You are on page 1of 120

Andre Gide _ Vatikan'n Zindanlar Kitaplar, uygarla yol gsteren klardr. UYARI: www.kitapsevenler.

com Kitap sevenlerin yeni buluma noktasndan herkese merhabalar... Cehaletin yenildii, sevginin, iyiliin ve bilginin paylald yer olara Sitemizin amac asla eser sahiplerine zarar vermek deildir. www.kitapsevenler.com web sitesinin amac grme engellilerin kitap okuma hak ve zgrln yceltmek ve kitap okuma alkanln Ben de bir grme engelli olarak kitap okumay seviyorum. Sevginin olduu gibi, bilginin de paylaldka pekieceine inanyorum. Tm Bilgi paylamakla oalr. Yaar Mutlu

LGL KANUN: 5846 sayl kanun'un "Altnc Blm-eitli Hkmler" blmnde yeralan "EK MADDE 11" : "ders kitaplar dahil, alenilemi veya y Ayrca bu nshalar zerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin bulundurulmas ve oaltm amacnn belirtilmesi zorunludur."

Bu e-kitap grme engelliler iin dzenlenmitir. Kitap taramak gerekten incelik ve beceri isteyen, zahmet verici bir itir. Ne mutlu ki, bir grme engellinin, dzgn taranm ve hazrla Bu kitaplar, size gelene kadar verilen emee ve kanunlara sayg gstererek, ltfen bu aklamalar silmeyiniz. Siz de bir grme engelliye, okuyabilecei formatlarda, bir kitap armaan ediniz... Teekkrler. Ne Mutlu Bilgi iin, Bilgece yaayanlara. www.kitapsevenler.com Tarayann notu. Bireysel ktphanemi bilgisayar ortamna geirirken Taradm kitaplar kitapsevenlerle paylamak istedim. Bu Kitap Sadece Grme Engellilerin stifade Etmesi in www.kitapsevenler.com Web Sitesine Teslim Edilmitir. Belisa Andre Gide _ Vatikan'n Zindanlar

VATKAN'IN ZNDANLARI Andr Gide


mm
Andre Gide'in anlatlarnn dnyada ve lkemizde grd byk ilgi yeterince bilinir. Vatikan'n zindanlar, bir birinden artc olaylar, birbirinden ilgin kiileriyle, bu anlatlarn belki de en ekicisi, en srkleyicisidir. Gide bu kitapta eski ile yeniyi, alayclkla iirsellii benzersiz bir ustalkla kaynatrr. Bir zamanlar yazn dnyasnda uzun uzun tartlm olan nedensiz edim kavramn da ilk kez bu kitapta gelitirir. Yalnz bu zellii bile Vatikan'n zin danlarn okunmaya deer klar. yle ya, kitabn yaymlanmm zerinden yetmi be yl gemi olmasna karn, nedensiz edim kavramn kiiletiren Lafcadio'nun gn mzn bir k a h r a m a n gibi grnmesi, Gide'in yaznsal bu luuna toplumsal bir ngr nitelii kazandrmaktadr.

VATKANIN ZNDANLARI Andre Gide


@S3

Kapak resmi: LORRAINE SPIRO ISBN 975.510.127-6


r

KDV iindedir \k* ** Trkesi TAHSN YCEL

ADA DNYA YAZARLARI

VATKAN'IN ZNDANLARI
Andre Gide
(Bir lgnlk oyunu)

ROMAN

Trkesi:

TAHSN YCEL

Bu kitap,

1989 ylnda, istanbul'da Teknografik Basmevi'nde dizilip basld.

CAN YAYINLARI LTD. T. Babali Caddesi, No: 19, kat: 2, Caalolu, stanbul
T e l e f o n : 528 61 13 - 513 51 88

zgn ad Les Caves du Vatican (1922) BRNC KTAP ANTHIME ARMAND-DUBOIS Ben kendi payma seimimi yaptm. Top lumsal tanrszl setim. yle byle on be yldr bir dizi yaptta bu tanrszl anlattm... GEORGES PALANTE

I
Sekizinci Leon'un papal srasnda, 1890 yln da, romatizma kaynakl hastalklar uzman doktor X'in n, farmason Anthime Armand-Dubois'y Roma'ya armt. Bacana Julius de Baraglioul: yle mi? diye haykryordu. Roma'da bedeni nize baktrtacaksmz demek! R u h u n u z u n ok d a h a h a s t a olduunu da anlarsnz inallah orda. Armand-Dubois da sesinde iirme bir acmdrclkla karlk veriyordu: Dostcazm, omuzlarma baksanza. Yufka yrekli Baraglioul, gzlerini bacanann omuzlarna dikiyordu ister istemez; derinlerden ge len, dizginlenmez bir gle kaplmasma depreniyordu omuzlar. Bu geni, bu yar-ktrm bedenin geri kalan yeteneklerinin de bu gln devinimi do urmas kukusuz ac bir eydi. Adam sen de! Ke sinlikle belliydi tutumlar, Baraglioul'un konumas hibir eyi deitiremeyecekti. Belki zaman?.. Kutsal yerlerin gizli esini... Julius sonsuz bir cesaret krk l iindeymi gibi: 5

JACQUES COPEAU iin

Anthime, beni ok zyorsunuz, diyordu yalnz (omuzlar oynamaz oluyordu hemen, nk Anthime, bacanan severdi). Umarm, yl sonra, jbile za m a n 1 yannza geldiimde sizi dzelmi bulurum. Bereket versin, Veronique, pek farkl duygular la katlyordu kocasnn yolculuuna: kzkardei Mar guerite ve Julius k a d a r dindard; b u n u n iin, byle uzun z a m a n Roma'da kalmak, en kutsal dileklerin den birinin gereklemesi olacakt; d ykllanyla dolmu tekdze yaayn ufak tefek din ileriyle dolduruyor, ksr olduu iin, hibir ocuun iste medii zeni inancna gsteriyordu. Yazk ki, Anthime'i Tanr'ya dndreceini pek ummuyordu artk. Yadsmayla tkanm bu alnn ne k a d a r inat oldu u n u uzun zamandr biliyordu. Peder Flons hep sy lemez miydi: En sarslmaz k a r a r l a r en kt kararlardr, ma dam, derdi. Mucizeden baka bir ey beklemeyin artk. zlmyordu da artk. Daha Roma'ya yerletik leri ilk gnlerde, h e r biri kendi bana, kendi yalnz yaamn dzenlemiti: Veronique ev ve din ileri ne, Anthime de bilimsel aratrmalarna vermiti ken dini. Bylece, yanyana, karkarya, birbirlerine srt evirip birbirlerine k a t l a n a r a k yayorlard. By lelikle bir t r bar vard aralarnda, bir t r yarmutluluk da zerlerine k a n a t geriyordu, yle ya, bi ri tekinin dayand eyde kendi erdemini kullan m a k frsatn buluyordu.

Forgetti konann b t n birinci katn kaplyordu, olduka gzel bir taraas da vard. Veronique bu r a d a Paris evlerinde hi iyi yetimeyen aspidistiral a r yetitirmeyi koymutu hemen aklna; a m a taraaya gitmek iin, Anthime'in tez elden laboratuar d u r u m u n a soktuu limonluktan gemek zorunluu vard, ancak g n n u saatinden u saatine kadar geit vermesi kararlatrlmt. Veronique sessizce kapy iter, ak sak duvar yazlarmm nnden geen bir manastr hizmetisi gi bi, gizlice geiverirdi, yle ya, Anthime'in odann ta dibinde, koltuk deneinin dayal durduu koltuktan tam durumda, bilmem hangi berbat ilem zerine eilmi kocaman srtn grmekten holanmazd. Ant hime de onu hi duymam gibi davranrd. Ama kars geer gemez, glkle yerinden kalkar, ka pya doru srklenir, sonra, fkeli, dudaklar b kk, sert bir iaret parma vuruuyla, at! mandal itiverirdi. Hemen sonra da br kapdan yardmc Beppo sipari almaya gelirdi.

Bir emlak araclyla kiraladklar dairenin, ou talyan evleri gibi, birok elverili yanlaryla birlikte byk kusurlar da vard. Via in Lucina'da, (1) Katoliklikte, papann btn gnahlar balamas dolaysy la yaplan enlik. (eviren)
6

On iki, on yalarnda, paavralar iinde, ana sz babasz, yersiz yurtsuz bir ocuktu Beppo, unun b u n u n iini grrd. Anthime onu Roma'ya geliin den az bir z a m a n sonra farketmiti. lk nce indik leri Via di Bocca di Leone'deki otelin nnde, Beppo kk bir kam sepet iindeki bir t u t a m otun al tna sokulmu bir crtlak ekirgenin yardmyla ge lip geenlerin dikkatini ekiyordu. Anthime bcee on sou vermi, sonra da ocua, yarm yamalak italyancasyla, zar-zor da olsa, ertesi gn yerleecei Via in Lucina'daki dairede acele birka fareye ge reksinimi olacan anlatmt. Srklenen, yzen, yryen, uan ne varsa, hepsi iine yarayabilirdi. Canl et zerinde alrd.
7

Capitole'n dii k u r d u n u ya da kartaln bile is tese, doutan ibilir bir arac olan Beppo onlar da getirirdi. Armaclk zevkini okayan bu meslek ho una gidiyordu. Gnde on sou alyordu. te yan dan, ev ilerine de yardm ediyordu. Veronique ona iyi gzle bakmyordu ilkin; a m a evin kuzey kesin deki Meryem heykelinin nnden geerken istavroz kardn grdkten sonra, paavralarn ho gr meye balam, suyu, kmr, odunu, al rpy mutfaa k a d a r tamasna izin vermiti; hatta, sal ve aramba gnleri, yani Paris'ten getirdikleri hiz meti Caroline'in ilerinin ok olduu gnlerde, Veronique'le p a z a r a gidiyor, sepeti de tayordu. Beppo, Veronique'i sevmezdi, a m a bilgine tutul mutu. Bilginimiz de, ok gemeden, kurbanlarn al mak iin binbir zorlukla avluya inmektense, ocuun laboratuvara k a d a r kmasna izin vermiti. Bir giz li merdivenin avluya balad taraadan, dorudan doruya gelinirdi buraya. Deme talarnn zerin de kk, plak ayaklarnn hafif prts yakla tka, hrn bir yalnzlk iinde yaayan Anthime'm yrei birazck arpard. Ama b u n u hi belli etmez di: hibir ey almasndan alkoyamazd onu. ocuk kapy vurmazd: trmalard. Anthime hi karlk vermeden hep masasnn zerine eilip dur duundan, ocukcaz drt elle ilerler, sonra o kr pe sesiyle, oday gk mavisiyle dolduran bir permesso? savururdu 1 . Sesini duyan bir melek sanrd onu: bir cellt yamayd. kence masasna brakt bu torbada gene hangi kurban getiriyordu? Anthi me ou z a m a n ie fazla dalm olur, torbay hemen amazd. abucak bir gz atard, bez kmldyorsa iler tkrnda demekti: san, fare, drt parmakllar snfndan bir ku, kurbaa, hepsi, hepsi iine yarar-

di bu Moloch'un . Bazan Beppo hibir ey getirmez di; gene de girerdi ieri: elleri bo da olsa, ArmandDubois'nm kendisini beklediini bilirdi; sessiz ocuk gelip de sanda solunda h e r h a n g i bir iren dene yin zerine eildii srada, akn baklarnn deh etle hayvana, hayranlkla kendisine dikildiini sez dike, bilginin k u r u n t u l u bir sahte tanr zevki kar madn kesinlikle syleyebilmek isterdim. Armand-Dubois imdilik insana el atmyor, ince ledii hayvanlarn b t n edimlerini tropizmaya2 in dirgeyeceini ileri sryordu. Tropizma! Bu szck b u l u n u r bulunmaz, geri k a l a n h e r ey unutuldu; b t n ruhbilimciler snf yalnz tropizmalar benim siyordu artk. Tropizma! Ne beklenmedik bir k yaylyordu bu hecelerden! stemden yoksun bitki ieinin yzn hangi itkiye gre gnee evirirse, bnye de ayn itkiye uyard elbet (bu da, kolaylk la, birka basit fizik ve termo-imi k a n u n u n a indirgenebilirdi). Dnya gven verici bir iyilikle donanyordu en sonunda. Varln en artc davranla r bile kusursuz bir biimde etkene uyma olarak aklanabilirdi. Anthime Armand-Dubois, ereine varmak, bo yun emi hayvan basitliini gstermek zorunda b r a k m a k iin, koridorlara, mahzen deliklerine, labi rentlere blnen, kiminde besi, kiminde aksrtc bir toz bulunan, kiminde de hibir ey bulunmayan, renkleri, biimleri farkl kaplarla donanm bir ka rk k u t u l a r dzeni bulmutu bu yaknlarda: ey tans aralard bunlar, az bir z a m a n sonra Alman ya'y birbirine katm, Wexierkasten adn alm, ye ni psiko-patolojik okulun artclkta yeni bir adm d a h a atmasna yardm etmiti. Hayvann u ya da
(1) (2) Kendisine insanlar kurban edilen bir szde tanr. (eviren). Tropisme: Bir bnyenin s, k gibi d etkiler altnda gs terdii deiiklikler. (eviren).
9

(1)

Permesso?: talyanca, zin verir misiniz? (eviren).

bu duyusuna, beynin u ya da bu blmne deiik etkiler yapmak iin, kimilerini kr, kimilerini sar, kimilerini idi ediyor, derilerini soyuyor, beyinleri ni karyor, o n l a n sizin zorunlu olduuna yemin edeceiniz bir organdan yoksun brakyor, hayvan da Anthime'in bilgisi artsn diye organndan yoksun yayordu. Koullara gre tepkiler zerine bildiri'si Upsal niversitesini birbirine katm, zorlu tartma lar balamt, yabanc bilginlerin en sekinleri de bu tartmalara katlmlard. Bu a r a d a Anthime'in kafasna yeni sorunlar yordu; meslektalar pa trty srdredursunlar, Anthime baka yollara d kyordu aratrmalarn, Tanr'y d a h a da gizli k elerinde sktracan ileri sryordu. Her edimin bir ypranmaya yol atn kabatas lak bir biimde benimsemek yetmiyordu ona, hay vann, srf kaslarnn ya da duyularnn almasy la bir eyler harcamas da yetmiyordu. Her harca m a d a n sonra soruyordu: ne kadar? Gszlemi i kence k u r b a n yitirdiini yeniden k a z a n m a y a aladursun, Anthime onu doyuracak yerde tartyordu. Yeni elerin ie karmas deneyi fazla kartra cakt, deney de uydu: smsk balanm alt a fa re h e r gn tartya giriyordu; ikisi kr, ikisinin bi rer gz krd, ikisi de grr durumdayd; ufak, mekanik bir deirmen, hi a r a vermeden, bu son iki farenin gzlerini yorup duruyordu. Be gnlk alktan sonra herbirinin yitirdiklerinin birbirine g re oran neydi? Her gn, leleri, yanyana d u r a n tab lolar zerine, Armand-Dubois yeni, anl anl rakam lar ekliyordu.

raglioul'larm bugn yarn gelmesini bekliyorlard. Akama geleceklerini bildiren telgraf aldklar sa bah, Anthime kendine bir k r a v a t almak iin dar kt. Anthime pek kmazd sokaa, glkle yrd iin elden geldii k a d a r az kard; Veronique seve seve yapard onun alverilerini; terziler, kun duraclar da eve getirtilir, modele gre sipari alr lard. Anthime modaya kulak asmyordu artk; ama, ne k a d a r sade olursa olsun (yle k a r a Hint ipekli sinden, orta halli bir ey), kravatn kendi eliyle se mek istiyordu. Pek ak yelekler giymeye alknd, yolculuk iin ald, otelde kald srece de giydi i plastron d u r m a d a n yelekten kyordu; b u n u n ye rini alacak kocaman, eski, deersiz bir ineli akikin tuttuu krem rengi atky Marguerite de Baraglioul pek bakmsz bulacakt kukusuz; Paris'te ok kul land o h e r eyi hazr ufak kravatlar brakmakla, hele birini rnek olarak saklamamakla hi de iyi etmemiti. Hangi biimleri salk vereceklerdi? Frenk kravatlar elli yanda bir a d a m a gre fazla serbest kaard-, hi kukusuz donuk, kara, dik bir kravat uygun derdi ona... Yemek ancak saat birde yenecekti. Anthime ala can alarak leye doru, yani hayvanlarn tart mak iin tam z a m a n n d a dnd. Anthime gzel giyinmeye dkn deildi, ama almaya balamadan nce kravatn bir denemek gereksinimini duydu. Eskiden tropizma yapmada kul land bir ayna paras duruyordu, b u n u uzunla masna bir kafese dayad, kendi grntsne doru eildi. Anthime'in alabros kesilmi salar h l skt, eskiden kzldlar, a m a artk eski yaldzl gmle rin ald renge, u kirli sar renge girmilerdi; ka lar, karmakark, bir k gnden d a h a gri, d a h a souk bir bak zerinde, ileri kard; yukarda dur mu, ksa kesilmi favorileri, sert byklarnn arslan
11

II Jbile iyice yaklamt. Armand-Dubois'lar Ba10

postu rengini yitirmemilerdi. Elinin tersiyle dz yanaklarn, drtke enesi nin altn svazlad. Evet, evet, diye mrldand, birazdan tra olu rum. Kravat paketten karp nne koydu; akikli i neyi, sonra atky kard. n deirmi, ular dev rik, ykseke bir yakayla evrilmi ensesi pek kalmdi. Yalnzca iin zn anlatmak dncesinde ol makla birlikte, b u r a d a Anthime Armand-Dubois'nm u r u n u a n l a t m a d a n geemeyeceim. yle ya, zorun lu olanla rastlant sonucu olan birbirinden ayrma y renmedike, kalemimden doruluk ve kesinlik ten baka ne isteyebilirim? Gerekten de, Anthime'in zgr dncem dedii k a r a r l a r n d a bu u r u n hibir etkisi, hibir arl bulunmadn kim syleyebi lir? Siyatiine pek kulak amazd, a m a ulu T a n r ' n m bana bu bayal da sarm olmasn balayamyordu. Evlenmesinden ksa bir sre sonra kmt bu ur, nasl ktn kendisi de bilmezdi; ilkin, kula nn gneydousunda^ derinin tylendii yerde, nem siz bir kabartdan baka bir ey deildi; kkl ha linde zerine getirdii bol salar altnda uzun zaman gizleyebilmiti iini; Veronique bile farkna varma m, a m a bir gece okaynda, birdenbire eline ge lince: Bak hele! Ne var buranda? diye haykrmt. i de, maskesi kaldrldktan sonra, kendini tut masna gerek kalmamcasma, birka ay iinde nce bir keklik, sonra bir pen tavuu, sonra da baya tavuk yumurtas bykln alm, orada duruvermiti, bu arada, seyrekleen salar da ikiye ayrl yor, onu gstermeye balyorlard. Anthime ArmandDubois krk alt yanda da kendini beendirmeye alacak deildi ya, salarn dibinden kesmi, ile rinde bir t r yuvann u r u n u hem saklayp h e m or12

taya koyduu bu yar yksek takma y a k a l a n be nimsemiti. Her neyse, Anthime'in u r u k o n u s u n d a bu k a d a r sz yeter. Kravat boynuna takt. Kravatn ortasnda, ufak, m a d e n bir halkann iinden, balama eridinin ge mesi gerekiyor, kancal bir ine de onu sktrmak iin hazr duruyordu; hnerliydi, a m a erit gelme dike kravat brakmayan bir aletti bu, deney ma sasnn zerine dverdi. Veronique'e bavurmak zorundayd, o da ars zerine koup geldi. Al, dik unu bana, dedi Anthime. Makine ii, be p a r a - etmez, diye mrldand Veronique. Tutmuyor, oras doru. Veronique, sol gsnn altnda, ev iinde giy dii karakosuna takl olarak, birine ak, birine kara iplik geirilmi iki ine tard h e r zaman. Otur maya bile gerek grmeden, caml kapnn yannda onarma balad. Anthime de ona bakyordu bu ara da. Hatlar belirli, olduka gl bir kadnd; ken disi gibi inatyd ya gene de nazikti, ou zaman gleryzlyd, o k a d a r ki, hafif by yzne bir sertlik vermezdi. Anthime onun ineyi ekiine bakyor, y i bir hamurdan,' diye dnyordu. 'Beni aldatabilecek bir yosmayla da evlenebilirdim, elimi ayam balaya cak bir hafifmereple, kafam patlatacak, beni ile den karacak bir gevezeyle, baldzm gibi alngann biriyle de evlenebilirdim...' Veronique iini bitirip giderken, Anthime h e r za manki k a d a r sert olmayan bir sesle: Teekkr ederim, dedi. imdi Anthime yeni k r a v a t boynunda, derinden derine dncelere dalyor. Artk ne darda bir ses ykseliyor, ne yreinde. Kr farelerini tartt bile. Ne denir? Tek gzl farelerde bir deime yok. im di de el srlmemi ifti tartacak. Birdenbire yle 13

zorlu bir sray sryor ki, koltuk denei yere yu varlanyor. Olur ey deil! El srlmemi fareler... yeniden tartyor onlar; a m a hayr, inanmazsn da ne yaparsn? el srlmemi farelerin, dndenberi, arlklar artm! Bir parlt geiyor beyninden: Veronique! Koltuk deneini glkle aldktan sonra, kap ya atlyor.Veronique! Veronique gene kouyor, yle iyi. Oysa, kapnn eiinde, etkileyici bir sesle: Kim dokundu benim farelerime? diyor. Yant yok. Veronique franszcadan anlamaz olmucasma, Anthime ar ar, szckleri ayra ayra, gene konuuyor: Ben yokken biri bir yiyecek vermi onlara. Siz mi verdiniz? Veronique cesaret buluyor biraz, nerdeyse sal drya geecekmi gibi ona dnyor: Alktan ldryorsun zavall hayvanlar. Ben deneyini bozmadm, yalnz... Ama Anthime yeninden yakalayverdi onu, topallaya topallaya masaya gtryor, inceleme tablo sunu gsteriyor: u ktlar gryor musunuz, on be g n d r bu hayvanlar zerindeki incelemelerimi yazyorum bunlara. Bilimler Akademisi'nin 17 Mays oturumun da okumak iin meslektam Potier'nin bekleyip dur duu ktlarn ta kendisi bunlar. On be Nisan'a, iinde bulunduumuz gne, bu r a k a m dizilerinin ardna ne yazabilirim imdi, ne yazmalym?.. Veronique birey demiyor, o da iaret parma nn dmdz ucuyla kdn bo yerini kazyor, par ma p a r m a k deil de bir k a m a sanki. Bugn, diye srdryor konumasn, inceleyi cinin ei bayan Armand-Dubois, yufka yreinin se sinden baka birey dinlemeyerek, ey etmek... ne
14

yazaym dersiniz? Beceriksizliini mi gsterdi diye yim? Dncesizliini mi? Budalaln m?.. yle yazn en iyisi: garip bir merakn kurba n olan bu hayvanlara acd. Anthime onurla dikiliveriyor: Siz bu ii byle gryorsanz, bundan byle bit kilerinize b a k m a k iin avlu merdiveninden geme nizi rica etmek zorunda olduumu anlarsnz, sayn bayan, diyor. Ben sizin kmesinize keyfim iin mi giriyorum sanyorsunuz? Bir d a h a buraya girmek abasna katlanmazsiniz, olur biter. Sonra elinin kolunun a n l a t m a gcn de ekliyor szlerine, inceleme ktlarn kapp yrtyor, kk kk paralara ayryor. On be gndr dedi ya topu topu drt g n d r a duruyor fareleri. Zarar iirerek sylemesi, hi kukusuz fkesini azaltt; yle ya, masann banda aln huzurlu; h a t t a eine uzlamac bir el uzatma ya k a d a r gtryor kalenderlii. Nedeni var: ince dnceli Baraglioul ailesine geimsizlik grntleri s u n m a k t a n Veronique'ten de fazla ekiniyor, b u n u n suunu Anthime'm dncelerine ykler onlar. Saat e doru, Veronique, ev iinde giydii karakosunu karp k a r a bir ceket giyiyor, Julius'le Marguerite'i karlamaya gidiyor, altda Roma ga rnda olacaklar. Anthime, tra olmaya gidiyor; at ksn dik bal bir kravatla deitirmek istedi: bu kadar yetmeli; trenden tiksinir, bir alpaga cekete, mavi alacal bir ak yelee, tokbezden bir pantolona, topallnn ho gsterdii, darda bile giydii, ka ra meinden, topuksuz, r a h a t terliklere fit olduunu ileri srer baldznn karsnda. Yrtlm ktlar toplayp ucuca getiriyor, Baraglioul'lar geledursunlar, o b t n rakamlarn dik katle kopya ediyor.
15

Ill Baraglioul ailesi P a r m a kkenlidir. Dukaln Kilise topraklarna katlmasndan birka ay sonra, 1514'de, Filippa Visconti'nin ikinci evlenmesinde ya amn birletirdii kimse bir Baraglioli (Alessandro)'dir. Bir baka Baraglioli (o da Alessandro), Lepante savanda dikkati ekmi, sonra 1580 ylnda, gizi aydnlatlmam olan koullar iinde ldrlm t. 1807 ylma, yani P a r m a ' n m Fransa'ya katld, Julius'n dedesi Robert de Baraglioul'un Pau'ya gelip yerletii tarihe kadar, ailenin yaamn izlemek ko laydr ya, pek nemi yok. Robert de Baraglioul, 1828 ylnda, O n u n c u Charles'dan kont tacn almt. nc olu (ilk ikisi kk yata lmt) JusteAgenor ksa bir sre sonra, yksek zeksnn parlad, diplomasisinin hep yengiye ulat elilikler de, bu tac byk bir soylulukla tayacakt. Juste-Agenor de Baraglioul'un ikinci ocuu Ju lius, evleneliberi kesinlikle d u r m u oturmu bir ya am sryordu. Genliinde baz t u t k u l a r a kapl mam deildi ya, yreinin hibir zaman, hibir ay krla sapmadn da sylemek gerek. Yaradlndaki deimez sekinlik, en ufak yazlarnda bile so luk alan bir t r tinsel incelik, arzularn h e r zaman yokuun banda ksteklemi, romanclk meraknn bu arzular yokutan aa kapp koyvermesine en gel olmutu. Kan sessiz sessiz akard ya atesiz de akmazd yle, birok soylu gzeller de tanklk ede bilir buna... lk romanlar b u n u aka belli etmeselerdi, ben de hi szn etmezdim; kibar evrede kazandklar byk baary biraz da b u n a borlu durlar. Bunlara hayranlk duyabilecek kitlenin yk sek nitelii birinin Correspandant'da, ikisinin de Re vire de Deux Mondes'da, yaynlanmasn salamt. Bylece Julius d a h a gen yata, hem de sanki is temeye istemeye, Akademi'ye doru ynelmi bul16

mutu kendini: gzel grn, baknn arbal dokunakll, alnnn dnceli solgunluu bu yolu imdiden izmi gibiydi. Anthime snf, servet, grn stnlklerini pek kmsediini syler, bu da Julius' incitirdi; a m a doutan gelen bir iyilik, stnl ou z a m a n z gr dnceye brakan bir tartma beceriksizlii vard Julius'te, Anthime de bu taraflarn beenirdi. Saat alt. Anthime konuklarn arabasnn kap nn nnde d u r d u u n u iitiyor. Merdiven bana, on lar karlamaya gidiyor. lk Julius kyor yukar ya. Kolunda tad sko al da olmasa, o cronstadt apka, o ipek astarl pardesyle, yolculuk klnda deil de konuk klnda der insan; yolun uzunluu ona zerre k a d a r etkimemi. Arkadan da Marguerite de Baraglioul geliyor, kzkardeinin kolunda; o pek bozulmu tersine, apkas, topuzu erilmi; kaym, basamaklarda sendeliyor, gzne bastrd mendil de yznn bir yann kapatm... Anthime'in yan n a yaklanca: Marguerite'in gzne k m r kam, diye f sldyor Veronique. Dokuz yandaki sevimli kzlar Julie ile hizmet i a r k a d a n geliyor, ikisi de akn bir sessizlik iinde. Marguerite'in huyu bilindiine gre, glerek kar lanamaz bu durum: Anthime bir gz uzman ge tirtmek dncesini atyor ortaya; a m a Marguerite, talya'daki hekim bozuntularnn n n iyi bilir, sz lerini bile duymak istemiyor. Souk su. Birazck souk su, o kadar. Ah! diye inliyor cansz bir sesle. Anthime gene sze balyor: Evet, sevgili kardeim; souk su kan datr, bir zaman r a h a t l a t r sizi, a m a gznzn iindekini karmaz. Sonra Julius'e dnyor: 17

Neymi, grebildiniz mi? Pek gremedik. Tren d u r u p da ben bakmaya yeltenince Marguerite sinirlenmeye balyordu... Byle syleme, Julius! Korkun beceriksizdin. Gzkapam kaldraym derken b t n kirpiklerimi tersine evirdin... Bir de ben deneyeyim ister misiniz? diyor Anthime; belki daha iyi beceririm. Bir h a m a l bavullar yukarya karyordu. Caro line bir reflektr lmbas yakt. Dur hele, dostum, dur; yol stnde yapacak de ilsin ya bu ii, diyor Veronique, Baraglioul'lan oda larna gtryor. Armand-Dubois'larm dairesi bir i avlunun evresindeydi, giriten balayarak portakalla k a d a r u z a n a n bir koridorun pencereleri bu avludan k alrlard. nce yemek odasnn, sonra salonun (kt denmi, kocaman bir odayd buras, Anthime'ler bu oday kullanmazlard), birincisi Baraglioul ifti, son odann, yani Armand-Dubois iftinin yatak oda snn yannda bulunan ve daha kk olan ikincisi de Julie iin hazrlanm olan iki konuk odasnn kaplar bu koridora alrd. te yandan, bu odalar birbirlerine de alrlard. Mutfakla iki hizmeti oda snn kaplar, sahanln br yanndayd. Rica ederim, hepiniz bama toplanmayn, di ye inliyor Marguerite; Julius, eyalara baksana sen. Veronique kzkardeini bir koltua oturtmu, Anthime dikkatle bakarken, o da lmbay tutuyor. yice kanlanm. u apkanz karsanz. Marguerite kark salarnn eklenmi eleri de ortaya karmasndan korkuyor anlalan, d a h a sonra karacan sylyor; enelikli bir kabriole 1 apka ensesini arkala dayamasna engel olmaz. Anthime'in sesinde bir alay var: (1) Cabriolet: Eski bir kadn apkas tr. (eviren). 18

Demek kendi gzmdeki mertei karmadan si zin gznzdeki p karaym istiyorsunuz? diyor. ncil'in buyruklarna aykr buluyorum ben bu ii. Of, rica ederim, o k a d a r da pahalya satmayn yardmnz. Peki, peki, sustum... Temiz bir mendilin ucuy la... gryorum ne olduunu... korkmayn, a canm! yukarya bakn!., ite! Anthime mendilin u c u n d a farkedilmez bir kmr parasn yukar kaldryor. Teekkrler! Teekkrler. Brakn imdi beni; korkun bam aryor. Marguerite dinleniyor, Julius hizmetiyle birlik te bavullar amada, Veronique yemek hazrlklar na bakmakta, Anthime de Julie'yi odasna gtrm, onunla ilgileniyor. Kck brakmt yeenini, g lmsemesinde arbal bir saflk var artk, koca kz olmu. Anthime zor tanyor onu. Ufak tefek, ocuk su eylerden konuuyor, onun houna gideceini umuyor, bir z a m a n sonra da ocuun boynundaki zincire taklyor gzleri, zincirin u c u n d a madalyonlar bulunduunu seziyor. ri iaret parma saygszca kayveriyor, gsln nne getiriyor bunu, son ra da hastalk derecesine varm tiksintisini bir a knlk maskesi altnda saklyor: Bu nesneler de ne byle? diyor. Julie ok iyi anlyor sorunun ciddi olmadn; a m a ne diye alnsn? Nasl olur, enite! Hi madalyon grmediniz mi siz? Anthime hemen kvryor yalan: Grmedim vallahi, yavrum, diyor; ahm ahm bir ey deil; a m a herhalde bir ie yaryordur? Ar dindarlk, zararsz bir alaydan tiksinmez, o cuk minenin zerindeki aynaya dayal fotoraf g ryor, parmayla gsteriyor onu: urada da bir kk kz resmi var, enite, o da
19

ahm ahm bir ey deil pek. O ne ie yarayabilir? Bacak k a d a r bir softa bozuntusunda bylesine k u r n a z bir hazrcevaplk, bir o k a d a r da saduyu bulunca Anthime enite ard, ne diyeceini bil miyor imdi. Ama dokuz yanda bir kz ocuuyla doatesi tartmalara da giriemez ya! Glmsyor. ocuk hemen drt elle sarlyor stnlne, kutsal sikkelerini gsteriyor: te bu ermi Julie'nin, diyor, adn aldm er miin, bu da sa peygamberimizin... Anthime mantkszca szn kesiyor: Peki, diyor, ulu Tanr'nmki de yok mu? ocuk da doallkla karlk veriyor: Hayr, ulu Tanr'nmki yaplmaz... Ama ite en gzeli: Notre-Dame de Lourdes'un bu, Fleurissoire teyze verdi; Lourdes'dan getirmiti; babamla anne min beni Meryem Ana'ya adadklar gn taktm boy numa. Anthime iin bu kadar fazla. Bu resimlerin ak la getirdii, anlatlamayacak gzel eyleri, Mays ay larnda akl, mavili ocuk alaylarn bir an bile an lamaya almadan, manyaka bir yerme gereksini mine boyun eiyor: Demek Meryem Ana istemedi seni, istemedi ki bizimlesin? Kk kz yant vermiyor. Baz saygszlklara hi yant vermemenin en doru yol olduunu im diden anlyor mu acaba? Ne denir? Bu tuhaf soru d a n sonra Julie deil, farmason kzaryor, - edepsiz liin gizli arkada olan bir heyecan, geici bir a knlk bu, enite yeenin saf alnna saygl, gnl alc bir pck konduracak, bylece saklayacak bu nu. Neden kt gibi grnmek istiyorsunuz, Anthi me enite? Kk kz aldanmyor: bu dinsiz bilgin, aslnda duygulu bir adam.
20

yleyse bu inat diren neden? Bu srada Adele kapy ayor: Hanmefendi kk hanm istiyor, diyor. Marguerite de Baraglioul enitesinin etkisinden korkuyor anlalan, kzn uzun sre onun yannda brakmaktan ekiniyor. Biraz sonra, aile sofraya otu rurken, Anthime bunu ona sylemeyi gze alacak, alak sesle syleyecek. Ama Marguerite, h l hafif kanl gzn Anthime'e dikecek ve: Sizden mi korkacakmm? diyecek. Ama, dos tum, sizin alaylarnz Julie'nin r u h u n d a en kk bir etki yapncaya kadar, o sizin gibilerin bir dzi nesini dine dndrr. Yok, yok, o k a d a r da rk deiliz. Gene de bir ocuk olduunu dnn... Bu yaadmz gibi bozuk bir zamanda, lkemiz gibi yzler kzartc bir lkede ne byk ilenlerle kar lalabileceini iyi bilir. Ama biz ona size sayg gs termesini retmek isterken, kendisine dinsizliin ilk belirtilerini sizin, enitesinin gstermesi ac.

IV
Bu ylesine ll, ylesine bilgece szler, Anthime'i yattrabilecek mi? Evet, ilk iki yemekte (iyi ama, basit akam ye meinde yalnz k a b yemek v a r zaten), bir de aile syleisi dikensiz konular zerinde dolaacak. Marguerite'in gz dolaysyla gz hastalklarndan szedilecek kin (Baraglioul'lar Anthime'in u r u n u n b ydn hi grmemi gibi davranyorlar), sonra Veronique'e kar bir incelik olsun diye, yemeinin esizlii vurgulanarak talyan yemeklerinden. Sonra Anthime, Baraglioul'larn geenlerde Pau'ya gidip grdkleri Fleurissoire'dan, oralarda sayfiyede otu r a n kontes Saint-Prix'den, yani Julius'n kzkardeinden, sonra da Baraglioul'larn gzelim byk kz21

l a n Genevieve'den, kendileriyle birlikte Boma'ya ge tirmeyi ok istedikleri, a m a her sabah mutsuz ocuk larn yaralarn sard, Sevres sokandaki Hasta o cuklar hastanesinden uzaklamaya asla yanamam olan Genevieve'den haberler soracak. Sonra da Julius, Anthime'in topraklarnn kamulatrlmas gibi byk bir konu atacak ortaya: genliinde, ilk Msr yol culuunda, Anthime'in bu lkede satnald toprak lar szkonusu; yerleri iyi olmad iin, bu topraklar byk bir deer kazanmamt imdiye kadar; a m a bir zamandr, Kahire'den Baalbek'e gidecek yeni de miryolunun bu topraklardan gemesi szkonusuydu: rastlantlara bal borsa oyunlar Armand-Dubois'nn kesesini ypratmt, bu beklenmedik nime te ok gereksinimi var kukusuz; a m a Julius, yola kmadan nce, hatt incelemekle grevlendirilmi uzman Maniton'la konumutu, fazla umutlanmama sn tlyor bacanana: hava almak da var iin iinde. Ama Anthime'in sylemedii birey var, bu da bu iin, kendinden olanlar hi yalnz brakma yan Loca'nm 1 elinde bulunmas. Anthime imdi Julius'le Akademi adaylndan, k a z a n m a anslarndan konuuyor: konuurken g lmsyor, nk pek inand yok; Julius de sakin, vazgemi gibi bir ilgisizlik gsteriyor yalancktan; kzkardei kontes Saint-Prix'nin kardinal Andre'yi, b u n u n sonucu olarak da, h e r zaman onunla birlik 2 te oy kullanan on be lmsz avcunun iinde tut tuunu anlatmak neye yarar? Anthime, Baraglioul'un son roman Doruklarn Havas zerinde bir iltifat tasla kvryor. Aslna bakarsan, pek berbat bul du kitabi; Julius de b u n u bilmiyor deil, o n u r u n u ko r u m a k istiyor, hemen atlyor: Byle bir kitab beeneceinizi ummazdm. (1") Masonlar birlii. (eviren). (2) Fransz Akademisi yeleri byle adlandrlr. (eviren). 22

Anthime kitab ho grmeye raz olurdu ya, ka nlarna byle sz dokundurulunca kanyor; bu ka nlarn genel olarak sanat yaptlar, hele bacana nn kitaplar zerindeki yarglarn hibir zaman de itirmediini syleyerek kar geliyor. Julius uysal bir boyuneile glmsyor, konuyu deitirmek iin siyatiinin nasl olduunu soruyor, yanllkla lum bago diyor buna. Ah! Julius ne diye bilim aratr malarn sormad b u n u soracana? Yantlamak ok ho olurdu. Lumbagosu! Neden az sonra da u r u ol masn? Ama grne baklrsa, bacana bilimsel aratrmalarndan habersiz: habersiz olmay uygun gryor... Anthime, iyiden iyiye cotu imdiden, lum bagosu da cann yakyor, b u n u n iin alay ediyor, hrnlkla yantlyor.Naslmm, iyi miymiim?.. Ah! Ah! Ah! Bilse niz ok kzardnz! Julius arveriyor, dinsel sevgiden bu k a d a r uzak duygulardan ne kazandn sylemesini rica ediyor bacanandan. Hay Allah! Ailenizden biri hastalanr hastalan maz hekim armasn siz de bilirsiniz; a m a hasta nz iyileti miydi, hekimin hibir rol yoktur artk bu ite: hekim size bakarken ettiiniz dualar yzn den iyilemiinizdir. Onun, paskalya maskalya tan m a y a n bir adamn, sizi iyiletirmesini, hay Allah! Pek byk bir kstahlk sayarsnz! Marguerite ili bir sesle: Siz dua etmektense h a s t a kalmay ye mi tu tarsnz? dedi. Neden kart sze? ou zaman, genel konu m a l a r a hi katlmaz, Julius azn anca da orta d a n silinmi gibi davranr. Erkek erkee konuuyor onlar! Hatr, gnl gzetmenin sras deil artk: Ant hime serte ona dnyor: Cicim, unu iyice bilin ki, iyileme urackta, dinliyor musunuz, urackta -lgn gibi tuzluu gs23

teriyor-, hemen yanmda olsa da ona eriebilmek iin Mdr beye (keyifli gnlerinde Yce Varla byle der, byle diyerek elenir) yalvarmam, ya da araya girmesini, benim iin kurulu dzeni, etki ve neden lerin doal dzenini, saygdeer dzeni altst etme sini rica etmem gerekseydi, eh ite! stemezdim onun iyiletirmesini; ona, M d r beye, derdim ki: Muci zeniz sizin olsun, istemem, derdim. Heceleri, szckleri d u r a d u r a sylyor; fkesi nin dzeyine ykseltti sesini; korkun. Julius pek sakin: stemez miydiniz... neden? diye sordu. Bu beni Varolmayana inanmaya zorlard da on dan. Bunu sylerken masaya bir yumruk indiriyor. Marguerite'le Veronique kayglandlar, gz krp tlar birbirlerine, sonra ikisi de Julie'ye baktlar. Yatma zamann geldi galiba, kzm, dedi anne si. abuk ol; yatana gelip iyi geceler dileyeceiz sana. ocukcaz enitesinin dayanlmaz szlerinden, eytans grnnden rpermi, kayor. Ben iyiletim mi b u n u yalnz kendi kendime borlu olmak isterim. O kadar. Gzel! Ya hekimler? dedi Marguerite. Bakmlarnn karln veriyorum, deiyoruz. Ama Julius en ciddi sesiyle: Oysaki Tanr'ya minnet sizi... diye balayacak oldu. Evet, kardeim; ben de b u n u n iin d u a etmiyo r u m ya. Senin iin bakalar dua etti, dostum. Veronique bu konuan; imdiye k a d a r hibir ey sylememiti. Anthime bu pek bildik, tatl sesi duyun ca yerinden hopluyor, her trl ly yitiriyor. e liik szckler ylyor dudaklarna: bir kez hi kim senin bir kii iin o kii istemeden d u a etmeye, o
24

bilmeden onun iyilii iin bir ey istemeye hakk yoktur; ihanettir bu. Hibir ey elde edemedi; iyi ya! Bu da ona dualarnn ne deerde olduunu retir! Gsler kabartacak birey dorusu... Ama kimbilir, belki de yeteri k a d a r yalvarmamtr? Veronique nceki gibi tatl tatl konuuyor gene: Hi merak etmeyin: dualarm srdryorum, diyor. Sonra da glmseye glmseye, hem de bu fkenin yeli dndaym gibi, Anthime adna her akam, hi atlamadan, evin kuzey kesinde, h a n i u Beppo'yu istavroz karrken grd yerde, kabasaba Meryem heykelinin iki yannda birer m u m yak tn anlatyor Marguerite'e. ocuk hemen orackta, duvarn bir girintisinde bzlp bekler, Veronique de onu t a m saatinde b u r a d a bulacan kesinlikle bi lirdi. Veronique gelip geenlerin yetiemeyecei bir ykseklie konulmu duvar rafna ulaamazd; Beppo (Beppo imdi on be yanda, fidan gibi bir deli kanlyd), talara, sonra bir m a d e n halkaya trma nr, parl parl yanan mumlar kutsal tasvirin nne koyard... Konuma belirsizce Anthime'den uzaklayordu imdi: iki karde en kaba-saba heykeli en saylr heykel d u r u m u n a ykselten u pek dokunakl halk dindarlndan szetmeye balamlard. Daha neler! Voronique'in d a h a bu sabah, ondan gizli ola r a k farelerini beslemesi yetmiyor muydu? imdi de m u m l a r yakyor! Kendisi iin! Kars! Bu aptalca yapmacklarla Beppo'yu da yoldan karyor... Dur bakalm, dur bakalm, grrz!.. Kan beynine sryor Anthime'in; bunalyor; bir ykm an alyor akaklarnda. Sonsuz bir abayla, bir iskemle devirerek doruluyor; su dolu bir barda peetesinin zerine deviriyor; alnn siliyor... Ra hatszlanacak m yoksa? Veronique koup geliyor: Anthime sert sert itiyor eliyle, kapya doru kayor, arpyor kapy; hemen sonra koridorda uyumsuz ayak sesleri duyuluyor, deneinin bouk, topal sesi
25

de bu sese elik ediyor. Bu sert k, zgn, akn brakyor bizim sofradakileri. Bir zaman hi konumuyorlar. Zavall dostum! diyor sonra Marguerite: Ama iki kzkarde arasndaki huy fark bir kez d a h a bel li oluyor. Marguerite'in r u h u hayranlk verici bir k u m a t a n biilmi, yolunda kurban olacaklar bu k u m a t a n yapar Tanr. Kendisi de iyi bilir bunu, ac ekmek ister. Ne yazk ki yaam ona hibir dert vermiyor; h e r eyi tamam, yerinde olduundan, ac ekme yetenei ufak tefek kzgnlklardan medet u m m a d u r u m u n a dmtr; bir trmk yaras ka raym diye en ufak eylerden yararlanr; her eye yapr, batan yapr. Bakalarn kendisine kar kusur iletecek biimde davranmasn da bilir elbet; bilir ya Julius onun bu erdemini gittike d a h a bo brakmaya alr gibidir; eh yleyse, onun yannda h e r zaman keyifsiz, her zaman hrn grnmesine niin amal? Anthime gibi bir kocayla iler ne gzel yrr! Kzkardeinin bu d u r u m d a n yararlanmasn hemen hi bilmediini grnce kendi kendini yiyor; Veronique skntlardan kayor gerekten de; gleryzl, deimez tatllnn zerinden, alaym, taklmacaym, h e r ey kayp geiyor, yaamnda yalnz la da oktan alt belli; Anthime imdi onun iin kt deil, cannn h e r istediini syleyebilir: Anthime'in sert konumasnn kmldayamamaktan ileri gel diini aklyor; d a h a salam olsa d a h a az kzard. Julius nereye gitmi olabileceini sorunca da: Laboratuvarna, diye yantlyor; gidip bakma nn -yle ya, byle bir fkeden sonra rahatsz ola bilir- d a h a uygun olup olmayacan soran Marguerite'e de sakinlesin diye kendi bana brakmann, kma fazla nem vermemenin daha iyi olduunu sylyor. Rahat r a h a t yemeimizi yiyelim, diye balyor.

V
Hayr, Anthime enite laboratuvarmda kalmad. inde alt farenin ac ekmekten kurtulduu bu alma yerinden hzla geti. Bir gney aydnlna batm taraada neden oyalanmyor? Akamn melek lere yarar aydnl bakaldrm r u h u n u yattrr da eer belki... Ama nerde: kayor tten. Rahat sz dner merdivenden avluya vard, ordan geiyor imdi. Bu sakat acele bizim iin ac, h e r admn ne abalara, h e r abann ne szlara malolduunu bili yoruz. Byle vahi bir gc iyilie harcadn ne z a m a n greceiz? Bzlm dudaklarndan bir inilti kyor baz baz; hatlar bzyor. Bu dinsiz fke nereye gtryor onu? Meryem - Meryem ki, dnya zerine ak ellerin den iyilii ve gksel nlarn yansmasn boaltarak eve gzkulak oluyor, belki kfrbaza bile yardm ediyor-, gnmzde Fleurissoire-Levichon sanat ku r u m u n u n plastik Roma k a r t o n u n d a n yapt u mo dern heykellerden deil. Doal bir tasvir, halk sev gisinin belirtisi. Bu yzden de bize ancak d a h a gzel, d a h a ho gelecektir. Heykelin karsnda, a m a nde, olduka uzanda, duvar rafn aan, ayn z a m a n d a duvarlarn kenarlarna aslm adaklar da koruyan bir inko atdan bir fener sarkmada, kansz yz, prl prl elleri, mavi mantoyu aydnlatyor. Anah tar blgenin kilise hizmetisinde bulunan, el yetie bilecek ykseklikte bir maden kap, ucunda fenerin asl olduu ipin sarlma yerini iinde bulunduruyor. Ayrca, heykelin nnde az nce Veronique'in getir dii iki m u m yanyor, gece gndz. Kendisi iin yan dn bildii bu mumlar grnce, farmason fke sinin yeniden alevlendiini duyuyor farmason. Beppo bzlp durduu duvar girintisinde bir ekmek kabuuyla birka rezene filizi kkrdatyordu, yanna kotu. Anthime, nazik selamna karlk bile verP.7

26

meden, omuzlarndan yakalayverdi onu; zerine eil mi de ne diyor, ne diyor da bylesine titretiyor o cuu? Olmaz! olmaz! diye kar kyor ocuk. Anthime yeleinin cebinden be lirettik bir banknot karyor: Beppo kzyor... lerde hrszlk edecek bel ki; h a t t a adam ldrecek; yokluun hangi iren amuruyla lekeleyecek alnn, kim bilebilir? Ama kendisini koruyan Meryem'e, her akam, uykuya va rrken, yzne bakarak gs geirdii, h e r sabah uyanr uyanmaz glmsedii Meryem'e el kaldr maya gelince!.. Anthime de de, batan karmaya da, sertlie de, gzdana da bavurabilir, a m a yal nzca terslenir, baka birey elde edemez. Ama biz aldanmayalm. Anthime aslnda Mer yem'e hi mi hi kzmyor; o zel olarak Veronique'in m u m l a r n a kzgn. Ne var ki, Beppo'cuun basit ru hu bu incelikleri dinlemiyor; hem artk adanm olan bu mumlar flemeye kimselerin hakk yoktur... Bu direnme kzdrmt Anthime'i, ocuu itti. Tek bana yapacak yapacan. Duvara yaslanyor, koltuk deneini alt yanndan kavrayp, sapn arkaya sallayarak korkun bir hz alyor, vargcyle havaya frlatyor. Sopa duvar oyuuna arparak g rltyle yere dyor, kimbilir hangi krnty, han gi molozu da birlikte indiriyor. Deneini alyor, du var oyuunu grmek iin geri geri gidiyor... Al lah bin belsn versin! ki m u m hl yanyor. Ama ne denir? Heykelin sa kolunun yerinde, kala kala bir maden sap kalm. Akl bana geliyor, yapt iin ackl sonucuna bakyor bir an: i bu gln saldryla bitsin... Ney se, bover! Gzleriyle Beppo'yu aryor; ocuk kay bolmu. Gece kyor; Anthime yalnz; az nce de neinin kopard kalnty gryor demenin ta larnn stnde, alyor, mermer a m u r u n d a n kk bir el bu, omuz silkerek yelek cebine atyor. Alnnda utan, yreinde fke v a r imdi putk20

rann, laboratuvarma kyor; almak isterdi, a m a bu yzler kzartc aba onu yordu; gnl uyumak tan baka bir ey istemiyor. Hi kukusuz, kimselere iyi geceler dilemeden yatacak yatana... Gene de, tam odasna girecekken, bir ses duyup duruyor. Bi tiik odann kaps ak; karanlkta sessizce ilerliyor. Kk Julie, tandk bir kk melek gibi, geceliiyle diz km yatann stnde; yatan baucunda, lambann aydnl altnda, Veronique'le Marguerite de diz kmler; Julius de biraz tede, yatan ayakucunda ayakta duruyor, bir eli yre inin zerinde, bir eliyle de gzlerini rtyor, hem sofu, hem erkeke bir duruu var; ocuun d u a edi ini dinliyorlar. Bir sessizlik kaplam oday, hem yle bir sessizlik ki, mavi bir dumann, bu ocuk duas gibi, dupduru ge doru dimdik ykseldii bir durgun, bir altn geceyi anmsatyor, Nil kysn da bir geceyi. Duann sonu yakn olmah; imdi ocuk ezber lenmi kalplar brakarak, hazrlksz, yreinden geldii gibi d u a ediyor; kck kszler iin, has talar, yoksullar iin, ablas Genevieve, teyzesi Veronique iin, babas iin, sevgili annesinin gzlerinin abucak iyilemesi iin d u a ediyor... Anthime'in y rei daralyor bu srada; kapnn eiinden, odann br ucundan, alayl olmasn istedii, ok yksek bir sesle konutuu duyuluyor: Ya enite, onun iin bir dilein yok mu ulu Tanr'dan? Bunun zerine ocuk, olaanst denecek dere cede gvenli bir sesle yeniden balyor, herkesi a rtyor: Bir de, Tanrm, bir de size Anthime enitenin gnahlarn balamanz iin yalvaryorum. Bu szler t a m yreinden vuruyor tanrsz.

29

VI
Anthime bir d grd o gece. Odasnn kk kaps vuruluyordu; koridor kaps deil, komu kap da deil, baka bir kap vuruluyordu, o zamana ka dar uyankken farkna varmad, dosdoru sokaa alan bir kap. Bundan korktu, nce b t n yant dilini tutmak oldu. Bir yar aydnlk, bir gece lam basnn verebilecei k a d a r yumuak, belirsiz bir ay dnlk, odadaki ufak tefek eyalar semesini sal yordu; a m a hibir alev yoktu odada. Bu n ne reden geldiini kendi kendine aklamaya alrken, kap ikinci bir kez d a h a vuruldu. Ne istiyorsunuz? diye seslendi titrek bir sesle. ncsnde olaanst bir geveklik onu uyu turdu, h e r trl korku duygusunu da eritti (daha sonra boyunemi bir sevgi diyordu b u n a ) ; bir denbire, bir an iinde, kendisinin dirensiz, kapnn da almak zere olduunu sezinledi. Grltszce ald kap, Anthime bir an, karanlk bir aralktan baka birey grmedi, a m a ite, bir duvar oyuundaym gibi, Meryem Ana beliriverdi. Ksa, ak bir glgeydi bu, nce kk yeeni Julie sand, yanndan ayrld sradaki gibi, plak ayaklar geceliinden dar km. Ama bir an sonra, ok kt davrand Varl tand; diyeceim, krd heykelin grnndeydi bu glge; h a t t a sa dirseinin alt yannda ki yaray bile seebiliyordu; a m a o erkeksi yz, h e r zamankinden d a h a gzel, d a h a gleti. Anthime y r d n aka gremiyordu ya, o kayarcasma ken disine doru ilerliyordu, tam baucuna gelince: Sen, ey beni yaralayan, sanr msn ki seni iyi letirmek iin elime gereksinimim olsun? dedi. Bu a r a d a ii bo giysi kolunu onun zerine doru kal dryordu. imdi bu tuhaf aydnlk Ondan yaylyormu gibi geliyordu Anthime'e. Ama maden sap birdenbire b30

r n e saplannca korkun bir ac duydu, karanlklar iinde uyand.

