You are on page 1of 221

GT KENDN OK SEVDRMEDEN

TUNA KREMT

Srm: 1.2 Ekim 2002 ISBN: 9752930492

KATALOG BLGS
KONU: Edebiyat, Trk Edebiyat, Roman BALIK: Git Kendini ok Sevdirmeden YAYINEV: Doan Kitaplk DZS: Trk Edebiyat Dizisi YAZAR: KREMT, Tuna FYAT: 9,000,000 TL. BARKOD: 9789752930490 ISBN: 9752930492 SAYFA: 178 YER: stanbul AY: Ekim YIL: 2002 FZK: 13,5 x 19,5 cm., Karton Kapak

GT KENDN OK SEVDRMEDEN

Tuna Kiremiti

Doan Kitap

Bir hzla, yavalayan bir hzla toparlarsn ne varsa iinde esen frtnann savurduklarndan. Bir an sorunudur senin iin artk kalkp gitmek, her eye hazr olmak.

Cevat apan; Doal Tarih

Haliyle, Yasemin iin.

1
On yedi yandaydm. O zamanlar da kk odada kalyordum. Adm atacak fazla yerim yoktu. Gelen gidenin grmemesi gereken klstr eyalar, emekliye ayrldktan sonra hep bu odaya konurdu. Ta doduum evden kalma, oymal ahap bir yatam vard. Sonra ailenin daha iyi gnlerinde alnm, abartl bir ifoniyer. Babamn stne titredii siyahbeyaz televizyonu da zamannda aslanlar gibi tam, dier raflarnda annemin gm tepsilerini ve yirmi iki ciltlik Ana Britannica setini arlam, imdi benim vr zvrmla tka basa dolu bir kitaplk. Hemen yanlarnda, oktan dalm bir fiskos takmnn yaayan son yesi, hznl bir koltuk. Bir de yllarca salonda caka sattktan sonra demode olup basamaklar hzla inen, fstk yeili perdeler. Hepsi de, ailenin ounu hatrlamadm alarndan izler tayordu. Farkl zamanlarn, farkl umutlarn ve farkl takntlarn evimize tad bu eyalar, odada gn boyu sren loluk iinde sanki birbirleriyle konuur, kk tarihimizin paralarn tamamlamaya alrlard. Freddie Mercury, duvardaki posterinden onlara zgn zgn bakard. Bense yanlarnda varlmdan ok daha eski bir eylere, parlak ibriimlerle bal hissederdim kendimi. Mutlu olduum yer, bu odayd. Sorsanz kzlardan hibiri benim iin "ine kapank" ya da "bunalm" demezdi. Sokakta paten kayar, akamstleri bahe duvarna oturup ekirdek itler, olanlarla kolasna voleybol oynardm. Her anne babay mutlu edecek kadar normaldim yani. Sadece bazen, zellikle yalnz kaldm zamanlarda, ruhumun benden ok daha yal olduu hissine kapldm olurdu. Eski eyalara tuhaf anlamlar ykleyen birisi iin, herhalde bu da normal saylrd.

Kk oda bence evin kalbiydi. Eer ev bir gn lmeye karar verirse, ie bu odadan balayacan dnrdm. Hayatmn ekirdei bu odadayd. Frat'n bama at iler olmasa, onu deil yeni bir ehre gtrmek, insan iine karmak bile gemezdi aklmdan. kimiz de iinde midye gibi bzlp kalacamz yerleri bulurduk hep. Bu yzden bu eve ilk tandmzda, kk odada Frat'n da gz vard. Ama irikym adamlar bir sabah eski evimize girip eyalar kolilemeye baladnda, o yoktu. Yatl okuldayd. Haliyle, kimin hangi oday alacana karamazd. stelik koleji bitirdii yaz eve dndnde, daha bir hafta nce telefonda tehdit savuran o deilmi gibi, yenilgiyi nedense ok abuk kabullendi. Ona yokluunda hepimizin kulland, baheye bakan oday hazrlamtk. Annemin btn k misafir arlayp zincirleme kahve fallar bakt, babamn gece el ayak ekildikten sonra oturup uzaklarda okuyan oluna ne yazacan dnd, geni pencereli, gmme dolapl, byk ama nedense ok kolay snan oday. Frat odaya el koyunca, ilk ii duvara bir iki zavall film afii asmak oldu. Alr kapanr alma masasnn stn kitapla doldurdu. Bir de g gsterisi olsun diye herhalde, tanabilir eyalarn yerini ite kaka deitirdi. Sonra da iri cssesiyle o masann banda oturdu ve elinde kalemi, evin nndeki baheye pencereden, uzun uzun bakt.

2
ou zaman, bir zamanlar benim olan bu kk odada uyuyorum. Buras benim mzem. Ergenlik eytanlarmla hep bu evde savatm. Bizimkilerin yardm dokunamazd, kendi bitmeyen ergenlikleriyle meguld onlar. Evin duvarlarnda, artk iyice ypranm perdelerinde, ieri dip dibe sm bir iki para klstr eyada yalnz benim grebildiim izler var. Hangi izin ne anlama geldiini ezbere biliyorum. nk o izler benim. Her gece bu solgun krmz lambann nda, gen kzken tutulmu bir gnl okur gibi bu evi okurum. eytanlarm hatrlarm. Kalnlkta Su ve Ceza'yla rekabet edemese de, bu gnlkte yirmi yl ncesinin btn korkular, kvranlar ve farkna yllar sonra varlm baz balanglar var. Odada grdm her eya, duvardaki en ufak bir atlak, bahedeki dut aacnn pencereye yaslanan glgesi, bana verilmi bir sz, bo verilmi bir plan ya da genliin insan ta iinden kavrayan, titrek n hatrlatyor. nsan gnlk tuttu mu belki de yllarca ona elini srmemeli. gn sonra baknca bizi derin utanca boan satrlar, yirmi ksur yl sonra gzmze bir mucize gibi grnebiliyor. Yaznn da kendine gre bir mr var demek ki. Eer yaygn grlere biz de katlr, onun bizim elimizden ktktan sonra yeni bir hayata baladna ikna olursak, serpilmesi ve yzne baklr hale gelmesi iin yirmi yl aslnda fena bir sre saylmaz. Mesela ilk on yl, yazl olann kendi kendisini tand dnem. Harfler hem birbirleriyle, hem de zerine yazl olduklar defterle tanyor. Sesli ve sessiz harfler, sert ve yumuak nszler, apkallar ve engelliler ancak 8

kaynayorlar. kinci on yl, kendilerini yazann kim olduunu unutmalaryla geiyor. Onun btn korkularndan, gvensizliinden, ileride balarna bela olabilecek btn kaltsal hastalklardan bu sre iinde tek tek arnyorlar. Gnln yazar olan kiiyle hibir ilikileri kalmyor bylece. Kalsa bile, zamanla her insan gibi o da deitiinden, bir bakasnn aclarna bakar gibi bakabiliyor artk sayfalara. Bakalarnn aclarn okumak da her zaman zevkli olduuna gre... Ama bir oda, bir deftere gre her bakmdan ok daha kullanl. Yanl ellerde ruhumuza kar bir silaha dnebilecek bir gnln yannda ifresini sadece bizim bildiimiz, biz gerekli balantlar yapmadka kimsenin hibir ey anlamayaca bir oda ok daha gvenli deil mi? Hangi atlan hangi ivi iziyle bulumas gerektiini bizim dmzda kim bilebilir? Hele insan on yedi yandaysa, yani iinde hem henz gememi ocukluun hem de yaklaan yetikinliin gcn ayn anda hissediyorsa, bir oday gnle evirmek iin byk bir sihre ihtiya duymaz herhalde. nsan bir eve bakp bir ehri, iki dakika dnp on yedi yandaki o komik kz hissedebilir mi peki? O kzn benimkine fark atan cesaretini, gcn, sersemliini... Byle yapmak aclardan kurtarr m insan? Kurtarmaz m?

3
"Uyank msn?" Kibar biri saylmazdm. Hele o gece hi deildim. Bozkr scayla ve sivrisinekleriyle savaarak uyumaya altm bir srada kapy usulca aralad, ban uzatt. Konuacak halim yoktu hi. Uyumak istiyordum. Ben onu pskrtecek bir yant ararken odaya btn heybetiyle girdi, yatan ucuna oturdu. "Rahatsz ediyor muyum?" Drst olmak gerekirse, etmiyordu. Uzandm, gece lambasn yaktm. Hafif aadan gelen k, Frat'n yzn olduundan da hznl gsterdi. Konumaya balayacana ban evirip sanki hi grmemi gibi, odann duvarlarna bakmaya balad. Ne syleyeceini merak etmiyordum. Kabalk yapmak da istemiyordum ama. Hatta gelmi olmasndan bir bakma memnun bile saylrdm. Sesi konuurken o kadar tekdzeleir ve yle uzun cmleler kurard ki, uykusunu getirebilirdi insann. Onu cesaretlendirmek istedim. Hafife doruldum. "Korkarm" dedi, gzn duvardan hi ayrmadan, "bir kz hamile braktm." Annemle babam bitiikteki odada uyuyordu. Biri uykusunda grltyle ksrd. "Ne?" "Bu ay... ey ite, det grmediini syledi. Telefonda... Galiba korkuyor." Bahsettii kz ben yalnzca telefondan tanyordum. Srf ses 10

olarak. Bir kez bile grmemitim. Merak da etmemitim. Birka gnde bir arayp "Frat evde mi?" diye soran o sesin bence hibir ilgin yan yoktu. Gzlerimin nne Frat'n okul fotoraflarndaki kzlar getirmeye altm ama herhalde dikkatli bakmamtm, olmad. "Sanyorum ok ama ok korkuyor. Konuurken hep alad... ilk sana sylyorum." Beni asl artan, gerekten yalnz olmasyd. Yoksa kolejdeki tiplerden birini arayabilirdi herhalde. lerinden hi olmazsa biri onun en yakn arkada falan olmalyd. Sonuta ortadaki durum beni epey ayordu. Yine de kafay altrp die dokunur bir ey sylemek istedim. "Peki ne yapacaksn?" "Bilmiyorum... Aslnda ok da fazla k yok." "Nasl yok?" "Aldrmak gerekiyor." "Aldrmak? Kimi? Nerede?" Durup dururken bu kadar gveniliyor olmak beni sinirlendiriyordu. Ayn i benim bama gelse ona syler miydim diye dndm. Sylemeyeceime kalbm basardm. Ama insan kimi zaman gereinden fazla iyi niyetli davranabiliyordu. iyice doruldum, gzlerine baktm. "Ne yaplabilir?" Gecenin o saatinde bize ok feci grnmeyen bir plan yaptk: bizimkilere gidip birlikte tatil yapmak istediimizi syleyecektik. Bize para vereceklerdi, ikimize bir haftalk bir tatil iin gereken para, asl sorunun zlmesine 11

yarayacakt. nk o para alnp stanbul'a gidilecekti. Plan genel hatlaryla tamamlandktan sonra Frat kalkt, perdeyi aralayp sokaa bakt. Sabahn bu ilk anlat evimize kar apartmanlarn camlarndan seken tuhaf, ackl bir k getiriyordu. Frat'a perdeyi aralk brakmasn syleyip iyi uykular diledim. Artk gerekten uyumak istiyordum. Uyandmda leyi geiyordu. Hi ses yoktu. Zorlanarak kalktm. Kzlardan bir ikisini arayp asl konudan tabi hi sz etmeden, bir sre Eskiehir'de olmayacam syledim. Onlar da bana karm olacam eyleri anlattlar: Neslihan'n doum gn, okuldakilerle piknik, Bar Mano konseri... Neslihan' arayp doum gnn nceden kutladm. Gney sahillerimizden bir istei olup olmadn sordum.

12

4
Buradaym... Eski, kk odamdaki izleri okuyorum: insann doup byd evi hayatta bana gelen her eyin kayna olarak grmekten vazgemesi, demek ki zaman alyor. Demek ki bir gn, yaananlar bizi belli bir kvama getirdiinde, artk baba eviyle barmak da mmkn olabiliyor. Onun hayatn bize verdii her trl rtbeyi bir anda elimizden almas, iine girdiimizde zerimize ken o ocukluk hali, o kadar da dayanlmaz gelmiyor. Hatta iinde bizi hl bekleyen eyleri tek tek ayklayp, iimize yarayanlardan kendimize bir kabuk bile ryoruz. ocukluk anlarndan, bizi asla terk etmeyen bir kokudan, gecenin sessizlii iinde hl ayn ekilde vnlayan borulardan, yalanm komu teyzelerden, onlarn doktor km oullarndan, gen yata lm mahalle arkadalarndan, szcklerden, sylenmeyenlerden bir kabuk. imdi ben, gen kzlnn dnyasnda misafir bir kadnm. Bamdan bir hayat geti. Yandaki odada annem uyuyor. Soluk aln duyabiliyorum. Onun o yataa yatmadan nceki son krk yln biliyorum. Ne kadar tembel ve alngan olduunu biliyorum, insann iini actan fedakrlklarn, kark i dnyasyla neden tek bana savamak zorunda kaldn, her eyi... Her soluu neden aldn biliyorum. Saat gece yansn geiyor. Birazdan kalkacak. "Ofisim" dedii mutfaa gidip o kaplamas lime lime olmu masaya oturacak. Apartman boluuna bakan kk mutfandaki eski psk eyleri okumaya alacak. Belki o da kendi sessiz genliinden bir macera seecek. Kayp zamann peinde ben nasl nesneleri heceleyerek kouyorsam, koarken de nefesimin kesilecei bir ann gelmesinden 13

korkuyorsam, deliler gibi korkuyorsam, belki o da... Yatmadan nce gelip kapmdan bakacak sonra. Uyuma numaras yapmyorsam eer, herhangi birine gayet anlamsz gelebilecek eyler syleyecek. "ok scak deil mi?" diyecek. Ya da "Kalkp bir orba ieyim dedim..." imdeki krk yllk ifre zc, eer iime de geliyorsa tabi, annda dilimize kazandracak bu szleri: "Sen de uyuma. Gel, birlikte oturalm..."

14

5
ki vagonu balayan rayl kap grltyle ald ve srayarak uyandm. Yan gzle Frat'a baktm: kulanda kulaklklarm, tula gibi kaln bir kitap okuyordu. Ankara'dan gelip Eskiehir zerinden stanbul'a giden Mavi Tren scakt. ok scakt. Kimse kimsenin bir eyini almasn diye srekli ak tutulan klar da uyumam ayrca zorlatryordu. Hem bunu basarsam bile, en arka koltukta oturduumuzdan, girip kanlarn kapy itip ekerken kardklar grlt yznden uyanyordum. Rahat deildim yani. stelik Frat uyumam frsat bilip kulaklklarm almt. Geri istemek gelmiyordu iimden. Beni sratp uyandran, ocuklaryla tuvaletten dnen, orta yal bir kadnd. Onlar koridorda yerlerine ulamaya alrken, kadncazn hem dmemek hem de drt yalarndaki iki kza hkim olmak iin verdii mcadeleyi hayranlkla izledim, iki ufak kz... Ayn biimde rlm salar... Etrafa aarak bakan boncuk boncuk siyah gzler... Yerlerine kadar yryp kazasz belasz oturduklarnda, nedense ben de derin bir oh ektim. in buraya kadar ok zor olmamt: bizimkiler uurlamak iin terminale gelmek istediklerinde Frat onlar tersleyince biraz alnmlard sadece. Bunu da bir sre hi konumadan televizyona bakarak belli etmilerdi. u hayatta birlikte bir ey yapyor olmamz onlar artyordu. Hatta duygulanmlard bile. Otobsle Ka'a, Didim'e falan gideceimizi sylemitik. antalarmz, kukulanmasnlar diye yanmza aldmz, stanbul'da asla iimize yaramayacak abuk sabuk eylerle doluydu. Kalacamz yer henz belli deildi. Telefonu da veremezdik, daha yer ayrtmamtk nk. Frat doal olarak gergin grnyordu. Bense tuhaf bir biimde, sakindim. Hatta neeliydim bile. 15

On yedi yandaydm, stanbul'u hayatmda ilk kez grecektim. Oturduum yerde dorulup baktm: Kadn ve kzlar koridorun kar tarafnda, yedi sekiz sra nmzdeydiler. Grebildiim kadaryla, hl tam yerleememilerdi. Kadncaz iki yarat, nn de rahat edebilecei bir konumda tutmaya alyordu. Oturduklar iki koltua salm torbalar, biskvi paketlerini ve pastel boyalar dzenlemeye altm, arkalar bize dnk de olsa anlayabiliyordum. Yapacak daha iyi bir iim olmad iin, kendimi o iki ufakln yerine koymaya altm nce. Ama nedense bunu o kadar da ilgin bulmadm. O zaman iimden, iimin daha az tandm, daha glgeli bir yerlerinden, beni gerekten artan baka bir ey geldi: annelerinin yerinde olduumu dndm. Kadn, ocuklar yattrdktan sonra, bir sre daha hareketsiz kald. Sonra, koynundaki canlnn uyuduundan emin olduunda, yavaa harekete geti. Kz uyandrmayacak, milimetrik hareketlerle antasn at. Sigaray, akma kard. Sonra yine ayn dikkatle, aydaki astronotlar gibi yava hareket ederek bir sigara ekti paketten, azna gtrd. akma, ufakln enesine kadar ykselen salarn tehdit etmeyecek kadar yukarda tutup ban hafife dikletirerek yakt sigarasn. Tavana, sallanarak giden trenin gece boyu sndrlmeyen, kirli sar klarna bakarak ilk duman fledi. Tam o anda aklma Frat'n daha yzn grmemi olduum sevgilisi geldi. Onu yola ktmzdan beri ilk kez dnyordum. Telefondaki o mymy, zelliksiz bulduum sesi... Bam evirdim, Frat'a baktm: hep o sessizlik, o 16

dalgnlk... Benim bile iimi karncalandran bu durumun iki parasndan biri deilmi gibi, mzik dinleyip kitap okuyordu. Botaki eliyle dizlerine vurarak ritim tuttuunu grdm. O srada arkamdaki kap, az ncekinden de byk bir grltyle, yeniden ald. Eofmanl iki olan vagona srtarak girdi. Kapy kapatma zahmetine hi katlanmadan, yine ayn srtkanlkla vagonun n tarafna yrdler. Uzandm, ar kapy tm gcmle ektim, kapattm. Scaktan ve trenin sallantsndan bunalm bir halde dndm, Frat'n kolunu ekitirdim. "u kulakl ver artk!" dedim, neredeyse tslayarak: "Tabi Queen kasedini de!"

17

6
Uyuduum odann kaps yavaa aralanyor. Bam evirmiyorum. Annemin eikteki glgesini ve kararszln grebiliyorum ama. Sessizce bana bakyor. Sarldm yorgann bin yldr deimemi kokusu, yzm dndm duvarn yer yer soyulmu ktlar bana onu gsteriyor. Uyuma numaras yaptm zamanlardaki gibi derin soluklar da almyorum. Belki de bu, uykunun bir baka yz. Soluk alp verilmeyen, sresi uzadka tandklaan, hem iyi hem de kt olan zaman. Annem kapda duruyor. Hl ok sessiz. Varlma inanamyor gibi. Aramzda bir buuk metre var. ocukluk giysilerimi koyduumuz dolap, genken okuduum kitaplarn durduu raflar, yllardr hibir gcn altramad elektrik sprgesi hep bu bir buuk metrenin iinde. Onun ieri doru ataca tek bir adm, benim yataktan kmak iin yapacam sradan bir hareket bu mesafeyi yok edebilir. Bazen yanma gelen bakalar da oluyor. stanbul'da braktm kocam gryorum. stnde ona ok yakan o lacivert hrka var. ekip gittiimden beri sanki hi karmam. Onunla ok nemli eyler konuacakmz gibi ciddi ciddi bakrken, kapda bu kez Emrah beliriyor. te o an, srtmda kmldayan duyuyorum. Bu kta Emrah'n yz, Frat'nkine her zamankinden ok benziyor. Odaya belirsiz bir pencereden akan k, onu bir an evreliyor. Hibir glgeye yer brakmadan, olan glgeleri de bir bir kovarak bedenini saryor. Benim yedi yandaki olum, ite bu binlerce mumluk a bouluyor... nsan etini yakmayan, ok sakin, ok da gl bir a. 18

Neden sonra, artk babasn gremediimi fark ettiimde, k da bataki gcn kaybetmeye balyor. nce odaya dalm giysilere, sonra da olumun daysn hatrlatan yzne alkn olduumuz glgeler bir bir geri geliyor. Kocam grmyorum imdi. Emrah ve ben yalnzz. Bana yaklatnda, dudaklarndan boynuna doru, incecik bir ip gibi uzanan krmzl gryorum. "Penceren kapal m diye baktm. Bu gece serin nedense..." Annem yant beklemeden giriyor odaya. Gidip pencere ak m diye yokluyor. Perdeleri kapatp dikkatle dzeltiyor sonra. Onun yaratt hz duygusuyla, farknda olmadan dalm olduum o yar uyku halinden syrlyorum. "Hayrola anne, uyuyamadn m?" "Dzenim bozuldu yine. leye kadar uyursan tabi byle olur Bu saatte hortlarsn." "ayn var m?" "Akamki duruyordur. istersen kahve de var." "Olur anne, kahve ielim..." "Benim yzmden ayaklanma sen de. Uykun varsa uyu." "Sen suyu koy. Biraz oturur yatarz." Banyodaki aynada yzme bakyorum. Yzmde ne yllarn izdii bir ifade, ne bir iz, ne de grmeyi beklediim ykntlar var. Bana iler gelmi bir kadnn yz deil bu. Oysa acyla tanan insanlarn yznde zel anlamlar oluyor, insan bunu arkalarnda yanan bir kenti brakm kadnlarn televizyondaki grntlerinde okuyabiliyor. Tek olu gzlerinin nnde ikenceyle ldrlm bir kyl, olu yandaki habercinin gzlerine herkes gibi bakamyor. Kim bilir, iimizdeki sululuk ykyle belki de biz beeniyoruz onlara bu anlamlar: sizin iin bir ey 19

yapamadk, hi olmazsa baklarnz nnde eilelim. Kendisini acmdan sorumlu gren bir bakas da benim yzmde, baklarma bilgelik katan bir ifade yakalayabilir belki. Ama kimdir o? Hali benden de kt olan kocam m? Okul servisinin zavall ofr m? Kim? Salonda, eski bir Yeilam filmine alan televizyonun sesini duyuyorum. Annem ierden seslenerek, kahvelerin hazr olduunu sylyor.

20

7
Yemekli vagona girdiimizde, hava yeni aydnlanyordu. Geceyi uykusuz geirmitim. Bitkindim. Vagondaki masalar botu. Yolcular uyuyor olmalydlar. Uzun ve yorucu bir ignnn habercisi olduumuz iin herhalde, bizi karlayan garsonlarn yzleri askt. ok erken bir saat olmasna ramen gzelce derlenip toplanm, temiz bir masaya oturduk. ay daha kmamt, istersek kahve iebiliyorduk. Kahvalt da vard. Bu saatte kahvalt etmek gibi bir alkanlm olmamasna ramen, alktan midemin ezildiini hissettim. Okula gitmediim gnler genellikle ok ge uyanrdm ben. Zavall mide, nasl dayanyordu acaba? Kahvalty beklerken, hi konumadan pencereden baktk. Bitki rts belirgin biimde deimiti. Orta Anadolu'da doup bym olmaktan doan bir ihtiya belki de; denize yaklayor olduumuzu gsterecek belirtilerin peindeydim, ki masa arkamzdaki, aralk duran camdan, srtma serinlik geliyordu. Bu gzel sabah serinliinde denize ait bir ey var myd? insanlar tuz kokusundan, yosun kokusundan falan sz eder. Byle bir koku yakalayabilmek iin serinlii iime bol bol ektim. Getirilen yiyecekler yaln, temiz ve doyurucu eylerdi. Hzla giritik. Biz nmzdekileri silip sprrken yemekli vagon da yava yava dolmaya balad. Yanmzdaki masaya kzl erkekli, be kiilik bir grup oturdu. Olanlardan biri akamki scaktan ikyetiydi. Bu yzden garsonla tarttlar. yle ya da byle, gece geride kalmt. Artk iyice aarm olan gn ve yolda olmann getirdii hafiflik duygusu, sabah gerginliini giderip yorgun yolcular canlandryordu. Derken mutfak tarafndan gelen kaln bir ses, bize ayn hazr olduunu mjdeledi. Kahvalty bitirip ikier bardak da ay gtrdkten sonra 21

arkamza yaslandk. Artk nmzdeki gnler zerine bir iki ey konusak iyi olacakt. Frat ne dndm anlam gibi ciddileerek gzlklerini kard. Demiryollar armal peetelerden biriyle camlar ovuturmaya balad. Dikkatle dinliyordum. "En ge bir saate kadar varm oluruz. Erturullarda biraz dinlenirsin." "O bizi karlamayacak m?" "Erturul mu?" "Hayr Frat. Kz arkadan." "Esra m?" "Geldiimizden haberi var herhalde?" "Var. Var tabi..." "yi. Ne zaman ne yapacamz da konumusunuzdur." "Aslnda evet." "Bence tatsz ileri hemen halledelim. Rahatlam olursunuz. Sonra da beraber gezip tozarz." "Evet..." "Doktorun numarasn yanna aldn, deil mi?" "Efendim?" "Doktorun telefonu diyorum Frat. Unutmadn herhalde." "Hayr canm, unutmadm." 22

Evimizin erkekleri "canm" lafn ancak belli durumlarda kullanrd. Ya gergin olduklar ve belli etmek istemedikleri anlamna gelirdi bu, ya da sakladklar nemli eyler olduunu ele verirdi. ne eildim, yzne baktm. Gzlerim karmamaya alarak glmsedi. Aslnda gzel bir glmseyii vard. Ne var ki genellikle ask yzl olduundan, bu onu ele vermeye yaryordu yalnzca. "Baksana Frat, bir terslik yok deil mi?" "Bir noktay konusaydk iyi olurdu aslnda..." "Hangi noktay?" "Esra stanbul'a seninle geldiimi daha bilmiyor." "yi ite, srpriz olur." "Galiba pek yle deil..." "Nasl yani?" "Durumu o ve ben dnda kimse bilsin istemiyor. zellikle de ailelerden birileri. Eer senin bildiini renirse bana gveni sarslacak." "Sarslmak m?" "yle bakma ltfen. En azndan hemen karlamasanz bence daha iyi olur." Frat'la bir trendeydik. Birlikte bir plan yapmtk ve daha stanbul'a varmadan, bu planda bana denin bavul rol olduunu reniyordum. Aklma ilk gelen ey, iner inmez ayn trenle geri dnmek ya da bir otobse atlayp gerekten de gneye tatile gitmek oldu. Artk ne hali varsa grsnd.

23

Yolun geri kalannda neredeyse hi konumadk. Aklma syleyecek bir ey gelmiyordu. Beynim galiba biraz yava alyordu. nsan sonradan sryle parlak laf bulabilirdi; krc, yaralayc, intikam ateiyle yanan szckler... Ama en ok ihtiya duyduum o anda hibiri aklma gelmiyordu. Belki de bende cesaret eksikti. yle altst edici, k bir sz bulsam bile syleyebileceimden emin deildim. Bir an iin bu yolculuk hi bitmesin istedim. Byle iyiydi. Ne gzel gidiyorduk. Asl hatlarn bilmediim bir plann iinde olmaktansa burada yz gece daha scaktan kavrulmaya hazrdm. Sabahlar yemekli vagonda kahvaltm ederdim. Garsonlara, makinistlere kendimi sevdirirdim. Hayatmn geri kalann da Mavi Tren'in delisi olarak, burada geirirdim. Frat manyayla yaamaktan iyiydi. Trenin iki yanndan, stanbul'a yaklatmz gsteren irili ufakl fabrikalar, boz renkli sanayi mahalleleri akyordu. Yerimize dnerken, iki kk kz ve annelerinin yanndan getik. Bir sa ve giysi yuma halinde, sarma dola uyuyorlard. Ne ummutum? Ne buluyordum? Frat' tanyor muydum? Byle dnnce, zaten ok dzenli almayan aklm karr gibi oldu. Yan gzle ona baktm: Ban cama, ayla yldzn biraz altna yaslamt. leri doru, kararl gzlerle bakyordu. Sanki stanbul'u grmek ister gibi. Yznde hemen zemediim bir ifade vard. Acy, sknty ya da karamsarl andran, ama sanki hibiri olmayan bir ifade. Hayr, aslnda onu tanmyordum. Haliyle o da beni tanmyordu. Bu durumun arlnn yannda yemek vagonunda hissettiklerim birden ok kk, ok nemsiz kald.

24

stanbul'a varmak istemiyordum. Geri dnmek de istemiyordum. Bir iki derin soluk aldm. Kulaklklarm takp gzlerimi yumdum. Queen'in eski arklarndan biri alyordu: "Love of my life, you hurt me."

25

8
Annem televizyonun sesini dikkatle ayarlyor. Komular rahatsz olmamal ama biz de duyabilmeliyiz. Sabaha ok var. Beklemediim bir hamaratlkla yapt kahveler kpkl, orta ekerli. Bu saatte kalktma desin istiyor. Fincanm alp pencerenin hemen nndeki, televizyona yakn kanepeye oturuyorum. Perdeyi aralayp sokaa bakyorum. Darda t kmyor. u an ne herhangi bir zlem, ne de gemi zamanla ilgili bir kvran var iimde. Her ey doal, sradan ve olmas gerektii gibi. Televizyonda Ylanlarn c oynuyor. Ama ok kt bir kopya. Grnt ikide bir atlyor. Sesler sk sk anlalmaz oluyor. Yine de bayldmz bir film. Fikret Hakan bizce sinemann grp grebilecei en gzel erkek yz. Annemle kim bilir kanc kez, Aliye Rona'nn roln yllar sonra ekilen ikinci versiyonda kimin oynadn tartyoruz. Biz bir sre karlkl hatrlayamama taklidi yaptktan sonra makyajla yalandrlm bir Fatma Girik, belleimizin kerpi duvarlarn devirerek ve kzgn bir mavilik halinde kyor karmza. "Fatma da iyiydi ama bu ilk film daha gzel." "Her gece var m byle?" "Var. Benim gibi hortlaklar iin. Ama hep bu kadar gzel olmuyor." "Her gece iyi film nereden bulacaklar ki zaten?" "Bir de Vahi z filmlerini seviyorum ben. Zorla gldryorlar insan." "Hep bu saatte mi?"

26

"Evet. Oturup bakyorum." Bu, byle bir tren. Zamanla inatlama treni. Ne zaman Eskiehir'e dnsem annemle saatlerce televizyona bakyoruz. Aslnda ne izlediimiz de nemli deil. Burada zerine titrenilmesi gereken, birlikte bir ey yapyor olmak. Daha ie yarar eyler de yaplabilir tabi: Mesela evi boyayabiliriz. Akamstleri yrye kabiliriz. Bir sredir kaderine terk edilmi baheye giriip bitki ayklayabiliriz. Ne var ki biz deneyimli tembelleriz. Er ge benim yeniden ayaklanacam, yaralarmn kabuk balayacan biliyoruz. Ykm ne kadar byk olsa da sonunda sendeleyerek dorulacam ve tozundan toprandan daha yeni artm olduumuz bu gvdeyi yeniden hayatn iine salmamz gerekecek. Annem benden de iyi biliyor bunu. Televizyona bakmaksa iyi, nk o srada hibir ey yapmasak da oluyor. Televizyon karsnda hibir sz veri gerekmiyor. Bu filmlere de tenimizden akp giden hayatn deimeyen noktalar olduklarndan tutunuyoruz. Bizim bamza ne gelirse gelsin Fikret hep byle gzel, byle elimsiz kalacak. Aliye elinde sopayla ky evinin damna oturup dmanlarna lanet yadracak.

27

9
Trenden indiimizde bizi nemle arlam, scak hava karlad. Yolun son yarn saatinde, nihayet uyuyakalmtm. Ba sonu belirsiz ryalarla dolu bu uyku yznden sersem gibiydim. Ryalarn birinde Eskiehir'de, evin salonundaydm. ok byk ve azna kadar dolu bir bavulu boaltmaya alyordum. Ama bavul bir trl boalmyordu. Daha nce hi grmemi olduum giysiler kardklarmn yerini alyordu. Bir sre abaladktan sonra kendimi yle bitkin, yle aresiz hissettim ki bavula kapanp alamaya baladm. antalarmz srkleyerek Haydarpaa Gar'nn klarndan birine doru yrdk. Filmlerdeki gmenlerin hemen nnde durup ehre akn akn baktklar, geni merdivenleri olan k deildi bu. Taksi duraklarna doru inen, iki yannda vr zvr satan dkknlarn sraland daha kk bir merdivendi. Bir iki basamak indikten sonra durdum. Manzaraya baktm: Tam karmda, vapurlarn yanat iskeleyi grdm, iskelenin biraz nnden balayan dalgakran dmdz ilerleyerek, bulunduumuz buma kadar geliyordu. Denize doru alalp sonra yeniden ykselen martlar vard. evrede beklediim kadar byk bir kalabalk yoktu ama. Kendimi, stanbul'la bu ilk karlama anna iyi kt hazrlamtm. zerime daha ilk gnden kulelerle, saraylar ve minarelerle yryeceini biliyordum. Beni etkileyene kadar, gzmde on yedi yllk hayatm yanllkla silinmi bo bir kasede, doup bydm ehri de bir tara kasabasna dntrene kadar rahat etmeyecekti. Bu yzden stanbul'a direnmem gerektiinin daha trenden inerken, gayet iyi farkndaydm. Btn gcmle, olmayan 28

beynimin btn kvrmlaryla, diimle trnamla direnmeliydim. Bunu yapmazsam bama neyin geleceini bal gibi biliyordum. Bu taral kz az buuk tanmtm artk. Ne de olsa on yedi yl olmutu. "O grdn Kadky iskelesi. Vapurlar Beikta'a ve Karaky'e gidiyor..." "Biz neye bineceiz peki?" "Bu seferlik msriflik yapp taksi tutalm. Yoksa bu antalarla zor. Frat antasn ayaklarmn dibine brakp taksilere doru yrd. Arabasnn n bagajna yaslanm gazete okuyan ofr onu hemen fark etti. Konuurken Frat kolunu dimdik ileri uzatp avucunu birden saa doru bkt. ofr de parmayla inat daireler izdi havaya. Adam arabasnn bagajn aarken Frat da yanma geldi. Kendisininkiyle birlikte benim bavulu da sapndan kavrad. Takside giderken gzlerimi ak tutmak iin byk aba harcadm. Yol yorgunluu beni fena arpmt. Bilincim uykuya doru kayp kayp gidiyordu. Az sonra, geni bir caddede hzla ilerlerken, bir el bana kk bir kolonya iesi uzatt. ofrle dikiz aynasnda gz gze geldik. "Al kk abla. Alrsn." Seksen derecelik "Has Armaan" limon kolonyasyla gzm gerekten de biraz alr gibi oldu. Bileklerimi, boynumu ovdum. Teekkr ederek geri uzattm. Trafik fazla youn deildi. Kalabalk, sahildekine oranla biraz artmt sanki. Frat benim tersime, diri ve salkl grnyordu. Babam yandaki ofrle akalaarak sohbet ediyordu. ofre en iyisinin Brezilya yapm bir Vosvos alp Bursa sanayi sitelerinde stn atrmak olduunu anlatyordu. 29

Aralarndaki sohbetten, stanbul'a getiimiz hafta bitmek bilmeyen yamurlar yadn rendim. Gkyzn arlatran nemin nedeni buydu. Kadky'den beri izlediimiz anayoldan saptk. drt katl apartmanlarn sraland sokaklara girdik, iki yanmzda insana serinlik duygusu, balkonlara da glge veren aalar vard. ofr her drt yol aznda eilip sokak levhalarn okumaya alyordu. Hepsi de birbirine benzeyen bir dizi soka getikten sonra, grdmz telefon kulbelerinin nnde durduk. ofr parann stn sayarken evreye baktm: Kede bir market, yannda kuruyemii, onun hemen nnde birinin almad daha ilk bakta anlalan iki genel telefon... Sokan grn benim aklmdaki stanbul resmine uymuyordu ama dorusu gzel bir yerdi. Bir yatan sonra burada yaamak isteyebilirdi insan. "Geldik mi?" "Saylr. Telefon edeceiz." "Daha var m peki?" "Ev elli metre ileride. Telefon iin burada indik." O telefon ederken markete uradm. Byk bir ie su ve gazete aldm. Sonra darda Frat' gideceimizi syledii yne doru, skntyla bakarken buldum. Elindeki jetonlar evirip eviriyordu. "Erturul evde yok." "Nasl yapacaz peki?" "Burada bekleyeceiz. Belki bakkala falan gitmitir." 30

Ona nnde duruyor olduumuz marketi gsterdim: "Buras bakkal ite." "Belki br tarafta bir tane daha vardr. Geleceimiz saati biliyor. Bekleyelim bakalm." antalar toplayp kaldrm kenarndaki duvara oturduk. Elimdeki pet ieyi ona uzattm. ieyi ald, iki yudumda neredeyse yarlad. Yzn ve salarn slatt. ok sessiz, ok sakin bir sokakt. Arada geen bir banliy treninin grlts ya da yaknlardaki, gremediimiz bir okulun Dokuzuncu Senfoni biimindeki ackl teneffs zili duyuluyordu. Bizimkini apraz kesen sokan demiryoluna doru giden ksmnda, drt kk kz ip atlyordu. Sabah yrynden dnen yal iftler, ocuk gezdiren gen anneler, gndeliki olduklar hemen belli olan bartl, yoksul giyimli kadnlar grdk. Az nce aldm gazetenin sayfalarn paylatk, ikimizin de okumayaca ekonomi sayfalarn ayrp altmza serdik. Ba ve son sayfalar ben aldm, kalan Frat'a verdim. Bu durumda televizyon sayfas onda kalm oluyordu ama zerinde durmadm. Bir sre sessiz sessiz okuduk. "Esra'yla saat konutunuz mu?" "lezeri telefonlarz. Gece arkadanda kalacakt." "Arkadanda m?" "ocukluk arkada bir kz. Yatya davet etmi." "Nerede oturuyor?" "Arkada m?"

