You are on page 1of 47

DN

FENOMEN! Yazan : Jean Tercm: Chevalier2

Do. Dr. Mehmet AYDIN

XX. yzyln son eyreinde bile, insan ruhunun gsterdii tezahrler arasnda, dnyada en ok yaygn olanlardan hirisi, din olay dr. Bu gn kremizin zerindeki buuk milyar sakinden hemen hemen milyara yakn, kiiselolarak din bir sistemin tesiri altndadr. Aadaki dinler tablosu, 1970 saymna gre gittike azalan saysal nemlerine ramen belli bal yerleim blgelerine gre bir art gstermektedir. Bu tahmini rakamlara istatistik uzmanlar, ikiyz milyon da Animist inanca sahip kii (Afrika-asyada) ilave ederler. Ancak burada unu hemen belirtelim k;, cn titiz ekilde bile tesbit edilmi olsa, yine de istatistiklerin tam olduu sylenemez. Mesela inde ne kadar Konfuyanist ve Taoist vardr? Bunu tesbit bir hayli zordur. Bunun iin dini istatistikler, eksiksiz olmaktan uzaktr. Mesela Hind'de ve Hinde konuan Asya'da, Budizm'le Hinduizm birbiri~e ok karmtr. Yine saym kriterleri ve metodlar, hristiyanlarda bile her yerde ayn titizlikle uygulanamaz. Mesela Katolikler ve ortodoksIar, kendi vaftiz ettiklerini kendilerinden sayarlar. Protestanlar ise daha ok kiisel iman ikrar yapanlar dikkate almaktadr. Gabriel le Rras da Beeri ilimler dzeyine ulaan Din Sosyolojisi ve kltrel corafya bu nazik, ince tamamen kavranlmaz sahada, henz balang noktasnda bulunmaktadr. Belli bal dinIeri 1- HRST1YANUK: a) Katolik mezhebi: Orta, bat, gneyavrupa, kelerinde y~ygndr. 582 milyon mntesibi vardr. latin anerika lylece gsterebiliriz:

1 Bu makale Les Re!igios, Verviers (Belgique) 1974 adl kitabn 498.548 sahifelerinde nerediimitir. 2 Yazar 1906 da domutur. Felfesefe ve liliyat doktorudur. Felsefe retmenlii, Faklte Dekanl, NESCO Genel Mdrl yapnr. Aynea Lnesko'da hkmetlerle teknik ibirlii ve ilikiler mdrl yapmtr. Milletler aras Metafizik Enstits Bakan Yardmcl ve Eedebiyat Drektrl gibi grevleri de ifa etmitir.

BO

JEA~

CHEVALIER-MEIIMET

A VDIN

b) Ortodoks mezhebi: Dou ve gney Avrupada yaygndr. 126 milyon mntesZbi vardr.

ve yakn douda

c) Protestan mezhebi: Kuzey ve orta Avrupa lkeleriyle kuzey Amerika ve Kommenwelt lkelerinde yaygndr. 220 milyon mntcsibi vardr. 2- SLAMYET: Kuzey Afrika, yakn ve ortadou, ortaasya ve ve Endonezya blgelerinde yaygndr. 495 milyon mntesibi vardr.3 3- HNDUzM: vardr. 4- KONFUYANzM: yon mntcsibi mntesibivardr. 6- NTOzM: 7- TAOzM: vardr. Japonya'da yaygndr. 70 milyon mntesibi vardr. yaylmHitr. 55 milyon mntesibi ' Fransa'da yaamaktadr. vardr. inde ve Vietnamda yaygndr. 372 milHindistan'da yaygndr. 440 milyon mntcsibi

5. BUDzM: Gney Asya ve Dou Asya'da yaygndr. 178 milyon

in'de Vietnam'da srail'de, vardr.

8- YAHUDLK: 14 nilyon mntesibi

Amerika'da,

9- ZERDTLER: vardr.

Hind'de, ran'da yaygndr. 140 bin mntesibi

te nfus art grafikle.ri ve dini grafilJer, bu ihtiyatla formle edilmilerdir. Yine de bir devre, bir baka devre ile yani bir asrlk dnem bir asrlk dnemle veya her otuz yllk dnem kendi aralarnda bu ynden mukayese edilebilir. Bylece btn dinlerin brt rakamlarnda bir ilerleme grlecektir. Sadece Budizm, Hindiini'deki karklklardan ve in ihtilalinden ileri gelen ar bir d gstermektedir. Ayn ekilde yahudilik, Nazi kymnn btn neticelerini yirmi ylda izale edememitir. Dier dinlerde grlen art ise aldatcdr. Eer dnyann nfus art inananlarn says ile mukayese edilirse, aa yukar bir asrdr ayn seviyede kalan slam hari, inananlarda nisbi bir gerileminin olduu farkedilir. Bu, slam'n saysal art, nfus atn takip ediyor demektir. mesela slihn 1850'ye doru dnya nfusunun % 14.68 ini ihtiva ediyordu. Bugn isc o, dnya nfusunun % 14.5 uunu tekil eder.
3 Verilen bu istatistiklc!, slilm',,, bu gnn tam olarak yanstnuyor. Bugn dnyada, 1981 yl itibariyle 700 milyona yakn mslman bulunmaktadr (Tcrcme eden).

DN FE:\'OIlIEN

III

o halde slam imdiye kadar, medeniyet, ehirleme ve zellikle endstri olaylarnn kar darbesine maruz kalmamtr. Bu konuya ilerde yeniden dneceiz. Bunlarn da slam pratiklerinin gerilemesine neden olduklar aktr. Bylece slam'n da kriz dnemi yaklam grnyor4
Hinduizm ise 1900 den 1960 a kadar % 13.10 dan % 12 ye varan bir d gstermitir. Yaludilik ise 1900 den 1940'a kadar dnya nfusunun % 0.58 ve 0.6 arasnda byk bir istikrar gsterirken 1960'da maruz kald olaylar neticesinde % 0.4 e dmtr. Budizm ise, 60 ylda % 30'dan % 13'e derek en byk istikrarszl ve en gorunur azalmay gstermitir. Burada istatistikleI'in aldatcln kabul etsek bile, grld gibi d ok nemlidir. Hristiyanlk ise dier dinlerden daha az istikrarszdr. ki dnya sava arasnda hristiyanlarn oran % 1.2 art gstermitir. ph:siz bu art, Katolik ve protestan papazlarnn zellikle Mrika'daki misyonerlik baarlarndan ileri gelmektedir. Fakat 1900'den 1960'a kadarki devrede, hristiyanlkta d grnmektedir. nk XX. yzyln banda hristiyanlk, % 35'e yakn bir nfusu bir araya getirirken 1960'a doru sadece insanln % 28'ini tekil edebiliyordu. Bir baka adan da baz dinlerin ilerlene hznn, dnya nfusuna nazaran ok daha az hzl olduu g~iilmcktedir. N3tice olarak dinlerin mensuplarnn ayn kald dnlrse; dnyadaki dinlerin saliklerinin azalmaya yz tuttuu aka grlr. Mesela 1900'dan 1960'a kadar yer krenin nfusu, iki dnya sava geirmesine ramen % 87 civarnda artmt. Hristiyanlarn says ise ayn devrede % 65'den teye gemedi. Bu farkl hz, gz nnde tutulursa 2000 ylnda dnya gfusu 7 milyar olduu zaman 30 yl iindeki mesafe nereye varr? Buna gre dnyadaki hristiyanlarn says bugnk % 28'inde ok altna deeee benziyor. Bunun asl nedeni hristiyanln, Lfitin Amerika hari, nfus ynnden dnyann en zayf yeri olan bat yarm kresinde yerlemi olmasdr.
4 Bu hkmnde yazar slam', Bat medeniyeti iinde pratik hale koymadaki zorlua

iaret etmek istiyor. Bu do~rulur. nk slam medeniyeti gerek yap ve gerekse ama ynnden Bat medeniyetinden bilir. nk
ll,

ayrlr. hlam gerek anlamda slam medeniyeti iinde rahat yaanauygun sistemi, kendi yaps iinde oluturmaktadr. Ancak hemen

tabiatna

Ielirtelirnki, Bat teknolojisi ue, nat anlamndaki endstriyel ehirleme de slamn yaamasna byk engel tekil etinez. nk mmnin her yerde inand iman pratik hale koyma kolayln, slam'lIl prensiplerinde bulmaktadr. Mesela bir rnsliiman, ibadetini ifa edebilmesi iin mutlaka hir camiye gitmek zorunda deillir. nulunduu Ier yerde ibadetini ifa edebilir. Bu yer bir fabri. ka veya bir baka sanayi tesisi olabilir. Bunun iin Islam' modern ehirleme ve sanayileme ortam iinde dinler arasnda en amis gryoruz. iirk slfm, rasyonel bir dnya grne daima yer vermektedir. (Terciime eden).

82

JEAN CHEYALIER-MEHMET

AYDIN

Bylece daha hzl arLlIl dnyann geri kalan ksmnn nfusu iinde, hi deilse belli bir zamand~ batda hristiyanln oran devam etse bile, tm insanln nfusuna oranla onda bir azalma grlecektir. Nfus sonular olduu gibi kalsa bile, beklenmedik temayIler hari, yine hristiyanlk mua~{yen sayda bir azalma gsterecektir.

MEDENYET

OLAYLAR

VE DN HAYAT

Bilindii gibi ehirleme olay, modern nedeniyetin tandansn karakterize eder. Bu olay, gelimekte olan lkekrde olaanst bir hza ulayor. Bunun iin onlarn baehirleri topyekn lke nfusunun te birini ve bazen da daha ounu kendine ekmektedir. Ancak ne var ki buolay muntazam olairak dini hayatn azalma!;yla paralel yrmektedir. ,Bilan du MondeS bu konuda unlar yazar: "Fransa'nn ve Almanya'nn baz ksinlar hari, l.ristiya:lktan uzaklame: bir ehirleme problemidir ... " nk Avrupa'nnbtn byk ehirleri dini pratiin azaldn gsteriyor. Bu ise Hr.tiyanlk karsmdaki soumann ak bir alametidir. Vereceimi;', hir ka rakam da bu hkm desteklemektedir. Mesela Fransa'da Katolikler, i;enel nfusun % H5'ini tekil ederler. Dini pratii olanlar ise, bam anketlere gre byk ehirlerde bu rakamn % 5 ile % 28 i arasnda deimektedir. Orada vaftiz edilenlerin says, kylerdekinin ayn olduu farzedilse bile, byk ehirlerde dini tatbik edenler, ehir nfusunUli % ,i. ile. % 22 si araEmda deimektedir. Bu olay Latin Amerika'da daha belirgin hale gelmitir. Orada Katolikler genel nfusun % 91 ini te]sil ederler. Oysa c.ini yayanlar, Lima'da % 18'i, Rio'da % 15'i Buenos Aires'de % :r amaz. Ayn gzlemler, btn ktalarda btn dinler ve inanlar iin geerlidir. Burada unu da :belirtelim ki, "Blan du Monde" adl eserin yazarlar bu konuda u sOlma va'maktadrlar: Dnyann sosyolojik evrimi, zellikle ehir muhitlerinde toplumu dini bir ilgisizlie gtrmtr." ehir hayatndan baka nedenler de bu dini ilgisizlie tesir etmi olabilir. Fakat imdilik bu, ehir geli~.melerine bal hir olayolarak grnyor. Bizzat bizi srkleyen medeniyet cereyan iinde kaydedilen bu son olay; yani kitlelerin dini gerilernelerinin devarr.:, mevcut artlar iinde normal grnyor. Grne gre, muayyen hir devreden sonra belki de sadece hristiyanlktan uzaklama olay ile deil, iinde ok az bir hristiyann yaad laikleljmi, dinsiz, gayri hristiyan bir toplumla da kar karya bulunacaz. nkii dini yaamayaDlar, vaftiz olmayanlar,
5 Blnn du Monde, Paris, 1964.

Dt:\' FEl\"OMENl

83

ateistler (Allah'a inanmayanlar) gibi terimlerin, birinden dierine evrimi devaml maheqe edilen olaylardr. Dini istatistiklerin kesin olmay, dinlerin muhtevas zerinde giriileeek tahlillerde de hala ciddiyetini koruyor. Mesela Chretiena (Hristiyan) kelimesi ne anlama gelmektedir. Yeni bir misal bizi bu konuda aydnlatmaktadr. Bu misal daha ok Fransa Katoliklerini i1gendirmektedir. Bu anket, 1971 yl Kasm ve Aralk aynda "La Croix" ve "Pelerin" hesabna S.O.F. RE.S. tarafndan yaplmtr. Burada Franszlar kilise ve iman karsnda bir tiplendirme te~eb. bs sz konusuydu. Buna gre bu anket, % 96'sl vaftiz olmu olan Franszlardan % 84' Katolik olduunu, % 75'i Allah'n varlna nandn, % 36'sl sa'nn Allahln kabul ettiini, % 32'si ise sa'nn normal hayat sahibi olduunu, % 21'i ise muntazam olarak ayinlere gittiini ortaya koymutur. Bu ne tezat byle! Eer sa'nn tanrsallna sadece tebir kii inanyorsa, o zaman kilisenin domatik ve ahlaki retisine gre % 84 Franszn kabul ettikleri Katolik isminin ne anlam olabilir? Yine Fransa'da kilise karsnda drt grup kendini gstermitir: 1- lgisizler, 2- D evredekiler, 3- Snrda yayanlar, 4- Btnleenier. Bu drt gruptan sadece son ikisi genel yekfnun % 24'n te)...il etmektedir. Buna ramen, onlarn ne inanlar, ne ahlaklar ne de iladetleri, tam olarak kilisenin isteklerine uygun deildir. Btn bunlarla, yaplm olan bir anketin sonular zcrine bir yorum yapmak gayesini gtmyoruz. Gayemiz, dini istatistiklerin ne derece gvenilmez olduklarn gstermektir. Mesela ayn "Katolik" kelimesi, gayri msavi itirak derecelerini ve farkl inanlar iinde toplamaktadr. te sadece bunun iindir ki Dini Fenomen'in (phenomene Religieux) snrlandrlmas ve vasflandrlmas, olduka zor grnyor. Kalitatif zellikteki olaylarn, statistik llerine tabi olmalarna mani olan engellerden baka, dier baz motiflerde bu konudaki analizi g duruma sokmaktadu. Bugn dnce ve dini hayat, ylesine kompleks bir yapya sahiptir ki, sanki birbirinden farkl, ahsi notasn sunan deiik aletlerle

84

JEAN

CHEVALIER-~IEHMET

A YH~

verilmi bir konseri andryor. Bunun iin din kendiliinden, hr bir saha olmaya doru gidiyor. Bir oklar tarafldan haber verilmi olmasna ramcn, snrl ller iinde din, beklenmedik ar bir hayat alametleri olmutur. Yine bu, bir para anar~ist ve kaba bir itiin ilan, ycni hayat ekillerinin ve ideolojisinin gi:irnm, abucak dini olarak vasfedilen bir olayn gizli (sonra da ak) gerileyii nnde, pt'in hkmsz bir dikkatin gereksiz oluunu ortaya koymaktadr. Fakat ne yazk ki dini vocabulaire sapmalarla doludur. Biz istiyoruz ki bir kelime veya bir anlaya kar rt'aksiyon yerine, okuyucu IMz! anlam asn ve gizli anlama nfuz etsin. te bunun in skolastiin kapal tanmlarndan mmkn olduu kad~r sakmarak, bir takm nirengi noktalar tesbit etmee alacaz. Dini sahada kelimeler sabit deil, oynaktro Orada rakamlar yok, iaretler vardr. Yine orada bir takm tarihler, olaylar, mesajlar vardr. t,~ bu incelemc, bunlar mmkn olduu kadar doru olarak nakletmcy(~ almaktadr. Fakat hemen unu belirtelim ki, bizim aklamalarmz ve yorumlarmz ne kadar doru olursa olsun, aratrmaya bir snr k~yma iddiasnda deildir. DiNiiFADE EKL:

O halde dini ifadenin bugn zc bir reyizyona tabi olduunu syleyebiliriz. Daha yaknlarda bu dini ifade, transandante cevherler 'zerinde hkmler yrtmektc, oraya deime~; varl koymakta vc onlar bir takm formller halinde hiimlendirn<,kte; o hi bir glkle karlamayan objektif bir felsefeye dayanyordu. Dine uygulanan metafizik, bugn bir oklarnn metamitoloji olarak tasarladklar eyi dourmutur. Buna gre tanrdan gelen tm evren, insann dn da ihtiamn sergiliyordu. nsa~ dnyas, mutluluklara itirak etmek n, sadece dine tahsis edilen sahay oluturan murakabcler a ile, irtibat tcsis edebilirdi. Bugn ise grlcr deimitr. ada zekn prensip olarak nominalisttir. Varlk, angois~e yap, fenomen felscfelcd, psikanalitik devrim, antropoloji, kltr sosyolojisi, hermenotik, iddetli bir ekilde cemaat veya ferdi, mahhas hir suje zerine, onun zellii ve hr yaratc kapasitesi zerine, olaylara ve kelimelere anlam ve mana vermeye mnhasr bir yetenee dikkat ekmekte dir. E unlar, kainat sujenin boyutlar zerine oturtmutur. yleyse insan, zel hesaplaryla alet-

