You are on page 1of 11

Hacettepe niversitesi Edebiyat Fakltesi Dergisi 2002 / Cilt: 19 / Say: 2 / ss.

141-151

Aurelius Augustinusun Varlk ile Bilgi Kavramlar


Cemal GZEL*

zet
Bu yazda Hristiyanl felsefeyle temellendirme abasndaki felsefecilerden Augustinus'un bilgi ile varlk kavramlar ele alnmtr. O bu kavramlar da bu erevede ele almtr. Augustinus bir varlk sralamas yapp en baa Tanr ile Formlar yerletirir. Sonra melekler gelir; yerleri de gksel dnyadr. Sralamann en altnda da Hi vardr. nsanlar ile hayvanlar bunlarn arasnda yer alrlar; yerleri de yersel dnyadr. Yaratlanlardan bir tek insann ruhu olduu iin gksel dnyaya kabilir. Bu da ancak Tanr'y, yani hakikati bilirse olur. Bilinenin koulu da hakikatin Tanr olduuna duyulan inant.nsann Tanr'ya ilikin bilgisi, bilgilerinden yalnzca biridir: bu da bilgelii (sapientia) oluturur. Dier bilme biimi madde dnyas hakkndadr; bu da bilimi (scientia) oluturur. nsan duyu bilgisinden Tanr bilgisine, bilgelie ulatnda mutlu olup gksel dnyada yer alabilir. Anahtar szckler: bellek, bilgelik, bilgi, bilgi felsefesi, duyu bilgisi, hakikat-Tanr, varlk, varlk felsefesi

Abstract This article explores the concepts of being and knowledge adopted by philosopher Augustinus, who tried to establish philosophical foundations of Christianity by developing a framework within which these concepts play a crucial role. Augustinus establishes a hierarchy of beings on the top which God and the Forms are placed. Then comes Angels, whose place is heavenly world. At the bottom is Nothing. Human beings and animals are placed in between, and their place is the earthly world. Among the created beings, only does man have a soul and therefore only he can ascend into the heavanly world. This, in turn, would only be possible through reaching the knowledge of God, that is of Truth. The condition of knowing is the belief that Truth is God. Man's knowledge of God is one among two types of his knowledge and this constitues wisdom (sapi-

(*) Yrd. Do. Dr., Hacettepe niversitesi Edebiyat Fakltesi Felsefe Blm 141

Aurelius Augustinusun Varlk ile Bilgi Kavramlar

entia). The other form or knowledge is about the material world, which constitues sciense (scientia). Man can find a place in the heavenly world and reach happiness only by elevating himself to the knowledge of God,that is, to wisdom, from the sensual knowledge. Key Words: being, epistemology, knowledge, memory, ontology, sensual knowledge,truthGod, wisdom I Aristoteles'te varlk olmak bakmndan varl, varlksal nedenleri inceleyen bir bilim olan prote-philosophia -varlk felsefesi- ortaaa gelindiinde Tanr'y, Tanr'nn varolanlarn yaratcs olduunu kantlayan bir bilgi alan olur. Artk soruturulan varln yapsnn ne olduu deil nasl yaratlddr. Dolaysyla da, nedenlerden yalnzca varolan her eyin nedeninin ne olduu anlamnda szedilir. Oysa Aristoteles'in nedenleri teklerin nedenleridir. Aristoteles varlkla uramaya bilgiyle ilgili bir soruyla, "nasl biliyoruz? sorusuyla balar. "Nasl biliyoruz? sorusundan bilgiye, bilgiden de bilgelie varr. Bilgeliin ne olduu sorusuna verdii yantla da varlk alanna girer. Ona gre bilgelik, kesin ilkeler ile ilk nedenlerin bilgisine sahip olmaktr. Kesin ilkeler ile ilk nedenlerin bilimi en etkili bilimdir. nk ancak ilk nedenler bilindiinde her ey bilinir; ilk ilkeler ile nedenlerin bilgisi en doru bilgidir. Bir eyin bilgisi de o eyin nedeninin bilgisidir. Nedenlerse drt trldr: I) ousia-nelik anlamnda-: II) hyle - madde ya da hypekeime-non -dayanak-, III) hareketin balangc; IV) iyi olan ya da ereksel neden (983 a27-28). Aristoteles kendisinden nce gelen felsefecilerin nedenler hakkndaki grlerini de soruturup bunlarn pek ounun maddesel ilkeleri her eyin ilkesi yaptn belirtir (983b). nk su, hava, toprak, ate gibi eyler cisimsel eylerdir (987a). Bunlara gre her eyin kendisinden doup yine kendisine dnd bir ey vardr; ilk ilke, ilk e (arkhe) de budur. Aristoteles'e gre bir tek Platon iki neden grebildi: I)zsel neden; II) maddesel neden (988a). Platon eylerin nedenleri olarak eylerle ayn sayda ideay gsterir (990b), Aristoteles bu noktada Platon'a pek ok eletiri yneltip bu grn iler tutar yan olmadn syleyecektir (99b-992b). Aristoteles'in kendisinden nce gelen felsefecilere kkl bir eletirisi vardr. Ona kalrsa. evrenin bir olduunu;temel madde olarak da bir tr eyi grenler pek ok bakmdan hataldrlar. Her eyden nce, cisimsel olmayan eyler de olduu halde yalnzca cisimsel bir eyi benimsiyorlar. Bu cisimsel elerden de hangisinin hangisinden nce geldiini aratrmyorlar. Olu ile yokolua, ayrca her eye ilikin fiziksel bir aklama getirme abasndadr.Bunu yaparken de hareketin balangcn hesaba katmyorlar (988b-989a). Aristoteles btn bu felsefe tarihi eletirisinden yle bir sonuca varr:Varln eitli anlamlarn birbirinden ayrmadan varln eleri aratrlamaz.