31

"Hayr, Esra." "Karda. Nianta'nda. Ne yapacaksn?" "Hi... Sordum." Bir sessizlik oldu. nmzden el arabasyla bir eskici geti. ok kt durumda olmayan mutfak aletleri, ii bo ereveler ve birka klk ceket satyordu. "Akama kadar ne yapacam peki ben?" "Yeterince paran var. Evde dinlendikten sonra dolarsn belki." "Nerede dolaacam Frat, hibir yeri bilmiyorum ki?" "Kadky fazla uzak deil. Yolu anlatrm. Hem bu mevsimde Moda falan gzel olur." "Moda Kadky'e yakn m peki?" "ok yakn. Sorarak bile bulursun." "Ya kaybolursan!?" diyecektim, tuttum kendimi. ocuk gibi grnmek istemiyordum. Ayrca ailedeki herkesin tersine, yn duygum ok glyd. Girdiim soka bir daha kolay kolay unutmazdm. ok kkken annemi pazaryerinde kaybetmitim. Evin yolunu o yata tek bama bulmu olmam aile iinde hl anlatlyordu. "Ka dakika oldu?" Saatime baktm: "On sekiz. Ara istersen." Frat birka dakikadr zaten okumad sayfalar duvarn zerine brakt. Ayaa kalkt, telefon kulbesine doru bir iki 32

adm att, durdu. Dnp yzme bakt. Apartmanlarn arasndan kendisine bir geit bulmu olan gne tam arkasna dyordu. Gzlerimi ksarak ben de ona baktm. Glmsedi. Baklarn benden ayrmadan yeniden yaklap yanma oturdu. Sesi yorgun ve yumuakt. "Dediim gibi, ilk birka gn seni grmese daha iyi olacak. u sknt bir gesin, nasl olsa tanrsnz..." Yant vermemi beklemeden kalkt, iri cssesini srkleyerek telefonlara doru yrd.

33

10
En stteki krmz dmeye basyorum ve ekran hzla kararyor. Bizi saatlerce esir alan grntlerin byle kk bir abaya boyun emesi komik. stanbul'daki evde televizyonu ok az izlerdim. Oysa insan gayet gzel oyalyor. Kanal deitirme konusunda biraz daha beceri kazansam btn gnm karsnda geebilir. Sabah, hafif admlarla yaklayor. Doudan gelen ilk klar fark eden kular bir azdan sesleniyor: Bir ey balayacak. Bu karanlk ekildiinde, daha nce hi olmam bir ey olacak. Btn canllarn drt gzle bekledii, yokluuna bunca zamandr glkle katlandmz bir ey. Bir mucize. Salona bakyorum: Annem yattktan sonra klarn ounu sndrdm. Aynal bfenin hemen zerindeki, kristalleri sararm avize imdi tek bana yanyor. Annemin koltuuyla kanepem arasndaki kk sehpada birinin fal okunmu iki kahve fincan var. Kllk, arka arkaya iilmi sigaralarla dolu. Avizenin tek ampulnden yaylan n tavana doru yer yer oluturduu demetler, ortaln iyice duman alt olduunu gsteriyor. Tembel hareketlerle kalkp pencereyi ayorum. Yaz sabahnn temiz havas yzme vuruyor. Serin. rpermeme aldrmadan sokaa bakyorum. Bahede volta atan sarman beni grnce duraksyor. Alacakaranlk iinde iki kk parlama, dikkatle bakyor yzme. Burada grmeye alkn olduu kadn annem. Bense bir umut muyum, tehdit mi henz belli deil. Annemin sylediine gre evrede ayn soydan saysz sarman var. Cam her ak bulduklarnda ieri szp yemek aryorlarm. "Kahvalt m edeceksin? Bekle..." Yant, "Hele kr" anlamnda, ksa ve bitkin bir "Mav" 34

oluyor. Mutfaa kouyorum. St yok. Makarnay dkmz. Yalnz taze fasulye. Kedi fasulye yer mi? Ama o bir mahalle delikanls. Herhalde yemek semeyi renecek frsat olmamtr. Kediye yetecek kadarm eski bir altla koyup hzla dnyorum pencereye. Ama yok. Ortalarda grnmyor. Belki o kadar da a deildi. Dev bir bahe bceini mideye yeni indirmi, yry yapyordu. Uykusuz gzlerle ortal topluyorum. Zaten fazla da bir ey yok; kllk dklecek, ikimiz birden ulaabilelim diye ortamza ektiimiz masa yerine itilecek, fincanlar mutfaa gtr, enmiyorsan yka hatta... Musluu amadan nce fincann iine bakyorum. Kahvenin telvesi trl biimler alm. Annem o gndem beri falma bakarken szckleri byk bir dikkatle seiyor. Kazay uzaktan da olsa artracak hibir ey sylememeye alyor. Hatta bu abay o kadar abartt ki, bir falda sylenebileceklerin yars bu yzden elendiinden, bana kanlar her anlama gelebilecek, yuvarlak eyler oluyor hep. Oysa u an musluk deliinin tam altna tuttuum fincan ok daha kalabalk: ite Emrah'n babasnnkine benzeyen, kvrck salar, ite benim onu saran kollarm. Olumun marul salarnn kvrld ynde yan yana duran iki insan: Bu babas, br de days. Btn bunlar ak, berrak ve net. Birden alan musluktan inen sular fincann iine arpp paralanyor. Pencereyi kapatrken, taba koyduum yere bakyorum. Gelen giden yok. iki enge adm atp kanepeye ylyorum. Canm kk odadaki yataa gitmek istemiyor. Ge doru baktmda, gittike belirginleen mavilii gryorum. Ezan okundu mu? Yoldan bir araba geiyor. 35

Gnn ilk arabas. Annemin yalnz uykusunda soluk alp verdiini duyuyorum. Daha filmin yarsndayken uyuklamaya balad. Aliye'nin gen kaymakamn yolunu kestii sahneye kadar yatmamakta direndi ama. Kendi falna hi bakmaz. Neden acaba? Bakasna da baktrmyor. Mart desenli fincanlarn iinde okuyacaklarndan neden byle korkuyor? Ya da tam tersi mi? Grmek istediklerini grememek mi asl korkutan onu? Frat m? "Hi haber var m Frat'tan?" "Bir ay nce aramt. Baka da haber yok." "Keyfi yerinde herhalde... Aramadna gre..." "Bilmem... Herhalde." "Ama bakma, ok zorluk ekti. Kolay deil." "Kimsenin hayat kolay deil anne..." "Olsun kzm... Oralarda yle tek bana." "O yalnz olmaktan ikyet etmez. Hem yannda Linda da var." "Bazen keke Aliye Rona gibi olsam diyorum. Sizi sopa zoruyla bir araya toplasam. Baka trl olaca yok nk..." Uykuya dalmadan nce kulama dardan bir ift sakar patinin devirdii taban tngrts geliyor.

36

11
nc kattaki kapy uzun boylu bir ocuk at. Serin ve aydnlk bir evdi. erden ksk bir piyano sesi geliyordu. Ne olduunu hemen anlayamadm bir koku duydum; st kaynatlyormu gibi. Frat bizi tantrd. Erturul, Frat'la ayn boyda ama daha narin yaplyd. Rengi umu, resimli bir tirt giymiti. Esmer yznde birikmi sakal herhalde birka gnlkt. nsana dikkatle bakan siyah gzleri vard. Onu evdeki fotoraflarda grmemi olduuma emindim. "Kusura bakmayn. ok mu beklediniz?" "Biraz. Bo ver." "Kahvalt hazrlyordum, ekmek bitmi. Frna gitmitim." lk kapdan sonra karmza kan salona getik. Daha nce hi bu tr bir ev grmemitim. Salon ok karkt. Benim bildiim anlamda mobilya yok gibiydi. Rastgele yerletirilmie benzeyen birka iskemle ve koltuk. Bir kanepe. Halisiz, zerinde yer yer boya izleri olan parkeler. Pencere tarafndaki duvara yaslanm yalboya resimler grdm. Bazlar henz tamamlanmamt. leri doru, bir vagon gibi uzanan salon, sonra tuhaf bir L izerek mutfaa alyordu. Ev gerekten de ok aydnlkt. Geni pencerelerden akan sabah , ierdeki bu karmaay bol bol aydnlatyordu. "Beendiiniz yere oturun. Scak su var, ykanabilirsiniz. Kahvalt da birazdan hazr olur. stediiniz gibi davrann. Ev sahiplii yaptrmayn bana!" Kanepede oturmu etrafa bakyordum. Frat iskemleye kmt, ite imdi yorgun grnyordu. Ayaklarma srtnen bir yumuaklk duydum. Eildim, bacaklarm koklayan siyam kedisiyle burun buruna geldik. Biraz kendini 37

okattktan sonra uzaklat. st kata kan merdivenlere alan kapnn ardnda kayboldu. O an dierini de grdm. Kaln ciltli kitaplarn durduu rafa gizlenmiti. Rengi ciltlerle ayn olduundan, hemen gze arpmyordu. Mutfaktan gerekten de st kokusu geliyordu. Girer girmez duyduum kokunun boya, kedi ve kt kokusuyla karm st olduunu dndm. Bir arkadam bana yemek nerdiinde a deilsem bunu ona sylerim ve mesele kalmaz. Ama Frat'la Erturul'un arkadal galiba byle deildi. Kahvaltya arldmzda o masaya mutlaka oturmamz gerektiini Frat'n baklarndan anladm. Salaml omlet, beyazpeynir, bol bol ay ve tabi ki scak st vard. Midemde hi yer yoktu ama; trende yediklerimi henz eritememitim. Zaman kazanmak iin stten bir yudum aldm. "Nasld Mavi Tren?" "Scak. Is meselesini bir trl halledemediler..." "Of! Uyulmamtr btn gece." "Hi uyuyamadk." "Bence tek iyi taraf yemekli vagon. Bir eyler itiniz mi bari?" "Hayr. Biz bindiimizde kapanmt." "Bir daha beraber binelim, e ie gideriz." "yle olmuyor ite. Bir saatte kapatyorlar." "O zaman iyice fena." 38

"yle. ok kt." Ksa bir sessizlik yaand. Geldiimizden beri almakta olan piyano kendisini frtnal bir kla hatrlatt. "alan ne?" "Grciyev. Ben de yeni dinliyorum." "Gzelmi." "Evet. Gayet iyi..." Kitap raflarnda uyuklayan siyam ar ar dorulup gerindi. Aa atlayp atlamamakta kararszd. Bir iki esnedikten sonra yeniden eski duruunu ald. Gkyznde bir bulut gnei yavaa perdeledi. Ev bir sreliine aydnln yitirdi. Bitirememi olduum stn yzeyi o iren kaymakla rtlmt. Onu bardaktan atalmla karmaya altm. "Affedersin, adn unuttum..." Kaymakla boumay brakp bam kaldrdm. Erturul imdi bana bakyordu. Gzlerinde yine o ilk anki dikkat vard. Dudann ucunda hafif bir kvrm... "Arda." "lk defa Arda isminde bir kz tanyorum." Sesinde insan kzdracak bir ey yoktu: "Evet" dedim, "genelde erkek ocuklarna koyarlar." "Sen ne yapyorsun? Yani okul falan?" "Seneye lise bitecek."

39

"Ne abuk?" "Devlet liseleri tabi daha abuk bitiyor" "En gzeli... Peki sonra?" "Nasl sonra?" "Yani niversite falan?" "Bilmem... Daha ok var." "Yoksa sen de aabeyin gibi sanat msn?" Aabeyimin sanat olduunu bilmiyordum. Elimde olmadan Frat'a baktm. Kzardn grdm. "Sanmam. Bir yetenek yok bende." "Baz yetenekler sonradan kar." Bu i uzamasa iyi olacakt. "Bazlar hi kmaz" dedim ters ters, "zellikle de olmayanlar." Frat ve Erturul birbirini seven ama ok da yakn olmayan iki insan gibiydi. Aralarnda bir mesafe vard. Birbirlerinin szn kesmiyorlard. Sululuk yapmyorlard. Erturul, Frat'n ataln ikide bir yere drmesiyle dalga gemiyordu. Frat da onun uykudan yeni kalkm gibi dank salarna bakp glmyordu. Oysa komikti bence. nce onlarn yatl okulun erken olgunlatrd iki ocuk olduunu dndm. Ama ne olursa olsun, otuz yanda da deillerdi. Belki de yanlarnda olduum iin boy ley diler. Konuurken szckleri semek zorunda kalyorlard. Frat'a bakp bir karlatrma yaptm: Bana ya da 40

evdekilere kar bu kadar ll, byle kibar deildi. Ona gcenmedim. Arkadalarnn yannda insan deiiyordu nk. Mesela kzlarla birlikteyken ok daha anlaylydm. Evde beni ileden karacak bir durumu onlarn yannda pekl idare edebilirdim. Evdekiler adna zc bir durumdu tabi. Arkada kaybetme riski her zaman vard. Ona her eyi yapamazdn. Hep bir snr olurdu. Arkadaln ilk gnlerinde bu snr kendiliinden iziliverirdi. Btn o sululuklarn ve eek akalarnn yannda durur, insan ayan denk almaya zorlard. Evdekilerle byle deildi ama. Onlar her zaman oradayd. lmedike ya da delirmedike seninle olur, bir yere gitmezlerdi, stesen de, istemesen de. Oturduum yerde omzuma yz kiloluk bir arlk koymular gibi hissediyordum kendimi. Yol boyu defalarca zerimde kurumu olan ter yznden vcudum nemli ve yap yapt. Ev sahibimizin scak sudan sz ettiini hatrladm. Ykansam iyi olacakt. Ykansam ve uyuan. Ak pencerenin perdeleri piyano mzii eliinde tembel tembel dalgaland. Zaten ikisinin konumalarn bir sredir uzak, inii k olmayan bir mrlt gibi duyuyordum. Pencereden grnen deniz, ada olduklarn tahmin ettiim iki uzak karalt, yle bir grnp kayboldu. Bam ne derken duyduum sarsntyla uyandm. "Aa! Arda uyuyor galiba." "Arda, yatmak ister misin?" Sakncas yoksa nce ykanmak istediimi syledim. Bu halde hayatta uyuyamazdm. Gzlerimi krptrarak doruldum. Erturul da ayaa kalkt. Birlikte az nce kedinin trmand merdivenlerden st kata ktk. Burada daha da ok k vard, iki yanda bazlar kapal duran kaplar grdm. Havlu ister miyim diye sordu. antada vard, teekkr ettim. Kaplardan birini ap bana hayatmda grdm en dank oday gsterdi. 41

"Buras ablamn... araf falan temizdir. Bir ihtiyacn olursa da aa bar." Banyoya girince ilk i aynaya baktm. Grdm beenmedim. Hafife morarm gz altlar. Tokadan frlamak zere olan kirli salar. stelik dudamn hemen altnda belirmekte olan bir de sivilce grdm. Cilt sabunu yanmda myd? stne bana gsterdii zenle tannan biri deilimdir. Yine de yeni tantn birinin karsnda iki saat bu durumda oturmu olmak iime sknt verdi. Scak su tenime dediinde, elimde olmadan derin ve sesli bir soluk aldm. Bam fayansa yasladm. Bir sre hi kprdamadan, zerimden akan suya baktm. Bnyem yedi saatlik bir yolculukla resmen haat olmutu. Buna moralim bozuluyordu. Sonra bilmediim markalardaki tplere bakarak hangisi krem hangisi ampuan anlamaya alrken, ok daha elenceli bir ey kefettim. Bir adm sola gittiimde, tam karma gelen aynada kendimi gryordum. stelik genelde zayf ve oransz bulduum vcudum bu sefer nedense fena grnmedi gzme. Aynadaki zerinden sular akan kza baka baka Seyyal Taner, yal kadn ve vampir taklidi yaptm.

42

12
"Neden burada uyudun kzm, yerine yatsaydn ya?" Nasl uyandm hatrlamyorum. Evde hi ses yok. O boucu ryalardan da grmedim... Ksa zaman ncesine kadar Emrah'la balayp yine onunla biten ryalarm vard. Hepsi de yaananlarn silik tekrarlar gibiydi. Kk, sradan mutluluklardan kayda alnm paralar. Rya geree ne kadar yakn olursa, uyandktan sonra duyulan ac da o kadar byk oluyordu. Her eyin ryalardaki kaygan manta gre dzenlenmi olduu o ksa anlar, aylardr glkle biriktirdiim direnci un ufak ediyor, ruhumu paralara blp yeniden birletirmem iin nme koyuyordu. nsan bazen ryada olduunun farkna varabiliyor. Ryay ele veren nedir, o ann gerek olmadn hangi ipucuyla anlarz bilmiyorum. Ama iki aacn arasnda bekleyen babasna penalt atan Emrah'n benden az sonra, uyuduum odadaki kk bir kprt ya da sokaa giren sebze kamyonu yznden kopacan bilmek, byk bir ac. Ryada olmann bilincine vardm an duyduum yle byk bir sarsnt ki, ondan geriye zaten rya da kalmyor. Gzyalar iinde uyanm oluyorum. Kazayla ilgili ryalar var bir de. Aslnda nasl olduunu hibir zaman grmediim iin akln iblisleriyle beslenen, cam, metal ve plastik paralarnn uutuu karabasan trleri. Beni asl artan, zamanla bu ikinci rya eklini ilkine yeler oluum. Devrilen minibsn, havalanan topran, bitmeyen ocuk lklarnn yaratt etki, olumu her yanna reel bulatrm halde grdm ryalarn yannda solda sfr kalyor, insann kendi lna uyanmas... Ryann ve gerein farkna varma... Banyoya gidip 43

vcudu slatmak... Ksa bir alama nbetinden sonra yeniden uyumaya almak... Ama hepsi bu kadar. Reelli ve penaltl ryalarn verdii zlem, boluk ve imknszlk duygusu burada yok. Atlatlabilir bir dehet var yalnz. Derme atma direncimi besleyen, beni ldrmediine gre hi olmazsa glendirsin istediim dehet. zerimde ince bir rt var. Kar apartmanlarn ilk kat camlarndan sekip bize kadar gelen nazl bir k, ayakucuma dyor. leyi biraz gemi. Bahemizin az uzanda top oynayan ocuklar kavga ediyor. Belki seslerine uyanmmdr. Anneme bakyorum. Salonun br ucundaki koltukta ay iiyor. ok sessiz. Erken kalkabildiim sanmam. Ama oktan giyinmi, mahmurluundan syrlm. Bu da yeni uyanmadn gsteriyor. O koltukta ne zamandr oturuyor? Henz bulak ykamadna, radyoyu da amadna gre, bunca zaman kendi kendine ne yapt? Bu evde yalnz kaldndan beri istese en ok bir saatte bitirebilecei ev ilerini btn gne yayarak zaman geiriyor. Bu yzden yalanmas da yavalad sanki. Bir aresini bulmazsam gnn birinde yalarmz eitlenecek. "Taze ay yaptm. Yzn yka da getireyim sana." Aslnda ben uyurken ne yaptn biliyorum. Dnd... Kanepede uyuyan kzna bakt ve ihtimalleri gzden geirdi. Bu byle daha ne kadar gider? Kendi yaantsna dnebilmesi iin daha ka gn, ka ay gerekli? Kocasyla birleir mi yine? Yeni bir ie girer mi? Dourur mu? Farkndaym. Yannda olduuma sevinsin mi, zlsn m bilemiyor. Beni bu eve bunca yl sonra yeniden mhlayan yazg, biraz da onun yazgs. Buraya hibir zaman hayrl bir nedenle 44

dnmedik ki. Hayatta iler yolundayken Eskiehir'i dnmedik bile. Telefonun br ucunda haftada bir duyduumuz ses, glerek anlatlan ilk genlik ykleri ya da iyi huylu ama beceriksiz olduundan oyunlarmza almak istemediimiz bir ocuktu Eskiehir. Orada, kenarda dursun. Fazla uzaa da gitmesin ama. Arada ona bakp anlayalm; hangi yoldan gelmiiz, byle deliler gibi nereye gidiyoruz. "Limon da ataym m ayna?" "Olur anne, at." "ocuu yakalayp simit aldm. Getireyim mi, peynirle yersin?" "Sonra. imdi canm istemiyor." Kalkp hzla mutfaa gidiyor. Alp kapanan dolap. Bardak, kak sesleri. Pencereyi ap yatmadan nce koyduum tabaa bakyorum. Tabak pencerenin hemen altnda devrilmi duruyor. Ne bizim kedi var ama, ne de bir bakas. Darda mevsimin en scak gnlerinden biri var gcyle sryor. Annem mutfaktan sesleniyor: "Sana mektup gelmi. Odana braktm." "Kimden?" "sim yazmyor, stanbul'dan deil galiba." "Ya nereden olabilir?" Balardaki sululuklar saymazsak, kocamla hi mektuplamadk. Mektuplama gerektiren bir ayrlk da yaamadk galiba. Birbirimize yazdklarmz buzdolabna yaptrlan notlar gemez: Akama toplantm var, ocuu okuldan sen al. O nl insanlarn sevgililerine yazd onca mektubu bayla bayla okurken bizim bu ie hi kalkmam olmamz tuhaf. Mektubu hem ok romantik, ok soylu, hem de ite bu zellikleri nedeniyle bizim 45

dnyamza ait olmayan bir incelik gibi grm olmalyz. Kafka ya da Nzm, Milena ya da Piraye olmalydk. Yoksa ne anlam var? Odam toplanm, havalandrlm. O kadar da bo durulmam demek. Zarf komidinin zerinde, baucu lambasna yasl duruyor. Yataa oturup bir sre hi kprdamadan bakyorum zarfa. Canm krk ylda bir gelen bu merak ann uzatmak istiyor. Kulamda annem radyoda istasyon ararken duyulan czrtlar... Uzanp zarf alyorum. Pul ve mhr fazla bir ey sylemiyor. Postanenin damgas uzak, hi gitmediim bir dou ehrine ait. Adm ve adresimi okurken, zarftaki el yazsn tandm fark ediyorum. Uzak bir st kokusu, hzla doluyor genzime... Annem, kapy tepsiyle iterek aralyor. "Dayanamadm simit getirdim. Belki ayla istersin. Nereye koyaym?" "eri brakver. imdi geliyorum." "Kimdenmi mektup?" "Bilmem... Daha amadm."

46

13
Erturul'un ablasnn iki kiilik, geni yatanda ba arsyla uyandm. Pencereden ieri dolan k bana dnyann neresinde olduumu hatrlatt. Pestile dnm olmama ramen doru dzgn uyuyamamtm. Bakasnn yatanda uyuma gl ekmezdim oysa. Kanepelerde, yer yataklarnda, hatta biraz fazla yumuak bulduum koltuklarda gzlerim hemen kapanverirdi. Asl sorun, kendi yatamdayd. Yastk ve yorgan tandk olduunda aklm trl armlar retir, bir pimanlktan brne ua ua sabah ederdim. zellikle ortalk sessizse ve evrem karanlksa... Yani btn artlar uyumam iin ayarlanmsa, uykunun ask yzl melei dnyada gelmezdi. Kvranr dururdum. Her eyin kavranmas g bir dzen iinde yl durduu, geni bir odayd. Yatakla pencere arasnda, konfeksiyon maazalarndaki gibi uzun, tekerlekli bir asklk vard. Giysilerin bir ksm buraya aslmt. Geri kalan da odann iinde, her yerdeydiler. Tan karmda, pencere tarafna gemeyi zorlatran geni ve ahap bir yaz masas duruyordu. Srgs ve kakmal ekmeceleriyle antikaya benzeyen bir masa. zeri kaset kaplaryla doluydu. Masann biraz zerine denk gelecek biimde aslm fotoraftaki kzn bu odann sahibi olduunu hemen anladm. Krmz salara ve illere ramen, dudann ucundaki kvrm aynyd nk. Acele etmeden kalktm. Yava yava giyindim. nmde nasl geeceini kesinlikle bilmediim koca bir gn vard. Bam kt aryordu. Ev sessizdi. Alt kattaki mzik de artk susmutu. Frat, Esra'syla bulumak iin, oktan km olmalyd. Bu evde tek bama kaldm dnmek canm skt. Pencereyi ap baktm: ufka doru, hi bitmeyecekmi gibi uzanan atlar grnyordu. Gnn birinde bu ehirde 47

yaayp yaamayacam sordum kendime. u ilerki teras gzeldi. Camiye doru sralanan apartmanlarn balkonlarn da beendim. ounu saksl iekler ve sarmaklar sslemiti. Kimilerinde rengrenk ezlonglar vard. Evdekileri dndm. Gideceimiz yere varnca arayacamza sz vermitik. Meraklanm olmalydlar. Arayp bir iki gzel yalan kvrsa mydm? Ya Frat benden nce arayp bambaka eyler sylemise? Ortak bir yalanmz yoktu. Bunu atlam olmamz ister istemez gerdi beni. Annemle babam gzmn nne kaza haberlerini birbirlerine sezdirmemeye alarak dinlerken geldi. Bam ok aryordu. Yanma ila aldm sanmyordum. Diimi skmaya karar verdim. Aada herhalde ecza dolab falan vard. Aynada yzm ykarken grdm kz biraz daha umut vericiydi. Gz altlarndaki morluklar gemiti hi olmazsa. Scak suyun canlandrd salar salkl grnyordu. Yzmdeki imdilik tek defo olan sivilceye krem srdm. Sivilcenin stnde parlayan sar cilt kremi dnda neredeyse insana benzediimi dnerek glmsemeye altm. Salona indiimde ne Frat, ne de Erturul vard. Kahvalt masas ylece duruyordu. Bardaklardan birinin dibinde kalm st imeye uraan siyam varlm fark edince durdu, bana bir an baktktan sonra yeniden ste eildi. Pencereler yine akt. Ev imdi sabahkinden de ok gne alyordu, ierdeki canl cansz btn varlklara dokunan k en kuytu keye dek uzanyor, duvara yasl resimlerin bazlarn canlym gibi gsteriyordu. Bamn arsn bir an iin unuttum. Bu alkn olmadm aydnla baktm. Bunca k alan pencerelerin bakt yn kestirmeye altm. Yabanc bir ehirdeki bu tanmadm evde, ayn kla aydnlandm tablolara, siyam kedisine ve kitaplara ruhumu yakn hissettim. 48

"Gnaydn. Dinlenebildin mi?" Erturul, salonun mutfakla bulutuu kede duruyordu. zerinde yine sabahki komik giysiler vard. Salar dankt hl. "Evet... Teekkr ederim." "Frat sana not brakt." Kahvalt masasnn zerinde duran kd alp glmseyerek uzatt. Frat kareli bloknot sayfasna, Esra'y grmek iin Harbiye'ye gittiini yazmt. Bir terslik olmazsa, akama doru dnecekti. Eskiehir'e telefon edip mesela Didim'e vardmz syleyebilir miydim? Notu birka kez okudum. Frat'n ayn babamnkine benzeyen el yazsna bakarken bir yandan da aklmdakileri bir dzene koymaya alyordum. Erturul, masay toplamaya koyulmutu. Tabaklar hzl hzl toplarken bir eliyle de gz hl stte olan siyam uzaklatrmaya alyordu. Bense Frat'n topu topu satrlk mektubunu bitirmeye cesaret edemiyordum. Kd braktm an bir sr ey yapmaya balamam gerekecekti ve o anda kendimi ne telefon etmeye, ne de kp koca ehri fethetmeye hazr' hissediyordum. "Bir yaramazlk yok ya?" "Yok. Bam aryor biraz. Hava deiinimdendir." "Ar kesici ister miydin?" "Var m?" "Dolu. Bu evde herkesin ha bire ba arr." Mutfaa getik. Erturul elindeki kirli tabaklar lavabonun yanna brakp davlumbazn stndeki tahta dolab at. 49

Uzun boyuna ramen parmak ularnda ykselerek ancak eriebildii dolap, gerekten de silme ila doluydu. Biraz aradktan sonra kutulardan birkan seip dolab kapad. Setiklerini mutfak tezghna dizdi. Eilip dikkatle baktk. "Bunu biliyorsundur, suda eriyen C vitaminli aspirin. Bu Panalgin, u da ite Optalidon. brn bo ver. Ne olduunu ben de hatrlayamadm." Aspirin istediimi syledim. Erturul elenen kutular hi yant vermeden toplayp yeniden dolaba kaldrd. Temiz bir bardaa su doldurdu, nme koydu. "Senin iin en iyisi aspirin. Hem bu vitaminli. Yol yorgunluunu da alr. Tabi aslnda bnyeye gre deiir ama, br ar kesiciler bazen aptallatryor insan." Aspirinin suda kard kabarcklar seyrederken bir yandan da ona bakyordum. lalardan bahsederken yz farkl bir ekil almt. Sesi hastasn uurlayan bir doktorun sesine benziyordu. Bu onun yetikinle ergen aras yzyle birletiinde ortaya adn koyamadm, tuhaf bir etki kyordu. Bir an gz gze geldik. Ban ne dndm sezmi gibi ne edi. "Migren..." dedi, hep o glmseyile: "Bizde aile hastaldr." Bizim snfta migreni olan bir kz vard. Bir tuttu mu insan nasl hrpaladn biliyordum. Konuyu deitirmek istedim ama aklma hibir ey gelmedi. Baklarm kabarcklara kilitledim. Aspirin hzla eriyordu.

50

14
Arda... Baz mektuplarn yazlmasn geciktiren bir ksrdng var. nce gc yetmedii, ne syleyeceini bilemedii iin yazamyor insan. Sonra bu tereddtler yznden mektubun yazlmas gereken zaman geiyor. Tren kayor yani. Bu sefer de gecikmi olmann sululuk duygusu engelliyor seni. Mektup asla yazlamyor. Yaadklarn rendiimden beri bu zinciri krmaya alyorum. Bizim antiyede alan Hamdn adnda, bural bir ocuk var. Temiz, namuslu bir ocuk. Dn gece, uzun dertlemeler sonunda, kendimi ona senden bahsederken buldum (bir kuyuya da barabilirdim tabi). imdi de senin tanmadn, muhtemelen de hibir zaman tanmayacan bu Hamdin'in aklna uyarak sana bunlar yazyorum. nallah postaya verecek cesaretim de vardr. Bu kadar yl nasl geti? Neler yaptm? Ne btn bunlar bir mektupta toparlayabilecek kadar yetenekliyim (Frto olsa yapard belki), ne de imdi anlam var bunun. Aramam olduum iin belki bana krgnsndr. Samimi olmak gerekirse, bir pimanlk duymuyorum. Bence dorusu buydu. Eskiehir'de okluunu telefonda einden rendim. Sesinden anladm kadaryla, iyi bir adam. Eer yeni bir cesaret spazm geirmezsem, hafta banda orada olmak istiyorum. Seni grmek iin. inallah bu mektup seni krmam, huzursuz etmemitir. Ben kendi payma, nihayet yazabilmi olduum iin mutluyum.

51

Sevgiler. Ert, Not: Hamdin'in de sana selam var. erden, annemin en sonunda bulduu istasyondan ksk bir trk yaylyor. Arkamdaki duvarda, babamn eski saatinin tik taklar. Kendi sessizliimden bir anlam karmaya alyorum. Hangi kr duygunun hortlamaya altn anlamam gerek. Beni tamamen savunmasz klacak bir ey olmamal bu. O yata deilim artk. O da deil. O elimsiz heyecanlar alarca geride kald. Boluu bin trl eyle doldu. Kendi halinde bir evlilik, kvr kvr bir bebek, uzun i saatleri, nabzn hz, yrein titreyii... Heyecan imdi kendisini yeniden gsterdi diye kahramanca eyler yapamam. Hibirimiz yapamayz. Zarf, yatan stnde. Ona bakabiliyorum, istesem dokunabilirim de. Bir daha okuyabilirim. Bunlar yapmak iimde bir kprt dourmaz. Nabz hzllna, boazda dmlenmeye yol amaz. Bunu bilmek iimi rahatlatacak. Sonunda bir i denge kurabildiim bylece kantlanacak. Elbette bir ac yaadm. Kanatlarm krld. Elbette en ktsn grdm. urada yaralarn usul usul, yaygara etmeden sarmaya alan bir kadnm. Hem kaderin beni getirip koyduu bu yeri grmezden gelebilir miyim? Mektubu acelesiz, sakin hareketlerle ekmeceye koyuyorum. Bir kadnn gbela da olsa olgunlaabildiini gsteren hareketler. Annemin biz yokken hi dokunmad tek yer olan bu ekmecede, daha bir dolu ey var. Okul fotoraflar, lisedeki kzlardan gelmi, en yenisi birka yl ncesinin tarihini tayan birka mektup, ortaokul karneleri ve neden saklanm olduklarn herhalde bir tek Allah'n bildii eski, sararm gazeteler, ite zerinde admn ve adresimin inci gibi yazlm olduu bu yeni para da mzedeki yerini alyor.

52

Salona gidip gece zerinde uyuduum kanepeye oturuyorum. Sehpay ekiyorum nme. Beklenmedik bir itahla simitlere giriiyorum. Tazeliini hatiften kaybetmi simidin tad ve scak ay, vcudumu canlandryor. Sokakta, kavgadan sklm ocuklarn oyunu sryor. Yine lk la... Beni ne zaman braktn bile hatrlamadm bir uyum duygusuyla iim aydnlanyor. evremde, tm evreni kmldatan amaz bir hareket var. Ben de onun iindeyim. Tamam belki biraz klstr bir diliyim, iyice skm vidalardan biriyim ya da. Ama bu byk telan iinde hl bir yerim var. Annem mutfakta. Bulak ykyor. Radyoda imdi oynak bir Ankara misketi. Mutfan oturduum yerden grebildiim kesinde, annemin yavaln inanla koruyan glgesi kmldyor. Ali geliyor aklma. Evli olduum adam. Ne yazk ki aresizlii paylamay beceremedik. Kazadan sonraki o birka ay iinde, hayatmzda bugn hl kapatamadmz bir parantez ald. u kadarck gcmz de birbirimizi tketmeye adam gibiydik. Btn o sessizlikler, kk bir imaya, ban sessizce br tarafa evrilmesine ilenmi karlkl sulamalar, sonunda ikimiz denen o eyden geriye ne kaldysa sfrlad. Bo, ie yaramaz bir kabuk kald elimizde. Krp dkeceimiz, ykmn bedelini deteceimiz baka kimsemiz yoktu. Bir yandan birbirimizin ruhunu yamalarken, br yandan da o en yaknmzdaki insann alevler iinde rpnmasn aresiz izliyorduk. Sonunda kalktm, buraya geldim. O bo ve ackl kabuu onarsn diye Ali'ye brakarak. Suyun sesi kesiliyor. Mutfaktaki glgenin bulak nln kardn gryorum. Ellerini kurulayarak geliyor annem. minenin zerindeki paketi alp nemli elleriyle dokunmadan, dudaklaryla bir sigara ekiyor. Bir an evresine bakmyor sonra. Otogardan aldm kk krmz 53

akma uzatyorum. "Kimdenmi?" "Frat'n arkada. Kazay yeni duymu." "Tanr mym?" "Belki... Ad Erturul." "Erturul... Yok... karamadm." Mehur koltuuna oturup baheye bakyor. Artk dnyayla alverii iyice azald. Gazete okumuyor. Haberleri izledii de yok. nceleri kendisini dine verecekmi gibiydi. Hacca gitmesi an meselesiydi sanki. Ama iddial bir tembel oluu bunu da engelledi. Sonunda bu evden bir araf yapt kendine. Varlm bu odalardaki sessizlie, iindeyken insana zamann durduu duygusu veren, lo hareketsizlie sdrd. Evi onun bakenti oldu. Buraya gelen hibir mektuba kaytsz kalamamas, bu yzden. Geliimle nfusu ikiye katladmdan beri, bir numaral ilgi alan da haliyle ben oluyorum. En kk hareketim onun durgun zamannda dalgalar yaratyor. Bir gen kz iin karabasan saylacak bu dikkat, u yamda bomuyor beni. Koltuunda ylece, elini yanana koymu otururken iimden ona sarlmak bile geliyor. "Anne..." diyorum, oktan unuttuumu sandm bir sesle: "Akamst dar kalm. Porsuk kysnda yrrz biraz."

54

15
Kadky'de, Beikta vapurlarnn kalkt iskelenin nnde duruyordum. te stanbul'la kar karyaydm. Erturul'la az nce ayrlmtk. Evden karken ona Kadky'e en kolay nasl gidileceini sormutum, o da iskeleye kadar elik etmiti bana. Bizi Kadky'e gtren dolmu en pahal arabalar bile kan hznda yrten trafik yznden, son derece ar ilerlemiti. Scaa ve iyice aztm neme ramen bana evreye bakma frsat veren bu yavalktan memnun kalmtm. Badat Caddesi'ni ssleyen vitrinlere bakarken, Eskiehir'in caddelerini hatrladm. Meer ou Badat'n taklidiymi. Gen evlilerin ellerinde dondurma klahlaryla bebek arabalarn ittikleri o kaldrmlar, sanki buralara baka baka yaplmt. On dakikadr resmen akl duran dolmuta yanmda oturan rturul, gergin bir yzle saatine bakyordu. Bense burada yaamak iin on ylm feda etmeye hazrdm oktan. "Gecikiyor musun?" "Biraz. nemli deil." "Sk sk kalkyor mu vapurlar?" "eyrek kala ve eyrek gee. Kardn m yarm saat beklersin." stanbul hakknda daha korkun eyler de duymutum. Saate baktm: "eyrek kalaya bineceksen galiba hi ansn yok." 55

"Biliyorum. O yzden evden bir sonrakini dnerek ktk. Ama u an o bile garanti deil." "Biriyle buluacaksn herhalde..." "Evet. Resme merakl bir kz. Galiba aslnda babama ulamaya alyor. Sz vermi bulunduk bir kere." "Ressam m?" "Resim merakls, ikisi ayr eyler." "Babandan ne istiyor?" "Bilemem. Beni pek ilgilendirmez." "O zaman niye buluuyorsun?" "nk gzel bir kz." Kaldrmlarda, bence tarih kitaplarnn aknlkla anmas gerekecek bir kalabalk vard. Bu scak cumartesi leden sonrasnn caddeye dkt binlerce insan, telasz admlarla yryerek hem birbirlerine hem de vitrinlere bakyordu. Bazen bir patenci aralarna hzla dalyor, kalabalk o zaman tembelce dalgalanp sonra yeniden eski halini alyordu. ylesine sordum: "Sen de ressam msn peki?" "Hayr." "Resim merakls?" "Bilmem... Deilim galiba. Aslnda resimden pek hazzetmem ben." "Ressama benziyorsun."