DN FEN:ltEN

llS

leriyle, aklyla, ay, Mars, Vens' kefctmck iin gczeenler aras sondajlar yapmaya, hayatn vc maddenin cn kk elemanlarn bulup karmaya, atomun ve canl hcrenin srlarma nfuz etmeye, elektronik heyinler yapmaya devam etsin ... te o gndr bu gndr nesnel ve transanlante pc~in yarglarla dolu biri dini anlatm, kulaklarmzda yabanc bir idyom gibi ve hatta yabanc olmaktan da te, km bir katedralden gelen miizik dalgalar gibi nlamakta fakat c{)munication bir trl salanarnamaktadr. Hatta ses perdesi deiikliklcrine vakf olan en koyu katolik muhitlerlk . hile, bu comunicati{)n yok ... Mcsela, "Fetes et Saisons" dergisi6, Mart 1972 fasklnde "Gelecein Yaylm Ateleri" balkl bir yazy u uyarc szlerle nerediy~rdu: "Aldanmamak lazm: Bugn gerekten manidar bir iman sz sybrnek iin, sisli bir ortamda hulunuyoruz ... En aydn kiiler bile, hir ~aknIk iinde olduklarn itiraf etmilerdir. Sanki sz ksrlanm~, kelimeler anlam ve arlklarn kayb~tmilerdir." halde szden kaynaklanan Im iman, Aziz Pavlos'un dedii gibi nasl ilahi mesaj nakledeccktir? ite Im fasikln ak yrekli hazrlayclar, havarilerin y'rini almak istiyerek, din retenlere, iliihiyatlara. vaizlere deil, airlere, dncenin en subjektik yorumcularna sesleniyorlar. "Delillerin lc~ kne air, bir yaylm atei ile cevap 'veri-

yor" .(Rene ehar). ada dini pozisyonu n talihsizliinc bakn ki bu airlerin ou inanszdr. halde niin hu airane ifadeye ba vuruluyor? Katolik kz renciler din grevlisi Michel Clevenot bu konuyu yle aklar: Geleneksel dini ifadenin bu gariplii, grlmeyen ve anlalmayan bu karakteri karsnda bizc, sadece airler kendilerini dinlctehilirler. nk onlar, muhayyilenin kaynaklar ile temaslarn kaybetmemilerdir. Onlar bizim alkanlklarmza hayret etmeyi bilirler. nk onlarn imajl ve semboll anlatmlar bizim basit kavramlarmzdan daha ok realitenin derinliklerine ulaabilir. nk onlarn elind~ kelimeler, bir parlaklk, bir uyum, bir tatllk kazanr ..Onlar gerekten tadabilmek iin zaman ve skunete ihtiya vardr. nk iir, bir oyun, bir enlik, yeni bir yaratltr. 0, daha mevsuk hir yaam, daha canl bir hayat .balatabilir." Yine Katolik bir yazar olan Jean Onimus, unu yazacak kadar. ileri gidiyor: Lirik patlamalarda, sevin lklarnda, skntdan boalmalarda, kltre kar airane vecdlerde, dini potansiyel, messeselemi kltlerin ayinlerinden daha ok bulunuyor."'?

(, Dominieain'ler 7

tarafnuan

ne~redilrnektcdir.

.. Onimus,

L'Asphyxic

et le Cri, Paris, 1971.

86

JEAN

CHEVALJER -MEHMET

AYDIi'i

Bugnn bat insann dncesinde tanrsal g, ilimden ahlaka, kainatn seyrinden kiisel kadere kadar her eyin ilk ve son izah deildir, artk. Metafizie ba vurulan yerlerin dnda, sebep-sonu ba iinde artk onun yeri yoktur. Artk hi bir bilgi sahasnda ve hatta baz teolijilerde bile "La mort de Dieu" denilen bir iradeye yer verilmez.8 Bu ifade fikirlerden bile uzaklatrilmtr. nk filozofik tcnkitler, ondan btn tasavvurlar uzaklatrm, sosyoloji onun kltrel kaynaklarn bulup ortaya karm, psikanaliz onun gayri uuri kklerini ortaya sermi, Exeges (yorumculuk) ise vaktiyle kutsal kabul edilen metinleri, mitolojik rivayetler olarak de almtr. Daha dorusu diyebiliriz ki, teoloji antropoloji haline dnmtr. Gerei siiylemek gerekirse zaten teoloji, muayyen bir insani anlay sergilemekten hibir zaman geri kalmamtr. Grek ve Latin kilise babalar, Saint Au;ustin, Saint Thomas d'Aquin, Saint Bonaventure bir eit antropoloji ortaya koymulardr. Fakat bu, gizliden ak hale gelmi tamya gre, mstakil hal kazanm, faraziyeden, ncmli ve merkezi birduruma ykselmitir. te ergin (adulte) insan, Allah' "babay" bylece glgelemitir. Oedipus Karmaas (Le complexe d'oedipe) zlm, harckete geen kiisel devrimle insan, olgunlua ulaDltr. Bu gnn gen batl dimalarnn byk bir kesiminin ruhi davranlarnda dinin hi bir yeri yoktur. Onlar daha ilk anda sfrdan harcket etmi, hi bir klasik kurala sayg gstermemeye kararl ve saldrgan olduu kadar da basit bir hayat tarzn benimsemi grnyorlar. Yine onlara gre evrelerinin geleneksel klasiklerinden kopmu modern insanlarn dnce el(~ti'isine hi bir ey kar koyamaz. Yine onlara gre hcl' ey yapmack, her eyesas olmaktan uzaktr. Bugn, varis olunan zihni alkanlklarn artk var olma haklar yoktur. Bylece her eyi bolua atma, arzu ediliyor. Devrimin, anarinin aknln ve inkftrln, hiliin ekiciliini tatma tecrhe ediliyor. Yine bu ortamda, ampirik tarzda bile olsa, gvcnsizlik teneffs ediliyor. Eitimde, ite, d dnyann tecrbende, bir btnln Ye gerein i araynda, geici Ye pramatik dc olsa baka sahte hakikatlar yaratmaktan baka hir sonuca varlmyor. Bu szler kime aittir? Kim bu iman psikozunu, menfilii, kendi kendine yeterlii tasvir eden? ;j Ocak 1972'dcki ak oturumda bu s1jzleri bizzat syleyen Papa VI. Paulolmutur.
8 Allah'" dah" ok insani zellikler vermekten dant olarak tasav,",r edilmektedir uzaklalmtr. Artk Allah yee transan-

nN

FE:\"OME:\"

87

Yine de modern dncenin ilmi stnln ifade, din fenomenini snrlamaya; 'hayatn deeri ve anlam, bilginin postulatlan konusuudaki sorulan, hir eevapla formle etmeye kifayet etmez. unu rahata syleyebiliriz ki, bu problemler karsnda modern :cka, ne kadar kifayetsiz olursa olsun bunlar incelemek iin uygun bir anlatm eklilH~ sahip olmamtr. Bdki modern zeka Allah'la-insan arasndaki ilikileri ifadeye uygun olmayan ve bu sahada anlatlamaz ve kavranamaz olan bir takm doru ifadeye, yapc manta, netice itibariyle rasyonel prensipIere sahip olmutur. ite bunlar, bu konuda bilinen v(~ kabul edilen eyler haline gelmitir. Baka anlatm ekli de olmad iin, bizzat problemler siliklemi, metafizik ve dini endie, gayri uur! uyuukluk iinde gerilemitir. Felsefe sahasnda da olsa, m 1 s t e r'e (metafizik ve dini srlar) yaklama yolunu kullanacak bir anlatm hala bulamadk. Akla dayanan ilmi ve teknik gelimelerin aksine, modern filozofik gelimeler bu rasyonaliteyi hozmu veya onu, insan :ihni tarafndaq dnlen veya hayal edilen, yeniden yaplm fenomenal yaplarn altna yerletirmitir. Bylece eletiri, phe, inkar, hedefi, sadece kendisi olan; farkl, oynak, ksmi dorularla ifadeye zorlanan yaratclk gcn hrriyete kavuturmutur. Bunun iin genel zmlerden ve vizyolardan asla bahsedilememitir. Tabii ki ksmi,mevzii keif ve zmlerden bahsetmiyoruz. Fakat akli gereklerin verdii gven, teknolojik ve ilmi baarlarla da dorulansa, yine de bu gven, yaratma gcnn artlarndan biri olarak ileri srlen bir "i gvensizlik" tarafndan ypratlmlardr. Bylece yine o, her eyi problem haline getiriyor ve kertici nevrozlar douruyor. yle ki korkun bir tehdit, dayanak noktasndan yoksun tm hr dnce zerine arln koyuyor. Bylece hizatihi kendine, hrriyete, aksiyona, dnceye isnat yl\lnzlk, evrensel hir iflasa gitme tehlikesyile kar karya bulunuyor ... Gerekten, daha yaknlarda dini dnya ile bugnn insannn zihni arasndaki btn balar, kopmu gibi grnyordu. Fakat bizim bu durumumuzda ramen, byk problemler israrl hir ekilde haykrmaktadr: Ben Hayat yok mu? lm gerekten her eyin sonu mudur? Niin hu endie zihnin tamamen evrensel bir endiesidir? kimim? nereden geliyor? Nereye gidiyor? Hayatn bir anlam

88

JEA\" CHEVALIER-MEHMET

AYDIK

Bu sorulara K. Marx'la kaamak bir cevap verilmitir: "Senin prollernin bizzat, gerek olmayan bir eyden domutur... nsan, varln yine insana borludur ... "9 dcr K. Marx. Osysa hibir ciddi aratrma bu sorulardan kendini kurtaramaz. O halde bu sorular bo eyler deil, hayati eylerdir. Bu sorulara iJi;.;i gtren sadece akl deildir. Bu sorular bizzat bizim derinliimizde hi, ayrlmadan duruyorlar. Bir dier kaamak cevap da "Din ilk yalarn korkuya bal paniinin bir kalntsdr" diyen Freud'le verilmitir. Oysa bu sorularn bizim iin her panikten ayr bir anlam vardr. nk lmden bu dnyada u veya bu tarzda ne kadar kendimizi kurtarabileceimizi, Gelecek hayatmzn bu dnyadaki hayat tarzmza ne kadar bal kalacan dnmekten kendimizi alamyoruz. te bu belli bal sorularn temelinde yatan ey;. bizzat yaama akdr. Bir takm grnmeyenID, mistik veya mistik olmayan tanklarn bize bir k getireceklerine inanlmasna ramen, mistik tecrbenin ve ilmi bilginin e:3aslarn tenkidine ve vahy(~dildiine inanlan kitaplarn olduka dikkat ekici alametleri tOjJladkl,arna inanlmasa ramen, halil biz Im sorulara aklen ve tecrbeye dayanarak hi bir cevap veremiyoruz. Oysa bu sorular bizi imana gtren ve ruhumuzu besleyen ifadelerden sadece birini tekil ediyor. Bir komedi yazar yle der: Ak yok, ancak akn deliller vardr. "I i te bunun gibi din yok, sadece dinin delilleri vardr. O, spatlanmaktan ok, hisedilir.. Bunun iindir ki, bu akl st ihtiyac tatmin in her eit eye bavurulduu grlyor. Bu aSIl'da peygamb(~rlcr oalmtrl2 Acaba bu, kyamet alametlerinden biri midir? Bu peygamberler bize valy getirdiklerini iddia ediyorlar. Onlar genellikle basit, karanlk ve o kadar meccanidirler ki, en azndan gerekli olan akl tenkit, onlarn almcak ikna ediciliinden rahatsz olmaktadr: te bunun n en yksek sevyede Fideisme (mutlak hakikat man ve vahyin zerine oturtma cereyan), zaafiyetlerini, atlmlarn, fantazilern ortaya koyduu akli tcnkide, skf.t empozc ederek ve bin yllk donelerini, kalbin tasvibinc arzederek, zekann ne ispatlayabildii ne de tecrbe eddildii bir dini inanca ve duyguya teslimiyeti neren bir vahiy fikriyle iktifa ediyor.
9 K. Marx, Man,erit de l8H (Oenes ct. Lettres) Paris, 1941. 10 Bk. J. Pner, Le, tenlOin,
]iinline
gr~

uc

L'invisible. Paris, 1972.


filnindcn.

II Bk. Ces Dame, Ull bui, de Boulogne (1945), !liderot'll11 Ja'ues le Fatalisl1lC'in hir hii.
dzenlenen Huhert: Bresson 'un 12 Yazarn kulland

bu kcl,ine (peygamber) burada daha ,;ok Din :\tritleri anlamnda-

dr, (eviren).

nt"

FENOMEi\"t

89

Oysa mitolojiden uzaklama ahas, psikanalitik; sosyolojik, strukturalist metodlardan da istifade ederek, din olaymdan btn mahhas, hayali, yapmack hikfyevi ve otoritcr hayat modelini uzaklatrmtr. ,yle ki matematiksellemi, iskeletlenmi bil' ilim iin din, mcerret, inansz bir ema bilgisiz, objesiz, dimiz hir iman da, saf ve bo ruhi bir harckdtir. te bu iki ar ueun arasnda, Papa VI. Paul'un K.atoliklere bir tedbir olarak tavsiye ettii modern teoloji iine yerlesmi olan gcleneksel13 dini yap hulunmaktadr. Papa'nn ba vuduu bu modern teolojik yap, Roma'ya has takbihlcr arasnda ok belirsiz kalm, fakat hi bir ekilde gcrilememitir. Modernizne adaptasyonun (Aggiornamento) tezahrleri, doktrinsiz; sadece dini bir istek olarak tanmlanmtr. II. Vatikan Konsili'nin deklerasyonlar, durumun analizini byk lde geniletmi, fakat Konsil kararlarnn tesinde, btn dini aratrmalar Papaln sk kontrolnde tutmu v' daima kilisenin elindeki ret me yetkisini hatrlat:mtr. Bylece en azndan Katolikler iin geleneksel dini yap, tm imani yorumlar Roma papaz rgtlcrinin felscfesi iine yerletirmitir. Bu durumda iaret ettiimiz manevi iletim yollarnda, derin ifade ve zihn krlmalar olmutur. Bununla beraber din olay ada insanmzn dikkatini ycniden ekmeye' balamtr. Diu olay, sadece her kilisenin mntesiplerini, dinler tarihilerini, sosyologlar, kltr antropoloji uzmanlarn deil, inansz insanlar bile megul etmekte; basn, radyo, televizyon gibi byk haber b1tenlerini, haftalk dergileri, maazinleri doldurmaktadr. phesiz hahsedilen sadece dinin ciddi ynleri deildir. Ne var. ki, ne kadar sathi grnrse grnsn dini hayata verilen dikkat, basit bir 'cntellektel meraktan daha baka bir eyi, belki de ruhun endiesini gsterebilecek olan zamann bir alameti olarak grnyor. Hcl' eyi agno';tik olarak beyan eden Malraux "Asrn Efsanesi" dizisindcki "Gece Halk" adl televizyon yaynnda belki Allah problcminden syrlndn fakat lm srrndan, Akn (transeendanee) konusundaki sorulardau asla kurtulunamyaean hatrlatmtr. te bunun iindir ki din olay, ok sayda ilm, felscfi kitaplarn, bir ok romanlarn, dent'melerin, iirin merkezinde yer almaktadr. Hatta tam olarak laik olduklarn syleyenler ve isteyenler bile din konusunda bir karara varmak zorunda kalmlardr. Bu ise din lehindeki
13 Papa VLPaul'u Beyanau, 5 Oeak 1972.

