Professional Documents
Culture Documents
Selam,
Tartışmaya açmak istediğim konu; İşçi Partisi ve son dönemde de TKP'nin istemem yan
cebime koy çekingenliği ile kemalist bir sav olarak ortaya ısıtıp ısıtıp getirdikleri ancak
bir türlü konuyla ilgili soruları yanıtmadıkları ve adeta herhangi bir soru karşısında
duvara dönüştükleri "milli sermaye" ekonomik model önermesi.
Ben bu konuyla ilgili bilgi edinebilmek adına şu ana kadar neredeyse her yolu denedim.
Tanıdığım tarih, felsefe ve ekonomi bilgisine güvendiğim insanlara sordum, çeşitli
forumlarda konu başlıkları açıp yanıt bekledim, hatta çok sahiplendikleri için İP'nin
yetkili organlarına yazdım, bir yanıt yok! Bana hala cevap diye "yok Deniz Gezmiş'in
mektubu, yok Küba'daki Atatürk heykeli" buna benzer şeyler yolluyorlar.
2- Önerilen kapitalizmin ruhuna aykırı kapitalist modelin olmaz oğlu olmaz ya, sizin
hatırınız için veya Mustafa Kemal'in yüzü suyu hürmetine bir an için gerçekleştiğini
varsayalım. Peki o zamanda sorum sizlere şu; yabancı değilde yerli sermaye
tarafından sömürülünce daha mı az acıtıyor? Merak ettiğim, sizler şöyle mi
diyorsunuz; "Beni Bill Gates değil, illa ki Koç yada Sabancı ( ki onlarda %100
Türk değil ) sömürsün." Ve işin daha da acısı bunun sözde sosyalist partilerce
önerilmesi, ayıptır sorması bunun neresi sosyalizm?
Tek cümleyle tüm yazımı özetlemem gerekirse; bence, "milli sermaye" denilen
Türkiye'de Mustafa Kemal esin kaynaklı bu ekonomik model, kapitalizmin
ruhuna aykırı bir kapitalist sistem önermesidir.
Mesele bugün ve gelecektir, zaten geçmişte bu çürük ekonomik model Mustafa Kemal
ve tecrübesiz kurmaylarınca denendi ve başarısız olduğunu gördük, bedelini hepimiz
ödedik. O zaman için kapitalizmin tercih edilmesinin sebebini, dönemin şartlarının öyle
gerektirmesiyle yada yeni Türkiye Cumhuriyeti'nin tarım toplumu olmasıyla
ilişkilendirmenin benim şu anki sorum ile hiçbir ilgisi yok. Sorun; önerdiğiniz ekonomik
yapının teorisiyle, ne olduğu ve özü ile ilgili. Kaldı ki ogün dahi, eşyanın tabiatı gereği
becerilemeyen, bugün kimin elinin kimin cebinde olduğunun belli olmadığı kapital
ilişkiler dünyasında nasıl becerilecek? Şu anki sorunumuz bugün gelecek için hangi yolu
seçeceğimizle ilgilidir; hala bu "milli sermaye" denilen kendi içinde bile tutarsız olan
teze mi bağlanacağız? Yoksa farklı arayışlara girmenin artık zamanı geldiğine mi
inanıyoruz? Tüm bu yazdıklarım ışığında bana kalırsa; küreselleşme ve sömürüyle
kemalizme sarılarak mücadele etmeye kalkarsak kaybetmemiz kaçınılmazdır.
Kemalizme sarılmak, bu mücadelede emek lehine kazanılmış safları dahi
kaybetmek anlamına gelir, "milli sermaye" de dahil olmak üzere tüm milliyetçi
muhafazakar ve özü kapitalist açılımları ile beraber kemalizm, sol içinden
artık tamamen temizlenmelidir. Sol bunlardan medet umarak olsa olsa zaman
kaybeder. Yerine enternasyonalizm ve tüm dünya emekçilerinin birlikte
üreteceği çözümler aranmalıdır.
İlgisiz Not: İşçi partililerden ve tüm kemalistlerden özellikle yukarıdaki iki soruma
merakla yanıt bekliyorum.
Kaynak: Kendim