde yer almak, ne de gzelim krmz kanmn bu lenf asal hayvana yem olmasn isterim: nsan severlie kar olduumu syleyecek kadar da budala deilim. Ben hmanist deilim, hepsi bu. Kitap Kurduna: nsan, insanlardan, insanlar sevdiinden daha ok nefret edemez, diyorum. Koruyucu, uzak gzlerle bakyor bana. Szlerine dikkat etmezmi gibi mrldanyor: nsanlar sevmeli, insanlar sevmeli. Kimi sevmeli? Buradaki insanlar m? Burdakilerini de. Hepsini. Genliklerinin henz kl gnlerini yaayan ifte dnyor: ite sevilmesi gereken. Bir an ak sal baya bakyor. Sonra bana eviriyor gzlerini. Sessiz bir soru var baklarnda. Hayr der gibi sallyorum bam. Bana ayormu gibi bir hali var. Siz de sevmiyorsunuz onlar, diyorum. Gerekten' mi baym? Ya baka trl dnyorsam? Trnak ularna dek yeniden saygl bir insan kesildi karmda, ama gzlerinde biriyle dalga geen bir insann baklar var. Nefret ediyor benden. Bu manyaa acsay-dm byk bir hakszlk etmi olurdum. imdi de ben sorguya ekiyorum onu: 191 Eee, arkanzdaki u iki insan seviyor musunuz? Dnp bakyor onlara, dnyor. pheli bir yz taknp: Bana onlar tanmadm halde sevdiimi mi syletmek istiyorsunuz. Peki o halde baym, ak konuaym, tanmyorum onlar Ne var ki sevmek iin ille de ok iyi tanmak gerekmez. Nelerini seviyorsunuz o halde? Gen insanlar, onlarda genlii seviyorum, yalnz genlii deil elbette. Susup kulak kabartyor: Ne konutuklarn duyuyor musunuz? Elbette! Delikanl evresinin sevgisini stne ekmi olmasndan yreklenmi yksek bir sesle bir futbol man, tuttuu takmn geen yl Le Havre takmlarndan birini nasl yendiini anlatyordu. Kitap Kurdu'na: Bir yk anlatyor kadna, diyorum.

Ya, iyi duyamyorum ben. Ama seslerini duyuyorum, tatl ve kaim bir ses geliyor kulama: srayla konuuyorlar. Ah ne gzel, ne tatl bir ey bu. Ama ne yazk ki ben ne konutuklarn da duyuyorum. yle mi? yle, komedi oynuyorlar. Gerek mi? Genlik komedisidir belki? diyor alayla. Ve ekliyor: Bu komedinin yararl olduunu sylememe izin verir misiniz baym. Biz de komedi oynasak genliimize yeniden kavuabilir miydik dersiniz? Alayn duymazlktan gelip devam ediyorum: Arkanz dnk onlara, ne konutuklarn duyamyor 192 bUlAKTI sunuz... Gen kadnn salar ne renk biliyor musunuz? uvallyor: ey... Genlere bir gz atp toparlyor kendini: Kara! yi anlamsnz! Neyi? Bu iki kiiyi sevmediinizi. Yolda grseniz tanmazsnz belki. Bunlar yalnzca iki simge sizin iin. u an sizi duygulandran onlar deil, sizi duygulandran nsann genlii, nsann ve Kadnn ak, insan sesi. Eee, bunlarn asl yok mu? Elbetteki yok! Ne Genlik a vardr, ne Olgunluk a, ne Yallk, ne lm... Kitap Kudunun yz ayva gibi sapsar kesilmi, kaslp kalmt. Devam ettim: rnein ardnzda oturan, maden suyu ien u yal adam. Sanrm o adamda da olgun insan; aln yazsna doru cesaretle yryen, kendini kapp koyvermemek iin zene bezene giyinen olgun nsan seviyorsunuz? Evet, tamamen doru, diyor. Pezevengin teki olduunu grmyor musunuz? Glyor, kak buluyor beni, ak salarn evreledii gzel yze bakyor. Diyelim ki adam yle ama yzne bakp da nasl anlarsnz bunu? Dinlenen bir yz hibir ey anlatmaz insana baym. Gidi kr hmanist! Oysa adamn yz gn gibi ak, her eyi oldua gibi anlatyor - ama gel gr ki Kitap Kurdunun insancl ve soyut ruhunun, bir yzn anlatmm kavrayacak duyarl yoktu. Bir insan hemen nasl tanmlayabilirsiniz, yle ya 193 F: 13 D U Ll A da byle dir diyebilirsiniz hakknda? nsann derinliklerine kim inebilmi ki? nsann kaynaklarna kim eilebilmi ki? nsann derinliklerine inmek! Kitap Kurdunun, Katolik hmanistlerden bilmeden dn ald bu sz selmlyorum: Biliyorum, evet, btn insanlarn pek yce eyler olduunu biliyorum. Siz ycesiniz. Ben yceyim. ey yani, Tanrnn yaratklar olarak. Hi bir ey anlamam gibi bakyor yzme, sonra byk altndan glmseyerek: Sanrm aka ediyorsunuz baym. Ama sevgimizi, hayranlmz kazanmak elbette btn insanlarn hakk. nsan olmak g, ok g baym. sa'y severken, sa'da btn insanlarn sevildii dncesine yanamad farknda olmadan; ban sallayp duruyor, ne garip, u an, bu haliyle o zavall Guehenno'ya benziyor. zr dilerim ama, o halde ben, insan olduumdan pek emin deilim demek, nk insan olmak hi bir zaman g gelmedi bana. Byle olduum gibi yaamak yeter san-mmdr hep. Kitap Kurdu, zden bir glckle glyor, ama gzlerindeki kt anlam ylece duruyor. ok alak gnllsnz baym. Kendi koullarnza, insanlk koullarna dayanabilmek iin herkes gibi sizin de cesarete ihtiyacnz var. Az sonra lebilirsiniz, rnein bu gerei bildiiniz halde glmseyebiliyorsunuz, bakn! Hayran olunacak bir ey deil mi bu imdi? En anlamsz eyleminizde bile sonsuz bir yiitlik var. Son szleri yzn ekiterek sylemiti. Garson kz gelip sordu: 194 erez olarak ne istiyorsunuz baym? Kitap Kurdunun yz bembeyaz, gz kapaklar yar yarya ta gibi bakan gzlerine inmi. Benim nce sylememi ister gibi hafif bir el iareti yapyor.

Yrekli bir sesle: Bir peynir, diyorum. Ya siz? Kitap Kurdu irkiliyor: Ha? Ha evet evet, ben mi? Ben bir ey yemeyeceim artk, tamam. Louise! ki iman adam hesaplarn deyip gidiyorlar. Patron kapya dek geiriyor onlar; nemli mteriler. Bir buz kabnn iinde bir ie arap gelmiti masalarna. Biraz da zlerek Kitap Kurdunu seyrediyorum. Btn bir hafta, kendi insan akna bir bakasn da ortak etmek umuduyle bugn beklemiti. Ve konumak olana ok az bulabiliyordu. Ama ite, bu zevkini berbat etmitim adamn. Aslnda o da benim kadar yalnzd; kimse tasalanmyordu onun adna. Ne var ki, bu yalnzln dnd yok. Ne yapalm yani, gzleri kapalysa ben mi aacam? Rahatsz hissetmeye baladm kendimi, dikenin stndeyim sanki, fena halde fkeleniyorum. Doru, ama fkem Kitap Kurduna kar deil, Virganlara, Virgan gibilere, bu zavall adamn beynini ykayanlara, uyuturanlara. u an karmda olsalard neler neler sylemezdim. Ama Kitap Kurduna hi bir ey sylemeyeceim, nk sevgi duyuyorum ona kar, o da Bay Achille gibi, bizlerden, yalmzjbiri, ama ister bilmeyerek^ ister, bilrek yanzK ihanei. j^d Kitap Kurdunun kahkahasyle daldm kara dncelerden uyanyorum: 195 Gldm iin zr dilerim, insanlara kar sevgimin derinliini, beni onlara gtren gc bir de burada bunu tarttmz, kantlar aratrdmz dndke glmekten kendimi alamyorum, diyor. Susuyorum, glmsemeye zorluyorum kendimi. Garson kz iinde tebeir rengi bir camembert peyniri bulunan taba koyuyor nme. Salona yle bir gz gezdiriyorum, korkun bir tiksinti alyor beni birden. Ne yapyorum burada? Hmanizm stne ne diye nutuk atmtm sanki? Bu insanlar neden burdalar? Neden yemek yiyorlar? Doru, var olduklarn bunlar da bilmiyorlar. kmak, gerekten kendi yerim olan bir yere, uyabileceim herhangi bir yere gitmek istiyorum... Ama benim yerim yok; fazlalm bu dnyada. Kitap Kurdu yumuuyor. Daha ok, dnmemden korkmutu. Sylediklerimin stne bir izgi ekmeye hazr. Sr verirmi gibi eiliyor: Aslnda siz de seviyorsunuz baym, siz de seviyorsunuz insanlar benim gibi. Kullandmz szckler deiik, hepsi bu. Konuacak halde deilim artk, bam eiyorum. Kitap Kurdunun yz yzme deecek nerdeyse, arlk basm gibi, yzme kar yavan yavan glmsyor. Azmda bir ekmek paras, zarzor ineyip duruyorum. Yut-sam m, yutmasam m, karar veremiyorum bir trl. nsanlar, insanlar sevmeli. nsanlar hayran olunacak eyler. Kusmak istiyorum. Ve birdenbire geliveriyor o: Bulant. Yaman bir ruh sarsnts, batan ayaa sarsyor beni. Bir saatten beri. Bir saatten beri biliyordum byle bir durumla karlaacam, ne var ki bu gerei saklyordum kendimden. Azmda o peynir tad... Kitap Kurdu 196 konuup duruyor, sesi usul usul uulduyor kulaklarmda. Ama neden sz ettiini hi mi hi bilmiyorum artk. Gelii gzel bam sallyorum. Elim, peynir bann sapmda kenetlenip kalm. Bam kara aatan sapn duyuyorum. Ba tutan benim elim. Bana kalsa oktan brakacam elimden. Her zaman bir eye dokunmak neye yarard sanki? Nesneler dokunulsun diye yaplmad ya. Nesnelerin arasna, onlardan mmkn olduu kadar saknarak girmeli. Zaman olur, bu nesnelerden birini eline alr insan, ama alr almaz da brakmak zorunda kalr. Taban stne dyor bak. Ak sal adam grlty duyunca ir-kilip bana bakyor. Yeniden elime alyorum ba, azm masaya dayayp yaylandryorum. Bu gelen Bulant demek ki; bu gz kamatran aklk Bulant demek? stne kafa yordum! Hakknda yaz yazdm! imdi biliyorum artk: Varm ben-dnya var-dnyann var olduunu da biliyorum. te hepsi bu. Ama benim iin hepsi bir. Hepsinin bir olmas garip; korkutuyor bu beni. Su yznde ta kaydrmak istediim o kt gnle balad. Ta elime alm atmaya hazrlanyordum, taa yle bir baktm, bakmamla da balayverdi: Tan varolduunu duydum. Sonra baka Bulantlar izledi onu; zaman zaman nesneler elinizde kendi varln duyurur bize. Randez - Vous des Cheminots da bir baka Bulant. Ondan nce baka bir Bulant. Bir gece pencereden bakarken balamt. Sonra, bir pazar gn parkta bir baka Bulant ve baka Bulantlar. Ama hi biri bugnk kadar gl deildi. ...eski Roma hakknda m baym? Sanrm bir ey soruyor Kitap Kurdu bana. Ona dnp glmsyorum. Eee, ne oldu? Nesi var? Niin iskemlede bzlp kald? Demek korkutuyorum onu imdi? By197le olaca belliydi. Ama hepsi bir benim iin. Korkmakta da bsbtn haksz deiller: Aklma eseni yapabilirim u anda, anlyorum bunu. rnein u peynir ban Kitap Kurdunun gzne sokabilirim. Sonra btn bu insanlar ayaklarnn altna alr beni, tekmelerle dilerimi datrlar. Ne var ki, btn bunlar durduramaz beni. Azmda bu peynir tad yerine kan tad duyardm, ne fark var sanki? Ama o zaman da bir

eylem yapmak gerekecek, fazladan bir olayn domasna neden olacakt. Ne Kitap Kurdunun ataca la, ne yanaklarna doru akacak kana, ne bu heriflerin yerlerinden frlamasna gerek vard. Bu tr fazlalklar zaten gma getirecek kadar bol ortalkta. Bana bakyor herkes. ki genlik temsilcisi tatl konumalarn kestiler. Kadnn az tavuk k gibi ak kalm. Her eye ramen saldrgan olmadm sonunda anladlar. Ayaa kalkyorum, evremde ne varsa fr fr dnyor. Kitap Kurdu oymayacam gzlerini falta gibi am bana bakyor. Hemen gidiyor musunuz? diye mrldanyor. Yorgunum biraz. Yemek iin ok teekkrler. Hoa kaim. Giderken bir de bakyorum ki peynir ba hl elimde. Tabaa atyorum, tabak frlyor. Herkes suspus. Salondan kyorum. Yemeklerini brakm bana bakyorlar, itahlar kesilmi. yle Ph! diye gen kadnn stne yrsem mutlak ulumaya balard. Ama demez. kmadan nce, dnp yzm bir kez daha gsteriyorum. Hi deilse belleklerine iyice kazlr bylece. Hoa kalnz baylar bayanlar. Kimse cevaplamyor. ekip gidiyorum. Mterilerin 198 solgun yanaklarna imdi kan gelmitir artk, yeniden ene almaya balayabilirler. Nereye gideceimi bilmiyorum, kukla ahmn yannda yle dikiliyorum. Camlarn ardndan, bana bakp bakmadklarn renmek iin ardma dnmek gereini duymuyorum bile. aknlk ve tiksintiyle bakyorlardr bana; beni de kendileri gibi biri, bir insan olduumu san-yorlardr; onlar aldattm. nsan grntsn birden terk edip, yenge gibi kn kn ktn , grdler birinin. Yengecin maskesi dm, imdi kayordu; oturum devam edebilirdi. Srtmda bir yn gzn, korkulu dncelerin kaynatn duymak canm skyor. Karya geiyorum. Bu kaldrmda plaj ve soyunma kabinleri uzayp gidiyor. iirsel yzlerini denize evirmi bir ym insan geziniyor deniz kysnda; hava gneli diye bayram yapyorlar. Kadnlar geen ilkbahardan kalma ak renk elbiselerini giymi. Kei derisinden eldivenler gibi, uzun ve ak, geiyorlar yanmdan. Liseye, Ticaret Okuluna giden byk olan ocuklar, madalyal ihtiyarlar da var. Tanmyorlar ama, bu gzelim havada dolatklar iin ayn suu ilemi suortaklar gibi bakyorlar birbirlerine. Onlar da erkek nk. Sava ald zaman erkekler birbirlerini hi tanmadklar halde kucaklarlar, ilkbahar gelince de glmserler birbirlerine. te bir rahip, elindeki dua kitabn okuya okuya usul admlarla yaklayor. Zaman zaman ban kaldrp sevin dolu gzlerle bir bakyor denize. Deniz de bir dua kitabdr nk, o da Tanrdan sz eder. Hafif renkler, hafif kokular, ilkbahar ruhlar. Hava gzel, su yeil, ben nemli havalardan ok bu kuru souu severim. Hey gidi ozanlar! yle birinin paltosunun yakasna yapp da bana yardm et deseydim mutlaka bu yenge 199 de nerden kt? diye dnr, paltosunu karp att gibi tabanlar yalard. Srtm insanlara dnp iki ellerimle parmakla yaslanyorum. Gerek deniz, souk ve kara, ii hayvanlarla dolu; insanlar aldatmak iin yaplm bu ince, yeil zarn altnda srnr. Beni epeevre kuatan hava perileri bu aldana terketmiler kendilerini. Yalnzca ince zar grebiliyorlar, Tanrnn varln kantlayan da bu ince zar zaten. Bu zarn altn gryorum ben! Kurtlar kaynyor, kk, yumuak, parlak deriler, iyi yrekli Tanrnn kk balklarnn derileri, drt bir yanda, gzlerimin altnda yelleniyor, yarlp alyor. te Saint Elemir tramvay geiyor, yle bir dnyorum topuklarmn stnde, nesneler de benimle birlikte dnyorlar. Nesneler, istiridyeler gibi solgun, istiridyeler gibi yeil. Bouna atlamm tramvaya, nasl olsa hi bir yere gidecek deildim. Camlarn ardndan nesneleri gryorum: Mavi, kaskat, kedrin ve ksa sarsntlarla yer yer krlm gibiler. nsanlar, duvarlar, bir ev ak pencerelerinden kara yreini sunuyor bana; camlar kara olan her eyi solduruyor, maviletiriyor, sar tulalardan yaplm, kararszca ilerleyen, titreyen, sonra birdenbire burnunun stne dikilip duran u byk yapy maviletiriyor. Bir bey biniyor tramvaya, gelip karma oturuyor. San yap gidiyor, bir srayta camlara abanyor. O kadar yakn ki, imdi yalnzca tek bir blmn grebiliyorum, sar yap karard. Tramvayn camlar sarslyor. Ykseliyor yap, kara yrekler stne alm yzlerce penceresiyle, ezercesine, g-rnemeyecek yksekliklere dek uzanyor. Tramvay boyunca yaylyor, tramvaya yapyor; sarslan, titreyen camlar arasnda gece bastrd. amur gibi sapsar, dur 200 madan yaylyor yap. Camlar gk mavisi imdi. Birdenbire yitiklere karyor sar ev, gerilerde kalyor, kurun i bir aydnlk kuatyor vagonu, amaz bir eitlikle yaylyor drt yana. Camlardan tm derinlikler, gkyznn derinlikleri hl grnyor, nk Eliphar yokuunu karken, sadan denize kadar, soldan havaalanna kadar her iki yan da btn plaklyle grlr. Tramvayda sigara imek yasak, tek bir tane b;! e. Sraya koyuyorum elimi, komamla ekmemle bir oluyor: Sra var nk. stne oturduum, elimi dayadm bu eye sra denir. zellikle stne oturulsun diye yaplm, deriyle, kumala sarlp sarmalanm, yay konmu. nsanlar oturacak bir ey yapmak amacyle almaya koyulmular, bitirdiklerinde de bu km

ortaya. Ve buraya, bu vagona alp getirmiler bunu ve imdi ilerliyor vagon, titreyen camlaryle sarsla sarsla ilerliyor ve u krmz nesneyi tayor barnda. Mrldanyorum: Bir sradr bu, by gibi bir ey. Ama aslp kalveriyor dudaklarmda szck: Nesnenin stne konmaya yanamyor. Krmz derisi, binlerce kk ayaklaryle, l ayaklaryle kaskat kalveriyor havada nesne. Kanl, imi karniyle, l bacaklarnn frlad havaya dnk karniyle bu kutu iinde, bu kurun gkyznde alkalanan nesne bir sra olamaz. Kurun byk bir rmakta, tam bir rmakta su yuta yuta imi, akntya kaplm, bacaklar havada l bir eektir rnein, ben de eein karnna oturup ayaklarn durgun suya sallandran biri. Adlarndan kurtuldu nesneler, dikbal ve kocaman, dev gibi oradalar. Onlara sra demek, ad takmak aptalca bir ey. Adsz nesneler ortasn-daym. Tekim, savunmaszm, syleyecek szm yok, altmdan stmden, ardmdan epeevre kuatyorlar beni. Hi bir ey istedikleri, kendilerini kabul ettirmeye kalk 201 tklan da yok. Yastk kaplamann altnda, tahta epere kar durmu, nerdeyse bir glce benzeyen gizemli ve afacan br tavrla sra boyunca koan kk kara bir izgi var. Bunun bir glck olmadn ok iyi biliyorum, ama te yandan var olduunu da biliyorum. Ak camlarn altnda, camlarn kard grltlerin altnda koup duruyor, camlarn ardndan gelip geen mavi grntler altnda direniyor, duruyor, yeniden ilerliyor, bir glcn belirsiz ans gibi, yar yarya unutup ancak ilk hecesini hatrlayabildiimiz bir szck gibi direniyor. yisi mi gzleri baka bir yana evirip baka bir ey dnmek, rnein surdaki, karmdaki kanepenin stne yarm uzanm gibi kayklan u adam, mavi gzl, mlek kafal adam. Bedeninin btn bir sa yan km, sa kolu gvdesine yapm, sa yan inmeliymi gibi glkle grlyor, zar-zor, cimrice grlyor. Ama nemli olan zellikle sol yan, sol yannda durmadan bir rme reten asalak kk bir varolu var. Kol titremeye balad, sonra ykseldi, kolun ucunda kaskat bir el. Derken el de titremeye balad ve el kelle dzeyine gelince bir parmak dorulup trnayle sa dibini kamaya koyuldu. Bir tr ehvetli kant azn sa yanma yerleti, sol yan l kald. Camlar titriyor, kol titriyor, trnak kayor, kayor, tek bir noktaya bakan gzler altnda az glmsyor ve adam, aznn sa yann iiren ve varolabilmek iin sa kolunu ve sa yanan dn alan bu kk varolutan habersiz, olanlara katlanyor. nme duruyor bileti : Durakta inebilirsiniz, Biletiyi itip tramvaydan atlyorum. Baka trl yapamazdm. Nesnelerin bu kadar yakn olmasna katlanamazdm. Parmaklkl bir kapy itip ieri giriyorum, btn varolular bir srayta doruklara konuyor. Nerde oldu 202 umu anlyorum imdi: Parktaym. Byk kara gvdeler : arasndaki, gkyzne uzanan kara ve dml eller arasndaki bir kanepenin stne brakyorum kendimi. Bir aa, ayaklarmn altnda kara trnaklaryle torjra kayor. Ne kadar isterdim u an kendimi salvermek, unutmak ve uyumak. Yapamam oysa, boulacak gibiyim nk. Varolu her yanmdan iime iliyor, gzleriyle, bur-nuyle, azyle sokuluyor. Ve anden, bir vuruta gzlerimin nndeki perde yrtlyor, anladm, grdm artk. Akamn alts Rahatladm, imdi honutum diyemem; tersine, bu ykn altnda eziliyorum. Ne var ki amacma ulatm. Bilmek istediimi biliyorum, ocak ayndan beri bu bama gelenlerin nedenini kavradm. Bulant brakmad beni, kolay kolay brakacan da sanmyorum, ama bir dert gzyle de bakmyorum ona artk. Benim iin bir hastalk, bir hrnlk nbeti olmaktan kt: Bulant ben'im nk. Az nce parktaydm. Tam oturduum kanepenin altnda, kestane aacnn kk topraa dalyordu. Bunun bir kk olup olmadn hatrlayamyorum artk. Szckler ve szcklerle birlikte nesnelerin anlam, kullan biimleri ve insanlarn nesneler stne koyduklar en kk iaretler kaybolup gitmiti. ime korku salan bu boumlu, bu yaban, bu kara kitlenin nnde yapayalnz, bam nme eik, hafife kamburum km, oturuyordum. renmek istediimi ite orada kavradm. Soluumu kesti, iime doan ey. Varolumakm ne demek olduunu u son gnlerden nce hi bir zaman 203 sezememitim. Ben de tekiler gibiydim, ilkbahar giysileriyle deniz kysnda dolaan insanlar gibiydim. Ben de onlar gibi deniz yeildir, tede, yukardaki u ak nokta kk bir martdr, diyordum, ama martnn varolutu-unu, varolutan - bir mart olduunu sezemiyordum; varolu genellikle saklar kendini. Ordadr, burdadr, evre-mizdedir, bizdedir, biz'dir, ondan sz etmeksizin iki szck bile kullanamayz, ne var ki dokunamayz da ona. Varoluu dndm sanrdm, demek ki hi bir ey dnm-yormuum, kafam bomu ya da tek bir szck varm kafamda: Olmak szc. Ya da... nasl sylesem? Ben deginlik'i dsnyormuum, kendi kendime deniz yeil nesneler snfna degindir ya da, yeil denizin niteliklerinden biri diyormuum. Nesnelere bakarken bile onlarn varolutuunu dnmekten ne kadar uzakmm. Nesneleri bir ss, bir evre ss olarak gryordum. Onlar elime alyordum, ara niteliindeydi, direnlerini ngrmyor deildim, ne var ki btn bunlar yzeysel kalyordu. Tutup bana varoluun ne olduunu sormaya kalksalard, dpedz, ne olacak, hi bir ey, nesnelere gerek yaplar deitirilmeden dtan

eklenen bo bir biimdir deyip geerdim. imdi byle mi: Birden gn gibi apak beliriver-di. Varolu, birdenbire stndeki rty kaldrp att, zararsz soyut bir kategori olmaktan kt. Varolu nesnelerin mayas, hamuruydu, kestane aacnn bu kk varolu iinde yorulmutu. Ya da yle syleyeyim: Kk de, parkn parmaklklar da, kanepe de, yer yer yeeren imenler de, hemen her ey ortadan kaybolmutu. Nesnelerin eitlilii, kendine zgl yalnzca bir grn, yalnzca yanltc bir parlaklkt. Dlarndaki cila erimi, kitleler, btn yumuaklklar, btn plaklklaryle, btn ayp ve rktc biimleriyle kvermilerdi ortaya. 204 En kk bir hareket yapmaktan bile ekiniyordum, ama aalarn ardndaki mavi dikili talar, mzikli kkn ayakl fenerlerini ve mee kmeleri ortasndaki Vel-leda antn grmek iin ayaa kalkmama gerek yoktu. Btn bu nesneler... nasl sylesem? Rahatsz ediyorlard beni; daha kuru, daha soyut, daha ll varolusalard keke. Kestane aac gzlerime abanyordu. Yar yerine dek yeil bir kf kaplamt aac; kara ve kabarm kabuu, kaynam bir deriyi andryordu. Masquret emesinden gelen usul bir su rlts akyordu kulaklarma, rlt kulaklarma yuva yapm, ili sesler dolduruyordu oraya; yeil ve rk bir koku tayordu burun deliklerimden. Bir yandan boyuna glp bir yandan da ylk bir sesle, Glmek iyidir diyen o yorgun kadnlar gibi, btn nesneler tatl tatl, usul usul varoluun kollarna brakmlard kendilerini. Kar karya durmu yaylyorlar, varolularnn iren gizlerini ayorlard birbirlerine. Varolmayla bu baygn bolluk arasnda bir boluk bulunmadn anladm. Aata bir eyler varoluuyorsa oraya dek, kfe, kabarkla, sakmmazla dek varolumasi gerekirdi. Bir baka evrende halkalar, ezgiler, yaln, kat izgilerden amazlar. Oja^varolu bir bklmeLbir eilme, bir yumuamadr. Aalar, karaya alan mavi dikili talar, bir emenin mutlu rlts, arpc kokular, souk bir havada dalga dalga dolanan scak sis paralar, bir kanepe stne oturup sindirim yapan kzl sal bir adam. Btn bu uyuukluklar, btn bu sindirimler birlikte dnldnde garip, gln bir durum kyordu ortaya. Gln... yo, o kadar da deildi, varolan hi bir ey gln olamaz; benim anlattm ey Vaudevillelerde grlen baz durumlar andryordu biraz. Biz sklm, kendi kendimizden bunalm bir yn varolandan baka bir ey deildik, 205 o Bp o uiBsaoAiuiBiiiS'B nuo ugq 'guisag} uib} 'gouip gjjpjf ng -zbuojba gorep ij p i{i5b }9AbS gjAnSnupp gpuisgaAgS uiuutq Sn uiuiSziS njf op aiq 'apngp Aa aiq bui5bs j 9p 9U 'ipaBA tragup atq gpunup uSbb boo^ nj^n^and nq 'pj jba ajj miS9uii[9S udbb 9u 'iuis9uiu9iuir5 unuinqo; ug;tq dnp ' 9A uijgp uiuBSop i^buSbs nq buiSbs 9joS 'tunp ubs "bdbb :bu5bs aiq 5ijj -np o 9iJ9ii{nDzps aiq5tq 3{BaBio yo^ 9^o^ n -b runs 'tuBp ^bs 9Dup ugq Buiy -3loA 'aipBuiSies 9jpS Btunanp nSnpimjnq gputSi unuo -Aps uiuipp aiq 'uiguag ^JO-S BJBnnoi 'bub^jo tSt aiq 'rnBJAT3p jyq 'BpBAunp iinSnif nq iSt f -uiipag^si jfBtUB^dBs iuiSip^iu ijbs u|bu5bs nq 'ub n 'unsio BSinp^ -uinpaoAnunsiop gjgpusgu Bpao vs Ao 'ranaoAnanp ditpip g^agnozps -Bqup ^nozps aiq :iiI-bu5bs -i^tS 3ii[Bra5Bs puig; nq ugpurag^pji uia"9 ranpaoAijuB nranSnpinq raiiB^qBUB uu}ubi3a* ipu93i ' -laBmxiBing 'muB^qBUB unnpaBA u3pBiuai;BaB uiBaAB>[ aiq njSgs {i5y "nq ipngp \uiduq ^d Ad -3ib -ep bA nui3{pii 'iuiA95u9d 'Stuiubiii -ipuBiiA aiq -unpo 'ub^tA jiq nip unzn i^Bpum-B uxxuraB^BAB buib ' jiq 9praiS9S gp gu ipAgoutiinp aiq ugSgS uBpuiti^B gu ranpaoAnungnp zns^nozps -buo T T M TT FT 'nnozps nq un}raiBuiB]nq ug^A-B^^aBd goup tpa9M3{i5 nSnozps ^qBuiSBS ugpuiiragpit g npanp Bznsuos !npan[o qiS ip ' x[pjira9ii uu-epanj 'pagSi utS uub3{ 'uiipasgo 9pim;sn iaBiB; ^bS nq nq 'gpuiqip mugSqBq ugAgsuininS ng -np -m\o bizbj gjiq uinranjp i^ jpS po zisaipq tjpq npaoAxSgS gounSnp aiq iqiS >[gung ^oK tuiipti9ii 'u5i -apiBj uBpB^ao miaiq uBpaBinpaBA zspag n 'g 5ifi "uinaoAn^aoii ubpusbu}bjj ragq dnanA iqiS ^SiBp aiq auigsuja -uBpuo ranaoAn^aoii gnq ipun 9A ipAimui^is ui -ganA gp ui5i rann^aot U9^^9ui9iuiz9s nung -uinpaoAtiuB 1A1 s[o5 biu-b ranpaoAira^gssiq 'nunnpp bzbj ranpaoAiu -^gssiq t2i

an^ni ^o^ mv^yp^epnsi aiq p traq ugq u^anp diuBiBi{iB5 9ia9i9ounnp qBSB^ 'uBanp dd-BA raiaipuis 'zbu -{tijts 'uiij^iq 'uBjnp ^ngnAn 3fnnAn '3t9A93 'gp ncl -sai{ iijBptos zBaiq 'i -iuigai59 ip -anpAn gjAo-eraB jp 'uraBAunp nq 'aoAn^nAos iuipii95i -Bil 9ui5t laBjuo raiugq gp latq a9H -umpaoAigBiSn npaoA nuinnp gAguianpans v\ uiag^upA B; Buiip gipS BA(Bp9ii9A ubjuo 'vfisuiAus uub]5b-b og -npAnq t^unj ^l uiiSipiiq'eanii epuiS'BaB ubb^ \v^b5 nq nq 'aBiS-eB nq v\2Vji -npaoAnpq bjzbj tuipu9J{ agnn9^ Agatq agq uBAnp 9A lilies -n^^oA ugpgu atq 5iq ui5i Boum boum, hareketsiz, adsz sansz, beni durmadan bylyor, gzlerimi dolduruyor, hep kendi varoluuna srklyordu. Bo yere, Bu bir kktr diye tekrarlayp duruyordum. Tekrarlamam bir ie yaramyordu. Onun bu asl ilevinden, kklk ilevinden, emici pompa ilevinden buna, bu kat fok derisine, bu yal, nasrl, dik kafal grnmne geilemeyeceini ok iyi anlyordum. lev hi bir eyi aklayamyordu. Bir kkn kabaca ne olduunun anlalmasna elveriyordu, ama bu kkn anlalmasna deil. Rengiyle, biimiyle kaskat eylemiyle bu kk, yle ki... her eyin stndeydi. Niteliklerinden her biri biraz kayordu ondan, onun dna akyor, yar yarya katla-yor, hemen hemen baka bir nesne haline geliyordu; her biri fazlalk't kkn iinde ve btn bir kk kendi dna dolanyor, kendini inkr ediyor, garip bir arlk iinde yitip gidiyormu gibi bir izlenim uyandryordu bende. Bu kara peneye topuumla bir vurdum: Kabuklarn biraz kavlatmak isterdim. Nedensiz yere, kar koymak iin belki, tabaklanm bir derinin stnde alacak hafif bir syrn sama pembeliini grmek iin belki, dnyann samalyla elenmek iin. Ama ayam ekince baktm ki kabuk deimemiti, hl karayd. Kara? Szcn snverdiini, olaanst bir abuklukla anlamnn akp gittiini duydum birdenbire. Kara? Kara deildi kk. Bu tahta parasnn stndeki kara deildi. Bu... baka bir eydi bu: Daire gibi kara da varo-lumuyordu. Kke bakyordum. Karadan te bir ey miydi ya da aa yukar kara bir ey miydi? Bilgiler evrenine girmiim gibi bir izlenim uyand iin aratrmaktan vaz getim. Evet, ayn tedirginlik yznden daha nce de adlandnlamayan nesneleri inceden inceye yoklayp durmu, daha nce de bou bouna onlar hakknda bir 208 eyler dnebilme yollarn aratrm, onlarn souk ve hareketsiz niteliklerinin kap parmaklarm arasndan kaydm grmtm. rnein, geen akam, Rendez-Vous des Cheminots da, Adolphe'un pantolon asklar. Asklar mor deildi. Gmleinin stndeki tanm imknsz o iki leke yeniden gzlerimin nne geldi. Ya akl ta, btn bu ileri bama getiren o nl akl ta. Deildi o da., ne deildi, ne olmak istemiyordu iyice hatrlayamyordum. Ama onun o pasif direniini unutmamtm. Ya Kitap Kurdu'nun eli... Bir gn kitaplkta elini tutmu, skmtm, ne var ki sktm ey tmyle bir el deilmi gibi bir izlenim uyanmt bende. Kocaman ak bir kurt gelmiti hemen aklma, oysa kurt da deildi. Ya Mably kahve-sindeki bira barda, bardan o garip saydaml, sesler, kokular, tatlar byleydi ite. Korkuyla yuvalarndan frlam tavanlar gibi burnunuzun dibinden hzla getiklerinde, pek dikkat etmemiseniz, onlarn ok sade, gven verici olduklarn sanabilir, dnyada gerek bir mavinin, gerek bir krmznn, gerek bir badem ya da meneke kokusunun varlna inanabilirdiniz. Ama bir an iin onlar durdurabilseydiniz, bu rahatlk ve gven duygusunun yerini derin bir tedirginlik alrd. Renkler, tatlar, kokular asla gerek deillerdi, asla btnyle ve yalnzca kendileri deillerdi. En yakn, en ayrmaz nitelik bile, kendi iinde, kendi znde, kendine oranla bir fazlalk tayordu. Orda, ayann, altndaki o karann karaya benzer bir hali yoktu. Daha ok, karay asla grmemi, onu durdurmasn bilmeyen, anlam belirsiz bir varl renklerin tesinde dnecek bir kimsenin karay, d gcyle bulmak iin harcad akn bir abay andryordu. Bir renge benziyordu o, ama te yandan... bir re, ezie ya da bilmem bir salgya, ya da baka bir eye, rnein 209 F : 14 bir kokuya da benziyordu ve eriyordu bu, slak bir toprak kokusunda, slak ve lk bir odun kokusunda, o sinirli aacn stne bir cila gibi yaylm kara bir kokuda, inenmi, ekerli bir lif tadnda eriyordu. Benimkisi yalnzca o karay grmek deildi. Gr soyut bir bulutur, silinmi, sadeletirilmi bir dnce, bir insan dncesidir. Ordaki kara, o ekilsiz cansz varlk uzaktan uzaa, grme, koklama ve tatma duyularn ayordu. Ama bu zenginlik kargaaya dnyor ve sonunda, fazlalk olduundan, hi olup kyordu. Olaanst bir and. Ordaydm, hareketsiz, buz gibi kaskat korkun bir ekilde kendimden gemitim. Ama bu kendimden gei iinde bile yeni bir ey belirmekteydi; Bulant'y anlyordum artk, benimdi o. Bu bulularm kavramlatrmaya, szcklerle tanmlamaya kalkmyor-, dum dorusu. Ne var ki imdi artk onlar szcklerle tanmlamam kolaylamt. nemli olan olaanlktr, bununla, varolu bir zorunluluk deildir demek istiyorum. Varolmak dediin urada olmaktr sadece; varoluan ortaya da kar, karna da