142

Cemal GZEL

II Aristoteles'ten yaklak alt yzyl sonra yaam olan Plotinos prote-philosophiaya bak deitirir. Plotinos'a gre her ey Bir'den (hen) fkrr (Yun. proodos, Lat. emanatio, Ar. sudur), ondan kp, aaya doru iner. Sonra Bir'den treyen bu varlklar yeniden Bir'e dnerler (Yun. epistrophe, Lat. conversio, Ar. uruc). Bir, bir ey deildir; o her eyden nce gelir; bir biimden, dnlen bir biimden bile bamszdr (Enn. v, 9 3). Bir'i insan ne bilgiyle ne de dnceyle anlar. Bu fikrmada ncelik-sonralk vardr. nce olanlarn sonra gelenlerden daha stn olduklar kabul edilir. nk, sonra gelenler kendilerinden fiskrdklar yetkin nedenden uzaklasmlardr. "Bir'in " daha aalara daha az ular. Treyen ey treticisiyle ayn olmakla birlikte ondan daha zayftr. nk zellikleri trden kanda silinir (Enn. III, 8 5). Veren, yapan ise kendisinden hibir ey yitirmeyen verip yapar. Bu sralamada en altta madde vardr. Madde saf varolmamadr.yinin tam kartdr; tm gereklerin en irkini, ktlklerin kaynadr. Ne ki, yine de her eser gibi nedenine benzer. Plotinos maddeyi de cisimli madde ile cisimsiz madde olmak zere ikiye ayrr. izimsiz , madde varlktr. Cisimli rnaddede cisim ile madde vardr ama o varlk deildir. Bu daha sonra, Hristiyanlkla iyice belirginleecek olan maddesel olann kt olduu dncesinin kayna olacaktr. Plotinos'ta daha aa basamaklardaki varlklarn Bir'e dnebilmeleri iin arnmalar, maddenin egemenliinden kurtulmalar ruhun zgrle kavumas gerekmektedir. Mutlu yaamak isteyen insann bedenle ortak yaamaktan kurtulmas; gzlerini yukar evirmesi,rnei ile yaam kuraln oradan almas gerekmektedir. Ruhun bedenden ayrlmasysa kendi iine ekilmesi, btnyle duygusuz kalmasdr (Enn. , 2 4). Plotinos, cisimli maddeyi varlk diye grmedii iin Aristoteles'in birincil ousialarn kabul etmez. Yalnzca dnlr madde (Aristoteles'in ikincil ousialar) ousiadr. Varlk hakkndaki bu iki grsten ikincisi, Plotinos'unki Augustinus'u etkileyen gr olacaktr. III

Augustinus'un varlk kavram


Btn ortaa felsefesi Hristiyanli temellendirme ura diye grlebilir. Augustinus da Hristiyanl felsefeyle temellendirmek iin uraacak, bunun iinde de kaynan Helen dnyasndan, zellikle de Plotinos'un felsefesinden alacaktr. nk Plotios'un, her ey contemplatio etkinlii sonucu Bir'den fkrr dncesi ile maddenin saf ktlk olduu dncesi, her eyi Tanr'nn yaratt dncesiyle, maddenin saf ktlk olduu dncesi de insann ruhunun kt olan bedendcn uzaklap kurtulmas dncesiyle bir tutulacaktr. Hristiyanl temellendirmek icin Helen dnyasnn, yani oktanrl bir dnyann