90

.JEA?\ CHEVALlER-\IEHlIfET

AY DI;\"

tutunu Jorulanaktan baka bir ey deildir. yle ki l veya lmek zere olan dinler bile, dikkati harekete geirmeye devam ediyorlar. Bunlardan her hiri i Aralk I97I'de College de Franee'da verilen a(;l;; dersinde Andrc Bareau'nun Budizm'den bahsettii ~eyi tekrar edebilirler: "Vaktiyle bir ok lkede parlayan canl bir k, yzyllarm iinde, bazen de yakn tarihlerde nemini kaybetmi ve hatta onlarn bazlar yayan canl bir din olarak tamamen kayholmutur. Fakat bu lkelerin adeti, rfii, felsefesi, sanat, edebiyat, dili zerindeki aratrmalar, hu dinin ok derin izler braktn ortaya koymutur. yl(~yse Asya milletlerinin dou medeniyetlerini, tarihini, hatta ada tarihini anlamann belli ba;;l yolu, Budim'i incelemekten gemektedir. uras bir gerektir ki, Dinin etd, bizi kollektif ve kiisel faaliyetin nerk(~zil1e gtrmtr. T,anetlenmi airleI'in babas olan Baudelaire, "Mon coeur mis ii nu" da "Yer yznde dinler kadar enteresan hi hir ey yoktur" diyl' itirafta hulunur. statistiklerin hatas, mntesiplerin snr, dinlerin safiyeti ne olursa olsun, iinde yaadml7. a, bir olay Iesaba katmadan anlyamayz: Bu olay udur: Btn aksiyon ve dnce sahasnda geleneksel deerlerin k, dini pratikleri ve inanlar da bir kenara hrak. ma mtr. Ancak ne var ki, insan kalhinin rasyonel ve irrasyonel kavak noktasnda yerlemi~ olan din, btn deerler allak hullak da olsa, yine de hir prohlem olmaya devam etmektedir. Bu problem mehuln (metafizik endienin) almasndan sonra inkar edilebilir. Fakat insan, hayatn d~iinmeye devam ettii srece din problemi inkar edilemez. nk dinin sz konusu ettii, lizzat insann kendisidir. alar boyunca ve bugn insan gidiatnin Ye artlarnn byklnden ileri gelen kayglar; ilmin esaslar, aklmz formle ettii kozmoz ve ak ilikilerimiz, ferdi hayatn ba ve sonu, bir takm manevi mesajlarn tarihi devamll, bizzat varlk, Allah, hipotez veya realite konularndaki snrl bilgilerimizle daima u sorularla kar karyayz: l\ii,n yayan bir varlm? Niin leeeim? Varlmm anlam nedir? Bu sorulara verilecek skut veya cevap ne olursa olsun, bunlarn anlam din problemine dayanmaktadr. te bunun iindir ki, biyolojiden, fizikten, matematikten, felsefeden daha ok kendine tabi klma

n"

FENOMENt

91

vasfyla din, kilinattaki durumunu hir kenara braklamam;:tr.

anlamaya

allin insan tarafndan

Gidilebildii kadar gerilere doru gitsek, yine hir tak dini olaylarn izlerini grebiliriz. Daha yaknlarda Franeois Jaeob, Claudc Levi-Strauss 'la yaplan dialogda insan cemiyetlerinden yle bahsediyorlard: "Her milletin bir dili, bir takm dini ':'lI1nlar, kuru nla r vardr." Ancak her iki bilgin de bu elemanlarn doutan m veya sonradan n olduklarn kendi kendilerine soruyorlard. Biyolojist iin anlatm, beyinle ilili hir temele sahip olahilir. Ketice itibariyle 0, genetik bir nedenden do~ahilir. Sosyal kurumlara ve dini inalara gelince, onlar, genetik bir yap iinde de lulunmu olsalar veya sadece' kltrden de meydana/ gelseler onlar mevcut iln artlar iinde ortaya koymak nmkn deildir. Fakat yine d~ inanc;'lar, anlatm, kurumlar, hir antropolog iin, sonradan elde edilmi eYlf~rdir. Fakat doutan olanla sonradan olan arasndaki eliki, sonradan edinilen evrensel bir karakter arzettiinde, geerliliini kaybetmesidir. Oysa, Franois J aeob bu ikisinin birbiriyle tamamlandn, ihirlii yapt beyan eder. rsi sistemin bir eit ereve saladn, daha sonra ise, renmenin, kltrn, eitimle alnan her eyin onu doldurduu konusunda ok sayda ,rnee sahip olduumuzu syler. O halde yle dnlebilir: Eer din, insann genetik proramnn iinde yazl deilse; onun doutan gelen temayiillerinin, psiik proramnn, varlk projesinin iinde de bir temeli bulunmaz. O zaman din, psiik gelimenin tabii hir tezahr olarak grlecektir. Dinsizlik ise, ksnen tabiattan km olan bir kltr ekline kar verilen bir savan meyvesi olacaktr. Baka hir tabirle, ifade ekli ne olursa olsun din, insanda tabii olacak, dinsizlik se, hayatm belirli sonu.larna reaksiyon halinde olan hir hrriyet icraatnn sonucu olacaktr. Fakat dinin topyekun yokluu nmkn mdr? O, bir olay ndr? Dinsizlik, dinin icraatna devam ettii bir klk deitirme deil midir? Jaques Monod'a gre dinlerin yaratc itii, o kadar tabii ve eskidir ki bunlar, kkenleri itibariyle Franois Jacob'un dnd gibi genetik bir temayl seviyesine ulaabilmek iin kltr olaynn hasit artlarn aacaktr. Monod diyor ki, eer inandmz gibi yalnzlk duygusu ve genel bir aklama ihtiyac doutansa ve alarn derinliklerinden gelen hu miras, sadece kltrel deil, fakat genetiksc; o zaman sert, mcerret, gururlu ahlak bilgisinin kaygy dindirebileceini veya hayat doyurabileceini dnehilir miyiz? Bilmiyorum. Bildiim tek ey,

92

JEAN

CIIEVALIER-MEHMET

AYDIN

ahlak ilmi, insann telere gemc ve transcendance aklama getiremmi olmasdr.14

itiyacna

hala

bir

ou zaman felsefenin (La philosophie) bir hududu gei olduu sylenmitir. ite bu adan din de bir snr geme olarak grnyor. Fakat hangi snr? Bu snrl cevab akl, sadece kendi meselelerine verebilir. nk din, sadece kendine soru sorabilen bir varlk iin vardr. Din, akln ilk tezahratndan biridir. Fakat cehaletinin derinliklcrinin farkna varan, korkunun aknlna, muhayyilenin efsanesine veya imann gendletirilmesine kendini teslim eden bir akln tezahrdr. Onun hareketi daina akl telie dl)~ru stn hasacak, fakat o yine de sadece irrasyonelle karlaacaktr. t te bunun iindir ki din olaynn iindeki byle olanla, sadece dini olan tcmyiz, olduka gtr. nk kutsal terimi, ilel'id~ greeceimiz gibi bir ok kark elemanlar iermektedir. nsan kcndini bir problem olarak ele alabilir. Ancak i bakn ne kadar uzaklara yanstl'sa yanstsn yine de o, sadcce problemlerini derinletirmi olur. nk ne binlerce !Oenelikbalang noktasna doru ykselme, ne biogenetik, psikolojik refleks tahliller, ne tarih, ne ilim, ne de felsefe bu problemi ortadan kaldrmtr. Aslnda burada sz konusu edilen problem, varln derinliindedir. te bu ana mest'le, kendi kaynandan kan muayye bir cevab, hi bir zaman bulamamtr. nk bu ana problem, duygunun, endienin, kaygnn hrn deildir. Bu problem daha ok varln kaynanda vardr. O, metafizik seviyede kaldka, ne kadar a(; olursa olsun, patolojik hi bir eye sahip olamaz. O, mevcut olan keskin bir duygudur. yle bir duygu ki izah edilemez. nk insan gemiinden ve geleceinden daha ok bizzat Im gn problemdir. Antropolojik keifler ve farazi hipotezler ne olursa olsun bu problem daima bakire olarak kalmtr. Belki de Im ilimler daha da ilerliyecek, fakat bu problem, olduka ba dndrc bir karanlkta kalmaya devam edecektir. te bunun iin insanln ifadeyi arayan kimsc, imann boyutu olan uurumun kenarna kadar zaruri olarak ular. O zaman o, ya zekasnn arayn bomaya veya onu askya almaya, yahutta hududu geccek imanla veya cinnele karlamay deneyebilir.Bunun iin Saint Paul yle der:" "Kimse kendi kendini aldatmasn. Eer bir kimse aranzda bu dnyada kendisini hikmeli sayarsa, hikmetli olmak iin aklsz olsun. nk bu dnyann hikmeti, Allah'n yannda aklszlktr ... "lS
11 J. :\Ionod, Le Hasard et La necessie, Paris, 1970. IS Bk. i. Koritoslulara III, 18.19.

. nN

FENOMEN!

93

Durum byle olmasna ramen biz bu iman~; kltrel bir veriye gmlm, belli bir ifade iinde aklanm, kavramlara ayrlm, kltlerde orkestralanm, ilahiyatlar tarafndan rasyonel sentezlere gtrlm olarak bulaeaz. te bunun iin mehule bir sray olan iman, insani llerde ekillenmi, deiik kltrlerde tecessmlenmi, dinde formle edilmi, nihayet grlr ve elle tutulur hale gelmitir. te bu d ve hzdan kesili, hududu yeniden ama olarak adlandrlabilir. Yine din, sadece bir grubun kltrel uuru grnmnde olmamak iin, insan dinamizminde 1 i b i d o'nun oynad role benzer bir rol oynayan imann altnda, srekli olarak scbebi terk yolunu tutacaktr. Dinin bu dramatik durumu, bu snr ama gcn, tab bir aba olarak ve ana1k itinalarnn arIklar altnda kabul edecektir. Buna gre kilise, ocuk douran ve onu paralayan bir ana durumundadr. Ayn ekil de iman'n da kendini ifade iin dine ihtiyac vardr ve varlnn devam iinde ondan ayrlmas lazmdr. Yani hem itaat halinde hem de azat halinde olan mistik bir g ... Bylece iman, dini kalplar iinde ekillenmi ve tm yapy tahrip etmitir .. Din ise imanla beslenmi ve iman arlk iinde insaniletirerek onu heder etmitir. mann bulunduu kalp te din, kendini, tam bir btnlk iinde nihayetlenmi, adetleri, fikirleri kuatarak bir mnasebetler btn olarak takdim eder. Orada dnya, insan, Allah tasarlanm ve orada tezatlar bir uyum iinde zmlenmitir. Fakat bu btnlk, tabiatyla anlamazln da kaynan tekil edecektr. nk orada hayatn ve lmn itileri, vicdan hrriyeti, ssterun yapsndaki sertlik, akn eitlilii. mcsscse birlii, kar karya gelm~tir. te ada huzursuzluun nedenlerini aratrmak, yerinde bir hareket olacaktr. Eer bugn bu gerilim ok youn bir karakter almsa; phesiz bu, eskisinden daha youn bir hayat eklinin, dinleri am olmasndandr. Yoksa bu, dinlerin lmnn bir iareti deildir. nk bugn, sarsnt, isyan, kzgnlk, hareketsizlik; ilgisizlik ve terkten daha geerli olmaktadr. Dengenin geici bozulmalar ile anlamazln mhalaas, modern deerlerin hesaba katlmayaca deil; aksine btnleecei yeni bir denge meydana getirebilir. Bunlarn iddetli br ekilde tasdiki, belki btn dini reddetmekten daha ok bir dini sistemi stlenmeyi ortaya koyar. Fakat sadece iman dinlemek ve yozlaan dini sistemin hizmetine girmemek artyla... Dini temayl, kendine zg yaratl olan bir realite st adna imann varlninkar etmektedir. Bylece o, kendi iine kapanarak onu canlandran nefes i sndrmeye ynelmektedir.

94

JEAN CHEVALIER-MEHl\1ET AYDTN

Bu durumda din, ancak bir ie doula. ve kendinin yetersizliinin farkna varmakla vardr.

AK ve'DN:
Edebiyat tarihinin ne kadar gerilerine gidilirse gidilsin, yaral akn ikayeti daima fark edilir. Her ak lmle veya ihanetle bitmektedir. Onda zevki ulviletiren tebcilden SOlll'a, onu geersiz hale getiren kader geliyor Yine de insan kalbi ak ebediletirmeye yneliyor ve ona bir sonsuzluk hayat kazandryor. Yani ona bir "mutlak" karakteri vermek istiyor ve onu kutsaIIatryor. Yaratcnn cmert ltfuyla inanyor ki sevdii zaman gidiatn ekillendirecektir. Fakat hi kimse akn dayankszln ve doymak bilmez ihtirasarn hesaba katmyor. O da lm' gibi gldr. Burada telkin edilen, akn da lm gibi acmasz olduudur. Her ikisi de birbirine ayrlmazcasna baldrlar. Fakat yine ak sel gibi hayatn bir kuvvetiilir. yle bir kuvvettir ki, getii her yerde her eyi kryol' ve her seti alp gtrtoro Fakat her eyi tahribi beklenirken; aksine sevin ve bereket veriyor. Bunun iin ak ilahelerinin iki yan vard11': Biri efkat, dieri gazap. Onlar hem batan karrlar hem de ldrrler. Onlar hem cennet de hem de cehennem'de saltanat srerler. Bu hem tatl hem de ac kuvvet, yine insan varln, mutluluk veya bedbahtln, zevkin veya mitsizliin snrna gtrmektedir. Felsefe bu snrlar kabul ederken, din bunlar amak ister. Hi kimsenin hem cinslerinde bulamad bu mutlak ak, o bylece sonsuz ekilde baka, fakat yaratn alabilecei imajda bir AHah'a transfer eder. O, akn ihsanna, sonsuzluun, gvenin, cbediliin imtiyazlarn dinle vermitir. Bylece yaratk bu imtiyazlara sahip olmu ve onlar akna transfer etmitir. Fakat onlar artlandran sadece Allah ile olan iliki olmutur. O halde sz konusu olan, bu ilikiyi muhafaza etmektir. Bylece her bir kural, ayin, takdimeler, ak cereyann Allaha doru yneltecektir. Bu ekilde kurumlam olan ak, hedeften sapnca bu durumun zddn meydana gtirir. O zaman o, kurtarc bir hareketle hu kuruma kar gelecek, onun kanunlarn ihlal edecek Ye bylece orijinal hzna yeniden kavuacaktr. Ancak ne var ki o zaman da o, insani artlarn seven kimselere sunduu btn aclarda ve hayal krklklarnda kendini gsterecektir. Byle hi durumda din tarafndan takdim edilen gvenlik, sadece muayyen basklar pahasna vardr. nk E l' o s16 ycelmezse
16 E r o s : Akta iki ey dikkati ~eker: Biri ulv; hir birlik iinde bir takm varlklarla karlkl olaruk birleme zleminde olan eros'tur. Bu birlemede farkl unsurlar siliklemeye, birbirlerini tamamlamaya, birbiriyle karmaya ynelmilerdir. Di[;eri ise, birleme yerine unsurlardki aynlklarn, karakterin, mizaem ayrla say gsteren u g u p e'dir. (Bk. Les Fel;gions, Verviers (Belgiqe). 1974. s. 13).

nN FENOMEN

95

infilak eder. Bunun iin o, akn tanrda kkletirir veya tannya ulatrr. Bu, aka, tanrnn cmert faziletlerini vermektir. Yine bu phesiz realiteden daha ok, idealde sevilen varl yceltmektir. Aslnda bu ihtiya, snama veya hakszlk iinde olan kimselere bir yardma gelitir. Nihayet bu, kendiliinden veya baka bir ekilde meydana gelen ferahlama ile yaratc eseri devam ettrmektir: Eer din tarafndan kutsallatnlan bir takm kurallar ve talann kiisel sansrler bu dinamik anla bask yaparsa; o zaman sujenin kendi kendini tahrbi veya dnin tahrip edici ihtilali meydana gelir. nk sadece transandant kabul edilen bir kuvvet, arzunun tabii kuvvctini bir denge iinde koruyabilir. Bilgi sahasnda iman'n yapt gibi duygu sahasnda da ak, <linin son noktaya ulatrt srekli bir gerilim iinde kendini gsteriyor. Sosyal ve kiisel bir takm kaidelerle akn tahrip edici sonularm ifade iin din, onu ok dar bir ereve iine kapatmsa, bu, <linin kendini akn dmam ve ezicisi olarak gsterdiini ortaya kor. Pek tabii ki, neticede tabiat, dallar arasnda mabetlern sslerini tayan Kamboya ormanlarnn devaalar gibi olan kiiltr kracak, erotizni; kuralclktan ntikalllill alacaktr. te bu arzunun olapnst kuvveti, insam dinin kaplad sonsuzlua doru itecektir. lkel Budizme gre insann kurtuluu, arzuyu tamamen ldrmekle veya bir tek Allah'a tapan nistiklere gre Allah'ta fani olmakla mm. kndr. Akn yeryznde gerekletirilmesi de ancak imajlarla, sembollerle tanrsal birleime yaknlama ile olmaktadr ... nsann arzusu karsnda, akn ykseltmek ve kutsallatrmak istedii' eyi, hangi noktaya kadar lebiliriz? Din, aslnda dzenleyici veykseltici fonksiyonu ile dayanskszdr. Bilakis o, tanrlatrmak istedii hayatn, tabii dinamizmi ile kar karya gelDie benziyor. Belirli bir devirde, ak, arzu, seks olduka derin bir birlik iinde buluarak sevk glerini artryorlar. Bylece bunlar, bazlarnn gznde yaratc hviyet iin ihtilalci bir sava grnm; dier bazlarnn gznde isc yoklua doru lgnca koan bir grnm olan bir iddetle dini deerlerle kar karya geliyorlar. Din hala bu tartmamn tam ortasnda bulunuyor. Bylece din, tanmak ve sevmek gibi ift ihtiyacn iinde kkleiyor. Yani en yksek varlk seviyesinde yaamak, cehaleti, yalmzl yenmek. Hakikatte insan, daima susuzlukta brakan ve bir snrszln ihtiyacn ve ryasm veya mutlakn uurunu ve sezgisini uyandran, istenenin, yaanann, bilinenin tecrbesinin izafi snrn amak gibi bir eydir bu ... to din, gvenlik tedbirleri altnda bu duyguyu yok etmek paha-

96

.TEA" CHEVALIER-MEI-IMET

AYDI:'i

sna bu ihtiyac teskin ediyor ve besliyor. Bylece arzu ve akl hudut. larn aarak fkrm olan din, bu hudutlarm iinde tamamen tab olarak gelecee doru yneliyor. Bylece insani i:il9ler iinde dnyaya iyice yerleen din, btn ly aan var olma nedenini kaybetmi grnyor. Aslnda dnyann gzlerinde iman, bir deliliktir. Sevmenin ls ise, lszce sevnektir. Biz burada Paul Ricoeuru bir szn nakledelim. O, yle dcr: "Artk iman, deIiller ve hikmetler dzeyinde olan sahit bir bilgi olarak dcil; alkanlk ve nit dzeyine ait olan dinamik bir aratrma olarak telakki edilecektir ..." te hu noktada dini olarak vasfedilen her eyin analizine, zarur' olarak gcliniyor. Buna paralel olarak realitenin hi hir grnm en azmdan baka bir eyde belli bir re alite iinde ifade edilemez. Gerekten una dikkat etmek lazmdr: Zeka kelimenin lafzyla yetinniyor, onun manasn istikametini aratryor. nk baka yerlerden daha ok kelime, burada snrszdr, o burada dosdorudur ve engelsizdir ... Bunu sylemek zorundayz. nk gsterdiimiz gibi din, anari ve toleransszlk iinde tartlyor. Her uzman onu anlatmaya alyor. Biz de bu aklama iinde kullamlan belli bal terimlere vereceimiz ksack anlama ramen, mterek ifadeye bal kalacaz.