56

"Daha nce hi ressam tandn m?" Ortaokuldaki resim retmeninin ressam saylp saylmayacan dndm: "Hayr, tanmadm." "O zaman?" "Yani sanat havas var sende." Bu sefer de "Hi sanat tamdn m?" sorusu gelecek diye korktum. Sormad. nce dudann kysndaki kvrmn yeniden belirdiini grdm. Sonra o kvrm geniledi, bir glmseyie dnt. "Evde herkes bir ey yapyor. Babam ressam ve fotoraf. Annem fotoraf ve yazar. Ablam da sinema okudu. imdi radyoda program var." "Sana bir ey kalmam." "Doru, kalmad." Eliyle yaknndan getiimiz Fenerbahe Stad'n gsterdi. Takm tutuyor muyum diye sordu. Byk bir ciddiyetle Eskiehirsporlu olduumu syledim. "Eskiden iyi takmm" dedi dalgn dalgn, "imdi nc ligde galiba." "ki." "Dtler diye hatrlyorum." "Dtk, sonra tekrar ktk." Badat Caddesi'nin devam saylabilecek, ama arnn artk bitmi olduu yoldan ayrldk. Ucundan denizin grnd dar sokaklara girdik. Kalabalk daha da artmt. Dolmu glkle yol alyordu. on geiyordu. Bu gidile 57

yetimek imknszd, nip yrmeye karar verdik. Sonra da kendimizi kaldrmda stmze gelen insanlardan syrla syrla, sokan ucunda bizi bekleyen mavilie doru koarken bulduk. "Eer yolunu kaybedecek olursan, burada her sokak denize iner, unutma!" Byle deli danalar gibi kotururken ona pazarda kaybolma hikyemi anlatamazdm. "Merak etme" dedim ters ters, "yolumu bulurum!" skeleye vardmzda Erturul turnikelerin nnde birden durdu. Ceplerini kartrmaya balad. Keskin bir ddk sesi duyduk. Vapur kalkmak zereydi. Erturul hummal bir ekilde aradktan sonra, ucunda iki anahtar sallanan mavi bir ey kard, elime tututurdu. "Biri alt kapnn, br evin anahtar. Darda bekleme diye."' Hzl bir vedalamadan sonra, koarak turnikeleri geti, iskelenin br ucundaki, kapanmak zere olan rayl kapdan ustalkla syrld. Artk palamarlar zlen vapura atlayp gzden kayboldu. skelede yalnz kalnca, elimdeki mavi eye baktm. Anahtarlktan ok biraz fazla ufaltlm bir bozuk para kesesine benziyordu. Kesenin azn ap yeniden bzmeye yarayan ipin ucunda krmz ve pembe, iki kk boncuk vard. Mavi kesenin stnde yazl ve herhalde en son drdnc snfta duymu olduum tekerlemeyi okuyunca, kendimi tutamayp gldm: Zeylin gzlm sana meylini nedendir Babaannemin sevgilisi dedemdir.

58

O srada iskeleye soluk solua drt kii geldi. Alamakl gzlerini, imdi iyice uzaklam olan vapura evirdiler. Birbirlerine ya da iskelenin evlerdekinden daha hzl alan saatine kzp sylendiler. Hepimiz yan yana durduk. Kararsz gzlerle, alan dolduran kalabala baktk. nce u evi arama iini halletmek istedim. nl arkal, yedi sekiz sra telefonun dizili olduu kk meydan iki soruta buldum. Buradaki kalabalk iskeledekinden de bykt ama. Her kulbenin nnde en az altar kiilik kuyruklar vard. ou ar iznine km askerlerdi. Sabrl davranp beklemeyi denedim. Herhalde askerler memleketlerini ve ailelerini ok zlemi olduundan, kuyruk ok ar ilerliyordu, ilk asker btn yeenleriyle tek tek konuup kulbeden ktnda, o ana kadar geen zaman aklmda bele arptm. nmde hibirinin daha az hasretli olduunu sanmadm iki onba ve er daha vard. Erturullardan aramam olduum iin pimandm. Scak iyi bastrmt. Gne kavuruyordu. Kulbedeki Karadenizli asker yeni domu yeeninin sesini duymaya alyordu. imden bo vermek geti. Glge bir ta bulup akama kadar oturmak. Kalabaln yorduu insanlar kydaki ay bahelerinde soluk almaya alyordu, iimde gereksiz bir sorumluluk duygusunun uyandm fark ettim. Hayr, edecektim bu telefonu. Etmezsem evdekilere her ey olabilirdi. Beni memleketin trl lehelerinin birbirine kart bu kuyruktan kurtarp mknats gibi ekmek isteyen ehre beklemesini syledim. Ona teslim olmaya henz niyetim yoktu. Kk ve baygnlk verici ileri halletmek... Rolm buydu ite. antamdan bir mendil kardm. Yemekli vagondan ardm, TCDD armal mendillerden. Alnmda biriken teri sildim. Canm yine glmek istediinden, Erturul'un verdii anahtarla baktm. zerindeki bin yllk espriyi bir daha 59

okudum: Babaannemin sevgilisi dedemdir...

60

16
"Eskiehir ok gzelleti. Kocaman ehir oldu artk." Annemle ikimiz, kimi yerlilerin srarla "nehir" dedii Porsuk ay'nn kysnda kahve iiyoruz. Masalarn ou bo. Ne de olsa yaz. niversitede dersler oktan bitmi. Yaknmzdaki bir masada oturan iki havac temen, hi konumadan suya bakyor. Scan yerini, ocukluumdan hatrladm bir bozkr rzgr alm. Kar koyulardan, stelemelerden ve kaprislerden sonra kabildiimiz bir akamst yry bu. Oturduumuz yerden, ayn anda unlar grnyor: Kprba ve kprs, kk zgrlk Ant ve Porsuk ay'nn kar kysndaki eski lunapark. "Burada bisiklete binerdiniz." "Frat binerdi. Ben hi renemedim." "renciler artnca buralar da deiti. imdi ta eski evin oraya kadar yan yana kahveler var hep. Yaz banda ocuklar evlerine gitti. Biraz tenha o yzden." Plastik iskemlemle birlikte biraz yana dnp Porsuk boyunca uzanan masalara, renkli gneliklere bakyorum. Anlar armak iin uygun bir yer. Ama u anda anlarla uramak istemiyorum. Eer izin verirsem yirmi ksur yl ncesinin ocuklar p koturmaya balayacak. Bu renci kahvelerinin yerinde uzanan tozlu yolda onlarca kk el, gz, az ve bacak, ortal dumana katarak zplayacak. Sis perdesi aldnda da yalnzca o tek ve benzersiz yz, hatlar gzkapaklarnn iine izilmi Emrah' greceimi biliyorum. "Bizim arsa ne olmutur kim bilir?" "Park yaptlar. Belediye iyi." Bir sr ocuk. Porsuk kysndan, Kprba'na doru 61

kouyorlar. Biraz dikkat edince, hepsinin ayn noktaya baktm grebiliyorum. Porsuk'a, suyun derinletii yere doru. Krmzl siyahl bir kre iki kynn tam ortasnda usul usul, akntyla srkleniyor. Kar kydan bir iki ocuk, frlattklar talar kreye arptrarak onu bizim tarafa yaklatrmaya alyor. Hzl komalyz. Murti'nin topundan nce kprye varmalyz. O curcuna iinde, Frat'la gz gze geliyoruz. Telal ve aresiz bir ey var yznde. Sudaki top, Murti'nin topu. Onu suya Frat kard. Top birazdan kprnn altndan geecek. Tam o anda kprde olabilirsek, sarktacamz iki aa dalnn arasna kstrp yukar ekebiliriz onu. Kpr bizim tek ansmz. Yoksa top elden gidecek, paras da Frat'tan istenecek. Bu da kk bir ocuu iflasa srklemeye yeter herhalde. Frat koan grubun nne geiyor. Elini kolunu sallayp avaz avaz bararak dierlerini hzlandrmaya alyor. Onlarda o gayret yok ama. Tabi topun sahibi de, topu suya utlayan da deil onlar. u kadarck abalar da baladklar ma yarm kalmasn diye. Frat ve topun sahibi Mrti: Kck bir yalnzln iki asl kahraman. "Bir ay olmu ben buraya geleli." "Galiba. Skldn m?" "Bilmem ki..." "Bir ara stanbul'a git istersen." "Ne yapacam anne stanbul'da?" "Ne yapacam var m, evini kocam grrsn. ocukcaz ne haldedir kim bilir?" nce, alak bir ses duyuluyor birden. Kprba'ndan gelen trafik uultusuna karan, eski bir Rumeli ezgisi, insan kendi 62

kendine sylediinde daha da kederli olan bir trk: Yksek yksek tepelere ev kurmasnlar... lerki masada oturan temenler. Bann ezgideki ini klara uyan hareketinden, trky syleyenin yakkl, sarn asker olduu anlalyor. Baklar hl Porsuk'un clz akntsna evrili. nlerinde, biz geldiimizden beri dokunulmam iki bardak ay. Hi konumadan, dnp bakmaya da ekinerek, artc gzellikteki bu sesi dinliyoruz: Meni annemi, hem babam, ben kym zledim... Sona doru ses iyice alalyor. Daha da inceliyor sanki. Kentin grlts altnda silinip gidiyor. Gltklerini duyuyoruz. Kim bilir ne zamandr biriktirdikleri hzn datmak isteyen, acemi olan ocuu glmeleri. Annem dnp sesleniyor: "Trakyal msnz olum?" "Ben Tireliyim teyze" diyor yakkl temen. Arkadann omzuna vurup glyor: "opar olan bu!" "Uzunkpr, teyze. Rahatsz ettik, kusura bakmayn." "Gzelmi sesin." "Eksik olmayn." Teyzenin uzayp gitmeye aday sorularndan kurtulmak iin birbirlerine dnp suskunlayorlar yine. Onlara iyilik olsun diye, anneme kar kydaki lunapark gsteriyorum. "Dnme dolaba gtreyim mi seni?" "Kendini gtr sen! Ne iim olacak benim?"

63

Kar kyya enlemesine yaylm Adalar Mahallesi'ne, lunaparkn nnden geen yaya yolunda Porsuk'un yavalna uymak ister gibi ar aksak yryen insanlara bakarken, o uyum duygusunu hissediyorum yine. Yavalamam ya da hzlanmam isteyen hibir ey yok burada. Ama henz karmzdakinde grnce "yaama sevinci" deyiverdiimiz o gelgite kendimi brakacak kadar yrekli de deilim. Alalp kabarmayan, deniz olmaya hi zenmeyen bir birikinti... Ne zamana kadar? Bunu semek elimde mi? "stanbul'a gitsen belki daha iyi." "Skldn herhalde benden." "Byle syleme." "Nereden kt bu gitme laf peki?" "Yavrum, yerin oras senin." Temenler souttuklar aylarn parasn deyip kalkyorlar. Yanmzdan saknan admlarla geerlerken annem elini kaldrp onlar durduruyor. "Bir sene Krklareli'nde okudum ben... ilkokulda." Beyaz tenli asker kibarca glmsyor: "Selamnz sylerim." Ar ar yryerek, Kprba'na doru uzaklayorlar.

64

17
Moda Burnu denen yerde, Haldun Taner bstnn hemen yanndaki banka oturmu elimdeki kola iesine bakyordum. Hava kararyordu. Btn gn srm olan o pis scak azck krldndan, araba ve insan kalabal be kat artmt sanki. Verimli bir gn geilmemitim. Yine de keyifliydim ama. Her zamankinden de ge uyandklarndan, evdekilerin bizi merak edecek zaman olmamt. Onlara Data'da olduumuzu, pansiyonda kaldmz syledim. Derhal inandlar. Evet, dardan aryordum. Hayr, pansiyonun telefon numaras yanmda deildi. Frat da iyiydi. Uyuyordu herhalde. Babamn sorduu en iddial soru, odamzda banyo olup olmadyd. "Odada banyo var" dedim. Esneyerek iyi elenceler diledi. Sonraki birka saat yrdm. Tak, iek ve yar fiyatna kitap satan tezghlarn nnde oyalandm. Srekli yoku kmay gerektiren Kadky sokaklarnda yolumu kaybederek, kaybetmekten de mutlu olarak zaman geirdim. Kaybolmay ekici klan, onun aslnda imknsz oluuydu. Dar sokaklardan dosdoru aa indiimde karma Erturul'un syledii gibi deniz kyordu. Yolu yeniden bulmann kolayl, yolcuya kaybolma lks tanyordu. ocukken iime ilemi o amaz yn duygusunu burada askya aldm. Levhalar okumuyordum. Girip ktm sokaklarn adn renmeye almyordum. Vitrinleri, aalar ya da kpek pisliklerini gerekirse yolumu bulmama yarayacak iaretler olarak deil de vitrin, aa ve kpek pislii olarak grp derhal unutuyordum. Keif alan bana gre fazla bykt ama. insan caydracak kadar ok ayrnt vard. evredeki her eyi alglamak o kadar zordu ki hzlanmak bana anlamsz geliyordu. Hatta bir sre sonra yrmek de anlamsz gelmeye balad. Ben 65

de durdum. Durduum yerden kar yakadaki byk camiler ve nlerindeki saray, iskeleyi Moda Burnu'na balayan sahil ve aa demirli ilepler grnyordu. Srf bu manzaray sindirebilmek iin bile zamana ihtiya vard, iyi bir turist deildim. Asl grmem gerekenleri seemiyordum. Gzm alan her ey bence eit nemdeydi. ay bahesi ya da Sleymaniye Camii, Topkap Saray ya da Caferaa Spor Salonu, fark etmiyordu. Benim iin hepsi de yeni, benzersiz ve artcyd. Haldun Taner'in yannda uzun sre oturdum. Yalnz bir kez, yiyecek satn almak iin kalktm. Gne bulutsuz gkyznde sapsar parlyordu. O batya doru yol alrken, arkamdaki evlere den n yava yava deimesini izledim. Gzel evlerdi. Oturanlar belli ki yln her gn bu kla yayordu. Onlar btn gn lo duvarlara bakan bizlerden farkl olmalydlar. Bir sahil ehrini kara ehirlerinden ayran nemli farklar vard. Sahildeki bir ehri sevmek iin insana birka saat yetiyordu. Demir alan ileplerin arasndan batan gnele, yani yle kartpostallk bir manzarayla, ehir insan tavlyordu hemen. Kara ehirlerinin byle anslar yoktu ite. Onlar sevmek iin uramak zorundaydk. Yaplar, sokaklar ve insanlar arasndaki, bir bakta grlmeyen balar bulmamz gerekiyordu. Kefedilmeyi bekleyen o esrarl eyleri, stanbul'la bu ilk karlamamda beni asl korkutan neydi, anlyordum. Onu bir kara ehrini kefeder gibi kefetmek istemitim. Yarm saattir elimde tuttuum iin gaz tamamen umu kola iesini bankn yanma braktm. ne kayklp ayaklarm uzattm, sahile inen dik yamacn bandaki duvarn stne koydum. Ayaklarm duvara zar zor yetitiinden, gsmden aas yere neredeyse paralel 66

duruyordu. Gzlerimi indirdim, nefes alp verdike inip kalkan gvdeme baktm. Arkamdaki sokaktan kornalar, geip giden insan sesleri ve ani fren gcrtlar duyuluyordu. Burna doru sralanm banklarda kzl erkekli gruplar vard. Arada kahkahalar patlyordu. Bu hafta sonu hareketliliinden evreye bir rahatlk ve isiz gszlk duygusu yaylyordu. Birden, arkamda bir ses duydum. Birisi bararak adm syledi. Bam oturuum izin verdii kadar evirdim. Tam arkamda dikilmi iki glge grdm. lk seebildiim esmer, gorile benzeyen olan tanyor olamazdm. Olann elinde bir motosiklet kask vard ve zaten o da bana tanyormuuz gibi bakmyordu. Az daha dorulup yana dnebildiimde, rfleli salar ve akamst nda bile insan altst eden makyajyla bana glerek bakan Jlide'yi grdm. "Arda!" dedi, daha da bararak: "Sahiden sen misin?" Sarldk. Ar parfm kokusuyla kendimden getim. Kucaklama fasl bitince dorulup yzne baktm. Gbeini akta brakan kolsuz bir bluz, diz altlarna kadar inen dapdar deri pantolon, sivri topuklu ayakkablar ve bir omuzda eklini zemediim bir dvme: Jlide tm grkemiyle karmda duruyordu. lk aknlk atlatlnca, ngilizce konuarak beni yanndaki olanla tantrd. Ben Arda'ydm, o da ite bilmem kimdi. Ortaokul ngilizcem'in yettii kadaryla, Jlide'nin beni nereden tandn, kim olduumu ve imdi neden bu kadar ok sevindiini karabildim. "Peki senin ne iin var Allahn seversen burada?" Jlide, mahalledendi. ki ya bymd. stelik 67

ailelerimiz komuydu. Birbirimizin ilk oyun arkadalarydk. Mahallede makyaja ilk balayan, hakknda ilk dedikodu kartlan ve grlmesi babalarca ilk yasaklanan kz oydu. Gzeldi. Olduka hotu yani. Dier kzlarn kskan baklar, onun erken bym gslerinde olurdu hep. Ben en ok adn severdim: Jlide... Benim adm da byle gzel olsun isterdim. "Frat'la beraber geldik" dedim, " be gn kalacaz herhalde." Frat'n adm duyunca Jlide'nin gzlerinden bir bulut geti. O kk, kederli, zararsz bulutlardan: "Ya. Ne yapyor Frat Bey?" "yi. Mezun oldu bu sene." "Okulu buradayd deil mi onun?" "Evet. Senden ne haber?" "Ajansa kaydoldum" dedi, yan gzle birka adm temizde sklan gorile bakarak, "Belki filmde oynayacam." "Sevgilin mi?" "Bilmem... Galiba." Bir an iin, geli nedenimizi Jlide'ye sylemeyi dndm. Grnteki farkllna ramen sanki deimemi gibiydi. Sesiyle ve bakyla insan almaya, srr paylamaya aryordu. Eskiden yannda kendimizi rahat hisseder, en sakl gnahlarmz hep ona anlatrdk. Annelerin korkulu ryas Jlide ok iyi bir dinleyiciydi. Asla byklk taslamazd. Hayatmz cehenneme eviren eyleri ciddiye alp bazen de akl verirdi. Bu yzden iimden Frat'n bandaki derdi ona anlatmak geliyordu ama yapmadm. Ask yzl goril konumamzn bitmesini bekliyordu. "Frat'a selam sylersin" diye fsldad, ancak Eskiehir'den hatrlanabilecek bir sesle, "biraz acele ediyoruz, kusura 68

bakma." stnde renkli pullarn parldad minik antasn kartrp glkle kalem buldu, ikimizde de kt olmad iin, telefon numarasn avucuma yazdk. Bir ey gerekirse arayabilirdim. ehirde ok arkada vard. Glerek ayrldk. Parfm genzime yeniden doldu. Gorille birlikte Moda Burnu'na doru uzaklamalarn izledim. Havadaki lacivert giderek koyulayordu.

69

18
Hava kararrken eve dnyoruz. Zaten hep byle oluyor. Sokaa kmamak iin ayak direyen annem, bir kez knca da eve dnmek bilmiyor. Her kprt oyalyor onu. iek satan kz, Porsuk'ta srklenen metal kutu ya da gece yamur yaabilecein! syleyen bir iki iman bulut, hayatla arasnda yeni ve aceleci balar kuruyor. iekiyle sohbetini seyrederken yle dnyorum: Hayatla ilikiye gemenin aslnda ne ok yolu var... Ama annemin iini canl tutmak iin gsterdii aba bir btn oluturmuyor. Youn ama blk prk, istekli ama savruk balar var hayatla. Bunu ie yarar bir btnle ulatrmann istemekle ilgisi yok belki. Dnyayla ilikimizi arzuyla olduu kadar deneyimle de kuruyoruz. Gn gelip yeterince yaam olduumuzda o paracklar da btn iindeki yerlerini bulmaya balyor. Yetenekle, sabrla ve kendiliinden. Annem yaama yeteneini ne yazk ki kullanamad. Hi. Yorgun vcudunu en yakn koltua brakyor. Biri onun u halini grse, cann bir ikenceden zor kurtarm olduunu dnr. Beni saatlerdir sokaklarda srkleyen o deil sanki. Hey Allahm. "Neyse sa salim dndk ya... Hadi kzm, sen de dei stn, rahatla..." Odamda dmelerimi zerken aklma yine mektup geliyor, ki dme kala ylece duruyorum. Gzlerim zarfn durduu ekmeceye gidiyor. O mektubu yeniden okumak isteyeceimi bal gibi biliyordum. Beni artan, istein bu kadar abuk uyanmas. Geciktirmeye alyorum. Ar ar soyunup Frat'n eski tirtlerinden birini geiriyorum srtma. ekmeceyi ap lise karnelerinin stnde duran zarf alyorum. Yllardr uzanda olduum o kaynam st 70

kokusunu ayn gn iinde iki kez duymak tuhaf. Erturul'un burada olacan syledii tarih, birka gn sonras. Engellemenin bir yolu olmal ama. Cesaret kinci bir eyler yazabilirim. Ama ne zarfta ne de mektupta adres var. Postanenin damgasndan uzak bir dou ehrinin ad okunuyor. Hi gitmediim bir ehir. Erturul'u kavurucu gneydou gneinin altndaki bir antiyede dnmeye alyorum, inaattaki tozun topran iinde, o sakin ve gle yz tuhaf ve dayanksz duruyor. Biri onu oraya yaptrm gibi. Genken iini nasl sevdiini, sanatn insan kstrd o evden kurtulup okuldaki betonarme hesaplarna nasl drt elle sarldn hatrlyorum oysa: "Hi olmazsa bir kesinlik var" diyordu, kiiliini sonunda bulmu insanlara zg o ses tonuyla; "bir kolon bir kirii ya tar ya tamaz." Aklma yarn sabah ilk otobsle stanbul'a gitmek geliyor. Sonucu hl bilinmeyen bir sava alan gibi braktm evime kapanrm ve bir daha da hi kmam, insan annesini belki de byle byle anlyor, iimdeki ses beni orada kimsenin bulamayacam, zarar veremeyeceini sylyor. "nsana hayatta kendisinden baka kimse zarar veremez" diyor, iimdeki dier ses; "sen kendi kendini yaralarsn ancak." Belli ki bize tek bir gn iin gerekenden ok daha fazla oksijen almz. Bu yzden akamn geri kalann hafif bir halsizlik duygusuyla geiriyoruz. Annem sk sk ve de korkuyla "Oksijen zehirlenmesi diye bir ey var m" diye soruyor. Sersemlemi hissediyor kendini. Erken yatarsa bir eyinin kalmayacan sylyorum. Yant vermiyor. Az sonra karnmz ackacak ve yemek yapmak u an ikimiz iin de imknsz. Gidip hazr bir eyler almay neriyorum. Glkle hatrlayarak, yaknlarda olmas gereken lokantalar tarif etmeye alyor. 71

"Benim iin hepsi bir!" diye kestirip atyor sonunda: "Cann ne istiyorsa bana da ondan al!" Tirtn altna pantolon ekip sokaa kyorum. Ortalk iyice kararm. Yava yava beliren serinlik tenimi yokluyor. Hzl admlarla, sokan caddeyle bulutuu keye yryorum. Caddede, yakn zamanlarda alm hamburgerciler var. Servis yapan kasalarn nndeki genlerle birlikte kuyrua giriyorum. Buradan kp kentin yeni serpilen elence meknlarna dalacaklar. Bu ocuklarn arasnda bo yere tamdk bir yz, kendi genliimden zplayp gelen bir ifade aryorum. Hamburgerciden elimde torbalarla karken bir ey dikkatimi ekiyor. Biraz dnnce de jeton dyor tabi: Burasnn genliimize damga vurmu videoculardan biri olduunu hatrlyorum. Kartryor olabilir miyim? Hayr, bellek oyun oynamyor, iki dirhem giyinip tezghn arkasndaki yerini yaz k alan ksa boylu ve yakkl adam, arkasndaki raflara sra sra dizilmi Betamax kasetleri ve babamn adama kar bir trl saklayamad o tuhaf huzursuzluu, k hzyla hatrlyorum. "Takn Video"ya gnlden bir selam akp, hamburgerleri soutmamak iin hzla eve yollanyorum. Annemin gittike daha emin bir ekilde "oksijen zehirlenmesi" dedii ey yznden, uykum erken bastryor. Anneme gre, alkn olmayan bnyelerimize ak hava fena arpm. Gece yarsna doru stanbul'u arayp Ali'yle konuuyorum. Evin ve kedilerin durumu zerine ksa, kibar ve mesafeli bir grmemiz oluyor. Bir yandan da, bu kadar zamandr yalnz yaayan bir adamn cumartesi gecesini de evde geiriyor olmas iimi paralyor, iyi olduunu, klinie gidip geldiini (Ali bir doktordur. Dnyann en iyi ocuk doktoru) ve kedilerin beni zlediini sakin sakin anlatyor. "Yaknda dnebilirim" diyorum glerek, "sigaray abartma".

72

Anneme artk direnemeyeceimi itiraf edip sallana sallana odama ekiliyorum. Annem yant yerine ban sallyor, uzaktan kumandasyla iyice ksyor televizyonun sesini.

73

19
Apartman kapsnn nnde karlatk. Frat mutsuz grnyordu. Gnnn iyi gemedii belliydi. Anahtarm olduunu grnce ard. Yarm saattir beklediini syledi. Bandan geenleri dehet merak ediyordum. Bir ey sormadm ama. Herhalde anlatrd. Yedek anahtar kt bir kopyayd. Kilide giriyordu ama gerekli yne doru bir trl dndremiyorduk. ikier kez denedik. Umudumuzu kesmek zereyken, Frat'n ne olduunu kendisinin de anlamad, ansl bir hareketiyle, kilidi tutan dilin alma sesi duyuldu. Merdivenin ilk basamaklarna vardmzda, zemin kattaki kaplardan biri araland. Kua benzeyen bir adam belirdi. Ban uzatt, yzmze bakt. Frat st kat komularnn misafiri olduumu/u karmakark bir biimde anlatmaya alt ki, zaten onun slubu da genelde buydu. Yani basit eyleri labirent haline getirmek. Oysa adam daha bir ey sormamt. rkek gzlerle yabanclara bakyordu. Sonra da insann iini actacak kadar clz bir ses kararak, "Korktum" dedi, "biri kapy zorluyor sandm." Evde uzun sre bir ey yapmadan, ylece oturduk. Erturul gecikmiti. Bizse bu ehirde iki garip misafirdik. I bile amaya ekinerek ve hi konumadan, uzaktaki adalarn alacakaranlkla irileen glgelerine baktk. Etraf birbirimizi grmemizi imknszlatracak kadar karardnda, Frat'n oturduu yerden bir iki derin i eki geldi. Erturul yarm saat kadar sonra gelip yaktnda, bizi iki hayalet gibi karsnda buldu. "Geldiniz mi siz? Niye karanlkta oturuyorsunuz?" Tavandaki spota benzeyen kk lambalar yannca 74

gzlerimiz kamat. nmde uuan renkli bilyelerin arasndan, Erturul'un elindeki torbalar masaya brakp pencereye yrdn grdm. Frat'n zincirleme itii sigaralar evi gerekten duman alt yapmt. Bir ey sylemi olmak iin, bulumasnn nasl getiini sordum. "Rezalet" dedi glerek, "keke ben de seninle gelseymiim." "Kz sevmedin mi?" "Rezalet oydu zaten." "Yazk..." dedim, nedense zlmtm sahiden. "Bo ver. ok var bunlardan." Torbalar yeniden yklenip mutfaa doru giderken, o geldiinden beri hi konumam olan Frat'n nnde durdu. "N'aber?" diye sordu, bu kez daha ciddi bir sesle. "yi deil galiba..." Frat bu kadarn bile glkle sylyor gibiydi. Erturul, elindeki torbayla onun omzuna vurdu: "Yemekte konuuruz. Bak, bir sr ey aldm." Gzel bir sofra kurduk. Erturul fena a deildi. Acele etmeden, belirli bir zevk duygusuyla alyordu. alan iftler ya da yalnz yaayanlar iin retilmi, yine de insanda iyi bir yemek yiyecei hissi douran eyler satn almt. Ona yardm ediyordum. Arada birimiz ban uzatp salonda tek bana oturan Frat'a bakyorduk. Yemekle urarken, bir yandan da onun duyabilecei bir sesle televizyon dizilerinden ya da ikimizin de grd filmlerden bahsedip evdeki keder buharm datmaya 75

altk. Ben itiraz etmeyip Mr. Spak olmay kabul ettim, o da konumunu da kullanarak kaptan oldu. Davlumbaz ya da lavabo tarafndan yaklaan dman gemilerinden koruna koruna makarna sosu, kfte ve marul salatas hazrladk. Yarm saat sonra Frat sofraya bakt ve daha az korkutucu bir ses tonuyla bizi kutlad. Gelip oturmasn ya da kendisini buradan sonsuza kadar nlamasn emrettik. Glmsedi. Inlama sisteminde bir sorun olduunu syledi. Sonra Erturul gecenin srprizi olduu iin sona saklanan arab almak iin mutfaa dnd. Frat masada yine sabahki yerinde oturuyordu. Ona karde karde glmsedim. O da bana bakt nce, sonra gzlerini kard. Sonra yeniden, hi alkn olmadm gzlerle bakp glmsemek istedi. Belki de tavandan gelip yzn okayarak geen k yle gsterdii iin, bana sanki gzleri dolu doluymu gibi geldi. Bu ok zel teekkr sessizce kabul ettim. Neremden geldiini hi bilmediim bir drtyle uzandm, elini tuttum. O an kendimi ilk kez bir ufaklk, Frat'n ardndan buralara srklenmi bir sersem gibi deil, varlna ihtiya duyulan biri gibi, hatta daha ak konuaym, resmen bir abla gibi hissediyordum. Metanetim, beni bile artyordu. Yemek insana rahatlk veren bir arkadalk duygusuyla balad. Sabahtan beri dandik bir sosisli sandvi dnda azma lokma koymam olduum iin, hzla ve itahla yiyordum. Erturul arada almz hakknda yorumlar yapyordu: Ya daha bol tutabilirdik, salata sosuna bu kadar abanmasak da olurdu. Makarnay dorusu iyi becermitik. Bir yandan da belli etmemeye alarak, gz ucuyla Frat' izliyorduk. Bizim kadar a grnmese de biraz yatm gibiydi. Gzelce soumu beyaz arabn tadna vararak, izgi romanlardan ve eski dizilerden konutuk. Az sonra, vahi almz yatr gibi olduunda, masada bir 76

sessizlik belirdi. Farkndaydk: Daha zorlu iklimlere gemeden verilmi bir arayd bu. Birimizin yrekli davranp Frat'la konumaya balamas gerekiyordu. Erturul'la yle bir baktk, iini ekip ieyi ald, bardaklar Frat'nkinden balayarak bir kez daha doldurdu. "Syle bakalm" dedi Frat'a, "nedir durumumuz?" Frat bir sre yant vermeden, tabanda kalan yemekle oynayacakt. Nefesimizi tutarak anlatmasn bekleyecektik. Sessizlik giderek uzayacakt. Frat sze nasl balayacan bilemeyecekti nk. te btn bunlar olmasn diye, aabeyime yardm etmek istedim. "Esra nasl" dedim, "yi mi?" "Hayr. Hi iyi deil." "Neden?" "Devaml alyor. Doktora gidince olacaklara dayanamayacan sylyor. Cesaretini tamamen kaybetmi." "Korkmas normal" dedi Erturul, "kendini onun yerine koysana." "Koyuyorum..." Frat'n yzne o ackl ifade geri gelmiti: "Ne hissettiini anlamaya alyorum. Ben olsaydm ne yapardm diye dnyorum." "Ne yapardn?" "Biliniyorum. Belki de doururdum." "Buna imkn yok, biliyorsun."

77

Frat, atalnn ucunu ritmik bir biimde masaya vuruyordu. Tabi tuhaf bir ritimdi bu: Sanki birisi yerin altnda davul alyormu gibi. Kt davulcu ban ne edi, szlanr gibi konutu: "Sahiden imknsz m?" "Ne yani, ocuklu niversite adaylar m olacaksnz?" "Ne oldu" diye girdim araya, "Eskiehir'de byle dnmyordun sanki?" "Hayr" dedi Frat, "dnmyordum." "Fikrini ne deitirdi?" Frat yant vermedi. Sadece ataln ritmi hzland biraz. Erturul glmsedi: "Baba olmak m istiyorsun?" Frat smsk kavram olduu atal yavaa masaya koydu. O tuhaf sesten de bylece kurtulmu olduk. Genizden gelen ve insana eski gerilim filmlerini hatrlatan bir tonla, "Ayrlmak istiyor" diyebildi. imdi herhalde dnme sras bizdeydi. Erturul'la bakp bu sz bir yere koymaya altk. Sessizlik her eyi daha da arlatracakt. Dndm ilk eyi sordum: "Sevmiyor mu seni?" "Liseyi bitirip gitmek istiyor." "Nereye?" "Dar... Amerika, ngiltere, nereye olursa." Kaygl gzlerle Frat'a bakan Erturul, tane tane konutu: "Bunun br konuyla ne ilgisi var peki?" "Gitsin istemiyorum." 78

"Yani?" "ocuk doarsa beni brakamaz." Ban kaldrd, yzmze bakt. Sesi bitkin ama gereksiz derecede kararlyd. Erturul iini ekti, arkasna yasland. Baklarna anlam beenmek zordu; gergin, kukulu ya da umutsuzdular. Bense ne syleyeceimi bilemez haldeydim. Aklma ne gelse bu yeni durumun yannda hafif kayordu. Erturul sandalyesinde bir sre ileri geri sallandktan sonra, elini Frat'n omzuna koydu. "Ne dedin sen?" "Aptalca gelebilir ama hissettiim bu." "Aptalca gelen bir ey yok. Anlamadm eyler var. Birincisi, gitmesi iin daha en az bir yl gerek. Snavlara girilecek, orada yer bulunacak..." "Amerika'da bir halas var." "Her neyse. Okumaya m gidiyor?" "Evet." "Gzel. Okulun ayarlanmas falan, bir yl bile geebilir." "Yani?" "Dertlenmek iin henz ok erken." "Bilmiyorum..." "Bence erken. Hem ocuk dosa bile gitmeyecei ne malum?"

79

Frat yine bir an sessiz kald. Gzlerinin yala dolduunu fark ettim. "Beni sevmiyor." "Olabilir. Ama onun tercihlerine sayg duymak gerek." "Brakaym gitsin mi?" "Brak, gitsin." "Sylemesi kolay tabi..." "Evet, yle. Ama bir ans varsa insan onu kullanmal." "Ya hi dnmezse?" "Akll kzm derim." Bu kez hep birlikte sustuk. Konuulan eyin dnda kaldm hissediyordum. Byle eyleri ancak ortak anlar olanlar konuabilirdi. zlerek fark ediyordum: Frat'la o gne kadar pek az ey paylamtk. Ayn anda kadehlere uzanld, birer yudum iildi. Frat mendilim var m diye sordu. Paketi uzattm. Sesi bouk kyordu. "Hi dnmemek niye aklllk olsun ki?" "nk yle." "Emin misin?" "Sen olsan dner miydin?" "Buray seviyorum ben." 80

"Buras dediin neresi? stanbul mu, Trkiye mi?" "stanbul... Tabi Trkiye de." "Bu kadar byk konumayalm istersen." "Byk konumuyorum, dndm sylyorum. Sen dnmezdin herhalde." "Yaknndan bile gemem." "Niye?" "Akllym da ondan." "Biz deil miyiz?" "Bilemem. Sadece undan eminim ki imkn olsa bu memleketi terk etmeyecek adam yoktur." "Byk konumayalm demitin." "Olur... O zaman yle syleyeyim; bizim aramzda imkn olsa bu memleketi terk etmeyecek adam yoktur." "Biz kimiz peki sence?" Erturul, kollarn ikimizi de kucaklamak ister gibi at: "Sen, ben, Arda... Tabi Esra'y ve br ocuklar da saymak lazm. Biz buyuz." Gzlerim sigara dumanndan yaarmt. Beynim karncalanyordu, ikinci kadehi imekle hi iyi etmemitim. Bir pencere daha aabilir miyim diye sordum. Yant vermediler. Sabah oday a boan pencereyi araladmda, gecenin serinlii yzme dedi. Bulutsuz, yldzl gkyznn altnda stanbul l sld. 81

"Bugne kadar Eskiehir, stanbul ve birka kk ehir dnda pek bir yer grmedim" dedi Frat, "ama bence her insann dnyada bir yeri vardr. Oras onun evidir. yle kolay kolay brakamazsn." "Sence buras evin mi senin?" "Evim tabi." "yi o zaman..." Erturul'un sesi bu sefer yorgun kmt. "Hem..." diye devam etti Frat, nedense duraksayarak, "Konstantin Amca'nn iirini ezbere bilen de herhalde ben deilim." Erturul glmseyerek gzlerini kapatt. Elini Frat'n omzuna koyup abartsz bir havayla, o gece ilk kez duyduum dizeleri mrldand:

Yeni bir lke bulamazsn, Yeni bir ehir bulamazsn. Bu ehir arkandan gelecektir. Nasl geirdiysen mrn burada, bu kecikte, yle geirdin demektir, btn yeryznde de. "Aray atladn ama." "Konstantin Amcan bir bencil. Sevdiini kaybetmekten korkuyor" dedi Erturul, "aynen senin gibi." Sonra kalkt, salonun br ucundaki mzik setine gidip plaklar kartrmaya balad. nce hrt duyuldu, arkasndan ne olduunu bilmediim ama eve gzel bir hafiflik duygusu armaan eden mzik, aramzda belirmek zere olan sessizliin yerini ald.

82

"Elinde ne yazyor senin?" Frat sorunca avucumda hl duran telefon numarasn hatrladm. Kadehimi kaldrdm ve bana bu soruyu soran am yarmasna, tokutursun diye uzattm: "Kime rastladm, tahmin et!"

83

20
Erken uyanyorum. Sessizlik. Annem uyuyor olmal. Kt hissetmiyorum. stelik byle durumlara genellikle elik eden o sululuk duygusu da yok. Aylarm alan kesif bir uykudan syrlyor gibiyim. Biliyorum ki bu rahatlk, acnn beni terk etmeyeceini sonunda anladm iin. Btn o zaman boyunca, bana kalan acy yitireceim korkusuyla yaadm. Bencilce sahiplendim onu, paylamadm. Bir bakasnn da ayn acy ekebileceini dnmek dayanlmaz geliyordu. Bunun zaten imknsz olduunu bile bile, yumruk byklndeki o karalty Ali'den bile kardm. imdi hem kendime hem de ektiim acya gvenim, biraz olsun var. Belki artk onunla insan iine kabilirim. leye doru, otobs terminalindeyim. Buray gnn her saati dolduran kalabalktan bir ar kovan uultusu ykseliyor. Kprba'ndaki bir pastanede kahvalt ettim. Hatta aylardr ilk kez gazete bile okudum. Varlm evreleyen dnyann hznn iimdeki hz tuttuunu hissettim. Uzun zaman sonra gelen bir duyguydu bu. Onunla sarho oldum. Kimse komam ya da yavalamam istemiyor ite. Yan banda durduum bu terminal kalabal bile u an farkmda deil. Ortada bir fark da yok zaten: Yolcular iinde bir yolcu, ablalar iinde bir abla, aclarn iinde ufak, sradan bir ac. Dierlerine gre pahal olmasna ramen mzik yayn var diye tercih ettiim firmann brosuna yaklayorum. Vitrindeki, yurtd seferlerinin yazl olduu Almanya haritasna yansyan yz herhangi bir yolcunun yz. Duisburg ile Frankfurt arasndan bana bakan rimel srlm gzlerle karlanca, iim bir tuhaf oluyor: u 84

kadarck makyaj bile nasl da rpererek yaptm, ilk kezmi gibi. "Yarn iin yeriniz var m?" diye soruyorum ekik gzl kza. "Gndz m, gece mi?" "Gndz. leden sonra." Elinin altnda duran defteri ap krmzyla iaretlenmemi yerleri gsteriyor. Biletimi para style birlikte uzatrken glmsediinde, o kck yzndeki gzler iyice kaybolacak. "Mzik yayn var, deil mi?" "Kulaklk datyoruz." lezeri eve dnyorum. Annem kapy uykudan imi gzlerle ayor. Henz saatin farknda deil. Kahvalt ettim mi diye soruyor. "A deilim" diyorum. Karmda yle durup yeniden yatmakla gne balamak arasnda bocalarken, duvardaki saati gryor. "ki mi olmu?" "Yat istersen. Seni uyandrrm." "Dnk hava kt etti beni." "Gece ok oturdun mu?" Sulu sulu glyor: "Tam yatyordum, yine film koydular. Gurbet Kularn seyrettim." "Sen onu grmemi miydin?" "Herhalde on sefer. Be dakika on dakika derken yine sonuna kadar bakmm." "Bu akamkini de beraber seyrederiz."