143

Aurelius Augustinusun Varlk ile Bilgi Kavramlar

felsefesine bavurmaksa tm Hristiyan (ayrca slam) dncesinde birtakm .sorunlarla yol aacaktr. rnekse, Augustinus'ta da grlecei gibi Tanr bilgisi ile gerek mantk gerek matematik ilkeleri gibi birbirine benzemez konular, doal bir kla. Tanrnn inayetiyle bildiimiz konular olacaktr. Tanr bilgisi ile bu ilkeler "mutlak doruluklarnn" kaynan Tanr'nn mutlaklndan alacaklardr. Kilise Babalar felsefesinin en nemli felsefecisi olan Aurelius Augustinus (354-430) -Tagaste/Numidya [Cezayir], yaklak bin yl sren ortaan, yaam ok renkli geen. felsefecilerinden biridir. Sk bir Hristiyan dman Maniciyken sk bir Hristiyan olup piskoposlua kadar ykselmitir. Akademia kukuculuunun etkisinde kalm, sonra Platon ile Yeni Platonculukta karar klmtr. Hristiyan inancnn kavramsal yapsn kesin olarak kurduu sylenen Augustinusa gre insan asl olarak kurtuluu iin uramaldr. Yani Tanr ile ruh hakknda bilgi edinmeye abalamaldr. Dier konularla uramaksa insan kibre gtrr. Esenlik peinde komay bilgi peinde komakla bir tutan Augustinus iin doru bilginin olanakl olduunu sylemek kanlmazdr. Doru bilginin de zamanla deiir bir doruluu yoktur. Zamanla deimez bir doruluun olmas, buna karlk gelen mutlak bir varl, yani Tanr'y gerektirecektir. nk Tanr ncesiz-sonrasz diye kabul edilmezse mutlak doru da olamaz diye dnlecektir. Dolaysyla Augustinus hakikat ile Tanr'y -varl- ayn ey olarak kabul eder. Hakikat Tanr'dr, bilgelik Tanr'dr, mutluluk Tanr'dr.tiraflar'da hakikatin ta kendisi, dnyada ne varsa onlarn yaratcs dedii Tanr'dr (Conf. 6). Tanr duyulur nesneler alannda deildir. Tanr'nn duyulur nesneler alannda olmamasnn nedeni, cisimlerin Tanr'nn nitelikleri arasnda olan niteliklere sahip olmamasdr. Bu nitelikler bozulmazlk, deimezlik ile dokunulur olmamaktr (Conf. v l). Duyulur dnya devinimin, deiimin egemen olduu dnyadr. Cisimler yoktan varolurlar, varken srekli deiime urarlar, sonra da yok olurlar. Cisimlerin kendi formlar da yoktur. nk bir cismin kendi formu olmas demek, o cismin bu forma deimeden, bozulmadan sahip olmas demektir. Oysa cisimler belli bir forma brnr, sonra da bunu yitirirler. Bunun iin de kendi formlarnn sahibi deil taycsdrlar. Bu formlar kendilerine veren, yani cisimlerin formlarnn ilk rneklerini tasarlayan Tanr'dr. Tanr, bu formlarn tasarlaycs olduu iin her eyin ilk nedenidir. Augustinus'a gre Tanr btn varolanlar -duyulara verilen, usu olan, ruhsal, maddesel varlklar- kendi suretinden yaratmtr (Confi. v 3). Byle olmakla birlikle Augustinus panteist deildir. Bu nedenle de Tanr'nn, yani yaratcnn tm yaratlanlarda hibir biimde bulunamayacan ileri srer (Conf. x 20). Tanr btn varolanlar ekilsiz ilk madde olan Hi'ten zgr iradesiyle yaratmtr. Tanr ruhtur: geniliine, uzunluuna llebilen rgenleri, ktlesi yoktur (Conf. 7) Hi, ekilsiz ilk maddedir; grnmeyen. dank, biimsiz. ktledir: grnr olmas iin ekil kazanmas gerekir