DN

OLUTURAN

UNSURLAR:

"Doru olmayanla muhakeme ctmek, yanl tartmak demektir" der, bir gn MaIraux. Fakat bir terimin doruluunu kim tesbit edecek. Din konusunda hemen hemen her yazarn zel manada teorik terimlere ba vurduunu gstermitir. Bu gn teslis ("Triite), Hz. sa'nn dirilmesi (Resurection) vc sa-Mesih'in tanrl, sadece Katolik ifade de bile ok deiik tarzda yorumlanmtr. Bir teriIDin doru olarak tarif edildii kabul edilsc bile, onun doru olarak anlalm olacan kim garanti cdebilir? te bunun iindir ki, analizden analize, yorumdan yoruma, Hermeneutique (Kitab Mukaddes'in anlamn iyice tesbit ilmi) amacnn aksine teblii (vahyi) tahrif etmitir. nk yorumlardan herbiri, kiisel anlay iine kapanm olarak hayalle umaktadr. Yine de din konusunda hir envanter yaplmtr. O, hcr ne kadar tamamlanmam da olsa; yine de en azndan dinin yzelli tarifini ihtiva etmektedir. Bu tarifIer, Salomon Reinach'n17 "Din, yeteneklerimizin hr gelimesine kar koyan kuruntular btndr" eklindeki ac
17 S. Reinocl (1858-1932), Orpheu., Histoire GeneroJe des Rdigiong, Paris, Ip 28.

D1N FENOMENl

97

alayndan, Allah'la mutlu birlemeye gtren bir yolun mistik anlayna kadar varmaktadr. Biz ise burada dinin birleik unsurlarnn bir kayla veya tamamiyle btn dinler iin geerli olan bir fenomenolojik din tahlili ile iktifa ctmek istiyoruz. Aslnda dinin etimolojisi zerindeki grler farkldr. icron din kclimesini, tekrar okumak, dnmek, tefekkr ctmek anlamna gelen R e i e ger kkne halar. I,aetanee isc, insanla Tamya birletirme anlamna gelen R e i i g are kkne balamaktadr. inliler, dini ban, doktrinel veehesi zerinde israr ederler. (Ki buna gre Kiao - Doktrin - din'dir). Hindular, kilinatn kutsal dzeni (Dharma), Araplar t!lnrsal buyruk (din), Jermenlcr adet ("c"), YunanWar ayinler ve kader, Romallar, aile ve hukuk, zerinde israr ederek. dine hir anlam vermilerdir. Yeniden balamak (Relicr) fikrinden harcket ederek,. dinin neyi baladn Mareel Mauss, Roger eaillois'a sorarl8 Ona gre dinlerin herbiri kendilerine gre masallar uyduruyor. Kimi gkle yeri, kimi tabiatla tahiat stn; kimi de insanlar vc tanrlar veya insanlar kendi aralarnda mterek bir imanla ite birletirerek balama iini iera cdiyor. Buna gre din, aa yukar ne olursa olsun birle~tirmektedir. Aslnda en gcrek tarif dini "Religiones stramento erant" diye erh eden Festus'ta grlmketedir. Buna gre dinler saman pnden balardr. yle grnyor ki hi kimse bu kk enleye iaret etmemitir. Fakat samandan hangi balar? Evct bu balar kprlerin kalaslarnn arasn sabitlctirmede kullanlan balardr. Bunun. da cn ak delili, Romadaki din stad olan papann kprlcr kurucusu olarak "Pontifex" ile isimlendirilmi olmasdr. Fakat aeaba bugn biri, yce pontif olarak papadan bahscttii zaman ayn zamanda onu hyk kprc olarak isinlendirdiini biliyor mu? Hakikaten kpr iki sahili dar bir gcile birletiriyor. te din de ayn ekilde iki dnyann sahilini birletirmi oluyor. ki hududu ayran uurumdan yle ki daima frtnal dalgalar zerindc yaplan bir yolculukla mukayese edilen hir lm uurumundan tek bana geerek yok olma tehlikesini gze alamayan yolcular in, din de, bir taraftan dierine bir gei yoludur. Eer din, grnenle grnmeyen bir dnya arasnda bir kpr ise; bunlar arasndaki mbadelede yce kprc tarafndan dzenlenmitir. Bu kprc ki hu grnen dnyaya, grnmeyen vahiyleri, onun kuralIS Cailloi>, eases d'une eehiquer, Paris, 1?70

98

JEAN CHEV ALIER-MElIMET

AYDN

larn, yasaklarn iletmi; bu dnyann eyasnn zerine kutsal damgasn vurmutur. Buna karlk o, koyduu kutsal dzene sayg gsterenlere ve bylece kurtulularn gerekletirenIere grnmeyen aleme geii temin etmitir. Bununla onlar, deniz yolculuu borasndan kat'i lmden veya ebedi mahkumiyetten kurtulmulardr. Bunun iin papa, papazlkla ilgili btn bir hnyeyi temsil etmektedir. Muayyen bir gurubun tanr ile ve kutsalla ilikisinden sorumlu olmakszn din olmaz, papazlk hiyerarisi olmasa bile, duay tavsiye edenler, klt idare edenler, adetleri ve kutsal kitab erhedenler ve onu koruyanlar daima var olmulardr. te bundan dolaydr ki atalardan bycye, Barahman'dan, Swamiden (stad), byk rahipten, kendisine hrmet edilen atadan, papaz adayna, rahibe, keic kadar her yerde; dini ilikilerden bir nevi sorumlu kiilere rastlanmaktadr. Papa basit bir aileden, yzmilyonlarca mensubu bulunan kiliseye kadar az veya ok yaygn sosyal bir gruba, kutsal fonksiyonu olan deleelerini tayin eder. O, dua formllerine, rituel dzeltmelere daima gz kulak olur. Sevin ve lm merasimlerine bakanlk eder. Mabedlerin, mihraplarn, takdime yerlerinin himayesini salar. Kitaplar inceler (...), bayram gnlerini tesbit eder ... Ayrca o, dini sahada papaz snfn, ayinler;, tapnmaya ait eyalar ve gayri menkulleri, daima kontrolnde tutmaktadr.19 Yine din zerinde yaplan tahlillerde, dinin zaruri olarak bir veya bir ok tanrlara iman ihtiva edip etmedii, daima sorula gelmitir. Boudelaire, devrinin dinine bakarak yle diyordu: Eer Allah mevcut olmasayd din yine kutsal ve mukaddes olacakt. nk sahanat iin var olmaya ihtiyac olmayan yegane varlk Allah'tr20. Durkhcim ise daha alimane bir ekilde yle der: "Allah veya ruh fikrinin olmad veya hi deilse, onun ikinci derecede roloynad bir takm byk dinler de vardr. te Budizmin, Jainizmin, Brahmanizmin baz ekilleri byledir."21. Nitekim dinler Tarihinde de Allah fikri zerindeki ak dnceler daha sonra ortaya kacaktr22. Aslnda Andre Bareau'nun gsterdii gibi, Budizmin tarihi ok komplekstir. te Durkheim bunu dnememitir. Allah inanc olmayan dinlerin varln bir an farzetsek bile; bundan ancak analizlc ortaya konulan ok sayda unsurlarn dini tavr iinde bulunmadklar sonucunu karabiliriz. Bugn byle bir din fikri, en canl ekilde Allah'tan ve onun akndan bahsedenlerce ka19 R.
Caillois, Cases d'un echiquier, Paris,

1970.
de la Vie Religieuse, Paris, 1912. Paris, 1970.

20 C. Baudelaire, Fusees, i. 21 E. Durkheim, Les Formes Elemaintaires

22 G. Van der Leeuw, La Religion uans son essence et ses manifestations.

DN FENmlEN

99

bul edilmeyecektir. nk onlar, Allah'la veya Mesih-sa ile, kilise aracl olmadan dorudan doruya iliki kurmak istiyorlar. Din konusunda yaplan bir ok tahlillerin veya verilen tarifIerin iinde, her byk dinin ana unsurlarnn ounu bulabiliriz. yle ki en az veya ok zellik kazanm bir kii (vaiz, peygamber, ibadet ynetieisi, dua yaptran kii, vs.), enteektel bir ekilde dzenlenmi domatik bir takm formller ve baz sanatlarla stillenmi mitIeri ihtiva eden bir takm inanlar, tapnma, kurban, ayinler, deimez bir ahlakn emirleri, Aah tarafndan gnderildiine inanlan veya atalar tarafndan nakledilen bir takm gelenekler veya kutsal yazlar; az veya ok mistik bir coku ile oluan bir iman ve ak, tamamen tanii, semeli ve tanrsal bir topluma ait olan bir duygu ... te Budizm, bu muhtelif unsurlar terimle zetlemitir: Budha (Aydnlanm kurueu), Dharma (Doktrin ve eriat), Sangha (eemaat, tapnma ve ayinler). Din, daha da sadeletirilerek yle ifade edilebilir: Din, insanla yce kudret arasnda yaamim, dnlm bir ilikiler sistemidir." Burada tadklar neme gre sralanmam olan (nk byle bir tasnif daima subjektif kalacaktr) bu unsurlar her mminin, dini hislerinde olduu gibi; muhtelif dinlerde de gayri msavi ekilde grnmektedir. Fakat bir dinin ahengini, btnleme gcn ve kiisel katlmann kuvvet ve samimiyetini kat'i ekilde bu unsurlara gre deerlendirebileceiz. te din olay"her grupta ve her sujede deiebilen bu unsurlardan bir komposizyondur. Her salik onlar, ok gayri msavi bir tarzda, esiz ve kaba birlik iinde btnletirir. Orada, artk bir ksm gerilerde ve hatta yok olmu durumda, dierleri ise bir tek varlk olma derecesinde Lebcil edilmi olarak bulunabilir. Ancak onlardan her biri ve bilhassa onlarn sente7..i, sonsuz uuruma atlamaya yani bilinen sahille bilinmeyen arasnda, daima doymam bir arzunun snrl ve dnyaya ait honutluu ile, yksek insani isteklerin tam doymuluu arasnda bir kpr kurmaya ynelmitir. Dinler zerindil alan bir ok yazar, bu analizin belirli unsurlarna imtiyaz tanmak istemitir. Onlardan bir ksm iin, en belirli unsur, kutsal unsururudur. Onlara gre, dnya kutsal olan ve kutsal olmayan olarak ikiye ayrlmtr. Kutsal, mnhasran dinle ilgilidir. O halde Durrkheim'e gre, din, kutsal eylerle ilgili inan ve pratiklerin bir dayanmasd,r. Yani ayrlmalar, yasaklar, inanlar ve pratikler, herkesin katld kilise diye adlandrlan bir ahlaki cemaatta birlemitir.23
23 E, Durkhcim, Les Formcs Elementaire de la vie religieu.e, Paris, 1912.

100

JEAN CHEVALIER-MEIDIET

AYDIN

Yine Durkheim, din olaywn kollektif yn zerinde de durarak, dini toplumla snrlandrmaya kalkmtu. Ona gre iki toplum vardu: KutsaI toplum, kut.aI olmayan toplum. Sosyal kategori bu iki sahay da ihtiva etmektedir. Ne var ki Durkheim'in bu sosyolojik snulandrmas, dini tarif etmek iin kutsala arlk veren dier yazarlar tarafndan reddedilmitir. zellikle Budizm tarihi, bir dini oluturan muhtelif elemanlar arasndaki etkileimleri ve zellikle bir kurumda aydnlanmaya geii24 belirli bir aklkla izah etmektedir. Bu aydnlanmaya geii bir ksmlan, bir gcrileme olarak telakki ederken; dierleri bir btnleme olarak telakki etmektedir. Hakim Guatama, insanlar acnn etkisinden kurtaracak yeni bir kurtulu vizyonunda uyanmt. Bu yeni vizyon, ne ilahlara dualar, ne takdimeler, ne domalar, ne de ayinler ihtiva ediyordu. O, sadece aldatc bo bir hayatnbilincine varmak ve onun sahte cazibesinin tehis ettii btn ekiller aitnda, bu hayatn tm arzularn sndrmekten ibarettir. te bunun iin Andre Bareau College de France'daki mehur al dersinde bize yle demiti: Budizm ermilerinin ve onlarn ilk saIiklerinin olduka basit hayatlar iin hi bir ey, din kelimesi ile kastedilen eyi gstermernektedir. Yani ne mm,inin kendisiyle tannd Allah, ne sofuluk, tapnma, dualar, takdimler, kurbanlar, ne de ayinler dini merasimler ... Artk hi bir ey, esrarl, gizli, ezoterik, kutsal, mistik deildir ... Mritleri iin Buda sadece bir insan, phesiz sayg duyulan bir vastadu. Dier insanlarla ayn tabiatl olan o, ilahlarn yardmndan. ve bu yardmn elde edilmesini aratrmaya imkan vermeyen hir kurtulu yolu kefetmitir25 Bunun iin Buda erenlerinin ve onlarn zalitlerinin balca iki me' galeleri vardr: Bir yandan takip edilen psikolojik ekzersizler veya Yoga'ya yaknlk (bunlar dnceyi kurtarmaya, teskine, temizlemeye matuf zihinsel merkezileme hareketleridir). Dier yandan da doktrine olan, retim, tartma, vaazlar, tevikler, teselliler, liiiklere olduu kadar gen zahitlerc verilen ihsanlar ...
24 Vaftiz de bir i aydnlanmaya No: 49 (Mars-Avril. 1972). 25 Bu satrlar, Budizm'de benzetiimitir. Bk. Justn Apologies, trad, pazutigny

(Paris, Picard, 1904). Aynca Bk. M. Jourgon, Le Bapteme, bain de lumiere, in parole at pain. Aah inancnn olmadn ifade etmektedir. Bu dinde kurtulu

(Nirvana'ya ulama) sadece ruhi islah hareketleri ilc olmaktadr. (Tercme eden).

DN FENOMEN

Fakat bu doktrinler ve pratikler Budistlerin ihtilaf halinde bulunduu bir ortamda kendini gstermitir. Onun iin bu ortan, onlar deitirmeyi baarmtr. Hala bugn olduu gibi Buda'nn zamannda da byk bir Hind ounluu, zhdn ve murakabenin insanda ki tabiat st gleri geIitirdiine v~ mntesiplerini itaatla ve takdimelel'le uzlatrmann nemli olduu korkun yar ilahlar haline getirdiine inanyorlard. Dier taraftan zahitlere datlan sadakatlar ve azizlere sayg, kt hareketleri giderir ve yeniden bedenlemeyi mmkn klar. te bu Hint dncesi, Buda'nn lmnden sonra ok hzl bir ekil de Buda' kltn ve Buda tarafndan va~z edilen kurtulu yolunun din haline geliini salamtr. Neticede azizlerin ces~tleri korunmu, onlarn mezarlar zerine trbeler ina edilmi, onlarn resimleri izilmi ve heykelleri yaplm bylece yeni tanrlar snf icad edilmitir. Onlara ibadet edilmi , ayinler dzenlenmitir. Bunun iin yeni ahlak kurallar tedvin edilmitir. Neticede Allahsz gerek bir din olmu mnda nazik olan bu rlmaya ynelmi bir bir kurtulu yolu olarak ortaya kan Budizm. ve Buda Tanrlamtr. Belirli bir kltr ortasaplanty, iskolastik dnce, bu ortamdan ayhareket olarak aklamtr.

Andre Bareau'nun kanaatine gre Buda dini, laikleI'in ve k~ilerin aksiyon ve reaks;yonlar altnda; laikleI'in manevi ve dier ihtiyalarna, ruhbanlarn veya hi deilse aralarndaki daha hakimlerin Buda'dan onlara miras kalm olan doktrinin ruhuna ihanet etmemek endiesi ile zaruri bir uygulamann tesiri altnda domu ve gelimitir. Ne var ki, kendi kurumsal ve kltrel eevheriyle temayz etmek iin, yeteri kadar gce sahip olamad gn, artk Budizm yaamayacaktr . . phesiz din konusunda yaplan bu analizin de mkemmelolduu sylenemez. nk bu tahlil, yahudilik ve ondan kan dinlerde, peygamberIii, ruhbanl, ilahi ba ve kuralcl, ruh ve kurumu, ak ve kanunu, iman ve skolastii, bayramn cokunluunu ve klt bir~ birinin karsna getirmektedir.