85

"Ben azck yatp kalkaym." "Olur anne. Hadi git uyu." "Ayp olmasn?" "Kime?" "Sana." Yz yle haan ki, iimden zerine atlayp yanaklarn sktrmak geliyor: "Gznden uyku damlyor, hadi yat. Uyandrrm seni." Odasna doru ar ar, byk bir g onu srklyormu gibi yryor. Kk koridorun banda duruyor sonra. Aklndan kvermi bir eyi hatrlamak iin yzn buruturuyor: "Seni bir ocuk arad." Annem iin erkekler ellisine bile varm olsa "ocuk"tur: "Ne zaman?" "Hatrlamyorum ki... leydi galiba." "Kimmi peki?" "Erdoan... Ya da Erturul. Gzel bir sesi vard." "Bir ey dedi mi?" "Sahi, numara brakt, ismi de oraya yazdm zaten. Telefonun yannda falandr." Birden mideme bir kramp giriyor: "Nereden aryormu?" 86

"Buradan. Eskiehir'den." Beni iki gndr izleyen o kaynam st kokusu iime bu kez ok daha youn olarak, soluumu tkayp beni bomak ister gibi doluyor. Scak ve kandrc, insann iini ezen bir koku bu. Anneme bakp glmsemeye alyorum: "Tanju ve Cneyt miydi?" "Cneyt, Tanju ve Filiz Akn. Yarm saat sonra uyandr beni." Annemin sar defter kdna yazd numaraya dikkatle bakyorum. Btn artrdklarnn tersine uzak, sradan ve kiiliksiz rakamlar. Bu rakamlarn beni nereye doru ittiini anlamaya alyorum. Belki de bytmemeli. O kadar yldan sonra kim kimden neyi bekleyebilir? iimdeki ses "Senden bakas zarar veremez sana" diye fsldyor hl. Kendime zarar vermek iin de fazla gsz, fazla elimsizim. O halde ne var korkacak? Telefonu aan ses otelin adn syleyip kimi aradm soruyor. Erturul Kra' istiyorum. Oda numarasn bilmiyorum diye hafiften kabalayor. Ahizenin dier ucunda bir kadnla bir adam beni nereye balayacaklarn tartyorlar. Sonra kadn "Ayrlmayn ltfen" diyor. Asansr mziine uyarlanm Ay Sonat'n dinleyerek bekliyorum. Derken, binlerce yl ncesinden gelen bir ses "Efendim?" diyor. "Erturul?" "Arda, sen misin?" "Aramsn. Notunu aldm." 87

"Mektubu da aldn m?" "Evet." "Naslsn?" "Biraz daha iyi. Buradaymsn?" "Sabah geldim. Biliyor musun, sesin deimemi hi." Konumamz herhangi bir gelime gsteremeden, bir sre daha bu ekilde gidiyor. Olabildiince dz, daha derin yerlere sramaya izin vermeyecek yantlar aryorum. Erturul'un konumas rahat, eskiden olduu gibi alayc. Ykma uram bir kadnla konuur gibi konumuyor. Bo yere avutmaya, acy paylamaya almyor. Yapt rahatsz yolculuu anlatan sesinde hayatn srp gittii duygusu var. Bu cesareti herkes gsterebilse, aclara belki daha kolay katlanrdk. "Seni grmek isterim" diyor sonra, ani bir manevra yaparak. "Ama burada ok kalmayacam." "Bana hl Eskiehir'i gezdirme szn var." "Szm m var?" "ahit gstereyim ister misin?" "Hayr" diyorum, ylgnlkla, "gsterme."

88

21
Frat, Jlide'nin adn duyduktan sonra bir sre sessiz kald. Gzm hi krpmadan yznden kk bir bulut, deiik bir ifade ya da insan bir merak kprtsnn gemesini bekledim. Soracan umduum sorulara yantlar hazrladm. Bir ey sormad. arma da benzemiyordu. Ne kastettiini anlamadm bir ekilde glmsedi. Onun glmseyilerinde insan kzdran bir ey olurdu. Tahmin etmediiniz bir hzla kabalaabilirdiniz. ite iimde minik bir eytan, usulca kmldyordu. Byle bir akamn finalinde krc olamazdm. Frat zgn diye zlm gibi yapabilirdim belki. Bu da bende olmayan bir beceri gerektirdiinden, onun bu okbilmi suskunluuna katlmakla yetindim. Erturul masaya dnm, nedenini bilmedii bu sessizlie ok da merakl olmayan gzlerle bakyordu. Anlatsak dinlerdi belki. Suskunluumuza da aldrmyordu. Bir an iin, Frat'la bir aileymiiz ve ikimizi ilgilendiren byle bir konuyu onun nnde tartmak istemiyormuuz gibi bir durum dodu. Frat'la gerekten de bir aile olduumuzu, bu kez zlerek hatrladm. Konumuyorduk. Sessizliin uzamamas iin hibir neden yoktu. Kimse masadaki dier iki kiinin farknda deil gibiydi. u dalgnlk dediimiz ey Erturul'un zerinde bir baka duruyordu. Bana yle geliyordu ki Erturul tam da o an grnd gibiydi. Soran olsa anlatabileceimden emin deildim, nasl anladm da syleyemezdim ama gecenin ayr yne doru, son srat uzaklatmz o anndaki ifadesi, sanki ok gerekti. nsan biriyle bin yl arkada kalp byle bir ifade yakalayamayabilirdi. Manavn alamasn diye uzatt elmay dileyerek pazarda kaybettii annesini 89

bekleyen bir ocuk... Verebileceim tarif belki de buydu. Nereden bulmutum, Allah bilir. Frat bardanda kalm arab bitirdi ve iren dizilerden frlayan bir sesle sordu: "Eee? Ne yapyormu Jli Hanm?" Soru ekli de sessizlii kadar tuhaft. Alayp szlamaktan yorgun gzleri hafife imiti ve scaktan m yoksa arap yznden mi bilmiyorum, yanaklar kzarmt. Bu aslnda ailemizin ortak zelliiydi. Tutukluumuz, ekingenliimiz depremise ve belli etmeye de korkuyorsak, kim bilir hangi atamzn miras olan kanmz derhal yze trmanrd. Annem dnda herkeste vard bu. "alyormu" dedim, souk souk. Ondan "Jli" diye sz etmesini beenmemitim. "Ne iler yapyordur kim bilir?" "Manken olmu." "Ne?" "Mankenmi dedim. Bir filmde oynayacak." "Ya..." Biraz daha konuursak ters bir ey syleyeceimi biliyordum. Jlide'nin o hesapsz itenliiyle bu yedinci snf bilmilik arasndaki fark insan isyana srklyordu. Frat baka bir ey sylemedi. Herhangi bir anlama yorabileceim bir hareket de yapmad. Abartl bir dikkatle ve bu yzden de iri cssesini saa sola arparak ayaa kalkt, fsldar gibi konutu: "Galiba arap dokundu, yatsam iyi olur. Bana btn gece 90

katlandnz, sa olun." Erturul kalkt ve onu iki eliyle, omuzlarndan tuttu. Ban ne eip Frat'n kzarm alnna yaslad: "Kahve falan ister misin?" "Hayr... Gidip yataym." "Benim yatama yat." "Sen ne yapacaksn?" "Evde elli tane yatak var. Bir ey istersen aa bar." Frat'n gc yeni bir soruya yetmedi. Azn balklar gibi bir iki ap kapad, sonra da sallantl hareketlerle, st kata kan merdivene yneldi. Odadan kmadan, kapda bir an durdu. Srt bize dnkt ve derin soluklar alp veriyordu, odann hemen dnda ona ok iyi gelecek, bambaka bir iklim varm gibi. "Yeni bir lke bulamazsn!" diye bard. Bize deil de st kattaki birine sesleniyordu sanki. "Olur, Konstantin Amca..." dedi Erturul, sakin sakin.

91

22
Buluma yerimiz, Adalar Mahallesi'nde bir ay bahesi. Erturul'un verdiim tarifi doru anladndan hi emin deilim. Buray ilk kez annemle yaptmz yrylerden birinde grdm. nce ad dikkatimi ekmiti: "Kuledibi." Eskiehir gibi, tarihiyle her gn vnmeyen ehirlerde byle adlara az rastlanyor. stelik etrafta kuleye benzer bir ey de yok... O akamst de aymz imi, sallana sallana eve dnyorduk. En kk eyler yznden darmadan olabildiim, ok daha kt gnlerdi. Geleli henz birka hafta olmutu ve ok gemeden leceimden adm gibi emindim. Evden kmak iin srar eden annem oluyordu hep. Bugn hl kullandmz yry parkurunu da zaten o gnlerde kefettik. Yeni balayan yaz mevsiminin scanda koturan ocuklar ve hlyal sevgililer kalabalnn arasndan, eski moda bir fuar dekoru gibi ykselen levhay okuduumda neden bilmiyorum, aklma Erturul gelmiti. Aslnda Ert gerek bir ay baheleri uzmandr ve genken bu konuda bir antoloji hazrlamay bile ciddi ciddi dnyordu, "stanbul'un nadide ay baheleri antolojisi" gibi bir ey. Byle dnnce, oluan arm ok beklenmedik bir ey gibi grnmyor aslnda. zellikle o gnlerdeki ruh halimle. Erturul'la yllar sonra yeniden konuana kadar ay bahesini bir daha dndm hatrlamyorum. Zamann gelgiti iinde biraz evrilip evrildikten sonra bellein tavanarasna kaldrlm olmal. O tuhaf levha, anszn gelen buluma teklifi karsnda bocalarken aklma yeniden geldi. "Kuledibi" adyla gafil avlandm bu durum arasnda hibir balant kuramyor olsam da, belki de Erturul'un biraz sapada kalan adresi 92

asla bulamayacan umduumdan, yer olarak buray setim. ok ie yarar olmamasna dikkat ettiim bir de tarif verdim. Sonuta Eskiehir artk kk bir yer deil ve baz ay bahelerini bulmak gerekten zor. Arayan Erturul bile olsa. Yolun hemen kysndaki, Porsuk'a bakan bir masaya oturmu, sabit gzlerle ay bardana bakyorum. Garsonlar halden anlayan insanlar. Ne olaca belirsiz bir buluma iin gelmi bir kadn nasl rahat ettirilir biliyorlar. Yoldan bisikletli ocuklar, bebek gezdiren gen anneler geiyor. Grdklerime artc bir tarafszlkla bakabildiimi fark ediyorum. Bir iki ay nce tek bir bebek arabas ya da ufak bir viyaklama beni dmdz etmeye yeterdi. imdiyse onlar bana iyi gelen bir mesafe duygusuyla seyrediyorum. Nasl bir gn olacak? Bir gne balarken onun nasl biteceini bilemiyor olmak, uzun zamandr unuttuum bir ey. Biraz sonra gelecek ve Allah bilir nelerden konuacaz, ilk yirmi dakikay iyi kt tahmin edebiliyorum. Telefondakinin devam saylabilecek sakin, inii k olmayan, temkinli bir konuma herhalde ikimizi de rahatlatr. Sonras iinse hibir fikrim yok. insann hi tanmad biriyle konumas bir yerde kolay. Uygarlk dediimiz ey de bunun iin binlerce yol gelitirmi. Ama bir zamanlar tanm olduunuz, ruhunuzu ara yollarna kadar bilen, stelik bugn hl ayn kii olduundan bile emin olamadnz bir yabancya, ilk yirmi dakikadan sonra neler sylemek gerektiini anlatan bir grg kural yok henz. Onu uzaktan grr grmez tanyorum. Seyrelmi salarna ve yzn rten sakala bakarken, bir eyi daha kabul ediyorum: Bir inli'ye, bir Eskimo'ya ya da Afrikal bir kabile bycsne bile dnm olsa, onu yine ilk bakta tanyacaktm. "Oturabilir miyim?" diyor, glmseyerek. "Ltfen..." diyorum. 93

Byle anlarda ilk izlenimler nemli. Sradan bir davranla o davrann anlardaki karl arasndaki fark, bize mecburen alm olduumuz yolu gsteriyor. Hatta denilebilir ki, byle karlamalarda asl iletiimi kuran ey jestlerimiz, iskemleyi ekerken ufak bir glmseyi, ay bardana sarlm parmaklardaki huzursuz kprdanmalar oluyor. Szckler bunlara elik eden silik birer glge, kimsenin umursamad mrltlar durumuna dveriyorlar. Karma oturuyor. El skm bile deiliz henz. Yanaklarmz birbirine dokunmu deil. Henz hibir eytan harekete gemedi. Yannda getirdii krmz alveri torbasn masaya brakyor. "Bu bir hediye" diyor, "biraz konualm, sonra aarsn." "Buray kolay buldun mu?" "Evet ve de hayr. Oteldekiler tarif ettiinde kolay gibi grnd. Ama binalar ok tuhaf numaralandrlm. Yarm saattir dolanp duruyorum." "Ge kalmadn ama." "Otelden erken kmtm. Yapacak iim de yok." "Hangi otelde kalyorsun?" "Otogar yaknlarnda bir yer. Gzel grnyorsun." nmzde uzanan yolda nereden kt belirsiz, yar plak iki ocuk koarak, yolu sudan ayran alak duvar ayor. Onlar burunlarn tutarak zplayp gzden kaybolduktan birka saniye sonra, suya deen vcutlarn kard sesi duyuyoruz. Suyun kar tarafnda bir beki, ddn uzun uzun alyor.

94

"yi yapyorlar" diyor Erturul, "hava ok scak." "Neredeydin?" "Kusura bakma, daha nce arayamadm." "Kusura baktm yok. Sadece buraya nereden geldiini merak ediyorum." "Diyarbakr'da, antiyedeydim. Lojmanlar falan yapyoruz. Beni proje sorumlusu yaptlar. Bitmek bilmeyen bir i. ki yldr byle. Baka ey yaptm da yok." "antiyede mi kalyorsun?" Gneten yanm yznde, hatrladklarmn hepsinden farkl bir glmseyi beliriyor: "Genellikle evet. Yemekten, ikiden ve sigaradan yana skntmz yok. Hatta rahat bile saylrz. ehre inmek insann iinden pek gelmiyor. 'Ay ss Alfa' gibi bir yer. Kendini birdenbire iki yl yalanm buluyorsun." Beki koarak gelip suda oynaan ocuklara baryor. ocuklarn ne karlk verdiini duyamyoruz ama beki giderek sinirleniyor. fkeli el kol hareketleri yaparak, sudan kmalarn sylyor. "Gzel grnyorsun" diyor yeniden. "Bilmiyorum, iki hafta nceki halimi grsen korkardn." "Frat nasl? Haber var m?" "Ara sra Linda aryor. Onun Trkesi benim ngilizcem'den de beter. ok zor anlayoruz. Galiba yeni bir ie girmi." "Eski ii neydi ki?" "Boyaclk yapyordu. Ev boyuyordu yani." "Kazanabiliyor muymu?" "Linda 'Fena deil' diyor. Yani ben yle 95

anlyorum. Kzn da okuldan bir maa var. Geiniyorlar herhalde." Erturul sakallaryla oynuyor. Syleyecek sz bulamamann deil, sylenecek ok ey olmasnn verdii sknt bu. ikimize ay sylyor. Bu scakta neden srtnda olduuna atm ceketi sonunda karp iskemlesinin arkalna asyor. Bir sre hi konumadan, kar kyya trmanan ocuklar ve arkalarndan koan bekiyi seyrediyoruz. ocuklarn stnde yalnzca futbol ortlar var ve slak vcutlarndan saa sola sular saarak koarken hi de korkmu grnmyorlar. Beki kfrler savurarak bir sre izliyor onlar, iki yakay buluturan kprye doru adamn soluu kesiliyor. Gittike yavalyor. Sonunda tamamen yorulup pelerini brakyor. "Elbiseyle gelmemiler" diyor, kendi kendine konuur gibi. "Nasl?" "Yakalanacaklarn biliyorlard. Bu yzden elbisesiz gelmiler. Giyinmekle zaman kaybetmemek iin." "Ama beki onlar tand artk. Bir daha gelemezler." "Bence onlar zaten tanyor. Hatta bu oyun her gn tekrarlanyor bile olabilir." "Yarn yine gelecekler yani." "Tabi gelecekler." Gzlerim, aramzda bir snr izgisi gibi duran krmz alveri torbasna taklyor. Torbann stnde "Acarlar KunduraDiyarbakr" yazyor ve nedense ayakkab yerine glen bir kadn resmi var.

96

"A istersen" diyor Erturul, "hediye senin." Torbay elime alp evirip eviriyorum. Kutuya benzer bir ey olduu belli. Ahap olamayacak kadar da ar. Erturul'dan gemite aldm hediyeleri hatrlayarak bir tahmin yrtmeye alyorum. Parmaklarn bir kabartma olduunu hissettiim girintileri yokluyor. Torbay bir ucundan tutup yavaa ekiyorum. Gerekten de bir kutu kyor karma. zerindeki kabartma, uzaktan da olsa minyatrleri hatrlatyor. Yeillik gibi bir yerde, nehir gibi bir suyun kysnda, yz yze duran bir kadn ve bir erkek var. Yerel giysiler giymiler. Kadnn yznde, dudann ucuna dek inen gzya damlasyla verilmi, koyu bir hzn, ilk bakta tersi gibi grnse de esnaf ii bir alma olmad, hatta yapann epey gz nuru dkt baktka daha iyi anlalyor. "Bu, Mem u Zn" diyor Erturul, "biraz ackl bir sahne." Kutunun kapam ayorum, i tarafta, nce tam tepemizde olduu iin dorudan yzme yansyan gnei, sonra da uzun zamandr unutmu olduum bir kla parlayan kendi gzlerimi, ararak gryorum. Yine usta ii inceliklerle ilenmi erevenin ortasnda duran kk aynann altnda, el yazsyla unlar yazyor: "Hamdn Demir'den sevgi ve saygyla. Hayat yannzda olsun." "Hamdi'nin days bakrclar arsnda usta" dediini duyuyorum onun, "bunu da senin iin ona yaptrm."

97

23
Tuhaf bir rya grdm. Tuhaft, nk ryamda Frat' ilk kez gryordum. Rya anlatrken en ok mekn tarif etmekte zorlanrdm. En iyi hatrladmsa renklerdi. Kafa ayar yaplmam bir videonun gsterdii eski bir filmdeki gibi solgun, ara tonlarn yitirmi, nesnelerden evreye doru taan ve dzensiz renkler... Amas bir mavilik. Maviliin ortasnda, zerinde okul giysisiyle Frat duruyordu. Bana szcklerle, iaret ederek ya da telepati yoluyla, uzun bir yolculuktan yeni dndn anlatyordu. Kant olarak da ayandaki paralanm ayakkablar gsteriyordu. O kadar yoldan yryerek mi dndn sorduumda, hkrarak "Hayr" dedi, "bir gemideydim." Etrafa bakmay akl edince, zaten bir gemide olduumuzu grdm. Bunu ona sylediimde kupkuru bir sesle "Hay Allah..." diye mrldand, "te imdi battk." Aklma baka bir ey gelmediinden, ayakkablarna ne olduunu sordum. "Beni btn gn yrtyorlar" diye szland, "stelik Esra'y bulamadm." zlmemesini syledim. Esra eer gerekten de bu gemideyse onu er ge bulacamz anlatmaya altm. Dediklerimi duymuyormu gibi durmadan tekrarlyordu: "te imdi battk... ite imdi battk..." Uyandmda i skntsndan havaya umak zereydim. Evde kimse yoktu. Perdeler rtlyd. Salon yan aydnlkt, ikisi de ayr ayr birer not brakmt. Frat yine Harbiye'ye gideceini, dn saatini bilmediini syledikten sonra, kdn kesine byk bir cesaretle Esra'nn telefon numarasn yazmt. Erturul'un notunda da sayfann stne srayla Frat'n, benim ve kendisinin karikatrleri izilmiti. Frat ciddi, gzlkl ve kirpi sal, Erturul bir 98

kar sakall ve dank grnyordu. Bense gler yzl ve illiydim. Balarn hizasnda duran balonlar, o gn kimin ne yapacan anlatyordu: Frat vapurla kar yakaya geecekti. Ben herhalde ehri gezecektim. Erturul'un ne yapacaysa balondaki soru iaretinden anlald kadaryla, pek belli deildi. Perdeleri amak istemedim. Oturdum, karmdaki duvar boydan boya kaplayan kitapla baktm. Kitap kurdu saylmazdm. Cahil de saylmazdm. Evimizde buradaki kadar byk olmasa da babamn okuduklarndan oluan bir kitaplk vard. Ben en ok atlaslara bakmay seviyordum. lkeleri ayran nehirlere ve dalara, kuzey ve gney kutup izgilerine, para birimlerine ve ynetim ekillerine saatlerce, sklmadan bakabilirdim. Bunun bir okuma saylp saylmayacam bilmiyorum ama Nepal'in bakentini ya da ekoslovakya'nn para birimini soran olursa, annda syleyebilirdim. Erturul'un gece okuduu iiri dndm. Bir iki dizesini ve airin Yunanl olduunu hatrlyordum. Adamn ad aklma gelmiyordu. O dizeleri beeniyor muyum diye sordum kendime. Bana atlaslar hatrlatt iin beendiime karar verdim. Fazla iir okumamtm. Ama okul kitaplarnda grdklerimden de dier ocuklar kadar sklmamtm. Kitapla yaklatm. Kitaplarn raflara, trlerine gre ayrlm olduunu grdm. iirleri bulmam zor olmad. nk koca bir raf onlarla doluydu. Bir baka rafta romanlar, hemen altndakinde fotoraflk kitaplar, resim albmleri, ykler ve yllklar manyaka bir sabrla etiketlenmi, ayr ayr yerletirilmiti. Ad Yunanl'ya benzeyen airlerden birinin kitabm rastgele setim. zerinde "Yorgo SeferisBtn iirleri" yazyordu. Bunun o air olup olmadn bilmiyordum. Kapak resminde grdm adam ftr apkas ve ciddi baklaryla airden ok siyasetiye ya da lise mdrne benziyordu, lk sayfalardan, diplomat olduunu rendim. Demek 99

diplomatlar da iir yazyordu. Kitab alp salonun orta yerindeki kanepeye oturdum. nce oturarak, sonra kanepede bada kurup, en sonunda da tamamen yaylp uzanarak ve arada beni yoklayan siyam kedilerinin merakl baklar altnda, saatlerce okudum. Hayr, aradn air o deildi. Ama buna zlmedim. Kitabn bende uyandrd hissi anlatmak istersem, znt ve sevin gibi szckler dorusu biraz hafif kalr. Hazrlkl olmadm byk bir gcn karsnda afalladm hissettim nce. Herhalde daha nce baka iirler de okumu olmak gerekirdi. Bilmediim bir tarihin hi tanmadm delhizlerinde, akas olmayan bir el tarafndan itilip kaklarak dolatrlyor gibiydim. Zaman ve mekn duygularm uyumu bir halde, burunlar ve adalar aan gemilerin, lodosla ldran gemicilerin ve gvertelerde uuldayp geen szcklerin anlatld iirleri, defalarca okudum. "Yz yaprakl gln kalbine/gnein mhland gn ortasnda" diye biten son iirden sonra kitab kapadm. Yorgo Seferis'in fotorafna bir daha baktm. Bir otomobilde ekilmiti. Gsnden yukars grnyordu. air arka koltua oturmu, yanndakinin sorusunu yantlyor gibiydi. Sanki uzaklardan dnmt ve karlayanlara yolculuun nasl getiini anlatyordu. Gzlerinde tahminimi dorulayan yorgun bir ifade grdm. Yllarn ya da yollarn yorgunluu... Aklma, bir yk kamyonunun amurluunda grm olduum fosforlu yaz geldi: "mrm yllara deil, yollara verdim." Kitab yeniden atm ve beni tam kalbimden ivilemi dizelerden birini bir kere de yksek sesle okudum: "Dnte, yanmzda getirdik/bu kabartmalarn, alakgnll bir sanatn."

100

Kediler uyukluyordu. Ik, imdi biraz daha younlam olsa da, yine ayn kt. Tuvaller, iskemleler ve dier bir iki eya, ayn yerdeydi. Bense her grdm bana farkl gsteren, acaip bir ruh hali iindeydim. Bir anahtar kapda dnd. Sokak kapsndan gelen glmelerle birlikte zaman ve mekn duygularm k hzyla geri geldi. Seslerden biri Erturul'undu. Kk kahkahalarla incelen dier sesi tanmyordum, iyice yaylm olduum kanepede dorulup kitabn rastgele bir sayfasn atm. Kulam salona alan kapda, beni az nce kendimden geiren sayfalara bu kez bo gzlerle bakarak ayak seslerinin yaklamasn bekledim. Kz uzun boyluydu. Ksa kesilmi, dalgal sar salar ve bir insana gerekenden ok daha iri gzleri vard. Kk bir kararszlktan sonra Erturul'un elini brakp yanma geldi. Daha dorusu, ayn anda ben de ayaa kalkm ve onlara doru bir iki sarsak adm atm olduumdan, yemek masasnn hemen nnde karlatk. Abartl bir heyecanla uzand, yanaklarmdan pt. Adnn Yeim olduunu syledi. "Arda benim misafirim" dedi Erturul glmseyerek, "yakn bir arkadamn kardei. Eskiehir'den dn geldiler." Yeim gzlerini daha da iriletirerek "Yaa, yle mi?" dedi. "Ben kyordum tam..." "Geldik diye rahatn bozma" dedi Erturul. Sonra Yeim'e dnd, susayp susamadn sordu. Hzl hzl yryerek mutfaa gitti. Alp kapanan dolabn ve angrdayan bardaklarn sesini duyduk.

101

"iir mi okuyorsun?" diye sordu Yeim. Elimdeki kitaba bakyordu. "Okumaya alyorum." "Yunanllar sever misin? ou ya diplomat ya da gemici oluyor." "Aslnda bu okuduum ilk Yunanl air. Hatta ilk iir kitab. Ama houma gitti." "Demek houna gitti..." diye kendi kendine mrldand. O daha cmlesini bitirmeden, ilgi alannn dnda kaldm anladm. Yarm metre kadar geriledi. Gzlerini ksarak, hemen arkamda duran tuvallere bakt. Vcudunu iki yana doru, sabrsz bir ekilde oynatyordu. Tuvallerle arasna girdiimi anlayp biraz yana ekildim. Hzla gidip birinin nnde diz kt. Ellerini, sanki dokunmak istiyormu da yapamyormu gibi, resmin bir kar kadar nnde, ereve boyunca dolatrd. "Sen de ressam msn?" diye sordum. "Resim rencisi diyelim. nsan bunlara yarm saat bakmakla okulda drt ylda rettiklerinden daha ounu renebilir." Erturul, elinde bardaklarla yanmza geldi, ifadesiz bir yzle nce bana, sonra da hl resmi incelemekte olan Yeim'e bakt. Barda tutan eliyle yavaa onun omzuna dokundu. Yeim, vcudunu resimden isteksizce ayrd, ayaa kalkt. Yksek sesle glerek Erturul'a sarld. Erturul meyve sularn dkmemeye alarak kz dudaklarndan pt.

102

24
Annem suskun. Nedeni belli deil. Grdklerine hibir tepki gstermeden televizyon izliyor. Filmin ad Tekerlekli Bisiklet. Erkek oyuncu Ayhan Ik da, kadnn adn hatrlamyorum. Annem konumaya niyetli gzkmyor, ona da soramyorum. Bu kadar sessizlemesi sk grlen bir ey deil. Ayhan'n yakalanmamak iin rpnn, kadnn onu saklamak iin gze aldklarn grmyor sanki. Bir baca dierinin zerinde, sigara tutan el eneye yasl, ekrana sabit gzlerle bakyor. Aklndan geenleri kestiremiyorum, iimden bu sessizlie ortak olmak da gelmiyor. Onunla havadan sudan konumaya, gereksiz eyler yznden inatlamaya ihtiyacm var. "Keyifsiz misin?" Fena bir balang deil sanki. "Sen yokken Frat arad." "Ya. Naslm?" "yi. Fotoraflar istiyor." "Hangi fotoraflar?" "Okul, snnet, eski evde ekilenler, hepsini." "Alyor musun sen?" "Bulabildiimi zarfa koydum. Yarn gnderirsin." "Baka ey sylemedi mi?" "Sana da selam var." "Eminim vardr. Naslm, ne yapyormu, anlatmad m?"

103

"Doru drst konumuyor ki... alyormu." Saat farkn hesaplyorum: "O saatte mi?" "Bilmiyorum artk." "Bence bu herif iyice hayvanlat. insan iki kelime konumaz m?" "Konutu canm, o kadar da deil." "Neye alyorsun peki?" "Ne bileyim, zledim herhalde." "Onun derdi ne, biliyor musun?" Yant yerine kesik kesik burnunu ekiyor. Ayhan'n kadnn oluna bisiklet almak iin hayatn tehlikeye att sahne. "Onun derdi u: Dayak istiyor. Uzun zamandr kimse dvmemi onu. Bu yzden de yaadklarn olup olabilecek en feci eyler sanyor." Kursamda kalm konuma arzum, onun sessizliiyle birleip beni kkrtyor: "Bir tek onu oraya gnderdiler, sadece o savat! Dnyada zorla bir eyler yaptrlan ilk insan da o tabi. Ne kadar hayvanlk yapsa yeridir!" Annem, sessiz. Hatta nasl oluyorsa, az ncekinden bile sessiz imdi. Sylediklerim tam tepemizde, avize hizasnda asl duruyor. Kalkp onlar teker teker toplamak, bir ey olmam gibi yerime oturup filmdeki u kadnn adn dnmek istiyorum. Bunu yapamadm iin de bam eip elimdeki boalm yaya bakyorum. 104

"Askerlik fotoraflarm da..." "Olur anne, yarn gnderirim." Frat Cleveland'a iyice yerletiinden beri, dzenli aralklarla ve srekli bir eyler istiyor. nce duygusal bir yan olmayan, gerekli baz belgeler gnderildi. Sonra dergiler gitti. Onun ilk yazlarnn yaymland edebiyat dergileri babamn titizlii sayesinde yok olmaktan kurtularak bir araya toplanm ve evde Frat'a ait kk bir ariv olumutu. Lise dergileri, yerel Sakarya ve istiklal gazetelerindeki rportajlar, Frat'tan "gen yetenek" diye bahsedip annemi gzyana boan kk eletiriler... lk sarsnt, bunlar yollanrken atlatlm olmal. Sonra gerisi geldi tabi: Kitaplar, kk ve anlaml eyalar, giysiler, hatta yatak takmlar... Ne yapmaya altn anlayamyorduk. stelik, arayan kimi zaman Linda oluyordu. Utanga ve devrik Trkesi'yle, Frat'n ilkokul nln gndermemiz mmkn m diye soruyordu anneme. Sonra bu telefonlar eden genellikle Linda olmaya balad. Aslnda kzcazn skntsn anlyordum. Dnyann br ucundaki birilerinden eski bir okul nln istemek herhalde kolay deildir. "Nasl geti gnn, bulutunuz mu?" Konuya byle dank diye girdii iin ona kzmyorum. Sesinde en kk bir ima yok. Konuma isteim de henz kaybolmu deil: "Evet, ay itik." "Adalar'a gitseydiniz." "yle yaptk." "Gezdirseydin ocuu. Eskiehir ok gzelleti, bir sr yer var. Ya da eve davet etseydin, madem Frat'n arkada." Biraz dndkten sonra, asl korktuum eyi yapyor: "Nerede kalyormu peki?"

105

"Bilmiyorum. Otelin birinde." "O zaman gelsin burada kalsn." "Ne ilgisi var anne?" "Niye? Zamannda ikinizin de sryle arkada gelip bizde kalmad m? Bunun ne fark var? Haber ver yarn gelsin. Frat'n yerinde yatar." tiraz edecek gc bulamyorum. Tek are, bir ekilde geitirmek: "u oynayan kadn kimdi, hatrlyor musun?" "Sezer Sezin. Sabah ar o ocuu."

106

25
Onlar grmtm, isteyerek olmamt. Bama byle bir ey ilk defa geliyordu, insanlar gzetlemeye merakl deildim. Belki baz kt huylarm olabilirdi ama rntgencilik aklmn ucundan gemezdi. Hayr. Salondaki sarlma sahnesinden sonra, birlikte yukar ktlar. Merdivenlere doru sarma dola yrrlerken Erturul dnp bana bakt. Tuhaf bir bakt bu, sanki bir ey iin izin istiyordu. O kadar da saf deilimdir, ba baa kalmak istediklerini gayet iyi anlyordum. Beni artan, olayn gelime hzyd. Eve kadar nasl dayanmlard acaba? Sonu olarak, bardak dokunulmam meyve suyuyla yalnzdm. Gittim perdeleri atm, ieri dolan k gzlerimi kamatrd. I fark eden kediler, tembel hareketlerle yer deitirdi. In evin iindeki gndelik seyrini biliyor olmalydlar. nceden kararlatrm gibi, salonun iki ayr kesine ekilip setikleri glgelerin iinde kayboldular. Drde geliyordu. kmak iin uygun bir zamand. Havann biraz serinlediini tahmin ediyordum. antamn yukarda kaldn hatrlaynca canm skld. st kattaki sevgililer ortalkta dolaan biri olsun istemezdi herhalde. Btn param antadayd. Kaldm odaya sessizce girip kabilirdim belki, onlar rahatsz etmeden. Merdiveni parmak ularmda ktm. st kata vardmda, garip bir ses duydum. Derin bir solumay andryordu. Erturul'un sesiydi. Biraz kalnlamt sanki. Sonra, Erturul'un oda kapsnn ak olduunu fark ettim. Olduum yerde kaldm. Aklmdan birka ey birden geiyordu: Gerisin geri inmek ya da o kapnn nnden sessizce geip antay 107

almak. Sonra t karmadan dnebilirdim. Ne kapya nasl yaklatm hatrlyorum, ne de ieri bakacak creti nereden bulduumu. Erturul, plakt. Srtst yatyordu. Kzsa soyunmamt. Yalnzca gmlek dmeleri akt. Ba Erturul'un belinin hemen altnda, kasklarndayd. Erturul onu salarndan kavramt. Hafife bastryor gibiydi. Duruma tuz biber eken ey de u oldu: Kz bir an ban kaldrd ve gz gze geldik. Nefesimi tuttum. Filmlerdeki kadnlar gibi lk atmasn bekledim. Oysa o yalnzca glmsedi. Tatl, ana, kendine gvenen bir glmseyiti bu. Srtm dndm, koar adm uzaklatm. Kaldm odaya k hzyla girdim. Masann yannda duran antay aldm, yuvarlanr gibi indim merdivenleri. Yeniden dnebilir duruma geldiimde anacaddeye km, beni Kadky'e gtrecek dolmuu bekliyordum. Kadky'de dolmutan inince iskeleye yrdm. Kalabaln dnknden geri kalr yan yoktu, insanlarn durmadan hareket ederek bo yere canlandrmaya altklar, tembel bir pazar gnyd. Havann ar ar bulutlandm grdm. Belki tela bundand. Kimse yaz yamuruna yakalanmak istemiyordu, iskelede durdum, evreye baktm. nmde, Kadky'n bir gn ncekinden haliyle farksz, geni meydann ardndan birdenbire incelen sokaklar uzanyordu. Arkamda, deniz vard. Parmaklklara yaslanp baktmda ince bir ya tabakasyla rtlm olduunu grdm, insan kaynayan vapurlarn halat zp baladklar stanbul Boaz. Boaz'n bu havada ak seik grlebilen kar yakas, benim iin Kaf Da'nn ard gibiydi hl. Oraya bakp Esra'y dnyordum. Elimde bizi buralara getiren prenses hakknda hibir tarif, gvenilir tek bilgi yoktu. Onun evresindeki perde kalnlatka, neye 108

benzediini daha ok merak ediyordum. Gieden jeton aldm, kalkan ilk vapura bindim. Yan tarafndaki ahap sralara oturdum. Kulak paralayc iki ddk sesinden sonra demir aldk. Kadky uzaklarken hi alkn olmadm, sigara dumanyla kark iyot kokusu burnuma doldu. te yine balyorduk: Saraylar, en azndan yz yllk, koca koca yaplar, surlar, hemen yanndan getiimiz Kz Kulesi... Bir vapurun gvertesinde durmu, stanbul Boaz'na dalgn gzlerle bakan insanlarn anlatld ykler hatrlyordum. Ayn manzara o insanlarn i dnyalarna gre ekilden ekle girip saysz arma neden oluyordu. Hepsi de gzel yklerdi. Birbirinden kark ruh halleri, trl inceliklerle veriliyordu. Gvertenin br ucunda toplanm turistlerin hi durmadan resmini ektii bu gzellik, ruhumun kysna kadar gelip orada kalyordu ama. ieri girebilmesi iin bana belki de anlar gerekliydi. u grdklerimi daha nce de grm olmak, baknca iyi kt bir iki zel ey hatrlayabilmek... Bende bunlar yoktu ite. stanbul'a ite bu sayede direniyordum. Karaky'e yanarken, yamur balamt bile. Yolcular iskeleye atlayp hzl admlarla uzaklatlar. Karmda hibirinin nereye ktn bilmediim, irili ufakl sokaklar vard. Grdklerim iinde en ok kpr ilgimi ekti. Zaten bir tek onun ne olduunu biliyordum, insan slatan ama serinletmeyen yamura aldrmadan, filmlerden tandm Galata Kprs'ne doru yrdm. Kprnn ortalarnda oktan sucuk gibi olmutum. Havadaki nem ard, omuzlarmda yk vard sanki, ileri baktmda, Eminn olduunu tahmin ettiim meydan ve adm hatrlayamadm byk camiyi gryordum. 109

Minarelerin iki yannda, hepsi de gemi zaman hissettiren, yal yaplar vard. "Eskiehir" adnn nereden geldiini bilmiyordum. Sahiden eski bir yer olmasndand belki. Doup bydm ehirde bana yn veren hep imdiki zamand. Tatar Mahallesi'nin yoksul insanlarna ya da Odunpazar'ndaki ahap evlere baktmda da deimiyordu bu. Ama burada, aslolan gemiti. Hatta biraz fazla byleydi bu; Galata Kprs'nn ortasnda durmu Eminn'ne bakarken hayatmda ilk defa, salarma deerek akan zaman hissettim. stanbul'un beni asl korkutan yan, ortaya kyordu bylece: galiba bu yabancladm, ok yaam olanlarn "zaman duygusu" dedii eydi. Oymal parmaklklar arasndaki merdiveni indim. Kprnn alt da st gibi canlyd. ay baheleri ve balklar sralanmt. Yamur kaa insanlar kk ahap masalara snm bira, ay ve nargile iiyordu. Kimsenin kimseyle ilgilendii yoktu. Tuhaf bir yerdi, insan her an bir tandkla karlaabilirdi sanki. Dierlerine gre tenha bir kahveye girdim. ay ocana yakn bir masaya oturdum. nmdeki masada uzun sal, kzl erkekli bir grup vard. Herhalde mzisyendiler. alglar duvara yaslyd. Hemen yanmda, iki orta yal kadn t karmadan ay iiyordu. Teypte Bar Mano'nun yeni arklarndan biri alyordu. Daha nce de gelmitim sanki, hibir ey yabanc deildi. Sarn bir olan nme hi konumadan ay koyduunda resmen sakin ve huzurluydum. Hibir yerde olamadm kadar. Evde grdm ey aklmdan kmyordu. Kzn baklar yle kolay unutulacak trden deildi. Onlar grmtm. Sonuta, o da beni grmt. Tank olduum eyin ne olduunu bilecek yataydm. Erturul'un sevgilisi de buna 110

aldrmayacak kadar deneyimliydi belki. Kendimi dndm sonra: Birka yl ncesine kadar, bu "kendini dnme" iini daha sk yapardm. Biraz una benziyordu: Arkadanza yatya giderdiniz. Gece, ders alma ad altnda trl aklabanlklarla geerdi. Birlikte mzik dinler, hayal kurar ve gizlice sigara ierdiniz. Ev sahibiniz genellikle en yakn arkadanz olduundan, ayr odalarda yatmak istemezdi insan. Yere yatak serilir, radyonun sesi kslrd. Anne babalara iyi geceler dilendikten sonra snerdi klar, iki kz bir sre sessiz kalrd. Palavra bir sessizlikti tabi o, bozulmak iin ilk fslty beklerdi. Derken, yataklarn birinden bir soru ykselirdi. O gn yaadklarnzla ilgili ama stelenirse daha derinlere de inebilecek sorulardan. Zaten hep de bir steleyen kard. Birbirinizin yzn grmeden, gzler tavana evrili, balar klflar yeni ykanm yumuack yastklarda, yeni bir konuma balard. Gndzkilere hi benzemeyen bir konuma olurdu bu. Daha derin, hesapsz, ancak birbirine yatya giden kzlarn yrtebilecei ve tamamen su ortaklna dayanan bir konuma. Arkadanzn derdini dinler, onu kendi ksack hayat deneyiminizden aykladnz dertlerle birletirirdiniz. Derli toplu bir yant olamayacak kadar genel, atmasyonun her trne ak ve yarm yamalak bilgilerin eksik olmad bu sorular, gecenin en zel ksmn olutururdu. Durup dururken "Annelik nasl bir ey?" diye sorulur ve suskunlalrd mesela. Sonra dnme fasl yle bir uzard ki, br yataktakinin uyuduundan kukulanrdnz. Suskunluun koyulat bir anda ve iiniz gerekten de uykuya doru srklenirken, sorunun yant yeni bir soru halinde gelirdi: "nsan evlenmeden anne olabilir mi peki?" Bu bir egzersizdi. Duygusal antrenman. Konular kahvaltda ya hatrlanmaz ya da en sama ksmlaryla hatrlanrd. Konuulan o kadar eyden bir iz mutlaka kalrd ama. 111

Kk ve sabrl bir iz. Siz byrdnz, o da sizinle byrd. Asla ne kmazd. Kendisini belli etmezdi. Yatya gelecek bir baka kz ve klarn sndrlp gzlerin tavana evrilecei yeni bir an beklerdi. Plaklardaki ses izleri gibi. ine yerini bulduunda ikinci bir bellek halinde, derhal almaya balard. Yamur dinince iskeleye dnp vapur jetonu aldm. Ne uyduruk bir turist olduum her halimden belliydi. Byk yolculuklarn ya da uzun srecek maceralarn adam deildim ben. Yeniden aydnlanan denize tembel tembel bakarken, aklma avcumda yazl duran rakamlar geldi. Jlide'nin telefon numaras, iyi kt okunabiliyordu hl. iskelede bir telefon kulbesi grdm. Cebimde, dnden kalma jetonlar ngrdyordu. Telefonun yanna gidip zerinde "Jeton iade hol" yazan delie dikkatle baktm. Arkamdan gelen bir ses, telefon edecek miyim diye sordu. "Hayr" dedim sabrsz yzl adama, "buyurunuz, ediniz."

