You are on page 1of 158

Jean Paul Sartre DUVAR YKLER IINDEKILER Duvar Erostrate zel Yaam Bir Yneticinin ocukluu Oda DUVAR

Bizi byk beyaz bir odaya soktular, gzlerim krpmaya balad, k gzlerimi rahatsz ediyordu. Sonra bir masa ve masann arkasnda drt herif grdm, sivildiler, ktlara bakyorlard. teki tutuklular dibe ymlard; onlarn yanna kadar gidebilmemiz iin btn oday batan baa gememiz gerekiyordu. Aralarnda pek ounu tanyordum; tekiler yabanc olmalydlar. nmde duran ikisi yuvarlak kafal, sarndlar. Birbirlerine benziyorlard. Franszdlar sanyorum. Kk olan durmadan pantolonunu yukar ekiyordu: sinir ite. Bu saate yakn srd. Sersemlemitim; kafam bombotu. Ama oda iyiden iyiye scakt; bu da houma gitmiyor deildi; yirmi drt saatten beri buz kesmitik. Muhafzlar tutuklular birbiri ardsra masann nne gtryorlard. O zaman drt herif, tutuklulara, adlarn ve ilerini soruyorlard. ou zaman pek derine inmiyorlar ya da Muhimmat depolar sabotajna katldn m? Ayn dokuzunda sabahleyin neredeydin, ne yapyordun? gibilerden uradan buradan sorular soruyorlard. Yantlar dinlemiyorlard, dinler gibi bile grnmyorlard. Bir an susuyorlar, dosdoru nlerine bakyorlar, sonra da yazmaya koyuluyorlard. Tom'a Uluslararas Tugay'da altnn doru olup olmadn sordular. Ceketinin iinde ele geirilen ktlar yznden Tom aksini syleyemiyordu. Juan'a hibir ey sormadlar, ama odan syledikten sonra uzun uzun bireyler yazdlar. -Anarist olan erkek kardeim Jose'dir, dedi Juan. Artk burada olmadn pekl biliyorsunuz. Ben hibir partiden deilim, ben hi siyasetle uramadm. Yant vermediler. Juan yine: -Ben bir ey yapmadm. Bakalar uruna grltye gitmek istemiyorum, dedi. Dudaklar titriyordu. Bir gardiyan onu susturdu ve gtrd. Sra bana gelmiti: -Sizin admz Pablo Ibbieta m?

-Evet, dedim. Herif ktlara bakt. -Ramon Gris nerede? diye sordu. -Bilmiyorum. -Ayn altsndan ondokuzuna kadar onu evinizde saklamsnz. -Hayr. Bir an bireyler yazdlar, sonra gardiyanlar beni kardlar. Koridorda Tom ile Juan iki gardiyann arasnda bekliyorlard. Yrmeye koyulduk. Tom gardiyanlardan birine sordu: -imdi ne olacak? -Ne olmu ki? dedi gardiyan: -Bu bir soruturma myd, yoksa bir yarglama m? -Yarglamayd, dedi gardiyan. -Peki, imdi bizi ne yapacaklar? Gardiyan, kuru kuru: -Karar size hcrelerinizde bildirilecek, dedi. Gerekte bize hcre olarak verilen yer hstanenin mahzenlerinden biriydi. Buras, hava akm yznden korkun souktu. Btn gece buz kestik; gndz de bundan daha iyi deildi durum. Bundan nceki be gn ortaagdan kalma bir eit zindan olan bapiskoposluk mahzeninde geirmitim. ok tutuklu olmasna karlk yer az olduundan neresi olursa olsun yerletiriyorlard. Ben kendi yerimden yana ikyeti deildim, souktan myordum, ama orada yalnzdm. Zaman uzaynca da bu sinir bozucu bir ey oluyor. Mahzende can yolda vard. Juan hi konumuyordu. Korkuyordu ve stelik syleyecek bir sz olmayaca kadar genti. Tom konukand ve spanyolcay iyi biliyordu. Mahzende bir bank ve saman dolu drt ilte vard. Gardiyanlar bizi getirip braknca oturduk, sessizce beklemeye koyulduk. Bir sre sonra Tom, -imiz bitik, dedi.

-Bence de, dedim. Ama bana yle geliyor ki ufakla bir ey yapmayacaklar. -Ona bir su ykleyemezler, dedi. O eylemcilerden birinin kardei, hepsi bu. Juan'a baktm; sylenenleri iitirmi gibi bir hali yoktu. Tom yeniden sze balad: -Saragossa'da ne yapmlar, biliyor musun? Adamlar yerlere yatrmlar, sonra zerlerinden kamyonlarla gemiler. Bunu bize asker kaa bir Fasl syledi. Mermi harcamamak iin byle yaptklarn sylyorlarm. -Ama onun yerine benzin harcyorlar, dedim. Tom'a kzdm; byle eyler sylememeliydi. -Yolda dolaan, durumu kolaan eden subaylar var, diye devam etti. Elleri ceplerinde, azlarnda sigarayla bu olanlar seyrediyorlar. Adamlarn iini bitirdiklerini mi sanyorsun? Hepsine vz geliyor. Bara bara gebermelerine aldrmyorlar bile. Bazan bir saat sryor. Fasl, diyordu ki: bunu ilk grdnde neredeyse kusuyormu. -Burada da byle yapacaklarn sanmyorum, dedim. Ama cephaneleri yetersizse, bilemem. Solda, tavana alm, gkyzne bakan yuvarlak bir delikten ve drt hava deliinden ieri k giriyordu. ounlukla bir kapakla kapal duran bu yuvarlak delikten mahzene kmr boaltlrm. Tam deliin altnda kaln bir toz yn vard. Kmr hastaneyi stsn diye getirilmiti, ama savan balamasyla hastalar hastaneden karlmlar, kmr de orada ie yaramaz bir halde kalmt. Yukardan ieri yamur giriyordu, nk kapa kapatmay unutmulard. Tom titremeye balad. -Hay Allah, titriyorum, dedi. te yine balyor. Ayaa kalkt, el kol hareketleri yapmaya balad. Her hareketiyle beyaz ve kll gs stnde gmlei aralanyordu. Yere srtst uzand, bacaklarn havaya kaldrd, makas hareketleri yapt. ri sarsnn titrediini gryordum. Tom topuz gibiydi, ama yalyd da. Tfek mermilerinin ya da sng ularnn tpk bir topak tereyaa dalar gibi bu yumuak et ynna gmlvereceini dndm. Tom sska olsayd ayn ey aklma gelmeyecekti. Ben o kadar myordum, ama sanki kollarm omuzlarm benim deildiler. Zaman zaman bir eyim eksikmi gibi geliyordu da evremde ceketimi aramaya

koyuluyordum, sonradan birden ceketi bana vermedikleri aklma geliyordu. Bu daha da ktyd. Elbiselerimizi kendi askerlerine vermek iin almlard ve kala kala bize gmleklerimiz kalmt; bir de hastanede yatan hastalarn yaz ortasnda giydikleri bu keten pantolonlr. Bir sre sonra Tom kalkt, oflaya puflaya gelip yanma kt. -Isndn m? -Ne gezer, soluum kesildi. Akamn saat sekizine doru yannda iki falanjist ile bir komutan ieri girdi. Elinde bir yn kt vard. Gardiyana seslendi: -Nedir onlarn adlar? u nn? -Steinbock, Ibbieta, Mirbal, dedi gardiyan. Komutan kelebek gzlklerini takt, elindeki listeye bakt: -Steinbock... Steinbock... te. lme mahkm edildiniz. Yarn sabah kuruna dizileceksiniz. Yine bakt: -teki ikisi de ayn, dedi. -Olamaz, dedi Juan. Ben deilim. Komutan, akn bir tavrla ona bakt: -Sizin adnz nedir? -Juan Mirbal, dedi. -yi ya, adnz ite burada, dedi komutan. lme mahkm edildiniz. -Ben hibir ey yapmadm ki, dedi Juan. Komutan omuz silkti, Tom'la bana dnd: -Bask msnz? -Yok, Bask deiliz. Can sklm gibiydi. -Bana tane Bask olduunu sylediler. Onlarn peinden koup zaman kaybedemem. Papaz istemezsiniz herhalde, deil mi? Yant bile vermedik. Komutan, -imdi bir Belikal doktor gelecek, dedi. Geceyi sizinle geirmek iin emir ald.

Askerce selm verip kt. -Evet, dedim, olan ufakla oldu. Bunu dil olmak iin sylyordum, ama ufakl sevmiyordum. pince bir yz vard; korku, strap yzn yz olmaktan karmt, btn izgilerini bozmutu. gn ncesine kadar canl bir oland; bylesinden holanabilir insan. Ama imdi yal bir ibneye benziyordu, ne yaplsa ne edilse bir daha genleemeyeceini dnyordum. Ona biraz efkat gstermek hi de fena olmazd, ama efkat beni tiksindiriyor, giderek midemi bulandryordu. Tek sz sylemedi, ama kl gibi oldu. Yz ve elleri kl gibiydiler. Tekrar yerine oturdu; iri iri alm gzlerle topraa bakt. Tom temiz yrekliydi. Onu kucaklamak istedi, ama ufaklk, yzn buruturarak kendini serte ekiverdi. -Brak, dedim, alak sesle. Neredeyse zrlamaya balayacak, gryorsun. Tom ister istemez boyun edi. Ufakl avutmu olsayd, bu onu megul edecek, kafas kendine taklmayacakt. Ama bu benim canm skyordu; lm hi dnmemitim, nk byle bir frsat olmamt, ama imdi frsat vard ve bunu dnmek dururken neden baka eyler yapmalyd. Tom konumaya balad: -Sen herifleri hakladn m? diye sordu bana. Yant vermedim: Austos bandan beri alt adam hakladn anlatmaya balad. Durumu pek anlamyordu; anlamak istemediini de aka gryordum. Ben de tam tamna ne olup biteceini canlandramyordum kafamda; ok ac ekilip ekilmeyeceini kendi kendime soruyordum, kurunlar dnyordum, bedenimi delip geen yakc sivriliklerini hayl ediyordum. Btn bunlar gerek sorunun dndayd, ama ben sakindim. Anlamak iin nmzde btn bir gece vard. Bir sre sonra Tom konumasn kesti. Gz ucuyla Tom'a baktm: Onun da kl gibi olduunu grdm; zavall bir grn vard. Balyor dedim kendi kendime. Neredeyse gece oluyordu, hava delikleri ve kmr yn boyunca donuk bir k szlyor, gkyznn altnda iri bir leke yapyordu. Tavann deliinden belli belirsiz bir yldz gryordum. Gece ak ve ayaz olacakt. Kap ald, iki gardiyan ieri girdiler. Belika niformas giymi kumral bir adam geliyordu arkalarndan. Bizi selmlad.

-Ben doktorum, dedi. Bu eziyetli durumlarda yannzda bulunmak iin emir aldm. Ho ve kibar bir sesi vard. -Buraya ne yapmaya geldiniz? dedim. -Kendimi sizin yerinize koyuyorum. u birka saatinizin arln hafifletmek iin elimden geleni yapacam, dedi. -Neden bizim yanmza geldiniz? Bakalar da var, hastaneler onlarla dolu. -Beni buraya yolladlar, dedi akn bir tavrla. Ah! Sigara imek ister misiniz? diye ekledi birden. Sigara da var, yaprak sigara da. Bize ngiliz sigaralar ve purolar sundu. Ama reddettik. Gzlerinin iine bakyordum; sklm gibiydi. -Siz, buraya acyp ilgilenmeye gelmediniz, dedim. Zaten sizi tanyorum. Beni tutukladklar gn sizi faistlerle klann avlusunda grmtm. Daha da konuacaktm, ama birden beni artan bir ey oldu: Bu doktorun burada olmas beni kendi kendimle ilgilenmekten alkoymutu. ounlukla ben bir insann stne dtm m kolayn brakmam. Yine de konuma istei yitti gitti iimden, omzumu silktim, gzlerimi evirdim. Biraz sonra bam kaldrdm; merakl bir tavrla beni szyordu. Gardiyanlar bir ot minderin stne oturmulard. Koca sska Pedro baparmaklarn eviriyor, teki de uyumamak iin zaman zaman ban oynatyordu. -Ik ister misiniz? diye Pedro birden sordu doktora. Beriki, bayla Evet, dedi. Doktorun mee odunu kadar kafasz olduunu dnyordum, ama kukusuz, kt yrekli deildi. Souk, mavi iri gzlerine baknca bana yle geldi ki bu adam daha ok hayl gc noksanl yznden yanlgya dyordu. Pedro kt; bir petrol lmbasyla geri dnd, lmbay srann kesine koydu. Kt aydnlatyordu, ama hi yoktan iyiydi. Getiimiz gece bizi karanlkta brakmlard. Lmbann tavana vuran yuvarlak na yle bir sre baktm. Bylenmitim. Sonra birden kendime geldim, n yuvarla silindi, koskoca bir yk altnda ezildiimi hissettim. Bu ne lm dncesiydi, ne de korku; bu adsz bir eydi. Elmack kemiklerim yanyordu ve kafam berbatt. Silkindim, iki yoldama baktm. Tom ban ellerinin arasna gizlemiti, ancak

kaln ve beyaz ensesini gryordum. Kk Juan btn btn dalmt; az akt, burun delikleri titriyordu. Doktor ona yaklat, sanki ona g vermek istercesine elini omzuna koydu; ama gzleri souk souk bakyordu. Sonra Belikalnn elinin sinsice Juan'n kolu boyunca aaya, bileine kadar indiini grdm. Juan kaytsz davranarak kendini brakyordu. Belikal dalgn bir tavrla bilei parma arasna ald, ayn anda biraz geri ekildi ve bana srtn dnmek iin yle bir yerleti. Ama ben geriye kaykldm; saatini kardn ve ufakln bileini elinden brakmadan bir sre yakaladn grdm. Sonra hareketsiz duran eli brakverdi ve gitti duvara yasland, acele not etmesi gereken ok nemli bir ey varm gibi birden cebinden bir defter kard, oraya bireyler iziktirdi. Aalk herif, diye geirdim iimden kzgnlkla, benim de nabzm yoklamaya kalkma sakn, pis aznn orta yerine yerletiririm yumruu. Gelmedi, ama bana baktn hissediyordum. Bam kaldrdm, ben de ona baktm. Kimlii belirsiz bir sesle sordu: -nsan burada buz keser, yle deil mi? m bir hali vard, morarmt. -myorum, dedim. Gzlerini dikip bana bakmaktan vazgemiyordu. Birden anladm, elimi yzme gtrdm: tere batmtm. Bu mahzende, kn ortasnda, yel frr su gtrrken, ben terliyordum. Terle keelemi salarmn arasna geirdim parmaklarm. Ayn anda gmleimin slandn, tenime yaptn fark ettim. En azndan bir saattir terliyordum ve bunu hissetmemitim. Ama bu, Belikal domuzun gznden kamamt. Yanaklarmdan szlen damlalar grmt ve marazl saylacak bir korku durumunun ortaya kmas diye dnmt; o kendisini doal hissediyor, byle olmakla da gurur duyuyordu; nk yordu. Kalkp suratn datmak geldi iimden, ama tam davranmtm ki utancm da, kzgnlm da silinip gitti, kaytszca srann stne ktm. Boynumu mendilimle kurulamakla yetindim, nk imdi terlerin salarmdan szlp enseme aktn hissediyordum; bu ho bir ey deildi. Birden kurulanmaktan vazgetim zaten, yararszd. Mendilim srlsklam olmutu ve hep terliyordum. Kaba etlerim de

terliyordu ve slanan pantolonum sraya yapyordu. Kk Juan birdenbire konumaya balad: -Doktor musunuz? -Evet, dedi Belikal. -nsan uzun zaman ac eker mi? -Ne zaman?.. Yok canm, dedi Belikal babacan bir sesle, abuk biter. cretli muayene olmu bir hastann tasasn datr gibi bir tavr vard. -Ama ben... Bana dediler ki... oklukla iki kez yaylm atei alrm. -Bazan, diye ban sallayarak yant verdi Belikal. lk yaylm ateinde can alc yerlere bir ey olmazsa bir daha ate edebilirler. -O zaman tfekleri yeniden doldurmak ve yeniden nian almak gerekmez mi? Dnd, kslm bir sesle ekledi: -Bu da zaman alr! Ufaklkta ac ekmenin korkusu vard, bundan baka bir ey dnmyordu. Genti. Bense bunu pek dnmyordum; beni terleten ac ekme korkusu deildi. Ayaa kalktm, toz ynna kadar yrdm. Tom srad, kin dolu bir bakla bana bakt; cann skyordum nk ayakkablarm gcrdyordu. Kendi kendime acaba benim yzm de onunki kadar kara sar m diye sordum. Baktm o da terliyordu. Gkyz muhteemdi, bu kuytu keye hi k girmiyordu, Byk Ay'y grmek iin bam kaldrmam yeterdi. Ama artk eskiden olduu gibi deildi, nceki gece bapiskoposluktaki zindanmda koskoca bir gk paras grebiliyordum ve gnn her saati bana bir baka any hatrlatyordu. Sabahleyin gk przsz ve hafif mavi olduunda Atlantik kylarndaki plajlar dnyordum. leyin gnei gryordum ve hamsiyle zeytin yiyerek manzanilla itiim, Sevilla'daki bir iki evini hatrlyordum. leden sonra glgeye giriyordum ve arenalarn bir yars gneten yanarken br yarsna den derin glgeyi dnyordum. Dnyay byle gkyzne vuran yanssyla grmek gerekten ac verirdi insana. Ama imdi istediim kadar bakyordum gkyzne. Artk gkyz bana hibir ey

hatrlatmyordu. Bylesini ye tutuyordum. Gidip Tom'un yanna oturdum. Uzun bir zaman geti. Tom alak sesle konumaya balad. Hep konumas gerekiyordu, byle olmazsa dnceleri iinde kendine yol bulamyordu pek. Konutuu bendim, ama yzme bakmyordu sanyorum. Kukusuz, beni byle kl gibi ve ter iinde, olduum gibi grmekten korkuyordu. Birbirimize benziyorduk ve iin kts birbirimizin aynas gibiydik. Capcanl duran Belikalya bakyordu. -Sen anlyor musun? diyordu. Ben anlamyorum. Ben de alak sesle konumaya baladm. Belikalya bakyordum. -N'oldu, ne var? -Anlayamadm bir ey gelecek bamza. Tom'un evresinde acayip bir koku vard. Her zamankinden daha ok koku duyar gibi oldum. Alay ettim: -imdi anlarsn. -Anlalr gibi deil, dedi inat bir tavrla. Tam anlamyla cesur olmak istiyorum, ama en azndan olup bitecekleri bilmeliyim... Dinle, bizi avluya gtrecekler. Herifler gelip karmza sralanacaklar. -Ka kii olurlar? -Ne bileyim. Be ya da sekiz. ok deil. -yi. Sekiz kii olacaklar. Onlara Nian al! diye baracaklar ve bana evrilmi sekiz tfek greceim. Duvar yarp iine girmeyi isterim diye dnyorum; olanca gcmle duvara srtmla yaslanacam ve duvar kar koyacak. Tpk kbus gibi. Btn bunlar dlyorum kafamda. Ah bir bilsen nasl dlediimi. -yi iyi! dedim, ben de dlyorum. -ok ac veren bir ey olmal bu. Yz tannmasn diye insann azna ve gzlerine nian aldklarn biliyorsun, diye ekledi haince. imdiden yaralar hissediyorum; bir saatten beri boynumda ve bamda ar var. Gerek ac deil. Kts de bu ya, yarn sabah duyacam aclar. Peki sonra?

Ne demek istediini ok iyi anlyordum, ama hi de yle grnmek istemiyordum. Aclara gelince, ben de kk bak yaralar gibi bedenimde bu aclar duyuyordum. Alamyordum, ama onun gibiydim, nem vermiyordum. -Sonra, dedim sert bir biimde, nallar dikeceksin. Yalnzca komedi, iin konumaya koyuldu. Gzlerini Belikaldan ayrmyordu. Berikinin dinler gibi bir hali yoktu. Ben onun ne diye buraya geldiini biliyordum. Ne dndmz onu ilgilendirmiyordu. Bizim bedenlerimize bakmaya gelmiti, diriyken can ekien bedenlerimizi seyretmeye gelmiti. -Kbuslarda olduu gibi, diyordu Tom, insan baz eyler dnmek ister, hep byle olduunu bilir, anlamakta gecikmez ve sonra ekilip gider, elimizden kaar ve der. Kendi kendime, sonra hibir ey olmayacak artk, diyorum. Ama bunun ne demek olduunu anlamyorum. Hemen hemen buraya kadar ulatm anlar oldu... ama sonra olan oluyor, yeniden aclar, kurunlar, patlamalar dnmeye balyorum. Ben maddeciyim, inan bana. Deli olmuyorum. Ama sonu gelmeyen bir ey var. Cesedimi gryorum: g deil, ama kendi gzlerimle kendimi gryorum. Dnmeye balamam gerekiyor... hibir eyi grmeyeceimi, hibir eyi iitmeyeceimi ve dnyann tekiler iin srp gideceini dnmeye balamam gerekiyor. nsan bunu dnmek iin yaratlmamtr Pablo. nan bana. Baz eyler bekleyerek uykusuz geirdiim btn bir gecede btn bunlara ulatm. Ama bu ayn ey deil. Arkadan saldracak bize. Pablo, biz de hazrlksz olacaz. -Kes sesini, dedim ona, istersen bir gnah karan papaz araym sana? Karlk vermedi. Peygamberlik taslamak, kiiliksiz bir sesle konuarak bana Pablo demek isteinde olduunu oktan fark etmitim: Bylesi bir eyi sevmiyordum, ama yle gzkyor ki btn rlandallar byledirler. Belli belirsiz bir sidik kokuyor gibime gelmiti. Aslnda Tom'a pek yaknlk duymuyordum ve her ne kadar birlikte de bulmuyordum. Baz adamlar vardr ki onlarla olan iliki farkldr, szgelii Ramon Gris'le. Ama Tom'la Juan arasnda kendimi yalnz hissediyordum: Zaten bylesi daha iime geliyordu. Ramon'la bir arada olaydm belki de yumuardm. Ama u anda korkun derecede katydm ve byle kalmak istiyordum. Bir eit dalgnlkla Tom, szckleri gevelemeye devam ediyordu. Kendini dnmekten alkoymak iin konutuu kesindi. Yal prostat hastalar gibi keskin sidik kokuyordu. Aslnda ben de onun gibi dnyordum; btn sylediklerini ben de syleyebilirdim:

Bylesi lmek doal bir ey deildir. lm yolunu tuttuumdan bu yana hibir ey bana doal gelmiyordu, ne bu kmr yn, ne tahta sra, ne de Pedro'nun pis surat. Yalnzca Tom'la ayn eyleri dnmek houma gitmiyordu. Pekl biliyordum ki btn bir gece, hi olmazsa be dakika kadar baz eyleri ayn anda dnp duracaz, terleyeceiz ya da titreyeceiz. yle yandan baktm ona, bana ilk kez tuhaf gzkt; lmn yznde tayordu. Gururum yaralanmt; yirmi drt saatlik bir sre iinde Tom'un yanbanda yaamtm, onu dinlemitim, onunla konumutum, biliyordum ki hi ortak bir eyimiz yoktu. imdiyse ikiz kardeler kadar birbirimize benziyoruz, basit bir ey, nk birlikte geberip gideceiz. Tom bana bakmakszn elimi tuttu: -Pablo, kendi kendime soruyorum... nsanolunun yok olup gittii gerekten doru mu diye soruyorum. Elimi ektim, -Ayaklarnn arasna bak, salak, dedim. Ayaklarnn arasnda kk bir su birikintisi vard ve pantolonundan damlalar dyordu. -Bu da ne? dedi korkuyla. -Altna iemisin, dedim. -Doru deil, dedi kzgnlkla. emem, bir ey yok. Belikal yaklamt. Gstermelik bir merakla sordu: -Hasta msnz? Tom karlk vermedi. Belikal hibir ey sylemeden birikintiye bakyordu. -Bu da nedir, anlamadm, dedi Tom, sert bir tavrla. Ama korkmuyorum. Size yemin ederim ki korkmuyorum. Belikal yant vermedi. Tom ayaa kalkt, gitti bir keye iedi. nn ilikleyerek geri geldi, oturdu, bir daha da azn amad. Belikal not alyordu. mz birden ona bakyorduk, nk canlyd. Bir canlnn hareketleri, bir canlnn kayglar vard. Yaayan insanlar nasl titrerse yle titriyordu bu mahzenin iinde. Kendi emri altnda ve iyi beslenmi bir bedeni vard. Biz tekiler, bedenimiz var m yok mu bir ey duymuyorduk. Ne olursa olsun hibir ey. Bacaklarmn arasn, pantolonumu yoklamak istedim, ama cesaret edemiyordum. Belikalya bakyordum. Bacaklarnn stnde yay gibi

gergin, kaslarna hkmediyor ve yarn da dnebiliyordu. Biz, kanmz ekilmi glge, orada duruyorduk, ona bakyorduk ve vampirler gibi hayatn emiyorduk. Sonunda kk Juan'a yaklat. ocuun ensesine dokunmak istemesi meslek akndan myd, yoksa bir acma isteine boyun emesinden mi? Acmak sz konusuysa btn bir gecede bir tek kere oldu bu. Kk Juan'n ban ve boynunu okad. Ufaklk kendini brakverdi, gzlerini ondan ayrmyordu, sonra birden adamn elini yakalad, garip garip bakt. Belikalnn elini iki eli arasnda tutuyordu ve ellerin hi de ho bir grn yoktu. Bu tombul ve krmz eli, kl rengi iki mengene skyordu. Bireylerin olacandan kukulanyordum. Tom da ayn durumda olmalyd. Ama Belikal bir eyin, farknda deildi, babacan bir tavrla glmsyordu. Bir sre sonra ufaklk, krmz iri eli azna gtrd ve srmak istedi. Belikal can havliyle elini kurtard ve sendeleyerek duvara kadar gitti. Bir saniye bize korkuyla bakt, bizim kendisine benzer adamlar olmadmz birden anlam olmalyd. Glmeye baladm. Gardiyanlardan biri yerinden srad. teki uyumutu; gzleri ak ve bembeyazd. Kendimi hem yorgun, hem de ar cokulu hissediyordum. Sabaha kar bamza gelecek olan, lm dnmek istemiyordum. Bunun hibir anlam yoktu, ya kelimeler ya da boluktan baka bir ey deildi karlatm. Baka bir ey dnmeye kalktmda, zerime evrilmi tfek namlularn gryordum. Belki yirmi kereden fazla idam ediliimi yaadm. Bir keresinde sahiden oldu sandm; bir dakika dalp uyumu olmalym. Beni duvara doru gtryorlard, debelenip duruyordum ve beni balamalarn istiyordum. Srayarak uyandm ve Beliklya baktm. Uykumda barm olmaktan korkuyordum. Ama o byn buruyordu, bir eyin farknda deildi. steseydim bir an uyurdum sanyorum. Krk sekiz saattir uyumamtm, canma tak etmiti. Ama hayattan iki saat kaybetmek istemiyordum. afak atarken gelip beni uyandracaklard, uyku sersemi arkalarndan gidecektim ve gk demeden gidecektim. Bylesini istemiyordum. Bir hayvan gibi lmek istemiyordum. Anlamak istiyordum. stelik kbus grmekten de korkuyordum. Ayaa kalktm, bir utan bir uca yrdm, kafamdaki dnceleri deitirmek iin gemi hayatm dnmeye baladm. Blk prk bir yn n kafama yld. yileri de vard, ktleri de. Ya da ben nceden bunlar byle adlandryordum. Yzler ve ykler

vard. Yortu enlikleri srasnda Valensiya'da boynuz yemi bir matador yamann yz, amcalarmdan birinin yz, Ramon Gris'nin yz gzmn nnde yeniden canland. Bamdan geenleri hatrladm: 1926'da nasl ay isiz gsz kaldm, nasl alktan geberdiimi, Granada'da bir sra zerinde geirdiim geceyi hatrladm: gndr zma bir lokma koymamtm, kudurmutum, geberip gitmek istemiyordum. Bu beni gldrd. Mutluluk peinde, kadnlarn peinde, zgrln peinde komutum, hem de nasl. Niyeydi btn bunlar? spanya'y kurtarmak istemitim. Piy Margall'a hayrandm. Anarist harekete katlmtm. Toplantlarda konumutum. Her eyi ciddiye alyordum; sanki lmszmm gibi. Bu anda btn hayatm nme seriliymi gibi bir izlenim uyand iimde ve dndm: Kutsal bir kuruntuymu demek ki. Madem ki sona erecek, hibir eye demezmi. Kzlarla nasl dalga geebildiimi, nasl gezip tozabildiimi sordum kendime. Byle leceimi bilseydim tek parmam bile oynatmazdm. Hayatm nmdeydi, kapal, sakl, bir anta gibi. Gelgelelim iinde olanlar daha bitmemiti. Bir an hayatm yarglamaya kalktm. Kendi kendime gzel bir hayatt demek isterdim. Ama bir yargya varamyordu insan, bu bir taslakt. Zamanm lmszlk iin uramakla geirmiim, bir ey anlamamm. Hibir eyden hayflanmyordum. Hayflanabileceim bir yn ey vard, manzanilla'nn tad, Cadiz yaknlarnda kk bir koyda yazn denize giriim gibi. Ama lm hepsini berbat etmiti. Belikalnn gzel bir fikri vard: birden, -Dostlarm, dedi, askeri ynetimin izin verecei biimde, sizden sevdiklerinize bir iki sz ya da bir hatra gtrebilirim. Tom, grledi: -Benim kimsem yok! Hibir yant vermedim. Tom bir an durdu, sonra bana dnp merakla, -Concha'ya syleyecek bir eyin yok mu? dedi. -Hayr. Bu iei burnunda srdalktan tiksiniyordum. Benim yanlgmd. Geen gece Concha'dan sz etmitim, kendimi tutmalydm. Bir yldan beri bu kadnla birlikteydim. Daha dn gece, onu be dakika grebilmek iin bir baltada kolumu kesip atabilirdim. te bu yzden konutum, benden daha gl bir eydi. imdiyse onu grmek gelmiyordu

iimden, ona syleyecek szm yoktu artk. Onu kollarma alp skmak da istemiyordum. Bedenimden rkmtm, nk kl rengine dnmt ve terliyordu. Onunkinden de korkmayacamdan emin deildim. Concha lmm renince alayacakt. Aylarca iinden yaamak istei gelmeyecekti. Ama lecek olan bendim. Tatl gzel gzlerini dndm. Bana bakt zaman ondan bana bireyler geerdi. Bunun bittiini dndm. imdi bana baksayd bak gzlerinde kalr, bana kadar ulamazd. Yalnzdm. Tom da yalnzd, ama ayn biimde deil. Ata biner gibi oturmutu, dudaklarnda bir eit glmsemeyle tahta sraya bakyordu; akn bir hali vard. Elini uzatt, saknarak tahtaya dokundu, sanki bireyleri krmaktan korkuyor gibiydi, sonra birden elini ekti ve titredi. Ben Tom olsaydm sraya dokunmakla oyalanmazdm. Bu da bir rlanda gldrsyd. Ama ben de eyalarda garip bir hava bulunduunu teslim ediyordum. Fazlasyla siliklemilerdi, her zamankinden daha az youndular. lme gittiimi duymam iin sraya, lmbaya, toz ynna bakmam yetip artyordu bile. Elbette lmm ak seik dnemiyordum. Ama onu her yerde gryordum, eyalarn stnde, kuytuya ekilmi ve birbirlerinden geliigzel uzaklam, tpk bir lnn baucunda alak sesle konuanlar gibi, bir biimde. Srann stnde gidip dokunduu Tom'un kendi lmyd. inde yaadm durumda elimi kolumu sallayarak evime gidebileceimi, hayatmn balandn syleselerdi, buz gibi ederdi bu beni. nsan lmsz olma haylini yitirince birka saat ya da birka yl beklemek ayn ey. Bir eye aldrmyordum, bir anlamda sakindim. Ama bu korkun bir sakinlikti; bedenimin yznden. Bedenim. Onun gzleriyle gryordum, onu kulaklaryla iitiyordum, ama bu artk ben deildim. Tek bana titriyor, tek bana terliyordu. Ben onu tanmyordum artk. Ne olduunu anlamak iin ona dokunmalydm, ona bakmalydm, bir bakasnn bedeni mi deil mi diye. Vakit vakit onu hissediyordum yine, burunst inie geen bir uaktaym gibi kaymalar ya da yreimin arptn hissediyordum. Ama bu bana yeterli gelmiyordu, bedenimden gelen her eyde kirli karanlk bir hava vard. ou zaman susuyordu, sessiz sedasz oluyordu ve bir eit arlktan, bana aykr iren bir varlktan baka bir ey hissetmiyordum. Kocaman bir kemirici bcee balanmm gibime geliyordu. Bir an pantolonumu yokladm ve slak olduunu hissettim. Terden mi yoksak sidikten mi slandn bilmiyordum. Ama nlem almak iin gittim kmr ynnn stne iedim.

Belikal, saatini kard bakt. -Saat buuk, dedi. Salak herif! lle de bunu demeliydi sanki. Tom havaya srad. Zamann akp gittiinin farknda bile deildik daha. Gece bizi karanlk ve ekilsiz bir yn gibi saryordu. Gecenin baladn hatrlamyordum bile. Kk Juan barmaya balad. Ellerini eip bkyor, yalvaryordu: -lmek istemiyorum, lmek istemiyorum! Kollarn havaya kaldrarak btn mahzen boyunca kotu, sonra ot minderlerden birine yld ve hkrd. Tom donuk gzlerle ona bakyordu ve artk onu avutmak iinden gelmiyordu. Aslnda bu ac ekme deildi. Ufaklk, bizden daha ok grlt ediyordu, ama daha az iin farkndayd. Hastalna atele kar koyarak kendini savunan hasta gibiydi. Ate de olmasa durum daha da ktdr. Alyordu. Kendi kendine acdn gryordum aka. lm dnmyordu. Bir saniye, yalnzca bir saniyecik ben de kendime alamay dndm, kendime acyarak alamay. Ama tam tersi oldu, ufakla yle bir gz attm, sarslan zayf omuzlarn grdm ve kendimi insanlk d buldum. Ben ne bakalarna acyabilirdim, ne kendime. Kendi kendime Drste lmek istiyorum, dedim. Tom kalkmt, yuvarlak deliin tam altna gitti ve gnn gzlemeye koyuldu. Benimse aklm bir eye gelip taklmt: drste lmek istiyordum ve bundan baka bir ey dnmyordum. Ama her eyin stnde, doktorun bize saati sylediinden bu yana, zamann kayp gittiini, damla damla aktn hissediyordum. Tom'un sesini duyduumda hava hl karanlkt. -Duyuyor musun? -Evet. Herifler avluda yryorlard. -imizi bitirmeye mi geldiler yoksa? Karanlkta ate edemezler ki! Bir sre sonra hibir ey duymadk. Tom'a, -te gn dodu, dedim. Pedro esneyerek ayaa kalkt, gidip lmbay sndrd. Arkadana,

-Amma ayaz, dedi. Mahzen kl rengi olmutu. Uzaklardan tfek sesleri iittik. -Balyor, dedim Tom'a. Yapsalar yapsalar bu ii arkadaki avluda yaparlar. Tom doktordan bir sigara istedi. Ben istemedim; canm ne sigara istiyordu ne de iki. Bu andan sonra srekli ate edip durdular. -Anlyor musun? dedi Tom. Bireyler eklemek istiyordu, ama susuyordu, kapya bakyordu. Kap ald, drt askerle bir temen ieri girdi. Tom sigarasn drverdi. -Steibock kim? Tom karlk vermedi. Onu gsteren Pedro oldu. -Juan Mirbal kim? -u ot minderin stndeki. -Ayaa kalkn, dedi temen. Juan kmldamad. ki asker koltuk altlarndan tuttuklar gibi onu kaldrdlar. Ama brakr brakmaz ylverdi. Askerler duraksadlar. -Kendini kt hisseden ilk mahkm deil bu, dedi temen. Siz ikiniz aln gtrn onu, orada n'aparlarsa yapsnlar. Tom'a dnd: -Haydi, yryn. Tom iki askerin arasnda kt. teki iki asker ardlarndan gidiyorlard, k koltuklarndan ve dizlerinden tutmular gtryorlard. Baylmamt, gzleri iri iri almt ve yanaklarndan yalar akyordu. Ben de kmak isteyince temen beni durdurdu: -Siz bbieta msnz? -Evet. -imdilik burada bekleyin. Birazdan gelip sizi alacaklar. ktlar. Belikal ve iki gardiyan da kt, ben yalnz kaldm. Bama ne geleceini bilmiyordum, ama hemen iimi bitirseler benim iin iyi olurdu. Hemen hemen dzenli aralklarla salvolar iitiyordum, her biriyle titriyordum. Ulumak ve salarm yolmak istiyordum. Ama dilerimi skyor, ellerimi ceplerime daldryordum; nk drst kalmak istiyordum.

Bir saat sonra beni almaya geldiler ve birinci kata, scaklnn bana boucu geldii, sigara kokan bir odaya gtrdler. Orada, dizlerinin stnde ktlar olan, koltuklara oturmu sigara ien iki subay vard. -Senin adn bbieta m? -Evet. -Ramon Gris nerede? -Bilmiyorum. Beni sorguya eken, ksa boylu, tknaz biriydi. Kelebek gzlklerinin ardnda kat bakl gzleri vard. -Yakla, dedi. Yaklatm. Ayaa kalkt, yzme, beni yerin dibine sokmak istercesine bakarak kollarmdan yakalad. Ayn zamanda btn gcyle pazularm skyordu. Bu bana ac ektirmek iin deildi, bu byk bir oyundu, bana szn geirmeye abalyordu. Pis soluunu suratma flemekten de geri kalmyordu. Byle bir sre kaldk, bu bana glmek istei veriyordu. lme giden adam yldrmak iin daha da fazladan bireyler yapmak gerekirdi. Bu ie yaramyordu. iddetle beni itti ve yine oturdu. -Onun hayatna karlk senin hayatn. Onun nerede olduunu bize sylersen hayatn kurtarrz. Krbal, izmeli bu iki adam yine de bir gn lecektiler. Benden biraz daha sonra, ama ok sonra deil. Ellerindeki kt paralarnda ad aryorlard, baka insanlar hapsetmek ve aalamak iin onlarn pelerinden kouyorlard. spanya'nn gelecei konusunda ve baka konularda grleri vard. Onlarn kk abalar bana kaba, gln geliyordu. Kendimi onlarn yerine koyamyordum artk, bana deliymi gibi geliyorlard. Tknaz hep bana bakyordu, krbacyla izmelerine vuruyordu. Btn hareketleri ona canl ve yrtc bir hayvan grn vermek iin hesapl kitaplyd. -Evet? Anlald m? -Gris'in nerede olduunu bilmiyorum, dedim. Sanrm Madrid'teydi. teki subay solgun elini yle bir kaldrd. Bu yle bir hareket bile hesaplyd. Btn kk oyunlarn gryordum ve byle elenmek isteyen insanlarn bulunmas beni

artyordu. Yavaa, -Dnmek iin on be dakikanz var, dedi. Aln bunu amarhaneye gtrn, on be dakika sonra geri getirin. nkr etmekte direnirse hemen kuruna dizilecek. Ne yaptklarn biliyorlard: Geceyi beklemekle geirmitim. Ondan sonra, Tom ve Juan kuruna dizilirken beni bir saat daha mahzende bekletmilerdi, imdi de gtrp beni amarhaneye kapatyorlard. Yapacaklar eyi geceden hazrlam olmalydlar. Zamanla sinirlerin harap olacan sylyor ve benim de byle olacam umut ediyorlard. Aldanyorlard. amarhanede arkalksz bir iskemleye oturdum, nk kendimi pek bitkin hissediyordum. Dnmeye koyuldum. Ama onlarn nerisini deil elbette. Gris'in nerede olduunu biliyordum dorusu: Yeenlerinin yannda gizleniyordu, ehirden drt kilometre uzaktayd. Gizlendii yeri ak etmeyeceimi de biliyordum, ikence yapmazlarsa. (kenceyi dnr gibi bir halleri de yoktu zaten.) Btn bunlr pek dzgn, anlalrd ve beni zerre kadar ilgilendirmiyordu. Yalnzca davranmn nedenlerini anlamak istemitim. Gris'i ele vermektense gebermeyi ye tutuyordum. Niin? Artk Ramon Gris'i sevmiyordum. Ona olan dostluum Concha'ya olan akmla, yaamak tutkumla birlikte gn domadan az nce lp gitmiti. Kukusuz ona hep deer veriyordum, yiit bir adamd. Ama onun yerine lmeyi kabul ediimin nedeni bu deildi; hayat benimkinden daha deerli deildi. Hibir hayatn deeri yoktu. Tutup bir adam duvara dayyorlar, sonra da geberip gidene kadar stne ate ediyorlard. ster bu adam ben olaym, ister Gris olsun, ister bir bakas, hep aynyd. spanya sz konusu olunca, Gris'nin benden daha ie yarar bir insan olduunu biliyordum, ama spanya ve kargaa vz geliyordu bana. Artk hibir eyin nemi yoktu. Gelgelelim ben buradaydm. Gris'i ele vererek de postu kurtarabilirdim ve bunu yapmay reddediyordum, hatta bunu gln bile buluyordum; bu inattand. Dik ballk etmek gerek! diye dnyordum. ime tuhaf bir sevin doluyordu. Gelip beni aldlar, iki subayn yanna gtrdler: Ayaklarmzn dibinden bir fare geti ve dalgaya aldm ii. Falanjistlerden birine dndm ve: -Fareyi grdnz m? dedim. Yant vermedi. Karamsard, ciddi olmaya abalyordu. imden glmek geliyordu

benimse, ama kendimi tutuyordum, nk bir baladm m kendimi tutamayacamdan korkuyordum. Falanjist, byklyd. Ona yeniden: -Byklarn kesmelisin ahbap, dedim. Yaarken yzn kllarn sarmas bana tuhaf geliyordu. Geliigzel bir tekme savurdu bana ve sustum. -Ee, dedi tknaz subay, dndn m? ok ender grlen cinsten bceklere bakar gibi merakla baktm onlara. -Nerede olduunu biliyorum, dedim. Mezarlkta gizleniyor. Ya bir mezar ukurunda, ya da mezarclarn kulbesinde. Bu onlara bir oyun oynamak iindi. Onlarn ayaa kalktklarn, fiekliklerini kuandklarn ve tell bir tavrla emirler verdiklerini grmek istiyordum. Ayaa frladlar. -Haydi gidelim. Moles, git Temen Lopez'den on be adam iste. Sen; dedi tknaz olan, sana gelince doruyu sylyorsan szm yok; bizi uyutuyorsan bu sana pahalya mal olacak. Bara ara gittiler ve ben falanjistlerin gzetimi altnda sakin sakin bekledim. Zaman zaman kendi kendime glmsyordum, nk neler yaptklarn dnyordum. Kendimi sersemlemi ve ktcl hissediyordum. Onlar mezar talarn kaldrrken, bir bir lhit kaplarn aarken gzmn nne getiriyordum. Sanki bir bakasymm gibi durumu gzmde canlandryordum. Kahramanlk yapmay aklna koymu u mahkm, byklaryla u heybetli falanjistler ve mezarlarn arasnda koup duran u niformal adamlar: Bu dayanlmaz bir glnlkt. Yarm saat sonra ufak tefek tknaz olan tekbana kageldi. Beni kuruna dizme emri vereceini dndm. tekiler mezarlkta kalm olmalydlar. Subay bana bakt. Pek yle bozum olmu bir hali yoktu. -tekilerle birlikte bunu da byk avluya gtrn, dedi. Asker harekttan sonra, grevli mahkeme kaderini tayin edecek. Anlamamtm. -Yani beni... Beni kuruna dizmeyecek misiniz? diye sordum.

-imdi deil herhalde. Sonra. Artk iin orasn bilmem. Hi, ama hi anlamyordum. -Ama niin? dedim. Yant vermeden omuzlarn silkti ve askerler beni alp gtrdler. Byk avluda kadnlarla, ocuklarla, yallarla yz kadar tutuklu vard. Ortadaki yeilliin evresinde dnmeye koyuldum, akndm. leyin, bizi yemekhanede doyurdular. ki herif beni sorguya ekti. Onlar tanyor olmalydm, ama yant vermedim. Nerede olduumu da bilmiyordum artk. Akama doru on kadar yeni tutukluyu avluya getirdiler. Frnc Garcia'y tandm. Bana: -e bak! Seni hayatta bulacam dnmyordum, dedi. -Beni lme mahkm etmilerdi, dedim, sonra da fikirlerini deitirdiler. Nedendir bilmiyorum. -Beni saat ikide tutukladlar, dedi Garcia. -Niin? Garcia siyasetle ugramyordu. -Bilmiyorum, dedi. Kendileri gibi dnmeyen herkesi tutukladlar. Sesini alaltt. -Gris'yi de hakladlar. Titremeye baladm. -Ne zaman? -Bu sabah. Aptallk etmi. Sal gn yeeninden ayrlm, nk bireyler renmiler. Onu gizleyecek adam yok deilmi, ama o kimseye yk olmak istemiyormu. bbieta'larda gizlenecektim, ama onlar yakalannca gidip mezarla gizleneceim, demi. -Mezarla m? -Evet. Aptallk ite. Tabii bu sabah oradan getiler, olan oldu. Mezarclarn kulbesinde buldular onu. Ate ettiler, iini bitirdiler. -Mezarlkta! Her ey dnmeye balad ve topraa kverdim: yle bir glyordum ki, gzmden yalar geliyordu.