DNE

AGDA BAK

Gerekten dinin kompleks ve tartmal tabiat, din olayn bilhassa zayf drmtr. Dinin dier unsurlar hari, sadece bu elemanlardan birine veya dierine gre dnldnde din olay, az veya ok inkarc bir takm eletirilere maruz demektir. imdi bu cn yaygn temayln din hakkndaki tenkitlerini grelim:

102

JEAl\" CIIEVALlER-MEHMET

AYDI:\'

MARKSzM

VE DN

Karl Marks'a gre din, ayn r.ananda kendini iki farkl gorunum altnda takdim edcr. Bylece din, bir takm insanlarn gerke felaketlerinin telafi ifadesidir. Bu anlamda o, bir afyon gibi, insanlar, dnyadaki skntlara boyun edirerek, en iyi bir hayat, gelecek hayat, ahiret hayat ryas iinde uyutmaktadr. Yine din, gerek fdakete26 kar bir reaksiyondur. Gllerin adaletsizliklerine kar peygamberlerin dmanl, zenginliklere ve ferisilere hitaben sa'nn lanetleri, hristiyanlk adna prensIere kar fakirlerin isyanlar rahip ve laik bir ok hristiyann ada ihtilallere itirakleri buna eladet etmektedir. Bylece din, bir taraftan kurulmu dzeni devam cttirme gc, dier taraftan da onu tahrip unsuru olarak grlyor. te dini, marksistlerin gznde iti. barl kla~ bu ikinci vechedir. Dinin birinci gi:irnm, savaa olan harareti sndrrken, ikinci grnm, adalet iin verilen sosyal savata bir alet grevi icra etmektedir. Adalet, marksist tarafndan dnyann en iyi organizasyonu olarak tasarlanmtr. Fakat bu adalet, Tanrsal iradeye uygun olan ve Kitab- Mukaddes'ten km olan dinlerin istedii gibi bir ad:,let deil.:. Marksist adan Allah, insann abalarnn merkezini deitiriyor. Daima o abaler daha insani hir dnyaya ynelecei yerde, Allah'n buyruklar kar.snda dalyor ve ntr hale geliyor. Bylece insan hemcinsinden uzaklatryor. Yine din, politik, sosyal, ekonomik hayatn bjlimsel cngel olduu iin bir ha~ka unvann da dnda kalacaktr. analizine

Marks'n ve Engels'in dnccsi, doan sosyalist teorUerin ilk hristiyan27 cemaatlerinden mlhem yeni-hristjyanlk mantosunu giydjkleri bir devrede gelimjtj. Oysa ilm sosyalizmin tcorisyenleri bu hu temaylle, israrla mcadele etmjtjr, onlara gre, modern fizjk ilmi nasl metafizikten kurtularak teekkl etmise, bylece sosyal devrimler ilmi de bjr teoloji himayesjnden uzaklaarak geli~neljdir. Bunun iin komnizm bir jlim olmay istiyerek birdin olmay reddedecektir. Yine bil' ksm reformistlerin 1850'ye doru dediklerinin aksine, Marks ve Engels, Atheizm'den "yeni bir din" yapmay reddediyorlard. nk onlarn ateizmi her trl tebcile ve tapnmaya karyd. Bunun' iin onlar, Allah'n dininden sonra bir de insan dininin olmasn istemiyorlard. nk duygusuzluk ve dini dnce, sosyaloluumun stndeki muhakemeyi bir yana brakmda nemli bir etkendir. Bunun iin Marks
26 Bk. K. Marx, eotrilution a la critiue de la philo8ophie (ommunisme Aujourd'hui in Le" etude. (Aralk n). 27 du dro;t et G. Morel,

nk.

II. Desroche, Sucialisme et sociologic rcl;gicuse, Pari,;. 1966.

DtN FENOMEN1

103

ve Engels bu sahada hi bir yanl anlamaya msamaha gstermezler. ada kimya yeni bir simya deildir artk. Bugn o, tamamen yeni bir espri kazanmtr. Bylece komnizm de sosyalizmin ilminden gemektedir. Buna gre o, bir dinin yerine baka hir dini koymaz ve o, dini duyguyu darda brakr. Fakat itiraf etmek gerekir ki marksizm bu ilmi liyakate ancak hararetli bir diyalektik savala ulaabilecektir. Onun analizi, Henri Desroche'un "Marksizmin bireyci dini" diye adlandrd eyi gs~ermektedir. Kklerini dinlerin iine uzatan dinsizlik olayn aydnlatabilmek iin verilen bu misal, ok dikkatlice seilmitir. Ayn sosyoloji, bunlar anlamak iin bu kart olaylar birletirecektir. Yine byle bir sosyoloji, antihri5tiyan marksisiliin sebeplerini daha iyi ortaya koymaya imkan verecektir. Antihristiyan marksistlik, kilise adamlarnn ahlaki yoksunluunu mevcut iktidarla ve insan smren ekonomik rejimlerle gizli ittifaklarn, Allah ve lmszlk mlahazas gibi bu konudaki yabanc mahedeleri bir yana brakarak sadece konusu ile ilgilenen bir sosyoloji kurma iradesi ile belirginlemektedir. Marksist laikleme ve teoloji dnyas gibi iki zihinsel dnyann kopuu, tarihi bir devamllLktan ve genetik bir oluumdan ayrlmaya dayanmaktadr. te marksizm, biri geleneksel ve teolojik, dieri ihtilalci ve laik olan iki diyalektik faraziyeden domutur. Bylece marksizm, ebedi ve geici gr noktas gibi zerinde birbirine zt iki gr noktasndan hareket etmektedir. Yine o, beeri ilimIerin ve devletin muhtariyetini stlenmitir. Marksistlerin gznde devletten baka arlk merkezi yoktur. Fakat bununla,beraber devletin yeni bir kiliseye dnmemesi gerekir. Heri Desroehe, marksist dnceyi dini dnceden ayran l kopuklua yle iaret eder: "Gemi dinlerle onlara bal sosyal rejimlerin kopukluu; yine sosyal ilericilik maskesi altnda k1k deitiren mevcut dinlerle, sosyal rejimIerin kopukluu, veya gelecein dinleriyle devlet atezminin veya ateist devletin kopukluu". Aslnda nsan zihninin en ihtilalci unsurlarndan biri olan hristiyanll, bir din olarak henz alamad. Sadece dier dinleri hor grd gibi hristiyanl da hor gren ateist sosyalizm, hristiyanln yerini igal ederek, hristiyanlk kaybolmaya yz tutmutur. Bylece marksist ateizm, klisede messeseleen nceki ideolojilerin bir tamamlamas olarak gzkecek ve onlardan, onlarn doamasn salayan hareketlere benzer hareketler iinde onlara kar evirecei orijinal ihtilalci bir mayay muhafaza edecekti.

104

.TEA\" CHEYALIER-:EHlIfET

AYDIN

Yine bu diyalektik, ada ateizmin baz vechelerinin daha iyi derilemesine yardm edecektir. O, Iwr ne kadar devlet anlay iinde, din duygusunun veya kutsaln btn izlerini bir yana hrakarak devleti laikletitirmeyi hedef alyorsa da, yine de dinin tezahrleri iindeki devletle ilgili olan eyi, ortadan kaldramyacaktr. Bunun iin ateist marksizm, ilk defa insanlarn dini hayatlarn idare etmeyi iddia eden kiliseleri reneide edecektir. Yine ateist marksizm bu konudaki her ara bulucu fikri ve uygulamay reddetmektedir. "Halkn afyonu" forml, sadece dini kurumlardan deil, teolojiden de kaynaklanan ok derin bir eletiriyi izhar etmekten geri kalmayan bir sava formlnden baka bir ey deildir. te sadece bunun iinG. Le Bras, yle der: "Modern evrelerin ateizmi bizi, tm sosyal kadrolar ve ruh hayatn incelemeye zorluyor. nk dinsizlik sosyolojisi, dini sosyolojinin en hareketli blmlerinden birini tekil eder." Aslnda marksist olduklarn syleyen lristiyanlar, marksizmle ve hristiyanlkla ne kadar derinden muhalefet halinde olduklarnn farknda deillerdir. Onlarn bu durumlarn ne makrsist ne de hristiyan diyerek aklamak daha mantki olacaktr. Daha nce akladmz gibi lin olaynn bir ksm unsurlar, en az dini tavrlar iinde bile ama ynnden istikametini bulabilir ... Mesela, Mireea Eliade28, yahudiliin ve hristiyanln temel eskatolojik miderinden biri olan "kurtarclk rolnn" marksizmin iinde devam ettiini aklyor. Buna gre komnizm, bu kUl'tarell .onu smren cemiyetin kurban ve gelecek cemiyetin kurtulu vastas olan ezilene yani proleteryaya tevdi ediyor. Dier taraftan Jaques Monod29 Marks ve Engels'in diyalektik meteryalizmi iindeki animist ta~ary rahata aklyor.

FREUDE

VE DN:

Freud, en azndan temel nokta zerinde marksn tutumuna benzer bir tutumu benimser. Fakat o, dier sebeplerle de dinin, insan strabna katlanma ihtiyacndan doduunu kabul eder. Bu stirap, baba karde cinayetleri, yakn ile zina gibi ihlal edilen bir takm yasaklar iin, derin bir sululuk duygusu iine yerlemitir. Bu duygu, haksz veya tatmin edilmemi insan arzularndan kaynaklanmaktadr. Onlar merulatr28 1\1.Eliade, Le sacre et le profane, Paris, 1965. 29 J. :Vlonod,Le Hasard et la ncccssie, Pris, 1970.

ntN FE"iO:\iE:\'

105

mann yegane yolu, onlar yksek bir dzeye karmaktr. te o da dindir. Din bylece, arzunun ve kuruntunun meyvesi olmu oluyor. nsan sknts, bunalma kadar varan duygudan ve hayatn kar karya bulunduu tehlikelerden meydana gelmitir. Yine tabiat kuvvetleri karsnda insan, bir ocuk kadar zayftr. Bunun iin o nce annesinin sonra babasnn daha sonra da Tanr olan insanst bir varln himayesine muhtatr. Freud'e gre tanr, daima ok ulv hir liyakate sahip biri olarak tasarlanmtr. Bunun iin onda, kanun koyucu, hkmedici, her eyi himaye ediei sfatlar vardr. "Din bir kuruntudur ki, igdsel arzularmz tatmin etme olayndan gcn alr." der Freud. Yine Freud, dini, ok mutlu bir zihin karkl olan san"! psikozu veya fikri sabitlikle mukayese eder. Bu durumda din, evrensepo hir fikri sabitlik halini alrken; zihinsel fikri sabitlik, defigure olmu zel bir \ din durumundadr. Freud dini, en teWikeli bir hasm olarak ilmin karsna karr. O da Auguste Comte gihi, insanln yana uygun gelen u anlay kabul eder: Animist anlay (mitolojik), dini anlay, ilm anlay. Ona gre bu anlay XX. yzylda olduu gibi bir tek devirde mevcut olabilir. Yine zihinsel nitesi tam olarak var olmayan bir kiide de bu anlay mtereken var olabilir. Realite prensihinin zevk prensibine stnl ile belirginleen ferdin olgunluu ayn zamanda insanln gelimesinin ilm sahasn da gsterir. nsann en gl heyecanlarn kendi yararna tanzim eden din, mucizeleri, domalar, toleransszl ve kainaUa herkes iin kaygl ve kendine inananlara iyi bir sonu srdrmekle megul bir fikrin varlna kadar her eyi reddeden ilmin karsna konmutur. Freud, bir dzenleyici ve yce bir koruyucuyu ortadan kaldran "ktln varln" ileri srmektedir. nk ona gre bu yce kudret, yzbinlerce. seneden beri, insanlar daha mutlu vc daha faziletli yapnaya muvaffak olamad. Bunun iin hayalden baka bir eyolmayan dinin tesellileri, insan ruhunun ocuksu fikirlerinin ve arzularmn bir kalnts olarak uyuturucudan baka bir ey deildir. Dini fikirler, tabiatn31 ezici himayesine kar, insan savunmaya ynelik hir kltrden neydana gelmitir.
30 Freud'e gre dinin ineelenmesi iin Bk. S. Freud, Totem et Tabu, Paris, 1971, L'Avenir d'une illuBion, Paris, 1971, Nouvees Conferances ,ur In p'ycnnnlyse. Pari 1936. :\ioise et le Monotleisme, Paris, 19,s. 31 Dk. S. Freud, L'Avenir d'une iIlusion. Paris, 1971.

106

.r EAl'i

CHEV ALIER-MEHMET

A YDI,'!

Artk bu gnn insanna, yetikin bir insan olarak kendi artlarnn deiildiini yklenmek dyor. Bu fikir, bir ok ada ilahiyat tarafndan Nietzscheistten daha ok Freudu hir muhteva iinde "La mort de Dieu" olarak ele alnacaktr. "te diin terki, gittike artan kanlmaz bir gelime ile meydana gelecektir. te biz imdi evrimin tam bu safhasnda bulunuyoruz."32 Bu fikirlerle hareket eden psikanalist, ocuksu mminle yetikin bilgii kar karya koyarak yle aklamalara girer: Birincilere, dnyanz geiyor, size sadece insanln geleceinden, medeniyetten itsizlik kalyor. Sonra ilmi espiriye sahip insanlara yle hitap ediyor: ocuksu arzularmz bir yana brakmaya hazrlanalm. mitleriizden bazlarnn hayaller olarak ortaya ktn iddia eQebiliriz. te bunun iin kainata ve hayata kar ilgiyi kaybetmiyeceiz. Akldan ok, yolunu arm bir i i b i d o iin daha tatmin edici olan br dnya ryalar iine insan brakan kuruntulardan kurtulmu olan insan, yine de mutIuIukla kar karya gelmiyecektir. Yai zor bir durumda bulunacak, her skntltsn, kainatn btn iindeki kkln itirafa zorlanacaktr. Artk o, yaratln merkezi deil, iyi niyetli bir Tanrnn zenli efkatlerinin konusudur. O, orada scak ve kendii iyi hissettii baba evini terkeden bir ocuk misali bulunacaktr. Fakat ocukluk devresi gcride braklmad m? nsan ebediyyen bir oeuk olarak kalamaz. Nihayet ona muhalif bir dnyada maceraya atlmak gerekecektir. te bunu realite33 amacyla, eitim olarak adlandrbiliriz. Bir ksm psikanaliz yoruncular Freud'un din zerindeki mahededeleriin sadece psikolojik ve tedavi dzeyinde kaldn, onlarn akn (Trenscendant) peoblemini bir kenara braktm sylemilerdir. Aslnda metinler, pein yargsz okuacak olursa S. Freud'un kiisel dncesi hakknda yaplan bu yorumlar kabul etmek zor olacaktr. Fakat bir metod olarak psikanalizin34. baz genelletirmeleri ve kurucu sunun hipotezlerini ihmal ettiini ve akn zerinde bir almay muhafaza ettiii kolayca kabul edebiliriz. Freud, aadaki cnIelerii yazd zaman aratrma hudutlarwn bilincindeydi: Muhtelif aratrma dallar tarafndan salanan sonularn bir sentezi, dinlerin teke'vvn iinde tasvirini yapacamz mekanizmaya hangi nisbl nemi vermemiz gerekeceini gsterebilecektir. Fakat
32 a. g. e. 33 S. Freud, Totem et Tabou, Paris, 1971 34 M. Dantereau, burada fikrimizi Allah habadan temizlerneye ynelik bir an gryor: Freud, et l'Atheizme, Paris, 972.

niN

FENOMEN

107

byle hir alma, psikanalizin sahip olduu vastalar at kadar onun takip ettii hedefi de aar. "35

JACQUS MONOD VE DN Nobel dl alan hiyoloji hilgini Jacqucs MODod'un "Karanlklar KralI"36 konusunda vard sonularda ok sayda farkl perspektiflere ramen Freud analiz onda da esas olarak grlmektedir. Ona gre, in'sanlk tarihinin bilinen kaynaklarndan beri, toplumun kaderi ile karan ferdin kaderi, sosyal zorlamalar, insan heyninden domu olan kategorilerin genetik evrimine tesir etmitir. te hu evrim, kabilev! kanunlarn kabuln kolaylatrm, fakat ona hakimiyet verecek onu tesis eden aklama ihtiyacn da yaratmtr. Bizler bu insanlarn torunlaryz. Hi phe yok ki, aklama itiyacn, bizi hayatn anlamn aratrmaya zorlayan sknt)' onlardan miras aldk. nsandaki i daralgnl, btn mitlerin, dinlerin, felsefelerin ve hatta ilmin yaratcsdr. Bu aklama ihtiyac o kadar zorlaycdr ki (bu ifadede biyolojik terminoloji, psikanaliz terminolojinin yerine gemitir) genetik yasann iine kaydedilmi ve hala da tekaml halindedir. te miderin, dinlerin' icad ve geni felsefi sistemlerin kurulmas, insann saf bir otomatizmin nnde eilmeden sosyal bir hayvan olarak yaamas iin demeye mecbur olduu deerli eylerdir. Fakat sadeee kltrel miras, sosyal yaplar desteklemek iin insana yeteri kadar g vermeyecektir. Bunun iin bu mirasa, ruh tarafndan istenen bir gday destek olarak vermek gerekecektir. ayet byle olmasayd, sosyal yapnn temelindeki din olaynn evrens~ii, nasl izah edilecekti? Dier taraftan yine milletlerin, dinlerin veya felsefi ideolojilerin iindeki "ayn esas formun" bulunduu nasl izah edilecektir? te Jacques Monod, grup kanunu kurmaya, imajiner kaynaklara gre onu ina etmeye ve bylece kollektif bir iltica gvenlii takdim ederek dman Lir dnya iinde yaama kaygsn teskine ynelen bu zati yaratklar "Ontogenies" olarak adlandryor. O, bu temel formun, tm dinlerde bulduuna inanyor. lham sahibi bir peygamberin hayat hikayesine dayanan byk dinlerde ayn ekildedir. nk peygamber dini temsil eder, onun iin konuur insanlarn tarihlerinden ve adetlerinden bahseder. Mesela tarihi yaps ynnden en ilkel olan hyk dinlerden yahudi-Hristiyanlk (Judeo-Christianisme) Tan:15 S. Freud, Totem et Tabou, Paris,

91.1.