Anthime belki eyrek saat ylece kald, bir trl toplayamad kendini. Birdenbire tuhaf bir uyuuk luk, aknlk duyuyordu sonra, nerdeyse ho deni lebilecek bir gidime, yle ki brndeki keskin ac y gerekten duyduundan kukudayd imdi; d nerede bitiyor, nerede balyordu, imdi uyank my d, az nce d m grmt, anlamyordu. Kendini yoklad, imdikledi, inceledi, bir kolunu yataktan kard, en sonunda bir kibrit akt. Veronique yann da, yzn duvardan yana evirmi, uyuyordu. O zaman, araflardan dar kp yorgan at t, plak ayaklarnn ucunu terliklere basncaya ka d a r kayd. Koltuk deynei orda, gece masasna da yalyd; deynei almadan, yata geriye iterek elle rinin zerinde doruldu; sonra ayaklarn terlie sok tu; sonra bacaklar zerinde dimdik dikildi; sonra da, h l kararsz, bir kolu ilerde, bir kolu geride, bir adm, iki adm att yatak boyunca, adm, son ra odann iinde... Meryem Ana! Yoksa!.. -Sessizce pantolonunu geirdi bacaklarna, yeleini, ceketini giydi... Dur, benim sakmmasz kalemim! Kurtulan bir r u h u n k a n a t rpt yerde, iyilemi bir bedenin beceriksiz devinimimin ne nemi var? eyrek saat sonra, Veronique, bilmem hangi n seziyle bireyler sezip de uyand zaman, nce Anthime'in varln yannda duymayma at; bir kib rit akp da yatan baucunda koltuk deneini, sa katn zorunlu yoldan grnce d a h a ok ard. Kibrit parmaklarnn arasnda yand tkendi, n k Anthime karken m u m u gtrmt; Veronique el yordamyla, stnkr giyindi, sonra o da ayrld odadan, t a v a n a r a s m m kaps altndan szan k iz gisine doru gitti. 31

Anthime! Orda msn, dostum? Yant yok. Bununla birlikte, kula kirite olan Veronique, tuhaf bir ses duyuyordu. Skntyla ka py itti; grd ey eie ivileyiverdi kendisini: Anthime'cii orada, karsndayd; ne oturuyor du, ne ayaktayd; bann yukars masann hizasmdayd, k e n a r a koyduu m u m u n n tmyle al yordu; bilgin, tanrsz Anthime, istemi gibi k t r m dizi de, yllardr hi eilmemi, bklmemi (n k onda aklla bedenin ne byk bir uygunluk iin de olduu dikkate deer bireydir) olan Anthime diz kmt. Diz kmt, Anthime diz kmt; iki elinde ufak bir m e r m e r h a m u r u krnts tutuyor, gzya laryla slatyor, cokun plere bouyordu. nce hi istifini bozmad, Veronique de bu gizem kar snda armt, ne geri ekilmeyi gze alabiliyor du, ne girmeyi, kendisi de eie, kocasnn kars na diz kmeyi dnyordu, bu srada kocas zor l a n m a d a n kalkarak, ey mucize! gvenli admlarla kendisine doru ilerledi, kollarn beline dolad, onu barna basarak zerine doru eildi: Bundan byle... b u n d a n byle, benimle birlik te dua edeceksin, canm, dedi.

VII Farmasonun dine dnmesi uzun zaman gizli ka lamazd. Julius de Baraglioul bir gn bile bekleme den kardinal Andre'ye duyurdu ii, o da muhafaza k r partiye, Fransz kilisesinin b t n yksek kade melerine yayd; bu a r a d a Veronique de peder Anselme'e h a b e r ulatryor, bylece i abucak Vatikan'n kulaklarna varyordu. Armand-Dubois ufak bir ergi salamt kuku suz. Meryem Ana'nm kendisine gerekten grnd32

g n sylemek belki de dncesizlik olurdu; a m a onu yalnz dnde grm olsa bile, iyilemesi or tadayd, yadsnamazd, kanitianabilirdi, hi kukusuz mucizemsi bireydi. yilemek belki Anthime'e yetiyordu, a m a kili seye yetmiyordu, kendisini allmam bir anla do natacam ileri srerek ak bir dine dn istedi. Bundan birka g n sonra peder Anselme, ken disine: Daha neler! diyordu. Bu k a d a r k u s u r ileyin, sapknl yaymak iin bavurmadk yol brakma yn da bugn Tanr'nn sizden istedii yce bilgiyi vermekten kan, yle mi? Sizin o bo biliminizin yalanc parltlar kimbilir ka kiinin n u r a srt e virmesine yol at! imdi onlar yeniden dine ba lamak bir bortur sizin iin. Ne diyorum? Bor m u ? Biricik greviniz bu sizin; b u n u anlamadnz var saymak gibi bir aalamada bulunmayacam size. Hayr, Anthime bu grevden kamyordu; a m a sonularndan k o r k m a k t a n da geri durmuyordu. Sylediimiz gibi, Msr'daki byk karlar farma sonlarn elindeydi. Loca'nm kendisini yadsyan bir kimseye desteini srdrmesi beklenebilir miydi? Ser vetini ondan bekledii iin, kendini batm sayyor du imdi. Peder Anselme'e ald. Adam, Anthime'in yk sek rtbesini bilmiyordu, renince dine dnn d a h a ilgin olacan dnd, pek sevindi. ki gn sonra, Anthime'in bu yksek rtbesi, Osservatore okurlar iin de, Santa Croce okurlar iin de bir giz olmaktan kmt. Beni mahvediyorsunuz, diyordu Anthime. Yok, oul, tam tersine, diye yantlyordu peder Anselme; size kurtuluu getiriyoruz. Parasal gerek sinimlerinize gelince, hi zlmeyin: kilise karlar bunu. Kardinal Pazzi'ye d u r u m u n u z u uzun u z u n an lattm, o da Rampolla'ya bildirecek; sonra size Kut33

sal Peder'imizin de dine dnnzden imdiden ha berdar olduunu syleyeceim.- Kilise kendisi iin ne leri gzden kardnz anlayacaktr. Hakkinizin yenmesini ister mi? Hem sonra, farmasonlarn bu iteki etkisini de biraz bytmyor musunuz? Ne ler yapabileceklerini bilmiyor deilim. Dmanlkla rnn size kaybettireceini iyice hesapladnz m? Tu tarn syleyin bize, syleyin ve... (sol elinin iaret parman, eytanca bir iyilikle, b u r n u n a dek kal drd) ve hibir eyden korkmayn. Jbile enliklerinden on gn sonra, Anthime'in dine dn Gesu'de byk bir tantanayla kutlan d. Zamann b t n talyan gazetelerinin ilgilendii bu treni u z u n u z u n anlatacak deilim. Cizvit n derinin szcs Peder T., en dikkate deer sylev lerinden birini ekti: Kuku yoktur ki, farmasonun r u h u lgnlk derecesinde sarsntlyd, kininin faz lal bile bir akn habercisiydi. Kutsal vaizci Saul de Tarse' anyor, Anthime'in putkranca davran yla ermi Etienne'in talamas arasnda artc benzerlikler buluyordu. Kutsal pederin p a r l a k sz leri kubbe altnda k a b a r a r a k sesli bir m a a r a d a ko ca gel-git d a l g a l a n gibi yaylrken, Anthime, yee ninin ince sesini dnyor, bundan byle hep ken disine hizmet edecei kimsenin dikkatini dinsiz eni tesinin gnahlar zerine ektii iin, ocua iin den teekkr ediyordu.

yordu. Sonra da La Depeche de Toulouse'da Anthi me'in, iyilemesinden iki gn nce yollad alayl bir ksa yazs yaynland; Julius bacana adna, b u n d a n byle dine dnm yaz a r k a d a l a n ara snda saymamasn bildiren, h e m onurlu, h e m k u r u bir mektupla karlk verdi La Depeche'e. Zukunft d a h a abuk davrand, Anthime'e kibarca teekkr etti. Berikiyse gerekten sofu bir r u h u n salad huzurlu yzle kabulleniyordu vurular. Julius slkl bir sesle: Bereket versin ki Correspondant'm sayfalan alacak kaleminize, b u n u ben zerime alyorum, diyordu. Ama oraya ne yazaym istiyorsunuz, dostum? di ye kar geliyordu Anthime tatllkla; d n kafam kurcalayan eylerin hibiri ilgilendirmiyor imdi be ni. Sonra sessizlik balamt. Julius'n de Paris'e dnmesi gerekmiti. Peder Anselme sktrp durduundan, Anthime yumuak ballkla Roma'dan ayrlmt bu arada. Loca'nm destei k a l k a r kalkmaz, parasal ykm ge lip atmt; kilisenin desteine gvenen Veronique' in zorlamasyla yapt grmeler de kilise ileri ge lenlerini yormaktan, skmaktan baka sonu verme miti, dosta bir t vermiler, Milano'ya giderek eskiden vadedilen denei ve bayatlam bir gksel iyiliin a r t k l a n n beklemesini sylemilerdi.

Anthime o gnden sonra d a h a yce ilere verdi kendini, ad evresinde yaplan patrdy pek farketmedi. Onun yerine Julius de Baraglioul ac ekiyor, gazeteleri yrei a r p m a d a n aamyordu. Ortodoks gazetelerinin ilk cokunluuna imdi serbest yayn larn y u h a l a n karlk veriyordu-. Osservato re 'nin nemli yazs Kilisenin yeni bir yengisine, Tempo Felice'nin Bir budala daha adl yergisi karlk olu34

35

KNC KTAP JULIUS DE BARAGLIOUL


tHi kimsenin dnsne engel olmamak gerektiine gre. RETZ - VII, s. 93

I
Baraglioul'lar 30 Mart'ta, geceyars Paris'e dn dler, Verneuil sokandaki dairelerine yeniden yer letiler. Marguerite yatma hazrln yaparken, Julius, elinde bir ufak lmba, ayanda terlikleri, iinde ye niden bulunmaktan her zaman zevk duyduu a lma odasna girdi. Lo bir dekoru vard odann; duvarlarda birka Lepineyle bir Boudin aslyd; bir kede, bir dner heykel ayakl zerinde bir mer mer, karsnn Chapu tarafndan yaplm bst, bi raz i bir leke oluturuyordu; odann ortasnda R nesans ii bir kocaman masa vard, masann stn de kitaplar, brorler, prospektsler kmelenmiti; blmeli mineden bir tepsi zerinde kenan bklm birka kartvizit, bunlardan biraz uzakta da, iyice belli olacak biimde Barye'nin bir bronzuna dayan m bir mektup vard. Julius, babasnn yazsn ta nd. Hemen zarf yrtp okumaya balad: Sevgili olum, Bu son gnlerde iyice gten dtm. Kimi amaz belirtilere bakarak, tas tara toplama36

nn zaman geldiini anlyorum,- hem daha uzun bir konaklamadan fazla bir yarar da bek lemiyorum. Bu akam Paris'e dneceinizi biliyor, bana vakit geirmeden bir hizmette bulunmaktan ka nmayacanza inanyorum: bu yaknlarda si ze de bildireceim kimi dncelerim var, bun larn gereklemesi iin, Lafcadio Wluiki (Louki okunur, W ile i pek belli olmaz) adnda bir de likanlnn hl Claude Bernard kmaznda, 12 numarada oturup oturmadn bilmem gereki yor. Bu adrese gidip ad geen delikanly g rrseniz, ok sevinirim. (Nasl olsa romancs nz, kendinizi ieriye aldrtmak iin kolayca bir bahane bulursunuz.) unlar renmem gere kiyor-. 1. Delikanlnn ne yapt; 2. Ne yapmay dnd (bir erei var m? Varsa ne trden?). 3. Bir de geim kaynaklarn, yetenekle rini, isteklerini, zevklerini, nasl bulursanz y lece belirtirsiniz bana. imdilik beni grmeye almayn.- Keyfim yerinde deil. Edindiiniz bilgileri birka sa trla bana yazsanz da olur. Konumay arzularsam, ya da byk yolculuun yaklatn sezersem, sizi arrm. Gzlerinizden perim. Juste-Agenor de BARAGLIOUL EK. Benim tarafmdan geldiinizi hi bel li etmeyin. Delikanl beni tanmaz, bundan by le de tanmamal. Lafcadio Wluiki imdi on dokuz yanda. Rumen uyruklu. ksz. Son kitabnz gzden geirdim. Bundan son37

ra da yazm

Akademiye giremezseniz, olmanz balanamaz.

bu

samalklar

Yadsnamazd: Julius'n son kitab basnda k t karlanmt. Yorgundu ya gazetelerden kesilmi yazlar, romanc adnn hi de iyi anlmad yaz lar gene de gzden geirdi. Sonra bir pencere at, gecenin sisli havasn cierlerine ekti. Julius'n a lma odasnn pencereleri elilik bahelerine bakar d, bu artc glge havuzlarnda gzler de, r u h da, dnyann, sokan irkinliklerinden arnrd. Grn meyen bir k a r a t a v u u n trksn dinledi bir za man. Sonra yatak odasna dnd, Marguerite ok t a n yummutu gzlerini. Uykusuz kalmaktan korkuyordu, konsolun ze rinden, sk sk kulland portakal iei iesini al d. Kar-kocalk saygsna ok dikkat ederdi, fitili kslm lmbay uyuyan k a d n d a n d a h a aada bir yere koymutu ya, iindekini iip de barda bra knca kristalin ngrts Marguerite'in uyuukluu n u n derinliine ulat, Marguerite bir hayvan inil tisi kararak d u v a r d a n yana dnd. Julius onu uya nk buluuna sevindi, yanna yaklat, bir y a n d a n soyunurken, bir y a n d a n da konumaya balad: Babam kitabmdan nasl szediyor, bilmek ister misin? Marguerite u y u m a k t a n baka birey istemiyordu. Sevgili dostum, babacn yazndan anlamaz, yz kez syledin b u n u bana, diye mrldand. Ama Julius pek ilenmiti: Bu samalklar yazmamn hi yakk almad n sylyor, dedi. Olduka u z u n bir sessizlie dald Marguerite, h e r trl yazn kard aklndan; Julius yalnzl ka bullenmek zereydi; a m a Marguerite, srf onu sev dii iin, byk bir aba h a r c a y a r a k yzeye dnd: Bunu da kendine dert etmezsin inallah, dedi.
38

Pek souk karlyorum, gryorsun, dedi Julius hemen. Ama ne de olsa b a b a m a byle konumak ya ramaz bence; herkese yarasa, b a b a m a yaramaz; stelik, dorusunu konumak gerekirse, kendi onu r u n a dikilmi bir anttan baka birey olmayan bu kitap hakknda... yle ya, Julius bu kitapta ihtiyar diplomatn y ce meslek yaamn gstermemi miydi? Romantik lerin grltlerine karlk, Juste-Agenor'un h e m aile, h e m siyaset yaamn, onurlu, sakin, rnek yaamn gklere karmam myd? ok kr ki sana minnet duysun diye yazma dn bu kitab. Doruklarn Havas'm Akademi'ye girmek iin yazdm tlatyor. Peki, ne zaman olacakm bu i! Ne zaman g zel bir kitap yazdn iin Akademi'ye girecekmisin! Sonra acyan bir sesle: Her neyse! nallah gazetelerle dergiler dersini verirler ona. Julius patlad: Gazeteler mi? Brak canm!.. Dergiler mi! f keyle Marguerite'e dnd, sanki o n u n suuydu bu konuya girmesi, ac bir glle: Drt bir y a n d a n saldryorlar, dedi. Bir yumruk oldu bu. Marguerite iyice uyand. ok mu yermiler seni? vgler de var, ikiyzllkleri artyor in san. Ne iyi ediyordun bu gazetecileri hor grmekle! Ama evvelsi gn M. de Vogue ne yazyordu sana, d nsene.- Kaleminiz Fransa'y bir kl gibi savunu yor. Julius dzeltti: Kaleminiz, bizi tehdideden b a r b a r l a r a kar, Fransa'y bir kltan daha iyi savunuyor. Sonra d a h a geenlerde kardinal Andre de oyu nu sana vereceini sylemekle b t n Kilise'nin ar39

dnda olduunu belirtti. Bunun hibir yaran yok bana! Dostum...! Kilisenin yksek himayesinin ne olduunu Anthime'in iinde grdk. Dertlendin gene, Julius. dl iin almad n sk sk sylemiindir bana; bakalar beensin di ye de almadn, kendi beenmenin sana yetti ini sylerdin; ok gzel sayfalar da yazdn bu ko nuda. Biliyorum, biliyorum, dedi Julius, sinirlenmiti. Derin sknts bu dzmece ilalan ne yapsmd. Tuvalet odasna geti. Ne diye karsnn nnde kendini tutmuyor da byle yrekler acs bir taknlk gsteriyordu? E lerin paylaacaklar kayglardan deildi ki kaygs, gururla, utanla yreine kapatmalyd onu. Sa malklar! Dilerini ykarken, bu szck akaklarn dvyor, en soylu dncelerini altst ediyordu. Ne nemi vard bu son kitabn? Babasnn szn unu tuyordu: hi deilse bu sz babasnn sylediini unutuyordu... Yaamnda birinci kez, irkin mi ir kin bir soru ykseliyordu iinde, -onun, imdiye ka dar yalnz onama, glmsemeyle karlam olan Julius'n iinde-, bu glmsemelerin itenlii, bu ona malarn deeri zerinde, yaptnn deeri, dnce sinin gereklii, yaamnn doruluu zerinde bir kuku ykseliyordu. Odasna dnd, bir elinde dalgn dalgn di bar dan, bir elinde frasn tutuyordu; yansna ka dar pembe bir suyla dolmu barda konsolun s tne, fray bardan iine koydu, akaaatan ya plm, ufak bir masann nnde durdu. Marguerite mektuplann burada yazard. Karsnn kalemine sa rld; inceden inceye kokulandrlm, morumsu bir kda unlan karalamaya balad:

Sevgili babacm, Bu gece dnnce mektubunuzu buldum. Ver diiniz grevi hemen yarn yerine getireceim, dilediiniz gibi sonulandracam umuyor, si ze ballm gstermeyi ok istiyorum. yle ya, ezilip knlmca gerek byklklerini gsteren soylu kiilerdendir Julius. Geriye yasland, bir zaman kald ylece, kalemi elinde, tmcesini tar tyordu. karclkla hibir ilgisi olmayan bireyin sizce kukulu grlmesi zor geliyor bana, bu kar duygusundan uzaklktr ki... Hayr. yle yazsa daha iyi olurdu: Sanr msnz ki ben sanatta drstle da ha az deer veririm, o drstlk ki... Tmcenin arkas gelmiyordu. Julius gecelikleydi; yeceini anlad, kd buruturdu, di bardan ald, buruturulmu kd havaya atarken, onu da gtrp tuvalet odasna brakt. Yatana girmek zereydi, karsnn omzuna do kundu: Ya sen, sen ne dnyorsun kitabm hakkn da? Marguerite donuk donuk gzlerini aralad. Julius sorusunu yinelemek zorunda kald. Marguerite yan yanya dnd, ona bakt. Kalan bir knklar y n altnda yukan kalkm, dudaklar bzlmt, ackl bir grn vard Julius'n. Dostum, ne oldu sana byle? Daha neler! son kitabnn tekiler kadar iyi olmadna gerekten inanyorsun demek? Bir yant denemezdi buna; Marguerite yant ver mekten kamyordu. Ben tekilerin bundan iyi olmadklarna inan41

40

yorum! Eh, yleyse!... Marguerite bu taknlklar karsnda cesareti ni yitirdi, yumuak kantlarnn yararsz olduunu anlad, karanla dnp, yeniden uyudu.

II Julius'n meslekten gelme bir merak, insanla ilgili hibir eyin kendisine yabanc kalamayaca gibi bir de koltuk kabartc, bo d vard ya im diye k a d a r snfnn alkanlklar dna pek kma m, aa yukar yalnz kendi evresinin insanla ryla bantda bulunmutu. Eilimi deildi b u n u n nedeni, d a h a ok nne frsat kmaymdand. Julius, bu grme iin darya kmak zereyken, giysi sinin hi de gerektii gibi olmadn farketti. Pardessnde, plastronunda, h a t t a cronstadt apkasnda bir uygunluk, bir darlk, bir sekinlik vard... Ama olsun, klnn gen adam fazla kaba bir yaknla buyur etmemesi d a h a iyi olurdu belki de. Onu ko n u m a yoluyla almaya yneltmek d a h a uygun d erdi, byle dnyordu Julius. Bir yandan ClaudeBernard kmazna doru gidiyor, bir y a n d a n da aratrmay yrtebilmek iin nasl bir bahaneyle ieri gireceini tasarlyordu. Kont Juste-Agenor de Baraglioul'un ne ii ola bilirdi b Lafcadio'yla? Julius'n kulanda uuldayp duruyordu bu soru, can skcyd. imdi, baba snn yaamn yazp bitirdikten sonra da hakknda sorular sormaya kalkacak deildi ya. Bu k o n u d a ba basnn kendisine syleyeceinden fazlasn bilmek is temiyordu. Kont u son yllarda sessizlemiti ya hi bir eyini de gizlememiti. Julius, Luxembourg'dan geerken bir sanaa tutuldu. Claude-Bernard kmaznda, 12 n u m a r a l kapnn
42

nnde i i kira arabas duruyordu. Julius, geer >r ken, kocman bir apka altnda, biraz cafcafl bir tuvalet eymi bir kadn grd bu arabada. Evin kapcsna Lafcadio Wluiki adn sylerken yrei arpt; bir servene atlyormu gibi bir duy gu vard romancnn iinde; ama merdivenden karken, aulunduu yerin bayal, dekorun snk l homa gitmedi; neyle besleneceini bilemeyen merak sarslyor, tiksintiye yeniliyordu. Drdinc katta, yalna merdivenlikten k alan halisiz koridor, merdiven bandan birka adm son ra kvrlyordu; sada solda kapal kaplar vard bu koridorun zerinde; dipteki kap aralkt, ince bir k izgisi szyordu arasndan. Julius kapy vurdu; bouna; ekine ekine biraz daha aralad; odada hi kimse yoktu. Julius yeniden aaya indi. Yolsa da gecikmez, birazdan dner, demiti kapc. Bardiktan boanrcasna yamur yayordu. Av luda, merdivenin karsnda, bir bekleme odas var d; ama su odann pis kokusunu, kasvetli halini g rnce ykanya karak kapy itip girebileceini, gen adam gzpeklikle bekleyebileceini dnd. Gene yukar kt. Koricoru yeni batan dnerken, diptekinin ya nndaki odadan bir kadn kt. Julius bu kadna arpt, r diledi. Kimi aryorsunuz? Mosieur Wluiki'yi. Burada oturmuyor mu? Da kt. Julius yle bir skntyla: Ya!> dedi ki kadn hemen: Aceie miydi kendisine syleyeceiniz? diye sor du. Julius, bilinmedik Lafcadio'yla karamak ze re silahlanmt yalnz, ard kald; bununla bir likte, frsat gzeldi; belki de bu kadn ok eyler bi43

liyordu delikanl hakknda; onu bir konuturabilseydi... Kendisinden bir ey soracaktm da. Kimin adna? 'Beni polis molis sanmasn sakn!' diye dn d Julius, apkasn hafiften kaldrd, biraz tumtu rakl bir sesle: Bendeniz kont Julius de Baraglioul'um, dedi. Ah! sayn kont... zr dilerim, ey edemedim... yle karanlk ki, bu koridor! Girin ltfen. (Dipteki kapy itti). Lafcadio gecikmez herhalde... eye ka d a r gitti, eye... Ah! Bir dakika!... Julius ieri girerken, kadn bir iskemlenin zeri ne saygszca yaylm bir kadn donuna doru se irtti ilkin, saklamay beceremeyince, hi deilse bu r u t u r u p ufaltmaya alt. yle kark, yle kark ki buras... Julius tatllkla: Brakn! brakn! diyordu. Ben alknm... Carola Venitequa olduka gl bir kadnd, da ha dorusu biraz tombuldu ya yaps, grn sa lamd, ou insanlarda grlen a m a baya olma yan, olduka ekici hatlar vard, hayvans, yumuak baklyd, meler gibi bir ses karyordu. Sokaa k m a k zere olduu iin, bana ufak ve yumuak bir ftr giymiti, bir denizci kravatnn ortadan kestii, bluz biimi korsajnn zerinde bir erkek yakas, kol larnda beyaz yenler vard. M. Wluiki'yi uzun zamandr tanr msnz? Kadn, yant vermeden: Belki de isteinizi iletebilirim ona, dedi. ey... Bu a r a d a ok ii olup olmadn bilmek isterdim. Gnne gre deiir. nk, biraz bo zaman varsa, ey diyordum... benim iin ufak bir ie bakmasn... Ne t r bir i?
44

ey ite, yle... lkin ne gibi eylerle urat n renmek isterdim biraz. Soruda kurnazlk yoktu a m a Carola'nm d g r n de insan kurnazla ynelten trden deil di pek. Kont de Baraglioul gvenine yeniden kavu tu. Carola'nm boaltt iskemleye oturmutu, Caro la da onun yannda, masaya dayanm, konumaya balamak zereydi, bu srada koridorda byk bir grlt koptu.- kap grltyle ald, Julius'n ara bada grd kadn belirdi. Anlamtm, dedi; bu adamn yukar ktn grnce... Carola, Julius'ten biraz uzaklat hemen: Hi de deil, cicim, deil... konuuyorduk, dedi. Arkadam Bertha Grand-Marnier; sayn kont... ku sura bakmayn: adnz unuttum! Julius, Bertha'nm uzatt eldivenli eli skarken: Zarar yok, dedi, biraz sklmt. Sen de beni takdim et, dedi Carola... br dostunu takdim ettikten sonra: Bak, yavrum, saattir bekliyoruz, dedi. Beye fendiyle konumak istiyorsan, al gtr: bir a r a b a m var. Beni grmeye gelmemiti ki. Gel yleyse! Yemei bizimle yer misiniz bu ak am? zgnm. Carola kzarmt, dostunu gtrmekte acele edi yordu: Kusura bakmayn, efendim, dedi. Lafcadio nerdeyse gelir.

Kadnlar karken kapy ak brakmlard; ko ridor, halisiz olduu iin sesliydi; merdiven bandan sonra kvrlmas, gelenin grlmesine engel oluyor du ya yaklamas duyuluyordu.
45

Neyse, oda b a n a kadndan da iyi bilgi verir umarm, dedi Julius kendi kendne. evresini sakin sakin gzden geirmeye balad. Yazk ki eyasyla kiraya verilen bu baya oda da, bu trl konulara yabanc kalm merakna kar lk verebilecek hibir ey yoklu. Kitaplk yok, duvarlarda resim yok. minenin zerinde Daniel Defoe'nin Moll Flanders' ingilizce, te ikisi alm yalnz, irkin bir bask; bir de Lasca diye anlan Anton-Francesco Grazzi'nin Novelle'si, italyanca. Bu iki kitap Julius'n ilgisini ek ti. Bunlarn yannda, bir alkol ikesinin ardnda du ran bir resim de az ilgi uyandrmad onda: kumlu bir kyda, pek gen saylamayacak, ama garip bir biimde gzel bir kadm, ingilizleri andran, spor giy sili, zarif, ince bir adamn kolur.a yaslanm; ayak lar dibinde de, on be yalannca, ak renk, da nk, sk sal, gle, anadan dona plak, gl bir ocuk. Julius bu resmi ald, sa kesindeki soluk bir ka szc okumak iin a yaklatrd: Duino; temmuz 1886. Duino'nun Avusturya'da, Adriyatik k ysnda kk bir kasaba olduuru biliyordu ya bun dan da pek bir ey karamad Dudaklarn ovu turdu, ban yukardan aa doru sallayarak resmi yerine brakt. minenin souk oca iinde bir yu laf unu kutusu, bir mercimek, tir de pirin torbas duruyordu, az tede de duvara dayanm bir satran tahtas. Bu delikanlnn gnlerini ne tr almalara, ne tr ilere harcadn belli eden hibir ey yoktu. Lafcadio az nce yemek yemiti anlalan; ma sada, bir gazocann zerindeki ufak bir kulplu ten cerenin iinde, en ufak teberilerini bile dnen tu ristlerin ay hazrlamak iin kulandklan u kk, ii oyuk, delikli, maden yumurtalardan biri duruyor du; kirli bir fincann evresinde de ekmek krntlar vard. Julius masaya yaklat; masann bir ekme46

cesi vard, ekmecenin de anahtar... Bundan sonra olacaklara bakp da Julius'n ki ilii zerinde aldanmanz istemem: hi de sayg sz bir adam deildi Julius, herkesin kendi yaam n cannn istedii gibi gizlemesine sayg gsterirdi; edebe erdeme byk bir saygs vard. Ama babas nn buyruu karsnda, yaratln zorlamas gere kiyordu. Bir an daha kulak verip bekledi, sonra, ge len giden olmadn anlaynca ilkelerine karn, istemeye istemeye a m a ince bir grev duygusuyla anahtar evrilmemi ekmeceyi ekti. , Rus meiniyle ciltlenmi bir defter vard; Julius defteri alp at. lk sayfadaki szckler, fotoraftaki yazyla ya zlmt, okudu: stedike Cadio'ya unu bunu amcasndan yazsn diye, hediye. Faby Hemen aasna da biraz ocuksu, dik, dzgn bir yazyla unlar yazlmt: Duino. Bu sabah, 10 temmuz 86. lord Fabian bi zimle kalmaya geldi. Bana bir sandal, bir tfek, bir de bu gzel defteri getirdi. Bu ilk sayfada baka hibir ey yoktu. nc sayfaya 29 austos tarihi atlmt, unlar okunuyordu: Faby'ye 4 kula geildim...
I

Ertesi gn de: 12 kula geildim...

Julius bunun bir altrma defterinden baka bir ey olmadn anlad. Ama gnlerin listesi hemen kesildi, bo braklm bir sayfadan sonra unlar
47

vard: 20 eyll: Cezayir'den Aures'e hareket.

Sonra baz yerler belirtiliyor, tarihler veriliyor du, en sonra da unlar vard: 5 ekim.- El Kantara'ya, kilometre, durmadan. dn. Horseback'ta1 50

Julius abuk abuk okuyordu, puntay bir ya banc paras sand, ocuka ve miskin bir baarlar ve a r m a a n l a r alveriinden baka birey grmedi bu hesaplarda. Bu 4 nisan, Protos'la konuma: u szcklerde ne var, anlyor musun.AMAK? LY

Julius birka bo sayfa evirdi; a m a biraz tede defter yeniden ele alnr gibiydi. Bir sayfann bana, hem d a h a byk harflerle, hem de dikkatle, yeni bir balk yazlmt: Altnda da yle bir sz: QUI INCOMINCIA L LIBRO DELLA NOVE ESIGENZA
E*

Yaz b u r a d a bitiyordu. Julius omuz silkti, dudak bkt, ban sallad, defteri yerine koydu. Saatini kard, kalkp pence reye yaklat, darya bakt; yamur dinmiti. em siyesini koyduu yere doru yneldi; yakkl bir gen adam grd bu srada, kapnn aralndan bi r a z geriye yaslanm, glmseyerek kendisine bak yordu.

DELLA SUPEEMA VIRTU 2 Tanto quanto se ne taglia* BOCCACIO Bu ahlak grleri karsnda birdenbire Julius' n ilgisi uyanyordu; bir avd bu o n u n iin. Ama b u n d a n sonraki sayfada u n u t krklna urad: bir muhasebe defteri kyordu karsna. Ama baka tr den bir muhasebeydi bu. Artk ne yer, ne de tarih belirtiliyordu, unlar okunuyordu yalnz: Protos'u satranta yendiim iin 1 talyanca konutuumu belli ettiim Protos'tan nce yant verdiim iin = Son sz ben sylediim iin = 1 p. Faby'nin ldn renince aladm punta iin = 3 p. 1 p. iin = 4p.

III
Resimdeki delikanl pek az olgunlamt; JusteAgenor on dokuz yanda demiti ya on altdan fazla gstermiyordu. Lafcadio daha yeni gelmiti ku kusuz; Julius, defteri yerine koyarken ban kald rp kapya doru bakm, hi kimseyi grmemiti. Peki a m a yaklamasn nasl iitmemiti? O zaman Julius, igdyle, gen adamn ayaklarna bakt, po tin yerine lastik ayakkaplar giymi olduunu grd. Lafcadio hi de dmanca grnmeyen bir g lmsemeyle glmsyordu; neeliydi d a h a ok, a m a alayl bir grn vard; bandaki yolculuk kas ketine dokunmamt ya Julius'n bakyla karla r karlamaz apkasn kard, gsterili bir bi imde eildi. Monsieur Wluiki mi? diye sordu Julius. Gen adam gene yant vermeden eildi. Sizi beklemek iin odanza girdim, kusurumu
49

(1) ngilizce: bir araba tr. eviren). (2) talyanca olan bu yazlara anlam yle: Burada yeni ti tizlik ve en yce erdemin kitab balyor. (eviren).
48

balayn, dedi Julius. Dorusunu isterseniz, ieri almasalard kendiliimden girmeyi gze alamazdm. Julius, hi de r a h a t kamadn gstermek iin, her zamankinden daha abuk, d a h a yksek bir ses le konuuyordu. Lafcadio'nun aln, nerdeyse belir siz bir biimde burutu; Julius'n emsiyesine doru gitti; tek szck sylemeden eline alp gtrd, sula r szsn diye koridora brakt; sonra geri dnd oda ya, Julius'e oturmasn iaret etti. Evinizde benimle karlamanza ardnz her halde? Lafcadio bir gm t a b a k a d a n bir sigara kard sakin sakin, sonra yakt. Buraya geliimin nedenlerini bir iki szckle aklayaym size, abucak anlayacaksnz. Konutuka gveninin eridiini seziyordu. Bakn.. Ama izin verirseniz nce kendimi tan taym; -sonra, adn sylemekten rahatsz olacakm gibi yeleinin cebinden bir k a r t karp Lafcadio'ya uzatt, o da ald, hi b a k m a d a n masann zerine b rakt. Bendeniz... Olduka nemli bir yapt bitirmi bulunuyorum; ufak bir alma; b u n u kendi elimle temize ekmeye zamanm yok. Biri b a n a sizden szetti, yaznzn ok iyi olduunu syledi, ben de d ndm ki, -Julius'n baklar yoksul oday dolatdndm ki siz de herhalde... Lafcadio: Paris'te, diye szn kesti, Paris'te size benim yazmdan szedebilecek hi kimse yok. -Bu srada gzlerini ekmeceye evirdi. Julius burada, hi far knda olmadan, bir yumuak balmumu damgasn attnvermiti; Lafcadio a n a h t a r kilidin iinde serte evirip cebine koydu; Julius'n kzarna bakarak: Hi kimsenin hakk yoktur b u n d a n szetmeye, di ye s r d r d konumasn. te yandan, (budalaca eyler sylerceine, renksiz ve pek yava bir sesle ko50

nuuyordu) beyefendinin benimle niin ilgilenebile ceini de anlayamadm daha... (karta bakt) hele kont Julius de Baraglioul'un . . . B u n u n l a birlikte (se si birden Julius'n sesi gibi, dokunakl, ince bir ses oluverdi), sizin gznzden de kamad gibi, neri niz p a r a y a gereksinimi olan bir kimsenin nemseme yecei bir neri deil. (Kalkt). zniniz olursa, yarn gelip yantm bildiririm, efendim. Ona kapy gsterdii kesindi. Julius de srar ede meyecek k a d a r kt bir d u r u m d a olduunu seziyor du; apkasn ald, bir an duraladi: Sizinle d a h a ok konumak isterdim, dedi be ceriksizce. nallah yarn... sizi saat ondan sonra bekleyeceim. Lafcadio eildi.

Julius koridoru dner dnmez, Lafcadio kapy itip srgy ekti. ekmeceye kotu, defterini kar d, giz veren son sayfasna, aylardr bo brakt noktaya, k u r u n kalemle, birincisinden ok farkl, ahlanm bir yazyla: Olibrius'n pis burnunu iin = 1 punta diye yazd. bu deftere sokturduum

Cebinden bir ak kard, aknn az pek incel mi, bir zmba biimine girmiti, bir kibrit alevine t u t t u aknn azn, sonra pantolonunun cebi iin den, bir rpda kalasna batrd onu. Yzn buru t u r m a k t a n kendini alamad. Ama bu da yetmedi ona. O t u r m a d a n masaya eildi, tmcesinin altna bir tm ce d a h a ekledi: Ona bunu bildiimi gsterdiim iin =2 punta. Bu kez duraladi; pantolonunu zd, bir yann indirdi, kalasna bakt, at kk yara kanyor du; bu yarann evresinde a izleri gibi izler brak m eski yara yerlerini gzden geirdi. aknn ucu51

nu yeniden atee tuttu, yeni batan, iki kez st ste, hzl hzl etine batrd. Eskiden bu k a d a r nlem almazdm, dedi, al kol iesine doru gitti, birka damla alkol damlatt yaralarn zerine. fkesi biraz gemiti, ieyi yerine brakrken, annesiyle kendisini birarada gsteren resmin eski yerinde durmadn farketti. Ald, bir t r umutsuz lukla, son bir kez d a h a gzden geirdi, sonra da f keyle yrtt, yzne kan yryordu. Paralar yak m a k istedi ya kolay kolay alevlenmiyorlard; mi nenin iindeki paketleri kard, o zaman, ocaa sk a r a yerine, iki kitabn koydu, defteri de yrtt, par alad, buruturdu, zerine resmi att, hepsini yakt. Yz alevlerin nnde, bu anlarn yandn an latlmaz bir memnunlukla grdne inanyordu; a m a h e r ey kl olduktan sonra ayaa kalkt za m a n biraz ba dnyordu. Oda d u m a n l a doluydu, tuvalete gitti, alnn sildi. imdi d a h a d u r u bir gzle bakyordu kartvizite. "Kont Julius de BaragliouU, diye 1 Dapprima importa sapere chi e . yineliyordu.

IV
Odeon'un altndan geerken, Julius'n roman arpt gzne; sar kapakl bir kitapt bu, yalnzca grn bile Lafcadio'yu b t n bir gn esnetebilirdi. Yelek cebini yoklad, yz sou'luk bir p a r a att tezghn stne. Kitapla p a r a n n stn alp giderken: Ne gzel bir ate yanacak bu akam! diye d nd. Kitaplkta, bir adalar szl, birka sz ckle Julius'n renksiz meslek yaamn anlatyor, kitaplarnn adlarn veriyor, bunlar h e r trl istei sndrmeye birebir, uygun szlerle vyordu. Ph dedi Lafcadio... Szl k a p a m a k zerey di, tam bu srada, nceki yazda yle bir grd szck o n u yerinden sratt. Julius de Baraglioul (V mte ) un birka satr s tnde, Juste-Agenor'un yaamyksnde, Lafcadio unlar okumutu: 1873'te Bkre'te orta elilik yap t. Byle yreini arptrtacak ne vard bu basit sz cklerde? Annesi Lafcadio'ya be tane amca vermiti ya Lafcadio hibir zaman babasn tanmamt; onu l saymay kabulleniyordu, babas hakknda soru sor m a k t a n h e r z a m a n ekinmiti. Amcalarna (her bi ri ayr bir uyruktand, diplomatt) gelince, g zel Wanda'nin kendilerine yaktrmaktan holand akrabalktan baka hibir yaknlklar olmadn olduka abuk sezmiti. Lafcadio on dokuzuna gel miti. 1874'te, Bkre'te, tam kont Baraglioul'un bu kentte geirdii ikinci ylda domutu. Julius'n bu anlalmaz konukluu gzlerini mt, b u n d a baya bir rastlantdan fazla bir sezmemek elde miydi? Juste-Agenor hakkndaki zy okumak iin byk bir aba harcad; a m a trlar gzlerinin nnde dnyorlard; hi deilse a ey ya sa Ju53

Hem kravat, h e m yaka yerini t u t a n atksn kard, gmleini yaryarya zd, serin h a v a b rlerini ykasn diye ak pencerenin nnde dur du. Sonra birden, hemen darya kmak istedi, a bucak kunduralarn giydi, kravatn takt, bana da dzgn, kl rengi bir ftr apka geirdi, olanak larn elverdii derecede hafiflemi, uygarlamt. Odasnn kapsn kapad, Saint-Sulpice alanna do ru yrd. Orada, belediyenin karsndaki Cardinal kitaplnda, diledii bilgileri bulurdu herhalde.

(1)

talyanca: nce kim olduunu renmek gerek. (eviren).

52

lius'n babas kont Baraglioul'n nemli bir a d a m olduunu anlad. Olaanst bir sevin dodu iinde, yreine y le zorlu bir g m b r t getirdi ki, Lafcadio dardan da duyulacak sand. Ama yok! bu etten giysi sa lamd dorusu, bir ey geirmezdi. Okuma salonuna almt, budalaca almalarna dalm komular n belli etmeden gzden geirdi... Hesap yapyordu: 182l'de doduuna gre, kont imdi yetmi iki ya nda olmal. Ma chi sa se vice ancore?..1 Szl yerine koydu, dar kt. Olduka gl bir meltem birka hafif bulutu itiyor, gkyz bulutlardan syrlyordu. Importa di domesticare questo nuovo proposito, dedi Lafcadio kendi kendine, h e r eyden nce kendi kendine ege men olmaya nem verirdi; bu patrtl dnceyi diz ginlemekten u m u d u n u keserek bir an iin onu bey ninden kovmaya k a r a r verdi. Julius'n romann kard cebinden, b u n u n l a oyalanmak iin byk bir aba harcad, a m a ne bir kark olay, ne de bir gi zem vard romanda, h e r ey onu bu kitaptan syr m a k iin dzenlenmi gibiydi. Ama yarn bunun yazarnn evine, yazmanclk oynamaya gideceim! diye yineleyip duruyordu elin de olmadan. Bir gazeteci kulbesinden bir gazete ald. Lu xembourg bahesine girdi. Kanepeler slakt; kitab ap zerine oturdu, polis olaylarn okumak iin ga zeteyi yayd. Bulacan nceden bilmicesine, gz leri u satrlara rastlad hemen: Bilindii gibi, kont JusteAgenor de Baraglioul'n u son gnlerde cidd kayglar uyandran salk du rumu dzelmeye yztutuyor; bununla birlikte, du rumunda hl bir kararszlk bulunmakta, birka ya knndan bakasn kabul etmesine elvermemektedir.
(1)
54

talyanca: Ama hl yayor mu, kim bilir? (eviren).

Lafcadio kanepeden frlad; bir a n d a verdi ka rarn. Kitab unuttu, Medicis sokanda bir krtasi yeciye doru kotu, bu dkknn vitrinin, 100 tanesi 3 franktan, dakikada kartvizit verildiini bildiren bir yaz grdn anmsyordu. Yrrken glmsyor, birdenbire verilmi kararndaki pervaszlk houna gidiyordu, yle ya serven hastasyd bizimki. Ne k a d a r z a m a n d a yz k a r t verebilirsiniz ba na? diye sordu. Akama alrsnz. Saat ikide verirseniz, fiyatnn iki katn de rim. Adam sipari defterine b a k a r gibi yapt. Sizi m e m n u n etmek iin... evet, saat ikide u rayp alabilirsiniz.. Hangi ada? Lafcadio, adamn uzatt kdn stne, titre meden, kzarmadan, a m a yrei hoplayarak kon d u r d u imzay-. LAFCADO DE BARAGLIOUL Bu kstah beni hi ciddiye almyor, dedi gi derken, adamn d a h a saygl bir selm vermemesi cann skmt. Sonra, bir vitrinin aynas nnden geerken: Baraglioul'su bir grnn olmadn kabul etmeli! o z a m a n a k a d a r d a h a ok benzemeye alrz, diye sylendi. le olmamt daha. Acayip bir cokunlukla do luyordu Lafcadio, itah mitah duymuyordu imdilik. nce biraz yryelim, yoksa havalanvereceiz, diye dnd. Hem de yolun ortasnda kalalm; ge lip geenlerin y a n m a yaklarsam, kendilerini fazla syla atm grecekler. Gizlenecek bir stnlk da ha ite. rakln sonu yoktur. Bir postaneye girdi. Bir yllktan Kont JusteAgenor'un adresini kard. Malesherbes Alan... az sonra oraya gideceiz. Ama bu sabah aratrmay Verneuil sokana (Juli us'n kartndaki adresti bu) k a d a r ilerletmeme kim engel olabilir? 55

Lafcadio bu semti tanr ve severdi; fazla kala balk sokaklardan ayrlarak, sessiz Vaneau sokana sapt, en krpe sevinci b u r a d a daha r a h a t soluk alr d. Babylone sokan dnerken, kouan insanlar grd: Audinot kmaznn yannda, iinden olduka kayg verici bir d u m a n kan iki katl bir evin nn de bir kalabalk toplanyordu. Admlar pek evikti a m a hi de amamaya alt. Lafcadio, dostum, siz bir zabta olayna dalyor sunuz, kalemim brakyor sizi. Bir kalabaln blk prk szlerini, haykrlarn anlatmam bekleme yin benden... Lafcadio kalabala dald, bir ylan bal gibi geti aradan, n sraya vard. Burada yoksul bir ka dn diz km, alayp duruyordu. Yavrularm! yavrucuklarm! diyordu. Bir gen kz da onu tutuyordu, sade, zarif giyi mi, hi de a k r a b a olmadklarn gsteriyordu; pek solgundu, yle de bir gzeldi ki ekiverdi Lafcadio'y. Lafcadio olan biteni sordu ondan. Hayr, Msy, kendisini tanmam. Btn an layabildiim, u ikinci kattaki odada iki ocuk bu lunduu; alevler az sonra oray saracak; merdiven leri sarm, itfaiyecilere h a b e r verilmi a m a onlar gelinceye k a d a r ocuklar d u m a n d a n boulacak... Sy leyin, Msy, u duvardan balkona klamaz m, sonra bakn, u ince su borusunun da yardmyla?.. Hrszlar da kmlar bir kez, yle sylyorlar; a m a bakalarnn almak iin yaptn ocuklar kurtar mak iin yapmay gze alacak hi kimse yok. Bunu yapana u keseyi vereceimi syledim a m a bouna. Ah! ne diye erkek domadm!... Lafcadio gerisini dinlemedi, bastonuyla apkas n gen kzn ayaklar dibine koyup ileri atld. Kim senin yardmna bavurmad, duvarn tepesine tr m a n m a k iin; yle bir kendini ekince oldu; imdi, iyiden iyiye dorulmutu, kntnn zerinde, bu 56

kmty kaplayan cam krklarndan sakna sakna ilerliyordu. Ama dikey boruyu yakalayp da yalnz seyrek halkalara dayanarak, srf kollarnn gcyle yksel diini grnce, halkn aknl iki k a t m a kt. te balkona geldi bile, bir eliyle parmakla yap yor; halk hayranlk iinde, artk titremiyor, rahatl na hi diyecek yok nk. Camlar bir omuz vu ruuyla paralayp uuruyor; odada grnmez olu yor... Bir anlk bir bekleme, bir anlatlmaz sknt... Sonra yeniden beliriyor, alayan bir ocuk tutuyor kollarnn arasnda. Bir yatak arafn yrtm, iki para edip ucuca balam, bir t r ip yapm by lece, ocuu bu ipe balyor, kendisinden gemi an nesinin kollarna k a d a r indiriyor. kinci ocuu da yle... Lafcadio aaya indii zaman, halk bir kahra m a n gibi alklyordu kendisini. Beni soytar sanyorlar, diye dnd, kzard n sezince kzmt, kabaca geri evirdi alklar. Ama y a n m a yaklat gen kz, u t a n a utana, bas tonu ve apkasyla birlikte, vadettii keseyi de uza tnca, glmseyerek ald, iindeki altm frang bo altt, imdi oullarn plere boan yoksul anne ye uzatt paray. Bu keseyi sizden bir an olarak saklamama izin verir misiniz, matmazel? dedi. Kk, ilemeli bir keseydi bu, pt. Bir an ba ktlar. Gen kz heyecanlanma benziyordu, eski sinden d a h a solgundu, konumak ister gibiydi. Ama Lafcadio birdenbire kaverdi, baston vurularyla kalabal yard geti, yle somurtkan bir yz var d ki alk da, kendisini izlemeyi de braktlar hemen. Gene Luxembourg'a gitti, Odeon'un yaknndaki Gambrinus'ta hafif bir yemek yedikten sonra, ace leyle odasna kt. Servetini demenin bir tahtas altnda saklard; yirmi franklkla bir on franklk kt gmsnden. Hesaplad: 57

Kartvizit: alt frank. Bir ift eldiven: be frank. Bir kravat: be frank (bu fiyata temiz bir ey bulabilir miyim?). Bir ift k u n d u r a : otuz be frank (fazla dayan masa da olur.) kabilecek baka masraflar iin de on dokuz frank kalyor. (Lafcadio borlu olmay hi sevmez, h e r eyini pein parayla alrd.) Bir dolaba doru gitti, koyu renkli yumuak bir sko k u m a n d a n bir takm giysi kard, biimi ku sursuzdu, ypranmamt da. Yazk ki o z a m a n d a n beri bydm, diye sy lendi, son amcas marki de Gesvres'in kendisini hop laya zplaya terzilere, gmlekilere gtrd, pek de uzak olmayan parlak dnem gelmiti aklna. Bir kalvinist iin yalan ne k a d a r aykr bir ey se, Lafcadio iin de insana yakmayan bir giysi o kadar aykryd. nce en nemlisinden. Amcam Gesvres, a d a m kundurasndan belli olur derdi. Deneyecei k u n d u r a l a r dnerek, ie orapla rn deitirmekle balad.

V
Kont Juste-Agenor de Baraglioul, tam be yldr, Malesherbes sokandaki debdebeli dairesinden hi kmamt. Koleksiyonlarla dolu olan bu odalarda dnceli dnceli gezinerek, ou zaman da yatak odasna kapanp szl kollarn, omuzlarn scak hav lularn, ar dindirici basklarn keremine b r a k a r a k lme hazrlanyordu. Kocaman bir atk gzel ba n sark gibi saryor, bir ucu sarkyor, yakasnn dantelas ve zerine sakalnn bir gm alayan 58

biiminde yayld h a v a n a y n n d e n setresiyle bir leiyordu. Ak meinden pabular iindeki ayaklar bir scak su minderinin zerinde duruyordu. Kanszlam ellerini birbiri a r d n d a n st y a n m d a ksk bir gaz lambas yanan bir scak k u m banyosuna dal dryordu. Dizlerine kl rengi bir al rtlmt. Julius'e benzediine kuku yoktu a m a Titien'in her hangi bir portresine d a h a ok benziyordu: Julius onun hatlarnn yavan bir yansmasyd yalnz, tpk Doruklarn Havas'nda, da onun yaamnn bolua indirgenmi, sulandrlm bir glgesinden baka bir ey vermedii gibi. Juste-Agenor, sk sk akl dant g n a h kar tc peder Avril'in can skc szlerini dinlerken, bir y a n d a n da bir fincan bitkisuyu iiyordu; bu srada kap vuruldu, yirmi yldan beri yannda ayak uak l, hastabakclk, yeri gelince de danmanlk eden sadk Hector, in verniiyle cilalanm bir tepsi ze rinde kk bir kapal zarf getirdi. Bu bey, kont hazretlerinin kendisini kabul et mesini diliyor, dedi. Juste-Agenor fincan brakt, zarf yrtp, Lafcadio'nun kartn kard iinden. Avucunda sinirli si nirli buruturdu. Deyin ki... diye balad, sonra kendini topla yarak: Bir bey mi? diye sordu. Bir delikanl m de mek istiyorsun yani? Uzatmayalm, nasl bir kimse? Beyefendinin kabul edebilecei bir adam. Kont, peder Avr'e dnd: Kutsal pederim, konumanz b u r a d a kesmenizi rica etmek zorundaym, beni balayn; a m a yarn gelmemezlik etmeyin; syleyecek yeni eylerim ola cak, sizin de m e m n u n kalacanz umuyorum. Peder Avril salonun kapsndan karken, kont alnn elinde tuttu; en sonunda ban kaldrd: eriye al, dedi.