EROSTRATE Herostratos. (ev.) nsanlar; onlara yukardan bakmak gerek. I sndrp pencereye geiyordum: Yukardan birisinin onlar gzleyeceini akllarna bile getirmiyorlard. nden grnlerine dikkat ederler, baz da arkadan grnlerine, ama btn gsterileri bir yetmilik seyirciler iin hesaplanmtr. Zaten kim kalkar da bir melon apkann altnc kattan grnn dnr? Omuzlarn ve kafalarn canl renkler, gz alc kumalarla savunmay bir yana korlar. nsanolunun bu byk dmanyla savamay bilmezler: Kubak grnle. Eiliyordum ve glmeye balyordum: O kadar gurur duyduklar esiz benzersiz u ayakta olma durumu neredeydi imdi? Kaldrma yapm eziliyorlard; yar srngen iki uzun bacak omuzlarnn altndan k kveriyordu. Altnc katn balkonunda: Ben btn hayatm burada geirmeliydim. Ahlk stnlkleri maddi simgelerle pekitirmeli, yoksa yklp giderler. yleyse, kesinkes, insanlar zerindeki stnlm nedir benim? Bir konum stnlnden baka bir ey deil: imdeki insanolunun stnde yer almm ve seyrediyorum onu. te bunun iin NotreDame'n kulelerini, Eiffel Kulesinin sahanln, Sacre-Coeur', Delambre Sokandaki altnc katm seviyorum. Bunlar esiz simgeler. Baz baz sokaa inmek gerekiyordu; szgelii ie gitmek iin. Bouluyordum. nsanlarla dzayak bir yerde birlikte olunca onlar karnca yerine koymak ok gtr. Deerler. Bir kere, sokakta lm bir herif grdm. Yzkoyun dmt. Arkast evirdiler, yz kanyordu. Ak gzlerini de, solgun bezini de, kan da grdm. Kendi kendime: Bir ey deil, yeni boyanm bir resimden daha fazla heyecan verici deil. Burnunu krmzya boyamlar ite, o kadar, diyordum. Ama beni bacaklarmdan ve ensemden yakalayan pis bir ar duydum, bayldm. Bir eczaneye gtrdler, omuzlarma vurdular, alkol iirdiler. Onlar ldrecektim neredeyse. Onlarn benim dmanm olduklarn biliyordum, ama onlar bunu bilmiyorlard. Aralarnda seviiyorlard, dayanyorlard; bana gelince, urada burada yardm eli uzatacaklard, nk benim kendi hemcinsleri olduuma inanyorlard. Ama gerein en kk yann renebilselerdi beni dverlerdi. Zaten daha sonra o da oldu. Beni yakalayp da kim olduumu anladklar zaman tozumu silktiler, komiserlikte iki saat srtma vurdular,

tekme tokat giritiler, kollarm bktler, pantolonumu indirdiler, sonunda gzlklerimi yere arptlar; ben yere kapanm, gzlklerimi ararken glerek kma tekmeler attlar. Beni sonunda dveceklerini her zaman nceden bilmiimdir. Gl deilim ve kendimi savunamyorum. Uzun sredir beni onlar gzlyorlar: Bykler yani. Sokakta, glmek iin, ne yapacam grmek iin beni itip kakyorlard. Hi sesimi karmyordum. Hibir ey anlamam gibi davranyordum. Gelgelelim onlarn elindeydim. Onlardan korkuyordum: Bu bir nseziydi. Ama dnn ki onlardan nefret etmem iin ok ciddi nedenlerim vard. Bu bakmdan, her ey, bir tabanca satn aldm gnden balayarak ok iyi gitti. nsan, stnde patlayabilen ve grlt karan eylerden birini srekli tarsa kendini kuvvetli hissediyor. Pazar gn onu alyor, pantolonumun cebine yle sokuveriyor, dolamaya kyordum, genellikle bulvarda dolarm. Onu pantolonumun stnden bir aanoz ekitirir gibi ekitirdiini hissediyordum; onu kalamda buz gibi hissediyordum. Ama yava yava, bedenime dee dee snyordu. Belli bir sertlikle yryordum; cinsel organ diklemekte olan, her adm atta onu gemleyen bir adam grn vard bende. Elimi cebime sokuyor ve nesne'yi yokluyordum. Zaman zaman genel tuvalete giriyordum -orada, ieride bile ok dikkat ediyordum, nk yanlarda insanlar olur- tabancam karyordum, okkalyordum, siyah trtkl kabzasna ve yar kapal bir gzkapan andran siyah tetiine bakyordum. Dardan bakanlar, tekiler, ayrk ayaklarm ve pantolonumun paalarn grenler iediimi sanyorlard. Ama ben genel tuvaletlerde hi iemem. Bir akam insanlara ate etmek dncesi geldi aklma. Bir cumartesi akamyd; Montparnasse Sokanda bir otelin nnde nbet tutan sarn, Lea'y aramak iin kmtm. Bir kadnla yakn ilikim hi olmad. Olsayd kendimi soyguna uram hissederdim. Onlarn stne karsn, tamam, ama onlar da tyl koca azlaryla sizin ap aranz yer bitirirler. Duyduuma gre de bu alverite kazanl kan onlar olurmu. Ben kimseden bir ey istemiyorum, ama artk bir ey vermek de istemiyorum. Ya da, bana tiksintiyle boyun een souk ve sofu bir kadn gerekiyor olmalyd. Her ayn ilk cumartesi

gn Lea ile Duquesne Otelinin bir odasna kapanyordum. O soyunuyordu, ben de elimi srmeden ona bakyordum. Baz zamanlar ne olursa pantolonumun iinde oluyordu, baz zamanlarda da iin sonunu getirmek iin eve gidecek kadar vaktim olmuyordu. O akam onu yerinde bulamadm. Bir zaman bekledim, gelmediini grnce souk algnl geirdiini dndm. Ocak aynn bayd; hava ok souktu. zlmtm: Ben haylci bir insanmdr; bu akam karacam zevki canlandrmtm kafamda. Odessa Caddesinde sk sk gzme arpan biraz gekince, ama etine dolgun bir esmer vard. Biraz gekince kadnlardan nefret etmem: Soyunduklar zaman tekilerden daha plakm gibi olurlar. Ama benim huyumu soyumu bilmiyordu, ak ak ona anlatmak da beni biraz utandryordu. Sonra yeni yeni tanklklardan kanrm. Bu kadnlar bir kapnn arkasna bir hrsz saklayabilirler ve herif stnze saldrr, paranz alr. Bir yumruk da yemezseniz talihiniz varm saylr. Gelgelelim bu akam nereden geldiini bilmediim bir kahramanlkla eve gidip tabancam almaya ve bir servene atlmaya karar verdim. Kadna yaklatmda aradan bir eyrek saat gemiti; tabancam da cebimdeydi, artk hibir eyden korkmuyordum. Yakndan baklnca daha ok acnacak bir grn vard. Kar komuma, avuun karsna benziyordu. Bundan da ar honut oldum, nk uzun sreden beri canm onu plak grmeyi istiyordu. avu gidince, pencere ak giyiniyordu; ben de onu yakalamak iin genellikle perdenin arkasna gizleniyordum. Ama tuvaletini odann dibinde yapyordu. Stella Otelinin yalnz drdnc katnda bo bir oda vard. ktk. Kadn olduka ard, soluk almak iin her basamakta duruyordu. Bense pek rahattm: Gbeime ramen kuru bir bedenim var ve soluumun kesilmesi iin drt kattan fazla olmas gerekir. Drdnc katn sahanlnda kadn durdu; derin bir soluk alarak sa elini kalbine bastrd. Sol elinde de odann anahtarn tutuyordu. Beni gldrmeye alarak, -Yksek, dedi. Hi yant vermeden elinden anahtar aldm, kapy atm. Tabancam cebimin iinde nme evrik olarak sol elimle tutuyordum, elektrik dmesini evirene kadar da elimden brakmadm. Oda botu. Lavaboya bir kalp yeil sabun koymulard. Glmsedim: Benim

iin bidelerin, sabun kalplarnn hibir nemi yoktu. Kadn arkamda durmadan soluyordu, bu beni cokulandryordu. Dndm; bana dudaklarn uzatt. Kadn ittim. -Soyun, dedim. Tyl bir koltuk vard, rahata oturdum. Bu gibi durumlarda sigara imediime zlrm. Kadn, giysisini kard, sonra bana kukuyla bir gz atarak durdu. Arkaya doru kayklarak, -Adn ne senin? dedim. -Renee. -Peki Renee, abuk ol, bekliyorum. -Sen soyunmuyor musun? -Hadi, hadi, dedim ona, sen iine bak, benimle urama. Donunu ayaklarna indirdi, sonra karp sutyeniyle birlikte zenle giysisinin stne koydu. -Sen kk bir yaramaz, bir tembel misin yoksa ekerim? diye sordu kadn. ster misin karcn her ii yapsn? Ayn zamanda bana doru geldi, oturduum koltuun dirseklerine elleriyle dayanarak btn arlyla bacaklarmn arasna diz kmeye kalkt. Kadn serte kaldrdm, -Byle deil, byle deil, dedim. aknlkla bana bakyordu. -Ne yapaym istiyorsun ama? -Hi. Yr, dola, senden daha fazlasn istemiyorum. Beceriksiz bir tavrla bir boydan bir boya yrmeye balad. Kadnlarn plakken yrmeleri kadar hibir ey canlarn skamaz. Topuklarn yere basmaya alk deillerdir. Yosma srtn kamburlatryor ve kollarn salveriyordu. Bense pek honuttum; burada bir koltua sakin sakin oturmu, boazna kadar giyinik bir durumda, eldivenlerim bile elimde; u gekince kadnsa benim emrim zerine rlplak soyunmu, evremde dolanp duruyor. Ban bana doru dndrd, grn kurtarmak iin fettanca glmsedi. -Beni gzel buluyor musun? Gz banyosu mu yapyorsun? -lgilenme sen. Bana, birden da vuran bir isteksizlikle:

-Syle bakalm, dedi, beni byle uzun zaman yrtmek niyetinde misin? -Otur. Yatan stne oturdu; sessizce birbirimize baktk. Tyleri diken diken olmutu. Duvarn teki yanndan bir alar satin tik taklar duyuluyordu. Birdenbire, -A bacaklarn, dedim. Bir eyrek saniye duraksad, sonra boyun edi. Bacaklarnn arasna baktm ve burnumdan soludum. Sonra yle bir gldm, yle bir gldm ki gzlerimden yalar geldi. Kadna sadece, -Anlyor musun? dedim. Ve yeniden glmeye baladm. Aptalca bana bakt, sonra kpkrmz oldu, bacaklarn kapatt. Dilerinin arasndan, -Aptal, dedi. Ama ben bir gzel gldm, sonunda ayaa frlad, iskemlenin stndeki sutyenini ald. -Yooo, dedim kadna, daha bitmedi. imdi sana elli frank vereceim, ama paramn karl isterim. Kadn sinirli sinirli klotunu da ald. -Yetti artk, anlyor musun? Ne istiyorsun bilmiyorum. Beni buraya dalga gemeye kardnsa... Sonunda tabancam kardm, kdna gsterdim. Ciddi bir tavrla bana bakt, hibir ey demeden klotunu brakverdi. -Yr, dedim. Dola. Be dakika dolat. Sonra kamm eline verdim ve kadn uratrdm. Donumun slandn hissedince ayaa kalktm, kadna elli franklk bir kt para uzattm. Kadn paray ald. -Hoa kal, diye ekledim. Bu paraya karlk seni pek yormadm. Kadn bir elinde sutyeni, tekinde elli franklk kt parayla odann ortasnda rlplak brakp gittim. Verdiim paradan yana iim szlamyordu: Kadn artmtm. Bir orospu

byle kolay kolay artlmazd. Merdivenleri inerken: te benim istediim, herkesi artmak, diye dndm. Bir ocuk gibi sevinliydim. Yeil sabunu alp gtrmtm; eve gelince parmaklarmn arasnda incelinceye ve uzun zaman emilmi naneli bir bonbon ekerine benzeyinceye kadar sabunu scak suyun altnda uzun uzun ovuturdum. Gece srayarak uyandm; kadnn yzn, tabancam gsterdiim zaman gzlerinin ald ekli ve her adm atnda hoplayan yal karnn yine grdm. Kendi kendime, amma, aptalmm, dedim. Ac bir pimanlk duydum: Oradayken ate etmeli, o karn kalbura evirmeliydim. O gece ve daha sonraki gece, ryamda gbeinin evresine dizilmi alt tane kk krmz delik grdm. Ksacas, tabancam olmadan artk sokaa kmadm. nsanlarn srtna bakyordum ve yrylerine gre, stlerine ate etsem nasl yere yuvarlanrlar diye aklmdan geiriyordum. Pazar gn klasik konserlerin k yerine, Chtelet'nin nne gidip dolamay det edindim. Saat altya doru bir zil sesi duyuyordum, yer gsterici kadnlar caml kaplar ap engelliyorlard. Bu balangt: Kalabalk ar ar boalyordu. nsanlar, gzleri hl hlyal, yrekleri hl tatl duygularla dolu, kararsz admlarla yryorlard. lerinde evresine akn akn bakan pek ok kii vard. Sokak onlara masmavi grnyor olmalyd. stelik esrarl bir glle glyorlard. Bir dnyadan bir tekine geiyorlard. br dnyada onlar bekleyen bendim, ben. Sa elimi pantolonuma daldrmtm ve olanca gcmle silhmn kabzasn skyordum. Bir sre sonra kendimi stlerine ate ederken gryordum. Deynekler gibi deviriyordum onlar, birbirlerinin stne dyorlard; hayatta kalanlar tela kaplp kapnn camlarn krp gerisin geriye tiyatrodan ieri dalyorlard. ok sinir bozucu bir oyundu bu: Ellerim titriyordu sonunda ve kendime gelmek iin Dreher'de gidip bir konyak imek zorunda kalyordum. Kadnlar ldrmezdim. Barsaklarna ate ederdim. Ya da daha olmazsa oynasnlar diye baldrlarna. Henz bir eye karar vermemitim. Sanki kararm kesinmi gibi davranmay yeledim. e, nemsiz ayrntlar dzene koymakla baladm. Denfert-Rochereau Fuarnda, bir kapal at yerinde kendimi yetitirdim. Hedeflerim pek yle byk deildi, ama insanlar, zellikle yakndan ate edildiinde geni bir hedef olutururlar. Sonra kendimi tantmak iiyle

uratm. Btn arkadalarmn iyerinde topland bir gn setim. Bir pazartesi sabah. Her ne kadar ellerini skarken dehete kaplsam da grnte aram ok iyiydi onlarla. Gnaydn demek iin eldivenlerini karyorlard; eldivenlerini syrrlarken el ayalarnn izik izik ve yal plakln ortaya sererek parmaklarndan yavaa eldiveni ekerlerken mstehcen bir havalar vard. Bense hep eldivenliydim. Pazartesi sabah nemli bir ey olmad. Ticaret blmnn yazcs, terkleri getirdi brakt bize. Lemercier, kza kibarca takld, kz gidince de bkkn bir okbilmilikle kzn gzelliklerini sayp dktler. Sonra Lindbergh konuuldu. Lindbergh'i pek seviyorlard. -Ben siyah kahramanlar severim, dedim. -Zenciler mi? diye sordu Masse. -Hayr. Byc denen siyahlar. Lindberg beyaz bir kahramandr, beni ilgilendirmez. -Git gr bakalm Atlantik'i gemek kolay m? dedi Bouxin, terse. Onlara siyah kahramandan ne anladm anlattm. -Bir anarist, diye zetledi Lemercier: Yavaa: -Hayr, dedim, anaristler kendi tarzlarndaki adamlar severler. -yleyse kafadan sakat biri olmal. Bu srada, mrekkep yalam biri olarak, Masse araya girdi: -Ben sizin kahramannz anladm, dedi bana. Ad Erostrate. Tannm biri olmak istiyordu; bunun iin Dnyann Yedi Harikasndan biri olan Efes Tapnan yakmaktan baka bir ey bulamad. -Ya tapna yapan mimarn ad neydi? -Pek hatrlamyorum, diye itiraf etti, sanyorum ad bilinmiyor. -Sahi mi? Erostrate'n adn hatrlyorsunuz ama? Gryorsunuz ki pek de yanl hesap yapmam. Konuma bu szcklerle son buldu, ama ben iyice sakindim. Bunu zaman gelince hatrlayacaklard. Bense, imdiye kadar Erostrate adn hi duymamtm; ama hikyesi beni yreklendirdi. leli iki bin yldan fazla olmutu, yapt ise bir siyah elmas gibi parldayp duruyordu. Alnyazmn ksa ve dokunakl olacana inanmaya baladm. Bu beni nceleri

korkuttu, sonra sonra almaya baladm. Bu durum belli bir biimde ele alnrsa tyler rperticidir, ama te yandan, geen zamana azmsanmayacak bir g ve gzellik verir. Sokaa indiimde, bedenimde garip bir kuvvet hissediyordum. stmde tabancam oluyordu; patlayan ve grlt yapan u nesne. Ama kendime gvenim bu nesneden ileri gelmiyordu, bu bendendi: Tabancalar, kundaklar ve bombalar cinsinden bir varlktm ben. Ben de bir gn, karanlk mrmn sonunda, patlayacak ve magnezyum parlts gibi iddetli ve ksa bir alevle dnyay aydnlatacaktm. Bu dneme doru, birok geceler ayn d grr oldum: Bir anaristtim. ar'n geecei yola pusu kuruyordum ve zerimde bomba. Sylenilen saatte alay geiyordu, bomba patlyor ve kalabaln gz nnde ben, ar ve giyimli kuaml subay havaya uuyorduk. e gitmez oldum haftalarca. Bulvarlarda, gelecekteki kurbanlarm arasnda geziniyordum ya da odama kapanyor, tasarlar yapyordum. Ekim ay banda iimden karldm. Bo vakitlerimi aadaki mektubu kaleme alarak, yz iki kopya kararak deerlendiriyordum. Baym, Tannm birisiniz, kitaplarnz otuz bin baslyor. Bunun nedenini size syleyeyim: nsanlar seviyorsunuz da ondan. nsancllk kannzda var: Talihin ii. Topluluk iinde olduunuzda iek gibi ayorsunuz. Hemcinslerinizden birini grr grmez, tanmasanz bile, ona kar kannzn kaynadn hissediyorsunuz. Bedenine, konuma biimine, istenildii zaman alp kapanan bacaklarna ve zellikle ellerine baylyorsunuz, ellerine: Her elde be parmak olmas ve baparman teki parmaklarn karsna kartlabilmesi hounuza gidiyor. Yannzdaki komunuz masann stnden bir fincan ald zaman haz duyuyorsunuz, nk insana zg ve kitaplarnzda sk sk betimlediiniz, maymunun hareketinden daha az yumuak ve daha az hzl bir fincan tutma biimi var, ama daha zekice, deil mi? nsann etini, yeniden hareket etmeye alan bir ar yaralnn yryn, her admda yeniden icat eder gibi olan grnn ve yrtc hayvanlarn bile dayanamayaca esiz bakn da seviyorsunuz. nsana kendi kendinden sz etmek iin uygun olan syleyi biimini bulmak da kolayd sizin iin: Edepli, ama lgn bir biim. nsanlar kitaplarnzn stne itahla atlyorlar, onlar rahat bir koltukta okuyorlar, sizin onlara ulatrdnz bahtsz ve ll byk ak dnyorlar ve bu birok eyin avuntusu demek oluyor onlar iin; irkin olmann, kt olmann, aldatlm koca olmann, ylbanda aylklarnn

artmam olmasnn. Son romannz vlerek dillerde dolayor: yi bir alma. nsanlar sevmeyen bir insann olabileceini bilmek sizi meraklandracaktr sanyorum. te ben, hem de ylesine az seviyorum ki onlar, yarm dzinesini hemen imdi ldrebilirim. Belki kendi kendinize sorarsnz: Neden sadece yarm dzine diye? nk tabancam alt mermi alyor. te bir canavarlk, deil mi? stelik de tam anlamyla siyaset d bir davran. Ama size diyorum ki: ben onlar sevemem. Ne hissettiinizi ok iyi anlyorum. Ama onlarda sizi eken ey beni tiksindiriyor. Bir iktisat dergisini sol eliyle kartrarak edepli edepli yemek yiyen adamlar grdm ben de sizin gibi. Foklarn sofrasnda olmay yelemem benim hatam m? Yz izgilerini bir yana brakrsanz, insan yzyle hibir ey yapamaz. Azn kapal tutarak bir ey geveledii zaman aznn kenarlar iner ve kalkar, sanki durmakszn dinginlikten alamakl bir aknla geer gibidir. Siz bunu seversiniz, biliyorum, siz buna Zek'nn uyankl diyorsunuz. Ama bu benim midemi bulandryor, nedendir bilmiyorum, ben doutan byleyim. Aramzda ancak bir beeni ayrm olsayd tedirgin etmeyecektim sizi. Ama her ey sizin yeteneiniz varm da benim yokmu gibisine akp gidiyor. Amerikanvari hazrlanm stakozu sevip sevmemekte zgrm, ama insanlar sevmiyorsam bir zavallym ve gnnda bana yer yok. Onlar hayatn anlamn kendi tekellerine aldlar. Umarm ki sylemek istediimi anlyorsunuz. stnde: nsancl olmayan buraya giremez yazl kaplar otuz yldr zorluyorum ite. Giritiim her eyi brakmak zorunda kaldm. Semek gerekiyordu: Ya uyumsuz ve mahkm edilmi bir giriimi, ya da erge onlarn karna ynelmesi gereken bir giriimi. nsanlara kesin olarak aktarmadm dnceler; onlar kendimden ayrmay baaramyordum, dzene koymay baaramyordum. Dnceler, hafif organik devinimler olarak iimde kalyorlard. Kullandm aygtlar da yle, bakalarna ait olduklarn hissediyordum. Szgelii szckler; Bana ait szckler olsun isterdim. Ama kullandm bu szckler, bilmiyorum ka bilinte srklendi. Szckler, bakalarnda kazandklar alkanlk gereince benim kafamda kendi kendilerine dzene giriyorlar ve size yazarken bu szckleri kullanrken tiksinti duyuyorum. Ama bu sondur artk. Size syledim: nsanlar sevmek gerekiyor ya da ufak tefek ilerle uramanza izin verilirse bu yeter. yi, ama ben ufak tefek ilerle uramak istemiyorum. imdi tabancam kaptm gibi sokaa ineceim ve onlara kar bakalm ne yaplabilirmi greceiz. Hoa kaln baym, karlaacam insan siz de olabilirsiniz. Kafanz patlatacam zaman duyacam zevki siz

hi bilemeyeceksiniz. Byle olmazsa -byk bir olaslkla byle olmayacak- yarnn gazetelerini bir okuyun. Gazetede Paul Hilbert adnda birinin bir fke annda sokaa frlayp Edgar-Quinet Bulvarnda be yayay temizlediini yazdn greceksiniz: Byk gnlk gazete haberlerinin ne anlam tadn sizin kadar kimse bilmez. Benim fkeli bir adam olmadm anlayacaksnz u halde. Tam tersi, ben ok sakinim ve en derin duygularmn kabuln rica ederim baym. Paul HILBERT Yz iki mektubu yz iki zarfn iine koydum ve zarflarn zerine yz iki Fransz yazarnn adreslerini yazdm. Sonra alt yapraklk pul destesiyle hepsini masamn ekmecesine koydum. Bunu izleyen on be gn iinde dar pek az ktm, yava yava suumla ba baa kalmaya alyordum. Baz baz gidip baktm aynada yzmn deiimlerini zevkle gzlyordum. Gzler bymlerdi, btn yz kaplyorlard. Kelebek gzlklerin altnda siyah ve yumuakllar ve gezegenler gibi dndryordum onlar. Sanatnn ve katilin gzel gzleri. Ama kym yaptktan hemen sonra iyiden iyiye deieceini umuyordum. u iki gzel kzn resimlerini grdm, hanmlarn ldren ve dorayan hizmetilerin resimlerini. nceki ve sonraki resimlerini grdm. nce, yzleri nazl iekler gibi pike yakalarnn stnde salnp duruyordu. Salk ve itah ac bir temizlik sayorlard. Belli belirsiz bir maa darbesiyle salar ayn biimde kvrlmt. stelik, kvrk salarndan, yakalarndan ve fotorafda resim ektirmeye gelmi havasnda olularndan daha da gven verici olan bir kzkarde benzerlikleri vard; ylesine baskn olan benzerlikleri kan balarn ve ayn aile kknden gelme zelliklerini hemen ne karyordu. Sonra, yzleri yangnlar gibi l l aydnlanyordu. leride uurulacak olan kellenin plak boynu vard kzlard. Her yerde izgiler, korkunun ve kinin rktc izgileri, kvrmlar, yzlerinde trnakl bir hayvan koturup durmu gibi ette olumu ukurluklar. Sonra bu gzler, her zaman byk kara ve dipsiz gzler -benimkiler gibi. Gelgelelim artk birbirlerine benzemiyorlard. Her biri ortak sularnn ansn kendine gre tayordu. Bu kimsesiz, masum kz yzlerini bu kadar deitirmek iin talihin

byk pay olan bir korkun cinayet yetiyorsa, olduu gibi benim tarafmdan tasarlanm ve dzenlenmi bir cinayetten neler umabilirim? diyordum kendi kendime. Beni ele geirecek, fazlasyla insan olan irenliimi yerle bir edecekti... Bir su, onu ileyenin yaamn ikiye bler. nsann geri dnmeyi istedii zamanlar vardr mutlaka, ama orada, sizin ardnzda, yolunuzu keser bu parldayan maden. Kendi suumdan zevk almak, ezici arln hissetmek iin ancak bir tek saat istiyordum. Bu saat, btnyle benim olsun diye her eyi dzenleyeceim. Odessa Sokann yukarsnda suu ilemeye karar verdim. Onlar lleriyle urarken kamak iin aknlktan yararlanacaktm. Koacak, Edgar-Quinet Bulvarn geecek, hzla Delambre Sokana dalacaktm. Oturduum binaya ulamam iin olsa olsa otuz saniyeye gereksinimim olurdu. Bu srada peime denler daha Edgar-Quinet Bulvarnda olurlar, izimi kaybederler ve izi bulmalar iin bir saatten fazla gerekirdi kesinlikle. Onlar evde bekleyecek, kapm vurduklarn iittiim zaman tabancam yeniden dolduracak ve azma ate edecektim. Alabildiine yayordum. Sabah akam bana iyi yemekler getiren Vavin Sokandaki bir lokantacyla anlamtm. Lokantacnn yama kapy alyordu, amyordum; birka dakika bekliyordum sonra kapm ayordum ve yere konmu koca tepsiyi gryordum; buusu tten ii dolu tabaklar. 27 Ekim akam saat altda yanmda on yedi buuk frank kalmt. Tabancam ve mektup paketini aldm, aa indim. Yapacam yaptktan sonra abucak ieri girebilmem iin de kapy kapatmadan ktm. Kendimi iyi hissetmiyordum, ellerim buz gibiydi, kan bama kmt, gzlerim batyordu. Maazalara, Hotel des Ecoles'e, kalemlerimi aldm krtasiyeciye baktm, ama onlar tanmadm. Kendi kendime: Bu sokak da nesi? diyordum. Montparnasse Bulvar insanlarla doluydu. Dirsekleri ya da omuzlaryla bana arpyorlar, vuruyorlar, yaslanyorlard. Kendimi alkantya braktm, aralarndan syrlmaya gcm yetmiyordu. Birdenbire bu kalabaln iinde kendimi yalnz ve kk hissettim. steseler bana ktlk edebilecek gibiydiler! Cebimdeki silah yznden de korkuyordum. Onun orada olduunu anlayacaklarm gibime geliyordu. Sert sert bana bakacaklar, hayvan penelerini andran elleriyle bana vurarak neeli bir saldrganlkla Haydi... Haydi... diyeceklerdi. Lin edilmek! Beni balarnn zerine, havaya doru atacaklar ve ben de kukla gibi yeniden kollarnn arasna decektim. Ertesi

gn, tasarmn uygulanmasn daha akl banda bir ekilde kafamdan geirdim. Akam yemeini gidip on alt frank seksen santim deyerek Coupol'de yedim. Geri kalan yetmi santimi dereye attm. gn yemeden, uyumadan odamda kaldm. Kepenkleri kapatmtm; ne pencerelere yaklamaya, ne de yakmaya cesaret edebiliyordum. Pazar gn biri kapm tklatt. Nefesimi tuttum, bekledim. Bir dakika sonra yine alnd. Ayaklarmn ucuna basarak kapya yaklatm, gzm anahtar deliine uydurdum. Ancak siyah bir kuma paras ve bir dme grdm. Herif yine ald, sonra aaya indi. Kim olduunu anlayamadm. Geceleyin, palmiyeler, akan sular, bir kubbenin stnde meneke rengi bir gk, ferahlatc eyler gibi hayller grdm. Susamyordum, nk zaman zaman gidip musluktan su iiyordum. Ama ackmtm. Esmer orospuyu da grdm. Buras, kye tam yirmi fersah uzakta Causses Noires'da yaptrdm bir atoydu. Kadn plakt ve benimle yalnzd. Tabancam dorultup diz st kmeye zorladm onu, emekleyerek komaya zorladm. Sonra bir diree baladm, ne yapacam uzun uzun anlattktan sonra kurunlrla kalbura evirdim onu. Bu grntler beni ylesine etkiledi ki kendi kendime doyuma ulamak zorunda kaldm. Sonra karanlkta hareketsiz durdum; kafam bombotu. Eyalar trdamaya baladlar. Saat sabahn beiydi. Odamdan kmak iin ne isteseler verirdim, ama sokakta dolaan insanlar vard, aaya inemiyordum. Gn dodu. Alm artk duymuyordum, ama terlemeye baladm. Gmleim su iinde kalmt. Darda gne vard. Sonra dndm: Karanlkta, kapal bir odada bzlp kalm O. gnden beri ne yedi ne uyudu O. Kaps alnd, amad O. imdi neredeyse aaya inecek ve ldrecek O. Kendimden korkuyordum. Akamn saat altsnda alk yine yakama yapt. fkeden delirmitim. Bir sre eyalarn arasnda oraya buraya arptm; sonra odann, mutfan, tuvaletlerin elektriklerini yaktm. Avaz avaz ark sylemeye baladm, ellerimi ykadm ve dar ktm. Tam tamna iki dakika gerekti btn mektuplarm kutuya atmak iin: Onarlk paketler halinde tktryordum. Birka zarf bu yzden buruturmak zorunda kaldm. Sonra Odessa Sokana kadar Mountparnasse Bulvarndan gittim. Bir

gmleki dkknnn aynas nnde durdum, yzm grnce: Bu akam tam zaman, diye dndm. Bir gaz lmbasndan pek uzaklamadan Odessa Sokann yukarsnda dikilip bekledim. ki kadn geti. Kol kola girmilerdi: -Btn pencereleri halyla kaplamlard, dedi sarn, bunlar memleketi temsil eden soylulard. teki: -Meteliksizler mi? diye sordu. -Her gn be Louis altn getiren bir ii kabul etmek iin meteliksiz olmaya gerek yok. -Be altn m? dedi sarn, gzleri kamaarak. Tam yanmdan geerken ekledi: -Hem sonra, atalarnn klklarna brnmek elenceli de olmal diye dnyorum. Uzaklatlar. mtm, ama alabildiine terliyordum. Bir sre sonra, adamn geldiini grdm, geip gitmelerine aldrmadm, bana alt tane gerekiyordu. Solda olan bana bakt ve dilini aklatt. Gzlerimi baka yana evirdim. Saat yediyi be gee birbirine yakn gelen iki topluluk Edgar-Quinet Bulvarndan dkld kalabaln iinden. Bir kadn, bir erkek ve iki ocuk vard. Onlarn ardndan yal kadn geliyordu. ne doru bir adm attm. Kadnn kzm bir hali vard ve kk olan kolundan tutmu tartaklyordu. Adam tekdze bir sesle: -Bok soyu bu yumurcak, dedi. Kalbim yle hzl arpt ki kollarmda bir ar duydum. lerledim, nlerinde hareketsiz dikildim. Parmaklarm cebimde tetiin evresinde srlsklamd. -zninizle, dedi adam beni itekleyerek. Dairemin kapsn kapam olduum aklma geldi ve bu duraklatt beni. Kapy amam iin bana deeri ok olan ufack bir zaman gerekecekti. Yz geri dndm, makinelemi gibi onlarn ardndan gittim. Ama artk onlara ate etmek niyetinde deildim. Bulvarn kalabal iinde kayboldular. Ben duvara dayandm. Saatin sekizi ve dokuzu vurduunu duydum. Kendi kendime Zaten lm olan bu insanlar niin ldrmek gerekiyor? diye tekrar ediyordum. imden glmek geliyordu. Bir kpek geldi ayaklarm koklad. ri bir adam yanmdan geince irkildim, admlarm ona uydurdum. apkasyla pardssnn arasndaki

krmzmtrak ensesinin kvrmn gryordum. Sallana sallana yryordu ve kuvvetle soluyordu; salam bir grn vard. Tabancam kardm: Parlak ve souktu, beni tiksindiriyordu, ne yapmam gerektiini pek iyi hatrlamadm. Bazan tabancama, bazan da adamn ensesine bakyordum. Ensenin kvrm, glmseyen ve ac duyan bir az gibi, bana glmsyordu. Tabancam bir pis su zgarasna atp atmamay soruyordum kendi kendime. Birdenbire herif bana dnd, kzgn bir tavrla bana bakt. Bir adm geriledim. -Size... Soracaktm... Beni dinler gibi gzkmyordu, ellerime bakyordu. Glkle sonunu getirdim. -Gaiete Sokann nerede olduunu syler misiniz bana? Yz iyiydi ve dudaklar titriyordu. Bir ey sylemedi, elini uzatt. Tekrar geriledim. -stiyordum ki... dedim. Ayn anda neredeyse ulumaya balayacam anladm. stemiyordum bunu: Karnna kurun sktm. Aptalca bir grnle yere ykld, dizlerinin stne ve ba sol omzuna dt. -Hyar olu hyar, dedim, hyar! Kirii krdm. ksrdn duydum. Barmalar ve ardmda koumalar da duydum. Biri: N'oluyor, kavga m var? diye sordu, sonra hemen arkasndan: Kaatil! Kaatil! diye bardlar. Bu barmalarn beni ilgilendirdiini dnmyordum. Ama ocukluumda duyduum itfaiyenin canavar ddkleri gibi uursuz geliyordu bana. Uursuz ve biraz da gln. Bacaklarmn btn gcyle kouyordum. Yalnzca affedilemeyecek bir yanl yapmtm: Edgar-Quinet Bulvarna doru Odessa Sokandan gideceim yerde, oradan Montpamasse Bulvarna doru iniyordum. Farkna vardmda ok geti artk. Kalabaln tam orta yerindeydim, akn yzler bana doru dnyorlard (Tyl yeil bir apkas olan ok boyal bir kadnn yzn hatrlyorum), arkamda katil diye baran Odessa Sokann aptallarnn sesini iitiyordum. Bir el omzuma dokundu. Sonra kafam bozuldu: Bu kalabaln iinde boulup gitmek istemiyordum: ki el daha ate ettim. nsanlar barmaya baladlar ve katlar. Koarak bir kahveye girdim. Getiim yerlerde mteriler ayaa kalktlar, ama beni durdurmaya yeltenmediler, bir boydan

bir boya kahvenin iinden getim, gidip tuvalete kapandm. Tabancamda bir kurun vard daha. Bir zaman geti. Soluk soluaydm ve tkanyordum. Her yerde mthi bir sessizlik vard, sanki insanlar zellikle btn btne susmulard. Silhm gzlerimin hizasna kadar kaldrdm ve siyah, yuvarlak kk deliini grdm: Kurun oradan kacakt, barut yzm yakacakt. Kolumu brakverdim, bekledim. Bir zaman sonra sessiz admlarla yaklatlar. Yerden ayak seslerine baklrsa kalabalk olmalydlar. Biraz fsldatlar, sonra sustular. Bense hep soluyordum ve solumam duyduklarn dnyordum. Biri yavaa yaklat, kapnn tokman sarst. Kurunlarmdan saknmak iin duvara yaslanm olmalyd. Birden ate etmek istedim; ama son kurun benimdi. Ne bekliyorlar? diye sordum kendi kendime. Kapya yklenirlerse ve hemen kapy krarlarsa, kendimi ldrecek zamanm olmaz, beni canl yakalarlar. Ama acele etmiyorlard, bana hep lecek bo vakit brakyorlard. Aptallar, korkuyorlard. Bir sre sonra bir ses ykseldi: -Haydi an, size ktlk etmeyeceiz. Bir sessizlik oldu ve ayn ses yeniden: -Kaamayacanz pekl biliyorsunuz, dedi. Karlk vermedim, hep soluyordum. Kendime ate etmek cesaretini bulmak iin: Beni yakalarlarsa dverler, dilerimi krarlar, belki de bir gzm patlatrlar, diyordum kendi kendime. O koca herifin lp lmediini bilmek isterdim dorusu. Belki de onu yalnzca yaralamtm... teki iki kurun da belki kimseyi yaralamamt. Bireyler hazrlyorlard, yerde ar bir ey ekiyor gibiydiler? Silhmn namlusunu hzla azma soktum, onu kuvvetle srdm. Ama tetii ekemedim, parmam tetie bile gtremedim. Her ey yeniden sessizlie gmld. Sonra tabancay yere atp onlara kapy atm. ZEL YAAM Lulu plak yatyordu, nk rtlerin tenine demesinden holanyordu. Ayrca, amar ykatmak pahalya mal oluyordu. Balangta Henri buna kar kmt: nsan yatakta rlplak yatmamal, byle ey olmaz, bu pisliktir, diye. Ama daha sonra o da karsna uymutu, bu da boverciliinden ileri geliyordu. Herkesin iinde kazk gibi sert olurdu, yaratl gerei, (svirelilere, zellikle de Cenevrelilere baylyordu. Onlarda bir hava buluyordu. nk tahta gibiydiler)

ama kendini kk eylerle de yormuyordu; szgelii pek temiz deildi, donunu olduka seyrek deitirirdi. Lulu donlar kirliye atarken bacak aralarnn srtnmeden sarardn hemen fark ederdi. Lulu'nun kiisel olarak pislikten irendii yoktu: Bu ok mahrem bir eydir, yumuak glgeler brakr. Szgelii dirseklerin brakt ukurlar. u ngilizleri hi sevmiyordu. Hibir ey kokmayan bu kiiliksiz bedenleri sevmiyordu. Ama kocasnn bovericiliinden tiksiniyordu. nk btn bunlar kendini dara sokmamak iin yaplan kaamaklard. Sabah kalktnda kendine kar pek yumuakt; kafas hayallerle doluydu ve gn, souk su, fralarn uzun ve sert kllar iddet dolu hakszlklar gibi geliyordu Henri'ye. Lulu srtst yatm, sol ayann baparman arafn yrtna sokmutu. Bu bir yrtk deildi, skkt. Bu Lulu'nun cann skyordu; buray yar dikmem gerekiyor. Ama ipliklerin kopuunu duymak iin yine de biraz ekip gerdi araf. Henri daha uyumamt, ama artk rahatsz etmiyordu. Gzlerini kapattktan sonra ok ince ve ok dayankl balarla sarlp balandn hissettiini, kk parman bile oynatamayacan Lulu'ya her zaman sylemitir. Bir rmcek ana taklm iri bir sinek gibi. Lulu bu ele geirilmi koca bedeni kendi yannda hissetmekten holanyordu. Byle inmeli gibi kala kalsa ona bakacak olan bendim; ocuk gibi temizleyip paklardm, bazan onu yzkoyun yatrp kna kna vururdum, gnn birinde annesi Henri'yi grmeye gelince bir bahane bulup stn rten rtleri averirdim, annesi de onu rlplak grverirdi. Kadnn kaskat kesileceini, olunu on be yldr byle rlplak grmediini dnyordum. Lulu elini kocasnn kalas stnde hafife gezdirdi ve kasna kk bir imdik att. Henri mrldand, ama kmldamad. ktidarszla dmt. Lulu gld: iktidarszlk sz onu her zaman gldrrd. Yannda byle ktrm gibi yatarken ve Henri'yi hl sevip okad zaman, onu, kkken Gulliver'in servenlerini okuduu kitaplarda grd resimlerdeki kk adamlar tarafndan sabrla sarlp sarmalanm olarak hayl etmekten holanyordu. Henri'ye oklukla Gulliver diyordu. Henri de bundan holanyordu; nk bu bir ngiliz adyd ve Lulu eitim grm biri havasna giriyordu; ama Lulu'nn aslna uygun sylemesini ye tutard. Canm skmay becerdiler: eitilmi biriyle evlenmek isterse Jeanne Beder'le evlenmeliydi; av borusu gibi gsleri vardr, ama be dil bilir. Pazar

gn Sceau'lara gidildii zaman ailenin arasnda yle canm sklrd ki ne olursa olsun elime bir kitap alrdm. Muhakkak ne okuduumu gzetleyen biri kard ve kk kzkardei gelir sorard: Anlyor musunuz, Lucie? Henri'nin beni iyi yetimi bulmad meydanda. svireliler, evet, onlar sekin insanlar, nk byk kzkardei ona be ocuk dourtan bir svireliyle evlendi ve svireliler onu dalaryla etkilediler. Ben ocuk douramyorum, beden yapsyla ilgili bir ey, ama onun yapt eyin sekin bir ey olduunu da hi dnmedim; benimle kt zaman genel tuvaletlere gider durmadan, onu beklerken dkknlarn vitrinlerini seyretmek zorunda kalrm; durumum ne oluyor benim? Sonra pantolonunu ekitirerek ve bacaklarn yal bir adam gibi arpk arpk kullanarak dar kar. Lulu arafn yrtndan parman ekti, bu tutsak ve gevek et ynnn yannda kendi varln daha canl duymak zevkine varmak iin ayaklarn biraz oynatt. Bir gurultu duydu: ark syleyen bir karn, canm skar bu, benim karnm m onun karn m guruldayan, bunu bilemem. Gzlerini kapad: Yumuak borular yn iinde dolaan svyd bu, byle eyler herkeste olabilir, Rirette'de de, bende de (bunu dnmek istemiyorum, karnma arlar giriyor). Beni seviyor, barsaklarm sevmiyor, bir cam kavanoz iinde ona apandisitimi gsterseler tanmazd, her zaman beni mncklar durur, ama cam kavanozu eline verseler, hibir ey hissetmez, iindeki onunla ilgili bir eydir diye dnmez; insann birini her eyiyle, yemek borusuyla, karacieriyle, barsaklaryla sevebilmesi gerekir. Belki de insan onlar almadndan sevmiyor; onlar da ellerimiz ve kollarmz gibi grseydik belki de severdik. yleyse deniz yldzlarnn bizden daha iyi sevimesi gerekir; hava gneli olunca kumsala yaylrlar, hava aldrmak iin midelerini dar kartrlar ve herkes onlar grebilir. Kendi kendime soruyorum, biz midemizi nereden dar karacaz, gbeimizden mi yoksa? Gzlerini yummutu ve mavi daireler dnmeye baladlar, dn, fuarda olduu gibi; lastik oklarla dairelere at yapyordum, okum daireye her vuruunda yanan harfler vard, harfler bir kentin adn oluturuyorlard; gelip bana arkamdan abanma tutkusu yznden Dijon szcn yazmama engel oldu. Birinin gelip arkamdan bana dokunmasndan holanmam. Srtm olmasn isterdim; ben onlar grmediim zaman insanlarn bana bireyler yapmalarndan holanmyorum, bununla yetinebilirler ve sonra elleri grlmez, aaya

indikleri ya da ktklar hissedilir, ellerinin nereye doru gittikleri nceden kestirilemez, gzlerini dikip size bakarlar, siz onlar grmezsiniz, Henri buna baylr, bunu hi dnmemi olmaldr, ama o benim arkama gemekten baka bir ey dnmez ve yalnzca kma dokunmak iin yaratldndan eminim, nk bir km olduu iin utantan geberdiimi biliyor, benim utanmam onu kkrtyor, ama onu dnmek istemiyorum (korktu), Rirette'i dnmek istiyorum. Tam Henri'nin inleyip horuldamaya balad sralarda, her gece ayn saatte Rirette'i dnyor. Ama bir direnme vard ortada, teki kendini gstermek istiyordu, bir anda kara kvrck salar grd, orada olduunu sand ve titredi, nk insan ne olacan bilemezdi, yalnzca bir surat olsa neyse, geer gider, ama yzeye kan pis anlar yznden gzn krpmadan geirdii geceler vard. Bir erkei btnyle tanmak berbat bir eydi, zellikle bylesini. Henri, ayn ey deil o, tepeden trnaa gzmde canlandrabilirim onu, bu beni gevetir, nk o yumuacktr, yalnzca karn taraflar pembe olan boz renkli bir et yndr, iyi yapl bir erkein karn oturduu zaman kvrm yapar der, ama onunki alt kvrm yapar, yalnzca onlar ikier ikier sayar, tekileri grmezlikten gelir. Rirette'i dnrken yzn buruturdu. Lulu, sen gzel bir erkek bedeninin ne olduunu bilmezsin. Gln, pekl da bilirim ne olduunu, kasl ve ta gibi kat bir beden demek istiyor, holanmam bylesinden, Patterson byleydi, bana sarld zaman bir trtl gibi yumuackmm sanrdm kendimi, Henri bir rahibe benzedii iin, yumuak olduu iin onunla evlendim. Rahipler uzun giysileriyle hanm hanmck gibidirler zaten, kadn orab bile giyerlermi gibi gelir insana. On be yandayken yavaa entarilerini kaldrmak, erkek dizlerini ve uzun donlarn grmek isterdim. Bacaklarnn arasnda bireyler olaca tuhaf gelirdi bana; bir elimle entarilerini tutmal, teki elimi de ayak bileklerinden ta yukarlara, dndm yere kadar karmalydm; kadnlar o denli sevmediimden deil, ama bir erkek organ, bir giysi altndayken, yumuacktr, iri bir iek gibidir. Ama gerekte hibir zaman bu biimde ele gelmez, bylesi yalnz dingin kalnca olur, ama bir hayvan gibi kprdar, sertleir, bu beni rktr, sertlemesi, dimdik havaya kalkmas, hoyrata bir ey; pis olan bu ak. Bense Henri'yi seviyordum, nk, kk zmbrts hi sertlemiyordu, ban hi kaldrmyordu, glyordum, bazan onu pyordum, artk bir ocuunki kadar korku vermiyordu bana; akam, kk yumuak eyini parmaklarmn arasna alyordum, Henri kzaryor, iini ekerek ban te yana eviriyordu, ama o

ey kprdamyordu, uslu uslu duruyordu elimde, skmyordum, uzun sre byle kalyorduk ve Henri uyuyordu. O zaman srtst uzanyor, papazlar, saf eyleri, kadnlar dnyor, nce gzelim dz karnm okuyor, ellerimi aa indiriyor, indiriyordum ve ite zevk buradayd; ancak kendi kendime vermesini bilebildiim zevk. Kvrck salar, Zenci salar. Ve sknt bir yumak gibi boazda. Ama gzkapaklarn kuvvetle skt, sonunda Rirette'in kula kt ortaya. Nbet ekerini andran yaldzl ve krmzms kk bir kulak. Bunu gren Lulu her zamankinden fazlaca holanmad, nk ayn zamanda Rirette'in sesini de duyuyordu. Bu ses Lulu'nn sevmedii ineli, keskin bir sesti: Pierre'le birlikte gitmelisiniz, Lulu'cm, yaplacak tek akllca ey bu. Rirette'e kar fazlasyla yaknlk duyarm, ama kendini nemseyince, syledikleriyle kendini bir ey sannca biraz canm skyor. Geen gn, Coupole'de, Rirette akll grnen bir havayla, serte ne doru eilip: Henri'yle birlikte kalamazsnz, artk onu sevmediinize gre bu bir su olur, demiti. Henri hakknda kt konumak iin frsatlar karmaz, ben bu davrann nazik bulmuyorum, Henri ona hep ak davranr, Henri'yi artk sevmiyorum, olabilir, ama bunu sylemek Rirette'e dmez. Kendi asndan her ey yaln ve kolay grlr: Sevilir ya da sevilmez, ama ben, o kadar basit deilim. Burada nce benim alkanlklarm gelir, sonra Henri'yi pekl seviyorum, benim kocam. Rirette'i dvmek isterdim, iman bir kadn olduu iin hep cann actmaya niyetlendim. Bu bir su olurdu. Kolunu kaldrd. Koltuk altn grdm, plak kolla dolamasn her zaman yelerim. Koltuk alt. Sanki bir az gibi koltuk alt araland ve Lulu, saa benzeyen kvrck tyler altnda, biraz krk, morumsu bir et grd. Pierre, Rirette'e tombul Minerve der, o byle eyleri sevmez. Lulu, srtnda kombinezonla dolarken, kk kardei Robert'in kendisine sylediklerini dnerek gld: Senin niin kollarnn altnda sa var? Karlk vermiti: Bu bir hastalktr. Kk kardeinin nnde giyinmekten ok holanyordu, nk her zaman tuhaf eyler dnrd, insan kendi kendine bunlar nereden bulur diye sorard. Ve ocuk, Lulu'nn her eyine elini srerdi, zenle entarilerini katlard, eli yatknd, gelecekte byk bir kadn terzisi olacak. Terzilik gzel bir meslek ve ben onun iin kumalara desen izeceim. Bir erkek ocuun ileride kadn terzisi olmay dnmesi ilgin bir durum. Erkek ocuk olsaydm ya aratrc ya

da oyuncu olmak isterdim gibime geliyor, kdn terzisi deil ama. Robert her zaman hayl kurar, yeterince konumaz, dncelerini uygular; bense varlkl evlerden onun iin yardm toplayan bir rahibe olmak isterdim. Gzlerimin yumuak etten yaplm gibi yumuack olduunu hissediyorum, neredeyse uyuyacam. Rahibe bal altnda solgun gzel yzm, kibar bir tavrm olacakt. Yzlerce karanlk sofa grecektim. Ama hizmeti kz hemen yakacakt, o zaman aile resimleri, konsollar stnde bronz sanat yaptlar gzme arpacakt. Ve giysi asklar. Evin hanm kk bir karne ve 50 franklk bir pusulayla geliyor. Buyurun, rahibe hanm. -Teekkr ederim hanmefendi, Tanr sizi esirgesin. Yine grrz. Ama ben gerek bir rahibe olmayacaktm. Baz kez otobste adamn birine gz krpacaktm, adam nce ap kalacakt, sonra bana birtakm yalanlar anlatarak peime decekti ve sonra onu polise verip delie tktracaktm. Toplanan yardm paralarn kendime ayracaktm. Ne alrdm kendime? PANZEHR. Yok canm. Gzlerim kayyor, houma gidiyor bu; insan onlarn suya battn syleyebilir, tm bedenim rahat. Yeil gzel ta, zmrtlerle ve lacivert talarla ssl. Ta dnd dnd ve korkun bir inek ba oldu, am Lulu korkmad: Amann. Cantal'n kular. Kal. Uzun krmz bir rmak kurak krlar boyunca uzanp gidiyordu. Lulu kyma makinesini ve sonra briyantini dnyordu. Bu bir su olurdu! Srad ve baklar sert, gecesinin iinde dimdik oturdu. Bana ikence ediyorlar, bunun farkna varmayacaklar m? Rirette'in iyi niyetle byle yaptn ok iyi biliyorum, ama tekilere gre ok daha akl banda biri olarak, dnmem gerektiini de anlamalyd. Pierre bana Geleceksin! dedi, gzlerini aartarak. Benim evimde benim olacaksn. Benim olman istiyorum. Gzleriyle beni etkilemek istedii zaman ondan korkuyorum; kolumu skyordu. Bu gzlerle onu grnce gsndeki kllar dnrm. Geleceksin, benim olman istiyorum; insan nasl syler byle eyleri? Ben bir kpek deilim. Oturduum zaman, ona glmsedim, onun iin pudram deitirmitim. Bylesini seviyor diye gzlerimi boyamtm, ama o hibir eyi grmedi, yzme bakmaz ki, memelerime bakyordu, memelerim gsmn stnde kuruyup kalsnlar isterdim, onu aptallatrmak iin. Yine de memelerim iri deillerdir, kcktrler.