112

26
O scak austos gn leden sonra, Erturul'la birlikte bizim eve geliyoruz. Annem kapy stnde ne zamandr grmediim mavi bluzuyla ayor. Salar arkada toplanm, biraz da makyaj yapmz galiba. Kk ve samimi bir trenle tanyorlar. Annem bizi salona alyor, hzla mutfaa kouyor sonra. Erturul zerinde kim bilir ka gece uyuyakaldm koltua oturuyor. Srtnda rengi gnete solmu bir gmlek var. Onu mhendisten ok dalgn bir renciye benzeten sakal yzn yalandrmam. "Kk reklerden aldrdm" diye sesleniyor annem mutfaktan, "ay da var. Kahve derseniz st bitmi, haberiniz olsun." "Zahmet etmisiniz" diye mutfaa sesleniyor Erturul. "ldm yorgunluktan" diyor annem glerek, "kapcya dert anlatmak mesele!" Mutfaa alan kapnn nnde bocalyorum, ieri girip anneme yardm m etsem, dnp Erturul'un yanna m otursam, ikisinin karlaaca an ok merak ediyordum ama bu kadar rahat geecei de hi gelmemiti aklma. "Arda, ocuu yalnz brakma orada!" Annem srekli hareket halinde. Etrafta dnp duruyor. Uzun zamandr konuk arlamam olduundan herhalde. Kesme bardaklar kartlyor ve iyice parlatlm, gm bir tepside geliyor aylar. zm desenli tabaklara paylatrd rei az buluyor sonra. Kapcy bir daha armasn glkle nlyoruz. "Mhendismisiniz?" "Evet" diyor Erturul, "naatym." "siniz doudaym." 113

"Diyarbakr. Lojman yapyoruz." "Gzel yerdir Diyarbakr. Ben bir yl orada okudum." "Gzel yer. antiyeden kmaya zaman olmuyor ne yazk ki." "Snf arkada msnz Frat'la?" "lk iki yl hari hi ayn snfta okumadk. Ama snf arkadalndan beterdir. ete arkadal gibi." "Belki akam ararz, siz de konuursunuz." "Konuuruz tabi." "zlemisinizdir de. Ben ok zlyorum." Konumann gidiat beni artmyor, insan ilk bakta Erturul'un deimi olduunu dnebilir. Szckleri dikkatle semesi ve annem karsndaki efendi ve ll duruu, son anda olgunlaabilmi bir adam artryor. Yantlar ksa, anlalr ve sade. Grnteki bu farkn altnda, hi deimeden duran bir ey var ama. O ey de u: Erturul'un en byk numaras, kendisini karsndakinin gzyle grebilmesidir. Konutuu insanda ne izlenim uyandrdn ve szcklerin gcn bilir o. stelik bunu yle ustalkl, o kadar iten yapar ki, daha onun hakknda bir kanya varamadan tuzana dm olursunuz. ou insan sevimsiz klan bu yetenei onda grmek nedense kzdrmyor insan. "ok uzatt bu ksknl" diyor annem, "dn arad resimlerini istedi." "Ne yapacakm?" "Bilemiyorum... Hay Allah, aslnda biliyorum tabi. Bu evde bir eyi kalmasn istiyor. Balarn koparmaya alyor." Erturul annemin yzne merakla bakyor: "Bunu niye yapsn ki?" "nk onu kt yetitirdik" diyor annem, gzlerini rek 114

tabann kenarndaki peeteyle kumlayarak, "faydasz bir sr ey rettik. Verdii her isabetsiz karar, bana gelen her kt ey hep bizim yzmzden." "Sizin mi?" "Babasnn ve benim. Bilhassa babasnn." "Frat iyi ocuktur. Biraz fazla duyguludur." "Tamam. Biz duygulu insanlarz. Birimize bir ey oldu mu hepimiz inciniriz. Kalp kracaz diye dmz kopar..." "Ve ite bu yzden" diye karyorum sze, "birbirimizle uramaktan, baka eye zamanmz kalmyor, iimize doru o kadar ok bakyoruz ki nmze birisi duvar koysa gremiyoruz. Canmz yannca da haydi en baa dnlyor. Daha beter kapanyoruz. Bu bizim mehur dngmz ve Frat kafa gz yararak da olsa bundan kurtulmaya alyor." Ayaa kalkyorum. ay bardaklarn dizdiim tepsiyle birlikte mutfaa doru yryorum. Annem arkamdan sesleniyor: "Ne zamandr byle dnyorsun sen?" "imdi aklma geldi" diyorum, "kinizi dinlerken." Taze aylarla dndmde, onlar baka eylerden konuurken buluyorum ama. Erturul anneme douda grd yerleri anlatyor. Annem de ona ortaokulun bir yln geirdii retmen lojmanlarn, Amerikan sinemasndaki Jerry Lewis filmlerini ve gen kzln. Erturul anneme hafiften iltifat da ediyor. aktrmadan salarnn ve ellerinin gzelliini hatrlatyor ona. Koltukta ne doru eilmi, gzleri annemin gzlerinde, onun her szn dikkatle ve glmseyerek dinliyor. Ben mrmde Erturul kadar iyi kur yapan adam grmedim. 115

Akama doru, annemin onun yemee, hatta yatya kalmas iin srdrd srar glkle ap kendimizi sokaa atyoruz. Annem arkadalarmzn artk on yedi yanda kolej rencileri olmadm nedense anlayamyor. Hem Erturul'la ayn evde uyumak dncesi bile karnma ar sokmaya yetiyor zaten. Kprba'na kp Kzlckl Mahmut Pehlivan Caddesi'ne doru, vitrinlere bakarak yryoruz. Gkte hem gne hem de ay var. ince bir st kokusu, peimizden geliyor. "oban hikyesini biliyor musun?" diye soruyorum ona. "Eski bir masal m?" diyor glerek. "Bizim bu Frat arkadamz bir gece nbettedir. Hava mthi souktur. Hatta yle souktur1 ki nbet sreleri yarya indirilmitir. Karakol evresinde bir sredir dikkat ekici bir hareketlilik vardr. Herkes gergindir bu yzden... Sana hi anlatmad m?" "Hayr." "Karakol roketatar saldrsna kar karartldndan, gz gz grmyormu. Yaklaan bir ey olsa bile seebilmek ok zormu. Frat karanln iinde, titreyerek beklemi. Bir ara sahiden bir kmlt grr gibi olmu. Herhalde bu durumda ierdekilere haber vermek falan gerekir ama bizimki ya dlek ya da ok cesur okluu iin, hi ses karmadan sekiz on adm ilerlemi. Karalt da ona doru ilerliyormu. Karaltnn elinde metale benzeyen, parlak bir cisim grm. Korkudan boulur gibi olmu. O an panie kaplp tetie basm. Silah sesi duyulunca btn karakol ayaklanp o tarafa ate etmeye balamlar." "Karlk veren olmu mu?" "Olmam." 116

"oban m vurmu yoksa?" "Bunu kimse bilmiyor. On on drt yalarnda bir ocukmu. lsn sabah bulmular. Kyller onun gndzleri etrafta obanlk yaptn sylemi. Bence onu vuran Frat deildir. Ya da Frat'n vurmu olma ihtimali dierlerininkiyle ayndr. Karanla doru, rastgele ate amlar." "Sonra?" "ocuun dt yerin az gerisinde yeni kazlm kk bir ukur varm. Elinde o karanlkta bile parlayan, parlak metalden bir kutu tutuyormu. Kutuyu amlar, iinden be milyon lira km." "Be milyon..." "Komutanlardan biri oraya ocuk iin bir mezar yaptrm. Ailesini bulamamlar. Kimse de gelip sormam. Sonra o karklkta kutuya ne olduu da bilinmiyor. Frat bara ara uyand gecelerde ryasnda o ocuu grdn sylerdi. Kan iinde bir yzle gelip parasn istiyormu." "Annen biliyor mu bunu?" "Hayr tabi ki..." Baka ey sormuyor. Ben de sylemiyorum. Belli bir yne gitmediimiz de artk ortada. Oteli kentin bu yannda deil nk. Kprba Meydan'n istasyon yoluna balayan caddede yan yana, amasz yrmek insana iyi geliyor. Satcdan ekirdek alyoruz. Birazn kendi avucuna dkp klah uzatyor. "Annene bayldm."

117

"Belli oluyor. O da seni sevdi zaten." "Keke onu daha nce tansaymm. Evlenme teklif ederdim." "Eminim yapardn." "Kabul eder miydi?" "Sanmam. Aslnda hi tipi deilsin." "Nereden biliyorsun?" "O benim annem. Hem sen fazla hareketlisin. O babam gibi sakinleri sever." "Ama holand benden, deil mi?" "nk hile yaptn." "Nasl?" "Olduun gibi davranmadn. Arbal adam rol yaptn." "Arbal deil miyim?" "Beni gldrme." "Ama yllardr grmedik. Belki deimiimdir?" "Valla zamannda seni o kadar ok grdm ki en fazla ne kadar deieceini herhalde tahmin edebilirim." "Emin deilsin yani." "Emin deilim demedim."

118

"'Herhalde' dedin. u durumda, deimi de olabilirim. Belki bamdan korkun olaylar geti ve sonunda tamamen farkl biri oldum. Sonra yllar beni ypratm, zaman huylarm deitirmi ve Beikta'n u hali beni futboldan soutmu da olabilir. Byle eyler oluyor hayatta." "Bence samalyorsun." "Ben de seni zledim." Koluna giriyorum. ki yanmzdan insanlar akyor, iimdeki bulutlarn aralandn duyuyorum. Doup bydm ehrin en ilek caddesinde kol kola yrdm bu sakall tip, ne olduunu bilmediim bir eyi bana geri veriyor. Hem de hibir zel aba harcamadan yapyor bunu. "Neden geldin Ert?" Botaki avucunda biriktirdii kabuklar yol kenarndaki bir p kutusuna sallyor: "Seni grmek iin tabi."

119

27
Bostanc'da dolmutan indim ve peime bir adam takld. Hava daha kararmamt. Biraz zaman ldrmek iin yolu uzatmak istemitim. ehir turum tahmin ettiim kadar uzun srmemiti. Eve erken dnp Erturul Bey'i yine uygunsuz bir durumda yakalamak da herhalde anlamsz olurdu. Adam, demiryoluna doru giden sokakta yolumu kesip bozukluum var m diye sordu. Dilenciye benzemiyordu. En fazla otuzunda falan olmalyd. Gayet gl kuvvetli bir hali vard. Scaa ramen eski, ynl bir kazak giymiti. Gzlerine baktmda, hi beklemediim bir duyguya kapldm. Koyu, karanlk gzlerdi bunlar ve azndaki yayvan glmsemeyi yalanlayan bir katlkla bakyorlard. Doal davranmaya altm. Bozukluklar nereye koymu olabileceimi dndm. Elimi attm ilk cepten kan demir paralar uzattm. Kmldamad bile. Bu da bana artk korkmam gerektiini hissettirdi. O gne kadar duymam olduum bir sesle, hibir szce hibir vurgu yapmadan bana unlar syledi: "ehire almak iin geldim. Ama aylardr isizim. kuru para iin her eyi yapabilecek haldeyim." Bozukluklar eline tututurdum. Yrmeye baladm. Elli metre kadar sonra dnp baktm. Hl ayn yerde duruyordu. Paray tutan eli bile henz aa inmemiti ve Tanrm, dosdoru bana bakyordu. Bam evirdim. Ayak seslerim hzland. Sanki doma byme buralymm, evim de uracktaym gibi davranarak, kararl admlarla ilerledim. Keyi dnp bir sonraki soka yarladmda, izlendiimden emindim artk. Bam evirecek olsam anladm anlayacakt. Hi gerekmedii halde birlikte dununun adm koymu olacaktk bylece: "Beni izliyorsun. Senden korkuyorum." 120

Biraz daha kalabalk bir sokaa ulaabildiimde, karma kan ilk vitrinin nnde durdum. Bir nalbur dkknyd. Raflara dizilmi boya kutularna soluk solua baktm. Sonra kar kaldrmda, tam da benim hizamda duran adamn camdaki yansmasn grdm. Kalbim atlayacak gibi arpyordu, in tuhaf, adam gerekten de benden ok vitrinle ilgileniyor gibiydi. Beni ldrdkten sonra cvata falan almay dnyordu herhalde. Dkknda tezghtar bir olan ve arkalardaki raflar dzenleyen yalca bir adam vard. Bir an aklma onlardan yardm istemek geldi. Ama byle bir durumda konuya nasl girilir bilmiyordum. Parmamla kar kaldrm gsterip bir eyler yapmalarn istemeliydim belki. Tezghtar ayaa kalkp ne arzu ederim diye sordu. ivi istediimi syledim. Resim asmak iin ivi alacaktm. milyon tane kadar. Dkknn ackl ve lo bir havas vard. ekmecelerden birini ap bana beton ivilerini gsteren olandan bir iki ya kk olmalydm, ince, elimsiz bir yapdayd ve cssesinden beklenmeyecek kadar gr bir sesle konuuyordu. Gz ucuyla dar baktm. Adam, oradayd. Bam kesinlikle o tarafa evirmeden mahalleye yeni tandmz ve yarn yeniden gelip boya alacam falan syledim. Evin yerini anlatmak ister gibi ama aslnda dardaki manya gsteren el kol hareketleri yaptm. karm olduu bir avu iviyi kda sarmaya alan ocuk arada gsterdiim tarafa bakp ban sallyordu. Biraz daha akn, telal ya da fkeli grnse lrd sanki. Durumu anlamasn beklemiyordum ama dardakini hi olmazsa tedirgin edebilseydi keke. "Kar kaldrmdakini tanyor musunuz?" Raflar dzenleyen yalca adamn sorusu, hl hangi akla 121

hizmet iin koruduumu bilmediim direnci un ufak etti. Gzlerim dolu dolu, bilmediimi syledim. "Deminden beri bakyor da..." imdeki tel boalmt. Hkrarak alamaya baladm: "Caddeden beri beni izliyor. Ne istediini bilmiyorum ama ok ok ok ok korkuyorum. Yardm edemez misiniz?" Adam merdivenlerden ellerini nlne silerek, ar ar indi. Gz hl dardayd: "kp herifi dvemem. Fazla yalym." Sonra eliyle tezghtaki olann omzunu tuttu: "Bunu da braksam gider kendini ldrtr. Ben de raktan olurum. Yani bir hayrmz dokunmaz sana. Telefon urada. stersen ara, gelip seni alsnlar. Bir aymz iersin." Numaralar titreye titreye evirdim. Evde birisi olsun diye dua ediyordum. Telefon alt bin kez aldktan sonra ald. Erturul'un uykulu sesini duydum. Henz uyanmt. Ne dediimi anlamakta zorlanyordu. Konuurken yine alamaya baladm. Sonunda ahizeyi, adres tarif etsin diye tezghtar ocua verdim. Adamn uzatt mendille burnumu silerken kar kaldrma baktm. Kimse grnmyordu. Gitmiti. Yoktu. Kaybolmutu. "Sen yine otur bekle" dedi yal nalbur, "hi belli olmaz. Buras stanbul." Erturul kapda yarm saat kadar sonra ve glmseyerek belirdi. Soumu ay bardan brakp beni bile artan bir sevinle frladm. Koup nalbur ve rann gzleri nnde sarldm boynuna. Neye uradn arm Erturul durumun gerektirdiini yapt ve salarm okad. yice su koyuvermitim artk, manyaklar gibi alyordum. "Adam kardeinizi iyice korkutmu" dedi nalbur, Erturul'a. Sonra da tezghn yannda duran antam ald, kibarca 122

uzatt. Eve vardmzda, ortalk yeni kararyordu. Erturul yol boyu sululuk yapp beni gldrd. Biraz yatr gibi oldum. Adama gidip "Kusura bakma karde, benim sapm var" deseymiim keke. Bu sonradan o kadar komik grnmeyebilir tabi ama elini omzuma atm, beni az nce ecel terleri dktm sokaklardan eve doru gtrrken ne yalan syleyeyim, ila gibi geldi. Yemek iin Frat' beklemeye karar verdik. Yeni bir ey yapmayacaktk zaten, dnden kalan stsak mze yeterdi. arap ier miyim diye sordu. Yetikin geinenlerin bu tr teklifleri geri evirmediini bildiimden ve ocuk gibi grnmekten her yeniyetme kadar korktuum iin, ierim dedim. Azck gevemek iyi gelirdi. Kadehlerimizi aldk, karlkl oturduk. Kediler gizlendikleri yerlerden kp kucaklarmz paylatlar. Hafif aralk duran camdan szan serinlik, yzm okuyordu. Tavandaki kk spotlar salonu sarya kaan, gl bir kla dolduruyordu. Yorgo Seferis'in kitab dvme demir sehpann stnde, sabah braktm yerdeydi. Erturul ilk yudumunu ald kadehi sehpaya brakt, kitab eline alp dalgn dalgn kartrd. "br Yunanl'nn adn hatrlayamadm" dedim. "Hangi br Yunanl?" "Dn akam iirini okuduun." Bir an, hatrlamak olanakszm gibi kalarn att. Biraz dndkten sonra, elindeki kitab yeniden sehpaya koydu. Glerek "Konstantin!" dedi. "Konstantin Kavafis!" "Evet. iiri bir trl aklma gelmedi." 123

"iir seviyor musun?" "Ne desem bilmem. Pek okumuluum yok." Kadehiyle sehpada duran kitab gsterdi: "Bunu okudun ama..." "Btn sabah elimdeydi." "Sevdin mi peki?" "Galiba. Yani sevdim demek de imdi hafif kaacak. Ama etkilendim. ok etkilendim." "Demek ki sevmisin. Sonuta ya seversin ya da sevmezsin. Daha kark cmleler kurmak art deil." "Kark cmleler kurmaya almyorum." "Biliyorum" dedi glmseyerek, "biliyorum..."

124

28
Biletim yarna. 12.30, Otogar, 7. peron, 15 numara. ekmeceyi kapatyorum. Aylardr dolabn tepesinde duran bavulu indiriyorum. Bama toz yayor. Aslnda Ali'nin bavulu bu. Kaln, dayankl bir deriden ve erkek ii bir grnts var. Yataa koymadan, yzn slak bezle siliyorum. Evin drt yanndan topladm eyam byklk srasna gre dizip yerletirmeye balyorum. Annem hazr kuvvet olarak kapnn nnde durmu, sigara ierek beni izliyor. "Ali'yi arayacak msn?" Dikkatle avu una silkiyor klleri. "Ararm" diyorum. Erturul'la vedalamadk. Otelin nnde ayrlrken yarn da grecekmiiz, hatta sonraki gnler de birlikte geecekmi gibi, yle bir baktk yalnz. Byle durumlarda sylenmesi gereken hibir ey sylenmedi. Bindiim taksinin kapsn kapatp glckler saarak "Anneni benim iin p" dedi. Oysa gideceimi biliyor. Bunu ona batan syledim. "ocuu doru dzgn arlayamadk." nce havluyu mu koysam, amarlar m?: "Valla hi ikyeti yoktu..." "Benim de enem dt, sklmamtr inallah." "Merak etme anne, sklmadna phem yok." "Yemee kalmad ama?" "Bir dahaki sefere kalr." Biten sigaray sndrmek iin kapdaki yerinden ayrlp salonun derinliklerinde kayboluyor. Gelirken bu kadar eya getirmi olamam. oalmlar sanki. Sra pantolonlara geldiinde annem yeniden beliriyor. "lgin ocuk ama." 125

"lgintir sa olsun." "Biraz Frat' hatrlatyor. Grn deil ama. Hali tavr." "Yapma anne... Hi ilgisi yok." "Var, var... Onun gibi, sezdirmeden yakalyor insan. Aslnda baban da yleydi, ilk grte dalgn, uar dersin ama o her eyin farkndadr. Belli etmez." Son pantolonu da katlarken beni glme alyor: "E, balayalm bari banz." "Glme. O ocuun sknts var." "Onu da m konutunuz?" "Bir ey konumadk ama anladm. Yay gibi gergin. Arada dalp gidiyor. ok hareketli olduundan belli olmuyor ama dediim gibi, var bir sknts." Bavulla uramaktan sklarak yataa oturuyorum: "Bilmiyorum anne, bir ey anlatmad." "Byle tipler anlatmaz ki zaten..." stanbul'daki evi aryorum. Telefon yant vermiyor. Ali'yi bu sefer evde bulamamak sevindiriyor beni. Bari u son geceyi darda bir yerlerde geirsin. Kimlerle olabileceini dnmeye alyorum. Hayatn farkl dnemlerinde edinilmi btn o e dost topluluu bir bir gzmn nne geliyor. Arada birlikte rak iilip fasl geilecek, kendi halinde insanlar. Zaten tanmadm hibir arkada yok. alacak kadar net bir sahne: Gebeliimin artk son aylar. Ara, Karin ve Kurtcebe'yle birlikte, eski evdeki byk sehpann etrafndayz. Ut, tambur ve keman alnyor. 126

ltrason, olumuz olacan daha yeni sylemi. Yakn gelecein yakkl babas, kadehini bolukta ar ar gezdirerek "Git artk..." diyor: "Git, kendini ok sevdirmeden." Yznde yllar nceki o tp rencisinin utangal var. Gzlerine yeni eklenmi acemi bir sevinle ve her zaman pek beendiimiz sesini alaltp ykselterek, sevgili kars iin, onun sevdii arky sylyor. Darda ubat ay btn hoyratlyla srdnden, pencereler smsk kapal. Kck salonu kaplayan iki ey var: Buu ve arbal bir sarholuk. "ok tuttu mu resimleri yollamak?" Bu akam film yok. spanyolca bir kanalda, yengeler hakknda belgesel izliyoruz. Arada yenge gstermeyi brakp konunun uzman olduunu sandm birileriyle rportaj yapyorlar. Tek szck anlalmyor. Onlar rportaj yaparken, annem de kanal deitirerek daha ilgin bir ey aryor. "Hayr. Ne tutacak ki zaten?" "Canm kyor kapcy yollayana kadar. Cebinden veriyor sanrsn." "Biliyor musun anne, bilgisayarn olsa resimleri dakikada yollardk Frat'a." "Niye bilgisayarm olsun ki benim?" "te bu iler iin. Resim yolla. Mektup yaz. Dakika bile srmyor arlk." "Ben onu ap kapamay renene kadar herhalde asr geer." 127

"Ben sana retirim." "stemem. Millet sapklk yapyormu orada." "yi ya, sen de yaparsn." Annem nedense yarn gidecekmiim gibi davranmyor. Bu kadar zamandan sonra inanmyor herhalde. Eski evdeki o akamdan, bir tek kendimle ilgili eyleri hatrlayamyorum. Ut, tambur ve keman birbirine satar, Ali o arky sylerken ben ne yapyordum? Neler vard aklmda? Yaklaan doum beni korkutuyor muydu? nmde btn gece duran o tek bardak meyve suyunu hatrlyorum yalnz. arkysa dndke belirginleiyor. Git artk, kendini ok sevdirmeden.

128

29
Saatler geti, Frat gelmedi. Endielenmeye baladk. Hem karnmz da ackmt. Karar veremiyorduk. Esra'y arasa mydk? Frat'n telefon numarasn yazd kt, hl masann stndeydi. Telefon etmeye ikimiz de yanamyorduk. Ama tembel piyano mziiyle iyice mahmurlam salonda oturmu havadan sudan konuurken, sonunda birimizin o telefonu etmek zorunda kalaca belliydi. Esra konusunda Erturul'un da benim gibi huzursuz olduunu, ararak fark ettim. Tanyor olmalydlar. Sonuta hepsi ayn okuldayd. nsann okul arkadam aramasnda bir tuhaflk olamazd. Hele byle bir nedenle. Bense resmen d kapnn mandalydm. Kzcaz varlmdan bile habersizdi. "Arkadan ok tatlym." "Yeim mi?" "Yeim'di deil mi ad? Bizim snfta iki tane Yeim var." "Onlar byle deildir umarm." "Niye? Yeim nasl ki?" "Aslnda akll bir kz. Zannettii kadar deil ama. Beni kullanarak babama ulamaya alyor. Baz sanatlar babamn szlerine ar nem verir. Onun on sekiz yanda ve ad Yeim olan bir ressam adayn desteklemesi, bu kz iin byk ans olur. Kzn derdi bu. Hesap ortada." "Baban byle bir ey yapar m peki?" "Hayatta yapmaz."

129

"yleyse?" "Ne olacam syleyeyim: Kz ders alm olacak. Bu onun akln bana getirir mi bilmem ama sonuta renecei eyi baka yerde retmedikleri kesin." "Nedir o?" "Dolap evirmemek. Efendi olmak." "Onunla cezalandrmak iin mi birlikte oluyorsun?" "Hayr. Gzel bir kz olduu iin." Erturul iini ekerek ayaa kalkt. Kucanda uyuklamakta olan kedi, peneleriyle hl tutunduu tirtten skt iplik paralarn da beraberinde gtrerek, panik iinde yere atlad. "Ben acktm" dedim, "daha bekleyecek miyiz?" "Artk bir telefon etsek iyi olur herhalde." Dnd, telefona yzn buruturarak bakt. Esra'dan holanmyor olabileceini de ilk o zaman dndm. Konumamz aklmda eki bir tat brakmt. Durup dururken beni huzursuz eden neydi, anlamyordum. Erturul telefonun durduu rafa ar ekimde yaklat, numaray evirdi. Yant beklerken bir yandan da gmleinin artk kopmaya yz tutmu dmesiyle oynuyordu. "Esra?" Bunu ksa bir sessizlik izledi. "yiyim, iyiyim..."

130

Daha uzun bir sessizlik... "Ya, evet. Orada m hl?" Bir sessizlik daha... atlm kalar... "yleyse gelir imdi. Gecikince arayaym dedim." Yine sessizlik... Dmeyle oynayan eller... "Tabi, tabi... Grrz, iyi geceler." Kapattktan sonra gidip pencereden bakt. Frat, Esra'nn evinden son vapura yetimek zere kmt. Yetiebildiyse, imdi gelir dernekti. Gkte dolunay vard. Bir iki tys bulut, aynda parlyordu. Kucamda gerinen kediyi okamay brakp alabildiim kadar derin bir soluk aldm: "Sence Esra nasl bir kz?" Erturul hemen yant vermedi. Alnn cama yaptrm, soka grmeye alyordu. Gmleinden sarkan dmeyi biraz daha ekitirdi, bir iki kurcalamadan sonra elinde kalnca da ok arm gibi bakt dmeye. Sonra bana dnd, glmsedi: "Hadi, yemei stalm." Yanmdan geip mutfaa gitti. Bunun aslnda gayet ak bir yant olduu belliydi. Ama merak beni kamlyordu. Sanki azck stelesem sonunda Esra hakknda elle tutulur bir eyler renebilecektim. Benim kediyi karnndan hafife tuttum. tiraz eden mrltlarna aldrmadan, dikkatle kaldrp yere braktm. "Esra'yla pek yakn deilsiniz galiba." Erturul tencereyi am dnden kalan makarnaya 131

bakyordu: "Haklsn, deiliz. Bu yemek yetecek mi bize?" "Peki onu sevmiyor olabilir misin?" Tencere kapan hi de gerekmeyen bir grltyle yerine yerletirdi: "Sevmek sevmemek baka ey. Gvenmiyorum diyelim!" O an kendimde baka bir som soracak cesareti bulamadm. Uzanp davlumbazn stnde duran akma ald, skntl bir sesle "Hadi" dedi, "adam neredeyse gelir..." Yemekler snrken Erturul'la baka bir ey konumadk. Dncelere gml bir halde, ses karmadan Frat' bekledik. On dakika kadar sonra geldi. Dnknden de kt grnyordu. Mutfak tezghna yasland, sigara ierek bir sre bizi izledi. Erturul'un elime tututurduu tabaklar sofraya tarken beni durdurdu. "Bana tabak koyma." "Tok musun?" "Yiyecek halde deilim hi." Erturul "O halde sofra kurmaya da gerek yok" dedi, "herkes taban alr yer." "Eskiehir'e telefon ettin mi?" "Hayr. Dn aramtm zaten." "Yine yoklasaydn keke. Bir eyden phelenmesinler." Normal davranmak iin gsterdii abay anlyordum. Durumu eer grnd kadar ktyse, daha abuk sabuk eyler de syleyebilirdi. Sesimi karmazdm. "phelendikleri falan yok" dedim glerek, "kafa dinliyorlar herhalde." "Olsun. Yarn ara."

132

Erturul bana stnde kfte, makama, biraz da yeillik olan bir tabak verdi. Kendi tabayla birlikte beyaz arap iesini ve zenle setii kadehi de eline alarak merdivenlere yumdu. Bayla "Haydi" anlamna gelen bir iaret yapt: "zleyin beni!" nmze dp bizi st kattaki geni bir odadan geirdi. erdeki iki kiilik yataktan, burann anne ve babasnn odas olduunu anladm. Ayn hzla yryerek tam karmzdaki bordo renkli perdeleri iki yana ekti ve terasa alan byk caml kapy grdk. Teras, evin dier cephesindeydi. Grnenler, kaldm odadan baknca grdklerime benziyordu. Ufka doru, fire vermeden sralanm apartmanlar. Pencerelerde krpan irili ufakl klar. Kendilerini don gmlek balkona atm serinlemeye alan insanlarn ufak kprtlar... Btn pencereler ak olduundan, ehirdeki tm radyo ve televizyonlardan ykselen sesler tuhaf bir karm halinde, bize kadar geliyordu. Terasn yan, evremizdeki apartmanlarla kapalyd. Karmzdaki, ehrin klarna bakan akln bir ucundan dierine iki sra ip gerilmiti. Erturul'un olduu hemen anlalan birka para amar, ipin stnde sallanyordu. Ortada ahap bir masa ve onu evreleyen demir iskemleler vard. Taba ve bardaklar masaya brakp telala iplere gitti, amarlar toplayp yine ayn aceleyle dnd ve ieri girdi. skemleler serindi. Demir bacaklarma dediinde tenime geen souk houma gitti. Bir iki dakika sonra, Erturul elinde sigara paketi ve akmakla dnd. "Btn gece donlarma bakmak istemezdiniz herhalde." Frat konusun diye bu kez daha da fazla uratk. Biz 133

konuya yaklamaya altka o uzaklayordu. Bizi duymuyor gibiydi. Kesinlikle bitmi bir insana benziyordu. Ksa ve yarm yamalak yantlar verirken sesi gsz ve alamaklyd. Ona baktm ve dnyada ak acs diye bir ey gerekten varsa, onun bu olabileceini dndm. "Bir bakasnn varlndan kukulanyorum" dedi, yarm saatlik abamzn sonunda. Erturul'la baktk. Bu kez daha hazrlklydk. nce davranp sigarasn yaktm ve bunu da nereden kardn sordum. "u Amerika meselesi... Buna bu kadar kafay takm olmas hi normal deil." Biz iki konu arasndaki ba kavramaya alrken o konumaya devam etti: "Orada onu bekleyen biri varm gibi geliyor bana." Gzleri dolu doluydu. Erturul isteksiz bir yant vermek zere azn atnda, teras aydnlatan karpuz eklindeki lambann sndn grdm. Sonra ufka doru sralanan apartmanlarn klar da bloklar halinde snd. Balkonlardaki insanlardan bkkn bir "Aaaaa!" sesi ykseldi.

134

30
Bazen, ihtimaller arasnda bocaladmzda, hayatn ak yerimize karar verebiliyor. yle gsterili ve herkesi kendine baktran bir biimde yapmyor stelik bunu. ilk bakta nemsiz gibi grnen seeneklerden birini iaretliyoruz ve geri kalan, yaam mekaniinin gizli bir ileyiiyle, kendiliinden oluveriyor. Annem gzel bir uurlama kahvalts hazrlam. Eskiden bu grev babamnd. Pazar gnleri hepimizden nce uyanr ve alverie kard. Pazar sknts, ou baba gibi onun da stne karabasan gibi kerdi nk. Bunu sanki evdeki varln balatmak iin yapard. stelik, bu ite uzmanlamt da. ou dkknn kapal olduu o yar l tatil gnlerinde nerede ne bulunur, ok iyi biliyordu. Yatamzda uykuyla uyanklk arasnda gidip gelirken d kapnn tkrtsn uzaktan duyar, "Yarg Bey"in eli kolu torbayla dolu dndn anlardk. Bizi alm olduumuz bir de srkleyen ve haftann hibir gn gremediimiz kadar ok yiyecekle dolu sofraya oturduumuzda, babam uzun sre bir ey yemez, annemin tm ikyetlerine ramen yakt sigaray tttrerek bizi izlerdi. Kahvalt, annemin sorularyla blnen bir sessizlik iinde sryor. Kimlik, banka czdan, anahtar gibi, unutulmas baa i aabilecek eyleri antaya koydum mu diye soruyor. Ona yant yetitirirken, bir yandan da masann br tarafna serili gazeteye bakyorum. Bir gn nce olup bitenleri, kendimi zorladm bir ilgiyle anlamaya alyorum. "Seni bekleyen dnya bu" diyor iimdeki ses, "kapdan ktnda bunlarla karlaacaksn..." Biz sofray toplarken saat on bire geliyor. Evdeki bu son anlar nasl geireceimi hi bilemiyorum. Hibir eyi 135

filmletirmek niyetinde deilim. Galiba annem de deil. Telefon etmem gerekiyor. Daha dorusu, telefonlar. Ahizeyi kaldrdmda, nce hangi numaray evireceimi bilmediimi fark ediyorum. Annemin radyosundaki uykulu tambur, adn bilmediim bir bestenin giri taksimini alyor, stanbul'u, Ali'nin alt kliniin numarasn tuluyorum. Karma kan gle sesli kz, Ali Bey'in henz gelmediini sylyor. Pazar gnleri daha ge gidiyor ie, hatrlyorum. imdi, yolda olmal. Cep telefonlarndan kaytsz artsz nefret ettiim iin, Ali'yi aramay erteleyip bu kez Erturul'un kald oteli deniyorum. "Ben de seni arayacaktm" diyor, en glmseyen sesiyle. "Bugn gidiyorum. Biliyorsun, deil mi?" "Evet. Zamann var m?" "Ne iin?" "Urar msn?" "Bilmiyorum. Zor grnyor." "Sana syleyeceklerim vard." "Telefonda olmaz m?" "Olmaz. Gelirsen sevinirim." Bir sessizlik. Gz ucumda, mutfakta bulak ykayan annemin glgesi. Benimkine benzer bir ses "Tamam" diyor, sonra, "ama uzun kalamam, haberin olsun."