59

Lafcadio, ba yukarda, erkeke bir gvenle ilerledi odada; ihtiyarn nne gelince eildi. Birden on ikiye k a d a r sayacak k a d a r bir zaman gemedike konumayacakt, sz vermiti kendi kendine, b u n u n iin ilk konuan kont oldu: Beyefendi, ilknce unu bilin ki Lafcadio de Baraglioul diye bir kimse yoktur deyip kart yrtt, sonra, dostlarnzdan olduuna gre, sayn Lafcadio Wluiki'ye syleyin, bu ktlarla oynamaya kalkarsa, benim yrttm gibi yrtmazsa (pek kk parala ra ayrd kart, paralar bo fincann iine att), he men polise veririm kendisini, baya bir dolandrc gibi ieri attrrm. Anladnz m?... imdi yle ay dnla gelin de bir greyim sizi. Lafcadio Wluiki sznz dinleyecektir, efen dim. (Pek saygl sesi biraz titriyordu.) O srf sizin yannza gelebilmek iin byle bir yola bavurdu, balayn; hibir kt ama gemedi aklndan. Hi... hi deilse ilgilenmenize deecek bir kimse olduu na inanmanz ister. Kont bunlar iitmi grnmek istemiyordu. Yapnz ok iyi, dedi. Ama bu giysi size gitme mi. Lafcadio gnl alclkla boyuneiyordu incelen meye, yle bir glmsedi: Demek aldanmamm? dedi. Tanrya kr! annesine benziyor, diye mrl dand yal kont. Lafcadio ardan ald, sonra gzlerini konttan ayrmadan, alak sesle: Fazla belli etmedikten sonra, biraz da... yasak m acaba?... Yz, beden bakmndan sylyorum. Yalnz an nenizi andrmadnz grmeme de Tanr zaman b rakmayacak. Bu srada kl rengi al dizlerinden yere kayd. Lafcadio atld, ihtiyarn elinin usulca omzuna
60

ktn duydu. O dorulunca Juste-Agenor: Lafcadio Wluiki, benim dakikalarm sayl, de di; sizinle incelik yarna kacak deilim; yorar be ni. Budala olmadnz kabul ediyorum; irkin ol mamanz houma gidiyor. u yaptnz da cesur ol duunuzu gsteriyor, bu da size gitmiyor deil; n ce dncesizlik sanmtm a m a sesiniz, haliniz tav rnz gven veriyor bana. Gerisine gelince, b a n a bilgi toplamasn olum Julius'ten rica etmitim; a m a y le dnyorum da fazla ilgilendirmiyor bu beni; si zi grm olmam d a h a da nemsiz benim iin. imdi Lafcadio, beni dinleyin.- kimliinize tanklk edecek hibir belge, hibir kt yok. Bavurabileceiniz hi bir yol brakmamaya dikkat ettim. Hayr, duygula rnzla kar gelmeyin, yararsz; szm de kesme yin. Anneniz size benden szetmeyeceine sz ver miti, bugne k a d a r susuunuz, szn t u t t u u n u gsterir. Bu iyi. Benim de ona bir szm vard, min netimin sonucunu greceksiniz. Olum Julius'n yar dmyla, yasann glkleriyle karlamadan, anne nize sizin iin ayracam sylediim miras paynn elinize gemesini salayacam. Yani, yasann ba na h a k tand lde, Julius'e, br ocuum kon tes Guy de Saint-Prix'ye brakacamdan d a h a fazla bir p a r a brakacam, ite bu fark, onun araclyla size brakacam paradr. Bu, yle sanyorum... di yelim ki, krk bin liralk bir gelir tutacak; yaknda noterimi greceim, onunla inceleyeceim bu rakam lar... Sesimi d a h a iyi iitmek istiyorsanz, oturun. (Lafcadio masann ucuna dayanmt.) Julius b t n b u n l a r a kar gelebilir, yasa kendisinden yanadr; a m a bunu yapmayacak k a d a r drst olduuna ina nyorum; te yandan, annenizin benim ailemi kar trmad gibi sizin de Julius'n ailesini kartrma yacak k a d a r drst olduunuza gveniyorum. Julius ile ailesi iin Lafcadio Wluiki var yalnz. Benim ya sm tutmanz istemiyorum. Aile byk bir eydir,
61

ocuum, kapaldr; siz h e r zaman bir pi kalacak snz. Lafcadio, sendelediini gren babas sylemesine karn oturmamt,- badnmesini imdiden yen mi, zerinde fincan ile kk reklerin durduu masann kenarna dayanyordu; pek saygl bir duru u vard. Syleyin imdi: demek olum Julius' grdnz bu sabah. Ne dedi size?.. Ak bir ey sylemedi. Ben sezdim. Beceriksiz herif!., yani tekini sylyorum. Ge ne grecek misiniz kendisini? Yazman olmam rica etti. Kabul ettiniz mi? Hounuza gitmedi mi? ...Yoo. Ama birbirinizi... tanmasanz d a h a iyi olurdu. Ben de yle dnyordum. Ama, iyice tanmasam da azck tanmak isterdim. Ama uzun z a m a n byle ufak ilerle yetinmek dncesinde deilsiniz herhalde? Durumumu dzeltinceye kadar. Peki, ite servete kondunuz, imdi ne yapmay dnyorsunuz? Ah! efendim, d n zarzor karnm doyuracak bireyim vard; alm tanyacak k a d a r z a m a n b rakn bana. Bu srada Hector kapy vurdu: Saym vikont beyefendiyi grmek istiyor. eri alaym m? htiyarn alnnda bir keder belirdi; bir an sustu, a m a Lafcadio sessizce kalkp gidecekmi gibi bir ta vr taknnca, delikanlnn gnln iyice kendine ba layan bir sertlikle: Kaln diye bard Juste-Agenor, sonra Hector'a dnd: Ne yapalm! Beni grmeye almamasn bil62

dirmitim ona... Megul olduumu... kendisine yaza cam syle. Hector eildi, dar kt. htiyar kont gzlerini yumdu bir zaman, u y u r gibiydi, a m a sakallar arasndan, dudaklarnn k prdad grlebilirdi. En sonunda gzkapaklarn kaldrd, Lafcadio'ya elini uzatt, tmden deimi, tathlam, yorgun bir sesle: Verin elinizi, ocuum. Beni brakmanz gerek imdi, dedi. Lafcadio duralad. Size bir ey sylemek zorundaym, dedi; karn za uygun bir biimde kabilmek iin son kurular m da tkettim. Bana yardm etmezseniz, bu akam nasl yemek yiyeceim, bilmem; yarn da yle... yal nz olunuz... unu aln bakalm, dedi kont, bir ekmeceden bir be yz franklk kard. Peki! ne bekliyorsunuz? Birey d a h a sormak istiyordum... sizi gene g receimi umabilir miyim? Vallahi! ne yalan sylemeli, b u n d a n zevk almaz dm diyemem. Ama kurtuluumla ilgilenen saygde er kiiler, zevkimi ikinci dereceye dren bir du r u m d a tutuyorlar beni. Kutsamama gelince, hemen kutsayacam sizi, dedi ihtiyar, onu kucaklamak iin kollarn at. Lafcadio, kontun kollarna atlacana, nnde saygyla diz kt, ba dizlerinin arasnda, hkrd, kollar bedenine sarlr sarlmaz tepeden tr n a a sevgi kesildi, sert k a r a r l a r l a dolup tam y reinin eridiini duydu. ocuum, ocuum, diye kekeliyordu ihtiyar, size el uzatmakta ge kaldm. Lafcadio kalkt zaman, yz gzyalaryla do luydu. Gitmek zereydi, hemen almad paray cebine koyuyordu, bu srada kartvizitleri buldu, konta uzatt: Aln, hepsi burda.
63

le!

Size gvenim var; kendiniz yrtarsnz. Gleg-

geceyi de bu atnn altnda geirelim, bu akam ba yan Carola'ya kapmz kapamakla yetinelim.

Lafcadio, Quartier Latin'e dnerken: Amcalarn en iyisi olurdu, diye dnyordu. Sonra hafif bir ilenile: Hem tekilerden fazla bir eyleri de olurdu, diye ekliyordu. Vay!- Kartvizit paketini kard, yelpaze biiminde at, hepsini bir rpda kolayca yrtverdi. Lmlara hi gvenmedim, diye mrldand, Lafcadioyu bir delie att; de Baraglioulu da an cak iki delik sonrasna. Ne kar, ha Baraglioul, ha Wluiki, biz gemiin hesabn k a p a t m a y a bakalm. Saint-Michel bulvarnda bir mcevherci bilirdi, Carola her gn bu mcevhercinin nnde d u r m a y a zorlard kendisini. ki g n nce, bu esiz vitrinde, bir ift acayip kol dmesi grmt. Bunlarda - tu haf bir akmak tandan, saydam gibi grnmesine karn ii grnmeyen bir t r bulank akikten oyul mu, bir altn kopayla ikier ikier balanm - em ber iinde drt kedi ba vard. Venitequa - d a h a n ce de sylediim gibi, kostm-tayyr denilen bu bir eit erkek gslyle - manetler tadndan, pek de tuhaf bir zevki olduundan, bu dmeleri ok istiyordu. Tuhaftlar a m a hi de ho deildiler yle; Laf cadio pek irkin buluyordu bunlar; metresinin ze rinde grse sinirlenirdi; a m a onu braktktan son ra... Dkkna girdi, yz yirmi frank dedi bu d melere. Bir para kt verin ltfen, dedi. Tezghn zerine eildi, satcnn uzatt kda unlar yazd.Carola Venitequa'ya, Yabancy odama ald iin teekkrlerim ve bir daha o odaya ayak basmamas ricasyla. Kd katlad, satcnn mcevheri paketledii kutuya koydu. Kutuyu kapcya verecei srada: Bu
64

VI
Julius de Baraglioul, geici bir ahlakn uzayan dzeni iinde yayordu, yaama ve h a r c a m a kural larn iyice k u r a n a k a d a r Descartes da byle bir ah laka uymutu. Ama Julius, yaratl asndan y lesine uzlamaz, dnce asndan ylesine yetkeli olmad iin, imdiye k a d a r grg gereklerine uy m a k t a glk ekmemiti. Yalnz rahatlk, konfor is terdi o, yazarlk baarlar da b u n l a r arasndayd. Son kitab beenilmedii iin, ilk kez ac duyuyordu. Babasnn kapsndan geri evrilince de az incinmemiti; ihtiyarn yanna kendisinden nce kimin geldiini bilse d a h a ok incinirdi. Verneuil sokan d a n dnerken, Lafcadio'ya giderken de aklna takl m olan aykr dnceyi yadsmas gittike gleiyordu. Olaylar, tarihleri o da yaklatryor, bu tu haf koutluu basit bir rastlant saymaya o da ya namyordu. Hem Lafcadio'nun incelii onu ekmiti, babasnn, bu pi oul iin kendisini mirasn bir ks m n d a n yoksun brakmasndan kukulanyordu ya gene de hibir kin duymuyordu ona; h a t t a o n u ol duka iyi, tatl bir merakla bekliyordu bu sabah. Lafcadio'ya gelince, ne k a d a r rkek, kukulu, ne k a d a r susula geitirici olursa olsun, bu ender bu l u n u r konuma frsat, bir de Julius' biraz rahatsz etme zevki onu ekiyordu. Protos'a bile fazla giz ver memiti nk. O z a m a n d a n bu z a m a n a k a d a r da az m yol almt! Julius bombo bir a d a m a benzi yordu ya houna gitmiyor da deildi; kardei oldu u n u renince keyiflenmiti. Bu sabah, yani onun kendisine geliinin ertesi gn, Julius'n evine doru giderken olduka garip
65

bir serven geldi bana. Dolambal yollara dkn lnden, belki dehas ittii iin, bir de akl ile be denindeki bir patrty yorup da kardeinin evine ll bir adam olarak girmek dncesiyle, en uzun yoldan gidiyordu; Invalides bulvarndan dolam, yangn olaynn getii yerden bir kez d a h a gemi ti, sonra Bellechasse sokandan devam etti yoluna. Verneuil soka, 34 numara, diye yineliyordu yrrken; drt, daha, eder yedi: iyi bir rakam. Saint-Dominique sokandan, bu sokan SaintGermain bulvarn kestii yerden kyordu, dnden beri ikide bir aklna taklmaktan geri d u r m a y a n u gen kz grd, bulvarn br yanndayd, hemen tanr gibi oldu. Admlarn sklatrd... Oydu! Ksa Willersexel sokann banda yetiti ardndan, ama gidip konumann Baraglioul'lua pek yaramayaca n dnd, yle biraz eilerek apkasn karp glmsemekle yetindi; sonra hzla geti, bir ttn cye girmenin yerinde olacan dnd, gen kz sa yeniden ileri gemi, niversite sokan dn yordu. Lafcadio ttncden kp da sz geen sokaa girince, saa sola bakt: gen kz kaybolmutu. Laf cadio, dostum, en bayann iine dalyorsunuz; aba y yakacak olursanz, gnlnzdeki kargaann an latsn benim kalemimden beklemeyin... Ama ha yr: bir kovalamacaya balamay yersiz buluyordu; Julius'lere ge varmak da istemiyordu sonra, ok do lamas babolua zaman brakmamt. Bereket ver sin ki, Verneuil soka yaknd; Julius'n oturduu ev de sokan banda. Lafcadio kapcya kontun ad n syledi, merdivene seirtti. Bu a r a d a Genevieve de Baraglioul - yle ya, oydu bu, Julius'n byk kzyd, her sabah gittii Hasta-ocuklar hastanesinden dnyordu - bu yeni kar lamadan Lafcadio'dan ok daha fazla etkilenmi, byk bir aceleyle baba ocana gelmiti; Lafcadio'
06

n u n tam soka dnd srada bir a r a b a kapsnn altna girmiti; ardnda aceleci admlar duyup da geri dnd zaman, ikinci k a t a varmak zereydi; biri kendisinden d a h a hzl kyordu merdiveni; yol vermek iin ekilirken, akn akn karsnda du r a n Lafcadio'yu tanynca, elden geldiince kzgn bir sesle: Arkamdan gelmek yakr m size, Msy? dedi. zgnm, Matmazel, kimbilir ne dnecek siniz imdi hakkmda? diye atld Lafcadio. Bu eve girdiinizi grmedim dersem, b a n a inanmazsnz herhalde, ok ardm sizi b u r a d a grdme. Kont Julius de Baraglioul b u r a d a oturmuyor mu? Genevieve kzard: Ne! dedi. Babamn bekledii yeni yazman siz misiniz yoksa? Msy Lafcadio Wlou... yle garip bir adnz var ki, nasl syleyeceimi bilemiyorum. Lafcadio kzarp eilince de: Msy, dedi, sizi burda bulduuma gre, dnk olaydan byklerime hi szetmemenizi rica edebilir miyim; pek holana caklarn sanmyorum; hele keseyi azmza bile al mayn, kaybettiimi syledim. Ben de oynadm grdnz sama rolden hi sz amamanz rica edecektim, Matmazel. Ben de ananz babanz gibiyim: pek anlamam byle eyleri, hi mi hi sevmem. Beni bir ternv kpe i sanm olmalsnz. Kendimi tutamamtm... Ba layn. reneceim ok ey v a r daha.. Ama reneceim, kukunuz olmasn. Bana elinizi vermez misiniz? Lafcadio'yu pek yakkl bulduunu kendi ken dine bile syleyemeyen Genevieve de Baraglioul, ken disini gln bulmak yle dursun, bir k a h r a m a n gi bi grdn syleyemedi Lafcadio'ya. Elini uzatt, Lafcadio da heyecanla dudaklarna gtrd; Gene vieve glmsedi o zaman, birka basamak aaya
67

inmesini, o n u n ieriye girip kapy kapamasn bek lemesini, zili bundan sonra almasn rica etti, bir a r a d a grlmezlerdi bylece; bir de ileride, birbirle rini nceden tandklarn belli etmemesini syledi. Birka dakika sonra, Lafcadio romancnn oda sna alnmt.

Julius'n karlamas candand; Julius ayan denk almasn bilmezdi; br derhal savunmaya geti: Msy, size ilkin unu syleyeyim: minnetten tiksinirim, bortan da; benim iin ne yaparsanz ya pn, beni kendinize m i n n e t t a r edemezsiniz. Julius de ayak diredi: Sizi satnalmaya almyorum, Msy Wluiki, diye balyordu yksekten yksekten... Ama iki si de birbirlerine gtrecek kprleri keseceklerini anlayarak znk diye durdular, ksa bir sessizlikten sonra, Lafcadio yumuak bir sesle: Bana vermek istediiniz i nedir? diye balad. Julius d a h a yaznn hazr olmadn syleyerek syrld; hem d a h a nce birbirlerini geni bir biim de tanmalar fena olmazd. Lafcadio en bir sesle: Msy, dedi, d n beni bu i iin beklemedi inizi, bir deftere de yle bir gz attnz gizleme yin. Julius'n ayaklar bolukta kald, sonra olduka akn bir biimde: Evet, saklayacak deilim, dedi; sonra d a h a onurlu: zr dilerim, diye ekledi. imdi olsa yap mazdm. Bir d a h a yapamazsnz ki: defteri yaktm. Julius'n yznde bir keder belirdi, ok mu kzdnz? Hl kzgm olsam, szn etmezdim, dedi Laf68

cadio. Sonra ii d a h a ileri gtrmeye k a r a r verdi. Az nce, ieri girince takndm tavr balayn, diye srdrd konumasm. Bununla birlikte, def terde bulunan bir mektup parasn da okuyup oku madnz bilmeyi ok isterdim. Julius hi de okumamt mektup parasn; ne deni bulamam olmasyd; a m a saygsn ortaya koy m a k iin b u n d a n yararland. Lafcadio onunla ele niyor, bunu belli etmekten de holanyordu. Ben de d n b u n u n acsn sizin kitabnzdan kardm biraz. Julius abucak: Sizi ilgilendirecek trden deildir, dedi. Tmyle okumadm canm. Okumaktan pek zevk almadm da sylemeliyim. Ben Robinson'dan zevk aldm yalnz... Yo, bir de Aleddin var... te sizin gznzden dverdim. Julius tatllkla elini kaldrd: Yalnz acyorum size: byk zevklerden yoksun kalyorsunuz. Ben baka zevkler bilirim. Belki bunlar o nitelikte zevkler deildir. Hi kukunuz olmasn! Lafcadio hafif bir ar szlkla glyordu. Alay biraz gdklamt Julius'. Bir gn b u n u n acsn ekersiniz, dedi. Lafcadio bir zdeyi sylercesine: iten getikten sonra, dedi. Sonra birden: Yazmak ok mu hounuza gidiyor? diye sordu. Julius dorulad: , Ben elenmek iin yazmam, dedi soyluca. Ya zarken duyduum hazlar, yaamakta bulabileceim hazlardan stndr. Hem biri tekine engel olmaz..._ yle derler. Sonra ihmal etmiesine alaltt sesini birdenbire ykselterek: Yazda benim can m skan nedir, bilir misiniz? dedi. Dzeltmeler, izmeler, zerinde yaplan makyajlar. Julius atelendi: 69

Beni anlamyorsunuz. Yaamda, insan kendini dzeltir, kusursuzlatrr; yaplm olan dzeltilemez. :Bu dzeltme hakk yazy yle tatsz, yle... (Bitirmedi). Evet, bence yaamn en gzel yan budur; yeni batan yaparsnz h e r eyi. Yaamda izmece yok tur. Yaamnzda izilecek eyler mi var yoksa? Hayr... imdilik pek yok... Elde olmadna g re de... Lafcadio bir an sustu, sonra: Gene de iz me isteiyle atee attm defterimi!.. iten geti, gryorsunuz... Ama ondan fazla bir ey anlayama dnz da saklamazsnz herhalde. Hayr; Julius saklayacakt. Yant verecek yerde: Size birka soru sormama izin verir misiniz? dedi. Lafcadio yle birdenbire kalkt ki, Julius kaa cak sand; a m a pencereye gitmekle yetindi, ince per deyi kaldrarak: Bu bahe sizin mi? diye sordu. Hayr, dedi Julius. Ben, imdiye kadar, hi kimsenin yaamma bu kadar yakndan bakmasna izin vermedim, Msy, dedi. Sonra, kendisini imdiden bir haylaz ocuk gi bi grmeye balayan Julius'n y a n m a yaklat: Ama bugn tatil gn; yaammda tek bir kez tatil ve receim kendime. Sorun sorularnz, yantlamay ka bul ediyorum... Ha, nce unu syleyeyim, d n size kapy aan kz kapdan ettim. Julius, d u r u m gerei, zgn bir tavr taknd: Benim yzmden! nann ki... Adam sen de! bir zamandr nasl bamdan atsam diye d n p duruyordum. Julius beceriksizce: Onunla... onunla m yayordunuz? diye sordu. Evet; salm iin. Ama elden geldii k a d a r az; hem de bir dostun ans nedeniyle, bir zamanlar onun sevgilisiydi.
70

Julius bu ilk gn, kzgnlklarn, tiksintilerini, ayplamalarn yutmaya, konumalarn biraz can landrmak iin gerekenin tesinde hi aknlk gs termemeye, aknln belli etmemeye iyice k a r a r vermiti: Bu dostunuz Msy Protos olmasn? dedi. Lafcadio glerek: Evet, Protos, dedi. Protos'un kim olduunu renmek ister miydiniz? Dostlarnz tanmakla sizi de birazck tanm olurum belki. talyand, ad da... ne bileyim vallahi, unutmu um, pek nemi de yok! Arkadalar, h a t t a retmen leri yunanca evirisinden birincilii kopardktan son ra yalnz bu lakapla ardlar onu. Julius almay desteklemek iin: Birinci olduumu hi anmsamyorum, dedi, ama birincilerle arkadalk etmekten her zaman holanmmdr. Evet, Protos... O bir bahis sonucu birinci olmutu. D a h a nce, en yallarmzdan biri olmasna karn, snfmzn sonuncularndand. Protos, retmenlerimizin bize rettiklerini kmserdi; a m a en nefret ettii ocuk l a r d a n biri, eviride en gllerimizden olan bir renci, 'yapamayacan eyi kmsemekten kolay ne vardr,' (ya da b u n a benzer birey) deyince, Protos pek incindi, on be gn boyunca inadetti, yle bir baard ki, sonraki snavda brn ok gerilerde brakt, birinciydi! hepimiz atk. tekilerin hepsi desem d a h a doru olur. Bana gelince, benim Protos'a verdiim deer, b u n a amam nleyecek k a d a r yk sekti. 'Bu iin o k a d a r da g olmadn gstere ceim onlara, demiti. nanmtm. Anlayabildiime gre, Protos'un epeyce etkisi olmu zerinizde. Belki de. Ona saygm vard. Dorusunu syle mek gerekirse, yalnz bir kez ili dl konutum
71

onunla; a m a bu konuma benim iin ylesine inan drc oldu ki, iinde bir tula altnda bir salata gibi sararp solduum pansiyondan hemen ertesi gn ka tm, yryerek Baden'e geldim, o z a m a n l a r a n n e m burada amcam m a r k i de Gesvres'le birlikte oturur du... Ama biz sondan balyoruz. Bana yle geliyor ki, hi de iyi soramayacaksnz sorularnz. Ne der siniz? sterseniz ben size yaamm anlataym, olsun bitsin. Sorabileceinizden ok d a h a fazlasn re nirsiniz bylece, h a t t a belki renmek istediiniz den de fazlasnz. Hayr, teekkr ederim, kendi si garalarm ye tutarm, deyip, tabakasn kard, az nce Julius'n ikram ettii, ama konuurken sn mesine aldrmad sigaray att. VII 1874 ylnda, Bkre'te domuum, diye balad ar ar, galiba sizin de bildiiniz gibi, dnyaya geliimden birka ay sonra babam yitirmiim. An nemin yannda ilk grdm adam bir Almandr, amcam, baron Heldenbruck. Ama kendisini on iki yanda yitirdiimden, ondan ancak belirsiz bir an kald bende. nemli bir maliyeciydi galiba. Bana di lini retti, bir de yle ustalkla hesap retti ki, ok gemeden grlmedik bir zevk aldm bundan. Tatl tatl kasadarm derdi bana, gerekten de y le yapmt, yani "bozuk p a r a l a r d a n bir servet verir di elime, nereye gidersek gidelim, masraf ii benim zerimdeydi. Satnald ey ne olursa olsun (ok da alrd hani) hesabn, paray cebimden karmcaya k a d a r yaptm ileri srerdi. Bazan yabanc pa ralaryla d u r u m u m u gletirirdi, deitirme sorun lar da girerdi iin iine; sonra iskonto, faiz, bor konular; h a t t a borsa oyunlar. Bylece katsz kalemsiz arpmalar, h a t t a blmeler yapacak k a d a r ustalatm abucak... nann (nk Julius'n kalar72

nn atldm gryordu), bu b a n a ne p a r a zevki alad, ne hesap zevki. renmek hounuza giderse, syleyeyim, hi hesap tutmam. Dorusunu isterseniz, bu ilk eitim kolaylk salayan, olumlu bir eydi ya benliimde hibir tele dokunmad... Sonra Helden bruck ocuk salndan da ok iyi anlard; beni ba m ayam plak yaatmak gerektiine inandrd annemi, h a v a nasl olursa olsun, elden geldiince su bir atoya gtrd. Sk sk arabayla Eperjes'ye giderdik, a m a a t a binerdik d a h a ok; a n n e m iin, evredeki krlarda, ok gzel ormanlarda dolamak k a d a r elenceli bir ey yoktu. Wladimir'in b a n a ver dii midilli tam bir yl boyunca d n y a d a en ok sev diim eydi. kinci yl, Ardengo Baldi de gelip bize katld; satranc o zaman retti bana. Heldenbruck beni ka fadan hesaplar yapmaya altrm olduu iin, sat r a n tahtasna b a k m a d a n oynamaya abuk altm. Baldi ile Bielkowski iyi geinirlerdi. Geceleri s sz bir kulede, baheyle ormann sessizlii iinde, drdmz de kt oynayarak ge vakitlere k a d a r uyank kalrdk; ben d a h a ocuktum - on yasma daydm - a m a Baldi bana, lme korkusuyla, vist oyununu ve hile yapmasn retmiti. Soytar, hokkabaz, akrobatt, bize ilk geldii gn lerde, imge gcm Heldenbruck'un yaptrd per hizden yeni yeni syrlyordu. Harikalara susamtm, kolay inanrdm, meraklydm. D a h a sonra Baldi ba na n u m a r a l a r n retti; a m a gizlerini renmi ol mam; ilk akam, sigarasn sakin sakin kk parma nn trnandan yaktn, sonra oyunda kaybedin ce, burnumdan, kulaklarmdan gerektii k a d a r rub le kardn grdm zamanki gizemli etkisini silemedi; tam anlamyla dehette brakmt bu beni, a m a seyredenleri ok elendirmiti, nk hep o sa kin grnyle. Bereket versin ki bu ocuk bitmez tkenmez bir kaynak, diyordu.
73

Benimle ve annemle yalnz bulunduu akamlar da, hep yeni bir oyun, bir artmaca, ya da bir mas karalk icadederdi; b t n dostlarmzn taklidini ya par, suratn buruturur, kendi kendine benzemez olur, hayvan haykrlarn, alg seslerini, ksacas b t n sesleri taklit eder, garip garip sesler karr, gzla 1 eliinde ark syler, danseder, takla atar, elleri stnde yrr, masalarn, iskemlelerin zerin den atlar, orabn karr, salonun paravann ya da tek ayakl, yuvarlak masasn ayak baparma nn zerinde dndrr, ayaklaryla J a p o n hokkabaz lklar yapard; elleriyle yapt hokkabazlkta d a h a da ustayd; buruturulmu, yrtlm bir kttan s r sr ak kelebekler karrd, ben fleyerek ko vardm, o da bir yelpaze sallayarak havada tutard. Bylece o n u n yannda nesneler arlklarn, gerek liklerini yitirirler, h a t t orada bulunmaktan bile karlar, ya da yeni, beklenmedik, tuhaf, h e r trl ya r a r d a n uzak, yepyeni bir anlam kazanrlard. ze rinde hokkabazlk yaplmas elenceli olmayan ey ler pek azdr, derdi. O k a d a r tuhaft ki glmekten baylrdm. Durun, Baldi, diye haykrrd annem. Cadio uyuyamayacak sonra. Ama sinirlerim byle kkrtmalara dayanabilecek k a d a r salamd. Bu retimden ok yararlandm; birka ay son ra, birok n u m a r a l a r d a Baldi'ye bile ta kartacak durumdaydm, hatt... Bu srada Julius: Anlyorum, ocuum, pek zenli bir eitim gr msnz, diye szn kesti. Lafcadio glmeye balad, romancnn akn g r n son derece keyiflendirmiti onu. Yo, pek o k a d a r etkimedi bunlar bana; korkma yn! Ama artk Faby amcann gelmesinin zamanyd, deil mi? Bielkowski ile Baldi yeni grevlere gidince, o geldi. (1) Dalmaya'da kullanlan tek telli keman. (eviren). 74

Faby mi? Defterinizin ilk sayfasnda yazsn grdm kii mi? Evet. Fabian Taylor, lord Gravensdale, Duino ya knnda, Adriyatik kysnda bir kk kiralad, an nemle beni b u r a y a getirdi, b u r a d a ok glendim. Ky b u r a d a kayalk bir yarmada oluturur, bizim kkn topraklar b t n bu yarmaday kaplard. amlar altnda, kayalar arasnda, krfezlerde dola r, ya da denizde yzer, krek eker, b t n gn bir vahi yaam srerdim. Grdnz resim o za mandand, onu da yaktm. Bana yle geliyor ki, byle bir d u r u m d a d a h a uygun bir klnz olmalyd, dedi Julius. Lafcadio gld: Bunu yapamazdm, dedi; Faby bronzlamam b a h a n e ederek, giysilerimi, h a t t a amarlarm bi le kilit altnda tutuyordu. Ya anneniz, o ne diyordu? ok eleniyordu; r a h a t k a a n konuklar kn ca da k a p m m ak olduunu sylyordu; a m a ko nuklarmz arasnda hi kimsenin kalmasna engel olmuyordu bu durumum. Peki, bu a r a d a reniminiz ne oluyordu, zavall ocuum?.. Evet. yle kolay reniyordum ki, o z a m a n a ka d a r a n n e m biraz bovermiti bu ie; nerdeyse on alt yama giriyordum; a n n e m birdenbire farkeder gibi oldu bunu, Faby amcayla Cezayir'de yapt mz gzelim yolculuktan sonra (yaammn en g zel zaman bu zamanm gibi geliyor b a n a ) , Paris'e gnderildim, su bile geirmeyen bir tr zindancya brakldm, renimimle o ilgilendi. O geni zgrlkten sonra, bu bask gnleri si ze ok zor gelmi olmal. Protos olmasa hi katlanamayacaktm. Benimle ayn pansiyonda kalyordu; franszcay renmek iin kaldn sylyordu ya, ok iyi konuuyordu
75

bu dili, orada ne yapyordu, hibir z a m a n anlaya madm; ben kendim ne yapyordum, onu da anla madm ya. Eriyip bitiyordum; Protos'la tam olarak dost deildik ama, b a n a kurtuluu getirecekmi gibi ona yneliyordum. Benden biraz yalcayd ya ya ndan da byk gsterirdi, yrynde de, zevkle rinde de, ocuka bir eye rastlanmazd. Hatlar, ola anst denilebilecek bir derecede anlamlyd, iste di mi h e r eyi anlatabilirdi, ama bo zamanlarnda bir budala grnne brnrd. Bir gn bunun la alay etmitim de olduu gibi grnmemenin nem li bir ey olduunu sylemiti bana. Herhangi biri gibi grnmekle yetinmezdi; bu dala saylmak isterdi. nsanlar zararl karan eyin gsterie kamak, yeteneklerini saklamay bileme mek olduunu sylemekten holanrd; a m a b u n u yal nz b a n a sylerdi. Bakalarndan uzak yaard, h a t t a benden, yani pansiyonda hor grmedii tek insan d a n bile. Konuturabildiim zamanlarda, olaans t bir ustalkla konumaya balard hemen; a m a ou z a m a n sessizdi, o sralarda karanlk t a s a n l a r k u r a r gibiydi, bunlar bilmek isterdim. Burda ne yapyorsunuz? diye sordum muydu (hibirimiz sen demezdik ona), Hz alyorum, diye yantlard. Ya amda, sras gelince", Adam sen de, demesini bil dikten sonra en zor geitlerin bile alabileceini ile ri srerdi. Ben de kaacam srada byle syledim. On sekiz frankla yola kmtm, ne bulursam yedim, nerede olursa olsun yattm, dinlene dinlene giderek Baden'e vardm... Vardmda biraz bitkin dim, a m a ne olursa olsun, m e m n u n d u m kendimden, nk d a h a frank vard cebimde; be alt frank da yolda toplamtm, oras yle. Annemi amcam Gesvres'le buldum, kam amcam ok elendirdi, beni gene Paris'e gtrmeye k a r a r verdi; Paris'in bende kt bir an brakmasna gnlnn raz ol madn sylyordu. Gerekten de, onunla dnd76

m zaman, Paris b a n a ok d a h a gzel grnd. Marki de Gesvres p a r a harcamay lgncasna seviyordu; bu srekli bir gereksinim, zorlu bir a lkt onun iin; bu al gidermesine yardm etti im, itahn kendi itahmla iki k a t m a kardm iin, sanki b a n a minnet duyuyordu. Faby'nin tersi ne, b a n a giyim zevkini retti; ben de olduka iyi giyiniyordum sanrm; ondan ok ey reniyordum; giyimindeki incelik pek doald, ikinci bir itenlik ak h a v a d a b u l u n d u r u l m a m gerektiine inandrd; yaz demez, k demez, kendi eliyle souk sulara dal drrd beni; ben de b u n d a n zevk alrdm... Ama siz bu ayrntlar ne yapacaksnz. Yok, yok! Sonra ileri nedeniyle Amerika'ya gitti. Bir da ha grmedim. Bkre'te annemin salonlarna en parlak, bir de, aklmda kaldna gre, en kark evrelerin insan lar gelirdi; a m a bunlar arasnda en ili dl oldu umuz kimseler prens Wladimir Bielkowski ile, bil mem neden, hi amca demediim Ardengo Baldi idi. Rusya'nn (Polonya'nn diyecektim) ve talya'nn karlar onlar drt yl Bkre'te tuttu. Her ikisi de dilini retti bana: yani italyanca ile leheyi. Rusay fazla glk ekmeden okuyup anlayabilirsem de hibir z a m a n rahatlkla konuamadm. Anneme gelen ve beni ok nazlayan topluluk yznden, drt be dili birden kullanmadm gn olmuyordu. y le ki d a h a on yamda, hepsini de ahenksiz ama r a h a t r a h a t konuuyor, a m a h e r eye karn franszcay ye tutuyordum, nk babamn diliydi, a n n e m nce bu dili renmemi istemiti. Annemin houna gitmek isteyen herkes gibi Biel kowski de benimle ok ilgilenirdi, b a n a kur yapard sanki; a m a yle sanyorum ki, bir hesaba gre yap mazd o bunu; nk hep gnlnn istediini ya pard; eilimlerine brakrd kendini. Annem grme77

den, bilmeden de ilgilenirdi o benimle: ben de onun b a n a gsterdii ayr ballktan g u r u r duyardm. Bu garip adam, biraz d u r m u oturmu yaammz ksa zamanda lgn bir elenceye dntrd. Hayr, ken dini eilimlerine brakyordu demek yetmez; atlrd bunlara, saldrrd; takn bir tutkuyla gerekleti rirdi zevklerini. Bizi yaz, Karpatlarm Macaristan yamac ze rinde, Eperjes yaknlarndaki bir kke, d a h a dorugibiydi. Onunla ok iyi anlatm. lelere kadar gmlekilerde, ayakkabclarda, terzilerde kalrdk birlikte; k u n d u r a l a r a ayr bir nem verirdi, insan lar b u n d a n tannr, geri kalan giyeceklerden yzler k a d a r kesin, h a t t a d a h a derin bir biimde belli eder ler insan, derdi. Bana hi hesap tutmadan, hevesi me, arzuma, ya da alma yetecek p a r a m kalp kalmayacana aldrmadan p a r a harcamay retti. En son olarak aln doyurulmasn bir ilke olarak ne srerdi, nk (szleri aklmda) arzu ya da he ves geici isteklerdi, oysaki alk, hep yeniden kar mza kard, ne k a d a r ok beklerse o k a d a r gl, o k a d a r gerekli olurdu, yle sylerdi. Bir de bana, bir ey daha pahalya maloldu diye ondan d a h a fazla, ya da rastlant sonucu hibir eye malolmad diye da ha az zevk almamay retmiti. Annemi yitirdiim zaman bu durumdaydm. Bir telgraf beni birdenbire Bkre'e ard; ancak l grebildim onu. rendim ki, marki gideli beri an nem, bir sr borca girmiti, serveti bu borcu zor kapatyordu, bir tek kpek, bir tek pfennig, bir tek groschen umamazdm. Cenaze treninden hemen sonra Paris'e dndm, Gesvres amcay bulacam sanyordum; a m a birdenbire, adres brakmadan Rus ya'ya gitmiti. O sralarda aklmdan geirdiim h e r eyi an latacak deilim. Hay Allah, baz ustalklarm vard daarcmda, insan b u n l a r d a n y a r a r l a n a r a k her za78

m a n yakay kurtarabilirdi; a m a ne k a d a r gereksi nimim varsa, b u n l a r a bavurmak o k a d a r tiksindi riyordu beni. Bereket versin, kaldrmlarda srtt m bir gece, u sizin de grdnz Carola Venitequa'yi, Protos'un eski metresini buldum, kibarca evine ald beni. Bundan birka gn sonra da, her ay ba bir noterden olduka gizemli bir biimde ufak bir aylk alacam bildirildi; aklamalardan, aydnlatmalardan nefret ederim, tesini arayp sor m a d a n aldm bu paray. Sonra siz geldiniz... imdi size sylemekle zevk duyduum h e r eyi biliyorsu nuz aa yukar. Julius cafcafl bir tavrla: ok kr, dedi, ok kr ki b u g n biraz pa ra geiyor elinize, Lafcadio: Mesleksiz, renimsiz, glkler iinde yaamak zorunda... imdi sizi tan dm durumda, h e r eye hazrdnz. Lafcadio ciddi ciddi Julius'e bakt: Tersine, hibir eye hazr deildim, dedi. ok eyler syledim a m a hl beni tanmyorsunuz, ba kyorum. Her eyden ok gereksinimler elmeler be ni; iime yaramayacak olan hibir z a m a n aramammdr. rnein allma aykr szler. Karn doyu r u r mu dersiniz? Midesine gre deiir. Kendi midenize dokuna na aykr demekten holanrsnz... Bana gelince, kahramanlarnza besin diye verdiiniz mantk yah nisini yemektense alktan lmeyi ye tutarm. Bir dakika... Hi deilse son kitabnzn k a h r a m a n n a . Bu ki tapta babanz anlattnz doru mu? Onu her za man, h e r yerde, sizinle ve kendi kendisiyle elime yen, akll uslu, grevlerine, ilkelerine, yani kendi kuramlarnza bal b u l u n d u r m a k kaygs... benim syleyebileceimi yarglyorsunuz!.. Msy de Baraglioul, unu kabul edin, dorudur: ben tutarsz bir
79

adamm. Ne k a d a r konutum, gryorsunuz! ben ki d a h a dn kendimi yaratklarn en sessizi, en ka pals, en keye ekilmii sayyordum. Ama birbiri mizi abucak tanmamz iyi; bu ie bir d a h a geri dnmeye gerek kalmasn. Yarn, bu akam, yeniden gizime gmleceim. Bu szler a t t a n d r m t romancy, yeniden binebilmek iin aba harcad: nce unu bilin ki tutarszlk diye bir ey yok tur, fizikte olmad gibi ruhbilimde de yoktur, diye balad. Siz d a h a geliim d u r u m u n d a bir insansnz ve... Kapnn vurulmas, Julius'n szlerini yarda kesti. Kimse girmeyince kendisi dar kt. Ak brakt kapdan, bulank bir ses Lafcadio'ya k a d a r geliyordu. Sonra byk bir sessizlik balad. Lafcadio on dakika k a d a r bekledikten sonra gitmeye hazr lanrken, zel klkl bir u a k geldi yanma: Kont hazretleri sayn yazmana artk serbest ol duklarn bildiriyorlar. Kont hazretleri b a b a l a n hak knda kt haberler aldlar, beyefendiye allahasmar ladk diyemedikleri iin zr diliyorlar. Bu szlerin syleniine bakarak, Lafcadio, ihti yar k o n t u n lm haberi gelmi olmasndan korktu. Heyecann tuttu. Hadi bakalm! diyordu Claude-Bernard kma zna gelirken, vakit tamam. It is time to launch the ship. Bundan byle yel nerden eserse essin, esen yel iyi olacak. htiyarn yanbanda olamayacamza gre, d a h a ok uzaklaalm. Kapc kulbesinin nnden geerken, dndenberi zerinde tad kk kutuyu kapcya verdi. Bu paketi, bu akam dnd zaman, Matmazel Venitequa'ya vereceksiniz, dedi. Ltfen hesabm da hazrlayn. Bir saat sonra bavulunu yerletirmi, bir a r a b a getirtmek iin adam yolluyordu. Adres vermeden yo la kt. Noterininki yeterdi. 80

NC K T A P AMEDEE FLEURISSOIRE

I Kont Juste-Agenor'un lm dolaysyla birden bire Paris'e gitmek zorunda kalm olan kontes Guy de Saint-Prix, yani Julius'n kk kzkardei, Pau' d a n drt kilometre tede bulunan, dul kalndan, hele ocuklar da evlenip yerlerine yerletikten son ra pek ayrlmaz olduu o gzelim Pezac atosuna dneli ok olmamt - garip bir konuk geldi evine. Kendi kulland hafif dog-kar iinde yapmay alkanlk d u r u m u n a getirdii sabah gezintilerinin birinden dnyordu; Saint-Franois tarikatndan bir papazn bir saattir salonda kendisini beklediini bil dirdiler. Kontese sunulan k a r t n d a n da anlald gibi, kardinal Andre yollamt yabancy; k a r t bir zarfn iindeydi, zerinde, kardinalin adnn altn da, incecik ve nerdeyse kadns yazsndan, u sz ckler okunuyordu: Virmontal anuan rahip J. - P. Salus'ye, Saint-Prix'nin ok zel bir dikkat dileiyle. kontes de gstermesi

Hepsi buydu; bu k a d a r da yeterdi; kilise adam larn seve seve kabul ederdi kontes; stelik de kar dinal Andre, kontesin r u h u n u avucunun iinde tu tard. Bir srayta salona gitti, kendisini beklettii 81

iin zr diledi. Virmontal anuan yakkl bir adamd; soylu yznde, gen, taze rengi yannda nerdeyse tmden aarm salarnn insan artt gibi, devinimle rinin, sesinin ekingen dikkatliliine garip bir bi imde ters den erkeke bir g parlyordu. Kontes ok iyi davranmasna karn, konuma yi yrmyor, kontesin yeni yas, kardinal Andre' nin sal, Julius'n Akademi'deki yeni baarsz l zerinde nezaket tmceleriyle uzayp duruyor du. Bu a r a d a papazn sesi gittike arlap bouklayor, yz kederli bir anlatma brnyordu. En sonunda kalkt, a m a vedalaacak yerde: Kontes hazretleri, kardinalin arzusu zerine, si zinle nemli bir konuyu konumak istiyorum, dedi. Ama oda ses gtrecek trden; kaplarn okluu da beni rpertiyor; konumamz duymalarndan kor kuyorum. Giz vermelere, yapmacklara biterdi kontes; a n u a n ancak salondan girilebilen, dar bir kadn oda sna alp kapy kapad: Burada gven iindesiniz, dedi. Korkmadan konuun. Papaz, kontesin karsnda bask, kk bir kol tua oturmutu, konuacak yerde bir atk kard ce binden, bu atkda cokun hkrklarn bomaya a lt. Kontes armt, yanndaki yuvarlak masann zerindeki i sepetine uzand, sepetin iinde bir lok m a n r u h u arad, konuuna sunmakla sunmamak arasnda bocalad, sonra kendisi balad koklamaya. En sonunda papaz, kpkrmz olmu bir surat kard atknn iinden: Kusura bakmayn, dedi. ok katolik olduu nuzu bilirim, kederimi hemen anlayacanzdan, paylamamazlk etmeyeceinizden kukum yok. Kontes byle gz yallklardan hi holanmaz d; rahatln sapl gzlnn ardnda saklad. Pa82

paz hemen kendini toplayp koltuunu biraz yak latrd. Sayn kontes, kardinal gvenilebilecek bir kim se olduunuzu kesinlikle syledi de ondan sonra ka r a r verdim sizinle konumaya, sizin imannzn u sosyete ii imanlardan, ilgisizliin u basit rtlerin den olmadn syledi. Konuya gelelim, papaz efendi. Kardinal aznzn sklna tam anlamyla g venebileceimi syledi; bir bakma bir gnah ka rcnn az skl... Kusura bakmayn ama, papaz efendi, kardina lin de h a b e r d a r olduu bir giz, bylesine nemli bir giz varsa, niin kendi azyla sylemedi bana? Papazn glmsemesi bile, sorusunun yersizlii ni anlatm olmalyd. Mektupla m! Gzel ama, hanmefendi, gn mzde, postalarda, kardinallerin btn mektuplar almakta. Bu mektubu size verebilirdi. Evet, yle, hanmefendi, a m a bir kdn ne olacan kim bilebilir? ylesine gzaltndayz ki. Dahas var: benim size anlatmaya hazrlandm e yi kardinal hi bilmemeyi, b u n u n l a hibir ilgisi yok mu gibi grnmeyi ye tutuyor... Ah, efendim, ge ne korkuyorum ite, bilmem ki acaba... Kontes ban evirdi, sapl gzln brakt, tatl tatl: Siz beni tanmyorsunuz, papaz efendi, dedi, b a n a daha fazla gveniniz yoksa, gcenmem. Bana verilen gizlere byk saygm vardr. Tanr bilir, en ufak bir gizi bile azmdan karm deilim. Ama hi kimseyi gizini amaya ynelttiim de olmad... Kalkmak ister gibi hafif bir hareket yapt, pa paz kollarm ona doru uzatt. Hanmefendi, dedi, zerime bu gizi size bildir mek gibi byk, etin bir grev ykleyenler tara83

fmdan bu gizi renmeye, iinde saklamaya lyk grlen ilk kadnn, evet, ilk kadnn, siz olduunu zu gznnde b u l u n d u r m a y a tenezzl buyurursanz beni balarsnz. Ne yalan sylemeli, b u n u ren menin bir kadn zeksna gre fazla ar, fazla sar sc olduunu sezinliyorum da rperiyorum. Kontes nerdeyse souk bir biimde: Kadnlarn zeksnn yetersizlii zerinde ok yanl eyler dnlr, dedi. Sonra ellerini biraz kaldrd. Kilisenin nemli bir gizini dinlemeye hazr bir biimde, ilgisiz bir grn altnda saklad me rakm. Papaz koltuunu yeniden yaklatrd. Ama papaz Salus'nn kontese sylemeye hazr land giz imdi b a n a ylesine artc, ylesine tu haf geliyor ki, d a h a byk bir nlem almazsam an latamayacam. Roman baka, tarih bakadr. Usta eletirmen ler, roman gerekleebilecek tarih, tarihi de gerek lemi bir roman gibi ele almlardr. Gerekten de, kimi z a m a n olay inandrcla meydan okuduun dan, romancnn sanatnn ou zaman inan orta dan kaldrdn kabul etmek gerekir. Yazk ki, ki mi kukucular bir olay allm at m h e m e n yadsyverirler onu. Ben byleleri iin yazmyorum. Tanr'nm yeryzndeki temsilcisi Kutsal-Taht'tan alnsn, Quirinal'in oyunu ile, bir bakma b t n hristiyanlktan alnsn -pek dikenli bir sorun bu, ben de byle bir sorun ortaya atacak yrek ne gezer! Ama 1893 ylnn sonuna doru, byle bir sylen tinin dolat tarihsel bir gerektir; b u n u n birok dindar r u h u tela d r m olduu besbelli. Kimi gazeteler ekine ekine szn ettiler; b u n l a r sus turuldu. Bu k o n u d a Saint-Malo'da bir bror yayn 1 land; bu bror toplattrld . Farmasonlar by(1) Compte rendu de la Delivrance de Sa Saintete Leon XIII emprisonne dans les cachots du Vatican (Saint-Malo, rue de l'Orme 4) 1893.
84

le yzler kzartc bir suun duyulmasn isteme dii gibi, katoliklerin de bu i iin hemen toplan m a y a balayan grlmedik yardmlar desteklemeyi gze alamamasndan ya da b u n u gizlemeye raz ol maylarndan ileri geliyordu bu. Birok dindarlar, byk zverilere girimiti kukusuz (bu d u r u m do laysyla toplanan ya da salan paralarn yarm milyona yakn olduu dnlyor), a m a paralar alanlarn hepsi sahici dindarlar myd, yoksa bazan dolandrclar m, oras bulank kalyordu. u v a r ki, bu p a r a toplama iini baarmak iin, din inanc yoksa, bir gzpeklik, bir beceriklilik, bir incelik, bir gzel konuma sanat, insanlar ve olaylar zerinde bir bilgi, bir salamlk gerekirdi, b u n l a r a sahibolmakla da ancak Lafcadio'nun eski dostu Protos gibi akgzler vnebilirlerdi. Namusluca bildireyim oku ra: bugn Virmontal anuan kl ve t a k m a ad altnda karmza kan adam odur. Kontes, giz tmyle verilinceye k a d a r azn a mamaya, duruunu, h a t t a yznn anlatmn bile deitirmemeye k a r a r vermiti, yava yava gvene gelen sahte papaz hi tellanmadan dinliyordu. Sahte papaz, szlerini en iyi biimde dzenlemek iin, konuyu bandan alyor, tam balangca gitmiyorsa da CLocayla Kilise arasndaki arpma, yani iin z teden beri sregelen bir ey deil miydi?), dmanln ak ak ortaya kmasna yol aan ba z olaylara k a d a r uzanyordu. nce papann 92 y lnn Aralk aynda kaleme ald iki bildiriyi anm samasn syledi kontese, bu mektuplardan biri tal yan halkna, ikincisi d a h a zel olarak piskoposlara sesleniyor, katolikleri farmasonlarn ktlklerinden k o r u m a amacn gdyordu. Sonra, kontes anmsayamaynca, d a h a gerilere gitmek, imdiye k a d a r ar dnda Loca'nm sakland Crispi'nin bakanl ve kararyla, Giordano Bruno'nun heykelinin dikiliini anmsatmak zorunda kald. Papa bant k u r m a a85

balarn karlksz brakarak onunla pazarla gi rimeye yanamaynca, Crispi'nin kzdn syle miti (pazarla girimek sznden de uzlamak, bo yun emek anlamn karmak gerekmez miydi!). Bu ok ac g n gzlerinin nne sermiti: hizipler du rumlarn aka belli ediyor, farmasonlar en sonun da maskelerini karyorlard; Kutsal-Taht'm gven ce verdii eliler Vatikan'a gelirken, bu davranla ryla hem Crispi'yi hor grdn, hem de derin den derine yaralanm olan Kutsal-Baba'mza say gsn gsterirken, Loca, sancaklar am, kkrtc p u t u n ykseldii Campo dei Fiori alannda, nl kfrbaz alklyordu. Hemen sonra, 30 Haziran 1889 tarihini izleyen Konsistuarda 1 , diye srdrd konumasn (hep ayak tayd, kollarn nndeki yuvarlak masaya dayam, kontese doru eilmiti), Leon XIII. byk kzgnl n gsterdi. Btn d n y a duydu kar geliini; b tn hristiyanlk evreni, onun Roma'y b r a k m a k t a n szettiini duyunca titredi! Roma'y brakmak de dim!.. Btn bunlar siz de biliyorsunuz, sayn kon tes, btn bunlarn acsn ektiniz, siz de benim gi bi anmsarsnz. Sonra gene balad: En sonunda Crispi iktidardan dt. Kilise so luk alacak myd artk? 1892 ylnn Aralk aynda, p a p a bu iki mektubu yazyordu. Hanmefendi... Yeniden oturdu, birdenbire koltuunu kanapeye yaklatrp, kontesin koluna yapt: Bir ay sonra p a p a hapsedilmiti. Kontes azn amamakta diretiyordu. anuan, kontesin kolunu brakt, d a h a ll bir sesle, yeni den konumaya balad: Bir tutsan ektiklerini anlatp da sizi merha mete getirmeye almayacam, hanmefendi; kadn
(1)
86

Papann bakanlnda kardinaller kurulu

(eviren).

yrei aclar karsnda pek abuk duygulanr. Ben sizin zeknza sesleniyorum, kontes, ruhsal babuu m u z u n kayboluunun biz hristiyanlar ne byk bir karklk iine daldrdn gznne getirmee a ryorum sizi. Kontesin solgun alnnda bir krk belirdi: Papasz kalmak korkun, hanmefendi. Ama ha di biz b u n a da adam sen de diyelim: sahte bir papa d a h a da korkun. nk Loca, cinayetini saklamak iin, ne diyorum? Kilise'yi yklmak, kendiliinden teslim olmak zorunda brakmak iin, Kutsal-Taht'a, On nc Leon'un yerine, Quirinal'in bilmem hangi su ortan, bilmem hangi mankeni, kutsal kurban lar olarak grnen bilmem hangi sahtekr yerle tirdi. stelik, ona boyuneer gibi d a v r a n m a k zo rundayz, sahicisini yoketmek korkusuyla ona boyunemek zorundayz, ksacas, hey Allahm! Jbi lede b t n hristiyanlk o n u n nnde eildi. Bu szcklerden sonra, ellerinde b k p durduu mendili yrtld. Sahte papann ilk ii, u fazlasyla nl bildiri oldu, Fransa'ya gnderilen bildiri. Her gerek Franszn h l yrei k a n a r bu yzden. Evet, evet, bili yorum, efendim. Kutsal Kilise kralln kutsal dva sn yadsynca, sizin yce kontes yreiniz ne k a d a r szlad, biliyorum; Vatikan, Cumhuriyeti alklasn! Olur ey mi! Ama hi kukunuz olmasn, hanmefen di! amakta haklydnz. Emin olun, kontes hazret leri! Ama o cani hilebazn kendisini Cumhuriyeti olarak iln ettiini duyunca Kutsal Baba'mzm da ac ektiini unutmayn! Sonra geriye ekildi, hknkl bir glle: Sonra, sonra, sayn kontes de Saint-Prix, bu zalim bildirinin kanlmaz belirtisi olarak KutsalBaba'mzm Petit-Journal m d r n kabul ediine ne demitiniz? Petit Journal'in, sayn kontes, ah! Bra kn! On nc Leon Petit-Journal'del Byle bir eye
87

olanak bulunmadn hi kukusuz sezersiniz. Soy lu yreiniz b u n u n yalan olduunu nceden hay krmtr size! Kontes artk kendini tutamaz oldu. Ama bunu b t n dnyaya haykrmak gerekir! diye atld. Hayr, hanmefendi! Susmak gerekiyor! diye grledi papaz, korkuntu; nce susmak gerek, bir eyler yapabilmek iin susmak zorundayz. Sonra zr diledi, birdenbire kederlenivermi bir sesle: Gryorsunuz ki, bir erkekle konuur gibi ko nuuyorum sizinle, dedi. Hakknz var, papaz efendi. Bir eyler yapmak tan szediyordunuz. abuk syleyin: neye k a r a r ver diniz? Ah, sizde o erkeke, o Baraglioul'larn k a n m a yaraan sabrszl bulacam biliyordum. Ama, imdiki durumda, zamansz bir giriimden d a h a teh likeli bir ey yok. Bugn bu iren cinayetler baz cennetliklere bildirilmise onlarn kusursuz az s klklarna ve zaman gelince kendilerine verilecek iarete kesinlikle uyacaklarna gvenmemiz zorunlu. Bizsiz bir ey yapmak, bize kar bir ey yapmaktr. Sonra, her trl kiisel davran, afaroza, kilisenin gznden dmeye yol atktan baka, birliimizin de ak ve kesin yalanlamasyla karlaacaktr. Bu r a d a bir hal seferi szkonusu, hanmefendi, a m a gizli bir hal seferi. Bu nokta zerinde fazla durdu um iin beni balayn, a m a kardinal b u n u size zellikle bildirmekle grevlendirdi beni, kendisi bu konuda tek szck bile bilir grnmek istemiyor, kendisine b u n d a n szedilecek olursa, hi, a m a hi bir ey anlamaz grnecek. Kardinal beni grm olmak istemiyor; h a t t a ilerde, baz olaylar bizi ye niden karlatrrsa, sizinle ben hibir z a m a n ko numam olacaz, bunu bilin. Kutsal-Babamz pek
88

yaknda gerek hizmetkrlarn tanmasn bilecek tir. Kontes biraz d krklna uramt, ekine e- ' kine: Peki, yleyse? diye sordu. alyoruz, sayn kontes; alyoruz, korkma yn. Hatt savam tasarmzn bir blmn size bildirmeme de izin var. Kontesin karsna koltua yerleti; kontes imdi ellerini yzne gtrm, gs nde, dirsekleri diz lerinde, enesi avularnda, ylece duruyordu. Papann Vatikan'da deil, byk bir olaslkla Saint-Ange'da tutsak olduunu anlatmakla balad szlerine; buras, hi kukusuz kontesin de bildii gibi, bir yeralt yoluyla Vatikan'a balanrd; kendi sini bu zindandan k u r t a r m a k pek o k a d a r g deildi, b t n dindarlarn gnlleri Kilise'yle birlik olmasna karn, farmasonluun yzne glmeleri boinan de recesine v a r a n bir korkudan ileri geliyordu. Loca da b u n a gveniyordu ite; Kutsal-Babann tutuklanmas rnei r u h l a r dehet iinde tutuyordu. Hibir dindar, zalimlerin el uzatamayaca, uzak yerlere gidebilme si salanmadka yardma yanamyordu. Sk az llklar bilinen dindar kiiler nemli p a r a l a r verme ye raz olmulard. Yalnz bir engeli kaldrmak ka lyordu geriye, a m a onun istedii tekilerin hepsinin istediinden d a h a fazlayd, nk bu engel bir prens ti. On nc Leon'un ba zindancs olan bir prens. Bilmem anmsar msnz, sayn kontes, Avusturya-Macaristan tahtnn varisi olan prens, aridk Rodolphe'la yannda hrldar bir d u r u m d a b u l u n a n gen karsnn, prenses Graziola'nm yeeninin, d a h a yeni evlenmi olan Maria Wettsyera'nin lmn bir giz perdesi rtm, bu perde hibir zaman da kaldrl mamt. ntihar demilerdi! Tabanca srf halk al89

d a t m a k iin duruyordu orada: gerek, ikisinin de zehirlenmi olduuydu. Kocas g r a n d k n bir akra bas, kendisi de g r a n d k olan bir adam, Maria Wettsyera'yi baka birinin kars olarak grmeye da yanamamt... Bu iren cinayetten sonra, Toskana grandesi Marie-Antoinette'in olu Jean-Salvator de Lorraine, akrabas imparator Francois Joseph'in sa rayndan ayrlyordu. Viyana'da suunun bilindiini bildii iin, papaya suunu syleyip yalvararak ken dine acndrmaya geliyordu. Balattrd kendini. Ama Monaco -kardinal Monaco La Valette-, gnah nn balanmas iin ile ektirmek bahanesiyle Saint-Ange atosuna kapatt onu, yldr b u r a d a in leyip durur. a n u a n b t n bunlar dmdz bir sesle anlat mt, bir z a m a n durdu, sonra ayan hafiften yere vurarak: Monaco ite bu adam On nc Leon'un,ba zindancs yapt, dedi. Daha neler! Kardinal, ha! diye atld kontes: bir kardinal farmason olabilir mi ki? anuan dnceli dnceli: Yazk ki oldu! dedi. Loca iyice bulat Kilise'ye. Siz de kabul edersiniz, sayn kontes, Kilise kendini d a h a iyi koruyabilseydi, bunlarn hibiri ol mayacakt. Loca, Kutsal-Babamz ancak pek yksek mevkilerde b u l u n a n birka kiinin su ortaklyla hapse atabildi. Ama iren bir ey bu! Daha ne syleyeyim size, sayn kontes? Jean-Salvador, kilisenin tutuklusu sanyordu kendini, aslnda farmasonlarn elindeydi. Bugn Kutsal-Babamzm hapisten karlmasna ayn z a m a n d a kendisinin de kamas salanmas kouluyla raz oluyor, hem de ancak ok uzaklara, cezalandrlmasnn olanaklar aaca bir lkeye kaabilir. ki yz bin frank p a r a istiyor.
90