Nice'deki villama geleceksin. Beyaz boyal olduunu, mermer merdivenleri bulunduunu, denize baktn ve btn gn rlplak yaayacamz syledi. Bir merdiveni plakken kmak acayip olsa gerek, bana bakmasn diye onu benim nmden kmak zorunda brakacam. Yoksa ayam bile kprdatamam, iimden kr olmasn dileyerek kaskat dururum. Zaten benim iin bu hibir eyi deitirmeyecek; o orada olduka hep plakmm gibime gelir. Beni kollarnn arasna ald, eytanca bir hali vard. Sen benim derimin altndasn, dedi bana; ben korktum. Evet, dedim. Sana mutluluk vermek istiyorum, otomobille, vapurla gezintiye kacaz, talya'ya gideceiz; ne istersen alacam sana. Ama villasnda neredeyse hi eya yok ve biz bir rtnn stnde yerde yatacaz. Kollarnn arasnda uyumam istiyor; kokusunu duyacam; gsn severim, geni ve yanktr nk, ama yukarlarnda bir kl yn var. Erkekler klsz olsun isterim. Onunkiler kara ve yosun gibi yumuaktr. ok kereler okuyorum, ok kereler rkyorum, gidebildiim kadar uzaa gidiyorum, ama o beni kendine ekiyor. Kollarnda uyuyaym isteyecek, beni kollarnda skmak isteyecek, kokusunu duyacam ve karanlk basnca denizin grltsn iiteceiz; can bir ey yapmak istiyorsa beni geceyars uyandrabilecek. Ancak ayba olduum zamanlar rahat edeceim, onun dnda sakin sakin uyuyamayacam. nk beni huzura kavuturan tek ey o ii yapmak ve yine de kanamal kadnlarla o eyi yapan erkekler var gibi geliyor bana ve sonra karnlarnn stnde kanlar, kendilerinin olmayan kanlar, rtlerin stnde her yerde kan, iren bir ey; Neden bedenlerimiz var? Lulu gzlerini at, perdeler sokaktan gelen bir kla krmz renk almt, aynada da krmz bir yansma vard; Lulu bu krmz seviyordu. in ii glge oyununu andran bir koltuk vard pencerenin nnde. Henri pantolonunu koymutu stne, asklar bolukta sarkyordu. Ona bir ask lastii almam gerekiyor. Oh! istemiyorum, gitmek istemiyorum. Btn gn beni pecek ve onun olacam, ona zevk vereceim, bana bakacak ve aklndan geirecek: Bu benim zevkim, orasna burasna dokundum ve canmn istedii zaman yeniden balayabilirim. Port-Royal'de, Lulu rtleri ayaklaryla tekmeledi. PortRoyal'de olup bitenleri anmsadka Pierre'den tiksiniyordu. itin arkasndayd. Pierre'in otomobilde olduunu, haritay incelediini sanyordu ve birden onu grd, sinsi sinsi arkasna gelmiti,

ona bakyordu. Lulu Henri'ye bir tekme att, uyansn diye. Ama Henri homurdand, uyanmad. Gen gzel bir erkek tanmak isterdim, bir kz gibi saf; birbirimize dokunmazdk, deniz kysnda gezerdik, el ele tutuurduk, geceleri birbirine benzeyen iki ayr yatakta yatardk, karde karde, sabaha kadar konuurduk. Ya da Rirette'le yaamak isterdim, kadnlar kendi aralarnda ne kadar sevimli oluyorlar. Yal ve parlak omuzlar var Rirette'in. Fresnel'i sevdii zaman iyiden iyiye bozulmutum. Ama asl beni altst eden Fresnel'in onu okadn dnmekti, ellerini omuzlarnda ve kalalarnda gezdirdiini ve Rirette'in i geirdiini dnmekti. Bir erkein altna, rlplak, byle uzand zaman acaba yz nasl olur ve etinde dolaan ellerden ne hisseder, kendi kendime bunu soruyorum. Yeryznn btn altnlarn verseler ona dokunmazdm. ok istese, bana ok istiyorum dese bile yine de ne yapacam bilemezdim, ama grnmez adam olsaydm, ona o ii yaparlarken orada olmak, yzn seyretmek isterdim (yine de Minerva gibi grnmesi beni artrd) ve akta kalm dizlerini okamak, pembe dizlerini okamak, inleyiini duymak isterdim. Lulu, boaz kurumu, kesik kesik gld: Gelir aklna insann baz byle dnceler. Bir keresinde, Pierre, Rirette'in rzna gemek istese diye bir ey uydurmutu. Ve ben ona yardm ediyordum. Rirette'i kollarmn arasnda tutuyordum. Dn. Yanaklar ateliydi, divann stnde karlkl oturmutuk, bacaklarn yan yana bititirmiti, ama hibir ey sylememitik, hibir ey de sylemeyeceiz. Henri horlamaya balad ve Lulu slk ald. Ben buradaym, uyuyamyorum, sinirleniyorum ve o orada horlayp uyuyor, aptal. Beni kollarnn arasna alsayd, bana yalvarsayd, Sen benim iin yaratlmsn, Lulu, seni seviyorum, gitme, deseydi, bu dileini yapardm, kalrdm, evet onunla kalrdm, btn yaamm boyunca, onu honut etmek iin. 2 Rirette, Dme Kahvesinin taraasna oturdu, porto arab syledi. Yorgunluk duyuyordu, Lulu'ya kzmt. ...ve portolarnda mantar tad var, Lulu alay eder, nk o kahve ier, ama insan aperitif alnacak saatte de kahve iemez ya. Burada btn gn ya kahve ierler ya da kafe-krem, nk meteliksizdirler, bu durum onlar sinirlendirse gerek, ben yapamazdm, btn dkkndakileri mterilerin yzne frlatrdm, bunlar olmasa da olur trden adamlar. Niin benimle hep Montparnasse'da bulumak ister, anlamyorum, ya Cafe de la Paix'de ya da

Pam-Pam'da benimle bulusa hem onun iin yakn olurdu hem de ben iimden ok uzaklamam olurdum. Hep bu suratlar grmek bana hzn verir de diyemeyeceim, bir dakikam bo olsun da ben buraya geleyim, yine de taraaya belki gelinebilir, ama ierisi kirli amar kokuyor, ben babozuklardan holanmam. stelik taraa bile benim yerim deilmi gibime geliyor, nk stme bama biraz zenirim; tra bile olmayan erkeklerle neye benzedikleri belli olmayan kadnlar arasnda beni grmeleri, sokaktan geenleri artyor olmal. Kendi kendilerine: Ne ii var onun orada? derler kesinlikle. Yazn arada bir olduka paral Amerikal kadnlarn geldiini biliyorum, ama imdi bizim hkmetin tutumu yznden ngiltere'de taklp kalyorlar gibi gzkyor, teberi ticareti bundan iyi gitmiyor, geen yl bu sralarda yaptm satn yarsndan daha az sat yaptm, tekiler ne yapar acaba, madem ki en iyi tezghlar benim, Bayan Dubech syledi bunu bana, kk Yonel'e acyorum, sat yapmasn bilmiyor, cretinden bir metelik fazla alamad bu ay. nsan btn gn ayakst durunca yle gzel bir yere gidip rahatlamak ister, lks ister biraz, biraz sanat kokan bireyler ister, yannda adama benzer biriyle, yle kendinden gemek ister, kendini yle bir salvermek ister ve sonra hafiften bir mzik olmal, arada srada, Ambassadeurs dansingine gitmek pek o kadar pahalya oturmazd. Ama burann garsonlar pek saygsz, bana hizmet eden kk kumraldan baka hepsi halk tabakasyla har neir; o naziktir. Lulu evresinde u herifleri grmekten holanr sanrm; biraz ssl bir yere gitmek onu korkutuyordu, gerekte kendine gveni yoktur, yol yordam bilen bir adamn yannda utanr. Louis'yi sevmiyordu. Burada kendini rahat hissedeceini dnrm pekl, bazlarnn yakal bile yok, yoksul grnleri ve pipolar var, ya stnze dikilen gzleri, gizlemeye bile yeltenmiyorlar, kadnlara bir ey smarlayacak paralar olmad ortada, gelgelelim evrede eksik olan bir ey deil kadn; can skc olan da bu. Size sanki yiyiverecekmi gibi bakarlar, size kar istekli olduklarn bile birazck incelikle syleyemezler, ii sizin hounuza gidecek bir yola sokamazlar. Garson yaklayor: -arabnz sek mi olsun matmazel? -Evet, teekkr ederim. Sevimli bir tavrla ekliyor:

-Ne gzel hava! -Erken saylmaz, diyor Rirette. -Doru, k hi bitmeyecek gibi gelmiti. Garson ekip gitti. Rirette gzleriyle adam izledi. Seviyorum bu ocuu, diye dnd. Yerini doldurmasn biliyor, ili dl deil, ama bana syleyecek bir sz buluyor, zel kk bir ilgi. Zayf ve kambur bir gen adam durmadan ona bakyordu; Rirette omuz silkip arkasn dnd. Kadnlara gz eden bir adamn hi olmazsa amarlar temiz olmal. Byle karlk veririm ona eer bana sz atarsa. Lulu neden gitmiyor diye soruyorum kendi kendime. Henri'ye eziyet etmek istemiyor, ok ho buluyorum bunu: Bir kadnn kendi yaayn bir iktidarsz iin berbat etmeye hakk yoktur. Rirette iktidarszlardan ireniyordu, bu insann yapsndan gelen bir eydi. Lulu gitmeli, diye karar verdi. Sz konusu olan onun mutluluu; mutluluuyla oynanamayacan syleyeceim. Lulu, mutluluunuzla oynamaya hakknz yok. Bundan baka tek szck sylemeyeceim, bu kadar; yz kez syledim ona, kendisi istemedi mi insanolu zorla mutlu edilemez ki. Rirette kafasnda byk bir boluk duydu, nk ok yorulmutu, araba bakyordu, sv bir karamela gibi bardaa yapmt ve iinde bir ses tekrarlayp duruyordu: Mutluluk, mutluluk. nsan duygulandran, ciddi bir szckt bu. Paris-Soir gazetesinin yarmasnda kendisine sormu olsalar, bu szcn Fransz dilinin en gzel szc olduunu syleyeceini dnyordu. Bunu dnen biri var m acaba? aba dediler, yreklilik dediler, ama bunlar syleyenler erkekler, bir kadn olmalyd, byle eyleri bulabilenler kadnlardr, ortaya iki dl konmas gerekirdi, biri erkekler iin ve en gzel ad onur olmalyd, biri de kadnlar iin, mutluluk diyerek ben kazanm olurdum. Onur ve mutluluk, uyumlu, ne ho. Ona Lulu, mutluluunuzu elden karmaya hakknz yok, mutluluunuz, Lulu, mutluluunuz, diyeceim. Kiisel olarak ben Pierre'i iyi buluyorum, nce gerekten erkek adam, sonra akll, marmyor, paras var, onun stne titreyecek. Yaamann ufak tefek glklerini ortadan kaldrmay beceren adamlardan, bu da bir kadn iin ho bir ey, buyurup ynetmesini bilen adama baylrm, bu bir ayrnt, ama konumasn da bilir, garsonlarla, otel ktipleriyle. Herkes ona boyun eer, ben bylesine adam derim. Belki de Henri'de eksik olan bu. Sonra salk konular var, babasyla birlikte ok dikkat etmesi gerekirdi, ince ve narn olmak ho, ne ackmak ne de uyumak, o da iyi; gecede drt saat uyumak ve kuma ilerini dzene sokmak

iin btn gn Paris'te dolamak o da iyi, ama dncesizlik bu, akla yatkn bir beslenme dzeni izlemek zorunda olmal, ayn zamanda az yemek, ben de ok istiyorum, ama sk sk ve belli saatlerde. On yllna bir sanatoryuma gnderildii zaman hali bitik olacak. Gstergeleri on bir yirmiyi gsteren Montparnasse Kavann saatine akn bir tavrla gz att. Lulu'yu anlamyorum, acayip bir huyu var, erkekleri seviyor mu, onlardan ireniyor mu hi anlayamadm. Gelgelelim Pierre'den honut olmal, bu yzden, benim Rebut(dknt) dediim, Rabut denen adam bir kenara brakyor. Bu an ona elenceli geldi, ama glmsemekten vazgeti, nk zayf gen adam durmadan ona bakyordu, ban evirince onun bakyla karlamt. Rabut'nn kara noktalarla dolu bir surat vard ve Lulu trnaklar arasnda deriyi skarak onlar prtlatmaktan holanyordu: Tiksindirici bir ey bu, ama onun hatas deil, Lulu gzel bir erkein ne olduunu bilmiyor, ben k erkeklere baylyorum, nce gzel erkek giysileri, gmlekleri, ayakkablar, yanar dner gzel boyunbalar ne hotur; biraz kabadr istenirse, ama istenilince de ne kadar yumuaktrlar, kuvvetli, tatl bir kuvvet, stlerine sinen ngiliz ttn ve kolonya kokusu ve gzelce tra olduklar zaman derilerinin grn kadn teni gibi deil, Cordoba derisi sanki, kuvvetli kollar bedeninizi sarar, banz gslerine yaslarlar, bakml erkek kokular kuvvetle hissedilir, size tatl szler fsldarlar; gzel giysileri vardr, kz derisinden yaplma sert ayakkablar, size fsldarlar: Gzelim, tatlm, ve elinizin ayanzn kesildiini hissedersiniz. Rirette geen yl onu brakp giden Louis'yi dnd ve yrei darald: Sevilen bir adam ve bir yn ufak tefei olan bir adam, bir valye yzk, bir altndan sigara tabakas, kk tutkular... yalnzca bunlar, baz kez kaba adamlar olurlar, kadnlardan beter. En iyisi krk yanda bir erkek olmal, arkaya taranm ve akaklarnda krlamaya balam salaryla henz kendine zen gsteren biri, ok kuru, geni omuzlaryla, ok evik, ama hayat tanyan bilen biri, ac ekmi olduu iin babacan biri. Lulu bir yumurcaktan baka bir ey deil, benim gibi bir dostu olduu iin de talihli, nk Pierre ondan bkmaya balad, ona hep sabretmesini syleyen benim gibi biri yerine bu durumdan yararlanmaya kalkanlar var ve ben bana biraz yakn davrannca bunu grmezden gelirim de her zaman onu vecek bir iki gzel sz bulurum, ama o eline geirdii talihe lyk bir kadn deil, kendine gveni yok,

Louis gittiinden beri benim yalnz yaadm gibi yalnz yaasn da greyim, akamlar odasna yalnz dnmek, btn gn alp da oday bombo bulmak ve ban bir omuza dayamak dileiyle lmek neymi grrd. Ertesi sabah kalkmak ve ie gitmek cesaretini nereden bulur insan, ekici ve neeli olmak, byle yaamaktansa lmeyi yeleyenlere nasl cesaret verir insan. Saat on bir otuzu ald. Rirette mutluluu dnyordu, mavi kuu, mutluluk kuunu, akn bakaldran kuunu dnyordu. Kendine geldi: Lulu otuz dakika ge kald, olabilir. Kocasndan hi ayrlamayacak, bunun iin yeteri kadar gl deil. Aslnda Henri ile yaamasnn nedeni sayg grmek: Ona Madam, deniyor, ama bir yandan da Henri'yi aldatyor, bunu nemsemiyor. Onun iin kt szler sylyor, ama onun dn sylediklerini syleyince de kpkrmz kesilip gceniyor. Ben elimden geleni yaptm, ona syleyeceimi syledim, yazk eder kendine. Dome'un nnde bir taksi durdu ve Lulu indi iinden. Koca bir valiz tayordu ve yz ifadesi kasntlyd biraz. -Henri'den ayrldm, braktm onu, diye bard uzaktan. Valizin arlyla biraz yamulmu yaklat. Glmsyordu. -Nasl, Lulu, dedi Rirette akn. Ne diyorsunuz?.. -Evet, dedi Lulu. Bitti, brakverdim. Rirette henz inanamyordu. -Biliyor mu? Kendisine syledin mi? Lulu'nn gzlerinde bir frtna dolat: -Elbette! dedi. -ok iyi Lulu'cm! Rirette ne dneceini bilemiyordu, ama Lulu'nn de yreklendirilmeye ihtiyac vard. -Ne kadar iyi, ne kadar da cesaretliymisiniz, dedi. Szlerine eklemeye niyetlendi: Gryorsunuz ya pek de zor deilmi. Ama kendini tuttu. Lulu hayranlkla izleniyordu: Yanaklar krmz, gzleri alevliydi. Oturdu, valizini yanna koydu. stnde kl renkli bir mantoyla deri bir kemer, yuvarlak yakal ak sar bir kazak vard. Ba akt. Rirette

Lulu'nn byle ba ak gezmesini sevmiyordu: Lulu'nn iine dt knama ve alay dolu o garip karmak tavr kavramakla gecikmedi. Lulu onda hep bu etkiyi yaratyordu. Lulu'da sevdiim ey, diye karara vard Rirette, onun canll. -ip ak, dedi Lulu. Ona istim stnde olduumu syledim. afak att. -Kendimi toplayamadm, dedi Rirette. Peki, kim kkrtt sizi Lulu'cm? Aslan kesildiniz. Dn akam kellemi keserim, onu brakmaya niyetiniz yoktu. -Ne olduysa kk erkek kardeimin yznden oldu. Bana babalansn, ne yaparsa yapsn, tamam, ama aileme dokununca dayanamyorum. -Peki nasl oldu bunlar? -Garson nerede? dedi Lulu iskemlede oynayarak: Dme'un garsonlar, arldklar zaman ortadan kaybolurlar. Bize hizmet eden u kk sarn m? -Evet, dedi Rirette. Onunla aram iyi, bilmez misiniz? -Ya? Peki yleyse lavabodaki kadna gz kulak olun, onunla, pek sk fk. Yaltaklanyor ona, ama bazan, tuvalete giren kadnlar gzlemek iin, kadnlar utandrmak iin, karlarken onlarn gzlerinin iine bakyor. Sizi bir dakika yalnz braksam. nip Pierre'e telefon etmeliyim. Takaza eder sonra! Garsonu grrseniz bana bir kafe-krem syleyin, yalnzca bir dakika ve sonra her eyi anlatacam size. Ayaa kalkt, birka adm yrd ve Rirette'e doru dnd. -ok mutluyum Rirette'ciim. -Sevgili Lulu, dedi Rirette, ellerini tutarak. Lulu kurtuldu, taraay uarak geti. Rirette onun uzaklamasn seyretti. Byle bir ey yapabileceine hi mi hi inanmazdm. Ne kadar neeli, diye dnd. Biraz bana buyruk gibi, kocasn bandan atmay da bylece baard. Beni dinlemi olsayd, oktan her ey olup bitmiti. Ne olursa olsun benim yzmden oldu. Szn ksas ok etkiledim onu. Lulu bir sre sonra geldi. -Pierre apt kald, dedi. in. ayrntlarn renmek istiyor. Az sonra anlatacam ona. Yemei birlikte yiyeceiz. Yarn akam gidebileceimizi sylyor. -Bilsen ne kadar mutluyum Lulu, dedi Rirette. abuk anlatn bana. Bu

gece mi karar verdiniz buna? -Bilirsiniz, hibir eye karar vermedim, dedi Lulu alakgnlllkle. Ne olduysa kendi kendine oldu. Sinirli sinirli vurdu masaya: -Garson! Garson! Canm skyor u garson, bir kafe-krem istemitim. Rirette aknd. Lulu'nn yerinde olsa, bylesi ciddi bir durumda, bir kafekrem iin bu kadar zaman yitirmezdi. Lulu cana yakn bir insand, ama byle bo kafa olduu zaman artc bir ey, ku gibi. Lulu alabildiine gld: -Henri'nin suratn grmeliydiniz! -Anneniz bu ie ne der diye kendi kendime soruyorum, dedi Rirette, ciddi ciddi. -Annem mi? B-y-le-ne-cek, dedi Lulu, gvenle. Aralar bozuktu onunla biliyorsunuz, kzar ona. Henri hep benim kt yetitirildiimi dokundurur ona, yok byleymiim, yok yleymiim, yok ne id belirsiz bir eitim grdm apakm. Biliyorsunuz, ona biraz da anneme yaptklar iin byle davrandm. -Neler oldu? -Ne olsun, Robert'e bir amar att. -Robert sizde miydi? -Evet, bu sabah geerken uram, nk annem bireyler rensin diye Gompez'nin yanna vermek istiyor onu. Sanrm bunu size syledi. Kahvaltmz yaparken bize urad. Henri bir amar att ona. -Ama niye? diye sordu Rirette, yzn hafife buruturarak. Lulu'nn olup bitenleri anlat biiminden holanmyordu. -Attlar, dedi Lulu, belli belirsiz. Kk de ona katlanmazd, kafa tuttu, az dolusu kfretti. nk Henri kt yetimi diyordu ona. Bunu bilir, bunu syler; buruluyordum. Sonra Henri kalkt, odada kahvalt ediyorduk ve bir tokat att; ldrecektim onu. -Sonra evi terk mi ettiniz. -Terk etmek mi? Lulu armt.

-Nereyi? -te o zaman braktnz Henri'yi sanyordum. Dinle, Lulu'cm, olup biteni srayla anlatn bana, byle olmazsa hibir ey anlayamam. Syleyin bana, diye ekledi, kukuya kaplmt, Henri'yi kesinlikle braktnz m, doru mu bu? -Evet, tabii, bir saattir size bunu anlatyorum. -Gzel. Henri, Robert'e tokat att. Sonra? -Sonra, dedi Lulu, Henri'yi balkona kapattm, ok gln bir eydi bu. Srtnda pijamas vard, cama vuruyordu, ama krmaya da cesaret edemiyordu; nk cimridir. Ben onun yerinde olsam, ellerim kan iinde de kalsa her eyi krar dkerdim. Sonra Texier'ler geldiler. Camn teki tarafndan Henri bana glmsyordu, ii akaya boar gibi gsteriyordu. Garson geti. Lulu adam kolundan yakalad: -Buraya bakar mydnz? Zahmet olmazsa bana bir kafe-krem getirseniz? Rirette cannn skldn hissetti, garsona biraz sulu gibi glmsedi, ama garson anlamszca durdu, alay dolu ar bir saygyla eildi. Rirette, Lulu'ye biraz kzd: Kendinden aa olanlara nasl davranacan bir trl bilemiyordu, baz kez senli benli, baz kez ok uzak ve ok kuru. Lulu glmeye balad. -Henri'yi pijamayla balkonda gryorum da ona glyorum. Souktan titriyordu. Biliyor musunuz, nasl kapattm onu balkona? Henri salonun dibindeydi. Robert alyordu, o da dr dr tler veriyordu. Kapy atm, Henri, bak, bir araba ieki kadna arpt, dedim. Yanma geldi, ieki kadn sever; nk Henri'ye svireli olduunu sylemi, kendine k da sanyor onu. Nerede, nerede? diyordu. Ben yavaack ekildim, odaya girdim, kapy kapattm. Camn ardndan bardm: Sana retirim ben kardeimle dalamann ne olduunu. Bir saatten fazla braktm onu balkonda. Gzlerini iri iri am bize bakyordu. fkeden morarmt. Henri'ye dilimi karyordum ve Robert'e eker veriyordum. Ondan sonra teberimi salona getirdim. Henri'nin bundan tiksindiini bildiim iin Robert'in nnde giyindim. Robert kk bir erkek gibi sarlyordu bana, ok sevimli, sanki Henri orada yokmu gibi davranyorduk. Bu hengmede yzm ykamay unuttum.

-Camn teki tarafnda seninki. ok gln, dedi Rirette, yksek sesle glerek. Lulu glmeyi kesti. -Souk alm olmasn sakn, dedi acele, sinirliyken insann aklna gelmiyor. Neeyle yeniden sze balad: yumruunu sallyordu bize, durmadan konuuyordu, ama dediklerinin yars anlalmyordu. Sonra Robert gitti, hemen ardndan Texier'ler kapy aldlar. Onlar ieri aldm. Onlar grnce glmeye balad, balkondan onlara selmlar verdi ve ben Texier'lere Bakn kocama, u eker adama, akvaryumda bir bala benzemiyor mu? diyordum. Texier'ler camn ardndan ona selm verdiler; biraz armlard, ama renk vermediler. -Grr gibiyim, dedi Rirette glerek. Ha hay! Kocanz balkonda ve Texier'ler ieride! Birok kez tekrarlad: -Kocanz balkonda ve Texier'ler ieride... Sahneyi Lulu'ye betimlemek iin gln ve tuhaf szckler bulmak isterdi, Lulu'nn glmece duygundan yoksun olduunu dnyordu. Ama szckler aklna gelmedi. -Pencereyi atm, dedi Lulu, ve Henri ieri girdi. Texier'lerin nnde pt beni, kk haylaz dedi bana. Kk haylaz, diyordu, bana bir oyun oynamak istedi. Ben de glmsyordum. Texier'ler de glmsyorlard kibarca, herkes glmsyordu. Ama onlar gidince kulamn tozuna bir yumruk indirdi. O zaman bir fra kaptm ve aznn ortasna frlattm, iki dudan da yardm. -Zavall Lulu, dedi Rirette, efkatle. Ama Lulu bu efkat gsterisini bir hareketle savuturdu. Kumral sa kvrmlaryla oynayarak kavgac bir tavrla dimdik duruyordu. Gzlerinden kvlcmlar sayordu. -Orada dnceler ortaya dkld; olanlar orada oldu; bir havluyla dudaklarn sildim ve canma tak ettiini, artk onu sevmediimi, gideceimi syledim ona. Alamaya balad, kendini ldreceini syledi. Ama lf bunlar, anmsarsnz, Rirette, geen yl, Rhenanie'yle olan hikyeler srasnda, btn gn ayn teraneyi okurdu bana; Neredeyse sava kacak, Lulu, gideceim, leceim, benim iin zleceksin, bana ektirdiin btn aclar yznden pimanlk duyacaksn. yi iyi, diye karlk veriyordum ona, sen iktidarszsn, seni askere falan almazlar. Ardndan yattrdm onu, nk beni odaya kilitlemekten sz ediyordu, bir aydan nce gitmeyeceime sz verdim. Bundan sonra iine

gitti, gzleri kpkrmzyd, dudann stnde yara band vard, hi de ho grnmyordu. Ben ev ileriyle uratm, mercimei atee koydum ve antam hazrladm. Mutfak masasnn stne de bir iki satr not yazp braktm. -Ne yazdnz ona? -yle yazdm, dedi Lulu, gururla: Mercimek atein stnde, yemei ye ve gaz kapat. Buzdolabnda jambon var. Benden bu kadar, ben gidiyorum. Hoa kal. kisi birden gldler ve geenler dnp bakt. Rirette sevimli bir grnleri olduunu dnd ve niin Viel ya da Cafe de la Paix'in taraasnda oturmam olmalarna zld. Glmeleri geince sustular. Rirette artk syleyecek bireyleri kalmadn grd. Biraz hayl krklna uramt. -Ben kayorum, dedi Lulu, kalkarak, Pierre'i leyin greceim. antam ne yapsam acaba? -Onu bana brakn, dedi Rirette, az sonra lavabodaki kadna emanet ederim. Sizi bir daha ne zaman greceim? -Saat ikide sizi almaya geleceim, sizinle birlikte yapacak bir yn i var, teberimin yarsn almadm; Pierre bana para vermeli. Lulu gitti. Rirette garsonu ard. kisi iin de kendini kaygl ve zntl hissediyordu. Garson kotu: aran kendisi olursa garsonun hemen geldiini Rirette daha nceden fark etmiti. -Be frank, dedi. Biraz kuru bir tavrla ekledi: kiniz de pek neeliydiniz, kahkahalarnz aadan duyuluyordu. Lulu onu krd, diye dnd Rirette, can skkn, kzararak. -Arkadam bu sabah biraz sinirli, dedi. -Sevimli bir kadn, dedi garson iinden gelerek. Teekkr ederim, kk hanm. Alt frank cebine indirdi, ekip gitti. Rirette biraz aknd, ama saat leyi ald, Rirette, Henri'nin eve dndn, Lulu'nn yazsn bulduunu dnd: Bu onun iin huzur dolu bir an oldu. -Tm bunlarn yarn akamdan nce Vondamme Sokandaki Hotel du Thetre'a gnderilmesini istiyorum, dedi. Lulu kasadaki kadna, bir hanmefendi tavryla.

Rirette'e doru dnd: -Bitti, Rirette, balar koptu. -sim? dedi kasadaki kadn. -Mme Lucienne Crispin. Lulu mantosunu koluna att, komaya balad. Samaritaine'nin byk merdivenlerini koarak indi. Rirette onu izliyordu, ama bast yere bakmad iin az kalsn ka kez decekti: Gzleri ancak nnde dans eden mavi ve ak sar incecik bedeni gryordu! Ne olursa olsun insan batan karan bir bedeni olduu bir gerek... Rirette, Lulu'yu srtndan ya da yandan her grnde izgilerinin batan karclyla sersemliyor, ama kendi kendine bunun niinini aklayamyordu; bu bir izlenimdi. Kvrak ve ince, ama uygunsuz bireyler var onda, nedir kartamyorum. Her giydiini bedenine kalp gibi oturtmay beceriyor, bundan olmal. Arkasndan utandn syler, sonra da kalalarna yapan eteklikler giyer. Pekl biliyorum, arkas kk, benimkinden ok kk, ama daha ok gzkyor. Yusyuvarlak, zayf brlerinin altnda, eteklii iyice dolduruyor, oradan ieri aktlm sanki; sonra da alkalanyor. Lulu dnd; birbirlerine gldler. Rirette, bir ayplanma ve isteksizlik karmyla arkadann uygunsuz bedenini dnyordu: Kk kalkk gsler, dz ve parlak bir ten, sapsar -insan ona dokunsa kauuktan olduuna yemin eder- uzun oyluklar, uzun uzun organl, bkn bir beden. Bir Zenci kadn bedeni, diye dnd Rirette, rumba yapan bir Zenci kadn havas var. Dner kapnn yanndaki bir ayna dolgun izgilerinin grntsn yanstt Rirette'e: Ben daha sportmenim, diye dnd Lulu'nn kolundan tutarak. Giyinik olduumuz zaman benden daha ok etki yapyor, ama plakken, ondan daha iyi olduum kesin. Bir an sessiz kaldlar, sonra Lulu, -Pierre iyiydi. Siz de, siz de iyiydiniz, Rirette; her ikinize de bireyler borluyum, dedi. Bunlar zoraki bir tavrla sylemiti, ama Rirette buna dikkat etmedi: Lulu hi mi hi teekkr etmesini bilmezdi, ok utangat. -Canm istemiyor, dedi birden Lulu, ama bir sutyen almak zorundaym.

-Buradan m? dedi Rirette. amar satan bir maazann nnden geiyorlard. -Hayr. Burada grdm de aklma geldi. Sutyeni Fischer'den alrm. -Montparnasse Bulvarnda m? diye bard Rirette. Dikkatli olun, Lulu, diye devam etti ciddiyetle, Montparnasse Bulvarnda pek gzkmemek iyi olurdu, hele u saatlerde: Henri'yle burun buruna geliveririz, bu da son derece tatsz bir ey olur. -Henri'yle mi? dedi Lulu, omuz silkerek. Yok canm, niin olsun? fkeden Rirette'in yanaklar ve akaklar pembelemiti. -Siz her zaman aynsnz, Lulu'cm, bir ey hounuza gitmedi mi, onu saflkla ve kolaylkla yadsyorsunuz. Fischer'e gitmek istiyorsunuz, gelgelelim, bana, Henri'nin Montparnasse Bulvarndan gemediini sylyorsunuz. Her gn saat altda buradan getiini pekl biliyorsunuz, buras onun yolu. Bunu bana siz sylemitiniz: Rennes Sokan kar, otobs Raspail Bulvarnn kesinde bekler, diye. -imdi saat olsa olsa be, dedi Lulu. Sonra, belki ie gitmedi. Ona yazdm yazdan sonra yaylp kalm olmal. -Ama Lulu, dedi Rirette, bir baka Fischer var, biliyorsunuz. Opera'dan pek uzak deil, Quatre-Septembre Sokanda. -Evet, dedi Lulu, gevek bir tavrla. Ama oraya kadar gitmek gerekiyor. -A! ok hosunuz Lulu'cm! Oraya kadar gitmek gerekiyor! Ama iki admlk yer, Montparnasse Kavandan ok daha yakn. -Sattklar eyleri beenmiyorum. Rirette iinden alayl alayl tm Fischer'lerin ayn mal sattn dnd. Ama Lulu'nn anlalmaz dikkafallklar vard: Henri, u anda Lulu'nn en az kar karya gelmek zorunda olduu sz gtrmez bir kiiydi. Sanki bunu ayaklarna kapansn diye bile bile yapyordu. -Pekl, dedi hogryle. Haydi Montpainasse'a, zaten Henri o kadar iri ki, o bizi grmeden biz onu grrz. -Hem niin? dedi Lulu. Onunla karlarsak karlarz, o kadar, bizi yemez ya. Lulu, Montparnasse'a doru yrmeye koyuldu; hava almaya ihtiyac olduunu sylyordu.

Seine Sokandan, sonra Odeon Sokandan ve Vaugirard Sokandan getiler. Rirette, Pierre'e vgler yadrd ve bu durumda yapmas gerekeni yaptn Lulu'ya anlatt. -Paris'i bu kadar sevdiime gre zleceim oralarda, dedi Lulu. -Susun imdi Lulu. Dnyorum da Nice'e gitmek gibi bir frsat var ve Paris'ten yana znt ekiyorsunuz. Lulu karlk vermedi, aratrc ve hznl bir havayla saa sola bakmaya koyuldu. Fischer'den ktklarnda saatin alty vurduunu iittiler. Rirette, Lulu'yu dirseinden yakalad, onu daha hzl gtrmek istedi. Ama Lulu, ieki Baumann'n nnde durdu. -u aelyalara bakn, Rirette'ciim. yi bir salonum olsayd bunlardan her yana koyardm. -Saksda iek sevmem, dedi Rirette. ileden kmt. Ban Rennes Sokandan yana evirdi ve olan oldu, bir dakika sonra Henri'nin aptal iri grntsnn belirdiini grd. Ba akt, srtnda kestane rengi tweed spor bir ceket vard. Rirette kestane renginden tiksiniyordu. -te Lulu, ite, dedi, atlrcasna. -Nerede? dedi Lulu, nerede? Rirette kadar bile sakin deildi. -Ardmzda, teki kaldrmda. Gidelim, o yana da dnmeyin. Lulu birden dnd. -Grdm onu, dedi. Rirette onu srklemeye kalkt, ama Lulu kar koydu, sabit gzlerle Henri'ye bakyordu. Sonunda, -Sanrm bizi grd, dedi. Korkmu gzkyordu, kendini Rirette'e brakverdi ve uysalca onun peine takld. -imdi, Tanr akna, Lulu, dnmeyiniz artk, dedi Rirette, biraz nefes nefese. Sadaki en yakn sokaktan dnveririz. Delambre Sokandan. ok hzl yryorlard, geenleri itip kakyorlard. Bazan Lulu srkleniyordu, bazan da Rirette'i ileri doru srkleyen o oluyordu. Ama Rirette Lulu'nn biraz ardnda iri kumral bir glge grd zaman daha Delambre

Sokann kesine ulamamlard; bunun Henri olduunu anlad ve fkeden titremeye balad. Lulu gzkapaklarn eik tutuyor, sinsi ve inat bir havada gzkyordu. Tedbirsizliine zlyor, ama ok ge, bu ok kt onun iin. Admlarn sklatrdlar, Henri onlar tek bir sz sylemeden izliyordu. Delambre Sokan getiler, Observatoire ynnde yrmeye devam ettiler. Rirette, Henri'nin ayakkablarnn gcrtsn duyuyordu, yrylerini noktalayan dzenli ve hafif bir eit hrlt da vard. Bu Henri'nin soluklaryd (Henri her zaman kuvvetli soluk alr verirdi, ama hibir zaman u andaki gibi deil; ya onlara yetimek iin kotuundan, ya da heyecandan). Sanki o burada deilmi gibi davranmal, diye dnd Rirette. Varl gzmze ilimemi gibi gzkmeli. Ama gz ucuyla ona bakmaktan da kendini alamyordu. amar gibi beyazd ve gzkapaklarn ylesine emiti ki gzleri kapal gibiydi. Uyurgezer dense yeridir, diye dnd Rirette bir eit korkuyla. Henri'nin dudaklar titriyordu ve alt dudann stnde yar kopmu krmzms bir yara band da titreyip duruyordu. Ve soluu, dzenli ve bouk soluu imdi hmhm bir mzikle sona eriyordu. Rirette kendini kt hissediyordu. Henri'den korkmuyordu, ama hastalk ve tutkuydu hep ona korku veren. Biraz sonra Henri, elini, bakmakszn yavaa uzatt, Lulu'nn kolunu yakalad. Lulu neredeyse alayacakm gibi azn bzd ve irkilerek kendini kurtard. -f! yapt Henri. Rirette'in durmak gibi lgnca bir dnce vard kafasnda. Gsnde bir sanc vard, kulaklar uulduyordu. Ama Lulu neredeyse kouyordu; o da bir uyurgezeri andryordu. Lulu'nn kolunu braksa ve kendisi dursa, teki ikisi yan yana, suskun ller gibi solgun ve gzleri kapal komay srdrecekler gibi geliyordu Rirette'e. Henri konumaya balad. Ksk, garip bir sesle konuuyordu: -Benimle eve dn. Lulu karlk vermedi. Henri bouk ve vurgusuz ayn sesle yeniden konutu: -Benim karmsn. Benimle gel. -Dnmek istemediini pekl gryorsunuz, dedi Rirette, dilerini skarak. Rahat brakn

onu. Henri'nin Rirette'i duymam bir hali vard. Tekrarlyordu: -Senin kocanm, benimle eve dnmeni istiyorum. -Onu rahat brakn rica ederim, dedi Rirette, tiz bir sesle. Onun cann skmakla hibir ey gemez elinize. Rahat brakn bizi. Henri, Rirette'e doru aknca dnd: -Bu benim karm, dedi. Bu kadn benimdir, benimle evine dnsn istiyorum. Lulu'nn kolunu yakalad, bu kez kendini kurtaramad Lulu. -Defolun, dedi Rirette. -Bir yere gitmem, onu her yerde izleyeceim, eve dnsn istiyorum. Zorlanarak konuuyordu. Birden dilerini gsteren bir yz hareketi yapt ve var gcyle bard: -Sen benimsin! nsanlar glerek dnp baktlar. Henri, Lulu'nn kolunu sarsyor, dudaklarn oynatarak bir hayvan gibi homurdanyordu. Bereket versin bo bir araba geiverdi. Rirette arabaya iaret etti ve araba durdu. Henri de durdu. Lulu yryp gitmek istedi, ama her biri bir kolundan skca tuttular onu. -Anlamalsnz, dedi Rirette, Lulu'y yola doru ekerek. Bu zorbalkla onu eve gtremezsiniz. -Brakn onu; brakn karm, diye Henri, Lulu'y teki yana ekiyordu. Lulu bir amar paketi gibi yumuakt. -Binecek misiniz, binmeyecek misiniz? diye bard ofr sabrszlkla. Rirette, Lulu'nn kolunu brakt ve Henri'nin eline yamur gibi yumruklar indirdi. Ama Henri, bunlar duymuyormu gibi gzkyordu. Biraz sonra Henri, Lulu'y koyuverdi, aptal bir tavrla Rirette'e bakmaya balad. Rirette de ona bakt. Dncelerini toplamakta zorluk ekiyordu; usuz bucaksz bir tiksinti kaplamt iini. Bir iki saniye gz gze durdular. kisi de soluyordu. Rirette, Lulu'y gvdesinden yakalad, arabaya dek srkledi. -Nereye? dedi ofr. Henri onlarn ardndayd, birlikte arabaya binmek istiyordu. Ama Rirette onu var gcyle itti ve kapy birdenbire kapatt.

-Oh, kalkn, kalkn! dedi ofre. Nereye gideceimizi sonra syleriz. Araba kalkt, Rirette arabann arkasna doru kaykld. Her ey ne kadar bayayd, diye dnd. Lulu'dan nefret ediyordu. -Nereye gitmek istiyorsunuz, Lulu'cm, diye sordu tatllkla. Lulu karlk vermedi. Rirette onu kollaryla sard, inandrc olmaya alt: -Bana karlk vermelisiniz. ster misiniz sizi Pierre'e brakaym? Lulu, Rirette'in evet anlam kard bir hareket yapt. Rirette ne eildi: -Messine Soka, 11. Rirette dnd zaman Lulu ona garip bir tavrla bakyordu. -Nesi vard... diye sze balad Rirette. -Sizden ireniyorum! diye bard Lulu, Pierre'den ireniyorum, Henri'den ireniyorum. Nedir benden istediiniz? Bana ikence ediyorsunuz. Birden durdu, tm izgileri gerildi. -Alayn, dedi Rirette, sakin bir arballkla. Alayn, iyi gelir size. Lulu iki bklm oldu, hkrmaya balad. Rirette onu kollarnn arasna ald, skt. Salarn okuyordu. Ama, bunun dnda, kendini souk ve aalanm hissediyordu. Araba durduu zaman Lulu yatmt. Gzlerini kurulad ve yzne pudra srd. -Balayn beni, dedi kibarca. Sinirden. Onu bu durumda grmeye dayanamadm, bana ac veriyordu. -Bir orangutana benziyordu, dedi Rirette durgunca. Lulu gld. -Sizi ne zaman greceim? diye sordu Rirette. -O! Yarndan nce olmaz. Pierre, annesinin yznden beni eve gtremez, biliyorsunuz. Ben Hotel du Thetre'daym. Zahmet olmazsa, biraz erkence gelebilirseniz; dokuza doru, nk daha sonra annemi grmeye gideceim. Rengi uuktu. Lulu'nn darmadan olmasndaki kolayln korkunluunu hznle dnd Rirette. -Bu gece pek yormayn kendinizi, dedi. -Korkun derecede yorgunum, dedi Lulu, sanrm Pierre beni erken rahat

brakr, ama byle eyleri hi anlamyor. Rirette arabada kald ve evine gitti. Bir an iin sinemaya gitmeyi dnd, ama bunu yapmay artk yrei gtrmedi. apkasn bir sandalyenin stne att, cama doru yrd. Ama yatak ekti onu, glgeli ukurluu iinde serin, yumuack, bembeyaz. Oraya kendini atmak, yanan yanaklarnda yastn okayn duymak. Ben glym, ne yaptysam ben yaptm Lulu iin ve imdi yalnzm ve kimse benim iin bir ey yapmyor. Kendine ylesine acd ki bir hkrk dm geldi takld boazna. Nice'e gidecekler, onlar artk grmeyeceim: Onlarn mutluluunu yaratan bendim, ama beni dnmeyecekler artk. Ve ben burada, Burma'da yalanc inciler satarak gnde sekiz saat alp duracam. lk gzyalar yanandan akt zaman kendini yavaa yataa brakt. Nice'e... diye tekrarlyordu ac ac alayarak, Nice'e... gnee... Riviera kylarna... 3 Off! Karanlk gece. Sanki biri odann iinde yryor gibi: Terlikleriyle bir adam. Saknarak bir adm atyordu, demenin hafife gcrdamasna aldrmadan, sonra tekini. Duruyor, bir an suskunluk oluyor, sonra odann teki kesinden, birden bir sapk gibi, amaszca yrmeye balyordu. Lulu mt, rtler son derece hafifti. Yksek sesle Off! dedi ve kendi sesinden kendi korktu. Off! imdi yldzlara ve gkyzne baktna eminim, bir sigara yakar, dardadr, Paris'in gnn morumsu rengini sevdiini sylerdi. Ksa admlarla evine dner, ksa admlarla: Byle yapt zamanlar kendini air gibi hisseder, bunu bana syledi, salmaya gtrlen bir inek kadar hafif, dnmez artk ve ben kirliyim. u anda temiz olmas beni artmyor, pisliini burada brakt, karanlkta, bir havlu onunla dolu, yatan ortasnda araf slak, bacaklarm geremiyorum, nk slakl derimin altnda duyacam, ne pislik. O kupkuru, kt zaman pencerenin altnda slk aldn duydum, o orada aada, gzel giysileri iinde kuru ve taze, mevsimlik pardss iinde; giyinmesini bilmekle tannr o, bir kadn onunla dar kmaktan gururlanabilir, o pencerenin altndayd ve ben rlplak gecenin iindeydim, mtm ve ellerimle karnm ovuturuyordum, nk hl pslak olduuna inanyordum. Bir dakikalna buraya ktm, demiti, yalnzca odan grmek iin. ki saat kald ve yatak gcrdad -u pis demir karyola.

Nereden bulmutu bu oteli, diye sordum kendi kendime, bana eskiden burada on be gn geirdiini sylemiti, pek rahat olacakmm burada, odalarn tuhaflklar bunlar, iki oda grdm, bu denli kk oda grmemitim, eyayla doluydular, puflar, kanepeler, kk masalar vard, bunlar pis pis ak kokuyor, on be gn geirdi mi geirmedi mi bilmem, ama muhakkak ki yalnz deildi on be gn, bana olduka sayg gstermesi gerekiyor beni buraya balamas iin: Biz yukar karken otelin garsonu alay ediyordu. Cezayirliydi, bu adamlardan nefret ederim, korkarm onlardan, bacaklarma bakt, sonra yazhaneye girdi, kendi kendime Tamam, ii piirecekler demitir, pis eyler kurumutur kafasnda, orada, kadnlara yaptklar eyler korkun gzkyor; ellerine bir kadn derse, yaam boyunca eksik kalr. Pierre durmadan canm skarken, benim ne yaptm dnen ve olduundan da daha kt pislikleri kafasnda canlandran bu Cezayirliyi dnyordum. Odada biri var! Lulu soluunu kesti, ama trt da durdu hemen hemen. Oyluklarnn arasnda ar var, bu kandryor beni, bu yakyor beni, canm alamak istiyor, bu byle her gece olacak, yalnz nmzdeki gece deil, nk trende olacaz. Lulu dudan srd ve titredi nk inlediini anmsyordu. Doru deil bu, inlemedim, yalnzca biraz gl soluk aldm, nk ok ard, stmde olduu zaman soluumu kesiyor. nledin, holanyorsun, dedi bana, byleyken konuulmasndan tiksinirim, insan kendini unutsun isterim, ama o ak sak eyler sylemekten geri kalmaz. nlemedim bir kere, zevk alamyorum, bu bir olgu, hekim syledi, stelik de ben vermiyorum kendimi ona. Buna inanmak istemiyor, buna hi inanmak istemediler. Hepsi: nk sen kt balamsn, zevkin ne olduunu reteceim ben sana, diyorlard. Brakyordum sylesinler, olup biteni pek iyi biliyordum, tpla ilgili bir olayd, ama bu ilerine gelmiyor. Biri merdivenleri kyordu. te, biri giriyor ieri. Ne olur, Tanrm, gelen o olsun. Eer onu gtrmek dncesi varsa kafasnda, yapar o yapacan. Bu deil o, ar admlar bunlar yleyse -Lulu'nn yrei hoplad -Cezayirliyse, yalnz olduumu biliyor; neredeyse yklenecek kapya, dayanamam, bylesine dayanamam, hayr, aadaki kattan bu, biri odasna dnyor, anahtarn kilide sokuyor, zaman gerek ona, sarho, kim oturuyor bu otelde diye soruyorum kendime, szm ona temiz kimseler olmal; bu leden sonra merdivende kzl sal bir kadna rastladm, gzleri esrarke gzyd. Ben inlemedim! Ama

doal olarak, beni uyarmak iin sonunda btn marifetlerini ortaya dkyor, bu ii beceriyor, bu ii bilenlerden korkarm, bozulmam bir erkekle yatmay yelerdim. Gitmesi gereken yere dosdoru giden hafife dokunan, biraz bastran, fazla deil, eller... almasn bildikleri iin bundan bir vn pay kardklar bir alg yerine koyuyorlar sizi. Beni uyarmalarndan ireniyorum, boazm kuru, korkuyorum, azmda bir tat var ve bana egemen olduklarn sandklar iin yerin dibine geiyorum; Pierre, kendini beenmi budalaca bir tavr taknd ve -Benim tekniim var, dedii zaman tokatlasam onu. Tanrm, yaam bunun iin mi, bunun iin mi giyinip kuanmak, ykanmak ve gzel olmak, tm romanlar da bunun stne mi yazlmlar, her zaman bu mu dnlyor, sonunda ite meydanda olup biten, yar yarya soluunuzu kesen ve iin sonunu getirmek iin karnnz slatan adamn biriyle bir odaya giriliyor. Uyumak istiyorum, oh! Yalnzca biraz uyuyabilsem, yarn btn gece yolculuk yapacam, harap olacam. Nice'de babo dolamak iin biraz diri olmak isterim; gzel bir ey gibi gzkyor. talyanvari kk sokaklar ve gnete kuruyan renkli amarlar vardr. Resim sehpamla kurulacam oraya ve resim yapacam ve kk kzlar gelip ne yaptma bakacaklar. Pislik! (Biraz kayklmt ve kalas arafn slak lekesine dokunmutu.) Bunun iin beni gtryor. Kimse sevmiyor beni. Yanmda yryordu ve ben hemen hemen bitkindim, tatl bir sz bekliyordum. Seni seviyorum, deseydi, muhakkak onun evine dnemeyecektim, ama ona ho eyler syleyecektim, dosta ayrlacakt, bekliyordum, bekliyordum, kolumu tuttu, kolumu ona braktm, Rirette kzgnd, orangutana benzedii doru deil, ama bilirim Rirette bylesi eyler dnr, kt baklarla yan yan ona bakyordu, kt olabilmesi artc bir ey, pekl, buna karn kolumu yakalad zaman kar koymadm, ama onun istedii ben deildim, karsn istiyordu, nk benimle evliydi ve nk benim kocamd; beni her zaman eziyordu, benden daha akll olduunu sylyordu, bana ne geldiyse kendi hatasndandr, bana yksekten bakmamalyd; yine de onunla olurdum. u anda beni aramadna, zlemediine eminim, alamaz, drlanr, ite btn yapt budur ve honuttur; nk tm yatak onundur ve iri bacaklarn yayabilir. lmek isterdim. Benim iin kt dnr diye ok korkuyorum. Ona hibir eyi aklayamyordum,

nk Rirette aramzdayd, konuuyordu, konuuyordu, konuuyordu, hrn bir hali vard. Rirette de honuttur imdi, yreklilii iin kendi kendini ver, bir koyun kadar uysal olan Henri'ye kt davrand iin. Gideceim. Bir kpek gibi onu ortada koyup gitmeye zorlayamazlar beni. Yatan dna atlad ve dmeyi evirdi. oraplarm ve kombinezonum yeter. Salarn taramak zahmetine bile katlanmad, ylesine aceleciydi. Beni grecek insanlar koca klrengi mantom iinde benim plak olduumu bilmeyecekler; ayaklarma dek iniyor. Cezayirli -yrei arparak duraklad- bana kapy amas iin onu uyandrmam gerekiyor. Merdivenleri sessizce indi- ama basamaklar tek tek gcrdyordu, yazhanenin camna vurdu. -Ne var? dedi Cezayirli. Gzleri krmz ve salar karmakarkt, pek rktc gibi gzkmyordu. -Bana kapy an, dedi Lulu kuruca. Bir eyrek kadar sonra Henri'nin kapsn alyordu. -Kim o? diye sordu Henri kapnn ardndan. -Benim! Karlk vermiyor, benim ieri girmemi istemiyor. Aana dek vuracam kapya, komular yznden direnmez. Bir dakika sonra kap araland ve Henri burnunun stnde bir sivilceyle, solgun bir yzle kt ortaya, srtnda pijamas vard. Uyumad, diye dnd Lulu evkatle. -Byle gitmek istemedim; seni yeniden grmek istedim. Henri hibir ey sylemiyordu. Lulu onu biraz iterek ieri girdi. Ne de beceriksizdir, insan onu hep yolunun stnde bulur, bana gzlerini am bakyor, eli kolu sallanyor, ancak gvde gsterisi bilir. Sus, git, sus, cannn skkn olduunu ve konuamadn pekl gryorum. Henri tkrn yutmak iin aba harcyordu, kapy Lulu kapatmak zorunda kald. -Dosta ayrlalm istiyorum, dedi. Henri konumak istiyormu gibi azn at, birden dnd ve kat. Ne oldu? Ardndan gitmeye cesaret edemiyordu. Alyor mu? Lulu birden onun ksrn duydu; tuvaletteydi. Henri dnd zaman boynuna sarld ve azn onun azna yaptrd: Kusmuk kokuyordu. Lulu hkrd.

-yorum, dedi Henri. -Yatalm, diye nerdi alayarak Lulu. Yarn sabaha dek kalmak istiyorum. Yattlar. Lulu byk hkrklarla sarsld, nk odasna, gzel temiz yatana ve camdaki krmz a yeniden kavumutu. Henri onu kollarnn arasna alr diye dnyordu; ama o hibir ey yapmad: Boylu boyunca yatyordu, yataa serilmi bir rt gibiydi sanki. Bir svireliyle konutuu zamanki kadar katyd. Lulu onun ban ellerinin arasna ald ve ona sabit sabit bakt, Sen temizsin, sen, sen temizsin. Henri alamaya balad. -ylesine mutsuzum ki, dedi, hi bylesi mutsuz olmamtm. -Ben mutsuz deilim artk, dedi Lulu. Uzun sre aladlar. Bir sre sonra Lulu yatt ve ban Henri'nin omzuna koydu. Uzun sre byle kalnabilse: Saf ve mahzun iki ksz gibi, ama olana yok bunun, hayatta olmaz bu. Yaam Lulu'nn stne stne gelen ve onu Henri'nin kollarndan ekip koparan koskoca bir dalgayd. Elin, kocaman elin. Elleriyle gururlanr, nk iridir onlar, eski ailelerden gelenlerin ellerinin ayaklarnn iri olduunu syler. Bedenimi ellerinin arasna almayacak artk -biraz gdklyordu beni, ama gururlanyordum, nk neredeyse parmaklar birbirine deiyordu. ktidarsz olduu doru deil, temiz o, temiz -ve biraz tembel. Yal gzleriyle gld ve onu enesinin altndan pt. -Ne diyeceim anneme babama? dedi Henri. Annem duyunca lr. Mme Crispin lmeyecekti, sevin duyacakt tersine. Benden sz edecekler, yemekte, bei birden knayan bir tavrla, her eyi enine boyuna bilen insanlar gibi, ama on alt yandaki kk kzn varlndan tr her eyi sylemek istemeyen insanlar gibi, yannda baz eylerden sz edilmeyecek yata bir kzd o. te yandan benimle elenecek, nk renecek her eyi, her eyi bilir her zaman ve tiksinir benden. Tm amur bu! Ve grnler bana kar. -Hemen imdi syleme, diye yalvard Lulu. De ki sal iin Nice'e gitti. -nanmayacaklar bana. Lulu, Henri'nin tm yzn abuk abuk pt. -Benimleyken yeterince kibar deildin, Henri.

-Sahi, dedi Henri, yeteri kadar kibar deildim. Ama sen de deildin, dedi dnceli bir yzle; kibar deildin. -Ben deildim, ha! dedi Lulu. Ne kadar mutsuzuz. Lulu o kadar kuvvetli alyordu ki tkanacan sand: Birazdan gn doacak ve o gidecekti. stenilen ey hi mi hi yaplmyor, srklenip gidiyor insan. -Byle gitmek zorunda deildin, dedi Henri. Lulu iini ekti: -Seni ok seviyordum, Henri: -E imdi sevmiyor musun beni artk? -Ayn ey deil bu. -Kiminle gidiyorsun? -Senin tanmadn kimselerle. -Benim tanmadm kimseleri sen nasl tanyorsun, dedi Henri fkeyle. Nerede gryorsun onlar? -Brak bunu, ekerim, benim kk Gulliverim, kocalk yapmayacaksn ya u sra? -Bir erkekle gidiyorsun! dedi Henri alayarak. -Dinle, Henri, yemin ederim ki deil, annemin ba iin erkekler fazlasyla tiksindiriyor beni u an. Bir kar-kocayla gidiyorum, Rirette'in dostlar, yal insanlar. Yalnz yaamak istiyorum, bana i bulacaklar. Oh! Henri bir bilsen yalnz yaamaya nasl ihtiya duyuyorum, tm bunlar irendiriyor beni. -Ne? dedi Henri. Seni irendiren ne? -Her ey! pt onu. Beni irendirmeyen tek ey sensin, ekerim. Ellerini Henri'nin pijamasndan ieri soktu ve tm bedenini okad. Henri bu souk ellerden titredi, ama brakt onu, yalnzca, -Hastalanacam, dedi. inde krlan bireylerin olduu kesindi. Saat yedide Lulu kalkt, alamaktan gzleri imiti; bitkince, -Oraya dnmem gerekiyor, dedi. -Oras neresi?