36 J. ~fonod. Le Hasord et la :\'ece"site, Puri., 1970.

108

JEAN

CIIEVALIER-MEHl\fET

AYDIX

rsal bir peygamber tarafndan zenginletirilneden nce bir bedevi jestine sahipti. Bunun aksine ok yksek dzeyde farkllam olan Budizm, orijinal ekli ic:inde sadece kiisel kaderi idare eden yce kanun karma'ya balyd. Aslnda Budizm, insanlardan ok, ruhlarn hikayesidir. Bu ontojenik aklamalar, onlarn gznde insan, tabiat, evreni srekli birbirine etki yapan ve ayn kanunla idare edilen, ayn canl varlklar iinde kartran animiznden baka bir ey deildir. Bu teskin ediei ittifakn karsna bu gnn bilgini, gerek hakikatn yegane kayna olarak "objektif bilgiyi" koyuyor. Freud iin de dinin karsna konan ilimden beklenilen, ne mutluluktu ne de duygusal rahatlkt. Sadece olaanst baar gc ile hakikatt. Yine Upaniad'larn aadaki dncesi ilc daha kkl bir ayrl tasavvur edemiyeceiz: "Tabiat bydr ve yce Rab da bycd.r. Btn dnya Rabbn paralar olan eylerle doludur.":>7 Jacques Monod'n aka itiraf ettii gibi, objektif bilgi, dinin nemli yerini, yalnzlktan donmu bir dnyada endieli bir aratrma ile doldurabilir ... Nihayet insan, tesadfle kurtulduu kainatn hudutsuz ilgisizlii iinde yapayalnz olduunun farkna varr. stelik onun kaderi de devi de hi bir yerde yazlmamtr. Bunun iin ona "Krallkla karanlklar" arasn semek dyor. nk insann zellii, sadeee hakikat aratrmak skntsn yklenmektir. Bu durumda hakikat aramada zor tatmin olan ve ilmi keiflerlc etkilenmi olan zihinleri iknada, baar salad halde, ruhlarn fethini baaramayan olduka sert bir pozisyon karsuda hayret edilmiyeeektir ... Akl zerinde ruhun., salt ilmi objektiflik zerinde ontogene kaygnn intikamlarnn bir belirtisi olarak bugn artm grnen dini tezahrler, Atalar animizinin ilkel tezahrlerinden baka bir ey deildir. nsanln olaanst gelimesi yerine ilinle, nmzde daima "bir karanlklar ukuru" kazlyor. ada toplum, hala animist dzeyde olan ahlaki deerler sisteminden vaz gemeksizin ilmin sonularndan ve glerinden yararlanmak istiyor: te ada cemiyetin acla.rnn ve tezatlarnn kk, seim cesaretine sahip olmamasndandr. Yani sorumluluklarn tama ve tutarhlkla yaama cesaretine sahip olamadndan kaynaklanmaktadr. Modern insann ktl, ahlaki ve sosyal bir varlk olma kkenindeki yalandan kaynaklanr.
37 Svestavara Upanihad, IV, 10.

D1N FENOMJ;:N1

109

DNLEHN

ETLER:

Din olaynn olduka kompleks yaps, dinin, tenkitlere kar olduka duyarl olmasna neden olmu ve dinlerin ak bir tasnifinin yaplmasna da engel tekil etmitir. Bununla beraber bir ok insan, dinlerin tasnifine teebbs etmitir. phesiz bu tasnifler, dinlerin aync karakterlerine bal kalnarak yapld iin, ok eitli olmutur. Bu tasnifleri yle sralayabiliriz:

a) Akl veya vicdan dinleri: Bu dinler, kilisenin aracl olmadan ferdi i hayatn gelimesi zerinde, merkezilemitir. Bu dinin en bariz rnei PETzM (Pietisme) dir. Bu dinler, genellikle o t o r i t e dinlerine (Katolik klises;, devlet dinIeri gibi olduka tekilatlanm olan kutsal kurulular) muhaliftirler. b) lkel Dinler: Yani by kalnts dinler. Animizm gibi. Bu dinler de tekaml etmi olan dinlere (yani iman ile akl uzlatrmaya alan Budizm ve Hristiyanlk gibi dinlere) muhaliftider. c) Aksiyon Dinleri: Bu dinler kurtuluu hareketlerde aryan dinlerdir. Bu dinler de inayet dinlerine (mistik feragiha ve ibadete ncelik tawyan dinlere) muhaliftirler. d) Kitabl Dinler: Kital- Mukaddese ve Kur'an'a sahip dinlerdir. Bunlar da szl dinlere (Animizm gibi) muhaliftirler. olan

e) Tab Dinler: Bunlar da vahyedilmi dinlere, ok, eski ve tarihi dinlere (Budizm, Zerdtlk, Yahudilik, Hristiyanlk, slam) muhalif dinlerdir.

f) Saeerdotales Dinler: Brahmanizm gibi. Bunlar da peygamberlere ait dinlere muhaliftirler.


g) Kurumsal Dinler: Karizmatik dinlere muhalif dinlerdir.

1) Kozmik Dinler: Bu dinIere gre Allah, bilinen veya bilinmeyen btn kainatn sahibidir ve tm evreni etkileyen kurtulutur. Bu dinler de kozmik olmayan dinlere (Bu dinlere gre de Allah, balangta dnyaya varlk ve hareket vermi olmasna ramen dnyaya mdahale etmemektedir.) muhaliftir. i) Kabile Dinleri: Bu dinler de evrensel dinlere muhaliftirler.

j) Kurtulu Dinleri: Bu dinler de sr dinlerine (ilk miladi asrda mevcut olan Mithraizm gibi) muhaliftirler.
k) Klasik Hristiyanlk ve seile~ hristiyanlk.

no

JEAN

CHEV ,:\LIER-lI1EHMET

AYDIN"

Burada bir kere daha itiraf edelim ki "Mukayeseli Dinler ilmi" hala kendini bu baarsz giriimlerden kurtaramamtr. Bunun iin de snflandrma denemeleri hi bir zaman kesin deildir. Bu yaplan snf. landrma, sadece din olaynn kompleksliini ve ar eitliliini ortaya koymaktad~. zellikle dinler38 arasndaki bu ztlklar, mutlak bir ztlk olarak grmemek gerekecektir. nk birbirine muhalif olarak konmu olan dinler, gayri msavi ekilde belirginlemelerine ve farkl ekilde olumalarna ramen, okbenzerliklere de sahip olabilmektedirler. O halde problem, ne kadar mphem olursa olsun, btn dinlerde mterek bir esasn olup olmadn ve ilkel denen dinlerin ok zengin ekilde btnlemi olan pozitif dinlere nasl tekaml ettiini bilmeyi gerektirmektedir .

DNLERN

TEKAML:

Aslnda tabii din bir tarafa, tab bir dini retme yetkisi de yoktur. Fakat en azndan duygularx.la, inanlaryla, pratikleriyle tabii bir din duygusunun olduu kabul edilebilir. Bu konuda bir profil izmek iin, Dinler tarihinin zikzaklan arasna kadar kma!\. burada biraz fazlaca yer alacak. Ancak burada hemen belirtelim ki "tabii din duygusu" en eski alarda olduu gibi bu gn de vardr, her zaman da var olacaktr. imdi, ada spiritel tecrbelerin iinde bu tabii din duygusunun kklerini meydana karmaya alalm: Burada Amerikal koznonot Pasteur'un ay ilc yer arasndaki duasnn heyecan verici yanksn hatrlatabiliriz. Yine Rus kozmonotu . Gagarin'in "Gkte Allah'a rast gelmedim" eklindeki beyenat daha ok glmeye neden olmu ve hi kimse onun teleskopunun arasnda Allah' farketmi olduuna inanmamt. nk dinin ve filozoflarn Allah', hi bir meteorda deildir.

Eskiden yldzlarla donatlm gk zerinde yaplan yorumlar gibi imdi de evrenin hudutsuz yorumlar Lucrece dahil btn airlerde olduu gibi modern insann daima derin kaygs, en ileri bilgilerin snrW; tammamn, sevmenin, yaamann doymak bilmez susuzluu, bazlarnn inkarla, dier bazlarnn da Allah'a39 inanarak tatmin olduu tam bir din sorun meydana getirmitir.
38 Bir baka tasnif tc G. Van dcr Leew'n La Reli~ion, Paris, 1970 adl eserinde grlyor. 39 Tabii dini zlemler konusunda (Documentation Bk. VI. Paul'un 12 Ocak 1972'de yapt konuma Catholiquc, No: 1612 - 6 ubat-I972).

DN FENOMEN

III

Aslnda bu meseleleri, teorik olarak anlatmak onlarn daima akla gelmelerine mam olmaktan daha kolaydr. te bunlar, bugnn din duygusunun gelitii psiik bir ortam tekil ederler. Bunun iin sadece frtnalarn, boralarn, buzullarn, ormanlarn, yrtc hayvanlarn, depremlerin kutsal korkular, kutsal duygusuna neden olmamlar; yine renmenin, malik olmann, akn hududlarn kavrama ve bu hudutlar ama arzusu da kutsal duygusuna ncden olmutur. nk materyalizm, pozitivizm, ateizm, ilimcilikde varln srrn dokunulmaz olarak brakmlar(\r. nk sonsuz uzaylarn manzaras bizi Paskal' dan daha az korkutsa da bir tek su damlasnn varl hala bir sr olarak kalmaktadr. Belki, onu analize, lmeye, tartmaya ve hatta gaz, kat, grnmez enerji halinede evirmeye muvaffak olabiliriz. Fakat onun varlnn esrar, hala bitmemitir. Durum byle olunca, bizzat insann esrar hakknda ne denecek? halde bir snfn bir dier snf smrmek veya kaygy gidermek iin icad edilen din, "halkn afyonu" olmay baarmtr! Fakat bilakis bu belli bal istifhanlarn arl ile doan inan, ruhun oksijenidir. nk ruh akln hudutlar iinde bouluyor. 0, kendini o hudutlarda korsa giydirilmi olarak hissediyor. Aslnda bu haliyle, ruh, akln yollarn, onlar tekzip etmeksizin akln deil imann atmosferi iinde srdrmeyi ve takip etmeyi istiyor. te, az veya ok ihtiyatl veya verinIi, souk veya ateli olabilen bu iman, inkardan -- akara, histen duaya, zihinsel y kanaattan ahlakI davrana ulaabilir. Yine byle bir iman, az veya ok fikirleri ve kurallar zorlayc bir sistem meydana getirebilir. Bir vahyin dnda vicdandan ba~ka hi bir yetki, onun snrlarn belirleyemez. te bu din duygusu, pozitif dinlerin; domalarn, eriatlarn, ayinIerini yerletirecei tabii bir platform grevi yapacaktr.

POZTF

DNLER:

nsan tarafndan icad edilmi dinler tablosu, olduka samalklarla doludur. Bunun iin muhtelif kt'alar zerinde kefedilmi olan mitolojik hikayeler, bo eyler demek deildir. nk bu komik eylerin arkasnda hangi ciddiyet; maskaraln gerisinde, hangi dranlar yatmyor? Sokrat ncesi filozoflar, Yunan ilahlarn hangi istihza ile tepetaklak getirmediler? Homere ct Hesiode, nsanlarn yannda yz karas ve utan verici olan, hrszlklar, cinayetleri, zinay, ihanetieri, ilahlara isnat etmilerdir. Evet, eer srlarn, atlarn, arslanlarn da elleri olsayd, onlar da kendilerine benzer ilahlarn resinl'erini yapacaklard.

112

JEAN

CHEVALIER-MEHMET

AYDIN

Yani atlar atlarn, srlar srlarn, Frag ments II, 15).

arslanlar

aslanlarn

(Xenophane

Btn bu menfiliklere ramen, btn bu mitolojiler yine de tertemiz olan hayatn dini anlamna tamk' olmaktan geri kalmamlardr. te bunun iindir ki pozitif dinler, mesajlarnn iinde insan artlarn bilmecelerine cevaplar getirdiklerini iddia etmektedirler.. Bu dinler, derun din duygusuna, objektif olarak akladklar uygun bir cevap getirdiklerini beyan ederler. Fakat bu dinlerin farkll, karlkl msamahaszI ve bazan da kanl savalar, tezatlar, anlamazlklar veya ilgisizlii, takviye etmi olmalardr. Yine de inan, ahlak, klt, hiyerari, cemaat eklinde oluan her dinin karakteristik izgileri, en mkemmel ekilde bu dinlerde ortaya kmaktadr. Bu hiyerari ou defa, sadece grevle ilgilidir, yarglama ile deil ... Btn katolik kilisesi zerinde drckt egemen olan Papa'mn, yce otoritesiyle, bu hiyerarik organizasyon tipinin en mkemmelini Katolik kilisesi temsil etmektedir. te bunun iindir ki kmenik Konsillerin (Les consiIes oecumenique) bile, papa ile mutabk olmadka, kesin bir deerleri yoktur. Pozitif dinler, genellikle kendilerine bir Allal elisi, bir hakim, bir peygamber, melek veya bizzat Allah tarafndan ulatrlm olan bir vahye (Revelation) ba'i vurmulardr. Bu valyin en eski yazmalar, bilginler tarafndan M.. 1500 ile 900 yllar arasnda yazld tarihlense bile, bu valy, Hinduizmin Veda'lar gibi ok eski kaynakl da olabilir. Ayn ekilde eski ve yeni AHD'in btn kitaplar, kesin ve kati ekilde tarihlenebilider ...

TEKAMLN

SAFHAS:

Belirsiz karakteriyle tabii din duygusu ve tamamen kilisede olumu olan pozitif dinlerdeki hu iki arlk arasnda, insanlk tarihinde dinin douunu ortaya koyal!- yeterli iaretler var mdr? Dinlerin evrimi zerinde teoriler ayn ekilde ok farkldrlar ve hibiri olaylarn btnn aklamamaktadr. nk bu dini tekaml, bir tek millette olsun, tam olarak devam etmemitir. Mesela byle bir kabile, yahudilerde olduu gibi, politeizmin, monoteizmn ve bazan da muhalif inanlarn varlna daima ahit olmutur. stelik bu inanlar, ou zaman birbirine karmtr ve bir tek dini tavr iinde, animizmden,

DIN FENOME,'./

113

manizmden, totemizmden, henotizmden, monoteizmden karm olan elemanlar doru ekilde gstermek de olduka zor gzkmektedir. Dini hayat blnemez ve onu analiz eden bir takm kavramlarla snrlandrlamaz. nk dini hayat, kltrel bir tortulamadan ve kompleks bir psiik durumdan domutur. Bu konuda tarih ncesi, etnoloji, psikoloji, felsefe, kltr sosyoloJISI, ksaca tm insan ilimIeri haa bugn teorilerin birbirleriyle arpt kapal bir sahadan baka bir ey deillerdir. Onlardan biri, bir an stn geliyor, bir dieri derhalonun yerini alyor. te bunun iin burada onlara, sadece dini fenomenin her ekle giren kompleksliini anlamaya yardm ettikleri lde ba vuracaz. Dinin evrimini, zellikle bir dinin evrimini, her cemiyetin temel diyalektik seyri iinde gstermek mmkndr. Bylece o, zaman veya devreyi40 ihtiva eder: A a v u r m a (Exteriorisation), m a h h a s i a m a (Objeetivation), i i n e kap a n m a (interiorisation). Dini veya din d bir cemiyetin evrim dereceleri bu safhaya gre deerlendirilebilir: Birinci Safha yani aa vurma, bizzat cemiyetin evrendeki aksinden ibarettir. Bizi kuatan btn varlklara dn olarak verilmi olan btn insani faaliyetler aslnda animist bir tutum douruyor. Bylece aks olan varlk, bir tepki unsuru oluyor. kinci safhada, bu dnceler insann yaratlmasyla objektiflemi ve bizzat istikrar kazanmlardr. Sonra bunlar, insann ve kilinatn yaratcs olmulardr. Neticede domalar, kurumlar olumu, salamlam, sanki bunlar insandan bakasndan geliyormu gibi kanunlarn empoze etmitir. Nihayet insan, kendi dncesine yabanc olmutur. nc safhada, yani cemiyetin iine kapanmas safhasnda, onun mitlerinin, inanlarnn, kanunlarnn, messeselerinin yaratcs ~efedilmi; onlara darda yabanc, yce bir temel atfedecei yerde vicdannda ondan bir esas kurmutur. Onlar ya eletirmi veya onlar akl ile stlenmitir. Bylece o, maziden kurtulmu, hale bal kalm, i.stikbalden sorumlu olmutur. te o zaman cemiyet tamamen laiklemi ve insanilemitir. Faka! unutmamak azmdr ki bu zamanlar tamamen teoriktir. Yine kesindir
40 Sosyolojik analizler iin Bk. P. Berger. La Religion Dans la ConsieIlee Moderne, Paris, 1971.