Valentine de Saint-Prix bir zamandr geri geri gidiyor, kollar brne dyordu, bu szckleri de duyunca, ban geriye a t a r a k hafiften inledi, sonra baylverdi. a n u a n ileri atld: Sakin olun, sayn kontes, usul usul avularnn iine vuruyordu: Ne kar! l o k m a n r u h u iesini bu r u n deliklerine gtryordu: Bu iki yz bin frankn yz krk binini imdiden elde etmi bulunuyoruz, sonra, kontes bir gzn aarken: Des de Lectoure elli binden fazla vermeyecekmi; altm bin kalyor geriye. Kontes nerdeyse igdyle: Bu paray alacaksnz, dedi. Kilise sizden hi kukulanmyordu, kontes. Ciddi mi ciddi ve nerdeyse trensi bir tavrla kalkt, bir z a m a n sonra: Kontes de Saint-Prix, dedi, sizin cmert sz nze t a m bir gvenim var; a m a bu p a r a n n veril mesiyle birlikte o r t a y a kacak, akla gelmez glk leri dnn, iimizi zorlatracak, belki de engelle yecek, bu paray b a n a verdiinizi u n u t m u olmanz gerek, ben de bir k u r u u n u bile almadm syle meye hazr olmak zorundaym, bu paray aldm gsteren bir makbuz bile veremeyeceim elinize... Ancak b u n u n elden ele, sizin elinizden benim elime verilmesi d a h a akllca bir ey olur. Gzaltndayz. atoda b u l u n m a m y o r u m l a r a yol aabilir. Uanz gvenilir bir a d a m m? Kont de Baraglioul'un Aka demi yeliine seilmesi k o n u s u n u dnn; buraya bir d a h a gelmemeliyim. Bu szckleri de syledikten sonra, kmldama dan, konumadan durunca, kontes ii anlad: yi ama, papaz efendi, bu k a d a r p a r a n n ze rimde bulunmadn da kabul edersiniz herhalde. Hatt... Papaz biraz sabrszlanyordu; bu yzden kontes, bu paray biraraya getirmek iin biraz zaman ge91

rektiini eklemeyi gze alamad, (nk bu paray tek bana demeyeceini umuyordu). Nasl etmeli?.. diye mrldanyordu. Sonra, anuann kalar gittike d a h a ok at lnca: Yukarda birka mcevherim var, dedi. Brakn, hanmefendi, brakn! Mcevherler bi rer andr. Benim eskicilik yapm gzlerinizin n ne getirebiliyor musunuz? En iyi fiyata vereyim der ken gze batacam da dnmyor musunuz? Hem sizi, h e m de giriiminizi tehlikeye sokarm o zaman. Tok sesi farkedilmez bir biimde aclap sertleiyordu. Kontesin sesi de hafiften titremeye bala mt: Azck bekleyin, papaz efendi, dedi, ekmecele rimde ne var, bir bakaym. ...Hemen sonra aaya indi. Bzlen eli mavi banknotlar buruturuyordu. Bereket versin ki, geende iftlik kiralarn al mtm. Size imdiden alt bin be yz frank vere bilirim, dedi. a n u a n omuz silkti: Bununla ne yapabilirim ki? diye sordu. Kederli bir kmseyi, soylu bir el kaldrla, kontesi kendinden uzaklatryordu. Hayr, hanmefendi, hayr; almayacam bu pa ralar. Alrsam, tekilerle birlikte alrm. Doru in sanlar doruluk isterler. Bu parann tamamn ne zaman verebilirsiniz bana? Kontes bakalarndan da p a r a toplamay d nyordu: Ne k a d a r zaman veriyorsunuz? diye sordu. Sekiz gn desek?... Kontes de Saint-Prix, yoksa Kilise aldanm ol masn? Sekiz gn! Size tek bir szck syleyeceim: PAPA BEKLYOR. Sonra kollarn ge doru kaldrd:
92

Ne! Onun kurtuluunu avularnzda t u t m a k gibi bir o n u r a erdiniz de hl oyalanyor musunuz? Korkun, hanmefendi, Tanr'nm da, sizin kurtulu gnnzde, yetersiz r u h u n u z u Cennet'in eiinde bekletip inletmesinden korkun! Gittike korkunlayordu; sonra birden bir te bihin han dudaklarna gtrd, hzl hzl bir d u a okumaya balad. Kontes kendinden gemiti. Ama Paris'e yazacak k a d a r bir zaman?.. diye inledi. Telgraf ekin! Bankacnz altm bin frank Pa ris Credit-Foncier'sine yatrsn, o da Pau Credit-Fonfier'sine bu paray size hemen vermesini teller. o cuklar bile bilir bunu. Pau'da da birikmi p a r a m var, dedi kontes. Bir bankerde mi? Credit-Foncier'de. Ah, hanmefendi, b u n u b a n a sylemek iin ne diye bunca dolambal yollara sapyorsunuz? Bu mu d u r sizin desteiniz? imdi yardmnz almam desem ne dersiniz?.. Sonra, b u n d a n byle duyabilecei h e r ey raha tn karacakmcasma, ellerini arkasna alarak oda nn iinde yrrken: Geveklikten de fazla birey bu, (bir yandan da tiksintisini gstermek iin, hafif hafif dilini ak latyordu), nerdeyse bir ikiyzllk, dedi. Papaz efendi, ok rica ederim... Papaz bir z a m a n d a h a s r d r d yrmesini, ka lar atk, sarslmaz, yumuamaz. En sonunda ko n u m a y a balad: Biliyorum, papaz Boudin'i tanrsnz, onunla ye mek yiyeceim bugn (saatini kard)... geciktire ceim adamcaz. Onun adna bir ek yazn-, altm bin liray benim iin alp hemen b a n a verebilir. Ken disini grdnz zaman, b u n u n kilise kefareti
93

olduunu syleyin; az sk, nazik bir adamdr, faz la kurcalamaz gerisini. Peki, ne bekliyorsunuz daha? Kontes, kanepenin zerinde bitkin bir durum dayd, doruldu, ufak bir ekmeceye doru srk lendi, at, boyu eninden fazla, zeytin yeili bir def ter kard, bir yapran yatk yazsyla doldurdu. Papaz, uaztt eki alrken, yumuam bir sesle: Az nce sert konumam balayn, sayn kon tes, dedi. yle byk eyler tehlikede ki. Sonra eki cebine indirdi: Size teekkr etmem dine aykr olurdu, deil mi? dedi. Elinde basit bir a r a t a n baka bir ey olmadm kimse adna da olsa... Kesik bir hkr atksnn iinde bodu; a m a hemen toplad kendini, huylu bir at gibi topuunu yere vurdu, yabanc bir dilde bir tmce mrldand hzl hzl. talyan msnz? diye sordu kontes. spanyol. Duygularmn itenlii bunu hemen belli ediyor. Ama iveniz deil. Gerekten de franszcay y le... ok naziksiniz, sayn kontes, yannzdan kaba ca ayrldm iin beni balayn. Kk anlama mzn yardmyla hemen bu akam Narbonne'a vara bileceim, bapiskopos byk bir sabrszlkla beni bekliyor orada. Allahasmarladk. Kontesin ellerini avularna ald, gsn geri ye ekmi, gzlerini ayrmadan bakyordu ona. Allahasmarladk, kontes de Saint-Prix. Sonra bir parman dudaklarnn zerine gtrd: Az nzdan kacak tek bir szcn h e r eyi ykabilece ini unutmayn.

Amelie, Pierre'e syleyin de yemekten hemen sonra kente gitmek zere arabay hazr bulundur sun. Ah! Dur, bir dakika... Germain de bisikletine atlasn, imdi size vereceim pusulay Madam Fleurissoire'a gtrsn hemen. Daha ekmesini kapamad masann zerine eildi, unlar yazd.Sayn madam, Birazdan sizi grmeye geleceim. Saat ikiye doru, beni bekleyin. ok nemli bir ey syle yeceim size. Yalnz olalm, durumu ona gre ayarlayn. mzalad, zarflad, sonra zarf Amelie'ye uzatt.

II Madam Amedee Fleurissoire, Peterat soyadyla do mutu, Veronique Arman-Dubois'yla Marguerite de Baraglioul'un kk kzkardeiydi, Arnica gibi tu haf bir ad vard. Philibert Peterat, olduka nl bir bitkibilimciydi. kinci mparatorluk zamannda, ev liliin mutsuzluklar iinde, d a h a gen bir adamken, doacak ocuklarna iek adlar takmaya k a r a r ver miti. lk koyduu ad, Veronique adm, baz dostlar biraz zel bulmulard; Marguerite adn koyup da yelkenleri indirdiini, unun b u n u n szne boyun ediini, bayala dtn tlattklar zaman, birdenbire ayak diremi, nc meyvesini btn son azlar kapatacak k a d a r keskin bir bitki ady la talandrmaya k a r a r vermiti. Arnica'mn douundan az sonra, Philibert hrmlam, karsndan da, bakentten de ayrlarak, gidip Pau'ya yerlemiti. Kars kn Paris'te oya lanyor, a m a gzel havalar balar balamaz, dodu u kente, Tarbes'a gidiyor, iki byk ocuunu da 95

Daha o kmadan, kontes zilin kordonuna kou yordu.


94

alp ailesinin eski bir evinde kalyordu. Veronique'le Marguerite, yllarn Tarbes'la Pau arasnda yaryarya paylatryorlard. Kk Arnica'ya gelince, ablalar da, annesi de kendisini h o r grdkleri iin, yazn da, kn da babasnn yann dayd, biraz da bnd, gzelden ok dokunakl bir yz vard. ocuun en byk elencesi, babasyla birlikte kra gidip ot toplamakt, a m a manyak adam, ou zaman hznl yaradlna kaplp onu ylece brakverir, tek bana, uzun bir yrye kard. Bit kin dner, yemekten hemen sonra da, kzna bir glmseme ya da bir szc bile sadaka olarak vermeden yatana sokulurdu. Ozanlk d a m a r tu tunca flt alar, bkp u s a n m a k bilmeden hep ayn havalar yinelerdi. Geri kalan zamanlarnda da b yk bir dikkatle iek resimleri izerdi. Adn Reseda koyduklar, mutfak ve ev ileriyle uraan bir ihtiyar hizmeti bakard ocua; bildii pek az eyi o n a da retmiti. Bu yzden, Arnica on yama geldii zaman, okumakta bile glk ekiyor du. nsanlk saygs Philibert'i uyard: Arnica, on iki k a d a r kk kzla pek kk birka olann kafa sna yineleme zoruyla baz ilkel bilgiler yerletiren dul Madam Semene'in yanma, pansiyona verildi. Arnica Peterat, ne ekinme bilirdi, ne savunma, adnn insanlar gldrebileceini o gne k a d a r hi dnmemiti. Pansiyona girdii gn, glnln birdenbire anlayverdi; alaylar dalgas ar bir yo sun gibi edi onu; kzard, bozard, alad; Madam Se mene de bu yakk almaz davran yznden bir r pda b t n snf cezalandrmakla, nce hi ktl olmayan bir k a h k a h a y a kin katmak gibi bir be ceriksizlik gsterdi. Arnica, uzun, bitkin, akn, kollarn iki y a n m a sarktm, kk snfn ortasnda duruyordu Madam Semene:
96

Soldan nc sraya, Matmazel Peterat, de yince, ocuklar, ne k a d a r azarlanrlarsa azarlan snlar, d a h a zorlu bir k a h k a h a kopardlar. Zavall Peterat! Yaam d a h a imdiden, kaba a kalarla, aalamalarla evrili bir yol gibi gryor du nnde. Bereket versin ki, Madam Semene onun bu skmtsma duygusuz kalmad; ok gemeden dul kadnn kucanda bir snak buldu kk kz. Arnica derslerden sonra gidip de babasn evde bulamamaktansa, pansiyonda seve seve oyalanyor du; Arnica'dan yedi ya byk bir kz vard Madam Semene'in, biraz k a m b u r d u ya kibar bir kzd; Madam Semene, ona bir koca yakalamak umuduyla pazar akamlar konuklar arr, h a t t a ylda iki kez de, dansl, arkl elenceler dzenlerdi evinde; kimi es ki kz rencileri aileleriyle birlikte, minnet duygu suyla; gelecekten bir ey beklemeyen kimi yoksul de likanllar da yapacaklar baka bir ey olmadndan katlrlard bu toplantlara. Arnica b t n bu toplan tlarda bulundu; parltsz bir iekti, ortadan sili necek derecede sessizdi ya, gene de bir gn ilgi e kecekti. On drt yanda, babasn yitirdii zaman, yetim kz Madam Semene barna bast. Kendisinden biraz d a h a byk olan kzkardeleri artk pek seyrek ola rak geliyorlard onu grmee. Bununla birlikte, Mar guerite, iki yl sonra kocas olacak adamla ilk kez bu ksa yoklamalardan birinde karlamt: Julius de Baraglioul'du bu adam, yirmi sekiz yandayd, d a h a nce de sylediimiz gibi, P a r m a dukalnn Fransa'ya geiinden az sonra Pau dolaylarna yer lemi olan bykbabas Robert de Baraglioul'un ya nnda sayfiyedeydi. Marguerite'in parlak ksmeti (ama Peterat kzlar da pek parasz deillerdi yle), Arnica'nm kamam gzlerinde kzkardeini kendinden d a h a da uzaklatnyordu; hi kukusu yoktu, hibir zaman bir kont,
97

bir Julius kendisine ynelmeyecek, ho kokusunu ii ne ekmeyecekti. Sonra bu canskc addan, bu Peterat adndan kurtulabildii iin de kskanyordu kzkardeini. Marguerite ad pek hotu. Ne de gzel uyuyordu de Baraglioul'a! Yazklar olsun! Arnica ad hangi soyadyla gln kamazd ki? Hibir zaman almam, ezik gnl gereklerden bkm, iiri deniyordu. On alt yama geldii za man, solgun yznn iki yannda, nedamet diye adlandrlan u dk kkller vard, dalgn, mavi gzleri, k a r a salarnn yannda akn akn bak yorlard. Perdesiz sesi hi de sert deildi; iirler okur, iir yazmaya abalard. Kendini yaamdan uzak tu t a n her eyi iirsel sayyordu. Madam Semene'in akam toplantlarna, candan bir dostluun d a h a ocuklukta birbirinden ayrlmaz bir d u r u m a getirdii iki delikanl gelirdi, biri, iri olmasa da biraz eilmi, k u r u olduu k a d a r zayf olmayan, salar sarn olmaktan ok solgun, byk burunlu, ekingen bakl bir delikanlyd.- Amede Fleurissoire'd bu. teki sert, kara, dik salar ksa kesilmi, bodur, iman, tuhaf bir alkanlkla ban srekli olarak sol omuzunun zerine eip azn hep ak tutan, sa elini d u r m a d a n ne uzatan bir gen ti; imdi de Gaston Blafaphas' anlattm. Amedee'nin babas mermerci, mezar yaptrtma mteahhidi ve ce naze elenkleri satcsydi; Gaston nemli bir ecza cnn oluydu. (Ne k a d a r tuhaf grnrse grnsn, bu Blafaphas ad, Pirene dalarnn kollar zerinde bu lunan kylerde pek yaygndr; bazan olduka farkl biimlerde yazlrlar a m a hep ayn ad szkonusudur. Bu satrlarn yazar bir inceleme iin gittii Sta... bucanda, yalnz burada, bir noter Blaphaphas, bir berber Blafafaz, bir de domuz kasab Blaphaface gr mt; bunlar, kendilerine sorulduu zaman, hibir ortak kaynak tanmyorlard, herbiri br ikisinin 98

adnn irkin yazllarna horgryle bakyordu. Herneyse, metinbilime ilikin olan bu bilgi, ancak pek d a r bir okuyucu snfn ilgilendirebilir.) Fleurissoire olmasa Blafaphas, Blafaphas olmasa Fleurissoire ne olurdu? Kestirmek zor. Lisede, tenef fs saatlerinde hep birarada grnrlerdi; durma dan tefe konulurlar; birbirlerini avutur, birbirlerine sabr verir, destek olurlard. Blafafbires'lar derlerdi onlara. Dostluklar her ikisine de yaamn acmasz lnde tek gemi, tek v a h a gibi gelirdi. Biri bir zevk tatmayagrsn, hemen bryle paylamak isterdi; d a h a iyi bir deyimle sylemek gerekirse; birlikte tadlmaktan sonra hibir zevk, zevk olamazd onlar iin. Blafafoire'lar ok alrlard, a m a gene de or tann altnda rencilerdi; ufak tefek borlar kar lnda devlerini dzelten, h a t t a kendi eliyle yazan Eudoxe Levichon olmasa, snfn sonuncusu olurlard hep. Bu Levichon, kentin balca mcevhercilerinden birinin kk oluydu. (Bundan yirmi yl nce, m cevherci Cohen'in biricik kzyla evlenmesinden az bir z a m a n sonra, -ilerinin iyi gitmesi zerine, ga zino yaknlarna yerlemek iin, kentin yoksul ma hallesinden ayrld srada- mcevherci Albert Levy iki k u r u m u birletirdii gibi, iki ad da birbirine ya ptrmay uygun grmt.) Blafaphas salamd, a m a Fleurissoire rk ya plyd. Erginlik a yaklatka, Gaston'un yz glgelenip kabard, zsu b t n bedenini kllandracak diyecei gelirdi insann. Bu a r a d a Amedee'nin d a h a zayf cildi direniyor, yanyor, sivilceleniyordu, sanki kllar kmak iin nazlanyorlard. Baba Blafaphas ka n artacak ilalar salk verdi, b u n d a n sonra Gas ton h e r pazartesi antasnda sivilcelere iyi gelecek bir urupla dolu bir kk ie getirip dostuna giz lice veriyordu. kisi de bol bol merhemler kullandlar. Amedee ilk nezlesine bu sralarda tutuldu; Pau' n u n yumuak iklimli olmasna karn b t n k ya99

kasn brakmad bu nezle, sonra da akcier borula r n d a zc bir zayflk brakt. Gaston'un yeni ba kmlarna yol at bu durum; baba Blafaphas'm ya l bir papazn verdii reeteye gre, kendi eliyle yap t nnapl, likenli patlar, gs yumuatc, okaliptsl ekerler tayp duruyordu dostuna. Amedee, kolayca nezleye tutulduu iin, atksz darya k m a m a y a boyunemek zorunda kald. Amedee'nin babasnn yerine gemekten baka bir hrs yoktu. Ama Gaston, gevek grnmekle bir likte, yeni eyler yapma yeteneinden de yoksun de ildi; daha lise rencisiyken bile ufak tefek bulu lar yapmaya alrd. Dorusunu sylemek gerekir se, d a h a ok elendirici eylerdi bunlar: bir sinek tu za, bir bilya terazisi, srasnda bir srg. Yrei gibi bunlarn da gizli kapakl bir yan yoktu. Mes leinin ilk denemeleri ne k a d a r basit olurlarsa, ol sunlar, ileride onu d a h a nemli aratrmalara ynel teceklerdi; b u n u n ilk sonucu, gs zayf tiryakiler ve bakalar iin d u m a n ekici pipo oldu, bu pipo eczacnn vitrinlerinde uzun z a m a n boy gsterdi. Amedee Fleurissoire'la Gaston Blafaphas, Arnica'ya birlikte vuruldular; kanlmaz bir eydi bu. in hayranlk verici yan, birbirlerine hemen atk lar bu akn, onlar ayrmak yle dursun, dikile rini pekitirmesiydi. Arnica da ilk z a m a n l a r d a ne berikini kskandracak bir ey yapt, ne tekini. Hem d a h a hibiri akn am deildi; Arnica'ysa, M a d a m Semene'in pazar toplantlarnda onlara urup, mine iei, papatya iei suyu ikram ederken seslerinin titreyiini farketse bile, k olabileceklerini hibir z a m a n aklna getiremezdi. Akam dnnce, ikisi de o n u n erdemini, inceliini vyor, yz solgun oldu u iin kayglanyor, umutlanyorlard. ikisi de aklarn ayn akam, birlikte amak, son ra onun k a r a r m a boyunemek dncesinde uyutu lar. Arnica akla yeni karlayordu daha, yreinin 100

safl, aknl iinde Tanrya kretti. Kendisine dnecei k a d a r bir z a m a n brakmalarn rica etti abas yanmlardan. Dorusunu sylemek gerekirse, ne birincisine bir eilimi vard, ne ikincisine, bir erkei ilgilendirebilmekten u m u d u n u kesmiti, kendisiyle ilgileniyorlard da o n u n iin ilgileniyordu onlarla. Gittike d a h a ok artt kararszl, alt hafta boyunca, isteklilerin gs terdii saygyla sarho oldu. Blafafoire'lar geceleri ge zerken, ilerlemelerini karlkl olarak hesaplyor, onun ihsan ettii en nemsiz szckleri, baklar, glmsemeleri hileye dzene sapmadan, uzun uzun anlatyorlard birbirlerine. Arnica da odasna eki lince, ufak ktlar zerine, Arnica Blafaphas, Arnica Fleurissoire diye yazyor, sonra Arnica Blafaphas m?.. Arnica Fleurissoire m? diye yorulmamacasna yineleyip duruyor, bu iki adn deheti ortasnda bir trl k a r a r veremiyor, sonra bu ktlar mu m u n alevinde dikkatle yakyordu. Sonra birdenbire, bir oyun gnnde, Fleurissoire' seiverdi; Amedee az nce, adnn sondan bir nceki hecesinin zerine basa basa -kendisine italyanms gelen bir tarzda- Arnica dememi miydi? (dnme den yapmt bunu, bir de o srada havaya uyum k a t a n Madam Semene'in piyanosunun etkisiyle byle sylemiti kukusuz.) Bu Arnica ad, kendi z ad, iir, ak belirten, beklenmedik bir mzikle doluymu gibi gelmiti ona... Salonun yanndaki kk konu ma odasnda yapayalnzdlar, birbirlerine ylesine ya kndlar ki, birdenbire geveyiveren Arnica minnetle arlaan ban eince, aln Amedee'nin omuzuna dokundu, o da byk bir ciddilikle elini t u t t u Arnica' nm, parmaklarnn u c u n d a n pverdi. Amedee dnte dostuna mutluluunu syleyin ce, Gaston, alkanlnn tersine, hibir ey syleme di, bir fenerin nnden getikleri srada, dostu alyormu gibi geldi Fleurissoire'a. Amedee ne ka101

d a r bn olursa olsun, mutluluunu dostunun bu son noktaya k a d a r paylaabileceini dnebilir miydi? yice bozuldu, utand, Blafaphas' kollarna ald (so kak sszd), ona yemin etti, ne k a d a r byk olursa olsundu ak, dostluu ok d a h a stnd, evlilii de azaltamayacakt bu dostluu, sonra Blafaphas'm her hangi bir kskanlk acsn ektiini duymaktansa, evlilik h a k l a r n d a n hibir zaman yararlanamayaca na sz vermeye hazrd, hem de mutluluu stne. Blafaphas da, Fleurissoire da ateli insanlar de ildiler; bununla birlikte erkeklik duygularyla ka fas d a h a ok karan Gaston sustu, Amedee'nin sz vermesine ses karmad. Avunabilmek iin kendini almaya veren Gas ton, Amedee'nin evleniinden az bir zaman sonra Plastik Karton'u buldu. nceleri hibir eye benze meyen bu bulu, nce, Levichon'un Blafophoire'lara kar azalan dostluunu yeniden canlandrmak gibi bir sonu verdi. Eudoxe Levichon, dinsel heykeltralm b u n d a n ok yararlanabileceini hemen seziverdi, dikkate deer bir sezgiyle Roma Kartonu1 diye adlandrd dostunun buluunu. Bylece Blafaphas, Fleurissoire ve Levichon k u r u m u kurulmu oldu. Altm bin frankla giriiliyordu ie, Blafafoire'larsa, on bin frank gibi nemsiz bir parayla katlyor lard. ki dostunun borca girmesine Levichon'un gn l raz olmadndan, geri kalan elli bini cmerte kendisi salyordu. u da var ki, bu elli bin frankn krk binini Fleurissoire dn vermiti, Arnica'nn (1) Katalog, Gizini Blafaphas, Fleurissoire ve Levichon Ku rumunun saklad Plastik Roma Kartonu olduka yeni bir bulutur, apayr bir yapl vardr, mukavva hamurunun ve bunun gibi eylerin yerini tutar, ama onlardan daha el verilidir. Onun kullanlmas kusurlar kaldrr diye haber veriyordu. (Arkadan deiik mekelerin betimlemeleri geli yordu.) 102

drahomasndan alnyordu bu para, on yl iinde denecek, toptan yzde drt buuk faiz getirecekti. Arnica'nn hi beklemedii bireydi bu, Amedee'nin servetciini, giriilen iin urayabilecei tehlikeler den koruyordu. Buna karlk, Blafafoire'lar, kendi bantlarnn desteini salyor, yani, Roma karto n u n u n etkinliini gstermesi kouluyla, birok kilise adamnn yardmn kazanm oluyorlard; bu adam lar (baz nemli siparilerden baka), gittike geli en sanat eitimi, atalarn k a b a inancnn imdiye k a d a r yetindii yaptlardan d a h a ince, d a h a gzel yaptlar istediinden, dindarlarn byyen gereksi nimlerini karlamak iin, birok kk kilise bl gelerini F.B.L. k u r u m u n a bavurmalar gerektiine inandrdlar. Deeri kilisece kabul edilmi baz sa natlar da, Roma kartonu iinde rol alarak yaptla rnn Salon jrisince kabul edilmesini saladlar. Le vichon, Blafafoire'lar Pau'da brakarak Paris'e yer leti. Burada, onun becerikliliiyle, k u r u m ksa za m a n d a byk gelimeler gstermiti. Kontes Valentine de Saint-Prix iin, Arnica ara clyla Blafaphas ve Ortaklar K u r u m u n u papay k u r t a r m a davasyla ilgilendirmeye almasndan, kendi verdii p a r a n n bir blmn k u r t a r m a k iin Fleurissoire'larn byk dindarlna b a v u r m a k t a n d a h a doal bir ey olabilir miydi? Ne yazk ki, Bla fafoire'lar iin banda ufak bir p a r a yatrdklar iin, kazanlar da azd; gsterilen kazanlardan on ikide ikisi geiyordu ellerine, tekilerden hi. Amedee gibi Arnica da p a r a konusunu hi azma almad iin, kontes b u n u bilmiyordu.

III Sayn Madam! Ne oldu? Mektubunuz beni ok korkuttu. 103

Kontes, Arnica'nm kendisine doru ittii koltu a kt. Ah! Madam Fleurissoire... bakn, brakn da dostum diyeyim size... Sizi de yaralayan bu ac, bizi birbirimize yaklatryor. Ah! Bir bilseniz!.. Syleyin! Syleyin! Daha fazla bekletmeyin be ni. Ama rendiim, size de syleyeceim ey, ara mzda bir giz olarak kalmal. Arnica'ya kimsecikler bir giz vermemiti o za m a n a kadar, ac ac: Hibir zaman, hi kimsenin gizini kimseye ver medim, dedi. nanmayacaksnz szlerime. Yok canm! Yok, diye inliyordu Arnica. Ah! diye inliyordu kontes. Bakn, bir fincan bir ey hazrlamak iyiliini gsterir misiniz bana, ne olursa olsun... Seziyorum, elden ayaktan kmak zereyim. Mine iei suyu mu istersiniz? I h l a m u r m u ? Papatya suyu mu? Ne olursa olsun... ay d a h a iyi... nce inanamyordum. Mutfakta k a y n a r su var. Bir iki dakikalk i. Arnica ierde urarken, kontesin merakl gz salonu inceliyordu. Cesaret krc bir alakgnll lk havas esiyordu burada. Yeil repsden iskemle ler, kzl kadifeden bir koltuk, kaplamas baya bir koltuk daha, kendi oturduu koltuk; bir masa, bir akaju konsol; ocan nnde yn saaklarndan bir hah; minenin zerinde, kre biimi cam mahfaza altnda kaymaktamdan bir saatin iki yannda, kaymaktamdan, oymal iki vazo, onlar da cam mah faza altnda; masann stnde, aile fotoraflarndan oluan bir albm; konsolun stnde, maaras iinde Notre-Dame de Lourdes'un bir resmi, kltlm bir rnek, Roma k a r t o n u n d a n - her ey vazgemeye
104

yneltiyordu kontesi, cesaretinin eridiini duyuyordu. Ama belki de sahte yoksullard bunlar, pinti kim selerdi... Arnica bir tepsinin stne bir aydanlk, bir fin can ve eker koymu, geliyordu. ok yoruyorum sizi. Yo, rica ederim!.. Yalnz nce olsun d a h a iyi; sonra gcm kalmaz nk. Arnica oturduktan sonra, kontes: Pekl, diye balad, ite: Papa... Hayr! Sylemeyin bana! Sylemeyin! dedi he men Madam Fleurissoire, elini ileriye uzatt; sonra za yf bir lk k o p a r a r a k geriye devrildi, gzleri ka pal. Kontes usul usul bileine vuruyordu: Zavall dostum! diyordu. Sevgili dostum. Bu gi zi tayamayacanz iyi biliyordum. Arnica en sonunda gzlerini at. ld m? diye mrldand. Valentine ona doru eildi o zaman: Hapsedildi, diye fsldad kulana. aknlk Madam Fleurissoire' kendine getirdi; Valentine de uzun yksne balad, tarihlerde aks yor, olay sralarn kartryordu; ama, i ortadayd, kesindi, tartma gtrmezdi: Kutsal-Babamz iman szlarn eline dmt; kendisini k u r t a r m a k iin, gizliden gizliye bir hal seferi hazrlanyordu; b u n u sonulandrmak iin de h e r eyden nce bol p a r a gerekiyordu. Arnica dehet iindeydi. Amedee ne diyecek? diye inliyordu. Dostu Blafaphas'la birlikte gezintiye kmt Amedee, ancak akama dnecekti... Valentine, Arnica'yla vedalarken birok kez: Aman, ona syleyin de gizi iyi saklasn, diye yineliyordu. pelim, sevgili dostum: cesaret! Ar nica aknlk iindeydi, slak alnn kontese uzat105

yordu. Yarn gene urayacam, ne yapmay d ndnz renmek iin. Msy Fleurissoire'la konuup grn; a m a dnn ki, kilise tehlikede!.. unda da anlatk: yalnz kocanza syleyeceksiniz! Sz veriyorsunuz bana: bakalarna tek szck sy lenmeyecek yle deil mi? Tek szck bile! Kontes de Saint-Prix, baygnla pek yaklaan bir bitkinlik iinde brakmt Arnica'y. Amedee ge zintiden dner dnmez syledi syleyeceini: Dostum, ok ac bir ey rendim, dedi. Zavall Kutsal-Babamz hapsetmiler. Amedee Hadi canm sen de! dercesine: Olamaz! dedi. Arnica hkrmaya balad o zaman: Biliyordum, dedi, bana inanmayacan bili yordum. Ama dur bakalm, sevgilim, d u r bakalm... di yordu Amedee, bir yandan da havann birdenbire deimesinden korkarak srtna geirmeden dar kmad pardessn karyordu. Akim alyor mu bu ii senin? Kutsal-Babamza dokunsalard herkes bilirdi. Gazeteler yazard. Hem de kim hapsedebilir ki onu? Valentine "Loca" diyor. Amedee 'delirmi', diye dnerek bakt Arnica'ya. Gene de: Loca m!.. dedi. Hangi Loca? Ben nerden bileyim istiyorsun? Valentine sy lememeye sz vermi. Kim anlatm ona btn bunlar? Sylememi yasak etti... Bir kardinal tarafndan, onun kartyla gelen bir papaz... Arnica toplum ilerinden hibir ey anlamazd, Madam de Saint-Prix'nin anlattklarn ok bulank bir biimde aktaryordu ancak. Tutsaklk, hapis sz ckleri, karanlk, yar romantik grntler uyandr yordu gzlerinin nnde; hal seferi szc onu 106

alabildiine coturuyordu, en sonunda, Amedee sar slp da gitmekten szetmeye balaynca, onu banda tulgayla, zrhlar iinde, at stnde grd... Amedee odann iinde geni admlarla dolayordu imdi. Bir kez, para, o bizde yok, diyordu... Hem ben p a r a yardmyla yetinebilir miyim sanyorsun! Birka banknotu gzden kardm diye yan gelip yatabilir miyim sanyorsun?.. Sevgili dost, b a n a sy lediklerinin asl varsa, korkun bir ey bu, bu du r u m d a yan gelip yatlmaz. Korkun, anlyor musun? Evet, iyice seziyorum... Ama biraz akla bana... niin? Ah, imdi bir de aklamaya girieceksek... Ve Amedee, akaklarnda terler, umutsuz kollarn ha vaya kaldryordu. Hayr, hayr! diyordu sonra; vermemiz gere k e n p a r a deil bu durumda; kendi kendimiz. Blafaphas'a danacam; bakalm, ne diyecek. Arnica ekine ekine: Valentine de Saint-Prix, kimseye sylememem iin sz ald benden, dedi. Blafaphas herhangi bir kimse deildir; hem de b u n u yalnz kendisine saklamasn sk sk tenbih ederiz. Gidersin de nasl belli etmezsin gittiini? Gittiim bilinecek ya, nereye gittiim bilinme yecek. Sonra ona dnyor, ackl bir sesle yalvaryordu: Arnica, sevgilim... brak gideyim. Arnica hkryordu. imdi de o istiyordu Bla faphas'in yardmn: Amedee dostunu getirmeye gi decekti, a m a dostu tam bu srada, kendiliinden gel di, h e r zamanki gibi, nce salonun camna vurdu. i renir renmez: Yaammda duyduum olaylarn en garibi, de di. Hayr! Ama aslma bakarsan, kim u m a r d byle bir eyi? Sonra birden, d a h a Fleurissoire'm niyetle rinden hibirini renmeden: Dostum, dedi, yapa107

camz bir tek ey var: gitmek. Gryorsun ya, dedi Amdee, ilk d n d bu. Dostunun ikinci dncesi: Ne yazk ki ben, zavall babamn salk duru mu yznden kalmak zorundaym, oldu. Asln ararsan, yalnz olmam d a h a iyi, dedi Amdee. kimiz birden gidersek, gz,e batarz. Ama ne yapacan biliyor musun? Amedee bedenini yukar ekip kalarn kaldr yor, sanki: Elimden geleni yapacam, d a h a ne isti yorsun? demek istiyordu. Blafaphas konumasn srdryordu: Kime bavuracan biliyor musun? Nereye gi deceksin?.. Ne yapacaksn orada? nce olan biteni reneceim. yle ya, b t n b u n l a r doru deilse? yi ya, kuku iinde kalamam. Gaston hemen atlyordu: Ben de. Dostum, biraz d a h a dn, diyecek oluyordu Arnica. Her ey dnld: gizlice gidiyorum, a m a gi diyorum. Ne zaman? Hibir eyin hazr deil. Hemen bu akam. Neyim eksik? Ama hi yolculuk etmedin sen. Beceremeyecek sin. Amedee hrtlausunu oynatan, hafif, sevimli bir taklmayla: Greceksin, canm, greceksin. Size servenle rimi anlatacam, diyordu. Nezle olacaksm, bu kesin. Atkm sararm. Yrrken duruyor, bir bebei glmsetmek is ter gibi, iaret parmann ucuyla Arnica'nm ene sini yukarya kaldryordu. Gaston, ihtiyatl tutumu nu srdryordu. Amede ona yaklat: 108

Tarifeye sen bakacaksn, sana gveniyorum. Marsilya'ya ne zaman iyi bir tren olduunu syler sin bana; nc mevkide. Evet, evet, nc mev kide gideceim, k a r a r m karar. Ksacas, sen ayrn tl bir tarife hazrla bana, a k t a r m a yapacam yer leri yaz, bfeleri de, snra kadar; ondan sonra al rm, kalkarm bu iin altndan, Tanr da Roma'ya k a d a r yol gsterir bana. Bana yazarsnz, post restant. Grevinin nemi beynini alevlendiriyordu. Gas ton gittikten sonra da hep oday admlyor, mrlda nyordu: Bu i b a n a ayrlacakt, yle mi! Duygulu bir hayranlk ve minnetle doluydu; en sonunda yaama nedenini bulmutu demek. Allah rzas iin, hanme fendi, Allah rzas iin, onu tutmayn! Yeryznde yapaca ii bulmasn bilen insanlar yle az ki. Arnica'nm elde edebildii tek ey, o geceyi de yannda geirmesi oldu, h e m Gaston, o gece getir dii tarifede, en elverili trenin sabah sekiz treni olduunu belirtmiti.

O sabah bardaktan boanrcasma yamur ya yordu. Am6dee, Arnica'nm da, Gaston'un da ken disiyle birlikte gara gelmesine raz olmad. Sa elin de kartvizitinin ivilenmi olduu kl rengi bir bez valiz, sol elinde bir eski emsiye, kolunun stnde yeil ve boz damal bir al tutan, yakas kzl bir at kyla gizlenmi, karagz bal gzl tuhaf yolcuya kimsecikler veda bakyla bakamad, - tren onu alp Marsilya'ya doru gtrd.

IV
Bu sralarda, nemli bir toplumbilim kongresi, kont Julius de Baraglioul'u Roma'ya aryordu. Bel109

ki de zel olarak arlmamt (nk toplumsal konularda bilgiden ok kanlar vard), a m a bu fr sattan y a r a r l a n a r a k baz nl ustalarla bant ku racana seviniyordu. Milano -bildiimiz gibi, peder Anselme'in tleri zerine, Armand-Dubois'lar gelip buraya yerlemilerdi-, yolunun stnde bulunduu iin, b u n d a n y a r a r l a n a r a k bacanan da grecekti. Fleurissoire'm Pau'dan ayrld gn, Julius, Anthime'in kapsn alyordu. Yoksul bir daireye aldlar kendisini. Veronique'in yemeklerinde h e r zaman bulunan birka sebzeyi kendi eliyle hazrlad karanlk mutfak da odadan saylrsa, odal bir daireydi. irkin bir maden ref lektr, bir kk avlunun d a r n solgun solgun ieriye yolluyordu. Julius, y u m u r t a biimi masay kaplayan, temizlii kukulu muambann zerine koymaktansa, apkasn elinde tutmay d a h a uygun buldu, pamuklu kadifeden tiksindii iin, ayakta kal d, Anthime'in koluna sarld. Zavall dostum, b u r a d a kalamazsnz! diye hay krd. Nesini beenmediniz? dedi Anthime. Sesleri duyunca, Veronique de koup gelmiti. Gryorsunuz, sevgili Julius, dedi, hakszlkla ra, gvenin ktye kullanlmasna kurban gittik. Ama, inanr msnz, bizimki bunlar karsnda syleyecek baka bir ey bulamyor! Kim istedi Milano'ya gelmenizi? Peder Anselme; hem nasl olsa in Lucina'daki dairede kalamazdk. Oraya gereksinimimiz yoktu ki! dedi Anthime. Sorun bu deil. Peder Anselme zararnzn kar lanacana sz veriyordu. Yoksulluunuzu grd m? Veronique: Bilmezlikten geliyor, dedi. Tarbes piskoposuna bavurmanz gerekir. 110

Anthime de yle yapt. Ne demi? ok iyi bir adam; cokuyla imana ard beni. Peki, buraya geleli beri kimselere bavurmad nz m? Az kald kardinal Pazzi'yle gryordum, ba na ilgi gstermiti, ben de ona yaknlarda mektup yazmtm; Milano'ya urad a m a ua aracly la... Veronique szn kesti: Bir damla nbeti yznden odasnda kalmak zorunda olduunu bildirdi, dedi. Ama ok irkin birey bu! Rampolla'ya bildir meli, diye haykrd Julius. Ama neyi bildirmeli sevgili dost? Yalan deil, biraz yoksulum, a m a d a h a fazlasn ne yapacam. Bolluk gnlerinde aldamyordum; gnahkrdm; has taydm. imdi artk iyiletim. Eskiden b a n a acmak ta haklydnz. Ne olursa olsun, biliyorsunuz: sahte zenginlikler insan Tanr'dan uzaklatrr. Ama bu sahte zenginlikler ne de olsa sizin hak knz. Kilisenin sizde bunlar kmsemesini anla rm, a m a sizi bunlardan yoksun brakmasna hi aklm yatmaz. Aznz peyim, dedi Veronique. Sizi dinledik e ferahlyorum, Julius. Onun boyunemeleri beni deli ediyor; ne yaplsa bouna, bir trl savunmak istemiyor kendini, yutmak, hem de Tanr adna yut mak isteyen herkese teekkr ederek bir yavru kaz gibi yoldurttu kendini. Veronique, byle konuman gcme gidiyor; Tanr adna yaplan h e r ey iyidir. Aptallktan holanyorsanz, yledir. Aptalln iinde Job var 1 , dostum.
(1) Jobard: aptal karl; Job: ncil'de ad geen, byk bir zenginlikten yoksullua den ve buna katlanmasn bilen ki i. (eviren). 111

Duydunuz mu? Her g n byle ite; yobaz na karatlarndan baka bir ey kmaz oldu azn dan; ben al-verii yapp mutfak ve ev ileriyle u rap da yoruldum muydu, beyefendi ncil'inden sz ler anyor bana, birok eyler iin bouna rpnd m sylyor, tarlalardaki zambaklara bakmam tlyor. Anthime, meleklere yarar bir sesle: Elimden geldii k a d a r yardm ediyorum sana, dostum, dedi; artk salam olduuma gre, p a z a r a kendim gitmeyi, ya da senin yerine ev ilerine bak may ka kez nerdim. Pantolonlulara gre deil bu iler. Canskc ahlk sylevleri yazmakla yetin sen, a m a ura da biraz d a h a fazla p a r a versinler. Sonra gittike da ha fkeli bir sesle C eskiden hep gleryzlyd): La Depeche'de kan dinsiz yazlarndan kazandklar dnlrse, utandrc birey bu. Gene de ne yapp yapyor Le Pelerin'in vzlarma verdii birka ku r u u n drtte n yoksullara brakmann bir yo lunu buluyor. Julius aknlk iindeydi: Ermi olup kt desene!.. diye haykrd. Ama yle kzyorum ki onun bu ermiliine!.. Bakn, bakm, nedir bu, bilir misiniz? -Odann ka ranlk bir kesine, bir pili kafesini alp getirmeye gidiyordu, Bunlar bizim sayn bilginin bir zamanlar gzlerini oyduu iki fare. Of, Veronique, gene niin dnyorsunuz o ko nuya? Benim onlar zerinde deney yaptm sralar da da siz besliyordunuz; ben de buna kzyordum o zaman... Evet, Julius, canilik gnlerimde, bo bir bilim merakyla kr etmitim bu hayvancklar, im di deitim; bundan d a h a doal bir ey olabilir mi? Kilise de sizi ayn biimde kr ettikten sonra, sizin iin, sizin farelere yaptnz yapmay byle doal bulsun isterdim. 112

Kr etmek mi dediniz? Siz misiniz byle ko n u a n ? N u r a kavuturdu, kardeim, n u r a kavuturdu beni. Ben olumlu eylerden szediyorum. ine terkedildiiniz d u r u m kabul edilir ey deil. Kilise size kar sorumluluklar yklendi, bunlar yerine getir mesi gerekir; hem kendi onuru, h e m de bizim ima nmz iin. Sonra Veronique'e dnd: Hibir ey elde edemedinizse d a h a yukarya bavurun, h e r za m a n d a h a yukarya. Ne diye Rampolla'dan szediyordum? Ben papann ta kendisine bir dileke gtr mek istiyorum imdi; p a p a d a bilmiyor deil dine d nnz. Adaletin nasl inendiini renmesi ge rekir. Hemen yarn Roma'ya gidiyorum. Veronique ekine ekine: Akam yemeine kalrsnz herhalde? dedi. Kusura bakmayn; midem pek salam deil de (trnaklar pek bakml olan Julius, Anthime'in iri, ksa, ular keli parmaklarn grmt). Roma'dan dndm zaman d a h a ok grrz. Hazrlamak ta olduum yeni kitaptan konuuruz, sevgili Anthi me. Geenlerde Doruklarn Havas'n yeniden oku dum, nce pek o k a d a r beenmemitim ya, bu kez beendim. Sizin iin kt bir not! Baarsz bir kitap o; iimdeki garip kukular dinleyip deerlendirecek du r u m a geldiiniz zaman, nedenini aklayacam size. Syleyecek ok eyim var. imdilik bu kadar. Armand-Dubois'lara iyi u m u t l a r diledi, sonra on l a r d a n ayrld.

113

DRDNC KTAP KIRKAYAK


Ve ben ancak inleyerek arayanlar beenirim. PASCAL

I Amedee Fleurissoire, cebinde be yz frankla ay rlmt Pau'dan, bu p a r a da, Loca'nn fesatlar y znden deiik masraflar ksa bile, hi kukusuz yolculuuna yeterdi. Sonra p a r a yetmezse, d a h a faz la kalmak zorunda olduunu grrse, kendisi iin bir miktar p a r a ayrm bulunan Blafaphas'a bavura cakt. Nereye gittiini Pau'dan hi kimsenin bilmemesi gerektii iin Marsilya'ya k a d a r bilet almt. Mar silya'dan Roma'ya nc mevki bilet topu topu otuz sekiz frank krk santim tutuyor, yolculuk srasnda konaklamak serbestliini de brakyordu; o da bu serbestlikten, hibir z a m a n gl bir biimde duy mad yabanc yerler grme merakn deil de baz baz olaanst bir bask yapan uyku gereksinimini susturmak iin yararlanmay dnyordu. Diyece im, her eyden ok uykusuzluktan korkuyordu; Ro ma'ya sapasalam girmesi, Kilise iin nem tad ndan, iki gn gecikmeye de, otel masraflarna da aldrmayacakt... Vagonda bir gecenin, hi kuku suz uykusuz geecek, stelik de br yolcularn karaca gazlar yznden sala zararl olacak bir
114

gecenin yannda bunlarn ne nemi vard? Sonra bi ri havay yenilemek ister de pencereyi amaya kal karsa, nezleyi kaptnn resmiydi... Bunun iin, ilk geceyi Marsilya'da geirecekti, ikinci bir geceyi de Cenova'da, gar yaknlarnda kolayca bulunan, hi de tantanal olmayan r a h a t otellerden birinde; Roma'ya ondan sonraki akam varacakt. imdilik bu yolculuk da, bu yolculuu yalnz yap m a k da houna gidiyordu; krk yedi yama gelmi ti, h l bakalarnn kanad altnda yayordu, ne reye gitse kars, ya da dostu Blafaphas k a n a t ge rerdi zerine. Vagonun bir kesine ekilmi, bir kei grn iinde glmsyor, dilerinin ucuyla tehlikesiz bir serven diliyordu. Marsilya'ya kadar her ey yolunda gitti. kinci gn, yanl yola sapt. Yeni ald Orta talya Baedeker'mi okumaya daldndan, treni a rd, Lyon'a doru akt dosdoru, b u n u ta Arles'da, trenin yeniden yola kt a n d a farketti, Tarascon'a k a d a r gitmek zorunda kald; ayn yolu yeniden tep mek gerekiyordu; bir akam trenine bindi, bu tren de Toulon'a k a d a r gtrd onu, t a h t a k u r u l a n n d a n rahatsz olduu Marsilya'da bir gece d a h a yatmaktansa b u r d a kalacakt. T a h t a k u r u l a n n d a n anas alamt, a m a odann grn fena deildi. Canebiere'e bakyordu; yatak da fena deildi canm! Giysilerini katladktan, he saplarn yapp dualarn ettikten sonra gvenle gir miti iine. Uykusuzluktan devriliyordu, hemen uyu mutu.

T a h t a k u r u l a r m m kendilerine zg treleri var dr; m u m u n flenmesini bekler, karanlk balar ba lamaz ileri atlrlar. Geliigzel ynelmez onlar y le; dosdoru boyuna giderler, ok severler insan boy n u n u ; bazan da bileklere giderler; kimileri de topu115

u sever ya byleleri enderdir. Uyuyann derisi al tna, keskinlii en ufak bir ovmada b s b t n aztveren, yakc, kandnc bir ya aktmalar neden dir, bilinmez... Fleurissoire' uyandran kant ylesine iddet liydi ki, m u m u n u yeniden yakt, alt enesinin altn daki, belirsiz, ak, ufak noktalarla beneklenmi bir krmzl gzden geirmek iin aynaya kotu; a m a m u m iyi aydnlatmyordu, aynann sr kirliydi, uy ku bakn sislendirmi ti... Gene yatt yatana, dur m a d a n kanyordu; yeniden sndrd; kants dayanlmaz bir d u r u m a geldii iin, be dakika son ra gene yakt; tuvalete kotu, mendilini ibrikte s latt, y a n a n yerin zerine bastrd; gittike genile miti bu blm, imdi ta kprck kemiine var yordu. Amedee hastalanmak zere olduunu sand, d u a etti; sonra gene sndrd mumu. Basknn se rinliinin salad hafifleme, yenibatan uyumasna elvermeyecek k a d a r ksa srd; imdi yanp kan mann iddetine bir de slanm yakann verdii ra hatszlk ekleniyordu; gzyalaryla da slatyordu onu. Birdenbire, dehetle yerinden srad: tahtaku rular, evet, t a h t a k u r u l a n y d bunlar!.. Bunu d a h a nce dnemeyiine at; a m a yalnz adndan ta nyordu bcei, nasl olurdu da belli bir srmann etkisini bu belirsiz yanmaya benzetirdi? Yataktan dar frlad; nc bir kez d a h a yakt m u m u n u . Kuramlara dalyordu, sinirliydi, o da birok kim seler gibi, tahtakurular hakknda yanl eyler d nyordu; tiksintiden donmutu, nce kendi ze rinde arad onlar; izlerini bile gremedi; yanldn dnd, gene hastalandn dnmeye balad. araflarn zerinde de bireycikler yoktu; gene de, y a t m a d a n nce, yastn kaldrmak geldi aklna. O zaman ufak, k a r a m t r a k yuvarlak grd; bir ar af kvrmna sokuldular abucak. Onlard! M u m u n u yatan stne koyup sktrd onlar,
116

kvrm at, be tane daha yakalad, tiksintiden tr nayla ezmeyi gze alamad iin lzmla atp, zerlerine iedi. Mutlu, acmasz, abalaylarn sey retti bir zaman, biraz rahatlk duydu. Gene yatt; m u m u fledi. Kantlar nerdeyse hemen a r t m a y a balad; ye nileri, imdi de ensesinde. fkeyle yakt mumu, kalk t, bu kez yakasn r a h a t r a h a t incelemek iin gm leini kard. En sonunda, dikiin dibinde, farkedilmez derecede ufak, ak krmz noktalarn kou tuunu grd, kuman zerinde ezdi, birer k a n le kesi braktlar; pis hayvanlar, ylesine ufak! Bun larn imdiden tahtakurusu olabileceklerine g ina nyordu,- a m a az sonra, yast bir d a h a kaldrnca, bir kocamann kard ortaya: analar olmalyd; bu n u n zerine cesareti artt, kzd, elendi nerdeyse; yast kaldrd, araflar datt, yoluyla, yntemiy le aratrmaya balad. Her yerde tahtakurular gr d n sanyordu imdi; a m a topu topu drt tahta kurusu yakalayabildi; gene yatt, bir saat r a h a t etti yle. Sonra gene balad yanmalar. Bir kez d a h a k t ava; en sonunda bitkin dt, kendi hallerine b rakt tahtakurularui; dokunmad myd yanp ka nmann olduka abuk hafiflediini anlad. afak ta sonuncular da doydular, onu braktlar. Derin bir uykuyla uyuyordu ki, garson geldi, trenine yetimesi iin uyandrd.