-Hotel de Thetre'daym, Vandamme Sokanda. Pis bir yer. -Benimle kal. -Hayr, Henri, rica ederim, zorlama; sana bunun olanaksz olduunu syledim. Sizi srkleyen dalgadr, yaam bu; ne yarglanabilir, ne anlalabilir, brakn gitsin demekten baka yapacak bir ey yok. Yarn Nice'de olacam. Ilk suda gzlerini ykamak iin tuvalete geti. Titreyerek mantosunu giydi. Bir alnyazs gibidir bu. Allah vere de bu gece trende uyuyabilsem, yle olmazsa Nice'e varnca gebermi olurum. Birinci mevki alr umarm. Birinciyle ilk kez yolculuk yapacam. Her ey her zaman byledir: Yllardr birinci mevkide uzun bir yolculuk yapmak isterdim; tam bunun gerekleecei srada her ey ylesi bir dzene girdi ki ne tad kald, ne tuzu benim iin. Gitmekte acele ediyordu, nk u son anlarda katlanlmaz olanaksz bireyler vard. -u Gallois'yla ne yapacaksn? diye sordu Lulu. Gallois, Henri'den bir duvar ilan istemiti, Henri yapt onu, imdi de Gallois artk istemiyordu ilan. -Bilmiyorum, dedi Henri. Henri rtlerin altnda bzlmt, salarndan ve kulann ucundan baka bir ey grnmyordu artk. Ar ve cansz bir sesle, -Sekiz gn boyunca uyumak isterdim, dedi. -Hoa kal, ekerim, dedi Lulu. -Hoa kal. Onun stne eildi, rty biraz aralad ve alnndan pt. Uzun bir sre kapnn sahanlnda, kapy kapatp kapatmama kararszl iinde durdu. Bir sre sonra, gzlerini evirdi ve iddetle kapy ekti. Kuru bir grlt duydu ve az daha baylacan sand. Buna benzer bir duyguyu babasnn tabutu stne ilk toprak atlrken de duymutu. -Henri pek nazik davranmad. Beni kapya kadar geirmek iin yataktan kalkabilirdi. Kapy o kapatsayd daha az ac duyardm gibi geliyor bana. 4 -Yapt yapacan! dedi Rirette, baklar uzakta. Yapt yapacan! Akamd. Saat altya doru Pierre, Rirette'e telefon etmiti ve Rirette, Dme'da gelip onu bulmutu.

-Peki siz, dedi Pierre; biz onu bu sabah saat dokuza doru grmeyecek miydiniz? -Grdm. -Tuhaf bir durumu yok muydu? -Yo, hayr, dedi Rirette. Bir ey fark etmedim. Biraz yorgundu, ama bana siz gittikten sonra Nice'i grmek dncesinden doan cokudan ve biraz da Cezayirli garsonun korkusundan pek iyi uyumadn syledi... Bakn, stelik de bence sizin birinci mevki bilet alp almayacanz sordu bana, birinci mevkide yolculuk etmenin hayatnn d olduunu syledi. Yok, diye kesti att Rirette, kafasnda bu gibi eyler yoktu eminim, hi olmazsa ben oradayken yoktu. ki saat kaldm onunla, tm bunlarn dnda olduka da gzlemciyimdir, gzme ilien bir ey olsayd, o ok gizli kapakldr diyeceksiniz bana, ama onu drt yldr tanyorum, ynla olaylarn arasnda grdm onu, ezberime almmdr ben Lulu'cm. -yleyse Texier'ler onu karar vermeye zorlamlardr. Tuhaf... Biraz dald ve birden yeniden balad sze: Onlara kim verdi Lulu'nn adresini diye soruyorum kendi kendime, oteli seen benim, bu otelden sz edildiini daha nce hi duymamt. Dalgn dalgn Lulu'nn mektubuyla oynuyordu Pierre, Rirette'in can skknd, nk mektubu okumak isterdi ve Pierre bu konuda bir ey nermiyordu. -Ne zaman aldnz mektubu? diye sordu sonunda. -Mektup mu? Mektubu aldrmadan uzatt ona. Bakn, okuyabilirsiniz. Saat bire doru kapc kadna braklm olmal. Meneke renkli ince bir ktt bu, ttnclerde satlan cinsten. ekerim, Texier'ler geldiler (adresi kim verdi onlara bilmiyorum), sana ok zahmet veriyorum, ama gitmiyorum, sevgilim, sevgili Pierre, Henriyle kalyorum, nk son derece zgn. Texier'ler onu bu sabah grmler, onlara kapy amak istememi. Mme Texier adamda insan surat kalmadn syledi. Pek naziklerdi ve sylediim nedenleri anladlar. Mme Texier olup biteni bir yana brakalm, dedi, aynn tekidir, ama iinde ktlk yoktur, dedi. Dedi ki: onun iin ne kadar nemli olduumu anlamas iin byle bir ey gerekliydi. Kim verdi onlara adresimi bilmiyorum, sylemediler bana, bu sabah ben Rirette'le otelden

karken beni grm olmal. Mme Texier benden hatr saylr bir zveride bulunmam istediinin farknda olduunu, ama buna kar kmayacam bilecek kadar da beni tandn syledi. Nice yolculuumuz iin ok zlyorum, sevgilim, pek mutsuz saylmazsn diye dndm, nk sen bana her zaman iin sahipsin. Ben tm yreim ve btn bedenimle seninim, eskisi kadar sk sk greceiz birbirimizi. Ama Henri bana artk sahip olmasayd ldrrd kendini, ben onun iin vazgeilmez bir eyim, kendimi bylesi bir sorumluluk iinde hissetmek benim houma gitmiyor, inan. Umarm beni pek korkutan az kavgalar yapmaya kalkmayacaksn, pimanlk acs ekeyim istemezsin, deil mi? imdi Henri'nin yanna dnyorum, onu da bu halde greceimi dnnce biraz kanm ekilir gibi oluyor, ama koullarm ileri srecek kadar cesaretim olacak. nce fazlasyla zgrlk isteyeceim, nk seni seviyorum, sonra Robert'i rahat brakmasn ve annem iin kt eyler sylememesini isteyeceim. ekerim, ok mutsuzum, burada olman isterdim, seni istiyorum, sarl bana, tm bedenimde okaylarn duyaym. Yarn saat bete Dme'da olacam. -Lulu. -Zavall Pierre'ciim! Rirette onun elini tuttu. -Asl onun iin zldm size syleyeyim! dedi Pierre. Havaya ve gnee ihtiyac vard. Ama madem ki, byle karar verdi... Annem korkun sahneler yaratt, diye srdrd. Villa onun ya, oraya bir kadn gtrmemi istemiyordu. -Ya? dedi Rirette kesik kesik. Ya? ok iyi yleyse herkes durumdan honut. Pierre'nin elini brakt. Neden bilinmez iini ac bir pimanlk duygusu kapladn duyuyordu. BR YNETCNN OCUKLUU Kk melek elbisemin iinde pek gzelim. Bayan Portier, anneme, Minik olunuz pek eker ey. Kk melek kl iinde ok gzel, demiti. Bay Bouffardier, Lucien'i dizlerinin arasna ekti ve ocuun kollarn okad. Bu sahiden kk bir kz, dedi glmseyerek. Senin adn ne bakaym? Jacqueline mi, Lucienne mi, Margot mu? Lucien kpkrmz oldu ve Benim adm Lucien, dedi. Kk bir kz myd, deil miydi artk pek bilmiyordu. Birok kimse onu kkhanm diye pmt. Herkes onu ince kanatlaryla, uzun

mavi elbisesiyle, kk plak kollar ve lle lle kumral salaryla pek sevimli buluyordu. nsanlarn birdenbire onun artk kk bir olan ocuk olmadna karar vereceklerinden korkuyordu. Bou bouna kar koydu; kimse onu dinlemezdi, ancak uyurken elbisesini karmasna izin verilirdi, sabahleyin uyannca da elbiseyi ayakucunda bulurdu ve iini yapmak istedii zaman da, gndz Nenette'in yapt gibi entarisini kaldrmas ve topuklarnn stne melmesi gerekirdi. Herkes ona Benim kk gzel kzm, derdi. Belki de byledir, ben kk bir kzmdr. Kendini iinden ne kadar yumuak hissediyordu, sesi de dudaklarndan tatl ve ince kyordu; belki bu birazck tiksindiriciydi; yumuak hareketlerle herkese iek de sunard; kollarn dolayarak kucaklamak isterdi. Lucien dnd: byle bir ey gerekten olamaz. Byle bir ey gerekten olmaynca pek seviyordu, ama Mardi Gras gn daha fazla elenmiti. Ona Pierrot kl giydirmilerdi, Riri'yle birlikte bara ara koup zplamt ve masalarn altna saklanmlard. Annesi ona sapl gzlyle hafife vurdu. Kk olumla iftihar ediyorum. Gsterili ve gzel kadnd, btn bu hanmlarn en tombulu, en irisiydi. Beyaz bir rtyle kapl uzun bfenin nnden getii zaman bir kupa ampanya imekte olan babas, Lucien'i Koca adam! diyerek yerden kaldrd. Lucien'in alamak ve I-h, demek istei duydu iinden. Portakal erbeti istedi, nk erbet buzluydu ve imesi yasaklanmt. Ama kck bir bardaa iki parmak koyarak verdiler. erbetin yap yap bir tad vard ve o kadar da buzlu deildi: Lucien, ok hasta olduu zaman itii hintyal portakal erbetlerini dnmeye koyuldu. Hkra hkra alad ve otomobilin iinde babasyla annesinin arasna oturmu olmay pek avundurucu buldu. Anne, Lucien'i kendine doru ekip bastryordu, scakt ve gzel kokuyordu, her eyi ipektendi. Zaman zaman, otomobilin ii tebeir gibi beyaz oluyor, Lucien gzlerini krptryor, annesinin elbisesinin gs ksmndaki menekeler glgeden kyor ve Lucien birden onlarn kokusunu iine ekiyordu. Yine de birazck hkryordu, ama kendini nemli ve prltl hissediyordu, biraz da yap yap, portakal erbeti gibi. Kk banyoluunun iinde suyla oynamay severdi ve annesi kauuk sngerle onu ykasayd. Bebekliinde olduu gibi, anne ve babasnn odasnda

yatmasna izin verildi. Gld ve kk yatann yaylarn gcrdatt, babas da Bu ocuk pek afacan, dedi. Biraz portakal iei suyu iti ve babasn zerinde yalnz gmlekle grd. Ertesi gn, Lucien baz eyleri unutmu olduundan emindi. Grd d ok iyi hatrlyordu: Annesi ve babas melek elbisesi giymilerdi, Lucien rlplak oturana oturmutu, trampet alyordu, baba ve anne onun evresinde uuuyorlard; bu bir karabasand. Ama, d grmeden nce baz eyler olmutu, Lucien uyanmak zorunda kalmt. Hatrlamaya alnca, akamleyin yaklan gece lmbasna tpatp benzeyen mavi kk bir lmbayla aydnlatlm karanlk uzun bir tnel grnyordu, anne ve babasnn odasnda. Bu karanlk ve mavi gecenin iinde gerekten bir ey olup bitmiti -beyaz bir ey. Annesinin ayaklar yannda yere oturdu ve trampetini ald. Annesi Niin bana gzlerini dikmi bakyorsun, ekerim? dedi. Lucien gzlerini indirdi ve Bum, bum, tararabum! diye bararak trampetine vurdu. Ama kadn ban evirince ona inceden inceye bakmaya koyuldu, sanki ilk kez gryordu onu. Kumatan yaplma glyle bir entari. Lucien entariyi iyi biliyordu, yz de. Bununla birlikte artk benzer deillerdi. Birdenbire byle olduunu sand; olup biteni biraz olsun daha da dnseydi aradn buluverecekti. Tnel kl rengi solgun bir gnyla aydnland ve baz eylerin de kprdad grlyordu. Lucien korktu ve bir lk att: tnel kayboldu. Neyin var yavrucuum? dedi annesi. Yanna diz kmt ve kaygl bir hali vard. Kendi kendime eleniyorum, dedi Lucien. Anne gzel kokuyordu, kendine dokunmayacandan korktu, ona tuhaf gzkyordu, baba da yle. Onlarn odasnda bir daha uyumamaya karar verdi. Sonraki gnler anne hibir eyin farkna varmad. Lucien her zaman etekliklerinin iindeydi, her zaman olduu gibi, gerek kk bir erkek gibi kadnla gevezelik ediyordu. Kendine Krmz apkal Kz' anlatmasn istedi ve anne onu dizlerinin stne oturttu. Kurttan ve Krmz apkal Kz'n bykannesinden sz etti, bir parma havada, glmseyerek ve ar ar. Lucien ona bakyor, E sonra? diyordu ve baz baz boynundaki sa llelerine dokunuyordu, ama onu dinlemiyordu, gerek annesi olup olmadn kendi kendine soruyordu. Hikyesini bitirince ona Anne, bana kk bir kz olduun zaman anlat, dedi. Anne de anlatt. Ama belki de yalan sylyordu. Belki de eskiden kk bir olan ocuktu ve ona entariler giydirmilerdi -Lucien'e olduu gibi, geen akam- bir kza benzemek iin byle giyinip durmutu. Tereya gibi yumuak gzel tombul kollarn ipekli kuman

altndan uslu uslu elledi. Annenin entarisi kartlsa ne olurdu, babann pantolonlar giydirilse? Belki annede hemencecik bir kara byk kard. Btn gcyle annesinin kollarn skt, anne kendi gznde korkun bir hayvana dnveriyor gibi bir izlenime kapld -ya da panayr yerindeki gibi sakall bir kadn olurdu belki de. Kadn azn kocaman aarak gld, Lucien krmz dilini ve boaznn dibini grd. Pisti, iine tkrmek istedi. Ha ha ha! diyordu annesi, nasl da skyorsun, yavrucuum! ok kuvvetli sk beni. Beni sevdiin kadar kuvvetli. Lucien gm yzklerle dolu gzel ellerinden birini ald ve onu pcklere bodu. Ama ertesi gn, anne, Lucien'in yannda otururken ve oturann stnde onu elleriyle tutarken ve ona Et, Lucien, et ekerim, n'olursun, derken Lucien birden iini tuttu ve ona, biraz nefes nefese, sordu: Ama sen benim sahici annem misin, sahici? Kadn ona, Kk aptal, dedi ve imdi iinin olup olmadn sordu. O gnden sonra Lucien annesinin gldr oynadna inand ve ona byd zaman evleneceini hi sylemedi. Ama bu gldrnn ne olduunu pek bilmiyordu. Tneli grd gece hrszlar anne ve babasn yataklarndan almaya gelmi olabilirler ve onlarn yerine bu ikisini koymu olabilirlerdi. Ya da bunlar sahici annesi ve babasydlar da gndz bir rol oynuyorlard, gece de baka oluyorlard. Lucien srayarak uyand ve Noel gecesi, onlar mineye oyuncaklar koyarken grd zaman olduka ard. Ertesi gn Noel babadan sz ettiler ve Lucien de onlara inanr gibi yapt. Bu onlarn rolnn iindeydi diye dnyordu. Oyuncaklar alm olmalar gerekiyordu. ubat aynda, kzla yakaland ve ok elendi. yileince yetim oyunu oynamay det edindi. Kestane aacnn altna, imenliin orta yerine oturuyordu, ellerini toprakla dolduruyor ve dnyordu: Bir yetim olurdum, adm Louis olurdu. Alt gnden beri yemek yememi olurdum. Hizmeti kadn Germanie, le yemei iin ona seslendi ve masada oyununa devam etti. Anne ve baba hibir eyin farknda deillerdi. Onu bir yankesici yapmak isteyen hrszlar tarafndan alp gtrlmt. le yemeini yiyince kaard, gider onlara haber verirdi. Az yemek yedi, az su iti, Koyuncu Melein Han'nda karn ackm bir adamn ilk yemeinin hafif olmas gerektiini okumutu.

Bu ok elenceliydi, nk herkes oyun oynuyordu. Baba ve anne, baba ve anne olma oyunu oynuyordu. Anne pek zgn olma oyunu oynuyordu, nk yavrucuu pek az yemek yemiti, baba gazete okumak ve zaman zaman Lucien'in nnde Badabum, koca adam! diyerek parman oynatma oyunu oynuyordu. Lucien de oynuyordu, ama sonunu nasl getireceini artk pek iyi bilmiyordu. Yetim mi? Yoksa Lucien mi olmak? Srahiye bakt. Suyun dibinde oynaan krmz kk bir k vard ve kara kllaryla, byk ve kl srahinin iindeki babasnn eli olduuna insan yemin ederdi. Lucien'de birdenbire srahinin de srahi olma oyunu oynad izlenimi uyand. Sonunda yemeklere pek az dokundu ve yle ackt ki leden sonra bir dzine erik almak zorunda kald; az kalsn midesini bozuyordu. Lucien olma oyununu oynamann canna yettiini dnd. Gelgelelim kendini bu iten alkoyamyordu ve her zaman oyun oynuyormu gibisine geliyordu. Pek irkin ve pek ciddi olan Bay Bouffardier gibi olmak isterdi. Akam yemeine geldii zaman Bay Bouffardier Sayglarm sunarm, hanmefendi, diyerek annesinin elinin stne eiliyordu, Lucien salonun orta yerine dikiliyordu, adama hayranlkla bakyordu. Ama Lucien'in bandan geen hibir ey ciddiyet tamyordu. Dt ve bir yeri itii zaman, ou kez alamay brakyor ve kendi kendine soruyordu: Ben gerekten kaka mym? Bylece kendini daha da hznl hissediyordu ve gzyalar yeniden bir gzel akmaya balyordu. Sayglarm sunarm hanmefendi, diyerek elini pt zaman annesi Bu ho bir ey deil, sevgilim, byklerle alay etmemelisin, diyerek onun salarn kartrd. Kendini iyice cesareti krlm hissetti. Ayn ilk ve nc cumas dnda kendini nemli bulmuyordu. O gnler birok hanm annesini grmeye geliyordu; ilerinden biri ya da ikisi yasta oluyordu. Lucien yas tutan kadnlar seviyordu, zellikle ayaklar byk olursa. Genellikle byklerle eleniyordu, nk onlar pek saygdeerdirler -ve insan, kk olan ocuklarnn altlarna kardklar gibi o kadnlarn da yataklarn kirlettiini dnmeye kalkamaz- nk iyi giyinmilerdir, giysileri koyu renklidir, elbisenin altnda da ne olduunu, insan, kafasn da canlandramaz. Hep bir arada olduklar zaman her eyi yerler, konuurlar, glleri bile oturakldr, ayindeki gibidir. Lucien'i adam yerine koyuyorlard. Bayan Couffn, Lucien'i dizlerinin stne alyordu, Grdm en cici ocuk, diyerek baldrlarn elliyordu. Ardndan holand eyleri soruyordu, onu pyordu, byynce ne yapacan soruyordu. Lucien baz baz

Jeanne d'Arc gibi byk bir general olacan, Almanlardan Alsace-Lorraine'i geri alacan sylyordu, baz da misyoner olmak istediini sylyordu. Her konutuunda sylediklerine inanyordu. Bayan Besse, hafif bykl, iri, kuvvetli bir kadnd. Lucien'i arkast yatryor, Kk bebeim, diyerek onu gdklyordu. Lucien honuttu, rahata glyordu ve gdklandka kvranyordu. Kk bir bebek olduunu, bykler iin sevimli kk bir bebek olduunu dnyordu ve Bayan Besse'in onu soymasndan, ykamasndan, onu kauuk bir bebek gibi kk bir beiin iine uykuya yatrmasndan holanacan dnyordu. Baz kereler de Ne diyor, benim bebeim? diyordu ve birdenbire Lucien'in karnna basyordu. O zaman, Lucien mekanik bir bebek taklidi yapyordu, bouk bir sesle eee, diyordu ve ikisi birden glyorlard. Her cumartesi eve le yemeine gelen Papaz Efendi, Lucien'e, annesini sevip sevmediini sordu. Lucien gzel annesine baylyordu ve babas da ne kadar kuvvetli, ne kadar iyiydi. Herkesi gldren gururlu ve kararl bir tavr taknp Papaz Efendinin gzlerinin iine bakarak Evet, diye karlk verdi. Papaz Efendinin bir aailei gibi kafas vard: krmz ve prtkl; her bir prtn stnde de bir kl. Papaz Efendi bunun iyi olduunu ve daima annesini ok sevmesi gerektiini Lucien'e syledi ve sonra Lucien'in, Tanr Babay m, yoksa annesini mi ye tuttuunu sordu. Lucien, birden sorunun iinden kamad ve sa llelerini oynatmaya, Bum, tararabum, diyerek havaya tekmeler atmaya koyuldu ve bykler sanki o orada yokmu gibi yeniden konumalarna daldlar. Baheye kotu, arka kapdan dar svt; kk kam sopasn almt. Doal olarak Lucien baheden dar kamazd, yasakt. oklukla Lucien uslu kk bir ocuktu, ama bugn sz dinlemek istememiti. Byk srganotu ynna gvensizce bakt, burann yasaklanm bir yer olduu aka grlyordu. Duvar kararmt, srganotlar zararl kt bitkilerdendi, bir kpek srganlarn tam dibine becermiti, buras bitki, kpek pislii ve scak arap kokuyordu. Lucien Ben annemi seviyorum, ben annemi seviyorum! diye bararak kamyla srganlar kamlad. Beyaz su salarak sarkan krlm srganlara bakyordu, aklaan, tyl boyunlar krlarak tarazlanmlard, baran yalnz kk bir ses duyuluyordu: Ben annemi seviyorum, ben annemi seviyorum! Vzldayan iri bir mavi sinek vard. Bu bir kaka sineiydi. Lucien sinekten korkuyordu. Gl, rm ve dingin bir yasak koku burun deliklerini dolduruyordu. Tekrarlad: Ben annemi seviyorum, ama sesi kendine bir tuhaf geldi, tyler rpertici bir

korku duydu ve bir rpda salona kadar kotu. O gn, Lucien annesini sevmediini anlad. Kendini sulu hissetmiyordu, ama inceliini arttrd, nk btn yaay boyunca anne ve babasn sever gzkmek zorunda olduunu dnyordu, byle olmazsa kt kk bir olan olurdu insan. Bayan Fleurier, Lucien'i gitgide tatl buluyordu, o yaz sava da vard, baba arpmaya gitti, anne, zntl de olsa mutluydu. Lucien pek dikkatli olmutu; bir yn znts olan anne, leden sonra bahede alr kapanr iskemlesine uzanp dinlenirken, Lucien ona bir yastk aramak iin kouyor, yast bann altna koyuyor, ya da bacaklarna bir rt seriyordu ve anne glerek kar koyuyor. Ama scaktan patlarm, yavrucuum, ne kadar da naziksin! diyordu. Lucien Anne sen benimsin, diyerek, soluk solua, cokuyla pyordu anneyi ve gidip kestane aacnn altna oturuyordu. Kestane aac! dedi ve bekledi. Ama hibir ey olmad. Anne verandann altnda uzanmt, her yan rten ar bir sessizliin dibinde kckt. Buras scak ot kokuyordu, insan aya basmam, ormanda bir aratrc olma oyunu oynanabilirdi, ama Lucien'in can oyun oynamak istemiyordu artk. Hava, duvarn krmz atsnn stnde titreiyordu, gne toprakta ve Lucien'in elleri stnde yakc lekeler oluturuyordu. Kestane aac! Bu arpcyd: Lucien, annesine, Gzel anne benimsin, dedii zaman anne glyordu. Garmaine'e `Salak' dedii zaman Germaine alamt ve onu anneye ikyet etmiti. Ama `Kestane aac' dedii zaman hibir ey olmuyordu. Dilerinin arasndan fsldad: `Pis aa' ve emin deildi, ama aa kprdamadndan, daha kuvvetli tekrar etti: Pis aa, pis kestane aac! Bekle de gr, birazck bekle! ve aaca tekme att. Fakat aa hareketsiz kald, hareketsiz -odundan yaplma olduundand. Akamleyin yemekte, Lucien, annesine: Biliyor musun anne, aalar evet aalar, odundandr, dedi, annesinin pek sevdii akn yz ifadesiyle karlat. Bayan Fleurier le postasndan mektup almamt. Kuru kuru Budala olma, dedi: Lucien kk bir sakar oldu. Nasl yapldklarn anlamak iin btn oyuncaklarn kryordu. Babann eski bir usturasyla bir koltuun koluna entikler yapt, dnce krlp krlmayacan ve iinde bir ey olup olmadn anlamak iin salondaki heykelcii itip drd; gezinirken elindeki kamla ieklerin ve bitkilerin kellelerini uuruyordu; her keresinde derin bir hayl krklna uruyordu; nesneler samalkt; sahiden yoktular. Anne oklukla iekleri ya da aalar

gstererek, Bunun ad ne? diye soruyordu ona. Lucien ban sallyor ve karlk veriyordu: Hibir ey deil o, ad yok. Btn bunlar dikkat etmek iin katlanlan zahmete demiyordu. Bir ekirgenin ayaklarn koparmak ok daha elenceliydi, nk bir topa gibi parmaklarnzn arasnda titreiyordu ve karnnn stne ayakla baslnca ondan sar bir krem kyordu. Bununla birlikte ekirgeler barmyordu. Kendilerine eziyet edilince baran hayvanlardan birine ac vermek pek istemiti, szgelii bir tavuk, ama onlara yaklamaya cesaret edemiyordu. Bay Fleurier mart aynda geri dnd, nk o bir yneticiydi, herhangi biri gibi siperde duracana fabrikasnn banda durmasnn daha yararl olacan sylemiti general. Baba, Lucien'i ok deimi buldu, kk koca adam artk tanyamaz olduunu syledi. Lucien bir eit uyuukluk iine dmt, aptalca yantlar veriyordu, hemen her zaman bir parma burnundayd ya da parmaklarna flyor ve onlar koklamaya balyordu, kakasn yapmas iin yalvarp yakarmak gerekiyordu. imdi ayak yoluna yalnz bana gidiyordu, yalnzca kapy aralk brakmas gerekiyordu ve zaman zaman anne ya da Germaine ona cesaret vermeye geliyorlard. Saatlerce oturakta oturuyordu ve bir keresinde yle can skld ki uyuyakald. Hekim abuk bydn ve kuvvet ilacna ihtiya duyduunu syledi. Anne, Lucien'i yeni oyunlarla yetitirmek istedi, ama o yeteri kadar byle oyunlar oynadn ve sonu olarak btn oyunlarn ayn deerde olduunu syledi; hepsi ayn eydi. Her zaman yzn asyordu: Bu da bir oyundu, ama daha ok elenceliydi. Anneye eziyet edilir, insan kendini kederli ve hnl hissederdi, kapal bir az ve dumanl baklarla biraz sar olunurdu, iteyse, tpk gece yatakta rtlerin altnda ve kendi kokusunu duyar gibi lk ve rahat olunurdu, insan dnyada bir banayd. Lucien ask yzllnden artk kurtulamyordu. Babas ona, Yzn asyorsun, demek iin alayc sesini kulland zaman Lucien hkrarak yerlerde yuvarlanyordu. Annesinin konuklar geldiinde salona olduka sk gidiyordu, ama sa llelerini kestiklerinden bu yana bykler onunla az ilgileniyorlard ya da ilgilenseler bile bu, ona ahlk dersi vermek ve eitici ykler anlatmak iindi. Yeeni Riri, gzel annesiyle, yani Berthe Halayla bombardman yznden Ferolles'e geldii zaman Lucien ok sevindi; ona oyun oynamay retmeyi denedi. Ama Riri'nin kafasna Boches'lardan tiksinmeyi sokmulard; Lucien'den alt ay byk olmasna karlk az daha st kokuyordu. Yznde iller vard ve ou zaman sylenenleri iyi anlamyordu.

Yine de Lucien ona bir uyurgezer olduu srrn verdi. Baz insanlar geceleyin kalkar, konuur ve uyurken gezer. Lucien bunu Kk Aratrc adl kitapta okumutu ve geceleyin yryen, konuan ve annesini babasn gerekten seven sahici bir Lucien olmas gerektiini dnmt. Yalnz, sabah olunca, her eyi unutuyordu ve Lucien olmu gibi gzkme iine yeniden balyordu. Balangta Lucien bu yknn ancak yarsna inanyordu, ama bir gn srganotlarnn oraya gittiler. Riri Lucien'e pipisini gsterdi, ona, Bak ne kadar byk, ben byk bir olanm. yice byynce bir erkek olacam ve siperlerde Boches'lara kar dvmeye gideceim, dedi. Lucien, Riri'yi ok tuhaf buldu, deli gibi gld. Seninkini gster, dedi Riri. Karlatrdlar, Lucien'inki daha kkt, ama Riri hile yapyordu, kendininkini uzatmak iin ekiyordu. Daha byk olan benimki, dedi Riri. Evet, ama ben bir uyurgezerim, dedi Lucien, sakin sakin, Riri, uyurgezerin ne olduunu bilmiyordu ve Lucien bunu ona anlatmak zorunda kald. Bitirince dnd: Sahi mi benim uyurgezer olduum? ve korkun bir alamak istei duydu. Ayn yatakta yattklarndan ertesi gece Riri'nin uyank kalmasn, Lucien kalkt zaman onu iyice gzlemesini ve Lucien'in syleyecei eyleri iyice aklnda tutmasn kararlatrdlar. Bir zaman sonra beni uyandracaksn, dedi Lucien; bakalm yaptklarm hatrlayabilecek miyim? Akam, uyuyamayan Lucien, tiz horlamalar duydu ve Riri'yi uyandrmak zorunda kald. Zanzibar! dedi Riri. Uyan, Riri, kalkacam zaman beni gzlemelisin. Brak uyuyaym, dedi Riri, ar bir sesle. Lucien onu sarst ve gmleinin altndan bir imdik att; Riri debelenmeye balad ve gzleri ak, yznde tuhaf bir glle uyand. Lucien babasnn ona almas gereken bir bisikleti dnd, bir lokomotifin sesini duydu ve sonra, birdenbire hizmeti kadn ieri girdi ve perdeleri ekti, saat sabahn sekiziydi. Lucien geceleyin ne yapm olduunu hi bilmedi. Bunu yce Tanr Baba biliyordu, nk Tanr Baba her eyi gryordu. Lucien dua minderine diz kyordu ve ayinden karken annesi ona aferin desin diye uslu olmaya abalyordu, ama Tanr Babadan nefret ediyordu. Tanr Baba Lucien'le ilgili her eyi biliyordu da Lucien kendisiyle ilgili pek ok eyi bilmiyordu. Lucien'in annesini, babasn sevmediini, uslu gibi gzktn, geceleyin yatakta pipisini ellediini biliyordu. Neyse ki Tanr Baba btn bunlar hatrnda tutamyordu, nk yeryznde bir yn kk olan ocuk vard. Lucien, `Arpalk' diye alnna vurduu zaman Tanr Baba btn grdklerini hemen unutuyordu.

Lucien, Tanr Babay, annesini sevdiine inandrmak iin de ok alt. Zaman zaman kafasnn iinde Anneciimi nasl da seviyorum! diyordu. Her zaman bir trl pek inanmayan bir kecik kalyordu kafasnda, Tanr Baba da bu kecii gryordu tabii. Byle olunca kazanan O oluyordu. Fakat insan baz kere sylenenlerin iine btnyle dalabiliyordu. arabuk syleniyordu: Oh! Ben annemi seviyorum. Tane tane sylyordu ve annenin yz grlyordu ve insan kendini batan aa duygulanm hissediyordu, Tanr Babann size baktn belli belirsiz dnyordunuz ve sonra bunu bile dnmemenin ardndan efkatle bsbtn yumuack olunuyordu ve sonra kulaklarnzda oynap duran kelimeler oluyordu; anne, anne, ANNE. Bu ancak bir an srerdi, kukusuz, tpk Lucien'in iki aya stnde bir iskemleyi dengede tutmaya alt zamanki gibi. Ama tam o srada, `Pacoto' denirse Tanr Baba kandrlm oluyordu: Yalnzca yi'yi grmt ve bu grd de sonsuza dek Bellei'nde kalmt. Ama Lucien bu oyundan yoruldu, nk g harcamak gerekiyordu ve sonra sonu olarak da Tanr Babann kazand ya da yitirdii hi bilinemiyordu. Lucien artk Tanryla uramad. lk ayinine gittiinde Papaz Efendi onu ok uslu ve din dersinin en iyi rencisi olduunu syledi. Lucien abuk anlyordu ve iyi bir bellei vard, fakat kafasnn ii sislerle doluydu. Pazar gn bir aydnlanma oldu. Lucien babayla birlikte Paris sokanda gezinirken sisler de dalyordu. Gzelim denizci elbisesini giymiti ve babay ve Lucien'i selmlayan babasnn iileriyle karlayordu. Baba onlara yaklayor onlar da, Gnaydn, Bay Fleurier, diyorlard; Gnaydn, kk bey, de diyorlard. Lucien iileri seviyordu, nk bunlar byktler, ama tekiler gibi deil. nce ona bey, diyorlard. Sonra balarnda kasketleri vard ve ile ekmi ve atlam bir grn olan kt trnakl iri elleri vard. Gvenilir ve saygdeerdiler. Baba Bouligaud'un bynn ekilmemesi gerekirdi, babas paylard Lucien'i. Ama baba Bouligaud, babasyla konumak iin kasketini karrd bandan, babas ve Lucien apkalarn karmyorlard balarndan ve babas neeli ve przl ar bir sesle konuuyordu: Evet baba Bouligaud, senin olan bekliyoruz, ne zaman alacak iznini? Ayn sonunda, Bay Fleurier, saolun Bay Fleurier. Baya Bouligaud'nun mutlu bir grn vard ve Bay Bouffardier gibi `Afacan' diyerek Lucien'in srtna vurmazd. Lucien Bay Bouffardier'den tiksiniyordu, nk pek irkindi. Ama baba Bouligaud'yu

grnce ii rahat ediyordu ve iyi olmak istiyordu can. Bir keresinde gezmeden dndklerinde, baba, Lucien'i dizlerine ald ve bir yneticinin ne olduunu ona aklad. Lucien, fabrikadayken babasnn iilerle nasl konutuunu renmek istedi, baba bu ii nasl yapmas gerektiini gsterdi ona ve sesi iyice deimiti. -Ben de ynetici olacak mym? diye sordu Lucien. -Elbette koca adam, seni bunun iin yetitirdim. -Peki ben kime emir vereceim? -Bak, ben leceim, sen benim fabrikamn sahibi olacaksn ve benim iilerime emir vereceksin. -Ama iiler de lecek. -yle, onlarn ocuklarna emir vereceksin, szn dinletmeyi, kendini sevdirmeyi bilmen gerekecek. -Ee, peki kendimi nasl sevdireceim, baba? Baba biraz dnd ve karlk verdi: nce, hepsini adlaryla tanman gerekir. Lucien iyice heyecanland ve ustaba Morel'in olu babasnn iki parman kestiini haber vermek iin eve geldii zaman Lucien ocuun gzlerinin iine bakarak ona Morel diyerek ocukla akll uslu ve tatl tatl konutu. Anne bylesine iyi ve bylesine duygulu bir olu olduu iin gurur duyduunu syledi. Bundan sonra atekes anlamas oldu, baba her akam yksek sesle gazete okuyordu, herkes Ruslardan sz ediyordu, Alman hkmetinden, sava tazminatlarndan sz ediyordu ve baba, Lucien'e harita stnde lkeler gsteriyordu. Lucien hayatnn en can skc yln geirdi, sava olduu zamanlar daha ok seviyordu. imdiyse herkeste bir aylaklk vard ve Bayan Coffn'in gzlerinde grlen ltlar snmt. 1919 ylnn ekiminde Bayan Fleurier onu gndzl olarak Saint-Joseph Okulunun derslerine gtrd. Papaz Gerromet'nin odas ok scakt. Lucien, Papaz Efendinin koltuunun yannda ayaktayd, ellerini arkasnda balamt ve ok sklyordu. Annem imdi alp ban gitmeyecek mi? Ama Bayan Fleurier imdilik gitmeyi dnmyordu. Yeil bir koltuun iyice ucuna oturuyor ve iri gslerini Papaz Efendiye dorultuyordu; ok hzl konuuyordu

ve kzp da kzgnln gstermek istemedii zamanlardaki gibi sesi ahenkliydi. Papaz Efendi ar ar konuuyordu, bakalarndan daha ok uzatyor gibiydi aznda szckleri, azndan karmadan ince onlar akide ekeri gibi emiyor dense yeriydi. Lucien'in ok efendi ve alkan bir ocuk olduunu, ama korkun derecede kaytsz olduunu anneye anlatyordu. Bayan Fleurier hayl krklna uradn, nk yer deiikliinin ocua iyi geleceini dndn syledi. Hi olmazsa teneffslerde oynayp oynamadn sordu. Ne yazk ki, hanmfendi, diye karlk verdi; muhterem peder, oyunlar da onu pek ilgilendirir gzkmyor. Baz baz grltc oluyor ve hatta yaramazlk ediyor, ama arabuk bkyor. Sanrm ki bu ocukta sebat yok. Lucien dnd: Sz edilen benim. Tpk savan, Alman hkmetinin ya da Bay Poincare'nin konuma konusu yapld gibi bu iki byk kendinden sz ediyorlard. Ciddi bir grnleri vard ve durumu zerine dnyorlard. Ancak bu dnce de houna gitmedi. Kulaklar annesinin ahenkli szckleri, Papaz Efendinin emilmi ve yapkan szckleriyle doluydu, iinden alamak geliyordu. Neyse ki zil ald, onu da braktlar. Ama, corafya dersinde pek sinirleri bozuldu ve Papaz Jacquin'den tuvalete gitmek iin izin istedi, nk hareket etmeye ihtiyac vard. nce tuvaletin serinlii, sessizlii ve gzel kokusu onu yattrd. det yerini bulsun diye meldi, ama bir ey yoktu; ban kaldrd, kapy batan baa donatan yazlar okumaya koyuldu. Mavi kalemle `Barataud bir tahtakurusudur' diye yazmlard. Lucien gld: Doruydu; Barataud bir tahtakurusuydu, minicikti ve biraz byyecei syleniyordu, ama hemen hemen hi bymyordu, nk babas ufackt, neredeyse bir cceydi. Lucien kendi kendine Barataud'nun bu yazy okuyup okumam olduunu sordu ve okumamtr diye dnd, yoksa yaz silinmi olurdu. Barataud parman emip slatacak ve harfleri yitip gidinceye dek silip duracakt. Lucien, Barataud'nun saat drtte tuvalete geleceini ve kk kadife donunu indireceini ve `Barataud bir tahtakurusudur' yazsn okuyacan dnerek biraz neelendi. Belki de bu kadar kk olduunu hi dnmemiti. Lucien yarn sabahtan itibaren teneffste ona tahtakurusu demeyi karlatrd. Ayaa kalkt ve sadaki duvar stnde bir baka yaz grd, ayn mavi kalemle yazlmt: Lucien Fleurier koca bir srktr. Yazy zenle sildi ve snfa dnd. Doru, dedi arkadalarna bakarak, bunlarn hepsi benden ok kk. Kendini rahatsz hissetti. Koca srk. Iles tahtasndan yaplma kk alma

masasna oturmutu. Germaine mutfaktayd, annesi daha eve dnmemiti. Yazln dzeltmek iin beyaz bir kdn stne `koca srk' yazd. Ama szckler pek allm gibi gzkt, hibir etki yapmadlar. Germaine, Germaine'ciim! diye seslendi -Ne istiyorsunuz? diye sordu Germaine. -Germaine, u kda `Lucien Fleurier koca bir srktr,' diye yazman istiyorum. -Deli misiniz Bay Lucien? Lucien kollarn Germaine'in boynuna dolad. Germaine, Germaine'ciim, n'olursunuz. Germaine glmeye balad ve parmaklarn nlne kurulad. Kadn yazarken Lucien ona bakmad, ama sonra, yazy odasna gtrd, uzun uzun seyretti. Germaine'in yazs kargack burgackt, Lucien kulana `Koca srk' diyen kuru bir ses geldiini sanyordu. Dnd: Ben bym. Utantan ezildi: Barataud nasl kkse yle byk olmak. -Ve tekiler arkasndan alay ediyorlard. Sanki bir yazgya balanm gibiydi: imdiye kadar arkadalarn yukardan aaya doru grmek ona doal geliyordu. Ama imdi, hayatnn geri kalan iin birdenbire byk olmaya mahkm edilmi buluyordu kendini. Akamleyin, insan btn gcyle istese yeniden klebilir mi, diye babasna sordu. Bay Fleurier, hayr dedi: Btn Fleurier'ler byk ve glydler ve Lucien de daha byyecekti. Lucien umutsuzlua kapld. Annesi onu yatrnca kalkt, aynada kendine bakmaya gitti: Ben bym. Ama bouna bakyordu, bu grnmyordu, ne byk ne kk gibi grnyordu. Gmleini biraz kaldrd ve bacaklarn grd, o zaman Costil'in Hebrard'a: Bak bak, srn uzun bacaklarna bak, dediini dnd ve bu ona bsbtn tuhaf geldi. Hava souktu, Lucien rperdi ve biri ona. Srn tyleri diken diken olmu, dedi. Lucien gmleinin eteini daha yukar kaldrd, btn gbei ve btn takm taklavat grnd. Sonra yatana kotu ve iine dald yatan. Elini gmleinin altna soktuu zaman Costil'in onu grdn ve Bakn, koca srk ne yapyor! dediini dnd. Kprdand ve yatanda soluyarak dnd: Koca srk! Koca srk! ta ki parmaklarnn arasnda kk mayho bir kant yaratncaya kadar. Sonraki gnler, snfn en arka srasnda oturmak iin Papaz Efendiden izin almaya niyetlendi. Bunun nedeni, arkasnda oturan ve ensesine bakabilen Boisset, Winckelmarn ve Costil'di.

Lucien, ensesinin varln hissediyor, ama onu grmyordu ve genellikle unutuyordu. Ama Papaz Efendiye elinden geldiince yant vermeye abalad ve Don Diegue tiradn ezbere okuduu srada, tekiler arkasndaydlar ve ensesine bakyorlard. Ne kadar zayf, boynu ip gibi, diye dnerek onunla alay edebiliyorlard. Lucien, sesini ykseltmek ve Don Diegue'in meydan okuyuunu anlatmak iin kendini zorluyordu. Sesiyle istediini yapyordu, ama ensesi hep olduu yerde, durgun ve kaskatyd, dinlenen biri gibi. Basset de ensesini gryordu. Yer deitirmeyi gze alamad. Arka sra tembel rencilere ayrlmt, ama ensesi ve krek kemikleri durmadan onu kandryordu. Durmadan da kanmak zorundayd. Lucien yeni bir oyun buldu: Sabahlar byk bir adam gibi kendi bana banyoda ykanrken birinin anahtar deliinden baktn hayl ediyordu: bazan Costil'in, bazan Baba Bouligaud'nun, bazan Germaine'in. Bylece, her yann grsnler diye her yana dnyordu. Bazan arkasn kapya dnyor, iyice kntl ve gln olsun diye yzkoyun duruyordu. Bay Bouffardier lavman yapmak iin sezdirmeden ona yaklayordu. Bir gn banyodayken srtnme sesleri duydu. Bu ierideki dolabn cilasn parlatan Gertrude'd. Kalbi durur gibi oldu, yavaa kapy ap kt; donu topuklarna kadar inikti ve gmlei brlerine kadar kvrlmt. Dengesini bozmadan ilerlemek iin kk kk sramalar yapmas gerekiyordu. Germaine ona hi tepki gstermeden bir gz att. uval yar m yapyorsunuz? diye sordu. Lucien, fkeyle pantolonunu ekti ve yatana girmek iin kotu. Bayan Fleurier ikyetiydi, kocasna sk sk: Kkken ne kadar edepliydi, bak bozuldu, tehlikeli bu! diyordu. Bay Fleurier Lucien'e yle bir bakyordu ve a, diye karlk veriyordu. Lucien bedenini ne yapacan bilmiyordu, hangi ie girise, hi fikrini sormadan, bu bedeni de her kede kendini gstermeye koyuluyor gibisine geliyordu. Lucien grnmez adam olmay dnd ve bundan holand. cn almak, tekilerin bundan habersizken nasl olduklarn grmek iin anahtar deliklerinden bakmay det edindi. Ykanrken annesini grd. Banyoda oturmutu, uyur gibiydi, bedenini ve hatta yzn tamamiyle unutmutu, kimsenin onu grmediini dnyordu. Yalnz bu kendi kendine braklm bedenin stnde bir snger gidip geliyordu; tembel hareketleri vard ve ii yar yolda brakverecekmi gibi geliyordu insana. Anne bir

sabun parasyla bir bezi kprtt ve eli bacaklarnn arasnda kayboldu. Yz dinlenikti, hemen hemen hznlyd, baka eyleri dnyordu kesinlikle, Lucien'in eitimini ya da Bay Poincare'yi. Ama o srada da, bu krmz byk ynd, bu iri beden banyonun fayans stnde oturup duruyordu. Bir baka defa Lucien terliklerini kard ve at aralna kadar trmand. Germaine'i grd. Ayaklarna kadar inen uzun yeil bir gmlei vard, kk yuvarlak bir aynann karsnda salarn taryordu, kendi grntsne uyuuk uyuuk glyordu. Lucien'i bir glmedir ald ve arabuk aaya inmek zorunda kald. Bundan sonra salonun byk aynas karsnda glmsyor ve yzn buruturuyordu, bir sre sonra berbat bir korkuya yakaland. Lucien, sonunda uyuyakald, ama ona ormanda uyuyan gzel diyen Bayan Coffn'den baka kimse bunun farknda deildi; ne yutabildii, ne tkrebildii koca bir hava kabarc aznn hep yar ak kalmasna neden oluyordu: Bu onun esnemesiydi. Yalnz olduu zaman dilini ve aznn iini yavaa okayarak bu kabarck irileiyordu. Az koskocaman alyor, yanana yalar dklyordu. Bunlar ok ho zamanlard. Tuvaletlerde pek eskisi kadar elenemiyordu, buna karlk aksrmay ok seviyordu, bu onu uyandryordu, bir an keyifle evresine bakyor, sonra yeniden uyuklamaya balyordu. eitli biimlerde uyumay rendi: Kn ocan nne oturuyor ve ban atee doru uzatyordu; krmzlap iyice kzarnca ba bir anda boalyordu; o buna kafayla uyumak, diyordu. Pazar sabah, tam kart, ayaklaryla uyuyordu: Banyosuna giriyordu, yavaa eiliyordu ve uyku, bacaklar ve brleri boyunca alkalanarak yukar doru kyordu. Bembeyaz ve suyun dibinde ikince gzken, kaynayan bir tavuu andran, uyumu bedenin stnde kk kumral bir ba, ii templum, templi, templo, deprem, putkrclar gibi bilgece szcklerle dolu bir ba, stnlk taslyordu. Snfta uyku beyazd, klarla delinmiti: e kar ne yapsn istiyorsunuz? Birincisi. Lucien Fleurier. Halk snf nedir: hi. Birinci Lucien Fleurier, ikinci Winckelmarn. Pellereau cebirde birinciydi. Tek yumurtal vard, teki kmamt. Grmek iin iki kuru, dokunmak iin on kuru vermek gerekiyordu. Lucien on kuru verdi, duraksad, elini uzatt ve dokunmadan gitti, ama sonra pimanlklar ylesine can alcyd ki bu yzden bazan bir saatten fazla uykusuz kald oluyordu. Tarihten iyiydi de, jeolojiden ktyd; birinci: Winckelmarn, ikinci: Fleurier. Pazar gn, Costil ve Winckelmarn'la birlikte bisikletle

dolamaya gittiler. Scan altnda kavrulmu ayrlar boyunca bisikletler yumuak tozun stnde kayyordu. Lucien'in bacaklar canl ve kaslyd, ama yolun uyku veren kokusu bana vuruyordu, gidonun stne eilmiti, gzleri kzaryor yar yarya kapanyordu. kez baar dl almt sonunda. Ona Fabiola ya da Yer Alt Kiliseleri, Hristiyanln Dehas ve Lavigerie Kardinalinin Hayat adl kitaplar verildi. Yaz tatili sonunda Costil, onlara De Profundis Morpionibus ve Metz'in Topusu'nu retti. Lucien, daha iyisini yapmaya karar verdi ve babasnn tbbi Larousse'undaki `Dl Yata' blmn inceledi, sonra da kadnlarn yaps zerine onlara aklamalar yapt. Tahtaya bir ekil de izdi, Costil bunun uydurma olduunu ileri srd. Ama bundan sonra boru sz edildi mi glmekten krlyorlard. Lucien btn Fransa'da kendi kadar kadn organlar zerinde bilgisi olan bir ikinci snf ve hatta son snf rencisinin bulunamayacan sevinerek dnyordu. Fleurier'ler Paris'e yerleince bu pek parlak bir ey oldu. Lucien, sinemalar, otomobiller ve yollar yznden artk uyuyamyordu. Bir Voisin'i bir Packard'tan, bir Hispano-Suiza'y bir Rolls'dan ayrdetmeyi rendi. Frsat dtke bask arabalardan sz ediyordu. Bir yldan fazla bir sredir uzun pantolon giyiyordu. Bakaloryasnn ilk blmnde gsterdii baary dllendirmek iin babas onu ngiltere'ye gnderdi; Lucien suyla kabarm ayrlar ve beyaz yalyarlar grd. John Latimer'le birlikte boks yapt ve overarm-stroke'u rendi, ama gzel bir sabah, sersem sersem uyand, yeniden eski huyu depremiti; dalgn dalgn Paris'e dnd. Condorcet Lisesinin Matematik-Balang snfnda otuzyedi renci vard. Bu rencilerden sekizi kendilerinin gz-aklar olduunu ve tekilerin de aylaklar olduklarn sylyorlard. Gzaklar, onu 1 Kasma kadar hor grdler, ama Toussaint gn Lucien hepsinin en gz a olan Garry'yle gezmeye gitti, insan yaps bilgisinin pek deerli olduunu kantlaynca Garry at kald. Lucien gz aklar topluluuna girmedi, nk annesi babas gece dar kmasna izin vermiyorlard. Ama onlarla gl m gl bir iliki kurdu. Perembe gn Berthe Hala, Riri'yle birlikte Raynouard Sokana le yemeine geliyordu. Kadn irilemi ve hznlenmiti; zamann i ekerek geiriyordu. Ama teni nazik ve bembeyaz

kalmt yine. Pierre onu rlplak grmek isterdi. Gece yatanda bunu dnyordu: Bu bir k gn olabilirdi; Boulogne Ormannda, onu plak, kollar gsnn stne kavumu; mekten tyleri diken diken olmu bulurlard. Miyop birinin Bu da ne? diyerek kam bastonunun ucuyla ona dokunduunu hayl ediyordu. Lucien, yeeni Riri'yle iyi anlaamyordu: Riri biraz fazla nazik, sevimli bir gen adam olmutu. Lakanal'de felsefe okuyordu, matematikten de zerre kadar anlamyordu. Lucien, Riri'nin, yedi yl gese de, byn altna yaptn ve o zaman bir rdek gibi bacaklarn aa aa yrdn ve annesine Yok hayr yapmadm anneciim, yemin ederim, diyerek saf saf baktn dnmekten kendini alamyordu. Lucien, Riri'nin eline dokunmak konusunda bir irenme duyard. Yine de onunla bir aradayken ok nazikti ve ona matematik derslerinde yardm ediyordu; sabrn tarmamak iin byk bir g harcamas gerekiyordu, nk Riri pek kafas alan bir ocuk deildi. Ama hi fkelenmiyordu, ok sakin ve arbal bir sesle konuuyordu. Bayan Fleurier, Lucien'i pek incelikli buluyordu, ama Berthe Hala ona hibir gnl borcu duymuyordu. Lucien, Riri'ye ders vermek isteyince, kadn kzaryordu, Ama olmaz, pek naziksin Lucien'ciim, fakat koca ocuk. sterse yapar: Bakalarna gvenmeye altrmamak gerek, diyerek sandalyesinde kprdanyordu. Bir akam, Bayan Fleurier, birdenbire Lucien'e Sen sanyorsun ki Riri senin ona yaptklarnn farknda, yle mi? Kendini yanlgdan kurtar ocuum. O senin yuttuunu ileri sryor, Berthe Halan bunu syledi bana, dedi. yiliki bir grn ve ahenkli bir sesi vard. Lucien, annesinin fkeden deliye dndn anlad. yle ya da byle bir biimde aldatldn anlyordu, verecek bir yant bulamad. Ertesi gn ve daha ertesi gn ok alt ve olup biteni aklndan kard. Pazar sabah birdenbire kalemini brakt ve kendi kendine sordu: Yutuyor muyum? Saat on birdi, Lucien masasnn bana oturmu, duvar ktlarnn zerindeki krmz adamlarna bakyordu, sol yanann stnde ilk nisan gneinin tozlu ve kuru scakln duyuyordu, sa yananda da radyatrn youn scakln. Yutuyor muyum? Bunun karln vermek gt. Lucien nce Riri'yle olan son tartmasn dnd, kendi durumunu yarglamaya alt. Riri'ye doru eilmiti ve ona akyor musun? akmyorsan bunu brakalm

demekten ekinme, aslan Riri, diyerek glmsemiti. Biraz daha sonra ince bir hesapta bir yanl yapmt ve neeyle Al benden de bu kadar, demiti. Bu Bay Fleurier'den ald ve onun holand bir deyimdi. Yapacak baka da bir eyi yoktu. Ama byle dediim srada yutuyor muydum acaba? Arayp dururken birdenbire beyaz, yuvarlak, bir bulut paras kadar yumuak bireyler canland kafasnda. Bu geen gnk dncesiydi. akyor musun? demiti. Bu vard kafasnda, ama bu, aklamaya yetmiyordu. Lucien bu bulut parasna bakmak iin umutsuzca abalad ve birden bulutun dna dtn hissetti, nce ba, ii buuyla dopdoluydu, kendi de buulayordu, amar kokan slak ve beyaz bir scaklktan baka bir ey deildi. Bu buuyu ekip atmak istedi, kamak istedi ondan, ama buu onunla birlikte geliyordu. Dnd: Bu benim, Lucien Fleurier, odamdaym, bir fzik problemi zyorum, bugn pazar. Ama dnceleri sisler iinde eriyip gidiyordu, beyaz stne beyazd. Kendini sarst, duvar ktlar stndeki adamlar bir bir ayrdetmeye koyuldu, iki kadn oban, iki erkek oban ve Ak. Sonra birden kendi kendine: Ben... dedi ve hafife bir tetik dt: uzun dalgnlndan uyanmt. Bu ho deildi: obanlar geriye sramlard, sanki bir drbnn tersinden onlara bakar gibiydi Lucien. Ona ok tatl gelen, kendi srlar iinde kendini ehvetle kaybettii bu sersemliin yerine, ona Ben kimim? diye soran pek uyank kk bir aknlk vard ortada. Ben kimim? Masaya bakyorum, deftere bakyorum. Adm Lucien Fleurier, ama bu bir addan baka bir ey deil. Yutuyorum. Yutmuyorum. Bilmiyorum, bir anlam yok bunun. Ben iyi bir renciyim. Hayr. Grnte yle: yi bir renci almay sever -ben, yok canm. yi notlar alyorum, ama almay sevmiyorum. Artk bundan nefret etmiyorum, aklm karyorum. Her ey beni ldrtyor. Hibir zaman bir ynetici olamayacam. Skntyla dnd: Peki, ama ne olacam? Bir an geti, yana kand, sol gzn krpt, nk gne gzne giriyordu: Ben neyim, ben? Kendi stne kvrlm, belirsiz, bu bulut vard. Ben! Uzaa bakt, kelime kafasnn iinde nlyordu, sonra keleri uzakta, sis iinde yitip giden bir piramidin karanlk tepesi gibi bir ey seebiliyordu belki. Lucien rperdi ve elleri titriyordu: Bu ortada, diye dnd, bu ortada! Bundan eminim ben var deilim. Sonraki aylar, Lucien oklukla kendinden gemeyi denedi, ama baaramad.