kar, ama asla indirgenmez. Sanrm bunu anlayan baz kimseler var. Var, ama onlar da kendi varlnn nedeni, zorunlu bir varlk yaratarak bu olaan-lk'n stesinden gelmeye altlar. Oysa varoluu hi bir zorunlu varlk aklayamaz. Olaanlk sahte bir grn, yok edilebilecek bir grn deildir; olaanlk saltlktr, dolaysyle stn bir karlkszlktr. Her ey karlkszdr, bu park karlkszdr, bu kent karlkszdr, ben de karlkszm. Bunu anladnzda, geen akam Rendez -Vous des Cheminots da benim bama geldii gibi, iiniz bulanr. Bulant ite budur. Namussuzlarn, Coteau Vert'-de oturan namussuzlarn, teki namussuzlarn hukuk hukuk diye, hukuk dncesiyle ardna gizlenmeye altk 210 lan olgu budur ite. Hukuk. Ne kuyruklu yalan: Kimsenin hukuku yoktur; teki insanlar gibi onlar da tmyle karlkszlar, ama fazlalk olduklarn anlayacak duruma gelmemiler. Kendi benliklerinde onlar da fazlahklar gizliden gizliye, yani o namussuzlar da belirsiz, ekilsiz ve hazinler. Ne kadar srmt bu by? At kestanesinin kk idim;. Daha dorusu, onun varoluunun iliklerime dek bilincindeydim. Madem bilincindeydim ondan kopmutum demek ki, ama yine de onda kendimi yitirmi, onda zmlenmitim, onunla varolup kmtm. Rahatsz bir bilinti, rahatszd ama te yandan, u hareketsiz odun paras stne btn arlyle kmeden edemiyordu. Zaman durmutu. Ayaklarnn dibinde kk, kara bir birikinti, byle bir andan sonra herhangi bir eyin olmas imknszd. Bu zalim hazdan kurtarmak istiyordum kendimi, ama kurtarabileceim aklmn kesinden bile gemiyordu, ierdeydim; kara kk gitmiyordu, ordayd, insann boazna duran kocaman bir lokma gibi gzlerime durmu gemiyordu, yutsan yutamazsn, atsan atamazsn. Ne byk bir glkle gzlerimi kaldrabilmiim? Kald-rabilmi miydim gerekten? Arkaya devrilmi bam ve havaya dikilmi gzlerimle, bir an yeniden dnyaya gelmek iin ksa bir sre kendimi ortadan kaldrmak deil miydi bu yaptm? Aslna bakarsanz bir andan baka bir ana geiimin bilincine varamadm. Ne var ki birdenbire kkn varoluunu dnemez hale geldim. Silinip gitmiti varolu. Bouna tekrarlayp duruyordum: Kk va-roluuyor, hl burda, kanepenin altnda, sa ayamn altnda diye, ama ne sylesem bounayd. Varolu kiinin uzaktan uzaa kendisini dnmesine izin vermez. Sizi anden kuatmas, stnzde durmas, kmltsz kocaman 211 bir hayvan gibi btn arlyla yreinize kmesi gerekir, bunu yapmad takdirde varolu diye bir ey kalmamtr ortada. Hi bir ey kalmamt ortada, gzlerim bombotu artk, kurtuluun hazzyle bylenmi gibiydim. Sonra birdenbire, usul ve belirsiz hareketlerle gzlerimin nnde kmldanmaya balad: Rzgr aacn doruklarn sallyordu. Bir eyin kmldann grmek houma gitmiyor da deildi, hep ayn noktaya bakan gzler gibi bana bakp duran bu kmltsz varlklardan kurtaryordu beni. Gzlerim dallarn salmnda. Kendi kendime syleniyordum: Hareketler asla btnyle varoluan eyler deildirler, iki varolu arasnda, gsz zamanlar arasnda geici varolan eylerdir, araclardr yalnzca. Kendimi, hareketlerin hilikten kp gittike olgunlatn, rahatlatn grmeye hazrlyordum. Varoluu dou halinde bastrabi-lecektim artk. saniye bile gemeden tm umutlarm yklp gitti. Varolularn evresinde kr krne dolanp duran bu rkek, bu kararsz dallarda varolua geii yakalayamadm. Bu gei dncesi de insanlarn buluu deil miydi? Fazla ak bir dnce! Btn bu kprtlar kendilerini soyutlayp kendilerini deerlendiriyorlard. Her yandan fkryor, dallardan, yapraklardan tayorlard. Bu kuru ellerin yresinden dne dne geiyor, bu kuru elleri kk tayfunlarla kuatyordu. Elbette ki hareket aatan baka bir eydi. Ama te yandan da bir salt'd. Bir nesne. Gzlerim yalnzca dolu'yla karlayordu. Varolu kaynayordu dallarn ucunda, durmadan yenilenen, ama asla domayan varolular. Varoluan rzgr iri bir kara sinek gibi konuyordu aaca ve titriyordu aa. Gel gr ki 212 D U U .ft. N X J. titreyi doan bir nitelik deildi, bir gten harekete gei deildi; bir nesneydi. Bir nesne titreyi akyordu aaca, onu drt bir yanndan kuatp sarsyor, sonra terke-diveriyordu birden, kendi stnde dnmek iin daha uzaklara gidiyordu. Her ey doluydu, eylem halindeydi, gsz zaman kalmamt, her ey, en grlmez irkili bile varolu kesilmiti. Aacn evresinde kaynaan tm varolular hi bir yerden gelmedikleri gibi hi bir yana da git-niyorlard. Birden varoluuyorlar, sonra birden varolu-may durduruyorlard. Varolu belleksizdir; yitip gidenlerden tek bir an bile saklamaz. Her yanda varolu, sonsuzda, her zaman, her yerde, fazladan, varolu; asla varolutan baka bir eyle snrlanamayan varolu. Kksz varlklarn baboluuyle sersemlemi, akna dnm, krelmi, kanepenin stne brakverdim kendimi. Her yan doular iinde, almlar, geliimler iindeydi. Kulaklarm varolularla uulduyor, etim bile rpnp, aralanp kendini bu evrensel tomurcuklanmaya veriyordu, iren bir eydi bu. Dnp duruyordum. Madem hepsi birbirlerine benziyorlar neden bu kadar varolu vard? Hepsi birbirinin ayn olan bu kadar aa neye yarard? Nice varolu eksiliyordu, sonra inatla yeniden douyor, sonra yeniden eksiliyor... srtnn stne den bir bcein dnmek iin acemice tkettii abalar gibi. Bu abalardan biri de bendim. Bu bolluk bir cmertlik rn de deildi, tam tersineydi. zgn, arl, kendi kendinden bunalm bir

cmertlikti bu. Bu aalar, bu beceriksiz koca gvdeler... Birden kitaplarda anlatlan, iekleniler, trtlar, devce almlarla dolu o gzel ilk yazlar dnp glmeye baladm. Yaam savandan, gl olma isteinden sz eden nice budalalar vardr. Demek bu insanlar bir hayvana, bir aaca hi dikkat etme 213 ti U U A. X A i misler! Kel yaprakl u mar aacn, yarya dek rm u mee aacn gkyzne dek fkran gen ve yaman gler eklinde kabul etmemi isterlerdi mutlaka. Ya bu kke ne buyurulur? Kukusuz ona da topran barn yarp kendi besinini topraktan skp alan obur bir pene gzyle bakmam gerekecekti galiba? Nesneleri bu ekilde grmenin mmkn yoktur. Geveklikler var, gszlkler var dense hayr demem. Aalar salmyordu. Gkyzne doru bir fkrma myd yoksa? Ykseliten ok bir ini bu. Her an, bu aa gvdelerinin yorgun organlar gibi katlann, kuruyup kvrln ve kvrmlaryle birlikte kara ve gevek bir yn halinde topraa dn grmeye hazrlanyordum. Varo-lumak istemiyordu canlar, ne var ki, buna engel de olamyorlard ve bylece, usul usul, miskin miskin srdrp duruyorlard uyuuk yaamlarn, zsu istemeye istemeye ykseliyordu damarlarda ve kkler ar ar dalyordu topraa. Ama her an her eyi topraa saplayp kendilerini yok etmek ister gibi bir halleri vard. Yorgun ve yal yine de srdryorlard varolumalarm, istemeyerek srdryorlard, lm gze alacak kadar gl deillerdi de ondan. Kendi lmlerini bir i zorunluluk gibi kendilerinde gururla tayan yalnzca mzik ezgileridir, ne var ki ezgiler varoumaz. Her varoluan nedensiz doar ve rastlant sonucu lr. Kendimi geriye doru brakp gzlerimi kapadm. Ama grntler hemen, etekleri tutuup sradlar ve kapal gzlerimi varolularla doldurmaya geldiler. Varolu kiinin terkedemeyecei bir dolutur. Garip grntler. Bir yn nesneyi dile getiriyorlard. Dile getirdikleri gerek nesneler deil, onlara benzeyen teki nesnelerdi. skemlelere, takunyalara benzeyen tahta nesneler, bitkilere benzeyen teki nesneler. Sonra da 214 iki insan yzn dile getiriyorlard: Geen pazar gn Ve-zelize birahanesinde yemek yiyen ifti. Yalydlar, scaktlar, yataa dkndler ve krmz kulaklaryle samaydlar. Kadnn omuzlar ve boazn gryordum. plak bir varolu. Bu ikisi ki birden korku saldlar iime Bouville'de bir yerlerde varolularn srdryorlard; bir yerlerde kimbilir hangi kokular ortasnda? o tatl boaz kendini serin kumalara verip okanlarm, dante-llar iine gmllerini srdryordu, ve kadn, gsnn sutyen iinde varoluunu, gslerine bakp turunlarm, gzel yemilerim benim, diyerek dnlerini, ular dedike gdklayan memelerinin serpij iine dikkat kesilip, anlaml anlaml glmseyilerini srdryordu. Derken birden haykrdm, gzlerim falta gibi almt. Onu mu dlemitim yoksa, bu koskoca var olmay? Ordayd, parkn stne konmutu, aalarn iine devrilmiti, yumuak, yapkan, adal bir reel gibi. Ve ben de btn bu parkla birlikte iinde miydim onun? Korkuyordum, daha ok, fkeliydim. ok hayvanca, ok yersiz buluyordum bunu, bu iren pelteden tiksiniyordum. Her yanda, her yanda vard! Gkyzne dek ykseliyor, her yana dalyor, aalardan yap yap inip her yan dolduruyor, derinleiyor, derinleiyor, parkn snrlarn, evleri, Bouville'i ayordu. Bouville'de deildim artk, hi bir yerde deildim, dalgalanyordum. akn deildim, bunun dnya olduunu, anden grnen rlplak bir dnya olduunu iyi biliyordum ve bu iri sama yarata ate pskryordum. Bunlarn nerden ktn, nasl olup da hilik yerine bir dnyann varolduunu bile soramyordu kendi kendine insan. Bir anlam yoktu bunun, dnya her yerde vard, nmde vard, arkamda vard. Ondan nce hi bir ey yoktu. Hi bir ey. Dnyann var olmad 215 I bir an da bulunmad hi bir zaman. Beni kzdran, fkelendiren de buydu ite: Elbette, bu akan kurtuun varolmasn gerektirecek hi bir neden de yoktu. Ama varol-mamasnm da mmkn yoktu. Dnlemeyecek bir eydi bu: Hilii dnebilmek iin insann daha nceden ur-jia, btn bir dnya iinde, gzleri fldr fldr ve canl bir ekilde bulunmas gerekiyordu. Hilik, kafamdaki bir dnce olmaktan teye gidemiyordu, bu sonsuzluk iinde var olan, salman bir dnce. Bu hilik varolutan nce gelmemiti, bir dier varolu gibiydi bu da, teki pek ok varolulardan sonra belirmiti. Ne iren ey, ne iren ey! diye haykrdm ve bu yapkan pislikten kendimi kurtarmak iin silkindim, ama iyice bulanmt stme, stelik o kadar da oktu ki, tonlarca, tonlarca, says belirsiz varolu yapmt. Bu sonsuz skntnn dibinde soluum kesiliyor, bunalyordum. Sonra birdenbire park byk bir ukur almcasma boalverdi, dnya nasl geldiyse yine ayn ekilde gzden kayboldu ya da ben daldm uykudan uyandm. Her neyse, dnyay grmyorum artk; evremde, havaya doru dikilmi l dallarn bittii sar bir toprak kald. Kalktm, ktm. Kapya geldiimde geriye dndm. Bahe glmsedi o zaman. Kapya dayandm, uzun zaman baktm parka. Aalarn, mee kmelerinin glmseyii bir eyler anlatmak istiyordu; varoluun gerek srr da buydu ite. hafta kadar nce bir pazar gn, nesnelerin, bir tr anlamak ister gibi bir tavr takndklarn yakalamtm. Benimle mi konumak istiyordu? Onlar anlayacak hi bir arem yoktu, zlerek

hissediyordum bunu. Hi bir arem yoktu. Yine de ordayd, bekliyordu, bakar gibiydi. Orda, kestane aacnn gvdesindeydi... Kestane aacnm ta kendisiydi. Yolda duran, unutulan, d 216 snmek istediini unutan, onlar aan, kk, acayip bir duyuyla yalpalayp duran dncelerdi sanki nesneler. Bu kk duyu canm skyordu ite. Yz, yl u kapya yaslanp bekleeni bile olup anlayamyordum onu. Varolu stne bilebileceim ne varsa hepsini renmitim. Yryp otele dndm ve ite bunlar yazdm. Gece Kararm verdim: Madem kitabm yazmyorum artk o halde ne diye kalacaktm Bouville'de? Paris'e gidecektim. Cuma gn be trenine binip cumartesi Anny'yi greceim. Sanrm birlikte birka gn geiririz. Sonra baz ilerin halli ve eyalarm toplamak iin yeniden buraya gelir, en ge 1 martta da Paris'e yerlemi olurum. CUMA Rendez-Vous des Cheminots daym. Trenim yirmi be dakika sonra kalkyor. Gramafon. imde gl bir serven duygusu. CUMARTES Anny, stnde kara uzun bir giysiyle kapy at. Her zamanki gibi, ne elini uzatt, ne merhaba dedi. Sa elim yine pardsmn cebinde kald. Beylik szlerden kurtulmak iin, abuk ve yavan bir sesle : Gir ve istediin yere otur, pencerenin yanndaki koltuktan baka, dedi. 217 p* Ta kendisi, tam Anny. Kollar yine iki yanma sarkk. Huysuz bir yz var. Yzndeki bu huysuzluk bir zamanlar ona ergenlik andaki kk bir kz havasn verirdi. Ama imdi artk kk bir kza benzemiyordu. Bedeni iri-lemi, gsleri fazla bymt. Kapy kapyor, sesli dnyormu gibi kendi kendine syleniyor : Yatan stne mi otursam acaba?.. Sonunda, st hal rtl sanda benzer bir eye iliiyor. Yry eskisi gibi deil. Farkedilir derecede arlam hareketleri, ama inceliini yitirmemi. Yeni imanlna alamam gibi bir hal var stnde. Her eye ramen, yine de eski Anny, ta kendisi. Kahkahalarla glyor. Neden glyorsun? Huyudur, hemen cevaplamyor, hrn bir tavr taknyor. Sylesene, neden glyorsun? Geldiinden beri boyuna glmseyip aa gibi dikildiin iin. Kzn evlendirmeye gelmi bir babaya benziyor-sun. Haydi, dikildiin yeter artk. Paltonu bu yana koy da otur. Evet, yle otur istersen. Ardndan sessizlik. Anny sessizlii bozmaya da niyetli deil. Ne kadar plak bir oda! Bir zamanlar, btn yolculuklarnda Anny, allarla, atklarla, bartleriyle, Japon maskeleriyle, Epinal resimlerle dolu koca bir bavul tard yannda. Otele iner inmez (isterse tek bir gece kalsn) ilk ii bu bavulu ap, nesi var nesi yok kararak duvarlara, lambalara asmak, deiik ve karmak bir dzenle, masalara ya da yere yaymak olurdu. Yarm saattan az bir zaman iinde en baya oda bile dayan-lamayacak kadar ar ve tahrik edici bir kiilie br 218 U XJ -tt. N XX nrd. Belki yolculukta bakalarnn eyalarna karp kayboldu bavulu, belki de emanetide duruyordur... Banyoya yar alan kapsyle bu souk odada insan tedirgin eden bir hava var. Bu oda, benim Bouville'deki odamn biraz daha dayal delisi, ama biraz daha skcs. Hl glyor Anny. Onun bu, genizden gelen tiz ve ksa gllerini ok iyi bilirim. Bakyorum hi deimemisin. Eee, syle bakalm, byle fldr fldr ne aryor gzlerin odada? Glmsyor, ama te yandan, hemen hemen dmanca bir merakla dik dik bakyor yzme. Hi, odan deiik buldum da. Dalgn bir tavrla : Ya, yle mi? diye soruyor. Yine bir sessizlik. imdi yatan stnde oturuyor,, kara giysilerinin iinde hayli solgun grnyor yz. Salarn kesmemi. Kalarn biraz kaldrm, sakin sakin boyuna bana bakyor. Syleyecek hi bir eyi yok muymu? O halde ne diye ard beni? Bu sessizlik dayanlacak gibi deil. Acnacak bir halde, anden: Seni grdme memnunum, diyorum. Son szck boazma tkanyor; susup susup da daarcktan bunu mu karacaktm? Susmak ok daha iyiydi. Elbette Kzacak bu szme. lk eyrek saatm korkun olacan dnyordum. Eskiden, ister yirmi drt saat sonra, ister ertesi sabah, Anny'le yeniden karlamalarmzda stndeki giysisine, birlikte geirdiimiz zamanlara, bir gn nce sylediimiz son szlere uygun szckleri hi bir zaman bulamammdr. Oysa benden bekliyor bunlar. Ama ne ister bu kz? Bilmiyorum. 219

Gzlerimi kaldryorum. Anny, efkatle bakyor bana Sen de hi deimemisin demek? Hep byle aptal kaldn ha? Yznde bir honutluk var. Ama ne kadar da yorgun grnyor! Bir kilometre tasm sen, bir yolun kysndaki kilometre ta. Hep ayn eyleri aklarsn, btn yaantn da, yok Melun yirmi yedi kilometre uzaklkta, yok Montar-gis krk iki kilometrede der gibi aklayacaksn. te bunun iin ok ihtiyacm var sana, diyor. Bana ihtiyacn m var? Seni grmediim bu drt yl iinde bana ihtiya m duydun? Bak u ie, ama hi sezdirmedin bana! Ona ierlediimi sanmasn diye glmseyerek konutum. Ama bu gln dudaklarmda pek yapmack durduunu farkediyorum, rahat deilim. Ne budalasn! Seni grmek istediimi mi sandn? Demek istediin buysa yanl, elbette seni grmek ihtiyacn duymuyorum. Seyredilecek kadar sevimli olmadn sen de biliyorsun. Benim ihtiya duyduum senin varolman ve deimemelidir. Paris'te ya da Paris dolaylarndaki bir yerlerde duran u platin metre gibisin. Kimsenin seni grmek ihtiyacn duyacan sanmam. ite burda yanlyorsun. Neyse, nemi yok, ben grmek istemiyorum o metreyi, ama var olduuna, yeryz boylamnn drtte birinin on milyonda birini kesinlikle ltne memnunum. Bir evde l alndnda ya da kuma satm alrken hep o platin metreyi dnmmdr. Ya? dedim souk bir sesle. Ama seni, yalnzca soyut bir erdemi, bir tr snn 220 dnr gibi dnebileceimi bilirsin. Sk sk yzn hatrladm iin teekkr edebilirsin bana. te, bir zamanlar, yreimde yaln ve sradan arzular duyduumda, onu sevdiimi, kollarma almak istediimi sylediimde katlanmak zorunda kaldn tatsz tartmalar yeniden kmt ortaya. Ne var ki, hi bir arzum yok bugn. Btn arzum; olsa olsa, susmak, ona bakmak ve bu olaanst olaym, Anny'nin karmda bulunuunun btn nemini sessizlik iinde duymak. Ya onun iin, bugnn teki gnlerden bir fark yok mu? Elleri titremiyor. Bana mektup yazd gn syleyecek bir eyleri vard mutlaka ya da beni grmek arzusu geici bir tutkuydu o kadar. imdiyse, aradan epey zaman getiinden unutulup gitti. Anny birden ylesine belirgin bir efkatle glmsyor ki bana, alamakl oluyorum. Platin metreden ok daha fazla dndm seni. Seni dnmediim tek bir gnm bile olmad. En kk ayrntlarna dek hatrlyordum. Kalkp ellerini omuzlarma koyuyor: Yaknp duruyorsun, yzm hatrladn syleyebilir misin bakalm? Seni kurnaz, belleimin zayf olduunu ok iyi bilirsin. te, kendi aznla sylyorsun, tmyle unuttun "beni. Sokakta<grsen tanr miydin? Elbette tanrdm, o kadar da deil artk. Hi deilse samn rengini olsun hatrlar miydin? Elbette! Kumral. Glmeye balyor. Amma da almla sylyorsun! imdi grdn de sylyorsun, aferini hak etmedin. 221 Salarm tarazlyor. Sonra beni taklit ederek: Ya senin, senin salarn da kzl. Hi unutamam, seni ilk grdmde, ak mora alan ve kzl salarnn rengine feci derecede ters den prsk bir apka vard banda. Baktka ikence veriyordu insana. Nerde imdi apkan? Her zamanki gibi yine zevksiz misin bilmek isterim dorusu. Artk giymiyorum onu. Gzlerini ksarak, slk alacak gibi hafif bir ses karyor. Tek bana m karar verdin buna! Doruysa kutlarm seni. yle ya! oktan dnmeliydin bunu. Bu salar hi bir eye katlanamaz, her eye ters der nk, apkalara ters der, koltuk kaplamalarna ters der, hatta sen dururken ardnda fon meydana getiren duvar hallarna bile ters der ya da, Londra'da satn aldn o ngiliz ftr gibi, bandaki apkay kulaklarna kadar geirmen gerekir. Btn salarn rtyordu o fv banda sa olup olmad bile anlalmyordu. Eski kavgalara son veren kararl bir sesle ekliyor: Hi yakmyordu sana. Hangi apkadan sz ediyordu, bilmiyorum. Ben yaktn m sylyordum? Sanrm yle diyordun! Hatta yalmzca ondan sz ediyordun. Seni grmediimi sandn anlarda aktrmadan aynaya bakyordun.

Gemile ilgili bu bilgi rahatsz ediyordu beni. Anny'-de gemii yadeden, anlar dile- getiren yle bir hal de yok. Sesi, bu tr anlara uygun den bir yumuaklk ve raklk da tamyor. Bugnden, hadi diyelim ki dnden sz eder gibi konuuyor. Eski kanlarn, dik ballklarn, kinlerini bugne dek koruyabilmi. Bana gelince, tam ter 222 sine, bende her ey bir bilinmezlik iinde boulup gitmiti. Btn tavizleri vermeye hazrm u an. Birden, tekdze bir sesle : Gryorsun, imanladm, yalandm ben, kendime "bakmam gerekiyor. Doru. O kadar yorgun grnyor ki! Tam ben konumak isterken yeniden o alyor sz : Londra'da tiyatroda alyorum. Candler'le birlikte mi? Ne Candler'i canm. Bilirim seni. Hep Candler'le tiyatroda alacam sanrdm. Ka kere syleyeceim sana, Candler'in orkestra efi olduunu? Ben Soho Square adl kk bir tiyatroda altm. Enaperor Jones'u, Sean O'Casey'in, de Synge'in oyunlarn ve Britauicus'u oynadlar. akn akn sordum: Britannicus mu? Evet Britannicus. te ben de bu yzden ayrldm tiyatrodan. Britannicus'un oynanmas fikrini onlara veren benim, ama onlar Junie'yi oynatmaya kalktlar bana. Ya? Evet, bense ancak Agrippine'i oynayabilirdim. Ya imdi ne yapyorsun? Bunu sormaya hakkm yoktu. Yz lgnleiveriyor birden. Yine de, hemen cevaplyor: Tiyatroda oynamyorum artk. Yolculuklarla geiriyorum zamanm. Biri var, geimimi o salyor. Glmsyor. Ah n'olur! Byle kaygl gzlerle bakma bana, ackl bir ey deil bu. Her zaman syledim sana, geimimi 223 bir bakasna yklemek vz gelir bana diye. Zaten yalca bir adam, rahatsz edici bir tip deil. ngiliz mi? Can sklm gibi: ngiliz olmu olmam, sana ne bundan? Artk sz etmeyelim o adamcazdan. Ne senin iin nemli, ne de benim iin. ay ister misin? Banyoya giriyor. Gidi gelilerini, kapkaca tkrda-tlarn ve kendi kendine sylendiini duyuyorum; tiz v& anlalmaz bir eyler mrldanyor. Karyolasnn yanndaki masann zerinde, her zamanki gibi Michelet'nin Fransz Tarihi ciltlerinden biri duruyor. Yatan stne tek bir fotoraf asm, yeni farkna varyorum, Emily Bron-te'nin kardei tarafndan yaplm portresinin fotoraf. Anny dner dnmez : imdi de kendinden sz et bana, diyor. Sonra yine kalkp banyoya geiyor hemen. Belleimin zayflna ramen bu huyunu hatrlyorum. Bu sorular, hem zden bir ilintiyle karlatm, hem de bir an nce cevap verip kurtulmak istediim iin son derece canm sktndan, o da bu tr sorularn byle sorard hep. Her neyse, bu sorusundan sonra kukum kalmamt artk: Bir ey bekliyor benden. imdilik giriini hazrlyor. nce seni skan eylerden kurtulacak, sonra da ikinci dereceden nemli sorularn kesinlikle zmleyeceksin: imdi de kendinden sz et bana, gibi. Az sonra kendinden sz edecek. Birden, ona en kk bir eyimden bile artk sz etmemek istei duyuyorum iimde. Neye yarard? Bulant, korku, varolu... btn bunlar kendime saklamam daha iyi olacakt. Blmenin ardndan haykryor: 224 Haydi, abuk anlat, seni dinliyorum. Elinde bir aydanlkla dnyor: Neler yapyorsun bakalm? Paris'te mi oturuyorsun? Bouville'de kalyorum. Bouville'de mi? Neden? inallah evlendiin iin deil? Anny'nin byle bir ey dnebilmi olmas ok ho. Aklyorum. Sama. Eskiden sen doa'csn diye alay ederdin benimle, senin bu sorun tam doaclara zg bir hayal gcnn rn. Biliyorsun: Seni iki ocuklu bir dul olarak tasarladm zamanlar bunlar sylerdin bana. Bu tr yklerden nefret ederdin. Anny istifini bozmadan cevaplyor: Ama senin de houna giderdi byle szler. Gl grnmek iin sylerdin bunu. Bunlar konuulunca kzarsn, kzarsn ama, bir gn gizlice evlenecek kadar da re-zilsindir bilirim. Tam bir yl bara ara

Violettes Impe-riales filmine gitmeyeceini sylediin halde, bir gn tek bana, mahalledeki kk bir sinemaya, bu filmi grmeye gittin. stelik hastaydm. Ar ar cevaplyorum: M. de Rollebon'la ilgili bir kitap yazyorum, Bouville'de bu kitap yznden kalyorum. Anny dikkatle bakyor bana. M. de Rollebon mu? XVIII. yzylda m yaad? Evet. Ya! Ya! Bir soru daha sorsayd her eyi anlatrdm. Ama artk hi bir ey sormuyor. Belli hakkmlda edindii bilgiyi 225 F : 15 yeter buluyor. Anny dinlemesini ok iyi bilen biridir, ne var ki can istedii zaman dinler. Anny'ye bakyorum: Gz kapaklarm indirdi, bana ne syleyeceini, sze nasl balayacam dnyor. imdi de ben mi sorsam acaba? Bundan holanacan sanmyorum. Kafasnda lp bier, uygun bulursa konuur. Yreim kt kt vuruyor. Birden : Ben deitim, diyor. te balangc buldu. Ama imdi susuyor. Ak porselen bir fincana ay koyuyor. Benim konumam bekliyor. Bir eyler sylemem gerek. Ne olursa olsun, bir eyler bekledii bu. im iimi yiyor. Gerekten deiti mi? imanlad, yorgun grnyor, ama elbette sylemek istedii bunlar deil. Bilmem, ben deimi bulmadm seni. Gln, ayaa kalkn, ellerini omuzlarma koyusun, kendi kendine konuma hastaln hep ayn. Yine Michelet'nin Tarih'ini okuyorsun. Ne bileyim, daha bir ym deimeyen ey... (~~^ Benim asla deimeyecek olan mayama, zme gs-( terdii o derin ilgi, hayatta bana gelebileceklere kar \ \ kaytszl sonra, bilgilik taslad halde insana sevim-jw li gelen acayip yapmiackl ilk karlatn andan beri \\ nezaketle, saygyla, dostlukla ilgili o allm, sradan szleri silip atmas, insanlar arasndaki ilikileri kolaylatrmas, karsmdakileri konuurken boyuna yaratcla \srklemesi hi deimemiti. Omuzlarm silkti, kuru bir sesle : Deitim, hem de ok deitim. Ayn insan deilim artk. lk bakta bunu anlayacan sanyordum. Oysa sen kalkm, Michelet'nin Tarih'inden sz ediyorsun bana. nme gelip dikiliyor : Beyimizin, sand kadar gl olup olmadn g 226 rrz imdi. Bil bakalm: Neler deiti bende? Duraksyorum; glmsemesini srdryor, ama gerekten tedirgin olduu belli. Ayan yere vurarak bekliyor. Eskiden iin iini yerdi, ne bileyim ya da sen kendin sylerdin bunu. imdi yok bu, kaybolmu. Sen de farkna varmsmdr elbet. Artk kendini daha rahat hissetmiyor musun? Hayr demeye cesaret edemiyorum. Eskisi gibi yine iskemlenin ucuna ilimitim. Tuzaklardan kurtulmak, o tanmlanamaz g fkelerimi bamdan savmak kaygsy-le doluydum;. Yeniden oturdu. Ban inanla sallayarak : Eee, bendeki deiiklikleri anlayamayn ok eyin deitiini gsteriyor. Umduumdan da fazla. Bir zamanlar neler zrvalardn, hatrlamyor musun bakalm? Geli-yordun, konuuyordun, tekrar gidiyordun; hep ters zamanlarda. Diyelim ki hi bir ey deimemi olsun: Odaya girdiinde ierde, duvara asl maskeler, allar grecektin. Ben yatan stne oturmu olacak ve (ban arkaya atyor, burun deliklerini kabartyor, kendisiyle alay etmek ister gibi sesine bir tiyatro oyuncusunun havasn veriyor) sana: Eee? Ne bekliyorsun? Otursana, diyecektim. Elbette ki, pencerenin yanndaki koltuktan baka demekten zellikle kanrdm. Tuzaklar kurardn demek bana? Tuzak denemez buna... O zamanlar ben sana byle sylesem sen dosdoru koltua otururdun. Dnp merakl gzlerle koltua baktm ve : Otursan n'olurdu? diye sordum. Bu koltuun baka koltuklardan ayr bir yann gre-miyordum. Rahat bir grn vard. 227 Anny ksa kesiyor : Kt olurdu, o kadar. Direnmiyorum: Anny hep inanr baz nesnelerin tabu olduuna. Birden : Sanrm baz eyleri sezinliyorum, ama olaanst eyler bunlar. Bekle, biraz dneyim. Bu oda gerekten, rlplak bir oda. Hakkm teslim etmen gerekir, girer girmez farkna vardm bunun. Evet, dediin

gibi, ieri girince duvarlarda o maskeleri ve allar grmeliydim. Senin odana girince otel motel kalmazd artk. Odana gelince, o da bambaka bir lemdi... Kapy amaya gelmezdin, eri girdiimde seni, odann bir kesinde, belki yere, her zaman yannda tadn yn kadife demenin stne oturmu, bana hmla bakp beklerken bulurdum... Azm ap tek bir szck sylemeye, tek bir hareket yapmaya ya da yle bir soluk almaya kalksam senin kalarn atlr ve neden olduunu bilmeden alabildiine sulu bulurdum kendimi. Sonra her dakka pot stne pot krarak grtlama dek hatalar iine gmlr giderdim... Ka kere byle bir ey oldu? Yz kere! En azndan. Artk ustalatm m, inceldin mi bakalm? Hayr! Bunu sylemem houma gidiyor. Eee, bu gidiin sonu neye varacak? Sonu mu? Nasl olsa yok artk... Ve bir tiyatro oyuncusu sesiyle haykryor: Vay, vay! Kolay kolay inanamyorsun buna deil mi? Sonra usul bir sesle srdryor: 228 Peki o halde, bu konuda inanabilirsin artk bana: Yok artk onlar! stn anlar yok mu artk? Hayr, yok. Aptallayorum. Israrla stnde duruyorum: Yani sen artk... Bitti demek bu... ackl oyunlar, maskelerin, allarn, demelerin ve bizzat benim kk bir oyuncu olduumuz ve senin baoyunculuunu yaptn bir anlk ackl oyunlar bitti demek? Glmsyor. Nankr. Kendisine bazan benimkinden ok daha nemli roller verdiimi anlayamam bile. Ne yapalm, evet, bitti! ok mu ardm? Ya, ok ardm! stn anlar oyununun senden kop-mayan bir para olduunu, bunu senden almann yreini skp almak gibi bir ey olduunu sanyordum. Hi de piman grnmeyen bir tavrla : Ben de yle sanyordum, deyip, ho izlenim brakmayan alayc bir sesle ekledi : Bunsuz da yaayabildiimi gryorsun. Ellerini dizlerinden birinin stnde kenetledi. Btn yzne canllk, genlik tayan belli belirsiz bir glmsemeyle havaya bakt. stnde, gizemli, yaantsndan honut, iman, kk bir kz hali var. Evet, senin deimediine memnunum. Yerini deitirip, stne baka bir boya vurup, baka ekil izerek baka bir yolun kysna dikselerdi, bana ynm gsterecek nianghmdan olurdum. Sen gereklisin bana. Ben deiiyorum, ama senin hep ayn noktada, ayn yerde kaldn anlalyor, sana bakp ne kadar deitiimi lyorum. 229 Her eye ramen, biraz incinmi hissediyorum kendimi. Gr bir sesle : Yanl dnyorsun, oysa ben... Tam tersine, bu geen zaman iinde hayli gelime oldu bende de, aslnda ben... Ezici bir kmsemeyle : Ha anladm, dnce deiiklii seninkisi, oysa ben iliklerime dek deitim. liklerime dek... Sesinde... beni allak bullak eden bir ey vard, anlayamyordum. Her neyse, hemen bir srama yaptm! Yitik bir Anny'yi aramaktan vaz geiyorum. Bu kz, yklm gibi grnen bu iman kz, beni duygulandran, sevdiim kz. Bir tr kesinlikle... fiziksel bir kesinlikle biliyorum, duyuyorum stn anlar olmadn. Yrrken parmak ularma dek duyuyorum bunu. Her zaman duyuyorum, uyurken bile. Unutamyorum hi. Bir Tanr esini gibi gelmedi asla o bana; yaantm u gn, u saat deiti diyemem. Ne var ki u an, bunu daha dn anlamm gibi geliyor bana. aknm, tedirginim, alamyorum kendime. Durgun bir sesle sylyor bunlar. Bunca deimesinden gurur duyuyormu gibi bir anlam da var sesindeki bu durgunlukta. Oturduu sandn zerinde olaanst bir incelikle usul usul sallanyor. Geldiimden beri, bir zamanlar Marsilya'da tandm Anny'ye hi bu kadar ben-zememiti. Yeniden kazand beni, glnl, yapmack-l, incelii ap onun garip i dnyasna yeniden daldm. Onun yanndayken duyduum, beni tahrik eden o lkl, damamdaki buruk acy da yeniden duymaya baladm. Anny, dizinde kenetledii ellerini zp, dizini koyve 230 riyor. Susuyor. Kurall bir sessizlik bu, operada orkestra yedi mezr alarken sahnenin bo kalmas gibi. ayn iiyor. Sonra, fincan yanma koyup, yumruklarn sandn kylarna doru dayayarak kaskat duruyor. Ve birden, benim o ok sevdiim, kinle kabarm, buruk, aulu Medusa yzn, en yce yzn taknyor. Anny asla yzndeki anlaml deitirmez, eski oyuncularn maske deitirmeleri gibi, yalnzca yzn

deitirir, bir anda deitirir hem de. Ve bu maskelerden her biri havay deitirmeye, arkadan gelecek olana yeni bir dzen vermeye yarar. Anny konuurken maske belirir ve o konutuu srece deimeden ylece kalr. Sonra dp Anny'-den kopar. Beni grmyormu gibi hep bana bakyor. Konuacak. Maskesine uygun ackl bir sylev, bir yas trks bekliyorum: Tek bir cmle dklyor azndan : Ben de bilmiyorum nasl yaadm. Ses tonu hi de uymuyor yzne. Ackl deil bu ses... korkun. Gz ya dkmeden, kendisine acnmasn istemeden kuru bir umiutsuzluu tanmlyor. Evet, kupkuru bir ey var Anny'de. Maske dyor, Anny glmsyor. Hi de zgn deilim. ok zaman ayorum bile buna, ama biliyorum hakszdm. Neden zgn olacaktm? Bir zamanlar hayli gzel tutkularm vard. Annemden tutkuyla nefret ettim ve seni tutkuyla sevdim. Seni tutkuyla sevdim derken meydan okur gibi gibi bir tavr taknmt. Cevap bekliyor. Susuyorum. Btn bunlar elbette bitti artk. Nasl bilebilirsin bunu? 231 Biliyorum. Artk bana tutku verecek hi bir eyle, hi kimseyle karlamayacam biliyorum. Birini sevmeye koyulmak bal bana bir i, bir giriimdir. G ister, yrek ister, krlk ister... Hatta balangta yle bir an vardr ki uurumun stnden sramak ister. Dnmeye kalkarsan aamazsn onu. Neden? Alayl bir gzle bakyor, sorumu cevaplamadan anlatmasn srdryor: imdi, gm tutkularmla evrili yayorum. On iki yamda, bir gn, annem beni dvd diye fkelenip nc kattan aaya atmaya kalkmtm kendimi. imkii o gzel fkeyi yeniden bulmaya urayorum. Uzaklara dalm ve bambaka eyler sylyormu gibi ekliyor ardndan: Nesnelere uzun zaman bakmas da ho olmuyor. Neyin nesi olduklarn renmek, anlamak iin onlara bakyor, sonra hemen gzlerimi evirmem gerekiyor. Peki neden? Tiksindiriyor beni. Sakn o da?... evet, kukusuz her eye ramen benzerlikler var arada. Ayn ey daha nce bir kez daha olmu, Londra'da, aa yukar ayn anda, ayn konular hakknda, ayn eyleri dnmtk birbirimizden habersiz. Ne kadar isterdim onun da... Ama Anny'nin dncelerinde pek ok dnler vardr; sylediini anlayp anlamadndan insan hi bir zaman emin olamaz. Aka renmem gerek. Dinle bak, bir ey sylemek isterim sana: stn anlarn ne olduunu hi bir zaman iyice bilmediimin sen de farkndasn; hi bir zaman aklamadn bunu bana. Evet, farkndaym, ama sen de bu konuda hi bir 232 aba gstermedin. Kazk gibi dururdun yanmda. Yazk ki yle! Bunun bana neye mal olduunu ok iyi biliyorum. Bana gelen her eyi sen kendin hak ettin. Sen istedin, ok suluydun bu konuda; gl halinle canm skyordun. Bana, ben normalim der gibi bir halin vard. Salk tayordu bedeninden, ruhsal bir salk fkryor-du. Oysa en azndan belki yz kere sordum sana, ne olduunu... fkeyle cevaplad : Evet sordun, ama nasl sordun. Bakalm neymi gibilerden, in gerei bu. Yapmack bir nezaketle soruyordun, kkken yal kadnlarn bana ne oynuyorsun diye sorduklar gibi. Dalgn dalgn ekledi: Aslnda, en ok nefret ettiim insan sen miydin, deil miydin, bilmiyorum. Kendini koyvermemek iin aba gsteriyor, toparlanp glmsyor, yanaklar hl alev alev. ok gzel. Ne olduunu aklayabilirim sana. Simidi artk, senin gibi yal kadncazlara, kzmadan ocukluk oyunlarm anlatacak kadar yal saylrm ben de. Hadi syle bakalm, renmek istediin nedir? Onun ne olduunu? Sekin dorumlardan sz etmitim sana? Sanmyorum. Emin bir sesle : Evet, evet, sz etmitim. Aix'de, imdi adn hatrlamadm o alanda. Bol gneli bir gn bir kahvenin bahesinde, portakal renkli gne emsiyelerinin altnda oturuyorduk. Hatrlamyorsun: Limonata iiyorduk, toz e 233 kerinin iinden l bir kara sinek kmt, dedi.