Toulon'da da pireler kt. Hi kukusuz vagonda toplamt bunlar. Btn gece kand, dnd durdu uyumak iin. Bacaklarn da kotuklarn, brlerini gdkladklarn, ateini arttrdklarn duyuyordu. Derisi nazik olduundan, pireler srdka takn sivilceler beliriyor, o da zevk ten kamrcasma kanarak alevlendiriyordu bunla117

r. M u m u n u birok kez yeniden yakt; kalkyor, gm leini karyor, bir tekini bile ldremeden batan giyiniyordu; ancak bir an grebiliyordu onlar: elin den kurtuluyorlard, yakalayabilse bile, parmann altnda dmdz edip de ldrdn sanrken a bucak yeniden iiveriyorlar, kurtulur kurtulmaz ba t a n balyor, srayp gidiyorlard. Tahtakurularm a r a m a y a balyordu. Deli oluyordu, bu yararsz kovalamacann fkesi iinde uykusunu tehlikeye att. Ertesi gn akama kadar, geceki sivilceleri ka yp durdu, yeni k a m l a r da hl pireli olduunu gsteriyordu. Scak da fazlayd, mthi a r t t n y o r d u rahatszln. Vagon iilerle dolup tayor, iiler iiyor, sigara tttryor, tkryor, geiriyorlard, bir de yle keskin kokulu bir sucuk yiyorlard ki, Fleurissoire kusmaktan korktu. Bununla birlikte, i iler kendilerinden rahatsz olduunu dnrler kor kusuyla, kompartmandan ayrlmay ancak snrda gze alabildi; sonradan bindii kompartmanda ko caman bir ana, bebeinin bezlerini deitiriyordu. Gene de uyumaya alt; a m a bu kez de apkas kanyordu rahatn. Ak hasrdan, k a r a eritli, dz apkalardand bu, ounluun kanotiye dedii ap kalardan. Fleurissoire apkay h e r zamanki duru m u n d a brakt zaman, sert kenar ban blme den uzaklatryor, d a y a n m a k iin biraz kaldracak olsa, blme ne itiyordu; apkay geriye bastrnca da kenar blmeyle ense arasnda skyor, kanotiye alnnn stnde bir subap gibi kalkyordu. En sonunda b t n b t n karmaya, ban k korku suyla gzlerinin nne drd atkyla rtmeye k a r a r verdi. Hi deilse gece iin nlemi vard: Toulon'dan h a a r a t ldrc toz almt bir kutu, ok para vermek zorunda bile kalsa, bu akam en iyi otellerden birine gitmekten ekinmeyecekti, yle d nyordu; nk bu gece de uyuyamazsa hangi ruhsal dknlk iinde varacakt Roma'ya? Ea 118

nemsiz bir farmasonun elinde olacakt yazgs. Cenova garnn nnde balca otellerin omnibsleri duruyordu; yrekler acs valizine sarlan uan kurumu, alm onu ekingenletirmedi, en almllarndan birine gitti dosdoru; uak valizini al mt ya Amedee valizinden ayrlmak istemiyordu; a r a b a n n zerine koydurtmaya yanamad, oraya, yanbama, kanapenin minderi stne konulsun iste di. Otelin giriinde, Franszca konuan hamal, yre ine su serpti; o zaman ileri atld, ok iyi bir oda istemekle de yetinmedi, nerilen odalarn fiyatlarn sordu, on iki franktan aaya istedii gibi bir oda bulamayacana akl yatmt. Biroklarn grdkten sonra k a r a r kld on ye di franklk oda, geni, temiz, kibard, gereksiz eyler yoktu iinde; karyola odada ileri doru kyordu, bakr bir karyola, lekesiz, bitsiz bceksiz. la kul l a n m a k bu yataa h a k a r e t olurdu dorusu. Tuvalet bir eit kocaman dolabn iinde gizlenmiti. Bir bah eye iki geni pencere alyordu. Amedee geceye doru eildi, belirsiz, karanlk yapraklar seyretti, uzun uzun, ateini ar ar lk havayla yattrmaya, uyuyabileceine baya i n a n m a y a balad. Yatan zerinde bir tl perde, tam yerden, sis^ gibi iniyor, bir yelkenlinin camadanlarn andran incecik erit ler, gzel bir eri biiminde, nden kaldryorlard onu. Fleurissoire anlad, cibinlikti, kullanmaya hi bir zaman gnl indirmedii nesneydi bu. Ykand, temiz araflar iine zevkle uzand. Pencereyi ak brakyordu; sonuna k a d a r deil el bet, nezle vard, gz iltihab vard iin iinde, esin tilerin dorudan doruya gelmesini nleyecek biim de, inik brakt; hesaplarn yapt, d u a etti, sonra sndrd. (Buras elektrikle aydnlatlyordu, bir dme evrilince k snyordu.)

119

Fleurissoire uyumak zereydi, bir vzlt bir n lem getirdi aklna, bu nlemi almamt: pencereyi ancak sndrdkten sonra amas gerekirdi; nk k sivrisinekleri ekerdi. Bir yerlerde, u a n bcee, uyuyan tam srlaca srada uyaracak, zel bir alg verdii iin Tanr'ya krler eden bir ey ler okuduunu anmsad. Sonra da almaz muslini evresine indirdi. Ne olursa olsun, Blafaphas ba bann fidibs gibi tuhaf bir adla piyasaya srd u kk, u kee gibi, k u r u ottan yaplm koni lerden d a h a iyi bu, diye dnyordu uykuya da larken; bir maden tabakta yakarsn; bol bol bir uyu turucu d u m a n yayarak yanar; a m a yalnz bcekleri uyuturmalar gerekirken uyuyan da zehirler y a n yarya. Fidibus! Ne tuhaf ad! Fidibus!.. Tam uyu yaca srada, b u r n u n u n sa k a n a d n d a iddetli bir inelenme duydu. Elini gtrd; etindeki yakc ka bar usul usul yoklarken, bir inelenme de bile inde duydu. Sonra, kulann zerinde, alayl bir vzlt. ; . Dehet! Dman ieri hapsetmiti! Dmeye gitti, at. Evet! Sivrisinek ierdeydi, en tepesine konmutu cibinliin. Amedee biraz prezbitti, ok iyi gryor du onu, samalk derecesinde inceydi, drt ayann zerine yerlemi, uzun, tokal gibi son iki ayan da geriye atmt; u t a n m a z hayvan! Amedee yatan zerinde dikildi. Ama bu kac, bu dumans kuma n stnde bcei nasl ezecekti?.. Ne kar! Eli nin tersini yle abuk, yle kuvvetli bir biimde in diriverdi ki cibinlii deldiini sand. Sinek ordayd kukusuz; gzleriyle cesedi arad; bir ey gremedi; a m a i dizinde yeni bir ineleme duydu. O zaman, hi deilse elden geldii k a d a r ko r u n m a k iin yatana sokuldu; sonra belki eyrek saat akn akn durdu, sndrmeyi gze ala myordu. En sonunda, dmann grp duymaynca gvene geldi, sndrd. Mzik yeniden balad
120

hemen. Bir kolunu dar kard o zaman, alnna ya da yanana konup yerletiini sezer gibi oldu mu zor lu bir a m a r indiriyordu kendi yzne. Ama az son ra bcein yeniden arkya baladn duyuyordu. Bundan sonra, ban atksyla rtmek geldi ak lna, soluk alma zevkini epeyce baltalad bu durum, enesinden sokulmasna da engel olmad. Sonra sinek doymu olacak ki, r a h a t durdu; hi deilse Amedee uykuya yenildi de onu duymaz ol du; atky kaldrm, ateli bir uykuyla uyuyordu; bir yandan da kanyordu. Ertesi sabah burnu, do utan gagams olan burnu, bir ayya b u r n u n a ben ziyordu; i dizdeki sivilce bir ivi gibi tomurcukla nyordu, enedeki de bir volkan g r n m n e brn mt. - Roma'ya uygun bir d u r u m d a v a r m a k iin, Cenova'dan ayrlmadan nce tra olurken, berbere sivilcesini unutmamasn syledi.

II Roma'da, istasyonun nnde, valizi elinde, boubouna dikilip duruyordu, yle yorgun, yle a kn, yle kararszd ki, hibir k a r a r veremiyor, ken dinde otel hamallarnn nerilerini geri evirecek g c bile bulamyordu; bu srada, Franszca konuan bir h a m a l a rastlamak gibi bir ans oldu. Baptistin Marsilya'da domu bir genti, hemen hemen sakal szd, gzleri prl prld, Fleurissoire'da bir memle keti tanmt, ona rehberlik etmeyi, valizini tama y nerdi. Fleurissoire uzun yolculuu boyunca, Baedeker'ini inceleyip durmutu. Bir eit igd, bir nsezi, bir eit iten bildiri, dinsel kaygsn Vatican'dan uzaklatrd hemen, Saint-Ange atosunun zerinde toplad onu, yani Adrienne'in eski trbesinin, gizli
121

hcreleri bir z a m a n l a r birok nl tutsaklar barn dran, bir yeralt koridoruyla da galiba Vatikan'a bal olan u nl zindann zerinde. Plan inceliyordu. - Kalacak yeri b u r a d a bulma l, diye k a r a r vermi, iaret parman Saint-Ange atosunun karsndaki Tordinona rhtm zerine basmt. Tanrsal bir rastlant ite, Baptistin de ken disini oraya gtrmeyi dnyordu; t a m rhtmn zerine deil, rhtmdan ok, bir osedir oras, oraya deil, hemen yanma: Via dei Vecchierelli'ye, yani kk ihtiyarlara, ponte Umberto'dan klnca nc sokaa; orda sakin bir ev biliyordu (n c katn pencerelerinden biraz sarktn m Trbe'yi grrdn), b u r a d a ok candan bayanlar b t n dil leri konuurlard, hele biri franszcay ok iyi konu urdu. Beyefendi yoruldularsa bir a r a b a tutabiliriz; uzaktr... Evet, h a v a bu akam d a h a serin; yamur yad; uzun yolculuktan sonra biraz yrmek iyi ge lir... Hayr, valiz pek de ar deil; gtrebilirim oraya kadar... lk kez Roma'da! Beyefendi Toulouse' d a n m geliyorlar acaba?.. Hayr; Pau'dan. iveniz den anlamalydm. Byle konuarak yryorlard. Via Viminale'ye saptlar; sonra da Viminale'yi Pincio'ya balayan Agostino Depretis'e; sonra da adlar belirsiz bir d a r sokaklar labirenti iinde ilerlediler. Valiz hamaln geni admlarla yrmesine elvermeyecek k a d a r ar deildi, bu yzden Fleurissoire g yetiiyordu ar dndan. Baptistin'in ardnda, yorgunluktan bitmi, s caktan erimi, sk admlarla yryordu. Tam a m a n dileyecei srada Baptistin: te geldik, deyiverdi. Vecchierelli soka, d a h a dorusu sokakc, d a r ve karanlkt. O k a d a r ki, Fleurissoire buraya gir mekten ekiniyordu. Bu srada Baptistin, kaps rh tmn kesinin birka metre tesine alan, sadan 122

ikinci eve girmiti; ayn a n d a b u r d a n kan bir bersagliere grd; snrda da grd niforma gven verdi ona; nk orduya gveni yard. Birka adm ilerledi. Eikte bir kadn belirdi, grne baklrsa h a n n patronuydu, kibar kibar glmsyordu ona. Kara satenden bir nl, bilezikleri, boynunun ev resinde mavimtrak taftadan bir eridi vard; k a r a kehribar karas salar bann tepesinde toplanm lar, kocaman bir kemik t a r a a dayanyorlard. Valizin nc k a t a karld, dedi Amedee'ye. Anedee sen diye konumasnn bir talyan al-" kanlndan, ya da Franszca bilgisinin yetersizliin den ileri geldiini dnd. Grazia! diye yantlad glmseyerek. Grazia! Teekkr ederim! demekti, sylemesini bildii tek italyanca szckt; bir bayana teekkr ederken sz c diilletirmenin ok ince bir davran olduu n u dnyordu. Her merdiven banda soluk ve cesaret alarak yukar kyordu, ok yorgundu, iren merdiven de u m u d u n u krmaya alr gibiydi. Merdiven balar h e r on basamakta birbirini izliyor, merdiven kata gelmeden nce duralyor, iriliyor, yeniden balyor du. Giri yerinin karsna den birinci sahanln tavanna sokaktan grlebilen bir k a n a r y a kafesi aslmt. kinci sahanln zerine bir uyuz kedi bir p a r a eek bal getirmi, yutmaya hazrlanyordu. nc sahanlk bir aptesaneye alyor, a r d n a ka d a r ak kapsndan, o t u r m a yerinin yannda, s a n topraktan yaplm, silindir apka biimi bir kap g rnyordu, kk bir sprgenin sap kyordu iin den; Amedee bu sahanlkta hi durmad. Birinci katta, zerine soluk harflerle Salone sz c yazlm geni bir caml kapnn yannda bir gazolin lambas ttyordu; a m a oda karanlkt. Ame dee camn dndan, karki duvarda, yaldz ere veli bir ayna seebiliyordu yalnz. 123

Yedinci sahanla geliyordu, bu srada ikinci kat taki odalarn birinden kan yeni bir asker, bu kez bir topu, ok hzl indii iin ona arpt, gle gle, italyanca zr diledi, sonra onu dengesine kavutu r u p geti; nk Fleurissoire sarho grnyordu, glkle durabiliyordu ayakta. lk niformaly g rnce gven duymutu ya ikincisi d a h a ok kayg uyandrd iinde. Bu askerler ok grlt edecekler. Bereket ver sin ki benim odam nc katta; altmda olmalar daha iyi, diye dnd. Daha ikinci kat gemeden penyuvar aralk, sa lar dank bir kadn, koridorun dibinden koarak ona seslendi. Beni bir bakasna benzetti galiba, dedi kendi kendine, onu y a n giyinik bir d u r u m d a grdnden, rahatsz etmemek iin ban evirdi, y u k a n k m a k t a acele etti. nc k a t a vard zaman soluk soluayd, Baptistin'i grd; Baptistin, ya belirsiz bir kadnla italyanca konuuyordu, kadn ona, olaanst bir biimde, Blafaphas'm asn anmsatt, a m a o da ha imand. Valiziniz on alt n u m a r a d a , nc kap. Ge erken koridordaki kovaya dikkat edin. Kadn franszca aklad: Aktyordu da onun iin d a n koydum, dedi. 16 n u m a r a n n kaps akt; bir masann zerin de bir mum, oday aydnlatyordu, koridoru da ay dnlatyordu birazck, koridorda, 15 n u m a r a n n nn de, bir su birikintisi parlyordu, Fleurissoire b u n u n zerinden atlad. Kekre bir koku yaylyordu bura dan. Valizi orada, gz nnde, bir iskemlenin ze rindeydi. Amedee odann bouk havas iine girer girmez, bann dndn duydu, emsiyesini, a ln, apkasn yatan zerine, kendini de bir kol tua att. Alnndan terler akyordu; hastalanmak ze124

re olduunu sand. Madam Carola'dr bu, franszca konuur, dedi Baptistin. kisi de odaya girmiti. Biraz pencereyi an, diye inledi Fleurissoire, yerinden kalkacak d u r u m d a deildi. Madam Carola, korsajmdan kard kokulu bir kk mendille solgun ve terli alnn siliyor: Tanrm, ne k a d a r terlemi! diyordu. Pencerenin nne gtrelim. Amedee hi sesini karmad, onlar da gevemi, drtte baygn d u r u m a gelmi Amedee'nin koltu u n u kaldrdlar, koridorun pis k o k u l a n yerine, so kan eitli kokularn iine ekecek biimde yer letirdiler onu. Ama serinlik yeniden canlandrd bi zimkini. Kesesini kantrd, bir be liretlik kard, b u n u Baptistin iin hazrlamt. ok teekkr ederim. imdi beni brakn. Hamal kt. O k a d a r vermemeliydin, dedi Carola. Amedee sen diye konumay bir italyan zellii sanyordu; imdi yatmaktan baka bir ey dnm yordu artk; a m a Carola hi de gidecee benzemiyor du; Amdee'nin kibarl d a h a baskn kt o zaman, konutu. Franszcay bir fransz k a d a r iyi konuuyorsu nuz, dedi. alacak birey deil. Parisliyim. Ya siz? Ben gneydenim. Bunu anlamtm. Sizi grnce, bu bey tara dan geliyor herhalde demitim kendi kendime. tal ya'ya ilk kez mi geliyorsunuz? lk kez. iin mi? Evet. Roma gzel kenttir. Grlecek eyleri ok. Evet... Ama bu akam biraz yorgunum, diye 125

dokundurdu Amedee; sonra, zr dilemek istercesi ne: g n d r yoldaym. Uzun srer buraya gelmesi. gecedir de uyumadm. Bu szler zerine, Mme Carola, Fleurissoire'm a rmasna bile z a m a n brakmayan, u beklenmedik talyan itenliiyle, enesinden bir makas aidi: Yaramaz ocuk! dedi. Bu davran Amedee'nin yzn kzartt biraz, bu stkapal, k a b a sz kendinden uzaklatrmak dncesiyle, pirelerden, tahtakurularmdan, sivrisi neklerden szetti uzun uzun. Bunlarn hibirini grmeyeceksin burda. Ne ka d a r temiz, gryorsun. Evet, iyi u y u r u m inallah. Ama kadn h l gitmiyordu. Amedee glkle koltukta doruldu, yeleinin dmelerine gtrd elini. Ben yatacam, dedi. Madam Carola, Fleurissoire'm huzursuzluunu an lad, anlayla: Anladm, seni biraz yalnz brakaym istiyor sun, dedi. O kar kmaz, Fleurissoire kapy kilitledi, va lizinden geceliini kard, yatana girdi. Ama ki lidin dili tutmuyordu anlalan, nk d a h a m u m u yeni sndrmt ki, aralk kapda, yatan ardn da, yatan hemen yannda, Carola'nm ba belirdi, gle mi gle...

Bir saat sonra, Amedee kendini toplad zaman, Carola brnde, kollarnn arasna yatm, rlp lak duruyordu. Acyan kolunu altndan kard, sonra geriye e kildi. Carola uyuyordu. Dar sokaktan gelen zayf bir parlt dolduruyordu oday, bu kadnn dzenli so126

hklarndan baka bir ey de duyulmuyordu. Amedee Fleurissoire, b t n bedeninde, b t n r u h u n d a al mad bir geveklik duyuyordu, zayf bacaklarn arafn iinden kard, yatan kenarna oturup alad. Az nce ter ykamt, imdi de gzyalar yk yordu yzn, gzyalar vagonun tozlarna kar yordu; sessiz sessiz, hi d u r m a d a n , lgt lgt, benli inin derinliklerinden, gizli bir k a y n a k t a n gelir gibi dklyorlard. Arnica'y, Blafaphas' dnyordu, yazk, yazk! Ah, onu bir grselerdi! imdi artk hi bir z a m a n onlarn yanndaki yerini almay gze ala mayacakt... Bundan byle tehlikeye atlm olan b yk grevini dnyordu sonra; alak sesle inli yordu: Bitti! Lyk deilim artk... Ah, bitti! Kesinlikle bitti! Bu arada, i ekileri Carola'y uyandrmt. im di de yatan dibine diz km, hafif yumruklarla gsn dvyordu. Carola aknlklar iindeydi, dilerinin tkrdadn, hkrklar arasnda: Kaabilen kasn! Kilise yklyor.. diye yinele diini duyuyordu. En sonunda kendini tutamad: Ne oluyor sana byle, zavall dostum? Deliriyor musun? dedi. Amedee ban evirdi: ok rica ederim, m a d a m Carola, beni yalnz brakn, dedi... Yalnz kalmalym. Yarn sabah ge ne grrz. Sonra, eni-konu yalnz kendine kzd iin, usul ca omzundan pt onu. Ah, bizim u yaptmz i yle kt bir ey ki, bilmiyorsunuz, dedi. Hayr, hayr! Bilmiyorsunuz. Hibir zaman da bilemeyeceksiniz.

127

Ill Papann kurtuluu iin hal seferi gibi cafcafl bir ad tayan dolandrclk ebekesi, karanlk kol larn Fransa'nn birok blgelerine uzatyordu; sah te Virmontal anuan Protos bu iin tek elebas olmad gibi, kontes de Saint-Prix de de tek kurban deildi. Sonra, b t n elebalar eit bir ustalk gs terseler bile, b t n kurbanlar eit bir uysallk gstermiyorlard. Lafcadio'nun eski dostu Protos bile, iini yaptktan sonra, doabilecek bir tehlikeye kar ok dikkatli d a v r a n m a k zorundayd; kilise, gerek kilise, ii renir diye srekli bir kuku iinde ya yordu; ii ileri gtrmek iin kafa patlatt k a d a r geriyi k o r u m a k iin de patlatyordu; a m a trl k lklara giriyor, stelik de hayranlk verecek bir tarz da destekleniyordu; etenin (.Krkayak't etenin ad) h e r yannda olaanst bir anlama, bir disiplin ege mendi. Protos, hemen o akam, Baptistin'den, bir ya banc geldiini duymu, yabancnn P a u ' d a n geldi ini renince de biraz tellanm ti, ertesi sabah, saat sekiz d e r demez Carola'nm y a n m a geldi, Carola yatyordu daha. Ondan ald bilgiler, hacnm (Carola bu ad takmt Amedee'ye) sknts, kar gelileri, gzya lar zerinde anlatt kark yk, Protos'ta kuku brakmad. Hi kukusuz, Pau sylevi meyvelerini veriyordu; a m a Protos'un diledii trden meyveler deildi bunlar; yapaca beceriksizliklerle fitili yel pazelendirip tututurabilecek bu bn haly gzden uzak b u l u n d u r m a m a k gerekiyordu. Hadi! Brak da geeyim, dedi Carola'ya. Bu sz garip grnebilirdi; Carola hl yatyor du nk; a m a gariplik Protos'u durduramazd. Bir dizini yatan zerine koydu; tekini kadnn stn den geirdi, ylesine ustaca bir ark yapt ki, yata 128

biraz itince, bir rpda yatakla duvar arasna gel di. Carola bu ynteme alknd anlalan, nk yalnzca: Ne yapacaksn? diye sordu. Papaz klna gireceim, diye yantlad Protos, o n u n konumasndaki sadelik de tekininkinden ge ri kalmazd. Bu y a n d a n m kyorsun? z Protos bir an duralad, sonra: Haklsn, dedi; bylesi d a h a doal olur. Bu szlerden sonra eildi, duvarn kaplamas ii ne gizlenmi, yatakla tamamiyle saklanacak k a d a r bask bir gizli kapy oynatt. Kapnn altndan ge tii srada, Carola omuzundan yakalad, bir t r sert likle: Bana bak, dedi, ona ktlk etmeni istemiyo rum. Papaz klna girdiimi syledim ya sana! O grnmez olur olmaz Carola da kalkp giyin meye balad. Carola Venitequa hakknda ne dnmeli, bil mem. Az nce kopard la bakyorum da y reinin d a h a iyiden iyiye bozulmadn dnyo rum. Byle olur baz baz, ba-yaln, ahlkszln t a m gbeinde bile, birdenbire garip duygu incelik leri kverir ortaya, bir gbre ynnn ortasnda gk rengi bir iek byr gibi. Carola iyiden iyiye boyunemi bir kadmd, sadkt, baka birok ka dnlar gibi ona da bir ynetici gerekti. Lafcadio ken disini brakr brakmaz ilk sevgilisini, Protos'u ara maya balamt, - meydan okuyula, tiksintiyle, almak iin. Yenibatan ac saatler yaamt, - Protos da d a h a onu bulur bulmaz yeniden bir eya duru m u n a sokmutu. Protos hkmetmeyi severdi nk. Protos'tan baka biri bu kadn elinden t u t u p ye niden kaldrabilir, ona yenibatan deer kazandra bilirdi. nce b u n u istemek gerekirdi. Protos'sa, tam 129

tersine, onu alaltmay bir grev sayyor diyecei ge lirdi insann. Bu h a y d u d u n ondan istedii yz k zartc hizmetleri grdk; dorusunu sylemek gere kirse, bu kadn da hi kar gelmeden boyuneiyordu buna; a m a yazgsnn alaklna kar a y a k l a n a n bir r u h kendi sraylarn farketmez ounlukla; ancak akn yardmyla belirir bu gizli deprenme. Carola, Amedee'ye tutuluyor muydu? Byle bir eyi ileri srmek pervaszlk olur; ne var ki, bylesine bir arlkla yanyana gelince, ahlkszl, rml sarslm, anlattm haykr yreinden fkrmt, tartmaya gelmez buras. Protos dnd. Klk deitirmemiti. Bir giysi pa keti tutuyordu elinde, bir iskemlenin zerine koydu. Ne oldu? dedi Carola. Dndm. nce postaya urayp mektuplarn gzden geirmeliyim. leyin deitireceim kl m. Aynan versene. Pencereye yaklat, kendi imgesinin zerine ei lerek, dudann hemen zerinden kesilmi, salarn dan azck d a h a ak kestane rengi byklarn d zeltti. Baptistin'i ar. Carola hazrlanmasn bitirmek zereydi. Gitti, kapnn yanndaki bir ipi ekti. Seni artk bu kol dmeleriyle grmek isteme diimi sylemitim. Dikkati ekiyor. Bunlar kim verdi, biliyorsun. Evet, elbette. Kskanyor m u s u n yoksa? Koca hayvan. Bu srada Baptistin kapy v u r u p ieri girdi. Al! Biraz ykselmeye al, dedi Protos, duvar tesinden getirdii ceketi, yakay, kravat gsterdi. Kentte mterinle birlikte dolaacaksn. Ancak ak ama doru alacam onu senden. O z a m a n a k a d a r gzden kaybetme. 130

Amedee, g n a h kartmak iin, bykl altn da ezilmekten korktuu Saint-Pierre'e gitmektense, Saint-Louis-des-Franais'ye gitmeyi yeler: Baptistin de ona rehberlik ediyordu, sonra postaneye gtrd. Umulaca gibi, Krkayak'm b u r a d a da adamlar var d. Baptistin, valizin kapana ivilenmi kk kart vizitten Fleurissoire adm renip, Protos'a bildir mi, o da hatrsever bir m e m u r d a n Arnica'nm bir mektubunu almakta glk ekmemi, okumaktan da ekinmemiti. Fleurissoire bir saat sonra mektuplarn istemeye gelince: Tuhaf! diye haykrd. ok tuhaf! Zarf am lar sanki. Baptistin souka: Burda byle eyler ok olur, dedi. Bereket versin ki, Arnica dikkatli kadnd. Ka pal ve dolambah szlerle yetiniyordu. Hem de mek tup pek ksayd; yalnz, peder Mure'n tleri ze rine, herhangi bir giriimde b u l u n m a d a n nce Napoli'ye gidip kardinal San-Felice S.B.'yi grmesini salk veriyordu. Bundan d a h a belirsiz deyimler bek lenemezdi dorusu, d u r u m u n u gletirebilecek hi bir ey yoktu mektupta.

IV Saint-Ange atosu denilen Adrien Trbesi nn de, Fleurissoire buruk bir huzursuzluk duydu. Yap nn grkemli kitlesi, bir i avlunun ortasnda ykse liyordu, bu avlu halka yasakt, ancak kart olan yol cular girebiliyorlard. Hatta bunlarn yannda da bir beki bulunaca belirtilmiti. Bu ar nlemler, Amedee'nin kukularn do ruluyor, hem de iinin byk gln lmesini salyordu. Fleurissoire, en sonunda Baptistin'den 131

kurtulmu, bu gn sonunda nerdeyse ssz olan rh tmda, atoya sokulmay nleyen ta d u v a r boyunca geziniyordu. Giriin indirilip kaldrlr kprs nn den geiyor, geiyordu, r u h u karanlk, u m u d u k rkt. Sonra Tibre kysna k a d a r alyor, bu ilk su r u n zerinden, biraz d a h a teleri grmeye alyor du. O z a m a n a kadar, yaknlarda bir kanepeye otur mu, grnte kitabna dalm olsa bile u z u n za m a n d r kendisini gzetleyen bir papaza dikkat et memiti (Roma'da o k a d a r oktular ki!). Saygdeer din adamnn gm rengi, uzun, gr salar vard, temiz bir yaamn belirtisi olan gen ve taze rengi bu yallk belirtisine hi mi hi uymuyordu. Yz ne yle bir bakmakla anlalverirdi papaz olduu, zelliini oluturan anlatlmaz bir uygunluk, bir edep de Fransz papaz olduunu anlamaya yeterdi. Fleurissoire nc kez kanepenin nnden geerken, papaz birdenbire kalkp y a n m a geldi, iinde hkrk lar saklanan bir sesle: Ne o! dedi. Yalnz deil miyim! Ne o! Siz de mi onu aryorsunuz! Bunlar syledikten sonra, yzn ellerinde sak lad, uzun zaman tutulmu hkrklar boanverdiler. Sonra, hemen toplad kendini: Hey! dikkatsiz adam, dikkatsiz adam! dedi. Sakla gzyalarn! niltilerini bo! Sonra Amedee' nin koluna yapt: Burada durmayalm, Msy, gzetliyorlar bizi. Gstermekten kendimi alamadm z n t farkedildi bile. Amedee imdi sk admlarla yryordu, aknd. Ama nasl, -en sonunda syleyecek birey bul mutu-, a m a nasl anlayabdiniz niin b u r a d a bu lunduumu? Tanr'ya krler olsun ki yalnz ben sezdim; a m a kaygnz, a m a bu yerlere kederli gzlerle bak nz, haftadr gece-gndz b u r a l a r d a n aynlma132

yan bir insann gznden kaabilir miydi? Heyhat, Msy, sizi grr grmez, bilmem hangi nsezi, gkyznn bilmem hangi bildirisi, derdinizin benim derdime karde olduunu gsterdi bana. Dikkat! Ge len var. Tanr ak iin, kaygszca bir tavr taknn. Sebze tayan bir a d a m rhtmda ters ynde iler liyordu. Papaz hemen, bir tmcenin arkasn getirir gibi, sesini deitirmeden, a m a d a h a hzl bir bi imde: te b u n u n iin, baz tiryakilerin pek beendii bu Virginia'l&r, ancak bir m u m alevinde, d u m a n n geebilecei bir kk yol k a p a n m a s n diye konu lan bu ince sap ilerinden ekildikten sonra yanar lar, dedi. yi ekmeyen bir Virginia m, kaldr at. stedikleri gibisini buluncaya k a d a r alt tanesini ya k a n titiz tiryakiler grmmdr, efendim. Adam uzaklar uzaklamaz: Nasl bakyordu bize, grdnz m? dedi. Ne yapp yapp aldatmak gerekiyordu. Fleurissoire akn akn: Nasl, nasl! diye haykrd. Nasl olur da bu baya bahvan da onlardan, saknmamz gereken lerden olur? Kesin bir ey syleyemem, Msy, a m a yle sanyorum. zellikle bu atonun dolaylar gzaltn da; zel bir polis rgtnn adamlar dolayor dur madan. Kuku u y a n d r m a m a k iin, en deiik k lklar altnda kyorlar ortaya. yle becerikli, yle becerikli ki bu insanlar! Biz de yle kamyz ki, y le abuk gveniriz ki! Ama size, hi renk vermeyen, benim de geldiim akam azck ykm istasyon dan, kalacam yere gtrmesine izin verdiim ha maldan s a k m m a m a k l a h e r eyi altst etmeme r a m a k kaldn sylersem ne dersiniz, Msy? Fransz ca konuuyordu, ben de ta ocukluumdanberi italyancay rahatlkla konuurum ama... hi kukusuz siz de duyardnz bu heyecan, ben de yabanc bir 133

lkede anadilimin konuulduunu duyunca heyecan l a n m a k t a n kendimi alamadm... te bu hamal... Onlardan myd? Onlardand. Aa yukar inandm diyebilirim. Bereket versin ki, pek az konumutum. Beni korkutuyorsunuz, dedi Fleurissoire, ben de, geldiim akam, yani dn akam, byle bir reh berin eline dtm, valizimi ona verdim, Franszca konuuyordu. Aman Tanrm, dedi papaz, rpermiti; ad da acaba: Baptistin miydi? Baptistin: o! diye inledi Amedee, dizlerinin ba zld. Zavall: ne sylediniz ona? Papaz kolunu sk yordu. Aklmda kalmad. Aratrn, aratrn! Anmsayn, Tanr akna!.. Amedee dehet iindeydi: Hayr, vallahi, diye kekeliyordu; ona birey sylediimi sanmyorum. Hibir ey belli ettiniz mi acaba.? Hayr, hibir ey, vallahi, inann. Ama beni uyar makla ok iyi ettiniz. Hangi otele gtrd sizi? Otelde deilim, bir oda tuttum. Adam sen de! Her neyse, nereye indiniz? Huzuru iyiden iyiye kamt Amedee'nin: Kk bir sokaa, herhalde bilmezsiniz, diye mrldand. Ne kar: kalmayacam artk orada. Dikkat edin: abuk ayrlrsanz, sakndnz dnebilirler. Evet, belki de. Hakknz var: hemen ayrlma m a m d a h a doru olur. Ama bugn sizi Roma'ya getiren Tanr'ya ne ka d a r kretsem az: bir gn sonra gelseniz karrdm sizi! Yarn, yarndan tezi yok, Napoli'ye, bu sorunla gizliden gizliye uraan ulu ve nemli bir kiiyi gr134

meye gideceim. Fleurissoire heyecandan titreyerek: Yoksa bu kardinal San-Felice mi? diye sordu. Papaz armt, iki adm geriledi: Nereden bildiniz? dedi. Sonra yaklat: Ama niin armal? Napoli'de yalnz o biliyor bizi didin diren gizi. Siz... kendisini iyi tanr msnz? Kendisini tanr mym! Heyhat! Sayn Msy, ben o n a borluyum, eyi... Ama nemi yok. Onu gr meye gitmeyi dnyor muydunuz? Hi kukusuz; gerekirse. nsanlann en iyisidir... Sert bir hareketle g z n n ucunu sildi. Kendisini nerde bulabileceinizi biliyorsunuzdur elbet? Kime sorsam b a n a bilgi verir sanrm. Napo li'de herkes onu tanr. Elbette! Ama sylemek bile gerekmez, o n a gel diinizi b t n Napoli'ye bildirmek niyetinde deilsinizdir herhalde. Hem y a n m a v a r m a tarzn da sy lemeden, eye... yani bildiimiz ie katldn bil dirmeleri, belki de kendisine gtrlecek bir yaz ver meleri olanaksz. Afedersiniz, dedi Fleurissoire, Arnica byle bir ey yazmamt ona. Ne! Onu hemen, d a m d a n dercesine gidip gr meyi mi dnyordunuz? Hatta belki de piskopos lukta! Papaz glmeye balad: Hem de dorudan doruya almak! Ne yalan sylemeli... b r pek ciddi bir sesle: Ama bilmiyor musunuz ki, Msy, bilmiyor mu sunuz ki, onu da hapsedilmek tehlikesine atacak tnz? yle byk bir sknt iindeymi gibi grn yordu ki, Fleurissoire konumay gze alamyordu. Bylesine byk bir dava byle dikkatsizler eli135

ne braklsn, olur ey mi! diye mrldand Protos, cebinden bir tebihin u c u n u kard, sonra geri koy du, sonra heyecanla istavroz kard; sonra arkada na dnd: Peki ama, Msy, dedi, kim istedi sizden bu ie karmanz? Kimin talimatlarn izliyorsunuz? Fleurissoire akn akn: Kusura bakmayn, papaz efendi, dedi, kimseden talimat almadm: ben bu iten bunalan ve kendi bana a r a t r a n bir zavallym. Bu alakgnll szler papaz yattrr gibi ol du; Fleurissoire'a elini uzatt: Sizinle ok sert konutum... a m a yle tehlike ler sarm ki evremizi! dedi. -Ksa bir duralama dan sonra da: Bakn, diye ekledi. Yarn benimle gelmek ister misiniz? Birlikte gideceiz dostumu grmeye. Gzlerini ge doru kaldrd: Evet, 'dos tum' demeye cr'et ediyorum, diye konutu gven li bir sesle. u kanepeye oturalm biraz. Ksack bir mektup yazacam, ikimiz de imza edeceiz, gelece imizi bildireceiz... Saat altda (burann deyimiy le saat on sekizde) postaya verirsek, yarn sabah alr, leye doru da bizi kabule hazr olur, h a t t a le yemeini de onunla yiyebiliriz, yeriz, evet, hi ku kum yok. Oturdular. Protos cebinden bir defter kard, bo bir sayfann zerine, Amedee'nin akn bak lar altnda, m e k t u b u n u yazmaya balad: Babalk... Sonra, tekinin aknlna bakp keyiflenerek sakin sakin gld. Size kalsa kardinal diye yazardnz demek? Sonra da d a h a dost bir sesle Amedee'ye bilgi vermek inceliini gsterdi: Kardinal San-Felice, haf tada bir kez alelade bir papaz giysisiyle gizlice pis koposluktan ayrlyor, papaz Bardolotti oluyor, Vomero taraflarna gidiyor, burada, ufak bir kkte
136

birka ender dostunu kabul ediyor, srdalarn bu sahte a d a yollad mektuplar alyordu. Ama bu ba ya klk iinde bile pek salam bulmuyordu duru mu: postayla gelen mektuplarn almadklarndan emin deildi, mektupta gerei belirtebilecek birey sylenmemesini, kullanlan szcklerin, grevini hi mi hi belli etmemesini, m e k t u p t a en ufak bir sayg izi bulunmamasn ok rica ediyordu. Amedee akmt imdi dmeni, glmsyordu. Babalk... Dur bakalm; ne syleyeceiz bu sev gili ihtiyara? diye aka ediyordu papaz, kalemin u c u n u kda bastrp dnyordu: Tamam! Sona eski, matrak bir arkada getiriyorum. (Evet! Evet, brakn: nasl yazmak gerektiini bilirim ben!) Bir iki ie Kampanya arab kar, anlarsn ya, seninle kafay ekmeye geleceiz. Gleriz.Aln, siz de im za edin. Asl adm koymasam d a h a iyi olur herhalde? Sizin iin b u n u n nemi yok, dedi Protos, sonra da Amedee Fleurissoire'n adnn y a n m a Cave diye yazd. O! Pek ustalkl oldu bu! Ne? Bu adla imza a t m a m a atnz m? Cave! 1 Yalnz Vatican'nki var sizin aklnzda . unu da renin, sayn Fleurissoire: Cave latince bir szck tr, TETK DUR anlamna gelir! Btn szckleri yle stn, yle garip bir sesle sylemiti ki, zavall Amedee srtndan aa doru inen bir titreme duydu. Yalnz bir an srd bu du rum; peder Cave abucak sevimli tavrn taknmta, zerine az nce kardinalin u y d u r m a adresini yazd zarf Fleurissoire'a uzatt: Postaya kendiniz vermek ister misiniz-, bylesi d a h a dikkatli bir davran olur: papaz mektuplar alyor. imdi, ayrlalm; d a h a fazla birarada gr(1) Cave, Franszca zindan demektir. (eviren) 137

meinler bizi. Yarn sabah yedi otuzda, Napoli tre ninde bulualm. nc mevki, deil mi? Elbette ben bu klkla gelmeyeceim Colur mu hi!). Beni basit bir Kalabra kyls klnda bulacaksnz. (Salarm kestirmek zorunda k a l m a m a k iin byle yapacam.) Hadi, Allahasmarladk! Allahasmarla dk! Eliyle ufak iaretler yaparak uzaklayordu. Fleurissoire, dnerken: Beni bu saygdeer papazla karlatrd iin Tanr'ya krler olsun! diye mrldanyordu. O ol masa ne yapardm? Protos da: Greceksin kardinalini!., diye mrldanyordu gi derken. Ama tek bana olsa da gidip sahicisini bu labilirdi!

V Fleurissoire, a n yorgunluktan dert yannca, Carola ona gsterdii ilgiye ve sevime konusundaki bilgisizliinin azln sylemesinden sonra duyduu acmaya karn, uyumasna ses karmamt o gece; hi deilse pirelerin, sineklerin bedeninin her yann da brakt srk yerlerinin dayanlmaz kantsnn elverdii lde uyuyabilecekti. Hi de iyi etmiyorsun byle kanmakla! de di ertesi sabah. Azdryorsun. Ah! uras ne k a d a r da kzarm! enedeki sivilceye dokunuyordu. Son ra, o gitmeye hazrlanrken: Al; benden bir an ola r a k sakla unlar, dedi, sonra da hacnn gmlei nin kollarna, Protos'un zerinde grdke sinirlen dii acayip kol dmelerini takmaya balad. Amedee hemen o akam, en ge ertesi gn dneceine sz verdi. Bir an sonra, oktan klk deitirmi olan Pro138

tos gizli kapdan geiyordu. Ona bir ktlk etmeyeceine yemin ediyorsun, deil mi? dedi Carola. Protos ortaya kmak iin Fleurissoire'm gitme sini beklediinden, gecikmiti, g a r a arabayla gitmek zorunda kald. Srtnda eski bir Gol ceketi, bez bir Gol yelei, ayaklarnda mavi oraplarnn zerinden balanm sandallar, kck piposuyla, yeni grn altn da, bir p a p a z d a n ok, kusursuz bir Abruzzes haydu d u n u andryordu, b u n u kabul etmek gerekirdi. Fle urissoire, trenin nnde bir aa bir yukar dola yordu, onun, din u r u n d a can vermi ermi Pierre gibi bir parma dudann zerinde, yaklatn, sonra kendisini grdn belli edecek bir tavr ta knmadan, trenin ba taraflarnda bir vagonda gz den kaybolduunu grd zaman, gerekte o olup olmadna k a r a r veremiyordu. Ama Protos bir an sonra gene kapda belirdi, gzlerini y a n y a n y a ka p a y a r a k Amedee'den yana bakt; Amedee binmeye hazrlanrken de: Yanda kimse v a r m, bir bakn, ne olur, diye fsldad. Kimsecikler yoktu; k o m p a r t m a n l a n da vagonun uundayd. Uzaktan izliyordum sizi, dedi Protos, ikimizi b i r a r a d a grmelerinden k o r k t u m da yannza gel medim. Nasl oldu da ben sizi grmedim? dedi Fle urissoire. Ben de gzetlenip gzetlenmediimi anla mak iin ka kez geriye dnmtm. Dnk konu manz yle korkuttu ki beni, h e r yerde casuslar var m gibime geliyor. Yazk ki gereinden de fazla. Her yirmi adm da geriye dnmek doru olur mu sanrsnz? Ne! Sahiden, benim..? Kukulu bir haliniz vard. Heyhat! Szc sy139

leyeyim: Kukulu. En tehlikeli hal de budur. Gene de beni izlediinizi bile anlayamadm!.. Tersine, sizin konumanzdan sonra, rastladm h e r insann halinde kukulu bir eyler buluyorum. Ba na baktlar m kayglanyorum; b a k m a y a n l a r da grmyormu gibi davranyorlar sanki. nsanlarn so kakta bulunmalarna pek ender olarak bir neden gs terilebileceini bugne k a d a r anlamamtm. Ne yap tklar gze a r p a n kimseler on ikide drd bile bul maz. Ah! Beni d n d r d n z dorusu! Bilirsiniz: benim eski kafam gibi abucack kanveren bir kafa iin saknmak, ekinmek kolay i deil; renmek, almak ister. Aldrmayn! Alacaksnz! Hem de abucak; g rrsnz; bir zaman sonra bir alkanlk olur bu. Ya zk ki, ben bu alkanl edinmek zorunda kaldm... nemli olan neeli grnn srdrmek. Ha! y le yapn: izlendiinizden kukulannca, arkanza dn meyin: yalnz bastonunuzu ya da emsiyenizi yere drn, o sradaki havaya gre ite, olmazsa men dilinizi drrsnz. Banz eip de eyay alrken, doallkla arkanza bakn, bacaklarnzn arasndan. Buna almanz tlerim. Ama syleyin bakalm, giysimi nasl buluyorsunuz? Korkarm, baz yanla rnda papazlm srtyordur. Fleurissoire saf saf: Hi korkmayn, dedi; hi kukum yok, benden baka kimsecikler bilemez kim olduunuzu. Sonra ban eerek iyi niyetle inceledi onu: Elbette, iyi ce baktm zaman, deiik klnz ardnda din adamlarna vergi bireyler buluyorum, neeli tavr larnz altnda da bizi altst eden sknty; a m a topu topu bu kadarck bir ey belli ettiinize gre, kendi nizi nasl dizginliyorsunuz, kim bilir! Bana gelince, benim d a h a birka frn ekmek yemem gerek, anl yorum; tleriniz... Ne de tuhaf kol dmeleriniz var, diye sz140

n kesti Protos, Carola'nn dmelerini grnce keyiflenmiti. Beriki kzararak: Bir armaan, dedi. Kavurucu bir scak vard, Protos pencereden ba karak: Monte Cassino, dedi. Yukarda nl manastr seebiliyor musunuz? Fleurissoire dalgn dalgn: Evet, gryorum, diye yantlad. Bakyorum, grnmlerden pek holanmyorsu nuz? Yok, yok, diye kar geldi Fleurissoire. Hola nrm! Ama bu sknt srdke neyle ilgilenebilirim ki? Roma'da da antlara bakamadm, hibir ey gr medim; hibir eyi grmeye almadm. Ne k a d a r iyi anlyorum sizi! dedi Protos. Sy lemitim ya, ben de yleyim, Roma'ya geleliberi b tn zamanm Vatikan ile Saint-Ange atosu arasn da geirdim. Yazk. Ama siz Roma'y nceden de tanyorsu nuz. Byle konuuyordu bizim yolcular. Caserte'de indiler, ayr ayr biraz sucuk yiyip bir ey imeye gittiler. Napoli'de de byle yapacaz, dedi Protus, k ke yaklatmz zaman birbirimizden ayrlalm. Uzak t a n izlersiniz beni, kendisine sizin kim olduunuzu, geliinizin amacm a n l a t m a m iin biraz zaman ge rek, b u n u n iin benden en az eyrek saat sonra ge leceksiniz. Ben de bu a r a d a sakalm kestirtirim. Bu sabah z a m a n bulamadm. Bir tramvayla piazza Dante'ye geldiler. imdi ayrlalm, dedi Protos. Daha epeyce bir yolumuz var, a m a bylesi d a h a iyi. Elli adm geri den yryn; beni kaybetmekten korkuyormu gibi 141

d u r m a d a n b a n a bakmayn; geriye de bakmayn; ar kanza taklabilirler. Keyifli grnn. nden gitti. Fleurissoire da, gzleri yerde, ardn d a n geliyordu. D a r sokak dik bir yokutu; gne ok gibi iniyordu; terliyordu insan; ortal velveleye ve ren, el kol sallayan, ark syleyen, Fleurissoire' a kna dndren cokun bir kalabalk insan itip ka kyordu. Bir l a t e r n a nnde yarplak ocuklar dansediyordu. Bir t r sokak cambaznn elindeki koca man, yolunmu bir hindi iin bir piyango dzenleni yordu, her bilet iki sou'yaydi; Protos, d a h a doal g r n m e k iin, geerken bir bilet alyor, kalabaln arasndan siliniyordu; Fleurissoire bir trl ilerleyemiyordu, bir an onu iyiden iyiye kaybettiini sand-, sonra gene buldu, kalabal gemi, ksa admlarla yokuu kyordu, hindi de kolunun altndayd. En sonunda evler seyrekleip basklayor, insan lar azalyordu. Protos d a h a yava yrmeye bala d. Bir berber barakasnn nnde durdu, Fleurissoire'a dnp gz krpt; sonra, yirmi adm tede, kk, bask bir kapnn nnde d u r a r a k zili ald. Berberin camekn hi de ekici deildi, a m a peder Cave'm bu dkkn gstermesinin birtakm nedenleri olsa gerekti; hem Fleurissoire'm bir baka berber, hem de hi kukusuz bundan d a h a ekici olmayan bir baka berber bulabilmesi iin, ok geri lere dnmesi gerekirdi. Scan fazlal yznden kap ak duruyordu; k a b a elek bezinden bir perde, sinekleri tutuyor, havay geiriyordu, girmek iin al tndan kaldrlyordu; girdi. Hi kukusuz usta bir adamd bu berber, yle ya, Amedee'nin enesini sabunladktan sonra, havlunun ucuyla, dikkatle kp alyor, korkak mterisinin gsterdii kpkrmz sivilceyi ortaya karyordu. Hey gidi o kk, sakin barakann yar uykusu, o ateli uyuukluu! Amedee, ba geride, mein kol tua yar yatm, kendini brakyordu. Ah! Hi de142

ilse ksack bir zaman iin, u n u t m a k ! Papay, si nekleri, Carola'y dnmemek! Kendini Pau'da, Arnica'nn yannda sanmak; baka yerde sanmak; ne rede b u l u n d u u n u bilmez olmak... Gzlerini kap yordu, sonra yeniden anca, bir d grrcesine, karsnda,' duvarn stnde, Napoli denizinden k m, dalgalarn dibinden, ehvetli bir serinlik duy gusuyla prl prl bir sa losyonu iesi getiren, sa lar d a r m a d a n bir kadn gryordu. Bu reklamn aasnda, bir mermer stne dizilmi bir kozmetik ubuu, bir pudralk, bir dii kerpeteni, bir tarak, bir neter, bir merhem ana, iinde birka sln gevek gevek yzd bir kavanoz, iinde bir ten ya eridi b u l u n d u r a n ikinci bir kavanoz, sonra ya r yarya pelte gibi bir cisimle dolu, saydam kris talinin zerine ssl psl byk harflerle ANT SEPTK yazlm, kapaksz, nc bir kavanoz, son ra baka ieler. imdi berber, iini kusursuzlua ulatrmak iin, kaznm yzn stne yeniden, yalms bir kpk yayyor, slak avucunda biledii bir ikinci ustura nn parlak yanyla perdah geiyordu. Amedee beklen diini dnmyordu artk; gitmeyi dnmez ol mu, uyuyordu... O srada g r sesli bir Sicilyal gir di dkkna, durgunluu deliverdi; berber de konu maya balad hemen, artk dalgn dalgn kazmaya balad, sonra bir u s t u r a vuruuyla, czzt! sivilceyi kesiverdi. Amedee bir lk kopard, elini yaraya gtr mek istedi, y a r a d a bir damla k a n parlyordu. Niente; nienlel1 dedi berber, kolunu tuttu, son ra bir ekmecenin iinden bir tutam sararm pa muk kard, ANTSEPTK'e daldrp uf'unun zeri ne bastrd. Byle gelip geenlerin dnp bakmalarna kulak (1) talyanca, Bir ey yok, anlamnda. (eviren). 143

asmadan, byle kente doru nereye kotu Fleurissoire? te ilk rastlad eczacya derdini gsteriyor. Erbap adam glmsyor, yeilimsi bir ihtiyar, grnn de de bir pislik var, bir kutudan kk bir tafta hal kas alyor, diline sryor, sonra da... Amedee dar frlayarak tiksintiden tkrd, yapkan taftay ekip kaldrd, iki parmann ara snda skt sivilcesini, ne kadar kanatabilirse kanatt. Sonra bu kez kendi tkryle slanm mendiliyle ovdu. Sonra saatine bakt, akl bandan gitti, koar adm kt sokaa yukar, terleye terleye, soluya soluya, kanlar aka aka, eyrek saatlik bir gecikmeyle kardinalin kapsna geldi.