144

Cemal GZEL

(Conf, x 7). Ona ekil verense Tanr'dr. Tanr evreni yaratmadan nce tasarlam, onu bu tasarya gre yaratmtr. Bu yarat da sreklidir. Tanr biimleri, uzam-zaman, bir de maddeyi yaratmtr. Bylelikle, yalnzca Tanr'nn deil, biimlerin, formlarn varl da tek tek nesnelerden nce gelmektedir. Tek tek eylerin varolmadan nce Tann'da bulunduunu syleyen Augustinus,bu gryle, ortaa boyunca srecek "tmeller tartmas"ndaki yerini de kavram gerekisi olarak belirleyecektir (universalia sunt ante rem). Tek tek eylerin varlk nedeni Tanr'nn onlar bilmesidir (Conf. v 4). Tanr'nn bilmesi tm evrenin varoluunun kouludur. Augustinus'un varlk gr, varolanlar arasnda bir sra gzetir. Bu sraya gre, en stte deimez olan, zaman ile uzamn dnda yer alan cisimsiz, varlk, yani Tanr ile onun evreni yaratmasna elik eden formlar- Augustinus bunlar ncesiz.-sonrasz. ilkeler olarak adlandrr; eylerin deimez, zleridir; oluturulmamlardr, Tanr'nn zihninde hep var olduklar gibi vardrlar, yani ne varla gelirler ne de yok olurlar te yandan zaman-mekan iinde olu ile yokolua bal her ey bunlara gre olur- vardr. Bu srann en altndaysa, olanak halinde btn varolanlar kendinde barndran ekilsiz ilk madde, yani Hi vardr. Olu ile deimeye urayan nesnelere, yani zaman ile uzamda yeralan tek tek nesnelere gelince, bunlar da Tanr ile Hi'in arasnda yer alrlar. Ruh ile bedenden olumu insansa tek tek nesnelerden nce gelir. nsan ne yalnzca bedendir ne de yalnzca ruh; ikisinden olumu bir varlktr. Ruh insann iyi yan bedense kt yan (CD x 24).Ne ki, insanlardan da ruhlaryla Tanrya daha yakn olanlar daha stte bedenleriyle madde dnyasna yakn olurlarsa dierlerine bakarak, daha altta yer almaktadr. Augustinua gre insan, melek ile hayvan arasnda yer almaktadr. Augustinus byle sralad var olanlar ayr ayr dnyalara yerleitirir Meleklerin bulunduu dnya gksel dnyadr. nsanlarn hayvanlarn ,tek tek nesnelerin iinde bulunduklar dnyaysa yersel dnyadr. Ne ki nsann zel bir durumu vardr: Tanrnn yaratklar arasnda yalnzca insan ruhu olduu iin yersel dnyadan gksel dnyaya geebilir, o da tek koulla bilgelie (sapientia) ulaabilirse yani hakikatin kendisi olan Tanrya kavrarsa. Augustinus'un varlk gr Plotinos'un varlk grne olduka benzemekle birlikte (zellikle "cisimsiz. varlk" konusunda Plotinos'tan etkilenmitir), bu iki grn birbirlerinden ayrldklar olduka nemli bir nokta vardr. Plotinos'un varlklar sralamasnda. Bir hari, sonra gelen varlklar, nce gelenleri seyredalp tamakla varolurlar. Bu varolmann zorunlu kouludur. Oysa Tanr evreni Hi'ten zgr iradesiyle yaratmtr.

145

Aurelius Augustinusun Varlk ile Bilgi Kavramlar

IV Augustinus'un bilgi kavram Augustinus, Aristoteles'in Nikomakhos 'a Etikin hemen banda, insann mutlu olmak istediini, "mutlu yaamak isteyen insann gerekletirmesi gereken etkinliin" de theoria etkinlii olduunu (yani ruhun usu olan yannn bir bilme etkinlii) ylemesine benzer biimde, insan etkinliklerinin varmak istedii amacn mutluluk (beatitudo) olduunu syler. Mutlu olmann koulu da doru bilgiye ulamaktr. Ktlk sorununu yine Yeni Platonculuktan etkilenerek zen Augustinus, mutluluk konusunda da mutluluun bilgelik olduunu syleyerek Helen geleneini srdrr. Kendi naturasn yaratcs olayd, insann bilgiyi eitimle (bakalarndan) edinmeyip kendi kendine yaratmas gerekirdi. Benzer biimde, insandan kp yine insana dnen sevgi insann yaamn kutlu klmaya yeterdi. Ne ki, insann naturas Tanr'y kendisinin zorunlu nedeni olarak gerektirdii iin, Tanr insann bilge olabilmesini salayan reticidir; kutlu olabilsin diye ona ruhsal holuk verendir (Conf. x 25). Buradan hareketle sylenebilecek olan, bilginin, kendisi iin deil de mutlulua ulamak iin arandnn kesin olduudur. Bu ayn zamanda ilkan bilgiyle (ama belli bir tr bilgiyle, baka bir ey iin deil kendisi iin aranan bilgiyle) mutluluk arasnda kurduklar sk baa da iaret eder. Ancak Tanr'y anlayp onun buyruklarn izleyerek ulalacak bilgi hakikattir. nk, hakikatin deimez, olmak, ncesiz.-sonrasz. olmak, duyular araclyla kavranr olmamak gibi zelliklerini tayan tek varlk Tanr'dr. Bu olduunda Tanr'ya ya da bununla ayn ey demek olan hakikate (Conf., 5) ulalacak, bu da mutlulua ulamak demeye gelecektir; nk mutluluk da hakikatin kendisinden, Tanr'dan doar. Hakikatten gelen bu mutluluu da herkes ister (Conf., v 5; x 20-23). Augustinus, bilgelik Tanr'ysa felsefe de tanrseverliktir diyecektir; felsefe cilerse doru bilgelii sevenler (CD, v l). Dolaysyla hakikat ile hakikatin nesnesi (varlk- Tanr) ayn ey olacaktr. Byle olduuna, yani hakikatin Tanr olduuna da inanmak gerekir. nk bylesi bir inan bilmenin kouludur; bilmek iin ise inanmayla balamak gerektir (credo ut intelligam anlayaym diye inanyorum). Bylelikle, Augustinus hakikatin olanakl olduunu, bunun da insan iin ulalabilir olduunu kabul eder. nk, hakikatin olabileceinden kuku duyanlara kar sylenebilecek en azndan bir hakikat vardr: "varz, var olduumuzu biliriz; varlmzdan, ayrca bunun hakkndaki bilgimizden honutuzdur" (CD, x 26). Byle olduunun kant da ok kt durumda olanlarn, deva bulmaz hastalklara yakalanmlarn bile yok olup gitmeyi istememeleridir (CD, x 27). nsann var olduunun bilgisine ulamas iin bir duyu organnn yardmna da ihtiyac yoktur. Bu bilgiye baka bir ey araclyla deil anlk bir sezgi araclyla ulalr.