114

JEAN CHEVALIER-MEHMET AYDIN

ki onlar, bir tek ve ayn cemiyetin tarihi iinde birbirinin zerine oturtulmutur. O halde bunlar, pratikte sadece, bir cemiyetin tarihinin muayyen bir annda hakim olan eyi deerlendirmeye yaryabilirler.

VAHY PROBLEM:
Bylece dinin kaynandaki ilk vahiy teorisi, net olarak yukardaki birinci safha ile ilgilidir. insanln ilk alarnda, hatta ilk insanda, sonra da nesilden nesile bozularak, gerileyerek ve nihayet bir ka peygamberin ateinde canlanarak nakledilmi bir ilk vahyin olduu teorisi, mcerret bir teori olarak devam etmektedir. Bu teori temelini yaratl efsanesinden almaktadr. Buna gre ilk insan Adem, birdenbire, gzel, zeki, mkemmel, lmsz olarak zuhur edecek ve neticede btn bu orijinal imtiyazlar gnah iinde kaybedecektir... Byle bir hipotez iinde ilk insann (Adem'in), gelip geici bir sezgi grnmnde deil (onu ezeli bir murakabe iinde tesbit etnitir), direkt bir vahyin iinde derin bir Allah bilgisine sahip olmas kanlmazd. yleki bir ses, ilk insana tanrsal sfatlar ve niyetleri, itlcnbiklerin mrltlarnda, meyve bahesinin hrtsnda net olarak tasvir etmitir. Fakat bu gzel rya, tarih ncesine ait derslere mukavemet edemez ... Anthropologie (insanln balangc ile ilgili bir ilim), arnzdan 500.000 sene teye kadar giderken ve ilk paleolitik devir (yontma ta devri) zamanmzdan 30.000 yl ncesini gsterirken, bu gne kadar bu tarihten nce (30.000 yl nce) hi bir dini iz bulunmamtr... Bir ksm llerin, yiyeceklerle, a boyas ile gmlmesi, muhtelif eylerin mezara konuu ldkten sonra hayatn devam ettii inancn gsterebilir. Yine bir takm kuruyup kvrlm, grnte balann olan iskeletler lm olaylarnn korkunluunu gstereceklerdir... Onlara iyi veya kt bir tesir atfedilnitir. Bu ller klt, muhtemel yardnlar iin yalvarma ayinlerine olduu kadar savunma ve tehditlere kar korunma tedbirlerine de benziyordu ... Ancak bu mezarlarn kefi, hi bir dini fikri, hi bir br dnya inancn, hi bir ilahi varl, iyi veya ktnn karl olan bir adaleti aklama imkan~ vermemektedir. yleyse ilk ~ahyin izleri bu devirde neye balanabilir?

LKEL

DN VE KARANLIK:

Tarih ncesi devir uzman Fransz Andre Leroi-Gourhan, yanl ve saysz genelletirmelerin nnde son derece temkinli olarak yle

niN

FENOMEN!

115

yazar: Homo Sapien'den nce, yani arnzdan 30 veya 40 bin yl nce incelemeye dayanan hemen hemen hi bir ey yoktur .. 0, daima sivri noktalar zerinde dnen nazik teorilerle alayederek yle der: "Eserlerin arasnda tarih ncesi insan, dini ahsiyetini kah zam bir byc veya ecdat kafalarn biriktiren dindar bir koleksiyoncu, kah ehvet dkn dans r veya uyank bir filozof olarak deitirmektedir. Bu eserlerin yazarlarna gre, onun davrann tarih ncesi biyorafileri arasnda incelenmedir ..." Bu byk alim, mezarlardan veya maaralardan karlm kafatasarn, eneleri, fosilleri, spheroidleri, kadehcikleri incelemi, netice olarak, yle demitir: Paleanthropren'lerin yrngesi arkasnda, eskiden geen bir ka eyin, daha sonra ok nem kazanacan kabul etmek iin bu kafi gelecektir. Artk bir dini davrarann taslan yapmak iin bunun ok kifayetsiz olduunu da kabul etmek gerekir. Bylece kavranlan olaanstl~k, tabiat st anlay lehine ok kuvvetli bir tahmin tesis etmitir. Fakat bizim iki bin yldanberi anladmz istikamette dei1.41 Bilakis ilk ta devrinden itibaren Homo sapien'in dorudan doruya atalarnn yannda yani 30.000 ylna doru bir takm ehadetler kendile. rini daha iyi izhar ediyorlar... Roger CaiIlois'un ifadesine gre bu, "Gzlemlerin dini heyecanla birletii bir devirdir." Bu devre ait elde edilmi olan ekil sembolizmi, baz mcerret dnceye geii gsteriyor, fakat hala bu devre ait, by, totemizm, amanizm ile iirilmi olarak verilen aklamalar en azndan bir gzpekliktir ... Andrc Leroi-Gourhan, yontma ta devrinde b y 'nn gerekten olduunu fakat onu ne resimlerin nc de organizasyonlarn gstermediini ileri sryor. iftletiriimi ve yaral bir takm hayvan resimlerinden seks'le aklanm bir hayat ve lm fikrinin mevcut olduu ileri srlebilir ... Aslnda bu resim sanat, stelik samimi srlara bal bir ok sembollerin gerisindeki eye, maddi dzeni am grnen bir ok kayglara, tamanen dini bir muhteva ile psiik faayete ihanet etmi grnyor. te bunun iindir ki yontma ta devri dini, karanlkta kalyor. . ' Etnoloji veya bugnn ilkel toplumlarn inceliyen etnolojinin bu blm acaba yksek ta devrinin dini olaylarna verilen yorunlar zenginletirebilecek mi? Gemii mevcutla anlamaya almak riksli bir metoddur. Yine de' onun neticelerini incelemeye alalm ... zellikle hayatn bilmecesini kabaca ortaya koyan lm etrafnda, ilkel dinin bir takm aydnlatc izgilerini bilebiliyor muyuz? Kauler,
4 i Andre Leroi-Gourhan, Les Religions de la Prehistoire, Paris, 1964.

116

JEAN CHEVALIER-MEHMET AYDIN

Filipinlerdeki Negrites'ler ve Andamenes'ler, Avusturalyadaki Tesmanienler ve K urnailer, tehouktehes 'ler gibi bir ka eski kabilenin yannda bir lnn kafasn veya alt enesini tama adedine iaret ederler ... orada beden rd zaman lnn geri kalan ksm mezardan karlr. Kemikler denizde temizlenil'. Kafatas ve alt ene krmz kitle boyanr ve rlm hir bala tutturulur. Daha sonra bylece elde edilen paralar, gs zerinde veya srtta tanr. Genellikle ebeveynler, ocuklarn; kadnlar ise kocalarnn kafatasn tarlar.42 Bu mahedelerden kan nedir? Burada l ile canl arasnda bir ban devam arzusu grlyor. l kafatasarnn muhafazas, genel olarak dorulanmtr. Ancak bundan hir dini klt anlam karabilir miyiz? Bu adetlerin, devam eden bir mtereklikten, srdrlen bir balantdan, duygusal bir kltten gerek bir varln vekilliinden baka anlam var mdr? Grlyor ki bunlardan dini bir anlam karmak olduka. zor. Ancak baz hallerde "kafatas kilt" kutsal bir grnm kazanyor. Kutub blgelerine yakn blgelerde Terre du Hoi-Guillaume'un eskimolarnda veya Kanada'nn merkezinde Ren geyii kurban, avda baar datan gn sahibi yce bir varla ynelmektedir. On~n ilikli kemiini yemek yasaktr. Aznn tadn bilen hi kimse taze Ren'in beyninden kendine iyi bir ziyafet ekemez. O halde gelecekte iyi bir av elde edilmek isteniyorsa, geyiklerin kafalarna ve iliklerine dokunulmadan suyun iine daldrlmaldr. Zira, hayvanlar anasnn istei byledir43 Mesela Karagasse'larda kurban olarak takdim edilen aylardr. Samoyedes Jurak'larda, bir dan tepesinde boulmu olan beyaz bir geyik, kabilenin yce tanrs N u m'a takdim edilmektedir. aman, hayvann boyuna kementi geirdiinde onu sol ayandan yakalar ve yksek sesle yle der: "Num, biz geyiimizi sana veriyoruz. Onu aL." Nihayet et i olarakyenir. Daha sonra ba ve kemikler, yksek bir tahtann zerine konmaktadr. tirakiler douya doru eilirler ve bir ok hareket yaparlar ... Bylece Num"un gkten indiine ve kurbanlar kabul ettiine inanrlar ... Bu misalleri burada oaltmakta yarar yoktur. Burada, zerinde durulan, grnmez olanla ilikide olan bir inan vardr. Bu itibarla bu inanc dini olarak vasflandrabili~iz. Baz etnologlarn inand gibi bu klt bir hayvan' klt olmasa bile; onlarn grnen tabiatlarn aan bir takm vasflar, hayvanlara isat etmektedir. Bylece, akln ve
42 P. Sehebesta, Le sens Religieux des primitiCs, Paris, 1963. 43 Les Sens Religieux des PrimitiCs, Paris, 1963.

nN FENO:\fEN

ll?

hissin tesine almak iin, grnen'n snrn ge icra edilmitir. yleyse tede olan bu varlk nedir? Bu bir tanr myd? Gizli bir kuvvet miydi? Yoksa sularn, ormanarn, maaralarn sahibi miydi? Av nimetinin bir ksmn ona takdim etmek, onun yceliini itiraf, ondan bir miktar yemek, ayn hayatta birlemek ve bu Rab'le yaknlk, onu lutuflarn cezbetmek ve gelecek av garantilemek anlamn ifade eder. Daima pheli bir ganimet arzusu, tesadflerin risklerini azaltmaya, her eyin kararszlk ve lmc mahkum olduu bir dnyann dnda, cevherlerin bir dzenleyicisini aramaya tevik eder. te bunun iin ilkel insan, tesadf bilmez ve her olay esrarl bir gcn iradesine tevdi eder.

BY BR DN SAPKINLIGIDIR: phesiz ok sapk bir ekilde, in.sanla olan bu yn deitirme ve kend yararna bu yksek glerden yararlanma kendini, bu temel kltr dnda baka craatlarda gstermtir. Bunun da en eanl misalini dini bir sapklk olan s i h ir'de gryoruz. Kayalara yaplm resimler, srayan, yaral, ok sabet etmi av hayvanlarm tasvir eden kilden yaplm heykelcikler, aslnda bir takm bylerdir. Onlarla sanatkar, onun tasvir ettii eyi bir g altna koymay dnmtr. Gnmzde bile bir ok yerlerde bir ahsa ait resme, isme, eyaya vs. ye sahip olunulmaktadr. te bu,' o ahs byleme gcne sahip olma anlamn ifade eder. Bylece, avcnn iradesi, zellikleri, izilmi olan hayvana empoz(, ve resmedilen sahne, bizzat realite olarak tahakkuk edecektir. Bir hayvan hayalen lm olarak dnme, av daki baarya bir giritir. Buzul andan gnmzedek, Afrika'da, Asya'da, Avusturalyada bu sibirsel resimler durmadan devam etnitir. Bu resimler, sadece avn yakalanmasn hedef almazlar, iftletirilni hayvanlar ve hamile diileri de temsil ederler. O zaman bunlar, verimsizlemi avn yuvalarn, yeniden yapma gibi bir iradeyi ifade ederler. Aslmda bunlar av, bereketlendirmeye ynelik lnerasimlerdir. Yine bu resimler, btn varlklar elinde tutan grnmez bir kudrete olan inanc da ifade ederler. Ve o kudrete itirake sadece by msaade eder. Bu tpk insann uzaktan idare ettii yaygn bir enerjiye benzer. Maskelere brnme, klt danslar, muhtelif mzik aletleri eliindeki ahenkli ritmler, her eit hayalet oyunlar, sava, av veya ak zaferleri elde etmek ve dman tehditlerini nlemek amacyla bu yaygn enerjiye daha ok itirake

llS

JEA:\' CHEYALIER-MEHMET

AYOLL'i

ynelmilerdir. Bylecc resmin byl cazibesi, btn i ve d tesirlerin, benliin ve kftinatn kavak noktas olan hayali arabulucunun gcnde kklemeyecek mi? . Burada hakikat belirtmek gerekirse TrUlscendante enerjiye imann tesinde, etnologlarn vardlf; sonular, hipotez, folklor, mit seviyesini asla amamaktadr. Ancak bunlarn mantki sonular belki tahlil edilebilir. (Din tarihileriniL de yapt budur.) Fakat hi bir ey onlarn, ilkel vicdanda btn akl. ile ayn dzeyde olduunu ispat edemez. Ak putlar veya verimlilik ilaheleri olan Willendorf'un ve Lespugue'un Venus'leri, pek alil srlarn korudular. Ar uykunun derinliinde, karlarn ve talarn arasnda ilk rya ortaya kt. Sadece ellerin, geeelerden k~lan, kafesler gibi muhafaza ediyor. "44

DNN GELEeEC: stikbal hakknda kehandte bulunmak her ne kadar tehlikeli ve gln. ise de; bugnn griinen grafiklerinden hareketle, bir takm tahminlerde bulunmaya almak, gayri makul bir ey deildir. Bu nedenle hemen belij:telim ki dinlerin yaknda nihayete erecei ilfnn ve sa'nn lm ilan:: Avrupada duymayan kalmad. Kilisenin ld, dini messeselerin lecei hep sylendi. Ancak ne var ki bu szleri haykrmak, sadece le kurtlarnn almalarn hzlandrmaya hizmet edecektir. . Bu kaza! lmlerin devam tamanen mantki grnyor. nk Allah mevcut deilse, Allah dncede ve aksiyonda varln kaybetmi de sadece kollektif uurwlluktan km bir "Ben" haline gelmise; Allah'a iman isteyen, ahlak ve klt Allah'a gre dzenliyen dinlerin de varlk nedenleri kalmam demektir. Byle bir durumda Allah, Deus ex Machina deildir artk. Yani insan skntsndan kurtarmaya ynelen bir ahsiyet deildir ... Yine rahip Bonhoeffer "Allahsz, hayattan kurtulmaya ulaan insanlar gibi yaamalyz" diyordu. te bu olgunluun doal sonucuydu... . Bazlarnn ise gzlerinde dinlerin sonu, ilmi iddiadan ve objektif bjlginin yeterliliinden kayn.1Jany(mlu. nkii dini inanlar, tahlilden ve kontroldan uzaktrlar. Analizden kaan dini inanlarn muhtevas, ancak ruh, muhayyile, insan hissiyatlar tarihine bal olarak ortaya kmaktadr. Bize den ey i"e, ahlaki bu objektif bilgiye dayandrmak,
11 R. Ganw.

Pocmes. Lespugue. Paris, 1942.

n.N FEl'iOi\fENt

LLL)

metafizik ve dini iddialarmz bu bilgi boyutlarnda nsan aklna layk olan da sadece budur.

snrlandrmaktr.

DN PROBLEMN

NEM:

Gelecek otuz yl iinde dinler hala devam edebilecek mi? Bu soru bizzat din zerinde dnmeye davet etmiyorsa, byle bir soru doal olabilir. nsan nfusunun artan younluu, haberlemelerde AudioVisuel vastalarn yaygnlamas, ehirleme ve sanayilemenin neden olduu sinirsel gerginlik, phesiz ki insanlarn fiziki faaliyetlerindeki gerginlii artracaktr. ada medeniyet sonucu maruz kalnan tehlikelerin kapsam karsnda (su, hav-, yer ate gibi temel unsurlarn maruz kald kirlenmeyi dnelim) insan, bilhassa hayatn anlam konusunda en derin ve en mahhas problemleri ortaya koymaya sevkedilmitir. Bunun iin Andre Malraux'a "Gelecek yzyln metafizik ve mistik olacan" sylemitir. Yine bu konuda ayn mellifin u satrlar zikre deer: "nsanln maruz kald en korkun tehditler karsnda gelecek asrlar, tanrlarla yeniden btnleecektir."45 Antik dinlerden46 biri olarak kabul ettiimiz Hristiyanln mevcut eklinden olduka farkl bir din ekli de olsa, yzyln sonunun en nemli problemi, din problemi olacaktr. Bylece o zaman da bir takm dinler var olacaktr. Ama bir takm sorulara bir takm mitlere veya ayn imana itirak eden insanlar, daima vicdanlarnn hrriyetini savunmak iin bir araya gelme temaylne sahip olacaklardr. Hi bir dinin insanlardan uzak yayamad dorudur, fakat bu gelecein dindar cemiyetleri, sert eletiri ve hrriy~t mnavebelerinden sonra bizzat mminlerin samimi yaay ve birlikleri iinde denge noktasn bulacaklardr, bylece kutsal ruhun cazibesi, Allah'n kullarnn hrriyet i, ak kanunu (bu glere ortodokslar katoliklerden daha ok baldrlar), domatik ahlaki kilise yasalarnn yerine geme temayln gsterecektir. Bylece dinler, tutarllklarn, hiyerarik bir sistemden daha ok; amel ve ibadet sahasnda kendiliinden aydnlk saacak samimi, youn bir uygulamadan alacaklardr. te o zaman ok deiik bir takm dini kabul strktrleri meydana gelerek, byk bir toleransla ayinlerde, ktlel'de, ahlak ve benzeri inanlarda bir pluralizm doacaktr. te "Babamn evinde ok meskenler vardr."47 sz, bunun iin sylenmitir.
45 L'Homme et le Fantome, in L'express, 21 mai, 1955. 46 Lignes de forees in "Preuves" Mars, 1955. 47 Yuhanna, XIV, 2.