Ha evet, belki de... yi ya, ite o kahvede sz etmitim bundan sana. Michelet Tarihi'nin ocukluumda okuduum byk boydaki basksn anlatrken bundan sz etmitim sana. Bu tarihten ok daha bykt o, yapraklarnn rengi, mantarn ii gibi sararmt, zaten yapraklar da mantar kokard. Babam lnce Joseph Amcam el koyup btn ciltleri gtrd. Amcama yal domuz dediim iin ite o gn annem beni dvmt de pencereden atmtm! kendimi.* Sahi... o kitaptan, Fransa Tarihinden sz etmitin bana... Tavanarasma kp okuduun kitap deil miydi o? Bak nasl hatrlyorum. Az nce, bana her eyi unutmu-sundur derken ne kadar hakszlk ettiini gryorsun ite. Kes sesini. Evet, ok iyi hatrladn gibi bu koca kitaplar tavan arasna gtryordurn. ok az resim vard ilerinde, belki topu topu, her ciltte , bilemedin drt resim. Ama resimlerden her biri tek bana, yapran btn bir yzn kaplyordu. Yapran teki yz ise bombotu, ne resim vard, ne yaz. teki sayfalarda yazlarn, yer kazanmak iin iki stun stne dizilmesi de ayrca etkiliyordu beni. Bu resimlere kar olaanst bir sevgi besliyordum; ezbere bilirdim1 hepsini. Michelet'nin bir kitabn yeniden okuduumda elli sayfa nceden sabrszlkla beklerdim bu resimlerin gelmesini; onlarla yeniden karlamak mucize gibi bir eydi benim iin. Hem pek ince bir biimde sunulmutu bu resimler: Resimlerdeki sahneler hi bir zaman resimden hemen nce ya da hemen sonra anlatlan sahneler olmazd. Olay en azndan otuz sayfa tede aramak gerekirdi. 234 Yalvarrm, bunlardan deil, stn anlardan sz et bana. Sekin durumlardan sz ediyorum sana. Resimlerde gsterilenler bu sekin durumlard. Onlara sekin adn takan benim. Bu kadar az saydaki resme konu olarak geildiklerine gre, bu durumlar hayli nemli olsalar gerek diyordum kendi kendime. Bir yn durum, arasndan resim iin bunlar seilmi, anlyorsun deil mi? Oysa, plastik bakmdan deeri ok daha byk, tarihsel bakmdan ok daha ilgin pek ok baka olaylar vard. Buna ramen, rnein btn bir on altnc yzyl olaylar iinden yalnzca seilmi, yalnzca nn resmi konmutu kitaba: Biri II. Henri'nin lm, biri due de Guise'in ldrlmesi, biri de IV. Henri'nin Paris'e girii. Resimlere baknca, bu olaylarn tm teki olaylardan daha nemli olduunu dndm. Resimler de bu dncenin doruluunu onaylyordu zaten. izgiler kusursuz saylmazd, rnein kollar ve bacaklar gvdelere ll, oranl, dzgn oturtulamamt, ama btn bu kusurlara ramen bir byklk vard bu resimlerde. Szgelimi, due de Guise ldrldnde, yannda bulunanlar ellerini ne uzatp balarn evirerek aknlklarn gsterirler; ok gzel, bir koro gibi sanki. Nkteli ayrntlar unuttuklarn sanma. Resimde, kendilerini yerlere atan iolanlar, kaan kpekler, tahtn eiklerine oturmu soytarlara dek tmi ayrntlar da yer alr. Ama btn bu ayrntlar yle bir ycelik, yle bir ustalkla yerletirilmitir ki, resmin dier grntleriyle tam bir uyum halindedirler. Byle bir uyumun, byle salam bir birliin baka tablolarda bulunabileceini hi sanmam. te byle, bu tablolardan douyor? Sekin durumlar m? 235 Yani o dncenin kayna. Ender nitelikte, deerli anlard bunlar, en azndan biim ynnden eine ender rastlanr, deerli anlard bunlar. rnein kral olmay alalm ele. Sekiz yamda kral olmak sekin bir olayd benim iin. lmek de yle. Glyorsun deil mi, oysa nice insanlar var lm deklerinde resimleri yaplm, lm deklerinde ince szler sylemi. O zaman btn yreimle una inanyordum... yani unu dnyordum: nsan can ekiirken kendini ayor. Bir lnn odasnda durmak bile yeter bunu anlamak iin. lm sekin bir durum olduundan, bir ey vardr lden kp odada bulunanlara geen. Bir tr yceliktir bu. Babam ldnde, son bir kez onu grmem iin lsnn bulunduu odaya gtrdler beni. Merdivenleri karken ok mutsuzdum, ama te yandan da bir tr dinsel kvanla sarho gibiydim; ite sonunda ben de sekin bir durum iine giriyordum. Duvara yaslandm, yaplmas gerekli hareketleri yapmaya altm. Gel gr ki odada yalnz deildim, annem ve halam da vard ierde, babamn karyolasnn kysnda diz kmlerdi, hkrklarla her eyi berbat ediyorlard. Bu son szckleri, ans hl etkisini srdryormu gibi fkeyle sylemiti. Szn kesiyor; gzlerini bir noktaya dikmi, kalarn kaldrm, o sahneyi bir kez daha yaamak iin, bu frsattan yararlanyor. Tm bu olup bitenleri, daha sonra, kendim gelitirdim. Sekin anlar arasna ak kattm. Ak derken yataktaki sevimeyi anlatmak istiyorum. Bak ite, imdi anlyor musun neden bazan senin sevime konusundaki isteklerine olmaz dediimi. Anlamak iin ite bir frsat sana: Bana gre bir eyin kurtarlmas gerekiyordu. Giderek, kendi kendime, daha pek ok sekin durumlar katabilirim 236 bunlarn arasna dedim ve sonunda bir ym sekin durum kabul ettim. Evet, ama, bunun z neydi? akn akn : Syledim ya ite, on be dakikadan beri bunu aklyorum sana, dedi.

Neden insanlarn tutkularla dolu, rnein kinle, sevdayla dolu olmalar gerekiyordu; ya da olaym d grn m bir ululuk tamalyd; yani grlebilen ksm m?--- istemeye istemeye cevaplyor: Her ikisi de... duruma gre. Ya stn anlar? stn anlarn bununla ilgisi? stn anlar arkadan gelir. nce belirtileri grlr, \ derken sekin durum usul usul, atafatla girer insanlarn j yaamna. te o zaman sz konusu olan, bu sekin du- / rumu stn bir an haline getirmek isteyip istemediimiz-dir. Evet, anladm imdi. Sekin durumlarn her birinde yapmamz gereken baz hareketler, taknmamz gereken baz tavrlar ve sylememiz gereken baz szler var. Bunun dnda baka davranlar, baka hareketler, baka szler kesinlikle yasak. Bu mu? Bir bakma... Ksaca durum elimizdeki bir ham maddedir; iyi ilenmek ister. Tamam. nce olaanst bir eyin iinde yer almak ve ona bir dzen verdiini duymak gerekiyordu. Eer ^ btn koullar gereklemise o an stn bir andr artk. Ksacas bir tr sanat yapt gibi. Cam sklarak cevaplyor : 237 BULANTI Daha nce de sylemitin ayn sz. Hayr, sanat yapt deil, bir... devdi, grevdi bu. Sekin durumlarn stn anlara dntrlmesi gerekiyordu. Bir ahlk sorunuydu bu. Evet, evet, gvenebilirsin bunun iin bana: Ahlk diyorum. Hi de gldm yok oysa. Birden : Dinle, hatalarml kabul ediyorum. Asla anlayama-mmdr seni, asla zden bir yrekle sana yardmc olmaya almadm. Ama buseydin ki... diyorum. Alayl alayl cevaplyor: ok, ok teekkrler. Umarm bu gecikmi pimanlklarn iin sana kran duygular beslememi beklemiyor-sundur. Zaten bu yzden kzdm da yok sana; hi bir ey aklayamamtm ki! Krdmidm, kimseye sz edemiyordum bundan, sana bile, zellikle sana sz edemiyordum. O anlarda her zaman ters den baz eyler vard. Yolumu arm gibiydim. Yine de, elimden gelen her eyi yapyormuum gibi bir izlenim vard iimde. Ne yapmak gerekiyordu peki? Ne gibi hareketler? Ne aptalsn, unu ya da bunu diyebilir miyim? in-de bulunulan duruma baldr bu. Ama ne yapmaya altn anlat bana. Hayr anlatmak istemiyorum bunu. Ama dilersen, okula gittiim sralarda duyduum, beni hayli etkileyen bir yky, bir olay anlatabilirim sana. Bir kral varm, sava yitirip tutsak dm. Kar tarafn ordughnda bir kede dururken olu ve kznn zincire vurulmu bir halde gtrldn grm. Alamam, hi bir ey sylememi. Sonra uan grm, onu da zincire vurmu gtryorlar, ite o zaman alayp szlanmaya, salarn yolmaya balam. Gryorsun, oaltlabilir bu rnekler 238 BULANTI Demek, yle durumlar var ki insan alamamak zorunda kalyor? Yoksa iren bir duruma der. Ama ayana bir ktk dgse camnr" istediini yapabilirsin" ister hay-kr, isteralaLjsterien j^ki^a^fflnntnde sra dur. , j j^i^^fflnntnde sra dur. Asl-budThk her zaman stoac olmaya, her zaman her acya katlanmaya kalkmaMrjju_da insanin bouna ken-dini tketmesi Glmsyor : Bazan da stoaclar bile amak gerekiyordu. Elbette seni ilk ptm an da hatrlyorsundur? Zafer kazanm gibi cevaplyorum: Yaa, ok iyi hatrlyorum. Thames kysnda, Kiew baheler indeydi. Ama bir ey var ki ite onu bilemezdin. O srada ben srganlarn stnde oturuyordum. Etekliim syrlmt, bacaklarm btn srganlar yalam, ptr ptr kabartmt, her kmldayta yeniden yiyordu bacaklarm srganlar. te o anda, stoaclk bile yeterli deildi. Beni duygulandrdn, bam dndrdn yoktu, dudaklarndan pmek gibi zellikle bir arzu yoktu iimde; sana verdiim o pcn byk bir nemi vard, bir balantyd, bir anlamayd. Isrganlarn o anda verdii ac yersiz bir acyd. Byle bir anda ise bacaklarm dnemezdim. Acya aldrmlamam yetmezdi; acy duymamam gerekirdi. Bir zaman yaptklarna imdi ayormu gibi hl gururla, bana bakyordu:

Yirmi dakikay akn bir sre, aslnda sana vermeye kararl olduum halde yalvarp yakartp sunduum """^nk biimine uygun verilmesi gerekiyordu bu pckler sayesinde acm tmyle dindirmeyi baardm. Oysa 239 tenim de naziktir hani. Buna ramen kalkncaya dek hi bir ey duymadm. Byle, ite byle. Serven yok artk stn anlar yok artk... ayn hatalar iin, ikimiz de ayn yollar izledik, ikimiz de yitirdik. Bundan byle syleyeceklerini sezinliyorum artk, hatta sz ben alp onun yerine konumaya devam edebilirim. Peki o halde, her zaman, abalarn boa karacak gz yal kadnlarla ya da kzl sal bir tiple ya da baka biriyle karlalabileceini hesaba katm miydin? Durgun bir sesle cevaplad : Katmtm elbette. Bu yzden deil mi? Ah, biliyor musun, kzl sal bir tipin acemilii sz konusu olsayd, bu acemilie boyun eebilirdim sonunda. Her eye ramen, bakalarnn oyundaki rollerini oynama biimiyle ilgilenmiimdir hep... hayr sorun bu deil, daha ok... Sekin durumlar yok mudur? Evet, yoktur. Oysa ben kinin, akn ve lmn, Kutsal Cuma'nm alevli dili gibi bizleri yaladn sanrdm. nsann kin ve lmle dn sanrdm. Ne hata! Evet, Kinin gerekten varolduunu, bir ku gibi insanlarn stne konup onlar kendi stlerinde ycelttiini dnrdm. Elbette ki yalnz ve yalnz ben varm, nefret eden ve seven ben. Her zaman ayn ey, her zaman ben, derken bu ben gittike uzayan, gittike uzayan bir hamura dnyor... Hep ayn eyi yaparken, insanlarn, benden vakit ayrp da, nasl baka adlar yaratp ayrmlar gzettiklerine ayorum dorusu. Benim gibi dnyor, sanki hep onunla beraberdim. Dinle beni, bir sreden beri, bana cmerte uygun 240 grdn snr ta grevinden daha ok houma giden bir eyi dnyorum: ikimiz de beraberce ve ayn biimde deitik. Bilsen, seni byle gittike kendinden uzaklam grmek, lnceye dek sana kilometre tal yapmaktan ok daha houma gidiyor. Bana anlattklarnn hepsini ben sana anlatmaya gelmitim. Ama baka szcklerle, inan. Ayn noktada bulutuk, ayn yere vardk, bundan ne kadar holandm anlatamam sana. Usul usul, ama dik bal bir tavrla : yle mi? Oysa ben, senin deimemeni isterdim daha ok, daha iyi olurdu. Senin gibi deilim ben, bir bakasnn beairiindm eyleri, ayn eyleri dTind-iffi bilmek houma gitmez. Zaten yanldndan eminim. "Servenlerimi anlatyorum ona, varolutan sz ediyorum, hem de galiba biraz uzunca konuuyorum. Gzleri iri iri alm, kalarn kaldrm, ilgiyle dinliyor. Bitiriyorum, rahatlam bir hali var: Demjek byle. Ama bu anlattklarna gre hi de benimle ayn eyleri dnmyorsun. Hibir aba gstermediin halde, nesnelerin evrende bir iek demeti halini almamasndan yaknyorsun. Bense bu kadarn istemedim: bir eyler yapmay arzuladm. Serven oyunu oynadmz zamanlar bilirsin: sen bandan serven geen kimse olurdun, bense servenleri yaratan. Ben bir eylem adamym, diyordum. Hatrlyor musun? Oysa imdi yalnzca: eylemi adam olunamaz diyorum. Sanki ben sylediklerine inanmyormuum gibi gittike daha bir canllkla, daha bir gle anlatmaya koyuluyor : Sana sylemediim daha bir yn ey var, uzun srer diye anlatmadm. rnein eylem halindeyken kendi kendime, yaptm eyin... uursuz sonular olacan sy 241 F : 16 lemem gerekiyordu. Nasl sylesem... Bilgilik taslayan bir tavrla : Gerei yok sylemene, bunlar ben de dndm, diyorum. Kukuyla bakyor : Her eyi benimle ayn biimde dndne mi inanaym: ok artyorsun beni. nandramyorum onu, sylediklerim onu fkelendirmekten baka bir ie yaramyor. Susuyorum. Canm kucaklamak istiyor onu. Birden tedirgin bir tavrla bakyor : Peki btn bunlar sen de dndysen, syle, ne yapmamz gerekir? Bam nme eiyorum. Ar ar az nce syledii sz tekrarlyor:

Direnerek... direnerek yayorum. Ne syleyebiliyorum ki ona? nsann hangi nedenler yznden yaadn biliyor muyumi ki? Ben onun gibi umutsuz deilim, nk byk bir ey beklemiyorum yaamdan. BenijmkisLdaha k bana sunulmu olan_bu ya-am_karsmda hem de bir hi karl sunumu_bu yaam karsnda ^ u aiK"imTy'rim~'yuzmus B9kin'ak istemiyorum. zgn bir sesle devam ediyor: lke lke dolayorum! imdi. Isveteydim daha nce. Gelirken sekiz gn kadar da Berlin'de kaldm. O adam karlyor giderlerimi... Anny'yi kollarma almak... Neye yarard artk? Hibir ey yapamam m acep onun iin? O da benim gibi yalnz. Biraz daha kvanl bir sesle soruyor : Ne homurdanp duruyorsun... Bam kaldryorum. Sevgi dolu gzlerle bakyor bana. Hi. Bir ey geldi de aklma. Vay! Seni gidi sr kp! Haydi, ya konu, ya sus, ama hangisini seeceksen bir an nce se. Ona Rendez-Vous des Cheminotsdan, gramofonda aldrdm rag - time'dan, bu arknn bana verdii garip mutluluktan sz ediyordum. Buralarda da bulunamaz m diye dnyordum, ya da arayamaz m?... Cevap vermiyor, sanrm sylediimle pek ilgilendii yok. Bir an sonra, bilmem sylediklerinin bir devam olarak m, yoksa sorduum eye cevap olarak m yeniden sze balyor : Tablolar, heykeller ie yaramayan eyler. Karmda olduu zaman gzel. Mzik... Ama tiyatroda... Ne varm yani tiyatroda? Btn gzel sanatlar saymaya m niyetlisin yoksa? Bir zamanlar tiyatroda oynamak istediini, nk insann sahnede stn anlar gerekletirebileceini sylerdin! , Evet gerekletirdim onlar: ama bakalar iin. Toz-toprak iinde, hava akmnn ortasnda, i klarn altnda, mukavva dekor dayanaklarnn arasnda oynadm. Genellikle karmda erkek oyuncu olarak Thorndyke vard. Covent Garden'da oynarken grmtn onu sanrm. Yzne kar pat diye kendimi tutamayp gleceim diye dm kopard. Rollerini benimsediin olmad m hi? 242 243 Bazan, biraz: amla yrekten benimsediim hi olmad. Btn biz tiyatro oyuncular iin iin z, tam karmzda, grmediimiz insanlarn bulunduu kara bir boluktu. Bu grlmeyen insanlara sunuluyordu stn an. Ve bu insanlar bu kara boluun iinde yaamyorlard aslnda: oysa stn an onlarn nnde geiyordu. Biz oyunculara gelince bu stn an'n iinde miydik sanki? Ksacas stn an yoktu, ne sahnede, ne sahnenin nnde; gel gr ki te yandan herkes de onu dnyordu, deyip bkkn ve dalgac bir sesle ekliyor: te bunun iin yavrucuum ben de her eyi boladm. Ben de o kitab yazmaya urarken... Szm kesiyor : Artk gemiimi yayorum. Tm olup bitenleri derleyip toparlayp bir dzene koyuyorum. Byle uzaklar dnmek fena da olmuyor hani, nerdeyse insann tmyle bu ie veresi geliyor kendini. ykmz btnyle gzel saylabilir. yle bir dokunuyorum ona, stn anlarn devam kyor ortaya. O zaman, gzlerimi yumup, stn anlar iinde yaadm dnyorum. Baka kiiler de var... nsan kendini bir eye vermesini bilmeli. Senden sonra ne okudum, aarsn; Loyola'nm Ruhsal deneyler'-ini okudum. ok yararlandm ondan. Her eyden nce de-kor'u dzenleme biimini bilmeliyiz, sonra da kiileri ortaya koymay. O zaman grebiliriz. Ben yetinemezdim bununla. Benim yetindiimi mi sanyorsun? Bir an ikimiz de konumuyoruz. Hava kararyor. Yzndeki solgun lekeyi yle byle grebiliyorum. Kara giysileri odaya dolduran karanlkta seilmez hale geliyor. Farkna varmadan uzanp ay fincann alyorum, biraz 244 ay kalm iinde, fincan azma gtryorum. ay soumu. Canm sigara imek istiyor ama cesaret edemiyorum. Korkun bir izlenim var iimde; galiba birbirimize syleyecek bir eyimiz kalmad. Daha dn neler, neler sormak istiyordum ona: nerelerdeydi, neler yapmt, kimlerle tanmt? Ama btn bunlar beni ancak ve ancak, Anny sevdii iin ilgilendirirdi. Oysa imdi hibir eyi merak etmiyorum: Anny'nin gezip grd tm lkeler, tm kentler, Anny'nin gnln elmeye alan, belki Anny'nin de k olduu erkekler,

bunlar yoktu artk. Anny'yi ilgi-lendirmemiti nk, her eye kaytsz kalmt: Karanlk ve souk bir denizin aynasndaki kk gne yansmalarydlar yalnzca. Anny karmdayd ite, drt yldan beri birbirimizi grmemitik, ama birbirimize syleyecek hibir eyimiz de yoktu. Anny birden bire: imdi gitmelisin. Birini bekliyorum, diyor. Beklediin... ? Hayr o deil, bir Alman bekliyorum, bir ressam. Glmeye balyor. Gl karanlk odada garip grltler yaratyor. Pek ho, ite bize benzemeyen biri; imdilik benzemeyen. Uraan biri, kendini tketen biri. stemeye istemeye kalkyorum. Ne zaman, grebiliriz? Bilmiyorum, yarn Londra'ya gidiyorum. Dieppe yoluyla m? Evet, sanyorum ordan da Msr'a geeceim. Gelecek k Paris'e urarm belki, yazarm sana. Skla skla: Yarn btn gn boum, diyorum. 245 Kuru bir sesle cevaplyor: Evet ama benim pek ok yapacak iim var. Gremeyiz. Msrdan yazarm sana. Adresini ver yeter. Peki. Karanlkta bir zarfn kesine adresimi iziktiriyo-rum. Printania oteline sylemem gerekecek, Bouville'den ayrldktan sonra mektuplarm gndereceim adrese yol-lasmlar. Aslna bakarsan Anny'nin yazmayacan biliyorum. Belki on yl sonra tekrar grebiliriz. Belki de bu son grmdr onu. Beni kahreden, yalnzca, ondan ayrlm olmam deil, yeniden yalnz kalmak korkusu. Kalkyor; yolcu ederken kapda usulca dudaklarmdan pyor. Glmseyerek : Dudaklarn hatrlayaym diye pyorum. Ruhsal deneylerim iin, anlarm yenilemem gerekiyor. Kolundan tutup kendime ekiyorum. Direnmiyor ama bayla hayr diyor. Hayr. Beni ilgilendirmiyor artk bu. Yeniden bala-yamayz... Hem, erkekler bu ie yaryorsa, ilk rasladm biraz gzel bir delikanl senin yerini tutar. Peki sen ne yapacaksn bakalm? Sylemitim ya, ngiltere'ye gideceim. Hayr, demek istediim... Ha, ben mi, hibir ey! Brakmadm kollarn, usulca: Demek, yeniden bulduktan sonra terketmek zorundaym seni. imdi ak seik grebiliyorum yzn. Birdenbire sararp kyor. Karmda tkenmi, korkun bir yal kadn yz var; bu yz... eminim, Anny bile bile taknmad bu yz: bu yz kendiliinden belirdi. 246 Hayr, yeniden bulmadn ki beni, diyor ar ar. Kollarn ekip kapy ayor. Koridor k iinde. Glmeye balyor Anny: Zavall. Talihsiz adam. lk kez iyi oynuyor roln, ama tiyatro bombo. Haydi uurlar olsun. PAZAR Bu sabah, tren tarifesine baktm: Anny beni atlatmaya kalkmadysa, saat 5.38 de kalkan Dieppe trenine binmesi gerekiyor. Belki de tekinin arabas vardr, arabayla gtrr? Anny'yi dne dne sabahtan lene kadar Merilmontant sokaklarnda, leden sonra da rhtmlarda dolatm durdum. Bir ka adm temde, bir ka duvar temdeydi. Saat alt otuz sekizde, dnk grmemiz anlar arasna karacakt artk, ve dudaklar azma dokunan kadn, gemite Meknes'de, Londra'da tandm o clz kzla birleecekti. Madem henz hurdayd, madem henz elimde onunla konuup inandrmak, lnceye dek beraber olmak iin alp gtrmek olana vard o halde i iten gemi saylmazd. Kendimi yalnz duymuyordum henz. Anny'i dnmemeye, kafam baka eylerle oyalamaya altm. Anny'nin bedenini, yzn dne dne sinirlerim bir hayli bozulmutu: ellerim titriyordu ve buz gibi bir rperti kaplamt her yanm. Elden dme kitap satan bir kitapnn raflarndaki kitaplar zellikle mstehcen yaynlar kartrdm, nk her eye ramen insan oyalyor bu tr eyler. Orsay garndaki saat, bei alarken Kaml doktor adl bir kitaptaki resimlere bakyordum. Hepsi birbirlerine benziyordu bu resimlerin: iri yar, sakall bir adam vard, 247 elindeki kamy kocaman kalalara vurmak iin kaldrmt Saatin be olduunu anlaynca kitab teki kitaplarn iine attm gibi bir taksiye binip Saint - Lozane garma yollandm. Yirmi dakika kadar rhtmlarda dolatktan sonra onlar grebildim. Anny'nin srtnda kaln bir krk manto vard, bir ham'fendi havas veriyordu bu manto ona. Yznde de bir tl. Adam deve ty bir palto giyinmiti. Tun renkli, henz gen, ok uzun boylu ve ok yakklyd. Yabancyd besbelli, ama ngiliz deil; Msrl olabilir. Beni grmediler. Bindiler trene. Konumuyorlard. Sonra adam trenden inip gazete ald. Anny

kompartmann penceresini indirdi; grd beni. Uzun uzun bakt bana, kzgn deildi baklar, anlamszd. Sonra adam tekrar trene bindi, tren kalkt. O anda, bir zamanlar birlikte yemek yediimiz Piccadilly lokantas geldi gzlerimin nne, sonra her ey kayboldu. Yrdm. Kendimi yorgun duyduum da bir kahveye girdim, uyudum. Garson gelip uyandrnca da oturup, yar uykulu bunlar yazdm. Yarn len treniyle Bouville'den dneceim. Orda iki gn kalsam yeter: eyalarm hazrlayacam, bir de bankadaki hesap-kitap. Ayrlacam nceden haber vermediim iin otelden, onbe gnlk cret daha dememi isterler. Kitaplktan aldm kitaplar da geri vermem gerekiyor. Nasl olsa hafta sonundan nce Paris'teyim. Paris'e gitmekle ne geecek elime sanki? Paris de tekiler gibi bir kent: Paris'in ortasndan rmak geer, Bou-ville de deniz kysmdadr, bunun dnda ikisi de birbirlerine benzer. nsan ilenmemi, orak bir toprak bulur, byk, oyuk talar yuvarlaya yuvarlaya getirir oraya. Kokular bu talarda tutsaktr, kokular havadan daha ardr. Bazan pencerelerden dar atlr onlar ve rzgr alp 248 gtrnceye dek de orada kalrlar. Ak havalarda grltler kentin bir ucundan girip btn duvarlardan getikten sonra teki ucundan karlar; ve bazan, gnein piirdii, dolu'larm yard bu talar arasnda fr fr dnerler. Kentlerden korkarm hep. Amla onlarn dna da kmamalyz. Kentlerden uzaklamaya kalkarsak Bitki rtsne raslarz. Bitki rts kilometrelerce yayld kentlere doru. Bekliyor. Kent lnce Bitki rts kuatacak onu, talara trmanacak, talara sarlacak, onlar skp yarklarndan sokulacak, uzun kskalaryla atlatacak onlar, oyuklar tkayacak ve her yerden yeil ayaklarn sallayacaklar. Kentler yaadka kentlerde kalmak gerek, kaplarndaki o uzun sa pskl altna yalnz girmemek gerek: brakn kendi kendine kvrlp atrdasm o. Kentlerde hayvanlarn inlerinde, organik artklarn birikintileri ardnda sindirime ekildii ve uyuduu saatleri iyi seebilir ve kendinizi bu saatlere gre ayarlayabilirseniz, yalnz ve yalnz, varlklarn en az korkuncu olan madenlere raslars-nz. Bouville'e dneceim. Bitki rts Bouville'i ancak yandan kuatabiliyor. Drdnc yanda tek bana kprdayan kara bir suyla dolu kocaman bir oyuk var. Rzgr eser evlerin arasnda, Kokular daha ksa sre kalrlar orda: denizin zerinde rzgra tutulup, delimen kk sis paracklar gibi kara sularn akntsna kaplrlar. Yamur yaar. Drt kapnn arasnda bitkiler boy atar. Filizleri budanm, evcil, zararsz, etli bitkilerdir bunlar. Dokunulduu zaman kkrdak sanr insan. Gkten durmadan yaan bu yamur yznden, her ey etli, her ey aktr Bouville'de. Bouville'e dneceim. Ne pis ey! rkilerek uyanyorum. Gece yars olmu. Anny Paris'ten ayrlal alt saati gemi. Gemi denize ald. Bir ka 249 marada uyuyor imdi Anny, ve tun renkli yakkl adam gvertede sigarasn tttryor. SALI, BOUVLLE'DE zgrlk denen ey bu mu? Altmda usul usul kente doru baheler, ve her bahenin iinde bir ev ykseliyor. Denizi gryorum, ar ve durgun denizi, Bouville'i gryorum. Hava gzel. '^.zgrm: yaamam iin hibir nedenim kalmyor art^,' yarattm tm nedenler yok olup gitti, baka nedenler de uyduramam bundan byle. Her eye yeniden balayabilecek bir yataym henz, gcm de yerinde. Ama neye balayacaktm? En byk korkularm, en byk bulantlarmda Anny'ye gvenmitim hep, o beni kurtarr demitim, onu imdi anlayabiliyorum ancak. Gemiim ld, M, de Rollebon ld, Anny ise tm umutlarm krp gitti Bahelerle evrili bu ak yolda yapayalnzm. Yalnz ve zgr. Ne var ki bu zgrlk biraz da lme benziyor. / Bugn burda son gnm. Uzun zamandr yaadm, ayaklarm altnda uzanan bu kenti terkedeceim yarn. Bundan byle belleimde bodur, taral, ok fransz bir kent olarak kalacak yalnzca, Floransa'nn, Badat'n adlarndan daha etkisiz bir kent ad olarak kalacak belleimde. Bir zaman gelecek ki, kendi kendime sorup duracam: Sahi btn bir gn Bouville'de neler yapardm? Durun bir dneyim. Giderek, bu gneten, bu len sonrasndan hibir ey kalmayacak artk, bir an bile. Btn yaantm gecelerde imdi. Tmyle gryorum onu, yaantmn biimini, beni buralara dek getiren usul hareketlerini gryorum imdi. Syleyecek ok szm yok onun hakknda: yitirilmi bir kesit, hepsi bu. yl nce 250 pek alml gelmitim Bouville'e. lk partiyi yitirdim, bir kez daha oynamaya kalktm, onu da yitirdim. Bylece her zaman yitireceimi rendim. Kendilerinin hep kazandklarn sananlar yalnzca o pezevenklerdir. imdi ben de Anny gibi yapp, direnerek yaayacam. Yiyeceim, uyuyacam, uyuyacam, yiyeceim o kadar. Bu aalar gibi, kk bir su birikintisi gibi, krmz tramvay kanepesi gibi ar ar usul usul varolarak. Biraz yakam brakt Bulant. Ama yemden geleceini biliyorum: nk benim doal halim o. Ne var ki bugn ona katlanamayacak kadar yorgun bedenim. Hastalar da byledir, bazan bedenleri o kadar gsz kalr ki birka saat aclarn duyamaz hale gelirler. Canm sklyor u an, imdilik yalnzca bu. Zaman zaman yle uzun uzun esniyorum ki gzlerim yaaryor. Youn bir sknt var iimde, varoluun ta kendisi bu, beni yapan ham madde yani, kendimi kapp koyvermi de deilim, tam tersine: Bu sabah ykandm, tra oldum. Ne var

ki, zen isteyen bu kk ileri imdi dndke nasl yapabildiime ayorum: O kadar bo eyler ki. Alkanlklarn etkisiyle yaplan eyler bunlar phesiz. Alkanlklarmz lmyor, srp gidiyorlar, usul usul, sinsi sinsi ryorlar alarn, st anneleri gibi ykyor, kuruluyor, giydiriyorlar beni. Bu tepenin stne beni getirenler bu alkanlklar myd yine ? Buraya nasl geldiimi hatrlamyorum imdi. phesiz Dutry merdivenlerini karak: o merdivenlerin yz basaman tek tek trmanm mydm gerekten? in en korkuncu onlar yeniden ineceimi dnmek. Biliyorum ama, bir sre sonra kendimi yeniden Coteau Vert'in eteklerinde bulacam, bam kaldrdmda uzaktan uzaa, imdi bana ok yakm olan bu evlerin kl pencerelerini greceimi. Uzaktan uzaa greceimi Bamn stnde gre 251 ceimi; ve ite, iinden syrlamayacam, stme kaplarn kapayan, her yandan beni kuatan o an, etimin ham maddeleri olan o an, sisli bir dnce olup kacak artk. Bouville'in ayaklarn altndaki kuruni prltlarna bakyorum. Gnein altndaki deniz kabuklarn, kemik ynlarn, kum tepelerini andryorlar. Bu kemik ynlar arasnda kaybolup gitmi cam ya da mikalardan zaman zaman usul alevler yansyor. Deniz kabuklar arasnda kouup duran kanallar, arklar, ince izgiler bir saat sonra sokak ekline brnecekler ve ben, bu sokaklarda, duvarlar arasnda yryeceim. Boulibet sokanda kara bir nokta gibi grnen u kk adamcklardan biri de ben olacam. Bu tepenin stnde, ne kadar uzak hissediyorum kendimi onlardan. Baka bir trdenmiim gibi geliyor bana. Btn bir gn altktan sonra brolardan kyor, memnun bir tavrla evlere, alanlara bakyor, bu kentin onlarn kenti olduunu gzel bir tara kenti olduunu dnyorlar. Korkmuyorlar, kendi evlerinde duyuyorlar kendilerini. Musluklardan akan sudan, dmeyi evirdiklerinde ampullerinden fkran ktan, dayanaklarla tutturulmu melez aalardan baka bir ey grmezler. Gnde belki yz kez tantlarlar yaantlaryla; her eyin mekanik olutuunu, dnyann deimeyen yasalarn boyunduruu altnda olduunu. Hilie terkedilen bedenlerin hepsi de ayn hzla, ayn hzla derler, park her gn, kn on alt'da, yazn on sekiz'de kapanr, kurun 335 derecede erir, Belediye alanndan son tramvay saat yirmi te kalkar. Gevek ve clz yzldr bu insanlar. Yarn'dan baka, yani bir dier bugn'den baka bir ey dndkleri yoktur; nk yalnzca tek bir gn vardr kentlerde, her sabah, teki sabahlar gibi beliren tek bir gn. Pazar gnleri, tek gnlerini 252 birazck allayp pullarlar o kadar. Budalalar. Ablak suratlarn, memnun suratlarn yeniden greceimi dnmek irendiriyor beni. Yasalar koyuyorlar, baya romanlar yazyorlar, evleniyorlar, hatt budalalklarn ocuk yapmaya kadar vardryorlar. Oysa te yandan, belirsiz byk doa; kentlerine sokuluyor, her yana, evlerine, alma yerlerine, benliklerine dek szlp giriyordu. Doa kmldamyor bile, sakin, oysa onlar yreklerinin orta yerine kadar doa ile dolular, doay soluyorlar ama grmyorlar, onun dlarnda olduunu, kentin yirmi kilometre uzanda olduunu sanyorlar. Gryorum onu ben, bu doay, onu gryorum ben... Doa'nn baemesinin doa'nn tembelliinden ileri geldiini, doa'nn yasalar olmadn biliyorum ben, yasalar: bu kentlilerin doa'nn dzeni dedikleri eyi... Oysa yalnzca alkanlklar vardr onun, bakarsn yarn deitiriverir bu alkanlklarn. Ya bir eyler olsayd? Ya birdenbire doa kvranmaya balasayd? O zaman doann hemen surda olduunu anlarlar, yrekleri gslerinden frlayacakm gibi arpard. Dalga kranlar, savunma aralar, elektrik merkezleri, yksek frnlar, ahmerdanlar neye yarayacakt o zaman? Hi belli olmaz, hi umulmadk bir anda, belki de hemen u anda kvranmaya balayabilirdi dnya: belirtileri var zaten. rnein, gezinmekte olan bir aile babas, krmz bir atknn, rzgr srklyormu gibi kendisine doru geldiini grecek. Atk yaklatnda bunun bir bez paras deil, toz topraktan amur gibi kararm, srne srne, seke seke savrulan rk bir et yn olduunu, kasldka gl gibi kan fkran, ikence yaplm bir et paras olduunu grecek. Ya da bir anne, ocuunun yanana bakp haykracak: Nedir bu yanandaki senin, sivilce mi kyor? ve ocuun yanann hafife kabardn, at 253 ladn, etin yar aralanp atlan dibinden nc bir gzn, glen bir gzn ktn grecek. Ya da insanlar, rmaklardaki sazlar etlerine dedike, tenlerini okadka gdklanan yzcler gibi tatl rpertiler duyacaklar bedenlerinde. Ve giysilerinin canl yaratklar biimini ald- * m anlayacaklar o zaman. Bir bakas aznda, bir kant duyup aynaya yaklaacak, azn ap bakacak: ayaklarn durmadan oynatarak daman trmalayan canl, koca bir krkayak olmu dili. Tkrp atmak isteyecek azndan krkaya, ama onun bir paras haline gelecek krkayak, elleriyle skp karmas gerekecek. Bunun gibi, daha nice eyler belirecek, ta gz, boynuzlu byk kol, parmak deynek, rmcek-ene gibi yeni adlar bulmak gerekecek onlara. Ve yumuak yatanda, scak, tatl odasnda uyurken, bir de uyanacaksn ki, mavimsi bir toprak zerinde, rplak, topraktan yar km soan biimi yumrular olan ve Jouxtebouville'in bacalar gibi gk yzne doru ykselen, krmz, ak, uultulu bir erkek reme organ ormannn iindesin. Ve bu reme organlarnn evresinde kular uuup, onlar gagalayp kanatyorlar. Usul usul, yava yava tohumlar akyor bu yaralardan, kk kabarcklarla dolu, kanla kark, cam gibi saydam ve lk tohumlar. Ya da bu trden, gzle grnr hibir deiiklik olmayacak ama, bir sabah pancurlarn aanlar, nesnelerin zerine youn bir

biimde konup bekler gibi duran bir tr korkun bir anlamla karlap aracaklar: Baka bir ey olmayacak: ama ok gemeden yzlerce insan kendini ldrecek. Varsn olsun, yeter ki bir eyler deisin biraz. Bakalar da birdenbire yalnzlk iinde kalsn. Yapayalnz insanlar, korkun canavarlklaryla yapayalnz insanlar sokaklarda kouacak, tek noktaya bakan gzlerle, ktlklerini kararak pelte gibi nmden geecekler, 254 ak azlaryla, kanatlarn rpan bcek - dilleriyle, kendileriyle birlikte gtrecekler ktlklerini. O zaman, bedenim, et iekleri, menekeler, dn iekleri gibi alan kirli, koyu kabuklarla kapl da olsa glmekten katlacaktm. Bir duvara yaslanp gelip geenlere haykracam: Hani ne yaptnz biliminizi? Ne yaptnz insan sevginizi? Dnen kam onurunuz nerede? Korkmazdm hi deil, u anki kadar korkmazdm. Karlaacam yine varolu deil miydi, varoluun deiik grnmleri? Bir yz yava yava yiyen btn bu gzler fazladan olacak phesiz, ama nceki iki gzmzden daha fazla deildir. Benim btn korktuum varolu. Akam oluyor, ilk klar yanyor kentin. Tanrm! Kentin ne kadar da doal bir grnm var, btn geometrik biimlere, akamla ezilmi grntsne ramen. ylesine... belli ki burdan; nasl olur, bunu gren yalnzca ben miyim? Baka bir yerde, bir tepenin doruunda, ayaklarnn dibindeki, doann dibindeki yok olmu bir kente bakan bir baka Cassandre yok mudur? Olsa da bana ne zaten? Ne diyebilirim ona? Gvdem usul usul douya doru dnyor, hafife sallanp yrmeye balyor. ARAMBA : Bouville'de son gnm. Kitap Kurdunu bulmak iin batan baa dolatm kenti. phesiz eve dnmemitir. nsanlarn istemedii bu zavall insansever, utan ve korku iinde rasgele geziniyor-dur kent'de. Doruyu sylemek gerekirse bana gelen artmamt beni: tatl ve rkek bann byle bir rezillie bulaacan seziyordum oktandr. Bu ite ok az suluydu sbyan ocuklara kar duyduu o alak gnll okluk bir insanseverlik biimi olan bu aka ehvet de 255 nilemezdi bile. Ne var ki M. Achille gibi, benim gibi, bir gn onun da yapayalnz kalmas kanlamazd: o da benim soyumdan, iyi niyetlilerden. imdi artk yalnzla gml-. d; hi bitmeyecek olan bir yalnzla. Her ey birdenbire ykld gmbr gmbr, kltrl bir insan olma dleri, insanlarla anlama dleri birdenbire yok oldu. nceleri korkacak, uykusuz geceler geirecek, sonra, bundan sonra, srgn gnleri balayacak. Akamlar Kitapln avlusuna gelip ba bo dolanp duracak; Kitapln kl pencerelerine uzaktan bakacak, uzun kitap raflarn, kitaplarn deri ciltlerini, sayfalardan kan o kt kokusunu hatrladka yrei burkulacak. Onu yalnz braktma pimanm, ne var ki kendisi byle istedi; onu yalnz brakmam syledi: imdi bir yalnzlk ra, yeni urasna alyor. Mably kahvesinde yazyorum bunlar. Resm bir grev yapyormuum gibi ciddi ciddi girdim kahveye, kahvenin sahibini, kasac kz grmek ve kendimde onlar son bir kez gryorrrm gibi bir duygu uyandrmak istiyordum zorla. Gel gr ki Kitap Kurdunu dnmekten bir trl alakoya-myordum kendimi, bozguna uram, sitemli yz ve kan iindeki yakas bir trl gitmiyordu gzlerimin nnden. Baktm dnmemek elde deil, basma gelenleri yazmaya karar verip kt istedim. leden sonra saat ikiye doru Kitaplk'a gittim. Girerken dnyordum: te Kitaplk, son kez giriyorum buraya. Okuma salonunda hemen hi kimse yoktu. Artk buraya hi gelmeyeceimi bildiimden zor g tandm salonu. Nerdeyse gerek d, pespembe bir buu gibi hafifti; kadn okuyucularn masasn, kapy, kitaplarn srtn kzl bir renge boyuyordu batan gne. Bir an iin, yaldzl yapraklarla dolu bir ormana giriyormuum gibi 256 tatl bir izlenim uyand iimde; gldm. Ve dndm: Uzun zamandan beri hi glmemitim sahi. Korsikal, elleri ardnda, pencereden bakyordu. Ne gryordu acaba? Impetraz'm kellesini mi? Ben hi grmeyecektim bundan byle, Impetraz'm ne kellesini, ne silindir apkasn, ne de redingotunu. Alt saat sonra Bouville'den ayrlm olacaktm. Geen ay bor aldm iki kitab Korsika-l'nm yardmcsna ait masaya koydum. Yt s il bir fi'i yrtp paralar bana verdi : Buyrun bay Roquentin. Teekkrler. Dndm: imdi hibir ey borlu deilirr onlara. Burada hi kimseye, hibir ey borlu deilim artk. Az sonra Rendez - Vous des Cheminots nun sahibine de allahasmarladk diyeceim. zgrm. Br an duaksa-dm: bu son anlarm da Bouville'de uzun bir gezinti yaparak, Victor - Noir yolunu, Galvani'yi, Tournebride sokan bir kez daha grerek mi geirseydim yoksa? Ama buras, Kitaplk, tpk bir orman gibi ylesine sessiz, ylesine durgundu ki varlyla yokluu bir gibiydi, ve Bulant bile ho grm, uramam*] buraya. Sobann yanna oturdum. Masada le Journal de Bouville duruyordu. Uzanp aldm. Kpei kurtard. Remiredon'ur sahibi bay Dubase dn akam bisikletle Naugis fuarndan evine dnyordu...