146

Cemal GZEL

"Varm, bunu biliyorum, bundan honutluk duyuyorum" diyen, bu sylediinden de ok emin olduunu belirten Augustinus,bu bilgilerin nda da Akademiaclarn "ya yanlyorsan'7" sorusundan korkmadn ekler (CD, x 26). Kendisi bu soruyu da uslamlamasnn bir paras haline getirir. "Eer yanlyorsam, varm" (Si fallar, sum) der.* nk ona gre var olmayan yanlamaz da. Kii var olduunu bildiini bilmesinde de yanlmaz. Bylelikle Augustinus, her trl hakikatler, kuku duyanlara kar, anlk bir sezgiyle kavranan salam bir hakikat dile getirmi olur: kendi varlmz. Bundan baka, matematik ile geometrinin bilgileri, ayrca mantn ilkeleri birer hakikat olarak vardr. nk bunlar da zihnin yapsnda var olan, duyular araclyla edinilmemi hakikatlerdir. Augustinus'a gre, hakikatin Tarn olduuna inanmak gerekiyordu. Bylesi bir inancn olumasnn koulu "bildirilmedir"; Tanr'y "bildiren" de sa'dr. "Belli belirsiz' bir imanla tandmz seni daha aka tanmak iin... insan olan olunla ve habercinin araclyla bana esinlediin inanla sana yakaryorum" (Conf., 1). nk insan ne duyular araclyla Tanr'y bilir ne de d dnyadan yola kp ona kant bulabilir.nsan zihni de tek bana hakikatin bilgisine ulaamaz. Bunun iin tanrsal a gerek vardr. nsann kendi ruhuna dnp Tanr'y, hakikati orada aramas gerekir. Ruh yaratldndaz belirlenmemi, tmyle gereklememitir; kendini gerekletirme olana vardr. Tanr'nn yaratmas da ruha varolmas iin ardr (vocatio). "Beni ardn, bana bardn, sarlm iyi ettin Parladn, ldadn ve krlm iyi ettin" (Conf., x 27). Yalnzca insann ruhu olduu iin, insan Tanr'nn bu arsn duyar. Kendinde bulunan olanaklar gerekletirdiinde de bu ary yantlam olur. Kendisini gerekletirir yani kendi bilincine ular; dolaysyla Tanr'nn bilincine de ular. Bu da onu esseden existentiaya geirir. Augustinus, duyu bilgisinden doru bilgiye, hakikate nasl ulald sorusuna da Kutsal Kitab temel alarak yant verir ( Cor.4.16). Augustinus, Kutsal Kitabn insandan "dtaki insan" [beden] ile "iteki insan" [ruh] olmak zere iki trl szettiini belirtip bilgi felsefesini de bu ikili ayrma dayandrr (CD, x 24). Ruh btn insan deildir ama insann daha iyi yandr; insann d dnyadan bamsz, olmasn kouludur. Beden de btn insan deildir; ne ki, insann daha baya yandr, ikisi biraraya geldiinde insan adn alr. "Dtaki insan" bu dnyaya aittir; insann beden yandr. Beden