120

J EAi\ CHEVALIER-i\IEHMET

AVD!!\'

DN

HAYATIN

DEVAM:

Tarihin devam eden hz, lyk nfus kesafeti sonucu, vicdan hayatnn younlamas, entellektel ve dini mayalama iindeki duraklama biraz zor tahmin edilebilir. (Pektabii ki bu, vicdan'! uyann daha kiisel nedenleri olmad anlamma gelmez) Mminin huzuru domatik ve kurumsal istikrara bal kalnd lde bulandmr. O bylece, kanunlarn, kavramlarn, kurallann alkmlklarn gcnden daha az dayanksz bir takm glere dayanmak zorunda kalr. Bylece de o, orijinlere tekrar dner. Oradan yeni hir dinamizm gc alr. Kierkegaard hakknda yazlm olan mkemmel bir makalesinde Charles BIaneher, imana olan bu trajik dnn gerginliini yle tasvir eder: "Modern kltrn bask!"! altnda mminler, ruh layatn anestezi eden domatik uykudan aniden uyanmlardr. Bir oklar ocuksu bir zihniyetin son istei olan cokulu bir hareke te snmlardr. (Pis koposlara veya kiliseye kar verilen gerilla sava) Dier bazlar da ne pahasna olursa olsun, katolisizmin entellektel sisteminin dayand zihinsel zeminin atrdlarn duymamaya alarak, domatik uykuyu devam ettirmek istiyorlar. phesiz Kierkegaard sonu olarak bize unu syliyecekti: sa'nn yaad diyalektik ekime iinde, drstlkle, namuslulukla hr.istiyan paradoxe'nun muhtevasnda hile yapmadan sorunlarnzIn sonuna kadar gitmeye cret ederek sa ile olan ilikimizi aratrmak gerekir. te bu sertlik, i sukunun kayna olacaktr., Artk, asla mnin, gemi asrlarn muzafferane alametine sahip olamyacaktr. O ilkel domatizmin aptalca iddiasn ve basklar karsnda, hakikata sahip olma gururunu kesin olarak kaybetmitir. Bunun iin bizi her gn lrpalayan mphemliin, tanrsal babaln, varlk ve yokluu hayalin ve izahn sesleri ile mmin, bugn gemiten daha ok kafas megul va:~iyettedir. Bugn bizim tabiat grmz, eskisinden daha mphemdir. Yani Jac'ques Monod ve Teilhal'd de Chardi~'in gr asndan, tesadf ve zaruretin klinik macerafa ve gitgide incelikle organize edilen varlklarn knn manasn ve manaszln okumak, ayn ekilde bize makUl grnyor. nk bize, bu uyumsuz seslerIc iman yaamak dyor. Kierkegard ve DO.3toievski bize, imana olan bu trajik dnn byk simalar olarak grlyor. Yine onlar bize, temayl her eyi anlamak ve hazmetmek ol an akln merkezine doru ynelen bu gerilim olmakszn, iman yaamann mmkn olmadn retmilerdir.48
48 Esprit, (Dec. 1971.)

D:'i FE~OME~

121

DNN EVRENSEL

VE KlSEL

GELEeEG

inde yaadmz asrn sonunda, yayan dinlerin vechesini imdiden izmeye almak biraz kehanette bulunmak olacaktr. Ancak o zaman btn dinlcrin liiiklemi . tekniklemi bir dnyada var ola;e caklarn dnerek, onlarn bir, ok benzer karakterli sosyal durum iinde varlklarn devam ettirecekleri dnlebilir. Dnyadaki sosyal ve ekonomik gelimenin ans ne olursa olsun, retimin ve mbadelenin benzer hedeflerinin geni apta benzer hale getirdii ideolojik, organizatr, teknolojik bir modele gre dinin vechesi gerekleecektir. Sonsuz ekilde art gsteren retimettekim cemiyetine kar anti-sosyal reaksiyonlar, henz byk ramaklar etkilemiyor. nk tm zgrlkler, tm rejimler ve onlarm bir aile havasn belirten yzlerinin izgileri altnda, ehir ve endstri karmakl ayn kanunlara tabidirler. Sesten hzl vastalar, lkeler arasndaki farklarn azaltlmasna yardmc olacaklardr. phesiz din, muhtelif ekiller altnda, bu deiikliklere ilgisiz ve yabanc kalmayacaktr. Din, tamamen muhafazakar kalmak isterse, o, byle bir cemiyetten uzaklaacak ve lme mahkum olacaktr. Eer din, aktel evrimle birlikte olmak isterse, o zaman da din erime tehl;kesiyle kar karya gelecektir. Acaba din, bn riskli durumdan kendini kurtarabilecek mi? Aslnda dinlerin istikameti evrensellemektir. Grld vechile, ta balangtan beri katolik (evrensel) karakteri grlen Hrstyanln dnda slam'n, Budizm'in btn ktalara yayldn gryoruz. Bu durum, dinlerin bir blgeye, bir millete, hatta bir kltre bal kalmayacan gstermektedir. Bunun iin din ylesine bir grnm alacak ki, kendini muhtelif dillerde, farkl hassasiyetlerde, deiik sembollerde ve helki de farkl mantklarda ifade edebilecek ve nakledebilecektir. Aslnda evrensellerne ilc farkllk bir tez at tekil edebilir. Fakat, varln muhtelif safhalarn hesap etmek gerekir. Eer dinler, tarihi kaynaklarna borlu olduklar zel kltr izgilerinden ayrlmlarsa, bu; szmaya altklar veya zel kltr evrelerine mesajlarnn esasn sokmaya daha msait olduu iin byle olmutur. Bylece dinler evrenselleerek, baz sosyal dzenlemelerden ayrlarak ve cemiyetin bir takm farkl tiplerini canlandrarak geliiyorlar. Gerekten de, sosyo-kltrel evreler, modern medeniyetin neticcsinde aikleec'ekler, gelimelerine engel olan ve vaktiyle kklerini uzattklar mesajlardan daha az zel olan yeni ve farkl bir takm mesajlar, kabule laha yatkn hale geleceklerdir.

122

JEA~

CHEV ALIER-MEHMET

AYDIN

Dier yandan bu evensel dinler, messescIetii lde daha da hrriyeti hac geleceklerdir. Bylece blgesel karakterli cemiyetlere doru zaten balam olan temayle onlar da katlacaklardr. Geniletilmi Avrupa ccmaatleri gibi byk politik-ekonomik topluluklar. blgesel bamszln ger:ine en dikkatli olanlardr. phesiz ulusal, ok ulusal veya enternasyonal bir kadro iinde yer alabilen ve devletlerin hududarm birbirine yaklatrabilen blgeler, nisbi de olsa kltrel, ekonomik, politik bamszlktan yararlanacaklardr. Bunu ise sadece mabed organizasyonlar salay.acaktr. nk mesajn evrensellii, merkezi iktidar birliini g~rcktirmez. zellilde katolik kilisesi bu tckamlc yapyla temayz etmitir. nk o II. Vatikan Konsilinden (1963-1965) beri, piskoposlar sistemini yava yava yerletirmekle evrensel, milli, hatta blgesel veya ktalararas piskopos kurullar ile, dnya piskoposlar .kurulu ile, buna doru hazrlanmaktadr. Bylece mahalli bamszlklar da 'Jltluu kadar evresd sorululuklara itirak yolunda da bir takm nirengi noktalar grlmektedir. Demokrasinin alan zerinde daha da uzaklara gidilebilir. "Vatikann politikas" adl eserimizde yle yazmtk: Sadece piskoposlar kuruluna ait bir iktidar temayl deil, ayn zamanda demokratik bir btnleme temaylnn geldii yer, piskoposlar kurulundan gelmemi, byk kilise bnyesinin ifratIarndan ileri gelmitir ... Belki de nebiler arasnda saylabilen bir ksm ilahiyatlar, piskoposlar kurulunda bir aama grmlerdir. Onlar uzak bir gelecekte, i oulculuun yerine yava yava kaim olan milletten ba,ka temellere dayanan, ok merkezi. yetilii seziyorlar. Konstantin'in kilise tekilat, egemenlikten XVI asr sonra bile o gndr bu gndr yayor. Bamsz kilise tekilatlar kendi aralarnda papalk otoritesinden baka bir gle yani "Vertus theologales" olan iman, mit ve akla birbirine balanmlardu. Dou Avrupa ve .kk Asya ortodoks kilisesinin durumu biiyle deil midir? Onun bu tutkunluu yegane tanrsal aka bal olan bir cemaatn, byk dini maceras olacaktr, Bu gelecee bak belki bazlar bir topi, dier bazlar da bir mjde olarak grebilir.49 . Ksaca" stikbalin dinleri" her tarafa salm " Yer yznn tuzlar" gibi olacak, dnyann btn noktalarnda mevcut olan dini ve laik toplumlar ayaa kaldracaktr. Bir iman, mit, evrensel bir ak, bu toplumlar birbirine balayacak; onlar Aziz Pavlos misali bir takm
49 J. ehevalier, La Politque du VlItican, Paris, 1969

DN

FENOMEN

123

pastr-havariler ziyaret edecektir. Artk bunlar hukuki kurumsal, kl. trel toplumlar deil, sadece dini ball olan dini cemiyetlerdir. Sphesiz bu, hristiyan midjnin bir sonucu deil, hristiyanlk aleminin ruyasnn bir sonucudur. Mehur eizvit ilahiyats Karl Rahner'in yazd gibi bu, bir Diaspora kilisesi olacak, laik ve ntr bir dnyann sinesinde zel bir gle kendini gsterecektir. phesiz kilisenin bu sosyal durumu ve yine onun ilahiyat byk lde bana imdiden gereklemi grnyor, yakn bir gelecekte de tamamen hakikat olaeakm gibi grnyorso. Bu bak as gerekleirse kiliseden daha az bir yapya sahip olan dinlerin snp gitmeleri mukadder grnyor. MEZHEPLER VE DNLER:

Dine katlma ihtiyac, bir takm klar aryor, daima da bir k buluyor. Bylece byk dinlerin yannda ok sayda mezhepler grn. yor. Bu mezhepler, dialoga az elveriliolan muptedilerin kuvvetli imann ihmal etmeyen uzlatre dnce ile, mistisizne olan temayUe, fikirlerin deil, ahslarn sr~kli yenilenmesine neden olan mntesirlerin istikrarszl ile temayz etmilerdir . .Amerikada sadece beyazlar iin 343 mezhep tesbit edilmitir. Mesela batda 23 milyon mntesibi bulunan P e n t e k o t i s t i c r gib; baz spiritel hareketler, kendilerini yeni dinler olarak grmektedirler. Her tarafa yaylm ve bir ok mterek izgiye ramen yeterinee fark. llam olan teozofik cemiyetler; kurulmu dinlerden ziyade bir hikmete, bir sosyolojiye benzemektedirler. Aslnda yeni dinler, Latin Amerika zeneilerindeki V a u d o u s kltleri gibi veya KBANGUSME ve kta. vala ve siyah Afrikada Harrisme'den kanlarn hepsi gibi ou defa mahalli ayinlerle yabanc ruhiyatnn karmndan kmlardr. Bunun iin Asya sa'y, Hz. Muhammed'i, hatta Victor Hugo'yu, Brahma'y, Buda'y ayn anda kabul eden yeni Hinduizmin muhtelif ekilleri olan Vietnamdaki Cao.Dai, indeki J.Kwan.Tao'yu milli hayat ve aileler zerinde artan bir tesirle milyonlarca mntesibini gl hir hiyerar;ide tekiletlandran Japonyann TEUR-KYO' sunu biliyoruz. limcilik, teknikilik, aklclk, sosyalizm, kapitalizm gibi garip bir ekilde yeni dinlere dnen ilmin, tekniin, hr akln, sosyal adaletli bir cemiyetin hr teebbsn lehinde sahte kutsal deerlere kar meru bir mcadele ilc karakterize olan baz dnce ekillerinde bile
50 K. Halner, Bil"n de la tleologie au XXe sieele. Paris,I 971.

124.

JEA:" CfIEVALlER-MEHMET

AYDIl\"

durum ayndr. nk bu yeni dinler de, gelencksel dinler tarafndan kabul edilmeyen ve k tesirlcri aratmayan bir takm kurumlar, ayinler, domalar, toleransszlk, bir takm icra vastalar meydana getirmilerdir. Yine genliin isyanlar, mevcut medeniyeti redIeri, yeni . hayat modeli aramalar, artistik ifadeleri, uyuturucu maddelere ve seks e kendilerini atmalar da dini ihtiyacn t'~zahr (belki kt fakat gerek) olarak yorumlanmaldr. Bugn teknolojik-ilmi toplumlarda hi bir dinin en kk bir ekilde hayatta kalma ansmn kalmadn Jean Onimus yazmaktadr. Domatik zihniyet ilgisiz Ye objektif evre, insandaki iman, midi ve ak devam ettiren eyleri tahrip et~ektedir. ~te bunun iin byle bir pastr-havariler ziyaretedecektir. Artk bunlar hukuki, kurumsal, kltrel toplumlar deil, sadece dini ball olan dini cemiyetlerdir. phesiz bu, hristiyan midinin bir sonucu deil, hristiyanlk aleminin toplumda dinler sadece alkanlkla devam eder ve helli bir formle ve eskimi pratiklere dayall1r. Eer insanlkta hala dinlerin bir gelecei varsa dinler bunu ortaya kan yeni nlemlere, kltr zenginliine, deerlerin anlamn restore eden idealist hza, vecdc ve gerek akn zlemine borludur. Teknolojik dnya, mit sabibi deildir ve onun artk ihtiyacn da duymuyor, c. sadece iliyor ... Fakat ukalalklarnn zirvesinden ona itiraz edenle:r ve ona meydan okuyanlar cesaretlerini daha asil, daha iyi ve daha mkemmel bir hayat midine borludurlar. nk byle bir hedef, zaruri olarak akna. ulayor ve varln bir bakalamn ihtiva ediyor. "Gne~in olunun ilkel halini, insana yeniden vermek" Rimbaud'un daima diledii eydir. Bir kenarda yayan topluluun iine iyice ye:letirilmi olan robot ykmllklerinden feraat ederek kendirii gelimelerin otomatik olarak ykseltmesini bekliyor. Fakat sonradan verilmi bir kuvvet, olaylar kkl ekilde etkiliyor ve robotu kabul etmiyor. Niyayct robot, olmas gereken eylerin olmadn grnc,~ haykryor ve bir cevap bulmak iin ufka bakyor.s

GELECEK

ASR

VE

DN:

phesiz insann kah vahi, kah akll hir hayvan olduu kadar dindar bir hayvan olduu kabul ediliyor. nk kollektif vicdann tarihi rnleri olarak kabul edilen vahyedilmi dinleri yok etmeye teebbs edildii zaman, hemen mutlak ihtiyac tatmin eden bir takm
SI J. Onimus L'Asphyxie el le eri, Paris. 1971.

DtN FENOMENt

125

dinler derhal kurulmutur. Aslnda son derece kompleks olan din duygusunu, bu ihtiyaca karlk olarak kullanmamak lazm. nk tedenberi, bu konuda kayg verici bir problem kyor. Eer evrensel dinlerin zahiren bir gerileme ye tabi olduu ve kk gruplara itirakin artt, kitlelere dahil olmann azald doruysa, evrensel dinlerin muhtemel yenilenmesini beklerken, hangi dinlerin domaya hazrlandklarn kendi kendimizi sorabiliriz. Din ve manevi bir hayat arzusu, insani varl tehdit eden teknik bir medeniyetin kararszlklarnda olduu kadar, dini messeselerin karklnda ortaya kyor. nk dinin vadettii ve ayn zamanda uzlatrd bu mutluluun sinesinden, Uvi artlar iin ve gerekten insann, bizzat kendi dncelerinden ve yeteneklerinden uzak; gnlk ve ufki eyleri aan bir takm perspektifIere ak, manevi bir hayat iin srekli istekler fkryor. yleyse insann, aratrma yollarn aydnlatmak lazm. nsan ne kadar bilirse bilsin, ne kadar mukayese ederse etsin, ne kadar kefederse etsin, muhtemelen o, uzun bir helezon! ykseliten sonra ta batan beri kendini eken merkezi yeniden bulacaktr. te grne gre bu krizden bir yeniliin kmas mukadderdir. Bunun iindir ki XXI. yzyln yksek dzeyde dini bir asr olaca sylenmitir. Medeniyetlerin byk tarihisi Toynbee son eserlerinden birinde mabedlerin bir gn bozulmu medeniyetlerin yerine geebileceini sylyor. O andan itibaren bugnn krizleri artk, bir tekaml krizinden baka bir ey grnmeyecektir.

You might also like