Her gece dzenli olarak dokuz saat uyuyordu, geri kalan zamanda capcanlyd ve gitgide daha aknd: Annesi babas hi bu kadar iyi olmadn sylyorlard. Kafasna kendinde ynetici olma nitelii bulunmad dncesi gelince kendini romantik buluyordu ve ay altnda saatlerce yrmek istiyordu can. Ama annesi babas akamlar kmasna izin vermiyorlard. Genellikle yatana uzanyor; ateine bakyordu: derece 37.5 ve 37.6'y gsteriyordu. Lucien, ac bir zevkle anne babasnn onu iyi bulduklarn dnyordu. Ben var deilim. Gzlerini kapatyor, kendini salveriyordu: Varlk bir yanlsamadr, madem ki varolmadm biliyorum, kulaklarm tkamaktan, hibir ey dnmemekten baka yapacak bir eyim yok ve ben hilemeliyim. Ama yanlsama dayatyordu. Hi olmazsa teki insanlara kar, bir srra sahip olmann pek ktcl stnl vard onda: Garry, szgelii, Lucien'den daha fazla var olmuyordu. Ama hayranlarnn arasnda onu grltyle hrldarken grmek yetiyordu: Kendi z varlna demir gibi kaskat inand hemencecik anlalyordu. Bay Fleurier de artk var deildi -ne Riri, ne kimse vard- dnya oyuncusuz bir gldryd. `Ahlk ve Bilim' zerine yazd bir devden 15 alan Lucien, Yokluun ncelenmesi diye bir yaz yazmay dnd; bunu okuyunca insanlarn tpk alacakaranlk vampirleri gibi birbiri ardsra kendi kendilerini yok edeceklerini hayl ediyordu. ncelemesini yazmadan nce, felsefe retmeni ebek'in grn almak istedi. Afedersiniz efendim, dedi bir dersin sonunda, bizim varolmadmz savunulabilir mi? Maymun hayr, dedi. Dnyorum, dedi, yleyse varm. Madem ki varlnzdan kukuya kaplyorsunuz, yleyse varsnz. Lucien ikna olmamt, ama yaptn yazmaktan vazgeti. Temmuzda, grltszce mtematik bakaloryasn kazand ve anne babasyla birlikte Ferolles'e gitti. aknlk bir trl peini brakmyordu: Aksrmak istei gibi bir eydi bu. Baba Bouligaud lmt ve Bay Fleurier'nin iilerinin dnceleri ok deimiti. imdi yksek ret alyorlar ve karlar ipek oraplar giyiyorlard. Bayan Bouffardier, olup bitenleri aknlkla Bayan Fleurier'ye anlatyordu: Hizmetim dn kasapta kk Ansiaum'u grdn syledi bana. Hani u kocanzn iyi iilerinden birinin kz, annesi lnce onunla megul olmutuk. Beaupertuis'nin bir tesviyecisiyle evlendi. Gzel, yirmi

franklk bir tavuk smarlam! Bir kibir, bir kibir! Hibir eyi beenmiyorlar! Bizim nemiz varsa kendilerinin de olsun istiyorlar. imdi, pazar gn, Lucien babasyla kk bir gezinti yaparken iiler onlar grdkleri zaman kasketlerine yle bir dokunarak selm veriyorlard ve hatta selm vermemek iin baka taraflardan geenler vard. Bir gn, Lucien onu tanmam gibi gzken Bouligaud babann oluyla karlat. Lucien biraz heyecanland, bir ynetici olduunu gstermenin tam srasyd. Jules Bouligaud'ya serte bakt ve ona doru ilerledi, elleri arkasndayd. Ama Bouligaud'da utanm bir hal yoktu. Bo gzlerle Lucien'e bakt ve slk alarak geti gitti. Beni tanmad, dedi kendi kendine Lucien. Ama iyiden iyiye d krklna uramt. Sonraki gnler, dnyann bundan byle var olmadn dnd. Bayan Fleurier'nin kk tabancas, konsolunun sol ekmecesinde duruyordu. Kocas bunu ona 1914'te cepheye gitmeden nce armaan etmiti. Lucien onu eline ald, uzun sre parmaklarnn arasnda evirdi evirdi: Bu, kabzas sedef kakmal, namlusu altndan olan kk bir mcevherdi. nsan, insanlara var olmadklarn inandrmak iin bir felsefe incelemesine gvenemezdi. Bunun bir eylem olmas gerekiyordu, gerekten ylesine umutsuz bir eylem ki grntleri silsin gtrsnd ve dnyann hiliini gnnda gstersindi. Bir patlama, kan iinde gen bir beden halnn stnde, bir kda yazlm szckler: Kendimi ldryorum, nk var deilim. Ve siz de, insan kardelerim, hisiniz! nsanlar sabahleyin gazetelerini okuyacaklard ve greceklerdi: Bir gen kendini ldrd. Her biri kendini fena halde karmakark hissedecekti ve kendi kendilerine soracaklard: Ya ben? Ben var mym? Tarihte, Werther'in intihar haberinden beri tekiler arasnda, buna benzer intihar salgnlar olduu bilinirdi. Lucien fikir kurbannn yunancada `tank' anlamna geldiini dnd. Bir ynetici yaratmak iin ok hevesliydi, ama bir fikir kurban yaratmak iin deildi. Ksacas, sk sk annesinin odasna girdi; tabancaya bakyor ve can ekiir gibi oluyordu. Kabzay parmaklarnn arasnda kuvvetle skarak altn namluyu srd da oluyordu. Geri kalan zamanda neeliydi, nk gerek yneticilerin intihar kkrtsn tanm olduklarn dnyordu. Szgelii, Napoleon Lucien, umutsuzluun sonuna vardn kendinden

gizlemeye alyordu, ama tavlanm bir ruhla bu bunalmdan kacan umuyordu ve ilgiyle Sainte-Helene Anlar'n okudu. Bununla birlikte bir kesinlie varmak gerekiyordu: Lucien 30 Ekimi kararszlnn son gn olarak saptad. Son gnler ok zc oldular: bunalm kurtarcyd, ama Lucien yle bir gerilimle zorluyordu ki kendini, gnn birinde camdan yaplma bir ey gibi krlacandan korkuyordu. Artk tabancaya dokunmaya cesaret etmiyordu; ekmeceyi amakla yetiniyordu, annesinin kombinezonlarn birazck kaldryor, uzun uzun kendi bana pembe ipein iinde gml oturan bu kk souk, inat devi seyrediyordu. Bununla birlikte yaamay kabul ettiinden canl bir hayl krkl duydu ve kendini ie yaramaz olarak grd. Ama okullar alnca bir yn kaygyla doldu ii: anne babas onu yksek okul iin hazrlk derslerini izlesin diye Saint-Louis Lisesine gnderdiler. Armasyla birlikte krmz zh olan gzel bir kasketi vard ve ark sylyordu: Makineleri yrten pistondur. Vagonlar yrten pistondur... `Piston'un bu yeni saygnl, Lucien'in iini gururla dolduruyordu; sonra snf da tekilere benzemiyordu. Bir gelenei ve bir tren dzeni vard; bu bir gt. Szgelii, franszca derslerinde zil almadan bir eyrek saat nce bir sesin: Bir harbiyeli nedir? diye sormas detti, herkes yavaa: Bir aptaldr! diye karlk veriyordu. Bunun stne ses yeniden: Bir tarmc nedir? diye soruyordu, bu kez daha kuvvetli: Bir aptaldr! diye karlk veriyorlard. O zaman, hemen hemen gzleri hi grmeyen ve kara bir gzlk takan Bay Bethune btknlkla: Rica ederim, baylar! diyordu. Birka dakikalk kesin bir sessizlik oluyordu ve renciler birbirlerine anlaml glmsemelerle bakyorlard, sonra biri baryordu: Bir piston nedir? ve hepsi birden baryorlard: Koskocaman biridir! Bu zamanlarda Lucien kendini kkrtlm hissediyordu. Akam, btn olup bitenleri bir bir anne babasna anlatyordu. Btn snf dalga gemeye balad, ya da btn snf Meyrinez'yi drtlkler yapmaya karar verdi, derken, szckler, sanki alkol yudumlam gibi, azn styordu. Bununla birlikte ilk aylar pek zor geti. Lucien, matematikten ve fizikten geriydi, arkadalar da pek cana yakn kiiler deillerdi. Bunlar bursluydular, kt davranan, inek ve pis rencilerdi. Bir tanecik bile yok, dedi

babasna, bir tanecik bile kendime arkada yapacak adam yok. Burslular, dedi dalgn dalgn, Bay Fleurier, okumu sekin kiilerdir; bununla birlikte kt yneticiler olurlar. Dur durak bilmezler. Lucien `kt yneticiler'den sz edildiini duyunca yreinde ho olmayan bir sknt duydu ve sonraki haftalarda kendini ldrmeyi dnd yeniden; ama tatildeki heyecan deildi imdi duyduu. Ocak aynda Berliac adl bir yeni renci btn snf krd geirdi: Son moda yeil ya da ak mor renk kemerli ceketler giyiyordu, kk yuvarlak yakalyd, terzilerdeki resimlerde grld gibi pantolonlar giyiyordu, o kadar dardlar ki insan onlar nasl giydiine aryordu. Hemen matematikte snfn sonuncusu oldu. Deli oluyorum, diye sylendi, ben bir edebiyatym, beni gebertmek iin matematik okutuyorlar. Bir ayn sonunda herkesi batan karmt. Kaak sigaralar datyordu; pek ok kadnla tantn syledi ocuklara ve kadnlarn ona yolladklar mektuplar gsterdi. Btn snf bunun parlak ocuk olduuna ve onunla iyi geinmek gerektiine karar verdi. Lucien onun inceliine ve tavrlarna baylyordu, ama Berliac, Lucien'e alakgnlllkle davranyor, ona Zengin ocuu diyordu. Her ey bir yana, dedi Lucien gnn birinde, yoksul ocuu olsam daha iyi olurdu! Berliac, gld, Sen kk bir edepsizsin! dedi ona ve ertesi gn ona iirlerinden birini okuttu: Caruso her akam i gzler yutuyordu, bunun dnda deve gibi kanaatkrd. Bir kadn evdekilerin gzlerinden bir demet iek yapt ve sahneye att onu. Bu rnek hareket karsnda ban edi herkes. Ama unutmayn ki otuz yedi dakika srd onun grkemli a: Tam tamna ilk bravodan operann byk avizesinin snmesine kadar (sonu olarak kadnn kocasn, birok yarmalarda dl alm, gzlerinin pembe ukurlarn iki sava nianyla kapatm kocasn keyfince gtmesi gerekiyordu.) unu iyice not ediniz: konserve halinde fazlaca insan eti yiyenlerden aramzdakilerin hepsi iskorpit hastalndan telef olacaklardr. ok gzel, dedi Lucien, sarslmt. Bunlar yeni bir yolla elde ediyorum, dedi rahatlkla Berliac, buna otomatik yaz diyorlar! Bundan bir sre sonra, korkun bir kendini ldrme istei duydu Lucien ve Berliac'tan akl danmaya karar verdi. Ne yapmalym? diye sordu durumunu gz nne serdikten sonra. Berliac onu dikkatle dinlemiti; parmaklarn emmek detiydi, sonra da yzndeki sivilcelere tkrn srerdi, yle ki yz yamurdan sonra bir yol gibi yer yer parlyordu. Dilediin gibi yap, dedi sonunda, bir nemi yok bunun. Bir an dnd ve szcklerin stne basa basa ekledi: Hibir eyin asla nemi yoktur. Lucien'in biraz can skld, ama Berliac'n

ok sarsldn, kendisini bir dahaki perembe gn eve ard zaman anlad Lucien. Bayan Berliac pek sevimliydi, yznde et benleri ve sol yananda arap tortusu renginde bir leke vard. Gryorsun, dedi Berliac, asl sava kurbanlar bizleriz. Lucien'in dncesi de tam buydu ve her ikisi de kurban edilmi bir kuaktan olduklar konusunda anlatlar. Akam oluyordu, Berliac ellerini ensesinin altnda kenetlemi, yatana yatmt. ngiliz sigaralar itiler, gramafonda plak aldlar; Lucien, Sophie Tucker ve Al Johnson'n sesini iitti. Hznlendiler ve Lucien, Berliac'n kendisinin en iyi arkada olduunu dnd. Berliac ona psikanalizi bilip bilmediini sordu; sesi ciddiydi, Lucien'e ciddiyetle bakyordu. On be yama kadar annemi arzuladm, diye ona itiraf etti. Lucien kendini rahatsz hissetti, kzarmaktan korkuyordu; sonra Bayan Berliac'n benleri aklna geliyor, insann byle bir kadn arzulayabileceini pek anlayamyordu. Bununla birlikte kadn onlara kahvalt getirmek iin ieri girince Lucien allak bullak oldu ve kadnn giydii sar kazan altndan gsn kefetmek iin abalad. Kadn knca Berliac kendinden emin birinin sesiyle: Doal bir ey bu, sen de annenle yatmak istemisindir, dedi. Sorgulamyordu, doruluyordu. Lucien omuz silkti: Doal bir ey, dedi. Ertesi gn kayglyd, Berliac'n konumalarn sada solda tekrarlayacandan korktu. Ama abuk rahatlad: Her ey bir yana, diye dnd, benden daha ok kendi kendine saygs vard. Onlarn srlarn gizleyen bilimsel oyun Lucien'i pek sarmt ve sonraki perembe Sainte Genevieve kitaplnda dler konusunda Freud'un bir yaptn okudu. Bu ona birok eyi aklad. Yollarda aylak aylak yryerek Demek ki buymu, diye kendi kendine tekrar ediyordu Lucien, demek ki buymu! Sonunda Psikanalize Giri'i ve Gnlk Yaayn Psikopatalojisi'ni ald, her ey apaydnlk oldu onun iin. Bu acayip var olmamak izlenimi, bilincinde uzun sre kalan bu boluk, dalgnlklar, skntlar, kendini tanmak iin boa harcanan abalar, ki btn bunlar ancak bir sis perdesiyle karlayorlard... Kr eytan, diye dnd, benim bir kompleksim var. Berliac'a ocukluunda uyurgezer olduunu dndn, nasl nesneleri btnyle gerek olarak gremediini anlatt: Bende, dedi; ok gizlilerde kalm bir kompleks var. Tam benim gibi, dedi Berliac. Bizde aile kompleksleri var! Grdkleri dleri en ince ayrntlarna varncaya kadar

yorumlamay det edindiler. Berliac her zaman ylesine hikyeler anlatyordu ki Lucien bazlarn onun uydurduunu ya da hi olmazsa onlar sslediini sanyordu. Ama ok iyi anlayorlard ve en ince konulara nesnellikle yaklayorlard. Birbirlerine, evrelerindekileri aldatmak iin glmseyen bir yz takndklarn, ama aslnda korkun bir biimde altst olduklarn itiraf ettiler. Lucien, kayglarndan kurtulmutu. Psikanalizin stne agzllkle atlmt, nk kendisine uygun denin bu olduunu anlamt; imdi kendini daha salam hissediyordu; tasalanmaya ve bilincinde kiiliinin belirgin aa klarn durmadan aramak zorunda kalmaya artk ihtiyac yoktu. Gerek Lucien, bilinaltnda derin bir yere kap gizlenmiti; onu grmeden dlemek gerekiyordu, tpk var olmayan bir beden gibi. Lucien btn gn komplekslerini dnyor, bilincinin sisleri altnda kprdayan karanlk, acayip ve iddetli dnyay salam bir gvenle dlyordu. Anlyorsun, diyordu Berliac'a, grnte ben uyuuk ve kaytsz bir olanm, kimse umurumda deil. te de byle, biliyorsun, kendimi bylesine salvermem gerekti. Ama bunun bir baka ey olduunu da pekl biliyordum. Her zaman bir baka ey vardr, diye karlk veriyordu Berliac. Gururla birbirlerine glmsyorlard. Lucien, Sis Alaca Zaman diye ad koyduu bir iir yazd ve Berliac iiri esiz buldu, ama kurallara uygun dizeler yazm olduundan tr Lucien'e sitem etti. Hemen iiri ezberlediler ve libidolarndan sz etmek istedikleri zaman yle diyorlard: Yaylm byk aanozlar sisin rts altnda, sonra, yalnzca gz krparak `aanozlar'. Ama belli bir sre sonra, Lucien, yalnzken ve zellikle geceleri, btn bu olup bitenleri biraz korkutucu buldu. Annesinin yzne bakmaya artk cesaret edemiyordu ve yatmaya gitmeden nce onu pt zaman karanlk bir gcn pnn yolunu saptracandan, onu Bayan Fleurier'nin dudaklarna doru iteceinden korkuyordu, sanki bu iinde bir yanarda tamak gibi bir eydi. Kefetmi olduu karanlk ve gsterili ruhunu zorlamamak iin kendini kendinden saknyordu. imdi onu ne pahasna olursa olsun tanyordu ve ondaki tehlikeli uyanlardan korkuyordu. Kendimden korkuyorum, diyordu kendi kendine. Alt aydan beri kendi bana yapt almalardan vazgemiti, nk cann skyordu onlar ve bir yn alacak eyi vard, ama o tekilerle urayordu. Herkesin kendi eilimiyle uramas gerekiyordu, Freud'un kitaplar,

alkanlklaryla birdenbire aralarndaki iliki kopmu olduundan sinir hastalna yakalanm bahtsz genlerin hikyeleriyle doluydu. Biz de deli olmak zere miyiz? diye soruyordu Berliac'a. Ve baz perembeler, kendilerini bir tuhaf hissediyorlard. Yar glge, Berliac'n odasn sinsice doldurmutu, paket paket afyonlu sigaralar imilerdi, elleri titriyordu. Sonra biri, tek bir sz sylemeden kalkt, sessiz admlarla kapya kadar gitti, elektrik dmesini evirdi. Sar bir k oday kaplyor, birbirlerine gvensizlikle bakyorlard. Lucien, Berliac'la olan dostluklarnn bir yanllk stne kurulduunu fark etmekte gecikmedi; uras kesin ki hi kimse onun kadar Oedipus kompleksinin cokulu gzelliine kar duyarl deildi, ama burada, daha baka ulara doru ynelmesini diledii bir tutku gcnn iaretini gryordu. Berliac, bunun kart, durumundan honut gibi gzkyordu, bu durumdan kmak da istemiyordu. Biz gmbrtye gitmi insanlarz, diyordu gururla, biz rate'yiz. Hibir ie yaramayacaz. Hibir ie, diye karlk veriyordu Lucien, yank gibi. Paskalya tatili dnnde Berliac, Dipon'da bir otelde annesiyle ayn odada kaldklarn anlatt ona: Sabah erkenden kalkmt, annesinin daha uyuduu yataa yaklamt ve yavaack rty amt. Gecelii syrlmt, dedi alay ederek. Bu szckleri duyunca Lucien, Berliac' aalamaktan kendini alamad ve kendini yapayalnz hissetti. Kompleksleri olmak iyiydi, ama zamannda onlarn hesabn grmek gerekiyordu. Bir insan nasl sorumluluklar yklenebilirdi, nasl yneticilik yapard iinde ocuksu bir cinsellik varsa? Lucien birdenbire kendi kendinden ciddi ciddi kayglanmaya balad. Akl banda bir adama danmak isterdi, ama kime bavuracan bilmiyordu. Berliac ona, psikanalizde derinlemi ve kendi zerinde byk bir etkisi olduu sezilen Bergere adl bir gerekstcden sk sk sz ediyordu. Ama hibir zaman onu Lucien'le tantrmaya yanamamt. Lucien byk bir hayl krklna uramt, nk Berliac'a kadnlar elde etme konusunda da gvenmiti. Gzel bir kadna sahip olmak, doal olarak dncelerinin akn da deitirdi, diye dnyordu. Ama Berliac gzel kadn dostlarndan hi sz etmiyordu. Baz baz bulvarda dolayorlar, kadnlarn peine taklyorlard, ama onlarla konumaya cesaret edemiyorlard: Neylersin, babalk, diyordu Berliac, biz hoa giden cinsten deiliz demek ki. Kadnlar bizde onlar rkten bireyler hissediyorlar. Lucien karlk

vermiyordu. Berliac onu sinirlendirmeye balyordu. ou kez Lucien'in anne ve babas iin ok kt akalar yapyordu, onlara Bay ve Bayan Dumollet (Baldr) diyordu. Lucien, bir gerekstcnn genellikle kentsoyluluu aaladn ok iyi anlyordu, ama Berliac, ona kar dosta ve gvenle davranan Bayan Fleurier tarafndan eve ok kereler arlmt. Minnettarlk bir yana, kadna kar byle konumaktan ufack bir kibar davranma kaygs onu engellemi olacakt. Sonra Berliac'n dn ald paray geri vermemek gibi bir de kt huyu vard. Otobste hep parasz olurdu, onun parasn vermek gerekirdi, kahvelerde be kere Lucien derse ancak bir kere teki derdi paray. Lucien bunu ona gnn birinde aka syledi, bylesini anlamyordu, arkadalar arasnda, dar kld m her ey ortaklaa olmalyd. Berliac anlaml anlaml bakt ve ona: Ben kukulanyorum, sen bir anal'sn, dedi, Freud'cu ilikilerin aklamasn yapt: insan dks-altn ve cimriliin Freud'cu kuram. unu renmek isterim, dedi, ka yana kadar annen sildi altn? Az kald aralar alyordu. Mays aynn balangcndan sonra okulu asmaya balad Berliac. Lucien onu dersten sonra, Crucufx vermutlar itikleri Petits-Champs Sokandaki bir barda bulmaya gidiyordu. Bir sal leden sonra Lucien, Berliac' bo bir ienin banda otururken buldu. Sen misin, dedi Berliac, dinle, benim saat bete diide olmam gerek. Beni bekle, ke banda oturuyor, yarm saatte bitiririm iimi. O.K., diye karlk verdi Lucien, bir iskemleye kerek, Franois bana beyaz vermut ver. Bu srada bir adam girdi ieri ve onlar grnce ararak glmsedi. Berliac kzard ve birden kalkverdi. Kim olabilir? diye sordu kendi kendine Lucien. Berliac yabancnn elini skarken Lucien'i gizlemeye abalamt. Alak sesle ve hzl hzl konuuyordu, teki ak seik karlk verdi: Ama hayr, km, deil, sen bir soytardan baka bir ey olmayacaksn. Ayn anda ayaklarnn ucunda ykselerek ve Berliac'n bann stnden Lucien'e bakt, sakin bir gven iindeydi. Otuz be yalarnda olabilirdi; solgun bir yz ve muhteem beyaz salar vard: Bu muhakkak Bergere'dir, diye dnd Lucien yrei arparak, ne yakkl adam! Berliac, utanga, ama etkili bir hareketle beyaz sal adam dirseinden tuttu: -Benimle gelin, dedi, diiye gidiyorum, iki admlk yer. -yi, ama bir arkadalaydn, galiba, diye karlk verdi teki gzlerini Lucien'den

ayrmadan, bizi tantrman gerekir. Lucien glmseyerek kalkt. Tuzak! diye dnd. Yanaklar ate gibiydi. Berliac'n boynu omuzlarnn iine gmld ve Lucien bir an iin onun itiraz edeceini sand. Haydi yleyse, beni tant, dedi neeli bir sesle. Ama konuur konumaz akaklarna kan hcum etti, yerin dibine girmek istemi olmalyd. Berliac yz geri dnd ve kimseye bakmadan mrldand: -Lucien Fleurier, liseden arkadam, Bay Achille Bergere. -Beyefendi, yaptlarnza hayranm, dedi Lucien, zayf bir sesle. Bergere onun elini uzun ince elleriyle tuttu ve onu oturmaya zorlad. Bir sessizlik oldu. Bergere, Lucien'i yumuak scak bir bakla sarmalad. Hep elini tutuyordu: -Kaygl msnz? diye sordu tatllkla. Lucien sesini yumuatt ve Bergere'e kararl bir bakla bakt: -Kayglym! diye karlk verdi ak ak. Ona yle geliyordu ki bir giri snavyla kar karyayd. Berliac bir an duraksad sonra apkasn masann stne atarak fkeyle yerine oturuverdi. Lucien, Bergere'e kendi intihar etme eilimini anlatmak isteiyle yanp tutuuyordu. Bu, kendisiyle hi zenip bezenilmeden ve olduu gibi konuulmas gereken biriydi. Berliac nedeniyle hibir ey sylemeye cesaret edemedi, Berliac'tan nefret ediyordu. -Raknz var m? diye sordu garsona Bergere. -Hayr, yoktur, dedi Berliac aceleyle, buras kck sevimli bir yer, ama vermuttan baka iecek bir ey yok. -u yukarda srahinin iindeki sar ey nedir? diye sordu Bergere, yumuaklk dolu bir rahatlkla. -O beyaz Crucifix, dedi garson. -yi yleyse, bana ondan ver. Berliac iskemlesinde kprdanyordu: dostlaryla vnmek zevkiyle Lucien'i masrafa sokmak korkusu arasnda kalma benziyordu. Sonunda tasal ve gururlu bir sesle sylendi: -Kendini ldrmek istedi.

-Neden olmasn! dedi Bergere, bunu umarm. Yeni bir sessizlik oldu: Lucien alakgnll bir tavrla yere indirmiti gzlerini, ama kendi kendine Berliac'n gidip gitmeyeceini soruyordu. Bergere birden saatine bakt. -Dii ne oldu? diye sordu. Berliac istemeyerek kalkt. -Benimle gel, Bergere, diye rica etti, iki admlk yer. -Niye canm, nasl olsa geri dneceksin. Arkadann yannda kalaym. Berliac bir an durdu, bir bu ayann bir tekinin stnde sryordu. -Haydi git, dedi Bergere, hkmedici bir sesle, bizi burada bulursun. Berliac gidince Bergere kalkt, teklifsizce Lucien'n yanna oturdu. Lucien ona uzun uzun intiharn, annesini arzulam olduunu ve bir sadikoanal olduunu, aslnda hibir eyi sevmediini, her eyin ona gln geldiini anlatt. Bergere ona derin derin bakarak tek bir sz sylemeden dinliyordu onu. Lucien anlalm olmay tadna doyulmaz bir ey olarak gryordu. Bitirdii zaman Bergere teklifsizce kolunu onun omzuna att ve Lucien bir limon kolonyas ve ngiliz ttn kokusu duydu. -Biliyor musun Lucien, sizin durumunuza ne ad verilir? Lucien, Bergere'e umutla bakt, umutsuz deildi. -Ben buna, dedi Bergere, karmaa diyorum. Karmaa: szck yumuak ve ak, tpk ay gibi balamt, ama o son `a' da bir borunun bakrs sesi vard. -Karmaa... dedi Lucien. Tpk Riri'ye uyurgezer olduunu syledii zamanki gibi kendini kt ve kaygl hissetti. Bar karanlkayd, ama kap, sokaa, ilkbaharn kumral kl sisine ardna kadar alyordu. Bergere'den yaylan ho koku iinde Lucien krmz arap ve slak tahta kokusundan oluan, karanlka salonun ar kokusunu duyuyordu. Karmaa... diye dnd, ne yapp ne etmeliyim? Ama yeni bir hastaln ya da bir saygnln aklanp aklanmadn pek bilemiyordu. Gzlerinin pek yaknnda Bergere'in, altn bir diin prltsn durmadan rten ve ortaya kartan dudaklarn gryordu. -Karmaa iinde olan yaratklar severim, diyordu Bergere; sizi olaanst talihli

buluyorum. nk bu size sunulmu. Btn bu domuzlar gryor musunuz? Kendilerine yer edip oturmular. Onlar krmz karncalara vermeli, biraz tedirgin olsunlar diye. Bilir misiniz bu akll hayvancklar ne yaparlar? -nsan yerler, dedi Lucien. -Evet, insann etini iskeletinden syrrlar. -Bilirim, dedi Lucien. Arkasndan ekledi: Ya ben? Benim ne yapmam gerekir? -Hi, Tanr akna, dedi Bergere, gln bir korkuyla. zellikle oturup kalmayn. Oturulursa hi olmazsa, dedi glerek, bu bir kazn stne olsun, Rimbaud'yu okudunuz mu? -Yooo, dedi Lucien. -Size Illuminations'u vereceim. Dinleyin, yeniden grmemiz gerekir. Perembe gn bosanz saat e doru bana gelin, Montparnasse'da, Campagne-Premiere Sokanda 9 numarada oturuyorum. Sonraki perembe Lucien, Bergere'e gitti ve mays aynn hemen hemen her gn ona urad. Berliac'a haftada bir kere grtklerini sylemeyi uygun bulmulard, nk onu zmemek iin her eyden kanarak onunla ilikilerinde ak olmak istiyorlard. Berliac tam anlamyla yer deitirmi gzkyordu. Lucien'e alay ederek: Ne muhabbet, ha? O sana kayg numaras ekti, sen de ona intihar; ne numara be! demiti. Lucien kar kt: Benim intiharmdan ilk sz eden sen oldun; hatrlatrm, dedi kzararak. O! dedi Berliac, senin bunu sylemen gerekirdi, benim yaptm yalnzca seni utantan kurtarmak iindi. Bulumalarn seyrekletirdiler. Onda houma giden ey, dedi bir gn Lucien, Bergere'e, sizden aldklaryd, imdi bunu anlyorum. Berliac bir maymundur, dedi Bergere glerek. Beni ona eken hep buydu. Biliyor musunuz, ana tarafndan bykannesi Yahudidir? Bu birok eyi aklar. Gerekten, dedi Lucien. Bir sre sonra ekledi: Aslnda ho biridir. Bergere'in apartmannda her yan gln ve acayip eylerle doluydu: boyal tahtadan yaplma kadn bacaklar stnde duran krmz ipekli sandalyelerin minderleri, kk Zenci heykelleri, demirden yaplma, st dikenli bir bekret kemeri, iine kk kaklar batrlm aldan

yaplma kadn gsleri, masann stnde bronzdan yaplma koskocaman bir bit ve kt uurmaz ii gren ve Mirtra Mezarlndan arlm bir kei kafatas. Duvarlar gerekstc Bergere'in ldn bildiren ve cenaze trenine aran davetiyelerle kaplyd. Her eye karlk, apartman rahat ve akllca denmi izlenimi veriyordu ve Lucien oturma odasnn divanna uzanp yatmay seviyordu. zellikle onu artan ey Bergere tarafndan bir rafn stne ylm olan vr zvr ve gln eylerin okluuydu: aksrk tozu, kant ty, kadn orab lastii, eytan boku, yapay buz, yapay kesmeeker. Bergere, konuurken, eytan bokunu eline alyor, nemseyerek inceliyordu: Bu vr zvrn devrimci bir deeri vardr, tedirgin ederler. Lenin'in btn yaptlarndan daha fazla bir ykc g vardr bunlarda. Lucien, akn ve hayran, bir ukur gzl bu frtnal gzel yze ve bir kusursuzca taklit edilmi dky zenle tutan ince parmaklara bakyordu. Bergere ona sk sk Rimbaud'dan ve btn duygularn sistematik dzensizliinden sz ediyordu. Concorde Alanndan geerken isteyerek ve bilinle grebildiiniz zaman bir Zenci kadn diz kp dikilita emmeye koyulmu olarak grnce, kendinize dekoru geberttiinizi ve kurtulduunu syleyebilirsiniz. Ona Illuminatinos'u Maldoror'un arklar'n ve Marki de Sade'n kitaplarn verdi. Lucien anlamak iin ii ciddi tutuyordu, ama pek ok eyi yakalayamyordu ve armt, nk Rimbaud olancyd. Bunu, Bergere'e syledi; Bergere katla katla glerek Niin atn, dostum? dedi. Lucien ok sklmt. Kzard ve bir dakika sresince vargcyle Bergere'den nefret etti; ama kendine hkim oldu, ban kaldrd ve alabildiine akyreklilikle: Aptallk ettim, dedi. Bergere onun salarn okad, duygulanma benziyordu: Bu aknlk dolu iri gzler, dedi, bu maral gzleri... Evet, Lucien, aptallk ettiniz. Rimbaud'nun olancl; duyarlnn ilk ve dhice kargaasdr. Bu iirleri ona borluyuz. Cinsel istein kendine zg nesneleri olduuna ve kadnlar demek olan bu nesnelere inanmal, nk onlarn bacaklarnn arasnda bir delik vardr, durmu oturmularn irkin ve iradeli yanlgsdr bu. Bak! Masasndan bir dzine kadar sararm resim kard ve onlar Lucien'in kucana att. Lucien, dileri dklm azlaryla glen, bacaklarn dudak gibi ayran ve oyluklarnn arasndan yosunlu bir dil gibi bir ey gsteren korkun orospular grd.

Bou-Saada'da franklk koleksiyonum vard, dedi. Bergere. Bu kadnlara arkadan yaklasanz bile iyi aile ocuusunuzdur ve herkes de erkeke hayat yaadnz syler. nk bunlar kadndr, anlyor musunuz? Ama yaplacak ilk i her eyin cinsel zevk nesnesi olabileceine kendinizi inandrmanz olduunu syleyeceim, bir diki makinesi, bir deney kab, bir at ya da bir terlik gibi. Ben, dedi glerek, sineklerle ak yaptm, rdeklerle yatan bir deniz piyadesi tandm. Balarn ekmeceye sokuyordu, ayaklarndan skca tutuyordu ve haydi yallah! Bergere, dalgn dalgn Lucien'in kulan skt ve szn bitirdi: rdek bu yzden lnce tabur d onu yiyordu. Lucien bu konumalardan kafas kazan gibi kyor, Bergee'in bir dhi olduunu dnyordu, ama geceleri ter iinde, kafasnn ii rkn ve ak sak grntlerle dolu uyanyordu ve Bergere'in onun stnde iyi bir etkisi olup olmadn soruyordu kendi kendine: Yalnz olmak! diye ellerini ovuturarak inliyordu, akl danacak kimsesi olmamak, doru yolda mym, deil miyim bana syleyecek birisi! Sonuna kadar gidiyorsa, btn duygularnn karmaasn yayorsa yolunu yitirmesine ve boulmasna kl pay kalmyor muydu acaba? Bir gn Bergere ona uzun uzun Andre Breton'dan sz etmiti, Lucien uykuda gibi mrldand: Evet, ama nasl, bundan sonra, nasl geriye dnebilirim? Bergere ard: Geriye mi dnmek? Kim sz etti sana geriye dnmekten? Delirsen daha iyi. Sonra, Rimbaud'nun dedii gibi, teki rktc iiler gelecekler. Dndm iyidir, diye mrldand Lucien kederli kederli. Bu uzun tartmalarn Bergere'in dileinin tam kart bir sonu verdiini fark etmiti: Lucien ne zaman istemeden ince bir duyum, zgn bir izlenim yaamaya kalksa bir titremedir alyordu onu: Balyor, diye dnyordu: En baya ve en kaba saba yaantlardan bakasn yaamamay gnlden isteyecekti. Kendini ancak akamleyin annesi ve babasyla bir aradayken rahat hissediyordu: bu onun snayd. Briand'an, Almanlarn kt niyetinden deerinden sz ediyorlard. Lucien onlarla tatl tatl gndelik, sradan syleiler yapyordu. Bir gn, Bergere'den ayrldktan sonra odasna girdii zaman makinelemi gibi kapy anahtarla kapad ve srgy ekti. Yapt hareketin farkna varnca kendini glmekten alamad, ama gece uyuyamad: korktuunu anlamakta gecikmedi. Yine de Bergere'in dnyasyla yok yere dostluunu kesmedi. O beni bylyor, diyordu kendi kendine. Bergere'in aralarnda kurmay becerdii o sk fk ve ylesine

ince arkadala ok deer veriyordu. Bergere erkeke, neredeyse hain bir havay elden brakmakszn duygulandrmak ve giderek efkatle Lucien'e yaklamak gcne sahipti. Szgelii kt giyindiini homur homur sylenerek kravatn yeniden balyor, Kamboya'dan gelme altn bir tarakla salarn taryordu. Lucien'e onun kendi bedenini kefettiriyor, genliin cokulu, alml gzelliini ona aklyordu: Siz Rimbaud'sunuz, diyordu ona, Verlaine'i grmek iin Paris'e geldii zaman sizin byk elleriniz vard onda da, salkl kyl delikanlsnn bu krmz yz ve kumral gen kz andran bir dal gibi ince bedeni vard. Lucien'i yakasn ap gmleini aralamaya zorluyordu ve onu, pek utanm, olarak bir aynann nne gtryor ona krmz yanaklarnn, beyaz boynunun gzel uyumunu seyrettiriyordu; o srada Lucien'in kalalarn eliyle hafife okuyor; kederli kederli ekliyordu: nsan yirmi yanda kendini ldrmeli. imdi sk sk Lucien, kendine aynalarda bakar olmutu, sallkla dolu gen sevimliliinden tat almay reniyordu. Ben Rimbaud'yum, diye dnd, akamleyin, yumuak hareketlerle giysilerini kartrken, ok gzel bir iein ackl ve ksa hayatna sahip olacana inanmaya balyordu. Bu sralarda, buna benzer izlenimleri uzun sreler nce duymu gibi geliyordu ona ve sama bir imge canlanyordu kafasnda: kendini uzun mavi bir giysi ve melek kanatlaryla, ba toplamak iin yaplan bir satta iek datrken, kkken gryordu. Uzun bacaklarna bakyordu. Benim yumuak bir tenim olduu doru mu acaba? diye dnd dalga geerek. Bir keresinde de dudaklarn, kolunda bileinden dirsek iine kadar uzanan kk gzel mavi damar boyunca gezdirdi. Bir gn Bergere'in evine girince ho olmayan bir eyle karlat: Berliac oradayd; elindeki bakla bir toprak topa grnndeki karams bir eyin kabuklarn ayrmaya urayordu. ki gen on gnden beri birbirlerini grmemilerdi, souk bir tavrla el sktlar. Bu grdn ey, dedi Berliac, haha. ki kat esmer ttn arasna bu pipolara koyacaz bunu, artc bir sonu veriyor. Senin iin de var, diye ekledi. Teekkrler, dedi Lucien, istemem. teki ikisi glmeye baladlar. Berliac eytanca diretti: Amma aptalsn dostum, ieceksin, ho olmadn ileri sremezsin. Ben sana hayr dedim! dedi Lucien. Berliac hi karlk vermedi, stten bakan bir edayla glmsedi Lucien, Bergere'in de gldn grd. Hzla yere vurdu ayan ve:

stemiyorum, harap olmaya niyetim yok, sizi serseme eviren u dalaveralar imeyi salaka buluyorum, dedi. Elinde olmadan kendini koyvermiti, ama az nce sylediklerini ve Bergere'in onun iin ne dneceini aklna getirence Berliac' ldresi geldi; gzleri yala doldu. Sen bir kentsoylusun, dedi Berliac, omuz silkerek, yzer gibi gzkyorsun, ama ayan dipten ekmekten dn patlyor. Uyuturucuya almak niyetinde deilim, dedi Lucien, sakin bir sesle, bir baka klelik bu, oysa ben bamsz kalmak istiyorum. Kendini bamlamaktan korkuyorsun desene, diye serte karlk verdi Berliac. Lucien, az daha tokat yaptracakken Bergere'in emredici sesini duydu: Brak onu Charles, diyordu. Berliac'a, hakl olan o. Onun bamlanmak korkusu, o bile karmaadan geliyor. Divana uzanm olarak ikisi itiler ve bir Armenie kd kokusu doldurdu oday. Lucien krmz ipekten bir pufun stne oturmu sessizce onlar seyrediyordu. Bir sre sonra Berliac ban arkaya att ve gzlerini baygn bir glle krptrd. Lucien ona hnla bakyordu ve kendini aalanm hissediyordu. Sonunda Berliac ayaa kalkt, odadan sallantl bir yryle kt: Dudaklarnda hep o uykulu ve arzulu gln tuhafl vard. Bana bir pipo ver, dedi Lucien bouk bir sesle. Bergere glmeye balad. Urama, dedi: Berliac yznden yapma bunu. imdi ne halde bilmiyorsun, deil mi? Deli olacam, dedi Lucien. Ee, peki, imdi kusuyor, bunu bil, dedi Bergere sakin sakin. Hahan ona yapaca tek etki bu. Gerisi bir gldrden baka bir ey deil, ama ona birka kez iirdim, nk beni artmak istiyor ve bu beni elendiriyor. Ertesi gn Berliac liseye geldi, Lucien'e tepeden bakarak, Trenlere biniyorsun, dedi, ama garda kalanlar zenle seiyorsun. Ama karsndaki de konutu: Sen dzenbazsn, dedi ona Lucien, dn banyoda ne yaptn bilmiyorum sanyorsun belki, deil mi? Kustun dostum! Berliac solgunlat. Bunu sana Bergere mi syledi? Ya kim olsun isterdin? Gzel, diye kekeledi Berliac, ama Bergere'in yeni dostlar nnde eski dostlarn harcayan bir adam olduunu sanmyordum. Lucien biraz kayglanmt: Bergere'e kimseye bir ey sylemeyeceine sz vermiti. Hadi canm sen de, dedi, seni harcamad o, yalnzca bana iin byle olmadn gstermek istedi. Ama Berliac srtn dnd, Lucien'in elini skmadan yrd gitti. Lucien, Bergere'le yeniden bulutuu zaman pek rahat deildi. Berliac'a ne sylediniz? diye sordu Bergere, yan tutmayan bir tavrla. Lucien, karlk vermeden ban ne edi: Ezilmiti. Ama birden Bergere'in elini ensesinde hissetti: Zarar yok, dostum.