VI
Protos ald onu ieri, bir parma dudaklarnn zerindeydi. Yalnz deiliz, dedi abucak: Uaklar burda kaldka, kuku uyandrabilecek hibir ey yaplma yacak; hepsi de franszca konuur; bir ey belli ede bilecek tek szck, tek davran yok; 'kardinal' diye barmayn sakn suratna: Ciro Bardolotti'dir, papaz dr sizi arlayan. Ben de papaz Cave deilim; Cavem yalnz. Anlald m? Sonra birdenbire sesini deitirdi, omzuna v u r a r a k yksek sesle: Ta ken disi be, vay anasn! Amedee bu! Ee, dostum, saka lna ok zaman verdin dorusu! Birka dakika d a h a geciksen, sensiz oturacaktk sofraya. ite dnen hin di batan gne gibi kzard imdiden. Sonra ok al ak bir sesle: Ah, Msy, o k a d a r zor geliyor ki bu yapmacklar! O da nesi? Yzn kesmiler! Ka nyor! Dorino: Tavanarasma git de bir rmcek a getir.- yaralara bire birdir... Byle maskaralklar yaparak Fleurissoire' giri ten bir i baheye doru itiyordu, burada, asma ar144

dann altnda bir sofra hazrlanmt. Sevgili Bardolotti, Msy de la Fleurissoire', bizim amcazadeyi, size szn ettiim m a t r a k dos tu takdim ederim. Bardolotti kollarn iyice aarak: Hogeldiniz, sayn konuumuz, dedi, a m a otur duu koltuktan kalkmad, sonra bir aa kovaya, du ru suya daldrlm ayaklarn gsterdi: Ayam ykaynca itahm alyor, bamn kan da ekiliyor, dedi. Ufak tefek, tuhaf bir adamd, iman m iman d, tysz yz ne yan belli ediyordu, ne cinsini. Bir algapa giymiti; grnnde yksek din adaml n belli eden hibir ey yoktu; neeli grn al tnda gizli bir kardinal kefetmek iin ya Fleurissoire k a d a r anlayl, ya da iin asln renmi olmak gerekirdi. Bir brn masaya yaslyor, bir gazete kdndan yaplm bir tr sivri apkayla gevek gevek yelpazeleniyordu. Fleurissoire iin konumak da, hibir ey syle memek de ok gt imdi. Ah! Ben pek duyarlyimdir!.. Ah! Ne gzel bah e!.. diye kekeliyordu. Yeter slattm! diye bard kardinal. Kald rn unu! Assunta! Gen, uysal, tombul bir hizmeti kadn koup geldi, kovay ald, gidip bir ieklie boaltt; korse sinden frlam memeleri gmleinin altnda titriyor du; glyor, Protos'un yannda oyalanyor, plak kol larnn parlakl Fleurissoire'm h u z u r u n u karyordu. Dorino, masann stne uzun, hasrl ieler koy du. Gne, asma dallarnn arasndan ge ; p oynuyor, rtsz masann stndeki yemekleri gdklyordu. Burada teklif tekellf yoktur, dedi Bardolotti, gazeteyi bana geirdi, ben leb diyeyim, leble b i s i n i siz anlarsnz, sayn Msy. Peder Cave da masaya bir yumruk indirdi, he145

eleri ayra ayra, otoriter bir sesle: Burda teklif tekellf yok, dedi. Fleurissoire ustaca gz krpt. Leb demeden leb lebiyi anlyor muydu! Evet, elbette, bunu bir d a h a yinelemenin gerei neydi; hem hibir ey belirtme yecek, hem de h e r eyi belirtecek bir tmce arad ya bulamad. Konuun! Konuun! diye fsldyordu Protos. Sz oyunlar yapn: ok iyi anlarlar franszcay. Hadi, oturun, dedi Ciro. Dostum Cave, u kar puzu kesin bakalm bize, Trkler gibi, dilim dilim ke sin. Monsieur de la Fleurissoire, siz de Kuzeyin u kendini beenmi kavunlarn, o irin kavunlar, ne bileyim, Hasan bey kavunlarn bizim sulu talyan kavunlarndan s t n bulanlardan msnz yoksa? Hibiri tutmaz bunu kukusuz; a m a izniniz olur sa ben geri duraym: midem biraz bozuk, dedi Fle urissoire, eczacy anmsadka midesi tiksintiyle kabaryordu. yleyse incirlerden aln bari. Dorino yeni top lad daha. Kusura bakmayn: onlardan da yiyemeyeceim. Olmuyor, ok kt! Sz oyunlar yapn, diye fsldad Protos kulana; sonra yksek sesle: arap la temizleyelim u kursakcaz, temizleyelim de hin diye hazrlayalm onu. Assunta, iki doldur sevimli konuumuza. Amedee altndan ok, a m a ok d a h a fazla kadeh tokuturup imek zorunda kald. Buna scakla yorgunluk da eklenince, ok gemeden evresini bu lank grmeye balad. Eskisi k a d a r aba h a r c a m a d a n aka ediyordu. Protos ark syletti ona; sesi inceydi ya herkes cotu; Assunta onu pmek istedi. Bu ara da yklm imannn derinliinden anlatlmaz bir s knt ykseliyor, alamamak iin glyordu. Cave'm bu rahatlna, bu doallna h a y r a n kalyordu... Fleurissoire'la kardinalden baka kimin aklna gelirdi 146

yapmack yapt? Bardolotti de gizlemede ok us tayd, hi ak vermiyordu, hibir b a k m d a n geri kal myordu papazdan, glyor, el rpyor, Dorino'yu keyifli keyifli itip kakyordu. Cave da Assunta'y kollarnn arasnda geriye devirmi, yzn gs ne bastryordu; Fleurissoire, midesi atlad atlaya cak bir durumda, Kimbilir ne k a d a r ac ekiyorsunuzdur! diye mrldanrken, Cave, Assunta'nm ar dndan onun elini tutuyor, yz geriye dnk, gz leri ge dikilmi, hibir ey sylemeden elini sk yordu. Sonra Cave birdenbire doruluverdi, el rpt: Yeter! Yalnz brakn bizi! Hayr: sonra kald rrsnz sofray. Basn bakalm. Via! Via! Dorina'yla Assunta'nm dinleyip dinlemediklerini aratrdktan sonra, birdenbire ciddileti, ask bir suratla dnd, kardinal de elini yznde dolatrd, o dinsiz, yapmack neesini bir rpda silkip att. Gryorsunuz, Msy de la Fleurissoire, ocu um, ne d u r u m l a r a drdler bizi, gryorsunuz! dedi. Ah, bu oyun! Bu yzler kzartc oyun! Bu komedya yznden en drst sevinlerden, en ar neelerden bile tiksinmeye baladk, dedi Protos. Zavall peder Cave, diyordu kardinal Protos'a dnerek, Tanr sizden m e m n u n kalacaktr. Bu ile yi doldurmama yardm ettiiniz iin Tanr sizi dllendirecektir; Sonra, y z n n izgilerinde tiksinti lerin en acs resimlenirken, yar dolu kadehini bi tiriyordu. Ne! diyordu Fleurissoire, bu ssz kede ve bu yabanc giysi altnda bile ekselanslar... Oul, b a n a Msy deyin yalnzca. Balayn: kendi aramzda... Ben yalnzken bile titriyorum... Uaklarnz seemez misiniz? Uaklarm benim yerime seiyorlar; bu grt

147

dklerinizin ikisi de... Ah, diye szn kesti Protos, en ufak lakr dlar bile yetitirmek iin nereye gittiklerini ona bir sylesem! Olabilir mi ki bapiskoposlukta... sst! Bu tr szckler yasak! Astrtacaksnz bizi. Konutuunuz kimsenin papaz Ciro Bardolotti olduunu unutmayn. Yaamm onlarn elinde, diye inliyordu Ciro. Sonra Protos, dirseklerini dayad masann ze rinden ileri doru eilip drtte Ciro'ya dnerek: Gene de, gece-gndz demeden, sizi bir saatcik bile yalnz brakmadklarn sylersem, ne dersiniz! dedi. Evet, diyordu sahte kardinal. Hangi kla gi rersem gireyim, peimde bir gizli polis bulunup bu lunmadndan hibir zaman emin deilim. Ne! Burada kim olduunuz biliniyor mu? Onu anlayamyorsunuz, dedi Protos. Kardinal San-Felice'yle nemsiz Bardolotti arasnda bir ben zerlik kurabilecek bir iki kiiden biri de sizsiniz, Tan r nnde sylyorum. Ama bilmem unu anlaya bilecek misiniz? Dmanlar ayn dmanlar deil; kardinal bapiskoposlukta farmasonlara kar sava mak zorundayken, papaz Bardolotti'yi de eyler.. Papaz kendinden gemicesine szn kesti: Cizvitler gzetliyorlar! dedi. Ona d a h a bunu sylememitim, diye ekledi Protos. Fleurissoire hkrmaya balad: Ah, dedi, Cizvitler de bize karysa! Ama kim umard ki? Cizvitler! Emin misiniz? Biraz dnn,- pek doal bulacaksnz bunu. Papaln yeni politikas, batanbaa uzlama ve ba rma olan politikas, onlar honut etmeye dayan yor, son bildiriler onlarn yzn gldryor. Bel ki de bunlar yayann sahici p a p a olmadn bilmi148

yorlar; a m a onun deimesi bunlar da zer. Benim anladma gre, Cizvitler bu konuda far masonlarla birlemiler, dedi Fleurissoire. Nerden karyorsunuz bunu? Ama imdi, Monsieur Bardolotti syledi. Bu samalklar ona yklemeyin. Kusura bakmayn; politika bilgim yle kttr ki! Bunun iin, size sylenenlerden tesini aratr mayn. ki byk taraf var ortada-. Loca'yla sa Ce maati; bizse gizliyiz, ortaya kmadka berikinin de, tekinin de desteini isteyemeyeceimiz iin hepsi bize kar demektir. Ya! Bu ie ne dersiniz? diye sordu kardinal. Fleurissoire hibir ey dnmyordu artk, tamamiyle apallam buluyordu kendini. Herkes sana kar! dedi Protos, Kii geree ermi olmayagrsn, hep byle olur. Ah, hibir ey bilmediim sralarda ne k a d a r mutluydum, diye inledi Fleurissoire. Yazk! artk hibir zaman bilmemezlik edemeyeceim!.. Protos usulca omuzuna dokundu: Biz d a h a h e r eyi sylemedik size, diye sr d r d konumasn. En korkuncuna hazrlann.. Sonra eildi, alak sesle: Btn nlemlere karn giz darya sizdi; baz dolandrclar b u n u frsat bi liyorlar, baz dindar blgelerde aileler arasnda do laarak yardm topluyorlar, Hal seferi adna... Bi ze gelmesi gereken paralar kendileri alyorlar. Ama iren bir ey bu! Bizim zerimize yadrdklar gvensizlii, ku kuyu, bizi kurnazl ve dikkati a r t t r m a k zorunda brakmalarn da ekleyin buna, dedi Bardolotti. Protos, La Croix'nm bir saysn uzatt Fleurissoire'a: Aln, unu bir okuyun, dedi. Gazete nceki g149

n n . Bu basit yaz ok eyler gsteriyor! Fleurissoire da okudu: Sahte kilise adamlarnn hareketleri, her eyden nce de gizli bir grev ald n ileri srp inanrl ktye kullanarak: PAPA NIN KURTULUU N HALI SEFER adn alan bir hayr ii iin para ekmeyi baaran bir sahte pa paz zerine dindar ruhlarn dikkatini ekeriz. Bu ha yr iinin ad bile, samaln ortaya koymaktadr. Fleurissoire ayaklar altndaki topran oynayp ktn duyuyordu. Peki kime gvenmeli! Ama beyler, ben de size belki de bu madrabaz, -yani sahte papaz- yznden aranzda b u l u n d u u m u sylersem! Peder Cave, ciddi ciddi kardinale bakt, sonra yumruunu masaya indirdi: Tamam! Ben de b u n d a n kukulanyordum! di ye haykrd. Fleurissoire gene konutu: Kendisinden bu konuyu rendiim kimse de bu h a y d u d u n kurbandr belki, imdi h e r ey be ni b u n d a n korkmaya yneltiyor. Hi amam, dedi Protos. Gryorsunuz artk, dedi Bardolotti, bizim g revimizi yklenen dolandrclarla onlar yakalamak isterken bizi onlar sanabilecek olan polis arasnda ne k a d a r g bir durumdayz. Protos da: Sonra baz baz gnahn klna brnmemizi, en sulu hazlar bile ho karlyormu gibi grn memizi anlayacak msnz? dedi. Ah! Ah! diye kekeledi Fleurissoire, sizler yle grnmekle kalyorsunuz hi deilse, erdemlerinizi saklamak iin yalancktan g n a h k r grnyorsu nuz. Ama ben... Sonra, arabn d u m a n l a n keder bulutlarna, sarholuk geirtileri alama hkrkla rna karrken, Protos'a doru eildi, yediklerini ge ri kard, sonra belirsiz bir biimde Carola'yla ge150

en geceyi, pirelenme olayn anlatt, Bardolotti'yle peder kahkahay k o p a r m a m a k iin ok glk eki yorlard. Neyse, oul, papaza gnahlarnz atnz m? diye sordu kardinal, sesi efkatle doluydu. Ertesi sabah. Papaz gnahnz balad m? Kolayca. Asl canm skan da bu ya... Ama kar sndakinin h e r h a n g i bir yolcu olmadn syleyebilir miydim? Bu memlekete niin geldiimi syleye bilir miydim?.. Hayr, hayr! Bitti artk; bu yksek i lekesiz bir hizmetkr istiyordu. Ben de t a m bu ie greydim. imdi bitti. Ykldm! Gene hkrk larla sarslyor, gsn dve dve yineliyordu: L yk deilim artk! Lyk deilim! Sonra ark sylercesine srdryordu konumasn: Ah! imdi be ni dinliyor, derdimi biliyorsunuz, beni yarglayn, sulaym, cezalandrn beni... Syleyin, hangi grl medik ceza temizler beni bu grlmedik cinayetten? Hangi ceza? Protos'la Bardolotti birbirlerine bakyorlard. En sonunda Bardolotti ayaa kalkt, Amedee'nin omuz u n a usul usul v u r m a y a balad: Hadi, hadi, oul! dedi. Ne olursa olsun, ken dinizi byle kapp koyvermeniz doru deil. Evet, doru! G n a h ilemisiniz. Ama, hay Allah! Size ge reksinimimiz azalmad ya bu yzden. (Her yannz pislie batm; aln u havluyu da silin.) Derdinizi anlamyor deilim, siz bizden yardm istediinize g re, biz de size gnahnzn karln demenin yo lunu gstereceiz. (Beceremiyorsunuz. Brakn da si ze yardm edeyim.) Ah! Zahmet etmeyin. Teekkr ederim! Teek k r ederim, diyordu Fleurissoire; Bardolotti'yse bir yandan onu temizliyor, bir y a n d a n da konumay srdryordu: Kayglarnz anlyorum; sayg gsteriyorum bu 151

kayglara, b u n u n iin size pek parlak olmayan, k k bir i vereceim nce, bu size yeniden ykselme frsat salayacak, ballk derecenizi gsterecek. Benim btn umduum da bu... Bana bakn, peder Cave, u kk ek zeriniz de mi? Protos kyl ceketinin i cebinden bir kt kard. Kardinal hep konuuyordu: Byle drt bir yandan sarldmz iin, gizli ce bavurduumuz baz iyi ruhlarn bize yollad yardmlar almakta glk ekiyoruz. Hem farma sonlar, hem Cizvitler, hem zabta, hem de haydutlarca gzaltnda bulundurulduumuz iin, bizi tanya bilecek posta ve banka gielerine elimizde eklerle, havale ktlaryla gitmemiz doru olmaz. Biraz n ce peder Cave'm szettii dolandrclklar, yardm ilerine kar yle bir gvensizlik uyandrd ki! (Bu a r a d a Protos, sabrszlk iinde, piyano alar gibi ma say dvyordu.) Uzun szn ksas, ite size alt bin franklk bir ufak ek, oul, bizim yerimize bu n u n karln almanz rica ediyorum; des de Ponte-Cavello adna Roma Credito Commerciale'sinden ekilmektedir, bapiskoposluk admadr, a m a bir nlem olarak alcnn ad yazlmamtr, yani eki kim gtrse alabilir paray; siz de hi ekinmeden kendi adnzla imza edersiniz, kuku uyandrmaz. aldrtmamaya dikkat edin ltfen, bir de... Neyiniz var sizin, peder Cave? Sinirli grnyorsunuz? Siz konumanza bakn. Bir de bu paray bana... durun bakalm, bu gece Roma'ya dnyorsunuz; yarn akam gene al t trenine binebilirsiniz; saat onda gene Napoli'ye gelecek, beni garda sizi bekler bulacaksnz. Ondan sonra daha yksek bir i buluruz size... Hayr, oul, elimi pmeyin; gryorsunuz ki, yzksz. nnde yaryarya yere kapanm olan Amedee' nin alnna dokundu, Protos da kolundan tutuyor, ha152

fiften tartaklyordu. Hadi bakalm! Yola kmadan iin azck. Sizin le Roma'ya gelemediim iin zgnm; a m a birok iler beni b u r a d a alkoyuyor; hem ikimizi bir a r a d a grmemeleri d a h a iyi. Glegle. pelim, sayn Fleurissoire. Tanr yardmcnz olsun! Bana sizi ta ntt iin O'na minnettarm. Kapya k a d a r geldi Fleurissoire'la, ayrlacakla r srada: Ah! Msy, diyordu, kardinal hakknda ne dnyorsunuz? Zulmlerin byle soylu bir insan ne d u r u m l a r a drdn grmek ok ac, deil mi! Sonra, sahte kardinalin y a n m a dnd: Hayvan herif! dedi. mi bu senin yaptn! Sen tut da pasaportu bile olmayan, gzaltnda bu l u n d u r m a k zorunda kalacamz bir beceriksizin eli ne ver eki! Ama Bardolotti uykudan arlamt, ban ma saya brakyordu. Moruklar bo brakmamal, diye mrldand. Protos perukasyla kyl giysisini karmak iin baka bir odaya gitti; hemen sonra yeniden grn d, otuz ya genlemiti, en alt basamaktan bir maaza ya da banka m e m u r u n u andryordu. Fleurissoire' da gtreceini bildii trene yetimek iin fazla zaman yoktu, Bardolotti'yle vedalamadan yo la kt, Bardolotti uyuyordu. VII Fleurissoire, Roma'ya ve via dei Vecchierelli'ye hemen o akam vard. ok yorulmutu. Carola'nm uyumasna ses karmamasn salad. Ertesi gn uyanr uyanmaz sivilcesine dokundu, sivilce bir tuhaf geldi ona; aynaya bakt, syrn
153

stn kaplam, sarmtrak bir zar grd; kt bir grn vard. Bu srada Carola'nm sahanlktan getiini duydu, onu ard, yarasna bakmasn ri ca etti, Carola pencereye yaklard Fleurissoire', bakar bakmaz: Senin d n d n deil, dedi. Dorusunu sylemek gerekirse, Amedee pek de bunu dnmyordu, a m a Carola'nn onu yattr maya abalamas, kaygsn b t n b t n artrd. y le ya, b u n u n bu olmadn sylediine gre, bu da olabilirdi. yice emin miydi yle olmadndan? Hem de b u n u n bu olmasn pek doal buluyordu o; nk g n a h ilemi, b u n u n bu olmasn haketmiti. y le olmalyd. Bir titreyi kayd srt boyunca. Nasl yaptn bunu? diye sordu Carola. Allahm! Buna yol aan nedenin, ustura kesme sinin, ya da eczacnn t k r n n ne nemi vard: asl nedeni, ona bu cezay hakettiren nedeni terbiye dna kmadan syleyebilir miydi ona? O, b u n u an lar myd ki? Glerdi kukusuz... Carola sorusunu yineliyordu. Bir berber, diye yantlad Fleurissoire. zerine birey koymalydn. Bu kayg, bu yaknlk son kukularn da spr d; Carola'nn d a h a nce syledikleri onu yattr mak iindi yalnz; Amedee yzn, bedenini ban larla kaplanm gryordu, Arnica'y dehete d recek eylerdi bunlar; gzleri yalarla doldu. Demek sen ey... Yok canmn ii, yok, yok; zlme byle; cena zeye benzedin. Bir kez, o olsayd, imdilik hibir ey bilinmezdi. Yok! Yok!.. diyordu Amedee. Ah! Tam b a n a gre bir ey bu! Bana gre, tam yerinde! Carola acd: Hem sonra hi byle balamaz o; patronu a raym da sylesin mi sana?... Hayr m? Pekl! S154

kmtn datmak iin gezmelisin biraz; biraz da marsala 1 imelisin. Bir an sustu. Sonra kendini tutamayarak: Beni dinle, dedi: s a n a syleyecek nemli eyle rim var. Dn ak sal bir papaz bozuntusuyla kar lamadn m? Bunu nerden biliyordu? Fleurissoire akn a kn: Niin? diye sordu. te.. gene duralad, ona bakt, yle solgun bul du ki, hzla konutu: Eh ite! O n d a n sakn. nan ba na, zavall tavuum, yolacak seni. Bunu s a n a sylememeliydim, ama... ondan sakn. Bu son szler Amedee'yi altst etmiti, kmaya hazrlanyordu; merdivene varmt bile; Carola geri ard: Onu bir d a h a grrsen, seninle konutuklarm syleme sakm, dedi. Beni ldrmekten farksz bir ey olur bu. Yaam kark, fazlasyla kark bir d u r u m a gi riyordu Amedee iin. stelik de ayaklarn donmu, alnn ate iinde, dncelerini kark, dolak bu luyordu. Peder Cave da m a s k a r a n n biri miydi, na sl anlamalyd imdi?.. yleyse, k a r d i n a l de, belki?.. Ama bu ek, peki a m a bu ek: kd cebinden kard, eliyle dokundu, gerekliinden emin oldu. Ha yr! Hayr, olamazd! Carola aldanyordu. Hem son ra, bu zavall Cave' ift oyun oynamak zorunda b r a k a n gizemli iler h a k k n d a ne biliyordu? Hi ku kusuz, iyi papazn saknd Baptistin'in baya bir kinini grmek gerekirdi b u n d a d a h a ok... Ne olur sa olsun! Daha da fazla aacakt gzn; artk Baptistin'den saknd gibi, b u n d a n byle peder Cave'
(1) Bir iki. (eviren) 155

dan da saknacakt; hatta, kimbilir, Carola'dan bile... te, diyordu kendi kendine, bu gnahn, bu ba gnahn, papaln sendelemesinin hem sonucu, hem de kant: ne kaldysa altst oluyor, devriliyor. Papaya gvenmeyince kime gvenmeli? Kilisenin da yand ke ta yklr yklmaz, hibir ey gerek olmay haketmiyor. Amedee ksa, sk admlarla postaneye doru y ryordu; memleketten gelmi birka haber bulaca n umuyordu nk, zerine yorgun gvenini ye niden oturtabilecei birka drst haber. Sabahn hafif sisi, sonra iinde h e r nesnenin b u h a r olup ger eklikten kt bu bol k, badnmesini d a h a da arttryordu; bir d grrcesine, topran, duvarla rn salamlndan, karlat insanlarn gerekten varolduklarndan, her eyden ok da Roma'da bu lunuundan kuku duyarak ilerliyordu... Kt d ten syrlp kopmak, kendini yeniden Pau'da, yata nda, nceden kalkm olacak, her zaman yapt gibi zerine eilerek: Nasl, iyi uyudunuz mu, dos tum? diye soracak Arnica'nn yannda bulmak iin etini imdikliyordu. Postanedeki m e m u r onu tand, karsnn yeni bir mektubunu vermek iin hibir glk karmad. ... Valentine de Saint-Prix'den, Julius'n bir kongre dolaysyla Roma'da bulunduunu rendim, diyordu Arnica. Onunla buluabileceinizi dnyorum da ne kadar seviniyorum! Ya zk ki Valentine adresini veremedi bana. B yk Otel'e indiini sanyor ya pek emin deil. Yalnz, perembe sabah Vatikan'a kabul edile ceini biliyor; daha nce kardinal Pazzi'ye, hu zura kabuln salatmak iin bir mektup yaz m. Milano'dan geliyormu, orada Anthime'i grmeye gitmi, Anthime ok dertliymi, nk, dvasndan sonra, kilisenin kendisine vadettii156

ni elde edemiyormu; bunun iin Julius, adalet istemek iin Kutsal Babamzla grmek isti yormu; nk o daha bilmiyor elbet. Sana g rmesini anlatr, sen de onu aydnlatabilirsin. nallah kt havalara kar nlem alyor, fazla da y rlmyor sundur. Gaston her gn be ni grmeye geliyor; ok aryoruz seni. Bize d neceini bildirdiin zaman ne kadar sevinece im... vb.vb. Blafaphas da drdnc sayfaya, k u r u n kalem le, yanlamasna birka szck karalamti: Napoli'ye gidersen, atklarn ren. Yeni makarnaya bir bulu nasl delik zerindeyim.

G m b r g m b r bir sevin kaplad Amede'nin yreini, a m a bir huzursuzlukla karkt: bu per embe, h u z u r a kabul gn, tam bugnd. ama rlarn ykatmaya vermeyi gze alamyordu, ama rsz kalacakt. Hi deilse korkuyordu bundan. Dnk t a k m a yakay takmt bu sabah; a m a Julius' le karlaabileceini renir renmez, onu yeter derecede temiz bulmamaya balad. Bulumann ve recei sevin, bu yzden biraz sarsld. Via dei Vecchierelli'ye bir d a h a u r a m a k m, bacanan huzur dan kt srada bulmak istiyorsa, bu sevdadan vazgemesi gerekirdi; sonra Julius' Byk Otel'de a r a m a k t a n d a h a iyiydi. Hi deilse manetlerini e virmeyi unutmad; yakasn da atksyla kapatt,' si vilcesini de hemen hemen k a p a t m a k gibi iyi bir ya n vard b u n u n . Ama bu ufak tefek eylerin ne nemi vard? Ger ek u ki, Fleurissoire bu mektupla anlatlmaz bir biimde glenmi buluyordu kendini. Akrabalarn dan birini, gemi yaamn bulmak tasars, yolcu imgeleminin dourduu canavarlar birdenbire defe157

diyordu. Carola, peder Cave, kardinal, b t n bun lar bir horoz sesinin birdenbire kesiverdii bir d gibi dalgalanyordu nnde. Niin ayrlmt Pau' dan? O n u m u t l u l u u n d a n uzaklatran bu sama ma sal da ne oluyordu? Hay Allah! Bir p a p a vard; az sonra Julius Onu grdm! diyebilecekti. Bir papa, ite o kadar, bu yeterdi. Tanr onun yerine bir ba kasnn gemesine izin verebilir miydi, bu canavar ca ii yaptrtr myd, bu iin iinde oynayacak bir rol olmak gibi sama bir g u r u r a kaplmasayd, Fleurissoire hi mi hi inanmayacakt buna. Amedee sk, hzl admlarla yryordu; koma mak iin g tutuyordu kendini. En sonunda yenibatan, gvene geliyordu, evresindeki her ey de yeniden gven verici bir arla, lye, doal bir durua, geree benzer bir gereklie kavuuyordu. Hasr apkasn elinde tutuyordu; byk kilisenin nne gelince, yle soylu bir sarholua kapld ki, sadaki emenin evresinde dolamaya balad, al nn slata slata fskiyenin altmdan geerken gk kuana glmsyordu. Birdenbire duruverdi. Orada, yannda, drdn c s t u n u n eteinde Julius' oturur grmesin mi? O olduuna k a r a r veremiyor, iyice emin olamyor du, st ba dzgnse de duruu pek dzgn de ildi yle: kont de Baraglioul, k a r a hasr apkasn yanna, iki kaldrm ta arasna kaklm bastonunun gaga biimi topuzuna takm, bulunduu yerin grkemliine aldrmadan, bir Sixtine peygamberi gibi sa ayan sol dizinin zerine atm, sa dizinin ze rine de bir defter koymutu; zaman zaman, havada tuttuu k u r u n kalemi birdenbire sayfalarn zerine indirerek bireyler yazyordu, ylesine aceleci bir esi ni kda geirmeye dalmt ki, Amedee nnde ne yapsa grmeyecekti. Bir y a n d a n yazyor, bir yandan konuuyordu; bir fskiyenin hrts sesini bastrsa bile, dudaklarnn kprdad grlyordu. 158

Amedee s t u n u sessizce dnerek yaklat. Om zuna dokunaca srada, Julius ateli ateli: SONRA BU DURUMDA, NE NEM VAR! dedi, bu szckleri defterine, sayfann sonuna geir di, sonra birdenbire kalkarak suratn Amedee'ye arpt, b u r u n b u r u n a geldiler. Hay Allah, ne yapyorsunuz burada? Amedee heyecandan titreyerek kekeliyor, syle yemiyordu; Julius'n elini iki elinin iinde esrimeyle skyordu. Julius de onu gzden geiriyordu bu arada: Zavall dostum, bu ne hal byle! Yazg hi de iyi bir pay ayrmamt Julius'e: iki b a c a n a n d a n biri yobazlayordu, teki de ok pe riand. Nerdeyse yldr grmemiti Amedee'yi, o zamandanberi en azndan on iki ya kocam bu luyordu onu; yanaklar km, hrtlausu dar k mt; atksnn krmzl yznn solgunluunu b t n b t n arttryordu; enesi titriyordu; teke gz leri ackl olmas gereken, a m a maskaralktan teye gemeyen bir biimde dnyordu; izgili bir ses k skl getirmiti dnk yolculuundan, szleri uzak t a n gelir gibiydi. Akl fikri o dncedeydi: Ne oldu, onu grdnz m? dedi. Julius de kendi dncelerine dalmt: Kimi? diye sordu. Bu kimi? hem bir yas an, h e m de dine kar bir svg gibi nlad Amedee'nin iinde. Saygyla ak lad: Vatikan'dan kyorsunuz sanyordum? yle. Kusura bakmayn: aklmdan kmt... Bama gelenleri bir bilseniz... Gzleri parlyordu-, kendi benliinden fknverecek diyecei gelirdi insann. Aman, ne olur! diye yalvard Fleurissoire, bu nu sonra sylersiniz; ilkin grmenizi anlatn. yle sabrszlanyorum ki. ok mu ilgilendiriyor bu sizi? 159

Hem de nasl, anlayacaksnz birazdan. Konu un, konuun, rica ederim. Peki, ite! diye balad Julius, Fleurissoire' ko l u n d a n tuttu, Saint-Pierre'den uzaklatrd onu. Bi zim Anthime'in dine dnnn kendisini nasl bir yokluk iinde braktn bilirsiniz belki de! Farma sonlarn ondan kaptna karlk olarak Kilise'nin vadettii eyi bouna bekliyor. Anthime aldatld: bunu kabul etmek zorundayz... Dostum, siz nasl isterseniz yle kabul edin bu serveni, ben stn bir maskaralk sayyorum; ama byle olmasayd, bugn bizi uratran ve size anlatmak iin sabrszlandm eyi bu k a d a r iyi anlayamayacaktm belki de. te: tutarsz bir yaratk! ok ey anlatr bu... sonra, hi kukusuz, bu grnte kalan tutarszln ardnda d a h a ince, gizli bir tutarllk, bir birlik de buluna bilir; nemli olan, ona yn veren eyin basit bir k a r dncesi olmamas, ya da ou z a m a n sylen dii gibi: kara d a y a n a n nedenlere uymamas. Dncelerinizi iyi izleyemiyorum, dedi Ame dee. Doru, kusura bakmayn: grmeden uzakla yorum. Her neyse, Anthime konusunu ele almaya ka r a r vermitim... Ah, dostum, Milano'da oturduu da ireyi bir grseniz! Burada kalamazsnz! dedim he men. Sonra o zavall Veronique'yi dnyorum da! Ama Anthime, keilie, kapsenlie 1 dkyor ii; kendisine acnmasn istemiyor; hele Kilise'nin sulu grlmesini hi istemiyor! 'Dostum,' dedim sonra, yksek Kilise grevlilerinin sulu olmadn kabul ederim, a m a bu onlar bilmedikleri iindir. zin verin de gidip syleyeyim... Ben de sanyordum ki kardinal Pazzi. diye so kuturdu Fleurissoire. Evet, b u n d a n i kmamt. Anlarsnz ya, bu
(1) Capucin: Saint-Franois tarikatna bal papaz. (eviren).

yksek kiiler, durumlarn gletirmekten korkar lar. Bu ie onlardan olmayan birinin sarlmas gere kirdi, rnein benim. nk bulularn yapl tar zna bakn da h a y r a n kaim! ya, hem de en nemli lerinin: birdenbire gelen bir esin sanabilir insan: a m a aslnda hep dnlm bireydir. Bylece, kah r a m a n l a r m n hem fazla mantkl olmalar, h e m de yetersiz bir istemleri bulunmas beni kayglandr yordu. Amedee usulca: Korkarm ki gene k o n u d a n uzaklayorsunuz, dedi. Yok canm, siz benim dncemi izleyemiyor sunuz, dedi Julius. Uzun szn ksas; dilekeyi dorudan doruya Kutsal Babamza sunmaya k a r a r verdim; bu sabah da vermeye gittim. yleyse? abuk syleyin: onu grdnz m? Sevgili Amedee, byle d u r m a d a n szm ke serseniz... Ne diyeyim, onu grmenin ne k a d a r g bir ey olduunu pek dnmeyiz. Elbette! dedi Amedee. Ne dediniz? Birazdan anlatrm. Bir kez dilekemi onun eline vermekten tmden vazgemek zorunda kaldm. Elimde tutuyordum: dz gnce bklm bir ktt; a m a d a h a ikinci bek leme odasnda (belki de ncsdr; iyice anm sayamyorum imdi), karal krmzl, iri bir akgz kibarca elimden ald. Amedee, hafif hafif, boyunemi ve bildiini bi len biri gibi glmeye balyordu. Ondan sonraki bekleme odasnda apkam alp bir masann stne koydular. Beincide ya da altn cda, iki h a n m ve bapapazla uzun zamandr bekliyordum, bir t r mabeyinci gelip, beni ald, bi tiik salona gtrd, b u r d a Kutsal Babamzn kar sna gelir gelmez (farkedebildiime gre, bir t r taht 161

160

kubbesinin altnda bir t r t a h t a oturmutu), beni secdeye ard, ben de istediini yaptm; bylece onu gremez oldum. Ama uzun zaman eilmi bir d u r u m d a kalmamsmzdr, alnnz da o k a d a r aada deildi her halde... Sevgili Amedee, siz r a h a t r a h a t konuuyorsu nuz, sayg bizi ne k a d a r krletirir, bilmez misiniz? Sonra ben bam kaldrmaya gze alamadktan ba ka, bir t r baaa da, ben Anthime'imden konu maya baladm m cetvel gibi bireyle enseme vuru yordu, bu yzden yeniden eiyordum bam. Hi deilse O, sizinle konutu ya. Evet, kitabmdan szetti, okumadn aka syledi. Amedee bir z a m a n sustuktan sonra: Sevgili Julius, bu b a n a syledikleriniz son de rece nemli eyler, dedi. Onu grmediniz: b t n anlattklarnzdan onu grmenin alacak derecede g olduunu t u t t u m aklmda. Ah! Btn bunlar, heyhat! Kukularn en zalimini doru karyor! Ju lius, imdi b u n u size sylemeliyim, a m a yle gelin; bu sokak o k a d a r kalabalk ki... Aa yukar ssz bir sokaa srkledi Julius'u, Julius eleniyordu d a h a ok, hi sesini karmad. yle nemli ki bu size syleyeceim... Aman bu nu darya belli etmeyin. nemsiz eylerden szediyormu gibi grnelim, siz de korkun bir ey iit meye hazrlann: Julius, dostum, sizin bu sabah gr dnz... Yani grmediim demek istiyorsunuz? Kesinlikle yle... sahicisi deil. Ne diyorsunuz? Papay grmediniz diyorum, korkun bir nedeni var bunun... gizli ve gvenilir bir kaynaktan ren dim; gerek papa, hapsedildi. u artc giz, en beklenmedik etkiyi uyandrd 162

Julius'n zerinde, birdenbire Amedee'nin kolunu b rakt, sk admlarla ne dt, sokan ortasndan gidiyor, baryordu: Yok! Hayr. Yok canm, yok, d a h a neler, hayr hayr, hayr! Sonra Amedee'ye yaklat: Nasl! Ben, hem de glkle, b t n bunlar ak lmdan karmay baaryorum; ordan beklenecek, umulacak, kabul edilecek hibir ey kalmadna aklm yatyor iyice; Anthime'in aldatldna, hepimi zin aldatldna, bunlarn hep u y d u r m a eyler oldu una, glmekten baka bir ey kalmadna... Ya! Kurtuluyorum, syryorum yakam; tam avunacam srada siz kyorsunuz karma: Dur bakalm! diyor sunuz. Yanllk var: Batan balayn! A, yok, yok, d a h a neler! Yok, yle ey yok, hayr, asla! Bu ka dar yeter bana. Gerei deilse de ne yapalm! Fleurissoire app kalmt. Ama, diyordu, Kilise... Ses ksklnn g zel konumasna elvermeyiine zlyordu. Ama, Kilise'nin kendisi de aldatldysa? Julius yanlamasna d u r d u nnde, yolunu yar yarya kapatt, sonra da alk olmad, alayc, kesip atc bir sesle: Peki! Bun-dan-si-ze-ne? dedi. Fleurissoire, yeni bir kukuya kapld o zaman; huzursuzluunun younluu iinde yerlemeye ba layan yepyeni, biimlenmemi, dayanlmaz bir ku kuya: Julius, Julius'n ta kendisi, bu konutuu Ju lius, bekleyiinin, dertli iyi niyetinin baland Julius de gerek Julius deildi. Ne! Siz misiniz byle konuan! Bense size g veniyordum! Siz, Julius, kont de Baraglioul ki ya zlar... Yazlarmdan szetmeyin, rica ederim. Bu sa bah papanzn, gerek ya da sahte papanzn b a n a yazlarm iin syledikleri yeter de a r t a r bile! Anla163

d k l a n m m yardmyla, b u n d a n sonrakilerin d a h a iyi olacaklarn umuyorum. Size nemli eyleri syle mekte ge kaldm. Yemei birlikte yer miyiz? Memnunlukla, a m a erken ayrlacam sizden. Bu akam Napoli'de bekliyorlar beni... evet, size an latacam iler iin. Beni Byk Otel'e gtrmyorsunuz ya inallah? Hayr; Colonna'ya gideceiz. Julius de Byk Otel'de Fleurissoire gibi bir d kntyle grnmeye pek istekli deildi; beriki ken dini solgun ve bitkin buluyordu, bu lokanta masa snda, onun karsnda, inceleyen baklar altnda, bacanan iine oturttuklar bu keskin ktan ra hatsz oluyordu. Bir de bu bak kendisininkini arasayd bari: Hayr, nerde, krmz atknn dibine, u akta olduunu sezdii kukulu sivilcenin tomurcuk land yzler kzartc yere dikildiini seziyordu. Garson erezleri getirirken:, Kkrtl banyo yapsanz iyi olur, dedi Baraglioul. Fleurissoire kar geldi: Sandnz ey deil, dedi. Baraglioul szne hi inanmad ya, gene de: yi ya, dedi; aklma gelmiken syleyeyim de dim. Sonra geriye yaslanarak ders verircesine: te, byle, sevgili Amedee, dedi: benim kanm u ki, La Rochefoucauld'dan ve izleyicilerinden bu yana, iyice battk b u n u n iine; insana yn veren ey ler h e r z a m a n y a r a r deildir; kard davranlar da var. Fleurissoire saf saf: Umarm, diye szn kesti. Bu k a d a r da abuk anlamayn beni, rica ede rim. kard szyle: nedensizi belirtiyorum. yilik gibi ktlk de, yani ktlk ad verilen ey de ne densiz olabilir. Ama bu durumda, ne diye ktlk etmeli? 164

Tam stne bastnz! Lks olsun diye, h a r c a m a gereksinimiyle, oyun olsun diye. nk ben, kar dan en uzak r u h l a r n en iyi r u h l a r olmas gerek mediini ileri sryorum, -szcn katolik anlamn da sylyorum bunu; tam tersine, katoliklik bak mndan, en iyi yetitirilmi ruh, hesaplarn en iyi t u t a n ruhtur. Fleurissoire onun dzeyinde kalmaya alyordu; Ve h e r z a m a n kendisini T a n n ' y a borlu bilen ruh, diye ekledi. Bacanann klar Julius' aktan aa kz drmt; bunlar pek sama gibi grnyordu ona. Elbette ki ie yarayabilecek olann kmsen mesi bir r u h soyluluu gsterir... yleyse din bilgi sinden, gnl alclktan, hesaptan kurtulmu, hibir eyin hesabn tutmaz olmu bir r u h u benimseyecek miyiz? Baraglioul bir destekleme bekliyordu; a m a Fle urissoire ateli ateli: Hayr! Hayr! Bin kez hayr: benimsemeyeceiz! diye haykrd; sonra birden, kendi sesinden kendisi rperdi, Baraglioul'a doru eildi: Daha yava konualm; bizi dinliyorlar, dedi. Hadi canm! Konutuklarmz kimi ilgilendirir ki? Ah! Dostum, bu memleketin insanlarn bilmi yorsunuz, bakyorum. Bana gelince, ben artk tan m a y a baladm onlar. Drt g n d r a r a l a r n d a ya yorum, servenlerden kurtulamyorum bir trl! Aslmda bende bulunmayan bir saknganlk yerle tirdiler kafama zorla. zliyorlar bizi. Kendi kafanzdan karyorsunuz b t n bunla r... Ben de isterdim b t n b t n bunlarn yalnz kendi beynimin iinde olmasn. Ama ne yaparsnz? Gereinin yerini sahtesi alnca, elbette gerein sak lanmas gerekir. Az sonra szn edeceim grevi 165

yklendikten sonra, Loca'yla sa Cemiyeti arasnda, ldm bittim. Herkes iin kukulu bir kiiyim; h e r eyden kukulanyorum. Ama, dostum, az nce be nim kederimle alay ettiiniz zaman, konuann ger ek Julius m, yoksa sizin bir taklidiniz mi oldu u n u d n d m sylersem... Ama, bu sabah, si ze r a s t l a m a d a n nce, kendi gerekliimden de ku kuya dtm, burada, Roma'da bulunmakla bir d grp az sonra Pau'da, altm eyler ortasnda, Arnica'nm y a n m d a u y a n m a k arasnda bocaladm da sylersem... Dostum, ateiniz varm. Fleurissoire, elini tuttu,' ackl bir sesle.Ate! yi syledin.- ateim vard. Hi geirilme yen, geirilemeyen, geirilmek istenmeyen bir ate. Sylediimi renince sizin de, ne yalan sylemeli, sizin de tutulacanz u m d u u m bir ate, ne yalan sylemeli, birlikte yanalm diye, kardeim... Ama ha yr! yice anlyorum imdi bu izlediim, izlemek zo r u n d a olduum karanlk yol pssz uzanyor; az n ce sylediiniz de bu yoldan gitmeye zorluyor be ni... Ya, Julius, doru olacakt demek? Demek O grlmyor? Demek grlemiyor?.. Julius elini gittike coan Amedee'nin elinden kurtard, kolunun zerine koydu: Dostum, dedi, dostum, az nce sylemeyi gze alamadm bireyi gizlemeyeceim artk: Kutsal Ba bann karsna knca bir dalgnla tutuldum... ya; bir dalgnla tutuldum. Bir dalgnla! diye yineledi Fleurissoire, apallamt. Evet; birdenbire baka eyler d n d m farkettim. Sylediinize inanaym m? nk asl o zaman ald gzlerim. Ama, de dim kendi kendime, ilk dncemi srdryordum, -ama kt davrann, cinayetin nedensiz, ilgisiz, 166

karsz olduu dnlnce, zerre k a d a r su sayla maz; onu ilemi olan da tutulamaz. Ne o! Gene mi dndnz bu konuya, diye umut suzca iini ekti Amedee. nk neden, cinayet nedeni, suluyu ele ve ren kulptur. Yarg: Is fecit cui prodest derse de... siz hakknz olan bir eyi yaptnz, deil mi ya? Kusurumu balayn, dedi Amedee, alnnda terler boncuklanyordu. Ama bu srada, birdenbire, konuma kesiliverdi: lokantann d hizmetlere b a k a n garsonu, bir tabak ta zerinde Fleurissoire yazl bir zarf getiriyordu. Amedee aknlkla zarf at, iindeki ktta un lar okudu: Kaybedecek bir dakikanz bile yok. Napoli treni te kalkyor. Msy de Baraglioul'dan sizinle Credit Commercial'e gelmesini rica edin, orada tannr, kimliinize tanklk edebilir. Cave. Ya! Ben size sylememi miydim? dedi Ame dee alak sesle, bu olay ferahlatmt onu d a h a ok. Olur ey deil gerekten de. Adm nerden bi liyorlar? Credit Commercial'le bantm olduunu nerden biliyorlar? Bu insanlar h e r eyi bilirler dedim ya size. Bu pusulann havas hi de houma gitmedi. Yazan kimse szmz kestii iin zr dileyebilir di hi deilse. Neye yarar? Grevimin h e r eyden nce geldi ini biliyor... karl alnacak bir ek... Hayr; burda anlatamam; gzaltnda tutuyorlar bizi, gryor sunuz. Sonra saatini kard: Gerekten de zor ye tiiriz. Garsonu ard. Brakn! Brakn, dedi Julius: ben sizi ar dm. Credit uzak deil; gerekirse a r a b a tutarz. Ak lnz banzdan gitmesin... Ha! Aklma gelmiken
167

syleyeyim; bu akam Napoli'ye gidiyorsariz, u bi letten yararlann. Benim admadr; a m a nemi yok. (Julius insanlar minnet altnda brakmaktan hola nrd). Paris'de, d a h a gneye inerim diye dncesiz ce almtm. Ama bir kongre beni alkoydu. Orada ne k a d a r kalmay dnyorsunuz? Ne k a d a r az olabilirse o k a d a r iyi. Umarm, he men yarn dnm olurum. yleyse akam yemeine beklerim sizi. Credit Commercial'de, kont de Baraglioul'un ta ntmas zerine hi glk karmadlar, eke kar lk alt banknot verdiler Fleurissoire'a, ceketinin i cebine koydu. Bu arada, elinden geldii kadar, e kin, kardinalin, papazn yksn anlatmt baca nana; Baraglioul g a r a k a d a r geldi onunla, a m a ar tk pek dinlemiyordu. Bu a r a d a Fleurissoire bir takma yaka satn al mak iin bir gmlekiye girdi, a m a dkknn nn de ya sabr eken Julius' fazla bekletmek korku suyla hemen takmad. Yanma geldii zaman Julius: Valiz gtrmyor musunuz? diye sordu. Fleurissoire aln, tuvalet ve gece eyalarn al m a k iin kald yere u r a m a k isterdi istemesine a m a Baraglioul'a via dei Vecchierelli'yi gstermek!... Adaam! bir gece iin!... dedi abucak. Hem otele urayacak zamanmz da yok. Sahi, nereye indiniz? Colisee'nin arkalarnda bir yere, diye uydur du Fleurissoire. 'Kpr altna' dercesine syledi bunu. Julius bir kez d a h a bakt ona. Ne tuhaf olmusunuz siz byle! O k a d a r tuhaf m grnyordu gerekten? Fle urissoire alnn kurulad. Gara gelmilerdi, birka adm yrdler, konumadan. Hadi bakalm; ayrlmalyz artk, dedi Baragli168

oul, elini uzatt. Be... be... benimle gelmez miydiniz, diye ke keledi Fleurissoire korka korka. Neden bilmem, yal nz gitmek biraz kayglandryor beni... Roma'ya k a d a r pekl yalnz geldiniz. Ne gele cek banza? Perona v a r m a d a n ayrldm iin ku sura bakmayn, giden bir tren grmek anlatlmaz bir h z n verir bana. Glegle! yi yolculuklar! Yarn Paris biletimi Byk Otel'e gndermeyi unutmayn.

169

BENC KTAP LAFCADIO


There is only one remedy! One thing alone can cure us from being ourselves!... Yes; strictly speaking, the question is not how to get cured, but how to live. JOSEPH CONRAD

I Lafcadio, Julius'n araclyla, noter nnde, mteveffa Juste-Agenor de Baraglioul'un kendisine brakt krk bin liralk gelirin sahibi olduktan son ra, en byk kaygs b u n u darya belli etmemek ol mutu. Kendi kendine: Belki kabn kaan altn olacak a m a gene ay n yemekleri yiyeceksin, demiti. Bundan byle kendisi iin yemeklerin tad dei eceini bilmiyordu daha, ya da dikkat etmiyordu. Hi deilse, itaha kar savamakta da, oburlua boyunemekte de ayn zevki bulduundan, artk gereksinimlerle skmad iin, direnci geviyordu. Benzetmeye bavurmadan konualm: soylu yarad lta olduundan, hibir davrann yoklua gre ayarlamamt - imdi eytanlk olsun, oyun olsun di ye, zevkini karma ye t u t m a zevkiyle davranabi lirdi. Kontun isteine uyarak yas tutmamt. Gardrob u n u doldurmak iin son amcas Marki de Gesvres'in giyindii yerlere gittiinde, kk drc bir ters170

lik bekliyordu b u r a l a r d a kendisini. Markinin adn syleyince, terzi onun demeyi ihmal ettii birka fa t u r a kard. Lafcadio dolandrclktan nefret ederdi; bu hesaplar demeye gelmi gibi davrand, yeni giy silerin parasn da pein verdi. Ayakkabcda da ay n serven geldi bana. Gmlekiye gelince, Lafcadio baka bir gmlekiye bavurmann d a h a akllca bir davran olacan dnd. Ah, Gesvres amca, adresini bir bilseydim onun; faturalarn denmi olarak gndermek bir zevk olurdu, diye dnyordu Lafcadio. Beni kmse mesine yol aard bu; a m a ben Baraglioul'um, bun dan byle gnlmden karyorum seni, alak marki. Hibir ey Paris'te tutmuyordu onu, baka bir yerde de tutmuyordu; h e r gn mola vere vere tal ya'dan geerek Brindisi'ye gidiyor, b u r a d a n Java'ya gitmek zere bir Lloyd'a binmeyi dnyordu. Kendisini Roma'dan uzaklatran trende yapa yalnzd, hava scakt a m a dizlerinin zerine yanla masna, ay rengi, yumuak bir yol battaniyesi atm t, battaniye zerinde kl rengi eldivenli ellerini sey retmekten zevk alyordu. Giysisinin yumuak, yumams kuma arasndan, b t n mesameleriyle h u z u r u iine ekiyordu; hemen hemen yksek a m a ak kolal yaka boynunu skmyor, boynundan kvrml gmlei zerine kravat tun rengi bir atk halinde bir kr y lan gibi iniyordu. Derisi iinde rahat, giysileri iinde rahat, botlar iinde r a h a t buluyordu kendini - eldiven lerinin alageyik derisinden yaplmt botlar; bu yu muak hapisane iinde aya geriliyor, bklyor, yaadm, duyuyordu. Kunduz derisinden apkas gzlerinin zerine dmt, onu grnmden ayr yordu; ard aacndan bir kk pipo tttryor, dncelerini kendi aklarna brakyordu. Dn yordu: 'htiyar kadn, bann stnde kk, ak bir bu lut... Bugn yamur yok, diyerek b a n a bulutu gs171

termiti!.. Torbasn kendi omuzlarma yklendiim bu ihtiyar kadn (aklna esmiti de Bologne ile Flo rence arasndaki Appennins yolunu drt gnde, y ryerek gemiti, Covigliajo'da yatmt), bayrn te pesinde ptm... Covigliajo papaznn iyi davra n dedii eylerden bu da, a m a o kirli, o buruuk deriyi p a r m a k l a r m arasnda duyunca, grtlan da skabilirdim, elim titremeden... Ah, nasl da oku yordu ceketimin yakasn, tozunu almak iin! 'figlio mio! carino!...' diyerek... Sonra, h l ter iinde, o byk kestane aacnn glgesine, stelik bir sigara bile tttrmeden, yosunlarn zerine uzandm za man, o byk sevin nerden geliyordu? Btn insan l kucaklayabilecek k a d a r geni buluyordum kol larm; bomak iin belki de... nsan yaam ne ka d a r az ey! Gze alnabilecek gzel bir yiitlik fr sat ksa r a h a t a tehlikeye atardm kendimi!... Ge ne de dac olamam, havac olamam... u odasna kapanm Julius ne tlerdi b a n a acaba?.. Elimden alnm olmas zc! bir kardeim bulunmas hi de fena olmazd. 'Zavall Julius! Yazanlar ylesine ok, okuyan lar ylesine az ki! Bir gerek bu: insanlar gittike d a h a az okuyorlar.. Kendime gre lecek olursam, tekinin dedii gibi. Bu bir ykmla bitecek; gzel bir ykm, dehete batm! kaldrp atacaklar basl m yazy; en iyinin en ktyle biraraya gelmemesi bir mucize olacak. 'Ama ben grtlan skmaya balaynca ihtiyar kadn ne derdi, b u n u bilmeli... yle olsa ne olurdu, bunu tasarlarz, a m a ufack bir aralk kalr her za man, hibir ey sanlabilecei gibi olmaz... Beni bireyler yapmaya zorlayan da bu ya... O k a d a r az oluyoruz ki!... Olabilecek h e r ey olsun! ben, Yara tl byle aklyorum... Olabilecein tutkunu... Dev let olsam, kendimi hapsettirirdim. 'Bologne post-restantmdan kendiminmi gibi is172

tediin mektup, u M. Gaspard Flamand'n mektu bu pek de yle artc bir ey deil. Geri yollama abasna deen hibir ey yok iinde. 'Allahm! valizlerini kartrma istei u y a n d r a n insanlara ne k a d a r rastlanyor!... Oysaki yle bir szck byle bir davranla, bize garip bir tepki gstermeyecek insan pek az!... Ne gzel bir kukla koleksiyonu; a m a iplikler fazla belli! Sokaklarda k a b a saba insanlara rastlanmaz oldu. Lafcadio, sorarm size, bu maskaral ciddiye almak drst bir ada ma yarar m?... Hadi bakalm! basp gidelim; va kittir! Yeni bir dnyaya doru kayoruz; topraa plak tabanmzn izini kararak Avrupa'dan ayr lalm!... Borneo'da, ormanlarn derinliklerinde, geri kalm bir antropopitek 1 varsa, olas bir insanln kaynaklarn a r a m a y a alrz orada! 'Protos'u yeniden grmek isterdim. Hi kuku suz Amerika'ya krmtr. Yalnz ikago vahilerini beenirdi, yle sylerdi... Bu k u r t l a r benim gnlmce ehvetli deil: kedi yaratllym ben. Geelim. 'Covigliajo papaz, ok yufka yrekliydi, ocu un ahlkn bozacak yapda grnmyordu yle. Bundan saknyordu kukusuz. Seve seve arkada ederdim onu kendime; papaz deil, o da sorulur mu! k... Bana b a k a n gzleri ne gzeldi! Benim ba km onunkini ne k a d a r kaygyla aryorsa onunki de benimkini yle kaygyla aryordu; a m a hemen e viriyordum ben gzlerimi... Be ya bile yoktu ara mzda. Evet, on drt, on alt yalarnda, fazla deil... Ben bu yata neydim? zlem dolu bir stripling, onunla karlamak isterdim bugn... Faby, ilk za manlarda, b a n a tutkunluk duyduu iin pek akn d; b u n u a n n e m e aklamakla iyi etti; ondan sonra d a h a bir hafifledi yrei. Ama ll davranmas ne k a d a r kzdrrd beni!.. D a h a sonra, Aures'de, a(1) Anthropopitheque: nsanlarn ilk atalar saylan dsel ya ratklar. (eviren).

d r m altnda ona b u n u anlattm zaman, ok gl dkt... Seve seve grmek isterdim o n u bugn; l m olmas zc. Geelim. "Dorusunu sylemek gerekirse ben papazn ho una gitmemek istiyordum. Ho kamayacak bir ey ler aryordum ona sylemek iin; ho eylerden ba ka bir ey bulamadm... ekici, batan karc g rnmemek iin ne k a d a r glk ekiyorum! Taze ce viz kabuu sremem ya yzme; Carola byle yap mam tledi; sarmsak da yiyemem dorusu... Eh, bu zavall kz dnmeyelim artk, ha? Hazlarmm en bayasn ona borluyum... O! bu garip ihtiyar da nerden kt byle?' Koridorun kapsndan Fleurissoire ieri girmiti. Fleurissoire, Frosinone istasyonuna k a d a r yalnz yolculuk etmiti k o m p a r t m a m n d a . Trenin bu duru unda, orta yal bir talyan binmiti vagona, karan lk baklarla kendisini gzetlemeye balam, Fle urissoire de b u n u grnce abucak kirii krmak is temiti. Komu kompartmanda, Lafcadio'nun gen ince lii onu ekti. Ah! sevimli delikanl! daha ocuk nerdeyse, di ye dnyordu. Tatile km olmal. Ne gzel giyin mi! Bak saf. Saknmaktan kurtuldum da ne ka d a r rahatladm! Franszca bilseydi seve seve konu urdum onunla... Kap yanndaki keye, karsna oturdu. Lafcadio kunduz apkasnn u c u n u kaldrd, donuk, grnte ilgisiz bir bakla seyretmeye balad onu. u pis herifle benim a r a m d a ortak olan ne var? diye dnyordu. Kendini pek uyank sanyor di yecei gelir insann. Ne diye glmsyor b a n a by le? Kendini peceimi mi sanyor! Moruklar h l okayabilecek kadnlar bulunmasna olanak v a r m! Elyazsm, ya da m a t b a a yazsn tersinden, ya da saydamlatrarak ardndan, aynada, ya da k u r u t m a
174

kdnn zerinde r a h a t r a h a t okuyabileceimi rense pek aard kukusuz; aylk bir alma, iki yllk da raklk; b t n bunlar da sanat ak. Cadio, yavrum, bir sorun var: yazgda bir delik amak. Ama neresinden?... Bak! Kau ikram edeceim ona. ster kabul etsin, ister etmesin, hangi dille ettiini gr rz. Grazio! grazio! dedi Fleurissoire, almad. Bu yaban domuzuyla bir ey yaplmaz. Uyuya lm! diye dnyor Lafcadio elinde olmadan, kun duz derisi apkasn gzlerinin zerine indirerek bir ocukluk ansnn dne dalmaya alyor: Kendini, d a h a Cadio diye arld gnlerde, Karpatlar'da, annesiyle talyan Baldi ve prens Wladimir Bielkowski'yle birlikte iki yaz oturduklar u ok uzak atoda gryor. Odas koridorun ucunda; annesinden uzakta yatt ilk yl... Kapnn aslan ba biimindeki bakr tokman koca bir ivi tutu yor... Ah! bu duyularn ans ne k a d a r belirli! Bir gece, u y k u s u n u n derinliklerinden syrlp da yata nn baucunda, bir kbus iin yaplma benzeyen, pas rengi bir geni kaftana brnm, bana bir Acem bal gibi oturmu, bitmeyecekmiesine uza yp giden bir garip balk geirmi, by dk, her zamankinden de devimsi Wladimir amcay grnce hl d grdn sanyor. Wladimir amca bouk kl bir fener tutuyor elinde, bir bilya torbasn bi raz iterek Cadio'nun yatann yanndaki masann zerine, saatinin y a n m a koyuyor. nce annesinin l dn ya da hastalandn dnyor Cadio; Bielkowski bir parman dudaklarnn zerine gt ryor, kalkmasn iaret ediyor. ocuk aceleyle, am casnn bir iskemlenin arkalndan alp uzatt, ban yodan kt zamanlarda giydii robdambr gei riyor srtna; amcann kalar atk, hi akas ol mayan bir tavrla yapyor b t n bunlar. Ama Cadio'nun Wladi'ye yle byk bir gveni v a r ki bir
175

an bile korkmuyor; terliklerini giyiyor, Wladi'nin halleri onu pek meraklandrm, h e r z a m a n olduugibi, elence itahyla a r d m d a n gidiyor. Koridora kyorlar; Wladimir gizemli gizemli, ciddi ciddi ilerliyor, feneri nnde, ilerde tutuyor; bir yin yapyorlar, ya da bir dinsel alayn a r d n d a n gidiyorlar sanki; Cadio tkezliyor biraz; nk h l dlerle sarho; a m a m e r a k abucak beynini temiz ledi. Annesinin kaps nnde ikisi de bir an duru yor, kulak veriyorlar: t yok; ev uyuyor. Merdiven bana gelince, odas at katnn y a n m a alan bir uan horultusunu duyuyorlar. niyorlar. Wladi pa m u k ayaklarla basyor basamaklara; en ufak bir trtda yle hiddetli bir dn dnyor ki, Cadio gl memek iin kendini zor tutuyor. zel olarak bir ba sama gsteriyor, onu amasn iaret ediyor, bir tehlike varm gibi ciddi. Cadio bu nlemlerin ve b tn yaptklarnn gerekli olup olmadklarn d n p de zevkini bozmuyor hi, oyuna veriyor kendini, trabzan boyunca kayarak o basama geiyor... Wladi onu yle elendirmi ki, onun a r d n d a n gitmek iin ateler iinden de geerdi. Alt k a t a vardklar zaman, bir an soluk almak iin ikisi de sondan bir nceki basamakta oturuyor lar. Wladi ban sallyor, b u r n u n d a n soluduu du yuluyor, Ah, iyi atlattk! demek istiyor sanki. Gene balyorlar ilerlemeye. Salonun kaps nnde ne n lemler, ne nlemler! imdi Cadio'nun tuttuu fener oday yle garip aydnlatyor ki, ocuk zor tanyor buray; aykr gibi geliyor oda ona; bir p a n c u r u n aralndan azck ay szyor; doast bir sa kinlie batm h e r ey; iine gizlice a atacaklar bir kk gl diyecei gelir insann: h e r nesneyi iyi ve yerinde buluyor; ama, garipliklerini ilk kez anlyor. Wladi piyanoya yaklayor, aralyor, parmann ucuyla birka tuu okuyor, tular pek zayfa ses veriyorlar. Birdenbire kapak kurtuluyor, dnce
176

mthi bir grlt karyor (Lafcadio b u n u dn dke h l yerinden srar). Wladi fenere kouyor, ksyor, sonra bir koltua kyor; Cadio bir masann altna sokuluyor; ikisi de u z u n zaman karanlkta kalyorlar, kmldamadan, kulaklar kirite... a m a hi bir ey yok: evde hibir ey kmldamad; uzakta bir kpek aya havhyor. O zaman, usul usul, ar ar, Wladi biraz karyor. Yemek odasnda, nasl eviriyor bfenin anahta rn! ocuk b u n u n bir oyundan baka bir ey olma dn biliyor ya amca da b u n a iyiden iyiye kapl m gibi. Neresinin d a h a iyi koktuunu a n l a m a k is ter gibi iine ekiyor havay; bir toke 1 iesi alyor, biski batnlabilecek iki kk kadehe toke doldu ruyor; Cadio'yu kadeh tokuturmaya aryor, bir parma dudaklarnn zerinde; kristal hafiften, pek hafiften nlyor... Gece kahvalts bitti, Wladi her eyi eski dzenine sokmaya alyor, Cadio'yla gidip kadehleri mutfak teknesinde ovuyor, kuruluyor, i eyi yeniden kapatyor, biski k u t u s u n u kapatyor, krntlar dikkatle silkiyor, dolapta eski yerini bu lan h e r eye son bir kez d a h a bakyor... Ne grl m, ne bilinmi. Wladi, Cadio'nun odasna k a d a r onunla geliyor gene, uzun bir selm verip ayrlyor. Cadio yeniden, brakt yerden uykusuna balyor, ertesi gn btn bunlar dnde grp grmediini dnecek. Tuhaf oyun bir ocuk iin! Julius b u n a ne der di acaba?