136

Telefonu kapatyorum, annem ieri giriyor. Koltuuna oturup hi konumadan, kapal televizyonun ekranna bakyor. Baladm hissettii filmin nasl gelieceini dnyor herhalde. Gzn o sinek yeili ekrandan hi ayrmadan "kacaksan yamurluunu giy" diyor, "hava bugn kapal." Annemin yamuru ilk damlalarn serpitirirken Ersen Otel'in kapsndan giriyorum. Dardan bakldnda silik bir tara oteline benzeyen yap iine girildiinde kendince renkleniyor, bir genilik kazanyor. Danmadaki adan eliyle lobinin br ucunda oturan Erturul'u gsteriyor. Ayn anda o da beni gryor zaten. Hzl admlarla birbirimize yaklap duramadklar iin arpan iki tekne gibi sarlyoruz. Sarlyoruz... Gzeneklerimi dolduran taze st kokusunu iime ekiyorum. Erturul'un beyaz tirtl omzunun zerinden baktmda unlar grlyor: eski moda koltuklar, kar duvar boydan boya kaplayan ve insana gayet anlaml bir biimde yirmi yl ncesini hatrlatan amerikan bar, barn iyice sararm aynas ve aynayla ielerin arasndan blk prk seilen hayalimiz. Krknda bir kadn ve sakall bir adam. Onu yavaa itip yzne bakyorum. Bir zamanlar yalnzca kendime ait sandm o ifade, antiye gneiyle kararm yzndeki yerini alyor. Cam kenarndaki masalardan birine oturuyoruz. le tatiline km fabrika iileri, yoldan bisikletleriyle geiyor. Dosdoru gidildiinde bu yol insan stadyuma kadar gtrr. Daha ilerdeyse ocukluumuzun uzak mahalleleri olan Reglatr ve Bademlik vardr. Otobs terminali, dier yandadr. ehirden ayrlan otobsler zaman kaybetmemek iin buradan nceki son ayrmdan saparlar. 137

"Konuya dank diye gireyim mi?" "Gir. Zaten girdin bile." "Seni u son zamanlarda ok dndm, inanr msn, u dnyada seni en iyi tanyanlardan biri herhalde bizim Hamdin'dir. antiye lojmanlarnda her gece ona seni anlattm. Hatta sonunda uydurmaya bile baladm. Mesela seni bir yazar yaptm, piyano almay rettim sana, bo zamanlarnda resimler, tatillerinde giysi tasarmlar yaptrdm. San sarya, kzla, kestane rengine boyattm. ocukcaz bunlar geceler boyu, tn karmadan dinledi. Sonra ne dedi biliyor musun?" Tam yalan sylenecek zaman: "Hibir fikrim yok." "'Erturul Abi' dedi, 'sen onu seviyorsun.'" "Sahiden yle mi peki?" "Sana yleymi gibi gelmiyor mu?" "Bilmiyorum ki Ert... Binlerce yl geti. Dn sylediin belki de doru. Deitik. Deiiyoruz. Bana bin yl nceki bir Arda'dan aklnda kalanlarla neler yaptn anlatyorsun. Bense her anm onunla yaadm. Braktn yerde miyim?" "Aslnda brakan sendin." "Terk etmenin deiik yollar var. Bence aldatmak da terk etmek saylr." "Nedenlerim vard." "Nedenlerin yoktu Ert. Bir tek nedenin vard." "Belki de haklsndr... Bana hl kzgn msn?" 138

"Ben sana hi kzmadm ki." "Neden ayrldk yleyse?" "Ayrldk nk fazla gentim. Sana ayak uyduramyordum. nk br kzlarda olan eyi bende bulamyordun. O ey neydi, neden onlarda vard da bende yoktu, uzun zaman sahiden anlayamadm. Ama dediim gibi, kzgnlk falan yok. in rahat etsin." "imi rahatlatmak istemiyorum." "stediin nedir yleyse?" "Seninle ite byle oturmak. Seni biraz daha grmek." "te buradaym." "Ama gideceksin." "yle... Biletim var." "Gitmesen?" "Pekl gitmeyebilirim. Ali'yle konumadm daha. Hem buna senden ok annem sevinir. Ama ne yapacaz?" "Bilmiyorum. Birlikte yrrz yine. Adalar Mahallesi'ne gidip ay ieriz. Akamlar size yemee gelirim. Annen falma bakar." "Peki sence ne kadar srer bu?" "Birka gn... Bana yeter." "Emin misin?"

139

"Olmak zorundaym. Evli bir kadnsn. Bekleyenin var. Durumu ok fazla zorlamak doru olmaz." "Bunu sen mi sylyorsun?" "Abuk sabuk ktlara atlan iki imzann bence hl bir anlam yok. Ama anladm kadaryla kocan iyi bir adam ve seni herhangi bir eye zorlamak istemiyorum." "Ali'yi nereden tanyorsun sen?" "Buray aramadan nce stanbul'a telefon ettim. Kocanla biraz konutuk. Biraz ikiliydim. yle olmasam aramaya hayatta cesaret edemezdim zaten, in ilginci, o da ikiliydi. Hatta benden bile fazla imiti galiba. Frat'n arkada olduumu renince ok yaknlk gsterdi. Sana syleyeceklerimin bir ksmn ona syledim. Biraz sohbet ettik." "Sohbet mi ettiniz?" "Bir saat kadar. Adamcaz doluymu tabi." "Sana ne anlatt?" "Sadece erkeklerin bilmesi gereken eyler." "Ltfen samalama." "Doru sylyorum. zel bir konumayd." "Aranzda zel bir konuma olamaz. Tanmyorsunuz bile ! Eer birbirini hi grmemi iki sarho gecenin o saatinde benden bahsediyorsa ne konuulduunu bilme hakkm var demektir!" "Senden bahsetmedik ki." 140

"Peki ne konutunuz?" "ocuklar. Daha dorusu, ocukluumuzu. Birbirimize ocukluk hatralar anlattk. Tandmz ocuklardan bahsettik. Sonra da u dnyada tandmz ne kadar anne baba varsa hepsini elden geirdik." "Bir sonuca varabildiniz mi bari?" "Vardysak bile inan hatrlamyorum." "Konutuunuzu bana sylemedi ama." "Syleyecek bir ey yok ki zaten. Hava cva laflar. Sarho muhabbeti." Kolumdaki babadan kalma saat yava yava ilerliyor. O otobse binilecekse eer, birka dakika iinde toparlanp kmam gerek. Yok eer binilmeyecekse, annemi aramalym. imdi evin iinde drt dnyordur. "Kocan bana ne dedi, biliyor musun?" "Ne?" "Genlik tuhaf bir adr. Ne balangc, ne de bitii birdenbire olur." "Baylr byle laflara." "Bence hi fena deil. Kocan ilgin bir adam."

141

31
Yata el yordamyla buldum, uzandm. Elektrik hl gelmemiti. Odaya girdikten sonra eyalara arpa arpa perdeleri buldum. eri dolan ay Erturul'un ablasnn her yanndan kuma pskren odasn biraz grnr kld. imdi ikisi terasta, ba haaydlar. Yanlarnda olmazsam Frat alrd belki. Canm arap da istemiyordu zaten, iki gndr itiim araplardan sonra midemde aptal bir ekilik vard. Aydedenin baygn nda, oday dolduran eyler farkl grnyordu. lk baktaki o tuhaf karkla alnca, insana yatan iki yannda alalp ykselen glgeler arasnda bir btnlk varm gibi geliyordu. Belli ki oda, sahibini yanstyordu. Duvardaki resimler, masann zerine salm kaset kaplar ve ortal panayra eviren giysiler, insana Erturul'un ablas hakknda iyi kt bir fikir veriyordu. yi yetimi, kltrl bir kzd belli ki. yi yerlerden giyinen, iyi arkadalar olan, i g sahibi insanlardand. Alacakaranlkta ayrntlarn glkle seebildiim bu odann benim olduunu dledim. stelik, kurduum d sevdim de. Hayatmdan ikyet ediyor deildim. yle ciddi bir sorunum olmamt hi. Ama bu evde grdklerim, aklmda bugne kadar yokluunu bile fark etmemi olduum bir hayatn, bir hayat fikrinin uyanmasna yol ayordu. Benimkinden bambaka dnyalar da vard. ounu tanmyordum. Dnyay evdeki atlasn sayfalarn evirerek renebileceim bir bakentler ve para birimleri gezegeni gibi grmtm hep. Neye benziyordum? Gzel saylr mydm? Ne olmak ya da neler yapmak istiyordum? Soru iaretlerinin cssesi uykumu getiriyordu. nmde zm byk aba gerektiren bir durum varsa uykum gelir hep. Kazk bir ev 142

devinin karsnda umutla esnemeye balarm. Oysa uyumak istemiyordum, iimden sonusuz eyler dnmek geliyordu. Canlanan grntde, babamla Porsuk kysna oturmu suya ta frlatyorduk. Yrye km gibiydik. Robot gibi hareket etmemize yol aan kaln giysiler ve suyun iki tarafnda yer yer grlen beyazlklar, geen kn o souk gnlerini hatrlatyordu. Genellikle olduu gibi, az konuuyorduk. Frlattmz talar bir iki sektikten sonra kaybolup gidiyordu. Yass bir kiremit parasn drt kez sratmay baardktan sonra babama dndm ve "Syler misin" dedim, "nsan nasl deiir?" "nsan deimez" diye yantlad, elindeki ta evirip evirerek. "Hep byle mi kalacam?" "Hayr. Baz eyler deiecek tabi." "Mesela?" "Byyeceksin. Yetikin olacaksn." "Ve deimeyeceim, yle mi?" "u merakl baklarn, soru sormay sevmen, dzensizliin... Bunlar deimeyecek. Ama kendini tanyacaksn." "imdi tanmyor muyum?" "Tanyorsun ama az. mrmz kendimizi renmekle geer." "Ama ben benim ite... Bunu bir daha niye reneyim ki?" "nlemler almak iin." "nlemler mi? Neye kar?" "Kendimize, insana kendisi kadar hibir ey ktlk yapamaz hayatta." 143

Kk bir lk atarak uyandm. Babam karmda, kmldamadan duruyordu. Daha sabah olmamt. Koridorda yanan k, elektriin geldiini gsteriyordu. Ik tam arkasndan geldii iin gvdesinin hatlar ince, parlak bir izgiyle aydnlanmt. Sonra yava yava, Frat'n zgn yznn izgileri yar karanln iinde babamdan kalan yeri ald. Filmlerdeki sapklar gibi, t karmadan bakyordu. "Korkuttun beni. Saat ka?" " falan. Kusura bakma." "Daha yatmadnz m?" "Konutuk. Sonra Ert yatt. Ben biraz daha oturdum." "Ne konutunuz? I yak da yzn greyim." Dmeyi gbela buldu. arabn dibini grm olmalydlar: "Bildiin eyler. Yalnz bu sefer biraz kstk galiba." Dudann ucunda parlayan kan aklm bama getirdi: "Yoksa kavga m ettiniz?" Yant vermek yerine derin bir soluk ald. Azndan tek szck kmad ama. Yatan ucuna oturdu. Ban ellerinin arasna ald. Ardndan, hl cierlerinde tuttuu havay dev bir hkrk, bir gzya selinin ilk iareti gibi anszn brakt. Alamaya balad. Sakin grnmem gerektiini dnerek yatakta ar ar doruldum. Koluna dokundum, uzanmasn syledim. Kendini yavaa brakt. Ban boynumla omzumun birletii yere gmd. Hkrklarla sarslyordu. kard sesleri biri duysa korkabilirdi. Ona sarldm. Yatmasn bekledim. 144

Birka dakika sonra, hkrklar hafifledi. Alamaktan yorulanlarn karaca clzlkta, incecik bir inlemeye brakt yerini. Omzumda ve yastn kenarnda, kanayan dudandan bulam krmz izler vard. Ba hl yasta gml olduu iin glkle duyabildiim bir sesle "Yarn doktora gideceiz" dedi. "yi" dedim ban okayp, "demek bitiyor dertleriniz." "Sen de Eskiehir'e dn istersen." "Niyeymi o?" "Sayemde perian oldun. Tanmadn bir ehir, yabanc bir ev... Daha fazla yorulma." Ban hafife tutup yzn kendime evirdim. Dudandaki yara nemliye benzemiyordu: "Durup dururken niye dvtnz peki?" "Salmm. ok naif olduumu syledi." "Kavga sebebi bu mu yani?" "Aslnda kavga saylmaz. Bana enayi gzyle baklmasna dayanamyorum. Ayn laf elli defa syledi. Benimle alay etti. Ben de kalkp onu ittim. Az kalsn iskemlesiyle devriliyordu. Vurmak istedi, ben zamannda geri ekilince dudam syrd tokat..." "Ve?" "Kfrletik. Hayatta kazk yemee mahkmmuum ben. Sonra da gitti yatt." "yi olmam." Ban ellerimden kurtard. Yeniden yasta gmd. ncekiler kadar byk olmayan hkrklarla "ok kt" dedi, "arkadam kaybettim. Burada kalamam artk. Sen de 145

eve dn en iyisi..." Tartmak anlamsz olacakt. Soyunmasna yardm ettim. Dudanda kuruyan kam mendille temizledik. Mendili slatmak iin banyoya giderken, Erturul'un aralk duran kapsna yaklap dinledim. Ak kalm radyodan gelen ksk bir mzik ve ierdekinin uyuduunu anlatan, derin soluk allar duyuluyordu. Frat'la iki kiilik yataa rahata sdk. Birka dakika iinde uyuyakald. Bense artk cin gibiydim. Gzlerimi tavana evirdim. Sabahtan beri yaadklarm dnmeye altm. Karma sokakta beni izleyen o tuhaf adamn gzleri kt. Elini bir ey ister gibi uzatmt yine. Dudaklar acyla, aresizlik ve kyclkla glmsyordu. Yabancs olduum, bildiim korkularn hibirine benzemeyen o korkuyu iimde yeniden duydum. Yataktan Frat' uyandrmamaya alarak, usulca kalktm. Sessizce ktm odadan. Merdiven boluunun hemen stndeki saat, yirmi geiyordu.

146

32
Annem "Bari bileti geri verseydin" diyor, bavulu boaltrken. "Son anda iade kabul etmiyorlar. Aklma da gelmedi zaten." "O kadar da para verdin, yazk." Evde dnk burukluun tersine ikimizi de artan bir canllk, bir sevin havas var. Gnlls olmadmz bir eyin kysna kadar gidip geri dnmz sanki. Aa vuramadmz, aa vurulduunda zaten snecek olan, akll bir sevin bu. antadan kardmz her giysiyle birlikte iimiz de hafifliyor. Evin lo, hznl odalar kardee glmsyor bana: "Biraz daha kal... Biz seni koruruz..." Sorsayd ne derdim bilmiyorum. Gnlerdir hazrlandm dn yolculuuna ne yznden kmadm sylemenin yolu var m? Annemle bu tr eyleri aka konutuumuzu hi hatrlamam. Baz duygularn sze dntnde deerini kaybedeceine inanlan bir dnyadan o. Gemiin btn o efsanelerine, giyilen ilk mini etein hl sren havasna, evrenin kaderinde sz sahibi olmann keyfine, John'a, Paul'e, George'a ve Ringo'ya ramen kendini ele vermemi, derindeki bir dnyadan. "Biliyor musun" diyorum ona, "Emrah burada byse belki daha mutlu olurdu." "Yapma Allah akna, iki kere getirdiniz, skntdan patlad ocuk." "Ama daha bebekti. Az daha bym olsa sklmazd. Geen gn Porsuk'ta yzen olanlar grdm. stanbul'da yle elenemezler herhalde." "Oras yle. insan o ehirde nefes bile alamyor."

147

"ocuklar iin daha beter. Hayatlar apartmanda geiyor." "Hakl olabilirsin. Eskiehir'de baz eyler nedense pek deimedi. Belki Emrah'a burada da gzel bir ocukluk verebilirdik. Ama stanbul'unuzu grdnde her eyi unutur, ilk frsatta kamaya bakard. Sizin gibi." "Yapma anne..." "Bir ey yaptm yok. stanbul hl ok gzel. Belki baka gzel ehirler de vardr. Grmedim, bilemem. Ama genken insan kendine bir ufuk aryor. Ufuk yaknndaysa onu itmek, geniletmek istiyor. Sizi hi ayplamadk, torunumu niye ayplayaym?" "Dktrdn yine..." "Dktrrm." antann en altndaki havlularn arasndan kan bakr kutuyu grnce bir an duraksyor. Eline alyor, glmsyor. Yzeyindeki kabartmaya, resimlere bakyor sonra. "Kim bu Hamdin Demir?" "Erturul'un arkada. Diyarbakr'dan." "Senin iin mi yaplm?" "Benim iin. urasnda da adm yazyor." "Gzel... ok gzel bir hediye." Bavulu bu kez kolay ulalabilecek bir yere brakyoruz. Yatamn hemen yanna. Giysilerimi karl sras hi bozulmadan komidinin stne yerletiriyoruz. Sessiz, ad konmam bir uzlama yaptryor bize bunlar. "Bugn Erturul'u grdm." "Ya. Naslm?"

148

"Bilmiyorum. Emin olamyor insan. Sen syledikten sonra dikkat ettim. Sanki anlataca ok ey var da nereden balayacan bilemiyor." "Onu Frat'a neyin benzettiini sonunda buldum. Abin hibir eyi ak seik konumaz. Ya konunun etrafnda dolap insan hasta eder ya da derdini garip yollarla anlatr. Babana ekmi olduunu bilmesem, gittikleri okul yznden byle benziyorlar derdim. Galiba bu tip adamlarn bir yerinde a kapa dmesi oluyor. Yeterince sabrn varsa ve tabi anslysan dmeyi bulur, altnda yatan kefedersin. Ama Yaradan btn kadnlara ayn sabr vermemi." "yi ki de vermemi." "yi ki... Baban alarlard yoksa benden." "Ama bu resmen samimiyetsizlik deil mi?" "Deil galiba. Kendini beenmilik diyebilirsin belki. Bencillik, hatta hainlik bile diyebilirsin. Ama samimiyetsizlik deil. Hayr." "Babam da yle miydi?" "Tantmzda iki laf bir araya getiremeyen, utanga bir oland. Bazen de alrd adam, istesen susturamazdn. Bana yle geliyor ki, onun hep bir karanlk taraf oldu. Onu ne bana ne de size gsterdi." "Ve seni sevdi, yle mi?" "Tabi sevdi. Bu tr adamlarn sevgisi gldr ama dikkatli olmak lazm." "Neden?" "Severek zarar da verebilirler." "Sana verdi mi?" 149

"Verebilirdi... Dikkatli olmasaydm."

150

33
Nasl tkettiysen mrn burada, bu kecikte yle tketeceksin demektir, btn yeryznde de. Kavafs hakknda sylenenler garipti. Cinsellik, zevk dknl, tarih merak, dlanmlk, ne ararsanz vard, insan en ok afallatansa, aykr bir cinsellikle atalarn kaderine kar bu ilginin nasl olup da ayn ruhta buluabildiiydi. Ya da ok cahil olduum iin bana yle geliyordu. "ehir" iirini okurken Erturul'u bir konuda hakl buldum. Dizelerde gizli bir bencillik vard. Gideni kaybetmek yle bir acyd ki, onu engellemek iin her ey yaplabilirdi. O kadar yl sonra Eskiehirli bir kzn bayla bayla okuyaca bir iir yazlabilirdi mesela. Acaba ie yaram myd? Gitmeyi kafaya koymu birini vazgeirmek iin bir iir yeter miydi? Giden kii bu iiri hi okumu muydu? Bana bencilce gelen ey de buradayd zaten. Onun kamaya iten nedenler, yldznn bir trl barmad bu ehirde ektikleri, o umutsuzluk nemli deildi hi. Bir ehri terk ediyorsunuz, karar verene kadar zaten akla karay semisiniz, giderayak biri gelip elinize iir tututuruyor. Kullanmasn bildii en gl silah bu ve sizi bununla durdurmak istiyor. Dnn... Anlk bir duygusallk ya da kd tutan eldeki bir titreyi, her eyi mahvedebilir de. Giden kii doru sylyor muydu peki? Braklmak istenen gerekten de bir lke, bir bakent, bir para birimi miydi? Yoksa asl kurtulmaya alt bizim zavall Konstantin Amca'yd da, bunu byle syleyemedii iin laf m eviriyordu? Bu durumda, daha ackl bir ey geliyordu stanbul'daki kzn aklna: Ortada resmen biten bir ak vard. Taraflardan biri bunu kabullenmedii, dieri de syleyemediinden, olan ehre oluyordu. Tabi "Yeni bir ehir bulamazsn" dendiinde asl sylenmek istenen "Yeni 151

bir sevgili bulamazsn" oluyordu bylece: "Bu gidile seni kimse mutlu edemeyecek." Scakt. Yapkan bir geceydi. Kucama kvrlarak hareket ansm sfra indiren siyam kedisi, uykusunun en tatl yerindeydi. Bazen sayfay evirdiimde, tylerine srtnen kdn hrtsyla uyanacak gibi oluyordu. Yeniden dalyordu sonra. Pencereden grnen iki adann tesinde, koyu karanlk vard. Aylardan austostu. Henz kimse kabul etmek istemese de, gnler ksalmaya balam olmalyd. Kitab kapattm. Sessizlii dinledim. Amerika'y dnmeye altm. Btn o dikey grntler iinde kendime bir yer aradm. Bir park kanepesinde, On Altnc Cadde'nin kesinde ya da Hintli bir ofrn taksisinde oturan, yryen, bakman bir Arda dlemek ne kadar da kolayd. Sonra kendime gldm. Daha stanbul'u doru dzgn renememitim. Bam derde sokmadan Karaky'e gidip gelmem bile baar saylyordu. Ben bunlar dnnce nmde oturan Hintli ofr ar ar dnd ve sokakta peime den adamn derin, karanlk gzlerini tandm. "Kaabileceini mi sandn?" dedi, pis pis srtarak. "Durdur arabay!" diye bardm. "Bunun iin ok ge yavrum..." "Nereye gtryorsun beni?" "Bil bakalm." Aramzda halamlardaki tavuk kafeslerine benzeyen, kaln bir tel vard. Etrafma baktm, ne kap ne de pencere kolu grdm. ki yanmzdan hepsi de birbirini andran, yzer katl gkdelenler geiyordu. Teli btn gcmle yumrukladm. Avazm kt kadar bardm. Arabay durdursun diye yalvardm. "Tele vurmay kes ltfen. in Mahallesi'nde bir yer biliyorum. Orada bizi bulamazlar'." 152

"Bana ne yapacaksn?" "Unutamayacan eyler, yavrum." Alyordum. Kaldrmlar insanla doluydu. Kendimi gstermeye, yardm istemeye altm. Beni grdklerinde balarn eviriyorlard. Arka koltukta umutsuzluktan boulurken, ofrn sesini duydum. "Arda ne demek?" "Adm nereden biliyorsun?" "Burada her eyi biliriz yavrum. Syle bakalm, ne anlama geliyor?" "Bir nehir... Onun gibi bir ey ya da." "Ya. Nerede peki?" "Emin deilim. Balkanlar'da galiba." "Emin deil misin?" diye grledi: "Btn gn atlaslara bakyorsun ve sana adn veren nehir nerede haberin yok, yle mi?" "Barma ltfen. Syledim ya, Balkanlar'da." "Kim vermi sana bu ad?" "Dedem..." "Annenin babas m, babann babas m?" "Babamnki. Aslnda genellikle erkeklere koyarlar." "Demek Balkanlar... Ne yani, gmen misin?" "Evet... Saylr." 153

Ban skntyla sallad. Sessizleti. Hayal krklna uram gibiydi. Taksi bir sre daha yol ald. Gittike yavalyorduk ama. imdi gkdelenlerin yerini bir iki katl, yoksul klkl evler almt. Neyse ki ortalkta tek inli grnmyordu. Bir ey sormaya ekinerek iimden dua ediyordum. Yol boyunca sralanm evlerin en zavallsnn nnde durduk. Yzme hi bakmadan ve gergin bir sesle "Haydi in" dedi, "bir gmene dokunamam." "Ama burada kap kolu yok?" "nsana zaman kaybettirme, n dediysem in!" Ben doabilecek yeni bir gerginlikten korkarken, evin kapsnda bir karalt belirdi. Batan aa siyahlar giymi, uuan tller iinde bir Jlide arabaya yaklat. Kk bir dokunuuyla kap alverdi. Eildi, bana glmsedi. Uzun, bal rengi salarnn bukleler halinde aktn grdm. "Sonunda gelebildin..." dedi, prl prl bir sesle.

154

34
Erturul koyu bir takm giymi. Kravat yok ama. stelik sakal da kesmi. Bu haliyle tpk o mhendislik rencisine benziyor'. Beyaz ceketli, gler yzl garsonlarn gsterdii yere oturuyoruz. Camdan, bize gre aada kalan Eskiehir'in klar grnyor. Gzlerimi ksp bakabildiim kadar uzaa bakyorum. Bizim evin yerini semeye alyorum. ocukken de byle yapardm. stmde, annemin modadaki tekrarlar sayesinde demode olmaktan kurtulmu sar elbisesi var. oktan dolmu dier masalarda k kdm hanmlar, iki dirhem beyler glckler sayor. imdiden bunalm ocuklar masalarn arasnda topluluklar halinde koturuyor. "Buras pahaldr" diyorum Ert'in kulana, "sylemedi deme." "Demek daha nce geldin?" "ok eski bir yer. Frat'n snnet dn de burada olmutu." "Yani babanda ok mu para vard?" "Bilmem... Genelde annemle ba baa gelirlerdi." "yi. Ba haayz ite." Restoran dolduran kalabala bakyorum. Tamdk bir yz, eski bir arkada yok. ehre geldiimden beri lisedeki kzlarn hi biriyle karlamadm. Elimde yllardr herhangi bir telefon numaras ya da adres de yok. Annemin dediine gre bize yakn oturanlarn ou ya 155

tanm ya da evlenip baka ehirlere gitmiler, inat olanlar, stanbul'daki o ilk yllarmda habersiz brakmad beni. Kim evlenmi, kimin ka ocuu olmu giderek azalan bir ilgiyle bir zaman daha rendim. Sonra bir yaznn usulca silinmesi, adres defterlerinin kaybolmas gibi doal, nedensiz bir hzla zld balar. Anadolu Lisesi'nin yapk kardelerinin her biri kendi yolunu izdi. Bo derslerin Madonna's Arda, stanbul'da yeni bir mre balad. Evlendi, anne bile oldu. imdiyse Erturul'un syledii btn inanlmazlna karn doru. Ba baayz. Gerekten. "Sakalma m bakyorsun?" "yi olmu kestiin. Byle daha yakklsn." "Bunu hi sylememitin." "Neyi? Yakkl olduunu mu?" "Evet... Her neyse." "Her neyse ne?" Garson gelip ne arzu ederiz diye soruyor. Erturul ben ne smarlarsam aynsndan syleyip bu fasl geitirmeye bakyor. Davranlarnda, yine o huzursuzluk var. Sakin grnyor ama ok gergin. Garson arab denemesi iin kadehine doldurduunda genken yapt sululuklar yapmyor. Kibar ama sinirli bir sesle teekkr ediyor adama. Etrafmz yeniden sszlatnda da kadehini kaldrp glmsyor: "Kaybedilmi zamann ardndan bulumamzn erefine." "Zaman niye kaybedilmi olsun ki?"

156

"Benim iin yle galiba." "Anlatmak ister misin?" "Sence toparlayabilir miyim?" "Senin szcklerle aran iyidir. Ben de hl iyi bir dinleyici olduuma gre..." "Nereden balar ki insan?" "Sana yardm edeyim. Bir gn, kz olandan ayrlr." "Olan hayvandr nk." "yle demek istemedim. Nereden istersen oradan bala. Zamanmz var." "Macaristan meselesini biliyrsndr." "Biraz." "naat Fakltesi'ni bitirdikten sonra iki yl kadar iktisat okumaya karar verdim. Aslnda kiiydik. Bir mhendis, bir doktor, bir de Akademi'den, heykeltra bir olan. Budapete'de sosyalist iktisat okuyacaktk. Doktor olanmz evliydi, ilk ayn sonunda kzn hasretine dayanamad, dnd. Bizimse keyfimiz yerindeydi. Fazla paramz yoktu ama iyi zaman geiriyorduk." "Tahmin edebiliyorum." "Zannettiin gibi deil ama. Yeni bir ehirdi. Sonbaharn insana kendini sevdiren bir tonu vardr. Gkte insan ezmeyen, kuruni bir renk olur. Ekimde falan Sultanahmet'e gittiimde de ayn eyi hissederim. Yaplardaki, gkyzndeki, insanlardaki dalgnlk hemen sana da 157

bular. Bunaltarak geen yazn ardndan gelmi, tatl bir hzndr. Sana geiciliini hatrlatr. 'Bir gn ekip gideceim ama btn bu grnenler yine ayn kalacak' diye dnrsn. Kendini ciddiye almaktan vazgemeye balarsn. Yaama sevinci denen eyle hznn aslnda ne kadar karde olduunu grrsn. Budapete'de en ok bunu hissettim. Yabanc, beni hi takmayan bir tarihin iinde herhangi bir hevesli gibi dolatm durdum. Bu beni mutlu etti." "Neden dndn peki?" "Grnteki neden, tarih baba. lk ylmzn sonunda adamlar sistem deitirip karma ekonomiye getiler. Mfredat da deiti tabi. Artk sosyalist ekonomi okuyamayacaktk. brn de istersek stanbul'da da pekl renebilirdik. Orada bulunmamzn mantkl bir nedeni kalmamt yani. Zaten Akademili olan da iyice datmt, aylardr grmyorduk. Ben de evlenmeye karar verdim." "Vay! Kiminle peki?" "Glme. niversiteden, Kanadal bir kz. Altm sekiz kuandan, militan bir anne babann kzyd ve Dou Avrupa'da olanlar karsnda byk bir hayal krkl yayordu. Benim de ayn acy ektiimi sandndan, ksa srede yaknlatk." "Ama sen ac ekmiyordun, yle mi?" "Valla, emin deilim. O zaman da pek emin saylmazdm ama kendime itiraf edemiyordum, istediim her eyi rendikten sonra ister serbest olsun ister sosyalist, btn o ekonomi derslerinin beni o kadar da ilgilendirmediini anladm. Asl neyi istediimi de kesinlikle bilmiyordum. Zoe olmasa, yani beraber gece gndz ekonomi tartyor 158

olmasak, bir kuyuya deceimden korkuyordum. Okulun kapanmasn beklemeden, kalktk stanbul'a geldik." "Annenler armtr." "Altst oldular. Neyse ki akll kzd, pek bir sorun kmad aralarnda. Sadece babam 'Erken oldu' diyordu. Yamz evlenmek iin genmi." "Adamcaz haksz saylmaz." "stelik Zoe benden iki ya bykt." "ki ya nedir ki?" "Bir iki ay kalp Bodrum'a gittik. Arkadamn dkknnda hal satcl, rehberlik falan yaptm. Kararszdm. Mhendislie dnmek istemiyordum. Turistlerle uramak da istemiyordum. Zoe bir gn ailesini grmek istediini syleyip lkesine gitti. Bir daha da dnmedi." "Terk mi edildin?" "Evet. Yani teorik olarak evet." "Niye peki?" "liki salam bir temele oturmuyorsa, onu oluturan koullar deitiinde yava yava sallant da balyor. Biz birbirimizi Budapete'nin renci barlarnda bulmutuk. Budapete, o ve ben, l bir ak yayorduk aslnda. Taraflardan biri aradan ekilince denge bozuluverdi. Sylemiyordu ama Akdeniz'in sca, kalabal da iyi gelmemiti kza." "Bu kadar m?"

159

"Yetmez mi?" "Yetmez. Baka bir neden yok mu?" "Bir de ok imeye balamtm." "te..." "ki yznden kavga ediyorduk, doru. Bodrum'u sevmemi olduu da doru ama. Sonra dediim gibi, bir gn kalkt gitti." "Hi haber alamadn m?" "Birka defa telefonda babasyla konutum. Adama beni nasl anlattysa artk, her seferinde azar yiyip kapatyordum. Sonunda anladm ki beni braktnda iki aylk hamileymi. Sence ne demek bu?" "Bilemiyorum ki Ert..." "Bence u demek. Beni ocuunun babas olmaya deer grmedi. Erturul'la ak yaanabilir, onunla Fordist ekonomi tartlabilir, hatta kalkp stanbul'a bile gidilebilir ama o bir baba yaplamaz. Bunu hak etmiyor o." "Belki kendini ona balatmann bir yolu hl vardr." "Vard... Ama artk yok. iki yl nce krmz bir Citroen, Toronto yaknlarndaki evre yolunda alt takla atarak kapatt o yolu." "Ert, Aman Allahm..." "Sevgilisinin arabasym. kisi de kurtulamam. stelik adam bir Yunanl, inanabiliyor musun?"

160

161

35
Grltyle ekilen perdenin sesini duydum. Sabah gnei yzme vurdu. Perdeyi aan bilmiyordum. Uyandm anlalmasn diye salona srtm dndm. Hzl hzl alp kapanan buzdolabnn sesini duydum. Etrafmda dolanp duran sinirli ayak seslerini dinledim. Konuulmuyordu. Sonra admlardan biri sokak kapsna yneldi. Erturul mutfan oradan "Olum bari ay iseydin!" diye kapya doru seslendi. Yant gelmedi. Sokak kaps grltyle kapand. Gzlerimi atm. Erturul elinde demlik, kapya bakyordu. Skntyla iini ekti. Mutfaa doru yryp gzden kayboldu. Beni grdnde kzarm ekmekleri tepsiye diziyordu. "Gnaydn !" dedi. Sesinde zorlama bir nee vard. "Niye salonda yattn? Yukarda rahat edemedin mi?" "Neler oluyor?" "Ayck gergin. atacak yer aryor." "Bugn doktora gidiyorlarm." "Eh, nihayet..." Hibir ey yokmu gibi davranmas sinirimi bozuyordu. gn iinde tek ocuklu bir aile mi olmutuk? Evin ufakl uyutulmaya m allyordu? Ekmekleri tepsiye insan sinir eden bir titizlikle diziini nefesimi tutarak izledim. O tam bu ii bitirmi, ay demlemek iin ocaa ynelmiti ki eytanlarm inlerinden frlayp geldiler, ilerinde en kzgn olan, dinleyenin kann donduracak bir sesle ve benim szcklerimle, tane tane konutu: "Banyoya gidiyorum Ert... Dndmde, Esra hakknda ne biliyorsan anlatacaksn." Salona indiimde, kahvalt hazrd. Teypte, ilk geldiimiz 162

gnk piyano mzii alyordu. Piyanistin adn hayatta hatrlayamazdm. Camlar akt. Her duyduumda beni sarho eden deniz kokulu o rzgr tuvallerin arasnda, tatl tatl esiyordu. Salonun her yan aydnlkt. Tek bir glge yoktu. Erturul srtn cama dnerek oturmutu. Gazete okuyordu. Beni fark edince ban kaldrd, ekinerek glmsedi. Onu tedirgin edebilmitim. Bu iyiye iaretti. Sofraya oturduumda ilk duyduum, nmdeki bardaktan ykselen kaynam st kokusu oldu. "Haberler nasl?" diye sordum. Spor sayfasn okuyordu, "yi. Metin Tekin iyileiyor." Gazeteyi katlad, bo sandalyenin stne koydu. aydanla uzanp, bardaklara ay ve scak su doldurdu. Ben bardamdaki ekerin hzla eriyiini izlerken "Biliyor musun" dedi, "bana Ert diyen ikinci kiisin sen." "Gzel. Birinciye ne oldu?" "Bir ey olmad" dedi glerek, "u an Harbiye'de Frat' bekliyor." Yzmn hali aklma neyin geldiini belli etmi olacak, benimle birlikte o da kzard. Soru sormama frsat vermeden, panik iinde konutu. "Hayr Arda, dndn ey deil. O tam rezalet olurdu." "Esra'yla ktnz m?" "Onu tansaydn, soruyu baka trl sorardn. Esra'yla klmaz. Onunla birlikte olunur. O bir kadndr nk, okulda her gn grdn br kzlara benzemez, insan onun yannda kendini koca adam gibi hisseder. Eer kastettiin buysa, evet, onunla birlikte oldum. Geen yl." 163

"Sevgili miydiniz?" diye sordum, etkilenmemi grnmeye alarak. "Hayr. Frat'n yaad gibi bir ey deil. Zaten ok ksa srd." "Onun haberi yok, deil mi?" "Dn gece konuya bir yerinden girmeye altm, hemen deliye dnd. Birlikte olduum kzlar hakknda sonradan ileri geri konumak detim deildir ama sana u kadarn syleyeyim, baz konularda Esra'ya gvenmeye hi gerek yok." "Hangi konularda?" "Aslnda her konuda." "Ne demek o?" "Ne demekse o demek. Bazlarna gvenilmez." "Ak konuacak msn?" "Daha nasl ak konuaym? insanlar klasik ahlak kurallarna gre yarglayan biri deilim. apkn olanlar varsa, apkn kzlar da olabilir. Herkesin hakkdr bu. Ama abin gibi bir salak tutup da onlardan birine balanmaya kalkarsa bundan ancak dram doar. Bunu da kan temizler." "Nasl yani? Ne kan?" "Frat kark durumlardan kolayca syrlabilecek yapda bir ocuk deil. Kafaya bir eyi takt m saplanp kalyor. Laf sz dinletemiyorsun. Esra'nn nceki sevgilisi okulun babalarndan biriydi. Okulun babas ne demek, biliyor musun?" 164

"Kabaday. Belal tip." "Bravo. Esra ite yle bir tiple bir yla yakn birlikte oldu. Sonra da onu terk etti. Byle yananda Akdeniz Blgesi haritas eklinde yara izi olan bir herif. Ama galiba o da salan tekiymi. Kz yznden resmen kafay yedi nk. le teneffsnde gidip snfn camlarn indirdi, iki hafta tart ald. Ortada byle manyak bir mecnun varken Esra Hanm'n gnln alan paa bil bakalm kim oldu?" "Yani" dedim, dndm eyden korkarak, "ba belada m?" "Tam bilmiyorum. Doru dzgn anlatmyor. Bir iki sktrp tehdit ettikleri falan olmu. Frat okulda sevilen bir adamdr. Daha ileri gittiklerini sanmam." Btn camlar ak olduu iin oluan cereyan yznden, evin giriindeki kaplardan biri grltyle arpt. Erturul kalkt, tlleri uuan pencereleri birer birer kapad. Sonra dnp yerine oturdu. Gazeteyi yeniden nne serdi. Okumaya balamadan ban kaldrd, ac ac glmseyerek "Durumu rendin" dedi, "artk kahvalt edebiliriz." Hibir ey yemeden, nmdeki st bardana bakarak geirdiim o eyrek saat boyunca unlar dndm: izmi olduu Esra benim aklmdakine hi benzemiyordu. Onu arkadalarmn bir ortalamas, anssz bir liseli kz ya da Frat'n dii hali gibi hayal etmitim. Karmda ilk kez gerek bir yabanc, bal bana bir kiilik olarak duruyordu. Belki imdilik yz yoktu ama iyi kt bir gemii, baz zellikleri ve iime kendimden gizleyemediim bir duygu salan, resmen karanlk bir ekicilii vard. Onu bir kez olsun grebilmek iin eskisinden de gl bir istek duydum. Belleimi zorlayp beni ona gtrebilecek bir yol ararken, Jlide'nin avucuma yazm olduu numara aklma geldi. 165

Alt rakam seilebiliyordu. Sonuncusu, silinmiti. Kda geirmeyi ertelemi olduum iin kendi kendime kzdm. Jlide bunu tahmin etmi gibi siyah, mat bir kalemle yazmt. Erturul'a telefon edebilir miyim, diye sordum. Ban spor sayfasndan ayrmadan, aa yukar sallad. "Birka kez aramam gerekebilir." "Ararsn" dedi, sayfalar hrdatarak. Okunabilenlerin sonuna l ve 2 ekleyerek evirdiim numaralar yant vermedi. nc bir turizm irketinin, drdnc insan dver gibi konuan, yal bir adamn telefonuydu. Beinciyi aan teyzeye de Jlide'yi sorup azmn payn aldmda Erturul ban kaldrd, anlamaya alan baklarla izlemeye koyuldu. Altnc kez evirmeden durup ona baktm. Bilmediimiz bir nedenle, karlkl glmsedik. Belki de en bata yapm olmam gerekeni yapp parmam sfra koydum. Eski model kadran turunu tamamlad, sinyal uzun uzun ald ve Jlide'nin yeni uyanm, buulu sesini duydum.