Ne olursa olsun bitmesi gerekiyordu: Komedyenler uzun sre benimle elenemezler. Lucien biraz yreklendi: Ban kaldrd ve gld: Ama ben de bir komedyenim, dedi, gzkapaklarn indirerek. Evet, ama sen, sevimlisin, diye karlk verdi Bergere, onu kendine doru ekerek. Lucien kendini brakverdi, kendini bir kz gibi uysal hissediyordu ve gzleri yalyd. Bergere onu yanandan pt, Benim kk gzel serserim, dedi. Kardeim benim, diyerek hafife kulan srd. Lucien, byle duygulu, byle hogrl bir aabeye sahip olmann ok ho bir ey olduunu dnyordu. Bay ve Bayan Fleurier, Lucien'in bu kadar szn ettii u Bergere'i tanmak istediler ve onu akam yemeine davet ettiler. Hi bu kadar yakkl bir erkek grmemi olan Germaine'e varncaya kadar herkes onu ok canayakn buldu. Bay Fleurier, Bergere'in days olan General Nizan' tanyordu, uzun uzun ondan sz etti. Bayan Fleurier de tatilde Bente-Cote'a gitmek iin Lucien'i Bergere'e emanet edeceinden pek honuttu. Otomobille Rouen'a kadar gittiler, Lucien, katedrali ve belediyeyi grmek istedi, ama Bergere kesinlikle reddetti bunu: O sprntleri mi? dedi, saygszca. Sonunda Cordeliers Sokanda bir geneleve gidip iki saatlerini geirdiler ve Bergere tuhaf bir havaya girdi: Masann altndan Lucien'i diziyle drterken bir yandan btn kzlara Kkhanm, diyordu; sonra onlardan biriyle yukar kmaya kalkt, ama be dakika sonra aa indi. Kirii kralm, diye fsldad, yoksa ngar kacak. arabuk paray deyip ktlar. Sokakta Bergere olup biteni anlatt: Bir avu kant tozunu yataa atmak iin kadnn arkasn dnmesinden yararlanm, sonra iktidarsz olduunu syleyip aa inmi. Lucien iki viski imiti, biraz kafay bulmutu, Metz Topusu'nu ve De Profundis Morpionubus'u syledi, Bergere'in hem arbal, hem de haylaz olmasna hayran oluyordu. Bir tek oda tuttum sadece, dedi Bergere otele geldiklerinde. Ama byk bir banyosu var. Lucien armad: yolculuk boyunca Bergere'le birlikte ayn oday paylaacan yle bir dnmt, ama bu dnce stnde uzun sre durmamt. imdi artk geri adm atamazd; durumu biraz iren buluyordu, zellikle ayaklar temiz deildi. Valizler yukar karken, Bergere'in ona: Pek kirlisin, rtleri kirleteceksin, diyeceini ve ona kaytszlkla: Temizlik konusunda pek kentsoyluca dncelerin var, diye karlk vereceini dnd. Ama Bergere onu valiziyle birlikte banyo odasna soktu: Sen

ieride hazrlan, ben odada soyunacam, dedi. Lucien, ayaklarn ve yar belinden aasn ykad. Tuvalete gitmek ihtiyac duydu, ama cesaret edemedi ve lavaboya ieyerek iini bitirdi: sonra gecelik gmleini giydi, annesinin ona verdii ponponlu terlikleri ayana geirdi (kendininkiler delik deik olmutu) ve kapy vurdu: Hazr msnz? diye sordu. Evet, evet, gir. Bergere gk mavisi bir pijamann stne siyah bir robdambr giymiti. Oda limon kolonyas kokuyordu. Tek bir yatak m yalnzca? diye sordu Lucien, Bergere karlk vermedi: Lucien'e, kuvvetli bir kahkahayla son bulan bir aknlkla bakyordu: Giyinip kuanmsn! dedi glerek. Yatak takkeni ne yaptn? Aa yok, ok tuhafsn, kendi halini grmeni isterdim. te iki yldr, dedi Lucien, ok sklmt, anneme bana pijama almasn sylyorum. Bergere ona doru yrd: Haydi, kar unu, dedi, tekine sz hakk vermeyen bir tavrla, benimkilerden birini vereyim sana. Biraz byk olacak, ama bundan daha iyi gidecek sana. Lucien, gzleri duvar kdnn yeil krmz yollarna taklm, odann orta yerinde akld kald. Banyoya dnmek en iyisiydi, ama aptal yerine konmaktan korktu, sert bir hareketle gecelik entarisini bann stnden karverdi. Bir sre sessizlik oldu: Bergere glerek Lucien'e bakyordu. Lucien birdenbire odann orta yerinde plak durduunu, ayaklarnda da annesinin ponponlu terlikleri olduunu anlad. Ellerine bakt -Rimbaud'nun byk ellerinekasna onlar kapatmak, hi olmazsa orasn gizlemek isterdi, ama kendini toplad, ellerini kahramanca arkasna koydu. Duvarlarda, ekenar drtgen dizilerinin arasnda uzaktan uzaa kk mor bir kare vard. Dorusu, dedi Bergere, bir bakire kadar iffetlisin. Aynada kendine bak Lucien, gsne kadar kzardn. teki klndan bylesi daha iyi. Evet, dedi Lucien kuvvetle, ama insan plakken hi de kibar gzkmez. Bana abuk pijamay ver. Bergere ona lavanta kokan bir pijama att ve yataa girdiler. Ar bir sessizlik oldu: Durum kt, dedi Lucien. Kusacam. Bergere karlk vermedi. Lucien geirince aznda viski tad hissetti. Benimle seviecek, diye sylendi iinden. Limon kolonyasnn boucu kokusu boazn sard srada duvar ktlarnn izgileri dnmeye balad. Bu yolculua kmay kabul etmemem gerekirdi. Talihi yoktu; son zamanlarda belki yirmi kere Bergere'in

kendinden ne istediini kefedecek gibi olmutu, sonra her keresinde, bilerek yaplm gibi, onu dncesinden caydran bir olay kmt ortaya. imdiyse, burada, bu adamn yatandayd ve onun keyfini bekliyordu. Yastm alp banyoya yatmaya gideyim. Ama cesaret edemedi. Bergere'in alayc bakn dnd. Glmeye balad: Birden orospu aklma geldi, dedi, kanp duruyor olmal. Bergere hi karlk vermiyordu, Lucien ona gz ucuyla bakt: Masum bir tavrla, elleri ensesinin altnda, uzanm yatyordu. O zaman iddetli bir fke sard Lucien'i, dirseinin stnde doruldu ve ona: Ee peki ne bekliyorsunuz? Beni buraya iplie inci dizmeye mi getirdiniz? Syledii cmleden piman olmas iin ok geti artk: Bergere ona doru dnmt; alayc bir bakla onu seyrediyordu: Melek yzl bir kk orospuyla bam belda. Haydi, bebeim, ben sana syletmedim bunu; sradan duygularn rndan karmak iin bana bel balayan sensin. Bir an ona bakt, yzleri hemen hemen birbirine deiyordu, sonra Lucien'i kollarnn arasna ald, pijama ceketinin altndan gsn okad. Bu ho olmayan bir ey deildi, biraz gdklyordu, yalnzca Bergere korkutucuydu; aptals bir tavr almt ve kuvvetle tekrarlyordu: Utanma, kk domuz, utanma, kk domuz! tpk garlarda trenlerin geliini haber veren gramofon plaklar gibi. Bergere'in eli, tersine, canl ve hafif, insana benziyordu. Lucien'in gslerinin ucunu tatl tatl okuyordu; sanki banyoda lk suyun okamas gibi. Lucien bu eli yakalamak, kendinden ayrmak, onu bkmek isterdi, ama Bergere alay etmiti: Orospuyla bam belda. El yavaa karnndan aa kayd ve pantolonunu tutan dm zmek iin durdu. Yapsn yapacan diye brakt eli: Islak bir snger gibi ar ve yumuakt ve fena halde d kopuyordu. Bergere rtleri amt, ban Lucien'in gsne koymutu ve onu dinler gibi bir hali vard. Lucien arka arkaya iki kere geirdi, gm renkli bu gzel salarn stne kusacandan korktu. Karnm sktryorsunuz, dedi. Bergere biraz kalkt ve bir elini Lucien'in brnn altna geirdi, teki el artk okamyordu, skyordu. Kk gzel kalalarn var, dedi birden Bergere. Lucien bir kbus grdn sanyordu: Hounuza gidiyorlar m? diye sordu nazlanarak. Ama Bergere birden brakt onu ve can

sklm bir tavrla ban kaldrd. Ah kk blf, dedi fkeyle, Rimbaud numaralar yapyor ve ben de bir saatten fazladr onu batan karaym diye akntya krek ekiyorum. Lucien'in sinirden gzleri yaard. Bergere'i btn gcyle itti: Bu benim suum deil, dedi tslayan bir sesle, bana fazlasyla iki iirdiniz, iimden kusmak geliyor. yi yleyse git, dedi Bergere, git, ne halin varsa gr. Dilerinin arasndan ekledi. Aman ne gece. Lucien pantolonunu ekti, srtna siyah robdambr geirdi kt. Tuvaletin kapsn kapatt zaman kendini o kadar yalnz ve dayanksz hissetti ki hkrklarn tutamad. Robdambrn cebinde mendil yoktu, gzleriyle burnunu tuvalet kdna sildi. Bo yere iki parman boazna soktu, kusamad. Sonra durup dururken pantolonunu indirdi ve souktan titreyerek tuvalete oturdu. Hyar herif, diye dnd, hyar herif! Canavarca aalanmt, ama Bergere'in okaylarna boyun emi olmaktan ya da allak bullak olmamaktan utanp utanmayacan bilmiyordu. Kapnn teki yanndan trtlar geliyordu, Lucien her trtda yerinden sryordu, odaya dnmeye karar veremiyordu: Oraya gitmeliyim, diye dnd, gitmeliyim, yoksa beni brakr eker gider; Berliac'la! ve yarm doruldu, ama hemen gznn nne Bergere'in yz ve hayvanca tavr geliyordu, Utanma, kk domuz, dediini iitiyordu. Yeniden oturuyordu, umutsuzca! Bir sre sonra onu biraz yattran iddetli bir srgne tutuldu: Aadan gidiyor, diye dnd, bylesi daha iyi. Gerekte artk kusma ihtiyac kalmamt. Fena oluyorum, diye dnd birdenbire, neredeyse baylacan sand. Lucien sonunda yle d ki dileri takrdamaya balad, hasta olacan dnd ve birden ayaa kalkt. eri girdii zaman Bergere ona skntl bir tavrla bakt; sigara iiyordu, pijamas akt ve zayf bedeni grnyordu. Lucien yavaa terliklerini ve robdambrn kard, tek sz sylemeden rtnn altna girdi: Nasl gidiyor? diye sordu Bergere. Lucien omuz silkti: yorum! Seni stmam istiyor musun? Deneyin hi olmazsa, dedi Lucien. O zaman byk bir arlk altnda ezildiini hissetti. Ilk ve yumuak bir az kendi azna yapt, i bir biftekti sanki. Lucien artk hibir

ey anlamyordu, nerede olduunu bilmiyordu artk; yar yarya soluu kesilmiti, ama honuttu, nk snmt. Benim kk bebeim, diye karnna elini bastran Bayan Besse'i, ona koca srk, diyen Hebrard', Bay Bouffardier'nin gelip ona lavman yapacan hayl ederek ykand banyo leenlerini dnd ve kendi kendine Ben senin kk bebeinim! dedi. Bu anda Bergere bir zafer l att. te, dedi, kararn veriyorsun, haydi, diye ekledi soluyarak, sende i var. Lucien kendisi karp pijamasn bir yana att. Ertesi gn leyin uyandlar. Garson kahvaltlarn yataa getirdi ve Lucien onun tavrn alml buldu. Beni bir yem yerine koyuyor, diye dnd skntl bir rpertiyle. Bergere pek nazik olmutu, ilk nce o giyindi, Vieux-Marche Alannda sigara tttrmeye gitti. Bu srada Lucien ykanyordu. Olanlar can skc, diye dnd Lucien, keseyi ar ar bedeninde gezdirirken. lk rk n geince ve bunun sand kadar ac veren bir ey olmadn fark ettii zaman, hznl bir skntya gmlmt. Hep bunun bitmesini, uykuya dalvermeyi diliyordu, ama Bergere sabahn saat drdne kadar onu rahat brakmamt. inden Trigonometri problemimi hemen bitirmem gerekirdi, diye sylendi. devinden baka bir ey dnmemeye zorlad kendini. Gn uzadka uzad. Bergere ona Lautreamont'nun hayatn anlatt, ama Lucien onu pek dikkatle dinlemiyordu. Bergere onun cann skyordu biraz. Akam Caudebec'de yattlar ve Bergere, Lucien'i uzun bir sre rahatsz etti, ama sabahn birine doru Lucien, ona ak ak uykusu olduunu syledi Bergere de kzmadan onu rahat brakt. Akam stne doru Paris'e vardlar. Genellikle Lucien kendi adna honuttu. Anne babas onu kucaklayarak karladlar: Hi olmazsa Bay Bergere'e bir teekkr ettin mi? diye sordu annesi. Normand krlar konusunda onlarla biraz gevezelik etti ve erkenden yatt. Bir melek gibi uyudu, ama ertesi gn uyannca ii titriyormu gibi geldi. Kalkt, kendini aynada uzun uzun seyretti. Ben bir ecinselim, dedi kendi kendine. Ve ykld. Uyan Lucien, diye bard annesi kapnn dndan, bu sabah okula gideceksin. Evet anne, diye karlk verdi Lucien, uysallkla, ama kendini yataa att ve ayak parmaklarna bakmaya balad. Bu ok hakszca bir ey, kendime gvenemiyorum, deneyimim yok benim. Bu parmaklar, bir adam srayla emmiti. Lucien ban evirdi: Biliyor o. Bana nasl bir ad yaktrttn biliyor, buna bir

erkekle yatmak derler ve o bunu biliyor. Can skcyd bu. Lucien acyla gld. Gnler boyu insan kendi kendine sorabilirdi: Ben akll mym, kendimi bir ey mi sanyorum, diye; asla bir karara varlamazd. Bunun yannda bir sabah size taklan etiketler vard ve hayat boyu onlar tamak gerekiyordu: szgelii, Lucien iri ve kumrald, babasna benziyordu, onun tek oluydu ve dnden beri ecinseldi. Ondan yle sz edeceklerdi: Fleurier, tanr msnz, hani u erkeklerden holanan iri kumral ocuk? tekiler karlk vereceklerdi: Ha! Evet. Koca tekerlek mi? Onu iyi tanrm canm. Giyinip kt, ama okula gitmeye cesareti yoktu. Seine Nehrine kadar Lambelle Sokandan aaya indi; iskeleleri izledi. Hava akt, sokaklar yeil yaprak, katran ve ngiliz ttn kokuyordu. Yepyeni bir ruhla birlikte iyice ykanm bir bedene tertemiz giysiler giymek iin hayl edilen bir zaman. nsanlar, tepeden trnaa ahlki bir hava iindeydiler; bir tek Lucien, bu ilkbaharda kendini tuhaf ve ahlksz hissediyordu. Bu kanlmaz bir eilim, diye dnd, Oidipus kompleksiyle baladm, bundan sonra sadikoanal oldum, imdi de ecinsel oldum, nerede duracam acaba? Gerekte durumu henz pek vahim deildi, Bergere'in okamalarndan byk bir zevk almamt. Ama ya alkanlk kazanrsam? diye dnd skntyla. Bundan ayrlamazsam, esrar gibi bir alkanlk olur! rk bir adam olacakt, kimse onunla bir arada olmak istemeyecekti, bir emir verdii zaman babasnn iileri onunla alay edeceklerdi. Lucien korkun yazgsn rahata hayl etti. Kendini, yz gz boyal, otuz be yanda gryordu ve gsnde Legion d'honneur nian olan bykl bir adam korkun bir tavrla bastonunu kaldryordu. Sizin varlnz burada, baym, kzlarmz iin hakarettir. Sonra birden salland ve oyun oynamay kesti: Bergere'in bir sz geliyordu aklna. Caudebec'de, geceleyindi, Bergere ona: Syle ama! Holanyorsun, deil mi! demiti. Ne demek istemiti? Doal olarak, Lucien tahtadan deildi ve mncklana mncklana... Bu bir eyi kantlamaz, dedi kendi kendine, kaygyla. Ama benzerlerini bulup karmakta bu adamlarn usta olduklar ileri srlyordu, bu altnc duyu gibiydi. Lucien uzun uzun Iena Kprsnn nnde gidi gelii yneten polis memuruna bakt. Bu polis beni tahrik edebilir miydi?

Polisin mavi pantolonuna gzlerini dikiyor, kasl ve tyl oyluklarn dnyordu: Acaba bu beni etkiliyor mu? ok rahatlam olarak yola koyuldu. Bu o kadar ciddi bir durum deil, diye dnd, henz kendimi kurtarabilirim. Yaadm karmaay ktye kulland o, ama ben bir ecinsel deilim gerekten. Karlat btn erkeklerle deneyi yeniledi ve her keresinde de sonu olumsuzdu. Of! diye dnd, iyi, scakladm! Bu bir uyaryd, hepsi bu. Artk yeniden balamamas gerekiyordu, nk kt bir alkanlk abuk kaplr. Onun, komplekslerini sala kavuturmakta acele etmesi gerekiyordu. Anne babasna sylemeden bir uzmana gidip psikanaliz yaptrmaya karar verdi. Sonra bir dost tutacakt, o da tekiler gibi bir erkek olacakt. Lucien birdenbire aklna Bergere gelince kendini kurtarmaya alt. u anda Bergere Paris'te bir yerdeydi, kendinden honut ve kafas anlarla dolu: Nasl olduumu biliyor, dudaklarma yabanc deil, bana: Unutmayacam bir kokun var, dedi, gidip arkadalarnn yannda vnecek, `Ona sahip oldum,' diyerek, sanki ben bir orta malymm gibi. u srada belki de geirdikleri geceleri anlatmaya koyulmutur filancaya... -Lucien'in yrei durdu sanki-Berliac'a! Byle bir ey yaparsa ldrrm onu: Berliac benden nefret eder, olup biteni btn snfa anlatacak, ben aalk bir insanm, arkadalarm elimi skmayacaklar. Bunun doru olmadn syleyeceim, dedi Lucien iinden, kendini kaybetmiesine, dava aacam, beni kirlettiini syleyeceim. Lucien btn gcyle Bergere'den tiksiniyordu: onsuz, bu rezil ve onarlmaz bilin olmakszn, her ey dzene girebilirdi, hi kimse bir ey bilmezdi ve Lucien bile sonunda unuturdu bunu. Geberip gitse birdenbire! Tanrm, yalvarrm sana, bu olanlar kimseye anlatmadan bu gece ldr onu. Tanrm, bunu yap ki bu olay kapanm olsun, bir ecinsel olmam sen isteyemezsin! Ne olursa olsun, beni elinden brakmaz, diye dnd Lucien hrsla. Ona dnmem ve istedii her eyi yapmam ve bylesini sevdiimi sylemem gerekiyor, yoksa giderim grltye! Bir iki adm daha att ve nlem olarak ekledi: Tanrm, Berliac da lsn. Lucien Bergere'e gitmeye kalkmad. Sonraki haftalar her admda ona rastlayacan sanyordu, odasnda alt zaman kap aldka yerinden sryor, geceleri korkun kbuslar gryordu: Bergere, Saint-Louis Lisesinin bahesinden onu zorla alyordu, btn renciler oradaydlar ve ona alay ederek bakyorlard. Ama Bergere onu grmek iin hibir

ey yapmyordu; yaayp yaamad bile belli deildi. Benim bedenimden baka bir ey istemiyordu, diye dnd Lucien, skntyla. Berliac da ortadan yok olmutu. Baz pazar gnleri almaya onunla birlikte gelen Guigard, onun bir sinir bunalm sonunda Paris'ten ayrlp gittiini sylyordu. Lucien yava yava yatt. Rouen'e yapt yolculuk onda karanlk, kaba bir d etkisi yapyordu, bu d hibir eye balanmyordu. Olup bitenlerin btn ayrntlarn hemen hemen unutmutu, yalnzca tatsz bir beden ve limon kolonyas kokusunun ve dayanlmaz can skntsnn brakt izleri tayordu. Bay Fleurier, birok kereler dostlar Bergere'in ne olduunu sordu: Kendisine teekkr etmemiz iin onu Ferolles'e armalyz. New York'a gitti, diye sz kapatmaya alt Lucien. Birok kereler Guigard ve kzkardeiyle birlikte Marne'da sandala binmeye gitti ve Guigard ona dans etmeyi retti. Uyanyorum, diye dnd, yeniden dnyaya geliyorum. Ama yine de, sk sk, uval gibi bir eyin srtna arlk verdiini hissediyordu. Bu onun kompleksiydi. Gidip Viyana'da Freud'u bulmas m gerekirdi, bunu soruyordu kendi kendine: Meteliksiz gideceim, gerekirse yayan yryeceim, ona: Param yok, ama ben bir olguyum, diyeceim. Hazirann scak bir leden sonrasnda, Saint-Michel Alannda ebek'le yani eski felsefe retmeniyle karlat. Ee Fleurier, dedi. ebek, Yksekokula hazrlanyor musunuz? Evet efendim, dedi Lucien. Kendinizi edebiyat almalarna doru yneltebileceksiniz, dedi ebek. Felsefeden iyiydiniz. Felsefeyi brakmadm, dedi Lucien. Bu yl kitaplar okuyorum. Freud'u szgelii. Sras gelmiken, diye ekledi, aklna gelmi gibi, psikanaliz zerine ne dndnz sormak isterim? ebek glmeye balad: Bir moda, dedi. Geecek. Freud'da ok iyi bulduunuz eyleri daha nce Platon'da buluyorsunuz. Size diyeceim u ki, diye ekledi, soluk almadan, ben byle eylere kulak asmyorum. Spinoza'y okusanz daha iyi edersiniz. Lucien kendini byk bir ykten kurtulmu gibi hissetti, hafiften bir slk tutturup yryerek eve dnd: Bir karabasand, diye dnd, ama geriye hibir ey kalmad artk! O gn gne gl ve yakcyd, ama Lucien ban kaldrp gzlerini krpmadan gnee bakt: Bu herkesin gneiydi; Lucien'in ona gzlerini dikerek bakmaya hakk vard, kurtulmutu! Sama eyler! diye dnd, bunlar samasapan eylerdi! Beni yoldan karmaya kalktlar, ama yapamadlar. Gerekte kar koymay elden brakmamt: Bergere dncelerinde onu karmakark etmiti, ama Lucien, szgelii, Rimbaud'nun ecinselliinin bir kusur olduunu pekl hissetmiti ve u Berliac denen kk kei ona haha iirmek istedii zaman Lucien ona aznn payn vermiti: Az daha kendimi kaybediyordum, diye dnd, ama beni koruyan ey salam ahlkm oldu! Akam yemekte, babasna sevgiyle bakt. Bay

Fleurier geni omuzluydu, onda bir kylnn aheste ve ar hareketleri, soydan gelme bir ey, bir yneticinin souk, metalsi gri gzleri vard. Ben ona benziyorum, diye dnd Lucien. Drt kuaktan beri Fleurier'lerin babadan oula sanayiyle uraan yneticiler olduklar aklna geldi. Ne derlerse desinler, aile diye bir ey var! Ve Fleurier'lerin salam ahlkn dnd gururla. O yl Lucien, Ecole Centrale'in snavlarna girmedi ve Fleurier'ler Frollese daha erken gittiler. Lucien, evi, baheyi, fabrikay, sakin ve dengeli kk ehri yeniden bulunca ok sevinmiti. Baka bir dnyayd bu. Yrede uzun gezintiler yapmak iin erkenden kalkmaya karar verdi. Temiz havayla cierlerimi doldurmak, ar almalar balamadan nce gelecek yl iin salkl olmak istiyorum, dedi babasna. Bouffardier'lere ve Besse'lere gitmek iin annesine arkadalk etti. Herkes onu koskocaman akll uslu bir ocuk olarak buldu. Hebard ve Winckelmann, Paris'te hukuk okuyorlard, tatil iin Ferolles'e gelmilerdi. Lucien birok kereler onlarla birlikte gezmeye kt, Papaz Jacquemant'a yaptklar akalardan, bisikletle gittikleri gezilerden sz ettiler ve l olarak Metz Topusu'nu sylediler. Lucien eski arkadalarnn balln ve yaknln ok beeniyordu; onlar bir yana brakm olmasna kzd kendi kendine. Hebard'a Paris'i hi sevmediini itiraf etti, ama Hebard onu anlayamyordu: Anne babas onu bir papaza emanet etmilerdi ve papaz ok sk bir adamd, Louvre Mzesine yapt ziyaretler ve Opera'da geirdii geceler onun dnyasn doldurmaya yetiyordu. Lucien'in bu basitlie ii szlamt, kendini Hebard ve Winckelmann'n aabeyi sand ve bylesine karmak bir yaay olmasna zlmediini kendi kendine sylemeye balad. Deneyim kazanmt. Onlara Freud ve psikanalizden sz etti ve onlar aknlklar iinde brakarak biraz keyiflendi. Komplekslerle ilgili kuram amanszca eletirdiler, ama kar klar safayd ve Lucien bunu onlara gsterdi, sonra Freud'un yanllarnn kolayca bulunabileceini, bunun felsefe asndan yaplacan ekledi. Ona ok hayran kaldlar, ama Lucien bunun farkna varmam gibi grnd. Bay Fleurier, Lucien'e fabrikann ileyi biimini anlatt. Gtrp ona nemli binalar gsterdi. Lucien uzun uzun iilerin almalarn inceledi. Ben lrsem, dedi Bay Fleurier, hemen ertesi gn

fabrikann ynetimini eline alabilmelisin. Lucien babasn paylad ve ona: Babacm, byle konumasan iyi olur! dedi. Ama erge kendi srtna yklenecek sorumluluklar dnerek sonraki gnler daha arbal davrand. verenin grevleri konusunda uzun konumalar oldu, Bay Fleurier ona sahipliinin bir hak deil bir grev olduunu anlatt: verenlerle iilerin karlar kart olsayd, dedi, snf kavgalaryla gelir bizim canmz skarlard. Benim tutumumu al Lucien. Ben kk bir i sahibiyim, Paris argosunda buna esnaf derler. Ben aileleriyle birlikte yz iiyi besliyorum, iyi i yapyorsam bundan ilk yararlananlar onlardr. Ama fabrikay kapamak zorunda kalrsam, ite hepsi kaldrmlara dklrler. Buna hakkm yok, dedi stne basarak, kt iler yapmaya hakkm yok. te ben buna snflarn dayanmas diyorum. haftadan fazla bir zaman her ey iyi gitti, aa yukar, Bergere'i hi dnmedi, onu affetmiti: yalnzca yaay boyunca onu bir daha grmemeyi diliyordu. Baz baz, gmleini deitirdii srada aynaya yaklayor, aknlkla kendine bakyordu: Bir erkek bu bedeni arzulad, diye dnyordu. Ellerini yava yava bacaklarnda gezdiriyordu ve dnyordu: Bu bacaklar bir erkein akln bandan ald. Brlerine dokunuyordu ve ipek bir kuma okar gibi kendi bedenini okayabilmek iin bir baka kii olamadna zlyordu. Baz baz komplekslerinden dolay zntye kaplyordu: dayanklydlar onlarn koskoca karanlk ktleleri, bir safra gibi aslyor, ar geliyordu ona. imdi hepsi bitmiti, Lucien artk onlara inanmyordu ve kendinde garip bir hafiflik duyuyordu. Bu o kadar tatsz bir ey deildi, daha ok, biraz can skan, pekl katlanlabilecek trden bir honutsuzluktu, gerektiinde cansknts yerine geebiliyordu. Hibir ey deilim ben, diye dnyordu, ite bunun iin de hibir ey beni kirletmedi. Berliac, o, iren bir biimde bamlanm. Biraz belirsizlie pekl katlanabilirim: Bu safln fidyesidir. Bir gezinti srasnda, bir bayrda oturup dnd: Alt yl uyudum, sonra, gzel bir gnde kozamdan ktm. Tepeden trnaa canlanmt. Btn iyi niyetiyle kardaki grnme bakt: Ben eylem iin yaratlmm! dedi kendi kendine. Ama o anda vnme dnceleri yavan kat. Alak sesle: Biraz beklesinler, neymiim grsnler, dedi. Yksek sesle konumutu, ama szckler azndan bo kabuklar gibi dar dkldler. Neyim var benim? Bu garip kaygy yeniden tatmak istemiyordu, bu kaygnn ona ok ktl

dokunmutu bir zamanlar. Dnd: Bu sessizlik... bu yerler... Sar ve kara karnlarn tozlarn iinde srkleyen crcrbceklerinden baka tek bir canl yoktu. Lucien, crcrbceklerinden tiksiniyordu, nk onlarn hep yar yarya atlam gibi bir grnleri vard. Yolun teki yannda kl renkli, scaktan lgnlemi, geni bir fundalk rmaa kadar alabildiine uzanyordu. Hi kimse Lucien'i grmyordu, hi kimse onu iitmiyordu, ayaa frlad, hareketleri hibir engelle, kendi arlnn engeliyle bile karlamad gibi bir izlenim uyand iinde. imdi ayaktayd, kl renkli bir bulut perdesinin altnda, sanki bolukta gibiydi. Bu sessizlik... diye dnd. Bu sessizlikten de fazla bir eydi, hilikti. Lucien'in evresinde kr son derece sessiz ve cansz, insan dyd; onu rahatsz etmemek iin soluunu tutuyor, kendini kltyor gibiydi. Metz Topusu klaya dnnce... Szckler dudaklarnda boluktaki bir alev gibi snd: Lucien, bu arl olmayan, ok ll doann orta yerinde, glgesiz, yanksz tekbanayd. Kendini sarst, dncelerinin akn yakalamaya yeltendi. Ben eylem iin yaratlmm. nce etkinliim var; aptallklar yapabilirim, ama bu uzun srmez, nk kendimi topluyorum. Dnd: Benim salam ahlkm var. Ama yzn tiksintiyle buruturarak durdu, can ekien hayvanlarn dolap durduu bu beyaz yol stnde salam ahlk'tan sz etmek sama grnd ona. fkeyle bir crcrbceinin stne bast Lucien, ayann altnda kck esnek bir yuvarlakk hissetti ve ayan kaldrd zaman crcrbcei hl yayordu: Lucien onun stne tkrd. aknm. aknm. Tpk geen ylki gibi. Ona as'larn as' diyen Winckelmann', onu adam yerine koyan Bay Fleurier'yi, ona Benim kk bebeim dediim koca olan olmu, imdi onunla senli benli konuamyorum, utandryor beni, diyen Bayan Besse'i dnmeye koyuldu. Ama onlar uzaktaydlar, ok uzaktaydlar. Ona yle geldi ki, gerek Lucien kaybolmutu, beyaz ve akn bir kurtuktan baka bir ey yoktu ortada. Ben neyim? Kilometrelerce fundalk, otsuz, kokusuz; dz, atlak toprak ve sonra birdenbire bu akl kt resmin sanda kan kukonmaz, ylesine tuhaf ki arkasnda glgesi bile yoktu. Ben neyim? Soru, nceki tatillerden beri deimemiti, brakm olduu yerde Lucien'i bekliyordu. Ya da bu bir soru sormaktan ok bir durumdu. Lucien omuz silkti. Ben ok kuruntuluyum, diye dnd, kendimi pek fazla dinliyorum. Sonraki gnler, kendini pek

dinlememeye alt: Dikkatini nesnelere vermek istemiti; uzun uzun rafadan yumurta fincanlarna, havlu geirilen maden halkalara, aalara, dkknlarn cameknlarna bakyordu. Annesinin gnln okayarak gm takmlarn gstermesini istedi. Ama gmlere bakarken gmlere baktn dnyor, baknn ardnda hareketli kk bir sis kprdyordu. Lucien'in Bay Fleurier ile bir konumaya dalmas da bounayd; yalanc andran donuk kvamsz ktlesiyle bu youn ve ince sis, babasnn konumalarn anlamak iin harcad dikkatin arkasna geip duruyordu. Bu sis ta kendisiydi. Can sklan Lucien, zaman zaman dinlemeyi bir yana brakp ban evirip bakyor, sisi yakalamay ve ona cepheden bakmay deniyordu. Boluktan baka bir eyle karlamyordu; sis bunun da arkasndayd. Germaine iki gz iki eme Bayan Fleurier'ye geldi: Erkek kardei zatrree olmutu. Zavall Germaine'ciim, dedi Bayan Fleurier, her zaman onun ne kadar salam biri olduunu syler dururdunuz! Germaine'e bir aylna izin verdi ve onun yerine de fabrika iilerinden birinin kzn, on yedi yandaki kk Berthe Mozelle'i getirtti. Kkt, sa rglerini halkalamt. Hafife aksyordu. Concarneau'dan geldiinde Bayan Fleurier ondan dantel bir balk giymesini istemiti: Bylesi daha gzel olacak. lk gnden beri Lucien'le her karlanda iri mavi gzleri tutkulu ve saygl bir hayranlkla parlyordu; Lucien onun kendine hayran olduunu anlad. Onunla itenlikle konutu ve ona birok kereler: Bizim ev hounuza gidiyor mu? diye sordu. Koridorlarda, etkileyip etkilemediini grmek iin geerken ona hafife dokunarak kendince eleniyordu. Ama kz onu etkileyip duygulandryordu. O da bu sevgiden deerli bir avuntu kard. Berthe'in gznde yaratm olduu haylini sk sk byk bir cokuyla dnyordu. Gerekte ben onun ahbaplk ettii gen iilere hi benzemiyorum. Winekelmann, kz pek esasl buldu: Talihlisin, diye szn tamamlad, ben senin yerinde olsam ii hallederdim. Ama Lucien kararszd: Kz ter kokuyordu, siyah gmleinin koltuk altlar yenmiti. Yamurlu bir eyll leden sonras Bayan Fleurier otomobille Paris'e gitti. Lucien odasnda yalnz kald. Yatana yatt ve esnemeye balad. Hep ayn ve hep baka, ky taraflarda havada hep suya dnen, geici ve tutkulu bir bulut olmu gibisine geliyordu. Niin varm diye kendi kendime soruyorum? Oradayd, yedii yemei sindiriyor, esniyor, cama vuran yamuru iitiyordu, kafasnn iinde tiftiklenen bu beyaz sis vard: Ya sonra?

Varl bir rezaletti ve daha sonra stne alaca sorumluluklar bu rezaleti dorulamaya yetecekti. Her ey bir yana, dnyaya gelmeyi ben istemedim, dedi kendi kendine. Kendisine acr gibi bir hareket yapt. ocukluk kayglar, uzun sren uyuukluu geldi aklna; btn bunlar ona yeni bir gn altnda gzktler. Aslnda, yaaynda, bu oylumlu ve yararsz armaandan sknt duymay bir yana atamamt; ne yapacan, nereye koyacan bilmeksizin kollarnda tamt onu. Zamanm domu olmama yazklanmakla geirdim. Ama dncelerini daha uzaklara itmek uruna pek yorgun dmt, kalkt, bir sigara yakt ve Berthe'e kendisine ay yapmasn sylemek iin mutfaa indi. Kz onun girdiini grmedi. Kzn omzuna dokundu, kz korkuyla srad. Sizi korkuttum mu? diye sordu. Kz, iki elini masaya dayam korkuyla ona bakyordu, gs kalkp iniyordu, bir zaman sonra gld ve: Bo bulunup sradm, evde kimsenin olmadn sanyordum, dedi. Lucien, hogryle gld, Bana biraz ay yapsanz, zahmet olmazsa, dedi. Hemen imdi, Bay Lucien, dedi kk kz ve ocaa doru seyirtti: Lucien'in orada oluu kza sknt verirmi gibi grnyordu. Lucien kararsz bir durumda kapnn eiinde duruyordu. Ee, syleyin bakalm, dedi babacan bir tavrla, bizden honut musunuz? Berthe ona srtn dnm, musluktan bir kaba su dolduruyordu. Suyun grlts verdii yant bountuya getirdi. Lucien bir an bekledi, kz kab gazocann stne koyunca yeniden sordu: Hi sigara itiniz mi? Pek ok, diye karlk verdi kzcaz, kukuyla. Lucien, Craven paketini at, kza uzatt. Durumdan pek honut deildi: sanki kzn gznde saygnln azaltyordu; kza sigara iirmemeliydi. Kz memi mi... istiyordunuz? diye sordu ararak. Neden olmasn? Hanmefendi gelince bana kzar. Lucien'in iine suorta olmann tedirgin edici duygusu dt. Glmeye balad. Ona sylemeyiz, dedi. Berthe kzard, parmaklarnn ucuyla bir sigara alp sigaray dudaklarn arasna yerletirdi. Sigarasn yakmal mym? Bu yakksz kaar. Kza: Sigaranz yakmyor musunuz? dedi. Kz ona sknt veriyordu. Orada, kollar kaskat, hareketsiz, krmz ve uysal, sigarann evresinde dudaklar tavuk k gibi bzlm dikelip duruyordu: sanki aznn ortasna bir derece sokulmutu. Kz sonunda bir teneke kutudan bir kibrit ald, akt, gzlerini krptrarak birka nefes ekti ve: Yumuak, dedi, sonra birdenbire azndan sigaray kard, be parmann arasnda

beceriksizce skt. Doutan bir kurban, diye dnd Lucien. Bretagne' sevip sevmediini sorunca, kz biraz zld, ona deiik biimlerdeki Bretonne ba sslerini anlatt, bir de, tatl ve yapmackl bir sesle bir Rosporden arks syledi. Lucien ona kibarca takld, ama kz yaplan akay anlamyor, ona akn akn bakyordu: bu srada bir tavana benziyordu. Lucien bir arkalksz iskemleye oturmutu, kendini tmyle rahat hissediyordu: Siz de oturun, dedi kza. O! Olmaz Bay Lucien, siz varken oturamam Bay Lucien. Lucien kz koltuk altlarndan tutup dizlerinin stne ekti: Ya byle? diye sordu. Kz mrldanarak kendini brakt: Dizlerinizin stne mi? Bunu tuhaf bir tarzda sitemli ve cokulu bir tavrla mrldanmt. Lucien canskntsyla dnd: Kendimi fazla brakyorum, bu kadar ileri gitmemeliyim. Sustu: kz dizlerinde scack, sakin sakin oturuyordu, Lucien yreinin arptn duyuyordu. Kz benim malm, diye dnd, ne istersem yaparm. Kz brakt, aydanl ald, odasna kt: Berthe onu tutmak iin hibir hareket yapmad. Lucien ayn imeden nce annesinin kokulu sabunuyla gitti ellerini ykad, nk elleri koltuk alt kokuyordu. Onunla yataym m? Sonraki gnler bu kk sorun onun ok zamann ald. Berthe durmadan her getii yerde nne kyor, ona bir spanyol kpeinin mahzun gzleriyle bakyordu. Ahlk kyordu Lucien'in karsna: Kz gebe brakmak tehlikesi olduunu anlad, nk pek deney geirmemiti (Ferolles'de prezervatif de satn alamazd, nk herkes tanyordu onu), bir de Bay Fleurier'nin bana dert amak vard iin iinde. Sonra kendi kendine, iilerden birinin kz, ileride, onunla yatm olmakla kalkar da vnrse fabrikadaki otoritesinin azalacan dnd. Ona dokunmamam gerekir. Eylln son gnlerinde onunla birlikte evde yalnz kalmaktan kand. Ne bekliyorsun yani? dedi Winckelmann. Yapamam, dedi Lucien souk bir biimde, hizmeti aklarn sevmiyorum. ilk kez hizmeti aklarndan sz edildiini duyan Winckelmann, hafif bir slk alverdi ve sustu. Lucien kendinden yana pek honuttu: Kibar bir adam gibi davranmt ve bu da hatalar btnyle nlyordu. Biraz yazklanarak Kz hazrd, diyordu kendi kendine. Ama Avucumun iinde gibiydi, kendini vermiti ve ben bunu istemedim, diye dnd. Bundan byle kendini artk bakir olarak dnmedi. Bu kk honutluklar birka gn onun akln kurcalad, sonra onlar da sisler iinde eriyip

gittiler. Ekimde okula dnte, kendini geen ders yl bandaki kadar isteksiz hissediyordu. Berliac gelmemiti; kimsenin ondan haberi yoktu. Lucien birok tanmadk yz grd: Lemordant adl sandaki ocuk, Poitiers'de bir yl zel matematik okumutu. Lucien' den daha da bykt, kara byklaryla bir erkek yz vard onda. Lucien arkadalarn kuru buldu. Ona, ocuksu ve bn grltcler topluluu gibi geldiler: Papaz okulundan yetimeydiler. Yine de onlarn ortak gsterilerine katlyordu, ama ne yaptn bilmemektendi bu; zaten kendisi dobra dobra niteliine izin veriyordu. Lemordant onu genellikle kendine ekiyordu, nk olgundu, ama olgunluunu Lucien gibi saysz ve g deneyimlerle kazanma benzemiyordu: O doutan bir yetikindi. Lucien baz baz, omuzlarnn iinde eik duran boyunsuz, bu iri ve dnce dolu ba byk bir honutlukla seyrediyordu: Sanki oraya ne kulaklarndan, ne de krmzmtrak ve donuk kk inli gzlerinden bir ey girebilirdi: Bu kanlar olan bir adam, diye dnyordu Lucien, saygyla. Kendi kendine, biraz da kskanarak, Lemordant'a bylesine kendi bilincinde olmay veren bu kesinliin nasl olabileceini soruyordu. te nasl olmam gerektiin: Bir kaya gibi. Ayn zamanda matematiksel akl yrtmelerden de Lemordant'n anlyor olmas Lucien'i biraz artt, ama Bay Husson'un ilk devleri vermesi onu rahatlatt; Lucien yedinciydi ve Lemordant be numara almt ve altm dokuzuncu sradayd. Lemordant armad, daha ktsn, bunu bekler gibiydi, minicik az, sar ve parlak yanaklar duygularn anlatmak iin yaratlmamlard; o bir Buda'yd. Ancak bir kere kzdn grdler, o da Loewy'nin vestiyerde onu ittii gnd. nce bir dzine homurtu kard gzlerini krptrarak: Polonya'ya! dedi sonunda, Polonya'ya! Pis Bezirgn, bize bok srmek iin de yanmza gelme. Loewy'yi yukardan aa szyordu ve koskoca gvdesi uzun bacaklar stnde titriyordu. Sonunda ona iki tokat att ve kk Loewy ondan zrler diledi; olay da orada bitti. Perembe gn, onu kzkardeinin arkadalarndan dansa gtren Guigard'la birlikte ktlar. Ama Guigard sonunda bu aptallklarn cann sktn syledi: Bir kz arkadam var, diye ona srrn at, Royale Sokanda, Plisnier'lerde birincidir. Onun da bir kz arkada var, kzn kimsesi yok: cumartesi akam bizimle gelsene. Lucien anne babasna bir numara yapt ve btn cumartesi akamlar kmak iin izin kopard. Ona anahtar paspasn altna

brakacaklard. Saint-Honore Sokandaki bir barda Guigard' saat dokuza doru gitti buldu. Greceksin, dedi Guigard, Fanny sevimli kzdr, sonra, nemli olan, giyinmesini de bilir. Ya benim ki? Onu tanmyorum, ufak tefek olduunu ve Paris'e yeni geldiini biliyorum, Angouleme'li. Sras gelmiken syleyeyim, diye ekledi, am devirme sakn. Ben Pierre Daurat'ym. Sen de, sarn olduun iin ngiliz kan var sende de, bu daha iyi; senin adn da Lucien Bonnieres. Ama niin? diye sordu Lucien kukulu. Babalk, diye karlk verdi Guigard, bu bir yoldur. Bu kadnlarla dilediini yapabilirsin, ama kendi adn hi mi hi sylememelisin. yi, iyi! dedi Lucien, pek'i ben ne i yapyor olacam? Ne istersen; en iyisi renciyim dersin. Bu onlarn houna gider, sonra ktn zaman da ok para harcamamana yarar. Giderler ortaklaa verilir. Ama bu akam bana brak, pazar gn bana ne deyeceini sylerim. Lucien, Guigard'n kk karlar peinde olduunu dnd birden: Grnen o ki ben de giderek kukucu oluyorum, diye dnd alayl alayl. Fanny bu srada giriverdi: Esmer, zayf, uzun bir kzd, kalalar uzundu, yz ok boyalyd. Lucien, onu ftursuz buldu. te Bonnieres, dedi Guigard, sana szn ettiim arkada. Sevindim, dedi Fanny, gzlerini ksarak. te Maud, kk arkadam. Lucien, karsnda, tersine dnm saksy andran bir apka giymi, yan belli etmeyen kck bir kadn grd. Yzn boyamamt, gz alc Fanny'nin yannda rengi solgun gibi duruyordu. Lucien fena halde bozuldu, ama kzn gzel bir az olduunu fark etti, -hem sonra kzla kibarlk oyunu oynamaya da gerek yoktu. Guigard, nceden bira bardaklarn ayarlamaya zen gstermiti; yle ki kzlara bir ey iecek vakit brakmadan, geldikleri sradaki karklktan yararlanarak, onlar gle sylee kapya doru ititirivermiti. Lucien'in bu houna gitti: Bay Fleurier ona ancak haftada yz yirmi be frank veriyordu, bu parayla da yol paralarn demesi gerekiyordu. Gece elenceli geti. Quartierlatin'de, kuytu keleri olan, scak ve krmz kk bir salona dans etmeye gittiler ve kokteylin fiyat yz sous'ydu. Fanny trnden kadnlarla gelmi birok renci vard, ama kadnlar Fanny'den daha az gzeldiler. Fanny almlyd: Pipo ien koca sakall bir adamn gzlerinin iine bakt, yksek sesle: Dansinglerde pipo ien adamlardan korkarm, dedi. Adam kpkrmz oldu ve piposu yankken cebine sokuturdu. Guigard ile Lucien'i biraz alaya alyor, onlara sk sk, anacl ve

nazik bir tavrla -Siz koca bebeklersiniz, diyordu. Lucien kendini ok rahat ve gevemi hissediyordu; Fanny'ye ufak tefek elenceli eyler anlatt; bunlar anlatrken glmsyordu. Sonunda yznden glmseme hi eksik olmad, kendini hi salvermeden, hafif bir alayla ssl inceliini elden brakmadan ll bir konuma tutturmay bildi. Ama Fanny onunla az konuuyordu: Guigard'n enesini eline alyor, azn dar kartmak iin yanaklarna bastryordu. Dudaklar, zsuyla imi meyveler ya da smklbcekler gibi biraz salyal ve koskocaman olunca Baby, diyerek onlar hafif dokunularla yalyordu. Lucien'in fena halde can sklmt. Guigard' gln buluyordu: Guigard'n dudann kenarnda ruj ve yanaklarnda parmak izleri vard. Ama teki iftlerin durumu daha da babotu: herkes pyordu, zaman zaman vestiyerci kadnlar kk bir sepetle geiyorlard ve Oley, ocuklar, elenin, gln, oley oley! diye bararak sepetten renk renk eritler atyorlard ve herkes glyordu. Lucien, en sonunda Maud'un varln hatrlad ve ona glmseyerek: u gen klara bakn, dedi. Guigard ve Fanny'yi gsteriyordu, ekledi: Biz tekiler, soylu yallar... Cmlesini bitirmedi, ama yle bir tuhaf gld ki Maud da gld. Maud apkasn kard ve Lucien onun, dansingdeki teki kadnlardan olduka daha iyi olduunu grd. Sonra kz dansa kaldrd ve bakalorya ylnda retmenlerine yapt numaralar anlatt. Kz iyi dans ediyordu, siyah akll gzleri, grm geirmi bir tavr vard. Lucien ona Berthe'den sz etti ve ona pimanlklar duyduunu syledi. Ama, diye ekledi, onun iin bylesi daha uygun oldu. Maud, Berthe'in hikyesini airane ve hznl buldu, Lucien'in anne babasnn yannda Berthe'in ne kadar cret aldn sordu. Hizmetilik yapmak bir kz iin ok daha tuhaf deil, diye ekledi. Guigard ile Fanny artk onlarla ilgilenmiyorlard, birbirlerini okuyorlard ve Guigard'n yz ter iindeydi: Lucien, zaman zaman tekrarlyordu: Gen klara bak, baksana unlara! ve cmlesi hazrd: Onlar bana kendileri gibi yapmak arzusunu veriyorlar. Ama bunu sylemeye cesaret edemiyordu ve glmsemekle yetiniyordu; hem sonra ona yle geliyordu ki Maud ile o eskiden beri dostturlar, ak kk grrler ve Lucien ona eski dost der ve srtna vururdu. Fanny birden ban evirip onlara aknlkla bakt. Siz ne yapyorsunuz? dedi. Haydi pn, bunun iin can atyorsunuz. Lucien, Maud'u kollarna ald, ama biraz

rahatsz oldu, nk Fanny onlara bakyordu: pme uzun ve baarl olsun isterdi, ama kendi kendine, insanlar soluk almak iin ne yaparlar, diye soruyordu. Sonu olarak bu dnd kadar zor deildi, burun deliklerini tam ak brakmak iin yanlamasna pmek yetiyordu. Guigard'n Bir, iki... ... drt... diye saydn duyuyordu ve elli ikide Maud'u brakt. Balang iin fena deil, dedi Guigard, ama ben daha iyisini yapacam. Lucien, kol saatine bakt; sayma sras kendindeydi: Guigard, elli dokuzuncu saniyede Fanny'nin azn brakt. Lucien, kzgnd ve bu yarmay aptalca buluyordu. Ben Maud'u ll-davranmak iin braktm, diye dnd, ama bu zor bir ey deil, bir kere nefes alabildi mi insan, alabildiince srdrebilir. kinci bir yarma nerdi ve kazand. Sonuna geldikleri zaman Maud, Lucien'e bakt ve ona ciddi ciddi: Gzel pyorsun, dedi. Lucien, zevkten kpkrmz oldu. Emrinize amadeyim, dedi eilerek. Ama daha ok Fanny'yi pmek isterdi. Son metroyu karmamak iin geceyars yarma doru birbirlerinden ayrldlar. Lucien ok neeliydi, Raynouard Sokanda hoplaya zplaya dans etti ve antada keklik, diye dnd. Dudann ucu aryordu, nk ok glmt. Maud'u perembe gnleri saat altda ve cumartesi akamlar grmeyi det edinmiti. Kz plmeye ses karmyordu, ama kendini ona vermek istemiyordu. Lucien, Guigard'a bu skntsn anlatt, Guigard da onu yreklendirdi: Brak bunlar, dedi Guigard, Fanny, kzn yatacandan emin, yalnz ok gen, ancak iki olmu. Fanny ona ok yumuak davranman salk verdi. Yumuak m? dedi Lucien. Emin misin? kisi de gldler. Guigard ekledi: Gereken neyse yaplmal ahbap! Lucien pek yumuak oldu. Maud'u ok pyordu ve onu sevdiini sylyordu, ama bu uzadka pek tekdze oluyordu. Hem sonunda kzla kmaktan pek de kendine pay kartamyordu: sslenmesi konusunda ona bireyler sylyordu, ama kz nyarglarla doluydu, sinirleniveriyordu. pmeler arasnda sessiz sedasz, gzleri dalgn el ele tutuarak duruyorlard. Bylesine arbal baklarla ne dndn Tanr bilir. Lucien, her zaman ayn eyi dnyordu: kendini, bu kk kederli ve belirsiz varl. Kendi kendine: Lemordant olmak isterdim, ite yolunu bulmu biri! diyordu. Bu sralarda kendini bir bakas gibi gryordu: Kendini seven bir kadnn yanna oturmu, eli elinde, plerle dudaklar hl slak ve kadnn ona verdii

alakgnll mutluluu geri eviren biri. Yalnz biri. Bylece kk Maud'un parmaklarn kuvvetle skyordu ve yalar gzlerine birikiyordu: Kz mutlu etmek isterdi. Bir kasm sabah Lemordant, Lucien'e yaklat. Elinde bir kt tutuyordu. mzalamak ister misin? diye sordu. Nedir bu? Yksek retmen Okulunun korkak Yahudileri yznden, Oeuvre'e, zorunlu askerlik hazrlna kan iki yz imzal bir paavra gndermiler. imdi biz bunu protesto ediyoruz, en azndan bin tane isim gerekir bize: askeri okul, denizci, tarmc, X'ler, btn kodamanlara imzalatlacak. Lucien koltuklarnn kabardn hissetti, sordu: Yaynlanacak m bu? Action'da tabii. Belki Echo de Paris'de de. Lucien hemen imzalamak niyetindeydi, ama bunun ho kamayacan dnd. Kd ald, dikkatle okudu. Lemordant, ekledi: Sen siyasetle uramazsn sanrm, senin tavrn bu. Ama bir Franszsn, szn sylemek hakkn senin. Lucien, `Szn sylemek hakkn senin' szn iitince iine anlatlmaz, cokun bir sevin dolmutu. mzasn att. Ertesi gn Action Franaise'i ald, ama bildiri ortada yoktu. Ancak perembe gn yaynland. Lucien onu ikinci sayfada u balk altnda buldu: Fransz genlii Uluslararas Yahudiliin aznn ortasna salam bir yumruk indiriyor. Ad oradayd, skm, keskin, Lemordant'n adndan pek uzaa dmemi, kendi yaknndaki Fleche ve Flippo'nun adlar kadar yabanc bir ad; giyimli kuaml duran bir ad. Lucien Fleurier, diye dnd, bir kyl ad, tam bir Fransz ad. F ile balayan btn ad dizisini yksek sesle okudu, sra kendisininkine gelince onu tanmyormu gibi yaparak okudu. Sonra gazeteyi katlayp cebine koydu, neeyle eve dnd. Birka gn sonra Lemordant' gidip bulan o oldu. Siyasetle urayor musun? diye sordu ona. Ben birlik yesiyim, dedi Lemordant, baz baz Action'u okur musun? Pek sk deil, diye itiraf etti Lucien, imdiye kadar bu beni pek ilgilendirmezdi, ama deimekte olduumu sanyorum. Lemordant ona yznn anlatmsz grnyle hi ilgi duymadan bakyordu. Lucien ona Bergere'in `karmaa' diye adlandrdn olduu gibi anlatt. Nerelisin? diye sordu Lemordant. Ferolles'lu. Babamn orada bir fabrikas var. Ne kadar zaman kaldn orada? Orta'ya kadar. Anlyorum, dedi Lemordant, gzel, ok basit, sen bir taralsn. Barres'yi okudun mu? Colette Baudoche'u okudum. Bu deil canm, dedi Lemordant sabrszca. Ben sana Gurbetiler'i getireyim leden sonra: bu senin hikyen. Orada hastaln ve ilacn bulacaksn.