Laf cadio'nun gzleri kapal a m a uyumuyor, uyuyamyor. urada varln duyduum kk ihtiyar uyu duumu sanyor, diye dnyordu. Gzlerimi ara(1) Toke: Macar arab. 177

lasam b a n a baktn grrdm. Protos hem dikkat edip hem u y u r gibi yapmann ok g olduunu ile ri srerdi; gzkapaklarnm bu hafif titreyiinden sahte uyumay anlamakta ustayd... ben imdi gzkapaklarmm titremesini tutuyorum. Protos bile yu tard bunu. Bu a r a d a gne batmt, Fleurissoire'm ili ili seyrettii son klar da azalyordu. Birdenbire, va gonun kubbemsi tavannda fazla keskin bir aydn lk olumutu; Fleurissoire, komusunun uykusu ka ar korkusuyla, dmeyi evirdi, a m a tam karanl getirmedi bu yapt, gk rengi bir gece lmbasna verdi akm. Fleurissoire'a gre bu mavi ampul de fazla k veriyordu; dmeyi bir d a h a evirdi: gece lambas snd; a m a iki yan lamba yand hemen, bunlarsa ortadaki avizeden d a h a rahatsz ediciydi; bir kez d a h a evirdi; gece lambas yand; b u r d a durdu. Ikla oynamas bitti mi? diye dnyordu Lafcadio, sinirlenmiti. imdi ne yapyor? (Hayr, kaldrmayacam gzkapaklanm.) Ayakta... Valizi me mi tutuldu yoksa? Aferin! Ak olduunu anlayverdi. Anahtarn hemen kaybetmek zere, ona Mi lano'da, Bologne'da maymuncukla almas gereken kark bir kilit taktrmak beceriklice bireydi. Hi deilse bir asma kilidin yerine yenisi konulabilir... Allah cezam versin: ceketini mi karyor ne? Her neyse, bakalm una. Fleurissoire, Lafcadio'nun valizine dikkat bile et miyor, yeni t a k m a yakasyla urayordu, d a h a ra h a t dmeleyebilmek iin ceketini indirmiti; a m a kaim, kolal patiska karton gibi sertti, b t n aba lara kar direniyordu. Mutlu grnmyor, diye dnyordu Lafcadio elinde olmadan. Akarca hastalndan, ya da baka bir gizli hastalktan ac ekiyor olmal. Yardm et sem mi? Kendi bana beceremeyecek... Ama yok! yaka en sonunda kabul etti dmeyi. 178

Fleurissoire kravatn minderin zerine, apkasnn, ceketinin, manetlerinin y a n m a koymutu, ald, ka pya yaklaarak su zerinde Narcisse gibi, camn zerinde, kendi yansmasn arad. yi gremiyor. Lafcadio at. O srada tren, kompartman l a r d a n den kla aydnlanp camdan grlen bir eim boyunca uzanyordu; pencerelerden v u r a n k lar, yol boyunca danseden, alann engebelerine gre biim deitiren, dizi dizi, aydnlk kareler olu turuyordu. lerinden birinin ortasnda, Fleurissoire' m gln glgesinin oynad grlyordu-, br ka reler botu. Kim grrd? diye dnyordu Lafcadio. u rada, elimin altnda, kolayca oynatabileceim bu ift mandal; bu kap birdenbire ald m ne yuvarlanrdi; hafiften itivermek yeterdi; bir kle gibi ka ranln iine derdi; bir lk bile duyulmazd... Yarn da, ver elini adalar!.. Kim bilecek? Kravat taklmt; hazr balanm ufak denizci dm; imdi Fleurissoire bir manet alm, sa bi leine takyor, bir y a n d a n da, az nce oturduu ye rin zerindeki deniz kysnda bir saray fotorafn seyrediyordu' (drt fotoraf sslyordu kompartma n). Nedensiz bir cinayet, diye srdryordu Lafca dio dncesini, polis iin ne byk glk! Bunun la birlikte, bu Allahm belas eim zerinde, kim olursa olsun, bir komu kompartmandan, bir kap nn aldn farkedebilir, inlinin glgesinin takla attn grebilir. Hi deilse koridor perdeleri inik... Olay merak etmiyorum ben o kadar, d a h a ok ken di kendimi merak ediyorum... nsan h e r eyi yapa bileceini sanr da sra yapmaya gelince geriler... Tasarlamakla yapmak arasnda dalar var!.. Satran taki hamleyi batan alma hakk da yok. Adam sen de! Btn tehlikeler nceden grlse, oyun b t n il179

ginliini yitirirdi!... Bir iin tasarlanmasyla... Bak hele! eim bitiyor. Sanrm, bir kpr zerindeyiz; bir rmak... urada, elimin altnda, bu ift m a n d a l -oysa dalgn, gzleri ilerde, uzaklarda-, oyna hadi! Sanl dndan da kolay. Acele etmeden ona k a d a r sayar da bu a r a d a bir ate gremezsem, yaban domuzu kurtuldu. Balyorum: bir, iki; ; drt; ar ar! ar ar!) be; al; yedi, dokuz... On, bir ate...

n
Fleurissoire barmad bile. Lafcadio'nun itiiyle, nnde alan uurum karsnda, t u t u n m a k iin kollarn uzatt, sol eli kapnn dmdz erevesini kavrad, biraz yana dnerek takmakta olduu ikinci maneti vagonun br ucuna, kanapenin altna fr latarak sa elini Lafcadio'nun zerinden geriye do ru uzatt. Lafcadio ensesine zorlu bir pene indiini duy du, ban edi, bir kez d a h a itti onu, birinci itiin den d a h a sabrszca itti; trnaklar yakasn kazd; sonra Fleurissoire kunduz derisi apkadan baka tu tunacak yer bulamad, umutsuzca onu kavrad, d erken onu da birlikte gtrd. imdi soukkanl olmal, dedi Lafcadio kendi kendine. Kapy trdatmayalm: y a n d a n duyabilir ler. Yele kar, kuvvetle kendine doru ekti kapy, sonra usulca kapad. u irkin dz apkasn brakt bana; az kald onu da bir tekmede yanna yolluyordum; a m a be nimkini ald, bu ona yeter. Admn ba harflerini k a r m a m iyi bir nlemdi! Ama astarn stnde ap kacnn markas kald, apkacya da h e r gn kun duz derisi apka smarlanmaz... Ne yapalm, oyun 180

oynand... Bir kaza sanlsa... Hayr, kapy kapad ma gre... Treni d u r d u r s a m m?.. Hadi, hadi; Cadio, rtu istemez: h e r ey istediin gibi. Buyrultunun tam olduunun kant: ilk batan ihtiyarn az nce seyrettii fotorafn neyi gster diine bakacam... Miramarl Gidip grmeye hi ar zum yok... Havasz buras. Pencereyi at. Trmalad beni hayvan. Kan akyor... ok actt. zerine biraz su; tuvalet koridorun banda, solda. Bir mendil d a h a gtrelim. Yukarda, filede bulunan valizine uzand, kana penin minderi zerinde, d a h a nce oturduu yerde at. Koridorda biriyle karlarsam.- bozuntuya ver memeli... Hayr, yreim arpmyor artk. Hadi ba kalm!... Ha! ceketi, benimkinin altnda kolayca sak layabilirim onu. Cepteki ktlar: yolculuumuz bi tinceye k a d a r b u n u n l a da ilgileniriz. Eski bir ceketceizdi bu, meyan kk renginde, ince, sert, baya bir kumatand, Lafcadio'yu biraz tiksindiriyordu, girdii d a r tuvalette bir askya ast bunu; sonra, lavabonun zerinden eilerek aynada kendini gzden geirmeye balad. Boynu, iki yerden, olduka kt bir biimde berelenmiti; dar, krmz bir iz, ensede balyor, sola doru dnp kulan zerinde bitiyordu; bir baka s, d a h a ksayd, basbaya bir trmkt, birincisinin iki santim zerinden, dosdoru kulaa kyordu, ku laa da gemi, memesini biraz ayrmt. Kanyor du; a m a korkulacak k a d a r deildi kanama; ne var ki, biraz nce duymad sz olduka keskin bir bi imde uyanmadayd. Mendilini kvete batrd, kan dindirdi, sonra mendili ykad. Yakay lekeleyecek birey yok, diye dnd stn dzeltirken. Her ey yolunda. kmak zereydi; bu srada lokomotif ddk al181

di; pencerenin donuk cam ardndan bir k dizisi geti. Capoue'ydu buras. Kazaya ylesine yakn olan bu istasyonda durmak, kunduz derisi apkasn ye niden ele geirmek iin komak... bu dnce gzler kamatrrcasma douverdi iine. O yumuak, hafif, ipek gibi, hem lk, hem serin, burumak bilmez, o gzelliiyle gze batmaya almayan apkasna ok zlyordu. Bununla birlikte, arzusunu hibir za m a n btnyle dinlemezdi, kendi iinden de gelse. Ama h e r eyden ok kararszlktan nefret ederdi, son ra uzun yllardan beri, bir zamanlar Baldi'nin verdii bir tavla zarn bir u u r gibi saklard; h e r zaman zerinde tard bunu; yeleinin cebindeydi. e gelirse iniyorum, dedi zar karrken. Pen getirdi. Gene de iniyorum. abuk! Uursuzun ceketi!... imdi de valizim... Kompartmanna kotu. Ah! bir olayn gariplii karsnda aknlktan lk k o p a r m a k ne k a d a r bouna! Olay ne k a d a r artcysa, benim anlatm da o k a d a r basit olacak. Yalnzca unu syleyeceim: Lafcadio valizini almak iin kompartmana dnd zaman, valiz yoktu. nce yanldn sand, gene koridora kt. El bette... elbette; evet, buradayd az nce. te Miram a r manzaras... a m a yleyse?... Pencereye kotu, d grdn sand: garn peronunda, vagonun ol duka yaknnda, valizi iri bir herifle birlikte gidi yordu, ksa admlarla gtryordu adam. Lafcadio ileri atlmak istedi; kapy amaya a lrken meyan kk rengi ceketi a y a k l a n dibine d rd. Kr eytan! kr eytan! Az d a h a hasmmn k lc zerine atyordum kendimi!... Herif a r d n d a n ko abileceimi dnse biraz d a h a hzl giderdi ne de olsa. Grd m yoksa?... Bu srada, ne eik dururken, yana boyunca bir
182

k a n damlas kayd. Olanlar valize oldu! Zar da sylemiti zaten: bu r a d a inmemeliyim. Kapy gene kapad, oturdu. Ktlarm valizde deil; amarlarm da mar kasz; ne tehlikesi var?... Ne olursa olsun: elden gel diince erken inmeliyim; belki elencesi biraz d a h a az olur ama, bylesi d a h a akllca bir davran. Bu srada tren kalkyordu. Valiz deil benim asl zldm... Kunduz de risi apkam, onu k u r t a r m a k isterdim. Neyse, dn meyelim artk. Kk piposunu yeniden doldurdu, ateledi, son ra elini br ceketin cebine daldrd, bir dalta Arnica'nm bir mektubu ve Cook irketinin bir karnesiyle k a b a kttan bir zarf kard, zarf at. , drt, be, alt binlik banknot! Namuslu kii leri ilgilendirmez.. Banknotlar zarfa, zarf da ceketin cebine koydu yeniden. Ama az sonra, Cook irketinin karnesini incele yince, Lafcadio'nun gzleri karard. Birinci sayfada, Julius de Baraglioul ad yazlyd. Ben ldryor muyum? diye dnd. Julius'le ne ilgisi var?... alnm bilet mi?.. Hayr, olamaz. dn verilmi bir bilet, hi kuku yok. Kr eytan! kr eytan! Belki de pis bir i yaptm: bu moruklar sanldndan d a h a dall budakldr... Sonra, merakla titreyerek, Arnica'nm mektubu nu at. Olay fazla garip grnyordu; dikkatini top lamakta glk ekiyordu; Julius'le bu ihtiyar ara snda nasl bir akrabalk ya da ne t r bantlar ol d u u n u zemiyordu a m a hi deilse u kadarcgm kavrad: Julius Roma'dayd. Hemen vermiti karar n: kardeini grmek, en ksa z a m a n d a grmek iste iyle doldu ii, o durgun, o mantkl kafada bu iin yanksn grmenin dizgine gelmez merak.
183

Tamam! Bu akam Napoli'de yatyorum; bavu lumu alyor, yarn ilk trenle Roma'ya dnyorum. Bu o k a d a r akllca olmayacak a m a belki biraz d a h a e lenceli olacak.

III Lafcadio, Napoli'de istasyona yakn bir otele in di; bavulunu y a n m a almay da ihmal etmedi, yk sz yolcular kuku uyandrrlard, gzleri zerine ekmemeye zen gsteriyordu; sonra eksik olan bir ka tuvalet eyas bulmaya, bir de Fleurissoire'dan kalan, iren (stelik de bana dar gelen) apka ye rine baka bir apka almaya kotu. Bir de tabanca almak istiyordu ya bu alverii y a r m a brakt; dk knlar k a p a n m a y a balamt. Ertesi g n binmek istedii tren erken kalkyordu; yemek zaman Roma'da olacakt. Niyeti, ancak gazeteler cinayetten szettikten sonra Julius'n y a n m a gitmekti. Cinayet! Daha ok garip geliyordu ona bu szck; hi de yakmyordu sonra, yle ya, cani szcn de kendisine yklyordu. Serseri szc d a h a uygun derdi; kunduz derisinden apkas k a d a r yumuak, kenarlarn paa gnlnn diledii gibi kaldrabilecei bir szckt bu. S a b a h gazeteleri servenin szn etmiyorlard daha, Julius' yeniden grmek, oyuna baladn duymak iin acele ediyor, sabrszlkla akam gaze telerini bekliyordu; saklamba oynarken, bulunmay hi kukusuz istemeyen, a m a hi deilse aranmasn isteyen bir ocuk gibi can sklyordu beklerken. Da ha tanyamad, belirsiz bir d u r u m d u bu; sokakta dirsek dirsee geldii insanlar d a h a bir baya, tat sz tuzsuz, d a h a bir irkin geliyordu ona. Akam olunca, Corso'da bir gazeteciden bir Cor184

riere ald; sonra bir lokantaya girdi, a m a bir t r mey dan okuyula, arzusunu iddetlendirmek istercesine, gazeteyi katlanm bir d u r u m d a yanma, masann s tne brakarak nce yemek yemeye zorlad kendini; sonra gene dar kt, yeniden Corso'da, bir vitri nin aydnlnda d u r a r a k gazeteyi at, ikinci sayfa da, kk haberlerden birinin bal olan u sz ckleri grd: CNAYET M, NTHAR MI, KAZA MI? Sonra unlar okudu, eviriyorum: Napoli garnda, irket memurlar, Roma'dan ge len trenin birinci mevki kompartmanlarndan biri nin filesinde koyu renkli bir ceket bulmulardr. Bu ceketin i cebinde, tamamiyle ak bir sar zarfta, bi ner franklk alt banknot vard; giysinin sahibinin tannmasn salayacak baka hibir kt yoktu. Bir cinayet ilenmise, insan bylesine klliyetli bir pa rann lnn cebinde braklmasn kolay kolay ak layamyor; bu, hi deilse, cinayet nedeninin hrsz lk olmadn belirtir gibidir. Kompartmanda hibir arpma izi bulunamad; ama kanapenin altnda, altn suyuna batrlm bir gm zincirle birbirine bal, bulank akik denilen, mcevhercilerin ay ta dedii trden, yar saydam bir akmaktandan oyulmu bir kedi ba gsteren bir kol dmesiyle bir manet bulunmutur. Yol boyunca aratrmalar srdrlmektedir. Lafcadio gazeteyi b u r u t u r d u . Bu da nesi! imdi de Carola'mn dmeleri! Bu ihtiyar bir yol kava. Sayfay evirdi, son haberler s t u n u n d a unu grd: EN SON HABER YOL KIYISINDA BR CESET Lafcadio gerisini o k u m a d a n Byk Otel'e kotu. 185

Bir zarfn iine kartn koydu. LAFCADO WLUIKI adnn altnda u szckler yazlyd: Kont Julius de Baraglioul'un bir yazman yip istemediini sormaya geldi. iste

Sonra yollad. En sonunda bir uak, hole gelip onu ald, kori dorlar boyunca yol gsterdi, sonra ieriye ald. Lafcadio, odann bir kesine atlm Corriere della Sera'y ilk bakta farketti. Odann ortasnda, ma sann zerinde duran, byk, ak bir kolonya iesi gl bir koku sayordu, Julius kollarn at. Lafcadio! Dostum... ne k a d a r sevindim sizi gr dme! Kalkk salar dalgalanyor, akaklarnn zerin de oynuyordu; genilemie benziyordu; elinde k a r a benekli bir mendil tutuyor, b u n u n l a yelpazeleniyor du. En az beklediim insanlardan biriydiniz; a m a akam kendisiyle konuabilmeyi en ok arzuladm kadn... Madame Carola m syledi size b u r a d a ol duumu? Ne garip soru! Ne bileyim vallahi! az nce ona rastladm da... Hem beni grdnden emin deilim. Carola! Carola Romada m? Bilmiyor musunuz? imdi Sicilya'dan geldim, b u r a d a grdm tek insan sizsiniz. Onu bir d a h a grmek de istemiyo rum. Bana pek gzel grnd. Hi de gbeenir deilsiniz. Paris'teki haline gre d a h a iyi demek istiyorum. klim farkndan; a m a cannz ekiyorsa... Lafcadio, byle eyler konumak yakk almaz. Julius ciddi bir tavr taknmak istedi ya suratn
186

b u r u t u r m a k t a n teye geemedi, sonra gene konutu: Beni ok heyecanl gryorsunuz. Yaammn bir dnm noktasndaym. Bam ate gibi, b t n bedenimde badnmesine benzer bir ey duyuyo rum, sanki buharlaverecekmiim gibi. Bir toplumbi lim kongresi dolaysyla g n d r Roma'daym, a knlktan aknla yuvarlanp duruyorum. Sizin ge liiniz de b u n a tuz biber ekti... Kendimde deilim artk... Geni admlarla yryordu; masann nnde durdu, ieyi ald, mendilinin zerine biraz kolonya boaltt, mendili alnna bastrd, ylece brakt. Gen dostum... size byle seslenmeme izin ve rirsiniz herhalde... Sanrm ki yeni kitabmn konu sunu buldum! Paris'te b a n a Doruklarn Havasndan szederken biraz ar gitmitiniz ya o zamanki ko numamza b a k a r a k bu kitabm yabana atmayaca nz sanyorum. Bir t r zplama tasla yapt ayaklar; mendil yere dt; Lafcadio mendili almak iin atld, ei lirken, tam ihtiyar Juste-Agenor'un yapt gibi, Julius'n eli usulca omuzuna kondu. Lafcadio kalkar ken glmsyordu. Pek az bir zaman geti sizi tanyal, dedi Julius; ama bu akam sizinle birey gibi... Durdu. Sizi bir karde gibi dinliyorum, Msy de Baraglioul, dedi Lafcadio, cesaretlenmiti, siz de beni byle d a v r a n m a y a ardnza gre... Biliyor musunuz, Lafcadio, Paris'te, yaadm evrede, dp kalktm b t n insanlar; kibar ev re insanlar, kilise adamlar, kalem adamlar, aka demi yeleri arasnda, konuacak kimse bulamyo r u m dorusu; unu sylemek istiyorum: beni heye canlandran yeni dncelerimi aklayabilecek bir kimse bulamyorum. nk, ne yalan sylemeli, ilk karlamamzdan bu yana, gr tarzm tmyle deiti. 187

Daha iyi ya! dedi Lafcadio pervaszca. Siz meslekten deilsiniz, yanl bir ahlak an laynn yaratc yetenein r a h a t a gelimesini ne derece engellediini dnemezsiniz... Bunun iin, bugn tasarladm romann eski romanlarmla hi mi hi ilgisi yok. K a h r a m a n l a r m d a n istediim man t, uygunluu nce kendi kendimden istiyor, by lece bu mant, bu uygunluu salama balamak istiyordum; bu da doal birey deildi. nceden ken di kendimiz diye izdiimiz portreye benzememektense, u y d u r m a c a bir yaamay uygun buluyoruz; byle yapnca da en iyiyi bozmak tehlikesine d yoruz. Lafcadio ilk szlerinin uzak etkisinin ortaya k masn bekleyip tanyarak eleniyor, h e p glmsyordu. Ne diyeyim size, Lafcadio? lk olarak bir bo alan gryorum nmde... Bu szcklerle ne demek istediimi kavryor musunuz: bo alan?... Onun da ha nce de v a r olduunu dnyorum; h e r zaman olduunu, yalnz imdiye k a d a r ozann bou bou na armaann bekledii eylerin, n a n k r yargclar, meslek, kitle kayglar gibi kirli kayglarn elimi ko lumu baladn yineliyorum kendi kendime. Bun dan byle ne bekliyorsam kendi kendimden bekliyo r u m artk. Bundan byle h e r eyi kendi kendimden bekliyorum; her eyi iten insandan bekliyorum; ne olursa olsun istiyorum; deil mi ki en garip olanak lar kendi kendimde ylesine iyi sezmedeyim, deil mi ki onlar ancak kt zerine kapp koyvermeye gze alabiliyorum. Greceiz bakalm! Omzunu geriye atyor, krek kemiini nerdeyse bir el gibi, kaldrarak derin derin soluk alyordu, yeni aknlklarla bouluyormuasma. Daha alak bir sesle srdryordu konumasn. Sonra bu Akademili beyler beni istemediklerine gre, beni kabul etmeyilerine kkl nedenler sa188

lamaya hazrlanyorum; nk byle bir neden yok tu ellerinde. Yoktu byle nedenleri. Sesi birdenbire tizleiyordu, bu son szckleri hece hece sylemiti; duruyor, sonra, d a h a sakin, ge ne balyordu: Neyse, ite tasarladm ey... Dinliyor musu nuz beni? Ruhuma kadar, dedi Lafcadio, hep glmsyordu. Hem de izliyor musunuz? Cehenneme kadar. Julius yeniden mendilini slatt, bir koltua otur du; Lafcadio da onun karsnda bir iskemleye a t a biner gibi yerlemiti. Bir gen a d a m szkonusu, onu katil yapmak istiyorum. Hibir glk grmyorum ben bunda. Yok, yok! dedi Julius, yaptnn g olduunu ileri sryordu. Ama siz romancsnz, kim engel olur size? ta sarladktan sonra, cannzn istedii gibi tasarlama nza kim karr? Tasarladm ey ne k a d a r garipse ona bir o k a d a r da neden, aklama bulmak zorundaym. Cinayet nedenleri bulmak g deil ki. Hi kukusuz... a m a benim istemediim de bu ite. Cinayete neden istemiyorum; caniye bir neden bulmak yeter bana. Evet; ona nedensiz, ilgisiz, kar sz bir cinayet ilettirmek istiyorum; tmyle ne densiz bir cinayet ilemek isteyecek. Lafcadio d a h a ok kulak vermeye balyordu. Daha delikanlyken alalm onu ele: b u n d a n ya radlnn incelii anlalsn, h e r eyden nce oyun olsun diye davransn, zevkini kolayca karma ye tutsun. Belki de herkeste rastlanmaz bu zellie, dedi Lafcadio. Julius mestolmutu: 189

Deil mi ya! dedi. Kendini zorlamaktan zevk aldn da ekleyelim... ki yzllk derecesine kadar. Tehlike akn da alayalm ona. Bravo! dedi Lafcadio, gittike d a h a ok keyif leniyordu: Merak iblisine kulak vermesini de bili yorsa, renciniz tam kvammdadr bence. Bylece zplyor, geiyor, geiliyorlard, birdirbir oynuyorlard sanki: Julius. nce alp bu ite yetitiini getiri yorum gzlerimin nne; ufak hrszlklarda ustalayor. Lafcadio. Neden d a h a fazlasn yapmyor, diye ka kez sormuumdur kendi kendime. u v a r ki, fr satlar yalnz yoksulluktan uzak olanlara, frsatlar dan y a r a r l a n m a y a yanamayanlara der. Julius. Yoksulluktan uzak; o da bunlardan, syledim. Ama ender frsatlar eker onlar, bu fr satlar ondan beceriklilik, kurnazlk isterler... Lafcadio. Hi kukusuz birazck da tehlikeli olurlar. Julius. Tehlikeden holandn sylemitim. Bununla birlikte dolandrclktan nefret eder; hi bir zaman unu b u n u kendine maletmeye almaz a m a gizli ve yasaya aykr bir biimde bunlarn ye rini deitirerek elenir. Gerek bir hokkabaz yete nei k a t a r bu ie. Lafcadio. Sonra cezasz kalmak da onu yrek lendirir. .. Julius. Ama onu kzdrr da. Yakalanmamsa, fazla kolay bir oyun oynad iin yakalanmamtr. Lafcadio. Sonra d a h a tehlikelisine atlmak is ter. Julius. Onu byle dndryorum. Lafcadio. Dndnden emin misiniz? Julius, konumasn srdrerek. Cinayet ile meye duyduu gereksinim yznden ileriye atlr. Lafcadio. ok becerikli olduunu syledik.
190

Julius. Evet; soukkanl davrand lde be cerikli. Dnn bir kez; hibir tutkunun, hibir ge reksinimin nedenlendirmedii bir cinayet. O n u n ci nayet ileme nedeni, bu cinayeti nedensiz ilemektir. Lafcadio. Siz yarglyorsunuz o n u n cinayetini; o yalnz iliyor. Julius. Cinayeti nedensiz ileyenin cani oldu u n u dnmek iin de bir neden yoktur. Lafcadio Pek ince dncelisiniz. Kendisini yk selttiiniz bu noktada, delikanl zgr kii dedik lerinin ta kendisidir. Julius. lk frsatta kaplacaktr yele. Lafcadio. Onu i banda grmek iin sabr szlanyorum. Ne yaptrtacaksnz ona? Julius. Ben de b u n d a k a r a r veremiyordum. Evet; bu akama k a d a r kararszdm... Sonra birden, bu akam, son haberler arasnda gazete b a n a tam beklenen rnei getirdi. Umulmadk bir serven! Korkun bir ey; dnn, bacanam ldrdler! Lafcadio. Ha! u vagondaki ufak ihtiyar, o... Julius. Amedee Fleurissoire'd, kendisine bile timi dn verip trene bindirmitim. Bir saat nce de benim b a n k a d a n alt bin frank almt, bu p a r a zerinde bulunduu iin, benden ayrlrken biraz korkuyordu; bulank dnceleri vard, k a r a dn celeri, ne bileyim? nsezileri. Trende... Ama gazeteyi okumusunuz. Lafcadio. Olayn baln okudum yalnz. Julius. Dinleyin. Okuyaym size. iCorriere'yi nne yayd). eviriyorum: Roma ile Napoli arasnda aratrmalar yapan zabta, bugn leden sonra, Capoue'dan be kilo metre uzakta, Volturne'n kuru yatanda, dn ak am vagonda bulunan ceketin sahibi olduu kuku gtrmeyen maktuln cesedini bulmutur. Grnte orta halli, elli yalarnda bir adam bu. (Olduundan d a h a yal gsteriyordu). zerinde, kimliinin anla. 191

masn salayacak hibir ey bulunamamtr. (ok kr bu b a n a soluk alacak zaman brakyor.) G rne baklrsa, maktul, kprnn onarlmakta olan yerinde, yalnzca kiriler bulunan barbatasnn ze rinden getiine gre, vagondan olduka iddetli bir biimde atlm. (Anlatyna bak.) Kpr, rmaktan on be metre yukardadr; dtkten hemen sonra lm olmal, nk cesedde hibir yara izi yok. Gmlekle; sa bilekte vagonda bulunana benzeyen bir manet varsa dme eksik... (Ne oldu size?-Julius durdu: Lafcadio yerinden frlamaktan alamamt kendini, nk kol dmesinin cinayetten sonra alnd ge miti aklndan.) -Julius okudu: Sol eli bir apkann zerinde bklp kalm. Bu apka yumuak kee den... Yumuak keeden! Odun herifler! diye mrl dand Lafcadio. Neye atnz? Hibir eye, hibir eye! Okuyun siz. ...yumuak keeden, bana gre ok geni bir apkadr, saldrcnn apkas olduu anlalyor; sa tcnn markas astarn kayndan dikkatle kesilmi, burada bir defne yapra biim ve geniliinde bir para eksiktir. Lafcadio kalkt, Julius'n omzu zerinden oku mak, belki de solgunluunu saklamak iin eildi. Kukuya yer yoktu artk: cinayet zerinde ilenil mi, dzeltmeler yaplmt; biri gemiti zerinden; bu astar kesmiti; hi kukusuz valizini alan ya banc. Bu a r a d a Julius okuyordu.... bu da cinayetin nceden dnldn be lirtir gibidir. (Niin kesin olarak bu cinayetin? Bel ki de k a h r a m a n m geliigzel almtr nlemlerini...) Polislerin aratrmasndan hemen sonra, ceset, kimli inin anlalmasnn salanmas iin Napoli'ye gt rlmtr. (Evet, cesetleri orada uzun z a m a n sakla192

maya alkndrlar, b t n yollarn da bulurlar bu nun, biliyorum...) O olduundan iyice emin misiniz? (Lafcadio' n u n sesi biraz titriyordu.) Elbette canm, bu akam yemee bekliyordum. Polise haber verdiniz mi? Vermedim daha. nce kafamn iine bir eki dzen vermem gerekiyor. Hl yaslym, hi deilse bu bakmdan (giysi bakmndan demek istiyorum), rahatm; a m a anlarsnz, m a k t u l n ad aklanr ak lanmaz, b t n aileme d u r u m u bildirmem, telgraflar ekmem, mektuplar yazmam, lm tezkereleriyle, de finle uramam, Napoli'ye cesedi istemeye gitmem, neler, neler yapmam gerekecek... Of! Lafcadio, dos tum, b u l u n m a k zorunda kalacam u kongre yzn den, benim adma bu cesedi aramay kabul eder miy diniz acaba? Biraz sonra konuuruz bunu. Size fazla etkimeyecekse elbette. Bu i oluncaya k a d a r zavall baldzm dayanlmaz saatlerden koru mu oluyorum; gazetelerin belirsiz bilgilerinden na sl anlayacak?.. Neyse, k o n u m a dnyorum: Bu za bta olay'n okuyunca kendi kendime: bu cinayet, y lesine iyi tasarladm, kafamda yeniden kurduum, grdm bu cinayet-, biliyorum, bu cinayeti ileten nedeni biliyorum ben; gene biliyorum ki, bu alt bin franklk yem olmasa, bu cinayet ilenmezdi, dedim. Ama diyelim ki... Evet, yle deil mi: bir an bu alt bin frankn olmadn dnelim, d a h a iyisi: katil bunlar al mam olsun: tam benim aradm adam ite. Bu a r a d a Lafcadio kalkm, Julius'n drd gazeteyi yerden almt, ikinci sayfasn at, elden geldii k a d a r soukkanl olmaya alarak, En son haberi okumamsnz, bakyorum: ka... katil bu alt bin frank almam, dedi. Aln, okuyun: Bu, hi deilse, cinayet nedeninin hrszlk olmadn 193

belirtir gibidir." Julius, Lafcadio'nun uzatt gazeteyi kapt, yercesine okudu; sonra elini gzlerinin zerinden ge irdi, sonra oturdu; sonra birden kalkt, Lafcadio'nun zerine geldi, iki kolunu birden kavrayverdi: Neden hrszlk deil! diye haykrd, ldrmcasma, Lafcadio'yu iddetle sarsyordu, Nedeni hr szlk deil cinayetin! Ama yleyse... Lafcadio'yu iti yor, odann br u c u n a kouyor, yelpazeleniyor, al nna vuruyor, b u r n u n u siliyordu: yleyse biliyo rum, hay Allah! bu h a y d u d u n onu neden ldrd n biliyorum... Vah! zavall dost! vah! zavalh Fleurissoire! Demek doruydu syledii! Ben de onu im diden oynatm sanyordum... Ama yleyse, yleyse korkun birey bu. Lafcadio armt, bunalmn sonunu bekliyor du; birazck da kzyordu; Julius'n byle svmaya hakk yokmu gibi geliyordu ona. Ben de sanyordum ki siz... Susun! siz hibir ey bilmiyorsunuz. Ben de sizin yannzda gln taslaklarla zamanm harc yordum... abuk! bastonum, apkam. Nereye kouyorsunuz? Polise haber vermeye, a canm! Lafcadio kapnn nne geti. nce b a n a aklayn, dedi emreder gibi. Val lahi, deliriyorsunuz diyecei gelir insann. Ben az nce deliydim. Deliliimden uyanyorum imdi... Vah! zavall Fleurissoire! zavall dost! Kut sal kurban! lm tam zamannda, saygszln, ilencin eiinde durduruyor beni. zverisi bu yoldan geri eviriyor beni. Bense ona glyordum!... Gene yrmeye balamt; sonra birden durdu, bastonunu, apkasn masann stne, kolonya ie sinin y a n m a koydu, Lafcadio'nun nne dikildi: Haydut onu neden ldrd, bilmek ister misi niz? dedi.
194

Ben nedensiz ldrd sanyordum. O zaman Julius fkeyle-. Nedensiz cinayet olmaz bir kez, dedi. Yaka y syrmak istiyorlard ondan, nk bir giz sakl yordu... b a n a sylemiti, nemli bir giz; ona gre gereinden fazla nemli. Ondan korkuyorlard, anl yor musunuz? Ah! sizin iin glmek kolay, inan so r u n l a r n d a n hibir ey anlamazsnz siz. Sonra yz pek solgun, doruldu: Bu giz, bu giz ondan b a n a miras kald. Dikkatli olun! imdi de sizden korkacaklar. Gryorsunuz ya, hemen polise haber vermem gerek. Bir sorum d a h a var, dedi Lafcadio, yeniden d u r d u r d u onu. Hayr. Brakn, gideyim. ok acele. Zavall kar deimi ylesine deli eden o srekli gzetleme imdi de benim bamda, inann; imdiden sonra da beni gzetliyorlar. Bu insanlarn ne k a d a r becerikli olduk larn dnemezsiniz. Bu insanlar h e r eyi bilir, di yorum size... Cesedi benim yerime sizin almaya git meniz d a h a uygun olur... imdi, byle gzaltnda b u l u n d u r u l d u u m a gre, bama neler gelecei bilin mez. Bir hizmet olarak istiyorum b u n u sizden, Laf cadio, dostum. -Ellerini birletiriyor, yalvaryordu.imdi aklm bamda deil, a m a gerekli bilgiyi alp size dzenli bir vekletname vereceim. Nerde ve rebilirim b u n u size? Daha kolay olmas iin bu otelde bir oda tuta rm. Yarn grrz. abuk olun. Julius'n uzaklamasna engel olmad. Byk bir tiksinti, aa yukar bir t r kin ykseliyordu iin de, kendi kendine kar, Julius'e kar, herkese kar bir tiksinti, bir kin. Omuz silkti; sonra Fleurissoire'm ceketinden ald, Baraglioul adna yazlm Cook karnesini cebinden kard, grlecek bir biimde ma sann stne koydu, kolonya iesine dayad;
195

sndrp dar kt.

IV
Julius de Baraglioul, bir sr nlem alm, sor gu dairesine de tembihlerde bulunmutu a m a gaze telerin maktulle akrabalk bantlarn aklamalar n da, indii oteli ak ak belirtmelerini de nle yememiti. Hi kukusuz, geceyars dnp de Fleurissoire'a verdii, kendi adna yazlm Cook biletini odasnda, bir bakta grlebilecek bir yerde buluverince, pek ender rastlanan sknt anlar geirmiti. Hemen zi li alm, rengi atm bir durumda, titreye titreye ko ridora km, garsondan yatan altna bakmasn rica etmiti; kendisi bakmay gze alamyordu. He men bir soruturma yapmt ya hibir sonuca var mamt soruturmas; a m a byk otellerin adamla rna nasl gvenilebilirdi ki?... Ne var ki, iyice srglenmi bir kapnn a r d n d a bir gecelik iyi bir uy k u d a n sonra d a h a r a h a t uyanmt; polis kendisini koruyordu imdi. Bir sr mektuplar, telgraflar yaz d, gtrp kendi eliyle postaya verdi. Dndnde bir kadnn kendisini istediini bil dirdiler; adn sylememiti, reading-room'da bekli yordu. Julius oraya gitti, karsnda Carola'y bulun ca az armad. Birinci salonda deildi, d a h a geride bulunan, da ha ufak, d a h a az aydnlatlm bir baka salonday d, geride bir masann ucuna yanlamasna oturmu, kendisine uygun bir duru vermek iin, dalgn dal gn bir albm kartryordu. Julius'n girdiini g rnce kalkt, yznde glmsemeden ok aknlk vard. Srtndaki k a r a m a n t o n u n altnda, koyu renk li, sade, nerdeyse zevkle seilmi denilebilecek bir korsaj vard; b u n a karlk, kara olmasna karn
196

cafcafl apkas, neyin n e s i olduunu kt bir biim de belli ediyordu. Beni fazla gzpek bulacaksnz, kont hazretle ri.- Nasl oldu da otelinize gelmeye, sizi istemeye ce saret edebildim, bilmiyorum; a m a d n yle kibarca bi selam vermitiniz ki, bana... Sonra size syleye ceklerim de ok nemli. Masann a r d n d a a y a k t a duruyordu; yaklaan Ju lius oldu; masann z e r i n d e n teklifsizce elini uzatt: Bana sizi grmek zevkini salayan ey nedir? Carola ban n n e edi: Byk bir acya uradnz biliyorum. Julius nce bir ey anlamad ya Carola men dilini karp da gzlerini ilince: Ne! dedi. Basalma m geldiniz? M. Fleurissoire' tanrdm, dedi Carola. Ya! Uzun z a m a n d a n beri deil yle. Ama ok sever dim. yle nazik, yle iyiydi ki... Hatta kol dmeleri ni de ben vermitim ona; bilirsiniz, gazeteler yazdlar ya, onu b u n d a n tandm. Bacananz olduunu bil miyordum. ok ardm, ne k a d a r memnun oldum, anlarsnz... Ah! k u s u r a bakmayn, bunu demek is temiyordum. Heyecanlanmayn, sayn bayan, herhalde beni yeniden grmek frsatn bulduunuza sevindiinizi sylemek istiyorsunuz. Carola karlk vermedi, yzn mendiline gm d; hkrklarla sarsld, Julius o n u n elini tutmas gerektiini dnd. Ben de, diyordu ili bir sesle, ben de, sayn ba yan, inann ki... Daha bu sabah, gitmeden nce, saknmasn sy lyordum. Ama yaratlnda yoktu bu onun... Faz la gvenliydi, bilirsiniz. Bir ermi, bayan; bir ermiti, dedi Julius coa rak, kendisi de mendilini kard.
197

Ben de byle bulmutum onu, diye atld Carola. Geceleyin, benim uyuduumu sand m kal kyor, yatan dibine diz kyor ve... Bu bilinsizce aklama Julius'n kafasn kar trd en sonunda, mendilini cebine koydu, biraz da ha yaklat: apkanz karsanza, sayn bayan, dedi. Teekkr ederim; rahatsz etmiyor beni. v Beni rahatsz ediyor... zin verin de... Ama Carola belli bir biimde geriledii iin, Ju lius kendini toplad. Sorabilir miyim: korkmanz iin zel bir neden mi vard? Benim mi? Evet; diyorum ki, bacanama saknmasn sylyormusunuz, bir ey mi vard ki... ekinmeden ko nuun: s a b a h l a n hi kimse gelmez buraya, konu manz da duymazlar. Birinden mi kukulanyordu nuz? Carola ban edi. Bunun beni zel olarak ilgilendirdiini de bi lin, dedi Julius, abuk ve r a h a t konuuyordu. Ken dinizi benim yerime koyun. Dn akam ifade ver mek iin sorgu dairesine gitmitim, dndm za m a n odamda, masamn stnde, t a m ortasnda, za vall Fleurissoire'm yolculukta kulland bileti bul dum. Benim adma yazlmt; bu biletler tamamiyle zeldir, oras yle; ona vermem doru deildi; a m a konu bu deil... Dar kmamdan yararlanlarak bu biletin alay edercesine odama getiriliinde bir meydan okuma, bir kahramanlk taslama, h a t t a nerdeyse bir aalama grmek zorundaym... syleme ye ne hacet, benim de onlara hedef olduuma inan m a m iin salam nedenler olmasayd, kafam altst etmezdi bu i, a m a var b u n u n nedenleri: bu zavall Fleurissoire, dostunuz, bir giz biliyordu... yzler k zartc bir giz: ok tehlikeli bir giz... kendisinden 198

sormadm... zerre k a d a r renmeye almadm bir giz... Bu gizi b a n a amak gibi ok zc bir d ncesizlik etmiti. imdi sizden soruyorum: bu gizi bomak iin ii cinayete k a d a r gtrmekten kork m a y a n kimsenin... evet, bu kimsenin kim olduunu biliyor musunuz? Gnlnz r a h a t olsun, Kont hazretleri... dn akam polise bildirdim. Matmazel Carola, ben de sizden b u n u bekler dim. Ona ktlk etmeyeceine sz vermiti bana; szn tutmas gerekirdi; ben de szm tutardm. Artk bktm; ne isterse yapsn bana. Carola couyordu, Julius masann ardna geti, gene yanna yaklat. , Odamda d a h a r a h a t konuurduk belki, dedi. Artk b t n syleyeceimi syledim, efendim, dedi Carola, sizi d a h a fazla t u t m a k istemem. Daha da uzaklat Julius'den, en sonunda masa y dnd, k yerine vard. Julius onurlu onurlu: imdi ayrlmamz d a h a iyi olur, bayan, dedi, bu direncin o n u r u n u n kendisinde kaldn dn yordu. Ha! bir de unu sylemek istiyordum: iki gn sonra, cenazeye gelmek niyetindeyseniz, beni tanmyormu gibi davranmanz d a h a iyi olur. Bu szlerden sonra, kendisinden hi kukulanl m a y a n Lafcadio'nun adn a n m a d a n ayrldlar bir birlerinden.

V Lafcadio Napoli'den Fleurissoire'm cesedini ge tiriyordu. Trenin ardna taklan bir l furgonunun iindeydi ya Lafcadio kendisi de oraya binmeyi ge rekli bulmamt. Bununla birlikte, edep duygusuy199

la, en yakn kompartmana deilse d e - n k son vagon bir ikinci mevki vagonuydu-, birinci mev kilerin elverdii derecede yaknna yerlemiti ce sedin. O sabah Roma'dan yola kmt, ayn g n n akam dnmesi gerekiyordu. Ruhunu kaplayveren yeni duyguyu pek de seve seve aamyordu kendi kendine, nk skntdan, imdiye k a d a r genliin kaygsz, gzel itahlarnn, sonra zorlu yokluklarn yardmyla uzak kald bu gizli dertten d a h a b yk bir ayp yoktu ona gre. U m u t da, sevin de uup gitmiti yreinden, kompartmanndan ayr lyor, vagon koridorunun bir u c u n d a n bir ucuna do layordu, belirsiz bir merak iini hrpalyor, yapla cak yeni, sama bireyler aryordu. Arzusuna gre h e r ey yetersiz gibi geliyordu ona. Denizlere al may dnmyordu artk; Borneo'nun kendisini pek ekmediini istemeye istemeye kabul ediyordu; tal ya'nn baka yanlar da ekmiyordu; serveninin so nularna bile ilgi duymuyordu; imdi d u r u m u n u gletiren, acayip bir i gibi gryordu bu serveni. Kendini d a h a iyi savunmad iin Fleurissoire'a k zyordu; bu ackl yze kar ayaklanyordu, akln dan silmek isterdi onu. Ama valizini alp giden herifi seve seve grmek isterdi; yaman bir maskarayd o!.. Capoue istasyo n u n a gelince, sanki onu yeniden grecekmiesine pencereden eildi, gzleriyle ssz peronu aratrd. Onu tanyacak myd ki? Yalnz a r k a d a n grmt, hem de epeyce uzaktan, yar karanlkta uzaklar ken... Gecenin iinde dncesinde izledi-onu, Volt u r n e ' n yatana varn, irkin cesedi buluunu, onu soyuunu, sonra bir t meydan okuyula ap kasnn, Lafcadio'nun apkasnn astarndan, gazete nin kibarca syledii gibi, bir defne yapra biim ve geniliinde ki mein parasn kesiini gzleri nin nne getirdi. zerinde apkacsnn ad b u l u n a n bu kk su belirtisini polisten kurtard iin, Laf200

cadio, her eye karn, valizinin hrszna minnettar d. Elbette ki dikkati zerine ekmek iine gelmezdi bu l soyucunun; gene de kesip ald p a r a d a n ya r a r l a n m a k isterse, vallahi, ne demeli? Onunla uz lamaya girimek olduka ho bir ey olabilirdi. imdi gece karanl kmt. Lokantal vago n u n bir garsonu, trenin bir u c u n d a n bir u c u n a do laarak birinci ve ikinci mevki yolcularna akam yemeinin kendilerini beklediini bildirdi. Laf cadio' n u n itah yoktu a m a hi deilse bir saat iin ya pacak bir eyi olmamaktan kurtulacakt, birka ki inin a r d n d a n kendisi de yrd. Lafcadio'nun ge tii vagonlar botu; surda b u r d a deiik eyalar: al lar, yastklar, kitaplar, gazeteler, kanepelerin ze rinde duruyor, yemek yiyenlerin yerlerini belirtiyor ve saklyordu. Gzleri bir avukat antasna takld. En sonda kendisinin b u l u n d u u n d a n emindi, kom p a r t m a n n nnde durdu, sonra girdi. imdi bu an ta onu pek ekmiyordu a m a r a h a t l a m a k iin kar trd. krkte, aralkl, yaldzl harflerle, a n t a u yazy tayordu: DEFOUQUEBLIZE Bordeaux Hukuk Fakltesi des Cinayet h u k u k u hakknda iki brorle Gazette Tribunaux'mm alt says vard iinde. Kongre iin bir ayrnt daha. Ph! diye dn d Lafcadio, h e r eyi yerli yerine koydu, sonra lo kantal vagona giden yolculara yetimek iin adm larn sklatrd. En arkadan, zayf bir kk kzla annesi gidi yordu, ikisi de byk yas giysileri giymilerdi; he m e n nlerinde, redingotlu, silindir apkal, u z u n ve dz sal, favorilerine kr dm bir bey vard; an lalan Msy Defouqueblize'di, a n t a n n sahibiy di bu adam. Tren sarsldka sendeleyerek, ar ar ilerliyorlard. Koridorun son dirseinde, profesrn 201

iki vagonu birbirine balayan bir t r akordeonun iine girecei srada, zorlu bir sarsnt onu devirdi, dengesine kavumak iin sert bir hareket yapt, bu hareket onu bota brakt, b u r u n d a n takma gzl n aptesane kapsnn nne, sahanln kesine frlatt. O gzln bulmak iin eilirken, hanm la kk kz getiler. Lafcadio bir z a m a n bilginin abalarn seyrederek elendi; ackl bir aknlk iinde, elleriyle kaygl kaygl, geliigzel yeri yok luyordu; soyutun iinde yzyordu; ay t r n d e n bir hayvann biimsiz dansn yapyor, ya da ocuklu u n a dnm de Lahana dikmesini bilir misiniz oyununu oynuyor diyecei gelirdi insann. Hadi! Lafcadio, iyi bir davran gster! Yreinin sesine uy, yrein iyiden iyiye bozulmad daha. Sakatn yar dmna ko. Bu ok gerekli cam uzat ona: tek ba na bulamayacak. Ona arkasn dnd. Bir adm da ha atsa eziverecek... Bu srada yeni bir sarsnt za vally atverdi, ba blmeye arpt; silindir apka yar yarya kt, kulaklarnn zerine geti de arp mann iddetini azaltt. Lafcadio bu arada, maska raln yeteri k a d a r uzadn dnerek, gzl al d, adamn apkasnn iine koydu, sonra da teek krlerden ustaca syrlp svt. Yemek balamt. Lafcadio caml kapnn ya nnda, geitin sanda, iki kiilik bir masaya otur du; karsndaki yer botu. Geitin solunda, kendi masasnn hizasnda, dul kadnla kz drt kiilik bir masadaydlar, o masada da iki yer botu. Ne byk bir sknt h k m sryor burada! diyordu Lafcadio kendi kendine, ilgisiz bak yemek yiyenlerin zerinden kayp geiyor, konacak bir yz bulamyordu. Btn bu srlar tekdze bir angar ya yapar gibi yayorlar u yaam denen elenceyi... Ne de kt giyinmiler! Ama bir de plak olsalar ne k a d a r irkin olurlard! ampanya getirtmezsem erezler gelmeden lrm.
202