* Akademiaclar doru bilginin olamayacan, doru bilgi iin bir lt sunanlarn -Stoaclarn- yanldklarn ileri srerler.
nk byle bir lt ya duyular ya da us salayacaktr. Ne ki duyular insan yanltr, rnekse "ayn kule uzaktan yuvarlak, yakndan kare" grnr; paralogism gibi bozuk uslamlamalara baklp usun da doru bilginin lt olamayaca sylenir. mdi, gerek dorudan duyularn ele alnmas gerek bozuk uslamlamalara baklarak konuulmas, duyu bilgisi dndaki bilginin hesaba katlmadan konuulduuna iaret etmektedir. Kimileyin duyularn insan "yanlttndan yola klp, yani duyu bilgisine baklp her tr bilgi iin bir sonu karlmakta, doru bilginin olanakl olmadn sylenmektedir.

147

Aurelius Augustinusun Varlk ile Bilgi Kavramlar

de duyu organlar araclyla d dnyaya, fizik dnyaya baldr. Augustinus'a kalrsa bunlar hayvanlarla insanlarn ortak yanlardr. Hayvanlarn da duyular vardr; bunlar fizik nesneleri alglar, belleklerine yerletirir, gerektiinde de anmsarlar, teki insan kiinin iindedir; ruhudur. Sanki iki insan var gibidir ama aslnda tek insan vardr.teki insan ussal ruhtur; Tanr'nn soluuyla ya da esiniyle insana, yani bedene iletilmiti: Dtaki insan Tanr'nn topraktan yapp bir ruh verdii, canl bir beden kld eydi: yani insan canl bir ruh olabilmektedir. Bedeni olan insan duyular araclyla maddi dnyasna baldr. Bu ballk onu madde dnyasna eker. Bunun iin ruh kendine ynelmeli, kendini bilmeye almaldr. teki insan duyulur eylerin algsn "dtaki insan" araclyla bilir. Evrenin gzelliini tm canllar bilir; her canl Tanr'y grr. Ama bu canllarn tm onun hakknda soru soramazlar, duyularnn tesinde onu yarglayacak bir uslar yoktur. Bunu ancak, insan, o da "iteki insan" araclyla yapar (Conf., x 6). nsan zihninde, insan ile hayvann farkn ortaya koyan bir etkinlik daha gerekleir: cisimleri cisimsel olmayan ilkelerle yarglama. nsan fizik dnyay, fizik dnyada olup bitenleri adalet, iyilik gibi ilkeleri temele alarak yarglar. Augustinus'a gre bu ilkeler ncesiz sonraszdr, dei mezler. nsan usunda, gelip geici eyleri bilmeye yarayan bir yan daha vardr. Augustinus bu usa da "alt us" adn verir. "Alt us" duyular araclyla gelen, imgeleri bellekle toplanan verileri iler. Bu iki ustan, daha dorusu usun bu iki yanndan st us sayesinde insan bilgelie (sapientia), alt us sayesinde de bilgiye (scientia) erer. Sapientia madde dnyasn bir kenara brakm ruhun ulaabilecei bilgidir. Scientia da madde dnyas iinde kalan ruhun duyumlama, imgelem gibi edimleriyle ulalan bilgidir. Usun bu iki yan arasnda yle bir iliki vardr: "Alt us" duyularn insanlara salad verileri iler, bu verilerin ilenmesiyle ortaya konmu imgeleri kullanr. "st us"sa bu verileri yarglayacak ilkeleri seyredalp (contemplatio) insann bunlar kavramasn salar. Sapientia insana, "alt us" araclyla bilgisi edinilen fizik dnyada,nelerin ncesiz- sonrasz ilkelere uygun olmadnn bilgisini verir. Sciemta da byle durumlarda ne yaplacan bilgisini verir. Dolaysyla scientia "eylemeyle" de ilgilidir. Bylesi bilgi felsefelerinin kanlmaz sonucu olarak ortaya kan, "Deiebilir olan insan usu, deimez, ncesiz-sonrasz hakikati, yani Tanr'y nasl kavrar?", "Tanr'nn seyredalnmas nasl olanakldr?", "Kavrad bu hakikatlerin insanda yeri neresidir?" gibi sorular vardr. Deiebilir olan insan usu, deimez, ncesiz- sonrasz hakikati, yani Tanr'y "st us" araclyla kavrar. Bylesi hakikatlerin yeri bellektir: ";st us" bellei aratrarak bu hakikatleri kavrar. Bellekte arad ise, bellee duyular araclyla giren imgeler deil