Kitap yeil deri ciltliydi. Birinci sayfada bir `exlibris Andre Lemordant' damgas gotik harflerle belli belirsiz yazl duruyordu. Lucien armt: Lemordant'n bir kk ad olacan hi dnmemiti. Okumaya byk bir gvensizlikle balad: Ka kereler durumu ona aklamak istenmiti, ka kereler, Oku bunu, tam tamna seni anlatyor, diyerek kitaplar vermilerdi. Lucien, biraz kederli bir glle, byle birka cmleyle zmlenebilecek biri olmadn dnd. Oidipus kompleksi, Karmaa: ne ocuka eyler ve ne kadar uzaktalar, btn bunlar! Ama ilk sayfadan balayarak kitaba baland. Bir kere, kitap, psikolojiyle ilgili deildi -Lucien'e gna gelmiti u psikolojiden-Barres'in sz ettii genler, soyut kiilikler, Rimbaud ve Verlaine gibi bir snfa sokulamayanlar deillerdi; ne de Freud'un psikanalizlerini yapt Viyanal aylak kadnlar gibi hasta insanlard. Barres onlar ortamlarna, ailelerinin iine yerletirerek ie balyordu: kat gelenekler iinde, tarada, iyi yetimilerdi, Lucien Struel'i kendine benzer buluyordu. Bu doru ite, dedi kendi kendine ben doduu yerden kopmu biriyim. Fleurier'lerin ahlk saln dnd, ancak kylk yerde kazanlan bir salk, beden gcyle kazanlan bir salk. (Bykbabas bronz bir paray parmaklar arasnda bkerdi.) Ferolles sabahlarn cokuyla hatrlad: kalkyordu, anne babasn uyandrmamak iin ayaklarnn ucuna basarak aa iniyor, bisikletine atlyor ve Ilede-France'n yumuak grnm onu belli belirsiz okayla saryordu. Paris'ten hep tiksindim, diye dnd. Berenice'in Bahesi'ni de okudu; zaman zaman okumasn kesiyor, gzleri dalgn, dnmeye koyuluyordu: ite yeniden ona bir kiilik ve alnyazs, bilincinin bitip tkenmeyen gevezeliklerinden kurtulma yolu, kendini tanmlama ve deerlendirmesi iin bir yntem sunuluyordu. Ama Freud'un pis ve kirli hayvanlarna Barres'nin ona armaan ettii kylk kokularyla dolu bilinaltn nasl da ye tutard. Bunu yakalamak iin Lucien'in kendi kendine kuru ve korkun bir gzlem yneltmekten baka yapacak bir eyi yoktu. Ferolles'n topran ve toprak altn incelemesi, Sernette'e kadar uzanan dalgal tepelerinin anlamn zmesi, insan corafyasna ve tarihe bavurmas gerekiyordu. Ya da yalnzca, Ferolles'e geri gitmeli, orada yaamalyd: Orada kendine uygun olan bulacakt; zararsz ve verimli, Ferolle

krlar boyunca yaylm; ormanlara, kaynaklara, ota kesmi, besleyici bir humus gibi olan bu yerde Lucien bir ynetici olma gcn en sonunda elde edecekti. Lucien bu uzun dlerden byk cokuyla kyor, zaman zaman da yolunu bulmu gibi oluyordu. imdi, Maud'un yannda, bir kolunu beline dolam, sessiz sessiz otururken, iinde szckler, cmle artklar ses veriyordu: gelenee yeniden balanmak, toprak ve ller, derin ve donuk, bitmez tkenmez szckler. Ne kadar da ayartc, diye dnyordu. Yine de buna inanmaya cesaret edemiyordu: nceleri oklukla d krklna uratlmt. Korkularn Lemordant'a at: Bu ok gzel olurdu. Azizim, diye karlk verdi Lemordant, insan istediine hemen inanvermemeli: yapp etmeler gerekir. Biraz dnd ve ekledi: Bizimle birlikte gelmelisin. Lucien byk bir istekle kabul etti, ama zgrln elinde tutmak iin titizlendi: Gelirim, dedi, ama bu beni bamlamaz. Grmek ve dnmek isterim. Lucien, gen dernekilerin arkadalyla bylenmiti: Ona yrekten ve yaln bir kabul gsterdiler, hemen kendini onlarn arasnda rahat hissetti. Hemen hemen hepsi kadife bere giyen yirmi kadar renciden oluan Lemordant `etesi'ni bylece tand. Bri ya da bilardo oynadklar Polder'in birahanesinin birinci katnda oturumlarn yapyorlard. Lucien, sk sk orada onlar bulmaya gidiyordu. Hemen anlad ki onlar onu barlarna basmlard, nk her zaman te en gzel ocuk! ya da Bizim ulusal Fleurier'imiz! diye bararak karlamlard onu. Ama Lucien'i zellikle onlara eken bu iyi huylaryd: yksekten bakmak, ukalalk etmek gibi eyler yoktu, siyasal konumalar azd. Glnyor, ark syleniyordu, ite o kadar. Bir haykrtr kopuyor, ya da renci genlii erefine alk tutuluyordu. Lemordant da, hi kimsenin tanmazlk etmeye cesaret edemeyecei bir yetkiden vazgemeksizin, biraz yaylyor, yzn bir glmsemedir kaplyordu. Lucien, genellikle susuyor, gzlerini bu grltc ve kaslar gelimi gen adamlarn zerlerinde gezdiriyordu: Bu bir gtr, diye dnyordu. Onlarn arasnda genliin gerek anlamn azar azar kefediyordu: bir Bergere'in deerlendirdii yapmackl saflk iinde deildi artk. Genlik. Fransa'nn geleceiydi bu. Lemordant'n arkadalar zaten ergenlik ann karmaas iinde deillerdi: bunlar yetikindiler, ounun da sakallar vard. Onlara iyice baknca, hepsinde, bir yakn tavr buluyordu insan: yalarnn gerei olan baboluktan, belirsizlikten kurtulmulard, renecek bireyleri yoktu artk, olgunlamlard.

Ciddi olmayan yrtc akalar balangta Lucien'i biraz artt: insan onlarn bilinsiz olduklar sansna kaplabilirdi. Remy gelip de kktenci liderin kars Bayan Dubus'n bacaklarn bir kamyonun inediini haber verince Lucien, nce, bahtsz hasma bir sayg gsterisi yapmalarn bekledi. Ama onlar katla katla gldler ve htiyar le!, Saygdeer kamyoncu! diye bararak kalalarna vurdular. Lucien'in biraz can skld, ama birden, bu arndrc gllerin bir snak olduunu anlad: bir tehlike kokusu sezmilerdi, aalk bir acma duygusuna gnlleri elvermemiti; kapanmlard. Lucien de glmeye balad. Azar azar, onlarn afacanlklar Lucien'e gerek aydnl iinde gzkt: afacanlklar havailikten teye gitmiyordu, gerekte bu bir hakkn olumlanmasyd: inanlar ylesine derin, ylesine dinseldi ki bu inan onlara havai gibi gzkme, gezip tozma hakkn veriyordu, btn bunlar iin z deildi. Charles Maurras'nn souk mizahyla Desperreau'nun akalar arasnda (szgelii sokaklarda cebinde bir ngiliz kaputu paras tayarak geziyor ve buna Blum'un snnet art diyordu) ancak bir derece fark vard. Ocak aynda, niversite, iki sveli minerolojiste, `eref doktoru' unvannn resmi bir trenle verileceini bildirdi. Gzel bir cmb grmek ister misin? dedi Lemordant, Lucien'e bir ar kart uzatarak. Byk anfi silme doluydu. Marseillaise'in sesleri arasnda Cumhurbakannn ve Rektrn girdiini grnce Lucien'in yrei atmaya balad. Arkadalar iin korkuya kaplmt. Hemen ayn anda, tribnlerde baz genler ayaa kalktlar ve barmaya baladlar. Lucien yakn biri olarak Remy'yi tand, domates gibi kpkrmzyd, ceketinden ekitiren iki adamn arasndan yrtnarak Fransa Franszlarndr! diye barp duruyordu. Ama te yanda, haar bir ocuk havasyla, yal bir beyin kk bir trompeti flediini grnce ok houna gitti. Salkl dorusu, diye dnd. ok genlere bu arbal havay ve daha yallara bu afacan tavr veren grltcln ve inat ciddiliin bu bir ei daha olmayan karmaasnn tadna varyordu. Lucien, sonra kendi de alaya almay denedi. Baz sonulara vard ve Herriot zerine Rahat yatanda lrse bu adam, insan Tanrya inanmamal, yargsna vard zaman iinde kutsal bir fkenin doduunu duyuyordu. Dilerini skyordu o zaman ve bir an iin kendini Remy ya da Desperreau kadar inanl, salam, gl hissediyordu. Lemordant hakl, diye dnd, insan yapp etmeli, hepsi bu. Tartmada kar koymay da rendi. Bir Cumhuriyetiden baka bir ey olmayan

Guigard itirazlarla onu yoruyordu. Lucien iyi niyetle dinliyor, ama bir sre sonra boveriyordu. Guigard durmadan konuuyordu, ama Lucien ona bakmyordu artk; Pantolonunun kat yeriyle oynuyor, kadnlara doru sigarasnn dumanyla halkalar yaparak dalga geiyordu. Her eye karlk Guigard'n kar koymalarn biraz dinliyordu, ama onlar arlklarn yitiriyorlar ve stnden hafif ve babo kayp gidiyorlard. Guigard sonunda burulup susuyordu. Lucien anne babasna yeni arkadalarndan sz etti. Bay Fleurier, ona rtkanlkla yetinip yetinmeyeceini sordu. Lucien tereddt etti ve arballkla: stiyorum, dedi, gerekten istiyorum. Lucien, rica ederim byle eylerle urama, dedi annesi, onlar ok hareketlidirler, hemen bir felket gelir bana. Bakarsn paparay yersin ya da hapse girersin, deil mi? Hem sonra siyaset yapmak iin ok gensin daha. Lucien annesine tatsz bir glle karlk verdi. Bay Fleurier araya girdi: Brak ocuu ekerim, dedi tatllkla, brak dndn yapsn, bu yollar gemesi gerek. Bu gnden sonra Lucien'e yle geldi ki annesi babas ona belli bir saygnlkla davranyorlar. Bununla birlikte, o kendi kendine karar vermiyordu. Bu birka hafta ona ok ey retmiti; zaman zaman babasnn iyiliki merakyla, Bayan Fleurier'nin kayglaryla, Guigard'n beliren saygsyla, Lemordant'n sraryla, Remy'nin sabrszlyla karlayordu ve ban sallayarak kendi kendine: Bu kk bir i deil, diyordu. Lemordant'la uzun bir konumalar oldu. Lemordant onun dncelerini ok iyi anlad, ona kendini sktrmamasn syledi. Lucien imdi de aknlk bunalmlar iindeydi; iinde, bir kahve iskemlesinde oturup duran saydam bir pelte ynndan baka bir ey olmad izlenimi uyanyor, rtkanlarn devinimleri ona sama gibi gzkyordu. Ama bir baka zaman, kendini bir ta kadar kat ve ar hissediyor, hemen hemen mutlu oluyordu. Btn eteyle iyiden iyiye arkada olmutu. Hebard'n geen yaz tatilinde ona rettii Rebecca'nn Dn arksn syledi onlara; herkes onun pek elendirici buldu. Lucien cokulu ve gzel bir konumayla Yahudilerle ilgili birok ineleyici dnceler syledi ve ok hasis olan Berliac'tan sz etti: Her zaman kendi kendime diyorum: bu kadar eli sk olmak mmkn deilken, nasl bylesine eli skdr? Gnn birinde bunun nedenini anladm: nk o soydandr. Herkes glmeye balad ve bir eit coku sard Lucien'i; kendini Yahudilere kar gerekten fkeli hissetti. Berliac'n ans onun iin pek tiksindiriciydi. Lemordant onun gzlerinin iine bakt ve ona: Sen temiz bir adamsn, dedi. Bundan sonra, Lucien'den sk sk dilekte bulunuyorlard: Fleurier, bize mhstlarla

ilgili gzel bir hikye anlat, ve Lucien babasndan duyduu Yahudi hikyelerini anlatyordu. Bir gn Lefy rastlar Plum'e... diye belli bir deyile balayarak arkadalarn neelendiriyordu. Gnn birinde Remy ile Patentre, Seine Nehri kysnda Cezayirli bir Yahudiyle karlatklarn, onu suya atmak istermi gibi zerine yryp onu fena halde korkuttuklarn anlattlar: Kendi kendime diyordum ki, diye szn tamamlad Remy, Fleurier'nin bizimle birlikte olmamas ne kt. Belki bylesi daha iyi oldu, yani orada olmamas, diye araya girdi Desperreau. Yahudiyi suya atard! Bir bakta Yahudileri tanmakta Lucien'in stne yoktu. Guigard'la sokaa ktklarnda onu dirseiyle drtyordu: Birdenbire geri dnme; kk, tknaz, arkamzda onlardan biri! Bu konuda, diyordu Guigard, senin koklama yetenein var! Fanny'yse Yahudilerin kokusunu hi alamyordu. Bir perembe drd de Maud'un odasna ktlar ve Lucien, Rebecca'nn Dn arksn syledi. Fanny dayanamyordu, Yeter yeter, altma edeceim, diyordu. Lucien arky bitirince Fanny ona mutlu, daha da ok tatl bir bakla bakt. Polder birahanesinde Lucien'e sonunda bir oyun oynadlar. Her zaman Yahudileri seven Fleurier, ya da Leon Blum, yani Fleurier'nin yakn dostu... diye uluorta konuan biri kyordu ve tekiler azlar ak, soluklarn tutarak kendilerinden geip bekliyorlard. Lucien kpkrmz oluyordu, Yeter be!.. diye bararak elini masaya vuruyordu ve tekiler glmekten krlyorlard. Yuttu! Yuttu! Hem de nasl yuttu! diyorlard. Siyasal toplantlarda sk sk onlarla birlikte oluyordu. Bu arada Profesr Claude'u ve Maxime Real del Sartre' dinledi. Yeni uralar yznden almas biraz aksyordu, ama bu yzden de Lucien, Centrale snavlarna gvenemiyordu, Bay Fleurier olgunluk gsterdi: Lucien'in, yaamay renmesi gerek, dedi karsna. Bu toplantlarn knd Lucien ve arkadalar ateleniyorlard ve yaramazlklar yapyorlard. Bir keresinde bir dzine kadardlar ve Humanite gazetesini okuyarak SaintAndre-des-Arts Sokandan geen sessiz sedasz, ufak tefek bir adama rastladlar. Adam bir duvarn kesine sktrdlar ve Remy emretti: At elinden o gazeteyi. Ufak tefek adam numara yapmak istiyordu, ama Desperreau adamn arkasna geiverdi, Lemordant gazeteyi ekip ald srada onu kskvrak tuttu. ok elenceliydi durum. Kk adam: Brakn beni, brakn beni! diye bararak fkeyle havaya tekmeler savuruyordu, tuhaf bir tavr vard ama Lemordant, sakin sakin gazeteyi yrtyordu. Ama Desperreau adam

brakmak isteyince olanlar oldu, adam Lemordant'n stne atld; Remy tam zamannda adamn kulann arkasna bir yumruk patlamasayd adam Lemordant'a vuracakt. Adam gitti duvara toslad, hepsine kt kt bakarak: Pis Franszlar! dedi. Skysa bir daha syle, dedi Marchesseau. Lucien ngar kacan anlad. Marchesseau Fransa sz konusu oldu mu akaya gelmiyordu. Pis Franszlar! dedi yabanc. Fena bir tokat yedi ve ba ne eik, homurdanarak ileri doru atld: Pis Franszlar, pis kentsoylular, sizden tiksiniyorum, dilerim hepiniz geberesiniz, hepiniz, hepiniz! ve Lucien'in bile aklna getiremeyecei bir iddet ve bir yn baka svg dalgas. O zaman hepsinin sabr tat, ona hep birden girimek, iyi bir ders vermek zorunda kaldlar. Bir sre sonra adam braktlar; adam duvarn stne yld, bacaklar titriyordu, bir yumruk sa gzn iirmiti, tekiler onun evresinde vurmaktan yorulmu, adamn yere ylmasn bekliyorlard. Adam azn bzd ve tkrd: Pis Franszlar! Yeniden balayalm m istiyorsun? dedi Desperreau, nefes nefeseydi. Adam iitmemi gibiydi; onlara sol gzyle, meydan okurcasna bakyor ve tekrarlyordu: Pis Franszlar! Pis Franszlar! Bir duraksama n oldu ve Lucien, arkadalarnn dv brakacaklarn anlad. O zaman kendinden gl bir ey onu itti, ileri frlad ve btn gcyle vurdu. atrdayan bir ey iitti ve adamcaz ona akn ve bitik bir tavrla bakt: Pis... diye geveledi aznda. Ama patlam olan gz, kpkrmz bir kre ve gzbebeksiz olarak ortaya kmaya balad, dilerinin stne dt ve tek bir sz sylemedi artk. Kirii kralm, diye soludu Remy. Kotular ve ancak Saint-Michel Alannda durdular; pelerinde kimse yoktu. Kravatlarn dzelttiler; elinin iiyle her biri bir tekinin stn ban silkti. Akam, genlerin bir ey yaptklarn antrmayacak bir ekilde geti. Birbirlerine kar zellikle nazik gzktler. Onlara duygularn rtmeye yarayan bu edepli sertlii brakmlard her zaman olduu gibi. Birbirleriyle nezaketle konuuyorlard, Lucien aileleri iinde nasl olmak zorunda olduklarn ilk kez gsterdiklerini dnd. Ama o da ok sinirliydi; sokak ortasnda serserilerle dvmek deti yoktu. Sevgiyle Maud ve Fanny'yi dnd. Gz uyku tutmad. Bir amatr olarak pelerinden gitmeyi srdremeyeceim, diye dnd. imdi her ey iyice belli oldu, bamlanmam gerekiyor! yi haberi Lemordant'a verirken kendini arbal ve neredeyse dindar hissediyordu. Karar verildi, dedi, sizinle

birlikteyim. Lemordant onun omzuna vurdu ve ete, bu olay birka ie devirerek kutlad. Neeli grltc tavrlarn yeniden kazanmlard. Dnk olaydan hi sz etmediler. Ayrlrlarken Marchesseau, Lucien'e ksaca: Zehir zemberek adamsn! dedi. Lucien, Bir Yahudiydi! diye karlk verdi. Ertesi gn Lucien, elinde Saint-Michel Bulvarnda bir maazadan ald hezaren bastonla gitti, Maud'u buldu. Maud hemencecik anlad; bastona bakt ve Yoksa oldu mu? dedi, Lucien glmseyerek Oldu, dedi. Maud holanm gibi gzkt; kiisel olarak daha ok sol dncelere yatknd, ama geni dnceliydi. Ben btn partilerde, dedi kz, iyi yanlar buluyorum. Gece boyunca onun kk rtkan olduunu syleyerek birok kez Lucien'in ensesini okad. Bundan ksa bir sre sonra, bir cumartesi gecesi, Maud kendini yorgun hissetti: Eve gitmek istiyorum galiba, dedi kz, Uslu uslu oturursan yukar kabilirsin benimle: elimden tutarsn ye ok hasta olan kk Maud'una nazik davranrsn, ona hikyeler anlatrsn. Lucien'in hi can ekmiyordu; Maud'un odas dzenli yoksulluuyla onu hznlendiriyordu: Buraya bir hizmeti odas denebilirdi. Ama bylesine gzel bir frsat karmakla su ilemi olurdu. Daha ieri yeni girmilerdi ki Maud Oh! Ne kadar rahatladm, diyerek kendini yatan stne att, sonra sustu ve dudaklarn bzerek gzlerini Lucien'e dikti. Lucien yanna gelip uzand ve kz parmaklarn aralk brakarak elini gznn stne kapatt ve ocuksu bir sesle: Hu hu, seni gryorum, biliyor musun, seni gryorum, Lucien! diyordu Lucien kendini ar ve yumuak hissediyordu; kz parmaklarn onun azna gtrd ve Lucien onlar emdi, sonra kzla tatl tatl konutu, ona: Kk Maud hasta, nedir onu skan, kk Maud'cuu? dedi. Kzn btn bedenini okad, kz gzlerini kapamt ve esrarl esrarl glmsyordu. Bir sre sonra, Maud'un etekliini yukar syrmt, ak yapmaktaydlar. Lucien: Ben nasipli biriyim, diye dnd. Ah bilsen, dedi Maud bitirdikleri zaman, bunu ne kadar bekliyordum! Lucien'e tatl bir yaknlkla bakt: Koca olan, bir de senin uslu duracan sanyordum! Lucien de onun kadar arm olduunu syledi. Bu da oldu ite, dedi Lucien. Kz biraz dnd ve ona ciddi ciddi: Hibir eyden piman deilim, dedi. Bundan ncekiler belki ok temizdi, ama eksikti. Benim bir metresim var, diye dnd Lucien, metroda. ki ve taze balk kokusu sinmiti stne, yorgun ve bombotu. Terle slanm gmlei bedenine demesin diye

dimdik oturdu, bedeni kesilmi st gibi geliyordu ona. Kendi kendine tekrarlad: Benim bir metresim var, ama kendini eksiklemi hissediyordu: daha geceleyin Maud'ta arzulad ey, rtl gibi duran kapal ve snrl yz, ince grn, arbal hal ve tavr, kendini bilen kz oluu, erkek cinsine kar nemsemez davranlaryd; yani kendine zg kk dnceleriyle, utanmalaryla, ipek oraplaryla, krepten entarisiyle, dalgal salaryla onu bilinmeyen, sahiden bir baka cins, kat ve belirli, allmn dnda yapan btn bunlard. Btn bu boyalar onun kucaklamalaryla erimiti, ona bir et yn kalyordu, bir karn gibi plak, gzsz bir yze yaklatrmt dudaklarn, nemlenmi bedeninin kocaman ieine sahip olmutu. rtlerin altnda alkantlarla ve tyl esnemelerle seiren kr hayvan yeniden grd ve dnd: Biz ikimiz'indik. kisi bir olmulard, Maud'un etinden kendi etini ayramyordu, hi kimse ona bu tiksindirici mahremiyet duygusunu vermemiti, alln arkasndan pipisini gsterdii ya da altna ettii ve karn st yatt ve donu kurutulurken arkas plak debelendii zaman belki Riri dnda hi kimse. Lucien, Guigard' dnerek biraz rahatlamay denedi; ona yarn, Maud'la yattm, kk yaman bir kadn, babalk; onun kannda var bu, diyecekti. Ama oturduu yerde rahat deildi: kendini metronun scakl iinde plak, elbiselerinin ince rts altnda plak, bir papazn yannda otururken, iki olgun kadnn karsnda kirlenmi koca bir kukonmaz gibi kat ve plak hissediyordu. Guigard onu cokuyla kutlad. Fanny'den yana can skknd: Onun sahiden pek kt huyu var. Dn btn gece kafam iirdi. kisi de bir konuda anlatlar: kadnlar byleydi, onlarn olmas da gerekiyordu, nk insan evleninceye kadar elini kadna srmeden yaayamazd ve sonra kzlar ne karcydlar, ne de hasta, ama kzlara balanmak yanl bir i olacakt. Guigard byk bir incelikle gerek gen kzlardan sz etti. Lucien, kzkardeinin ne yaptn sordu. yidir, babalk, dedi Guigard, senin bir dnek olduunu sylyor. Anlyorsun, diye biraz aldrmazlkla ekledi, bir kzkardeim var diye ikyeti deilim; yoksa insann anlayamayaca bir yn ey var. Lucien onu ok iyi anlyordu. Sonunda sk sk gen kzlardan sz ettiler ve kendilerini ileri iir dolu hissettiler. Guigard kadnlardan yana pek baarl olan daylarndan birinin szlerini tekrarlamay seviyordu: Belki her

zaman iyilik yapmadm u kahrolas mrmde, ama Tanrnn benim iin hesaba kataca bir ey var: bir gen kza el srmektense elimi keserim daha iyi. Baz kereler Pierrette Guigard'n arkadalarna gittiler. Lucien, Pierrette'i ok seviyordu, onunla biraz muzip bir aabey gibi konuuyordu. Lucien ona minnettard, nk Pierrette salarn kesmemiti. Lucien, siyasal eylemlerle ok urayordu, her pazar sabah Neully Kilisesinin nnden bir Action Franaise almaya gidiyordu. ki saatten fazla, bir boydan bir boya, ciddi bir yzle dolayordu. Ayinden kan gen kzlar baz baz gzel gzlerini ona doru eviriyorlard, o zaman Lucien biraz geviyordu, kendini temiz ve gl hissediyordu, onlara glyordu. Kadnlara sayg gsterdiini eteye anlatt. Bekledii anlay onlarda bulduu iin mutlu olmutu. Zaten hemen hemen hepsinin kzkardeleri vard. 17 Nisanda Guigard'lar Pierrette'in on sekizinci ya gn iin bir toplant yaptlar ve doal olarak Lucien de arlmt. Pierrette'le pek yakn dosttu, kz ona kavalyem diyordu ve Lucien onu biraz kendisine k gibi gryordu. Bayan Guigard, acemi bir piyanist getirtmiti; leden sonra ok neeli geecee benziyordu. Lucien birok kere Pierrette'le dans etti ve sonra dostlarn holde karlayan Guigard' bulmaya gitti. Merhaba, dedi Guigard, sanrm hepiniz tanyorsunuz: Fleurier, Simon, Vanusse, Ledoux. Guigard arkadalarnn adlarn sylerken Lucien, st gibi beyaz tenli ve siyah kal, kzl kvrck sal gen bir adamn ekinerek onlara doru yaklatn grd, fkelendi: Bu adamn burada ne ii var, diye sordu kendi kendine Guigard Yahudilerden holanmadn ok iyi biliyor stelik! Topuklarnn stnde dnd, tantrlmaktan kurtulmak iin oradan hzla uzaklat. Bir zaman sonra Yahudi de kim? diye Pierrette'e sordu Weill adnda biri, Yksek Ticaret Okulunda, kardeim onu silh salonunda tanm. Yahudiler beni tiksindiriyor, dedi Lucien. Pierrette hafife gld. Olduka iyi bir ocuk, dedi kz. Hadi beni bfeye gtrn. Lucien bir ampanya kupas ald eline ve kupay daha yeni brakmt ki Guigard ve Weill'le burun buruna geldi. Guigard'a fkeyle bakt ve yz geri dnd. Ama Pierrette onu kolundan yakalad. Guigard iten bir tavrla ona yaklat: Dostun Fleurier, dostum Weill, dedi rahatlkla. te tantnz. Weill elini uzatt ve Lucien kendini ok mutsuz hissetti. Neyse ki birdenbire Desperreau geldi aklna: Fleurier, Yahudiyi suya gnderirdi dostoru. Lucien ellerini cebine soktu, Guigard'a srtn dnd, ekip gitti. Bu eve admm atamam artk, diye

dnd, teberisini isterken. Ac bir gurur duyuyordu iinde. te insann kendi grlerine sk skya bal olmas bu demek; toplumun iinde artk yaanamaz. Ama sokakta gururu eridi ve Lucien ok kaygland. Guigard kzm olmal! Ban sallad, Beni ard yere bir Yahudiyi armaya hakk yoktu! diye kendi kendini kandrmaya alt. Ama kzgnl snmt, bir eit tedirginlikle Weill'yin akn yzn, uzanm elini gryordu yeniden. Kendini uzlamaya eilimli buluyordu: Pierrette benim hamhalatn biri olduumu dnyordur herhalde. O eli skmalydm. Her ey bir yana bu beni bamlamyordu. Ksaca bir selm vermek, sonra da hemen oradan uzaklamak; ite yaplmas gereken buydu. Kendi kendine, Guigard'lara zaman gemeden dnsem mi? diye dnd. Weill'ye yaklar, zr dilerim, birden rahatszlandm, derdi, onun elini skard ve ksa nazik bir konuma yapard. Ama hayr; ok geti, yapt hareket onarlmazd. Dncelerimi, onlar anlayamayan insanlara gstermeye ihtiyacm yok! diye dnd. Sinirli sinirli omuzlarn silkti, bu bir ykmd. Ayn anda Guigard ve Pierrette onun hareketini konuuyorlard. Tam bir deli! diyordu Guigard. Lucien yumruklarn skt Of! diye dnd umutsuzlukla, tiksiniyorum onlardan! Tiksiniyorum Yahudilerden! Bu engin tiksinti dncesini iinden ekip kartmaya alt. Ama g, gznn nnde yklp gitti; Almanlardan para alan, Franszlardan nefret eden Leon Blum' bou bouna dnd, tuhaf bir kaytszlktan baka hibir ey hissetmiyordu. Maud'u evinde bulmas konusunda Lucien'e talih yardm etti. Kza onu sevdiini syledi ve ona birok kereler, bir eit kudurganlkla sahip oldu. Her ey bitti, diyordu kendi kendine, hibir zaman nemli biri olamayacam. Olmaz, olmaz! diyordu Maud, dur ekerim, o olmaz, yasak o! Ama sonunda Lucien'i istediini yapsn diye brakt: Lucien onu her yerinden pmek istedi. Kendini ocuksu ve yoldan km hissediyordu, can alamak istiyordu. Ertesi sabah, lisede Guigard' grnce yrei darald. Guigard'n sinsice bir grn vard, onu grmezden gelir gibi yapt. Lucien o kadar kzd ki dersi izleyemedi. Aptal! diye dnd, aptal! Dersin sonunda Guigard ona yaklat, pek solgundu. Su koyverirse kafasn krarm, diye dnd Lucien, fkeyle. Bir zaman yan yana kaldlar, ikisi de ayakkablarnn ucuna bakyordu.

Sonunda Guigard alak bir sesle: zr dilerim, babalk, sana yle davranmamalydm, dedi. Lucien ard, kukuyla ona bakt. Ama Guigard skntyla devam etti: Ona salonda rastlyorum, anlyor musun, ite istedim ki... hep birlikte tartmalar yapalm. Hem beni evine de armt, ama anlyorum, biliyorsun, gitmek zorunda deildim, nasl oldu bilmiyorum, ama arlar yazdm zaman bunu bir saniyecik bile dnmedim... Lucien hibir ey sylemiyordu, nk syleyecek ey bulamyordu, ama kendisinin kabalk ettiini anlyordu. Guigard, ba ne eik, ekledi: Ee peki, bir patavatszlk yznden... Hay budala, dedi. Lucien onun omzuna vurarak, senin bilerek yapmadn biliyorum. Ak yreklilikle ekledi: Zaten ben de yaplmayacak eyler yaptm. Kedimi kaba bir adam yerine koydum. Ama neylersin, bu benden daha gl bir ey, onlara dokunamyorum, sanki ellerinin stnde pullar varm gibi geliyor. Pierrette ne dedi? Deli gibi gld, dedi Guigard berbat bir halle. Ya adam? Anlad. Elimden geldiince bireyler syledim, ama bir eyrek sonra yayland gitti. Hep znt iindeydi, ekledi: Annem, babam senin hakl olduunu sylediler, byle bir kandayken baka trl davranamayacan sylediler. Lucien `kan' szcnn tadn kard. Can Guigard' kollarnn arasna alp skmak istiyordu. Ziyan yok, babalk, dedi ona, ziyan yok, imdi yine dost kalalm. Fevkalde bir cokuyla SaintMichel Bulvarndan aa indi, sanki kendi kendisi deilmi gibi geliyordu artk ona. Kendi kendine sylendi: ok tuhaf, artk ben ben deilim, kendimi tanmyorum! Hava scak ve hotu, insanlar dolayorlard, yzlerinde ilkbaharn ilk akn glmseyii vard. Bu yumuak kalabaln iine Lucien elikten bir sivrilik gibi gmlyordu. Dnyordu: Artk ben, ben deilim. Ben, daha nceki gn, Ferolles'deki crcrbcekleri gibi ikin iri bir bcekti, imdiyse Lucien kendini bir kronometre kadar yerli yerinde ve kesin hissediyordu. Source'a girdi ve bir pernod syledi. ete Source'a gelmiyordu, nk yabanclar buraya yorlard, ama o gn, yabanclar ve Yahudiler Lucien'i rahatsz etmiyordu. Rzgr altnda bir yulaf tarlas gibi hafif sesler karan bu kara renkli bedenlerin ortasnda kendini tuhaf ve korkutucu hissediyordu, banketin kesine dayanm prl prl parldayan koskoca bir duvar saati. Geen dnem Hukuk Fakltesinin koridorlarnda J.P.'lerin fena halde dvdkleri kk bir Yahudiyi grr grmez tand. Yal ve dnceli kk dev'de yumruklarn izi kalmamt, bir zaman yamru yumru kalm olmalyd, sonra tostoparlak biimini kazanmt yeniden, ama

onda bir eit utanmazca aldrmazlk vard. O an iin mutlu gibiydi: stekle esnedi; bir gne burun deliklerini kandryordu, burnunu kad ve gld. Bu bir gl myd? Ya da daha ok, salonun birka adm tesinden, darda bir yerde domu ve gelip onun dudaklarnda lm bir kk kprt myd? Btn bu yabanclar, anaforlaryla, onlarn kollarn kaldrp parmaklarn kprdatp biraz dudaklaryla oynayp yumuak bedenlerini sarsan karanlk ve ar bir suda yzyorlard. Zavall adamlar! Lucien onlara biraz acd. Fransa'ya ne yapmaya geliyorlard? Hangi deniz aknts onlar buraya tam ve ymt? Bou bouna Saint-Michel Bulvarnn terzilerinden zenle giyiniyorlard. Deniz analarndan baka bir ey deillerdi. Lucien bir denizanas olmadn, bu aalanm grne sahip olmadn dnyordu; kendi kendine: Ben suya dalmm! dedi. Sonra birdenbire Source'u ve yabanclar unuttu, bir srt, kaslarla kamburlam bir geni srttan baka bir ey grmedi; srt, sakin bir gle uzaklayordu, sislerin iinde, aresiz, kayboluyordu. Guigard' da grd: Guigard solgundu, gzleriyle bu srt izliyordu; grnmeyen Pierrette'e Ee peki, bir patavatszlk yznden!.. diyordu. Guigard'in iini neredeyse dayanlmaz bir sevin kaplad: Bu gl ve salam srt kendisininkiydi! Ve bu olay da dn olmutu! iddetli bir gn pahasna bir an iin Guigard olmutu, kendi srtn Guigard'n gzleriyle izledi, kendi nnde Guigard'n aalann yaad ve kendini ho bir biimde rkm hissetti. Bu onlara ders olur! diye dnd. Dekor deiti: Pierrette'in odasyd, gelecekte geiyordu olay. Pierrette ile Guigard bir ar listesinde bir ad gsteriyorlard. Lucien yoktu, ama etkisi onlarn stndeydi. Guigard: A! Hayr! Oraya deil! Ee peki, Lucien'le gzel olurdu, Yahudilere katlanamayan Lucien'dir! Lucien bir kere daha kendi kendini seyretti, dnd: Lucien, yani ben! Yahudilere katlanamayan biri! O sk sk sylemiti bu cmleyi, ama bugnk gemitekilere benzemiyordu. Hi benzemiyordu. uras kesin ki grnte basit bir gereklii gsterme deildi, Lucien istiridyeleri sevmiyor, ya da Lucien dans seviyor, der gibi deildi. Ama burada aldanmamak gerekiyordu; dans sevgisi belki kk Yahudide bile olan bir eydi, bu denizanasnn titremesinden baka bir ey deildi; ona kokusu, derisinin lts gibi yapm duran holandklarn ve tiksindiklerini anlamak iin u korkak bezirgna sadece bakmak yeterdi, bunlar onunla birlikte tpk ar gzkapaklarnn krpmas, tpk

hazzn yapkan glleri gibi kaybolup gideceklerdi. Ama Lucien'in Yahudi dmanl baka bir trdendi; acma bilmez, katksz, baka gsleri tehdit eden, elik bir namlu gibi uzanyordu. Bu, diye dnd. Bu... bu kutsal bir ey! Kkken annesinin baz ona kesin bir tavrla: Baban odasnda alyor, dediini hatrlad. Ve bu cmle ona, haval tfeiyle oynamamas, Tararabum, diye barmamasn gerektiren, birdenbire bir yn dinsel ykmll hatrlatan kutsal bir sz gibi geliyordu. Koridorlarda ayaklarnn ucuna basa basa yryordu, sanki bir tapnaktayd. imdi sra bende, diye dnd hazla. Seslerini alaltarak: Lucien Yahudileri sevmiyor, diyeceklerdi ve insanlar, bedenlerinin her yan ac veren kck oklarla delik deik olmu gibi, kendilerini felce uram hissedeceklerdi. Guigard ve Pierette, dedi kendi kendine duygulanarak, ocuklar. ok suluydular, ama Lucien'in onlara biraz dilerini gstermesi yetmiti ve hemen pimanlk duymular, alak sesle konumular ve ayaklarnn ucuna basarak yrmeye balamlard. kinci bir kere daha Lucien kendini saygyla dolu hissetti kendine kar. Ama bu kez, Guigard'n gzlerine ihtiya yoktu: saygdeer gzken kendi gzleriydi -etin, tiksintilerin ve holanmalarn, alkanlklarn ve mizalarn kabuklarn delip geen kendi gzleri. Kendimi aryordum orada, diye dnd, kendimi bulamyordum. Ak yreklilikle, ne olduunun dkmn yapmt. Olduum gibi olmak zorundaysam bu kk bezirgndan fazla bir deerim olmazd. Bylece bu yvk mahremiyetin iine dalarak, etin kederi, eitliin aalk kuruntusu, dzensizlik yoksa, insan ne kefedebilirdi? lk atalar sz, diye dnd Lucien, kendi iini grmeye kalkmamak; bundan daha byk yanl yoktur. Gerek Lucien -imdi biliyordu- onu bakalarnn gzlerinde, Pierette'in ve Guigard'n korkan boyun eilerinde, onun iin byyen ve olgunlaan btn bu varlklarn, onun iileri olacak olan btn bu gen acemilerin, bir gn belediyesine bakan olaca byk kk Ferolles'llerin umut dolu bekleyiinde aramas gerekiyordu. Lucien biraz korkuyordu, kendini biraz fazla byk hissediyordu. Nice insan onu hazr ol durumunda bekliyordu: o oydu, her zaman bakalarnn sonsuz bekleyii olacakt o. te byle, bir ynetici, diye dnd. Ve yeniden kaslarla kamburlam srtn ortaya ktn grd ve sonra hemen ardndan bir tapnak. erideydi, camlardan ieri den n altnda ayaklarnn ucuna basarak yryordu. Sadece, ite bu, sadece ben tapnam! Bir sigar gibi yumuak ve esmer uzun bir Kbal olan yanndaki komusuna gzlerini dikti. ok gzel

buluunu anlatmak iin kesinlikle yeni szckler bulmas gerekiyordu. Tpk yanan bir mumu kaldrr gibi, elini ar ar, saknarak alnna kadar kaldrd, sonra kendini bir an, dnceli ve kutsalca, dnmeye brakt ve szckler kendiliklerinden geldiler; mrldand: BENM HAKLARIM VAR! Haklar! genler ve daireler cinsinden bir ey; ylesine mkemmeldi ki var deildi, pergellerle bou bouna binlerce yuvarlak izilmiti, bir tek daire kmyordu ortaya. i kuaklar Lucien'in emirlerine kr krne boyun eebiliyorlard. Onun komuta etme hakkn hibir zaman tketmeyeceklerdi; haklar, varln dnda, matematik dorular, dinsel domalar gibiydi. te Lucien tam tamna buydu: Sorumluluklardan ve haklardan yaplma koskoca bir demet. Raslantsal olarak varolduuna uzun sre inanmt; ama bu az dnm olmann yanllyd... Doumundan ok nce onun yeri gne altnda, Ferolles'de belirlenmiti. Daha nce -giderek babasnn evliliinden bile nce- o bekleniyordu. Dnyaya gelmise bu yeri almak iindi. Varm, diye dnd, nk var olmaya hakkm var. Ve belki de ilk kez, kaderinin anl, erefli bir grnts canland gznde. Erge Centrale'e girecekti (bunun zaten nemi de yoktu). Sonra Maud'u brakacakt. (Kz her zaman onunla yatmak istiyordu, bu can skcyd: birbirine girmi bedenleri, ilkbaharn bu balangcnn yakc scaklnda biraz yank bir tavan yahnisi kokusu salyordu. Hem sonra Maud orta mal, bugn benimle, yarn bir bakasyla, bunun hibir anlam yok. Ferolles'de oturmaya gidecekti. Fransa'da bir yerde Pierrette'in cinsinden prl prl bir gen kz vard, iek gzl, taral bir kz, kendini onun iin el dememi olarak saklyordu; baz baz gelecekteki efendisini, bu tatl sert adam dlyordu, ama kz oraya ulamyordu. Kzolankzd, bir tek Lucien'in sahip olmaya hakk olan bedeninin srlarn biliyordu olsa olsa. Lucien onunla evlenecekti, kz onun kars olacakt, kendi haklarnn en tatls. Kz geceleyin neredeyse kutsal davranlarla soyunduu zaman, bu bir tren gibi olacakt. Herkesin beenip onaylad bir kz olarak onu kollarnn arasna alacakt, ona Sen benimsin, diyecekti. Kz kendini ona gsterecekti. Ondan baka kimseye kendini gstermemek kzn deviydi ve ak eylemi Lucien iin mallarnn tadna doyulmayan dkm olacakt. En tatl hakk; hakknn en mahremi: onun etine kadar sayg gsterilmek hakk, yatana kadar boyun emi olma hakk. Gen evleneceim, diye dnd. ok ocuu olacan da syledi kendi kendine: Sonra babasnn iini dnd. Onu srdrmek iin

sabrszlanyordu. Kendi kendine Bay Fleurier'in hemen lp lmeyeceini sordu. Bir saat, leyi vurdu, Lucien ayaa kalkt. Deiim sona ermiti: Bu kahveye, bir saat nce, akn ve sevimli bir ergen ocuk girmiti, imdi buradan kan bir erkekti; Franszlar arasnda bir yneticiydi, nderdi. Lucien bir Fransa sabahnn anl altnda birka adm yrd. Ecoles Sokanda ve Saint Michel Sokann kesinde bir ktya yaklat, aynada kendine bakt: Lemordant'n yznde hayran hayran seyrettii duyarsz tavr kendi yznde bulmak istemiti. Ama ayna ona kk gzel bir yzden aka bir ey yanstmad, henz pek gsterili deildi: Byk brakacam, diye karar verdi. ODA Mme Darbedat parmaklarnn arasnda bir lokum tutuyordu. Lokumu sakna sakna dudaklarna yaklatrd, lokumun buland pudra ekeri tozlarnn uumasndan korktuu iin nefesini tuttu. Kendi kendine Gll, dedi. Bu billurlam eti birden srd ve aznn iine beklemi bir su tad yayld. Hastalk, duygular nasl da inceltiyor; ne garip bir ey. Camileri, saygl Doulular dnmeye balad (Dnden sonra balay gezilerinde Cezayir'e gitmilerdi) ve solgun dudaklarnda hafif bir glmseme belirdi. Latilokum da sayglyd. Elinin ayasn kitabnn sayfalar stnde birok kereler dolatrmas gerekti, nk, btn saknmalarna karlk, sayfalara beyaz pudradan bir tabakayla kaplanmt. Elleri, dz ve parlak kt stndeki kk eker taneciklerini kaydryor, yuvarlyor, gcrdatyordu. Bu bana Arcochon'u, kumsalda kitap okuduum zamanlar hatrlatyor. 1907 yazn deniz kysnda geirmiti. O zaman banda yeil kurdeleli byk hasr apkas vard, elinde Gyp ya da Colette Yver'den bir roman, gidip dalgakrann hemen yannda bir yere oturuyordu. Rzgr dizlerine bir kum saana yadryordu. Zaman zaman kitabn kelerinden tutup silkelemek zorunda kalyordu. Bu da tam tamna ayn duyumdu: Yalnzca kum taneleri kupkuruydular, oysa bu eker tanecikleri parmaklarnn ucuna biraz yapyorlard. Siyah bir denizin zerindeki boz inci rengindeki gk paras tekrar canland gznde. Eve, daha dnyaya gelmemiti. Kendini hatralarn rl altnda, sandal aacndan yaplma deerli bir ekmece gibi hissediyordu. Derken, okuduu romann ad birdenbire aklna geldi: Ad Kkhanm'd ve skc deildi. Ama bilinmeyen bir hastalk onu odasna baladndan beri, Mme Darbedat, anlar ve tarihsel yaptlar yeliyordu. Acnn, arbal okumalarn, anlarna, ok incelmi

duygularna ynelmi ve keskin bir dikkatin, onu gzel bir sera meyvesi gibi olgunlatrmasn diliyordu. Biraz da sinirlenerek, kocasnn neredeyse gelip kapsn vuracan dnd. Haftann br gnleri sadece akama doru geliyordu, kadn alnndan sessizce pyor ve Temps'n, kadnn karsnda, bir koltua oturup okuyordu. Ama perembe gn M. Darbedat'n gnyd: Genellikle saat ten drde kadar bir saati gidip kznda geiriyordu. Dar kmadan nce karsnn yanna giriyor ve ikisi damatlarndan zntyle sz ediyorlard. Bu perembe syleileri, en ince ayrntlarna kadar nereye varaca bilinen bu konumalar, Mme Darbedat'y tketiyordu. M. Darbedat sakin oday btn varlyla dolduruyordu. Oturmuyor, bir aa bir yukar yryor, kendi evresinde dnp duruyordu. fkeyle sylediklerinin her biri Mme Darbedat'y bir cam kr gibi yaralyordu. Bu perembe her zamanki allm perembelerden daha da ktyd: imdi Eve'in itiraflarn kocasna tekrarlamak ve bu koca bedenin kzgnlktan titrediini grmek dncesi Mme Darbedat'y kan ter iinde brakmt. Tabaktan bir lokum daha ald, birka dakika tereddtle dnd, sonra kederli kederli gerisin geri koydu; kocasnn onu lokum yerken grmesini istemiyordu. Kapnn vurulduunu duyarak srad. Zayf bir sesle: -Girin, dedi. M. Darbedat ayaklarnn ucuna basarak ieri girdi, her perembe olduu gibi: -Eve'i grmeye gidiyorum, dedi. Mme Darbedat ona glmsedi. -Benim iin de p onu. M. Darbedat karlk vermedi, kaygl bir tavrla aln krt. Her perembe ayn saatte pis bir fke midesindeki hazmszlkla birbirine karyordu. -Ondan knca Franchot'yu grmeye gideceini; hemen Eve ile ciddi ciddi konumasn ve onu inandrmaya almasn isteyeceim. Doktor Franchot'yla sk sk gryordu. Ama bouna. Mme Darbedat kalarn kaldrd. Eskiden, sal yerindeyken, omuzlarn kaldrrd. Ama hastalk bedenine bir arlk verdiinden beri, bedenini ok yorduundan, beden hareketlerinin yerini yz izgileri alyordu. Gzleriyle evet, aznn kenarlaryla hayr diyordu. Omuzlarnn yerini de

kalar almt. -Onu elinden alabilmek gerek. -Ben sana bunun imknsz olduunu sylemitim. Zaten yasa ok kt yaplm. Franchot, geen gn bana, hastalarn aileleriyle kendi aralarnda akl almaz sorunlar doduunu syledi: karar veremeyenler, hastay evde tutmak isteyenler. Doktorlar da eli kolu bal kalyorlar, dncelerini sylyorlar, hepsi bu. Ya hastann, herkesin ortasnda bir rezalet karmas ya da hastann kendisinin `beni kapatn' demesi gerek. -Bu da, dedi Mme Darbedat, bugnden yarna olmaz. -Olmaz. Adam aynaya doru dnd, parmaklarn sakalna daldrarak taramaya koyuldu. Mme Darbedat duygusuzca kocasnn kuvvetli ve krmz ensesine bakyordu. -Kz byle devam ederse, dedi M. Darbedat, ondan daha divane olacak, korkun derecede tehlikeli bir ey. Bir adm yanndan ayrlmyor, bir seni grmek iin dar kyor, kimseyi kabul etmiyor. Odasnn havas dayanlr gibi deil. Pencereyi amyor, nk Pierre istemiyor. Sanki insan bir hastadan akl almak zorundadr. Kokular yakyorlar, sanrm buhurdanda, pis bir ey. nsan kilisede sanyor kendini. Aman Tanrm, baz baz kendi kendime soruyorum... bir garip gzleri var kzn, biliyorsun. -Farknda deilim, dedi Mme Darbedat. Ben onu doal buluyorum. Kederli bir hali var elbette. -Benzi l gibi. Uyur mu? Yer mi? Bu konularda ona soru sormamak gerekiyor. Ama Pierre gibi bir adamn yannda geceleri gzn krpmamal diye dnyorum. Omuzlarn silkti: nanlmaz bulduum da, yani bizim, ana babasnn onu kendine kar korumaya hakkmz olmay. Pierre'in, Frachot'nun yannda ok daha iyi baklacan da gz nnde tut. Koskoca bir bahe var. Sonra, diye biraz glmseyerek ekledi, kendine benzer insanlarla daha iyi anlar diye de dnyorum. Bu tr yaratklar ocuk gibidirler, onlar kendi benzerleri arasnda brakmak gerekir, bir eit masonluk rgt kuruyorlar. Daha ilk gnden onun oraya konmas gerekirdi ve ben syledim; kendisi iin. Bu onun yarar iin

elbette. Bir sre sonra ekledi: -Sana diyeceim u ki: onun bir bana Pierre'le birlikte olmas, zellikle gece, houma gitmiyor. Dnsene, dnyann bin trl hali var. Pierre fazlasyla iinden pazarlkl. -Bilmem ama, dedi Mme Darbedat, pek kayglanmaya gerek yok; nk onun her zamanki hali bu. Herkesle alay eder gibi bir izlenim brakyor. Zavall olan, nce alm sat sonra da bu hale gel, diye iini ekerek ekledi. Bizim hepimizden daha akll olduunu sanyor. Tartmay kesmek iin sana yle bir: `Haklsnz' deyii vard... Durumunu fark edememesi onun iin Tanrnn bir ltfudur. Her zaman bir para yana eik o uzun alayc yz can skntsyla hatrlyordu. Eve'in evliliinin ilk gnlerinde, damadyla biraz sk fk olmak Mme Darbedat'nn canna minnetti. Ama adam abalarn boa karmt; hemen hemen hi konumuyordu, her zaman ar hareketlerle ve dalgn bir tavrla ban sallyordu. M. Darbedat dncesini sylemeye devam etti: -Franchot bana binasn gezdirdi. Mkemmel. Hastalarn mein koltuklu ve yatar koltuklu, nasl istersen yle, zel odalar var. Biliyorsun bir tenis alan var, bir de yzme havuzu yaptryor. Pencerenin nnde dikilip duruyordu, bacaklarnn zerinde yaylanarak camdan dar bakyordu. Birden, omuzlar inik, elleri ceplerinde topuklarnn stnde dnd. Mme Darbiedat neredeyse terlemeye balayacan hissetti. Her seferinde ayn eydi. imdi kafese kapatlm bir ay gibi bir aa bir yukar yrmeye balar ve her adm atnda ayakkablar gcrdard. -Dostum, dedi kadn, rica ederim otur, beni yoruyorsun. Saknarak ekledi: Sana syleyeceim nemli eyler var. M. Darbedat geni koltua oturdu, ellerini dizlerine koydu. Mme Darbedat'nn srtnda hafif bir rperti dolat. Zaman gelmiti, konumas gerekiyordu. -Biliyorsun, dedi skntyla ksrerek, sal gn Eve'i grdm. -Evet.