Profesr girdi. Grne baklrsa, aratrmada kirlenen ellerini ykamaktan geliyordu; trnaklarna bakyordu. Lokantal vagonun garsonlarndan biri Lafcadio'nun karsna oturttu onu, ikilere bakan garson masa masa dolayordu. Lafcadio, tek szck sylemeden, yirmi franklk bir Montebello GrandCremant gsterdi kartn zerinde. M. Defouqueblize ise bir ie Saint-Galmier suyu istiyordu. imdi, gz ln iki parmann arasnda t u t a r a k zerine hohluyor, sonra peetesinin ucuyla, camlarn parlat yordu. Lafcadio onu gzden geiriyor, kzarm, ka ln gzkapaklarnn altnda krpan kstebek gzle rine ayordu. Bereket versin ki gzn geri verenin ben ol d u u m u bilmiyor! Teekkre balarsa hemen ayr lrm yanndan. Garson, Saint-Galmier suyu ve ampanyayla ge ri geldi, nce at, sonra iki adamn arasna koydu. Bu ie masann stne konulur konulmaz Defou queblize kapverdi, ne olduuna b a k m a d a n bardana doldurdu, bir dikite iti... Garson ie karmak ze reydi a m a Lafcadio glerek engel oldu. Ah! ne iiyorum ben byle? diye haykrd De fouqueblize, irkin bir biimde suratn buruturdu. Garson istifini bozmadan: Karnzdaki beyin Montebello'sunu, dedi. te sizin Saint-Galmier suyunuz. Aln. kinci ieyi de koydu. Ama ok zgnm, Msy... yle kt g ryor ki gzlerim... Karmakark, inann ki... zr dilemeseniz beni o k a d a r sevindirirsiniz ki, Msy, diye szn kesti Lafcadio; hatta bun d a n holandysanz, bir kadeh d a h a kabul etmekle ok sevindirirsiniz beni. zgnm, Msy, berbat bulduumu sakla mayacam; bir kadehini nasl itim, anlamyorum; yle susamtm ki... Rica ederim, Msy, syler
203

misiniz: ok mu sertti bu arap?., nk, ne yalan sylemeli... sudan baka bir ey imem ben... bir damlack alkol bile bama vurur... Allahm! Allahm! ne olacam ben imdi?.. Hemen kompartma nma m dnsem?.. Uzanmak iyi gelir sanrm. Kalkacakm gibi davrand. Kaln, kaim, Msy, dedi Lafcadio, elen meye balyordu. Tam tersine, bu araba aldrma dan yemeinizi yerseniz d a h a iyi edersiniz. Yardma gereksiniminiz olursa az sonra ben sizi gtrrm; a m a hi korkmayn, itiiniz bir ocuu bile sarho etmez. yle grnyor. Ama, gerekten de, bilmem ki size nasl... Size biraz Saint-Galmier suyu ikram et sem?.. ok teekkr ederim; a m a izin verin de ben ampanyam ieyim. Ha! sahi, ampanyayd o! Siz... b u n u n hepsini iecek misiniz? iniz r a h a t olsun diye. ok naziksiniz; a m a ben sizin yerinizde olsam... Dikkati dul kadna evriliyordu imdi. Hi kukusuz bir talyan. Bir subaydan dul kal m olmal. Davranlar ne kadar dzgn! bak na sl da sevgi dolu! Aln ne k a d a r saf! Elleri ne ka d a r becerikli! Kl ne k a d a r zarif, oysa bylesine sade... Lafcadio, yreinde byle bir ezginin perde lerini iitmez olduun zaman, yrein arpmaz ol sun varsn! Kz da kendisine benziyor; ocuk g zelliinin fazlal da imdiden ne byk bir soy lulukla biraz ciddi, h a t t nerdeyse kederli bir soy lulukla hafifliyor! Annesi nasl da sevgiyle eiliyor ona doru! Ah, byle yaratklar karsnda eytan da yelkenleri indiriverir-, Lafcadio, byle yaratklar iin senin gnln de feda ederdi kendini... Bu srada garson gelip yemekleri deitirdi. Laf cadio kendi tabann yar dolu bir d u r u m d a gt204

rlmesine ses karmad, nk imdi grd ey birdenbire aknlkla dolduruyordu onu: dul kadm, zarif dul kadm, darya, geide doru eiliyor, ete ini hafife hareketlerin en doalyla kaldryor, er guvan rengi orabyla pek biimli baldrn ayordu. Bu ateli nota bu arbal senfonide yle bek lenmedik bir biimde gmbrdyordu ki... Lafcadio d m gryordu? Bu srada garson yeni bir ye mek getiriyordu. Lafcadio yemek alacakt; gzleri ta bana gitti, o dakikada grd ey onu ldrd. Nereden dmt bilinmez, orada, akta, taba nn ortasnda, yle irkin, bin tanesinin arasnda tannabilecek olan... hi kukun olmasn, Lafcadio: Carola'nm kol dmesi bu! ki kol dmesinden bi ri, Fleurissoire'n ikinci manetinde bulunamayan. Kbus balyor ite... Ama garson yemekle eiliyor. Lafcadio eliyle v u r a r a k temizliyor taba, irkin m cevheri r t n n zerine kaydryor, taba gene s tne getiriyor, bol bol yemek alyor, kadehini am panyayla dolduruyor, hemen dikiyor bana, sonra gene dolduruyor. yle ya, a a d a m imdiden sarho dleri grrse... Yok, yok, gz aldanmas deildi bu; taban altnda dmenin gcrdadn duyuyor; taba kaldrp dmeyi alyor; yeleinin cebine, sa atinin y a n m a kaydryor onu; gene yokluyor, emin oluyor; dme orda, kesinlikle gven altnda. Ama tabaa nasl geldiini kim syleyecek? Kim koydu onu oraya?.. Lafcadio Defouqueblize'e bakyor: bilgin m a s u m masum yemeini yiyor, b u r n u yerde. Lafca dio baka eyler dnmek istiyor: gene dul kadna bakyor; a m a hareketlerinde, klnda h e r eyi yeni batan saygl, doal oluvermi; imdi eskisi k a d a r gzel bulmuyor onu. Kkrtc hareketi, krmz o rab yeniden dlemeye alyor; yapamyor. Taba nda kol dmesini yeniden grmeye alyor; d menin orada, cebinde olduunu duymasa inanmazd kukusuz. Peki a m a ne diye ald bu dmeyi? Bu
205

sama, bu igdsel davran, ne ak bir kabullen meydi byle, ne kesin bir onaylamayd! Nasl da ken dini gsteriyor, kim olursa olsun, belki de polisten biri, hi kukusuz kendisini inceleyen, gzetleyen biri... Bu k a b a tuzakta h e r hakk bir budala gibi ver di. Sarardn seziyor. Birdenbire geriye dnyor: geidin caml kapsnn ardnda kimsecikler yok... Ama belki de az nce biri grmtr! Biraz d a h a yemeye abalyor; a m a tiksintiden dileri skyor. Zavall! korkun cinayet deil zld, bu ters dav ranna zlyor. imdi profesr ne diye glms yor kendisine?.. Defouqueblize yemeini bitirmiti. Dudaklarn sildi, sonra, iki dirsei m a s a n m zerinde, sinirli si nirli peetesini temizledi, Lafcadio'ya bakmaya ba lad; garip bir srtma dudaklarn kprdatyordu; en sonunda, kendini t u t a m a z olmuasma: Birazck d a h a isteyebilir miyim, Msy? dedi. Kadehini aa yukar boalm ieye doru uzatt korka korka. Lafcadio kaygsndan uzaklam, skntsn gi derdii iin mutlu, son damlalar onun kadehine bo altt: Fazla vermekten korkuyorum... Ama bir d a h a getirteyim ister misiniz? yleyse yarm ie yeter sanyorum. Defouqueblize, imdiden akr keyif olmutu, gr g duygusunu yitirmiti. Lafcadio sek a r a p t a n hi korkmazd, karsndakinin saflyla da eleniyordu, bir Montebello d a h a atrtt. Defouqueblize, Lafcadio'nun iyice doldurduu barda kaldrarak: Hayr! hayr! fazla koymayn bana! diyordu. Bunu nce ylesine kt bulmam tuhaf. nsan byle birok eyleri, tanmad srece bir c yapp kar. Ben sadece Saint-Galmier suyu sanyordum bu nu; Saint-Galmier suyuna gre de tuhaf bir tad var 206

dersiniz, deil mi, ite yle!... Kendi szlerine glyor, sonra masann zerin den, kendisi gibi glen Lafcadio'ya doru eilerek, alak sesle: Ne diye glyorum byle, bilmem ki, diyordu; su sizin arapta herhalde! Gene de sizin syledi inizden biraz d a h a keskin olmasndan korkuyorum. Heh! heh! heh! Ama beni vagonuma gtryorsu nuz, b u n d a anlatk, deil mi? Yalnz olacaz orda, neden byle yakksz bir biimde davrandm or da anlayacaksnz. Yolculukta bunun nemi yoktur, dedi Lafcadio. Ah! Msy dedi hemen teki, yaamda ya pacamz h e r eyin, ok doru olarak sylediiniz gibi, nemi olmayacandan emin olabilseydik! Bu n u n hibir eye balanamayacama gvenebilseydi insan... Bakn, yalnz bunu, bu size sylediimi, ok doal bir dnceden baka bir ey olmayan bu s z bile, Bordeaux'da olsaydk size dolambal yol lara k a m a d a n syleyebilir miydim sanyorsunuz? Bordeaux diyorum, Bordeaux'da oturuyorum da on dan. Tannrm, saylrm orada,- evli olmamakla bir likte durgun bir yaam srerim, nemli bir iim var dr: hukuk fakltesinde profesrm: evet, karlatr mal kriminoloji, yeni bir krs... Anlarsnz ya, izin yok b a n a orada, yani sarho olmama izin yok, rast lantyla, bir gn bile olsa, yaamm saygyadeer ol mal. Dnn bir kez: rencilerimden biri beni so kakta sarho grrse!.. Saygdeer; hem de bu zor layc durum olmadan; iin en g yan da bu ya! Msy Defouqueblize (budur adm) kendini tuttu u n a ok iyi ediyor diye dndrtmemeli!.. Yalnz aykr bir ey yapmamak deil, aykr bir ey yap mayacana bakalarn inandrmak da gerek; in sanda da vurmak isteyecek hibir aykrlk olma sn. Birazck arap d a h a kald m? Yalnz birka damla, sayn su ortam, birka damlack... Byle
207

frsat bir mrde bir kez der. Yarn, Roma'da, bizi biraraya getiren bu kongrede bir sr meslekta, ciddi, yumuak, dengeli, eski klma b r n r b rnmez benim de yeniden olacam k a d a r dzenli meslektalar bulacam. Sizin ve benim gibi kibar insanlar, yapaylk iinde yaamak zorundadrlar. Bu a r a d a yemek bitiyordu; bir garson hesaplar ve bahileri topluyordu. Salon boaldka Defouqueblize'in sesi grleiyordu; baz a n l a r mlts Lafcadio'yu biraz kayg landryordu. O hep konuuyordu:

Hem toplum bizleri zorlamasa da, holarna git memeye raz olmasn bilmediimiz u akraba ve dostlar topluluu b u n a yeter de a r t a r bile. Bizim ka ba itenliimiz karsna, bizim bir grntmz, kendisinden ancak y a n yarya sorumlu olduumuz, pek az benzediimiz, kendisini gememiz yakk al mayan bir grnt dikerler. u anda, bu bir ger ektir: kendi ehremden syrlyorum, kendimden ka yorum... Ey badndrc serven! ey tehlike do lu ehvet!.. Ama banz artmyorum ya? alacak derecede ilgilendiriyorsunuz beni. Konuuyor, konuuyorum... Ne yaparsnz! sar hoken bile profesr kalyor insan; konu da pek il gilendiriyor beni... Ama, yemeinizi bitirdiyseniz, d a h a ayakta durabilirken beni kompartmanma g trmek istersiniz belki. Biraz d a h a gecikirsem kalk a m a m diye korkuyorum. Defouqueblize bu szlerden sonra, iskemlesinden ayrlmak istercesine bir t r hz ald, a m a hemen d t, boaltlm masann zerine devrildi yar yarya, bedeninin st yan Lafcadio'ya doru atld, yumam ve nerdeyse giz veren bir sesle srdrd konu masn: te benim dncem! Namuslu bir adam bir
208

klhanbeyi yapmak iin ne yapmal, bilir misiniz? Bir yer deitirme, bir u n u t u yeter!.. Evet, Msy, belleimizde bir delik almayagrsn, itenlik dcuverir!.. Bir srekliliin duruu; akmda basit bir kesilme. Elbette ki, derslerimde bunu sylemem... Ama, sz aramzda, pilerin d u r u m u ne iyidir! D n n bir kez: varl bile bir lgnln, dz izgide bir engelin r n olan bir kimse... Profesrn sesi yeniden ykselmiti; imdi garip garip gzlerle bakyordu Lafcadio'ya, bazan duman l, bazan keskin bak onu kayglandrmaya bal yordu. Lafcadio imdi bu adamn miyopluunun yap mack olup olmadn dnyor, hem de bu bak tanr gibi oluyordu. En sonunda, dndnden da ha da huzursuz bir d u r u m d a ayaa kalkt: Hadi, t u t u n kolumdan, Msy Defouqueblize, dedi birden. Kalkn, yeter gevezelik ettiimiz. Defouqueblize glkle iskemlesinden ayrld. ki si de, koridor boyunca yalpalayarak, profesrn an tasnn durduu k o m p a r t m a n a doru yrdler. lk nce Defouqueblize girdi; Lafcadio onu yerletirdi; vedalat. Gidiyordu, d a h a iyiden iyiye arkasn dn memiti ki, gl bir bilek indi omzuna. Hemen geri dnd, Defouqueblize bir srayta dikilivermiti... a m a h l Defouqueblize miydi bu? Hem alayl, hem yetkeli, hem de sevinli bir sesle haykryordu: Bir dost byle abucak braklr m, Msy 1 Lafcadio Lonnesaitpluski !.. D a h a neler! kamak m istemitik? Bu iri, din, gl a d a m d a az nceki akrke yif, acayip profesrden hibir ey kalmamt, Laf cadio onun Protos olduundan emindi artk. By m, genilemi, ycelmi ve tehlikeli grnen bir Protos. (1) Artk kim olduu bilinmeyen anlamna gelen bir soyad yaktryor. (eviren). 209

Vay! siz misiniz, Protos, dedi yalnz. Bylesi da ha iyi. Bir trl tanyamyordum. yle ya, ne k a d a r korkun olursa olsundu, Lafcadio bir gerei bir saattir iinde rpnd acayip k a r a b a s a n a ye tutard. Postu fena deitirmemiim, ha?.. Sizin iin h e r zamankinden fazla aba harcadm... Ama ne de ol sa gzl sizin takmanz gerekirdi, olum; usta ki ileri iyi tanyamazsanz, fena oyunlara dersiniz. Bu usta sz, iyiden iyiye uyumam bir sr, any ayaa kaldryordu Lafcadio'nun aklnda. Protos'la birlikte, pansiyonda bulunduklar z a m a n d a kul landklar argoya gre, bir usta kii, hangi nedenle olursa olsun, herkese ya da her yerde ayn yzle g rnmeyen adamd. Yaptklar snflandrmaya gre, az ya da ok vgye deer, az ya da ok ince birok usta eitleri vard, bunlarn karl ya da tersi de, temsilcileri toplumsal basaman yukarsndan aa sna r a h a t a yerlemi kabuklu hayvanlar ailesiydi, byk ve biricik bir aile. Bizim a h b a p avular u ilkeleri benimsemiler di: 1 Ustalar kendi aralarnda birbirlerini tanrlar d. 2 Kabuklu hayvanlar ustalar tanmazd. -Lafcadio imdi b t n bunlar anmsyordu: yaratl ge reince h e r oyuna girenlerden olduu iin glmse di. Protos gene konutu: Geen gn orada b u l u n m a m iyi oldu ne de ol sa, ha?.. Belki bsbtn rastlant sonucu bulunmu yordum. St kuzularn gzetmesini severim. mge lemleri genitir, atlgandrlar, hoppadrlar. Ama t leri bir y a n a atabileceklerine kolayca inanrlar. i nizde dzeltilecek bir sr ey vard, olum! nsan ie giriirken yle bir apka geirir mi hi bana? Bu su kantnn zerinde apkacnn adresi olduk tan sonra sekiz gne v a r m a d a n delie takldnzn resmiydi. Ama eski dostlarma sevgim vardr benim; b u n u kantlyorum. Biliyor musunuz, Cadio, sizi ok 210

severdim? Sizinle iyi bir eyler yaplabileceini h e r zaman dnmmdr. Bu yakkllk sizde olduk t a n sonra, birok kadnlar batankarlr, p a r a l a n da szdrlrd, adam sen de, birok erkekler de ca ba. En sonunda sizden h a b e r almak, talya'ya geldi inizi renmek ne k a d a r sevindirdi beni! Vallahi! Bizim eski aftosla dp kalktnz z a m a n d a n bu yana ne olduunuzu bilmiyordum. Hl da fena de ilsiniz, biliyor musunuz? Carola az yanmad sizin iin. Lafcadio'nun kzgnl gittike d a h a ok belli oluyordu, bunu saklamak iin harcad aba da y le; b t n bunlar Protos'u ok elendiriyor, bunlar hi grmyormu gibi davranyordu. Yeleinin ce binden ufak, yuvarlak bir mein karm, bunu gz den geiriyordu. Gzel oymuum, ha? Lafcadio onu boabilirdi; yumruklarn skyor, trnaklar etine giriyordu. br alayl alayl srd ryordu konumasn: nemsiz bir yardm! Alt binlie deer hani... syler misiniz bana, ne diye cebe indirmediniz bu alt bini?.. Lafcadio yerinden srad: Siz beni hrsz m sandnz? Protos sakin sakin: Dinleyin, yavrum, dedi, amatrleri pek sev mem ben; b u n u size hemen, ak ak sylemem da ha iyi. Hem sonra, biliyorsunuz, kahramanlk tasla m a l a r da, budala n u m a r a l a n da skmez bana. Ye tenekleriniz var, kabul, parlak yetenekleriniz var, ama... Lafcadio fkesini tutamaz olmutu: Alay brakn, diye szn kesti. Sz nereye getirmek istiyorsunuz? Geen g n acemice bir i yap tm; bunu a n l a m a m iin sizden dinlemem zorunlu mu sanyorsunuz? Evet, b a n a kar bir silahnz var; 211

bu silah kullanmanzn sizin iin akllca bir ey olup olmadn inceleyecek deilim. Bu ufak deri parasn satn almam istiyorsunuz. Hadi, konuun! Glmeyi, byle yzme bakmay da kesin artk. Pa ra istiyorsunuz. Ne kadar? Sesi ylesine kararlyd ki, Protos gerilemiti; he men sonra toplad kendini. Yava olun! Yava olun! dedi. Kt bir ey syledim mi ben size? ki dost tartyoruz, yava ya va. fkelenecek birey yok. Vallahi, genlemisiniz siz, Cadio. Hafif hafif kolunu okuyordu, Lafcadio sraya rak kurtuldu. Oturalm, dedi Protos, daha r a h a t konuu ruz. Koridorun kapsnn yannda bir keye yerle ti, ayaklarn da br kanapenin zerine koydu. Lafcadio k yerini kapadn gstermek iste diini dnd. Protos silahlyd kukusuz. Kendisindeyse u a n d a hibir silah yoktu. Bir bouma da kesinlikle alta gideceini dnd. Sonra, bir an kamak istemi olsa bile, merak, karsnda hibir eyin, h a t t a kendi gvenliinin bile tutunamayaca bir merak imdiden ar basmaya balyordu. Otur du. Para m? Bo ver canm sen de! dedi Protos. Tabakasndan bir sigara kard, bir tane de Lafcadio'ya sundu, Lafcadio almad. Dumandan rahatsz olur musunuz acaba?.. Peki, dinleyin beni. Sigara dan birka soluk ekti, sonra byk bir rahatlkla srdrd konumasn.Hayr, hayr, Lafcadio, dostum, hayr, sizden beklediim p a r a deil; uysallk. Siz, olum (itenli imi ho grn), d u r u m u n u z u pek doru anlama benzemiyorsunuz. Cesurca dikmek gerek sizi bu du r u m karsna; izin verin de bu ite size yardm edeyim. 212

Byle ite, bizi sk sk s a r a n toplum erevele rinden bir delikanl syrlmak istedi; sevimli bir de likanl; h a t t a tam benim sevdiklerimden: saf, bu ii byk bir hesapla yapmyordu... Cadio, eskiden ra k a m l a r d a n ok iyi aktnz anmsyorum; a m a hi bir z a m a n kendi masraflarnz iin hesap yapmaya yanamazdnz... Ksacas, kabuklu hayvanlarn yn teminden tiksinirdiniz; b u n a bakalar asn... Ama beni artan ey, bu k a d a r zeki olmanza karlk, bir toplum iinden bu k a d a r kolay kabileceinizi sanmanz, Cadio; hem de hemen baka birinin iine dmeden syrlabileceinizi sanmanz; ya da bir top l u m u n yasasz olabileceini sanmanz... 'Lawless', anmsarsnz; bir yerde okumutuk bu nu: Two hawks in the air, two fisches swimming in the sea not more lawless than we... Yazn ne gzel ey! Lafcadio! dostum, ustalarn yasasn renin. Artk konuya gelseniz... Aceleye ne gerek var? nmzde zaman var. Ta Roma'da ineceim. Lafcadio, dostum, bir cinaye tin jandarmalarn gznden kat olur; bizim on lardan d a h a akgz olmamzn nedenini aklaya ym size: biz yaammzla oynuyoruz da ondan. Za btann baarszla urad yerde biz baarya eri yoruz. Elbette; b u n u siz istediniz, Lafcadio; i oldu bitti bir kez, artk synlamazsmz. Szm dinleseniz d a h a iyi olur, nk, anlarsnz, sizin gibi eski bir dostu polisin eline vermek beni gerekten zer, ama ne yaparsnz? Bundan byle polise balsnz, ya da bize. Beni ele vermeniz, kendi kendinizi ele vermenizdir... Ben de ciddi konutuumuzu umuyordum. Laf cadio, unu anlasanza: polis dikballar delie tkar; a m a talya'da ustalarla seve seve uzlar. 'Uzlar', evet, tam karl b u d u r sanrm. Ben de biraz po listen saylrm, olum. yi bir dzene yardm edi213

yorum. Eylemi ben yapmyorum: yaptryorum. Hadi! kafa tutmay brakn, Cadio. ren bu yan yok benim yasamn... Her eyi iiriyorsunuz; yle bn bn kendiliinden! Yemekte Matmazel Venitequa'nm kol dmesini uysallkla, ben yle is tediim iin almadnz m dersiniz? Ah! ileriyi gr meyen davran: tutkun davran! Zavall Lafcadio'cuum! Bu ufak eyden dolay az kzmadnz kendi nize, deil mi? in berbat yan, b u n u yalnz ben gr medim! Ya! dvnmeyin; garson da, dul kadn da, ocuk da var iin iinde. Sevimli insanlar. Onlar kendinize dost etmek yalnz size bal. Lafcadio, dos tum, mantkl olun; dinleyecek misiniz szm? Lafcadio, belki de fazla kararsz olduu iin, hi bir ey sylememeye k a r a r vermiti. Gvdesi katla m, dudaklar sklm, gzleri doruca nne dikil mi, ylece duruyordu. Protos omuz silkti, gene ko numaya balad: Ne garip beden! Aslnda ylesine evik!... Ama sizden ne beklediimi sylesem belki de imdiden ra z olurdunuz. Lafcadio, dostum, beni bir kukudan kurtarn. Sizden ayrldm zaman ok yoksuldunuz, a m a rastlantnn ayaklarnzn dibine att alt ta ne binlii almyorsunuz, siz b u n u doal m bulursu nuz?.. Matmazel Venitequa sylemiti bana: Ms y de Baraglioul, nl olu kont Julius'n size ge liinden bir gn sonra ld. Adamn geldii akam Matmazel Venitequa'yi yzst braktnz. O gn, bugn, kont Julius'le bantlarnz pek sk fk bir d u r u m a girdi; neden olduunu aklamak ltfunda b u l u n u r musunuz?.. Lafcadio, dostum, eskiden birok amcalarnz tanmtm, ecereniz o z a m a n d a n beri biraz karm gibi geliyor bana!... Yo! kzmayn; aka ediyorum. Ama ne dnlsn istiyorsunuz?., imdiki servetinizi dorudan doruya Msy Julius'e borlu deilseniz... Bu da (sylememe izin ve rir misiniz?) bylesine batankanc olduunuz iin 214

b a n a d a h a kepazece birey gibi grnyor. Lafcadio, dostum, u ya da bu biimde ve dndrdkleriniz ne olursa olsun, i ortada, yapacanz ey belli: Julius'e antaj yapacaksmz. Ayak diremeyin, canm! antaj salam bir kurumdur, trelerin ayakta kal mas iin gereklidir. Daha neler! beni brakyor mu sunuz? Lafcadio kalkmt. Of! brakn da gideyim artk! diye bard. ki kanepeye birden yaylm olan Protos'un zerin den geti, Protos onu alkoymak iin hibir ey yap mad. Lafcadio tutulmayna at, koridor kapsn at, geri ekildi: Kamyorum, korkmayn, dedi. Gzaltnda tu tabilirsiniz beni; a m a sizi d a h a fazla dinlemektense, h e r eye... Polisi size yelediim iin zr dilerim. Gidin, h a b e r verin: bekliyorum.

VI
Ayn gn, akam treni de Milano'dan Anthime' leri getiriyordu; nc mevkide geldikleri iin, ay n trenin yatakl vagonunda Paris'ten gelen kontes de Baraglioul'la byk kzn a n c a k indikleri zaman grdler. Yas telgrafn aldktan birka saat nce, kontes kocasndan bir mektup almt; kont bu mektubunda parlak bir dille, Lafcadio'nun beklenmedik geliinin verdii h a z d a n szediyordu; Julius'e gre gen ada m yle hain bir ekicilikte ssleyen bu yar karde lie, stkapal da olsa dokunmuyordu elbette. (Ju lius, babasnn yntemine balyd, tekiyle konu mad gibi karsyla da ak ak konumamt bu konuyu), a m a kimi stkapal szler, kimi susula geitirmeler, kontese yeteri k a d a r bir eyler sezdi riyordu; h a t t burjuva yaamnn ak iinde pek e215

lence bulamayan Julius'n u t a n verici olay evre sinde bir oyun evirmeye kalkp da bu ite parmak larnn u c u n u yakmadndan da iyice emin dei lim. Sonra, Genevieve'in annesiyle birlikte gelmek kararnda, Lafcadio'nun Roma'da bulunuunun, onu gene grmek u m u d u n u n iyi kt, h a t t nemli bir etkisi olup olmadndan da emin deilim. Julius istasyona, onlar karlamaya gelmiti. Er tesi gn cenaze treninde gene grecei Anthime'lerden ayrlr ayrlmaz, abucak Byk Otel'e gtrd onlar. Berikiler via di Bocca di Leone'ye, ilk indik leri otele gittiler. Marguerite mutlu haberler getiriyordu romanc ya: seilmesi iten bile deildi; nceki gn, kardinal Andre dosta sylemiti ona: adayn, yeleri yeni den tek tek dolamas bile gereksizdi; Akademi ken diliinden ona geliyordu, kaplar ak: kendisini bek liyorlard. Gryorsun! diyordu Marguerite. Ben Paris'te ne diyordum sana? Her eyin bir zaman vardr. Bek lemek yeter bu dnyada. Julius yapmack bir onurla: Bir de deimemek, diyerek karsnn elini du daklarna gtryor, kznn zerine evrilmi bak nn horgryle dolduunu grmyordu. Size, d ncelerime, ilkelerime bal kaldm. Ylmazlk er demlerin en vazgeilmezi. En son yoldan sapnn, inanca uygun olmayan bir trl dncenin, grgye uygun dmeyen h e r trl tasarnn ans uzaklayordu iinden. imdi bilgi almt ya, hi aba h a r c a m a d a n topluyordu kendini. Akimi ksa 'hir zaman iin yoldan saptrtan bu yce sonuca hayrand. Kendisi deimemiti: de ien papayd. Tam tersine, ne amaz bir dncem varm, diyordu kendi kendine; ne mantkm o! G olan, neyle yetineceini bilmek. Bu zavall Fleurissoire ku216

lislere girdii iin ld. insan basit oldu muydu, en iyisi bildiiyle yetinmektir. Bu korkun giz onu l drd. Bilgi yalnz glleri glendirir... Ne olur sa olsun; Carola'nm polise gitmesi iyi oldu; d a h a ser best dnmemi salyor bu... Ama Armand-Dubois talihsizliinin, srgnlnn GEREK Kutsal-Baba yznden olmadn bilseydi, ne byk bir avuntu bulurdu! nancnda ne k a d a r cesaretlenirdi! ne ka dar hafiflerdi!.. Yarn, cenazeden sonra, ona bu i ten szetmem iyi olacak.

Bu cenaze trenine byk bir kalabalk gelmedi. a r a b a izledi cenaze arabasn. Yamur yayor du. Birinci a r a b a d a Blaphafas, Arnica'ya dosta ar kadalk ediyordu (yas sona erer ermez onunla ev lenir herhalde); ikisi de iki gn nce Pau'dan yola kmlar (dul kadm kederine terketmek, bu uzun yolculukta onu yalnz brakmak m, Blaphafas b u n u dnmeye bile katlanamazd; sonra ne de olsa! Aile den olmasna aileden deildi ya gene de yas klna girmekten geri durmamt; hangi akraba tutabilirdi byle bir dostun yerini?), a m a bir tren aksakl y znden Roma'ya ancak birka saat nce gelmilerdi. Son arabada, kontes ve kzyla birlikte Madam Armand-Dubois yer almt; ikinci a r a b a d a Anthime Armand-Dubois ile kont vard. Fleurissoire'm mezar banda talihsiz servenin den hi szedilmedi. Ama mezarlktan dnerken, Ju lius de Baraglioul, Anthime'le gene babaa kalnca, konumaya balad: Sizin iin dorudan doruya Kutsal-Baba'ya bavuracama sz vermitim. Tanr tanmdr ki sizden byle birey rica et mi deilim. Doru; Kilise'nin sizi yle bir yokluk iinde b rakmasna kzm, yreimin sesinden baka bir ey
217

dinlememitim. Tanr tanmdr ki d u r u m u m d a n dert yanmadm. Biliyorum!.. Biliyorum!.. Boyuneiiniz az kzdrmamt beni! Hatta, Anthime'ciim, beni gene ay n konuya getirdiinize gre, aka syleyeyim size, ben bu d u r u m d a dindarlktan ok g u r u r gryor dum, Milano'da son grmemizde, bylesine boyun eiiniz de gerek dindarlktan ok ayaklana ya knm gibi gelmiti bana, inan bakmndan pek ra hatsz etmiti beni, Tanr sizden bu kadarn istemi yordu canm! Ak konualm! t u t u m u n u z beni sars mt. Ben de size aka syleyebilirim, sizinki de be ni kederlendirmiti, kardeiim. Beni siz kkrtma m mydnz bakaldrmaya? Julius ateleniyordu, Anthime'in szn kesti: Tanr'nm bizi yerletirmeyi uygun grd d zeyin sunduu nimetlere bovermeden de tam an lamyla hristiyan olunabileceini kendi iimde duy mu, yazarlk yaamm boyunca bakalarna da du yurmutum. Sizin t u t u m u n u z u n kzdm yan, ba ll ile, benimkinden stnm gibi grnmesiydi. Tanr tanmdr ki... Of! hep byle kar gelmeyin! diye szn kes ti gene Julius. Tanr'yla ilgisi yok bunun. Ben size t u t u m u n u z u n ne zaman bakaldrmaya ok yakla tn aklyorum... unu demek istiyorum: benim kendi bakaldrma.- bana sulu olduunuzu dndrten de bu sulu bulduum yan ite: adaletsizlii kabul ederek, sizin yerinize bakasnn bakaldr masna yol amak. nk ben, Kilise'nin haksz du r u m d a olduunu kabul etmiyordum; sizin tutumunuzsa, hi de yle grnmese bile, onu bu d u r u m a soKuyordu. Bylece sizin yerinize kendim bavurma ya k a r a r vermitim. O zamanlar kzmakta ne k a d a r hakl olduumu az sonra anlayacaksnz. 218

Julius'n alnnda terler boncuklanyordu, silin dir apkasn dizlerinin zerine koydu. Biraz hava ister misiniz? dedi Anthime, g nl alrcasma, yanndaki cam indirdi. Julius gene balad konumaya: Roma'ya gelir gelmez, bir grme rica ettim. Kabul edildim. Davranmn dl pek tuhaf bir baar olacakt... Ya! dedi Anthime ilgisizce. Evet, dostum, nk p a r a olarak hibir ey el de edemedimse de bir gvenceyle dndm gr memden... Bu gvence Kutsal-Baba'mz hakknda sylediiniz h e r trl alaltc varsaymdan uzak tu tuyordu. Tanr tanmdr ki, Kutsal-Baba'mz hakknda alaltc hibir ey sylemedim. Sizin yerinize ben sylyordum. Sizi z a r a r a u ram gryor, kzyordum. Konuya gelin, Julius: papay grdnz m? Hayr! papay gremedim diye patlad Julius en sonunda. Ama bir giz rendim; nce kukulu g rnen, a m a ok gemeden, sevgili Amedee'mizin l myle birdenbire doru olduu anlalan bir giz; ty ler rpertici, artc bir giz, a m a inancnz bun da bir avuntu bulacaktr, sevgili Anthime. unu bi lin ki kurban olduunuz adaletsizlikte papann hi bir suu yok. Ben b u n d a n hi kuku duymadm ki. Anthime, beni iyi dinleyin.- Papay grmedim, nk kimsecikler gremiyor; imdi papalk tahtn da oturan papa, Kilise'nin dinledii papa, k a r a r l a r k a r a n papa; benimle konumu olan, Vatikan'da g rlen papa, benim grdm papa, GERE DEL. Anthime bu szleri duyunca k a h k a h a l a r l a sar slmaya balad. Julius alnmt: Gln! Gln! dedi. nceleri ben de glyor219

dum. Biraz d a h a az glseydim Fleurissoire ldrl meyecekti. Ah! kutsal dost! iyi yrekli kurban! Sesi hkrklar iinde can verdi. Sylesenize! ciddi mi bu anlattklarnz?.. yi ama!.. yi ama!.. yi ama!... dedi Armand-Dubois, Julius'n ackl konumasndan kayglanmaya ba lamt. Ama ne de olsa bilinmesi gerekir bunun... Bilmek istedii iin ld o. nk, ne de olsa, malm mlkm, toplumsal dzeyimi, bilimimi sokaa attysam, b a n a oyun oy n a m a l a r n a raz olduysam... diye srdryordu Anthime, o da yava yava k a b a r m a y a balyordu. Sylyorum ya size: gerei zerre k a d a r sorum lu deil b t n bunlardan; size oyun oynayan Quidinal'in bir su ortayd. Sylediklerinize inansam m? Bana inanmazsanz u zavall din k u r b a n n a inann. Bir z a m a n ikisi de sustu. Yamur dinmiti; bir gne izgisi bulutu yaryordu. Araba ar sarsnt larla Roma'ya geliyordu. yleyse ben yapacam biliyorum, dedi Anthime en kararl sesiyle: Ben bu gizi aklyorum. Julius yerinden srad. Dostum, tylerimi rpertiyorsunuz. Hi kuku suz afaroz ederler sizi. Kim? Sahte bir papaysa, vz gelir. Ben de bu gizle avunursunuz da size bir yar dmm dokunmu olur diye dnyordum, dedi Julius akn akn. aka m ediyorsunuz? Fleurissoire cennete git tii zaman, ulu Tanrsnn da gerek Tanr olmad n anlamayacan kim syleyecek bana? Durun, sevgili Anthime, durun; samalyorsu nuz. ki tane olabilirmi gibi! BR BAKASI olabilir mi gibi. Hayr, a m a siz ok r a h a t konuuyorsunuz; onun
220

iin hibir eyden el ekmediniz siz; gerek olmu, sahte olmu, hepsi bir sizin iin... Of! ben biraz ha va almalym. Kapnn zerinden eilerek bastonunun ucuyla a abacnn omuzuna dokundu, arabay durdurttu. Julius de onunla inmeye hazrlanyordu. Hayr! Brakn beni. Kendi bama gidecek ka d a r gcm var. Gerisini bir r o m a n a saklayn. Bana gelince, Loca bakanna h e m e n bu akam bir mek tup yazacam, yarndan sonra da La Depeche'deM bilim yazlarma yeniden balyorum. ok glecek ler. Aa! siz topallyorsunuz, dedi Julius, o n u n ye niden topalladn grnce armt. Evet, birka g n d r arlarm gene balad. Ah! dedi Julius, onun uzaklamasna bakma dan, a r a b a n n bir kesine ekilip bzld.

VII Protos syledii gibi Lafcadio'yu ele vermek d ncesinde miydi? Bilmem: hem olay, polis rgtne bal beyler arasnda yalnzca dostlar bulunmadn gsterdi. Bu adamlar, bir gn nce Carola'dan aldklar ha ber zerine, vicolo dei Pecchierelli'de kapanlarn kurmulard; eskidenberi tanrlard evi, st k a t t a n komu eve kolayca geilebileceini de bilirlerdi; kom u evin k yerlerini de tuttular. Protos, aynaszlardan hi mi hi korkmuyordu; sulamadan da, yargclardan da korkmuyordu; ken disini yakalamann pek kolay olmadn biliyordu; hibir cinayetten sulu deildi aslnda, yakay syr mas iten bile deildi, bu kadarck kant yetmezdi sulanmasna. Bunun iin, kuatldn anlaynca, fazla korkmad, abucak anlamt sarldn, nk, 221

hangi klk altnda olurlarsa olsunlar, bu beyleri ta nmakta zel bir sezgi gc vard. Yalnz biraz aknd, nce Carola'nm odasna kapand, Carola'nn dnmesini bekledi, Fleurissoire'n ldrlnden beri grmemiti onu; ondan akl is temeyi, delie tklma olasl karsnda baz bilgi ler brakmay ok istiyordu. Carola bu sralarda, Julius'n isteine uyarak, mezarlkta grnmemiti; bir trbenin ardna, bir emsiyenin altna saklanarak trene uzaktan katl dn kimseler bilmedi. Yeni mezarn evresinin s szlamasn sabrla, alakgnlllkle bekliyordu; cenaze alaynn yeniden toplandn, Julius'n Anthime'le birlikte a r a b a y a bindiini, ince ince yaan yamur altnda arabalarn uzaklatn grd. Ken disi de mezara yaklat o zaman, atksnn a l t m d a n kocaman bir yldz iei demeti karp aile elenklerinin epeyce uzana koydu: sonra uzun zaman yamurun altnda kald, hibir eye bakmadan, hi bir ey dnmeden, d u a yerine gzya dkerek. Vicolo dei Vecchierelli'ye dnd zaman, eik te iki yabanc yz grd; b u n u n l a birlikte, evin gz altnda olduunu hi mi hi anlamad. Protos'un ya n m a gitmeyip oyalanyordu. Katilin o olduundan hi kukusu olmad iin, imdi ondan nefret edi yordu. Az bir zaman sonra, lklar zerine polisler kouyordu; a m a ne ,yazk ki, ok ge kalmlard! Pro tos, kendisini ele verenin Carola olduunu re nince ok kzm, onu bomutu. leye doru oluyordu bu. Akam gazeteleri ha beri yaynlamlard, apkann astarndan kesilmi para da zerinde bulunduu iin, iki suu da onun ilediinden hi kimsenin kukusu yoktu. Bu a r a d a Lafcadio bir bekleyi ya da belirsiz bir korku iinde yaamt akama kadar, belki Pro222

tos'un gzda vererek arkasna takacan syledi i polislerden deil de Protos'un kendisinden, ya da k o r u n m a y a almad, belirsiz bir eyden korku yordu. Anlalmaz bir uyuukluk kyordu zerine, belki de srf yorgunluktan ileri geliyordu: vazgei yordu. Bununla birlikte, Protos'un tutukland haberi, umabilecei rahatlay getirmedi ona. Umut krkl na uramt sanki. Garip yaratk! Cinayetin h e r trl maddesel yararn elinin tersiyle itmiti, imdi de oyunun herhangi bir tehlikesinden kamaya gn l elvermiyordu. Hemen bitmesini kabul etmiyor du. Eskiden, satran oynarken yapt gibi, seve se ve kartna brakabilirdi hamleyi, sonra olay ona birdenbire fazla kolay bir baar salyor, oyunun ilgi ekici bir yann brakmyormu gibi, meydan okuyuu d a h a ileri gtrmedike bu ii bitiremeye ceini seziyordu. Uygun kla gireyim diye u r a m a m a k iin, ak am yemeini yakn bir trattoria'da yedi. Hemen son ra, otele dnnce, lokantann caml kapsndan, ka rs ve kzyla sofraya oturmu kont Julius 'u grd. Julius'lere ilk gidiinden bu yana hi grmedii Genevieve'in gzelliiyle arpld. Yemein bitmesini bekleyerek fmuarda oyalanyordu, kontun odasna ktn, kendisini beklediini bildirdiler. Girdi; Julius de Baraglioul yalnzd; gene ceket giymiti. Eh, katil delie tkld, dedi hemen, elini uzatt. Lafcadio, Julius'n elini tutmad. Kapnn aral nda duruyordu. Hangi katil? diye sordu. Bacanamn katili, canm. Bacananzn katili benim. Titremeden, sesini deitirmeden, alaltmadan, elini kolunu kprdatmadan ve yle doal bir sesle syledi ki, Julius nce anlamad. Lafcadio szn
223

yinelemek zorunda kald: Bacananzn katili tutuklanmad diyorum si ze, nk bacananzn katili benim. Lafcadio'nun yrtc bir grn olsayd, belki de Julius korkard; a m a ocuka bir grn vard. Hatta Julius'n kendisiyle ilk karlat zamanda kinden de gen grnyordu; bak yle duru, sesi yle akt. Kapy kapamt, a m a gene de kapya brn vermi, ylece duruyordu. Julius, masann yannda bir koltua kt. Yavrucuum, yava konuun, dedi ilkin... Ne oldu size? Bunu nasl yapm olabilirsiniz? Lafcadio ban nne edi, imdiden piman ol mutu konutuuna. Bilinir mi ki? dedi. Pek abuk yaptm, canm yapmak isterken. Fleurissoire'a, bu ylesine erdemli, ylesine iyi yrekli a d a m a kar ne kininiz vard? Bilmiyorum... Mutlu grnmyordu... Kendi kendime aklayamadm bireyi size nasl akla yaym istiyorsunuz? Canskc bir sessizlik byyordu aralarnda, ara da srada szleri bu sessizlii kesiyordu, sonra d a h a derin oluyordu sessizlik; o zaman otelin byk salo n u n d a n baya bir Napoli mziinin ykseldii du yuluyordu. Julius sere parmandaki sivri ve pek uzun trnann ucuyla, masann rts zerindeki ufak bir m u m lekesini kazyordu. Birdenbire bu g zel trnan krldn farketti. Erilemesine bir at lamayd bu, ten rengini btn geniliince donuklatryordu. Nasl yapmt bunu? Sonra nasl ol mutu da hemen anlamamt? Her ne olursa olsun, dzeltilecek gibi deildi; kesmekten baka yol kalm yordu. ok iddetli bir sknt duydu bu yzden, n k ellerine, hele uzun zamandr bytt, parma n deerlendiren, gzelliini d a h a bir belli eden bu trnaa ok zen gsterirdi. Makas tuvalet masas224

nm gzndeydi, Julius makas almak iin kalkmak zereydi, a m a Lafcadio'nun nnden gemesi gere kecekti; duyarl adamd, bu ince ii sonraya brakt. Peki... imdi ne yapmay dnyorsunuz? dedi. Bilmiyorum. Belki de teslim olurum. Bu gece dneceim. Julius'n kolu koltua dt, Lafcadio'yu seyretti bir zaman, sonra cesareti krlm gibi bir tavrla: Yazk, ben de sizi sevmeye balyordum!.. diye iini ekti. Kt bir dnce gtmeden sylemiti bunu. Laf cadio da anlard elbette. Ama, llp biilmeden sylenmi olmas, tmcenin zalimliini azaltmazd, yreinden v u r d u onu. Birdenbire iini s a r a n skn tyla katlarak ban kaldrd. Julius'e bakt: Daha d n aa yukar bir karde gibi grdm adam m bu? diyordu iinden. ki gn nce, cinayetine karn, iinde yle neeyle konuabildii odada dola trd baklarn; kolonya iesi hl masann ze rindeydi, nerdeyse boalmt. Beni dinleyin, Lafcadio, dedi Julius: tmyle umutsuz grmyorum ben durumunuzu. Bu cinaye ti iledii sanlan kimse... Lafcadio k u r u k u r u szn kesti: Evet, onu tutukladklarn biliyorum, dedi, be nim yerime bir susuzun sulandrlmasma bovermemi mi tleyeceksiniz? Sizin susuz dediiniz a d a m bir kadn ldr d; h e m de tandnz bir... Bu, beni rahatlatr, yle mi? Tam olarak bu deil sylemek istediim, ama... Beni ele verebilecek tek insann o olduunu da ekleyelim. Bsbtn aresiz d u r u m d a deilsiniz, gryor sunuz ya. Julius kalkt, pencereye doru gitti, perdenin kv225

n m l a r n dzeltti, geri dnd, sonra ne doru eil di, az nce oturduu,koltuun arkal zerinde kol larn kavuturdu: Lafcadio, dedi, bir dm dinlemeden gitme nizi istemem: yeniden namuslu bir a d a m olmak, do u koullarnzn elverdii lde de olsa toplum iinde kendinize bir yer salamak kendi elinizde, be nim inancm bu. Kilise size yardm etmek iin hazr duruyor. Hadi, olum, cesur olun biraz: gidin, g n a h kartn. Lafcadio glmsemekten kendini alamad: Nazik szleriniz zerinde dneceim, dedi. Bir adm ilerledi, sonra: Katil bir ele dokunmak is temezsiniz elbet. Bununla birlikte gsterdiiniz... Pekl; pekl, dedi Julius dosta ve uzak bir el sallayla: Glegle, yavrum. 'Gene grrz' diyemiyorum. Gene de, ilerde... imdilik b a n a syleyecek hibir ey yok mu, bu lamyor musunuz? imdilik hibir ey.. Allahasmarladk, Msy. Lafcadio selm verip kt.

iin mi alyordu gerekten?.. Gece ylesine hotu ki, lmek iin kendisini brakvermesi yetermi gibi geliyordu ona. Yatan yanndaki srahiye uzand, bir mendil slatt, slak mendili yreinin zerine bastrd, yrei acyordu. Bundan byle bu dnyann hibir ikisi bu ku ru yrei serinletirmeyecek, diyordu kendi kendi ne, gzyalarn dudaklarna k a d a r aktyordu, ac lklarn t a t m a k istiyordu. Nerede okuduunu bilme dii, anmsayamad dizeler nlyor kulaklarnda: My My Szd. D m gryor? Kapsnn alndn iitmedi mi? Geceleri hi kapamad kap usulca alyor, in ce, ak bir glge giriyor ieriye. Hafife seslendii du yuluyor: Lafcadio... Burda msnz, Lafcadio? Lafcadio, yar uyku iinde, a m a gene de tan yor bu sesi. Ama byle ho bir belirtinin gereklii ne hl inanamyor mu? Bir szck, bir kprdanma onu karr diye mi korkuyor?.. Susuyor. Genevieve de Baraglioul'un odas, babasmmkinin yanndayd, babasyla Lafcadio arasndaki konuma y istemeden, a m a tmyle iitmiti. Dayanlmaz bir sknt Lafcadio'nun odasna k a d a r srklemiti onu, ars yantsz kalnca, Lafcadio'nun kendini ldr d n sand, yatan baucuna atld, hkra hkra diz kt... Hep yle duruyordu, Lafcadio doruldu, eildi, karanlkta parlar grd gzel alma dudaklarn yaptramadan, b t n isteminin zldn duy du-, imdiden Lafcadio'nun soluuyla okanan bu al227

heart aches; a drowsy numbness pains senses...

st kattaki odasna gitti. Yar yarya soyundu, yatana att kendini. Gnsonu ok scak olmu, ge ce de bir serinlik getirmemiti. Penceresi a r d n a ka d a r akt a m a hibir esinti havay kprdatmyordu; bahelerin ardndaki Thermes alan -uzak elektrik lambalar, odasn, aydan geldii sanlabilecek, ma vimsi, ve belirsiz bir kla dolduruyordu. Dnmek istiyordu a m a garip bir uyuukluk, dncesini de uyuturuyordu; ne cinayetini dnyordu, ne de on dan k u r t u l m a yollarn; yalnz Julius'n u dayanl maz szlerini artk duymamaya alyordu: Ben de sizi sevmeye balyordum... Kendisi Julius' sevmeseydi, bu szler gzyalarna deer miydi? Bunun
226

n geriye atarak: Bana acyn, dostum, dedi. Lafcadio hemen kendini toplad, h e m uzaklat, hem de itti onu: Kalkn, Matmazel de Baraglioul, dedi. Gi din! Ben sizin dostunuz deilim... olamam. Genevieve kalkt, a m a az nce l sand kii nin yar yatm bir d u r u m d a bulunduu yataktan uzaklamad, Lafcadio'nun yaadndan iyice emin olmak istiyormucasna, yakc alnna sevgiyle do kundu: Ama dostum, bu akam babama sylediklerini zin hepsini de duydum, dedi. Bunun iin geldii mi anlamyor musunuz? Lafcadio y a n yarya dorularak ona bakt. zlm salar evresine dyordu; btn yz ka ranlkta kalyor, Lafcadio bu yzden gzlerini see miyor, a m a baklarnn, kendisini sardn duyu yordu. Bunun holuuna dayanamyormucasma, y zn ellerinin iinde saklad: Ah! size neden bylesine ge rastladm? diye inledi. Beni sevmeniz iin ne yaptm? Ben imdiden zgr olmaktan, sizi sevebilecek bir insan olmaktan ktktan sonra, neden byle konuuyorsunuz be nimle? Genevieve kederli kederli kar kt. Ben size geliyorum, Lafcadio, baka birine deil, dedi. Katil olan size, Lafcadio! Bana bir kahra man, h a t t biraz fazla gzpek bir k a h r a m a n gibi grndnz gndenberi ka kez i ekerek andm adnz... imdi bunu bilmelisiniz: cannz yle b yk bir ycelikle tehlikeye attnz grdm an, gizlice size adamtm kendimi. O zamandanberi ne ler oldu? Nasl olur da adam ldrebilirsiniz? Nasl braktnz kendinizi, nasl dtnz bu duruma? Lafcadio yant vermeden ban sallyordu. Babamn bir bakasnn tutuklandn syledi228

ini iittim, diye srdrd Genevieve; bir haydut ki bir... Lafcadio! h l zaman var, kam; hemen bu gece, gidin! Gidin. Lafcadio, b u n u n zerine: Artk gidemem, diye mrldand. Genevieve'in dank salar ellerine dokunuyor du, onlar tuttu, gzlerinin, dudaklarnn zerine bas trd tutkuyla: Kamak, bu mu b a n a tlediiniz? Ama im di nereye kaaym istiyorsunuz? Polisin elinden ka sam bile kendi kendimden kaamam... Sonra ka tm diye kmsersiniz beni. Ben mi sizi kmseyecekmiim, dostum?.. Binsiz yayordum; d grrcesine ldrverdim; bir k a r a b a s a n ki, o zamandanberi rpm yorum iinde... Genevieve: Ben de sizi b u n d a n koparmak istiyorum, diye atld. Beni bir katil olarak uyandracak olduktan son ra ne diye uyandrman?. Kolunu tuttu. Cezasz k a l m a k t a n tiksindiimi anlamyor musunuz? Yapa cak ne kald artk? G n dounca teslim olmaktan baka... Tanrya teslim olmalsnz, insanlara deil. Ba b a m sylememi olsa, ben syleyecektim imdi: Laf cadio, acnz gidermek, pimanl ap h u z u r a ka vumanz iin Kilise hazr duruyor. Genevieve hakl, Lafcadio'nun da uysalca boyun emekten baka bir yapaca yok kukusuz; b u n u er ge anlayacak, baka k yollar da kapannca... Bunu nce u Julius domuzunun tlemi olmas kt! Ne mavallar okuyorsunuz bana? dedi dman ca. Siz misiniz byle konuan? Tuttuu kolu brakyor, itiyor; Genevieve geri e kilirken, Julius'e duyduu belirsiz bir kinle, Gene229

vieve'i babasndan uzaklatrmak, onu d a h a aala ra, , kendisine d a h a yakma getirmek gereksiniminin iinde bydn duyuyor; gzlerinden perken, plak ayaklarnda ipek terlikler gryor. Ben pimanlktan korkmuyorum, anlamyor mu sunuz, ben... Yatamdan ayrld; ona arkasn dnyor; pen cereye doru gidiyor; boulacak gibi oluyor; alnn cama, y a n a n avularn balkonun souk demirine ya ptryor; onun b u r d a olduunu, yannda olduunu u n u t m a k isterdi... Matmazel de Baraglioul, bir iyi aile kznn bir katil iin yapabilecei h e r eyi yaptnz; biraz d a h a fazlasn yaptnz hatt; b u n u n iin b t n var lmla teekkr ederim size. imdi beni braksanz d a h a iyi olur. Babanza, alkanlklarnza, grevle rinize dnn... Gle gle. Sizi gene grecek miyim, kimbilir? Dnn ki b a n a gsterdiiniz sevgiyi bi r a z olsun hakedebilmek iin yarn gidip teslim ola cam. Dnn ki... Hayr! Yaklamayn bana... Bir el skma b a n a yeter mi sanrsnz? Genevieve babasnn fkesine, ounluun kan larna, kmsemelerine meydan okuyabilirdi, a m a Lafcadio'nun soukluu karsnda cesareti yok. An lamad m bu Lafcadio, byle geceleyin onunla ko numaya, ona byle akn anlatmaya gelmek iin cesaretsiz olmadn, belki de aknn bir teekkr den d a h a fazlasna dediini anlamad m? Ama bu gne k a d a r kendisinin de bir d iinde rpmr gibi rpndn nasl syleyecek? Baz anlar, ancak has tanede, yoksul ocuklar arasnda, onlarn gerek ya ralarn sararken syrlrd bu dten, en sonunda geree dokunur gibi olurdu. Baya bir dt, iin de, kendisinin yannda anas babas da rpmr, dn yalarnn b t n acayip uzlamalar, alklar beliriverirdi. Genevieve, onlarn kanlarn, tutkularn, il kelerini nemsemedii gibi, davranlarn da nem230

seyemezdi. Lafcadio, Fleurissoire' nemsemediyse b u n d a alacak ne vard?.. Byle ayrlmak olur mu? Ak onu itiyor, Lafcadio'ya doru itiyor. Lafcadio kavryor onu, skyor, solgun alnn plere bou yor... Yeni bir kitap balyor burda. Ey a r z u n u n elle tutulabilir gerei; kafamdaki grntleri yar karanlnn iine itiyorsun. Renk, scaklk ve yaamn geceyi en sonunda yenecei bu horoz tm saatinde, sevgililerimizden ayrlacaz. Lafcadio, uyuyan Genevieve'in zerinde, doruluyor. Gene de sevgilisinin gzel yz, bir ha fif slakla batm olan bu aln, bu sedef gzkapaklar, bu scak, aralk dudaklar, bu kusursuz g sler, bu yorgun kollar deil onun bakt, hayr, hibirine bakmyor bunlarn, - ardna k a d a r ak pen cereden, iinde bahenin bir aacnn titredii a faa bakyor. Az sonra Genevieve'in kendisinden ayrlaca da kika gelip atacak; a m a h l bekliyor; onun zeri ne eilmi, onun soluunun iinden, kentin uyuuk luunu sarsmaya balayan kentin belirsiz uultu sunu dinliyor. Uzakta, klalarda, borozan alyor lar. Ne! Yaamaktan vaz m geecek? Ve biraz d a h a fazla sevmeye balayalberi biraz d a h a az sayd Genevieve'in saygsn kazanacam diye hl tes lim olmay m dnyor? SON

231

Andre Gide _ Vatikan'n Zindanlar Kitaplar, uygarla yol gsteren klardr. UYARI: www.kitapsevenler.com Kitap sevenlerin yeni buluma noktasndan herkese merhabalar... Cehaletin yenildii, sevginin, iyiliin ve bilginin paylald yer olara Sitemizin amac asla eser sahiplerine zarar vermek deildir. www.kitapsevenler.com web sitesinin amac grme engellilerin kitap okuma hak ve zgrln yceltmek ve kitap okuma alkanln Ben de bir grme engelli olarak kitap okumay seviyorum. Sevginin olduu gibi, bilginin de paylaldka pekieceine inanyorum. Tm Bilgi paylamakla oalr. Yaar Mutlu

LGL KANUN: 5846 sayl kanun'un "Altnc Blm-eitli Hkmler" blmnde yeralan "EK MADDE 11" : "ders kitaplar dahil, alenilemi veya y Ayrca bu nshalar zerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin bulundurulmas ve oaltm amacnn belirtilmesi zorunludur."

Bu e-kitap grme engelliler iin dzenlenmitir. Kitap taramak gerekten incelik ve beceri isteyen, zahmet verici bir itir. Ne mutlu ki, bir grme engellinin, dzgn taranm ve hazrla Bu kitaplar, size gelene kadar verilen emee ve kanunlara sayg gstererek, ltfen bu aklamalar silmeyiniz. Siz de bir grme engelliye, okuyabilecei formatlarda, bir kitap armaan ediniz... Teekkrler. Ne Mutlu Bilgi iin, Bilgece yaayanlara. www.kitapsevenler.com Tarayann notu. Bireysel ktphanemi bilgisayar ortamna geirirken Taradm kitaplar kitapsevenlerle paylamak istedim. Bu Kitap Sadece Grme Engellilerin stifade Etmesi in www.kitapsevenler.com Web Sitesine Teslim Edilmitir. Belisa Andre Gide _ Vatikan'n Zindanlar

You might also like