iman bir kadn gelip sa yanma oturdu. apkasn karp yanna koydu. Burnu elmaya saplanm bir bak gib' oturmutu yzn? Burnunun altndaki oyuk. kendisi ayp olduu halde onu bunu ayparcasma bz'p duruyor. Ciltli bir kitap kard antasndan, ban iman ellerine koyup dirsek'erini masaya dayad. Tam karmda 257 F : 17 yal bir bay uyuyordu. Tanyorum onu: o ok korktuum akam Kitaplktayd. Sanrm o da korkmutu. Btn bunlar imdi ne kadar uzak eyler, diye dndm. Saat drt buukta Kitap Kurdu girdi ieri. Elini skmak, allahasmarladk demek istiyordum ona. Ama son konumamzdan honut kalmama benziyordu: yle souk bir selm verip benden uzak bir yere geip, elindeki paketi brakt, paketde, her zamanki gibi, mutlaka, bir dilim ekmekle bir para ukulata vard. Gitti, bir sre sonra resimli bir kitapla dnp kitab paketin yanma koydu. Onu son kez gryorum, diye dndm kendi kendime. Yarm akam, yarndan sonraki akam, btn akamlar yine bu okuma masasna gelip, bir dilim ekmekle ukulatasn yiyerek okumasn srdrecek, bir fare gibi sabrla kitaplar kemirecek, kk cep defterine bir zdeyi yazmak iin zaman zaman ara vererek Nabaud'nun, Naudeau'nun, Nodier'nin, Nys'in yaptlarn okuyacakt. Ve ben Pariste, Paris sokaklarnda dolap yeni yzler grecektim. O bur-dayken, okuma salonunun lambas dalgn ablak yzn strken benim bama neler gelecekti kim bilir? Serven denen mucizeye yeniden kapldm duydum bu srada. O muzlarm silkip nmdeki kitab okumaya baladm. Bouville ve yresi. Monistiers. Jandarma birliinin 1932 yl durum raporu. Monistiers jandarma komutan baavu Gaspard ve drt jandarmas, MM. Lagoutte, Nizan, Pierpont ve Ghil 1932 y-mda soluk alacak zaman bulamadlar. 7 cinayet, 82 su, 159 hafif su, 6 intihar, 3' lmle sonulanan 15 araba kazas. Jouxtebouville. Jouxtebouville trompetileri dostluk dernei. 258 Bugn; genel prova, yllk konser iin kart datm, s Compostel. Belediye Bakanna Legion d'honneur madalyas takma treni. Le touriste bouvillois (Bouville izci Birlii, 1924) : Bu akam, saat 20,45 de, Ferdinant - Byron soka 10 numarada, A salonunda yllk toplant. Gndem : Son tutanan okunmas. . Yazmalar, yllk yemekli toplant, 1932 giderleri, mart ay gezi program, eitli sorunlar, yeni yeler. Bouville Hayvanlar Koruma Dernei : Gelecek perembe gn, Bouville, Ferdinant-Byron soka 10 numarada, C salonunda, saat 15'de balayp 17'ye kadar srecek olan ylk toplant. Mektuplarn; bakanla, genel merkeze, ya da Galvani Soka 154 numaraya gnderilmesi. Bouville oban kpekleri dernei... Bouville sava sakatlar dernei... Taksi sahipleri sendikas... Bouville retmen Okullar dostluk komitesi... ki renci girdi, ellerinde antalaryla. ki lise r rencisi. Korsikal, babalarym gibi gzetip paylayabildii iin lise rencilerini pek sever. ok zaman, rencilerin iskemlelerinde kprdanp durmalarna, birbirleriyle gevezelik etmelerine bile gz yumar, sonra, birdenbire, ar ar yaklap arkalarma dikilir ve onlar paylamaya balar : sizin gibi akl banda ocuklarn yapaca ey mi bu? Byle devam ederseniz Kitaplk mdr okul mdrnze yazp ikyet edecek sizi. ocuklar kar gelmeye kalkarsa yiyecek gibi dik dik bakp parlar: Adlarnz syleyin bakalm. Okuduklarna da karr. Kitaplktaki baz kitaplar yasaklanmtr onlara, krmz bir arp ia 259 retiyle iaretlenmi kitaplar cehennemliktir: Gide'nin,JDk derot'nun, Baudelaire'in yaptlar ve tp kitaplar. Herhan-gTBrTise rencisi blTkitaplardan birini okumaya kalkarsa, Korsikal hemen bir iaret edip ocuu ararak bir kede sorguya eker. Bir sre sonra da patlayverir ve sesi btn okuma salonunu doldurur: Bu yata okumanz gerekli, daha yararl baka kitaplar var burda. Eitici kitaplar. Hem syleyin bakalm, devinizi yaptnz m? Kanc snftasnz siz? kinci snfta ha? Saat drtten sonra yapacak baka hibir eyiniz yok mu yani? retmeniniz sk sk gelir buraya, syleyeceim bu yaptn. renciler sobann yannda ayakta duruyorlard. Knn ipek gibi koyu salar vard, teni saydam denecek kadar inceydi, az kck, yaramaz ve gururluydu. By yeni yeni terlemeye balam olan tknaz arkada, ke hafife dirsek vurup usulca bir eyler syledi. Cevap vermedi, kk ama gururlu, gven dolu bir glck belirdi yznde. Sonra her ikisi de sallana sallana kitap raflarna gidip bir szlk alarak, yorgun gzlerini onlara dikmi bulunan Kitap Kurdu'nun yamna oturdular. Kitap Kurdunun orda olduunu bilmiyormu gibi

davranyorlard ama tam yanma yerlemilerdi, kk esmer soluna, irice olan by ise kk esmerin soluna. Oturur oturmaz szln sayfalarn kartrmaya baladlar. Kitap Kurdu bir sre baklarn salonda gezdirip yeniden nndeki kitab okumaya koyuldu. Hibir okuma salonu bu kadar ciddi grnemezdi: iman kadnn kesik kesik duyulan soluk sesleri dnda, t kmyordu, balar hep kitaplara eilmiti. Btn bunlara ramen, kt bir olay kacakm gibi bir izlenim vard iimde. Gzlerini dikkatle nlerindeki kitaplara dikmi bulunan btn bu insanlar gln bir oyun oynar gibiydiler: biraz nce stmzden 260 insafsz bir soluun getiini duymutum. Okuyacam okumutum, ama, ksam m, kmasam m, bir trl karar veremiyordum. Gazeteyi okur gibi grnp bekliyordum. Beni esas meraklandran ve tedirgin eden tekilerinin de beklemesiydi. Yanmdaki kadn da sayfalarn gereinden hzl eviriyordu galiba. Bir ka dakika sonra fsltlar duymaya baladm. Belli etmeden bam kaldrdm. Haylaz delikanllar szlklerini kapamlard. Esmer olan k konumuyordu, yzn, saygl ve ilgili, saa doru dndrmt. Kumral, knn omuzuna saklanm, konuulanlara kulak kabartp ks ks glyordu. Konuan kim ola? diye dndm. Kitap Kurduydu. Gen kitaplk komusuna doru eilmi, gzleri ocuun gzlerinde, glmsyordu ona; dudaklarnn kprdadn ve zaman zaman uzun kirpiklerinin oynatn gryordum. Bylesine genlemi grmemitim hi onu, hani neredeyse sevimli bir insanm diyecei geliyordu insann. Kitap Kurdu, ara sra konumasna ara verip, rkek rkek ardma bakmyordu. Kk delikanl ise sylenenleri iercesine dinlermi gibi ilgili grnyordu. Bu kk sahnede olaanst hibir yan yoktu, tam bam nme eecektim ki kk delikanlnn elinin masanm kysnda usul usul kaydm grdm. El, Kitap Kurdunun f arkedemeyecei bir yere gelince uzanp evresini yoklamaya balad ve kumral iman arkadann kolunu bulunca bir imdik att. teki kendini tmyle Kitap Kurduna vermiti, onun anlattklarna kulak kabartp eleniyordu, bu yzden arkadann elini grmemiti. imdii yeyince srayverdi birden. aknlk ve hayranlktan iyice alverdi az. Kk, hi istifini bozmadan, saygl bir yzle Kitap Kurdunu dinlemeye devam ediyordu. Arkadana imdik atan o el sanki onun eli deilmi gibi. Aca 261 ba ne yapacaklar ona? diye dndm. ok kt, rezilce eyler olacakt, ok iyi anlyordum bunu, henz vakit vard, nleyebilirdim olacaklar, gel gr ki neyi nleyeceimi kestiremiyordum bir trl. Bir an kalkp Kitap Kurdunun yanma gitmeyi, omuzuna vurup onu lfa tutmay dndm. Ama ayn anda kendisine baktm grd, konumasn kesip, kzgn bir tavrla dudaklarm srd. Cesaretimi krmt bu hali, hemen baklarm evirdim, gazeteyi elime alp okurmu gibi yaptm. Bu srada iman kadn kitabn itip ban kaldrd. Bylenmi gibi bir hali vard. Kadnn nerdeyse patlayacam sezdim: salondakilerin hepsi de ne olacaksa bir an nce olsun istiyorlard. Ne ya* pabilirdim acep? yle bir gz attm Korsikalya: artk pencereden bakmyordu, bize doru yarm dnmt. On be dakika kadar geti. Kitap Kurdu fsltlarna yeniden balad. Artk ona bakmaya cesaret edemiyordum, ama, genlemi, sevgi dolu tavrlarn ve onun haberi olmadan stne ken yorgun baklar bakmadan da grr gibiydim. Bir an gln iittim, yaramaz ve ince, kesik bir glt bu. imi skntyla doldurdu: Kirli ocuklar, sanki bir kediyi suda boacaklard. Derken, birdenbire fsltlar kesildi. Bu sessizlik tedirgin etti beni. in sonu gelmiti, lm anlar almt. Bam nme eip okur gibi yaptm, okumuyordum elbette. Karmdaki bu sessizlik iinde olup bitenleri anlamak iin kalarm, gzlerimi mmkn olduu kadar kaldrmtm. Bam usulca evirince, gz ucuyle bir eyi yakalayabildim. Bir eldi bu; kk, beyaz bir el, az nce masann kysnca gezinen el. Gevek, tatl, ayartc, srtst dinleniyordu, denizden kp gnete snan bir kadnn tembel plakl gibiydi. Kara, tyl bir nesne yaklat kararszca. Ttnden sararm, iri bir parmakt bu; o ince elin yannda bir erkeklik organ gibi kabayd. Narin el ayasna ynelen kaskat par-anak, bir an iin kararsz durdu, sonra birdenbire, ekine ekine, el ayasm okamaya balad. amamtm, amaktan ok kzmtm Kitap Kurdu'na. Kendini tutamyordu budala. inde bulunduu tehlikeyi anlamyor muydu bu adam? Bir tek ans kalmt. Her iki elini de masann stne, okuduu kitabn yanna koysa ve hi sesini karmadan dursayd belki bana gelecekleri bu sefer de nleyebilirdi. Ama bu ansm da kullanamayacam biliyordum. Parmak, kprdamadan duran elin ayasn usul usul okuyor, stne basmaya klyamadan hafife dokunuyordu tene. Sanki irkinliinin farkndayd. Bam serte kaldrdm, bu inat kk dokunulara dayanamyordum artk. Kitap Kurdu'yle baklarmz karlasn istiyorum ve kendine gelsin diye grltyle ksryordum. Gel gr ki, o, gzlerini krpm glmsyordu. teki eli masann altnda kaybolmutu. Liseli renciler glmyorlard artk, kt gibi apak kesilmilerdi. K dudaklarn srmt, korkuyordu, olaylar gcn amt sanki ve, o, bu gerei duyar gibiydi. Yine de ekmiyordu elini, biraz kaslm, masann stnde duruyordu el. Arkada akn ve korkulu, azm ayordu. te tam bu anda Korsikal ulumaya balad. Hi belli etmeden, usul usul gelip Kitap Kurdunun iskemlesinin arkasnda durmutu. Yz mosmor kesilmiti, gler gibi bir hali vard, gzleri alev sayordu. Oturduum yerde sradm, ama zerimdeki yk hafiflemi gibi geldi birden. Beklemek pek korkun bir eydi. Bir an

nce bitmesini istiyordum bunun, isterlerse kap dar etsinlerdi onu, yeter ki bitsin bu artk. Kt gibi apak kesilen liseli ocuklar antalarm kaptklar gibi, gz ap kapayncaya dek toz oldular. 262 263 i !! Korsikal fkeden kendinden gemi bar bar ban-yordu: Grdm sizi, grdm sizi bu kez, hayr gerek deil diyemezsiniz. Hadi syleyin bakalm, asl yok deyin bakalm. Ne dmenler evirdiinizi grmedim mi sanyorsunuz? Gzlerim kr m benim? Sabrl ol, az daha sabrl ol, hele bir sust yakalayaym pahalya detirim dedim hep kendi kendime. Elbette, pahalya mal olacak bu size. Adnz bilmiyor muyum sanki? Adnz, adresinizi rendim, anlyor musunuz! Patronunuzu da tanyorum, M. Chuillier. Yarn sabah Kitaplk Mdrnn yazsn okuyup, olup bitenleri renince, pek aracak. Gzlerini dndre dndre tamamlad : Grrsnz. Bu i burada bitmez. Fransa'da yarg yok mu sanyorsun? Senin gibi adamlarn hakkndan abuk gelirler. Beyimiz bilgisini arttryormu! Beyimiz kltrn geniletiyormu! Beyimiz yok u neydi, yok bu neydi, yok u kitab ver, yok bu kitab ver boyuna rahatsz etsin beni. Beni kandrdn m sanyorsun? Kitap Kurdu arma benzemiyordu. Belki yllardan beri bekliyordu bu sonu. Korsikalnn sinsi sinsi yaklap kulann dibinde n m tecei bir gnde neler olabileceini belki yz kez dnmtr. Ama btn bunlara ramen yine de her akam gelip harl harl okuyor ve zaman zaman, tpk bir hrsz gibi, kk bir olan ocuunun ak ellerini, belki de bacam okuyordu. Kitap Kurdunun yznde u an, olacaa boyun emeye hazr bir anlam vard. Peltek peltek konumaya balad: Ne demek istiyorsunuz, anlamyorum, yllardr gelirim buraya... 264 arm gibi, sylenenlerle bir ilgisi yokmu gibi grnmeye alyordu, ama kendi de inanmyordu buna aslnda. Her eyin ortada olduunu, kacak bir olay kimsenin engelleyemeyeceini, bu olay dakka dakka yaamas gerektiini ok iyi biliyordu. Yaknmda oturan kadn: Yalan sylyor, olanlar ben de grdm gzlerimle, deyip hantal hantal dorularak, devam etti: Olmaz byle ey! Her zaman yapyor bunu, ilk grm deil. Geen pazartesi, aa yukar yine bu saat' lardayd, bu adamn yine ayn eyleri yaptn grdm. Ses karmadm, gzlerime inanamyordum nk, bir kitaplkta, insanlarn bir eyler renmek iin geldikleri bylesine cidd bir yerde, bylesine yz kzartc olaylarn olabileceine inanmyordum nk. Benim ocuum yok, ama aarm ocuklarn buraya gnderen annelerin aklma, burann sessiz soluksuz gvenilir bir yer olduunu sanyorlar, oysa burda gz kararm canavarlar var, brakrlar m hi, ocuklar devlerini yapsn. Korsikal, Kitap Kurduna yaklat: Ham'fendinin sylediklerine ne buyurursunuz bakalm? Haydi, kandr mayaln ortal edepsiz herif! Kitap Kurdu ar bal bir tavrla cevaplad : Aznz toplaynz baym. Bu da Kitap Kurdunun rolyd. Belki gerei olduu gibi sylemek, belki de kamak isterdi, ama her ne olursa olsun, nce, oyundaki roln sonuna dek oynamas gerekiyordu. Korsikalya bakmyordu, gzleri hemen hemen kapal gibiydi. Kollar yanna sarkmt. Yz limon gibi sapsaryd. Ama birden, bir kan dalgas yrd yzne. Korsikal fkeden ldracak gibiydi: Azma m toplayaym? Pis herif! Sizi grmedi 265 rimi mi sanyorsunuz yoksa? Ne zamandan beri sizi kol-luyordum ben. Aylardan beri. Kitap Kurdu omuzlarn silkip kitabn okur gibi yapt. Kzarmt, gzleri yala doluydu, ok ilgin bir hali vard. Bir Bizans mozaiinin reprodksiyonuna bakyordu dikkatle. Kadn, Korsikalya bakp: Amma da yzsz, hi bir ey olmam gibi kitap okuyor, dedi. Korsikal kararszd. Korsikalnn yldrd sklgan ve uysal bir delikanl olan kitaplk mdr yardmcs masasndan dorulmu baryordu: N'oluyor orda Paoli? Bir an sessizlik oldu, bu i burada biter diye umutlandm. Korsikal alnp kk dt duygusuna kapld. Sinirden, karsndaki dilsiz kurbanna syleyecek sz bulamaynca gerilip bolua kocaman bir yumruk sallad. Kitap Kurdu korkuyla dnd. Az ak, Korsikalya bakt. Gzlerinde byk bir korku vard. Beni dvmeye kalkarsanz ikyet ederim sizi. Kendi arzumla kmak istiyorum burdan, dedi. Bu kez ben de ayaa kalktm, ama ok geti artk. Korsikal birden bir inilti koyverip yumruunu Kitap Kurdu'mn burnuna indirdi. Bir an iin Kitap Kurdunun ok gzel gzlerini gremez oldum. stnde bir kol yeni ve kll bir yumruk vard. Korsikal yumruunu ektiinde Kitap Kurdu'nun burnundan kan boalmaya balad.

Eliyle yzn kapatp yumruklardan korunmak istedi, ama Korsikal bu kez de aznn kysna vurdu. Kitap Kurdu iskemlesine ylp ekingen ve tatl gzlerle nne bakt. Kan, burnundan giysilerine akyordu. Sol eliyle burnundaki kan silmeye, sa eliyle de yemek paketini bulmaya alyordu. 266 Kendi kendine konuur gibi: Gidiyorum, dedi. Yanndaki kadn sararmt, gzleri parlyordu. Pis herif, iyi oldu, dedi. fkeden titriyordum. Masay dolanp bodur Korsikaly yakasndan tuttuum gibi havaya kaldrdm. Debeleniyordu; masaya alacaktm. Mosmor kesilmi rpmyordu, ama kollar ksa olduu iin yzme uzanamyordu. Tek kelime sylemiyordum, burnunu yumruklayp yzn darmadamk etmek istiyordum. Anlamat, yzn korumak iin dirseini kaldrd. Korktuunu grmek rahatlatmt beni. Ama birden hrlamaya balad: Brak beni hayvan herif, yoksa sen de onun gibi misin? Hl soruyorum kendi kendime, neden brakmtm sanki onu? Olayn bana da bulamasndan m korkmutum? Bouville'de geirdiim bu tembel yllar hmbllatr-m myd yoksa beni? Eskiden olsayd dilerini dkmeden brakmazdm bu adam. Kitap Kurdu da nihayet kalkabilmiti iskemlesinden, ona doru dndm, gzlerini bendert kanyordu. Ba nne eik, paltosunu giymeye gitti. Sanki burnundan akan kan durduracakm gibi ikide bir sol eliyle burnunu yokluyordu. Kan durmuyordu bir trl. Fenalamasndan korktum. Kimselere bakmadan mrldanyordu : u ie bak', yllardr gelirim buraya... Ama bodur herif, aya yere basar basmaz, yine duruma egemen olmu, Kitap Kurduna baryordu: Defolun burdan, bir daha buraya ayak basarsanz polisle attrrm dar sizi. Merdivenlerin dibinde yetitim Kitap Kurduna. Onun 267 utan iinde kalmas beni de utandrmt, rahat davrana-myordum, ne syleyeceimi bilemiyordum. Yanma geldiimi grmemi gibi bir hali vard. Mendilini kard, iine tkrd. Burnu imdi biraz daha az kanyordu. Beceriksizce : Gelin de bir eczaneye gidelim, dedim. Karlk vermedi. Okuma salonundan byk bir grlt geliyordu. Hep bir azdan konuuyor olmalydlar. Kadn tiz bir kahkaha koyverdi. Artk hi gelmeyeceim buraya, dedi Kitap Kurdu. Dnd, merdivenlere ve okuma salonunun giri blmne akn gzlerle bakt. Boynunu dndrmesi yznden gmleinin yakasyle boynunun arasna burnundan kan akt. Az, yanaklar btn kan olmutu. Kolundan tutup: Geliniz, dedim. rperdi ve sert bir hareketle kolunu ekti. Braknz beni! Ama byle yalnz kalamazsnz. Yznzn ykanmas, pansuman edilmesi gerekir. Tekrarlad : Brakn beni baym, ltfen brakn beni. Nerdeyse sinir buhran geirecekti. Onu yalnz brakp uzaklatm. Bir an, batan gnein kambur srtnda dn grdm, sonra gzden kayboldu. Kapnn eiinde yldz biiminde bir kan lekesi vard. Bir saat sonra Hava bulank, gne batyor; iki saat sonra tren kalkacak, lk kez park bir batan bir baa getim, imdi Bo 268 libet sokanda geziniyorum. Bu sokan Boulibet soka olduunu biliyorum, ama tanyamyorum onu. Genellik-]e bu sokaa girdiimde, kaim bir saduyu tabakasndan geiyormuum gibi gelirdi bana. Hantal ve geni Boulibet soka, kaba ciddliiyle, bozuk oseleriyle, zengin kasabalardan geen ve en azndan bir kilometre, iki katl byk evler boyunca giden devlet yollarn andryordu. Bu yola ky yolu adn vermitim, bir ticaret limanna pek ters dtnden ok houma giderdi. Evler yine ayn evlerdi ama, gel gr ki bugn ky evleri grnmlerini yitirmilerdi. Sradan birer yap olmulard imdi. Az nce getiim park da ayn tatsz izlenimi uyandrmt bende; bit-Icer, imenler, Olivier Marqueret emesi, anlamsz grnmek iin ayak diriyordu bugn. Anlyorum imdi : nce kent terkediyor beni. Henz terketmedim Bouville'i, oysa imdiden bu kentte deilim. Susuyor Bouville. Bu kentte daha iki saat kalmak zorunda oluum tuhafma gidiyor. Bana hi aldrmadan, eyalarn, bu akam, ya da yarn gelecek olan yeni konuklarna btn tazeliiyle sunmak iin, bir bohada drp bkp saklyor. imdi her zamankinden daha ok unutulmu hissediyorum kendimi. Birka adm atp duruyorum. Tam bir unutulu iindeyim, unutuluumu tadyorum, iki kent arasndaym, biri bilmiyor beni, teki de tanmyor. Kim hatrlyor ki beni? Belki Londra'daki hantal gen bir kadn... Daha neler,

sanki ben miyim dnd? Zaten baka adam da var yannda, o Msrl. u an belki de odasna girdi, belki kollarna ald onu. Kskan deilimdir, direnerek yaadn da biliyorum stelik. Onu btn yreiyle sevse bile ak l bir ak olacakt zaten. Onun en son yaayan ak tendim. Ama her eye ramen unu verebilir belki o adam: Zevki. Ne var ki, eer gc tkenip kargaa iinde yok ^-269 oluyorsa, onda, onu bana balayan artk hi bir ey kalmam demektir. Ve zevk duyuyorsa eer, ben artk onun. iin, hi rastlamad gibiyim. Birdenbire her ey iimde eriyip gitti, dnyann tm teki bilinleri, onlar da, eriyin. gitti. Yadrgyorum. Ama yine de varolduumu, burada, olduumu biliyorum ben. u an ben derken garip bir boluk var iimde, nedir ben? Kendimi eskisi gibi hissedemiyorum, ylesineunutulmuum. Gerek olandan bende kalan tek ey, var olduunu duyuran bir varolu. Usul usul, uzun uzun esniyorum. Hi kimse, kimse iin yok artk Antoine Roquentin. Pek keyiflendiriyor bu beni. Nenin nesiymi acep bu Antoine Roquentin? Soyut bir nesne. Bilincimde kk, olgun bir an kprdanyor kendimden. Antoine Roquentin... Ve-anden lgnleiyor ben, lgnleiyor, tamam, snd ite. Bilin; uyank, kprtsz ve yalnz, duvarlar arasnda kendini srdryor. Hi kimseler yok orda artk. Az nce biri vard, ben diyen, benim bilincim diyen. Kimdi? Dar-da sokaklar vard, renklerle, tandk kokularla varolan sokaklar. imdi artk geriye kala kala orta mal duvarlar, orta mal bir bilin kalyor. Yani duvarlar ve duvarlar arasnda canl bir saydamlk ve bireysel olmayan bir saydamlk. Bilin bir aa gibi, bir tutam ot gibi. Uyukluyor, sklyor. Dallardaki kular gibi kk ve gmen varolular konaklyor iinde. Konuyorlar, gyorlar. Unutulmu, bu duvarlar arasnda, bu kurun gkyznde unutulmu, braklm bir bilin. Varoluunun anlam da u: JTazlada olduunun bilincindeT^tebunun iin var. Younluu azalyor, dalyor, sokak fenerleri boyunca duvarlar zerin* de ya da orda, akam duvarlarnda kaybolup gitmeye alyor. Ama unutulmuyor asla; unutulan bir bilin olduunun bilincinde nk. Kaderi bu onun, unutulmak. Bor 270 hk b"1 ses var ' ^i saat sonra tren kalkacak, diyen ve bir bilinci var bu sesin. Bir yzn de bilinci vardr. Ka--. na bulanm, kan iinde geiyor usul usul ve bu yzn iri gzleri yalar dkyor. Duvarlar arasnda deil, hi bir yerde deil yz. Kayboluyor, yerini ba kanl kambur bir gvde alyor, usul admlarla uzaklayor gvde, her adm atnda duruyor gibi, ama hi bir zaman durmuyor ba kanl kambur gvde. Karanlk bir sokakta ar ar yryen bu gvdenin bilinci var. Yryor, ama uzaklamyor. Sonu gelmiyor bir trl karanlk yolun, hilikte kayboluyor. Duvarlar arasnda deil, hi bir yerde deil bu yol. Ve, Kitap Kurdu kentte babo dolanp duruyor, diyen bouk bir sesin bilinci var. Ayn kentte deil, bu anlamsz duvarlar arasnda deil, onu unutmayan zalim bir kentte yryor Kitap Kurdu. Onu dnen insanlar var, Korsikal var, iman kadn var; belki de kentte herkes onu dnyordur. Benliini daha kaybetmedi, o ldrmek istemedikleri, ikenceler al-f tnda inleyen kanl benliini de kaybedemez. Dudaklar, burun delikleri ac ektiriyor ona; acyor, diye dn-yor.Yryor, yrmesi gerekir. Bir an durmaya kalksa kitapln duvarlar hemen evresinde ykselip iine hapsederdi onu; Korsikal yannda belirir, ayn sahne btn ayrntlaryle yeniden balar ve kadn srtrd: Prangaya | vurmal bu adi herifleri! Yryor, dnmek istemiyor evi-1 ne. Korsikal ve kadn ve o iki liseli ocuk odasmda bekliyor: Bo yere inkr etmeyin, grdm sizi. Ve sahne yeniden balyor. Dnyor Kitap Kurdu: Keke yapmadaydm Tanrm, keke yapamasaydm, gerek olmasyd Tasal bir yz gelip geiyor bilincin nnden: Belki 271 I de kendini ldrecek. Ama hayr, olamaz: Bu kapana kimi tatl ruh lm dnemez. Bilincin de bir bilgisi vardr. yle bir bilgi ki; duvarlar arasnda uysal ve bombo, iinde oturan insanlardan kurtulmu, soyut, yer yer grnen bir bilgi. unlar sy yor ses: Bagajlar kaydedilmitir, tren iki saat sonra kal. kyor. Samda, solumda duvarlar kayyor Asfaltn, de. mir satan maazalarn, kla pencerelerinin bilinci var. Sonra fsldyor ses : Son defa. Anny'nin bilinci, iman Anny'nin, otelinin odasndaki yal Anny'nin, hznn bilinci var, ekip giden ve asla dn-jneyecek olan uzun duvarlarn arasnda varlnn bilincindedir ac : Hi bitmeyecek mi bu? duvarlar arasnda ses bir caz havas tutturmu: some of these days; artk bit-meyecek mi bu? Ve arkadan, usulca, sesi bastryor ezgi, ve ses durmadan sylyor arksn, gvde yryor. Btn bunlarn da bir bilinci yazk ki... Bilincin de bilinci. Ama kimse yok burda, ac ekecek, ellerini outuracak, kendi kendine acyacak kimse yok. Hi kimse. Drt yol azlarnn katksz hzndr bu; kendini unutamayan, bir hzn.? Ses devam ediyor; te Rendez - Vous des Cheminots vej Ben fkryor bilinten, bu ben'im, Antoine Roquentin, azi sonra Paris'e gidiyorum, kahvenin sahibi kadnla vedala-j maya geldim. Sizinle vedalamaya geldim. Gidiyor musunuz bay Antoine? Paris'e yerleeceim, deiiklik olsun diye. Ne mutlu size!

Bu ablak surata nasl dedirebilmiim dudaklarm' Bana ait deil artk gvdesi. Daha dn, kara yn giysisinin altndaki bedenini gzlerimin nne getirebilirdim. Oy sa bugn giysisi zrh benim iin, tesini gremem. Tenin 272 den damarlar belli olan bu ak gvde d myd? Kadn : Arayacaz sizi, bir ey ier miydiniz? Bugn ben,,jen olsun. Oturup kadeh tokuturuyoruz. Sesini hafife alaltarak konuuyor: Almtm size, iyi anlayorduk. Sizi grmeye gelirim. ok iyi olur bay Antoine. Bouville'den geerken bize 4e urayp bir merhaba dersiniz. Unutmayn bizi : Bir bayan Jeanne vard, urarsam memnun olur, diye dnnz. nsanlarn nerde olduklarn, ne yaptklarn bilmek gzel ey gerekten. Tandklar sk sk urarlar bize. Denizciler gelir, Transat'da alrlar: bazan iyi yl bile gremem onlar. Bakarsn Brezilyadadrlar, bakarsm New York'da. Kimi zaman da Bordeaux'dadirlar, ulatrma ilerinde alrlar. Derken hi ummadm bir gnde karma kverirler, Merhaba bayan Jeanne diye selmlarlar. Birlikte birer kadeh ieriz. nann, itikleri ikinin adn bile hatrlarm ossaat. ki yl gemi olsa bile! Madelei-ne'e seslenirim: Madeleine, M. Pierre'e sert bir vermut, M. Leon'a bir Cinzano getir, diye. aalar: Ne itiimizi nasl hatrlayabildiniz patron? derler. Ben de, im bu benim, diye cevaplarm onlar. Salonun dibinde iman bir adam var. Kadnn ilikisi var, bir sredir yatyor onunla. Adam Jeanne'a seslendi: Patron! Hemencecik kadn kalkyor : zninizle bay Antoine. Garson kz geliyor yanma: 273 F : 18 Demek brakp gideceksiniz bizi. Paris'e gideceim. alml alml cevap veriyor: Yaa. Paris'i bilirim. Simeon'da altm iki yl. Ama. zlyordum buray. Bir saniye kadar duraksyor, sonra, bana artk syleyecek bir eyi olmadn anlayp: Eee, size iyi yolculuklar bay Antoine, diyor, ve elini nlne silerek uzatyor bana: Allahasmarladk Madelaine. Gidiyor. Journal de Bouville'i ekiyorum nme, sonra okumaktan vazgeip itiyorum: az nce Kitaplkta satr satr okumutum. Kadn geri dnmyor: tombul ellerini, onlar tutkuyla skan dostunun ellerine brakm. Tren krk be dakika sonra kalkyor. Vakit geirmek iin param sayyorum. Ayda bin iki yz frank, pek fazla bir ey kalmyor, ne var ki kendimi biraz zorlasam yeter, yz franka bir oda kiralarm, gnde on be frank yiyecee gider : geriye drt yz elli frank kalr, amarlarmn ykanmas, dier ufak tefek giderler ve sinema iin. amarlarm ve giysilerim daha uzun zaman idare eder, yeniden almaya gerek yok. Dirsekleri biraz yprand ama olsun, her iki giysim de henz giyilebilir daha, temiz: iyi kullanrsam daha drt yl gider. Tanrm, bylesine bir bitkisel hayat srecek olan ben miyim? Kalan gnlerimde ne yapacam? Gezeceim, Tu-ilerie parknda demir bir sandalyeye ya da okluk, para vermeyeyim diye bir sraya oturacam. Kitaplklara kitap okumaya gideceim. Sonra? Haftada bir de sinema. Peki ya sonra? Pazarlar bir Voltigeur smarlayaca 274 kendime. Luxembourg parknda oturan emeklilerle Croquet oynamaya da gidecek miyim? Hem de bu yata, otuz yamda. Acyorum kendime. Bazan sorup duruyorum, bana kalan bu yz bin frank bir ylda harcayp tketsemi daha iyi olmaz m diye ama sonra ne yapacaktm? Yeni giysiler giydim diyelim, ne kazandracakt bu bana? Kadnlar? Yolculuklar? Hepsini denedim bunlarn, imdi bitti artk bunlar, bir zevk vermiyor artk bana: ite sonu! Bir yl sonra bile imdiki kadar bombo olacam, tek bir an bile kalmadan ve stelik lmden korkarak. Otuz yandaym! Ve ylda 14.400 frank gelirim var. Ber ay denecek bir para. Yal biri de deilim oysa! Yapabileceim bir eyler versinler bana, ne verirlerse versinler... Bir baka ey dnsem ok daha iyi olur, nk u an bir komedi oynamak zereyim. Hibir ey yapmak istemediimi ok iyi biliyorum: bir ey yapmak varoluu yaratmaktr; bylesine varolu da var. Gerek u ki, kalemi elimden brakamyorum: sanrm Bulant gelecek yine, yazmaya devam edersem onu geciktirecekmiim gibi bir duygu var iimde. Bu yzden aklmdan ne geerse alakalem yazyorum. Madelaine, houma gittiini bildii bir pla uzaktan gstererek sesleniyor:

Plnz bay Antoine, sevdiiniz plk, son bir defa dinlemek ister miydiniz? Zahmet olmazsa. Nezaket olsun diye istedim, oysa u an bir caz dinleyecek halim yok. Yine de dikkatle dinleyeceim, nk Madelaine'in dedii gibi bu pl son defa dinliyorum: ok ski bir plk; ok, ok eski, tara iin bile eski saylr; bulamayacam be bile arayacam onu Paris'te. imdi 275 Madelaine gramofona koyacak pl, dnecek; elik ine yivlerde sramaya, gcrdamaya balayacak, ve yivler dne dne ineyi pln ortasma getirdiinde, ark bitecek some of these days i syleyen bouk ses tamamen susacak. Balyor. Gzel sanatlarla avunmaya kalkan nice budalalar var. rnein Bigeois halam yle derdi: zavall amcan ln ce Chepin'in Prelude'lerinde buldum avuntuyu. Konser salonlar; gzlerini kapayp, solgun yzlerini alc antenle-, re dntrmeye alan bu ezikler, bu ksknlerle doludur azna kadar. Duyduklar seslerin, tatl ve besleyici bir biimde ilerine aktn, hznlerinin, gen Werther'in hznleri gibi ezgiletiini sanrlar, gzelliin aclarn dindirdiine inanrlar. Dangalaklar. Bu mzikte ac dindirici bir eyler buluyorlar m acaba, pek merak ediyorum. Az nce byk mutluluk iinde deildim elbette. Yzeyde, makina gibi parasn sayan bir adam vard. Belirlenmemi bir soru ve dilsiz aknlklar biimini alma, ve gece gndz yakam brakmayan bu tatsz dnceler duruyordu kprdamadan derinlerde. Annyle ilgili, batan savma yaantmla ilgili dnceler. Daha derinlerde Bulant; tan yeri gibi rkek, sklgan. Ne var ki o an ezgiler yoktu, durgundum, zgndm. evremdeki tm nesneler benimle ayn ham maddeden, bir tr acdan yaplmt. Benim dnda ylesine irkindi ki dnya; masalar stndeki bu kirli bardak, aynann stndeki koyu leke, Madelaine'in iko sevgilisi. Btn bu irkinlikler karsnda kendimi ailemleymi gibi rahat hissediyordum. 276imdi saksafonun ezgileri geliyor. Ve ben utanyorum. Isd s^' kk bir hzn dodu, bir rnek hzn. Saksafonun drt notas. Gidip gidip geliyorlar, bizim gibi yapn siz de, lyle ac ekin, der gibiler. Doru! Elbette, ben de byle ac ekmek isterdim, lyle, ho grz, kuru bir yalnlkla, kendime acmadan. Ama bardamn dibindeki bira lksa bu benim hatam mdr, aynann zerinde koyu lekeler varsa, ben fazlalksam, aclarmn en zdeni, en kurusu, ay bal gibi fazladan bir et ve an geni bir deriyle, slak, dokunakl, ama ylesine irkin kocaman gzlerle srklenip hantallayorsa bu benim kabahatim mi? Yo, hayr, pln stnde dnen, gzlerimi kamatran bu kk elmas hznn, dindirici olduu sylenemez. Alayc bile deil: yalnz kendisiyle ilgili, kvanla dnyor; dnyann yavan yaknln trpan gibi biip att, ve imdi dnp duruyor, ve biz hepimiz, Madelaine, iko adam, patron, ben, masalar, banketler, lekeli ayna, bardaklar, biz hepimiz, kendimizi varolua terkeden bizler; birbirimizle, yalnzca birbirimizle olduumuzdan, hrpaniliimiz iinde, gnlk baboluumuz iinde yakalad bizleri : kendi hesabma, onun nnde varolanm hesabna utanyorum. O, kk hzn, yok aslnda. Can skc bir ey bu; eer kalabilseydim, u pl ekip alabilseydim, paralayp ikiye blebilseydim bile, yine de elleyebilmi olmam ona. tesinde her zaman bir eyin tesinde, bir sesin, bir keman notasnn. O kk hzn, ince, ve salam, var olu ynlar arasndan kveriyor ortaya, tutmaya kalksan yalnzca varolularla karlar o zaman anlamdan yoksun varolulara arparsn. Onlarn arkasmda kalyor bu kk hzn: sesini duyamyorum. Ezgileri ve onu be-lirginletiren hava titreimlerini iitebiliyorum yalnzca. 277^. n I Hi bir fazlal bulunmadndan varoluamyor o: ondan baka her ey ona gre fazlalk. nk yalnz var olan o. Ben de varolmak istedim. Yalnzca bunu istedim hatta; ite yaantmn son szc: Bantsz grnen btn bu giriimlerin altnda ayn arzuyu buluyorum. Varoluu skp atmak, onlar yalarndan temizlemek, bkmek, kurutmak, kendimi artmak, katlatrmak ve bylece bir saksaf on notasnn ak ve belirli sesini vermek istiyorum. Bir zavall da yanl dnyaya gelmiti. Bir kssa bile kar-tlabilirdi bundan. Btn teki insanlar gibi, parklar, kahveler, ticaret kentleri dnyasnda varln srdryordu. Ama kendini baka yerlerde, o Tintoretti dkknlar ve Florentins de Gazzoli yiitleriyle, resimlerde, Fabrice del Dongo ve Julien Sorel'le kitaplarda; uzun, kuru ve hznl caz havalariyle plaklarda yaadna inandryordu. Ama, hayli budalalklar yaptktan sonra dnyay anlad, gzlerini at, ve bakt ki bir yanllk vard ortada: bir kahvede, lk bir birann karsndayd. Kanapenin stnde/ iki bklm bzlmt; dnd ve ben bir aptalm dedi. Ve ite bu belirli anda, varoluun teki yakasnda, uzaktan uzaa grlebilen ama asla yanma yaklalmayan bir baka dnyada, kk bir caz ezgisi dansetmeye, akmaya balad: Siz de benim gibi yapn, ll ac ekin. ark sylyor plaktaki ses:

Some of these days You'll miss me honey Plan buras anm, izilmi olmal, acayip bir ses karyordu nk. Ve bir ey var insann yreini daral- j-tan: inenin plaktaki bu grltleri, bu hafif ksrkleri | ezgileri bozmuyordu hi. Ezgi ok telerde. Anlyorum, fcunun da neden olduunu anlyorum: plk izilmi, ypranm, arkc lm belki; ben burdan ekip gideceim, trene bineceim. Ama, bu imdiki zamandan baka bir zamana den, varolan'm ardnda, gemisiz, geleceksiz,. gnden gne zlp dalan, pul pul kavlayp lme doru kayan bu notalarn ardnda, cazn ezgisi hi deimeden kalm, insafsz bir tank gibi gen ve dimdik. ld, yok oldu ses. Plk biraz czrdayp duruyor. Kahve, can skc bir dten kurtulmu, boyuna varolmak arzusunu dnp onu geveliyor. Kahvenin sahibi kadnn; yzne kan yrm, yeni dostunun ablak, ak yanaklarn imdikliyor, trmalyor ama yanaklar yine renksiz. l' yanaklar. Ben, oturduum yerde kokuuyor, ryorum, yan yarya uyukluyorum. Bir eyrek saat sonra trende olacam, ama dndm yok bunu. Kara, kaln kal, New York'daki bir yapnn yirminci katnda, scaktan bunalm, yzn bir gzel kazm bir Amerikaly dnyorum. New York'un stnde gk yz tutuuyor, gk mavisi alev alev yanm, kocaman, sar alev dilleri yalyor atlar. Brooklyn'li yaramazlar don - gmlek, su borularnn nne atacak kendilerini. Yirminci kattaki karanlk a scaktan kavruluyor. Kaln, kara kal Amerikal de-in derin soluyor, patlyor scaktan, yanaklarnda ter damalar var. Srtnda gmlek, piyanosunun nne oturmutur; aznda ttnn burukluu, kafasnda belli belirsiz ir ezgi var. Seme of these days. Az sonra Tom da gelecek, cebinde iesiyle; ikisi de deri koltuklara oturup, bardak bardak viski iecekler; alkol ve gn nn atei alev alev yakacak boazlarn, byk, yakc bir uykunun arln duyacaklar. Ama nce u ezgiyi, Some of these days i notaya almak gerekiyor. Nemli eli piyanonun stnden kurun kalemi alyor. Some of these days, you'll 278279 mis me honey. Byle yapld bu is. Byle olmu olmam pek nemi yok bunun. Ne var ki byle domu bu ezgi. Bu ezgi dnyaya gelmek iin kmr kal bu Yahudi'yi semi. steksiz tutuyordu kalemi ve kda ter damlalar akyordu yzkl parmaklarndan. Neden bende domamt bu ezgi? Bu mucizenin, tamamlanmas iin neden bira ve alkol ykl o ay gerekmiti? Pl bir kez daha kor musunuz Madelaine, gitmeden nce bir kez daha dinleyeyim. Glmeye balyor, Madelaine, gramofon'un kolunu eviriyor ve yeniden balyor ark. Ama ben kendimi dnmyorum artk. Bir temmuz gn, odasnn bunaltc scanda bu ezgiyi besteleyen o adam dnyorum. Bu caz havas ile, saksafonun ak ve eki ezgileriyle dnmeye alyorum onu. Bunu besteledi, skntlar vard, ileri umduu gibi gitmiyordu, stelik, onun diledii biimde dnmeyen bir sevgilisi de olabilirdi odada ya o korkun scak, insan erimi i yama dndryordu. Btn bunlar imrenilecek eyler deil elbet. Ama arky duyduka, bu arky New York'taki o adamn bestelediini dndke, onun ektii acy ve dkt terleri... heyecan verici buluyorum. Talihli adamm. Ho bunu da anlayamamtr ya. yle dnmtr mutlaka: biraz ans yaver giderse bu zmbrtdan elli dolar alrz en azndan! Yllardan beri ilk defa bir insan ilgin grnyor bana. Hakknda bir eyler bilmek isterdim. Ne tr bir znts vard, bir kadnla birlikte mi, yoksa yalnz m yayordu bilmek isterdim. Hmanizmi adma deil, tam tersine. Bu arky besteledii iin. Onu tanmay arzuladm yok Belki de lmtr. Dileim yalnzca onun hakknda bir eyler renebilmek, zaman zaman bu pl dinleyerek onu dn 280 BULANTI jjjgk. Hem yle sanyorum ki, adama Fransann yedinci tentinde, tren istasyonunun dolaylarnda birinin onu dnd sylense, istifini bile bozmazd. Ama ben onun yerinde olsaydm, bunu renince mutluluk duyardm; imreniyorum ona. Artk gitmeliyim. Kalkyorum, duraks-yorum bir an, zenci kadnn sesini de dinlemek isterdim, son bir kez. Sylyor. te kurtulmu iki insan: Yahudi ve Zenci kadn. Kurtulmular. Belki de grtlaklarna kadar kaybolduklarn, varolu iinde boulup gittiklerini hissetmilerdir. Ne var ki, benim onlar dndm gibi, tatl tatl, kimse dnemezdi beni. Hi kimse, Anny bile. Benim iin, lm saylr onlar, roman kiileri gibi yaamayan varlklar; varolmak gnahndan arnmlar. Elbette ki tmyle deil ama bir insann yapabilecei kadaryla varolmak lenen gnahtan yunup arnabilmiler. Ummadm bu dnce birden allak bullak ediyor beni. Bir eyin, usulca, ;ekine ekine bana dokunduunu seziyor, dokunan eyin :ekip gitmesinden korkarak' kmldayamyorum. Bilmediim, artk tanmadm bir ey: bir tr kvan. ark sylyor zenci kadn. O halde, onun varolduu- dorulayabilir miyiz? Biraz da olsa. Alabildiine yaygn hissediyorum kendimi. Pek ok umutlar beslediimden deil elbet. yle ki, karda yolculuk yaptktan sonra ivi kesip birden lk bir odaya giren biri gibiyim. Kapnn binde tir tir titreyerek, ylece kalacam sanrm. Some of these days You'll miss me honey Ben de deneyemez miydim.. Elbet deneyeceim ey mzik havas deil... ama, ben de bir eyler yapamaz

281 mydm, baka trden bir eyler?... Bir kitap szgelimi baka ey olmaz ki zaten. Ama bir tarih kitab deil: tarih eskiden varolan eylerden szeder; biz varolan bir baka varolann varoluunu dorulayamaz. Benim hatam M. de Rollebon'u canlandrmaya kalkmakt. Baka tr bir kitap olmal yazacam. Nasl bir kitap olacam bilemem, ama. basl szcklerin, sayfalarn ardnda varolumayan, var-olumann stnde bir eyler sezdirebilecek bir kitap. rnein bir yk, gereklemeyen bir yk, bir serven. Gzel ve elik gibi sert olmal, varolularn gsterip insanlar utandrmal. Gidiyorum, bir tuhaf hissediyorum kendimi, karar veremiyorum bir trl. Deerli, yetenekli olduuma inanabilseydim... Ama, asla, asla bu tr bir ey yazmadm, Tarih yazlar yazdm, hem de pek ok. Bir kitap. Bir roman. Romanm okurlar, Bu roman Antoine Roquentin yazm, kahve kelerinde oturan kzl sal biriydi, diyecek kimseler bulunur. u zenci kadmm yaamn dndm gibi, onlar da benimkini dnrlerdi: deerli ve yar yarya destanlam bir eyi dnr gibi. Bir kitap. Elbette nceleri skc ve yorucu bir alma olurdu bu, ne varo-lumakhm, ne varolduumu duymam engelleyemezdi benim. Ama bir an gelir kitap biter, benden sonra yaar,, aydnlndan kck bir k izgisi de gemiimi strd sanrm. Belki ben de bu kitap sayesinde, gemiimi tiksinmeden hatrlayabilirdim. Belki bir gn, zellikle bu an, byle iki - bklm, trene binmek iin beklediim u skc an dnerek, belki yreimin hzl hzl arptm duyar ve kendi kendime derdim: O gn, o saatte balad her-ey. Ve gemiteki evet yalnzca gemiteki varoluumu ancak bylece kabul ederdim. 282 Gece kyor, Printania otelinin birinci katndaki iki pencerenin yand. Yeni Istasyon'un antiyesi alabildiine slak odun kokuyor: yarn yamur yaar herhalde Bouville'e. SON / MaAm* es w f 283 I IEAN-PAL SARTRE DUVAR (LEMUR) eviren : Erdoan ALKAN lli!;. 'i I Byk, beyaz bir salona ittiler bizi. Ik gzlerime dokundu, gzlerim kamat. Sonra bir masa ve masann ardnda drt adam grdm. Ktlara bakyorlard, teki mahpuslar salonun dibine ydklarndan, onlarn yanma varmak iin salonu bir batan bir baa gemek zorunda kaldk. Pek ounu tanyordum, tekiler yabancyd. nmde duran, kumral, yuvarlak bal ikisi birbirine benziyordu: Galiba ikisi de Fransz. En kk olan drma-dan pantolonunu yukar ekiyordu, sinirliydi. saat kadar srd, sersemlemitim, kafamn ii bombotu; ama oda scakt, houma gitmiti. Yirmi drt saatten beri souktan titreyip durmutuk nk. Gardiyanlar mahpuslar birer birer masann nne gtryordu. Drt adam adlarn ve uralarm soruyordu onlara. ok zaman ksa kesiyorlard ya da surdan burdan bir soru soruyorlard: Cephanelik sabotajna katldn m? gibilerden. Ya da: Sabahleyin 9'da neredeydin ve ne yap-' yordun? gibi. Cevaplar dinledikleri bile yoktu, en azndan, dinler grnyorlard: Bir an susup karlarna bakyor, sonra yazmaya balyorlard. Tom'a Uluslararas Bir-lik'te altnn doru olup olmadm sordular: Tom inkr edecek durumda deildi, yakalandnda stnden ktlar kmt. Juan'a hi bir ey sormadlar, ama Juan adn syleyince uzun uzun bir eyler yazdlar. 287 Juan: Anarist ben deilim, kardeim Jose. Jose'nin artk burda olmadn biliyorsunuz. Ben hi bir partiden deilim, politikayla da hi bir zaman ilgilenmedim, dedi. Cevap vermediler. Juan srdrd: Hi bir ey yapmadm ben. Bakalarnn yaptklarnn cezasm ekmek istemiyorum. Dudaklar titriyordu. Gardiyann biri susturdu, alp gtrd onu. Sra bana gelmiti: Pablo bbieta m adnz? Evet, diyorum. Adam ktlara bakp soruyor: Ramon Gris nerede? Bilmiyorum.

6 smdan 19 una kadar evinizde sakladnz onu? Hayr. Yazyorlar ve gardiyanlar karyor beni. Koridorda Tom ve Juan, iki gardiyann arasnda bekliyorlard. Hep birlikte yrdk. Tom gardiyanlardan birine sordu: Eee, n'olucak imdi? Gardiyan: Nasl n'olacak? Sorgu muydu, yarg m bu? Yargyd. Peki ne yapacaklar bize? Gardiyan, kuru bir sesle: Yarg, hcrelerinizde bildirilecek size. Hcre dedikleri yer aslnda, hastanenin mahzenlerinden biriydi. Hava akm yznden korkun derecede souktu. Btn geec titremitik. Gndz de geceden farkl olmad. Daha nceki be gn bapiskoposluk zindannda geirmitim, bir tr kuyulu zindand, orta adan kalm 288 olmal- Mahpus ok, yer az olduundan rasgele dolduru-yorlard. Eski yerimi aradm yoktu, geri souktan yaknmyordum, ama yalnzdm; yalnzlk uzun zaman ekilmiyor. Hastanenin mahzeninde ise yalnz deildim. Juan vard, hi konumuyordu. Korkuyordu, stelik ok da genti, syleyecek ne sz olabilirdi. Ama Tom konukand, s-panyolcay da ok iyi biliyordu. Bir kanepe ve drt ot minder vard mahzende. Yarg dn mahzene getirdiklerinde oturup konumadan beklemeye baladk. Bir sre sonra Tom sessizlii bozdu: Hap yuttuk biz. Berce de yle, ama sanrm ke dokunmazlar. Neyle sulayabilirler ki onu, bir militann kardei, ite hepsi bu. Juan'a baktm. Dinler grnmyordu. Tom srdrd: Saragosse'da yaptklarn biliyor musun? Mahpuslar yolun stne yatrp kamyonlarla iniyorlarm. Asker kaa bir Fasl anlatt bize. Kurun tketmemek iin byle yaptklarn sylyorlarm. Ama bu kez de benzin gidiyor, diyorum. Tom'a kzmtm, bunlar anlatmamalyd. Devam etti: Yolda subaylar varm, elleri ceplerinde, cigarala-rn tttre tttre nbet tutuyorlarm. Hemen islerini bitirdiklerini mi ^sanyorsun? Avaz avaz barttryorlar-m adamlar. Tam bir saat baran barana. Fasl ilk grdnde korkudan nerdeyse dilini yutacakm. Burda da ayn eyi yapacaklarn sanmam, yeter ki gerekten kurunsuz kalmam olsunlar. Gne ancak drt hava deliinden ve tepeye, sol yana alan, gkyzne bakan bir oyuktan girebiliyordu 289 F: mahzene. Genellikle, bir tahta kapakla kapanan bu yuvarlak oyuk, mahzene kmr boaltmak iin alm. Oyuun tam altnda kocaman bir toz yn vard; hastanenin stlmas iin getirilmi bu kmr, ama sava balaynca hastalar karlm ve kmr ie yaramaz bir halde kalm orda, hatt kapa kapamay unuttuklanndan tepeden yamur da yayordu stne. Tom titremeye balad. Hay kr eytan, yine balad, titriyorum! Kalkt, sramaya, cimnastik yapmaya koyuldu. Her srayta gmleinin n alyor, kll ak gs grnyordu. Srtst uzand, ayaklarn havaya kaldrd, aprazlama oynatmaya balad: Kocaman sarsnn hoplad-m gryordum. Tom topuz gibiydi, ama bedeni hayli ya balam. Bu yumuak et ynna kurun ya da sng, tereya topana dalar gibi girerdi. Zayf biri olsa, byle bir ey dnemez insan. Tam anlamyle myordum, ama omuzlarmn, kollarmn varln artk duyamaz hale gelmitim. Zaman zaman bende bir eksiklik var diyor, yanma, yreme bak-np ceketimi aryor, sonra birdenbire hatrlyorum ceketimi vermediklerini. Korkun bir eydi. Ceketlerimizi askerlerine vermek iin almlar, bizi byle gmleklerimizle ve hastalara yaz scanda giydirilen bu ince pantolonlarla brakmlard. Bir sre sonra Tom dorulup soluk solua yanma oturdu: Isndn m bari? Allah kahretsin, snamadm. stelik soluk solua-ym. Akam saat sekize doru, yannda iki erle bir komutan girdi ieri. Elinde bir kt vard. Gardiyana sordu: u nn adlar nedir? 290 Steinbock, Ibbieta ve Mirbal. Komutan gzln takp elindeki listeye bakt: Steinbock... Steinbock... Tamam. Evet, lm cezasna arptrldnz. Yarn sabah kuruna dizileceksiniz. Bir daha bakt : tekiler de, dedi. Juan haykrd: Olamaz, mmkn deil, benim cezam bu deildir. Komutan akn akn bakt Juan'a: Adnz nedir sizin?

Juan Mirbal. Tamam ite, adnz yazl burda, lm cezasna arptrlmsnz. Ama hi bir ey yapmadm ben. Komutan omuzlarn silkip Tom ve bana dnd: Dal msnz? Dal yok aramzda. Can sklm gibiydi: dal olduunuzu sylediler bana. imdi arkalarndan koup onlarla m uraacam bir de, bouna zamanm harcamaya niyetim yok. Neyse... rahip istemezsiniz elbette. Karlk vermiyoruz bile. Devam ediyor: Az sonra Belikal bir doktor gelecek. Geceyi sizinle birlikte geirmek yetkisi verildi kendisine. Asker selam verip kt. Tom : Dediim kt. Cmerttirler. Evet, ke yazk oldu. Byle sylyordum, ama k sevmiyordum aslnda. ok ince bir yz vard, korku ve ac, yznn biimini deitirmi, irkinletirmiti. Oysa gn ncesine 291 kadar hoa gidebilen sevimli bir yaramaz hali vard, ama imdi kocakarya dnmt, artk hi bir zaman genle-emezdi, serbest braksalar bile. Biraz ilgilenip acmal davransam fena olmazd. Ne var ki acma tiksindirir beni, rknt verir. Artk hi konumuyordu, ama kl gibiydi benzi: Yz ve elleri kl gibiydi. Oturdu ve gzlerini fal-ta gibi ap nne bakmaya balad. Tom ince ruhlu bir insand, kolundan tutmak istedi, oysa kk, yzn buruturup serte ekti kolunu. Ksk bir sesle: Brak unu, stne varrsan alamaya balayacak, grmyor musun halini? dedim. Tom zlerek vaz geti; k avutmak houna gidecekti; bylece oyalanp, kendini dnmekten kurtulacakt. Ama bu da benim canm skyordu: Elime byle bir imkn gemediinden hi bir zaman dnememitim lm, oysa imdi bu frsat kmt ve lm dnmekten baka yapacak hi bir ey yoktu. Tom konumaya balad: Adamlar illet ettin mi sen. adamlar? Karlk vermedim. Austos aynn bandan beri altsn nasl illet ettiini aklamaya balad; iinde bulunduumuz durumu hesaba katmyordu, daha dorusu hesaba katmak istemiyordu, gryordum bunu. Aslnda benim de kendimi henz tmyle duruma verdiim yoktu. ok ac ekip ekmiyeceimi kendi kendime soruyor, kurunlar, gvdemdeki kzgn kurun yamurunu dnyordum. Ama btn bunlar gerek sorun'un dnda olan eylerdi; ne var ki telaa kaplm deildim, sakindim. lm anlayacak, duyacak, btn bir gece vard nmzde. Bir sre sonra sesini kesti Tom. Gzucuyle yle bir baktm, o da kl gibi kesilmiti, acnacak haldeydi. Kendi ken 292 : Balyor, dedim. Hemen hemen gece olmutu, haya deliklerinin ve kmr ynnn arasndan donuk bir k szlyor ve gkyznn altnda koca, kara bir leke meydana getiriyordu; tavandaki delikten bir yldz gryordum. Darda sert, souk bir gece vard mutlaka. Kap ald, iki gardiyan girdi ieri. Arkalarnda, srtlarnda saz rengi bir resmi giysi, kumral bir adam vard. Bizleri selamlad: Doktorum, bu korkun saatlerinizi blmeme izin verdiler, dedi. Tatl bir sesi vard: Ne yapacaksnz burda? Ne isterseniz, emrinizdeyim. Bu birka saatin kolay gemesi iin elimden geleni yapmaya hazrm. Neden bizi setiniz? Bir yn mahpus var burda, hastane azna kadar dolu. Garip bir tavrla: Buraya gnderdiler beni, dedi. Sonra acele acele ekledi: Ha, sigara ier miydiniz? Sigara var yanmda, yaprak sigaras bile var. ngiliz sigaras ve puro tuttu bize, ama almadk. Gzlerinin iine baktm, tedirgin olmu gibiydi baklarmdan. Bize acdnzdan gelmiyorsunuz buraya. Sizi biliyorum zaten. Tutuklandm gn klann ortasnda faistlerle birlikte grmtm, dedim. Devam edecektim konumaya, ama birdenbire, beni artan bir eyler oldu, doktorun varl ilgilendirmez olmutu artk beni. Genellikle biriyle urarsam tam urarm. Oysa ite konumak istemiyordu canm; omuzlarm silkip gzlerimi baka yana evirdim. Az sonra bam 293 kaldrdmda baktm ki merakl bir tavrla beni inceliyordu adam. Gardiyanlar da bir ot minderin stne oturmulard. Uzun boylu zayf, Pedro, parmaklarn tlatyor, teki, uykusunu karmak iin zaman zaman ban oynatyordu. Pedro, aniden doktora: Ik ister misiniz? dedi. Doktor baiyle evet iareti yapt: Sanrm bir odunda ne kadar kafa varsa bu adamda da o kadar kafa var, ama her halde kt yrekli biri deil. Kocaman gzlerine, cam gibi mavi ve

donuk gzlerine baknca, adamn d gcnden yoksun biri olduunu dndm. Pedro kt, sonra bir gaz lambasiyle dnd, lambay kanepenin bir kesine koydu. eriyi pek aydnlatmyordu, ama hi yoktan iyiydi. nceki geceyi bsbtn karanlkta geirmitik. Bir sre lambann tavana vuran yuvarlak n seyrettim. Dalmm. Sonra birden kendime geldim, lambann tavandaki silindi ve kendimi koskoca bir ykn altnda ezilmi duydum. Bu ne lm dncesi, ne de korkuydu, bilinmeyen bir eydi. Elmack kemiklerim ate gibi yanyor, bam zonkluyordu. Silkindim, hcre arkadalarma baktm. Tom ban ellerine almt, yalnz, yal ve ak ensesini grebiliyordum. Kk Juan hepten kt durumdayd, az ak,k burun delikleri titriyordu. Doktor yanma yaklat, cesaret vermek ister gibi elini omzuna koydu, ama gzleri yine yle donuktu. Sonra Belikalnn elinin sinsi sinsi, Juan'n kolunu svazlyarak bileine dek indiini grdm. Juan'n doktorla ilgilendii yoktu. Doktor Juan'n bileini parmann arama ald, biraz geriledi ve benim grmeyeceim ekilde, srtn bana dnp, ocuun nn kapad. Ben de doktoru grebilecek ekilde geriye doru kayk-larak baktm. Doktor saatini karm, Juan'n bileini 294 tutarak saatna bakyordu. Bir sre sonra bilei brakp duvara yasland, sonra, birden ok nemli bir ey hatrlam, gibi, cebinden bir defter kararak bir eyler yazmaya balad. Tepem att. Bu drz sakn nabzm saymaya kalkmasn, sonra yumruumu pis suratnda bulur, diye dndm kendi kendime. Gelmedi, ama bana baktn sezdim. Bam kaldrdm, ben de ona baktm. Mzmz bir sesle: Souktan titriyor burda insan, deil mi? dedi. yormu gibi bir hali vard; mosmor kesilmiti. Ben myorum, dedim. Donuk bir gzle boyuna bana bakyordu. Birden anladm, elimi yzme gtrdm: Kan ter iindeydim. Bu mahzende, kara kta, hava akmnn ortasnda terliyordum. Parmaklarm, terden kee gibi olmu salarmda dolatrdm; ayn anda, gmleimin de slanp srtma yaptnn farkna vardm. En azndan bir saatten beri su gibi terlediim halde hi bir ey anlamamtm. Ama Belikal domuzun gznden kamamt. Ter damlalarnn yzmden aktn grp dnmt: korku halinin organik belirtisi. Oysa kendisi yordu ve d iin de memnundu, bbrleniyordu, kendisinin normal bir insan olduunu gryordu bylece. Kalkp, yzn gzn darmadan etmek istedim, ama yle bir kprdanmamla utancm da, fkem de siliniverdi; kaytszca yeniden kanepeye brakverdim kendimi. Boynumu mendilimle silmeyi dndm, nk sa-larmdaki ter imdi ensemden akyordu ve tatsz bir durumdu bu. Sonra silmekten vaz getim, hi bir ie yaramayacakt nasl olsa. Mendilim imdiden srlsklamd ve ben boyuna terliyordum. Bacaklarm terliyordu, pantolonum oturduum masaya yapyordu. 295 Birden kk Juan konumaya balad: . Doktor musunuz? Evet, dedi Belikal. ok ac eker mi insan... uzun zaman? ey! Ne zaman? Ha, hayr, hemen biter. Bu son sz babacan bir tavrla sylemiti. Juan'm ise parayla doktor tutmu gibi bir hali vard: Ama duyduuma... ey... benim duyduum... tfekleri boaltp... sonra yeniden doldurup bir daha... iki kez yaylm ate gerekirmi. Belikal evet anlamnda ban sallad: Evet, bazan, bakarsn ilk atta kurunlar can alc yerleri vurmam olur. O zaman tfeklerini yeniden doldurup bir daha m ate edecekler? Kk yle bir dnp, bouk bir sesle ekledi: Kimbilir ne kadar srer! Ac ekmekten son derece korkuyordu, yalnz ve yalnz bunu dnyor, bundan korkuyordu: Yann gerei. Benimse pek dndm yoktu bunu, terliyordum, ama ac ekmekten korktuum iin deil. Kalkp toz ynna dek yrdm. Tom silkindi, kinli gzlerle bakt bana: Ayakkablarmn gcrdamasna bozuluyordu. Benim yzm de acaba onunki kadar korkun muydu, pek merak ediyordum. Baktm o da terliyordu. Gkyz alabildiine gzeldi, bu karanlk keye tek bir k izgisi bile sokulmuyordu oysa. Byk Ay'y grmek iin bam kaldrmam gerekiyordu. Gel gr ki gkyz nceki gibi geni deildi imdi. Bir gn nce, bapiskoposluk zindanndan gkyznn geni bir kesitini grebiliyordum ve gnn her saati ayr bir any yaatyordu bana. Sabahlar gkyz ar ve tatl bir mavilie brndnde 296 Atlantik kysndaki plajlar dnyordum; lenleri gnei gryor, Seville'deki bir barda anuez ve zeytinle bira itiim saatleri hatrlyordum; leden sonra gne ekildiinde, bir yars kumsallarda uzanrken, bir baka ya-is gnete ldayan youn glgeyi hatrlardm. Btn feir yeryznn byle gkyznde yansdn grmek gerekten korkuntu. Oysa imdi, canmn istedii kadar bakabilirdim gkyzne, gkyz hi bir any yaatmyordu artk. Bylesi daha ok iime geliyordu. Tom'un yanna oturdum. Uzun bir sre geti.

Usul bir sesle konumaya balad Tom. Konuarak dnen bir insand, boyuna konumas gerekiyordu. Sanrm sze ben balamtm nce, ama o bana bakmadan konuuyordu. Belki de beni byle kl gibi, srsklam ter iinde grmek korkutuyordu onu. kimin de bjrb'rimi? g!-biydik, aynadan daha beter. Tom Belikal'ya, diri bir dma bakyordu. ' ""~"' Anlyor musun sen? Ben anlyorum, diyordu. Ben de ksk bir sesle konumaya baladm. Belikalya bakyordum. Neyi, ne var? Anlayamadm bir ey gelecek bamza. Ton/un evresinde garip bir koku vard. u an burnum kokulara kar eskisinden daha duyarl hale gelmiti galiba. Gldm,: Az sonra anlarsn. nat bir tavrla: Ak seik, belirgin deil. Cesur olmak istiyorum, ama en azndan bilmem gerekiyor... Dinle, avluya gtrecekler bizi. Gzel. Adamlar nmzde dizilecek. Ka kiiler acaba? 297 Bilmem. Ya be, ya sekiz, fazla olamaz. Peki, diyelim sekiz. Baracaklar: Nian al Sekiz tfek dnecek stme. Sanrm o anda duvar yarp iine girmek isterim, btn gcmle srtmla duvar iteceim, oysa duvar, kt dlerde olduu gibi, direnip duracak. Btn bunlar yaar gibiyim, hem de nasl! Anlald, ben de yaar gibiyim, diyorum. enesi durmuyor bir trl, ekliyor: Kpek gibi kvrandrr bu adamlar insan. Yzmz kalbura evirmek iin zellikle gzlere ve aza nian alyorlarm. Yaralarn acsn imdiden duyuyorum, bir saatten beri bam ve boynum szlyor. Bildiimiz, gerek arlar olsa keke. ok daha beter: Yarm sabah duyacam aclar bunlar. Peki sonra ne olacak? Ne demek istediini ok iyi anlyordum, ama anlam grnmek istemiyordum. Aclara gelince, ben de duyuyordum onlar bedenimde. Bir yn kk bak yaralar gibi szlyordu, alamyordum bu acya, ama ben de onun gibiydim. nem vermiyordum buna. Sorusunu cevapladm: Sonra ne mi olacak? Altna yapacaksn. Doktorla konumaya balad. Gzlerini Belikalya dikmiti. Doktor dinler grnmyordu. Neden geldiini biliyordum; ne dndmz ilgilendirmiyordu onu, onu ilgilendiren bedenimizdi, bedenin diri diri nasl can ekitiini grmeye gelmiti. Tom konuuyordu: Arlk basar ya insan, tpk yle. nsan baka ey dnmek istiyor ve yle sanyor: Tamam, anlayacaksn ne olduunu, sonra yok olup gidecek, bitecek. Kendi kendime, sonra hi bir ey kalmayacak diyorum. Ama bunun ne demek olduunu anlamyorum. yle anlar var ki, 298 duyar gibi oluyorum... sonra birden ayn ey, yeniden balyor, yeniden aclar, kurunlar, patlamalar dnyorum. nan bana^jnateryalistim; delirmem. Ama ters den bir eyler var. Cesedimi gryorum: G deil lm, ne var ki cesedimi gryorum, cesedimi kendi gzlerimle" / gren benim. Gerekli, artk... artk hi bir ey grmeyece- / ini, hi bir ey iitmeyeceimi, dnyann artk bakalar / iin varolacan dgnecek bir duruma gelmem gerekli. nsan bunu dnmek iin yaratlmamtr Pablo. nana- I bilirsin bana. Daha nce de bama geldi, btn bir gece \ uykusuz, bir ey bekleyip durdum. Ama o bunun gibi de- I il. Bu, arkadan bastryor bizi, kendimizi hazrlayamyo- ] ruz ona. ^S Vay, vay, istersen gnah karan bir papaz bulalm sana? Karlk vermiyor. Peygamberlik taslayacann masum szler dktrrken benimle Pablo diyerek konuacann farkna varmtm zaten. Houma gitmiyordu bu, ama yle grnyor ki btn rlandallar birbirine benziyor. Bir de sidik kokuyor gibi geliyordu bana. Aslnda, pek holanmyordum Tom'dan, bilmem neden, lme birlikte gideceiz diye ille de ondan holanacak deildim. Bakalariyle olsaydm i deiirdi, rnein Ramon Gris ile. Ama, Tom ve Juan'm arasnda yalnz hissediyordum kendimi. Ne var ki bylesi daha iyiydi. Ramon'la birlikte olsaydm belki yumuardm, oysa u anda, kaya gibi serttim ve sert kalmak istiyordum. Tom dalgn dalgn aznda szckleri gevelemeye balad. Belli, lm dnmemek iin konuuyordu. Yal prostat hastalar gibi tepeden trnaa sidik kokuyordu. r Elbette, ben de ayn kandaydm, azm asam ben de ayn eyleri sylerdim. lmek doal bir ey deil. Ve le 299 ceimi rendiim andan beri hi bir ey doal gelmemeye balad bana, ne bu toz yn, ne kanepe, ne de Ped-ro'nun pis boaz. Ancak, Tom'la ayn eyleri dnm olmak houma gitmiyordu. Ve btn bir gece boyunca, be dakikalk bir farkla ayn eyleri ayn zamanda dnmeye devam edecek, birlikte terleyecek, birlikte rperecek-tik. yle yandan bir baktm ve ilk kez yz yabanc geldi bana. lmm yznde tayordu. Onurum yaralanmt. Yirmi drt saat Tom'la birlikte kalm, onu dinlemi, onunla konumutum, oysa hi bir ortak yanmz yoktu. Ve imdi, srf cavla birlikte ekeceiz, diye, ikiz karde gibi birbirimize benziyorduk. Tom yzme bakmakszn elimi tuttu:

Sorup duruyorum kendi kendime Pablo... insann yok olup gidecei gerek mi diye sorup duruyorum kendi kendime. Elimi ekip karlk verdim: Ayaklarnn arasna bir bak zbk. Ayaklarnn arasnda kk bir birikinti vard ve pantolonundan aa damlalar akyordu. Dehetle: Bu da neyin nesi? dedi. Ne olacak, iiyorsun. fkelendi: Nasl olur, iemiyorum hayr, hi bir ey duyduum yok. Belikal yaklat. Yapmack bir tavrla sordu: Rahatsz msnz yoksa? Tom karlk vermedi. Belikal tek sz sylemeden yerdeki sidik glne bakt. Tom vah bir sesle: Bu nasl itir anlamyorum, oysa korktuum da yok, yemin ederim korkmuyorum, dedi. 300 Cevaplamad Belikal. Tom kalkp bir keye iemeye gitti- Pantolonunun dmelerini ilikleyerek dnd, oturdu, bir daha da azn amad. Belikal notlar alyordu. mz de, canl olduu iin hep ona bakyorduk. Tavrlar, meraklar bir canlnn, bir dirinin tavrlar, meraklaryd. Bu mahzende btn canllar yeceinden gelikal da yordu; gvdesi beliydi, sz dinliyordu. ^rna bizler bedenimizin varlm duymuyorduk artk. Hi olmazsa Belikalnn duyduu biimde duymuyorduk. Bacaklarm srtp tenimde pantolonumun varbn duymak istemiyordum, ama beceremiyordum bunu. Bacaklarnn stnde yay gibi esnek, kaslarnn efendisi yarnn dnebilen Belikalya bakyordum. Biz mz, kandan yoksun glgeydik. Belikalya bakyor, hortlaklar gibi yaantsn emiyorduk. Kk Juan'a yaklat. Meslek ak m comutu, acyaca m tutmutu? Diyelim ki acd, ama bu duygu bir daha tekrarlanmad. Kk Juan'n ban ve boynunu okad. Kk, gzleri Belikalnn gzlerinde, hi oral olmad, sonra birden elini tutup bu ele garip garip bakt. Adamn elleri, bu tombul ve pembe eli, elden ok iki kurun kskac andran kendi ellerine alp skt. Juan'n ne yapacan merakla bekliyordum, Tom da yle. Oysa Belikalya gre, bu souk mahzende Juan'n elleri iki ate parasyd, elleri elini styordu, doktor babacan bir tavrla glmsyordu. Bir sre sonra kk, bu yal kzl et parasn azna gtrp srmak istedi. Belikal hzla elini kurtarp sendeleye sendeleye duvara yasland. Bir saniye kadar dehetle bakt bize, kendinden baka yaratklar olduumuzu yeni anlayabilmiti galiba. Glmeye baladm, gardiyanlardan biri srad. teki uyuyakalmt, kocaman gzaklar grnyordu. 301 Hayli bitkin ve gerilim iindeydim. Tan aarnca ola-caklar, lm dnmek istemiyordum artk. Hi bir ie yaramyordu zaten, hi bir anlam olmuyordu, dndke kama hep szckler ve boluk kyordu. Ama baka ey dnmeye kalknca da hep, stme dorulmu tfek namlular gryordum. Belki yirmi kez ardardma kuruna diziliimi yaadm, hatt bir kezinde gerekmi gibi ge'di bana. Bir dakika kadar uyuklamm. Beni duvara doru srklyorlard, rpmyordum; beni balamalarn istiyorum onlardan. Srayarak uyanp Belikalya baktm. Uykuda barm olmamdan korkuyordum. Oysa adam byklarn buruyordu, hi bir eyin farkna varmamt. Sanyorum, istesem bir sre uyuyabilirdim. Krk sekiz saatten beri uyanktm, direnecek gcm kalmamt. Ne var ki uyuyup, yaantmn iki saatini bile yitirmek istemiyordu canm. Tan aarnca gelip uyandrrlar, ben uyku sersemi arkalarna taklr, gk demeden lme teslim olurdum uyursam. Buna niyetim yoktu, bir hayvan gibi lmek istemiyordum, anlamak istiyordum ben. Sonra uyuyunca arlk basar insan, kara dler grmekten korkuyordum. Kalktm; enine, boyuna dolatm, oyalanmak iin gemi yaantm dnmeye baladm. Karmakark, bir yn an canland kafamda. yileri de vard, ktleri de ya da, en azndan ben byle niteliyordum onlar. Yzler, ykler vard. Valence'da la Feria zaman, amcalarmdan birinin yz, Ramon Gris'in yz geldi gzlerimin nne. Bamdan geenleri hatrladm. 1926'da nasl av isiz kaldm, nasl alktan kvranacak duruma geldiimi, Grenade'da bir geceyi kanepenin zerinde geirdiimi. gn lokma koymamtm azma, deli gibiydim. Geberip gitmeye niyetim yoktu. Glmsedim. Nasl da hrsla komutum mutluluun ardndan, kadnlarn 302 ardndan, zgrln ardndan. Niindi sanki? spanya'ya faistlerden kurtarmak istemitim, Piy Margall'a hayran-L dim, anarist eyleme katlmtm, toplantlarda konumutum: lmszmm gib^jejLjieyi ciddye alyordum. u an btn bir yaantm nmdeymi gibi bir izlenim vard iimde, dndm: Tatl bir yalanm. Madem bitmiti artk, hi bir deeri yokmu meer. Nasl dolanabilmiim, nasl elenebilmiim kzlarla. Byle leceimi bilseydim parmam bile kprdatmazdm. Yaantm, bir anta gibi kapal olarak nmdeydi, bir anta gibi, ama iindekilerin hepsi de yarm kalm eylerdi. Bir an lp bimeye, deerlendirmeye kalktm yaantm. Gzel bir yaant diyebilmeyi ne kadar isterdim. Oysa byle bir yaam stne yarglar