148

Cemal GZEL

de buradaki ncesiz.-sonrasz, hakikatlerdir. Bylece, hakikate ulalmak isteniyorsa ruhun iinde kalnmal, bellee bavurulmaldr (Conf., x 8). Tanr duyular araclyla bilinemez. Byle olsayd ustan yoksun "atlar ile katrlar" da onu bilirlerdi. yleyse Tanry bilmek iin baka bir ey gereklidir. Augustinus'a gre bu ey bellektir, insan Tanr'y bilmek iin belleini ie koar. Bellek "saysz, imgeler hazinesini" ierir; ayrca duyular araclyla alglanan nesnelerden "azaltlp arttrlp deitirilerek" oluturulan, unutkanln "yutmad" dncelerin sakland yerdir. nsan bir ey anmsamak istediinde belleine bavurur. Bunlardan bir ksm hemen, bir ksm da uzun bir aratrmadan sonra bellee gelir. Kimileyin da baka bir ey aranrken baka eyler anmsanr. Bunlar uzaklatrlp asl anmsanmak istenen bellein derinliklerinden karlr. Eskiden bellee yerlemi olanlar yeni eyler gelince yerlerini bu yeni eylere brakp silinir, istendikte yeniden ortaya karlar. Duyular araclyla alglanan eyler baka baka yollardan rnekse ekil gzle, ses kulakla- bellee girer. Bellee yerleen nesnelerin kendileri deil, anmsandnda dnceye grnen nesnelerin alglanabilir imgeleridir. Belleksiz bir eyler syleyebilmek olanakszdr. Bellek yoksa insann bilgi onaya koymas olanakl olmayacaktr". Bellekte yalnzca fizik nesnelerin imgeleri yoktur. Bellein daha gizli yerlerinde, imgeler olarak deil de dnceler olarak zgr bilimlerin konular, diyelim edebiyatn, tartma sanatnn konular da vardr.* Bellekte duyular araclyla gelmeyen bir bilgi vardr. yle ki, her varlk hakknda "var mdr?", ''yaps nedir?", "cinsi nedir?" sorular sorulduunda, kii bu szckler'i oluturan seslerin iinde olduunu bilir. Ne ki, bu seslerin dile getirdikleri ne duyular araclyla bilinir ne de ruhun dnda bir yerlerde grlr; bunlar bir bakasnn szlerinden de renilmez. Bellekte saklanan bunlarn imgeleri deil, kendileridir. Augustinus burada kendisine bir soru sorar: "Peki yleyse tm bunlar belleime nereden, nasl girdiler?" Yant "bilmiyorumdur". Kii onlar kendi iinde bulur, doru olduklarn kabul eder, gerektiinde bavurmak zere belleinde saklar. Bellekte, saylar ile boyutlara ilikin, hibiri duyularla edinilmemi, pek ok yasa vardr. Ancak, kiinin Tanr'ya ulaabilmesi iin belleinin de tesine gemesi, bellek denen gc amas gerekir. nk hayvanlarda da bellek vardr, byle olmasayd hayvanlar belirli bir alkanl edinemezlerdi (Conf x 7-12) , Ayrca bellekte Tanr'ya ilikin bir an da yoktur. Bellein tesine gemek iin ruh kendisinde yanlmann nedeni olan eyleri ayrmaldr Kendi zerine katlanlar atmaldr: inanmaldr. Dolaysyla Tanr bilgisine uslamlamayla deil "doal bir kla" ulalr. Ruh kendisini dolaysz, aracsz bilir.

*Aristotelese gre kendi uruna varolan bilim zgr bilimdir (982a, 982b).Augustinusun sz konusu kavram kullanm da bundan farkl deildir. 149