166

36
Otele girip asansre doru yrdmzde, danmadaki grevli kukuyla bakyor bize. Asansr beklerken ben de ona bakyorum. Uzunca boylu, bykl, yz be dakika iinde unutulabilecek bitkin bir adam. Hayatnda ilk kez yapyormu gibi skntyla glmseyerek selamlyor beni. Lobide birka yalnz glge oturmu kmldamadan televizyon izliyor. Gn boyu srm olan scak iyice younlam durumda ve otelin gndzkinden ok daha kederli, lo bir havas var. Asansrde yan yana durmu, kat tabelalarnn aa doru akm izliyoruz. Erturul'un teninden yaylan o scak st kokusu cierlerime doluyor. Kendimi yllardr bu otele gelirmi, bu yar karanlk asansrle drdnc kata karm gibi rahat, gvende hissediyorum. Yirmi ylda bir yaanacak byle tuhaf bir gecede, yanmdaki adam isteyip istemediimi soruyorum kendime. Onun beni isteyip istemediini korkuyla dnyorum. Asansr dnsz bir hzla ve her kat tabelasn getiinde yorgunluktan gcrdayarak, yirmi yl ncesine doru sabrla trmanyor. 412 numaral odann kapsna geldiimizde, Erturul'un ceket cebinden anahtar karmaya alan kolunu tutup "Bo ver" diyorum, "yapmayalm daha iyi. Hadi Ert, beni eve gtr." Ona sanki bir yerimin ardn sylemiim gibi, anlayla glmsyor. Kolunu elimden kurtarp kard anahtarla kapy ayor. Beni beklemeden giriyor ieri. Dmeyi el yordamyla bulup yakyor. Nedenini bilmediim bir fsltyla "Gel ve dnyam gr" diyor, "fazla ses karma ama." isteine uyup parmaklarmn ucuna basarak yanna yryorum. Kolunu belime dolayp beni kendine ekiyor. 167

Gsterdii yne baknca odann ortasndaki ift kiilik yata, yatan bir ucunda dertop olmu rtleri ve rtlerin altnda derin soluklar alp vererek uyuyan melekler kadar gzel, sarn kz ocuunu gryorum. Yatan dier yanndaki koltuklardan birine oturmam iaret ediyor. ocuun yz o kadar gzel ki, iimden ylece kalmak, onun slanm dudaklarna, uykunun bu en derin annda yan aralk duran gzlerine ve tpk Erturul'unkine benzeyen hafif kalkk burnuna biraz daha bakmak geliyor. Erturul yatan yannda diz kyor. Onu ahuyla salarnn bititii yerden, sessizce pyor. Sonra bana dnp yine fsltyla "Bylece tanm oldunuz" diyor, "Dnya Sultan bu ite." On be dakika sonra, lobideyiz. Dn buraya ilk geldiimde oturduumuz cam kenarndaki masada yal bir ift, konumadan televizyon izliyor. Televizyon, iki adam boyu yksekliindeki bir rafn zerinde. Kimse trmanp temizleyemedii iin olacak, zerine yapm tozlar yznden btn renkleri pastel, hznl tonlarda gsteriyor. Oynayan, Ylmaz Gney'in bilmediim bir filmi. Upuzun, krmz bir atks var Ylmaz'n ve tek yumrukta be on kiiyi birden yere serebiliyor. "Dnyorum da" diyorum, hl Ylmaz'a bakarak, "doru dzgn hi yolculuk etmemiim." "Ama stanbul'da yaadn. Orada kar yakaya gemek zaten yolculuk saylr." "Uzun yolculuklardan bahsediyorum. Mesela lke dna kmadm hi."

168

"Merak etmedin mi?" "Bilmem... Etmiimdir herhalde." Baklar ktlk dolu adamlar buluma yerine vanp da allarn stnde dalgalanan krmz atky bulduklarnda, Erturul da bam evirip gzm bir trl alamadm kirli ekrana bakyor. Filmi karamad belli. "Onunla ne yapacaksn Ert?" "imdiye kadar idare ettik. Beraber Anadolu'yu dolatk. antiyelerde uyuduk. Greyderlere bindik. Konya'ya, Gmhane'ye, Van'a gittik. Daha bu yata inaat oldu aslnda." "Okulu yok mu?" "Yerimiz deiince okulun da deimesi gerekiyor. O zaman biraz zorlandk ama ikyet eden bir ocuk deil. Geri hem annem hem de Zoe'nin annesi sonunda pes edip Dnya'y kendilerine brakmam bekliyor hl." "Brakacak msn?" "Artk, evet. Sana gelmemin bir nedeni de bu." "Ne?" "Kk bir yardm." Biri benden yardm istemeyeli o kadar zaman gemi ki aklma ne bir yant, ne de yeni bir soru geliyor. Yanl bir ey dnmeye ekinerek gzlerine bakyorum. Glerek "Korkma" diyor, "seni yoracak deilim, stanbul'a giderken Dnya'y da gtrmeni istiyorum sadece."

169

"stediini tabi ki yaparm. Ama senin gtrmen daha doru olmaz m?" Uzanp elimi tutuyor. Glmsemiyor ama: "Ona galiba yeterince ktlm dokundu. Bir de kendi ellerimle babasz brakmayaym." Bandan bu yana sezdiim ama adn koyamadm eye, davranlarnn ardndaki o belirsiz noktaya yaklatm anlyorum, iimde kamaan duyguyu anlayacak zamanmsa yok. insann darbe aldktan sonra oluan hasan hemen kavrayamamas gibi. Demek ki her eye ramen ondan bir ey beklemiim. Tutar yan olmayan, annda geri evireceim bir aptallk nersin istemiim. Kendime kzmak ve aptal gibi hissetmek iinse uzun zaman var nmde. "Ne oldu?" diye soruyorum, en anne sesimle. "Teslim olmaya karar verdim. Daha fazla direnmenin bir anlam yok. Benim son kurbanm o olmamal." Konumay durduk yerde tuhaf ve adal bir hale getirmek, galiba sadece Frat gibilere zg bir ey deil. Bunu Erturul da gayet iyi beceriyor. Yine de, Dnya'dan sz etmeye altn, bir ekilde anlyorum, insan birinin hayatna, diline, dncesine bir kez girdi mi, yirmi yl bile gese geri ekilemiyor. Bir paramz kalyor orada. Bize ait olmaktan bile kyor. Benim de kk bir param demek ki hl Erturul'da. Bu yzden, her anlattn anlamaya mecburum. "Ne yapacaksn?" "Onu bykanne kuvvetlerine teslim edeceim. Annem de Amelya da Dnya'ya benim verdiimden ok daha anlaml bir hayat verebilir. Kendimi kurtaracam diye onu byle harcamak, gnah."

170

"Kendini neden kurtaracaksn Ert?" "Kendimden kurtaracam bir tanem." "Abuk sabuk bir ey yapmay dnmyorsun inallah..." "Valla, ne kadar abuk sabuk bilemem" diyor, biraz da alnarak, "kk kumpanyamz datmaya karar verdim, o kadar. Anadolu turnemiz artk sona eriyor. Karndaki bu adam iki yldr hep ayn oyunu oynamaya alt nk. Bu Erturul denen hergelenin istese ne kadar kral bir baba olabileceini gstermeye alt. Zaten ldnden beri Zoe'nin gzn zerimde hissettim hep. Sanki bulutlarn zerinden bakp ne zaman vazgeeceimi bekliyor. Ben de kzm ehir ehir, antiye antiye dolatrarak ona demek istiyorum ki, 'Bak o senin beenmediin Trk, o serseri mhendis bozuntusu, Budapete'de tanma talihsizliine uradn o hyar, o alkolik, gr ite kzmza ne kadar iyi bakyor. Onu ne kadar mutlu ediyor. stelik kendi lkesinde yapyor bunu. Artk yeni bir lke aramyor. Yeni bir kadn da aramyor.'" Erturul basn pencereden yana evirmi, istasyon Caddesi'nden geen otomobillerin farlarna bakarak, sayklar gibi konuuyor. Sylediklerini bana m, kendi kendisine mi, yoksa gerekten Zoe'ye mi sylediini anlamak mmkn deil. Anszn susuyor sonra. Gzlerinde birikip akmamakta direnen, aktn zaten hibir zaman grmediim yalarla, konumasna devam ediyor: "Ama dediim gibi, nl ikili Eri ve Dnya yollarn ayryor artk. Ben yoluma solo olarak devam etmeye karar verdim. Eski bir hatay yenileriyle rtbas etmeye almaktan hem yoruldum, hem de utanyorum nk. Dnya daha kk, ileride bunlar en fazla iki senelik tuhaf bir tatil olarak hatrlar. Onu stanbul'a gtr Ardacm... Annem yllarca seni sayklad zaten, grm de olursunuz. Bir iki haftaya 171

kalmaz Amelya gelip ocuu bizimkilerden alr herhalde. Ben de antiyeden ayrlp kendi yoluma giderim." "Nereye gideceksin?" "Bilmiyorum" diyor, elimi tutup ac ac glmseyerek, "belli mi olur?"

172

37
stanbul, hakikaten boktan bir yerdi, insan onu tandka kendi yabancln daha ok hissediyordu. Bir sokandan ilk kez geiyorsam, turist muamelesi yapyordu bana. Binlerce yln grgsyle glmsyordu. ikinci geite o kibarlndan eser kalmyordu ama. Daha gn nce grdm yaplar, yrdm kaldrm talar ya da durmamakta direnen bkn, kavgac taksiciler, bir yabanc olduumu, uzun bir sre de yle de kalacam yzme vuruyordu hemen. ofrn anayoldaki tkankl bahane edip beni Kadky'n hi tanmadm sokaklarnda yarm saat dolatrmas sonucu, Jlide'yle buluacamz yere gecikerek ve param azalm halde geldim. Taksiden indiimde saat imdiden yirmi drt geiyordu ve bu yzden gergin, sinirliydim. Jlide kahvenin deniz gren masalarndan birinde, srt kapya dnk oturuyordu. Onu nce tanyamadm. Grnnn iki gn ncekiyle ilgisi yoktu. Salarn ensesinde toplamt. Banda, tenisilerinkine benzeyen, fosfor sars bir bant vard. zerinden dklen bol bir kazak, alvarms bir kot ve gsterisiz, beyaz spor ayakkablar... Glgede oturmasna ramen karmam olduu gne gzlkleri dnda, yaryl tatilindeki bir liseliye benziyordu. Dalgnlndan yararlanp onu artmak istedim. Kahveye girdiimi gren garsona elimle sus iareti yaptm. Tam arkasna geldiimde, Jlide okuduu dergiyi yavaa kapad, ban evirdi. Glmseyerek "Ardacm" dedi, "unu bil ki haberim olmadan kimse yaklaamaz bana." Ayaa kalkt ve sarldk. Kucaklamamz bitip de yz yze durduumuzda, evresi minik pullarla bezeli gne gzlnn altnda balayp elmackkemiine doru inen, 173

derin morluu grdm. Grdm ey yzme yansm olacak, beni omuzlarmdan tuttu ve bembeyaz glmsedi. "Bir ey yok" dedi, "bizimkiyle giritik yine. Bir de onun halini gr, korkarsn." "imdi? Kavgal msnz?" "Deiliz" dedi, kolunu svayp bileinde parlayan saati gstererek, "neticede onun da gz mor ama ben kimseye hediye almyorum." "Peki ne yapyorsun?" "Hiii" dedi, szc aznda tatl tatl uzatarak, "kimseyle uzun sre ks kalamam ben!" Masada, bir adet Erkeke dergisi duruyordu. Kapanda, Nastasia Kinski beyaz bir ata rlplak binmiti. Bir elini gzlerine siper etmi, durduu kumsaldan uzaklara, ufka doru bakyordu. "Yirmi beinci sayfa" dedi heyecanla. Dergiyi atm. Syledii sayfaya herhalde bir iaret olarak, kurumaya yz tutmu bir hanmeli konmutu. Belki de gnlerdir orada durduu iin artk iyice yasslm olan iein ayrd iki sayfay birden, Jlide'nin dev bir fotoraf kaplyordu. Bir yzme havuzunun kenarnda, bikinisiyle glmsemiti. Sa sayfadaki balkta kocaman harflerle "Jlide" yazyordu: "Bir yaz iei gibi." "Vay be!" diyerek kaldrdm bam. Saklamaya alt bir gururla glmsyordu: "Bitmedi. Devamna da bak." Otuzuncu sayfaya kadar srf onun resimleri vard. Tramplene trmanrken, havuzdan zerinden sular damlatarak karken, yzdkten sonra du alrken... Son 174

resimde bikiniyi de karmt ama srt dnk olduundan gsleri gzkmyordu. Resim altlarndaki yazlarda, zet olarak unlar denmiti: Gzellik yarmasnda hakk yenen Jlide, imdi bunun acsn karmaya hazrlanyordu. Sonbaharda ekilecek bir filmde nl sanatlarla birlikte rol alarak beklenen kn yapacakt. "Btn nazl iekler gibi" deniyordu yazda, "Jlide de aaca mevsimi bekliyor." "Tebrik ederim" dedim, daha sersemce bir ey sylemekten korkarak, "roln ne peki?" "Daha tam belli deil. Ahu'nun kardei, en iyi ihtimalle." "Aslnda andryorsun." "Gerekten mi?" "Yani makyajla falan, tam olursun bence." "Bunu bir de yapmcya sylesene. Herif hl nazlanyor nk." Aklma konumay daha ileri gtrecek yeni bir sz gelmedi. Jlide suskunluuma anlayla glmsedi. Bize hafta sonlar tler veren o Eskiehirli kzn glmseyiiydi bu, ok iyi tanyordum. Elini kaldrd, on dakikadr bu an bekleyen garsona iki ay syledi. Filtresiz sigarasn yakp iyice yasland arkasna. "Hadi bakalm" dedi, "anlat arkadana derdini..." "Frat'n ba dertte" dedim, sakin grnmeye alarak. Jlide'nin yznden k hzyla geen bulutu bir an yakalar gibi oldum. Biraz dnd, bir ey syleyecek gibi oldu. Sonra vazgeti ve kahkahasn bastrmak ister gibi kkrdayarak "Ama" dedi, "bu ok sama!" 175

"Neden?" "Benim Frat deil ini bu? "Evet..." Dayanamayp koyuverdi. ki masa uzamzdaki garsonun ve kahveye yeni girmi yal iftin dnp bakmasna yol aacak kadar sesli, uzun uzun gld. Eskiden de hep byle glerdi. Bizde kald akamlarda babamn "Birisi bu kza terbiye vermeli..." diye sylendiini ok duymuuzdur. "Ah Ardacm, zr dilerim" diye fsldad, yalanc bir utanmayla, "ama benim bildiim Frat yle korkak, yle uyuuktur ki buralara gelip bana i amas inanlacak ey deil." "Ama yle" dedim, aylar getiren garsona srtp. Olanlar Jlide'ye karmakark bir srayla anlattm. Korktuumun tersine byk bir ciddiyetle dinledi. Bir zamanlar ilk ayban geirmi o kz dinledii gibi. "Tamam. Neden pheleniyoruz?" "Bilmiyorum... Bir his... Bir ktlk var sanki." "Ktlk hep var" dedi glmseyerek. "Durum Frat'n sand gibi olmayabilir." "Ne sanyor ki?" "Esra'nn her eye ramen onu sevdiini." "Sence sevmiyor mu?" "Dedim ya, bir his." 176

Bir sre sessiz kalp ayn kartrd. Kalarn atmt, irili ufakl teknelerin ar ar yol ald denize bakyordu. Boaz'n stnde gittike koyulaan, oyuncak bir sis vard. Batya ilerleyen gne masamz evreleyen aalardan kurtulmutu. I birka dakikadr gzlerimi yakyordu. Jlide glgedeydi hl. iskemlemi srkleyip onunkine yaklatrdm. "Belki haklsndr" dedi. Gne birazdan onun gzlk camlarnda olacakt. "Fratm' kandrmak iin sper zek olmak gerekmez. Ama belki de asl mesele kz hl grmemi olmandr. insann aklna her ey geliyor, haliyle." "Ne yapacaz?" "Ne mi yapacaz?" dedi, arm gibi yaparak. "Evet Jli. Sen ve ben." Uzanp sam okad: "Gidip kz greceiz tabi."

177

38
Adm Arda Akad. Krk yandaym. Bana "orta yal" demek canavarlk olur. Uzlaabileceim tek tanm, "artk o kadar da gen olmayan" olabilir. "Genliini, genliin eflatun ykn geride brakm, olgun" anlamnda... nsan artk hayat hakknda konuurken mutlak dorular ileri srmekten korkuyor. Bir belirti belki de bu. "Hayatmn en gzel gn" yerine "en gzel gnlerimden biri" demek imdi marifet saylyor. Elimizde szcklerden bir trp, en keskin, en uar yanlar yuvarlaklatrmaya, bozmaya alyoruz. Genliin tam olarak nerede bittiini bana kt diye syleyebilecek birini tanmak isterdim. mrm, hey mrm seni hatrlamak iin yolumu uzattm daha fazla zaman verdim kendime bu gece, bu orta ya ovasnda bu hat zerinde bana bir tek sz syle. Bir gemi zaman airine ait deseler belki de inanabileceim bu iiri, stanbullu air arkadam Birhan yazm. "Orta ya" denen o iki ulu ba bir ovaya, akp giden bir dzle benzetmi olmas nedense houma gidiyor. Bu iiri kendisine gsterdiimde, neredeyse eyh Galib'den sonraki herkesin "zibidi" olduunu dnen Ali bile beendiini sylemiti. Genliin sona erdii ve orta ya ovasnn btn bereketiyle balad, belirli bir an var bence, nsan farknda olmadan bir eii geiveriyor ve genliin titrek kuu uup gidiyor tenden. Farkna varmak zaman istiyor ama. Belirsizlik de ite bundan douyor. Uyanmak iin omzumuzu drtecek hoyrat bir muavine, artk ovada olduumuzu gsterecek bir levhaya ihtiya duyuyoruz. Anlama biimlerimiz deiik. Levhalar da deiik zaten. Oteldeki gecenin ardndan Erturul beni sabahn iki buuunda eve braktnda, Eskiehir'deki o krk yllk 178

sokamz bir ovaya dnm buluyorum. Dingin, acmasz bir ovaya. Evde beni sessizlik karlyor. Televizyon kapal. Salon karanlk. Mutfakta, annemin ak brakt davlumbazn eyalar arasnda elene elene bana kadar geliyor. Kokular, ayn kokular. Ik, ayn k. Babam mutfak masasnda oturmu sigara ierken hatrlyorum. Almal daha birka ay olmu, zeri annemin zene bezene setii biberliklerle ssl, imdiyse krk bir glmseyile "ofisim" dedii ahap masa bo. Babam, tpk pazar sabahlar bakt gibi bakyor masaya. Yznde, onca insann yazgsn izmi olmann getirdii erken yalanmlk. Karsna oturup "Neden" diye soruyorum, "bunu neden yapyorsun?" "Neyi neden yapyorum? Hem nerede kaldn sen?" "Bu masada benim gremediim ve senin grdn ne var? Sofrada sigara ime huyun da ayrca felaket zaten." "Bu masay doldurabiliyorum. Buna inanasm gelmiyor. Sabah ie gideceim. br gn. Daha sonraki gn... Yapabildiim srece masamz dolu kalacak. Bu bana bazen dayanlmaz geliyor. Ayn ey yarn da olacak m, baarabilecek miyim? Bunlar dnyorum. Kabul et ki bunlar bir ocua anlatlamaz. imdi l olduuma, senin de kafan biraz olsun almaya baladna gre, sylememin bir mahzuru yok artk." "Baba" diyorum, gzlerine bakarak, "olumu kaybettim." "Bu konuda bir ey yapamam." "Hibir ey mi?"

179

"Hayr." "Bana neden acmyorsun?" "Acmamla durumlar deimiyor." "Nasl ba edeceim bununla?" "Ettin bile. Acn kabullendin ve hayatta kaldn. Bir eii atn arlk. Bu saatten sonra kafan kartrmak dnda bir ie yaramam ben." "Ama" diyorum, son bir umutla, "artk gen de deilim." "nan ok iyi grnyorsun" diyor, "skldm. Bu celse bitsin artk." Annemin kapsn aralayp bakyorum. Derin soluklar alarak uyuyor. Baucundaki pencere ak. Sabah serinliine ve kedilere kar, uzanp kapatyorum. Aynal dolabn ekmecesinden, elimi srmeye aylardr cesaret edemediim bir resmini karyorum Emrah'n, ikinci snf msameresinde, C vitaminli portakal klnda utana skla glmsyor, yi dans edemedii iin verdikleri meyve roln gnlsz kabul edii geliyor aklma. Annemin ofisinde oturup artk skalamaya hi niyetimin olmad bir yaama isteiyle, uzun uzun bakyorum. "yi uykular bebeim" diyorum ona, "yi uykular portakalm."

180

39
Jlide'nin akas yoktu. Doru Esra'ya gidelim ve duruma el koyalm istiyordu. Rezalet karmaktan korkmayan biriydi Jlide. Geri bu eskiden de byleydi ama stanbul'da yaadklar, her neyse onlar artk, onu daha da gz pek bir amazon yapmt. O hemen harekete gemek istiyordu, ben de merakm yenemiyordum. ilk vapura yetimeye karar verdik, iskeleden Erturul'a telefon ettim. Esra'nn evini hatrlad kadaryla tarif etti. "Ne yapacaksn?" dedi, telefonu kapatmadan. "Konuacam" dedim. "Tek bana m?" "Hayr" dedim, Jlide'ye bakarak, "bir arkadam var." "Arkadan m var?" "Evet, Sana Jlide'den bahsetmedim, deil mi?" "Evi bulabilecek misin?" "Evet... Herhalde." "Peki geleyim ister misin?" "Hayr" dedim, ok da emin olamayarak, "hallederiz... Sa ol yine de." "Bence bunu bugn yapmayn. Doktordan yeni dnm olacak. Frat da akama kadar yannda kalr zaten." "Tamam" dedim ters ters. Herhalde kz yiyecek halimiz yoktu. 181

Bu arada, Jlide durmadan tandklaryla karlayordu. Ben kulbedeyken uzun boylu, sarn iki adam kahkahalarla yaklat. Jlide bir lk att ve kucaklatlar, iskeleye yrrken de yalca bir kadn yolumuzu kesip bu kadar zamandr nerelerde olduunu sordu. Jeton kuyruunda yat iki gzel kz, yzne kar saklayamadklar bir kinle glmseyerek yanmzdan geti. Vapurun ak ksmnda gbela yer bulup oturduumuzda, omuzlarn silkip "Bakma" dedi, "aslnda ou baylmaz bana." Ne olursa olsun, Jlide'nin yanndayken stanbul bir baka grnyordu. Dnk vapur yolculuumda bakp da getiim eyler onun hi durmadan anlatan, cilveli sesi eliinde asl na brnyordu. ehir iimi gdklayan bir canllk kazanyordu bylece. Bende direnecek hal brakmyordu. Kz Kulesi'ne, saraylara ya da Toprak Mahsulleri Ofisi'nin tuhaf grnml binasna bakarken ehre teslim olduumu, daha da kts, teslim olmak istediimi anladm. "Heyecanl msn?" diye sordu. Kendisi kpr kprd. Elinde olsa uarak gidecekti sanki. Uzatt sigaray ekinerek aldm, "Bilmem" dedim, "imdilik deilim galiba." "Ben heyecanlym. Merak ediyorum." "Esra'y m?" "Frat gibi bir mumyay akyla ldrtmak iin ne yapt acaba?" Karaky liman grnnce kalkp alt kata indik. Vapurun yanaaca tarafta bekleyen maclarn yannda durduk, ihtiyar vapur inildeyerek ve her yana kpkler saarak 182

demirledi. Jlide grevlilerin iaretini beklemeden, kvrak bir hareketle kendini iskeleye att. Birka metre yrd, varlm hatrlam gibi dnd sonra. Hl halatlarn balanp iskelenin verilmesini bekliyordum. Bana sabrsz gzlerle bakt. Harbiye'de aradmz apartman Erturul'un tarifi sayesinde kolayca bulduk. Neredeyse akamstyd. Tahminime gre Frat'n evden kmasna en az yarm saat vard. stelik sevgilisi, hayatnn en zorlu gnlerinden birini yayordu. Onu yalnz brakmak istemezse bu sre uzayabilirdi de. "Zannetmem" dedi Jlide, nc katn pencerelerine dik dik bakarak, "evdekiler er ge dnecek, deil mi? Bildiim Frat anne babalarla karlamay istemez. Hele byle bir durumda. Bak, ileride oturacak bir yer var." Parmayla gsterdii yer, dknt bir bfeydi. Yal bir kadn, ellerini stndeki kirden grilemi nle silerek, bize cameknn nndeki tek masay gsterdi. Masann stnde irili ufakl ya birikintileri, gkkuann renklerini yanstarak parlyordu. Oturunca, bunun aslnda iyi bir fikir olabileceini dndm. Bulunduumuz yerden Esra'nn apartmannn kaps grnyordu nk. "n kmasyla anne babalarn gelmesi arasnda minimum bir yarm saat kalr. Bu da bize yeter." "Planmz m var?" "Yok. Hele bir eyler yiyelim, tok karnna dnrz." "Burada m?" Tylerimi rperten bir itahla hem kendisine hem de bana kaarl tost syledi. Kadnla tane tane ve saygl bir sesle konuuyordu. Sanki bir restorandaymz gibi.

183

"Aslnda rejimdeyim" dedi, sonra, "ama bugnlk bo verelim. Frat Bey'in hatrna..."

184

40
Dnya, ad gibi ilgin bir ocuk. Aslnda yle hemen grlen, belli bir farkll yok. Pamukhelva istemesi, tutturmas, yerken yzne bulatrmas baka ocuklarnki naslsa yle. ilginlii, yabanclndan geliyor. Her eyi yabanclyor. Ban okayan satcy, Kprba'nda birbirlerinin kreklerine takada tukada arparak sandal keyfi yapmaya alanlar, beni, kedileri, evleri... Sar peremlerin gerisinden dnyaya bakan, merakl ocuk gzleri deil. O anda bulunduu yere ait olmadn, olamayacan, buna naslsa frsat bulamayacam oktan renmi bir misafir o. insan bunu onunla bir iki saat geirdikten sonra anlamaya balyor. Anlamak, beklenmedik bir sz gibi saplanyor kalbe. Kuledibi ay Bahesi'nde Erturul, o ve ben birlikteyiz. Austosun yars gz gerekten. Fabrikalar tarafndan gelen lk bir rzgr aylar hzla soutuyor. Dnya, son paralarn srd pamukhelvaya dalgn dalgn bakyor. ok fazla ehir, ok fazla okul deitirmi. evresinde olup bitenler onun iin geici bir dekorun uzak, yetiilmez paralar. Rzgr hzn artrnca uzanp hrkasn ilikliyorum. ararak bakyor. "Hrkan da pek gzelmi" diyorum, "Amelya rd" diyor. "Ya. Amelya kim peki?" "Zoe'nin annesi." "Baka neler rd sana?" Minik bir parmak, boynundaki kolyeyi gsteriyor: "Bunu." 185

"Ona 'rmek' denmez" diyor Erturul, "kolye rlmez. 'Yapt' diyeceksin." Daha iyi grebileyim diye, incecik boynunu iki yana dndryor: "Kolyemi de Amelya yapt." "Peki nerede imdi o?" "Toronto'da. Evde." ki gn ncesinin yar plak ocuklar, yine ayn lklar atarak koup suya atlyor. Sesleri duyunca mz birlikte dnp bakyoruz. Bu sefer etrafta beki de yok. Dnya'nn glmsediini ilk kez gryorum. "Ne gzel!" diyor, gzlerini krpa krpa: "myorlar m?" "Yazn tadn karyorlar. Fazla zamanlar kalmad artk." Helvaya bulanm ellerini babasnn mendiliyle temizleyip kalkyor. Yllar nce Frat'n suya utlad toplar kovaladmz, imdi rengrenk iek tarhlar ve kk aalarla ssl yolun ucuna kadar gidip Porsuk'a bakyor. Sahil yolunu sudan ayran alak duvara yaklamadan, arada parmak ularnda ykselip gzelim boynunu uzatarak, aada Porsuk'un kirli suyunu kulalayan ocuklar izliyor. "Mutlu mu?" diye soruyorum Erturul'a. "Bilemiyorum... ocuklar hep mutlu deil mi zaten?" "Bykannesini ok mu seviyor?" "Evet. Aralar iyi. Kendisini buraya ait hissetsin, yabanclk ekmesin istedim hep. Halbuki grdn gibi, daha Trke'yi bile doru dzgn konuamyor." "Hayr, bence hi fena deil, ngilizce de biliyor mu?" 186

"Amelya'yla yle anlayorlar. Bir konusun da gr. Blbl kesiliyor." Dnya cesur bir adm daha atp su kenarndaki duvara oturuyor. Eteini ekitirip dzelterek, dikkatle, yava yava eiliyor suya. Sonra kk bir lkla kendisini geriye atyor. Yzne arpan damlalar eliyle silmeye alyor. Dier elini de aa yukar sallayarak, srayan sulardan koruyor kendini. Porsuk'un bizim gremediimiz yzeyinden, olanlarn glmeleri geliyor. Dnya'nn aknl, yerini glmsemeye brakyor, ikimize ocuklarn bulunduu yeri gstererek glyor. Gittike artan bir sevinle... Kahkahalarla... "Doru" diyorum Erturul'a, "ocuklar hep mutlu." "Dikkat et!" diye sesleniyor Erturul Dnya'ya: "Eilme yle!" Dnya lk la glerek, hl aadaki o grnmez olanlar iaret ediyor. "Su!" diyor iki kahkaha arasnda: "Bana su atyorlar!"

187

41
Jlide, kadnn nne koyduu tostu ap iine bakt. Masann br kesinde duran domates sosuna uzand. Sosu kaarpeynirinin stne skarken bana sevgilim var m diye sordu. Bam tabamdan kaldrdm, elimde olmadan gldm: "Neyim var m?" "Erkek arkadan. Biriyle beraber misin?" "Nereden kt imdi?" "Hi... iskeleden telefon ettiin kimdi?" "Frat'n bir arkada. Evinde kalyoruz." "Yakkl m?" "Bilmiyorum. Hem ne ilgisi var?" "Hi ite... Konuuyoruz." Tostlarmz yerken bir sre sessizletik. iinde ne varsa artk, tostun tad tahminimden ok daha iyiydi. Gzmz, kar apartmann kapsndayd. Kap her aldnda, lokmalarmz inemeyi bile unutarak dikkat kesiliyorduk. Formalarn giymi top oynamaya giden olanlar, apartmann ince bykl kapcs ve ask yzl, yal bir ift birka dakika arayla ktlar. Hepsi de nmzden getikten sonra yz metre ilerideki anacaddede, srayla gzden kayboldu. "Sevgilin olmamas kt" dedi, yine az nceki ses tonuyla. "Niye?" 188

"Kendini tanmann en kestirme yolu, biriyle beraber olmak. Neyi ne kadar yapabileceini en iyi byle kefedersin." "Evet. Anlyorum..." "Nah anlyorsun! Yznden belli. Kimse bir ey anlatmyor mu sana?" Ben kpkrmz kesilmi durumu nasl kurtaracam dnrken apartman kaps bir daha ald. Srtnda daymn Almanya'dan getirdii yeil tirt ve dizlerden aas kesilmi kot pantolonuyla, Frat kaldrmda belirdi. Nefesimizi tuttuk, bekledik. Bizim bfeye doru, dalgn dalgn yrd. nmzden geerken bizi grmesin diye, oturduumuz yerde iyice kldk. Baklar yere evrili, muhtemelen otobse falan binecei anacaddeye doru yryerek uzaklat. "Haydi mi?" dedim Jlide'ye. "Haydi!" dedi. Dokuz numaral dairenin kapsn orta boylu bir kz at. Pembe bir eofman giymiti. Benimki gibi, ensesine doru tel tel dklen uzun salar vard. leri doru ekingen bir adm atp apartman otomatiinin na girdiinde, bu ilk izlenimlerin hepsini bir anda nemsiz klan eyi grdm. Kz, bana benziyordu. Ortada fiziksel bir benzerlik yoktu ama ayn benim gibi bir tipti. Ben onu bir uzayl ya da karanlklar prensesi olarak hayal etmitim, oysa benim de pekl giyebileceim bir kazak ve eofman altyla kyordu karma. imdi, ne demekti bu? Dndm ve Jlide'ye baktm. Gergin bir glmseyile "Merhaba" dedi kza, "Frat'n arkadayz."

189

Esra, Jlide'nin siyah gzlklerine bakarak bir iki adm geriledi. Apartman tuhaf bir ses kararak snd. Jlide uzanp dmeye bast. Esra'nn benim de ok ardm zamanlar yaptm gibi, gzlerini kstn grdm. "Bu ne demek peki?" "Konumak istiyoruz." "Pek msait deilim. Rahatszm." "On dakika srmez. ok nemli." Ik bir daha snd. Bu kez yakan olmad. Esra kirie dayal kolunu isteksizce indirdi, yana ekildi. Jlide nereden bulduunu bilmediim o yalanc glmsemeyi hi bozmadan girdi ieri. Geni, ak renk eyalarla denmi bir salondan getik. Evin dier ucundaki terasa ktk. Yerde boydan boya kilimler seriliydi. Bir kede de hl czrdayan bir walkman ve yabanc dilde dergiler duruyordu. Esra bize minderleri gsterip oturmamz syledi. Kendisi de bir mindere dikkatle oturdu. Srtn balkon demirlerine yaslad. Sessizlikle geen o birka saniye iinde, aknlm yerini daha da tuhaf bir duyguya brakt. Yoksa benzerliimiz sadece giydiimiz kazaklarla snrl deil miydi? Fiziksel olarak da benziyor olabilir miydik? Esra da ayn benim gibi yuvarlak yzlyd. Erkeklerin ya annelerine ya da kz kardelerine benzeyen kadnlar bulduunu dergilerde okumutum. Frat da yle mi yapmt? Ama gzleri yeildi, benimkiler siyaht. Salar kumrald, benimkiler deildi. Hem bunca iin gcn arasnda kafay buna neden takmtm ben? 190

undan takmtm: Esra'y daha ilk grte kskanmtm. Sz konusu olan Frat ays bile olsa, kendisini ok seven bir , deniz gren bir evi ve mesela bir film yldznn gzelliine hi mi hi benzemeyen, eriilebilir bir gzellii vard. Hayatmda kskandm ilk kadnd o. Bu yzden ldrebilirdim. Uzakta, kaln bir izgi halinde deniz grnyordu. Bazlarnn atsna byk reklam panolar konmu eski binalar gitgide klerek denize kadar iniyordu. Boaz, austos gnei altnda l l parlyordu. rili ufakl tekneler vard. stanbul'a bakarken kendimi gvende hissettim. Eer hi arkama dnmez, bu manzaraya sonsuza dek bakarsam iimdeki sama sapan duygudan kurtulabilirdim belki. "Demek Frat' tanyorsunuz" dedi Esra, kukucu bir sesle. "Evet" dedi Jlide, "Eskiehir'den ocukluk arkadalaryz. Yani endielenmene hi gerek yok." "Hi endielenmiyorum. Merak etmeyin." Esra bu son szckleri yle sivri bir vurguyla sylemiti ki, Jlide senlibenlilikten hemen vazgemek zorunda kald. Tane tane konuarak "Bakn Esra Hanm" dedi, "biz Frat' yllardr tanyoruz. Hatta biraz fazla tanyoruz onu. Ne zaman kiminle olduunu, ne yaadn, hem iyi hem de kt zamanlarn gayet iyi biliriz. Bize yle geliyor ki son zamanlarda iinde byk bir sknt var. Geri biraz kapal bir ocuktur. ok neeli olduunu da hibir zaman grmedik ama imdi ona her baktmzda inann iimiz paralanyor, iin kts, yardm da edemiyoruz, nsan arkadan bu durumda grmeye dayanamyor." "Adresi nasl buldunuz?"