yrtlemezdi, nk o bir yaam deil, bir yaam taslayd; lmszlk uruna bir eyler yapabilmek iin geirmitim tm zamanm, hi bir ey anlayamamtm yine de. Hi bir eyi aradm, zlediim yoktu. u an bir yn ey zleyebilirdim, arayabilirdim oysa. Szgelimi manzanilla'nn tadn, yazn Cadix yaknndaki koyda yzm, ama lm her eyin bysn bozmutu. Belikal hemen bir cevher yumurtlad: Dilerseniz dostlar asker ynetimden izin almak kaydyle yaknlarnz, sizi sevenleri greyim, syleyecek bir eyiniz varsa onlara ileteyim. Tom homurdand: Kimsem yok benim, Bense karlk vermedim. Tom bir an bekleyip merakla sordu bana: Concha'ya syleyecek hi bir eyin yok mu? Hayr, yok. Bu tr yumuaklklardan tiksiniyordum. Ho su da 303 bendeydi ya, geen gece Concha'dan sz etmitim, enemi tutmalydm oysa. Bir yldan beri tanyordum Conc-ha'y. Daha bir gn nce, Concha'y be dakika grebil-mek iin kolumun bitini vermeye hazrdm, ite bu yzden dayanamam sz etmitim ondan, beni aan bir duyguydu. Oysa imdi onu grmek iin hi bir arzu duymuyorum, ona syleyecek hibir szm yok. Kucaklamak bile inemiyorum, nk bu klrengine dnm, durmadan terleyen bedenimden rperiyordum. Dahas, onun bedeninden mperip rpermeyeceimden de emin deildim. Conchy ldm renince alar; aylarca, yaamak diye bir arzu kalmaz iinde. Ama n'olursa olsun, lecek olan benim. Concha'nn sevimli, gzel gzlerini dnyordum. Gzlerime bakt zamanlar bir eyler geerdi ondan bana. Btn bunlarn imdi artk bittiini dndm. u an bana baksayd, bak kendi gzlerinde donup kalr, bana dek ulaamazd. Yalnzdm. Tom da yalnzd, ama benimle ayn- biimde deil. Ata biner gibi oturmu, bir tr glmsemeyle bakyordu kanepeye, akn bir hali vard. Elini uzatt, bir ey krmaktan korkuyormu gibi ekine ekine dokundu tahtaya, sonra, elini birden ekip rperdi. Ben Tom olsam, tahtaya dokunarak oyalanp elendiremezdim kendimi. Tam bir r-larda gldrsyd, ne var ki nesnelerde ben de garip bir hal buluyordum; her zamankinden daha silik, daha youndular. leceimi duvmam iin, kanepeye, gaz lambasna ve toz ynna yle bir bakmam yetiyordu. Elbette ki lmm apak dnemiyordum, ama her yerde gryordum onu. Nesnelerde, nesnelerin, lnn baucun-da usul sesle konuanlar gibi gerileyip bizden uzak duruunda gryordum onu. Tom'un, kanepenin stnde dokunduu ey kendi lmyd. 304 yle bir durumdaydm ki, gelip bana, artk elini kolunu sallaya sallaya evine dnebilirsin, yaamn baland deseler umurumda olmazd. nsan birjcez himsz.-Dv. mak dlcesku^yitirince ha bir ka saat beklemil-i^> HESOJP. bir ey ilTIerrafmy^Srartk beni, bir anlamda, sakindim. Ne var ki dehet veren bir durgunluktu bu. Gvdem yznden dehet veren. Gvdemi gvdemin gzleriyle gryor, gvdemin gzleriyle iitiyordum, ama gvdem benden baka biriydi; tek bana terliyor, tek bana rperiyordu, onu tanmyordum artk. Ne olduunu, ne hale geldiini, bir bakasnn gvdesi olup olmadn anlayabilmem iin ona dokunmam, onu grmem gerekiyordu. Zaman zaman varln duymuyor deildim. Pike yapan bir uaktaymm gibi yuvarlanrcas-na bolua iniler, kaymalar duyuyordum. Ama bunlar duymam bedenimin varln sezmem iin yetmiyordu. Bedenimden gelen her eyin kirli, karanlk bir havas vard. ounlukla susuyordu gvdem, rahatlyordu, bir tr arlktan, iren bir varlktan baka hi bir ey duyamyor-dum bedenimde; sanki kocaman bir bit yapmt gvdeme. Bir an pantolonumu yokladm, baktm slakt. Terden mi slanmt, yoksa sidikten mi, bilmiyordum; ama ne olur ne olmaz diye gidip kmr ynna iedim. Belikal saatini karp bakt: buuk dedi. Pis herif bile bile yapyordu bunu. Tom havaya srad. Zamann akp gittiinin farkna varmamtk henz; gece, ekilsiz ve karanlk bir yn gibi kuatiyordu bizi, gecenin baladn bile hatrlamyordum. Kk Juan haykrmaya balad. Ellerini uuturu-yor, yalvarp yakaryordu: 305 F: 20 lmek istemiyorum, lmek istemiyorum. Kollarn havaya kaldrp bir batan bir baa, mahzen boyunca kotu, sonra ot minderlerden birine ylp hkrmaya balad. Tom bombo gzlerle bakyordu ona, avutmak gereini bile grmyordu. Aslna bakarsan, zahmete de demezdi. Bizden daha ok patrt yapyordu kk, ama bizden daha az skntsn ekiyordu lmn. Tutulduu hastala kar bedenini atele savunan bir hasta gibiydi. Ya ate ykselmezse? te tehlikeli olan budur. Alyordu. Acyordu kendine, gryordum; lm dnmyordu. Ben de bir saniyecik alamak, kendime acmak isterdim. Oysa tam tersi oldu. Ke bir gz attm, hkrdka clz omuzlarnn inip kalktn

grdm ve kendimi insanlktan uzak bir yaratk gibi grdm. Ne kendime acyordum, ne bakalarna. Kendi kendime sylendim: Adam gibi lmek isterim. Tom kalkt, tam tepedeki yuvarlan altnda durup gn n gzetlemeye balad. Bense dik kafalydm, adam gibi lmek istiyordum o kadar. Ama doktor saati syleyeli beri, zamann geip gittiini, eriyip damla damla aktn duyuyordum. Tom'un sesini iittiimde ortalk henz karanlkt. Duyuyor musun? Evet. Avluda yryenler vard. Ne haltedecekler bu saatta? Karanlkta nian alacak deiller sanrm. Bir sre sonra sesler kesildi. Tom'a: te aaryor ortalk, dedim. Pedro esneye esneye kalkp lambay sndrd. Arkadana seslendi: 306 Amma da souk var ha. Mahzen kurun bir renk almt. Uzaktan gelen tfek sesleri iittik. Tom'a: Balyor, arka avluda yapyor olmallar, dedim. Tom doktordan bir sigara istedi. Benimse hi bir ey arzuladm yoktu u an; ne sigara, ne iki. Silh sesleri ji durmad. Tom bana dnd: u ie bak yahu! Bir ey daha eklemek istiyordu, ama sustu, kapya bakyordu. Kap ald ve yannda drt erle birlikte bir temen girdi ieri. Tom sigarasn drd. Steinbock hanginizsiniz? Karlk vermedi Tom. Gardiyan gsterdi. Juan Mirbal? Ot minderde oturan. Ayaa kalkn, dedi temen. Juan kprdamad. ki asker koltuklarndan tutup kaldrdlar. Ama brakr brakmaz yld Juan. Erler duraksadlar. Temen: Byle fenalaan ilk bu deil ya, siz ikiniz gtrn onu, akl bana gelir orda, dedi. Sonra Tom'a dnd: Haydi yryn. Tom iki erin arasnda kt. teki iki er k koltuk altlarndan ve dizlerinden yklenip arkadan izlediler. Baylmamt; gzleri falta gibi alm, yanaklarndan yalar boanyordu. Ben de kmak istedim, ama temen durdurdu. Ibbieta siz misiniz? 307 Evet. Burda bekleyeceksiniz. Az sonra sizi de gelip ararlar. ktlar. Belikal ve gardiyanlar da kt, yalnz kaldm. Olanlar anlamiyordum, ama bu iin bir an nce bitmesini istiyordum. Tekdze srp giden yaylm ateleri iitiyordum ve her ate sesini duyduumda titriyordum. Avazm kt kadar barmak, salarm yolmak istiyordum. Ama adam gibi lmek istediimden dilerimi skyor, ellerimi ceplerimde yumuyordum. Bir saat kadar sonra gelip birinci kattaki, yaprak sigaras kokan kk bir odaya gtrdler beni. Oda bana o kadar scak geldi ki soluum kesilecek sandm. Odada, koltuklara oturmu, dizlerinde ktlar, yaprak sigaras ien iki subay vard. Ibbieta m adn? Evet. Ramon Gris nerde? Bilmiyorum. Beni sorguya eken ksa boylu iman biriydi. Gzlnn ardnda kaskat gzleri vard. Yakla, dedi. Yaklatm. Gzlerimin iine, beni yerin dibine sokmak isteyen bir tavrla baka baka, kollarmdan yakalad. Pa-zularm da btn gcyle skyordu. Bana ac vermek iin deildi elbette, numara ekiyordu. Egemen olmak istiyordu. Le gibi kokan soluunu yzme flemeyi de gerekli buluyordu bir yandan. Bir an byle durduk, iimden glmek geliyordu. lmek zere olan bir insan yldrmaya yetmezdi bu, ok daha fazlas gerekirdi. Vz geliyordu. Beni hzla itip yeniden yerine oturdu. 308 Ya Ramon Gris lr ya sen. Nerde olduunu sylersen hayatn balarz.

Bu krbah ve botlu iki herif de br dnyay boylu-yacaklardand. Benden bir sre sonra, ama uzun bir sre sonra deil. Gel gr ki boyuna, ellerindeki ktlarda adlar arayp duruyor, hapsetmek, ldrmek iin milletin peinde koup duruyorlard. spanya'nn geleceiyle ilgili, baka konularla ilgili bir takm kanlar vard. Yaptklar bu kk iler acayip geliyordu, gln geliyordu bana. Onlarn yerinde olmay istemezdim, adamlar deliydi dpedz. iko, elindeki kamsn botlarna vura vura hep bana bakyordu. Btn davranlar, yaayan vah bir hayvan olduunu gstermek iin llp biilmiti. Eee? Anlald m? Gris'in nerde olduunu bilmiyorum, Madrid'de olduunu sanyordum. br subay, kime yutturuyorsun der gibilerden canszca sallad sar, solgun elini. Bu canszlk da hesaplyd. Kk oyunlar, kk numaralar peindeydiler. Bu tr kk oyunlarla kendilerini aldatan insanlar bulunabilmesi artyordu beni. Ar ar: Dnmek iin on be dakika izin size. Aln amarla kapatn onu, on be dakika sonra getirirsiniz. Sylememekte direnirse hemen kuruna dizilsin! dedi. lerinin ustasydlar dorusu. Btn geceyi lm bekleyerek geirmitim; Tom ve Juan'n kuruna dizilmesinden sonra bir saat daha bekletmilerdi mahzende. imdiyse amarla kapatyorlard. Dnden beri dzenledikleri oyunun sonucunu almaya alyorlard. Sre uzadk 309 a sinirleri daha ok zayflayp kendini teslim eder diyorlard. te bunda yanlyorlard. amarlkta, kendimi hayli yorgun duyduumdan arkalksz bir iskemleye oturdum ve dnmeye baladm. Dnmeye dediysem, onlarn nerisini dnmeye deil, Gris'nin nerde olduunu biliyordum elbette: Kentin drt kilometre uzanda, akrabalarndan birinin evinde saklanyordu. Gizlendii yeri sylemeyeceimi de biliyordum. Kesindi; kararlydm, stnde bile durmuyordum. Ne var ki bu tutumun nedenlerini anlamak isterdim. Gris'yi ele vereceime leyim daha iyi. Ama neden? Ramon Gris'yi sevmiyordum artk. Gris'ye olan dostluum da, Concha'ya olan akm gibi, yaama arzum, gibi tan aarmadan az nce yok olup gitmiti. Elbette, Gris'yi her zaman beenir, sayarm. Salam bir arkadatr. Ne var ki, Gris'yi ele vermektense lm kabul ediim bu yzden deildi; onun yaam benimkinden deerli deildi. Bir adam duvara yaslayp lnceye dek ate edeceklerdi stne. Bu adam ister ben olaym, ister Gris, ister bir bakas. spanya'nn kurtuluu iin Gris'nin benden daha gerekli, benden daha nemli biri olduunu biliyordum, ama u an, spanya da, Gris de umurumda deildi; hi bir eyin nemi kalmamt. Ve ben imdi burada, bu amarlktaydm, Gris'yi ele verip postu kurtarabilirdim, oysa byle bir ey yapmak istemiyordum, hatta bunu pek gln buluyordum. Bir direniti bu. nsan direnmesini bilmeli! diyordum ve garip bir kvan kaplyordu yreimi. Beni almaya geldiler ve o iki subayn yanna gtrdler. Ayaklarmzn dibinden bir fare frlad, zevklendim. Erlerden birine dnp: Fareyi grdnz m? dedim. 310 Karlk vermedi. Yz askt, kendini nemli bir adam yerine koyuyordu. Bense glmek istiyordum ama, bir kez balarsam bir daha kendimi tutamam diye korktuumdan glemiyordum. Erin byklar vard. Senin byklarn kazmal ahbap, dedim. Bir insann lmeden yznn kllarla kaplanmasndan holanmas acayip geliyordu bana. Hatr saylr bir tekme oturttu, sustum. iko subay sordu: Eee, dndn m bakalm? ok ender rastlanan bir bcekmi gibi hayretle baktm heriflere. Nerde olduunu biliyorum, mezarlkta saklanyor, ya bir korugandadr, ya da mezarclarn odasnda. Alay etmek iin sylemitim, kalkp fieklerini kuanlarn, kasla kasla buyruklar verilerini seyretmek istiyordum. Hemen srayp kalktlar. Hadi, gidelim hemen. Moles, siz Temen Lopez'den on be adam aln. iko bana dnd, sonra: Gerei sylediysen ben szmde dururum, ama yalan sylediysen ekecein var. Apar topar ktlar. Bense erlerin gzetimi altnda, istifimi bozmadan bekliyordum. Mezarlktan dnerken suratlarnn ne hal alacan dndke, zaman zaman glmsyor, hem sersemlemi, hem itlemi duyuyordum kendimi. Koskoca mezar talarn kaldrlar, mezarlarn kapaklarn tek tek alarn getiriyordum gzlerimin nne. Bir baka adammm gibi dardan bakyordum duruma: Yiitlik taslayan u mahpusa, byklaryle cidd adam tavrlar taknan u askerlere ve mezarlar arasnda koup 311 duran u subay elbiseli adamlara. Tam bir gldr, glmekten katlr insan.

Yarm saat kadar sonra iko tek bana yeniden geldi. Kuruna dizin diye gelmitir mutlaka, tekiler mezarlkta kalm olmal. Subay yzme bakt. Hayret, hi de yle rezil olmu bir hali yoktu. Onu da tekilerle birlikte byk avluya gtrn. Gerekli ilemleri tamamlanp yarg nne ksn, karar mahkeme versin, dedi. Yanl anladm gibime geldi. Sordum: Nasl, beni... kuruna dizmeyecekler mi beni? Bilemem, ne var ki imdi deil. Sonras beni ilgilendirmez. Bir trl anlayamyordum. Yeniden sordum: Ama niin? Karlk vermeden omuzlarn silkti, askerler alp gtrdler beni. Byk avluda yz kadar mahpus vard, kadnlar, ocuklar ve birka ihtiyar. Avlunun ortasndaki imenin evresinde dolanp durmaya baladm, aptallam-tm. leyin yemekhaneye gtrp yemek verdiler. ki- kii bir eyler sordu bana, bir eyler renmek istediler. Mutlak tandm birileriydiler, ama karlk vermedim. Nerde olduumu bile bilecek durumda deildim. Akama doru oniki kadar yeni mahpus doldurdular avluya. Frnc Garcia da aralarndayd. Bana takld: Hay Allah! Seni sa greceimi ummuyordum. lm cezas verdiler, ama sonra nedense vaz getiler. Saat ikide tutukladlar beni. 312 Neden? Garcia politikayla uramazd: Bilmem, kendileri gibi dnmeyen herkesi tutuk-luyorlar. Sonra, usul bir sesle ekledi: Gris de gitti elden. Titremeye baladm: Nasl? Ne zaman oldu bu? Bu sabah. Kendi hatas yznden. Bu sal terket-mi sakland yeri, akrabasnn evini, galiba bir eyler alnm kulaklarna. Onu saklayacak bulunurdu bulunmasna, kendisi istememi, artk kimseye borlu kalmak istemiyorum, Ibbieta olsayd evinde saklanabilirdim, ama madem Ibbieta'y gtrmler, ben de gidip mezarlkta saklanacam demi. Mezarlkta? Evet, kendi hatas yznden. Bu sabah da askerler mezarl aramlar, olaca buydu elbet, mezarclarn kulbesinde bastrmlar, ate edip devirmiler. Mezarlkta! Her ey fr fr dnmeye balad evremde ve kendimi kst yere ylm buldum. yle bir katla katla glyordum ki, glmekten gzlerim yaaryordu. _ SON 313 JEAN-PAUL SARTRE ODA (La Chambre) eviren : Erdoan ALKAN * **!$ Bayan Darbedat'nn, parmaklarnn arasnda bir lokum vard. eker tozlar, umasn diye soluunu tutup byk bir dikkatle azna gtrd lokumu. Gl gibi diye sylenip cam gibi saydam pelteye dilerini geirdi ve bir kokudur doldurdu azn: Hastalk insann duyularn amma da inceltiyor, ne garip. Camileri, ar saygl Doulular dnmeye balad (balaynda Cezayir'e gitmiti) ve solgun dudaklarna bir glck yayld. Dorusu doulularn lokumlar da ok gzeldi. Btn abalarna ramen eker tozlar elindeki kitabn sayfalarna dklp ince ve ak bir katman oluturmutu. Sayfalar birka kez elinin tersiyle sprmek zorunda kald. Her sprte elleri, kdn stndeki tozlar kaydrp yuvarlyor, hr hr tyordu ktta: Kumsalda okuduum Arcahon'u hatrlatyor, diye sylendi. 1907 yazn deniz kysnda geirmiti. O zamanlar yeil kurdeleli byk bir hasr apkas vard. Eline, Gyp' den ya da Colette Yver'den bir roman alp, dalga krana ok yakn bir yere otururdu. Rzgr dalga dalga kum tard kucana, kimi zaman, kitabn kelerinden tutup sil kelemek zorunda kalrd. eker tozlar ayn duyguyu uyandrmt, ne var ki, kum taneleri kuruydu, oysa bu kk eker tozlar biraz parmak ularna yapyordu. Kara bir denizin stndeki, kurun, duru gk kesiti canland 317 gzlerinin nnde. Eve henz domamt, diye dnd. Kendini sandal aacndan yaplm, anlarla ykl, deerli bir kutu gibi hissediyordu. Birden, o zamanlar okuduu kitabn ad geldi belleine: Kk

Bayan. Skc bir roman deildi. Ne var ki, bilinmeyen bir hastalk yznden, Bayan Darbedat, odasndan kamaz duruma gelince, anlar ve tarih eserlere vermek zorunda kald kendini. ektii acnn, cidd eserlerin, anlarna, en sekin duy. gularna ynelmi uyank bir dikkatin, gzel bir limonluk meyvesi gibi, kendisini olgunlatracan sanyordu. Biraz sinirli, kocasnn az sonra kapy vuracan dnd. Kocas, haftann teki gnlerinde yalnzca akama doru geliyor, sessizce karsnn alnndan pp, karsndaki yastkl geni koltua oturarak gazetesini La Temps'i okuyordu. Ama bugn, perembe gn, Bay Darbedat'nm gnyd. Kznn yanna gider, genellikle ten, drde kadar, bir saati onunla birlikte geirirdi. Sokaa kmadan nce karsna urar, yana yakla, karlkl, damatlarn konuurlard. En ince anrmtlarma dek nceden bilinen bu perembe konumalar Bayan Darbedat'y bitip tketirdi. Bay Darbedat bu sessiz oday varlyle pek gzel doldururdu. Oturmazd, bir utan bir uca dolar, topuklarnn stnde dnerdi. Her harekt, yere bir bardak dp de krlm gibi Bayan Darbedat'y sinirlendirirdi. Bu perembe, br perembelerden beter olacaa benzerdi: Bayan Darbedat, az sonra kzmn arzularn kocasna syleyince. bu koca bedenin nasl fkeyle srayacam dndke ter dkyordu. ekerlikten bir lokum ald, bir an duraksayp sonra zgn zgn lokumu yerine koydu; kocasnn lokum yediini grmesinden holanmyordu. Kapnn vurulduunu duyunca srad. Ksk bir sesle: 318 Giriniz, dedi. Bay Darbedat ayak ularna basa basa girdi ieri. Her perembe olduu gibi, ayn eyi syledi: Eve'i grmeye gideceim. Bayan Darbedat glmseyerek cevaplad: Benim yerime de p kzmz. Bay Darbedat karlk vermedi, kaygl bir tavrla alnn krtrd. Her perembe ayn ey olur, bu saatta, sindirim gl sar bir sinir gerilimiyle birleirdi. Eve'den knca Franchot'ya urayacam, dilerim kzla cidd cidd konuup inandrmaya alr. Bay Darbedat sk sk doktor Franchot'ya urard. Ama bounayd abalar. Bayan Darbedat kalarn kaldrd. Bir zamanlar, sal yerindeyken, omuzlarn silkerdi rahat rahat, ama bu hastalk hantallatrmt gvdesini. Kendisini ok yoran hareketleri deitirmek, yerlerine yz hareketleri koymak zorunda kalmt. Gzleriyle evet, aznn keleriyle hayr diyor, omuzlar yerine kalarn kal-y diriyordu. Zorla almak gerekirdi. Bunun imknsz olduunu daha nceden de sylemitim sana. Zaten bu konudaki yara da ok sakat. Geen gn, Franchot, ailelerle byk skntlar olduunu syledi: Kararsz insanlar, hastay evden karmak istemeyenler falan; doktorlarn elleri kollar balym, azck olsun doktorlarn da dinlenmesi gerekirmi. Ya bir rezalet kar, ya bu yasa kendini kaldrr ortadan. Bayan Darbedat: Bu da hemen yarn olacak i deil elbet. Deil. Adam aynaya doru dnd, parmaklarn daldrp sa 319 kallarm taraklamaya balad. Bayan Darbedat kocasnn krmz kaln ensesine donuk gzlerle bakyordu. Bay Darbedat: Byle devam ederse, Eve, o adamdan daha deli, daha kak bir hale gelecek, ok tehlikeli bir durum. Burnunun dibinden ayrlmyor, sokaa bir tek seni grmek iin kyor, o kadar, kimseler gelmiyor evine. Odalarndaki hava solunacak gibi deil. Pierre istemiyor diye pencereyi hi amyor. Bir hastann szne bu kadar kulak aslr m? Sanrm bir tts yapyorlar buhurdanlkta, eve girince insan kiliseye girmi gibi oluyor. Vallahi dnyorum da bazan... kzn gzleri bile deimi, bir gariplik var, bir grsen... Dikkat etmedim, bana normal grnyor. Ne var ki her zaman zgn. Yz l yzne dnm. Uykusunu alabiliyor mu? Doru drst yemek yiyebiliyor mu? Bu konuda soru sormaya kalkma, alacan cevap belli. Pierre gibi yaman bir adamla yaadna gre gece gzn yumacak zaman bulamaz elbet. Omuzlarn silkip szne devam etti: Beni asl artan, bizlerin, biz baba ve annesinin onu kendine kar koruyacak bir hakka sahip olamaymz. unu unutma ki Franchot'nun hastanesine yatrmak gerekirdi, onun yarar bakmndan, Pierre'in yarar ynnden gerekli bu. Pierre'le yalnz kalmas houma gitmiyor, hele de geceleri. Bana bir ey geldiini dn. Pierre'in korkun derecede iinden pazarlkl bir hali var. Bayan Darbedat: Kayglanacak bir ey oldu mu olmad m bilmiyorum, ne var ki bu Pierre'in her zamanki hali. Dnyayla alay ediyormu gibi bir izlenim brakyor insanda. Zaval-

320 l! ocuk, gururundan varlmyor yanma, belki de hepimizden akll sanyor kendini. Tartmalara son vermek iin Haklsnz deyip kyor... Ne halde olduunu grmemek iin sanki. Her zaman biraz omzuna doru kayklm, o uzun alayc yz istemeye istemeye hatrlyordu imdi Bayan parbedat. Eve'le evlendiklerinin ilk yllarnda, kadncazn btn istei damadyle biraz yakn olabilmekti o kadar. Ama damat kadncazn btn abalarn boa karmt. Hemen hi konumuyor. Durmadan, odada yokmu gibi, ban sallyordu o kadar. Bay Darbedat ald sz yeniden: Franchot hastanesini gezdirdi bana, ok gzel bir yer. Hastalarn zel odalar, odalarnda deri koltuklar, divan yataklarna dek, her eyleri var. Tenis oynuyorlar... bir de yzme havuzu yaplacakm. Pencerenin nnde durmu, yay gibi gerili bacaklarnn stnde hafife salnarak camdan dar bakyordu. Birden, elleri cebinde, omuzlar kk, topuklar stnde yumuak bir dn yapt. Bayan Darbedat kocasnn terlemek zere olduunu anlad. Hep ayn eydi; imdi kafesteki bir ay gibi, bir o yana, bir bu yana gidip gelecek, her adm atta ayakkablar gcrdayacakt. Kadn: Yalvarrm otur dostum, yoruyorsun beni, deyip kararsz bir sesle ekledi: Hem syleyecek nemli bir szm var sana. Bay Darbedat koltua oturup ellerini dizlerine koydu ; Bayan Darbedat rperdi. Zaman gelmiti, konumas gere-- kiyordu. Skntl bir sesle: Sal gn Eve'i grdm, biliyorsun. 321 F: 21 Evet. Bir yn ey konutuk, ok nazikti, uzun zamandan beri kendinden bu kadar emin hi grmemitim onu. Ben de baz sorular sordum, Pierre'le ilgili konuturup dncelerini rendim. Baktm ki... Skntl skntl ekledi: Baktm ki ok tutkun ona. Allah kahretsin, biliyorum. Bayan Darbedat ekinirdi kocasndan. nce elekten geirir gibi her eyi en kk ayrntlarna dek tekrar tekrar aklamak zorunda kalrd. Leb demeden leblebiyi anlayan, duyarl, ince insanlarn zlemini ekerdi hep. Yeniden anlatmaya balad: Yani dndmzden de baka trl tutkun demek istiyorum. Bay Darbedat, bir eyi anlamad ya da yeni bir ey duyduu zaman yapt gibi, kzgn ve kaygl gzlerini fldr fldr dndrmeye balad: Ne demek istiyorsun bununla? Beni yorma Charles. Bir anne iin baz eyleri sylemenin ne kadar g olduunu anlamalsn. Bay Darbedat kzgn kzgn bard: Sylediklerinden tek bir ey anlyorsam arap olaym. Yoksa hl? Evet, hl... Hl... demek hl. Evet! Evet! Evet! Bay Darbedet kollarn ayrd, ban nne edi, sustu. Kars ekingen bir sesle: Sana sylememeliydim bunu Charles, ama sylemeden de edemezdim, dedi. 322 Kocas yava bir sesle cevaplad: __. Yavrumuz! Bu deliyle! Kz tanmyor bile, Agahte diyor ona. Kzmz yaptn anlamayacak hale gelmi demek ki! Ban kaldrd, cidd cidd bakt karma: . Yanl anlamadna emin misin? Kukulanacak hi bir yan kalmad. Ben de senin gibiyim, inanamadm, hl da bir anlam veremiyorum zaten. Bu zavall adamn dokunacan bile dnmek... Ne yaparsn, zavall, onun evlilik anlay bu kadar demek ki! Yazklar olsun! Kzmz istemeye geldiinde sana ne sylemitim, hatrlar msn? Sana, sanrm Eve'den biraz fazlaca holanyor demitim. nanmak istememitin o zaman bana. Birden masanm stne elini vurup kpkrmz kesildi: Dpedz rezillik! Kz kollarna alyor, Agathe diyerek kucaklyor onu, uan heykeller, yok bilmem nelerle ilgili samalar yumurtluyor! Kz da hi ses karmyor btn bu olanlara. Ne var aralarnda bunlarn bilmem?

Btn kalbiyle ona acsn, tek, her gn erkenden yzn grebilsin diye t kmayan bir evde yaatsn. Hele de hi aklma gelmezdi... kzn hl kzolan kz olduu. Ve cidd bir sesle ekledi: Dinle Janette, ok ak konuacam seninle, akl varsa kzn bir k bulsun kendine! Bayan Darbedat haykrd: Sus bakaym Charles. Bay Darbedat yorgun bir tavrla, ieri girerken masaya brakt apkasn ve bastonunu ald. Ve karsna: Btn bu sylediklerinden sonra umudum kalma 323 di artk. Kzmla konuacam, baba olarak, konumak zorundaym, grevim bu benim, dedi. Bayan Darbedat kocasnn bir an nce ekip gitme-sini istiyordu. Adam cesaretlendirmek istedi: Eve inat bir kzdr. Kocasnn iyilemeyeceini biliyor, ama yine de yenilmi grn mercek mm diretiyor. Bay Darbedat dalgn dalgn sakaln svazlyordu: nat m dedin? T>et. be^d de Eh, eeer dediin gibiyse er-ge usanr o da. Her gn bu derdi ekmek kolay olmasa gerek, t kmyor evinde. Herife merhaba diyorum, cansz cansz elini uzatp tek bir kelime bile sylemiyor. Sanrm ikisi evde yalnz kalr kalmaz adamn saplant dnceleri balyor. Eve'in sylediine gre, Pierre hayaletler grp boazlanm gibi baryormu. Heykeller, heykeller. Fsltyla konuuyorlar, onu korkutuyorlar-m heykeller. evresinde heykellerin uup durduunu, ona gzlerinin akn gstereceini sylyor. Bay Darbedat eldivenlerini takmaya balad, bir yandan da devam ediyordu: Bir gn bkp usanacak diyelim, ama ya kzn sal bozulursa n'olacak? Biraz sokaa ksa, insan iine girse ok iyi olur. Kibar birine rastlar. Szgelimi, Simp-lon'daki mhendis ocuk gibi, Schroder gibi birine rastge-lir, surda, burda ufak ufak grr, konuurlar, bylece usul usul, yaantsn yeniden dzenlemeye alr. Bayan Darbedat konumann yeniden dal-budak salmamas iin hi karlk vermedi. Kocas eilip: Hadi bakalm, ben gideyim artk, dedi. Bayan Darbedat kocasna alnn uzatp cevaplad: Gle gle babamz, kzmz kucakla, benim yerime de p onu, sevgili bahtsz yavrucuumuz olduunu syle. 324 Kocas knca Bayan Darbedat koltua iyice salverdi kendini, gzlerini kapad, yorgunluktan bitip tken-jnis bir sesle, kendisiyle alay ederek Dorusu hayat doluyum! diye sylendi. Gcn biraz toparlaynca solgun elini ekerlie uzatp, gzlerini amadan, el yordamyla bir lokum ald. Eve, kocasyle Bac sokandaki eski bir yapnn beinci katnda oturuyordu. Bay Darbedat usul usul, be yz basamakl merdivenleri trmand. Zilin dmesine bast anda, hi de yorulmu bir hali yoktu, soluu bile hzlan-mamt. Memnun memnun, Bayan Darmoy'un szlerini hatrlad: Bu yata bu kadar din olmanz alacak ey Charles. Salnn, dinliinin en ok perembe gnleri, hele de bu merdivenleri trmandktan sonra karrd tadn. Kapy Eve at. Bay Darbedat sylendi iinden: Doru, hizmetisi yok. Hizmeti kzlar kalamazlar burada. Kendimi yerlerine koyuyorum da hak veriyorum onlara. ' Kucaklad kzn. Gnaydm yavrucuum! Eve pek de scak olmayan bir sesle gnaydn dedi babasna. Baba kznn yanan hafife okad: Yanaklarn solgun grnyor yavrum, fazla m hareketsiz kalyorsun yoksa? Bir an sensizlik oldu. Sonra Eve annesini sordu: Annem nasl, iyi mi? Eh, zarar yok. Sal gn grmedin mi? ite her _ zamanki gibi. Dn Louise Teyzen geldi yanma, memnun kald annen. Konuktan holanr, ama uzun zaman onlarla konuup yorulmas doru deil. Louise teyzen, kkleri de alp u ipotek ii iin gelmi Paris'e. Szn etmitim 325 sana, acayip bir i. Bana danmak iin daireme uram. Yaplacak baka bir ey yok, sat dedim. Alc da buldu zaten: Bretonnel. Bretonnel'i hatrladn m? imdi ikil-di iten. Birden durdu, Eve artk zar zor dinliyordu onu. Kznn artk baka hi bir eyle ilgilenmediini zntyle grd, dnd kendi kendine: Okumay da brakt gibi. Bir zamanlar kitaplar alamazdk elinden. imdi okumuyor bile. Ve sordu: Pierre nasl? yi, grmek ister misin? Elbette. Gidip bir yoklayaym.

Bu mutsuz ocua kar byk bir acma duyuyordu yreinde, ne var ki irenmeden de bakamyordu yzne. inden Sal bozuk insanlardan tiksinirim, diyordu. Elbette ki Pierre'in hatas deildi bu. Soydan miras kalmt. Bay Darbedat iini ekiyordu. Ne kadar kl krk yarsan bouna, bu tr hastalklar sonradan ortaya kar hep. Hayr Pierre deildi bunun sorumlusu. Ne var ki, yllarca tayp durmutu bedeninde bu derdi; karek-terinin temelinde yatyordu. Kanser ya da verem gibi bir ey deildi ki insan kendi iindekiyle yarglamaya kalktnda hesaba katmayasn. Eve'in okadar houna giden o sinirli incelik, duyarllk delilik iekleriydi. Eve ile evlendiinde deliydi zaten, ne var ki delilii anlalmyordu. Dnp duruyordu Bay Darbedat, sorumluluk nerede balar, hatta brak nerede baladn, acaba nerede biter diye sorup duruyordu kendi kendine. Pierre ok inceliyordu kendini, hep kendine ynelmiti. Bu hastalnn nedeni mi, sonucu muydu acaba? Byle dne dne karanlk bir geit boyunca kznn ardndan gidiyordu. 326 Bu apartman sizin iin fazla byk, baka bir yere tamsanz ok daha iyi olur, dedi kzna. Cevaplad Eve: Daha nce sylemitim size, Pierre odasn deitirmek istemiyor demitim. Eve artyordu insan. Kocasnn ne durumda olduunu iyice anlamyor muydu yoksa. Adam zincire vurulacak deliydi, oysa Eve, mantklym gibi onun btn kararlarna ve kamlarna sayg gsteriyordu. Bay Darbedat hafif fkeli bir sesle yeniden konumaya balad: Senin iyiliin iin sylyorum. Kadm olsam korkardm, bu eski lo odalarda yaamaktan. Geen yllarda Auteuil yakasnda yaplan apartmanlar gibi, havadar odal, aydnlk yerlerden birine tamsanz daha iyi olurdu. Kirac bulamadklarndan kiralar drdler, tam zaman tanmann. Eve usulca kapnn kolunu evirdi, ieri girdiler. Bay Darbedat grtlana dek dolan bir gnlk kokusu duydu. Perdeler rtlyd. Kurun karanlkta, bir koltuun arkaln aan ark bir ense arpt gzne: Pierre'in srt dnkt: yemek yiyordu. Bay Darbedat sesini ykseltti: Merhabalar Pierre. Eee, naslz bakalm bugn? Ve yaklat. Hasta kk bir masaya oturmutu; iten pazarlkl bir hali vard. Bay Darbedat sesini biraz daha ykselterek konutu: Demek rafadan yumurta yedik, pek hotur rafa-- dan yumurta! Pierre tatl bir sesle cevaplad: Sar deilim duyuyorum. 327 Bay Darbedat bozulmutu. Buyur bakalm cevaba der gibilerden kzma yle bir bakt. Ama, Eve, baklarm sert gzlerle cevaplayp sustu. Bay Darbedat kznn kal-bini krdn anlad. Yazk, yazk, diye hayfland iinden. Bu mutsuz ocukla nasl konuulacam kestirmek imknszd. Drt yandaki bir ocuktan daha azd yarg gc, oysa Eve onunla yetikin bir insanla konuur gibi konumasn istiyordu. Bay Darbedat btn bu samalklarn, sama zen ve bakmlarn bir gn son bulaca an sabrszlkla beklemekten kendini alamyordu. Haftalar her zaman biraz tedirgin ederdi onu, hele de akldan yoksun delilere tahamml yoktu. Szgelimi zavall Pierre, azndan kan her sz deli samasyd, ondan en kk bir uysal davran ya da geici de olsa hatalar yznden kran duygusu beklenemezdi. Eve yumurta kabuklarn ve yumurta fincann kaldrd ve Pierre'in nne, atal, kak ve bir rt koydu. Bay Darbedat keyifli bir sesle sordu: imdi ne yiyecek? Biftek. Pierre atal eline alm, uzun solgun parmaklaryle tutuyordu. atal uzun uzun inceledi ve hafife glmsedi, atal yerine brakp: Bu kez bununla olmaz, bu atalla yemitim, dedi. Eve yaklap, byk bir ilgiyle bakt atala. Pierre : Bana baka bir atal ver Agathe! Eve syleneni yapt, Pierre yemee balad. Kz teki atal eline alm, bir yandan bakp, bir yandan elinde skyordu. Byk bir aba harcar gibiydi. Bay Darbedat d 328 gnd: Btn tavrlar, btn ilintileri amma da acayip kir hal alm... Can sklmt babann. Pierre'in sesi duyuldu yeniden: Dikkatli ol, ortadan, srtndan tut, ataln kskalar var. Eve iini ekip atal sofra artklarnn iine brakt. Bay Darbedat'nm tepesi atmaya balamt. Bu mutsuz ocuun btn saplantlarna boyun emenin iyi bir ey olduu kansnda deildi, hatt Pierre ynnden tehlikeliydi bu. Ne demiti Doktor Franchot: Bir hastann taknlklarna katlmak hi ho bir ey deildir! Eline baka bir atal verecek yerde tatl tatl konuup, ilk atalla sonraki ataln tamamen birbirlerine benzediini, aralarnda hi bir fark bulunmadn aklamak iyi olurdu. Bay Darbedat yemek artklarna

doru ilerledi, aktan aa atal eline ald, parmann ucuyle hafife ataln sivri trmklarna dokundu. Sonra Pierre'e dnd. Ama olan oral deildi, uysal uysal etini kesiyordu. Tatl ve anlamsz; bir gzle, kaynpederine, ban kaldrp bir bakt. Bay Darbedat kzma dnd: Seninle konumak istiyorum biraz. Salona getiler. Bay Darbedet kanepeye dayandnda, bir de bakt ki atal hl elindeydi. fkeyle konsolun, zerine att. Konumaya balad: Bu ,salon daha iyiymi. Hi gelmem buraya ben. Sigara iebilir miyim? Elbette baba. Yaprak vereyim mi? Bay Darbedat ttn sarmay yeledi. Kzyle yapaca tartmay dnyordu. Pierre'den sz etmek gerektiinde, ocukla oynayan bir devin kendi gcnden rahatsz 329 olmas gibi, rahatszlk duyuyordu. Aklk, belirginlik, kararllk gibi mantksal olan ne varsa gerek anlamlarn yitiriyordu. Kendi kendine Zavall Jeannette'le de doruyu sylemek gerekirse, ayn duruma dyor insan, diye sylendi. Kukusuz kars deli deildi, ama hastal onu... iki bklm etmiti. Ama Eve, tersine babasna ekmiti, dosdoru bir yaradl vard, mant salamd; onunla tartmak zevkti, ite bu nedenle aramzn bozulmasn istemem, diye dnd. Bay Darbedat ban kaldrd. Kznn o akll, o ince yz izgilerini seyretmek istiyordu. Oysa d krklna urad. Bir zamanlar ylesine mantkl, ylesine duru olan bu yzde imdi bulank ve donuk bir ey vard. Eve her zaman gzel bir kzd. Bay Darbedat, kznn yzn badana edercesine ar bir biimde boyadn zlerek grd. Gz kapaklarna mavi srm, uzun kirpiklerini rimellemisti. Bu alabildiine yz ss babada ac bir izlenim dourdu. Bu kadar sslenmezdin sen. Akll uslu bir kzdn, lasta msn, yzn m saklyorsun yoksa? dedi. Cevap vermedi Eve. Baba, bu kara sa ynnn altndaki ypranm yze bir an zntyle bakt. Bir alat oyuncusuna, Orange'da PhedreM Franszca oynayan o kadna, o Romanyalya dnm diye dnd. Kzn bir alat oyuncusuna benzetmek yreini szlatt. Keke hi sylemeseydim sslendiini, azmdan kat, byle kk eylerle zmemeliydim onu, dedi iinden. Glmseyerek ekledi: Sen kusuruma kalma kzm, bizler yalyz, tutucuyuz. Gnmz kadnlarnn yzlerine bu kadar allk srmeleri houma gitmiyor da onun iin syledim. Biliyorum haksz olduumu, insan yaad aa uymal. 330 D A Eve tatl tatl glmsedi babasna. Bay Darbedat sigarasn yakp birka soluk ald. r Ve yeniden konumaya balad: Yavrucuum biraz gevezelik edelim dedim, o kadar, tpk bir zamanlar olduu gibi, babaa verelim yle. Hadi, yanma otur da uslu uslu dinle baban. Eve: Byle ayakta durmak houma gidiyor. Ne diyeceksin bana? Yalnzca basit bir soru soracam. Bu gidiinin sonu nereye varacak? Bu gidiin mi? Evet bu gidiin, srdn btn bu yaamn. Bak dinle, seni anlamadm sanma, (aniden esinlenmiti). Ama gsterdiin bu aba insan gcn ayor. Sen yalnz ve yalnz d gcnle babaa verip yaamak istiyorsun, doru deil mi? Onun hasta olduunu kabul etmek istemiyorsun? Onda eski Pierre'i buluyorsun, bugnk Pier-re'i grmek istemiyorsun deil mi? Bak yavrucuum, minik kzm, dayanlmas g bir durum bu. Dinle bak, eski bir olay anlataym sana, belki dinlememisindir. Sables -d'Olonne'dayken sen yandaydn. Annen sevimli, gzel gen bir kadnla tant. Kadnn pek akll bir olan ocuu vard. Deniz kysnda bu kk ocukla oynardn. Elma gibi, miniminnack eylerdiniz. Sen bu ocuun ni-anlsydn. Bir sre sonra Paris'te, annen yeniden bu kadn bulmak, onu grmek istedi; kadnn basma korkun bir ykm geldiini rendik. ocuuna bir araba arpm, I arabann n kanad kesip atm olan. Annene: Kadm Igrmeye gidin ama sakn ve sakn olunun ldnden sz etmeyin, nk inanmak istemiyor buna, dediler. Gitti yanna annen. Yar deli bir insan bulmu karsnda. 331 ocuu hl yayormu gibi onunla konuuyor, masasna rt koyuyormu. Evet, byle bir sinir gerilimi iinde alt ay evinde kalabildi kadm, sonra bir dinlenme evine gtrdler zorla, yl yatmak zorunda kald o dinlenme evinde. Bay Darbedat ban sallayarak srdrd:

Hayr yavrucuum, hayr, bu tr eylere katlanmann, dayanmann mmkn yoktur. Kadm gerei cesaretle kabul etse ok daha iyi olurdu. Bir kez ac ekerdi, sonra zaman her eyi silip sprrd. Olaylara byle tam kardan bakmaktan baka kar yol yoktur, inan bana. Eve byk bir aba gstererek cevaplad: Yanlyorsun, ok iyi biliyorum ben Pierre'in... Deli olduunu diyemedi, kelime bir trl kmyordu azndan. Ellerini bir koltuun arkalna bastrm, dimdik duruyordu. Yznn alt ksmlarnda orak ve irkin bir eyler vard. Bay Darbedat akn akn sordu: Eee, ne olduunu? Eve cevaplad: Nasl ne olduunu? Sen...? Eve hzl hzl ve can sklm gibi yaptrd: Olduu gibi seviyorum onu. Bay Darbedat kendini zorlayarak karlad: Olamaz bu, doru deil. Sevmiyorsun onu, sevemezsin de. Bu tr duygular ancak salkl, dzgn insanlara kar beslenir. Pierre'e gelince, ona kar duyduun ey yalnzca acma, hi kukum yok buna, sana verdii mutlu ylm borcunu demeye alyor, mutlu yln ansyle yaamaya kalkyorsun. Ama bana onu sevdiini sylemeye kalkma, inanmam buna. 332 ODA Eve hi ses karmyordu, odada yokmu gibiydi, gz- jini halya dikmi yle duruyordu. Bay Darbedat. souk bir sesle ekledi: Hadi cevap ver bakalm. Byle bir konumay yapmaktan memnun muyum sanyorsun, en az senin kadar zyor beni de. Ama inanmyorsun ki bana. Bay Darbedat ileden kmt. Bard: Eh, eer gerekten seviyorsan, senin de benim de, annenin de ekeceimiz var. nk senden sakladm eyi sylemek zorundaym artk: yla kalmadan Pirre tmyle delirip hayvandan fark kalmayacak. Eve'in kl kprdamad, ban bile kaldrmad: Biliyordum. Babas, akn sordu: Kim syledi bunu sana? Doktor Franchot, alt ay oldu reneli. Ben de sana sylememesini tembihlemitim. Ne yapalm, sylemesi daha iyi oldu belki. Ama bu koullar iinde onunla yaamann balanmaz bir hata olduunu anlamalsn. Bu mcadelenin sonunda baarszla urayacan gn gibi ak. Bu hastalk hatay balamaz. Yaplacak bir ey olsa, bakmla, illa iyilemesi mmkn olsa, syleyecek szm yok derdim. Ama u duruma bak bir yol. Gzel, akll, kvan dolu bir kzdn. Bile bile, i olsun diye kendini tketiyorsun. Tamam, anlald, elinden gelen her eyi yaptn, btn kadnlk grevini, hatta daha fazlasn da yaptn; artk direnme akl d. Kendine kar- da yerine getirmen gerekli grevlerin var yavrucuum. Bizleri de dn n'olur! Kelimelerin stne basa basa srdrd: Pierre'i Franchot'nun kliniine gndermen gerekli. 333 Sana ykmdan, mutsuzluktan baka bir ey vermeyen bu evi brakp yanmza gel. lle de bir bakasmn derdine derman, hznne ortak olman gerekiyorsa bak ite annen var. Zavall kadn, hep hastabakclarn eline kald, onun da evresinde dnecek insana ihtiyac var. O kadrini de bilir iyiliklerinin. Uzun bir sessizlik oldu. Bay Darbedat'nn kulana gark sesleri geldi. Pierre yan odada ark sylyordu. arkdan ok, bir ark kalntsn, keskin ve hzla sylenen bir tr konumay andryordu. Bay Darbedat gzlerini kaldrp sordu kzma: Ne diyorsun, hayr m? Kz yumuak bir sesle: Pierre yanmda kalrsa olur, iyi anlayorum onunla, dedi. Btn bir gnn zehir ederek yle mi? Eve glmseyip, alayc, hemen hemen kvanl saylabilecek garip bir bakla bakt babasna. Bay Darbedat kzgn kzgn dnd: Doru, yapabildikleri yalnzca bu, birlikte yataa giriyorlar o kadar. Kalkt: Tamamen ldrmsn sen, dedi. Eve hazin hazin glmseyip, kendi kendine konuur gibi mrldand! Henz yeteriyle deil. Henz yeteriyle deil mi? Bir ey syleyeyim sana yavrum, beni korkutuyorsun.

Kzn alelacele kucaklayp kt. Merdivenleri inerken kendi kendine sylendi: yisi iki kii gnderip U" zavall yarat zorla bu kzn elinden alp barta arta suyun altna yatrmal. 334 Gzel, durgun ve insana sknt vermeyen bir gz gnyd; gne gelip geenlerin yzn altn bir renge p* ^oyuyordu. Bu yzlerdeki sadelie hayran kald Bay DarT>edat. Bu kzl esmer, dz yzlerde mutluluk da vard, -tasa da, ve mutluluk da zdendi, tasa da. Saint - Germain bulvarndan yrrken kendi kendine ^nd: Kzma neden ierlediimi ok iyi biliyorum, insanlarn dnda yaamasna kzyorum. Pierre bir insan saylmaz artk. Ona kar gsterdii her zen, her ak bu insanlar bu zenden, bu aktan yoksun etmektir aslnda. Buna da hakk yok; eytan bile aramzda bulunsa onunla 4a birlikte, topluluk halinde yaardk. Gelip geenlerin yzne sevgiyle bakt; onlarn cidd ve duru yzlerini seviyordu. Bu gneli sokaklarda, insanlar iinde olmak, byk bir ailede yaam gibi bir gven veriyordu insana. Gr sal bir kadn durdu, bir ak hava sergisinin nnde. Kk bir kz ocuunun elinden tutmutu. ocuk "bir aygt annesine gsterip, bu nedir diye sordu. Annesi: Elini srme hi bir eye. Bu bir aygttr, ark syler, dedi. Ana-kiz, bir sre hayran hayran, konumadan durdular. Bay Darbedat'nn fkesi dindi, kk kza doru eilip glmsedi. II Gitti. Giri kaps kuru bir atrtyla kapanmt. Eve salonda yalnzd imdi artk. Keke lse, diye sylendi. 335 Koltuun arkalna dayad elleri kaslp kalmt. Babasnn gzleri geldi gzlerinin nne. Bilgi bilgi eil., misti Pierre'in stne babas, hastalarla konumasn bk len biri gibi, iyi, iyi! demiti. Bakmt Pierre'e ve Pi. erre'in yz snvermiti birden onun iri, evik gzlerinin nda. Pierre'e bakt zaman, onu grdn dndm zaman nefret ediyorum babamdan, diye sylendi iin iin. Eve'in elleri koltuun srt boyunca kayp kurtuldular, kz pencereye doru dnd. Gzleri kamamt, oday gne doldurmutu nk, her yanda gne vard. Bu hamarat kla, her yan aratran, demeleri eli tez bir ev kadn gibi temizleyip, ovan, prl prl eden bu kla dostluunu yitirmiti oktandr. Yine de pencereye yanat, yukardan sarkp duran mslen perdeyi kaldrd. Ayn anda Bay Darbedat da sokaa kyordu; bir bakta babasnn geni omuzlarn grd. Babas ban kaldrd, gzlerini krptrarak gkyzne bakt, sonra bir delikanl gibi uzun admlarla uzaklat... Eve dnd: Zorluyor kendini, birazdan gs sancs tutar yine, soluunu zor alr. Artk nefret etmiyordu ondan. Bu kafa pek hafif eyler tayordu; belki bir tek derdi varsa o da gen grnmekti. Ama babas Saint-Germain bulvarnn kesinde dnp gzden kaybolunca fkesi yeniden krklendi. Pierre'i dnyor imdi, diye sylendi iinden. Yaamlarnn o kk bir ksm kapal odalarndan km, gneli bir havada insanlar arasnda, sokaklarda srkleniyordu imdi. Mrldand: Bizi kendi halimize brakmayacaklar m hi? Bac sokanda hemen hi kimse yok gibiydi. Yak bir kadn kk admlarla osede kardan karya geiyordu; gen kz, gle oynaya yryorlard. Sonra er 336 ODA kekler, ellerinde antalar, birbirleriyle konuan erkekler. Normal erkekler, diye dnd en sonra, normal insanlara kin duymaya baladnn farkna varp kendi kendi-ne at. Kibar, k bir erkee doru iman, gzel bir kadm hantal hantal kouyordu. Adam kucaklayp dudaklarndan pt. Eve, dudaklarnda kat bir glle perdeyi ekti birden. Pierre ark sylemiyordu artk, ama nc kattaki gen kadm piyano almaya balamt; Chopin'den bir Etude alyordu. Kendini daha sakin hissediyordu imdi Eve, Pierre'in odasna doru bir adm att, ama sonra birden durup srtn isteksizce duvara yaslad. Odadan her knda, oraya yeniden gireceini dndke bir rkntdr kaplyordu iini. Ne var ki, ordan baka bir yerde yaayamayacan da biliyordu. Baklarn, cesaretini yeniden toparlamak iin bekledii bu kokusuz, bu glgesiz odada gezdirdi kaytsz gzlerle. Ve kendi kendine sylendi: Sanki bir diinin salonu gibi. Pembe ipek koltuklar, divan, tabureler zentisiz ve llyd, babacan bir grnleri vard; kiinin en candan dostlarydlar. Eve, pencereden grdklerine benzeyen ak renk giysili cidd baylarn bir an iin, bu salona girip konumaya baladklarn dnd yle bir. Durup nerede olduklarna bakmyorlard bile; odann ortasna dek kendine gvenen admlarla ilerliyorlard. lerinden biri, elini dmen suyu gibi ardna salvermi olan, geerken ke yastklarna, masann stndeki nesnelere srtnyor ve ne oluyor diye sramyordu bile. Ve yollarnn stnde bir mobilya varsa, bu oturakl adamlar, demeyeyim diye bir yarm dn yapp evresinden dolanmay brakn, tutup rahata nesnenin yerini deitiriyorlard. Ve balam olduklar konumay srdrerek, arkalarna yle bir gz bile atmak-

337 F: 22 szn oturuyorlard sonunda. Eve Normal insanlar iin bip salon, diye dnd. Kapal kapnn tokmana bakyor, sknt grtlana yapyordu: Artk girmem gerekiyor ieri, hi bu kadar yalnz brakmazdm onu, diye sylen-di. Bu kapy amas gerekiyordu. Sonra gzlerini kursu, n karanla altrmaya alarak kapnn eiinde dura-cak ve ardndaki kap btn gcyle itekleyecekti onu. Bu direnite Eve'in kazanmas, odann ortasna dek dal-mas gerekiyordu. Aniden iinde Pierre'i grmek iin iddetli bir arzu duydu. Kocasyla birlikte, babasyle alay etmeleri houna gitmiti. Gel gr ki Pierre'in ihtiyac yoktu ona; nasl karlanaca hi belli olmazd. Birden, bir tr bbrlenmeyle, artk baka hi bir yanda kendisine hayat olmadn dnd. Normaller hl kendilerinden biri olduumu sanyorlar. Oysa aralarnda bir saat bie kalamam. Benim burda, bu duvarn teki yannda yaamaya ihtiyacm var, diye sylendi. Byk bir deime oldu evresinde aniden. Ik ya-lanvermi/kirli bir renk almt. Bir gn saksda beklemi bir su gibi arlamt. Bu yalanm kta ve nesnelerde, Eve, uzun zamandan beri unutmu olduu derin ve ince hzn yeniden buluyordu; biten bir gz len sonrasnn hznn. evresine kararsz, hemen hemen ekingen ba-kmp duruyordu, oysa bu hzn nice uzaklarda brakmt. Odada ne gndz vard, ne gece, ne mevsim vard, ne hzn. ok eski gzler dumanland belleinde, ocukluk gnlerinin gzleri, sonra birden katlat. Anlardan korkuyordu. Pierre'in sesini duydu : Agathe! Nerdesin? Bard : Geliyorum. Kapy ap odaya dald. Azn, burnunu youn bir gnlk kokusu doldurdu. Gzlerini iyice ap, ellerini ne uzatt. Koku ve alacakaranlk, uzun zamandan beri tek bir varlk esi haline gelmiti onun iin. Ac, sert, yapkan, su kadar, hava kadar, ate kadar tandk, bildik bir e olmutu ve byk bir dikkatle, alacakaranlkta dalgalanan solgun bir glgeye doru ilerledi. Pierre'in yzyd bu solgun glge. Hasta-lanalberi kara giyiniyordu Pierre. Elbisesi karanla karmt. Ban arkaya atm, gzlerini kapamt. Yakklyd. Eve, uzun, kvrk kirpiklerine bakt, sonra yanndaki bask iskemleye oturdu. Dnd: Ac eker gibi bir hali var. Gzleri yava yava karanla alyordu. nce masa boyutlarn kazand, sonra yatak, sonra Pierre'in kulland eyalar, makas, tutkal kap, kitaplar, kurutulmu iekler. Hepsi de koltuun yannda, halnn stnde duruyordu. Pierre gzlerini am, glmseyerek ona bakyordu: Agathe? atalla ilgili o sz adam rktmek iin syledim. Oysa ataln hemen hi bir eyi yoktu. Eve'in kayglar dald, hafife glmsedi: ok da iyi basardn, akimi bandan aldn onun. Pierre glmsedi : Grdn m, bir sre eline alp bakt atala, btn parmaklaryle tutuyordu. yle ki nesneleri eline almasn bilmiyor, sk sk tutuyor. Doru. Pierre sa elinin iaret parmayle usulca sol elinin ayasna vurdu. Bununla alyorlar nesneleri... Parmaklarn yanatryorlar ve yakaladklarnda, bomak istercesine ellerini stne yaptryorlar. 338 339 Dudaklarnn ucuyle ve hzl hzl konuuyordu. akn bir hali vard. Bilmem ki ne isterler benden. Bu adam daha nce de geldi. Neden gnderdiler onu bana? Ne yaptm bil. mek istiyorlarsa, ekranda okuyabilirler bunu ancak, yer. lerinden kprdamalarna bile gerek yok. Yanl i gr-yorlar. Gleri var, ama yanl i gryorlar. Ben hi yanl i grmem, benim elimdeki koz da budur. Hoffka, hoff. ka. Uzun ellerini alnnn nnde savurup baryordu: Put! Hoffka paffka suffka, yetmez mi be? Eve sordu: an myd? Evet. Gitti. Sonra yeniden cidd cidd anlatmaya balad: Bu adam, garip bir insan. Tanyorsun sen onu, birlikte salona gittin. Eve cevap vermedi. Pierre yeniden sordu: Ne istiyormu, sana sylemi olsa gerek. Eve bir an duraksad, sonra sert bir sesle cevaplad: Senin bir yere kapatlman istiyor. Pierre'e gerei tatl bir sesle syleyince doru olup olmadna inanmyor, gvenmiyordu. Kukularn sersemletmek, felce uratmak iin sert sert sylemesi gerekiyordu. Eve yalan sylemektense ona kar kaba

ve sert davranmay daha doru buluyordu. Yalan sylemi-se ve Pierre buna inanmsa, iinde kendisini Pierre'den stn grmek istiyormu gibi bir izlenim uyandrmasndan korkuyor ve bu tr bir duygudan ireniyordu. Pierre alayl alayl tekrarlad : Benim kapatlmam! Yanlyorlar. Duvarlar, onlar 340-^ne yapabilir bana? Duvarlarn beni durduracan sanyorlar belki de. ki kesim olup olmadn bazan soruyorum kendi kendime. Gerek kesim, zenci kesimi. Bir de oraya burnunu sokmaya kalkan aptallk stne aptallk yapan kartrc kesim var. Elini koltuun arkalna atp, keyifli bir tavrla arkal seyretti. Ekledi : Duvarlar alabilir. Sonra Eve'e dnp merakla sordu : Ne cevap verdin adama? Senin kapatlmayacan syledim. Omuzlarn silkti. Sylememeliydin bunu. Sen de bir yanllk yaptn, ne var ki bilerek yapmadn bu yanll. Braksaydm da sonuna dek devam etselerdi oyunlarna. Sustu. Eve zgn zgn ban nne eip dnd: Nesneleri boacak gibi sk tutuyorlar! Ne horlayc bir sesle sylemiti bunu ve ne kadar doruydu syledii. Acep ben de skarak m tutuyorum? Boa kafa yoruyorum, sanrm hareketlerimin ou rahatsz ediyor onu. .Ama sylemiyor bana. Birden acnacak bir insan olarak grmeye balad kendini. On drt yandayken, hareketli, ku gibi bir kadn olan annesi Ellerinle ne yapacan bilmez bir halin var demiti. u an tek bir hareket yapmaya cesaret edemiyordu, oysa ne kadar istiyordu duru biimini deitirmeyi. Ayaklarn usul usul iskemlenin altna gtrd. Masann stndeki lambaya ve satran tahtasna bakyordu. Pierre yalnzca kara piyonlar brakmt tahtada. Bazan ykanyor, masaya dek gidip piyonlar tek tek eline alyor, onlarla konuuyordu. Robot adn takmt piyonlara. Parmaklarnn arasnda sar bir yaanty srdrr gibiydiler. Pierre piyonlar yerine ko 341 -yunca bu kez sra Eve'e gelirdi, o da dokunurdu onlara, inde gln duruma dm gibi bir duygu uyanrd, Piyonlar yeniden kk, l tahtalar halini alrlard, ama stlerinde, anlalmaz, garip bir ey, duyu gibi bir ey ka-lirdi. Eve, lmbaya ve satran tahtasna bakarken Bun. lar onun nesneleri, odada benim olan hi bir ey yok artk,* diye dnd. Bir zamanlar bir ka eyas vard. Ayna ve anneannesinden kalma oymal ss kutusu ve Pierre aka olsun diye senin kutun derdi ona. Sonradan alp kendi ya-nma gtrmt onlar. Nesneler gerek yzlerini yalnz Pierre'e gsteriyordu. Eve saatlarca bakabilirdi onlara, ama bouna. Kt kt kafa tutuyorlar Doktor Fran-chot'ya ve Bay Darbedat'ya olduu gibi d grnlerinden baka hi bir yanlarn gstermiyorlard asla. Yine de tmyle babam gibi grmyorum onlar, tmyle babam gibi grmememin mmkn yoktur zaten, diye dnd zlerek. Dizlerini kmldatt biraz. Bacaklar uyumutu, karncalanyordu. Gvdesi kaskat gerilmiti, rahatsz ediyordu ; alabildiine duyuyordu gvdesini. Sylendi iinden: Gze grnmeyen biri olup, burada, o beni grmeden oturmak isterdim. Ban hafife evirip Pierre'in stndeki duvara bakt. Duvara acayip yazlar yazmt Pierre. Gzda vermek iin yazlmt bunlar, biliyordu Eve, ama okuyamyordu onlar. ok zaman, duvar kaplamalarn-daki krmz iri gllere, gller gzlerinde titreinceye dek bakard. Gller alacakaranlkta parlard. Gzda yazlar, tavana yakn yere, yatan sol st yarsndaki yere yazl m olurdu, ama bazan yer deitirirlerdi. Dnd: Kalkmalym. Yapamam, daha byle uzun zaman oturamanu* Duvarda soan dilimlerine benzeyen ak dilimler de vard. Dilimler kendi stlerinde dndler. Eve'in elleri titremeye 342 V U A balad- Dnd: yle anlar var ki ben de ldryorum. Ama hayr, yazk ki ildramam. Sinirliyim o kadar. Birden Pierre'in elini elinde duydu. Pierre yumuak bir sesle : Agathe! dedi. Glmsyordu ona, ama elini, sanki kskalarndan korunmak iin bir yengeci srtndan tutarm gibi, bir tr irenmeyle, parmaklarnn ucuyle tutuyordu. Ne kadar gvenmek isterdim sana Agathe. Eve gzlerini kapad, gs geirip iinden sylendi: Hi cevap vermemeliyim, yoksa ikillenir, hi bir ey sylemez olur. Pierre elini brakt: Seni beeniyorum Agathe, ama anlamyorum bir trl. Neden boyuna bu odada duruyorsun? Eve karlk vermedi. Tekrarlad Pierre : Syle, neden? Eve kuru bir sesle cevaplad : Seni sevdiimi biliyorsun.

nanmyorum sana. Neden sevecekmisin beni? Tiksinti vermem gerekir oysa. Sa solu belli olmayan biriyim ben. Glmsedi, sonra birden ciddileti : Aramzda bir duvar var. Seni gryorum, seninle konuuyorum, ma sen teki yandasn. Sevimemizi engelleyen nedir? Sanrm bir zamanlar daha kolayd bu. Hamburg'da olduu gibi. Eve zgn zgn cevaplad : Evet. Her zaman Hamburg'dan sz ediyordu. Gerek gemiini hi azma almyordu. Oysa ne Eve, ne de o, Ham 343 V D A burg'da bulunmulard. Devam etti : Kanallarn kysnda gezinirdik. Dz bir mavna vard hatrlyor musun? Karayd rengi; rhtmda bir de kpek vard. Durup durup uyduruyordu; yapmack bir hali vard: Elinden tutardm senin, o zaman daha bir bakayd tenin. Bana sylediin her sze inanrdm. Birden haykrd : Susun! Bir an kulak kesildi, bouk bir sesle : Gelecekler, dedi. Eve srad : Gelecekler mi? Artk hi gelmeyeceklerini sanmtm. Pierre gnden beri daha sakindi; heykeller gelmemilerdi. Pierre, aka belli etmese de, heykellerden son derece korkuyordu. Eve'e gelince: Heykellerden deil ama, onlar odada vzldamaya balaynca Pierre'in durumundan korkuyordu. Bana ziuthre'u ver. Eve kalkt, ziuthre'u ald: Pierre'in kendi elleriyle yapt mukavva paralarndan bir demetti bu. Heykelleri kielemeye yaryordu. Ziuthre dedii ey rmcee benziyordu. Mukavvalardan birinin zerine, Pierre, Tuzaa .dmek tekinin stne ise zenci yazmt. ncsne ise gzleri buru buru glen bir insan ba izmiti: Bu Voltaire'di. Pierre ziuthre'un saplarndan birini tuttu ve dalgn bir tavrla szd. Artk iime yaramaz, dedi. Neden? Tersyz etmiler. 344 ODA Bir bakasn m yapacaksn? Dilerinin arasndan mrldand: ok houna giderdi bu. Eve, Pierre'e kzmt. Heykellerin her geliinde nceden haberi oluyor; nasl olur bu i: Hi yanlmyor, diye dnd. Ziuthre, acnacak bir durumda, Pierre'in parmak ularnda sarkyordu: Bunu kullanmamak iin her zaman bir neden bulup karr. Pazar gn heykeller geldiinde ziuthre'u bulamadn sylyordu, oysa ben, zamk kutusunun arkasnda gryordum onu, Pierre'in de grmesi gerekirdi mutlaka. ayorum, heykeller mi geliyor, yoksa o mu heykelleri aryor? diye dnd. zden olup olmad asla anlalmyordu. Zaman olur, Eve'de, Pierre'i rahatsz eden dnceler ve grntlerin Pierre istemedii halde belirdikleri kans uyanrd, ama bazan da Pierre bunlar kendisi uyduruyormu gibi gelirdi ona: Ac ekiyor, ama heykellere ve zenciye ne derece inanyor? Her eye ramen heykelleri grmediini biliyorum, yalnzca vzltlarn duyuyor. Heykeller geerken ban eviriyor, onlar grdn syleyip, biimlerini anlatmaya balyor. Doktor Franchot'nun krmz yz geldi gzlerinin nne: Ama ham'fendiciiro, btn akl hastalar yalancdr; gerekten duyduklaryle, duyduklarn syledikleri eyleri birbirinden semeye kalkmakla bouna yitiriyor-sunuz zamannz. Srad birden: Franchot'nun bu ile ilgisi neymi sanki? Ben onun gibi dnmeye kalkmayacam, diye sylendi iinden. Pierre doruldu, ziuthre'u kt sepetine atmaya gitti. Eve mrldand: Senin gibi dnmek isterim ben. Odada mmkn olduu kadar az yer tutmak iin Pierre, dirseklerini gvdesine ekmi, ayaklarnn ucuna basa ba 345 V A sa, kk admlarla yryordu. Dnp yerine oturdu ve iine dnk bir tavrla bakt Eve'e. Duvara kara kaplama ktlar demek gerekecek, odada yeter derecede kara yok, dedi. Koltuuna ylmt. Her zaman kabuuna ekilmeye, bzlmeye hazr bu bedene zgn zgn bakt Eve. Kollar, bacaklar, ba, bzlp ieri ekilmeye hazr or-ganlara benziyordu. Duvar saati alty ald; nc kattan gelen piyano sesi susmutu. Eve gs geirdi. Hemen gelmemeliydi heykeller; onlar beklemeliydi. I yakabilir miyim?

Heykelleri karanlkta beklemekten holanmyordu. Pierre : Cannn istediini yap, dedi. Eve masann stndeki kk lmbay yakt, puslu bir krmz doldurdu oday. Pierre de bekliyordu. Konumuyordu, ama dudaklar kmldyordu, puslu krmz kta iki kara leke gibiydi dudaklar. Eve seviyordu Pierre'in dudaklarn. Bir zamanlar arzu ve coku doluydular; arzulu olmaktan kmt artk bu dudaklar. Hafif titreyerek birbirlerinden ayrlyorlar, birleiyorlar, st-ste binip ayrlyorlard. Bu duvarlarla evrili yzde yalnz yayorlard; iki rkek hayvan gibiydiler. Pierre, azndan tek bir ses kmadan byle saatlarca mrldanp durur, Eve, bu srekli kprtlar hayran hayran izlerdi. Azn seviyorum, dedi iinden. Artk hi mi hi pmyordu Eve'i; dokunulardan rkyor, ireniyordu. Gece dokunuyorlard ona, sert, kuru erkek elleri btn bedenini kavryordu. Cok uzun trnakl kadn ellerinin okaylar ise kirli dokunulard onun iin. ok zaman tamamen giyinik, style bayle yatyordu, ama elbiselerini, giysilerinin altndan kaydrp i gmleinin stne koyu 346 yordu. Bir kezinde de karsnn gldn iitmi ve kabark ikin dudaklar kapanmt azna. O geceden beri de Eve'i pmyordu artk. Pierre : Azma bakma Agathe, dudaklarn hareketinden ok ey renildiini bilmiyor deim, dedi. Eve ban nne edi. Pierre'in koltuk dayanaklarnn stndeki eli titriyordu. aret parma doruldu, baparmann stne kez vurdu, teki parmaklar yumuldular; grntleri savmak iindi bu. Balayacak, diye dnd Eve. Pierre'i kollarna almak arzusu duydu iinde. Pierre, soylular gibi ok yksek bir sesle konumaya balad : San Paul'i hatrlar msn? Karlk vermemek gerekiyordu. Belki de bir tuzakt bu. Honut bir tavrla ekledi : Seni orada tandm, Danimarkal bir denizcinin elinden aldm. Az kalsn birbirimize girecektik, ama ben yol cretini dedim, o da seni alp gtrmeme ses karmad. Btn bunlar glnecek eylerdi. Yalan sylyor, sylediklerinin tek bir kelimesine bile inanmyor,. Admn Agathe olmadn biliyor. Yalan syledii zaman nefret ediyorum ondan. Pierre'in gzlerinin bir noktaya dikilip fkesinin dindiini grd. Yalan sylemiyor, btn imknlar tkenmi durumda. Heykellerin yaklatn seziyor; onlarn seslerini duymamak iin konuuyor, diye dnd yeniden. 347 Pierre her iki eliyle koltuun kenarlarna yapmt. Yz solgundu; glmsyordu. Yeniden anlatmaya balad: Bu rastlantlar okluk garip eylerdir, ama ben rastlantya inanmyorum. Seni kimin gnderdiini sormuyorum, nasl olsa cevap vermeyeceksin. Ama her eye ra. men, bana amur atmakta hayli ustaydn. Keskin ve aceleci bir sesle, glkle konuuyordu. Ba-z szckleri syleyemiyor, bu szckler yayvan, ekilsiz maddeler gibi kyordu azndan. Devam etti : O enlik gn, dner dolaplardaki kara arabalar arasna srkledin beni, ama arabalarn arasnda, srtnu dner dnmez parlayan bir yn krmz gz vard. Sanrm, sen koluma aslarak iaret ediyordun onlara, ama ben hi bir ey gremiyordum. Kendimi tmyle Ta Giyme trenine vermitim. Gzleri iri iri alm, dosdoru nne bakyordu, konumasn kesmeden, elini yle bir alnndan geirdi a bucak. Susmak istemiyordu. Keskin bir sesle devam etti: Cumhuriyet'in Ta Giyme treniydi. Smrgeler tren iin her trden hayvan gndermilerdi, bu bakmdan, hayli ilgin eyler vard. Maymunlar arasnda yolunu armaktan korkuyordun. evresine bakarak, byklk taslayan bir tavrla tekrarlad : Maymunlar arasnda diyorum. Zenciler arasnda da diyebilirdim! Masalarn altna gizlenip grnmediklerini sanan eci bcgler bakmla hemen yakay ele verdiler. Sonra haykrd: Kapc susmutu. Susmak. Haydi herkes yerine, heykeller girecek, dikkatli olun, buyruktur bu. Tralala 348 uluyor, ellerini aznda boru yapyordu tralala, tralala. Eve sustu. Odaya heykeller girmi olmalyd. Kaskat solgun ve kt bir yzle duruyordu. Eve de kaskat ke-gildi, ikisi de suspus olup beklediler. Biri yryordu koridorda: Marie'ydi bu, hizmeti kadn. Eve, Gaz iin para vermem gerekir, diye dnd. Sonra heykeller uumaya balad; Eve ve Pierre'in arasndan geiyorlard, Pierre hk diye bir ses karp bacaklarn toparlayarak altna ald. Ban evirip duruyor, bazan da byk altndan glmsyordu, ama boncuk boncuk terler birikmiti alnnda. Bu solgun yanaklara, kysnda birikmi titrek bir kpn eklini bozduu bu aza bakmaya dayanamyordu Eve. Gzlerini kapad. Gz kapaklarnn kzl derinliinde yaldzl iplikikler oynamaya balad; kendini yaslanm ve km

hissediyordu. Hemen az tesinde Pierre grlt patrtyla ac ekiyordu. Uuyorlar, vzldyorlar, stne abanyorlar.. Omzunda, brnn sa yannda hafif bir gdklanma, bir rahatszlk duydu. Bedenini, farkna varmadan, kt bir eyin kendisine dokunmasndan saknyormu gibi, ar ve beceriksiz bir nesneye yol verir gibi sola doru edi. Birden deme atrdad ve iinde, gzlerini amak iin, havay eliyle sprerek sa; yanna bakmak iin byk bir istek duydu. Hi bir ey yapmad, ama gzlerini ylece kapal tuttu ve ac bir kvanla titrediini duydu: Ben de korkuyorum artk, diy dnd. Btn yaants sa yanna snmt. Gzlerini amadan Pierre'e doru eildi. Kk, kck bir aba yetecekti ve ilk kez girecekti bu ackl dnyaya. Heykellerden korkuyorum, diye dnd. Sert, kr krne bir onaylamayd, dorulamayd bu yapt,, byl bir szd. Btn gcyle kendini heykellerin varana inandrmaya zorluyordu; sa yann felce uratan 349 acdan yeni bir duygu yaratmaya alyordu. Kolunda, brnde ve omzunda, heykellerin geiini duyuyordu. Heykeller, usul usul ve alaktan uuyorlard. Vzld-yorlard. Eve, biliyordu onlarn tavrlarnn kt niyetli olduunu, gzlerinin evresinde, kirpiklerinin tatan da-riya doru uzandklarm, ama iyice canlandramyordu onlar. Henz, tmyle canl olmadklarn, ama, byk gvdelerinde etten dilimler, lk kabuklar bulunduunu biliyordu. Parmak ularndaki talar kavlayp dklyor ve el ayalar, dkntleri ufalyordu. Btn bunlar g. remiyordu Eve. Yalnzca, kadnlarn, biimsiz kadnlarn, insanca bir tavr ve taa bir dik ballkla stnden kaydklarn dnyordu. Pierre'in stne eiliyorlar., benim stme eiliyorlar.. Dndklerine inanmak iin yle insanst bir aba gsteriyordu ki, elleri titriyordu. Birden, iren bir lkla buz kesildi. Sylendi iinden: Heykeller dokundu ona. Gzlerini at. Pierre, ba avularnda, soluk soluayd. Eve, kendini iyice bitip tkenmi hissetti ve zgn zgn dnd: Bir oyundu, yalnzca bir oyundu, bir saniye bile zden bir yrekle inanmadm btn bunlara, oysa o srada o ac ekiyordu, gerekten ac ekiyordu. Pierre, kendini salp, derin bir soluk ald. Gzleri garip biimde almt, terliyordu. Onlar grdn m? diye sordu. Cevap verdi Eve : Grnmezler ki bana! __ yi ki gremiyorsun, yoksa seni de korkuturlar di, ben altm artk. Boyuna titriyordu Eve'in elleri, kan beynine yr1 mt. Pierre, cebinden bir sigara karp azna gtrd, ama yakmad. 350 Grsem de grmesem de bir, ben altm artk, ne yar ki dokunmalarn istemiyorum. Yzm kanatp dme gibi izler brakmalarndan korkuyorum. Sonra, bir an dnp sordu: Seslerini duydun mu ? Evet, duydum, tpk bir uak motoru gibi. (Pierre geen pazar gn aynen byle sylemiti.) Durgun bir yzle glmsedi Pierre : Abartyorsun. Hl sapsaryd, Eve'in ellerine bakt : Ellerin titriyor, seni de etkilediler, zavall Agathe'-n. Ama tellanma bouna, yarndan nce gelemezler artk. Konuamyordu Eve, dileri birbirine vuruyor, Pierre'in bu durumunu anlamasndan korkuyordu. Uzun uzun bakt Pierre. Ban sallayarak : Adamakll gzelsin sen, yazk, gerekten ok yazk, dedi. Ve elini hzla uzatp kulana dokundu : Benim gzel haylazm! Canm skyorsun biraz, gereinden ok gzelsin. Dinlendiriyor bu beni. Ne var ki, eer, zetle... Durdu ve akn akn bakt Eve'e : Bu szck deildi...... bu geldi. Anlamsz bir tavrla ekledi : Bu geldi..-. Dilimin ucunda baka bir szck var-ama bu szck geldi, ne syleyeceimi unuttum. Bir an dnd, bam sallad, sonra: Hadi artk, uyuyacam, dedi. Ve ocuksu bir sesle ekledi : Biliyor musun Agathe, yorgunum, dncelerimi toparlayamyorum artk. 351 di. ODA Sigarasn att ve ekingen gzlerle halya bakt. Eve, usulca, bir yastk koydu bann altna. Gzlerini yumarken ekledi Pierre :