-Bir yn ey stne gevezelik ettik, ok sevimliydi, uzun zamandan beri ben onu bu kadar gven iinde grmemitim. Sonra ona baz sorular sordum, Pierre'le ilgili konuturdum. Uzatmayalm, dedi yeniden sklarak, iyice ona tutkun olduunu rendim. -Hay Allah bunu ben de biliyorum, dedi M. Darbedat. Mme Darbedat'n biraz cann skyordu. Szcklerin zerine basa basa her eyi enine boyuna ona aklamak gerekiyordu. Mme Darbedat, leb demeden leblebiyi anlayan ince duygulu kiilerin arasnda yaamay hayl ediyordu. -Ama ben demek istiyorum ki, diye yeniden sze balad, kz bizim dndmzden baka trl tutkun ona. M. Darbedat, tanmlanan ya da anlatlan bir eyin anlamn pek kavrayamadnda yapt gibi gzlerini kzgnca ve kaygyla kaydrd: -Ne demek istiyorsun yani? -Charles, dedi. Mme Darbedat, beni yorma. Bir annenin baz eyleri syleyebilmek iin glk ekeceini anlamalsn. -Btn bu anlattklarnn tek szcn bile anlamyorum, dedi M. Darbedat, fkeyle. imdi bana ey mi demek istiyorsun yoksa? -Evet ya! dedi kadn. -Onlar daha... daha imdi? Kadn sklarak kuru kuru kere: -Evet! Evet! Evet! dedi. M. Darbedat kollarn iki yana salverdi, ban eip sustu. -Charles, dedi kars kaygyla, bunu sana sylememeliydim. Ama kendime de saklayamazdm. -ocuumuz, dedi adam ar ar. Bu deliyle! stelik adam onu tanmyor artk, Agathe diye sesleniyor. Kzn duymas gereken duyguyu kaybetmi olmas gerek. Adam ban kaldrp karsna bakt. -yi anlam olduuna emin misin? -Ortada kukulanacak hibir ey yoktu. Ben de senin gibiyim, diye canla bala ekledi. Ona

inanamyordum. Zaten onu anlamyorum. Bana gre, bu zavall bahtsz adam tarafndan etkilenmek dncesi yalnzca... te, diye iini ekti, sanrm adam onu buradan yakalyor. -ok yazk! dedi M. Darbedat. Gelip kz bizden istedii zaman sana sylediimi hatrlyor musun? Sana: Eve'den fazlasyla holanyor galiba, demitim. Bana inanmak istememitin. Birden masaya vurdu ve kpkrmz oldu. -Bu bir sapklk! Kz kollarnn arasna alyor, Agathe diyerek, onu, uan heykeller, yok bilmem ne stne bir yn bo lf geveleyerek kucaklyor! Kz da kendini ona brakveriyor! yi, ama ne var aralarnda? Kz ona btn yreiyle acsn, ama uygun saatlerde onu her gn gidip grecei bir dinlenme evine koysun. Ama hi dnmemitim... Kz dul gibi kabul ediyordum. Dinle, Janette, dedi ar bir sesle, seninle ak konuuyorum, baz duygular varsa, bir sevgilisi olmasn yelerdim ben! -Charles, sus! diye bard Mme Darbedat. M. Darbedat, girerken yuvarlak bir masann stne brakt apkasn, bastonunu yorgun bir tavrla ald. Szlerini: -Bana sylediklerinden sonra, benim pek umudum kalmyor. Gidip imdi yine de onunla konuacam, nk bu benim devim, diye bitirdi. Mme Darbedat, gitsin diye acele etti. Adam yreklendirmek iin, -Bilirsin, her eye karn, Eve'de her eyden... ok dikkafallk vardr sanyorum. Adamn hastalnn iyi olmayacan bilir, ama dikkafallk eder, bu yzden baarszla urayp utanmak istemez; dedi. M. Darbedat dalgn dalgn sakaln okuyordu. -natlk m? Evet, belki. Peki, sen haklysan, sonunda yorulacaktr. Adamn her gn keyfi yerinde deil; hem sonra konumuyor. Gnaydn dediim zaman bana yle bir elini uzatyor, konumuyor. Yalnz kaldklarnda saplantlarna yeniden dndn sanyorum. Kz, bana, onun boazlanan bir adam gibi bardn, nk sanrlar grdn sylyor. Heykeller yznden. Onu korkutuyorlar, nk vzldyorlar. evresinde utuklarn, gzlerini bulandrdklarn sylyor.

Eldivenlerini giydi, yeniden sze balad: -Bkp usanacak, demiyorum sana. Ama ya bu yaknlarda saptrsa? Biraz dar ksn istiyorum, dnyay grsn. Birka kibar genle karlasn, Simplon'da mhendis olan Schroder'i al ite; gelecei olan biri, birilerinde biraz grr, tekilerde biraz grr ve hayatn yeniden kurmak dncesine yava yava alr. Mme Darbedat, sz uzatmaktan korktuu iin karlk vermedi. Kocas stne doru eildi. -Haydi, dedi, gitmem gerekiyor. -Hoa kal, tontonum, dedi Mme Darbedat, alnn ona uzatarak. Onu p ve zavall bir kzcaz olduunu benim tarafmdan syle. Kocas gidince Mme Darbedat koltuunun iine gmld, bitkin bir halde gzlerini yumdu. Ne canllk, diye dnd sitemle. Biraz kuvvet bulunca, el yordamyla ve gzlerini amadan solgun elini yavaa uzatp tabaktan bir lokum ald. Eve, kocasyla birlikte Bac Sokanda eski bir binann beinci katnda oturuyordu. M. Darbedat yz on iki basamak merdiveni evik admlarla trmand. Zilin dmesine uzand zaman solumuyordu bile. Mme Dormoy'un sz aklna geldi, holand: Yanza gre harkuladesiniz, Charles. zellikle bu hzl klardan sonra hibir zaman perembe gn olduu kadar kendini salam ve salkl hissetmiyordu. Kapy aan Eve oldu. Doru ya hizmeti yok. Bu kzlar hi kalamazlar. Kendimi onlarn yerine koyuyorum da. Kzn pt. -Gnaydn zavall yavrum. Eve de ona belirgin bir souklukla, -Gnaydn, dedi. -Biraz solgunsun, dedi M. Darbedat, kznn yanana dokunarak. Yeteri kadar hareketli deilsin. Bir sessizlik oldu. -Annem iyi mi? diye sordu Eve. -yle byle. Sal gn grmedin mi? te her zaman olduu gibi. Louise Teyzen dn onu

grmeye geldi, houna gitti annenin. Konuk gelmesinden pek holanyor, ama ok kalmamalar kouluyla. Louise Teyzen u ipotek sorunu iin ocuklarla birlikte gelmi Paris'e. Sana anlatmtm, garip bir hikye. Bana danmak iin iyerime geldi. Yaplacak tek ey vard: Satmak. Zaten alc da bulmu. u Bretonnel. Bretonnel'i hatrlyor musun? imdi iten ekildi. Birdenbire durdu. Eve onu ylesine dinliyordu. Kzn artk hibir eyle ilgilenmediini zlerek dnd. Kitaplar gibi. Eskiden kitaplar elinden ekip almak gerekiyordu. imdi okumuyor bile artk. -Pierre nasl? -yi, dedi Eve. Onu grmek ister misin? M. Darbedat, sevinle, -Elbette, dedi, onu grmeye geldim. Bu zavall ocua kar ii acmayla doluydu. Ama irenmeden de ona bakamyordu. Hastalkl yaratklardan korkuyorum. Gerekte bu Pierre'in hatas deil: Alabildiine soyuna ekmi. M. Darbedat i geiriyordu: nlemler almak bouna, bu gibi eyler hep ok ge renilir. Hayr, Pierre sorumlu deil. Ama yine de bu kusuru her zaman iinde tamt. nsan yarglamak istediimiz zaman bu hastalklar hesaba katmayabiliriz; bu kusur kiiliinin temelini oluturuyordu. Bir kanser ya da verem gibi deildi. Kzla ak dnemini yaad zamanlar, Eve'in bu kadar houna giden, bu sinirli ekicilik, bu incelik, bu delilik iekleriydi. Kzla evlendii zaman zaten deliydi, ama belli etmiyordu. nsan kendi kendine sormal, diye dnd M. Darbedat, sorumluluk nerede balar, ya da daha ok nerede biter. Her an, kendini ok dinlerdi, her an iine dnkt. Ama bu onun hastalnn nedeni mi, sonucu mu? Uzun lo bir koridorda kznn arkasndan gidiyordu. -Bu apartman sizin iin ok byk, dedi. Baka yere tanmalsnz. -Hep bunu sylersin, baba, dedi Eve. Sana, Pierre'in, odasndan ayrlmak istemediini syledim. Eve artcyd. Bu yzden, insan kocasnn durumunu iyi bilip bilmediini kendi kendine soruyordu. Adam balanacak cinsten deliydi ve kadn, sanki saduyu sahibiymi gibi

onun kararlarna ve dncelerine sayg gsteriyordu. M. Darbedat hafife can sklm olarak yeniden sze balad: -Btn bu sylediklerim sana. Bana yle geliyor ki, kadn olsaydm, kt aydnlanan bu eski odalardan korkardm. Ben senin iin aydnlk bir apartman olsun isterim, u son yllarda bu dediimden bir tanesini Auteul'n kesine yaptlar, iyice havadar kk odas var. Kirac bulamadklarndan kiray iyice indirdiler, tam zaman. Eve kapnn tokman yavaa dndrd, odaya girdiler. M. Darbedat ar bir gnlk kokusunun boazn sardn hissetti. Perdeler rtlmt. Yar glgede bir koltuun arkalndan gzken zayf bir ense fark etti. Pierre'in arkas dnkt, yemek yiyordu. -Gnaydn Pierre, dedi M. Darbedat, sesini ykselterek. Ee, bugn naslsn bakalm? M. Darbedat yaklat: Hasta, kk bir masann bana oturmutu, sinsi bir tavr vard. -Rafadan yumurta ha, dedi M. Darbedat, sesini daha ykselterek. ok iyi! Pierre tatl bir sesle: -Sar deilim, dedi. M. Darbedat, akn akn, ite gr gibilerden Eve'e evirdi gzlerini. Ama Eve ona serte bakt ve sustu. M. Darbedat onu krdn anlad. Pekl, onun bilecei i. Bu zavall ocukla konuma biimi bulmak olanakszd. Drt yanda bir ocuktan daha az akl vard. Eve ise onun bir adam yerine konmasn istiyordu. M. Darbedat, btn bu gln ilgilerin gereksiz olaca zaman sabrszlkla bekleyip sesini karamyordu. Hastalar, hep onu biraz skard, zellikle de deliler, nk hakszdlar. Szgelii, zavall Pierre her ynden hakszd, dnp tanmadan konuuyordu, gelgelelim ondan biraz alakgnlllk beklemek, hatlarn geici olarak kabul etmesini istemek bounayd. Eve, kabuklar ve yumurta fincann kaldrd. Pierre'in nne atal bakla, bir rt koydu. M. Darbedat neeli neeli: -imdi ne yiyecek? diye sordu.

-Biftek. Pierre atal eline almt, uzun solgun parmaklarnn ucuyla tutuyordu. atal dikkatle inceledi, sonra hafife gld: -Bu kez bu olmayacak, diye mrldand atal koyarak. nceden haberliydim. Eve yaklat, atala ar bir ilgiyle bakt. -Agathe, dedi Pierre, bana bir bakasn ver. Eve emri yerine getirdi ve Pierre yemeini yemeye balad. Kz kuku uyandran atal eline almt, gzlerini ondan ayrmadan skca elinde tutuyordu: Mthi bir kuvvet harcyor gibiydi. M. Darbedat, Btn hareketleri ve btn ilikileri ne kadar da karanlk! diye dnd. Rahatsz olmutu. -Dikkat, dedi Pierre, kskalar nedeniyle orta yerinden tut onu. Eve iini ekti ve atal masann stne koydu. M. Darbedat kafasnn kzmaya baladn hissetti. Bu bahtszn btn zprlklarna boyun emenin iyi olacan dnmyordu, hatta Pierre asndan da bu zararlyd. Frachot ona iyi sylemiti: nsan bir hastann taknlklarna asla gz yummamal. Ona bir baka atal vermek yerine yava yava onu dnmeye zorlamak, ilk ataln tekilerin tpks olduunu anlatmak daha doru olurdu. Masaya doru ilerledi, gz gre gre atal ald, parmann ucuyla ataln dilerine dokundu. Sonra Pierre'e dnd. Ama beriki sakin sakin etini kesiyordu. Kaynbabasna tatl ve anlamsz bir bakla bakt. M. Darbedat, Eve'e, -Seninle biraz gevezelik etsek iyi olur, dedi. Eve sesini karmadan onun peinden salona gitti. Kanepeye otururken atal elinde tuttuunu fark etti M. Darbedat. atal kzgnlkla konsolun stne att. -Buras daha iyi, dedi. -Hi gelmiyorum buraya. -Sigara iebilir miyim? -Elbette baba, dedi aceleyle Eve. Puro ister misin? M. Darbedat sigaray tercih etti. Birazdan yapaca konumay dnyordu: Pierre'le konuurken, bir dev, bir ocukla oynarken

nasl zor duruma derse, akl banda olmasndan dolay skldn hissediyordu. Kendinde tad btn aydnlk, aklk, kesinlik nitelikleri ona srt eviriyorlard. Benim zavall Jeannette'imle birlikte, kabul etmemiz gerekirse, durum yine ayn. Muhakkak ki Mme Darbedat deli deildi, ama hastalk onu... yattrmt. Eve, aksine, babasna ekmiti, doru ve akl banda bir yaps vard. Onunla konumak bir zevk olurdu. te bunun iin aramz bozulsun istemiyorum. M. Darbedat gzlerini kaldrd, kznn akll ve ince izgilerini yeniden grmek istiyordu. Hayl krklna uramt: Eskiden o kadar anlaml ve ak seik olan bu yzde bulank ve donuk bireyler vard. Eve her zaman ok gzeldi. M. Darbedat kzn zene bezene, hatta fazlasyla boyanm olduunu fark etti. Gzkapaklarn maviye boyam, rimel uzun kirpiklerine kadar kmt. Bu eksiksiz ve arpc makyaj babasna dokundu: -Boyann altnda yemyeilsin, dedi kza, hasta deilsin korkarm. Hem imdi ne kadar da ok boyanyorsun! Eskiden daha llydn. Eve yant vermedi. M. Darbedat, siyah sa ynnn altndaki bu parlak ve ypranm yz bir an skntyla seyretti. Kzda bir trajedi oyuncusu havas var, diye dnd. Kime benzediini de tam tamna biliyorum. Orange'da Phedre'i Franszca oynayan u kadna, u Romanyalya. Bu yersiz aklamay yapt iin onu gcendirmi olmaktan kaygland: Lf olsun ite! Kk eyler iin tatszlk en iyisi. -Kusura bakma, dedi glmseyerek, bilirsin ki ben yal bir doalcym. Gnmz kadnlarnn yzlerine svadklar btn bu gzellik mstahzarlarn pek sevmiyorum. Ama haksz olan benim, insan anda yaamal. Eve, sevimli sevimli gld. M. Darbedat sigarasn yakt, birka nefes ekti. -Yavrucuum, diye konumaya balad, uzun lfn ksas, ikimiz eskiden olduu gibi gel yine gevezelik edelim. Haydi gel, otur, akll uslu beni dinle. u yal babacna kulak vermen gerek. -Ayakta duraym daha iyi, dedi Eve. Bana syleyecek neyin var ki? -Sana basit bir soru soracam, dedi M. Darbedat; biraz kuru bir tavrla. Btn

bunlar seni nereye srklyor? -Btn bunlar m? diye akn akn tekrarlad Eve. -Evet, tabii, btn bu yaadn hayat. Dinle, diye yeniden balad, seni anlamadma kimse inanmaz (birden bir ilham gelmiti). Ama senin de yapmak istediin ey insanolunun gcn ayor. Yalnzca hayl kurarak yaamak istiyorsun, deil mi? Onun hasta olduunu hi dnmyor musun? Bugnn Pierre'ini grmek istemiyorsun, yle deil mi? Gznn nnde eskinin Pierre'i var. Yavrucuum, kzm, bu olur ey deil, diye tekrarlad M. Darbedat. Bak sana belki bilmediin bir hikyeyi anlataym: Biz Sablesd' Olonne'dayken, sen yandaydn, annenin gen sevimli bir hanm tand vard, kadnn da gzel ve gsterili kk bir olu. Bu kk olanla kumsalda oynuyordunuz, siz elma boyundaydnz, sen onun nianlsydn. Birka zaman sonra, annen Paris'te bu gen kadn grmek istedi. rendik ki kadnn bana bir felket gelmi: Bir otomobilin n taraf ocukcazn ban koparm. Annene: Haydi git onu gr, ama ocuunun lmnden ona hi sz ama, ocuun ldne inanmak istemiyor, dediler. Annen kadnn yanna gitti, yar yarya delimen bir yaratkla karlat. Sanki olu daha hayattaym gibi yayordu. Onunla konuuyor, sofrada yerini hazrlyordu. Bylece yle bir sinir bozukluu iinde yaad ki alt ay sonra zorla bir dinlenme evine yatrlmas gerekti, orada yl geirmek zorunda kald. Hayr yavrucuum, dedi M. Darbedat, ban sallayarak, bu gibi eyler olanakszdr. Kadnn gerei cesaretle karlamas daha yerinde olurdu. Gerei gibi ac duyard ve sonra zaman bunun stne bir snger ekerdi. nan bana, her eye kendini kandrmaya almadan bakmak, en iyisidir. -Yanlyorsun, dedi Eve. ok iyi biliyorum ki, Pierre... Gerisi azndan kmad. Dimdik duruyordu ve elleri bir koltuun arkalndayd. Yznn alt ksmnda kuru, irkin bir anlam vard. -yi ya... sonra? diye sordu M. Darbedat, akn akn. -Sonras ne?

-Sen?.. Eve, can sklm bir tavrla, -Onu olduu gibi seviyorum, dedi abuk abuk. -Bu doru deil, dedi M. Darbedat, stne basa basa. Doru deil. Sen onu sevmiyorsun, sen onu sevemezsin. Bylesi duygular ancak salam ve normal bir insana kar duyulabilir. Pierre'e gelince, sen ona ilgi duyup acyorsun, bundan kukum yok; ona borlu olduun mutlu yln ans var iinde. Ama bana onu sevdiini syleme, sana inanmayacam. Eve susup kalmt; orada deilmiesine halya dikmiti gzlerini. -Bana yant verebilirsin, dedi M. Darbedat, souk souk. Bu konumann senin iin can skc da benim iin daha az can skc olduunu sanma. -Nasl olsa bana inanmayacaksn. -yi yleyse, onu seviyorsan, diye bard ileden karak, bu senin iin, benim iin, zavall annen iin byk bir felket, nk gzlemeyi ye tuttuum bir eyi imdi sana syleyeceim: yla varmadan Pierre tam bir lgnln iine decek, bir hayvan gibi olacak. Adam kzna gzlerini dikip bakt; inadyla kendisini bu zc aklamay yapmaya zorlad iin kzna fkeleniyordu. Eve, oral olmad, gzlerini bile kaldrmad. -Bunu biliyorum. -Kim syledi sana? diye ararak sordu adam. -Franchot. Bunu alt aydr biliyorum. -Bense sana sylememesi iin onu uyarmtm, dedi M. Darbedat, ac ac. Neyse, bylesi belki daha iyi. Ama bu durumda Pierre'i yannda tutman balanr ey deil. Giritiin mcadele baarszlkla sonulanmaya mahkum, onun hastal affetmez. Yaplacak bir ey varsa, zen gstererek kurtarlabilecekse bir ey demem. Ama bak biraz; gzeldin, akllydn, neeliydin, kendini bile bile ve bir hi uruna harap ediyorsun. Evet, herkes biliyor, yaptn ey ok gzel, ama bak ite, bitti artk, devini tam yaptn, fazlasyla yaptn, imdi srar etmek sama. nsann kendine kar yapmas gereken devlerin var, yavrucuum. Sonra bizi de

dnmyorsun. Pierre'i, diye tane tane tekrar etti, Franchot'nun kliniine gndermen gerekiyor. Sana mutsuzluktan baka bir ey getirmeyen bu apartman da brakp yanmza geleceksin. Bakalarnn aclarn dindirmek ve yararl olmak istiyorsan ite annen. Zavall kadn hastabakclarn elinde kald, yaknnda birine ihtiyac var. O kadn, diye ekledi, iyilikiliinle ve ona yapacaklarnla senin deerini bilecek. Uzun bir sessizlik oldu. M. Darbedat, yan odada Pierre'in ark sylediini duydu. Bir ark da deil, daha ok dokunakl, hzl bir iir gibi bir eydi. M. Darbedat gzlerini kzna kaldrd. -Oldu mu? -Pierre benimle kalacak, dedi kz, yavaa, ben onunla iyi anlayorum. -Btn gn alka eyler yaparak m? Eve glmsedi, babasna alayc, daha ok da neeli tuhaf bir bakla bakt. Doru, diye dnd M. Darbedat, fkeyle, bundan baka bir ey yaptklar yok; bir aradalar ya. -Sen iyice delisin, dedi ayaa kalkarak. Eve kederli kederli glmsedi, o da kendi kendine mrldanr gibi: -Pek deil, dedi. -Pek deil mi? Sana syleyecek tek szm var yavrucuum, beni korkutuyorsun. Kzn abucak pp kt. Merdivenlerden inerken: Bunlara u zavally yakalayp gtrecek ve dncesini sormadan souk suyun altna sokacak iki tane esasl adam gndermek gerekiyor, diye dnd. Sakin ve gzel bir sonbahar gnyd. Gne, geenlerin yzlerini altn sars bir renkle aydnlatyordu. M. Darbedat bu yzlerin sadeliiyle irkildi. Aralarnda yzleri karanlk olanlar da vard, ldayanlar da, ama bunlar hep kendisine yakn olan mutluluklardan ve kederlerdendi. Saint-Germain Bulvarnda yrrken Eve'in kusurunu yzne vurduumu ok iyi biliyorum. Ona insanolunun dnda yaad iin kzyorum. Pierre artk bir insan deil. Ona gsterdii btn zeni, btn sevgiyi, btn bu insanlardan esirgiyor. nsanlar bir yana atmaya kimsenin hakk yok; zar zor da olsa toplum halinde yayoruz.

Geenlere sevgiyle, yaknlkla bakyordu. Onlarn arbal ve duru baklarn seviyordu. Bu gneli sokaklarda, bu insanlarn arasnda, insan sanki byk bir aile kalabal iindeymi gibi, kendini gvencede hissediyor. Gr sal bir kadn bir ak hava sergisinin nnde durmutu. Kk bir kz elinden tutuyordu. Kk bir kz radyo alcsn gstererek sordu: -Bu nedir? -Hibir eye dokunma, dedi annesi, bir alet; mzik aleti. Bir sre hi konumadan durdular. M. Darbedat sevecenlikle kk kza doru, eildi ve glmsedi. 2 Gitti. Giri kaps kuru bir grltyle kapanmt. Eve salonda yalnzd. Keke geberse. Elleriyle koltuun arkalna tutunup gerindi. Babasnn gzleri aklna geliyordu. M. Darbedat, Pierre'in stne uzmanca bir tavrla eilmiti. Ona: yi iyi! demiti hastalarla konumasn bilen biri gibi. Ona bakm ve Pierre'in yz iri, fldr fldr gzlerinin dibinde belirmiti. Babamdan nefret ediyorum Pierre'e bakt zaman, onu grdn dnrken. Eve'in elleri koltuktan aa doru kayd, pencereye dnd. Gzleri kamamt. Oda gne iindeydi, her yerde gne vard: Halnn stnde yusyuvarlak solgun ltlar halinde, havada, kr edici bir toz gibiydi. Eve, bu her yere dalan, her keyi temizleyen, eyalar silip spren ve iyi bir hizmeti kadn gibi onlar prl prl yapan bu patavatsz ve hamarat a kar alkanln kaybetmiti. Yine de pencereye kadar gitti, camn nndeki muslin perdeyi kaldrd. O srada M. Darbedat binadan kyordu; Eve, birdenbire onun geni omuzlarn grd. Adam ban kaldrd, gzlerini krparak gkyzne bakt, sonra gen bir adam gibi geni admlarla uzaklat. Eve: Kendini zorluyor, imdi gs sancs tutacak, diye dnd. Artk ondan nefret etmiyordu. Onun kafasnda, henz gen grnmek gibi kk kayglar vard. Yine de babasnn Saint-Germain Bulvarnn kesini dnp kaybolduunu grnce kzd. Pierre'i dnyor. Hayatlarnn bir paras kapal odadan kam ve gnete, insanlarn arasnda sokaklarda srkleniyordu. Bizi hi akllarndan silmeyecekler mi? Bac Soka hemen hemen bombotu. Yal bir kadn kk admlarla kardan karya geiyordu; gen kz glerek geip gittiler.

Sonra erkekler, ellerinde antalar ve aralarnda konuarak geen gl kuvvetli erkekler. Normal insanlar, diye dnd Eve, iinde bylesine kuvvetli bir kin olduuna ard. Etine dolgun gzel bir kadn k bir adama doru kotu. Adam, kadna sarld, dudaklarndan pt. Eve, ac ac gld, perdeyi indirdi. Pierre artk ark sylemiyordu, ama nc kattaki gen kadn piyanoya balamt. Chopin'in bir Etd'n alyordu. Eve, kendini ok sakin hissediyordu. Pierre'in odasna doru bir adm att, ama birden durdu, skntyla srtn duvara dayad. Odadan her knda oraya yeniden girmek dncesiyle korkuya kaplyordu. Yine de bir baka yerde yaayamayacan pekl biliyordu: Oday seviyordu. Cesaretini toplamak iin durduu bu glgesiz ve kokusuz odada, biraz zaman kazanmak istermi gibi, souk bir ilgiyle baklarn evresinde dolatrd. Bir diinin bekleme odasna benziyor. Gl kurusu renginde ipek koltuklar, divan, tabureler, insana yakn, babacan, lo ve sessizdiler. Eve, pencereden grdklerine benzer, arbal ve ak renk elbise giymi beylerin baladklar bir konumay srdrerek salona girilerini gznn nne getirdi. Bulunduklar yerin neresi olduuna aldrmadan odann ortasna kadar dosdoru ilerliyorlard. lerinden biri elini bir dmen gibi arkasna salvermi, yolu stndeki yastklara, masann stndeki teberiye hafife dokunuyor, bu ilintilerden hi irkilmiyordu. Yollarna kan bir eya oldu mu da bu oturakl adamlar arpmamak iin saknacaklar yerde eyann yerini sakin sakin deitiriyorlard. Sonunda, aralarndaki tartmaya dalm, arkalarna bir gz bile atmadan oturuyorlard. Normal insanlar iin bir oda, diye dnd Eve. Kapal kapnn tokmana bakyor, sknt boazna yapyordu. Buraya girmeliyim. Onu bu kadar uzun zaman yalnz brakmamalym. Bu kapy amas gerekecek, sonunda gzlerini yar karanla altrmaya alarak Eve eikte duracak ve oda onu btn gcyle itecekti. Eve'in bu direnii ykmas ve odann ta iine kadar girmesi gerekiyordu. Birden iinde Pierre'i grmek istei uyand. Onun M. Darbedat ile alay etmesinden holanmt. Ama Pierre'in ona ihtiyac yoktu. Eve adamn onu nasl karlayacan nceden bilemiyordu. Birden, bir eit gururla hibir yerde yeri olmadn dnd. Sradan insanlar benim onlardan olduumu sanyorlar. Ama ben onlarn

arasnda bir saat bile yaayamam. Benim orada, bu duvarn te yannda yaamaya ihtiyacm var. Ama orada da beni isteyen yok. evresinde derin bir deiim olmutu. Ik yalanmt; krllayordu: Gnlerdir deitirilememi bir vazodaki su gibi arlamt. Eve, bu yalanan k altnda eyalarda, oktandr unuttuu bir hzn yeniden buluyordu. Bu biten bir sonbaharn hznyd. Biraz utanarak, ekinerek evresine bakyordu. Btn bunlar ne kadar uzakt. Odada ne gndz, ne gece, ne mevsim, ne de hzn vard. ok eski sonbaharlar, ocukluunun sonbaharlarn yle bir hatrlad, sonra birdenbire kendini toplad: Anlardan korkmutu. Pierre'in sesini iitti. -Agathe! Neredesin? Kadn: -Geliyorum, diye bard. Gzlerini falta gibi ap ellerini ne doru uzatrken ar gnlk kokusu burun deliklerini ve azn doldurdu -koku ve yar glge, su, hava ya da ate gibi ona bildik, basit bir eydi; boucu ve tiksindirici gelmiyorlard- ve sis iinde yzermi gibi duran solgun bir glgeye doru saknarak ilerledi. Bu Pierre'in yzyd. Pierre'in elbisesi (hasta olduundan beri siyahlar giyiyordu) karanln iinde eriyip gitmiti. Pierre ban geriye doru atm, gzlerini kapamt. Gzeldi. Eve onun uzun kvrk kirpiklerine bakt, sonra yanndaki alak iskemleye oturdu. Ac eker gibi bir hali var, diye dnd. Kadnn gzleri yava yava alacakaranla alyordu. lk olarak yaz masas belirdi, sonra yatak, sonra koltuun yanndaki halnn stne dalm Pierre'in kendi eyalar: ustura, zamk kutusu, kitaplar, kuru ot koleksiyonu. -Agathe, sen misin? Pierre gzlerini amt, ona glerek bakyordu. -atal, biliyorsun deil mi? dedi. Bunu adam korkutmak iin yaptm. ataln hemen hemen hibir eysi yoktu. Eve'nin kayglar silindi, hafife gld. -ok iyi baardn, dedi. ok ard. Pierre gld. -Grdn m? atal elinde uzun sre kurcalad; avucunun iinde tutuyordu. Bu nesneleri tutmasn bilmemekten, avuluyorlar, dedi. -Doru, dedi Eve.

Pierre sol elinin ayasna sa elinin baparmayla hafife vurdu. -Bununla tutuyorlar. Parmaklarn yaklatryorlar, nesneyi yakalaynca avularn onu gebertmek iin stne bastryorlar. Hzl hzl, dudaklarnn ucuyla konuuyordu. akn bir hali vard. Sonra, -Kendi kendime ne istediklerini soruyorum, dedi. Bu adam daha nce gelmiti. Niin beni oraya gndermek istiyorlar? Ne yaptm renmek istiyorlarsa, ancak perdede okumak zorundalar, evlerinden kmalar da gerekmez. Hatalar yapyorlar. Bense hi hata yapmam, bu benim kozum. Hoffka, dedi, hoffka: Uzun ellerini alnnn nnde oynatyordu: -Srtk! Hoffka paffka suffka. Daha da ister misin? -an m? diye sordu Eve. -Evet. an gitti. Arballkla yeniden konumaya balad: -Bu herif bir ast dedi. Onu tanyorsun, onunla salona gittin. Eve karlk vermedi. -Ne istiyor? diye sordu Pierre. Sana sylemi olmal. Kadn bir an karar veremedi, sonra birdenbire: -Senin oraya kapatlman istiyor, dedi. Pierre'e gerek yava yava sylenince kukulanyordu, artmak ve kukularn fel etmek iin gerei iddetle yzne vurmak gerekiyordu. Eve onu aldatmaktansa, sert davranmay ye tutuyordu. Ona yalan syledii ve adam buna inanm grnd zaman, kadn ona kar hafif de olsa, stn gelmi gibi bir izlenimden kendini kurtaramyor ve bu kendi kendisinden tiksinmesine yol ayordu. -Beni kapatmak ha! diye alayc bir tavrla yeniden sze balad Pierre. Doru yoldan kyorlar. Duvarlar bana ne yapabilir ki? Bunun beni durduracan sanyorlar. ki trl ete var m yok mu diye, baz kez soruyorum kendime: Doru ete, yani Zencinin etesi. teki ete, kartrcnn, burnunu her eye sokan ve aptallk stne aptallk yapan msveddelerin etesi. Elini koltuun kenarna doru att ve eline neeli bir tavrla bakt: -Duvarlar alr canm. Sen ona ne yant verdin? diye merakla Eve'e dnerek sordu. -Seni kapatamayacaklarn. Adam omuzlarn silkti.

-Bunu sylememek gerekiyordu. Sen de yapmayacan bir hatay yaptn. Brakalm oyunlarn oynasnlar. Adam sustu. Eve zgn zgn ban nne edi. Tutup avuluyorlar. Nasl aalayc bir tavrla sylemiti bunu ve doru gibiydi. Ben de nesneleri skyor muyum? Bouna gzlyorum kendimi, hareketlerimin ou onun cann skyor sanyorum. Ama bana bunu sylemiyor. Kadn kendini birdenbire zavall hissetti, tpk on drt yandayken ve M. Darbedat'nn, canl ve hafife: nsan sana baknca, ellerini ne yapacan bilemiyormusun sanyor, dedii zamanki gibi. Bir hareket yapmaya cesaret edemiyordu ve tam bu anda, durumunu deitirmek iin dayanlmaz bir istek duydu. Ayaklarn halya dedirerek yavaa iskemlenin altna gtrd. Masann stndeki lmbaya, Pierre'in alt ksmn siyaha boyad lmbaya ve satran takmna bakyordu. Satran tahtasnn stnde Pierre yalnzca siyah talar brakmt. Baz baz ayaa kalkyor, masaya kadar gidiyor, talar bir bir eline alyordu. Onlarla konuuyor, onlara Robot'lar diyor ve sanki parmaklarnn arasnda daha gereklememi bir hayata can veriyordu. Onlar yerine koyunca sra Eve'e geliyor, gidip o dokunuyordu. (Biraz gln oluyordu bu.) Talar, l tahta paralar haline dnyorlard, ama stlerinde deiik, kavranamaz bireyler kalyordu, anlam gibi bireyler. Bunlar onun nesneleri, diye dnd. Odann iinde bana bir ey kalmyor. Eskiden onun birka mobilyas vard. Ona anneannesinden kalan markal kk bir tuvalet masas ve ayna. Pierre buna alay yollu senin masan, diyordu. Pierre onlar kendisiyle birlikte srklemiti; eyalar gerek yzlerini yalnz Pierre'e gsteriyorlard. Eve onlara saatlerce bakabiliyordu. Eyalar, yorulmadan inatla onu hayl krklna uratyorlar, ona d grnlerinden baka bireylerini ak etmiyorlard. Franchot ve M. Darbedat'a da yle olmalyd. Eve kendi kendine skntyla, Yine de ben onlar tam babam gibi de grmyorum. Tpk Pierre gibi grmem de mmkn deil, dedi. Eve birazck dizlerini oynatt. Bacaklar karncalanmt. Bedeni sert ve gergindi, ona ac veriyordu. Bedenini ok canl, delimen hissediyordu: Grnmez olmak ve orada kalmak istiyorum; o beni grmeden, ben onu grmek istiyorum. Bana ihtiyac yok; odada fazlalm ben. Biraz ban evirdi ve Pierre'in st tarafndaki duvara bakt. Duvarn stnde tehlikeli eyler yazlyd.

Eve biliyordu, ama onlar okuyamyordu. Gzlerinin nnde oynamaya balayana kadar hep duvar ktlarndaki iri krmz gllere bakyordu. Gller alacakaranlkta alev alev yanyorlard. Tehlike, ou zaman, yatann sol stnde, tavana yazlmt. Ama baz baz yer deitiriyordu. Kalkmam gerekiyor. Uzun zaman oturamyorum, olmuyor. Duvarda, soan kesitlerine benzeyen beyaz yuvarlaklar da vard. Yuvarlaklar kendi evrelerinde dndler ve Eve'in elleri titremeye balad: lgna dndm anlar oluyor. Ama hayr, diye dnd ac ac, ben deli olamam. Sinirleniyorum o kadar. Birden elinin stnde Pierre'in elini hissetti. Pierre tatl tatl, -Agathe, dedi. Ona glmsyordu, ama elini parmaklarnn ucuyla, bir eit irenmeyle tutuyordu, sanki bir yenge yakalamt da yengecin kskalarndan korunmak istemiti. -Agathe, dedi, sana fazlasyla gvenmek isterdim: Eve gzlerini yumdu ve gs kabard: Hi yant vermemek gerekiyor, yoksa hemen kukulanacak, hibir ey sylemeyecek. Pierre, elini brakmt. -Seni ne kadar seviyorum Agathe, dedi. Ama seni anlayamyorum. Niin her zaman odada duruyorsun? Eve, yant vermedi. -Syle bana, niin? Kadn kuru kuru: -Seni sevdiimi ok iyi biliyorsun, dedi. -Sana inanmyorum, dedi Pierre. Niin beni sevecekmisin? Sana korku vermem gerek, ben kafadan sakatm. Gld, ama birden ciddileti. -Seninle benim aramda bir duvar var. Seni gryorum, seninle konuuyorum, ama sen te yandasn. Bizi sevimekten alkoyan nedir? Bana yle geliyor ki bu eskiden ok kolayd. Hamburg'dayken.

-Evet, dedi. Eve, ac ac. Hep Hamburg. Gerek gemilerinden hi sz etmiyordu. Ne Eve, ne de o, hibir zaman Hamburg'da olmulard. -Kanallar boyunca gezerdik. Bir mavna vard, hatrlyor musun? Mavna siyaht. Kaptan kknn stnde bir kpek vard. Alabildiine uyduruyordu, yapmackl bir hali vard. -Senin elinden tutuyordum, baka bir tenin vard. Bana sylediklerinin hepsine inanyordum. Susunuz! diye bard. Bir an kulak kabartt. Tasal bir sesle: -imdi geliyorlar, dedi. Eve srad: -Geliyorlar m? Artk hi gelmeyeceklerini sanyordum. gnden beri Pierre ok sakindi, heykeller gelmemiti. Her ne kadar hi kabullenmese de Pierre'in heykellere kar mthi bir korkusu vard. Eve'in yoktu, ama gelip de odada vzldayarak umaya baladlar m kadn Pierre'den korkuyordu. Pierre: -Bana ziuthre' ver, dedi. Eve ayaa kalkt ve zuithre' ald. Bu Pierre'in kendi yaptrd karton paralar ynyd. Bunu heykelleri savuturmak iin kullanyordu. Ziuthre bir rmcee benziyordu. Bu kartonlardan birinin stne Pierre: Tuzaa kar kuvvet, tekinin stne: Kara, diye yazmt. Bir ncsnn stne de gzleri kr kr, glen bir yz resmi izmiti. Bu Voltaire'di. Pierre, ziuthre' bir ayandan yakalad ve anlalmaz bir tavrla dikkatle bakt. -Artk bana hizmet etmiyor, dedi. -Niin? -Onu altst etmiler. Kadna uzun uzun bakt. Dilerinin arasndan: -Pek isterdin bunu, dedi. Eve, Pierre'e kzmt. Her gelilerinde, haberi oldu; nasl yapyor bunu? Hi aldanmaz. Ziuthre, Pierre'in parmaklarnn ucundan acnacak bir halde sarkyordu. Onu

kullanmamak iin her defasnda iyi bir bahane bulur. Pazar gn geldiklerinde ziuthre'n kaybolmu olduunu ileri sryordu, ama ben onun zamk kutusunun arkasnda olduunu gryordum. Pierre onu grmek istemiyordu. Heykelleri kendine ekenin yine kendisi mi, deil mi diye kendi kendime soruyorum. nsan onun iten olup olmadn asla bilemiyordu. Baz zamanlar, Eve'e yle geliyordu ki Pierre elinde olmadan dnce ve grlerinde hastalkl bir bollukla dolup tayordu. Ama baka zamanlar, Pierre'in uydurur gibi bir hali vard. Ac ekiyor. Ama nereye kadar heykellere ve Zenciye inanyor? Ne olursa olsun heykelleri grmediini biliyorum, yalnzca iitiyor. Onlar geerken ban eviriyor, -hemen arkasndan onlar grdn sylyor, onlar betimliyor. Birden Doktor Franchot'nun krmz yzn hatrlad: Ama, hanmefendi, btn akl hastalar yalancdrlar. Gerekten hissettikleriyle, hissettiklerini ileri srdklerini ayrdetmeye kalkarsanz zamannz boa harcarsnz, dediini hatrlad. Srad: Franchot niye dardan gelip ie karyor? Ben kendimi onun yerine koyup dnemem. Pierre ayaa kalkmt, zuithre' gidip kt sepetine att: stediim senin gibi dnmektir? diye mrldand kadn. Pierre mmkn olduu kadar az yer kaplamak iin dirseklerini yanlarna yaptrp ayaklarnn ucunda, kk admlar atarak yryordu. Geri gelip oturdu ve anlalmaz bir tavrla Eve'e bakt. -Siyah duvar ktlar yaptrmak gerek, dedi. Bu odada yeteri kadar siyah yok. Koltua ylmt. Eve, her zaman ekilmeye, bzlmeye hazr bu cimri bedene kederle bakt: Kollar, bacaklar, kafa, ieri ekilebilen uzuvlar gibiydiler. Saat alty vurdu, piyano susmutu. Eve iini ekti: Heykeller hemen gelmiyorlard, onlar beklemek gerekiyordu. -I yakmam ister misin? Kadn, onlar karanlkta beklemeyi yeliyordu. -stediini yap, dedi Pierre. Eve kk masa lmbasn yakt ve oday krmz bir sis kaplad. Pierre de bekliyordu. Konumuyordu, ama dudaklar kprdyordu; krmz siste iki koyu glge yapyorlard. Eve, Pierre'in dudaklarn seviyordu. Eskiden coturucu ve duygulandrcydlar, ama haz vericiliklerini yitirmilerdi. Biraz titreyerek birbirlerinden ayrlyorlar ve durmadan birleiyorlard,

yeniden ayrlmak iin birbirlerini eziyorlard. Bu iine kapanm yzde yalnzca onlar yayorlard; iki korkak hayvan gibiydiler. Pierre azndan tek bir ses kmadan saatlerce byle mrldanabiliyordu ve oklukla Eve, bu srekli kk hareketlerle byleniyordu. Azn seviyorum. Pierre onu hi pmyordu artk; dokunulardan korkuyordu: Geceleri Pierre'e, kat ve kuru erkek elleri dokunuyordu, btn bedenini imdikliyorlard; ok uzun trnakl kadn elleri iren iren okuyorlard onu. Her zaman batan aaya giyimli yatyordu, ama eller elbiselerinin altna giriyorlard ve gmleini ekiyorlard. Bir kere, glme duymutu ve ikin dudaklar kendi dudaklar stne gelip yapmt. O geceden beridir artk Eve'i pmyordu. -Agathe, dedi Pierre, azma bakma! Eve gzlerini indirdi. Arkasndan nobranca: -Dudaklardan bireyler okumann renilebileceini bilmiyor deilim, dedi. Eli koltuun kolu stnde titriyordu. aret parma gerildi, gelip baparmaa kere vurdu ve teki parmaklar kasldlar: Bu bir kt ruhlar kovma iaretiydi. Kadn Balyor, diye dnd. Pierre'i kollarnn arasna almak istedi. Pierre yksek sesle ve kibar bir tavrla konumaya balad: -San Pauli'yi hatrlyor musun? Yant vermemeli. Belki bir tuzaktr. -Ben seni orada tanmtm, dedi honuta. Bir Danimarkal denizcinin elinden almtm seni. Az daha dvecektik, ama hesabn dedim de seni gtrmeme ses karmad. Gldrden baka bir ey deildi bu. Yalan sylyor, sylediklerinin birine inanmyor. Admn Agathe olmadn biliyor. Yalan syledii zaman ondan nefret ediyorum. Ama kadn, onun sabit baklarn grd ve kzgnl eriyip gitti. Yalan sylemiyor, diye dnd, tkenmi bitmi. Heykellerin yaklatn hissediyor. Onlar duymamak iin konuuyor. Pierre iki elini de koltuun kenarlarna yaptryordu. Yz uuktu, glmsyordu. -Bu karlamalar her zaman bir gariptir, dedi adam, ama ben rastlant olduuna inanmyorum. Seni kimin gnderdiini sormuyorum, biliyorum ki yant vermeyeceksin. Ne olursa olsun, sen beni tlatma konusunda olduka beceriklisin. neleyici ve aceleci bir sesle glkle konuuyordu.

Doru drst syleyemedii ve azndan yumuak ve ekilsiz bir madde gibi kan szckler vard. -Beni enliin orta yerine gtrdn; siyah otomobillerin olduu yere, ama ben srtm dner dnmez krmz gzleri l l yanan bir kalabalk vard otomobillerin arkasnda. Benim koluma girmi, onlara iaret ettiini dnyorum, ama ben bir ey grmyordum. Ben Kutlama Trenlerinin bys iindeydim. Kadnn nne doru, gzleri iri iri alm, bakt. Elini, abucak, ksa bir hareketle ve konumasn kesmeksizin alnndan geirdi. Konumasn kesmek istemiyordu. -Bu Cumhuriyeti kutlama trenleriydi, dedi keskin bir sesle. Smrgelerin tren iin gnderdikleri cins cins hayvanlar nedeniyle ilgi ekici bir grnt vard. Sen maymunlarn arasnda kaybolmaktan korkuyordun. Maymunlar arasnda dedim, diye evresine bakarak kstah bir sesle tekrarlad: Zenciler arasnda diyebilirdim! Masalarn altna kaan ve grnmediklerini sanan eci bcler, benim bakm tarafndan hemen ortaya karlmlar ve ivilenip kalmlardr. Emir susmak'tr, diye bard. Susmak. Herkes yerine ve heykellerin girmesi iin hazr ol, bu emirdir. Taralala -uluyor ve ellerini azna gtrp boru gibi yapyordu- tralala, trala-lalala. Adam sustu ve Eve anlad ki heykeller odaya girmekteler. Solgun ve aalayc bir ifadeyle dimdik ayakta duruyordu. Eve de kaskat olmutu ve ikisi birden sessizlik iinde beklediler. Koridorda biri yryordu: Marie, hizmeti kadnd bu, kukusuz imdi gelmiti. Eve dnd: Gaz iin ona para vermem gerekecek. Sonra heykeller umaya baladlar, Eve ile Pierre'in arasndan geiyorlard. Pierre Hnk, yapt ve ayaklarn altna alarak koltua bzld. Ban eviriyordu, zaman zaman srtyordu, ama alnnda ter damlalar boncuk boncuk beliriyordu. Eve, bu solgun yzn, yumuak bir titremeyle ekil deitiren bu azn grnne dayanamad, gzlerini kapatt. Gzkapaklarnn krmz fonunda yaldzl izgiler oynamaya baladlar. Kendini yal ve bitkin hissediyordu. Kadnn hemen yannda Pierre grltyle soluyordu. Heykeller uuyorlar, vzldyorlar, onun stne doru eiliyorlar... Hafif bir gdklanma, omzunda ve sa brnde bir ar duydu. gdsyle, bedeni iren bir eye demekten saknr gibi, ar ve biimsiz bir eyann geiine yol verir gibi sola doru eildi. Birden yer

tahtas gcrdad, iinden, gzlerini amak, elleriyle havay yoklayarak sana bakmak istei delice kabarmt. Hibir ey yapmad. Gzlerini kapal tuttu ve yakc bir sevin onu rpertti: Ben de korkuyorum, diye dnd. Btn yaarl gelip sa yanna snmt. Gzlerini amadan Pierre'e doru eildi. Kck bir aba ona yetecek ve ilk kez bu dokunakl evrene girecekti. Heykellerden korkuyorum, diye dnd. Bu iddetli ve gz kapal bir kabullenme, bir dua idi. Kadn btn gcyle onlarn varlna inanmak istiyordu. Sknt sa yann ktrmletiriyordu. Bundan yeni bir duygu, bir dokunum karmaya alyordu. Kolunda, brnde ve omzunda onlarn geiini hissediyordu. Heykeller alaktan ve yava uuyorlard. Vzldyorlard. Eve onlarn ktcl bir tavrlar olduunu ve gzlerini evreleyen kirpiklerin tatan ktn biliyordu, ama onlar ok kt canlandrabiliyordu. Onlarn tmyle canl olmadklarn da biliyordu, ama koskoca bedenlerin stnde et tabakalarnn, lk pullarn grldn de biliyordu; parmaklarnn ucunda ta, deri soyulur gibi soyuluyor ve avu ileri onlar kandryordu. Eve btn bunlar gremiyordu. Devanas gibi iri, gsterili ve gln kadnlarn, bir insanolu tavr ve tan som inatlyla, tam onu yalayp getiklerini dnyordu yalnzca. Pierre'in stne eiliyorlar. Eve yle bir g harcyordu ki elleri titremeye balad. Bana doru eiliyorlar... Korkun bir lk birdenbire onu dondurdu. Pierre'e dokundular. Kadn gzlerini at: Pierre ban ellerinin arasna almt, soluk soluayd. Eve tkendiini, bittiini hissetti: Bir oyun, diye dnd ac bir pimanlkla, bir oyundan baka bir ey deil, bir an olsun buna iten inanmadm. Ama bu srada Pierre gerekten ac ekmitir. Pierre yatt ve derin bir soluk ald. Ama gzbebekleri garip bir ekilde iri iri duruyorlard; terliyordu. -Onlar grdn m? diye sordu adam. -Grmedim. -Bylesi senin iin daha iyi, seni korkuturlard. Ben altm buna. Eve'in elleri hep titriyordu, kan bana kmt. Pierre cebinden bir sigara karp azna gtrd. Ama sigaray yakmad. -Benim iin fark etmez onlar grmek, dedi, ama bana dokunmalarn

istemiyorum. Bana sivilce bulatrmalarndan korkuyorum. Bir an dnd ve sordu: -Onlar iittin mi? -Evet, dedi Eve, bir uak motoru gibi. (Pierre, geen pazar, kadna tam byle sylemiti.) Pierre biraz babacan bir tavrla glmsedi. -Abartyorsun, dedi. Ama solgundu. Eve'in ellerine bakt: Ellerin titriyor. Seni etkiledi bu. Agathe'cm. Ama sinirlenmenin gerei yok, yarndan nce gelmeyecekler. Eve konuamyordu, dileri takrdyordu ve Pierre'in bunu grmesinden korkuyordu. Pierre ona uzun uzun bakt. -Adamakll gzelsin, dedi ban sallayarak. Yazk, gerekten yazk. Hzla elini uzatt ve kulan okad. -Benim gzel eytanm! Biraz canm skyorsun; ok gzelsin. Beni rahatsz ediyor bu. zetleme sz konusu olmasayd... Durdu ve akn akn Eve'e bakt: -Bu szck olmad... Dilimin ucunda... Dilimin ucunda, dedi belirsiz bir tavrla glmseyerek. Bir baka szck var dilimin ucunda... ey canm... tam yerinde. Sana syleyeceimi unuttum. Bir an dnd ve ban sallad: -Haydi, dedi, ben uyuyorum. ocuksu bir sesle ekledi: Biliyorsun Agathe, yoruldum. Kafam toparlayamyorum. Sigarasn att ve kaygyla halya bakt. Eve yast bann altna koydu. -Sen de uyuyabilirsin, dedi gzlerini kapayarak, gelmeyecekler. ZETLEME. Pierre uyuyordu, dudaklarnda saf bir yarm gl vard, ban eiyordu. Yanayla omzunu okamak istiyor gibiydi. Eve'in uykusu yoktu, dnyordu: zetleme. Pierre birden aptalca bir havaya brnmt ve szck azndan dar dklmt, uzun ve beyazms. Pierre akn akn nne bakmt; szc gryor ve onu tanmyor gibi. Az yumuakt, akt. inde bir ey krlm gibiydi. Geveledi. Bu ilk kez geliyor onun bana. Farkna vard zaten.

Artk kafasn toplayamadn syledi. Pierre tatl tatl inledi ve eli belli belirsiz kprdad. Eve ona dik dik bakt: Nasl uyanacak bakalm? Bu dnce iini kemiriyordu. Pierre uyur uyumaz, bunu dnmesi gerekiyordu, bundan vazgeemiyordu. Gzleri dnm bir halde uyanmasndan ve samalamaya balamasndan korkuyordu. Ben aptalm, diye dnd, bu bir yldan nce balamaz, Franchot syledi ya. Ama iinin sknts gitmiyordu. Bir yl; bir k, bir ilkbahar, bir yaz, bir baka sonbaharn balangc. Bir gn bu izgiler bozulacakt; enesi sarkacakt, sulu gzlerini yarm yamalak aralayacakt. Eve, Pierre'in elinin stne doru eildi ve dudaklarn dedirdi: Daha nce ldrrm seni. SON

You might also like