191

"Soruturduk." "Ne bekliyorsunuz peki benden?" "Gerei anlatmanz." "Ne demek gerei? Anlam ne ki bunun?" "Anlam, u: kinizi de ilgilendiren ve Frat' ilgilendirdii iin haliyle bizim de merak ettiimiz eyi, her neyse artk o, ltfen aka anlatn." Esra kaamak bir ekilde saatine gz att. Bam kaldrnca bir an gz gze geldik. kimiz birden kardk baklarmz. "Misafir mi bekliyorsunuz?" dedi Jlide. "Hayr. Birazdan annemler gelecek." "O zaman hemen anlatn, ekip gidelim. Siz de annenize ne id belirsiz bu iki yabancnn kim olduunu aklamak zorunda kalmayn." Esra oturuunu deitirip bacaklarn karsndaki duvara doru uzatt. Bo minderin zerindeki kulakl ayayla bir iki iteledi. Batan savma bir sesle "ocuk aldrdk ite" dedi, "olan biten bu..." "Biz de yle tahmin etmitik." "Nasl?" "Bunu oumuz yaadk. nsan biraz dnnce hangi erkein nasl tepki vereceini tahmin edebiliyor." "imdi renmi de oldunuz. Msaadenizle..." 192

"Herhalde zor olmutur." "Hayr. yi bir doktordu." "Kalben demek istedim. Byle eyler ak kuvvetlendirir bazen." "Ak falan yok" dedi Esra, balkon demirlerinin arasndan sokaa doru bakarak, "ayrlmaya karar verdik." "Ne zaman oldu bu?" "Bugn... Artk grmeyeceiz. Bakn, zr dilerim ama annem imdi gelir..." "Peki Amerika?" dedim, gzlerimi o ayn benimkilere benzeyen yeil ve hafife ekik gzlere dikerek. "Bu sizi ilgilendirmiyor." "Bizi Frat ilgilendiriyor" diye biraz ykselttim sesimi, "bu anlattklarnz onu ne hale getirdi, haberiniz var m?" "Toparlanacaktr. Hayat byle." Kulaklarm fkeden uulduyordu. Jlide'yi bile korkutan bir sesle "Hayat m?" diye bardm: "Hayat dediin, Frat'n sen piyasaya kmadan nceki haliydi. imdi ortalkta cenaze gibi dolayor ve sen ondan d kapnn mandal gibi bahsediyorsun! Hayatla bunun ne ilgisi var?" Jlide elini omzuma koydu. "Tamam Arda" dedi, "tamam artk..." "Sen Arda msn?" 193

"Evet" dedi Jlide, "benzemiyorlar, deil mi?" "ok gzel! Kardeini yollad demek!" Jlide omzumu hafife skt. Esra'ya dnp sakin bir sesle "Haklsnz" dedi, "aranzda olanlar kimseyi ilgilendirmez. Ama inann, kimse yollamad bizi. Kendimiz geldik. Rahatsz ettiysek de zr diliyoruz." "zr mzr dileyen yok!" dedim, en eytanl sesimle: "Bize her eyi sylemiyor!" ieride, kap kilidinin evrildiini duyduk. mz birden dnp sanki sokak kapsn grebilirmiiz gibi, ieri doru baktk. Ayak sesleri byd, n odada beliren glge yaklap balkon kapsn rten tlleri iki yana itti. Biz yalarda, yakkl bir ocuk grdk. Yanandaki yara izi Akdeniz Blgesi haritasna ne kadar benzerse benzesin, iyi niyetli ve bn bir glmsemeyle bakyordu bize. "Size gidin demitim..." dedi Esra, gzleri dolu dolu.

194

42
"Bamda dikilip durma yle, git bak ocuk ne yapyor." Annem, gzlerinden kvlcmlar saarak pastaya bakyor. Hamurun bir taraf km durumda. Bu pasta eskiden Frat yatl okuldan her geldiinde yaplrd. Ayn pastann yllar sonra frndan bu halde km olmasn kabullenemiyor, iine kartm diye sulandm hissediyorum. Makul olmaya alan bir sesle "Sorun belki de kremadadr" diyorum, "onca yl geti, unutmu olabiliriz de." "Kremann bir eyi yok" diyor ters ters, "git ocua bak." Salon, yar karanlk. Akamn geceye ynelmi bir saatindeyiz. Dnya, annemin koltuuna oturmu, izgi film izliyor. Koca burunlu ve koca ayakl bir avc aalar arasnda tavan kovalyor. Dnya hzla deien grntlerin yzne vuran nda hi heyecanlanmadan, ifadesiz gzlerle izliyor. Koltuun yanna diz kp elini tutuyorum. Gzlerini televizyondan ayrmadan "nc seyrediim" diyor, "avc imdi decek." "Niye karanlkta oturuyorsun?" "Bilmem... Karanlk m?" "Akam oluyor. Ackmsndr." "Ackmadm. Babam niye aramad?" "i bitince arar. Bir ey ister misin?" "Ne mesela?" "Bilmem... izgi filmi grdne gre belki baka bir ey yapmak ister cann." Ban evirip omzumun stnden mutfak kapsna doru bakyor: "Mesude ne yapyor peki?" "Pasta" diyorum glerek, "aslnda srpriz olacakt ya, 195

neyse." Koltuktan atlyor. Ayaklarnda annemin palet gibi duran terlikleri, televizyondaki tavan gibi iki yana sallanarak mutfaa doru gidiyor. Srpriz iyice berbat olmasn diye kapal tuttuumuz kapy iterken "Mesude!" diye sesleniyor: "Yardm ister misin?" I yakyorum. Perdeleri ekmek iin pencereye gidiyorum. Gn boyu esen rzgrn tepemizde toplad bulutlar, ilk damlalar attryor. Bahedeki aalarda, yaklaan sonbaharn hrts var. Kediler ka gndr yok. zeri mevsim sonu acelesiyle koturan karncalarla kapl makarna kaba hl pencerenin nnde. Uzakta, imekler gryorum. "Tous que je sais, ce que je ne sais rien." Dnya yemekte tabandakilerle oynarken, tuhaf bir ezgiyi ksk sesle tekrarlyor. Ezginin ilk heceleri yayvan ve uzun, sona doru abuklap aznda yuvarlanyor. Gsne kadar gelen masada ne eilmi, dikkati atalndan srekli kaan o bezelye tanesinde, dua eder gibi arka arkaya mrldanyor: "Tous que je sais, ce que je ne sais rien." "Franszca m?" "Evet." "Ne demek peki?" "Btn bildiimdir ki hibir ey bilmiyorum." "Btn bildiim, hibir ey bilmediimdir" diye dzeltiyor annem. "Evet" diyor, anneme saf saf bakp, "Amelya ile ikimizin." 196

"Sz m?" "ark. Sz bir filozofunmu." "Gzel. Franszca ne biliyorsun baka?" "Hi... Sevmiyorum Franszca'y." "Niye?" "nk zor. ngilizce daha kolay." Telefon alyor. Dnya bezelye tanesini de, arky da unutup frlyor yerinden. Eyalar arasnda yalpalayarak koup ahizeyi heyecanla kaldryor. Sonra yzndeki d krklndan, arayann Erturul olmadm anlyoruz. Karsndakiyle tek kelime konumadan, somurtarak bana uzatyor ahizeyi. "O da kim?" diyor, en akn sesiyle Ali. Ali'nin konumasnda hibir eye benzetemediim, nedenini de anlayamadm, yabanc bir ey var. Szckleri ayr ayr dnerek, ses tellerini zorlayarak sylyor sanki. Belki de Erturul'un anlattklar yznden, ikili olabileceini dnyorum. Ali'nin ikiyle aras tuhaftr. Eer ben de varsam, ne kadar ise bir belirti gstermez. Onun sarholuk maceralarn nedense hep bakalarndan dinliyorum. "Bugn avukatla konutum." "Ne avukat?" "Murat tavsiye etti. Kolaylk gsteriyormu." "Ne anlatyorsun sen?" "Dndm de... Belki ileri kolaylatrsam iyi olur artk."

197

Arkamdan kesik kesik, gittike incelen bir hkrk geliyor. Dnp baknca Dnya'nn bam cama yaslam, sokaa bakarak aladm gryorum. "ki de ahit lazmm" diyor Ali, "bir iki celsede biter diyorlar." "Git ieri uyu" diyorum, Aliye Rona'y kskandracak bir sesle, "daha da ime. Yarn akam geliyorum."

198

43
Erturul'un ablasnn ift kiilik yatanda kprtsz yatyordum. Hastaydm. ok yordum. lk belirtiler Esra'nn evinden ayrldktan biraz sonra ortaya kmt. Caddeye yrrken souk, yapkan bir svnn srtmdan aa aktn hissettim. Neyse ki Jlide durumu abuk fark etti. Otobse bindirmedi beni. Harbiye'den Bostanc'ya kadar bir taksinin arka koltuunda titreyerek, arlar iinde gittim. Vardmzda Jlide ofre beklemesini syledi. Koluma girip beni kapya kadar gtrd. Zile bast, birka saniye sonra otomatiin sesi duyuldu. Omuzlarmdan tuttu, gzlerime bakt. "yi inisin" dedi, "merdiven kabilecek misin?" "Gelmek istemez miydin?" "Ge bile kaldm. Frat Bey'e selamm sylersin." "Sylerim" dedim glkle. Resmen dilerim takrdyordu. "Hemen yat. yi grnmyorsun. Ne oldu byle?" "Bir ey... Orada bir ey fark ettin mi?" "Fark edecek bir ey yoktu ki. Ortadayd rezalet." "Onu birine benzettin mi?" "Esra salan m?" Gzlerime bakarak bir sre sessiz kald. Kap otomatiinin testereye benzeyen sesi bir kez daha duyuldu. Omuzlarn silkti, "Hayr" dedi glmseyerek,

199

"tandm yzleri unutmam ben. Daha nce grm olsam mutlaka hatrlardm." Yarm saat sonra, gzlerimi yakan bir krmzyla aydnlanm tavan yzme doru ilerleyip geriliyordu. Tam karmda, tm gvdemi kamatran mavi bir lamba vard. Frat ile Erturul'un konumalarn uzak, biimsiz sesler halinde duyuyordum. Arada dalyordum herhalde. Cmleler kesik kesik, konuulanlar anlalmazd. Filmi srekli ileri sararak izlemek gibi. Sylenenler birbirini tamamlamyordu. Odadaki insan eklinde glgeler birden kaybolup sonra baka bir kede beliriyordu. Gzm bir amda mavi lambadaki ampule ince bir tl sarlm olduunu grdm. Tl yumuatmt. imdi gzlerim daha az yanyordu. Frat'n m, Erturul'un mu olduunu anlamadm bir ses doktor armaktan bahsetti. Sonraki sahnede iman yzl, kvrck sal bir kadn zerime eiliyordu. "Ar yorgunluk" dedi, kadnnki olduunu tahmin ettiim ses, "her ne yapmsa bnyesi hrpalanm." Sonra tuhaf ryalarla dolu uzun saatler geti. Bir tanesinde, yine Jlide'yle birlikte, Esra'nn balkonundaydk. Srtn balkon demirlerine yaslayarak oturan bu kez bendim ama. Karmdaki hrn taral kza bakyordum. Kzn yz fkeden kpkrmzyd. Sesi, benim sesimdi. Ona bakarken, aklndan geenleri de okuyabildiimi fark ettim. Dnceleri, dncelerim olmutu. Evime gelmi, balkonumda oturmu azarlyordu beni. Bir kadm ona zarar vermek isteyecek kadar kskanaca, krk yl dnse Eskiehirli kzn aklna gelmezdi. stelik bu, onu daha nce varln bile bilmedii bir yanyla tantrmt.

200

indeki karanl kefetmiti imdi. Ama karanln acemisiydi. Sarslmas, bundand. Hava aydnlanrken uyandm. Gkyznde temiz bir mavilik vard. Baucumdaki abajurun ampul de ayn tavandaki gibi, ince bir tlbentle sarlmt. Lambann yumuakt bu yzden. Odaya zayf demetler halinde dalyordu. Ampuln ss yznden artk iyice incelmi tlbente bakarken birden iim kamat. Eski evimizi, balkonlu bir oday, odada ateler iinde yatan daha kk bir Arda'y hatrladm. Annemin iskemleye basarak tavandaki lambaya en gzel tlbentini saran grnts canlanr gibi oldu. O gnk duygu her neyse, kalbimde yeniden kmldad. Bam evirdim, yerdeki minderlerin zerinde uyuyan Erturul'u grdm. ylece devrilmi gibi, akamki giysileriyle, yzkoyun yatyordu. Bana doru bir ey vermek ister gibi uzanan elinde Kavafis'in kitab vard. Onu seviyordum. Daha da ok sevecektim. Yavaa kalktm. Sessiz olmaya alarak yanna gittim. Eildim, uzun ve biimli parmaklarndan usulca ektim kitab. Ak duran sayfada, ilk okuyuta naslsa grmemi olduum bir iir vard: Ona benziyor. Ama daha yakkl olmal. Hassast ac ekecek kadar, yzndeki ifadeyi aydnlatan bu. imdi ruhum, onu zaman iinden ekip uyandrnca, daha da yakkl geliyor bana. Birden scak bir el, ayak bileime dokundu. Baktm; uykulu gzlerle glmsyordu. "Gnaydn" dedi, sigaral bir sesle. "Gnaydn. Hi saykladm m?" "Hayr. ok sessiz bir hastasn sen."

201

44
Kadnn resmine k olmu adamn yks. Gece serin. Yklkten indirdiimiz battaniyeyi enesine kadar ekmi. Alamaktan kzarm burnunu ovuturarak dinliyor. Ona sevdii kadnn resmine saatlerce, dler kurarak bakan film kahramanm anlatyorum. Aslnda pek emin deilim. ocua gre bir yk olmayabilir bu. Hibir masal doru dzgn hatrlayamadm, o da imdilik anlamaz grnmedii iin anlatmaya devam ediyorum. yknn getii aday, renksiz filmin griye boyad denizi, resimdeki kadn kp geldiinde aslnda ona deil, resme k olduunu anlayan adam... "Gzelmi" diyor, sessizce dinledikten sonra, "ama masal deil bu." "Tebrikler. Nasl bildin?" "Masallar byle bitmez. Bu, ok ackl." "Eski bir film. Siyah beyaz. lk senin yanda seyretmitim." "Siyah beyaz ne demek?" "Etrafta hi renk yok demek. Her ey siyah, beyaz ve gri." "Onlar renk deil mi?" "Krmz yok ama mesela. Mavi ile yeil de yok." Hakl bir dalgnlkla bir sre sessiz kalyor. Elini battaniyenin altndan karp baucundaki lambann na tutuyor. Gzlerini pembe pembe parlayan kk parmaklardan ayrmadan, "Galiba biliyorum" diyor, "Amelya'nn evinde de yle resimler var. Amelya'nn, annesinin, kardelerinin... 202

Elbiseler beyaz m, sar m anlalmyor. O zamanlarda yaamak istemezdim hi." "Niye?" "nk ben renkleri severim." "Renkler hep vard" diyorum, uzanp parmaklarn okayarak, "resimlere dikkatli bakarsan grebilirsin." ekmeceyi ap Emrah'n fotorafn gsteriyorum. Resme nce anlamayarak, sonra glmseyen gzlerle bakyor. "ok komikmi" diyor, resimdeki portakal kostmn gsterip, "ocuun mu senin?" "Evet." "Niye byle giyinmi?" "retmen yznden. Bir gn her gencin bana gelir." "Peki nerede imdi?" "Yeni bir lkede... Uzayda. Amelya'nn annesinin yannda bile olabilir." Dnya beklemekten yorulup uyuyakaldnda, saat gece yarsn geiyor. Annemi salonda uyuklarken buluyorum. Televizyon her naslsa kapal, ev yamurun uultusu dnda tamamen sessiz. Salarna dokunup uyandrdmda, beni tanmam gibi bakyor nce. Sonra kalarn atyor. ne eilip mutfak kapsnn zerindeki saati grmeye alyor. "Erturul gelmedi mi?" "Sen yat anne. Ben oturacam naslsa." 203

"Haber de yok, yle mi?" "i uzamtr." Kanepenin zerinde duran nevresimleri gsteriyor: "Sen burada yatarsn. Frat'n yatana da temiz araf serdim." Yalnz kalnca kanepeye uzanp televizyonu ayorum. Ksk sesli grntler nmden hzla akyor. Kabullenmek istemesem de, Erturul'un gecikmesi kayglandryor beni. u anda nerede, kiminle olduundan haberim yok. "Sorsaydm" diyorum. Ama artk birbirimiz hakknda ne kadar az ey bilirsek o kadar iyi. Kayg, merak ve endie insan insana balayan, birbirine doru iten eyler. Bense ona kzgnm. Yze vurulamayan bir kzgnlk bu. ten ie geliiyor. Bana teklif etmeliydi. Onu reddedecektim. Yamur, uzak gkgrltleri eliinde sryor. Srtma babamn hl onun gibi kokan hrkasn alyorum. Yaz bitiyor. Buna zlmyorum. Yalnzla gre deil yaz. Her eyin birbirinin farknda olduu, ndan hibir korkuyu ya da sessizlii karamadmz, amansz bir mevsim. Kendini zmeyenlere, yaam meyvesinin balm karmasn bilenlere gre. Onun hoyrat aydnlnda coku da yalnzlk da ikiyle arplyor. K boyu bizi sarp hepimizi eitleyen rtler, ieklenen ilk aptal aala birlikte bir bir alnyor zerimizden. Geriye o iki insan tr arasndaki yetenek fark kalyor. Korkun. Cennet de byle bir yerdir herhalde. Yaz, bitiyor. Kendini ok sevdirmeden. yice yaslanp dizlerimi karnma ekiyorum. Babamn koca hrkas imdi tm gvdemi rtyor. Ekrandaki gle yzl kadn iki dakikada pasta yapmaya yarayan malzemeyi 204

tantyor. Bilemediim bir derinlikten kopan yumuak paracklar ar ar toplanp kaplyor soluumu. Gzlerimi yakan tuzlu suyu tanyorum. ki tembel damla yanaklarm boyunca salnarak iniyor. Hi ses kmyor ama. Ne benden, ne de eyadan.

205

45
Erturul'a bakyordum. Yz, sabah nn biimlendirdii bir heykel gibiydi. ok mu gzeldi? Normalden kaln dudaklar, glnce iki izgi haline gelen gzleri, kemikli burnu ve geni, biimli alnyla dlerdeki erkee ne kadar benziyordu? Teneffslerde uzaktan baktmz, ayn otobse binmek iin yolumuzu uzattmz olanlar gibi deildi hi. Daha gerek, daha inanlmazd. Dokunmak geliyordu iimden. Yznde glge gibi duran diken diken sakallara elimin tersiyle dokunmak, avucumu enesi, yanaklar boyunca gezdirmek istiyordum. Erturul, bana bakyordu. Baknda insan her eye hazr olmaya aran bir gllk vard. ok mu cesurdu? Bana, yzme, ellerime baktnda neydi grd? Hangi d, hangi gerekle karsna kyordum? Erturul beni nelerle lyordu? Onu bana byle baktran neydi? Gzbebeklerine yansyan kzn hep fazla ekik bulduum gzleri, stdudann kysnda o gemek bilmeyen sivilce, abucak kzaran yanaklar ya da bence hibir zellii olmayan dz, kahverengi salar m? Kahvalt masasnda tek szck konumadan Frat'n uyanmasn bekliyorduk. Birbirimize ilk kez gryormu gibi bakyorduk. Masadan hemen kalkmak istiyordum. imi a boan bu evden frlamak, tam gaz kamak, kurtulmak... Huzursuz, heyecanlydm. Dnce balonum karmakarkt. Byk bir yalnzlkt bu. Kprdamama izin vermeyen o kaynam st kokusuyla ba etmek zorundaydm. "yile, yzmeye gideriz beraber." "kimiz mi?" dedim, derin utanca boularak.

206

"Frat da gelir. Hafta aras ada gzel oluyor." "Hangisi?" "Bykada, Heybeli... Hangisini istersek." "Tabi adalar senin iin. Bozkr, ova falan sorsan belki bir cevap gelir aklma." "Olur. Onlar da sorarm." Bylece konumu da olduk, o zaman hissettim ki, iimden attm bu admn getireceklerini tm ruhumla istiyordum. Beni uyaran, saknmam syleyen bin yllk sesler vard kulaklarmda. Bam evirdim, uzaktaki adalara baktm. Tl gibi bir sis iinde, ufka doru sralanmlard. Gitmemek, delilik olurdu. "Sen uyurken" dedi tane tane, "Frat'la br odada sabaha kadar oturduk. 'Nbetlee uyuyalm' dedim, kabul etmedi. Uyank kalp beklemek istiyordu. Herhalde konumaya ihtiyac vard. Daha nce hi anlatmad eylerden bahsetti. Evinizden, senden, Eskiehir'den... yle ok konutu ki her ey birbirine kart kafamda. Ama almt. Dilinin byle zldn ahsen ben ilk defa grdm. Ferahlamt sanki. Kendisi de ayordu aslnda ama o dalgn, tutuk hali gemi gibiydi. Doktoru o ard mesela, ilalar gitti o ald..." "E, kardeiyiz. O kadarn yapsn artk." "Seni seviyor, evet. Ama bir eyden kurtulmu gibiydi, anlyor musun?" "Yalan deil." "Esra'yla ne konutunuz?" "Valla bize bir ey kalmamt konuacak. Kararlarn vermiler." 207

"Bitmi mi yani?" "Hem de nasl. Sen Esra'y iyi tanyorsun, deil mi?" "Evet" dedi kzararak, "yle saylr." "Onu birine benzettiin oldu mu hi?" "Benzettiim mi?" "Evet. Yz, hali, tavr falan... Sana birini hatrlatyor mu?" Gzlerini kst. Ban evirip uzaktaki adalara doru, sanki yant oradaym gibi dikkatle bakt. "Hayr" dedi sonra glerek, "Esra kimseye benzemez." "Hi mi?" "Hi." "Mesela yz de mi?" "Hmmm. Hayr." "Sesi, bak, davranlar?" "Hayr Arda. Niye soruyorsun?" Beni gece boyu kavuran atei o an yeniden duydum. Dnk kadar gl olmayan ama yine de souk bir el srtmda bir kez daha gezindi. Ayaa kalktm, Erturul'un merakl baklar nnde bir iki adm geriledim. Bir elimle salarm ayn dnk Esra gibi, tepemde topladm. "Ya bu" dedim, "peki bu kz birine benziyor mu sence?" Gzlerini iri iri amt, yi niyetle, gerekten de anlamaya alarak bakyordu. Kalkt, baklarn benden ayrmadan, 208

ok yava admlarla yaklat. Yznde aknlk m, merak m olduunu bilemediim bir ifade grdm. Benimse bir elim havadayd hl. Aptala benziyor olmalydm. Uzand, omuzlarmdan tuttu. Yz ar ekimde yzme yaklat. Dudaklarmda bir slaklk duydum sonra. Odann iinde bin tulu bir piyano almaya balad. Davullar duyuldu sonra. Seksene yakn keman mzie bir yerinden katld. Erturul'un scak soluu yzm okad, geti. "Hayr" dedi sakin bir sesle, "bu kz kimseye benzemiyor."

209

46
Eskiehir tren garnn bir numaral zellii udur: Anadolu'yu saran elik alar zamannda yle bir ayarlanm ki, doudan gelenlerin buraya uramadan stanbul'a gitmesine olanak yok. Ayn ey douya gidenler iin de geerli. Yola devam etmek iin mutlaka burada durmak ve tahinli rekle ayran satn almak zorundasnz. Trene bineceiz. nk Dnya, seviyor trenleri. Garn o arbal, sakin kalabal iinde Erturul'u aryorum, insanlar bir trl filmlerdeki gibi iki yana almyor. Erturul beyaz antiye gmlei ve gecikmi, sulu gzleriyle belirmiyor. Yolcular vedalayor, Ankara'dan gelen tren ar ve sevimli bir hayvan gibi soluyarak stanbul iin sabrszlanyor. Dnya annemin elinden tutmu. Gzleri beklemekten yorgun. Sessizce yere bakyor. imdi mz evreleyen, yolculuk duygusuyla ilgisiz bir durum var. Erturul'un hl gelmemi olmas yle bir sknt ki, ne onca zaman sonraki bu dn ne de her eye batan balayacak olmak beni endielendirmiyor. zlmeye, heyecanlanmaya frsatm yok. "Bu trendi deil mi?" diyor, Dnya'nn ban okayan annem. "Baka yok ki. Bir dahaki akama." "Ne iiymi byle, bu kadar uzun?" "Bilmiyorum anne... Vallahi bilmiyorum." Trene binmemizi isteyen o. Gelip uurlayacan syleyen de. O an, hayatmn ne byk bir ksmnn Erturul'a sinirlenmekle getiini dnyorum. Dnya'nn kskn yzne baknca hem bu talihsiz ocuk hem de kendi adma 210

duyduum fke kabarp kalbimi sktryor. Birine kzmayal, gerekten fkelenmeyen de uzun zaman olmu. Kendime sz veriyorum o an: Bu adam yirmi yl sonra, yine byle kark bir ykyle gelecek olursa, saflk yapmayacam. "Baba!" diyor Dnya, parmak ularnda srayp. "Erturul! Buradayz!" diye sesleniyor annem. Erturul be dakika nce sigara almak iin ayrlm gibi srtarak gelip kzn kucaklyor. Ceketinin i cebinden kard kitab verip gnln alveriyor. Sonra, annemin elini eski moda playboylar gibi perek onu da gldrmeyi baaryor. Ona kar kzgnlmla yalnz kalyorum. Her zamanki gibi. "zr dilerim" diyor, boynunu bkp. "yi edersin." "Uzad ite, bir ey yapamadm." "Beni brak" diyorum ters ters, "bu kz merak etti seni." "yle mi?" diye bararak, kitabn ambalajm yrtmaya uraan Dnya'ya yeniden sarlyor: "ok mu merak etmiiz?" "Biraz..." diye kkrdyor, kk ibirliki. Annem Dnya'y da elinden tutup antalar yerletirmek zere trene giriyor. Vagon boyunca, bir pencerede kaybolup dierinde belirerek ilerliyor. Koltuk arama iini de btn hnerini kullanarak bir seferberlie evirmesini seyrediyoruz. Birka gen yardm iin kalkyor, br kapdan girenler yol tkand iin yanlarnda birikiyor, vagonun ortasnda hep birlikte bir kme oluturuyorlar. "Ne haber" diyorum, "nerelerdeydin?"

211

"Bir kou Ankara'ya gidip geldim. Orada beni hl hatrlayan Teknik niversite'den ocuklar var. Biraz lafladk. Yeni bir hayata balarken insann ok yardma ihtiyac oluyor." "Neden haber vermedin? Merak ettik seni." "Verdim ya?" "Sabah aradn Ert. Bunu akam da yapabilirdin." "Haklsn. zr dilerim." "Neyse. Ben Dnya iin sylyorum. Btn akam seni sorup durdu ocuk." "ok haklsn. zr dilerim. Gerekten." "Dedim ya, bo ver. Peki imdi ne olacak?" "Ne ne olacak?" "Yani ne yapacaksn?" "imdilik bilmiyorum. Karadeniz'de bir liman inaat varm. Belki ka doru bir i kar diyorlar. O zamana kadar da biraz serserilik yaparm." "Korkmuyor musun?" "Neden?" "Dnya'sz kalmaktan." Dnya, antasndan kard dergileri n koltuun srtndaki fileye yerletiriyor. Neeyle el sallyor babasna. Erturul ona glerek karlk veriyor. "Aslna bakarsan" 212

diyor, sonra iini ekip, "hayatm korkmakla gemi. Koleji bitirememekten korktum. Annemleri memnun edememekten korktum. siz kalmaktan, baarsz olmaktan, beenilmemekten... imdi ilk defa korkmaya gerekten deecek bir ey kyor karma. Bunu karr mym?" "Habersiz brakma bari." "Brakmam tabi... Sizi Bostanc'da annem karlayacak. Zaten drt gne kadar da Amelya gelip gtrecek ocuu. Naslsa telefonlarz." "Yalancsn" demek geliyor iimden. "Aramayacaksn. Yalnz kalsan da, gnn birinde cierinden de vursalar seni, bir telefon etmeyeceksin. Bilmem ka yl sonra hayat bizi bir daha karlatrdnda da byle gzel, byle yalanc, byle temiz olacak msn?" "Ah! Az kald unutuyordum bak!" antasndan gazete kdna sarl ve kutuyu andran bir ey karyor. "Kocana verirsin" diyor gz krparak, "galiba konyak seviyor. Bunu Diyarbakr'dan almtm. Sizin orada hayatta bulunmaz."

213

47
Seslerini duyunca bam evirdim, baktm. Suyun stnde iki kk nokta vard, ikisi de bana el sallyordu. Grebilsinler diye ayaa kalktm. Ben de el salladm. aryorlard. Kavafs'in kitabn havlularn arasna koydum. Kyya kadar yrdm. Ayaklarm slannca durdum. Yarm metre enindeki akll bir izgi kumu denizden ayryordu. Su souktu. Ben de kt bir yzcydm, iimden slanmak gelmiyordu hi. Noktalarsa imdi biraz daha uzaktayd. Hl sesleniyorlard. Kumsal tenhayd. Kadnlar vard, genler ve ocuklar vard. Adann yetikin erkekleri ehirde, ekmek peindeydi, ilerde, kabinlerin yanndaki bfeden kzarm ekmek kokusu geliyordu. Bfenin nndeki tahta masada kzl erkekli bir grup tavla oynuyordu. Hepsi yaa benden biraz daha bykt, ierde kendi kendine alan radyoda yeni arklardan biri balaynca bararak sesinin almasn istediler. Bfedeki adam arkadalaryd. Sezen Aksu'nun sesi kumsal doldurdu. Kk, isteksiz admlar attm. Su imdi dizlerimdeydi. Noktalar iyice klmt artk. Erturul olduunu tahmin ettiim nokta balk gibiydi. Frat'n yaptnaysa yzmek denemezdi pek. Bozkrn kahraman olu, denizle greerek iri gvdesini su stnde tutmaya alyordu. Sonra yoruldu tabi. Her kt yzcnn iyi bildii eyi yaparak suya srtst uzand. Kollarma, bacaklarma baktm. Derileri koyulmu ada halknn yannda peynire benziyordum. Dnmek istemiyordum. Suya girip mek de istemiyordum. Erturul'un aran sesini bir daha duydum. O an suyu da souu da, unuttum, ilk derinlie kadar gittim, braktm kendimi.

214

Az sonra karlatk. Bana doru yzm olmalyd. Yannda kendimi yunus gibi hissettim. Onunlayken deniz bizden yanayd. Ayaklarma deip iimi kamatran yosunlar bizden yanayd. nmz kesen naylon poetler, bine blnen denizanalar, adn bilmediim balklar yanmzdayd. Bozkrda byyen kz kendini olaya daha da kaptrsn diyeydi her ey. Erturul'un gnete kzarm alnndan sakallarna tuzlu sular damlyordu. Yz yze duruyorduk, iimde koca bir ehir kmldyordu. Yeni bir lke, bir bakent, yepyeni bir iklim... ikimizi de iine eken tatl bir slaklkla birbirimize bakyorduk. O an anladm ki seviiyorduk. Dokunmuyorduk, hayr. Seviiyorduk... Sevimeye dair duyduum, eriilmez saydm her ey o ann iindeydi. Jlide'nin anlatmam olduu bir eydi bu. Deniz tenlerimizi buluturuyordu. Kyda koturan ocuklarn sesi, suyun bfedeki radyodan kulaklarmza tad ark, dalgalar bize arptka duyduumuz uultu yavaa siliniyordu. Soluk alp veriler duyuluyordu yalnz... Soluk alp verilerimiz. Frat kyya dnerken yanmzdan yorgun kulalarla geti. Bir an bir ey syleyecek oldu, sonra vazgeti. Son gcn kyya varmak iin kullanacakt. Kyya vurup dnen dalgalarla bouarak, tuzla yanan gzlerini ksp yzn buruturarak, canla bala ulaacakt kumsala. Slkta dorulup kazazedeler gibi yalpalayacakt sonra. Kuma oturup bize bakacakt. Hatta belki de glmseyecekti. Yznde hi grmemi olduum bir glck olacakt bu. Yenik, yenilgisiyle baran kahramanmzd o. Sevecekti kendisini. Sevmeye alacakt. Akn tarifini o gn yle yapardm: insann kendisini aptal gibi hissetmekten holanabilmesi. Jlide olsa, u yant verirdi: "Senin deil, karndakinin 215

aptal olup olmad nemli olan." Erturul, srdrrd: "Aptal gibi hissetmek kime yakyorsa o yle hissetsin. Bazsna yakr nk." Frat, noktay koyard: "Aptal aptallnda dirense bilge olurdu. Kimin szyd imdi hatrlayamadm." Kurulanrken saate baktm. Akamstyd. Eskiehir'i iki gndr aramamtk. Geri merak etmeye niyetleri yok gibiydi ama dn tarihimizi bilmek isterlerdi herhalde. Sahildeki tek telefon, bfeninkiydi. ehirlerarasna kapalyd. Erturul ve Frat iki yanmda, yzkoyun yatm uyukluyordu. Be dakika sonra hi hareket edemez hale gelecektik. ortla tirt hzl hzl giyindim. Olanlar uyandrdm. Homurdanarak beni izlediler. Kumsal yukardaki asfalta balayan dik, dolambal yolu yorgunluktan inleyerek trmandk. Asfalt yol botu. Az sonra ilerde, yolun burna doru kvrld yerde bir fayton grld. Elimi kaldrdm, baparmamla ehir merkezini gsterdim. Faytoncu gemlere asld, derileri terden parlayan iki at nmzde durdu. "Faytonstop!" diye bard Erturul. "Su nasl?" diye sordu faytoncu, arya yaklarken. Yalca bir adamd ve faytoncudan ok nedense doktora falan benziyordu, "yi" dedi Erturul, "temiz bugn." "Yazlk msnz?" "Yok. Gezmeye geldik." Adam canl balayp sonra gittike skclaan bir sesle aday ve adada son yllarda nelerin deitiini anlatmaya koyuldu. Meydana vardmzda ikisi de balarn birer omzuma koymu, derin uykudaydlar. Hava scak, adann ars kalabalk ve canlyd, insana sonbahar hatrlatacak hibir ey yoktu grnrde. 216

217

48
Eskiehir'in birka saat uzandaki Bozyk istasyonunda, on dakikadr duruyoruz. Yemekli vagonun penceresinden, inip binenlere bakyor Dnya. Trenleri seviyor. Snfndaki ocuklarsa otomobillere, uaklara merakl. Oysa onlar da doduklar yerlerin ssz istasyonlarnda beklemiler. yznden fel olan trenlerde, uzakta hl uluyan kurtlar dinlemiler. O uzun ve bir saatten sonra insana bitmeyecekmi gibi gelen yolculuklarda, devli cceli masallarla uyutmu anneleri onlar. Belki de zaten bunlar yznden trenler hznn, yazgnn ve bitmeyen yoksulluun birbirine eklenerek akp gittii, her gnk sanclar hayatn. Onlar da kefedilecek, zlemle baklacak yeni bir ey yok. Dnya trenleri seviyor. nk o bir yabanc. Kck ayakkabsn karp her salladnda dklen Anadolu topra da olsa bu byle. stelik, yabancl ona yakyor da. Vagon kaplarn rten grevli geceye doru, uzun bir ddk alyor. Yeniden hareket ediyoruz. Karanl silkeleyerek giden, prl prl bir tren bu. ocukluumda bindiklerime hi benzemiyor. Masalar arasnda salnarak yryen garson, orbalar demiryollarnn yenilenmi armasn tayan tabaklarda getiriyor. Darda, telefon telleri alalp ykseliyor yine. "Babam nereden tanyorsun?" diye soruyor, kasndaki orbaya fleyip. "Eskiden. Genliimizden." "Sevgili miydiniz?" "fleme artk, buz gibi oldu." "Sylesene, sevgili miydiniz?" "O sana ne anlatt?" "Senin 218

onu ok sevdiini." "Ya... Nereden biliyormu?" "Bilmem... Sevmiyor musun?" Sevmiyor muyum? insann birini sevdii nasl anlalr? Sevip sevmediini nasl anlar ki insan? Yllar yllar nceki o delice aydnlk ev, evi dolduran o tuvaller, o iki siyam kedisi ve hi unutulmayan o scak, boucu yaz bugn neyin kantdr? Bunlar hatrlamakla elimize ne geer? Erturul'u tabi ki sevdim. Kocam da sevdim ama. Baz insanlarn iinde onlar hayat boyu zehirleyen bir drt oluyor. Nedense bir yldz olduklarn, bir gn hzla ykselip dnyay kamatracaklarn dnyorlar. mrleri evrelerindeki herkesten bunu dorulayacak kantlar istemekle geiyor. Onlar, sevilmek zorunda olanlarmz. te onlardan kam, dierlerine snmm: sevilmek zorunda olmayanlara. Yemekten sonra vagonumuzun rayl kapsn atmda, srgnn grltsyle beraber kk bir de lk duyuyorum. Kapnn hemen nnde oturan gen bir kz, bana yeni uyanm gzlerle bakyor. On alton yedi yalarnda. Ak renk bir tirt, mavi eofman alt ve kzlarn spor yaparken giydikleri trden renkli ayakkablar. Bir ey syleyeceini sanarak bekliyorum. Oysa hi konumadan ban eviriyor. Yannda oturan, ondan birka ya byk gzlkl olan elindeki kitaba dalm. Kulaklklarndan hafif bir czrt yaylyor. Yine ayn dalgn gzlerle bakyor kz ona. Sonra gzlerini kapayp dizlerini yukar, karnna doru ekiyor. Yeniden uyumaya alacak. 219

Dnya elimden tutmu, beni vagonun ortalarna doru ekitiriyor. Oturduumuzda saa sola dnerek kendine uyuyabilecei bir konum aryor. Kim bilir ka kuaktr yaayan bir bilgiyle dorulup raftan hrkam alyorum. Annemin krk yllk hrkasn dizlerime serip glmsyorum. Ayaklarn pencereye uzatp ban hi ekinmeden yaslyor. Bir iki derin soluk altan sonra uykunun buulu lkesi kaplarn ayor ona. Bense onu uyandrmamaya alan, ar hareketlerle uzanp antam alyorum. Gardan aldm paketi yrtp akma yakyorum. Bam koltua iyice yaslyorum sonra. Sigaradan tavana doru lifleyeceim, derin bir nefes ekiyorum. Trenin klar yavaa renk deitirip yumuuyor. Yolcular, uyusun artk.

220

YAZARIN NOTU
"Git artk, kendini ok sevdirmeden", Kemani Sahak Efendi'nin bir tangosundan, gzel bir dize. Onunla ilk defa, Enis Batur'un Gri Divan adl kitabndaki bir iirde karlatm. Hem Enis Batur'a, hem de Sahak Efendi'ye, bu gzel rastlantdan dolay minnetim sonsuz. 38. blmde ad ve iiri anlan air, iir okurlarnn yakndan tandna inandm sevgili Birhan Keskin'dir. Onun gibi biriyle tanm olmak, beni olduu kadar Arda'y da mutlu etmi olmal. Bununla birlikte romandaki karakterlerin tamamen hayal rn olduklarn, muhtemel benzerliklerin de sadece tesadf olabileceini burada sylemem gerek. Ayrca, bu romann tasarland, yazld ve yaymland sre boyunca bana inanan, eletiren ve bylece g veren herkese, gnlden teekkrler. nk onlar olmasa, olmaz bu iler. Beikta 2000Emirgn 2002 tunakir@yahoo.com

221

You might also like