Sen de uyuyabilirsin, nasl olsa, gelmeyecekler. ZETLE.. Uyuyordu Pierre, yznde tertemiz, yarm bir glck vard. Yanan omzuna okatmak ister gibi yana, emiti bam. Eve'in uykusu yoktu. Dnyordu: zetle., demiti. Birden kaz gibi alklap, uzun ve beyaz, akvermiti azndan bu szck. Ve bu szc gryor da tanmyormu gibi, akn akn nne bakmt. Az ak ve yayvan kalmt. inde bir ey, t diye krlvermi gibiydi. Abuk sabuk konutu. lk kez byle bir ey yapyor. Farkna kendi de vard bunun zaten. Artk dncelerini toparlayamadn syledi. Uyurken, hafife gs geirdi Pierre, arzulu bir i ekiti bu ve usul bir hareket yapt eliyle. Eve, ac ac bakt, sylendi: Nasl uyanacak acep? Bu dnce kemiriyordu iini. Pierre uyur uyumaz onu dnmeye balyordu, elinde deildi dnmemek. Bir gn, bulank, dumanl gzlerle uyanmasndan, abuk sabuk konumaya balamasndan korkuyordu. Ya sonra? Budalann biriyim ben, en azndan bir yl srer, Fran-chot da yle syledi, bir yl gemeden balamazm, diye dnd. Ne var ki, iindeki sknt dinmek bilmiyordu bir trl. Bir yl; bir yl denilen de ne ki: Bir k, bir ilkbahar, bir yaz ve bir gz. Bir gn, bir yl iinde bir gn, u yz izgileri kararacak, u ene aa sarkacak, u slak gzler yar aralanacakt. 352 Pierre'in eline eilip, titreyen dudaklarn stne koydu ve mrldand: Korkma, o gn gelmeden ldreceim seni. SON 353 F: 23 KVHTV HHXHVS insanlar m? Onlar ku bak seyretmeli. Iklar sndrp pencerenin nne oturuyordum : Kendilerini tepelerinden gzetlediimin farknda bile deillerdi. Onlar nlerine, bazan da arkalarna zenirler, ama btn abalar bir yetmi boyundaki seyirciler iindir. Bir ftr apkann altnc kattan grnn kim dnr ki? Omuzlarn, kellelerini gz alc renklerle, gz alc kumalarla rtmek akllarndan gemez, insanln bu byk dma-nyle, tepeden inme perspektifiyle savamasn bilmezler. Eilip eilip, pek bbrlendikleri o nl ayakta-duraka bakyor, glyordum. Kaldrma yapm gibi ezilip bzlyorlar, birbirlerine geiyorlard ve omuzlarnn altndan yere yar deen iki uzun bacak frlyordu. Altnc katn balkonunda: Btn yaantm burada geirmek zorundaydm. Ruhsal stnlkleri, dmesinler diye, maddesel simgelerle desteklemek gerekiyor. O halde, benim insanlara olan stnlm nedir aka? Yalnzca durum stnl, baka hi bir ey deil. Ben de yaayan insann stne yerletim, onu seyrediyorum. Notre-Dame'-in kulelerini, Eyfel kulesinin sahanln, Sacre-Coeur' ve Delambre sokandaki altnc katm da ite bu yzden severim. En gzel simgelerimdir bunlar. Bazan sokaklara inmem gerekirdi. rnein i yerime gitmek iin. Bunalrdm, insanlarla birlikte yayan - ya 357 i; 'i i' pldak yrynce onlar karncalar gibi dnmek ok gleiyor, dokunuyorlar nk. Bir kezinde sokakta len bir adam grdm. Burnunun stne dmt. evirdiler, kan iindeydi. Alm gzlerini, pelte gibi halini ve o kan grnce yle sylemitim kendi kendime: Hi bir eye benzemiyor, boyas kuramam bir resimden hi de daha heyecan verici deil. Burnuna krmz badana yapmlar o kadar. Ama bacaklarm, ensemi kaplayan pis bir tatllk duyup bayldm. Bir eczaneye gtrmler beni, omuzlarm amarlayp alkol iirmiler. ldrebilirdim onlar. Dmanlarm olduklarm biliyordum, ama onlar farknda deillerdi bunun. Kendi aralarnda seviiyorlar, dirsek dirsee oluyorlard. Bana gelmce, beni de kendilerinden biri sanp uram, buram tokatlayabilirlerdi. Ama gerein en kk bir parasn olsun sezinleyebilseler dverlerdi beni. Nitekim sonradan dvdler de. Beni ellerine geirip kim olduumu rendiklerinde imanm gevrettiler, karakolda iki saat dvdler, yzm trmaladlar, yumruk attlar, kollarm bktler, pantolonumu karttlar, dahas gzlm yere attlar, ben drt elle, gzlm ararken, kahkahalar atarak kma tekmeler savurdular. Sonunda dayak yiyeceimi anlamtm zaten. Gl deilim, kendimi savunamyorum da ondan. Uzun zamandan beri beni gzne kestirenler var: ri yarlar. Elenmek iin, ne yapacam grmek iin sokakta itip kakyorlard. t karamyordum. Anlamaz grnyordum. Ama yine de rahat brakmyorlard. Korkuyordum onlardan: Bir nsezi vard iimde. Ne var ki onlardan nefret etmem iin ok daha nemli nedenler olduunu dnyorsunuzdur elbette. Ha, bakn, ite bu ynden, tabanca satn aldm o gne kadar her ey yolunda gitmiti, insan stnde pat 358 layabilen, grlt yapabilen eylerden birini canla bala taymca kendini gl duyuyor. Pazar gnleri tabancam yanma alyor, onu yle pantolonumun cebine koyuyor ~ve genellikle bulvarda gezintiye

kyordum. Pantolonumu, yenge gibi aa doru ektiini, demirin bacamdaki soukluunu duyuyordum. Ama yava yava, bedenime dokunduka stmaya balyordu beni. Gvenle, dimdik, ka-gla kasla yryordum, yarasn sardrmaya giderken acs her adm attka biraz daha dinen bir yaral gibi. Elimi cebime gtrp nesneyi yokluyordum. Zaman zaman bir yz numaraya dalp yz numarada bile sk sk o tandklarla karlatmdan sama soluma iyice baknr, tetik davranrdm cebimden tabancam kararak okkalyor, kara baklava dilimine benzeyen kabzasn, yar yumuk gz kapam andran kara tetiini seyrediyordum. tekiler, arkadan ayrk bacaklarm ve pantolonumun dk paalarn grenler iediimi sanyorlard. Oysa ben, hi bir zaman, bu genel yznumaralarda iemem. Bir akam insanlarn stne ate etmek geti aklmdan. Bir cumartesi akamyd. Lea'y, Montparnasse sokandaki bir otelin nnde volta vuran kumral bulmaya kmtm. Bir kadnla asla zden bir alveriim olmamt; oyuna gelmekten korkardm. stlerine kyorsun, gzel, ama ya ap aralaryle cannz karmalarna. koca kll aizlaryle iliinizi somurmalarna ne demeli ve duyduklarma bakarsan, bu alverite sonunda kazanan hep onlar. Ben kendi hesabma, ne kimseden bir ey almak, ne de kimseye bir ey vermek isterim. Ya da, tiksintiyle bana dayanabilen souk ve sofu bir kadn bulmalym. Her ayn ilk cumartesi gn Lea'yla Duquesne otelinin bir odasna kyorduk, Lea soyunuyor, ben elimi srmeden bakyordum. Bazar orda, odada elimi dedir 359 meden gelirdi, bazan da eve dnp hallederdim iimi. O akam iinin banda bulamadm kadn. Bir sre bekledim, gelmediini grnce, gribe tutulmutur dedim. Ocak balarndayd, hava hayli souktu. zlmtm: D gc zengin bir insandm, o akamdan karacam zevki iyice canlandrmtm gzlerimde. Odessa sokanda sk sk grdm bir esmer vard, bir para yalyd, ama etleri sk ve tombuldu. Yal kadnlara kar deilimdir; iyi soyunurlarsa tekilerden ok daha dii olmay bilirler. Ne var ki o esmer kadn huyumu suyumu bilmiyordu, anlatmak da kolay i deildi. Yeni tanmalardan da ekinirim ayrca. Btn kadnlar kaplarnn ardna birer ipsiz saklayabilecek trden kadnlardr, adam birden belirip ceplerinizi boaltr, yumruk yemeden kurtulabilirseniz ne mutlu. Btn bunlara ramen o akam, bilmem hangi cesaretle eve urayp tabancam almak ve serven yapmak arzusu esti kafama. On be dakika sonra, kadna yaklatmda, tabancan cebimdeydi, hi bir eyden korkmuyordum. Yaklatmda, kadnn acnacak bir halde olduunu grdm. nden, bizim komu kadna, komutan yardmcsnn karsna benziyordu. te buna memnun olmutum, nk uzun zamandan beri o kadn anadan doma, kllaryle grmek istiyordu canm. Komutan evden knca pencereyi kapatmadan soyunur, ben perdenin arkasnda pusuva yatardm. Ama kadn odann ortasnda temizlenirdi. Stella otelinde bir tek bo oda kalmt, drdnc kattaki oda. ktk. Hayli hantald kadn, her basamakta soluk almak iin duruyordu. Oysa ben pek rahattm. Karnm bir yana, kupkuruyumdur ben, soluumun tkanmas iin bir byle drt kat daha gerekir. Kadn, drdnc katn sahanlnda durup soluk solua, sa elini yreinin 360 stne koydu. Sol eliyle ise odann anahtarn tutuyordu. Glmsemeye alarak : Yksek, dedi. Ses karmadan elinden anahtar alp kapy atm. Tabancam cebimden nme doru tuttum ve elektrik dmesini evir inceye dek de brakmadm. Lavabonun stne gz boyamak iin drt ke, kk bir yeil sabun koymulard. Gldm: Ne bide, ne sabunlayd benim iim. Kadn arkamda boyuna soluyup duruyor, bu da krbalyordu beni. Dndm, dudaklarn uzatt. ttim. Soyun, dedim. Ve ierdeki koltua oturdum, rahata bir yerletim, ite byle anlarda, sigara tiryakisi olmadma pek zlrm. Kadn entarisini kard, sonra eytan eytan bana bakarak durdu. Geriye doru ekilerek : Adn ne senin? dedim. Renee. Hadi abuk ol bakalm Renee, bekliyorum. Ser soyunmuyor musun? Hadi hadi, sen kendi iine bak, benimle ilgilenme. Pantolonunu zd, ayaklarnn dibine dt, sonra alp gzelce entarisiyle sutyeninin stne koydu. Ve bana Seni gidi yaramaz, ne kadar da tembelmisin canm, her ii karcn m grsn istiyorsun? deyip ne doru bir adm att ve ellerini oturduum koltua dayayarak, bacaklarmn arasna hantal hantal diz kmeye alt. Ama serf bir hare kefe ayaa kaldrdm onu. Byle olmaz, byle! akn akn bakt yzme : 3 Ne yapmam istiyorsun anlamadm? Hi, yr, odada gezin, baka bir ey istediim yok senden. 361 Odada beceriksiz bir tavrla yrmeye balad. Kadnlarn hi holanmad eydir, plakken yrmek. plak tabanlarn yere basmay pek sevmezler. Orospu, srtn kamburlatrm, kollarn yanma sarktmt.

Bana gelince, keyfime diyecek yoktu dorusu. Tepeden trnaa giyinik, ellerimden eldivenlerimi bile karmayp bir koltua rahata oturmutum ve bu orta yal kadm, ben byle istiyorum diye rlplak soyunmu evremde dnp duruyordu. Ban bana evirdi ve durumu kurtarmak iin yosmaca glmseyerek sordu : Nasl gzel miyim? Hep byle bakacak msn? Sen kendi iine bak. Ne yani boyuna yrtmek mi niyetin? Otur. Yataa oturdu, sessiz sessiz baktk. Tavuk gibiydi. Bir masa saatinin tik-taklar duyuluyordu. Birden : Bacaklarn ayr, dedim. Bir an duraksayp ayrd sonra. Bacaklarnn arasna bakp burnumu ektim. Ve glmeye baladm, hem yle bir gl ki gzlerimden ya geldi. Anlayabiliyor musun? deyip yeniden glmeye baladm. akn akn bakt nce, sonra birdenbire kpkrmz kesildi, bacaklarn kapad, dilerinin arasndan hrlad: Hayvan herif! Ama daha beter glmeye baladm ben, o zaman srayp kalkt ve iskemlenin stndeki sutyenini ald. N'oluyor, bitmedi daha, az sonra be frank vereceim sana, parann karln isterim. Hrsla pantolonunu ald. Bktm anlyor musun ? stelik ne istediini de bil 362 yiyorum. Niyetin dalga gemekse o baka, beni buraya karp da... O zaman cebimden tabancam karp gsterdim. Yzme rkek rkek bakp pantolonunu koyverdi. Hadi yr, dola bakalm odada! Be dakika kadar daha dolat. Sonra erkeklik organma cimnastik yaptrdm. Bir slaklk hissedince kalktm, be frank verdim. Ald. Hadi eyvallah, verdiim paraya karlk fazla yorulmu saylmazsn. Kadn odann iinde, bir elinde sutyeni, bir elinde be frankla, rlplak brakp ktm. Verdiim paraya acmyordum: Kary akna evirmitim, bir orospuyu akna evirmek de yle pek kolay olmasa gerek. Merdivenlerden inerken dnyordum. te istediim bu, hepsini artmak. ocuk gibi seviniyordum. Yeil sabunu da alp odama dndm. Sabun bsbtn bitip parmaklarm arasnda zar kadar bile kalmaymcaya, uzun zaman dura dura peltelemi bir nane ekerine dnnceye dek, scak suda kprtp ykadm ellerimi. Ne var ki, gece srayarak uyandm, kadnn yz, tabancay gsterdiim zaman gzlerinin o hali ve yrrken lop lop hoplayp duran karn geldi gzlerimin nne. Amma da ha-yvanmm dedim kendi kendime. Ve buruk bir ac duydum iimde. Keke hazr balamken tetii ekip de karnn kalbur gibi delik deik etseydim. 0 gece ve daha sonra gece arka arkaya dmde hep ayn eyi grdm: Gbeinin evresinde halka olmu alt kzl kurun delii. w O gnden sonra tabancasz hi sokaa kmadm. nsanlarn hep srtna bakyor, yry biimlerine gre, srtlarna bir kurun sktmda nasl yere kapaklanacak 363 larn canlandryordum gzlerimin nnde. Pazar gnler; Chadelet'nin nnde durup klsik mzik konserlerinden kan dinleyicileri gzetlemek alkanlna tutuldum.. Saat altya doru nce bir grlt duyardm, sonra ij kzlar belirip anahtarlarla caml kaplar angur ungvu aarlard. Bu balangcyd: Halk yava yava kmaya koyulur; insanlar, gzleri mayam, yrekleri tatl duy. gularla dolu, salna salma yrrlerdi. ou akn akn yresine bakmp dururdu. Soka masmavi gryorlard belki de. O zaman anlaml anlaml glmsyor, bir evrenden baka bir evrene geiyorlard. Ben teki evrende bekliyordum onlar. Bir sre sonra stlerine ate etmek ze-reymi gibi gryordum kendimi. Pipolar gibi stste yiyordum onlar, birbiri stlerine ylp can ekiiyorlar, korkuya kaplp, tiyatronun camlarn krarak ieri kamaya urayorlard. Pek sinir bozucu bir oyundu bu, sonunda heyecandan ellerim titremeye balyor, sinirlerimi dinlendirmek iin gidip Dreher'de bir kanyak iiyordum. Kadnlara gelince, ldrmezdim onlar, barsaklarm delik deik ederdim. Ya da drt dnsnler diye kalalarna basardm kurunu. Ama daha hi bir eye karar vermemitim. Karar vermemitim ya, vermi gibi her eyi de gze almtm Ayrntlarn gzden geirmeye baladm. Denfert - Roc hereau panayrna gidip bir at pavyonunda nian dene meleri yaptm. Nian aldm kartonlar pek kocaman hedeflerdi, ne var ki insanlar da yledir, hele de yakndan ate edilince vurmak pek g saylmaz. Evet, bylece kararm uygulamaya koyuldum. Bu i iin, btn alma arkadalarmn alma odasnda toplandklar gn setim. Ellerini skmaktan tiksinirdim ama, onlarla iy:

364 geinmek ilkesini benimsemitim. Sabahlar merhabalamak iin eldivenlerini karrlar, hayaszca ellerini rlplak edip eldivenlerini stste korlar, usul usul parmaklar boyunca kaydrp el ayalarnn yal ve buruuk p-lakUn gsterirler. Ben hi karmam eldivenlerimi. Pazartesi sabah pek i olmaz. Ticaret blmnde a-jjan daktilo kz, faturalar getirdi. Lemercier kibar kibar takld ona, kz odadan knca da, alma yaamnn o usandrc havasnda, kzn gzelliinin ayrntlarn sayp dktler. Sonra Lindberg'den sz ettiler, Lindberg'den holanyorlard. Onlara : Ben kara nderleri severim, dedim. Masse sordu : Zencileri mi? Hayr karalar, Kara By gibi falan.. Lindberg beyaz bir kahraman, ilgilendirmiyor beni. Bouxin tatsz tatsz sylendi : Atlantik'i amak kolay m, hele bir dene bakalm. Kara kahraman sznden ne anladm akladm. Lenercier ise, Bir anarist yani, diye zetlemeye kalkt. Usul bir esle cevapladm: Hayr anaristlerin de insanlar kendilerine gre bir sevme biimi vardr. yleyse bozgunculardan holanyorsun sen. Bu srada mektuplarla urasan Masse kant sze: Senin halandn kim, biliyorum ben, ad Erostra-de. nl bir insan olmak istiyordu, bunun iin de, dnyann yedi byk yaptndan biri olan Ephese tapnan yakmaktan daha iyi yol yoktu. ^ Peki bu tapnan mimarnn ad neydi? Hatrlamyorum, hatt yle sanyorum ki o tapma 365 yapan mimarn ad bilinmiyor. Sahi mi? Ama Erostrade'm adn unutmamsn!?, demek? Erostrade hesabnda yanlmam yleyse. Konuma bu szcklerle son bulmutu ve ben istifimi bozmadan bekliyordum; tam zamannda hatrlatmlard bu olay. Oysa ben, o zamana dek Erostrade dye bir ad duymamtm hi, onun yapt i bsbtn cesaretlendirdi beni. Adam leli iki bin yl olduu halde yks hl yayordu, kara bir elmas gibi. Aln yazmn ksa ve ackl olacana inanmaya balyordum. nceleri rktt bu bani, sonra sonra altm. Bu i, belli bir biimde dnlrse zalimce bir ey, ama te yandan, geen zamana hatr saylr bir g ve gzellik kazandryordu. Sokaa ktmda bedenimde garip bir g duydum. [T^bancamL_natlayan ye grlt, yapan nesne zerimdeydi. Ama gcm .artk ondan deil kendimden alyordum. Bir tr tabanca__gibi,_ke-tane fiei gibi, bomba gibi bir varlktm. Ve bir gn, ben de, karanlk yaantmn sonunda bulular yapacak, magnezyum gibi ksa ve iddetli bir alevle aydnlatacaktm dnyay. Bu dnemlerde ka gece hep ayn d grdm. Bir anaristtim artk, an'n gee-_ cei yola yerlemi, patlayc bir maddeydim! Kararlatrlan saatta, tam tren alay geerken bomba patlyor, ar da, ben de, yanndaki yaldzl subay da halkn gzlerj nnde havaya uuyorduk. imdi haftalarca daireye gitmediim oluyordu. Bulvarlarda, kurbanlarm arasnda dolayor ya da odama kapanp plnlar kuruyordum. Ekim ay banda iimden sepetlendim. Ve btn bo zamanlarm, yz iki rmek '-, karp oalttm aadaki mektubu yazarak geirdim: Baym, 366 nl bir insansnz, yazdnz eserler otuz bin bask vapy01"- Nedenini syleyeyim, nk insanlar seviyorsu-Yrz. Kannzda var sevecenlik. Talihli adamsnz dorusu. Yannzda insan olunca kendinizden geiyorsunuz; sizin gibi birini grnce, tammasanz bile, ona kar sevgi duyuyorsunuz. Bedeninden, davranndan, istediinde alp kapanan bacaklarndan, hele de ellerinden holanyorsunuz. Her elinde be parma olmas, ba parmann tekilerden baka olmas zevk veriyor size. Komunuzun masann stndeki bir fincan almas keyiflendiriyor sizi. yle ya, komunuz fincan insan gibi alyor, hani eserlerinizde anlattnz gibi, rnein maymundan daha az uysal, ama daha yava biimde, deil mi? Ve daha akllca. nsann etini de seviyorsunuz, cann diine takp eitim iin didinmesini, her adm atta yry biimini deitirmesini ve vahlerin dayanamad bakn da seviyorsunuz. nsana kendisinden sz etmek iin gerekli anlatma biimini bulmak g gelmiyordu size: Edepli, delimen bir anlatma biimi r-jani. nsanlar oburca kapyor kitaplarnz, rahat koltuklarna reklenip okuyorlar, onlara sunduunuz o mutsuz ve gizli ak dnyorlar ve bu ak avutuyor onlar. irkin olduklarna, alak olduklarna, boynuzlu olduklarna, yl banda cretlerinin artmamasna zlmyorlar ylece. Ve son romannz iin seve seve, iyi bir konuyu ilemi diyorlar. Ama sanrm, insanlar sevmeyen bir insann nasl bir ey olduunu da renmek istersiniz. Syleyeyim o halde, -*en insanlar sevmeyen biriyim, yani onlar o kadar az seviyorum ki az sonra yarm dzine kadarn ldreceim: ^elki neden yalnzca bir dzine kadar diye marak edebilirsiniz. Ne yapalm tabancam alt kurun alyor. Ne canavarca bir i deil mi? Hem de hi siyasal olmayan bir ne-

I a kafamdaki her eyi, bana hi aldrmadan, ondenden ha? Ama sylyorum ya size; sevemiyorum onlar [ar dzenliyorlar. Size bunu yazarken bile tiksine tiksine Ne duyduunuzu ok iyi anlyorum. Ne varki sizi onlar; ve y^e onlarm aygtlarndan yararlanyorum. Ama bu son balayan ey beni irendiriyor. Sizin gibi ben de gdtf51acak. Bir kez daha tekrarlyorum size: nsanlar sevecekinsanlar, sol elinde bir iktisat dergisi, gzlerini drt ap derginin yapraklarn kattrarak iktisat geveleyenler; Fok balklarnn sofrasnda oturmak bence insanlarla ye. mek yemekten ok daha insancaysa su benim mi? Grn, t denen oyuna yatmasalar ne halt edeceklerdi yzlerini Azlar kapal, lokmalarn inerken azlarnn keler] bir iner, bir kar. Sanki hi ara vermeden ciddlikten ala. makl bir aknla brnrler. Siz holanyorsunuz bur, dan biliyorum, buna bir de ad koymusunuz: Ruhun uya-nkl. Oysa ayn ey midemi bulandryor benim. Bilmen; ki neden; byle domuum. Aramzda tek bir fark olsayd cannz sin ya ^a irinleri olursa, dolambal yollara sapacaksn. Ne -apa!m, ben dolambal yollara sapmak istemiyorum. Az sonra tabancam alp aaya, sokaa ineceim, bakalm onlara kar bir eyler yapabilecek miyim, bir deneyeceim. Hadi eyvallah beyim. Belki de rastladklarmdan biri olursunuz, o zaman ne byk bir zevkle beyninizi dattm anlamaya zaman bile bulamazsnz. Ya da, bu ok daha mmkn olan biteni gazetelerde okursunuz yarn. Paul Hubert adl birinin bir fke nbetine tutulup Edgar - Quinet bulvarndan geen be kiiyi alaa ettiini greceksiniz. Byk gazetelerin yaz skmazdm, dilini herkesten iyi bilirsiniz. fkeli olmadm bilmenizi Gel gr ki, incelik yalnz sizde var, bende krnts bile yok. isterim. ok sessiz bir insanmdr tersine, bunu byle ka-Amerikan stakozunu ister sever ister sevmem, ama insan bul etmenizi rica ederim, baym. En derin sayglarmla, lan sevmiyorum deyince i deiiyor, acnacak biri olup kyorum, yatacak yerim yok ha! Yaamann anlamn ken-1 di tekelleri altma aldlar. Umarm anlyorsunuz demek istediimi. te otuz bir yldr, stnde nsansever olmaya-yan buraya giremez, yazl rtl kaplara tcslayp duruyorum. Ne yapmak istedimse engellediler. Semek gerekiyordu: Ya sama ve su saylan bir ey yapacaksn ya da er ge onlara boyun eip karlarna hizmet edeceksin Dncelerim zellikle onlarn mal olmadklar halde, b dnceleri onlardan koparp kendi bama toparlayam-yordum. Usul, organik hareketler gibi hep bende kalyordu. Kullandm aygtlarn bile onlarn mal olduunu seziyordum; rnein szckler: Kendi malm szckler os? isterdim. Oysa yararlandm szckler bilmem ka insan aklnda kullanlp durdu. Bakalarndan edindikleri al' Paul Hilbert. Yz iki mektubu yz iki zarfa koyup, stlerine yz iki Fransz yazarnn adreslerini yazdm. Sonra hepsini, alt pul destesiyle birlikte, masann gzne yerletirdim. On be gn boyunca pek az sokaa ktm, vaktimi hep, yava yava, cinayet tasarsn olgunlatrarak geirdim. Zaman zaman aynaya bakyor, yzmn deitiini zevkle gryordum. Bymt gzlerim, btn bir yzm yiyordu. Gzlklerimin altnda kara ve yumuakt, ge-7'genler gibi dndrp duruyordum. Gzel, sanat ve kati! gzleriydi bunlar. Kym tamamladktan sonra daha *k deitirebilirdim onlar. Hanmlarn ldrp evlerisoyan o iki gzel kzn, iki hizmeti kzn fotoraflarn 369 24 grmtm. Cinayetten nceki ve cinayetten sonraki fj toraflarn. Yzleri cinayetten nce pike yakalarnn rinde uslu iekler gibiydi. Salk ve drstlk fkryoj du. Salarn sert bir demirle lle lle kvrmlard. Da3 s, kvrk salarndan, yakalarndan, resimdeki hallerin den daha da nemlisi, ayn kandan, ayn aileden gelen \\ kardeten fazla birbirlerine benzemeleriydi. Ama cinayet ten sonra yzleri yangn km gibi alev alev yanyordu Boyunlarnda, giyotine gidecek kadnlarn plakl vat di. Tenleri kr kr olmutu korku ve kinden. Etleri, lerinde yrtc bir hayvan peneleriyle dolam gibi dipsi ve karayd. Ve artk hi benzemiyor! ard birbirlerine. He biri, ortak cinayetlerin kendine zgln tayordu y znde. Ve soruyordum kendime: Byk oranda, bir rast lant sonucu ilenmi bir cinayet, bu ocuk yzlerini bu ka dar deitirebilirse, ben tmyle benim tasarladn kurduum bir cinayetten ayn sonucu alamayacak mydi sanki? Byle bir cinayet beni drt yanmdan kuatr, faz la insansal irkinliimi allak bullak ederdi... bir cinayet cinayeti ileyen insann yaamn ortadan kesip ikiye bif yordu demek. nsann geriye dnmek istedii anlar vard mutlaka, ama ite orada, arkanzda bu prltl maden, yolumuzu kesmi duruyor. Ben kendi madenimle oynayabilmek iin, onun ezici arln duyabilmek iin hepsi hepsi bir tek saat istiyordum. Bu bir saatta, onun, benim olmas| iin gerekli her eyi dzenleyeceim: O ii, Odessa soka-nn

yukarsnda gerekletirmeye karar verdim. Onlar toplamalar iin, lleriyle babaa brakp, dlerinin kop masndan yararlanarak tyecek, vargcmle koup Ed gar - Quinet bulvarnn teki yakasna geecek ve hemeij Delambre sokana dalacaktm. Oturduum yerin kaps^ gelebilmem iin otuz saniye yeterdi bana. Ardma deni 370 ler o srada Edgar - Quinet bulvarnda olacaklarndan izijjji yitireceklerdi, beni bulmalar en azndan bir saat sperdi. Odamda bekleyecektim onlar, kapm vurmaya kalkarlarsa, hemen tabancam yeniden doldurup kurunu azlarna boaltacaktm. Dorusu bey gibi yayordum; Vasin sokandaki bir lokantacyla anlamtm, sabah, akam yemeklerim, eit eit, ayama geliyordu. Garson kapy aldnda hemen amyordum, birka dakika bekledikten sonra aralayp bakyordum ki, kapnn nne uzun bir sepet braklm ve iinde duman tten tabaklar var. 27 ekim gn akamn saat altsnda, cebimde topu topu n alt frank elli santim kalmt. Tabancam, mektuplar alp aa indim. Cinayetten sonra kap abucak ieri girebilmek- iin kapy kapamamaya zellikle dikkat ettim. Kendimi iyi bulmuyordum, ellerim buz gibiydi, beynime kan yrmt, gzlerim huylandryordu beni. Maazalar, renci yurdunu, kalemlerimi satn aldm, krtasiye dkknn tanyamadm. Kendi kendime, Bu sokak f da hangi sokaktr? diye sorup duruyordum. Montparnas-se bulvar tklm tklm insan doluydu. tip kakyor, arpyor, omuz ve dirsek vuruyorlard. Sallanp duruyordum, aralarna katlacak gc bulamyordum kendimde. Bu kalabaln iinde, birden, korkun derecede yalnz ve kck grdm kendimi. steseler nice ktlkler yapabilirlerdi bana! Cebimdeki tabanca yznden korkuyordum. Cebimde tabanca olduunu anlayacaklarm gibi geliyordu bana. Sert sert yzme bakp, az kulaklarnda, beni alabildiine horlayarak, drt ayaklaryle zplayp beni enseleyerek, Ne, nasl ...nasl?.. diye baracaklard. Lin edin! Havaya frlatacaklar, kukla gibi kollarna decektim. Tasarmn gereklemesini devri gne brakmay da 371 ha akllca buldum. Cebimdeki on alt frank elli santimle yemek yemek iin Coupole'a gittim. Cebimde kala kala yetmi santim bir para kald, onu da tutup rmaa attm. gn a susuz, uykusuz odamda durdum. Pancur-lan kapamtm, ne pencereyi amaya ne yakmaya cesaret edebiliyordum. Pazartesi gn biri ald kapnn zilini. Soluumu tutup kprdamadan bekledim. Bir dakika sonra yeniden ald zil. Ayaklarmn ucuna basa gasa yaklatm, anahtar deliine gzm dayayp baktm, kara bir kuma paras ve bir dmeden baka hi bir ey gremi-yordum. Adam bir kez daha alp sonra aaya indi. Kini olduunu bilmiyorum. Gecem buhranlarla geti, grntler dolat gzlerimin nnde: Hurma aalar, akan sular, bir kubbenin stnde meneke rengi bir gkyz. Her saat musluktan su itiimden susamamtm. Ama ackmtm. Esmer orospuyu da grdm. Kye yirmi kilometre uzaklktaki Causses Noires'da, benim yaptrm olduum bir atodayd. plakt ve yalnzca ikimizdik. Tabancamla korkutarak diz kmeye, drt elli komaya zorladm onu. Sonra direklerden birine baladm, ne yapacam uzun uzun anlatp kurunlarla delik deik ettim. Bu grntler yeniden allak bullak etmiti beni. Bir sre karanlkta kalakaldm, beynim akm gibiydi, kafamn ii boalmt. Demeler gcrdamaya balad. Saat sabahn beiydi. u odadan kurtulabilmek iin her eyi vermeye hazrdm, ama sokakta yryen insanlar yznden inemiyor-dum aa. Gn balamt. Artk alk duymuyordum, ama bu kez de terlemeye balamtm. Gmleimi slattm. Hava gneliydi. Dndm: Kapal bir odada, karanlkta b-zl kalm. gndr ne yedi, ne uyudu. Kaps alnd, amad. Az sonra sokaa inip ldrecek. Kendimden kor 372 uyordum. Akam saat altda yine yakama yapt alk. fifkeden lgn gibiydim. Bir sre demelerde rpmdm, nra btn elektrikleri yaktm, odalardaki, mutfaktaki, klmelerdeki. Avazm kt kadar ark sylemeye baladn, ellerimi ykadm ve sokaa ktm. Btn mektuplar DOsta kutusuna atmam iki dakika srd. Onluk paketler dinde kutuya atabildim, birka zarf da burutu. Sonra, j^ontparnasse bulvarndan Odessa sokana getim. Bir mleki vitrininin nnde durdum. Camda, yzm grnce sylendim: te tam bu akam iin gerekli yz. Odessa sokann yukarsnda, sokak lambasna yakm bir yerde durup bekledim. ki kadn geti. Kolkoaydiar. Kumral dedi ki : Btn pencereleri halyla kaplamlard, bunu yapan lkenin soylular szde. teki sordu: Bulama m yiyorlar? Gnde yz frank getiren bir ii kabul etmek iin bulamaca gerek var m? Yz frank ha! dedi esmeri. Ve yanmdan geerken ekledi : Ben de atalarnn elbiselerini elence olsun diye giyeceklerini sanyordum. Uzaklatlar. yordum, ama bir yandan da srsklam terliyordum. Bir sre sonra adamn geldiini grdm. Onlar da braktm: Alt kii gerekiyordu bana. Soldaki bakp1 dilini kard, bam evirdim.

Saat yediyi be gee birbirine yakn iki ayn topluluk dt. Birinde bir kadn, bir erkek ve iki ocuk, arkadan gelen dierinde ise yal kadm vard. Bir adm attm one. Kadnn fkeli bir hali vard, ocuu kolundan tutup sarsyordu. Adam bouk bir sesle : 373 Bu velet de skmaya balad ha! diyordu. yreim yle hzl vuruyordu ki kollarnm stne^ ac duymaya baladm. lerleyip nlerine dikildim. Elim eebimdeydi, parmaklarm tetiin yresinde terden srlsklam kesilmiti. Adam beni itip : Yol ver! dedi. Dairenin kapsn kapamm gibi geldi bana, kafam kurcalamaya balad bu, benim iin ok deerli bir an onu amakla yitirmi olacaktm. Adamlar uzaklat. Dndm gibi izlemeye baladm onlar. Ama onlara ate etmek istemiyordu canm artk. Bulvardaki kalabala karp ka boldular. Ben srtm bir duvara yaslayp ylece durdum. Saat sekizi vurdu, dokuzu vurdu. Dndm: Zaten oktan lm olan bu insanlar ldrmeye gerek var myd sanki? Glmek geldi iimden. Bir kpek ayaklarma sr-tnd. Tam iman bir adam arkamdan gelip de yanmdan geerken srayp ayak uydurdum ona. Melon apkalanyle, pardssnn yakas arasndaki krmz ensesinin katmerini gryordum. Hafif badi badi yryor ve derinden soluyordu, iri kym bir grn vard. Tabancam kardm : Parlak ve souktu, tiksindiriyordu artk beni, ne yapsaydm bu tabancay, bilmiyordum. Bir tabancaya bakyordum, bir adamn ensesine. Ensesindeki katmer, glmseyen zgr bir az gibi srtyordu bana. Tabancay bir kubura atsam m, atmasam m diye dndm. Adam birdenbire geriye dnd, fkeyle bakt yzme. Bir adm geriledim. Size bir ey soracaktm... ey.. Dinler grnmyor, boyuna ellerime bakyordu. Ikna( skna tamamlayabildim cmlemi: 374 Gaite soka nerde acaba biliyor musunuz? Koskoca bir surat vard, dudaklar titriyordu. Hi bir ey syleyemedi, elini uzatt. Yine geriledim ve adama, Size... Bu anda, nerdeyse avaz avaz barmaya balayacam anladm. stemiyordum bunu: Gbeine kurun sktm. Kaz gibi dizlerinin stne ykld, ba sol omzuna dt. Namussuz, drz, pis herif! diye barp katm. ksrdn iittim. Baz bartlar, ardmda grltler de duydum. Biri: Bu da nesi, kavga m var? diye soruyordu. Derken bir lk duyuldu: Katil var, katil var! Bu lklarn benimle ilgili olduunu dnemiyordum bile. Ama ocukluumda duyduum, itfaiyelerin o uursuz siren sesine benziyordu. Uursuz ve biraz da sama seslere. Olanca gcmle kouyordum. Ne var ki, balanmaz bir hata ilemitim. Edgar -Quinet bulvarndan Odessa sokana kacak yerde Mont-parnasse bulvarna doru iniyordum. Durumun farkna vardmda ise artk ok ge olmu, i iten gemiti. imdiden hatr saylr bir kalabaln ortasnda bulmutum kendimi, akn yzler bana doru evrilmiti. Hayli allk srnm, yeil apkas hotozlu bir kadnn yzn hatrlayabiliyorum u an. Odessa soka budalalarnn arkamda katil, katil diye haykrdklarn duyuyordum. Bir el tuttu omzumdan. Kendimi hepten kaybettim o zaman, bu kalabaln iinde skp havaszlktan boularak lmek istemiyordum. Tabancam ekip iki el daha ate ettim, yaygaray basp yolumdan katlar. Koa koa bir kahveye girdim. Mteriler ayaa frladlar, ama beni yakalamaya da kalkmadlar. Kahveyi boydan boya geip yznumaraya kapandm. Tabancamda bir kurun daha kalmt. 375 Bir an durdum. Soluk soluaydm. insanlar zellikle susuyorlarm gibi her ey byk bir sessizlie gmlmt. Tabancam gzlerime dek kaldrdm, namlumun kk, kara, yuvarlak deliini grdm: Kurun ordan kyordu; barut yzm yakacakt. Kolumu sarktp bekledim. Bir sre sonra usul usul yaklatlar. Demedeki ayak seslerine baklrsa kalabalk olmalydlar. Bir sre fsltyla konuup sonra sustular. Bense boyuna soluyup duruyordum, blmenin teki yanndan soluk allarm duyduklarn dnyordum. Biri usul usul ilerleyip kapnn tokman kurcalad. Kurundan korunmak iin mutlaka srtn duvara verip kapnn koluna yandan uzatmt elini. Ate etmek istedi canm, ne var ki son kurunumdu, onu da kendime ayrmtm. Dndm: Ne diye beklerler acep? Birden kapya yklenip ieri dalarlarsa kendimi ldrecek zamanm kalmayacak, canl ele geireceklerdi beni, ama acele ettikleri yoktu. lmem iin zaman brakyorlard bana, korkuyordu drzler. Bir sre sonra, bir ses duyuldu: Haydi an kapy, bir ktlk yapmayacaz size. Bir an sessizlik oldu, sonra ayn sea yeniden balad: Kurtulu olmadn pek iyi biliyorsunuz, hadi. Karlk vermedim. Soluk soluaydm hl. Son kurunu kendime skabilmek iin cesaretimi artrmaya alyor, syleniyordum: Yakalarlarsa dvecekler beni, dilerimi dkecekler, belki de gzm

patlatacaklar. O iko herifin lp lmediini bilmek isterdim dorusu. Belki de yalnzca yaralamtm adam... ve teki iki kurun da kimseye dememiti belki... Bir eyler hazrlyordu dar 376 yerdeki ar bir eyi mi ekiyorlard acaba? He-men tabancann namlusunu azma soktum, alabildiine irdim namluyu. Gel gr ki ekemiyordum tetii. Brak dememeyi, parmam bile tetie dediremiyordum. Korkun? bir sessizlik vard. Tabancay atp kapy atm. SON 377 A. J. CRONlN'in imdiye kadar yaznu olduu en gzel roman AHKA (The Citadel) GEN BR DOKTORUN HAYAT MCADELES VE HAYAT ZRVESNDEK HAYAL KIRIKLIKLARI... Lks ciltli: 20 TL. 1964 NOBEL EDEBYAT ARMAANI JEAN-PAUL SARTRE UYANI Varoluuluk akmnn nderi saylan byk dnrn en gzel roman. lk basks 20 gnde tkenerek Trkiye'de sat rekoru kran edebiyat ant. Lks bez ciltli Fiyat : 15 Lira , BEKLEY Jean - Paul SARTRE'n 2. roman olan bu kitap be ayda hazrland. Lks ciltli - lake miz iinde. 15 TU 1964 NOBEL EDEBYAT ARMAANI TKEN Yzylmzn byk bir kitleyi fikirleri ile etkilemeyi baarm Fransz dnr SARTRE'n k^ en gzel romanlarndan biri. Fiyata : 20 TL. KADIN HASAN AL EDlZ'in pml prl trkesiyle Fransz Edebiyatnn lmez eseri Prosper Merimee CARMEN VE COLOMBA Carmen ve Colomba'da Paris'in soylu kadnlarndan daha ateli ingene kzn ve ilkelliin btn uyumazlm tayan Colomba'y bulacak ve bir solukta okuyacaksnz Lks ciltli, Fiat: 15 TL. ehov'u okumadysanz, ksa hikye trn tanmyorsunuz demektir. ehov bir edebiyat trne ve bir lkenin edebiyatna damgasn vuran esiz bir yazardr. En seme 40 hikye ve 478 sayfa, 20 TL. Jean Paul Sartre _ Bulant

You might also like