Aurelius Augustinusun Varlk ile Bilgi Kavramlar

Augustinus'a gre burada sorulmas gereken bir soru daha vardr: Tanr hakkndaki bu eyler nasl oluyor da bellekte yer alyor? Yani, bellekte duyular araclyla gelmeyen bilgilerin de olduudur (Conf, x 10). Hakikatlerin bellein hangi ksmnda olduklar sorusunaysa Augustinus'a gre bir yant verilemez. nk bellekte yer ya da ksm diye bir ey yoktur. Ama kesin olan udur: Tanr bellektedir (Conf. x 25-26). Bunlarn insan belleinde nasl olup da bulunduunun yant udur: Tanr insan ruhunu yaratrken onu kendi grnts olarak yaratmtr " (Conf.. v 3). Onun iin hakikatler bellektedirler. nsan hakikati kendi ruhunda bulur bulmasna ama bunun nedeni kendisi deil hakikattir, yani Tanr'dr. nsann ruhunda hakikat vardr ama hakikat insann dndadr. Bu hakikatleri ruhta yeniden canlandrmak. Tanr'nn szlerini dile getiren sa'ya kulak vermekten geer. Onun szleri insannn ruhunda -belleinde- bulunan hakikatleri uyandracak, onlar anmsamay salayacaktr. Bu nedenle hakikate ulamak iin ncelikle sa ile ncil'e iman etmek gerekir. Bu inan insan Tanr'ya,yani hakikatin kendisine gtrecektir (CD, x 2). Tanr ile insan arasnda arac olan sa sayesinde, zaman iinde deiebilen insan ruhu, hi deimeden kalan bir zihni yani Tanr'nn zihnini kavrayabilecektir. sa'nn szleri insana sapientiann yolunu aacaktr. Bu bilgeliin Inda, insan bu dnyada cenneti kurabilmek iin neler yapmas gerektiini bilecek; bunlar yaparak mutlulua ulaacaktr.

V Sonu olarak Augustinus'un bir varlk sralamas yapt, bu sralamann en bana da Tanr ile Fomlar' yerletirdii sylenebilir. Tanr'dan sonra melekler, meleklerden, sonra insanlar, insanlardan sonra hayvanlar, sonra tek tek eylerin geldii sralamann en alt basamanda da Hi vardr. Bunlardan melekler gksel dnyada: insanlar, hayvanlar, tek tek eyler de yersel dnyadadr. Yersel dnyann sakinlerinden yalnzca insan, ruh ile bedenden olutuu iin, ruh da insandaki Tanrsal yan olduu iin gksel dnyaya kabilir. Bu da ancak hakikati, yani Tanr'y bilirse olur. Bylelikle hakikati insan ruhunun dna karan Augustinus bilgisel olan varlksal alana tayarak hakikatle Tanr'y bir tutar. Bilmenin koulu da hakikatin Tanr olduuna duyulan inantr, insan usu inan yoluyla arnr, ancak arnmadan nce sonra hakikatin bilgisine,Tanrya ynelir. Dolaysyla Augustinus'la bilginin iki kayna olduu sylenebilir: - Tanr, -duyular. Tanr ilk varlk olmakla birlikte bilgisine en son ulalr olandr. Madde dnyas varlk olarak sonra gelmekle birlikte ilk bilinebilir olandr. Asl abada Tanry bilmek olmaldr. Duyular bunu salamaz. Duyular ancak madde dnyasndakileri bilmeye yeterler. Duyu bilgisi nemlidir ama duyu bilgisinde yanlg vardr. Bu onu hayvanlardan ayran zelliktir. Ayrca ruh insann kesin bilgiye, hakikate, Tanr bilgisine ulamasnn

150

Cemal GZEL

olanan verir. Bylelikle, insan ruhuna bakmaldr . Ruhuna dnen, iine bakan insan orada bellei grr Bellek nesnelerin alglanabilir nesnelerini simgelerini kendisinde bulunan yasalar, ilkeler araclyla kavramlar haline getirir. Bellekte ac, sevin, nefret ,sevgi gibi duygulanmlar da vardr Ama Tanr bilgisine ulamak iin bellek de yetmez. nk bellekte Tanr'ya ilikin bir an yoktur. Tanrya ulamak iin belleinde tesine geilmezli ,uslamlama krlmal, inanmaldr. nanma uslanmay krp Tanrya' ulamann tek yoludur. Bylelikle iki byk varlk blnts iki tr bilme vardr: -Tanr hakkndaki bilgimiz bilgelii (sapientia); - fizik dnya hakkndaki bilgimiz' de bilimi (scientia) oluturur. Bilgelie eren insan da hakikati bilir, Tanr'y bilir, mutlu olur. Yeri de gksel dnyadr.

KAYNAKA Barnes, Jonathan (yaymlayan), The Complete Works of Aristotele, 2.cilt, Princeton University Press,New Jersey, 1985 Plotinios, Enneades, ev, Stephen MacKenna ile B.S. Page Enclopedya Brittanica nc., Chicago, 1952 Augustinus,tiraflar, ev. Dominik Pamir, Kakns Yaynlar, stanbul, 1999. Augustinus, The Confessions, The City of God, on Christian Doctrine, ev. Marcus Dods ( c. Of G.) ; J.F. Shaw (on C.D.) Encyclopadeia Britannica inc., Chicago, 1952 Zekiyan, Boos, Augustinus un Bilgi, Teorisinde gerei Prensibi ve Sje nin Kendini Bilmesi (memoria Sui) Felsefe arkivi, Say19, 1975

151

You might also like